DÖNEM: 24 CİLT: 22 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
114’üncü Birleşim
31 Mayıs 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Düzce Milletvekili İbrahim
Korkmaz’ın, 31 Mayıs 2010’da saldırıya uğrayan Mavi Marmara Gemisi’ne ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Kocaeli Milletvekili Hurşit
Güneş’in, memur maaş zamlarında devlet ile halkın uzlaşı ve hoşgörüyü
benimsemesine ilişkin gündem dışı konuşması ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in
cevabı
3.- Iğdır Milletvekili Pervin
Buldan’ın, Kayıplar Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Mavi Marmara saldırısı gibi Kürt köylerinin
bombalanmasının da insanlığa karşı bir suç olduğuna ilişkin açıklaması
2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Başbakanın basın mensuplarına yönelik
sözlerini kınadığına ve sindirilmiş bir basının olduğu yerde özgürlük ve
demokrasiden söz edilemeyeceğine ilişkin açıklaması
3.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin,
ölümünden sonra Ordinaryüs Profesör Hıfzı Veldet
Velidedeoğlu’nun isminin Çorum’da bir parka verilmiş olmasına rağmen Çorum
Belediye Meclisi kararıyla bunun kaldırıldığına ilişkin açıklaması
4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, 31 Mayıs 2010 tarihinde öğretmen Metin Lokumcu’nun katledildiğine, olayın sorumlularıyla ilgili
yargılamanın durma noktasına geldiğine ve yakın bir zamanda da Çayan Birben’in
biber gazından hayatını kaybettiğine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Melda
Onur’un, ülkenin dört bir yanında çevre felaketi yaşandığına ve bir yıl önce
Metin Lokumcu’nun bir katliama kurban gittiğine ilişkin
açıklaması
6.- Tunceli Milletvekili Hüseyin
Aygün’ün, Metin Lokumcu ve Çayan Birben’in polislerin
biber gazı sıkması sonucu hayatlarını kaybettiklerine ve bu polisler hakkında
işlem yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün,
Tokat’ta yaşanan dolu felaketi nedeniyle bölgenin afet bölgesi ilan edilerek
çiftçinin zararlarının karşılanması gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Sağlık Bakanının kürtaj ve sezaryenle ilgili
beyanlarını bir bilim adamı olarak kendisine yakıştıramadığına ve Hükûmetin
memur ve memur emeklilerinin haklarını vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz’ün, Mavi Marmara’ya yapılan saldırıyı kınadığına ve Hükûmetin
İsrail’le ilgili politikalarını net olarak açıklamasını istediğine ilişkin
açıklaması
10.- Kocaeli Milletvekili Hurşit
Güneş’in, son iki yılda reel olarak memurların refah artışının yüzde 20
oranında olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Bank Asya Birinci Lig’e yükselen Adana Demirspor’u kutladığına
ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Bank Asya Birinci Lig’e yükselen Adana
Demirspor’u kutladığına ilişkin açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Bank Asya Birinci Lig’e yükselen Adana
Demirspor’u kutladığına ilişkin açıklaması
14.- Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
1.- İstanbul Milletvekili Melda Onur ve
22 milletvekilinin, cezaevlerinde bulunan hükümlü ya da tutuklu vatandaşların
sağlık sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/298)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu ve 23 milletvekilinin, ülkemizin su kaynakları potansiyelinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/299)
3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 19 milletvekilinin, küçük esnaf ve sanatkârların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/300)
VII.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- (10/236, 237, 238, 239) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
2.- Hukuk Uyuşmazlıklarında
Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/486) (S. Sayısı: 233)
3.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun;
Hatay Milletvekili Şefik Çirkin ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258)
4.- Hazine Müsteşarlığı Tarafından
Temsil Edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından
Temsil Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/595) (S. Sayısı: 249)
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bilecik Milletvekili Fahrettin
Poyraz’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Samsun Milletvekili Ahmet Yeni’nin,
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması
X.-
OYLAMALAR
1.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı’nın oylaması
2.- Hazine Müsteşarlığı Tarafından
Temsil Edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından
Temsil Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak sekiz oturum yaptı.
Ardahan
Milletvekili Orhan Atalay, son günlerdeki öğretmenlere yönelik şiddet
olaylarına,
Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba, 31 Mayıs 1971’de öldürülen
gençler ve Kürecik Radar Üssü’ne,
Kayseri
Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, terör mağdurlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri, ülkenin sosyal ve ekonomik yönden iyi olmadığına,
Hükûmetin halkın gerçek sorunlarına yoğunlaşması gerektiğine,
İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal, Hükûmetin Şanlıurfaspor’u
siyasi emellerine alet ettiğine ve sporun üzerinden elini çekmesi gerektiğine,
Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir, Türkiye’deki açlık ve yoksulluk sınırına ve
Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türk Hava Yolları ve kamu emekçileri başta olmak
üzere tüm çalışanların sendikal ve grev haklarını desteklediklerine,
Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün, yaptıkları ziyarette terör mağdurlarının faillerin
tespit edilememesinden ve ciddi bir soruşturma yürütülmemesinden yakındıklarına,
İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan, TOKİ iştirakli
şantiyelerde çalışan işçilerin sorunlarına,
Adıyaman
Milletvekili Salih Fırat, Hükûmetin çiftçinin, işçinin, memurun sesini
duymadığına ve Adıyaman’ın bazı ilçelerinde ve merkezinde borçlarından dolayı
elektrikleri kesilen çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine,
Çorum
Milletvekili Tufan Köse, 31 Mayıs 1971’de öldürülen Sinan Cemgil,
Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan’ın anıları önünde saygıyla eğildiğine ve
Silivri tutsaklarını soylu mücadelelerinden dolayı kutladığına,
Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba, Malatya’da dolu
felaketinden dolayı zor durumda olan kayısı üreticilerine sahip çıkılması
gerektiğine,
Adana
Milletvekili Ali Halaman, Adana’da buğday hasadının
başladığına ve çiftçilerin taban fiyatı açıklaması beklediklerine,
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, Türkiye'nin gerçek
gündemini oluşturan olayların üzerinde durmadan, geçmişle yüzleşmeden
Türkiye’de gerçek bir demokrasinin işlemesinin ve insan haklarının hayata
geçmesinin mümkün olmadığına,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceer ve 21 milletvekilinin, kadavradan organ nakillerinin
arttırılması, beyin ölümü tespiti ve organizasyonu yapan organ nakli
koordinatörlüklerinin etkili çalışması için izlenecek politikaların (10/295),
İzmir
Milletvekili Rıza Türmen ve 21 milletvekilinin, N.Ç.
dosyasında şüpheli ve sanık olarak yer alan kamu görevlisi veya idareye bağlı
görev yapmakta olan personel hakkında idari yaptırım uygulanıp
uygulanmadığının, varsa alınan tedbirlerin veya uygulanan yaptırımların
(10/296),
İstanbul
Milletvekili Celal Dinçer ve 22 milletvekilinin, Tuzla Deri Organize Sanayi
Bölgesi’ndeki depolama alanından yayılan yoğun kokunun giderilmesi konusunun
(10/297),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
BDP
Grubunun, 1/2/2012 tarihinde Muş Milletvekili Sırrı Sakık ve arkadaşlarının Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde
1990’lı yıllardan bu yana kullanılan Renault Toros “beyaz Toros” marka
araçların faili meçhul cinayetlerle olan ilişkisinin ve toplum üzerinde
yarattığı travmanın araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu (497 sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak 30/5/2012 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin önerisi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın
Türkiye Büyük Millet Meclisini ve cumhuriyeti kuranlara hakaret ettiğine, buna
müsaade edemeyeceklerine, Başkanlık Divanı olarak da buna müsaade edilmemesi
gerektiğine ilişkin bir açıklamada bulundu.
İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın
AK PARTİ Grubuna,
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın
BDP Grubuna,
Muş
Milletvekili Sırrı Sakık, Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin şahsına,
İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın şahsına,
Sataşmaları
nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, İstanbul Milletvekili Ayşe
Nur Bahçekapılı’nın ifadelerine ilişkin bir
açıklamada bulundu.
Gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının;
1’inci
sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156),
2’nci
sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/486) (S. Sayısı: 233),
4’üncü
sırasında yer alan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu’nun; Hatay Milletvekili Şefik Çirkin ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/611, 2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258),
Görüşmeleri,
Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
3’üncü
sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İstanbul Milletvekili Metin
Külünk ve 2 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun (2/560) (S. Sayısı: 259)
görüşmeleri tamamlanarak kabul edildi.
İstanbul
Milletvekili Osman Aşkın Bak, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün
şahsına,
Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ, İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahin’in şahsına,
Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar, İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın Cumhuriyet Halk Partisine,
İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal, İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın şahsına,
Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın şahsına,
İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın Adalet
ve Kalkınma Partisine,
İstanbul
Milletvekili Gülay Dalyan, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın şahsına,
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın
Cumhuriyet Halk Partisine,
İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal, İstanbul Milletvekili Gülay Dalyan’ın şahsına,
Sataşmaları
nedeniyle birer konuşma yaptılar.
İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin, Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın
ifadelerine ilişkin bir açıklamada bulundu.
Alınan
karar gereğince, 31 Mayıs 2012 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere
01.34’te birleşime son verildi.
Meral AKŞENER |
Başkan
Vekili |
|
Mine LÖK BEYAZ Tanju ÖZCAN Muhammet
Rıza YALÇINKAYA |
Diyarbakır Bolu Bartın |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
II.- GELEN KâĞITLAR
No:
158
31 Mayıs 2012 Perşembe
Teklifler
1.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin; Türk Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/626) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 09.05.2012)
2.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in; 5302 Sayılı İl Özel İdaresi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/627) (Plan ve Bütçe ile
İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.05.2012)
3.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Uzman Jandarma Kanunu ve Uzman Erbaş Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/628) (İçişleri; Milli Savunma ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
4.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın; Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/629) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler; Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
5.- Eskişehir Milletvekili Kazım
Kurt’un; Siyasi Partiler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/630) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
6.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan ve 28 Milletvekilinin; 2942 Sayılı
Kamulaştırma Kanununun, Kamulaştırma Bedelinin Tespitinde Yaşanan Vatandaş
Mağduriyetlerinin Giderilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/631) (Plan ve Bütçe ile
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
7.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz ve 21 Milletvekilinin; Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs Kredi
Verilmesine İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/632)
(Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.05.2012)
8.- İstanbul Milletvekili
Faik Tunay’ın; 2429 Sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/633) (İçişleri Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.05.2012)
9.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş’ın; Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/634) (Çevre ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.05.2012)
10.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/635) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.05.2012)
11.- Muğla Milletvekili
Ömer Süha Aldan ve İstanbul Milletvekili Ercan Cengiz’in; 5271 Sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu ile 5726 Sayılı Tanık Koruma Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/636) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012
12.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın; Elektronik İmza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/637) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.05.2012)
13.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Bartın İline Bağlı Kozcağız Adıyla Yeni Bir İlçe
Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/638) (Plan ve Bütçe ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.05.2012)
14.- Konya Milletvekili
Atilla Kart ve İstanbul Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu’nun;
Ereğli Adıyla Yeni Bir İl ve 2 İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/639)
(Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.05.2012)
Tezkereler
1.- Siirt Milletvekili
Gültan Kışanak’ın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/880) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.05.2012)
2.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi (3/881) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)
3.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/882) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)
4.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/883) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)
5.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi (3/884) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)
6.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi (3/885) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)
7.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi (3/886) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)
8.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/887) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.05.2012)
Rapor
1.- İzmir EXPO Alanı
Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/613) (S. Sayısı: 262) (Dağıtma tarihi: 31.05.2012) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Sütçü İmam Üniversitesinin akademik personel
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1769)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, özel yetkili savcılara ilişkin Adalet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1770) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, HES’lerde yaşanan iş
kazalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1771) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.05.2012)
4.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Posof’da bir köyde yaşanan balık
ölümlerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1772) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
5.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki okullarda yoğunluğa ve öğretmenlerin lojman ihtiyacına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1773) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.05.2012)
6.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki eğitim kurumlarının laboratuvar ihtiyacına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1774) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
7.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki eğitim kurumlarının personel ihtiyacına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1775) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
8.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, İlahiyat Fakültesi öğrencilerine pedagojik formasyon
hakkı verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1776)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
9.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki köy okullarının hijyen
sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1777)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
10.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki spor kulüplerine maddi yardım yapılmasına ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/1778) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.05.2012)
11.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da lisanslı sporcu sayısının artırılmasına ilişkin Gençlik
ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/1779) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
12.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı il ve ilçe spor müdürlüklerinin bütçelerinin
desteklenmesine ve sporculara yardım yapılmasına ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1780) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
13.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, kırım kongo kanamalı ateşi hastalığını
önlemeye yönelik tedbirlere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1781) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
14.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın bazı köylerinin sağlık hizmeti ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1782) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
15.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da fizik tedavi ve rehabilitasyon
merkezi ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1783)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
16.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da Özel İdare Müdürlüğü tarafından işletilen süt
fabrikasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi
(6/1784) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
17.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da Devlet Hastanesi olarak kullanılması planlanan bina ile
ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1785)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
18.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki köylere verilen parasal destek miktarına ve yapılan
yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1786)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
19.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da kullanılan kükürt oranı yüksek kömürlerin hava
kirliliğini artırdığı iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1787) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
20.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, eczane teknikerlerinin istihdamına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1788) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
21.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da kentsel dönüşümün gelişimi ve kentsel dönüşümden
etkilenen vatandaşların durumuna ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1789) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
22.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da hava kirliliğine neden olan kömür cinsinin
değiştirilmesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1790) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
23.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’nın yol ve köprü sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1791) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
24.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki köylerin elektrik direklerinin onarımına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1792) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22.05.2012)
25.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Göle’deki bazı köylerin elektrik ve su sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1793) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
26.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Posof’un bazı köylerinin yol sorununa ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/1794) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22.05.2012)
27.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Iğdır’daki su depolarının yenilenmesi için ödenek ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1795) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.05.2012)
28.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın bazı köylerinin elektrik sorununa ve camilerinin
onarımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1796) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22.05.2012)
29.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Posof Türkgözü Sınır Kapısının
yollarındaki eksikliklere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1797) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
30.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Merkez’deki bazı köylerin morg ihtiyacına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1798) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
31.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Merkez’deki bazı köylerin morg ve köy konağı ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1799) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.05.2012)
32.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da yapılan karla mücadele hizmetlerinde akaryakıt
ihtiyacına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1800) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
33.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Merkez’e bağlı bazı köy ve yayla yollarına ve elektrik
sıkıntısına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1801)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
34.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan Merkez’e bağlı bazı köylerin kanalizasyon sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1802) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.05.2012)
35.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Posof’daki bir köyün alt yapı
projesinin tamamlanabilmesi için ödenek ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1803) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
36.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki cami ve Kuran kurslarının tabelalarının
değiştirilmesine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru
önergesi (6/1804) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Sumbas’ın sosyo-ekonomik durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7618) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
2.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Hasanbeyli’nin sosyo-ekonomik durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7619) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
3.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Toprakkale’nin sosyo-ekonomik durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7620) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
4.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Düziçi’nin sosyo-ekonomik
durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7621) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.05.2012)
5.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Kadirli’nin sosyo-ekonomik
durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7622) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.05.2012)
6.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Bahçe’nin sosyo-ekonomik
durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7623) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.05.2012)
7.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Emniyet Teşkilatı mensuplarının özlük haklarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7624) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.05.2012)
8.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, ülkemizdeki genetik kopyalama çalışmalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7625) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
9.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkanlarına tahsis
edilen makam araçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7626)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
10.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, Fenerbahçe-Galatasaray maçı sırasında yaşanan olaylara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7627) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.05.2012)
11.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Şırnak Valiliğinin bir açıklamasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7628) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
12.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker’in, Bosna-Hersek ve Kosova’da görev yapan asker ve polislere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7629) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
13.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, yeni yapılacak olan
Başbakanlık Yerleşkesinin inşaat ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7630) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
14.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Başbakanlık Yatırım, Destek ve Tanıtım Ajansı personeline
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7631) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
15.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu kararlarının
internette yayınlanmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7632)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
16.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Hatay’da üç subayın şehit olduğu
olayla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7633)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çağlayancerit’teki adliye hizmetlerine ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7634) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.05.2012)
18.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, 1984 yılından itibaren haber alınamayan bir kişiye ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7635) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
19.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, tutuklu ve hükümlü öğrencilere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7636) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.05.2012)
20.- Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan’ın, Iğdır Küçük Sanayi Sitesi esnafının sorunlarına ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/7637) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.05.2012)
21.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Iğdır’da kobilerin hibe ve desteklerden
yararlanmasına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7638) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
22.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Osmaniye İlinde istihdam edilen özürlü sayısına ve
sigorta primlerinin Hazine tarafından karşılanmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7639) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.05.2012)
23.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da esnaf ve sanatkarların SGK prim
borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7640) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TOKİ tarafından yapılan ihalelere ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7641) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.05.2012)
25.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, İstanbul’da kültür varlığı olan bir bacanın Bakanlıkça
yıkıldığı iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7642) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
26.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, iklim değişikliklerinin önlenmesine ve sürdürülebilir kalkınmanın
gerçekleşmesine yönelik çalışmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7643) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
27.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, 2008-2012 yılları arasında KÖYDES projesi
kapsamında Osmaniye’de yapılan köy yollarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7644) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
28.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sigara kaçakçılığına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7645) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın ve Afşin’deki bazı köy yollarının
yenilenmesine ve altyapı çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7646) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
30.- Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapan’ın, İbradı ilçesindeki bir alanın Konya İline bağlanmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7647) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.05.2012)
31.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, muhtarların özlük ve sosyal haklarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7648) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
32.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı’nın, belde belediyelerinin görev ve yetkilerinin valiliklerin
onayına bağlanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7649)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
33.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Iğdır’ın yol, içme suyu ve aydınlatma sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7650) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
34.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Elazığ, Erzurum ve Diyarbakır illerindeki yeni mahallelerin içme
suyu ve kanalizasyon sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7651) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
35.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Hrant Dink Davasında
kamu görevlilerinin etkin bir şekilde soruşturulmadığı iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7652) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
36.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Iğdır’daki spor kulüplerine maddi yardım yapılmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7653) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
37.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’de nüfusu ikibinin altına düşen belde belediyelerinin köy olup
olmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7654)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
38.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, polislerin özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7655) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
39.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, 1984 yılından itibaren haber alınamayan bir kişiye ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7656) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.05.2012)
40.- Hakkâri Milletvekili
Adil Kurt’un, 2012 yılında silahlanmaya ayrılan bütçeye ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7657) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da esnaf ve sanatkarların vergi
borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7658) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22.05.2012)
42.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin ve Çağlayancerit’in lise ihtiyacına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7659) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.05.2012)
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’deki bazı köylerin ilköğretim okulu
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7660)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
44.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, Demirciler ilçesinde yapılacak olan Hükümet Konağıyla ilgili bazı
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7661)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
45.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Diyarbakır’da bir okulda yaşandığı iddia edilen bazı
olaylara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7662)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
46.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Iğdır’ın eğitimle ilgili sorunlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7663) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
47.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, uzman jandarmaların özlük haklarından kaynaklanan sorunlarına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7664) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.05.2012)
48.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, muvazzaf ve emekli astsubayların sorunlarına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7665) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22.05.2012)
49.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’e bağlı bir köyün sulama kanallarına ve Andırın’a bağlı bir köyün içme suyu sorununa ilişkin Orman
ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7666) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.05.2012)
50.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki bazı
köylerin içme suyu sorunlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7667) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
51.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’a bağlı bazı
köylerin içme suyu sıkıntısına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7668) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
52.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Elbistan’a bağlı bir köyün sulama kanallarına
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7669) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.05.2012)
53.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın ve Çağlayancerit’in su ve gölet
ihtiyacına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7670)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
54.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çağlayancerit’teki bazı köylerin gölet
ihtiyacına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7671)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
55.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Iğdır’daki doğal bitki türlerinin korunmasına ilişkin Orman ve
Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7672) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.05.2012)
56.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı’nın, Konya Numune Hastanesinin acil servisinin taşınacağı
iddiaları ile Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yoğunluğuna ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7673) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
57.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bazı belde, köy ve mahallelerin sağlık
hizmetleri ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7674)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
58.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki sağlık hizmetlerinin yeterliliğine ve personel
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7675) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22.05.2012)
59.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı, Merkez ilçeleri ve köylerinin sağlık personeli ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7676) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.05.2012)
60.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki sağlık hizmetleriyle ilgili verilere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7677) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
61.- İstanbul Milletvekili
Sırrı Süreyya Önder’in, Ermeni sorununun tartışıldığı bir TV programında Türk
Tarih Kurumunu temsil eden bir kişinin yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/7678) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.05.2012)
62.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki köprü
ve yolları genişletme ve yenileme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7679) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.05.2012)
63.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki bazı
yolları genişletme ve yenileme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7680) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.05.2012)
64.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Adıyaman-Çağlayancerit yolunun yapımına ve
Afşin’deki bir köy yolunun asfaltlanmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7681) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.05.2012)
65.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’deki bazı yolları genişletme
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7682) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
66.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’deki yol yapım çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7683)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
67.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki yol
yapım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7684) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
68.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’deki bazı yolları genişletme
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7685) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
69.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çağlayancerit ve Elbistan’daki bazı yolları
genişletme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7686) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
70.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki bazı
yolların yapım-onarım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7687) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
71.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Andırın’daki bazı
yolların yapım-onarım çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7688) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
72.- İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan’ın, Konak Tüneli Projesine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7689)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
73.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir’deki bazı yollarda
ulaşım güvenliği sorununa ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7690) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
74.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün geliştirdiği ve
desteklediği projelere ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7691) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
75.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, çay üreticilerinin yaşadığı
sorunlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7692) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.05.2012)
76.- İzmir Milletvekili
Aytun Çıray’ın, Şırnak Valiliğinin bir açıklamasına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7693) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.05.2012)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Melda Onur ve 22 Milletvekilinin, cezaevlerinde bulunan hükümlü ya da tutuklu
vatandaşların sağlık sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/298)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/11/2011)
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun ve 23 Milletvekilinin, su kaynakları
potansiyelinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/299) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/11/2011)
3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 19 Milletvekilinin, küçük esnaf ve sanatkarların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/300) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/11/2011)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili
Erdal Aksünger’in, tutuklu gazetecilerin sayısına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5487)
2.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, bir gazetecinin tutuklanma gerekçesine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5488)
3.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Ankara-Yenişehir telefon santralini kullanan abonelerin
dinlendiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5489)
4.- Gaziantep Milletvekili
Edip Semih Yalçın’ın, Gaziantep’teki çocuk mahkemelerine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5490)
5.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, ceza infaz koruma memurlarının servis ücretinin
kesilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/5491)
6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Pozantı Çocuk Cezaevinde tutuklu bulunan
çocuklara yapılan kötü muameleye ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5492)
7.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Başbakanlık Yatırım ve Tanıtım Ajansı ile ilgili
bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6462)
8.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, ahıra dönüştürülen cami bulunup
bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6463)
9.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, önlisans mesleki eğitim
mezunlarının kısa dönem askerlik uygulamasından faydalanmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6464)
10.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, Karaçal Barajında oluşan
çatlaklara ve aynı mevkide bulunan mermer ocağının yol açtığı olumsuzluklara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6465)
11.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Fatih Sultan Mehmet namazgah minberine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/6466)
12.- Hatay Milletvekili
Hasan Akgöl’ün, üretim girdi maliyetlerinin artması nedeniyle çiftçilerin
yaşadıkları sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6467)
13.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Çanakkale Yenice-Balıkesir Gönen
karayoluna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6468)
14.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş’ın, Türk Silahlı Kuvvetlerine yapıldığı iddia edilen maaş zammına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6470)
15.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Anadolu Ajansının internet sitesinden
kurucusunun Mustafa Kemal Atatürk olduğu ibaresinin kaldırılmasına ve Ajansın
yönetimi ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/6472)
16.- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Serdar Soydan’ın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına ve
yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6473)
17.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından
bastırılan kitaplara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6475)
18.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, 2004 ve 2012 yıllarında yaptığı açıklamalarda çelişki olduğu
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6476)
19.- Tekirdağ Milletvekili
Faik Öztrak’ın, dördüncü yatırım teşvik paketine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6477)
20.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, protesto eylemlerine katılan öğrencilere
uygulanan yaptırımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6479)
21.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, okullarda uygulamaya başlanacak olan okul sütü
projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6480)
22.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, özelleştirilen şeker fabrikaları
için tespit edilen bedellere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6481)
23.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba’nın, özelleştirilen şeker fabrikaları için
yapılan ihalelerle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/6482)
24.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, kamu kurum ve kuruluşlarında özürlü
istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6483)
25.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, engellilerin istihdamı ve istihdam verilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6485)
26.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, Dikmen Vadisinde gecekondu yıkımı sırasında polisin orantısız
güç uyguladığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6486)
27.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, köprü ve üstgeçitlerin denetimine ve Çaycuma’da yaşanan
felaketin sorumlularına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6489)
28.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, yeni eğitim sistemi ile ilgili farklı açıklamalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6490)
29.- Antalya Milletvekili
Osman Kaptan’ın, Anadolu Ajansının resmi web sitesinden, kurucusunun Mustafa
Kemal Atatürk olduğu ibaresinin kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/6491)
30.- İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan’ın, Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğünün
bazı yapım, onarım ve restorasyon işi ihalesinde
usulsüzlük bulunduğu iddialarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/6493)
31.- Bursa Milletvekili
Sena Kaleli’nin, belediyelerin iç ve dış borçlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/6496)
32.- İzmir Milletvekili
Rıza Türmen’in, ulusal mevzuatın Avrupa Konseyi
Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi ile
uyumlaştırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6500)
33.- Bursa Milletvekili
Sena Kaleli’nin, başta kadınlara yönelik olanlar olmak üzere son on yıllık
sosyal kamu harcamalarının GSYİH’ye oranına ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6501)
34.- Denizli Milletvekili
Adnan Keskin’in, sosyal yardımlaşma fonu hesaplarına ve yapılan bir konferansa
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/6502)
35.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, tekstil sektöründe iflas eden şirketlere ve işsiz kalan
işçilerin mağduriyetine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6503)
36.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Sağlık Uygulama Tebliğinde çölyak
hastalarının kullandığı gıdaların bir kısmının geri ödeme listesinden
çıkartılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6504)
37.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, sinema ve televizyon sektöründe çalışanların sorunlarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6505)
38.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, 657 Sayılı DMK’da ve emeklilik
sürelerinde değişiklik yapılacağı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6507)
39.- İstanbul Milletvekili
Müslim Sarı’nın, Esnaf ve Sanatkârlar Kooperatifleri yönetim kademesinde
bulunanların özlük haklarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6528)
40.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, belediye sınırları içerisinde kalan mahalle
muhtarlıklarının kaldırılacağı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6529)
41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav-Bahtıllı
Belediyesi ile ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6530)
42.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu’nun, uzman erbaş ve uzman jandarmaların sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6531)
43.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, Çukurova Üniversitesine ait bir alana polisin
girmesine ve zor kullanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6532)
44.- Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapan’ın, PKK terör örgütü tarafından esir alınan vatandaşlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6533)
45.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprak’ın, ülkemizde ateşli silah kullanımı nedeniyle yaşanan
mağduriyete ve alınan önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6534)
46.- İstanbul Milletvekili
Melda Onur’un, Büyükçekmece’de bir mahallenin güvenlik sorunlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6535)
47.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, BDP milletvekillerinin dinlendiği iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6536)
48.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, PKK terör örgütü tarafından kaçırılan bazı
vatandaşlarımıza ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6537)
49.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, protesto eylemlerine katılan öğrencilere
uygulanan yaptırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6538)
50.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, Giresun Valiliğinin güvenlik amacıyla zorunlu
kamera sistemi kurulmasına ilişkin kararına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6539)
51.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında atanan üst düzey bürokratlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6540)
52.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Nisan 2012’de yapılan YGS’deki bir
sorunun yanlış olduğu iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6546)
53.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, kademeli eğitim ve öğretim sisteminin
uygulanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6547)
54.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Ayvalık İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğünün ilçedeki tüm öğretmenlere uyarı yazısı göndermesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6548)
55.- İstanbul Milletvekili
Fatma Nur Serter’in, Sincan Anadolu İmam Hatip Lisesinde yaşandığı iddia edilen
bazı olaylara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6549)
56.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Ata’nın, Mustafa Kemal Üniversitesinde öğrencilerin bir banka ile
anlaşma yapmaya zorlandığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6550)
57.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, boşaltılan Çaycuma Lisesinin akıbetine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6551)
58.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Seyitömer Termik
Santralinin özelleştirileceği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6553)
59.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, çölyak hastalarının askerlik hizmeti
sırasında yaşadıkları sorunlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6554)
60.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Seyhan Kavşak Sondaj Kampının heyelan riski taşıyan
bir bölgede bulunduğu iddiasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6555)
61.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Eser Danışoğlu’nun, Bern Sözleşmesine aykırı
olarak bazı hayvan türlerinin bazı özel parklarda kullanılmasına ilişkin Orman
ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6559)
62.- Bursa Milletvekili
Turhan Tayan’ın, Doğancı Barajını kirleten mermer ve taş ocaklarına ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6560)
63.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, Melen Suyu Projesine ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6561)
64.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, telefonunun dinlenip dinlenilmediğine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6570)
65.- İstanbul Milletvekili
Sırrı Süreyya Önder’in, internet erişimine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/6571)
66.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa GAP Havalimanına verilen uluslararası statünün
kaldırılmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6572)
67.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, tekstil sektöründe iflas eden şirketlere ve işsiz kalan
işçilerin mağduriyetine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6573)
31 Mayıs 2012 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 114’üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer
dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir; Hükûmetin cevap süresi yirmi
dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, Mavi
Marmara hakkında söz isteyen Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz’a aittir.
Buyurun Sayın Korkmaz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz’ın, 31 Mayıs 2010’da
saldırıya uğrayan Mavi Marmara Gemisi’ne ilişkin gündem dışı konuşması
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 31 Mayıs 2010 tarihinde İsrail
tarafından Akdeniz’in uluslararası sularında saldırıya uğrayan Mavi Marmara
Gemisi hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesile ile yüce
heyetinizi en kalbî duygularımla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki mazlum ve masum insanlara
uygulanan insanlık dışı ambargoyu delmek ve Gazze’yi İsrail ablukasından
kurtarmak için 2010 yılı Mayıs ayının sonunda Antalya Limanı’ndan ayrılan ve
Mavi Marmara öncülüğünde bölgeye hareket eden özgürlük filosu, 31 Mayıs 2010
gecesi İsrail komandoları tarafından saldırıya uğramıştır. İsrail, kara
sularını önce 12 milden 24 mile, daha sonra 40 mile ve daha sonra da 60 mile
çıkarmış ve bölgeyi savaş bölgesi ilan etmiştir. Buna rağmen yılmayan filo
bölgeye hareket etmiş ve 31 Mayıs 2010 Pazartesi sabahı İsrail donanmasının
kuşatmasıyla ve saldırısıyla karşı karşıya kalmıştır.
Zodyaklarla ve
helikopterlerle gemiye saldıran, indirme yapan ve gemiyi kısa sürede kan gölüne
çeviren İsrail askerleri, 9 vatandaşımızın şehit olmasına, 56 kardeşimizin de
yaralanmasına vesile olmuştur. Bir buçuk saat süren kanlı boğuşma sonucunda
gemi İsrail’in kontrolüne geçmiş ve Aşdot Limanı’na
çekilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
tek amacı bölgeye yardım malzemesi taşımak olan bu gemiye İsrail’in
uluslararası sularda yapmış olduğu bu saldırı, İsrail’in ne kadar terörist ne
kadar gözü dönmüş bir devlet olduğunun açık bir ifadesidir.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Siz
ne yaptınız? 9 vatandaşın hayatına karşılık ne yaptınız? Burada hikâye
anlatmayı bırakın. (AK PARTİ sıralarından “Dinle, dinle” sesleri)
Dinliyorum ben, görüyorum;
siz dinleyin.
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) –
Sayın milletvekilleri, bu gemide dünyanın her tarafından insan bulunmaktaydı…
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Ben
olsam sizin yerinizde, hiç konuşmazdım.
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) -
…her dinden insan bulunmaktaydı ve bu insanların tek amacı vardı, bölgeye
yardım götürmek fakat İsrail, maalesef gemiyi kan gölüne çevirdi.
İsrail bu cesareti nereden
aldı?
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sizden, sizden.
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) -
İsrail bu cesareti uluslararası güçlerden aldığı gibi, onların yerli
uzantılarından da aldı…
AYTUN ÇIRAY (İzmir) –
AKP’nin bir şey yapamayacağını biliyordu, o cesareti sizden aldı, sizden.
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) -
…Ağlama Duvarı’nın önünde salya sümük ağlayan, bir imamla bir arada görünmekten
imtina eden ama bir hahamla sarmaş dolaş olan cuntacılardan aldı, yerli sözde
sivil toplum kuruluşlarından aldı…
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Boş
ver, hikâyeyi bırak. Ne yaptınız?
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) -
…onların değişik platformlardaki uzantılarından aldı.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Ne yaptınız
onu anlat, hikâyeyi bırak. Ne yaptınız? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İBRAHİM KORKMAZ (Devamla) –
Önce dinlemesini öğren.
Nereden aldığını
anlıyorsunuz değil mi arkadaşlar?
Muhterem arkadaşlar, gemide
Türkiye'nin değişik bölgelerinden 9 kişiyi şehit eden İsrail askerleri aynı
zamanda çok sefil bir tavır gösterdi ve hırsızlık yaptı, baskı yaptı, zulüm
yaptı. İsrail’in bu saldırısını şiddetle kınıyoruz ve ona ve onun, siyonist İsrail’in yerli işbirlikçilerine buradan lanet
ediyoruz. Biz, o Gazze Şeridi’nde değil Müslümanlar, mazlum İsrailliler de olsa
o gemiye tekrar biner ve tekrar giderdik.
Hepinizi en kalbî
duygularımla selamlıyor, mazlumlara rahmet okuyor, zalimlere lanet ediyorum.
Sağ olun, var olun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Korkmaz.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Ne
yaptınız? Bak,sonuna kadar
dinledim, söylemedin. Allah’tan korkmuyorsunuz.
BAŞKAN - Gündem dışı ikinci
söz, memur maaş zamlarında devlet ile halkın uzlaşı ve hoşgörüyü benimsemesi
hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Hurşit Güneş’e aittir.
Buyurun Sayın Güneş. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’in, memur maaş zamlarında
devlet ile halkın uzlaşı ve hoşgörüyü benimsemesine ilişkin gündem dışı
konuşması ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Meclisin gündeminde olmayan
fakat halkın gündeminde olan bir konuyu bugün gündem dışı olduğu için yani
Meclisin gündeminin de dışı olduğu için size getirmek istedim.
Biliyorsunuz şu anda memur
maaşlarıyla ilgili, Hükûmetle, daha doğrusu kamuyla memurlar arasında bir
uzlaşma zemini aranmaya çalışılıyor. Kamu iş vereni
önce “yüzde 3+3” önerdi, uzlaşma önce sağlanamadı, bir taviz verdi; “3,5+4”
dedi, yine uzlaşma olmadı, Hakem Heyetine gitti ve Hakem Heyetinden de “4+4”
olarak çıktı. Bunun ekonomik anlamı şudur: Yüzde 8’in biraz üstünde, 8,2 kadar,
önümüzdeki yıla ilişkin bir zam yapılacaktır memurlara.
Şimdi bunun analizine
girmeden önce iki konuya dikkat çekmek istiyorum. Türkiye nüfusu takriben 74
milyon. Bunun 3 milyonu memur ama aynı zamanda Türkiye’de bunun 3 katından
fazla emekli var, 10 milyon kadar emekli var. Yani 13 milyon insanı
ilgilendiren bir zamla hem 2012 hem de 2013 yılına ait bir konuyu dile
getirmeye çalışıyorum.
Bu konu, Cumhuriyet Halk
Partisinin özellikle önem verdiği bir konu olmamalı. Bu konu, aynı zamanda,
Adalet ve Kalkınma Partisini de yakından ilgilendiriyor. Neden? İki rakama
dikkatinizi çekmek istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi emekli oylarının yüzde
48’ini almış. Adalet ve Kalkınma Partisi devlet memurlarının yüzde 43’ünün
oyunu almış. Şimdi, hâliyle beklentimiz şu: Bu kadar yüksek bir oy oranı
yakaladığınız bir toplumsal kesime olabildiğince yardımsever bir biçimde,
şefkatli bir biçimde yaklaşmanız gerekiyor.
Şimdi, 2012 yılının, Merkez
Bankasının anketlerinde enflasyon beklentisi yüzde 7,7. Yani reel olarak bu
zamla, eğer beklenen enflasyon gerçekleşirse yüzde yarım kadar bir refah artışı
sağlamış oluyorsunuz. Bu olağanüstü bir artış değil elbette. Bu
çok düşük bir artış. Şöyle diyebilirsiniz: Ekonomik durgunluk olacağı
için, Türkiye ekonomisi büyümeyeceği için, o nedenle biz memurlara ancak bu
kadar zam yapabiliyoruz diyebilirsiniz. Ama öyle değil. Biliyoruz ki Hükûmetin
hedeflerinde büyüme hedefi bunun çok üstünde. Bu şu demektir: “Biz memurlara
Türkiye'nin büyümesinin altında bir zam yapmak istiyoruz yani refahtan
yararlansın, kamuda çalışanlar yararlansın diye düşünmüyoruz.” diyorsunuz. Bu, tabii, vahim bir durum. Şu bakımdan çok vahim bir durum:
Oy aldığınız bir kesime bunu yapıyorsunuz. Oy almadığınız bir kesim olsa “Biz
bunlardan destek almıyoruz, onun için bunlara da herhangi bir katkıda
bulunmayacağız.” diyebilirsiniz. Siyaseten bence çok mantıklı değil ama kendi
içinde bir mantığı düşünülebilir. Oy almadığınız bir yerden de oy artışı
sağlamalısınız.
Şimdi, sonuç olarak şöyle
bir durum çıkıyor: Memur maaşları enflasyonun üstünde olmuyor.
İki: Genellikle bir gecikme
farkı uygulanıyor geçen yıl uygulandığı gibi. Bu yüzde 2,7 az buz değil yani
enflasyona ezdirmişsiniz ve sonra telafi etmişsiniz memuru.
Üç: Memur maaşları refahtan
pay alamıyor.
Dört: Geçmiş yıllardan
memurun ezilmişliği hiçbir biçimde telafi edilmiyor.
Ben olsaydım Hükûmetin
yerinde, çok açık ve net söylüyorum, eğer ki geçen yıl Türkiye ekonomisi yüzde
10 kadar büyüdüyse -yüzde 8,4-8,5 büyüme var- bir biçimde memuru bundan
yararlandırırdım. Geçen yıl olmadıysa evvelsi yıl, evvelsi yıl olmadıysa bu
yıl. Yani bu memurlar neden Türkiye’de ekonomik gelişmeden, büyümeden pay
alamıyorlar? Çok mu zenginler memurlar? Şu mu denmeye çalışılıyor:
“Türkiye’de memurlar
zengindir, refah payından pay almamalıdır. Karar verdik.
AKP Hükûmeti.”
Bunun anlaşılabilir bir
tarafı yoktur.
Şimdi, benim görebildiğim
kadarıyla, CHP’yle yani mensup olduğum siyasi partiyle AKP arasındaki temel
fark budur. AKP, memurları tuzu kurular olarak görmektedir ve yeterince onlara
zam vermemektedir. Oysa Cumhuriyet Halk Partisi ezilenlerden yanadır ve biz
eğer iktidarda olsaydık bunun çok üstünde bir zammı memura reva görürdük sizden
çok farklı olarak.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündem dışı
konuşmaya cevap vermek üzere Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Tabii, biz, 2002 yılından
bu yana, gerçekten, memurumuzu, emeklimizi, işçimizi gözettik. Bunu da
rakamlarla, müsaade ederseniz, sizlere ifade edeyim: Şimdi, her şeyden önce,
ortalama memur maaşı, aile yardımı dâhil, 2002 Aralık ayında 578 liraydı, 2011
yılı sonu itibarıyla 1.799’a çıktı. Artış oranı yüzde 228. Sonra, bu senenin
başında, geçen seneki enflasyon farkı yüzde 2,7, ilave yüzde 4, bunları da
dikkate alırsanız 578 lira olan memur maaşı 1.967 liraya çıkıyor ortalama. Bir
de temmuzda, çok uzak değil yani bir ayımız var, daha doğrusu maaş almaya bir
buçuk ay var, 2.042 liraya çıkacak. Yani 578’den 2.042 liraya…
Buradaki ortalama memur maaş
artışı yüzde 240,3. Peki, bu dönemde enflasyon ne olmuş? Yani ortalama memur
maaşı yüzde 240,3 artmış. Peki, nisana kadar elimizde enflasyon verileri var,
nisana kadar kümülatif enflasyondaki artış oranı ne?
Yüzde 135,3. Gördüğünüz gibi çok açık ve net bir şekilde, memurumuzu sadece
enflasyona ezdirmemekle kalmamışız, biz memurumuza refahtan da çok güçlü bir
şekilde pay vermişiz.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) –
Rakamlarla oynamayın.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – Rakamlar çok açık ve net: Bakın, ortalama memur maaşı 2002 Aralıkta
578 lira, şu an itibarıyla 1.967 lira, 15 Temmuzda da 2.042 lira.
Peki, en düşük memur maaşı
ne olmuş, en yüksek memur maaşı ne olmuş? Bakın, en düşük memur maaşı 392
liraymış. Peki, 15 Temmuz itibarıyla ne ödenecek? 1.758 lira ödenecek, en düşük
memur maaşı. Ne kadar artış var? Yüzde 332,2. Yani reel artış burada yaklaşık
yüzde 84. Dolayısıyla en düşük memur maaşında da, ortalama memur maaşında da
gerçekten enflasyonun çok çok ötesinde bir artış söz konusu. Bu rakamlar ortada.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) –
Doğal gazı da söyleyin. Benzin fiyatlarını söyleyin.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) – Memnuniyetle,
memnuniyetle. Onları da söyleyeyim
müsaade ederseniz.
Değerli arkadaşlar, en çok
konuşulan konu tabii “Doğal gaza zam yapıldı, elektriğe zam yapıldı.” Doğrudur,
yapıldı.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) –
Yüzde 23-yüzde 33, memura yüzde 3,5!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – Peki, ben söyleyeyim size: 2002 Aralık ayında ortalama memur
maaşıyla kaç kilovat elektrik alınıyordu, bugün, nisan ayı itibarıyla -yani zam
da dâhil- kaç kilovat elektrik alınıyor? Bakın, 2002 Aralık ayında 3.595
kilovatsaat elektrik satın alınabiliyormuş, şimdi 6.048. Çok açık ve net. Yani
ortalama memur maaşıyla ne kadar elektrik alınabiliyordu, bugün ne kadar
elektrik alınabiliyor? Neredeyse 2 kata yakın bir artış var.
Peki, doğal gaza bakalım:
2002 yılında ortalama memur maaşıyla 1.543 metreküp doğal gaz satın
alabiliyordunuz. Uluslararası petrol fiyatlarındaki bu kadar artışa rağmen,
bakın nisan itibarıyla 2.048 metreküp satın alınabiliyor.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın
Bakan, 2002 yılında doğal gaz kullanımı ne kadardı? Yani bu kıyaslamalar ne
kadar doğru?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, mazotta da söyleyeyim çünkü “benzin, mazot” da
deniliyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Kaç
gram altın alıyordu Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – Bakın, uluslararası petrol fiyatları -mazotun, benzinin ham
maddesidir- Türkiye'nin ithal ettiği ortalama fiyat 25 dolarlardan çıkmış 110
dolara kadar. Bu çok açık.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Altını da
söyleyin Sayın Bakan. Altın… Kaç gram altın alıyordu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – Altınla ne ilgisi var bu konunun?
ALİM IŞIK (Kütahya) – Çok
ilgisi var.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – Şimdi, mazot…
ALİM IŞIK (Kütahya) – O zaman
bir devlet memuru bir maaşıyla 27 gram altın alırken, bugün 6 gram alıyor.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – Bakın, mazot…
ALİM IŞIK (Kütahya) – Bunu niye
söylemiyorsunuz?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – 457 litre mazot alabiliyormuş, şimdi, 492 litre mazot alabiliyor.
Dolayısıyla, değerli
arkadaşlar, çok açık ve net olarak şunu söyleyeyim…
ALİM IŞIK (Kütahya) – İşine
geldiğini karşılaştır, işine gelmediğini karşılaştırma! Düğün zamanı geliyor.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – Hayır, siz onu gündeme getirdiniz, biz ona cevap verdik.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Düğün
zamanı geliyor, altın lazım vatandaşa.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, bu rakamlar ortada. Bugün, ortalama
memur maaş artışı…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
Bakan, bunların hiçbiri verilen zammı haklı çıkarmaz.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – Ortalama memur maaş artışı yüzde 240, enflasyon yüzde 135. En düşük
memur maaş artışı yüzde 332, enflasyon yüzde 135,3. Rakamlar çok açık ve net
ortada.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne
zaman? Ne zaman Sayın Bakan enflasyon yüzde 135?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – AK PARTİ hükûmetleri 2002 yılından bu yana, memurlarımızı gözetmiş,
maaşlarını reel olarak artırmış, refahtan fazlasıyla pay vermiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Sizinki coplu sözleşme oldu Sayın Bakan, coplu sözleşme!
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Devamla) – Hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Gündem dışı üçüncü söz,
Kayıplar Haftası münasebetiyle söz isteyen Iğdır Milletvekili Sayın Pervin
Buldan’a aittir.
Buyurun Sayın Buldan. (BDP
sıralarından alkışlar)
3.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Kayıplar Haftası’na
ilişkin gündem dışı konuşması
PERVİN BULDAN (Iğdır) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
eşim Savaş Buldan'ın, arkadaşları Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın
katledilişlerinin yıl dönümü dolayısıyla söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kamuoyunda da bilindiği
üzere, eşim Savaş Buldan ve arkadaşları, on sekiz yıl önce devlet güçlerince
kaçırılarak vahşi bir şekilde katledildiler, sayısı 17 bini aşacak faili meçhul
tutulan cinayetler istatistiğine dâhil edildiler, hepsinde olduğu gibi zalimce,
alçakça. Ne mahkeme kuruldu ne sual olundu.
Hak, hukukun olmadığı
ülkemizde insan canının da bir kıymeti yoktu. “Öldürelim ‘faili meçhul’ deriz
olur gider.” dediler ve aynen öyle yaptılar. Ocaklarımız ateşe verildiğinden bu
yana dillerimize pelesenk oldu "Faili meçhul cinayet yoktur, bizler hepimiz
katillerimizi tanıyoruz, adalet istiyoruz." diye.
Lakin, yüz yıldır yapılmış
onlarca katliamın hiçbirinin hesabı verilmemişken, on sekiz yıldır adalet arayışçısı olmanın neticesini de elde etmek bu nedenle
mümkün olmadı maalesef.
Tam on sekiz yıldır bu
kanda elini yıkayan herkes devletin güvenli kollarında, servet içerisinde
yaşamlarına devam etmektedirler.
“İnsan insanın kurdudur”
diyerek tarihe önemli bir not düşen Hobbes, ruhu bu
topraklarda dolaşsaydı, devlet mekanizmasının sade bir insandan nasıl vahşi
kurtlar yarattığını görebilseydi, vahşetin insanda değil kanla beslenen
sistemlerde saklı olduğunu inkâr edemezdi. Zira,
devletimiz çok uzun yıllardır bizim kurdumuzdur. O kurdun dişleri arasında her
yaştan insanın, kadının, erkeğin, Kürt’ün, Alevi’nin, yazarın çizerin, dağ
başındaki çobanın, on bir yaşındaki kaçakçının parçaları bulunmaktadır. Yüz
yıldır kanımızdan kana kana içen bu kurt hiçbir zaman doymak nedir bilmedi ve
belli ki doymaya, kusmaya da hiç niyeti yok.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Savaş Buldan ve arkadaşlarının katli devletin ilk cinayeti
değildi ve son da olmayacaktı, bunu biliyorduk; devletimizin ölüm listesi
hazırladığı bir ülkede yaşıyorduk çünkü. Atalarım da bu listelerle ava çıkanlar
döneminde yaşamışlardı ve çocuklarımız da şu an hâlâ bu listeleri dolduranların
iş başında olduğu zamanlarda yaşıyorlar. Çünkü bu ülkede hukuk denen şey
Kürtler için sadece mahkûm etmek adına vardır, adalet sağlamak için yoktur.
Devlet ise katliam fermanını verendir, koruyan değil. Devlet, katillerini
servet içinde yaşatandır, yargılayan değil. Evet, katilimiz devlettir, çünkü
ölüm listeleri, dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, emniyet
müdürleri, bakanları ve olağanüstü hal valileri tarafından el birliği
içerisinde hazırlanmıştı. Nitekim inkâr eden de yok zaten, bizzat kendi ağızlarından
okundu bu fermanlar.
Değerli milletvekilleri,
buradan Sayın Başbakana seslenmek istiyorum: Daha iki gün önce “Zalimle beraber
hareket eden zalimdendir” dediniz. İnkâra gelinmez, yer, gök, topraklarımızın
her bir taşı tanıktır, Kürtler yüz yıldır amansız bir şekilde katledildiler. Zilan’da, Dersim’de, sokaklarda, gözaltılarında,
hapishanelerinde ve işte, en son Uludere’de kaçak yolunda... Bunların her
birine ve daha adını sayamadığım daha nice katliamlara zalimane demek bile kâfi
gelmiyor. Fakat bu devletin hiçbir temsilcisi ne utanıyor ne imtina ediyor.
Dersim’den utanmayanlar 17 bin cinayeti işlediler. O cinayetlerden utanmayanlar
Şemdinli'yi, Peyanıs'ı bombaladılar, Hrant Dink’i, Uğur Kaymaz’ı
öldürdüler ve en son Uludere’de çocukların üzerine bombalar yağdırdılar.
Sayın Başbakan değme
zalimin bile savunamayacağı bu katliamlar karşısındaki tavrınız, Türkiye
cumhuriyetinin hiçbir zalimine pabuç bırakmamıştır. Biz bütün derin acılarımıza
rağmen, kanımıza karşılık asla kan istemedik, öldürmeyi hiçbir koşulda meşru
görmedik. Bizlere “ölü sevicileri” derken, geçmişinize bakın da bir nebze olsun
utanmasını bilerek konuşun. Yıllardır adalet bekleyenlere karşı yerine
getiremediğiniz sorumluluklarınızın yükü bu kadar ağırken siz yeni katliamların
vebaline giriyorsunuz. Biraz olsun utanmasını dahi beceremiyorsanız, şimdiye
kadar yaptığınız gibi, bu ülkeye kandan başka hiçbir şey getiremezsiniz, bu da
halkımızın felaketi olur.
Bu hafta, eşimin ve
arkadaşlarının öldürülüşlerinin yıl dönümü ama aynı zamanda…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
PERVİN BULDAN (Devamla)
– …üç yüz altmış beş günün her günü en
az bir yurttaşımızın devlet tarafından öldürülüşünün yıl dönümüdür. Hepsini tek
tek saygıyla, minnetle anıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Buldan.
Sisteme giren
arkadaşlarımızın…
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) –
Sayın Başkan, Bakana…
BAŞKAN – Pardon efendim, sisteme girenler var, sonra…
Birer dakika onlara söz vereceğim, ilk önce öyle.
Sayın Sakık,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın,
Mavi Marmara saldırısı gibi Kürt köylerinin bombalanmasının da insanlığa karşı
bir suç olduğuna ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Aslında İçişleri Bakanı
buradaydı, bir çift sözümüz ona vardı ama kalkıp gitti.
Şimdi, burada biraz önce
Mavi Marmara’yla ilgili konuşma yapan arkadaşımız haklı ama siz iktidarsınız
gereğini siz yapacaksınız. Mavi Marmara’yla ilgili katliamı biz de kınıyoruz
ama Mavi Marmara’yla ilgili soruşturmayı yapan savcıların eli İsrail’deki
genelkurmay başkanına, hava kuvvetlerine, kara kuvvetlerine kadar uzanıyor ama
kendi coğrafyasında sortilerle bombalanan yoksul Kürt
köyleriyle ilgili, şu ana kadar bir soruşturmayla ilgili, bu Parlamentonun, bu
halkın bir tek bilgisi yoktur. Yani çifte standartlara hayat hakkı
tanımamalıyız. Mavi Marmara’daki saldırı ne kadar halka, insanlığa karşı bir
suçsa Roboski beş bin o kadar suçtur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sakık.
Sayın Yeniçeri, buyurun.
2.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin,
Başbakanın basın mensuplarına yönelik sözlerini kınadığına ve sindirilmiş bir
basının olduğu yerde özgürlük ve demokrasiden söz edilemeyeceğine ilişkin
açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Başbakan Erdoğan’ın basın
mensuplarına yönelik olarak kullandığı “Akbabalar, tasmalarınızı çıkardık,
uluslararası tasma taktınız.” sözlerini kınıyorum.
Basın mensuplarına yönelik
olarak kullanılan bu sözler, hem bir hakaret hem de gerçek bir tehdittir. İşin
ilginç yanı, Başbakanın bu sözlerinin basının önemli bir kesimi tarafından da
görmezlikten gelinmiş olmasıdır. Bu durum, basın üzerindeki baskı ve tahakkümün
şiddetini gösteren kanıttır. Sindirilmiş, susturulmuş ve sessizliğe gömülmüş
bir basının olduğu yerde özgürlük ve demokrasiden söz edilemez.
Basını, siyaseti, sivil
toplum kuruluşlarını, bütün kesimleri demokrasiye ve özgürlüklerine sahip çıkmaya
çağırıyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Yeniçeri.
Sayın Köse…
3.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, ölümünden sonra Ordinaryüs
Profesör Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun isminin
Çorum’da bir parka verilmiş olmasına rağmen Çorum Belediye Meclisi kararıyla
bunun kaldırıldığına ilişkin açıklaması
TUFAN KÖSE (Çorum) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hukuk biliminin aydınlık
yüzü, cumhuriyetin ve devrimlerin, cumhuriyetin kazanımlarının onurlu savaşçısı
Ordinaryüs Profesör Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun
ölümünden sonra Çorum’da bir parka verilen ismi geçtiğimiz günlerde Çorum
Belediye Meclisi kararıyla kaldırılmıştır. Bu, hem cumhuriyete hem Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun soylu anısına bir saygısızlıktır.
Ben, bunu tüm Türkiye
kamuoyuyla paylaşıyorum. Çorum Belediye meclisinin de bu kararından acilen dönmesini
diliyorum, onlara tavsiye ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Köse…
Sayın Bayraktutan…
4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın,
31 Mayıs 2010 tarihinde öğretmen Metin Lokumcu’nun
katledildiğine, olayın sorumlularıyla ilgili yargılamanın durma noktasına
geldiğine ve yakın bir zamanda da Çayan Birben’in biber gazından hayatını
kaybettiğine ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
31 Mayıs 2010 tarihinde
Başbakanın Hopa’yı ziyareti sırasında öğretmenimiz Metin Lokumcu
katledilmiştir. Metin Lokumcu’nun katledildiği
tarihin üzerinden bir yıllık bir süre geçmiştir. O zaman da yapılan otopside
daha çok belli olduğu üzere, biber gazının tetiklemesi sonucunda bir ölüm olayı
meydana gelmiştir. Olayın sorumlularıyla ilgili olarak yargılama aşaması ne
yazık ki durma aşamasındadır. Olayı protesto edenler yargılanmışlardır.
Hopa’da, Ankara’da, Artvin’de yapılan yargılamalar sonucunda herhangi bir şey
çıkmamıştır, örgüt bağlantıları tespit edilememiştir, ama bugün Metin Lokumcu aramızda yoktur.
Bu vesileyle, bugün de daha
yakın zamanda Yalova’da aynı şekilde biber gazından etkilenen Çayan Birben
isimli bir vatandaşımız da hayatını kaybetmiştir.
Ben, bu vesileyle -aradan
bir yıl geçmiş olmasına rağmen olay sıcaklığını korumaktadır- gerek Lokumcu ailesinin gerek Birben ailesinin acısını yürekten
paylaşıyor, her ikisinin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bayraktutan.
Sayın Onur…
5.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, ülkenin dört bir yanında
çevre felaketi yaşandığına ve bir yıl önce Metin Lokumcu’nun
bir katliama kurban gittiğine ilişkin açıklaması
MELDA ONUR (İstanbul) –
Teşekkürler.
Önümüzdeki hafta Çevre Haftası. Ülkemizin dört bir yanında ne yazık ki “kentsel dönüşüm”, “çeşitli
yatırımlar” adı altında, “kamu yararı” adı altında çevre felaketleri
yaşanmaktadır.
Bundan bir yıl önce, bir
çevre felaketi yaşanırken, Metin Lokumcu arkadaşımız
da bir katliama kurban gitmiştir. Buradan anısına saygıyla, yaşam hakları ve
insan hakları alanında mücadele eden bütün dostlara selam göndermek istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Onur.
Sayın Aygün…
6.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Metin Lokumcu ve Çayan Birben’in polislerin biber gazı sıkması
sonucu hayatlarını kaybettiklerine ve bu polisler hakkında işlem yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) –
Sayın Başkanım, Çayan Birben isimli bir genç bir kavgayı ayırmaya kalktığı
için, polis tarafından sıkılan biber gazı sonucu yaşamını kaybetti. Yaşamının
sona erdiğine dair doktor görüşü açıklandıktan sonra…
BAŞKAN – Mikrofondon biraz uzaklaşırsanız… Anlaşılmadı.
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) –
Şöyle konuşsam…
BAŞKAN – Lütfen…
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) –
Sayın Başkanım, teşekkürler.
Biber gazı sonucu öldüğü
dün itibarıyla kesinleşen Çayan Birben’in ailesine, yaşadıkları korkunç infial
nedeniyle hastanenin bahçesinde polis tekrar biber gazı sıktı. Bu, gerçekten
tam da Türkiye'ye, AKP demokrasisine yakışır bir sahne. Bir yıl evvel de bugün,
31 Mayısta Metin Lokumcu biber gazı sonucu hayatını
kaybetti. Normalde demokratik bir ülkede o gazı sıkan polisler hemen açığa
alınır, o ülkede polislerden sorumlu bakan da istifa ederdi, ama Türkiye’de
tabii bu müesseseler hiçbir zaman işlemiyor. Uludere örneği de ortada.
Bu polisler hakkında işlem
yapılmasını, İçişleri Bakanının da Uludere rezaletinden sonra bir an evvel
istifa etmesini diliyorum.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Aygün.
Sayın Düzgün…
7.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Tokat’ta yaşanan dolu
felaketi nedeniyle bölgenin afet bölgesi ilan edilerek çiftçinin zararlarının
karşılanması gerektiğine ilişkin açıklaması
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
İki gün önce, özellikle
Tokat’ın Pazar ilçesini de içine alan Kazova’da çok
ciddi bir dolu yağışı oldu. Özellikle de şu an kiraz mevsimi olması vesilesiyle
kiraz ağaçları çok ciddi hasar gördüler.
Yine aynı şekilde çiftçinin
ektiği domates, biber, fasulye gibi ürünlerin tamamı harap oldu.
Sayın Tarım Bakanının bu
bölgeyi afet bölgesi ilan ederek çiftçinin bir an evvel zararlarının
karşılanmasını talep ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Düzgün.
Sayın Işık…
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Sağlık Bakanının kürtaj ve sezaryenle ilgili beyanlarını bir bilim adamı olarak
kendisine yakıştıramadığına ve Hükûmetin memur ve memur emeklilerinin haklarını
vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
26 Eylül 2004 tarihinde
zinayı suç olmaktan çıkartarak bugünkü yaşananların âdeta altyapısını
hazırlayan AKP’nin o günkü ve bugünkü Sayın Sağlık Bakanı sekiz yıl önce bu
düzenlemeye hiç sesini çıkarmazken bugün kürtaj ve sezaryenle ilgili olarak tüm
bayanlarımızı rencide edecek beyanatlarda bulunmaktadır. Bir bilim adamı olarak
kendisine bunu yakıştıramadığımı öncelikle ifade etmek istiyorum. O gün sesini
çıkarmayanlar bugün ne söylerse söylesinler inandırıcı olamazlar.
O nedenle, bu konuda
kendisini bilim adamı gibi davranmaya ve olabilecek her türlü olumsuzluğun
engellenmesi için gerekli tedbirleri almaya davet ediyorum.
İkinci olarak da memurlara
ve memur emeklilerine altı aydır maaş zammı vermeyen ve verdiği yüzde 4’lük,
enflasyonun altındaki bir artışı da lütuf gibi gören Sayın Maliye Bakanı ve
Hükûmetin değerli kabine üyelerini hak yemekten geri durmaya ve memurun hakkını
vermeye davet ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Sayın Halaman…
Yok.
Sayın Özgündüz…
9.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Mavi Marmara’ya yapılan
saldırıyı kınadığına ve Hükûmetin İsrail’le ilgili politikalarını net olarak
açıklamasını istediğine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, 30 Mayısı 31
Mayısa bağlayan gece İsrail tarafından uluslararası sularda hukuka aykırı
olarak Mavi Marmara Gemisi’ne yapılan saldırıyı kınıyorum. Şehitlere Allah’tan
rahmet diliyorum.
Aynı zamanda Hükûmete bir
şey sormak istiyorum: Mavi Marmara saldırısından sonra İsrail’le ticaret hacmi,
Dışişleri Bakanlığı İnternet sitesindeki bilgilere göre, 2011’in ilk çeyreğinde
yüzde 40 artış göstermiştir. Yine, İsrail merkezli istatistik kurumunun dış
ticaretle ilgili verilerine göre, 2011 Ekim ayında yüzde 60’lık bir artış
gösterilmiştir. Yine, biliyorsunuz, Sayın Başbakan “One
minute” dedikten sonra, İsrail’in OECD’ye üyeliği
konusunda Türkiye, veto hakkını kullanmamıştır. Hükûmete soruyorum: Bu ne
perhiz, bu ne lahana turşusu? Halkı kandırmaya niye devam ediyorsunuz?
İsrail’le ilgili politikalarınızı net olarak açıklayın.
Bu vesileyle de Mavi Marmara’da
hayatını kaybeden şehitlere Allah’tan rahmet diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Güneş, buyurun
efendim.
Oturduğunuz yerden lütfen,
iki dakika...
10.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’in, son iki yılda reel
olarak memurların refah artışının yüzde 20 oranında olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) –
Sayın Başkan, Sayın Bakanın verdiği bilgileri, rakamsal bilgileri tabii
biliyoruz. Oradaki rakamlar, 2002 yılından bu yana olan rakamlar. 2002 yılından
bu yana, memur maaşlarıyla tüketici fiyat endeksleri, en düşük memur maaşı
karşılaştırılmış. Şimdi, benim sorduğum soru farklı. Sayın Bakan ekonomist, o
kadar da değil, onları biliyor o kadar. Benim sorduğum konu şu: 2010 yılında ve
2011 yılında kümülatif büyüme yüzde 20’ye yakın;
Hükûmet söylüyor, herkes de alkışlıyor. Peki, 2010 ve 2011 yıllarında toplam, kümülatif olarak memur maaşları reel olarak yüzde 20 büyümüş
müdür, büyümemiş midir? Bunu soruyorum. Soru çok net, basit. Son iki yılda reel
olarak memurların refah artışı yüzde 20’nin üzerinde, geçmiş yılların telafisi
hariç, yani kriz yılları hariç, 2009 krizi hariç vesaire ne varsa, onlar hariç,
telafisi yüzde 20 oranında olmuş mudur, olmamış mıdır? Konuşmanın temeli buna
dayanıyor. Bu yıl, büyümenin hesaplanarak yani 2012 büyümesi hesaplanarak bir
zam oranı düşünülmüş mü? Düşünülmemiş. Gördüğümüz rakam -düşünülmediğini
söyledim- reel artış burada yüzde 20, yüzde 0,5. Yüzde 0,5 büyümeyi mi
hedefliyor bu Hükûmet? Eğer o kadar büyümeyi hedefliyorsa hemen revize etsinler
planlarını, bütçelerini. Söylediğimiz bundan ibaret. Bu yıl reel artış,
gözüktüğü kadarıyla -bu yıl, 2012 yılına ait söylüyorum- yüzde yarımdan
ibarettir. Bu mudur? Eğer böyleyse mesele yok. Yok, eğer şeyden bahsediyorsak,
2011 ve 2010 yıllarından bahsediyorsak oradaki memurun refah düzeyi yüzde 20
oranında. Yani gelir dağılımındakiler hiç düzeltilmeksizin aynı yerde kalması
kaydıyla, rölatif, göreli hiçbir değişim olmaması kaydıyla yüzde 20 reel artışı
gerekiyordu; bu yapılmamıştır, bunu söyledik. Bakan gitti, 2002 yılından aldı,
on yıllık memur maaşlarını değerlendirdi; e, o da iyi bir konuşma oldu tabii.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Güneş.
