DÖNEM:
24 YASAMA
YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 22
112’nci
Birleşim
29 Mayıs 2012 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.-
Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk’ün, İstanbul’un fethinin 559’uncu yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin,
Çorum olaylarının 32’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili D. Ali
Torlak’ın, İstanbul’un fethinin 559’uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından İstanbul Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri hakkında açılan
soruşturmaya ilişkin açıklaması
2.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlı’nın, Ziraat Bankasının çiftçilere verdiği krediyle ilgili yaşanan
sorunlara ilişkin açıklaması
3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, öğretmen maaşlarına ve Hükûmetin
öğretmenlerin onuruyla oynadığına ilişkin açıklaması
4.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu’nun, İstanbul’un fethinin 559’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğüt’ün, İstanbul’daki çarpık kentleşme sorununa ilişkin açıklaması
6.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, 2002 yılında Karakaya Baraj Gölü’nde Baskil
Kaymakamlığının sefere elverişli olmayan feribotunun alabora olması olayına ve
Baskillilerin günümüzde de aynı koşullarla Malatya’ya gidip geldiklerine
ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, İstanbul adalarındaki iskele anarşisinin
düzeltilmesi ve “motor” denilen teknelerin yolcu tahliye sistemlerinin
incelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’nın hasat dönemi nedeniyle Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından taban fiyatı ayarlaması beklediklerine ilişkin açıklaması
9.- Manisa Milletvekili Selçuk
Özdağ’ın, terör nedeniyle ölen her vatandaşın bu ülkenin vatandaşı olduğuna,
insanların acıları üzerinden rant elde etmeye ve
toplumu ayrıştırmaya çalışmanın insanlıkla bağdaşmadığına ilişkin açıklaması
10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, üniversite mezunu işsiz gençlerin giderek
çoğaldığına ve yeni atamaların yapılarak gençlerin istihdam edilmesinin büyük
önem taşıdığına ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı
Martin Schulz başkanlığındaki bir heyetin ülkemizi
ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/878)
2.- TBMM Dışişleri Komisyonu
üyelerinden oluşan bir parlamenter heyetin, Finlandiya Dışişleri Komisyonu
Başkanı Timo Soini'nin vaki
davetine icabetle Finlandiya'ya resmî bir ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/879)
B) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop’un, ülkemizde demokrasiye müdahale eden tüm darbe ve
muhtıralar ile demokrasiyi işlevsiz kılan diğer bütün girişim ve süreçlerin tüm
boyutları ile araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
kurulan (10/236, 237, 238, 239) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/48)
2.- Kocaeli Milletvekili Hurşit
Güneş’in, (2/231) esas numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda ve
Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli
Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/47)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve
22 milletvekilinin, Kocaeli ilinde sanayileşmenin neden olduğu çevre
kirliliğiyle bunun insan sağlığına etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/292)
2.- Kırklareli Milletvekili Turgut
Dibek ve 20 milletvekilinin, HSYK ve yargı erkinin bağımsızlığı önündeki
engellerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/293)
3.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve 22 milletvekilinin, ülkemizde önümüzdeki
yıllarda yaşanabilecek olası bir deprem felaketi öncesinde gerekli tedbirlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/294)
D) Gensoru Önergeleri
1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Grup Başkan Vekilleri Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Ankara Milletvekili
Emine Ülker Tarhan ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
izlemekte olduğu dış politikanın gerçeklerden uzak olduğu, ülke güvenliği ve
çıkarlarına zarar verdiği iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında
gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/12)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, 23/11/2011
tarihinde İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşlarının Türkiye'de
işçi ve emekçilerin sendikalaşmaları ve örgütlenmeleri ile ilgili sorunların
sebebinin araştırılması amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin
Genel Kurulun 29/5/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- MHP Grubunun, tarım ve hayvancılık
sektöründeki sorunlar ile bunların çiftçiler üzerindeki olumsuz etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu
Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 29/5/2012
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, 8/3/2012
tarihinde Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşlarının sendikaların ve
sendikal örgütlenmelerin sorunlarının araştırılması ve çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun
29/5/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
(11/12) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme
alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 6/6/2012
Çarşamba günkü birleşiminde; Sayıştay üyelikleri için yapılacak seçimlerin
5/6/2012 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ve 258 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİ KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin
AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ardahan’da trafik ışıklarının kullanılmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/28) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
2.-Ankara Milletvekili Nurdan
Şanlı’nın, kuzey-güney bağlantısını sağlayan yol çalışmalarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/151) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
3.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un,
karayolu taşımacılık sektöründeki düzenlemelere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/155) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
4.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un,
karayolu taşımacılık sektörüne ilişkin sözlü soru önergesi (6/158) ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
5.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, otoyol projelerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/160) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
6.-
Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un,
uluslararası taşımacılıkta karşılaşılan sorunları çözmek için yapılan
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/161) ve Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
7.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, sera gazı emisyonlarının
azaltılması çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından sözlü soru önergesi (6/162) Cevaplanmadı
8.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, karayolu yapımı amacıyla istimlak edilen
arazilerin bedellerinin ödenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/163) ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
9.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, egzoz emisyonlarının
azaltılması çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/164) Cevaplanmadı
10.- Bursa Milletvekili Hüseyin
Şahin’in, inşa edilen yeni demiryolu hatlarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/169) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
11.- Eskişehir Milletvekili Salih
Koca’nın, otomatik flaşör ve bariyer yapılan hemzemin geçit sayısına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/170) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Binali Yıldırım’ın cevabı
12.- Eskişehir Milletvekili Salih
Koca’nın, yenilenen demiryolu ağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/171) ve Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
13.- Eskişehir Milletvekili Salih
Koca’nın, Marmaray Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/172) ve Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
14.- Eskişehir Milletvekili Salih
Koca’nın, Türkiye-Gürcistan demiryolu inşaatı çalışmalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/173) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
15.- Eskişehir Milletvekili Salih
Koca’nın, lojistik merkezler kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/174) ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
16.- Giresun Milletvekili Adem Tatlı’nın, Mekke-Medine hızlı tren hattı inşaatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/175) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
17.- Giresun Milletvekili Adem Tatlı’nın, Sivas-Erzincan hızlı tren hattı
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/176) ve Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
18.- Giresun Milletvekili Adem Tatlı’nın, Ankara-Sivas yüksek hızlı tren hattı
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/177) ve Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
19.- Giresun Milletvekili Adem Tatlı’nın, Ankara-İstanbul yüksek hızlı tren hattı
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/178) ve Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
20.- Giresun Milletvekili Adem Tatlı’nın, Van Gölü’ndeki feribotların yenilenmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/179) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
21.- Isparta Milletvekili Recep
Özel’in, planlanan hızlı tren projelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/180)
ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
22.- Isparta Milletvekili Recep
Özel’in, Ankara-İzmir Hızlı Tren Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/181)
ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
23.- Isparta Milletvekili Recep
Özel’in, Adapazarı-Karadeniz Ereğlisi ve Bartın Limanı demiryolu bağlantısının
ne zaman gerçekleştirileceğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/182) ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
24.- Isparta Milletvekili Recep
Özel’in, yeni terminal binası inşa edilen havaalanlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/183) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
25.- Isparta Milletvekili Recep
Özel’in, havayolu iç ve dış hat yolcu sayılarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/184) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
26.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Ataş’ın, bölgesel hava taşımacılığı projesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/185) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
27.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Ataş’ın, tüm ülke hava sahasını tek bir hava trafik kontrol merkezinden kontrol
etme çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/186) ve Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
28.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Ataş’ın, sivil havacılık sektöründeki gelişmelere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/187) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
29.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Ataş’ın, Türk havayolu pazarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/188) ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
30.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Ataş’ın, havayolu uçuş nokta ve sayısının artırılmasına yönelik çalışmalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/189) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
31.- İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan
Kubat’ın, Türkiye’nin uçak bakım ve eğitim merkezi olmasına yönelik çalışmalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/190) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Binali Yıldırım’ın cevabı
32.- İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan
Kubat’ın, ülkemize gelen yabancı uçakların denetimine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/191) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
33.- İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan
Kubat’ın, uluslararası kuruluşlardan ödül alan havaalanlarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/192)
Cevaplanmadı
34.- İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan
Kubat’ın, havaalanlarında hizmet verilen yolcu sayısına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/193) Cevaplanmadı
35.- İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan
Kubat’ın, havaalanlarına yapılan yatırımlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/194) Cevaplanmadı
36.- İstanbul Milletvekili Bülent
Turan’ın, terminalleri yenilenen havaalanlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/195) Cevaplanmadı
37.- İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın,
DHMİ Genel Müdürlüğü hizmetleri ile personelinin özlük haklarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/196)
Cevaplanmadı
38.- İstanbul Milletvekili Bülent
Turan’ın, Çukurova Bölgesel Havaalanına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/197) Cevaplanmadı
39.- İstanbul Milletvekili Bülent
Turan’ın, bölgesel havaalanlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından sözlü soru önergesi (6/198) Cevaplanmadı
40.- İstanbul Milletvekili Bülent
Turan’ın, İstanbul’a üçüncü bir havaalanı yapılmasına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/199) Cevaplanmadı
41.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar’ın, otoyollarda bazı merkez ilçe isimlerinin tabelalardan kaldırılmasına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi
(6/200) Cevaplanmadı
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
2.- Hukuk Uyuşmazlıklarında
Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet
Komisyonu Raporları (1/486) (S. Sayısı: 233)
3.- İstanbul Milletvekili Metin Külünk
ve 2 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/560) (S. Sayısı: 259)
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Eskişehir Milletvekili Kazım
Kurt’un, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı’nın Eskişehir’deki
faaliyetlerine,
Yatırım destek ofislerine,
İlişkin soruları ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/6420), (7/6421)
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğüne bağlı
Bor İşletmelerinde çalışan taşeron firma işçilerinin bazı sorunlarına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/6424)
3.- Van Milletvekili Nazmi Gür’ün, Van
depremi sonrasında gelen elektrik faturaları nedeniyle yaşanan mağduriyete
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/6425)
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Tarımsal Yayımı Geliştirme Projesi kapsamında
yapılacak personel alımına,
- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeni teşvik sisteminde tüm gıda ve tarımsal
yatırımların destek kapsamı dışında bırakılmasına,
- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulut’un, zeytinyağı desteklemelerine,
Zeytin alanlarının tahrip edilmemesi ve
korunması için alınan önlemlere,
İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
(7/6426), (7/6427), (7/6429), (7/6428)
5.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları
Yönetmeliğinde yapılan değişikliklere ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/6435)
6.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, İstanbul
Belediyesi Şehir Tiyatroları Yönetmeliğinde yapılan değişikliğe ilişkin sorusu
ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/6436)
7.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Abdal Musa Türbesinin yakınlarında
madencilik faaliyetlerine izin verilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/6469)
8.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, partisinin genişletilmiş il başkanları
toplantısında söylediği bazı sözlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/6484)
9.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Güney Marmara Bölgesi için yapılacak sanayi,
tarım ve turizm yatırımlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Kalkınma Bakanı
Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/6487)
10.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Çelebi’nin, işçilerin sendikal haklarının engellendiği iddiasına ilişkin sorusu
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/6506)
11.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Seyitömer Termik
Santralinin özelleştirileceği iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/6514)
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, EÜAŞ Genel Müdürlüğüne bağlı işletmelerdeki
taşeron işçilerin sorunlarına ve sözleşmeleriyle ilgili usulsüzlük iddialarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/6515)
13.- İzmir Milletvekili Alaattin
Yüksel’in, elektriğe yapılan zamlara ve Elektrik Piyasası Dengeleme ve
Uzlaştırma Yönetmeliği ile ilgili sorunlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/6516)
14.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova’nın, doğal gazla elektrik üretimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/6517)
15.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, Van’da depremzedelere kesilen yüksek miktarlı elektrik faturalarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/6519)
16.- Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğlu’nun, hayvansal jelatin ithalatına,
- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkan’ın, TİGEM’in damızlık yetiştirme kapasitesine ve merinos koyunu yetiştiriciliğinin
desteklenmemesine,
- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan’ın, ihraç edilen sebze ve narenciye ürünlerinin denetimine ve Rusya
tarafından iade edilen ürünlere,
- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, tarımsal ilaçların emsal olarak ruhsatlandırılması uygulamasına ve
ihraçtan iade gıdaların yurtiçi tüketiminin önlenmesine,
- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Kars’ta tarım ve hayvancılığın
desteklenmesine,
İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
(7/6522), (7/6523), (7/6524), (7/6525), (7/6526)
17.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz’ün, İstanbul’da bir film çekimi sırasında tarihî mekanların
zarar görmesine ve ilgili izinlerin alınıp alınmadığına ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/6541)
18.- Batman Milletvekili Ayla Akat
Ata’nın, Mor Kiryakus Manastırı’nın restorasyon çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/6542)
19.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürk’ün, Filyos Antik Kenti kazısına ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/6543)
20.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Suriye sınırında tampon bölge ve barış koridoru
kurulacağı iddiasına ve mayınların temizlenmesine ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/6552)
21.- İstanbul Milletvekili Müslim
Sarı’nın, 2/B olarak bilinen arazilerin Hazineye eksik bildirildiği iddialarına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
(7/6605)
22.- Kayseri Milletvekili Yusuf
Halaçoğlu’nun, yabancıların edinebilecekleri taşınmazların ve sınırlı ayni
hakların oranlarının artırılmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6607)
23.- Amasya Milletvekili Ramis Topal’ın, olası bir Suriye savaşı halinde ekonomi
alanında alınması gereken önlemlere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/6608)
24.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu’nun, Yeni Teşvik Paketi’ne ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/6609)
25.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, plajların ve yat limanlarının sağlık ve güvenlik açısından denetimine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/6628)
26.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Ardahan’ın bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet
Yılmaz’ın cevabı (7/6652)
27.- Elâzığ Milletvekili Enver
Erdem’in, Elâzığ ilinin sosyo-ekonomik gelişmişlik
endeksine göre sıralamasına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayan’ın cevabı (7/6776)
28.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlık bünyesindeki özürlü personele ve
yapıların erişime uygun hale getirilmesine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/6777)
29.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali
Ediboğlu’nun, Hatay’ın kalkınmada öncelikli iller kapsamına alınmasına ve
yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın
cevabı (7/6778)
30.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki firmalara ve bunların Suriye’deki
çatışmalardan kaynaklanan mağduriyetlerine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/6779)
31.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu’nun, 2002-2012 yılları arasında Bakanlıkta çalışan ve emekli
olan personel ile ataması yapılan Bakan Yardımcısına ilişkin sorusu ve Ekonomi
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/6780)
32.- Trabzon Milletvekili Koray
Aydın’ın, kapatılan Sochi Limanı’na ve Doğu
Karadeniz’de yapılan ihracatın ulaşım sorunlarının önlenmesinde yürütülen proje
ve çalışmalara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı
(7/6781)
33.- Elâzığ Milletvekili Enver
Erdem’in, Elâzığ İlinin sosyo-ekonomik gelişmişlik
endeksine göre sıralanmasına ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın
cevabı (7/6829)
34.- Manisa Milletvekili Sümer Oral’ın,
6111 sayılı Kanun kapsamında yeniden yapılandırılan vergi borçlarına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/6841)
35.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Anayasa tanıtım spotunun içeriğine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın
cevabı (7/6906)
36.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in,
bir belediye başkanının iddialarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/7092)
37.- Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı’nın, Konya’nın yeni teşvik sisteminde 2’nci Bölgede yer almasına
ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/7115)
38.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un,
tutuklu milletvekillerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/7118)
39.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, Sivas Atatürk Kongre ve Etnografya
Müzesi’nin restorasyonuna ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/7279)
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te
açılarak üç oturum yaptı.
İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un,
Necip Fazıl Kısakürek’in ölümünün 29’uncu yıl dönümüne,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Dünya Uygur Türklerinin 4’üncü Olağan
Kurultayı’na,
İlişkin gündem dışı konuşmalarına
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay;
Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün,
Tekirdağ’ın çevre sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu,
Cevap verdiler.
Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü,
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun gündem dışı konuşmaya verdiği
cevaba,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,
Necip Fazıl Kısakürek’in ölüm yıl dönümüne ve Uygur Türklerinin Türkiye'nin
yardımına ve desteğine ihtiyacı olduğuna,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
İstanbul Milletvekili Sedef Küçük ve 19
milletvekilinin, Marmara Denizi’nde canlı yaşamını ve tür çeşitliliğini tehdit
eden kirliliğin neden olduğu sorunların (10/289),
MHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, AKP İktidarı döneminde afet ve acil müdahale
mevzuatında yapılan değişiklikler ve getirilen yeni yapılanma sonuçlarının Van
depremindeki etkilerinin (10/290),
Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan ve 22 milletvekilinin, Kocaeli ilinin Derince ilçesinde bulunan
tehlikeli atıkların ortaya çıkardığı kirliliğin ve var olan atığın bertaraf
yöntemlerinin (10/291),
Araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının;
1’inci
sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156) görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
2’nci
sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Esendere ve Sero Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanımına Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun (1/427) (S. Sayısı: 7) görüşmeleri tamamlanarak yapılan
açık oylamadan sonra kabul edildi.
3’üncü sırasında yer alan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülmesi kabul edilen, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının (1/486) (S.
Sayısı: 233) tümü üzerindeki görüşmeleri tamamlandı.
Yapılan yoklamalar sonucunda toplantı
yeter sayısı bulunamadığından, alınan karar gereğince, 29 Mayıs 2012 Salı günü
saat 15.00’te toplanmak üzere 18.56’da birleşime son verildi.
|
Sadık
YAKUT |
Başkan
Vekili |
|
Özlem
YEMİŞÇİ Mustafa
HAMARAT Tanju
ÖZCAN |
Tekirdağ Ordu Bolu |
Kâtip Üye Kâtip Üye Kâtip Üye |
II.- GELEN KâĞITLAR
No:
154
25
Mayıs 2012 Cuma
Teklif
1.-
Kayseri Milletvekili Ahmet Öksüzkaya ve 5
Milletvekilinin; Bazı Kanunlar ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/600) (Anayasa; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji;
Tarım, Orman ve Köyişleri; İçişleri ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.05.2012)
Rapor
1.-
Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu Raporu (1/490) (S. Sayısı: 257) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.05.2012) (GÜNDEME)
No:
155
28 Mayıs 2012 Pazartesi
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Cezai Konularda Karşılıklı
Adli Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/571) (S. Sayısı: 251) (Dağıtma tarihi: 28.05.2012)
(GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Sürücü Belgelerinin Karşılıklı
Tanınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/574) (S. Sayısı: 252) (Dağıtma
tarihi: 28.05.2012) (GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti ve
Federatif Brezilya Cumhuriyeti Arasında Hükümlülerin Nakli Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/575) (S. Sayısı: 253) (Dağıtma tarihi: 28.05.2012) (GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Brezilya Federatif Cumhuriyeti Arasında Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/579) (S. Sayısı: 254) (Dağıtma tarihi: 28.05.2012)
(GÜNDEME)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hükümlü Nakli Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/593) (S. Sayısı: 256) (Dağıtma tarihi: 28.05.2012) (GÜNDEME)
6.- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Hatay Milletvekili Şefik
Çirkin ve Milliyetçi Hareket Partisi Gurup Başkanvekili İzmir Milletvekili
Oktay Vural’ın; Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl’ün
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/611,
2/207, 2/397, 2/565) (S. Sayısı: 258) (Dağıtma tarihi: 28.05.2012) (GÜNDEME)
7.- İstanbul Milletvekili
Metin Külünk ve 2 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/560) (S. Sayısı: 259)
(Dağıtma tarihi: 28.05.2012) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’taki internet kafe ve çocuk oyun salonlarının sayısına
ve denetimine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1745)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
2.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’taki öğrenci ve okul sayısına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1746) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ankara-Adana karayolundaki tonaj kontrollerine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1747) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
4.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu Devlet Hastanesindeki sağlık
hizmetlerinin yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1748) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
5.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Türk Telekom’un internet abonelerinden aldığı
ücretlere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1749) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
6.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların
çıkardıkları dergilere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1750) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
7.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana-Ankara yolunda sinyalizasyon ve trafik
işaretleri konusunda yapılan çalışmalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/1751) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
8.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, 2012 yılında Adana’da yapılan yatırımlara ve
ayrılan ödenek miktarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1752) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
9.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’ta poliklinik binası ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1753) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
10.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’taki sağlık çalışanı sayısına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1754) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
11.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’taki yeni doğan ve anne ölüm oranlarına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1755) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yurtiçi ve yurtdışında icra takibi başlatılan
camilere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi
(6/1756) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 150 metrekareden küçük evlerde KDV oranının
artırılacağı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/1757)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
14.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, öğretmenlere yönelik şiddet olaylarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1758) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
15.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Elbistan-Malatya yolunun tamamlanmasına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1759) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
16.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, Ziraat Bankasında çalışan güvenlik görevlilerinin özlük
haklarından kaynaklanan mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1760) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 663 sayılı KHK ile araştırmacı olarak atanan
şube müdürlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1761) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.05.2012)
18.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Dışişleri Bakanlığında görev yapan sözleşmeli
personelin özlük haklarından kaynaklanan mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1762) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
19.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Elbistan’a bağlı bir beldeye sulama kanalı
yapılmasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1763)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
20.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, 2011 yılı itibarıyla branşlara göre
yapılan cerrahi operasyon verilerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1764) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
21.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, Suriyeli sığınmacılara ödendiği iddia edilen para miktarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1765) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, hasta bir hükümlüye ve
hastanelerdeki mahkum koğuşlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7420) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
2.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya’da Okul Sütü Projesi
kapsamında dağıtılan sütten zehirlenen öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/7421) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
3.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Uludere’de yaşanan olaylara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7422) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
4.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, okullarda uygulamaya başlanan Okul
Sütü Projesine ve sütten zehirlenen öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/7423) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
5.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, geç teslim nedeniyle TOKİ’nin ödediği
tazminatlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7424) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.05.2012)
6.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı’nın, Suriyeli sığınmacılara ödendiği iddia edilen para miktarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7425) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
7.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Rize’de toplu açılışı yapılan projelere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7426) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
8.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile ilgili bazı
açıklamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7427) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.05.2012)
9.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2002’den itibaren Diyanet İşleri
Başkanlığında sahte diplomayla görev alanların sayısına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/7428) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/7429) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
11.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, 2002’den itibaren
TRT’de program yapan kişiler ile şirketlere yapılan ödemelere ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/7430) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.05.2012)
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/7431) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
13.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2011 yılında Batman’da bankaların topladıkları
mevduat miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/7432) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
14.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2011 yılında Şırnak’da
bankaların topladıkları mevduat miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/7433) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
15.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2011 yılında Mardin’de bankaların topladıkları
mevduat miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/7434) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
16.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2011 yılında Şanlıurfa’da bankaların topladıkları
mevduat miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/7435) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ)
yazılı soru önergesi (7/7436) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
18.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, İnterpol tarafından aranan Irak
Cumhurbaşkanı Yardımcısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ)
yazılı soru önergesi (7/7437) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
19.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, yargıya güven duyulmadığı hususundaki anket sonuçlarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7438) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.05.2012)
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7439) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
21.- İstanbul Milletvekili
Ercan Cengiz’in, bir sanığın sağlık durumuna ve bazı iddialara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7440) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
22.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki bir köyde korucuların suça karıştığı iddialarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/7441) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.05.2012)
23.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’un tüm ilçelerinde bulunan
özürlü vatandaşlara ve ayrılan ödenek miktarına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7442) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
24.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Alo 144 Sosyal Yardım Hattına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7443) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7444) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
26.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’de SGK denetimlerinde
ortaya çıkan suistimallere ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7445) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
27.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7446) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
28.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli-Körfez ilçesindeki taş ocaklarının yol açtığı çevre
kirliliğine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7447) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7448) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
30.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, İstanbul ve Ankara’da hava kirliliğinin önlenmesine yönelik
çalışmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7449) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
31.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya ilini de kapsayan Bölge
Çevre Düzeni Planına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7450) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
32.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, Sivas-Koyulhisar-Ortakent
yöresinde faaliyette bulunan madencilik şirketiyle ilgili bazı iddialara
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7451)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
33.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, İngilizlerin Türkiye’de satın aldığı gayrimenkul
miktarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7452)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
34.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Barzani yönetimi ile ekonomik ilişkilere ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7453) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
35.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kürecik’teki Füze Kalkanıyla ilgili
iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7454)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
36.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, ABD iç istihbarat örgütü başkanının Türkiye ziyareti
sırasında camilerde istihbarat kanalları açılmasını talep ettiği iddialarına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7455) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.05.2012)
37.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, yazılı basında yer alan Ergenekon Davasıyla ilgili bazı
iddialara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7456)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
38.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7457) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
39.- İzmir Milletvekili
Mustafa Moroğlu’nun, çifte vatandaşlık hakkına sahip
Türkmen vatandaşlara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7458)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
40.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7459) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
41.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2011 yılında bazı illerin ihracat miktarına ve
ihracat yapılan ülkelere ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7460) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
42.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, 3 Kasım 2002’den itibaren Ankara Büyükşehir Belediyesinin
tükettiği gaz miktarına ve belediyenin BOTAŞ’a olan borçlarına ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7461) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.05.2012)
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7462) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
44.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, enerji projeleri ile ilgili olarak Anayasa
Mahkemesi Başkanı ve Danıştay Başkanı ile görüşmesine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7463) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
45.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, maden arama ruhsatları ve enerji
yatırımlarıyla ilgili verilere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7464) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
46.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, GDO’lu ürünlerin ithalatına
ve kullanımına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7465) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
47.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, hayvan bilgi sistemi kayıtlarına ve hayali kulak küpeleri
ile Devletin zarara uğratıldığı iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7466) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
48.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, okullarda dağıtılacak sütlerin öğretmenler tarafından
kontrol edileceği iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7467) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
49.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7468) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
50.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz’ın, şap hastalığına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7469) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.05.2012)
51.- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Serdar Soydan’ın, zeytin alanlarının korunmasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7470) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
52.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır’da sulanabilir tarım arazisi miktarına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7471)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
53.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars’ta hayvancılığın
geliştirilmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7472) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
54.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7473) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
55.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Irak’la yapılan ihracatta yaşanan
olumsuzluklara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7474) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
56.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Bülent Arınç’a suikast iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7475) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
57.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, PKK tarafından kaçırılan kamu görevlerine ve ailelerine
yapılan yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7476)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
58.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, 3 Kasım 2002’den itibaren Ankara Büyükşehir Belediyesinin
tükettiği gaz miktarına ve belediyenin BOTAŞ’a olan borçlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7477) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
59.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Ankara’daki metro hatlarının
tamamlanma oranlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7478)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
60.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Elbistan’a bağlı bir köyün kanalizasyon
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7479) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.05.2012)
61.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7480) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
62.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, kamu hizmetlerine erişimin engellilere uygun hale getirilmesi
için alınması gereken önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7481) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
63.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, büyükşehir yapılması planlanan
illerde nüfusu on binin altında kalan ilçelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7482) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
64.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün
yayınladığı bir genelgeyle belediyelerin yetkilerinin azaltıldığı iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7483) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.05.2012)
65.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Okul Sütü Projesi kapsamında
dağıtılan sütten etkilenen öğrencilerle ilgili Valilerin yaptıkları
açıklamalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7484)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
66.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, 2014 yılında büyükşehir belediyesi
olacak illerde belde belediye başkanlarının yetkilerinin sınırlandırıldığı
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7485) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.05.2012)
67.- İstanbul Milletvekili
Haluk Eyidoğan’ın, sokak gösterilerinde emniyet
güçlerince kullanılacağı iddia edilen elektromanyetik silaha ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7486) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
68.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Süper Lig final maçında yaşanan olaylara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7487) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
69.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Emniyet Genel Müdürlüğündeki bir terfi
işlemine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7488) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.05.2012)
70.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, son beş yılda biber gazı alımına ve maliyetine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7489) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
71.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz’ın, Emniyet Genel Müdürlüğünün
toplumsal olaylarda kullanmayı düşündüğü yeni silah sistemine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7490) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
72.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa Merkeze bağlı bir köyün içme suyu, elektrik ve
yol sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7491)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
73.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa Merkeze bağlı bir köyün ve mezralarının ulaşım ve
elektrik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7492)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
74.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 12 Eylül 1980 ile 31 Aralık 2011 tarihleri arasında
vatandaşlıktan çıkarılanlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7493) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
75.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7494) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
76.- Bolu Milletvekili
Tanju Özcan’ın, 2003-2011 yılları arasında Bolu ve Düzce ile ilgili çeşitli
verilere ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7495) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.05.2012)
77.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7496) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
78.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, Hollanda’da bir sanatçının kötü
muameleye maruz kalmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7497) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
79.- Hakkari
Milletvekili Adil Kurt’un, Koçanis Kilisesine ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7498) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.05.2012)
80.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, THY’de görev yapan pilotlara ve THY’nin sponsorlukta
harcadığı para miktarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7499) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
81.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, kumar oynanan bazı internet sitelerine kesilen cezaların
Bakanlıkça kaldırıldığı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7500) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
82.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7501) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
83.- Ankara Milletvekili
Gökhan Günaydın’ın, Çanakkale Bölgesel Katı Atık Yönetimi Projesi kapsamında
kullanılan araçlardan motorlu taşıtlar vergisi tahsiline ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7502) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
84.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2003-2011 tarihleri arasında Türkiye’nin yabancı
ülkelere yaptığı yardım miktarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7503) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
85.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, elektrik öğretmenliği bölümü mezunlarının sorunlarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7504) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
86.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, okullarda dağıtılacak sütlerin öğretmenler tarafından
kontrol edileceği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7505) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
87.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, İlkokul Öğretmenleri Yardım
Sandığına (İLKSAN) ve bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7506) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
88.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, ilköğretim okulu binalarının imam hatip okullarına tahsis
edileceği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7507) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
89.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya’da görevli 1200 öğretmene
yaptıkları protesto nedeniyle soruşturma açıldığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7508) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
90.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Ata’nın, Okul Sütü Projesi kapsamında dağıtılan sütlere ve yaşanan
sorunlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7509)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
91.- İstanbul Milletvekili
Şafak Pavey’in, Zonguldak’ta engelli bir öğrenciye
öğretmeni tarafından şiddet uygulandığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7510) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
92.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, TSK 2. Orduya bağlı subayların ayrıldığı iddialarına ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7511) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.05.2012)
93.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, uzman erbaşların özlük haklarından kaynaklanan
mağduriyetlerine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7512)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
94.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, astsubayların özlük haklarına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7513) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
95.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, TSK’ya ait arazilerin Maliye Bakanlığına devri iddialarına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7514) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.05.2012)
96.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Afganistan’da görevli bulunan asker sayısına ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/7515) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.05.2012)
97.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum ve
kuruluşlarda istihdamına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7516) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
98.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, orman yangınlarına ve alınan önlemlere ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7517) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.05.2012)
99.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, av yasağına ve kaçak avcılığa ilişkin Orman ve
Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7518) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
100.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, hayvanların ormanlık alanlardan yararlanması ile ilgili
yönetmelik çıkarılmamasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7519) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
101.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Alara Çayı üzerinde yapılan HES’lere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7520) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
102.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Körfez Devlet Hastanesine müdür atanmamasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7521) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
103.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, bir ilaç fabrikasının yabancılara satışının yol açacağı
sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7522) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.05.2012)
104.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, 2011 yılı sonu itibariyle Tokat’taki hastanelere ve yapılan
cerrahi operasyonlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7523)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
105.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7524) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
106.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Hekimhan ilçesindeki sağlık
hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7525)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
107.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprak’ın, organ nakillerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7526) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
108.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, hemşirelerin yaşadığı sorunlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7527) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
109.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Ankara’daki metro inşaatlarına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7528) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
110.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7529) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
111.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya’nın Sivas Ulaştırma Bölge
Müdürlüğüne bağlı olmasına ve vatandaşların yaşadığı mağduriyete ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7530)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
112.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Karahan Geçidi tünel inşaatına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7531) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
113.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Gören Göz Projesinde yaşanan sorunlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7532)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
114.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Bakanlık tarafından iç sular için alınan gemilerle ilgili bazı
iddialara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7533) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
115.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay)
yazılı soru önergesi (7/7534) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
116.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’taki öğrenci yurtlarına ve buralarda kalan öğrencilere
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/7535) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.05.2012)
117.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruma altında bulunan çocukların bağlı kurum
ve kuruluşlarda istihdamına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7536) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
118.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, Hollanda’da bir sanatçının kötü
muameleye maruz kalmasına ve sanatçıların AB’den özel geçiş izni alabilmesi
için yapılan çalışmalara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7537) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
119.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, 2002 yılından itibaren TBMM Başkanlarının yurtdışı
seyahatlerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/7538) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
Gensoru Önergesi
1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri
Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, izlemekte olduğu dış
politikanın gerçeklerden uzak olduğu, ülke güvenliği ve çıkarlarına zarar
verdiği iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında bir gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/12) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.05.2012)
(Dağıtım tarihi: 28.05.2012)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Türk Lirasının yeni simgesine ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) Bakanından yazılı soru önergesi (7/5669)
2.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa-Bozova Kaymakamının intiharı ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6392)
3.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, MKE’de çalışan işçilerin bir siyasi partiye bilgisi dışında üye
yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6393)
4.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinin
Köln’de devam eden cami inşaatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/6395)
5.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinin
yurt dışındaki inşaatlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6396)
6.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, PKK ile görüşmelerle ilgili bazı beyanlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6397)
7.- Adana Milletvekili
Osman Faruk Loğoğlu’nun, yurt dışındaki Türk ve Osmanlı mimarisinin korunmasına
ve Kâbe’deki revakların yıkılmasının önlenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6398)
8.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, açıköğretim ve üniversite
sınavlarının bazı ilçelerde de yapılmasına yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6399)
9.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Üsküdar’daki bir cami inşaatı ile
ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6400)
10.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Trakya bölgesindeki toprak satışına ve
kurulan hayvan çiftliklerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6401)
11.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, MİT bünyesinde çalıştığı iddia edilen Mahmut Yıldırım’ın
yakalanmasına yönelik çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/6402)
12.- Ankara Milletvekili
Emine Ülker Tarhan’ın, Türkiye’nin BOP ve GOP çerçevesinde eş başbakanlık
görevini yürüttüğü iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/6403)
13.- Ankara Milletvekili
Emine Ülker Tarhan’ın, engellilerin kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6404)
14.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Kâbe’deki Osmanlı revaklarının
yıkılacağı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/6405)
15.- Denizli Milletvekili
Adnan Keskin’in, Ziraat Bankasının tarımsal üretim ve besicilik kredisi
kullandırmadaki bir uygulamasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/6406)
16.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeni teşvik sistemine ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/6407)
17.- İzmir Milletvekili
Erdal Aksünger’in, RTÜK Başkanı ve Başkanvekilinin
oturdukları lojmanlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı
soru önergesi (7/6408)
18.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, kamu görevlilerinin sendikalaşma
oranına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6413)
19.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, SGK’da son dönemde yapılan atamalara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6414)
20.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, İstanbul’da arsa tahsis bedeli ödenen bazı parsellerin hak
sahiplerine ikinci kez satılmasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/6417)
21.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, AİHM’ye açılan davalara ve bunların sonucu ödenen tazminatlara
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6418)
22.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, İsrail’in Kırıkhan mevkiinde bulunan askeri tesislere
casus amaçlı insansız hava aracı gönderdiği iddiasına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6419)
23.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa Merkez’e bağlı bir köyde yaşanan sorunlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6430)
24.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Erzurum’da yaşanan bir olaya ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6431)
25.- İstanbul Milletvekili
Melda Onur’un, Suriyeli mülteciler için kurulan kamplara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6432)
26.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, İstanbul
Belediyesi Şehir Tiyatroları Yönetmeliğinde yapılan değişikliğe ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6433)
27.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, 2002-2012 yılları arasında toplumsal olaylar nedeniyle
gerçekleşen gözaltı ve soruşturmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6434)
28.- Balıkesir Milletvekili
Haluk Ahmet Gümüş’ün, üstün zekâlı ve yetenekli bireylerin eğitimine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6437)
29.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, ataması yapılmayan öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6438)
30.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Bakanlığa bağlı okullardaki kooperatif ve kantinlere ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6439)
31.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, öğretmen atamalarına ve atanamayan öğretmenlerin
mağduriyetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/6440)
32.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Milli Eğitim Müdürlükleri Yönetmeliğinde yer alan eğitim
denetmenleriyle ilgili bir hükme ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6441)
33.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, öğretmenlerin ders saatleri içerisinde proje ve zorunlu
toplantılara katılması nedeniyle derslerin boş geçmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/6442)
34.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, 666 Sayılı KHK sonrası farklı ek
tazminat ödenen personele ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6443)
35.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, Akdeniz’de ABD, İsrail ve Yunanistan’a ait kuvvetlerin
yaptığı ortak tatbikata ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/6444)
36.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, Kürecik Radar İstasyonuna İsrailli personelin atandığı
iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6445)
37.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, Doğu Akdeniz’de ABD ile İsrail tarafından gerçekleştirilen
tatbikatla ilgili İsrail’de yayın yapan bir haber sitesinde yayınlanan habere
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/6446)
38.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, Anadolu Kartalı Tatbikatında Türk savaş uçaklarının ABD
tarafından izlenip izlenmediğine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6447)
39.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, DSİ’nin son on yıl içinde Eskişehir’de yaptığı ihalelere ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/6448)
40.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Devlet Demir Yollarının son on yıl içinde Eskişehir’de yaptığı
ihalelere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6455)
41.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Karayolları 4. Bölge Müdürlüğünün son on yıl içinde Eskişehir’de
yaptığı ihalelere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/6456)
42.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören’in, Soma’da yurtiçi taşıma yetki belgesinin verilmemesine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/6457)
43.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, PTT şubelerinin güvenliğine ve işlemlerde kredi kartı
kullanımına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/6458)
44.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ülkemizde evlilik yaşının yükseldiği ve erken
boşanmaların arttığı iddialarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/6460)
45.- İstanbul Milletvekili
Gürsel Tekin’in, yurt dışından ithal edilen araçlardan alınan özel tüketim
vergisine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/6461)
No:
156
29 Mayıs 2012 Salı
Teklifler
1.- İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Binnaz Toprak'ın; Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/601) (
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 08.05.2012)
2.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 26 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/602) (Plan ve Bütçe ile Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
09.05.2012)
3.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/603) ( Milli Savunma;
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
4.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer'in; Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/604) (Plan ve Bütçe ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
5.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Emine Ülker Tarhan ile 11 Milletvekilinin; 17 Mayıs Gününün Yargı Şehitleri
Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/605) (Adalet ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
6.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir'in; Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/606) ( Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
7.- Aydın Milletvekili
Bülent Tezcan'ın; Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/607) (Adalet ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.05.2012)
8.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/608) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 09.05.2012)
9.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan'ın; 5879 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/609) (Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.05.2012)
10.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören'in; 394 Sayılı Hafta Tatili Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/610) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.05.2012)
11.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/611) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.05.2012)
12.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Pasaport Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/612) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.05.2012)
13.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Belediye Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/613) (İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.05.2012)
14.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların
Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri,
Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/614) (Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.05.2012)
15.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Sosyal Hizmetler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/615) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.05.2012)
16.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/616) (İçişleri; Milli Savunma ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
17.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural'ın; Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/617) (Milli Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
18.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu'nun; Milli Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/618) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
19.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; İş Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/619)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
20.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; İş Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/620)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.05.2012)
21.- Adana Milletvekili Ali
Halaman ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 3 Milletvekilinin; Taksici
Esnafının Teşvik Edilmesi, Çalışma Koşullarının İyileştirilmesi, Taksi
Sürücüsünün Güvenliğinin Sağlanması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/621) (Adalet; İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.05.2012)
22.- Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; 492
Sayılı Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/622)
(Adalet; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
23.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal'ın; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/623) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.05.2012)
24.- Cumhuriyet Halk
Partisi Gurup Başkanvekilleri Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin; Siyasi Partiler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/624) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.05.2012)
25.- Osmaniye Milletvekili
Hasan Hüseyin Türkoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Gurup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Muhtar Ödenek ve
Sosyal Güvenlik Yasası ve Sosyal Güvenlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/625) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.05.2012)
Rapor
1.- Sayıştayda
Boş Bulunan Üyeliklere 6085 Sayılı Sayıştay Kanununun 15, 16 ve Geçici 3 üncü
Maddeleri Hükümlerine Göre Yapılacak Seçime Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
ve Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu Raporu (3/845) (S. Sayısı: 260)
(Dağıtma tarihi: 29.05.2012) (GÜNDEME)
Sözlü
Soru Önergeleri
1.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, Datça Hükümet Konağı ve öğretmenevinin fiziki yetersizliğine
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1766) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.05.2012)
2.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprak’ın, çevre yollarında ücretli geçiş uygulamasına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/1767)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
3.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprak’ın, MPS hastalarının sorunlarına ve Bakanlığın bu konudaki
çalışmalarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1768)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Hatay Milletvekili
Refik Eryılmaz’ın, bir gazetenin Uludere’de gerçekleştirilen hava operasyonuyla
ilgili bir haberine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7539)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
2.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunlarının kamuda
istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7540) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.05.2012)
3.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, TSK’ya ait arazilerin Maliye Bakanlığına devredileceği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7541) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.05.2012)
4.- İstanbul Milletvekili
Şafak Pavey’in, Uludere’de yaşanan olaylara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7542) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
5.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, Almanya’da organize edilen bir protesto gösterisiyle ilgili
açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7543) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.05.2012)
6.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, süt üreticilerinin süt satışından alınan BAĞKUR
kesintisi ve süt destekleme ödemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7544) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
7.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, Okul Sütü Akıl Küpü Projesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7545) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
8.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Dicle Vadisi Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/7546) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
9.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Diyarbakır’ın Şanlıurfa-Habur otoyoluna bağlanmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7547) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
10.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, 2003 yılında sonlandırılan ve yeni bir kampanya ile başlatılan
Okul Sütü Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7548)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
11.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Lüleburgaz’da yapılması planlanan
projelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7549) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.05.2012)
12.- Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün’ün, Uygur Türklerinin önderi Rabia Kadir’in ülkemize alınmamasının
nedenlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7550) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.05.2012)
13.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, kanser vakalarının azaltılması
için alınan önlenmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7551)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
14.- Bursa Milletvekili
Sena Kaleli’nin, Muş’taki taş ocaklarının sayısına, denetimine ve çevreye
verdiği zararlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7552) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.05.2012)
15.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, şiddet olaylarının önlenmesi ve
bireysel silahlanmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7553)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
16.- Bursa Milletvekili
Sena Kaleli’nin, Bursa-Mustafakemalpaşa-Yenibalçık
köyünde faaliyette bulunan madencilik şirketiyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7554) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
17.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, Diyarbakır-Ergani İlçe Milli Eğitim Müdürü ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7555) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.05.2012)
18.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’da engelli vatandaşların
yaşamını kolaylaştırmak için yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/7556) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
19.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, AŞTİ’nin işletme koşulları ve
devrine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7557) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.05.2012)
20.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’daki taksici ve minibüsçü
esnafının sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7558)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
21.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ayaş Tüneli inşaatına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/7559) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
22.- İzmir Milletvekili
Erdal Aksünger’in, bazı film şirketlerinin TRT’de
yaptığı programlara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru
önergesi (7/7560) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
23.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, TRT Diyanet TV’ye ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/7561) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
24.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, 2011 yılında Gaziantep’te bankaların topladıkları mevduat
miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/7562) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
25.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2011 yılında Diyarbakır’da bankaların topladıkları
mevduat miktarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/7563) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
26.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, Ziraat Bankasının Bursa’daki bir şubesinin isminin
değiştirilerek tarımsal hizmet faaliyetleri kapsamının daraltılmasına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/7564) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.05.2012)
27.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyanet İşleri Başkanlığınca yurtdışında
görevlendirilen personel sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir
Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/7565) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
28.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Gebze’deki bir caminin elektrik borcuna ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/7566) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.05.2012)
29.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, TRT Diyanet TV’ye ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir
Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/7567) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
30.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, TRT Diyanet TV’ye ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir
Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/7568) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
31.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, cezaevlerinin kapasitesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7569) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
32.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Ata’nın, Rize Kalkandere Cezaevinde varolduğu
iddia edilen bazı uygulamalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7570) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
33.- İstanbul Milletvekili
Sedef Küçük’ün, Kütahya Valiliğince Evlilik Okulu
Projesi kapsamında verilen derslerle ilgili bazı iddialara ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7571) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.05.2012)
34.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Kütahya Valiliğince
Evlilik Okulu Projesi kapsamında verilen derslerle ilgili bazı iddialara Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7572) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.05.2012)
35.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Bakanlığın isminin
değiştirilmesinin etkilerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7573) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
36.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Düzce Sosyal Hizmetler İl
Müdürlüğünce bankayla yapılan promosyon anlaşması
doğrultusunda hak sahiplerine ödenen bakım ücretlerine ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7574) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.05.2012)
37.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa ilinde çarpık kentleşme ve ulaşım sorunlarını çözmek
için planlanan projelere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7575) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
38.- İstanbul Milletvekili
Melda Onur’un, İstanbul’daki Tekel Likör Fabrikasının yıkım kararına ilişkin
Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/7576) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.05.2012)
39.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars’taki barajlara ve HES
projelerine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7577)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
40.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli-Gebze ilçesindeki bir caminin elektrik borcuna ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7578) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.05.2012)
41.- Ordu Milletvekili
İdris Yıldız’ın, yüksek gerilim hatlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7579) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
42.- İzmir Milletvekili
Birgül Ayman Güler’in, İzmir-Tire Akçaşehir köyü
mevkiinde yapılan madencilik faaliyetlerinin çevreye verdiği zararlara ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/7580) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.05.2012)
43.- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Serdar Soydan’ın, Okul Sütü Bilim Kurulunun değerlendirme raporuna
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/7581)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
44.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar’ın, kene ısırması vakalarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7582) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
45.- Adana Milletvekili
Osman Faruk Loğoğlu’nun, Ege Denizindeki ada, adacık ve kayalıklarda egemenlik
hakkı sorununa ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7583)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
46.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Ankara Büyükşehir Belediyesine ait bir fabrikanın toplam
maliyetine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7584)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
47.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 1926 yılında Diyarbakır’dan başka illere
gönderilerek mecburi iskana tabi tutulanlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7585) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.05.2012)
48.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 1926 yılında Mardin’den başka illere gönderilerek
mecburi iskana tabi tutulanlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7586) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
49.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 1926 yılında Siirt’ten başka illere gönderilerek
mecburi iskana tabi tutulanlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7587) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
50.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Tokat-Reşadiye’deki bir beldenin yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7588) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.05.2012)
51.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Ergani ilçesinin bir mezrasının su sorununa ve
yaşanan mağduriyete ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7589)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
52.- Bilecik Milletvekili
Bahattin Şeker’in, 2002-2011 yılları arasında Bilecik il ve ilçelerine yapılan
nakdi yardımlara ve yapılması planlanan projelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7590) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
53.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, bir kazada hayatını kaybeden bir askerin şehit
statüsünde değerlendirilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7591) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
54.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara Büyükşehir Belediyesine
bağlı kuruluşlar ve bunların faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7592) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
55.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, Bakan Yardımcısının bir akrabasıyla ilgili bazı iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7593) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.05.2012)
56.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, bir sinema ve tiyatro sanatçısının sinema filmi için
Bakanlıktan aldığı iddia edilen yardıma ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7594) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
57.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Sivrihisar’daki bir kilisenin restorasyonuna
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/7595) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.05.2012)
58.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, 2010 ve 2011 yıllarında toplanan elektrik tüketim vergisine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7596) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17.05.2012)
59.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Erzin’de bir arsa için açılan tapu iptal
davasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/7597) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17.05.2012)
60.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, gelir uzmanlığı özel sınavına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7598) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
61.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, Ağrı-Doğubeyazıt’a açılması
planlanan yüksekokula ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7599) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
62.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören’in, öğretmen atamalarına ve öğretmenlerin eş durumu tayinine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7600) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.05.2012)
63.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır Ergani İlçe Milli Eğitim Müdürü ile
ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7601) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
64.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinde
yapımı devam eden ARGE Merkezine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7602) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
65.- Ankara Milletvekili
Gökhan Günaydın’ın, Abant İzzet Baysal Üniversitesinde yapıldığı iddia edilen
usulsüzlüklere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/7603)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
66.- Erzurum Milletvekili
Oktay Öztürk’ün, Karasu-2 HES Göletinde hayatını
kaybeden işçilere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/7604) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
67.- Erzurum Milletvekili
Oktay Öztürk’ün, Karasu-2 HES’e ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/7605) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.05.2012)
68.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, HES’lerin
toplumsal yapı ve doğal yaşam üzerindeki etkilerine ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/7606) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
69.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, evde bakım hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7607) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.05.2012)
70.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar’ın, kene ısırması vakalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7608) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
71.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç’un, sağlık çalışanlarının çalışma
koşullarına ve özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7609) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
72.- İzmir Milletvekili
Erdal Aksünger’in, İzmir’de yaşayan engelli
vatandaşların diş tedavisinde yaşadıkları sıkıntılara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7610) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
73.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Ankara-Batum arasındaki hava
yolu seferlerinin iptal edileceği iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/7611) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.05.2012)
74.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Sivrihisar’da trafik kazalarına neden olan bir kavşakta
alınan önlemlere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7612) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
75.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç’un, tutuklu gazetecilere ilişkin Avrupa
Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/7613) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.05.2012)
76.- Bilecik Milletvekili
Bahattin Şeker’in, 2002-2011 yılları arasında Bilecik’e ayrılan ödenek
miktarına ve başlatılan projelere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/7614) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
77.- Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü’nün, asgari ücretin belirlenmesinde
yaş ayrımcılığının önlenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/7615) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
78.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansının yaptığı
gezilere ve desteklenen projelere ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7616) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
79.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker’in, Irak’ın ithal mallarına uygulayacağı denetim ve sertifika
zorunluluğunun ihracatımıza etkilerine ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru
önergesi (7/7617) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.05.2012)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar ve 22 Milletvekilinin, Kocaeli ilinde sanayileşmenin neden olduğu
çevre kirliliğiyle bunun insan sağlığına etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/292) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/11/2011)
2.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek ve 20 Milletvekilinin, HSYK ve Yargı erkinin bağımsız kararlar
almasını engelleyen nedenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/293)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/11/2011)
3.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve 22 Milletvekilinin, olası bir deprem
durumunda meydana gelecek maddi ve manevi zararların en aza indirilmesi için
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/294) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/11/2011)
Süresi
İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/5469)
2.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın, Sivas Davasının zamanaşımına
uğramasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5475)
3.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, Yeniçağa’daki uzman doktor ihtiyacına ve
yapılması planlanan yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5558)
4.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, Gerede’deki uzman doktor ihtiyacına ve yapılması planlanan
yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5559)
5.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, Kıbrıscık’taki uzman doktor ihtiyacına ve
yapılması planlanan yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5560)
6.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, Mengen’deki uzman doktor ihtiyacına ve yapılması planlanan
yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5561)
7.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, Seben’deki uzman doktor ihtiyacına ve yapılması planlanan yatırımlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5562)
8.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, Göynük’teki uzman doktor ihtiyacına ve yapılması planlanan
yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5563)
9.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcan’ın, Bolu Merkezdeki uzman doktor ihtiyacına ve yapılması planlanan
yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5564)
10.- Bolu Milletvekili
Tanju Özcan’ın, Mudurnu’daki uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5565)
11.- Bolu Milletvekili
Tanju Özcan’ın, Dörtdivan’daki uzman doktor ihtiyacına ve sağlık hizmeti
verilen binanın eksikliklerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5566)
12.- Adıyaman Milletvekili
Salih Fırat’ın, Adıyaman’da görev yapan doktor sayısına ve sağlık personeli
atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5567)
13.- Adıyaman Milletvekili
Salih Fırat’ın, Besni’de şiddetli rüzgâr nedeniyle zarar gören Devlet
Hastanesine ve hastaların mağduriyetine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5568)
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı ilaçların yan etkileri ve bunların
piyasadan toplatılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5569)
29 Mayıs 2012 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer
dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi
dakikadır.
