DÖNEM: 24 CİLT: 21 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
108’inci Birleşim
17 Mayıs 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar
Demirel’in, 18 Mayıs Kırım sürgününün yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’na ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in,
Dünya Ana Dil Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir’in, Türkiye'nin, ulusal gençlik konseyine ve kapsamlı gençlik
politikalarına sahip olmadığına ve gençlerin devletten kendilerine yönelik
politikalar geliştirmesini beklediğine ilişkin açıklaması
2.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlı’nın, Ziraat Bankasının kredi oranlarını düşürmesi nedeniyle çiftçilerin
mağdur olduğuna ve buğday fiyatıyla ilgili bir açıklama yapılmadığına ilişkin
açıklaması
3.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda 3 askerin şehit
olmasına ve iktidarın terörle mücadelede güçlü bir irade ortaya koyması
gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkan’ın, Cumhuriyet Halk Partisi olarak gıda güvenliği sağlanarak okul sütünün
verilmesinden yana olduklarına ilişkin açıklaması
5.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba’nın, Malatya’da içme suyunun kirliliğine ve Malatya’nın Doğanyol
ilçesine bağlı Gökçe köyünde 22 çocuğun sütten zehirlendiğine ilişkin
açıklaması
6.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ın,
futbolun şiddet aracı olmaması gerektiğine ve bu konuda kulüplerin de
sorumluluğu olduğuna ilişkin açıklaması
7.- Bursa Milletvekili Necati
Özensoy’un, Kırım sürgününün 68’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve 19
Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’na ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğüt’ün, Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra çıkan olaylara ilişkin
açıklaması
10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve
Uludere’de sınır kaçakçılığı olaylarıyla ilgili medyada yer alan iddiaların
Hükûmet tarafından açıklığa kavuşturulması gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda 3 askerin şehit
olmasına ve terörle mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğine ilişkin açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlu ve 24 milletvekilinin, fındık üreticisinin sorunlarının ve çözüm
önerilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/280)
2.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve
25 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye verdiği zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/281)
3.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz
ve 21 milletvekilinin, Üçüncü Boğaz Köprüsü’nün güzergâhının tespiti ve ihale
edilmesinde yaşanan sorunların ve bunların çözüm yollarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/282)
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç
ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık ile 9 Milletvekilinin; Eczacılar ve
Eczaneler Hakkında Kanun ile Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Malatya Milletvekili Öznur Çalık
ve 11 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Özgür Özel ve Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu ile 53 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ile 2 Milletvekilinin; Muş Milletvekili Demir Çelik’in Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (2/489, 2/488, 2/494, 2/496, 2/497) (S. Sayısı: 232)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/552) (S. Sayısı: 226)
4.- Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası
Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin 137 ve 138 Sayılı
Guvernörler Kurulu Kararlarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/553) (S. Sayısı: 179)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/543) (S. Sayısı: 235)
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını
Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/445) (S. Sayısı: 97)
7.- Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret
ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine
İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/481) (S. Sayısı: 101)
8.- Türkiye Cumhuriyet Hükümeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/357) (S. Sayısı: 153)
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin
İşleyiş Esaslarına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/473) (S. Sayısı: 155)
10.- Karadeniz Ticaret ve Kalkınma
Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/551) (S. Sayısı: 178)
11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar
Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/295) (S. Sayısı:
59)
12.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/478) (S. Sayısı: 127)
VII.-
OYLAMALAR
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
2.- Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası
Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin 137 ve 138 Sayılı
Guvernörler Kurulu Kararlarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı’nın oylaması
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma Bankası Arasında Merkez
Anlaşmasını Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı’nın oylaması
5.- Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret
ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine
İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın
oylaması
6.- Türkiye Cumhuriyet Hükümeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
7.- Karadeniz Ticaret ve Kalkınma
Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar
Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Eskişehir Milletvekili Kazım
Kurt’un, Tepebaşı-Aşağısöğütönü TOKİ siteleri sakinlerinin sorunlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
(7/6394)
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan işçilerin sorunlarına,
Ülkemizde yabancı gerçek ve tüzel
kişilere satılan taşınmazlara,
İlişkin soruları ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6415), (7/6416)
3.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, Niğde-Akkaya Barajı’nda yaşanan kirliliğe ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6513)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
14.02’de açılarak beş oturum yaptı.
Tokat Milletvekili Dilek
Yüksel, Uluslararası Aile Günü’ne,
Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba, kayısı ve kayısı üreticilerinin sorunlarına,
Isparta Milletvekili S.
Nevzat Korkmaz, Türkiye’deki Roman vatandaşların sorunlarına ve çözüm
önerilerine,
İlişkin gündem dışı birer
konuşma yaptılar.
Çin Halk Cumhuriyeti Çin
Halkı Siyasi Danışma Konferansı Ulusal Komitesi Etnik ve Din İşleri Komitesi
Başkan Yardımcısı Ma Qıngsheng ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemizi
ziyaret etmelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi
Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri, Hükûmetin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı
kutlamalarıyla ilgili kararına,
İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal, sanatçı Erol Kardeseci’nin vefatına ve Bank Asya Birinci Lig’e
yükselen Şanlıurfaspor’u kutladığına,
Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkan, Burdur ilinde düzenlenen Hayvancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı’na ve
Burdur’daki süt üretimine,
Manisa Milletvekili Selçuk
Özdağ, Hacettepe Üniversitesinde Kutlu Doğum Haftası nedeniyle program
düzenlemek isteyen öğrencilerin etkinliğinin sol görüşlü öğrenci grupları
tarafından engellendiğine ve üniversitelerde her fikrin ifade edilebilmesi
gerektiğine,
Muş Milletvekili Demir
Çelik, Engelliler Haftası’na,
Adana Milletvekili Muharrem
Varlı, Ziraat Bankasının çiftçilere vermiş olduğu kredileri yarı yarıya
düşürdüğüne ve Ceyhan ilçesinin Kösreli, Altıgözbekirli, Dağıstan ve Yalak
köylerinde yaşanan dolu felaketine,
Aydın Milletvekili Bülent
Tezcan, Aydın’daki çiftçilerin zor durumda olduklarına ve Hükûmetten yardım
beklediklerine,
Bursa Milletvekili İlhan
Demiröz, yedi mahalleyi kapsayan konut projesini açıklayan Bursa ilinin
Yıldırım Belediye Başkanına yasayla ilgili bilgi verilmesi gerektiğine,
İstanbul Milletvekili Kadir
Gökmen Öğüt, İstanbul İçme Suyu Melen Projesi’ne ve bu projenin neden
tamamlanamadığını ve ne zaman tamamlanacağını öğrenmek istediğine,
Kastamonu Milletvekili Emin
Çınar, Kastamonu’da görülen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı nedeniyle
bölgede inceleme yapılması ve tedbir alınması gerektiğine,
İlişkin birer açıklamada
bulundular.
Antalya Milletvekili Mehmet
Günal ve 25 milletvekilinin, doğal gaz anlaşmaları ve fiyatlaması ile doğal gaz
politikalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri 500 kelimeden fazla olduğu
için özeti (10/277),
Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri ve 20 milletvekilinin, Ankara keçisi ırkının yaşatılması, türünün
devamı ve üretiminin arttırılması için izlenecek politikaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri (10/278),
Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane ve 20 milletvekilinin, Kars ilinde hayvancılık sektöründe yaşanan
sorunların ve halkın bu alanda içinde bulunduğu sıkıntıların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri (10/279),
Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Danışma Kurulunun, 180 sıra
sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun
Tasarısı’nın 5 ve 7’nci maddelerinin İç Tüzük’ün 89’uncu maddesine göre yeniden
görüşülmesine ilişkin Hükûmet talebinin uygun görüldüğüne ilişkin görüşü Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Hükûmetin, İç Tüzük’ün
89’uncu maddesi gereğince, 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın birinci bölümünde yer alan 5 ve
7’nci maddelerinin yeniden görüşülmesine ilişkin talebi kabul edildi, Hükûmetin
isteminin sırası geldiğinde yerine getirileceği bildirildi.
AK PARTİ Grubunun, Genel
Kurulun çalışma saatlerinin düzenlenmesi ile gündemin belirlenmesine; 22, 29
Mayıs 2012 ile 5, 12 ve 19 Haziran 2012 Salı günkü birleşimlerinde bir saat
süre ile sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 23, 30 Mayıs 2012 ile 6,
13 ve 20 Haziran 2012 Çarşamba günkü birleşimlerinde ise sözlü soruların
görüşülmemesine; 233 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ilişkin önerisi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edildi.
Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın AK PARTİ Grup Başkanına,
İzmir Milletvekili Aytun
Çıray, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin Cumhuriyet Halk Partisine,
Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın Adalet ve Kalkınma
Partisine,
İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin Cumhuriyet
Halk Partisine ve CHP Grubuna,
Sataşmaları nedeniyle birer
konuşma yaptılar.
Gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının;
1’inci sırasında yer alan
ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
4’üncü sırasına alınan,
İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık ile 9
Milletvekilinin; Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ile Uyuşturucu
Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 11 Milletvekilinin; Manisa
Milletvekili Özgür Özel ve Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ile 53
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 2
Milletvekilinin; Muş Milletvekili Demir Çelik’in Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun (2/489,
2/488, 2/494, 2/496, 2/497) (S. Sayısı: 232),
Görüşmeleri, Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2’nci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen,
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun (1/569) (S. Sayısı:
180) görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamadan sonra,
3’üncü sırasına alınan,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve 16 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/606,
2/155) (S. Sayısı: 241) yapılan görüşmelerden sonra,
Kabul edildi.
Alınan karar gereğince, 17
Mayıs 2012 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere 21.04’te birleşime son
verildi.
Meral
AKŞENER
Başkan
Vekili
Bayram ÖZÇELİK Özlem
YEMİŞÇİ Mustafa HAMARAT
Burdur Tekirdağ Ordu
Kâtip Üye Kâtip Üye Kâtip Üye
II.- GELEN
KâĞITLAR
No:
148
17
Mayıs 2012 Perşembe
Teklif
1.- Elazığ Milletvekili
Şuay Alpay ve İstanbul Milletvekili Bülent Turan ile 4 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/572) (Anayasa ile
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu ve 24 Milletvekilinin, fındık üreticisi ve sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/280) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/11/2011)
2.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba ve 25 Milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye verdiği zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
3.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz ve 21 Milletvekilinin, 3. Boğaz Köprüsünün güzergahının tespiti ve
ihale edilmesinde yaşanan sorunların ve bunların çözüm yollarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/282) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
17
Mayıs 2012 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 108’inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayımız vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer dakikadır.
Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, Kırım sürgünü
hakkında söz isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Ruhsar Demirel’e aittir.
Buyurun Sayın Demirel. (MHP
sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, 18 Mayıs Kırım sürgününün yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yarın 18 Mayıs, büyük Kırım sürgününün
yıl dönümü, bizim için bir matem günü. Bu günle ilgili birkaç cümle paylaşmak
istiyorum sizinle.
Sözüme insanla başlamak istiyorum;
medeniyetler kuran, akıl sahibi, düşünen, bilimi, teknolojiyi geliştiren
insandan. Bilim, teknoloji gelişiyor, dünya değişiyor, toplumlar da ilerliyor
ama bu ilerleme her zaman insanın hayrına, faydasına olmayabiliyor. İşte bu
insan için hayırlı olmayanlardan bazıları da vahşetle ifade ediliyor. Bunların
bir kısmı yalnızca bir insanı hedef alanlar değil, bir milleti, bir toplumu
hedef alanları da var. Bunların içinde dünya kültürüne büyük katkıda bulunmuş,
dünyanın en barışçıl toplumlarından diye bilinen biz Türk toplumunun çok büyük
bir parçası, Kırım Türkleri de nasibini aldı. 18’inci yüzyılda başlayan büyük
sürgünle 1,5 milyona yakın Kırım Türkü dünyanın çok çeşitli yerlerine gitmek
zorunda kaldılar, kendi ana vatanlarından sürgün edildiler. 1944’ün 18
Mayısında ise Stalin ve adamları Kırım’daki bütün köyleri bastılar gece yarısı
ve onlara şunu söylediler: “Hemen burayı terk ediyorsunuz yanınıza hiçbir şey
almadan.” Vatanlarını hatırlatan hiçbir şeyi yanlarına almalarına izin
verilmedi ama Stalin ve adamları bir şeyi unuttular: Vatan yalnızca eşyayla
anılmaz. Kırım Türkleri memleketlerinin kokusunu içlerinde, ciğerlerinde
taşıdılar, türkülerini dillerinde taşıdılar ve memleketleriyle beraber yol
aldılar bütün bu yıllar boyunca. İşte bu nedenle, bu büyük soykırımdan
kurtulabilen, sağ kalabilen soydaşlarımız o devirde dünyada bağımsız tek Türk
devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde, ak topraklarda buluştular. “Bütün Türkler
tek ordu” tezini ortaya atan hemşehrimiz İsmail Bey Gaspıralı’nın da dediği
gibi, dilde, fikirde, işte birlik için Türkiye’ye, ak topraklara geldiler fakat
burada bulunduğumuz, burada yer aldığımız, burada yerleştiğimiz sürece Kırım’ı
hiçbir zaman unutmadık, Kırım’da yaşatılanları ve bugün de yaşananları. İşte
böylesi bir süreçte, 15 Mayıs 2012 günü 4 soydaşımız Ukrayna polisi tarafından
gözaltına alındı; Rinat Şaymardanov, Vasvi Abduraimov, Rüstem Halilov ve Ayder
Mustafayev hâlen Ukrayna polisi tarafından gözaltında tutuluyor açlık grevi
yaptıkları için. Ben buradan, Sayın Dışişleri Bakanının şahsında Dışişleri
personelinden istirham ediyorum: Ukrayna Hükûmetiyle geçecekleri bir
iletişimle, bu soydaşlarımızın tutukluluklarının bitirilmesi için gayret sarf
etmelerini rica ediyorum. Bu soykırım sürecinde yaşanan sürgünün ölüm hedefli
olduğunun en somut göstergelerinden biri de Arabat köyünde unutulan sürgün
edilmemiş Kırım Türklerinin Karadeniz açıklarında gemilerle denize
bırakılmalarıdır. İşte, o süreçte yaşananları türkülere, marşlara döken ve
Kırım Halk Cumhuriyeti’nin de kurucusu olan ve bugün, Kırım Türk Kurultayı’nın
marşının sözlerini de yazmış olan Numan Çelebi Cihan’ın iki mısrasıyla
sözlerime son vereceğim:
“Ant etmişim, söz vermişim millet için
ölmeye,
Bilip, görüp milletimin gözyaşını
silmeye.”