Söyledikleriniz zapta
geçti.
Sayın milletvekilleri,
gündem dışı konuşmalar bitmiştir.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
1.- İstanbul Milletvekili Melda Onur ve 22 milletvekilinin,
cezaevlerinde bulunan hükümlü ya da tutuklu vatandaşların sağlık sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/298)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Anayasanın 98, İçtüzüğün
104 ve 105. maddeleri gereği ülkemizdeki cezaevlerinde bulunan hükümlü ya da
tutuklu vatandaşların çeşitli sağlık sorunları, beslenme yetersizliği, sıhhi
olmayan koşullar yüzünden hastalanmaları, gerek cezaevinde, gerekse çıkar
çıkmaz vefat etmeleri nedeniyle, cezaevlerinde ilgili hizmetlerin
iyileştirilmesi yönünde;
Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı Arasında, işkence ve kötü
muameleye karşı etkin mücadele amacıyla oluşturulan, Ceza İnfaz Kurumlarındaki
Sağlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Protokol gereğince hükümlü ve
tutukluların sağlık hizmetlerinden etkin bir şekilde yararlanabilmelerinin
denetlenmesi, hükümlü ve tutuklulara verilen yemeklerin denetlenmesi, sağlık ve
diğer nedenlerle özel beslenmeye ihtiyaç duyan hükümlü ve tutuklu sayısına göre
bu kişilere verilmesi gereken yemeklerin standartlarının belirlenmesi, doktor
başına düşen hasta hükümlü ve tutuklu sayısının belirlenerek doktor kontrolü ve
revire çıkma haklarının iyileştirilmesi, cezaevlerinde kullanılan ve içilen
suların analizinin yapılması ve arıtma ihtiyacı olup olmadığının incelenmesi ve
araştırma sonucunda olası olumsuz gözlemlere karşı alınması gereken tedbirlerin
oluşturulması amacıyla bir meclis araştırması açılması için gereğinin
yapılmasını arz ederiz.
1) Melda Onur (İstanbul)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Veli Ağbaba (Malatya)
4) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
5) Ali Sarıbaş (Çanakkale)
6) Fatma Nur Serter (İstanbul)
7) Yıldıray Sapan (Antalya)
8) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
9) Mahmut Tanal (İstanbul)
10) Rıza Türmen (İzmir)
11) Osman Oktay Ekşi (İstanbul)
12) Alaattin Yüksel (İzmir)
13) Mustafa Moroğlu (İzmir)
14) Hülya Güven (İzmir)
15) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
16) Nurettin Demir (Muğla)
17) Engin Altay (Sinop)
18) Sakine Öz (Manisa)
19) Kemal Değirmendereli (Edirne)
20) Adnan Keskin (Denizli)
21) Ayşe Eser Danışoğlu (İstanbul)
22) Aylin Nazlıaka (Ankara)
23) Candan Yüceer (Tekirdağ)
Gerekçe:
Türkiye Cumhuriyeti Adalet
Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü
İnternet sitesinden edinilen bilgi doğrultusunda, ülkemizde 31.01.2011 tarihi
itibarıyla çeşitli tiplerde toplam 417 ceza infaz kurumu bulunmaktadır. Toplam
kapasitesi 118.769 yatak olan ceza infaz kurumlarında İnsan Hakları Derneği'nin
bilgilerine göre Ocak 2011 itibarıyla 122.404 hükümlü ve tutuklu bulunmaktadır.
Bunlardan 66.997'si hükümlü, geri kalan 55.407'si tutukludur. İnsan Hakları
Derneği'nin raporunda sadece 112'si ağır hasta, toplam 266 hasta mahpusun
durumu belirtilmiştir.
Bu hükümlü ve tutukluların
sağlık koşulları ile ilgili olarak çeşitli defalar kamuoyuna yansıyan
olumsuzluklar, medyada çıkan haberler bu koşulların araştırılarak iyileştirmeye
dönük önlemler alınmasını gerekli kılmaktadır. 2010 yılında 161 mahpusun
hastalığı nedeniyle ölmüş olması durumun vahametini göstermektedir.
2009 yılında tutuklanan ve
tutukluluk süresince sağlık sorunları ağırlaşmasına rağmen tedavisine izin
verilmeyen İşçi-Köylü Gazetesi çalışanı Suzan Zengin, tahliyesinin ardından
hayatını kaybetmiştir. Suzan Zengin tutuklu kaldığı 1,5 yıl boyunca kronik
sağlık sorunları sürekli artmış ve girişimlerde bulunulmasına rağmen Bakırköy
Kadın Kapalı Cezaevinde tedaviden mahrum kalmıştı. Gazeteci Suzan Zengin, 14
Haziran 2011 tarihinde tahliye edildikten sonra tedavi olanağına kavuştu, ancak
ilerleyen rahatsızlığı nedeniyle vefat etti.
Benzeri olaylar çeşitli
sivil toplum kuruluşlarının raporlarında gündeme gelmekte olup, kimi zaman
hasta tutuklu ve hükümlüler seslerini gönderdikleri mektuplar aracılığıyla
kamuoyuna duyurmaya çalışmaktadırlar. Benzeri sorunlar Kırıkkale F tipi
cezaevinde kalmakta olan hükümlü Osman Evcan
tarafından da, hem kamuoyuna hitaben bir mektupla hem de ziyaretimizde sözlü
olarak dile getirilmiştir. Osman Evcan tercih ettiği
beslenme hakkı talebi yüzünden gördüğü kötü muamele ve yemeklerine yabancı
madde katıldığı gerekçeleriyle 4.11.2011'de süresiz açlık grevine başlamıştır.
İnsan Hakları Derneği (İHD)
Erzurum Temsilciliği'nin hazırladığı son rapora göre Erzurum H Tipi Cezaevi'nde
19 hasta hükümlü bulunmaktadır. İHD Temsilcisi tarafından açıklanan raporda
uzun süreli cezaevi koşullarının bazı hastalıkları kronik hale getirdiğini
dikkat çekilmiştir. Rapora göre bu 19 hasta arasında kanser, kalp, ALS, şeker,
kas hastalığı, felç, sinüzit, migren, mide ülseri, damar ezikliği,
hipertansiyon, karaciğerinde büyüme, diyabet, görme kaybı sıkıntıları çeken ve
engellilik durumları olan hastalar vardır.
Son olarak, hükümlü
bulunduğu Silivri Cezaevi'nde, ilk açıklamalara göre kalp krizi nedeniyle, Kaşif Kozinoğlu hayatını kaybetmiştir. Silivri Cezaevleri
kampüsünde yaklaşık 10 bin hükümlü ve tutuklunun yanı sıra, 2 bin de çalışan
bulunmaktadır. Bu kapasitedeki cezaevi şartları dahilinde,
topluluğun bulunduğu yaş grubunun ve stresli ortamın da göz önünde
bulundurulması gerekmektedir. Kalp krizi, kaza, yaralanma gibi ani ve beklenmedik
durumlarda cezaevi revirinde acil durumlar için şok cihazı ya da benzeri
teçhizat bulunmamaktadır, ambulans yetersiz kaldığı belirtilmektedir.
Bu doğrultuda;
Cezaevlerinde kötü
beslenme, temiz suya ulaşamama, yetersiz sağlık ve bakım hizmetleri nedeniyle
pek çok hükümlü ve tutuklu hastalanmakta, hasta olanların ise durumu
ağırlaşmaktadır. Bu mahpusların yaşadığı beslenme ve sağlık sorunları acil
olarak araştırılmalı, tespit edilmeli ve gerekli düzenlemeler bir an önce
hayata geçirilmelidir.
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 23
milletvekilinin, ülkemizin su kaynakları potansiyelinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/299)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin gelecekte su
sıkıntısı çekmemesi için ülkemizin su kaynakları potansiyelinin araştırılarak,
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM
içtüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla
arz ve talep ederim.
1) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Ali Halaman (Adana)
5) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
6) Reşat Doğru (Tokat)
7) Atila Kaya (İstanbul)
8) Bülent Belen (Tekirdağ)
9) Emin Çınar (Kastamonu)
10) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
11) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
12) Mustafa Erdem (Ankara)
13) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
14) Celal Adan (İstanbul)
15) Muharrem Varlı (Adana)
16) Ali Öz (Mersin)
17) Sinan Oğan (Iğdır)
18) Enver Erdem (Elâzığ)
19) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
20) Necati Özensoy (Bursa)
21) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
22) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
23) Seyfettin Yılmaz (Adana)
24) Alim Işık (Kütahya)
Gerekçe:
Yüzümüzü okşayan, elimizde
dolaşan ve damağımıza dolan su, insanoğlunun varlığından bugüne kadar hep en
yaşamsal ihtiyaçlarından birisi olmuştur.
Araştırmalar, bugün dünyada
15 insandan birisinin yeterli suya sahip olmadan yaşadığını ortaya koymaktadır.
Dünya nüfusunun 7 milyara ulaştığı 2050 yılında ise nüfusun yüzde 60'ı yeterli
suya ulaşamadan yaşamını sürdürecek. Yine yapılan tahminlere göre; önümüzdeki
30 yıl içinde 52 ülke, 2050 yılında ise 65 ülke daha su sıkıntısı çeken ülkeler
arasına katılacak.
Su kaynaklarının sınırlı
olması ve dağıtımındaki dengesizlikler hem dünyada hem de ülkemizde tedbir
alınmasını zorunlu kılmaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili Ülkemiz, akarsu
kaynakları bakımından dünyada zengin ülkeler arasında yer almaktadır. Ne var ki,
akarsularımızın çoğu enerji üretiminde kullanılmaktadır. Bu durum akarsu
kaynaklarımızdan su elde etme imkânını kısıtlıyor.
Ülkemizin yıllık yağış
ortalaması 670 mm. dir. Bu yağış miktarı şu an için
çok ciddi bir tehlikeye neden olmasa da su dağıtımının dengesiz olması bir
takım sorunları da beraberinde getirmektedir.
Ülkemizde suyun kıymeti tam
olarak anlaşılamamıştır. Maalesef su konusunda tasarrufa gidilememekte, israf
edilmekte, planlı ve programlı dağıtım yapılamamaktadır. Ülkemiz su kaynakları
bakımından zengin olduğu için, henüz ciddi boyutlarda su sıkıntısı
yaşamamıştır.
Ama önümüzdeki yıllarda su
sorununu yoğun bir şekilde yaşayacaktır. Çünkü çoğu yerleşim bölgelerinde ya su
kaynaklarımız azalmış ya da çeşitli kirliliklerden dolayı kalitesi bozulmuştur.
Sulak alanlarımız da giderek kurumaktadır. Mevcut su kaynaklarımızın plansız
programsız kullanımı nedeniyle gelecekte ülkemiz büyük bir su sıkıntısı ile
karşılaşacaktır.
Bu nedenle, Ülkemizin gelecekte su sıkıntısı
çekmemesi için ülkemizin su kaynakları potansiyelinin araştırılarak, gerekli
önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105.
maddesi uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yerinde olacaktır.
3.- Adana Milletvekili Ali Halaman ve 19
milletvekilinin, küçük esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/300)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Küçük Market, Bakkal ve
Küçük Esnafın yaşadığı sıkıntıların giderilmesi ve giderilmediği takdirde yaratacağı
sorunların, Acil tedbirlerin araştırması konusunda, Anayasanın 98 inci
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ve talep ederiz.
1) Ali Halaman (Adana)
2) Oktay Öztürk (Erzurum)
3) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
4) Mehmet Şandır (Mersin)
5) Alim Işık (Kütahya)
6) Necati Özensoy (Bursa)
7) Sadir Durmaz (Yozgat)
8) Emin Çınar (Kastamonu)
9) Enver Erdem (Elâzığ)
10) Muharrem Varlı (Adana)
11) Bülent Belen (Tekirdağ)
12) Bahattin Şeker (Bilecik)
13) Erkan Akçay (Manisa)
14) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
15) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
16) Atila Kaya (İstanbul)
17) Ali Uzunırmak (Aydın)
18) Mustafa Kalaycı (Konya)
19) Celal Adan (İstanbul)
20) Seyfettin Yılmaz (Adana)
Gerekçe
Süper Market ve Hiper Marketlerin açılışını, çalışmalarını düzenleyen yasa
olmamasından dolayı İl ve ilçelerimizde şubeler açıp süratle büyüyorlar. Bu
adaletsiz ve haksız durumunun en acı yönü haksız rekabeti artırmaktır. Açılan
bu büyük marketler ve Hiper marketler başta Bakkallar
küçük esnafı ve küçük marketler olmak üzere bütün işkollarındaki esnaf ve sanatkarın işlerini aksatmış ve rekabet gücünü azaltıp
kırmıştır.
AKP Hükümeti Çarşı, Mahalle
ve Sokak aralarındaki Bakkallar ve diğer esnafları hedef almıştır. Başbakan
Bakkallarla ilgili açıklaması Küçük esnafı, bakkalları ve küçük esnafı derinden
üzmüştür. Son 9 yılda ekonomik kriz yaşayan küçük esnaf ve bakkallar çok büyük
sıkıntı içindedirler.
Dünyada AB Ülkeleri esnaf
ve sanatkarlar ile küçük girişimciyi koruyan mevzuat
vardır. Küçük esnaf ve sanatkar Devlet tarafından
korunmaktadır. Türkiye cumhuriyeti Anayasa Devlet esnaf ve sanatkarları
koruyucu, destekleyici tedbirleri alır şeklinde bir hüküm bulunmaktadır ama şu
ana kadar koruyucu ve kollayıcı tedbirler alınmamıştır.
Ülkemizde süper ve hiper marketler yerli olmaktan neredeyse tamamen çıkmış,
küresel sermayenin eline geçmiştir. Uygulamalar böyle devam ettiği sürece her
geçen daha çok esnafımızın kepenk indirecek, bu durum piyasalarda görülen,
kontrolün birkaç büyük firmanın elinde bulunduğu ortama dönüşecektir. Bu durum
ulaşım ve pazarlama yönünden sıkıntı çeken, Ülkemizin bir çok
ilinde daha çok esnaf, işyerini kapatmak zorunda kalacak, İşsizlik ve ekonomik
kriz daha çok hissedilecektir. Bakkal, Esnaf ve Sanatkarlarımızın
milli ekonomi içerisindeki durumu, yeni çıkarılacak, herkesi adil şekilde
kapsayan kanunun sağlıklı işleyişi ile mümkündür.
Küçük bakkal, esnaf ve
küçük sanatkar kesimi, toplumun ekonomik yapısı içinde
sanayi ve ticaretin temel unsurları haline gelmiştir. Küçük işletmeler, toplam
işletmeler içinde yüzde 98 toplam istihdam içinde yüzde 60 toplam üretim içinde
yüzde 37 ve toplam yatırım için de yüzde 26 paya sahiptir. Krizin olumsuz
etkilerini en fazla hisseden kesim küçük bakkal, küçük esnaf ve küçük sanatkarlardır. Esnaf ve sanatkarlar,
hem ekonomik hem de toplumsal olarak ülkemiz için vazgeçilmezlerdir. Esnaf ve sanatkarları destekleyecek, genişlemelerini ve büyümelerini
sağlayacak politika üretmek, hükümetin görevidir.
Çarşı, mahalle ve sokak
aralarında hizmet veren bakkal, manav, kasap, terzi ve bunun gibi küçük esnaf
ve sanatkarların sorunlarıyla ilgili olarak
Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir meclis
araştırması açılmasının yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.
BAŞKAN – Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge okutulup bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin “Seçim” kısmına
geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere
Seçim
1.- (10/236, 237, 238, 239) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN – Ülkemizde
demokrasiye müdahale eden tüm darbe ve muhtıralar ile demokrasiyi işlevsiz
kılan diğer bütün girişim ve süreçlerin tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması
Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik
için İstanbul Milletvekili Enver Yılmaz aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan,
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/486) (S. Sayısı: 233)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun;
Hatay Milletvekili Şefik Çirkin ve Milliyetçi Hareket Partisi Gurup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl'ün Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Hatay Milletvekili Şefik
Çirkin ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207,
2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 258 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince bu tasarı İç Tüzük’ün 91’inci
maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde söz
alan Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Sayın Kaplan, buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
BDP GRUBU ADINA HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Yasa
Tasarısı üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu bir torba kanun. Bunun içinde ekonomik büyüme, üretim, istihdam ve kaynakları gibi
şeyler geçse de “Bölgesel gelişmişlik farkının azaltılması amacıyla” bölümü
oldukça önemli bir bölüm. Bunun dışında, kurumlar vergisi, yatırım havzaları,
maliye politikasındaki öncelikler, girişimciliğin teşviki gibi konular var.
Tabii, çaktırmadan da
zamlar var -mükemmel bir mühendislik, bu teklifi hazırlayanları kutlamak lazım-
yüzde 15 oranında da tütün mamullerine, alkole bir zam. Tabii, üzüm
üreticisine, tütün üreticisine kuruş zammı çok gören bir anlayış, durmadan bu
zamları bir alışkanlık hâline getirdi.
İşsizlik Fonu’nun
paralarına göz dikilmiş bu yasa tekliflerinin içinde. İşsizlik Fonu ne iş için
kurulmuş belli ama o paraların da farklı alanlarda, farklı biçimlerde
harcanması gibi yeni düzenlemeler var.
Ben teşvikler konusunda şunları söyleyeceğim: Bölgesel
dengesizlik, bölgesel geri kalmışlık gibi, Türkiye’nin Ulusal Program’da Avrupa
Birliğine taahhüt ettiği, gidermesi gereken ekonomi politikalarının da olması
mecburiyeti düşünüldüğünde, bunun böyle yapılmadığını, teşvik paketleriyle
zaman zaman bölgeye yatırım yapıyoruz gibi gözükse de, tam aksine, bir
sömürgeci anlayışla, oradaki varlıkları nasıl sömürürüz, yabancı sermayeye
nasıl akıtırız; bölgedeki vatandaş, yatırımcı değil, başkası nasıl yararlanır,
onu nasıl yaparız; bu çerçevede bir anlayışın hâkim olduğunu görüyoruz. Şöyle bakın, 12 Eylül darbesinde aynı anlayış vardı, 80’de,
ekonomik olarak bölgede yatırım. “Kürt sorununu bu sefer çözüyoruz, üstelik
ekonomik yöntemlerle.” Daha 80 yılı, 12 Eylül darbesi. 1980-2008 yılları
arasında, Doğu Anadolu’nun toplam teşvik belge sayısından aldığı pay yüzde 4,53
iken Güneydoğu’nun yüzde 7,42. Peki, Marmara Bölgesi ne alıyor? Yüzde 37,63.
Dönüyoruz, aynı şekilde, Doğu Anadolu yüzde 3,7 parasal karşılık açısından
oranı, Marmara Bölgesi’nin yüzde 40,93. Şimdi, bu teşvikleri siz kime
getiriyorsunuz belli.
(x)
258 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Yine, teşvikler dört alana,
daha önceki dönemlerde, yine AK PARTİ hükûmetleri döneminde çıkarılan bir yasa.
Burada, primlerden, işveren primlerinin karşılanması, vergilerin indirilmesi,
vesaire ama “İşçilerin asgari ücretlerinden vergi almayın.” denildiğinde de hiç
oralı olmayan bir yaklaşım söz konusu. Teşvikler metropollere
akıyor. Metropoller, kendisine yakın teşvik bölgelerine yatırım yapıyorlar.
Bunun sonucu, Hazine Müsteşarlığı rakamlarına göre, teşvik verilen 49 il
içinde, Kahramanmaraş –Kahramanmaraşlıları burada kutluyorum, vekillerini,
çünkü mükemmel bir oran- yüzde 74 teşvikten yararlanmışlar. Düzce yüzde 78,
Uşak’ta da 117 yeni tesis konusu var. Bu üç ili de gerçekten bu anlamda
kutluyoruz. Şırnak, Hakkâri, Ardahan oranını merak ediyorsanız arkadaşlar,
sıfır yani zero. O zaman, bunun adı teşvik ve
yatırımsa bu teşvik ve yatırım değil.
Bu teşvik veya yatırımlarla
-ki “12 Eylül darbesinden sonra çokça çıkarıldı.” dedik- bölgesel dengesizliğin
derinleştiğini görüyoruz. Nasıl derinleşiyor? Olaylar akışı
içinde baktığınız zaman, orada özelleştirmeyle AK PARTİ hükûmetlerinin süt
endüstri kurumlarını sattığını, şeker fabrikalarını özelleştirdiğini -devlete
dair ne yatırım varsa- pancar kotaları getirdiğini, tütün Tekel olayını
özelleştirdiğini, yani bölgede azıcık bir ekonomik kıpırdanma varsa da onların
tamamen kapılarının kapatıldığını, zaten otuz yıldır çıkan olaylar nedeniyle
yayla yasağının konulduğunu, yaylacılığın bittiğini, özel güvenlik ve yasak
bölgeler propolitikalarıyla da, maalesef, bazı yerlere
girilemediğini herkes biliyor. Şimdi, buradan da baktığımız zaman,
ekonomik, sosyal açıdan bu teşviklerden bölge hiçbir şekilde yararlanamıyor.
Sayın Maliye Bakanını
kutluyorum, İzmir’de bir açıklama yapmıştı, “Güneydoğu Türkiye'nin Çin’i
olacak.” diye. Nasıl Çin’i olacak Güneydoğu Türkiye'nin? Ben size bir örnek de
vereyim: Şimdi, Cudi Dağı’nın eteğinde… Maden Araştırma Komisyonundan 15
milletvekili getirmiştim, bu arkadaşların bir kısmı hâlâ burada, tekrar
Meclisteler. Cudi Dağı’nın tepesinde petrol kuyusu vardı, gittik; kömür vardı.
İşte, dağ delinmiş, 800 metre tünel açılmış, dağdan tünelden kömür getiriliyor.
Orada Ciner Grubunun termik santrali var. Orada termik santralin kredisini
veren Çinliler. Çinliler orada görev yapıyor. Yani hem termik santralin,
akışkan santralin bütün teknik elemanları Çin’den geliyor, parası kredi olarak
geliyor. Güneydoğu’nun Çin’e nasıl döndüğünü nasıl anladık? Bir ara baktık,
Silopi ve civar köylerde köpek kalmamış. Kalmamış arkadaşlar, misafirlerimiz
yemişler hepsini yani gelenler. Maalesef böyle bir durum.
Şimdi, böyle bir
güneydoğuyu Çin olarak tasavvur ediyorsanız, bu vahim bir durumdur arkadaşlar.
Böyle bir tasavvur olmaz. teknik elemanı ithal,
kredisi ithal, patronu dışarıdan, kömürü çıkaran yerli Şırnaklı üretici yüzde
23,5 rödevans ödüyor, dışarıdan gelip termik santral
yapan 4,5 rödevans ödüyor vergi, Şırnak Valiliğinin
el koyduğu kömürde valilik yüzde 5 rödevans ödüyor
özel idare, yerli halk yine yüzde 24 civarında redevans ödüyor. Bu mu teşvik
Allah aşkına?
Bakın, Türkiye Kömür
İşletmelerini kapattılar Şırnak’ta, bölgede. Sadece o değil, MTA, 12 Eylül
darbesinden bugüne kadar hiçbir arama yapmamış bölgede arkadaşlar. Şimdi petrol
alanlarımız, 1903’te saltanat döneminde dahi orası petrol havzası olarak
belirlenmişti, yabancı şirketlere parsellenmiş durumda arkadaşlar güneydoğu
bölgesinin petrol alanları. Özel firmalar cirit atıyorlar. Onlar da geliyor,
petrolü çıkaracaklar, ondan sonra götürecekler; kömürü çıkaracaklar,
götürecekler; doğal gazı çıkaracaklar, götürecekler; madeni çıkaracaklar,
götürecekler. Bunun adı sömürge politikasıdır, 21’inci yüzyılın kolonyalist
anlayışıdır arkadaşlar. Bu, teşvik değil; bu, barbarca sömürmenin ta
kendisidir; bu, sömürgeciliktir. Yapmayın, etmeyin, eylemeyin! Bu ülkenin
topraklarını bir bu yandan çarçur ediyorsunuz, o bir yanda HES barajlarıyla,
“Yok güvenlik barajıdır” deyip Uludere’den Beytüşşebap’a kadar on iki tane
baraj yapıyorsunuz, Dicle Barajını yapacaksınız, Ilısu Barajını yapacaksınız,
bütün doğayı, tarihi, kültürü altüst edeceksiniz, ona da geri kalmışlık projesi…
Eğer samimiyseniz, eğer Hükûmetiniz samimiyse kırk yıldır GAP projesi sulama
üzerine kuruldu. Kırk yılın on yılı sizindir, dörtte 1 iktidarı sizindir, sizin
vebalinizdir. Niye Mardin Ovası hâlâ kupkurudur, sulanamıyor? On yılda siz,
neden yüzde 16’dan sadece yüzde 17’ye kadar çıkardınız sulama alanlarını? Ondan
sonra, Şanlıurfa’da, Mardin’de, su yer altından çıkarılıyor, elektrik
harcanıyor, maliyeti pahalı, vatandaş hacizli, iflas ediyor, borca giriyor. Bu
yatırım anlayışı doğru bir anlayış değil. Yani ekonomide bakış açısı sakat,
teşvikte sömürücü, yatırımda sömürücü, kolonyalist, sömürgeci anlayış;
demokraside ise dehşet verici arkadaşlar.
Şimdi bakın, sizinle bunu
samimi olarak paylaşacağım, paylaşmak zorundayım: Siz eğer cumhuriyetten önce
Osmanlıdan cumhuriyete miras kalan Kürt sorununu çözmediğiniz sürece bölgesel
dengesizlik problemini çözemezsiniz çünkü bunun temelinde yatan budur. Osmanlıdan
günümüze gelen yanlış ve sakat politikaların getirdiği bir noktadayız. Bir halkın kimliğiyle, kültürüyle, diliyle tanınması, eşit yurttaş
olarak hayata geçilmesi ve özgürlüklerin sağlanması; oradaki insanların insan
olduğunu, orada yaşayan vatandaşın vatandaşınız olduğunu, orada yaşayan
vatandaşın da diğer vatandaşlar gibi, 75 milyon gibi eşit olduğunu, onun da
iradesinin irade olduğunu, onun da oyunun oy olduğunu, onun da vekilinin vekil
olduğunu, oradaki hukukun da Ankara’daki hukuk gibi olduğunu kökleştirmediğiniz
sürece bölgelerarası dengesizlik dehşet vericidir. Hem ekonomide bölgesel
dengesizlik var hem siyaset alanında seçim barajlarıyla, hazine barajlarıyla
bölgesel dengesizlik var hem temsil oranında bölgesel dengesizlik var hem
kültür alanında bölgesel dengesizlik var hem sosyal alanda bölgesel dengesizlik
var hem kurşunda bölgesel dengesizlik var, gazda bölgesel dengesizlik var,
saldırıda, operasyonda bölgesel dengesizlik var, uçaklarda, bombalarda,
Uludere’de bölgesel dengesizlik var, hayatın her alanında dengesizlik var,
dengesizlik arkadaşlar. Siz bu dengesizliği üç teşvik yasasıyla
gideremezsiniz.
Bakın, önümde bir haber, şu
habere bakın: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Barış ve Demokrasi Partisinin
Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak;
6 milletvekilimiz, 2 de bağımsız, geçen dönem Demokratik
Toplum Partisinin Eş Başkanları olan Sayın Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk hakkında,
8 milletvekili hakkında fezleke düzenlemiş, Adalet Bakanlığına ve Meclis
Başkanlığına göndermiş, “Bunlar örgüt üyesidir, KCK’lidir,
bunların dokunulmazlığını kaldırın, cezaevine atın.” diyor.
Ne yapmak istiyorsunuz
arkadaşlar, iktidarınız ne yapmak istiyor? Fezleke demokrasisi, sizin
zamanınızda fezleke demokrasisiyle 650 tane fezleke bizim hakkımızda geldi,
konuştuğumuz için, düşüncelerimizi açıkladığımız için. Bütün bu
açıklamalarımızın her birine özel yetkili savcılar, polisler durmadan dava
açıyor. Bölgeye gidiyoruz, bizimle gezen 100 aracın 90’ını çeviriyor, trafik
cezası kesiyor polisleriniz, konvoyun önünde Genel Başkan var. Bırakın onu,
trafik cezalarını kesmeyi, arkasından plakasını, kimliğini tutuyor, ertesi gün
operasyonu yapıyor, tutukluyor. Diyarbakır’da, Mardin’de, Şırnak’ta 6 tane
milletvekili tutuklu, 32 belediye başkanı tutuklu ve her gün operasyon üzerine
operasyon yapılıyor.
Bu Anayasa’da hani siyasi
partileri Anayasa Mahkemesi denetliyordu, hani siyasi partilerin faaliyetleri,
tüzüğü, programı, icraatı Anayasa Mahkemesinin denetimi altındaydı? Nerede bu
Yargıtay Başsavcılığı? Nerede bu Anayasa Mahkemesi? Biz,
parti meclisi, tüzük, program gereği karar alacağız, 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Günü’nü kutlayacağız, KCK örgüt üyesi olacağız, biz, bundan bir asır,
yüz yıl, beş yüz yıl cezayla yargılanacağız, siz bu ekonomi yasalarıyla malı
götüreceksiniz, ihaleyi götüreceksiniz, hırsızlık, rüşvet, talan, ülkeyi soyup
soğana çevirme, son altı ay içinde çıkarılan ekonomi yasalarıyla TOKİ
imparatorluğunu kuracaksınız, 2 trilyon dolar bütçeyi ihalesiz, denetimsiz, Sayıştaysız, Meclisin denetiminden geçireceksiniz, yasa
yapacaksınız, bu ülkenin denizini, toprağını, limanını, akarsuyunu
satacaksınız, sonra “demokrasi” diyeceksiniz, “özgürlük” diyeceksiniz,
karşımıza geleceksiniz, pişkin pişkin, arsız arsız
konuşacaksınız! Bunu asla hiç kimse kabul etmez.
Bakın, beyler, bayanlar,
sayın milletvekilleri, bu, bölgesel dengesizlikten öte bir durumdur. Okuyacağım
sözleri lütfen, lütfen iyi dinleyin. Bu gizli celse tutanaklarıdır, bu gizli
celse tutanağı Meclisindir.
22 Temmuz 1922, hatta 22
Temmuz 1338 eski takvimle.
Lütfen dinleyin: “Tedricen
bütün memlekette ve vasi mikyasta doğrudan doğruya halk tabakanın alakadar ve
müessir olduğu surette idare-i mahalliyeler ihdası siyaseti dahiliyemiz
kabilindendir.” Yani bizim ileri sürdüğümüz demokratik özerklik projesi. “Kürtlerle
meskun menatıkta ise hem
siyaseti dahiliyemiz ve hem de siyaseti hariciyemiz nokta-i nazarından tedricen
mahalli bir idare ihdasını iltizam etmekteyiz.”
Bu sözlere dikkat edin:
“Milletlerin kendi mukadderatlarını bizzat idare etmeleri hakkı bütün dünyada
kabul olunmuş bir prensiptir. Biz de bu prensibi kabul etmişizdir. Tahmin
olunduğuna göre, Kürtlerin bu zamana kadar idare-i mahalliyeye
ait teşkilatlarını ikmal etmiş ve rüesa ve müteneffizânı
bu gaye namına bizim tarafımızdan kazanılmış olması ve reylerini izhar
ettikleri zaman kendi mukadderatlarına zaten sahip olduklarını, Türkiye Büyük
Millet Meclisi idaresinde yaşamaya talip olduklarını ilan etmelidir. “
Devam ediyorum: “Kürdistan
siyaseti dahiliyesi” diye devam ediyor.
Konuşan kim biliyor musunuz?
Sayın Başkan Vekilim, sizin yerinize oturan İlk Meclis Başkanı, Büyük Millet
Meclisi Reisi Mustafa Kemal.
Sizin KCK soruşturması açan
savcılarınız Atatürk’e de dava açsın, haydi bakalım! Bu Meclisin kuruluş
iradesine de açsın, bu Meclisin çatısı altında bir araya gelen felsefeye de
açsın. “Kürdistan” demiştir “Mahallî özerklik” demiştir “Kendini yönetecek.”
demiştir “Kendi kaderini tayin hakkı.” demiştir.
Kim oluyor? Ne oluyor? Ne
yapmak istiyorsunuz? Ne bu zulüm? Ne bu zulüm? Yani benim partimin genel
başkanlarının, kapattığınız bir önceki partinin genel başkanlarının aldığı
oydan, sizin aldığınız oylar daha mı muteber, daha mı kıymetli bu ülkede? Siz
siyaseten temsil ediyorsunuz da biz edemiyor muyuz? Sizin Başbakanınız sabah
akşam küfredecek, konuşacak da biz kendi düşüncelerimizi açıklayamayacak mıyız?
Sayın Maliye Bakanı, bu
özel yetkili savcı ve polislere fazla mesai olarak ne kadar ücret ödüyorsunuz?
Savaşta operasyonlara katılan polis ve askerlere ne ödüyorsunuz? Lütfen çıkarın
bugün burada. O zaman teşvikinizi görürüz. Lütfen, bu yirmi yedi yılda ne
ödediniz? Savaşa ve operasyona gidenlere para ödeniyor bu ülkede arkadaşlar.
Savcılara para ödeniyor, polise para ödeniyor.
Yapmayın arkadaşlar, çok
tehlikeli bir gidişat bu. Allah sonunu hayretsin diyorum ve şunu söyleyeyim:
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Asla ve asla bu zulüm bizi durdurmayacaktır, özgürlük kazanacaktır, adalet
kazanacaktır.
Saygılarımla. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Kaplan.
İkinci konuşmacı,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay.
Buyurun Sayın Akçay.
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY
(Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Amme
Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun Tasarısı’nın tümü üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yatırımı, üretimi, katma değeri ve istihdamı artıran teşviklere Milliyetçi
Hareket Partisi olarak her zaman olduğu gibi olumlu katkımızı vermeye devam
edeceğiz. Ancak bu kanun tasarısı vesilesiyle Hükûmetin teşvik politikası ve düzenlemeleri
hakkındaki düşüncelerimizi ve bazı eleştirilerimizi Türkiye Büyük Millet
Meclisinin dikkatine sunmanın yerinde olacağını düşünüyoruz.
Tasarının gerekçesinde,
yatırımların teşviki için üretim, istihdam ve ihracat süreçlerini birlikte alan
yasal altyapının oluşturulduğu ifade edilmektedir oysa bundan önceki teşvik
düzenlemelerinde de olduğu gibi bu tasarıda da bu yasal altyapılar maalesef
bütüncül bir yaklaşımla ele alınmamaktadır.
Teşvik sistemleri fiziki
kaynakları, insan gücünü ve teknolojiyi etkin ve verimli kullandırmaya
özendirmelidir. Teşvikin başarısı ülke gerçeğini iyi bilmeye, öncelikleri doğru
saptamaya bağlıdır. On yıldır uygulanan teşvik sistemlerinin bölgesel kalkınma
üzerindeki etkilerine dair net bilgiler Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Dış kaynaklara en düşük düzeyde bağımlı olan
yatırım alanları saptanmamıştır.
Sayın Başkan, solda oturan
değerli milletvekillerimiz dikkatimi dağıtıyorlar; lütfen uyarır mısınız?
BAŞKAN – Evet, değerli
arkadaşlarım, lütfen…
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Devamla) –
Buyuramam efendim, burada konuşurlarken sol tarafımda, ben konuşmakta müşkülat
çekiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Onlar, dış işleriyle ilgili konuşuyorlar…
ERKAN AKÇAY (Devamla) –
Sayın Başkan, lütfen…
BAŞKAN – Sayın Özdalga…
ERKAN AKÇAY (Devamla) –
Arkadaşlarım sizin uyarınıza rağmen duymuyorlar, konuşmaya devam ediyorlar ve
ben hem onların konuşmalarını dinliyorum hem kendi konuşmamı yapmaya
çalışıyorum.
Değerli milletvekilleri,
stratejik projelerin hazırlanması, desteklenmesi, gözetimi, denetlenmesi ve
izlenmesi için gerekli çalışmalar yapılmamaktadır bu teşvik düzenlemeleri
sonucunda. On yılda hangi sektörlerde ne kadar proje stokunun oluştuğu,
kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Proje stokları açık ortamlarda tartışılırsa, ülke
ihtiyaçları ile yatırımlar arasında dengelerin kurulup kurulmadığına ilişkin,
bilgisi olanların söyleyecekleri mutlaka yol gösterici olacaktır. Zira “Teşvik edelim.” derken hiçbir şeyin teşvik
edilmediği de geçmişten bu yana görülmüştür.
Bu tip teşviklerin teşvik
sistemlerinde fayda/maliyet hesaplarının nasıl yapıldığı, hangi metotların
kullanıldığı açıklanırsa o sisteme olan güven de artacaktır. Teşvik için
belirlenen altı bölgede yer alan illerin saptanmasına kriter
olan altmış bir değişkenin neler olduğu hâlâ açıklanmamıştır. İstatistiki bölge
birimleri sınıflandırması, illerde kişi başına düşen millî gelir ve
sosyoekonomik gelişmişlik düzeylerinin bir an önce açıklanıp tartışılması
gerekmektedir. On yıldır Hükûmetin bundan niye imtina ettiği hâlâ merak konusudur
çünkü bu, en son, iller düzeyinde kişi başına düşen millî gelir ve
sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi 2001 yılında belirlenmişti.
Teşvik düzenlemelerinde
destek unsurlarının eksikliği görülmektedir. Sanayi, tarım ve hayvancılık ile
hizmetler kesiminde öngörülen potansiyel, ayrılan kaynaklar ve yaratılmak
istenen sonuçlar net olarak ortaya konulmamıştır. Bu üç temel kesimin
gelişmesinde koordinasyon, büyük, hayati önem taşımaktadır.
Teşvik düzenlemelerinin
cari açığı, bütçe açığını, döviz kuru ve faizleri orta ve uzun vadede nasıl
etkileyeceği, yine, kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Hükûmetin bu konuda somut bir
çalışmasını da maalesef göremiyoruz. Açıklanan teşvik paketleri Parlamentodan
geçmemektedir. Bu yüzden, teşvik paketlerinin denetim eksikliği vardır. Sanayi envanterimiz tam ve güvenilir olmadığından, ileriye dönük,
sağlıklı ve tutarlı hesapların yapılması da mümkün olmamaktadır. Bir sanayi
stratejimiz ve büyüme stratejimiz yoktur. Sektörel
veya yerel düzeyde önceliklerimiz belirlenmemiştir. Yatırımcının finansman
bulması önümüzdeki dönemde daha zor olacaktır. Faizler dünyada düşük olmasına
rağmen, bankaların kredi verme eğilimleri düşüktür. Bu yüzden, proje olması
yeterli olmuyor, finansman ve sermaye bulmakta da zorluk çekilecektir.
Yatırım ve üretim için iç
kaynağa, yani yurt içi tasarruflara ihtiyaç bulunmaktadır. Bugüne kadar özel
kesimin tasarruflarını artıracak ekonomi politikalarını ortaya koyamayan
Hükûmet, bu önemli konuda herhangi bir adım atmamaktadır. Bu tasarıda yer alan
teşvikle ilgili düzenlemelerde, iş âlemine sağlanan özel desteklerin bir sosyal
faydayı da beraberinde getirmesi beklenirdi ancak bu sosyal faydayı da tasarıda
göremiyoruz.
Yine, tasarıda,
ithalatımızın en büyük kalemi olan enerji üretimi konusunda yerli kaynaklara
dayalı enerji üretimi teşvik edilmemektedir.
Tasarının özellikle dikkat
çektiğimiz, eleştirmek istediğimiz ve Genel Kurul safhasında da düzeltilmesini
isteyeceğimiz maddeleri konusunda da kısaca şunları ifade etmek istiyorum:
Tasarının 5’inci maddesinde,
Gelir Vergisi Kanunu’nun 21’inci maddesinde yer alan mesken kira gelirlerine
yönelik istisna uygulamasında istisna sınırı daraltılmaktadır. Bu istisnayı
daraltmanın hukuki gerekçesini de göremiyoruz. Bugüne kadar sağlıklı işleyen ve
mükelleflerce benimsenmiş bir uygulamanın kapsamının daraltılmasını uygun
bulmuyoruz.
Yine, 19’uncu maddede
Harçlar Kanunu’nda yapılan değişiklikle denetim kuruluşları yetkilendirme
belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları belirlenmektedir. Tasarının birinci
tablosunda yer alan kamu yararını ilgilendiren kuruluşları denetleyecek
bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri 30 bin Türk lirası, diğer
kuruluşları denetleyecek kuruluşların yetkilendirme belgeleri ise 15 bin lira
ve bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının binde 5’i oranında harç
öngörülmektedir ki bu harçlar çok yüksektir. Ülkemizde
denetim kuruluşlarının sayısı zaten yok denecek kadar azdır, bunların büyük bir
kısmı da yabancı ülke kökenli kuruluşlardır ve yeni Türk Ticaret Kanunu da
yürürlüğe girdikten sonra bağımsız denetim zorunlu hâle geleceğinden, yurt içi
denetim kuruluşlarının sayısında bir artış olacaktır ancak tasarıda öngörülen
harç tutarının yüksek belirlenmesi, yurt içinde kurulacak denetim
kuruluşlarının kurulmasına engel olucu niteliktedir ve haksız rekabete yol
açacaktır.
Yine, 22’nci maddede, Katma
Değer Vergisi Kanunu’nda bir değişiklik yapılmakta, konut teslimleri için
inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun vergi değeri esas alınarak katma değer
vergisi oranının belirleneceği öngörülmektedir. Şu anda 150 metrekareye kadar
olan konutlarda yüzde 1, 150 metrekareyi aşan konutlarda ise yüzde 18 katma
değer vergisi uygulanmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
her il ve ilçede arsa ve konutların vergi değerleri belediyeler tarafından
belirlenmektedir ancak bu değerlerin çoğu tartışma konusudur ve
eleştirilmektedir. Bazı yerlerde tespit edilen vergi değerleri son derece subjektif, afaki ve adaletsiz olabilmiştir. Böylesine
sağlıksız bir vergi zemininde adaletli katma değer vergisi oranlarının belirlenmesi
çok zor olacaktır. Bu uygulama vergi adaletsizliklerine yol açacaktır. Rantı
yüksek yerlerdeki konut satışlarında katma değer vergisi farklılaştırılmak
istenirken ve bu da bir ölçüde anlayışla karşılanabilecek iken konut fiyatları
da bu arada artırılmış olacaktır. Bundan en fazla zararı konut sahibi olmak
isteyen dar gelirliler görecektir. Ülkemizdeki istihdamın önemli bir kısmını
sağlayan inşaat sektörü bu uygulamadan kesinlikle zarar görecektir ve toplam
istihdam içerisinde inşaat sektörünün oranı da zaten 2011’e göre binde 3
civarında düşmüştür.
Tasarının 24’üncü maddesi
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim-öğretim tesislerine ilişkin projelerin
kiralama karşılığı yaptırılmasını öngörüyor.
Hepimizin bildiği gibi daha
önce de yap-işlet-devret modeli için çeşitli düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemelerin
çok sayıda altyapı yatırım projeleri stokunu içerdiğini de biliyoruz. Yapılmak
istenen projelerin hepsini bir arada ele aldığımızda, bu yaklaşım, Türkiye'nin
geleceğini, en az yirmi-otuz yılını ipotek altına alacaktır. Hükûmet zaten
“4+4+4” dediğimiz Temel Eğitim Yasası ile, altından
kalkamayacağı ağır bir bütçe yükünün altına girmiştir. En son, Millî Eğitim
Bakanının açıklamasına göre bu Temel Eğitim Yasası’yla bütçeye getirilen yük 30
milyar Türk lirası olarak ifade edilmiştir ki bizim tahminlerimize göre bu, 30
milyardan çok daha fazla olacaktır.
Hükûmet her şeyi satıp
savarak, kiralayarak sanki bugünü yemiş, bitirmiş, şimdi de Türkiye'nin gelecek
uzun yıllarını, ileride yapılması gereken yatırımlarını şimdiden ipotek altına
almak istemektedir. Bu düzenlemelere de ayrıca maalesef rantiyeci
bir anlayış hâkimdir.
26 ve 27’nci maddelerde
yapılan düzenleme ile, İşsizlik Sigortası Kanunu’na
göre kurulan İşsizlik Sigortası Fonu’nun gelirlerinden gelir vergisi kesintisi
yapılması hususu düzenlenmektedir. İstihdam sorunlarının had safhada olduğu bir
ortamda İşsizlik Sigortası Fonu’nun gelirlerinin daha da artırılması gerekir
iken, bu Fon’un istihdamın artırılması ve işsizliğin önlenmesi için azami
derecede kullanılması, değerlendirilmesi gerekirken, Fon bütçesi maalesef
yeterince kullanılmamaktadır. Fon gelirlerinden vergi kesintisi yapılmasını
doğru bulmuyoruz.
29 ve 30’uncu maddelerde
Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda yapılan değişikliklerle sigara, tütün ve
alkollü içeceklerde özel tüketim vergisinin belirlenmesinde yeni usuller
getirilmektedir. Buna göre de özetle, sigara adedi başına vergi konmaktadır.
Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (III) Sayılı Listenin (B) Cetvelindeki
sigaralar için hem maktu hem nispi vergi öngörülmektedir. Sigara ve alkollü içeceklerin
vergileri, bundan böyle, her altı ayda bir TÜİK tarafından ilan edilen Üretici
Fiyatları Endeksi’nde, son altı ayda meydana gelen değişim oranında yeniden
belirlenecektir yani güncelleme yapılacaktır.
Bu düzenlemelerle sigaranın
en az yüzde 10 ila 15 nispetinde zamlanacağını düşünüyoruz, tahmin ediyoruz.
Bugüne kadar Hükûmetin getirdiği bu düzenlemelerle ilgili öngörülerimiz,
tahminlerimiz maalesef tuttu, dilerim ki bu tahminimiz tutmaz.
Sigarada vergi yükü artık
son haddine dayanmıştır. Bölgemizdeki ülkelerde en pahalı sigara fiyatı
Türkiye’dedir. Sigara kaçakçılığı korkunç boyutlara ulaşmıştır. Hükûmet
dikkatini ve enerjisini artık sigaraya vergi getirmeye değil, kaçakçılığı
kararlı bir şekilde önlemeye teksif etmelidir.
Değerli milletvekilleri,
AKP hükûmetleri yönetiminde Türkiye'nin manzarası özetle ve bir cümlede şudur:
Türkiye, ürettiğinden fazlasını tüketen, kazandığından fazlasını harcayan bir
ülke hâline getirilmiştir. Sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı verileri,
ekonomide ilk çeyrek dönemde ciddi bir yavaşlama olduğunu ortaya koymaktadır.
2012 yılının Nisan ayında ihracat, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,4
nispetinde artmıştır. 2011 yılında ihracat yüzde 18,5 artmış idi yani ihracat
artışı hız kesmiştir. Avrupa Birliği pazarını diğer pazarlarla ikame etmeye
çalışan ihracatçılarımız, 2012 yılının Nisan ayında ihracat artışını
sürdürmüştür. Dolayısıyla, dış talebin, yılın nisan ayına kadar üretime olumlu
katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz.
Dış taleple ilgili bu
olumlu katkı sürerken bu defa iç talep kesilmiştir. İç talebin en önemli
göstergesi olan toplam ithalat 2012 yılının Nisan ayında geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 4,2 azalmıştır.
Tüketim malları ithalatı
2012 Nisan ayı itibarıyla yüzde 11 düşmüş, sermaye malları ithalatı 1,3
azalmıştır.
Bireysel kredi artışında da
yavaşlamalar söz konusudur.
İthalde alınan katma değer
vergisi, dahilde alınan katma değer vergisi, özel
tüketim vergisi ocak-nisan döneminde yine geçen yılın aynı dönemine göre
sırasıyla binde 6, yüzde 8,9 ve yüzde 3,6 seviyelerinde artmıştır ancak
tüketime dayalı bu vergiler, enflasyondan arındırıldığında da reel olarak bir
gerileme olduğunu göreceğiz.
İşsizlik oranı yüzde 10,4’e
gerilemiş görünmekle birlikte ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlama nedeniyle de
maalesef hız kesmiştir. İş gücüne katılım oranı geçen yıl yüzde 48,5
seviyesinde iken 2012’nin ilk çeyreğinde yüzde 47,9’a gerilemiştir. Ekonomik
faaliyetlerdeki yavaşlama devam ettiği takdirde istihdam artışı da bundan
olumsuz olarak etkilenecektir.
Ödemeler dengesi ve bütçe
dengesine baktığımızda da maalesef kritik bir durum görüyoruz. Türkiye
ekonomisinde iktisadi faaliyetler yavaşlarken, cari işlemler açığı göreceli
olarak azalırken bütçe açığı maalesef artmaktadır. Bunun nedeni, bütçe
gelirlerinin dolaylı vergilere bağımlı olması ve üretimin ithalata bağımlı
yapısıdır.
Cari işlemler açığı, millî
gelirin yüzde 10’undan aşağı bir türlü inememektedir. Türkiye, cari açık
konusunda maalesef yine dünya rekortmenidir.
Enflasyona baktığımızda da
yüzde 11,1’e bir yükselme görüyoruz.
Nisan ayı bütçe
gerçekleşmelerine göre ithalde alınan katma değer vergisi geçen yıla göre yüzde
11,8 düşmüştür. Bireysel kredi artışı ve ithalde alınan KDV’ye bakıldığında iç
talepte yılın ikinci çeyreğinde bir hareketlenme görülmemektedir. Tabii,
ithalatın düşmesi elbette olumlu görülebilir bir değerlendirme olmakla
birlikte, bunun da vergi gelirlerine olumsuz yansımasını görüyoruz.
Tasarruflar yetersizdir ve
büyüme durma noktasına gelmiştir.
Cari işlemler ve dış
ticaret dengelerindeki bu problemler devam ederken, artık orta vadeli programda
da bir revizyon kaçınılmaz hâle gelmiştir.
Ödenemeyen çekler mart
ayında yüzde 354 artmıştır. Mahkemeye konu olan 2011 Martında 3.793 çek varken,
2012 Martında bu 17.224’e yükselmiştir.
Teşvik düzenlemeleri
yeterince ve zamanında ortaya çıkmadığı için yapılan açıklamalar yatırımcıları
tereddüde sevk etmektedir.
Tüketici Güven Endeksi,
Tüketici Beklenti Endeksi ve Tüketim Eğilimleri Endeksinde bir azalma eğilimi
vardır. Nisan ayında yatırım harcamaları azaldı, faiz harcamaları yüzde 64
arttı ve vergi gelirlerinde de yüzde 3’lük bir artış görüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
bütçe oldukça problemli bir hâle gelmeye başlamıştır. Hükûmet acele etmektedir.
Basın toplantısıyla, 2/B Kanunu’ndan yararlanacak vatandaşlara “Altı aylık
sürenin sonunu beklemeyin, hemen bu hafta başvurunuzu yapın ve arazinizi alın.”
çağrısı yapılmıştır.
Nisan ayı enflasyon ve
ihracat verilerinden sonra hazinenin nakit dengesi de bu telaşın sebebini
ortaya koymaktadır.
Bütçe gelirlerinin ve vergi
gelirlerinin tahsilat nispetlerinde bilhassa son yıllarda ciddi düşüşler
meydana gelmiştir. Bu durum ciddi bir tehlike işaretidir. 2007’den 2011 sonu
itibarıyla baktığımızda bütçe gelirleri tahsilat nispetinin yüzde 85’ten yüzde
74,5’a düştüğünü görüyoruz. Vergi gelirleri tahsilat nispeti olarak yüzde
90’dan yüzde 84’e kadar düşmüştür. Beyana dayanan gelir vergisinin
tahsilatlarında bir vahamet söz konusudur, yüzde 55,9’dan yüzde 46,9’a kadar
ciddi düşüşler vardır.
Tabii, bunun anlamı ne?
Bize göre bunun anlamı şu: Mükellef zor durumda çünkü ekonomi iyi gitmiyor,
mükellef kazanamıyor, vergisini ödeyemiyor. Hata ne Gelir İdaresinde ne
mükellefte hata Hükûmette değerli arkadaşlar…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Bu
düşüncelerle, muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Akçay.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Aydın Ayaydın.
Buyurun Sayın Ayaydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYDIN AĞAN
AYAYDIN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi adına, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Bugün burada görüşmeye
başladığımız ve Maliye Bakanlığınca hazırlanan kanun tasarısı, ülkemizin en
acil ihtiyaçlarından biri olan vergi sisteminde köklü bir reform anlayışından
uzak, makroekonomik dengeleri etkileme kapasitesi oldukça sınırlı, etkin ve
istikrarlı bir vergi sistemi içermeyen bir düzenlemedir. Ancak özellikle bu
tasarının Genel Kurulda görüşülme usulüne yönelik eleştirilerimi belirtmek
istiyorum.
Gündemimizde yer alan bu
tasarı temel kanun olarak görüşülmektedir. Temel kanunların Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülme biçimi Meclis İçtüzüğü’nün
91’inci maddesinde düzenlenmiştir. Hangi yasaların temel kanun olarak
görüşüleceği belirlenmişken, artık bir AKP klasiği hâline gelmiş bir uygulama
sonucunda, madde sayısı fazla olan hemen her tasarı temel kanun olarak
görüşülmeye başlanmaktadır. Bu tasarı da temel kanun olma özelliği olmamasına
rağmen temel kanun olarak görüşülmektedir. Bugün “temel yasa” adı altında o
kadar çok ve farklı alanlardaki maddeleri sadece iki bölümde görüşme imkânı
bulabileceğiz. Birbirinden farklı içerikli maddeleri ne yazık ki aynı bölümde
görüşmek ne kadar doğrudur, sizlerin takdirinize bırakıyorum.
Nitekim, temel kanun olmayan bir
yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda temel kanun olarak
görüşülmesi Anayasa Mahkemesinin kararlarına da aykırıdır.
Temel kanun dayatması, özel
görüşme ve oylama usulünün nasıl yaygınlaştırılabileceğine, milletvekillerinin
yasama etkinliklerine gereği gibi katılmalarının nasıl sınırlanabileceğine
uygulamalı bir örnek oluşturmaktadır.
Demokratik hukuk devleti
anlayışıyla bağdaşmayan bu durum, Anayasa’nın Türkiye Büyük Millet Meclisinin
görev ve yetkileriyle ilgili 87’nci maddesi yönünden de sakıncalar içermektedir.
Daha önce de defalarca dile getirmemize rağmen tüm bu hususların AKP tarafından
dikkate alınmaması, AKP’nin Parlamentoya olan saygısını da gözler önüne
sermektedir.
Gelelim tasarının
esaslarına. İzin verirseniz, öncelikle bu tasarı ekseninde ülkemizin ekonomik
ve mali durumu üzerinde bazı tespit ve değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Uzun süredir başta Sayın
Maliye Bakanımız olmak üzere ekonomi yetkililerinden sık sık duyduğumuz
cümlelerden biri, Türkiye’nin kamu mali dengesi açısından çok iyi noktada
olduğudur.
Belirtmeliyim ki 2011 bütçe
performansı sıkıntılı görülmektedir. Ancak bu tablo ne kadar kalıcı ve sağlıklı
bir mali yapıdan kaynaklanmaktadır, ona bakmak gerekir. Zira asıl olan,
rakamsal analizler değil, nedensel analizler yaparak
içinde bulunduğumuz durumu en iyi şekilde ortaya koyabilmektir.
2011 yılına ilişkin pembe
mali tablo esas itibariyle iki temel nedenden kaynaklanmaktadır: Bunlardan
birincisi, ithalden alınan katma değer vergisindeki artış; ikinci neden ise,
6111 sayılı Kanun uyarınca vergi alacaklarının yeniden yapılandırılması yani af
kapsamında elde edilen 13,3 milyar Türk lirasından kaynaklanmaktadır. İyi
analiz edildiğinde görülecektir ki bütçe performansına etki eden bu iki unsur
aslında Türkiye ekonomisinin sağlıksız yapısının işaretleridir ve görünürde
bütçenin gelir yapısını düzeltiyor gibi gözükmesine karşın çok temel sorunları
beraberinde getirmektedir.
Ne demek istediğimi biraz
daha açmak istiyorum: Bugün Türkiye ekonomisinin en kırılgan alanı yüksek cari
işlemler açıklarıdır. Bunu yaratan etken ise yanlış faiz ve kur politikaları
nedeniyle gereğinden fazla değerli olan Türk lirasının ithalatı coşturmasıdır.
Bu denli artan ithalat doğal olarak ithalden alınan katma değer vergisinin de
beklentilerin üzerinde artışına yol açmakta ve bütçede gelir rakamlarını
düzeltme eğilimine götürmektedir.
Yine, vergi alacaklarının
yeniden yapılandırılması yani af kanunu kapsamında toplanan para ise vergi
borcunu zamanında ödeyen mükelleflerin cezalandırılması pahasına çıkartılan dördüncü
vergi affının sonucudur. Bu, bir başarı öyküsünden ziyade, Maliye Bakanlığının
aczini ortaya koymaktadır. Zira, AKP İktidarı ortalama
iki-iki buçuk yılda bir vergi affı çıkarmaktadır. Bu kadar sıklıkla mali
afların çıkması o ülkenin ne kadar sağlıksız bir mali yapıda olduğunu
göstermeye başlı başına yeterli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Sorun
affa ihtiyaç duyan mükellefte değil, onu vergisini ödeme sıkıntısına düşüren
sözde başarılı AKP İktidarındadır.
Şimdi sormak istiyorum: Bu
iki unsura dayalı bütçe performansı sürdürülebilir mi? Elbette hayır çünkü 6111
sayılı Kanun’la getirilen af kapsamında bu yıl geçen yılki kadar gelir
gelmeyecektir. 2011 yılı sonu itibarıyla 13,3 milyar Türk lirası gelir elde
edilmişken Ocak-Nisan 2012 döneminde ancak 2,7 milyar Türk lirası gelir elde
edilmiş ve toplamda 16 milyara ulaşılmıştır.
Af kanununa rağmen, borcunu
yapılandıran mükellef, ne yazık ki işler iyi gitmediği için, bu düzenleme
kapsamında eşi ve benzeri bir başka ülkede görülmeyen affın affını da AKP
İktidarı sayesinde görmüş bulunmaktadır.
İthalat azaldıkça ithalden
alınan KDV tutarı da azalacaktır. Bu nedenle, 2012 bütçe performansı ne yazık
ki sıkıntılı olacağa benziyor. Nitekim, Sayın Bakan da
bu gerçekleri bildiğinden, ekonomideki yavaşlamaya paralel olarak söz konusu
performansta bir bozulmanın söz konusu olduğunu belirtmiştir.
Öte yandan, 2012 yılı
Ocak-Nisan döneminde vergi gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10
oranında artarken, faiz hariç bütçe giderleri ise yüzde 14,1 oranında
artmıştır. Gelir-gider arasındaki makas günden güne açılmaktadır. Daha vahim ve
endişelendirici olan ise faiz giderlerindeki yüksek artışlara dikkatlerinizi
çekmek istiyorum.
Anlaşılıyor ki pembe
tablolar yerini ülke gerçeklerine bırakmaktadır. Büyüme yüksek iç talepten
kaynaklanmış, iç talep ithalatı tetiklemiş, ithalat rekor düzeyde cari açığa ve
vergi gelirleri artışına sebep olmuş; artık, deniz bitmiştir. Büyüme rekor
düzeydeki cari açıktan ve 2010-2011 yılında genişleyen iç talepten
kaynaklanmaktadır. Dış kaynaklardan elde edilen döviz açığıyla ve banka
kredilerine dayalı yüksek iç talep ile büyüme ne kadar sürdürülebilir, bunu
sizlerin takdirine bırakıyorum.
Tasarruf düzeyi yüzde
13’lere inmiş. Hane halkının yarısı gelirinden fazla harcama yapan bir ülkede
böylesi bir büyüme modeli sürdürülemez. Nitekim, bunu
geç de olsa fark eden ekonomi yönetimi tasarruf paketi hazırlamış ancak hâlâ
yasalaştıramamıştır. Özetle, göstergeler de işaret ediyor ki 2012 o pek
övünülen kamu dengesi açısından dahi zor bir yıl olacaktır.
Tüm bu söylediklerim doğru
olduğu ve pembe tablolar gerçek olmadığı içindir ki kamu mali dengesindeki başarıyla
fazlasıyla övünen, hatta diğer ülkelere akıl vermeyi düşünen AKP Hükûmeti beş
aydır memurlarına zam vermeyerek ancak vergilerini zamlı toplayarak tarihe
geçtiği gibi, kamu çalışanlarına ancak yüzde 3,5+4 oranında zam önerebiliyor. Hükûmet bütçe açığı,
cari açık, orta vadeli mali plan, kamu disiplinini gerekçe göstererek
çalışanlarına tatmin edici bir zam verilmemesinin gerekçesini ilan etmiştir.
Sayın Maliye Bakanı ise
atanmış bu heyetin yüzde 4+4 oranında zam tespitinden bile -ki yıllık ortalama
yüzde 6’ya tekabül etmektedir- şikâyet ediyor ve “Memur maaş zamları imkânların
çok ötesine taştı.” diyebiliyor. “Şimdi bütçe ile ilgili ne tedbir alacağız,
ona bakacağız.” diyor. Hani Türkiye ekonomisi çok parlaktı, hani Türkiye
ekonomisi çok başarılıydı? Madem parlaktı, neden kamu çalışanlarınıza yüzde 4+4
verebiliyorsunuz? Kamu çalışanları bunu mu hak ediyor?
Yeri gelmişken belirtmek
isterim ki kamu çalışanlarına yönelik zam tespiti süreci maalesef öngördüğümüz
şekilde gerçekleşmiş, toplu sözleşme süreci bir mizansenden öteye gidememiştir.
Toplu sözleşmeye imkân sağlayan kanun tasarısının görüşmeleri sırasında
söylemiştik. Yapılan şey, dikensiz bir gül bahçesi yaratılarak toplu sözleşme
yapılıyor izlenimi vermektir. Zira toplu sözleşme süreci sonunda anlaşma
sağlanamaması nedeniyle konu Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna götürülmüştür.
Peki, hangi hakem kuruluna? Bakanlar Kurulunca atananlardan oluşan Hakem Kuruluna.
Açıkçası, böylesi bir yapı
ile toplu sözleşme görüşmelerine gerek yoktur. Hükûmetin toplu sözleşmeyi
getirdiği nokta, Bakanlar Kurulunun kararını Hakem Kurulunun açıklamasından
ibarettir. Öyle görünüyor ki kamu emekçilerinin hakları parlak Türkiye
ekonomisine kurban edilmiştir.
Peki, sağlıklı bir ekonomi
ve mali yapının anahtarı nedir? Tabii ki etkin bir vergi
sistemi. Bir vergi sistemi ne kadar etkin olmalı ise bizim vergi
sistemimiz de etkinlikten o kadar uzaktır. İzninizle, bazı verileri sizlerle
paylaşmak istiyorum.
2011 yılında 254 milyar
Türk lirası vergi geliri tahsil edilmiş. Vergi gelirlerinin kompozisyonuna
baktığımızda bu tutarın 75,8 milyar Türk lirası gelir üzerinden; 6,2 milyarı
servet üzerinden ve geri kalan, aslan payı olan 172 milyar Türk lirası ise
harcama üzerinden yani vatandaşımızın kullandığı benzin ve mazot, sigara ve
alkollü, tütünlü içeceklerden elde ediliyor.
2011 yılında tahsil edilen
beyana dayalı gelir vergisi toplamı sadece 2,7 milyar Türk lirasıdır. Bu tutar,
tahsil edilen vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 1’ine tekabül ediyor.
Vergi gelirlerinin yüzde
68’i harcamalar üzerinden alınan dolaylı vergilerden oluşuyor, adaletsizlik de
burada başlıyor. AKP İktidarı döneminde artarak bütçenin temel finansman aracı hâline geliyor dolaylı
vergiler.
Bu duruma tipik örnek özel
iletişim vergisidir. 1999 depremi sonrası geçici olarak
çıkarılan, uygulama süresi her yıl uzatılan ve nihayet AKP İktidarınca 2004
yılında 5228 sayılı Kanun’la kalıcı hâle getirilen özel iletişim vergisi bir
türlü kaldırılamamakta çünkü 2011 yılında beyana dayalı olarak ancak 2,7 milyar
Türk lirası gelir vergisi alabilen devletin bu dönemde özel iletişim vergisi
geliri tam 4,4 milyar Türk lirası olmuştur. Evet, hazır halk bu vergiye
de alışmışken, doğrudan vergi toplayamıyorken böylesine bir hazır gelirden
vazgeçmek AKP İktidarının da pek işine gelmiyor.
Akaryakıt üzerindeki yüksek
vergi yükü gittikçe artmaktadır. Akaryakıt üzerinden önce ÖTV, ÖTV’li fiyat üzerinden de KDV alınmaktadır. Devlet,
akaryakıt istasyonlarını ve Tekel bayilerini vergi tahsil bürosu gibi
kullanmaya devam ediyor.
ENGİN ALTAY (Sinop) –
Eczaneler de öyle.