Gündem dışı ilk söz,
İstanbul’un fethi yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Bursa Milletvekili
Mustafa Öztürk’e aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk’ün, İstanbul’un fethinin
559’uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, dünya tarih sayfasında derin
izler bırakan, tarihimizin müstesna olaylarından birisi olan İstanbul’un
fethinin 559’uncu yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bir çağı kapatıp yeni bir
çağ açan 29 Mayıs 1453 İstanbul’un fethinin yıl dönümüdür. Fethin 559’uncu yıl
dönümünü kutluyorum. Bu vesileyle, sözlerime başlarken, başta Fatih Sultan
Mehmet ile Akşemseddin olmak üzere, tüm
kahramanlarımızı ve gönül mimarlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum. Mekânları
cennet olsun, Allah onlardan razı olsun.
İstanbul’un fethi, yirmi
bir yaşındaki genç bir padişahın azmi, cesareti, kararlılığı ve dehasıyla
yaşlılığın tecrübesi ve duasının birleşmesidir. Unutmayalım ki bugün birçok
gencimiz Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştadır. Bu genç padişah, İstanbul’un
karşısına geçip “Ya Bizans’ı alırım ya Bizans beni alır.” kararlılığı ve
cesareti içinde İstanbul’a girdi. İşte, bizim devraldığımız miras budur. Onun
bakiyesi üzerindeyiz. İçimizde taşıyacağımız ruh, o fetih ruhudur.
Arif Nihat Asya, Fetih
Marşı’nda ne güzel söylüyor:
“Yelkenler biçilecek, yelkenler
dikilecek;
Dağlardan çektirilen,
kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle sûrun dişleri sökülecek,
Yürü; hâlâ ne diye oyunda
oynaştasın?
Fâtih’in İstanbul’u fethettiği
yaştasın.
Delikanlım! İşaret aldığın
gün atandan,
Yürüyeceksin! Millet
yürüyecek arkandan.
Sana selâm getirdim
Ulubatlı Hasan’dan.”
Fetih, ilim ile irfanın
buluşmasıdır. Fetih, akıl ile gönlün bütünleşmesidir. Fetih, aynı zamanda,
farklı din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşamasına, huzur ve adaletin
sağlanması ve uygulanmasına örnektir. Fetih, İstanbul’un bir medeniyet ve
kültür merkezine dönüşmesidir. Fetih, bu kültür ve medeniyet ikliminde
insanların can, mal, ırz ve namus güvenliğinin teminat altına alınması ile
günümüze örnek olacak şekilde saygı ve hoşgörüye dayanan gerçek inanç ve ibadet
hürriyetinin tescilidir.
Hak ve adaletin tesisiyle
gönüller fethedilerek İstanbul’un fethi ebedileştirilmiştir. Nitekim İstanbul’u
geri almak için yapılan yardım tekliflerine başta kilise önderleri ve yerli
halkın karşı koymuş olması, bu fethin insanlık tarihi açısından ne kadar önemli
olduğunun göstergesidir. Bu felsefe tarih sayfalarında karşılığını şu anlatımda
buluyor: “Fatih şehre giriyor ve Ayasofya’ya gidiyor, patrik ve halk yerlere
atılıyor ve ağlaşıyorlar. Fatih Sultan Mehmet patriğe şöyle diyor: ‘Ayağa kalk.
Ben Sultan Mehmet. Sana ve arkadaşlarına ve bütün
halka söylüyorum ki bugünden artık ne hayatınız ne de hürriyetiniz hususunda
benim gazabımdan korkmayınız.’ Kumandanına dönüyor ve halka fenalık
yapılmamasını bildiriyor.” İşte, bu Sultan böyle bir hoşgörü sultanıdır, bu
şehir böyle bir hoşgörünün şehridir, yaratılanı Yaradan’dan dolayı sevmenin
felsefesidir.
Dini, dili, rengi, etnik kökeni, mezhebi, dünya görüşü ne olursa
olsun bu fetihle birlikte Orta Çağ kapanmış, Yeni Çağ başlamış, tarihteki en
önemli devletlerden olan Doğu Roma İmparatorluğu böylelikle sona ermiş, Osmanlı
Devleti imparatorluk hâline gelmiş, henüz yirmi bir yaşında olan Sultan II.
Mehmet “Fatih” unvanını da alarak “Fatih Sultan Mehmet” olarak anılmaya
başlanmıştır.
Sayın Genel Başkanımız ve
Başbakanımızın da belirttiği gibi, liderlik güce değil, gönüllere hitap etme
sanatıdır. “Biz kırmak, dökmek, üzmek için değil; yapmak, düzeltmek, birlik ve
beraberliği sağlamak için varız. Gönüller yapmaya geldik yani biz gönülleri fethetme
mücadelesi içindeyiz.” diyor. Peygamberimizin (SAV) “İstanbul mutlaka
fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne
güzel askerdir.” müjdesi bu fethe ayrı anlam ve önem kazandırmıştır.
Sizlere biraz da fethin
sembolü olan Ayasofya’dan bahsetmek isterim. Ayasofya, Fatih’in fetih sembolü
olarak, vakfiyesi olarak dört yüz seksen bir sene cami olarak hizmet etmiştir.
İkinci Dünya Savaşı öncesi, zor yıllarda alınmış bir kararla müzeye
dönüştürülmüştür. Ayasofya’nın vakfiyesinde belirtildiği şekilde kullanılarak
fethin ruhunun yeni nesillere aktarılmasının uygun olacağı kanaatindeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ÖZTÜRK (Devamla) –
Sözlerimin sonunda, selam olsun bu yüce erenlere, selam olsun fetih ruhunu
göğsünde taşıyanlara diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Öztürk.
Gündem dışı ikinci söz,
Çorum olaylarının 32’nci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Çorum
Milletvekili Tufan Köse’ye aittir.
Buyurun Sayın Köse. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, Çorum olaylarının 32’nci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
TUFAN KÖSE (Çorum) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Çorum olaylarının, Çorum katliamının
32’nci yıl dönümü. Otuz iki yıl önce bugün başlayıp, aralıklarla ve iki aşamada
yaklaşık kırk gün süren olaylarda, içlerinde hamile kadınların, çocukların,
yaşlıların ve engellilerin de bulunduğu 57 yurttaşımız faşist saldırganlarca
yakılarak, vurularak, bıçaklanarak, işkence edilerek katledilmişlerdir.
Katledilenlerin anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Çorum katliamı, ülke
genelinde işlenen siyasal cinayetlerden, Malatya, Maraş, Sivas, Gazi Mahallesi
katliamlarından soyutlanarak sağ-sol çatışması olarak değerlendirilemez. Bu
katliamlar, emperyalist güçler ve onların yerli iş birlikçilerinin, etnik ve
mezhep topluluklarının iç içe yaşadığı Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu
Bölgesi’nde gelişen toplumsal muhalefeti baskı ve katliamlarla susturmayı, solcu
ve Alevileri göçe zorlamayı amaçlamaktadır. Çorum katliamı da bu olayların bir
halkası ve uzantısıdır.
Değerli milletvekilleri,
otuz iki yıl önce Gün Sazak’ın öldürülmesini bahane eden bir kısım
saldırganlar, Çorum’daki sokak ve caddeleri işgale, Alevi ve solculara ait ev
ve iş yerlerini yağmalamaya, tahrip etmeye ve yakmaya başlamışlardır.
Saldırganlar, Çorum’un sokak ve caddeleriyle
yetinmemişler, Çorum’un komşu il, ilçe ve köylerle de bağlantılı tüm yollarını
işgal ederek kent merkezinin diğer yerleşim yerleriyle bağlantısını
kesmişlerdir. Bu yollarda araçlar durdurulmuş, kimlik kontrolleri yapılmış,
solcu ve Alevi olanlara dayak atılmış, işkence edilmiş ve bunların bir kısmı da
katledilmiştir.
Bilahare, solcu ve
Alevilerin yoğunlukta yaşadığı semtlere saldırılar başlamıştır. Maraş
katliamından ders alan devrimci gençler ve vatandaşlar, barikatlar kurarak kendilerinin
ve ailelerinin güvenliklerini sağlamaya çalışmışlardır. Maraş katliamından
alınan ders, bu katliamın bu boyutta kalmasını sağlamıştır.
Aynı gün sokağa çıkma
yasağı ilan edilmiştir. Dört gün süren ve polisin tarafsız kalamadığı bu
saldırılar askerin araya girmesiyle bir parça hafiflemiştir ancak bu esnada
kent, Beyrut ve Lefkoşa benzeri, ikiye, üçe bölünmüştür.
Olayların ikinci perdesi,
yaklaşık bir ay sonra, 1 Temmuz günü, faşist saldırganların uzun menzilli ve
otomatik silahlarla Alevilerin ve sol görüşlülerin yoğun olarak yaşadığı
mahallelere saldırmasıyla açılmış ve aynı gün sokağa çıkma yasağı ilan
edilmiştir. 4 Temmuz Cuma günü ise yeniden sokağa çıkma yasağı kaldırılmış,
bunu fırsat bilen saldırganlar, cuma namazı çıkışında “Ey Müslümanlar, solcular
ve Aleviler Milönü’ndeki Alaaddin
Camisi’ne bomba attılar, namaz kılan Müslümanları katlediyorlar.” diyerek halkı
tahrik etmişlerdir. Bunun üzerine, camilerden çıkan kitleler, ellerine silah
olarak ne geçirirlerse Alevilerin ve solcuların yoğun olarak oturduğu
mahallelere doğru saldırıya geçmişlerdir. O gün bir polis panzeri de ölüm
kusmuştur, yalnızca 4 Temmuz günü 17 kişi katledilmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
burada günümüze de iki vurgu yapmak istiyorum. Bugün iktidar, Ulusal Kurtuluş
Savaşı’mızın başlangıcını simgeleyen 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın
alanlarda kutlanmasını engellemiştir, karşıdır. Bunu niçin söyledim? Şimdi,
olayların başlangıcından, Çorum olaylarının başlangıcından on gün önceye
gidelim. Kendisini “Müslüman gençlik” olarak niteleyenler, 19 Mayıs Bayramı
kutlama hazırlıkları sırasında, kız öğrencilerin kıyafetlerini bahane ederek şu
bildiriyi dağıtmışlardır: “Müslüman, namusuna sahip çık. ‘19 Mayıs gösterileri’
adı altında yine bacılarımızın namus, iffet ve hayâsına kahpece ve haince
saldırılacak bir gün geliyor. Yüreklerimizi parçalıyor, içimize kan akıtılıyor.
Yine Müslüman evladı kan ağlayacak, kâfir düzen tarafından soyularak en
müstehcen ve kepaze kılıkta teşhir edilecektir. Ne mutlu canıyla, kanıyla,
malıyla cihat edenlere.” diye İslamcı Gençlik adına bir bildiri
yayınlamışlardır.
İkinci vurgum da şu
arkadaşlarım: Bugün TRT, iktidarın borazanıdır. O gün de yani 4 Temmuz günü de
TRT, “Alaaddin Camisi’nin bombalanarak Müslümanların
katledildiği” yalanını defalarca haber vermiştir. Çizgi aynı çizgi, toplumsal
barışa hizmet etmeyen, toplumu etnik ve mezhepsel olarak bölmeyi amaçlayan
çizgidir, günümüzde de varlığını sürdürmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bütün
bunları yaraları kanatmak için anlatmadım, tarihten ders alınması, toplumsal
barışa katkı sağlaması ve katledilenlerin anısı önünde saygıyla eğilmek için
anlattım. Bugün de başta Başbakan olmak üzere AKP sözcüleri aynı çizgiyi
sürdürmektedirler. AKP zihniyeti, kendisine benzemeyen, biat etmeyen hiç
kimseye yaşam hakkı tanımak istememektedir.
Şunu belirtmek istiyorum:
Biz size benzemek istemiyoruz ve benzemeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
TUFAN KÖSE (Devamla) – Eğer
illa birisi benzeyecekse, sizler, bu adaletsiz düzene ve zalimlere binlerce yıldır
köle olmayan bize benzeyeceksiniz.
Tüm yoksul halkımı saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Köse,
teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz,
İstanbul’un fethi yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili
Durmuş Ali Torlak’a aittir.
Buyurun Sayın Torlak. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak’ın, İstanbul’un fethinin
559’uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
D. ALİ TORLAK (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İstanbul’un fethinin 559’uncu yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tarih boyunca bir cazibe merkezi olan İstanbul, Fatih Sultan Mehmed’in dehası, eşsiz stratejisi ve akılcı hamlesiyle
bundan beş yüz elli dokuz yıl önce fethedilerek vatan toprağı yapılmıştır. Bu
fetihle yalnızca askerî bir zafer kazanılmamıştır, aynı zamanda, dünyada var
olan dengeler değişmiş, önemli siyasal, sosyal ve ekonomik sonuçlar da
getirmiştir.
İstanbul’un fethi çağ açıp
çağ kapatmakla kalmamış, 1071 yılında Malazgirt Zaferi’yle Anadolu’ya yerleşen
Türklerin Anadolu’da kalmasını garantiye almıştır, Türk milletinin Anadolu’da
sağlam temeller üzerine oturmasını sağlamıştır. İstanbul’un fethi, Türklerin
sadece Avrupa kıtasına geçişini sağlamakla kalmamış, Viyana kapılarına
dayanmasını, üç kıtada at koşturmasını sağlamıştır. Bu vesileyle tarihler
yeniden yazılmaya başlanmış, coğrafyalar yer değiştirmiştir.
Fetihle birlikte, altı yüz
yıl Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yapan İstanbul, Cumhuriyet Türkiyesi’nin vitrini, dünyaya açılan penceresi olmuştur.
Dünyayı kıskandıran stratejik konumu ve görkemli mazisiyle, Doğu-Batı arasında
köprü görevini de layıkıyla devam ettirmektedir. Geçmiş tarihlerde olduğu gibi
bugün de bir cazibe merkezi olan İstanbul, ülkemizin toplumsal, kültürel,
sanatsal ve ekonomik hayatına yön veren bir dünya kentidir. Bu devamlılığın
temelinde ise Fatih Sultan Mehmet’in fetihten sonra, şehrin tarihî ve kültürel
dokusunun korunmasını, İstanbul'da farklı inanç ve kültürden olan insanların
bir arada huzur içinde yaşamasını sağlaması ve İstanbul’u bir hoşgörü merkezi
yapması yatmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
İstanbul’un fethinin dünya tarihi bakımından, bin yıllık Bizans
İmparatorluğu’nun tarihe karışması, Orta Çağ’ın kapanıp Yeni Çağ’ın başlaması
gibi büyük bir önemi bulunmaktadır. Türk tarihi bakımından ise Osmanlı
Devleti’nin yükselme dönemine girmesi, başkentin İstanbul’a taşınması, Osmanlı
Devleti’nde toprak bütünlüğünün sağlanması, Karadeniz-Akdeniz deniz ticaret
yolunun denetiminin Türklere geçmesi gibi önemli sonuçlar sağlamıştır.
İslam tarihi bakımından
ise, Türklere İslam dünyasında haklı bir şöhret ve itibar sağlamıştır.
İstanbul’un İslam dünyasında Mekke ve Medine’den sonraki merkezi hâline gelmesi
bizler için bir övünç kaynağı olmuştur. Ancak ne var ki bir zamanlar İslam
dünyasının kalbi olan İstanbul’un fethinden yedi yüz otuz altı yıl önce, sahabe
neslinden olan Mesleme Bin Abdülmelik tarafından yapılan,
İstanbul’un ilk camisi ve fetihten sonra İstanbul'da ilk ezan sesinin
yükseldiği Arap Camisi iki yıldır restorasyon
çalışmaları nedeniyle kapalıdır. İmamı dahi bulunmayan caminin -ibadete
açılacak mıdır yoksa söylentilere göre müzeye mi dönüştürülecektir- hâlâ ne
olacağı bilinmemektedir.
Diğer taraftan, Balat
semtinde yer alan iç surlarda bulunan tarihî bir mahzenin üzerine tüm
itirazlara rağmen ruhsat izni verilerek bina yapılmakta, koca bir tarih yok
edilmektedir. İstanbul’da ne manevi geçmişe saygı kalmıştır ne de tarihimize,
tarihî eserlerimize sahip çıkılmaktadır. Bir tarafta restorasyon
bahanesiyle ibadete açılmayan İstanbul’un ilk camisi, diğer tarafta tarihî
eserler üzerine yapılan beton inşaat. İstanbul’da son yirmi yıldır yaşanmakta
olan cinayetler, yaralamalar, gasp ve hırsızlık gibi asayişsizlik olayları,
insanlarımızın, bırakın mahalleyi, caddeyi, sokağı, evlerinde dahi güvende
oturamadıklarının birer göstergesi niteliğindedir.
Değerli milletvekilleri,
İstanbul için bize düşen, bu toprakları Türk-İslam coğrafyası yapan eserlere
hakkıyla sahip çıkmaktır. Bize düşen, bu kutlu günü seneden seneye hatırlanır
bir gün olmaktan çıkarıp atalarımızın kahramanlıklarına, onların manevi
şahsiyetlerine, Peygamber’imizin övgüsüne mazhar olan Ulu Hakan Fatih Sultan
Mehmet Han’a ve fetihte görev alan komutan ve askerlerine layık olmaktır. Bu
nedenle İstanbul'u, tarihsel geçmişine ve manevi konumuna uygun olarak geleceğe
güçlü biçimde taşımak hepimizin millî ve manevi sorumluluğu olmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle,
İstanbul'un fethinin mimarı, büyük devlet adamı Fatih Sultan Mehmet Han’ı ve
tüm kahramanlarını saygı ve rahmetle yâd ediyor, İstanbul’un vazgeçilmez
şaheser sembolü olan Ayasofya’nın, tekrar tarihî ve manevi misyonuna
yakışır, abdest ile girilen bir manevi yapıya dönüştürülmesi dileğiyle,
hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Torlak.
Şimdi sisteme giren
arkadaşlarımıza birer dakika süreyle söz vereceğim.
Uşak Milletvekili Sayın
Yılmaz…
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün
Yılmaz’ın, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Baro Başkanı ve
Yönetim Kurulu üyeleri hakkında açılan soruşturmaya ilişkin açıklaması
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, burada söz
almamın nedeni, İstanbul Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri hakkında
şüpheli sıfatıyla Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir soruşturma
yapılmış olmasıdır.
Arkadaşlarımız, hukukçu arkadaşlarımız, Yönetim Kurulundaki
arkadaşlarımız, Avukatlık Kanunu’nun 76’ncı maddesi uyarınca barolara meslek
düzenini, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak görevi
verildiğini belirtmişler, Yönetim Kurulunun görevleri arasında avukatlık
onurunun korunması, mesleğin adalet amaçlarına uygun olarak onurla yapılmasını
sağlamak, gene mesleğe ve meslek mensuplarına yönelik her türlü hak ihlalinin
ortadan kaldırılması amacıyla Silivri’deki 10. Ağır Ceza Mahkemesine bir
dilekçe vermişlerdir. Yönetim Kurulu üyeleri ve
Baro Başkanımız Yasa’nın kendisine yüklediği sorumluluğu yerine getirmiştir. Bu
nedenle, izin mekanizmasına da uyulmaksızın arkadaşlarımız hakkında, Baro
yönetimi ve Başkanı hakkında bu şekilde soruşturma açılmasını kınıyorum.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yılmaz.
Adana Milletvekili Sayın
Varlı…
2.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Ziraat Bankasının
çiftçilere verdiği krediyle ilgili yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla Hükûmete
duyurmak istiyorum, gerçi Hükûmetten kimse de yok şu anda burada ama. Geçen de
bunu dile getirmiştim. Ziraat Bankasına çiftçilerimiz kredilerini yatırıp
tekrar geri alamıyorlar; ticari kredilerini yatırıyorlar, ticari kredilerini de
alamıyorlar. Ziraat Bankasının yönetimi şu anda bir kriz ekonomisi uyguluyor.
Lütfen bu konuda Hükûmet bir çare üretsin. Kredi almak isteyen insanlarımız çok
müthiş bir mağduriyet yaşıyorlar. Geçen yıl ödediklerinin… Örnek veriyorum: 100
bin lira kredi aldılarsa, bu yıl o 100 bin lirayı yatırıyorlar, 50 bin lira
kredi alamıyorlar. Bu konuda Hükûmetin bir çare üretmesi lazım.
Aynı şekilde, büyükbaş
hayvancılıkta, küçükbaş hayvancılıkta ve ekili alanla ilgili oranlar da çok
aşırı derecede düşürülmüştür. Bunların da bir an önce yükseltilmesi lazım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Varlı.
Sayın Yeniçeri…
3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin,
öğretmen maaşlarına ve Hükûmetin öğretmenlerin onuruyla oynadığına ilişkin
açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öğretmen maaşları konusunda
yalan yanlış bilgiler veriliyor, bunun üzerinden de değerlendirmeler yapılıyor.
Bugün Türkiye'de yüksek lisans mezunu olan bir öğretmen ilkokul mezunu bir
hizmetliden daha az maaş alıyor. Öğretmenlerin yarıdan fazlası ek ders ücreti
almıyor. İki gün hastalanan bir öğretmenin haftalık ders ücreti kesiliyor. Bu
gerçeklere rağmen Başbakan Erdoğan “Öğretmenler, on beş saat çalışıyorsunuz.
Sizin ücretiniz diğer memura haksızlık.” diyor. Başbakan öğretmenlere resmen
“Sizin aldığınız para yaptığınız işten daha fazla.” demeye getiriyor.
Başbakanın öğretmen ve öğretmenlik mesleğinden habersiz olduğu anlaşılıyor.
Sayın Başbakan öğretmenlik mesleğinin okulda mesaiyle başlayıp mesaiyle bittiğini
sanıyor. Öğretmenin bir saat ders anlatması için kaç saat çalışması gerektiğinden de haberi yok.
Öğretmenlerin sınav kâğıtlarını da mesai saatleri içinde okuduğunu sanan bir
başbakan Türkiye'yi yönetiyor. AKP Hükûmeti, öğretmenleri köle ücretiyle
çalıştırdığı yetmiyormuş gibi, bir de öğretmenlerin onuruyla oynuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) –
Başbakanı bu talihsiz sözlerini geri almaya ve bütün öğretmenlerden özür
dilemeye davet ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Yeniçeri.
Sayın Halaçoğlu…
4.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, İstanbul’un fethinin
559’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İstanbul’un fethinin
559’uncu yıl dönümünü yürekten kutluyorum. İstanbul’un fethi, Doğu Roma’nın ve
Doğu Hıristiyanlığının yıkılışıdır; Batı’nın sınıfa dayalı insani değerlerinin
iflasıdır; sonuçta, Batı için, çağ kapatan, çağ açan bir tarihî olaydır;
Peygamber’imizin övgüsüne mazhar olmuş bir fetihtir. Bunu özüne uygun
kutlamaktan kaçınan, basit bir olay gibi kutlayan zihniyeti şiddetle kınadığımı
belirtiyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Halaçoğlu.
İstanbul Milletvekili Sayın
Öğüt…
5.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İstanbul’daki
çarpık kentleşme sorununa ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İstanbul’un en önemli
sorunlarından biri çarpık kentleşmedir. Bu yüzden, hem tarihî dokusundan hızla
uzaklaşmakta hem de çevre felaketleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Boğaz’dan
yarımadaya doğru bakıldığında, tarihî yapıların arasından gökdelenlerin
yükseldiği görülmektedir. Özellikle Sultanahmet Camii’nin minarelerinin
arasından yükselen 16/9 gökdelenleri uzun süre tartışmaların odağında
durmuştur. Peki, ne olmuştur? Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay,
gökdelenlerin inşaatı esnasında uyarı yazısı yazdığını, yapının silueti olumsuz
etkilediğini ve tarihî sur duvarlarına yakın olduğunu belirttiğini
açıklamıştır. Başbakan da üst katların yıkılacağını söylemiştir. Büyükşehir
Belediyesi, yarımadanın siluetinin bozulmaması için on ilçede ve yüze yakın
mahallede yüksek ses sınırı getirmiş ancak bu sınır, tartışmaların odağındaki
16/9 için uygulanmamıştır. Projenin, neredeyse bitme aşamasına geldiği için bu
kuralın dışında kaldığı iddiaları çok vahimdir. Fatih bugünleri görseydi
bugünkü mirasçılarına ne derdi, çok merak ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Öğüt.
Malatya Milletvekili Sayın Ağbaba…
6.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın,
2002 yılında Karakaya Baraj Gölü’nde Baskil Kaymakamlığının sefere elverişli
olmayan feribotunun alabora olması olayına ve Baskillilerin günümüzde de aynı
koşullarla Malatya’ya gidip geldiklerine ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) –
Sayın Başkan, bir vatandaşımızın feryadını sizlerle paylaşmak istiyorum: “Ben
Baskilli bir vatandaşınızım. Nerede adalet, nerede devlet, nerede Hükûmet?
Varsa, Allah için ispatlayın. 2002 yılında Karakaya Baraj Gölü’nde batan
feribotta babam Hakkı, annem Yeter, kardeşim Kasım, teyzem Zehra, dayım Haşim
öldü. Buna ilişkin tazminat davası açtık, davayı kazandık. Baskil Kaymakamlığı
Köylere Hizmet Götürme Birliği açısından davamız kesinleşti. Üzerinden üç yıl
geçti ve hâlâ tazminat davamız ödenmedi.”
Karakaya Baraj Gölü’nde on
yıl önce “yüzer tabut” olarak nitelendirilen Baskil Kaymakamlığına ait
feribotun alabora olması sonucunda 13 yurttaşımız hayatını kaybetti. Yapılan
aramalarda 11 vatandaşımızın cesedi bulundu ancak 2 vatandaşımızın cesedine
hâlâ ulaşılamamıştır. Mahkeme yaklaşık on yıldır karar vermesine rağmen, kara
muayenesi yapılmayan, can güvenliği açısından sefere elverişli olmayan feribotun
kullanımından ötürü kaptanı suçlu bulmuş, canlı tabutun su üstünde hareket
etmesine izin veren kimse cezalandırılmamıştır.
Baskilliler hâlâ aynı
koşullarda Malatya’dan Baskil’e gidip gelmektedirler. Ölenler mağdurdur…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) -
…ölenlerin yakınlarının mağduriyetleri giderilmemiştir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Ağbaba.
İstanbul Milletvekili Sayın
Eyidoğan…
7.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın,
İstanbul adalarındaki iskele anarşisinin düzeltilmesi ve “motor” denilen
teknelerin yolcu tahliye sistemlerinin incelenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) –
Teşekkür ederim Başkan.
Önemli bir sit alanı olan
ve binlerce yerli ve yabancı turist gelen İstanbul adaları, Büyükada, Heybeli,
Burgaz, Kınalıada’da bir iskele anarşisi vardır.
Şehir hatları vapurları, deniz otobüsleri, toplu taşıma yapan motorlar ve yük
motorlarının hepsinin ayrı ayrı iskeleleri vardır. Bu durum keşmekeş, gürültü,
çevre kirlenmesi, görüntü kirlenmesi yaratmaktadır. Bu plansız durumun yeniden
düzenlenmesi, planlanması ve sit alanına uygun duruma getirilmesi
gerekmektedir. İlgili kurumların bu konuda bir anlaşma yapması sağlanmalıdır.
Ayrıca, adalara toplu
taşımanın bütün ağırlığı “motor” denilen teknelerle yapılmaktadır. Baştan
yanaşan bu teknelerin hangi toplu taşıma standardına göre yolcu tahliye
sistemini uyguladıkları bilinmemektedir. Bu, vatandaş emniyeti açısından, can
güvenliği açısından sorun yaratmaktadır. Bu durumun da incelenmesi
gerekmektedir.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Eyidoğan.
Adana Milletvekili Sayın Halaman…
8.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın,
Adana’nın hasat dönemi nedeniyle Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından taban
fiyatı ayarlaması beklediklerine ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum, Allah razı olsun.
Ben şöyle, Meclisi
bilgilendirme açısından söylüyorum: Geçmiş dönemde bir bakanımız, Trabzonspor
için “İnce bir ayar yapacaktık.” demişti. Pazar günü de Adanaspor-Kasımpaşaspor maçında bir ince ayar yapıldı.
Şimdi Adana’nın hasat
dönemi, dolayısıyla Tarım Bakanından taban fiyat için bir ince ayar bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Halaman.
Manisa Milletvekili Sayın
Özdağ…
9.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, terör nedeniyle ölen her
vatandaşın bu ülkenin vatandaşı olduğuna, insanların acıları üzerinden rant elde etmeye ve toplumu ayrıştırmaya çalışmanın
insanlıkla bağdaşmadığına ilişkin açıklaması
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) –
Fitne ahlakı herkesten ve her şeyden nefret salarak toplumu parçalama işidir.
Son günlerde bu ahlak biçiminin tezahürlerini Uludere olayında görüyoruz.
Uludere üzerinden fitne ateşi tutuşturulmaya, insanlarımızın acıları üzerinden
kan seylapları oluşturulmaya çalışılıyor. Bu, Uludere’de evladını kaybedenleri
düşünmek değil, onların acıları üzerinde tepinmektir. Bu vatan coğrafyasında
ölen her vatandaş bizim vatandaşımızdır. Uludere’de ölenlere başka, Kayseri’de
şehit olanlara başka bakmak, İstanbul’da belediye otobüsünde gencecik bir kızı
diri diri yakanları görmezden gelmek ve acıları bile ayrıştırma aracı hâline
getirmek insanlık değildir. Kapalı kapılar ardında komprador hayatı sürüp
meydan yerinde ucuz militanlık yaparak gencecik çocukları ölüm tarlalarına sürmek
insanlık değildir. Yüce Kitabımız, insanlığı katleden, kanla beslenerek
semirmeye çalışanlara “belhum adal”
demiştir, ben de onları “belhum adal”
ilan ediyorum ve onlara şu soruları soruyorum: 1984’ten bugüne kadar binlerce
askeri, polisi, imamı, öğretmeni, kadın ve çocuğu acımasızca katledenlere kim
ya da hangi “belhum adal”lar
emir verdi? Hangi “belhum adal”lar
hâlâ terörü kutsuyor ve kandan rant devşiriyorlar?
Millî bayramlarımıza katılmayan, bayrağımıza saygı göstermeyen, millî marşımızı
okumayanlar hangi “belhum adal”lardır?
Saygılarımla.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Özdağ.
Son olarak, Kütahya
Milletvekili Sayın Işık.
10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
üniversite mezunu işsiz gençlerin giderek çoğaldığına ve yeni atamaların
yapılarak gençlerin istihdam edilmesinin büyük önem taşıdığına ilişkin
açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bilindiği gibi ülkemiz her
geçen gün üniversite mezunu işsiz gençlerimizin giderek çoğaldığı bir ülke
hâline gelmiştir. Temmuz ayında yapılacak olan KPSS 2012 öncesinde KPSS 2010
sonuçlarına göre haziran ayı içerisinde yeni atamaların yapılarak bazı
gençlerimizin istihdam edilmesi büyük önem taşımaktadır. Özellikle öğretmen
adayları, fen-edebiyat fakültesi mezunları, iktisadi ve idari bilimler
fakültesi, ziraat fakültesi, veterinerlik fakültesi ve benzeri gibi fakülte
mezunu birçok gencimiz adına Hükûmeti bu konuya duyarlı olmaya çağırıyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Sayın milletvekilleri, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Binali Yıldırım, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 51, 52, 53, 54, 55, 56,
57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76,
77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89 ve 90’ıncı sıralarında yer
alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz
başkanlığındaki bir heyetin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/878)
24
Mayıs 2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Sayın Martin Schulz
başkanlığındaki heyetin ülkemizi ziyaret etmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının 15 Mayıs 2012 tarihli ve 25 sayılı Kararı ile uygun
bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemize ziyareti, 28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 7'nci maddesi gereğince Genel Kurulun
bilgilerine sunulur.
Sadık
Yakut
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri,
ülkemizde demokrasiye müdahale eden tüm darbe ve muhtıralar ile demokrasiyi
işlevsiz kılan diğer bütün girişim ve süreçlerin tüm boyutlarıyla
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan
(10/236, 237, 238, 239) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonundan bir
istifa önergesi vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop’un,
ülkemizde demokrasiye müdahale eden tüm darbe ve muhtıralar ile demokrasiyi
işlevsiz kılan diğer bütün girişim ve süreçlerin tüm boyutları ile
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan
(10/236, 237, 238, 239) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/48)
25.05.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun yoğun gündemi dolayısıyla Ülkemizde
Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile Demokrasiyi İşlevsiz
Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu'ndaki görevimi layıkıyla ve istediğim mikyasta yapamayacağım
endişesinden ötürü bu komisyondaki üyelikten affıma dair talebimi
tensiplerinize sunarım.
Prof.
Dr. Mustafa Şentop
İstanbul
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 22 milletvekilinin,
Kocaeli ilinde sanayileşmenin neden olduğu çevre kirliliğiyle bunun insan
sağlığına etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/292)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Sanayileşme ve artan iç
göçe bağlı olarak ortaya çıkan çarpık yapılaşma nedeniyle Türkiye bugün önemli
bir çevre sorunuyla karşı karşıyadır. Özellikle birçok sanayi tesisini
barındıran dolayısıyla çarpık kentleşmeye maruz kalan, su kaynakları, tarım ve
orman alanlarının tehdit altında olduğu, çevre sorunlarının hızla yoğunlaşarak
yaşandığı Kocaeli; insan sağlığının ve yaşam kalitesinin kötüye gittiği en acil
önlemlerin alınması gereken kenttir. 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri
Kanunun 3’üncü maddesinin (B) bendinde belirtildiği gibi “Sanayinin uygun
görülen alanlarda yapılanmasını sağlamak, çarpık sanayileşme ve çevre
sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel
kullanmak...” amacını yitirmiştir. Belli bölge ve illerde yoğunlaşan OSB'ler de
bu durumu açıkça ortaya koymaktadır.
Gerekçe:
Kocaeli; sanayi
tesislerinin, hammadde kaynaklarına kolayca ulaşılabildiği, liman imkânlarının
fazla bulunduğu, kara ve demiryolu ulaşımının rahatça yapılabildiği,
hammaddenin limandan fabrikaya kısa, ekonomik ve güvenli yollardan rahatça
ulaştırabildiği depo ve antrepoların yoğun olarak bulunduğu bir il olması
sebebiyle tercih nedeni olmuştur. Bu sebeplerden dolayı Kocaeli'nde üretim
faaliyetlerini sürdüren sanayi tesislerinin yoğunluğuna rağmen yenileri
açılmaya devam etmektedir. Bu durumda da endüstrileşmeye paralel olarak çevre
sorunlarında meydana gelen artış, Kocaeli'ndeki kalkınma çabalarının, çevrenin
korunması ve sürdürülebilirlik hedefi ile çelişmeye neden olmaktadır. Bugün
Kocaeli'nde 400 adet birinci sınıf 7.000 adet ikinci ve üçüncü sınıf gayrisıhhi
müessese, 16 adet OSB, 2 adet serbest bölge, 3 adet teknopark bulunmaktadır.
KSO 2009 verilerine göre; Türkiye'de yer alan 500 büyük sanayi kuruluşundan
82'si Kocaeli'nde yer almaktadır. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere Kocaeli
sanayiye doymuş bir kenttir.
Kocaeli ilinde, uzun
yıllardan beri endüstrinin ve ticaretin hızla artması ve buna bağlı olarak
nüfusun kırsal alandan kent merkezine doğru artması nedeniyle altyapı ve
çevresel önlemler yetersiz kalmış ve sonuçta ciddi çevresel sonuçlar ortaya
çıkmıştır. Nüfus yoğunluğu açışından Türkiye genelinde km² 96 kişi düşerken
Kocaeli'nde ise bu rakam km²'de 432 kişiye çıkmaktadır. Bunun sonucunda oluşan
çevre kirliliği hava, su ve toprak kalitesini olumsuz yönde etkilemiş ve
sonuçta insan sağlığını tehdit eden bir boyuta ulaşmıştır. Dünyanın önemli metropollerinde kişi başına düşen aktif yeşil alan miktarı;
Bonn için 37 m², Paris için 12 m², Newyork için 19 m²
dir. 2009 yılı İl Çevre Durum Raporu'na göre İzmit
kenti kişi başı aktif yeşil alan miktarının 10 m² ye çıktığı ancak yine de
dünya metropollerine ulaşamadığı görülmektedir.
2007 verilerine göre
Kocaeli'nde toplam tarım arazilerinin yüzde 10'u, verimli arazilerin ise
yaklaşık yüzde 20'si amaç dışı kullanıma açılmıştır. Merkezde,
Alikahya, Köseköy, Suadiye,
Kullar ve Arslanbey gibi ovalarda bulunan verimli
tarım arazilerinin fabrika ve konut alanı olmasıyla nedeniyle nitelikli tarım
arazileri azalmış, yok denecek kadar az olan ilk dört sınıf toprakların sanayi
ve yerleşime ayrılması nedeniyle, üreticiler yüzde 10'un üzerinde eğimli
altıncı ve yedinci sınıf arazilerinde tarım yapmak zorunluluğunda
bırakılmıştır. Kocaeli'nin sektörel
dağılımında KSO 2009 verilerine göre sanayinin payı yüzde 73, hizmetlerin payı
yüzde 14, ticaretin payı yüzde 9'ken tarımın payı ise yaklaşık yüzde 3'tür.
Sanayileşmeyle birlikte
Körfez çevresinde sanayi tesislerinin çoğalması, sanayi yakınında kaçak
yapılaşmalar ortaya çıkması, dolgular ile kıyıların işgal ve tahrip edilmiş
olması gibi nedenlerle İzmit Körfezi limanlar, tersaneler ve depolama tesisleri
ile dolmuştur. Kıyıdaki dolgu alanları bugün itibariyle yaklaşık 6.300.000 m²
ye ulaşmıştır.
OSB ve KSS yer seçimlerinde
bölgenin ekolojik dengesi gözetilmemiş bitkisel ve
hayvansal denge bozularak çevrenin geleceği tehlikeye atılmıştır.
Anayasamızın 56. Maddesi
'Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi
geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve
vatandaşın ödevidir.' demektedir.