Kırım sürgününü her 18 Mayısta matemle
anıyoruz.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Demirel.
Gündem dışı ikinci söz, 19 Mayıs
Gençlik ve Spor Bayramı hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Aylin
Nazlıaka’ya ait.
Buyurun Sayın Nazlıaka. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve
Spor Bayramı’na ilişkin gündem dışı konuşması
AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı
nedeniyle söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, hiç şüphesiz,
19 Mayıs bir ulusun direnişinin günüdür; 19 Mayıs, Anadolu’nun kaderinin
değişiminin günüdür; 19 Mayıs, Türkiye'nin, Türk halkının emperyalizme karşı
mücadelesinin günüdür ve gene 19 Mayıs, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle,
yaşlısıyla özgürlük savaşının başladığı gündür. Onun için, 19 Mayıs bir başka
deyişle de laik, demokratik, aydınlık Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin
atıldığı gündür. 19 Mayıs Ulu Önder, büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün
doğum günüdür. Mustafa Kemal Atatürk 1930’lu yıllarda Anadolu turnesi yaparken
köyde bir kadınımızla tanışmıştır, kadınımıza “Kaç yaşındasın? Hangi tarihte
doğdun?” diye sormuştur. Bu kadınımız 1919 yılında doğduğunu söylemiştir. Yaşça
daha büyük gösterdiğine bakarak Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk “Emin
misin?” dediğinde, kendisini tanımayan kadınımız “Evet, eminim. Benim doğum
günüm Atatürk’ün Samsun’a çıktığı gündür çünkü ben daha öncesinde yaşamıyordum
ki.” demiştir. Bu kadın, daha sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisindeki ilk
Ankara Milletvekili olan Satı Kadın’dan başkası değildir. Dolayısıyla, 19 Mayıs
aslında bir ulusun, Türk ulusunun doğum günüdür değerli arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, Mustafa Kemal
Atatürk yoklukla, yoksullukla, işgalcilerle müthiş bir mücadele vererek Türkiye
Cumhuriyeti’ni kurmuş ve bu cumhuriyeti de gençlere emanet etmiştir. “Benim
bütün ümidim gençliktedir.” demiştir ve o günlerden bugünleri görmüş olmalı ki
Gençliğe Hitabesi’nde gençlere bazı tavsiyelerde de bulunmuştur, demiştir ki:
“Bu ülke gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içerisinde olduğu koşullarda da
senin, Türkiye Cumhuriyeti’nin istiklaline ve bağımsızlığına sahip çıkma
yükümlülüğün vardır.” bunu belirmiştir Gençliğe Hitabe’sinde. Bu hitabe ki şu
anda maalesef, Hükûmet sözcüleri tarafından, Hükûmet sözcüsü tarafından “Ayet
midir ki bu?” şeklinde bir yoruma maruz kalmaktadır maalesef.
Bugün, nasıl bir ortamla karşı
karşıyayız bunu bir kez daha hatırlayalım: 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve
Spor Bayramı nedeniyle davalık olan bir Millî Eğitim Bakanlığı düşünün, “kindar
gençlik” yetiştirmek isteyen bir başbakan düşünün; gene dediğim gibi, “Ayet
midir bu?” diyerek Gençliğe Hitabe’ye yönelik bir yorum yapan bir hükûmet
sözcüsü düşünün; birtakım bakanlıkların resmî web sayfasından bu ülkenin
kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün resmini ve ismini çıkartan bakanlar
düşünün; gene, gençlerini coplayan, biber gazıyla zehirleyen, mahkemelerde
süründüren, yıllarca hapislerde çürümeye maruz bırakan bir iktidar düşünün.
Maalesef, bugün, gençliğimizin karşı karşıya kaldığı durum budur değerli
arkadaşlar ve buradan tüm Türk gençliğine, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye
Cumhuriyeti’ni emanet ettiği gençliğe bir kez daha seslenmek istiyorum:
Sevgili gençler, lütfen, Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni ve Bursa Nutku’nu hiç aklınızdan
çıkarmayın ve cumhuriyet değerlerine, cumhuriyet sembollerine sonuna kadar
sahip çıkın. Unutmayın ki dinlenmemek üzere yola çıkanlar asla ve asla
yorulmazlar diyorum.
Ben, bu duygularla, tüm ulusumuzun 19
Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyorum ve önümüzdeki
dönemlerde çağdaş bir Türkiye, ilerici bir Türkiye, aydınlık, özgür, insan
haklarına saygılı bir Türkiye Cumhuriyeti’nde nice 19 Mayıs bayramlarını
kutlayabileceğimiz günlerin hasretiyle yandığımı bir kez daha sizlere ifade
etmek istiyor, saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Nazlıaka.
Gündem dışı üçüncü söz, Dünya Ana Dil
Günü münasebetiyle söz isteyen Muş Milletvekili Demir Çelik’e aittir.
Buyurun Sayın Çelik.
3.-
Muş Milletvekili Demir Çelik’in, Dünya Ana Dil Günü’ne ilişkin gündem dışı
konuşması
DEMİR ÇELİK (Muş) – Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Ana dil ya da dil, bir insanın doğuştan
kazandığı birinci kuşak insan hakları olarak yorumlanır. Ana dil, bir topluluğun,
bir halkın özgürlüğünün kendisidir. Dil, bir toplumun, bir halkın özgürlüğünün
kendisi ise o hâliyle geliştirilmeye, büyütülmeye, güncelleştirilmeye ve çağcıl
bir noktaya taşınmaya da muhtaç bir konudur. O açıdan da dilin özgürlüğü,
anayasal, yasal ve hukuki çerçeveye kavuşturulup günlük yaşamdan eğitime,
iletişimden yayıncılığa, düşünce ve ifade özgürlüğünden örgütlenme özgürlüğüne
dair her türlü siyasal ve sosyal statüye kavuşturulmasının kendisidir.
Yaradan’ın, Allah’ın biz insanlara, biz
kullara bahşettiği, halkları ve toplulukları birbirinden ayırt eden en temel
karakteristik özellik olan dil, binlerce, on binlerce yıl, tarihin geçmişinden,
insanlığın ilk çıkışından bugüne birikerek, biriktirerek, sanatsal, siyasal,
kültürel ve sosyal yaşamda değerler üreterek bugüne gelebilmiştir ve bugün
itibarıyla 193 ulus üniter devlete rağmen 6 bin civarında birbirinden farklı
fonetik sese, birbirinden farklı gramere ve lehçelere ayrıştırılan ve ayrılan
bu dil, ne yazık ki asimilasyonist ulus üniter devletleri tarafından birçoğu
baskılanmış, ötelenmiş, bu yönüyle de unutulmaya ve yok olmaya yüz tutmuş
bulunmaktadır.
İnsani olan, aynı zamanda, Yaradan’ın
biz insana bahşettiği bu temel karakteristik özellik milliyetçi şoven
dalgalarla bugün yok olmuşsa, yok olma riskiyle karşı karşıyaysa bu insani
noktada kabul edilebilir bir durum değildir. Bu açıdan da insanlığın ortak
mirası olan tarih gibi, kültür gibi dil de insanlık tarafından ve bizler
tarafından büyütülmeye, geliştirilmeye ve kendisini sanatsal, siyasal, kültürel
alanda ifade etmesine olanak taşıyacak bir duyarlılığa da muhtaç bir konudur.
Bu yönüyle, günümüz ulus üniter
devletlerin insanlığa mutluluk getirmediği ama her dile, her kimliğe, her halka
da bir devlet olmayacağından hareketle, mevcut devletlerin
demokratikleştirilmiş, niteliği ve içeriğinde her rengin, her çiçeğin, her
dilin ve her kimliğin kendini görebildiği, bulabildiği, geliştirebildiği;
sanatsal, kültürel, inançsal ve sosyal alanda kendisini büyütebildiği bir
olanak günümüz evrensel hukukunun devletlere, toplumlara yüklediği bir
görevdir. O açıdan da demokratik, sivil bir anayasayı yapma arifesinde
olduğumuz bir süreçte, başta Kürtçe olmak üzere, Lazcanın, Çerkezcenin
üzerindeki baskıların kaldırıldığı, bu dillerin kendisini geliştirebildiği, her
türlü alanda, başta sosyal ve kültürel olmak üzere eğitimde ve kamusal alanda
kullanılmasının önündeki engelleri kaldıran, kendilerini geliştirmesine olanak
sağlayan, devletin vatandaşı olmaktan ileri gelen bu halkların, bu bireylerin
de eşit, özgür vatandaş olmaktan ileri gelen haklarını kullandırmasına fırsat
vermek, bu ana dillerini, yani annelerinden ilk altı aydan itibaren almaya
başladığı fonetik sesleri geliştiren, sanatta edebiyatta, tiyatroda sinemada,
güncel sosyal yaşamda kullanabilecekleri bir duruma getirmek hepimizin görevi
olsa gerek. Hele hele, halktan aldığı temsilî iradeyi halka yansıtmak gibi bir
görevi ve rolü olan Meclisin herkesten ve her kurumdan önceliği bu olmalıdır.
Çünkü bu, Tanrıdan; bu, insanlıktan; bu, tarihten bize miras kalan en önemli
özelliğimizdir, bu özelliğimiz büyütülmelidir, geliştirilmelidir diyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Sisteme giren arkadaşlarımıza birer
dakika söz vereceğim sırasıyla.
Sayın Erdemir, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, Türkiye'nin, ulusal gençlik konseyine ve
kapsamlı gençlik politikalarına sahip olmadığına ve gençlerin devletten
kendilerine yönelik politikalar geliştirmesini beklediğine ilişkin açıklaması
AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün dünyada 155 ülke kendi ulusal gençlik
politikalarını oluşturmuş, 168 ülkeyse gençlik eşgüdüm yapılarını kurmuştur. Ne
yazık ki Türkiye, dünyada ulusal gençlik konseyine ve kapsamlı gençlik
politikalarına sahip olmayan az sayıda ülkeden biri olmaya devam etmektedir.
Unutulmamalıdır ki gençler sadece geleceğin emanet edileceği bireyler değil,
bugünün ortaklarıdır. İşsiz gençler, emekçi gençler, öğrenci gençler, engelli
gençler, tutuklu gençler, ev kızları ve LGBT gençler artık sosyal devletin
kendilerine yönelik politikalar geliştirmesini bekliyor. Görülmeyen gençler
artık görülmek istiyor.
Bu vesileyle tüm yurttaşlarımızın 19
Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı en içten dileklerimle kutlar,
esenlikler dilerim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Erdemir.
Sayın Varlı…
2.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Ziraat Bankasının kredi oranlarını
düşürmesi nedeniyle çiftçilerin mağdur olduğuna ve buğday fiyatıyla ilgili bir
açıklama yapılmadığına ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla Hükûmete hem bir bilgi
hem de uyarma noktasında bir konuya temas etmek istiyorum. Gerçi ilgili Bakan
burada yok ama Hükûmeti temsilen bir Bakan var, lütfen not alsın.
Dün de söylemiştim, Ziraat Bankasındaki
kredi oranları çok düşürüldü, çiftçilerimiz çok mağdur. Mısırın geçen yıl
dönümüne 400 küsur lira verilirken bu yıl 300 küsur liraya düşürüldü; pamuk
aynı şekilde, buğday aynı şekilde, karpuz aynı şekilde. Yani geçen yıl 100 bin
lira alan çiftçimiz bu yıl ancak 50 bin lira kredi alabiliyor. Bu konuda
çiftçilerimiz çok mağduriyet yaşıyor. Lütfen, bu konuda yeni bir düzenleme
yapılması hususunda bir çalışma yapılması.
İkincisi, buğday hasadı başlayacak,
daha TMO’nun ne fiyat açıklaması var, ne “Buğday alacak mı almayacak mı?” bu
konularla ilgili hiçbir açıklaması yok. Çiftçilerimiz dört gözle bekliyorlar,
lütfen bu konuda da Hükûmet gereğini yapsın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Varlı.
Sayın Yeniçeri...
3.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist
saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve iktidarın terörle mücadelede güçlü bir
irade ortaya koyması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde vuku bulan,
kalleş terörist saldırıda şehit olan askerlerimize Cenabıallah’tan rahmet,
ailesine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Dökülen şehit kanlarında AKP de PKK
kadar sorumludur. Birisi döktüğü, diğeri
önleyici politikalar üretmediği için. AKP İktidarı, Oslo, İmralı, Habur özürlü
bir iktidardır. Son zamanlarda AKP bu özrüne bir de teröristlere genel af
hıyaneti eklemek için yoklama yapmaktadır. AKP terör konusunda ne yapacağını
bilmeyen, şaşkın, tutarsız ve gaflet içindedir. Bu gaflet, AKP’nin millî
damarının çatlamış olmasından kaynaklanmaktadır. İktidarın, terörle mücadeleye
bir an önce doğru bir istikamet ve güçlü bir irade ortaya koyması milletimizin
yararına olacaktır. İktidarın içinde bulunduğu gafletten uyanmasını diliyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yeniçeri.