AYDIN AĞAN AYAYDIN
(Devamla) – Bakınız, gelir üzerinden alınan kurumlar vergisi ile gelir vergisi
tahsilatının millî gelire oranı Türkiye’de yüzde 6 iken Avrupa Birliği
ortalaması yüzde 13’tür, bazı Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 30’lardadır.
Yapılan inceleme ve
analizlerden görüyoruz ki, Türkiye’de kayıt dışılık gayrisafi yurt içi
hasılanın yüzde 30’u dolayındadır. Sormak istiyorum, bu tablo dünyanın 18’inci,
Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisine yakışıyor mu? Böylesi bir tablo ile Türkiye
daha ne kadar gidebilir, nereye gidebilir?
Kayıt altına alınamayan
ekonomi sonucu tahsil edilemeyen vergi, sisteme alınmışlara, işçiye, memura,
esnafa yüklenmekte, kümesteki kazlar ha bire yolunmaktadır. Kayıt dışı ekonomi,
kamu finansman dengesi üzerinde yarattığı olumsuz sonuçların yanı sıra, vergisini
tam ve zamanında ödeyen mükelleflerle kayıt dışı çalışan mükellefler arasında
rekabet eşitsizliğine yol açıyor.
Tasarının 12’nci maddesiyle
gelir vergisi stopajı teşviki öngörülüyor. Buna göre, 31/12/2023
tarihine kadar belirlenen illerde gerçekleştirilmiş yatırımlarda istihdam
edilen işçilerin ücretlerine tekabül eden vergi, on yıl süreyle, beyanname
üzerinden tahakkuk eden vergiden asgari geçim indirimine öncelik vermek
suretiyle terkin edilecektir. Yani işverene sağlanan teşvik hesaplama yöntemiyle
sınırlandırılmaktadır. Örneğin, 886 lira maaş alan evli ve 2 çocuklu bir asgari
ücretliden kesilen 133 lira vergiden önce 100 Türk lirası asgari geçim indirimi
mahsup edilecek, kalan 33 Türk lirası ancak işverene teşvik olarak
yansıyacaktır.
Şimdi sormak istiyorum:
Ülkemizde pek çok işçinin asgari ücret aldığı ve bu ücret üzerinden istihdam
edildiği gerçeği çerçevesinde bu işveren için teşvik bu kadar mı? Bu teşvik yeterli mi? Elbette hayır. Maddeyi gören de sanki
işverene büyük bir teşvik getiriliyor sanacak.
İşverene bu kadar desteği
lütfeden AKP Hükûmeti tasarıda işçilerimizi de unutmamış. Hâlihazırda işsizlere
ödenen işsizlik maaşından kesinti yapılmazken İşsizlik Fonu’nun
değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan gelirleri üzerinden vergi stopajı
yapılmaktadır. Ancak İşsizlik Fonu gelirlerinden kesinti yapılamayacağına
ilişkin kanun hükmü nedeniyle ihtilaflar yaşanmaktadır.
Tasarının 26 ve 27’nci
maddeleri ile AKP Hükûmeti, 2008 yılında çıkardığı 5754 sayılı Kanun’la
getirdiği “İşsizlik sigortası gelirleri vergiye tabi değildir. Bu gelirlerden
hiçbir vergi, resim ve harç kesintisi yapılamaz.” hükmünü yine kendi
kaldırıyor. Önce kendi getirdiği “Vergiye tabi tutulmaz.” hükmünü kaldırıyor,
sonra da vergi alınmasını sağlayan düzenlemeyi ekliyor ve adını da “açıklık
getirmek” koyuyor. Doğrusu, tebrik ediyorum AKP Hükûmetini.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının en önemli bölümlerinden bir tanesi de 150
metrekarenin altındaki konut inşaatlarına yüzde 18 KDV getirilmektedir. Yani
konut sahibi olmak isteyen dar gelirli vatandaşlarımız, bundan sonra zaten
alamadıkları konutlara bir de yüzde 18 KDV uygulaması geldiği vakit, artık hiç
konut sahibi olamayacaklardır.
Şimdi, deniliyor ki: “Biz
bölgesel ranta göre 150 metrekarenin altındaki
konutlara KDV getireceğiz.” Bunun kıstası ne olacaktır, hangi kesimin alacağı
konutlarda KDV’yi yüzde 18’e çıkaracaksınız, bunu Bakanlar Kurulu
belirleyecektir. Böyle bir uygulama olmaz.
Siz, kime, hangi oranda
vergiyi getireceksiniz, bu kanunda bunu yasayla belirlememiz gerekiyor. Aksi
takdirde sübjektif bir değerlendirme olacaktır, kim hangi konutu hangi vergiyle
alacağını bilemeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYDIN AĞAN AYAYDIN
(Devamla) – Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Ayaydın.
Gruplar adına dördüncü
konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın
Recai Berber. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Berber, buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Şu
konuya bir açıklık getirelim Sayın Berber, hakikaten öyle mi yani?
AK PARTİ GRUBU ADINA RECAİ
BERBER (Manisa) – Hangisine?
ENGİN ALTAY (Sinop) – KDV
var mı konutlara?
RECAİ BERBER (Devamla) –
Merak etmeyin değerli arkadaşlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 258 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ekonomik büyüme, üretim ve
istihdamın en önemli kaynağını yatırımlar oluşturmaktadır. AK PARTİ hükûmetleri
döneminde yatırımlara yönelik önemli teşvikler getirilmiş olup, yeni teşvik
sistemi Hükûmetin uygulamaya koyacağı 4’üncü teşvik sistemidir. 2003, 2006 ve
2009 yıllarında da dönemin ihtiyaçlarını gözeterek teşvik sistemleri
hükûmetlerimiz tarafından yenilenmiş, ayrıca belli dönemlerde kısmi teşvikler uygulamaya
konulmuştur.
İstikrarlı büyüme sürecinin devam ettirilmesi, ekonomik
kalkınmanın hızlandırılması ile rekabet gücünün, yatırımların, üretimin ve
istihdamın artırılması için, ulusal sanayinin yapısal dönüşümünü hızlandırarak
cari açığın azaltılmasına katkı sağlayacak, katma değeri, teknolojisi ve ARGE
içeriği yüksek stratejik yatırımların özendirilmesi, bölgesel gelişmişlik
farklarının giderilmesi ve kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesine yönelik
olmak üzere yatırım teşviklerinin geliştirilmesi ve yenilenmesi büyük önem
taşımaktadır. Geçtiğimiz yılların
göstergeleri bu önemi göz önüne sermektedir.
2002 yılında toplam
yatırımlar 59 milyar lira iken 2011 yılında yaklaşık 5 kat artarak 283 milyar
liraya ulaşmıştır. Özel sektörün yatırımlar içindeki payı 2002 yılında 43
milyar lirayken bugün, 2011 yılında 235 milyar liraya ulaşmıştır. 2009 yılının
Temmuz ayından bu yana mevcut teşvik uygulaması kapsamında 11.382 adet teşvik
belgesi düzenlenmiş ve bu belgeler kapsamında 157 milyar lira tutarında yatırım
ve 375.609 kişiye de istihdam öngörülmüştür.
2009 yılında uygulamaya
konulan teşvik sisteminin bir önceki, 2006 yılındaki sisteme göre belge sayısı
itibarıyla yüzde 17, sabit yatırım tutarı itibarıyla yüzde 73 oranında artış
sağladığı görülmektedir. 2009 yılında teşvik sistemiyle büyük ölçekli
yatırımların, özellikle de uluslararası doğrudan yatırımların ülkemize
çekilmesi hedeflenmiş ve başarılmıştır. Bunu nereden biliyoruz? Gerçekten,
yatırım ölçeğine göre, birim teşvik belgesine göre sağlanan yatırım miktarları
bu dönemde son derece artmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakanımız tarafından ana
hatlarıyla açıklanan yeni teşvik sistemi, daha önce Bakanlar Kuruluna verilmiş
olan yetkiler çerçevesinde yapılabilecek düzenlemelerin yanı sıra yeni birtakım
uygulamaları da getirmektedir. Bu nedenle, gerekli yeni yasal düzenlemelere bu
kanunun muhtelif maddelerinde yer verilmiştir. Bu kanunla getirilen hususlar
yatırım teşviklerinin kapsam ve etkinliğini artırmaya yönelik çok önemli
düzenlemelerdir.
Yeni teşvik sisteminin hedefleri şu şekilde belirlenmiştir: Cari
açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek olan ara malı ve üretim
ürünlerinin artırılması, en az gelişmiş bölgelere sağlanan yatırım desteklerinin
artırılması, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması, giderilmesi, destek
unsurlarının etkinliğinin artırılması, kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesi
ve en önemlisi teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve orta yüksek teknoloji
içeren yatırımların lokasyonuna bakılmaksızın desteklenmesi.
Yeni teşvik sistemi bu
hedeflere yönelik olarak dört ana bileşenden oluşmaktadır; genel teşvik
uygulamaları, bölgesel teşvik uygulamaları, büyük ölçekli yatırımların teşviki
ve stratejik yatırımların teşviki şeklinde.
Bu kapsamda bu kanunla
sağlanacak imkânlar: KDV istisnası, kurumlar vergisi istisnası, vergi indirimi,
sigorta primi işveren hissesi desteği, asgari ücret üzerinden alınan vergilerin
sıfırlanması, kaldırılması belli bölgelerde, faiz desteği, yatırım yeri
tahsisi, gelir vergisi stopajı desteği, KDV iadesi desteği sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu hususla ilgili, kanunda yer alan maddelerden kısaca
bahsetmek istiyorum: Tasarının 12’nci maddesinde, yatırımların ekonomik ve
sosyal açıdan göreceli olarak daha az gelişmiş bölgelerimize yönlendirilmesini
sağlayarak bu bölgelerde istihdamın artırılması ve bölgesel gelişmişlik
farklarının azaltılması temel ekonomik hedeflerden birini oluşturmaktadır.
İstihdamdan kaynaklanan mali yüklerin hafifletilmesi ise bu hedefin gerçekleştirilmesi
açısından çok önemli bir role sahiptir. Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen
illerde -ki bu altıncı bölge- teşvik belgeli yatırımlarda -maddenin yürürlük
tarihinden 31/12/2023 tarihine kadar gerçekleşen
yatırımlarda- teşvik belgesinde öngörülen ve fiilen istihdam edilen işçilerin
asgari ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarları yatırımın kısmen veya
tamamen işletmeye alınmasından itibaren on yıl süreyle muhtasar beyanname
üzerinden hesaplanacak, ancak alınmayacak ve terkin edilecek.
Tabii, ben burada,
notlarımda belirtmedim ama Sayın Ayaydın “Böyle bir istisnanın çok anlamı
olmayacak, zaten asgari ücret Türkiye’de neredeyse vergi dışı bırakıldı.” gibi
bir açıklama yaptı. Yani bundan önceki bütçe görüşmelerinde, daha önceki bütün
çalışmalarda “Türkiye’de asgari ücret üzerinden hâlâ vergi alınıyor, vergi
alınıyor.” diye bu kürsülerde dile getirildi. Şimdi deniliyor ki: “Zaten asgari
ücret üzerinden çok cüzi, yani hayat standardı indirimi vesaire, asgari geçim
indirimi nedeniyle indirimler var, geri kalan kısmını sadece almıyorsunuz.
Dolayısıyla, bunun da çok fazla önemi yok.” gibi bir açıklama geldi. Doğrusu
hayretle izledim. Türkiye’nin her yerinde bugün gerçekten
evli ve 3 çocuk babası, çalışan veya aile indiriminden dolayı, ortalama yüzde 5
civarında, gerçekten asgari ücretten vergi alınıyor ancak biz, bu şekilde
yapmakla sadece vergi desteği değil, aynı zamanda, bu bölgelerde daha önceki
teşvik sistemimizde sadece işveren sigorta primi desteği sağlanırken şimdi,
işçiden kesilmesi gereken, çalışana ait sigorta primi de Ekonomi Bakanlığı
tarafından üstlenilmek suretiyle, hem vergi hem SSK primi olarak sıfır bir
vergi yüküne geliyoruz. Yani bundan önceki yıllarda hep, şu söylenirdi:
“Yatırımcılarımızın çoğu, işte, Türkiye’de istihdam üzerindeki yüklerden
dolayı, komşu ülkelere, Mısır’a vesaireye gidiyor, dolayısıyla bizim, belli
bölgelerimizde istihdam üzerindeki vergi yükünü kaldırmamız lazım.” Sadece
vergiyi değil, sigorta primini dahi sıfırlıyor bu teşvikle. Dolayısıyla, tabii,
burada yine, aynı şekilde, bu bölgeler Çin’le mukayese edildi Sayın Kaplan
tarafından. Böyle bir şey yok. Burası, mukayese edilse edilse,
büyüme yönünden, yatırımların cazibesi yönünden, bu bölgede yapılacak
yatırımlar yönünden benzeyebilir yoksa Türkiye'nin her yerinde asgari ücret net
olarak aynı, bu bölgede de aynı yani biz Türkiye'nin belli bir bölgesinde
asgari ücrette bir farklılaştırma yapmıyoruz…
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Öyle bir anlamda söylemedim.
RECAİ BERBER (Devamla) –
Evet, oraların fakirleşeceğinden, Çin gibi olacağından şey yaptınız. Tam
tersine, Çin’deki büyümenin belki daha üstünde bir büyümeyi bölgesel olarak
buralara sağlamış olacağız ve daha büyük bir destek sağlamış olacağız.
Ayrıca, bu maddeyle,
yatırımların devlet yardımları hakkındaki kararla belirlenecek illerde,
yatırıma başlama tarihinden itibaren, maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı
tutarları toplam yatırıma katkı tutarının yüzde 50’sini ve gerçekleşen yatırım
harcamasını aşmamak kaydıyla, cari dönemde de yatırım teşvikinden yararlanmış olacak.
Değerli arkadaşlar, 2009
yılındaki teşvikte, hem komisyonlarımızda hem de çalışmalarda, piyasada,
herkesin, iş âleminin itiraz ettiği husus, hem başka faaliyetlerinden elde
ettiği gelirlerden bunları mahsup edemiyor olmasıydı -vergi desteğini- hem de o
faaliyetle ilgili yatırımın tamamlanmasından sonra kazanç elde edeceği için
ondan yararlanamıyordu. Şimdi, bütün Türkiye’de yapılacak olan yatırımların
daha yatırım aşamasındayken, başka faaliyetleri varsa o faaliyetlerden elde
ettiği gelirden düşmek suretiyle, vergiden indirmek suretiyle doğrudan doğruya
devletin vergi katkısı yatırım aşamasında gerçekleşmiş oluyor. Tabii, Bakanlar
Kuruluna yetki veriyoruz ve burada Bakanlar Kurulu ile hem bölgeler itibarıyla
hem de yatırım türleri itibarıyla burada sağlanacak olan indirimler belirlenmiş
olacak.
Ayrıca, Türkiye genelindeki
bölgesel teşviklerin dışında yatırımcıları sektörel bazda iş birliğine ve kümelenmeye teşvik etmek açısından
organize sanayi bölgeleri, yine kanunda Gökçeada ve Bozcaada gibi yerler, Bakanlar
Kurulunca belirtilen kültür ve turizm koruma gelişim bölgelerinde yapılacak
turizm yatırımları, Türkiye'nin neresinde olursa olsun, yatırım desteklerinden
daha avantajlı koşullarda sağlanmış oluyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bu tasarının önemli bir bölümü teşvikle
ilgili düzenlemeler, ancak bir torba kanun niteliğindeki bu tasarıda başka
düzenlemeler de var. Ben şimdi kısaca onlara da değineceğim.
Bir kere, burada,
gayrimenkul sermaye iradı istisnası eleştirildi. Ekonomik
anlamda bir haksızlığın, bir adaletsizliğin giderilmesi söz konusu. Bu
meslekte bulunan arkadaşlar da bilir ki serbest meslek erbabı, ticari ve zirai
kazancı olanlar, buna basit usulde en küçük esnaf da dâhil, 3 bin liralık
istisnadan yararlanamıyor çünkü gelir grubu itibarıyla sayılmış, gelirin düzeyi
itibarıyla değil.
ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Onları da yararlandıralım canım.
RECAİ BERBER (Devamla) –
Şimdi, burada şöyle bir düzenleme yapılıyor, deniliyor ki: “Başka gelirler de
elde ediyor olsa bile, eğer geliri yıllık 88 bin lirayı aşıyorsa bu istisnadan
yararlanmasın. Yani bunu aşıyorsa 3 bin liralık istisnadan da yararlanmasın,
bir eşitlik sağlayalım. ”
Ayrıca, ben, yeri gelmişken
Maliye Bakanlığımızın, Gelir İdaremizin bu dönemde 2011 yılı kira gelirleriyle
ilgili başlattığı seferberliği ve aldığı sonucu burada alkışlıyorum, tebrik
ediyorum. Çünkü daha beyanname vermeden mükelleflere nasıl beyanname vereceğini
aldığı başka bilgilerle, donelerle toplayıp örnek
beyannamesini -tabiri caizse- ona danışmanlık, rehberlik yapmak suretiyle
kendilerine gönderdi süresinden önce, herkes de şaşırdı. Dedi ki: “Ya, benim
böyle bir gelirim vardı da Maliye nasıl bunu tespit etti?” Şimdiye kadar beyan
etmemiş, binlerce, on binlerce mükellef “Nasıl olsa kira geliri, kimse bilmez.”
filan diye beyan etmemiş ve bu dönemde hem mükellefiyet tesisi açısından hem de
kira gelirlerinden elde edilen kazançların vergi dışı kalmasını önleme yönünden
çok büyük bir başarı sağlandı. Bence bu, bu gelir grubunda bir pilot uygulama, belki
önümüzdeki dönemde diğer beyana dayanan vergilerde de başka mekanizmaları
kullanmak suretiyle mükelleflere önümüzdeki yıl verecekleri beyannameyi en
azından “Şöyle doldur, böyle gönder.” şeklinde bir örnek beyanname göndermek
herhâlde çok etkileyici oluyor, çok faydalı oluyor. Onun için bunun
eleştirilecek bir yanını ben şahsen ekonomik anlamda da hukuk anlamında da
adalet anlamında da göremedim.
Değerli milletvekilleri,
tasarının 6’ncı ve 37’nci maddelerinde yabancı kaynağın öz kaynağı aşan kısmına
ilişkin faiz, komisyon, vade farkı gibi finansman giderlerine kısıtlama
geliyor. Bu tasarıda kısıtlama Bakanlar Kuruluna yetki veriyor yani Bakanlar
Kurulu şu hâliyle otomatik olarak girmiyor devreye ve yüzde 10’uyla kısıtlı.
Komisyonda yapılan bir değişiklikle de öz kaynakları aşan kısmı sadece bununla,
ona münhasır olmak üzere. Dolayısıyla, eğer bir işletme daha az yabancı kaynak
kullanıyorsa, yani öz kaynaklarını aşan bir yabancı kaynak kullanmıyorsa o
zaman böyle bir gider kısıtlamasıyla da zaten muhatap olmayacak. Böylece bizim
şirketlere öz sermaye koymak yerine kredi kullanmanın, hatta kendi parasını
şirketine kredi olarak
vermenin de önünü kesmiş oluyoruz. Hep söylenirdi: “Yabancı kaynaklar kurumlar
vergisinden düşüyor, onun üzerinden vergi almıyorsunuz...” Ancak öz sermaye
üzerinden Türkiye’de yıllarca, hem de enflasyonun yüzde 70-80 olduğu dönemlerde
enflasyon muhasebesine geçinceye kadar, maalesef öz sermayeden, öz kaynaklardan
vergi alındı. Şimdi biz bu şekilde ciddi anlamda bir iyileştirme ve adalet
getirmiş oluyoruz.
Tabii, burada yeri
gelmişken belirtelim, bankalar, finans kuruluşları bu uygulamadan istisna çünkü
zaten faaliyeti ve işi bu olan bir kuruma “Yabancı kaynak kullandın.” diye gider
kısıtlaması olması çok doğal değildi, bu istisna getirilmiş oldu.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye’de -biliyorsunuz, özellikle geçen yıllarda, bu yıl biraz daha kısmi
olarak- özellikle nisan ayı rakamları açıklanınca sevinerek gördük ki ithalatta
bir daralma, ihracatta da artış devam ediyor. Böylece cari açıkta da ciddi
anlamda iyileşme söz konusu.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
– Büyüme de düşüyor.
RECAİ BERBER (Devamla) –
Tabii ki Türkiye'de biliyorsunuz, o büyümeyi istikrarlı hâle getirmek için de
bu kanun çıkarılıyor ve bununla beraber de inşallah büyüme tekrar toparlanacak.
Özellikle yurt dışından
ithal edilen cep telefonları ve bu tip cihazların, mobil telefon cihazlarının
ithalatında 100 lira ÖTV var ancak yolcu beraberi o kadar fazla geldi ki son
yıllarda, burada bir haksızlık, eşitsizlik söz konusu oldu. Sadece açılırken
cüzi bir miktar para alınıyordu, şimdi ise 100 TL olarak eşitlendi, ÖTV’yle
harç olarak cep telefonunu açtırmaya gittiğinde ödeyeceği rakam aynı olacak.
Değerli arkadaşlar, belki
arkadaşlar değinmedi ama aynı zamanda Gelir Vergisi Kanunu’nda şimdiye kadar
ihmal edilmiş bir düzenleme de geliyor burada, o da şudur: Özellikle “gider”
yazma noktasında şehirlerimizde kentsel alanlarla ilgili olarak ciddi altyapı,
sosyal donatı alanları yapılıyor. Okul, hastane vesaire yaptığı zaman bir
vatandaş onu gelir ve kurumlar vergisinden düşebiliyordu ama ibadethane yaptığı
zaman bunu “gider” yazamıyordu, düşemiyordu vergi matrahından. Burada şimdi
tabii mülki idare amirlerinin izin ve denetimine tabi olarak yapılacak
ibadethaneler bu kapsama alınmış oldu. Aynı zamanda Türkiye Kızılay Derneği bu
kapsamdaydı ama Yeşilay Derneği bu kapsamda değildi. Bunu da Türkiye Yeşilay
Cemiyetini de bu kapsama almış olduk.
Değerli arkadaşlar, kanunun
yine 36’ncı maddesinde çok önemli bir adım daha atılıyor. Türkiye artık bölgesiyle
entegre olmuş, yurt dışına çok ciddi anlamda hizmet
veren bir ülke. Pek çok firma, mimarlık, mühendislik, tasarım gibi, çağrı
merkezi gibi hizmetleri dışarıya veriyor ve buradan elde ettikleri kazançlar
ile son dönemde özellikle sağlık merkezleri ve eğitim kurumları, bakanlıkların
denetimindeki bu kurumlar da yurt dışına ciddi anlamda hizmet veriyor fakat bir
müteahhitlik hizmeti veren firmada istisna vardı,
bunlarda yoktu. Şimdi Bakanlığımızın da bu şekilde düzenlemesiyle buralardan
elde edilen kazançlarını ayrıca muhasebeleştirmek ve tespit etmek şartıyla
gelirlerinin yüzde 50’si vergiden muaf tutuluyor. Bu, gerçekten, bu
sektörlerimizin Türkiye dışındaki çevre ülkelere de ve bölgeye de hizmet
vermesi açısından önemli bir imkân. İnşallah bunun arkası da gelir, başka
destekler de gelir çünkü bu hizmet ihracı bizim için, bölge ülkelerini dikkate
aldığımızda, çok önemli bir kaynak ve bunu ciddi şekilde destekleyip
geliştirmemiz gerektiğine ben de inanıyorum.
Yine aynı şekilde, Kamu Finansmanı 4749 sayılı Kanun’da yapılan
bir değişiklikle kira sertifikası sistemi ilk defa bu düzenlemeyle getiriliyor
ve hukukta “kira sertifikası” diye bilinen sertifikalar sayesinde bir nevi
faizsiz tahvil ihraç edilmiş olacak ve bu şekilde de hem kamu hem de özel sektörün
bu sermaye aracıyla da Türkiye’ye ciddi anlamda kaynak getirilmesi söz konusu
olacak.
Değerli arkadaşlar, Maliye
Bakanlığı pek çok şeyi ilk olarak yapıyor, tarihe geçiyor. Maliye Bakanlığı,
biliyorsunuz hep şöyle bilinir: Alır vermez. Değerli arkadaşlar, artık Maliye
eski Maliye değil. Hem geri veriyor hem de faiziyle beraber geri veriyor.
Şimdiye kadar hep mükelleften yana olduğu zaman gecikme faizleri, gecikme
cezaları ama haksız yere herhangi bir şekilde Maliye tarafından, kendi
beyanıyla dahi olsa, beyan etmiş, yanlışlıkla fazla ödemiş onu geri istediği
tarihten itibaren faiz tahakkuk ettirilecek, faiziyle beraber kendisine geri
verilecek. Bunu da devrim niteliğinde, zihniyet olarak vatandaşla devleti aynı
kefeye, aynı platforma getirme anlamında devrim niteliğinde bir değişiklik
olarak görüyorum.
Değerli arkadaşlar, daha
önce Komisyonumuzda görüşülüp ertelenen bir konu vardı biliyorsunuz, sağlık ve
özellikle ulaştırmadaki büyük yatırımlarda katma değer vergisinin istisnası söz
konusuydu. Bakın, biz, burada, teşvikte özel sektöre bile bu imkânı
getiriyoruz. Özel sektörün inşaat yatırımları KDV’den istisna değildir ama 500
milyon liranın üzerindeki yatırımlarda o yük kendi üzerinde kalmasın diye ona
da bu teşviki getiriyorduk, şimdi, aynı şekilde, Millî Eğitim Bakanlığının
projelerinde de KDV istisnasını getiriyoruz.
Değerli arkadaşlar, tabii,
kanunda çok daha farklı düzenlemeler de var, özellikle küçük esnafımızı
ilgilendiren esnaf muaflığıyla ilgili limitler vesaire. Bunlarla ilgili çok
önemli düzenlemeler var ve kapsamı çok geniş, çok geniş kesimleri
ilgilendiriyor.
Biraz önce yine söylendi,
6111 sayılı Kanun, Türkiye’nin sadece gelir elde etmek için değil, o amaçla
değil, sosyal barış amacıyla yapılmış bir yapılandırmaydı. Bundan bazı
kişileri, maalesef zamanında ödeyememe nedeniyle, zor durum nedeniyle zaten
muaf tutmuştuk, tekrar imkân vermiştik. Şimdi, dört ay içinde yükümlülüklerini
yerine getirmeleri şartıyla -yeni bir
imkân sağlanmıyor- onlara tekrar bu haktan yararlanma imkânı sağlanıyor. Bu da
çok önemli bir adım, ilgili vatandaşlarımıza hayırlı olsun diyorum.
Değerli arkadaşlar, süremi
tamamlarken şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Komisyonumuzda, iktidarıyla
muhalefetiyle, bu kanun gerçekten…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RECAİ BERBER (Devamla) - …konsensüs denilebilecek bir şekilde geçti ve büyük katkılar
sağladı arkadaşlar. O katkılar çerçevesinde de önemli değişikler oldu.
Ben, katkı sağlayan herkese
teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Berber,
teşekkür ederim.
Tasarının tümü üzerindeki
gruplar adına görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, şahısları adına,
Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.
Sayın Kuşoğlu, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) –
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı’nı, bir torba kanunu görüşüyoruz. Adı böyle ama on dört ayrı kanunda
değişiklik getiren bir kanun bu. On dört ayrı kanunda değişiklik getiriyor
dolayısıyla çok önemli maddeler içeriyor, çok önemli hükümler içeriyor, tam bir
torba kanun.
Tasarının gerekçesinden ve Sayın Bakanın sunumu sırasında, anlıyoruz
ki yatırımların geliştirilmesi, istihdamın artırılması, teşvik mevzuatının, son
getirilen teşvik mevzuatı doğrultusunda düzenlemeler içermesi, özellikle cari
açığın kapatılması, tasarrufların artırılmasıyla ilgili önemli hükümler ihtiva
etmesi gereken bir kanun, bunlarla ilgili düzenlemeleri içeriyor fakat
gerekçesinde böyle söylenmesine rağmen, Sayın Bakanın açıklamaları da bu yönde
olmasına rağmen, gördüğümüz kadarıyla, maddeler aynı doğrultuda hükümleri
içermiyor. Maalesef, bu amaçlar, bu
niyet çok olumlu ama bu yönde düzenlemeler yeterli değil, çok yeterli görmedik,
hatta bunun tersinde düzenlemeler de var. Biz alt komisyonda da, Komisyonda da
iyi niyetli olarak bu konuyla ilgili bir çalışma yaptık, destek olduk mümkün
olduğunca. Biraz önce Sayın Berber’in de söylediği gibi, mümkün olduğunca
birlikte bu tasarıyı buraya kadar getirdik, daha iyi olmasını arzuluyoruz.
Burada da bazı eleştirilerimiz var, özellikle onları belirtmek istiyorum.
Özellikle bu yeni teşvikle
ilgili düzenlemeler konusuna değinmek istiyorum. Evet, yeni bir teşvik
düzenlemesi yapıldı, yine önümüzdeki günlerde bu doğrultuda da gelecek olan bir
torba kanun daha var, onda bazı düzenlemeler var ama teşvik sistemi deyince, girift,
iyi çalışan bir mekanizmanın düşünülmesi lazım. Yani dişlilerin birbirine
geçmesi lazım bir mekanizma içerisinde ki sistemi teşvik edebilesiniz, belli
yerlerde daha hızlı çalışmayı sağlayabilesiniz, belli yerlerde yavaşlama
sağlayabilesiniz, teşvik sisteminin özü bu. Yani teşvik bir bütün, bir komple
sistem gerektirir. Hâlbuki burada, Türkiye’de önemli bir kayıt dışılık var.
Belli yerlerde sistemi, mekanizmayı daha hızlı çalıştıramıyorsunuz, bağlantılar
kopuk çünkü Türkiye’de en az yüzde 25, hatta yüzde 50’ye varan oranda bir kayıt
dışılık var. Kayıt dışılığı çözmeden teşvik sistemini çalıştırmak, ne kadar iyi
niyetli olursanız olun, getirdiğiniz hükümlerle sistemi daha iyi hâle getirmek
mümkün değil, önce kayıt dışılığı önlemek lazım. İşte, eksik olan, bu tasarıda
da bundan sonra gelecek teşvikle ilgili tasarıda da eksik olan en önemli konu
bu, kayıt dışılıkla ilgili maddeler içermiyor bu. Hatta,
sigarayla ilgili maddelerde olduğu gibi, kayıt dışılığı artırabilecek maddeler
de ihtiva ediyor. Böyle olunca tabii ki sıkıntı getiriyor, soruna çözüm
bulamamış oluyor, teşvik düzenlemelerinin amacına uygun bir düzenleme
yapılmamış oluyor. Özellikle bunu belirtmek istiyorum, çok önemli bir husustur.
Kayıt dışılıkla ilgili olarak özel hükümlerin getirilmesi lazım ve teşvik
düzenlemelerinin amacına ulaşması isteniyorsa bu konunun ciddiye alınması lazım
diye düşünüyorum.
Biz bu konuyu Komisyonda
görüştüğümüzde Sayın Bakan da hak verdi, ondan sonra bu konuyla ilgili bazı
açıklamalar da yaptı ama bu sadece Maliye Bakanlığının değil ekonomiyle ilgili
bütün birimlerin, bütün devlet aygıtının birlikte ele alması gereken, birlikte
düşünmesi gereken bir konu. Bu konuyla ilgili olarak da iktidarın yeterli bir
niyete sahip olduğunu şu anda düşünmüyorum. Maalesef, böyle bir eksiklik
görüyoruz.
Şimdi, düzenlemelere
girince, şöyle kuş bakışı olarak bazı maddelerden bahsetmek istiyorum
müsaadenizle. Konulardan bir tanesi, finansman gider kısıtlaması getiriyor.
Şimdi, ekonomideki durumumuzu görüyorsunuz. Orta Vadeli Program’la ilgili
olarak da Hükûmetin getirdiği 2012 ve 2014 yıllarını kapsayan Orta Vadeli
Program’da da ekonomide bir daralma söz konusu. 2011’deki yüzde 8,5’luk büyüme,
önümüzdeki yıllarda ya da bu yıldan itibaren düşecek, yarı yarıya düşecek;
işsizlik artacak, büyüme düşecek, yatırımlar yavaşlayacak. Şimdi, böyle bir
ortamda, yatırımların yavaşladığı bir ortamda, biz, finansman gider kısıtlaması
getiriyoruz, diyoruz ki… Bunu Komisyonda daha sonra düzelttik, biraz daha
olumlu hâle getirdik ama her hâlükârda bunu uygulamak zor olacak, sıkıntılı
olacak. Çünkü, yeminli mali müşavirler ya da
müşavirler, gerçek öz sermaye miktarını tespit edecekler, onunla alınan
kredileri kıyaslayacaklar, buna ilişkin bir işlem yapılacak. Bunlar, yeni
bürokratik işlemler getiren, sıkıntı getiren düzenlemeler. Ekonominin bu
şekilde olduğu bir ortamda da çok doğru olmadığı kanaatindeyiz biz. Bu konuyu
özellikle de belirtmiştik.
Yine bir diğer konu, bu
konuyla ilgili olarak da önergemiz var, ibadethanelerle ilgili bir konu. Bizim
dinimize göre, inançlarımıza göre, biz, sevap işlemek -özellikle bedenî ve mali
anlamda sevaplarımız var- buna yönelik, öbür dünyaya yönelik bir adım atarsak,
bunu devletle ilişkilendirmeyiz. Kestiğimiz kurbanı ya da gittiğimiz haccı
gider olarak göstermeyiz. Burada da, ibadetle ilgili bir konu, sevapla ilgili
bir konu maalesef gider olarak dikkate alınıyor, devletin üstüne yıkılmaya
çalışılıyor, bunu çok doğru bulmadık, bununla ilgili olarak daha sonra
açıklamalar yapacağım.
Yine, varlık kiralama
şirketiyle ilgili olarak da getirilen düzenlemelerin -burada tabii vergiye
ilişkin düzenlemeler getiriliyor, menkul sermaye iradı sayılıyor, stopaj
yapılmıyor ama- bunların da çok doğru olmadığı, Maliye Bakanlığının bu konuya
karşı çıkması gerektiği kanaatindeyiz. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.
Denetim harçlarıyla ilgili
olarak, bağımsız denetçilere ve yeminli mali müşavir, serbest mali müşavir gibi
meslek mensuplarına getirilen harçların da diğer benzerleriyle kıyaslarının çok
ağır olduğu kanaatindeyiz, çok net olarak da görülüyor, bununla ilgili de bir
eleştirimiz var.
Yine, konutta getirilen,
şimdiye kadar 150 metrekarenin altındaki konutlarda yüzde 1 olan katma değer
vergisinin şimdi yüzde 8 veya yüzde 18’e çıkarılıyor olması da, ekonomide biraz
önce anlatmaya çalıştığım ortamda sıkıntı çıkaracak. Düşünebiliyor musunuz,
konut alacak olan kişiler en az yüzde 17 daha pahalıya alacaklar. Böyle bir
ortamda bu düzenlemeyi yapmak da çok doğru değildir, bu da sıkıntı
getirecektir.
Yine, İşsizlik Fonu’ndan
kesinti yapılması, zaten tasarrufların artırılmaya çalışıldığı bir dönemde çok
doğru değil. Uygulamada belki böyle yapılıyor ama bunu da çok doğru bulmuyoruz.
Yine, affın affı
niteliğinde, aslında tasarıda olmayan son anda getirilen bir madde var, son
anda… Bize de çok ayrıntılı bilgi verilmedi. Ne kadar kişinin bundan
yararlanacağı, ne kadar kişinin sıkıntıda olduğuyla ilgili açıklamalar
yapılmadı, birdenbire bir madde ihdas edildi, getirildi. Bununla ilgili olarak
da çok daha fazla detaylı bilgi almamız lazım. Ne kadar kişinin sıkıntıda
olduğunu bilmemiz lazım. Şunu da bilmemiz lazım ki bu aflar, şimdiye kadar
mümkün olduğunca her birkaç yılda bir kullanıldı bu mekanizma; bir fayda
getirmediği çok net olarak görülüyor. Bu konu da özellikle Genel Kurul
tarafından dikkate alınması gerekir düşüncesindeyiz değerli arkadaşlarım.
Yine, demin belirttiğim,
sigara ve alkolde ilk defa enflasyona endeksli bir zam mekanizması getiriliyor.
Sigarada, özellikle sigaradaki kaçakçılık çok artmış vaziyette, sigara
kaçakçılığı. Bu zamla bunu daha da fazla artıracağız. Bu, terörün işine
yarıyor; bu, kaçakçılığı artırıyor; bu, vergi gelirlerini düşürüyor; bunun da
çok iyi düşünülmesi gerekir diye düşünüyoruz.
Tüm bu duygularla -vaktim
bitmek üzere- ben sabrınız için çok teşekkür ediyorum. Ayrıntılı bazı konular
var, onları maddeler geldiğinde önergelerle sizlere aktarmaya çalışacağım.
Çok teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kuşoğlu.
Şahısları adına Denizli
Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Tasarı üzerinde şahsım adına
söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bugün yeni bir torba yasası görüşüyoruz. Bu kaçıncı? Her taraf
dökülüyor, her taraf saçılıyor. Bu kaçıncı torba? Sayın Bakanım, siz ilk bakan
olduğunuzda -2009’du sanıyorum- Komisyona geldiniz -ben daha önce de ifade
ettim- bu tür bölük pörçük toplanmış tasarıların bir daha gelmeyeceğini ifade
ettiniz. Bu, gerçekten mesleğini bilen, samimi bir insanın duygusuydu ama AKP
sizi bu hadiseden uzaklaştırdı. Ben, evvelki gün bu konuşmayı yapabileceğim
bana tevdi edildiğinde Meclisin ARGE’sine sordum, “Bana Amme Alacaklarıyla
ilgili, AKP iktidara geldiğinden bu yana kaç değişiklik yapıldı bir çıkarın.”
dedim. Şimdi on beş-on altı tane benim elimde olan var. Bunun bir ciddiyeti
yok, onu ifade etmek istiyorum. Buradan çıkarmak istediğim şey zatıalinizin şahsıyla ilgili değil, AKP’nin ciddiyeti yok. Affın affı, suyunun suyu. Geçen sene onun öyle olacağı
belliydi zaten, nereden bakarsanız bakın. Bunun önemli bir kısmı da sizin
dönemizde olan bir şey. Baktığınız zaman, akşamdan sabaha kural değiştirmeye
başladınız. Zaten ekonomik gidişat iyi olmuş olsaydı sizin bu değişiklikleri
yapma ihtiyacınız ortaya çıkmayacaktı. Sıkıntılı bir durum var, gerçekten
problemler giderek artıyor, siz bunları çözmek için Türkiye Büyük Millet
Meclisine özellikle de bu aylarda getiriyorsunuz. Belki bu sene biraz daha
erken geldi.
Teşvik mevzuatı ise
dördüncü diyor arkadaşlar. Bunu bir aşama kaydediyorlar ama bunun bir aşama
falan olduğu yok, üzerine biraz daha bir şey koyuyorsunuz, üzerine biraz daha
ilave yapıyorsunuz problemler çözülmüyor.
Burada bir sıkıntı daha
var; her biriniz farklı bir şey söylüyorsunuz. Sayın Başbakan açıklıyor, diyor
ki: “2012 başından.” Sayın Bakan, ilgili Ekonomi Bakanı diyor ki: “Ocak
başından.”, bir başka Sayın Bakan diyor ki: “Temmuz 2011, hatta Haziran da
olabilir.” O arada kaç şirket var, hangi bölümünde bu işin? Sonra, İçişleri
Bakanıyla Genel Başkan Yardımcısına “Sus.” dendiği gibi, ortalık suspus oluyor,
bir şey çıkmıyor. Bir işte ciddiyet lazım. Yani
haziranda da olabilir, ihtiyacı olan da olabilir, verilmesi gerekli de olabilir
ama burada bunu samimi olarak ortaya koymak lazım. “Kararlarınızda istikrar
yok.” dediğim bundan.
Ben zaten bu teşvik
yasasıyla ilgili her sayın bakandan farklı bir ses çıkmaya başladığında şunu
söyledim: Hükûmet akordu bozuk piyano gibi, hangisine dokunsanız farklı ses geliyor.
Bir ses çıkıyor, var bir şey de ama akordu bozuk piyano gibi, her biri farklı
bir şey söylüyor. Müspet bir şeyse kabul edelim bunu.
Ama benim burada ifade
etmek istediğim bir başka şey var: Şimdi, daha önce ben “AKP diferansiyeli
dağıttı.” dedim, ilgi gördü. Şimdi de aynı şeyi söylüyorum, benzer şeyi: Siz
ekonomiyi yapısal olarak altüst ettiniz, her defasında motor indirmeye
başladınız. Her defasında önce üçer beşer, daha sonra da avuçla cıvatayı kenara
koymaya başladınız. Tutmuyor! Nereye, kim, ne sıkıştıracak bilemiyor. Şimdi,
bunu söylediğimiz zaman “Bu kadar gereksiz cıvata nereden çıktı?” diyorsanız bu
motoru yapan biliyordur yani. Böyle bir sıkıntı var, her biriniz farklı bir şey
söylüyor. İstikrar olması lazım.
Bakın, bir ay önce, bir
buçuk ay önce Sayın Başbakanın açıkladığını siz daha mevzuat olarak bugün
buraya getirebiliyorsunuz. Bunu niçin söylüyorum? Parlamentoda arkasında
330’dan fazla desteği olan bir Hükûmet var. Siz bunu açıkladığınız gün buraya
indirebilmeniz lazımdı. Hiçbirimiz de muhalefet olarak buna karşı duramazdık,
“Hadi getirin, bu vatandaşın problemini çözelim.” derdik.
Biraz önce, benden önce
konuşan sözcü arkadaş neyi ifade etti? Dedi ki: “Bundan ne kadar olacak?
Piyasada 800 bin kişi ödeyememiş”, öbürkü diyor “Şu kadarı ödeyememiş.” Bilen
yok, ne yapacağı belli değil ama öyle bir şey ki siz fedakârlık ettiniz,
Türkiye’ye geldiniz, 800 bin doları bıraktınız, aylık mı, yıllık mı bilmiyorum.
Bu kadar fedakârlığa rağmen, AKP de sizi biliyor diye getirdi ama AKP Maliye
Bakanlığını da ne hâle getirdi. Alın bakın ithalden alınan vergilere; biz bütçe
sırasında söyledik, daha önce de söyledik o ithalattan alınacak KDV’nin ne hâle
geleceğini, hepsini söyledik, bunun ne duruma geleceği zaten belliydi.
Tasarıda pek çok teşvik
uygulaması yer alıyor. Bakın, siz teşviği
açıkladınız, biraz boşluk, mevzuatı geciktirdiniz, işte bilinen bir ekonomi
gazetesi ne diyor: “Teşvikli yatırımlar nisanda geriledi.” Siz açıkladıktan
sonra geriliyor. Neden? Güven yok, yani açıkladığınız anda ne olabileceğini
bilseydiniz olurdu ama sizden bazı arkadaşlar, ilgili bakanlar bilmemesine
rağmen, o hadiseyi biliyor. Bakanlara otururken ben soruyorum, diğer partilere
mensup, iktidara mensup arkadaşlar da var, “Sayın Bakanım, sizin şundan
haberiniz var mı?” diyorum. “Yok.” diyor. Ama, ilgili
milletvekili arkadaş ondan haberdar. Bunu gelin Parlamentoda tartışalım,
partide de tartışabilirsiniz, bu kadar doğal başka bir şey yok ama şeffaf
değil, açık değil, burada niye getiriyorsunuz, nasıl getiriyorsunuz, kime
getiriyorsunuz, neden getiriyorsunuz bu belli değil.
Şimdi, iktidarın 10’uncu
yılında getirdiğiniz teşvik eskisinden çok mu farklı? Koyun haritayı, en son
bölgenize baktığınız zaman, daha önce ifade edilen bölgelerden iki il Hatay’dan
öbür tarafa kaymış, iki il de Kars’tan yukarı doğru kaydırılmış. Bunları herkes
takip ediyor, ne olduğunu da biliyor, neyi ifade etmek istediğinizi de biliyor.
Şimdi, tasarıda ekonomik
kalkınmanın hızlandırılması gayesiyle özel yatırımların teşvik edildiğini
benimsediğinizi ifade ediyorsunuz. Ancak, kamu yatırımlarında son yıllardaki
trende bakacak olursanız negatif. Buna karşı koyacak yeterli tedbirlerin
alındığı gözükmüyor. Ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek için sadece özel
sektör yatırımlarına bel bağlamak dünya ekonomisindeki finansman imkânlarının
sıkıntıya düştüğü durumda gerekli yatırımların özel sektör eliyle yapılması
konusunda sıkıntıları da beraberinde getiriyor.
Nitekim son dönemde verilen
onca teşvik ve desteğe rağmen ülkemizdeki temel altyapı yatırımları ve
özelleştirme uygulamaları olsa da özel sektör istekli değil. Çıktınız ihaleye,
olmadı, yeni teşvikler, yeni başka şeyler… Demek ki siz hesabı kitabı da iyi yapamıyorsunuz,
yaptığınız hesap arızalı çıkınca daha fazla taviz anlamına geliyor. Taş üstüne
taş konsun ama bunun alternatif maliyeti de düşünülsün.
Burada, sadece teşvikler
değil konjonktür nedeniyle, konjonktürel
sorunlar nedeniyle finansman sıkıntısının çekilmesinin de bunda etkisi önemli.
Soruna sadece teşvik verelim, özel sektör yatırım yapsın açısından yaklaşmak
problemin tam olarak tespit edilemediğini açık ve seçik bir şekilde ortaya
koyuyor.
Genel olarak tasarı
gerekçesinde zikredilen yurt içi tasarruf oranlarının arttırılması konusunda
özel sektör yatırımları teşvik için yapılanlarla karşılaştırıldığında yeterli
adımların atılamadığı görülmektedir. Ben evvelki seneki bütçe konuşmalarının
her maddesinde burada tasarrufla ilgili konuştuğumda sizinle karşılıklı
gülümsüyorduk, hafife alıyordunuz. Bakın, bugün bizim söylediğimiz noktaya geç
de olsa geldiniz ama Türkiye tasarruf liginde en dibe düştü, yüzde 24’lerden
AKP döneminde yüzde 12’lere düştü maalesef, bunu nasıl temizleyeceksiniz, nasıl
düzelteceksiniz?
Burada ifade etmek
istediğim birçok husus var. Ancak şunu söylüyorum: İstikrarı kaybettiniz,
gelecekten endişelisiniz, bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz ama verdiğiniz sözü
de tutamıyorsunuz. İnşallah, bu tasarıdaki konulan hükümler Türk milletine
hayırlı uğurlu olur diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Ayhan.
Şimdi tasarı üzerinde yirmi
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.
Sisteme girmiş olan
arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Öğüt…
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
12 Haziran genel
seçimlerinden önce bedelli askerliğe AKP Hükûmeti olarak karşıydınız, hatta
Hükûmet yetkilileri CHP’yi eleştiriyor ve konunun istismar edildiğine dair
açıklamalar yapıyordu. Sonrasında son derece adaletsiz bir yöntemle ve
muhalefetin önerileri dikkate alınmadan bir yasa çıkarttınız. Yasayla
beklentileriniz neydi? Bedelliye başvurular kaç kişiye ulaştı? Bütçeye ne kadar
katkısı olmuştur?
Ayrıca, bugün emekli
öğretmen Metin Lokumcu’nun hayatını kaybettiği Hopa
olaylarının yıl dönümü. Bugün Türkiye'nin dört bir yanında Metin Lokumcu anılıyor.
Bugün bir başka acı tesadüf
daha var, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in “İnsan sağlığına zararı yok.”
dediği biber gazı yüzünden Çayan Birben de hayatını kaybetti. İşin daha vahim
noktası acılı ailenin de aynı muameleyle karşılaşması. Bu nasıl bir ülkedir ki
güvenlik güçleri her fırsatta ve fütursuzca biber gazına sarılmaktadır? Herkes
Sayın Şahin’i istifaya çağırırken, ben kendisini kamuoyunun önünde bu
“zararsız” demiş olduğu biber gazını denemeye davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Öğüt.
Sayın Işık… Yok.
Sayın Kaplan…
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Teşekkür Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Recep Tayyip
Erdoğan hakkında bir savcı “Sen illegal örgüt üyesisin.” diye fezleke açabilir
mi? Bugüne kadar parti genel başkanı olarak hakkında illegal örgüt üyesi olarak
dava açılmış kaç lider var? Ahmet Türk, kırk senedir illegal örgüt üyesi olarak
mı bu Mecliste hep görev yaptı? Bu fezlekelerde izan, hizan, sınır, teşvik,
indirim, prim yok mu? Bunu soruyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Kaplan.
Sayın Erdemir…
AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Sayın Bakan, bu kanunla mülki idare
amirlerinin izin ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve
Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislere
yapılacak bağış ve yardımların gelir vergisi matrahından indirilmesine ilişkin
düzenleme Anayasa’nın kanun önünde eşitliği düzenleyen 10’uncu maddesine
aykırı, ayrımcı ve adaletsiz bir düzenlemedir. Bu düzenlemeyle Sünni yurttaşların camilere yapacakları bağış ve
yardımlar gelir vergisi matrahından indirilirken Alevi yurttaşların cemevlerine yapacakları bağış ve yardımlar benzeri bir indirimden
faydalanmayacaktır. Bu zalimlik, bu adaletsizlik, bu vicdansızlık hakla,
hukukla, insanlıkla bağdaşmakta mıdır? Bu ayrımcı düzenlemenin müsebbibi olarak
vicdanınız rahat mıdır?
Eflatun der ki:
“Adaletsizliği işleyen çekenden daha sefildir.” Bu söz hakkında ne
düşünüyorsunuz?
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Erdemir.
Sayın Kurt…
KAZIM KURT (Eskişehir) –
Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, özellikle
başta Ankara Büyükşehir Belediyesi, bağlı kuruluşlar ve şirketler dâhil olmak
üzere AKP’li belediyelerin Hazineye olan borçlarının durumu nedir? Yapılandırma
yapılanlarda herhangi bir aksama olmuş mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Kurt.
Sayın Çam…
MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın
Bakan, Başbakan 2 Nisanda 2 bin iş ve meslek danışmanını atadı. Bu atama
töreninde, sınavı kazanan 817 iş ve meslek danışmanına atama sözü verdi. Daha
sonra, siz TRT Şeş’te 15 Nisana kadar bu atamanın
yapılacağını söylediniz ama atama yapılmadı. Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakan
Faruk Çelik de mayıs ayında 817 kişinin işe başlayacağını söyledi ama maalesef
yine yapılmadı ve mayıs ayı bitti.
Şimdi size soruyorum: Bu
arkadaşlarımızı, temmuzun 9’unda puanlarının
geçerliliği bitecek olan bu 817 kişiyi, iş ve meslek danışmanlarını ve
ailelerini mağdur edecek misiniz? Bunların atamaları yapılacak mı? Ne zaman
yapılacak?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Çam.
Sayın Halaman…
ALİ HALAMAN (Adana) –
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Maliye Bakanımıza
şöyle bir sorum var: Ülkemizde ihracat genelde tarımda oluyor, tarımın içerisinde
de narenciyede oluyor daha çok. Bu narenciye ihracatçılarının daha çok
rahatlaması için ton başına ihracat kaydıyla bir teşvik veriliyor yani DİFİF
kredisi deniyor buna. Bu, genelde de vergi borçlarından dolayı mahsup şeklinde
ödeniyor.
Sayın Bakanımıza soruyorum:
Bu mahsup şeklinde ödenen teşviklerin nakit şekilde ödenmesi mümkün değil mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Halaman.
Sayın Oğan…
SİNAN OĞAN (Iğdır) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, şimdi bu
yasayla uluslararası örgütlere muafiyet getiriyorsunuz ve bu yasayla beraber
uluslararası örgütler Türkiye’de yapacakları faaliyetlerde herhangi bir vergi
ödemeyecekler. Ama öte taraftan, Anayasa’nın seyahat özgürlüğü maddesini
çiğneyerek hâlâ her yurt dışına çıkan vatandaşımızdan çıkış parası alıyorsunuz.
Bir muafiyet de vatandaşa getirseniz, NATO’ya, vesaireye hep muafiyet
getiriyorsunuz da bir muafiyet de vatandaşa getirseniz ve yurt dışına çıkan
vatandaşlarımızdan haracı almasanız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Oğan.
Sayın Ayhan…
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
–Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aracılığınızla Sayın Bakana
iki soru tevdi etmek istiyorum:
Bir tanesi: Bütçede
öngörülen ithalattan alınan KDV’ler görünüşe göre daha az gerçekleşecek, bunu
nasıl telafi edecekler?
İkincisi de: Bu teşviklerin
ilk birkaç yılda cari açığı azaltmayacağı görülüyor. Azaltacağına inanıyorlar
mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Ayhan.
Sayın Türkkan…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Sayın Bakanım, bu torba kanunda yer alan bir maddeye göre, daha önce protokol
yapmış vergi mükellefleri ödemelerini aksattığı takdirde geçmişte, dört ay
içerisinde borçlarını ödeyecekler.
Yalnız bu protokolleri
yaptıktan sonra, malum piyasalarda krizin devam etmesi hasebiyle ciddi şekilde
ödemelerini aksatan mükellefler var. Hazır bu torba kanun varken, toplumda
vatandaşla Maliyeyi barıştırmışken bu torba kanunun içerisine bu kanunun
yasalaşmasından sonra vergi borcu olanları, bu tarihe kadar olanları koyar
mısınız? Böyle bir düşünceniz olur mu?
Biliyorsunuz eylülden sonra
o Avrupa’daki resesyonun Türkiye’deki etkileri biraz
daha hızlı görülmeye başlayacak ve sizin de vergi tahsilatınız ciddi anlamda
düşecek. Belki bu dört ay uzatma bile bu vergilerin tahsilatında sıkıntıyı
azaltmayacak. Bu konuda vatandaşa bir kolaylık getirmeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Türkkan.
Sayın Öğüt…
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Geçtiğimiz hafta gazete ve
televizyonlara gençlik kamplarının bundan böyle kız-erkek ayrımı yapılarak
gerçekleşeceği haberleri yansıdı. Altı yıldır yapılan ve kız ve erkek
gözetmeksizin karma gerçekleşen kampların bu yıl karma uygulamadan
vazgeçilerek, yeni düzenlemeyle 11 Haziran-12 Eylül arasında dokuz ayrı ilde
açılacak kamplarda kız-erkek ayrımı getirileceği belirtildi. Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıç ise “Kesinleşmiş bir kararımız olduğunu zannetmiyorum.”
demekle yetindi. Konuyu değerlendiren pedagoglar kararın gözden geçirilmesi
gerektiğini, her şeyden öte bu tür uygulamaların toplumsal paranoyaya yol
açabileceği uyarısında bulunurken buradan soruyorum: Hangi gerekçeyle kamplar
ayrılmıştır? Amaç önce kampları, sonra okulları mı ayırmaktır? Bu sorular bir
an evvel cevaplanmalıdır. Yoksa kamplar dindar bir nesil yetiştirmek için mi
ayrılmıştır? Kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, İhlas Finans
Kurumunun tasfiye sürecinde binlerce vatandaşın mağdur olduğu hepimizce
yakından bilinmektedir. Bu Kurumdan alacakları olan vatandaşların alacaklarının
tahsili konusunda Bakanlığınızca herhangi bir yaptırımda bulundunuz mu,
bulunmadıysanız bu ödemeler konusunda bir girişimde bulunmayı düşünüyor
musunuz?
İki: İşsizlik Fonu’nda
biriken toplam para miktarı bugüne kadar ne olmuştur? Bu paradan hangi amaçlarla,
ne miktarlarda, hangi faaliyetler için harcama yapılmıştır? Açıklayabilirseniz
sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Işık.
Sayın Acar…
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biliyorsunuz
“2/B arazileri” diye bilinen arazilerle ilgili değer tespitleri yapıldı.
Antalya bu konuda son derece muzdarip bir hayat
yaşıyor. Bütün köylülerimiz bu konuda şikâyetçidir, yüksek bedelleri ödeme
imkânları yoktur ve şimdi, ayrıca kırsal alanda köy arazilerinden de 2.000 lira
başvuru harcı alınmaktadır. Oysa bunun -kanunda yazıldığı gibi- 1.000 lira
olarak uygulanması gerekmektedir. Bu rayiç değerleri neye göre tespit ettiniz?
Antalya gibi bir yerde köylünün bunu ödeme imkânı yok. Bir çözüm düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Öğüt…
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Türkiye’de
muayenehanesi bulunan 16 bin diş hekimi kamunun hizmet satın alabilmesi için
bir beklenti içine girdiler. Sağlık Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığının bu konuda
bir yumuşaması söz konusu olabileceğine dair bir şeyler söz konusu, fakat mali
bakımdan sıkıntı olduğu söyleniyor. Bu konuda bir araştırma yapılmış mıdır?
Ağız, diş sağlığı merkezlerinin kamuya olan yükü ile muayenehanelerden hizmet
alınırsa kamuya olacak yükü arasında bir karşılaştırma yapılmış mıdır?
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Öğüt. Süreniz tamam efendim.
Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, ben,
geneli üzerinde konuşmadım, tekrar, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütün değerli
arkadaşlarımızın katkıları için çok teşekkür ediyorum. Hakikaten kapsamlı bir
düzenleme. Kendi içinde bir miktar tutarlılığı var. Şu anlamda söylüyorum:
Maliyeyle ilgili düzenlemelerle sınırlı kalmaya çalıştık, daha çok gelir
düzenlemelerini içeriyor yani birkaç tane belki istisna vardır ama o sonradan
katıldığı içindir ama yani her ne kadar bir torbaysa da kendi içinde bir
anlamda bir miktar bir tutarlılığı var.
Sayın Başkan, müsaade
ederseniz sorulara hemen geçeyim.
Bedelli askerlikle ilgili
olarak doğrusu rakamlar şu anda önümde değil ama bize ilk sunum yapıldığında,
hani böyle bir tasarıyla ilişkili olarak bize ilk bilgi verildiğinde yanlış
hatırlamıyorsam potansiyel olarak yararlanabilecek sayısı 480 bin, yani
öngörülmemişti de 480 bin kişi vardı. Geleneksel olarak geçmişe baktığınız
zaman yani geçmiş düzenlemelere, yüzde 20 civarında bir ilgi olduğunu
görüyorsunuz, oradan da yaklaşık 80 bin küsur civarında bir ilgi olabileceği
öngörülmüştü. Şu an itibarıyla önümde rakamlar yok ama eğer sonradan arkadaşlar
iletirlerse sizinle paylaşırım, aksi hâlde biz sizleri bilgilendiririz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
27 bin rakamı doğru mu?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Bilmiyorum şu anda, gerçekten rakamı tam olarak bilmiyorum.
Kesinleşen bir rakam olmadığı için benim yorum yapmam doğru olmaz.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Kaplan’ın bir sorusu vardı. Tabii, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti yani
fezlekeler neye göre, nasıl yazılır, doğrusu eğer burada hukuka aykırı bir
işlem varsa itiraz edilir, düzeltilir.
İbadethanelerle…
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Haddi aşan bir durum var Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) - Değerli arkadaşlar, burada…
HASİP KAPLAN (Şırnak) -
Yani haddi aşan bir durum var.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Müsaade ederseniz öbür arkadaşların da birçok soruları var yoksa
cevaplandırmada zorluk çekerim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Kırk yıldır bu Mecliste olan Ahmet Türk’e “Örgüt üyesisin.” demek…
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii, ibadethanelere yapılacak bağışlara
ilişkin vergi düzenlemesi Diyanetten sorumlu ilgili Bakanlığımızın bir teklifi
üzerine bu tasarıya konuldu. Bu konu Plan ve Bütçe Komisyonunda da epey
tartışıldı. Burada “ibadethaneler” deniliyor. Dolayısıyla, bu çerçevede bir düzenleme.
Burada tabii ki denetime mülki idare amirleri, Diyanet İşleri Başkanlığı
yetkili olacak ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine tabi olarak yapılacak.
Diğer hususlar tabii ki
tartışmalı hususlardır ama burada yapılan düzenleme onunla ilgili değildir.
AYKAN ERDEMİR (Bursa) –
Vicdanınız rahat mı Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Sayın Kurt’un bir sorusu var. Ankara Büyükşehir Belediyesinin
Hazineye olan borçları şu an itibarıyla önümde yok ama bu rakamlar Hazinenin
borç bülteninde çok düzenli olarak eskiden yayınlanıyordu, şu anda da herhâlde
yayınlanıyor diye ümit ediyorum. Bilmiyorum, ben Hazineden sorumlu Devlet
Bakanıyken yayınlandığını hatırlıyorum. Şu anda önümde rakam yok ama 2 bin
belediye 6111 sayılı Kanun’dan yararlanmış. Bunların dağılımı şu anda önümde
yok ama yaklaşık beş yüz belediye bu ödemeleri ihlal etmiş yani özetle,
yaklaşık iki bin belediye bu kanundan yararlanıp, bunun dörtte 1’i civarında
bir belediye sayısı şu anda bunu ihlal etmiş durumda. Fakat şunu da açık ve net
olarak söylüyorum, bizim Maliye Bakanlığı olarak Meclise gönderdiğimiz tasarıda
bu düzenleme yoktu yani 6111 sayılı Kanun çerçevesinde bundan yararlananlara
ikinci bir hak tanıma yoktu. Sonradan alt komisyonda, özellikle Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın primler boyutuyla gündeme getirdiği bir husus da
orada eklendi. Onun da açık ve net olarak altını çizeyim yani Hükûmet
tasarısında yoktu, bu, Meclisimizin bir tasarrufu. Yine rakamlarla ilgili
cevapları daha sonra sizlerle paylaşmaya çalışırım.
2 bin iş ve meslek
danışmanı konusu, evet doğrudur. Bana da bir programda sorulmuştu, ben de
prensip olarak “Evet, yapacağız.” demiştim. Yapacağız. Ben arkadaşlarıma şimdi
söylüyorum. Yani en kısa dönemde -tabii ki gerekli kadro tahsisi yani onay
yazısını imzalayalım- bunu yapalım.
MUSA ÇAM (İzmir) – Sayın
Bakan, 9 Temmuzda sınavlarınız bitiyor.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Anladım. Ben konuyu anladım. O konuda 4 bin kişi sözümüz var bu sene
için. 2 bin kişi işe başladı. Yani normalde bizim kendimize göre bir
planlamamız vardı ama madem böyle bir husus var o bahsettiğiniz anlamda. 817
ilave arkadaşımız da sınavı kazanmış. Biz o düzenlemeyi yakında inşallah
yapacağız.
Yine narenciye
ihracatçılarına ilişkin bir soru vardı. Değerli arkadaşlar, bu konuyu çok fazla
belki konuşmamakta fayda var çünkü narenciyeye olan bu türden destekler aslında
Dünya Ticaret Örgütünün düzenlemelerine aykırı olmaması için birtakım adımlar
atılmış. Onun için, bu nakit destek o nedenle muhtemelen yapılamıyordur. Onu o
çerçevede şimdilik tutmakta fayda vardır.
“Uluslararası örgütlere
muafiyet, vatandaşa niye muafiyet yok?”
Şimdi, değerli arkadaşlar,
birinci olarak, bir kere –şimdi tarihlerini bilmiyorum ama- NATO ile yapılan
uluslararası anlaşma, Meclisimizin onayladığı uluslararası anlaşma zaten
söylüyor “Her türlü vergi muafiyeti için gerekli adımlar atılır.” diye fakat
bugüne kadar atılmamış, bugün atılıyor. Burada birinci husus
bu.
İkinci husus: Bizim bu yurt
dışına çıkışlarda aldığımız bir harç var. O Maliyeye gelmiyor. Yani Maliyeye
gelseydi ben de gerçekten bunu…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Nereye gidiyor?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – TOKİ’ye gidiyor. Tamamen bu TOKİ için alınan bir pay. Geçmişte yasa
yapılırken bu yönde…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Ama haram para.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Değerli arkadaşlar, bu yönde yapılmış bir düzenlemedir. Yani birçok
şeyi Maliyeden biliyorsunuz ama bu para Maliyeye gelmediği gibi buna ilişkin
düzenlemede de bizim herhangi bir tasarrufumuz olamaz. Ama bu yönde TOKİ bir
adım atarsa biz engel olmayız.
