Dilek AKARSU Normal 26011 2 11 2012-09-13T11:13:00Z 2012-09-13T11:13:00Z 131 74921 427051 3558 1001 500971 14.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

 

DÖNEM: 24                          CİLT: 22                        YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

114’üncü Birleşim

31 Mayıs 2012 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

I.  - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III.  - YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz’ın, 31 Mayıs 2010’da saldırıya uğrayan Mavi Marmara Gemisi’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’in, memur maaş zamlarında devlet ile halkın uzlaşı ve hoşgörüyü benimsemesine ilişkin gündem dışı konuşması ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

3.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Kayıplar Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Mavi Marmara saldırısı gibi Kürt köylerinin bombalanmasının da insanlığa karşı bir suç olduğuna ilişkin açıklaması

2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Başbakanın basın mensuplarına yönelik sözlerini kınadığına ve sindirilmiş bir basının olduğu yerde özgürlük ve demokrasiden söz edilemeyeceğine ilişkin açıklaması

3.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, ölümünden sonra Ordinaryüs Profesör Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun isminin Çorum’da bir parka verilmiş olmasına rağmen Çorum Belediye Meclisi kararıyla bunun kaldırıldığına ilişkin açıklaması

4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, 31 Mayıs 2010 tarihinde öğretmen Metin Lokumcu’nun katledildiğine, olayın sorumlularıyla ilgili yargılamanın durma noktasına geldiğine ve yakın bir zamanda da Çayan Birben’in biber gazından hayatını kaybettiğine ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, ülkenin dört bir yanında çevre felaketi yaşandığına ve bir yıl önce Metin Lokumcu’nun bir katliama kurban gittiğine ilişkin açıklaması

6.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Metin Lokumcu ve Çayan Birben’in polislerin biber gazı sıkması sonucu hayatlarını kaybettiklerine ve bu polisler hakkında işlem yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

7.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Tokat’ta yaşanan dolu felaketi nedeniyle bölgenin afet bölgesi ilan edilerek çiftçinin zararlarının karşılanması gerektiğine ilişkin açıklaması

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Sağlık Bakanının kürtaj ve sezaryenle ilgili beyanlarını bir bilim adamı olarak kendisine yakıştıramadığına ve Hükûmetin memur ve memur emeklilerinin haklarını vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması

9.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Mavi Marmara’ya yapılan saldırıyı kınadığına ve Hükûmetin İsrail’le ilgili politikalarını net olarak açıklamasını istediğine ilişkin açıklaması

10.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’in, son iki yılda reel olarak memurların refah artışının yüzde 20 oranında olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Bank Asya Birinci Lig’e yükselen Adana Demirspor’u kutladığına ilişkin açıklaması

12.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Bank Asya Birinci Lig’e yükselen Adana Demirspor’u kutladığına ilişkin açıklaması

13.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Bank Asya Birinci Lig’e yükselen Adana Demirspor’u kutladığına ilişkin açıklaması

14.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın ifadelerine ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

1.- İstanbul Milletvekili Melda Onur ve 22 milletvekilinin, cezaevlerinde bulunan hükümlü ya da tutuklu vatandaşların sağlık sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/298)

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 23 milletvekilinin, ülkemizin su kaynakları potansiyelinin  araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/299)

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 19 milletvekilinin, küçük esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/300)

 

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- (10/236, 237, 238, 239) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

 

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/486) (S. Sayısı: 233)

3.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Hatay Milletvekili Şefik Çirkin ve Milliyetçi  Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258)

 

4.- Hazine Müsteşarlığı Tarafından Temsil Edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/595) (S. Sayısı: 249)

 

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Samsun Milletvekili Ahmet Yeni’nin, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

X.- OYLAMALAR

1.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

2.- Hazine Müsteşarlığı Tarafından Temsil Edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak sekiz oturum yaptı.

Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, son günlerdeki öğretmenlere yönelik şiddet olaylarına,

Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, 31 Mayıs 1971’de öldürülen gençler ve Kürecik Radar Üssü’ne,

Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, terör mağdurlarına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, ülkenin sosyal ve ekonomik yönden iyi olmadığına, Hükûmetin halkın gerçek sorunlarına yoğunlaşması gerektiğine,

İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Hükûmetin Şanlıurfaspor’u siyasi emellerine alet ettiğine ve sporun üzerinden elini çekmesi gerektiğine,

Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, Türkiye’deki açlık ve yoksulluk sınırına ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türk Hava Yolları ve kamu emekçileri başta olmak üzere tüm çalışanların sendikal ve grev haklarını desteklediklerine,

Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, yaptıkları ziyarette terör mağdurlarının faillerin tespit edilememesinden ve ciddi bir soruşturma yürütülmemesinden yakındıklarına,

İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, TOKİ iştirakli şantiyelerde çalışan işçilerin sorunlarına,

Adıyaman Milletvekili Salih Fırat, Hükûmetin çiftçinin, işçinin, memurun sesini duymadığına ve Adıyaman’ın bazı ilçelerinde ve merkezinde borçlarından dolayı elektrikleri kesilen çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine,

Çorum Milletvekili Tufan Köse, 31 Mayıs 1971’de öldürülen Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan’ın anıları önünde saygıyla eğildiğine ve Silivri tutsaklarını soylu mücadelelerinden dolayı kutladığına,

Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Malatya’da dolu felaketinden dolayı zor durumda olan kayısı üreticilerine sahip çıkılması gerektiğine,

Adana Milletvekili Ali Halaman, Adana’da buğday hasadının başladığına ve çiftçilerin taban fiyatı açıklaması beklediklerine,

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Türkiye'nin gerçek gündemini oluşturan olayların üzerinde durmadan, geçmişle yüzleşmeden Türkiye’de gerçek bir demokrasinin işlemesinin ve insan haklarının hayata geçmesinin mümkün olmadığına,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 21 milletvekilinin, kadavradan organ nakillerinin arttırılması, beyin ölümü tespiti ve organizasyonu yapan organ nakli koordinatörlüklerinin etkili çalışması için izlenecek politikaların (10/295),

İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve 21 milletvekilinin, N.Ç. dosyasında şüpheli ve sanık olarak yer alan kamu görevlisi veya idareye bağlı görev yapmakta olan personel hakkında idari yaptırım uygulanıp uygulanmadığının, varsa alınan tedbirlerin veya uygulanan yaptırımların (10/296),

İstanbul Milletvekili Celal Dinçer ve 22 milletvekilinin, Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesi’ndeki depolama alanından yayılan yoğun kokunun giderilmesi konusunun (10/297),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

BDP Grubunun, 1/2/2012 tarihinde Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve arkadaşlarının Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde 1990’lı yıllardan bu yana kullanılan Renault Toros “beyaz Toros” marka araçların faili meçhul cinayetlerle olan ilişkisinin ve toplum üzerinde yarattığı travmanın araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu (497 sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 30/5/2012 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın Türkiye Büyük Millet Meclisini ve cumhuriyeti kuranlara hakaret ettiğine, buna müsaade edemeyeceklerine, Başkanlık Divanı olarak da buna müsaade edilmemesi gerektiğine ilişkin bir açıklamada bulundu.

İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın AK PARTİ Grubuna,

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın BDP Grubuna,

Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin şahsına,

İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın şahsına,

Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın ifadelerine ilişkin bir açıklamada bulundu.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının;

1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),

2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/486) (S. Sayısı: 233),

4’üncü sırasında yer alan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Hatay Milletvekili Şefik Çirkin ve Milliyetçi  Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258),

Görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İstanbul Milletvekili Metin Külünk ve 2 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun (2/560) (S. Sayısı: 259) görüşmeleri tamamlanarak kabul edildi.

İstanbul Milletvekili Osman Aşkın Bak, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün şahsına,

Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in şahsına,

Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın Cumhuriyet Halk Partisine,

İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın şahsına,

Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın şahsına,

İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın Adalet ve Kalkınma Partisine,

İstanbul Milletvekili Gülay Dalyan, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın şahsına,

Yalova Milletvekili Muharrem İnce, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın Cumhuriyet Halk Partisine,

İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili Gülay Dalyan’ın şahsına,

Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın ifadelerine ilişkin bir açıklamada bulundu.

Alınan karar gereğince, 31 Mayıs 2012 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere 01.34’te birleşime son verildi.

 

                                                                  Meral AKŞENER

                                                                    Başkan Vekili

 

                 Mine LÖK BEYAZ                     Tanju ÖZCAN           Muhammet Rıza YALÇINKAYA

                       Diyarbakır                                    Bolu                                       Bartın

                       Kâtip Üye                                Kâtip Üye                                Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

II.- GELEN KâĞITLAR

                                                                                                                                        No: 158

31 Mayıs 2012 Perşembe

Teklifler

1.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin; Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/626) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 09.05.2012)      

2.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in; 5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/627) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.05.2012)

3.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Uzman Jandarma Kanunu ve Uzman Erbaş Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/628) (İçişleri; Milli Savunma ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)

4.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/629) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)

5.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un; Siyasi Partiler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/630) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)      

6.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 28 Milletvekilinin; 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun, Kamulaştırma Bedelinin Tespitinde Yaşanan Vatandaş Mağduriyetlerinin Giderilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/631) (Plan ve Bütçe ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

7.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 21 Milletvekilinin; Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs Kredi Verilmesine İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/632) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.05.2012)

8.- İstanbul Milletvekili Faik Tunay’ın; 2429 Sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/633) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.05.2012)

9.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş’ın; Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/634) (Çevre ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.05.2012)

10.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/635) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.05.2012)

11.- Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan ve İstanbul Milletvekili Ercan Cengiz’in; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 5726 Sayılı Tanık Koruma Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/636) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012           

12.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Elektronik İmza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/637) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.05.2012)

13.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Bartın İline Bağlı Kozcağız Adıyla Yeni Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/638) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.05.2012)

14.- Konya Milletvekili Atilla Kart ve İstanbul Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu’nun; Ereğli Adıyla Yeni Bir İl ve 2 İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/639) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.05.2012)

Tezkereler

1.- Siirt Milletvekili Gültan Kışanak’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/880) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)

2.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/881) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)

3.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/882) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)

4.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/883) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)

5.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/884) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)

6.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/885) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)

7.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/886) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)

8.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/887) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)

Rapor

1.- İzmir EXPO Alanı Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/613) (S. Sayısı: 262) (Dağıtma tarihi: 31.05.2012) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Sütçü İmam Üniversitesinin akademik personel ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1769) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, özel yetkili savcılara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/1770) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, HES’lerde yaşanan iş kazalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1771) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof’da bir köyde yaşanan balık ölümlerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1772) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki okullarda yoğunluğa ve öğretmenlerin lojman ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1773) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki eğitim kurumlarının laboratuvar ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1774) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki eğitim kurumlarının personel ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1775) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, İlahiyat Fakültesi öğrencilerine pedagojik formasyon hakkı verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1776) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

9.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki köy okullarının hijyen sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1777) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

10.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki spor kulüplerine maddi yardım yapılmasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/1778) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da lisanslı sporcu sayısının artırılmasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/1779) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

12.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı il ve ilçe spor müdürlüklerinin bütçelerinin desteklenmesine ve sporculara yardım yapılmasına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/1780) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kırım kongo kanamalı ateşi hastalığını önlemeye yönelik tedbirlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1781) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

14.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın bazı köylerinin sağlık hizmeti ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1782) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

15.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1783) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

16.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da Özel İdare Müdürlüğü tarafından işletilen süt fabrikasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/1784) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da Devlet Hastanesi olarak kullanılması planlanan bina ile ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1785) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

18.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki köylere verilen parasal destek miktarına ve yapılan yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1786) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da kullanılan kükürt oranı yüksek kömürlerin hava kirliliğini artırdığı iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1787) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

20.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, eczane teknikerlerinin istihdamına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1788) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

21.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da kentsel dönüşümün gelişimi ve kentsel dönüşümden etkilenen vatandaşların durumuna ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1789) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da hava kirliliğine neden olan kömür cinsinin değiştirilmesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1790) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’nın yol ve köprü sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1791) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

24.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki köylerin elektrik direklerinin onarımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1792) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

25.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Göle’deki bazı köylerin elektrik ve su sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1793) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

26.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof’un bazı köylerinin yol sorununa ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/1794) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

27.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır’daki su depolarının yenilenmesi için ödenek ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1795) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

28.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın bazı köylerinin elektrik sorununa ve camilerinin onarımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1796) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

29.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof Türkgözü Sınır Kapısının yollarındaki eksikliklere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1797) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

30.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Merkez’deki bazı köylerin morg ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1798) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

31.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Merkez’deki bazı köylerin morg ve köy konağı ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1799) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

32.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da yapılan karla mücadele hizmetlerinde akaryakıt ihtiyacına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/1800) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

33.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Merkez’e bağlı bazı köy ve yayla yollarına ve elektrik sıkıntısına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1801) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

34.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan Merkez’e bağlı bazı köylerin kanalizasyon sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1802) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

35.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof’daki bir köyün alt yapı projesinin tamamlanabilmesi için ödenek ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1803) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

36.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki cami ve Kuran kurslarının tabelalarının değiştirilmesine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi (6/1804) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Sumbas’ın sosyo-ekonomik durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7618) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

2.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Hasanbeyli’nin sosyo-ekonomik durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7619) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

3.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Toprakkale’nin sosyo-ekonomik durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7620) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

4.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Düziçi’nin sosyo-ekonomik durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7621) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

5.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Kadirli’nin sosyo-ekonomik durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7622) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

6.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Bahçe’nin sosyo-ekonomik durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7623) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

7.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Emniyet Teşkilatı mensuplarının özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7624) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

8.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın, ülkemizdeki genetik kopyalama çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7625) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

9.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkanlarına tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7626) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

10.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Fenerbahçe-Galatasaray maçı sırasında yaşanan olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7627) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

11.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Şırnak Valiliğinin bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7628) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

12.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, Bosna-Hersek ve Kosova’da görev yapan asker ve polislere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7629) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

13.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, yeni yapılacak olan Başbakanlık Yerleşkesinin inşaat ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7630) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

14.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Başbakanlık Yatırım, Destek ve Tanıtım Ajansı personeline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7631) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

15.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu kararlarının internette yayınlanmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7632) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

16.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Hatay’da üç subayın şehit olduğu olayla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7633) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

17.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çağlayancerit’teki adliye hizmetlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7634) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

18.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, 1984 yılından itibaren haber alınamayan bir kişiye ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7635) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

19.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, tutuklu ve hükümlü öğrencilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7636) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

20.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır Küçük Sanayi Sitesi esnafının sorunlarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/7637) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

21.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır’da kobilerin hibe ve desteklerden yararlanmasına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/7638) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

22.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye İlinde istihdam edilen özürlü sayısına ve sigorta primlerinin Hazine tarafından karşılanmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7639) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

23.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da esnaf ve sanatkarların SGK prim borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7640) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TOKİ tarafından yapılan ihalelere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7641) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

25.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, İstanbul’da kültür varlığı olan bir bacanın Bakanlıkça yıkıldığı iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7642) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

26.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, iklim değişikliklerinin önlenmesine ve sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesine yönelik çalışmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7643) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

27.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, 2008-2012 yılları arasında KÖYDES projesi kapsamında Osmaniye’de yapılan köy yollarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7644) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sigara kaçakçılığına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7645) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın ve Afşin’deki bazı köy yollarının yenilenmesine ve altyapı çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7646) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

30.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, İbradı ilçesindeki bir alanın Konya İline bağlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7647) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

31.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, muhtarların özlük ve sosyal haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7648) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

32.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, belde belediyelerinin görev ve yetkilerinin valiliklerin onayına bağlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7649) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

33.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır’ın yol, içme suyu ve aydınlatma sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7650) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

34.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Elazığ, Erzurum ve Diyarbakır illerindeki yeni mahallelerin içme suyu ve kanalizasyon sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7651) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

35.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hrant Dink Davasında kamu görevlilerinin etkin bir şekilde soruşturulmadığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7652) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

36.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır’daki spor kulüplerine maddi yardım yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7653) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

37.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’de nüfusu ikibinin altına düşen belde belediyelerinin köy olup olmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7654) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

38.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, polislerin özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7655) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

39.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, 1984 yılından itibaren haber alınamayan bir kişiye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7656) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

40.- Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un, 2012 yılında silahlanmaya ayrılan bütçeye ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7657) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da esnaf ve sanatkarların vergi borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7658) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin ve Çağlayancerit’in lise ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7659) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’deki bazı köylerin ilköğretim okulu ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7660) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

44.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, Demirciler ilçesinde yapılacak olan Hükümet Konağıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7661) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

45.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Diyarbakır’da bir okulda yaşandığı iddia edilen bazı olaylara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7662) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

46.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır’ın eğitimle ilgili sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7663) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

47.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, uzman jandarmaların özlük haklarından kaynaklanan sorunlarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7664) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

48.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, muvazzaf ve emekli astsubayların sorunlarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7665) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

49.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’e bağlı bir köyün sulama kanallarına ve Andırın’a bağlı bir köyün içme suyu sorununa ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7666) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

50.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki bazı köylerin içme suyu sorunlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7667) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

51.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’a bağlı bazı köylerin içme suyu sıkıntısına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7668) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

52.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Elbistan’a bağlı bir köyün sulama kanallarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7669) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

53.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın ve Çağlayancerit’in su ve gölet ihtiyacına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7670) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

54.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çağlayancerit’teki bazı köylerin gölet ihtiyacına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7671) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

55.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Iğdır’daki doğal bitki türlerinin korunmasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7672) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

56.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya Numune Hastanesinin acil servisinin taşınacağı iddiaları ile Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yoğunluğuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7673) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

57.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bazı belde, köy ve mahallelerin sağlık hizmetleri ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7674) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

58.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki sağlık hizmetlerinin yeterliliğine ve personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7675) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

59.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı, Merkez ilçeleri ve köylerinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7676) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

60.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki sağlık hizmetleriyle ilgili verilere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7677) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

61.- İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Ermeni sorununun tartışıldığı bir TV programında Türk Tarih Kurumunu temsil eden bir kişinin yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/7678) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

62.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki köprü ve yolları genişletme ve yenileme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7679) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

63.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki bazı yolları genişletme ve yenileme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7680) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

64.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Adıyaman-Çağlayancerit yolunun yapımına ve Afşin’deki bir köy yolunun asfaltlanmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7681) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

65.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’deki bazı yolları genişletme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7682) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

66.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’deki yol yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7683) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

67.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki yol yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7684) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

68.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’deki bazı yolları genişletme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7685) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

69.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çağlayancerit ve Elbistan’daki bazı yolları genişletme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7686) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

70.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki bazı yolların yapım-onarım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7687) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

71.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki bazı yolların yapım-onarım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7688) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

72.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, Konak Tüneli Projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7689) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

73.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Balıkesir’deki bazı yollarda ulaşım güvenliği sorununa ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7690) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)

74.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün geliştirdiği ve desteklediği projelere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7691) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

75.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, çay üreticilerinin yaşadığı sorunlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7692) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

76.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, Şırnak Valiliğinin bir açıklamasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7693) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Melda Onur ve 22 Milletvekilinin, cezaevlerinde bulunan hükümlü ya da tutuklu vatandaşların sağlık sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/298) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/11/2011)

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun ve 23 Milletvekilinin, su kaynakları potansiyelinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/299) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/11/2011)

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 19 Milletvekilinin, küçük esnaf ve sanatkarların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/300) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/11/2011)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Erdal Aksünger’in, tutuklu gazetecilerin sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5487)

2.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir gazetecinin tutuklanma gerekçesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5488)

3.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Ankara-Yenişehir telefon santralini kullanan abonelerin dinlendiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5489)

4.- Gaziantep Milletvekili Edip Semih Yalçın’ın, Gaziantep’teki çocuk mahkemelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5490)

5.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, ceza infaz koruma memurlarının servis ücretinin kesilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5491)

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Pozantı Çocuk Cezaevinde tutuklu bulunan çocuklara yapılan kötü muameleye ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5492)

7.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Başbakanlık Yatırım ve Tanıtım Ajansı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6462)

8.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, ahıra dönüştürülen cami bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6463)

9.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, önlisans mesleki eğitim mezunlarının kısa dönem askerlik uygulamasından faydalanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6464)

10.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Karaçal Barajında oluşan çatlaklara ve aynı mevkide bulunan mermer ocağının yol açtığı olumsuzluklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6465)

11.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Fatih Sultan Mehmet namazgah minberine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6466)

12.- Hatay Milletvekili Hasan Akgöl’ün, üretim girdi maliyetlerinin artması nedeniyle çiftçilerin yaşadıkları sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6467)

13.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Çanakkale Yenice-Balıkesir Gönen karayoluna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6468)

14.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Türk Silahlı Kuvvetlerine yapıldığı iddia edilen maaş zammına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6470)

15.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Anadolu Ajansının internet sitesinden kurucusunun Mustafa Kemal Atatürk olduğu ibaresinin kaldırılmasına ve Ajansın yönetimi ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6472)

16.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına ve yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6473)

17.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bastırılan kitaplara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6475)

18.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, 2004 ve 2012 yıllarında yaptığı açıklamalarda çelişki olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6476)

19.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın, dördüncü yatırım teşvik paketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6477)

20.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, protesto eylemlerine katılan öğrencilere uygulanan yaptırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6479)

21.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, okullarda uygulamaya başlanacak olan okul sütü projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6480)

22.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, özelleştirilen şeker fabrikaları için tespit edilen bedellere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6481)

23.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, özelleştirilen şeker fabrikaları için yapılan ihalelerle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6482)

24.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, kamu kurum ve kuruluşlarında özürlü istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6483)

25.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, engellilerin istihdamı ve istihdam verilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6485)

26.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Dikmen Vadisinde gecekondu yıkımı sırasında polisin orantısız güç uyguladığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6486)

27.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, köprü ve üstgeçitlerin denetimine ve Çaycuma’da yaşanan felaketin sorumlularına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6489)

28.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, yeni eğitim sistemi ile ilgili farklı açıklamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6490)

29.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın, Anadolu Ajansının resmi web sitesinden, kurucusunun Mustafa Kemal Atatürk olduğu ibaresinin kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6491)

30.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğünün bazı yapım, onarım ve restorasyon işi ihalesinde usulsüzlük bulunduğu iddialarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/6493)

31.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, belediyelerin iç ve dış borçlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/6496)

32.- İzmir Milletvekili Rıza Türmen’in, ulusal mevzuatın Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi ile uyumlaştırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6500)

33.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, başta kadınlara yönelik olanlar olmak üzere son on yıllık sosyal kamu harcamalarının GSYİH’ye oranına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6501)

34.- Denizli Milletvekili Adnan Keskin’in, sosyal yardımlaşma fonu hesaplarına ve yapılan bir konferansa ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6502)

35.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, tekstil sektöründe iflas eden şirketlere ve işsiz kalan işçilerin mağduriyetine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6503)

36.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Sağlık Uygulama Tebliğinde çölyak hastalarının kullandığı gıdaların bir kısmının geri ödeme listesinden çıkartılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6504)

37.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, sinema ve televizyon sektöründe çalışanların sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6505)

38.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, 657 Sayılı DMK’da ve emeklilik sürelerinde değişiklik yapılacağı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6507)

39.- İstanbul Milletvekili Müslim Sarı’nın, Esnaf ve Sanatkârlar Kooperatifleri yönetim kademesinde bulunanların özlük haklarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/6528)

40.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, belediye sınırları içerisinde kalan mahalle muhtarlıklarının kaldırılacağı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6529)

41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav-Bahtıllı Belediyesi ile ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6530)

42.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, uzman erbaş ve uzman jandarmaların sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6531)

43.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Çukurova Üniversitesine ait bir alana polisin girmesine ve zor kullanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6532)

44.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, PKK terör örgütü tarafından esir alınan vatandaşlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6533)

45.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, ülkemizde ateşli silah kullanımı nedeniyle yaşanan mağduriyete ve alınan önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6534)

46.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, Büyükçekmece’de bir mahallenin güvenlik sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6535)

47.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, BDP milletvekillerinin dinlendiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6536)

48.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, PKK terör örgütü tarafından kaçırılan bazı vatandaşlarımıza ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6537)

49.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, protesto eylemlerine katılan öğrencilere uygulanan yaptırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6538)

50.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun Valiliğinin güvenlik amacıyla zorunlu kamera sistemi kurulmasına ilişkin kararına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6539)

51.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında atanan üst düzey bürokratlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6540)

52.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Nisan 2012’de yapılan  YGS’deki bir sorunun yanlış olduğu iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6546)

53.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, kademeli eğitim ve öğretim sisteminin uygulanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6547)

54.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Ayvalık İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün ilçedeki tüm öğretmenlere uyarı yazısı göndermesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6548)

55.- İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in, Sincan Anadolu İmam Hatip Lisesinde yaşandığı iddia edilen bazı olaylara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6549)

56.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Mustafa Kemal Üniversitesinde öğrencilerin bir banka ile anlaşma yapmaya zorlandığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6550)

57.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, boşaltılan Çaycuma Lisesinin akıbetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6551)

58.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Seyitömer Termik Santralinin özelleştirileceği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6553)

59.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, çölyak hastalarının askerlik hizmeti sırasında yaşadıkları sorunlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6554)

60.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Seyhan Kavşak Sondaj Kampının heyelan riski taşıyan bir bölgede bulunduğu iddiasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6555)

61.- İstanbul Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu’nun, Bern Sözleşmesine aykırı olarak bazı hayvan türlerinin bazı özel parklarda kullanılmasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6559)

62.- Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Doğancı Barajını kirleten mermer ve taş ocaklarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6560)

63.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Melen Suyu Projesine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6561)

64.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, telefonunun dinlenip dinlenilmediğine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/6570)

65.- İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, internet erişimine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/6571)

66.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa GAP Havalimanına verilen uluslararası statünün kaldırılmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/6572)

67.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, tekstil sektöründe iflas eden şirketlere ve işsiz kalan işçilerin mağduriyetine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/6573)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

31 Mayıs 2012 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir; Hükûmetin cevap süresi yirmi dakikadır.

Gündem dışı ilk söz, Mavi Marmara hakkında söz isteyen Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz’a aittir.

Buyurun Sayın Korkmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz’ın, 31 Mayıs 2010’da saldırıya uğrayan Mavi Marmara Gemisi’ne ilişkin gündem dışı konuşması

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 31 Mayıs 2010 tarihinde İsrail tarafından Akdeniz’in uluslararası sularında saldırıya uğrayan Mavi Marmara Gemisi hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesile ile yüce heyetinizi en kalbî duygularımla selamlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki mazlum ve masum insanlara uygulanan insanlık dışı ambargoyu delmek ve Gazze’yi İsrail ablukasından kurtarmak için 2010 yılı Mayıs ayının sonunda Antalya Limanı’ndan ayrılan ve Mavi Marmara öncülüğünde bölgeye hareket eden özgürlük filosu, 31 Mayıs 2010 gecesi İsrail komandoları tarafından saldırıya uğramıştır. İsrail, kara sularını önce 12 milden 24 mile, daha sonra 40 mile ve daha sonra da 60 mile çıkarmış ve bölgeyi savaş bölgesi ilan etmiştir. Buna rağmen yılmayan filo bölgeye hareket etmiş ve 31 Mayıs 2010 Pazartesi sabahı İsrail donanmasının kuşatmasıyla ve saldırısıyla karşı karşıya kalmıştır.

Zodyaklarla ve helikopterlerle gemiye saldıran, indirme yapan ve gemiyi kısa sürede kan gölüne çeviren İsrail askerleri, 9 vatandaşımızın şehit olmasına, 56 kardeşimizin de yaralanmasına vesile olmuştur. Bir buçuk saat süren kanlı boğuşma sonucunda gemi İsrail’in kontrolüne geçmiş ve Aşdot Limanı’na çekilmiştir.

Değerli milletvekilleri, tek amacı bölgeye yardım malzemesi taşımak olan bu gemiye İsrail’in uluslararası sularda yapmış olduğu bu saldırı, İsrail’in ne kadar terörist ne kadar gözü dönmüş bir devlet olduğunun açık bir ifadesidir.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Siz ne yaptınız? 9 vatandaşın hayatına karşılık ne yaptınız? Burada hikâye anlatmayı bırakın. (AK PARTİ sıralarından “Dinle, dinle” sesleri)

Dinliyorum ben, görüyorum; siz dinleyin.

İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) – Sayın milletvekilleri, bu gemide dünyanın her tarafından insan bulunmaktaydı…

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Ben olsam sizin yerinizde, hiç konuşmazdım.

İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) - …her dinden insan bulunmaktaydı ve bu insanların tek amacı vardı, bölgeye yardım götürmek fakat İsrail, maalesef gemiyi kan gölüne çevirdi.

İsrail bu cesareti nereden aldı?

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sizden, sizden.

İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) - İsrail bu cesareti uluslararası güçlerden aldığı gibi, onların yerli uzantılarından da aldı…

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – AKP’nin bir şey yapamayacağını biliyordu, o cesareti sizden aldı, sizden.

İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) - …Ağlama Duvarı’nın önünde salya sümük ağlayan, bir imamla bir arada görünmekten imtina eden ama bir hahamla sarmaş dolaş olan cuntacılardan aldı, yerli sözde sivil toplum kuruluşlarından aldı…

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Boş ver, hikâyeyi bırak. Ne yaptınız?

İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) - …onların değişik platformlardaki uzantılarından aldı.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Ne yaptınız onu anlat, hikâyeyi bırak. Ne yaptınız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) – Önce dinlemesini öğren.

Nereden aldığını anlıyorsunuz değil mi arkadaşlar?

Muhterem arkadaşlar, gemide Türkiye'nin değişik bölgelerinden 9 kişiyi şehit eden İsrail askerleri aynı zamanda çok sefil bir tavır gösterdi ve hırsızlık yaptı, baskı yaptı, zulüm yaptı. İsrail’in bu saldırısını şiddetle kınıyoruz ve ona ve onun, siyonist İsrail’in yerli işbirlikçilerine buradan lanet ediyoruz. Biz, o Gazze Şeridi’nde değil Müslümanlar, mazlum İsrailliler de olsa o gemiye tekrar biner ve tekrar giderdik.

Hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyor, mazlumlara rahmet okuyor, zalimlere lanet ediyorum.

Sağ olun, var olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Korkmaz.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Ne yaptınız? Bak,sonuna kadar dinledim, söylemedin. Allah’tan korkmuyorsunuz.

BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz, memur maaş zamlarında devlet ile halkın uzlaşı ve hoşgörüyü benimsemesi hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Hurşit Güneş’e aittir.

Buyurun Sayın Güneş. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’in, memur maaş zamlarında devlet ile halkın uzlaşı ve hoşgörüyü benimsemesine ilişkin gündem dışı konuşması ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Meclisin gündeminde olmayan fakat halkın gündeminde olan bir konuyu bugün gündem dışı olduğu için yani Meclisin gündeminin de dışı olduğu için size getirmek istedim.

Biliyorsunuz şu anda memur maaşlarıyla ilgili, Hükûmetle, daha doğrusu kamuyla memurlar arasında bir uzlaşma zemini aranmaya çalışılıyor. Kamu iş vereni önce “yüzde 3+3” önerdi, uzlaşma önce sağlanamadı, bir taviz verdi; “3,5+4” dedi, yine uzlaşma olmadı, Hakem Heyetine gitti ve Hakem Heyetinden de “4+4” olarak çıktı. Bunun ekonomik anlamı şudur: Yüzde 8’in biraz üstünde, 8,2 kadar, önümüzdeki yıla ilişkin bir zam yapılacaktır memurlara.

Şimdi bunun analizine girmeden önce iki konuya dikkat çekmek istiyorum. Türkiye nüfusu takriben 74 milyon. Bunun 3 milyonu memur ama aynı zamanda Türkiye’de bunun 3 katından fazla emekli var, 10 milyon kadar emekli var. Yani 13 milyon insanı ilgilendiren bir zamla hem 2012 hem de 2013 yılına ait bir konuyu dile getirmeye çalışıyorum.

Bu konu, Cumhuriyet Halk Partisinin özellikle önem verdiği bir konu olmamalı. Bu konu, aynı zamanda, Adalet ve Kalkınma Partisini de yakından ilgilendiriyor. Neden? İki rakama dikkatinizi çekmek istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi emekli oylarının yüzde 48’ini almış. Adalet ve Kalkınma Partisi devlet memurlarının yüzde 43’ünün oyunu almış. Şimdi, hâliyle beklentimiz şu: Bu kadar yüksek bir oy oranı yakaladığınız bir toplumsal kesime olabildiğince yardımsever bir biçimde, şefkatli bir biçimde yaklaşmanız gerekiyor.

Şimdi, 2012 yılının, Merkez Bankasının anketlerinde enflasyon beklentisi yüzde 7,7. Yani reel olarak bu zamla, eğer beklenen enflasyon gerçekleşirse yüzde yarım kadar bir refah artışı sağlamış oluyorsunuz. Bu olağanüstü bir artış değil elbette. Bu çok düşük bir artış. Şöyle diyebilirsiniz: Ekonomik durgunluk olacağı için, Türkiye ekonomisi büyümeyeceği için, o nedenle biz memurlara ancak bu kadar zam yapabiliyoruz diyebilirsiniz. Ama öyle değil. Biliyoruz ki Hükûmetin hedeflerinde büyüme hedefi bunun çok üstünde. Bu şu demektir: “Biz memurlara Türkiye'nin büyümesinin altında bir zam yapmak istiyoruz yani refahtan yararlansın, kamuda çalışanlar yararlansın diye düşünmüyoruz.” diyorsunuz. Bu, tabii, vahim bir durum. Şu bakımdan çok vahim bir durum: Oy aldığınız bir kesime bunu yapıyorsunuz. Oy almadığınız bir kesim olsa “Biz bunlardan destek almıyoruz, onun için bunlara da herhangi bir katkıda bulunmayacağız.” diyebilirsiniz. Siyaseten bence çok mantıklı değil ama kendi içinde bir mantığı düşünülebilir. Oy almadığınız bir yerden de oy artışı sağlamalısınız.

Şimdi, sonuç olarak şöyle bir durum çıkıyor: Memur maaşları enflasyonun üstünde olmuyor.

İki: Genellikle bir gecikme farkı uygulanıyor geçen yıl uygulandığı gibi. Bu yüzde 2,7 az buz değil yani enflasyona ezdirmişsiniz ve sonra telafi etmişsiniz memuru.

Üç: Memur maaşları refahtan pay alamıyor.

Dört: Geçmiş yıllardan memurun ezilmişliği hiçbir biçimde telafi edilmiyor.

Ben olsaydım Hükûmetin yerinde, çok açık ve net söylüyorum, eğer ki geçen yıl Türkiye ekonomisi yüzde 10 kadar büyüdüyse -yüzde 8,4-8,5 büyüme var- bir biçimde memuru bundan yararlandırırdım. Geçen yıl olmadıysa evvelsi yıl, evvelsi yıl olmadıysa bu yıl. Yani bu memurlar neden Türkiye’de ekonomik gelişmeden, büyümeden pay alamıyorlar? Çok mu zenginler memurlar? Şu mu denmeye çalışılıyor:

“Türkiye’de memurlar zengindir, refah payından pay almamalıdır. Karar verdik.

                                                                                                     AKP Hükûmeti.”

Bunun anlaşılabilir bir tarafı yoktur.

Şimdi, benim görebildiğim kadarıyla, CHP’yle yani mensup olduğum siyasi partiyle AKP arasındaki temel fark budur. AKP, memurları tuzu kurular olarak görmektedir ve yeterince onlara zam vermemektedir. Oysa Cumhuriyet Halk Partisi ezilenlerden yanadır ve biz eğer iktidarda olsaydık bunun çok üstünde bir zammı memura reva görürdük sizden çok farklı olarak.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı konuşmaya cevap vermek üzere Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Tabii, biz, 2002 yılından bu yana, gerçekten, memurumuzu, emeklimizi, işçimizi gözettik. Bunu da rakamlarla, müsaade ederseniz, sizlere ifade edeyim: Şimdi, her şeyden önce, ortalama memur maaşı, aile yardımı dâhil, 2002 Aralık ayında 578 liraydı, 2011 yılı sonu itibarıyla 1.799’a çıktı. Artış oranı yüzde 228. Sonra, bu senenin başında, geçen seneki enflasyon farkı yüzde 2,7, ilave yüzde 4, bunları da dikkate alırsanız 578 lira olan memur maaşı 1.967 liraya çıkıyor ortalama. Bir de temmuzda, çok uzak değil yani bir ayımız var, daha doğrusu maaş almaya bir buçuk ay var, 2.042 liraya çıkacak. Yani 578’den 2.042 liraya…

Buradaki ortalama memur maaş artışı yüzde 240,3. Peki, bu dönemde enflasyon ne olmuş? Yani ortalama memur maaşı yüzde 240,3 artmış. Peki, nisana kadar elimizde enflasyon verileri var, nisana kadar kümülatif enflasyondaki artış oranı ne? Yüzde 135,3. Gördüğünüz gibi çok açık ve net bir şekilde, memurumuzu sadece enflasyona ezdirmemekle kalmamışız, biz memurumuza refahtan da çok güçlü bir şekilde pay vermişiz.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Rakamlarla oynamayın.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Rakamlar çok açık ve net: Bakın, ortalama memur maaşı 2002 Aralıkta 578 lira, şu an itibarıyla 1.967 lira, 15 Temmuzda da 2.042 lira.

Peki, en düşük memur maaşı ne olmuş, en yüksek memur maaşı ne olmuş? Bakın, en düşük memur maaşı 392 liraymış. Peki, 15 Temmuz itibarıyla ne ödenecek? 1.758 lira ödenecek, en düşük memur maaşı. Ne kadar artış var? Yüzde 332,2. Yani reel artış burada yaklaşık yüzde 84. Dolayısıyla en düşük memur maaşında da, ortalama memur maaşında da gerçekten enflasyonun çok çok ötesinde bir artış söz konusu. Bu rakamlar ortada.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Doğal gazı da söyleyin. Benzin fiyatlarını söyleyin.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Memnuniyetle, memnuniyetle. Onları da söyleyeyim müsaade ederseniz.

Değerli arkadaşlar, en çok konuşulan konu tabii “Doğal gaza zam yapıldı, elektriğe zam yapıldı.” Doğrudur, yapıldı.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Yüzde 23-yüzde 33, memura yüzde 3,5!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Peki, ben söyleyeyim size: 2002 Aralık ayında ortalama memur maaşıyla kaç kilovat elektrik alınıyordu, bugün, nisan ayı itibarıyla -yani zam da dâhil- kaç kilovat elektrik alınıyor? Bakın, 2002 Aralık ayında 3.595 kilovatsaat elektrik satın alınabiliyormuş, şimdi 6.048. Çok açık ve net. Yani ortalama memur maaşıyla ne kadar elektrik alınabiliyordu, bugün ne kadar elektrik alınabiliyor? Neredeyse 2 kata yakın bir artış var.

Peki, doğal gaza bakalım: 2002 yılında ortalama memur maaşıyla 1.543 metreküp doğal gaz satın alabiliyordunuz. Uluslararası petrol fiyatlarındaki bu kadar artışa rağmen, bakın nisan itibarıyla 2.048 metreküp satın alınabiliyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan, 2002 yılında doğal gaz kullanımı ne kadardı? Yani bu kıyaslamalar ne kadar doğru?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, mazotta da söyleyeyim çünkü “benzin, mazot” da deniliyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Kaç gram altın alıyordu Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Bakın, uluslararası petrol fiyatları -mazotun, benzinin ham maddesidir- Türkiye'nin ithal ettiği ortalama fiyat 25 dolarlardan çıkmış 110 dolara kadar. Bu çok açık.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Altını da söyleyin Sayın Bakan. Altın… Kaç gram altın alıyordu?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Altınla ne ilgisi var bu konunun?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Çok ilgisi var.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Şimdi, mazot…

ALİM IŞIK (Kütahya) – O zaman bir devlet memuru bir maaşıyla 27 gram altın alırken, bugün 6 gram alıyor.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Bakın, mazot…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Bunu niye söylemiyorsunuz?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – 457 litre mazot alabiliyormuş, şimdi, 492 litre mazot alabiliyor.

Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, çok açık ve net olarak şunu söyleyeyim…

ALİM IŞIK (Kütahya) – İşine geldiğini karşılaştır, işine gelmediğini karşılaştırma! Düğün zamanı geliyor.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Hayır, siz onu gündeme getirdiniz, biz ona cevap verdik.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Düğün zamanı geliyor, altın lazım vatandaşa.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, bu rakamlar ortada. Bugün, ortalama memur maaş artışı…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakan, bunların hiçbiri verilen zammı haklı çıkarmaz.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Ortalama memur maaş artışı yüzde 240, enflasyon yüzde 135. En düşük memur maaş artışı yüzde 332, enflasyon yüzde 135,3. Rakamlar çok açık ve net ortada.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne zaman? Ne zaman Sayın Bakan enflasyon yüzde 135?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – AK PARTİ hükûmetleri 2002 yılından bu yana, memurlarımızı gözetmiş, maaşlarını reel olarak artırmış, refahtan fazlasıyla pay vermiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sizinki coplu sözleşme oldu Sayın Bakan, coplu sözleşme!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündem dışı üçüncü söz, Kayıplar Haftası münasebetiyle söz isteyen Iğdır Milletvekili Sayın Pervin Buldan’a aittir.

Buyurun Sayın Buldan. (BDP sıralarından alkışlar)

3.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Kayıplar Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, eşim Savaş Buldan'ın, arkadaşları Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın katledilişlerinin yıl dönümü dolayısıyla söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kamuoyunda da bilindiği üzere, eşim Savaş Buldan ve arkadaşları, on sekiz yıl önce devlet güçlerince kaçırılarak vahşi bir şekilde katledildiler, sayısı 17 bini aşacak faili meçhul tutulan cinayetler istatistiğine dâhil edildiler, hepsinde olduğu gibi zalimce, alçakça. Ne mahkeme kuruldu ne sual olundu.

Hak, hukukun olmadığı ülkemizde insan canının da bir kıymeti yoktu. “Öldürelim ‘faili meçhul’ deriz olur gider.” dediler ve aynen öyle yaptılar. Ocaklarımız ateşe verildiğinden bu yana dillerimize pelesenk oldu "Faili meçhul cinayet yoktur, bizler hepimiz katillerimizi tanıyoruz, adalet istiyoruz." diye.

Lakin, yüz yıldır yapılmış onlarca katliamın hiçbirinin hesabı verilmemişken, on sekiz yıldır adalet arayışçısı olmanın neticesini de elde etmek bu nedenle mümkün olmadı maalesef.

Tam on sekiz yıldır bu kanda elini yıkayan herkes devletin güvenli kollarında, servet içerisinde yaşamlarına devam etmektedirler.

“İnsan insanın kurdudur” diyerek tarihe önemli bir not düşen Hobbes, ruhu bu topraklarda dolaşsaydı, devlet mekanizmasının sade bir insandan nasıl vahşi kurtlar yarattığını görebilseydi, vahşetin insanda değil kanla beslenen sistemlerde saklı olduğunu inkâr edemezdi. Zira, devletimiz çok uzun yıllardır bizim kurdumuzdur. O kurdun dişleri arasında her yaştan insanın, kadının, erkeğin, Kürt’ün, Alevi’nin, yazarın çizerin, dağ başındaki çobanın, on bir yaşındaki kaçakçının parçaları bulunmaktadır. Yüz yıldır kanımızdan kana kana içen bu kurt hiçbir zaman doymak nedir bilmedi ve belli ki doymaya, kusmaya da hiç niyeti yok.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Savaş Buldan ve arkadaşlarının katli devletin ilk cinayeti değildi ve son da olmayacaktı, bunu biliyorduk; devletimizin ölüm listesi hazırladığı bir ülkede yaşıyorduk çünkü. Atalarım da bu listelerle ava çıkanlar döneminde yaşamışlardı ve çocuklarımız da şu an hâlâ bu listeleri dolduranların iş başında olduğu zamanlarda yaşıyorlar. Çünkü bu ülkede hukuk denen şey Kürtler için sadece mahkûm etmek adına vardır, adalet sağlamak için yoktur. Devlet ise katliam fermanını verendir, koruyan değil. Devlet, katillerini servet içinde yaşatandır, yargılayan değil. Evet, katilimiz devlettir, çünkü ölüm listeleri, dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, emniyet müdürleri, bakanları ve olağanüstü hal valileri tarafından el birliği içerisinde hazırlanmıştı. Nitekim inkâr eden de yok zaten, bizzat kendi ağızlarından okundu bu fermanlar.

Değerli milletvekilleri, buradan Sayın Başbakana seslenmek istiyorum: Daha iki gün önce “Zalimle beraber hareket eden zalimdendir” dediniz. İnkâra gelinmez, yer, gök, topraklarımızın her bir taşı tanıktır, Kürtler yüz yıldır amansız bir şekilde katledildiler. Zilan’da, Dersim’de, sokaklarda, gözaltılarında, hapishanelerinde ve işte, en son Uludere’de kaçak yolunda... Bunların her birine ve daha adını sayamadığım daha nice katliamlara zalimane demek bile kâfi gelmiyor. Fakat bu devletin hiçbir temsilcisi ne utanıyor ne imtina ediyor. Dersim’den utanmayanlar 17 bin cinayeti işlediler. O cinayetlerden utanmayanlar Şemdinli'yi, Peyanıs'ı bombaladılar, Hrant Dink’i, Uğur Kaymaz’ı öldürdüler ve en son Uludere’de çocukların üzerine bombalar yağdırdılar.

Sayın Başbakan değme zalimin bile savunamayacağı bu katliamlar karşısındaki tavrınız, Türkiye cumhuriyetinin hiçbir zalimine pabuç bırakmamıştır. Biz bütün derin acılarımıza rağmen, kanımıza karşılık asla kan istemedik, öldürmeyi hiçbir koşulda meşru görmedik. Bizlere “ölü sevicileri” derken, geçmişinize bakın da bir nebze olsun utanmasını bilerek konuşun. Yıllardır adalet bekleyenlere karşı yerine getiremediğiniz sorumluluklarınızın yükü bu kadar ağırken siz yeni katliamların vebaline giriyorsunuz. Biraz olsun utanmasını dahi beceremiyorsanız, şimdiye kadar yaptığınız gibi, bu ülkeye kandan başka hiçbir şey getiremezsiniz, bu da halkımızın felaketi olur.

Bu hafta, eşimin ve arkadaşlarının öldürülüşlerinin yıl dönümü ama aynı zamanda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

PERVİN BULDAN (Devamla) –   …üç yüz altmış beş günün her günü en az bir yurttaşımızın devlet tarafından öldürülüşünün yıl dönümüdür. Hepsini tek tek saygıyla, minnetle anıyorum.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –  Teşekkürler Sayın Buldan.

Sisteme giren arkadaşlarımızın…

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) – Sayın Başkan, Bakana…

BAŞKAN –  Pardon efendim, sisteme girenler var, sonra… Birer dakika onlara söz vereceğim, ilk önce öyle. 

Sayın Sakık, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Mavi Marmara saldırısı gibi Kürt köylerinin bombalanmasının da insanlığa karşı bir suç olduğuna ilişkin açıklaması

SIRRI SAKIK (Muş) –  Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Aslında İçişleri Bakanı buradaydı, bir çift sözümüz ona vardı ama kalkıp gitti.

Şimdi, burada biraz önce Mavi Marmara’yla ilgili konuşma yapan arkadaşımız haklı ama siz iktidarsınız gereğini siz yapacaksınız. Mavi Marmara’yla ilgili katliamı biz de kınıyoruz ama Mavi Marmara’yla ilgili soruşturmayı yapan savcıların eli İsrail’deki genelkurmay başkanına, hava kuvvetlerine, kara kuvvetlerine kadar uzanıyor ama kendi coğrafyasında sortilerle bombalanan yoksul Kürt köyleriyle ilgili, şu ana kadar bir soruşturmayla ilgili, bu Parlamentonun, bu halkın bir tek bilgisi yoktur. Yani çifte standartlara hayat hakkı tanımamalıyız. Mavi Marmara’daki saldırı ne kadar halka, insanlığa karşı bir suçsa Roboski beş bin o kadar suçtur.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sakık.

Sayın Yeniçeri, buyurun.

2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Başbakanın basın mensuplarına yönelik sözlerini kınadığına ve sindirilmiş bir basının olduğu yerde özgürlük ve demokrasiden söz edilemeyeceğine ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Başbakan Erdoğan’ın basın mensuplarına yönelik olarak kullandığı “Akbabalar, tasmalarınızı çıkardık, uluslararası tasma taktınız.” sözlerini kınıyorum.

Basın mensuplarına yönelik olarak kullanılan bu sözler, hem bir hakaret hem de gerçek bir tehdittir. İşin ilginç yanı, Başbakanın bu sözlerinin basının önemli bir kesimi tarafından da görmezlikten gelinmiş olmasıdır. Bu durum, basın üzerindeki baskı ve tahakkümün şiddetini gösteren kanıttır. Sindirilmiş, susturulmuş ve sessizliğe gömülmüş bir basının olduğu yerde özgürlük ve demokrasiden söz edilemez.

Basını, siyaseti, sivil toplum kuruluşlarını, bütün kesimleri demokrasiye ve özgürlüklerine sahip çıkmaya çağırıyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yeniçeri.

Sayın Köse…

3.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, ölümünden sonra Ordinaryüs Profesör Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun isminin Çorum’da bir parka verilmiş olmasına rağmen Çorum Belediye Meclisi kararıyla bunun kaldırıldığına ilişkin açıklaması

TUFAN KÖSE (Çorum) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Hukuk biliminin aydınlık yüzü, cumhuriyetin ve devrimlerin, cumhuriyetin kazanımlarının onurlu savaşçısı Ordinaryüs Profesör Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun ölümünden sonra Çorum’da bir parka verilen ismi geçtiğimiz günlerde Çorum Belediye Meclisi kararıyla kaldırılmıştır. Bu, hem cumhuriyete hem Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun soylu anısına bir saygısızlıktır.

Ben, bunu tüm Türkiye kamuoyuyla paylaşıyorum. Çorum Belediye meclisinin de bu kararından acilen dönmesini diliyorum, onlara tavsiye ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Köse…

Sayın Bayraktutan

4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, 31 Mayıs 2010 tarihinde öğretmen Metin Lokumcu’nun katledildiğine, olayın sorumlularıyla ilgili yargılamanın durma noktasına geldiğine ve yakın bir zamanda da Çayan Birben’in biber gazından hayatını kaybettiğine ilişkin açıklaması

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

31 Mayıs 2010 tarihinde Başbakanın Hopa’yı ziyareti sırasında öğretmenimiz Metin Lokumcu katledilmiştir. Metin Lokumcu’nun katledildiği tarihin üzerinden bir yıllık bir süre geçmiştir. O zaman da yapılan otopside daha çok belli olduğu üzere, biber gazının tetiklemesi sonucunda bir ölüm olayı meydana gelmiştir. Olayın sorumlularıyla ilgili olarak yargılama aşaması ne yazık ki durma aşamasındadır. Olayı protesto edenler yargılanmışlardır. Hopa’da, Ankara’da, Artvin’de yapılan yargılamalar sonucunda herhangi bir şey çıkmamıştır, örgüt bağlantıları tespit edilememiştir, ama bugün Metin Lokumcu aramızda yoktur.

Bu vesileyle, bugün de daha yakın zamanda Yalova’da aynı şekilde biber gazından etkilenen Çayan Birben isimli bir vatandaşımız da hayatını kaybetmiştir.

Ben, bu vesileyle -aradan bir yıl geçmiş olmasına rağmen olay sıcaklığını korumaktadır- gerek Lokumcu ailesinin gerek Birben ailesinin acısını yürekten paylaşıyor, her ikisinin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bayraktutan.

Sayın Onur…

5.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, ülkenin dört bir yanında çevre felaketi yaşandığına ve bir yıl önce Metin Lokumcu’nun bir katliama kurban gittiğine ilişkin açıklaması

MELDA ONUR (İstanbul) – Teşekkürler.

Önümüzdeki hafta Çevre Haftası. Ülkemizin dört bir yanında ne yazık ki “kentsel dönüşüm”, “çeşitli yatırımlar” adı altında, “kamu yararı” adı altında çevre felaketleri yaşanmaktadır.

Bundan bir yıl önce, bir çevre felaketi yaşanırken, Metin Lokumcu arkadaşımız da bir katliama kurban gitmiştir. Buradan anısına saygıyla, yaşam hakları ve insan hakları alanında mücadele eden bütün dostlara selam göndermek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Onur.

Sayın Aygün…

6.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Metin Lokumcu ve Çayan Birben’in polislerin biber gazı sıkması sonucu hayatlarını kaybettiklerine ve bu polisler hakkında işlem yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Sayın Başkanım, Çayan Birben isimli bir genç bir kavgayı ayırmaya kalktığı için, polis tarafından sıkılan biber gazı sonucu yaşamını kaybetti. Yaşamının sona erdiğine dair doktor görüşü açıklandıktan sonra…

BAŞKAN – Mikrofondon biraz uzaklaşırsanız… Anlaşılmadı.

HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Şöyle konuşsam…

BAŞKAN – Lütfen…

HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Sayın Başkanım, teşekkürler.

Biber gazı sonucu öldüğü dün itibarıyla kesinleşen Çayan Birben’in ailesine, yaşadıkları korkunç infial nedeniyle hastanenin bahçesinde polis tekrar biber gazı sıktı. Bu, gerçekten tam da Türkiye'ye, AKP demokrasisine yakışır bir sahne. Bir yıl evvel de bugün, 31 Mayısta Metin Lokumcu biber gazı sonucu hayatını kaybetti. Normalde demokratik bir ülkede o gazı sıkan polisler hemen açığa alınır, o ülkede polislerden sorumlu bakan da istifa ederdi, ama Türkiye’de tabii bu müesseseler hiçbir zaman işlemiyor. Uludere örneği de ortada.

Bu polisler hakkında işlem yapılmasını, İçişleri Bakanının da Uludere rezaletinden sonra bir an evvel istifa etmesini diliyorum.

Saygılar sunuyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aygün.

Sayın Düzgün…

7.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Tokat’ta yaşanan dolu felaketi nedeniyle bölgenin afet bölgesi ilan edilerek çiftçinin zararlarının karşılanması gerektiğine ilişkin açıklaması

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

İki gün önce, özellikle Tokat’ın Pazar ilçesini de içine alan Kazova’da çok ciddi bir dolu yağışı oldu. Özellikle de şu an kiraz mevsimi olması vesilesiyle kiraz ağaçları çok ciddi hasar gördüler.

Yine aynı şekilde çiftçinin ektiği domates, biber, fasulye gibi ürünlerin tamamı harap oldu.

Sayın Tarım Bakanının bu bölgeyi afet bölgesi ilan ederek çiftçinin bir an evvel zararlarının karşılanmasını talep ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Düzgün.

Sayın Işık…

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Sağlık Bakanının kürtaj ve sezaryenle ilgili beyanlarını bir bilim adamı olarak kendisine yakıştıramadığına ve Hükûmetin memur ve memur emeklilerinin haklarını vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

26 Eylül 2004 tarihinde zinayı suç olmaktan çıkartarak bugünkü yaşananların âdeta altyapısını hazırlayan AKP’nin o günkü ve bugünkü Sayın Sağlık Bakanı sekiz yıl önce bu düzenlemeye hiç sesini çıkarmazken bugün kürtaj ve sezaryenle ilgili olarak tüm bayanlarımızı rencide edecek beyanatlarda bulunmaktadır. Bir bilim adamı olarak kendisine bunu yakıştıramadığımı öncelikle ifade etmek istiyorum. O gün sesini çıkarmayanlar bugün ne söylerse söylesinler inandırıcı olamazlar.

O nedenle, bu konuda kendisini bilim adamı gibi davranmaya ve olabilecek her türlü olumsuzluğun engellenmesi için gerekli tedbirleri almaya davet ediyorum.

İkinci olarak da memurlara ve memur emeklilerine altı aydır maaş zammı vermeyen ve verdiği yüzde 4’lük, enflasyonun altındaki bir artışı da lütuf gibi gören Sayın Maliye Bakanı ve Hükûmetin değerli kabine üyelerini hak yemekten geri durmaya ve memurun hakkını vermeye davet ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Sayın Halaman… Yok.

Sayın Özgündüz…

9.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Mavi Marmara’ya yapılan saldırıyı kınadığına ve Hükûmetin İsrail’le ilgili politikalarını net olarak açıklamasını istediğine ilişkin açıklaması

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle, 30 Mayısı 31 Mayısa bağlayan gece İsrail tarafından uluslararası sularda hukuka aykırı olarak Mavi Marmara Gemisi’ne yapılan saldırıyı kınıyorum. Şehitlere Allah’tan rahmet diliyorum.

Aynı zamanda Hükûmete bir şey sormak istiyorum: Mavi Marmara saldırısından sonra İsrail’le ticaret hacmi, Dışişleri Bakanlığı İnternet sitesindeki bilgilere göre, 2011’in ilk çeyreğinde yüzde 40 artış göstermiştir. Yine, İsrail merkezli istatistik kurumunun dış ticaretle ilgili verilerine göre, 2011 Ekim ayında yüzde 60’lık bir artış gösterilmiştir. Yine, biliyorsunuz, Sayın Başbakan “One minute” dedikten sonra, İsrail’in OECD’ye üyeliği konusunda Türkiye, veto hakkını kullanmamıştır. Hükûmete soruyorum: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Halkı kandırmaya niye devam ediyorsunuz? İsrail’le ilgili politikalarınızı net olarak açıklayın.

Bu vesileyle de Mavi Marmara’da hayatını kaybeden şehitlere Allah’tan rahmet diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Güneş, buyurun efendim.

Oturduğunuz yerden lütfen, iki dakika...

10.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’in, son iki yılda reel olarak memurların refah artışının yüzde 20 oranında olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) – Sayın Başkan, Sayın Bakanın verdiği bilgileri, rakamsal bilgileri tabii biliyoruz. Oradaki rakamlar, 2002 yılından bu yana olan rakamlar. 2002 yılından bu yana, memur maaşlarıyla tüketici fiyat endeksleri, en düşük memur maaşı karşılaştırılmış. Şimdi, benim sorduğum soru farklı. Sayın Bakan ekonomist, o kadar da değil, onları biliyor o kadar. Benim sorduğum konu şu: 2010 yılında ve 2011 yılında kümülatif büyüme yüzde 20’ye yakın; Hükûmet söylüyor, herkes de alkışlıyor. Peki, 2010 ve 2011 yıllarında toplam, kümülatif olarak memur maaşları reel olarak yüzde 20 büyümüş müdür, büyümemiş midir? Bunu soruyorum. Soru çok net, basit. Son iki yılda reel olarak memurların refah artışı yüzde 20’nin üzerinde, geçmiş yılların telafisi hariç, yani kriz yılları hariç, 2009 krizi hariç vesaire ne varsa, onlar hariç, telafisi yüzde 20 oranında olmuş mudur, olmamış mıdır? Konuşmanın temeli buna dayanıyor. Bu yıl, büyümenin hesaplanarak yani 2012 büyümesi hesaplanarak bir zam oranı düşünülmüş mü? Düşünülmemiş. Gördüğümüz rakam -düşünülmediğini söyledim- reel artış burada yüzde 20, yüzde 0,5. Yüzde 0,5 büyümeyi mi hedefliyor bu Hükûmet? Eğer o kadar büyümeyi hedefliyorsa hemen revize etsinler planlarını, bütçelerini. Söylediğimiz bundan ibaret. Bu yıl reel artış, gözüktüğü kadarıyla -bu yıl, 2012 yılına ait söylüyorum- yüzde yarımdan ibarettir. Bu mudur? Eğer böyleyse mesele yok. Yok, eğer şeyden bahsediyorsak, 2011 ve 2010 yıllarından bahsediyorsak oradaki memurun refah düzeyi yüzde 20 oranında. Yani gelir dağılımındakiler hiç düzeltilmeksizin aynı yerde kalması kaydıyla, rölatif, göreli hiçbir değişim olmaması kaydıyla yüzde 20 reel artışı gerekiyordu; bu yapılmamıştır, bunu söyledik. Bakan gitti, 2002 yılından aldı, on yıllık memur maaşlarını değerlendirdi; e, o da iyi bir konuşma oldu tabii.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Güneş.

Söyledikleriniz zapta geçti.

Sayın milletvekilleri, gündem dışı konuşmalar bitmiştir.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

1.- İstanbul Milletvekili Melda Onur ve 22 milletvekilinin, cezaevlerinde bulunan hükümlü ya da tutuklu vatandaşların sağlık sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/298)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereği ülkemizdeki cezaevlerinde bulunan hükümlü ya da tutuklu vatandaşların çeşitli sağlık sorunları, beslenme yetersizliği, sıhhi olmayan koşullar yüzünden hastalanmaları, gerek cezaevinde, gerekse çıkar çıkmaz vefat etmeleri nedeniyle, cezaevlerinde ilgili hizmetlerin iyileştirilmesi yönünde;

Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı Arasında, işkence ve kötü muameleye karşı etkin mücadele amacıyla oluşturulan, Ceza İnfaz Kurumlarındaki Sağlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Protokol gereğince hükümlü ve tutukluların sağlık hizmetlerinden etkin bir şekilde yararlanabilmelerinin denetlenmesi, hükümlü ve tutuklulara verilen yemeklerin denetlenmesi, sağlık ve diğer nedenlerle özel beslenmeye ihtiyaç duyan hükümlü ve tutuklu sayısına göre bu kişilere verilmesi gereken yemeklerin standartlarının belirlenmesi, doktor başına düşen hasta hükümlü ve tutuklu sayısının belirlenerek doktor kontrolü ve revire çıkma haklarının iyileştirilmesi, cezaevlerinde kullanılan ve içilen suların analizinin yapılması ve arıtma ihtiyacı olup olmadığının incelenmesi ve araştırma sonucunda olası olumsuz gözlemlere karşı alınması gereken tedbirlerin oluşturulması amacıyla bir meclis araştırması açılması için gereğinin yapılmasını arz ederiz.