Sayın Özkan…
4.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Cumhuriyet Halk Partisi olarak gıda
güvenliği sağlanarak okul sütünün verilmesinden yana olduklarına ilişkin
açıklaması
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Toplumda ve basında yanlış bir algılama
var. Cumhuriyet Halk Partisi olarak çiftlikten çatala, çiftlikten damağa gıda
güvenliği sağlanarak okul sütünün, okul elmasının, hatta okul fındığının verilmesinden
yanayız. Bu sütün zor koşullarda dağıtıldığını biliyoruz. Uzun ömürlü sütte
sorun soğuk zincir halkasının bozulmasıyla başlar. Soğuk zincire dikkat ederek
okul sütünün devamını sağlamalı. İlerleyen tarihlerde de daha ucuza mal olan
pastörize süte, kısaca İzmir Tire Süt Kooperatifi örneğini ülke geneline
yaymalıyız.
Yarın Burdur’da süt içme rekoru
denemesi vardır. İktidar ve muhalefet milletvekilleri olarak tümünüzü ve
basınımızı davet ediyor, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özkan.
Sayın Ağbaba…
5.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’da içme suyunun kirliliğine ve
Malatya’nın Doğanyol ilçesine bağlı Gökçe köyünde 22 çocuğun sütten
zehirlendiğine ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan,
AKP döneminde dünyanın en güzel suyu olan Malatya’nın suyu kirlendi. Dünyada
herhâlde hiç örneği gözükmeyen bir 100 bine yakın insan Malatya’da ishal oldu.
Şimdi yine Malatya’nın ilçe, belde ve köylerinde İl Sağlık Müdürlüğünün yapmış
olduğu tahlillerde suların bozuk olduğu gözüküyor. Çeşmelerden, okullardan,
camilerden akan sularda bakteri ve koli basili mikrobu bulunan içme suları
hastalığa davetiye çıkarıyor. Malatyalılar tifo, ishal, dizanteri ve kolera,
hepatit gibi çok tehlikeli hastalıklarla karşı karşıya. Malatyalıların göz göre
göre hastalanmalarına göz yumulmamalıdır. Suların bir an önce sağlıklı hâle
getirilmesini istiyorum, yetkilileri duyarlı olmaya çağırıyorum.
Ayrıca, dün Malatya’nın Doğanyol
ilçesine bağlı Gökçe köyünde 22 çocuk sütten zehirlendi. Bu sütü bozanları da
kınıyorum buradan.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ağbaba.
Sayın Özdağ…
6.-
Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, futbolun şiddet aracı olmaması gerektiğine
ve bu konuda kulüplerin de sorumluluğu olduğuna ilişkin açıklaması
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Futbol bir
eğlence, bir deşarj aracı. Her etkinliği kendi sınırlarında yaşamak en güzeli.
Eğlendiren bir şey kavganın aracı olmamalı. Galatasaray-Fenerbahçe maçından
sonra yaşananlar bu ölçülere sığmadı, araçlar yakıldı, dükkânlar kundaklandı,
ortalık savaş alanına döndü. Trabzon-Fenerbahçe maçında da aynı görüntüler
vardı. Daha da kötüsü, olaylardan sonra Trabzon yönetiminin açıklamalarıydı.
Yönetim, olayları haksızlığa karşı gösterilen haklı bir tepki olarak niteledi.
Olaylara bu gözlükle bakmak, kavgayı, şiddeti meşrulaştırmaktır. Tepki böyle mi
olur? Vurarak, kırarak hangi haksızlığın hakkı alınmış olur ki. Spor
centilmenliktir. Onun için sportmenlikten bahsediyoruz. Toplumu yönetenlerin
hiç ihmal etmemeleri gereken husus toplum psikolojisidir. İnsanlar kalabalığa
karışınca daha cüretkâr hâle gelirler, yaptıklarının kalabalıkta kaybolduğunu
düşünürler ve kalabalığın kışkırtıcı atmosferinde bir canavara dönüşebilirler.
Kalabalık, insana güçlülük duygusu, yalnız olmadığı düşüncesi verir. Bu da her
türlü tecavüze kapı aralayan bir psikolojik durumdur. Kulüp başkanları bu
psikolojiyi ihmal ederlerse her türlü kavgaya çanak tutarlar. Zararı da tüm
takımlarımız ve milletimiz görür. Futbolun bu hâle gelmesinde kulüp
yöneticilerinin sorumluluğu büyüktür. Üslup kavga üslubu olursa insanlar kavga
ederler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özdağ, teşekkür
ediyorum.
Sayın Özensoy…
7.-
Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Kırım sürgününün 68’inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Teşekkür
ediyorum.
Kırım kökenli bir milletvekili olarak,
18 Mayıs sürgününün 68’inci yılında, trenlere doldurularak yüz binlerce
soydaşımızın katledilmesini… Bu soydaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bu
katledenleri de lanetliyorum.
Bugün altı aylıkken bu sürgünde yer
alarak yaşamayı başarabilen Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nu da buradan
selamlıyorum. Kırım Tatar Millî Meclis Başkanlığını yapan Ukrayna Milletvekili
olan silahsız, kimsenin burnunu kanatmadan bu mücadelesini sürdüren ve Mustafa
Cemiloğlu olarak halk arasında bilinen bu şahsı da buradan saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özensoy.
Sayın Hamzaçebi…
8.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde
terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik
ve Spor Bayramı’na ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sabah Hatay’ın Dörtyol ilçesinin
Kuzuculu beldesinde Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu bir birliğimize terör
örgütünün ateş açması sonucu silahlı kuvvetler mensubu 3 görevlimiz hayatını
kaybetmiştir, şehit olmuştur. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum,
yaralılara şifa diliyorum, şehitlerimizin yakınlarına, milletimize, Türk
Silahlı Kuvvetlerine sabır ve başsağlığı diliyorum ve terörü önleme konusunda
Hükûmeti bir kez daha göreve davet ediyorum.
Bugün 17 Mayıs, cumartesi günü 19 Mayıs
Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlayacağız. Bundan doksan üç yıl önce Atatürk,
Samsun’a 19 Mayıs 1919 tarihinde çıkarak Kurtuluş Savaşı’nı başlatmış ve dünya
tarihine örnek olacak bir Kurtuluş Savaşı’nı millet olarak vermiştik. Bugün bu
bayramı gölgelemek isteyen bir anlayışa karşı bu cumartesi günü milletimiz çok
daha güçlü bir şekilde bu bayrama sahip çıkacak ve kutlayacaktır. Bu inanç ve
düşünceyle milletimizin Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
Sayın Öğüt…
9.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Fenerbahçe-Galatasaray maçından
sonra çıkan olaylara ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Önce Galatasarayın şampiyonluğunu
kutluyorum. 13 Mayıs akşamı Saraçoğlu’nun içinde ve çevresinde yaşananları bir
çerçeveye oturtmanın mümkün olmadığını söylemek istiyorum. Başta Sayın Başbakan
olmak üzere birtakım yandaş, çıkarcı çevreler ve yine kine bulanmış kalemler,
sarı lacivertli kulübe gönül verenleri suçlu ilan etti.
Kulüpten yapılan açıklamada,
Galatasaray maçından sonra çıkan olaylarla ilgili olarak Fenerbahçe
taraftarının maç boyunca ve sonrasında rakip takım sporcularına dair kesinlikle
hiçbir tepki göstermediği vurgulandı. Emniyet görevlilerinin müdahale yöntemine
değinilerek ''Emniyet güçleri, toplum psikolojisini doğru yönetememenin
örneğini vermiş, taraftarlarımız ile girilen bire bir atışma ve diyaloglar
neticesinde durum ne yazık ki bu noktaya gelmiştir'' eleştirisinde bulundu. Ben
de o akşam oradaydım ve o açıklamanın altına bir saniye bile kuşku duymadan
imzamı atarım. O gün Saraçoğlu’nda olan herkes aynı düşünceyi paylaşacaktır.
Bazı taraftarların da polise ve çevreye
vermiş olduğu saldırıyı burada açıkça kınamak istiyorum.
Çoluk çocuğa, kadın erkeğe maç öncesi
ve maç sonrası yapılan gaz saldırısını da burada kınamak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öğüt.
Sayın Işık…
10.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist
saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve Uludere’de sınır kaçakçılığı olaylarıyla
ilgili medyada yer alan iddiaların Hükûmet tarafından açıklığa kavuşturulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde PKK’lı
teröristlerle mücadelede hayatlarını kaybeden, 1’i Kütahyalı hemşehrim olmak
üzere 3 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu şehidimize Allah’tan rahmet diliyor,
tüm hemşehrilerimin ve milletimizin başı sağ olsun diyorum.
AKP’yi, PKK’yla müzakereden vazgeçip,
ciddi bir mücadele ortamında gerekli mücadeleyi vermeye çağırıyorum.
İkinci konu da Uludere’de sınır
kaçakçılığı nedeniyle meydana gelen olaylarda, istihbaratın ABD’nin insansız
uçakları tarafından verildiği yönünde bugün medyada yer alan iddialar mutlaka
Hükûmet tarafından açıklığa kavuşturulmalıdır. Kimin eli kimin cebindedir, kim
doğru istihbarat veriyor, kim vermiyor, bunu milletimizin bilmesi gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Canikli…
11.-
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist
saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve terörle mücadelenin kararlılıkla
sürdürüleceğine ilişkin açıklaması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biz, AK PARTİ Grubu olarak, bugün
Hatay’ın Dörtyol ilçesindeki çatışmalarda hayatını kaybeden, şehit olan 3
subayımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine,
sevenlerine, milletimize başsağlığı diliyoruz.
Terörle mücadele kararlı bir şekilde
sürdürülecektir ve terör örgütünün anladığı dilden bu mücadele sürdürülecektir.
Bu konuda en ufak bir tereddüt, bir kararsızlık söz konusu değildir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Canikli.
Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
üç önerge vardır, okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ve 24 milletvekilinin, fındık
üreticisinin sorunlarının ve çözüm önerilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/280)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gerekçesini ekte sunduğumuz, Karadeniz
için hayati önem taşıyan fındık üreticisinin sorunlarının tespit edilerek,
çözüm önerilerinin araştırılması ve bunun için yapılacak yasal düzenlemeler
dahil olmak üzere, alınacak önlemlerin tespiti için Anayasanın 98'inci İç
tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
4) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) İlhan Demiröz (Bursa)
7) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
8) Nurettin Demir (Muğla)
9) Ali Özgündüz (İstanbul)
10) Erdal Aksünger (İzmir)
11) Gürkut Acar (Antalya)
12) Hasan Akgöl (Hatay)
13) Mehmet Ali Susam (İzmir)
14) Ali Serindağ (Gaziantep)
15) Ümit Özgümüş (Adana)
16) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
17) Sena Kaleli (Bursa)
18) İhsan Özkes (İstanbul)
19) Ali Demirçalı (Adana)
20) Melda Onur (İstanbul)
21) Doğan Şafak (Niğde)
22) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
23) Sakine Öz (Manisa)
24) İdris Yıldız (Ordu)
25) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
Gerekçe:
Fındık Ürünü Karadeniz Bölge Halkının,
yaklaşık 8,5 milyon yurttaşımızın ana geçim kaynağı ya da direkt ve dolaylı,
gelirlerini belirleyen en önemli gelir kaynaklarındandır. Ayrıca ülkemizin
tarımsal ürün ihracatı içerisinde öne çıkan önemli bir döviz kaynağı niteliği
bulunan fındık, bir sanayi ürünü olmasıyla da istihdama olan katkısı
yadırganamayacak özel bir tarımsal üründür.
Ülkemizde fındık, başta Ordu, Giresun,
Trabzon, Rize ve Artvin'in ürünü olmasına rağmen, bugün itibariyle, Devlet
Planlama Teşkilatı ve Devlet İstatistik Enstitüsünün verilerine göre, 42
ilimizde yetiştirilmektedir. Ülkemizin Karadeniz'e kıyısı olan hemen her ilinde
fındık üretilmektedir. Fındık, ilkemizin, dünya üretim ve ihracatında yüzde
75'lik paya sahip olduğu bir üründür. Bu oran, bazı yıllarda yüzde 80'lere
kadar çıkabilmektedir.
Denilebilir ki, dünya üzerinde hiçbir
ülkenin, hem üretimine hem de ihracatına bu oranda sahip olduğu bir ürün
yoktur. Fındık, agrokültürel ekonomik yapıya sahip olan ve tek ürün ağırlıklı
üretim yapısını arz eden Karadeniz bölgemizin gerek ekonomik ve gerekse sosyal
ve kültürel yapılanmasında ve gelişmesinde, fevkalade öneme haizdir. Doğu
Karadeniz Bölgesi Fındık üretimi için ekolojik bakımdan en uygun koşullara
sahip bulunmaktadır. Bölgemizde, ticarî yapının boyutlarını ve gelişmesini
belirleyen ve pazar talebini oluşturan gelirlerin başında, ziraî kesimin
fındıktan sağladığı kazançlar gelmektedir. Bu bağlamda, fındık, bölgemiz
ekonomisinin ana gelir kaynağını oluşturmakta olan bir mahsulüdür. Ayrıca ülkemizin
tarımsal ürün ihracatı içerisinde öne çıkan önemli bir döviz kaynağı niteliği
bulunan fındık, bir sanayi ürünü olmasıyla da istihdama olan katkısı
yadırganamayacak özel bir tarımsal üründür.
Fındık üreticisinin hakkının verilmesi;
bölgede yaşanan yoğun göçün yerinde istihdamla çözülmesini sağlayacağı gibi,
Karadeniz Bölgesinin temel problemlerinden olan erozyonla mücadelede de önemli
bir yer tutan fındık bahçelerinin korunmasını dolayısıyla erozyonla mücadelede
de başarılı olunmasını sağlayacaktır.