Sayın Ayhan’ın bütçeye
ilişkin bir sorusu var.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
tabii, yılın ilk beş ayını geride bıraktık. Global belirsizlikler hakikaten
ciddi bir şekilde artmış durumda yani arttığı bir dönemdeyiz. Dikkatli olmamız
lazım. Küresel krizin etkileri devam ediyor. Bakın, açık ve net olarak
söylüyorum, Avrupa Birliği kaynaklı çok ciddi sıkıntılar var. Bakın, nisan ayı
rakamlarını, dış ticaret rakamlarını bugün açıkladı. Avrupa Birliğine
ihracatımız yıllık olarak yüzde 18 aşağıda. Türkiye çok büyük
şoklarla karşı karşıya. Yani bir yandan, Avrupa Birliği bizim en büyük
ticaret pazarımız, Avrupa Birliğindeki kriz bizim için büyük bir şoktur; o
nedenle dikkatli olmak zorundayız her konuda yani bütçeyle ilgili tasarruflarda,
vergilerle ilgili olsun, ücretlerle ilgili olsun. Burada bizim bir
hassasiyetimiz varsa bir bildiğimiz de var yani burada biz gerçekten
dikkatli götürmeye çalışıyoruz, bu konularda dikkatli olmaya çalışıyoruz. Ben
kendim söyledim “Bütçe performansı bu sene iyi değil.” diye. Yani bu konuda
benim bu söylediğime rağmen… Tabii ki Türkiye’yi bir yumuşak iniş sürecine
sokmuş durumdayız. Bu süreç devam ediyor. “Yumuşak iniş” demek: Bir yandan cari
açığın aşağı çekilmesi; bir yandan büyümenin daha makul düzeylere, özellikle iç
talebin kontrol altına alınması; bir yandan enflasyonun tekrar tek hanelere
düşürülmesi. Dolayısıyla, büyüme 2012 yılında nispeten daha yumuşak seyrediyor,
daha düşük seyrediyor; zaten bunu öngördük, şu anda da o çerçevede gidiyor.
Dünyada, belki de bütçeyi yaparken öngördüğümüzden daha büyük bir belirsizlikle
karşı karşıya olduğumuz gerçeği de var. Neden? Avrupa’nın
durumu ortada. Avrupa’nın iç talebindeki zayıflık;
1) Buraya fon akışını
etkiliyor
2) Ülkemizin ihracatını
etkiliyor.
Bunlar önemli konulardır,
yarın turizmi bile etkileyebilir. Yani iktisadi faaliyetlerde hakikaten bir
yavaşlama söz konusu. Bu yavaşlamanın tabii ki gelir etkisi söz konusu olacak.
Yani olaya sadece ithalat üzerinden alınan vergiler boyutuyla bakmıyoruz, çok
daha geniş bir şekilde bakıyoruz; o çerçevede götürmek lazım.
“Cari açık bu teşviklerle
azaltılacak mı?” Ben Plan ve Bütçe Komisyonunda da açık ve net olarak söyledim.
Cari açığı azaltmak için rekabet gücümüzü artırmamız lazım. Rekabet gücümüzü
artırmak için uzun vadede eğitime, araştırma geliştirmeye, ülkemizin
altyapısına yatırım yapmamız lazım; bunlar açık ve net, bunun kolaycı yolu yok.
Enerjide dışa bağımlılığı azaltmamız lazım; bu da açık ve net. Ha, teşviklerin
amacı ne? Teşviklerin amacı… İlk defa hakikaten stratejik sektörler gündemde.
Türkiye’de ağırlıklı olarak ithal edilen bir ürünü herhangi bir ilimizde
üretirseniz beşinci bölge teşvikleri alırsınız yani rekabet gücü zayıf diye
üretemediğimiz bazı ürünleri devletin verdiği birtakım güçlü desteklerle
üretmeye, inşallah, başlayacağız. Tabii, başlangıçta, yatırım, aslında cari
açığı artırır. Cari açık nedir? Tasarruf-yatırım açığıdır ama orta uzun vadede
teşvikler cari açığı bu çerçevede azaltabilir. Ben, bunun da etkisinin olumlu
olacağına inanıyorum.
“Tabii, ödemelerini
aksatanlara ilişkin bir düzenleme söz konusu. Acaba, bu yapılan 6111 sonrası
yeni bir düzenleme söz konusu olabilir mi?” Doğrusu, bir yandan bunları çok sık
yapıyoruz diye eleştiriliyoruz bazen de arkadaşlarımız “Bir daha yapar mısınız?”
diye soruyorlar. Maliye Bakanı olarak ben hep fikrimi söyledim. Kendi fikrim tabii şu: Mümkün olduğunca bu tür düzenlemelerden uzak
durmak lazım. Niye? Çünkü vergiye uyumu bozuyor. Kamuoyunda, adalet
anlamında bazı soru işaretleri uyandırıyor ama gel gelelim ki 1923’ten bu yana
her iki buçuk yılda bir bu düzenlemeler yapılmış, Meclisimiz bu konuda bir
takdir yetkisini kullanmış. Burada yapılan şey, şu veya bu sebeple taksitini
aksatanlara bir fırsat daha vermektir. O çerçevede bakmak lazım.
Gençlik kampları konusunda
değerli arkadaşımız şunu söyledi, hem Bakanımızın açıklamasını söyledi hem
kendi değerlendirmesini söyledi. E, dolayısıyla, Bakanımız “Bu konuda kesinlik
arz eden bir karar yok.” diyorsa, bunun üzerine benim ekleyebileceğim herhangi
bir şey söz konusu değil.
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Haremlik selamlığa geri mi dönüyoruz Sayın Bakan, anlamadık.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – İhlas Finansla ilgili olarak tabii ki vatandaşlarımızın mağdur
olduğu doğrudur. Maalesef, zamanında Bankacılık Yasası kapsamında olmadığı
için, devlet olarak bu konuda adımlar atılamamıştı ama sonradan, takdir
edersiniz ki, bu yönde bir düzenleme yapılmıştır. Fakat bu düzenleme öncesi
tabii ki bu sıkıntılar yaşandığı için, Maliye Bakanlığı olarak burada bizim
yapabileceğimiz herhangi bir şey takdir edersiniz ki yoktur.
İşsizlik Fonu’nda birken
para soruldu, önümde rakamlar var, hemen müsaade ederseniz söyleyeyim. Hatta, biraz detayları vereyim. Bugüne kadar İşsizlik
Fonu’nda toplanan gelirleri açıklıyorum: Prim gelirleri 25 milyar lira, Hazine
payı 8,3 milyar lira, diğer gelirler 814 milyar lira yani özetle yaklaşık
olarak 34 milyar lira civarında bir gelir var. Ama bu İşsizlik Fonu’nun bir de
faiz geliri var, faiz geliri de 40 milyar 500 milyon lira. Toplamda bugüne
kadar İşsizlik Fonu’nun bütün gelirleri 74 milyar 614 milyon lira.
Şimdi, İşsizlik Fonu’nun giderlerine gelince: Cari giderler 245
milyon lira, sağlık sigortası 1 milyar 25 milyon lira, işsizlik ödeneği 4
milyar 871 milyon lira, kısa çalışma ödeneği 209 milyon lira, kurs gideri 1
milyar 247 milyon lira, GAP’a kanunlar çerçevesinde istihdam yaratmak üzere
-yani bölgesel kalkınma projelerine- aktarılan miktar 10 milyar 659 milyon
lira…
BAŞKAN – Sayın Bakanım,
süreniz bitti efendim. Toparlar mısınız lütfen.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Müsaade ederseniz şunu bitirsem…
BAŞKAN – Buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) - …teşvik için 225 milyon lira, Ücret Garanti Fonu için 66 milyon
lira. Özetle, bugüne kadar İşsizlik Fonu’ndan 18 milyar 547 milyon lira
harcanmıştır.
Sayın Başkan, affınıza
sığınarak…
BAŞKAN – Estağfurullah,
buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – 2/B’yle ilgili olarak, değerli arkadaşlar, eğer spesifik
olarak bir sorun varsa -değerlerle ilişkili olarak- Maliye Bakanlığı olarak biz
onları tekrar inceletmeye açığız. Bakın, açık ve net konuşuyorum, eğer spesifik bir… Ama genele ilişkin “Şu ilimizde sıkıntı var.”
denildiği zaman ben müdahale edemem yani Antalya’nın… Ama elinizde spesifik bir konu varsa getirin, biz o konuyu tekrar
çalıştıralım diyorum ama genel söylerseniz ben o konuda bir şey yapamam.
16 bin diş hekimi
konusunda… Değerli arkadaşlar, sağlık harcamalarımız yaklaşık 9 milyardan bu
sene bütün bu global bütçelemelere rağmen muhtemelen
-yani muhtemelen diyorum- 45 milyar lirayı aşacak, muhtemelen belki 50 milyar
lira civarına çıkacak. Çok ciddi bir sağlık harcaması söz
konusu. Biz Maliye Bakanlığı olarak hakikaten bir yandan hizmet
kalitesine tabii ki önem veriyoruz ama bir yandan da bu harcamaların makul
düzeyde, kontrol altında gitmesinin de üzerinde çalışıyoruz. Bu da hepimiz için
yapılan bir düzenleme.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarının maddelerine
geçilmesi kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ile 25’inci
maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz
isteyen, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili Pervin
Buldan.
Sayın Buldan, buyurun.
Süreniz on dakika.
BDP GRUBU ADINA PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü
üzerinde grubum adına söz aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün görüştüğümüz kanun tasarısının bazı maddeleri Hükûmetin
5 Nisanda açıkladığı 4’üncü teşvik paketine dayalı olarak hazırlanmıştır.
Cumhuriyet tarihi boyunca
birçok hükûmet tarafından büyüme, kalkınma ve sosyoekonomik eşitsizliği
gidermeye dönük gerek merkezî planlama düzeyinde ve gerekse de özel sektörü
teşvik edici düzeyde hamleler hep tekrarlanagelmiştir.
2007 yılında ayak sesleri
duyulan ve 2008’de tırmanarak devam eden ABD’deki finans sektörü krizi
ekonomilerini neoliberal ekonomi kurallarına göre
yapılandıran, yapılandırmak zorunda kalan özellikle gelişmekte olan ülkelerde
bir reel sektör krizine dönüşmüş, iç ve dış talep düşüşlerinden kaynaklı bir
ekonomik durgunluk ve onu takip eden çöküşlerle karşı karşıya kalınmıştır.
Türkiye de bu krizden
nasibini en üst düzeyde almış, iç ve dış talep daralmış, üretim ve ihracatta
büyük oranlı düşüşler yaşanmış, yatırım malları ithalatı gerilemiş ve ekonomi
ciddi boyutta daralmıştır. Bu ekonomik krizden en büyük payı çalışan emekçi
halkımız almış ve işsizlik rekor seviyelere çıkmıştır.
Krizin ayak seslerinin
duyulmaya başlandığı dönemde dünyada bir çok ülke
farklı ekonomik tedbirleri gündemlerine alırken, Hükûmet ise “krizin teğet
geçeceği” gibi söylemlerle yetinip hiçbir sonuç alıcı somut adıma yönelmemiştir
ancak kriz kendisini daha da yoğun hissettirince birtakım küçük çaplı
teşvikleri gündemine almıştır. Bunlardan beklenen sonuç alınamamıştır. Hükûmet
özellikle finans aktörlerinin ve büyük işveren çevrelerinin yoğun tepki ve
talepleriyle karşılaşmıştır. İşte, gelinen bu süreçte Hükûmet, yeni teşvik
paketi adı altında 81 kenti kapsayan ve sosyoekonomik kriterleri
esas aldığını belirttiği bu paketi devreye koyacağını ilan etmiştir.
Hükûmet, bu teşvik
paketiyle bölgeler arası gelişmişlik farkını ortadan kaldıracağı iddiası
içindedir. Bu amaçla, ülke sosyoekonomik gelişmişliğe göre 6 bölgeye ayrılmış,
6’ncı bölgede bulunan illere yapılacak yatırımların daha avantajlı şekilde
destekleneceği, gerçekleştirilecek yatırımların, sektör ayrımı yapılmaksızın,
bölgesel desteklerden yararlanacaklarını, yatırımcıların sigorta primlerinin
belirli sürelerce devlet tarafından karşılanacağı açıklanmıştır. Vergi indirimi
desteği ve vergi muafiyetinin de sağlanacağı, ayrıca yatırımlara finansman
desteği de sağlanacağı belirtilmiştir.
Sadece teşviklerle bölgeler
arası gelişmişlik farkı ortadan kaldırılamaz. Bölgesel eşitsizliğe yönelik en
sonuç alıcı çözüm, kâr amacı gütmeyen kamu yatırımcılığıdır. Hükûmetin,
1980’den bu yana uygulanan özel sektörün yatırım yapmasını sağlayacak
politikalar yerine kamu yatırımını bir ekonomik politika olarak uygulaması
gerekmektedir. Söz konusu az gelişmiş bölgelere yönelik tarım, turizm ve imalat
sektörlerinde devlet yatırımlarının gerçekleşmesi bölgesel farklılıkları
giderecek politikalardır.
Yine söz konusu yasa
tasarısında, yerel dinamiklerin planlama ve uygulama sürecine katılmasını
sağlayacak düzenlemeler de yer almamıştır. Yerel dinamiklerin bertaraf edildiği
bir planlamanın işe yaramayacağı düşüncesindeyiz.
Değerli milletvekilleri,
özelleştirme uygulamaları ile bölgesel eşitsizliği derinleştirici adımlar atan,
kamu fabrikalarının kapanmasına, arazi fiyatı değerine satılmasına göz yuman
anlayış, şimdi bölgesel eşitsizlikle mücadeleyi bir teşvik ve yağma sistemine
indirgemiş durumdadır. Hükûmetin asıl amacı, kamu kaynaklarını sermaye
kesimlerine aktarmak, emeği bu kesimlere peşkeş çekmektir. Bu teşvik paketi,
tamamen TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB gibi işveren ve sermaye temsilcilerinin talep ve
önerileri sonucu oluşturulmuş ve şekillendirilmiştir.
Bununla birlikte, Hükûmet
sermayeyi kollamak adına işçilerin sendikalaşma hakkını ortadan kaldırmayı
amaçlayan başka bir düzenlemeyi de gündemine getirmektedir. Mevcut sendikaların
yetkisiz kalmasına, işçilerin kimi sektörlerde toplu sözleşme yapacak sendika
bulamamasına neden olacak olan Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı Meclise
sunulmuştur. Hükûmet, hem kamu kaynaklarını sermayeye sonuna kadar açmakta hem
de işçilerin pastadan pay almasının yegâne unsuru olan sendikalaşma hakkını
engellemeye çalışmaktadır.
Bölgesel teşvik dedikleri,
asgari ücret üzerinden hesaplanan sigorta primi, işçi hissesi desteği ile gelir
vergisi stopaj desteği yani sermayenin bu paylarının kamu tarafından
karşılanmasıdır. Bu yaklaşım çok açık bir biçimde asgari ücreti bölgede tavan
ücret hâline getirme girişimidir. Bugün itibarıyla asgari ücret net 701 lira
yani açlık sınırının bile altındadır. İşçinin bu ücret ile yaşamasına mahkûm
edilmesi anlamına gelen bu düzenleme insan haklarına da aykırıdır.
Dün hava yolu işçilerine
grev yasağı getiren yasa ne yazık ki kabul edildi. İşçinin tek mücadele aracı
olan grev hakkı elinden alındı. Sermayenin sınırsız sömürü alanı hâline
getirilmek istenen ülkemizde sermayeye teşvik, emekçiye baskı ve yasaklar
getiren bu yasanın tarafımızdan kabul edilmesi mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri,
ekonomideki temel sorunlardan birinin cari açık olduğunu, mücadele için yeni ve
makro bir teşvik sistemi gerektiğini sürekli ifade ettik. Görüyoruz ki
açıklanan teşvik sisteminin başlıca hedefi de bu eksende şekillenmiş. Cari
açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek olan ara malı ve
ürünlerin üretiminin artırılması amacı dışında, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının
giderilmesi, destek unsurlarının etkinliğinin artırılması, kümelenme
faaliyetlerinin desteklenmesi ve teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve orta
yüksek teknoloji içeren yatırımların desteklenmesi de sistemin hedefleri.
Başbakan bölge girişimcilerinin
bölgeye yatırım yapmalarını çok önemsiyor. Kendi memleketlerine, kendi baba,
ana yurtlarına yatırım yapmalarını tekrar hatırlatıyor ve "Ülkenin bir
tarafı yoksulluk içindeyken diğer tarafı kalkınamaz. Bir yanda sorun varken
diğer yanda tam anlamıyla huzur sağlanamaz.” diyor.
İşsizlik sorununu bitirmek
sadece iş adamlarının görevi değildir. Hükûmetin 30 yıldır süren savaşı sona
erdirerek kalıcı barışı sağlayıp, bölge halkına güvenli, yaşanır bir ortam
sağlaması şart. Devlet bölge halkına ve yatırımcılara barışı ve huzuru
sağlamazsa çıkarılacak hiçbir teşvik sistemi sonuç alamaz. Yatırımcıların,
çatışma ortamının devam ettiği bölgede, teşvikin derecesi ne olursa olsun,
kendi memleketleri dahi olsa yatırımlarını aktarmaya niyetleri olmayacağını
düşünüyor, bu kanun tasarısında olumsuz oy kullanacağımızı beyan ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Buldan.
Gruplar adına ikinci
konuşmacı, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.
Sayın Günal, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET
GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, önemli
bir konu görüşüyoruz ama yine, konuşulduğu kadar doyurucu ve yeterli düzeyde
önlemler içermeyen başka bir paket konuşuyoruz. Sürekli olarak değişik
torbalarla, paketlerle, böyle yamalarla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.
Evet, olumlu boyutu olan,
olumlu tarafları olan teklifler, tasarılar hepsi burada iç içe girmiş durumda,
ama baktığımız zaman, temel amacında, değerli arkadaşlarım, yatırımların
teşviki için üretim, istihdam ve ihracat süreçlerini birlikte ele alan bir
tasarı. “Ortak bir yaklaşım” diyor; öbür taraftan bakıyoruz, Sayın Bakan
“İstihdam kısmını biz ayrı çalışıyoruz. Ekonomi Bakanımız başladı, diğerleri
çalışıyor.” diyor.
Diğer taraftan, bazı
vergiye ilişkin istisnalar, destekler, yatırım teşvikleri var, ama genel
gerekçede söylediğimiz, cari açığın azaltılması için de amaçlarla ilgili kısma
bakıyoruz, kamuoyuna açıklanana bakıyoruz, henüz bu yasa tasarısının dışında
somut olarak bize açıklanan şeyler yok, sadece bakanların ve Sayın Başbakanın
açıklamaları var. İnşallah uygulamasında bazı eksiklikler giderilir. Bizim
Ekonomi Bakanımız bu yeni tedarik sistemini ta Plan ve Bütçe Komisyonunda
konuşurken bize söylemişti. Hâlâ bekliyoruz ki ayrıntıları gelsin diye, hâlâ
görmedik. Burada da laf olarak geçmiş, güzel çünkü,
yani GİTES çerçevesinde cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı
yüksek ara malları ürünlerinin üretimine yönelik stratejik yatırımların… Çok
güzel, ben çünkü beş senedir size bunları söylüyorum, ama somut olarak bakıyoruz,
buna yönelik ne var? Hâlâ ortada bir şey yok. Bazı sektörler aşağıya doğru
yazılmış.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
burada birtakım çalışmalar yapılıyor. Yani “Tasarruf açığımız var” deniyor,
yukarıda bireysel emeklilikle ilgili, buna ilişkin bir şey geldi. İşte öbür
taraftan başka bir kanun teklifi, finansal sistemle ayrı bir kanun tasarısı,
bir kafa karışıklığı var. Yani o geliyor, bu geliyor, tekrar yirmi tane
geliyor, on tane geliyor. Dün söyledim, ya Bakanlar Kurulunda hani Ekonomik
Koordinasyon Kurulu var, hani Bakanlar Kurulu var, Yüksek Planlama Kurulu var.
Ya lütfen, bunları, oturun hepsini bir yere koyun, birine bir imza, birine bir
teklif, birine bir tasarı diye yapmayın Sayın Bakan. Ya siz ekonominin değişik
boyutunda bulundunuz yani ekonomiden de sorumlu oldunuz, şimdi maliyeden
sorumlusunuz yani Bakanlar Kurulunda bakanlar arası bir çatışma mı var?
Çıkmıyor mu karar? Ben bunu anlayamıyorum. Eskilerin tabiriyle efradını cami
ağyarını mâni, şöyle gelin ekonomiyle ilgili yapılması gereken ne varsa,
çağırın bizi de, oturalım önerilerimizi koyalım, komisyona getirin, orada da
alt komisyonda pişirelim, ne gerekiyorsa bir an önce yapalım. Günlük kısır
çekişmelerle vakit geçirmeyelim.
“Teşvik sistemi” diyoruz.
Sayın Bakana söyledik sadece işte “SEGE-61, efendim şunlar var, bu bölgeye
bunlar girdi.” diyor. Peki o kriterleri nasıl
uyguladınız? O illeri seçerken neye göre seçtiniz? Bunların bir ağırlığı falan
yok mu? Bunlar bize hâlâ gelmiyor, devlet sırrı gibi. O zaman biz bunu söylemek
durumundayız, bunun eksiklerini sizlere söylemek durumundayız ki doğru yapalım.
Bakın -hep söylediğimiz bir
şey- Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz her yerde “Sektörel
teşvik politikası uygulayın.” dedik. Ben arkadaşlarıma söylüyorum… “Efendim,
stratejik yatırımlar var.” diyorlar. İyi güzel de stratejik yatırımda bir sürü
şart koymuşsun. Birinde “500 milyondan yukarı olsun ben sana o zaman veririm.”
diyorsun, örneğin KDV iadesini. Komisyona getiriyorsun okul harcamaları koymuşsun
“Vallahi bizde 500’ün üzerinde yok, bunu 100 milyona düşürelim.” Yahu, kamu
ortaklığı -özel ortaklığını yaparken kirala-devreti
yaparken “100 milyonun üstünde yatırım çıkmaz.” diyorsun, sonra dönüyorsun “500
milyonun üstüne vereceğim.” diyorsun. Hangisi doğru? Yani bunda bir terslik
var, o zaman bir ölçek sorunu var, anlatmaya çalıştığım bu. Bunların
koordine içerisinde yapılması lazım.
Arkadaşlara söyledim, bu
çok güzel yani yukarıdan aşağıya okuduğumuz zaman uygulanırsa içinde güzel
maddeler var. Peki, ne çıkacak? Şimdi bakıyoruz buradaki maddeler bu
söylenenleri karşılamıyor. Yani -inşallah- Bakanlar Kurulu kararında bu
söylediklerimizi not alırsınız da oradan çıkacak karara hiç olmazsa bazı spesifik önlemleri koyarsınız diye söylüyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
şekliyle teşvik sistemi olmaz. Bakın söylüyorum yani “dar bölgeli sektörel teşvik” dedik. Stratejik yatırımın dışında başka
bir model geliştirmek zorundasınız, o sadece belli yatırımlar için. Defalarca
söyledim Antalya’yı birinci
bölgeye koymanız başka bir şey. Manavgat’ı, Alanya’yı, Gündoğmuş ve Akseki’yi
aynı kategoriye koyamazsın. Olmaz bu, sonuç vermez yani farklı bir şey.
Gündoğmuş’ta adamın arıcılıktan veya -affedersin- hayvancılıktan başka yapacağı
bir şey yok ama dönüyorsunuz, Kumluca’da, Finike’de tarım var, narenciye var;
dönüyorsunuz, Manavgat’ta, Side’de, Alanya’da turizm hizmet sektörü var. Siz
bunu sektörel olarak da dar bölge olarak yapmazsanız
beklediğiniz sonucu alamazsınız değerli arkadaşlar.
Bizim bölgemizi
ilgilendiren -aşağıda baktım- stratejik yatırımlarla ilgili açıklamanın en
sonunda “Bakanlar Kuruluyla belirlenen kültür ve turizm koruma ve gelişim
bölgelerinde yapılacak turizm yatırımları” diyor. Şimdi, peki, o bölgenin
dışında kalanlar ne olacak? Antalya’nın tamamında değişik turizm türleri var
değerli arkadaşlar. Yani Bakanlar Kurulu kararıyla, turizm yatırımı, orası
gelişim bölgesi değilse, koruma alanı olmadıysa ne olacak? Örneğin yayla
turizmi yapan birisi 500 milyonu da yapamayacağına göre, burada da 50 milyonluk
diğer şeyler, işte bir sürü seçenekler var, bunların hiçbirisinden
yararlanamayacak. Ya, teşvik etmeniz gereken sizin 500 milyonun üstündeki mi?
Nasıl artıracaksınız? Yani 1 milyon, 2 milyon, 3 milyonluk işletme kuran
insanlar var. Bunları niye teşvik etmiyorsunuz? Nasıl yapacağız o zaman? Böyle
bir teşvik sistemi çalışmaz. Onu anlatmaya çalışıyorum.
Bakın, girdi tedarik
sisteminde söylediklerinizi biz destekledik. Milliyetçi Hareket Partisinin
Üreten Ekonomi Programı’nda ve seçim beyannamesinde sektörel
teşviki söyledik. Yüksek katma değerli, bu belirlenmiş olan… Devlet Planlama
Teşkilatı -rahmetli Müsteşarlığımız- şimdi Sayın Kalkınma Bakanımızın temsil
ettiği kurumda zaten belli çalışmalar yapılıyor dedim. Onları dikkate alırsanız
biz de eksiklerinizi tamamlarız ve hep beraber bu kurul kararlarını alıp
uygulamaya geçersiniz bir an önce, biz de destek oluruz ama bu eksiklikler
varken olmaz.
Şimdi, bakıyorum, turizmle
ilgiliyi okudum Sayın Bakanım. Sene 2012, beş yıldır komisyonda, eski üye olan
arkadaşlarım biliyorlar, her Turizm Bakanlığı bütçesinde söylüyorum, 2007-2012
Turizm Eylem Planı ve Strateji Belgesi var, turizm çerçeve kanunu çıkacak,
1’inci madde, hâlâ yok. Siz neyle uğraşıyorsunuz? Oradan teklif, buradan
tasarı, onu alalım, bunu verelim, anayasa yapalım, iç tüzük yapalım, sabaha
kadar kavga edelim, 4+4+4’ü çıkaralım. Ee, peki, kaç
para harcayacaksınız o okullar için? E, memura gelince 4+4’te kalıyor, 4+4’ün
ikinci boyutu yok Bakın, eğitime gelince 4+4+4, memura gelince 4+4, kaldı. Yani
şimdi, peki o arada oraya verdiğiniz parayı, gelip o okulların yeniden
yapılanmasına vereceğiniz paranın, 5+3 olsa da dershaneleri bölmesek, gene sekiz
yıl orası olsa, şimdi memura yarısını verseniz maaşını artırıyor mu? Artırıyor.
Siz ne yapıyorsunuz? Yani… Hayır işte oradan
vereceğiniz para… Bakın ne kadar okul yapımı gerektiğini… 20 küsur milyar, 30
milyarlık bir maliyetten bahsediyorsunuz. Yeniden okul, öğretmen açığı var,
beşinci sınıftan boşa çıkacak sınıf öğretmenleri sorunu var, derslik sorunu
var, hepsi var. Bunun acelesi var mı? Yok. Peki niye
benim turizm çerçeve yasam çıkmıyor da bir hafta boyunca kavga dövüş burada
onunla uğraşıyorsunuz? Tamam o da olsun ama bu kadar
dayatmanın, şey yapmanın bir anlamı var mı? Bakın 2007-2012 Sayın Bakanım, siz
Bakanlar Kurulu üyesisiniz. Şöyle oluyor… Sizin yaptığınız teşvik hiçbir işe
yaramayacak. Niye? Söyleyeyim. Turizm çerçeve yasası yok. Seyahat acenteleri
bir yerde, otelciler bir yerde, operatörler bir yerde, hepsi farklı yerde,
rehberler bir yerde. O zaman ne oluyor? Zatıaliniz
yurt dışına çok çıkıp geliyorsunuz. Avrupa’da bir otelde bir gece kaldığınız
fiyata bir hafta insanlar Antalya’da tatil yapıyor her şey dahil.
Senin çıkardığın şey… Ne yapayım ben teşviki yani benim turizm çerçeve kanunum
yok. Bu sadece Hükûmetin kendi arasındaki koordinasyon eksikliğinden
kaynaklanıyor. Beş yıldır çıkmaz mı? Bakın 2007-2012 Eylem Planı diyor, 1’inci
madde turizm çerçeve yasası, yok. Eksik olsun, nasıl çıkarsa çıksın razıyız.
Lütfen bunları gündeme getirin. Sanal siyasi çekişmelerden uzaklaşarak ülkenin
gündemindeki sorunları bir an önce çözelim. Bunun eksikleri çok. Bu kanunda
eksik çok ama inşallah bir aşama olur. İçinde karşı çıktığımız noktalar da var.
Amacı itibarıyla doğru ama gerekli ve yeterli tedbirleri içermiyor. Gerekli
olanlar olmakla beraber hepsi maalesef yeterli değil. Biz MHP olarak her zaman
yapıcı, yol gösterici, uzlaşmacı muhalefet anlayışından yanayız. Milletimizin
çıkarı için gelecek kanunları destekliyoruz. Eksikliklerin de bir an önce
giderilip Bakanlar Kurulu kararıyla en azından bu eksikliklerin tamamlanmasını
bekliyoruz.
Saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Günal.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Rahmi Aşkın Türeli. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RAHMİ AŞKIN
TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı’nın görüşülmesi sırasında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
görüşlerimi belirtmek için söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
konuşmama başlamadan önce, çok gündemde de olan ve hep de tartıştığımız, benden
önce arkadaşlarımın da dile getirdiği memur maaş artış hızlarıyla ilgili ben de
görüşlerimi belirtmek istiyorum. Hazır Sayın Bakanımız da burada, o konuda da
kendisinden bir cevap vermesini istirham ediyorum.
Şimdi, tabii, Hükûmet
biliyorsunuz 3,5+3,5 önerdi, ondan sonra da Hakem Kurulunda 4+4 oldu. Sayın
Bakan hem Plan ve Bütçe Komisyon görüşmeleri sırasındaki toplantılarda hem de
basında kamuoyuna verdiği demeçlerde dedi ki: “Personel giderlerinin bütçe giderleri
içindeki payı yüzde 18’den yüzde 28’e yükseldi.” Değil mi Sayın Bakan? Yani bir
10 puanlık yükselişten bahsediliyor. Yani aslında personel giderlerinin
söylendiği gibi enflasyonun gerisinde kalmadığını ve bütçe içinde göreli
payının da arttığını söyledi, doğru. Tam rakamı da vereyim ben: 18,4’tü, sonra
yüzde 27,2’ye çıktı. Ancak, Sayın Bakan, buna diğer başka göstergeleri de dâhil
ederek bakmak gerekiyor. Buradaki sıkıntı şudur: Bütçe giderlerinin millî gelir
içindeki payı azalmıştır. Bu da büyük ölçüde faiz giderlerindeki azalıştan ve
yatırım harcamalarındaki azalmadan kaynaklanmıştır. Yani matematiksel anlamda
bir bölme işlemini düşünün: Pay aynıdır ama payda değişirse, payda küçülürse ne
olur? Oradaki oran daha yüksek gözükür. O yüzden doğru olan yaklaşım, aslında,
personel giderlerine, faiz dışı bütçe giderleriyle kıyaslayarak öyle bir oran
açısından bakmaktır. Öyle baktığımız zaman da şunu görüyoruz: 2002 yılı
içindeki pay yüzde 32,3’müş, 2011 yılında da yüzde 32 kalmış yani bir artış
yok.
Tabii, aslında personel
harcamalarının artması da gerekir. Çünkü normalde personel giderlerini,
personel harcamalarını belirleyen iki tane unsur vardır değerli arkadaşlar:
Birisi maaş, ücretler, özlük hakları, onlardaki artıştır; diğeri de personel
sayısındaki net artıştır. Böyle baktığımız zaman, Türkiye'nin
nüfusunun arttığını düşündüğümüz zaman ve kamu hizmetlerinin de belli bir
nicelik ve nitelikte verilmesini düşündüğümüz zaman, söz konusu yaptığımız
zaman -ki, bu sizin de, sizlerin de sık sık AKP Hükûmeti olarak dile
getirdiğiniz bir husustur- aslında normalde personel giderlerinin artması
beklenirdi ama ne yazık ki bir artış yoktur.
Bunu isterseniz bir örnekle
vereyim ekranları başındaki izleyicilerimize de anlatmak açısından: Şöyle
düşünelim, diyelim ki 4 kişilik bir aile, iki ekmek alıyorlar her gün eve,
hepsinin de payına yarım ekmek düşüyor. Bölelim, 4 kişilik ailede ne düşüyor
paya? Yüzde 25. Sonra 4 kişilik aileden birisi ayrılsın, 3 kişi kalsın, okumaya
gitsin örneğin ailenin çocuğu, 3 kişi kalsınlar. Bu sefer artık iki yerine bir
buçuk alsınlar, gene hepsinin payı aynı, gene yarım ekmek yiyorlar ama ne oldu?
Oran yüzde 33’e yükseldi. Sizin söylediğiniz de işte aynen budur. Yani,
paydanın azalmasına dayalı olarak personel giderleri artmış gibi gözükmektedir,
aslında artmamaktadır.
Şimdi, tabii bu torba yasa
birçok hüküm içeriyor burada; gelirler vergisi, kurumlar vergisi, KDV, ÖTV,
onlarla ilgili değişikler var. Yani, ne getiriyor ekonomik maliyet açısından?
Buna ilişkin bize Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında bir ekonomik maliyetlendirme, bir tahminî maliyet bedeline ilişkin belli
rakamlar sunuldu ama sizlerin de çok iyi bildiği gibi alınan önlemlerin çoğunun
ne getirip ne götüreceği konusunda net bir hesaplama yapılmamış tabii. Oysa, bunu daha önce de değişik zamanlarda söyledik, önümüze
gelen, yüce Meclisin önüne gelen tasarıların ne getirip ne götürdüğünün,
özellikle bütçe açısından -ki, hepimiz bütçenin göstergelerini, performansını
çok yakından takip ediyoruz- ne getirip ne götürdüğünün çok ayrıntılı
bilinmesine ihtiyaç var. Bunun için de -5018 sayılı Yasa da söylemiş zaten-
düzenleyici yetki analizi, bunlar yapılırsa, önümüze ayrıntılı getirilirse biz
de bu konuda görüşlerimizi daha net biçimde açıklarız.
Buradan, izin verirseniz,
bu teşvik sistemine bir geçeyim çünkü aslında zaten önümüze gelmiş olan, bu
vergi kanunlarında değişiklik yapan kanun tasarısında da zaten büyük ölçüde bu
teşvik sisteminin bir parçası olarak ortaya konma ve sunulma var. Bu açıdan da
bu teşvik sistemi nasıl, gerçekten başarılı bir teşvik sistemi mi, ona ilişkin
düşüncelerimi belirteyim.
Değerli arkadaşlar, bu,
AKP’nin iktidar döneminde çıkardığı 4’üncü teşvik paketi. İlk 2 pakette
Türkiye'nin bütününü kapsayan bir teşvik sistemi yoktu, belli sayıda il vardı
ama 3’üncü ve 4’üncü yani 2009 ve şimdi, işte, 2012’de gündeme girecek olan
teşvik yasasında ise bütün Türkiye kapsandı yani 81 ilin hepsi alındı, bu
kapsam içinde söz konusu edildi.
Tabii, neydi amaç?
Yatırımların artmasıydı. Yatırımların artması açısından bakalım olaya.
Performans yüksek mi? Ne yazık ki AKP döneminde çok yüksek bir yatırım
performansı göremiyoruz. Burada hem kamu sabit sermaye yatırımlarının millî
gelir içindeki payında ciddi bir azalma var. Yani 2002
yılında kamu -yalnız merkezî yönetim bütçesi değil tüm kamuyu kapsıyoruz doğal
olarak- sabit sermaye yatırımlarının millî gelir içindeki payı yüzde 4,9’muş;
2011 yılı gerçekleşme tahmini yüzde 4,5. Özel sektörde de doğal olarak 2001
krizi sonrası olduğu için belli bir yükselme var ama öyle söylendiği kadar
yüksek bir performans gözükmüyor.
Diğer arkadaşlarımız da
belirttiler. Bu teşvik sistemi neye dayanıyor, neye göre illeri
gruplandırdınız? İşte, burada da söylenen şu, deniyor ki: “İllerin millî
gelirden aldıkları pay ülke içindeki ve Sosyo-Ekonomik
Gelişmişlik Endeksi.” Değerli arkadaşlar, Türkiye İstatistik Kurumu en son 2001
yılında iller itibarıyla millî geliri hesapladı, ondan sonra hesaplamadı. Bir
kere, çok önemli bir göstergedir bu. Nerede? Buna ilişkin bir şey yok. Olmadığı
zaman bunu nasıl hesapladığınızı gerçekten merak ediyorum.
Diğer taraftan Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi Kalkınma Bakanlığı
tarafından hazırlandı. Ne yazık ki defalarca talep etmemize rağmen, Komisyon
toplantılarında ve daha öncesinde gelen kanunlarda da istememize rağmen henüz
önümüze getirilmiş değil. Bu yüzden de bu illerde neye göre böyle bir
gruplandırma yapıldı, bunu bilme imkânından yoksunuz çünkü bu önemli. Hepimiz
de, milletvekilleri de kendi illerinin neden belli bir bölgeye alındığını
doğrusu anlayabilmiş değiller, sık sık da kendi aramızda bu konuyu konuşuyoruz.
Diğer taraftan, başka bir
konu da, bir teşvik sisteminde, değerli arkadaşlar, ulaşmak istediğiniz bir
amaç olmalı ve ona ilişkin olarak teşvik sistemi onun bir alt amacı aynı
zamanda bir araçlar demeti olarak çalışmalı ve dünyanın hemen hemen her
tarafında baktığınızda temel olarak sektörel
perspektif esas olmalı. Oysa ne yazık ki bizim teşvik sisteminde sektörel değil, bölgesel perspektif ön planda. Bu bölgesel
boyutlar, bölgesel ayrım olmasın anlamında söylemiyoruz, elbette olacak, ama
temel anlamda sektörel perspektifi olan ama bölgesel
boyutları olan bir yaklaşım olmak zorundadır.
Geçmişte de böyleydi
değerli arkadaşlar, kalkınmada öncelikli yöreler vardı biliyorsunuz,
Türkiye'nin belli birtakım yöreleri bu kalkınmada öncelikli yörelerdi, orada da
belli açılardan destekleniyordu. Elbette, bölgesel gelişmişlik farklarının
giderilmesini sağlamaya çalışmak bizim için önemli olacak, elbette az gelişmiş
bölgelerin daha çok gelişmesini sağlayacağız ama bütün Türkiye'yi, 81 ili 6
tane bölgeye bölerek bunu yapmak mümkün değil.
Diğer taraftan, bölgesel
boyutları olacak, ama il bazında değil, ilçe bazında olması gerekiyor. Yani
Düzey 2, NUTS 2 önemli bir kriterdir çünkü biz
biliyoruz ki illerin ilçeleri arasında -en gelişmiş illerimizde bile bu geçerlidir-
çok büyük bir gelişmişlik farkı vardır.
Tabii, az gelişmiş
bölgelere yatırım götürmek için yalnızca yatırımları teşvik etmek yetmez
değerli arkadaşlar, devlet bizzat oralara gitmeli, oralarda yatırım ve üretim
yapmalıdır. O bölgelerde hangi alanlar bölgenin temel iktisadi faaliyet alanını
oluşturuyorsa, ona ilişkin olarak oralara gitmek ve orada bizzat devletin
yatırım yapmasını sağlamak gerekiyor. Teşvik önemli tabii, elbette, teşviki
verelim, özel sektör de gitsin. Ama ya gitmezse ne olacak?
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin elli, altmış yıllık bir teşvik macerası var. Gitmiyor işte,
bölgesel gelişmişlik farkları devam ediyor. Ee, o
zaman yapmanız gereken devleti bizzat bir ekonomik aktör olarak işin içine
sokmaktır.
Son olarak -çok az zamanım
kaldı- tabii, değişik hedefleri var teşvik sisteminin, bir tanesi cari açığın
azaltılması. Ne yazık ki cari açığın azaltılmasına bu teşvik sistemi yaramaz,
hatta kısa vadede yatırımları artırarak Türkiye'de tasarruf açığını artırır.
Bildiğiniz gibi bir yatırımlar var, bir de yurt içi tasarruflar. Yani sizin
yatırımları artırdığınız bir yapının içinde nasıl bir sonuç ortaya çıkar?
Yatırımlar artar, böylece Türkiye'nin tasarrufları azalır.
Bir de tabii, cari açığı
azaltmak yalnızca dışarıdan ithal ettiğimiz ara malları Türkiye'de üretmek
üzerine olmamalı. Bu nasıl olacak, bunu belli koruma tedbirleriyle
destekleyecek misiniz, bütün onlar üzerine de sağlıklı bir perspektif
oluşturmak gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Türeli.
Şimdi, birinci bölüm
üzerinde şahısları adına Manisa Milletvekili Sayın Uğur Aydemir.
Sayın Aydemir, buyurun.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayısıyla görüşmekte olduğumuz
Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’yla ilgili şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yatırımlar üretimin, istihdamın ve ekonomik büyümenin en önemli kaynağını
oluşturmaktadır. Hükûmetimiz döneminde yatırımlara yönelik önemli teşvikler
getirilmiş olup başarıyla uygulanmaktadır. İstikrarlı büyüme sürecinin devam
ettirilmesi için ekonomik kalkınmanın hızlandırılması, yatırımların, üretimin
ve istihdamın artırılması gerekmektedir.
Bu çerçevede, yatırım
teşviklerinin kapsam ve etkinliğini artırmaya yönelik önemli düzenlemeleri
içinde barındıran bu tasarı büyük önem taşımaktadır.
Öncelikle şunu
belirtmeliyim ki, öngördüğümüz bu tasarı yatırımcımızı oldukça mutlu edecek,
cesaretlendirecek ve kendilerine büyük ivme kazandıracaktır. Yatırımcılara
yatırımın yapılışı esnasında destek verilmesi amaçlanmakta, yatırımlar daha
cazip hâle getirilmektedir.
Diğer yandan, istatistiki
bölge birimleri sınıflandırmasına göre SGK işveren payının bir kısmı, altıncı
bölgede yer alan illerde ise tamamı devletçe karşılanacaktır. Bu uygulamayla
kayıtlı istihdam artacak, kayıt dışıyla mücadelede büyük mesafe katedilecektir.
Kıymetli milletvekilleri,
bu tasarımız esnaf ve sanatkârların vergilendirilmesine yönelik birtakım
kolaylıklar sağlamakta, bunlardan muafiyet şartlarını taşıyanlara esnaf vergi
muafiyeti belgesi alma imkânı getirmektedir.
Teknolojik gelişmeler ve
küreselleşmenin olumsuz etkileri nedeniyle kaybolmaya yüz tutan el dokuma
işleri, bakır işlemeciliği, çini ve çömlek yapımı gibi geleneksel, kültürel,
sanatsal değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyet
gösteren esnaflar, iş yeri açsalar bile, vergi muafiyeti uygulaması kapsamına
alınmaktadır.
Ayrıca, esnaf ve
sanatkârların içinde bulunduğu koşullar itibarıyla kendilerine en uygun
vergilendirme esaslarına tabi olmalarını sağlamak amacıyla, gerçek usulden
basit usule geçebilmeleri imkânı da getirilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
iktidarımız döneminde ülkemiz, bir dünya markası olma yolunda çok ciddi mesafe katetmiş, dünya devletler muvazenesinde cazibe merkezi
hâline gelmiş ve hak ettiği konuma ulaşma yolunda emin adımlarla
ilerlenmektedir. Bu yolda bir dünya ve medeniyet başkenti olan İstanbul’umuzun
finans merkezi hâline gelmesini ve yabancı fonların Türkiye’den yönetilmesini
sağlayacak adımlar atılmıştır.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşımızın yüzünü güldürecek önemli bir husus ise mali af konusudur. 6111
sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmak için süresinde başvuran vatandaşlarımız
taksitlerini herhangi bir nedenle ödeyememişlerdir. Dolayısıyla, 6111 sayılı
Kanun’la düzenlenen haklardan yararlanamamışlardır. Şimdi bu tasarıyla, bu
haklardan yararlanamayan vatandaşlarımıza yeni bir hak tanınmıştır. Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içerisinde borçlarını gecikme
zamlarıyla birlikte öderlerse, tekrar 6111 sayılı Kanun’dan faydalanacaklardır.
Değerli milletvekilleri,
tasarıyla, hurdaya ayrılan araçlara teşvik sağlanmakta olup, yirmi iki yaş
üzerindeki araçların hurdaya ayrılması da teşvik edilmektedir. Yirmi iki yaş ve
üzeri taşıtların hurdaya ayrılması hâlinde taşıt sahipleri adına tahakkuk eden
motorlu taşıtlar vergilerinin yüzde 25’inin ödenmesi şartıyla kalan vergi aslı,
gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve tescil plakasına kesilen idari
para cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçilmesi öngörülmektedir.
Böylelikle, vatandaşımız, fiilen hurdaya çıktığı hâlde borçları nedeniyle
üzerlerinde tutmak zorunda kaldıkları araçları ve bunların sürekli artan
borçları yüklerinden kurtarılmaktadır ve bu araçların bertaraf edilmesiyle
çevre kirliliğinin önlenmesi konusunda da ciddi adımlar atılmaktadır.
Bu tasarının milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Aydemir.
Şahısları adına ikinci
konuşmacı Bitlis Milletvekili Sayın Vedat Demiröz.
Sayın Demiröz, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun Plan ve Bütçe
Komisyonundan geçerken AK PARTİ’li değerli
milletvekillerinin ve diğer muhalefet partisinden milletvekili arkadaşlarımızın
çok yakın desteklerini ve katkılarını gördük; huzurlarınızda hepsine teşekkür
ediyorum.
Teşvik yasasıyla ilgili
arkadaşlarımız çok detaylı bilgiler verdiler. Gerçekten, ekonomik istikrar,
büyüme, istihdamın gelişmesi için teşvik yasası çok önemli. Ama bu teşvik
yasası belki de cumhuriyet döneminin en kapsamlı teşvik yasası. Gerçekten,
ülkemize yararlı olacağı kanaatindeyim.
Sayın grup üyelerimiz ve
diğer partili arkadaşlarımız bu konuya değindiler, ben sadece kanunun
içerisindeki bazı maddeler üzerinde görüşlerimi aktarmak istiyorum. 6111 sayılı
Yasa, 5 milyon 250 bin mükellefi kapsadı ve bir barıştı gerçekten, aşağı yukarı
40 milyar liralık bir taksitlendirme, yapılandırma söz konusu oldu ve bunun da
şu ana kadar yüzde 40’ını, herhâlde 16-17 milyar lirasını tahsil ettik. Ama
isteyerek veya istemeyerek taksitlerini atlayan veya cari dönemin vergi
borçlarını ödeyemeyenler için böyle bir kolaylık getirildi. Dört ay içerisinde
geçmiş borçlarını yasal faiziyle beraber ödeyenler için tekrar sistem içerisine
alınması ve bu sistemden yararlanmalarına devam etmeleri planlandı. Gayet
faydalı, yararlı ve kapsamlı bir madde; öncelikle bunu bütün kamuoyunu
ilgilendirmesi açısından izah etmek istedim.
İkincisi de konut
sektörüyle ilgili, konutlardaki KDV’yle ilgili madde. En çok
tartışılan veya ekonomide dikkat çekilen madde bu. İnşaat sektörümüz
ekonomimizin lokomotifi. Kalkınma yüzde 8-9’lardayken inşaatta, konutta inşaat
sektörümüzün kalkınmadaki payının yüzde 19-20’lere vardığı dönemler oldu. Biz
iktidar olarak, inşaat sektörüne herhangi bir şeyin engel teşkil etmesine,
KDV’nin ona engel olmasına müsaade etmeyiz. Aslında, mevcut düzende bazı
haksızlıklar vardı. Yani şunu söyleyeyim: Bitlis’ten gelen 12 nüfuslu bir aile,
100-150 milyon liraya Hadımköy’de bir daire alıyor,
200 metrekare bir daire -geniş daire lazım- ve bunun üzerinden 36 milyon lira
KDV ödüyordu. Hadımköy’de arsa metrekaresi belki
300-400 lira. Aynı zamanda bir başkası, Bebek’te 100-150 metrekare net alanı
olan bir daire alıyor, 1-2 milyon dolar veriyor, 1 milyon dolar olsun, yüzde 1
KDV ödüyordu; aynı rakam, benim Bitlis’ten gelen vatandaşımdan daha az bir KDV
ödüyordu. Bu çok adil değildi. Geriye kalan kısmını ne yapıyorduk? Biz
vatandaşlardan topladığımız KDV’lerle o yüzde 17’lik kısmı tekrar inşaat şirketlerine
iade ediyorduk. Bu, çok haklı bir uygulama değildi. Biz ne diyoruz? “Vergide
adalet.” Onun için, bu maddeye göre, belediye sokak sokak,
cadde cadde rayiçleri tespit ediyor, arsa birim
metrekare vergi değerlerini tespit ediyor. Biz, Bakanlar Kuruluna metrekarenin
yanında, arsa birim vergi değeri ve konutların metrekare vergi değerlerlerini de yeni bir argüman
olarak veriyoruz. Bakanlar Kurulu bunu nasıl değerlendirecek, önümüzde
göreceğiz. Büyük ihtimalle, “Metrekaresi 5 bin liranın üstünde olan arsalarda,
birinci sınıf inşaatlarda KDV yüzde 18.” denilecek. Yani, bu, sadece üç büyük
şehri, belki diğer bazı yerleri de kapsayacak; genel olarak bir yük
getirmeyecek, hakkaniyet sağlanacak. Ben, burada, inşaat sektörünün,
ki Çin’den sonra dünyanın 2’nci büyük müteahhitlikte önde gelen bir sektörün
Maliye tarafından veya devlet tarafından engelleneceğine inanmıyorum. Bu
sektördeki arkadaşlarımızın bu konuda tereddütlerine hiçbir mahal yok. Kanun 1
Haziran 2012’den sonra ruhsat alanları kapsayacak, geriye dönük bir uygulama
yok, kentsel dönüşüm alanlarında veya afet riski olan yerler kapsam dışında
kalacak. Bunun dışında kamu kurum ve kuruluşlarının yapmış olduğu ihaleler, 1
Hazirana kadar olan ihaleler ve iş alanlar da gene kapsam dışında kalıyor, çok
faydalı bir uygulama. Bence konut sektörünün de bu önünü kesmeyecek ve önünü
açacak, hakkaniyet olacak.
Ben hepinize saygılarımı
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Demiröz.
Birinci bölüm üzerinde
soru-cevap işlemi yapacağız.
Sisteme girmiş
arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Akar... Yok.
Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, kaçak elektrik
kullanımı nedeniyle Maliye Bakanlığı olarak son iki yılda bugüne kadar ne kadar
tahakkuk yapılmış ve bunun ne kadarı tahsil edilebilmiştir? Yaklaşık tahsilat
oranının tahakkukun dörtte 1’inde kalması sizce nasıl değerlendirilebilir?
İki: Yeni teşvik
sistemlerinde illerin bölgelere göre dağılımının adaletli ve objektif kriterlere göre yapıldığına katılıyor musunuz? Örneğin
Aksaray 5’inci bölgeyken, Kütahya’nın 4’üncü bölgeye alınmasını içinize
sindirebiliyor musunuz? Bu nasıl bir sistem?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Işık.
Sayın Öz…
ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, bütçe
dengesinin bozulacağından ve mali disiplinden bahsediyorsunuz sürekli. Türkiye,
yüzde 8,5 oranında büyümeyle Çin’den sonra dünya 2’ncisi olan bir ülke. Aynı
zamanda 2011 enflasyonunu da yüzde 10,5 civarında açıklıyorsunuz. Memura yüzde
3,5+4 oranında artış önermek sizce bu anlamda doğru mudur? Bilimsel hesaplarla
memura gerçek önerilmesi gereken zam oranı bu mudur? Memuru toplu sözleşmeye
aldınız şimdi, toplu görüşmeden toplu sözleşmeye çekildi, dolayısıyla bu toplu
sözleşmeden kamu çalışanları bir şey kazanmış mıdır? Referandumda vermiş
olduğunuz sözler havada kalmamış mıdır? Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Öz.
Sayın Halaman…
Yok.
Sayın Akçay…
ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu gayrimenkul yatırım
ortaklıkları kurumlar vergisinden istisna ve dağıttıkları kârlar da gelir
vergisinden istisnadır. Türkiye'de kaç gayrimenkul yatırım ortaklığı vardır?
Bunun yirmi beş civarında olduğunu biliyoruz. Ve bunların bir yıl itibarıyla
toplam vergi avantajı ne kadardır? Bu istisna diğer inşaat firmalarıyla bir
haksız rekabet yaratmıyor mu? Gayrimenkul yatırım ortaklıklarına sağlanan vergi
avantajının yıllık 500 milyon Türk lirası civarında olduğunu tahmin ediyoruz ve
Sayın Bakan memur maaş zamlarının diğer mükelleflere vergi olarak yansıyacağını
ifade etmişti. Bu sayıları yirmi beş olan gayrimenkul yatırım ortaklıklarına
tanınan bu vergi avantajından vazgeçilerek, diğer mükellefler üzerindeki vergi
yükü azaltılamaz mı? Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bu teşviklerle ilgili sıralamalar yapılırken bunda
bugüne kadar kaç tane teşvik tedbiri, düzenlemesi gelmişse Tunceli hep en
teşvik edilebilir il bölgesindeydi ama AKP İktidarı zamanında Tunceli’ye
herhangi bir yatırım yapılmadığı hâlde, birtakım çok gelişmiş illerimiz altıncı
dereceye alındığı hâlde, Tunceli birdenbire, sanki AKP bir yatırım yapmış,
böyle havaya uçmuş, beşinci dereceye alınmış. Yani bunu, hangi kıstası esas alarak siz Tunceli’yi altıncı teşvik
bölgesi değil de beşinci bölgeye aldınız? Yani amacınız -zaten Tunceli’ye pek
kimse de yatırım yapmıyor- herhâlde tamamen “Hiç kimse yatırım yapmasın.”
anlamında bir düzenleme yaptınız. Bu sizin bir siyasi… Yani özellikle Tayyip
Erdoğan bu işi düzenledi, son karar ondan geçti. Onun verdiği kesin bir kin
kararı mıdır? Onu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Oğan…
SİNAN OĞAN (Iğdır) –
Teşekkür ederim Muhterem Başkan.
Bir istirhamım olacak zatıalinizden: Teröristbaşına
artık “sayın” demeyi iktidarınız serbest bıraktığı için, lütfen bana “sayın”
demeyin, Türkçemiz zengindir, yerine geçecek başka kelime deyin.
Pek Muhterem Bakanım, biraz
önceki soruma cevap vermediniz, o soruyu yeniden soruyorum: Yurt dışına çıkan
vatandaşlarımızı haraca bağladınız, her çıkan vatandaşımızdan para alıyorsunuz.
NATO’ya, BM’ye getirdiğiniz istisnayı vatandaşlarımıza da getirecek misiniz?
Bir de cep telefonlarına
depremde bir vergi getirilmişti. Deprem biteli çok oldu, Allah korusun,
neredeyse yeni depremler gelecek ama bu haracı almaya devam ediyorsunuz.
Vatandaşlarımıza bu manada da bir istisna getirecek misiniz NATO’ya
getirdiğiniz gibi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Oğan.
Sayın Erdemir…
AYKAN ERDEMİR (Bursa) –
Sayın Bakan, DİSK Araştırma Enstitüsünün çalışmaları gösteriyor ki Türkiye’de 4
kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 3.386 liradır. Memur ve emeklilerine reva
gördüğünüz 4+4 zam, memurlarımızın büyük bir kısmını yoksulluk sınırının
altında bırakmıştır. Kamu emekçilerimiz, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Avrupa
Sosyal Şartı’na aykırı olarak getirdiğiniz grev yasağıyla, hakkını almak ve
yoksulluktan kurtulmak için mücadele araçlarından yoksun bırakılmıştır. Bu
şartlar altında, memurlarımızı ve emeklilerimizi ne zaman yoksulluk sınırının
üzerine taşımayı öngörüyorsunuz?
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Bakan, emlaklerde KDV oranını
değişik bölgelerde değişik oranlar yaparken acaba bir şekilde, yüksek emlak
vergisi değeri olan yerlerde başka bir düşük emlak vergisi değeri
gösterilmesine sebep olmayacak mısınız? Buradaki kontrol nasıl olacak? Yani
piyasanın en büyük şeyi bu, “Yüksek fiyatlar, aşağı, düşük seviyeden
gösterilecek.” diyor.
İki: Sayın Bakan, şeker
fabrikalarını özelleştirmeye çalıştınız. Artık yeter! Yıllarca insanları,
işçileri, çalışanları, pancar üreticilerini artık mağdur ettiniz. Bu konuda son
kararınız ne olacak, bu fabrikalar çalışacak mı, yoksa satacak mısınız hâlâ?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın
Aslanoğlu.
Sayın Halaman…
ALİ HALAMAN (Adana) –
Başkanım teşekkür ediyorum.
Sayın Maliye Bakanımıza
şöyle bir soru: Şimdi, bu teşvik kapsamı zaman zaman çıkıyor. Kamuda ve kamu
dışında 465 bin tane taşeron işçisi var. Bunlar 700 liraya, 800 liraya
çalışıyor. Sermayeye çıkarttığınız bu teşvik paketi gibi, 700 liraya, 800
liraya çalışan insanlar için bir teşvik düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Halaman.
Sayın Bakan, söz sizin,
buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, tabii
bu teşvik sistemine ilişkin birçok soru var. Öncelikle şunu söyleyeyim: 2009
sonrası uygulanan teşvik sistemi gerçekten başarılı oldu gerek yatırımların
artmasında gerek istihdamın artmasında. Şimdi attığımız adımla, gerçekten,
belki, bugüne kadar yapılmış en kapsamlı destekleri sunuyoruz ve burada
özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Yani bu yeni teşvik sisteminde tabii ki
bir sektörel boyut var, bir bölgesel boyut var, büyük
yatırımlar boyutu var, stratejik yatırımlar boyutu var. Öyle yatırımlar var ki
hangi ilde olursa olsun, hangi ilde hangi ilçede olursa olsun 5’inci bölge
teşvikinden yararlanacak, isterseniz bunu İstanbul’da yapın, Antalya’da yapın
veya Konya’da yapın. Bunlar: Madencilik yatırımları, demir
yolu veya deniz yoluyla yük ve yolcu taşımacılığına yönelik yatırımlar, test
merkezleri, rüzgâr tüneli, benzer nitelikli yatırımlar, kültür ve turizm koruma
ve geliştirme bölgelerinde yapılacak turizm yatırımları, özel sektör tarafından
gerçekleştirilecek ilk, orta ve lise eğitim yatırımları, yatırım tutarı 20
milyon lira üzerinde olan belirli ilaç ve savunma sanayi yatırımları. Nerede
bu yatırımlar yapılırsa yapılsın 5’inci bölge teşviki.
Ayrıca, Türkiye’de örneğin
tüketilen herhangi bir ürün yüzde 50 oranında ve üzerinde eğer ithal
ediliyorsa, siz, yüzde 40 yerli katma değer üretecek şekilde bir yatırıma
girişirseniz, nerede yaparsanız yapın -bakın, ithal edilen ürünlerden
bahsediyorum- burada sınır yok; bu yatırım nerede yapılırsa yapılsın yine
5’inci bölge teşviki olacak. Ayrıca büyük ölçekli yatırımlar
var, mesela: Rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı, kimyasal madde ürünleri
imalatı, liman ve liman hizmetleri, motorlu kara taşıtları imalatı, demir yolu,
tramvay, lokomotif imalatı, transit boru hattıyla taşımacılık hizmetleri,
elektronik sanayi yatırımları, tıbbi alet, hassas ve optik aletler imalatı,
ilaç yatırımları, hava, uzay taşıtları parçaları imalatı, makine (elektrikli
makine ve cihazlar dâhil) imalatı, metal üretimine yönelik yatırımlar; liste
böyle gidiyor. Bütün bu yatırımları nerede yaparsanız yapın büyük
yatırımlar teşvikinden yararlanır.
Dolayısıyla, gerçekten geçmişle
karşılaştırılamayacak kadar kapsamlı, iyi düşünülmüş, detaylı bir teşvik
sistemi, cumhuriyet tarihinin en büyük vergi indirimi. Çünkü “teşvik” dediğiniz
zaman, aslında biz vergiden vazgeçiyoruz. Özellikle, mesela 6’ncı bölgede
tamamen vergilerden vazgeçiyoruz; gelir vergisinden vazgeçiyoruz, kurumlar
vergisini yüzde 90 indirimli uyguluyoruz, işveren, işçi sigorta priminden
vazgeçiyoruz vesaire. Gerçekten çok güçlü destekler. O nedenle ben bu teşvik
sisteminin hem cari açığı azaltmada hem de gerçekten, istihdamı artırmada,
yatırımları artırmada çok büyük katkısı olacağına inanıyorum.
Gelelim diğer konulara:
Kaçak elektrikle ilgili
tahakkuk, tahsilat rakamları sorulmuştu; önümde yok ama arkadaşlar bulurlarsa
sizinle paylaşırız.
Bu sene aslında memurumuza
verdiğimiz, ocak ayında geçen senenin enflasyon farkından yüzde 2,7 artı yüzde
4 + yüzde 4; bunların hepsini topladığınız zaman yüzde 11’i aşıyor yani yüzde
11 civarında bir artış söz konusu. Bir de geçen sene 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile yaklaşık 450 bin memurumuza, biz, çok ciddi artışlar verdik,
“eşit işe eşit ücret” adı altında, gerçekten, aynı unvanı taşıyan birçok
memurumuza çok ciddi artışlarda bulunduk. Bunların hepsini dikkate aldığınız
zaman, ben az önce zaten gündem dışı bir konuşmaya verdiğim cevapta da, çok
açık ve net bir şekilde, ortalama bir memur maaşının 2002’den bu yana yüzde 240
oranında arttığını ben sizlerle paylaştım. Dolayısıyla, burada, toplu sözleşme
sonucu da tabii ki ortada, yani referandumun büyük kazanımları söz konusu; bu
herkes için geçerli, memurumuz için de işçimiz için de.
Gayrimenkul yatırım
ortaklılarına ilişkin önümde rakamlar yok. Öneriyi, tabii ki çalışabiliriz,
teşekkür ediyorum.
Teşviklerle ilgili, yine,
Tunceli’yle ilgili bir soru vardı, ben yine o genel çerçevede görüyorum. 61
tane gösterge söz konusu. Bu göstergelerin tamamı ekonomiyle ilgili değil, bir
kısmı sosyal gelişmeyle ilgili, bir kısmı tabii ki eğitimle ilgili.
Tunceli’nin, belki bu alanlarda, hakikaten son yıllarda katettiği
bir mesafe olabilir -yani bakmam lazım rakamlara karşılaştırma açısından- ama
gerçekten bu objektif bir şekilde yapıldı, hiçbir şekilde, hiçbir ilimize karşı
şu veya bu şekilde ayrım söz konusu olamaz.
Değerli arkadaşlar, birçok
uluslararası anlaşma yapılmış Türkiye’yle. Bu uluslararası anlaşmalar
çerçevesinde -Türkiye diğer ülkelerle, diğer ülkeler de ülkemizle- birtakım
vergi muafiyetleri söz konusu. NATO’yla yapılan anlaşma çerçevesinde, bugün
gündemde olan NATO’ya vergi muafiyeti daha önce Meclisimiz tarafından 1951
yılında kabul edilmiş, 51 yılında, yeni bir husus değil. Birincisi bu.
İkincisi: Ben sorunuza çok
açık ve net cevap verdim; 15 lira yurt dışına çıkış harcı var, TOKİ’ye gidiyor.
Eğer TOKİ bundan vazgeçerse, biz Maliye Bakanlığı olarak tabii ki bunu
kaldırmayı değerlendiririz ama bu Maliyeye gelen bir gelir değil.
İkincisi: Aldığımız bütün
vergilerin tamamını milletimize geri veriyoruz. Bu ülkede eğitimde, sağlıkta,
altyapıda son yıllarda ne kadar gelişme olduğunu herkes çok iyi biliyor. Bizim,
özürlümüzden hastamıza kadar herkese ne kadar büyük oranda destekler
verdiğimizi milletimiz çok iyi biliyor.
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın
Bakanım TOKİ kime bağlı? TOKİ size bağlı.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Cep telefonlarına gelince, değerli arkadaşlar, Türkiye’de, geçen
sene, 15 milyonun üzerinde cep telefonu ithal edildi. Türkiye’de hakikaten bu
konuda tabii ki çok ciddi tedbirler aldık. Bu tedbirlerden bir tanesi, cari
açığı sınırlamak için, bunu caydırıcı hâle getirmek için bir miktar -100
liralık- maktu vergi getirdik. Daha önce oransal bir vergi vardı, doğrudur ve
114 lira civarında bir vergiye tekabül ediyordu. Beyanlarda çok ciddi bir
düşüklük söz konusuydu. Biz bu nedenle “Beyan ne olursa olsun, minimum 100
liralık bir maktu vergi.” dedik ve o çerçevede bir düzenleme yaptık. Bu
vergilerin tamamı yine milletimize harcanıyor.
Yoksulluk sınırıyla ilgili
tartışmalara gelince: Tabii ki birçok rakam var, birçok gösterge var ama şu bir
gerçek: Dünyanın kullandığı göstergeler var. Bugün Türkiye’de günlük 1 doların
altında yaşayan hiçbir vatandaşımız yok. 2 dolar 15 sentin altında yaşayan
nüfus binde 2 oranında, yanlış hatırlamıyorsam. Bu oran 2002’de yüzde 3
civarındaydı. Günlük olarak 4 dolar 30 sentin altında yaşayan nüfus yüzde
3,7’ye düşmüş durumda. 2002 yılında bu oran yüzde 30 civarındaydı, yüzde 30,3.