Bu bağlamda; kentimizin korunması, burada yaşayan insanlarımızın
sağlığı ve geleceği için gerekli tedbirlerin alınması ve sorunların
giderilebilmesi amacıyla Anayasamızın 98. Maddesi, TBMM iç tüzüğünün 104. ve
105. Maddeleri çerçevesinde Kocaeli ilimizde yaşanan OSB’lerden kaynaklanan
olumsuzlukların giderilmesi, çevre ve halk sağlığı yönünden gerekli tedbirlerin
alınması için Meclis araştırması açılmasını talep ediyoruz. Gereği için yüce makamlarınıza arz ederiz.
Saygılarımızla.
1) Haydar Akar (Kocaeli
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Veli Ağbaba (Malatya)
4) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
5) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
6) İhsan Özkes (İstanbul)
7) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
8) Gürkut Acar (Antalya)
9) Erdal Aksünger (İzmir)
10) Hülya Güven (İzmir)
11) Ali Demirçalı (Adana)
12) Hasan Akgöl (Hatay)
13) Mahmut Tanal (İstanbul)
14) Ali Serindağ (Gaziantep)
15) Melda Onur (İstanbul)
16) Doğan Şafak (Niğde)
17) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
18) Ali Özgündüz (İstanbul)
19) Sakine Öz (Manisa)
20) İdris Yıldız (Ordu)
21) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
22) İlhan Demiröz (Bursa)
23) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
2.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 20 milletvekilinin,
HSYK ve yargı erkinin bağımsızlığı önündeki engellerin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/293)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Anayasa değişikliği ile yeniden yapılandırılan
Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) vermiş
olduğu kararlar toplumun vicdanında derin yaralar açmaktadır. Son on ay
içerisinde 119 hâkim savcı kendi isteği ile meslekten istifa etmiştir. İstifa
eden hakim ve savcılar arasında çok sayıda emekliliği
bile gelmemiş hakim savcı bulunmaktadır. Yargının AKP tarafından yeniden dizayn sürecinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç'ın sınıf arkadaşı Nazım Kaynak Yargıtay'a,
Hüseyin Karakullukçu ise Danıştay'a başkan seçilmiştir. 65 yaşını doldurmadan
emekliliğini isteyen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Tetkik Hakimi
Ayşe Altun, "Allah verdikçe sınıf arkadaşı verdi
ve Türk yargısı dizayn edildi. Birilerinin yargıcı olmamak adına emekli
oluyorum. Eskiden kıdem ve liyakat vardı ve içi dolu kavramlardı. Şimdi bir
yere gelmek için sınıf arkadaşı olmak ya da birine yakın olmak yetiyor"
diyerek, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Tetkik Hâkimi Celal Çelik ise, "Midemin
kaldıramayacağı kadar sorunlarla karşı karşıya kaldığımızı düşünüyorum. Türk
yargısı çok derin sıkıntılar yaşıyor. Bana göre Türk yargısı bitmiş bile
diyebiliriz" sözleriyle emeklilik yaşını bile doldurmadan meslekten
ayrılmışlardır.
HSYK seçimleri öncesinde
Adalet Bakanlığı tarafından gönderilen listedeki adaylara destek verilmesi
istenmiş ve bu adayların tamamı seçimde HSYK listesine girmiştir.
Bu süreçte HSYK, Ergenekon
sanıklarının tutukluluklarına muhalefet eden 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı
Köksal Şengün'ü sürgün etmiştir.
Bununla yetinmeyen HSYK,
Deniz Feneri savcılarını görevden almış ve bilahare Deniz Feneri
soruşturmasının tüm tutuklu sanıklarını mahkemeler tahliye etmiştir.
Yargıçlar ve Savcılar
Birliği'nin (YARSAV) kurucuları ve yöneticileri de talepleri dahi olmadan HSYK
tarafından başka yerlere atanmıştır. Bu çerçevede Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığında görev yapan Ömer Faruk Eminağaoğlu, Hasan Ali Atay, Zekeriya
Sevimli, Ahmet Taşyurt, Ruşen Gültekin, Aysel Tezcan
ve Remzi Özdemir sürgün edilmiştir. Sürgün edilenler arasındaki Eminağaoğlu ve
Sevimli aynı zamanda AKP'nin kapatılması iddianamesinin hazırlanmasında
çalışmıştı.
HSYK'nın tüm tayinleri göz önünde
bulundurulduğunda, siyasal iktidarın taraf olduğu davalarda görev yapan yargıç
ve savcıların terfi ettirilerek Mahkeme Başkanı ve Başsavcı olarak atandığı,
siyasal iktidara aykırı kararlara imza atan yargıç ve savcıların sürgüne tabi
tutulduğu çok açıktır.
Bu ve benzeri örnekler göz
önünde bulundurulduğunda Yargı Erkinin AKP İktidarının eline geçtiği açıktır.
Devletimizin temeli olan güçler ayrılığı ilkesi kalmamıştır. Bu durumun hukukun
üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ilkelerine zarar vereceği ve bu zararın asıl
mağdurlarının da bağımsız mahkemelerde adalet arayan halkın olacağı ortadadır.
HSYK'nın ve Yargı Erkinin
bağımsızlığı önündeki engellerin tespiti, ortaya çıkarılması ve çözümlenmesi
amacı ile Anayasamızın 98. maddesi, İçtüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri
gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla
araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Turgut Dibek (Kırklareli)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
4) Veli Ağbaba (Malatya)
5) Engin Altay (Sinop)
6) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
7) Sakine Öz (Manisa)
8) İdris Yıldız (Ordu)
9) Mahmut Tanal (İstanbul)
10) İlhan Demiröz (Bursa)
11) Hülya Güven (İzmir)
12) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
13) İhsan Özkes (İstanbul)
14) Gürkut Acar (Antalya)
15) Erdal Aksünger (İzmir)
16) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
17) Namık Havutça (Balıkesir)
18) Bülent Tezcan (Aydın)
19) Mehmet Şeker (Gaziantep)
20) Hurşit Güneş (Kocaeli)
21) Aylin Nazlıaka (Ankara)
3.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve 22
milletvekilinin, ülkemizde önümüzdeki yıllarda yaşanabilecek olası bir deprem
felaketi öncesinde gerekli tedbirlerin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/294)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin büyük bölümü 1.
ve 2. derece deprem kuşağında yer almaktadır. Yetkililerin yaptığı açıklamalara
göre; ülkemizde 110 yılda 9.200 deprem meydana gelmiş, şiddeti 7'nin üzerinde
33 deprem olmuştur.
Türkiye'de 4-4.9 şiddetindeki depremler 5 günde bir olabiliyor. 5-5.9 arasındaki depremler 22 günde veya ayda 1 olabiliyor. 6-6.9 arasındaki depremler ise 8 ay veya 1 yıl arasında
olabiliyor. 7-7.9 arasındaki depremler ise 40 ayda bir
olabilir. Van depremi 110 yıllık istatistiklere göre 33'üncü deprem olarak
görülüyor.
1999 yılında yaşadığımız
felaketlerin ardından; çeşitli büyüklüklerde bir çok
depremler oldu. En son yaşadığımız Van depremi, deprem konusunun tüm ülke
olarak asla aklımızdan çıkarılmayacak bir konu olduğunu ortaya çıkarmıştır.
1999'da Gölcük'te meydana
gelen depremde, ölüm ve yaralanmaların büyük çoğunluğu binalardaki hatalar
yüzünden meydana geldi. Yıkılan binalarda yüzlerce insan enkaz altında kaldı.
Deprem değil, çürük binalar öldürdü.
Depremler sayesinde, deprem
bölgelerindeki binaların depreme dayanıklı olmadığı somut bir şekilde görüldü.
Geçtiğimiz günlerde Van'da yaşanan deprem, depremin değil, depreme dayanıksız
binaların çok sayıda can aldığını bir kez daha kanıtladı.
Yaşanan her depremden sonra
olduğu gibi, hemen olası depremlerle ilgili senaryoların gündeme gelmesi bizim
ülkemiz için olağan bir durum. Çözümden ziyade, olası senaryolar üzerinde
tartışıp, olayın stresini azaltmak, halkımızı önce tedirgin edip arkasından da
olağan bir durum gibi kabullenip, çözüm arayışlarının duraksamasına neden
olmaktadır.
Son zamanlarda gündeme
gelen konulardan biri de Hatay ve civar illeri içine alabilecek olası deprem
söylentileridir. Tarihinde birçok depremlerle silinip yeniden yapılmış olan
Hatay ilinde olası depremlere karşı gerekli çalışmalar yapılarak gerekli
tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Hatay ve çevresi de 1.
derece deprem bölgesidir. Hatay'da olacak bir deprem, Güney Akdeniz
Bölgesi'ndeki kentleri çok büyük bir şekilde etkileyecektir.
Konunun uzmanlarının ortak
görüşleri arasında; özellikle yerel yönetimlerin yapması gereken çalışmaları
yapmadıkları ve gerekli maddi kaynakları depremden korunma ve önlem çalışmaları
için ayırmadığı, depremlerle ilgili ulusal ve yerel strateji belirlenmediği,
şehir planlamalarının siyasi çıkarlar yönünde şekillendiği, deprem bilinciyle
hareket edilmeden, sürekliliği olan ve uygulanabilen politikalar üretilmediği
konuları yer almaktadır.
Üstelik uzun yıllar
"deprem vergisi" olarak halktan toplanan paraların şimdiye kadar
nerelere, ne için ve ne kadar kullanıldığı ile ilgili hükûmetin mantıklı ve
güvenilir bir açıklaması da bulunmamaktadır.
Özellikle ülkemizin deprem
bölgeleri arasında bulunan büyük yerleşim yerlerindeki; hızlı nüfus artışı,
plansız ve denetimsiz şehirleşme göz önüne alındığında depremin neden olacağı
yıkımın tahmin edilenden yüksek olacağı ortadadır.
Depremlerle ilgili ulusal
düzeyde harekete geçilmesi gerekmektedir. İmar ve yapı denetim kanunları olmak
üzere mevzuatta yapılması gereken değişiklikler acilen tamamlanmalıdır. Kamu
hizmetinde kullanılan binalarla ilgili gerekli önlemler alınmalıdır.
Yukarıda belirtilen
nedenlerle, ülkemizde önümüzdeki yıllarda yaşanabilecek olası bir deprem
felaketi öncesinde; gerekli araştırmaların yapılarak, alınabilecek tedbirlerin,
çözüm ölenlerinin belirlenmesi ve uygulanması konularında, Yüce Meclisimizin ve
halkımızın bilgilendirilmesi amacıyla, Anayasanın 98’inci, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İç Tüzüğünün 104'üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Mevlüt Dudu (Hatay)
2) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
3) Hasan Akgöl (Hatay)
4) Refik Eryılmaz (Hatay)
5) Mahmut Tanal (İstanbul)
6) Hülya Güven (İzmir)
7) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
8) Engin Altay (Sinop)
9) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
10) Namık Havutça (Balıkesir)
11) Bülent Tezcan (Aydın)
12) Faik Tunay (İstanbul)
13) Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
14) Mehmet Şeker (Gaziantep)
15) Hurşit Güneş (Kocaeli)
16) Kemal Değirmendereli (Edirne)
17) Aylin Nazlıaka (Ankara)
18) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
19) Rahmi Aşkın Türeli (İzmir)
20) Muharrem Işık (Erzincan)
21) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
22) İlhan Demiröz (Bursa)
23) Doğan Şafak (Niğde)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeler bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Bir gensoru önergesi
vardır. Önerge daha önce bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
D) Gensoru Önergeleri
1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, izlemekte olduğu dış
politikanın gerçeklerden uzak olduğu, ülke güvenliği ve çıkarlarına zarar
verdiği iddiasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/12)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye'yi çevre ülkelerce suçlanan ve tehdit edilen, komşularıyla
yeni sorunlar yaratan, hatta savaşın eşiğine getiren, bağımsız politikalar
üretemeyen, başarısızlıklarını başarıymış gibi takdimde ısrar ederek ulusal
güvenliğimizi tehlikeye atan, bölgesel ihtilaflarda taraf tutarak Türkiye'nin
başat konumunu aşındıran, Anayasa hükümlerini yerine getirmeyen, TBMM'yi
bilgilendirmeyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında Anayasa'nın 98 ve 99
uncu ve TBMM İçtüzüğü'nün 106 ncı
maddeleri uyarınca gensoru açılması için gereğini arz ve talep ederiz.
Muharrem
İnce Emine Ülker
Tarhan M.
Akif Hamzaçebi |
Yalova Ankara İstanbul |
CHP Grup Başkan
Vekili CHP Grup Başkan Vekili CHP Grup Başkan Vekili |
Gerekçe
İzlenen dış politika ulusal
güvenliğimizi, bölgesel etkinliğimizi ve uluslararası saygınlığımızı sürekli
zedelemekte ve tehlikeye atmaktadır. Neredeyse bütün komşularımızla sorunlu,
aidiyeti ve kimliği belirsizleşen, dolayısıyla yalnızlaşan, sesi duyulan, fakat
sözü dinlenmeyen bir ülke olmaktayız. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise hâlâ
Türkiye'nin bir cihan devleti, Orta Doğu'daki değişimin yöneticisi ve öncüsü
olacağını söyleyebilmektedir. Oysa nazari fantezilerin oyun alanı haline
getirilen dış politikamız gerçeklerden uzaklaşarak etkinliğini kaybetmekte ve
ülkemizin çıkarlarını koruyamamaktadır.
Kürecik'teki radar üssüne ilişkin
mutabakat ve üsse yabancı askerlerin konuşlandırılması TBMM'ye getirilmeyerek
Anayasanın 92. Maddesi ihlal edilmiştir. Üssün NATO'ya değil, ABD'ye ait olduğu
gerçeği Türk kamuoyundan gizlenmiş, fakat ABD Başkanı Barrack
Obama Chicago'daki NATO Zirvesinde gerçeği açıklamıştır.
Suriye'de Beşar Esad rejimi ile muhalifler arasında süren
çatışmalarda AKP iktidarı tarafgir ve kışkırtıcı politikasıyla Suriye'deki
şiddetin derinleşmesine, sınır illerimizde ciddi ekonomik ve sosyal kayıpların
oluşmasına neden olmaktadır. Hükümet, Suriyeli sığınmacılar konusunu Suriye'ye
müdahalenin bir gerekçesi olarak sürekli gündemde tutmaktadır.
Suriye nedeniyle de
ilişkilerimizin gerginleştiği İran, Kürecik'teki
ABD'ye ait radar istasyonu nedeniyle ülkemizi tehdit etmektedir. Nükleer
programı için Ankara'dan ustaca yararlanan İran'ın 2012 Mart ayındaki ziyareti
sırasında TC. Başbakanını istiskali Hükümet tarafından tepkisiz bırakılmıştır.
İran, Ermenistan'la işbirliği halindedir.
İran'la birlikte Rusya da
NATO füze sistemi bağlantılı olarak kurulan tesislerden duyduğu rahatsızlığı
sert söylemlerle dile getirmekte ve gerekirse bu tesislerin hedef alınacağını
ilan etmektedir.
Kuzeydeki Kürt yönetimiyle
olumlu ilişkiler kurulmasına karşın, Hükümetin tarafgir Irak siyaseti nedeniyle
Bağdat'la ilişkilerimiz bozulmuştur. Irak Başbakanı Maliki Türkiye'nin Irak'ın
içişlerine sürekli karışan düşman bir ülke haline geldiğini ileri sürmekte,
gösterilerde bayraklarımız yakılmaktadır. Türkmenler ve Kerkük ise
unutulmuştur.
Ermenistan'la protokoller
açılımı başarısız olmuş, ilişkilerimiz daha da çıkmaza girmiştir. Açılım,
Ermenilere 2015'e bağlı hedefleri bakımından yeni olanaklar sağlarken,
Azerbaycan'la ilişkilerimizi olumsuz etkilemiştir.
Avrupa Birliği'ne tam
üyelik hedefi artık gündemde değildir. Katılım müzakereleri durmuştur. İzlenen
siyaset Türkiye'yi Ortadoğu bölgesinde yer alan bir Avrupa ülkesi konumdan çıkartıp,
Ortadoğulu bir ülkeye dönüştürmüştür.
Güney Kıbrıs Rum
yönetiminin Doğu Akdeniz'deki doğalgaz kaynaklarına el koymasına karşı Hükümet
etkisiz kalmaktadır. Yüksek perdeden seslendirilen ilk tepkiler yerini
suskunluğa bırakırken, GKRY sondaj faaliyetlerini sürdürmektedir. Yunanistan'la
Ege ve Batı Trakya için Dışişleri Bakanı Davutoğlu vaat ettiği çözümleri
gerçekleştirememiştir. Ege'de çatışma potansiyeli sürmektedir.
ABD'yle eşitliğe ve ortak
değerlere dayalı sağlıklı bir ilişki kurmak yerine Hükümet bölgede ABD
çizgisine bağımlı politikalar izleyerek Türkiye'nin konumunu zayıflatmaktadır.
İsrail'le ilişkilerimizin
bozulması Türkiye'yi Ortadoğu barış sürecinin dışına iterek etkisizleştirmiş,
İsrail Kıbrıs Rumları ve Yunanistan'la birlikte ülkemize karşı tertipler içine
girmiştir.
"Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesine aykırı sonuçlar
veren ilkesiz, tutarsız ve hayalci varsayımlara dayanan yaklaşımlarıyla
ülkemizin güvenliğini tehlikeye atan ve ülkemizin çıkarlarına zarar veren
başarısızlıklarının siyasi sorumlusu olarak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu
hakkında Anayasa'nın 98 ve 99 uncu ve TBMM İçtüzüğü'nün
106 ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Gensorunun gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmenin gününü de kapsayan grup önerisi biraz sonra
oylarınıza sunulacaktır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi daha vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
A) Tezkereler (Devam)
2.- TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter
heyetin, Finlandiya Dışişleri Komisyonu Başkanı Timo Soini'nin vaki davetine icabetle Finlandiya'ya resmî bir
ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/879)
25
Mayıs 2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Dışişleri Komisyonu
üyelerinden oluşan bir parlamenter heyetin, Finlandiya Dışişleri Komisyonu
Başkanı Timo Soini'nin vaki
davetine icabetle Finlandiya'ya resmî bir ziyaret gerçekleştirmesi
öngörülmektedir.
Söz konusu parlamenter
heyetin Finlandiya'yı ziyareti, 28/3/1990 tarihli ve
3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Sadık
Yakut
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
MAHMUT TANAL (İstanbul) –
Toplantı yeter sayısı istiyoruz Değerli Başkan.
BAŞKAN – Karar yeter sayısı
diyorsunuz herhâlde.
MAHMUT TANAL (İstanbul) –
Yok efendim, toplantı yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – O zaman 20 kişi
ayağa kalkacaksınız ve isimleriniz okunacak.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
BAŞKAN – Sayın Tanal, Sayın
Yalçınkaya, Sayın Çelebi, Sayın Havutça, Sayın Eyidoğan,
Sayın Acar, Sayın Tayan, Sayın Yüceer, Sayın Çetin, Sayın Işık, Sayın Ağbaba, Sayın Öğüt, Sayın Özdemir, Sayın Kaleli, Sayın
Korutürk, Sayın Ekşi, Sayın Yılmaz, Sayın Öner, Sayın Seçer, Sayın Özkoç.
Yoklama için iki dakika
süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.59
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylanmasında, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Şimdi, yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika
süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter
sayısı vardır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) Tezkereler (Devam)
2.- TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter
heyetin, Finlandiya Dışişleri Komisyonu Başkanı Timo Soini'nin vaki davetine icabetle Finlandiya'ya resmî bir
ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/879) (Devam)
BAŞKAN – Tezkereyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tezkere kabul
edilmiştir.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- BDP Grubunun, 23/11/2011 tarihinde
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşlarının Türkiye'de işçi ve
emekçilerin sendikalaşmaları ve örgütlenmeleri ile ilgili sorunların sebebinin
araştırılması amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin Genel
Kurulun 29/5/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
29.05.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 29.05.2012 Salı günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel
Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
23 Kasım 2011 tarihinde, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve
arkadaşları tarafından verilen (203 sıra nolu),
"Türkiye'de işçi ve emekçilerin sendikalaşmaları ve örgütlenmeleri ile
ilgili sorunların" sebebinin araştırılması amacıyla, Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 29.05.2012 Salı günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin lehinde olmak üzere İstanbul Milletvekili Sırrı
Süreyya Önder.
Süreniz on dakika.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(İstanbul) – Sayın Başkan, kıymetli arkadaşlar; biraz önce bir manzaraya şahit
olduk, onunla başlayıp bir mukayese yapmak istiyorum. Önemli bir konu
görüşülürken özellikle AK PARTİ sıralarının oylamayla birlikte dolması biraz
bilindik bir uygulama, hepimizin şu veya bu şekilde zaman zaman yaptığı bir
şey. Ama şu çok ibret vericiydi: Oylama bittikten sonra burada olduğunu
kanıtlama telaşı. Oylama bitti, AK PARTİ’li sayın
üyeler yoklama kâğıdıyla ille de burada olduğunu kanıtlama telaşına düştüler.
Niye? Hepimiz biliyoruz, Sayın Başbakan bu meselede çok titiz. Şimdi, bakın,
aynı titizliğin, -şimdi söyleyeceğim alakasını- burada olduğunu kanıtlama
telaşının ve bu konuda duyulan sorumluluğun yüzde 10’u bu emekçilerin hakkı
için hissedilse; ileride bunun da hesabının bir soranının olacağını, bunun da
hesabının verileceği bir günün olacağını idrak etsek bu ülkede emekçilerin
hakkı bu duruma gelmezdi. Onun için, bu konuda gösterilen titizliğin yüzde 10’u
bu meseleyi çözmeye yeter.
Peki, emekçi hakları niye
bu kadar yok sayılıyor ve bu konuda taleplerini dile getirenler niye
otomatikman terörist, bölücü, yıkıcı, dış mihrakların ürünü sayılıyor? Bu da iktidarın sınıfsal kökeninden kaynaklanan bir şey. Sermayenin
önünde, girişimin önünde en ufak bir engel olduğunda bu Hükûmet büyük bir vazifeperverlikle her türlü yasal düzenlemeyi yapmak için
seferber oluyor ama emekçilerin hakkı söz konusu olduğunda ancak gasbetmek için bu Hükûmet seferber oluyor. Bunu tekzip
edecek bir tane başka uygulaması olduysa bizden sonra AK PARTİ’li
sözcüler konuşacaklar, söylesinler, biz de bilelim.
İHSAN ŞENER (Ordu) –
İstihdam için yapıyoruz.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) – İstihdam için getirdiğiniz teşviklere bakın. “İstihdam için.” diyor
AK PARTİ’li bir arkadaşımız. İstihdam için
getirdiğiniz teşviklere ve bunlara ayrılan bütçeye bakın, bir de yüzde 3,5’u
yüzde 4 yapmamak için, bütün emekçiler alanlara inmişken yarım puan vermenizin
maliyetini nasıl feveran ederek bakanların burada reddedişini hatırlayın;
istihdam neymiş o zaman öğrenirsiniz. Sizin bilmediğiniz: İstihdamı sadece
işverenin, kapitalistin, sermayedarın yaratacağı bir şeymiş gibi
düşünüyorsunuz. İşte “zihinsel kod” diye buna derler. “İstihdam” dediğinin iki
ayağı vardır, bir diğerinde emekçiler vardır. Sizin için, neuzübillah,
gece aklınıza gelse “Şeytan vesvese soktu.” diyeceksiniz. “İstihdam” dediğiniz
yalnız para değildir ama aklınız fikriniz hep “Sermayedarın önünü nasıl açarız,
onun hayatını nasıl kolaylaştırırız?” bununla sınırlı.
Şimdi, peki ne yaptınız?
“İstihdam” diyorsunuz, istihdamın önemli bir ayağı da emekçiler. Memur sendikaları,
yetkili memur sendikaları da “AK PARTİ” derken ağzından kırk tane AK PARTİ
dökülüyor yani Hükûmete yakın; bunu gizleyip saklamıyorlar da. Bu insanlar bu
direnişe başladılar. Sizin İçişleri Bakanınız, konuşma özürlü İçişleri
Bakanınız, sizin Hükûmet sözcünüzün, parti sözcünüzün tespitiyle “insani
özelliklerden yoksun” İçişleri Bakanınız bunlara biber gazı sıktırdı. Biber
gazı sıktırdığı Sendika Başkanı KESK, DİSK falan değil, Kamu-Sen’in Başkanına
sıktırdılar. Şimdi, bunun ne anlama geldiği üzerine hiç düşünmez mi insan? Bu,
şu an bizler açısından çok net: İşçinin bile sağcısını sevmiyor. Emekçi olunca,
onun hakkı için sağcı olması, muhafazakâr olması falan umurunda değil. Sebebi
de şu: Bu Hükûmetin fiyakasını bozacak olan emekçilerdir.
İşte, bugün Türk Hava
Yollarında -Sayın Bakan da burada- bir işi yavaşlatma eylemi bile paniğe sevk
etti. Niye? Krizi çözme, krizi idare etme, sorun çözme hüner ve kabiliyetine
sahip değilsiniz de ondan. Eğer sahip olduğunuzu iddia ediyorsanız, hak aramak
için bir araya 5 kişi gelince niye üzerine panzerleri, niye üzerine gaz
bombalarını, biber gazını gönderiyorsunuz? Bunun cevabını verin. Bunu yapan da
sağcı sendikalar yani KESK yapsa, DİSK yapsa -ki onlar sürekli yapıyorlar
zaten- diyeceksiniz ki: “Teröristti, bölücüydü, şuydu buydu.” Sağcı Sendika
Başkanına siz biber gazı -üstelik hedef gözeterek- sıkıyorsunuz. Bu, işte,
Hükûmetin, AK PARTİ’nin sınıfsal kökenine dair en
ayırt edici özelliktir.
Referandumda oy istediniz.
Memurların toplu sözleşme hakkı için ortaya getirdiğiniz ucube, alelacele
getirdiğiniz ucube ortada, grev hakkı olmayan bir toplu sözleşme hakkı. Yani kuş kanatsız uçar mı ya da tek kanadıyla uçan bir kuş
biliyor musunuz? “Emek” denince siz kaçacak delik arıyorsunuz. Aman aman emek
olmasın çünkü emek olunca direniş olacak, direniş olunca bu fiyakanız
bozulacak. Hiç yüzde 50 oy almış bir iktidarın öz güveninden eser var mı
burada?
İHSAN ŞENER (Ordu) – Niye
yüzde 50 aldı o zaman?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) - Niye yüzde 50 aldı? Orta Doğu’da iktidar tahkim eder. Niye yüzde 50
aldığınızı da söyleyeyim madem merak ediyorsunuz, Rockefeller’in
bir lafı: “İlk kazancımı sormayın, geri kalan hepsinin hesabını kuruşu kuruşuna
veririm.” demiş. Siz 2002’de 34 bin oy, 64 bin oy alan Kürt vekiller
seçilmediği için, 6 bin oyla, 5 bin oyla buralara milletvekili gönderdiniz. İlk
kazancınızı sorduğumuz zaman, böyle bir gasp var, ondan sonrasının hesabını
kuruşu kuruşuna verirsiniz. Orta Doğu’da iktidar tahkim eder, iktidar yıpratmaz
çünkü. Bu sistem sizi iktidar yaptı. Ondan sonra iktidarın olanaklarını nasıl
kullandığınızı siz sessizce kendiniz murakabe edin, hele bakın nasıl olmuş bu
iktidar?
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Sizin dediğinize göre…
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) – Evet, sizi de alalım, buyurun!
ÜNAL KACIR (İstanbul) –
Bizden önceki iktidarlar niye gitti öyleyse?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) – Sizden önceki iktidarlar bu kadar merkeziyetçi, gücü bu kadar
merkezde biriktirmeyi akıl edememişlerdi. “Ya, bu kadarı da olmaz.” demişlerdi.
İHSAN ŞENER (Ordu) – On ay
önce seçime gittik, on ay önce. Millet yüzde 50 oy verdi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) – Dedik işte. Sen bu lafı Kürtlerin oylarını gasbedip
50-60 milletvekili fazlasıyla geldiğin zaman söyleyecektin. “Bu bize yakışmaz.”
diyecektin, “Aha, bu seçim barajını indirdik.” diyecektin. Bakalım o zaman
kimin oğlu, kimin kızı, hepsi ortaya çıkacaktı. Onun için, bu meselede…
OYA ERONAT (Diyarbakır) –
Kürtlerin oylarının hepsi BDP’ye mi gitti?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) – Buyurun efendim!
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Ona
cevap vermeyin Sırrı Bey.
OYA ERONAT (Diyarbakır) –
Kürtlerin oylarının yüzde 80’i bize geldi, bize.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) – Görüyoruz, görüyoruz. Size gelince, siz 60 bin oy almış bir
vekilimizin yerine 30 bin küsur oyla geldiniz, insan yerde bulsa etrafına bakar
“Ya, bunun bir sahibi var mı?” diye. Siz hiç konuşmayın! (BDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) –
Hırsızlık oyuyla geldiniz...
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) – Yerde bulsa yanındaki 2 Müslüman’a sorar “Ya, bunun bir sahibi var
mı?” diye. Koştura koştura gittiniz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) –
37 bin oyla…
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla)
– Bırakın onu. Bu halk, her şeyi biliyor, bu halk her şeyi biliyor.
“Kürt” diyecekseniz Roboski’den başlayın, “Bunlar kaçakçıdır, ölümleri de
caizdir.” diyen sizin Bakanınıza bir laf söyleyin, kalkıp bize söylemeyin.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Kimse
öyle bir şey söylemedi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) – Söyledi, sizin sözcünüz dedi ki: “Bu insan değil, insani de değil.”
Ne söylemedi? Hadi söyle, Hüseyin Çelik yalan mı söyledi? Karnından mı konuştu?
Ne dedi? “İnsani değildir.” dedi. Bu adam hâlen İçişleri
Bakanı.
MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) –
Ne olacak…
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) – Bana söylemeyin, Hüseyin Çelik’e söyleyin. Bana söylemeyin, Hüseyin
Çelik’e söyleyin.
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) –
Ne oldu, İçişleri Bakanı…
SIRRI SÜREYYA ÖNDER
(Devamla) – Bana niye söylüyorsunuz? Sizin kendi parti sözcünüz dedi ki: “Bunun
insaniyetle bir ilişkisi yoktur.” Ben de ilk defa onun bir sözüne katılıyorum.
(BDP sıralarından alkışlar) Onun için, “Kürt” diyecekken, orada katledilen
evlatlarına -dedim burada, hatırlıyorsanız, üzerime yürüyen şuursuzlar oldu-
bir Fatiha vermek için kırk sekiz saat beklediniz, kırk sekiz saat “Allah
rahmet etsin.” diyemediniz. Şimdi kalkmışsınız, “Kürtlerin oyu sizin mi?”
Kürtlerin oyu tarihsel olarak Kürtlerindir, onların kurumsal, demokratik hak
taleplerini dile getirenlerindir, bu uğurda toprağın altına girenlerindir,
onları istismar edenlerin değil.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Önder,
teşekkür ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu önerisi üzerinde ikinci konuşmacı, aleyhinde olmak üzere, Çorum
Milletvekili Sayın Salim Uslu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Uslu.
SALİM USLU (Çorum) – Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin araştırma
önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Milletvekili Arkadaşımız
Sayın Tuncel tarafından verilen önergeyi işlerini kaybeden işçilerin
sorunlarının gündeme gelmesi bakımından çok önemli bulduğumu belirtmek
istiyorum.
Evet, işten çıkartmalar
kahredici bir sorun ve bunu Sayın Tuncel’in önergesinde bahsettiği birkaç
münferit olaydan yola çıkarak genellemek, bununla birlikte endüstri
ilişkilerinin büyük fotoğrafını ortaya koyabilmek çok mümkün gözükmüyor. Her
şeyden önce şunu belirteyim: İşten çıkartmalarla ilgili önergede belirtilen
veriler sadece bir kısım sendikalardan alınan bilgilere dayalı olduğu için hem
objektif değil hem de tam olarak Türkiye gerçeğini yansıtmamaktadır.
Sendikaların tümünün verileri göz önüne alınmamıştır, farklı konfederasyonların
verileri göz önüne alınmamıştır, sektör sayıları konusunda yeterli veriler
bulunmamaktadır, farklı belediyelerden örneklemeler yapılmamıştır. Bütün bunlar
nedeniyle diyorum ki, bu önergeden hareketle bir genelleme yapılamaz.
Ayrıca, sadece bu önergede
yazılı iş yerlerinden işten çıkartılanları tartışarak da sorunun çözümüne
kalıcı bir katkı sağlanamaz. Sadece sorunu burada tartışmış oluruz, daha önceki
Parlamento dönemlerinde defalarca tartışıldığı gibi, tartışmalardan bir tanesini
de yapmış, bir rapor ortaya koymuş oluruz. Oysa burada yapılması gereken şu
idi: Bir defa, geçmiş yıllarla ilgili bir süreç analizi yapılmalı ve bütün
sendikaların verileriyle birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının,
İŞKUR’un, İşsizlik Sigortasının ve Sosyal Güvenlik Kurumunun da verileri
birlikte ortaya konmalı idi. Parlamentonun kararları açısından da önemli bir
veri kaynağı oluşturulabilirdi. Karşılaştırmalı ve sistematik bir çalışma
yerine birkaç şikâyetten hareketle Türkiye endüstri ilişkilerinin sorunlarını
bütünüyle ortaya koyabilmek, oradan bir genelleme çıkartabilmek hem mümkün
değildir hem de bizi doğru sonuçlara götürmez diye düşünüyorum. Çok değil, daha
bundan on yıl önceki gazete haberlerini değerlendirdiğimizde toplu işten çıkartmaların
çok daha yoğun ve çok daha yaygın olduğunu, hatta 1,5 milyona yakın işçinin
kapının önüne konduğu günleri hepimiz çok rahatlıkla hatırlarız.
İZZET ÇETİN (Ankara) –
Tarihi söyler misin Başkan?
SALİM USLU (Devamla) –
Evet, tarihi 2000-2001 krizi, siz de çok iyi biliyorsunuz. Sayın Refik
Baydur’un o günlerdeki “1,5 milyon işçiyi kapının önüne koyarız.” tehdidini de
hatırlıyorsunuz.
Şimdi, oysa biz küresel
krizi çok derin yaşadık, derin hissettik. Buna rağmen, yoğun işten
çıkartmaları, geçmişteki yoğun işten çıkartmaları çok derinden hissetmedik.
Bunun birkaç nedeni var. Bir tanesi, 2000-2001 krizinde sosyal reflekslerimiz
ve sosyal koruma sistemlerimiz bu kadar güçlü değildi. Söz gelimi, işsizlik
sigortamız yoktu, iş güvencemiz yoktu. 4857 sayılı İş Yasası’nda bugünkü
düzenlemeleri yapmamıştık. Mesela, İş Yasası’nda kısa çalışma
ödeneği yoktu -sizin de çok iyi bildiğiniz- oysa bugün kısa çalışma ödeneği
sayesinde işten çıkartılmak üzere gündeme gelen işçilerin birçoğu ödenekten
yararlandığı için -ki bunların sayıları ortada- bir kısmı iş güvencesinden
yararlandığı için, bir kısmı işsizlik sigortasından yararlandığı için işten
çıkartmalar geçmişteki kadar derin ve yaralayıcı hissedilmemiştir.
MUSA ÇAM (İzmir) – DİSK’in
genel başkanı gibi konuşuyordun Başkan, şimdi işveren sendikaları genel başkanı
gibi konuşuyorsun. Yıllarca işçilerin emeğini yedin.
İZZET ÇETİN (Ankara) –
Oradan farklı görülüyor herhâlde, AKP sıralarından.
SALİM USLU (Devamla) –
Evet, ben dün ne söylediğimi biliyorum, siz beni iyi dinlememişsiniz belli ki.
MUSA ÇAM (İzmir) - İşveren
sendikaları genel başkanı gibi konuşuyorsun.
SALİM USLU (Devamla) –
Şimdi burada yapılması gereken sadece sorunu tartışmak değildir, yapılması
gereken çözümleri ortaya koymaktır. Bunlar da bellidir.
Bir: İşsizlik Sigortası
Yasamız güncellenmelidir. İşsizlik sigortasına erişim kolaylaştırılmalı,
işsizlik sigortasının sağladığı imkânlar artırılmalıdır.
İki: İşsizlik sigortasından
öte İş Güvencesi Yasası güncellenmelidir, ILO normlarına uygun hâle getirilmeli
ve mutlak işe iade konusunda ILO normlarıyla uygun bir yasal düzenleme behemahâl yapılmalıdır.
Üçüncüsü de: Sendikal
mevzuat değişmemiştir. Yani 12 Eylül 1980 tarihinden sonra çıkarılan sendikal
mevzuat ne yazık ki hâlen yürürlüktedir. Türkiye çok şey değiştirmiştir, yeni
yapılar oluşturmuştur, yeni anlayışlar geliştirmiştir ama ne yazık ki sendikal
mevzuatı değiştirememiştir. Bundan dolayı kimseyi suçluyor değilim, önce aynaya
bakmak lazım. Bazı işçi sendikaları, bazı işveren örgütleri –Sayın Çelebi de
çok iyi biliyor ki- diyalog çalışmalarından sonuç çıkarmamak, uzlaşmaları
engellemek konusunda ellerinden gelen çabayı arkalarına koymamışlardır ve ne
yazık ki zaman zaman çalışma bakanları bu konuda çok iyi niyetli adımlar atmış
olmalarına rağmen, kimi engellemeler yüzünden sendikal mevzuat değişmemiştir. O
nedenle, sendikal mevzuatı ILO normlarına uygun, çağdaş, iş güvencesini de
içeren, sendikal güvenceleri içeren bir anlayışla yeni baştan ele almak
gerektiğini düşünüyorum. Son bir hazırlık yapıldı, bakalım Parlamentoya,
önümüze gelecek mi? Onu da sabırla bekleyeceğiz.
Bütün bunların ötesinde,
şunu da özellikle ifade etmem lazım ki: Sendikalar da özellikle konumlarını,
rollerini, vizyonlarını yeni baştan yapılandırmak,
sorun çözme kapasitelerini artırmak durumundalar. Bu yaşadığımız çağda,
çalıştığımız işletmelerin geleceği, işletmenin rekabeti, verimliliği, kalitesi,
ihracatı, yapısı, yani modern bir endüstri ilişkileri, demokratik bir endüstri
ilişkileri işletmeyi ilgilendirdiği kadar bizi de ilgilendiriyor, bu konuda
söyleyeceğimiz sözler olmalı.
Bütün bunların ötesinde,
Türkiye’de, yasaların da ötesinde, yoksa 2821, 2822 sayılı yasalarda
düzenlemeler var, 4857 sayılı Yasa’da iş güvencesini düzenleyen 19’uncu
maddeden 21’e kadar düzenlemeler var ama bunların ötesinde, Türkiye’de ciddi
bir sosyal kabul sorunu var. Yani sanki sendikalar, sanki sendikalaşma
rekabetin, üretimin, verimliliğin önünde engelmiş gibi görülüyor; sanki, iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri bir maliyetmiş
gibi algılanıyor. Bundan dolayı da tedbirlerin alınması gecikiyor,
geciktiriliyor ya da ıskalanıyor. Bu nedenle, genel olarak sosyal koruma
anlayışını güçlendiren, sosyal koruma konseptini
ortaya koyan yeni bir endüstri ilişkileri vizyonuna ihtiyaç olduğunu bilhassa
belirtmek istiyorum.
Ayrıca, burada, işsizlik
sigortasına erişimin kolaylaştırılmasının ötesinde, mutlaka İş Güvencesi
Yasası’nın işe iadeyi sağlayacak şekilde yeniden ele alınması gerektiğini ifade
etmek istiyorum.
Evet, araştırma yapmak ve
araştırmaları bundan öncekiler gibi raflara, tozlu raflara koymak yerine bence
yasal tedbirler almak daha akılcı, daha rasyonel bir tutumdur. Bu nedenle,
gerek komisyonlardan geçmiş gerek komisyonlara gelmiş olan düzenlemeler vardır.
Bu düzenlemeleri bir an önce Parlamentodan geçirip yasalaştırmakta yarar
olduğunu düşünüyorum.
Bu arada, AK PARTİ’nin sınıfsal bir tutumu olmak yerine rasyonel bir
davranışı olduğuna, rasyonel politikalar izlediğine dair onlarca örnek
verebilirim, zamanım bittiği için veremiyorum ama Sayın Önder’e şundan
bahsetmek istiyorum: AK PARTİ’nin özellikle istihdamı
teşvik konusunda, istihdamı artırma konusunda istihdam konseyleri oluşturduğunu
ve bu konuda önemli çalışmalar yapıldığını belirtiyorum.
İZZET ÇETİN (Ankara) –
Kenan Evren’in saldırılarından daha ağır saldırı yapıyorsunuz.
SALİM USLU (Devamla) -
Sadece benim ilimde, sadece Çorum’da 1995 yılından beri, 96’dan beri istihdamı
artırmak üzere toplam 165 milyon TL prim desteği sağlanmıştır, 2011 yılında
sağlanan prim desteği bile 47
milyon TL’dir. Şu anda Çorum’da işsizlik oranı Türkiye
ortalamasının neredeyse yarısı kadardır.
Ben, rasyonel politikaların
işsizlik sorununa çözüm getirme konusunda slogandan daha geçerli ve daha önemli
olduğunu düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Uslu.
Üçüncü konuşmacı, lehinde
olmak üzere İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi.
Sayın Çelebi, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul)
– Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri,
Barış ve Demokrasi Partisinin araştırma önergesinin lehine söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
aslında, bugün burada, örgütlenme özgürlüğü önündeki engelleri konuşmak için ve
engellerin ortadan kaldırılması konusundaki yaklaşımımızı paylaşmak adına
Meclisi bilgilendirmek istiyorum. Sayın Uslu biraz önce ILO sözleşmelerinden
bahsetti, sendikal hak ve özgürlüklerden bahsetti. Aynı Türkiye’de yaşamıyor
muyuz diye kendi kendime sormaya başladım ve o sendikacılığı acaba beraber
yapmadık mı diye sorgulamaya başladım. Yani herhâlde, Meclise gelince farklı,
sendikacı olunca farklı, muhalefette olunca daha farklı yaklaşımları buralarda
hep sergiliyoruz ve ben, artık bu sürecin böyle saptırılmasından da büyük bir
üzüntü duyuyorum.
Öncelikle şunu söyleyeyim:
Türkiye’de örgütlenme özgürlüğü yok. Bunu ben söylemiyorum, araştırmalar
söylüyor, daha geçen hafta yayımlandı araştırma. Bu ülkede
sendika üyesi olma konusunda “Neden sendikaya üye olmuyorsunuz?” diye
sorduklarında işçilere, yüzde 50’si “Sendikaya üye olmam hâlinde işten
atılırım.” korkusunu yaşadıklarını söylüyor, yüzde 32’si “Gereksinim
duymuyorum.” diyor, aşağı yukarı yüzde 8’i de sendikanın aidatının çok olduğunu
veya noter ve diğer harcamaların çok olduğunu söylüyor ve bunun için sendikaya
üye olmadığını söylüyor.
Diğer taraftan, yine aynı
araştırmada, bu ülkede çalışanların resmî rakamlara göre yüzde 50’si kayıt dışı
çalışıyor, yasa dışı çalışıyor. Hani kayıt dışı biraz kibarca, yasa dışı
çalışma bu ülkede devam ediyor. Bize göre bu rakam yüzde 55’ler civarında.
Diğer taraftan şimdi bugün
ise yeni bir teklifle uyandık. Bir tarafta Hava-İş Sendikasına yönelik
baskılar, zulümler bitmedi, artık yasal yollardan aşılamayan bazı engeller
şimdi yeni bir tuzak yasayla, yeni bir
korsan yasayla Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne getiriliyor. Korsan
taksiciliğe karşıyız da, bu korsan yasanın İçişleri Bakanlığının komisyonunda görüşülerek bu Meclis
gündemine korsan getirilmesini algılamakta zorluk çekiyorum çünkü ben, Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonunun üyesiyim. İnsaf edin, bu yasanın görüşüleceği yer orası mı,
İçişleri Bakanlığının bu konudaki komisyonu mu? Burada görüşülecek bir şey mi
bu? Neden? Çünkü bir oldubittiye getiriliyor. Bir taraftan Toplu İş İlişkileri
Kanunu Tasarısı görüşüldü, Meclisin gündemine getirilmeye çalışıldı, birtakım
engeller, birtakım baskılar sonrası o rafa kaldırıldı. Bir taraftan iş
cinayetleri devam ediyor, iş cinayetlerinde dünya ikincisiyiz, Avrupa
birincisiyiz ve bu anlamda yasa teklifi üzerinde çalışıyoruz Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda, bir taraftan bu arada bir arkadan
dolanmayla kanun teklifi, Hava-İş kolundaki grev yasağını getiren düzenleme
Meclisin önüne getiriliyor.