2011 fındık rekoltesinde meydana gelen
düşüş özellikle Giresun ili çevresinde % 70-80 oranında gerçekleşmiştir. Ürün
kaybı çiftçilerimizin iradeleri dışında ekolojik dengesizlikler, endüstriyel
tarımın beraberinde getirdiği olumsuzluklar sonucunda gerçekleşmektedir. Bölge
üreticisi kamu bankaları ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden kullandıkları
kredileri ödeyemeyecek durumdadır. Alan bazlı gelir desteği, iyi tarım uygulama
desteği, gübre, mazot, toprak analizi desteği ödemelerinin bir an önce
yapılması gerekmektedir ve ürün sigorta bedellerinin ödenmesinde güçlükler
yaşanacağı düşünülmektedir. Karadeniz bölgesi ve ülkemiz için büyük önem arz
eden fındığın dünyada en kaliteli yetiştirilebildiği coğrafi bölgesinde
varlığını sürdürebilmesi devlet tarafından desteklenmesi ile mümkün
görünmektedir. Fındık alanlarında don gibi kuraklığın, bitkinin soğuklama
ihtiyacı ve tozlanmasının doğal yollardan sağlanamamasının yaşanan risk ve
belirsizlikler olduğu düşünülerek sigorta kapsamında değerlendirilmesi ihtiyaç
hâline delmiştir. 2004 yılında meydana gelen don afeti kapsamında birçok
üreticimize yapılması gereken ödemeler yapılmamış, hükümet 2009 yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunun Bazı Ödeneklerin Kullanılmasına ve Harcanmasına İlişkin
Esasları İçeren E- Cetvelinin 45. maddesinde yaptığı düzenleme ile üreticinin
alacaklarını ödememe yoluna gitmiştir. Bu engelleyici hüküm düzeltilerek
üreticinin alacakları hâlâ ödenmemiştir.
İklim şartları sebebiyle alternatif
ürün ekimine uygun olmayan Doğu Karadeniz Bölgesinde yaklaşık 3 milyon
vatandaşımızı doğrudan, 8 milyon
yurttaşımızı da dolaylı olarak ilgilendiren, fındık ürünü ile fındık
üreticilerinin sorunların tespiti, Fiskobirlik'in yeniden piyasa aktörü
olabilmesi ve istikrarlı bir fındık piyasasının oluşabilmesi için alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla, bir Meclis Araştırması açılması
gerekmektedir.
2.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 25 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye
verdiği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son yıllarda ülkemizin her bölgesinde,
yerleşim yerlerine, tarım arazilerine ve su kaynaklarına çok yakın yerlerde
gelişigüzel açılan ve denetimleri tam anlamıyla yapılmayan taş ocaklarının
çevreye verdiği zararların araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması
amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Veli Ağbaba (Malatya)
2) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
3) Uğur Bayraktutan (Artvin)
4) Selahattin Karaahmetoğlu (Giresun)
5) Levent Gök (Ankara)
6) Binnaz Toprak (İstanbul)
7) Melda Onur (İstanbul)
8) Ömer Süha Aldan (Muğla)
9) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
10) Emre Köprülü (Tekirdağ)
11) Ali Özgündüz (İstanbul)
12) Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli)
13) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
14) Erdal Aksünger (İzmir)
15) Ali Haydar Öner (Isparta)
16) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
17) Kemal Ekinci (Bursa)
18) Ramis Topal (Amasya)
19) Tufan Köse (Çorum)
20) Arif Bulut (Antalya)
21) Yıldıray Sapan (Antalya)
22) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
23) Ali Serindağ (Gaziantep)
24) Mahmut Tanal (İstanbul)
25) Haydar Akar (Kocaeli)
26) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
Gerekçe:
Çevre Yasasına tabi olunduğu dönemde
taş ocakları açılmadan önce ÇED raporları istenmekteydi. Ancak 2004 yılında
yürürlüğe giren 3213 sayılı Maden Yasası sonrasında Danıştay kararı ile ÇED
raporuna gerek olmadan da taş ocakları açılmaya başlanmıştır. Böylece tarım ve
mera alanları, doğal ve kültürel alanlar, ormanlar ve su kaynaklarının
bulunduğu alanlar da dâhil tüm doğa hem madencilik faaliyetlerine hem de taş
ocaklarına açılmıştır. Açılan taş ocakları yer altı sularının azalmasına,
ağaçların kurumasına, hayvancılığın olumsuz etkilenmesine ve bölgede yaşayan
insanların sağlığının bozulmasına sebep olmaktadır.
Halen ülkemizin değişik yerlerinde
5.000'e yakın ruhsatlı taş ocağı faaliyet gösterirken binlerce taş ocağı da
ruhsat başvurusunda bulunmuştur. Malatya Doğanşehir Kelhalil Köyü, Akçadağ
Karapınar ve Cevizpınar köyleri, Yeşilyurt Kozluk, Görgü, Örnek köyleri,
Arguvan Şotik Aşağı Konak Mezrası ile Gündüzbey Kasabası Kaptaj bölgesi başta
olmak üzere Malatya'nın pek çok yerinde de taş ocakları faaliyet göstermektedir.
Özellikle Maden Yasasının yürürlüğe girdiği 2004 yılından sonra taş ocaklarına
gelişigüzel ruhsat verildiği konuşulmaktadır. TÜBİTAK raporuna göre taş ocağı
işletmelerinin içme suyu kaynaklarına en az 5 km uzaklıkta olması gerektiği
belirtilmesine rağmen, Malatya İli Yeşilyurt İlçesi Gündüzbey Kasabası Kozluk
sınırları içerisinde Malatya'da yaşayan yaklaşık 600 bin insanın içme suyu
ihtiyacını karşılayan Kaptaj bölgesine 2-3 km uzaklıktaki bir yere taş ocağı
işletme ruhsatı verilmiştir. Anayasanın 56. Maddesine göre "Çevre
sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek, Devletin ödevidir."
denilmektedir. Ancak devletin kurumları verdikleri ruhsatlar ile bizzat
kendileri Anayasa suçu işlemektedir.
Çok sayıda taş ocağı dinamit kullanarak
taş çıkarmaktadırlar. Dinamit kullanımı hem ortaya koyduğu gürültü hem meydana
getirdiği sarsıntı hem de patlama esnasında çıkardığı tozda bulunan kireç
nedeniyle insan sağlığını olumsuz etkilemekte, astım ve kanser hastalıklarının
artmasına sebep olmaktadır. Kireç tabiattan uzun süre atılamadığı için bitki
örtüsü, toprak ve yer altı ve yer üstü sularını da olumsuz etkilemektedir. Taş
ocaklarının faaliyetlerini yerleşim yerlerine çok yakın bölgelerde sürdürmesi
sonucu eğitim ve sağlık kurumları açık tehdit altındadır.
Taş ocağı arama izinleri Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından harita üzerinden bakılarak, ocağın
kurulacağı yer görülmeden, çevresi incelenmeden verilmektedir. Bu nedenle
ruhsatlar incelendiğinde tarım arazilerinin, köy yerleşim alanlarının, su
kaynaklarının, derelerin çok yakınında kurulduğu görülecektir. Pek çok taş
ocağı köylüler için çok değerli olan meraların üzerinde kurulmuştur. Bu nedenle
tarım ve hayvancılık bazı yörelerde bitme noktasına gelmiştir. Dolayısıyla
geçim kaynağı sadece tarım ve hayvancılık olan yöre insanları kaderleri ile baş
başa bırakılmıştır.
Maden Yasasına göre ruhsat verilen
işletmeler kendilerine verilen sürenin sonunda bölgeyi eski hâline getirmek
zorundadır. Ancak işletme sahipleri işleri bittikten sonra bölgeyi öylece
bırakıp gitmektedirler. Dinamit kullanılarak tahrip edilen doğa
kullanılamayacak bir şekilde bırakılmaktadır.
Taş ocaklarına ruhsat verilmesi konusu
tekrar değerlendirilmeli, Maden Kanununun ilgili maddeleri değiştirilerek taş
ocakları Maden Kanunu kapsamından çıkarılmalı ve tekrar Çevre Kanunu kapsamı
içinde değerlendirilerek ÇED'e tabi hâle getirilmelidir.
Yukarıda sayılan gerekçeler ile taş
ocaklarının çevreye verdiği zararların araştırılması ve gerekli önlemlerin
alınması amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca
Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.
3.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 21 milletvekilinin, Üçüncü Boğaz
Köprüsü’nün güzergâhının tespiti ve ihale edilmesinde yaşanan sorunların ve
bunların çözüm yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/282)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Dünyanın en büyük ve en önemli
metropollerinden biri olan İstanbul, Boğaza yapılması planlanan üçüncü köprüyü
tartışmaktadır. İhalesinin yakın bir zamanda ertelenmesi, geçtiğimiz yıl bu
köprüyle ilgili yapılan tartışmaları tekrar gündeme getirmiştir. Köprü, birçok
noktadan uzmanların itirazlarıyla karşılaşmaktadır. Yapılan itirazlar;
çevresel, ulaşıma ilişkin ve ekonomik olarak sınıflandırılabilir.
Konunun uzmanlarının görüşlerinin
başında şunlar gelmektedir: 3. köprü şehir sakinlerinin yaşam kalitesini
olumsuz etkileyecektir. Temiz içme suyu kaynaklarını, sağlıklı ve mutlu yaşam
için gerekli ormanları doğrudan etkileyecek, ulaşım sorunlarının çözümüne de
katkı sağlamayacaktır. İstanbul'un önemli içme suyu rezervleri olan Ömerli,
Elmalı, Darlık, Alibeyköy, Büyükçekmece, Sazlıdere, Terkos hızla tahrip olacak
ve içme suyu kalitesi azalacaktır.
Boğaz'daki mevcut köprüler insan değil
araç taşımaya yöneliktir. Bu, sürdürülebilir bir çözüm olmadığı gibi, gerekçe
gösterilen trafik sorununu da çözmeyecektir. 1. köprünün yapılmasından sonra,
1973'ten 1974'e, boğazı geçen taşıt sayısı % 200 artarken, taşınan yolcu
sayısındaki artış sadece % 4'tür. 2. köprü yapıldıktan sonra ise, taşıt sayısı
%1.180 artarken, yolcu sayısındaki artış % 170 olmuştur. Oysa dünyanın gelişmiş
ülkelerinde ve büyük şehirlerinde kullanılan ulaşım yöntemlerinin büyük bir
yüzdesini raylı sistemler oluşturmaktadır.
Boğaz geçişlerinin bu şekilde teşviki
merkezi iş alanlarının, yasal olan olmayan konut ve sanayi alanlarının
sayısının artmasına, şehrin daha fazla plansız ve orantısız büyümesine ve
Anadolu'dan İstanbul'a olan göçün de artmasına neden olacaktır. Bu İstanbul'un
plansız bir şekilde hızla büyümesi demektir. Yapılan her köprünün kendi
trafiğini yarattığı gerçeğini de unutmayarak, Türkiye'nin ekonomik menfaatleri,
İstanbul'un daha da çok büyümesini değil, tam tersine, kademeli bir küçülmeyi
hazırlayan yatırımların hazırlanmasını gerektirmektedir.
3. Boğaz Köprüsü konusunda yaşanan
tartışmaların en büyüğü, yakın zamanda yapılan ihale ertelemesi ile
yaşanmıştır. Bilindiği gibi, ülkemizde yapılacak bu gibi önemli ve büyük
projeler; öncelikle Yüksek Planlama Kurulu'ndan (YPK) geçer, ardından Devlet
Planlama teşkilatı (DPT) tarafından incelenir ve son olarak Bakanlar Kurulu'na
sunularak yaşama geçirilir. Bu denli büyük projelerin ihalesinde kullanılan
şartnameler büyük bir titizlikle hazırlanır. Özellikle yabancı finans
kuruluşlarının finansman sağlamak için ileri sürdüğü koşullar (inşaatın ne
kadar zamanda gerçekleştirileceği, ne kadar gelir getireceğine dair sağlam
bilgiler) şartnamelerde özenle ele alınır. Yine bu kuruluşlar, ülkemizin
geleceğine doğrudan etki eden ve çevrenin projeden nasıl etkileneceğini
belirleyen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporuna büyük önem yüklerler. Bu
koşullar altında, yapılması planlanan 3. Boğaz Köprüsü'ne DPT rezerve koymuş,
güzergâha itiraz etmiş ve Karayolları Genel Müdürlüğü'nün yaptığı trafik
hesaplarını doğru bulmamıştır. Aynı kurum, daha ayrıntılı ve doğru hesap yapılmasını
istemiştir. Ancak Hükümet, bu düzeltmeler yerine YPK ve DPT'yi devre dışı
bırakacak bir maddeyi Torba Kanun'a eklemiş yasal düzenleme ile projeyi
Karayolları Genel Müdürlüğü'ne ve Ulaştırma Bakanlığı'na bırakmıştır. Köprünün
ihale şartnameleri satışa çıkarılmış; ama, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün
yaptığı ilginç açıklamaya göre: "Şartname satın alan 16 şirketin isteği
üzerine" ihale ertelenmiştir.
350 milyar dolarlık rant alanı
yaratacağı tahmin edilen; konunun uzmanları olan meslek odaları, dernekler ve
sivil toplum örgütlerince itiraz edilen ve yalnızca İstanbul'u değil, tüm
ülkemizi ilgilendirecek olan 3. Boğaz Köprüsü konusunda sorunların neler
olduğunun tespiti ve bunların çözülmesi için uzmanların görüşlerinin alınması
amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince
Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Ali Özgündüz (İstanbul)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
4) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
5) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
6) Nurettin Demir (Muğla)
7) Veli Ağbaba (Malatya)
8) Gürkut Acar (Antalya)
9) İlhan Demiröz (Bursa)
10) Sena Kaleli (Bursa)
11) Erdal Aksünger (İzmir)
12) İhsan Özkes (İstanbul)
13) Ali Demirçalı (Adana)
14) Hasan Akgöl (Hatay)
15) Ali Serindağ (Gaziantep)
16) Melda Onur (İstanbul)
17) Doğan Şafak (Niğde)
18) Haluk Eyidoğan (İstanbul)
19) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
20) Sakine Öz (Manisa)
21) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
22) İdris Yıldız (Ordu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeler bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Mehmet Domaç ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık ile 9
Milletvekilinin; Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ile Uyuşturucu
Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 11 Milletvekilinin; Manisa
Milletvekili Özgür Özel ve Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ile 53
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 2
Milletvekilinin; Muş Milletvekili Demir Çelik’in Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlayacağız.