1) Melda Onur                                              (İstanbul)

2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                        (İstanbul)

3) Veli Ağbaba                                             (Malatya)

4) Muhammet Rıza Yalçınkaya                    (Bartın)

5) Ali Sarıbaş                                               (Çanakkale)

6) Fatma Nur Serter                                      (İstanbul)

7) Yıldıray Sapan                                         (Antalya)

8) Mustafa Serdar Soydan                            (Çanakkale)

9) Mahmut Tanal                                          (İstanbul)

10) Rıza Türmen                                           (İzmir)

11) Osman Oktay Ekşi                                 (İstanbul)

12) Alaattin Yüksel                                      (İzmir)

13) Mustafa Moroğlu                                   (İzmir)

14) Hülya Güven                                          (İzmir)

15) Mehmet Ali Ediboğlu                             (Hatay)

16) Nurettin Demir                                       (Muğla)

17) Engin Altay                                            (Sinop)

18) Sakine Öz                                               (Manisa)

19) Kemal Değirmendereli                           (Edirne)

20) Adnan Keskin                                        (Denizli)

21) Ayşe Eser Danışoğlu                             (İstanbul)

22) Aylin Nazlıaka                                       (Ankara)

23) Candan Yüceer                                       (Tekirdağ)

Gerekçe:

Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü İnternet sitesinden edinilen bilgi doğrultusunda, ülkemizde 31.01.2011 tarihi itibarıyla çeşitli tiplerde toplam 417 ceza infaz kurumu bulunmaktadır. Toplam kapasitesi 118.769 yatak olan ceza infaz kurumlarında İnsan Hakları Derneği'nin bilgilerine göre Ocak 2011 itibarıyla 122.404 hükümlü ve tutuklu bulunmaktadır. Bunlardan 66.997'si hükümlü, geri kalan 55.407'si tutukludur. İnsan Hakları Derneği'nin raporunda sadece 112'si ağır hasta, toplam 266 hasta mahpusun durumu belirtilmiştir.

Bu hükümlü ve tutukluların sağlık koşulları ile ilgili olarak çeşitli defalar kamuoyuna yansıyan olumsuzluklar, medyada çıkan haberler bu koşulların araştırılarak iyileştirmeye dönük önlemler alınmasını gerekli kılmaktadır. 2010 yılında 161 mahpusun hastalığı nedeniyle ölmüş olması durumun vahametini göstermektedir.

2009 yılında tutuklanan ve tutukluluk süresince sağlık sorunları ağırlaşmasına rağmen tedavisine izin verilmeyen İşçi-Köylü Gazetesi çalışanı Suzan Zengin, tahliyesinin ardından hayatını kaybetmiştir. Suzan Zengin tutuklu kaldığı 1,5 yıl boyunca kronik sağlık sorunları sürekli artmış ve girişimlerde bulunulmasına rağmen Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde tedaviden mahrum kalmıştı. Gazeteci Suzan Zengin, 14 Haziran 2011 tarihinde tahliye edildikten sonra tedavi olanağına kavuştu, ancak ilerleyen rahatsızlığı nedeniyle vefat etti.

Benzeri olaylar çeşitli sivil toplum kuruluşlarının raporlarında gündeme gelmekte olup, kimi zaman hasta tutuklu ve hükümlüler seslerini gönderdikleri mektuplar aracılığıyla kamuoyuna duyurmaya çalışmaktadırlar. Benzeri sorunlar Kırıkkale F tipi cezaevinde kalmakta olan hükümlü Osman Evcan tarafından da, hem kamuoyuna hitaben bir mektupla hem de ziyaretimizde sözlü olarak dile getirilmiştir. Osman Evcan tercih ettiği beslenme hakkı talebi yüzünden gördüğü kötü muamele ve yemeklerine yabancı madde katıldığı gerekçeleriyle 4.11.2011'de süresiz açlık grevine başlamıştır.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Erzurum Temsilciliği'nin hazırladığı son rapora göre Erzurum H Tipi Cezaevi'nde 19 hasta hükümlü bulunmaktadır. İHD Temsilcisi tarafından açıklanan raporda uzun süreli cezaevi koşullarının bazı hastalıkları kronik hale getirdiğini dikkat çekilmiştir. Rapora göre bu 19 hasta arasında kanser, kalp, ALS, şeker, kas hastalığı, felç, sinüzit, migren, mide ülseri, damar ezikliği, hipertansiyon, karaciğerinde büyüme, diyabet, görme kaybı sıkıntıları çeken ve engellilik durumları olan hastalar vardır.

Son olarak, hükümlü bulunduğu Silivri Cezaevi'nde, ilk açıklamalara göre kalp krizi nedeniyle, Kaşif Kozinoğlu hayatını kaybetmiştir. Silivri Cezaevleri kampüsünde yaklaşık 10 bin hükümlü ve tutuklunun yanı sıra, 2 bin de çalışan bulunmaktadır. Bu kapasitedeki cezaevi şartları dahilinde, topluluğun bulunduğu yaş grubunun ve stresli ortamın da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Kalp krizi, kaza, yaralanma gibi ani ve beklenmedik durumlarda cezaevi revirinde acil durumlar için şok cihazı ya da benzeri teçhizat bulunmamaktadır, ambulans yetersiz kaldığı belirtilmektedir.

Bu doğrultuda;

Cezaevlerinde kötü beslenme, temiz suya ulaşamama, yetersiz sağlık ve bakım hizmetleri nedeniyle pek çok hükümlü ve tutuklu hastalanmakta, hasta olanların ise durumu ağırlaşmaktadır. Bu mahpusların yaşadığı beslenme ve sağlık sorunları acil olarak araştırılmalı, tespit edilmeli ve gerekli düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir.

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 23 milletvekilinin, ülkemizin su kaynakları potansiyelinin  araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/299)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizin gelecekte su sıkıntısı çekmemesi için ülkemizin su kaynakları potansiyelinin araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM içtüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

1) Mesut Dedeoğlu                         (Kahramanmaraş)

2) Mehmet Şandır                           (Mersin)

3) Oktay Vural                                (İzmir)

4) Ali Halaman                                (Adana)

5) Hasan Hüseyin Türkoğlu            (Osmaniye)

6) Reşat Doğru                                (Tokat)

7) Atila Kaya                                   (İstanbul)

8) Bülent Belen                               (Tekirdağ)               

9) Emin Çınar                                  (Kastamonu)

10) Ahmet Kenan Tanrıkulu           (İzmir)

11) Emin Haluk Ayhan                   (Denizli)

12) Mustafa Erdem                         (Ankara)

13) Yusuf Halaçoğlu                       (Kayseri)

14) Celal Adan                                (İstanbul)

15) Muharrem Varlı                        (Adana)

16) Ali Öz                                       (Mersin)

17) Sinan Oğan                               (Iğdır)

18) Enver Erdem                             (Elâzığ)

19) S. Nevzat Korkmaz                   (Isparta)

20) Necati Özensoy                         (Bursa)

21) Adnan Şefik Çirkin                   (Hatay)

22) Kemalettin Yılmaz                    (Afyonkarahisar)

23) Seyfettin Yılmaz                       (Adana)

24) Alim Işık                                   (Kütahya)

Gerekçe:

Yüzümüzü okşayan, elimizde dolaşan ve damağımıza dolan su, insanoğlunun varlığından bugüne kadar hep en yaşamsal ihtiyaçlarından birisi olmuştur.

Araştırmalar, bugün dünyada 15 insandan birisinin yeterli suya sahip olmadan yaşadığını ortaya koymaktadır. Dünya nüfusunun 7 milyara ulaştığı 2050 yılında ise nüfusun yüzde 60'ı yeterli suya ulaşamadan yaşamını sürdürecek. Yine yapılan tahminlere göre; önümüzdeki 30 yıl içinde 52 ülke, 2050 yılında ise 65 ülke daha su sıkıntısı çeken ülkeler arasına katılacak.

Su kaynaklarının sınırlı olması ve dağıtımındaki dengesizlikler hem dünyada hem de ülkemizde tedbir alınmasını zorunlu kılmaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili Ülkemiz, akarsu kaynakları bakımından dünyada zengin ülkeler arasında yer almaktadır. Ne var ki, akarsularımızın çoğu enerji üretiminde kullanılmaktadır. Bu durum akarsu kaynaklarımızdan su elde etme imkânını kısıtlıyor.

Ülkemizin yıllık yağış ortalaması 670 mm. dir. Bu yağış miktarı şu an için çok ciddi bir tehlikeye neden olmasa da su dağıtımının dengesiz olması bir takım sorunları da beraberinde getirmektedir.

Ülkemizde suyun kıymeti tam olarak anlaşılamamıştır. Maalesef su konusunda tasarrufa gidilememekte, israf edilmekte, planlı ve programlı dağıtım yapılamamaktadır. Ülkemiz su kaynakları bakımından zengin olduğu için, henüz ciddi boyutlarda su sıkıntısı yaşamamıştır.

Ama önümüzdeki yıllarda su sorununu yoğun bir şekilde yaşayacaktır. Çünkü çoğu yerleşim bölgelerinde ya su kaynaklarımız azalmış ya da çeşitli kirliliklerden dolayı kalitesi bozulmuştur. Sulak alanlarımız da giderek kurumaktadır. Mevcut su kaynaklarımızın plansız programsız kullanımı nedeniyle gelecekte ülkemiz büyük bir su sıkıntısı ile karşılaşacaktır.

 Bu nedenle, Ülkemizin gelecekte su sıkıntısı çekmemesi için ülkemizin su kaynakları potansiyelinin araştırılarak, gerekli önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yerinde olacaktır.

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 19 milletvekilinin, küçük esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/300)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Küçük Market, Bakkal ve Küçük Esnafın yaşadığı sıkıntıların giderilmesi ve giderilmediği takdirde yaratacağı sorunların, Acil tedbirlerin araştırması konusunda, Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

1) Ali Halaman                                       (Adana)

2) Oktay Öztürk                                      (Erzurum)

3) S. Nevzat Korkmaz                            (Isparta)

4) Mehmet Şandır                                   (Mersin)

5) Alim Işık                                            (Kütahya)

6) Necati Özensoy                                  (Bursa)

7) Sadir Durmaz                                     (Yozgat)

8) Emin Çınar                                         (Kastamonu)

9) Enver Erdem                                       (Elâzığ)

10) Muharrem Varlı                                (Adana)

11) Bülent Belen                                     (Tekirdağ)

12) Bahattin Şeker                                  (Bilecik)

13) Erkan Akçay                                     (Manisa)

14) Lütfü Türkkan                                  (Kocaeli)

15) Ahmet Kenan Tanrıkulu                   (İzmir)

16) Atila Kaya                                        (İstanbul)

17) Ali Uzunırmak                                  (Aydın)

18) Mustafa Kalaycı                               (Konya)

19) Celal Adan                                        (İstanbul)

20) Seyfettin Yılmaz                               (Adana)

Gerekçe

Süper Market ve Hiper Marketlerin açılışını, çalışmalarını düzenleyen yasa olmamasından dolayı İl ve ilçelerimizde şubeler açıp süratle büyüyorlar. Bu adaletsiz ve haksız durumunun en acı yönü haksız rekabeti artırmaktır. Açılan bu büyük marketler ve Hiper marketler başta Bakkallar küçük esnafı ve küçük marketler olmak üzere bütün işkollarındaki esnaf ve sanatkarın işlerini aksatmış ve rekabet gücünü azaltıp kırmıştır.

AKP Hükümeti Çarşı, Mahalle ve Sokak aralarındaki Bakkallar ve diğer esnafları hedef almıştır. Başbakan Bakkallarla ilgili açıklaması Küçük esnafı, bakkalları ve küçük esnafı derinden üzmüştür. Son 9 yılda ekonomik kriz yaşayan küçük esnaf ve bakkallar çok büyük sıkıntı içindedirler.

Dünyada AB Ülkeleri esnaf ve sanatkarlar ile küçük girişimciyi koruyan mevzuat vardır. Küçük esnaf ve sanatkar Devlet tarafından korunmaktadır. Türkiye cumhuriyeti Anayasa Devlet esnaf ve sanatkarları koruyucu, destekleyici tedbirleri alır şeklinde bir hüküm bulunmaktadır ama şu ana kadar koruyucu ve kollayıcı tedbirler alınmamıştır.

Ülkemizde süper ve hiper marketler yerli olmaktan neredeyse tamamen çıkmış, küresel sermayenin eline geçmiştir. Uygulamalar böyle devam ettiği sürece her geçen daha çok esnafımızın kepenk indirecek, bu durum piyasalarda görülen, kontrolün birkaç büyük firmanın elinde bulunduğu ortama dönüşecektir. Bu durum ulaşım ve pazarlama yönünden sıkıntı çeken, Ülkemizin bir çok ilinde daha çok esnaf, işyerini kapatmak zorunda kalacak, İşsizlik ve ekonomik kriz daha çok hissedilecektir. Bakkal, Esnaf ve Sanatkarlarımızın milli ekonomi içerisindeki durumu, yeni çıkarılacak, herkesi adil şekilde kapsayan kanunun sağlıklı işleyişi ile mümkündür.

Küçük bakkal, esnaf ve küçük sanatkar kesimi, toplumun ekonomik yapısı içinde sanayi ve ticaretin temel unsurları haline gelmiştir. Küçük işletmeler, toplam işletmeler içinde yüzde 98 toplam istihdam içinde yüzde 60 toplam üretim içinde yüzde 37 ve toplam yatırım için de yüzde 26 paya sahiptir. Krizin olumsuz etkilerini en fazla hisseden kesim küçük bakkal, küçük esnaf ve küçük sanatkarlardır. Esnaf ve sanatkarlar, hem ekonomik hem de toplumsal olarak ülkemiz için vazgeçilmezlerdir. Esnaf ve sanatkarları destekleyecek, genişlemelerini ve büyümelerini sağlayacak politika üretmek, hükümetin görevidir.

Çarşı, mahalle ve sokak aralarında hizmet veren bakkal, manav, kasap, terzi ve bunun gibi küçük esnaf ve sanatkarların sorunlarıyla ilgili olarak Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir meclis araştırması açılmasının yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.

BAŞKAN – Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge okutulup bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- (10/236, 237, 238, 239) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Ülkemizde demokrasiye müdahale eden tüm darbe ve muhtıralar ile demokrasiyi işlevsiz kılan diğer bütün girişim ve süreçlerin tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için İstanbul Milletvekili Enver Yılmaz aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/486) (S. Sayısı: 233)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Hatay Milletvekili Şefik Çirkin ve Milliyetçi Hareket Partisi Gurup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl'ün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

3.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Hatay Milletvekili Şefik Çirkin ve Milliyetçi  Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Komisyon Raporu 258 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.

Tasarının tümü üzerinde söz alan Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.

Sayın Kaplan, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakika.

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Yasa Tasarısı üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu bir torba kanun. Bunun içinde ekonomik büyüme, üretim, istihdam ve kaynakları gibi şeyler geçse de “Bölgesel gelişmişlik farkının azaltılması amacıyla” bölümü oldukça önemli bir bölüm. Bunun dışında, kurumlar vergisi, yatırım havzaları, maliye politikasındaki öncelikler, girişimciliğin teşviki gibi konular var.

Tabii, çaktırmadan da zamlar var -mükemmel bir mühendislik, bu teklifi hazırlayanları kutlamak lazım- yüzde 15 oranında da tütün mamullerine, alkole bir zam. Tabii, üzüm üreticisine, tütün üreticisine kuruş zammı çok gören bir anlayış, durmadan bu zamları bir alışkanlık hâline getirdi.

İşsizlik Fonu’nun paralarına göz dikilmiş bu yasa tekliflerinin içinde. İşsizlik Fonu ne iş için kurulmuş belli ama o paraların da farklı alanlarda, farklı biçimlerde harcanması gibi yeni düzenlemeler var.

Ben teşvikler konusunda şunları söyleyeceğim: Bölgesel dengesizlik, bölgesel geri kalmışlık gibi, Türkiye’nin Ulusal Program’da Avrupa Birliğine taahhüt ettiği, gidermesi gereken ekonomi politikalarının da olması mecburiyeti düşünüldüğünde, bunun böyle yapılmadığını, teşvik paketleriyle zaman zaman bölgeye yatırım yapıyoruz gibi gözükse de, tam aksine, bir sömürgeci anlayışla, oradaki varlıkları nasıl sömürürüz, yabancı sermayeye nasıl akıtırız; bölgedeki vatandaş, yatırımcı değil, başkası nasıl yararlanır, onu nasıl yaparız; bu çerçevede bir anlayışın hâkim olduğunu görüyoruz. Şöyle bakın, 12 Eylül darbesinde aynı anlayış vardı, 80’de, ekonomik olarak bölgede yatırım. “Kürt sorununu bu sefer çözüyoruz, üstelik ekonomik yöntemlerle.” Daha 80 yılı, 12 Eylül darbesi. 1980-2008 yılları arasında, Doğu Anadolu’nun toplam teşvik belge sayısından aldığı pay yüzde 4,53 iken Güneydoğu’nun yüzde 7,42. Peki, Marmara Bölgesi ne alıyor? Yüzde 37,63. Dönüyoruz, aynı şekilde, Doğu Anadolu yüzde 3,7 parasal karşılık açısından oranı, Marmara Bölgesi’nin yüzde 40,93. Şimdi, bu teşvikleri siz kime getiriyorsunuz belli.

                                            

(x) 258 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Yine, teşvikler dört alana, daha önceki dönemlerde, yine AK PARTİ hükûmetleri döneminde çıkarılan bir yasa. Burada, primlerden, işveren primlerinin karşılanması, vergilerin indirilmesi, vesaire ama “İşçilerin asgari ücretlerinden vergi almayın.” denildiğinde de hiç oralı olmayan bir yaklaşım söz konusu. Teşvikler metropollere akıyor. Metropoller, kendisine yakın teşvik bölgelerine yatırım yapıyorlar. Bunun sonucu, Hazine Müsteşarlığı rakamlarına göre, teşvik verilen 49 il içinde, Kahramanmaraş –Kahramanmaraşlıları burada kutluyorum, vekillerini, çünkü mükemmel bir oran- yüzde 74 teşvikten yararlanmışlar. Düzce yüzde 78, Uşak’ta da 117 yeni tesis konusu var. Bu üç ili de gerçekten bu anlamda kutluyoruz. Şırnak, Hakkâri, Ardahan oranını merak ediyorsanız arkadaşlar, sıfır yani zero. O zaman, bunun adı teşvik ve yatırımsa bu teşvik ve yatırım değil.

Bu teşvik veya yatırımlarla -ki “12 Eylül darbesinden sonra çokça çıkarıldı.” dedik- bölgesel dengesizliğin derinleştiğini görüyoruz. Nasıl derinleşiyor? Olaylar akışı içinde baktığınız zaman, orada özelleştirmeyle AK PARTİ hükûmetlerinin süt endüstri kurumlarını sattığını, şeker fabrikalarını özelleştirdiğini -devlete dair ne yatırım varsa- pancar kotaları getirdiğini, tütün Tekel olayını özelleştirdiğini, yani bölgede azıcık bir ekonomik kıpırdanma varsa da onların tamamen kapılarının kapatıldığını, zaten otuz yıldır çıkan olaylar nedeniyle yayla yasağının konulduğunu, yaylacılığın bittiğini, özel güvenlik ve yasak bölgeler propolitikalarıyla da, maalesef, bazı yerlere girilemediğini herkes biliyor. Şimdi, buradan da baktığımız zaman, ekonomik, sosyal açıdan bu teşviklerden bölge hiçbir şekilde yararlanamıyor.

Sayın Maliye Bakanını kutluyorum, İzmir’de bir açıklama yapmıştı, “Güneydoğu Türkiye'nin Çin’i olacak.” diye. Nasıl Çin’i olacak Güneydoğu Türkiye'nin? Ben size bir örnek de vereyim: Şimdi, Cudi Dağı’nın eteğinde… Maden Araştırma Komisyonundan 15 milletvekili getirmiştim, bu arkadaşların bir kısmı hâlâ burada, tekrar Meclisteler. Cudi Dağı’nın tepesinde petrol kuyusu vardı, gittik; kömür vardı. İşte, dağ delinmiş, 800 metre tünel açılmış, dağdan tünelden kömür getiriliyor. Orada Ciner Grubunun termik santrali var. Orada termik santralin kredisini veren Çinliler. Çinliler orada görev yapıyor. Yani hem termik santralin, akışkan santralin bütün teknik elemanları Çin’den geliyor, parası kredi olarak geliyor. Güneydoğu’nun Çin’e nasıl döndüğünü nasıl anladık? Bir ara baktık, Silopi ve civar köylerde köpek kalmamış. Kalmamış arkadaşlar, misafirlerimiz yemişler hepsini yani gelenler. Maalesef böyle bir durum.

Şimdi, böyle bir güneydoğuyu Çin olarak tasavvur ediyorsanız, bu vahim bir durumdur arkadaşlar. Böyle bir tasavvur olmaz. teknik elemanı ithal, kredisi ithal, patronu dışarıdan, kömürü çıkaran yerli Şırnaklı üretici yüzde 23,5 rödevans ödüyor, dışarıdan gelip termik santral yapan 4,5 rödevans ödüyor vergi, Şırnak Valiliğinin el koyduğu kömürde valilik yüzde 5 rödevans ödüyor özel idare, yerli halk yine yüzde 24 civarında redevans ödüyor. Bu mu teşvik Allah aşkına?

Bakın, Türkiye Kömür İşletmelerini kapattılar Şırnak’ta, bölgede. Sadece o değil, MTA, 12 Eylül darbesinden bugüne kadar hiçbir arama yapmamış bölgede arkadaşlar. Şimdi petrol alanlarımız, 1903’te saltanat döneminde dahi orası petrol havzası olarak belirlenmişti, yabancı şirketlere parsellenmiş durumda arkadaşlar güneydoğu bölgesinin petrol alanları. Özel firmalar cirit atıyorlar. Onlar da geliyor, petrolü çıkaracaklar, ondan sonra götürecekler; kömürü çıkaracaklar, götürecekler; doğal gazı çıkaracaklar, götürecekler; madeni çıkaracaklar, götürecekler. Bunun adı sömürge politikasıdır, 21’inci yüzyılın kolonyalist anlayışıdır arkadaşlar. Bu, teşvik değil; bu, barbarca sömürmenin ta kendisidir; bu, sömürgeciliktir. Yapmayın, etmeyin, eylemeyin! Bu ülkenin topraklarını bir bu yandan çarçur ediyorsunuz, o bir yanda HES barajlarıyla, “Yok güvenlik barajıdır” deyip Uludere’den Beytüşşebap’a kadar on iki tane baraj yapıyorsunuz, Dicle Barajını yapacaksınız, Ilısu Barajını yapacaksınız, bütün doğayı, tarihi, kültürü altüst edeceksiniz, ona da geri kalmışlık projesi… Eğer samimiyseniz, eğer Hükûmetiniz samimiyse kırk yıldır GAP projesi sulama üzerine kuruldu. Kırk yılın on yılı sizindir, dörtte 1 iktidarı sizindir, sizin vebalinizdir. Niye Mardin Ovası hâlâ kupkurudur, sulanamıyor? On yılda siz, neden yüzde 16’dan sadece yüzde 17’ye kadar çıkardınız sulama alanlarını? Ondan sonra, Şanlıurfa’da, Mardin’de, su yer altından çıkarılıyor, elektrik harcanıyor, maliyeti pahalı, vatandaş hacizli, iflas ediyor, borca giriyor. Bu yatırım anlayışı doğru bir anlayış değil. Yani ekonomide bakış açısı sakat, teşvikte sömürücü, yatırımda sömürücü, kolonyalist, sömürgeci anlayış; demokraside ise dehşet verici arkadaşlar.

Şimdi bakın, sizinle bunu samimi olarak paylaşacağım, paylaşmak zorundayım: Siz eğer cumhuriyetten önce Osmanlıdan cumhuriyete miras kalan Kürt sorununu çözmediğiniz sürece bölgesel dengesizlik problemini çözemezsiniz çünkü bunun temelinde yatan budur. Osmanlıdan günümüze gelen yanlış ve sakat politikaların getirdiği bir noktadayız. Bir halkın kimliğiyle, kültürüyle, diliyle tanınması, eşit yurttaş olarak hayata geçilmesi ve özgürlüklerin sağlanması; oradaki insanların insan olduğunu, orada yaşayan vatandaşın vatandaşınız olduğunu, orada yaşayan vatandaşın da diğer vatandaşlar gibi, 75 milyon gibi eşit olduğunu, onun da iradesinin irade olduğunu, onun da oyunun oy olduğunu, onun da vekilinin vekil olduğunu, oradaki hukukun da Ankara’daki hukuk gibi olduğunu kökleştirmediğiniz sürece bölgelerarası dengesizlik dehşet vericidir. Hem ekonomide bölgesel dengesizlik var hem siyaset alanında seçim barajlarıyla, hazine barajlarıyla bölgesel dengesizlik var hem temsil oranında bölgesel dengesizlik var hem kültür alanında bölgesel dengesizlik var hem sosyal alanda bölgesel dengesizlik var hem kurşunda bölgesel dengesizlik var, gazda bölgesel dengesizlik var, saldırıda, operasyonda bölgesel dengesizlik var, uçaklarda, bombalarda, Uludere’de bölgesel dengesizlik var, hayatın her alanında dengesizlik var, dengesizlik arkadaşlar. Siz bu dengesizliği üç teşvik yasasıyla gideremezsiniz.

Bakın, önümde bir haber, şu habere bakın: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Barış ve Demokrasi Partisinin Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak; 6 milletvekilimiz, 2 de bağımsız,  geçen dönem  Demokratik Toplum Partisinin Eş Başkanları olan Sayın Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk hakkında, 8 milletvekili hakkında fezleke düzenlemiş, Adalet Bakanlığına ve Meclis Başkanlığına göndermiş, “Bunlar örgüt üyesidir, KCK’lidir, bunların dokunulmazlığını kaldırın, cezaevine atın.” diyor.

Ne yapmak istiyorsunuz arkadaşlar, iktidarınız ne yapmak istiyor? Fezleke demokrasisi, sizin zamanınızda fezleke demokrasisiyle 650 tane fezleke bizim hakkımızda geldi, konuştuğumuz için, düşüncelerimizi açıkladığımız için. Bütün bu açıklamalarımızın her birine özel yetkili savcılar, polisler durmadan dava açıyor. Bölgeye gidiyoruz, bizimle gezen 100 aracın 90’ını çeviriyor, trafik cezası kesiyor polisleriniz, konvoyun önünde Genel Başkan var. Bırakın onu, trafik cezalarını kesmeyi, arkasından plakasını, kimliğini tutuyor, ertesi gün operasyonu yapıyor, tutukluyor. Diyarbakır’da, Mardin’de, Şırnak’ta 6 tane milletvekili tutuklu, 32 belediye başkanı tutuklu ve her gün operasyon üzerine operasyon yapılıyor.

Bu Anayasa’da hani siyasi partileri Anayasa Mahkemesi denetliyordu, hani siyasi partilerin faaliyetleri, tüzüğü, programı, icraatı Anayasa Mahkemesinin denetimi altındaydı? Nerede bu Yargıtay Başsavcılığı? Nerede bu Anayasa Mahkemesi? Biz, parti meclisi, tüzük, program gereği karar alacağız, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlayacağız, KCK örgüt üyesi olacağız, biz, bundan bir asır, yüz yıl, beş yüz yıl cezayla yargılanacağız, siz bu ekonomi yasalarıyla malı götüreceksiniz, ihaleyi götüreceksiniz, hırsızlık, rüşvet, talan, ülkeyi soyup soğana çevirme, son altı ay içinde çıkarılan ekonomi yasalarıyla TOKİ imparatorluğunu kuracaksınız, 2 trilyon dolar bütçeyi ihalesiz, denetimsiz, Sayıştaysız, Meclisin denetiminden geçireceksiniz, yasa yapacaksınız, bu ülkenin denizini, toprağını, limanını, akarsuyunu satacaksınız, sonra “demokrasi” diyeceksiniz, “özgürlük” diyeceksiniz, karşımıza geleceksiniz, pişkin pişkin, arsız arsız konuşacaksınız! Bunu asla hiç kimse kabul etmez.

Bakın, beyler, bayanlar, sayın milletvekilleri, bu, bölgesel dengesizlikten öte bir durumdur. Okuyacağım sözleri lütfen, lütfen iyi dinleyin. Bu gizli celse tutanaklarıdır, bu gizli celse tutanağı Meclisindir.

22 Temmuz 1922, hatta 22 Temmuz 1338 eski takvimle.

Lütfen dinleyin: “Tedricen bütün memlekette ve vasi mikyasta doğrudan doğruya halk tabakanın alakadar ve müessir olduğu surette idare-i mahalliyeler ihdası siyaseti dahiliyemiz kabilindendir.” Yani bizim ileri sürdüğümüz demokratik özerklik projesi. “Kürtlerle meskun menatıkta ise hem siyaseti dahiliyemiz ve hem de siyaseti hariciyemiz nokta-i nazarından tedricen mahalli bir idare ihdasını iltizam etmekteyiz.”

Bu sözlere dikkat edin: “Milletlerin kendi mukadderatlarını bizzat idare etmeleri hakkı bütün dünyada kabul olunmuş bir prensiptir. Biz de bu prensibi kabul etmişizdir. Tahmin olunduğuna göre, Kürtlerin bu zamana kadar idare-i mahalliyeye ait teşkilatlarını ikmal etmiş ve rüesa ve müteneffizânı bu gaye namına bizim tarafımızdan kazanılmış olması ve reylerini izhar ettikleri zaman kendi mukadderatlarına zaten sahip olduklarını, Türkiye Büyük Millet Meclisi idaresinde yaşamaya talip olduklarını ilan etmelidir. “

Devam ediyorum: “Kürdistan siyaseti dahiliyesi” diye devam ediyor.

Konuşan kim biliyor musunuz? Sayın Başkan Vekilim, sizin yerinize oturan İlk Meclis Başkanı, Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal.

Sizin KCK soruşturması açan savcılarınız Atatürk’e de dava açsın, haydi bakalım! Bu Meclisin kuruluş iradesine de açsın, bu Meclisin çatısı altında bir araya gelen felsefeye de açsın. “Kürdistan” demiştir “Mahallî özerklik” demiştir “Kendini yönetecek.” demiştir “Kendi kaderini tayin hakkı.” demiştir.

Kim oluyor? Ne oluyor? Ne yapmak istiyorsunuz? Ne bu zulüm? Ne bu zulüm? Yani benim partimin genel başkanlarının, kapattığınız bir önceki partinin genel başkanlarının aldığı oydan, sizin aldığınız oylar daha mı muteber, daha mı kıymetli bu ülkede? Siz siyaseten temsil ediyorsunuz da biz edemiyor muyuz? Sizin Başbakanınız sabah akşam küfredecek, konuşacak da biz kendi düşüncelerimizi açıklayamayacak mıyız?

Sayın Maliye Bakanı, bu özel yetkili savcı ve polislere fazla mesai olarak ne kadar ücret ödüyorsunuz? Savaşta operasyonlara katılan polis ve askerlere ne ödüyorsunuz? Lütfen çıkarın bugün burada. O zaman teşvikinizi görürüz. Lütfen, bu yirmi yedi yılda ne ödediniz? Savaşa ve operasyona gidenlere para ödeniyor bu ülkede arkadaşlar. Savcılara para ödeniyor, polise para ödeniyor.

Yapmayın arkadaşlar, çok tehlikeli bir gidişat bu. Allah sonunu hayretsin diyorum ve şunu söyleyeyim:

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - Asla ve asla bu zulüm bizi durdurmayacaktır, özgürlük kazanacaktır, adalet kazanacaktır.

Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaplan.

İkinci konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay.

Buyurun Sayın Akçay.

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun Tasarısı’nın tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yatırımı, üretimi, katma değeri ve istihdamı artıran teşviklere Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman olduğu gibi olumlu katkımızı vermeye devam edeceğiz. Ancak bu kanun tasarısı vesilesiyle Hükûmetin teşvik politikası ve düzenlemeleri hakkındaki düşüncelerimizi ve bazı eleştirilerimizi Türkiye Büyük Millet Meclisinin dikkatine sunmanın yerinde olacağını düşünüyoruz.

Tasarının gerekçesinde, yatırımların teşviki için üretim, istihdam ve ihracat süreçlerini birlikte alan yasal altyapının oluşturulduğu ifade edilmektedir oysa bundan önceki teşvik düzenlemelerinde de olduğu gibi bu tasarıda da bu yasal altyapılar maalesef bütüncül bir yaklaşımla ele alınmamaktadır.

Teşvik sistemleri fiziki kaynakları, insan gücünü ve teknolojiyi etkin ve verimli kullandırmaya özendirmelidir. Teşvikin başarısı ülke gerçeğini iyi bilmeye, öncelikleri doğru saptamaya bağlıdır. On yıldır uygulanan teşvik sistemlerinin bölgesel kalkınma üzerindeki etkilerine dair net bilgiler Türkiye Büyük Millet Meclisi ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Dış kaynaklara en düşük düzeyde bağımlı olan yatırım alanları saptanmamıştır.

Sayın Başkan, solda oturan değerli milletvekillerimiz dikkatimi dağıtıyorlar; lütfen uyarır mısınız?

BAŞKAN – Evet, değerli arkadaşlarım, lütfen…

Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Buyuramam efendim, burada konuşurlarken sol tarafımda, ben konuşmakta müşkülat çekiyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Onlar, dış işleriyle ilgili konuşuyorlar…

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Sayın Başkan, lütfen…

BAŞKAN – Sayın Özdalga

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Arkadaşlarım sizin uyarınıza rağmen duymuyorlar, konuşmaya devam ediyorlar ve ben hem onların konuşmalarını dinliyorum hem kendi konuşmamı yapmaya çalışıyorum.

Değerli milletvekilleri, stratejik projelerin hazırlanması, desteklenmesi, gözetimi, denetlenmesi ve izlenmesi için gerekli çalışmalar yapılmamaktadır bu teşvik düzenlemeleri sonucunda. On yılda hangi sektörlerde ne kadar proje stokunun oluştuğu, kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Proje stokları açık ortamlarda tartışılırsa, ülke ihtiyaçları ile yatırımlar arasında dengelerin kurulup kurulmadığına ilişkin, bilgisi olanların söyleyecekleri mutlaka yol gösterici olacaktır. Zira  “Teşvik edelim.” derken hiçbir şeyin teşvik edilmediği de geçmişten bu yana görülmüştür.

Bu tip teşviklerin teşvik sistemlerinde fayda/maliyet hesaplarının nasıl yapıldığı, hangi metotların kullanıldığı açıklanırsa o sisteme olan güven de artacaktır. Teşvik için belirlenen altı bölgede yer alan illerin saptanmasına kriter olan altmış bir değişkenin neler olduğu hâlâ açıklanmamıştır. İstatistiki bölge birimleri sınıflandırması, illerde kişi başına düşen millî gelir ve sosyoekonomik gelişmişlik düzeylerinin bir an önce açıklanıp tartışılması gerekmektedir. On yıldır Hükûmetin bundan niye imtina ettiği hâlâ merak konusudur çünkü bu, en son, iller düzeyinde kişi başına düşen millî gelir ve sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi 2001 yılında belirlenmişti.

Teşvik düzenlemelerinde destek unsurlarının eksikliği görülmektedir. Sanayi, tarım ve hayvancılık ile hizmetler kesiminde öngörülen potansiyel, ayrılan kaynaklar ve yaratılmak istenen sonuçlar net olarak ortaya konulmamıştır. Bu üç temel kesimin gelişmesinde koordinasyon, büyük, hayati önem taşımaktadır.

Teşvik düzenlemelerinin cari açığı, bütçe açığını, döviz kuru ve faizleri orta ve uzun vadede nasıl etkileyeceği, yine, kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Hükûmetin bu konuda somut bir çalışmasını da maalesef göremiyoruz. Açıklanan teşvik paketleri Parlamentodan geçmemektedir. Bu yüzden, teşvik paketlerinin denetim eksikliği vardır. Sanayi envanterimiz tam ve güvenilir olmadığından, ileriye dönük, sağlıklı ve tutarlı hesapların yapılması da mümkün olmamaktadır. Bir sanayi stratejimiz ve büyüme stratejimiz yoktur. Sektörel veya yerel düzeyde önceliklerimiz belirlenmemiştir. Yatırımcının finansman bulması önümüzdeki dönemde daha zor olacaktır. Faizler dünyada düşük olmasına rağmen, bankaların kredi verme eğilimleri düşüktür. Bu yüzden, proje olması yeterli olmuyor, finansman ve sermaye bulmakta da zorluk çekilecektir.

Yatırım ve üretim için iç kaynağa, yani yurt içi tasarruflara ihtiyaç bulunmaktadır. Bugüne kadar özel kesimin tasarruflarını artıracak ekonomi politikalarını ortaya koyamayan Hükûmet, bu önemli konuda herhangi bir adım atmamaktadır. Bu tasarıda yer alan teşvikle ilgili düzenlemelerde, iş âlemine sağlanan özel desteklerin bir sosyal faydayı da beraberinde getirmesi beklenirdi ancak bu sosyal faydayı da tasarıda göremiyoruz.

Yine, tasarıda, ithalatımızın en büyük kalemi olan enerji üretimi konusunda yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi teşvik edilmemektedir.

Tasarının özellikle dikkat çektiğimiz, eleştirmek istediğimiz ve Genel Kurul safhasında da düzeltilmesini isteyeceğimiz maddeleri konusunda da kısaca şunları ifade etmek istiyorum:

Tasarının 5’inci maddesinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 21’inci maddesinde yer alan mesken kira gelirlerine yönelik istisna uygulamasında istisna sınırı daraltılmaktadır. Bu istisnayı daraltmanın hukuki gerekçesini de göremiyoruz. Bugüne kadar sağlıklı işleyen ve mükelleflerce benimsenmiş bir uygulamanın kapsamının daraltılmasını uygun bulmuyoruz.

Yine, 19’uncu maddede Harçlar Kanunu’nda yapılan değişiklikle denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları belirlenmektedir. Tasarının birinci tablosunda yer alan kamu yararını ilgilendiren kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri 30 bin Türk lirası, diğer kuruluşları denetleyecek kuruluşların yetkilendirme belgeleri ise 15 bin lira ve bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının binde 5’i oranında harç öngörülmektedir ki bu harçlar çok yüksektir. Ülkemizde denetim kuruluşlarının sayısı zaten yok denecek kadar azdır, bunların büyük bir kısmı da yabancı ülke kökenli kuruluşlardır ve yeni Türk Ticaret Kanunu da yürürlüğe girdikten sonra bağımsız denetim zorunlu hâle geleceğinden, yurt içi denetim kuruluşlarının sayısında bir artış olacaktır ancak tasarıda öngörülen harç tutarının yüksek belirlenmesi, yurt içinde kurulacak denetim kuruluşlarının kurulmasına engel olucu niteliktedir ve haksız rekabete yol açacaktır.

Yine, 22’nci maddede, Katma Değer Vergisi Kanunu’nda bir değişiklik yapılmakta, konut teslimleri için inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun vergi değeri esas alınarak katma değer vergisi oranının belirleneceği öngörülmektedir. Şu anda 150 metrekareye kadar olan konutlarda yüzde 1, 150 metrekareyi aşan konutlarda ise yüzde 18 katma değer vergisi uygulanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, her il ve ilçede arsa ve konutların vergi değerleri belediyeler tarafından belirlenmektedir ancak bu değerlerin çoğu tartışma konusudur ve eleştirilmektedir. Bazı yerlerde tespit edilen vergi değerleri son derece subjektif, afaki ve adaletsiz olabilmiştir. Böylesine sağlıksız bir vergi zemininde adaletli katma değer vergisi oranlarının belirlenmesi çok zor olacaktır. Bu uygulama vergi adaletsizliklerine yol açacaktır. Rantı yüksek yerlerdeki konut satışlarında katma değer vergisi farklılaştırılmak istenirken ve bu da bir ölçüde anlayışla karşılanabilecek iken konut fiyatları da bu arada artırılmış olacaktır. Bundan en fazla zararı konut sahibi olmak isteyen dar gelirliler görecektir. Ülkemizdeki istihdamın önemli bir kısmını sağlayan inşaat sektörü bu uygulamadan kesinlikle zarar görecektir ve toplam istihdam içerisinde inşaat sektörünün oranı da zaten 2011’e göre binde 3 civarında düşmüştür.

Tasarının 24’üncü maddesi Millî Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim-öğretim tesislerine ilişkin projelerin kiralama karşılığı yaptırılmasını öngörüyor.

Hepimizin bildiği gibi daha önce de yap-işlet-devret modeli için çeşitli düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemelerin çok sayıda altyapı yatırım projeleri stokunu içerdiğini de biliyoruz. Yapılmak istenen projelerin hepsini bir arada ele aldığımızda, bu yaklaşım, Türkiye'nin geleceğini, en az yirmi-otuz yılını ipotek altına alacaktır. Hükûmet zaten “4+4+4” dediğimiz Temel Eğitim Yasası ile, altından kalkamayacağı ağır bir bütçe yükünün altına girmiştir. En son, Millî Eğitim Bakanının açıklamasına göre bu Temel Eğitim Yasası’yla bütçeye getirilen yük 30 milyar Türk lirası olarak ifade edilmiştir ki bizim tahminlerimize göre bu, 30 milyardan çok daha fazla olacaktır.

Hükûmet her şeyi satıp savarak, kiralayarak sanki bugünü yemiş, bitirmiş, şimdi de Türkiye'nin gelecek uzun yıllarını, ileride yapılması gereken yatırımlarını şimdiden ipotek altına almak istemektedir. Bu düzenlemelere de ayrıca maalesef rantiyeci bir anlayış hâkimdir.

26 ve 27’nci maddelerde yapılan düzenleme ile, İşsizlik Sigortası Kanunu’na göre kurulan İşsizlik Sigortası Fonu’nun gelirlerinden gelir vergisi kesintisi yapılması hususu düzenlenmektedir. İstihdam sorunlarının had safhada olduğu bir ortamda İşsizlik Sigortası Fonu’nun gelirlerinin daha da artırılması gerekir iken, bu Fon’un istihdamın artırılması ve işsizliğin önlenmesi için azami derecede kullanılması, değerlendirilmesi gerekirken, Fon bütçesi maalesef yeterince kullanılmamaktadır. Fon gelirlerinden vergi kesintisi yapılmasını doğru bulmuyoruz.

29 ve 30’uncu maddelerde Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda yapılan değişikliklerle sigara, tütün ve alkollü içeceklerde özel tüketim vergisinin belirlenmesinde yeni usuller getirilmektedir. Buna göre de özetle, sigara adedi başına vergi konmaktadır. Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (III) Sayılı Listenin (B) Cetvelindeki sigaralar için hem maktu hem nispi vergi öngörülmektedir. Sigara ve alkollü içeceklerin vergileri, bundan böyle, her altı ayda bir TÜİK tarafından ilan edilen Üretici Fiyatları Endeksi’nde, son altı ayda meydana gelen değişim oranında yeniden belirlenecektir yani güncelleme yapılacaktır.

Bu düzenlemelerle sigaranın en az yüzde 10 ila 15 nispetinde zamlanacağını düşünüyoruz, tahmin ediyoruz. Bugüne kadar Hükûmetin getirdiği bu düzenlemelerle ilgili öngörülerimiz, tahminlerimiz maalesef tuttu, dilerim ki bu tahminimiz tutmaz.

Sigarada vergi yükü artık son haddine dayanmıştır. Bölgemizdeki ülkelerde en pahalı sigara fiyatı Türkiye’dedir. Sigara kaçakçılığı korkunç boyutlara ulaşmıştır. Hükûmet dikkatini ve enerjisini artık sigaraya vergi getirmeye değil, kaçakçılığı kararlı bir şekilde önlemeye teksif etmelidir.

Değerli milletvekilleri, AKP hükûmetleri yönetiminde Türkiye'nin manzarası özetle ve bir cümlede şudur: Türkiye, ürettiğinden fazlasını tüketen, kazandığından fazlasını harcayan bir ülke hâline getirilmiştir. Sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı verileri, ekonomide ilk çeyrek dönemde ciddi bir yavaşlama olduğunu ortaya koymaktadır. 2012 yılının Nisan ayında ihracat, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,4 nispetinde artmıştır. 2011 yılında ihracat yüzde 18,5 artmış idi yani ihracat artışı hız kesmiştir. Avrupa Birliği pazarını diğer pazarlarla ikame etmeye çalışan ihracatçılarımız, 2012 yılının Nisan ayında ihracat artışını sürdürmüştür. Dolayısıyla, dış talebin, yılın nisan ayına kadar üretime olumlu katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz.

Dış taleple ilgili bu olumlu katkı sürerken bu defa iç talep kesilmiştir. İç talebin en önemli göstergesi olan toplam ithalat 2012 yılının Nisan ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,2 azalmıştır.

Tüketim malları ithalatı 2012 Nisan ayı itibarıyla yüzde 11 düşmüş, sermaye malları ithalatı 1,3 azalmıştır.

Bireysel kredi artışında da yavaşlamalar söz konusudur.

İthalde alınan katma değer vergisi, dahilde alınan katma değer vergisi, özel tüketim vergisi ocak-nisan döneminde yine geçen yılın aynı dönemine göre sırasıyla binde 6, yüzde 8,9 ve yüzde 3,6 seviyelerinde artmıştır ancak tüketime dayalı bu vergiler, enflasyondan arındırıldığında da reel olarak bir gerileme olduğunu göreceğiz.

İşsizlik oranı yüzde 10,4’e gerilemiş görünmekle birlikte ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlama nedeniyle de maalesef hız kesmiştir. İş gücüne katılım oranı geçen yıl yüzde 48,5 seviyesinde iken 2012’nin ilk çeyreğinde yüzde 47,9’a gerilemiştir. Ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlama devam ettiği takdirde istihdam artışı da bundan olumsuz olarak etkilenecektir.

Ödemeler dengesi ve bütçe dengesine baktığımızda da maalesef kritik bir durum görüyoruz. Türkiye ekonomisinde iktisadi faaliyetler yavaşlarken, cari işlemler açığı göreceli olarak azalırken bütçe açığı maalesef artmaktadır. Bunun nedeni, bütçe gelirlerinin dolaylı vergilere bağımlı olması ve üretimin ithalata bağımlı yapısıdır.

Cari işlemler açığı, millî gelirin yüzde 10’undan aşağı bir türlü inememektedir. Türkiye, cari açık konusunda maalesef yine dünya rekortmenidir.

Enflasyona baktığımızda da yüzde 11,1’e bir yükselme görüyoruz.

Nisan ayı bütçe gerçekleşmelerine göre ithalde alınan katma değer vergisi geçen yıla göre yüzde 11,8 düşmüştür. Bireysel kredi artışı ve ithalde alınan KDV’ye bakıldığında iç talepte yılın ikinci çeyreğinde bir hareketlenme görülmemektedir. Tabii, ithalatın düşmesi elbette olumlu görülebilir bir değerlendirme olmakla birlikte, bunun da vergi gelirlerine olumsuz yansımasını görüyoruz.

Tasarruflar yetersizdir ve büyüme durma noktasına gelmiştir.

Cari işlemler ve dış ticaret dengelerindeki bu problemler devam ederken, artık orta vadeli programda da bir revizyon kaçınılmaz hâle gelmiştir.

Ödenemeyen çekler mart ayında yüzde 354 artmıştır. Mahkemeye konu olan 2011 Martında 3.793 çek varken, 2012 Martında bu 17.224’e yükselmiştir.

Teşvik düzenlemeleri yeterince ve zamanında ortaya çıkmadığı için yapılan açıklamalar yatırımcıları tereddüde sevk etmektedir.

Tüketici Güven Endeksi, Tüketici Beklenti Endeksi ve Tüketim Eğilimleri Endeksinde bir azalma eğilimi vardır. Nisan ayında yatırım harcamaları azaldı, faiz harcamaları yüzde 64 arttı ve vergi gelirlerinde de yüzde 3’lük bir artış görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, bütçe oldukça problemli bir hâle gelmeye başlamıştır. Hükûmet acele etmektedir. Basın toplantısıyla, 2/B Kanunu’ndan yararlanacak vatandaşlara “Altı aylık sürenin sonunu beklemeyin, hemen bu hafta başvurunuzu yapın ve arazinizi alın.” çağrısı yapılmıştır.

Nisan ayı enflasyon ve ihracat verilerinden sonra hazinenin nakit dengesi de bu telaşın sebebini ortaya koymaktadır.

Bütçe gelirlerinin ve vergi gelirlerinin tahsilat nispetlerinde bilhassa son yıllarda ciddi düşüşler meydana gelmiştir. Bu durum ciddi bir tehlike işaretidir. 2007’den 2011 sonu itibarıyla baktığımızda bütçe gelirleri tahsilat nispetinin yüzde 85’ten yüzde 74,5’a düştüğünü görüyoruz. Vergi gelirleri tahsilat nispeti olarak yüzde 90’dan yüzde 84’e kadar düşmüştür. Beyana dayanan gelir vergisinin tahsilatlarında bir vahamet söz konusudur, yüzde 55,9’dan yüzde 46,9’a kadar ciddi düşüşler vardır.

Tabii, bunun anlamı ne? Bize göre bunun anlamı şu: Mükellef zor durumda çünkü ekonomi iyi gitmiyor, mükellef kazanamıyor, vergisini ödeyemiyor. Hata ne Gelir İdaresinde ne mükellefte hata Hükûmette değerli arkadaşlar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Bu düşüncelerle, muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Aydın Ayaydın.

Buyurun Sayın Ayaydın. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi adına, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Bugün burada görüşmeye başladığımız ve Maliye Bakanlığınca hazırlanan kanun tasarısı, ülkemizin en acil ihtiyaçlarından biri olan vergi sisteminde köklü bir reform anlayışından uzak, makroekonomik dengeleri etkileme kapasitesi oldukça sınırlı, etkin ve istikrarlı bir vergi sistemi içermeyen bir düzenlemedir. Ancak özellikle bu tasarının Genel Kurulda görüşülme usulüne yönelik eleştirilerimi belirtmek istiyorum.

Gündemimizde yer alan bu tasarı temel kanun olarak görüşülmektedir. Temel kanunların Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülme biçimi Meclis İçtüzüğü’nün 91’inci maddesinde düzenlenmiştir. Hangi yasaların temel kanun olarak görüşüleceği belirlenmişken, artık bir AKP klasiği hâline gelmiş bir uygulama sonucunda, madde sayısı fazla olan hemen her tasarı temel kanun olarak görüşülmeye başlanmaktadır. Bu tasarı da temel kanun olma özelliği olmamasına rağmen temel kanun olarak görüşülmektedir. Bugün “temel yasa” adı altında o kadar çok ve farklı alanlardaki maddeleri sadece iki bölümde görüşme imkânı bulabileceğiz. Birbirinden farklı içerikli maddeleri ne yazık ki aynı bölümde görüşmek ne kadar doğrudur, sizlerin takdirinize bırakıyorum.

Nitekim, temel kanun olmayan bir yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda temel kanun olarak görüşülmesi Anayasa Mahkemesinin kararlarına da aykırıdır.

Temel kanun dayatması, özel görüşme ve oylama usulünün nasıl yaygınlaştırılabileceğine, milletvekillerinin yasama etkinliklerine gereği gibi katılmalarının nasıl sınırlanabileceğine uygulamalı bir örnek oluşturmaktadır.

Demokratik hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmayan bu durum, Anayasa’nın Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileriyle ilgili 87’nci maddesi yönünden de sakıncalar içermektedir. Daha önce de defalarca dile getirmemize rağmen tüm bu hususların AKP tarafından dikkate alınmaması, AKP’nin Parlamentoya olan saygısını da gözler önüne sermektedir.

Gelelim tasarının esaslarına. İzin verirseniz, öncelikle bu tasarı ekseninde ülkemizin ekonomik ve mali durumu üzerinde bazı tespit ve değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.

Uzun süredir başta Sayın Maliye Bakanımız olmak üzere ekonomi yetkililerinden sık sık duyduğumuz cümlelerden biri, Türkiye’nin kamu mali dengesi açısından çok iyi noktada olduğudur.

Belirtmeliyim ki 2011 bütçe performansı sıkıntılı görülmektedir. Ancak bu tablo ne kadar kalıcı ve sağlıklı bir mali yapıdan kaynaklanmaktadır, ona bakmak gerekir. Zira asıl olan, rakamsal analizler değil, nedensel analizler yaparak içinde bulunduğumuz durumu en iyi şekilde ortaya koyabilmektir.

2011 yılına ilişkin pembe mali tablo esas itibariyle iki temel nedenden kaynaklanmaktadır: Bunlardan birincisi, ithalden alınan katma değer vergisindeki artış; ikinci neden ise, 6111 sayılı Kanun uyarınca vergi alacaklarının yeniden yapılandırılması yani af kapsamında elde edilen 13,3 milyar Türk lirasından kaynaklanmaktadır. İyi analiz edildiğinde görülecektir ki bütçe performansına etki eden bu iki unsur aslında Türkiye ekonomisinin sağlıksız yapısının işaretleridir ve görünürde bütçenin gelir yapısını düzeltiyor gibi gözükmesine karşın çok temel sorunları beraberinde getirmektedir.

Ne demek istediğimi biraz daha açmak istiyorum: Bugün Türkiye ekonomisinin en kırılgan alanı yüksek cari işlemler açıklarıdır. Bunu yaratan etken ise yanlış faiz ve kur politikaları nedeniyle gereğinden fazla değerli olan Türk lirasının ithalatı coşturmasıdır. Bu denli artan ithalat doğal olarak ithalden alınan katma değer vergisinin de beklentilerin üzerinde artışına yol açmakta ve bütçede gelir rakamlarını düzeltme eğilimine götürmektedir.

Yine, vergi alacaklarının yeniden yapılandırılması yani af kanunu kapsamında toplanan para ise vergi borcunu zamanında ödeyen mükelleflerin cezalandırılması pahasına çıkartılan dördüncü vergi affının sonucudur. Bu, bir başarı öyküsünden ziyade, Maliye Bakanlığının aczini ortaya koymaktadır. Zira, AKP İktidarı ortalama iki-iki buçuk yılda bir vergi affı çıkarmaktadır. Bu kadar sıklıkla mali afların çıkması o ülkenin ne kadar sağlıksız bir mali yapıda olduğunu göstermeye başlı başına yeterli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Sorun affa ihtiyaç duyan mükellefte değil, onu vergisini ödeme sıkıntısına düşüren sözde başarılı AKP İktidarındadır.

Şimdi sormak istiyorum: Bu iki unsura dayalı bütçe performansı sürdürülebilir mi? Elbette hayır çünkü 6111 sayılı Kanun’la getirilen af kapsamında bu yıl geçen yılki kadar gelir gelmeyecektir. 2011 yılı sonu itibarıyla 13,3 milyar Türk lirası gelir elde edilmişken Ocak-Nisan 2012 döneminde ancak 2,7 milyar Türk lirası gelir elde edilmiş ve toplamda 16 milyara ulaşılmıştır.

Af kanununa rağmen, borcunu yapılandıran mükellef, ne yazık ki işler iyi gitmediği için, bu düzenleme kapsamında eşi ve benzeri bir başka ülkede görülmeyen affın affını da AKP İktidarı sayesinde görmüş bulunmaktadır.

İthalat azaldıkça ithalden alınan KDV tutarı da azalacaktır. Bu nedenle, 2012 bütçe performansı ne yazık ki sıkıntılı olacağa benziyor. Nitekim, Sayın Bakan da bu gerçekleri bildiğinden, ekonomideki yavaşlamaya paralel olarak söz konusu performansta bir bozulmanın söz konusu olduğunu belirtmiştir.

Öte yandan, 2012 yılı Ocak-Nisan döneminde vergi gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 oranında artarken, faiz hariç bütçe giderleri ise yüzde 14,1 oranında artmıştır. Gelir-gider arasındaki makas günden güne açılmaktadır. Daha vahim ve endişelendirici olan ise faiz giderlerindeki yüksek artışlara dikkatlerinizi çekmek istiyorum.

Anlaşılıyor ki pembe tablolar yerini ülke gerçeklerine bırakmaktadır. Büyüme yüksek iç talepten kaynaklanmış, iç talep ithalatı tetiklemiş, ithalat rekor düzeyde cari açığa ve vergi gelirleri artışına sebep olmuş; artık, deniz bitmiştir. Büyüme rekor düzeydeki cari açıktan ve 2010-2011 yılında genişleyen iç talepten kaynaklanmaktadır. Dış kaynaklardan elde edilen döviz açığıyla ve banka kredilerine dayalı yüksek iç talep ile büyüme ne kadar sürdürülebilir, bunu sizlerin takdirine bırakıyorum.

Tasarruf düzeyi yüzde 13’lere inmiş. Hane halkının yarısı gelirinden fazla harcama yapan bir ülkede böylesi bir büyüme modeli sürdürülemez. Nitekim, bunu geç de olsa fark eden ekonomi yönetimi tasarruf paketi hazırlamış ancak hâlâ yasalaştıramamıştır. Özetle, göstergeler de işaret ediyor ki 2012 o pek övünülen kamu dengesi açısından dahi zor bir yıl olacaktır.

Tüm bu söylediklerim doğru olduğu ve pembe tablolar gerçek olmadığı içindir ki  kamu mali dengesindeki başarıyla fazlasıyla övünen, hatta diğer ülkelere akıl vermeyi düşünen AKP Hükûmeti beş aydır memurlarına zam vermeyerek ancak vergilerini zamlı toplayarak tarihe geçtiği gibi, kamu çalışanlarına ancak yüzde 3,5+4 oranında zam önerebiliyor. Hükûmet  bütçe açığı, cari açık, orta vadeli mali plan, kamu disiplinini gerekçe göstererek çalışanlarına tatmin edici bir zam verilmemesinin gerekçesini ilan etmiştir.

Sayın Maliye Bakanı ise atanmış bu heyetin yüzde 4+4 oranında zam tespitinden bile -ki yıllık ortalama yüzde 6’ya tekabül etmektedir- şikâyet ediyor ve “Memur maaş zamları imkânların çok ötesine taştı.” diyebiliyor. “Şimdi bütçe ile ilgili ne tedbir alacağız, ona bakacağız.” diyor. Hani Türkiye ekonomisi çok parlaktı, hani Türkiye ekonomisi çok başarılıydı? Madem parlaktı, neden kamu çalışanlarınıza yüzde 4+4 verebiliyorsunuz? Kamu çalışanları bunu mu hak ediyor?

Yeri gelmişken belirtmek isterim ki kamu çalışanlarına yönelik zam tespiti süreci maalesef öngördüğümüz şekilde gerçekleşmiş, toplu sözleşme süreci bir mizansenden öteye gidememiştir. Toplu sözleşmeye imkân sağlayan kanun tasarısının görüşmeleri sırasında söylemiştik. Yapılan şey, dikensiz bir gül bahçesi yaratılarak toplu sözleşme yapılıyor izlenimi vermektir. Zira toplu sözleşme süreci sonunda anlaşma sağlanamaması nedeniyle konu Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna götürülmüştür. Peki, hangi hakem kuruluna? Bakanlar Kurulunca atananlardan oluşan Hakem Kuruluna.

Açıkçası, böylesi bir yapı ile toplu sözleşme görüşmelerine gerek yoktur. Hükûmetin toplu sözleşmeyi getirdiği nokta, Bakanlar Kurulunun kararını Hakem Kurulunun açıklamasından ibarettir. Öyle görünüyor ki kamu emekçilerinin hakları parlak Türkiye ekonomisine kurban edilmiştir.

Peki, sağlıklı bir ekonomi ve mali yapının anahtarı nedir? Tabii ki etkin bir vergi sistemi. Bir vergi sistemi ne kadar etkin olmalı ise bizim vergi sistemimiz de etkinlikten o kadar uzaktır. İzninizle, bazı verileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

2011 yılında 254 milyar Türk lirası vergi geliri tahsil edilmiş. Vergi gelirlerinin kompozisyonuna baktığımızda bu tutarın 75,8 milyar Türk lirası gelir üzerinden; 6,2 milyarı servet üzerinden ve geri kalan, aslan payı olan 172 milyar Türk lirası ise harcama üzerinden yani vatandaşımızın kullandığı benzin ve mazot, sigara ve alkollü, tütünlü içeceklerden elde ediliyor. 

2011 yılında tahsil edilen beyana dayalı gelir vergisi toplamı sadece 2,7 milyar Türk lirasıdır. Bu tutar, tahsil edilen vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 1’ine tekabül ediyor.

Vergi gelirlerinin yüzde 68’i harcamalar üzerinden alınan dolaylı vergilerden oluşuyor, adaletsizlik de burada başlıyor. AKP İktidarı döneminde artarak bütçenin temel  finansman aracı hâline geliyor dolaylı vergiler.

Bu duruma tipik örnek özel iletişim vergisidir. 1999 depremi sonrası geçici olarak çıkarılan, uygulama süresi her yıl uzatılan ve nihayet AKP İktidarınca 2004 yılında 5228 sayılı Kanun’la kalıcı hâle getirilen özel iletişim vergisi bir türlü kaldırılamamakta çünkü 2011 yılında beyana dayalı olarak ancak 2,7 milyar Türk lirası gelir vergisi alabilen devletin bu dönemde özel iletişim vergisi geliri tam 4,4 milyar Türk lirası olmuştur. Evet, hazır halk bu vergiye de alışmışken, doğrudan vergi toplayamıyorken böylesine bir hazır gelirden vazgeçmek AKP İktidarının da pek işine gelmiyor.

Akaryakıt üzerindeki yüksek vergi yükü gittikçe artmaktadır. Akaryakıt üzerinden önce ÖTV, ÖTV’li fiyat üzerinden de KDV alınmaktadır. Devlet, akaryakıt istasyonlarını ve Tekel bayilerini vergi tahsil bürosu gibi kullanmaya devam ediyor.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Eczaneler de öyle.

AYDIN AĞAN AYAYDIN (Devamla) – Bakınız, gelir üzerinden alınan kurumlar vergisi ile gelir vergisi tahsilatının millî gelire oranı Türkiye’de yüzde 6 iken Avrupa Birliği ortalaması yüzde 13’tür, bazı Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 30’lardadır.

Yapılan inceleme ve analizlerden görüyoruz ki, Türkiye’de kayıt dışılık gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 30’u dolayındadır. Sormak istiyorum, bu tablo dünyanın 18’inci, Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisine yakışıyor mu? Böylesi bir tablo ile Türkiye daha ne kadar gidebilir, nereye gidebilir?

Kayıt altına alınamayan ekonomi sonucu tahsil edilemeyen vergi, sisteme alınmışlara, işçiye, memura, esnafa yüklenmekte, kümesteki kazlar ha bire yolunmaktadır. Kayıt dışı ekonomi, kamu finansman dengesi üzerinde yarattığı olumsuz sonuçların yanı sıra, vergisini tam ve zamanında ödeyen mükelleflerle kayıt dışı çalışan mükellefler arasında rekabet eşitsizliğine yol açıyor.

Tasarının 12’nci maddesiyle gelir vergisi stopajı teşviki öngörülüyor. Buna göre, 31/12/2023 tarihine kadar belirlenen illerde gerçekleştirilmiş yatırımlarda istihdam edilen işçilerin ücretlerine tekabül eden vergi, on yıl süreyle, beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden asgari geçim indirimine öncelik vermek suretiyle terkin edilecektir. Yani işverene sağlanan teşvik hesaplama yöntemiyle sınırlandırılmaktadır. Örneğin, 886 lira maaş alan evli ve 2 çocuklu bir asgari ücretliden kesilen 133 lira vergiden önce 100 Türk lirası asgari geçim indirimi mahsup edilecek, kalan 33 Türk lirası ancak işverene teşvik olarak yansıyacaktır.