Şimdi, bir taraftan AKP
referandumda bas bas bağırdı, “Birden fazla sendika istemiyor musunuz?” dedi
Sayın Başbakan? “İstiyoruz” dedi herkes. Bırakın birden fazla sendikalı olmayı,
bir sendikaya üye olmanın bile bedellerini ağır ödüyoruz. Yine aynı
referandumda “Grevlerin önündeki engelleri kaldıracağız.” denildi. Kenan
Evren’in… Hani “12 Eylülle hesaplaşacağız.” diyorsunuz ya, 12 Eylül yasalarıyla
hesaplaşmak yerine 12 Eylül yasalarından daha geriye götürülen bir düzenlemeyi
Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne getiriyorsunuz. İşte sizin ileri
demokrasiden anladığınız bu, ileri demokrasiniz bu! Yasaklar, yasakçı anlayış
ve baskı ve şiddetle yasaları bu Meclisten çoğunluğunuza dayalı olarak
geçirmeye çalışıyorsunuz. Bu bir ihanet. Hükûmet
Programı’nda söylediğinize de ihanet, daha önce seçim bildirgenizde
söylediğinize de ihanet içinde olan bir anlayışta bu yasa buraya getiriliyor.
Çünkü Hava-İş Sendikasıyla ilgili birçok operasyon yapıldı. O iş kolunda
olmayan bir sendika o iş kolunda yetki için başvurularda bulundu; yıllarca
mahkemeler sürdü, iş kolunun Hava-İş kolunda olduğu mahkemeyle tespit edildi.
Bu bitti, çoğunluğa itiraz edildi, bu bitti, şimdi tam uyuşmazlık tutuldu, grev
aşamasına getirildi. Yirmi yıldır, değerli arkadaşlar, Hava İş kolunda grev
yok. Ne oldu da, ne yapıldı da buraya yasak uygulamayı getiriyorsunuz? Yirmi
yıl bu iş kolunda grev yapılmadı ve anlaşma sağlandı. Ne değişti şimdi? Ne oldu
da birden bu yasakları yeniden gündeme taşıma gereğini ortaya koydunuz? Bunun
bir tek nedeni var: Siz, yeni, baskıcı bir sistemi uygulamak için görev
almışsınız ve bu sistemi sermayenin lehine kullanmak için de görev almışsınız.
Daha önce Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda bu konuda gelen
öneriyi -orada çünkü sendikacılar var, sağlıkçılar var- orada reddedilen
öneriyi şimdi dolambaçlı bir yoldan korsan taksicilikle ilgili yasa teklifinin
içerisine sokuyor ve bu Meclisten geçirmeye çalışıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, iş
ciddidir, şu anda bilebildiğim kadarıyla iki yüzün üzerinde uçak seferi iptal
edilmiştir ve şu anda havaalanında çalışan işçiler, teknisyenler, kaptanlar,
kabin görevlileri infial hâlindedir. Bu süreci durdurun. Bu Meclisten bir kez
daha uyarıyorum, bu Türkiye'nin lehine değil, bizim lehimize değil, ülkenin
lehine değil, Türk Hava Yollarının lehine değil. Bu oyun nereden oynanıyorsa bu
oyuna bir son verin çünkü bugün başlayan bu eylemlerin, eğer bu yasa bu
Meclisten çıkarsa ve inatla bu gerilim yaşatılmaya devam edilirse, psikolojileri
bozulan bu çalışanların bu eylemlerinin dışında daha tehlikeli bir sorunla
Türkiye karşı karşıya kalabilir.
Morali olmayan, bir tek
güvencesi olan, en temel güvencesi olan grev hakkı elinden alınan işçiler buna
karşı her aşamada direneceklerdir, bunu bu kürsüden söylüyorum. Bu nedenle yol
yakınken bu yanlıştan dönülmesini istiyorum ve bir an önce, gerçekten bir
sendikal düzenleme yapılacaksa, biraz önce burada ifade edilen ILO normlarına,
Avrupa Sosyal Şartı’na uygun, Toplu İş İlişkileri Kanunu’nda görüşülmesi
gereken bir yasayı buradan artık çıkartın.
Bu oyuna son verin, bu oyun
artık işçiler tarafından da kabul edilmiyor, bu oyunu işçiler yutmuyor. Bu
yapıya karşı ortaya koyduğunuz temel yaklaşımlara karşı da işçilerin
geleceğiyle oynamayın, güvencesiyle oynamayın.
İşçilerin elinde bir tek
güvence var, grev hakkı. O grev hakkını 12 Eylül öncesi de, 12 Eylül sonrası da
en kötü dönemlerde kullanan işçilerden bu hakkı AKP İktidarı gasbetmektedir. Onun için bu gasba
son vermek adına bu yasayı geri çekmenizi ve işçilerin en temel hakkı olan bu
sözleşme hakkının uygulamaya konulmasını istiyorum ve buradan uyarıyorum:
Bundan sonra, bu yasaklar
geldikten sonra, ILO’da da bunun cevabını veremeyeceksiniz,
Avrupa’da veremeyeceksiniz, her tarafta sizi teşhir etmek de boynumuzun borcu
olacaktır.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Çelebi.
Öneri üzerinde son
konuşmacı aleyhte olmak üzere Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 203 sıra no’lu Türkiye’de işçi ve
emekçilerin sendikalaşmaları ve örgütlenmeleriyle ilgili sorunların
sebeplerinin araştırılması amacıyla verilen grup önerisi üzerine söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aleyhte söz aldım. Niçin
aleyhte söz aldım? Öncelikle, bir kere uzlaşmamız lazım. Ne üzerine uzlaşmamız
lazım? Biz, milletvekilleri olarak, kendimiz, burada nasıl çalışacağımızı, ne
şekilde çalışmaları sürdürebileceğimizi ileriye yönelik olarak düzenlemekte
güçlük çekiyoruz. Biraz önce, yoklama esnasında bütün komisyonların
boşaldığını, yoklama için iktidar tarafının buraya yüklendiğini ve gerçekten de
bir çalışma ortamı sağlanmadan çok formalitelerin yerine getirilmesi gibi bir
düşüncenin hâkim olduğunu görmek beni bir milletvekili olarak ziyadesiyle
üzmüştür. Biz bunu düzenleyemezsek işçilerin haklarının, emekçilerin haklarının
önündeki engelleri nasıl tespit edeceğiz, nasıl ortaya koyacağız? Bunun için
öncelikle bir uzlaşma zemininin oluşması lazım. Uzlaşma zemini var mı, yok mu?
Uzlaşma zemini genel anlamıyla gerçekten yok. Bu memleketin meselelerine
hepimizin bakış tarzı ekonomik anlamda çok farklı olmayabilir, bunda
yakınlaşabiliriz ama görüyorum ki bunların görüşülmesinde bile birtakım
sıkıntılar olduğunu görüyoruz.
Bir kere, bu örgütlenme
hakkı, işçilerin problemleri, bunlar anayasal haklar. Anayasal haklar üzerinde
ne yapılması lazım? Zaten uzlaşılması lazım. Bunun
dışında, kayıt dışı çalışanların yüzde 50’ye ulaştığı bir yerde emekçilerin
sorunlarına öncelik vermek mutlaka önemli ama her 100 çalışandan 50’sinin kayıt
dışı çalıştığını dikkate alırsanız, o konunun ne kadar sıkıntıda olduğunu
görüyoruz. Hatta biraz sonra, bundan sonra görüşülecek yasa tasarısında “grev
ertelemesi” gibi başka kanunların içerisine, tasarıların içerisine
sıkıştırılmış birtakım olayları da görüyoruz.
Şimdi, teşvik ediyorsunuz,
teşvikle ilgili açıklamalarda bulunuyorsunuz. Bakın, teşvikle ilgili hadise istihdam
yaratmak açısından konuşulmasına rağmen ne oldu? Daha Meclise o işin mevzuatını
yeni taşımaya başladınız. Yani bunun bir altyapısı yok, zemini yok, uzlaşmanın
olması lazım. Çalışanlar sıkıntıda, çalışanların hakkını yandaş temsilcilerinin
koruması mümkün değil. Bakın, memurların sıkıntısını görüyoruz. Ben uzun
yıllardır kamu maliyesiyle uğraşan bir milletvekili arkadaşınız olarak ilk defa
beş aydır onların hakkını alamadıklarını görüyorum. Bunu bir yasal zorunluluğa
bağlayıp mevzuat eksikliğinden, mevzuatın tamamlanmamasından dolayı bir şeyi
ifade edebilirsiniz, ama burada istediğiniz tasarıyı kavgayla dövüşle
geçirmenize rağmen çalışanların haklarını ihmal etmek, onlarınkini geciktirmek
gerçekten doğru bir şey değildir.
Kayıt dışı çalışanlar
ortada. Kadın istihdamı zaten hemen hemen istatistiklere yansımıyor. Yeterli
istatistik yok. Ortada şeffaflık da yok. Bu konuda Devlet İstatistik Enstitüsü
Başkanının samimi açıklamaları da var, “Ben yeterli bilgiyi toplayamıyorum.”
diyor. Devlet yeterli bilgiyi toplayamamaktan gerçekten problemli hâle
gelmiştir.
Bu işçi hakkını nasıl
koruyacak? İş zaten bulamıyor. Kayıt dışı çalışmaya razı. 2,5 milyon resmî, iş
aramayanları da dikkate aldığınızda 5 milyon insanın ne yaptığını görüyorsunuz?
İşsiz olduğunu görüyorsunuz. Düşük ücret alıyorlar, almaya mecbur kalıyorlar iş
bulmak için. Ücrette de adalet yok. Şimdi bunları Hükûmetin ne yapması lazımdı?
Bu ortamı sağlayıp iyileştirmeye gitmesi lazımdı.
Bakın, mevcut durumu bir
değerlendirelim. AKP geldiğinden beri işsizlik oranlarında bir düşme yok. Ha,
düşme var diyeceksiniz. Sizin zamanınızda bir zıpladı 14’lere, oradan geriye
doğru bir gidiş var, ama sizin geldiğinizden bu yana işsizlik rakamlarında oran
olarak bir düzelme yok, hâlâ yüzde 10’ların üzerinde, çift dijitli.
2012 yılının ilk çeyreğinde
işsizlik oranında düşüş devam ediyor deseniz bile, ekonomik aktivitede önemli
bir yavaşlama var. Ekonomik aktivitedeki yavaşlama işsizliği önlemeye bir katkı
sağlamaz. İşsizlik, ekonomik aktivite yavaşladıkça ne yapacak? Göreceli olarak
azalacak.
2012 yılının ilk çeyreğinde
iş gücüne katılım oranı düşmüş. İş gücüne katılım oranı geçen yıl yüzde 49
seviyesindeyken bu sene ilk çeyrekte yüzde 48’e gerilemiş.
Yılın ilk çeyreğinde yıllık
istihdam artışı 500 bin civarında. Bu, önceki senelerde, krizden çıkışta neydi?
1-1,5 milyon civarındaydı. Ekonomik aktivitedeki yavaşlama önümüzdeki dönemde
iyice hız kesecek. Bu da istihdam artışını ne yapacak? Önleyecek.
Şimdi baktığımız zaman, bu
işçilerin örgütlenme hakkı, çalışma hayatıyla ilgili düzenlemeler Anayasa’da
var. Şimdi, Anayasa’da çalışmayla ilgili hükümler, çalışma hakkı ve ödevi,
çalışma şartları ve dinlenme hakkı, sendika kurma hakkı, sendikal faaliyetler,
grev hakkı ve lokavt; bunların işletildiğini söylemek mümkün mü?
Bakın, çok rahat ifade
edebilirim, çok kısa dönemde yüz binlere varan memur sendikalarındaki
artışların gerçekten yandaş sendikalara yönelmesinin sebebinin ne olduğunun çok
iyi irdelenmesi lazım. Bu önemli bir husus. Çalışanı
resmen zorluyorsunuz. İkna odaları kurulmuştu, bunlar onun sonucuydu.
Hangi konuya bakarsanız
bakın, gerçekten çalışan bir insan kendi örgütlenme hakkını, diğer haklarını
nasıl koruyacak? İş zaten bulamıyor. Biraz önce ifade ettiğim gibi, memur
sendikalarının hakkını vermiyorsunuz. Onların hiç olmazsa neyini vermeniz
gerekirdi? Öncelikle, madem taş gibi sağlam kamu maliyesinden bahsediyordunuz,
avansını verirdiniz, daha sonra mahsup etmek üzere bir şeyler söylemeniz
lazımdı. Bakıyorum, bunu yapmaktan da uzaksınız, yapmıyorsunuz. Bunun sebebi de
şu: Kamu maliyesinde sıkıntı var. Cari açık ve dış ticaret açığındaki
problemler, orayı azaltacakken ekonomik aktivitedeki yavaşlama, neyi ortaya
çıkardı? Bütçe açığını ortaya çıkardı. Dolayısıyla, açık tek taraflı iken,
şimdi problemli olarak çift taraflı açık hâline gelmeye başladı.
Biraz önce ifade ettiğim
gibi, gerçekten işsizlik çift dijitli. Çalışanların
yüzde 57’si lise altı eğitimli, yüzde 12’si ücretsiz aile işçisi, yüzde 57’si
10 kişiden az çalışıyor. İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar 2,5 milyon kişi,
2,5 milyon da işsiz; 5 milyon kişi işsiz var. Dolayısıyla bunların ne yapılması
lazım? Çok iyi irdelenmesi lazım. Gerçekten, iş
adamının ekonomik aktivite göstereceği ortam iyi olsa bu işsizlik de çözülmüş
olurdu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla)
– Benim bu konudaki görüşlerimi daha fazla ifade etmem mümkün. Sürem bittiği
için burada bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Ayhan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Karar yeter
sayısı…
Şimdi, Barış ve Demokrasi
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre
verdiği önergenin oylamasına geçiyoruz.
Önergeyi kabul edenler…
Kabul etmeyenler…
Evet, anlaşmazlık var kâtip
üyeler arasında; elektronik oylamayla oylayacağız.
İki dakika süre veriyorum
ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.05
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Sayın milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- MHP Grubunun, tarım ve hayvancılık sektöründeki sorunlar ile
bunların çiftçiler üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin Genel Kurulun 29/5/2012 Salı günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Tarih:
29.05.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 29.05.2012 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisini İç Tüzük'ün 19'uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
S.
Nevzat Korkmaz
Isparta
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmında yer alan 10/191 esas numaralı, "Tarım ve hayvancılık sektöründeki
sorunlar ile bunların çiftçiler üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla" verdiğimiz Meclis
araştırma önergemizin 29.05.2012 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak
görüşmelerinin bugünkü Birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu önerisi üzerinde, lehinde olmak üzere, ilk konuşmacı Hatay
Milletvekili Sayın Adnan Şefik Çirkin.
Sayın Çirkin, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun,
Türkiye'nin en önemli meselelerinden biri olan tarımın sorunları üzerine
verdiği araştırma önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve
hürmetle selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; tarım şu anda dünyada en stratejik meslek gruplarından biri
hâline gelmiştir. Bazı değerlendirmecilerin, yakında
çiftçilerin Lamborghini arabaya bineceğinden bahisle
tarımı önemsedikleri yolunda değerlendirmeleri de dikkate alınırsa, tarımın,
bir tarım ülkesi olan Türkiye için, Orta Doğu ve Avrupa’ya yönelik stratejik
bir noktada da olan ülkemiz için bir başka stratejik önem olarak
değerlendirilmesi gerektiği gayet açık ve net ortadadır.
Tarımda pamuk çiftçimiz
vardır, patates çiftçimiz vardır, zeytinyağı üreten çiftçilerimiz vardır,
pancar üreticilerimiz vardır, et ve süt üreticilerimiz vardır ve maalesef,
bugün itibarıyla bunların hepsinin sorunları yığınla ortada bulunmakta,
Hükûmetin aldığı tedbirler de bu sorunların hâlli noktasında netice
vermemektedir. Yani biz tarımın sorunlarını her dile getirdiğimizde, Hükûmetin
değerli yetkilileri, iktidar partimizin yöneticileri ve sözcüleri çıkıp tarıma
verdiği desteklerden bahsetmekte ve bunların misliyle arttığını ifade etmekte
ama ortadan olan bir gerçek daha var ki tarımın sorunları olduğu gibi yerinde
durmaktadır.
Elbette ki bu destekler
ortadadır, verilen destekler yetmemektedir. O zaman, bunun başka tedbirleri
olması gerektiği noktasında Meclisimizin, Hükûmetimizin düşünmesi
gerekmektedir. Mesela zeytinyağı. Benim ilimde Altınözü ilçem var ve genelde
Altınözü’nün geliri zeytinyağındandır. Hiç beğenmediğimiz, zaman zaman
eleştirdiğimiz, âcizlikle suçladığımız,
beceriksizlikle suçladığımız 57’nci Hükûmet döneminde zeytinyağının fiyatı -eski parayla- ortalama 6 milyon 250 bin
lira. 2012 yılı yani içinde yaşadığımız yılda -bölge milletvekillerimiz de
sorabilir- bu zeytinyağı 4 milyon bile etmiyor. Aradaki yıllarda da 3 ila 5
milyon arası -5’i geçmemiş, bu yıl onun da altına düşmüş- ve bu yıl tahminî
maliyet 6-7 milyon.
Peki, bu zeytinyağına ne
destek verilmiş? 2012 yılı ton başı 500 milyon yani dolar üzerinden hesap
edersek 260-270 dolar. Aradan geçen yıllar içerisinde -2002’den itibaren- yani
Hükûmetinizin, AKP İktidarının zeytinyağına verdiği ton başına destek de 150-250
milyon arası.
Peki, 57’nci Hükûmet nasıl
başlamış? 1999’da göreve gelir gelmez ve deprem şartlarına rağmen zeytinyağı
üreticisinin içindeki krizi görmüş ve 400 dolarla başlamış. Bugün, yaklaşık on
iki yıl-on üç yıl sonra bulabildiğiniz rakam buraya dahi ulaşmıyor, aradaki
yıllarda da bunun yarısına kadar dahi destek verememişiz. Yani Hükûmetimizin
destek anlayışını ifade etmek adına bunu söylemek durumunda kalıyorum.
Tabii bunun yanı sıra her
alandaki üreticinin sorunları ve girdi sorunları adına da mazot, gübre, ilaç,
işçi maliyetlerinin aradan geçen 2002’yle 2012 arasında kalemine göre 3, 5, 8,
10 kat arttığını ifade ediyoruz ve bunu görüyoruz.
Burada patates
üreticilerine de bakmak istiyoruz. Patates üreticileri altı aydır evlerine para
girmemesinden yakınıyor. Nevşehir’de üretici dondan etkilendi. Bu bilgiyi yeni
aldım ve ürünün yüzde 60’ı tarlada kalıyor. Geri kalan patates maliyetine
satılıyor. Patatesler traktör kasalarında, depolarda çöpe atılmayı bekliyor.
Dertlerini dinleyecek yetkili bulamayınca jandarmayla karşı karşıya geliyorlar
Nevşehir köylüleri. Şimdi, maliyetin altında patates satan üreticilerimiz
sadece Nevşehir değil Afyon, Orta Anadolu bundan geçiniyor. Hacizle karşı
karşıya kalıyor. Buna herhâlde bu bölgenin değerli milletvekilleri itiraz
etmeyecektir diye düşünüyorum çünkü bunların hepsi ortada olan gerçekler.
Bunun yanı sıra, değerli
Meclis, çiftçinin maliyetleri vardır. Bu maliyetlerin arasında mazot, gübre,
ilaç ve -pamuk için konuşuyorum- toplama ücretleri, bunlar çok yüksek paralardır,
çok yüksek girdilerdir. Bunlar kadar önemli olan bir de elektrik faturaları
vardır. Şimdi ben size soruyorum: Çiftçi elektrik faturalarını aylık ödeyebilir
mi? Bunun bir mantığı var mı, bunun bir izahı var mı? Yani altı ayda bir mahsul
alan çiftçi, elektrik faturalarını her ay nasıl ödeyecek? Hangi gelirle,
nereden aldığı parayla bunu ödeyecek?
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Ödeyemiyor zaten, ödeyemiyor.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
(Devamla) - Muhtemelen de ödeyemeyecek. Bir ayda ne yetişir? Kırk günde belki
turfanda da yetişse yetişse salatalık yetişir. Yani bir zamanlar -Allah selamet
versin- eski Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, kırk günde yetişen
öğretmenlerden dolayı “Kırk günde ne yetişir arkadaşlar?” diye sordu ve
cevabını da kendi verdi, “Yetişse yetişse hıyar
yetişir.” dedi. Yani bir ayda ne yetişecek, çiftçi hangi ürünüyle, hangi
imkânıyla bu elektrik faturasını ödeyecek? Şimdi burada bir gerçek var.
Et ve süt üreticileri
krizde. Bu da gerçek. Yani Türkiye birçok malın,
stratejik malın, gıda ürününün artık ithalatını yapar duruma geldi. Buğdayın
ithalatını yapar duruma geldi. Etin ithalatını yapar duruma geldi. Canlı
hayvanın ithalatını yapar duruma geldi. Yani bunlar, Hükûmeti şapkayı önüne
koyup düşündürmesi gereken önemli sorunlardır.
Değerli Meclis, bu
sorunların elbette ki hâl çaresi vardır. Mesela alınan bazı tedbirler de
vardır, onları da ifade etmek lazım. Bu okullara süt projesinin nispi olarak
faydası olmuştur. Bunu da kabul etmek ve buna da teşekkür etmek gerekiyor.
Belki süt fiyatlarını yükseltmemiştir ama çok daha fazla düşmesini, süt
sanayicilerinin süt fiyatlarını çok daha fazla düşürmesini, süt spekülasyonu yapmasını engellemiştir. Yalnız takdir
edersiniz ki bunlar palyatif çözümlerdir. Bunlar
sorunun asıl çözümünden uzaktır.
Türkiye’de kooperatifçilik
sistemi reorganize edilmeli ve reformist bir
anlayışla bu organize edildikten sonra hayvancılığa, etçiliğe,
sütçülüğe yararlı hâle getirilmelidir. Almanya bunu çözmüş. Biz niye
çözemiyoruz? 3.600 kooperatifini 350’ye düşürmüş, denetçilik sitemini
geliştirmiş ve aynı zamanda etçilik ve sütçülük
konusunda önemli atılımlar yapmıştır. Bunu elbette ki biz de yapabiliriz.
Ancak rica ediyoruz ve bu
araştırma önergesinin bilhassa iktidar partisi milletvekilleri tarafından
oylanmasını ve olumlu yönde oy kullanmak suretiyle hep birlikte iyi niyetle şu
çiftçimizin sorunlarının bir an evvel çözüme kavuşturulması adına oturup bunu
tartışmayı istiyoruz ve bu konuda sizden destek bekliyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle
hepinize çok teşekkür ediyor, en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, size de
teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Çirkin.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu önerisi üzerinde, aleyhinde olmak üzere, Adıyaman Milletvekili Sayın
Mehmet Erdoğan.
Buyurun Sayın Erdoğan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin Meclis
araştırma önergesi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, AK
PARTİ hükûmetleri tarımı sadece iktisadi bir sektör olarak görmekten daha
ziyade stratejik bir sektör olarak algıladı. Yaptığı planlamalar, projeler, bu
çalışmalarla tarımı nereden nereye getirdi; bu noktada sizlerle tarım alanında
yapılan çalışmaları paylaşmak isterim.
Ülkemiz, tarımsal ekonomik
büyüklük itibarıyla dünyada 11’inci sıradan 7’nci sıraya, Avrupa’da 4’üncü
sıradan, İspanya, Fransa, İtalya’yı da geride bırakarak 1’inci sıraya yükseldi.
2002 yılında 23,7 milyar dolar olan gayrisafi yurt içi hasıla
rakamı 2011 yılında 62,7 milyar dolara yükseldi, 3 kattan daha fazla arttı. 75
milyon insanımızın ve 30 milyon turistimizin gıda ihtiyacını karşılayan bir
tarım sektörümüz var. Bugün tarım sektörümüz 186 ülkeye 1.532 çeşit tarım
ürününü ihraç etmekte.
FARUK BAL (Konya) – Kaç
milyarlık ithalat yapıyoruz?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –
2002 yılında yalnızca 4 milyar dolar olan ihracat rakamı 15,3 milyar dolara
yükseldi.
FARUK BAL (Konya) –
İthalata gel, ithalata!
ALİM IŞIK (Kütahya) – İthalat
rakamlarını da ver Mehmet Bey, ithalat!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –
Tarım sektörü artık emin ellerde. “Tarım ekonominin üvey evladı değil,
çiftçilerimiz bu ülkenin hayırlı evladıdır.” dedik ve yaptığımız çalışmaların
temelinde de çiftçilerimizin sağlıklı, güvenilir bir gıdayı üretmesi ve tüketicilerimizin
bunlarla buluşması anlamında çok güzel çalışmalar sergilendi. Elli iki yeni
tarımsal destek uygulamasına başladık. 2003-2011 yılları arasında 44 milyar TL
çiftçilerimize destekte bulunduk.
MUSA ÇAM (İzmir) – Buğdayın
kilosu kaç para?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –
2002 yılında 1,8 milyar TL toplam tarımsal destek verilirken biz bu rakamı 4
kat artırdık, 2011 yılında 7,1 milyar TL’ye çıkardık, 2012 için öngörülen 7,6
milyar TL’dir.
MUSA ÇAM (İzmir) – Mazot
kaç lira, mazot?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –
1 milyar TL’sini -yağlı tohumlarda mayıs ayı içerisinde 1 milyar TL, haziran
ayı içerisinde de 1 milyar TL’yi- ödüyoruz, toplam 7,6 milyar TL’lik tarımsal
desteklemenin yüzde 90’ını haziran ayından önce tamamlamış oluyoruz.
Çiftçimizin daha rahat üretim yapabilmesini sağladık.
Bir rüya gerçek oldu, doğal
afetlere karşı çiftçinin emeğini koruyan tarım sigortası uygulamasını ilk defa
AK PARTİ başlattı.
FARUK BAL (Konya) – 57’nci Hükûmet döneminde başladı,
57’nci Hükûmet döneminde.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –
Kuraklık, don ve diğer tabii afetlerden çiftçimizi korumak için sigorta poliçe
bedelinin yüzde 50’sini karşıladık.
Tarımsal kredilerde rekor
bir artış sağlandı. 2002 yılında yüzde 59 olan tarımsal kredi faiz oranlarını
hayvancılık ve sulamada sıfıra, diğer tarımsal faaliyetlerde yüzde 5’e
indirdik.
Ziraat Bankası ve tarım
kredi kooperatiflerinin verdiği kredi miktarı 2002 yılında yalnızca 529 milyon
TL iken, evet, biz bunu 42 kat artırdık, 2011 yılında kullandırılan toplam
kredi 22 milyar TL’yi de geçti. 2002 yılında sadece 550 bin kişiye kredi
kullandırılırken 2011 yılında 1 milyon 100 bin çiftçimiz tarımsal kredi
kullandı.
Tarımsal üretim hız
kazanırken, 2002 yılıyla kıyaslanırsa, kredilerin geriye dönüş oranı yüzde
30’lardan yüzde 98’lere çıkartıldı. Hayvancılık desteklerinin toplam destekler
içerisindeki payı yüzde 4,4’ten 2011 yılında yüzde 26’ya, 2012 yılında yüzde
28’e çıkartıldı. Hayvancılığa 2002 yılında sadece 83 milyon TL’lik destek
verilirken 2011 yılında bu rakam 1 milyar 727 milyon TL’ye yükseltildi. 2012
yılı içerisinde 2,1 milyar TL’lik hayvancılık desteği ödemesini planladık ve
bunu da bir bir gerçekleştiriyoruz.
Ziraat Bankası ve tarım
kredi kooperatiflerince hayvancılığa verilen kredilerde faizleri sıfırladık,
6,3 milyar TL’lik sıfır faizli hayvancılık kredisi kullandırıldı; sektör
kazandı, Türkiye kazandı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez çiftçilerimize mazot
desteğini biz verdik. Ayraca gübre desteğini doğrudan çiftçilerimize ödüyoruz.
Prim desteği verilen ürün sayısını dörtten on yediye çıkardık. Verimlilik
esaslarına göre, otuz adet tarım havzası belirlendi. Türkiye’de hangi bölgede,
hangi üründen en iyi verim alınacağı belirlenerek tarımın gücü artırıldı.
Tarımsal ürünlerin işlenmesi, paketlenmesi, ambalajlanması, depolanması
amacıyla kurulacak tesis yatırımlarını ve makine, ekipman
alımlarını yüzde 50 hibe ile destekledik. Böylece üç binin üzerinde tarımsal
sanayi tesisinin kurulmasına önayak olduk. Yüz altmış binden fazla makine ekipman desteği sağlandı. 1,2 milyar TL’lik hibe ödemesi
yapılarak 32 binden fazla kişinin istihdam edilmesini sağladık. “Güvenli gıda,
sağlıklı yaşam” dedik, 2002 yılında 1.500 olan gıda denetçisi sayısını 3 kat
artırdık, 2011 yılında 4 bine çıkardık. Böylece milletimizin daha güvenli gıda
tüketmesini sağladık.
AK PARTİ İktidarında göreve
başlayan 8 bin veteriner ve ziraat mühendisi, ahırda, tarlada, merada, köylümüz
ve çiftçimizin ayağına kadar gitti, onlarla omuz omuza çalıştı. Üretim
planlamasından tohumluk kullanımına, ekim-dikime; ilaç, gübre kullanımından
hasada kadar birçok konuda çiftçilerimize yardımcı olan tarım danışmanlarını
hizmete soktuk.
Değerli milletvekilleri,
sizlerin de malumunuzdur, hasat sezonu başladı; çiftçilerimize, milletimize
hayırlı, uğurlu olsun inşallah, bereketli, bol hasatlar diliyorum. 4 Haziran
Pazartesi günü itibarıyla Adıyaman’da da
-Toprak Mahsulleri Ofisimiz tüm Türkiye’de olduğu gibi Adıyaman’da da çiftçilerimizi,
üreticilerimizi yalnız bırakmayacak, her türlü hazırlıklarını tamamladılar-
inşallah hasatla beraber hububat alımına başlıyoruz.
Değerli muhalefet
milletvekilleri, sizleri de dinliyoruz ama asıl olan, bizi milletimizin
dinlemesi, milletimizin teveccühünün ve takdirinin kazanılmasıdır.
Bir şeyi paylaşacağım
sizinle: Seçim bölgem olan Adıyaman’dayım, seçim çalışmalarında
arkadaşlarımızla birlikte geziyoruz. Adıyaman ilinin Besni ilçesinin İznikan köyüne geldik. Bizi karşılayan, 20-25 tane, beş
altı yaşlarından on beş yaşına kadar çocuklar, ellerinde AK PARTİ bayrakları,
“AK PARTİ, AK PARTİ” diye haykırıyorlar.
ALİ ÖZ (Mersin) – Şeker
vermişsinizdir şeker, çocuklara şeker verip kandırmışsınızdır.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –
Dedim ki: “Çocuklar, oylar nereye?” Dediler ki: “Oylar AK PARTİ’ye.”
“Niye çocuklar, niye AK PARTİ’ye?” dedim. Değerli
muhalefet partileri, siz de dinleyin, altı yaşında bir çocuk dedi ki: “AK PARTİ
doğruları söylüyor.”
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Evet, çok seviyor çocuklar seni ya! Aynı çocukların babası da üzer bir gün
gelir seni.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –
Biz “Ne aldanan olacağız ne de aldatan olacağız.” dedik. Milletimizle gönül
köprülerini kurduk, “Allah’ın izniyle hizmete devam.” dedik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bir aşk olarak, bir ibadet anlayışı olarak bunu
algıladık ve böylece devam ettik.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Yüreğin yetiyorsa, şu Çukurova’ya bir git, masal anlatma Sayın Erdoğan.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –
Girdiğimiz bütün seçimlerde de oylarımızı artırarak ilerledik. Türkiye’de yüzde
50 ama Adıyaman’daki kardeşlerim, Adıyaman’daki dostlarım yüzde 67’nin üzerinde
destek olarak bir kez daha Türkiye'nin incisi olduklarını gösterdiler.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Gel, Çukurova çiftçisini gez bakalım sen.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –
Ben hem Adıyamanlı kardeşlerime teşekkür ediyorum hem çiftçi kardeşlerime.
Ürünlerinin bol, hasatlarının bereketli olmasını diliyor, MHP’nin araştırma
önergesinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce heyetinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
İkimiz de Komisyon üyesiyiz, gel, gidelim baş başa, çiftçileri gezelim yüreğin
yetiyorsa.
BAŞKAN – Sayın Erdoğan,
teşekkür ederim.
Şimdi, üçüncü konuşmacı,
lehinde olmak üzere, Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçer.
Buyurun Sayın Seçer. (CHP
sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) –
Şu narenciyeyi de bir anlat da…
VAHAP SEÇER (Mersin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Erdoğan’ı dinlerken
başka bir ülkenin tarımından, ziraatından, hayvancılığından mı bahsediyor diye
birden gerçekten şaşırdım.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) –
Türkiye’den Vahap Bey, Türkiye’den… Siz de alışacaksınız.
VAHAP SEÇER (Devamla) –
Aslında kendisi de Komisyonda değerli bir çalışma arkadaşımız, konusuna da
vâkıf bir arkadaşımız ama tabii, siyasi jargonla konuşuyor, siyasi üslupla,
siyasi mülahazalarla tarımı değerlendiriyor.
Siz de takdir edersiniz ki
mevcut istihdamın dörtte 1’ini, tarım sektöründe çalışan yurttaşlarımızı
ilgilendiren önemli bir konu tarım ve mutlaka tarımın sorunları olacaktır.
Devasa bir sektör, büyük bir sektör, dinamik bir sektör; güncel birtakım alınan
kararlarla değişebilen, iklimle değişebilen. Yani ziraat üzerinde, tarım
üzerinde birçok faktör var ki gidişatını, uygulanan politikaların doğru ya da
yanlışlığını tespiti açısından etkileyen çok önemli, dinamik bir sektörü
konuşuyoruz.
Tabii, tarım sektörünün,
hayvancılığın sorunları var mıdır? Vardır. Neden kaynaklanıyor? Elbette ki
Türkiye gibi tarımda, hayvancılıkta önemli kaynaklara, potansiyele sahip bir
ülkede bu sorunlar yaşanıyorsa uygulanan politikalara bakacaksınız düz mantıkla
düşündüğünüz zaman. Yani 28 milyon hektar tarım toprağınız
olacak, 8,5 milyon hektar sulanabilir alanınız olacak, muazzam bir iklime sahip
olacaksınız, biyoçeşitliliğe sahip olacaksınız, insan
gücüne sahip olacaksınız, Tanrı’nın bu anlamda verdiği her şeye sahip
olacaksınız ama sektörde ardı ardına krizler yaşayacaksınız ya da bu sektörde
iştigal eden, üretim yapan çiftçiler sürekli feryat figan edecek.
Şimdi Milliyetçi Hareket
Partisinin verdiği önergenin başlığına baktım: “Tarım ve hayvancılıkta yaşanan
sorunlar ve bu sorunların üreticiler üzerindeki, çiftçiler üzerindeki olumsuz
etkileri.” Şimdi, olumsuz etkilerini tartışmaya gerek var mı? Sizlerin
bölgesinde var mı, yok mu, bilemiyorum, benim bölgemde var. Çiftçi borcunu
ödeyemiyor, intihar ediyor, yaşamına son veriyor. Çiftçi borcunu ödeyemiyor ya
da üretimden ailesini geçindirecek geliri elde edemiyor, doğduğu yeri terk
ediyor, köyünü terk ediyor, toprağını terk ediyor, büyük şehre gidiyor; aç,
sefil, işsiz, güçsüz. Tabii, ekonomik anlamda da kâğıt üzerinde büyüme
sağladınız, ona bir lafım yok ama Allah aşkına söyler misiniz, sizin ortaya
koyduğunuz ekonomik model üretime dayalı bir ekonomik model mi? Yani “On yıl
önce, on yıl sonra...” Rakamlar TÜİK rakamları, sizlerin rakamları. İşsizlik
oranı yüzde 8 seviyelerinde; 2002 sonunda İktidara geldiniz, 2012’deyiz bugün
çift haneli işsizlik oranı. Bunu ben söylemiyorum, sizin sevk ve idarenizde
olan kurumlar söylüyor, TÜİK söylüyor. Şunu anlatmaya çalışıyorum: Bir tarafta
“Tarım sektöründe başarılıyız.” diyorsunuz, sizler söylüyorsunuz, rakamlara
takla attırıyorsunuz. Efendim, 1,8 milyar liraymış da tarımsal destekleme,
şimdi ulaşılan nokta 7,1 milyar liraymış! Allah aşkına yapmayın! Yani o günden
bugüne üreticinin girdi fiyatlarını da ortaya koyun. O gün temel girdilerin
fiyatları neydi; bugün, on yıl sonra, gübre fiyatı nedir, akaryakıt fiyatı
nedir, zirai ilaç fiyatı nedir, elektrik fiyatı nedir?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Yem fiyatları nedir?
VAHAP SEÇER (Devamla) -
Bunları da ortaya koyun.
Şimdi “Tarım sektöründe
kriz yok. Hayvancılık sektöründe kriz yok.”
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
İthalatını niye yapıyorsunuz?
VAHAP SEÇER (Devamla) -
Yahu kardeşim, Türkiye tarihinde ilk defa, sizin döneminizde, Kurban
Bayramı’nda kurbanlık koyunu sizin Hükûmetiniz ithal etmedi mi! Üç buçuk
yıldır, bu ülkede hayvancılık sektöründe sorun yaşanıyor. Türkiye’de kaç baş
hayvan var, bugünkü Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bunların tespitini
yapamamış. Hayvancılık krizinin ilk çıktığı 2009 yılında gittiler, nüfus sayımı
yapar gibi, ahırlarda hayvan saydılar. Sayımı da doğru yapamadılar. Yani bugün
ortaya konulan rakamlar doğru değil. Demek ki sizin üretiminiz 74 milyonu
besleyemiyor. Siz politikalarınızda sınıfta kalmışsınız. İşte, süt üretiminde
sıkıntı yaşandı, hemen “Aman Sayın Başbakan Tarım Bakanına kızmasın, Tarım
Bakanını görevden almasın.” rakamlarla oynadı, Sayın Başbakana raporunu sundu,
Sayın Başbakan dedi ki: “Ya, yapma Sayın Eker, yani sen bana matematiği
unutturdun.” Bunu Sayın Başbakan söyledi, Sayın Bakana söyledi. Şimdi, Sayın
Başbakanı yanıltıyorsunuz sanki tarım sektöründe hiçbir sorun yokmuş gibi,
elbette ki sorun var.
Gittiniz, 5 milyar liradan
fazla, Ziraat Bankası kaynaklarından sıfır faizli kredi verdiniz. Bunun
dönüşümü var mı? Daha geçtiğimiz günlerde… Ölü hayvanlara destekleme alıyorlar,
denetim de yok. Paraları dağıtıyorsunuz, halkın, yurttaşların vergilerinden topladığınız
paraları dağıtıyorsunuz kendi paranız gibi, “Sıfır faizli kredi verdik.”
diyorsunuz, diğer taraftan, milyarlarca lira vurguna göz yumuyorsunuz,
görmüyorsunuz çünkü işinizi iyi yapmıyorsunuz.
Bugün, tarım sektörünü sevk
ve idare edenler işin ehli insanlar değil. Gidin alanlara, tarım sektörünün,
üretimin önemli olduğu bölgelere gidin, sahada bir tane tarım konusunda uzman
insan göremezsiniz. Bu işler masa başında olmaz. Bakanınız çalışmıyor,
bürokratlarınız çalışmıyor, çalıştıramıyorsunuz, sorunlara vâkıf değilsiniz.
“Destekleme verdik.”
Destekleme vermekle olmuyor. Bugün yaptığınız plansız, programsız destekleme
yarınlarda başka sorunlara neden oluyor. İşte, meyvecilik sektörü can
çekişiyor, ihracatta sıkıntı var, ihracat teşviki yetersiz, meyveler Akdeniz
Bölgesi’nde dalında kalmış. Niçin kalmış? Yanlış politikalar. Bundan on yıl
önce… Evet, destekleme verdiniz, fidan desteği “Tesis yapın.” tesis desteği, şu
desteği, bu desteği; yapıldı tesisler, üretim arttı. Peki, bu ürünleri nereye
pazarlayacaksınız? Bilinçsiz, istikrarsız, sürdürülebilirliği olmayan, ne orta
vade ne kısa vade ne uzun vade, hiçbir proje yok. “Gün bugün, sorun var.
Palyatif, geçici çözdük gitti.” o da çözebilirseniz. Şimdi, bu sektör böyle
yönetilmiyor demek ki. Bugün hâlâ hayvancılık sektörü kriz yaşıyorsa, bugün
hâlâ bitkisel üretim sektörü, meyvecilik sektörü ya da narenciye sektörü sorun
yaşıyorsa, üretici bas bas bağırıyorsa, herhâlde yalan söylemiyor. “Ben para
kazanamıyorum.” diyen üretici yalan söylemiyor. İşte gidin, icra dairelerinde
icra dosyalarına bakın, 2002 yılında bunun adedi neydi, bugün, 2012 yılında kaç
katına çıkmış? Gidin traktör galerilerine, ikinci el traktörlerle dolu. Şimdi,
üretici para kazanıyor ise bu traktörleri niye satıyor? Borcunu ödemek için satıyor,
evine haciz gelmesin diye satıyor.
Şimdi siz, kafanızı kuma
gömerek “Bu sektörde sorun yok.” diyerek bugün için günü kurtarabilirsiniz ama
bu sıkıntı yarın yine karşınıza gelecek, geçtiğimiz seçim gelmedi, gelecek
seçimde gelecek. Seçim önceleri kesenin ağzını açıyorsunuz, önemli bir seçmen
kitlesi çiftçi, birkaç milyar lirayla işi kurtarıyorsunuz ama sorunları
öteliyorsunuz. Çiftçinin kimyasını bozdunuz, çiftçinin psikolojisini bozdunuz
yani tarım sektöründe yaşanan sorunların çiftçiye olan etkisi, tek cümleyle,
çiftçinin kimyasını bozdunuz.
Onun için, bu sektörde
sorunlar vardır, doğru bir tespittir. Milliyetçi Hareket Partisinin ortaya
koyduğu önerge doğru bir tespittir, doğru bir önergedir. Dolayısıyla, bu
önergenin lehinde oy kullanacağımızı belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Seçer.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu önerisi üzerinde son konuşmacı Şanlıurfa Milletvekili Sayın İbrahim
Binici.
Sayın Binici, buyurun. (BDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP Grubunun tarım ve hayvancılıkla
uğraşan üreticilerin yaşadığı sorunların araştırılması için verdiği önerge
üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına usulen aleyhte söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Öncelikle -biliyorsunuz-
Türk Hava Yollarında grevde olan işçiler işten çıkarma adına tehdit
edilmektedirler. Hükûmetin bu tutumunu nefretle kınıyor, bir an önce AKP’nin bu
tutumundan vazgeçmesini -istiyorsa- emeğe saygılı olmasını talep ediyorum.
Yine -geçen hafta gündem
dışı konuşmamda da değinmiştim- maalesef, AKP’nin siyasal soykırım adına
operasyonları Urfa’mızda devam etmektedir. Yine, iki gündür, 29 kişi
gözaltındadır, aralarında 3 tane belediye başkan yardımcısı, belediye meclis
üyesi, BDP belediye meclis üyeleri ve partimizin yöneticileri… Lütfen, o kirli
ellerinizi temiz siyasetimizin üzerinden çekin diyoruz. Yeter artık “…”(x)
diyorum.
Biliyorsunuz, hiç kuşku yok
ki, insanın en temel hakkı ve ihtiyacı beslenme hakkıdır. İnsan hayatının
devamı için vazgeçilmez olan bu hak sağlıklı beslenme kriterleri çerçevesinde kullanılması
hâlinde sağlıklı bir hayatı, dolayısıyla da sağlıklı nesilleri beraberinde
getirecektir. Sağlıklı beslenme kriterlerinin başında
ise yeterli ve dengeli beslenme gelmektedir. Hayvansal ürünlerinin üretimi
yeterli ve dengeli beslenme için vazgeçilmez olmasının yanı sıra çok önemli bir
ekonomik faaliyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Hayvancılık ve hayvan üretimi
özellikle kırsal alandaki açık ve gizli işsizliği azaltmak bakımından ayrı bir
öneme sahiptir. Bu yönüyle insan göçünü ve buna bağlı olarak ortaya çıkan
sosyal sorunları azaltmak ve önlemek gibi çok önemli sosyoekonomik fonksiyonu
da bulunmaktadır. Sektör olarak et, süt, tekstil, deri, kozmetik ve ilaç sanayi
dallarına ham madde sağlayarak dengeli kalkınmaya katkıda bulunulduğu gibi,
ihracat yoluyla döviz gelirlerini de artırmaktadır. Bunun yanı sıra, insan gıdası
olarak tüketilemeyen bitkileri ve bitkisel artıkların değerlendirilmesi
nedeniyle insan hayatında ve ülke ekonomisinde önemli bir değere sahiptir.