2.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık ile 9
Milletvekilinin; Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ile Uyuşturucu
Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 11 Milletvekilinin; Manisa
Milletvekili Özgür Özel ve Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ile 53
Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 2
Milletvekilinin; Muş Milletvekili Demir Çelik’in Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri
ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/489, 2/488, 2/494,
2/496, 2/497) (S. Sayısı: 232) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 232 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde müzakerelere
başlıyoruz.
Teklifin tümü üzerinde birinci sırada
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sayın Demir Çelik, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Çelik.
(x) 232 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BDP GRUBU ADINA DEMİR ÇELİK (Muş) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Eczacılık Kanunu’yla ilgili 232 sıra
sayılı teklife ilişkin, Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun düşüncelerini ifade
etmek için huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
6197 sayılı Eczacılık Kanunu, 1953
yılından bu yana değişikliğe uğratılmadan elli dokuz yıldır, değişen toplum ve
tarihî süreçlere uygun olmayan özellikleriyle sağlık faaliyetinin en temel
birimlerinden, alanlarından biri olan eczacılığı kuşatan, hapseden, işlevsiz
bırakan, dolayısıyla da mesleki formasyona dayalı önemli ölçüde toplumsal
değişime katkı sunan bu mesleği toplumsal dinamik olma formundan uzak
tutmuştur. Değiştirilmesi bir ihtiyaçtı, değiştirilmesi değişen dünya
koşullarıyla ortaya çıkan toplumsal ihtiyaçları karşılamaya özgün olmalıydı, bu
içerikte bir anlayış ve yaklaşım ertelenemez bir görev olarak karşımızda
duruyordu.
24’üncü Dönem milletvekillerinden
eczacı olan AKP, BDP, MHP ve CHP’den arkadaşlarımız Türk Eczacıları Birliğinin
değerli katkıları ve çalışmaları neticesinde ortaklaştırarak pratikte sorun ve
sıkıntı yaşanan kısmi sorunlarımızın giderilmesine hizmet edecek bir kanun
teklifini huzurlarınıza taşımış bulunmaktayız.
Yaşanan sorunun radikal çözümünde
yetersiz olabilir, köklü bir çözümün adresi ya da kanunu olmayabilir ama pratik
noktada en temel sorunları çözecek bir nitelikte ve içerikte olması anlamıyla
da bizim önemsediğimiz, üzerine hassasiyetle titrediğimiz ve bu kanunun çıkması
konusunda da grup olarak gerekli çabayı, emeği ve katkıyı sunacağımızı
belirtmek, ifade etmek istiyorum. Gönül arzu ederdi ki gelişen dünya
koşullarının ortaya çıkardığı yeni toplumsal ihtiyaçlar nezdinde bu soruna ve
sorunlara yaklaşılmalıydı.
Eczacı bir ilaç uzmanı olarak
insanlığın doğuşundan bu yana hastalığın ortaya çıkmasıyla, tedavi ve
iyileştirme ihtiyacının belirmesiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla,
yeni değil, yeni ortaya çıkmış bir mesleki faaliyet hiç değil. Bu denli köklü
olan, insanlık kadar tarihi olan meslek, günümüz Türkiye’sinde bu mesleki
formasyona uygun bir itibar ve saygınlığa da sahip değildir. Bu paradoksu
gidermek, mesleğin ihtiyaç duyduğu temel gereksinimleri karşılamak elbette ki
toplumun da, bizim de görevimizdir. Ama 1980’den bu yana dünyanın birçok
yerinde olduğu gibi ülkemizi de kasıp kavuran, sosyal devlet algısından toplumu
ve ülkelerde yaşayan halkları neoliberal politikalarıyla sömürünün cenderesine
alan anlayış ve zihniyet sağlıkta da kendisini hükümranlık bir ilişkiye
dönüştürmüştür, sağlık politikaları, bireyin, toplumun iyilik hâlinden öte bir
noktaya taşınmıştır. Hâlbuki biz biliyoruz ki kişinin ve toplumun ruhi, sosyal,
siyasal ve kültürel noktada iyi olma hâli sağlık ise birilerinin beklentisine,
çıkarına hizmet etmeyecek değerde ve önemdedir. Bu anlayışla yaklaşılması
toplumu erişilebilir nitelikli sağlık hizmetlerine kavuşturması icap ederken
neoliberal politikaları uygulamada ısrar eden iktidarlar ve hükûmetler toplumun
temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak bir anlayış ve yaklaşımla sorunu çözmeye
çalışmaktadırlar. O açıdan da sağlık erişilebilir nitelikli bir hizmet yerine,
ticarileşen, piyasalaşan ve bu boyutuyla da özelleştirilmeye muhtaç bir noktaya
taşınmıştır.
Özelleştirilen sağlık nitelikli bir
hizmet olmaktan çıkarılmış, satın alınabilir ya da satılabilir bir metaya
dönüştürülmüştür. Artık kâr, temel amaç edinme, temel argüman olma durumuyla
karşı karşıya kalınca, bireyin de toplumun da sağlıklı olma durumu ve hâli göz
ardı edilmiş, önemsenmez bir noktaya taşınmıştır.
Özelleştirilen, bu anlamıyla da
ticarileştirilip piyasalaştırılan sağlık, eczacılıkta da ilaçta da fütursuzca
kendisini baş gösteren bir noktaya taşınmıştır. İlaç, hastalığın teşhisi ve
tedavisinde en temel, vazgeçilmez bir elementken, artık alınıp satılan ticari
bir metaya, emtiaya dönüştürüldüğünden kaynaklı da, reklama dayalı, pazara
dayalı, satılabilir kriterlere bağlı bir endeksle piyasası kontrol edilebilir
bir noktaya taşınmıştır. İşte tam da bu noktada eczacılık faaliyeti de amacına
uygun kriterlere bağlı, toplumun sağlık ihtiyaçlarını karşılayan bir mesleki
formattan çıkarılmış, bireyin ve bireyden oluşan toplumun kısmi, günübirlik
sorunlarının çözüm adresi hâline getirilmiştir. Hâlbuki tarihi kadar eski olan
ve bugünün birçok problemli alanının bizatihi danışmanlığını yapan, ilacın
amacına uygun kullanılmasından doğru doza kadar her türlü danışmanlık
faaliyetini karşılıksız sağlayan eczacılık ve eczane eczacılığı görmezlikten
gelinmiş, elli dokuz yıllık geçmiş pratiğinde nitelikli bir değişime, dönüşüme
uğratılmadan, kişiler, bireyler kendi kaderleriyle karşı karşıya
bıraktırılmışlardır. Bu kabul edilebilinir bir durum değilken eczacılığın
toplumsal değişime olan katkıları ve önemi açığa çıkarılıp bu konuda sinerjiyi
toplum lehine değiştirip dönüştürmek varken, hiçleştirilen bir anlayışla
eczacılık kendi kaderine terk edilmişti. Bir kısım duyarlılıkla müdahale
ettiğimiz, açığa çıkardığımız bu bilinç dönüşümünü biz 24’üncü Dönem yasama
organı olarak lehlerine çözüyor olsak da bu mesleki faaliyetin köklü, radikal
sorunlarını çözebilmeden hâlâ çok uzağız çünkü her şeyden önce meslek, liberal
demokrasinin, neoliberal politikaların ürünü olarak metalaştırılan,
özelleştirilen, özelinden kurtarılabilmiş değildir.
Bizim gibi, ithalata dayalı, ihracat
yoksunu, ithalatında yüksek teknoloji ve aşırı silahlanmaya dönük bir ithalatı
sürdüren bir ülke, karşılığı olan ihracatı geliştiremeyişinden kaynaklı 2002’de
15 milyar dolar civarında olan dış ticaret açığımız, bu yanlış politikalar
neticesinde bugün 110 milyar dolara çıkmışsa, bunun sağlıkta ve eczacılık
faaliyetinde de kendisini olumsuz yansıtması elbette ki mümkündür. Artık
satılan bu metanın alıcısı durumuna düşürülen müşteri, bu müşterinin bir kısım
haklarını sağlamakla mükellef olan tahsildar ve tahsilatçı konumuna getirilmiş
eczacılar söz konusu. Hâlbuki devlet, vatandaşının her türlü özgürlüğünü, her
türlü gelişme haklarını, siyasal ve sosyal varlık olmaktan ileri gelen
kazanılmış haklarını büyüten noktada olmalıydı ama gelin görün ki her alanda
olduğu gibi sağlıkta da bireyi de toplumu da onların haklarını da büyüten bir
noktadan, aksine gasbeden, alıkoyan, küçülten bir noktaya gelmiş bir Türkiye
gerçeğiyle yüz yüzeyiz.
Nispi noktada kişinin doktora, kişinin
ilaca ulaşımını kolaylamış olabiliriz ama kolayladığımız bu sektörde özelleştirmeye
bağlı iktidar odaklarını oluşturmuşsanız, bu iktidar odaklarına rağmen toplum
sosyal güvenlik ilişkisinden ve olanaklarından yoksunsa ve ülke ithalat,
ihracat arası dengeyi sağlayamamış, savaş ve yüksek teknoloji yönlü ithalatıyla
gelirlerini ve değerlerini borçlanarak yürüten bir ülke durumuna gelmişse,
sağlık, layık olduğu, hak ettiği bir hizmeti görmekten uzak bir konumdadır.
O anlamıyla, biz diliyor ve umuyoruz,
bu yüksek teknolojiye dayalı ithalat ikamesi yerine, ihracatın, tarım ülkesi
olan, hayvancılık ülkesi olan ülkemizin değerlerinin açığa çıkarıldığı, onun
toplumsal ihtiyaçlarının karşılanması noktasına taşındığı bir düzeye
getirilmelidir ki bu düzeyden toplumun her kesimi gibi eczacılar da sağlık da
payını alabilmelidir ama bundan uzak bir noktaya getirildiği için de sorun
kangrenleşerek büyümeye devam ediyor.
Ben, bu konsensüsün, bu ortaklaşma
anlayışının yol açtığı bir duyarlılıkla, 6197’nin açmazlarını ve sıkıntılarını
gideren bir dönem milletvekili olmanın ve bu dönem milletvekilinin bir eczacı
milletvekili olmaktan ileri gelen haklı gururunu taşıyarak, bunda çaba sahibi
olan herkesi huzurlarınızda kutlarken, bu yönlü temel taleplerimizi giderme
çabalarını saygı ve sevgiyle selamlayarak, “Hayırlı olsun.” dileklerimi
iletiyorum. Bu ve benzeri konsensüslerin diğer çalışma alanlarımızda da açığa
çıkacağını, toplumu özgürleştireceğini dileyerek saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) –
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi şahsım ve grubum adına
saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, bu görüşmeleri takip eden
-gerek izleyici localarından gerek televizyonları başından- Türk Eczacıları
Birliğinin, bölge eczacı odalarının değerli başkan ve yöneticilerini, ayrıca
Türkiye'deki 32 bin eczacıyı ve 7 bin tane eczacılık fakültesi öğrencisini de
saygıyla selamlıyorum.
Kolay kolay kürsülerde heyecanlanan,
kürsüde heyecandan dolayı eli ayağına karışan bir yapım yok ama biraz önce
Sayın Vekilime izah ettim, ilk kez bir kürsüye çıkarken avuçlarımın içinin
terlediğini hissediyorum çünkü altmış yıldır yürürlükte olan ve
değiştirilmesini otuz beş yıldır beklediğimiz, son on beş yılına da aktif
olarak benim de şahsen katkı koymaya çalıştığım bir yasa değişikliğini bugün
burada yapıyoruz. Biz, Yasa’mızdan, altmış yıl önceki hâlinden ve bizi bugüne
kadar taşımasından son derece memnunuz ama bugün belli ihtiyaçlara cevap
vermemesinden dolayı bu Yasa’da bazı değişiklikler ve düzenlemeler yapılması
noktasındayız.
Tutanaklara bakıldığında, 1953 yılında
bu Yasa’nın Meclisteki bütün gruplar tarafından uzlaşıyla çıkarıldığını
öğreniyoruz. Benim adıma şahsen memnuniyet veren bir diğer husus da 2 rahmetli
Manisa Milletvekili, Eczacı Sudi Mıhçıoğlu ve Muhlis Tümay’ın da o gün bu
Yasa’nın yapılmasına katkı sunmuş olması. O günden sonra, altmış yıl sonra
tekrar böyle bir noktada benim de bu yasada partim adına, geneli üzerinde söz
almış olmam hem benim hem de pek çok milletvekili, pek çok eczacı arkadaşımızın
hayal ettiği böyle bir düzenleme açısından son derece önemli, ben de son derece
mutluyum.
Biz, son on iki-on üç yıldır ciddi
şekilde mücadele veriyoruz. Birkaç kez Meclise gelmesi son anda aksadı ama
bugün burada dört parti grubundaki eczacı milletvekillerinin ortak çalışmaları,
Türk Eczacıları Birliğinin Sağlık Bakanlığıyla, eski ismiyle İlaç Eczacılık
Genel Müdürlüğüyle, yeni kurulan kurumumuzla, sayın bürokratlarıyla yaptıkları
çalışmalar burada dört partinin ortak metni hâline dönüştü. Aslında tek bir
kanun teklifini hep beraber imzalayıp vermeyi çok arzu ettik ama siyasetin bazı
gerekliklerinden dolayı her grup aynı metni belli sayıda imzayla teklif
ettiler. Komisyonumuzda da uzlaşıyla alt komisyona sevk edildi, alt komisyondan
uzlaşıyla geçti. Komisyonumuzda görüşüldü ve bütün metinler tek bir metin
hâline getirilerek bugün huzurlarınızda.