Şimdi sormak istiyorum: Ülkemizde pek çok işçinin asgari ücret aldığı ve bu ücret üzerinden istihdam edildiği gerçeği çerçevesinde bu işveren için teşvik bu kadar mı? Bu teşvik yeterli mi? Elbette hayır. Maddeyi gören de sanki işverene büyük bir teşvik getiriliyor sanacak.

İşverene bu kadar desteği lütfeden AKP Hükûmeti tasarıda işçilerimizi de unutmamış. Hâlihazırda işsizlere ödenen işsizlik maaşından kesinti yapılmazken İşsizlik Fonu’nun değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan gelirleri üzerinden vergi stopajı yapılmaktadır. Ancak İşsizlik Fonu gelirlerinden kesinti yapılamayacağına ilişkin kanun hükmü nedeniyle ihtilaflar yaşanmaktadır.

Tasarının 26 ve 27’nci maddeleri ile AKP Hükûmeti, 2008 yılında çıkardığı 5754 sayılı Kanun’la getirdiği “İşsizlik sigortası gelirleri vergiye tabi değildir. Bu gelirlerden hiçbir vergi, resim ve harç kesintisi yapılamaz.” hükmünü yine kendi kaldırıyor. Önce kendi getirdiği “Vergiye tabi tutulmaz.” hükmünü kaldırıyor, sonra da vergi alınmasını sağlayan düzenlemeyi ekliyor ve adını da “açıklık getirmek” koyuyor. Doğrusu, tebrik ediyorum AKP Hükûmetini.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının en önemli bölümlerinden bir tanesi de 150 metrekarenin altındaki konut inşaatlarına yüzde 18 KDV getirilmektedir. Yani konut sahibi olmak isteyen dar gelirli vatandaşlarımız, bundan sonra zaten alamadıkları konutlara bir de yüzde 18 KDV uygulaması geldiği vakit, artık hiç konut sahibi olamayacaklardır.

Şimdi, deniliyor ki: “Biz bölgesel ranta göre 150 metrekarenin altındaki konutlara KDV getireceğiz.” Bunun kıstası ne olacaktır, hangi kesimin alacağı konutlarda KDV’yi yüzde 18’e çıkaracaksınız, bunu Bakanlar Kurulu belirleyecektir. Böyle bir uygulama olmaz.

Siz, kime, hangi oranda vergiyi getireceksiniz, bu kanunda bunu yasayla belirlememiz gerekiyor. Aksi takdirde sübjektif bir değerlendirme olacaktır, kim hangi konutu hangi vergiyle alacağını bilemeyecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYDIN AĞAN AYAYDIN (Devamla) – Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayaydın.

Gruplar adına dördüncü konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Recai Berber. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Berber, buyurun.

ENGİN ALTAY (Sinop) – Şu konuya bir açıklık getirelim Sayın Berber, hakikaten öyle mi yani?

AK PARTİ GRUBU ADINA RECAİ BERBER (Manisa) – Hangisine?

ENGİN ALTAY (Sinop) – KDV var mı konutlara?

RECAİ BERBER (Devamla) – Merak etmeyin değerli arkadaşlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ekonomik büyüme, üretim ve istihdamın en önemli kaynağını yatırımlar oluşturmaktadır. AK PARTİ hükûmetleri döneminde yatırımlara yönelik önemli teşvikler getirilmiş olup, yeni teşvik sistemi Hükûmetin uygulamaya koyacağı 4’üncü teşvik sistemidir. 2003, 2006 ve 2009 yıllarında da dönemin ihtiyaçlarını gözeterek teşvik sistemleri hükûmetlerimiz tarafından yenilenmiş, ayrıca belli dönemlerde kısmi teşvikler uygulamaya konulmuştur.

İstikrarlı büyüme sürecinin devam ettirilmesi, ekonomik kalkınmanın hızlandırılması ile rekabet gücünün, yatırımların, üretimin ve istihdamın artırılması için, ulusal sanayinin yapısal dönüşümünü hızlandırarak cari açığın azaltılmasına katkı sağlayacak, katma değeri, teknolojisi ve ARGE içeriği yüksek stratejik yatırımların özendirilmesi, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi ve kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesine yönelik olmak üzere yatırım teşviklerinin geliştirilmesi ve yenilenmesi büyük önem taşımaktadır. Geçtiğimiz yılların göstergeleri bu önemi göz önüne sermektedir.

2002 yılında toplam yatırımlar 59 milyar lira iken 2011 yılında yaklaşık 5 kat artarak 283 milyar liraya ulaşmıştır. Özel sektörün yatırımlar içindeki payı 2002 yılında 43 milyar lirayken bugün, 2011 yılında 235 milyar liraya ulaşmıştır. 2009 yılının Temmuz ayından bu yana mevcut teşvik uygulaması kapsamında 11.382 adet teşvik belgesi düzenlenmiş ve bu belgeler kapsamında 157 milyar lira tutarında yatırım ve 375.609 kişiye de istihdam öngörülmüştür.

2009 yılında uygulamaya konulan teşvik sisteminin bir önceki, 2006 yılındaki sisteme göre belge sayısı itibarıyla yüzde 17, sabit yatırım tutarı itibarıyla yüzde 73 oranında artış sağladığı görülmektedir. 2009 yılında teşvik sistemiyle büyük ölçekli yatırımların, özellikle de uluslararası doğrudan yatırımların ülkemize çekilmesi hedeflenmiş ve başarılmıştır. Bunu nereden biliyoruz? Gerçekten, yatırım ölçeğine göre, birim teşvik belgesine göre sağlanan yatırım miktarları bu dönemde son derece artmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakanımız tarafından ana hatlarıyla açıklanan yeni teşvik sistemi, daha önce Bakanlar Kuruluna verilmiş olan yetkiler çerçevesinde yapılabilecek düzenlemelerin yanı sıra yeni birtakım uygulamaları da getirmektedir. Bu nedenle, gerekli yeni yasal düzenlemelere bu kanunun muhtelif maddelerinde yer verilmiştir. Bu kanunla getirilen hususlar yatırım teşviklerinin kapsam ve etkinliğini artırmaya yönelik çok önemli düzenlemelerdir.

Yeni teşvik sisteminin hedefleri şu şekilde belirlenmiştir: Cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek olan ara malı ve üretim ürünlerinin artırılması, en az gelişmiş bölgelere sağlanan yatırım desteklerinin artırılması, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması, giderilmesi, destek unsurlarının etkinliğinin artırılması, kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesi ve en önemlisi teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve orta yüksek teknoloji içeren yatırımların lokasyonuna bakılmaksızın desteklenmesi.

Yeni teşvik sistemi bu hedeflere yönelik olarak dört ana bileşenden oluşmaktadır; genel teşvik uygulamaları, bölgesel teşvik uygulamaları, büyük ölçekli yatırımların teşviki ve stratejik yatırımların teşviki şeklinde.

Bu kapsamda bu kanunla sağlanacak imkânlar: KDV istisnası, kurumlar vergisi istisnası, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, asgari ücret üzerinden alınan vergilerin sıfırlanması, kaldırılması belli bölgelerde, faiz desteği, yatırım yeri tahsisi, gelir vergisi stopajı desteği, KDV iadesi desteği sağlanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu hususla ilgili, kanunda yer alan maddelerden kısaca bahsetmek istiyorum: Tasarının 12’nci maddesinde, yatırımların ekonomik ve sosyal açıdan göreceli olarak daha az gelişmiş bölgelerimize yönlendirilmesini sağlayarak bu bölgelerde istihdamın artırılması ve bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması temel ekonomik hedeflerden birini oluşturmaktadır. İstihdamdan kaynaklanan mali yüklerin hafifletilmesi ise bu hedefin gerçekleştirilmesi açısından çok önemli bir role sahiptir. Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen illerde -ki bu altıncı bölge- teşvik belgeli yatırımlarda -maddenin yürürlük tarihinden 31/12/2023 tarihine kadar gerçekleşen yatırımlarda- teşvik belgesinde öngörülen ve fiilen istihdam edilen işçilerin asgari ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarları yatırımın kısmen veya tamamen işletmeye alınmasından itibaren on yıl süreyle muhtasar beyanname üzerinden hesaplanacak, ancak alınmayacak ve terkin edilecek.

Tabii, ben burada, notlarımda belirtmedim ama Sayın Ayaydın “Böyle bir istisnanın çok anlamı olmayacak, zaten asgari ücret Türkiye’de neredeyse vergi dışı bırakıldı.” gibi bir açıklama yaptı. Yani bundan önceki bütçe görüşmelerinde, daha önceki bütün çalışmalarda “Türkiye’de asgari ücret üzerinden hâlâ vergi alınıyor, vergi alınıyor.” diye bu kürsülerde dile getirildi. Şimdi deniliyor ki: “Zaten asgari ücret üzerinden çok cüzi, yani hayat standardı indirimi vesaire, asgari geçim indirimi nedeniyle indirimler var, geri kalan kısmını sadece almıyorsunuz. Dolayısıyla, bunun da çok fazla önemi yok.” gibi bir açıklama geldi. Doğrusu hayretle izledim. Türkiye’nin her yerinde bugün gerçekten evli ve 3 çocuk babası, çalışan veya aile indiriminden dolayı, ortalama yüzde 5 civarında, gerçekten asgari ücretten vergi alınıyor ancak biz, bu şekilde yapmakla sadece vergi desteği değil, aynı zamanda, bu bölgelerde daha önceki teşvik sistemimizde sadece işveren sigorta primi desteği sağlanırken şimdi, işçiden kesilmesi gereken, çalışana ait sigorta primi de Ekonomi Bakanlığı tarafından üstlenilmek suretiyle, hem vergi hem SSK primi olarak sıfır bir vergi yüküne geliyoruz. Yani bundan önceki yıllarda hep, şu söylenirdi: “Yatırımcılarımızın çoğu, işte, Türkiye’de istihdam üzerindeki yüklerden dolayı, komşu ülkelere, Mısır’a vesaireye gidiyor, dolayısıyla bizim, belli bölgelerimizde istihdam üzerindeki vergi yükünü kaldırmamız lazım.” Sadece vergiyi değil, sigorta primini dahi sıfırlıyor bu teşvikle. Dolayısıyla, tabii, burada yine, aynı şekilde, bu bölgeler Çin’le mukayese edildi Sayın Kaplan tarafından. Böyle bir şey yok. Burası, mukayese edilse edilse, büyüme yönünden, yatırımların cazibesi yönünden, bu bölgede yapılacak yatırımlar yönünden benzeyebilir yoksa Türkiye'nin her yerinde asgari ücret net olarak aynı, bu bölgede de aynı yani biz Türkiye'nin belli bir bölgesinde asgari ücrette bir farklılaştırma yapmıyoruz…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Öyle bir anlamda söylemedim.

RECAİ BERBER (Devamla) – Evet, oraların fakirleşeceğinden, Çin gibi olacağından şey yaptınız. Tam tersine, Çin’deki büyümenin belki daha üstünde bir büyümeyi bölgesel olarak buralara sağlamış olacağız ve daha büyük bir destek sağlamış olacağız.

Ayrıca, bu maddeyle, yatırımların devlet yardımları hakkındaki kararla belirlenecek illerde, yatırıma başlama tarihinden itibaren, maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarları toplam yatırıma katkı tutarının yüzde 50’sini ve gerçekleşen yatırım harcamasını aşmamak kaydıyla, cari dönemde de yatırım teşvikinden yararlanmış olacak.

Değerli arkadaşlar, 2009 yılındaki teşvikte, hem komisyonlarımızda hem de çalışmalarda, piyasada, herkesin, iş âleminin itiraz ettiği husus, hem başka faaliyetlerinden elde ettiği gelirlerden bunları mahsup edemiyor olmasıydı -vergi desteğini- hem de o faaliyetle ilgili yatırımın tamamlanmasından sonra kazanç elde edeceği için ondan yararlanamıyordu. Şimdi, bütün Türkiye’de yapılacak olan yatırımların daha yatırım aşamasındayken, başka faaliyetleri varsa o faaliyetlerden elde ettiği gelirden düşmek suretiyle, vergiden indirmek suretiyle doğrudan doğruya devletin vergi katkısı yatırım aşamasında gerçekleşmiş oluyor. Tabii, Bakanlar Kuruluna yetki veriyoruz ve burada Bakanlar Kurulu ile hem bölgeler itibarıyla hem de yatırım türleri itibarıyla burada sağlanacak olan indirimler belirlenmiş olacak.

Ayrıca, Türkiye genelindeki bölgesel teşviklerin dışında yatırımcıları sektörel bazda iş birliğine ve kümelenmeye teşvik etmek açısından organize sanayi bölgeleri, yine kanunda Gökçeada ve Bozcaada gibi yerler, Bakanlar Kurulunca belirtilen kültür ve turizm koruma gelişim bölgelerinde yapılacak turizm yatırımları, Türkiye'nin neresinde olursa olsun, yatırım desteklerinden daha avantajlı koşullarda sağlanmış oluyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bu tasarının önemli bir bölümü teşvikle ilgili düzenlemeler, ancak bir torba kanun niteliğindeki bu tasarıda başka düzenlemeler de var. Ben şimdi kısaca onlara da değineceğim.

Bir kere, burada, gayrimenkul sermaye iradı istisnası eleştirildi. Ekonomik anlamda bir haksızlığın, bir adaletsizliğin giderilmesi söz konusu. Bu meslekte bulunan arkadaşlar da bilir ki serbest meslek erbabı, ticari ve zirai kazancı olanlar, buna basit usulde en küçük esnaf da dâhil, 3 bin liralık istisnadan yararlanamıyor çünkü gelir grubu itibarıyla sayılmış, gelirin düzeyi itibarıyla değil.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Onları da yararlandıralım canım.

RECAİ BERBER (Devamla) – Şimdi, burada şöyle bir düzenleme yapılıyor, deniliyor ki: “Başka gelirler de elde ediyor olsa bile, eğer geliri yıllık 88 bin lirayı aşıyorsa bu istisnadan yararlanmasın. Yani bunu aşıyorsa 3 bin liralık istisnadan da yararlanmasın, bir eşitlik sağlayalım. ”

Ayrıca, ben, yeri gelmişken Maliye Bakanlığımızın, Gelir İdaremizin bu dönemde 2011 yılı kira gelirleriyle ilgili başlattığı seferberliği ve aldığı sonucu burada alkışlıyorum, tebrik ediyorum. Çünkü daha beyanname vermeden mükelleflere nasıl beyanname vereceğini aldığı başka bilgilerle, donelerle toplayıp örnek beyannamesini -tabiri caizse- ona danışmanlık, rehberlik yapmak suretiyle kendilerine gönderdi süresinden önce, herkes de şaşırdı. Dedi ki: “Ya, benim böyle bir gelirim vardı da Maliye nasıl bunu tespit etti?” Şimdiye kadar beyan etmemiş, binlerce, on binlerce mükellef “Nasıl olsa kira geliri, kimse bilmez.” filan diye beyan etmemiş ve bu dönemde hem mükellefiyet tesisi açısından hem de kira gelirlerinden elde edilen kazançların vergi dışı kalmasını önleme yönünden çok büyük bir başarı sağlandı. Bence bu, bu gelir grubunda bir pilot uygulama, belki önümüzdeki dönemde diğer beyana dayanan vergilerde de başka mekanizmaları kullanmak suretiyle mükelleflere önümüzdeki yıl verecekleri beyannameyi en azından “Şöyle doldur, böyle gönder.” şeklinde bir örnek beyanname göndermek herhâlde çok etkileyici oluyor, çok faydalı oluyor. Onun için bunun eleştirilecek bir yanını ben şahsen ekonomik anlamda da hukuk anlamında da adalet anlamında da göremedim.

Değerli milletvekilleri, tasarının 6’ncı ve 37’nci maddelerinde yabancı kaynağın öz kaynağı aşan kısmına ilişkin faiz, komisyon, vade farkı gibi finansman giderlerine kısıtlama geliyor. Bu tasarıda kısıtlama Bakanlar Kuruluna yetki veriyor yani Bakanlar Kurulu şu hâliyle otomatik olarak girmiyor devreye ve yüzde 10’uyla kısıtlı. Komisyonda yapılan bir değişiklikle de öz kaynakları aşan kısmı sadece bununla, ona münhasır olmak üzere. Dolayısıyla, eğer bir işletme daha az yabancı kaynak kullanıyorsa, yani öz kaynaklarını aşan bir yabancı kaynak kullanmıyorsa o zaman böyle bir gider kısıtlamasıyla da zaten muhatap olmayacak. Böylece bizim şirketlere öz sermaye koymak yerine kredi kullanmanın, hatta kendi parasını şirketine kredi  olarak vermenin de önünü kesmiş oluyoruz. Hep söylenirdi: “Yabancı kaynaklar kurumlar vergisinden düşüyor, onun üzerinden vergi almıyorsunuz...” Ancak öz sermaye üzerinden Türkiye’de yıllarca, hem de enflasyonun yüzde 70-80 olduğu dönemlerde enflasyon muhasebesine geçinceye kadar, maalesef öz sermayeden, öz kaynaklardan vergi alındı. Şimdi biz bu şekilde ciddi anlamda bir iyileştirme ve adalet getirmiş oluyoruz.

Tabii, burada yeri gelmişken belirtelim, bankalar, finans kuruluşları bu uygulamadan istisna çünkü zaten faaliyeti ve işi bu olan bir kuruma “Yabancı kaynak kullandın.” diye  gider kısıtlaması olması çok doğal değildi, bu istisna getirilmiş oldu.

Değerli arkadaşlar, Türkiye’de -biliyorsunuz, özellikle geçen yıllarda, bu yıl biraz daha kısmi olarak- özellikle nisan ayı rakamları açıklanınca sevinerek gördük ki ithalatta bir daralma, ihracatta da artış devam ediyor. Böylece cari açıkta da ciddi anlamda iyileşme söz konusu.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Büyüme de düşüyor.

RECAİ BERBER (Devamla) – Tabii ki Türkiye'de biliyorsunuz, o büyümeyi istikrarlı hâle getirmek için de bu kanun çıkarılıyor ve bununla beraber de inşallah büyüme tekrar toparlanacak.

Özellikle yurt dışından ithal edilen cep telefonları ve bu tip cihazların, mobil telefon cihazlarının ithalatında 100 lira ÖTV var ancak yolcu beraberi o kadar fazla geldi ki son yıllarda, burada bir haksızlık, eşitsizlik söz konusu oldu. Sadece açılırken cüzi bir miktar para alınıyordu, şimdi ise 100 TL olarak eşitlendi, ÖTV’yle harç olarak cep telefonunu açtırmaya gittiğinde ödeyeceği rakam aynı olacak.

Değerli arkadaşlar, belki arkadaşlar değinmedi ama aynı zamanda Gelir Vergisi Kanunu’nda şimdiye kadar ihmal edilmiş bir düzenleme de geliyor burada, o da şudur: Özellikle “gider” yazma noktasında şehirlerimizde kentsel alanlarla ilgili olarak ciddi altyapı, sosyal donatı alanları yapılıyor. Okul, hastane vesaire yaptığı zaman bir vatandaş onu gelir ve kurumlar vergisinden düşebiliyordu ama ibadethane yaptığı zaman bunu “gider” yazamıyordu, düşemiyordu vergi matrahından. Burada şimdi tabii mülki idare amirlerinin izin ve denetimine tabi olarak yapılacak ibadethaneler bu kapsama alınmış oldu. Aynı zamanda Türkiye Kızılay Derneği bu kapsamdaydı ama Yeşilay Derneği bu kapsamda değildi. Bunu da Türkiye Yeşilay Cemiyetini de bu kapsama almış olduk.

Değerli arkadaşlar, kanunun yine 36’ncı maddesinde çok önemli bir adım daha atılıyor. Türkiye artık bölgesiyle entegre olmuş, yurt dışına çok ciddi anlamda hizmet veren bir ülke. Pek çok firma, mimarlık, mühendislik, tasarım gibi, çağrı merkezi gibi hizmetleri dışarıya veriyor ve buradan elde ettikleri kazançlar ile son dönemde özellikle sağlık merkezleri ve eğitim kurumları, bakanlıkların denetimindeki bu kurumlar da yurt dışına ciddi anlamda hizmet veriyor fakat bir müteahhitlik hizmeti veren firmada istisna vardı, bunlarda yoktu. Şimdi Bakanlığımızın da bu şekilde düzenlemesiyle buralardan elde edilen kazançlarını ayrıca muhasebeleştirmek ve tespit etmek şartıyla gelirlerinin yüzde 50’si vergiden muaf tutuluyor. Bu, gerçekten, bu sektörlerimizin Türkiye dışındaki çevre ülkelere de ve bölgeye de hizmet vermesi açısından önemli bir imkân. İnşallah bunun arkası da gelir, başka destekler de gelir çünkü bu hizmet ihracı bizim için, bölge ülkelerini dikkate aldığımızda, çok önemli bir kaynak ve bunu ciddi şekilde destekleyip geliştirmemiz gerektiğine ben de inanıyorum.

Yine aynı şekilde, Kamu Finansmanı 4749 sayılı Kanun’da yapılan bir değişiklikle kira sertifikası sistemi ilk defa bu düzenlemeyle getiriliyor ve hukukta “kira sertifikası” diye bilinen sertifikalar sayesinde bir nevi faizsiz tahvil ihraç edilmiş olacak ve bu şekilde de hem kamu hem de özel sektörün bu sermaye aracıyla da Türkiye’ye ciddi anlamda kaynak getirilmesi söz konusu olacak.

Değerli arkadaşlar, Maliye Bakanlığı pek çok şeyi ilk olarak yapıyor, tarihe geçiyor. Maliye Bakanlığı, biliyorsunuz hep şöyle bilinir: Alır vermez. Değerli arkadaşlar, artık Maliye eski Maliye değil. Hem geri veriyor hem de faiziyle beraber geri veriyor. Şimdiye kadar hep mükelleften yana olduğu zaman gecikme faizleri, gecikme cezaları ama haksız yere herhangi bir şekilde Maliye tarafından, kendi beyanıyla dahi olsa, beyan etmiş, yanlışlıkla fazla ödemiş onu geri istediği tarihten itibaren faiz tahakkuk ettirilecek, faiziyle beraber kendisine geri verilecek. Bunu da devrim niteliğinde, zihniyet olarak vatandaşla devleti aynı kefeye, aynı platforma getirme anlamında devrim niteliğinde bir değişiklik olarak görüyorum.

Değerli arkadaşlar, daha önce Komisyonumuzda görüşülüp ertelenen bir konu vardı biliyorsunuz, sağlık ve özellikle ulaştırmadaki büyük yatırımlarda katma değer vergisinin istisnası söz konusuydu. Bakın, biz, burada, teşvikte özel sektöre bile bu imkânı getiriyoruz. Özel sektörün inşaat yatırımları KDV’den istisna değildir ama 500 milyon liranın üzerindeki yatırımlarda o yük kendi üzerinde kalmasın diye ona da bu teşviki getiriyorduk, şimdi, aynı şekilde, Millî Eğitim Bakanlığının projelerinde de KDV istisnasını getiriyoruz.

Değerli arkadaşlar, tabii, kanunda çok daha farklı düzenlemeler de var, özellikle küçük esnafımızı ilgilendiren esnaf muaflığıyla ilgili limitler vesaire. Bunlarla ilgili çok önemli düzenlemeler var ve kapsamı çok geniş, çok geniş kesimleri ilgilendiriyor.

Biraz önce yine söylendi, 6111 sayılı Kanun, Türkiye’nin sadece gelir elde etmek için değil, o amaçla değil, sosyal barış amacıyla yapılmış bir yapılandırmaydı. Bundan bazı kişileri, maalesef zamanında ödeyememe nedeniyle, zor durum nedeniyle zaten muaf tutmuştuk, tekrar imkân vermiştik. Şimdi, dört ay içinde yükümlülüklerini yerine getirmeleri şartıyla   -yeni bir imkân sağlanmıyor- onlara tekrar bu haktan yararlanma imkânı sağlanıyor. Bu da çok önemli bir adım, ilgili vatandaşlarımıza hayırlı olsun diyorum.

Değerli arkadaşlar, süremi tamamlarken şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Komisyonumuzda, iktidarıyla muhalefetiyle, bu kanun gerçekten…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RECAİ BERBER (Devamla) - …konsensüs denilebilecek bir şekilde geçti ve büyük katkılar sağladı arkadaşlar. O katkılar çerçevesinde de önemli değişikler oldu.

Ben, katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Berber, teşekkür ederim.

Tasarının tümü üzerindeki gruplar adına görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, şahısları adına, Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.

Sayın Kuşoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nı, bir torba kanunu görüşüyoruz. Adı böyle ama on dört ayrı kanunda değişiklik getiren bir kanun bu. On dört ayrı kanunda değişiklik getiriyor dolayısıyla çok önemli maddeler içeriyor, çok önemli hükümler içeriyor, tam bir torba kanun.

Tasarının gerekçesinden ve Sayın Bakanın sunumu sırasında, anlıyoruz ki yatırımların geliştirilmesi, istihdamın artırılması, teşvik mevzuatının, son getirilen teşvik mevzuatı doğrultusunda düzenlemeler içermesi, özellikle cari açığın kapatılması, tasarrufların artırılmasıyla ilgili önemli hükümler ihtiva etmesi gereken bir kanun, bunlarla ilgili düzenlemeleri içeriyor fakat gerekçesinde böyle söylenmesine rağmen, Sayın Bakanın açıklamaları da bu yönde olmasına rağmen, gördüğümüz kadarıyla, maddeler aynı doğrultuda hükümleri içermiyor. Maalesef, bu amaçlar, bu niyet çok olumlu ama bu yönde düzenlemeler yeterli değil, çok yeterli görmedik, hatta bunun tersinde düzenlemeler de var. Biz alt komisyonda da, Komisyonda da iyi niyetli olarak bu konuyla ilgili bir çalışma yaptık, destek olduk mümkün olduğunca. Biraz önce Sayın Berber’in de söylediği gibi, mümkün olduğunca birlikte bu tasarıyı buraya kadar getirdik, daha iyi olmasını arzuluyoruz. Burada da bazı eleştirilerimiz var, özellikle onları belirtmek istiyorum.

Özellikle bu yeni teşvikle ilgili düzenlemeler konusuna değinmek istiyorum. Evet, yeni bir teşvik düzenlemesi yapıldı, yine önümüzdeki günlerde bu doğrultuda da gelecek olan bir torba kanun daha var, onda bazı düzenlemeler var ama teşvik sistemi deyince, girift, iyi çalışan bir mekanizmanın düşünülmesi lazım. Yani dişlilerin birbirine geçmesi lazım bir mekanizma içerisinde ki sistemi teşvik edebilesiniz, belli yerlerde daha hızlı çalışmayı sağlayabilesiniz, belli yerlerde yavaşlama sağlayabilesiniz, teşvik sisteminin özü bu. Yani teşvik bir bütün, bir komple sistem gerektirir. Hâlbuki burada, Türkiye’de önemli bir kayıt dışılık var. Belli yerlerde sistemi, mekanizmayı daha hızlı çalıştıramıyorsunuz, bağlantılar kopuk çünkü Türkiye’de en az yüzde 25, hatta yüzde 50’ye varan oranda bir kayıt dışılık var. Kayıt dışılığı çözmeden teşvik sistemini çalıştırmak, ne kadar iyi niyetli olursanız olun, getirdiğiniz hükümlerle sistemi daha iyi hâle getirmek mümkün değil, önce kayıt dışılığı önlemek lazım. İşte, eksik olan, bu tasarıda da bundan sonra gelecek teşvikle ilgili tasarıda da eksik olan en önemli konu bu, kayıt dışılıkla ilgili maddeler içermiyor bu. Hatta, sigarayla ilgili maddelerde olduğu gibi, kayıt dışılığı artırabilecek maddeler de ihtiva ediyor. Böyle olunca tabii ki sıkıntı getiriyor, soruna çözüm bulamamış oluyor, teşvik düzenlemelerinin amacına uygun bir düzenleme yapılmamış oluyor. Özellikle bunu belirtmek istiyorum, çok önemli bir husustur. Kayıt dışılıkla ilgili olarak özel hükümlerin getirilmesi lazım ve teşvik düzenlemelerinin amacına ulaşması isteniyorsa bu konunun ciddiye alınması lazım diye düşünüyorum.

Biz bu konuyu Komisyonda görüştüğümüzde Sayın Bakan da hak verdi, ondan sonra bu konuyla ilgili bazı açıklamalar da yaptı ama bu sadece Maliye Bakanlığının değil ekonomiyle ilgili bütün birimlerin, bütün devlet aygıtının birlikte ele alması gereken, birlikte düşünmesi gereken bir konu. Bu konuyla ilgili olarak da iktidarın yeterli bir niyete sahip olduğunu şu anda düşünmüyorum. Maalesef, böyle bir eksiklik görüyoruz.

Şimdi, düzenlemelere girince, şöyle kuş bakışı olarak bazı maddelerden bahsetmek istiyorum müsaadenizle. Konulardan bir tanesi, finansman gider kısıtlaması getiriyor. Şimdi, ekonomideki durumumuzu görüyorsunuz. Orta Vadeli Program’la ilgili olarak da Hükûmetin getirdiği 2012 ve 2014 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da da ekonomide bir daralma söz konusu. 2011’deki yüzde 8,5’luk büyüme, önümüzdeki yıllarda ya da bu yıldan itibaren düşecek, yarı yarıya düşecek; işsizlik artacak, büyüme düşecek, yatırımlar yavaşlayacak. Şimdi, böyle bir ortamda, yatırımların yavaşladığı bir ortamda, biz, finansman gider kısıtlaması getiriyoruz, diyoruz ki… Bunu Komisyonda daha sonra düzelttik, biraz daha olumlu hâle getirdik ama her hâlükârda bunu uygulamak zor olacak, sıkıntılı olacak. Çünkü, yeminli mali müşavirler ya da müşavirler, gerçek öz sermaye miktarını tespit edecekler, onunla alınan kredileri kıyaslayacaklar, buna ilişkin bir işlem yapılacak. Bunlar, yeni bürokratik işlemler getiren, sıkıntı getiren düzenlemeler. Ekonominin bu şekilde olduğu bir ortamda da çok doğru olmadığı kanaatindeyiz biz. Bu konuyu özellikle de belirtmiştik.

Yine bir diğer konu, bu konuyla ilgili olarak da önergemiz var, ibadethanelerle ilgili bir konu. Bizim dinimize göre, inançlarımıza göre, biz, sevap işlemek -özellikle bedenî ve mali anlamda sevaplarımız var- buna yönelik, öbür dünyaya yönelik bir adım atarsak, bunu devletle ilişkilendirmeyiz. Kestiğimiz kurbanı ya da gittiğimiz haccı gider olarak göstermeyiz. Burada da, ibadetle ilgili bir konu, sevapla ilgili bir konu maalesef gider olarak dikkate alınıyor, devletin üstüne yıkılmaya çalışılıyor, bunu çok doğru bulmadık, bununla ilgili olarak daha sonra açıklamalar yapacağım.

Yine, varlık kiralama şirketiyle ilgili olarak da getirilen düzenlemelerin -burada tabii vergiye ilişkin düzenlemeler getiriliyor, menkul sermaye iradı sayılıyor, stopaj yapılmıyor ama- bunların da çok doğru olmadığı, Maliye Bakanlığının bu konuya karşı çıkması gerektiği kanaatindeyiz. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.

Denetim harçlarıyla ilgili olarak, bağımsız denetçilere ve yeminli mali müşavir, serbest mali müşavir gibi meslek mensuplarına getirilen harçların da diğer benzerleriyle kıyaslarının çok ağır olduğu kanaatindeyiz, çok net olarak da görülüyor, bununla ilgili de bir eleştirimiz var.

Yine, konutta getirilen, şimdiye kadar 150 metrekarenin altındaki konutlarda yüzde 1 olan katma değer vergisinin şimdi yüzde 8 veya yüzde 18’e çıkarılıyor olması da, ekonomide biraz önce anlatmaya çalıştığım ortamda sıkıntı çıkaracak. Düşünebiliyor musunuz, konut alacak olan kişiler en az yüzde 17 daha pahalıya alacaklar. Böyle bir ortamda bu düzenlemeyi yapmak da çok doğru değildir, bu da sıkıntı getirecektir.

Yine, İşsizlik Fonu’ndan kesinti yapılması, zaten tasarrufların artırılmaya çalışıldığı bir dönemde çok doğru değil. Uygulamada belki böyle yapılıyor ama bunu da çok doğru bulmuyoruz.

Yine, affın affı niteliğinde, aslında tasarıda olmayan son anda getirilen bir madde var, son anda… Bize de çok ayrıntılı bilgi verilmedi. Ne kadar kişinin bundan yararlanacağı, ne kadar kişinin sıkıntıda olduğuyla ilgili açıklamalar yapılmadı, birdenbire bir madde ihdas edildi, getirildi. Bununla ilgili olarak da çok daha fazla detaylı bilgi almamız lazım. Ne kadar kişinin sıkıntıda olduğunu bilmemiz lazım. Şunu da bilmemiz lazım ki bu aflar, şimdiye kadar mümkün olduğunca her birkaç yılda bir kullanıldı bu mekanizma; bir fayda getirmediği çok net olarak görülüyor. Bu konu da özellikle Genel Kurul tarafından dikkate alınması gerekir düşüncesindeyiz değerli arkadaşlarım.

Yine, demin belirttiğim, sigara ve alkolde ilk defa enflasyona endeksli bir zam mekanizması getiriliyor. Sigarada, özellikle sigaradaki kaçakçılık çok artmış vaziyette, sigara kaçakçılığı. Bu zamla bunu daha da fazla artıracağız. Bu, terörün işine yarıyor; bu, kaçakçılığı artırıyor; bu, vergi gelirlerini düşürüyor; bunun da çok iyi düşünülmesi gerekir diye düşünüyoruz.

Tüm bu duygularla -vaktim bitmek üzere- ben sabrınız için çok teşekkür ediyorum. Ayrıntılı bazı konular var, onları maddeler geldiğinde önergelerle sizlere aktarmaya çalışacağım.

Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –  Teşekkürler Sayın Kuşoğlu.

Şahısları adına Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan.

Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Tasarı üzerinde şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün yeni bir torba yasası görüşüyoruz. Bu kaçıncı? Her taraf dökülüyor, her taraf saçılıyor. Bu kaçıncı torba? Sayın Bakanım, siz ilk bakan olduğunuzda -2009’du sanıyorum- Komisyona geldiniz -ben daha önce de ifade ettim- bu tür bölük pörçük toplanmış tasarıların bir daha gelmeyeceğini ifade ettiniz. Bu, gerçekten mesleğini bilen, samimi bir insanın duygusuydu ama AKP sizi bu hadiseden uzaklaştırdı. Ben, evvelki gün bu konuşmayı yapabileceğim bana tevdi edildiğinde Meclisin ARGE’sine sordum, “Bana Amme Alacaklarıyla ilgili, AKP iktidara geldiğinden bu yana kaç değişiklik yapıldı bir çıkarın.” dedim. Şimdi on beş-on altı tane benim elimde olan var. Bunun bir ciddiyeti yok, onu ifade etmek istiyorum. Buradan çıkarmak istediğim şey zatıalinizin şahsıyla ilgili değil, AKP’nin ciddiyeti yok. Affın affı, suyunun suyu. Geçen sene onun öyle olacağı belliydi zaten, nereden bakarsanız bakın. Bunun önemli bir kısmı da sizin dönemizde olan bir şey. Baktığınız zaman, akşamdan sabaha kural değiştirmeye başladınız. Zaten ekonomik gidişat iyi olmuş olsaydı sizin bu değişiklikleri yapma ihtiyacınız ortaya çıkmayacaktı. Sıkıntılı bir durum var, gerçekten problemler giderek artıyor, siz bunları çözmek için Türkiye Büyük Millet Meclisine özellikle de bu aylarda getiriyorsunuz. Belki bu sene biraz daha erken geldi.

Teşvik mevzuatı ise dördüncü diyor arkadaşlar. Bunu bir aşama kaydediyorlar ama bunun bir aşama falan olduğu yok, üzerine biraz daha bir şey koyuyorsunuz, üzerine biraz daha ilave yapıyorsunuz problemler çözülmüyor.

Burada bir sıkıntı daha var; her biriniz farklı bir şey söylüyorsunuz. Sayın Başbakan açıklıyor, diyor ki: “2012 başından.” Sayın Bakan, ilgili Ekonomi Bakanı diyor ki: “Ocak başından.”, bir başka Sayın Bakan diyor ki: “Temmuz 2011, hatta Haziran da olabilir.” O arada kaç şirket var, hangi bölümünde bu işin? Sonra, İçişleri Bakanıyla Genel Başkan Yardımcısına “Sus.” dendiği gibi, ortalık suspus oluyor, bir şey çıkmıyor. Bir işte ciddiyet lazım. Yani haziranda da olabilir, ihtiyacı olan da olabilir, verilmesi gerekli de olabilir ama burada bunu samimi olarak ortaya koymak lazım. “Kararlarınızda istikrar yok.” dediğim bundan.

Ben zaten bu teşvik yasasıyla ilgili her sayın bakandan farklı bir ses çıkmaya başladığında şunu söyledim: Hükûmet akordu bozuk piyano gibi, hangisine dokunsanız farklı ses geliyor. Bir ses çıkıyor, var bir şey de ama akordu bozuk piyano gibi, her biri farklı bir şey söylüyor. Müspet bir şeyse kabul edelim bunu.

Ama benim burada ifade etmek istediğim bir başka şey var: Şimdi, daha önce ben “AKP diferansiyeli dağıttı.” dedim, ilgi gördü. Şimdi de aynı şeyi söylüyorum, benzer şeyi: Siz ekonomiyi yapısal olarak altüst ettiniz, her defasında motor indirmeye başladınız. Her defasında önce üçer beşer, daha sonra da avuçla cıvatayı kenara koymaya başladınız. Tutmuyor! Nereye, kim, ne sıkıştıracak bilemiyor. Şimdi, bunu söylediğimiz zaman “Bu kadar gereksiz cıvata nereden çıktı?” diyorsanız bu motoru yapan biliyordur yani. Böyle bir sıkıntı var, her biriniz farklı bir şey söylüyor. İstikrar olması lazım.

Bakın, bir ay önce, bir buçuk ay önce Sayın Başbakanın açıkladığını siz daha mevzuat olarak bugün buraya getirebiliyorsunuz. Bunu niçin söylüyorum? Parlamentoda arkasında 330’dan fazla desteği olan bir Hükûmet var. Siz bunu açıkladığınız gün buraya indirebilmeniz lazımdı. Hiçbirimiz de muhalefet olarak buna karşı duramazdık, “Hadi getirin, bu vatandaşın problemini çözelim.” derdik.

Biraz önce, benden önce konuşan sözcü arkadaş neyi ifade etti? Dedi ki: “Bundan ne kadar olacak? Piyasada 800 bin kişi ödeyememiş”, öbürkü diyor “Şu kadarı ödeyememiş.” Bilen yok, ne yapacağı belli değil ama öyle bir şey ki siz fedakârlık ettiniz, Türkiye’ye geldiniz, 800 bin doları bıraktınız, aylık mı, yıllık mı bilmiyorum. Bu kadar fedakârlığa rağmen, AKP de sizi biliyor diye getirdi ama AKP Maliye Bakanlığını da ne hâle getirdi. Alın bakın ithalden alınan vergilere; biz bütçe sırasında söyledik, daha önce de söyledik o ithalattan alınacak KDV’nin ne hâle geleceğini, hepsini söyledik, bunun ne duruma geleceği zaten belliydi.

Tasarıda pek çok teşvik uygulaması yer alıyor. Bakın, siz teşviği açıkladınız, biraz boşluk, mevzuatı geciktirdiniz, işte bilinen bir ekonomi gazetesi ne diyor: “Teşvikli yatırımlar nisanda geriledi.” Siz açıkladıktan sonra geriliyor. Neden? Güven yok, yani açıkladığınız anda ne olabileceğini bilseydiniz olurdu ama sizden bazı arkadaşlar, ilgili bakanlar bilmemesine rağmen, o hadiseyi biliyor. Bakanlara otururken ben soruyorum, diğer partilere mensup, iktidara mensup arkadaşlar da var, “Sayın Bakanım, sizin şundan haberiniz var mı?” diyorum. “Yok.” diyor. Ama, ilgili milletvekili arkadaş ondan haberdar. Bunu gelin Parlamentoda tartışalım, partide de tartışabilirsiniz, bu kadar doğal başka bir şey yok ama şeffaf değil, açık değil, burada niye getiriyorsunuz, nasıl getiriyorsunuz, kime getiriyorsunuz, neden getiriyorsunuz bu belli değil.

Şimdi, iktidarın 10’uncu yılında getirdiğiniz teşvik eskisinden çok mu farklı? Koyun haritayı, en son bölgenize baktığınız zaman, daha önce ifade edilen bölgelerden iki il Hatay’dan öbür tarafa kaymış, iki il de Kars’tan yukarı doğru kaydırılmış. Bunları herkes takip ediyor, ne olduğunu da biliyor, neyi ifade etmek istediğinizi de biliyor.

Şimdi, tasarıda ekonomik kalkınmanın hızlandırılması gayesiyle özel yatırımların teşvik edildiğini benimsediğinizi ifade ediyorsunuz. Ancak, kamu yatırımlarında son yıllardaki trende bakacak olursanız negatif. Buna karşı koyacak yeterli tedbirlerin alındığı gözükmüyor. Ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek için sadece özel sektör yatırımlarına bel bağlamak dünya ekonomisindeki finansman imkânlarının sıkıntıya düştüğü durumda gerekli yatırımların özel sektör eliyle yapılması konusunda sıkıntıları da beraberinde getiriyor.

Nitekim son dönemde verilen onca teşvik ve desteğe rağmen ülkemizdeki temel altyapı yatırımları ve özelleştirme uygulamaları olsa da özel sektör istekli değil. Çıktınız ihaleye, olmadı, yeni teşvikler, yeni başka şeyler… Demek ki siz hesabı kitabı da iyi yapamıyorsunuz, yaptığınız hesap arızalı çıkınca daha fazla taviz anlamına geliyor. Taş üstüne taş konsun ama bunun alternatif maliyeti de düşünülsün.

Burada, sadece teşvikler değil konjonktür nedeniyle, konjonktürel sorunlar nedeniyle finansman sıkıntısının çekilmesinin de bunda etkisi önemli. Soruna sadece teşvik verelim, özel sektör yatırım yapsın açısından yaklaşmak problemin tam olarak tespit edilemediğini açık ve seçik bir şekilde ortaya koyuyor.

Genel olarak tasarı gerekçesinde zikredilen yurt içi tasarruf oranlarının arttırılması konusunda özel sektör yatırımları teşvik için yapılanlarla karşılaştırıldığında yeterli adımların atılamadığı görülmektedir. Ben evvelki seneki bütçe konuşmalarının her maddesinde burada tasarrufla ilgili konuştuğumda sizinle karşılıklı gülümsüyorduk, hafife alıyordunuz. Bakın, bugün bizim söylediğimiz noktaya geç de olsa geldiniz ama Türkiye tasarruf liginde en dibe düştü, yüzde 24’lerden AKP döneminde yüzde 12’lere düştü maalesef, bunu nasıl temizleyeceksiniz, nasıl düzelteceksiniz?

Burada ifade etmek istediğim birçok husus var. Ancak şunu söylüyorum: İstikrarı kaybettiniz, gelecekten endişelisiniz, bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz ama verdiğiniz sözü de tutamıyorsunuz. İnşallah, bu tasarıdaki konulan hükümler Türk milletine hayırlı uğurlu olur diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Şimdi tasarı üzerinde yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.

Sisteme girmiş olan arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.

Sayın Öğüt…

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

12 Haziran genel seçimlerinden önce bedelli askerliğe AKP Hükûmeti olarak karşıydınız, hatta Hükûmet yetkilileri CHP’yi eleştiriyor ve konunun istismar edildiğine dair açıklamalar yapıyordu. Sonrasında son derece adaletsiz bir yöntemle ve muhalefetin önerileri dikkate alınmadan bir yasa çıkarttınız. Yasayla beklentileriniz neydi? Bedelliye başvurular kaç kişiye ulaştı? Bütçeye ne kadar katkısı olmuştur?

Ayrıca, bugün emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun hayatını kaybettiği Hopa olaylarının yıl dönümü. Bugün Türkiye'nin dört bir yanında Metin Lokumcu anılıyor.

Bugün bir başka acı tesadüf daha var, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in “İnsan sağlığına zararı yok.” dediği biber gazı yüzünden Çayan Birben de hayatını kaybetti. İşin daha vahim noktası acılı ailenin de aynı muameleyle karşılaşması. Bu nasıl bir ülkedir ki güvenlik güçleri her fırsatta ve fütursuzca biber gazına sarılmaktadır? Herkes Sayın Şahin’i istifaya çağırırken, ben kendisini kamuoyunun önünde bu “zararsız” demiş olduğu biber gazını denemeye davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öğüt.

Sayın Işık… Yok.

Sayın Kaplan…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Recep Tayyip Erdoğan hakkında bir savcı “Sen illegal örgüt üyesisin.” diye fezleke açabilir mi? Bugüne kadar parti genel başkanı olarak hakkında illegal örgüt üyesi olarak dava açılmış kaç lider var? Ahmet Türk, kırk senedir illegal örgüt üyesi olarak mı bu Mecliste hep görev yaptı? Bu fezlekelerde izan, hizan, sınır, teşvik, indirim, prim yok mu? Bunu soruyorum.

Sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaplan.

Sayın Erdemir…

AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Sayın Bakan, bu kanunla mülki idare amirlerinin izin ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislere yapılacak bağış ve yardımların gelir vergisi matrahından indirilmesine ilişkin düzenleme Anayasa’nın kanun önünde eşitliği düzenleyen 10’uncu maddesine aykırı, ayrımcı ve adaletsiz bir düzenlemedir. Bu düzenlemeyle Sünni yurttaşların camilere yapacakları bağış ve yardımlar gelir vergisi matrahından indirilirken Alevi yurttaşların cemevlerine yapacakları bağış ve yardımlar benzeri bir indirimden faydalanmayacaktır. Bu zalimlik, bu adaletsizlik, bu vicdansızlık hakla, hukukla, insanlıkla bağdaşmakta mıdır? Bu ayrımcı düzenlemenin müsebbibi olarak vicdanınız rahat mıdır?

Eflatun der ki: “Adaletsizliği işleyen çekenden daha sefildir.” Bu söz hakkında ne düşünüyorsunuz?

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Erdemir.

Sayın Kurt…

KAZIM KURT (Eskişehir) – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, özellikle başta Ankara Büyükşehir Belediyesi, bağlı kuruluşlar ve şirketler dâhil olmak üzere AKP’li belediyelerin Hazineye olan borçlarının durumu nedir? Yapılandırma yapılanlarda herhangi bir aksama olmuş mudur?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kurt.

Sayın Çam…

MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Bakan, Başbakan 2 Nisanda 2 bin iş ve meslek danışmanını atadı. Bu atama töreninde, sınavı kazanan 817 iş ve meslek danışmanına atama sözü verdi. Daha sonra, siz TRT Şeş’te 15 Nisana kadar bu atamanın yapılacağını söylediniz ama atama yapılmadı. Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakan Faruk Çelik de mayıs ayında 817 kişinin işe başlayacağını söyledi ama maalesef yine yapılmadı ve mayıs ayı bitti.

Şimdi size soruyorum: Bu arkadaşlarımızı, temmuzun 9’unda puanlarının geçerliliği bitecek olan bu 817 kişiyi, iş ve meslek danışmanlarını ve ailelerini mağdur edecek misiniz? Bunların atamaları yapılacak mı? Ne zaman yapılacak?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çam.

Sayın Halaman

ALİ HALAMAN (Adana) – Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Maliye Bakanımıza şöyle bir sorum var: Ülkemizde ihracat genelde tarımda oluyor, tarımın içerisinde de narenciyede oluyor daha çok. Bu narenciye ihracatçılarının daha çok rahatlaması için ton başına ihracat kaydıyla bir teşvik veriliyor yani DİFİF kredisi deniyor buna. Bu, genelde de vergi borçlarından dolayı mahsup şeklinde ödeniyor.

Sayın Bakanımıza soruyorum: Bu mahsup şeklinde ödenen teşviklerin nakit şekilde ödenmesi mümkün değil mi?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Halaman.

Sayın Oğan…

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, şimdi bu yasayla uluslararası örgütlere muafiyet getiriyorsunuz ve bu yasayla beraber uluslararası örgütler Türkiye’de yapacakları faaliyetlerde herhangi bir vergi ödemeyecekler. Ama öte taraftan, Anayasa’nın seyahat özgürlüğü maddesini çiğneyerek hâlâ her yurt dışına çıkan vatandaşımızdan çıkış parası alıyorsunuz. Bir muafiyet de vatandaşa getirseniz, NATO’ya, vesaireye hep muafiyet getiriyorsunuz da bir muafiyet de vatandaşa getirseniz ve yurt dışına çıkan vatandaşlarımızdan haracı almasanız.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Oğan.

Sayın Ayhan…

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) –Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aracılığınızla Sayın Bakana iki soru tevdi etmek istiyorum:

Bir tanesi: Bütçede öngörülen ithalattan alınan KDV’ler görünüşe göre daha az gerçekleşecek, bunu nasıl telafi edecekler?

İkincisi de: Bu teşviklerin ilk birkaç yılda cari açığı azaltmayacağı görülüyor. Azaltacağına inanıyorlar mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ayhan.

Sayın Türkkan…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Bakanım, bu torba kanunda yer alan bir maddeye göre, daha önce protokol yapmış vergi mükellefleri ödemelerini aksattığı takdirde geçmişte, dört ay içerisinde borçlarını ödeyecekler.

Yalnız bu protokolleri yaptıktan sonra, malum piyasalarda krizin devam etmesi hasebiyle ciddi şekilde ödemelerini aksatan mükellefler var. Hazır bu torba kanun varken, toplumda vatandaşla Maliyeyi barıştırmışken bu torba kanunun içerisine bu kanunun yasalaşmasından sonra vergi borcu olanları, bu tarihe kadar olanları koyar mısınız? Böyle bir düşünceniz olur mu?

Biliyorsunuz eylülden sonra o Avrupa’daki resesyonun Türkiye’deki etkileri biraz daha hızlı görülmeye başlayacak ve sizin de vergi tahsilatınız ciddi anlamda düşecek. Belki bu dört ay uzatma bile bu vergilerin tahsilatında sıkıntıyı azaltmayacak. Bu konuda vatandaşa bir kolaylık getirmeyi düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Türkkan.

Sayın Öğüt…

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Geçtiğimiz hafta gazete ve televizyonlara gençlik kamplarının bundan böyle kız-erkek ayrımı yapılarak gerçekleşeceği haberleri yansıdı. Altı yıldır yapılan ve kız ve erkek gözetmeksizin karma gerçekleşen kampların bu yıl karma uygulamadan vazgeçilerek, yeni düzenlemeyle 11 Haziran-12 Eylül arasında dokuz ayrı ilde açılacak kamplarda kız-erkek ayrımı getirileceği belirtildi. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ise “Kesinleşmiş bir kararımız olduğunu zannetmiyorum.” demekle yetindi. Konuyu değerlendiren pedagoglar kararın gözden geçirilmesi gerektiğini, her şeyden öte bu tür uygulamaların toplumsal paranoyaya yol açabileceği uyarısında bulunurken buradan soruyorum: Hangi gerekçeyle kamplar ayrılmıştır? Amaç önce kampları, sonra okulları mı ayırmaktır? Bu sorular bir an evvel cevaplanmalıdır. Yoksa kamplar dindar bir nesil yetiştirmek için mi ayrılmıştır? Kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, İhlas Finans Kurumunun tasfiye sürecinde binlerce vatandaşın mağdur olduğu hepimizce yakından bilinmektedir. Bu Kurumdan alacakları olan vatandaşların alacaklarının tahsili konusunda Bakanlığınızca herhangi bir yaptırımda bulundunuz mu, bulunmadıysanız bu ödemeler konusunda bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?

İki: İşsizlik Fonu’nda biriken toplam para miktarı bugüne kadar ne olmuştur? Bu paradan hangi amaçlarla, ne miktarlarda, hangi faaliyetler için harcama yapılmıştır? Açıklayabilirseniz sevinirim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.

Sayın Acar…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, biliyorsunuz “2/B arazileri” diye bilinen arazilerle ilgili değer tespitleri yapıldı. Antalya bu konuda son derece muzdarip bir hayat yaşıyor. Bütün köylülerimiz bu konuda şikâyetçidir, yüksek bedelleri ödeme imkânları yoktur ve şimdi, ayrıca kırsal alanda köy arazilerinden de 2.000 lira başvuru harcı alınmaktadır. Oysa bunun -kanunda yazıldığı gibi- 1.000 lira olarak uygulanması gerekmektedir. Bu rayiç değerleri neye göre tespit ettiniz? Antalya gibi bir yerde köylünün bunu ödeme imkânı yok. Bir çözüm düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Öğüt…

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, Türkiye’de muayenehanesi bulunan 16 bin diş hekimi kamunun hizmet satın alabilmesi için bir beklenti içine girdiler. Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığının bu konuda bir yumuşaması söz konusu olabileceğine dair bir şeyler söz konusu, fakat mali bakımdan sıkıntı olduğu söyleniyor. Bu konuda bir araştırma yapılmış mıdır? Ağız, diş sağlığı merkezlerinin kamuya olan yükü ile muayenehanelerden hizmet alınırsa kamuya olacak yükü arasında bir karşılaştırma yapılmış mıdır?

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öğüt. Süreniz tamam efendim.

Sayın Bakan, buyurun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, ben, geneli üzerinde konuşmadım, tekrar, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütün değerli arkadaşlarımızın katkıları için çok teşekkür ediyorum. Hakikaten kapsamlı bir düzenleme. Kendi içinde bir miktar tutarlılığı var. Şu anlamda söylüyorum: Maliyeyle ilgili düzenlemelerle sınırlı kalmaya çalıştık, daha çok gelir düzenlemelerini içeriyor yani birkaç tane belki istisna vardır ama o sonradan katıldığı içindir ama yani her ne kadar bir torbaysa da kendi içinde bir anlamda bir miktar bir tutarlılığı var.

Sayın Başkan, müsaade ederseniz sorulara hemen geçeyim.

Bedelli askerlikle ilgili olarak doğrusu rakamlar şu anda önümde değil ama bize ilk sunum yapıldığında, hani böyle bir tasarıyla ilişkili olarak bize ilk bilgi verildiğinde yanlış hatırlamıyorsam potansiyel olarak yararlanabilecek sayısı 480 bin, yani öngörülmemişti de 480 bin kişi vardı. Geleneksel olarak geçmişe baktığınız zaman yani geçmiş düzenlemelere, yüzde 20 civarında bir ilgi olduğunu görüyorsunuz, oradan da yaklaşık 80 bin küsur civarında bir ilgi olabileceği öngörülmüştü. Şu an itibarıyla önümde rakamlar yok ama eğer sonradan arkadaşlar iletirlerse sizinle paylaşırım, aksi hâlde biz sizleri bilgilendiririz.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – 27 bin rakamı doğru mu?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Bilmiyorum şu anda, gerçekten rakamı tam olarak bilmiyorum. Kesinleşen bir rakam olmadığı için benim yorum yapmam doğru olmaz.

Değerli arkadaşlar, Sayın Kaplan’ın bir sorusu vardı. Tabii, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti yani fezlekeler neye göre, nasıl yazılır, doğrusu eğer burada hukuka aykırı bir işlem varsa itiraz edilir, düzeltilir.

İbadethanelerle…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Haddi aşan bir durum var Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Değerli arkadaşlar, burada…

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Yani haddi aşan bir durum var.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Müsaade ederseniz öbür arkadaşların da birçok soruları var yoksa cevaplandırmada zorluk çekerim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Kırk yıldır bu Mecliste olan Ahmet Türk’e “Örgüt üyesisin.” demek…

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, ibadethanelere yapılacak bağışlara ilişkin vergi düzenlemesi Diyanetten sorumlu ilgili Bakanlığımızın bir teklifi üzerine bu tasarıya konuldu. Bu konu Plan ve Bütçe Komisyonunda da epey tartışıldı. Burada “ibadethaneler” deniliyor. Dolayısıyla, bu çerçevede bir düzenleme. Burada tabii ki denetime mülki idare amirleri, Diyanet İşleri Başkanlığı yetkili olacak ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine tabi olarak yapılacak.

Diğer hususlar tabii ki tartışmalı hususlardır ama burada yapılan düzenleme onunla ilgili değildir.

AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Vicdanınız rahat mı Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Sayın Kurt’un bir sorusu var. Ankara Büyükşehir Belediyesinin Hazineye olan borçları şu an itibarıyla önümde yok ama bu rakamlar Hazinenin borç bülteninde çok düzenli olarak eskiden yayınlanıyordu, şu anda da herhâlde yayınlanıyor diye ümit ediyorum. Bilmiyorum, ben Hazineden sorumlu Devlet Bakanıyken yayınlandığını hatırlıyorum. Şu anda önümde rakam yok ama 2 bin belediye 6111 sayılı Kanun’dan yararlanmış. Bunların dağılımı şu anda önümde yok ama yaklaşık beş yüz belediye bu ödemeleri ihlal etmiş yani özetle, yaklaşık iki bin belediye bu kanundan yararlanıp, bunun dörtte 1’i civarında bir belediye sayısı şu anda bunu ihlal etmiş durumda. Fakat şunu da açık ve net olarak söylüyorum, bizim Maliye Bakanlığı olarak Meclise gönderdiğimiz tasarıda bu düzenleme yoktu yani 6111 sayılı Kanun çerçevesinde bundan yararlananlara ikinci bir hak tanıma yoktu. Sonradan alt komisyonda, özellikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın primler boyutuyla gündeme getirdiği bir husus da orada eklendi. Onun da açık ve net olarak altını çizeyim yani Hükûmet tasarısında yoktu, bu, Meclisimizin bir tasarrufu. Yine rakamlarla ilgili cevapları daha sonra sizlerle paylaşmaya çalışırım.

2 bin iş ve meslek danışmanı konusu, evet doğrudur. Bana da bir programda sorulmuştu, ben de prensip olarak “Evet, yapacağız.” demiştim. Yapacağız. Ben arkadaşlarıma şimdi söylüyorum. Yani en kısa dönemde -tabii ki gerekli kadro tahsisi yani onay yazısını imzalayalım- bunu yapalım.

MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın Bakan, 9 Temmuzda sınavlarınız bitiyor.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Anladım. Ben konuyu anladım. O konuda 4 bin kişi sözümüz var bu sene için. 2 bin kişi işe başladı. Yani normalde bizim kendimize göre bir planlamamız vardı ama madem böyle bir husus var o bahsettiğiniz anlamda. 817 ilave arkadaşımız da sınavı kazanmış. Biz o düzenlemeyi yakında inşallah yapacağız.

Yine narenciye ihracatçılarına ilişkin bir soru vardı. Değerli arkadaşlar, bu konuyu çok fazla belki konuşmamakta fayda var çünkü narenciyeye olan bu türden destekler aslında Dünya Ticaret Örgütünün düzenlemelerine aykırı olmaması için birtakım adımlar atılmış. Onun için, bu nakit destek o nedenle muhtemelen yapılamıyordur. Onu o çerçevede şimdilik tutmakta fayda vardır.

“Uluslararası örgütlere muafiyet, vatandaşa niye muafiyet yok?”

Şimdi, değerli arkadaşlar, birinci olarak, bir kere –şimdi tarihlerini bilmiyorum ama- NATO ile yapılan uluslararası anlaşma, Meclisimizin onayladığı uluslararası anlaşma zaten söylüyor “Her türlü vergi muafiyeti için gerekli adımlar atılır.” diye fakat bugüne kadar atılmamış, bugün atılıyor. Burada birinci husus bu.

İkinci husus: Bizim bu yurt dışına çıkışlarda aldığımız bir harç var. O Maliyeye gelmiyor. Yani Maliyeye gelseydi ben de gerçekten bunu…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Nereye gidiyor?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – TOKİ’ye gidiyor. Tamamen bu TOKİ için alınan bir pay. Geçmişte yasa yapılırken bu yönde…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ama haram para.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Değerli arkadaşlar, bu yönde yapılmış bir düzenlemedir. Yani birçok şeyi Maliyeden biliyorsunuz ama bu para Maliyeye gelmediği gibi buna ilişkin düzenlemede de bizim herhangi bir tasarrufumuz olamaz. Ama bu yönde TOKİ bir adım atarsa biz engel olmayız.

Sayın Ayhan’ın bütçeye ilişkin bir sorusu var.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, yılın ilk beş ayını geride bıraktık. Global belirsizlikler hakikaten ciddi bir şekilde artmış durumda yani arttığı bir dönemdeyiz. Dikkatli olmamız lazım. Küresel krizin etkileri devam ediyor. Bakın, açık ve net olarak söylüyorum, Avrupa Birliği kaynaklı çok ciddi sıkıntılar var. Bakın, nisan ayı rakamlarını, dış ticaret rakamlarını bugün açıkladı. Avrupa Birliğine ihracatımız yıllık olarak yüzde 18 aşağıda. Türkiye çok büyük şoklarla karşı karşıya. Yani bir yandan, Avrupa Birliği bizim en büyük ticaret pazarımız, Avrupa Birliğindeki kriz bizim için büyük bir şoktur; o nedenle dikkatli olmak zorundayız her konuda yani bütçeyle ilgili tasarruflarda, vergilerle ilgili olsun, ücretlerle ilgili olsun. Burada bizim bir hassasiyetimiz varsa bir bildiğimiz  de var yani burada biz gerçekten dikkatli götürmeye çalışıyoruz, bu konularda dikkatli olmaya çalışıyoruz. Ben kendim söyledim “Bütçe performansı bu sene iyi değil.” diye. Yani bu konuda benim bu söylediğime rağmen… Tabii ki Türkiye’yi bir yumuşak iniş sürecine sokmuş durumdayız. Bu süreç devam ediyor. “Yumuşak iniş” demek: Bir yandan cari açığın aşağı çekilmesi; bir yandan büyümenin daha makul düzeylere, özellikle iç talebin kontrol altına alınması; bir yandan enflasyonun tekrar tek hanelere düşürülmesi. Dolayısıyla, büyüme 2012 yılında nispeten daha yumuşak seyrediyor, daha düşük seyrediyor; zaten bunu öngördük, şu anda da o çerçevede gidiyor. Dünyada, belki de bütçeyi yaparken öngördüğümüzden daha büyük bir belirsizlikle karşı karşıya olduğumuz gerçeği de var. Neden? Avrupa’nın durumu ortada. Avrupa’nın iç talebindeki zayıflık;

1) Buraya fon akışını etkiliyor

2) Ülkemizin ihracatını etkiliyor.