Dolayısıyla Türkiye’de yoksulluğun azaldığı çok açık ve net.
Memurlarımıza maaş artışında, yani asgari ücretlimizden emeklimize
kadar hemen hemen tamamında, enflasyonun çok üzerinde bir artış söz konusu
olduğu, refah düzeyinin arttığı açık ve net. Şöyle söyleyeyim ben size: Yani Türkiye’de satılan…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
– Sayın Bakan, 1 puan fazla versek Yunanistan oluyormuşuz! Bu nasıl güçlü bir
ekonomi?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Hayır, Yunanistan olmuyoruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta)
– Keşke Yunanistan olsak, asgari ücret 800 euro...
BAŞKAN – Sayın Bakanım,
süreniz doldu efendim.
Çok teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra,
oylarınıza sunacağım.
1’inci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum…
OKTAY VURAL (İzmir) –
Önergeyi çekiyoruz efendim.
BAŞKAN – Peki, tamam.
1’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
2’nci madde üzerinde bir
önerge vardır, önergeyi okutuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Önergeyi çekiyoruz.
BAŞKAN – Peki.
2’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 3’üncü maddesinde yer alan “uzaktan”
ibaresinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Mehmet
Şandır |
Manisa Antalya Mersin |
Mustafa
Kalaycı Faruk
Bal Emin
Haluk Ayhan |
Konya Konya Denizli |
Necati
Özensoy |
Bursa |
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Söz konusu ibarenin maddede yer almasına gerek
bulunmamaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilmeyen önergeden sonra 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4’üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 4’üncü
maddesi ile 198 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na eklenmesi öngörülen 9 numaralı
bendin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mahmut
Tanal |
İstanbul İstanbul İstanbul |
Bülent
Kuşoğlu Aydın
Ayaydın Orhan
Düzgün |
Ankara İstanbul Tokat |
Rahmi
Aşkın Türeli |
İzmir |
BAŞKAN – Sayın Komisyon
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Sayın Türeli, buyurun.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddede bildiğiniz gibi esnaf
muafiyeti düzenlenmektedir. Daha önce 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun
9’uncu maddesinin birinci fıkrasının 8 ve 9 numaralı bentlerinde değişiklik
yapılmaktadır. Bu 8’inci bentte yapılan değişiklikle bazı meslekler -bunlar
geleneksel meslekler ve el sanatlarıdır, o alanlarda tanımlanmıştır- burada
zikredilmiştir ve ondan sonra da “ve bunlar gibi geleneksel, kültürel, sanatsal
değeri olan ve kaybolmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyette bulunlar”
ibaresi vardır. Burada bir iki husus vardır bu bentle ilgili:
Birisi: Burada “ve”
ifadesinin “ve/veya” olarak düzeltilmesi daha uygundur çünkü bazı meslekler
kaybolmaya yüz tutmamış da olabilir burada. Nitekim de zaten önceki kısımda
baktığınızda, çinicilik, çömlekçilik, bunlar aslında devam eden mesleklerdir.
İkinci bir husus: Bu
şekilde “ve bunlar gibi” ifadesiyle elbette bir esneklik sağlanması
amaçlanmıştır ama bunlar hangi meslekte olacak, başka meslekler de bunun
kapsamına girecek mi konusunda bir anlaşmazlık doğduğu zaman nereye gidilecek,
hangi merciye gidilecek, bununla ilgili kim karar
verecek, bu açık ve net değildir. Bu açıdan da Komisyon görüşmeleri sırasında
aslında Kültür Bakanlığının somut varlıklar, somut mesleklere ilişkin bir
sınıflandırması vardı, onun kapsanması gerektiğini söylemiştik ama burada
kapsanmış gözükmüyor.
Bir de 9’uncu bentle ilgili
bir özellik var burada; o da: “Yukarıdaki bentlerde sözü edilen işlere
benzerlik gösterdikleri Maliye Bakanlığınca kabul edilen ticaret ve sanat
işleriyle iştigal edenler.” diyor. Daha önceki düzenlemede burada Danıştayın olumlu görüşünü alma şartı vardı, burada Danıştayın olumlu görüşünü alma şartı kaldırılmıştır. Bunun
yeniden konulmasının uygun olduğunu düşünüyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ben teşekkür
ederim Sayın Türeli.
Cumhuriyet Halk Partisinin
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
4’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5’inci madde üzerinde bir
önerge vardır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 5’inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Mehmet
Şandır |
Manisa Antalya Mersin |
Emin Haluk
Ayhan Faruk Bal Mustafa
Kalaycı |
Denizli Konya Konya |
BAŞKAN – Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Mustafa Kalaycı,
Konya Milletvekili, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tasarının 5’inci maddesiyle
yapılan düzenlemede dairelerini, binalarını mesken olarak kiraya verenlerin
elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer
kazanç ve iratların toplam tutarı bu yılki rakamlar itibarıyla 88 bin lirayı
aşanların hâlen 3 bin lira olan kira geliri istisnasından yararlandırılmaması
öngörülmektedir. Açıkçası, bu düzenleme eşitlik ve adalet ilkeleriyle
bağdaşmamaktadır.
Türkiye’de vergiyle ilgili
her yeni düzenleme, genelde kayıtlı sektöre ilave yükler getirmektedir. Bu
durum kayıt dışı sektöre geçişi özendirmekte, hatta teşvik etmektedir. Bugüne
kadar sağlıklı bir vergi reformu yapılamadığı için, vergi adaleti sağlanamadığı
için ve geniş bir kesimden vergi toplanamadığı için yük esnafın, işçinin,
memurun, asgari ücretlinin, dar ve sabit gelirlinin sırtında kalmıştır. Bu
durumu Hükûmetin bakanları da pişkince itiraf etmektedir. Geçen yıl Sayın Ali
Babacan “Benzinde vergi yüksek çünkü iş adamından, doktordan vergi
toplayamıyoruz. Oysa sadece sigaradan tıkır tıkır 15
milyar geliyor.” demişti. Zaten, para derdiyle alkole ve sigaraya sarılan
Maliye Bakanı da bu tasarıyla sigara ve alkollü içeceklerin vergilerine yine
önemli oranda zam yapılmasını, vergilerin bundan böyle her altı ayda bir
yeniden belirlenmesini öngören düzenlemeyi getirmiştir. Tıkır
tıkır geldiği söylenen yüksek vergiler kaçakçılığı teşvik etmekte olup, bu
yolla PKK'nın önemli kaynak sağlamasını da AKP Hükûmeti seyretmektedir.
Geçtiğimiz günlerde de yine bir iş adamının "Türkiye'de yarısı vergi
ödemiyor, öbür yarısı bütün vergileri ödüyor. Bu, haksız rekabet
oluşturuyor." eleştirisine karşın, Maliye Bakanı "65 milyon cep
telefonu, 20 milyona yakın kişi de sabit telefon kullanıyor. Motorlu araç
sahibi olanların sayısı da 16 milyon kişi. Vatandaşımız vergi veriyor. Bizim
asıl vergiyi az aldığımız alan iş âlemi, kira ve faiz geliri olanlar ve kayıt dışıdır."
diye cevap vermiştir. On yıldır iş başında olan bir iktidarın bakanlarının bu
itirafları, aslında fevkalade yüz kızartıcıdır. Söylenenler ne yazık ki
doğrudur. AKP patronlardan az vergi alıyor ama nakliyeciden, kamyoncu
garibimden binbir çeşit vergi, harç alıyor, küçük
esnafın, KOBİ'lerin ümüğüne çöküyor. AKP rantiyeciden
az vergi alıyor ama çiftçinin iflahını kesiyor, gübreden mazottan yüksek
vergiler alıyor, çiftçiye mazotu lüks aracı olanlarla aynı fiyata satıyor. AKP
faizcilerden, tefecilerden az vergi alıyor ama 700 liralık asgari ücretten bile
vergi kesiyor, sigortalıyı ve emekliyi “muayene parası”, “katılım payı”,
“reçete parası”, “ilaç kutu parası” diye resmen soyuyor, maaşını kuşa
çeviriyor. AKP'nin anlayışı bu, garip gurebadan alıp
zengine vermek.
AKP Hükûmeti şimdi de
kışkırtıcılık yapmaktadır. AKP’nin bakanları bütçenin üçte 1’inin memura
gittiği, 3 milyon memura daha fazla maaş ödemek için, 74 milyondan daha fazla
vergi almaları gerektiğini söylemektedir. Bu açıklamalar birer sorumsuzluk
örneğidir. AKP Hükûmeti kamu çalışanlarına 3 kuruşluk zam yapıyor ama 300
liralık laf ediyor, memur, işçi, emekçi düşmanlığı yapıyor. AKP Hükûmeti işin
kolayını bulmuş. Lafa gelince “Ekonomi iyi durumda, büyüdük, zenginleştik, kişi
başına millî gelir 10 bin doları geçti.” falan diyor, asgari ücrete, kamu
çalışanlarına ve emekliye zamma gelince “Bak, Yunanistan'ın durumuna düşeriz.”
diye gerekçe sunuyor. Sayın Başbakan, yapılan yüksek vergi zamlarını savunurken
de, eğer bu zamlar yapılmazsa Yunanistan'ın durumuna düşülebileceğini ifade
etmişti. Dikkatinizi çekerim, AKP Hükûmeti, yaptıkları yüksek vergi, düşük maaş
zamlarına bahane ararken, ekonominin topyekûn imha sınırında olduğunu ima
etmektedir. Şayet Türkiye'nin Yunanistan'a benzer bir ekonomik iflasa düşmesi gündemde
ise, sorarım sizlere, AKP Hükûmeti dokuz buçuk yıldır ne yapmıştır ve ne ile
uğraşmıştır? Hani her şey yolundaydı? Hani kriz teğet bile geçmeyecekti?
AKP Hükûmeti, memurları
4+4’lük hüsrana uğratmıştır. Açıklamalardan anlaşılan o ki AKP Hükûmetinin
parası kalmamış, daha da ötesi, insafı ve vicdanı da kalmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) –
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MHP Grubu önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
5’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 5’inci madde kabul edilmiştir.
6’ncı madde üzerinde iki
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 6’ncı maddesinin ikinci paragrafının başında
yer alan “kullanılan” ibaresinden önce gelmek üzere “1 Ocak 2013 tarihinden
itibaren” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Lütfü
Türkkan Mehmet
Günal |
Manisa Kocaeli Antalya |
Faruk
Bal Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır |
Konya Konya Mersin |
Emin
Haluk Ayhan |
Denizli |
BAŞKAN – Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 sıra sayılı yasa tasarı/teklifinin 6.
maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Kamer
Genç Faik Öztrak Kazım
Kurt |
Tunceli Tekirdağ Eskişehir |
Bülent
Kuşoğlu Haluk
Eyidoğan |
Ankara İstanbul |
BAŞKAN – Sayın Komisyon, son okunan önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER
DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Kamer Genç…
BAŞKAN – Sayın Kamer Genç,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın veya Teklifi’nin -hem tasarı hem teklif- 6’ncı maddesinin teklif
ve tasarı metninden çıkarılması için verdiğim önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Aslında, getirilen bu madde
gelir vergisinin temel ilkelerine aykırıdır. Biliyorsunuz, gelir vergisinde
ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili olarak yapılan her türlü giderler gider
olarak yazılır. Çünkü adam keyfi için gider yapmıyor ki, ticari kazancın elde
edilmesiyle ilgili olarak yapıyor. Bir, bu yönüyle aykırı.
193 sayılı Kanun’un 41’inci
maddesinin başlığı “Kabul edilmeyen giderler.” Şimdi, orada eskiden birinci
fıkranın dokuzuncu bendi fıkra metninden çıkarılmıştı ama yeniden o
getiriliyor. Eğer bir firma, bir kuruluş, ticari işletme yabancı kaynaklarla
kendisini finanse ediyorsa bu finansmanla ilgili olarak ödediği faiz, komisyon,
vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve
maliyet toplamının yüzde 10’unu aşmamak üzere, Bakanlar Kurulunun tespit
edeceği miktarı gider yazabiliyor. Ama, şimdi, aslında
verginin genel ilkesi gereği, arkadaşlar, gider yazılacak kısmın net olarak
kanunda belirtilmesi lazım. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisindedir.
Ha, bunu miktar olarak yazarsınız -şu kadarı kabul edilmez- ondan sonra
Bakanlar Kuruluna yetki verirsiniz. Yani bizim Anayasa’mızın koyduğu temel ilke
de bu. Dolayısıyla, evvela bir had belirlersiniz. O haddin 1 misli veya 2 misli
veya yüzde 50 artırmaya, yüzde 100 artırmaya veya yüzde sıfıra indirme
konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verebilirsiniz. Ama bu giderin ne kadarının
yazılacağının Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi, bana göre Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yetkisinin Bakanlar Kuruluna devri anlamına gelir.
Ayrıca da bu konuda bir açıklık olması lazım. Yani hakikaten başlangıçta işletmeler… Ne kadar bir gider kabul
edileceğinin de başlangıçta bilinmesi lazım. Özellikle yabancı kaynakların,
yurt dışındaki kaynakların Türkiye’de kullanılması yönünde de bu bir güvence
olması gerekiyor. O itibarla, getirilen bu madde bence yerinde değil ama tabii
Gelir Vergisi Kanunu’yla çok oynuyor bu Hükûmet. Tabii, gelir vergisi, kurumlar
vergisi, maalesef bu Hükûmetin başvurduğu finansman kaynakları değil.
Bu Hükûmet zamanında
yapılan en büyük ihanetlerden birisi, yabancı bankalardan ve özelleştirilen
kurumlardaki kurumlar vergisinin yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirilmesidir. Bu,
Türkiye ekonomisine çok büyük bir darbe vurmuştur. Bu darbe vurulmasının da
nedeni, bugünkü siyasi iktidarın yaptığı bazı özelleştirmelerin arkalarındaki
büyük sermayenin gizli ortaklar olması yolundaki intibaı kuvvetlendirmiştir.
Bir Telekomun özelleştirilmesinde kurumlar vergisinin
yüzde 30’dan yüzde 20’ye indirilmesinde Telekomun
kazandığı kazanç payı, aşağı yukarı bu beş senelik zaman içinde onun
özelleştirme miktarını geçmiştir. Ama ne yapacaksınız ki bir siyasi iktidar
var, bir Tayyip Erdoğan var, işte bir Tayyip Erdoğan rüyasında ne görüyorsa
getiriyor buraya, bir bakıyorsunuz Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kanunlaşıyor.
Buraya bir de, camilerin
yapılmasına ilişkin… Ben orada önerge verdim, arkadaşlar da konuşacaklar. Cami
yapmayla ilgili yapılan bağışları da tümüyle vergiden müstesna tutuyorsunuz.
Şimdi Tayyip Erdoğan padişah olmak istiyor. Hani Osmanlı padişahları hepsi
birer cami yapmışlar ya. Şimdi diyor ki: “Ben de işte, bir yere 15 bin metrekarelik
cami yapacağım, bu cami İstanbul’un her tarafından görülecek.” diyor. Bu
caminin de ismi ne olacak? Tayyip Erdoğan padişahın camisi olacak. Parası nasıl
karşılanacak? Parası da vatandaşların vergisiyle yapılan bağışlardan
karşılanacak.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Senin camiyle sıkıntın ne?
KAMER GENÇ (Devamla) – Yahu
cami yapılacaksa, sen kendi paranla yap. Kendi paranla yap, benim başka
vatandaşın verdiği bağışla… Niye onun vergilerini istisna ediyorsun? O zaman
yapma… Bu haramdır ya arkadaşlar, haram. Yani, bu devletin malına el
uzatmaktır. Bu, vatandaşın meşru kazancını gayrimeşru yollarla cebine
getirmektir. Eğer cami yapacaksa -ben cami yapmasına karşı değilim ama- camiyi
kendi paranla yap yahu! Böyle bir şey olur mu? Ne yapacak? Efendim, Tayyip
Erdoğan’ın…
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Millet camisini yapar, sen dert etme!
KAMER GENÇ (Devamla) – İşte
bilmem, Süleymaniye Camii gibi, Fatih Camii gibi bir de Tayyip Erdoğan camisi
çıkacak ortaya.
Yahu, insanlarda biraz
utanma duygusu olur arkadaşlar. Böyle bir şey olmaz yani yahu! Eğer bir şeyler
yapacaksanız kendi cebinizden yapın. Onun için, yahu niye sesleniyorsunuz? İşte
diyor ya “İstanbul’un her tarafından görülen cami yapıyorum.” Yap da kendi
paranla yap. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ (Samsun) – Niye
rahatsız oluyorsun Sayın Genç?
BAŞKAN – Sayın Genç, teşekkür ederim.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Utanma duygusu en çok sana yakışır, sana.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sizlere, sizlere… Devletin parasını gasp ediyorsunuz.
BAŞKAN – Şimdi, Cumhuriyet
Halk Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Şu Meclisi her seferinde germeye utanmıyorsun
değil mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Otur
yerine! Konuşma, konuşma!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
– Kendini göstermek için buraya çıkıp
her seferinde bu Meclisi germeye utanmıyor musun?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Git,
cebinden parayı da harca. Hadi, otur…
BAŞKAN – Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Lütfen yerinize…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Kabul edilmiştir, kabul edilmiştir Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kabul edilmemiştir, hayır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, kimse el kaldırmadı.
BAŞKAN – Kaldırdılar efendim de, bir kısmı kaldırmadı.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Kaldırmadılar, görmedik.
BAŞKAN – Hepimiz de görüyoruz. Bakın, arkadaşlarımız
da görüyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Hayır, karar yeter sayısını da istedim, niye…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN – Evet, önerge reddedilmiştir. (CHP
sıralarından gürültüler) Sakin olun… Sakin olun…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, bizim grubumuz el kaldırdı, “Etmeyenler” olarak 1
kişiyi gördüm ben.
BAŞKAN – Karar yeter sayısı yoktur efendim.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 18.16
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
258 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde verilen Tunceli Milletvekili Kamer Genç ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler…
OKTAY VURAL (İzmir) - Bir
önerge daha var.
BAŞKAN – Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 6’ncı maddesinin ikinci paragrafının başında
yer alan “kullanılan” ibaresinden önce gelmek üzere “1 Ocak 2013 tarihinden
itibaren” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet,
önergeye katılıyor musunuz?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Takdire bırakıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yabancı kaynak kullanan
bazı işletmeler bu kaynakları yürürlükteki mevzuatı dikkate alarak
kullanmışlardır. Şimdi getirilmek istenen düzenleme ise işletmelerin kaynak
kullanımında yaptığı plan ve programı sekteye uğratacaktır. Bu yüzden finansman
gider kısıtlamasının 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren yapılması yerinde
olacaktır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
6’ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
7’nci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 7’nci maddesinin ikinci paragrafında yer alan
“arka arkaya iki” ibaresinin yerine
“bir” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Günal Mehmet Şandır |
Manisa Antalya Mersin |
Faruk
Bal Necati
Özensoy Bülent
Belen |
Konya Bursa Tekirdağ |
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan |
Konya Denizli |
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Necati Özensoy konuşacak.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Özensoy. (MHP sıralarından alkışlar)
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
7’nci madde gerçekten
önemli ve geç kalmış maddelerden bir tanesi, olumlu bir madde. En azından, Hükûmet
artık esnafın işlerinin de kötüye gidebileceğinin, kötüye gittiğinin farkına
varmış. Çünkü basit usul şartlarını kaybeden esnafın gerçek usulde vergiye
geçmesiyle, daha sonraki işlerinin bozulmasından mütevellit bir daha basit
usule geçememe şartını kaldırıyor. Bu gerçekten önemli bir
madde, esnaf açısından önemli bir madde. Demek ki esnafın işleri de bu
anlamda iyiye gitmediği görüldü ki Hükûmet bu maddeyi getirmiş, isabetli de
olmuş. Ancak, esnafın işlerinin kötüye gitmesinin önüne… Sadece vergilendirme
sistemindeki yapılan değişikliklerle olmaz.
Biz geçtiğimiz dönemde de
yine, özellikle bu AVM’lerle ilgili yasanın bir an
önce Meclise gelmesiyle ilgili gayretlerde bulunduk. Sayın Bakanımız, eski
Bakanımız Kenan Tanrıkulu’nun hazırladığı çok kapsamlı, gerçekten üzerinde iyi
çalışılmış AVM’lerle ilgili bir yasa var. Geçtiğimiz
dönem 37’nci maddeye göre -Meclise gelindi- gündeme alınması istendi ama
iktidar partisi mensubu arkadaşlarımız tarafından reddedildi. Bu konuda Hükûmet
de bu yasanın çıkmasını geçtiğimiz dönem defalarca tekrarladı, söyledi. Ancak
ne hikmetse, bu tasarı Hükûmet tarafından hazırlanıp Meclise getirilmedi.
Esnaf hakikaten sıkıntı
içerisinde, esnafın işleri hakikaten kötüye gidiyor. Bunların sebeplerinden bir
tanesi de bu AVM’lerin artık her yerde âdeta mantar
gibi bitmesi. Dolayısıyla, bunun önüne bir an önce geçilmesi için de, bu
tedbirin alınması için de bu yasanın bir an önce hayata geçmesi lazım, bunu bir
kez daha buradan ifade etmek istiyorum.
Tabii bu yasa amme
alacaklarıyla ilgili isimlendirilmiş ama teşvikler var bu yasanın içerisinde.
Teşvikler yatırımlar açısından da, ekonominin gelişmesi açısından da önemlidir.
Ancak, teşvikler oluşturulurken, teşvikler buraya gelirken
veya birtakım haritalar çizilirken bunların da daha kapsamlı olmasında
ekonominin gelişmesi açısından, sektörlerin gelişmesi açısından biraz daha
kapsamlı, biraz daha tartışılarak, daha geniş istişarelerle getirilmesinde
fayda var diye düşünüyorum çünkü çıkan teşviklere baktığımızda birçok şeyin göz
ardı edildiğini, özellikle sektörel anlamdaki
gelişmelerin hiç dikkate alınmadığını, sadece bölgesel gelişmişlik
farklılıkları bu anlamda gözetilerek bu teşviklerin geldiğine hep şahit
oluyoruz.
Tabii, bölgesel
farklılıklar derken şehirler baz alınarak bu
farklılıklar gözetiliyor. Ancak, Bursa’dan ben size hemen bir
örnek vereyim: Bursa her zaman gelişmiş bir şehir ve birinci bölgede yer alan
bir şehir, ancak Bursa’ya gidenler, Bursa’yı bilenler çok iyi bilirler,
Bursa’nın dağ bölgesi dediğimiz, dört ilçenin bulunduğu, Orhaneli, Harmancık,
Keles ve Büyükorhan’ın bulunduğu ve Osmanlıdan bu
yana orada ikamet edenlerin, Bursa’nın gerçek sahiplerinin bulunduğu o bölge
gelişmişlik sıralarına baktığımızda 900 civarındaki ilçede 700’üncü, 800’üncü
sıralarda gelirler. Dolayısıyla, bu konuda da geçtiğimiz dönemde de, bu
dönemde de en azından buraların, bu tip yerlerin kalkınmada öncelikli bölgelere
alınması konusunda benim de kanun teklifim var. Diğer yerler de gelişmişlik
anlamındaki gözetilme açısından değerlendirilirken bu konuların da dikkate
alınmasında fayda var. En azından bu tip sektörlere de yani teşvik verilmeyen
illerdeki yapılara da bu anlamda hem de şehrin bölgesi içerisinde gelişmişlik
farklarını gidermede önemli olacaktır diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
7’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sayın Başkan, 7’nci maddede çok büyük, açık bir hata var, diyor ki, bakın… (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Yahu, bir dinleyin de, siz ne anlıyorsunuz?
Şimdi, efendim, diyor ki:
“5 numaralı bendinde yer alan ‘menkul’ ibaresi ‘Menkul’ olarak
değiştirilmiştir.” Bu ne demek, beşinci fıkrada yer alan “menkul” ibaresi
“menkul” olarak değiştirilmiştir? Ya, bundan bir anlam çıkıyor mu? Sayın
Başkan, önündeki metne bir bakar mısın? Diyor ki, beşinci bentte geçen “menkul”
ibaresi “menkul” olarak değiştirilmiştir. Bu nasıl bir şey ya? Açıklasın. Böyle
mantıksız bir ibare olur mu yani; o da “menkul”, bu da “menkul.”
BAŞKAN – Bir saniye
efendim, bir saniye… Tamam, Sayın Genç, lütfen siz oturun, şimdi izah
edecekler.
Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 193 sayılı Kanun’un 75’inci
maddesinin ikinci fıkrasının on dört numaralı bendinde yer alan şu tırnak
içindeki bütün cümleyi çıkartıyoruz, diyoruz ki: “Bu maddenin ikinci fıkrasının
5 numaralı bendinde yer alan…” Bakın, bu, şu anda var olan metin; bu metnin
tamamını çıkartıyoruz, bir tek kelime koyuyoruz yani “menkul” ibaresini
koyuyoruz, ondan sonra da zaten devamı var, on altıncı ibarede…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Hayır, o on altı doğru da birinci… “…menkul” olarak değiştirilmiştir.” O da
aynı kelime, bu da aynı kelime.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – O cümlenin tamamını “menkul”le
değiştiriyoruz.
BAŞKAN – Evet, 8’inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
7’nci maddede “Kabul edilmiştir.” demediniz efendim.
BAŞKAN – “Kabul
edilmiştir.” dememişiz.
7’nci maddeyi tekrar
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
8’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
9’uncu madde üzerinde iki
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 9'uncu maddesinin birinci paragrafında yer
alan "rehabilitasyon merkezi ile mülki idare
amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve
Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen
tesislerin" ibaresinin "Kadın sığınma evi ve rehabilitasyon merkezi
ile Diyanet İşleri Başkanlığının uygun görüşü ve mülki idare amirlerinin izni
ve denetimine tabi olarak imar planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlere
yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din
eğitimi verilen tesislerin" şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Mehmet
Şandır |
Manisa Antalya Mersin |
Emin Haluk
Ayhan Mustafa Erdem Faruk Bal |
Denizli Ankara Konya |
Mustafa
Kalaycı |
Konya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 9'uncu
maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Mahmut
Tanal |
İstanbul İstanbul İstanbul |
Rahmi Aşkın
Türeli Bülent Kuşoğlu Orhan Düzgün |
İzmir Ankara Tokat |
"193 sayılı Kanunun
89'uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan "rehabilitasyon merkezi" ibaresi "rehabilitasyon
merkezi ile imar planlarında ibadethane olarak belirlenen yerlerde, mülki idare
amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılan ibadethaneler, cemevleri" şeklinde değiştirilmiş ve 11 nolu bendinde yer alan "Türkiye Kızılay
Derneğine" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve Türkiye Yeşilay
Cemiyetine" ibaresi ve fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir."
BAŞKAN – Son okunan
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?..
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sayın Başkan, benim de bir önergem var efendim.
BAŞKAN – Burada iki önerge
gözüküyor. 9’uncu madde üzerinde mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Bunun çıkarılması için bir önergem var efendim.
BAŞKAN - Önerge üzerinde,
Sayın Kuşoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) –
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; çok önemli bir konuyla ilgili olarak söz
aldım, hakikaten önemli, dikkatinizi çekmek istiyorum.
Gelir Vergisi Kanunu’nun
89’uncu maddesi var. Bu 89’uncu maddede “Diğer indirimler” başlığını taşıyan
bir bölüm var, beşinci bent. Burada diyor ki: Kamuya bağışlanan okul, sağlık
tesisi, huzurevi, çocuk yurdu gibi tesislerin yapılmasıyla ilgili harcamalar ya
da bunlara yapılan bağışlar beyanname üzerinden gelir vergisinden indirilir,
indirim konusu yapılabilir. Kısaca böyle.
Şimdi, biz buna, getirilen
tasarıyla ibadethaneleri de ekliyoruz. Bundan önceki bölümdekiler sosyal
amaçlı. Bakın, dikkat edin, hepsi sosyal amaçlı, dünyevi konular ama bu getirdiğimiz
“ibadethaneler” ibaresi, bundan sonra kilise, cami yapımı ya da havrayı da
kapsayacak şekilde getiriliyor. Tabii ki, bunların yapılması lazım ama bunlar
dünyevi amaçlı değil, bunlar sevap amacı taşıyan mali ibadetler. Bizim
inancımıza göre bunların gelir vergisinden düşülmesi yanlış. Aranızda
ilahiyatçılar da var; bu konuyu çok iyi biliyorsunuz, bizim geçmişimizde böyle
bir hadise yok. Geçmişte Surre alayları vardı.
Padişahlar tarafından Mekke ve Medine’ye gönderilen, her sene gönderilen
hediyeler bir alayla gönderilir. Bu, katiyen beytülmaldan,
devlet hazinesinden karşılanmazdı. Sultan Murat Han, Fatih’in babası parası
yetmediği için borç almıştır. Bunun için bir veziri teklifte bulunmuştur.
“Bunu, zenginlerden vergi alalım, öyle gönderelim.” demiştir. “Hayır” demiştir;
bununla bunu karıştırmamamız lazım.
Bakın, ilk toplantılardan
bir tanesinde bir arkadaşımız çok güzel söyledi. “Bizim hakikati, hikmeti
yakalamamız lazım.” dedi. Burada bu konu çok önemli; hakikati, hikmeti
yakalamamız lazım. Bunun altında inançlarımızla ilgili hususlar var ve bir
yanlışlık yapıyoruz. Evet, Anayasa’yla ilgili olarak da, hukukla ilgili olarak
da yanlışlık yapıyoruz.
Bizim -Komisyonda da
görüştük- aşağı yukarı 81.943 camimiz var. Diyanet İşlerinden gelen bir genel
müdür açıkladı. Bundan sonra, camiden daha fazla kilise yapılacak. Bu amaçla
getirmiyoruz ama bu, bu şekilde çıkması hâlinde yanlış olacak; hem hukuk
açısından, Anayasa açısından yanlış olacak, inançlar açısından yanlış olacak
hem de inancımız açısından, İslamiyet açısından yanlış olacak bir düzenlemedir.
Bunu iyi düşünmemiz lazım. Komisyonda yeteri kadar görüşülmedi. Diyanetten
gelen arkadaşımıza da bu konuyla ilgili olarak sorduğumuz sorularla ilgili
cevap verdirilmedi maalesef. O konu atlandı, geçiştirildi. Bu konu üzerinde çok
iyi durmamız lazım. Bir yanlışlık yapmayalım. Ha, bu şekilde çıkacaksa o zaman
“ibadethaneler”den sonra “cemevleri”nin
de ilave edilmesi gerekiyor; oraya yapılan harcamaların da o zaman eşitlik
ilkesi paralelinde düşülmesi gerekiyor. Ama doğrusu, hiçbir şekilde bu mali
ibadetlerin düşülmemesidir. Hacca gittiğimiz zaman ya da kurban kestiğimiz
zaman, biz bunu vergiden indirim konusu yapıyor muyuz? Yanlış oluyor değil mi?
Nasıl onu yapmıyorsak ya da devlet parasıyla hacca gittiğimizde nasıl kabul
olmuyorsa bu da kabul olmaz, bu da doğru değildir. Bakın iki yönüyle, hem
dünyevi olarak hem hukuki olarak düşünün yanlıştır hem de diğer yönüyle,
inançlarımız yönüyle düşünün yanlıştır. Buna çok dikkat etmemiz lazım, yanlış
bir hükme varmamamız lazım ama “Hayır, bunda ısrar ediyoruz.” diye bir yanlışlık
yapılacaksa, sonuçta, cemevlerinin de ilave edilmesi
gerekir diyorum.
Sabrınız için teşekkür
ediyorum ama lütfen bu konu üzerinde biraz daha düşünelim, bir yanlışlık
yapmayalım.
Teşekkür ederim efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kuşoğlu.
Cumhuriyet Halk Partisi
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 9'uncu maddesinin birinci paragrafında yer
alan "rehabilitasyon merkezi ile mülki idare
amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve
Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen
tesislerin" ibaresinin "Kadın sığınma evi ve rehabilitasyon merkezi
ile Diyanet İşleri Başkanlığının uygun görüşü ve mülki idare amirlerinin izni
ve denetimine tabi olarak imar planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlere
yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din
eğitimi verilen tesislerin" şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi lütfen…
Gerekçe:
Önergemizle kadın sığınma
evi inşaatı giderlerinin de vergi indirimi konusu yapılması amaçlanmış, ayrıca
ibadethane yapımında Diyanet İşleri Başkanlığının uygun görüşünün alınması
öngörülmüştür.
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket
Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sayın Başkan, benim bu fıkranın, birinci fıkranın…
BAŞKAN – Bir saniye… Şu
oylamayı bitireyim kardeşim.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Hayır efendim, bir dakika…
BAŞKAN – Sayın Genç, kafanızın
estiği her saniyede beni kesiyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Hayır, efendim, yanlış yaptınız. Yanlış yaptınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Bir açıklama yapsın efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, yanlış yaptınız.
BAŞKAN – Ben niye yanlış
yaptım?
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Benim, 9’uncu maddenin 1’inci fıkrasının çıkarılmasıyla ilgili bir önergem var.
Arkadaşlar, benden habersiz iade etmişler bizim grup başkanımıza.
Ben camilere yapılan
bağışların gelir vergisinden indirilmesine karşıyım, çünkü bu devletin
parasını…
BAŞKAN – Sayın Genç, bir saniyenizi alabilir miyim. Ben hiçbir yanlışlık yapmadım. Ben de yok önergeniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Efendim, yanınızdaki arkadaşlar…
BAŞKAN – Neresi varsa
düzeltirsin ama müsaade edin oyluyorum yani.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sayın Başkan, yanınızdaki…
BAŞKAN – Anında kafanıza
esiyor, kalkıyorsunuz, bağırıyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben
de ikaz ediyorum sizi canım. Hayır, ben de ikaz ediyorum sizi.
BAŞKAN – Bir saniye
efendim, ben şu oylamayı bitireyim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya,
Sayın Başkan, bakın…
BAŞKAN – Onu araştırayım.
Önümde sizin önergeniz yok, lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yoksa, ben de “Verdim.” diyorum.
BAŞKAN – Yok. Ben niye
yanlışlık yapıyorum! Benim önümde önerge yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Hayır, verdim işte.
BAŞKAN – Evet, oylarınıza
sunuyorum önergeyi efendim…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Kayıtlara bak. Önce itiraz etme. Ne biçim Başkan Vekilisin ya.
BAŞKAN – Bir saniye…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Önce
itiraz etmeyin. “Önerge verdim.” diyorum.
BAŞKAN - Böyle Başkan
Vekiliyim. Lütfen, oturun ve dinleyin beni.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Hayır, önerge verdim. Ben diyorum ki o önergemde: “Camilere yapılan bağışların
gelir vergisi matrahından indirilmesi mümkün değildir, laiklik ilkesine
aykırıdır.” Önergem orada, işleme koymuyorsun.
BAŞKAN – Efendim, sizi
dinleyeceğim. Bir saniye oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani
kendi cebinizden parayla cami yaptırın canım. Vatandaşın parasıyla niye cami
yapıyorsunuz?
BAŞKAN – Aslanoğlu
önergesini geri alıyor. Bir saniye efendim.
O zaman, 9’uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Otur yerine!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya
sana ne! Önergemi işleme koymuyorsa, ne demek yani niye oturayım ki.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Yerine otur!
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Hayır, sana ne otursam, sana ne? Önergemi niye işleme koymuyor? Sen onun vekili
misin?
BAŞKAN – 10’uncu maddede
önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11’inci maddede önerge
yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12’nci maddede iki önerge
vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının
çerçeve 12 nci maddesinde yer alan Geçici 80 inci
maddede yer alan “illerde” ibaresinin “iller ile anılan ölçülere bağlı
kalınmaksızın “cazibe merkezi” olarak belirlenen illerde” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ayaydın |
İstanbul İstanbul İstanbul |
Rahmi Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu M. Rıza
Yalçınkaya |
İzmir Ankara Bartın |
BAŞKAN – Bir sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 12’nci
maddesinin (7) nci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet
Günal Mehmet
Şandır |
Manisa Antalya Mersin |
Mustafa Kalaycı Faruk
Bal Emin
Haluk Ayhan |
Konya Konya Denizli |
“(7) Bu maddenin
uygulamasına ilişkin usul ve esasları Maliye Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı
birlikte belirler.”
BAŞKAN – Komisyon son
okunan önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Emin Haluk Ayhan…
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve
12’nci maddesinin (7)’nci fıkrası üzerinde verdiğimiz
önerge üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Önergemizde “Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları Maliye Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı
birlikte belirler.” denilmektedir. Gerekçemiz ise yatırım teşvik belgelerinin
Ekonomi Bakanlığı tarafından verilmesi ve yatırım yapılacak illerin
belirlenmesinde aktif rol alması, bu nedenle bu maddenin uygulanmasına ilişkin
usul ve esasların belirlenmesinde görev almasının yerinde olduğunun
tarafımızdan düşünülmesidir. Önergemiz gayet iyi niyetle hazırlanmış, sonradan
kurumlar arasında ortaya çıkabilecek sorunların giderilmesine yönelik bir
önergedir. İktidar kanadına mensup arkadaşların da katılacaklarına inanıyorum.
İktidar partisi grup başkan vekillerinin de konuya sıcak bakacakları kanaatini
taşıyorum. Zaten Sayın Bakanın sorulara verdiği cevaplarda gerek dünya konjonktürü gerek ülkemizin dünya ekonomisiyle bağlarının
ortaya koyduğu nazik durumun farkında olduğunu ziyadesiyle verdiği cevaplardan
öğrenmiş bulunuyoruz. Açıklamalarından da ziyadesiyle memnun kaldım. Bu
nedenle, anlayışına teşekkür ediyorum. Sayın Bakandan, Sayın Başkanım
aracılığınızla önergemize destek vermesi gerektiğini takdirlerinize arz
ediyorum. Gerçekten, bizim önergemizde özellikle üzerinde durduğumuz husus,
Adalet ve Kalkınma Partisinin de içinde farklı düşünebilen grupların
olabileceğini düşünmemiz, sonradan ortaya çıkacak problemlerde de bunun, daha
önce veya yakın geçmişte bakanlar arasında veya bakanla parti arasında
sıkıntıların olduğunu görmemizdendir.
Yarın, Maliye Bakanlığı
Ekonomi Bakanlığına sormadan çıkardığı bir mevzuattan dolayı Ekonomi Bakanlığı
ile Maliye Bakanlığı arasında ortaya çıkabilecek bir problemin, ileride bu işin
tarafı olacak özel sektörü sıkıntıya sokacağını düşündüğümüzdendir. Gerçekten
katkı vermek amacıyla hazırlanılmış bir önergedir.
Daha önce de ifade ettiğim
gibi gerek Sayın Bakanın, Hükûmetin gerekse iktidar partisine mensup
milletvekili arkadaşlarımızın gerekse iktidar partisine mensup grup başkan
vekillerinin bu önergemize “Hayır.” demeyeceklerini düşünüyorum. Ayrıca,
gerçekten bu işin yapılması, gerçekleştirilmesi hâlinde de ileride iktidar
kanadında hatta kabine arasında da, kabine üyeleri arasında da ortaya
çıkabilecek problemlerin giderilmesine yönelik bir düşünce taşıdığımız içindir.
Bunu şunun için söylüyorum: Gerçekten tasarruflar sıkıntıda; gerçekten ekonomi,
özellikle dış ticaret açısından problem devam ediyor; gerçekten bütçe sıkıntıya
girmiş durumda. Bütün bunları dikkate aldığımızda, bu tür olaylarda, iktidara
mensup Hükûmet üyelerinin veya iktidara mensup grupların arasında ileride
çıkabilecek o anlaşmazlık ve olumsuzlukların baştan çözümüne yönelik bir
düşünceyi ortaya koyduğumuzdandır. Bu nedenle, ben, gerçekten Sayın Bakanın
konuya iyi niyetle yaklaşacağını, Komisyonun da daha önce üyesi olduğum ve bu
işlerde katkı verdiğini düşündüğüm bir arkadaşınız olarak bizim önergemize
olumlu yaklaşacağınızı düşünüyorum ve önergemize müspet oy vereceğinize
inanıyorum.
Takdirlerinize arz
ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının
çerçeve 12 nci maddesinde yer alan Geçici 80 inci
maddede yer alan “illerde” ibaresinin “iller ile anılan ölçülere bağlı
kalınmaksızın “cazibe merkezi” olarak belirlenen illerde” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Akif Hamzaçebi (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçe lütfen.
Gerekçe:
Sadece istatistiki bölge
birimleri sınıflandırması kişi başına düşen milli gelir veya sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyleri gibi ölçüleri esas
alarak illeri teşvikler açısından gruplara ayırmak her zaman için doğru
sonuçları vermeyecek bir ölçüdür. Bu nedenle anılan ölçülere bağlı
kalınmaksızın “cazibe merkezi” olarak belirlenen illerde yapılacak yatırımların
da gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanması öngörülmektedir.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
12’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
13’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
14’üncü madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 14’üncü maddesinin (5) numaralı fıkrasında yer
alan “üç ay” ibaresinin “bir ay” şeklinde, “üç aylık” ibaresinin “bir aylık”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Lütfü
Türkkan Mehmet
Günal |
Manisa Kocaeli Antalya |
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Faruk
Bal |
Konya Mersin Konya |
Emin
Haluk Ayhan |
Denizli |
BAŞKAN – Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Türkkan,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
14’üncü maddede Vergi Usul Kanunu’nun 112’nci maddesinin 4 numaralı fıkrası
değiştirildiği söylenerek KDV’lerin üç ay içerisinde mükelleflere iadesine
olanak tanıyan yeni bir yasaymış gibi önümüze gelen bu yasa, aslında 22 Temmuz
1998’de 112’nci maddenin 4’üncü fıkrası 4369 sayılı Kanun’la yapılan
değişiklikle fazla ve yersiz ödenen paralara ait faiz tahakkukuna cevaz
vermektedir. Yani bu kanun yeni bir
kanun değil, geçmişte Anayasa Mahkemesinin iptaliyle beraber 1998’de çıkarılan
bir kanunun düzenleme şeklidir.
Vergi dairelerinde
özellikle KDV iadelerinde büyük zorluklar yaşanmaktadır. İadeler hiçbir zaman
yasada öngörülen üç ay içerisinde yapılamamaktadır. Çünkü uzunca bir süre
bekleyen iade dosyaları ile ilgili vergi dairesi her şartta bir eksiklik
bularak, yoksa da icat ederek mükelleflerin faiz isteme hakkının önüne
geçmektedir.
Bir eksiklik olmasa dahi üç
aylık süre dolduğundan itibaren bugüne kadar acaba kaç mükellefe faiz ödemesi
yapılmıştır Sayın Bakan? Mükellef sıkıysa faiz talebinde bulunsun. Bakın o
zaman başına vergi dairesi ne işler açacaktır. Tabii böyle bir taleple gidince
önce hafif tehdit kokan bir üslupla bunun mükellefin yararına olmayacağını,
dolayısıyla bu talebin çekilmesi gerektiğinin mükellefin faydasına olduğu
tehditkâr bir şekilde anlatılmaktadır. Faiz talebinden vazgeçmeye mükellef
mecbur kalmaktadır. Yasanın bu hükmü zaten vardı, ufak tefek değişiklikler de
yerinde değişiklikler ancak uygulaması olmayan bir düzenleme. Hükûmetin ve
Maliye Bakanlığının görevi bu yasanın uygulanmasına olanak tanımaktır.
Uygulayamayacağınız yasayı buradan çıkarmanın bir esprisi kalmamaktadır.
Mükellefler vergi dairelerinden gelir vergisi iadelerini ve katma değer vergisi
iadelerini ortalama kaç günde alabilmektedir? Sayın Bakanım, bundan haberiniz
oldu mu, bilmiyorum. Buna ilişkin bir çözüm burada sunulmamış. İhracatçıları
vergi dairelerinin hantal, çalışmaz yapısına mahkûm ediyorsunuz. İsterseniz bu
konuyu bir ihracatçı birliklerine ve yeminli mali müşavir arkadaşlara sorun, ne
zorluklar yaşandığını göreceksiniz. Gönül isterdi ki bu düzenlemeler arasında
ihracatçıların KDV iadelerinde yaşanan zorlukların en azından bir kısmı
çözülebilsin.
Aynı kanunla beraber, sermaye yapısı içerisinde yer alan, “yabancı
kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere,
yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara
ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar
altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının yüzde 10’unu aşmamak
üzere Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı.” şeklinde bir düzenleme
yapmışsınız.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepimizin bildiği üzere ülkemizde sermaye birikimi yeterli
değildir. Neredeyse tüm sermaye şirketlerinde borçlanma söz konusudur. Pek
çoğunda da borçlar öz kaynaklardan fazladır. İşletmelerin zaten öz kaynakları
yetersiz olduğundan büyümek için borçlanmadan başka çareleri bulunmamaktadır.
Hatta bazen öz kaynakları sıfıra yaklaşan firmalar bulunmaktadır yoksa kim
ister ki borçlansın. Dolayısıyla, borçlanmanın cezalandırılması anlamına
gelecek bu düzenleme de yerinde değildir. Öz kaynağı zaten yetersiz olan
işletmelere “Siz büyümeyin, küçülün veya uluslararası firmaların bir parçası
olun.” demekten öte bir şey değildir. Zaten bu tasarının pek çok maddesinde
uluslararası sermayesi güçlü firmaların önünün açılmakta olduğunu açıkça
görmekteyiz.
Meclisin görevi ulusal
firmalara “Siz durun ve küçülün, mümkünse çalışmayın.”, uluslararası firmalara
da “Buyurun alanı size açtık siz çalışın.” demek midir? Türkiye Büyük Millet
Meclisi, uluslararası firmalara yol açan trafik polisi mahiyetinde olmamalı.
Borçlanma cezalandırılacak
ise önce Hükûmetten başlamak lazım. Cumhuriyet tarihinin rekor borçlanmaları
AKP hükûmetleri zamanında oluşmuştur. Her geçen gün ülkemizin borçları da
artmaktadır. Eğer bir çözüm aranıyor ise bundan başlamak lazım. Yok amaç
borçlanmayı engellemek değil de daha fazla vergi toplamaya yönelik ise
ekonomiyi küçültmekle, ihracatı azaltmakla, üretimi azaltmakla verginin daha
fazla toplanacağını sanıyorsanız büyük bir yanılgı içerisindesinizdir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Türkkan.
Milliyetçi Hareket Partisi
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
14’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
15’inci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 15’inci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Mehmet
Şandır |
Manisa Antalya Mersin |
Faruk
Bal Emin Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Konya Denizli Konya |
“Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Ekonomi Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının görüşü
alınarak Maliye Bakanlığınca belirlenir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve
15’inci maddesi üzerindeki önergemizle ilgili söz aldım, yüce heyetinizi bu
vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Önergemizde “Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Ekonomi Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığının görüşü alınarak Maliye Bakanlığınca belirlenir.” denilmektedir.
Gerekçemizde ise, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların
belirlenmesinde Ekonomi Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığının görüşünün
alınmasının yerinde olacağını düşünmemizdir. Bu önergemiz de 12’nci maddedeki
ve diğerlerindeki gibi iyi niyetle hazırlanmış bir önergedir. Biz iktidar
kanadında koordinasyon eksikliği olduğunu düşündüğümüz, gördüğümüz için ısrarla
ne yapıyoruz? Bu tür önergeleri veriyoruz. İktidar kanadının katılmayacağı bir
önerge değil aslında, engellemeye yönelik de değil. Acil durum ilan edilmesi de
gerekmiyor. Burada koordinasyonun dikkate alınmaması, iktidarın kötü niyetinden
de değil, bir operasyon hatası olarak düşünülebilir.
Önergemizin, uygulamaya
geçtiği takdirde, tek başına iktidar olan bir hükûmet için faydalı ve katkı
sağlayıcı bir uygulama olacağını düşünüyoruz ama “Biz zaten aslında bir
koalisyonuz.” derseniz, iktidar böyle bir şey söylerse, “İktidarın farklı
kanatları var.” diyorsanız söyleyebileceğim bir husus yok.
Bütün bunları niçin
söylüyorum? Bakın, zaman zaman anlaşmazlıklar oluyor. Denizli’deki AKP’li
milletvekili arkadaşlarımız özel sektöre bu teşvikle ilgili hususları
aydınlatıcı bilgiler verdiler, seminer yaptılar, anlattılar ama kifayet
etmiyor. Arkasından, Ekonomi Bakanı bizzat gidip oralara ne yapıyor? Anlatmak
zorunda kalıyor, sıkıntı oluyor, eksiklik oluyor. Dolayısıyla Hazine, Ekonomi
Bakanlığı, Maliye ne olur bunu bir koordinasyon içinde uygulasa? Bu size
sıkıntı verecek bir şey de değil Sayın Bakanım. Dikkat ederseniz, iyi niyetle
bir şeyi ifade etmek istiyorum.
Komisyonun da bu konudaki
ısrarını gerçekten anlamıyorum. Böyle iyi niyetle verilmiş bir önergenin,
ileride sıkıntıları ortadan kaldıracak, ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları
giderecek bir önergenin engellenmesinin neden yapıldığı da gerçekten bizi
üzüyor.
Bunu neden söylüyorum?
Gerçekten iktidar içinde bir koordinasyon olsaydı… Biz zamanında “Tasarruflar
yetersiz.” dediğimizde bazı arkadaşlar, hatta siz bunu kabul ettiniz ama şunu
görüyorum ki iktidar bunu kabullenmek istemedi. Demek ki iktidarın bir kanadı
bunu kabullenmedi, siz kabul ettiremediniz. O zaman ne oldu? İçinizde
koordinasyon olmadığı için tasarruflar yüzde 24’lerden yüzde 12’lere geldi,
şimdi tedbir almaya çalışıyorsunuz. O zaman, o kanun tasarılarını o zaman
getirseydiniz ne olacaktı? Tasarruf problemini daha önceden çözmüş olacaktık.
Kaldı ki, yine aranızda
koordinasyon olmadığı için, “O tasarıları burada aniden gelip geçirelim,
görüşülse de olur, görüşülmese de. Bizim çoğunluğumuz var, biz bu problemi
böyle çözeriz, sizin söylediklerinize ihtiyacımız yok.” diyorsanız, zaten bizim
söyleyeceğimiz bir şey yok.
Siz her ne kadar “Yüzde 50
oy aldık” deseniz de yüzde 50 de karşı tarafta oy var, onların da söyledikleri,
onların da görüşleri, onların da ifadeleri var. Yani ekonomi ilminde de,
koordinasyonda da, yönetimde de, mutlaka, sizin düşündüğünüzün karşı tarafında
da müspet birtakım hadiseleri, görüşleri ortaya koyabilecek neyi var?
Düşünceleri var, düşünce sahipleri var. Şu söylediğimiz şey, sizin ileride
başınıza iş açabilecek şeyleri, sonradan sıkıntıya düşürebilecek şeyleri
ortadan kaldırma amacına yönelik.
“Bunu niçin söylüyorsunuz?”
diyeceksiniz. Biraz önce diğer konuşmamda söyledim, Ekonomi Bakanı, Başbakan
“2012’de” diyor, Sanayi Bakanı “Haziran 2011’de” diyor.
Bunun kamuoyu önünde
tartışılması bile Hükûmet açısından iyi bir şey değil. Hükûmet Türkiye Cumhuriyeti’nin
hükûmeti, siz sıkıntıya girdiğiniz zaman Türkiye girer, biz de gireriz, benim
ifade etmek istediğim bu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla)
- Takdirlerinize arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum Sayın
Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Ayhan.
Milliyetçi Hareket Partisi
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
15’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
16’ncı madde üzerinde iki
önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına,
258 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 16. Maddesinde geçen “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten”
ibaresinin “1/1/2012 tarihinden” olarak değiştirilmesini
arz ederiz.
Erkan
Akçay Alim Işık Oktay
Vural |
Manisa Kütahya İzmir |
Ahmet
Kenan Tanrıkulu Ali
Öz |
İzmir Mersin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 16’ncı
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mahmut
Tanal |
İstanbul İstanbul İstanbul |
Aydın
Ayaydın Bülent
Kuşoğlu Rahmi
Aşkın Türeli |
İstanbul Ankara İzmir |
Orhan
Düzgün |
Tokat |
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
son okunan önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Fazla ve yersiz tahsil
edilen vergilerin iadesinde faiz uygulanmasına yönelik olarak Vergi Usul
Kanunu’nun 112’nci maddesinin (4) numaralı bendinde yer alan düzenlemenin,
Anayasa Mahkemesi Kararı da dikkate alınarak herhangi bir tarih sınırı
olmaksızın uygulanması önerilmektedir.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk
Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına,
258 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 16. Maddesinde geçen “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten”
ibaresinin “1/1/2012 tarihinden” olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Alim Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 16’ncı maddesi üzerinde verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
kanunun geneli üzerinde görüşmeler sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
mensup bir değerli milletvekilinin ifadesiyle, “bu kanunda devrim yaratacak”
maddelerin olduğu söylendi. Âdeta bir zihniyet devriminin yaşandığı,
dolayısıyla devletin artık hep alan devlet değil, veren devlet hâline
getirildiği ifade edildi. Bu madde de kastedilen madde ama eksik söyledi sayın
milletvekili, bunu siz değil Anayasa Mahkemesinin kararı üzerine, mecburen,
şimdiye kadar fazladan alınmış paraların, iade edilirken faiziyle beraber iade
edilmesi öngörülüyor ya da yersiz yapılmış ödemelerin iade edilmesinde
hesaplanan gecikme faizinin birlikte geri verilmesini öngören bir madde. Bu
anlamda olumlu bir madde ama bizim önergemiz, “hiç olmazsa yıllarca bu
ödemelerde bulunan insanlarımızı mağdur ettiniz, bu yılın başından itibaren,
2012 yılı itibarıyla bu maddeyi uygulamaya koyalım” şeklinde öneride
bulunduğumuz bir önerge. Umarım yüce Genel Kurulun değerli milletvekilleri bunu
makul karşılarlar ve önergemize destek verirler.
Değerli milletvekilleri,
şimdi son birkaç ayda bu yüce kuruldan geçen kanunları kısaca bir hatırlayacak
olursak devletin alan devlet mi yoksa veren devlet mi veya AKP hükûmetlerinin
alan hükûmetler mi yoksa veren hükûmetler mi olduğunu çok daha iyi anlayabiliriz
diye düşünüyorum. Birkaç ay önce bedelli askerlik tasarısını buradan geçirdik,
dolayısıyla alan devletin ya da alan Hükûmetin önemli kanunlarından birisiydi.
Arkasından 2/B arazilerinin satışını öngören kanun buradan geçti, alan
Hükûmetin önemli kanunlarından birisiydi, zikredilen rakamlara göre 25-30
milyar TL bir para bekleniyor. Arkasından afet riskli alanların
dönüştürülmesiyle ilgili, tamamen ranta dönük ve alan
Hükûmetin kanunlarından birisini geçirdik. Onun arkasından, yabancılara
taşınmaz satışının önünü tamamen açan, mütekabiliyet ilkesini ortadan kaldıran,
dolayısıyla “Getir parayı, al mülkü” denen bir kanunu çıkardık, tamamen alan
bir kanun.
Şimdi de Amme Alacaklarının
Tahsili Usulü’nde ve diğer kanunlarda değişiklik
öngören yine daha fazla almayı amaçlayan bir kanun tasarısıyla karşı
karşıyayız; affın affını getiriyor. “Daha önce affettik, paraları topladık ama
herhangi bir nedenle buradan yararlanamayan ya da bilerek ‘Nasıl olursa Hükûmet
gelecekte de bunu affeder.’ diyerek bugünlere taşımış olanlardan acaba alabilir
miyiz?” diye yine bir kanun tasarısı görüyoruz.
Şimdi, vermeye gelince
4+4’lük uzlaştırma kurulunun, hakem kurulunun verdiği memur ve memur emeklileri
zammını lütuf gibi gören bir Hükûmet anlayışı. Bu memurlar,
eğer sizin yayınladığınız rakamlar doğruysa yüzde 8,5 büyüme, yüzde 11 de
enflasyon oranı dikkate alındığında yaklaşık yüzde 20’ye varan bir enflasyon,
toplam enflasyon değerini karşılayacak bir zam beklentisiyle, mücadele
ederlerken 4+4’ü âdeta copla, gazla bir himmetmiş gibi sunan anlayışın
gerçekten bu yüce Meclisin takdirlerine sunulmasında yarar olduğunu
düşünüyorum. Hükûmet bunları gelirlerini arttırmak için yapmış, cari
açığı kapatmak üzere bu teklifleri ve tasarıları getirmiş ama her şeye rağmen
eğer bir vatandaşımız dahi bu getirilen düzenlemelerden olumlu yönde
etkilenecekse biz bundan mutluluk duyarız.
Bu duygu ve düşüncelerle
önergemize desteğinizi bekliyor, tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Işık.
Milliyetçi Hareket Partisi
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
16’ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 16’ncı madde kabul edilmiştir.
17’nci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 17'nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Kenan Tanrıkulu Erkan
Akçay Lütfü
Türkkan |
İzmir Manisa Kocaeli |
Alim
Işık Cemalettin
Şimşek |
Kütahya Samsun |
"Madde 17- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli
(2) sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar"
başlıklı bölümünün (23) ve (30) numaralı fıkralarında yer alan "kredilerin
temini ve geri ödenmesi amacıyla düzenlenecek kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine
konulacak şerhler (kredilerin kullanımları hariç)" ibaresi
"kredilere, bu kredilerin teminatlarına ve geri ödenmelerine ilişkin
kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhler (kredilerin kullanımları
hariç)" şeklinde değiştirilmiş, "V- Kurumlarla ilgili kâğıtlar"
başlıklı bölümünün (25) numaralı fıkrasına "(Söz konusu kurum, kuruluş ve
işletmelerde geçici personel olarak istihdam edilenlerle yapılan sözleşmeler
ile 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununa göre hizmet
alımına ilişkin yapılan hizmet sözleşmeleri dâhil)" ibaresi
eklenmiştir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim konuşacak
Sayın Şandır?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Tanrıkulu konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET KENAN TANRIKULU
(İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının
17’nci maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Öncelikle Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biz, ekonominin ve yatırımların gerçek
anlamda desteklenmesini ve teşvik edilmesini istiyoruz, bu da gayet doğal bir
talep, ancak yürürlükte olan teşvik sistemini Ekonomi Bakanlığının verilerine
göre incelediğimizde, geçen sene Nisan 2011’den bu sene, Nisan 2012’ye kadar
olan ve bu senenin Ocak ve Nisan ayları arasındaki verilerine hem sektörel olarak hem de bölgesel olarak baktığımız zaman,
teşvik artışına neden olmadığını, tam tersine teşviklerde ve yatırımlarda bir
gerileme olduğunu görüyoruz. Bu verileri biraz daha
yakından incelediğimiz zaman 2012’nin ilk dört ayında, geçen yılın dört ayına
göre mukayese yaptığımız zaman teşvik belge adedinde yüzde 25,6; yatırım
tutarında yüzde 31,8; istihdamda da yüzde 24,8’lik bir gerileme görüyoruz.
Yine sektörel
bazda bu teşvik paketine baktığımız zaman, tarım
sektörü en büyük gerilemeyi gösteriyor. Yeni açıklanan teşvik paketinde de
bizlerin büyük bir eksiklik olarak gördüğü, daha önceki konuşmalarımızda da
dile getirdiğimiz ve ısrarla söylediğimiz gibi, tarımsal teşvikler bu dört
aylık dönemde gerileme göstermektedir. Belge adedinde yüzde 73,9; yatırım
miktarında da tarım teşviklerinde yüzde 72,9’luk bir gerileme var. Bu yüzden,
yeni açıklanacak olan bu teşvik paketinin hepimizin dile getirdiği eksikliklerinin
bir an önce giderilerek yürürlüğe girmesi büyük bir elzem teşkil ediyor değerli
milletvekilleri. Her şeyden önce bu paketin yürürlüğe girmesi noktasında bir
sıkıntı olduğunu görüyoruz çünkü Bakanlar Kurulu aylardır bu paket üzerinde
görüşmeler yapıyor ancak anlaşılıyor ki, bazı kurumlar ve bazı bakanlıklar
arasındaki anlaşmazlıklar bu kararnamenin yayımlanmasını da engelliyor.
Düzeltilmesini istediğimiz
bu teşvik paketiyle ilgili olarak biraz da yerel bazda,
örneğin İzmir ili açısından yaklaştığımız zaman, baktığımız zaman, İzmir ilinde
organize sanayi bölgeleri dışında yapılan yatırımlarda mevcut bugünkü sisteme
göre bazı olumsuzlukların da getirildiğini görüyoruz. Örneğin, vergi
indiriminin yatırım döneminde ve tüm kazançlarda, ilgili olarak uygulanması
hükmü, İzmir’in de içinde bulunduğu birinci bölge için maalesef geçersiz bir
durumda ve haksız rekabete yol açmakta. Bu konunun birazcık
daha net anlaşılması için rakamsal bir örnek vereyim sizlere: İzmir’e hemen 60
kilometre mesafede Manisa’da eğer 5 milyon liralık bir yatırım yaparsanız, bu
yatırıma 1 milyon 250 bin liralık vergi indirimi ve 250 bin liralık kısmının da
yatırım döneminde alınabildiği, 1 milyon lirasının işletme döneminde
kullanılırken, aynı yatırım tutarını, aynı büyüklükteki yatırım tutarını İzmir
için konuşursak, 750 bin liralık vergi indiriminden ancak ve ancak yatırım
bittikten sonra faydalanacağını görüyoruz. Dolayısıyla, ciddi bir haksız
uygulama. İzmir gibi, birinci bölge içinde olan, gelişmesi cazip olan illerin
önünün kesildiğini de görüyoruz değerli milletvekilleri.
Yine bu tasarının
gerekçeleri arasında sayılan firmaların öz kaynak kullanmasının teşvik
edilmesini, girişimcilerimizin içinde bulunduğu ekonomik durumu da görmezden
gelmek demek olarak görüyoruz. Çünkü bu tasarı, girişimcilerimize şöyle bir
salık veriyor, tavsiyede bulunuyor: “Siz, varlık ve bolluk içerisindesiniz
zaten, keyfekeder kredi kullanmak durumundasınız, biz
de bunu kullandırmak istemiyoruz” şeklinde bir yaklaşım içerisinde bu tasarı.
Özel sektörün borcunun geçen yılın sonu itibarıyla 205 milyar doları bulduğu
bir ortamda değerli milletvekilleri, keşke kullanacak öz kaynağı olsa da özel
sektör kendi işletmelerini geliştirebilse.
Bundan sonraki maddedeki
önergemizde yine konuyla ilgili açıklamalarımızı yapma gayreti içinde olacağım.
Çok teşekkür ediyor,
saygılarımızı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Çok teşekkür
ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
17’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
18'inci madde üzerinde iki
önerge var.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Vedat
Demiröz Mustafa
Şahin Ahmet Baha
Öğütken |
Bitlis Malatya İstanbul |
Ekrem
Çelebi Emrullah
İşler Ertuğrul
Soysal |
Ağrı Ankara Yozgat |
Madde 18– 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 113.
maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Denetim kuruluşları
yetkilendirme belgesi harçları ise kurumlar vergisi beyannamesi verme süresi
içerisinde verilecek bildirim üzerine, bağımsız denetim faaliyetlerinden elde
edilen gayrisafi iş hasılatı esas alınarak tahakkuk ettirilir, tahakkuk
ettirilen harçlar ayrıca mükellefe tebliğ edilmez ve mayıs ayı içerisinde
ödenir."
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 18'inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Kenan Tanrıkulu Erkan
Akçay Mustafa
Kalaycı |
İzmir Manisa
Konya |
Oktay Vural Lütfü Türkkan
|
İzmir Kocaeli
|
Madde 18- 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 113 üncü
maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Denetim kuruluşları
yetkilendirme belgesi harçları ise kurumlar vergisi beyannamesi ekinde verilen
gelir tablosundaki gayrisafi iş hasılatı esas alınarak, tahakkuk ettirilir ve
Haziran ayı içerisinde ödenir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Kenan Tanrıkulu…
BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET KENAN TANRIKULU
(İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 18’inci maddesi üzerinde
verdiğimiz önergeyle ilgili huzurunuzdayım. Saygılarımı sunuyorum.
Açıklanmasının üzerinden
neredeyse iki ay geçmesine rağmen daha Resmî Gazete’de
yayımlanamayan ve bu yayımlanma aşamasında, henüz yayımlanma işlemi başlamadan revizyon işaretleri gören bir teşvik paketiyle karşı
karşıyayız değerli milletvekilleri. Bu bize şunu da hatırlatıyor: Yaklaşık
bundan iki yıl önce, yine esnaf ve sanatkârla ilgili bu sefer, bir paket
açıklandı ve bu paketi “3D” diye adlandırdılar o zaman. Bu paketin de akıbeti
maalesef bir önceki açıklanan paket gibi gözüküyor. Şu anda, ciddi
eksikliklerin ve aksaklıkların olduğunu hepimiz müşahede ediyoruz. Aslında bu
tespitleri sektörün temsilcileri de yapıyorlar, yapıyorlar ama maalesef
bunların bir kısmını karnından konuşarak ancak yapabiliyorlar. Çünkü ciddi bir
tepkiyle karşı karşıya, Hükûmet tarafından da birtakım uygulamalarla karşı
karşıya kalmaktan da çekiniyorlar.