Cumhuriyet Halk Partisi açısından
bakıldığında, bu teklif, Cumhuriyet Halk Partisinin eczacılarla ilgili yapmayı
düşündüklerinin çok az bir kısmını içermekle beraber, bunun ortak katların en
küçüğü olması ve bir genel uzlaşının aranması noktasında da bütünüyle arkasında
olduğumuzu ve teklif üzerinde de Komisyondan geçtiği şekliyle de Mecliste
kanunlaşması noktasında gayret sarf edeceğimizi, oy kullanacağımızı ifade etmek
isterim.
Bu kanun niye gerekli? Bu kanun şu
sebepten gerekli: Bütün dünyada profesyonel mesleklerin işçileştirilmesi süreci
yaşanıyor ve bu konuyla ilgili, Türkiye’de, pek çok serbest meslek erbabında
olduğu gibi, eczacılar açısından da konjonktürel, küresel, yerel birtakım
sıkıntılar vardı. Bu sebepten dolayı eczacılık alanına etkin bir müdahale
yapılacaktı. Bu müdahale noktasında çok kaygı duyduğumuz birtakım sistemler
vardı. Ama özellikle Türkiye genelinde sağlıkta dönüşüm uygulamaları açısından
bakıldığında da eczacılar ciddi şekilde sıkıntıya girdiler. Sağlıkta dönüşüm
iyidir, kötüdür, onları hep konuşuyoruz -o konudaki kanaatlerimi aktarmaya daha
sonraki konuşmalarda devam edeceğim- ama her partiden, her siyasi görüşten
eczacının üzerinde birleştiği bir nokta var ki, eczacılar sağlıkta dönüşüm
değişiminin âdeta altında kaldılar; çünkü geçmişte almadıkları çeşit katılım
payını hastadan tahsil etmek, geçmişte almadıkları muayene ücretlerini
eczanelerden tahsil etmek, bir türlü işlemeyen bilgisayar ve İnternet
sistemlerinden dolayı birer bilgi işlem işçisi gibi çalışmak ve sıkıntı içinde bulmak,
sağlığın patronajının el değiştirmesinden dolayı, her biri sağlıkçı olmayan
Sosyal Güvenlik Kurumunun sayın bürokratlarının meseleyi biraz finans temelli
ele aldığı ve sık sık değiştirdiği geri ödeme kurallarından dolayı hem
stoklarında zarara uğramak hem bunlardan dolayı mağdur olan hastalara
uygulamayı bire bir anlatan -sanki savunan- doğrudan uygulayıcısı noktasında
kalmak gerçekten eczacıları sıkıntıya soktu.
Bütün dünyada ilaç fiyatlandırma
sistemleri değişirken Türkiye’de de değişti. Referans fiyat sistemi, bütün
dünyadaki ülkelerin birbirinin fiyatlarını baz alması ve baz aldıkları
ülkelerdeki fiyat düşüşünün diğer ülkelere de yansıması sonucu Türkiye’de de
son on yılda ilaç fiyatları kaçınılmaz olarak geriledi. Eczacılar açısından çok
ciddi stok zararları oluştu. Bu dertlerini anlatmak istediler ama bunlara etkin
çözümler bulunamadı.
Ben bundan on beş yıl önce eczacılık
fakültesinden mezun olurken 7 eczacılık fakültesinden birinin mezunuydum, ama
şu anda tam 27 tane eczacılık fakültesi var. Bunların 19’u öğrenci alıyor ve
mezun ediyor. Yılda 300-400 tane eczacı mezun eden bir sistem bir anda 1.500-2
binlere doğru ilerledi. Sistemde 7 bin tane eczacılık fakültesi öğrencisi var
ve bu sürece etkin bir müdahale yapmak gerekiyordu.
Bugün ortaya koyduğumuz taslak orta ve
uzun vadede eczacıların çok önemli sorunlarını çözecek bir taslaktır. Özellikle
Fransa’da en iyi şekilde uygulanan ve uygulandığı ülkeler açısından da etkin
sonuçlar üreten bir taslaktır. Ama teklifin can alıcı noktasını ifade etmek gerekirse,
nüfusa göre eczane sınırlamasıdır. Her 3.500 kişiye bir eczane düşecek şekilde
bir düzenlemeye gidilecektir.
Diğer önemli noktalardan bir tanesi,
eczacılık fakültelerinden mezun olan eczacıların, bir serbest eczanede en az
bir yıl yardımcı eczacı olarak ama ücreti de kanunla güvence altına alınmış bir
yardımcı eczacı olarak çalışmalarıdır.
Bunun yanında, belli bir cironun
üzerinde ciro ya da reçete yapan eczacıların, mutlaka, cirosuna göre, ikinci,
üçüncü, dördüncü eczacı çalıştırması gibi etkin, çağdaş ve halk sağlığı
açısından da önemli düzenlemeleri içermektedir.
Bu çalışmaların sonunda, şunu da açıkça
ifade etmek gerekir ki, şu anda okuyan öğrencilerin, hatta bu sene sınava
girecek -o öğrencileri de biz meslektaşımız kabul ediyoruz- öğrencilerin de,
kamuda çalışan eczacıların, eczacılık yapma hakkı olan ama şu anda bunu kendi
isteğiyle tercih etmemiş olan kişilerin de her türlü hakları güvence altındadır
ve onlar da istedikleri bir zaman, bu kanundan öncesinde eczane açmışçasına,
istedikleri yere bir eczane açacaklardır.
Biraz önce vurguladığım gibi, bu kanun
eczane eczacılarını kısa ve orta vadede rahatlatacak bir tekliftir ama her biri
birer sağlık emekçisi olan, bulundukları toplumun sosyal lideri olan,
bulundukları mahallin, mahallenin, köyün dert ortağı, sırdaşı olan eczacıların
son dönemde açıkçası her biri dert küpüne dönmüş durumdadır. Eczacılar eskiye
göre artık çok daha fazla çalışıyorlar, daha çok borçlanıyorlar, daha çok
sıkıntı çekiyorlar, hatta daha büyük risklerin altına giriyorlar ama daha az
kazanıyorlar. Devletin, kurumların, bakanlıkların rakamlarına bakıldığında da
her 3 eczaneden 1 tanesinin iflasın eşiğinde olduğu, diğer 3 eczaneden 1
tanesinin de açık bir ekonomik çıkmaz içinde olduğu ve iflasa sürüklenmekte
olduğunu biliyoruz. Bizim acilen ve hızlı bir şekilde bu “orta vade” dediğimiz
altı-yedi sene, on sene sonrasına eczaneleri taşımak için eczanelerin akut
sorunlarına çözüm üretecek birtakım sistemleri de geliştirmemiz gerekiyor.
Eczaneler arasındaki eşitsiz dağılım sorununa hızla çözüm getirmemiz gerekiyor.
Eczacılar profesyonel emekçiler. Almış
oldukları bilimsel eğitim gereği olarak eczanelerinde danışmanlık hizmeti
veriyorlar, sağlık hizmeti üretiyorlar, işlerinin kaçınılmaz bir sonucu olarak
da bir ticarethane işletiyorlar ve orada da ticari risklere giriyorlar ama biz
eczacılara biraz önce anlattığım sebeplerden dolayı her gün gerilemekte olan
fiyatlar üzerinden yüzdesel bir kârlılık tanımlıyoruz sadece. Bu, Nasreddin
Hoca’nın “Kedi buradaysa ciğer nerede? Ciğer buradaysa kedi nerede?” hesabına
geliyor. Eğer bu para eczacıların girdikleri risklerin, borçlanmaların,
yaptıkları ticari faaliyetin karşılığıysa profesyonel emeklerinin, bilimsel
olarak aldıkları ve uyguladıkları mesleklerinin karşılığı ortada yok, bütün
dünya bunu gördü.
Eczacıları bu sistemlerin karşısına
değil, yanına, arkasına almanın yolları var. Bu, eczacılar açısından yüzdesel
kâr marjının yanında kutu başına sabit ücret, etkin sabit ücret uygulamalarıyla
ve daha da doğrusu, eczacıları yapmakta olduğu… Sağlık sisteminde -Türkiye’de
de konuşuluyor, o noktada da destekliyoruz- obeziteyle mücadele, sigarayla
mücadele, hipertansiyon kontrol programları ve benzeri sistemlerde eczacılardan
yararlanmak ve onların, bütün dünyanın da ifade ettiği gibi, meslek haklarını
bu ticari kaygılardan uzak bir şekilde tanımlamak gerekiyor. Bunların yapıldığı
bir süreçte, bu düzenlemeyle birlikte, bugün her birisi deyim yerindeyse ölüm
döşeğinde, iflasın eğişinde, bir damla oksijene muhtaç yaşam sürdüren 8 bin
eczacıyı o günlere taşımanın yollarını bulmak zorundayız. Bunu yaptığımız zaman
sıkıntılar daha kolay ortadan kalkacak.
Açık ve net olarak da şunu söylemek
gerekir: Bugün buradaki uzlaşı, hep söylediğimiz muhalefetin samimiyetini
gösteriyor. Bütün partiler olumlu bir kanun olduğu zaman arkasında duruyorlar,
lehinde konuşuyorlar, komisyonlarda katkı veriyorlar. Bugün sadece geneli
üzerinde konuşarak hızlı bir şekilde bu kanunu geçireceğiz.
Bizim burada gönül borcumuz olan meslek
grupları var; hem Sağlık Komisyonunda geldiler ifade ettiler hem de Komisyonumuzun
değerli üyeleri inanılmaz katkı sundular. Doktorların sorunlarına, diş
hekimlerinin sorunlarına, hemşirelerin sorunlarına, diğer sağlık çalışanlarının
sorunlarına, hatta her birisi eczanede bizimle et ile tırnak gibi çalışan
eczane emekçisi arkadaşlarımızın sorunlarına getirilecek düzenlemeler
noktasında da tüm partiler olarak arkalarında yer alıp çözüm üreteceğimize
ilişkin biz kendimizi bugün burada ispatladık. Görev yürütmenindir, görev Sayın
Bakanlığındır, sayın bürokratlarındır.
Ben bu duygularla, bugün burada bu
çalışmaya katkı sağlayan Sayın Bakana, sayın bürokratlara Komisyon Başkanına,
her partideki eczacı ve sağlıkçı milletvekillerine, partilerimizin sayın grup
başkan vekillerine gösterdikleri anlayış için ve her birisi hem birer sağlık
emekçisi hem de mahallelerinin sevimli birer yüzü olan eczacılarımıza göstermiş
oldukları bu teveccüh, bu katkı için herkese teşekkür ediyorum. Bu tip
uzlaşmalarla tüm meslek gruplarıyla, meslek birlikleriyle, odalarıyla birlikte
anlaşılarak bu şekilde çözüm üretilmesinden vatandaşlarımızın, ülkemizin fayda
göreceğini ümit ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özel.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Ali Öz.
Buyurun Sayın Öz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİ ÖZ (Mersin) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
232 sıra sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ile Uyuşturucu Maddelerin
Murakabesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü
münasebetiyle ülkemizde hizmet veren 30 bin eczacının ve Parlamentodaki 12
milletvekili arkadaşımızın gününü yeniden kutlamak istiyorum.
Tabii ki eczacılarımızın sorunu sadece
bir kanunla hemencecik halledilecek bir şey değil. Eczanelerin ve eczacı
meslektaşlarımızın gerçekten ciddi sorunları olduğunun Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak biz de farkındayız ancak şunu unutmamak gerekir ki bu
kanun teklifi yıllardır ülkemizde hizmet veren eczacıların çok ciddi şekilde
beklenti içerisinde olduğu, Parlamentonun da siyaset meydanında, sokaklarda
dolaşırken onlara bu sorunlarının çözümü noktasında ciddi sözler vermiş olduğu
bir kanun teklifidir. Bugün burada uzlaşma kültürüyle gerek komisyonlarda gerek
Parlamento gruplarında gerekse grup başkan vekillerimizin göstermiş olduğu
anlayış içerisinde bu kanun teklifini hızlı bir şekilde görüşüp geçirmekle
eczacılara vermiş olduğumuz sözü de yerine getirmenin mutluluğu içerisinde
olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Eczacılar sorunlarını yıllardır dile
getirerek yeni bir kanuna ihtiyaçları olduğunu her siyasi parti grubuna bildirmişler,
tüm siyasi partiler de bu meslek örgütlerine verdikleri sözü tutarak kanun
teklifi vermişler, kısa bir süre içinde de esas komisyonda görüşmeler
tamamlanmış ve tam bir mutabakat ve uzlaşmayla Genel Kurulumuza yasalaşması
için getirilmiş durumdadır.
Kanunun bu aşamaya gelmesinde emeği ve
katkıları bulunan başta siyasi parti gruplarına, Türk Eczacıları Birliğine,
Türk Tabipleri Birliğine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de
teşekkür ediyoruz.
Bu kanun Parlamento çalışması açısından
iyi bir örnektir, uzlaşma kültürünün iyi bir ürünüdür. Eczacıların tüm
sorunlarını çözecek bir yasa teklifi olduğuna dair ciddi iddiamız yok çünkü
eczacıların çözüm bekleyen hâlâ ciddi sorunları vardır. Bu sorunları da ayrı
bir gündemde yeniden konuşmamız gerekiyor ancak bu kanun teklifi ile
eczacıların mesleki kazançlarından kısaca bahsetmek istiyorum.