Bunlar önemli konulardır, yarın turizmi bile etkileyebilir. Yani iktisadi faaliyetlerde hakikaten bir yavaşlama söz konusu. Bu yavaşlamanın tabii ki gelir etkisi söz konusu olacak. Yani olaya sadece ithalat üzerinden alınan vergiler boyutuyla bakmıyoruz, çok daha geniş bir şekilde bakıyoruz; o çerçevede götürmek lazım.

“Cari açık bu teşviklerle azaltılacak mı?” Ben Plan ve Bütçe Komisyonunda da açık ve net olarak söyledim. Cari açığı azaltmak için rekabet gücümüzü artırmamız lazım. Rekabet gücümüzü artırmak için uzun vadede eğitime, araştırma geliştirmeye, ülkemizin altyapısına yatırım yapmamız lazım; bunlar açık ve net, bunun kolaycı yolu yok. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmamız lazım; bu da açık ve net. Ha, teşviklerin amacı ne? Teşviklerin amacı… İlk defa hakikaten stratejik sektörler gündemde. Türkiye’de ağırlıklı olarak ithal edilen bir ürünü herhangi bir ilimizde üretirseniz beşinci bölge teşvikleri alırsınız yani rekabet gücü zayıf diye üretemediğimiz bazı ürünleri devletin verdiği birtakım güçlü desteklerle üretmeye, inşallah, başlayacağız. Tabii, başlangıçta, yatırım, aslında cari açığı artırır. Cari açık nedir? Tasarruf-yatırım açığıdır ama orta uzun vadede teşvikler cari açığı bu çerçevede azaltabilir. Ben, bunun da etkisinin olumlu olacağına inanıyorum.

“Tabii, ödemelerini aksatanlara ilişkin bir düzenleme söz konusu. Acaba, bu yapılan 6111 sonrası yeni bir düzenleme söz konusu olabilir mi?” Doğrusu, bir yandan bunları çok sık yapıyoruz diye eleştiriliyoruz bazen de arkadaşlarımız “Bir daha yapar mısınız?” diye soruyorlar. Maliye Bakanı olarak ben hep fikrimi söyledim. Kendi fikrim tabii şu: Mümkün olduğunca bu tür düzenlemelerden uzak durmak lazım. Niye? Çünkü vergiye uyumu bozuyor. Kamuoyunda, adalet anlamında bazı soru işaretleri uyandırıyor ama gel gelelim ki 1923’ten bu yana her iki buçuk yılda bir bu düzenlemeler yapılmış, Meclisimiz bu konuda bir takdir yetkisini kullanmış. Burada yapılan şey, şu veya bu sebeple taksitini aksatanlara bir fırsat daha vermektir. O çerçevede bakmak lazım.

Gençlik kampları konusunda değerli arkadaşımız şunu söyledi, hem Bakanımızın açıklamasını söyledi hem kendi değerlendirmesini söyledi. E, dolayısıyla, Bakanımız “Bu konuda kesinlik arz eden bir karar yok.” diyorsa, bunun üzerine benim ekleyebileceğim herhangi bir şey söz konusu değil.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Haremlik selamlığa geri mi dönüyoruz Sayın Bakan, anlamadık.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – İhlas Finansla ilgili olarak tabii ki vatandaşlarımızın mağdur olduğu doğrudur. Maalesef, zamanında Bankacılık Yasası kapsamında olmadığı için, devlet olarak bu konuda adımlar atılamamıştı ama sonradan, takdir edersiniz ki, bu yönde bir düzenleme yapılmıştır. Fakat bu düzenleme öncesi tabii ki bu sıkıntılar yaşandığı için, Maliye Bakanlığı olarak burada bizim yapabileceğimiz herhangi bir şey takdir edersiniz ki yoktur.

İşsizlik Fonu’nda birken para soruldu, önümde rakamlar var, hemen müsaade ederseniz söyleyeyim. Hatta, biraz detayları vereyim. Bugüne kadar İşsizlik Fonu’nda toplanan gelirleri açıklıyorum: Prim gelirleri 25 milyar lira, Hazine payı 8,3 milyar lira, diğer gelirler 814 milyar lira yani özetle yaklaşık olarak 34 milyar lira civarında bir gelir var. Ama bu İşsizlik Fonu’nun bir de faiz geliri var, faiz geliri de 40 milyar 500 milyon lira. Toplamda bugüne kadar İşsizlik Fonu’nun bütün gelirleri 74 milyar 614 milyon lira.

Şimdi, İşsizlik Fonu’nun giderlerine gelince: Cari giderler 245 milyon lira, sağlık sigortası 1 milyar 25 milyon lira, işsizlik ödeneği 4 milyar 871 milyon lira, kısa çalışma ödeneği 209 milyon lira, kurs gideri 1 milyar 247 milyon lira, GAP’a kanunlar çerçevesinde istihdam yaratmak üzere -yani bölgesel kalkınma projelerine- aktarılan miktar 10 milyar 659 milyon lira…

BAŞKAN – Sayın Bakanım, süreniz bitti efendim. Toparlar mısınız lütfen.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Müsaade ederseniz şunu bitirsem…

BAŞKAN – Buyurun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - …teşvik için 225 milyon lira, Ücret Garanti Fonu için 66 milyon lira. Özetle, bugüne kadar İşsizlik Fonu’ndan 18 milyar 547 milyon lira harcanmıştır.

Sayın Başkan, affınıza sığınarak…

BAŞKAN – Estağfurullah, buyurun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – 2/B’yle ilgili olarak, değerli arkadaşlar, eğer spesifik olarak bir sorun varsa -değerlerle ilişkili olarak- Maliye Bakanlığı olarak biz onları tekrar inceletmeye açığız. Bakın, açık ve net konuşuyorum, eğer spesifik bir… Ama genele ilişkin “Şu ilimizde sıkıntı var.” denildiği zaman ben müdahale edemem yani Antalya’nın… Ama elinizde spesifik bir konu varsa getirin, biz o konuyu tekrar çalıştıralım diyorum ama genel söylerseniz ben o konuda bir şey yapamam.

16 bin diş hekimi konusunda… Değerli arkadaşlar, sağlık harcamalarımız yaklaşık 9 milyardan bu sene bütün bu global bütçelemelere rağmen muhtemelen -yani muhtemelen diyorum- 45 milyar lirayı aşacak, muhtemelen belki 50 milyar lira civarına çıkacak. Çok ciddi bir sağlık harcaması söz konusu. Biz Maliye Bakanlığı olarak hakikaten bir yandan hizmet kalitesine tabii ki önem veriyoruz ama bir yandan da bu harcamaların makul düzeyde, kontrol altında gitmesinin de üzerinde çalışıyoruz. Bu da hepimiz için yapılan bir düzenleme.

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Birinci bölüm 1 ile 25’inci maddeleri kapsamaktadır.

Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili Pervin Buldan.

Sayın Buldan, buyurun.

Süreniz on dakika.

BDP GRUBU ADINA PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerinde grubum adına söz aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüştüğümüz kanun tasarısının bazı maddeleri Hükûmetin 5 Nisanda açıkladığı 4’üncü teşvik paketine dayalı olarak hazırlanmıştır.

Cumhuriyet tarihi boyunca birçok hükûmet tarafından büyüme, kalkınma ve sosyoekonomik eşitsizliği gidermeye dönük gerek merkezî planlama düzeyinde ve gerekse de özel sektörü teşvik edici düzeyde hamleler hep tekrarlanagelmiştir.

2007 yılında ayak sesleri duyulan ve 2008’de tırmanarak devam eden ABD’deki finans sektörü krizi ekonomilerini neoliberal ekonomi kurallarına göre yapılandıran, yapılandırmak zorunda kalan özellikle gelişmekte olan ülkelerde bir reel sektör krizine dönüşmüş, iç ve dış talep düşüşlerinden kaynaklı bir ekonomik durgunluk ve onu takip eden çöküşlerle karşı karşıya kalınmıştır.

Türkiye de bu krizden nasibini en üst düzeyde almış, iç ve dış talep daralmış, üretim ve ihracatta büyük oranlı düşüşler yaşanmış, yatırım malları ithalatı gerilemiş ve ekonomi ciddi boyutta daralmıştır. Bu ekonomik krizden en büyük payı çalışan emekçi halkımız almış ve işsizlik rekor seviyelere çıkmıştır.

Krizin ayak seslerinin duyulmaya başlandığı dönemde dünyada bir çok ülke farklı ekonomik tedbirleri gündemlerine alırken, Hükûmet ise “krizin teğet geçeceği” gibi söylemlerle yetinip hiçbir sonuç alıcı somut adıma yönelmemiştir ancak kriz kendisini daha da yoğun hissettirince birtakım küçük çaplı teşvikleri gündemine almıştır. Bunlardan beklenen sonuç alınamamıştır. Hükûmet özellikle finans aktörlerinin ve büyük işveren çevrelerinin yoğun tepki ve talepleriyle karşılaşmıştır. İşte, gelinen bu süreçte Hükûmet, yeni teşvik paketi adı altında 81 kenti kapsayan ve sosyoekonomik kriterleri esas aldığını belirttiği bu paketi devreye koyacağını ilan etmiştir.

Hükûmet, bu teşvik paketiyle bölgeler arası gelişmişlik farkını ortadan kaldıracağı iddiası içindedir. Bu amaçla, ülke sosyoekonomik gelişmişliğe göre 6 bölgeye ayrılmış, 6’ncı bölgede bulunan illere yapılacak yatırımların daha avantajlı şekilde destekleneceği, gerçekleştirilecek yatırımların, sektör ayrımı yapılmaksızın, bölgesel desteklerden yararlanacaklarını, yatırımcıların sigorta primlerinin belirli sürelerce devlet tarafından karşılanacağı açıklanmıştır. Vergi indirimi desteği ve vergi muafiyetinin de sağlanacağı, ayrıca yatırımlara finansman desteği de sağlanacağı belirtilmiştir.

Sadece teşviklerle bölgeler arası gelişmişlik farkı ortadan kaldırılamaz. Bölgesel eşitsizliğe yönelik en sonuç alıcı çözüm, kâr amacı gütmeyen kamu yatırımcılığıdır. Hükûmetin, 1980’den bu yana uygulanan özel sektörün yatırım yapmasını sağlayacak politikalar yerine kamu yatırımını bir ekonomik politika olarak uygulaması gerekmektedir. Söz konusu az gelişmiş bölgelere yönelik tarım, turizm ve imalat sektörlerinde devlet yatırımlarının gerçekleşmesi bölgesel farklılıkları giderecek politikalardır.

Yine söz konusu yasa tasarısında, yerel dinamiklerin planlama ve uygulama sürecine katılmasını sağlayacak düzenlemeler de yer almamıştır. Yerel dinamiklerin bertaraf edildiği bir planlamanın işe yaramayacağı düşüncesindeyiz.

Değerli milletvekilleri, özelleştirme uygulamaları ile bölgesel eşitsizliği derinleştirici adımlar atan, kamu fabrikalarının kapanmasına, arazi fiyatı değerine satılmasına göz yuman anlayış, şimdi bölgesel eşitsizlikle mücadeleyi bir teşvik ve yağma sistemine indirgemiş durumdadır. Hükûmetin asıl amacı, kamu kaynaklarını sermaye kesimlerine aktarmak, emeği bu kesimlere peşkeş çekmektir. Bu teşvik paketi, tamamen TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB gibi işveren ve sermaye temsilcilerinin talep ve önerileri sonucu oluşturulmuş ve şekillendirilmiştir.

Bununla birlikte, Hükûmet sermayeyi kollamak adına işçilerin sendikalaşma hakkını ortadan kaldırmayı amaçlayan başka bir düzenlemeyi de gündemine getirmektedir. Mevcut sendikaların yetkisiz kalmasına, işçilerin kimi sektörlerde toplu sözleşme yapacak sendika bulamamasına neden olacak olan Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı Meclise sunulmuştur. Hükûmet, hem kamu kaynaklarını sermayeye sonuna kadar açmakta hem de işçilerin pastadan pay almasının yegâne unsuru olan sendikalaşma hakkını engellemeye çalışmaktadır.

Bölgesel teşvik dedikleri, asgari ücret üzerinden hesaplanan sigorta primi, işçi hissesi desteği ile gelir vergisi stopaj desteği yani sermayenin bu paylarının kamu tarafından karşılanmasıdır. Bu yaklaşım çok açık bir biçimde asgari ücreti bölgede tavan ücret hâline getirme girişimidir. Bugün itibarıyla asgari ücret net 701 lira yani açlık sınırının bile altındadır. İşçinin bu ücret ile yaşamasına mahkûm edilmesi anlamına gelen bu düzenleme insan haklarına da aykırıdır.

Dün hava yolu işçilerine grev yasağı getiren yasa ne yazık ki kabul edildi. İşçinin tek mücadele aracı olan grev hakkı elinden alındı. Sermayenin sınırsız sömürü alanı hâline getirilmek istenen ülkemizde sermayeye teşvik, emekçiye baskı ve yasaklar getiren bu yasanın tarafımızdan kabul edilmesi mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, ekonomideki temel sorunlardan birinin cari açık olduğunu, mücadele için yeni ve makro bir teşvik sistemi gerektiğini sürekli ifade ettik. Görüyoruz ki açıklanan teşvik sisteminin başlıca hedefi de bu eksende şekillenmiş. Cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek olan ara malı ve ürünlerin üretiminin artırılması amacı dışında, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi, destek unsurlarının etkinliğinin artırılması, kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesi ve teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve orta yüksek teknoloji içeren yatırımların desteklenmesi de sistemin hedefleri.

Başbakan bölge girişimcilerinin bölgeye yatırım yapmalarını çok önemsiyor. Kendi memleketlerine, kendi baba, ana yurtlarına yatırım yapmalarını tekrar hatırlatıyor ve "Ülkenin bir tarafı yoksulluk içindeyken diğer tarafı kalkınamaz. Bir yanda sorun varken diğer yanda tam anlamıyla huzur sağlanamaz.” diyor.

İşsizlik sorununu bitirmek sadece iş adamlarının görevi değildir. Hükûmetin 30 yıldır süren savaşı sona erdirerek kalıcı barışı sağlayıp, bölge halkına güvenli, yaşanır bir ortam sağlaması şart. Devlet bölge halkına ve yatırımcılara barışı ve huzuru sağlamazsa çıkarılacak hiçbir teşvik sistemi sonuç alamaz. Yatırımcıların, çatışma ortamının devam ettiği bölgede, teşvikin derecesi ne olursa olsun, kendi memleketleri dahi olsa yatırımlarını aktarmaya niyetleri olmayacağını düşünüyor, bu kanun tasarısında olumsuz oy kullanacağımızı beyan ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Buldan.

Gruplar adına ikinci konuşmacı, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.

Sayın Günal, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, önemli bir konu görüşüyoruz ama yine, konuşulduğu kadar doyurucu ve yeterli düzeyde önlemler içermeyen başka bir paket konuşuyoruz. Sürekli olarak değişik torbalarla, paketlerle, böyle yamalarla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Evet, olumlu boyutu olan, olumlu tarafları olan teklifler, tasarılar hepsi burada iç içe girmiş durumda, ama baktığımız zaman, temel amacında, değerli arkadaşlarım, yatırımların teşviki için üretim, istihdam ve ihracat süreçlerini birlikte ele alan bir tasarı. “Ortak bir yaklaşım” diyor; öbür taraftan bakıyoruz, Sayın Bakan “İstihdam kısmını biz ayrı çalışıyoruz. Ekonomi Bakanımız başladı, diğerleri çalışıyor.” diyor.

Diğer taraftan, bazı vergiye ilişkin istisnalar, destekler, yatırım teşvikleri var, ama genel gerekçede söylediğimiz, cari açığın azaltılması için de amaçlarla ilgili kısma bakıyoruz, kamuoyuna açıklanana bakıyoruz, henüz bu yasa tasarısının dışında somut olarak bize açıklanan şeyler yok, sadece bakanların ve Sayın Başbakanın açıklamaları var. İnşallah uygulamasında bazı eksiklikler giderilir. Bizim Ekonomi Bakanımız bu yeni tedarik sistemini ta Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşurken bize söylemişti. Hâlâ bekliyoruz ki ayrıntıları gelsin diye, hâlâ görmedik. Burada da laf olarak geçmiş, güzel çünkü, yani GİTES çerçevesinde cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek ara malları ürünlerinin üretimine yönelik stratejik yatırımların… Çok güzel, ben çünkü beş senedir size bunları söylüyorum, ama somut olarak bakıyoruz, buna yönelik ne var? Hâlâ ortada bir şey yok. Bazı sektörler aşağıya doğru yazılmış.

Şimdi, değerli arkadaşlar, burada birtakım çalışmalar yapılıyor. Yani “Tasarruf açığımız var” deniyor, yukarıda bireysel emeklilikle ilgili, buna ilişkin bir şey geldi. İşte öbür taraftan başka bir kanun teklifi, finansal sistemle ayrı bir kanun tasarısı, bir kafa karışıklığı var. Yani o geliyor, bu geliyor, tekrar yirmi tane geliyor, on tane geliyor. Dün söyledim, ya Bakanlar Kurulunda hani Ekonomik Koordinasyon Kurulu var, hani Bakanlar Kurulu var, Yüksek Planlama Kurulu var. Ya lütfen, bunları, oturun hepsini bir yere koyun, birine bir imza, birine bir teklif, birine bir tasarı diye yapmayın Sayın Bakan. Ya siz ekonominin değişik boyutunda bulundunuz yani ekonomiden de  sorumlu oldunuz, şimdi maliyeden sorumlusunuz yani Bakanlar Kurulunda bakanlar arası bir çatışma mı var? Çıkmıyor mu karar? Ben bunu anlayamıyorum. Eskilerin tabiriyle efradını cami ağyarını mâni, şöyle gelin ekonomiyle ilgili yapılması gereken ne varsa, çağırın bizi de, oturalım önerilerimizi koyalım, komisyona getirin, orada da alt komisyonda pişirelim, ne gerekiyorsa bir an önce yapalım. Günlük kısır çekişmelerle vakit geçirmeyelim.

“Teşvik sistemi” diyoruz. Sayın Bakana söyledik sadece işte “SEGE-61, efendim şunlar var, bu bölgeye bunlar girdi.” diyor. Peki o kriterleri nasıl uyguladınız? O illeri seçerken neye göre seçtiniz? Bunların bir ağırlığı falan yok mu? Bunlar bize hâlâ gelmiyor, devlet sırrı gibi. O zaman biz bunu söylemek durumundayız, bunun eksiklerini sizlere söylemek durumundayız ki doğru yapalım.

Bakın -hep söylediğimiz bir şey- Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz her yerde “Sektörel teşvik politikası uygulayın.” dedik. Ben arkadaşlarıma söylüyorum… “Efendim, stratejik yatırımlar var.” diyorlar. İyi güzel de stratejik yatırımda bir sürü şart koymuşsun. Birinde “500 milyondan yukarı olsun ben sana o zaman veririm.” diyorsun, örneğin KDV iadesini. Komisyona getiriyorsun okul harcamaları koymuşsun “Vallahi bizde 500’ün üzerinde yok, bunu 100 milyona düşürelim.” Yahu, kamu ortaklığı -özel ortaklığını yaparken kirala-devreti yaparken “100 milyonun üstünde yatırım çıkmaz.” diyorsun, sonra dönüyorsun “500 milyonun üstüne vereceğim.” diyorsun. Hangisi doğru? Yani bunda bir terslik var, o zaman bir ölçek sorunu var, anlatmaya çalıştığım bu. Bunların koordine içerisinde yapılması lazım.

Arkadaşlara söyledim, bu çok güzel yani yukarıdan aşağıya okuduğumuz zaman uygulanırsa içinde güzel maddeler var. Peki, ne çıkacak? Şimdi bakıyoruz buradaki maddeler bu söylenenleri karşılamıyor. Yani -inşallah- Bakanlar Kurulu kararında bu söylediklerimizi not alırsınız da oradan çıkacak karara hiç olmazsa bazı spesifik önlemleri koyarsınız diye söylüyorum.

Değerli arkadaşlar, bu şekliyle teşvik sistemi olmaz. Bakın söylüyorum yani “dar bölgeli sektörel teşvik” dedik. Stratejik yatırımın dışında başka bir model geliştirmek zorundasınız, o sadece belli yatırımlar için. Defalarca söyledim Antalya’yı  birinci bölgeye koymanız başka bir şey. Manavgat’ı, Alanya’yı, Gündoğmuş ve Akseki’yi aynı kategoriye koyamazsın. Olmaz bu, sonuç vermez yani farklı bir şey. Gündoğmuş’ta adamın arıcılıktan veya -affedersin- hayvancılıktan başka yapacağı bir şey yok ama dönüyorsunuz, Kumluca’da, Finike’de tarım var, narenciye var; dönüyorsunuz, Manavgat’ta, Side’de, Alanya’da turizm hizmet sektörü var. Siz bunu sektörel olarak da dar bölge olarak yapmazsanız beklediğiniz sonucu alamazsınız değerli arkadaşlar.

Bizim bölgemizi ilgilendiren -aşağıda baktım- stratejik yatırımlarla ilgili açıklamanın en sonunda “Bakanlar Kuruluyla belirlenen kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde yapılacak turizm yatırımları” diyor. Şimdi, peki, o bölgenin dışında kalanlar ne olacak? Antalya’nın tamamında değişik turizm türleri var değerli arkadaşlar. Yani Bakanlar Kurulu kararıyla, turizm yatırımı, orası gelişim bölgesi değilse, koruma alanı olmadıysa ne olacak? Örneğin yayla turizmi yapan birisi 500 milyonu da yapamayacağına göre, burada da 50 milyonluk diğer şeyler, işte bir sürü seçenekler var, bunların hiçbirisinden yararlanamayacak. Ya, teşvik etmeniz gereken sizin 500 milyonun üstündeki mi? Nasıl artıracaksınız? Yani 1 milyon, 2 milyon, 3 milyonluk işletme kuran insanlar var. Bunları niye teşvik etmiyorsunuz? Nasıl yapacağız o zaman? Böyle bir teşvik sistemi çalışmaz. Onu anlatmaya çalışıyorum.

Bakın, girdi tedarik sisteminde söylediklerinizi biz destekledik. Milliyetçi Hareket Partisinin Üreten Ekonomi Programı’nda ve seçim beyannamesinde sektörel teşviki söyledik. Yüksek katma değerli, bu belirlenmiş olan… Devlet Planlama Teşkilatı -rahmetli Müsteşarlığımız- şimdi Sayın Kalkınma Bakanımızın temsil ettiği kurumda zaten belli çalışmalar yapılıyor dedim. Onları dikkate alırsanız biz de eksiklerinizi tamamlarız ve hep beraber bu kurul kararlarını alıp uygulamaya geçersiniz bir an önce, biz de destek oluruz ama bu eksiklikler varken olmaz.

Şimdi, bakıyorum, turizmle ilgiliyi okudum Sayın Bakanım. Sene 2012, beş yıldır komisyonda, eski üye olan arkadaşlarım biliyorlar, her Turizm Bakanlığı bütçesinde söylüyorum, 2007-2012 Turizm Eylem Planı ve Strateji Belgesi var, turizm çerçeve kanunu çıkacak, 1’inci madde, hâlâ yok. Siz neyle uğraşıyorsunuz? Oradan teklif, buradan tasarı, onu alalım, bunu verelim, anayasa yapalım, iç tüzük yapalım, sabaha kadar kavga edelim, 4+4+4’ü çıkaralım. Ee, peki, kaç para harcayacaksınız o okullar için? E, memura gelince 4+4’te kalıyor, 4+4’ün ikinci boyutu yok Bakın, eğitime gelince 4+4+4, memura gelince 4+4, kaldı. Yani şimdi, peki o arada oraya verdiğiniz parayı, gelip o okulların yeniden yapılanmasına vereceğiniz paranın, 5+3 olsa da dershaneleri bölmesek, gene sekiz yıl orası olsa, şimdi memura yarısını verseniz maaşını artırıyor mu? Artırıyor. Siz ne yapıyorsunuz? Yani… Hayır işte oradan vereceğiniz para… Bakın ne kadar okul yapımı gerektiğini… 20 küsur milyar, 30 milyarlık bir maliyetten bahsediyorsunuz. Yeniden okul, öğretmen açığı var, beşinci sınıftan boşa çıkacak sınıf öğretmenleri sorunu var, derslik sorunu var, hepsi var. Bunun acelesi var mı? Yok. Peki niye benim turizm çerçeve yasam çıkmıyor da bir hafta boyunca kavga dövüş burada onunla uğraşıyorsunuz? Tamam o da olsun ama bu kadar dayatmanın, şey yapmanın bir anlamı var mı? Bakın 2007-2012 Sayın Bakanım, siz Bakanlar Kurulu üyesisiniz. Şöyle oluyor… Sizin yaptığınız teşvik hiçbir işe yaramayacak. Niye? Söyleyeyim. Turizm çerçeve yasası yok. Seyahat acenteleri bir yerde, otelciler bir yerde, operatörler bir yerde, hepsi farklı yerde, rehberler bir yerde. O zaman ne oluyor? Zatıaliniz yurt dışına çok çıkıp geliyorsunuz. Avrupa’da bir otelde bir gece kaldığınız fiyata bir hafta insanlar Antalya’da tatil yapıyor her şey dahil. Senin çıkardığın şey… Ne yapayım ben teşviki yani benim turizm çerçeve kanunum yok. Bu sadece Hükûmetin kendi arasındaki koordinasyon eksikliğinden kaynaklanıyor. Beş yıldır çıkmaz mı? Bakın 2007-2012 Eylem Planı diyor, 1’inci madde turizm çerçeve yasası, yok. Eksik olsun, nasıl çıkarsa çıksın razıyız. Lütfen bunları gündeme getirin. Sanal siyasi çekişmelerden uzaklaşarak ülkenin gündemindeki sorunları bir an önce çözelim. Bunun eksikleri çok. Bu kanunda eksik çok ama inşallah bir aşama olur. İçinde  karşı çıktığımız noktalar da var. Amacı itibarıyla doğru ama gerekli ve yeterli tedbirleri içermiyor. Gerekli olanlar olmakla beraber hepsi maalesef yeterli değil. Biz MHP olarak her zaman yapıcı, yol gösterici, uzlaşmacı muhalefet anlayışından yanayız. Milletimizin çıkarı için gelecek kanunları destekliyoruz. Eksikliklerin de bir an önce giderilip Bakanlar Kurulu kararıyla en azından bu eksikliklerin tamamlanmasını bekliyoruz.

Saygılar sunarım.  (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Günal.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Rahmi Aşkın Türeli. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın görüşülmesi sırasında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimi belirtmek için söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, konuşmama başlamadan önce, çok gündemde de olan ve hep de tartıştığımız, benden önce arkadaşlarımın da dile getirdiği memur maaş artış hızlarıyla ilgili ben de görüşlerimi belirtmek istiyorum. Hazır Sayın Bakanımız da burada, o konuda da kendisinden bir cevap vermesini istirham ediyorum.

Şimdi, tabii, Hükûmet biliyorsunuz 3,5+3,5 önerdi, ondan sonra da Hakem Kurulunda 4+4 oldu. Sayın Bakan hem Plan ve Bütçe Komisyon görüşmeleri sırasındaki toplantılarda hem de basında kamuoyuna verdiği demeçlerde dedi ki: “Personel giderlerinin bütçe giderleri içindeki payı yüzde 18’den yüzde 28’e yükseldi.” Değil mi Sayın Bakan? Yani bir 10 puanlık yükselişten bahsediliyor. Yani aslında personel giderlerinin söylendiği gibi enflasyonun gerisinde kalmadığını ve bütçe içinde göreli payının da arttığını söyledi, doğru. Tam rakamı da vereyim ben: 18,4’tü, sonra yüzde 27,2’ye çıktı. Ancak, Sayın Bakan, buna diğer başka göstergeleri de dâhil ederek bakmak gerekiyor. Buradaki sıkıntı şudur: Bütçe giderlerinin millî gelir içindeki payı azalmıştır. Bu da büyük ölçüde faiz giderlerindeki azalıştan ve yatırım harcamalarındaki azalmadan kaynaklanmıştır. Yani matematiksel anlamda bir bölme işlemini düşünün: Pay aynıdır ama payda değişirse, payda küçülürse ne olur? Oradaki oran daha yüksek gözükür. O yüzden doğru olan yaklaşım, aslında, personel giderlerine, faiz dışı bütçe giderleriyle kıyaslayarak öyle bir oran açısından bakmaktır. Öyle baktığımız zaman da şunu görüyoruz: 2002 yılı içindeki pay yüzde 32,3’müş, 2011 yılında da yüzde 32 kalmış yani bir artış yok.

Tabii, aslında personel harcamalarının artması da gerekir. Çünkü normalde personel giderlerini, personel harcamalarını belirleyen iki tane unsur vardır değerli arkadaşlar: Birisi maaş, ücretler, özlük hakları, onlardaki artıştır; diğeri de personel sayısındaki net artıştır. Böyle baktığımız zaman, Türkiye'nin nüfusunun arttığını düşündüğümüz zaman ve kamu hizmetlerinin de belli bir nicelik ve nitelikte verilmesini düşündüğümüz zaman, söz konusu yaptığımız zaman -ki, bu sizin de, sizlerin de sık sık AKP Hükûmeti olarak dile getirdiğiniz bir husustur- aslında normalde personel giderlerinin artması beklenirdi ama ne yazık ki bir artış yoktur.

Bunu isterseniz bir örnekle vereyim ekranları başındaki izleyicilerimize de anlatmak açısından: Şöyle düşünelim, diyelim ki 4 kişilik bir aile, iki ekmek alıyorlar her gün eve, hepsinin de payına yarım ekmek düşüyor. Bölelim, 4 kişilik ailede ne düşüyor paya? Yüzde 25. Sonra 4 kişilik aileden birisi ayrılsın, 3 kişi kalsın, okumaya gitsin örneğin ailenin çocuğu, 3 kişi kalsınlar. Bu sefer artık iki yerine bir buçuk alsınlar, gene hepsinin payı aynı, gene yarım ekmek yiyorlar ama ne oldu? Oran yüzde 33’e yükseldi. Sizin söylediğiniz de işte aynen budur. Yani, paydanın azalmasına dayalı olarak personel giderleri artmış gibi gözükmektedir, aslında artmamaktadır.

Şimdi, tabii bu torba yasa birçok hüküm içeriyor burada; gelirler vergisi, kurumlar vergisi, KDV, ÖTV, onlarla ilgili değişikler var. Yani, ne getiriyor ekonomik maliyet açısından? Buna ilişkin bize Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında bir ekonomik maliyetlendirme, bir tahminî maliyet bedeline ilişkin belli rakamlar sunuldu ama sizlerin de çok iyi bildiği gibi alınan önlemlerin çoğunun ne getirip ne götüreceği konusunda net bir hesaplama yapılmamış tabii. Oysa, bunu daha önce de değişik zamanlarda söyledik, önümüze gelen, yüce Meclisin önüne gelen tasarıların ne getirip ne götürdüğünün, özellikle bütçe açısından -ki, hepimiz bütçenin göstergelerini, performansını çok yakından takip ediyoruz- ne getirip ne götürdüğünün çok ayrıntılı bilinmesine ihtiyaç var. Bunun için de -5018 sayılı Yasa da söylemiş zaten- düzenleyici yetki analizi, bunlar yapılırsa, önümüze ayrıntılı getirilirse biz de bu konuda görüşlerimizi daha net biçimde açıklarız.

Buradan, izin verirseniz, bu teşvik sistemine bir geçeyim çünkü aslında zaten önümüze gelmiş olan, bu vergi kanunlarında değişiklik yapan kanun tasarısında da zaten büyük ölçüde bu teşvik sisteminin bir parçası olarak ortaya konma ve sunulma var. Bu açıdan da bu teşvik sistemi nasıl, gerçekten başarılı bir teşvik sistemi mi, ona ilişkin düşüncelerimi belirteyim.

Değerli arkadaşlar, bu, AKP’nin iktidar döneminde çıkardığı 4’üncü teşvik paketi. İlk 2 pakette Türkiye'nin bütününü kapsayan bir teşvik sistemi yoktu, belli sayıda il vardı ama 3’üncü ve 4’üncü yani 2009 ve şimdi, işte, 2012’de gündeme girecek olan teşvik yasasında ise bütün Türkiye kapsandı yani 81 ilin hepsi alındı, bu kapsam içinde söz konusu edildi. 

Tabii, neydi amaç? Yatırımların artmasıydı. Yatırımların artması açısından bakalım olaya. Performans yüksek mi? Ne yazık ki AKP döneminde çok yüksek bir yatırım performansı göremiyoruz. Burada hem kamu sabit sermaye yatırımlarının millî gelir içindeki payında ciddi bir azalma var. Yani 2002 yılında kamu -yalnız merkezî yönetim bütçesi değil tüm kamuyu kapsıyoruz doğal olarak- sabit sermaye yatırımlarının millî gelir içindeki payı yüzde 4,9’muş; 2011 yılı gerçekleşme tahmini yüzde 4,5. Özel sektörde de doğal olarak 2001 krizi sonrası olduğu için belli bir yükselme var ama öyle söylendiği kadar yüksek bir performans gözükmüyor.

Diğer arkadaşlarımız da belirttiler. Bu teşvik sistemi neye dayanıyor, neye göre illeri gruplandırdınız? İşte, burada da söylenen şu, deniyor ki: “İllerin millî gelirden aldıkları pay ülke içindeki ve Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi.” Değerli arkadaşlar, Türkiye İstatistik Kurumu en son 2001 yılında iller itibarıyla millî geliri hesapladı, ondan sonra hesaplamadı. Bir kere, çok önemli bir göstergedir bu. Nerede? Buna ilişkin bir şey yok. Olmadığı zaman bunu nasıl hesapladığınızı gerçekten merak ediyorum.

Diğer taraftan Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlandı. Ne yazık ki defalarca talep etmemize rağmen, Komisyon toplantılarında ve daha öncesinde gelen kanunlarda da istememize rağmen henüz önümüze getirilmiş değil. Bu yüzden de bu illerde neye göre böyle bir gruplandırma yapıldı, bunu bilme imkânından yoksunuz çünkü bu önemli. Hepimiz de, milletvekilleri de kendi illerinin neden belli bir bölgeye alındığını doğrusu anlayabilmiş değiller, sık sık da kendi aramızda bu konuyu konuşuyoruz.

Diğer taraftan, başka bir konu da, bir teşvik sisteminde, değerli arkadaşlar, ulaşmak istediğiniz bir amaç olmalı ve ona ilişkin olarak teşvik sistemi onun bir alt amacı aynı zamanda bir araçlar demeti olarak çalışmalı ve dünyanın hemen hemen her tarafında baktığınızda temel olarak sektörel perspektif esas olmalı. Oysa ne yazık ki bizim teşvik sisteminde sektörel değil, bölgesel perspektif ön planda. Bu bölgesel boyutlar, bölgesel ayrım olmasın anlamında söylemiyoruz, elbette olacak, ama temel anlamda sektörel perspektifi olan ama bölgesel boyutları olan bir yaklaşım olmak zorundadır.

Geçmişte de böyleydi değerli arkadaşlar, kalkınmada öncelikli yöreler vardı biliyorsunuz, Türkiye'nin belli birtakım yöreleri bu kalkınmada öncelikli yörelerdi, orada da belli açılardan destekleniyordu. Elbette, bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesini sağlamaya çalışmak bizim için önemli olacak, elbette az gelişmiş bölgelerin daha çok gelişmesini sağlayacağız ama bütün Türkiye'yi, 81 ili 6 tane bölgeye bölerek bunu yapmak mümkün değil.

Diğer taraftan, bölgesel boyutları olacak, ama il bazında değil, ilçe bazında olması gerekiyor. Yani Düzey 2, NUTS 2 önemli bir kriterdir çünkü biz biliyoruz ki illerin ilçeleri arasında -en gelişmiş illerimizde bile bu geçerlidir- çok büyük bir gelişmişlik farkı vardır.

Tabii, az gelişmiş bölgelere yatırım götürmek için yalnızca yatırımları teşvik etmek yetmez değerli arkadaşlar, devlet bizzat oralara gitmeli, oralarda yatırım ve üretim yapmalıdır. O bölgelerde hangi alanlar bölgenin temel iktisadi faaliyet alanını oluşturuyorsa, ona ilişkin olarak oralara gitmek ve orada bizzat devletin yatırım yapmasını sağlamak gerekiyor. Teşvik önemli tabii, elbette, teşviki verelim, özel sektör de gitsin. Ama ya gitmezse ne olacak?

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin elli, altmış yıllık bir teşvik macerası var. Gitmiyor işte, bölgesel gelişmişlik farkları devam ediyor. Ee, o zaman yapmanız gereken devleti bizzat bir ekonomik aktör olarak işin içine sokmaktır.

Son olarak -çok az zamanım kaldı- tabii, değişik hedefleri var teşvik sisteminin, bir tanesi cari açığın azaltılması. Ne yazık ki cari açığın azaltılmasına bu teşvik sistemi yaramaz, hatta kısa vadede yatırımları artırarak Türkiye'de tasarruf açığını artırır. Bildiğiniz gibi bir yatırımlar var, bir de yurt içi tasarruflar. Yani sizin yatırımları artırdığınız bir yapının içinde nasıl bir sonuç ortaya çıkar? Yatırımlar artar, böylece Türkiye'nin tasarrufları azalır.

Bir de tabii, cari açığı azaltmak yalnızca dışarıdan ithal ettiğimiz ara malları Türkiye'de üretmek üzerine olmamalı. Bu nasıl olacak, bunu belli koruma tedbirleriyle destekleyecek misiniz, bütün onlar üzerine de sağlıklı bir perspektif oluşturmak gerekiyor.

Teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Türeli.

Şimdi, birinci bölüm üzerinde şahısları adına Manisa Milletvekili Sayın Uğur Aydemir.

Sayın Aydemir, buyurun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayısıyla görüşmekte olduğumuz Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’yla ilgili şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yatırımlar üretimin, istihdamın ve ekonomik büyümenin en önemli kaynağını oluşturmaktadır. Hükûmetimiz döneminde yatırımlara yönelik önemli teşvikler getirilmiş olup başarıyla uygulanmaktadır. İstikrarlı büyüme sürecinin devam ettirilmesi için ekonomik kalkınmanın hızlandırılması, yatırımların, üretimin ve istihdamın artırılması gerekmektedir.

Bu çerçevede, yatırım teşviklerinin kapsam ve etkinliğini artırmaya yönelik önemli düzenlemeleri içinde barındıran bu tasarı büyük önem taşımaktadır.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, öngördüğümüz bu tasarı yatırımcımızı oldukça mutlu edecek, cesaretlendirecek ve kendilerine büyük ivme kazandıracaktır. Yatırımcılara yatırımın yapılışı esnasında destek verilmesi amaçlanmakta, yatırımlar daha cazip hâle getirilmektedir.

Diğer yandan, istatistiki bölge birimleri sınıflandırmasına göre SGK işveren payının bir kısmı, altıncı bölgede yer alan illerde ise tamamı devletçe karşılanacaktır. Bu uygulamayla kayıtlı istihdam artacak, kayıt dışıyla mücadelede büyük mesafe katedilecektir.

Kıymetli milletvekilleri, bu tasarımız esnaf ve sanatkârların vergilendirilmesine yönelik birtakım kolaylıklar sağlamakta, bunlardan muafiyet şartlarını taşıyanlara esnaf vergi muafiyeti belgesi alma imkânı getirmektedir.

Teknolojik gelişmeler ve küreselleşmenin olumsuz etkileri nedeniyle kaybolmaya yüz tutan el dokuma işleri, bakır işlemeciliği, çini ve çömlek yapımı gibi geleneksel, kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyet gösteren esnaflar, iş yeri açsalar bile, vergi muafiyeti uygulaması kapsamına alınmaktadır.

Ayrıca, esnaf ve sanatkârların içinde bulunduğu koşullar itibarıyla kendilerine en uygun vergilendirme esaslarına tabi olmalarını sağlamak amacıyla, gerçek usulden basit usule geçebilmeleri imkânı da getirilmektedir.

Değerli milletvekilleri, iktidarımız döneminde ülkemiz, bir dünya markası olma yolunda çok ciddi mesafe katetmiş, dünya devletler muvazenesinde cazibe merkezi hâline gelmiş ve hak ettiği konuma ulaşma yolunda emin adımlarla ilerlenmektedir. Bu yolda bir dünya ve medeniyet başkenti olan İstanbul’umuzun finans merkezi hâline gelmesini ve yabancı fonların Türkiye’den yönetilmesini sağlayacak adımlar atılmıştır.

Değerli milletvekilleri, vatandaşımızın yüzünü güldürecek önemli bir husus ise mali af konusudur. 6111 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmak için süresinde başvuran vatandaşlarımız taksitlerini herhangi bir nedenle ödeyememişlerdir. Dolayısıyla, 6111 sayılı Kanun’la düzenlenen haklardan yararlanamamışlardır. Şimdi bu tasarıyla, bu haklardan yararlanamayan vatandaşlarımıza yeni bir hak tanınmıştır. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içerisinde borçlarını gecikme zamlarıyla birlikte öderlerse, tekrar 6111 sayılı Kanun’dan faydalanacaklardır.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla, hurdaya ayrılan araçlara teşvik sağlanmakta olup, yirmi iki yaş üzerindeki araçların hurdaya ayrılması da teşvik edilmektedir. Yirmi iki yaş ve üzeri taşıtların hurdaya ayrılması hâlinde taşıt sahipleri adına tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergilerinin yüzde 25’inin ödenmesi şartıyla kalan vergi aslı, gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve tescil plakasına kesilen idari para cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçilmesi öngörülmektedir. Böylelikle, vatandaşımız, fiilen hurdaya çıktığı hâlde borçları nedeniyle üzerlerinde tutmak zorunda kaldıkları araçları ve bunların sürekli artan borçları yüklerinden kurtarılmaktadır ve bu araçların bertaraf edilmesiyle çevre kirliliğinin önlenmesi konusunda da ciddi adımlar atılmaktadır.

Bu tasarının milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aydemir.

Şahısları adına ikinci konuşmacı Bitlis Milletvekili Sayın Vedat Demiröz.

Sayın Demiröz, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kanun Plan ve Bütçe Komisyonundan geçerken AK PARTİ’li değerli milletvekillerinin ve diğer muhalefet partisinden milletvekili arkadaşlarımızın çok yakın desteklerini ve katkılarını gördük; huzurlarınızda hepsine teşekkür ediyorum.

Teşvik yasasıyla ilgili arkadaşlarımız çok detaylı bilgiler verdiler. Gerçekten, ekonomik istikrar, büyüme, istihdamın gelişmesi için teşvik yasası çok önemli. Ama bu teşvik yasası belki de cumhuriyet döneminin en kapsamlı teşvik yasası. Gerçekten, ülkemize yararlı olacağı kanaatindeyim.

Sayın grup üyelerimiz ve diğer partili arkadaşlarımız bu konuya değindiler, ben sadece kanunun içerisindeki bazı maddeler üzerinde görüşlerimi aktarmak istiyorum. 6111 sayılı Yasa, 5 milyon 250 bin mükellefi kapsadı ve bir barıştı gerçekten, aşağı yukarı 40 milyar liralık bir taksitlendirme, yapılandırma söz konusu oldu ve bunun da şu ana kadar yüzde 40’ını, herhâlde 16-17 milyar lirasını tahsil ettik. Ama isteyerek veya istemeyerek taksitlerini atlayan veya cari dönemin vergi borçlarını ödeyemeyenler için böyle bir kolaylık getirildi. Dört ay içerisinde geçmiş borçlarını yasal faiziyle beraber ödeyenler için tekrar sistem içerisine alınması ve bu sistemden yararlanmalarına devam etmeleri planlandı. Gayet faydalı, yararlı ve kapsamlı bir madde; öncelikle bunu bütün kamuoyunu ilgilendirmesi açısından izah etmek istedim.

İkincisi de konut sektörüyle ilgili, konutlardaki KDV’yle ilgili madde. En çok tartışılan veya ekonomide dikkat çekilen madde bu. İnşaat sektörümüz ekonomimizin lokomotifi. Kalkınma yüzde 8-9’lardayken inşaatta, konutta inşaat sektörümüzün kalkınmadaki payının yüzde 19-20’lere vardığı dönemler oldu. Biz iktidar olarak, inşaat sektörüne herhangi bir şeyin engel teşkil etmesine, KDV’nin ona engel olmasına müsaade etmeyiz. Aslında, mevcut düzende bazı haksızlıklar vardı. Yani şunu söyleyeyim: Bitlis’ten gelen 12 nüfuslu bir aile, 100-150 milyon liraya Hadımköy’de bir daire alıyor, 200 metrekare bir daire -geniş daire lazım- ve bunun üzerinden 36 milyon lira KDV ödüyordu. Hadımköy’de arsa metrekaresi belki 300-400 lira. Aynı zamanda bir başkası, Bebek’te 100-150 metrekare net alanı olan bir daire alıyor, 1-2 milyon dolar veriyor, 1 milyon dolar olsun, yüzde 1 KDV ödüyordu; aynı rakam, benim Bitlis’ten gelen vatandaşımdan daha az bir KDV ödüyordu. Bu çok adil değildi. Geriye kalan kısmını ne yapıyorduk? Biz vatandaşlardan topladığımız KDV’lerle o yüzde 17’lik kısmı tekrar inşaat şirketlerine iade ediyorduk. Bu, çok haklı bir uygulama değildi. Biz ne diyoruz? “Vergide adalet.” Onun için, bu maddeye göre, belediye sokak sokak, cadde cadde rayiçleri tespit ediyor, arsa birim metrekare vergi değerlerini tespit ediyor. Biz, Bakanlar Kuruluna metrekarenin yanında, arsa birim vergi değeri ve konutların metrekare vergi değerlerlerini de yeni bir argüman olarak veriyoruz. Bakanlar Kurulu bunu nasıl değerlendirecek, önümüzde göreceğiz. Büyük ihtimalle, “Metrekaresi 5 bin liranın üstünde olan arsalarda, birinci sınıf inşaatlarda KDV yüzde 18.” denilecek. Yani, bu, sadece üç büyük şehri, belki diğer bazı yerleri de kapsayacak; genel olarak bir yük getirmeyecek, hakkaniyet sağlanacak. Ben, burada, inşaat sektörünün, ki Çin’den sonra dünyanın 2’nci büyük müteahhitlikte önde gelen bir sektörün Maliye tarafından veya devlet tarafından engelleneceğine inanmıyorum. Bu sektördeki arkadaşlarımızın bu konuda tereddütlerine hiçbir mahal yok. Kanun 1 Haziran 2012’den sonra ruhsat alanları kapsayacak, geriye dönük bir uygulama yok, kentsel dönüşüm alanlarında veya afet riski olan yerler kapsam dışında kalacak. Bunun dışında kamu kurum ve kuruluşlarının yapmış olduğu ihaleler, 1 Hazirana kadar olan ihaleler ve iş alanlar da gene kapsam dışında kalıyor, çok faydalı bir uygulama. Bence konut sektörünün de bu önünü kesmeyecek ve önünü açacak, hakkaniyet olacak.

Ben hepinize saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Demiröz.

Birinci bölüm üzerinde soru-cevap işlemi yapacağız.

Sisteme girmiş arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.

Sayın Akar... Yok.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle Maliye Bakanlığı olarak son iki yılda bugüne kadar ne kadar tahakkuk yapılmış ve bunun ne kadarı tahsil edilebilmiştir? Yaklaşık tahsilat oranının tahakkukun dörtte 1’inde kalması sizce nasıl değerlendirilebilir?

İki: Yeni teşvik sistemlerinde illerin bölgelere göre dağılımının adaletli ve objektif kriterlere göre yapıldığına katılıyor musunuz? Örneğin Aksaray 5’inci bölgeyken, Kütahya’nın 4’üncü bölgeye alınmasını içinize sindirebiliyor musunuz? Bu nasıl bir sistem?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.

Sayın Öz…

ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, bütçe dengesinin bozulacağından ve mali disiplinden bahsediyorsunuz sürekli. Türkiye, yüzde 8,5 oranında büyümeyle Çin’den sonra dünya 2’ncisi olan bir ülke. Aynı zamanda 2011 enflasyonunu da yüzde 10,5 civarında açıklıyorsunuz. Memura yüzde 3,5+4 oranında artış önermek sizce bu anlamda doğru mudur? Bilimsel hesaplarla memura gerçek önerilmesi gereken zam oranı bu mudur? Memuru toplu sözleşmeye aldınız şimdi, toplu görüşmeden toplu sözleşmeye çekildi, dolayısıyla bu toplu sözleşmeden kamu çalışanları bir şey kazanmış mıdır? Referandumda vermiş olduğunuz sözler havada kalmamış mıdır? Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öz.

Sayın Halaman… Yok.

Sayın Akçay…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu gayrimenkul yatırım ortaklıkları kurumlar vergisinden istisna ve dağıttıkları kârlar da gelir vergisinden istisnadır. Türkiye'de kaç gayrimenkul yatırım ortaklığı vardır? Bunun yirmi beş civarında olduğunu biliyoruz. Ve bunların bir yıl itibarıyla toplam vergi avantajı ne kadardır? Bu istisna diğer inşaat firmalarıyla bir haksız rekabet yaratmıyor mu? Gayrimenkul yatırım ortaklıklarına sağlanan vergi avantajının yıllık 500 milyon Türk lirası civarında olduğunu tahmin ediyoruz ve Sayın Bakan memur maaş zamlarının diğer mükelleflere vergi olarak yansıyacağını ifade etmişti. Bu sayıları yirmi beş olan gayrimenkul yatırım ortaklıklarına tanınan bu vergi avantajından vazgeçilerek, diğer mükellefler üzerindeki vergi yükü azaltılamaz mı? Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, bu teşviklerle ilgili sıralamalar yapılırken bunda bugüne kadar kaç tane teşvik tedbiri, düzenlemesi gelmişse Tunceli hep en teşvik edilebilir il bölgesindeydi ama AKP İktidarı zamanında Tunceli’ye herhangi bir yatırım yapılmadığı hâlde, birtakım çok gelişmiş illerimiz altıncı dereceye alındığı hâlde, Tunceli birdenbire, sanki AKP bir yatırım yapmış, böyle havaya uçmuş, beşinci dereceye alınmış. Yani bunu, hangi kıstası esas alarak siz Tunceli’yi altıncı teşvik bölgesi değil de beşinci bölgeye aldınız? Yani amacınız -zaten Tunceli’ye pek kimse de yatırım yapmıyor- herhâlde tamamen “Hiç kimse yatırım yapmasın.” anlamında bir düzenleme yaptınız. Bu sizin bir siyasi… Yani özellikle Tayyip Erdoğan bu işi düzenledi, son karar ondan geçti. Onun verdiği kesin bir kin kararı mıdır? Onu öğrenmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Oğan…

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Muhterem Başkan.

Bir istirhamım olacak zatıalinizden: Teröristbaşına artık “sayın” demeyi iktidarınız serbest bıraktığı için, lütfen bana “sayın” demeyin, Türkçemiz zengindir, yerine geçecek başka kelime deyin.

Pek Muhterem Bakanım, biraz önceki soruma cevap vermediniz, o soruyu yeniden soruyorum: Yurt dışına çıkan vatandaşlarımızı haraca bağladınız, her çıkan vatandaşımızdan para alıyorsunuz. NATO’ya, BM’ye getirdiğiniz istisnayı vatandaşlarımıza da getirecek misiniz?

Bir de cep telefonlarına depremde bir vergi getirilmişti. Deprem biteli çok oldu, Allah korusun, neredeyse yeni depremler gelecek ama bu haracı almaya devam ediyorsunuz. Vatandaşlarımıza bu manada da bir istisna getirecek misiniz NATO’ya getirdiğiniz gibi?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Oğan.

Sayın Erdemir…

AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Sayın Bakan, DİSK Araştırma Enstitüsünün çalışmaları gösteriyor ki Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 3.386 liradır. Memur ve emeklilerine reva gördüğünüz 4+4 zam, memurlarımızın büyük bir kısmını yoksulluk sınırının altında bırakmıştır. Kamu emekçilerimiz, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Avrupa Sosyal Şartı’na aykırı olarak getirdiğiniz grev yasağıyla, hakkını almak ve yoksulluktan kurtulmak için mücadele araçlarından yoksun bırakılmıştır. Bu şartlar altında, memurlarımızı ve emeklilerimizi ne zaman yoksulluk sınırının üzerine taşımayı öngörüyorsunuz?

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, emlaklerde KDV oranını değişik bölgelerde değişik oranlar yaparken acaba bir şekilde, yüksek emlak vergisi değeri olan yerlerde başka bir düşük emlak vergisi değeri gösterilmesine sebep olmayacak mısınız? Buradaki kontrol nasıl olacak? Yani piyasanın en büyük şeyi bu, “Yüksek fiyatlar, aşağı, düşük seviyeden gösterilecek.” diyor.

İki: Sayın Bakan, şeker fabrikalarını özelleştirmeye çalıştınız. Artık yeter! Yıllarca insanları, işçileri, çalışanları, pancar üreticilerini artık mağdur ettiniz. Bu konuda son kararınız ne olacak, bu fabrikalar çalışacak mı, yoksa satacak mısınız hâlâ?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.

Sayın Halaman

ALİ HALAMAN (Adana) – Başkanım teşekkür ediyorum.

Sayın Maliye Bakanımıza şöyle bir soru: Şimdi, bu teşvik kapsamı zaman zaman çıkıyor. Kamuda ve kamu dışında 465 bin tane taşeron işçisi var. Bunlar 700 liraya, 800 liraya çalışıyor. Sermayeye çıkarttığınız bu teşvik paketi gibi, 700 liraya, 800 liraya çalışan insanlar için bir teşvik düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Halaman.

Sayın Bakan, söz sizin, buyurun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, tabii bu teşvik sistemine ilişkin birçok soru var. Öncelikle şunu söyleyeyim: 2009 sonrası uygulanan teşvik sistemi gerçekten başarılı oldu gerek yatırımların artmasında gerek istihdamın artmasında. Şimdi attığımız adımla, gerçekten, belki, bugüne kadar yapılmış en kapsamlı destekleri sunuyoruz ve burada özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Yani bu yeni teşvik sisteminde tabii ki bir sektörel boyut var, bir bölgesel boyut var, büyük yatırımlar boyutu var, stratejik yatırımlar boyutu var. Öyle yatırımlar var ki hangi ilde olursa olsun, hangi ilde hangi ilçede olursa olsun 5’inci bölge teşvikinden yararlanacak, isterseniz bunu İstanbul’da yapın, Antalya’da yapın veya Konya’da yapın. Bunlar: Madencilik yatırımları, demir yolu veya deniz yoluyla yük ve yolcu taşımacılığına yönelik yatırımlar, test merkezleri, rüzgâr tüneli, benzer nitelikli yatırımlar, kültür ve turizm koruma ve geliştirme bölgelerinde yapılacak turizm yatırımları, özel sektör tarafından gerçekleştirilecek ilk, orta ve lise eğitim yatırımları, yatırım tutarı 20 milyon lira üzerinde olan belirli ilaç ve savunma sanayi yatırımları. Nerede bu yatırımlar yapılırsa yapılsın 5’inci bölge teşviki.

Ayrıca, Türkiye’de örneğin tüketilen herhangi bir ürün yüzde 50 oranında ve üzerinde eğer ithal ediliyorsa, siz, yüzde 40 yerli katma değer üretecek şekilde bir yatırıma girişirseniz, nerede yaparsanız yapın -bakın, ithal edilen ürünlerden bahsediyorum- burada sınır yok; bu yatırım nerede yapılırsa yapılsın yine 5’inci bölge teşviki olacak. Ayrıca büyük ölçekli yatırımlar var, mesela: Rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı, kimyasal madde ürünleri imalatı, liman ve liman hizmetleri, motorlu kara taşıtları imalatı, demir yolu, tramvay, lokomotif imalatı, transit boru hattıyla taşımacılık hizmetleri, elektronik sanayi yatırımları, tıbbi alet, hassas ve optik aletler imalatı, ilaç yatırımları, hava, uzay taşıtları parçaları imalatı, makine (elektrikli makine ve cihazlar dâhil) imalatı, metal üretimine yönelik yatırımlar; liste böyle gidiyor. Bütün bu yatırımları nerede yaparsanız yapın büyük yatırımlar teşvikinden yararlanır.

Dolayısıyla, gerçekten geçmişle karşılaştırılamayacak kadar kapsamlı, iyi düşünülmüş, detaylı bir teşvik sistemi, cumhuriyet tarihinin en büyük vergi indirimi. Çünkü “teşvik” dediğiniz zaman, aslında biz vergiden vazgeçiyoruz. Özellikle, mesela 6’ncı bölgede tamamen vergilerden vazgeçiyoruz; gelir vergisinden vazgeçiyoruz, kurumlar vergisini yüzde 90 indirimli uyguluyoruz, işveren, işçi sigorta priminden vazgeçiyoruz vesaire. Gerçekten çok güçlü destekler. O nedenle ben bu teşvik sisteminin hem cari açığı azaltmada hem de gerçekten, istihdamı artırmada, yatırımları artırmada çok büyük katkısı olacağına inanıyorum.

Gelelim diğer konulara:

Kaçak elektrikle ilgili tahakkuk, tahsilat rakamları sorulmuştu; önümde yok ama arkadaşlar bulurlarsa sizinle paylaşırız.

Bu sene aslında memurumuza verdiğimiz, ocak ayında geçen senenin enflasyon farkından yüzde 2,7 artı yüzde 4 + yüzde 4; bunların hepsini topladığınız zaman yüzde 11’i aşıyor yani yüzde 11 civarında bir artış söz konusu. Bir de geçen sene 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yaklaşık 450 bin memurumuza, biz, çok ciddi artışlar verdik, “eşit işe eşit ücret” adı altında, gerçekten, aynı unvanı taşıyan birçok memurumuza çok ciddi artışlarda bulunduk. Bunların hepsini dikkate aldığınız zaman, ben az önce zaten gündem dışı bir konuşmaya verdiğim cevapta da, çok açık ve net bir şekilde, ortalama bir memur maaşının 2002’den bu yana yüzde 240 oranında arttığını ben sizlerle paylaştım. Dolayısıyla, burada, toplu sözleşme sonucu da tabii ki ortada, yani referandumun büyük kazanımları söz konusu; bu herkes için geçerli, memurumuz için de işçimiz için de.

Gayrimenkul yatırım ortaklılarına ilişkin önümde rakamlar yok. Öneriyi, tabii ki çalışabiliriz, teşekkür ediyorum.

Teşviklerle ilgili, yine, Tunceli’yle ilgili bir soru vardı, ben yine o genel çerçevede görüyorum. 61 tane gösterge söz konusu. Bu göstergelerin tamamı ekonomiyle ilgili değil, bir kısmı sosyal gelişmeyle ilgili, bir kısmı tabii ki eğitimle ilgili. Tunceli’nin, belki bu alanlarda, hakikaten son yıllarda katettiği bir mesafe olabilir -yani bakmam lazım rakamlara karşılaştırma açısından- ama gerçekten bu objektif bir şekilde yapıldı, hiçbir şekilde, hiçbir ilimize karşı şu veya bu şekilde ayrım söz konusu olamaz.

Değerli arkadaşlar, birçok uluslararası anlaşma yapılmış Türkiye’yle. Bu uluslararası anlaşmalar çerçevesinde -Türkiye diğer ülkelerle, diğer ülkeler de ülkemizle- birtakım vergi muafiyetleri söz konusu. NATO’yla yapılan anlaşma çerçevesinde, bugün gündemde olan NATO’ya vergi muafiyeti daha önce Meclisimiz tarafından 1951 yılında kabul edilmiş, 51 yılında, yeni bir husus değil. Birincisi bu.

İkincisi: Ben sorunuza çok açık ve net cevap verdim; 15 lira yurt dışına çıkış harcı var, TOKİ’ye gidiyor. Eğer TOKİ bundan vazgeçerse, biz Maliye Bakanlığı olarak tabii ki bunu kaldırmayı değerlendiririz ama bu Maliyeye gelen bir gelir değil.

İkincisi: Aldığımız bütün vergilerin tamamını milletimize geri veriyoruz. Bu ülkede eğitimde, sağlıkta, altyapıda son yıllarda ne kadar gelişme olduğunu herkes çok iyi biliyor. Bizim, özürlümüzden hastamıza kadar herkese ne kadar büyük oranda destekler verdiğimizi milletimiz çok iyi biliyor.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Bakanım TOKİ kime bağlı? TOKİ size bağlı.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Cep telefonlarına gelince, değerli arkadaşlar, Türkiye’de, geçen sene, 15 milyonun üzerinde cep telefonu ithal edildi. Türkiye’de hakikaten bu konuda tabii ki çok ciddi tedbirler aldık. Bu tedbirlerden bir tanesi, cari açığı sınırlamak için, bunu caydırıcı hâle getirmek için bir miktar -100 liralık- maktu vergi getirdik. Daha önce oransal bir vergi vardı, doğrudur ve 114 lira civarında bir vergiye tekabül ediyordu. Beyanlarda çok ciddi bir düşüklük söz konusuydu. Biz bu nedenle “Beyan ne olursa olsun, minimum 100 liralık bir maktu vergi.” dedik ve o çerçevede bir düzenleme yaptık. Bu vergilerin tamamı yine milletimize harcanıyor.

Yoksulluk sınırıyla ilgili tartışmalara gelince: Tabii ki birçok rakam var, birçok gösterge var ama şu bir gerçek: Dünyanın kullandığı göstergeler var. Bugün Türkiye’de günlük 1 doların altında yaşayan hiçbir vatandaşımız yok. 2 dolar 15 sentin altında yaşayan nüfus binde 2 oranında, yanlış hatırlamıyorsam. Bu oran 2002’de yüzde 3 civarındaydı. Günlük olarak 4 dolar 30 sentin altında yaşayan nüfus yüzde 3,7’ye düşmüş durumda. 2002 yılında bu oran yüzde 30 civarındaydı, yüzde 30,3. Dolayısıyla Türkiye’de yoksulluğun azaldığı çok açık ve net.

Memurlarımıza maaş artışında, yani asgari ücretlimizden emeklimize kadar hemen hemen tamamında, enflasyonun çok üzerinde bir artış söz konusu olduğu, refah düzeyinin arttığı açık ve net. Şöyle söyleyeyim ben size: Yani Türkiye’de satılan…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Bakan, 1 puan fazla versek Yunanistan oluyormuşuz! Bu nasıl güçlü bir ekonomi?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Hayır, Yunanistan olmuyoruz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Keşke Yunanistan olsak, asgari ücret 800 euro...