Ülkemiz hayvancılığının da
giderek gerilediği TÜİK verilerinden anlaşılacağı gibi, son yıllarda hızla
artan et fiyatları da bunu kanıtlamaktadır. Kırmızı etin kilosuna AB tüketicisi
4-5 dolar, ABD tüketicisi 2-3 dolar öderken ülkemiz tüketicisi 16-17 dolar
ödemektedir.
Günümüzde ülkelerin
gelişmişlik düzeyinin belirlenmesinde kullanılan önemli kriterlerden
birisi de kişi başına tüketilen hayvansal ürün miktarlarıdır. Avrupa
ülkelerinde kişi başına kırmızı et tüketimi 75 kilogram iken ülkemizde 8
kilogramın altına düşmüştür. AKP İktidarının uyguladığı sığ ve öngörüsüz tarım
ve hayvancılık politikaları sonunda özellikle et tüketimi neredeyse lüks
tüketime dönüştürülmüştür.
Cumhuriyetin kuruluşundan
itibaren hayvancılığımızda sürekli denilebilecek bir gelişme sağlanmışken 24
Ocak 1980 Kararları’yla hayvan üretimi ve hayvansal
ürünlerin üretimine verilen teşviklerin kaldırılmasıyla hayvancılığımıza büyük
bir darbe vurulmuştur. Hayvancılığımıza indirilen ikinci büyük darbe Et ve
Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu ve Yem Sanayi gibi tarımsal kuruluşların
özelleştirilmesi olmuştur.
Hayvancılığın gerilemesinde
rol oynayan bir diğer önemli etken de meraların hızla yok edilmesidir. 1940
yılında 44 milyon hektar çayır, mera alanları günümüzde 12 milyon hektara kadar
düşmüştür. Mevcut mera alanlarının yarıya yakını Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nde olmasına karşın, güvenlik gerekçeleriyle uygulanan yasaklar bölge
ve ülke hayvancılığına büyük ölçüde zarar vermektedir. Başlıca geçim kaynağının
hayvancılık olduğu bu bölgelerde yoğun göç hareketleri yaşanmakta ve insanlar
doğup büyüdüğü topraklardan koparak büyük kentlerin varoşlarına
savrulmaktadırlar.
Hayvancılığımızın
gerilemesindeki en önemli etkenlerden birisi de maliyeti yüzde 70-80 oranında
belirleyen yem fiyatlarıdır. Yem fiyatları bir yıl içinde yüzde 50-60 civarında
artış göstermiştir. Yem fiyatlarındaki bu artış önlenemediği takdirde sektörde
çıkışın önü alınamaz duruma gelinmiştir ve Türkiye de ne olduğu belli olmayan
kaçak et cenneti hâline getirilmiştir âdeta. 1983-1990 yılları arasında
Türkiye’den Orta Doğu ülkelerine yıllık ortalama 2 ile 2,7 milyon baş hayvan,
canlı küçükbaş hayvan ihracatı resmen yapılmaktaydı. On beş yıl önce elimizde
olan bu yakın pazar bugün Avustralya, AB ülkeleri ve ABD’nin eline geçmiştir.
1980 yılında 44,5 milyon olan nüfusumuz bugün 72,5 milyondur. Buna karşılık
TÜİK verilerine göre, yine aynı dönemde büyükbaş hayvan varlığı 16,9 milyondan
10,9 milyona, küçükbaş hayvan varlığı ise 67,6 milyondan 29,5 milyona
gerilemiştir.
(x)
Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
Uygulanmış ve uygulanmakta
olan politikalar hayvancılığımızı bitirme noktasına getirmiş, nitekim son
yıllarda görülen hayvan sayısındaki düşüş ve et fiyatlarındaki yükseliş bu
soruna bir an önce çözüm üretilmesinin gerekli olduğu açıklanmıştır.
Bu verilerle, önerge lehine
söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Hatip grubumuza hitaben ağır sözler
söylemiştir, “siyasi soykırım” ve “kirli ellerinizle” diye hitap etmiştir,
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İki dakika, lütfen…
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
– Yapılmıyor mu, yapılmıyor mu? Haftada 20-25 kişi alacaksınız “siyasi
soykırım” diye adlandırmayacağız! (AK PARTİ sıralarından gürültüler, “Otur yerine”
sesleri)
BAŞKAN – Lütfen, lütfen…
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİ KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın,
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Söz isterken söylediğim
gerekçemde olduğu gibi yine belirtmek isterim, Sayın Konuşmacı konuşmasında
grubumuza hitaben siyasi soykırım yaptığımızı ve kirli ellerimizin olduğunu ve
temiz siyasetlerinden kirli ellerimizi çekmemiz gerektiğini söylüyor. Ben o
zaman soruyorum, temiz siyaset yapan bu kişiye soruyorum: Sizin temiz
siyasetinizde Pınarbaşı var mı?
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Ne
alakası var şimdi BDP’yle Pınarbaşı’nın Sayın
Bahçekapılı?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(Devamla) – Sizin temiz siyasetinde Hantepe, Gediktepe, Aktütün, Dağlıca var
mı? Sizin temiz siyaset dediğiniz anlayışınızda sırtından adam vurmak var mı?
Bana bunu açıklayın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sizin siyasetinizde,
sizin temiz siyasetinizde adam kaçırma var mı? Sizin temiz siyasetinizde otobüs
duraklarınızda, çok savunduğunuz -tırnak içinde- emekçi halkımıza katliam
yapmak var mı?
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa)
– Emekçiler bugün aç, aç…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(Devamla) – Sizin temiz siyasetinizde bu Meclis çatısı altında kullanılmayan
kelimeleri kullanarak siyaseti kirletmek var değil mi? Var. Ama bizim
siyasetimiz temiz bir siyasettir, alnımızın akı gibi temiz bir siyaset
yapıyoruz. Bundan sonra konuşmalarınıza lütfen dikkat edin. Hangi gruba hitap
ettiğinizi tayin ederek konuşun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MÜLKİYE BİRTANE (Kars) –
Yalanla anılan temiz siyaset nerede görülmüş?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) - Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Yoklama istiyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Sayın İnce, Sayın
Seçer, Sayın Aksünger, Sayın Yılmaz, Sayın Özdemir,
Sayın Çıray, Sayın Özgümüş,
Sayın Erdemir, Sayın Yüceer, Sayın Çetin, Sayın Kaplan, Sayın Topal, Sayın Cihaner, Sayın Tayan, Sayın Öz, Sayın Bulut, Sayın Havutça,
Sayın Oran, Sayın Dibek, Sayın Tanrıkulu.
Sayın milletvekilleri,
yoklama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- MHP Grubunun, tarım ve hayvancılık sektöründeki sorunlar ile
bunların çiftçiler üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesinin Genel Kurulun 29/5/2012 Salı günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul
edilmemiştir.
Şimdi, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, 8/3/2012 tarihinde
Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşlarının sendikaların ve sendikal
örgütlenmelerin sorunlarının araştırılması ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 29/5/2012
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
29.05.2012
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun,
29.05.2012 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşları tarafından,
08.03.2012 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Sendikaların ve sendikal örgütlenmelerin sorunlarının araştırılması ve
çözüm yollarının belirlenmesi" amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin, (299 sıra nolu) Genel Kurul'un bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 29.05.2012 Salı günlü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde, lehinde
olmak üzere Ankara Milletvekili İzzet Çetin.
Buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) –
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sendikaların son yıllarda kan
kaybettiği bir gerçek. O nedenle bunun nedenlerini, sonuçlarını ve demokrasinin
vazgeçilmez kurumları olan sendikaların ülkemizde yeniden güçlenmesi için
yapılması gerekenleri araştırmak üzere vermiş olduğum önerge üzerine lehine söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu vermiş olduğum önergenin bugün Danışma
Kurulu önerisi olarak Meclis gündemine getirilmiş olmasından büyük memnuniyet
duydum, çünkü emeğe saldırıların en derin noktada gündeme alındığı bir günde bu
konunun tartışılıyor olması herhâlde güzel bir olay, ama AKP’li milletvekili
arkadaşlarımızın da konuyu dinlemelerinde büyük yarar var, zira kendileri
Türkiye'de biraz evvel…
Sayın Başkan, bir uğultuyu keser misiniz.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın
Başkan, çok gürültü var, duyamıyoruz.
BAŞKAN – Arkadaşlar, biraz
sessiz olalım lütfen.
Buyurun.
İZZET ÇETİN (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, bakınız, bugün Türkiye 75 milyon nüfusa sahip -Çalışma
Bakanımızın verdiği rakamla söylüyorum- toplu sözleşmeden yararlanan işçi
sayısı 567 bin. 12 Eylül 1980’de 44 milyon nüfus varken 2,5 milyon işçi toplu
sözleşme ve sendikalılık hakkından yararlanıyordu. O tarihlerde memurların
sendikaları yasal anlamda belki yoktu, ama bugün 8 konfederasyona bağlı
sendikalarda memurlar örgütlendi ancak yüzde 45’i üstelik yandaşınız olan
sendikalarda örgütlenmiş olmasına rağmen, sayıları 1 milyon 100 bin dolayında
yani 75 milyon nüfuslu ülkede sendikalı işçi sayısı, işçisiyle memuruyla 1,5
milyon dolayında. Bu, ülkemiz demokrasisi açısından bir büyük ayıp.
Döneminizde, son on yılda işçi sendikalarının üye kaybı yüzde 40’ı geçti. Şimdi
bugün, bu araştırma önergesini verdik, dedik ki: “Neden kan kaybediyor?” Açıkça
suçlu ortaya çıktı.
Hava iş yerlerinde hava
işvereni Bakanlığınızın, Hükûmetinizin talimatıyla, Başbakanın talimatıyla
“Grev yasağı kapsamına alınsın.” diye kanun teklifini Sendikalar Yasası’yla,
çalışma yaşamıyla hiç ilgisi olmayan 2 milletvekili arkadaşımızın eline
tutuşturup verdirdiniz Meclise. Bugün, hava iş kolunda çalışanlar işlerini
kaybetme tehlikesine karşı güç birliği yaptılar ve meşru bir biçimde eylem koyuyorlar.
Onları yürekten kutluyorum AKP’nin zulmüne direndikleri için.
Değerli arkadaşlarım,
gerçekten 12 Eylül yasalarından söz ediyorsunuz, 12 Eylül hukukundan söz
ediyorsunuz, 12 Eylülle hesaplaşmaktan söz ediyorsunuz. Sizin asıl
hesaplaştığınız kesim işçiler, memurlar. Memurlara reva
gördüğünüz zam 3,5-4 ve ikinci yıl yüzde 3, yüzde 3 idi. Bugün, oluşturduğunuz
kurumun, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu -ki, o kurulun 12 Eylül döneminde
işçilerin hak ve özgürlüklerini yok eden Yüksek Hakem Kurulunun işlevini göreceğini
buradan söylemiştim, hiç de yanılmadım- bugün kararlarını açıkladılar; yüzde
4-yüzde 4. Yandaşınız Memur-Sen’e de, size de hayırlı olsun ama bunun ülkeye,
memura, çalışana hayırlı olabileceğini söyleyebilmenin olanağı yok.
Bugün, ülkemizde sendikal
alan alabildiğine daraldı. 12 Eylül dönemindeki yasal düzenlemelerin katbekat
acısının, şiddetlisinin bu dönemde, sizin döneminizde örneklerini görüyoruz.
Bakın, ben buradan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanına sesleniyorum: Çalışma, Sağlık, Aile, Sosyal
İşler Komisyonunu sevmeyebilirsin. Çalışma Bakanına sesleniyorum: Kendi
sorumluluk alanına sahip çık. Çalışma, Sağlık, Aile, Sosyal İşler Komisyonuna,
Başkanına sesleniyorum: Komisyonuna sahip çık. Ne alakası var -İçişleri
Komisyonuyla- Hava-İş Sendikasının grev hakkının yasaklanması önerisinin
İçişleri Komisyonunda görüşülmesinin? Bu bir sendikal yasak değil mi?
Daha önce, Meclis Başkanı,
4688 sayılı Kamu Çalışanları Sendikalar Kanunu’nda da Bütçe ve Plan Komisyonunu
ana komisyon olarak göstermiş ve görüştürmüştü. Görevini, ne Meclisteki yasal
düzenlemelerin yapılması için komisyonlara sevkinde doğru dürüst yapıyor ne de
millî iradenin tutsaklığı konusunda doğru dürüst görev yapabiliyor. Tam bir
aczi ortaya koyuyor; Başbakanın talimatları neyse onu yerine getirmeye
çalışıyor.
Değerli arkadaşlar, hava iş
kolundaki bu grev yasağı, esasında Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarınızın içinde
vardı. O tasarıyı 7 tane bakanınız imzalamadı. Defalarca söylüyorum, kim o
tasarıyı imzalamayan bakanlar? Hangi gerekçeyle imzalamadılar? Hangi kurumun,
hangi kuruluşun baskısıyla imzalamadılar? Onu ortaya çıkartmak gerekir ve bunun
için de bir komisyon kurulması lazım.
Bu ülkede 12 Eylülden
evvel, egemen çevreler gazete ilanıyla hükûmet yıkmıştı. Şimdi de AKP’nin
bakanlarına imza attırmayarak yasayı öteliyorlar. Onun içindeki bir yasayı
bugün tutmuşsunuz teklif olarak İçişleri Komisyonunda korsan bir biçimde Meclis
gündemine getireceksiniz. Biz de Meclise önerge veriyoruz, diyoruz ki,
sendikalar niye geriliyor, niçin geriliyor; gelip araştıralım, bir komisyon
kuralım. Ee, suçlu ortada. Var olan örgütlülük
ortadan kalkıyor.
Bir kere, Bakanlar
Kurulunun herhangi bir grev hâlindeki… Hava-İş Sendikası yirmi yılı aşkın
süredir grev yapmamış. Grev kararı alsa bile onu Bakanlar Kurulunun erteleme
yetkisi var. Bakanlar Kurulu erteledikten sonra inisiyatif
zaten sendikadan çıkıyor, Yüksek Hakem Kurulu devreye giriyor, sözleşmeyi o
bağıtlıyor. Ne alakası var bu yasaklı zihniyete? Yani 12 Eylül’de faşist
generallerin bile yapmadığını bugün yapmak, generallerden daha diktatör bir
anlayışın ürününden başka bir şey değil. Şiddetle kınıyorum.
Değerli arkadaşlar,
gerçekten sendikal hak ve özgürlükler bir bütün. Bunun içerisinde örgütlenme
özgürlüğü var, toplu sözleşme özgürlüğü var, grev hakkı ve özgürlüğü var. Eğer
bu özgürlüklerin, bu kolektif iş hukuku alanında, birini diğerinden ayırırsanız
sakat olur, topal olur ve dolayısıyla da sendikal alanda bir gelişme olmaz.
Bugün, ülkelerin demokratikleşmesinin, demokrasilerindeki gelişmişlik
seviyesinin asıl ölçütü, o ülkedeki örgütlülükle ölçülüyor pek çok yerde. Bizim
ülkemizde, demokrasicilik oynuyoruz. Bir başbakan her
şeye muktedir, en son mesleği de jinekolog oldu. Onlarla uğraşacağına, gelip,
sendikaların hak ve özgürlüklerini elinden almak için korsan yasa teklifi
vereceğine, bu alanı genişletmesi gerekir. “Avrupa Birliğine gireceğiz.” diye birbirimizi
kandırıyoruz. Bu mantıkla, bu kafayla, bu yaklaşımla bırak Avrupa Birliğini,
Edirne’nin ötesinde bir derneğe Türkiye’yi üye yaptıramazsınız. Biraz aklınızı
başınıza alınız. Sendikal alan korkulacak bir alan değil. Sendikalar bu ülkenin
en önemli kurumlarının başında geliyor. İşçiler işten atılma korkusuyla karşı
karşıya. İş güvencesini, göreve gelir gelmez, 10 ve daha fazla işçi istihdam
edilen işletmelerden 30 ve daha fazla işçi istihdam edilen işletmelere
çıkararak kuşa çevirdiniz. Bugün, işçiler, sendikalara üye olmaya korkuyor;
memurlar bile üye olmaya korkuyor. Herhangi bir şekilde hak aramak, suç işlemek
anlamına geliyor. Eleştiren ya Silivri’ye gönderiliyor ya da hakkında
soruşturma açılıyor.
Değerli arkadaşlar,
gerçekten, ülkemizde, eğer demokrasimizi güçlendireceksek, eğer toplu sözleşme
ve sendikal hakları genişleteceksek sendikalara önem vermek zorundayız.
Sendikalar bu ülkenin kriz dönemlerinde çok ağır sorumluluk üstlendiler. Hiç
üzerlerine farz olmamasına rağmen, krizin aşılması için işletmelerde toplu
sözleşmeleri neredeyse gönüllü askıya aldılar, sorumluluğa ortak oldular ama
anladılar ki, şimdi o krizlerin aşılmasında rıza göstermelerinin cezasını
çekiyorlar. Tabii, bu cezayı fatura edecek yeri de şimdiye kadar gösteremediler
ama umarım bundan sonra gösterirler.
Değerli arkadaşlarım,
gerçekten ülkemizde sendikal örgütlenmede yaşanan gerilemenin nedenlerini, niçinlerini, suçlularını araştırmak için bir önerge verdik
ve bu önergenin sonucu itibarıyla bir komisyon kurularak araştırılmasında büyük
yarar görüyorum. Sizlerden özellikle rica ediyorum: İşçileri tehditle, Hava-İş
üyelerini tehditle işten atmaktan, eylem kırıcılığından vazgeçiniz, onların
meşru eylemlerine saygı gösteriniz diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Çetin.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu önerisi üzerinde ikinci konuşmacı, aleyhinde olmak üzere, Mersin
Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü.
Buyurun Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) –
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; bunun mecburen “aleyhinde” diye
nitelendirildiğine değinmeyi gereksiz görüyorum. Aslında, bu araştırma
önergesini belki daha da derin yapmak için bunun bazı eksikliklerine
değinilebilir ama sanıyorum asıl mesele bu değil.
Şimdi, birincisi: Yarın 30
Mayıs. 30 Mayıs 1937’de Amerika Birleşik Devletleri’nde grev yapan Republic Steel fabrikasında çalışan silahsız işçiler
polisin saldırısına uğrayarak 10’u öldürülmüş, dövülerek yaralanan 28 işçinin
9’u da sürekli felç olmuştu. Sendikal mücadele böyle ağır, dünyanın en gelişmiş
kapitalist ülkelerinde de, geri ülkelerinde de böyle ağır koşullardan geçerek
bugüne geldi. Ancak günümüzde, Türkiye'de -apaçık araştırma önergesinin
gerekçesinde de yazıldığı gibi- sürekli olarak sendikalar üye kaybederek, kan
kaybederek çalışma hayatı şekilleniyor. Ben on sekiz yaşındayken Türkiye'de
sendikalı, toplu sözleşme hakkı olan 1 milyonu aşkın işçi vardı. Aradan bunca
yıl geçtikten sonra yani tam kırk altı yıl sonra, Türkiye'de bugün sendikal olarak
sözleşme yapma yetkisine sahip 600 bin işçi var. Türkiye'nin nüfusu o güne
kıyasla 2 kattan fazla arttı.
Bu durumda hakikaten araştırmaya değer bir durum vardır çünkü
sendikaların varlığı ve genişliği, aslında bir ülkedeki siyasi haklar ve
özgürlükler alanının genişliği hakkında bir fikir verir çünkü günümüzde
“özgürlük” demek “sermayeden özgürlük” demektir; “Sermayenin hâkimiyet alanı ne
kadar kısıtlanmış ise geri kalan halk için o kadar çok özgürlük var.” demektir.
Bu kadar az sendika, o zaman, bizi -apaçık durum
ortada- 1960’ların ikinci yarısı, 70’ler başına göre özgürlükler bakımından çok
daha geri bir yerde tutuyor; bu açık, bunun saklanacak tarafı yok. O zaman, bu
araştırma sadece bir sendikal hak araştırması, sendikal genişlik, genlik
araştırması değil, aynı zamanda bir özgürlük araştırması olarak da
görülmelidir.
Geçtiğimiz yıl, 2011
yılında, bankalar, sadece bankalar toplam 20 milyar Türk lirası kâr ettiler.
İşçi ücretleri ise bir önceki yıldan sadece yüzde 6 düzeyinde arttı, ortalama
işçi ücreti; ama bu, sendikalı ve düzenli çalışan işçiler içindi, geri kalanlar
ise sendikasız ve düzensiz çalışan yaklaşık 20 milyon insanın gerçek ücretleri
geriledi.
Bu durumda, Türkiye'de hem
özgürlüğün hem refahın artışı apaçık işçi haklarının nasıl geliştirileceğine ve
nasıl güçlendirileceğine bağlı iken Hükûmetin önlemleri son derece dramatik bir
biçimde bunun tersine işliyor. Önümüzde bir yasa değişikliği tasarısı var. 2822
sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun 29’uncu maddesinin
birinci fıkrasına bir hüküm daha ekleniyor -6’ncı madde- havacılık
hizmetlerinde de grev yasağı var.
Bakın arkadaşlar, hangi iş
kollarında grev yasağı vardı? Can ve mal emniyeti, cenaze ve tekfin; enerji ve
petrokimya için gaz, linyit ve sair maden çıkarımı ve gaz çıkarımı; banka ve
noterlik hizmetleri, ulaştırma, kara ve demir yollarında –kamu tarafından
işletilen- otobüslerde, tramvaylarda. Şimdi buna havacılığı da ekliyorsunuz.
Bu kadar çok grev yasağıyla
belirlenmiş bir çalışma yasası içerisinden nasıl olup da bir özgürlük imkânı
çıkartabileceğinizi ben size sormak istiyorum.
Ama çok açık olarak
söylüyorum, havacılık iş kolunda Türk Hava Yolları çalışanlarının giriştikleri
bu grev, sadece Türk Hava Yollarında çalışanların değil, aslında köle ücretine
özel hava yollarında çalışan işçilerin, emekçilerin de özgürlükleri, kurtuluşları, kendi
mücadelelerini özgürce yürütmelerinin önünde son derece önemli bir
başlangıçtır. Bütün kalbimizle, ruhumuzla, gücümüzle Türk Hava Yolları
çalışanlarının yanında olduğumuzu duyuruyoruz.
Başbakan -20 Ekim 2011
tarihli Vatan gazetesinde yayınlandığına göre- Kızılcahamam’da yapılan
toplantıdan sonra demiş ki buna katılan milletvekillerine: “Önümüzdeki dönem
yeni anayasa değişikliği sırasında siyasi grev, lokavt, dayanışma grevi, genel
grev, işi yavaşlatma ve direniş yasağı anayasada olmasın.” Ama pratik sürece
baktığımız zaman gördüğümüz şey, Türk Hava Yollarında çalışanların bugün
işlerinden çıkartılmaya başladıklarıdır. Yaptıkları nedir? Aslında bir
dayanışma için işi yavaşlatma. Aslında bir grev de yapıyor değiller.
Örnek bir değil, iki değil,
araştırmaya kalktığınız zaman zaten araştırma kendiliğinden sizi buluyor.
Adana’da Toroslar Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi Adana İl Müdürlüğüne bağlı iş
yerlerinde çalışan işçilerin çalıştırıldıkları taşeron Net Enerji ve Taç
Elektrik şirketlerine işçi olarak hizmet veren 52 işçi, ücretleri ödenmediği
için işe gitmediler. İş Kanunu’nun, ücreti ödeme gününden başlayarak yirmi gün
içinde mücbir bir neden dışında ücreti ödenmeyen işçi iş görme borcunu yerine
getirmekten kaçınabilir hükmüne dayanarak işe gitmediler ve işlerinden
kovuldular, şimdi direnişteler. Oysa bu işçilerin hakkının savunuculuğunu,
doğrudan doğruya bu vaatlerde, bu teminatlarda bulunan Hükûmet, onun Çalışma
Bakanlığı yapmalıydı.
Hepiniz biliyorsunuz
sevgili arkadaşlar, Başbakan bugün grupta yaptığı konuşmada partimizi ve onun
siyasetini, siyasette kullanılabilecek en kötü sözlerden biriyle, kalleşlikle
suçladı. Doğrusu ben manası nedir, ne manada kullandı diye baktığımda “kalleş”in sözlük karşılığının şu olduğunu gördüm: “Sözünde
durmayıp bir işin yüzüstü kalmasına yol açan. Birine gizlice
kötülük eden.” Acaba biz, Adalet ve Kalkınma Partisinin Kürt sorununu
çözme siyasetine eşlik edeceğimize söz mü vermişiz? Onunla ortak bir yürüyüşü
mü önermişiz? Onun zor siyasetine biz “Özgürlük siyaseti takip edilmelidir.”
diye karşılık vermemişiz de zor siyasetine ortak mı olacağız demişiz? Biz,
Adalet ve Kalkınma Partisinin, örneğin, Roboski’deki
katliamı araştırmasına karışmayacağımızı, buradaki katliamın sorumlularını
kulağından tutup ortaya çıkartma işine doğrudan doğruya dâhil olacağımızı
söylemişiz de bunu mu yapmamışız, yoksa Hükûmetin bize “Bundan geri dönün.”
uyarılarına boyun mu eğmemişiz? Bunlar bizi kalleş yapmaz sevgili arkadaşlar. Bunlar
bize, kendi sözünde duran, kendi bildiği gibi kendi mücadelesini sürdüren,
bunun sonuçlarına da razı olan, bunun sonuçlarından yüksünmeyen, bundan ötürü
kimseye yalvarıp yakarmayan konumu sağlar. O nedenle, bu söz
tıpkı bütün kem sözler için olduğu gibi sahibine ait olmalıdır çünkü işçilere
daha çok özgürlük vaadiyle bir anayasa değişikliğine halkı çağıran, burada
toplu sözleşme ve grev hakkının sınırını genişleteceğini söyleyen; siyasi grev,
lokavt, dayanışma grevi, genel grev, işi yavaşlatma ve direniş yasağı
olmayacağını söyleyenlerin, şimdi greve kalkıştıkları için Türkiye’nin her
yerinde kent meydanlarında işçileri meydan dayağına çektiren, şimdi Hava-İş
kolunda, havacılık hizmetlerinde grev yasağı getirenlerin, acaba bu sözlük
karşılığı bakımından nerede durduklarını kendilerine sormak istiyorum.
Biz neyi diyorsak onu
yapıyoruz. Biz hükûmet değiliz. Kimsenin siyasetini yürütmüyoruz. O siyasetin
tamamen karşısındayız. Dürüstçe, açıkça söylüyoruz: Bu yoldan giderseniz
Türkiye’yi de, kendinizi de felakete götüreceksiniz.
Siz bize kalleş mi
diyorsunuz? Önce dönün ve aynaya bakın. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kürkcü.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu üzerinde üçüncü konuşmacı lehinde olmak üzere Antalya Milletvekili Sayın
Mehmet Günal.
Buyurun Sayın Günal. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, şu anda
sendikalaşmayla, sendikal örgütlenmeyle ilgili bir önerge üzerinde konuşuyoruz.
Az önce İnternet’ten arkadaşlara sordum. En son düşen iki tane haberin
başlığını size söylüyorum: “Memur zammı belli oldu. İtirazlara rağmen 4+4.”
Alttaki haberde de “Türk Hava Yolları 150 çalışanını anında kapı önüne koydu.”
diyor.
Biliyorsunuz bu konuda,
grevle ilgili çalışma var. Şu anda da o grevin yasaklanmasına ilişkin, daha
önce Aile, Çalışma Komisyonunda reddedilen başka bir maddenin bugün
görüşeceğimiz kanun içerisine dercedilmesi var.
Şimdi, iki tane sıcak
gündem, tamamıyla sendikasızlaşmayı ve sendikanın önemsizleştirilmesini
gösteren iki örnekten bahsediyorum size. Öncelikle, işçilerle ilgili olanı az
önce söyledim. Değerli arkadaşlar, bir taraftan, Sayın Başbakan “Yeni anayasa
olmazsa 2023 hedefine bile ulaşamayız.” diyor; bir taraftan, Anayasa
değişikliği çıkarken “Size bütün haklarınızı vereceğiz, grevli toplu
sözleşmeli.” diyorsunuz; öbür taraftan, grev olan bir sektörü yasaklamaya
kalkıyorsunuz. Ben, yine az önce bu konudaki haberlere bakarken gördüm, “Sayın
Yıldırım -Ulaştırma, Haberleşme Bakanımız- grev hakkında ne dedi?” diye bir
haber var. Bakıyorum, diyor ki: “Grev yapmak bir hak arama olmakla birlikte, en
son başvurulacak yöntem olmalı.” Güzel. “Bu konunun yasal altyapısı tamam
mıdır, değil midir araştırmamız lazım.” demiş. Altında diyor ki: “Elimizdeki
gücü, yetkimizi insanları mağdur ve perişan etmek yönünde kullanırsak bu hiç de
insani bir davranış olmaz. O bakımdan bunun sona ermesini bekliyoruz.” E, peki,
o, insani bir davranış değil de sizin şimdi, greve giden adamlara telefonla, SMS’le “Seni görevden aldık.” diye grev kırıcılığı yapmanız
Türk Hava Yolları açısından doğru bir şey mi? Ve bunların grev kapsamı dışına
çıkarılmasını nasıl içinize sindiriyorsunuz? Sayın Bakan diyor ki: “Bakın, Türk
Hava Yolları özel bir kuruluştur, dolayısıyla Türk Hava Yollarıyla sendika
arasındaki toplu sözleşme görüşmelerinin içinde değiliz. Olmamız da
gerekmiyor.” Güzel. “Ama bu sorun artık vatandaşı perişan edecek noktaya
giderse, kısa sürede çözülemezse bir şekilde önlem almak için gerekli adımları
atmaktan geri durmayız.” Size ne? Türk Hava Yolları bir kamu kurumu mu? Şu anda
sadece payı var. Madem o kadar stratejikse niye özelleştiriyorsunuz? Veya
stratejik değilse, orada yapılacak grevin sizinle ne alakası var, ben
anlamıyorum. Yani niye karışıyorsunuz, işçiyle işveren arasındaki bir toplu
sözleşme görüşmesindeki sürece kanun aracılığıyla niye müdahale etme ihtiyacı
hissediyorsunuz? Bu nasıl özgürlüktür? İşimize geldiği zaman uluslararası
sözleşmelerden bahsedeceğiz, işimize geldiği zaman Avrupa Birliği normlarından
bahsedeceğiz, işimize gelmediği zaman, bir madde çıkaralım, bir kanun
maddesiyle bunu çözelim, böyle bir şey olmaz değerli arkadaşlar.
ILO Sözleşmesi burada grev
hakkından bahsediyor ki kamu çalışanlarına, memurlara vermediğiniz grev hakkı,
toplu sözleşmenin bir parçası. Hadi buna vermediniz, peki, işçiye verdiğiniz
grev hakkını niye geri almaya çalışıyorsunuz? Grev hakkı elinden alınan işçi
nasıl toplu sözleşme yapacak, işvereni nasıl maaşını artırmaya zorlayabilecek?
Ortada bir uzlaşma zaten bulunuyor netice itibarıyla. Orada da bir hakem heyeti
var, bir şey olduğu zaman oraya da gidiyorlar, nasıl ki kamu çalışanları için
varsa. Bunlara kamu aracılığıyla müdahale edilmesi doğru değildir değerli
arkadaşlar. “İnsan hakkı” kavramının içerisinde en temel şeylerden birisi,
örgütlenme hakkıdır ve sendika da bir örgütlenme biçimidir. Onun için, gelin,
bir taraftan “özgürlükleri veriyoruz” derken bu özgürlükleri kısıtlayıcı
davranıştan vazgeçin.
E, diğer taraftan,
memurlarla ilgili de aynı şeyi görüyoruz. Şimdi, bugün çıkmış ve açıkçası 4+4
olmuş ama o da en azından 6’ya 5 son anda Sayıştay Başkanı ağırlığını koyunca
çıkmış, yoksa, o da, o şekliyle mi çıkacaktı, nasıl
çıkacaktı? Biz bu kanun çıkarken söylemiştik, bu hakem heyetinde böyle
bürokrasi ağırlığı olursa, Hükûmet belirlerse ne fark ediyor; ha toplu sözleşme
yapıyorsunuz ha toplu görüşme yapıyorsunuz ha doğrudan memur maaş zammı
veriyorsunuz, bir anlamı yok, kendi kendimizi kardırmaya da gerek yok. Burada,
hakikaten ciddi sorunlar yaşanıyor ve şu anda çıkan karar 4+4!
Peki, memurlar ne
istemişti? Yani Memur-Sen dâhil, iktidara yakın olan, özellikle korunulan, kayırılan Memur-Sen’in talebi de 7,5+7,5’tu.
Şimdi, 4 nere 7,5 nere? Yarısında uzlaşmış durumdalar. Üç aylık enflasyona
baktığınız zaman, zaten 3’ü geçmiş. Peki, nasıl telafi edeceğiz? Refah payı
yok. Hani sizin rekor büyümeler kime yarıyor? Buradan birazcık da memura vermek
lazım değil miydi?
E, şu andaki Merkez
Bankasının enflasyon beklentilerine baktığımız zaman 7-8, iyimser tahminle,
olacak mı? Olacak. Hani memura bir an önce verecektik? Haziran ayı geldi mi?
Geldi. Daha hâlâ farklarını alamadılar. Vereceğimiz fark da zaten oluşan
enflasyonu bile şu anda telafi etmiyor. “Yeniden bir daha verelim.” Yeniden
vereceğine, zaten haziran ayınınki gelmiş, hiç olmazsa birinci altı ayınkini
biraz yüksek tut da bu enflasyonu telafi edecek durumda olsun.
Bir de şöyle bir yanlışa
kapılıyorlar, değerli arkadaşlar, Bakanlarımız böyle açıklıyor ama: “4+4=8”,
öyle bir şey yok, 3,5+3,5=7 falan değil. Arkadaşların elinde bilgisayar var,
bakın makineler var, onlar bir hesap yapsınlar, birinci ay 100’ün üstüne 3,5’i
koyun, altı ay verin, sonra tekrar 3,5’i koyun yüzde 5’e ancak tekabül eder, 7
olmaz, 5,0 küsur yapar. Peki enflasyon yüzde 7-8
olursa ne olur yıllık olarak ortalamayı aldığınız zaman? Ki olmayacak ama
iyimser tahminle söylüyoruz. Memur enflasyona ezdirilmiş olur. Dolayısıyla,
burada hiç olmazsa, refah payını vermiyorsanız bile, enflasyonun en azından şu
andaki hâlini dikkate alarak, önümüzdeki gelişmeleri de dikkate alarak memura
hak ettiğini vermemiz gerekiyor.
Şimdi, demin Türk Hava Yollarıyla ilgili grevde söylediğimiz gibi,
Sayın Binali Yıldırım Bakanımız söylemiş ama doğrudan biz burada birazdan
müdahale edeceğiz; bu grup önerileri konuşulduktan sonra gelen kanun teklifinin
içerisinde bu var, daha önce de gelmiş, otuz yıldır kimsenin aklına gelmemiş
-1988’de en son değişmiş- Hava Yollarına grev yasağı koymak! Bir tek Türk Hava Yolları vardı o da çıkıyor, yarısını AnadoluJet diye bir iştirakine zaten devretmiş, öbür
tarafları Borajet diye başka bir iştirakine
devretmiş, tamamıyla -sadece kamunun belli bir hissesi var- özel kanuna tabi
“ama biz bunu yasaklayalım...” Öbür taraftan ne yapıyorsunuz? Kamunun
çalışanlarının geçtiğimiz hafta içerisinde yaptığı iş bırakma eylemi sonrasında
yeniden aynen bu şekliyle dolaylı baskılar yapıyorsunuz.
Şimdi, yine haberlerde yer
alan başka bir şey: Burada, Gaziantep’ten Türk Sağlık-Sen Başkanımız açıklama
yapıyor, iş bırakma eylemini gerçekleştiren sağlık çalışanlarıyla ilgili,
oradaki idareciler soruşturma açıyor. Peki, sendikal hak, ne yapacak? Yani Danıştayın bu konuda kararı var, yapılan iş bırakma
eylemlerinin bir sendikal hak olduğuna dair bu konuda alınmış kararlar var. Bu
taraftan bakıyorsunuz, siz ne yapıyorsunuz? Dolaylı olarak, o memurun üzerinde
soruşturma baskısı. Ee? “Bu eylemden vazgeçin…” Ya, bir taraftan zaten sarı sendikacılık yapıyorsunuz, anladık;
baskı yapıp istifa ettiriyorsunuz, anladık; tayin zoruyla istifa ettiriyorsunuz,
kendinize üye yapıyorsunuz -bu aralar daha çok sıklaştı çünkü az kaldı, şurada
iki hafta sonra sendika yetki belgeleri alınacağı zaman o sayılara bakılacak-
üstüne üstlük bir de iş bırakma eylemi yapan memurlarla ilgili idari
soruşturmaya geçiyorsunuz.
Gerçekten bütün bunlar çok
önemli hususlardır. Tabii ki çalışma barışından söz etmek, birtakım konularda
uzlaşmadan bahsetmek, böyle bir yaklaşım içerisinde, değerli arkadaşlarım,
mümkün değildir. Bir an önce bu baskılardan vazgeçmek, öncelikle kamu çalışanlarına
grev hakkını vermek ve diğer işçilerimize, çalışanlara da aldıkları grev
hakkının gereğini yerine getirmelerini engellemeden, kanuni düzenlemelerle bunu
yapmadan, o sektördeki toplu sözleşme görüşmeleriyle nihayetlendirilmesine
müdahale etmemek gerekir.
İnşallah, memurlara -şu
anda zam olarak haklarını vermediniz ama- hiç olmazsa grevli haklarını verip
bundan sonraki çalışmalarında hak ettikleri karşılığı almalarını sağlamanızı
temenni ediyorum. Pek umudum yok ama yine her seferinde tekrar etmekten geri durmayacağım:
Bu konuların araştırılması gerekiyor.
Bu çerçevede, önerinin
lehinde olduğumuzu belirtiyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Günal.
Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisi üzerindeki son konuşmacı Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mahmut
Kaçar.
Sayın Kaçar, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) –
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisinin grup
önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, emeğin
hakkını verilmesi ve kutsallığı, bu bağlamda, çalışanların kendi aralarında
örgütlenme hakkı ve otoriteye karşı çalışanların hak savunma mücadelesi en
temel insan haklarından biri. Bu anlamda sendikalar, çalışanların örgütlenme
hakkını kullanması noktasında en önemli araçlar.
Biz AK PARTİ olarak
Türkiye'nin demokratikleşmesini, çalışma hayatının demokratikleşmesinden ayrı
bir şekilde değerlendiren bir siyasi kadro değiliz. Türkiye'nin her alanda
demokratikleşmesi ve normalleşmesi, her şeyden önce emeğin hakkının korunması
ve bu anlamda demokratikleşme adımlarıyla mümkün. Türkiye'nin bütün darbe ve
olağanüstü şartları yaşadığı her dönemde bütün milletimiz bedel ödediği gibi bu
ülkede en büyük bedeli çalışanlar ödedi. Gerek darbe sonrası dönemlerde bir
yandan Türkiye’deki ekonomik daralmaya paralel olarak, çalışanların
Türkiye’deki almış oldukları haklarda bir gerileme söz konusu olurken diğer
yandan da yasal hakları anlamında ciddi anlamda bir geriye dönüşün olduğunu
gerekse bütün dönemlerde görmek mümkün. Türkiye'nin her alanda
demokratikleşmesini merkeze alan Hükûmet olarak bu anlamda 2002 yılından
itibaren gerek işçi sendikacılığında ve gerekse de memur sendikacılığında,
darbe ürünü olan yasaların değişmesi noktasında çok önemli bir tavır ortaya
kondu.
Şimdi, değerli
arkadaşlarımızın burada memur sendikacılığına, memurların toplu sözleşme
hakkına ve bu anlamda bugün itibarıyla Hakem Kurulunun açıkladığı rakamlara
yönelik bazı değerlendirmeleri oldu. Şu anda bu araştırma komisyonu kurulması
önergesini veren Cumhuriyet Halk Partisi dâhil olmak üzere, bugün özellikle
işçi sendikalarıyla ilgili en önemli eleştiri konusu olarak önümüze gelen memur
sendikalarına baraj konusu maalesef 2001 yılında çıkarılan Toplu Görüşme
Yasası’nda getirilmişti. 2004 yılında AK PARTİ’nin bu
anlamda yapmış olduğu en önemli düzenlemelerden biri, memur sendikalarıyla
ilgili yüzde 5 barajının kaldırılması oldu. Biliyorsunuz, yüzde 5 barajını
aşamayan memur sendikalarının, yani sizin çıkarmış olduğunuz Toplu Görüşme
Yasası’yla memurlara toplu sözleşme hakkı tanımayan, memurların son olarak
gerek ekonomik ve gerek özlük haklarıyla ilgili son sözü Hükûmet iradesine
bırakan Toplu Görüşme Yasası’nda sendikaların aidat kestirebilmesi için yüzde 5
barajı söz konusuydu.
Bir diğer önemli çalışma
hayatıyla ilgili engelleme ise, memurların sendikalardan ayrılırken -üyelikten
çekilme ve istifalarda- aynen şu anda işçi sendikalarında olduğu gibi, noter
şartına benzer, istifa edildiği zaman istifa formunun istifa edilen sendikaya
iadeli ve taahhütlü gönderilme mecburiyeti idi.
Şimdi, bir yandan bizleri
eleştirirken, bir yandan kendi döneminizde çıkarmış olduğunuz yasaların
çalışanlara neyi dayattığını ve bunun neticesinde nelerin yaşandığını görmekte
ve bunları hatırlatmakta fayda var. Şu anda…
İZZET ÇETİN (Ankara) – O
sizin getirdiklerinize bir bak, dönemimizdekilerle yan yana getiremezsin.
MAHMUT KAÇAR (Devamla) –
Değerli arkadaşlar…
İZZET ÇETİN (Ankara) –
274’ü, 275’i hatırla.
MAHMUT KAÇAR (Devamla) -
Değerli arkadaşlar…
İZZET ÇETİN (Ankara) –
Yaşın yetmez ona!
MAHMUT KAÇAR (Devamla) –
Bakın, ben sizi saygıyla dinledim. Eleştirebilirsiniz, bize katılmayabilirsiniz
ama saygı sınırlarını zorlamamak gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, şu
anda, bizim yapmış olduğumuz Anayasa değişikliğine paralel olarak yapılan yasal
düzenlemeyle birlikte bugün memurların toplu sözleşme hakkı vardır. Bugün,
memurlar gerek genel konularla ilgili genel toplu sözleşme ve gerekse de hizmet
kollarıyla ilgili hizmet kolu toplu sözleşme yetkisine sahiptir. Bugün, belki
genel toplu sözleşmeyle ilgili bir uzlaşma sağlanamamış olabilir ama bu yıl
yapılan hizmet kolu toplu sözleşmesinde yaklaşık olarak, çalışanların ekonomik
ve özlük haklarında çok önemli düzenlemeler getiren 50’nin üzerinde maddede
hizmet kolu toplu sözleşmesi imzalanmıştır. Bu iki toplu sözleşmeden
bahsediyorum. Şu anda, işçi sendikacılığıyla ilgili sizin sürekli
eleştirdiğiniz, “12 Eylül ürünü” dediğiniz 2821 ve 2822 sayılı yasalar yine AK
PARTİ İktidarı döneminde gündeme getirilmiştir.
İZZET ÇETİN (Ankara) – Daha
beter oluyor, daha beter oluyor.
MAHMUT KAÇAR (Devamla) –
Bir saniye…
Şu anda Meclis gündemine
getirilen 2821 ve 2822 sayılı yasalarla ilgili yasa tasarıları…
İZZET ÇETİN (Ankara) –
Generaller bile düşünmedi.
MAHMUT KAÇAR (Devamla)
– … “toplu iş ilişkileri kanunu” adı
altında toplanmış, sadeleştirilmiş ve özellikle ILO’nun ve Türkiye'nin
imzalamış olduğu uluslararası sözleşmeler merkeze alınarak şu anda, Sağlık,
Aile, Çalışma Komisyonunda kabul edilmiştir. Bu yasal
düzenlemeyle birlikte artık Türkiye’de işçi sendikacılığıyla ilgili yıllardan
beri 12 Eylül darbe ürününün dayatmış olduğu dayatmalardan sıyrılacağız, diğer
yandan da Türkiye'nin toplu iş ilişkileri kanunuyla birlikte gerek noter
şartının kaldırılması ve gerekse buna benzer, yıllardan beri çalışanların
üzerinde dayatma olarak duran birçok hususu da bu konuda değiştirmiş olacağız.
Değerli arkadaşlar, bence
“Bu konularla ilgili nasıl bir katkı verebiliriz?”in
üzerine kafa çalışma hayatına çok daha fazla bir fayda sağlar. Biz, AK PARTİ
İktidarı olarak memurlara toplu görüşmeden toplu sözleşme hakkına, toplu
sözleşmeyi genel toplu sözleşme, hizmet kolu toplu sözleşmesi ve yerel toplu
sözleşme olmak üzere bütün çalışanların toplu sözleşme hakkını elde eden bir
siyasi kadroyuz. 2821 ve 2822’de yıllardan beri ILO’da, Avrupa Birliği Komisyonunda ve Avrupa Birliği
ilerleme raporlarında Türkiye’ye eleştiri konusu olan birçok konuyu bugün
komisyonlarında değiştirmiş ve inşallah, en kısa zamanda Mecliste
yasalaştırarak da bu anlamda çok önemli bir adım atmış olacağız.