Öncelikle, teklif eczacılığın tanımını
yaparken, sadece ticari bir iş yeri değil halk sağlığına katkısı göz önüne
alınarak, önemli bir sağlık hizmetçisi olarak tanımlamaktadır. Unutmamalıyız ki
eczacılık mesleği saygın bir meslek grubudur. Eczane açma ve işletme şartlarını
yeniden düzenliyor, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi nüfus standartlarına uygun
bir yapı getiriyor, 3.500 nüfusa bir eczaneyi öngörüyor, nüfusu daha az olan
yerlerde -istisna kabul edilerek- eczane açılmasına fırsat tanınıyor.
Eczane sayısında getirilen sınırlama
ile hasta başına düşen eczacı oranının Avrupa standartlarına yükseleceği,
bölgeler arası eşitsizliğin ortadan kalkacağı, ilaç dağıtımının mesleki
deontoloji ve standartlar temelinde yürütülebileceği ve sonuç itibarıyla,
sağlık hakkının önemli bir ayağını oluşturan ilaç ve eczacılık hizmetlerine
ulaşma adaletinin sağlanacağı gerçeğini getiriyor.
Reçete sayısına ve/veya ciroya bağlı
olarak ikinci eczacı çalıştırma zorunluluğu istihdam yönünden eczacı
meslektaşlarımıza avantaj oluşturuyor.
Eczane açmak için bir yıl yardımcı
eczacı olarak başka bir eczanede çalışma zorunluluğunu getiriyor.
Halk sağlığı açısından, özellikle
kiralık diplomayla eczane açmak isteyenlerin tespitiyle, yani halk arasında
bildiğimiz muvazaalı eczacı yöntemine başvuranlara beş yıl süreyle eczane açma
yasağını getiriyor.
Eczacıların çalışma sisteminin yeniden
düzenlenmesini getiriyor. Özellikle Bakanlığın belki Avrupa ülkelerinin çoğunda
bile uygulanmadığı gerçekten takdir edilecek ilaç takip sistemiyle birlikte
eczane kayıt defterlerinin artık eczanelerden kaldırılması gerçeğini getiriyor.
Aslında eczacılık mesleğini şöyle tarif
etmek lazım: Eczacılar, bazen psikolojik danışman, bazen aile danışmanı, bazen
o yöredeki insanların genel sorunlarını en rahat paylaştıkları insanlar, bazen
de hekime bile söyleyemedikleri şikâyetlerini dile getirebildikleri bir sağlık
danışmanı görevini üstlenmektedirler. Tedavi yöntemlerinde de hastaların sıkça
akıl aldıkları arkadaşlarıdır eczacılar, âdeta ailenin bir ferdi gibidirler. Bu
noktadan baktığımızda, “insan” dediğimiz sosyolojik olguda eczacıların ciddi
etkileri vardır. Eczacılara halk sağlığı noktasında, eğitim ve bilinçlendirme
noktasında “ücretsiz kamu hizmetçisi” demeyi kendimize bir görev olarak
addediyoruz.
Sağlık sisteminde önemli bir halka olan
bu meslek grubunun yaşadığı sorunları, sıkıntıları Parlamento çözmek
zorundadır. Kurdukları meslek örgütlerine kulak vermek akılcı bir yoldur.
Özellikle, bu kanunun baştan itibaren hazırlanma aşamasından Parlamentoya gelme
aşamasına kadar eczacıların kurmuş oldukları sivil toplum örgütlerinin de
talepleri doğrultusunda Bakanlığımızın ve Bakanlığın bürokratlarının ciddi
katkılarıyla büyük bir uzlaşma içerisinde Parlamentoya getirilmiş olmasından
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bizim de memnuniyet duyduğumuzu ifade
etmek istiyorum.
Eczacılık mesleğini tercih edecek
gençlerin önü kesilmiyor bu yasayla, ülke gerçeklerini dikkate alarak
tercihlerini yapmak durumunda bırakılıyorlar. Kanun tasarısı bu konuda
mağduriyetin olmasını engellemek amacıyla mevcut öğrencileri içermemektedir
ancak asıl buradaki gaye, insanlarımızın ilaca ulaşımını kolaylaştırmak ve
özellikle insan sağlığını etkileyen tüm ürünlerin ciddi kontrollerle alıcısına
sunulması olmuştur.
Bu teklifte bugüne kadar emeği geçen
başta Sağlık Bakanlığını ve bürokratları, sivil toplum örgütlerinin, özellikle
Türk Eczacıları Birliğinin ve Türk Tabipleri Birliğinin değerli temsilcilerini,
esas ve alt komisyonda görev alan değerli milletvekili arkadaşlarımızı ve
medyada da kanunun desteklenmesi noktasında ciddi girişimleri olan tarafları,
hepsini saygıyla selamlıyorum. Yasanın ülkemize, milletimize, bizleri izleyen
eczacı arkadaşlarımıza hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öz.
Şimdi de Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Domaç.
Sayın Domaç, buyurun. (Alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET DOMAÇ
(İstanbul) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisin değerli üyeleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben konuşmamı çok kısa tutacağım çünkü
bu konuda on yedi yıldır konuşuyorum. Dolayısıyla, buradaki konuşmam çok kısa
olursa belki o zaman sürecini telafi ederim diye düşünüyorum.
Değerli parlamenterler, evet, on yedi
yıldır bu yasa üzerinde değişik şekilde çalıştık ama nihayet bugün buraya
geldi. Bir güzellik ki 14 Mayıs haftasına da denk geliyor yani Eczacılık
Haftasına. 14 Mayıs Eczacılık Günü’yle başlayan bu hafta, eczacıların
sorunlarını tartıştıkları, akşamları da bir araya gelip sosyalleştikleri günler
olarak kutlanıyor. Dolayısıyla, bugüne denk gelmiş olması ve gruplarımızın
bugün bu yasayı görüşüyor olması eczacılık mesleği açısından da tarihî bir
noktadır. Her 14 Mayıs Eczacılık Günü’nde bu yasa orada anılacaktır şüphesiz.
Ben, teklif veren tüm arkadaşlarıma
önce çok çok teşekkür ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna çok teşekkür
ediyorum. Teklif veren arkadaşlarımıza, 53 arkadaşa, 53 milletvekilimize çok
teşekkür ediyorum. MHP Grubuna çok teşekkür ediyorum. Teklif veren arkadaşımıza
çok teşekkür ediyorum, o da eczacıların yabancısı değil sürekli içlerinde.
BDP’de teklif veren eczacı meslektaşımıza ve BDP Grubuna da çok teşekkür
ediyorum. AK PARTİ Grubumuza da çok çok teşekkür ediyorum. Bugün yasamızı
burada görüşülür hâle getirdiğimiz için tüm gruplara çok teşekkür ediyorum ama
başka teşekkürlerim de var şüphesiz. Türk Eczacıları Birliği çok emek verdi bu
yasanın çalışılmasında, mutfağında. Türk Eczacıları Birliği yöneticilerine çok
çok teşekkür ediyorum. Sağlık Bakanımız ve değerli bürokratlarına da çok
teşekkür ediyorum çünkü onlar da bu yasanın bu şekle gelmesi için çalıştılar,
emek verdiler.
Sağlık Komisyonumuz bu konuda çalışma
yaptı, alt komisyon oluşturdu ve inanır mısınız, bu alt komisyon ve
komisyonlardaki tüm öneriler bütün gruplarca birlikte verildi ve bütün
gruplarca oy birliğiyle kabul edildi. Dolayısıyla, bu, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin hep birlikte ve herkesin birlikte yaptığı bir yasa değişikliğidir.
Bunu, umut ederim, diğer yasa değişikliklerinde de yakalama imkânımız olur,
anayasada da yakalama imkânımız olur diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, eczacılık
hizmetlerinin niteliğini artırmak istiyoruz, kaliteli bir eczacılık hizmeti
sunmak istiyoruz, halk sağlığına nitelikli bir eczacılık hizmetiyle katkı
sağlamak istiyoruz, giderek artan etik sorunların asgariye indirilmesi için
çaba harcıyoruz bu yasayla. Eczacılık mesleğinin ve meslek olarak verilen
hizmetlerin gerektirdiği yapısal değişiklikleri ortaya çıkarmak için bu yasal
değişikliği gerçekleştiriyoruz.
İlk eczacılık yasası cumhuriyet
tarihinde 1928’de gerçekleştirilmişti. Onun değişikliği 1953 yılına denk gelir.
Onu değiştiren yasayı şimdi yapıyor olmamız bizim için önemli, çok ciddi
atılmış bir adımdır.
Eczane açımlarını yerelleştiriyoruz
yani valiliklere bırakıyoruz. Eczacıların eczane açarken zaman kaybetmemelerini
önceliyoruz ve eczacıların eczane açımının takibi için eczacı kuruluşlarının
kolay şekilde işlemleri yapabilmelerini gerçekleştiriyoruz.
Burada, Eczacılık Yasası’nda,
Türkiye’deki eczanelerin eşitsiz dağılımını ortadan kaldırmak için bir
düzenleme ve millî gelirin boşa harcanmasını, israfını önlemek için bir
düzenleme gerçekleştiriyoruz.
Kanunumuzda, eczanelerde bulunan
ürünler, 6197’de üç ürünle sınırlıydı, şimdi bu ürünleri günün koşullarında
getirerek sıralıyoruz.
Eczacılık tanımını çağın gereğine uygun
hâle getiriyoruz ve hasta odaklı hâle getiriyoruz ve eczacı istihdamını
sağlıyoruz. Yeni mezun eczacıların daha nitelikli bir eczacılık hizmeti sunabilmeleri
için eczanelerde bir yıl yardımcı eczacı olarak çalışmasını getiriyoruz.
Ayrıca, eczanelerin ciroya ve reçete sayısına göre eczacı istihdam etmelerini
getiriyoruz.
Kayıtların elektronik ortama
taşınmasını getiriyoruz. Takip edilen bir eczacılık hizmeti ve ilaç hizmetini
sunulur hâle getiriyoruz.
Eczacılık fakültelerinde şu anda eğitim
gören öğrenciler ve daha önce diploma almış meslektaşlarımızın müktesep
haklarını saklı tutuyoruz.
Eczacılık hizmetlerinin kalitesini
yükseltmek, niteliğini artırmak, sağlık hizmeti sunumunu genişletebilmek ve
etik sorunları ortadan kaldırmak, Avrupa standartlarına Türkiye’deki eczaneleri
yaklaştırmak için kanun teklifimizi hazırladık ve bugün görüşüyoruz; umut
ederiz, ülkemize, milletimize, eczacılarımıza, halk sağlığına yararlı olur.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Domaç.
Sayın Sağlık Bakanımız, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Saygıdeğer Başkanım, yüce Meclisimizin değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün -gerçekten- önemli bir iş
yapıyoruz. Hem eczacılarımız için hem vatandaşlarımız için hem de siyaseten
güzel bir örneği birlikte sergiliyoruz Meclisimizde. Önemli bir kanun. Bütün
gruplarımızın, parti gruplarımızın iş birliğiyle, uzlaşısıyla bugün -inşallah-
Meclisimiz de gerçekleştirmiş olacak.
14 Mayıs eczacılarımızın özel bir günü.
Bu günü takip eden haftanın içerisindeyiz. Dolayısıyla bu haftaya, bu kanunun
Meclisimizde görüşülüyor olması ve -inşallah- biraz sonra da kabul edilecek
olması damgasını vurmuş oluyor. Bu yönüyle de anlamlı bir iş yapmış olacağız.
Tabii, eczacılarımızın yaptığı iş son
derece kıymetli bir iş. Biz AK PARTİ hükûmetleri olarak vatandaşımızın ilaca
rahatça ulaşmasını çok önemsiyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu noktaya
eski SSK hastanelerinin izbe, bodrum katlarında vatandaşa ilaç verilmesi ya da
verilmesine gayret edilmesi noktasından geldiğimizi hiç unutmamalıyız. Bugün
Türkiye’de pırıl pırıl eczanelerde sayısı 20 bini aşkın değerli eczacımız
vatandaşımıza ilaç ulaştırmamızı kolaylaştırıyor. Bunun için ben sizlerin
huzurunda bütün eczacı meslektaşlarımıza Türk halkı adına Hükûmet olarak
şükranlarımızı ifade etmek istiyorum.
Kanun, eczacılarımızın işini, Türk
eczacılığının işini kolaylaştıran, bu noktada bizi bir adım daha ileriye
götüren bir kanun olacak.
Gerçi benden önce konuşan Değerli
Milletvekilimiz Sayın Mehmet Domaç, teşekkür edilecek bütün kişilere ve
kuruluşlara teşekkür etmiş oldu ama bunu ülkenin Sağlık Bakanı olarak kürsüden
ben de yapmak durumundayım, bir vazife olarak görüyorum. Bütün parti
gruplarımıza, Cumhuriyet Halk Partisine, Milliyetçi Hareket Partisine, Barış ve
Demokrasi Partisine, parti gruplarının yöneticilerine huzurunuzda teşekkür
ediyorum. Eczacı milletvekillerimize, kanun tekliflerinde ismi bulunan ve
çalışan bütün milletvekillerimize, Türk Eczacıları Birliğine, Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu, Bakanlığımızda yeni oluşturduğumuz kurum, bu kurumun
yöneticilerine ve çalışanlarına, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Başkanımız Sayın Cevdet Erdöl’e ve Komisyondaki değerli
milletvekillerimize ve bugün bu kanunu burada takip eden ve biraz sonra “evet”
oyu kullanarak bu teklifi yasalaştıracağından emin olduğum siz değerli
milletvekillerimize şükranlarımı arz ediyorum.
Ülke için, insanlarımız için,
eczacılarımız için hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Sağlık Bakanımız Sayın Recep
Akdağ’a teşekkür ediyorum.
Şimdi, şahısları adına Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu.