BAŞKAN – Sayın Bakanım, süreniz doldu efendim.

Çok teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra, oylarınıza sunacağım.

1’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Önergeyi çekiyoruz efendim.

BAŞKAN – Peki, tamam.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

2’nci madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Önergeyi çekiyoruz.

BAŞKAN – Peki.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 3’üncü maddesinde yer alan “uzaktan” ibaresinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                             Mehmet Şandır

                          Manisa                                    Antalya                                         Mersin

                  Mustafa Kalaycı                           Faruk Bal                              Emin Haluk Ayhan

                          Konya                                     Konya                                          Denizli

                                                                   Necati Özensoy

                                                                           Bursa

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Söz konusu ibarenin maddede yer almasına gerek bulunmamaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Kabul edilmeyen önergeden sonra 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4’üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 4’üncü maddesi ile 198 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na eklenmesi öngörülen 9 numaralı bendin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                M. Akif Hamzaçebi              Ferit Mevlüt Aslanoğlu                       Mahmut Tanal

                         İstanbul                                   İstanbul                                        İstanbul

                   Bülent Kuşoğlu                       Aydın Ayaydın                             Orhan Düzgün

                          Ankara                                    İstanbul                                          Tokat

                                                                Rahmi Aşkın Türeli

                                                                           İzmir

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Sayın Türeli, buyurun.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddede bildiğiniz gibi esnaf muafiyeti düzenlenmektedir. Daha önce 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 9’uncu maddesinin birinci fıkrasının 8 ve 9 numaralı bentlerinde değişiklik yapılmaktadır. Bu 8’inci bentte yapılan değişiklikle bazı meslekler -bunlar geleneksel meslekler ve el sanatlarıdır, o alanlarda tanımlanmıştır- burada zikredilmiştir ve ondan sonra da “ve bunlar gibi geleneksel, kültürel, sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyette bulunlar” ibaresi vardır. Burada bir iki husus vardır bu bentle ilgili:

Birisi: Burada “ve” ifadesinin “ve/veya” olarak düzeltilmesi daha uygundur çünkü bazı meslekler kaybolmaya yüz tutmamış da olabilir burada. Nitekim de zaten önceki kısımda baktığınızda, çinicilik, çömlekçilik, bunlar aslında devam eden mesleklerdir.

İkinci bir husus: Bu şekilde “ve bunlar gibi” ifadesiyle elbette bir esneklik sağlanması amaçlanmıştır ama bunlar hangi meslekte olacak, başka meslekler de bunun kapsamına girecek mi konusunda bir anlaşmazlık doğduğu zaman nereye gidilecek, hangi merciye gidilecek, bununla ilgili kim karar verecek, bu açık ve net değildir. Bu açıdan da Komisyon görüşmeleri sırasında aslında Kültür Bakanlığının somut varlıklar, somut mesleklere ilişkin bir sınıflandırması vardı, onun kapsanması gerektiğini söylemiştik ama burada kapsanmış gözükmüyor.

Bir de 9’uncu bentle ilgili bir özellik var burada; o da: “Yukarıdaki bentlerde sözü edilen işlere benzerlik gösterdikleri Maliye Bakanlığınca kabul edilen ticaret ve sanat işleriyle iştigal edenler.” diyor. Daha önceki düzenlemede burada Danıştayın olumlu görüşünü alma şartı vardı, burada Danıştayın olumlu görüşünü alma şartı kaldırılmıştır. Bunun yeniden konulmasının uygun olduğunu düşünüyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim Sayın Türeli.

Cumhuriyet Halk Partisinin önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

5’inci madde üzerinde bir önerge vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 5’inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                             Mehmet Şandır

                          Manisa                                    Antalya                                         Mersin

                Emin Haluk Ayhan                         Faruk Bal                                Mustafa Kalaycı

                          Denizli                                     Konya                                          Konya

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tasarının 5’inci maddesiyle yapılan düzenlemede dairelerini, binalarını mesken olarak kiraya verenlerin elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratların toplam tutarı bu yılki rakamlar itibarıyla 88 bin lirayı aşanların hâlen 3 bin lira olan kira geliri istisnasından yararlandırılmaması öngörülmektedir. Açıkçası, bu düzenleme eşitlik ve adalet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.

Türkiye’de vergiyle ilgili her yeni düzenleme, genelde kayıtlı sektöre ilave yükler getirmektedir. Bu durum kayıt dışı sektöre geçişi özendirmekte, hatta teşvik etmektedir. Bugüne kadar sağlıklı bir vergi reformu yapılamadığı için, vergi adaleti sağlanamadığı için ve geniş bir kesimden vergi toplanamadığı için yük esnafın, işçinin, memurun, asgari ücretlinin, dar ve sabit gelirlinin sırtında kalmıştır. Bu durumu Hükûmetin bakanları da pişkince itiraf etmektedir. Geçen yıl Sayın Ali Babacan “Benzinde vergi yüksek çünkü iş adamından, doktordan vergi toplayamıyoruz. Oysa sadece sigaradan tıkır tıkır 15 milyar geliyor.” demişti. Zaten, para derdiyle alkole ve sigaraya sarılan Maliye Bakanı da bu tasarıyla sigara ve alkollü içeceklerin vergilerine yine önemli oranda zam yapılmasını, vergilerin bundan böyle her altı ayda bir yeniden belirlenmesini öngören düzenlemeyi getirmiştir. Tıkır tıkır geldiği söylenen yüksek vergiler kaçakçılığı teşvik etmekte olup, bu yolla PKK'nın önemli kaynak sağlamasını da AKP Hükûmeti seyretmektedir. Geçtiğimiz günlerde de yine bir iş adamının "Türkiye'de yarısı vergi ödemiyor, öbür yarısı bütün vergileri ödüyor. Bu, haksız rekabet oluşturuyor." eleştirisine karşın, Maliye Bakanı "65 milyon cep telefonu, 20 milyona yakın kişi de sabit telefon kullanıyor. Motorlu araç sahibi olanların sayısı da 16 milyon kişi. Vatandaşımız vergi veriyor. Bizim asıl vergiyi az aldığımız alan iş âlemi, kira ve faiz geliri olanlar ve kayıt dışıdır." diye cevap vermiştir. On yıldır iş başında olan bir iktidarın bakanlarının bu itirafları, aslında fevkalade yüz kızartıcıdır. Söylenenler ne yazık ki doğrudur. AKP patronlardan az vergi alıyor ama nakliyeciden, kamyoncu garibimden binbir çeşit vergi, harç alıyor, küçük esnafın, KOBİ'lerin ümüğüne çöküyor. AKP rantiyeciden az vergi alıyor ama çiftçinin iflahını kesiyor, gübreden mazottan yüksek vergiler alıyor, çiftçiye mazotu lüks aracı olanlarla aynı fiyata satıyor. AKP faizcilerden, tefecilerden az vergi alıyor ama 700 liralık asgari ücretten bile vergi kesiyor, sigortalıyı ve emekliyi “muayene parası”, “katılım payı”, “reçete parası”, “ilaç kutu parası” diye resmen soyuyor, maaşını kuşa çeviriyor. AKP'nin anlayışı bu, garip gurebadan alıp zengine vermek.

AKP Hükûmeti şimdi de kışkırtıcılık yapmaktadır. AKP’nin bakanları bütçenin üçte 1’inin memura gittiği, 3 milyon memura daha fazla maaş ödemek için, 74 milyondan daha fazla vergi almaları gerektiğini söylemektedir. Bu açıklamalar birer sorumsuzluk örneğidir. AKP Hükûmeti kamu çalışanlarına 3 kuruşluk zam yapıyor ama 300 liralık laf ediyor, memur, işçi, emekçi düşmanlığı yapıyor. AKP Hükûmeti işin kolayını bulmuş. Lafa gelince “Ekonomi iyi durumda, büyüdük, zenginleştik, kişi başına millî gelir 10 bin doları geçti.” falan diyor, asgari ücrete, kamu çalışanlarına ve emekliye zamma gelince “Bak, Yunanistan'ın durumuna düşeriz.” diye gerekçe sunuyor. Sayın Başbakan, yapılan yüksek vergi zamlarını savunurken de, eğer bu zamlar yapılmazsa Yunanistan'ın durumuna düşülebileceğini ifade etmişti. Dikkatinizi çekerim, AKP Hükûmeti, yaptıkları yüksek vergi, düşük maaş zamlarına bahane ararken, ekonominin topyekûn imha sınırında olduğunu ima etmektedir. Şayet Türkiye'nin Yunanistan'a benzer bir ekonomik iflasa düşmesi gündemde ise, sorarım sizlere, AKP Hükûmeti dokuz buçuk yıldır ne yapmıştır ve ne ile uğraşmıştır? Hani her şey yolundaydı? Hani kriz teğet bile geçmeyecekti?

AKP Hükûmeti, memurları 4+4’lük hüsrana uğratmıştır. Açıklamalardan anlaşılan o ki AKP Hükûmetinin parası kalmamış, daha da ötesi, insafı ve vicdanı da kalmamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA KALAYCI (Devamla) – Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MHP Grubu önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 5’inci madde kabul edilmiştir.

6’ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 6’ncı maddesinin ikinci paragrafının başında yer alan “kullanılan” ibaresinden önce gelmek üzere “1 Ocak 2013 tarihinden itibaren” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Lütfü Türkkan                              Mehmet Günal

                          Manisa                                    Kocaeli                                         Antalya

                        Faruk Bal                           Mustafa Kalaycı                            Mehmet Şandır

                          Konya                                     Konya                                          Mersin

                                                                Emin Haluk Ayhan

                                                                          Denizli

BAŞKAN – Bir sonraki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 sıra sayılı yasa tasarı/teklifinin 6. maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.

                     Kamer Genç                             Faik Öztrak                                  Kazım Kurt

                          Tunceli                                   Tekirdağ                                       Eskişehir

                                     Bülent Kuşoğlu                                Haluk Eyidoğan

                                            Ankara                                             İstanbul

BAŞKAN – Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Kamer Genç…

BAŞKAN – Sayın Kamer Genç, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın veya Teklifi’nin -hem tasarı hem teklif- 6’ncı maddesinin teklif ve tasarı metninden çıkarılması için verdiğim önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Aslında, getirilen bu madde gelir vergisinin temel ilkelerine aykırıdır. Biliyorsunuz, gelir vergisinde ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili olarak yapılan her türlü giderler gider olarak yazılır. Çünkü adam keyfi için gider yapmıyor ki, ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili olarak yapıyor. Bir, bu yönüyle aykırı.

193 sayılı Kanun’un 41’inci maddesinin başlığı “Kabul edilmeyen giderler.” Şimdi, orada eskiden birinci fıkranın dokuzuncu bendi fıkra metninden çıkarılmıştı ama yeniden o getiriliyor. Eğer bir firma, bir kuruluş, ticari işletme yabancı kaynaklarla kendisini finanse ediyorsa bu finansmanla ilgili olarak ödediği faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet toplamının yüzde 10’unu aşmamak üzere, Bakanlar Kurulunun tespit edeceği miktarı gider yazabiliyor. Ama, şimdi, aslında verginin genel ilkesi gereği, arkadaşlar, gider yazılacak kısmın net olarak kanunda belirtilmesi lazım. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisindedir. Ha, bunu miktar olarak yazarsınız -şu kadarı kabul edilmez- ondan sonra Bakanlar Kuruluna yetki verirsiniz. Yani bizim Anayasa’mızın koyduğu temel ilke de bu. Dolayısıyla, evvela bir had belirlersiniz. O haddin 1 misli veya 2 misli veya yüzde 50 artırmaya, yüzde 100 artırmaya veya yüzde sıfıra indirme konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verebilirsiniz. Ama bu giderin ne kadarının yazılacağının Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi, bana göre Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisinin Bakanlar Kuruluna devri anlamına gelir.

Ayrıca da bu konuda bir açıklık olması lazım. Yani hakikaten başlangıçta işletmeler… Ne kadar bir gider kabul edileceğinin de başlangıçta bilinmesi lazım. Özellikle yabancı kaynakların, yurt dışındaki kaynakların Türkiye’de kullanılması yönünde de bu bir güvence olması gerekiyor. O itibarla, getirilen bu madde bence yerinde değil ama tabii Gelir Vergisi Kanunu’yla çok oynuyor bu Hükûmet. Tabii, gelir vergisi, kurumlar vergisi, maalesef bu Hükûmetin başvurduğu finansman kaynakları değil.

Bu Hükûmet zamanında yapılan en büyük ihanetlerden birisi, yabancı bankalardan ve özelleştirilen kurumlardaki kurumlar vergisinin yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirilmesidir. Bu, Türkiye ekonomisine çok büyük bir darbe vurmuştur. Bu darbe vurulmasının da nedeni, bugünkü siyasi iktidarın yaptığı bazı özelleştirmelerin arkalarındaki büyük sermayenin gizli ortaklar olması yolundaki intibaı kuvvetlendirmiştir. Bir Telekomun özelleştirilmesinde kurumlar vergisinin yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirilmesinde Telekomun kazandığı kazanç payı, aşağı yukarı bu beş senelik zaman içinde onun özelleştirme miktarını geçmiştir. Ama ne yapacaksınız ki bir siyasi iktidar var, bir Tayyip Erdoğan var, işte bir Tayyip Erdoğan rüyasında ne görüyorsa getiriyor buraya, bir bakıyorsunuz Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanunlaşıyor.

Buraya bir de, camilerin yapılmasına ilişkin… Ben orada önerge verdim, arkadaşlar da konuşacaklar. Cami yapmayla ilgili yapılan bağışları da tümüyle vergiden müstesna tutuyorsunuz. Şimdi Tayyip Erdoğan padişah olmak istiyor. Hani Osmanlı padişahları hepsi birer cami yapmışlar ya. Şimdi diyor ki: “Ben de işte, bir yere 15 bin metrekarelik cami yapacağım, bu cami İstanbul’un her tarafından görülecek.” diyor. Bu caminin de ismi ne olacak? Tayyip Erdoğan padişahın camisi olacak. Parası nasıl karşılanacak? Parası da vatandaşların vergisiyle yapılan bağışlardan karşılanacak.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Senin camiyle sıkıntın ne?

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu cami yapılacaksa, sen kendi paranla yap. Kendi paranla yap, benim başka vatandaşın verdiği bağışla… Niye onun vergilerini istisna ediyorsun? O zaman yapma… Bu haramdır ya arkadaşlar, haram. Yani, bu devletin malına el uzatmaktır. Bu, vatandaşın meşru kazancını gayrimeşru yollarla cebine getirmektir. Eğer cami yapacaksa -ben cami yapmasına karşı değilim ama- camiyi kendi paranla yap yahu! Böyle bir şey olur mu? Ne yapacak? Efendim, Tayyip Erdoğan’ın…

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Millet camisini yapar, sen dert etme!

KAMER GENÇ (Devamla) – İşte bilmem, Süleymaniye Camii gibi, Fatih Camii gibi bir de Tayyip Erdoğan camisi çıkacak ortaya.

Yahu, insanlarda biraz utanma duygusu olur arkadaşlar. Böyle bir şey olmaz yani yahu! Eğer bir şeyler yapacaksanız kendi cebinizden yapın. Onun için, yahu niye sesleniyorsunuz? İşte diyor ya “İstanbul’un her tarafından görülen cami yapıyorum.” Yap da kendi paranla yap. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YENİ (Samsun) – Niye rahatsız oluyorsun Sayın Genç?

BAŞKAN –  Sayın Genç, teşekkür ederim.

MAHİR ÜNAL  (Kahramanmaraş) –  Utanma duygusu en çok sana yakışır, sana.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sizlere, sizlere… Devletin parasını gasp ediyorsunuz.

BAŞKAN – Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

MAHİR ÜNAL  (Kahramanmaraş) –  Şu Meclisi her seferinde germeye utanmıyorsun değil mi?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Otur yerine! Konuşma, konuşma!

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) –  Kendini göstermek için buraya çıkıp her seferinde bu Meclisi germeye utanmıyor musun?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Git, cebinden parayı da harca. Hadi, otur…

BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Lütfen yerinize…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Kabul edilmiştir, kabul edilmiştir Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Kabul edilmemiştir, hayır.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, kimse el kaldırmadı.

BAŞKAN –  Kaldırdılar efendim de, bir kısmı kaldırmadı.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kaldırmadılar, görmedik.

BAŞKAN –  Hepimiz de görüyoruz. Bakın, arkadaşlarımız da görüyor. 

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, karar yeter sayısını da istedim, niye…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN –  Evet, önerge reddedilmiştir. (CHP sıralarından gürültüler) Sakin olun… Sakin olun…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bizim grubumuz el kaldırdı, “Etmeyenler” olarak 1 kişiyi gördüm ben.

BAŞKAN –  Karar yeter sayısı yoktur efendim.

Beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 18.16

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.27

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde verilen Tunceli Milletvekili Kamer Genç ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

6’ncı maddeyi oylarınıza  sunuyorum: Kabul edenler…

OKTAY VURAL (İzmir) - Bir önerge daha var.

BAŞKAN – Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 6’ncı maddesinin ikinci paragrafının başında yer alan “kullanılan” ibaresinden önce gelmek üzere “1 Ocak 2013 tarihinden itibaren” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet, önergeye katılıyor musunuz?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Takdire bırakıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yabancı kaynak kullanan bazı işletmeler bu kaynakları yürürlükteki mevzuatı dikkate alarak kullanmışlardır. Şimdi getirilmek istenen düzenleme ise işletmelerin kaynak kullanımında yaptığı plan ve programı sekteye uğratacaktır. Bu yüzden finansman gider kısıtlamasının 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren yapılması yerinde olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

7’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 7’nci maddesinin ikinci paragrafında yer alan “arka arkaya iki” ibaresinin yerine  “bir” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Erkan Akçay Mehmet Günal                       Mehmet Şandır

                          Manisa                                    Antalya                                         Mersin

                        Faruk Bal                            Necati Özensoy                              Bülent Belen

                          Konya                                      Bursa                                         Tekirdağ

                                         Mustafa Kalaycı                          Emin Haluk Ayhan

                                                 Konya                                            Denizli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Necati Özensoy konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

7’nci madde gerçekten önemli ve geç kalmış maddelerden bir tanesi, olumlu bir madde. En azından, Hükûmet artık esnafın işlerinin de kötüye gidebileceğinin, kötüye gittiğinin farkına varmış. Çünkü basit usul şartlarını kaybeden esnafın gerçek usulde vergiye geçmesiyle, daha sonraki işlerinin bozulmasından mütevellit bir daha basit usule geçememe şartını kaldırıyor. Bu gerçekten önemli bir madde, esnaf açısından önemli bir madde. Demek ki esnafın işleri de bu anlamda iyiye gitmediği görüldü ki Hükûmet bu maddeyi getirmiş, isabetli de olmuş. Ancak, esnafın işlerinin kötüye gitmesinin önüne… Sadece vergilendirme sistemindeki yapılan değişikliklerle olmaz.

Biz geçtiğimiz dönemde de yine, özellikle bu AVM’lerle ilgili yasanın bir an önce Meclise gelmesiyle ilgili gayretlerde bulunduk. Sayın Bakanımız, eski Bakanımız Kenan Tanrıkulu’nun hazırladığı çok kapsamlı, gerçekten üzerinde iyi çalışılmış AVM’lerle ilgili bir yasa var. Geçtiğimiz dönem 37’nci maddeye göre -Meclise gelindi- gündeme alınması istendi ama iktidar partisi mensubu arkadaşlarımız tarafından reddedildi. Bu konuda Hükûmet de bu yasanın çıkmasını geçtiğimiz dönem defalarca tekrarladı, söyledi. Ancak ne hikmetse, bu tasarı Hükûmet tarafından hazırlanıp Meclise getirilmedi.

Esnaf hakikaten sıkıntı içerisinde, esnafın işleri hakikaten kötüye gidiyor. Bunların sebeplerinden bir tanesi de bu AVM’lerin artık her yerde âdeta mantar gibi bitmesi. Dolayısıyla, bunun önüne bir an önce geçilmesi için de, bu tedbirin alınması için de bu yasanın bir an önce hayata geçmesi lazım, bunu bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum.

Tabii bu yasa amme alacaklarıyla ilgili isimlendirilmiş ama teşvikler var bu yasanın içerisinde. Teşvikler yatırımlar açısından da, ekonominin gelişmesi açısından da önemlidir. Ancak, teşvikler oluşturulurken, teşvikler buraya gelirken veya birtakım haritalar çizilirken bunların da daha kapsamlı olmasında ekonominin gelişmesi açısından, sektörlerin gelişmesi açısından biraz daha kapsamlı, biraz daha tartışılarak, daha geniş istişarelerle getirilmesinde fayda var diye düşünüyorum çünkü çıkan teşviklere baktığımızda birçok şeyin göz ardı edildiğini, özellikle sektörel anlamdaki gelişmelerin hiç dikkate alınmadığını, sadece bölgesel gelişmişlik farklılıkları bu anlamda gözetilerek bu teşviklerin geldiğine hep şahit oluyoruz.

Tabii, bölgesel farklılıklar derken şehirler baz alınarak bu farklılıklar gözetiliyor. Ancak, Bursa’dan ben size hemen bir örnek vereyim: Bursa her zaman gelişmiş bir şehir ve birinci bölgede yer alan bir şehir, ancak Bursa’ya gidenler, Bursa’yı bilenler çok iyi bilirler, Bursa’nın dağ bölgesi dediğimiz, dört ilçenin bulunduğu, Orhaneli, Harmancık, Keles ve Büyükorhan’ın bulunduğu ve Osmanlıdan bu yana orada ikamet edenlerin, Bursa’nın gerçek sahiplerinin bulunduğu o bölge gelişmişlik sıralarına baktığımızda 900 civarındaki ilçede 700’üncü, 800’üncü sıralarda gelirler. Dolayısıyla, bu konuda da geçtiğimiz dönemde de, bu dönemde de en azından buraların, bu tip yerlerin kalkınmada öncelikli bölgelere alınması konusunda benim de kanun teklifim var. Diğer yerler de gelişmişlik anlamındaki gözetilme açısından değerlendirilirken bu konuların da dikkate alınmasında fayda var. En azından bu tip sektörlere de yani teşvik verilmeyen illerdeki yapılara da bu anlamda hem de şehrin bölgesi içerisinde gelişmişlik farklarını gidermede önemli olacaktır diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Milliyetçi Hareket Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 7’nci maddede çok büyük, açık bir hata var, diyor ki, bakın… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yahu, bir dinleyin de, siz ne anlıyorsunuz?

Şimdi, efendim, diyor ki: “5 numaralı bendinde yer alan ‘menkul’ ibaresi ‘Menkul’ olarak değiştirilmiştir.” Bu ne demek, beşinci fıkrada yer alan “menkul” ibaresi “menkul” olarak değiştirilmiştir? Ya, bundan bir anlam çıkıyor mu? Sayın Başkan, önündeki metne bir bakar mısın? Diyor ki, beşinci bentte geçen “menkul” ibaresi “menkul” olarak değiştirilmiştir. Bu nasıl bir şey ya? Açıklasın. Böyle mantıksız bir ibare olur mu yani; o da “menkul”, bu da “menkul.”

BAŞKAN – Bir saniye efendim, bir saniye… Tamam, Sayın Genç, lütfen siz oturun, şimdi izah edecekler.

Buyurun Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 193 sayılı Kanun’un 75’inci maddesinin ikinci fıkrasının on dört numaralı bendinde yer alan şu tırnak içindeki bütün cümleyi çıkartıyoruz, diyoruz ki: “Bu maddenin ikinci fıkrasının 5 numaralı bendinde yer alan…” Bakın, bu, şu anda var olan metin; bu metnin tamamını çıkartıyoruz, bir tek kelime koyuyoruz yani “menkul” ibaresini koyuyoruz, ondan sonra da zaten devamı var, on altıncı ibarede…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, o on altı doğru da birinci… “…menkul” olarak değiştirilmiştir.” O da aynı kelime, bu da aynı kelime.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – O cümlenin tamamını “menkul”le değiştiriyoruz.

BAŞKAN – Evet, 8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – 7’nci maddede “Kabul edilmiştir.” demediniz efendim.

BAŞKAN – “Kabul edilmiştir.” dememişiz.

7’nci maddeyi tekrar oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

9’uncu madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 9'uncu maddesinin birinci paragrafında yer alan "rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin" ibaresinin "Kadın sığınma evi ve rehabilitasyon merkezi ile Diyanet İşleri Başkanlığının uygun görüşü ve mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak imar planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlere yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin" şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                             Mehmet Şandır

                          Manisa                                    Antalya                                         Mersin

                Emin Haluk Ayhan                     Mustafa Erdem                                 Faruk Bal

                          Denizli                                     Ankara                                          Konya

                                                                  Mustafa Kalaycı

                                                                          Konya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 9'uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Ferit Mevlüt Aslanoğlu            Aydın Ağan Ayaydın                        Mahmut Tanal

                         İstanbul                                   İstanbul                                        İstanbul

                Rahmi Aşkın Türeli                    Bülent Kuşoğlu                             Orhan Düzgün

                           İzmir                                      Ankara                                           Tokat

"193 sayılı Kanunun 89'uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan "rehabilitasyon merkezi" ibaresi "rehabilitasyon merkezi ile imar planlarında ibadethane olarak belirlenen yerlerde, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılan ibadethaneler, cemevleri" şeklinde değiştirilmiş ve 11 nolu bendinde yer alan "Türkiye Kızılay Derneğine" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine" ibaresi ve fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir."

BAŞKAN – Son okunan önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?..

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, benim de bir önergem var efendim.

BAŞKAN – Burada iki önerge gözüküyor. 9’uncu madde üzerinde mi?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bunun çıkarılması için bir önergem var efendim.

BAŞKAN - Önerge üzerinde, Sayın Kuşoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; çok önemli bir konuyla ilgili olarak söz aldım, hakikaten önemli, dikkatinizi çekmek istiyorum.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 89’uncu maddesi var. Bu 89’uncu maddede “Diğer indirimler” başlığını taşıyan bir bölüm var, beşinci bent. Burada diyor ki: Kamuya bağışlanan okul, sağlık tesisi, huzurevi, çocuk yurdu gibi tesislerin yapılmasıyla ilgili harcamalar ya da bunlara yapılan bağışlar beyanname üzerinden gelir vergisinden indirilir, indirim konusu yapılabilir. Kısaca böyle.

Şimdi, biz buna, getirilen tasarıyla ibadethaneleri de ekliyoruz. Bundan önceki bölümdekiler sosyal amaçlı. Bakın, dikkat edin, hepsi sosyal amaçlı, dünyevi konular ama bu getirdiğimiz “ibadethaneler” ibaresi, bundan sonra kilise, cami yapımı ya da havrayı da kapsayacak şekilde getiriliyor. Tabii ki, bunların yapılması lazım ama bunlar dünyevi amaçlı değil, bunlar sevap amacı taşıyan mali ibadetler. Bizim inancımıza göre bunların gelir vergisinden düşülmesi yanlış. Aranızda ilahiyatçılar da var; bu konuyu çok iyi biliyorsunuz, bizim geçmişimizde böyle bir hadise yok. Geçmişte Surre alayları vardı. Padişahlar tarafından Mekke ve Medine’ye gönderilen, her sene gönderilen hediyeler bir alayla gönderilir. Bu, katiyen beytülmaldan, devlet hazinesinden karşılanmazdı. Sultan Murat Han, Fatih’in babası parası yetmediği için borç almıştır. Bunun için bir veziri teklifte bulunmuştur. “Bunu, zenginlerden vergi alalım, öyle gönderelim.” demiştir. “Hayır” demiştir; bununla bunu karıştırmamamız lazım.

Bakın, ilk toplantılardan bir tanesinde bir arkadaşımız çok güzel söyledi. “Bizim hakikati, hikmeti yakalamamız lazım.” dedi. Burada bu konu çok önemli; hakikati, hikmeti yakalamamız lazım. Bunun altında inançlarımızla ilgili hususlar var ve bir yanlışlık yapıyoruz. Evet, Anayasa’yla ilgili olarak da, hukukla ilgili olarak da yanlışlık yapıyoruz.

Bizim -Komisyonda da görüştük- aşağı yukarı 81.943 camimiz var. Diyanet İşlerinden gelen bir genel müdür açıkladı. Bundan sonra, camiden daha fazla kilise yapılacak. Bu amaçla getirmiyoruz ama bu, bu şekilde çıkması hâlinde yanlış olacak; hem hukuk açısından, Anayasa açısından yanlış olacak, inançlar açısından yanlış olacak hem de inancımız açısından, İslamiyet açısından yanlış olacak bir düzenlemedir. Bunu iyi düşünmemiz lazım. Komisyonda yeteri kadar görüşülmedi. Diyanetten gelen arkadaşımıza da bu konuyla ilgili olarak sorduğumuz sorularla ilgili cevap verdirilmedi maalesef. O konu atlandı, geçiştirildi. Bu konu üzerinde çok iyi durmamız lazım. Bir yanlışlık yapmayalım. Ha, bu şekilde çıkacaksa o zaman “ibadethaneler”den sonra “cemevleri”nin de ilave edilmesi gerekiyor; oraya yapılan harcamaların da o zaman eşitlik ilkesi paralelinde düşülmesi gerekiyor. Ama doğrusu, hiçbir şekilde bu mali ibadetlerin düşülmemesidir. Hacca gittiğimiz zaman ya da kurban kestiğimiz zaman, biz bunu vergiden indirim konusu yapıyor muyuz? Yanlış oluyor değil mi? Nasıl onu yapmıyorsak ya da devlet parasıyla hacca gittiğimizde nasıl kabul olmuyorsa bu da kabul olmaz, bu da doğru değildir. Bakın iki yönüyle, hem dünyevi olarak hem hukuki olarak düşünün yanlıştır hem de diğer yönüyle, inançlarımız yönüyle düşünün yanlıştır. Buna çok dikkat etmemiz lazım, yanlış bir hükme varmamamız lazım ama “Hayır, bunda ısrar ediyoruz.” diye bir yanlışlık yapılacaksa, sonuçta, cemevlerinin de ilave edilmesi gerekir diyorum.

Sabrınız için teşekkür ediyorum ama lütfen bu konu üzerinde biraz daha düşünelim, bir yanlışlık yapmayalım.

Teşekkür ederim efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.

Cumhuriyet Halk Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Bir sonraki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 9'uncu maddesinin birinci paragrafında yer alan "rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin" ibaresinin "Kadın sığınma evi ve rehabilitasyon merkezi ile Diyanet İşleri Başkanlığının uygun görüşü ve mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak imar planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlere yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin" şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.

                                                                                                 Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi lütfen…

Gerekçe:

Önergemizle kadın sığınma evi inşaatı giderlerinin de vergi indirimi konusu yapılması amaçlanmış, ayrıca ibadethane yapımında Diyanet İşleri Başkanlığının uygun görüşünün alınması öngörülmüştür.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, benim bu fıkranın, birinci fıkranın…

BAŞKAN – Bir saniye… Şu oylamayı bitireyim kardeşim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır efendim, bir dakika…

BAŞKAN – Sayın Genç, kafanızın estiği her saniyede beni kesiyorsunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır, efendim, yanlış yaptınız. Yanlış yaptınız.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir açıklama yapsın efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, yanlış yaptınız.

BAŞKAN – Ben niye yanlış yaptım?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim, 9’uncu maddenin 1’inci fıkrasının çıkarılmasıyla ilgili bir önergem var. Arkadaşlar, benden habersiz iade etmişler bizim grup başkanımıza.

Ben camilere yapılan bağışların gelir vergisinden indirilmesine karşıyım, çünkü bu devletin parasını…

BAŞKAN – Sayın Genç, bir saniyenizi alabilir miyim. Ben hiçbir yanlışlık yapmadım. Ben de yok önergeniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, yanınızdaki arkadaşlar…

BAŞKAN – Neresi varsa düzeltirsin ama müsaade edin oyluyorum yani.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, yanınızdaki…

BAŞKAN – Anında kafanıza esiyor, kalkıyorsunuz, bağırıyorsunuz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben de ikaz ediyorum sizi canım. Hayır, ben de ikaz ediyorum sizi.

BAŞKAN – Bir saniye efendim, ben şu oylamayı bitireyim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, Sayın Başkan, bakın…

BAŞKAN – Onu araştırayım. Önümde sizin önergeniz yok, lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yoksa, ben de “Verdim.” diyorum.

BAŞKAN – Yok. Ben niye yanlışlık yapıyorum! Benim önümde önerge yok.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, verdim işte.

BAŞKAN – Evet, oylarınıza sunuyorum önergeyi efendim…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Kayıtlara bak. Önce itiraz etme. Ne biçim Başkan Vekilisin ya.

BAŞKAN – Bir saniye…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Önce itiraz etmeyin. “Önerge verdim.” diyorum.

BAŞKAN - Böyle Başkan Vekiliyim. Lütfen, oturun ve dinleyin beni.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır, önerge verdim. Ben diyorum ki o önergemde: “Camilere yapılan bağışların gelir vergisi matrahından indirilmesi mümkün değildir, laiklik ilkesine aykırıdır.” Önergem orada, işleme koymuyorsun.

BAŞKAN – Efendim, sizi dinleyeceğim. Bir saniye oturun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani kendi cebinizden parayla cami yaptırın canım. Vatandaşın parasıyla niye cami yapıyorsunuz?

BAŞKAN – Aslanoğlu önergesini geri alıyor. Bir saniye efendim.

O zaman, 9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Otur yerine!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya sana ne! Önergemi işleme koymuyorsa, ne demek yani niye oturayım ki.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Yerine otur!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, sana ne otursam, sana ne? Önergemi niye işleme koymuyor? Sen onun vekili misin?

BAŞKAN – 10’uncu maddede önerge yoktur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

11’inci maddede önerge yoktur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

12’nci maddede iki önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tasarının çerçeve 12 nci maddesinde yer alan Geçici 80 inci maddede yer alan “illerde” ibaresinin “iller ile anılan ölçülere bağlı kalınmaksızın “cazibe merkezi” olarak belirlenen illerde” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                M. Akif Hamzaçebi              Ferit Mevlüt Aslanoğlu                      Aydın Ayaydın

                         İstanbul                                   İstanbul                                        İstanbul

                Rahmi Aşkın Türeli                    Bülent Kuşoğlu                         M. Rıza Yalçınkaya

                           İzmir                                      Ankara                                          Bartın

BAŞKAN – Bir sonraki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 12’nci maddesinin (7) nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                             Mehmet Şandır

                          Manisa                                    Antalya                                         Mersin

                  Mustafa Kalaycı                           Faruk Bal                              Emin Haluk Ayhan

                          Konya                                     Konya                                          Denizli

“(7) Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları Maliye Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı birlikte belirler.”

BAŞKAN – Komisyon son okunan önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Emin Haluk Ayhan…

Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 12’nci maddesinin (7)’nci fıkrası üzerinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.

Önergemizde “Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları Maliye Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı birlikte belirler.” denilmektedir. Gerekçemiz ise yatırım teşvik belgelerinin Ekonomi Bakanlığı tarafından verilmesi ve yatırım yapılacak illerin belirlenmesinde aktif rol alması, bu nedenle bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde görev almasının yerinde olduğunun tarafımızdan düşünülmesidir. Önergemiz gayet iyi niyetle hazırlanmış, sonradan kurumlar arasında ortaya çıkabilecek sorunların giderilmesine yönelik bir önergedir. İktidar kanadına mensup arkadaşların da katılacaklarına inanıyorum. İktidar partisi grup başkan vekillerinin de konuya sıcak bakacakları kanaatini taşıyorum. Zaten Sayın Bakanın sorulara verdiği cevaplarda gerek dünya konjonktürü gerek ülkemizin dünya ekonomisiyle bağlarının ortaya koyduğu nazik durumun farkında olduğunu ziyadesiyle verdiği cevaplardan öğrenmiş bulunuyoruz. Açıklamalarından da ziyadesiyle memnun kaldım. Bu nedenle, anlayışına teşekkür ediyorum. Sayın Bakandan, Sayın Başkanım aracılığınızla önergemize destek vermesi gerektiğini takdirlerinize arz ediyorum. Gerçekten, bizim önergemizde özellikle üzerinde durduğumuz husus, Adalet ve Kalkınma Partisinin de içinde farklı düşünebilen grupların olabileceğini düşünmemiz, sonradan ortaya çıkacak problemlerde de bunun, daha önce veya yakın geçmişte bakanlar arasında veya bakanla parti arasında sıkıntıların olduğunu görmemizdendir.

Yarın, Maliye Bakanlığı Ekonomi Bakanlığına sormadan çıkardığı bir mevzuattan dolayı Ekonomi Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı arasında ortaya çıkabilecek bir problemin, ileride bu işin tarafı olacak özel sektörü sıkıntıya sokacağını düşündüğümüzdendir. Gerçekten katkı vermek amacıyla hazırlanılmış bir önergedir.

Daha önce de ifade ettiğim gibi gerek Sayın Bakanın, Hükûmetin gerekse iktidar partisine mensup milletvekili arkadaşlarımızın gerekse iktidar partisine mensup grup başkan vekillerinin bu önergemize “Hayır.” demeyeceklerini düşünüyorum. Ayrıca, gerçekten bu işin yapılması, gerçekleştirilmesi hâlinde de ileride iktidar kanadında hatta kabine arasında da, kabine üyeleri arasında da ortaya çıkabilecek problemlerin giderilmesine yönelik bir düşünce taşıdığımız içindir. Bunu şunun için söylüyorum: Gerçekten tasarruflar sıkıntıda; gerçekten ekonomi, özellikle dış ticaret açısından problem devam ediyor; gerçekten bütçe sıkıntıya girmiş durumda. Bütün bunları dikkate aldığımızda, bu tür olaylarda, iktidara mensup Hükûmet üyelerinin veya iktidara mensup grupların arasında ileride çıkabilecek o anlaşmazlık ve olumsuzlukların baştan çözümüne yönelik bir düşünceyi ortaya koyduğumuzdandır. Bu nedenle, ben, gerçekten Sayın Bakanın konuya iyi niyetle yaklaşacağını, Komisyonun da daha önce üyesi olduğum ve bu işlerde katkı verdiğini düşündüğüm bir arkadaşınız olarak bizim önergemize olumlu yaklaşacağınızı düşünüyorum ve önergemize müspet oy vereceğinize inanıyorum.

Takdirlerinize arz ediyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Milliyetçi Hareket Partisi önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Bir sonraki önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tasarının çerçeve 12 nci maddesinde yer alan Geçici 80 inci maddede yer alan “illerde” ibaresinin “iller ile anılan ölçülere bağlı kalınmaksızın “cazibe merkezi” olarak belirlenen illerde” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                            Mehmet Akif Hamzaçebi (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçe lütfen.

Gerekçe:

Sadece istatistiki bölge birimleri sınıflandırması kişi başına düşen milli gelir veya sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyleri gibi ölçüleri esas alarak illeri teşvikler açısından gruplara ayırmak her zaman için doğru sonuçları vermeyecek bir ölçüdür. Bu nedenle anılan ölçülere bağlı kalınmaksızın “cazibe merkezi” olarak belirlenen illerde yapılacak yatırımların da gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanması öngörülmektedir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

14’üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 14’üncü maddesinin (5) numaralı fıkrasında yer alan “üç ay” ibaresinin “bir ay” şeklinde, “üç aylık” ibaresinin “bir aylık” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Lütfü Türkkan                              Mehmet Günal

                          Manisa                                    Kocaeli                                         Antalya

                  Mustafa Kalaycı                       Mehmet Şandır                                 Faruk Bal

                          Konya                                     Mersin                                          Konya

                                                                Emin Haluk Ayhan

                                                                          Denizli

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Türkkan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14’üncü maddede Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesinin 4 numaralı fıkrası değiştirildiği söylenerek KDV’lerin üç ay içerisinde mükelleflere iadesine olanak tanıyan yeni bir yasaymış gibi önümüze gelen bu yasa, aslında 22 Temmuz 1998’de 112’nci maddenin 4’üncü fıkrası 4369 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle fazla ve yersiz ödenen paralara ait faiz tahakkukuna cevaz vermektedir. Yani bu kanun yeni bir kanun değil, geçmişte Anayasa Mahkemesinin iptaliyle beraber 1998’de çıkarılan bir kanunun düzenleme şeklidir.

Vergi dairelerinde özellikle KDV iadelerinde büyük zorluklar yaşanmaktadır. İadeler hiçbir zaman yasada öngörülen üç ay içerisinde yapılamamaktadır. Çünkü uzunca bir süre bekleyen iade dosyaları ile ilgili vergi dairesi her şartta bir eksiklik bularak, yoksa da icat ederek mükelleflerin faiz isteme hakkının önüne geçmektedir.

Bir eksiklik olmasa dahi üç aylık süre dolduğundan itibaren bugüne kadar acaba kaç mükellefe faiz ödemesi yapılmıştır Sayın Bakan? Mükellef sıkıysa faiz talebinde bulunsun. Bakın o zaman başına vergi dairesi ne işler açacaktır. Tabii böyle bir taleple gidince önce hafif tehdit kokan bir üslupla bunun mükellefin yararına olmayacağını, dolayısıyla bu talebin çekilmesi gerektiğinin mükellefin faydasına olduğu tehditkâr bir şekilde anlatılmaktadır. Faiz talebinden vazgeçmeye mükellef mecbur kalmaktadır. Yasanın bu hükmü zaten vardı, ufak tefek değişiklikler de yerinde değişiklikler ancak uygulaması olmayan bir düzenleme. Hükûmetin ve Maliye Bakanlığının görevi bu yasanın uygulanmasına olanak tanımaktır. Uygulayamayacağınız yasayı buradan çıkarmanın bir esprisi kalmamaktadır. Mükellefler vergi dairelerinden gelir vergisi iadelerini ve katma değer vergisi iadelerini ortalama kaç günde alabilmektedir? Sayın Bakanım, bundan haberiniz oldu mu, bilmiyorum. Buna ilişkin bir çözüm burada sunulmamış. İhracatçıları vergi dairelerinin hantal, çalışmaz yapısına mahkûm ediyorsunuz. İsterseniz bu konuyu bir ihracatçı birliklerine ve yeminli mali müşavir arkadaşlara sorun, ne zorluklar yaşandığını göreceksiniz. Gönül isterdi ki bu düzenlemeler arasında ihracatçıların KDV iadelerinde yaşanan zorlukların en azından bir kısmı çözülebilsin.

Aynı kanunla beraber, sermaye yapısı içerisinde yer alan, “yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının yüzde 10’unu aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı.” şeklinde bir düzenleme yapmışsınız.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepimizin bildiği üzere ülkemizde sermaye birikimi yeterli değildir. Neredeyse tüm sermaye şirketlerinde borçlanma söz konusudur. Pek çoğunda da borçlar öz kaynaklardan fazladır. İşletmelerin zaten öz kaynakları yetersiz olduğundan büyümek için borçlanmadan başka çareleri bulunmamaktadır. Hatta bazen öz kaynakları sıfıra yaklaşan firmalar bulunmaktadır yoksa kim ister ki borçlansın. Dolayısıyla, borçlanmanın cezalandırılması anlamına gelecek bu düzenleme de yerinde değildir. Öz kaynağı zaten yetersiz olan işletmelere “Siz büyümeyin, küçülün veya uluslararası firmaların bir parçası olun.” demekten öte bir şey değildir. Zaten bu tasarının pek çok maddesinde uluslararası sermayesi güçlü firmaların önünün açılmakta olduğunu açıkça görmekteyiz.

Meclisin görevi ulusal firmalara “Siz durun ve küçülün, mümkünse çalışmayın.”, uluslararası firmalara da “Buyurun alanı size açtık siz çalışın.” demek midir? Türkiye Büyük Millet Meclisi, uluslararası firmalara yol açan trafik polisi mahiyetinde olmamalı.

Borçlanma cezalandırılacak ise önce Hükûmetten başlamak lazım. Cumhuriyet tarihinin rekor borçlanmaları AKP hükûmetleri zamanında oluşmuştur. Her geçen gün ülkemizin borçları da artmaktadır. Eğer bir çözüm aranıyor ise bundan başlamak lazım. Yok amaç borçlanmayı engellemek değil de daha fazla vergi toplamaya yönelik ise ekonomiyi küçültmekle, ihracatı azaltmakla, üretimi azaltmakla verginin daha fazla toplanacağını sanıyorsanız  büyük bir yanılgı içerisindesinizdir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Türkkan.

Milliyetçi Hareket Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

15’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 15’inci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                             Mehmet Şandır

                          Manisa                                    Antalya                                         Mersin

                        Faruk Bal                         Emin Haluk Ayhan                         Mustafa Kalaycı

                          Konya                                     Denizli                                          Konya

“Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Ekonomi Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının görüşü alınarak Maliye Bakanlığınca belirlenir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 15’inci maddesi üzerindeki önergemizle ilgili söz aldım, yüce heyetinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.

Önergemizde “Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Ekonomi Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının görüşü alınarak Maliye Bakanlığınca belirlenir.” denilmektedir. Gerekçemizde ise, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde Ekonomi Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığının görüşünün alınmasının yerinde olacağını düşünmemizdir. Bu önergemiz de 12’nci maddedeki ve diğerlerindeki gibi iyi niyetle hazırlanmış bir önergedir. Biz iktidar kanadında koordinasyon eksikliği olduğunu düşündüğümüz, gördüğümüz için ısrarla ne yapıyoruz? Bu tür önergeleri veriyoruz. İktidar kanadının katılmayacağı bir önerge değil aslında, engellemeye yönelik de değil. Acil durum ilan edilmesi de gerekmiyor. Burada koordinasyonun dikkate alınmaması, iktidarın kötü niyetinden de değil, bir operasyon hatası olarak düşünülebilir.

Önergemizin, uygulamaya geçtiği takdirde, tek başına iktidar olan bir hükûmet için faydalı ve katkı sağlayıcı bir uygulama olacağını düşünüyoruz ama “Biz zaten aslında bir koalisyonuz.” derseniz, iktidar böyle bir şey söylerse, “İktidarın farklı kanatları var.” diyorsanız söyleyebileceğim bir husus yok.

Bütün bunları niçin söylüyorum? Bakın, zaman zaman anlaşmazlıklar oluyor. Denizli’deki AKP’li milletvekili arkadaşlarımız özel sektöre bu teşvikle ilgili hususları aydınlatıcı bilgiler verdiler, seminer yaptılar, anlattılar ama kifayet etmiyor. Arkasından, Ekonomi Bakanı bizzat gidip oralara ne yapıyor? Anlatmak zorunda kalıyor, sıkıntı oluyor, eksiklik oluyor. Dolayısıyla Hazine, Ekonomi Bakanlığı, Maliye ne olur bunu bir koordinasyon içinde uygulasa? Bu size sıkıntı verecek bir şey de değil Sayın Bakanım. Dikkat ederseniz, iyi niyetle bir şeyi ifade etmek istiyorum.

Komisyonun da bu konudaki ısrarını gerçekten anlamıyorum. Böyle iyi niyetle verilmiş bir önergenin, ileride sıkıntıları ortadan kaldıracak, ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları giderecek bir önergenin engellenmesinin neden yapıldığı da gerçekten bizi üzüyor.

Bunu neden söylüyorum? Gerçekten iktidar içinde bir koordinasyon olsaydı… Biz zamanında “Tasarruflar yetersiz.” dediğimizde bazı arkadaşlar, hatta siz bunu kabul ettiniz ama şunu görüyorum ki iktidar bunu kabullenmek istemedi. Demek ki iktidarın bir kanadı bunu kabullenmedi, siz kabul ettiremediniz. O zaman ne oldu? İçinizde koordinasyon olmadığı için tasarruflar yüzde 24’lerden yüzde 12’lere geldi, şimdi tedbir almaya çalışıyorsunuz. O zaman, o kanun tasarılarını o zaman getirseydiniz ne olacaktı? Tasarruf problemini daha önceden çözmüş olacaktık.

Kaldı ki, yine aranızda koordinasyon olmadığı için, “O tasarıları burada aniden gelip geçirelim, görüşülse de olur, görüşülmese de. Bizim çoğunluğumuz var, biz bu problemi böyle çözeriz, sizin söylediklerinize ihtiyacımız yok.” diyorsanız, zaten bizim söyleyeceğimiz bir şey yok.

Siz her ne kadar “Yüzde 50 oy aldık” deseniz de yüzde 50 de karşı tarafta oy var, onların da söyledikleri, onların da görüşleri, onların da ifadeleri var. Yani ekonomi ilminde de, koordinasyonda da, yönetimde de, mutlaka, sizin düşündüğünüzün karşı tarafında da müspet birtakım hadiseleri, görüşleri ortaya koyabilecek neyi var? Düşünceleri var, düşünce sahipleri var. Şu söylediğimiz şey, sizin ileride başınıza iş açabilecek şeyleri, sonradan sıkıntıya düşürebilecek şeyleri ortadan kaldırma amacına yönelik.

“Bunu niçin söylüyorsunuz?” diyeceksiniz. Biraz önce diğer konuşmamda söyledim, Ekonomi Bakanı, Başbakan “2012’de” diyor, Sanayi Bakanı “Haziran 2011’de” diyor.

Bunun kamuoyu önünde tartışılması bile Hükûmet açısından iyi bir şey değil. Hükûmet Türkiye Cumhuriyeti’nin hükûmeti, siz sıkıntıya girdiğiniz zaman Türkiye girer, biz de gireriz, benim ifade etmek istediğim bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Takdirlerinize arz ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Milliyetçi Hareket Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına,

258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 16. Maddesinde geçen “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten” ibaresinin “1/1/2012 tarihinden” olarak değiştirilmesini arz ederiz.

                     Erkan Akçay                              Alim Işık                                    Oktay Vural

                          Manisa                                   Kütahya                                          İzmir

                                        Ahmet Kenan Tanrıkulu                        Ali Öz

                                                       İzmir                                       Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 16’ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                M. Akif Hamzaçebi              Ferit Mevlüt Aslanoğlu                       Mahmut Tanal

                         İstanbul                                   İstanbul                                        İstanbul

                   Aydın Ayaydın                       Bülent Kuşoğlu                        Rahmi Aşkın Türeli

                         İstanbul                                    Ankara                                           İzmir

                                                                    Orhan Düzgün

                                                                           Tokat

BAŞKAN – Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Fazla ve yersiz tahsil edilen vergilerin iadesinde faiz uygulanmasına yönelik olarak Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesinin (4) numaralı bendinde yer alan düzenlemenin, Anayasa Mahkemesi Kararı da dikkate alınarak herhangi bir tarih sınırı olmaksızın uygulanması önerilmektedir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Bir sonraki önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına,

258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 16. Maddesinde geçen “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten” ibaresinin “1/1/2012 tarihinden” olarak değiştirilmesini arz ederiz.

                                                                                                 Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Alim Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 16’ncı maddesi üzerinde verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanunun geneli üzerinde görüşmeler sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine mensup bir değerli milletvekilinin ifadesiyle, “bu kanunda devrim yaratacak” maddelerin olduğu söylendi. Âdeta bir zihniyet devriminin yaşandığı, dolayısıyla devletin artık hep alan devlet değil, veren devlet hâline getirildiği ifade edildi. Bu madde de kastedilen madde ama eksik söyledi sayın milletvekili, bunu siz değil Anayasa Mahkemesinin kararı üzerine, mecburen, şimdiye kadar fazladan alınmış paraların, iade edilirken faiziyle beraber iade edilmesi öngörülüyor ya da yersiz yapılmış ödemelerin iade edilmesinde hesaplanan gecikme faizinin birlikte geri verilmesini öngören bir madde. Bu anlamda olumlu bir madde ama bizim önergemiz, “hiç olmazsa yıllarca bu ödemelerde bulunan insanlarımızı mağdur ettiniz, bu yılın başından itibaren, 2012 yılı itibarıyla bu maddeyi uygulamaya koyalım” şeklinde öneride bulunduğumuz bir önerge. Umarım yüce Genel Kurulun değerli milletvekilleri bunu makul karşılarlar ve önergemize destek verirler.

Değerli milletvekilleri, şimdi son birkaç ayda bu yüce kuruldan geçen kanunları kısaca bir hatırlayacak olursak devletin alan devlet mi yoksa veren devlet mi veya AKP hükûmetlerinin alan hükûmetler mi yoksa veren hükûmetler mi olduğunu çok daha iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum. Birkaç ay önce bedelli askerlik tasarısını buradan geçirdik, dolayısıyla alan devletin ya da alan Hükûmetin önemli kanunlarından birisiydi. Arkasından 2/B arazilerinin satışını öngören kanun buradan geçti, alan Hükûmetin önemli kanunlarından birisiydi, zikredilen rakamlara göre 25-30 milyar TL bir para bekleniyor. Arkasından afet riskli alanların dönüştürülmesiyle ilgili, tamamen ranta dönük ve alan Hükûmetin kanunlarından birisini geçirdik. Onun arkasından, yabancılara taşınmaz satışının önünü tamamen açan, mütekabiliyet ilkesini ortadan kaldıran, dolayısıyla “Getir parayı, al mülkü” denen bir kanunu çıkardık, tamamen alan bir kanun.

Şimdi de Amme Alacaklarının Tahsili Usulü’nde ve diğer kanunlarda değişiklik öngören yine daha fazla almayı amaçlayan bir kanun tasarısıyla karşı karşıyayız; affın affını getiriyor. “Daha önce affettik, paraları topladık ama herhangi bir nedenle buradan yararlanamayan ya da bilerek ‘Nasıl olursa Hükûmet gelecekte de bunu affeder.’ diyerek bugünlere taşımış olanlardan acaba alabilir miyiz?” diye yine bir kanun tasarısı görüyoruz.

Şimdi, vermeye gelince 4+4’lük uzlaştırma kurulunun, hakem kurulunun verdiği memur ve memur emeklileri zammını lütuf gibi gören bir Hükûmet anlayışı. Bu memurlar, eğer sizin yayınladığınız rakamlar doğruysa yüzde 8,5 büyüme, yüzde 11 de enflasyon oranı dikkate alındığında yaklaşık yüzde 20’ye varan bir enflasyon, toplam enflasyon değerini karşılayacak bir zam beklentisiyle, mücadele ederlerken 4+4’ü âdeta copla, gazla bir himmetmiş gibi sunan anlayışın gerçekten bu yüce Meclisin takdirlerine sunulmasında yarar olduğunu düşünüyorum. Hükûmet bunları gelirlerini arttırmak için yapmış, cari açığı kapatmak üzere bu teklifleri ve tasarıları getirmiş ama her şeye rağmen eğer bir vatandaşımız dahi bu getirilen düzenlemelerden olumlu yönde etkilenecekse biz bundan mutluluk duyarız.

Bu duygu ve düşüncelerle önergemize desteğinizi bekliyor, tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.

Milliyetçi Hareket Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 16’ncı madde kabul edilmiştir.

17’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 17'nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Ahmet Kenan Tanrıkulu                  Erkan Akçay                               Lütfü Türkkan

                           İzmir                                      Manisa                                         Kocaeli

                                               Alim Işık                                     Cemalettin Şimşek

                                               Kütahya                                              Samsun

"Madde 17- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (23) ve (30) numaralı fıkralarında yer alan "kredilerin temini ve geri ödenmesi amacıyla düzenlenecek kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhler (kredilerin kullanımları hariç)" ibaresi "kredilere, bu kredilerin teminatlarına ve geri ödenmelerine ilişkin kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhler (kredilerin kullanımları hariç)" şeklinde değiştirilmiş, "V- Kurumlarla ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (25) numaralı fıkrasına "(Söz konusu kurum, kuruluş ve işletmelerde geçici personel olarak istihdam edilenlerle yapılan sözleşmeler ile 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununa göre hizmet alımına ilişkin yapılan hizmet sözleşmeleri dâhil)" ibaresi eklenmiştir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak Sayın Şandır?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Tanrıkulu konuşacak Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 17’nci maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Öncelikle Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, biz, ekonominin ve yatırımların gerçek anlamda desteklenmesini ve teşvik edilmesini istiyoruz, bu da gayet doğal bir talep, ancak yürürlükte olan teşvik sistemini Ekonomi Bakanlığının verilerine göre incelediğimizde, geçen sene Nisan 2011’den bu sene, Nisan 2012’ye kadar olan ve bu senenin Ocak ve Nisan ayları arasındaki verilerine hem sektörel olarak hem de bölgesel olarak baktığımız zaman, teşvik artışına neden olmadığını, tam tersine teşviklerde ve yatırımlarda bir gerileme olduğunu görüyoruz. Bu verileri biraz daha yakından incelediğimiz zaman 2012’nin ilk dört ayında, geçen yılın dört ayına göre mukayese yaptığımız zaman teşvik belge adedinde yüzde 25,6; yatırım tutarında yüzde 31,8; istihdamda da yüzde 24,8’lik bir gerileme görüyoruz.

Yine sektörel bazda bu teşvik paketine baktığımız zaman, tarım sektörü en büyük gerilemeyi gösteriyor. Yeni açıklanan teşvik paketinde de bizlerin büyük bir eksiklik olarak gördüğü, daha önceki konuşmalarımızda da dile getirdiğimiz ve ısrarla söylediğimiz gibi, tarımsal teşvikler bu dört aylık dönemde gerileme göstermektedir. Belge adedinde yüzde 73,9; yatırım miktarında da tarım teşviklerinde yüzde 72,9’luk bir gerileme var. Bu yüzden, yeni açıklanacak olan bu teşvik paketinin hepimizin dile getirdiği eksikliklerinin bir an önce giderilerek yürürlüğe girmesi büyük bir elzem teşkil ediyor değerli milletvekilleri. Her şeyden önce bu paketin yürürlüğe girmesi noktasında bir sıkıntı olduğunu görüyoruz çünkü Bakanlar Kurulu aylardır bu paket üzerinde görüşmeler yapıyor ancak anlaşılıyor ki, bazı kurumlar ve bazı bakanlıklar arasındaki anlaşmazlıklar bu kararnamenin yayımlanmasını da engelliyor.

Düzeltilmesini istediğimiz bu teşvik paketiyle ilgili olarak biraz da yerel bazda, örneğin İzmir ili açısından yaklaştığımız zaman, baktığımız zaman, İzmir ilinde organize sanayi bölgeleri dışında yapılan yatırımlarda mevcut bugünkü sisteme göre bazı olumsuzlukların da getirildiğini görüyoruz. Örneğin, vergi indiriminin yatırım döneminde ve tüm kazançlarda, ilgili olarak uygulanması hükmü, İzmir’in de içinde bulunduğu birinci bölge için maalesef geçersiz bir durumda ve haksız rekabete yol açmakta. Bu konunun birazcık daha net anlaşılması için rakamsal bir örnek vereyim sizlere: İzmir’e hemen 60 kilometre mesafede Manisa’da eğer 5 milyon liralık bir yatırım yaparsanız, bu yatırıma 1 milyon 250 bin liralık vergi indirimi ve 250 bin liralık kısmının da yatırım döneminde alınabildiği, 1 milyon lirasının işletme döneminde kullanılırken, aynı yatırım tutarını, aynı büyüklükteki yatırım tutarını İzmir için konuşursak, 750 bin liralık vergi indiriminden ancak ve ancak yatırım bittikten sonra faydalanacağını görüyoruz. Dolayısıyla, ciddi bir haksız uygulama. İzmir gibi, birinci bölge içinde olan, gelişmesi cazip olan illerin önünün kesildiğini de görüyoruz değerli milletvekilleri.

Yine bu tasarının gerekçeleri arasında sayılan firmaların öz kaynak kullanmasının teşvik edilmesini, girişimcilerimizin içinde bulunduğu ekonomik durumu da görmezden gelmek demek olarak görüyoruz. Çünkü bu tasarı, girişimcilerimize şöyle bir salık veriyor, tavsiyede bulunuyor: “Siz, varlık ve bolluk içerisindesiniz zaten, keyfekeder kredi kullanmak durumundasınız, biz de bunu kullandırmak istemiyoruz” şeklinde bir yaklaşım içerisinde bu tasarı. Özel sektörün borcunun geçen yılın sonu itibarıyla 205 milyar doları bulduğu bir ortamda değerli milletvekilleri, keşke kullanacak öz kaynağı olsa da özel sektör kendi işletmelerini geliştirebilse.

Bundan sonraki maddedeki önergemizde yine konuyla ilgili açıklamalarımızı yapma gayreti içinde olacağım.

Çok teşekkür ediyor, saygılarımızı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Çok teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

18'inci madde üzerinde iki önerge var.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Vedat Demiröz                         Mustafa Şahin                        Ahmet Baha Öğütken

                           Bitlis                                     Malatya                                        İstanbul

                     Ekrem Çelebi                          Emrullah İşler                             Ertuğrul Soysal

                            Ağrı                                       Ankara                                         Yozgat

Madde 18– 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 113. maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Denetim kuruluşları yetkilendirme belgesi harçları ise kurumlar vergisi beyannamesi verme süresi içerisinde verilecek bildirim üzerine, bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen gayrisafi iş hasılatı esas alınarak tahakkuk ettirilir, tahakkuk ettirilen harçlar ayrıca mükellefe tebliğ edilmez ve mayıs ayı içerisinde ödenir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 18'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Ahmet Kenan Tanrıkulu                  Erkan Akçay                              Mustafa Kalaycı

                           İzmir                                      Manisa                                          Konya

                                               Oktay Vural                                 Lütfü Türkkan

                                                    İzmir                                            Kocaeli

Madde 18- 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 113 üncü maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Denetim kuruluşları yetkilendirme belgesi harçları ise kurumlar vergisi beyannamesi ekinde verilen gelir tablosundaki gayrisafi iş hasılatı esas alınarak, tahakkuk ettirilir ve Haziran ayı içerisinde ödenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Kenan Tanrıkulu…

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 18’inci maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili huzurunuzdayım. Saygılarımı sunuyorum.

Açıklanmasının üzerinden neredeyse iki ay geçmesine rağmen daha Resmî Gazete’de yayımlanamayan ve bu yayımlanma aşamasında, henüz yayımlanma işlemi başlamadan revizyon işaretleri gören bir teşvik paketiyle karşı karşıyayız değerli milletvekilleri. Bu bize şunu da hatırlatıyor: Yaklaşık bundan iki yıl önce, yine esnaf ve sanatkârla ilgili bu sefer, bir paket açıklandı ve bu paketi “3D” diye adlandırdılar o zaman. Bu paketin de akıbeti maalesef bir önceki açıklanan paket gibi gözüküyor. Şu anda, ciddi eksikliklerin ve aksaklıkların olduğunu hepimiz müşahede ediyoruz. Aslında bu tespitleri sektörün temsilcileri de yapıyorlar, yapıyorlar ama maalesef bunların bir kısmını karnından konuşarak ancak yapabiliyorlar. Çünkü ciddi bir tepkiyle karşı karşıya, Hükûmet tarafından da birtakım uygulamalarla karşı karşıya kalmaktan da çekiniyorlar.