Sözümün başında da ifade
ettiğim gibi, bizler Türkiye'nin demokratikleşmesinin en önemli şartlarından
biri de emeğin hakkının korunmasını, çalışanın insan onuruna yaraşır bir ücret
almasını ve bu anlamda, Türkiye'nin, Avrupa Birliği normlarına, ILO normlarına
uygun, çalışanların sendikal hakları olduğuna inanan ve bu bağlamda adım atan
bir siyasi kadroyuz.
Bu yaklaşımla, bu araştırma
önergesinin aleyhinde olduğumu yeniden ifade ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kaçar.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) –
THY grevini ne yapalım, nereye yerleştirelim?
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Yoklama…
BAŞKAN – Yoklama…
Sayın Dibek, Sayın Genç,
Sayın İnce, Sayın Çetin, Sayın Ağbaba, Sayın Tanal,
Sayın Öz, Sayın Tayan, Sayın Kaleli, Sayın Şeker, Sayın Aksünger,
Sayın Türeli, Sayın Güneş, Sayın Işık, Sayın Seçer, Sayın Atıcı, Sayın Öztürk.
Şimdi, elektronik cihazla
yoklama yapacağız ve yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 8/3/2012 tarihinde
Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşlarının sendikaların ve sendikal
örgütlenmelerin sorunlarının araştırılması ve çözüm yollarının belirlenmesi
amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 29/5/2012
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Grup önerisi kabul
edilmemiştir.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; (11/12) esas numaralı
Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağı
hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 6/6/2012
Çarşamba günkü birleşiminde; Sayıştay üyelikleri için yapılacak seçimlerin
5/6/2012 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ve 258 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
29/5/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 29.05.2012 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda
siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Ayşe
Nur Bahçekapılı
İstanbul
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 259 ve 258 sıra sayılı kanun teklifi ve
tasarısının 48 saat geçmeden Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının sırasıyla 3 ve 4 üncü
sıralarına, yine bu kısımda bulunan 249 sıra sayılı kanun tasarısının ise bu
kısmın 5 inci sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
(11/12) Esas numaralı
gensoru önergesinin Genel Kurulun 6 Haziran 2012 Çarşamba günkü gündemin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına alınması, Anayasanın 99 uncu
maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin aynı
günkü Birleşiminde yapılması,
Sayıştay üyelikleri için
yapılacak seçimlerin, Genel Kurulun 05.6.2012 Salı günkü Birleşiminde
yapılması,
Genel Kurulun;
29 Mayıs 2012 Salı günkü
(bugün) birleşiminde saat 23.00'e kadar,
30 Mayıs 2012 Çarşamba
günkü birleşiminde 249 sıra sayılı kanun tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
31 Mayıs 2012 Perşembe
günkü birleşiminde 10 sıra sayılı kanun tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
10 Sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin 31 Mayıs 2012
Perşembe günkü birleşimde tamamlanamaması halinde Genel kurulun; Haftalık
çalışma günlerinin dışında 1 Haziran 2012 Cuma günü saat 14.00'te toplanması ve
bu birleşimde "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan 10 sıra sayılı kanun tasarısına kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
Yukarıda belirtilen
birleşimlerde gece 24.00'te günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük
programların tamamlanmasına kadar;
çalışmalarını sürdürmesi,
258 sıra sayılı kanun
tasarısının İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması;
önerilmiştir.
258 Sıra Sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı
(l/611)
BÖLÜMLER BÖLÜM
MADDELERİ BÖLÜMDEKİ
MADDE
SAYISI
1. BÖLÜM 1 ila 25
inci maddeler 25
2. BÖLÜM 26 ila 44
üncü maddeler
(Geçici
1 inci madde dâhil) 20
TOPLAM
MADDE SAYISI 45
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu önerisi üzerinde, lehinde olmak üzere birinci konuşmacı Kırıkkale
Milletvekili Sayın Ramazan Can.
Buyurun Sayın Can. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Grup önerimizde 259, 258 ve
249 sıra sayılı kanun teklif ve tasarılarının sırasıyla gündemin 3, 4 ve 5’inci
sıralarına alınmasını Genel Kurulun takdirlerine sunuyoruz.
29 Mayıs 2012, yani bugün,
salı günü Genel Kurulu 23.00’e kadar çalıştırmayı öneriyoruz.
30 Mayıs 2012 çarşamba günü
249 sıra sayılı, Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgızistan arasında imzalanan borç
silme anlaşmasının uygun bulunduğuna dair kanun tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar Genel Kurulun çalışmasını öneriyoruz.
31 Mayıs 2012 Perşembe günü
ise, 10 sıra sayılı, İran ile ülkemiz arasında yeni kara hudut sınır
kapılarının açılmasının uygun bulunduğuna dair uluslararası bir kanun var, bu
kanunun görüşmelerinin tamamlanmasına kadar Genel Kurulu çalıştırmayı
düşünüyoruz.
Diğer taraftan, eğer 10
sıra sayılı, yani İran ile aramızda imzalanan uluslararası sözleşmenin
görüşülmesi tamamlanmaz ise, o tasarıya kadar olan görüşmeler tamamlanmaz ise
cuma günü Genel Kurulun saat 14.00’te açılmasını ve bu kanunun görüşülmesinin
sonuçlanmasına kadar da Genel Kurulu çalıştırmayı öneriyoruz.
6 Haziran 2012 Çarşamba
günü Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu aleyhinde verilen gensoruyu
görüşmeyi planlıyoruz.
5 Haziran 2012 Salı günü
ise -önümüzdeki hafta- Sayıştay üye seçiminin yapılmasını planlıyoruz.
259 sıra sayılı kanun teklifiyle, İstanbul Milletvekilimiz Sayın
Metin Külünk ve 2 arkadaşının vermiş olduğu kanun teklifiyle ise, korsan
taksicilik, grev yasağıyla ilgili teklifi içeren Karayolları Trafik Kanunu 2918
sayılı, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu, 5393 sayılı
Belediye Kanunu, 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nda önemli değişiklik
içeren, toplumumuzun önemli bir bölümünü ilgilendiren yasa teklifi gündeme
geliyor.
258 sıra sayılı kanun
tasarısını kırk sekiz saat geçmeden Genel Kurulun gündemine sunuyoruz. Temel
yasa olarak görüşülecek bu kanunda ise Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun’da… Biliyorsunuz, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da
borçlarla ilgili yeni bir yapılandırma süreci başlatılmıştı, bu süreçte
birtakım sıkıntılar oldu. Bu sıkıntıları gidermesi babından dört aylık yeni bir
süre verilecek. Bu kanun tasarısında diğer taraftan teşvikle ilgili sistemde
vergide adaleti düzenlemeyi sağlayacak ilgili düzenlemeler de var. Bu kanun
tasarısı da onu getiriyor.
249 sıra sayılı yasa
tasarısında ise Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgızistan arasında imzalanan
borçların silinmesiyle ilgili bir kanuni düzenleme var. Uluslararası sözleşme,
bunun da uygun bulunduğuna dair kanun tasarısı burada gündeme gelecek.
Bugün hariç, saat 24.00’e
kadar Meclis Genel Kurulunu çalıştırmayı düşünüyoruz. Şayet 24.00’te gündem
tamamlanmaz ise çalışmalara devam edilmesini öneriyoruz. Tabii ki bu Genel
Kurulun takdirine tabidir.
Genel Kurulun grup
önerimizin lehinde oy kullanacağını umuyor, bu vesileyle tekrar Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Can.
İkinci konuşmacı, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde, Yalova Milletvekili Sayın Muharrem
İnce.
Buyurun Sayın İnce. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
“Çalışma takvimi, şu saate
kadar çalışacağız, şu gün çalışacağız…” Doğrusu, aslında bunları artık pek
ciddiye almıyorum çünkü buna uyulmayacağını biliyorum. Yani Sayın Başbakan
“Temmuzda da çalışacaksınız.”, “Emeklilik yaşı kırka düşecek.”, “Kaldırın şunun
dokunulmazlığını.”, “Askerlik üç ay olacak.” dese herhâlde büyük bir
çoğunluğunuz ve yandaş medyadaki o bazı köşe yazarları bu söylediklerinin
tümünden bir hikmet çıkaracaklardır. Yani dolayısıyla bu Mecliste neyin
görüşüleceği, nasıl görüşüleceği ne Meclis Başkanını ilgilendiriyor ne de
sizleri.
Yani “Öğretmenler on beş saat
ders karşılığı 1.600 lira alıyor, bu para size yetmiyor mu?” diyor. Öğretmenler
üşenmemiş ders dışı 176 faaliyetini bana göndermişler. “Bunu o kürsüden oku da
Başbakan da duysun.” dediler. “Yıllık plan yapmak, günlük plan yapmak, nöbet
tutmak, toplantılar hafta sonları ders saatleri dışında yapılacak sosyal kulüp
çalışmaları, rehberlik çalışmaları, kavga eden öğrencileri ayırmak, veli
toplantıları yapmak” gibi ders dışında 176 faaliyetleri var yani memurlarla
aynı değiller. Bunu bile bilmeyen bir Başbakan ne yazık ki öğretmenlere
öğretmenlik öğretti.
Doktorlar bir şey diyecek
oldu, Sayın Başbakan “Onlar iğne yapmasını bile bilmez.” dedi; sendikacılar bir
şey diyecek oldu “Onlar dinozor” dedi; rektör bir şey diyecek oldu, “Onun
kafası basmaz.” dedi; çiftçi bir şey diyecek oldu, “Al ananı git.” dedi;
diplomatlar bir şey diyecek oldu, “Onlar monşer.”
dedi.
İşte biz, böyle bir
ortamda, her şeyi bilen bir Başbakanın yönettiği bir ülkede “Üçüncü köprü
nereden geçecek? dediğimizde Başbakan helikoptere
bindi, Boğaz Köprüsü’nün üzerinden bir tur attı “Şuradan geçe.” dedi.
Jeofizikçi misin, mimar mısın, mühendis misin, nereden buldun bunu, köprünün
oradan geçeceğini söyledin? Orada mühendis oldu, Cumhurbaşkanlığının görev
süresi tartışılırken “Şu kadar.” dedi, orada hukukçu oldu, en sonunda da
jinekolog oldu. Bütün mesleklerden anlayan bir Başbakanla karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlarım, ben
Sayın Başbakanın millî görüş gömleğini çıkardığını biliyordum da grev sözcüsü
gömleğini çıkardığını bilmiyordum. Bakın geçmişte muhalif olduğu yıllarda,
Başbakan olmadığı yıllarda grev yapan işçilerin yanına gitmiş grev sözcüsü
gömleğini giymiş. Oysa bugün bakıyoruz da, biraz sonra sizlerin oylarıyla
Başbakanın bu grevi yasaklayan yasasından sizler de bir hikmet çıkaracaksınız
herhalde, “Vardır bir bildiği” diyeceksiniz. Yani korsan taksiyi engelleyelim
derken korsan taksiyle ilgili kanunun içinde korsan olarak grev kırıcılığı
yapıyorsunuz, grevi yasaklıyorsunuz. Hani sizin o 12 Eylül referandumunda grev
hak olarak verilecekti, yanılmıyorsam o kırk maddeden 23’üncü maddede
yazmıştınız bunu, o anlı şanlı kitapçıklarınızın ortasında bunlar yazılıydı.
Bakın, Türkiye’nin geldiği
hâle bakın. Hopa’da insanlar biber gazından öldü, Ankara’da zehirlendi, daha
dün de Yalova’da oldu: Çocuk, otuz yaşında bir delikanlı, bir kavga var
aralarında, büyük bir olay değil, bir eylem değil, “Ben astım hastasıyım, bana
gaz sıkma.” diyor ama
yine çocuğa gaz sıkılıyor. Şimdi de hastanede doktorlara baskı kuruluyor raporu
değiştirmeleri için.
Değerli arkadaşlarım, yine
geçtiğimiz günlerde Karadeniz’deydim, orada gördüğüm bir manzarayı Rizeli olan
Sayın Başbakana açıklamak istiyorum. Ülkemizde 1937 yılında Çay Kanunu
çıkarılmış. Hani o beğenmediği tek parti dönemi var ya, işte tam o dönemde.
1937’de Çay Kanunu çıkarılmış, 1938 yılında da ilk çay ürünü elde edilmiş.
1940’ta Ziraat Bankası beş yıl süreyle faizsiz kredi vermiş çay üreticilerine.
O beğenmediği dönemlerde olmuş bu. İkinci Dünya Savaşı varken, Avrupa yanıp
yıkılırken, Hitler orduları Avrupa’yı titretirken Türkiye Cumhuriyetini yöneten
Cumhuriyet Halk Partisi, İsmet Paşa döneminde, Ziraat Bankası beş yıl süreyle
çay üreticisine faizsiz kredi vermiş. Bu tarihleri niye anlatıyorum? Çok değil,
daha 2002 yılında Sayın Başbakan -o zaman AKP Genel Başkanı- “Çayın fiyatı 750
lira -yani şimdiki 75 kuruşa karşılık geliyor- olmalıdır.” diyor, 2002’de.
Bugün, aradan on yıl geçti, özel sektör 60 kuruşa, 80 kuruşa çay alıyor, kotalı
alım yapıyor ve ne yazık ki 1940’ların daha gerisinde 2012 yılı.
MEHMET GELDİ (Giresun) –
Devlet kaça alıyor?
MUHARREM İNCE (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, ülkenin hâli gerçekten içler
acısı. Deniz Feneri sorgulanmıyor; Deniz Fenerini soruşturan savcılar,
iddiaları dile getiren gazeteciler yargılanıyor. Bugün bir kanun görüşeceğiz,
diyeceksiniz ki… Grev hakkını engelleyeceksiniz. Evlere şenlik Meclis Başkanı
olmaya başladı. Meclis Başkanı, üç muhalefet partisinin grup başkan vekilini
davet ediyor, tutuklu milletvekilleriyle ilgili bir girişimde bulunmak
istediğini söylüyor, daha sonra AKP MYK’sına tosluyor bu girişim. Şimdi, Meclis
Başkanı diyor ki: “Ben elimden geleni yaptım. Mevcut yasa, Anayasa, mevzuat
buna uygun değil. Ben ölüm orucuna mı yatayım, açlık grevine mi gideyim?”
Şimdi, Sayın Başkandan ölüm
orucuna yatmasını isteyen yok ama Sayın Başkan adalet, demokrasi ve özgürlük
orucundan çıksın bir an önce. (CHP sıralarından alkışlar) Yani bu girişimde
bulunurken o Anayasa, o yasalar, o mevzuat ortada değil mi? Yani Meclis
Başkanının geçmişteki siyasal yaşamına baktığımda, 1987 yılında Özal’ın
yürüttüğü, hani sizin de çok övdüğünüz demokrat Özal’ın yürüttüğü “Seçim
yasakları kalkmasın.” kampanyasında “Evet, yasaklar sürmelidir.” diyen bir
Cemil Çiçek. “Yasaklar, siyasi yasaklar sürmelidir.” diyen Cemil Çiçek’ten 8
milletvekilinin onurunu kurtarmak, onların gelip burada görev yapmasını
sağlamasını beklemek sanırım saflık olur biraz.
Sayın milletvekilleri,
tutuklu milletvekilleri ile… Yani geçmişte Kenan Evren’in, 12 Eylül Paşası’nın veto ettiği milletvekilleri vardı; geçmişte
Kenan Paşa’nın veto ettiği milletvekilleri vardı, şimdi de Recep Erdoğan’ın
veto ettiği milletvekilleri var. Kenan Evren’le Recep Erdoğan aynı kişidir,
mantık aynı mantıktır. 12 Eylül milletvekili adaylarını veto etmişti; bugün de
Sayın Başbakan “Olmaz öyle şey.” dedi mi, Cemil Çiçek Meclis Başkanlığını, bir
anda o görevde olduğunu unutuyor, bir anda bir bakıyorsunuz…
Kendi işlerinde hiç öyle değil, bakınız,
kendi işlerinde çok başarılı. Mesela oğlunu Tekel Yönetim Kurulu üyesi
yapmıştı, Tekel satılınca EPDK Yönetim Kurulu üyesi yaptı. Bu konuda oldukça
başarılı, hiç zaman kaybetmiyor ama astsubaylara geldiğinde, uzman erbaşlara
geldiğinde, memura geldiğinde, tutuklu milletvekillerine geldiğinde hiç sesini
çıkaramıyor.
Sayın milletvekilleri, bir başka konu da bu ülkede son iki ayını,
her salı toplantılarını “Cami yakıldı, cami yıkıldı, cami ahır yapıldı.”
tartışmalarına ayıran bir Başbakan, herhâlde, son konuşmalarında, çok mahcup
olmuş olacak ki belgeler ortaya çıkınca, bugün izledim, hiç böyle bir konuşma
yapmadı ama ben “Başbakan unutmuştur belki.” diye Ordu Saraycık beldesinde
tarihî bir camiyi AKP’li bir belediyenin nasıl yıktığını, dozerlerin o camiyi
nasıl yıktığını burada göstermek istiyorum: Eski hâli, yeni hâli. Ordu Saraycık beldesinde camiyi yıkan bir AKP’li belediye
başkanını da… Bunları sırayla, Başbakan her söylediğinde -elimde şu anda kırka
yakın, AKP’li belediyelerin cami yıkma görüntüleri var- bu kürsüye gelip,
AKP’li bir belediyenin nasıl cami yıktığını hepinize göstereceğim. Bunu da
hepiniz göreceksiniz.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Daha
iyisini yapmak için yıkmıştır.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Daha
yenisini yapmak için.
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Onlara gelince “Yenisini yapmak için.”
Şimdi, bakın diyor ki…
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) –
Yenisini yapmak için.
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Ama siz bir de… Bakın, İsmet Paşa camilere silah doldurdu, silah doldurdu
ülkeyi savunmak için; siz camileri yıktınız iş merkezi yapmak için, AVM yapmak
için.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Ne
alakası var?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) –
İnandıramazsın.
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Aramızdaki fark budur diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
İnce.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu önerisi üzerinde üçüncü konuşmacı Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili;
lehinde olmak üzere. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir şekil şartını yerine
getiriyoruz ama bunu yerine getirmek için de yaklaşık dört saati harcadık.
Değerli arkadaşlar, her
defasında söylediğimiz gibi, gerçekten, Meclisin gündemini belirlemek yetkisi,
hakkı iktidardadır, iktidar grubundadır ancak bunun değişken olmasını, sürekli
değiştirilmesini kabul etmek mümkün değil. Yine, her defasında bunu tenkit
ediyoruz.
Dönemin sonuna, yılın
sonuna yaklaşıldıkça bu konuda bir telaş yaşanır. Geçmiş yılların deneyimiyle
söylüyorum, yine tatile yaklaşıldı, 1 Temmuzda Meclisimiz İç Tüzük gereği
tatile girecek, yine Genel Kurulun, komisyonların gündemine kanun teklif ve
tasarıları yığınağı başlayacaktır. Dolayısıyla, artık, ne diyelim, angarya
dönemi başlıyor, “bitime kadar” metodu kapımıza dayandı. Artık sabahlara kadar
çalışılacak, Hükûmetin, bakanların talep ettiği kanunlar buradan çıkartılmaya
çalışılacak.
Ben dün, Sayın Grup Başkan
Vekili Hanımefendiyle konuşmamda “Yani bir ayımız var önümüzde. Bu bir ay
içerisinde, Hükûmetin acil gördüğü, çıkartılmasını gerekli bulduğu kanunların
listesini önümüze bir koyun, üzerinde bir çalışalım. Sonuç itibarıyla,
gerçekten uzlaşarak, gerekli gördüğümüz kanunların çıkmasına da katkı verelim,
yardımcı olalım.” dedim. Ama haftanın ilk günündeyiz, işte, bir uzlaşma temin
edilemedi ki grup önerisiyle bugün iktidar grubunun önümüze getirdiği gündem
programı yine aksayarak devam edecek yani getirdiğiniz programı kendiniz
uygulayamayacaksınız. Bunun yolu, muhalefetle uzlaşarak, anlaşarak mümkün
olanın olabilmesi, mümkün olanın bir program hâlinde önümüze getirilmesi
gerekir.
Bu sebeple söylüyorum
değerli arkadaşlar, yine önümüze tartışmalı bir süreç geliyor. Bunu sizin
bilgilerinize sunmak istiyorum. Ama her şeye rağmen bu “bitime kadar” metodunu,
usulünü… Yani bu angaryadır. Evrensel hukuka karşı da, Anayasa’mıza göre de suç
olan angaryayı bu Meclise, bu Genel Kurula, bu milletvekillerine dayatma
yanlışını yapmamak… Yakışmıyor çünkü.
Değerli arkadaşlar,
bakınız, eğer muhalefetle anlaşmazsanız muhalefetin yapacağı şey şudur: İç Tüzük’ten kaynaklanan imkânları kullanarak buraya,
iktidarın, Hükûmetin gündeminin karşısına milletin gündemini getirmek
mecburiyetinde kalır.
Bakın, dört saattir
gerçekten milletin gündemini konuşuyoruz. Neyi konuştuk? Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun vermiş olduğu araştırma önergesiyle kırk dakika Türk
çiftçisinin sorunlarını konuştuk.
Şimdi ben sizlere
soruyorum: Yani çiftçinin sorunu yok mu? Şunu yaptınız, bunu yaptınız.
Eyvallah, görevinizi yaptınız. Yaptığınızla övünmek size yakışmıyor. Ama ben
güneyin milletvekiliyim. Güneyde tarım kesiminin her alanı sorunlu. Adı Mehmet,
soy ismi Erdoğan. Yani saygı duyduğum, değerli bir arkadaşımız. Ama beş yıldır
aynı konuşmayı dinliyoruz Sayın Mehmet Erdoğan’dan. Sürekli olarak AKP
İktidarının çiftçiye verdiği desteklerdeki artışı ifade ediyor ama bir sonuç
var ortada. Hiç sebebi sorgulamaya gerek yok arkadaşlar, bir sonuç var. Sonuçta
hayvancılık çökmüş durumda. Yani eğer çökmemiş olsaydı dışarıdan canlı hayvan,
karkas et ithal etmezdik. Hiç başka bir şey anlatmanıza gerek yok, bir sonuç
var.
Ben hafta sonu Van’daydım.
Yani depremin yaralarını hiç konuşmaya gerek yok. Yapılan hizmete de teşekkür
ediyorum. Ama Van’da yaşayan insanlarımız… Şekerpancarı üretimi durmuş. Şeker
Fabrikasının ne yapacağı belli değil. Hayvancılık ölmüş. Çiftçinin biri yanaştı,
dedi ki: “Efendim, yani dün yemi 25 liraya alıyorduk, şimdi 42-43 liraya
alıyoruz ama karkas etin fiyatı bir türlü artmıyor. Tüm tedbirlere rağmen
artmıyor. Biz buna karşı nasıl dayanacağız? Yani hayvancılık bizi beslemiyor,
biz hayvancılığı besliyoruz.” Bu bir sonuç, bu sonucu yok sayarsanız olmaz.
E, şimdi, Mersin;
zenginliklerin ve güzelliklerin memleketi Mersin’de çiftçi perişan. Bir yandan
tabii afetler vuruyor, yağmur vuruyor, dolu vuruyor, rüzgâr vuruyor; bir yandan
da sizin politikalarınız vuruyor. Bugün, kendinizin yönettiği Mut ilçesinde
ülkemizin yüz akı olan kayısı çiftçisi çöktü; 50 kuruşa gitmiyor kayısı bugün,
turfanda, başlangıçta. Erik üreticisi, çilek üreticisi
perişan.
Yani bu sorunları çözecek
hukuku burada birlikte kurmamız lazım ama getirdiğiniz gündem burada.
Getirdiğiniz kanunlar tabii ki gereklidir, bir şey söylemiyorum ama milletin
gündemi değil, acil sorunlarının çözümü için hukuk getirmiyorsunuz buraya.
Bir başka şey: Değerli
arkadaşlar, burada geçende hep birlikte 2/B arazilerinin kullanımıyla ilgili
bir yasa çıkarttık yani destek verdik, destek verdiğimizi ifade ettik ancak
öyle yanlışlıklarla çıktı ki kanun, şimdi vatandaşımız perişan. Köylüden bin
lira, şehirliden 2 bin lira müracaat parası alıyorsunuz; Deli Dumrul vergisi!
Satın alıp almayacağını bilmiyor, kendisine satılıp satılmayacağını bilmiyor.
Her dosya için, köy hudutlarında yaşayan hak sahiplerinden müracaatta dosya
başına bin lira, şehir ve belde merkezlerindekilerden de 2 bin lira
alıyorsunuz. Rayiç değerlerin ne olacağı belli değil. Ortaya çıkan rakamlar çok
ürkütücü. Yani adam, atadan öteden kalan araziyi imar etmiş, tarımda üretime
dönüştürmüş veya üzerinde bir göz ev yapmış, gecekonduya dönüştürmüş; buraları
tekrar kendisine satacaksınız, alıp alamayacağı belli değil. E, bu 2/B Kanunu
çıkarken ısrarla söyledik, dedik ki: “Gelin, üretim yapılan arazileri, tarım
arazilerini, özellikle kırsal kesimde yani orman içi ve kenarı köylülerine bunu
bedelsiz verelim.” “Hayır, ille rayiç değerin yüzde 70’iyle…” dediniz. Hatta
yüzde 50’yi kararlaştırmıştık, yüzde 70’e çıkarttınız. E, şimdi 2/B
uygulamasından dolayı çok ciddi bir toplumsal krize sebep oluyorsunuz. Bunların
çözümü gerekiyor.
Bir başka şey: Memurlar
sokakta değerli arkadaşlar, Türkiye’ye yakışmayan manzaralar var. İşte, bugün
ilan edildi, 4+4. Nasıl memurumuz… Yani cumhuriyet tarihinde bir ilki
yaşattınız Türkiye’ye. Nedir o? 2012’nin zamlarını altıncı aya girilmiş
olmasına rağmen veremediniz. Hâlbuki, devlet olarak,
Hükûmet olarak siz her hizmete dünyanın zammını yaptınız ama çalışanlarınıza
hakkını ödeyemediniz. E, şimdi, bugün, birazdan görüşmeye başlayacağımız,
getirdiğiniz bir kanunla da -bana göre çok yanlış, niye bunu yapıyorsunuz, bunu
anlamak da mümkün değil- Türk Hava Yolları çalışanlarının grev yetkisini,
hakkını ortadan kaldırıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, temel
hak ve özgürlükler kanunla ortadan kaldırılmaz. Eğer “ileri demokrasi”
diyorsanız, “gelişmiş bir ülke” diyorsanız, böyle iddialı laflar ediyorsanız,
özgürlüklerin önündeki kısıtlamaları kaldıracaksınız. Siz çok temel bir hak
olan grev hakkını ortadan kaldırırsanız, bu, sosyal patlamalara sebep olur yani
uyuyan devi uyandırmak gibi bir hadise bu. Yeniden mi 15-16 Haziran olaylarının
yaşanmasını istiyorsunuz? Yeni bir tartışma alanına… Ne faydası var bunun yani
iktidarınıza, Hükûmetinize, ülkemize ne faydası var bunun? Ama bunu
getiriyorsunuz.
E, bir başka şey, bu Meclis
için utanç meselesi olan, gerçekten her defasında konuşmaktan da üzüntü
duyduğumuz bu tutuklu milletvekilleri meselesi.
Değerli arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; bu tutuklu milletvekillerinin yerinde sizler de olabilirdiniz.
Bu milletvekillerini Sayın Meclis Başkanı çok samimi bir gayretle gündeme
getirdi, bir beklenti oluşturdu. Bu milletvekillerinin aileleri var. Bunlara oy
veren yüz binlerce insan var. Oluşturduğunuz bu beklentiyi karşılamakta
engeliniz nedir anlamıyoruz ama bunu çözecek bir hukuk getirmiyorsunuz.
Sonuç itibarıyla, buraya
getirdiğiniz programda yani bu haftanın programında 259 yedi madde, 258 kırk
dört madde, 249 bir uluslararası sözleşme, sonra arabuluculuk yasasının iki
bölümü, daha sonra da bir uluslararası sözleşme getiriyorsunuz. Yani bunların
bu iki günde biteceğine inanıyor musunuz Sayın Elitaş?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Katkı sağlarsanız biter.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Katkı sağlarız…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
O zaman biter.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
…ama yani uzlaşmayı aramazsanız, uzlaşmada ısrar etmezseniz nasıl
gerçekleşecek?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Katkı sağlarsanız biter.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, gündeminiz hayırlı olsun ama her şeyden önce
hayırlı olan… Şu “bitimine kadar” angarya buraya yakışmıyor, o da size hayırlı
olsun.
Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Şandır.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu önerisi üzerinde, aleyhinde olmak üzere, son konuşmacı Sayın Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Sayın Kaplan, buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisin yeni çalışma takvimini
belirlerken her zaman yaptığınızı yaptığınız için şaşmıyoruz size. İşte, daha
komisyona gelmemiş yasaları da, torba kanunları da, haziran sonuna kadar neler
çıkacak, hepsinin listesi önünüzde. Bakıyoruz, daha Meclise gelecek, komisyona
gelecek, alt komisyonda… Bir de bugün getirdikleriniz, cuma dâhil. Siz eğer
uzlaşmayı aramazsanız -Mecliste dört grubuz- Türkiye'nin gerçek gündemine
gelmezseniz, yeni anayasa sürecinde uzlaşma komisyonlarında yeni bir anayasa
yapma sürecinin ortamını yaratmazsanız, Meclisin ahenkli çalışmasını
sağlamazsanız ve Türkiye'nin gündemini görmezden gelip sadece kendi gündeminiz
olarak getirirseniz bu Meclis çalışmaz arkadaşlar, samimi olarak söylüyorum.
İç Tüzük üç tane muhalefet
partisine oldukça yetki veriyor ve bu yetkilerini üç muhalefet grubu kullandığı
zaman, siz bu takviminizi hayata geçirme şansına sahip değilsiniz.
Şimdi, bugün getirdiğiniz
önerinin içinde sendikalara -özellikle hava iş kolunda- grevi yasaklıyorsunuz.
Grevi yasaklanmış sendika, sendika olur mu arkadaşlar? Grev hakkı olmayan
sendika, sendika olabilir mi? Böyle bir anlayış var mı? 12 Eylül referandumunda
“grev hakkı” dediniz, “ILO” dediniz, “toplu sözleşme hakları” dediniz, vatandaşa
birçok palavralar attınız ama sonradan getiriyorsunuz grev yasağı.
Şimdi, uçaklar kalkmıyor,
çevik kuvveti Atatürk Havalimanına yığmışsınız, gaz bombaları hazır, “Ya işten
çıkarırım ya vururum.” diyorsunuz; şu anki duruşunuz bu. Bugün görüşeceğimiz bu
yasada Atatürk Havalimanı’ndaki kabin memurlarını, teknisyenlerini, havalimanı
çalışanlarını ablukaya almışsınız. Şimdi, bu bir dayatma değil mi?
Türk Hava Yolları marka
olduysa, eğer bu seviyeye geldiyse, dünya hava yolları içinde kâr eden bir
kuruluş durumuna geldiyse, çalışanlarının sayesinde gelmiştir arkadaşlar. Bu
çalışanlarının emeğine saygı göstermek gerekir. Eğer emeğine saygı
gösterilmezse ve böyle bir yasayla onların grev hakkı alınırsa bunun adı
nankörlük olur, nankörlük. Açık söylüyorum: Bir nankörlük yasasını
getiriyorsunuz önümüze, dayatıyorsunuz. Biz bunun mücadelesini vereceğiz,
diyeceklerimizi diyeceğiz ama sizin emeğe bu kadar düşman olmanızı… Neden bu
kadar düşmansınız emeğe, örgütlenme hakkına, bunu anlamakta zorluk çekiyoruz.
Sizin haziran ayı sonuna
kadar gündeminizde, bu ülkenin gerçek sorunu olan… Her yerde çatışmalar
yaşanıyor. Bu çatışmaları nasıl önleyebiliriz, nasıl bir yol buluruz, bu
Mecliste nasıl konuşabiliriz? diye bir öneriniz var mı
bunların içinde? Var mı arkadaşlar? Elinizi vicdanınıza koyun, bu ay,
önümüzdeki ay bu çatışmalar olmasın, ölümler olmasın, Türkiye’ye barış gelsin
diye bir tek öneri var mı bunların içinde? Yok.
Şimdi, bu yok, düşünce
özgürlüğü yok. Tutuklu milletvekilleri konusunda patron öyle söyledi diye hepiniz
susuyorsunuz. Meclis Başkanını kullanıp kullanıp
attınız bir kenara, Meclis Başkanlığının saygınlığı kalmadı. Meclis Bakanı
rozetini çıkardı AKP’nin, smokini giydi, gitti, tarafsız olacaktı güya, onu da
beceremedi. “Milletvekilleri için açlık grevine mi gireyim?” diyor. Kardeşim, o
zaman sen niye çağırdın üç muhalefet partisini? Sen bu kadar oyuna geleceksen,
böyle itibarın beş kuruş olacaksa, niye tutuklu milletvekilleri konusunda
çağırdın üç parti grubunu? Siz kapatınca bu iş kapanıyor mu zannettiniz?
Kapanmıyor arkadaşlar.
Şimdi getirdiğinizin içinde
Avrupa Birliğinin dayattığı yasalar var. Bunların hepsi
sakat. Bakın, bilmiyorsunuz, ombudsmanlık
kurumundan tutun hepsine kadar sakat.
Siz düşünce özgürlüğünü,
örgütlenme özgürlüğünü, yol temizliğini yapmadığınız zaman nasıl bir anayasa
yapacaksınız? Bu Anayasa’yı değiştirmek için konuşacak insanlar ama diyorsunuz
ki: “Terörle Mücadele Kanunu’na göre teröristsiniz.”
8 bin tane operasyon
yaptınız burada. 8 bin partilimiz tutuklu, 6 milletvekili, 32 belediye başkanı…
Yani siz bu dosyaların içinde bir çakı, bir eylem, bir şiddet olayı gördünüz
mü? Bir müşteki, bir mağdur var mı? Sizin bakış açınız, anlayışınız bu olabilir
mi?
Zaman zaman Başbakanınız
fren tutmuyor, kusura bakmayın, ciddi söylüyorum. Konuşmalarında fren tutmuyor.
Söylemleri zaten çelişkili, zaten sürçülisan ettiğini söylüyor.
“Uludere’de köylülerin
geçtiği yollarda mayın haritası var.” diyor Başbakan bugün. Allah’tan korkun,
yirmi yedi yıldır bu çatışmalarda o köylüler… O mıntıkanın bütün köylüleri
korucudur, defalarca çatışmaya girmişler. Çocuğunu, öldürülen çocukları…
Öldürülenlerin içinde… Bir muhtar ayaklarından sakattır hâlâ, çatışmalarda onun
gibi kaç kişi de canlarını yitirdi. Şimdi siz bu olayı örtbas etmek için “Mayın
haritası var.” diyorsunuz. Varsa iddianız, Başbakansınız, muhalefet değilsiniz,
şikâyet etmeyin, bulun, çıkarın, yargılayın. Bakın, bu iftira o mağdurlara
“figüran” diyen İçişleri Bakanından daha fazla acıtmıştır. Bugün oradan gelen
insanlar vardı, benim odamdaydı, Başbakanı dinliyorlardı.
Şimdi, bir tartışmadır
gidiyor. Başbakan “Hata dediysek otomata mı bağlayacağız?” dedi. Ya hata
vardır; taammüden hata vardır, kasten hata vardır, teknik hata vardır. Hatanın çeşitleri çok. İtiraf ettikten sonra o hataları
yapanları bulmak, çıkarmak da iktidarın görevi. Muhalefet gibi ağlamanın,
çaresizlik içinde kıvranmanın adı değildir iktidar. On yıllık iktidarın
sonucunda, çıkarırsın bu hatayı kim yaptı, kamuoyunu -adaleti konusunda-
aydınlatırsın. Özür de yok. Yani hata yaptıysan niye özür dilemiyorsun? Özür
yok. Eğer yurttaşlar Uludereli olursa özür de yok. Bu da bence tartışılması gereken bir konu.
Ben avukat olarak otuz
yıldır bölgeyi, durumunu çok iyi biliyorum. Sayın Başbakanın bilmediği bir şey
var. Samimi olarak söyleyeceğim ve sizlerin düşünmesini istiyorum. Biz, Mardin
milletvekilleri burada, Diyarbakır’ın burada, Siirt’in burada, Van’ın burada,
Hakkâri’nin yok. O bölgedeki milletvekillerine söylüyorum, dininize, imanınıza,
vicdanınıza sesleniyorum: Bir çocuğun, dağda öldürülen birisinin cenazesini
dinî merasimle kaldırmak hak mıdır, değil midir? Haksa niye buna karşı
çıkılıyor? Cenazeye, taziyeye, geleneğe karşı çıkılıyor, buna sahip çıkan BDP’ye de “ceset avcısı” diyor Başbakan. Bu büyük bir
zaaftır arkadaş. Bu dil, uzlaşmanın, barışın dili değildir. Gerçekten, otuz
yılda “ganimet avcıları” diye bir sınıf türedi bu çatışmalarda, biliyor
musunuz? Bu ganimet avcıları iki türlüdür: Birisi, çatışmada öldürülen
insanların üstündeki para ve kıymetli eşyalara el koyup bölüşenlerdir. Bunların
hiçbirisi ceza mahkemesi tutanaklarında yoktur. Bakın, 30 kişi çatışmada ölür,
birinin üzerinden 1 dolar, 1 kuruş, 1 lira çıkmamıştır. Yirmi yedi senedir
çatışmalarda üzerlerinde binlerce dolar çıkanların hiçbirisi yok. Bir de
kulaklarını, burunlarını, organlarını kesenler var. Bunlar işte ganimet
avcıları. Bir de kelle avcıları var. Bu kelle avcıları JİTEM’di,
itirafçıydı, çeteydi, darbeciydi. Bunların içinde türeyen ve bugün bölgede
görev yapan -Sayın Muammer Güler, sizler bilirsiniz- hâlâ kelle avcıları var,
kelle avcıları.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) –
İkramiye veriliyor, sivil vatandaşı öldürenlere ikramiye veriliyor. Şimdi, bu
avcıların da olduğu bir toplumda yaşıyorsunuz. Bunları vicdanen konuşmadığınız
zaman gerçekten uzlaşma kültürüne, Meclis çalışmasına bir katkı sunmanız da
mümkün değildir diyorum.
Biz buna karşıyız diyorum,
bu çalışmaya.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kaplan,
teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, kırk
beş dakika süreyle yemek arası veriyorum.
Kapanma saati: 19.27
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
İç Tüzük’ün
37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’in, (2/231) esas numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda ve Yükseköğretim Kurumları Öğretim
Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/47)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı’na
“Gebze Üniversitesi
Kurulması” hakkında, 2/231 Esas Numaralı kanun teklifim, esas komisyona havale
edileli kırk beş gün geçmiş olmasına karşın sonuçlanmamıştır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 37’nci maddesi gereğince,
doğrudan, Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini saygılarımla arz
ederim.
Hurşit
Güneş
Kocaeli
BAŞKAN – Teklif sahibi
Kocaeli Milletvekili Sayın Hurşit Güneş…
Buyurun Sayın Güneş. (CHP
sıralarından alkışlar)
HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Başkanımızın dediği gibi, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine istinaden, arkadaşlarımla beraber
verdiğimiz bir yasa teklifinin doğrudan Meclis tarafından gündeme alınmasını
birazdan oylayacağız.
Konu Gebze’de bir
üniversite kurulması hakkındadır. Bildiğiniz gibi, üniversiteler, yükseköğrenim
kurumları iki önemli işlevi yerine getirirler. Bunlardan bir tanesi, öğrenci
yetiştirmektir; bir diğeri ise bölgedeki ekonomik kalkınmaya doğrudan katkıda
bulunmasıdır. Sosyal gelişmeyi sağlar, kültürel gelişmeyi sağlar ve Türkiye’de
devlet bugüne değin çeşitli tarihlerde 105 devlet üniversitesi, kamu
üniversitesi kurmuştur; 62 de vakıf üniversitesi vardır yani 170’i aşan
üniversitemiz var.
Üniversitelerimizin yoğun
olarak açıldığı dönem son yirmi-yirmi beş yıldır. Çok yoğun biçimde
üniversiteleri kuruyoruz, bunun faydalarını, yararlarını da görüyoruz. Tabii,
üniversitelerimizi hızlı biçimde açmadığımız zaman üniversitelerimizin toplam
öğrenci sayısı da, ne yazık ki, çok genişliyor. Örneğin Kocaeli Üniversitesi
1992 yılında kurulmuş, bugün 60 bin öğrencisi var. Yani çok yoğun,
yönetilebilir bir boyutu aşmış durumda.
Bölgede, Kocaeli’de nüfus 1 milyon 600 bin civarında. Her yıl
370-380 bin öğrenci bu bölgede lise mezunu oluyor ve üniversiteye gitmek
durumunda. Bölgede iki tane üniversite var: Bir tanesi Kocaeli Üniversitesi, 60
kilometre ileride, yani Gebze’ye; bir diğeri Marmara Üniversitesi, o da 40-50
kilometre ileride. Gebze’nin çevresiyle, yani Darıca’sıyla, Çayırova’sıyla,
Tuzla’sıyla, Pendik’iyle, Sultanbeyli’siyle birlikte düşündüğümüzde, o bölgede
2 milyonu aşan nüfus var. 2023’te bu daha da büyük bir sayıya ulaşacak. 2023
tarihinde olasılıkla bu bölgede her yıl 500 bin lise mezunu gelecek ve
üniversite arayacak. O nedenle bölgede çok ciddi bir biçimde yeni bir
üniversite ihtiyacı var.
Şimdi bu bölgede
Türkiye’nin gayrisafi millî hasılasının yüzde 4’ü üretiliyor. Önemli bir sanayi bölgesi. Bu sanayiye bir üniversite
ihtiyacı çok açık, net, bunu sağlamamız gerekiyor. Yani hem öğrenci
yetiştirmemiz hem de sanayileşmiş bu bölgenin, teknolojik, bilimsel katkı
sağlayacak kurumunun da kurulması gerekiyor.
Şimdi, yasa teklifimde 6
fakülte, 4 enstitü var. Bu basit, net bir üniversite kuruluşu, ana iskeleti
kuruyor, tabii ki üniversite zaman içinde büyüyecektir. Bir üniversiteyi
kurarken bütün fakülteleriyle kurmak, geniş bir üniversite kurmaya kalkışmak
doğru değildir, bir öğretim üyesi olarak bunu biliyorum, yaşadım. Türkiye’nin
büyük üniversitelerinden birinde, Marmara Üniversitesinde öğretim üyeliği
yaptım. Çok büyük bir üniversitedir, hemen hemen her fakültesi vardır ve tabii
bu amorf bir yapı, kolay büyümemiştir. Şimdi onun yerine, doğrudan ihtiyaca
yönelik, fakat zaman içinde ihtiyaç çıktıkça büyüyecek bir üniversiteye
ciddiyetle ihtiyaç var.
Yasa teklifinde bir önemli
fakülte var, güzel sanatlar fakültesi. Gebze’nin sosyokültürel gelişmesine
yardımcı olacak, Osman Hamdi Bey ismini taşıyor. Türkiye’nin sanat tarihi
bakımından da önemli bir isim.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, şimdi, bu yasa teklifiyle ilgili şunu söylemek istiyorum: Hem
gençler rahatlayacak hem sanayi rahatlayacak, öyle bir yasa teklifi. Bu yasa
teklifini ben şahsen verdim. Bölgenin milletvekili olan Sanayi Bakanıyla da
görüştüm, dedi ki: “Biz de böyle bir hazırlığın içindeyiz.” Bu yasa teklifine
eğer olumlu oy verirseniz taahhütte bulunuyorum: Bu yasa ve bu üniversite Meclisin
üniversitesi olacaktır. Benim üniversitem veya benim arkadaşlarımın imzasıyla
değil hepinizin oylarıyla çıkmış ve kurulmuş bir üniversite olacaktır. Bunun
bilincindeyim, bunun yararlı olduğu kanısındayım ve bu kanun teklifini uzun
süre Genel Kurula indirmedim, bekledim görüşmeden altı içinde “Acaba başka bir
teklif gelecek mi? diye. Gelmedi, o zaman indireyim, gündeme alınsın ve hep
birlikte bu yasayı çıkaralım istedim.
Eğer buna hep birlikte
destek verirsek, Gebze’de gençler ve sanayi böyle bir üniversiteye kavuşurlarsa
bu hepimizin eseri olacak, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin, iktidarıyla muhalefetiyle tüm milletvekillerinin
üniversitesi olacaktır.
Umarım hepimize hayırlı
olur.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Güneş.