Değerli milletvekilleri, bu
paketle ilgili olarak gördüğümüz en önemli aksaklığı dile getirmek istiyorum:
Mesela, yeni teşvik sisteminde 6’ncı bölgede yer alan bir üretim tesisi
teknoloji, ARGE, inovasyon, herhangi bir içeriği
olmadan en yüksek teşviki alacak. Bakın, bu bir peynir imalathanesi için teneke
fabrikası bile olabilir, örneği daha zenginleştirmek için söylüyorum. Bununla
birlikte, çok yüksek katma değer üreten, ARGE yapan, inovasyonda
bulunan ileri teknolojili üretim yapacak olan bir yatırım da 1’inci bölgede en
alt seviyeden teşvik görecek. Şimdi, bu ciddi bir hata bence.
Bizim yapmamız gereken yani bizim gibi ülkenin yapması gereken ARGE, inovasyon temelli, yüksek teknoloji üreten ürünlerin teşvik
edilmesidir. Bu noktada en ufak bir tereddüdün olmaması gerekir diye
düşünüyorum. Öncelikli sektörlerde ve ileri teknolojili ürünlerde yatırım alt
limitlerinin olmaması gerekir sayın milletvekilleri. Bunların aşağıya çekilmesi
veyahut da en alt seviyede tutulması gerekir. Mesela bu noktadan baktığımız
zaman hepimizin bilgisayarlarında kullandığımız medya programlarını veya web
sitesi için programlarımızı yapan bazı firmaları, bazı dünya markalarını bizim
bu teşvik sisteminde eğer yer alsalardı herhangi bir alt limite takıldıkları
için teşvik edilemeyeceklerini de görecektik.
Bu paketle ilgili olarak
sürekli dile getirdiğimiz konulardan bir tanesi de teşvik belgeli asgari
yatırım tutarının KOBİ’leri de kapsayacak düzeye çekilmesi gerektiği. Her
zaman, her yerde bizlerin de, siyasetçilerin de kullandığı KOBİ’lerin
desteklenmesi ve teşvik edilmesi konusu, maalesef, sadece sözde kalıp
uygulamaya geçirilmemektedir. İşte bir örneği önümüzdedir, bir fırsat
karşımızdadır. Bu teşvik paketinde, maalesef, KOBİ’lerin teşvik edilmediğini
görüyoruz.
Diğer bir husus değerli
milletvekilleri, ARGE’sini kamunun yaptığı… Yani kamu bazı prototipleri
üretim aşamasına getirmek için destekleyebilir, onun ARGE’sine teşvik
verebilir, destek koyabilir ve bu projeleri belli bir aşamaya getirebilir.
Ancak, bu projeler yatırıma geçmeden, yani üretime geçmeden eğer teşvik
edilmezse kendi hâlinde bırakılmaktadır ve bir süre sonra Türkiye’de
yatırımların çöpe gitme ihtimali de bulunmaktadır. İşte, bunların en kötüsü, bu
tip projelerin, maalesef, yabancılara satışı meselesidir. O zaman, bugüne kadar
yaptığınız, yani kendi kamunuz, kendi sektörünüz vasıtasıyla yaptığınız
yatırımla, teşvikle maalesef yabancıların ARGE’sini desteklemiş gibi bir
sonuçla da karşı karşıya kalabilirsiniz.
Değerli milletvekilleri,
sonuç olarak, başarıyla neticelenen kamu tarafından yapılan ARGE ve inovasyon projelerinin de teşvik sisteminde yer alması
gerekir diye düşünüyoruz ve bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
Milliyetçi Hareket Partisi
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmemiştir.
18’inci madde üzerindeki
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Vedat Demiröz (Bitlis) ve arkadaşları
Madde 18- 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 113’üncü
maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Denetim kuruluşları
yetkilendirme belgesi harçları ise kurumlar vergisi beyannamesi verme süresi
içerisinde verilecek bildirim üzerine, bağımsız denetim faaliyetlerinden elde
edilen gayrisafi iş hasılatı esas alınarak tahakkuk ettirilir, tahakkuk
ettirilen harçlar ayrıca mükellefe tebliğ edilmez ve mayıs ayı içerisinde
ödenir."
BAŞKAN – Komisyon son
okunan önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Takdire bırakıyoruz.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
– Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Denetim yetkilendirme
belgelerinden alınacak harcın, sadece bağımsız denetim faaliyetlerinden elde
edilecek gayrisafi iş hasılatı üzerinden alınması sağlanmaktadır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, bir konuyu hatırlatmak istiyorum. Şimdi, kanun
dilinde gelecek zaman kullanılmaz. Burada deniliyor ki: “Verilecek bildirim
üzerine.” Yani bu bildirim hiçbir zaman verilmeyecek demektir gelecekte. Tasarı
metninde de bunu gördüm birkaç maddede. Geniş zaman kullanılır: “Verilen
bildirim üzerine.” Bu şekilde, eğer kabul edilecekse, bu tashihi yapmakta yarar
var.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Evet, doğru.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Bunu düzeltelim.
BAŞKAN – Katılıyor musunuz
efendim bu tashihle beraber?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş)
– Katılıyoruz.
RECEP ÖZEL (Isparta) –
Katılıyoruz efendim, gerekçeyi okutun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Tasarıda da var birkaç maddede.
BAŞKAN – Bu tashihe
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılıyoruz Sayın Başkan. Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN – AK PARTİ’nin önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
18’inci maddeyi verilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Yarım saat yemek molası
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.34
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumu açıyorum.
258 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
19’uncu madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 19’uncu maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mahmut
Tanal |
İstanbul İstanbul İstanbul |
Rahmi Aşkın Türeli Bülent
Kuşoğlu Aydın Ağan
Ayaydın |
İzmir Ankara İstanbul |
Kazım Kurt Orhan Düzgün |
Eskişehir Tokat |
BAŞKAN – Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Kazım Kurt.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Kurt. (CHP sıralarından alkışlar)
KAZIM KURT (Eskişehir) –
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; 258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
19’uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılması amacıyla bu önergemizi sunduk,
desteklerinizi bekliyoruz.
Öncelikle şunu arz etmek
isterim ki ekonomi ve ülke iyi yönetilmiyor. O nedenle zaten, son zamanlarda
özellikle, sermayenin, sermaye birikiminin rahatlaması ve kredi hareketlerinin,
finans kapitalin örgütlenmesi amacıyla sürekli yeni yasalar, yeni değişiklikler
önermekteyiz ve yapmaktayız.
Bu noktada dikkatinizi çekmek istediğim konu şudur: Bu maddeyle
Harçlar Kanunu’nun 123’üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki bazı değişikleri
ortaya koyuyoruz ancak bunu yaparken sadece anonim şirket, limitet şirket gibi
sermaye şirketleriyle esnaf kefalet kooperatiflerinin kredi alışverişini, kredi
hareketlenmelerini sağlamayı hedeflediğiniz anlaşılıyor ama bu tasarılarda ya
da bu mantıklarda emekten yana, halktan yana, yoksuldan yana bir hareketlilik
söz konusu olduğu zaman karşı çıkılıyor ve destek görmüyor. Aynı teklifler ve
tasarılar birleştirilince Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu’nun önerisindeki öğrenci yurtları, dispanserler, hastaneler,
huzurevleri gibi işlemleri yapanlara, yaptıranlara karşı uygulanması gereken
iyileştirmelerin kabul edilmediği dikkate alınırsa, bu noktada dün akşamki havaiş kolunda grev yasağıyla beraber, bunları yan yana
değerlendirdiğimiz zaman, yapmış olduğunuz çalışmaların tamamının sermayeyi
rahatlatabilmek, sermayeyi, bu işin hareketliliğini sağlayabilmek amacına
yönelik olduğu anlaşılıyor ve halk maalesef bu işin içinde yok.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Kredi kartları…
KAZIM KURT (Devamla) - Emeğiyle çalışanlar ve bu çalışmalar
sonucunda gerçek anlamıyla geçinemeyerek borçlananlar, kredi kartlarıyla bazı
borçlanma çalışmaları yapanların ödemekte oldukları harçların istisnası ortadan
kaldırılmak suretiyle de daha fazla para ödemeleri ya da daha fazla
borçlanmalarına neden olacak bir girişim olarak değerlendiriyorum ve bu
girişimlerin halk nezdinde kabul görmeyeceğini bilmenizi istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu
yapılan çalışmaların tamamı ile uygulamaya konulan sistemin üretimi teşvik
etmeyen ama sadece alışverişi teşvik eden, şirketlerin birleşmesini,
bütünleşmesini ya da hisse alışverişini değerlendiren bir sistem olması
nedeniyle istihdama da katkısı olmayacak, insanlarımızın sorunlarına çözüm
getirmeyecek öneriler olduğunu düşünüyorum.
Bu değerlendirme elbette
bir torba kanun çerçevesinde yapıldığı takdirde, adına bakınca görüyoruz ki
Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun ama sanıyorum amme alacaklarının
tahsilinden çok ammenin menfaatlerinin dağıtılması ya da paylaştırılmasıyla
ilgili bir çıkış noktasından hareket edilmekte.
Bu nedenlerle bu 19’uncu
maddenin tasarıdan çıkarılmasını teklif ettik. Çıkarsa, gerçek anlamıyla mağdur
olanların biraz daha menfaatine bir hareket gerçekleştirilmiş olacak. Zaten
burada bazı şeyler bu 492 sayılı Harçlar Kanunu’ndaki harçlardan müstesna idi
ama şimdiki uygulamayla “yargı harçları hariç” şeklinde bir ayrıntı getirildiği
takdirde gerçekten sıkıntılı bir duruma sebep olacaksınız.
Bu nedenlerle önergemize
destek vermenizi diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kurt.
Cumhuriyet Halk Partisi
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
19’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 19’uncu madde kabul edilmiştir.
20’nci madde üzerinde iki
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 20 nci maddesiyle, 492 sayılı Harçlar
Kanununa eklenen "XIV- Denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik
ruhsat harçları" bölümünde yer alan "bir önceki yıl gayrisafi iş
hasılatının" ibarelerinin "bağımsız denetim faaliyetlerinden elde
edilen bir önceki yıl gayri safi iş hasılatının" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Vedat
Demiröz Mustafa
Şahin Ahmet Baha
Öğütken |
Bitlis
Malatya
İstanbul |
Ekrem
Çelebi Ertuğrul
Soysal Emrullah
İşler |
Ağrı
Yozgat
Ankara |
Ayşe
Nur Bahçekapılı |
İstanbul |
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 20'nci maddesi ile 492 sayılı Kanunun (8) sayılı
Tarifesinin sonuna eklenmesi öngörülen "XIV- Denetim yetkilendirme
belgeleri ve müşavirlik ruhsatları:" başlıklı bölümde yer alan "1-
Denetim kuruluşları ve yetkilendirme belgeleri (Her yıl için):" tablosunun
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mahmut
Tanal |
İstanbul
İstanbul İstanbul |
Aydın
Ayaydın Bülent
Kuşoğlu Rahmi
Aşkın Türeli |
İstanbul
Ankara
İzmir
|
Orhan
Düzgün |
Tokat
|
a) Kamu yararını
ilgilendiren kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları
yetkilendirme belgeleri:
aa) Belgenin verildiği yıl 3.000
TL
bb) Takip eden yıllarda 2.000
TL'den az olmamak üzere
bir önceki yıl gayrisafi iş
hasılatının Binde
ikisi
b) Diğer kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları
yetkilendirme belgeleri:
aa) Belgenin verildiği yıl 1.500
TL
bb) Takip eden yıllarda 1.000
TL'den az olmamak
üzere bir önceki yıl gayrisafi
iş hasılatının Binde
ikisi
BAŞKAN – Son okunan
önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Mali müşavirler sizinle gurur duyuyor Sayın Berber. Sayın Berber,
gurur duyuyor mali müşavirler sizinle.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Demiröz, sizinle de gurur duyuyor.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi,
kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Bülent Kuşoğlu.
BAŞKAN – Sayın Kuşoğlu,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Harç, özellik gösteren bir
kamu hizmetinin karşılığında veya ona dayanılarak alınan bir bedeldir. Adı üzerinde harç, bir nevi araç. Yargıdan notere, trafikten
gümrüğe kadar birçok alanda harç alınıyor bizim kanunlarımıza göre. Dokuz
farklı harç var. Bu torba kanunun 20’nci maddesiyle finansal faaliyet
harçlarına bir ekleme yapılıyor. Bununla deniyor ki: “Denetim kuruluşları
yetkilendirme belgeleri de harca bağlansın.” Bağlanması gerekir, doğrudur.
Piyasada faaliyet gösteren denetim kuruluşları şunlar: Yeminli mali müşavirler,
serbest mali müşavirler ya da…
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Üç
çeşit, o kadar.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) –
O kadar, evet, üç çeşit.
Bir de bunların bağımsız
denetim kuruluşları var. Bunlar SPK’yı, EPDK’yı, bankaları denetleyen bağımsız
kuruluşlar.
Kamu hizmetiyle ilgili
ibare, özellikle bu bankalar ve EPDK ya da SPK’ya tabi kuruluşları
denetleyenlerle ilgili bir ibaredir, onu özellikle belirteyim.
Şimdi, ilk şekliyle
-Komisyonumuza gelen şekliyle- kamu yararını ilgilendiren kuruluşları
denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri için,
belgenin verildiği yıl 30 bin lira, sonraki yıllar da her yıl en az 30 bin lira
olmak üzere binde 5 kadar bir harç öngörülüyordu. Bunun yüksek olduğunu
düşünüyoruz. Meslek mensupları da buna itiraz ettiler, çok yüksektir.
Harçlar Kanunu’na
bakıyorsunuz… Benim biraz önce saydığım bu yeminli mali müşavirlik, serbest
muhasebeci mali müşavirlik gibi unvanlar serbest meslek kuruluşlarıdır. Serbest
mesleklerle ilgili olarak Harçlar Kanunu’na bakın, avukatlar, müşavirler,
gümrük müşavirleri veya mimarlar, mühendisler, hiç birisinin bu oranda değil.
300 küsur lira, 390 lira, 400 lira, en fazla bin küsur lira gümrük
müşavirlerinin harcı. Bu kadar harç hiçbirisinde yok. Dolayısıyla, bu serbest
meslek mensupları için de bu kadar yüksek oranda bir harç getirilmesi
yanlıştır. Muhakkak bir harç getirilsin ama bu oranda bir harç yanlıştır diye
düşünüyoruz. Onun için, verdiğimiz önergeyle belgenin verildiği yıl -bu kamu
yararını ilgilendiren kuruluşlar için- 3 bin lira, ondan sonra da 2 bin liradan
az olmamak üzere, her yılki gayrisafi iş hasılatının binde 2’si oranında bir
harç getirilmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Uygulamalar da böyle. Diğer
kuruluşları denetleyecek olanlar için de 1.500 lira ve bin liradan az olmamak
üzere, gayrisafi iş hasılatının yine binde 2’si oranında bir harç düşünüyoruz.
Bunun dışında yapılacak olan, ilk girişte 30 bin liralık, sonraki yıllarda en
az 10 bin liralık harçlar, bu meslekte yabancı unvanlı olanları -ki dört tane
büyük kuruluş var- sadece o yabancı unvanlıları desteklemeye matuf bir
düzenleme olur, mevcut yerli kuruluşları, yerli meslek mensuplarını sıkıntıya
sokar. Bunu bilmemiz lazım. Özellikle bu nedenle, bu gerekçeyle bu önergeyi
verdik.
Çok teşekkür ediyorum,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kuşoğlu.
Cumhuriyet Halk Partisinin
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 20 nci maddesiyle, 492 sayılı Harçlar
Kanununa eklenen "XIV- Denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik
ruhsat harçları" bölümünde yer alan "bir önceki yıl gayrisafı iş hasılatının" ibarelerinin "bağımsız
denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki yıl gayri safı iş
hasılatının" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayşe
Nur Bahçekapılı (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Takdire bırakıyoruz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Gerekçe…
BAŞKAN – Komisyonun
katıldığı, Hükûmetin takdire bıraktığı önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Denetim kuruluşları
yetkilendirme belgelerinden alınacak harcın, sadece bağımsız denetim
faaliyetlerinden elde edilecek gayrisafı iş hasılatı
üzerinden alınması sağlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza…
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Efendim?
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Önergeleridir, bari karar yeter sayısı olsun.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.32
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 114’üncü Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
258 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 20’nci maddesi üzerinde İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı
ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler…
Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler arasında
anlaşmazlık var, cihazla oylama yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi, görüşmelere
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 20’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… 20’nci madde kabul edilmiştir.
21’nci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 sıra
sayılı yasa tasarısının 21. maddesinin sonuna aşağıdaki ifadenin eklenmesini
arz ederiz.
“Türkiye'de
kurulu borsalarda işlem gören sermaye piyasası araçları ile çölyak hastalarının ve fenilketonüri
hastalarının tüketimine mahsus üretilen gıda maddeleri” ibaresi eklenmiştir.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Özgür
Özel Bülent
Tezcan |
İstanbul Manisa Aydın |
Dr.
Aytun Çıray Dr.
Salih Fırat |
İzmir Diyarbakır |
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Özgür Özel konuşacak.
BAŞKAN – Sayın Özel,
buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında bugün yapacağımız
çalışmanın içinde biraz farklı bir alandan bahsedeceğim, ama gerçekten çok
insani bir konudan ve bir türlü seslerini duyuramayan ve dünyadaki benzer
örneklerinin Türkiye'de olmasının aslında Türkiye'nin gelişmişliği, çağdaşlığı,
halk sağlığı açısından da çok ciddi önem taşıdığı bir konudan bahsedeceğim. Bu
konu, çölyak hastaları ve fenilketonüri
hastalarıyla ilgili bir sıkıntı var ortada.
Çok kısaca bahsetmek
gerekirse, çölyak buğday proteini olarak bilinen
glütene karşı vücudun gösterdiği bir reaksiyon ve önlenemez bir ishal şeklinde
tezahür ediyor hastalığın sonuçları ve bir aydan fazla, üç ayı aşan veya
tekrarlayan ishal durumlarında mutlaka çölyağa
bakılması gerekiyor.
Fenilketonüri ise daha doğumdan on beş
gün sonra topuktan alınan bir kanla tespit ediliyor. Bu hastalıklar tedavi
edilmezse eğer, fenilketonüri çocuklarda zekâ
geriliği sonucunu doğuruyor ve çölyakta da lenfomaya kadar giden çok ciddi tablolar ortaya çıkabiliyor.
Bu hastalıkların
tedavileri, özellikle çölyakta ömür boyu sürecek olan
katı bir diyetle, fenilketonüride on-on iki yaşına
kadar sürecek olan katı bir diyetle mümkün, ama burada çok ciddi sıkıntılar
var. Burada salonda bulunması, hemen yanı başımdan dinliyor olması açısından da
Sayın Tülay Bakır Hocamla birlikte Ege Çölyak Yaşam
Derneğinin bir davetine katıldık ve orada sorunlarını dinledik. Türkiye’de on
yıldır bu konuda ciddi bir mücadele veriyor Ege Çölyak
Yaşam Derneği. Ankara, güneydoğu, Bursa, İstanbul ve Kocaeli çölyak yaşam dernekleri de aynı mücadelenin birer parçası
olmuş durumdalar.
Ege Üniversitesinden
Profesör Doktor Sema Aydoğdu bu hastaları ilk bir araya getiren ve bunların
sorunlarını dile getiren dernekleşmeleriyle ilgili katkı sağlayan bir bilim
insanı ve bizleri, hepimizi, çeşitli partilerden, tüm siyasi görüşlerden
milletvekillerini davet etti. Biz, Tülay Hocamla birlikte bu davete icabet
ettik ve orada toplantının sonunda birlikte bir şeyler yapmaya söz verdik.
Sağlık Bakanlığı alanında yapılacaklar
var, Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde yapılacaklar var ama onların temel
taleplerinden bir tanesi de bugün görüşülmekte olan bu teşvik yasası olarak
ifade edebileceğimiz konuda da beklentileri var. Çölyak
hastalarının kullanması gereken ürünler normal ürünlerden çok pahalı. Glütensiz
bir ekmek normal ekmekten 7 kat pahalı, glütensiz unun kilosu dünyada 3 euroya satılırken Türkiye’de 25 euroya
satılıyor. Bu ürünlerle ilgili, geçtiğimiz seneye kadar devlet bunları reçete
karşılığında ödüyordu ama hemen ardından 2011’in Martında yapılan bir
çalışmayla “Hastalara bunların parasını verelim, parasıyla alsın.” dendi. O
günden itibaren bu ürünlerin tüketimi o para ödeniyor olmasına rağmen yarı
yarıya düştü. Bu, bazen evin diğer zorunlu ihtiyaçlarına bazen de bilinçsiz bir
ailenin sigara parasına bile gidebiliyor. Burada böyle bir sıkıntı varken, bu
ürünlerin mutlaka ucuzlatılması gerekiyor. Zaten bunların para karşılığında
hastalar tarafından temini çok sakıncalı, biz o konulara ayrıca dikkat
çekeceğiz, ayrıca taleplerde bulunacağız.
Amerika’da ve Kıta
Avrupası’ndaki hemen hemen bütün ülkelerde istisnasız olarak bu çocukların ve
ileri yaştaki çölyaklıların kullanacağı bu ürünleri
üretmek için bir teşvik mekanizması geliştiriliyor yani bir fırın, bir lokanta,
bir pizzacı veya bir tatlıcı dükkanı çölyak hastalarıyla ilgili bir ürün üretirse bu 3.500
kişide 1 görülen bir hastalık olduğu için bunun maliyeti yani getirisi
götürüsünü örtmüyor. Bununla ilgili bütün dünyada KDV muafiyeti gibi, gelir
vergisi muafiyeti gibi türlü çeşit teşvikler var. Bugün bu üzerinde
görüştüğümüz maddede Hükûmet şunu getiriyor: SPK ürünlerine bir muafiyeti
buraya yazıyor. Aynı maddede hep üzerinde tartıştığımız, bizim CHP olarak
üzerinden cidden siyaset ördüğümüz kıymetli taşların KDV’sinin muaf olması
meselesi de bu maddede.
Bu maddenin içine biz
diyoruz ki, bu çölyak hastalarına ve (PKU) fenilketonüri hastalarına üretim yapan tesislerin sadece bu
ürünlerinde bir KDV muafiyeti getirelim ve bu teşvik bu insanların
sıkıntılarını ortadan kaldırsın. Amerika’yı yeniden keşfetmiyoruz; dünya bunu
on yıllar öncesinden yapmış. Belediyeler bazen vergi almıyorlar. Bizim gibi
işte, Hükûmet nezdinde teşvikler varsa oralara birtakım yapıştırmalar bile
veriyorlar; diyorlar ki, burada işte, bu hastalar için bu ürünler üretilir,
burada da devlet tarafından vergi teşviki vardır. Biz bunu öneriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Siyaset üstü bir konudur diyoruz ve
katkılarınızı bekliyoruz önergemize. (CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.
Cumhuriyet Halk Partisi önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
21’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… 21’inci madde kabul edilmiştir.
22’nci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun Tasarısının 22 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Madde 22- 3065 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "perakende safhası için" ibaresi "perakende
safhası ve inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun vergi değeri ve bulunduğu
yeri esas alarak konut teslimleri için" şeklinde değiştirilmiştir.
Mustafa
Elitaş A.
Sibel Gönül Tülay
Kaynarca |
Kayseri Kocaeli İstanbul |
Yıldırım
M. Ramazanoğlu A.
Çağatay Kılıç |
Kahramanmaraş Samsun |
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Bu önergeleri okutup, birlikte işleme alacağım ve önerge
sahiplerinin istemi hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 22'nci
maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet
Günal Mehmet
Şandır |
Manisa
Antalya
Mersin |
Mustafa
Kalaycı Faruk
Bal Emin
Haluk Ayhan |
Konya
Konya Denizli |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 22'nci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mahmut
Tanal |
İstanbul
İstanbul İstanbul |
Aydın
Ayaydın Bülent
Kuşoğlu Rahmi
Aşkın Türeli |
İstanbul
Ankara
İzmir |
Orhan
Düzgün |
Tokat
|
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki
iki önerge hakkında, Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Erkan Akçay…
BAŞKAN – Sayın Akçay,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22’nci madde üzerinde verdiğimiz önerge
üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, iktidar
partisi sözcüsü arkadaşlarımızdan bazıları, Hükûmetin veren hükûmet olduğunu,
alan hükûmet olmadığını, veren el olduklarını, alan el olmadıklarını ifade
ettiler. Özellikle bu tasarıyla ilgili olarak…
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Almadan
vermek Allah’a mahsustur; alacak, verecek ya.
ERKAN AKÇAY (Devamla) –
Evet, şimdi onu söyleyeceğiz, kimden alacak kime verecek, mevzu da oradan
başladı.
Şimdi, ben, öncelikle Sayın
Maliye Bakanımızı bir konu için tebrik etmek istiyorum. Gerçekten, bu tasarıyla
ilgili olarak Maliye Bakanımız, Komisyonda, bu tasarının düzenleme etki
analizini içeren bir sunum yaptılar ve bu, hangi maddenin ne kadar getirisi
var, bazı maddelerin ne kadar götürüsü var, o konuda sunum da yaptılar.
İnşallah devamını da bekleriz, oldukça da yararlı, bilhassa Hükûmet bakımından
çok yararlı olacağını düşünüyoruz bu çalışmaların.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bu 22’nci madde, konut teslimleri için, inşaatın yapıldığı arsanın veya konutun
vergi değerinin esas alınarak katma değer vergisi oranlarının çeşitli oranlarda
Bakanlar Kurulu tarafından belirleneceğini öngören bir düzenleme.
Şimdi, hatırlarsanız,
tasarının 5’inci maddesinde de konut kira gelirlerindeki istisna
daraltılıyordu. Bilhassa ücret geliri elde edenlerin her yıl belirlenen ve 2010
yılında da 2.800 Türk lirası olan istisnayı oldukça daraltmışlardı âdeta.
Buradan da elde edilecek gelirin, verginin 204 milyon Türk lirası olarak
belirlendiğini Maliye Bakanlığı ifade etmişti. Şimdi, 204 milyon lira buradan
Maliye Bakanlığı gelir elde edecek; iyi, güzel. Şimdi, 22’nci maddedeki, bu
maddedeki konut satışlarındaki KDV oranlarının yükseltilmesi nedeniyle de 150
milyon Türk lirası bekleniyor yani 354 milyon Türk lira değerli arkadaşlar… Şimdi, tabii, “inşaat sektörü” deyince bu sektörü bir bütün olarak
değerlendirmek lazım.
Bir de kamuoyunda,
hepinizin de bildiği üzere, bir gayrimenkul yatırım ortaklıkları var, fonlar
var, Akmerkez, Atakule, İş Yatırım, Vakıf Yatırım
gibi. Bu gayrimenkul yatırım ortaklıklarının kazançları kurumlar vergisinden
istisna, dağıttıkları kârlar da gelir vergisinden istisna. Gayrimenkul yatırım
ortaklıklarının sayısını ben yirmi beş olarak biliyorum, yirmi ile yirmi beş
arasında ve tahminlere göre de bunlara tanınan vergi avantajı yaklaşık 500
milyon lira, 450-500 milyon lira civarında. Şimdi, dar gelirliden, ücret geliri
düşük olan memurlardan bu 350 milyon Türk lirayı Hükûmet topluyor, bu yirmi üç
gayrimenkul veya yirmi gayrimenkul ortaklıklarına avantaj sağlıyor. Şimdi,
veren el ne, alan el… Bu çelişkiyi nasıl izah edecek Hükûmet? Kimden alıyor,
kime veriyor? Bunu çok iyi düşünmemiz lazım. Biz de “Elbette fakirden alıyor,
zengine veriyor.” diyoruz. Deyim yerindeyse kaşıkla alıyor, kepçeyle veriyor.
Bunun bir tutarlılık içerisinde olması gerekirdi.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Çay
kaşığı, çorba değil; çay kaşığı.
ERKAN AKÇAY (Devamla) –
Tümü üzerinde yaptığımız konuşmada da ifade ettik; arsaların, konutların vergi
değerleri belediyeler tarafından belirleniyor ve Türkiye'nin pek çok yerinde de
bu belirlenen vergilerde son derece sağlıksız, subjektif
ve afaki değerler de tespit edildi. Şimdi Bakanlar Kurulu bu sağlıksız zemin
üzerine katma değer vergisi oranlarını farklılaştıracak ve pek çok sorun da
beraberinde gelecek. Bu, inşaat sektörüne, konut alacak dar gelirlilere de
büyük ölçüde maliyet olarak yansıyacaktır.
Bu düşüncelerle,
önergemizin kabulünü diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22’nci maddede yapılan
düzenlemeyi esas itibarıyla Cumhuriyet Halk Partisi olarak doğru bulmadığımızı
ifade etmek isterim.
22’nci madde, inşaat
sektörünün ve genel olarak ekonominin sıkıntıda olduğu bir dönemde bazı konut
teslimlerinin katma değer vergisini yükseltmek amacıyla getirilmiş olan bir
düzenlemedir. Bu amaçla Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir. 22’nci maddede yer
alan ve Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 28’inci maddesinin değiştirilmesini
öngören bu yazımda bir problem vardır. Problem üzerinde durmak istemiyorum,
çünkü gördüğüm kadarıyla Hükûmet veya iktidar partisi grubu vermiş olduğu
önergeyle o problemi düzeltiyor. Ancak var olan problem, maddenin yazımından
kaynaklanan problem ortadan kalkacak olmakla birlikte, temel niyet değişmediği
için, yani inşaat sektöründeki bir kısım konut teslimlerinin katma değer
vergisini artırma niyeti olduğu için bunu doğru bulmadığımı tekrar ifade
ediyorum.
Birincisi: Katma değer
vergisi, bir tüketim vergisidir, bütün Avrupa Birliğine üye ülkelerde
uygulanan, Avrupa Birliğine üye olmayan ülkelerde de uygulanan, modern vergi
sistemine sahip ülkelerde genel tüketim vergisi olarak uygulanır ve üretimin
teslime kadar, daha doğrusu perakende aşamaya kadar bütün aşamalarını
kapsayacak şekilde uygulanır. Katma değer vergisiyle lüks tüketimi vergilemek
gibi bir kavram yan yana gelmez. Yani “Ben, katma değer vergisinde oran
farklılaştırarak lüks tüketime konu malları daha yüksek oranda vergileyeyim.”
derseniz, bu katma değer vergisinin mantığıyla yan yana gelecek olan bir kavram
değildir.
Şimdi, Hükûmetin niyetinde
çok pahalı konutları yüksek oranda vergilemek var. Evet, yani yaklaşım şuradan
geliyor: Pahalı konutu satın alanlar neden daha yüksek oranda vergi ödemesin?
Soruyu şöyle de sorabiliriz: Pahalı elbiseyi satın alanlar neden ucuz elbiseyi
satın alanlarla aynı katma değer vergisini ödüyor? Yani 500 Türk lirasına da
bugün gidip takım elbise alabilirsiniz, 5 bin liraya satılan takım elbise de
var, 15 bin liraya satılan takım elbise de var. Siz şimdi Hükûmet olarak “Ya,
500 liralık takım elbisenin katma değer vergisini yüzde 1’e indirelim veya
yüzde 8’de tutalım, 15 bin liralık takım elbisenin fiyatını da yüzde 18’e çıkaralım.”
diyor musunuz? Diyemezsiniz, katma değer vergisinin mantığında bu yoktur. Katma
değer vergisi, bütün aşamaları kapsar, bütün aşamaları vergiler. Katma değer
vergisinde Avrupa Birliği uygulaması, Avrupa Birliği direktifleri bir veya iki
indirimli oran uygulanmasına izin verir, onun hangi hâllerde uygulanacağını
ifade eder -bizim sistemimizde de bunlar vardır- bunun dışında başka bir şeyi
söylemez.
Şimdi, bir düzenleme
getiriliyor, katma değer vergisinin temel ilkeleriyle bağdaşmıyor. 2002 yılına
kadar katma değer vergisinde yüzde 18’den yüksek oranlar vardı lüks tüketimi
vergilemek için. Örneğin otomobiller, çok pahalı, silindir hacmi çok yüksek otomobiller
yüzde 40 oranında katma değer vergisine tabiydi. İşte kürk, havyar, -efendim,
beyaz eşya lüks değil ama işte, anlayış öyleydi- televizyon vesaire bütün
bunlarda katma değer vergisi oranı yüzde 25’ti. 2002 yılında o zamanki Hükûmet
Özel Tüketim Vergisi Kanunu çıkardı, dedi ki: “Katma değer vergisinde bu
oranlar olmaz, bu farkları alalım; yüzde 18’le 25, yüzde 18’le 40 arasındaki
farkları Özel Tüketim Vergisi Kanunu içine alalım, katma değer vergisini
sadeleştirelim.”
Şimdi, o anlayışı, AB’ye
uyum çerçevesindeki bu anlayışı bir kenara atıyoruz, bir garip madde koyuyoruz;
inşaat sektörünü cezalandıracak olan bir madde. Şimdi iktidar partisinin yeni
önergesi okundu, orada Bakanlar Kuruluna verilen yetki de ucu açık bir yetki.
Bakanlar Kuruluna böyle bir yetki verilmez yani taşınmazın emlak vergi değerini
esas alarak bir istisna koyabilecek veya düşük oranlı katma değer vergisi
uygulayabilecek Bakanlar Kurulu. Emlak vergi değerinin objektifliği belki
savunulabilir ama uygulamada orada çok sorun çıkacağını söyleyeyim, bir de
bulunduğu yer itibarıyla. Yani bulunduğu yer itibarıyla Bakanlar Kuruluna bir
yetki verilmez katma değer vergisinde.
Yani rica ediyorum, Sayın
Bakan ve iktidar partisi grubu, bu önergeyi oylamayalım, bunu vergi mevzuatına
ve Anayasa'ya daha uygun hâle getirelim.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Aynı mahiyetteki iki
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul
edilmemiştir.
Bir sonraki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 22’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
"Madde 22- 3065 sayılı
Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "perakende safhası
için" ibaresi "perakende safhası ve inşaatın yapıldığı arsanın veya
konutun vergi değeri ve bulunduğu yeri esas alarak konut teslimleri için"
şeklinde değiştirilmiştir.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim görüşecek?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okuyun
lütfen.
Gerekçe:
KDV oranlarının
farklılaştırılması konusunda konutun bulunduğu yer itibarıyla da belirleme
yapılabilmesi konusunda yetki verilmektedir. Buna paralel olarak ihtiyaç
kalmayan parantez içi hükümde kaldırılmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
22’nci maddeyi, kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
23’üncü madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Sinan
Oğan |
Manisa Antalya Iğdır |
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Faruk
Bal |
Konya Mersin Konya |
Emin
Haluk Ayhan |
Denizli |
BAŞKAN – Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim konuşacak?
ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Sinan Oğan…
BAŞKAN - Sayın Oğan,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
SİNAN OĞAN (Iğdır) –
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri…
Bu arada Değerli Başkan,
“Lütfen bana ‘sayın’ diye hitap etmeyin.” diye uyardım sizi. Teröristbaşına “sayın”ı yasal
hâle getirdiniz, bana “sayın” demeyiniz.
BAŞKAN – Beni, ne
konuşacağım konusunda uyarmayınız.
Teşekkür ediyorum.
Buyurun.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kim
getirdi kardeşim?
SİNAN OĞAN (Devamla) – Siz
getirdiniz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Nerede getirdik?
SİNAN OĞAN (Devamla) –
Mahkeme kararı var, siz getirdiniz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Biz
mi mahkeme kararı getirdik?
SİNAN OĞAN (Devamla) –
Başbakanınız “sayın” demedi mi?
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kim
dedi?
SİNAN OĞAN (Devamla) –
Başbakanınız “sayın” demedi mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Buyurun… Lütfen…
Lütfen…
SİNAN OĞAN (Devamla) –
Teröriste “sayın” denilen bir Mecliste bize “sayın” demeyin, gidin kendinize
söyleyin.
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Hadi Allah’ını seversen!
SİNAN OĞAN (Devamla) –
İstiyorsanız ben size de “sayın” derim.
Muhterem Başkanım… (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) –Iğdır…
Iğdır…
SİNAN OĞAN (Devamla) -
Iğdır’a bakıyorum.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) –
Baktığın belli.
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
Arkadaşlar, lütfen…
SİNAN OĞAN (Devamla) –
Iğdır’a ben çok iyi bakıyorum. Iğdır’ı konuşalım; Iğdır’da birinci partiydiniz,
Iğdır’da yapmış olduğunuz ayrımcılık yüzünden Türkiye’de yenildiğiniz bir il
oldu. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Onu
siz yaptınız.
SİNAN OĞAN (Devamla) –
Kusura bakmayın. (MHP sıralarından alkışlar) Iğdırlı ne yaptığını biliyor. Başka
konular getirin, o konularda notunuz zayıf sizin.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Siz
kaç ilde yenildiniz?
SİNAN OĞAN (Devamla) – Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 23’üncü maddesiyle ilgili Milliyetçi
Hareket Partisinin verdiği önerge hakkında görüşlerimi ifade etmek için söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Iğdır demişken,
konuşmama da Iğdır’la başlayacaktım çünkü siz burada vatandaşa yeni vergi yükleri
getirirken Iğdır’da 10 vatandaşımız kaçırıldı yine. Siz teröristlerle pazarlık
ederken Iğdır’daki vatandaşlarımızın hâlinden Hükûmet olarak siz sorumlusunuz
ama Iğdır’da bu konuda herhangi bir çabanız maalesef ki yok.
Biraz önce bir haber daha
okudum, Libya’da da vatandaşlarımızın şirketlerine el konulmuş, daha doğrusu
varlıklarına, mal varlıklarına el konulmuş. Bilmiyorum Maliye Bakanımızın,
Sayın Bakanımızın, Muhterem Bakanımızın bundan haberi var mı?
Değerli milletvekilleri, bu
getirdiğiniz kanun ile NATO’nun, Birleşmiş Milletlerin Türkiye’deki bütün
faaliyetlerinden vergi yükünü kaldırıyorsunuz. NATO bir ticari kuruluş değil,
NATO Türkiye’ye gelip bir yatırım yapmayacak ki. Yani bizim ekonomimize NATO
bir katkıda mı bulunacak? Gelip NATO Malatya’da fabrika mı açacak? NATO
Malatya’da gelip… “NATO” diye bizi de kandırdınız bu arada, Türk milletini de
kandırdınız. Amerikan Başkanı dedi ki: “Biz orayı artık NATO’ya
devredebiliriz.” Bu arada, Malatya’daki üssün de bir NATO üssü olmadığı, bir
Amerikan üssü olduğu da ortaya çıkmış oldu. Şimdi, siz Amerika’ya burada üs
açtırıyorsunuz. Peki, o zaman Meclisin iradesi nerede kaldı? Muhterem
Başbakanımız 23 Nisan konuşmasında diyordu ki: “Meclisin iradesi her şeyin
üzerindedir.” Peki, Meclisin iradesi her şeyin üzerindeyse Malatya’da siz
Amerika Birleşik Devletleri’ne üs açtığınız zaman Meclisin iradesi neredeydi,
niye sormadınız Meclise?
NATO yatırım yapmayacak
orada. NATO orada bir üs kuracak ve NATO’nun oradaki kurmuş olduğu üssün bütün
giderleri vergiden muaf hâlde. Peki bu üs kimin için
kuruluyor, Türkiye’yi korumak için mi kuruluyor? Elbette değil.
Burada defalarca söyledik
ama bugün yeri geldiği için bir kez daha söyleyelim. Mavi Marmara’da İsrail’in
yapmış olduğu vahşetin üzerinden iki sene geçiyor ve bugün ikinci senesi doldu,
İsrail’e hâlâ özür diletemediniz. Oradaki vatandaşlarımızı İsrail’in
askerlerinin vahşicesine önüne attınız, son gece
gemiyi terk ettiniz, vatandaşlarımızı siz orada savunmasız bıraktınız,
üzerinden iki sene geçti hâlâ İsrail’e özür diletemediniz. Özür diletemediğiniz
gibi bugün kalkmış bu maddeyle İsrail’i de ödüllendiriyorsunuz çünkü NATO’nun
orada kuracağı vergiden muaf tuttuğunuz üs İsrail’i korumak için gelmiş bir
üstür.
Başka bir istatistiki
bilgiyi daha huzurunuzda arz edeyim. Son beş sene içerisinde 2010 ve 2011
ekonomik verilerine baktığınız zaman İsrail ile ticaretimiz son beş yılın en
yüksek artışını göstermiş. Allah aşkına bu nasıl bir mantıktır? Sayın Maliye
Bakanımız, biz İsrail’le bu kadar dost muyuz da bizim mi haberimiz yok? Nedir
bu? Nasıl bir -affedersiniz- kepazelikle karşı karşıyayız; İsrail’den
ithalatınız artıyor, İsrail’le ihracatınız artıyor!
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler.
23’üncü madde üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
23’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 23’üncü madde kabul edilmiştir.
24’üncü madde üzerinde iki
önerge vardır.
Her iki önerge aynı
mahiyette olduklarından bu önergeleri okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini
okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 24’üncü maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mahmut
Tanal |
İstanbul
İstanbul İstanbul |
Aydın
Ayaydın Bülent Kuşoğlu
Rahmi Aşkın
Türeli |
İstanbul
Ankara
İzmir
|
Faik
Öztrak Orhan
Düzgün |
Tekirdağ Tokat
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 24
üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Mustafa
Kalaycı |
Manisa
Antalya
Konya |
Özcan
Yeniçeri Mehmet
Şandır Faruk
Bal |
Ankara
Mersin
Konya |
Emin
Haluk Ayhan |
Denizli |
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Kim konuşacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Faik Öztrak…
BAŞKAN – Sayın Öztrak, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlarken Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Hükûmetin bütçe uygulamaları tam bir istisna, muafiyet, mahsup uygulamasına
dönüştü. Bunun anlamı şu: Artık, bütçede ne olduğunu göremiyoruz; gerçek
harcama nedir, gerçek gelir nedir, bunları görmemiz mümkün değil. Bugün bunlar
sıkıntı yaratmıyor gibi görünebilir ama yarın, öbür gün mutlaka çok ciddi
sıkıntıları yaratacaktır. Burada da yine bir istisna getiriliyor. Bu nedenle bu
istisnanın çıkartılmasını istiyoruz.
Değerli milletvekilleri,
konuşmamın bu bölümünde, izninizle, bu yasanın amaçlarından biri olan teşvikle
ilgili düzenlemelere de değinmek istiyorum. Başbakan 5 Nisanda teşvik paketini
açıkladı. Arkasından, ekonomiden sorumlu Bakan da teşvik paketini açıkladı.
Paketler orada duruyor ama teşvikle ilgili yapılan hiçbir şey yok. Şunu sorduk:
“Bu illerin kalkınmışlık göstergelerini, bu illerin kalkınmışlık derecelerini
nasıl belirlediniz?” Arada bir açıklama geldi: “İşte, bu illerin kalkınmışlık
derecelerini 2003’ten farklı olarak belirledik ama henüz çalışmalar devam
ettiği için tüm göstergeleri şu anda kamuoyuna veremiyoruz.” Orada TÜİK Başkanı
çıktı dedi ki: “İllerle ilgili verileri, özellikle de gayrisafi millî hasıla verilerini, yurt içi hasıla verilerini gerçek olarak
hesaplayamıyoruz.” E, o zaman şunu sormak lazım: Yani, bu paketler nasıl
açıklandı? Bu paketler açıklanırken ne dendi? Bu paketler cari açığa derman
olacak. Bu paketler, bu teşvik paketi gelişmişlik farklılıklarını giderecek.
Türkiye’de yatırımı artıracak, tasarruf meselesini çözecek! Hepsini birden
nasıl çözecekse? Ama daha, hâlâ ortada teşvik yok.
Değerli arkadaşlarım, bu
hafta başından itibaren ekonomiden sorumlu bakanlar, vatandaştan ayağını
yorganına göre uzatmasını istediler. Vatandaşın üzerinde yorgan kalmadı ki,
vatandaşın yorganı bankalarda. Son dört ay içinde elektriğe zam, doğal gaza
zam, diğer her şeye zam, vatandaşın üstünden yorganı aldınız, seçimden önce
vatandaşı borçlandırdınız. Şimdi deniyor ki: “Vatandaş, ayağını yorganına göre
uzatmıyor.”
Değerli milletvekilleri,
açıkça şunu ifade edeyim: Şu anda vatandaşın borçla almış olduğu evin tapusu
bankada, arabanın ruhsatı bankalarda, elbisesi bankada, diğer her şeyi bankada
ama vatandaşı bunların sahibi yapmak iktidar partisinin boynunun borcudur.
Borcu vatandaşa ödetmemek gibi bir şey olamaz çünkü seçim öncesi yatırımı
olarak borçlandıran sizlersiniz.
Değerli arkadaşlarım,
Mecliste tartışıyoruz: Önce 2/B kapsamındaki arazilerin yabancılara satılması,
arkasından devletin içinde oturduğu binaların sertifika yoluyla satılması,
devletin içinde bulunduğu binaya kira ödemesi. Bu arada, Sayın Bakan,
anlaşılıyor ki Sayın Babacan’la anlaşmışsınız, burada “kira sertifikası” lafı
yer alıyor ama siz doğru olarak söylüyorsunuz, bunun adı sukuktur.
Sukuk da, 2003’te Hazine Müsteşarıyken benim aldığım
mütalaaya göre, nitelikli muvazaadır. Bu belgeyi Plan ve Bütçe Komisyonundaki
arkadaşlarım istediler ama bu belge bir türlü gelmedi.
Bakınız, Sayın Başbakan
çıkıyor, “4+4’ten fazla verir isek, memura şu kadar para verir isek
Yunanistan’a döneriz. Grevler uzun sürerse ekonomi çöker…” Devletin binaları
yabancılara satılıyor, milletin arazileri yabancılara satılıyor. Ne oluyoruz
arkadaşlar, hani çok iyiydik, hani bu ekonomi çok iyiydi? Merkez Bankası
devamlı Türk lirası mevduat karşılığına dolar koyduruyor. Türk lirası mevduattan
daha güvenli sanki dolar. İşler iyi gitmiyor arkadaşlar.
Genel Kurula saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öztrak.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Özcan Yeniçeri konuşacak efendim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Yeniçeri. (MHP sıralarından alkışlar)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) –
Değerli Başkan, muhterem milletvekillerim; 24’üncü madde üzerinde verilen
değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
24’üncü madde süre, usul,
esas yönünden açık olmadığı gibi, fayda, maliyet ve düzenlemelerle ilgili de
etki analizi yok. Bu maddeyle uygulanan yöntem, geleceği yirmi otuz yıllık bir
ipotek altına alacaktır, bütçeye de ağır yükler getirecek mahiyettedir. Bu
maddeye gerek yoktur.
Kaldı ki biz burada ne
söylersek söyleyelim siz bildiğinizi okuyacaksınız, olduğu gibi bu maddeyi de
geçireceksiniz. O hâlde, biz de sizin yaptığınızı yapalım ve biz de kendi
bildiğimizi okuyalım.
Hükûmet, Türkiye Büyük
Millet Meclisi açıldı açılalı, gece gündüz para tahsil makinesi gibi çalışıyor
maşallah! Büyük bir iştahla, akla gelen ve gelmeyen her
değeri paraya çevirmek için akla gelen ve gelmeyen her türlü düzenlemeyi
önümüze getiriyor; askerliği bedelliyle paraya çevirdik, orman vasfını kaybeden
arazileri büyük bir iştahla paraya dönüştürdük, yerli tasarrufların
sınırlılığını dikkate alarak yabancıya toprak satışına izin veren, hem de
alelusul hem de stratejik ve taktik açısından bu ülkenin başına ne getireceğini
bilmeyecek biçimde yabancılara açtık ve onların satışına hazır hâle getirdik,
askerlikte yaş büyüterek tahsilatı daha da artırmaya çalıştık. Affın
affı yasalarını devreye sokarak tahsilat üstüne tahsilat yapmaya çalışıyoruz.
Zamlar, vergiler derken paraya çevrilmeyen bir uçan kuş ile bir de gökyüzü
kaldı.
Hükûmet müflis bir tüccar
gibidir. Sayın Bakan da maşallah Napolyon gibi, “Para, para, para!”, başka
bildiği bir şey yok. Yani AKP Hükûmetinin iş başına geldi geleli çıkardığı
yasaların konu itibarıyla şu altı yedi tane kavram üzerine oturttuğunu
görüyoruz: Vergi, özelleştirme, ihale, tahsilat, satın alma, satma, af ve zam.
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Hocam telaş etme!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) –
Satış, zam ve ithalat hükûmeti AKP, bu arada manevi değerleri de satışa
çıkardı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Bak
hele!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) –
Evet… Manevici görünen ama materyalist
uygulamalarıyla tarihe geçecek olan bir hükûmetle karşı karşıyayız.
Bu değerlendirmeler,
öğretmenlik… (AK PARTİ sıralarından “Ayıp oluyor.” sesleri, gürültüler)
Dinlerseniz anlarsınız. Bu değerlendirmeler…
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Sakin! Sakin!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) –
Zaman az, zaman, onun için, yoksa ben biliyorum sizin canınıza nasıl
okuyacağımı.
Bu değerlendirmeler
öğretmenlik mesleğiyle ilgili olarak da yapılmaya başlandı. Başbakanımız,
öğretmenlik gibi bir ülkenin millî ve maneviyat mimarlarına ödenen ücreti
tartışma konusu yaptı. Başbakan, öğretmenlere ek ödenek olarak 100 lira
verilmesini öngören tasarı için “Bir öğretmenin en düşük olanı 1.620 lira
alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada on beş saat karşılığı alıyor. Peki düz bir memur ne alıyor? İşte şu kadar alıyor. Kırk
saat çalışıyor, kırk saat için bu rakamın altında alanlar var.”
Öğretmenler de
milletvekilleri kadar çalışıyor. O zaman aynı mukayeseyi… “Niye milletvekilleri
daha fazla alıyor?” diye de sormak gerekiyor. Liyakat, ehliyet, uzmanlık, vasıf
gibi birtakım kalite ve kantite değerlerini üst üste
koymazsanız neden olduğunu algılama imkânına sahip olmazsınız.
Şimdi, Başbakanın,
öğretmenlik mesleğiyle ilgisiz, bu basit, muhtevasız ve anlamsız mukayesesi
herkesi üzmüştür. Kutsal mesleklerin maddi ve ücret ile mukayese edilmesi
öğretmenleri derinden yaralamıştır. Öğretmenlik, karşılığı ücret olmayan bir
meslektir, öğretmen ise fiyatı olmayan kişiye denir. Öğretmen hiçbir şeye sahip
olmadığı hâlde, hiçbir şey tarafından da sahiplenemeyen varlıktır. Bu bakımdan,
memleketin millî ve manevi mimarıdır. Öğretmen üzerinde konuşurken ağzımızdan
çıkanı kulağımızın duyması gerekiyor.
Bugün Türkiye’de yüksek
lisans mezunu olan bir öğretmen, ilkokul mezunu olan bir hizmetliden daha az
maaş alıyor. Öğretmenlerin yarıdan fazlası ek ders ücreti alamıyor. İki gün
hastalanan öğretmenin haftalık ders ücreti kesiliyor. Bu gerçeklere rağmen Başbakan
öğretmenlere “On beş saat çalışıyorsunuz, sizin ücretiniz diğer memurlara
haksızlık.” diyebiliyor. Başbakan öğretmenlere resmen “Sizin aldığınız para
yaptığınız işten daha fazla.” demeye getiriyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Yok
canım, öyle demiyor. O yorum yanlış.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) -
Öğretmenlerin iş yükünü girdiği ders saati sayısına göre değerlendirmek bu
mesleği tanımamak anlamına gelmektedir, çünkü öğretmenler eğitim öğretim
saatlerinin dışında da çalışıyorlar. Derse hazırlanması, veli toplantısı, sınav
sorularının hazırlanması, sınav kağıtlarını okuma,
öğrencilere danışmanlık hizmetinde bulunma, idareyle yapılan toplantı, onlarca
şey var öğretmenlerin üzerinde. Öğretmenlik mesleği okulda mesaiyle başlayıp
mesaiyle bitmeyen bir meslektir. Sahip çık öğretmenine, bunun için söylüyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yeniçeri.
Aynı mahiyetteki iki
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul
edilmemiştir.
24’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 24’üncü madde kabul edilmiştir.
25’inci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 25’inci maddesindeki “500” ibaresinin “400”
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Mehmet
Şandır |
Manisa Antalya Mersin |
Mustafa
Kalaycı Faruk
Bal Emin
Haluk Ayhan |
Konya Konya Denizli |
BAŞKAN – Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim konuşacak?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
– Ben konuşacağım.
BAŞKAN – Sayın Ayhan,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 258 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve
25’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergemiz üzerinde söz aldım. Yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
Önergemizin gerekçesi,
yatırım teşvik belgesi kapsamında sabit yatırım öngörülen stratejik yatırım
tutarının aşağı çekilmesi, 400 milyon TL olmasıdır. Bunun daha yararlı olacağı
düşüncesiyle bu önergeyi verdik.
Ben görüyorum ki bugün daha
önce verdiğimiz ve iktidara yardımcı olmak amacıyla verdiğimiz, iktidarın
bakanlarının aralarında anlaşamadığı, iktidar kanadıyla Hükûmetin anlaşamadığı
hususlarda daha önceden mutabakatın sağlanıp Türkiye Büyük Millet Meclisine
tasarıların veya tekliflerin gelmesinin yararlı olacağını düşündüğümüz için
verdiğimiz önergelere maalesef Hükûmetin kayıtsız kaldığını gördük. İktidar
kanadı da kayıtsız kaldı. Bu, gerçekten hadisenin çok iyi
değerlendirilemediğini ortaya koyması açısından önemli bir gösterge veyahut da
iyi niyet olmadığını ifade etmek istiyorum ki bunu söylemek aslında hoş bir şey
değil.
Gerçekten, baktığımız
zaman, son zamanlarda sanayide üretimdeki gelişmelerin çok müspet olmadığı ayan
beyan ortada. Bunu zaten biraz önce Sayın Bakanın sorulara verdiği cevaplardan,
ekonomideki gelişmeleri anlattığı, dünyadaki konjonktürü
anlattığı gelişmelerden çok yakinen izleme imkânı bulduk.
Şimdi, baktığınız zaman,
2012 yılının ilk dört ayında kapasite kullanım oranında da geçen yılın ilk dört
ayına göre bir gelişme olmadığını, sanayi üretim ve kapasite kullanım oranı
verilerinde ilk çeyrekte ciddi bir yavaşlama olduğunu görüyoruz. 2012 yılının ilk dört ayında ihracat geçen yıla göre yüzde 10,9
artmış, ihracat 2011 yılında yüzde 18,5 artmış, nisan ayındaki artış ise yüzde
8,6. İhracat artışı yılın ilk dört ayında en büyük ihracat pazarımız olan
AB’deki sorunlar nedeniyle hız kesmiş ve AB’nin -özellikle nisan ayını da
dikkate aldığınızda- ihracatımız içindeki payının yüzde 40’ların altına
düştüğünü bugün müşahede ettik. AB pazarını diğer pazarlara ikame etmeye
çalışan ihracatçılar 2012 yılının ilk dört ayında ihracat artışını sürdürmeye
devam etmelerine rağmen dış talep yılın ilk dört ayında üretimde ne yapmıştır?
Çok büyük bir katkı sağlamamıştır.
İç talebin en önemli
göstergesi olan toplam ithalat 2012 yılının ilk çeyreğinde geçen yıla göre
sadece yüzde 2,7 azalmıştır, nisan ayındaki azalış ise yüzde 8 civarındadır.
Tüketim malları ithalatı ilk dört ayda geçen yıla göre yüzde 18 düşmüş, sermaye
malları ithalatı sadece yüzde 4 azalmıştır. Ara mallarında sadece nisan ayında
yüzde 3,6 azalma söz konusudur, ithalatında. Bireysel kredi artışı
yavaşlamıştır, bireysel kredilerin yıllık artış hızı 2011 yılında yüzde 29,7
seviyesinden 2012 yılında mart ayında yüzde 24,7’ye gerilemiştir.
Şimdi, buradan gördüğümüz
gibi -biraz önce de ifade ettim- ithalatta alınan katma değer vergisi, dâhilde
alınan katma değer vergisi, özel tüketim vergisi ocak-nisan döneminde geçen
yılın aynı dönemine göre azalmalar gösteriyor, çok az artıyor, bazılarında da
nisan ayı itibarıyla daralma var.
Bunu şunun için söylüyorum
Sayın Bakanım, dikkatinizi çekmek istiyorum: Elimde Türkiye'de çalışanlarla
emekli olanları il bazında gösteren bir liste var. Bu resmî
bir liste. Buna baktığınız zaman, birçok ilimizde hemen hemen çalışanla
emekli olan eşit hâle gelmiş. Emekli olanların çalışanlara yaklaştığı birçok il
de söz konusu. Dolayısıyla, bir an önce tedbirleri daha radikal şekilde almamız
gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla)
– Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Ayhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
25’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, geçici madde
dâhil 26 ile 44’üncü maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz
isteyen Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Erol Dora, Mardin Milletvekili.
Buyurun Sayın Dora.
BDP GRUBU ADINA EROL DORA
(Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye ekonomisinde cari açık ve buna bağlı olarak
sürdürülebilir kalkınma konusu, hâlâ mücadele edilmesi gereken konuların
başında gelmektedir. Reel ücretlerin düşüklüğü ve sınıflar arasındaki gelir
dağılımının olağanüstü biçimde bozulmuş olması, toplumun geniş kesimlerinin
Türkiye'nin son on yılda gerçekleştirdiği yüksek oranlı büyümeyi artık
taşıyamayacak hâle gelmesine yol açmaktadır.
Cari açığın tehlikeli
boyutlara ulaştığı bugünlerde hanelere daha az harcayıp daha çok tasarruf
yapmaları salık verilmektedir. Önümüzde duran yasa tasarısı bu bağlamda kamu
sermayesinin özel sermayeye aktarımı olarak değerlendirildiğinde, halkın esas
itibarıyla daha da yoksullaşacağı daha fazla netlik kazanmaktadır.
Cari açığın gayrisafi yurt
içi millî hasılanın yüzde 10’u civarında olduğu ülkemizde Maliye Bakanı Sayın
Mehmet Şimşek Türkiye’deki yeni teşvik paketini otuz sekiz ülkeden gelen
yabancı konuklara anlatırken “Türkiye'nin neresinde yatırım yaparsanız çok
güçlü destekler var, vergileri neredeyse sıfırladık, altıncı bölgede tamamen
kaldırdık. Türkiye'nin doğusu, güneydoğusu Türkiye'nin Çin’i olacak.” dedi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teşvikler esas olarak iki önemli noktada işlev görmektedir.
Birincisi, özel sektörün tümü için özellikle kriz dönemleri veya işçi
hareketinin yükseldiği konjonktürde kârların
gerilemesine karşı kritik bir işlev görmesi, ikincisi sermayeler arası
rekabette bazı sermaye gruplarına avantaj sağlaması.
Belirtmeliyiz ki
teşviklerin sermaye birikiminin ve rekabetin evrensel yasalarını değiştirme
gibi bir rolü olamaz, olmamıştır fakat sermaye birikiminin genel eğilimini,
hızını, zaman zaman istikametini de önemli ölçüde etkilemiştir.
Yeni teşvik yasası bir
önceki teşvik yasalarının mantığıyla hazırlanmıştır. Kürt sorunu sadece
ekonomik sorun temelinde değerlendirilemez. 1980’lerden sonra bölgesel
farklılıkları gidermek amacıyla çıkarıldığı savunulan teşvik yasalarından sonuç
alınmadığı gibi, bu teşvik paketleri Kürt sorununun çözümüne paralel politik
bir manipülasyon aracı olarak kullanılmaya çalışıldı.
Kürt sorununu ekonomik sorunlara indirgeyerek sürdürülebilir kalkınmaya çalışan
hükûmetler her paket sırasında halka âdeta “Kürt sorununu bu sefer çözüyoruz,
üstelik ekonomik yöntemlerle.” diyerek hem zaman kazanmışlar hem de belirli rant alanını kamu maliyesini de kullanarak istedikleri gibi
yönetmişlerdir.
1980-2008 yılları arasında
Doğu Anadolu’nun toplam teşvik belge sayısından aldığı pay yüzde 4,53 iken
güneydoğunun payı ise yüzde 7,42 olmuştur. Marmara Bölgesi ise bu süreçte
teşviklerin yüzde 37,63’ünü almıştır.
Bu teşviklerin parasal
karşılık açısından oranları ise, Doğu Anadolu yüzde 3,07, Güneydoğu Anadolu
yüzde 5,99 ve Marmara yüzde 40,93 olarak gerçekleşmiştir. Bu tablo neredeyse
her teşvik sonrasında bölgesel uçurumların daha da derinleştiğini göstermektedir.
1980 sonrasında, ekonomik
kalkınmaya ve teşviklere sermaye açısından bakılmış, sermaye, kalkınmanın ve
gelişmenin tek faktörü olarak muamele görmüş, emek ise sanki sermayenin
sırtında maliyetleri artıran bir yük olarak kavranmış ve muamele görmüştür. İşte,
bu bakış açısı son teşvik yasasına da damgasını vurmuştur.
Açıklanan son teşvik
paketinin, bölüşümdeki eşitsizlik yaratıcı yönü ve kamusal kaynakların talanı
yönüyle kendinden önceki paketlerden ayrılmadığını belirtmek istiyoruz.
Peki, yeni teşvik paketini
yeni yapan nedir? Paketi yeni yapan, içeriğinde ortaya çıkan farklılaşmadır.
Yeni teşvik paketi, yatırımları bölgelere göre ve üretilen malın cinsine göre
ayırmaktadır. Bölgeler altıya ayrılmış durumda ve görüntüde en az gelişmiş
bölgelere yatırım yapanlar en çok ödüle ulaşacak. Böylelikle bölgesel
eşitsizlik sorun olmaktan çıkacak ve az önce de ifade ettiğimiz gibi Kürt
sorunu da çözümlenmiş olacak.
Bölgesel anlamda paketin
görüntüde getirdiği şey, geri bırakılmış bölgelerin yatırım çekecek olması ama
gerçekte gerek bölgedeki çatışma durumu gerekse de yatırım için gerekli
altyapı, lojistik ve pazar imkânlarının kısıtlılığı bu paketi de diğerleri gibi
bölge üzerinden bir propaganda aracının ötesine taşımayacaktır.
Paketin bölgesel anlamda
getirdiği yenilik, batıdaki bir yatırımcı bölgede paravan bir şirket kurup,
faaliyetteymiş gibi gözükse de batıdaki faaliyet gelirleri açısından teşvik
kapsamına alınıp ödüllendirilecektir yani genel politikaya uygun olarak
yapmayıp, yapar gibi gözükme yoluna gidecektir.
Teşvik sisteminden yararlanmak için başvuran her şirketin yatırım
yapmayacağını, küçümsenmeyecek bir kısmının arazi, arsa, vergi avantajlarından
yararlanmak istediğini daha önceki uygulamalardan biliyoruz ama özellikle
sanayi şirketlerinin önemli bir kısmı, rekabetin, evrensel yasaların baskısı
altında daha fazla büyümek zorundalar ve bunu sağlamak için gerçekleştirmek
zorunda oldukları yatırımlarını yeni teşvik sisteminin yol göstericiliği
çerçevesinde yapmaya yöneleceklerdir.
Bu noktada, yeni teşvik sisteminin yol göstericiliği, işçiler,
sendikalar, kamu çalışanları, kısaca, çalışma hayatının bütünü için büyük önem
taşımaktadır çünkü teşvik sisteminin görünür amaçlarından biri, işsizliği
azaltmak yani istihdamı artırmak ama teşvik sistemi artan yatırımlara bağlı
olarak istihdamı belli ölçüde artırırken, düşük ücretli, iş güvencesiz ve
taşeron sisteminin yaygınlaşmasına neden olacaktır. Bu sonucu, teşvik sisteminde, sigorta, gelir vergisi biçimindeki
fiziki desteklerin asgari ücret temel alınarak yapılacak olmasından, istihdam
garantisinin verilmemesinden ve kamu sektörünün altyapı yatırımlarını taşeron
sistemiyle yapmaya devam edecek olmasından anlayabiliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; genel olarak bu teşvik yasasında amaçlanan cari açığın
azaltılması hedefi teorik olarak beş ile on yılda sonuç alacak bir politikadır.
İthal ikameci bir yaklaşımın hayata geçmesi ARGE ve ileri teknolojik
yatırımları gerekli kılmaktadır. Ayrıca, bu tür yatırımların artması için
toplumdaki tasarruf oranlarının belli bir seviyede olması gerekmektedir. Oysa
Türkiye OECD ülkeleri içinde tasarruf oranı en düşük ülkelerden biridir.