Değerli milletvekilleri, bu paketle ilgili olarak gördüğümüz en önemli aksaklığı dile getirmek istiyorum: Mesela, yeni teşvik sisteminde 6’ncı bölgede yer alan bir üretim tesisi teknoloji, ARGE, inovasyon, herhangi bir içeriği olmadan en yüksek teşviki alacak. Bakın, bu bir peynir imalathanesi için teneke fabrikası bile olabilir, örneği daha zenginleştirmek için söylüyorum. Bununla birlikte, çok yüksek katma değer üreten, ARGE yapan, inovasyonda bulunan ileri teknolojili üretim yapacak olan bir yatırım da 1’inci bölgede en alt seviyeden teşvik görecek. Şimdi, bu ciddi bir hata bence. Bizim yapmamız gereken yani bizim gibi ülkenin yapması gereken ARGE, inovasyon temelli, yüksek teknoloji üreten ürünlerin teşvik edilmesidir. Bu noktada en ufak bir tereddüdün olmaması gerekir diye düşünüyorum. Öncelikli sektörlerde ve ileri teknolojili ürünlerde yatırım alt limitlerinin olmaması gerekir sayın milletvekilleri. Bunların aşağıya çekilmesi veyahut da en alt seviyede tutulması gerekir. Mesela bu noktadan baktığımız zaman hepimizin bilgisayarlarında kullandığımız medya programlarını veya web sitesi için programlarımızı yapan bazı firmaları, bazı dünya markalarını bizim bu teşvik sisteminde eğer yer alsalardı herhangi bir alt limite takıldıkları için teşvik edilemeyeceklerini de görecektik.

Bu paketle ilgili olarak sürekli dile getirdiğimiz konulardan bir tanesi de teşvik belgeli asgari yatırım tutarının KOBİ’leri de kapsayacak düzeye çekilmesi gerektiği. Her zaman, her yerde bizlerin de, siyasetçilerin de kullandığı KOBİ’lerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi konusu, maalesef, sadece sözde kalıp uygulamaya geçirilmemektedir. İşte bir örneği önümüzdedir, bir fırsat karşımızdadır. Bu teşvik paketinde, maalesef, KOBİ’lerin teşvik edilmediğini görüyoruz.

Diğer bir husus değerli milletvekilleri, ARGE’sini kamunun yaptığı… Yani kamu bazı prototipleri üretim aşamasına getirmek için destekleyebilir, onun ARGE’sine teşvik verebilir, destek koyabilir ve bu projeleri belli bir aşamaya getirebilir. Ancak, bu projeler yatırıma geçmeden, yani üretime geçmeden eğer teşvik edilmezse kendi hâlinde bırakılmaktadır ve bir süre sonra Türkiye’de yatırımların çöpe gitme ihtimali de bulunmaktadır. İşte, bunların en kötüsü, bu tip projelerin, maalesef, yabancılara satışı meselesidir. O zaman, bugüne kadar yaptığınız, yani kendi kamunuz, kendi sektörünüz vasıtasıyla yaptığınız yatırımla, teşvikle maalesef yabancıların ARGE’sini desteklemiş gibi bir sonuçla da karşı karşıya kalabilirsiniz.

Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, başarıyla neticelenen kamu tarafından yapılan ARGE ve inovasyon projelerinin de teşvik sisteminde yer alması gerekir diye düşünüyoruz ve bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Milliyetçi Hareket Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

18’inci madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                             Vedat Demiröz (Bitlis) ve arkadaşları

Madde 18- 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 113’üncü maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Denetim kuruluşları yetkilendirme belgesi harçları ise kurumlar vergisi beyannamesi verme süresi içerisinde verilecek bildirim üzerine, bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen gayrisafi iş hasılatı esas alınarak tahakkuk ettirilir, tahakkuk ettirilen harçlar ayrıca mükellefe tebliğ edilmez ve mayıs ayı içerisinde ödenir."

BAŞKAN – Komisyon son okunan önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Takdire bırakıyoruz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Gerekçe…

BAŞKAN –  Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Denetim yetkilendirme belgelerinden alınacak harcın, sadece bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilecek gayrisafi iş hasılatı üzerinden alınması sağlanmaktadır.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir konuyu hatırlatmak istiyorum. Şimdi, kanun dilinde gelecek zaman kullanılmaz. Burada deniliyor ki: “Verilecek bildirim üzerine.” Yani bu bildirim hiçbir zaman verilmeyecek demektir gelecekte. Tasarı metninde de bunu gördüm birkaç maddede. Geniş zaman kullanılır: “Verilen bildirim üzerine.” Bu şekilde, eğer kabul edilecekse, bu tashihi yapmakta yarar var.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Evet, doğru.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Bunu düzeltelim.

BAŞKAN – Katılıyor musunuz efendim bu tashihle beraber?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Katılıyoruz.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Katılıyoruz efendim, gerekçeyi okutun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tasarıda da var birkaç maddede.

BAŞKAN – Bu tashihe Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılıyoruz Sayın Başkan. Teşekkür ediyoruz.

BAŞKAN – AK PARTİ’nin önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

18’inci maddeyi verilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yarım saat yemek molası veriyorum.

 

Kapanma Saati: 19.34

 

 

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.09

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumu açıyorum.

258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon yerinde.

Hükûmet yerinde.

19’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 19’uncu maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            Mehmet Akif Hamzaçebi          Ferit Mevlüt Aslanoğlu                       Mahmut Tanal

                         İstanbul                                   İstanbul                                        İstanbul

                Rahmi Aşkın Türeli                    Bülent Kuşoğlu                       Aydın Ağan Ayaydın

                           İzmir                                      Ankara                                         İstanbul

                                            Kazım Kurt                                  Orhan Düzgün

                                              Eskişehir                                            Tokat

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Kazım Kurt.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kurt. (CHP sıralarından alkışlar)

KAZIM KURT (Eskişehir) – Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; 258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 19’uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılması amacıyla bu önergemizi sunduk, desteklerinizi bekliyoruz.

Öncelikle şunu arz etmek isterim ki ekonomi ve ülke iyi yönetilmiyor. O nedenle zaten, son zamanlarda özellikle, sermayenin, sermaye birikiminin rahatlaması ve kredi hareketlerinin, finans kapitalin örgütlenmesi amacıyla sürekli yeni yasalar, yeni değişiklikler önermekteyiz ve yapmaktayız.

Bu noktada dikkatinizi çekmek istediğim konu şudur: Bu maddeyle Harçlar Kanunu’nun 123’üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki bazı değişikleri ortaya koyuyoruz ancak bunu yaparken sadece anonim şirket, limitet şirket gibi sermaye şirketleriyle esnaf kefalet kooperatiflerinin kredi alışverişini, kredi hareketlenmelerini sağlamayı hedeflediğiniz anlaşılıyor ama bu tasarılarda ya da bu mantıklarda emekten yana, halktan yana, yoksuldan yana bir hareketlilik söz konusu olduğu zaman karşı çıkılıyor ve destek görmüyor. Aynı teklifler ve tasarılar birleştirilince Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun önerisindeki öğrenci yurtları, dispanserler, hastaneler, huzurevleri gibi işlemleri yapanlara, yaptıranlara karşı uygulanması gereken iyileştirmelerin kabul edilmediği dikkate alınırsa, bu noktada dün akşamki havaiş kolunda grev yasağıyla beraber, bunları yan yana değerlendirdiğimiz zaman, yapmış olduğunuz çalışmaların tamamının sermayeyi rahatlatabilmek, sermayeyi, bu işin hareketliliğini sağlayabilmek amacına yönelik olduğu anlaşılıyor ve halk maalesef bu işin içinde yok.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Kredi kartları…

KAZIM KURT (Devamla) - Emeğiyle çalışanlar ve bu çalışmalar sonucunda gerçek anlamıyla geçinemeyerek borçlananlar, kredi kartlarıyla bazı borçlanma çalışmaları yapanların ödemekte oldukları harçların istisnası ortadan kaldırılmak suretiyle de daha fazla para ödemeleri ya da daha fazla borçlanmalarına neden olacak bir girişim olarak değerlendiriyorum ve bu girişimlerin halk nezdinde kabul görmeyeceğini bilmenizi istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu yapılan çalışmaların tamamı ile uygulamaya konulan sistemin üretimi teşvik etmeyen ama sadece alışverişi teşvik eden, şirketlerin birleşmesini, bütünleşmesini ya da hisse alışverişini değerlendiren bir sistem olması nedeniyle istihdama da katkısı olmayacak, insanlarımızın sorunlarına çözüm getirmeyecek öneriler olduğunu düşünüyorum.

Bu değerlendirme elbette bir torba kanun çerçevesinde yapıldığı takdirde, adına bakınca görüyoruz ki Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun ama sanıyorum amme alacaklarının tahsilinden çok ammenin menfaatlerinin dağıtılması ya da paylaştırılmasıyla ilgili bir çıkış noktasından hareket edilmekte.

Bu nedenlerle bu 19’uncu maddenin tasarıdan çıkarılmasını teklif ettik. Çıkarsa, gerçek anlamıyla mağdur olanların biraz daha menfaatine bir hareket gerçekleştirilmiş olacak. Zaten burada bazı şeyler bu 492 sayılı Harçlar Kanunu’ndaki harçlardan müstesna idi ama şimdiki uygulamayla “yargı harçları hariç” şeklinde bir ayrıntı getirildiği takdirde gerçekten sıkıntılı bir duruma sebep olacaksınız.

Bu nedenlerle önergemize destek vermenizi diliyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kurt.

Cumhuriyet Halk Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 

19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 19’uncu madde kabul edilmiştir.

20’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 20 nci maddesiyle, 492 sayılı Harçlar Kanununa eklenen "XIV- Denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları" bölümünde yer alan "bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının" ibarelerinin "bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki yıl gayri safi iş hasılatının" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Vedat Demiröz                         Mustafa Şahin                        Ahmet Baha Öğütken

                           Bitlis                                     Malatya                                        İstanbul

                     Ekrem Çelebi                         Ertuğrul Soysal                              Emrullah İşler

                            Ağrı                                       Yozgat                                          Ankara

                                                              Ayşe Nur Bahçekapılı

                                                                         İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 20'nci maddesi ile 492 sayılı Kanunun (8) sayılı Tarifesinin sonuna eklenmesi öngörülen "XIV- Denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsatları:" başlıklı bölümde yer alan "1- Denetim kuruluşları ve yetkilendirme belgeleri (Her yıl için):" tablosunun aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                M. Akif Hamzaçebi              Ferit Mevlüt Aslanoğlu                       Mahmut Tanal

                         İstanbul                                   İstanbul                                        İstanbul

                   Aydın Ayaydın                       Bülent Kuşoğlu                         Rahmi Aşkın Türeli

                         İstanbul                                    Ankara                                           İzmir

                                                                    Orhan Düzgün

                                                                           Tokat

a) Kamu yararını ilgilendiren kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri:

aa) Belgenin verildiği yıl                                                                               3.000 TL

bb) Takip eden yıllarda 2.000 TL'den az olmamak üzere

bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının                                                              Binde ikisi

b) Diğer kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri:

aa) Belgenin verildiği yıl                                                                               1.500 TL

bb) Takip eden yıllarda 1.000 TL'den az olmamak

üzere bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının                                                     Binde ikisi

BAŞKAN – Son okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Mali müşavirler sizinle gurur duyuyor Sayın Berber. Sayın Berber, gurur duyuyor mali müşavirler sizinle.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Demiröz, sizinle de gurur duyuyor.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, kim konuşacak?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Bülent Kuşoğlu.

BAŞKAN – Sayın Kuşoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Harç, özellik gösteren bir kamu hizmetinin karşılığında veya ona dayanılarak alınan bir bedeldir. Adı üzerinde harç, bir nevi araç. Yargıdan notere, trafikten gümrüğe kadar birçok alanda harç alınıyor bizim kanunlarımıza göre. Dokuz farklı harç var. Bu torba kanunun 20’nci maddesiyle finansal faaliyet harçlarına bir ekleme yapılıyor. Bununla deniyor ki: “Denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri de harca bağlansın.” Bağlanması gerekir, doğrudur. Piyasada faaliyet gösteren denetim kuruluşları şunlar: Yeminli mali müşavirler, serbest mali müşavirler ya da…

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Üç çeşit, o kadar.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – O kadar, evet, üç çeşit.

Bir de bunların bağımsız denetim kuruluşları var. Bunlar SPK’yı, EPDK’yı, bankaları denetleyen bağımsız kuruluşlar.

Kamu hizmetiyle ilgili ibare, özellikle bu bankalar ve EPDK ya da SPK’ya tabi kuruluşları denetleyenlerle ilgili bir ibaredir, onu özellikle belirteyim.

Şimdi, ilk şekliyle -Komisyonumuza gelen şekliyle- kamu yararını ilgilendiren kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri için, belgenin verildiği yıl 30 bin lira, sonraki yıllar da her yıl en az 30 bin lira olmak üzere binde 5 kadar bir harç öngörülüyordu. Bunun yüksek olduğunu düşünüyoruz. Meslek mensupları da buna itiraz ettiler, çok yüksektir.

Harçlar Kanunu’na bakıyorsunuz… Benim biraz önce saydığım bu yeminli mali müşavirlik, serbest muhasebeci mali müşavirlik gibi unvanlar serbest meslek kuruluşlarıdır. Serbest mesleklerle ilgili olarak Harçlar Kanunu’na bakın, avukatlar, müşavirler, gümrük müşavirleri veya mimarlar, mühendisler, hiç birisinin bu oranda değil. 300 küsur lira, 390 lira, 400 lira, en fazla bin küsur lira gümrük müşavirlerinin harcı. Bu kadar harç hiçbirisinde yok. Dolayısıyla, bu serbest meslek mensupları için de bu kadar yüksek oranda bir harç getirilmesi yanlıştır. Muhakkak bir harç getirilsin ama bu oranda bir harç yanlıştır diye düşünüyoruz. Onun için, verdiğimiz önergeyle belgenin verildiği yıl -bu kamu yararını ilgilendiren kuruluşlar için- 3 bin lira, ondan sonra da 2 bin liradan az olmamak üzere, her yılki gayrisafi iş hasılatının binde 2’si oranında bir harç getirilmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Uygulamalar da böyle. Diğer kuruluşları denetleyecek olanlar için de 1.500 lira ve bin liradan az olmamak üzere, gayrisafi iş hasılatının yine binde 2’si oranında bir harç düşünüyoruz. Bunun dışında yapılacak olan, ilk girişte 30 bin liralık, sonraki yıllarda en az 10 bin liralık harçlar, bu meslekte yabancı unvanlı olanları -ki dört tane büyük kuruluş var- sadece o yabancı unvanlıları desteklemeye matuf bir düzenleme olur, mevcut yerli kuruluşları, yerli meslek mensuplarını sıkıntıya sokar. Bunu bilmemiz lazım. Özellikle bu nedenle, bu gerekçeyle bu önergeyi verdik.

Çok teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.

Cumhuriyet Halk Partisinin önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 20 nci maddesiyle, 492 sayılı Harçlar Kanununa eklenen "XIV- Denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları" bölümünde yer alan "bir önceki yıl gayrisafı iş hasılatının" ibarelerinin "bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki yıl gayri safı iş hasılatının" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                 Ayşe Nur Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Takdire bırakıyoruz.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Komisyonun katıldığı, Hükûmetin takdire bıraktığı önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Denetim kuruluşları yetkilendirme belgelerinden alınacak harcın, sadece bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilecek gayrisafı iş hasılatı üzerinden alınması sağlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Efendim?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Önergeleridir, bari karar yeter sayısı olsun.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 20.24

 

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.32

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 20’nci maddesi üzerinde İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var, cihazla oylama yapacağız.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Şimdi, görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 20’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 20’nci madde kabul edilmiştir.

21’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 sıra sayılı yasa tasarısının 21. maddesinin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.

Türkiye'de kurulu borsalarda işlem gören sermaye piyasası araçları ile çölyak hastalarının ve fenilketonüri hastalarının tüketimine mahsus üretilen gıda maddeleri” ibaresi eklenmiştir.

             Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Özgür Özel                                 Bülent Tezcan

                         İstanbul                                    Manisa                                          Aydın

                                       Dr. Aytun Çıray                                    Dr. Salih Fırat

                                                İzmir                                                Diyarbakır

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Özgür Özel konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında bugün yapacağımız çalışmanın içinde biraz farklı bir alandan bahsedeceğim, ama gerçekten çok insani bir konudan ve bir türlü seslerini duyuramayan ve dünyadaki benzer örneklerinin Türkiye'de olmasının aslında Türkiye'nin gelişmişliği, çağdaşlığı, halk sağlığı açısından da çok ciddi önem taşıdığı bir konudan bahsedeceğim. Bu konu, çölyak hastaları ve fenilketonüri hastalarıyla ilgili bir sıkıntı var ortada.

Çok kısaca bahsetmek gerekirse, çölyak buğday proteini olarak bilinen glütene karşı vücudun gösterdiği bir reaksiyon ve önlenemez bir ishal şeklinde tezahür ediyor hastalığın sonuçları ve bir aydan fazla, üç ayı aşan veya tekrarlayan ishal durumlarında mutlaka çölyağa bakılması gerekiyor.

Fenilketonüri ise daha doğumdan on beş gün sonra topuktan alınan bir kanla tespit ediliyor. Bu hastalıklar tedavi edilmezse eğer, fenilketonüri çocuklarda zekâ geriliği sonucunu doğuruyor ve çölyakta da lenfomaya kadar giden çok ciddi tablolar ortaya çıkabiliyor.

Bu hastalıkların tedavileri, özellikle çölyakta ömür boyu sürecek olan katı bir diyetle, fenilketonüride on-on iki yaşına kadar sürecek olan katı bir diyetle mümkün, ama burada çok ciddi sıkıntılar var. Burada salonda bulunması, hemen yanı başımdan dinliyor olması açısından da Sayın Tülay Bakır Hocamla birlikte Ege Çölyak Yaşam Derneğinin bir davetine katıldık ve orada sorunlarını dinledik. Türkiye’de on yıldır bu konuda ciddi bir mücadele veriyor Ege Çölyak Yaşam Derneği. Ankara, güneydoğu, Bursa, İstanbul ve Kocaeli çölyak yaşam dernekleri de aynı mücadelenin birer parçası olmuş durumdalar.

Ege Üniversitesinden Profesör Doktor Sema Aydoğdu bu hastaları ilk bir araya getiren ve bunların sorunlarını dile getiren dernekleşmeleriyle ilgili katkı sağlayan bir bilim insanı ve bizleri, hepimizi, çeşitli partilerden, tüm siyasi görüşlerden milletvekillerini davet etti. Biz, Tülay Hocamla birlikte bu davete icabet ettik ve orada toplantının sonunda birlikte bir şeyler yapmaya söz verdik.

Sağlık Bakanlığı alanında yapılacaklar var, Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde yapılacaklar var ama onların temel taleplerinden bir tanesi de bugün görüşülmekte olan bu teşvik yasası olarak ifade edebileceğimiz konuda da beklentileri var. Çölyak hastalarının kullanması gereken ürünler normal ürünlerden çok pahalı. Glütensiz bir ekmek normal ekmekten 7 kat pahalı, glütensiz unun kilosu dünyada 3 euroya satılırken Türkiye’de 25 euroya satılıyor. Bu ürünlerle ilgili, geçtiğimiz seneye kadar devlet bunları reçete karşılığında ödüyordu ama hemen ardından 2011’in Martında yapılan bir çalışmayla “Hastalara bunların parasını verelim, parasıyla alsın.” dendi. O günden itibaren bu ürünlerin tüketimi o para ödeniyor olmasına rağmen yarı yarıya düştü. Bu, bazen evin diğer zorunlu ihtiyaçlarına bazen de bilinçsiz bir ailenin sigara parasına bile gidebiliyor. Burada böyle bir sıkıntı varken, bu ürünlerin mutlaka ucuzlatılması gerekiyor. Zaten bunların para karşılığında hastalar tarafından temini çok sakıncalı, biz o konulara ayrıca dikkat çekeceğiz, ayrıca taleplerde bulunacağız.

Amerika’da ve Kıta Avrupası’ndaki hemen hemen bütün ülkelerde istisnasız olarak bu çocukların ve ileri yaştaki çölyaklıların kullanacağı bu ürünleri üretmek için bir teşvik mekanizması geliştiriliyor yani bir fırın, bir lokanta, bir pizzacı veya bir tatlıcı dükkanı çölyak hastalarıyla ilgili bir ürün üretirse bu 3.500 kişide 1 görülen bir hastalık olduğu için bunun maliyeti yani getirisi götürüsünü örtmüyor. Bununla ilgili bütün dünyada KDV muafiyeti gibi, gelir vergisi muafiyeti gibi türlü çeşit teşvikler var. Bugün bu üzerinde görüştüğümüz maddede Hükûmet şunu getiriyor: SPK ürünlerine bir muafiyeti buraya yazıyor. Aynı maddede hep üzerinde tartıştığımız, bizim CHP olarak üzerinden cidden siyaset ördüğümüz kıymetli taşların KDV’sinin muaf olması meselesi de bu maddede.

Bu maddenin içine biz diyoruz ki, bu çölyak hastalarına ve (PKU) fenilketonüri hastalarına üretim yapan tesislerin sadece bu ürünlerinde bir KDV muafiyeti getirelim ve bu teşvik bu insanların sıkıntılarını ortadan kaldırsın. Amerika’yı yeniden keşfetmiyoruz; dünya bunu on yıllar öncesinden yapmış. Belediyeler bazen vergi almıyorlar. Bizim gibi işte, Hükûmet nezdinde teşvikler varsa oralara birtakım yapıştırmalar bile veriyorlar; diyorlar ki, burada işte, bu hastalar için bu ürünler üretilir, burada da devlet tarafından vergi teşviki vardır. Biz bunu öneriyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Siyaset üstü bir konudur diyoruz ve katkılarınızı bekliyoruz önergemize. (CHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.

Cumhuriyet Halk Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

21’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 21’inci madde kabul edilmiştir.

22’nci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun Tasarısının 22 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Madde 22- 3065 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "perakende safhası için" ibaresi "perakende safhası ve inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun vergi değeri ve bulunduğu yeri esas alarak konut teslimleri için" şeklinde değiştirilmiştir.

                    Mustafa Elitaş                         A. Sibel Gönül                             Tülay Kaynarca

                         Kayseri                                    Kocaeli                                         İstanbul

                                 Yıldırım M. Ramazanoğlu                      A. Çağatay Kılıç

                                         Kahramanmaraş                                    Samsun

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup, birlikte işleme alacağım ve önerge sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı  Kanun  Tasarısının  Çerçeve 22'nci maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                      Erkan Akçay                         Mehmet Günal                             Mehmet Şandır

                          Manisa                                    Antalya                                         Mersin

                  Mustafa Kalaycı                           Faruk Bal                             Emin Haluk Ayhan

                          Konya                                     Konya                                          Denizli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 22'nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                M. Akif Hamzaçebi              Ferit Mevlüt Aslanoğlu                       Mahmut Tanal

                         İstanbul                                   İstanbul                                        İstanbul

                   Aydın Ayaydın                       Bülent Kuşoğlu                         Rahmi Aşkın Türeli

                         İstanbul                                    Ankara                                           İzmir

                                                                    Orhan Düzgün

                                                                           Tokat

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önerge hakkında, Sayın Komisyon?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Erkan Akçay…

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22’nci madde üzerinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, iktidar partisi sözcüsü arkadaşlarımızdan bazıları, Hükûmetin veren hükûmet olduğunu, alan hükûmet olmadığını, veren el olduklarını, alan el olmadıklarını ifade ettiler. Özellikle bu tasarıyla ilgili olarak…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Almadan vermek Allah’a mahsustur; alacak, verecek ya.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Evet, şimdi onu söyleyeceğiz, kimden alacak kime verecek, mevzu da oradan başladı.

Şimdi, ben, öncelikle Sayın Maliye Bakanımızı bir konu için tebrik etmek istiyorum. Gerçekten, bu tasarıyla ilgili olarak Maliye Bakanımız, Komisyonda, bu tasarının düzenleme etki analizini içeren bir sunum yaptılar ve bu, hangi maddenin ne kadar getirisi var, bazı maddelerin ne kadar götürüsü var, o konuda sunum da yaptılar. İnşallah devamını da bekleriz, oldukça da yararlı, bilhassa Hükûmet bakımından çok yararlı olacağını düşünüyoruz bu çalışmaların.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu 22’nci madde, konut teslimleri için, inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun vergi değerinin esas alınarak katma değer vergisi oranlarının çeşitli oranlarda Bakanlar Kurulu tarafından belirleneceğini öngören bir düzenleme.

Şimdi, hatırlarsanız, tasarının 5’inci maddesinde de konut kira gelirlerindeki istisna daraltılıyordu. Bilhassa ücret geliri elde edenlerin her yıl belirlenen ve 2010 yılında da 2.800 Türk lirası olan istisnayı oldukça daraltmışlardı âdeta. Buradan da elde edilecek gelirin, verginin 204 milyon Türk lirası olarak belirlendiğini Maliye Bakanlığı ifade etmişti. Şimdi, 204 milyon lira buradan Maliye Bakanlığı gelir elde edecek; iyi, güzel. Şimdi, 22’nci maddedeki, bu maddedeki konut satışlarındaki KDV oranlarının yükseltilmesi nedeniyle de 150 milyon Türk lirası bekleniyor yani 354 milyon Türk lira değerli arkadaşlar… Şimdi, tabii, “inşaat sektörü” deyince bu sektörü bir bütün olarak değerlendirmek lazım.

Bir de kamuoyunda, hepinizin de bildiği üzere, bir gayrimenkul yatırım ortaklıkları var, fonlar var, Akmerkez, Atakule, İş Yatırım, Vakıf Yatırım gibi. Bu gayrimenkul yatırım ortaklıklarının kazançları kurumlar vergisinden istisna, dağıttıkları kârlar da gelir vergisinden istisna. Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının sayısını ben yirmi beş olarak biliyorum, yirmi ile yirmi beş arasında ve tahminlere göre de bunlara tanınan vergi avantajı yaklaşık 500 milyon lira, 450-500 milyon lira civarında. Şimdi, dar gelirliden, ücret geliri düşük olan memurlardan bu 350 milyon Türk lirayı Hükûmet topluyor, bu yirmi üç gayrimenkul veya yirmi gayrimenkul ortaklıklarına avantaj sağlıyor. Şimdi, veren el ne, alan el… Bu çelişkiyi nasıl izah edecek Hükûmet? Kimden alıyor, kime veriyor? Bunu çok iyi düşünmemiz lazım. Biz de “Elbette fakirden alıyor, zengine veriyor.” diyoruz. Deyim yerindeyse kaşıkla alıyor, kepçeyle veriyor. Bunun bir tutarlılık içerisinde olması gerekirdi.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Çay kaşığı, çorba değil; çay kaşığı.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Tümü üzerinde yaptığımız konuşmada da ifade ettik; arsaların, konutların vergi değerleri belediyeler tarafından belirleniyor ve Türkiye'nin pek çok yerinde de bu belirlenen vergilerde son derece sağlıksız, subjektif ve afaki değerler de tespit edildi. Şimdi Bakanlar Kurulu bu sağlıksız zemin üzerine katma değer vergisi oranlarını farklılaştıracak ve pek çok sorun da beraberinde gelecek. Bu, inşaat sektörüne, konut alacak dar gelirlilere de büyük ölçüde maliyet olarak yansıyacaktır.

Bu düşüncelerle, önergemizin kabulünü diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Hamzaçebi, buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22’nci maddede yapılan düzenlemeyi esas itibarıyla Cumhuriyet Halk Partisi olarak doğru bulmadığımızı ifade etmek isterim.

22’nci madde, inşaat sektörünün ve genel olarak ekonominin sıkıntıda olduğu bir dönemde bazı konut teslimlerinin katma değer vergisini yükseltmek amacıyla getirilmiş olan bir düzenlemedir. Bu amaçla Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir. 22’nci maddede yer alan ve Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 28’inci maddesinin değiştirilmesini öngören bu yazımda bir problem vardır. Problem üzerinde durmak istemiyorum, çünkü gördüğüm kadarıyla Hükûmet veya iktidar partisi grubu vermiş olduğu önergeyle o problemi düzeltiyor. Ancak var olan problem, maddenin yazımından kaynaklanan problem ortadan kalkacak olmakla birlikte, temel niyet değişmediği için, yani inşaat sektöründeki bir kısım konut teslimlerinin katma değer vergisini artırma niyeti olduğu için bunu doğru bulmadığımı tekrar ifade ediyorum.

Birincisi: Katma değer vergisi, bir tüketim vergisidir, bütün Avrupa Birliğine üye ülkelerde uygulanan, Avrupa Birliğine üye olmayan ülkelerde de uygulanan, modern vergi sistemine sahip ülkelerde genel tüketim vergisi olarak uygulanır ve üretimin teslime kadar, daha doğrusu perakende aşamaya kadar bütün aşamalarını kapsayacak şekilde uygulanır. Katma değer vergisiyle lüks tüketimi vergilemek gibi bir kavram yan yana gelmez. Yani “Ben, katma değer vergisinde oran farklılaştırarak lüks tüketime konu malları daha yüksek oranda vergileyeyim.” derseniz, bu katma değer vergisinin mantığıyla yan yana gelecek olan bir kavram değildir.

Şimdi, Hükûmetin niyetinde çok pahalı konutları yüksek oranda vergilemek var. Evet, yani yaklaşım şuradan geliyor: Pahalı konutu satın alanlar neden daha yüksek oranda vergi ödemesin? Soruyu şöyle de sorabiliriz: Pahalı elbiseyi satın alanlar neden ucuz elbiseyi satın alanlarla aynı katma değer vergisini ödüyor? Yani 500 Türk lirasına da bugün gidip takım elbise alabilirsiniz, 5 bin liraya satılan takım elbise de var, 15 bin liraya satılan takım elbise de var. Siz şimdi Hükûmet olarak “Ya, 500 liralık takım elbisenin katma değer vergisini yüzde 1’e indirelim veya yüzde 8’de tutalım, 15 bin liralık takım elbisenin fiyatını da yüzde 18’e çıkaralım.” diyor musunuz? Diyemezsiniz, katma değer vergisinin mantığında bu yoktur. Katma değer vergisi, bütün aşamaları kapsar, bütün aşamaları vergiler. Katma değer vergisinde Avrupa Birliği uygulaması, Avrupa Birliği direktifleri bir veya iki indirimli oran uygulanmasına izin verir, onun hangi hâllerde uygulanacağını ifade eder -bizim sistemimizde de bunlar vardır- bunun dışında başka bir şeyi söylemez.

Şimdi, bir düzenleme getiriliyor, katma değer vergisinin temel ilkeleriyle bağdaşmıyor. 2002 yılına kadar katma değer vergisinde yüzde 18’den yüksek oranlar vardı lüks tüketimi vergilemek için. Örneğin otomobiller, çok pahalı, silindir hacmi çok yüksek otomobiller yüzde 40 oranında katma değer vergisine tabiydi. İşte kürk, havyar, -efendim, beyaz eşya lüks değil ama işte, anlayış öyleydi- televizyon vesaire bütün bunlarda katma değer vergisi oranı yüzde 25’ti. 2002 yılında o zamanki Hükûmet Özel Tüketim Vergisi Kanunu çıkardı, dedi ki: “Katma değer vergisinde bu oranlar olmaz, bu farkları alalım; yüzde 18’le 25, yüzde 18’le 40 arasındaki farkları Özel Tüketim Vergisi Kanunu içine alalım, katma değer vergisini sadeleştirelim.”

Şimdi, o anlayışı, AB’ye uyum çerçevesindeki bu anlayışı bir kenara atıyoruz, bir garip madde koyuyoruz; inşaat sektörünü cezalandıracak olan bir madde. Şimdi iktidar partisinin yeni önergesi okundu, orada Bakanlar Kuruluna verilen yetki de ucu açık bir yetki. Bakanlar Kuruluna böyle bir yetki verilmez yani taşınmazın emlak vergi değerini esas alarak bir istisna koyabilecek veya düşük oranlı katma değer vergisi uygulayabilecek Bakanlar Kurulu. Emlak vergi değerinin objektifliği belki savunulabilir ama uygulamada orada çok sorun çıkacağını söyleyeyim, bir de bulunduğu yer itibarıyla. Yani bulunduğu yer itibarıyla Bakanlar Kuruluna bir yetki verilmez katma değer vergisinde.

Yani rica ediyorum, Sayın Bakan ve iktidar partisi grubu, bu önergeyi oylamayalım, bunu vergi mevzuatına ve Anayasa'ya daha uygun hâle getirelim.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Bir sonraki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 22’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Madde 22- 3065 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "perakende safhası için" ibaresi "perakende safhası ve inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun vergi değeri ve bulunduğu yeri esas alarak konut teslimleri için" şeklinde değiştirilmiştir.

                                                                                               Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim görüşecek?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okuyun lütfen.

Gerekçe:

KDV oranlarının farklılaştırılması konusunda konutun bulunduğu yer itibarıyla da belirleme yapılabilmesi konusunda yetki verilmektedir. Buna paralel olarak ihtiyaç kalmayan parantez içi hükümde kaldırılmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

22’nci maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

23’üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                                Sinan Oğan

                          Manisa                                    Antalya                                           Iğdır

                  Mustafa Kalaycı                       Mehmet Şandır                                 Faruk Bal

                          Konya                                     Mersin                                          Konya

                                                                Emin Haluk Ayhan

                                                                          Denizli

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sinan Oğan…

BAŞKAN - Sayın Oğan, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri…

Bu arada Değerli Başkan, “Lütfen bana ‘sayın’ diye hitap etmeyin.” diye uyardım sizi. Teröristbaşınasayın”ı yasal hâle getirdiniz, bana “sayın” demeyiniz.

BAŞKAN – Beni, ne konuşacağım konusunda uyarmayınız.

Teşekkür ediyorum.

Buyurun.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kim getirdi kardeşim?

SİNAN OĞAN (Devamla) – Siz getirdiniz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Nerede getirdik?

SİNAN OĞAN (Devamla) – Mahkeme kararı var, siz getirdiniz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Biz mi mahkeme kararı getirdik?

SİNAN OĞAN (Devamla) – Başbakanınız “sayın” demedi mi?

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kim dedi?

SİNAN OĞAN (Devamla) – Başbakanınız “sayın” demedi mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Buyurun… Lütfen… Lütfen…

SİNAN OĞAN (Devamla) – Teröriste “sayın” denilen bir Mecliste bize “sayın” demeyin, gidin kendinize söyleyin.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Hadi Allah’ını seversen!

SİNAN OĞAN (Devamla) – İstiyorsanız ben size de “sayın” derim.

Muhterem Başkanım… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) –Iğdır… Iğdır…

SİNAN OĞAN (Devamla) - Iğdır’a bakıyorum.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Baktığın belli.

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen… Arkadaşlar, lütfen…

SİNAN OĞAN (Devamla) – Iğdır’a ben çok iyi bakıyorum. Iğdır’ı konuşalım; Iğdır’da birinci partiydiniz, Iğdır’da yapmış olduğunuz ayrımcılık yüzünden Türkiye’de yenildiğiniz bir il oldu. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Onu siz yaptınız.

SİNAN OĞAN (Devamla) – Kusura bakmayın. (MHP sıralarından alkışlar) Iğdırlı ne yaptığını biliyor. Başka konular getirin, o konularda notunuz zayıf sizin.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Siz kaç ilde yenildiniz?

SİNAN OĞAN (Devamla) – Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 23’üncü maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği önerge hakkında görüşlerimi ifade etmek için söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Iğdır demişken, konuşmama da Iğdır’la başlayacaktım çünkü siz burada vatandaşa yeni vergi yükleri getirirken Iğdır’da 10 vatandaşımız kaçırıldı yine. Siz teröristlerle pazarlık ederken Iğdır’daki vatandaşlarımızın hâlinden Hükûmet olarak siz sorumlusunuz ama Iğdır’da bu konuda herhangi bir çabanız maalesef ki yok.

Biraz önce bir haber daha okudum, Libya’da da vatandaşlarımızın şirketlerine el konulmuş, daha doğrusu varlıklarına, mal varlıklarına el konulmuş. Bilmiyorum Maliye Bakanımızın, Sayın Bakanımızın, Muhterem Bakanımızın bundan haberi var mı?

Değerli milletvekilleri, bu getirdiğiniz kanun ile NATO’nun, Birleşmiş Milletlerin Türkiye’deki bütün faaliyetlerinden vergi yükünü kaldırıyorsunuz. NATO bir ticari kuruluş değil, NATO Türkiye’ye gelip bir yatırım yapmayacak ki. Yani bizim ekonomimize NATO bir katkıda mı bulunacak? Gelip NATO Malatya’da fabrika mı açacak? NATO Malatya’da gelip… “NATO” diye bizi de kandırdınız bu arada, Türk milletini de kandırdınız. Amerikan Başkanı dedi ki: “Biz orayı artık NATO’ya devredebiliriz.” Bu arada, Malatya’daki üssün de bir NATO üssü olmadığı, bir Amerikan üssü olduğu da ortaya çıkmış oldu. Şimdi, siz Amerika’ya burada üs açtırıyorsunuz. Peki, o zaman Meclisin iradesi nerede kaldı? Muhterem Başbakanımız 23 Nisan konuşmasında diyordu ki: “Meclisin iradesi her şeyin üzerindedir.” Peki, Meclisin iradesi her şeyin üzerindeyse Malatya’da siz Amerika Birleşik Devletleri’ne üs açtığınız zaman Meclisin iradesi neredeydi, niye sormadınız Meclise?

NATO yatırım yapmayacak orada. NATO orada bir üs kuracak ve NATO’nun oradaki kurmuş olduğu üssün bütün giderleri vergiden muaf hâlde. Peki bu üs kimin için kuruluyor, Türkiye’yi korumak için mi kuruluyor? Elbette değil.

Burada defalarca söyledik ama bugün yeri geldiği için bir kez daha söyleyelim. Mavi Marmara’da İsrail’in yapmış olduğu vahşetin üzerinden iki sene geçiyor ve bugün ikinci senesi doldu, İsrail’e hâlâ özür diletemediniz. Oradaki vatandaşlarımızı İsrail’in askerlerinin vahşicesine önüne attınız, son gece gemiyi terk ettiniz, vatandaşlarımızı siz orada savunmasız bıraktınız, üzerinden iki sene geçti hâlâ İsrail’e özür diletemediniz. Özür diletemediğiniz gibi bugün kalkmış bu maddeyle İsrail’i de ödüllendiriyorsunuz çünkü NATO’nun orada kuracağı vergiden muaf tuttuğunuz üs İsrail’i korumak için gelmiş bir üstür.

Başka bir istatistiki bilgiyi daha huzurunuzda arz edeyim. Son beş sene içerisinde 2010 ve 2011 ekonomik verilerine baktığınız zaman İsrail ile ticaretimiz son beş yılın en yüksek artışını göstermiş. Allah aşkına bu nasıl bir mantıktır? Sayın Maliye Bakanımız, biz İsrail’le bu kadar dost muyuz da bizim mi haberimiz yok? Nedir bu? Nasıl bir -affedersiniz- kepazelikle karşı karşıyayız; İsrail’den ithalatınız artıyor, İsrail’le ihracatınız artıyor!

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

23’üncü madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

23’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 23’üncü madde kabul edilmiştir.

24’üncü madde üzerinde iki önerge vardır.

Her iki önerge aynı mahiyette olduklarından bu önergeleri okutacağım ve birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.

Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 24’üncü maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                M. Akif Hamzaçebi              Ferit Mevlüt Aslanoğlu                       Mahmut Tanal

                         İstanbul                                   İstanbul                                        İstanbul

                   Aydın Ayaydın                       Bülent Kuşoğlu                         Rahmi Aşkın Türeli

                         İstanbul                                    Ankara                                           İzmir

                                             Faik Öztrak                                  Orhan Düzgün

                                               Tekirdağ                                            Tokat

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 24 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                            Mustafa Kalaycı

                          Manisa                                    Antalya                                         Konya

                   Özcan Yeniçeri                        Mehmet Şandır                                 Faruk Bal

                          Ankara                                    Mersin                                          Konya

                                                                Emin Haluk Ayhan

                                                                          Denizli

BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Faik Öztrak

BAŞKAN – Sayın Öztrak, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlarken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Hükûmetin bütçe uygulamaları tam bir istisna, muafiyet, mahsup uygulamasına dönüştü. Bunun anlamı şu: Artık, bütçede ne olduğunu göremiyoruz; gerçek harcama nedir, gerçek gelir nedir, bunları görmemiz mümkün değil. Bugün bunlar sıkıntı yaratmıyor gibi görünebilir ama yarın, öbür gün mutlaka çok ciddi sıkıntıları yaratacaktır. Burada da yine bir istisna getiriliyor. Bu nedenle bu istisnanın çıkartılmasını istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünde, izninizle, bu yasanın amaçlarından biri olan teşvikle ilgili düzenlemelere de değinmek istiyorum. Başbakan 5 Nisanda teşvik paketini açıkladı. Arkasından, ekonomiden sorumlu Bakan da teşvik paketini açıkladı. Paketler orada duruyor ama teşvikle ilgili yapılan hiçbir şey yok. Şunu sorduk: “Bu illerin kalkınmışlık göstergelerini, bu illerin kalkınmışlık derecelerini nasıl belirlediniz?” Arada bir açıklama geldi: “İşte, bu illerin kalkınmışlık derecelerini 2003’ten farklı olarak belirledik ama henüz çalışmalar devam ettiği için tüm göstergeleri şu anda kamuoyuna veremiyoruz.” Orada TÜİK Başkanı çıktı dedi ki: “İllerle ilgili verileri, özellikle de gayrisafi millî hasıla verilerini, yurt içi hasıla verilerini gerçek olarak hesaplayamıyoruz.” E, o zaman şunu sormak lazım: Yani, bu paketler nasıl açıklandı? Bu paketler açıklanırken ne dendi? Bu paketler cari açığa derman olacak. Bu paketler, bu teşvik paketi gelişmişlik farklılıklarını giderecek. Türkiye’de yatırımı artıracak, tasarruf meselesini çözecek! Hepsini birden nasıl çözecekse? Ama daha, hâlâ ortada teşvik yok.

Değerli arkadaşlarım, bu hafta başından itibaren ekonomiden sorumlu bakanlar, vatandaştan ayağını yorganına göre uzatmasını istediler. Vatandaşın üzerinde yorgan kalmadı ki, vatandaşın yorganı bankalarda. Son dört ay içinde elektriğe zam, doğal gaza zam, diğer her şeye zam, vatandaşın üstünden yorganı aldınız, seçimden önce vatandaşı borçlandırdınız. Şimdi deniyor ki: “Vatandaş, ayağını yorganına göre uzatmıyor.”

Değerli milletvekilleri, açıkça şunu ifade edeyim: Şu anda vatandaşın borçla almış olduğu evin tapusu bankada, arabanın ruhsatı bankalarda, elbisesi bankada, diğer her şeyi bankada ama vatandaşı bunların sahibi yapmak iktidar partisinin boynunun borcudur. Borcu vatandaşa ödetmemek gibi bir şey olamaz çünkü seçim öncesi yatırımı olarak borçlandıran sizlersiniz.

Değerli arkadaşlarım, Mecliste tartışıyoruz: Önce 2/B kapsamındaki arazilerin yabancılara satılması, arkasından devletin içinde oturduğu binaların sertifika yoluyla satılması, devletin içinde bulunduğu binaya kira ödemesi. Bu arada, Sayın Bakan, anlaşılıyor ki Sayın Babacan’la anlaşmışsınız, burada “kira sertifikası” lafı yer alıyor ama siz doğru olarak söylüyorsunuz, bunun adı sukuktur. Sukuk da, 2003’te Hazine Müsteşarıyken benim aldığım mütalaaya göre, nitelikli muvazaadır. Bu belgeyi Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarım istediler ama bu belge bir türlü gelmedi.

Bakınız, Sayın Başbakan çıkıyor, “4+4’ten fazla verir isek, memura şu kadar para verir isek Yunanistan’a döneriz. Grevler uzun sürerse ekonomi çöker…” Devletin binaları yabancılara satılıyor, milletin arazileri yabancılara satılıyor. Ne oluyoruz arkadaşlar, hani çok iyiydik, hani bu ekonomi çok iyiydi? Merkez Bankası devamlı Türk lirası mevduat karşılığına dolar koyduruyor. Türk lirası mevduattan daha güvenli sanki dolar. İşler iyi gitmiyor arkadaşlar.

Genel Kurula saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öztrak.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Özcan Yeniçeri konuşacak efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yeniçeri. (MHP sıralarından alkışlar)

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Değerli Başkan, muhterem milletvekillerim; 24’üncü madde üzerinde verilen değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

24’üncü madde süre, usul, esas yönünden açık olmadığı gibi, fayda, maliyet ve düzenlemelerle ilgili de etki analizi yok. Bu maddeyle uygulanan yöntem, geleceği yirmi otuz yıllık bir ipotek altına alacaktır, bütçeye de ağır yükler getirecek mahiyettedir. Bu maddeye gerek yoktur.

Kaldı ki biz burada ne söylersek söyleyelim siz bildiğinizi okuyacaksınız, olduğu gibi bu maddeyi de geçireceksiniz. O hâlde, biz de sizin yaptığınızı yapalım ve biz de kendi bildiğimizi okuyalım.

Hükûmet, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı açılalı, gece gündüz para tahsil makinesi gibi çalışıyor maşallah! Büyük bir iştahla, akla gelen ve gelmeyen her değeri paraya çevirmek için akla gelen ve gelmeyen her türlü düzenlemeyi önümüze getiriyor; askerliği bedelliyle paraya çevirdik, orman vasfını kaybeden arazileri büyük bir iştahla paraya dönüştürdük, yerli tasarrufların sınırlılığını dikkate alarak yabancıya toprak satışına izin veren, hem de alelusul hem de stratejik ve taktik açısından bu ülkenin başına ne getireceğini bilmeyecek biçimde yabancılara açtık ve onların satışına hazır hâle getirdik, askerlikte yaş büyüterek tahsilatı daha da artırmaya çalıştık. Affın affı yasalarını devreye sokarak tahsilat üstüne tahsilat yapmaya çalışıyoruz. Zamlar, vergiler derken paraya çevrilmeyen bir uçan kuş ile bir de gökyüzü kaldı.

Hükûmet müflis bir tüccar gibidir. Sayın Bakan da maşallah Napolyon gibi, “Para, para, para!”, başka bildiği bir şey yok. Yani AKP Hükûmetinin iş başına geldi geleli çıkardığı yasaların konu itibarıyla şu altı yedi tane kavram üzerine oturttuğunu görüyoruz: Vergi, özelleştirme, ihale, tahsilat, satın alma, satma, af ve zam.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Hocam telaş etme!

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Satış, zam ve ithalat hükûmeti AKP, bu arada manevi değerleri de satışa çıkardı.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bak hele!

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Evet… Manevici görünen ama materyalist uygulamalarıyla tarihe geçecek olan bir hükûmetle karşı karşıyayız.

Bu değerlendirmeler, öğretmenlik… (AK PARTİ sıralarından “Ayıp oluyor.” sesleri, gürültüler) Dinlerseniz anlarsınız. Bu değerlendirmeler…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sakin! Sakin!

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) – Zaman az, zaman, onun için, yoksa ben biliyorum sizin canınıza nasıl okuyacağımı.

Bu değerlendirmeler öğretmenlik mesleğiyle ilgili olarak da yapılmaya başlandı. Başbakanımız, öğretmenlik gibi bir ülkenin millî ve maneviyat mimarlarına ödenen ücreti tartışma konusu yaptı. Başbakan, öğretmenlere ek ödenek olarak 100 lira verilmesini öngören tasarı için “Bir öğretmenin en düşük olanı 1.620 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada on beş saat karşılığı alıyor. Peki düz bir memur ne alıyor? İşte şu kadar alıyor. Kırk saat çalışıyor, kırk saat için bu rakamın altında alanlar var.”

Öğretmenler de milletvekilleri kadar çalışıyor. O zaman aynı mukayeseyi… “Niye milletvekilleri daha fazla alıyor?” diye de sormak gerekiyor. Liyakat, ehliyet, uzmanlık, vasıf gibi birtakım kalite ve kantite değerlerini üst üste koymazsanız neden olduğunu algılama imkânına sahip olmazsınız.

Şimdi, Başbakanın, öğretmenlik mesleğiyle ilgisiz, bu basit, muhtevasız ve anlamsız mukayesesi herkesi üzmüştür. Kutsal mesleklerin maddi ve ücret ile mukayese edilmesi öğretmenleri derinden yaralamıştır. Öğretmenlik, karşılığı ücret olmayan bir meslektir, öğretmen ise fiyatı olmayan kişiye denir. Öğretmen hiçbir şeye sahip olmadığı hâlde, hiçbir şey tarafından da sahiplenemeyen varlıktır. Bu bakımdan, memleketin millî ve manevi mimarıdır. Öğretmen üzerinde konuşurken ağzımızdan çıkanı kulağımızın duyması gerekiyor.

Bugün Türkiye’de yüksek lisans mezunu olan bir öğretmen, ilkokul mezunu olan bir hizmetliden daha az maaş alıyor. Öğretmenlerin yarıdan fazlası ek ders ücreti alamıyor. İki gün hastalanan öğretmenin haftalık ders ücreti kesiliyor. Bu gerçeklere rağmen Başbakan öğretmenlere “On beş saat çalışıyorsunuz, sizin ücretiniz diğer memurlara haksızlık.” diyebiliyor. Başbakan öğretmenlere resmen “Sizin aldığınız para yaptığınız işten daha fazla.” demeye getiriyor.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Yok canım, öyle demiyor. O yorum yanlış.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Öğretmenlerin iş yükünü girdiği ders saati sayısına göre değerlendirmek bu mesleği tanımamak anlamına gelmektedir, çünkü öğretmenler eğitim öğretim saatlerinin dışında da çalışıyorlar. Derse hazırlanması, veli toplantısı, sınav sorularının hazırlanması, sınav kağıtlarını okuma, öğrencilere danışmanlık hizmetinde bulunma, idareyle yapılan toplantı, onlarca şey var öğretmenlerin üzerinde. Öğretmenlik mesleği okulda mesaiyle başlayıp mesaiyle bitmeyen bir meslektir. Sahip çık öğretmenine, bunun için söylüyorum.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yeniçeri.

Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

24’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 24’üncü madde kabul edilmiştir.

25’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 25’inci maddesindeki “500” ibaresinin “400” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                             Mehmet Şandır

                          Manisa                                    Antalya                                         Mersin

                  Mustafa Kalaycı                           Faruk Bal                              Emin Haluk Ayhan

                          Konya                                     Konya                                          Denizli

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Ben konuşacağım.

BAŞKAN – Sayın Ayhan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 25’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergemiz üzerinde söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Önergemizin gerekçesi, yatırım teşvik belgesi kapsamında sabit yatırım öngörülen stratejik yatırım tutarının aşağı çekilmesi, 400 milyon TL olmasıdır. Bunun daha yararlı olacağı düşüncesiyle bu önergeyi verdik.

Ben görüyorum ki bugün daha önce verdiğimiz ve iktidara yardımcı olmak amacıyla verdiğimiz, iktidarın bakanlarının aralarında anlaşamadığı, iktidar kanadıyla Hükûmetin anlaşamadığı hususlarda daha önceden mutabakatın sağlanıp Türkiye Büyük Millet Meclisine tasarıların veya tekliflerin gelmesinin yararlı olacağını düşündüğümüz için verdiğimiz önergelere maalesef Hükûmetin kayıtsız kaldığını gördük. İktidar kanadı da kayıtsız kaldı. Bu, gerçekten hadisenin çok iyi değerlendirilemediğini ortaya koyması açısından önemli bir gösterge veyahut da iyi niyet olmadığını ifade etmek istiyorum ki bunu söylemek aslında hoş bir şey değil.

Gerçekten, baktığımız zaman, son zamanlarda sanayide üretimdeki gelişmelerin çok müspet olmadığı ayan beyan ortada. Bunu zaten biraz önce Sayın Bakanın sorulara verdiği cevaplardan, ekonomideki gelişmeleri anlattığı, dünyadaki konjonktürü anlattığı gelişmelerden çok yakinen izleme imkânı bulduk.

Şimdi, baktığınız zaman, 2012 yılının ilk dört ayında kapasite kullanım oranında da geçen yılın ilk dört ayına göre bir gelişme olmadığını, sanayi üretim ve kapasite kullanım oranı verilerinde ilk çeyrekte ciddi bir yavaşlama olduğunu görüyoruz. 2012 yılının ilk dört ayında ihracat geçen yıla göre yüzde 10,9 artmış, ihracat 2011 yılında yüzde 18,5 artmış, nisan ayındaki artış ise yüzde 8,6. İhracat artışı yılın ilk dört ayında en büyük ihracat pazarımız olan AB’deki sorunlar nedeniyle hız kesmiş ve AB’nin -özellikle nisan ayını da dikkate aldığınızda- ihracatımız içindeki payının yüzde 40’ların altına düştüğünü bugün müşahede ettik. AB pazarını diğer pazarlara ikame etmeye çalışan ihracatçılar 2012 yılının ilk dört ayında ihracat artışını sürdürmeye devam etmelerine rağmen dış talep yılın ilk dört ayında üretimde ne yapmıştır? Çok büyük bir katkı sağlamamıştır.

İç talebin en önemli göstergesi olan toplam ithalat 2012 yılının ilk çeyreğinde geçen yıla göre sadece yüzde 2,7 azalmıştır, nisan ayındaki azalış ise yüzde 8 civarındadır. Tüketim malları ithalatı ilk dört ayda geçen yıla göre yüzde 18 düşmüş, sermaye malları ithalatı sadece yüzde 4 azalmıştır. Ara mallarında sadece nisan ayında yüzde 3,6 azalma söz konusudur, ithalatında. Bireysel kredi artışı yavaşlamıştır, bireysel kredilerin yıllık artış hızı 2011 yılında yüzde 29,7 seviyesinden 2012 yılında mart ayında yüzde 24,7’ye gerilemiştir.

Şimdi, buradan gördüğümüz gibi -biraz önce de ifade ettim- ithalatta alınan katma değer vergisi, dâhilde alınan katma değer vergisi, özel tüketim vergisi ocak-nisan döneminde geçen yılın aynı dönemine göre azalmalar gösteriyor, çok az artıyor, bazılarında da nisan ayı itibarıyla daralma var.

Bunu şunun için söylüyorum Sayın Bakanım, dikkatinizi çekmek istiyorum: Elimde Türkiye'de çalışanlarla emekli olanları il bazında gösteren bir liste var. Bu resmî bir liste. Buna baktığınız zaman, birçok ilimizde hemen hemen çalışanla emekli olan eşit hâle gelmiş. Emekli olanların çalışanlara yaklaştığı birçok il de söz konusu. Dolayısıyla, bir an önce tedbirleri daha radikal şekilde almamız gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ayhan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

25’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm, geçici madde dâhil 26 ile 44’üncü maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde söz isteyen Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Erol Dora, Mardin Milletvekili.

Buyurun Sayın Dora.

BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ekonomisinde cari açık ve buna bağlı olarak sürdürülebilir kalkınma konusu, hâlâ mücadele edilmesi gereken konuların başında gelmektedir. Reel ücretlerin düşüklüğü ve sınıflar arasındaki gelir dağılımının olağanüstü biçimde bozulmuş olması, toplumun geniş kesimlerinin Türkiye'nin son on yılda gerçekleştirdiği yüksek oranlı büyümeyi artık taşıyamayacak hâle gelmesine yol açmaktadır.

Cari açığın tehlikeli boyutlara ulaştığı bugünlerde hanelere daha az harcayıp daha çok tasarruf yapmaları salık verilmektedir. Önümüzde duran yasa tasarısı bu bağlamda kamu sermayesinin özel sermayeye aktarımı olarak değerlendirildiğinde, halkın esas itibarıyla daha da yoksullaşacağı daha fazla netlik kazanmaktadır.

Cari açığın gayrisafi yurt içi millî hasılanın yüzde 10’u civarında olduğu ülkemizde Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek Türkiye’deki yeni teşvik paketini otuz sekiz ülkeden gelen yabancı konuklara anlatırken “Türkiye'nin neresinde yatırım yaparsanız çok güçlü destekler var, vergileri neredeyse sıfırladık, altıncı bölgede tamamen kaldırdık. Türkiye'nin doğusu, güneydoğusu Türkiye'nin Çin’i olacak.” dedi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teşvikler esas olarak iki önemli noktada işlev görmektedir. Birincisi, özel sektörün tümü için özellikle kriz dönemleri veya işçi hareketinin yükseldiği konjonktürde kârların gerilemesine karşı kritik bir işlev görmesi, ikincisi sermayeler arası rekabette bazı sermaye gruplarına avantaj sağlaması.

Belirtmeliyiz ki teşviklerin sermaye birikiminin ve rekabetin evrensel yasalarını değiştirme gibi bir rolü olamaz, olmamıştır fakat sermaye birikiminin genel eğilimini, hızını, zaman zaman istikametini de önemli ölçüde etkilemiştir.

Yeni teşvik yasası bir önceki teşvik yasalarının mantığıyla hazırlanmıştır. Kürt sorunu sadece ekonomik sorun temelinde değerlendirilemez. 1980’lerden sonra bölgesel farklılıkları gidermek amacıyla çıkarıldığı savunulan teşvik yasalarından sonuç alınmadığı gibi, bu teşvik paketleri Kürt sorununun çözümüne paralel politik bir manipülasyon aracı olarak kullanılmaya çalışıldı. Kürt sorununu ekonomik sorunlara indirgeyerek sürdürülebilir kalkınmaya çalışan hükûmetler her paket sırasında halka âdeta “Kürt sorununu bu sefer çözüyoruz, üstelik ekonomik yöntemlerle.” diyerek hem zaman kazanmışlar hem de belirli rant alanını kamu maliyesini de kullanarak istedikleri gibi yönetmişlerdir.

1980-2008 yılları arasında Doğu Anadolu’nun toplam teşvik belge sayısından aldığı pay yüzde 4,53 iken güneydoğunun payı ise yüzde 7,42 olmuştur. Marmara Bölgesi ise bu süreçte teşviklerin yüzde 37,63’ünü almıştır.

Bu teşviklerin parasal karşılık açısından oranları ise, Doğu Anadolu yüzde 3,07, Güneydoğu Anadolu yüzde 5,99 ve Marmara yüzde 40,93 olarak gerçekleşmiştir. Bu tablo neredeyse her teşvik sonrasında bölgesel uçurumların daha da derinleştiğini göstermektedir.

1980 sonrasında, ekonomik kalkınmaya ve teşviklere sermaye açısından bakılmış, sermaye, kalkınmanın ve gelişmenin tek faktörü olarak muamele görmüş, emek ise sanki sermayenin sırtında maliyetleri artıran bir yük olarak kavranmış ve muamele görmüştür. İşte, bu bakış açısı son teşvik yasasına da damgasını vurmuştur.

Açıklanan son teşvik paketinin, bölüşümdeki eşitsizlik yaratıcı yönü ve kamusal kaynakların talanı yönüyle kendinden önceki paketlerden ayrılmadığını belirtmek istiyoruz.

Peki, yeni teşvik paketini yeni yapan nedir? Paketi yeni yapan, içeriğinde ortaya çıkan farklılaşmadır. Yeni teşvik paketi, yatırımları bölgelere göre ve üretilen malın cinsine göre ayırmaktadır. Bölgeler altıya ayrılmış durumda ve görüntüde en az gelişmiş bölgelere yatırım yapanlar en çok ödüle ulaşacak. Böylelikle bölgesel eşitsizlik sorun olmaktan çıkacak ve az önce de ifade ettiğimiz gibi Kürt sorunu da çözümlenmiş olacak.

Bölgesel anlamda paketin görüntüde getirdiği şey, geri bırakılmış bölgelerin yatırım çekecek olması ama gerçekte gerek bölgedeki çatışma durumu gerekse de yatırım için gerekli altyapı, lojistik ve pazar imkânlarının kısıtlılığı bu paketi de diğerleri gibi bölge üzerinden bir propaganda aracının ötesine taşımayacaktır.

Paketin bölgesel anlamda getirdiği yenilik, batıdaki bir yatırımcı bölgede paravan bir şirket kurup, faaliyetteymiş gibi gözükse de batıdaki faaliyet gelirleri açısından teşvik kapsamına alınıp ödüllendirilecektir yani genel politikaya uygun olarak yapmayıp, yapar gibi gözükme yoluna gidecektir.

Teşvik sisteminden yararlanmak için başvuran her şirketin yatırım yapmayacağını, küçümsenmeyecek bir kısmının arazi, arsa, vergi avantajlarından yararlanmak istediğini daha önceki uygulamalardan biliyoruz ama özellikle sanayi şirketlerinin önemli bir kısmı, rekabetin, evrensel yasaların baskısı altında daha fazla büyümek zorundalar ve bunu sağlamak için gerçekleştirmek zorunda oldukları yatırımlarını yeni teşvik sisteminin yol göstericiliği çerçevesinde yapmaya yöneleceklerdir.

Bu noktada, yeni teşvik sisteminin yol göstericiliği, işçiler, sendikalar, kamu çalışanları, kısaca, çalışma hayatının bütünü için büyük önem taşımaktadır çünkü teşvik sisteminin görünür amaçlarından biri, işsizliği azaltmak yani istihdamı artırmak ama teşvik sistemi artan yatırımlara bağlı olarak istihdamı belli ölçüde artırırken, düşük ücretli, iş güvencesiz ve taşeron sisteminin yaygınlaşmasına neden olacaktır. Bu sonucu, teşvik sisteminde, sigorta, gelir vergisi biçimindeki fiziki desteklerin asgari ücret temel alınarak yapılacak olmasından, istihdam garantisinin verilmemesinden ve kamu sektörünün altyapı yatırımlarını taşeron sistemiyle yapmaya devam edecek olmasından anlayabiliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; genel olarak bu teşvik yasasında amaçlanan cari açığın azaltılması hedefi teorik olarak beş ile on yılda sonuç alacak bir politikadır. İthal ikameci bir yaklaşımın hayata geçmesi ARGE ve ileri teknolojik yatırımları gerekli kılmaktadır. Ayrıca, bu tür yatırımların artması için toplumdaki tasarruf oranlarının belli bir seviyede olması gerekmektedir. Oysa Türkiye OECD ülkeleri içinde tasarruf oranı en düşük ülkelerden biridir. Türkiye’de tasarruf oranları yüzde 13 düzeyinde, iktisadi olarak yatırım yapılabilir tasarruf oranı yüzde 30 ve üzeri oranlardır. Demek oluyor ki bu teşvik paketinde de yabancıların tasarruflarının gelip yatırıma dönüşmesi amaçlanmaktadır. Bu durumda, toplumda sermaye dağılımı daha da dengesizleşirken toplum, çok zenginler ve çok yoksullar olarak iki kampa doğru hızla itilecektir.