Teklif üzerinde, Kocaeli
Milletvekili Sayın Mehmet Hilal Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MEHMET HİLAL KAPLAN
(Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi ve tutuklu tüm
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Kocaeli Milletvekilimiz
Sayın Güneş’in de biraz önce bahsettiği üzere, vermiş olduğumuz kanun teklifi
Gebze bölgesinde yeni bir üniversitenin kurulmasıyla ilgili bir talep. Bundan
birkaç hafta önce Gebze’nin sorunları konusunu sizlerle burada paylaşırken
olmazsa olmazlarımızdan bir tanesinin üniversite olduğunu vurgulamıştık.
Üniversite, Gebze’nin çehresini değiştirecek bir özelliğe sahip. Gerekçesi şu: Gebze sanayi kenti, Türkiye’de sanayinin en yoğun
olduğu ilçelerden biri. Dolayısıyla Anadolu’nun birçok ilinden göç
almakta, beraberinde hızlı ve çarpık olarak gelişmektedir. Bu nedenle, bu
Gebze’nin sosyal dokusunu değiştirebilecek en önemli faktör eğitim ve
beraberinde bir üniversitedir. Üniversite bu nedenle zorunludur. Üniversite, sadece bilim adamı
yetiştirmez, gerçekleştireceği sosyal, kültürel, sportif ve sanatsal
faaliyetlerle toplumun modernleşmesine öncülük eder, toplumsal sorumluluk
bilincine sahip bireyler yetiştirir, üniversite ve sanayi iş birliğiyle sürdürülebilir
bir kalkınmaya öncülük eder, doğaya, çevreye saygılı, sorun çözme yeteneğine
sahip, özgür düşünme yeteneği olan, Atatürk devrimlerine bağlı nesillerin
yetiştirilmesine olanak sağlar.
Gebze bölgesinin sosyal ve
ekonomik olarak, kültürel olarak biraz geri kalması nedeniyle bölgenin gençler
arasındaki madde bağımlılığını azaltmak, suça eğilimi azaltmak ve yasa dışı
yollarla geçim kaynağı elde etme geleneğinden uzaklaştırır. Bu nedenle,
Anadolu’nun farklı illerinden iş ve aş uğruna, yaşam güvencisi
adına bu kente göç etmiş, yaşam mücadelesi veren Gebze halkı, doğal olarak
farklı kültürel anlayışta ve geleneklere sahiptir. Ortak yaşam alanlarını
oluşturmak, ortak kent kültürünü benimsetmek ve bir arada kardeşçe yaşanabilir
bir ortamın gerekliliği için, özgür düşünebilen, insan haklarına saygılı,
ülkesini ve insanı seven nesiller yetiştirmek için Gebze bölgesinde üniversite
mutlak ve elzemdir, bölgenin olmazsa olmazlarından biridir. Yıllardır, Gebze
bölgesi, bu noktada bir taleple karşı karşıyadır. Sanayisiyle, ARGE çalışmasını
yapacak olan halkıyla, sosyal, kültürel ve sanatsal iş birliği yapan bir
üniversite kaçınılmazdır.
Şunu çok iyi biliyorum ve
ifade etmek istiyorum değerli milletvekilleri: İktidarı ve muhalefetiyle
Kocaeli’nin tüm milletvekilleri Gebze bölgesi dediğimiz Çayırova,
Darıca, Dilovası, Hereke hatta İstanbul’un Tuzla’sını
kapsayacak bu bölgede bir üniversite kurulması noktasında hemfikirler. Bu
nedenle, Gebze sanayicisi, meslek odaları, sivil toplum örgütleri halkıyla
gayretlidir, hazırdır ve bu gayretini devam ettirecektir.
Daha önceleri çok sıkça
yaşadığımız bir konu vardı. Gebze’de üniversite konusu gündeme geldiğinde idari
makamların, yetkililerin bölgede yer olmadığı noktasında talepleri ve iddiaları
vardı. Ancak ifade etmek isterim, Gebze’de ve Darıca’da bulunan biri 700, biri
950 dönüm olan askerî kışlalarımızın önümüzdeki ay itibarıyla bu ilçeden
taşınmaları nedeniyle yer sıkıntımız kalmamıştır. Zaten daha önce de Çayırova mevkisinde bulunan Gebze
Yüksek Teknoloji Enstitüsünün yaklaşık 2.500 civarında lisans, lisansüstü ve
doktora öğrencisi bulunmaktadır ama yazık olan şudur, eksik olan şudur: Gebze
halkıyla sosyal ve kültürel olarak entegre olmamış,
Gebze’deki sanayi bölgesiyle ARGE çalışması yapamamış bir Gebze Yüksek
Teknoloji Enstitüsü Gebze’ye üniversite olmaktan uzak kalmaktadır. Bu nedenle,
vermiş olduğumuz bu kanun teklifinin iktidar partisi milletvekilleri tarafından
da öteden beri seslendirildiği ve bu konuda gayret içerisinde olabileceklerinin
güvencesini aldığımızı biliyorum. Umarım beni yanıltmazsınız. Birazdan oylamada
hep beraber Gebze bölgesinin üniversiteye kavuşması konusunda destek sağlamış
olursunuz.
Yüce Meclisinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kaplan.
Kocaeli Milletvekili Fikri
Işık’ın kısa bir konuşma isteği var.
Buyurun, yerinizden lütfen.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) –
Sayın Başkanım, değerli üyeler; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Gebze sadece Kocaeli’nin
değil Türkiye’nin en önemli üretim merkezlerinden bir tanesi. Gebze’de şu anda
sadece Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü değil TÜBİTAK MAM var, TÜSSİDE var ve
ayrıca şu anda Türkiye’nin ilk bilim, bilişim vadisinin kuruluş çalışmaları da
Gebze’de yürüyor. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü şu anda üniversite
statüsünde fakat bizim, üniversiteden muradımızı yerine getirmiyor. Onun için
şu anda Kocaeli milletvekilleri olarak çok önemli bir çalışmayı… Gebze’nin
sosyoekonomik, bilim ve teknolojik gelişimini sağlayacak, Gebze’ye maksimum
katkıyı verecek şekilde Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsünün üniversiteye
dönüştürülmesi çalışmaları devam ediyor.
Bu kanun teklifinin bu
altyapı çalışmaları bitmeden gündeme alınmasının doğru olmadığını düşünüyoruz.
İnşallah teklifimizi verdiğimiz zaman muhalefetin katkı ve desteğini de alarak
en iyi yasanın çıkarılmasını hedeflediğimizi ifade ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama
istiyorsunuz, tamam.
Sayın İnce, Sayın Demiröz,
Sayın Serindağ, Sayın Aygün, Sayın Eyidoğan, Sayın Özgündüz, Sayın Akar, Sayın Güneş, Sayın
Işık, Sayın Çam, Sayın Kaplan, Sayın Özgümüş, Sayın
Genç, Sayın Tanal, Sayın Tayan, Sayın Kaleli, Sayın Şafak, Sayın Öz, Sayın Gök,
Sayın Havutça, Sayın Karaahmetoğlu.
Sayın milletvekilleri,
şimdi cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.38
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
Kocaeli Milletvekili Hurşit
Güneş’in, kanun teklifinin doğrudan gündeme alınma önergesinin oylanmasından
önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’in, (2/231) esas numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda ve Yükseköğretim Kurumları Öğretim
Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/47) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Gündemin “Sözlü Sorular”
kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri,
sunuşlar bölümünde belirttiğim, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Sayın Binali Yıldırım’ın birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru
önergelerini okutuyorum:
IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da trafik
ışıklarının kullanılmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/28) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
15.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan her geçen gün biraz
daha gelişip büyümektedir. Ardahan'ın gerçek anlamda şehirleşmiş bir kent
olması herkesin elinden geleni yapması ile mümkündür. Üniversite hızla
gelişmekte ve ilimize her yıl yüzlerce öğrenci gelmektedir, daha önceki
yıllarda yapılan şehirdeki trafik ışıkları ne yazık ki çalışmıyor.
1- Ardahan'a her yıl
değişik kentlerden yüzlerce öğrenci gelmekte, ayrıca yaz aylarında şehirdeki
araç sayısı hızla artmaktadır. Onun için şehirde daha önceki yıllarda yapılan
Trafik Işıkları kullanılmamaktadır. Trafik ışıklarının kullanılmasına ne zaman geçilecek?
2.-Ankara Milletvekili Nurdan Şanlı’nın, kuzey-güney bağlantısını
sağlayan yol çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/151) ve Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Nurdan
Şanlı
Ankara
Karayolları Genel Müdürlüğü’nce çalışmaları sürdürülen Kuzey-Güney
aksları çalışmalarının son durumu nedir? Bu çalışmalarda tamamlanan bölünmüş
yol ve tek yol uzunluğu ne kadardır?
3.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç’un, karayolu taşımacılık sektöründeki düzenlemelere ilişkin sözlü
soru önergesi (6/155) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Yılmaz
Tunç
Bartın
Karayolu Taşıma Kanunu ile karayolu taşımacılık sektöründe reform
niteliğinde yeni bir dönem başlamıştır. Bu kapsamda mesleki yeterlilik ve
saygınlık, mali yeterlilik gibi AB standartları esas alınarak yeni düzenlemeler
hayata geçirilmiştir. Yeni uygulamanın karayolu taşımacılığımızın gerek ülke
gerekse sektörde çalışanlar açısından ekonomik ve sosyal kazanımları neler
olmuştur? Yapılan bu düzenlemelerle sektörün ne kadarı kapsam altına
alınmıştır?
4.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç’un, karayolu taşımacılık sektörüne ilişkin sözlü soru önergesi
(6/158) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Yılmaz
Tunç
Bartın
Karayolu taşımacılık sektöründe beklenen kalitenin arttırılması ve
kurumsallaşma sağlandı mı? Uluslararası karayolu taşımacılık faaliyetlerinde
gelinen aşama tatmin edici midir?
5.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, otoyol projelerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/160) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Ali
Ercoşkun
Bolu
Yap-İşlet-Devret Modeli ile
yapılması planlanan kaç adet otoyol projeniz vardır? Bugünkü mevcut durumları
nedir? Yapılması planlanan bu otoyollar hangi kesimlere yapılacaktır?
6.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, uluslararası taşımacılıkta karşılaşılan sorunları
çözmek için yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/161) ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Ali
Ercoşkun
Bolu
Uluslararası taşımacılıkta karşılaşılan kota, geçiş ücretleri,
sınır geçişleri gibi hususlardaki sorunları çözmek için yapılan çalışmalar
nelerdir?
7.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, sera gazı emisyonlarının
azaltılması çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından sözlü soru önergesi (6/162) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Ali
Ercoşkun
Bolu
Ulaştırmadan kaynaklanan ve iklim değişikliğine neden olan sera
gazı emisyonlarının azaltılması ve sınırlandırılması
amacıyla orta ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?
8.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, karayolu yapımı amacıyla istimlak edilen
arazilerin bedellerinin ödenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/163) ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Ali
Ercoşkun
Bolu
Karayolu yapımı amacıyla istimlâk edilen şahıs arazilerinin
istimlak bedellerinin ödenmesinde nasıl bir uygulama yapılmaktadır?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Böyle soru olur mu ya? Kanun belirlemiş zaten.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) -
Bizim soruları cevaplayacaksınız.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Seninkine de sıra gelecek.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)-
Hayır ama AKP’nin sorularını değil, onlar kendi sorabilirler.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Kamulaştırma Kanunu var, kamulaştırma…
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
- Bu böyle olmaz, bir saat vakit var hep
Ali Ercoşkun’un soruları.
9.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un,
egzoz emisyonlarının azaltılması çalışmalarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/164) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Ali
Ercoşkun
Bolu
Ulaştırma sektöründe yaşanan büyümenin kontrol altına alınması ve
çevreye olan olumsuz etkilerinin azaltılması amacıyla, iklim değişikliği
politikasının da
ulaştırma politikasının" ayrılmaz bir parçası hâline
getirilmesi düşünülmekte midir? Bu politikalar arasında araç emisyonları
için uygulanan AB ya da diğer uluslararası standartlara uyum (egzoz
emisyonlarının azaltılması ve hava kalitesinin iyileştirilmesi) çalışmaları yer
almakta mıdır?
10.- Bursa Milletvekili
Hüseyin Şahin’in, inşa edilen yeni demiryolu hatlarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/169) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Hüseyin
Şahin
Bursa
Demir yollarında 1950-2002 arasında kaç km yeni hat yapılmıştır?
Son 8,5 yılda ise kaç km yeni demir yolu inşa edilmiştir? İnşa edilen yeni
demir yolu hatları nerelere yapılmıştır? Ayrıca, mevcut demir yolu şebekesinin
kaç km.lik bölümü yenilenmiştir?
11.- Eskişehir Milletvekili
Salih Koca’nın, otomatik flaşör ve bariyer yapılan hemzemin geçit sayısına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/170) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Salih
Koca
Eskişehir
Demir yolu hemzemin
geçitlerde kara yolu araçları ile trenlerin çarpışmalarının önlenmesi için
2002-2011 yılları arasında toplam kaç adet hemzemin geçit otomatik flaşörlü ve
bariyerli hâle getirilerek koruma altına alınmıştır?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) –
Sayın Bakanım, bunların hepsi yanlış “Ulaştırma Bakanı” diyorlar, ama Bakanlık
bu değil ki.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın
Bakanım, isminizi dahi yanlış yazıyorlar önergelerde, Bakanlığın adı değişti.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bu
yanlış, Bakanlık bu değil ki, okudukları şeylerin hepsi yanlış.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
“Ulaştırma Bakanlığı” diye bir şey yok.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Daha önce verilmiş.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Ama
düzeltecekler onu!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) –
Yanlış Sayın Bakan, olmaz ki!,
ALİM IŞIK (Kütahya) – Bunların
hepsini sizin siteye girince zaten oradan öğrenebilirler Sayın Bakanım, soru
önergesine gerek yok.
12.- Eskişehir Milletvekili Salih Koca’nın, yenilenen demiryolu
ağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/171) ve Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Salih
Koca
Eskişehir
2003-2011 yılları arasında mevcut demir yolu ağının kaç km.lik bölümü yenilenmiştir?
13.- Eskişehir Milletvekili
Salih Koca’nın, Marmaray Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/172) ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Salih
Koca
Eskişehir
Marmaray Projesine ne zaman başlanılmıştır? Yapılan arkeolojik
kazılar nedeniyle gecikme yaşanan projenin ne zaman bitirilmesi
planlanmaktadır? Projenin toplam maliyeti ne kadardır? Projedeki mevcut durum
nedir? Projenin tamamlanması ile özelinde İstanbul ilinin, genelinde ise
ülkemizin kazanımları neler olacaktır?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Kazanımlarını soruyor ya, kayıpları da
sorsun.
14.- Eskişehir Milletvekili
Salih Koca’nın, Türkiye-Gürcistan demiryolu inşaatı çalışmalarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/173) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Salih
Koca
Eskişehir
Türkiye - Gürcistan (Kars -
Tiflis) Demiryolu İnşaatı işinin ihalesi ne zaman yapılmış? İnşaat
çalışmalarında yüzde kaç oranında fiziki gerçekleşme sağlanmıştır? Projenin
faydaları nelerdir, ne zaman ikmal edilmesi planlanmaktadır?
ALİM IŞIK (Kütahya) – İhaleyi
hangi firma almış, onu sormamış mı?
15.- Eskişehir Milletvekili Salih Koca’nın, lojistik merkezler
kurulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/174) ve Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Salih
Koca
Eskişehir
Modern yük taşımacılığının kalbi olarak görülen, diğer ulaşım
sistemleri ile entegre olarak kombine taşımacılığı
geliştiren lojistik merkezler ülkemizde de kurulmaya başlanmış mıdır? Lojistik
merkezler öncelikle organize sanayi bölgeleriyle bağlantılı olarak yük taşıma
potansiyelinin yoğun olduğu kaç bölgede yapılmaktadır?
16.- Giresun Milletvekili Adem Tatlı’nın, Mekke-Medine hızlı tren hattı inşaatına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/175) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Adem Tatlı
Giresun
Yurtdışı yüksek hızlı tren yapımı ve işletiminde hızlı tren
işletmeciliğine başlayan TCDD, Mekke-Medine arasında yapılacak olan 450 km.lik hızlı tren hattının inşaat, bakım ve işletmecilik
ihalesi yapıldı mı? Çalışmalar ne aşamadadır?
17.- Giresun Milletvekili Adem Tatlı’nın, Sivas-Erzincan hızlı tren hattı
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/176) ve Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Adem Tatlı
Giresun
Sivas-Erzincan hızlı tren hattında çalışmalar hangi aşamaya
gelmiştir? Ne zaman tamamlanarak hizmete verilecektir?
18.- Giresun Milletvekili Adem Tatlı’nın, Ankara-Sivas yüksek hızlı tren hattı
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/177) ve Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Adem Tatlı
Giresun
Yerköy-Sivas arasında alt
yapı yapım çalışmaları devam eden Ankara-Sivas yüksek hızlı tren projesinde
Ankara-Yerköy arasında da proje çalışmalarının devam ettiği bilinmektedir. Söz
konusu hat kesiminde inşaat çalışmaları ne zaman başlayacak ve ne zaman tamamlanarak
hizmete verilecektir?
19.- Giresun Milletvekili Adem Tatlı’nın,
Ankara-İstanbul yüksek hızlı tren hattı çalışmalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/178) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Adem Tatlı
Giresun
Ankara-Eskişehir kesiminde işletmeye açılmış bulunan ve halen
yapımı devam eden Ankara İstanbul Yüksek Hızlı Tren hattı ne zaman hizmete
başlayacaktır? Söz konusu hat hizmete açıldığında mevcut yüksek hızlı tren
setleri yeterli olacak mıdır? Yeni set alımı planlanmakta mıdır?
20.- Giresun Milletvekili Adem Tatlı’nın, Van Gölü’ndeki feribotların yenilenmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/179) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Adem Tatlı
Giresun
Van Gölü geçişi Türkiye'nin Orta Asya'ya açılışında kesinti
oluşturmaktadır. Bu kesinti feribot bağlantılarıyla giderilmeye
çalışılmaktadır. Ancak işletilen mevcut feribotlar ekonomik ömürlerini
doldurmuş durumdadır. Kısa ve orta vadede bu kısıtlılıkları aşmak için
planlarınız nedir?
21.- Isparta Milletvekili
Recep Özel’in, planlanan hızlı tren projelerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/180) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Recep
Özel
Isparta
İnşaatı devam eden hızlı tren projelerinin yanı sıra,
bakanlığınızca planlanan hızlı tren projeleri var mıdır? 2023 yılına kadar bu
projelerden hangileri tamamlanacaktır?
22.- Isparta Milletvekili
Recep Özel’in, Ankara-İzmir Hızlı Tren Projesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi
(6/181) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Recep
Özel
Isparta
Ülkemizin 3. büyük kenti
olan İzmir'in de hızlı tren projesinden yararlanması amacıyla, Ankara-İzmir
hızlı tren projesini ne zaman ihale etmeyi hedefliyorsunuz ve ne zaman
tamamlanacaktır?
23.- Isparta Milletvekili Recep Özel’in, Adapazarı-Karadeniz
Ereğlisi ve Bartın Limanı demiryolu bağlantısının ne zaman
gerçekleştirileceğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/182) ve Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Recep
Özel
Isparta
Adapazarı-Karasu demiryolu hattının inşaatına başlandığını
biliyoruz. Adapazarı-Karadeniz Ereğlisi ve Bartın Limanı demiryolu bağlantısı
ne zaman gerçekleştirilecektir?
MUHARREM VARLI (Adana) – Isparta’ya Ereğli’den mi gidiyormuş o ya!
Çok mu merak etmiş orayı!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Tanju Bey, biraz hızlı okusanız.
24.- Isparta Milletvekili
Recep Özel’in, yeni terminal binası inşa edilen havaalanlarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/183) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Recep
Özel
Isparta
Havacılık Sektöründe Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) kapsamında YİD
modeli ile hangi havaalanlarına terminal yeni binası yapılmıştır? Bunların
toplam proje bedeli ne kadardır? YİD Projeleri'nin yapım ve işletme
dönemlerinde yaratılan ek istihdam ortalama kaç kişidir? Bu terminallerin
toplam yolcu kapasitesi ne kadar olmuştur? Türkiye genelinde bu havaalanlarını
kullanarak seyahat eden yolcuların toplam yolcuya oranı nedir? KÖİ olarak
planlanan başka havaalanları var mıdır? Var ise hangileridir?
25.- Isparta Milletvekili
Recep Özel’in, havayolu iç ve dış hat yolcu sayılarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/184) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Recep
Özel
Isparta
2002-2011 yılları arası hava yolu iç ve dış hat yolcu sayıları
yıllar itibarıyla ne kadardır? 2002 yılında sivil hava uçuşlarına açık
havaalanları hangileriydi? Haziran 2011 itibarıyla sivil hava trafiğine açık
havaalanları hangileridir?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Tanju Bey, biraz hızlı okuyabilirseniz, Sayın Bakan daha güzel
cevap verebilir.
26.- İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın, bölgesel hava
taşımacılığı projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/185) ve Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Mustafa
Ataş
İstanbul
THY yurt içi uçuş tekeli ne zaman kaldırıldı? Bu kapsamda
başlatılan Bölgesel Hava Taşımacılığı projesiyle 2002-2011 yılları itibarıyla
yurt içi ve yurt dışı yolcu sayıları ne kadardır?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Tanju Bey, hızlı okuyorsunuz
anlayamıyoruz! Yavaş, yavaş!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Burası eğlence yeri oldu! Herkes
bir laf atıyor, herkes bir şey yapıyor, bir eğlence yeri.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Ayşe
Hanım, bunlar soru mu Allah aşkına! Bunlar soru önergesi mi!
27.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Ataş’ın, tüm ülke hava sahasını tek bir hava trafik kontrol merkezinden
kontrol etme çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/186) ve Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Ataş
İstanbul
Ülkemiz hava sahası…”
ALİM IŞIK (Kütahya) – Böyle bir
şey olabilir mi! 41 tane soru önergesinin 39 tanesi iktidar partisine ait.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Bu sorular dalga sorular değil mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Değil.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Bu
sorular soru mu Allah aşkına!
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Bu sorular soru mu?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Bir milletvekilinin soru sormaya hakkı yok mu?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Düzgün soru soracak, dalga geçer gibi sormayacak.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Hanımefendi, 41 tane soru önergesinin 39 tanesi iktidar partisinin olamaz.
BAŞKAN – Arkadaşlar,
lütfen…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Dalga geçer gibi sormayacak!
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
ALİM IŞIK (Kütahya) – Böyle
soru mu olur? Burası çocuk oyuncağı mı?
BAŞKAN – Arkadaşlar,
lütfen… Lütfen…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Ne bu böyle?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Size mi soracağız?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Evet, bize soracaksınız. Köy taşı mıyız biz burada! Bize soracaksınız tabii.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Kimsin sen!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sen kimsin, öğretmen misin!
ALİM IŞIK (Kütahya) – Ya
gülünç, şu düştüğünüz duruma bakın ya!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Dön grubuna, grubunla konuş.
BAŞKAN – Arkadaşlar,
lütfen… Lütfen…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Hanım, hanım gibi konuşacak.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) –
Hayır, lütfen…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) -
Milletvekili olarak konuşuyor, hanım gibi konuşmuyor, ben de milletvekili
olarak cevap veriyorum.
“ Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak…”
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın
Vekilim, oluyor mu bu? Şu listeye bakın, 41 tane önergenin 39 tanesi iktidar
partisine ait. Böyle bir şey var mı?
BAŞKAN – Sayın Işık,
lütfen… Lütfen arkadaşlar…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Var mı böyle azarlama mazarlama! Babanızın
çiftçiliğinde çalışan çoban mı var burada?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Babamın adını ağzına alma!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Babanızın çiftçiliğinde çalışan çoban mı var burada? Otur!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Alma ağzına! Babamın adını ağzına alma! Alamazsın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Yalandan artistlik yapma, otur! Yalandan yapma öyle, yemem ben onları! BDP’lilere yaparsın, bana yapamazsın.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Terbiyesiz! Terbiyesizleşme!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) -
Hadi otur, yemem onları ben!
BAŞKAN – Arkadaşlar,
lütfen, lütfen…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Öyle bir yediririm ki sen onun görürsün ne olduğunu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Ben sana bir laf söylerim yerinden kalkamazsın, terbiyesiz! Konuştuğun lafa
dikkat et, öyle bir yedirirmiş de bilmem neymiş. Küstah! Utanmaz!
BAŞKAN – Tamam arkadaşlar,
lütfen…
Evet, devam edelim efendim.
“Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Mustafa
Ataş
İstanbul
Ülkemiz hava sahası
kapasite talebini karşılamak…”
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul)
– İnsanların bazı hassas değerleri vardır, saygı duyun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – O
zaman düzgün oturacaksın yerine, hadi!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI
(İstanbul) – Terbiyesiz!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Sen terbiyesizsin, hem de en büyüğü! Grubuna dön konuş. Dikkat et, MHP Grubuna
konuşuyorsun.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) –
Sayın Başkan, niye ara vermiyorsun?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Ayağını denk alacaksın. (Gürültüler)
Evet, “MHP Grubuna”
diyorum, o kadar. Aynen öyle, MHP Grubu burası, ona göre konuşacaksın.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) –
O ne demek?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Aynen bu demek, “MHP Grubu” demek. Dikkat edeceksin.
BAŞKAN – Oturuma beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma saati: 21.19
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112’nci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
Gündemin “Sözlü Sorular”
kısmına devam edeceğiz.
Şimdi, soru önergelerini
kaldığımız yerden okutuyorum:
“Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Ataş
İstanbul
Ülkemiz hava sahası kapasite talebini karşılamak ve hava trafik
kontrol sistemlerinin modernizasyonu ve tüm ülke hava sahasını tek bir hava
trafik kontrol merkezinden kontrol etmek amacıyla yapılan çalışmalarınız
nelerdir?”
28.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Ataş’ın, sivil havacılık sektöründeki gelişmelere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/187) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım’ın cevabı
30/09/2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Ataş
İstanbul
2003-2011 yılları arasında sivil havacılık sektöründe nasıl bir
gelişme olmuştur? Bu gelişim dünya geneli ile kıyaslandığında nasıl bir tablo
oluşturmaktadır?
29.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Ataş’ın, Türk havayolu pazarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/188) ve
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
30/9/2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Ataş
İstanbul
Türk havayolu pazarında
2003-2011 yılları arasında neler değişmiştir? Bu değişimin sağlanması ve
sektörün gelişimine yönelik olarak gerçekleştirilen projeler, bu projelerin,
vatandaşlarımıza, ekonomiye ve havacılık sektörüne sağladığı imkân ve
kolaylıklar nelerdir?
30.- İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş’ın, havayolu uçuş nokta ve
sayısının artırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/189)
ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
30/9/2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mustafa
Ataş
İstanbul
Son yıllarda yurt içi ve yurt dışı uçuş ağımızda büyük gelişmeler
yaşanmaktadır. Yurt içi, yurt dışı uçuş nokta ve sayılarının arttırılması için
ne gibi faaliyetler gerçekleştirilmektedir? Bugün itibarıyla bakıldığında
trafikteki büyüme devam edecek midir?
31.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Doğan Kubat’ın, Türkiye’nin uçak bakım ve eğitim merkezi olmasına
yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/190) ve Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın cevabı
30/9/2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
Türkiye'nin yakın gelecekte "uçak bakım ve eğitim
merkezi" olması hedefinize yönelik olarak yaptığınız çalışmalar ve bu
çalışmaların sonuçları nelerdir? Aynı hedef kapsamında bakım alanında
Türkiye'nin 2011 yılı itibarıyla dünyadaki konumu nedir? Bugüne kadar bakım
yapılan yabancı uçak sayısı ve son üç yılda bakım sonucu elde edilen gelirin
ekonomiye katkısı ne kadardır?
32.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Doğan Kubat’ın, ülkemize gelen yabancı uçakların denetimine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/191) ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Binali Yıldırım’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
Türk uçakları yurt dışında
denetlenmektedir. Ülkemize gelen yabancı uçaklar da Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğü tarafından denetlenmekte midir? Ayrıca, "Havacılık Güvenliği ve
Emniyeti" kapsamında yapmış olduğunuz denetim sayısı ne kadardır? Bu
denetimlerden ne gibi sonuçlar alıyorsunuz?
33.- İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat’ın, uluslararası
kuruluşlardan ödül alan havaalanlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/192) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
2002 yılından bu güne kadar havaalanları herhangi bir uluslararası
kuruluş tarafından ödüllendirilmiş midir? Ödüllendirilmiş ise hangi
havaalanları hangi konularda ödül almıştır?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Cengiz Topel’i ödüllendirdiler!
34.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Doğan Kubat’ın, havaalanlarında hizmet verilen yolcu sayısına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/193)
Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
Türkiye'deki havaalanlarımızın Dünya ve Avrupa havaalanları ile
kıyaslandığında hizmet verilen yolcular bakımından sıralamadaki yeri nedir?
35.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Doğan Kubat’ın, havaalanlarına yapılan yatırımlara ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/194) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul
Havaalanlarına yapılan toplam yatırım tutarlarının yıllar
itibarıyla tutarları ne kadardır? Yapılan yatırımlar sonucu yolcu
terminallerinin kapasiteleri toplamda ne kadar artmıştır?
36.- İstanbul Milletvekili
Bülent Turan’ın, terminalleri yenilenen havaalanlarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/195) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Bülent Turan
İstanbul
Hangi havaalanlarının
terminalleri yenilenmiş veya yolcu kapasitesi arttırılmıştır? Havaalanlarına
yapılan yatırımlar sonucunda uçak park yeri sayısında artış olmuş mudur?
37.- İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın, DHMİ Genel Müdürlüğü
hizmetleri ile personelinin özlük haklarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/196) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Bülent
Turan
İstanbul
Bilindiği gibi AK Partinin iktidara geldiği 2002 yılında havayolu
halkın yolu olacak denilmiş, bu kapsamda da çeşitli yatırımlar yapılmıştır.
Artan yolcuya uluslararası standartlarda hizmet verilmesi amacıyla yapılan
yatırımlara paralel olarak 2002 yılı ile 2011 yılı arasındaki AK Parti
hükümetleri döneminde:
a) Havaalanlarımızın işletiminden sorumlu kuruluş olan DHMİ Genel
Müdürlüğünün havaalanlarına verilen hizmetler için yıllara göre istihdam ettiği
personel sayısı ne kadardır?
b) Personel seçimi ve alımında izlenen yol nedir?
c) Yapılan işlerin uluslararası standartta verilmesi gereği, uçuş
güvenliğinin en üst düzeyde sağlanması için hizmet veren mevcut personelin
özlük haklarının iyileştirilmesi veya motivasyonlarının
arttırılması için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?
d) Havaalanlarımızın işletiminden sorumlu kuruluş olan DHMİ Genel
Müdürlüğünün kamuya mali katkısı nedir?
38.- İstanbul Milletvekili
Bülent Turan’ın, Çukurova Bölgesel Havaalanına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/197) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı Binalı Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Bülent
Turan
İstanbul
Çukurova Bölgesel Havaalanının inşaatına başlamayı düşünmüyor
musunuz?
39.- İstanbul Milletvekili
Bülent Turan’ın, bölgesel havaalanlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/198) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Bülent
Turan
İstanbul
Bölgesel havaalanlarından
bahsediliyor. 2023 yılına kadar bölgesel havaalanı inşa etmeyi planlıyor
musunuz? Bu havaalanları nerelerde inşa edilecek?
40.- İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın, İstanbul’a üçüncü bir
havaalanı yapılmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
sözlü soru önergesi (6/199) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Bülent
Turan
İstanbul
Nüfus, ticaret ve turizm vb. konularda ülkemizin en büyük kenti
olan İstanbul İlimize 3'üncü bir havaalanı yapılması konusunda herhangi bir
çalışma var mıdır? Varsa çalışmalar hangi aşamadadır?
41.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın, otoyollarda bazı merkez ilçe isimlerinin tabelalardan
kaldırılmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü
soru önergesi (6/200) Cevaplanmadı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 01/10/2011
Haydar
Akar
Kocaeli
Otoyollar üzerinde yapılan yeni bir düzenleme ile il ismi ile
merkez ilçe ismi farklı olan illerde merkez ilçe ismi kaldırılarak il ismi
yazılmış ve mevcut ilçe yok sayılmıştır. Bunun bir örneği de Kocaeli İli merkez
ilçesi İzmit'te yaşanmaktadır. TEM otoyolu üzerinde batıdan veya doğudan
İzmit'e gelmek istediğinizde İzmit isminin tabelalarda olmadığını göreceksiniz.
1. Doğu veya Batı
yönlerinden İzmit'e gelmek istediğinizde yol tabelalarının hiç birinde ismi
geçmeyen İzmit'i nasıl bulmayı düşünüyorsunuz?
2. Tarihe mal olmuş bir
ilçe isminin kaldırılması veya yok sayılmasının gerekçesi nedir?
3. Bu uygulama ile yapılmak
istenilenin ne olduğu kamuoyunca anlaşılamamış olup, siz bu şekilde neyin
çözümünü bulduğunuzu düşünüyorsunuz?
BAŞKAN – Sayın Bakanım
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
– Hızlı cevap verebilirsiniz Sayın Bakan, bir mahzuru yok.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Öyle mi? Götürü usulü.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Ya
hiç olmazsa soru sahipleri burada olsaydı, onlar da yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Bakan, burada olmayanların sorularını cevaplandırmayın.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Haksızlık olur ya. Geçmiş dönemde
de soru sahipleri yoktu buralarda.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) -
Soru soranın burada olması lazım.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Evet.
KAMER GENÇ (Tunceli) -
Eskiden öyle değildi Sayın Bakan, soru sahibi olmayınca cevap verilmiyordu, AKP’liler
ucuza kaçıyor.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlü soruları cevaplandırmak için huzurunuzdayız. Yüce
meclisi saygıyla selamlıyorum.
İlk soru, İdris Naim
Şahin’e, İçişleri Bakanına yöneltilen (6/28) sayılı sorudur. Soruyu tekrar
okumuyorum, sorular okundu. Konu, Ardahan’da şehir içi
ışıklarıyla ilgili. Bu ışıkların… Ensar Bey burada mı? Yok. Ama
okuyacağız, yapacak bir şey yok. Ardahan merkezinde bulunan trafik ışıklarının
yenilenmesi için Ardahan Belediyesi hazırlıklara başlamış olup 2012’nin üçüncü
çeyreğinde, eylül ayında yapılması öngörülmektedir.
Ankara Milletvekili Sayın
Nurdan Şanlı’nın (6/151) sayılı sorusu. Karayolları ile ilgili bir sorudur.
Ülkemizde kara yolu taşıma ağı ağırlıklı olarak doğu-batı istikametindedir. Ana
koridorlar asırlardan beri hep doğu-batı istikametinde gelişmiş ve tarihî İpek
Yolu, Baharat Yolu, TRASEKA yolu, kuzey, güney TETEK yolları gibi yollar
doğu-batı ticaretinde yoğun olarak kullanılmıştır.
Hükûmetimiz döneminde kuzey, güney koridorlarının geliştirilmesi,
Akdeniz’le Karadeniz’in birbiriyle buluşturulması için yoğun bir çalışma
yapılmakta olup, toplam 11.797 kilometre yolun 8.511 kilometresi bitirilmiş,
1.867 kilometresinde hâlen çalışma yapılmakta, geriye kalan 1.419
kilometresinin de ihalesi yapılarak bu şekilde Edirne’den Muğla’ya, Artvin’den
Hakkâri’ye kadar 18 koridorda çalışmalar devam etmektedir.
Bartın Milletvekili Sayın
Yılmaz Tunç’un (6/155) esas sayılı sorusu da Karayolu Taşıma Kanunu’yla ilgili
bir sorudur. Ülkemizde 2003 yılından önce kara yolu taşımacılığıyla ilgili bir
yasal düzenleme yoktu, 2003’te çıkarılan Kanun’la, 4925 sayılı Karayolu Taşıma
Kanunu’yla birlikte kara yolu taşımacılık faaliyetlerini düzenleyen bu alana mahsus
bir Kanun çıkarıldı. Bu Kanun mesleki yeterlilik, mesleki saygınlık ve mali
yeterlilik esaslarını alan bir düzenlemeydi.
Bu Kanun’la birlikte ne
değişti? Değişen şudur: 2003 öncesi 4.176 adet belge taşımacılıkta verilmişken,
Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar verilen belge sayısı 1 milyon
241 bin 901 adete ulaşmış yani kanun, sektörün yüzde
95’ini kapsayacak bir uygulama alanına ulaşmıştır.
Birçok ikincil düzenleme
yapılmıştır. Karayolu Taşıma Yönetmeliği, Yeterlilik Eğitimi Yönetmeliği, araç
muayene istasyonlarının açılması, kamu kurum ve kuruluşları personel servisi,
okul servisi, dönel gibi -birçok- 7 tane de ikincil düzenleme
gerçekleştirilmiştir.
Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunç’un (6/158) esas numaralı soru önergesi de yine kara yolu taşımacılık
sektörünün bu yeni kanunla birlikte gelişimiyle ilgilidir. Kara yolu ağırlıklı
taşıma sisteminin, Türkiye'de uzun yıllardan beri uygulanan politikalardan
dolayı geliştiğini, bu yönde dengenin bozulduğunu biliyoruz. 2003 yılı
itibarıyla kara yoluyla yurt içi taşımalar yükte yüzde 92, yolcuda yüzde 94’tü.
Yapılan yeni düzenlemeyle bu oran yükte yüzde 88’e gerilemiş ama hâlâ çok
yüksek düzeyde seyretmektedir. Hedefimiz: Yurt içi taşımaları dengeli bir
şekilde dağıtmak, demir yolu, hava yolu ve denizin payını arttırmak şeklindeki
projelerimizi, programlarımızı uygulamaktayız.
Diğer yönden, uluslararası
taşımacılıkta da yıllardan beri devam eden kota sorunu, yapılan kararlı
çalışmalarla yirmi dört ülkede tamamen serbestleştirilmiş, hiçbir kotaya tabi
olmadan taşımacılık yapılabilir hâle gelmiştir.
Bunun yanı sıra, “çok
taraflı UBAK belgesi” diye tabir ettiğimiz belgelerde de Türkiye Arnavutluk’la
aynı kotaya sahipti. Burada da çok yoğun bir mücadeleden sonra temel kota
141’den 509’a, kullanılan belge sayısı da 531’den 3.715’e yükseltilmiştir. UBAK
üyeleri içerisinde Rusya ve Almanya’dan sonra Türkiye 3’üncü en büyük kotaya sahip ülke
hâline gelmiştir ve bu şekilde, artan ihracatımızın taşımalarının Türk
taşımacılar tarafından gerçekleştirilmesi mümkün hâle gelmiştir.
Aynı zamanda, bu amaca
yönelik olarak Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un
(6/161) sayılı sorusunu da cevaplandırmış oldum, ikisi aynı mahiyette olduğu
için birleştirdik.
Sayın Ali Ercoşkun’un (6/160) sayılı soru önergesi de yap-işlet-devret
modeliyle ilgili, “2023 hedeflerinde hangi projeler vardır?”
Yap-işlet-devret modeliyle
yapılan projeler iki grupta değerlendirilebilir: Birinci grup, hâlen başlamış
olan projelerdir. Bunlar nelerdir? Gebze-Orhangazi-İzmir otoyoludur. Toplam 421
kilometre. Avrupa’nın 2’nci büyük, dünyanın 4’üncü büyük köprüsünü de İzmit
geçiş köprüsünü de ihtiva etmektedir. Bu projenin yap-işlet-devret modeliyle
ihalesi yapılmış, çalışmaları başlamıştır. Köprü projeleri tamamlanmış,
geçtiğimiz pazar günü de rüzgâr ve deprem testleri yapılarak uygulama
çalışmaları başlayacak duruma gelmiştir.
Diğer bir proje, üçüncü
köprü ve bağlantı yoludur. O da bildiğiniz gibi, bugün ihalesi
gerçekleştirilmiş, üçüncü köprüyü yapacak ihaleyi kazanan yüklenici de belli
olmuştur. İstanbul’un fethi dolayısıyla İstanbul’a bu önemli projenin bugün
kazandırılmış olması da ayrıca memnuniyet verici bir durumdur.
Diğer bir yap-işlet-devret
projesi Sabuncubeli Tüneli’dir. Bunun çalışmaları da
başlamıştır. İzmir’le Manisa arasını on dakikaya indirecek, iki tüp hâlinde
toplam 8 bin metrelik bir tünel öngörülmektedir.
Bir başka ikinci grup
projede toplam on bir proje vardır. Ağırlıklı olarak bu projeler otoyol
projelerdir. Bu otoyol projelerinin toplam uzunluğu 3.722 kilometredir. Bunlar
da 2023 hedefleri arasında gerçekleşecek projelerdir.
Yine, Bolu Milletvekili
Sayın Ali Ercoşkun’un (6/161) sayılı soru önergesi…
Bu da yine daha önce cevaplandırdığım soru önergesiyle aynı mahiyettedir. Onun
için uluslararası taşımacılıkla ilgili, daha önce 4’üncü soru olarak
cevaplandırılmıştır.
Diğer bir soru, Bolu
Milletvekili Sayın Ali Ercoşkun’un (6/163) sayılı
soru önergesidir. Kara yolu yapımı amacıyla istimlaki yapılan parselin
malikleri 2942 sayılı Yasa’nın değişik 8’inci maddesine göre önce pazarlık
yapılır, eğer anlaşma sağlanırsa tapudan ferağ verilme yoluna gidilir, anlaşma
bedeli kendisine ödenir. Anlaşma yapılamaması, olmaması hâlinde 10’uncu maddeye
göre bedel tespit ve tescil davası açılarak mahkemenin belirlediği bedel
bankaya bloke edilir ve karar, ilgilisine gerekli ödeme yapılmış olur. Yani
istimlak yaparken hangi işlemler uygulanıyor, soru bununla ilgilidir.
Bursa Milletvekili Sayın
Hüseyin Şahin’in (6/169) sayılı soru önergesi… Bu da demir yollarıyla ilgili
bir sorudur. 1950-2002 yılları arasındaki demir yollarına yapılan işlerle
ilgilidir.
Ülkemizde 1950-2002 yılları
arasında toplam 946 kilometre demir yolu yapılmıştır. 2002 yılından günümüze
kadar yapılan demir yolu miktarı şu anda konvansiyonel hat olarak yani normal
hat olarak 220 kilometre, hızlı tren olarak 888 kilometredir. Yani toplam 1.109
kilometreye dokuz senede ulaşılmıştır. 50-2002 arasındaki yapılan demir yolu
miktarının üzerinde bir hedef gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca toplam 11.940
kilometrelik demir yolu ağımızın 6.415 kilometrelik bölümü de tamamen
yenilenmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
Eskişehir Milletvekili
Sayın Salih Koca’nın (6/170) sayılı sorusu, Bursa Milletvekili Sayın Hüseyin
Şahin’in sorusuyla tamamen aynı mahiyettedir. Onun için bunu geçiyorum.
Diğer bir sorumuz, 9’uncu
soru, Eskişehir Milletvekili Salih Koca’nın hemzemin geçitlerle ilgilidir.
Devlet Demiryollarının 3.415 adet hemzemin geçidi mevcuttur. Bugüne kadar 1.054
adedi otomatik ışıklı, bariyerli bir geçide dönüştürülmüş ve emniyete
alınmıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Çünkü bu hemzemin geçit
kazaları maalesef zaman zaman oluyor. Bunları bariyerli hâle getirdiğimiz hâlde
de bu kazalar oluyor. Demek ki bunu yapmak yetmiyor, ayrıca bu konuda
sürücülerimizin eğitilmesi icap ediyor.
Eskişehir Milletvekili
Sayın Salih Koca’nın (6/171) sayılı soru önergesi: “2003-2011 yılları arasında
demir yollarımızın ne kadarı yenilenmiştir?” Daha önce de ifade ettim: 11.940
kilometrelik toplam demir yolu ağının yarısından fazlası yani 6.415
kilometrelik kısmı tamamen elden geçmiş bulunmaktadır.
Eskişehir Milletvekili
Sayın Salih Koca’nın (6/172) sayılı soru önergesi Marmaray Projesi ile
ilgilidir. Marmaray Projesi 2004’te başlamıştır, 2013’ün sonunda bitirilmesi
öngörülmektedir. Yaklaşık maliyeti 5 milyar dolardır. Toplam uzunluğu 76
kilometredir; bunun 15,5 kilometresi deniz altından ve yer altından
geçmektedir, geriye kalan kısmı da yüzeysel raylı sistem olacaktır. Çalışmalar,
ray döşeme, elektromekanizasyon, sinyalizasyon işleri
süratle devam etmektedir. Doğrusu, ne getirecek? Marmaray’ın getireceği birçok
fayda var. Tek yönde saatte 75 bin yolcu geçebilecek; bu da günde 1,5 milyon
İstanbullunun batıdan doğuya veya Avrupa’dan Asya’ya geçmesi anlamına geliyor.
Üsküdar-Sirkeci arası dört dakikada geçilecek. Raylı sistemin bu proje
bittiğinde İstanbul’daki toplu taşımada payı yüzde 8’den yüzde 30’a çıkmış
olacaktır, İstanbul’daki toplu taşıma trafiği rahatlayacaktır.