Türkiye’de tasarruf oranları yüzde 13 düzeyinde, iktisadi olarak yatırım
yapılabilir tasarruf oranı yüzde 30 ve üzeri oranlardır. Demek oluyor ki bu
teşvik paketinde de yabancıların tasarruflarının gelip yatırıma dönüşmesi
amaçlanmaktadır. Bu durumda, toplumda sermaye dağılımı daha da dengesizleşirken
toplum, çok zenginler ve çok yoksullar olarak iki kampa doğru hızla
itilecektir.
Teşvik paketinde sözünü
ettiğimiz eksikliklerin giderilmesi ve bakış açısının değişmesi hâlinde yasa
tasarısının çok daha
sağlıklı olacağını düşünüyor, bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Dora.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA
KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Bu tasarıda 5 Nisan 2012
tarihinde Sayın Başbakan tarafından açıklanan yeni teşvik sisteminin yasal
altyapısını oluşturacak düzenlenmeler de yer almaktadır. Sayın Başbakan yeni
teşvik sisteminin 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren uygulamaya gireceğini
açıklamıştır. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan “Sayın Başbakan ne ifade etmişlerse
o geçerli olacaktır.” demiş. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün
“Başlangıç tarihi, 2011 yılı Haziranının 15’i ya da Temmuzun 1’i kararnameye
eklenebilir.” demiştir. Ancak bu tasarıda yeni teşvik sistemine ilişkin
unsurları içeren maddelerin yürürlük tarihine bakıldığında yayımı tarihinde
yürürlüğe gireceği görülmektedir. Maliye Bakanı da yeni teşvik sisteminin 2012
yılı bütçesine bir yük getirmeyeceği yönünde açıklamalar yapmaktadır. Zaten geçmişe
şamil bir uygulamaya gidilmesinde de fiilî zorluklar vardır. Dolayısıyla AKP
Hükûmeti daha işin başında kamuoyunu yanıltıcı açıklamalar yapmıştır. Teşvik
paketinin uygulanmasının gecikmesi teşvikli yatırımlarda önemli oranda
düşüşlere yol açmıştır.
Yeni teşvik sisteminde
illerin bölgelere dağılımının nasıl yapıldığı konusu da yeterince
bilinmemektedir. Kalkınma Bakanlığının İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması (SEGE)
2011 esas alınarak illerin 6 bölgeye ayrıldığı belirtilmiştir, ancak bu çalışma
henüz yayınlanmamıştır. Gerçi Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz tarafından
geçen hafta bu konuda bir açıklama yapılmıştır. Bu açıklamada en son 2003
yılında yayınlanan araştırmanın güncellendiği ifade edilmiş, illerin gelişmişlik
düzeylerinin farklı alanlardan seçilen değişkenler yardımıyla ölçüldüğü, bu
ölçüm ve analizler sonucunda il sıralamalarının yapıldığı ve aynı özelliklere
sahip il gruplarının belirlendiği, 8 alt kategoride 61 değişken kullanılarak
hazırlandığı belirtilmiştir. Çalışmada il bazında gayrisafi yurt içi hasılanın
değişken listesinde yer almadığı belirtilmiştir. Güncel millî gelir düzeyleri
belli olmadan illerin gelişmişliğinin belirlenmesi ne kadar sağlıklı olur?
Çalışmada 61 değişkenin nelerden ibaret olduğunun listesi verilmiş, ancak bu
değişkenler itibarıyla illerin sıralaması açıklanmamıştır. İllerin gelişmişlik
sıralamasında Konya’ya 20’nci sırada yer verilmiştir. Hâlbuki 58 değişken
kullanılarak yapılan 2003 çalışmasına göre illerin gelişmişlik sıralamasında
Konya 26’ncı sıradadır. Buna göre, Konya 6 ili birden sollamış görünmektedir.
Ancak gerçekler ve resmî istatistikler bunu doğrulamamaktadır. Konya daha önce
4’üncü büyük ilimiz iken AKP döneminde 7’nciliğe kadar gerilemiştir. 100’ün
üzerinde beldesinin köye dönüştürülmesi öngörülmüş, çoğunun nüfusu her yıl
azalan 28 ilçesinin birçoğu mahrumiyet yeri hâline gelmiş durumdadır. Konya
hızlı gelişerek mi geriliyor? İlçe bazında ve 32 değişken kullanılarak yapılan
2004 çalışmasına göre Konya’nın 23 ilçesinde sosyoekonomik gelişmişlik negatif
durumdadır. Resmî istatistiklere göre de 2010 verileri itibarıyla, Konya, kişi
başına kamu harcamasında 57’nci, kişi başına kamu gelirinde 29’uncu, kişi
başına ihracatta 29’uncu, kişi başına elektrik tüketiminde 27’nci, kişi başına
nakdî kredi kullanımında 33’üncü, kişi başına toplam mevduatta 31’inci
sıradadır. Kaldı ki, bu göstergeler 61 değişken arasında da yer almaktadır. 61
değişken arasında eğitim alanında ilin YGS ortalama başarı puanına da yer
verildiği belirtiliyor. Konya’nın bu yılki YGS sınavında iller arası başarı
sırası nedir biliyor musunuz? Tam 42’nci sırada, yani plakasını yakalamış.
Öyleyse Konya nasıl oluyor da il gelişmişlik sıralamasında 20’nci sırada
gösteriliyor?
Sayın Kalkınma Bakanına da
sordum, soru önergeme verdiği cevap bugün elime geçti. Sayın Bakan tamamen
konuyu geçiştiren bir cevap vermiş, bu da aslında Konya’ya haksızlık
yapıldığını ortaya koyuyor. 61 değişkene göre il sıralamasını
ve Konya’nın sırasını sormama rağmen cevaplanmamış, sadece küçük sanayi sitesi
iş yeri sayısı, 100 bin kişiye düşen hastane yatak sayısı ile iş gücüne katılma
ve istihdam oranının ülke ortalamasının üzerinde, işsizlik oranının da ülke
ortalamasının altında olduğu ifade edilmiş, sıralamalar ve diğer 56 değişkendeki
durum açıklanmamıştır.
Sayın Bakanın ülke ortalamasının oldukça aşağısında olduğunu
belirttiği işsizlik oranı TÜİK tarafından yayınlanan Hanehalkı
İşgücü Anketi bölgesel sonuçlarına göre Konya, Karaman bölgesi itibarıyla 2010
yılında yüzde 8,4 düzeyinde olmakla birlikte, işsiz sayılmayan, iş aramayıp
çalışmaya hazır olan 167 bin kişi dikkate alındığında işsizlik oranı yüzde 23,9
gibi ülke ortalamasının çok üzerinde bir seviyeye çıkmaktadır. İşsiz sayısı 69 bin kişi görünmekle birlikte bunların arasında
olmayan iş bulma ümidini kaybedenlerin sayısı 33 bin kişidir. Dolayısıyla,
Sayın Bakanın sığındığı işsizlik oranında da Konya’nın iyi durumda olmadığı
aşikârdır.
SEGE 2011 çalışması neden
yayımlanmıyor? 61 değişken itibarıyla illerin sıralaması neden açıklanmıyor?
Neden korkuyorsunuz? Konya gibi haksızlık yapılan illerden gelecek tepkiden mi
çekiniyorsunuz? Eğer Konya gibi bazı illere haksızlık yapmadığınızı, bazı
illere de kayırmacılık yapmadığınızı söylüyorsanız çalışmayı niye
gizliyorsunuz?
Mevcut dört bölgeli teşvik
sisteminde 3’üncü bölgede yer alan Konya’ya bu çalışmaya göre belirlenen altı
bölgeli yeni sistemde 2’nci bölgede yer verilmektedir. Tombala çekilerek
illerin dağılımı yapılsaydı belki Konya’nın şansı daha fazla olurdu.
Konya’da turizm yatırımları
da engellenmektedir. AKP Hükûmetince yirmi ilde yirmi sekiz adet kültür ve
turizm koruma ve gelişim bölgesi belirlenmesine karşın, bu iller arasında Konya
bulunmamaktadır. Dolayısıyla, turizm yatırımlarında, yeni sisteme göre
verilecek 5’inci bölge teşviklerinden mahrum bırakılmaktadır.
Konya’da turizm
potansiyelinin yüksek olduğu hiçbir yöre bulamadınız mı? Hazreti Mevlânâ’dan da
mı haberiniz yok? Bugün, Mevlânâ Müzesi en fazla ziyaretçisi bulunan yerler
arasındadır. Konya’da kültür ve turizm yönünden önem taşıyan hiçbir yer
bulamamak Konya’ya hakarettir. AKP Hükûmeti, Konya’ya yapılan bu haksızlıkları
mutlaka gidermelidir.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği üzere, vatandaşın, başta vergi ve sigorta primi olmak üzere, kamu
kurum ve kuruluşlarına olan muhtelif borçlarının yeniden yapılandırılması 6111
sayılı Kanun ile düzenlenmiştir. Bu tasarının 42’nci maddesinde de taksitlerini
ödememesi nedeniyle 6111 sayılı Kanun’dan yararlanma hakkını kaybedenlere yeni
bir hak verilmesi öngörülmüştür.
Komisyon görüşmelerinde,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu düzenlemeye katkı ve destek verdik.
Herhangi bir nedenle yararlanamamış birçok mükellef ve vatandaşımız da
bulunmaktadır. İnanıyorum ki tüm milletvekili arkadaşlarımın bu konuda
tespitleri vardır. Bu itibarla, herhangi bir nedenle 6111 sayılı Kanun’dan
yararlanamamış vatandaşlarımıza da kamu kurum ve kuruluşlarına olan muhtelif
borçları yeniden yapılandırabilmeleri imkânının verilmesi gerekmektedir. Kanunu
ihlal edenlere yeni bir imkân verilirken, kanundan herhangi bir nedenle
yararlanamamış olanların göz ardı edilmesi doğru olmayacaktır. Bu itibarla,
ilgili maddenin görüşmelerinde bu konuda vereceğimiz önergenin dikkate
alınacağını umuyorum.
Yine bu tasarı ile yirmi
iki yaş üzeri taşıtların hurdaya ayrılması da teşvik edilmektedir. Yirmi iki
yaş ve üzeri olan taşıtların hurdaya ayrılması hâlinde, tahakkuk eden motorlu
taşıt vergilerinin 1/4’ünün ödenmesi şartıyla, kalan vergi aslı, gecikme zammı,
gecikme faizi, vergi cezaları, tescil plakasına kesilen idari para cezalarının
tahsilinden vazgeçilmektedir. Şoför esnafı gerçekten zor durumdadır; başta
akaryakıt maliyetleri olmak üzere sırtında ağır bir yük taşımaktadır. Bu tablo
içinde gününü zor geçiren şoför esnafının araç yenilemesi de imkânsızdır. Bir
defaya mahsus olmak üzere, şoför esnafına, KDV ve ÖTV alınmadan aracını
yenileyebilme imkânı da verilmelidir.
Teşekkür ediyorum, hayırlı
olsun diyorum, hayırlı akşamlar. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Kalaycı.
İkinci bölüm üzerinde
üçüncü konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Akif Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
Diğer beş dakikayla da
birleştirerek süreniz on beş dakika Sayın Hamzaçebi.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tasarıyla ilgili olarak bu
bölümde yapacağım konuşmada bir genel değerlendirme yapmak istiyorum. 22’nci
madde vesilesiyle kürsüye çıktığımda, 22’nci maddede konut teslimlerini esas
alarak yapılan düzenlemenin doğru olmadığını ve bu düzenlemenin inşaat
sektörünü, dolayısıyla da büyümeyi olumsuz etkileyeceğini ifade etmiştim. Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin de,
özellikle taşınmazın bulunduğu yer itibarıyla belirleme yapma yönünde Bakanlar
Kuruluna verilen yetkinin de uygun olmadığını, ucu açık, belirsiz bir yetkiyi
Bakanlar Kurulunun kullanması hâlinde bunun Anayasa’ya aykırı olacağını burada
bir kez daha ifade ediyorum.
“Bulunduğu yer itibarıyla.”
diye ucu açık bir yetki Bakanlar Kuruluna verilemez. Anayasa’nın 73’üncü
maddesi açıktır, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ancak kanunla
konulur. Bunlara ilişkin olarak herhangi bir şekilde indirim, istisna ve kanuni
oranlarda herhangi bir şekilde indirim yapılması yönünde bir düzenleme
yapılacak ise bu gayet açık, sınırları belli bir şekilde Bakanlar Kuruluna bir
yetki verilmek suretiyle yapılabilir. Verilen yetki bu çerçevede Anayasa’yla
uyumlu değildir.
Tasarının birinci bölümünde
yer alan bir maddede yapılan bir düzenlemeyle ibadethane yapımı için yapılan
harcamaların gelir vergisi matrahından düşülmesine imkân tanındı. İkinci
bölümde benzer bir madde var. O da, yine ibadethane yapımı için yapılacak
harcamaların kurumlar vergisi matrahından indirilmesini düzenliyor.
Değerli arkadaşlar, elbette
dinimiz, bütün insanların inancı önemlidir. İnancı olmayan insanların o
düşüncesi de önemlidir. Demokratik bir devlette, laik bir devlette bunların
hepsi önemlidir ve inanan insanların ibadetlerini özgürce, inandığı şekilde
yerine getirmesi gerekir. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca 80 bin cami
yapılmıştır demeyeyim, 80 bin cami Türkiye’de hizmette vardır. Elbette Osmanlı
imparatorluğu döneminden gelen camiler var, cumhuriyet döneminde yapılan
camiler var. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılan bütün camiler vatandaşların
katkısıyla yapılmıştır yani bir hayır işidir bu, bir sevaptır. Vatandaş her
yerde bu yardımı yapar, bu yardımlarla camiler inşa edilir. Bugüne kadar bu
konuda herhangi bir sıkıntı yaşanmamıştır yani bir hayır işlerken “Bu hayrın
bir bölümünü devlete fatura edeyim.” anlayışı dinimize de uygun değildir,
vatandaşın hayır ve sevap anlayışına da uygun değildir. İkincisi: Laik bir
devlette devlet, bütçesinden ibadethane yapımı için kaynak ayırmaz. Ha
vergileri toplayıp bunu
bir ibadethane yapımı için tahsis etmişsiniz ha da bu vergilerin
bir bölümünü mükellefe, vatandaşa bırakarak “Bu ibadethaneyi sen yap.”
demişsin. Bunun ikisi de doğru değil arkadaşlar, ikisi de doğru değil yani her
iki açıdan da bu düzenlemenin sakıncalı olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bunun bir ihtiyaçtan
kaynaklandığı kanaatinde de değilim. İstanbul’da yapılacak bir iki cami için,
özellikle iş adamlarının belki katkı koyup yapacağı bir iki cami için onlara
yönelik bir vergi istisnası getirilmektedir. Camilerin yapımında bugüne kadar
vatandaşımızın bir sıkıntısı olmamıştır, yapmıştır. İhtiyaç varsa bundan sonra
da yapılacaktır. Böyle olduğu hâlde sadece İstanbul’da, nokta hedef tarif
edilemediği için, bir iki camiyi esas alarak genel bir düzenleme yapmayı doğru
bulmuyorum. Bu düzenleme bir ilktir. Lütfen insanlarımızın inancı arkasına
saklanarak, inancına sığınarak ve laiklik ilkesini bir kenara atarak bu
düzenlemeleri yapmayalım. Bunlar doğru değil.
Değerli arkadaşlar, birkaç
konuyu daha gündeme getirmek istiyorum. Şimdi bu tasarıda birçok vergi
kanununun birçok maddesi değiştirilmektedir. Önemli değişiklikler var. Ufak
tefek gibi gözükmekle birlikte gerçekte sonuçları çok önemli olacak
değişiklikler var. Birincisi, tasarının 22’nci maddesiyle Katma Değer Vergisi
Kanunu’nun 28’inci maddesinde yapılan değişikliktir. Orada esas alınan emlak
vergi değeri ölçüsü doğru bir ölçü değildir. Emlak vergi değeri yanıltıcıdır.
Yani kural olarak belki objektif bir ölçüdür, evet, en objektif olan ölçü yine
odur ama örnek veriyorum: Üsküdar ilçesindeki vergi değeri Boğaz’ın Avrupa
Yakası’ndaki Yeniköy’deki vergi değerinden yüksektir. Şimdi siz Yeniköy’deki
konutu vergilemek için bir ölçü koyacaksınız, esas alacağınız vergi değeri
Üsküdar’daki konutu da vergileyecek. Ankara’da Gaziosmanpaşa’daki vergi değeri,
bazı sokakların veya caddelerin vergi değeri Yenimahalle’deki, Keçiören’deki
bazı sokak ve caddelerin vergi değerinden düşüktür. Şimdi vergi değerine
yaslanarak bir objektif ölçüye yaslandığınızı düşüneceksiniz ama buradan
varacağınız sonuç yanıltıcı olacaktır.
Şunu diyebilirsiniz: “Biz
Bakanlar Kuruluna yetki alıyoruz. Eğer öyle sonuçlar çıkarsa, kullanmayız.” Ama
bence bunu baştan inceleyip ölçüyü ona göre koymak gerekir. Söylediğim gibi
katma değer vergisi bu tip oran farklılaştırmalarıyla lüks tüketimi
vergileyecek bir araç değildir, doğru bir yer değildir. Esas olan, o lüks
konutları, pahalı konutları alan kişilerin kazançları üzerinden devletin gelir
vergisini veya kurumlar vergisini hakkıyla alabilmesidir. Bu yapılamayıp da
gelip öbür tarafta “Katma değer vergisiyle bunu telafi edeyim.” derseniz bu
doğru olmaz.
Yine, tasarının 30’uncu
maddesinde yapılan düzenlemenin hem Anayasa’yla problemi olduğunu, Anayasa’ya
aykırı olduğunu hem de doğru olmadığını ifade etmek istiyorum. Biraz önceki
arada Maliye Bakanlığındaki arkadaşlarımıza, Sayın Maliye Bakanına bunu
anlattım, çok özetle anlattım ama onlar da kendi düzenlemelerinin doğru
olduğunu ifade ettiler. Ben bir kez daha onun neden Anayasa’ya aykırı olduğunu
ifade edeyim.
Bir kere, tasarının 30’uncu
maddesiyle Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun (III) sayılı listesinde değişiklik
yapılarak bu listede yer alan sigara ve tütün mamulleri ile kolalı gazozlar da
dâhil olmak üzere alkollü içeceklerin özel tüketim vergisinin artırılmasına
imkân tanınıyor. Bu ürünlerde, sigarada, alkollü içkilerde bir maktu vergi
vardır, asgari maktu vergi vardır yani: “Bir sigara paketinin vergisi şundan,
şu kadar liradan aşağı olamaz.” Şimdi bu maddeyle 2’nci bir vergi getiriliyor,
yeni bir maktu vergi. Hükûmet böyle bir tercih yapmış. “Sigarada paket başına,
o paketin içindeki her bir sigara için var olan maktu verginin yüzde 20’sini
geçmemek üzere yeni bir maktu vergi belirleyeceğim.” diyor ve bu yeni
belirlenecek maktu vergiyle birlikte asgari maktu vergiyi de TÜFE’ye bağlayarak
her altı ayda bir bunu TÜFE oranında artıracak. Böyle bir, hasılatı güvence
altına alma ve vergiyi güncelleme kaygısıyla yapılan düzenleme. Söylüyorum ve
iddia ediyorum: Sayın milletvekilleri, bu şekilde bir düzenlemeyle, torba bir
yetki maddesiyle Bakanlar Kurulu sigara ve diğer ürünlerde bir maktu vergi
belirleyemez. Maktu vergiyi, kanun koyucu, o verginin hangi üründe, hangi
tutarda alınacağını bir liste olarak belirleyerek, kanuna bunu ekleyerek
yapabilir. Bakın, benzer bir düzenleme 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanunu’nun ilgili maddesinde -12’nci maddesinin iki numaralı fıkrasının (b)
bendinde- 2002 yılında yapılmıştı. Kanun 1/8/2002
tarihinde yürürlüğe girdiğinde, 3 sayılı listede yer alan nispi vergileri
dikkate almak suretiyle, bu nispi vergilere karşılık gelecek şekilde her bir
ürün için maktu vergi tutarı belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştı.
Bu, yapılmak istenene kıyasla daha masum bir düzenleme, en azından listedeki
bütün ürünlerin karşısında “yüzde 49, 50, 51” gibi oranlar yazılı “Bu oranın
karşılığı kaç kuruş, kaç liraysa bu tutarı maktu vergi olarak Bakanlar Kurulu
belirleyebilir.” demiş. Bu yetkiye dayanarak Bakanlar Kurulu karar aldı, o
nispi vergileri maktu vergiye çevirdi, Bakanlar Kurulu kararı yayınlandı.
Bakanlar Kurulu kararına karşı Danıştayda dava
açıldı, Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi. Dava gerekçesi: “Bakanlar
Kurulunun bu yetkisi yok.” Gerekçe bu. Danıştay da buna hak verdi. Maliye
Bakanlığı bu sorunu aşmak üzere yeni bir Bakanlar Kurulu kararı çıkardı çünkü
Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verince hemen yeni bir Bakanlar Kurulu
kararı çıkarıldı, o Bakanlar Kurulu kararına karşı da Danıştayda
dava açıldı, Danıştay yine yürütmeyi durdurma kararı verdi. Anayasa’ya aykırı.
Evet, o zaman ne yapıldı? 30 Ağustos 2004 tarihinde 5228 sayılı Kanun’la maktu
vergi tutarları Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na bir liste hâlinde eklendi. En
son 2011 yılında çıkarılan 6111 sayılı Kanun’la bu listeler eklendi. Şu an o
maktu vergiler kanunda yazılı. O vergilerle ilgili olarak, Özel Tüketim Vergisi
Kanunu’nun ilgili maddesi Bakanlar Kuruluna şu kadara kadar artırma, şu kadara
kadar indirme yetkisi verdiği için, o miktarlar veya oranlar dâhilinde, Bakanlar
Kurulu Anayasa’nın 73’üncü maddesine uygun olarak bu yetkiyi kullanıyor. Şimdi
getirilen düzenleme, yeni maktu vergi düzenlemesi bambaşka bir şey diyor. Diyor
ki: “Sigaranın o maktu vergisini alacağım, onun yüzde 20’sini geçmemek üzere
her bir ürün için Bakanlar Kurulu vergi koymaya, bu vergiyi farklılaştırmaya
yetkili.” Sayın Bakan, yapamazsınız, bakın, Anayasa’ya aykırı. Zamanınız var,
ben düzeltmenizi öneririm ama tabii ki siz kendi düzenlemenizin doğruluğunu
savunabilirsiniz, onun arkasında durabilirsiniz.
Şimdi, bizim katma değer
vergimiz güzel bir vergidir, Avrupa Birliğine uyum vergisidir, 1985 yılında
çıkmıştır. Hâlâ uyum açısından problemleri olan bir vergidir ama genel tüketim
vergisidir ve Türk vergi sisteminin amiral vergisidir diyebiliriz. Vergisiydi…
Vergi hasılatı iyiydi, bütçedeki yeri iyiydi fakat bugün geldiğimiz noktada
katma değer vergisinin verimliliğinin düştüğünü görüyoruz. Bir verimlilik
hesabı yaptım, yüzde 0,34. Avrupa Birliğinin neredeyse en düşük verimliliğe
sahip katma değer vergisi Türkiye’de. Doğru değil.
Katma değer vergisinin
gayrisafi yurt içi hasılaya oranına bakalım: OECD ortalamasının biraz üzerinde
belki ama OECD ülkelerinde katma değer vergisi uygulamayan ülkeler var, başka
tüketim vergileri uyguluyorlar, onlar ölçü olamaz. Amerika Birleşik Devletleri
gibi, Japonya gibi, başka ülkeler de olabilir. Şimdi, Avrupa
Birliği ülkelerini aldığımızda, gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak düşük. Bu
“Vergiyi artırın.” anlamında değil. Oranımız yüksek, oran yüzde 18. Yüzde
18’lik orana rağmen hasılat, verimlilik düşmüş ise katma değer vergisinde
problem var demektir. Katma değer vergisini yeniden ele almak gerekir. “Vergi
reformu” dediğimiz zaman bütün bunları konuşmak gerekir.
Şimdi, “vergi reformu”
kavramını hükûmetler çok sık kullanır, çok hoş bir kavramdır ama hiçbir hükûmet
vergi reformu yapamaz. 2002 yılında tüm vergi gelirleri ve bütçe gelirlerinin
gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 22 idi, şimdi de yüzde 22, değişen bir
şey yok. Oranlarımız yüksek, istihdam üzerindeki vergi yükü yüksek ama buna
rağmen bir türlü vergi reformu yapamıyoruz.
Zamanım yeterli olmadı ama
bu tasarıyla ilgili temel birtakım sorunları ve genele ilişkin birtakım
görüşlerimi ifade etme imkânı buldum, sözlerimi burada bitiriyorum. Bitirirken
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Hamzaçebi.
Şahsı adına Sayın Ahmet
Baha Öğütken, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Öğütken (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET BAHA ÖĞÜTKEN
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Sözlerime geçmeden önce yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Plan ve Bütçe Komisyonu ve
görüşmekte olduğumuz tasarının alt komisyon üyesi olarak ilgili düzenlemenin
vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Zamanı da bu şekilde iyi
kullanmak istiyorum.
Bir de, Mavi Marmara
Gemisi’nde şehit olan kardeşlerimizi, yıl dönümü olması nedeniyle rahmetle
anıyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Öğütken.
Şimdi, sisteme giren
arkadaşlarımız var, on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.
1’inci sırada Sayın Fırat…
Yok.
Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bugün, Sayın
Millî Eğitim Bakanı, eğer Hükûmet kadro verirse ağustos ayında ciddi sayıda
öğretmen ataması yapılabileceği yönünde bir demeç vermiş.
Şimdi, bu demeci de dikkate
alarak, KPSS 2012 öncesinde, haziran ayı içerisinde, KPSS 2010 sınavlarına
dayalı olarak lisans mezunlarına ne kadar kadro ilan etmeyi düşünüyorsunuz?
Binlerce, yüz binlerce lisans mezunu sizden çıkacak bu sözü beklemektedir.
Ayrıca, geçen yıldan sözü
verildiği hâlde ataması yapılmayan 28 bin öğretmene kadroyu verecek misiniz
ağustos öncesinde?
İkincisi, 6111 sayılı
Kanun’la getirilen yapılandırmalardan şimdiye kadar ne kadar vatandaşımız
yararlandı? Bu yapılandırmalarla, ilave olarak ne kadar ek vergi tahsilatı
yapıldı?
Açıklarsanız memnun olurum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Işık.
Sayın Erdoğan…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) –
Teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz gibi, geçen
haftalarda 2/B kanununu çıkardık. Şimdi Sayın Bakana sormak istiyorum:
Zilyetlerindeki 2/B arazilerini satın almak için bugüne kadar kaç kişi müracaat
etmiştir?
İkinci sorum: 2/B
arazilerinin satışına esas olacak rayiç bedelleri ne zaman açıklayacaksınız?
Üçüncü sorum: 2/B
arazilerinin satışında müracaat parasının kaldırıldığı AKP il ve ilçe
yöneticileri tarafından ilan edilmektedir. Kanunda yer alan bu hükmü partinizin
teşkilatları nasıl ve ne zaman kaldırmışlardır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Erdoğan.
Sayın Öz…
ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, Mersin
Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ’den bir vatandaşın göndermiş olduğu iki aylık
faturanın karşılaştırmasını size arz etmek istiyorum.
Nisan ayında bir meskenin
elektrik fatura bilgileri: 251 kilovatsaat tüketim; tüketici vergisi 1,78; KDV
9,32; 1 kilovatsaat 19,92 kuruş; faturada aktif tüketim 50 TL; vergiyle tutar
55 TL; vatandaşın ödediği 61 TL.
Nisan ayında 214
kilovatsaat tüketim; tüketici vergisi 2,75; KDV 12,72; 1 kilovatsaat 31,74
kuruş; faturada aktif tüketim 67,93 TL; vergiyle tutar 78,43 TL olması
gerekirken ödenen bedel 83,40 TL.
Burada her iki faturada da
görülmeyen kayıp kaçak bedeli 6 ve 5 TL’dir. Faturanın başında da “Kaçak
elektrik kullanmayınız.” ibaresi vardır. Elektriğe yapılan gerçek zam oranları
nelerdir? Kilovasaat üzerinden bakarsanız vergi
artışı dışında yüzde 70’dir. Bu normal…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dedeoğlu…
MESUT DEDEOĞLU
(Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanıma sormak
istiyorum: Kahramanmaraş üreten bir şehir, 1984 yılında almış olduğu teşvikleri
sağlıklı bir şekilde kullanmış ve en son olarak da 5084 sayılı Kanun’la tekrar
verilen teşvikleri yerinde, düzenli kullanarak üretime katkı sağlamış, Türk
ekonomisine katkı sağlamış ve hâlen de devam etmektedir.
Şimdi, bu teşvik kanunuyla,
yeni çıkacak olan kanunla organize sanayi bölgelerine teşvik veriliyor. Ancak,
Kahramanmaraş’ın binci organize sanayi tamamen dolmuş, ikinci organize sanayi
de şu anda meydanda gözükmüyor, ancak bir yer tespit edildi Tomsuklu
bölgesi olarak; buraya nasıl bir destek sağlayacaksınız, Kahramanmaraş’ın önünü
nasıl açacaksınız?
Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Dedeoğlu.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Bakan, ben biraz konuyu değiştireyim. Türk futbolu büyük bir
girdap, bir kaos içinde ve siyaset elini çekmediği
sürece devam eder.
Buradan Meclis olarak da
kutlamak istiyorum, Adana Demirspor yüz on yıldır mücadele eden, onurlu,
şerefli bir kulübümüzdür. Bugün Bank Asya Ligi’ne çıkmıştır Adana Demirspor.
Yüz on yıllık bir ulu çınarın, tekrar Türk futboluna bir üst ligde
kazandığından dolayı Adana Demirspor’u kutluyorum, tüm Adanalılara başarılar
diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Halaçoğlu…
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) –
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Bakan, bugünkü
haberlerde Hazinenin 13,4 milyar TL eksi durumunda olduğu yer almaktadır. 2/B
ve yabancılara toprak satışı yasaları bu sebeple mi aceleyle çıkarılmıştır?
Memur maaş zamlarının ödenmesi bu sebeple mi gecikmiştir? Sayın Başbakan tarafından
bu yüzden mi Yunanistan durumuna düşeceğimiz ifade edilmiştir?
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Halaçoğlu.
Sayın Kuşoğlu…
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, kira
sertifikaları bu kanunda, torba kanunda da görüştüğümüz bir konu, varlık
kiralama şirketi kurulacak. Biliyorsunuz, devlete ait gayrimenkuller Millî
Emlak Genel Müdürlüğü tarafından yönetilir, onun görevidir. Bu konuyla ilgili
olarak hukuki altyapı düzenlenirken Muhakemat Genel
Müdürlüğünün görüşü alınmış mıdır; alınmamışsa nerenin görüşüne istinaden bu
hukuki düzenleme yapılmıştır, kim uygunluk vermiştir hukuki altyapıyla ilgili
olarak?
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Kuşoğlu.
Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biraz önce çölyak hastalarının sorunları ve onunla ilgili, teşvikle
ilgili önergeyi ifade ettim ama tabii, konuyla ilk kez belki karşı karşıya
geldiğiniz için hem önergeye katılmadınız hem reddedildi. Ama sorun, gerçekten
siyaset üstü ele alınması gereken ve Türkiye açısından da hastalar açısından da
çok önemli bir mesele. Bu soruya şimdi cevap vermenizi beklemiyorum ama yazılı
olarak cevap verirseniz… Toplam 15 bin
tane çölyak hastası var Türkiye’de, bunların
tükettikleri ürünlere KDV muafiyeti sağlayacak bir teşvik sağlamanın hazineye
getireceği toplam yük nedir, bunu soruyorum. Yazılı olarak cevabı verirseniz
nasıl bir büyüklükten konuştuğumuzu düşünürüz ve bakarsınız bu konuda bir
uzlaşı yakalayarak bu sorunu çözebiliriz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Türeli…
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan iki soru
yöneltmek istiyorum.
Birincisi: Görüştüğümüz
yasayla tütün ve alkollü içkilerin fiyatlarının altı ayda bir ÜFE oranında
arttırılması amaçlanmıştır. Dünyada bu harcamalar üzerinde, mal ve hizmet
harcamaları üzerinde endeksleme yapan herhangi bir ülke var mıdır? Bu ülkeler
hangi ülkelerdir?
İkinci olarak da burada
birçok KDV, ÖTV, indirimler, istisnalar, muafiyetler görüştük. Tarımsal amaçla
kullanılan mazotun KDV’den ve ÖTV’den istisna edilmesi ya da bunların
oranlarının indirilmesi gündeminizde değil midir? Neden böyle bir şey bu torba
yasayla gündeme gelmemiştir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakan,
buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
tabii, Değerli Millî Eğitim Bakanımız burada. “Hükûmet kadro verirse” bu, benim
hakikaten sık sık karşılaştığım bir durum. Yani herhangi bir kesim bir talepte
bulunduğu zaman “Maliye Bakanlığı para verirse, Maliye Bakanlığı kadro verirse”
diye başlanabiliyor. Bilmiyorum tabii… Ama değerli arkadaşlar, gerçekten
ülkemizin ihtiyaç duyduğu öğretmenleri biz alıyoruz. Yani ben şimdi son rakamı
bilmiyorum ama, herhâlde 350 bine yakın, son on yılda,
son dokuz buçuk yılda öğretmen alımı yapıldı. Alıma devam edeceğiz, ama bizim
tabii ki bütçeyi yaparken arka planda birtakım parametreler oluyor, o parametrelere
göre hareket etmek hakikaten önemli.
Mesela, bu sene gerçekten
eğitimde kalite açısından, bir de özellikle bazı bölgelerdeki sıkıntılar
açısından bunu kısmen Şubata aldık. Hatırlarsanız 17 binin üzerinde bir atama
söz konusu oldu.
Şimdi, dolayısıyla, hangi
KPS sınavıyla hangi atama yapılacak, doğrusu o konulara ben girmeyeyim ama
ağustos ayında, eylül ayında -hangi ayda bilmiyorum- yani bu sene bir atama
daha olacak, ama sayı konusunda bir bilgim şu an itibarıyla yok.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın
Bakan, KPSS 2012 Temmuzda yapılacak. Bir ayla binlerce öğretmen adayı ve diğer
lisans mezununun hakkı yeniyor, bunu dikkate almanız lazım.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Anladım.
Şimdi, “Yapılandırmadan kaç
kişi yararlandı?” diye soruldu bana. Yaklaşık 5,2 milyon mükellefimiz bu
yapılandırmadan yararlandı. 31 Mart 2012 tarihi itibarıyla -ki bu 6’ncı taksit
oluyor- 15,9 milyar liralık tahsilat yapıldı. Bu yapılandırılan miktara oranla
yüzde 40’a denk geliyor.
Ben, bu yapılandırma
yapılırken arkadaşlara bir çalışma talimatı verdim, dedim ki “Geçmişte yapılan
yapılandırmalarda başarı oranı ne kadar?” Yani kaç lira yapılandırıldı, onun ne
kadarı tahsil edildi? Oran, yanlış hatırlamıyorsam yüzde 23’tü. Yüzde 40’lık bir oran, tabii başarılı bir oran.
Yalnız şunu ifade etmek
istiyorum, 15,9 milyar, tabii, brüt bir rakamdır. Maliye Bakanlığı kendi alacak
stokundan sürekli bir şekilde tabii ki takip yoluyla zaten bir miktar tahsilat
yapıyor. Bu miktar yıldan yıla 6 milyar olabiliyor, 8 milyar olabiliyor. Yani
rakamları yorumlarken biz hep şunu diyoruz. Hani, normal, örnek olarak
söylüyorum, yani 40 milyar liralık alacağımız olsun. Biz böyle bir yapılandırma
olmasa, bu alacak stokundan zaten belli bir kısmını bir şekilde tahsil
ediyoruz, yani takip yoluyla. O çerçevede değerlendirilirse, örneğin, geçen
sene, yanlış hatırlamıyorsam, biz yılı -şimdi rakam önümde değil- varsayalım
ki, 13 milyar liralık bir tahsilatta kapattık ama onun net etkisi yaklaşık
5-5,5 milyar lira diye arkadaşlar tahmin etmişlerdi. Bilginize söylüyorum.
Değerli arkadaşlar, “2/B
için kaç kişi başvurdu?” Şu anda önümde yok fakat bildiğim kadarıyla 20 bin
civarına çıktı yani bu, birkaç gün önceki rakam. Ağırlıklı olarak İstanbul ve
Antalya’dan başvurular yoğunlukta.
Müracaat parasını hiçbir
kimse kaldıramaz, Meclisimizin koyduğu bir parayı yani ödemeyi hiç kimse
kaldıramaz. Dolayısıyla, böyle bir söylenti varsa tamamen yanlış bir söylenti.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Ama öyle konuşuluyor efendim, tedbir alın.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Ama yanlış arkadaşlar.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Anadolu’da öyle konuşuluyor.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) - Tamam da yani böyle bir şey söz konusu olamaz, siz de biliyorsunuz
ben de biliyorum. Dolayısıyla, buradan söylüyorum.
Neresiyse bana spesifik olarak söylerseniz, ararız.
ALİ ÖZ (Mersin) – Mersin…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) –
Muğla… Özellikle Dalaman İlçe Başkanı,
Fethiye İlçe Başkanının böyle açıklamalarını gazetelerde yayımladılar.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Yanlış arkadaşlar, yanlış.
Değerli arkadaşlar, tabii
kayıp kaçaklarla ilgili sık sık sorularla karşılaşıyorum. O faturaları tabii
karşılaştırdınız. Size bir rakam vereyim, daha önce de soruldu bana: 2003-2010
döneminde tahakkuk eden kaçak elektrik bedeli yaklaşık 2 milyar lira yani son yedi
sekiz yılda. Bu tutarın yaklaşık 540 milyon lirası yani dörtte 1’i tahsil
edildi. 2011 yılında ise 103.760 kullanıcıya yaklaşık 238 milyon lira kaçak
elektrik bedeli tahakkuk ettirilmiş olup, bu tutarın 37 milyon lirası tahsil
edilmiştir. 2011 yılında yaklaşık 54 bin kişi hakkında savcılıklara suç
duyurusunda bulunulmuştur. Yani biz elimizden geleni yapıyoruz ama şu bir
gerçek: Devlet bu konularda bugüne kadar, özellikle de belli alanlarda çok
başarılı değil. O nedenle, bu dağıtım şebekelerinin işletme hakkının özel
sektöre devrini gerçekten biz önceliklendirdik ve
buna bir reform olarak baktık, yapısal reform olarak. Ama maalesef ihalelerin
tamamını 2010 yılında tamamlamamıza rağmen, orada gerek global
konjonktürden dolayı gerekse şirketlerimizin bazılarının hesaplarını iyi
yapamamasından dolayı maalesef bir kısmı elimizde kaldı. Tekrar, tabii ki bu
süreci biz canlandıracağız. Ülkemiz için bu çok önemli bir konu diye
düşünüyorum.
Şimdi, Kahramanmaraş’taki
OSB; tabii ki, eğer bir kamulaştırma ihtiyacı varsa, ödenek ihtiyacı, o ödeneği
veririz.
Özellikle yeni teşvikle
birlikte birçok ilimizde OSB sıkıntısı olduğunu biliyorum. Ben mesela Batman
Milletvekiliyim ve şu anda Batman’da hiç yer yok. Minnacık bir OSB var ve
kamulaştırma maalesef yavaş gidiyor; mahkemeler, şunlar bunlar. Yani 60 tane
girişimci bizden yer istiyor –ben Batman örneğini söylüyorum size- maalesef
tahsis edemiyoruz. Bu yönde çalışmalarımız devam ediyor. Eminim diğer illerde
de benzer sıkıntılar vardır. Bunları hep beraber çözelim ama kaynak konusunda
bir sıkıntı varsa ben elimden geleni yapayım.
Futbol konusuna gelince,
ben de Adana Demirspor’u tebrik ediyorum; konuyu değiştirdiğiniz için de
teşekkür ediyorum.
Sayın Halaçoğlu’nun bir
sorusu vardı; bu 13,4 milyar lira eksi konusu hangi kontekste kullanıldı
bilmiyorum ama şunu söyleyeyim: Yani yılın ilk beş ayında bütçe hedefleriyle,
yani bir miktar hani bozulma varsa da bütçe hedeflerine hâlâ paralel gidiyoruz.
Şöyle oluyor: Yani bizim özellikle personel ayağında, giderlerde beklediğimizden
fazla bir artış var; bir. Sosyal güvenlikte bizim beklediğimizden daha büyük
bir açık var; iki ve bunlar harcama kısmı. Gelir kısmında da evet, ekonomideki
yavaşlamaya paralel olarak bir miktar gelirlerde bir yavaşlama var ama
ekonomideki öncü göstergelere bakarsanız, yeni birtakım şoklar karşımıza
çıkmazsa, ekonomide yılın ikinci yarısında bir toparlanma bekleniyor.
Yalnız şunu söyleyeyim:
2/B’den gelecek gelirin yüzde 90’ı afet riskini azaltmada, kentsel dönüşümde
kullanılacak. Yani benim “Aman ne olur erken başvurun.” dememin bir tek sebebi
var.
Sayın Başkan, bana bir
dakika daha ilave süre verirseniz çok memnun olurum.
BAŞKAN – Buyurun.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Şimdi konu şu: Maliye Bakanlığı bu mülk satışı anlamında yılda 10
bin 12 bin parsel üzerinden işlem yapıyor ama şu anda 2/B ile karşı karşıya
olduğumuz parsel sayısı yaklaşık 500 bin.
Şimdi, vatandaşlarımız, hak
sahipleri bunu son haftaya, son aya, son günlere bırakırlarsa biz bunun
altından kalkamayız. Benim talebim o yöndeydi. “Ne olur bir an önce başvurun,
biz de şu işlemleri bitirelim ve o çerçevede, elimizden geldiğince, hak
sahipleri, yeni birtakım uzatmalara gitmeden, yeni birtakım sıkıntılarla
karşılaşmadan bu işi bitirelim.” dedik. Maliye Bakanlığı olarak biz büyük bir yükle
karşı karşıyayız yani normalde on – on iki bin işlem yapan bir Bakanlık
personeli, şimdi, 500 bin parselle karşı karşıya. Konuyu, dolayısıyla, o
çerçevede değerlendirmek lazım diye düşünüyorum.
“Muhakemattan,
kira sertifikasıyla ilgili olarak görüş alındı mı?” Genelde, bir bakanlık bir
düzenleme yapacaksa bütün diğer bakanlıklardan görüş alır ama burada spesifik olarak hangi kurum yani bakanlık içerisinde hangi
birim görüş verdi, vermedi, doğrusu, şu an itibarıyla bilmiyorum ama ben, Plan
ve Bütçe Komisyonunda da söyledim…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakanım, süreniz doldu.
Sayın Hamzaçebi, bir
dakika, buyurun efendim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Bank Asya
Birinci Lig’e yükselen Adana Demirspor’u kutladığına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün Bank Asya Ligi’ne
terfi eden Adana Demirspor’u yürekten kutluyorum. Bir asrı aşkın bir tarihe
sahip olan, köklü, güçlü, büyük Adana Demirspor’a Bank Asya’da başarılar
diliyorum, Süper Lig yolunun açık olmasını temenni ediyorum. Türk futboluna çok
değerli futbolcuları, teknik adamları yetiştiren Adana Demirspor’a gönülden
sevgiler, saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Şandır.
12.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
Bank Asya Birinci Lig’e yükselen Adana Demirspor’u kutladığına ilişkin
açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, biz de
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Adana Demirspor’u tebrik ediyoruz
öncelikle, başarılar diliyoruz. Başarılı olmasını, Birinci Lig’e, Süper Lig’e
çıkmasını da tavsiye ediyoruz, yakışır. Yılların Birinci Lig takımı Adana
kulüplerinin mutlaka Birinci Lig’de olmasını istiyoruz. Başarılar diliyoruz. Bu
sonucu alan tüm teknik heyete, tüm yöneticilere ve futbolculara teşekkür
ediyorum, başarılar diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Bahçekapılı.
13.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın,
Bank Asya Birinci Lig’e yükselen Adana Demirspor’u kutladığına ilişkin
açıklaması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Adana Demirspor’a
başarılar diliyorum. Bütün futbolcularıyla, yöneticileriyle yolları açık olsun.
Dilerim, bu yolda umdukları başarıyı elde ederler ve Süper Lig’de
Fenerbahçe’yle karşılaşırlar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Anlaşılan Meclis
olarak Adana Demirspor’u kutluyoruz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Hatay Milletvekili Şefik
Çirkin ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207,
2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258) (Devam)
BAŞKAN – Bu şekilde, ikinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
26’ncı madde üzerinde iki
önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri okutacağım ve birlikte işleme
alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim veya
gerekçelerini okutacağım.
Şimdi aynı mahiyetteki
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 26’ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ayaydın Bülent
Kuşoğlu |
İstanbul İstanbul Ankara |
Orhan
Düzgün Rahmi Aşkın
Türeli Mehmet Akif
Hamzaçebi |
Tokat İzmir İstanbul |
Diğer önergenin imza sahipleri: |
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Mehmet
Şandır |
Manisa Antalya Mersin |
Mustafa
Kalaycı Emin Haluk
Ayhan Faruk
Bal |
Konya Denizli Konya |
BAŞKAN – Sayın Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN –Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Gerekçe efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
İşsizlik Sigortası Fonunun
gelirlerinden vergi kesilmemesi ve fonun gelirlerinin artırılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Diğeri…
Gerekçe:
Yürürlükteki uygulamanın
devamı öngörülmektedir.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki
her iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, bizim önergede konuşmacımız var.
BAŞKAN – Konuşmacınız mı
vardı efendim?
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işsizlik sigortasıyla
ilgili düzenleme yapan bir maddeyi görüşüyoruz. Maddeye göre işsizlik
sigortasının fon gelirlerinden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı
konusundaki tereddüt, uygulamadaki yargı kararları, birbiriyle çelişen yargı
kararları nedeniyle bundan sonra artık vergi kesintisi yapılacak; düzenleme o
şekilde.
Tabii şöyle bakılabilir:
“İşsizlik Sigortası Fonu zaten işsize kullandırılmıyor, doğru dürüst amacında
kullanılmıyor. Fonun önemli bir gelirini devlet ondan borç alıyor gibi
gözükmekle birlikte gerçekte borç almıyor, onu ödemeyecek; işte, yatırımlarda
kullanıyor, otoyollarda kullanıyor. O nedenle, varsın o şekilde kullanıyorsa
bir bölümünü de vergi geliri olarak bütçeye alsın.” denilebilir. Tabii, o
ilgili madde zamanında İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklendiği zaman niyet
edilen, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödeme yapılan kişilere yapılan ödemenin
gelir vergisinden muaf tutulmasıydı. Yani, işsiz kişinin fondan almış olduğu
yardım, işsizlik ödeneği herhangi bir vergi kesintisine tabi tutulmayacak. 4447
sayılı Kanun’un ilgili maddesine o zaman önergeyle eklenen maddenin gerekçesi
buydu. Aynı maddeyi, aynı gerekçeyi karşılayacak olan bir başka hüküm 4447
sayılı Kanun’da bulunmaktadır ama o zaman öyle bir önergeyle, öyle bir
düzenleme yapılmış. Ama gelin görün ki, uygulamada, yargı, bunu konuluş
amacından daha farklı bir gerekçeyle yorumlamış, “İşsizlik Sigortası Fon
gelirlerinden kesinti yapılamaz.” demiş, bir başka yargı kararı “Hayır,
yapılabilir.” demiş. Şimdi, Hükûmet, bunu “Vergi kesintisi yapılabilir.”
şeklinde değiştiriyor.
Önemli olan İşsizlik
Fonu’nun nerede kullanıldığıdır tabii ki. Bu fon amacına uygun kullanılıyor mu?
Fonun mal varlığına ve nema gelirine baktığımızda mal varlığının yıldan yıla
çok büyük ölçüde arttığını, nema gelirinin yine çok büyük boyutlara ulaştığını,
buna rağmen nema gelirinin İşsizlik Fonu amaçlarında kullanılmadığını
görüyoruz. Kullanılmadığı içindir ki, Hükûmet, sık sık buraya başvurarak zaman
zaman nema gelirinin dörtte 3’ünü, yarısını almış, “Bunu ileride iade
edeceğim.” demiş ama bu iade hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Fon gelirlerinin
işsizlik sigortası amacıyla kullanılan bölümü son derece azdır yani fonun
yıllık nema gelirinin, on iki aylık gelirinin iki aylık kısmıyla fonun tüm
sigorta giderlerini karşıladığını söyleyebiliriz. Kalan on aylık nema geliri
fon mal varlığına ilave oluyor veya Hükûmet onu alıp başka yatırımlarda
kullanıyor. Fonu amaçlarında kullanmak gerekir. Fonu mutlaka işsizlik
ödemelerinde, işsiz kalan vatandaşlarımıza yapılan ödemelerde, işsizlik
ödeneğinin işsizlere verilmesinde kullanmak gerekir. Bu yetmez, diğer
ülkelerdeki uygulamaya paralel olarak işsizlik fonu gelirlerinin işsizlere
meslek kazandırılması amacıyla onların eğitiminde kullanılması gerekir.
Onların, işsizlerin eğitiminde onlara bir meslek, beceri kazandırılmasına
yönelik fon harcamalarının son derece düşük olduğunu söylemeliyim. Eğilim bu
yöne doğru gitmelidir. Ne kadar nitelikli olursa işsiz vatandaşlarımız, o
kişiler daha sonra iş piyasasına girdiklerinde o kadar daha rahat iş
bulabilirler.
Bu vesileyle bunları ifade
etme ihtiyacı duydum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Aynı mahiyetteki iki
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul
edilmemiştir.
26’ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 27 üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 27’nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Mehmet
Şandır |
Manisa Antalya Mersin |
Faruk
Bal Emin Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Konya Denizli Konya |
“Madde 27- 4447 Sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin beşinci
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.”
“Bu muafiyet, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 5520 Sayılı
Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yapılacak vergi kesintilerini de kapsar.”
BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) –
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Fonun gelirlerinden vergi kesintisi yapılmaması ve fonun
gelirlerinin artırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
27’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
27’nci madde kabul edilmiştir.
28’inci madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 sıra sayılı yasa tasarısı/teklifinin 28.
maddesinin metinden çıkarılmasını arz ederiz.
Kamer
Genç Salih
Fırat Aytun
Çıray |
Tunceli Adıyaman İzmir |
Ali
Sarıbaş İzzet
Çetin |
Çanakkale Ankara |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına |
Görüşülmekte olan 258 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve
28’inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. |
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Faruk
Bal |
Manisa Antalya Konya |
Mehmet
Şandır Emin Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı |
Mersin Denizli Konya |
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet,
aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor musunuz?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Kamer Genç…
BAŞKAN – İlk önce Milliyetçi Hareket Partisi.
Sayın Akçay, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 28’inci maddede verdiğimiz önerge
üzerinde söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, kullandığı doğal
gazın yüzde 98’ini, petrolün yüzde 91’ini, taş kömürünün yüzde 90’ını ithal
etmektedir. 2011 yılındaki 240 milyar dolarlık ithalatımızın yüzde 22,42’si
yani 54 milyar doları enerji ithalatıdır.
1990’larda yüzde 48 olan
talebin yerli üretimle karşılanma oranı 2009 yılında yüzde 29,5’a, 2010’da
28,5’a ve 2011 yılında ise 27,6’ya düşmüştür. Sürekli devam eden bir düşüş söz
konusudur.
Enerjide dışa bağımlılığı
azaltmak için enerji tasarrufunun yanında yerli ve yenilenebilir enerji
potansiyellerinin harekete geçirilmesi elzem bir hâle gelmiştir.
Dünya Enerji Konseyi Türk
Millî Komitesinin raporlarına göre, Türkiye öz kaynaklarını harekete geçirdiğinde
750 milyar kilovatsaat elektrik üretme kapasitesine sahip bir ülkedir. Ayrıca,
enerji verimliliğinden 58 milyar kilovatsaat, santrallerin rehabilitasyonuyla
19 milyar kilovatsaat elektrik katkısı da sağlanabilecektir.
2011 tüketimimizin 228
milyar kilovatsaat olduğu düşünüldüğünde, yeterli üretim sağlandığı gibi 599
milyar kilovatsaatlik ihracat da yapılabilecektir ancak AKP Hükûmeti tarafından
Türkiye'nin bu potansiyeli kullanılmamakta, enerji açığını kapatmak için ithal
kaynaklara ve fosil yakıtlara başvurulmaktadır.
Mevcut kurulu gücün yüzde
46’sı oranında kapasiteye sahip olan doğal gaz ve kömür santrallerine lisans
verilmiştir. Mevcut kurulu gücün yüzde 84’ü oranındaki kömür ve doğal gaz
yatırımları başvuru, inceleme ve değerlendirme aşamasındadır. Bu yatırımlara onay
verildiği takdirde, mevcut kurulu gücün 1,3 katı oranında kömür ve doğal gaz
yatırımlarına onay verilmiş olacaktır. Bu durumda hem dışa bağımlılık hem de
sera gazları salımı artmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
ülke genelinde kullanılan elektriğin yaklaşık yüzde 18’i kaçaktır. Kaçak
elektriğin vergi kaybıyla birlikte maliyeti 5 milyar Türk lirasını bulmaktadır.
Biraz önce Sayın Maliye Bakanı bunu “2 milyar Türk lirası” olarak ifade etti.
Bizdeki veriler 5 milyar olmakla birlikte, biz bunu 2 milyar Türk lirası olarak
da kabul etsek kaçak oranı çok yüksek boyutlardadır. Bu kaçağın faturası ise
Türkiye genelindeki bütün abonelere haksız bir şekilde paylaştırılmaktadır.
Vatandaşlarımızın tamamı bu konudan muzdariptir ve
şikâyetçidir.
Tüketici tarifeleri, 2008
yılından bu yana tek zamanlı mesken abonelerinde yüzde 91 oranında, tarımsal
sulama ve alçak gerilim sanayi abonelerinde ise yaklaşık yüzde 84 oranında
artmıştır. Özelleştirme stratejisinin uygulanmaya başladığı Aralık 2007
tarihinden 2011’e kadar yani dört yılda dağıtım hizmet bedelinde yüzde 141,
perakende hizmet bedelinde yüzde 155, kamunun elindeki iletim hizmet bedelinde yüzde 123
oranında zam yapılmıştır. Bu dönemde enflasyon yüzde 33,98 artarken dağıtım
şirketlerinin enflasyonun yaklaşık 4 katı oranında zamlı tahsilat yapmalarına
imkân tanınmıştır. 2009 yılında sayaç okuma bedeli olarak tüketiciler dağıtım
şirketlerine 40 milyon Türk lirası ödemiştir. Sayaç okumaya ilişkin Danıştayın verdiği kararla, kilovatsaat başına
tüketicilerden yapılan tahsilatın haksız olduğu tespit edilmişken, bu
haksızlığı gidermesi gereken EPDK, 1 Ocak 2012’den itibaren geçerli olmak üzere
okuma başına 41 kuruş tahsil edileceğini açıklamıştır. Bu kararla, 2012 yılında
sayaç okuma için abonelerden 100 milyon Türk lirayı aşkın tahsilat yapacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu
düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şimdi, Sayın Genç, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın
28’inci maddesinde verdiğimiz önergeyle ilgili konuşmak istiyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, AKP iktidara gelince devleti talan etti, ekonomik yönden
darmadağın etti, vatandaşı mali gücüne… Anayasa’nın 73’üne göre herkesin kamu
giderlerine mali gücü seviyesinde katılması gerekirken bunu bir tarafa itti.
Bütün vergileri vatandaşın -işte, benzinle vasıtalı vergilerle- üzerine yıktı. Şimdi, bu da böyle.
Şimdi, elektrik dağıtım
şirketleri, elektrik üretim tesislerinin özelleştirilmesi ve bunların devri
nedeniyle 2023’e kadar bunların devirlerinden kaynaklanan kazançların vergiden
muaf olduğunu söylüyor, hem kurumlar vergisinden hem de KDV’den istisna oluyor.
Şimdi, arkadaşlar, yani
niye bunları istisna tutuyorsunuz? Evvela bu elektrik dağıtım şirketlerine siz
öyle büyük imtiyazlar verdiniz ki bunları özelleştirirken. Her yerde,
özelleştirilen elektrik üretim ve dağıtım şirketlerine evvela devletin
kesesinden buralara çok büyük masraflar edildi, bütün tesisler yenilendi,
işçilerin kıdem tazminatları ödendi, işçilerin büyük bir kesiminin görevine son
verildi, ondan sonra sıfır bir maliyetle pırıl pırıl
bir şirket verdiniz. Bunlar aldı ne yaptı? Bir bakıyorsunuz faturalar geliyor
kabarık, köylere doğru dürüst elektrik hizmeti götürülmüyor, kâr olmadığı bir
yere getirmiyor. Bir de faturalarda şişirmeler var. Dolayısıyla, bunlar korkunç
derecede kâr ediyor.
Tabii, bu elektrik dağıtım
şirketlerini özelleştirme yoluyla alanların birçoğu da AKP’liler, AKP’nin
yandaşları. Onun için, her böyle kendi yandaşlarına hem büyük kâr
transferlerini yapıyorlar hem de vergiden istisna ediyorlar. Yahu bu en ilkel
toplumlarda olmaz. Bu vicdan sahibi insanların kabul edeceği bir şey değil.
Niye bunlarda kurumlar vergisi muafiyetini getiriyorsunuz? Niye bunlara KDV
muafiyetini getiriyorsunuz?
Beyler, bu memleket bir
yerde tıkanacak. Yani ben Maliye Bakanlığını anlamıyorum her şeye muaf, her
büyük kazançlara muafiyet getiriyorsunuz, istisna getiriyorsunuz ama öte
tarafta doğal gaza, elektriğe, benzine, gaza, her şeye korkunç derecede zam
getiriyorsunuz. Yahu, en ilkel kafa taşıyan insanların başvuracağı bir yönetim
biçimi olamaz bu. Yani önemli olan, kazancı olanlardan vergi alacaksınız.
Anayasa’nın 73’üncü maddesi ne diyor? Herkes kendi mali gücüne göre vergi
vermek zorunda. Siz onlara muafiyet tanıyorsunuz, istisna tanıyorsunuz,
devletin en önemli kaynaklarını getirip birtakım zenginlere transfer
ediyorsunuz, onlardan da vergi almıyorsunuz. Bu, Türkiye'ye karşı yapılan en
büyük haksızlık, en büyük ihanet.
Ama ben merak ediyorum: Bir
iki sene sonra bu memlekette ciddi bir ekonomik sıkıntı çıkarsa, buhran çıkarsa
o zaman sizler nasıl çıkacaksınız halkın karşısına? Yahu, büyük kazanç sahibi
olan… Mesela sizin Genel Başkanınız İstanbul Belediye Başkanıyken bir
gecekonduda oturuyordu, şimdi, tabii, dünyanın sayılı zengini. E, nereden
kazandı bu paraları? Vergi de vermiyor. “Nereden kazandın?”ı
da kaldırdınız. Gelin bir kanun getirelim, nereden kazandın kanununu getirelim;
herkes malının mülkünün hesabını versin. Niye bunu saklıyorsunuz?
AHMET YENİ (Samsun) – Sen
nereden kazandığının hesabını verdin mi?
KAMER GENÇ (Devamla) – Kim,
nereden kazandıysa vergisini verelim. Bakın, siz iktidardasınız. Bakın, çok
büyük yolsuzluklar var. Erkek olan, namuslu olan, şerefli olan… Çıkaralım mal
varlıklarımızı bildirelim, nereden kazandığımızın da hesabını verelim. Gidip de
işçinin boğazını sıkarak ondan vergi almayalım, asgari ücretten almayalım ama
siz getiriyorsunuz, katrilyonları vergiden istisna tutuyorsunuz, katrilyonları
yahu! Bu katrilyonları vergiden istisna tutuyorsunuz.
İşte, KİT Komisyonu Başkanı
geldi, burada. KİT Komisyonunda çıkıyoruz, diyoruz: “Ey bürokrat, sen kendi
kayınpederine, kayınbiraderine ihaleleri böyle bedava vermişsin.” Bakıyorsunuz,
orada hemen saldırıyorlar bize.
AHMET YENİ (Samsun) – İspat
edemiyorsun ama hiçbirini ispat edemedin.
KAMER GENÇ (Devamla) –
Yahu, ispatla olmaz. Ahmet, ben seni biliyorum, on senedir orada, hep bu yolsuzlukları
yapanlara kol kanat gerdin.
AHMET YENİ (Samsun) –
Ezbere konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) –
Neyse, tabii, zamanım olsa size, hepinize de cevap veriyorum.
Onun için, beyler, bu
memleketi böyle talan etmenin size bir faydası yok. O bakımdan, gelin, bu
memleketi…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) –
Saygılar sunuyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki
iki önergeyi…
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
– Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
– Sayın Başkanım, Sayın Konuşmacı konuşmasında KİT Komisyonundaki toplantılarda
bizlerin yolsuzluklara kol kanat gerdiğimiz noktasında bir iddiada bulundu. Ben
sataşmadan söz almak istiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Çıksın, orada cevap versin de ben cevap vereyim kendisine, çıksın orada cevap
versin.
BAŞKAN – Şimdi… Bir saniye…
KAMER GENÇ (Tunceli) - Bir
bankadan 2 katrilyon 800 trilyon lira para alanlar var.
BAŞKAN – Efendim, bir
saniye… Bir saniye…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben
diyorum ki: “Bunu kime verdiniz?” Bu Komisyon Başkanı diyor ki: “Bu banka
sırrı, söylemem.” diyor. Banka sırrıysa nasıl ben bunu öğreneceğim?
BAŞKAN –Oturun dinleyin,
efendim oturun dinleyin, nedir görelim.
Buyurun, iki dakika… (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın, Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
– Saygıdeğer Başkanım, değerli arkadaşlar…
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Maddeyi bile anlamamış, neyi anlatacaksın?
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla)
– Şimdi, değerli konuşmacı her çıktığında… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) – “Değer”ini at, “değer” ini sil.
BAŞKAN – Sakin olun, sakin
olun lütfen.
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla)
– Biz kibarlığımızdan bir şey kaybetmiyoruz değerli arkadaşlar.
Her çıktığında, gerek
komisyon toplantımız sırasında gerek Genel Kurul toplantıları sırasında
birtakım iddialarda bulunuyor: İşte, efendim “KİT Komisyonunda denetim
yapamıyoruz, KİT Komisyonunda birtakım şeyler örtbas ediliyor.” En son geçen
hafta kamu bankalarıyla ilgili olarak denetim toplantısı yaptık. İnanın, Sayın
Konuşmacı öyle sorular sordu ki Sayın Genel Müdürün hangi lojmanda oturduğunu,
evinin kaç metrekare olduğunu, havaalanı yolundaki depolarda kaç tane
-affedersiniz- köpek beslendiğini bile sordu. Yani kamu bankasını denetliyoruz
ve sorulan sorular bunlar. Yani neyi denetlemiyorsunuz, nasıl denetlemiyorsunuz,
ben anlamıyorum. Yani o bilgilere nasıl sahip oluyorsunuz, ben anlamıyorum.
Diğer tarafta da, Sayıştay
bir denetim çalışması yapıyor, önümüze bir rapor getiriyor ve biz, her
toplantıda, üstüne basa basa, ısrarla şunu söylüyoruz: “Değerli komisyon
üyeleri, eğer tereddüt ettiğiniz bir husus varsa lütfen gündeme getirin;
elinizde bir bilgi, belge varsa, lütfen gündeme getirin ama sakın ha,
insanların şahsiyetiyle oynamayın. Afaki, aslı astarı olmayan birtakım
iddiaları gündeme getirip de insanları rencide etmeyin.” diye defaatle komisyon tutanaklarımızda bunlar kayıt altına
alınmıştır. Lütfen, elinizde bilgi ve belge varsa, bu devletin savcısı var.
GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Deniz Fenerini örtbas ettiniz, her şeyi örtbas ediyorsunuz!
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla)
– Madem bize itimat etmiyorsunuz, götürün savcılara, elinizde ne tür bilgi
varsa, ne tür belge varsa lütfen onlarla paylaşınız, bunları tartışma konusu
olmaktan çıkaralım.
Müfettiş bilgiyle değil,
belgeyle konuşur. Bu, geleneksel bir sözdür.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sayın Başkan, benim verdiğim bilgiyle ilgili yanlış bilgi verdi. Bana diyor ki:
“Banka müdürünün evde beslediği köpeği bile sordu.” Müsaade ederseniz bu konuda
bir açıklama yapayım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – “Sormadım.” mı
diyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tabii, tabii.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
– Hayır, sordu Başkanım, tutanaklarda var.
BAŞKAN – Buyurun.
Süreniz iki dakika.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Bilecik Milletvekili
Fahrettin Poyraz’ın ifadelerine ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Bakın, değerli milletvekilleri, bize zaman zaman birtakım bilgiler geliyor.