Teşvik paketinde sözünü ettiğimiz eksikliklerin giderilmesi ve bakış açısının değişmesi hâlinde yasa tasarısının çok  daha sağlıklı olacağını düşünüyor, bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Dora.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu tasarıda 5 Nisan 2012 tarihinde Sayın Başbakan tarafından açıklanan yeni teşvik sisteminin yasal altyapısını oluşturacak düzenlenmeler de yer almaktadır. Sayın Başbakan yeni teşvik sisteminin 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren uygulamaya gireceğini açıklamıştır. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan “Sayın Başbakan ne ifade etmişlerse o geçerli olacaktır.” demiş. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün “Başlangıç tarihi, 2011 yılı Haziranının 15’i ya da Temmuzun 1’i kararnameye eklenebilir.” demiştir. Ancak bu tasarıda yeni teşvik sistemine ilişkin unsurları içeren maddelerin yürürlük tarihine bakıldığında yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği görülmektedir. Maliye Bakanı da yeni teşvik sisteminin 2012 yılı bütçesine bir yük getirmeyeceği yönünde açıklamalar yapmaktadır. Zaten geçmişe şamil bir uygulamaya gidilmesinde de fiilî  zorluklar vardır. Dolayısıyla AKP Hükûmeti daha işin başında kamuoyunu yanıltıcı açıklamalar yapmıştır. Teşvik paketinin uygulanmasının gecikmesi teşvikli yatırımlarda önemli oranda düşüşlere yol açmıştır.

Yeni teşvik sisteminde illerin bölgelere dağılımının nasıl yapıldığı konusu da yeterince bilinmemektedir. Kalkınma Bakanlığının İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (SEGE) 2011 esas alınarak illerin 6 bölgeye ayrıldığı belirtilmiştir, ancak bu çalışma henüz yayınlanmamıştır. Gerçi Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz tarafından geçen hafta bu konuda bir açıklama yapılmıştır. Bu açıklamada en son 2003 yılında yayınlanan araştırmanın güncellendiği ifade edilmiş, illerin gelişmişlik düzeylerinin farklı alanlardan seçilen değişkenler yardımıyla ölçüldüğü, bu ölçüm ve analizler sonucunda il sıralamalarının yapıldığı ve aynı özelliklere sahip il gruplarının belirlendiği, 8 alt kategoride 61 değişken kullanılarak hazırlandığı belirtilmiştir. Çalışmada il bazında gayrisafi yurt içi hasılanın değişken listesinde yer almadığı belirtilmiştir. Güncel millî gelir düzeyleri belli olmadan illerin gelişmişliğinin belirlenmesi ne kadar sağlıklı olur? Çalışmada 61 değişkenin nelerden ibaret olduğunun listesi verilmiş, ancak bu değişkenler itibarıyla illerin sıralaması açıklanmamıştır. İllerin gelişmişlik sıralamasında Konya’ya 20’nci sırada yer verilmiştir. Hâlbuki 58 değişken kullanılarak yapılan 2003 çalışmasına göre illerin gelişmişlik sıralamasında Konya 26’ncı sıradadır. Buna göre, Konya 6 ili birden sollamış görünmektedir. Ancak gerçekler ve resmî istatistikler bunu doğrulamamaktadır. Konya daha önce 4’üncü büyük ilimiz iken AKP döneminde 7’nciliğe kadar gerilemiştir. 100’ün üzerinde beldesinin köye dönüştürülmesi öngörülmüş, çoğunun nüfusu her yıl azalan 28 ilçesinin birçoğu mahrumiyet yeri hâline gelmiş durumdadır. Konya hızlı gelişerek mi geriliyor? İlçe bazında ve 32 değişken kullanılarak yapılan 2004 çalışmasına göre Konya’nın 23 ilçesinde sosyoekonomik gelişmişlik negatif durumdadır. Resmî istatistiklere göre de 2010 verileri itibarıyla, Konya, kişi başına kamu harcamasında 57’nci, kişi başına kamu gelirinde 29’uncu, kişi başına ihracatta 29’uncu, kişi başına elektrik tüketiminde 27’nci, kişi başına nakdî kredi kullanımında 33’üncü, kişi başına toplam mevduatta 31’inci sıradadır. Kaldı ki, bu göstergeler 61 değişken arasında da yer almaktadır. 61 değişken arasında eğitim alanında ilin YGS ortalama başarı puanına da yer verildiği belirtiliyor. Konya’nın bu yılki YGS sınavında iller arası başarı sırası nedir biliyor musunuz? Tam 42’nci sırada, yani plakasını yakalamış. Öyleyse Konya nasıl oluyor da il gelişmişlik sıralamasında 20’nci sırada gösteriliyor?

Sayın Kalkınma Bakanına da sordum, soru önergeme verdiği cevap bugün elime geçti. Sayın Bakan tamamen konuyu geçiştiren bir cevap vermiş, bu da aslında Konya’ya haksızlık yapıldığını ortaya koyuyor. 61 değişkene göre il sıralamasını ve Konya’nın sırasını sormama rağmen cevaplanmamış, sadece küçük sanayi sitesi iş yeri sayısı, 100 bin kişiye düşen hastane yatak sayısı ile iş gücüne katılma ve istihdam oranının ülke ortalamasının üzerinde, işsizlik oranının da ülke ortalamasının altında olduğu ifade edilmiş, sıralamalar ve diğer 56 değişkendeki durum açıklanmamıştır.

Sayın Bakanın ülke ortalamasının oldukça aşağısında olduğunu belirttiği işsizlik oranı TÜİK tarafından yayınlanan Hanehalkı İşgücü Anketi bölgesel sonuçlarına göre Konya, Karaman bölgesi itibarıyla 2010 yılında yüzde 8,4 düzeyinde olmakla birlikte, işsiz sayılmayan, iş aramayıp çalışmaya hazır olan 167 bin kişi dikkate alındığında işsizlik oranı yüzde 23,9 gibi ülke ortalamasının çok üzerinde bir seviyeye çıkmaktadır. İşsiz sayısı 69 bin kişi görünmekle birlikte bunların arasında olmayan iş bulma ümidini kaybedenlerin sayısı 33 bin kişidir. Dolayısıyla, Sayın Bakanın sığındığı işsizlik oranında da Konya’nın iyi durumda olmadığı aşikârdır.

SEGE 2011 çalışması neden yayımlanmıyor? 61 değişken itibarıyla illerin sıralaması neden açıklanmıyor? Neden korkuyorsunuz? Konya gibi haksızlık yapılan illerden gelecek tepkiden mi çekiniyorsunuz? Eğer Konya gibi bazı illere haksızlık yapmadığınızı, bazı illere de kayırmacılık yapmadığınızı söylüyorsanız çalışmayı niye gizliyorsunuz?

Mevcut dört bölgeli teşvik sisteminde 3’üncü bölgede yer alan Konya’ya bu çalışmaya göre belirlenen altı bölgeli yeni sistemde 2’nci bölgede yer verilmektedir. Tombala çekilerek illerin dağılımı yapılsaydı belki Konya’nın şansı daha fazla olurdu.

Konya’da turizm yatırımları da engellenmektedir. AKP Hükûmetince yirmi ilde yirmi sekiz adet kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi belirlenmesine karşın, bu iller arasında Konya bulunmamaktadır. Dolayısıyla, turizm yatırımlarında, yeni sisteme göre verilecek 5’inci bölge teşviklerinden mahrum bırakılmaktadır.

Konya’da turizm potansiyelinin yüksek olduğu hiçbir yöre bulamadınız mı? Hazreti Mevlânâ’dan da mı haberiniz yok? Bugün, Mevlânâ Müzesi en fazla ziyaretçisi bulunan yerler arasındadır. Konya’da kültür ve turizm yönünden önem taşıyan hiçbir yer bulamamak Konya’ya hakarettir. AKP Hükûmeti, Konya’ya yapılan bu haksızlıkları mutlaka gidermelidir.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, vatandaşın, başta vergi ve sigorta primi olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarına olan muhtelif borçlarının yeniden yapılandırılması 6111 sayılı Kanun ile düzenlenmiştir. Bu tasarının 42’nci maddesinde de taksitlerini ödememesi nedeniyle 6111 sayılı Kanun’dan yararlanma hakkını kaybedenlere yeni bir hak verilmesi öngörülmüştür.

Komisyon görüşmelerinde, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu düzenlemeye katkı ve destek verdik. Herhangi bir nedenle yararlanamamış birçok mükellef ve vatandaşımız da bulunmaktadır. İnanıyorum ki tüm milletvekili arkadaşlarımın bu konuda tespitleri vardır. Bu itibarla, herhangi bir nedenle 6111 sayılı Kanun’dan yararlanamamış vatandaşlarımıza da kamu kurum ve kuruluşlarına olan muhtelif borçları yeniden yapılandırabilmeleri imkânının verilmesi gerekmektedir. Kanunu ihlal edenlere yeni bir imkân verilirken, kanundan herhangi bir nedenle yararlanamamış olanların göz ardı edilmesi doğru olmayacaktır. Bu itibarla, ilgili maddenin görüşmelerinde bu konuda vereceğimiz önergenin dikkate alınacağını umuyorum.

Yine bu tasarı ile yirmi iki yaş üzeri taşıtların hurdaya ayrılması da teşvik edilmektedir. Yirmi iki yaş ve üzeri olan taşıtların hurdaya ayrılması hâlinde, tahakkuk eden motorlu taşıt vergilerinin 1/4’ünün ödenmesi şartıyla, kalan vergi aslı, gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları, tescil plakasına kesilen idari para cezalarının tahsilinden vazgeçilmektedir. Şoför esnafı gerçekten zor durumdadır; başta akaryakıt maliyetleri olmak üzere sırtında ağır bir yük taşımaktadır. Bu tablo içinde gününü zor geçiren şoför esnafının araç yenilemesi de imkânsızdır. Bir defaya mahsus olmak üzere, şoför esnafına, KDV ve ÖTV alınmadan aracını yenileyebilme imkânı da verilmelidir.

Teşekkür ediyorum, hayırlı olsun diyorum, hayırlı akşamlar. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kalaycı.

İkinci bölüm üzerinde üçüncü konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

Diğer beş dakikayla da birleştirerek süreniz on beş dakika Sayın Hamzaçebi.

CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarıyla ilgili olarak bu bölümde yapacağım konuşmada bir genel değerlendirme yapmak istiyorum. 22’nci madde vesilesiyle kürsüye çıktığımda, 22’nci maddede konut teslimlerini esas alarak yapılan düzenlemenin doğru olmadığını ve bu düzenlemenin inşaat sektörünü, dolayısıyla da büyümeyi olumsuz etkileyeceğini ifade etmiştim.  Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin de, özellikle taşınmazın bulunduğu yer itibarıyla belirleme yapma yönünde Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin de uygun olmadığını, ucu açık, belirsiz bir yetkiyi Bakanlar Kurulunun kullanması hâlinde bunun Anayasa’ya aykırı olacağını burada bir kez daha ifade ediyorum.

“Bulunduğu yer itibarıyla.” diye ucu açık bir yetki Bakanlar Kuruluna verilemez. Anayasa’nın 73’üncü maddesi açıktır, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ancak kanunla konulur. Bunlara ilişkin olarak herhangi bir şekilde indirim, istisna ve kanuni oranlarda herhangi bir şekilde indirim yapılması yönünde bir düzenleme yapılacak ise bu gayet açık, sınırları belli bir şekilde Bakanlar Kuruluna bir yetki verilmek suretiyle yapılabilir. Verilen yetki bu çerçevede Anayasa’yla uyumlu değildir.

Tasarının birinci bölümünde yer alan bir maddede yapılan bir düzenlemeyle ibadethane yapımı için yapılan harcamaların gelir vergisi matrahından düşülmesine imkân tanındı. İkinci bölümde benzer bir madde var. O da, yine ibadethane yapımı için yapılacak harcamaların kurumlar vergisi matrahından indirilmesini düzenliyor.

Değerli arkadaşlar, elbette dinimiz, bütün insanların inancı önemlidir. İnancı olmayan insanların o düşüncesi de önemlidir. Demokratik bir devlette, laik bir devlette bunların hepsi önemlidir ve inanan insanların ibadetlerini özgürce, inandığı şekilde yerine getirmesi gerekir. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca 80 bin cami yapılmıştır demeyeyim, 80 bin cami Türkiye’de hizmette vardır. Elbette Osmanlı imparatorluğu döneminden gelen camiler var, cumhuriyet döneminde yapılan camiler var. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılan bütün camiler vatandaşların katkısıyla yapılmıştır yani bir hayır işidir bu, bir sevaptır. Vatandaş her yerde bu yardımı yapar, bu yardımlarla camiler inşa edilir. Bugüne kadar bu konuda herhangi bir sıkıntı yaşanmamıştır yani bir hayır işlerken “Bu hayrın bir bölümünü devlete fatura edeyim.” anlayışı dinimize de uygun değildir, vatandaşın hayır ve sevap anlayışına da uygun değildir. İkincisi: Laik bir devlette devlet, bütçesinden ibadethane yapımı için kaynak ayırmaz. Ha vergileri toplayıp bunu  bir ibadethane yapımı için tahsis etmişsiniz ha da bu vergilerin bir bölümünü mükellefe, vatandaşa bırakarak “Bu ibadethaneyi sen yap.” demişsin. Bunun ikisi de doğru değil arkadaşlar, ikisi de doğru değil yani her iki açıdan da bu düzenlemenin sakıncalı olduğunu ifade etmek istiyorum.

Bunun bir ihtiyaçtan kaynaklandığı kanaatinde de değilim. İstanbul’da yapılacak bir iki cami için, özellikle iş adamlarının belki katkı koyup yapacağı bir iki cami için onlara yönelik bir vergi istisnası getirilmektedir. Camilerin yapımında bugüne kadar vatandaşımızın bir sıkıntısı olmamıştır, yapmıştır. İhtiyaç varsa bundan sonra da yapılacaktır. Böyle olduğu hâlde sadece İstanbul’da, nokta hedef tarif edilemediği için, bir iki camiyi esas alarak genel bir düzenleme yapmayı doğru bulmuyorum. Bu düzenleme bir ilktir. Lütfen insanlarımızın inancı arkasına saklanarak, inancına sığınarak ve laiklik ilkesini bir kenara atarak bu düzenlemeleri yapmayalım. Bunlar doğru değil.

Değerli arkadaşlar, birkaç konuyu daha gündeme getirmek istiyorum. Şimdi bu tasarıda birçok vergi kanununun birçok maddesi değiştirilmektedir. Önemli değişiklikler var. Ufak tefek gibi gözükmekle birlikte gerçekte sonuçları çok önemli olacak değişiklikler var. Birincisi, tasarının 22’nci maddesiyle Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 28’inci maddesinde yapılan değişikliktir. Orada esas alınan emlak vergi değeri ölçüsü doğru bir ölçü değildir. Emlak vergi değeri yanıltıcıdır. Yani kural olarak belki objektif bir ölçüdür, evet, en objektif olan ölçü yine odur ama örnek veriyorum: Üsküdar ilçesindeki vergi değeri Boğaz’ın Avrupa Yakası’ndaki Yeniköy’deki vergi değerinden yüksektir. Şimdi siz Yeniköy’deki konutu vergilemek için bir ölçü koyacaksınız, esas alacağınız vergi değeri Üsküdar’daki konutu da vergileyecek. Ankara’da Gaziosmanpaşa’daki vergi değeri, bazı sokakların veya caddelerin vergi değeri Yenimahalle’deki, Keçiören’deki bazı sokak ve caddelerin vergi değerinden düşüktür. Şimdi vergi değerine yaslanarak bir objektif ölçüye yaslandığınızı düşüneceksiniz ama buradan varacağınız sonuç yanıltıcı olacaktır.

Şunu diyebilirsiniz: “Biz Bakanlar Kuruluna yetki alıyoruz. Eğer öyle sonuçlar çıkarsa, kullanmayız.” Ama bence bunu baştan inceleyip ölçüyü ona göre koymak gerekir. Söylediğim gibi katma değer vergisi bu tip oran farklılaştırmalarıyla lüks tüketimi vergileyecek bir araç değildir, doğru bir yer değildir. Esas olan, o lüks konutları, pahalı konutları alan kişilerin kazançları üzerinden devletin gelir vergisini veya kurumlar vergisini hakkıyla alabilmesidir. Bu yapılamayıp da gelip öbür tarafta “Katma değer vergisiyle bunu telafi edeyim.” derseniz bu doğru olmaz.

Yine, tasarının 30’uncu maddesinde yapılan düzenlemenin hem Anayasa’yla problemi olduğunu, Anayasa’ya aykırı olduğunu hem de doğru olmadığını ifade etmek istiyorum. Biraz önceki arada Maliye Bakanlığındaki arkadaşlarımıza, Sayın Maliye Bakanına bunu anlattım, çok özetle anlattım ama onlar da kendi düzenlemelerinin doğru olduğunu ifade ettiler. Ben bir kez daha onun neden Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade edeyim.

Bir kere, tasarının 30’uncu maddesiyle Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun (III) sayılı listesinde değişiklik yapılarak bu listede yer alan sigara ve tütün mamulleri ile kolalı gazozlar da dâhil olmak üzere alkollü içeceklerin özel tüketim vergisinin artırılmasına imkân tanınıyor. Bu ürünlerde, sigarada, alkollü içkilerde bir maktu vergi vardır, asgari maktu vergi vardır yani: “Bir sigara paketinin vergisi şundan, şu kadar liradan aşağı olamaz.” Şimdi bu maddeyle 2’nci bir vergi getiriliyor, yeni bir maktu vergi. Hükûmet böyle bir tercih yapmış. “Sigarada paket başına, o paketin içindeki her bir sigara için var olan maktu verginin yüzde 20’sini geçmemek üzere yeni bir maktu vergi belirleyeceğim.” diyor ve bu yeni belirlenecek maktu vergiyle birlikte asgari maktu vergiyi de TÜFE’ye bağlayarak her altı ayda bir bunu TÜFE oranında artıracak. Böyle bir, hasılatı güvence altına alma ve vergiyi güncelleme kaygısıyla yapılan düzenleme. Söylüyorum ve iddia ediyorum: Sayın milletvekilleri, bu şekilde bir düzenlemeyle, torba bir yetki maddesiyle Bakanlar Kurulu sigara ve diğer ürünlerde bir maktu vergi belirleyemez. Maktu vergiyi, kanun koyucu, o verginin hangi üründe, hangi tutarda alınacağını bir liste olarak belirleyerek, kanuna bunu ekleyerek yapabilir. Bakın, benzer bir düzenleme 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun ilgili maddesinde -12’nci maddesinin iki numaralı fıkrasının (b) bendinde- 2002 yılında yapılmıştı. Kanun 1/8/2002 tarihinde yürürlüğe girdiğinde, 3 sayılı listede yer alan nispi vergileri dikkate almak suretiyle, bu nispi vergilere karşılık gelecek şekilde her bir ürün için maktu vergi tutarı belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştı. Bu, yapılmak istenene kıyasla daha masum bir düzenleme, en azından listedeki bütün ürünlerin karşısında “yüzde 49, 50, 51” gibi oranlar yazılı “Bu oranın karşılığı kaç kuruş, kaç liraysa bu tutarı maktu vergi olarak Bakanlar Kurulu belirleyebilir.” demiş. Bu yetkiye dayanarak Bakanlar Kurulu karar aldı, o nispi vergileri maktu vergiye çevirdi, Bakanlar Kurulu kararı yayınlandı. Bakanlar Kurulu kararına karşı Danıştayda dava açıldı, Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi. Dava gerekçesi: “Bakanlar Kurulunun bu yetkisi yok.” Gerekçe bu. Danıştay da buna hak verdi. Maliye Bakanlığı bu sorunu aşmak üzere yeni bir Bakanlar Kurulu kararı çıkardı çünkü Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verince hemen yeni bir Bakanlar Kurulu kararı çıkarıldı, o Bakanlar Kurulu kararına karşı da Danıştayda dava açıldı, Danıştay yine yürütmeyi durdurma kararı verdi. Anayasa’ya aykırı. Evet, o zaman ne yapıldı? 30 Ağustos 2004 tarihinde 5228 sayılı Kanun’la maktu vergi tutarları Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na bir liste hâlinde eklendi. En son 2011 yılında çıkarılan 6111 sayılı Kanun’la bu listeler eklendi. Şu an o maktu vergiler kanunda yazılı. O vergilerle ilgili olarak, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun ilgili maddesi Bakanlar Kuruluna şu kadara kadar artırma, şu kadara kadar indirme yetkisi verdiği için, o miktarlar veya oranlar dâhilinde, Bakanlar Kurulu Anayasa’nın 73’üncü maddesine uygun olarak bu yetkiyi kullanıyor. Şimdi getirilen düzenleme, yeni maktu vergi düzenlemesi bambaşka bir şey diyor. Diyor ki: “Sigaranın o maktu vergisini alacağım, onun yüzde 20’sini geçmemek üzere her bir ürün için Bakanlar Kurulu vergi koymaya, bu vergiyi farklılaştırmaya yetkili.” Sayın Bakan, yapamazsınız, bakın, Anayasa’ya aykırı. Zamanınız var, ben düzeltmenizi öneririm ama tabii ki siz kendi düzenlemenizin doğruluğunu savunabilirsiniz, onun arkasında durabilirsiniz.

Şimdi, bizim katma değer vergimiz güzel bir vergidir, Avrupa Birliğine uyum vergisidir, 1985 yılında çıkmıştır. Hâlâ uyum açısından problemleri olan bir vergidir ama genel tüketim vergisidir ve Türk vergi sisteminin amiral vergisidir diyebiliriz. Vergisiydi… Vergi hasılatı iyiydi, bütçedeki yeri iyiydi fakat bugün geldiğimiz noktada katma değer vergisinin verimliliğinin düştüğünü görüyoruz. Bir verimlilik hesabı yaptım, yüzde 0,34. Avrupa Birliğinin neredeyse en düşük verimliliğe sahip katma değer vergisi Türkiye’de. Doğru değil.

Katma değer vergisinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranına bakalım: OECD ortalamasının biraz üzerinde belki ama OECD ülkelerinde katma değer vergisi uygulamayan ülkeler var, başka tüketim vergileri uyguluyorlar, onlar ölçü olamaz. Amerika Birleşik Devletleri gibi, Japonya gibi, başka ülkeler de olabilir. Şimdi, Avrupa Birliği ülkelerini aldığımızda, gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak düşük. Bu “Vergiyi artırın.” anlamında değil. Oranımız yüksek, oran yüzde 18. Yüzde 18’lik orana rağmen hasılat, verimlilik düşmüş ise katma değer vergisinde problem var demektir. Katma değer vergisini yeniden ele almak gerekir. “Vergi reformu” dediğimiz zaman bütün bunları konuşmak gerekir.

Şimdi, “vergi reformu” kavramını hükûmetler çok sık kullanır, çok hoş bir kavramdır ama hiçbir hükûmet vergi reformu yapamaz. 2002 yılında tüm vergi gelirleri ve bütçe gelirlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 22 idi, şimdi de yüzde 22, değişen bir şey yok. Oranlarımız yüksek, istihdam üzerindeki vergi yükü yüksek ama buna rağmen bir türlü vergi reformu yapamıyoruz.

Zamanım yeterli olmadı ama bu tasarıyla ilgili temel birtakım sorunları ve genele ilişkin birtakım görüşlerimi ifade etme imkânı buldum, sözlerimi burada bitiriyorum. Bitirirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.

Şahsı adına Sayın Ahmet Baha Öğütken, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Öğütken (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime geçmeden önce yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Plan ve Bütçe Komisyonu ve görüşmekte olduğumuz tasarının alt komisyon üyesi olarak ilgili düzenlemenin vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Zamanı da bu şekilde iyi kullanmak istiyorum.

Bir de, Mavi Marmara Gemisi’nde şehit olan kardeşlerimizi, yıl dönümü olması nedeniyle rahmetle anıyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öğütken.

Şimdi, sisteme giren arkadaşlarımız var, on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.

1’inci sırada Sayın Fırat… Yok.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bugün, Sayın Millî Eğitim Bakanı, eğer Hükûmet kadro verirse ağustos ayında ciddi sayıda öğretmen ataması yapılabileceği yönünde bir demeç vermiş.

Şimdi, bu demeci de dikkate alarak, KPSS 2012 öncesinde, haziran ayı içerisinde, KPSS 2010 sınavlarına dayalı olarak lisans mezunlarına ne kadar kadro ilan etmeyi düşünüyorsunuz? Binlerce, yüz binlerce lisans mezunu sizden çıkacak bu sözü beklemektedir.

Ayrıca, geçen yıldan sözü verildiği hâlde ataması yapılmayan 28 bin öğretmene kadroyu verecek misiniz ağustos öncesinde?

İkincisi, 6111 sayılı Kanun’la getirilen yapılandırmalardan şimdiye kadar ne kadar vatandaşımız yararlandı? Bu yapılandırmalarla, ilave olarak ne kadar ek vergi tahsilatı yapıldı?

Açıklarsanız memnun olurum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.

Sayın Erdoğan…

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz gibi, geçen haftalarda 2/B kanununu çıkardık. Şimdi Sayın Bakana sormak istiyorum: Zilyetlerindeki 2/B arazilerini satın almak için bugüne kadar kaç kişi müracaat etmiştir?

İkinci sorum: 2/B arazilerinin satışına esas olacak rayiç bedelleri ne zaman açıklayacaksınız?

Üçüncü sorum: 2/B arazilerinin satışında müracaat parasının kaldırıldığı AKP il ve ilçe yöneticileri tarafından ilan edilmektedir. Kanunda yer alan bu hükmü partinizin teşkilatları nasıl ve ne zaman kaldırmışlardır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Erdoğan.

Sayın Öz…

ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, Mersin Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ’den bir vatandaşın göndermiş olduğu iki aylık faturanın karşılaştırmasını size arz etmek istiyorum.

Nisan ayında bir meskenin elektrik fatura bilgileri: 251 kilovatsaat tüketim; tüketici vergisi 1,78; KDV 9,32; 1 kilovatsaat 19,92 kuruş; faturada aktif tüketim 50 TL; vergiyle tutar 55 TL; vatandaşın ödediği 61 TL.

Nisan ayında 214 kilovatsaat tüketim; tüketici vergisi 2,75; KDV 12,72; 1 kilovatsaat 31,74 kuruş; faturada aktif tüketim 67,93 TL; vergiyle tutar 78,43 TL olması gerekirken ödenen bedel 83,40 TL.

Burada her iki faturada da görülmeyen kayıp kaçak bedeli 6 ve 5 TL’dir. Faturanın başında da “Kaçak elektrik kullanmayınız.” ibaresi vardır. Elektriğe yapılan gerçek zam oranları nelerdir? Kilovasaat üzerinden bakarsanız vergi artışı dışında yüzde 70’dir. Bu normal…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Dedeoğlu…

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Kahramanmaraş üreten bir şehir, 1984 yılında almış olduğu teşvikleri sağlıklı bir şekilde kullanmış ve en son olarak da 5084 sayılı Kanun’la tekrar verilen teşvikleri yerinde, düzenli kullanarak üretime katkı sağlamış, Türk ekonomisine katkı sağlamış ve hâlen de devam etmektedir.

Şimdi, bu teşvik kanunuyla, yeni çıkacak olan kanunla organize sanayi bölgelerine teşvik veriliyor. Ancak, Kahramanmaraş’ın binci organize sanayi tamamen dolmuş, ikinci organize sanayi de şu anda meydanda gözükmüyor, ancak bir yer tespit edildi Tomsuklu bölgesi olarak; buraya nasıl bir destek sağlayacaksınız, Kahramanmaraş’ın önünü nasıl açacaksınız?

Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Dedeoğlu.

Sayın Aslanoğlu…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, ben biraz konuyu değiştireyim. Türk futbolu büyük bir girdap, bir kaos içinde ve siyaset elini çekmediği sürece devam eder.

Buradan Meclis olarak da kutlamak istiyorum, Adana Demirspor yüz on yıldır mücadele eden, onurlu, şerefli bir kulübümüzdür. Bugün Bank Asya Ligi’ne çıkmıştır Adana Demirspor. Yüz on yıllık bir ulu çınarın, tekrar Türk futboluna bir üst ligde kazandığından dolayı Adana Demirspor’u kutluyorum, tüm Adanalılara başarılar diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Halaçoğlu…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Bakan, bugünkü haberlerde Hazinenin 13,4 milyar TL eksi durumunda olduğu yer almaktadır. 2/B ve yabancılara toprak satışı yasaları bu sebeple mi aceleyle çıkarılmıştır? Memur maaş zamlarının ödenmesi bu sebeple mi gecikmiştir? Sayın Başbakan tarafından bu yüzden mi Yunanistan durumuna düşeceğimiz ifade edilmiştir?

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Halaçoğlu.

Sayın Kuşoğlu…

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, kira sertifikaları bu kanunda, torba kanunda da görüştüğümüz bir konu, varlık kiralama şirketi kurulacak. Biliyorsunuz, devlete ait gayrimenkuller Millî Emlak Genel Müdürlüğü tarafından yönetilir, onun görevidir. Bu konuyla ilgili olarak hukuki altyapı düzenlenirken Muhakemat Genel Müdürlüğünün görüşü alınmış mıdır; alınmamışsa nerenin görüşüne istinaden bu hukuki düzenleme yapılmıştır, kim uygunluk vermiştir hukuki altyapıyla ilgili olarak?

Çok teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kuşoğlu.

Sayın Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, biraz önce çölyak hastalarının sorunları ve onunla ilgili, teşvikle ilgili önergeyi ifade ettim ama tabii, konuyla ilk kez belki karşı karşıya geldiğiniz için hem önergeye katılmadınız hem reddedildi. Ama sorun, gerçekten siyaset üstü ele alınması gereken ve Türkiye açısından da hastalar açısından da çok önemli bir mesele. Bu soruya şimdi cevap vermenizi beklemiyorum ama yazılı olarak cevap verirseniz…  Toplam 15 bin tane çölyak hastası var Türkiye’de, bunların tükettikleri ürünlere KDV muafiyeti sağlayacak bir teşvik sağlamanın hazineye getireceği toplam yük nedir, bunu soruyorum. Yazılı olarak cevabı verirseniz nasıl bir büyüklükten konuştuğumuzu düşünürüz ve bakarsınız bu konuda bir uzlaşı yakalayarak bu sorunu çözebiliriz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Türeli…

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan iki soru yöneltmek istiyorum.

Birincisi: Görüştüğümüz yasayla tütün ve alkollü içkilerin fiyatlarının altı ayda bir ÜFE oranında arttırılması amaçlanmıştır. Dünyada bu harcamalar üzerinde, mal ve hizmet harcamaları üzerinde endeksleme yapan herhangi bir ülke var mıdır? Bu ülkeler hangi ülkelerdir?

İkinci olarak da burada birçok KDV, ÖTV, indirimler, istisnalar, muafiyetler görüştük. Tarımsal amaçla kullanılan mazotun KDV’den ve ÖTV’den istisna edilmesi ya da bunların oranlarının indirilmesi gündeminizde değil midir? Neden böyle bir şey bu torba yasayla gündeme gelmemiştir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, şimdi, tabii, Değerli Millî Eğitim Bakanımız burada. “Hükûmet kadro verirse” bu, benim hakikaten sık sık karşılaştığım bir durum. Yani herhangi bir kesim bir talepte bulunduğu zaman “Maliye Bakanlığı para verirse, Maliye Bakanlığı kadro verirse” diye başlanabiliyor. Bilmiyorum tabii… Ama değerli arkadaşlar, gerçekten ülkemizin ihtiyaç duyduğu öğretmenleri biz alıyoruz. Yani ben şimdi son rakamı bilmiyorum ama, herhâlde 350 bine yakın, son on yılda, son dokuz buçuk yılda öğretmen alımı yapıldı. Alıma devam edeceğiz, ama bizim tabii ki bütçeyi yaparken arka planda birtakım parametreler oluyor, o parametrelere göre hareket etmek hakikaten önemli.

Mesela, bu sene gerçekten eğitimde kalite açısından, bir de özellikle bazı bölgelerdeki sıkıntılar açısından bunu kısmen Şubata aldık. Hatırlarsanız 17 binin üzerinde bir atama söz konusu oldu.

Şimdi, dolayısıyla, hangi KPS sınavıyla hangi atama yapılacak, doğrusu o konulara ben girmeyeyim ama ağustos ayında, eylül ayında -hangi ayda bilmiyorum- yani bu sene bir atama daha olacak, ama sayı konusunda bir bilgim şu an itibarıyla yok.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan, KPSS 2012 Temmuzda yapılacak. Bir ayla binlerce öğretmen adayı ve diğer lisans mezununun hakkı yeniyor, bunu dikkate almanız lazım.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Anladım.

Şimdi, “Yapılandırmadan kaç kişi yararlandı?” diye soruldu bana. Yaklaşık 5,2 milyon mükellefimiz bu yapılandırmadan yararlandı. 31 Mart 2012 tarihi itibarıyla -ki bu 6’ncı taksit oluyor- 15,9 milyar liralık tahsilat yapıldı. Bu yapılandırılan miktara oranla yüzde 40’a denk geliyor.

Ben, bu yapılandırma yapılırken arkadaşlara bir çalışma talimatı verdim, dedim ki “Geçmişte yapılan yapılandırmalarda başarı oranı ne kadar?” Yani kaç lira yapılandırıldı, onun ne kadarı tahsil edildi? Oran, yanlış hatırlamıyorsam yüzde 23’tü. Yüzde 40’lık bir oran, tabii başarılı bir oran.

Yalnız şunu ifade etmek istiyorum, 15,9 milyar, tabii, brüt bir rakamdır. Maliye Bakanlığı kendi alacak stokundan sürekli bir şekilde tabii ki takip yoluyla zaten bir miktar tahsilat yapıyor. Bu miktar yıldan yıla 6 milyar olabiliyor, 8 milyar olabiliyor. Yani rakamları yorumlarken biz hep şunu diyoruz. Hani, normal, örnek olarak söylüyorum, yani 40 milyar liralık alacağımız olsun. Biz böyle bir yapılandırma olmasa, bu alacak stokundan zaten belli bir kısmını bir şekilde tahsil ediyoruz, yani takip yoluyla. O çerçevede değerlendirilirse, örneğin, geçen sene, yanlış hatırlamıyorsam, biz yılı -şimdi rakam önümde değil- varsayalım ki, 13 milyar liralık bir tahsilatta kapattık ama onun net etkisi yaklaşık 5-5,5 milyar lira diye arkadaşlar tahmin etmişlerdi. Bilginize söylüyorum.

Değerli arkadaşlar, “2/B için kaç kişi başvurdu?” Şu anda önümde yok fakat bildiğim kadarıyla 20 bin civarına çıktı yani bu, birkaç gün önceki rakam. Ağırlıklı olarak İstanbul ve Antalya’dan başvurular yoğunlukta.

Müracaat parasını hiçbir kimse kaldıramaz, Meclisimizin koyduğu bir parayı yani ödemeyi hiç kimse kaldıramaz. Dolayısıyla, böyle bir söylenti varsa tamamen yanlış bir söylenti.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama öyle konuşuluyor efendim, tedbir alın.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Ama yanlış arkadaşlar.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Anadolu’da öyle konuşuluyor.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Tamam da yani böyle bir şey söz konusu olamaz, siz de biliyorsunuz ben de biliyorum. Dolayısıyla, buradan söylüyorum.

Neresiyse bana spesifik olarak söylerseniz, ararız.

ALİ ÖZ (Mersin) – Mersin…

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Muğla…  Özellikle Dalaman İlçe Başkanı, Fethiye İlçe Başkanının böyle açıklamalarını gazetelerde yayımladılar.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Yanlış arkadaşlar, yanlış.

Değerli arkadaşlar, tabii kayıp kaçaklarla ilgili sık sık sorularla karşılaşıyorum. O faturaları tabii karşılaştırdınız. Size bir rakam vereyim, daha önce de soruldu bana: 2003-2010 döneminde tahakkuk eden kaçak elektrik bedeli yaklaşık 2 milyar lira yani son yedi sekiz yılda. Bu tutarın yaklaşık 540 milyon lirası yani dörtte 1’i tahsil edildi. 2011 yılında ise 103.760 kullanıcıya yaklaşık 238 milyon lira kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirilmiş olup, bu tutarın 37 milyon lirası tahsil edilmiştir. 2011 yılında yaklaşık 54 bin kişi hakkında savcılıklara suç duyurusunda bulunulmuştur. Yani biz elimizden geleni yapıyoruz ama şu bir gerçek: Devlet bu konularda bugüne kadar, özellikle de belli alanlarda çok başarılı değil. O nedenle, bu dağıtım şebekelerinin işletme hakkının özel sektöre devrini gerçekten biz önceliklendirdik ve buna bir reform olarak baktık, yapısal reform olarak. Ama maalesef ihalelerin tamamını 2010 yılında tamamlamamıza rağmen, orada gerek global konjonktürden dolayı gerekse şirketlerimizin bazılarının hesaplarını iyi yapamamasından dolayı maalesef bir kısmı elimizde kaldı. Tekrar, tabii ki bu süreci biz canlandıracağız. Ülkemiz için bu çok önemli bir konu diye düşünüyorum.

Şimdi, Kahramanmaraş’taki OSB; tabii ki, eğer bir kamulaştırma ihtiyacı varsa, ödenek ihtiyacı, o ödeneği veririz.

Özellikle yeni teşvikle birlikte birçok ilimizde OSB sıkıntısı olduğunu biliyorum. Ben mesela Batman Milletvekiliyim ve şu anda Batman’da hiç yer yok. Minnacık bir OSB var ve kamulaştırma maalesef yavaş gidiyor; mahkemeler, şunlar bunlar. Yani 60 tane girişimci bizden yer istiyor –ben Batman örneğini söylüyorum size- maalesef tahsis edemiyoruz. Bu yönde çalışmalarımız devam ediyor. Eminim diğer illerde de benzer sıkıntılar vardır. Bunları hep beraber çözelim ama kaynak konusunda bir sıkıntı varsa ben elimden geleni yapayım.

Futbol konusuna gelince, ben de Adana Demirspor’u tebrik ediyorum; konuyu değiştirdiğiniz için de teşekkür ediyorum.

Sayın Halaçoğlu’nun bir sorusu vardı; bu 13,4 milyar lira eksi konusu hangi kontekste kullanıldı bilmiyorum ama şunu söyleyeyim: Yani yılın ilk beş ayında bütçe hedefleriyle, yani bir miktar hani bozulma varsa da bütçe hedeflerine hâlâ paralel gidiyoruz. Şöyle oluyor: Yani bizim özellikle personel ayağında, giderlerde beklediğimizden fazla bir artış var; bir. Sosyal güvenlikte bizim beklediğimizden daha büyük bir açık var; iki ve bunlar harcama kısmı. Gelir kısmında da evet, ekonomideki yavaşlamaya paralel olarak bir miktar gelirlerde bir yavaşlama var ama ekonomideki öncü göstergelere bakarsanız, yeni birtakım şoklar karşımıza çıkmazsa, ekonomide yılın ikinci yarısında bir toparlanma bekleniyor.

Yalnız şunu söyleyeyim: 2/B’den gelecek gelirin yüzde 90’ı afet riskini azaltmada, kentsel dönüşümde kullanılacak. Yani benim “Aman ne olur erken başvurun.” dememin bir tek sebebi var.

Sayın Başkan, bana bir dakika daha ilave süre verirseniz çok memnun olurum.

BAŞKAN – Buyurun.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Şimdi konu şu: Maliye Bakanlığı bu mülk satışı anlamında yılda 10 bin 12 bin parsel üzerinden işlem yapıyor ama şu anda 2/B ile karşı karşıya olduğumuz parsel sayısı yaklaşık 500 bin.

Şimdi, vatandaşlarımız, hak sahipleri bunu son haftaya, son aya, son günlere bırakırlarsa biz bunun altından kalkamayız. Benim talebim o yöndeydi. “Ne olur bir an önce başvurun, biz de şu işlemleri bitirelim ve o çerçevede, elimizden geldiğince, hak sahipleri, yeni birtakım uzatmalara gitmeden, yeni birtakım sıkıntılarla karşılaşmadan bu işi bitirelim.” dedik. Maliye Bakanlığı olarak biz büyük bir yükle karşı karşıyayız yani normalde on – on iki bin işlem yapan bir Bakanlık personeli, şimdi, 500 bin parselle karşı karşıya. Konuyu, dolayısıyla, o çerçevede değerlendirmek lazım diye düşünüyorum.

Muhakemattan, kira sertifikasıyla ilgili olarak görüş alındı mı?” Genelde, bir bakanlık bir düzenleme yapacaksa bütün diğer bakanlıklardan görüş alır ama burada spesifik olarak hangi kurum yani bakanlık içerisinde hangi birim görüş verdi, vermedi, doğrusu, şu an itibarıyla bilmiyorum ama ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledim…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım, süreniz doldu.

Sayın Hamzaçebi, bir dakika, buyurun efendim.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Bank Asya Birinci Lig’e yükselen Adana Demirspor’u kutladığına ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Bank Asya Ligi’ne terfi eden Adana Demirspor’u yürekten kutluyorum. Bir asrı aşkın bir tarihe sahip olan, köklü, güçlü, büyük Adana Demirspor’a Bank Asya’da başarılar diliyorum, Süper Lig yolunun açık olmasını temenni ediyorum. Türk futboluna çok değerli futbolcuları, teknik adamları yetiştiren Adana Demirspor’a gönülden sevgiler, saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.

Buyurun Sayın Şandır.

12.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Bank Asya Birinci Lig’e yükselen Adana Demirspor’u kutladığına ilişkin açıklaması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Adana Demirspor’u tebrik ediyoruz öncelikle, başarılar diliyoruz. Başarılı olmasını, Birinci Lig’e, Süper Lig’e çıkmasını da tavsiye ediyoruz, yakışır. Yılların Birinci Lig takımı Adana kulüplerinin mutlaka Birinci Lig’de olmasını istiyoruz. Başarılar diliyoruz. Bu sonucu alan tüm teknik heyete, tüm yöneticilere ve futbolculara teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Bahçekapılı.

13.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Bank Asya Birinci Lig’e yükselen Adana Demirspor’u kutladığına ilişkin açıklaması

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Adana Demirspor’a başarılar diliyorum. Bütün futbolcularıyla, yöneticileriyle yolları açık olsun. Dilerim, bu yolda umdukları başarıyı elde ederler ve Süper Lig’de Fenerbahçe’yle karşılaşırlar.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Anlaşılan Meclis olarak Adana Demirspor’u kutluyoruz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Hatay Milletvekili Şefik Çirkin ve Milliyetçi  Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258) (Devam)

BAŞKAN – Bu şekilde, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

26’ncı madde üzerinde iki önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.

Şimdi aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 26’ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

             Ferit Mevlüt Aslanoğlu                 Aydın Ayaydın                            Bülent Kuşoğlu

                         İstanbul                                   İstanbul                                         Ankara

                    Orhan Düzgün                    Rahmi Aşkın Türeli                  Mehmet Akif Hamzaçebi

                           Tokat                                       İzmir                                          İstanbul

Diğer önergenin imza sahipleri:

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                             Mehmet Şandır

                          Manisa                                    Antalya                                         Mersin

                  Mustafa Kalaycı                    Emin Haluk Ayhan                              Faruk Bal

                          Konya                                     Denizli                                          Konya

BAŞKAN – Sayın Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN –Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Gerekçe efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

İşsizlik Sigortası Fonunun gelirlerinden vergi kesilmemesi ve fonun gelirlerinin artırılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Diğeri…

Gerekçe:

Yürürlükteki uygulamanın devamı öngörülmektedir.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki her iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bizim önergede konuşmacımız var.

BAŞKAN – Konuşmacınız mı vardı efendim?

Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işsizlik sigortasıyla ilgili düzenleme yapan bir maddeyi görüşüyoruz. Maddeye göre işsizlik sigortasının fon gelirlerinden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı konusundaki tereddüt, uygulamadaki yargı kararları, birbiriyle çelişen yargı kararları nedeniyle bundan sonra artık vergi kesintisi yapılacak; düzenleme o şekilde.

Tabii şöyle bakılabilir: “İşsizlik Sigortası Fonu zaten işsize kullandırılmıyor, doğru dürüst amacında kullanılmıyor. Fonun önemli bir gelirini devlet ondan borç alıyor gibi gözükmekle birlikte gerçekte borç almıyor, onu ödemeyecek; işte, yatırımlarda kullanıyor, otoyollarda kullanıyor. O nedenle, varsın o şekilde kullanıyorsa bir bölümünü de vergi geliri olarak bütçeye alsın.” denilebilir. Tabii, o ilgili madde zamanında İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklendiği zaman niyet edilen, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödeme yapılan kişilere yapılan ödemenin gelir vergisinden muaf tutulmasıydı. Yani, işsiz kişinin fondan almış olduğu yardım, işsizlik ödeneği herhangi bir vergi kesintisine tabi tutulmayacak. 4447 sayılı Kanun’un ilgili maddesine o zaman önergeyle eklenen maddenin gerekçesi buydu. Aynı maddeyi, aynı gerekçeyi karşılayacak olan bir başka hüküm 4447 sayılı Kanun’da bulunmaktadır ama o zaman öyle bir önergeyle, öyle bir düzenleme yapılmış. Ama gelin görün ki, uygulamada, yargı, bunu konuluş amacından daha farklı bir gerekçeyle yorumlamış, “İşsizlik Sigortası Fon gelirlerinden kesinti yapılamaz.” demiş, bir başka yargı kararı “Hayır, yapılabilir.” demiş. Şimdi, Hükûmet, bunu “Vergi kesintisi yapılabilir.” şeklinde değiştiriyor.

Önemli olan İşsizlik Fonu’nun nerede kullanıldığıdır tabii ki. Bu fon amacına uygun kullanılıyor mu? Fonun mal varlığına ve nema gelirine baktığımızda mal varlığının yıldan yıla çok büyük ölçüde arttığını, nema gelirinin yine çok büyük boyutlara ulaştığını, buna rağmen nema gelirinin İşsizlik Fonu amaçlarında kullanılmadığını görüyoruz. Kullanılmadığı içindir ki, Hükûmet, sık sık buraya başvurarak zaman zaman nema gelirinin dörtte 3’ünü, yarısını almış, “Bunu ileride iade edeceğim.” demiş ama bu iade hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Fon gelirlerinin işsizlik sigortası amacıyla kullanılan bölümü son derece azdır yani fonun yıllık nema gelirinin, on iki aylık gelirinin iki aylık kısmıyla fonun tüm sigorta giderlerini karşıladığını söyleyebiliriz. Kalan on aylık nema geliri fon mal varlığına ilave oluyor veya Hükûmet onu alıp başka yatırımlarda kullanıyor. Fonu amaçlarında kullanmak gerekir. Fonu mutlaka işsizlik ödemelerinde, işsiz kalan vatandaşlarımıza yapılan ödemelerde, işsizlik ödeneğinin işsizlere verilmesinde kullanmak gerekir. Bu yetmez, diğer ülkelerdeki uygulamaya paralel olarak işsizlik fonu gelirlerinin işsizlere meslek kazandırılması amacıyla onların eğitiminde kullanılması gerekir. Onların, işsizlerin eğitiminde onlara bir meslek, beceri kazandırılmasına yönelik fon harcamalarının son derece düşük olduğunu söylemeliyim. Eğilim bu yöne doğru gitmelidir. Ne kadar nitelikli olursa işsiz vatandaşlarımız, o kişiler daha sonra iş piyasasına girdiklerinde o kadar daha rahat iş bulabilirler.

Bu vesileyle bunları ifade etme ihtiyacı duydum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

26’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 27 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 27’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                             Mehmet Şandır

                          Manisa                                    Antalya                                         Mersin

                        Faruk Bal                         Emin Haluk Ayhan                         Mustafa Kalaycı

                          Konya                                     Denizli                                          Konya

“Madde 27- 4447 Sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.”

“Bu muafiyet, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yapılacak vergi kesintilerini de kapsar.”

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz efendim. 

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Fonun gelirlerinden vergi kesintisi yapılmaması ve fonun gelirlerinin artırılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

27’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 27’nci madde kabul edilmiştir.

28’inci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 sıra sayılı yasa tasarısı/teklifinin 28. maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.

                     Kamer Genç                              Salih Fırat                                   Aytun Çıray

                          Tunceli                                  Adıyaman                                         İzmir

                                       Ali Sarıbaş                                              İzzet Çetin

                                        Çanakkale                                                 Ankara

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 28’inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                                 Faruk Bal

                          Manisa                                    Antalya                                         Konya

                   Mehmet Şandır                    Emin Haluk Ayhan                         Mustafa Kalaycı

                          Mersin                                     Denizli                                          Konya

BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet, aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor musunuz?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Kamer Genç…

BAŞKAN – İlk önce Milliyetçi Hareket Partisi.

Sayın Akçay, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 28’inci maddede verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye, kullandığı doğal gazın yüzde 98’ini, petrolün yüzde 91’ini, taş kömürünün yüzde 90’ını ithal etmektedir. 2011 yılındaki 240 milyar dolarlık ithalatımızın yüzde 22,42’si yani 54 milyar doları enerji ithalatıdır.

1990’larda yüzde 48 olan talebin yerli üretimle karşılanma oranı 2009 yılında yüzde 29,5’a, 2010’da 28,5’a ve 2011 yılında ise 27,6’ya düşmüştür. Sürekli devam eden bir düşüş söz konusudur.

Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için enerji tasarrufunun yanında yerli ve yenilenebilir enerji potansiyellerinin harekete geçirilmesi elzem bir hâle gelmiştir.

Dünya Enerji Konseyi Türk Millî Komitesinin raporlarına göre, Türkiye öz kaynaklarını harekete geçirdiğinde 750 milyar kilovatsaat elektrik üretme kapasitesine sahip bir ülkedir. Ayrıca, enerji verimliliğinden 58 milyar kilovatsaat, santrallerin rehabilitasyonuyla 19 milyar kilovatsaat elektrik katkısı da sağlanabilecektir.

2011 tüketimimizin 228 milyar kilovatsaat olduğu düşünüldüğünde, yeterli üretim sağlandığı gibi 599 milyar kilovatsaatlik ihracat da yapılabilecektir ancak AKP Hükûmeti tarafından Türkiye'nin bu potansiyeli kullanılmamakta, enerji açığını kapatmak için ithal kaynaklara ve fosil yakıtlara başvurulmaktadır.

Mevcut kurulu gücün yüzde 46’sı oranında kapasiteye sahip olan doğal gaz ve kömür santrallerine lisans verilmiştir. Mevcut kurulu gücün yüzde 84’ü oranındaki kömür ve doğal gaz yatırımları başvuru, inceleme ve değerlendirme aşamasındadır. Bu yatırımlara onay verildiği takdirde, mevcut kurulu gücün 1,3 katı oranında kömür ve doğal gaz yatırımlarına onay verilmiş olacaktır. Bu durumda hem dışa bağımlılık hem de sera gazları salımı artmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülke genelinde kullanılan elektriğin yaklaşık yüzde 18’i kaçaktır. Kaçak elektriğin vergi kaybıyla birlikte maliyeti 5 milyar Türk lirasını bulmaktadır. Biraz önce Sayın Maliye Bakanı bunu “2 milyar Türk lirası” olarak ifade etti. Bizdeki veriler 5 milyar olmakla birlikte, biz bunu 2 milyar Türk lirası olarak da kabul etsek kaçak oranı çok yüksek boyutlardadır. Bu kaçağın faturası ise Türkiye genelindeki bütün abonelere haksız bir şekilde paylaştırılmaktadır. Vatandaşlarımızın tamamı bu konudan muzdariptir ve şikâyetçidir.

Tüketici tarifeleri, 2008 yılından bu yana tek zamanlı mesken abonelerinde yüzde 91 oranında, tarımsal sulama ve alçak gerilim sanayi abonelerinde ise yaklaşık yüzde 84 oranında artmıştır. Özelleştirme stratejisinin uygulanmaya başladığı Aralık 2007 tarihinden 2011’e kadar yani dört yılda dağıtım hizmet bedelinde yüzde 141, perakende hizmet bedelinde yüzde 155, kamunun elindeki iletim hizmet bedelinde  yüzde 123 oranında zam yapılmıştır. Bu dönemde enflasyon yüzde 33,98 artarken dağıtım şirketlerinin enflasyonun yaklaşık 4 katı oranında zamlı tahsilat yapmalarına imkân tanınmıştır. 2009 yılında sayaç okuma bedeli olarak tüketiciler dağıtım şirketlerine 40 milyon Türk lirası ödemiştir. Sayaç okumaya ilişkin Danıştayın verdiği kararla, kilovatsaat başına tüketicilerden yapılan tahsilatın haksız olduğu tespit edilmişken, bu haksızlığı gidermesi gereken EPDK, 1 Ocak 2012’den itibaren geçerli olmak üzere okuma başına 41 kuruş tahsil edileceğini açıklamıştır. Bu kararla, 2012 yılında sayaç okuma için abonelerden 100 milyon Türk lirayı aşkın tahsilat yapacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, Sayın Genç, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 28’inci maddesinde verdiğimiz önergeyle ilgili konuşmak istiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Şimdi, değerli milletvekilleri, AKP iktidara gelince devleti talan etti, ekonomik yönden darmadağın etti, vatandaşı mali gücüne… Anayasa’nın 73’üne göre herkesin kamu giderlerine mali gücü seviyesinde katılması gerekirken bunu bir tarafa itti. Bütün vergileri vatandaşın -işte, benzinle vasıtalı vergilerle- üzerine yıktı. Şimdi, bu da böyle.

Şimdi, elektrik dağıtım şirketleri, elektrik üretim tesislerinin özelleştirilmesi ve bunların devri nedeniyle 2023’e kadar bunların devirlerinden kaynaklanan kazançların vergiden muaf olduğunu söylüyor, hem kurumlar vergisinden hem de KDV’den istisna oluyor.

Şimdi, arkadaşlar, yani niye bunları istisna tutuyorsunuz? Evvela bu elektrik dağıtım şirketlerine siz öyle büyük imtiyazlar verdiniz ki bunları özelleştirirken. Her yerde, özelleştirilen elektrik üretim ve dağıtım şirketlerine evvela devletin kesesinden buralara çok büyük masraflar edildi, bütün tesisler yenilendi, işçilerin kıdem tazminatları ödendi, işçilerin büyük bir kesiminin görevine son verildi, ondan sonra sıfır bir maliyetle pırıl pırıl bir şirket verdiniz. Bunlar aldı ne yaptı? Bir bakıyorsunuz faturalar geliyor kabarık, köylere doğru dürüst elektrik hizmeti götürülmüyor, kâr olmadığı bir yere getirmiyor. Bir de faturalarda şişirmeler var. Dolayısıyla, bunlar korkunç derecede kâr ediyor.

Tabii, bu elektrik dağıtım şirketlerini özelleştirme yoluyla alanların birçoğu da AKP’liler, AKP’nin yandaşları. Onun için, her böyle kendi yandaşlarına hem büyük kâr transferlerini yapıyorlar hem de vergiden istisna ediyorlar. Yahu bu en ilkel toplumlarda olmaz. Bu vicdan sahibi insanların kabul edeceği bir şey değil. Niye bunlarda kurumlar vergisi muafiyetini getiriyorsunuz? Niye bunlara KDV muafiyetini getiriyorsunuz?

Beyler, bu memleket bir yerde tıkanacak. Yani ben Maliye Bakanlığını anlamıyorum her şeye muaf, her büyük kazançlara muafiyet getiriyorsunuz, istisna getiriyorsunuz ama öte tarafta doğal gaza, elektriğe, benzine, gaza, her şeye korkunç derecede zam getiriyorsunuz. Yahu, en ilkel kafa taşıyan insanların başvuracağı bir yönetim biçimi olamaz bu. Yani önemli olan, kazancı olanlardan vergi alacaksınız. Anayasa’nın 73’üncü maddesi ne diyor? Herkes kendi mali gücüne göre vergi vermek zorunda. Siz onlara muafiyet tanıyorsunuz, istisna tanıyorsunuz, devletin en önemli kaynaklarını getirip birtakım zenginlere transfer ediyorsunuz, onlardan da vergi almıyorsunuz. Bu, Türkiye'ye karşı yapılan en büyük haksızlık, en büyük ihanet.

Ama ben merak ediyorum: Bir iki sene sonra bu memlekette ciddi bir ekonomik sıkıntı çıkarsa, buhran çıkarsa o zaman sizler nasıl çıkacaksınız halkın karşısına? Yahu, büyük kazanç sahibi olan… Mesela sizin Genel Başkanınız İstanbul Belediye Başkanıyken bir gecekonduda oturuyordu, şimdi, tabii, dünyanın sayılı zengini. E, nereden kazandı bu paraları? Vergi de vermiyor. “Nereden kazandın?”ı da kaldırdınız. Gelin bir kanun getirelim, nereden kazandın kanununu getirelim; herkes malının mülkünün hesabını versin. Niye bunu saklıyorsunuz?

AHMET YENİ (Samsun) – Sen nereden kazandığının hesabını verdin mi?

KAMER GENÇ (Devamla) – Kim, nereden kazandıysa vergisini verelim. Bakın, siz iktidardasınız. Bakın, çok büyük yolsuzluklar var. Erkek olan, namuslu olan, şerefli olan… Çıkaralım mal varlıklarımızı bildirelim, nereden kazandığımızın da hesabını verelim. Gidip de işçinin boğazını sıkarak ondan vergi almayalım, asgari ücretten almayalım ama siz getiriyorsunuz, katrilyonları vergiden istisna tutuyorsunuz, katrilyonları yahu! Bu katrilyonları vergiden istisna tutuyorsunuz.

İşte, KİT Komisyonu Başkanı geldi, burada. KİT Komisyonunda çıkıyoruz, diyoruz: “Ey bürokrat, sen kendi kayınpederine, kayınbiraderine ihaleleri böyle bedava vermişsin.” Bakıyorsunuz, orada hemen saldırıyorlar bize.

AHMET YENİ (Samsun) – İspat edemiyorsun ama hiçbirini ispat edemedin.

KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu, ispatla olmaz. Ahmet, ben seni biliyorum, on senedir orada, hep bu yolsuzlukları yapanlara kol kanat gerdin.

AHMET YENİ (Samsun) – Ezbere konuşuyorsun!

KAMER GENÇ (Devamla) – Neyse, tabii, zamanım olsa size, hepinize de cevap veriyorum.

Onun için, beyler, bu memleketi böyle talan etmenin size bir faydası yok. O bakımdan, gelin, bu memleketi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) – Saygılar sunuyorum.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önergeyi…

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın Başkanım, Sayın Konuşmacı konuşmasında KİT Komisyonundaki toplantılarda bizlerin yolsuzluklara kol kanat gerdiğimiz noktasında bir iddiada bulundu. Ben sataşmadan söz almak istiyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Çıksın, orada cevap versin de ben cevap vereyim kendisine, çıksın orada cevap versin.

BAŞKAN – Şimdi… Bir saniye…

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bir bankadan 2 katrilyon 800 trilyon lira para alanlar var.

BAŞKAN – Efendim, bir saniye… Bir saniye…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben diyorum ki: “Bunu kime verdiniz?” Bu Komisyon Başkanı diyor ki: “Bu banka sırrı, söylemem.” diyor. Banka sırrıysa nasıl ben bunu öğreneceğim?

BAŞKAN –Oturun dinleyin, efendim oturun dinleyin, nedir görelim.

Buyurun, iki dakika… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Saygıdeğer Başkanım, değerli arkadaşlar…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Maddeyi bile anlamamış, neyi anlatacaksın?

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Şimdi, değerli konuşmacı her çıktığında… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun) – “Değer”ini at, “değer” ini sil.

BAŞKAN – Sakin olun, sakin olun lütfen.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Biz kibarlığımızdan bir şey kaybetmiyoruz değerli arkadaşlar.

Her çıktığında, gerek komisyon toplantımız sırasında gerek Genel Kurul toplantıları sırasında birtakım iddialarda bulunuyor: İşte, efendim “KİT Komisyonunda denetim yapamıyoruz, KİT Komisyonunda birtakım şeyler örtbas ediliyor.” En son geçen hafta kamu bankalarıyla ilgili olarak denetim toplantısı yaptık. İnanın, Sayın Konuşmacı öyle sorular sordu ki Sayın Genel Müdürün hangi lojmanda oturduğunu, evinin kaç metrekare olduğunu, havaalanı yolundaki depolarda kaç tane -affedersiniz- köpek beslendiğini bile sordu. Yani kamu bankasını denetliyoruz ve sorulan sorular bunlar. Yani neyi denetlemiyorsunuz, nasıl denetlemiyorsunuz, ben anlamıyorum. Yani o bilgilere nasıl sahip oluyorsunuz, ben anlamıyorum.

Diğer tarafta da, Sayıştay bir denetim çalışması yapıyor, önümüze bir rapor getiriyor ve biz, her toplantıda, üstüne basa basa, ısrarla şunu söylüyoruz: “Değerli komisyon üyeleri, eğer tereddüt ettiğiniz bir husus varsa lütfen gündeme getirin; elinizde bir bilgi, belge varsa, lütfen gündeme getirin ama sakın ha, insanların şahsiyetiyle oynamayın. Afaki, aslı astarı olmayan birtakım iddiaları gündeme getirip de insanları rencide etmeyin.” diye defaatle komisyon tutanaklarımızda bunlar kayıt altına alınmıştır. Lütfen, elinizde bilgi ve  belge varsa, bu devletin savcısı var.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Deniz Fenerini örtbas ettiniz, her şeyi örtbas ediyorsunuz!

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Madem bize itimat etmiyorsunuz, götürün savcılara, elinizde ne tür bilgi varsa, ne tür belge varsa lütfen onlarla paylaşınız, bunları tartışma konusu olmaktan çıkaralım.

Müfettiş bilgiyle değil, belgeyle konuşur. Bu, geleneksel bir sözdür.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, benim verdiğim bilgiyle ilgili yanlış bilgi verdi. Bana diyor ki: “Banka müdürünün evde beslediği köpeği bile sordu.” Müsaade ederseniz bu konuda bir açıklama yapayım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – “Sormadım.” mı diyorsunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tabii, tabii.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Hayır, sordu Başkanım, tutanaklarda var.