Eskişehir Milletvekili
Sayın Salih Koca’nın (6/173) numaralı sorusu Kars-Tiflis demir yollarıyla
ilgilidir. Kars-Tiflis-Bakû demir yolu üç ülkenin
içinde olduğu stratejik bir demir yoludur.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Sayın Bakanım, sizin grup salonunda cevaplasaydınız!
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) – Kars’ı Tiflis’e, Tiflis’i Bakû’ye bağlayan, bir anlamda Uzak Doğu’yu Anadolu
toprakları üzerinden Avrupa’ya bağlayan çok önemli, çok stratejik bir projedir.
Üç ülkenin ortak projesidir; Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye ve çalışmalar her
üç ülkede de hızla devam etmekte olup 2014 yılı gibi tamamlanması
hedeflenmektedir.
Yine, Eskişehir
Milletvekilimiz Sayın Salih Koca’nın (6/174) sayılı sorusu… Bu soru da yük
taşımacılığının daha ekonomik, daha hızlı yapılması ile atıl kapasite
oluşturmaması için lojistik merkezlerin kurulmasının önemine dairdir. Bu
anlamda, ülkemizin muhtelif bölgelerinde lojistik merkez kurma çalışmaları
devam etmektedir. Önümüzde, orta ve uzun vadede on dokuz adet lojistik merkez
kuruyoruz. Bunlar nerelere kuruluyor? Limanların yanlarına, fabrikaların
yanlarına, demir yollarının geçtiği güzergâhlarda kuruluyor. Böylece lojistik
merkezler hem taşımacılıkta ucuzluk sağlıyor hem de zamandan çok ciddi bir
tasarruf sağlıyor.
Giresun Milletvekili Sayın Adem Tatlı’nın (6/175) sayılı soru önergesi Mekke-Medine
hızlı treniyle ilgilidir. Bu hızlı tren projesi için Çinliler, Almanlar, Suudi
Arabistan ve Türkiye bir konsorsiyum oluşturmuş ve
ihale için yarışmıştır, ancak projeyi bir İspanyol firmasının
koordinatörlüğünde oluşturulan konsorsiyum kazanmıştır. İşletmesinin Devlet
Demiryolları tarafından -buralar Müslümanlar dışındaki milletlere kapalı
olduğundan, böyle bir kısıtlama olduğundan- yapılması konusunda görüşmeler
hâlen devam etmektedir.
Giresun Milletvekili Sayın Adem Tatlı’nın (6/176,177,178) sayılı soru önergelerinin
cevaplarını veriyorum: Bu da Bakanlığımızın gündeminde olan Ankara-Sivas demir
yolu hakkındadır. Bu projenin birinci kısmı, daha doğrusu
Sivas-Erzincan-Erzurum-Kars demir yolunun birinci bölümünü oluşturan
Sivas-Erzincan arası uygulama proje çalışmaları devam ediyor. Bunlar bittiğinde
bütçe imkânlarıyla programa alınması söz konusu olacaktır.
Diğer bir soru: “Van Gölü
geçişi ile ilgili bir çalışma var mıdır?” Van Gölü’nde, malum, taşıma
feribotlarla yapılıyor ancak mevcut feribotların kapasiteleri çok sınırlı,
hızları düşüktür. Buradaki taşımayı hızlandırmak üzere elli vagon kapasiteli
iki adet feribot inşaatına Tatvan’da başlanmış ve 2013-2014’te teslim edilecek.
Böylece geçişler hızlanacak ve buradaki yaşanan tıkanıklıklar, sıkıntılar
tamamen sona ermiş olacaktır. Çünkü mevcut gemiler çok yaşlı ve hızları çok
düşüktür, bu da taşımacılıkta önemli bir olumsuzluk meydana getirmektedir.
Isparta Milletvekili Sayın
Recep Özel’in sorusu: “Hızlı tren projeleri var mı 2023 hedeflerinde?”
Şüphesiz. Ankara-Konya biliyorsunuz açıldı. Ankara-İstanbul’un Ankara-Eskişehir
bölümü açıldı. Ankara-Sivas’ın yapımı devam ediyor. Ankara-İzmir birinci bölümün
ihalesi yapıldı, işe başlayacak. Bursa-Bilecik, bunun da ihalesi yapıldı,
bugünlerde iş başlayacak. Bunun dışında ayrıca on bir tane proje de yüksek
hızlı tren hattı olarak planlanmış, 2023 hedefleri arasında yer almıştır.
Bir başka soru, Isparta
Milletvekili Sayın Recep Özel’in (6/181) sayılı sorusu Ankara-İzmir Hızlı Tren
Projesi’yle ilgili. Bunun cevabını az önce verdim; üç bölümde yapılıyor.
Birinci bölümün ihalesi yapıldı, Polatlı-Afyon, Afyon-Eşme-Uşak arası ihaleye
çıkılacak. Eşme’den İzmir’e olan üçüncü etap da önümüzdeki sene ihale edilmiş
olacaktır.
Isparta Milletvekili Sayın
Recep Özel’in (6/182) sayılı sorusu: Burada Adapazarı-Karasu demir yolunu
soruyor. 62 kilometrelik bu hattın inşaatı, altyapı inşaatı başlamış, şu ana
kadar yüzde 30 seviyesinde ilerleme olmuştur. Bu hattın daha ileriye,
Ereğli-Bartın istikametinde devam etmesi için de proje çalışmaları
sürdürülüyor. Daha ileriki yıllarda bütçe imkânları elverdiği nispette bu proje
de yatırım programına alınabilecektir.
Isparta Milletvekili Sayın
Recep Özel’in (6/183) sayılı soru önergesi… Burada da havacılıkta bugüne kadar
yap-işlet-devret modeli ile neler yapılmıştır, bunu soruyor. Doğrusu, kapsamlı
bir soru. Şöyle söyleyeyim: Kamu-özel ortaklığıyla yapılan projelerin kapasite
olarak iç hatlarda yüzde 58, dış hatlarda yüzde 94’lük bir payı vardır. Belli
başlı projeler, Antalya Havaalanı, Atatürk Havaalanı, Dalaman Havaalanı, Bodrum
Milas Havaalanı, Esenboğa Havaalanı, Adnan Menderes Havaalanı, Zafer Kütahya
Havaalanı ve Çukurova Havaalanı olarak zikredilebilir. Ayrıca
kirala-işlet-devret projeleri de mevcuttur. Bunların da zaman darlığından
dolayı detayına inmiyorum. Bu konuda yap-işlet-devret, yap-kirala-devret
modeliyle 10 milyar doların üzerinde kamuya da kaynak aktarılmıştır. Ayrıca 1,7
milyar dolarlık bir kaynak, bütçeden kullandırılmadan bu projeler
gerçekleştirilmiştir.
Sayın Recep Özel (6/184)
esas numaralı soru önergesinde “Hava yoluyla ilgili gelişmeler nelerdir?” diye
soruyor. 2002 yılında iç hatlarda 8,7 milyon yolcu taşınırken, bu sayı bugün
8,7 milyondan 58,4 milyona çıkmıştır.
Dış hatlarda 25 milyon
taşıma yapılırken, 2011 yılı sonu itibarıyla 59 milyon yolcuya ulaşılmıştır. 36
havaalanına sefer yapılırken, bugün 47 havaalanına sefer yapılır duruma
gelinmiştir. 9 havaalanı da yapım aşamasındadır.
İstanbul Milletvekili Sayın
Mustafa Ataş’ın (6/185) esas numaralı sorusunu cevaplandırıyorum. “Türk Hava
Yollarının uçuş tekeli ne zaman kaldırıldı?”
2003 yılında havacılıktaki
tekel kaldırılmış, Türk Hava Yollarının yanı sıra özel sektör hava yolları da
tarifeli sefer yapmaya başlamışlardır. Bu uygulamayla beraber havacılıkta çok
önemli gelişmeler olmuştur. Şöyle ki: İç hatlarda yapılan 8,7 milyon yolcu
taşımacılığı 58,3 milyona, dış hatlarda 25 milyon olan taşımacılık 59,3 milyona
erişmiş, toplamda 118 milyon taşıma gerçekleştirilmiştir.
İstanbul Milletvekili Sayın
Mustafa Ataş’ın (6/186) esas numaralı sorusu havaalanlarındaki seyrüsefer
sistemleriyle ilgilidir.
SMART Projesi ve ara
modernizasyon gerçekleştirilmiş, Antalya Yaklaşma Kontrol Merkezi, Kuzey Kıbrıs
Saha Kontrol Merkezi devreye alınmış; Adnan Menderes, İstanbul, Ankara,
Dalaman, Milas’ta da test çalışmaları devam etmektedir. Böylece, Türkiye
Avrupa’nın en modern seyrüsefer altyapısını gerçekleştirmiş olmaktadır SMART
Projesi’yle.
İstanbul Milletvekili Sayın
Mustafa Ataş’ın (6/187), (6/188), (6/189) esas numaralı soru önergeleri: Bunlar
da havacılıktaki gelişmelerle ilgilidir.
2002 yılında 14 olan hava
taşıma işletmesinin 2,2 milyar cirosu varken, şu anda 15 hava yolu şirketinin
cirosu 15 milyarı aşmıştır ve doğrudan çalışan sayısı 150 bini aşmıştır. Sivil
havacılık sektörü bütün dünyada küçülme yaşarken Türkiye’de çift haneli
oranlarda büyümeye devam etmiş ve 2010 yılında yüzde 19, 2020 yılında da yüzde
20 büyüme sağlanmıştır. Bütün uzmanların Türkiye için 2015’te öngördüğü
hedefler de 2005 yılında aşılmıştır.
Diğer bir soru, İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Doğan Kubat’ın sorusudur. Bu soru da yine sivil
havacılıkla ilgilidir. Sivil havacılıkla ilgili yapılan çalışmalar bölgesel iş
birliğini içermektedir. Şu anda sivil havacılıkta dış hatlarda 174 noktaya, iç
hatlarda 47 noktaya sefer yapılmıştır, yapılmaktadır ve Türk sivil havacılığı
birçok bölgesel iş birliğine gitmiştir. Afrika ülkeleriyle, D-8 ülkeleriyle,
Balkan ülkeleriyle ve “TRASEKA” dediğimiz, Karadeniz’in kuzeyini paylaşan
ülkelerle bölgesel iş birliği çalışmalarını başarıyla gerçekleştirmiştir.
Mehmet Doğan Kubat’ın
(6/191) sayılı soru önergesi havacılık güvenliğiyle ilgilidir. Havacılık
güvenliği SAFA denetimleriyle ölçülmektedir. SAFA denetimleri EUROCONTROL’ün belirlediği kotalara göre her ülkeye “En az
şu kadar uçağı denetleyeceksin.” demektedir. Türkiye için belirlenen kota
üzerinde bir SAFA denetimi gerçekleştirilmiş…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - …376 olan denetlemeyle Avrupa
Birliği ortalamasının üzerine çıkılmıştır.
Süre bitti.
BAŞKAN – Sayın Bakanım
süreniz doldu. Geri kalanları yazılı olarak da cevaplandırabilirsiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Sayın Bakanım, şimdi biraz sonra kanunla grevi yasaklarsanız apronda deve kesmeyi düşünüyor musunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Soru
sormuşlar ama şimdi televizyon vermiyor.
MUSA ÇAM (İzmir) – Biraz da
şu Türk Hava Yollarında olanları anlatsaydınız Sayın Bakan, ne yapıyorsunuz?
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE
HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM – Onu da anlatırız, daha buradayız, bir yere
gitmiyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
–Benim bir tek sorum vardı, onu da cevaplamadınız.
BAŞKAN –Teşekkür ederiz
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
gündemin “Sözlü Sorular” kısmı bu şekilde tamamlanmış oluyor.
Şimdi, alınan karar
gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ile Adalet Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
2.-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/486) (S. Sayısı: 233)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan
İstanbul Milletvekili Metin Külünk ve 2 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlayacağız.
3.- İstanbul Milletvekili Metin Külünk ve 2 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu
Raporu (2/560) (S. Sayısı: 259) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 259 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde ilk
söz Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sayın Hasip
Kaplan’ın, Şırnak Milletvekili.
Sayın Kaplan, buyurun.
BDP GRUBU ADINA HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 259 sıra sayılı Kanun
Teklifi hakkında söz aldım Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii AK PARTİ İktidarı
10’uncu yılında ustalaşınca grev hakkını yasaklamayı marifet sayıyor şimdi.
Grev hakkını yasaklayan bir anlayış, sendikal haklara, toplu sözleşme haklarına
kökten karşıdır. Grev yoksa sendikanın anlamı yok zaten, sendikanın bir gereği
de kalmıyor. O zaman, sendikaları kapatın, grevi yasaklamanıza gerek yok,
sendikaları kapatın. Maşallah var, bakıyoruz, bugün grev var Atatürk
Havalimanı’nda. Türk Hava Yollarında çalışan kabin memurlarını, teknik
elemanları, sendikalı üyeleri SMS’le işten atan bir
iktidar. Sizi takdir ediyoruz, ustalığınızı. SMS’le,
çalışan işçilerin işten atıldığı bir iktidar olarak tarihe geçeceksiniz. Tarih sizi affeder mi etmez mi bilemeyiz, halk sizi affeder mi
etmez mi bilmeyiz ama emeğin hakkına gelince, çalışanın alın terine gelince,
Türk Hava Yollarını dünyada marka eden o emekçilere bu zulmü reva gördüğünüz
için inanın, her havaalanında VIP’ten bindiğinizde, her kabin memuru
gözlerinizin içine baktığında AK PARTİ İktidarı milletvekillerinin, size iyi
niyetle ve gözle bakmayacaktır. Sizi grev yasakçıları, sizi emekçi
düşmanları, sizi, çalışanların karşısına dikilmiş, sadece ve sadece sermayeye
çalışan, biat eden bir ustalaşmış iktidar olarak görecekler.
(x)
259 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Bakın, havada grev var.
Niye? Bu yasayı getirdiğiniz için. Ne diyorsunuz? “Grev çok etkili bir yol
olmasına rağmen, hassas iş kollarında biz bunu getiriyoruz.” Getirirken de
kitabına uydurmaya çalışıyorsunuz, uymuyor, ne yaparsanız yapın uymuyor. Ne
sosyal devlete uyar ne hukuk devletine uyar ne adalet terazisine sığar ne
insafa sığar ne de vicdana sığar. “Biz Avrupa Birliğine gireceğiz.” diye
meydanlarda tur atmış bir iktidarsınız, çıraklık döneminde üstelik.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) –
Hatta “Girdik.” bile dediler, havai fişek attılar.
HASİP KAPLAN (Devamla) –
Avrupa Birliği, Avrupa Parlamentosu Başkanı geliyor, üç senedir sınıfta çakan
öğrenci muamelesi çekiyor size, farkında mısınız? Üç senedir, Avrupa Birliği
müzakere sürecinde sınıfta çakmış muamelesi yapıyor size. Beklemeli… Yakında
tasdikname alırsanız şaşmayın. Çünkü çalışma yaşamına saygı yok, sosyal haklara
saygı yok, sosyal devlet olayına saygı yok, işçiye saygı yok, emekçiye saygı
yok.
Şimdi, Avrupa Sosyal
Şartı’nı basıyorsunuz, üstelik de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık İnsan Hakları
Başkanlığı, Avrupa Parlamentosu. Şimdi de Egemen Bağış bunları bastırıp bastırıp dağıtıyor. Dağıttığınız şeylerin içinde ne
yazıyor, okuyor musunuz Allah aşkına? Bu Meclisten imzaladığınız, onay
verdiğiniz sözleşmelerde ne yazıyor? Bakın, okuyun: “Menfaat uyuşmazlığı
durumunda çalışanların ve işverenlerin daha önce yapılan toplu sözleşmelerden
doğabilecek yükümlülüklere bağlı olmak şartıyla grev hakkı dâhil toplu eylem
hakkını tanır.” Siz tanıyor musunuz şimdi bu yasayla? Tanımıyorsunuz. “Grev
hakkını verdik.” diye referandumda meydanlara çıkan siz değil miydiniz?
Sizlerdiniz. Yani halka söz verdiniz, halktan oy aldınız, halkı
cezalandırıyorsunuz sonra. Böyle bir iktidar anlayışını da ustalık pişkinliği,
ustalık şişkinliği, ustalık arsızlığı, ustalıkta emeğe saygısızlık olarak
tezahür ettiriyorsunuz. Böyle bir ustalık olur mu? Ustalık, kazık atma sanatı
mı arkadaşlar? Ustalık, çalışan emekçinin alın terine göz dikme sanatı mıdır?
Ustalık, Türk Hava Yollarını marka yapan, dünyada en hatırı sayılır ve en çok
kâr yapan şirket durumuna getiren o çalışanları cezalandırma sanatı mıdır
ustalık? Yapmayın efendiler; vatandaşın ekmeğine, aşına, emeğine, alın terine
göz dikmeyin. Bir kabin memuru günde kaç tur uçuyor, biliyor musunuz? Haftada
kaç gün uçuyor, biliyor musunuz? O teknik elemanları, o yer hizmetlerini, o
turizm sezonunda durmadan çalışan o insanların hak mücadelesini düşünün. Bakın,
ne diyorlar? “Bu yasa nedeniyle biz yirmi dört saatlik uyarı görevi yaptık.”
diyorlar.
Şimdi, bakıyoruz, Sayın
Bakan da burada, “Türk Hava Yolları özel bir kuruluştur.” diyor. “Anadolujet de şirkettir.” diye daha önce soru-cevapları
almıştık. Toplu sözleşme görüşmelerinde olmadıklarını ifade ediyor Hükûmet,
“Yokuz.” diyor, “Olmamız da gerekmiyor.” diyor. Sayın Bakan bunu söylüyor.
Doğru ama… Aması var ya, işte bu üç kelime bundan
sonra ustalığınızı çalıştırdığınız alana dönüyor. “Ama” diyorsunuz, “Gerekirse
önlem alırız.” Zaten Atatürk Havalimanının etrafına Çevik Kuvveti
konuşlandırmışsınız. Yalova’da bir gaz bombasından, oradan geçen bir astımlı
genç hayatını kaybetti, bitkisel hayatta şu an. Gaz bombalarıyla polis gücünü
de yığmışsınız havalimanının etrafına. Ee, bir
işaret… E, İdris Naim Şahin’in de eline vermişsiniz bu yetkiyi. Ondan sonra, “Sen,
meşru mu hakkın? Grev mi yapmak istiyorsun?” deyip yarın havalimanında taarruza
geçebilirsiniz ustalık sanatınızı konuşturarak. Kime? İşte bu
çalışanlara. Türk-İş’e bağlı bir sendikaya taarruza geçeceksiniz;
ustalığınızı çalıştıracaksınız, ustalığınızı. Bu zulümdür arkadaşlar.
Vatandaşa hizmet önemlidir,
“Bir şeyler aksamasın” önemlidir ama Avrupa’nın bütün ülkelerinde hava iş
kolunda çalışan sendikaların grev hakkı var. Hepsi, hatta bu hakkı öyle
zamanlarda kullanıyor ki, turizm sezonunun en yoğun olduğu dönemlerde
kullanıyor. Bu bir hak, bir mücadele aracı ve bunu kullandıkları için
havayolları Paris’te, Londra’da, Roma’da durduğu zaman kimse çevik kuvvet, gaz
bombaları, gaz fişekleri göndermiyor. SMS’le… Bakın,
şu alet çıkmış ya, bunun üzerinden vatandaşa diyorsun “Seni işten attım.” Tık,
tık, attım seni. Yirmi yıl, otuz yıl bu sektörde çalışıp emek vermiş. Sizin
iktidarda on yıl ustalaştığınız yerde o yirmi sene çalışmış ama bir SMS’le, bir SMS’le bir çalışanın,
onun ailesinin, onun emeğinin… Onun istikbalini, onun geleceğini, onun
dünyasını altüst ediyorsunuz, işsiz bırakıyorsunuz, işten atıyorsunuz. İşten
atılma nasıl bir duygu? Bu aralar o kadar çok işten atılmalar var ki.
Bakın Türkiye’de SSK’dan
emekli olanların sayısı 5 milyonun üstündeydi, BAĞ-KUR’dan 2 milyon küsur
–Sayın Sinan Aygün belki daha iyi bilir- Emekli Sandığından da 1 milyon 700 bin
civarında. İşçilerin çoğu sendikasız, bu yasalar yüzünden. Emekliler 8 milyonun
üstünde, doğru dürüst sendikaları yok. Hani diyeceksiniz “Ya, emekli neyin
grevini yapacak?” Emekli neyin grevini yapacak; onun da sendikası olsa, elbet
sizin bakanlıkların önünde münasip bir eylem tarzı geliştirir. Herkesin kendine
göre, gücüne göre, yaşına göre eylem tarzı var. Ama dolaylı vergileri
dayatacaksınız çalışana, otomatik zamları dayatacaksınız, özel tüketim
vergilerini dayatacaksınız, bütün bu son zamanlarda çıkarılan vergileri de
üst üste koyup krizin yükünü de yükleyeceksiniz, sonra kâr edecek, kâr edecek,
bunun karşısında kendi hakkını arayan vatandaşa, sendikal haklarını kullanmak
isteyenlere “Ben seni işten atacağım.” diyeceksiniz.
Şu an itibarıyla, bakın,
eyleme katılan işçiler atılıyor. İzliyor musunuz? Hepiniz İnternet’e girin. İnternet’e
girin, ustalığınızı ve icraatınızı görün. Öyle bir görürsünüz ki, orada çalışan
insanların şu yaklaşımlarını da görürsünüz; aynen şöyle diyor Türk-İş’e bağlı
Metal-İş Sendikası, Hava-İş Sendikası, bütün bunlar: “Meşru hak olarak
görüyoruz bunu.” Meşru hak; evet, işçilerin, emekçilerin en meşru hakkıdır bu,
direnme hakkıdır. Tarih onlara direne direne kazanmayı öğretmiştir. Hiçbir
patron, hiçbir işveren, hiçbir sermaye, işçisine “Al sana hak ettin, bu kadar
bana kazandırdın fazladan, sana şunu veriyorum.” dememiştir. İşçi tarihine
bakın, 1 mayıslardan bugüne gelin.
Şimdi, siz bunu yapmayın,
yapmayın… Adınızı ya değiştirin “adaletsiz partisi” koyun ya da adaletliyseniz
adaletli olun. Hazreti Ömer’in adaletini istemiyoruz sizden. Hazreti Ömer’in
adaleti nerede, siz neredesiniz? Adalet terazisizine koyarsak, vallahi de,
billahi de komik rakamlar çıkar.
Şimdi, yine son haberlere
bakıyoruz, memur zammıyla ilgili. İşçiler bir yanda, memurları harekete
geçiriyorsunuz. “Niye iş bırakma eylemi yapıyorlar?” diyorsunuz.
Şimdi “İş bırakma eylemini
niye yapıyorsunuz?” dediğiniz alanda sendika temsilcileri bakın ne diyor: Grev
yasağının aniden gündeme ve hızla Meclise getirildiğini belirterek Türk Hava
Yolları çalışanlarının haklarıyla oynandığını ileri sürüyorlar. 23’üncü Dönem
toplu iş sözleşmesi işverence on sekiz aydır, Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.
Sözleşmesi on iki aydır engellenmektedir, on iki aydır engellenmektedir. 14 bin
çalışan, aileleriyle 50 bin kişinin haklarıyla oynanması haksızlıktır
arkadaşlar. Size bu talihsiz yasa teklifiniz nedeniyle…
Sayın Külünk, sen nasıl bu
oyuna geldin? Ben, sana acıyorum. Bütün kabin memurları sana servis yaparken,
ben onların yerinde olsam her seferinde bir tane kolayı üstüne, kahveyi üstüne
boca ederim. Hak edersin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Sıcak kahveyi…
HASİP KAPLAN (Devamla) –
Sıcak, tam istediğin gibi, şekersiz, sade. Hak ediyorsunuz. Yani onlara bunu
yapmayı nerede aklınıza getirdiler, yoksa size emir mi buyurdular? Partide
genellikle öyle, sizde kimse yaratmıyor artık, birileri hazırlıyor, getiriyor,
imza atıyorsun. Niye bu oyuna geldin?
Sayın Külünk,
gelmemeliydin. Vallahi billahi ben AK PARTİ’de
milletvekili olsam bu oyuna gelmezdim. Nasıl bineceksin VIP’ten kabine geçince
uçağa, o kabin memurlarının gözlerinin içine nasıl bakacaksın?
METİN KÜLÜNK (İstanbul) –
Bakarız…
HASİP KAPLAN (Devamla) –
Bakarsın değil mi? “Ben sizi işten attırdım.” diye bakarsın. Ondan sonra, ben böyle ceberut bir
milletvekiliyim mi diyeceksin? Demeyeceğini biliyoruz, güler yüzüne yakışmıyor
çünkü. İnanıyoruz buna.
Şimdi, bu personeli ayakta
tutan en önemli değerleri tehdit, ceza, işten çıkarma, kural çiğnemeye
bağlarsanız “Allah size beterini buldurmasın.” diyeceğim sadece, sadece
diyebileceğim bu çünkü bu yasanın içinde sadece o yok. Korsan taksicilikle
mücadele ediyorsunuz. Madem o kadar çok seviyorsunuz taksiciliği, kökten bir
değişim getirin kardeşim, kökten, kökten. Bakın, otopark mafyasıyla bir de
değnekçilerle mücadele edeceksiniz ama öyle bir düzenleme getiriyorsunuz, kendi
değnekçilerinize ve mafyanıza vereceksiniz, el değiştireceksiniz. Vallahi helal
olsun size! Üç seçim var önümüzde, yüzde 70, 60 oy almanız lazım değil mi?
Mafyaya da, değnekçiye de el attınız helal olsun size! Ne yapacaksınız? O
değnekçinin tuttuğu sokağı ondan alacaksınız bir başkasına vereceksiniz. Kaldı
mı, park yeri mi var İstanbul’da arkadaşlar? Soruyorum size, park yeri var mı?
Maşallah, 95’ten bu yana İstanbul Büyükşehir Belediyesi sizin. Yaptığınız
otoparklar kat kat, yaptığınız otoparklar gani gani, asansörle çalışıyor,
otomatik, apartmanların üst katları da hep otopark olmuş, otopark sorunu
bırakmamışsınız İstanbul’da, çözmüşsünüz. Öyle büyük büyük projeleriniz olmuş
ki Başbakanınız Başkanken şimdiye kadar, şu ana kadar. Büyükşehir
Belediyesi sizde. Gidin, İstanbul’un içinde araba park edecek yer
bulamazsınız. Araba park edecek yer bulamıyorsanız siz demek ki on beş yılda
ustalaşmamışsınız. Siz on beş yılda acemi acemi
yerinizde sayıyorsunuz. Gidin Almanya’ya, Avrupa’ya bilmem nereye, bütün
parkların altı otoparktır arkadaşlar, parkların altı otoparktır, kavşakların
altı otoparktır. Sizin yaptığınız binalarda otopark şartı da yok, proje şartı
da yok. Bütün, ne kadar kaçak proje, kaçak hazine arazisi varsa kondurmuşsunuz,
sonra af çıkartmışsınız, bunun üstüne üstünüze yok. Otopark olayını da böyle
çözeceksiniz değil mi?
Bir de uçak kiralama
firmalarına finansal kiralamayı getirmişsiniz. Hangi şirketleriniz bundan
nemalanacak? Kaç tane şirketiniz var böyle iki yıllığına? Finansal sisteme leasing’i de soktunuz değil mi? Vallahi helal olsun, siz
usta değil, uyanık bir iktidar oldunuz on sene sonra, uyanık, uyanık. Çok
uyanıksınız, uykusuzluktan dikkat edin bir gün gidebilirsiniz. Arada bir…
MEHMET METİNER (Adıyaman) –
Metin’in işi bu, Metin’in.
HASİP KAPLAN (Devamla) –
Şimdi, Metin Külünk otobüsçüleri bize getirdi, havacılara grev yasası çıktı.
Otobüsçüler ne oldu, ben de şaşırıyorum, bunun içinde yok. Otobüsçülere sözler
vermişti, bir baktık…
METİN KÜLÜNK (İstanbul) –
Gönderdim onu.
HASİP KAPLAN (Devamla) –
Şimdi, bir olay daha: Allah’tan korkun, dünyanın en masum, en çalışkan
insanları itfaiye erleridir, en riskli meslek grubudur. Onlara niye şantaj
yapıyorsunuz? Yakışıyor mu size? On yıldır ustalaştınız, itfaiye erine şantaj
yapıp, bu yasayı çıkarıp “Davalarını geri alsın.” diye mi ya? Allah’tan korkun
ya! Bu kadar işçi düşmanı olmayın ya! Emekçi, çalışan düşmanı olmayın. Yani
hepiniz patron olacak değilsiniz ya, 326 tane milletvekili. Ya, aranızda
çalışarak gelen yok mu Allah aşkına? Yoksa her biriniz bir dönem sonra patron
mu olmayı düşünüyor? Bu itfaiye erlerine var ya ne verseniz haktır, hak. Onlara
şantaj yapmayın, “Davalarınızı geri alın.” diye yasa çıkarmayın; onların
hakkını teslim edin, saklı tutun ama bunu yapmayın.
Biz size önergeler
vereceğiz, sizi düzeltmeye çalışacağız, düzeltirseniz iyi olur, hizmete, hayra
geçer, düzeltmezseniz Allah size müstahakını versin
diyorum. İyi geceler diliyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Kaplan.
Grup adına ikinci söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Elâzığ Milletvekili Enver Erdem’de.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA ENVER ERDEM
(Elâzığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 259 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu
Raporu üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
düzenleme, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasa yapma tekniklerini ve temel misyonunu göz ardı eden bir düzenleme olarak karşımıza
çıkmaktadır. Şimdiye kadar, Hükûmet, torba düzenlemelerle çeşitli alanlardaki
yasalarda değişiklikler yapıyordu, şimdi de kanun teklifleriyle torba
düzenlemeler dönemini başlatıyor.
“Bu torba kanun teklifinde
neler var?” diye baktığımız zaman; birincisi, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi,
Grev ve Lokavt Kanunu’nun 29’uncu maddesinde değişiklik yapılması; ikinci
olarak, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 79’uncu maddesinde değişiklik
yapılması var. Üçüncü olarak, korsan taksiciliğin önlenmesi; dördüncü olarak,
yolcu ve yük taşıma faaliyetlerinde bulunan hava yolu şirketlerine hava taşıma
araçlarının ve motorlarının aksam ve parçalarının finansal kiralama yöntemiyle
kiralanmasına izin verilmesi; beşinci olarak da, sınav kazanan ancak ataması
yapılmamış itfaiye erlerinin görevlerine başlatılmasına imkân sağlayan bir düzenleme.
AK PARTİ Hükûmeti ve AKP’li
milletvekillerinin getirmiş oldukları bu yeni yasa yapma tekniği
uygulayıcıların işini de oldukça zorlaştırmakta, hangi konulardaki düzenlemenin
hangi torba düzenlemede yer aldığını söyleyebilmek de gün geçtikçe imkânsız
hâle gelmektedir.
Bu kanun teklifindeki 5
düzenlemeden 3’ü birbiriyle alakalı görülebilir ve İçişleri Komisyonunun ilgi
alanında olabilir. Ancak 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt
Kanunu’nun 29’uncu maddesindeki değişiklik, öncelikli olarak Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonunda görüşülmesi gerekirken İçişleri Komisyonunda
görüşülmüştür.
Yine, finansal kiralamaya
ilişkin düzenlemelerin de, benzer bir şekilde kendi asıl komisyonunda
görüşülmesi gerekirken İçişleri Komisyonunda görüşülmesi doğru olmamıştır.
Havacılık hizmetlerinin
grev yasağı kapsamına alınması, birkaç ay önce Toplu İş İlişkileri Kanunu
Tasarısı’nın görüşüldüğü esas komisyonu olan Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonunda gündeme gelmiş, oy birliğiyle, bütün milletvekillerince,
havacılık hizmetlerinde grev yasağının getirilmesi reddedilmiştir. Aynı
talebin, asıl komisyonu olarak tekrar İçişleri Komisyonuna gönderilmesi, burada
kabul edilmesi, art niyetli bir yaklaşımdan öteye geçmemektedir.
Değerli milletvekilleri,
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu 1983 tarihinde kabul
edilmiş, 29’uncu maddesinde de grev ve lokavt yasakları düzenlenmiştir. 29’uncu
maddenin üçüncü ve beşinci fıkrasında 1988 yılında değişiklikler yapılmak
suretiyle, su, elektrik, hava gazı üretimi ve dağıtımı faaliyetleri ile kamu
kuruluşlarınca yürütülen itfaiye hizmetleri, kara ve deniz yolu taşıma
hizmetleri de grev yasağı olan kapsama alınmıştır.
Yaklaşık otuz yıldır
havacılık hizmetlerine grev yasağı getirmek kimsenin aklına gelmemiştir ancak
“ileri demokrasi”, “hak ve hukuk” kavramlarını dilinden düşürmeyen AKP, bu
hizmet alanlarında da grev yasağını getirerek hem sorunu kısa yoldan çözmüş hem
de kimsenin gerçekleştiremediği, kimsenin başaramadığını başararak tarihe
geçmeyi hak etmiştir.
Değerli milletvekilleri, Sayın Külünk kanun teklifinin 1’inci
maddesinin gerekçesini açıklarken havacılık sektöründe üst düzey eğitimden
geçmiş personel istihdam edilmesinden ve kısa zamanda yerlerine yenilerinin
bulunamayacağından, iş kolundaki tek sendika olan Hava-İş’in toplu iş
sözleşmesinde karşılanması zor taleplerle masaya gelmesinden toplu sözleşmenin
anlaşmayla sonuçlandırılmasını zorlaştırdığını, toplumun kendi refahını
sürdürebilme ve zaruri ihtiyaçlarını giderebilme hakkı ile grevlerin millî ekonomi,
şirketler ve vatandaşlar üzerindeki olumsuz etkileri göz önüne alındığında
havacılık hizmetlerinin grev ve lokavt yapılamayacak işler arasına alınmasının
önem arz etmekte olduğunu iddia etmektedir. Her ne kadar teklifin 1’inci
maddesinin gerekçesi bu şekilde ortaya konsa da gerçek gerekçenin Hava-İş
Sendikasının Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı ile yürütülmekte olduğu toplu
iş sözleşmesinin yargıya intikal etmiş olması ve yargı kararlarının Türk Hava
Yollarının aleyhine çıkma ihtimalinin yüksek olması nedeniyle bu iş kolunda
dünyada eşi olmayan bir uygulama yapılarak grev yasağı getirilmek
istenmektedir. Böylece bu iş kolunda
yapılacak toplu iş sözleşmesini baltalamaya, bu hizmet kolundaki sendika
cezalandırılmaya çalışılmaktadır.
Bu gerekçeler ışığında,
teklifi hazırlayan Sayın Külünk’e şu soruları sormak lazım: Sayın Külünk, bu
teklifi Meclise sunmakla vicdanınız rahat etti mi? Toplu sözleşme aşamasındaki
bu hizmet kolunda çalışanlar teklif yasalaşır, haklarını alamazlarsa siz kul
hakkına girmiş olmaz mısınız? Üçüncü olarak: Haklarının ihlal edilmesine vesile
olduğunuz Türk Hava Yolları personelinin kullandığı uçaklara bir daha binecek
misiniz? Gecesi, gündüzü ve tatili olmayan, bugün dünyanın sayılı hava
yollarından birisi olması için her türlü fedakârlığı yapmış olan Türk Hava
Yolları personeline Türk Hava Yollarını bugünlere getirmenin teşekkürü olarak
mı bu düzenlemeyi getiriyorsunuz? Yaptığınız işi Türk Hava Yolları personeline
ödül mü sanıyorsunuz? 1983 yılından beri bu hizmet alanında böylesine bir
yasaklı düzenleme kimsenin hatırına gelmemişken sizin hatırınıza nereden geldi?
Dünyada havacılık hizmetlerinde grevi yasaklayan bizden başka bir ülke var mı?
Bu soruların cevabını Sayın Külünk, kürsüden verirseniz çok memnun oluruz.
Değerli AKP vekilleri,
dünyada bu konuda ilk olmak sizin düşündüğünüz gibi iyi bir şey değildir.
Sayısal çoğunluğunuzun vermiş olduğu rahatlık, her türlü haksızlığı,
adaletsizliği, yargıya müdahaleyi iyi bir şey yapıyormuşsunuz gibi size
gösterebilir ama 14 bin çalışan insanın olduğu bir sektörde yaklaşık 70 bin
insanın ahını almayın. Ağlayanın malı gülene de fayda vermez. Bunu da
unutmayın.
İktidar, mal, gençlik gelip
geçen şeylerdir ama dikkat edin, bunlar günahlarınızı omuzlarınıza bırakıp
gitmesin.
Sendika ve toplu
sözleşmeden bahsederken altı aydan beri maaş farklarını alamayan, refah
artışından ve enflasyon farkından dolayı alması gereken hakları ve maaş
artışları verilmeyen, haklarını aramak için demokratik duruş sergileyen sendika
temsilcilerine biber gazıyla müdahale ettiren Hükûmeti bu vesileyle bir kere
daha yeriyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün gündemimize getirilen bu kanun teklifinde Milliyetçi Hareket Partisi
İçişleri Komisyonu üyeleri olarak muhalefet şerhimizin olduğunu söylemiş
olmamıza rağmen, muhalefet şerhimiz 259 sıra sayılı bastırılan bu kanun
teklifinde yer almamıştır. Bu acele nedendir, niye bu kadar acele ediliyor, bu
düzenleme nereye yetiştirilmeye çalışıyor; bunların da izah edilmesi lazım.
Değerli milletvekilleri,
havacılık hizmetlerinin grev yasağı olan hizmet alanları arasına sokulması
birtakım sakıncaları da ortaya çıkaracaktır.
Bu sakıncalar şunlardır: Bu
düzenleme Avrupa Sosyal Şartı, 87 sayılı ILO Sözleşmesi, örgütlenme ve
sendikalaşma özgürlüğünü düzenleyen uluslararası sözleşmeler ile grev hakkını
düzenleyen çalışma hayatıyla ilgili bütün sözleşmelere aykırılık teşkil etmektedir.
Yapılacak bu düzenleme
Anayasa’nın 90’ıncı maddesine aykırı bir düzenleme olacaktır çünkü “Usulüne
göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler
içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” hükmünü amir olduğundan bu
teklif, Anayasa’ya uygun bir teklif olmayacaktır.
Bu düzenleme yasalaşırsa
sendikası olan fakat grev hakkı olmayan yeni bir sektör ortaya çıkacaktır.
Taşeron işçilerin sendika hakkının olmadığı, yine emniyet teşkilatı
mensuplarının, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının, MİT mensuplarının,
emniyet ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalışan sivil memurların, yargı
mensuplarının sendika ve toplu sözleşme, grev hakkının bulunmadığı bir ülkede
bu hakları almak için çalışanlar mücadele ederken havacılık hizmetlerinde
çalışan personelden kazanmış oldukları bu hakkı geri almak, demokrasi ile, insan hakları ile, hukukun genel ilkeleri ile uyumlu
olmayacaktır.
Bu düzenleme, AK PARTİ’nin dilinden düşürmediği ileri demokrasi anlayışına
da uygun olamaz. Hava-İş Sendikasıyla yürütülen toplu sözleşmede ortaya çıkan
uzlaşmazlık neticesi yargıya intikal eden bu hususun, çalışanlar aleyhine sonuç
doğurmasına neden olacak bu düzenlemenin kesinlikle metinden çıkarılması doğru
olacaktır. Grev hakkı ile görüşmelerin öncelikli olarak toplu iş ilişkisinin
görüşüldüğü esas komisyon olan Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonunda görüşülmesi daha uygun olurdu. Yine, havacılık sektörünün
stratejik bir sektör olduğunu düşünürsek, havacılık hizmetlerine grev yasağı
getirilmek isteniyorsa, bu sektör bu aşamaya çalışanların grev hakkının olduğu
süreçte gelmiştir yani çalışanların grev hakkı bu sektörün gelişmesinin önünde
engel olmamıştır.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinin 2’nci maddesi 2918 sayılı Kanun’un 79’uncu maddesinde
yapılacak değişiklik ile kara yolu üzerindeki park yerleri için park ücreti
alınması ve park yerlerinin ilgili belediyeler tarafından işletilmesi veya
işlettirilmesi için izin verilmesini öngörmektedir. Öncelikli olarak, ülkenin
son on yılının yönetimini elinde tutan, mahalli yönetimlerde on beş yılı bulan
AKP iktidarlarının şehirlerimizin otopark sorunlarını çözmek yerine cadde ve
sokakları otopark yapması oldukça manidardır.
İmar Kanunu’nun 37’nci
maddesi “İmar planlarının tanziminde planlanan beldenin ve bölgenin şartlarıyla
müstakbel ihtiyaçlar göz önünde tutularak lüzumlu otopark yerleri ayrılır. Otopark ihtiyacı bulunan bina ve tesislerde lüzumlu otopark yerleri
tefrik edilmedikçe kullanılma izni verilmez.” hükmünün belediye başkanlarınca
göz ardı edilmesi, yine imar yönetmeliğindeki hüküm uyarınca ortak park
alanları, bina ve iş yerleri yapan vatandaşlar tarafından belediyelere ödenen
paraların bu amaca tahsis edilmesinin sağlanmamış olması, bugün yaşanan
sorunların gerçek sebebi olmuştur. Hükûmetin veya iktidar
milletvekillerinin, sorunun gerçek çözümünü sağlayacak İmar Kanunu’nun 37’nci
maddesine işlerlik kazandırması imar yönetmeliğindeki bu maddeye aykırı
düzenlemelerin ortadan kaldırılması için gerekli düzenlemeleri Meclisin
gündemine getirmesi önem arz etmektedir.
İkinci husus olarak:
Hükûmet, bu düzenlemeyle otopark mafyasıyla baş edemediğini, bu düzenlemeyi
yaparak otopark mafyasını yasallaştırmak, resmîleştirmek ve yasal bir statü
kazandırmak istediğini kabul etmiş olacaktır. Belediyelerin birinci görevi
otopark mafyasını kaldırmak için gerekli tedbirleri almak olduğu hâlde, bu
düzenleme ile belediyelere ranta ortak olmak görevi
verilmiş olacaktır.
Bu uygulama daha önce yasal
dayanağı olmasa da bazı illerde uygulanmış, başarılı olmadığı için bu
uygulamadan vazgeçilmiştir. Cadde ve sokaklar belediyeler tarafından
işletilmeyip başka kişilere işlettirildiği zaman otopark mafyası şikâyetlerinde
bir değişiklik olmayacaktır. “Otopark mafyası” diye adlandırılan şahıslar
belediyenin ihalesine başkalarını sokmayacakları düşünüldüğünde, sistem bugünkü
sorunlardan daha karmaşık sorunlarla kaşımıza çıkacaktır. Cadde ve sokaklar
belediyeler tarafından otopark olarak ücretli işlettirildiği zaman o cadde ve
sokakta ikamet eden vatandaşların ve iş yeri sahiplerinin durumu ne olacaktır.
Son olarak da: Mutlaka
böyle bir düzenleme yapılacaksa bu hizmetlerin ya ücretsiz ya da çok az ücretle
gerçekleştirilmesi önem arz etmektedir.
Kanun teklifinin 4’üncü
maddesinde, hava taşıma araçlarının ve bunların motor parçalarının finansal
kiralama ile en az iki yıllığına kiralanabileceği, bunun finansal kiralama
bağlamında değerlendirileceği düzenlenmiştir. Yine diğer bir maddede olduğu
gibi bu da, asıl komisyonunda bir kanuni düzenlemeye konu olacağı için,
esasında bu yapılan düzenleme bir tekrardan ibaret kalacağı için bunun da kanun
metninden çıkarılması önem arz etmektedir.
5’inci maddesinde de, sınav
kazanmış, çeşitli nedenlerle atanamamış itfaiye erleriyle ilgili düzenlemeler
getirilmektedir. Bu düzenlemeyi biz doğru buluyoruz ve bu atanamayan itfaiye
personelinin bir an önce bu görevlere atanmasının doğru olacağını değerlendiriyoruz.
Değerli milletvekilleri,
korsan taksicilerle alakalı, özellikle “rent a car”
adı altında uygulamaların haksız rekabete neden olduğu doğrudur. Ancak, neden
korsan taksicilik yapılıyor, vatandaşı korsancılığa iten nedenleri Hükûmetin
ortadan kaldırması gerekmektedir. Hükûmet, taksici esnafının, minibüsçünün,
küçük esnafın sorunlarını çözmek için gayret sarf etmelidir. Yine, bu
taksicinin, minibüsçünün, küçük esnafın sorunlarını çözmek için, ucuz akaryakıt
temin edilmesi ve vergi indirimlerinin sağlanması, bu taksiciler için park
yerleri sorunlarının çözülmesi önem arz etmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle,
gecenin bu saatinde dinleme zahmetine katlandığınız için hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Erdem.
Sayın milletvekilleri,
gruplar adına konuşmalar asgari yirmi dakika olduğundan ve çalışma süremizin
sonuna yaklaştığımızdan bu süre buna yetmeyecektir.
Dolayısıyla, alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri görüşmek
için, 30 Mayıs Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.