Eskiden Halk Bankası Genel Müdürü olan bu arkadaş, Tayyip Erdoğan’ın oğlunun
Genel Müdür olduğu ATV ve Sabah gazetesine 375 milyon dolar kredi verdikten
sonra -onun gibi daha çok şey var- gitti Ziraat Bankasına.
BÜLENT TURAN (İstanbul) –
Sen de alsaydın.
KAMER GENÇ (Devamla) – Ben
de sordum kendisine, dedim ki: “Ya, sen imamsın. Bak, bizim imama ihtiyacımız
var. Çık, bize imamlık görevini yap.”
AHMET YENİ (Samsun) –
İmamlara hakaret ediyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) –
Hakaret mi?
AHMET YENİ (Samsun) – Evet,
hakaret ediyorsun!
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen
sakin olalım.
KAMER GENÇ (Devamla) –
“Acaba imamlar faizden daha mı iyi anlıyor yani sen imamlığı bıraktın da
bankada faizcilik yapmaya başladın?” dedim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) –
Sözünü geri al!
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi,
arkadaşlar, ben soruyorum bu banka genel müdürüne. Bakın, arkadaşlar, bir
kişiye 2 katrilyon 700 trilyon lira kredi verilmiş, 1 katrilyon kredi verilmiş,
1,5 katrilyon kredi verilmiş. Diyorum ki: “Bunları kime verdiniz?” Diyorlar ki:
“Banka sırrı.” Bu Komisyon Başkanı “Söyleyemezsin.” diyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Ciddiyetin bu kadar senin ya!
KAMER GENÇ (Devamla) – Bana
gelen mektupta diyor ki: “Bu banka genel müdürü kendi kayınbiraderine
Antalya’nın şu ilçesinde şu ihaleyi vermiştir.” Ben soruyorum, hemen diyor ki:
“Soramazsın!”
AHMET YENİ (Samsun) –
Yalan!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
– İspat edemedin, yalan!
KAMER GENÇ (Devamla) –
Bunların bir huyu var, biz suistimallerle ilgili bir
konuyu dile getirdiğimiz zaman hemen saldırıyorlar.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
– Ama ispat edemedin, iftira atıyorsun.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) –
Yalan söylüyorsun, iftira atıyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) – Siz
saldırsanız ne olacak, saldırmasanız ne olacak! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
– İspat edemedin, yalancı durumuna düşüyorsun.
BAŞKAN – Lütfen, sakin
olun.
KAMER GENÇ (Devamla) –
Bakın, ispatlamak için evvela araştırmak lazım. Araştırmayan…
AHMET YENİ (Samsun) – İspat
edemedin!
KAMER GENÇ (Devamla) –
Ahmet, bunlara sen kol kanat geriyorsun. Bu Ahmet de hep onlara kol kanat
geriyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ya, çıkalım araştıralım ama her
şeye “banka sırrı” derseniz biz nasıl araştıracağız arkadaşlar?
Onun için, biz diyoruz ki:
Bakın, bu yetim hakkını yedirmeyelim bu millete. Bakın, madenlerde yapılan
yolsuzluklar var, banka kredilerinde yapılan yolsuzluklar var.
Arkadaşlar, TOKİ’de 36
katrilyon liralık ihale var, bir tanesini inceletmediler bize yahu. Böyle bir
denetim olur mu?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) - O
zaman, Meclis olarak bu işe el koymamız lazım. Daha bunları dile getireceğiz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
– Mahcup oluyorsun!
BAŞKAN – Sayın Genç
teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Devamla) –
Sayın Başkan…
AHMET YENİ (Samsun) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın Genç
teşekkür ederim.
Rica ediyorum… Rica
ediyorum… Söylenenler zapta geçti.
AHMET YENİ (Samsun) – Sayın
Başkanım ismimi zikretti.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
AHMET YENİ (Samsun) – Sayın
Başkan, ismimi zikrederek, “Bu bankacılara kol kanat gerdiğimi” söyledi. Bu
konuda söz istiyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Yahu, şu anda sana sataşmadım Ahmet.
BAŞKAN – Şimdi, Ahmet Bey…
AHMET YENİ (Samsun) – Kamer
Bey’e söz verdiniz.
BAŞKAN – Yahu, gecenin bu
saatinde… Rica ediyorum, zapta geçti.
AHMET YENİ (Samsun) –
Efendim, Kamer Bey’e söz verdiniz.
BAŞKAN - Yerinizden buyurun
siz de, böyle bir şey olmadığını söyleyeceksiniz buyurun. Artık buradan…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – “Sataşma var” diyor.
BAŞKAN – Yerinizden lütfen…
Ahmet Bey, yerinizden…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Sayın Başkan, “Sataşma var” diyor.
BAŞKAN – Sayın Bahçekapılı,
oturun lütfen. Yani bunu çıkaracak mıyız, tartışma mı yaratacağız? Rica
ediyorum yani!
Buyurun, yerinizden.
Efendim, ben rica ediyorum, yerinizden buyurun.
AHMET YENİ (Samsun) – Sayın
Başkan, kürsüden hitap etti bana, ismimi zikretti.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Sayın Başkan, sataşma kürsüden oldu.
BAŞKAN – Efendim, buyurun
siz yönetin o zaman! Ne biçim iştir bu, ben anlamıyorum yahu!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Sadece talebimi söylüyorum.
BAŞKAN – Buyurun efendim,
siz yönetin!
Ahmet Bey, ben rica
ediyorum oradan söyleyin.
AHMET YENİ (Samsun) –
Efendim, ismimi kürsüden zikretti.
BAŞKAN – Hayır efendim,
hayır…
AHMET YENİ (Samsun) – Kamer
Bey’e söz verdiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hayır, burada
bitirmek istiyorum çünkü şimdi o da çıkacak…
Buyurun.
İki dakika…
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Samsun Milletvekili Ahmet Yeni’nin, Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET YENİ (Samsun) – Sayın
Başkan, değerli üyeler; on yıldır Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda mali
kurumların alt komisyon başkanlığını yapıyorum. Bunda Ziraat Bankası, Halk
Bankası, Eximbank, İMKB, Altın Borsası, Kalkınma Bankası gibi birçok kurumun
alt komisyon başkanlığını yapıyorum. Bugüne kadar şeffaf bir şekilde, Sayıştayın, eski Yüksek Denetleme Kurulunun hazırlamış
olduğu raporlar üzerinden giderek denetleme yapıyoruz. Bunda, bu raporların
altında alt komisyonda muhalefet partisi milletvekillerinin de imzaları var.
Böyle şeffaf bir şekilde denetim yapıyoruz.
Kamer Bey dersine
çalışmadan geldiği için, maalesef, orada bir sürü iftira atıyor ve sonuçta
mahcup olup, Komisyonu da terk edip gidiyor genelde. O bakımdan, bunu hem
kamuoyunun bilmesi lazım hem de tüm milletvekillerinin. Cumhuriyet Halk
Partisindeki milletvekili arkadaşların da maalesef orada mahcup olduklarını
görüyoruz. Hem Komisyondaki davranışları itibarıyla hem de yaptığı iftiralar
dolayısıyla. Geliyor, iftira atıyor, ispat beklemeden çekip gidiyor.
Evet, çok teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Çok teşekkür
ederim Ahmet Bey, sağ ol.
Değerli milletvekilleri…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Yerimden, buradan bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Şimdi, Sayın Genç bir konuşma yaptı. Sataşma nedeniyle Sayın Yeni
de yerinden bir cevap verdi ama bir cümle kullandı.
AHMET YENİ (Samsun) –
Beraber çalışıyoruz onlarla.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – “Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri de mahcup bir şekilde
duruyor” gibi bir şey söyledi.
AHMET YENİ (Samsun) –
Komisyondakiler…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Kamer Genç’in konuşması nedeniyle herhangi bir mahcubiyetin
içerisinde değiliz. Sayın Kamer Genç kürsünün hakkını vererek konuşmuştur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sayın Başkan, bize diyor ki: “Dersini çalışmamış.” Sayın Başkan, biz o kadar
KİT Komisyonu raporlarını okuduk. Gelsin, şurada, o KİT Komisyonu raporlarını
koyalım, Ahmet bir tanesini söyleyebilir mi? Ben her raporu okuyarak geliyorum.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik)
– Komisyonda da mahcup oluyorsun, burada da mahcup oluyorsun.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Ama Ahmet Yeni, bakın, on senedir orada, bir
iddia ortaya koymadı. Yani o bankanın bir suiistimali bulunmamış... KİT’lerde
hiç mi bir tane suiistimal yok? Hep örtbas etmeye çalıştılar.
BAŞKAN – Tamam,
söyledikleriniz zabta geçti, teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Hatay Milletvekili Şefik
Çirkin ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207,
2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258) (Devam)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki
iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Karar yeter sayısı aranmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Şimdi aynı
mahiyetteki iki önergeyi oylayacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi, Sayın Bakanın bir
iki dakikalık bu maddeyle ilgili bir açıklama arzusu var.
Buyursunlar.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, tabii
ki 25’inci madde üzerinde bir tartışma yaşandı. Bu konuda bir açıklama yapayım,
hani yanlış taraflara çekilmesin şeklinde.
Aslında bu madde 2006
yılında Elektrik Piyasası Kanunu’nda vardı. Geçici bir madde olarak konulmuş
fakat bu madde -elektrik dağıtım şebekelerinin özelleştirilmesi, vesaire- işte
2010 yılına kadar biter diye, 2010 yılına kadar geçici bir madde olarak ihdas
edilmiş.
Değerli arkadaşlar, şimdi bu
maddenin amacı ne? Tabii, bizim grup maalesef dinlemiyor bizi, ilgilenmiyorlar
herhâlde. Şimdi, bunun amacı şu değerli arkadaşlar: Özelleştirme sürecinde
elektrik dağıtım, üretim şirketleri tabii ki bilanço devirleri, bölünmeleri,
birleşmeleri, bilançolar arasında aktarmalar gibi birçok uygulamalar yapılıyor.
Tabii bu uygulamalar, takdir edersiniz ki, aslında bu madde olmazsa birtakım
kurumlar vergisi ve katma değer vergisi doğurabilir nitelikte tabii ki
işlemler. Burada amaç, hâlen kamunun elinde olan şirketlerin, bu yeniden
yapılandırma sürecinden devir sürecine kadar, bu tür vergi doğuracak işlemlerde
vergi muafiyeti.
Burada biz kimseye, özel
sektöre vergi muafiyeti vermiyoruz, yani hiçbir kesime… Burada yapılan şey,
kamunun elindeyken birtakım işlemler yapılıyor, borç-alacak ilişkisi var,
devirdir, birleşmedir vesaire, bu noktalarda tabii ki yapılan işlemler kurumlar
vergisi veya katma değer vergisi gündeme getirebiliyor. Sonradan denetim
yapılıp özel sektörden istenmesin diye -bakın, açık ve net konuşuyorum- bu
madde düzenlenmiş, 2006 yılında süresi bittiği için tekrar, ne olur ne olmaz
diye bu madde konuluyor.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Bir nokta daha…
BAŞKAN – Rica ediyorum…
28’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sayın Başkan, Sayın Bakana neye göre söz verdiniz? Son söz milletvekilinindir,
ben söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Genç, ne
söylüyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Neye
göre söz verdiniz Bakana?
BAŞKAN – “Madde üzerinde
bir açıklama yapmak istiyorum.” dedi.
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Madde üzerinde önergeler oylandı bitti.
BAŞKAN – Size nasıl söz
verdiysem…
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Ondan sonra Bakana niye söz verdiniz?
BAŞKAN – Madde bittikten
sonra söz verdim dikkat ederseniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tüzük’ün hangi maddesine göre verdiniz?
BAŞKAN – Siz nasıl
konuşuyorsanız şu anda hiç söz almadan, o da öyle konuştu, hiç olmazsa söz
alarak konuştu o.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakan
konuştuğuna göre son söz milletvekilinindir.
BAŞKAN – Kafanıza estiği
anda kalkıyorsunuz ve konuşuyorsunuz. Söz almaya hiç ihtiyacınız yok sizin! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) –
Hayır, yanlış yapıyorsunuz, İç Tüzük’ü bilmiyorsunuz,
Meclisi yönetmesini bilmiyorsunuz. Bir öğrenin yahu!
BAŞKAN – Efendim, şimdi,
29’uncu maddede iki önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 sıra
sayılı yasa teklifinin 29. maddesinin teklif metninden çıkartılmasını arz
ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ağan Ayaydın Rahmi
Aşkın Türeli
İstanbul İstanbul İzmir |
Bülent Kuşoğlu Kazım Kurt |
Ankara Eskişehir |
Diğer önerge sahipleri: |
Erkan Akçay Mehmet
Günal Faruk
Bal |
Manisa Antalya Konya |
Emin Haluk Ayhan Mehmet
Şandır Mustafa
Kalaycı |
Denizli Mersin Konya |
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Aslanoğlu.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Sayın Başkan, ses
kesilirse…
BAŞKAN – Arkadaşlar,
sükûnetimizi muhafaza edelim.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Arkadaşlar, bu maddede bir tütün geçiyor. Sayın Bakan, acaba alkol
ve tütün üst kurulu ne iş yapar? Türkiye’deki tütünü koruyan kollayan bir kurum
mu, tütün üreticilerini koruyan kollayan bir kurum mu, ne iş yapar, merak ediyorum.
Geçen dönemin milletvekilleri, zannediyorum ki mart veya nisan ayıydı, sürenin
bitmesine çok az vardı, burada sigara yasağıyla ilgili bir yasa geçti.
Özellikle Türkiye’de sarmalık tütün dediğimiz -doğu ve güneydoğuda bu bir tütün
gerçeği- tütünü yasaklayalım, sigarayı yasaklayalım sağlığa zararlıysa ama bir
de Türkiye’de bir tütün gerçeği var.
Ben Adıyaman, Bitlis,
Bingöl, Malatya milletvekillerime sesleniyorum geçen dönemki. Tütün ve Alkol
Piyasası Kurulu ile -nerede ekiliyorsa- Gelir İdaresi Başkanlığı dediler ki:
“Biz en kısa sürede bu soruna çözüm bulacağız.” Sayın Bakan, aradan bir yıl geçti,
hiçbir çözüm bulunmadı. Bizi kimsenin kandırmaya hakkı yok. Burada gelip hiç
kimsenin, özellikle Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulunun yanlış
yönlendirilerek… Türkiye'de, Sayın Bakan, bir sarmalık tütün gerçeği vardır. Burada büyük mücadeleyle, yılda 300 kilo, 200 kilo, sadece 3 bin
lira, 5 bin lira geçimini sağlamak için eken insanlara, satan insanlara 5 bin
lira bir ceza vardı, büyük mücadeleyle bu cezayı 500 liraya düşürebildik ama
eğer Adıyaman’dan bir tütün Diyarbakır’a gidiyorsa, yolda yakaladığı zaman 50
bin lira ceza ve kamyona, götüren araca el koyuyorlar.
Sayın Bakan, Türkiye'de bir
üretim gerçeği var, bir tütün gerçeği var. Eğer sigarayı yasaklayacaksanız,
Türkiye'de sarmalık tütün gerçeğini bir tarafa bırakacaksanız sizlere hiçbir
sözüm yok ama Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu gözümüzün içine baka
baka bu ülkede kimin hakkını koruyor? Bu ülkenin üreticisinin mi, yoksa bu
ülkede kaçak tütün getirerek cirit atan, bunlara engel olamayan insanların
hakkını mı koruyor? Türkiye'ye ne kadar kaçak sigara girdiğini siz benden daha
iyi biliyorsunuz, çünkü devletin elinde var. Sigara pahalandıkça Türkiye'deki
kaçak tütün, sigaranın hangi boyutlara ulaştığını siz biliyorsunuz.
Sayın Bakan, lafı
uzatmayacağım. Bugün Adıyaman’da, Malatya’da -Ağrı dedi arkadaşım- Bitlis’te
bir sarmalık tütün üretimi, sadece küçük üretim, yani yılda 3 bin lira, 5 bin
lirayla geçinen insanlar var. Bu insanların çözümüne… Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurulu kimseyle alay etmesin.
Arkadaşlar, en sonunda
önerdiği ne biliyor musunuz? “Siz bir fabrika kurun, tütün üretimine izin
verelim.” diyor. Ya, bu insanlar 300 kilo tütün üretemiyorlar. Alay mı
ediyorsunuz?
Sayın Bakan, bu konu
Türkiye’nin bir yarasıdır, özellikle Anadolu’nun yarasıdır, tütünden ekmeğini
kazanan insanların yarasıdır. Bunların ekmeklerine sahip çıkmak tüm
milletvekillerinin görevidir ve maalesef diyorum, Tütün ve Alkol Piyasası
Kurulu da -haa, buna Gelir İdaresi de dâhil- gözümüze
baka baka “Çözeceğim, çözdüm” deyip çözmüyorsa hepimize yazıklar olsun.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının tümü üzerinde yaptığımız
konuşmada da özellikle bu 29’uncu maddede getirilen sigaraya maktu ve nispi
vergi artışları ve bunların periyodik olarak belirlenmesine ilişkin hususları
dile getirmiştik. Sigara adedi başına vergi konuluyor, ayrıca hem maktu hem
nispi vergi getiriliyor ve bunları da altı aylık uyarlamalarla yeniden otomatik
güncellemelere bırakıyor. Bunun da sigara fiyatlarını artıracağını da ifade
etmiştik.
Tabii, bu
söyleyeceklerimizi Hükûmet de biliyor fakat bilmek yetmiyor, irade koymak
gerekiyor değerli arkadaşlar. Yani Hükûmet, Türkiye’de en düşük sigara fiyatı
3-4 dolar iken komşularımızda 1 dolar olduğunu hem biliyor hem söylüyor ancak
diğer taraftan da sigarayı daha da pahalı hâle getirecek düzenlemeleri yapıyor.
Sigaradan hem özel tüketim vergisi hem katma değer vergisi alınıyor. Sadece
vergi tutarı dahi komşu ülkelerdeki sigara fiyatının 3-4 katını buluyor. Bu
yüzden de en pahalı sigara fiyatı bizde olduğu için sigara kaçakçılığı da
korkunç boyutlara varmış durumdadır. Sayın Maliye Bakanı da geçtiğimiz yıl kasım,
aralık aylarında kamuoyuna açıklama yaptı. Vatandaşlara “Kaçak sigara içmeyin,
parası terör örgütüne gidiyor.” dedi ve biz de bu görüşü destekledik, biz de
vatandaşlarımızı uyardık ve doğru bir uyarı olduğunu ifade ettik.
Bir taraftan, yine Hükûmet
sigara kaçakçılığıyla mücadele planı yapıyor ama bu planın yapıldığı kurumların
etrafında, sokakta, köşe başında kaçak sigaralar satılıyor. Kaçak sigaranın
satılmadığı hiçbir şehir, kasaba, köy, belde kalmadı değerli arkadaşlar.
Akaryakıt kaçakçılığına girmiyoruz.
Dışişleri Bakanının
“ağabey” diye hitap ettiği ve Hükûmetin kırmızı halılarla karşıladığı Barzani
ile PKK’nın sigara kaçakçılığını ortak yürüttüğünü de biliyor Hükûmet ve burada
bu kadar milyar dolar gelir elde edilirken Hükûmet ne yapıyor değerli arkadaşlar?
İrade koymuyor, acziyet gösteriyor. Barzani’yi
“ağabey” diye karşılıyor, Oslo’da PKK ile görüşme yapıyor. Böyle bir Hükûmet
sigara kaçakçılığını önleyebilir mi? Asla önleyemez. Siz vergi zammı yaptıkça,
sigaraya zam getirdikçe en çok Barzani ve PKK seviniyor. Onlar sevindikçe siz
de vergi zammını otomatiğe bağlıyorsunuz ve doğrusu -Ekrem Çelebi, neden
rahatsız olduğunuzu da ben anlayabilmiş değilim- gerçi bazı odaklar kaçakçılığı
meşru ve hatta kutsal bir iş gibi görmeye ve göstermeye de başladılar. Acaba,
iktidar da, Hükûmet de aynı şekilde mi düşünmeye başladı? Hükûmet, artık, zam
yapmaya, vergi getirmeye değil, kaçakçılıkla ciddi şekilde mücadele etmeye,
önlemeye kendisini, dikkatini teksif etmelidir.
Teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, aynı
mahiyetteki…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyorum efendim.
BAŞKAN – Yoklama
istiyorsunuz tamam.
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Sarı, Sayın Özel, Sayın Serindağ, Sayın Türeli, Sayın
Kuşoğlu, Sayın Ediboğlu, Sayın Genç, Sayın Dibek, Sayın Acar, Sayın Yılmaz,
Sayın Özkes, Sayın Çıray,
Sayın Melda Onur, Sayın Sinan Aygün, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ekinci, Sayın
Tezcan, Sayın Bayraktutan, Sayın Şafak.
Yoklama için iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Hatay Milletvekili Şefik
Çirkin ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay
Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/611, 2/207,
2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258) (Devam)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki
iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önergeler kabul edilmemiştir.
29’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 29’uncu madde kabul edilmiştir.
30’uncu madde üzerinde aynı
mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının 30'uncu maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ayaydın |
İstanbul İstanbul İstanbul |
Rahmi Aşkın
Türeli Orhan Düzgün Bülent Kuşoğlu |
İzmir Tokat Ankara |
Diğer önergenin imza sahipleri: |
Erkan
Akçay Faruk
Bal Emin
Haluk Ayhan |
Manisa Konya Denizli |
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Mehmet
Günal |
Konya Mersin Antalya |
BAŞKAN – Sayın Komisyon
aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçe…
Gerekçe:
Tasarının 29 ve 30 uncu
maddelerinde, sigaralar için mevcut vergi yükünde paket başına 58 kuruşa kadar
bir artış yapılabileceği öngörülmektedir. Ancak Tasarıdaki maddelere göre bu
artış T.B.M.M., yani Kanun Koyucu tarafından konulan
bir vergide artış veya azalış konusunda Bakanlar Kurulu'na yetki verilmesi
şeklinde yapılmıyor. Bakanlar Kuruluna doğrudan vergi koyma, koyduğu vergiyi
azaltma veya artırma yetkisi verilmek suretiyle yapılıyor.
Bilindiği üzere ÖTV Kanunu
eki (III) sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan sigaralar ve diğer tütün
mamullerinde uygulanması öngörülen ÖTV oranı ve asgari maktu vergi tutarları,
bu listelerdeki malların karşılarında tek tek gösterilmiştir. Kanun Koyucu
tarafından belirlenen bu oran ve tutarlar, verilen yetki sınırları dahilinde Bakanlar Kurulunca artırılıp azaltabilmektedir
Nitekim bunlardan 6111 sayılı Kanunla % 63 olarak belirlenen ÖTV oranı Bakanlar
Kurulu Kararı ile % 65'e, bir adet sigara için 0,1325 lira olarak belirlenen
asgari maktu vergi tutarı da Bakanlar Kurulu Kararı ile 0,1450 liraya
çıkarılmak suretiyle uygulanmaktadır.
Ancak Tasarı ile
sigaralarda, asgari maktu verginin % 20'sini aşmayacak şekilde ikinci bir maktu
vergiyi tutar olarak belirleme ve belirlenen bu tutarı malların cinsleri,
özellikleri, ambalajları (paketleri) ve bunların fiyatları ve fiyat grupları
itibarıyla farklılaştırma konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir.
Dolayısıyla yürütmeye, TBMM tarafından sınırları ve kapsamı öngörülmeyen bir
vergi tutarı belirleme yetkisi verilmekte, yani Kanun Koyucunun yetkisi
devredilmektedir. Bu durum Anayasa'nın yasama yetkisinin devredilemeyeceği
yönündeki 7'nci maddesine ve vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin
ancak Kanunla konulabileceği yönündeki 73'üncü maddesine aykırıdır.
Ayrıca III sayılı listede
yer alan kolalı gazozlar da dâhil olmak üzere alkollü içeceklerin vergileri ile
sigara ve diğer tütün mamullerinin vergilerinde altı ayda bir otomatik artış
yapılması yönündeki düzenleme bu ürünlerin fiyatlarına yılda iki kere zam
yapılması gibi bir sonucu yaratacaktır. Ayrıca bu düzenleme pratikte olumsuz
sonuçlar yaratacak ve artışın uygulanmaması yönünde zaman zaman Bakanlar Kurulu
Kararı alınması ihtiyacı yaratacağından gereksiz bir bürokrasiye neden
olacaktır. Bunun yerine yürürlükteki hükme dayanılarak artış yapılması
gerektiği zaman Bakanlar Kurulu Kararına başvurmak daha doğrudur.
Belirtilen nedenlerle
anılan maddenin Tasarıdan çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN – Diğer önerge
sahibi Sayın Dedeoğlu, buyurun.
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 258 sıra sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı’nın 30’uncu maddesi üzerine verilen değişiklik önergemiz
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde yatırımcılara yeni teşvikler getirmeyi planlayan kanun tasarısı,
genel ve bölgesel teşvikler ile büyük ölçekli ve stratejik yatırım
teşviklerinden oluşan dört ana bileşenden oluşmaktadır.
Yasa kapsamında Türkiye
altı ayrı bölgeye ayrılmış ve bölgesel teşvik düzenlemelerine gidilmiştir.
Hazırlanan bu teşvik yasasında diğer bölgelere oranla 6’ncı bölgeye ayrıcalık
yapılmış ve en fazla teşvik bu bölgede yer alan iller için ayrılmıştır. Altı
bölgenin hangi yerel özellikler dikkate alınarak hazırlandığı da ayrıca
tartışma konusu olmuştur.
Teşvik yasaları, öteden
beri hep insanların refah ve mutluluğu, ülkenin kalkınma ve istihdamını
sağlamak için hazırlanmaktadır. Üzerinde görüşmeleri süren bu teşvik yasasında
toplumun büyük bir bölümünü ilgilendiren düzenlemeler mevcut değildir. Bu
teşvik yasasında esnaflar yoktur, çiftçiler yoktur, memurlar ve işçiler yoktur,
emekliler ve asgari ücretliler yoktur. Millete sunulan yeni teşvik yasası,
toplumun refah ve mutluluğunu sağlamaktan çok uzak bir konumda hazırlanmıştır.
Görev yaptıkları her kademede ülkenin kalkınmasına ve gelişmesine önemli
katkılar sağlayan memurlara bile doğru dürüst bir zam vermeyen Hükûmetin neyi
ne kadar teşvik edeceği merak konusu olmaktadır.
Teşvik düzenlemelerinde,
destek unsurlarında eksikler vardır; sanayi, tarım ve hayvancılık gibi
hizmetler kesiminde öngörülen potansiyel, ayrılan kaynaklar ve varılmak istenen
sonuçlar net olarak ortaya konulmamıştır. İhtisas organize sanayi bölgelerinde
üretime dayalı mülkiyet ve arsa tahsisi konusunda da belirsizlik ve sıkıntılar
yaşanmaktadır.
Finans sisteminin
derinleşmesi ve erişilebilirliğin sağlanması konusunda hangi reformların
öngörülmekte olduğu da açık bir şekilde yasa tasarısında belirtilmemiştir.
Lojistik maliyetlerini düşürücü önlemlerin ayrıntıları ve bütünlüğü de yoktur.
Ayrıca, bilim ve teknoloji açısından girişimcilerin önüne hangi imkânların
konulacağı da belli değildir. Siyasi istikrar açısından öngörülenler de net bir
şekilde ortaya konulmamıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yatırım yapmak, istihdam sağlamak ve üretim yapmak, sürekli
olarak göç alan Kahramanmaraş ilimiz için de büyük bir önem taşımaktadır.
Kahramanmaraş’ta sanayileşme
genel olarak tekstil sektörü alanında yaygınlaşmıştır. Kahramanmaraş’ta tarım
ve hayvancılığın yanı sıra konfeksiyon, çelik mutfak
eşyası, pamuk işleme, kâğıt ve makine imalatı, ısıtma ve soğutma sistemleri,
bakır ve alüminyum, ahşap doğramacılık ve yapı malzemeleri, biber fabrikası
gibi sanayi sektörü de ilimizin diğer yatırımları arasında yer almaktadır.
Hükûmet tarafından
uygulanan pahalı akaryakıt, pahalı doğal gaz, pahalı elektrik ve yüksek oranlı
vergiler ülkemizde ve Kahramanmaraş’ta sanayi kesiminin rekabet gücünü her
geçen gün biraz daha azaltmaktadır. Bu yüzden, Hükûmet tarafından uygulanan
teşvikler, yatırımların yanı sıra rekabet gücünü artırmaya ve bölgesel tüm
hizmetleri desteklemeye yönelik yapılmalıdır. Zira,
getirilen bu teşvik yasası, ne Kahramanmaraş’ın ne de ülkemizin köklü
sorunlarına çözüm olmaz ve fayda sağlamaz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu teşvik yasasının, on yıldır bir türlü bitirilemeyen
Kahramanmaraş’ın yollarına ve diğer yatırımlara da herhangi bir faydasının olacağını
düşünmemekteyim. Teşvik, Kahramanmaraş’ı yeni bir havalimanına, düzene
kavuşturacak mı? Ayrıca, bu dönemde satılan Elbistan Şeker Fabrikasının yerine
bir fabrika kurulacak mı? Bunları da hep beraber göreceğiz.
Kahramanmaraş üzülmek
istemiyor. Kahramanmaraş yatırım yapmak istiyor, üretmek istiyor; neden
Kahramanmaraş’ın önü açılmıyor?
Bu duygu ve düşüncelerle
yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Dedeoğlu.
Aynı mahiyetteki iki
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul
edilmemiştir.
30’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 30’uncu madde kabul edilmiştir.
31’inci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 31’inci maddesinde yer alan “3” ibaresinin
“3,25” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay
Manisa
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Önergemi çekiyorum.
BAŞKAN – Madde üzerindeki önerge geri çekilmiştir.
31’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… 31’inci madde kabul edilmiştir.
32’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarı’nın çerçeve 32 nci
maddesinde yer alan Ek 2 nci Maddede ilk yer alan
“Ekonomi Bakanlığınca” ibaresinin “Ekonomi Bakanlığı bütçesinden” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif
Hamzaçebi Ferit Mevlüt Aslanoğlu Muhammet
Rıza Yalçınkaya |
İstanbul İstanbul Bartın |
Rahmi
Aşkın Türeli Müslim
Sarı |
İzmir İstanbul |
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul)) – Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekte bu önergede
huzurunuza çıkmak niyetinde değildim çünkü çok basit, sıradan bir önerge,
sıradan bir düzeltmeyi sağlamaya yöneliktir ama buna rağmen Komisyonun ve Sayın
Bakanın “Katılmıyorum.” demesini yadırgadığımı ifade edeyim.
Biraz önce yerimden bir
müdahalede bulundum, “Kanun dilinde gelecek zaman kullanılmaz, geniş zaman
kullanılır.” diye. Teşekkür ettiler bana ve bir düzeltmeyle düzeltildi.
Şimdi, madde diyor ki: “Şu
prim ödemeleri Ekonomi Bakanlığınca karşılanır.” Bu tabir
yanlış. Bütün kamuda var olan hazinedir, “hazine” kavramı vardır, bütün
ödemeler hazineden yapılır. Bir şeyi ödüyorsanız bu ödeme hazinenindir, bir
şeyden vazgeçiyorsanız hazinenin alacağından vazgeçiyorsunuz. Dolayısıyla,
doğru ifade, “Ekonomi Bakanlığınca karşılanır.” değil, “Hazinece karşılanır.”
Ama belki Hükûmet şunu
demek istiyor olabilir: “Biz bunu Ekonomi Bakanlığıyla ilişkilendirmek
istiyoruz.” Ben bu niyeti göz önüne alarak “Ekonomi Bakanlığı bütçesinden
karşılanır.” şeklinde düzelttim bunu. Yani Sayın Bakan, buna “Katılmıyorum.”
diyorsunuz…
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Baktım, katılacağız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Peki, “Katılıyorum.” diyorsanız sözümü burada bitiriyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) – Katılıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Bakanım?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Sayın komisyonun
katıldığı, Sayın Bakanın takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 32’nci maddeyi…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - …oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Karar yeter sayısı istedim madde oylamasında.
BAŞKAN – Karar yeter
sayısı…
Kâtip üyeler anlaşamadığına
göre cihazla oylama yapacağız.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Oylama yaptıktan sonra tekrar oylama yapıyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Bir saniye…
Cihazla oylama yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum.
Oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, 32’nci madde kabul edilmiştir.
33’üncü madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 33’ üncü maddesinde yer alan “Kurum tarafından
uygun görülenler” ibaresinin “Kurum tarafından ihtiyaç duyulanlar” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Mahmut
Tanal |
İstanbul İstanbul İstanbul |
Aydın Ayaydın Bülent
Kuşoğlu Rahmi
Aşkın Türeli |
İstanbul Ankara
İzmir
|
Müslim Sarı Orhan
Düzgün |
İstanbul Tokat
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Sarı,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜSLİM SARI (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu geç saatte herkesi saygıyla selamlıyorum.
Son birkaç haftadır, belki
biraz daha tarihi geri çekecek olursak son birkaç aydır ardı ardına
Türkiye'deki en önemli yapısal sorunlardan biri olan yurt içi tasarruf
oranlarının düşüklüğü ya da en önemli yapısal problemlerin başında gelen cari
işlemler açığının yüksekliği ve bunlara ilişkin çözüm önerileri konusunda
birtakım yasalar gelmeye başladı. Bunların bir kısmı bölük pörçük olsa da ya da
bütünlükten uzak olsa da en azından böyle bir farkındalığın oluşmasını kutlamak
isterim. Çünkü gerçekten çok uzun zamandan beri ve çok öteden
beri Türkiye'nin en önemli probleminin Türkiye'nin uyguladığı ekonomik
politikalar olduğunu, bunun ta 24 Ocak kararlarına kadar götürülebileceğini,
özellikle 2001 krizinden sonra uygulanan ekonomik bakış açısının, politikaların
Türkiye'deki bu yapısal sorunları giderek daha da derinleştirdiğini biz
söylüyorduk ancak Hükûmet genelde bunları göz ardı etti ve bunlara ilişkin
değerlendirmelerde bulunmamayı tercih etti. Dolayısıyla böyle bir
farkındalığın oluşmuş olmasını ve bu konunun gündeme geliyor oluşunu ve buna
ilişkin birtakım çabaların ortaya çıkıyor oluşunu tebrik etmek istiyorum. Fakat
bu aynı zamanda bir itiraf, bu geç kalmış bir durum çünkü “Türkiye'deki en önemli problem cari işlemler
açığıdır, cari işlemler açığının gayrisafi millî hasılaya oranı yüzde 10’dur,
Türkiye'de yurt içi tasarrufların millî gelire oranı yüzde 13’e inmiştir.”
demek AKP’yi kurtarmıyor. Çünkü bundan önceki on yıllık dönem boyunca Hükûmeti
yöneten, hükmeden ve ekonomik politikaları yöneten AKP’ydi. Dolayısıyla,
durumun malumu, malumun ilamından başka bir anlam ifade etmiyor bu. Bunu bir
itiraf olarak görmek istiyorum. Son on yıldır uygulanan ekonomik politikaların
getirdiği nokta olarak görmek istiyorum ve bunu bir itiraf olarak kabul
ediyorum. Ama geç de olsa böyle bir farkındalığın oluşuyor oluşunu, oluşmuş
olmasını ve buna ilişkin birtakım çabaların gündeme getiriliyor oluşunu da
olumlu karşıladığımı belirtmek istiyorum. Ancak bunların yine bir bütünlükten
yoksun olduğunu da söylemek gerekir. Türkiye'nin teşvik
sistemini ve modelini, cari işlemler açığının millî gelire oranını düşürecek
şekilde ya da nitelikli ve kaliteli istihdam yaratacak şekilde ya da küresel
ölçekte rekabet edebilecek bir ekonomik anlayış ve bir üretim modeli
oluşturacak şekilde ele almanın bir topyekûn yeniden yapılanma olacağını,
eğitim sisteminden istihdam sistemine kadar, sağlık sisteminden sosyal güvenlik
sistemine kadar çok geniş bir yelpazeyi içerdiğini ve bütün bunların hepsinin
bir genel ve bütüncül bir çerçeve içinde ele alınması gerektiğini bir kez daha
hatırlatmak istiyorum.
Şimdi, 258 sıra sayılı
yasanın üzerinde söz aldığım 33’üncü maddesine gelecek olursak: Bu madde,
aslında, amme alacaklarının tahsilini hızlandırmak üzere kamuya bir yetki
veren, onun elini güçlendiren bir madde olarak düşünülmüş. Aslında
bu 6183 sayılı Kanun’un geçici 8’inci maddesinde vergi alacakları ve diğer
alacaklar için tespit edilmiş olan düzenleme, Sosyal Güvenlik Kurumu için
paralel bir düzenleme biçiminde düşünülmüş fakat burada bir önemli husus var,
onu dikkatlerinize sunmak istiyoruz: Şimdi, bu geçici 8’inci maddede, 6183
sayılı Kanun’un geçici 8’inci maddesinde, “Kurumların vergi borçlarına karşı
gösterdikleri mülkiyeti kendilerine ait olan taşınmazlar, genel bütçeye dâhil
idareler ve katma bütçeli idarelerce ihtiyaç duyulması hâlinde devralınmaktadır.”
diyor. Dolayısıyla, burada bir ihtiyaç ölçütü geliştirilmiş ve ihtiyaç
kavramı aslında idareye geniş bir takdir yetkisi veren bir kavram değil, bir
durumun tespit edilmesi için objektif nitelikli sayılabilecek -kısmi de olsa
objektif nitelikli sayılabilecek- bir kriteri
tanımlıyor. Dolayısıyla, SGK borçları için Sosyal Güvenlik Kurumuna da benzer
bir yetki veren ve buna paralel bir düzenlemenin de yine bu ihtiyaç kavramıyla
anlamlandırılmasının ve irtibatlandırılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz ve
dolayısıyla “kurum tarafından uygun görülenler” yerine “ihtiyaç” ibaresinin
burada yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde, bu, idareye çok geniş
bir yetki vermek anlamına gelir ve ihtiyaç duyulmadığı hâlde bazı
gayrimenkullerin SGK’nın portföyüne
katılması anlamına gelir. Bunun tahsilatı zorlaştıracağını düşünüyoruz ve bir
gayrimenkuller yığınına SGK’yı çevirebileceğini
düşünüyoruz. Dolayısıyla, önerinin bu şekilde, ilgili yasanın bu şekilde
değiştirilmesi ve “kurum tarafından uygun görülenler” yerine “ihtiyaç” şeklinde
değiştirilmesini öneriyoruz ve önergemize destek bekliyoruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Sarı, çok
teşekkür ediyorum.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler…
Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı yoktur…
Cihazla oylama yapacağız,
karar yeter sayısı konusunda anlaşamadı kâtip üyeler.
Elektronik cihazla oylama
yapacağız, iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
33’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
34’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
35’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
36’ncı madde üzerinde iki
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 36'ncı maddesinin birinci paragrafında yer
alan "rehabilitasyon merkezi ile mülki idare
amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve
Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen
tesislerin" ibaresinin "Kadın sığınma evi ve rehabilitasyon merkezi
ile Diyanet İşleri Başkanlığının uygun görüşü ve mülki idare amirlerinin izni
ve denetimine tabi olarak imar planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlere
yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din
eğitimi verilen tesislerin " şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay Mehmet
Günal Ruhsar
Demirel |
Manisa Antalya Eskişehir |
Mustafa
Kalaycı Mehmet
Şandır Faruk
Bal |
Konya Mersin Konya |
Emin
Haluk Ayhan |
Denizli |
TBMM Başkanlığına |
Görüşülmekte olan 258 sıra sayılı yasa teklifinin 36. maddesinin
1. paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz. |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ayaydın Aytun
Çıray |
İstanbul İstanbul İzmir |
Bülent
Kuşoğlu Rahmi Aşkın
Türeli Kazım
Kurt |
Ankara İzmir Eskişehir |
İhsan
Özkes |
İstanbul |
5520 sayılı kanunun 10. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde
yer alan “Rehabilitasyon merkezi” ibaresi “Rehabilitasyon merkezi ile imar
planlarında ibadethane olarak belirlenen yerlerde mülki idare amirlerinin izin
ve denetimine tabi olarak yaptırılan ibadethaneler, cemevleri”
şeklinde değiştirilmiş ve 11 no’lu bendinde yer alan
Türkiye Kızılay Derneği’ne ibaresinden sonra gelmek üzere “ve Türkiye Yeşilay
Cemiyetine” ibaresi ve fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir.
BAŞKAN – Komisyon son
okunan önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Özkes, buyurun.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde yaklaşık 85 bin cami vardır,
her 900 kişiye 1 cami düşüyor. Camiye ihtiyaç duyulmadığı bir ortamda, sanki
cami yokluğu çekiliyormuş gibi cami yapımını teşvik eder gözükmek
riyakârlıktır. Kaldı ki İslam’a göre sadece cami değil, yeryüzü ibadet yeridir.
Siteler, rezidanslar ve bazı tesisleri yapanların cami
yapmak durumunda kaldıklarında, zoraki cami veya rüşvet camisi yapmaktansa
teşvik camisi yapması daha ehvenişer gözükebilir.
Şirketlerin, yaptıracağı
cami harcamasını vergiden düşmesi doğaldır fakat hayır yapmak, sevap işlemek
niyetiyle cami yapan şahıslar asla vergiden düşürme amacı gütmezler. Camiye ve
Kur’an kursuna harcanan meblağın, vergiden düşüldüğünde yapılan hayrın Allah
rızası için mi verildiği, vergiden muaflık için mi verildiği tartışılacaktır.
İhlasla ve samimiyetle, sırf Allah rızası için yapılan hayır ve hasenata gölge
düşürülmemelidir. Gönülden gelerek yapılan iyiliklere halel getirmeyiniz. En
makbul sadaka Hazreti Muhammed’in buyurduğu gibi sağ elin verdiğini sol elin
görmediği sadakadır. Sadakanın resmîleştirilmesi, vergi hesaplarına işlenmesi,
vergi rekortmenleri listesine girmesi ne derece doğrudur? Sadakanın gösteriş ve
şova dönüşmesi ibadetin genleriyle oynamaktır.
“Ne kadar paran varsa o
kadar imanın var.” anlayışına doğru gidiliyor. İktidarın esas amacı, camilere
ve Kur'an kurslarına yardım değil, din örtülü, hileli bir kapı açarak
zenginleri korumaya yöneliktir. 2003 yılında kanundaki “cami” ibaresini
kaldırıp yerine “ibadet yeri” tabirini getirerek kilise, sinagog, kilise evi ve
havraların önünü açtınız, şimdi bu yasayla daha çok kilise ve daha çok havra
yapılması mı amaçlanıyor? Kiliselere ve havralara duyduğunuz muhabbeti neden cemevlerinden esirgiyorsunuz? Alevilerin vergilerini
yiyorsunuz ama inançlarına ve cemevlerine hor
bakıyorsunuz.
Sayın milletvekilleri,
Sayın Başbakan, Üsküdar Çamlıca Tepesi’nde “Recebiye
camisi” mi yapacak, harcamayı vergiden mi düşecek, yoksa yandaşların
vergilerinden düşürülen harcamalarla mı yapılacak?
Sayın milletvekilleri,
hiçbir İslam ülkesinde Türkiye’de devletin dine ayırdığı bütçe kadar büyük bir
bütçe yoktur. Şeriatla yönetilen İslam ülkelerinde dahi Diyanet bütçesinin onda
1’i din işlerine ayrılmıyor. Buna rağmen, Türkiye’deki bidat ve hurafeler,
dinin siyasallaşması gibi yozlaşma ve bozulma hiçbir İslam ülkesinde yoktur
çünkü din siyasetin vesayetinde yürütülüyor, iktidar, Diyaneti toplum
mühendisliğinde taşeron olarak görüyor.
Bugüne kadar halkımız
tarafından yaptırılan mevcut camilerin hangisi vergiden düşülmüştür? Ayni
yardımlar da vergiden düşürülecek mi? Cami inşaatlarında Allah rızası için
meccanen çalışanların yevmiyeleri de vergiden sayılabilecek mi? Cami yapmak
sünnettir, peki şimdi sünneti vergiye mi dâhil ediyoruz?
“Sünnetli vergi”, “hayırlı
vergi”, “camili vergi”, “Kur'an’lı vergi” ya da
“harcaması vergiden düşürülen cami”, “meblağı vergiye sayılan Kur'an kursu”
gibi deyimler türeyecektir. Hatta “masrafı vergiden düşen bu camilerde” mi,
yoksa “vergiye sayılmayan camilerde” mi namaz kılmak daha faziletlidir gibi
sorunlar çıkacaktır. Hazreti Muhammed ve halifeler döneminde cami ve Kur'an
kursu harcamaları devlete karşı mali sorumluluğa dâhil edilmemiştir. Hâlen dinî
esaslara göre yönetilen devletler bile sadaka, hayır ve hasenatı kişinin
ihtiyarına bırakır ve kişinin inisiyatifinde olan
harcamaları resmî denetime tabi tutmaz.
Kanun tekliflerini din,
iman, cami, Kur'an perdesiyle örtüp bu yüce Meclisin önüne getirerek, karşı
çıkanları da cami ve Kur'an düşmanı gibi göstermek şeytanın bile tevessül
etmeyeceği çirkin bir oyundur. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) Allah ile
kulları arasından çekiliniz, oynamayınız Allah’ın diniyle, karışmayınız
insanların hayır ve hasenatına.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Sabahtan beri sen karışıyorsun.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) –
Yüreksiz, yüreksiz! Kalıbına yazık, kalıbına!
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının Çerçeve 36'ncı maddesinin birinci paragrafında yer
alan "rehabilitasyon merkezi ile mülki idare
amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve
Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen
tesislerin" ibaresinin "Kadın sığınma evi ve rehabilitasyon merkezi
ile Diyanet İşleri Başkanlığının uygun görüşü ve mülki idare amirlerinin izni
ve denetimine tabi olarak imar planında dini tesis alanı olarak ayrılan yerlere
yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din
eğitimi verilen tesislerin " şeklinde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) –
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Demirel. (MHP sıralarından alkışlar)
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir)
– Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben bir konudaki hayretimi
ifade ederek başlamak istiyorum, özellikle Sayın Bakana: 14 ve 15 Kasım 2011
tarihli basın bültenlerini kontrol ettirmesini rica ediyorum kendisinden, çünkü
“Bakanlar Kurulunun jet hızıyla imzaladığı kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna indirildi.” haberi var 14 ve 15 Kasım 2011 günü basın
bültenlerinde.
Sayın Bakan, imzaladığınız o tasarı, Avrupa Konseyinin İstanbul
Sözleşmesi Tasarısı’na attığınız imzadır, sizin de imzanız var ve siz o imzayı
atarak, kadınları şiddetten korumak için sığınma evlerinin de açılmasını
imzalamış bir bakansınız ve yanınızda oturan Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri de
o sözleşmeyi Genel Kurulda ellerini kaldırarak onaylamış milletvekillerinden
bir kısmı. Bence bir kez daha
imzalarınızı kontrol ettikten sonra önergeyi reddetmenizi tavsiye ederim. Bu
kadar da değil, hafızalarınızı bir kez daha yenileyin.
8 Mart 2012 günü, Ailenin
Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasa Tasarısı bu Meclise
geldiğinde, yine sizler hep beraber imza attınız bu tasarıya, parmaklarınızı
kaldırarak onay verdiniz. Bütün bu verdiğiniz onaylarda
sığınma evlerinin açılması da vardı, fakat korkarım ki bir cümleyi çok sık
söylüyorum, kadın üzerinden siyaset, maalesef anlıyorum ki hem İstanbul
Sözleşmesi’nin 25 Kasıma yetiştirilmesi sırasındaki Bakanlar Kurulundaki
imzanız ve Genel Kuruldaki imzalarınız dâhil, 8 Marta da imza yetiştirme
telaşından neyi imzaladığını herhâlde başta Bakan ve Plan ve Bütçedeki
arkadaşlar unuttular çünkü o imzalanan yasalarda sığınma evleri de var, sığınma
evlerinin açılmasının nedenleri de var.
Sığınma evleri konusunun ne
kadar önemli olduğunu, sanıyorum son bir haftadır yaşanan tartışmayla hepimiz
anladık. Sığınma evleri yalnızca karı koca kavgaları için gündeme gelen bir şey
değil, özellikle taciz, tecavüz ve ensest mağduru kız
çocuklarımızın da sığındıkları kurumlar, fakat acı bir durum var ki İstanbul
Sözleşmesi bağlayıcı bir hüküm. İstanbul Sözleşmesi’ne göre bu sığınma
evlerinin açılması ve kadınların korunması gerekiyor. Uluslararası sözleşmelere
imza atmak değil, o imzanın arkasında durmak önemli. Dolayısıyla, ben Sayın
Bakan ve yanında oturan Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarının
“Katılamıyoruz.”, “Katılabilemiyoruz.” gibi
sözlerini, sanıyorum, bu konuşmadan sonra bir kez daha düşünerek olumluya
çevireceklerini umut ediyorum. Ne adına? Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan bütün
kadınlar adına ve bu Mecliste bu yasalara imza koymuş bütün kadın
parlamenterler adına. Ben, onların -gönlünün de- bu yasa tasarısına “kadın
sığınma evi” ibaresinin girmesine taraf olduklarını biliyorum, onların bu
konudaki samimiyetini ben gayet iyi biliyorum, vicdanlarında bu işi muhasebe
ettiklerini de biliyorum. Ama kadın haklarına inanmış bütün Türk
parlamenterlerin de buna imza atacaklarına inanıyorum ki, Türk kadınlarımızı
korumak adına.
Sayın Bakan ve Plan ve
Bütçe Komisyonun, yanınızda oturan sayın üyeleri, az önceki katılmadığımız
önergemize konuşmamın sonunda yapılacak oylamada katkı sunacağınıza olan
umudumla kadın üzerinden siyasetin örneğini bir daha yaşamamayı diliyorum.
Gecenin bu saatinde ben
hafızalarınızı tazelemek adına bir kez daha günleri tekrarlayayım, belki
İnternet’ten kontrol edersiniz: 14-15 Kasım 2011 günleri Bakanlar Kurulunda
şahsınız imzaladı, 25 Kasımda Genel Kurulda onaydan geçti, 8 Mart günü kadına
karşı şiddete dair önleme amaçlı bir yasa tasarısı imzalandı ve geçti.
Bunların hepsi kadını
korumak adına ise söz konusu 258 sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 36’ncı
maddesine “sığınma evi” ibaresi konulması konusundaki parti grubumuzun
önerisine şu anda Mecliste bulunan bütün milletvekillerinin destek vereceğine
olan inancımla teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Demirel,
teşekkür ederim.
Sayın Bakan kısa bir
açıklama yapmak istiyorlar.
Buyurun efendim, bir dakika
içinde lütfen.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, tabii
ki, kadın sığınma evlerini biz de destekliyoruz, bu anlamda bir muafiyete sahip
olmasını destekliyoruz. Yalnız önerge onunla sınırlı değil, önergede başka hususlar
olduğu için biz burada olumlu yanıt veremedik ama yakında, eminim, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığımız bu yönde bir düzenleme için buraya gelebilir.
Biz Maliye Bakanlığı olarak, eğer bizim vatandaşlarımız, mükelleflerimiz bu
anlamda bir katkıda bulunmak istiyorlarsa, tabii ki, bir vergi muafiyeti hususu
değerlendirilir. Ben ilke olarak da olumlu bakıyorum; onu da ifade etmek
istedim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
36’ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 36’ncı madde kabul edilmiştir.
37’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 37’nci madde kabul edilmiştir.
38’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 38’inci madde kabul edilmiştir.
39’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 39’uncu madde kabul edilmiştir.
40’ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 40’ıncı madde kabul edilmiştir.
41’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 41’inci madde kabul edilmiştir.
42’nci madde üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayıl Kanun Tasarısının Çerçeve 42’nci maddesinin Geçici 19’uncu maddesinin
birinci fıkrasında yer alan “ve Dördüncü kısımlarına göre” ibaresinden sonra
gelmek üzere “herhangi bir nedenle yapılandırma başvurusunda bulunamayanlar
ile” ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Erkan Akçay Özcan Yeniçeri Mehmet
Şandır
Manisa Ankara Mersin
Mustafa
Kalaycı Alim Işık
Konya Kütahya
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 258 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın çerçeve 42’nci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz
aldım. Bu vesileyle gecenin bu vaktinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
maddede, 13 Şubat 2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile ilgili Kanun’dan yararlanmak isteyen vatandaşlarımız
herhangi bir nedenle başvuru süresi içerisinde yararlanma başvurusunda
bulunamamış ise… Bilindiği gibi, bu haktan yararlanamadılar. Bu önergemiz… Başvurusunu yapmış ama hazineye beş kuruş ödememiş bir kişiye yani
yükümlülüklerini yerine getirmemiş bir kişiye hak verirken bu haktan herhangi
bir nedenle, örneğin yurt dışında olduğu için veya kızı bir ilde öğretmenlik
yaparken torunu olması vesilesiyle oturduğu yerden kalkıp torununa bakmak için
gitmiş ama o sürede bu yazışmalardan haberi olmamış bir vatandaşın, başvuru
hakkını almış ama beş kuruş ödememiş diğer vatandaştan farkı nedir? Bunu
size sormak isterim. Dolayısıyla bu önergedeki kastımız, buraya, söz konusu
yapılandırmaya süresi içerisinde herhangi bir nedenle başvuramamış insanların
da dâhil edilerek hazinenin daha fazla vergi toplamasına katkıda bulunmaktır.
Umarım yüce kurul bunu değerlendirecektir.
Değerli milletvekilleri, bu
vesileyle iki konuyu daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Biraz önce Sayın Bakana
sordum. Millî Eğitim Bakanlığımız bugün açıklama yapmış: “Eğer, Maliye
Bakanlığı ve Hükûmet kadro tahsisinde bulunursa biz, yeterli sayıda, ağustos
ayında öğretmen atamayı düşünüyoruz.” demiş. Günaydın Sayın Bakanım. Ağustos
ayında düşünmenizin çok önemli bir sebebi var. Temmuz ayında yapılacak olan
KPSS 2012’ye, sınav ücretini yatıramayacak yüz binlerce insan girecek. Köyden
sınav merkezlerine gidecek yol parasını bulamayan insanları mağdur ettikten
sonra, yapacağınız atamanın hiçbir anlamı yok. Şu anda, KPSS 2010 sonuçlarına
göre atama bekleyen ve geçen yıl için 55 bin öğretmen atanacağı sözünü veren Millî
Eğitim Bakanlığının bu tarih düzenlemesini iyi yapmasını tavsiye ediyorum.
Temmuzda yapılacak sınavla ağustosta atama yapacaksınız. Peki, haziranda bu
atamayı yapsanız da iki yıldır bu atamayı bekleyen öğretmenlerden bir kısmını
daha sevindirseniz kötü mü olurdu? Bunu, yüce Meclisin değerlendirmesini
istiyorum. Sayın Bakanım, bu işi yapmanız lazım. Sadece
öğretmenler değil, ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, iktisadi ve idari
bilimler fakültesi mezunları, fen-edebiyat fakültesi mezunları, 85-90 puanla
iki yıldır atama bekleyen binlerce genç, Temmuz 2012 tarihinde yapılacak KPSS
sınavına ya giremeyecekler ya girseler dahi eski puanlarını alamadıkları ya da
yeni katılan mezunların daha yüksek puanlar alması nedeniyle herhangi bir işe
sahip olma şanslarını tamamen yitireceklerdir. Bu konu önemlidir, bir
kez daha Hükûmetin değerli yetkililerinin bunu değerlendirmesini talep
ediyorum.
İkinci konu, teşvikler
konusudur. Sayın Bakanım, bu teşviklerde illerin dağıtımı adaletli olmamıştır.
Şimdi size çok somut bir örnek veriyorum: Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesi
1’inci bölge ama yanı başındaki Akhisar 5’inci bölge. Ankara’nın
Şereflikoçhisar ilçesine yatırım yapacak sanayicinin suçu nedir Değerli
Bakanım? Şimdi, iki komşu ilin birini 5 yapıyorsunuz, birini 1 yapıyorsunuz,
diğer taraftan daha önce binlerce göç vermiş birçok ili yok saydınız, 3’üncü,
4’üncü bölge yaptınız. Örneğin, Kütahya ili daha önce 4 bölgeden 3’üncü
bölgedeyken, şimdi 6 bölgeden 4’e düşürüldü, hakkını kaybetti. Manisa’yla İzmir: İzmir 1’inci bölge, Manisa 3’üncü bölge. Şimdi,
İzmir’e yatırım yapacak vatandaş hangi cesaretle Manisa’yı bırakıp da İzmir’de
yapacak. Böyle bir teşvik sistemi olur mu?
Sonra, sosyoekonomik
gelişmişlik göstergelerini niye açıklamıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla) - Açıklayın
da bir görelim. Dolayısıyla, kapanın elinde kaldı teşvik sistemi.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Işık,
teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
42’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 42’nci madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 1 üzerinde bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 258 Sıra
Sayılı Kanun Tasarısının geçici madde 1’in Tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Aydın
Ayaydın Rahmi
Aşkın Türeli |
İstanbul İstanbul İzmir |
Orhan
Düzgün Bülent
Kuşoğlu Mahmut
Tanal |
Tokat Ankara İstanbul |
Müslim
Sarı |
İstanbul |
BAŞKAN – Sayın Komisyon
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ SÜRREYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Sayın Sarı konuşacaklar.
BAŞKAN – Sayın Sarı,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜSLİM SARI (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle vurgulamak
istediğim şey şudur ki: Hükûmetin, içinden geçtiğimiz kriz dönemi boyunca en
çok övündüğü konu mali disiplin. Türkiye'nin eğer başka birtakım ülkelerden,
özellikle gelişmekte olan ülkelerden ve gelişmiş ülkelerden bir farkı varsa
bugün içinde yaşadığımız dönem boyunca, iki tane temel hikâyesi olduğunu
söylemektedir Hükûmet, bu ülkelerden farklı olarak Türkiye'nin ayrı bir
hikâyesinin olduğunu söylemektedir.
Bunlardan birincisi:
“Türkiye'nin bankacılık sistemi sağlamdır. İşte, dünyadaki bütün bankalar
batarken Türkiye’deki bankalar batmamıştır.” der. Gerçekten de öyle, biz çürük
domatesleri 2001’de bedelini halka ödeterek ayıkladığımız için bugün böyle bir
durum var.
İkincisi de “Türkiye’de bir
mali disiplin vardır. Türkiye'nin borçlarının millî gelire oranı aşağılara
doğru düşmektedir. Dolayısıyla, Türkiye'nin ayrıksı bir hikâyesi vardır.” der
ve mali disiplinle çok övünür. Gerçekten de 2001 krizinden sonra Türkiye ekonomisinde
bardağın dolu tarafına baktığımız zaman gördüğümüz şeylerden birinin mali
disiplin olduğunu görürüz. Ancak son zamanlarda mali disiplin konusunda bu
disiplinin zedelendiğine ilişkin birtakım değerlendirmeler yapılmaktadır.
Geçmiş dönemde özellikle görev zararlarından ve koşullu yükümlülüklerden çok
çekmiş olan Türkiye, yeni koşullu yükümlülükler yaratması muhtemel olan
birtakım yasaları ardı ardına önümüze getirmektedir. Örneğin bunlardan biri,
geçtiğimiz aylarda bu Parlamentodan geçirilen yap-işlet-devret projelerinde
özel sektörün elde ettiği dış borçların ödenmemesi durumunda hazine
garantörlüğüyle ödenmesini meşru hâle getiren yasada olduğu gibi, yeni koşullu
yükümlülüklerin yaratıldığını görüyoruz. Mali disiplin açısından en önemli olan
şeylerden birisi mali saydamlıktır, şeffaflıktır. Eğer bütçeye baktığımız zaman
bütçenin bütün kalemlerini göremiyorsak, birtakım koşullu yükümlülükler varsa,
bazı hesaplar bütçe dışında izleniyorsa o zaman siz bütçe büyüklükleri
üzerinden ne kadar ciddi mali kurallar koyarsanız koyun orada mali disipline
ulaşma şansınız yoktur. Dolayısıyla mali disiplinin olmazsa olmazlarından biri
şeffaflıktır, saydamlıktır.
Şimdi, önümüze gelen yasaya
baktığımız zaman bu yasanın saydamlık konusunda mali disiplinde bir gedik açtığını
görüyoruz. Bu 42’nci maddenin geçici 1’inci maddesinde aynen şu söyleniyor:
“Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yollarının Ulaştırma Bakanlığından olan
alacakları karşılığı Maliyeye olan borcu terkin ediliyor.” Ancak ilginç olan
bütçenin gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin terkin ediliyor.
Şimdi, bu yola neden
başvuruluyor, bunu anlayabilmiş değiliz. Biz hep beraber bir bütçe yaptık ve
2012 yılının bütçesini geçmiş yılın sonbaharında, biz, kış aylarında buradan
geçirdik. Dolayısıyla her bir bakanlığın, her bir kamu kurumunun bütçeyle
ilişkilendirilmiş olan hesaplarını hep beraber değerlendirdik ve bir yetki
verdik Parlamento olarak. Şimdi böyle bir yetki varken ve böyle bütçe kalemleri
Parlamentonun onayından geçilmişken bütçenin gelir ve giderleriyle
ilişkilendirilmeyen bir terkin işlemine niçin gerek duyulduğunu anlayabilmiş
değiliz.
İkincisi: Bu şekilde
yapılan terkin işleminin miktarı nedir? Bununla ilgili de açıklama istiyoruz. Bu uygulamanın bütçenin şeffaflığı ilkesine aykırılık teşkil ettiği
çok açıktır ve özellikle şeffaflık ilkesi açısından geçmişte çok ağır bedeller
ödenmiş olduğu göz önünde bulundurulduğunda bununla ilgili bir açıklamaya
ihtiyaç vardır diye düşünüyorum ve Sayın Bakandan bu konuya ilişkin niçin böyle
bir değerlendirmeye ihtiyaç duyulduğunu ve bu şekilde ne kadar bir terkin
yapıldığını öğrenmek istiyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Sarı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici 1’inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici 1’inci madde
kabul edilmiştir.
Madde 43’ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 44’ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bu şekilde, tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Sayın Kamer Genç’in oyunun
rengini belli etmek üzere söz talebi var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) – Yok.
BAŞKAN – Kendisi burada
yok.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir. Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre
veriyorum ve bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen iki dakikalık süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla imzasını da taşıyan oy pusulasını,
yine oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmasını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz
ediyorum:
“Kullanılan oy sayısı : 229 |
Kabul : 205 |
Ret :
24 (x) |
Kâtip Üye Kâtip
Üye |
Bayram Özçelik Muhammet Rıza
Yalçınkaya |
Burdur Bartın” |
BAŞKAN – Tasarı
kanunlaşmıştır; hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Sayın Bakan kısa bir
teşekkür konuşması yapmak istiyorlar.
Buyurun efendim,
yerinizden.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK
(Batman) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; gerçekten teşvik ve benzeri birçok
önemli unsuru içeren çok önemli bir tasarı sizlerin katkılarıyla,
destekleriyle, çalışmalarıyla kabul edilmiştir. Gerek Plan ve Bütçe
Komisyonunda gerekse bugünkü çalışmalarda katkısı olan bütün arkadaşlarıma ama
özellikle muhalefet partisinden arkadaşlarıma -ki gerçekten çok önemli
katkıları oldu, bu aşamada bile birtakım düzeltmelerde bulunduk- kendilerine
çok teşekkür ediyorum. Tasarının ülkemize hayırlara vesile olmasını temenni
ediyorum. Sağ olun, var olun.
Saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 4’üncü sırada yer alan, Hazine Müsteşarlığı Tarafından Temsil
Edilen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil
Edilen Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Hazine Müsteşarlığı Tarafından Temsil Edilen Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil Edilen Kırgız
Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/595) (S.
Sayısı: 249) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 249 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen? Yok.
Olmadığına göre maddelere
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarının
maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI TARAFINDAN TEMSİL EDİLEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE MALİYE BAKANLIĞI TARAFINDAN TEMSİL EDİLEN KIRGIZ
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDAKİ BORÇ SİLME ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 1 Aralık 2011
tarihinde Bişkek’te imzalanan “Hazine Müsteşarlığı Tarafından Temsil Edilen
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil Edilen
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşması”nın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci madde
üzerinde söz isteyen? Yok.
1’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz
isteyen? Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz
isteyen? Yok.
(x)
249 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın şeklinin
cihazla olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
İki dakika süre veriyorum.
Oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Hazine Müsteşarlığı Tarafından Temsil Edilen Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Maliye Bakanlığı Tarafından Temsil Edilen Kırgız
Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Borç Silme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:
“Kullanılan oy sayısı : 215 |
Kabul : 215 (x) |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Bayram
Özçelik Muhammet
Rıza Yalçınkaya |
Burdur Bartın” |
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri,
sözlü soru önergeleriyle, alınan karar gereğince, Sayıştayda
açık bulunan 5 üyenin seçimini yapmak, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan
gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere 5 Haziran 2012 Salı günü saat
15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.