BAŞKAN – Buyurun.

Süreniz iki dakika. 

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

14.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın ifadelerine ilişkin açıklaması

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, değerli milletvekilleri, bize zaman zaman birtakım bilgiler geliyor. Eskiden Halk Bankası Genel Müdürü olan bu arkadaş, Tayyip Erdoğan’ın oğlunun Genel Müdür olduğu ATV ve Sabah gazetesine 375 milyon dolar kredi verdikten sonra -onun gibi daha çok şey var- gitti Ziraat Bankasına.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sen de alsaydın.

KAMER GENÇ (Devamla) – Ben de sordum kendisine, dedim ki: “Ya, sen imamsın. Bak, bizim imama ihtiyacımız var. Çık, bize imamlık görevini yap.”

AHMET YENİ (Samsun) – İmamlara hakaret ediyorsun!

KAMER GENÇ (Devamla) – Hakaret mi?

AHMET YENİ (Samsun) – Evet, hakaret ediyorsun!

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen sakin olalım.

KAMER GENÇ (Devamla) – “Acaba imamlar faizden daha mı iyi anlıyor yani sen imamlığı bıraktın da bankada faizcilik yapmaya başladın?” dedim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun) – Sözünü geri al!

KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, ben soruyorum bu banka genel müdürüne. Bakın, arkadaşlar, bir kişiye 2 katrilyon 700 trilyon lira kredi verilmiş, 1 katrilyon kredi verilmiş, 1,5 katrilyon kredi verilmiş. Diyorum ki: “Bunları kime verdiniz?” Diyorlar ki: “Banka sırrı.” Bu Komisyon Başkanı “Söyleyemezsin.” diyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Ciddiyetin bu kadar senin ya!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bana gelen mektupta diyor ki: “Bu banka genel müdürü kendi kayınbiraderine Antalya’nın şu ilçesinde şu ihaleyi vermiştir.” Ben soruyorum, hemen diyor ki: “Soramazsın!”

AHMET YENİ (Samsun) – Yalan!

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – İspat edemedin, yalan!

KAMER GENÇ (Devamla) – Bunların bir huyu var, biz suistimallerle ilgili bir konuyu dile getirdiğimiz zaman hemen saldırıyorlar.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Ama ispat edemedin, iftira atıyorsun.

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Yalan söylüyorsun, iftira atıyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Siz saldırsanız ne olacak, saldırmasanız ne olacak! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – İspat edemedin, yalancı durumuna düşüyorsun.

BAŞKAN – Lütfen, sakin olun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Bakın, ispatlamak için evvela araştırmak lazım. Araştırmayan…

AHMET YENİ (Samsun) – İspat edemedin!

KAMER GENÇ (Devamla) – Ahmet, bunlara sen kol kanat geriyorsun. Bu Ahmet de hep onlara kol kanat geriyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ya, çıkalım araştıralım ama her şeye “banka sırrı” derseniz biz nasıl araştıracağız arkadaşlar?

Onun için, biz diyoruz ki: Bakın, bu yetim hakkını yedirmeyelim bu millete. Bakın, madenlerde yapılan yolsuzluklar var, banka kredilerinde yapılan yolsuzluklar var.

Arkadaşlar, TOKİ’de 36 katrilyon liralık ihale var, bir tanesini inceletmediler bize yahu. Böyle bir denetim olur mu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) - O zaman, Meclis olarak bu işe el koymamız lazım. Daha bunları dile getireceğiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Mahcup oluyorsun!

BAŞKAN – Sayın Genç teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan…

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Genç teşekkür ederim.

Rica ediyorum… Rica ediyorum… Söylenenler zapta geçti.

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkanım ismimi zikretti.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, ismimi zikrederek, “Bu bankacılara kol kanat gerdiğimi” söyledi. Bu konuda söz istiyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yahu, şu anda sana sataşmadım Ahmet.

BAŞKAN – Şimdi, Ahmet Bey…

AHMET YENİ (Samsun) – Kamer Bey’e söz verdiniz.

BAŞKAN – Yahu, gecenin bu saatinde… Rica ediyorum, zapta geçti.

AHMET YENİ (Samsun) – Efendim, Kamer Bey’e söz verdiniz.

BAŞKAN - Yerinizden buyurun siz de, böyle bir şey olmadığını söyleyeceksiniz buyurun. Artık buradan…

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – “Sataşma var” diyor.

BAŞKAN – Yerinizden lütfen… Ahmet Bey, yerinizden…

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, “Sataşma var” diyor.

BAŞKAN – Sayın Bahçekapılı, oturun lütfen. Yani bunu çıkaracak mıyız, tartışma mı yaratacağız? Rica ediyorum yani!

Buyurun, yerinizden. Efendim, ben rica ediyorum, yerinizden buyurun.

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, kürsüden hitap etti bana, ismimi zikretti.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, sataşma kürsüden oldu.

BAŞKAN – Efendim, buyurun siz yönetin o zaman! Ne biçim iştir bu, ben anlamıyorum yahu!

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sadece talebimi söylüyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim, siz yönetin!

Ahmet Bey, ben rica ediyorum oradan söyleyin.

AHMET YENİ (Samsun) – Efendim, ismimi kürsüden zikretti.

BAŞKAN – Hayır efendim, hayır…

AHMET YENİ (Samsun) – Kamer Bey’e söz verdiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hayır, burada bitirmek istiyorum çünkü şimdi o da çıkacak…

Buyurun.

İki dakika…

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Samsun Milletvekili Ahmet Yeni’nin, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, değerli üyeler; on yıldır Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda mali kurumların alt komisyon başkanlığını yapıyorum. Bunda Ziraat Bankası, Halk Bankası, Eximbank, İMKB, Altın Borsası, Kalkınma Bankası gibi birçok kurumun alt komisyon başkanlığını yapıyorum. Bugüne kadar şeffaf bir şekilde, Sayıştayın, eski Yüksek Denetleme Kurulunun hazırlamış olduğu raporlar üzerinden giderek denetleme yapıyoruz. Bunda, bu raporların altında alt komisyonda muhalefet partisi milletvekillerinin de imzaları var. Böyle şeffaf bir şekilde denetim yapıyoruz.

Kamer Bey dersine çalışmadan geldiği için, maalesef, orada bir sürü iftira atıyor ve sonuçta mahcup olup, Komisyonu da terk edip gidiyor genelde. O bakımdan, bunu hem kamuoyunun bilmesi lazım hem de tüm milletvekillerinin. Cumhuriyet Halk Partisindeki milletvekili arkadaşların da maalesef orada mahcup olduklarını görüyoruz. Hem Komisyondaki davranışları itibarıyla hem de yaptığı iftiralar dolayısıyla. Geliyor, iftira atıyor, ispat beklemeden çekip gidiyor.

Evet, çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Ahmet Bey, sağ ol.

Değerli milletvekilleri…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yerimden, buradan bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Şimdi, Sayın Genç bir konuşma yaptı. Sataşma nedeniyle Sayın Yeni de yerinden bir cevap verdi ama bir cümle kullandı.

AHMET YENİ (Samsun) – Beraber çalışıyoruz onlarla.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – “Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri de mahcup bir şekilde duruyor” gibi bir şey söyledi.

AHMET YENİ (Samsun) – Komisyondakiler…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Kamer Genç’in konuşması nedeniyle herhangi bir mahcubiyetin içerisinde değiliz. Sayın Kamer Genç kürsünün hakkını vererek konuşmuştur.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bize diyor ki: “Dersini çalışmamış.” Sayın Başkan, biz o kadar KİT Komisyonu raporlarını okuduk. Gelsin, şurada, o KİT Komisyonu raporlarını koyalım, Ahmet bir tanesini söyleyebilir mi? Ben her raporu okuyarak geliyorum.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Komisyonda da mahcup oluyorsun, burada da mahcup oluyorsun.

KAMER GENÇ (Tunceli) -  Ama Ahmet Yeni, bakın, on senedir orada, bir iddia ortaya koymadı. Yani o bankanın bir suiistimali bulunmamış... KİT’lerde hiç mi bir tane suiistimal yok? Hep örtbas etmeye çalıştılar.

BAŞKAN – Tamam, söyledikleriniz zabta geçti, teşekkür ediyorum.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Hatay Milletvekili Şefik Çirkin ve Milliyetçi  Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258) (Devam)

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı aranmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Şimdi aynı mahiyetteki iki önergeyi oylayacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Şimdi, Sayın Bakanın bir iki dakikalık bu maddeyle ilgili bir açıklama arzusu var.

Buyursunlar.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, tabii ki 25’inci madde üzerinde bir tartışma yaşandı. Bu konuda bir açıklama yapayım, hani yanlış taraflara çekilmesin şeklinde.

Aslında bu madde 2006 yılında Elektrik Piyasası Kanunu’nda vardı. Geçici bir madde olarak konulmuş fakat bu madde -elektrik dağıtım şebekelerinin özelleştirilmesi, vesaire- işte 2010 yılına kadar biter diye, 2010 yılına kadar geçici bir madde olarak ihdas edilmiş.

Değerli arkadaşlar, şimdi bu maddenin amacı ne? Tabii, bizim grup maalesef dinlemiyor bizi, ilgilenmiyorlar herhâlde. Şimdi, bunun amacı şu değerli arkadaşlar: Özelleştirme sürecinde elektrik dağıtım, üretim şirketleri tabii ki bilanço devirleri, bölünmeleri, birleşmeleri, bilançolar arasında aktarmalar gibi birçok uygulamalar yapılıyor. Tabii bu uygulamalar, takdir edersiniz ki, aslında bu madde olmazsa birtakım kurumlar vergisi ve katma değer vergisi doğurabilir nitelikte tabii ki işlemler. Burada amaç, hâlen kamunun elinde olan şirketlerin, bu yeniden yapılandırma sürecinden devir sürecine kadar, bu tür vergi doğuracak işlemlerde vergi muafiyeti.

Burada biz kimseye, özel sektöre vergi muafiyeti vermiyoruz, yani hiçbir kesime… Burada yapılan şey, kamunun elindeyken birtakım işlemler yapılıyor, borç-alacak ilişkisi var, devirdir, birleşmedir vesaire, bu noktalarda tabii ki yapılan işlemler kurumlar vergisi veya katma değer vergisi gündeme getirebiliyor. Sonradan denetim yapılıp özel sektörden istenmesin diye -bakın, açık ve net konuşuyorum- bu madde düzenlenmiş, 2006 yılında süresi bittiği için tekrar, ne olur ne olmaz diye bu madde konuluyor.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Bir nokta daha…

BAŞKAN – Rica ediyorum…

28’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Sayın Bakana neye göre söz verdiniz? Son söz milletvekilinindir, ben söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Genç, ne söylüyorsunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Neye göre söz verdiniz Bakana?

BAŞKAN – “Madde üzerinde bir açıklama yapmak istiyorum.” dedi.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Madde üzerinde önergeler oylandı bitti.

BAŞKAN – Size nasıl söz verdiysem…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ondan sonra Bakana niye söz verdiniz?

BAŞKAN – Madde bittikten sonra söz verdim dikkat ederseniz.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tüzük’ün hangi maddesine göre verdiniz?

BAŞKAN – Siz nasıl konuşuyorsanız şu anda hiç söz almadan, o da öyle konuştu, hiç olmazsa söz alarak konuştu o.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakan konuştuğuna göre son söz milletvekilinindir.

BAŞKAN – Kafanıza estiği anda kalkıyorsunuz ve konuşuyorsunuz. Söz almaya hiç ihtiyacınız yok sizin! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, yanlış yapıyorsunuz, İç Tüzük’ü bilmiyorsunuz, Meclisi yönetmesini bilmiyorsunuz. Bir öğrenin yahu!

BAŞKAN – Efendim, şimdi, 29’uncu maddede iki önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 sıra sayılı yasa teklifinin 29. maddesinin teklif metninden çıkartılmasını arz ederiz.

     Ferit Mevlüt Aslanoğlu            Aydın Ağan Ayaydın                    Rahmi Aşkın Türeli

                         İstanbul                                   İstanbul                                           İzmir

                                          Bülent Kuşoğlu                                Kazım Kurt

                                                Ankara                                         Eskişehir

Diğer önerge sahipleri:

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                                 Faruk Bal

                          Manisa                                    Antalya                                         Konya

                Emin Haluk Ayhan                     Mehmet Şandır                            Mustafa Kalaycı

                          Denizli                                     Mersin                                          Konya

BAŞKAN – Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Aslanoğlu.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, ses kesilirse…

BAŞKAN – Arkadaşlar, sükûnetimizi muhafaza edelim.

Buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Arkadaşlar, bu maddede bir tütün geçiyor. Sayın Bakan, acaba alkol ve tütün üst kurulu ne iş yapar? Türkiye’deki tütünü koruyan kollayan bir kurum mu, tütün üreticilerini koruyan kollayan bir kurum mu, ne iş yapar, merak ediyorum. Geçen dönemin milletvekilleri, zannediyorum ki mart veya nisan ayıydı, sürenin bitmesine çok az vardı, burada sigara yasağıyla ilgili bir yasa geçti. Özellikle Türkiye’de sarmalık tütün dediğimiz -doğu ve güneydoğuda bu bir tütün gerçeği- tütünü yasaklayalım, sigarayı yasaklayalım sağlığa zararlıysa ama bir de Türkiye’de bir tütün gerçeği var.

Ben Adıyaman, Bitlis, Bingöl, Malatya milletvekillerime sesleniyorum geçen dönemki. Tütün ve Alkol Piyasası Kurulu ile -nerede ekiliyorsa- Gelir İdaresi Başkanlığı dediler ki: “Biz en kısa sürede bu soruna çözüm bulacağız.” Sayın Bakan, aradan bir yıl geçti, hiçbir çözüm bulunmadı. Bizi kimsenin kandırmaya hakkı yok. Burada gelip hiç kimsenin, özellikle Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulunun yanlış yönlendirilerek… Türkiye'de, Sayın Bakan, bir sarmalık tütün gerçeği vardır. Burada büyük mücadeleyle, yılda 300 kilo, 200 kilo, sadece 3 bin lira, 5 bin lira geçimini sağlamak için eken insanlara, satan insanlara 5 bin lira bir ceza vardı, büyük mücadeleyle bu cezayı 500 liraya düşürebildik ama eğer Adıyaman’dan bir tütün Diyarbakır’a gidiyorsa, yolda yakaladığı zaman 50 bin lira ceza ve kamyona, götüren araca el koyuyorlar.

Sayın Bakan, Türkiye'de bir üretim gerçeği var, bir tütün gerçeği var. Eğer sigarayı yasaklayacaksanız, Türkiye'de sarmalık tütün gerçeğini bir tarafa bırakacaksanız sizlere hiçbir sözüm yok ama Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu gözümüzün içine baka baka bu ülkede kimin hakkını koruyor? Bu ülkenin üreticisinin mi, yoksa bu ülkede kaçak tütün getirerek cirit atan, bunlara engel olamayan insanların hakkını mı koruyor? Türkiye'ye ne kadar kaçak sigara girdiğini siz benden daha iyi biliyorsunuz, çünkü devletin elinde var. Sigara pahalandıkça Türkiye'deki kaçak tütün, sigaranın hangi boyutlara ulaştığını siz biliyorsunuz.

Sayın Bakan, lafı uzatmayacağım. Bugün Adıyaman’da, Malatya’da -Ağrı dedi arkadaşım- Bitlis’te bir sarmalık tütün üretimi, sadece küçük üretim, yani yılda 3 bin lira, 5 bin lirayla geçinen insanlar var. Bu insanların çözümüne… Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu kimseyle alay etmesin.

Arkadaşlar, en sonunda önerdiği ne biliyor musunuz? “Siz bir fabrika kurun, tütün üretimine izin verelim.” diyor. Ya, bu insanlar 300 kilo tütün üretemiyorlar. Alay mı ediyorsunuz?

Sayın Bakan, bu konu Türkiye’nin bir yarasıdır, özellikle Anadolu’nun yarasıdır, tütünden ekmeğini kazanan insanların yarasıdır. Bunların ekmeklerine sahip çıkmak tüm milletvekillerinin görevidir ve maalesef diyorum, Tütün ve Alkol Piyasası Kurulu da -haa, buna Gelir İdaresi de dâhil- gözümüze baka baka “Çözeceğim, çözdüm” deyip çözmüyorsa hepimize yazıklar olsun.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Sayın Akçay, buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının tümü üzerinde yaptığımız konuşmada da özellikle bu 29’uncu maddede getirilen sigaraya maktu ve nispi vergi artışları ve bunların periyodik olarak belirlenmesine ilişkin hususları dile getirmiştik. Sigara adedi başına vergi konuluyor, ayrıca hem maktu hem nispi vergi getiriliyor ve bunları da altı aylık uyarlamalarla yeniden otomatik güncellemelere bırakıyor. Bunun da sigara fiyatlarını artıracağını da ifade etmiştik.

Tabii, bu söyleyeceklerimizi Hükûmet de biliyor fakat bilmek yetmiyor, irade koymak gerekiyor değerli arkadaşlar. Yani Hükûmet, Türkiye’de en düşük sigara fiyatı 3-4 dolar iken komşularımızda 1 dolar olduğunu hem biliyor hem söylüyor ancak diğer taraftan da sigarayı daha da pahalı hâle getirecek düzenlemeleri yapıyor. Sigaradan hem özel tüketim vergisi hem katma değer vergisi alınıyor. Sadece vergi tutarı dahi komşu ülkelerdeki sigara fiyatının 3-4 katını buluyor. Bu yüzden de en pahalı sigara fiyatı bizde olduğu için sigara kaçakçılığı da korkunç boyutlara varmış durumdadır. Sayın Maliye Bakanı da geçtiğimiz yıl kasım, aralık aylarında kamuoyuna açıklama yaptı. Vatandaşlara “Kaçak sigara içmeyin, parası terör örgütüne gidiyor.” dedi ve biz de bu görüşü destekledik, biz de vatandaşlarımızı uyardık ve doğru bir uyarı olduğunu ifade ettik.

Bir taraftan, yine Hükûmet sigara kaçakçılığıyla mücadele planı yapıyor ama bu planın yapıldığı kurumların etrafında, sokakta, köşe başında kaçak sigaralar satılıyor. Kaçak sigaranın satılmadığı hiçbir şehir, kasaba, köy, belde kalmadı değerli arkadaşlar. Akaryakıt kaçakçılığına girmiyoruz.

Dışişleri Bakanının “ağabey” diye hitap ettiği ve Hükûmetin kırmızı halılarla karşıladığı Barzani ile PKK’nın sigara kaçakçılığını ortak yürüttüğünü de biliyor Hükûmet ve burada bu kadar milyar dolar gelir elde edilirken Hükûmet ne yapıyor değerli arkadaşlar? İrade koymuyor, acziyet gösteriyor. Barzani’yi “ağabey” diye karşılıyor, Oslo’da PKK ile görüşme yapıyor. Böyle bir Hükûmet sigara kaçakçılığını önleyebilir mi? Asla önleyemez. Siz vergi zammı yaptıkça, sigaraya zam getirdikçe en çok Barzani ve PKK seviniyor. Onlar sevindikçe siz de vergi zammını otomatiğe bağlıyorsunuz ve doğrusu -Ekrem Çelebi, neden rahatsız olduğunuzu da ben anlayabilmiş değilim- gerçi bazı odaklar kaçakçılığı meşru ve hatta kutsal bir iş gibi görmeye ve göstermeye de başladılar. Acaba, iktidar da, Hükûmet de aynı şekilde mi düşünmeye başladı? Hükûmet, artık, zam yapmaya, vergi getirmeye değil, kaçakçılıkla ciddi şekilde mücadele etmeye, önlemeye kendisini, dikkatini teksif etmelidir.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, aynı mahiyetteki…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyorum efendim.

BAŞKAN – Yoklama istiyorsunuz tamam.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Sarı, Sayın Özel, Sayın Serindağ, Sayın Türeli, Sayın Kuşoğlu, Sayın Ediboğlu, Sayın Genç, Sayın Dibek, Sayın Acar, Sayın Yılmaz, Sayın Özkes, Sayın Çıray, Sayın Melda Onur, Sayın Sinan Aygün, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ekinci, Sayın Tezcan, Sayın Bayraktutan, Sayın Şafak.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

 (Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Hatay Milletvekili Şefik Çirkin ve Milliyetçi  Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258) (Devam)

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.

29’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 29’uncu madde kabul edilmiştir.

30’uncu madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 30'uncu maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                M. Akif Hamzaçebi              Ferit Mevlüt Aslanoğlu                      Aydın Ayaydın

                         İstanbul                                   İstanbul                                        İstanbul

                Rahmi Aşkın Türeli                     Orhan Düzgün                             Bülent Kuşoğlu

                           İzmir                                       Tokat                                           Ankara

Diğer önergenin imza sahipleri:

                     Erkan Akçay                              Faruk Bal                              Emin Haluk Ayhan

                          Manisa                                     Konya                                          Denizli

                  Mustafa Kalaycı                       Mehmet Şandır                             Mehmet Günal

                          Konya                                     Mersin                                         Antalya

BAŞKAN – Sayın Komisyon aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçe…

Gerekçe:

Tasarının 29 ve 30 uncu maddelerinde, sigaralar için mevcut vergi yükünde paket başına 58 kuruşa kadar bir artış yapılabileceği öngörülmektedir. Ancak Tasarıdaki maddelere göre bu artış T.B.M.M., yani Kanun Koyucu tarafından konulan bir vergide artış veya azalış konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verilmesi şeklinde yapılmıyor. Bakanlar Kuruluna doğrudan vergi koyma, koyduğu vergiyi azaltma veya artırma yetkisi verilmek suretiyle yapılıyor.

Bilindiği üzere ÖTV Kanunu eki (III) sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan sigaralar ve diğer tütün mamullerinde uygulanması öngörülen ÖTV oranı ve asgari maktu vergi tutarları, bu listelerdeki malların karşılarında tek tek gösterilmiştir. Kanun Koyucu tarafından belirlenen bu oran ve tutarlar, verilen yetki sınırları dahilinde Bakanlar Kurulunca artırılıp azaltabilmektedir Nitekim bunlardan 6111 sayılı Kanunla % 63 olarak belirlenen ÖTV oranı Bakanlar Kurulu Kararı ile % 65'e, bir adet sigara için 0,1325 lira olarak belirlenen asgari maktu vergi tutarı da Bakanlar Kurulu Kararı ile 0,1450 liraya çıkarılmak suretiyle uygulanmaktadır.

Ancak Tasarı ile sigaralarda, asgari maktu verginin % 20'sini aşmayacak şekilde ikinci bir maktu vergiyi tutar olarak belirleme ve belirlenen bu tutarı malların cinsleri, özellikleri, ambalajları (paketleri) ve bunların fiyatları ve fiyat grupları itibarıyla farklılaştırma konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir. Dolayısıyla yürütmeye, TBMM tarafından sınırları ve kapsamı öngörülmeyen bir vergi tutarı belirleme yetkisi verilmekte, yani Kanun Koyucunun yetkisi devredilmektedir. Bu durum Anayasa'nın yasama yetkisinin devredilemeyeceği yönündeki 7'nci maddesine ve vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ancak Kanunla konulabileceği yönündeki 73'üncü maddesine aykırıdır.

Ayrıca III sayılı listede yer alan kolalı gazozlar da dâhil olmak üzere alkollü içeceklerin vergileri ile sigara ve diğer tütün mamullerinin vergilerinde altı ayda bir otomatik artış yapılması yönündeki düzenleme bu ürünlerin fiyatlarına yılda iki kere zam yapılması gibi bir sonucu yaratacaktır. Ayrıca bu düzenleme pratikte olumsuz sonuçlar yaratacak ve artışın uygulanmaması yönünde zaman zaman Bakanlar Kurulu Kararı alınması ihtiyacı yaratacağından gereksiz bir bürokrasiye neden olacaktır. Bunun yerine yürürlükteki hükme dayanılarak artış yapılması gerektiği zaman Bakanlar Kurulu Kararına başvurmak daha doğrudur.

Belirtilen nedenlerle anılan maddenin Tasarıdan çıkarılması önerilmektedir.

BAŞKAN – Diğer önerge sahibi Sayın Dedeoğlu, buyurun.

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 30’uncu maddesi üzerine verilen değişiklik önergemiz üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde yatırımcılara yeni teşvikler getirmeyi planlayan kanun tasarısı, genel ve bölgesel teşvikler ile büyük ölçekli ve stratejik yatırım teşviklerinden oluşan dört ana bileşenden oluşmaktadır.

Yasa kapsamında Türkiye altı ayrı bölgeye ayrılmış ve bölgesel teşvik düzenlemelerine gidilmiştir. Hazırlanan bu teşvik yasasında diğer bölgelere oranla 6’ncı bölgeye ayrıcalık yapılmış ve en fazla teşvik bu bölgede yer alan iller için ayrılmıştır. Altı bölgenin hangi yerel özellikler dikkate alınarak hazırlandığı da ayrıca tartışma konusu olmuştur.

Teşvik yasaları, öteden beri hep insanların refah ve mutluluğu, ülkenin kalkınma ve istihdamını sağlamak için hazırlanmaktadır. Üzerinde görüşmeleri süren bu teşvik yasasında toplumun büyük bir bölümünü ilgilendiren düzenlemeler mevcut değildir. Bu teşvik yasasında esnaflar yoktur, çiftçiler yoktur, memurlar ve işçiler yoktur, emekliler ve asgari ücretliler yoktur. Millete sunulan yeni teşvik yasası, toplumun refah ve mutluluğunu sağlamaktan çok uzak bir konumda hazırlanmıştır. Görev yaptıkları her kademede ülkenin kalkınmasına ve gelişmesine önemli katkılar sağlayan memurlara bile doğru dürüst bir zam vermeyen Hükûmetin neyi ne kadar teşvik edeceği merak konusu olmaktadır.

Teşvik düzenlemelerinde, destek unsurlarında eksikler vardır; sanayi, tarım ve hayvancılık gibi hizmetler kesiminde öngörülen potansiyel, ayrılan kaynaklar ve varılmak istenen sonuçlar net olarak ortaya konulmamıştır. İhtisas organize sanayi bölgelerinde üretime dayalı mülkiyet ve arsa tahsisi konusunda da belirsizlik ve sıkıntılar yaşanmaktadır.

Finans sisteminin derinleşmesi ve erişilebilirliğin sağlanması konusunda hangi reformların öngörülmekte olduğu da açık bir şekilde yasa tasarısında belirtilmemiştir. Lojistik maliyetlerini düşürücü önlemlerin ayrıntıları ve bütünlüğü de yoktur. Ayrıca, bilim ve teknoloji açısından girişimcilerin önüne hangi imkânların konulacağı da belli değildir. Siyasi istikrar açısından öngörülenler de net bir şekilde ortaya konulmamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yatırım yapmak, istihdam sağlamak ve üretim yapmak, sürekli olarak göç alan Kahramanmaraş ilimiz için de büyük bir önem taşımaktadır.

Kahramanmaraş’ta sanayileşme genel olarak tekstil sektörü alanında yaygınlaşmıştır. Kahramanmaraş’ta tarım ve hayvancılığın yanı sıra konfeksiyon, çelik mutfak eşyası, pamuk işleme, kâğıt ve makine imalatı, ısıtma ve soğutma sistemleri, bakır ve alüminyum, ahşap doğramacılık ve yapı malzemeleri, biber fabrikası gibi sanayi sektörü de ilimizin diğer yatırımları arasında yer almaktadır.

Hükûmet tarafından uygulanan pahalı akaryakıt, pahalı doğal gaz, pahalı elektrik ve yüksek oranlı vergiler ülkemizde ve Kahramanmaraş’ta sanayi kesiminin rekabet gücünü her geçen gün biraz daha azaltmaktadır. Bu yüzden, Hükûmet tarafından uygulanan teşvikler, yatırımların yanı sıra rekabet gücünü artırmaya ve bölgesel tüm hizmetleri desteklemeye yönelik yapılmalıdır. Zira, getirilen bu teşvik yasası, ne Kahramanmaraş’ın ne de ülkemizin köklü sorunlarına çözüm olmaz ve fayda sağlamaz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu teşvik yasasının, on yıldır bir türlü bitirilemeyen Kahramanmaraş’ın yollarına ve diğer yatırımlara da herhangi bir faydasının olacağını düşünmemekteyim. Teşvik, Kahramanmaraş’ı yeni bir havalimanına, düzene kavuşturacak mı? Ayrıca, bu dönemde satılan Elbistan Şeker Fabrikasının yerine bir fabrika kurulacak mı? Bunları da hep beraber göreceğiz.

Kahramanmaraş üzülmek istemiyor. Kahramanmaraş yatırım yapmak istiyor, üretmek istiyor; neden Kahramanmaraş’ın önü açılmıyor?

Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dedeoğlu.

Aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

30’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 30’uncu madde kabul edilmiştir.

31’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 31’inci maddesinde yer alan “3” ibaresinin “3,25” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                  Erkan Akçay

                                                                                                                       Manisa

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Önergemi çekiyorum.

BAŞKAN – Madde üzerindeki önerge geri çekilmiştir.

31’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 31’inci madde kabul edilmiştir.

32’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan Tasarı’nın çerçeve 32 nci maddesinde yer alan Ek 2 nci Maddede ilk yer alan “Ekonomi Bakanlığınca” ibaresinin “Ekonomi Bakanlığı bütçesinden” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Mehmet Akif Hamzaçebi          Ferit Mevlüt Aslanoğlu            Muhammet Rıza Yalçınkaya

                         İstanbul                                   İstanbul                                          Bartın

                                      Rahmi Aşkın Türeli                           Müslim Sarı

                                                  İzmir                                          İstanbul

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekte bu önergede huzurunuza çıkmak niyetinde değildim çünkü çok basit, sıradan bir önerge, sıradan bir düzeltmeyi sağlamaya yöneliktir ama buna rağmen Komisyonun ve Sayın Bakanın “Katılmıyorum.” demesini yadırgadığımı ifade edeyim.

Biraz önce yerimden bir müdahalede bulundum, “Kanun dilinde gelecek zaman kullanılmaz, geniş zaman kullanılır.” diye. Teşekkür ettiler bana ve bir düzeltmeyle düzeltildi.

Şimdi, madde diyor ki: “Şu prim ödemeleri Ekonomi Bakanlığınca karşılanır.” Bu tabir yanlış. Bütün kamuda var olan hazinedir, “hazine” kavramı vardır, bütün ödemeler hazineden yapılır. Bir şeyi ödüyorsanız bu ödeme hazinenindir, bir şeyden vazgeçiyorsanız hazinenin alacağından vazgeçiyorsunuz. Dolayısıyla, doğru ifade, “Ekonomi Bakanlığınca karşılanır.” değil, “Hazinece karşılanır.”

Ama belki Hükûmet şunu demek istiyor olabilir: “Biz bunu Ekonomi Bakanlığıyla ilişkilendirmek istiyoruz.” Ben bu niyeti göz önüne alarak “Ekonomi Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” şeklinde düzelttim bunu. Yani Sayın Bakan, buna “Katılmıyorum.” diyorsunuz…

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Baktım, katılacağız.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Peki, “Katılıyorum.” diyorsanız sözümü burada bitiriyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Bakanım?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Sayın komisyonun katıldığı, Sayın Bakanın takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 32’nci maddeyi…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN - …oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı istedim madde oylamasında.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı…

Kâtip üyeler anlaşamadığına göre cihazla oylama yapacağız.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Oylama yaptıktan sonra tekrar oylama yapıyorsunuz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bir saniye… Cihazla oylama yapacağız.

Üç dakika süre veriyorum.

Oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, 32’nci madde kabul edilmiştir.

33’üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 33’ üncü maddesinde yer alan “Kurum tarafından uygun görülenler” ibaresinin “Kurum tarafından ihtiyaç duyulanlar” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                M. Akif Hamzaçebi              Ferit Mevlüt Aslanoğlu                       Mahmut Tanal

                         İstanbul                                   İstanbul                                        İstanbul

                   Aydın Ayaydın                       Bülent Kuşoğlu                         Rahmi Aşkın Türeli

                         İstanbul                                    Ankara                                           İzmir

                                            Müslim Sarı                                     Orhan Düzgün

                                                İstanbul                                                Tokat

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Sarı, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MÜSLİM SARI (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu geç saatte herkesi saygıyla selamlıyorum.

Son birkaç haftadır, belki biraz daha tarihi geri çekecek olursak son birkaç aydır ardı ardına Türkiye'deki en önemli yapısal sorunlardan biri olan yurt içi tasarruf oranlarının düşüklüğü ya da en önemli yapısal problemlerin başında gelen cari işlemler açığının yüksekliği ve bunlara ilişkin çözüm önerileri konusunda birtakım yasalar gelmeye başladı. Bunların bir kısmı bölük pörçük olsa da ya da bütünlükten uzak olsa da en azından böyle bir farkındalığın oluşmasını kutlamak isterim. Çünkü gerçekten çok uzun zamandan beri ve çok öteden beri Türkiye'nin en önemli probleminin Türkiye'nin uyguladığı ekonomik politikalar olduğunu, bunun ta 24 Ocak kararlarına kadar götürülebileceğini, özellikle 2001 krizinden sonra uygulanan ekonomik bakış açısının, politikaların Türkiye'deki bu yapısal sorunları giderek daha da derinleştirdiğini biz söylüyorduk ancak Hükûmet genelde bunları göz ardı etti ve bunlara ilişkin değerlendirmelerde bulunmamayı tercih etti. Dolayısıyla böyle bir farkındalığın oluşmuş olmasını ve bu konunun gündeme geliyor oluşunu ve buna ilişkin birtakım çabaların ortaya çıkıyor oluşunu tebrik etmek istiyorum. Fakat bu aynı zamanda bir itiraf, bu geç kalmış bir durum çünkü “Türkiye'deki  en önemli problem cari işlemler açığıdır, cari işlemler açığının gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 10’dur, Türkiye'de yurt içi tasarrufların millî gelire oranı yüzde 13’e inmiştir.” demek AKP’yi kurtarmıyor. Çünkü bundan önceki on yıllık dönem boyunca Hükûmeti yöneten, hükmeden ve ekonomik politikaları yöneten AKP’ydi. Dolayısıyla, durumun malumu, malumun ilamından başka bir anlam ifade etmiyor bu. Bunu bir itiraf olarak görmek istiyorum. Son on yıldır uygulanan ekonomik politikaların getirdiği nokta olarak görmek istiyorum ve bunu bir itiraf olarak kabul ediyorum. Ama geç de olsa böyle bir farkındalığın oluşuyor oluşunu, oluşmuş olmasını ve buna ilişkin birtakım çabaların gündeme getiriliyor oluşunu da olumlu karşıladığımı belirtmek istiyorum. Ancak bunların yine bir bütünlükten yoksun olduğunu da söylemek gerekir. Türkiye'nin teşvik sistemini ve modelini, cari işlemler açığının millî gelire oranını düşürecek şekilde ya da nitelikli ve kaliteli istihdam yaratacak şekilde ya da küresel ölçekte rekabet edebilecek bir ekonomik anlayış ve bir üretim modeli oluşturacak şekilde ele almanın bir topyekûn yeniden yapılanma olacağını, eğitim sisteminden istihdam sistemine kadar, sağlık sisteminden sosyal güvenlik sistemine kadar çok geniş bir yelpazeyi içerdiğini ve bütün bunların hepsinin bir genel ve bütüncül bir çerçeve içinde ele alınması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Şimdi, 258 sıra sayılı yasanın üzerinde söz aldığım 33’üncü maddesine gelecek olursak: Bu madde, aslında, amme alacaklarının tahsilini hızlandırmak üzere kamuya bir yetki veren, onun elini güçlendiren bir madde olarak düşünülmüş. Aslında bu 6183 sayılı Kanun’un geçici 8’inci maddesinde vergi alacakları ve diğer alacaklar için tespit edilmiş olan düzenleme, Sosyal Güvenlik Kurumu için paralel bir düzenleme biçiminde düşünülmüş fakat burada bir önemli husus var, onu dikkatlerinize sunmak istiyoruz: Şimdi, bu geçici 8’inci maddede, 6183 sayılı Kanun’un geçici 8’inci maddesinde, “Kurumların vergi borçlarına karşı gösterdikleri mülkiyeti kendilerine ait olan taşınmazlar, genel bütçeye dâhil idareler ve katma bütçeli idarelerce ihtiyaç duyulması hâlinde devralınmaktadır.” diyor. Dolayısıyla, burada bir ihtiyaç ölçütü geliştirilmiş ve ihtiyaç kavramı aslında idareye geniş bir takdir yetkisi veren bir kavram değil, bir durumun tespit edilmesi için objektif nitelikli sayılabilecek -kısmi de olsa objektif nitelikli sayılabilecek- bir kriteri tanımlıyor. Dolayısıyla, SGK borçları için Sosyal Güvenlik Kurumuna da benzer bir yetki veren ve buna paralel bir düzenlemenin de yine bu ihtiyaç kavramıyla anlamlandırılmasının ve irtibatlandırılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz ve dolayısıyla “kurum tarafından uygun görülenler” yerine “ihtiyaç” ibaresinin burada yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde, bu, idareye çok geniş bir yetki vermek anlamına gelir ve ihtiyaç duyulmadığı hâlde bazı gayrimenkullerin SGK’nın portföyüne katılması anlamına gelir. Bunun tahsilatı zorlaştıracağını düşünüyoruz ve bir gayrimenkuller yığınına SGK’yı çevirebileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla, önerinin bu şekilde, ilgili yasanın bu şekilde değiştirilmesi ve “kurum tarafından uygun görülenler” yerine “ihtiyaç” şeklinde değiştirilmesini öneriyoruz ve önergemize destek bekliyoruz.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Sarı, çok teşekkür ediyorum.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı yoktur…

Cihazla oylama yapacağız, karar yeter sayısı konusunda anlaşamadı kâtip üyeler.

Elektronik cihazla oylama yapacağız, iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

33’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

34’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

35’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

36’ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 36'ncı maddesinin birinci paragrafında yer alan "rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin" ibaresinin "Kadın sığınma evi ve rehabilitasyon merkezi ile Diyanet İşleri Başkanlığının uygun görüşü ve mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak imar planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlere yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin " şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Mehmet Günal                             Ruhsar Demirel

                          Manisa                                    Antalya                                       Eskişehir

                  Mustafa Kalaycı                       Mehmet Şandır                                 Faruk Bal

                          Konya                                     Mersin                                          Konya

                                                                Emin Haluk Ayhan

                                                                          Denizli

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 sıra sayılı yasa teklifinin 36. maddesinin 1. paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

             Ferit Mevlüt Aslanoğlu                 Aydın Ayaydın                               Aytun Çıray

                         İstanbul                                   İstanbul                                           İzmir

                   Bülent Kuşoğlu                    Rahmi Aşkın Türeli                            Kazım Kurt

                          Ankara                                      İzmir                                         Eskişehir

                                                                      İhsan Özkes

                                                                         İstanbul

5520 sayılı kanunun 10. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “Rehabilitasyon merkezi” ibaresi “Rehabilitasyon merkezi ile imar planlarında ibadethane olarak belirlenen yerlerde mülki idare amirlerinin izin ve denetimine tabi olarak yaptırılan ibadethaneler, cemevleri” şeklinde değiştirilmiş ve 11 no’lu bendinde yer alan Türkiye Kızılay Derneği’ne ibaresinden sonra gelmek üzere “ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine” ibaresi ve fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir.

BAŞKAN – Komisyon son okunan önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özkes, buyurun.

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde yaklaşık 85 bin cami vardır, her 900 kişiye 1 cami düşüyor. Camiye ihtiyaç duyulmadığı bir ortamda, sanki cami yokluğu çekiliyormuş gibi cami yapımını teşvik eder gözükmek riyakârlıktır. Kaldı ki İslam’a göre sadece cami değil, yeryüzü ibadet yeridir. Siteler, rezidanslar ve bazı tesisleri yapanların cami yapmak durumunda kaldıklarında, zoraki cami veya rüşvet camisi yapmaktansa teşvik camisi yapması daha ehvenişer gözükebilir.

Şirketlerin, yaptıracağı cami harcamasını vergiden düşmesi doğaldır fakat hayır yapmak, sevap işlemek niyetiyle cami yapan şahıslar asla vergiden düşürme amacı gütmezler. Camiye ve Kur’an kursuna harcanan meblağın, vergiden düşüldüğünde yapılan hayrın Allah rızası için mi verildiği, vergiden muaflık için mi verildiği tartışılacaktır. İhlasla ve samimiyetle, sırf Allah rızası için yapılan hayır ve hasenata gölge düşürülmemelidir. Gönülden gelerek yapılan iyiliklere halel getirmeyiniz. En makbul sadaka Hazreti Muhammed’in buyurduğu gibi sağ elin verdiğini sol elin görmediği sadakadır. Sadakanın resmîleştirilmesi, vergi hesaplarına işlenmesi, vergi rekortmenleri listesine girmesi ne derece doğrudur? Sadakanın gösteriş ve şova dönüşmesi ibadetin genleriyle oynamaktır.

“Ne kadar paran varsa o kadar imanın var.” anlayışına doğru gidiliyor. İktidarın esas amacı, camilere ve Kur'an kurslarına yardım değil, din örtülü, hileli bir kapı açarak zenginleri korumaya yöneliktir. 2003 yılında kanundaki “cami” ibaresini kaldırıp yerine “ibadet yeri” tabirini getirerek kilise, sinagog, kilise evi ve havraların önünü açtınız, şimdi bu yasayla daha çok kilise ve daha çok havra yapılması mı amaçlanıyor? Kiliselere ve havralara duyduğunuz muhabbeti neden cemevlerinden esirgiyorsunuz? Alevilerin vergilerini yiyorsunuz ama inançlarına ve cemevlerine hor bakıyorsunuz.

Sayın milletvekilleri, Sayın Başbakan, Üsküdar Çamlıca Tepesi’nde “Recebiye camisi” mi yapacak, harcamayı vergiden mi düşecek, yoksa yandaşların vergilerinden düşürülen harcamalarla mı yapılacak?

Sayın milletvekilleri, hiçbir İslam ülkesinde Türkiye’de devletin dine ayırdığı bütçe kadar büyük bir bütçe yoktur. Şeriatla yönetilen İslam ülkelerinde dahi Diyanet bütçesinin onda 1’i din işlerine ayrılmıyor. Buna rağmen, Türkiye’deki bidat ve hurafeler, dinin siyasallaşması gibi yozlaşma ve bozulma hiçbir İslam ülkesinde yoktur çünkü din siyasetin vesayetinde yürütülüyor, iktidar, Diyaneti toplum mühendisliğinde taşeron olarak görüyor.

Bugüne kadar halkımız tarafından yaptırılan mevcut camilerin hangisi vergiden düşülmüştür? Ayni yardımlar da vergiden düşürülecek mi? Cami inşaatlarında Allah rızası için meccanen çalışanların yevmiyeleri de vergiden sayılabilecek mi? Cami yapmak sünnettir, peki şimdi sünneti vergiye mi dâhil ediyoruz?

“Sünnetli vergi”, “hayırlı vergi”, “camili vergi”, “Kur'an’lı vergi” ya da “harcaması vergiden düşürülen cami”, “meblağı vergiye sayılan Kur'an kursu” gibi deyimler türeyecektir. Hatta “masrafı vergiden düşen bu camilerde” mi, yoksa “vergiye sayılmayan camilerde” mi namaz kılmak daha faziletlidir gibi sorunlar çıkacaktır. Hazreti Muhammed ve halifeler döneminde cami ve Kur'an kursu harcamaları devlete karşı mali sorumluluğa dâhil edilmemiştir. Hâlen dinî esaslara göre yönetilen devletler bile sadaka, hayır ve hasenatı kişinin ihtiyarına bırakır ve kişinin inisiyatifinde olan harcamaları resmî denetime tabi tutmaz.

Kanun tekliflerini din, iman, cami, Kur'an perdesiyle örtüp bu yüce Meclisin önüne getirerek, karşı çıkanları da cami ve Kur'an düşmanı gibi göstermek şeytanın bile tevessül etmeyeceği çirkin bir oyundur. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) Allah ile kulları arasından çekiliniz, oynamayınız Allah’ın diniyle, karışmayınız insanların hayır ve hasenatına.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Sabahtan beri sen karışıyorsun.

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Yüreksiz, yüreksiz! Kalıbına yazık, kalıbına!

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 36'ncı maddesinin birinci paragrafında yer alan "rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin" ibaresinin "Kadın sığınma evi ve rehabilitasyon merkezi ile Diyanet İşleri Başkanlığının uygun görüşü ve mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak imar planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlere yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin " şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.

                                                                                       Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –  Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Demirel. (MHP sıralarından alkışlar)

RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben bir konudaki hayretimi ifade ederek başlamak istiyorum, özellikle Sayın Bakana: 14 ve 15 Kasım 2011 tarihli basın bültenlerini kontrol ettirmesini rica ediyorum kendisinden, çünkü “Bakanlar Kurulunun jet hızıyla imzaladığı kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna indirildi.” haberi var 14 ve 15 Kasım 2011 günü basın bültenlerinde.

Sayın Bakan, imzaladığınız o tasarı, Avrupa Konseyinin İstanbul Sözleşmesi Tasarısı’na attığınız imzadır, sizin de imzanız var ve siz o imzayı atarak, kadınları şiddetten korumak için sığınma evlerinin de açılmasını imzalamış bir bakansınız ve yanınızda oturan Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri de o sözleşmeyi Genel Kurulda ellerini kaldırarak onaylamış milletvekillerinden bir kısmı. Bence bir kez daha imzalarınızı kontrol ettikten sonra önergeyi reddetmenizi tavsiye ederim. Bu kadar da değil, hafızalarınızı bir kez daha yenileyin.

8 Mart 2012 günü, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasa Tasarısı bu Meclise geldiğinde, yine sizler hep beraber imza attınız bu tasarıya, parmaklarınızı kaldırarak onay verdiniz. Bütün bu verdiğiniz onaylarda sığınma evlerinin açılması da vardı, fakat korkarım ki bir cümleyi çok sık söylüyorum, kadın üzerinden siyaset, maalesef anlıyorum ki hem İstanbul Sözleşmesi’nin 25 Kasıma yetiştirilmesi sırasındaki Bakanlar Kurulundaki imzanız ve Genel Kuruldaki imzalarınız dâhil, 8 Marta da imza yetiştirme telaşından neyi imzaladığını herhâlde başta Bakan ve Plan ve Bütçedeki arkadaşlar unuttular çünkü o imzalanan yasalarda sığınma evleri de var, sığınma evlerinin açılmasının nedenleri de var.

Sığınma evleri konusunun ne kadar önemli olduğunu, sanıyorum son bir haftadır yaşanan tartışmayla hepimiz anladık. Sığınma evleri yalnızca karı koca kavgaları için gündeme gelen bir şey değil, özellikle taciz, tecavüz ve ensest mağduru kız çocuklarımızın da sığındıkları kurumlar, fakat acı bir durum var ki İstanbul Sözleşmesi bağlayıcı bir hüküm. İstanbul Sözleşmesi’ne göre bu sığınma evlerinin açılması ve kadınların korunması gerekiyor. Uluslararası sözleşmelere imza atmak değil, o imzanın arkasında durmak önemli. Dolayısıyla, ben Sayın Bakan ve yanında oturan Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarının “Katılamıyoruz.”, “Katılabilemiyoruz.” gibi sözlerini, sanıyorum, bu konuşmadan sonra bir kez daha düşünerek olumluya çevireceklerini umut ediyorum. Ne adına? Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan bütün kadınlar adına ve bu Mecliste bu yasalara imza koymuş bütün kadın parlamenterler adına. Ben, onların -gönlünün de- bu yasa tasarısına “kadın sığınma evi” ibaresinin girmesine taraf olduklarını biliyorum, onların bu konudaki samimiyetini ben gayet iyi biliyorum, vicdanlarında bu işi muhasebe ettiklerini de biliyorum. Ama kadın haklarına inanmış bütün Türk parlamenterlerin de buna imza atacaklarına inanıyorum ki, Türk kadınlarımızı korumak adına.

Sayın Bakan ve Plan ve Bütçe Komisyonun, yanınızda oturan sayın üyeleri, az önceki katılmadığımız önergemize konuşmamın sonunda yapılacak oylamada katkı sunacağınıza olan umudumla kadın üzerinden siyasetin örneğini bir daha yaşamamayı diliyorum.

Gecenin bu saatinde ben hafızalarınızı tazelemek adına bir kez daha günleri tekrarlayayım, belki İnternet’ten kontrol edersiniz: 14-15 Kasım 2011 günleri Bakanlar Kurulunda şahsınız imzaladı, 25 Kasımda Genel Kurulda onaydan geçti, 8 Mart günü kadına karşı şiddete dair önleme amaçlı bir yasa tasarısı imzalandı ve geçti.

Bunların hepsi kadını korumak adına ise söz konusu 258 sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 36’ncı maddesine “sığınma evi” ibaresi konulması konusundaki parti grubumuzun önerisine şu anda Mecliste bulunan bütün milletvekillerinin destek vereceğine olan inancımla teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Demirel, teşekkür ederim.

Sayın Bakan kısa bir açıklama yapmak istiyorlar.

Buyurun efendim, bir dakika içinde lütfen.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, tabii ki, kadın sığınma evlerini biz de destekliyoruz, bu anlamda bir muafiyete sahip olmasını destekliyoruz. Yalnız önerge onunla sınırlı değil, önergede başka hususlar olduğu için biz burada olumlu yanıt veremedik ama yakında, eminim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız bu yönde bir düzenleme için buraya gelebilir. Biz Maliye Bakanlığı olarak, eğer bizim vatandaşlarımız, mükelleflerimiz bu anlamda bir katkıda bulunmak istiyorlarsa, tabii ki, bir vergi muafiyeti hususu değerlendirilir. Ben ilke olarak da olumlu bakıyorum; onu da ifade etmek istedim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

36’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 36’ncı madde kabul edilmiştir.

37’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 37’nci madde kabul edilmiştir.

38’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 38’inci madde kabul edilmiştir.

39’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 39’uncu madde kabul edilmiştir.

40’ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 40’ıncı madde kabul edilmiştir.

41’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 41’inci madde kabul edilmiştir.

42’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayıl Kanun Tasarısının Çerçeve 42’nci maddesinin Geçici 19’uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve Dördüncü kısımlarına göre” ibaresinden sonra gelmek üzere “herhangi bir nedenle yapılandırma başvurusunda bulunamayanlar ile” ibaresinin eklenmesini arz ederiz.

             Erkan Akçay                          Özcan Yeniçeri                                         Mehmet Şandır

                  Manisa                                    Ankara                                               Mersin

                          Mustafa Kalaycı                                             Alim Işık

                                  Konya                                                     Kütahya

BAŞKAN – Sayın Komisyon, katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 42’nci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Bu vesileyle gecenin bu vaktinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddede, 13 Şubat 2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile ilgili Kanun’dan yararlanmak isteyen vatandaşlarımız herhangi bir nedenle başvuru süresi içerisinde yararlanma başvurusunda bulunamamış ise… Bilindiği gibi, bu haktan yararlanamadılar. Bu önergemiz… Başvurusunu yapmış ama hazineye beş kuruş ödememiş bir kişiye yani yükümlülüklerini yerine getirmemiş bir kişiye hak verirken bu haktan herhangi bir nedenle, örneğin yurt dışında olduğu için veya kızı bir ilde öğretmenlik yaparken torunu olması vesilesiyle oturduğu yerden kalkıp torununa bakmak için gitmiş ama o sürede bu yazışmalardan haberi olmamış bir vatandaşın, başvuru hakkını almış ama beş kuruş ödememiş diğer vatandaştan farkı nedir? Bunu size sormak isterim. Dolayısıyla bu önergedeki kastımız, buraya, söz konusu yapılandırmaya süresi içerisinde herhangi bir nedenle başvuramamış insanların da dâhil edilerek hazinenin daha fazla vergi toplamasına katkıda bulunmaktır. Umarım yüce kurul bunu değerlendirecektir.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle iki konuyu daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Biraz önce Sayın Bakana sordum. Millî Eğitim Bakanlığımız bugün açıklama yapmış: “Eğer, Maliye Bakanlığı ve Hükûmet kadro tahsisinde bulunursa biz, yeterli sayıda, ağustos ayında öğretmen atamayı düşünüyoruz.” demiş. Günaydın Sayın Bakanım. Ağustos ayında düşünmenizin çok önemli bir sebebi var. Temmuz ayında yapılacak olan KPSS 2012’ye, sınav ücretini yatıramayacak yüz binlerce insan girecek. Köyden sınav merkezlerine gidecek yol parasını bulamayan insanları mağdur ettikten sonra, yapacağınız atamanın hiçbir anlamı yok. Şu anda, KPSS 2010 sonuçlarına göre atama bekleyen ve geçen yıl için 55 bin öğretmen atanacağı sözünü veren Millî Eğitim Bakanlığının bu tarih düzenlemesini iyi yapmasını tavsiye ediyorum. Temmuzda yapılacak sınavla ağustosta atama yapacaksınız. Peki, haziranda bu atamayı yapsanız da iki yıldır bu atamayı bekleyen öğretmenlerden bir kısmını daha sevindirseniz kötü mü olurdu? Bunu, yüce Meclisin değerlendirmesini istiyorum. Sayın Bakanım, bu işi yapmanız lazım. Sadece öğretmenler değil, ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunları, fen-edebiyat fakültesi mezunları, 85-90 puanla iki yıldır atama bekleyen binlerce genç, Temmuz 2012 tarihinde yapılacak KPSS sınavına ya giremeyecekler ya girseler dahi eski puanlarını alamadıkları ya da yeni katılan mezunların daha yüksek puanlar alması nedeniyle herhangi bir işe sahip olma şanslarını tamamen yitireceklerdir. Bu konu önemlidir, bir kez daha Hükûmetin değerli yetkililerinin bunu değerlendirmesini talep ediyorum.

İkinci konu, teşvikler konusudur. Sayın Bakanım, bu teşviklerde illerin dağıtımı adaletli olmamıştır. Şimdi size çok somut bir örnek veriyorum: Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesi 1’inci bölge ama yanı başındaki Akhisar 5’inci bölge. Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesine yatırım yapacak sanayicinin suçu nedir Değerli Bakanım? Şimdi, iki komşu ilin birini 5 yapıyorsunuz, birini 1 yapıyorsunuz, diğer taraftan daha önce binlerce göç vermiş birçok ili yok saydınız, 3’üncü, 4’üncü bölge yaptınız. Örneğin, Kütahya ili daha önce 4 bölgeden 3’üncü bölgedeyken, şimdi 6 bölgeden 4’e düşürüldü, hakkını kaybetti. Manisa’yla İzmir: İzmir 1’inci bölge, Manisa 3’üncü bölge. Şimdi, İzmir’e yatırım yapacak vatandaş hangi cesaretle Manisa’yı bırakıp da İzmir’de yapacak. Böyle bir teşvik sistemi olur mu?

Sonra, sosyoekonomik gelişmişlik göstergelerini niye açıklamıyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİM IŞIK (Devamla) - Açıklayın da bir görelim. Dolayısıyla, kapanın elinde kaldı teşvik sistemi.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Işık, teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

42’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 42’nci madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 1 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının geçici madde 1’in Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

             Ferit Mevlüt Aslanoğlu                 Aydın Ayaydın                         Rahmi Aşkın Türeli

                         İstanbul                                   İstanbul                                           İzmir

                    Orhan Düzgün                        Bülent Kuşoğlu                             Mahmut Tanal

                           Tokat                                      Ankara                                         İstanbul

                                                                      Müslim Sarı

                                                                         İstanbul

BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜRREYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Sarı konuşacaklar.

BAŞKAN – Sayın Sarı, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MÜSLİM SARI (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle vurgulamak istediğim şey şudur ki: Hükûmetin, içinden geçtiğimiz kriz dönemi boyunca en çok övündüğü konu mali disiplin. Türkiye'nin eğer başka birtakım ülkelerden, özellikle gelişmekte olan ülkelerden ve gelişmiş ülkelerden bir farkı varsa bugün içinde yaşadığımız dönem boyunca, iki tane temel hikâyesi olduğunu söylemektedir Hükûmet, bu ülkelerden farklı olarak Türkiye'nin ayrı bir hikâyesinin olduğunu söylemektedir.

Bunlardan birincisi: “Türkiye'nin bankacılık sistemi sağlamdır. İşte, dünyadaki bütün bankalar batarken Türkiye’deki bankalar batmamıştır.” der. Gerçekten de öyle, biz çürük domatesleri 2001’de bedelini halka ödeterek ayıkladığımız için bugün böyle bir durum var.

İkincisi de “Türkiye’de bir mali disiplin vardır. Türkiye'nin borçlarının millî gelire oranı aşağılara doğru düşmektedir. Dolayısıyla, Türkiye'nin ayrıksı bir hikâyesi vardır.” der ve mali disiplinle çok övünür. Gerçekten de 2001 krizinden sonra Türkiye ekonomisinde bardağın dolu tarafına baktığımız zaman gördüğümüz şeylerden birinin mali disiplin olduğunu görürüz. Ancak son zamanlarda mali disiplin konusunda bu disiplinin zedelendiğine ilişkin birtakım değerlendirmeler yapılmaktadır. Geçmiş dönemde özellikle görev zararlarından ve koşullu yükümlülüklerden çok çekmiş olan Türkiye, yeni koşullu yükümlülükler yaratması muhtemel olan birtakım yasaları ardı ardına önümüze getirmektedir. Örneğin bunlardan biri, geçtiğimiz aylarda bu Parlamentodan geçirilen yap-işlet-devret projelerinde özel sektörün elde ettiği dış borçların ödenmemesi durumunda hazine garantörlüğüyle ödenmesini meşru hâle getiren yasada olduğu gibi, yeni koşullu yükümlülüklerin yaratıldığını görüyoruz. Mali disiplin açısından en önemli olan şeylerden birisi mali saydamlıktır, şeffaflıktır. Eğer bütçeye baktığımız zaman bütçenin bütün kalemlerini göremiyorsak, birtakım koşullu yükümlülükler varsa, bazı hesaplar bütçe dışında izleniyorsa o zaman siz bütçe büyüklükleri üzerinden ne kadar ciddi mali kurallar koyarsanız koyun orada mali disipline ulaşma şansınız yoktur. Dolayısıyla mali disiplinin olmazsa olmazlarından biri şeffaflıktır, saydamlıktır.

Şimdi, önümüze gelen yasaya baktığımız zaman bu yasanın saydamlık konusunda mali disiplinde bir gedik açtığını görüyoruz. Bu 42’nci maddenin geçici 1’inci maddesinde aynen şu söyleniyor: “Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yollarının Ulaştırma Bakanlığından olan alacakları karşılığı Maliyeye olan borcu terkin ediliyor.” Ancak ilginç olan bütçenin gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin terkin ediliyor.

Şimdi, bu yola neden başvuruluyor, bunu anlayabilmiş değiliz. Biz hep beraber bir bütçe yaptık ve 2012 yılının bütçesini geçmiş yılın sonbaharında, biz, kış aylarında buradan geçirdik. Dolayısıyla her bir bakanlığın, her bir kamu kurumunun bütçeyle ilişkilendirilmiş olan hesaplarını hep beraber değerlendirdik ve bir yetki verdik Parlamento olarak. Şimdi böyle bir yetki varken ve böyle bütçe kalemleri Parlamentonun onayından geçilmişken bütçenin gelir ve giderleriyle ilişkilendirilmeyen bir terkin işlemine niçin gerek duyulduğunu anlayabilmiş değiliz.

İkincisi: Bu şekilde yapılan terkin işleminin miktarı nedir? Bununla ilgili de açıklama istiyoruz. Bu uygulamanın bütçenin şeffaflığı ilkesine aykırılık teşkil ettiği çok açıktır ve özellikle şeffaflık ilkesi açısından geçmişte çok ağır bedeller ödenmiş olduğu göz önünde bulundurulduğunda bununla ilgili bir açıklamaya ihtiyaç vardır diye düşünüyorum ve Sayın Bakandan bu konuya ilişkin niçin böyle bir değerlendirmeye ihtiyaç duyulduğunu ve bu şekilde ne kadar bir terkin yapıldığını öğrenmek istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sarı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici 1’inci madde kabul edilmiştir.

Madde 43’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 44’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bu şekilde, tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.

Sayın Kamer Genç’in oyunun rengini belli etmek üzere söz talebi var.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yok.

BAŞKAN – Kendisi burada yok.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir. Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen iki dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmasını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:

“Kullanılan oy sayısı                :        229

Kabul                                       :        205

Ret                                           :          24 (x)

                                                 Kâtip Üye                                             Kâtip Üye

                                            Bayram Özçelik                           Muhammet Rıza Yalçınkaya

                                                   Burdur                                                  Bartın”

BAŞKAN – Tasarı kanunlaşmıştır; hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

Sayın Bakan kısa bir teşekkür konuşması yapmak istiyorlar.

Buyurun efendim, yerinizden.

                                  

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; gerçekten teşvik ve benzeri birçok önemli unsuru içeren çok önemli bir tasarı sizlerin katkılarıyla, destekleriyle, çalışmalarıyla kabul edilmiştir. Gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda gerekse bugünkü çalışmalarda katkısı olan bütün arkadaşlarıma ama özellikle muhalefet partisinden arkadaşlarıma -ki gerçekten çok önemli katkıları oldu, bu aşamada bile birtakım düzeltmelerde bulunduk- kendilerine çok teşekkür ediyorum. Tasarının ülkemize hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Sağ olun, var olun.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 4’üncü sırada yer alan, Hazine Müsteşarlığı Tarafından Temsil Edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

4.- Hazine Müsteşarlığı Tarafından Temsil Edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/595) (S. Sayısı: 249) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 249 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Olmadığına göre maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI TARAFINDAN TEMSİL EDİLEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ

HÜKÜMETİ İLE MALİYE BAKANLIĞI TARAFINDAN TEMSİL EDİLEN KIRGIZ

CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDAKİ BORÇ SİLME ANLAŞMASININ

ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 1 Aralık 2011 tarihinde Bişkek’te imzalanan “Hazine Müsteşarlığı Tarafından Temsil Edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde söz isteyen? Yok.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

                                        

(x) 249 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şeklinin cihazla olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İki dakika süre veriyorum.

Oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Hazine Müsteşarlığı Tarafından Temsil Edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:

“Kullanılan oy sayısı                :        215

Kabul                                       :        215 (x)

                                                 Kâtip Üye                                             Kâtip Üye

                                            Bayram Özçelik                           Muhammet Rıza Yalçınkaya

                                                   Burdur                                                  Bartın”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleriyle, alınan karar gereğince, Sayıştayda açık bulunan 5 üyenin seçimini yapmak, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere 5 Haziran 2012 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 00.06