Buyurun Sayın Dedeoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bugün Hatay’da istemediğimiz bir şekilde bizleri
çok büyük bir üzüntüye gark eden 3 tane şehit subayımıza Allah’tan rahmet
diliyorum, Parlamentomuza, Türk ulusumuza başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bugün kısaca adı eczacılık yasası olarak görüşülecek olan 232 sayılı teklifin
32 bin eczacımıza hayırlara vesile olmasını diliyorum. Burada emeği geçen,
eczacılık camiasının içerisinde bulunan sivil toplum kuruluşlarına, 53 tane oda
başkanımıza ve yönetimine, Türk Eczacıları Birliğine, Sağlık Bakanımıza ve tüm
çalışma arkadaşlarına, Parlamentoda grubu bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi,
Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinde emeği geçen, bu konuda
yakın çalışma gösteren arkadaşlarıma ve Barış ve Demokrasi Partisine teşekkür
ediyorum.
32 bin eczacı şu anda bizleri dinliyor,
bu kanunu bekliyor. Yıllardan beri çıkmayan bir kanun ve nihayetinde 24’üncü
Döneme nasip olmuş. Şimdi bu kanunu çıkartacağız, biraz sonra oy birliğiyle
çıkacak çünkü dört grubu bulunan Parlamento grupları “okey” dedi. Şimdi bundan
sonra iş bitmiyor. Diyoruz ki bundan sonraki dönemde yalnız eczacıların değil
doktorların ve yine eczacıların, dişçilerin, veterinerlerin, hemşirelerin ve tüm
sağlık çalışanlarının kanunlarını da çıkartalım. Onlara da yeni çağımıza uygun
özellikle özlük haklarıyla ve çalışma ortamlarıyla rahat çalışma imkânlarını
sağlayacak kanunları çıkartalım. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
çıkacak her kanuna katkı koyacağımızı şimdiden belirtmek isteriz. Bu vesileyle
çıkacak olan bu kanunun hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Dedeoğlu.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
üzerindeki konuşmalar tamamlamıştır.
Şimdi, İç Tüzük’ümüze göre soru-cevap
işlemi yapacağız.
Sisteme giren arkadaşlarımıza sırasıyla
söz vereceğim.
Sayın Yılmaz.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben de tüm partilerin uzlaşısıyla böyle
bir yasanın çıkmasından dolayı mutluluk duyduğumu söylemek istiyorum ama aynı
zamanda şunu da dile getirmek istiyorum: Ben Ege Bölgesi milletvekiliyim. Dün
gazetede bir haber okudum. İzmir’de ilk kurşunu atan Hasan Tahsin’in resmî anma
törenleri yasaklanmış ve yapılmamış.
Hatta Hasan Tahsin’in anıtına çelenk koymak isteyen örgütler engellenmiş polis
tarafından.
Şimdi, böylesine bir ulusal kurtuluş
savaşımızın ilk kurşununu atan Hasan Tahsin’in resmî anma törenlerinin neden
yasaklandığını Sayın Bakan tarafından açıklanmasını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yılmaz.
Sayın Yüksel…
Yok mu efendim?
Sayın Kaleli…
SENA KALELİ (Bursa) – Sayın Başkan,
Bursa Mustafakemalpaşa ilçesi Sünlük köyü ve civarı on dokuz köyün suyunu temin
ettiği Suuçtu Şelalesi’nin suyu özel şirkete kiralanmıştır. Yüksekte yer alan
bu köylerde 200 metrede kaynağa da rastlanamamaktadır. Bir muhtarın ve birkaç
köylünün ikna edilmesi ve il genel meclis üyelerinin şaşırtılması yoluyla çok
da ucuza verilen su kullanım hakkı, yaz aylarında tankerle su gelen köylerin
tepkisine neden olmuştur. Köylü hem açlığa hem susuzluğa mahkûm olacağı
endişesindedir. Kadınlar ifade ve imza vermeye zorlanmaktadır. Balık
çiftçiliğinden ayrıca karışan balık pulları zaten vatandaşın boğaz
enfeksiyonlarını da artırmıştır. Bununla ilgili vatandaş jandarmayla karşı
karşıya bırakılmıştır. Maalesef yetkililer de müdahale edememektedir. Yürütmeyi
durdurma kararı alamayan köylülerimiz mülki amirle ve jandarmayla tartışma
yapmak durumunda kalmaktadır. Buna bir önlem almanızı rica ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaleli.
Sayın Canalioğlu…
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de Hatay’da şehit olan
evlatlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, vatanımızın, ülkemizin başı sağ olsun
diyorum.
Biraz sonra çıkacak olan yasanın da
hayırlara vesile olmasını diliyorum ve sağlık sorunları çözülmüş bir ülke
olarak yaşamasını temenni ederken, Trabzon’un Arsin ilçesi Başdurak köyü ve
Atayurt köyünde 2.365 kişi yaşamaktadır Sayın Bakanım. Ne yazık ki bu köylerde
tek bir sağlıkçı olup haftada bir gün doktor ve hemşire gitmektedir. Orada
sorunlar yaşamaktadırlar, bu konuyla ilgili gerekli düzenlemelerin yapılmasını
istiyor ve teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Canalioğlu.
Sayın Fırat…
SALİH FIRAT (Adıyaman) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
12 Mayıs 2012 tarihinde Adıyaman’da
inşaatı devam eden 400 yataklı araştırma hastanesinde bir partilimiz, ne yazık
ki, inşaattan düşerek hayatını kaybetmiştir, kendisine Allah’tan rahmet,
yakınlarına sabır diliyorum. Bu nedenle belirtmek istiyorum ki, nasıl ki bu
Eczacılık Kanunu’nda bütün partiler birleşip oy birliğiyle bir yasa
çıkarıyorlarsa şu an görüşülmekte olan İş Güvenliği Yasası’nın da çok kısa
sürede Türkiye’de geniş şekilde çıkarılması gerekiyor. Bundan sonra iş
kazalarından dolayı ölen insanlarımızın sayısının azalması gerekiyor. Türkiye,
biliyorsunuz, bu konuda sicili kötü olan bir ülkedir. Şu an alt komisyonda
görüşülmekte olan İş Güvenliği Yasası’nda da dört partinin birlikte güzel bir
yasa çıkarması umuduyla teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Fırat.
Sayın Havutça…
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, devlet hastanelerinde
taşeronlaşma yoluyla birçok hizmeti özel şirketlere gördürüyorsunuz. Bandırma
dâhil olmak üzere Balıkesir’in ve Türkiye'nin birçok noktasında AKP ilçe
teşkilatından vize almayan insanlar çalıştırılmıyorlar. Bir defa, devlet
hastanelerinde AKP’nin gençlik kolları olarak çalışıyorlar ve orada çalışan
asli personele siyasi baskı uyguluyorlar. Bu konunun önüne geçmeyi düşünüyor
musunuz?
İkincisi, Hükûmetiniz ekonomik
mucizelerle övünüyor ama memurlara ve kamu çalışanlarına zamma geldiğinde 3+3
gibi bir sefalet zammını öngörüyor. Burada, Maliye Bakanımız, ekonomide parlak
tablolar çizerken memurlara haklarını vermeye geldiğinde mi sizin yoksulluğa
karşı duruşunuz geliyor? O nedenle, memur arkadaşlarımızın, kamu çalışanlarının
hakkını verme noktasında, onların hak ettiği ücretin verilmesi konusunda
Hükûmetinizin tavrı ne olacaktır?
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Havutça.
Sayın Karaahmetoğlu…
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Grubu bulunan dört siyasi partinin
birlikteliğiyle Eczacılık Kanunu’nda değişikliği bugün birlikte sağlayacağız.
Bir eczacı milletvekili olarak bundan son derece mutlu olduğumu ifade etmek
isterim.
Bugün, öğleden önce Mamak ilçesinde yaklaşık
35-40 eczaneye uğradım, 14 Mayıs Eczacılık Günü dolayısıyla arkadaşlarımın,
meslektaşlarımın gününü kutlamak istedim ama bir gerçeği gördüm ki, gerçekten
eczanelerimiz artık giderlerini karşılayacak durumda değil. Buna dikkat çekmek
istiyorum ve yasanın -çıktığı takdirde de ki çıkacak, öyle inanıyoruz- ancak
altı-yedi yıl sonra verimini eczacı meslektaşlarımız alabilecekler. Eczanelerin
sorunları yine devam ediyor. Özellikle son fiyat indirimlerinden sonra 129
milyon TL değer kaybının eczanelere ödenmesi konusunda gerekli hassasiyetin
gösterilmesini bekliyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Karaahmetoğlu.
Sayın Yüksel.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye’nin en naif, sevgi dolu, mizahi
yazılarıyla gönlümüzde taht kurmuş, cumhuriyete, demokrasiye bağlılığıyla
bilinen Sevgili Bekir Coşkun’a, Başbakan’dan sonra AKP milletvekili Sayın Salih
Kapusuz da ağza alınmayacak çok ağır hakaretlerde bulunmuştur.
Öncelikle, Başbakanı ve Salih Kapusuz’u
kınıyorum bu hakaretlerinden dolayı ve Bekir Coşkun’u hedef göstermişlerdir.
Bekir Coşkun’un başına bir şey gelirse sorumluları kendileridir.
Basın özgürlüğü açısından da kabul
edilemez bir şeydir. Bu benzer şeyler daha önce İzmir’le ilgili de
söylenmiştir.
Bu pis kokular nereden geliyor diye
baktıklarında, kendi içlerine baksınlar, kendi yakın çevrelerine baksınlar
diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Çalık.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın Başkanım,
ben de çok teşekkür ediyorum.
Parlamentomuzda bütün parti gruplarının
uzlaşarak çıkardığı ender yasalardan biri olacak bu da. 6197 sayılı Yasa,
yaklaşık elli yıldan beri değişmeyi ve bu Mecliste yasalaşmayı bekliyordu. Bu
vesileyle tüm parti grup başkan vekillerime, Sağlık Komisyonu Başkanına, tüm
üyelerine ve Meclimizdeki tüm parlamenterlerimize ben çok teşekkür ediyorum. On
yıllık iktidarı boyunca sağlıkta reformu başarıyla götüren Sayın Sağlık
Bakanıma ve değerli bürokratlarına verdiği güçlü destek için çok teşekkür
ediyorum.
Türk Eczacıları Birliği Başkanım başta
olmak üzere 32 bin meslektaşıma hayırlı, uğurlu olsun diyorum. Eczacılık
bayramımız kutlu olsun.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Yılmaz.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, daha önce de ben bu
soruyu birkaç bakanımıza sordum ancak, ne yazık ki, kendi alanlarıyla ilgili
olmadığı için, sizden bir cevap geleceğini söylemişlerdi. Uşak’ta iki
hastanemiz var: Eski Sigorta Hastanesi ve Devlet Hastanesi. Bu iki hastanenin yatak
kapasitesi 650. Bu 650 yatak kapasiteli hastanelerimizin TOKİ’ye devri sonucu,
400 yataklı -şeker fabrikasının orada-
yeni bir hastane yapılıyor. Ancak Uşak halkı bu iki hastanenin de yok
edilmemesini, TOKİ’ye devredilmemesini ve sağlık tesisi olarak kalmalarını
istiyorlar. Bu konuda da sözlü olarak beyanlarınızın olduğunu biliyorum ama
gerçek durum nedir? O iki hastane yerimizin yıkılmaksızın sağlık tesisi olarak
devamında kararlılığınız var mıdır? TOKİ’ye devri söz konusu olacak mıdır? Uşak
halkının bu konudaki tepkisini biliyorsunuz, farklı bir durumu var mıdır? Bu
konularda bilgi verirseniz çok sevinirim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun efendim.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Sayın Yılmaz Hasan Tahsin’le alakalı
törenlerin yasaklanmış olduğundan bahsettiler. Bu törenlerin yapıldığını ben
biliyorum yani bir tören yasağı falan yok. Sadece…
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Resmî
kurumlar yapmıyor Sayın Bakan, resmî kurumların yapması söz konusu değil.
Gazeteciler Birliği…
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Evet, yani, resmî kurumların yapması şart mıdır? Bunu tartışmayı da böyle bir
kanunu gerçekleştirirken gereksiz görüyorum.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Geçen yıla
kadar yapılıyordu.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Değerli milletvekilleri, elbette Hasan Tahsin de, Kurtuluş Savaşı’mızda ya da
diğer önemli dönemlerimizde hizmet etmiş olan büyüklerimiz de bizim başımızın
tacıdır. Biz Türkiye’yi, her günü törenlerle geçen bir ülke olsun istemiyoruz.
Bu, doğru bir şey değil. Yani, gelişmiş ülkelere baktığımızda, bir de az
gelişmiş ülkelere baktığımızda aralarındaki bu tören farkını çok net olarak
görürüz. İş yapmak zorundayız, hepimiz hizmet etmek zorundayız. Hasan Tahsin ve
Kurtuluş Savaşı’nda hayatlarını, yerine göre hayatlarını, kanlarını, canlarını
feda etmiş olan diğer şehitlerimizin ve gazilerimizin bizim başımızın üstünde
yeri vardır.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) -
Padişahların doğum günleri, ölüm günleri törenleri yapılıyor Sayın Bakan yalnız.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Bursa Mustafakemalpaşa ilçesinde bir suyun özel şirkete kiralandığından
bahsetti Milletvekilimiz. Tabii, bilmediğim bir konu. İl özel idaresinin
kiralandığından da bahsetti Değerli Milletvekilimiz. Ben bu konuyu milletvekilimizin
şimdi bize aktardığı şekliyle, Bursa İl Valisine aktaracağım, mutlaka
değerlendirip gerekenleri yapacaklardır.
Köylerimize ya da nüfusu az olan
yerlere… Her yere doktor veremiyoruz, maalesef Türkiye’deki doktor sayısı bu
hususta önümüzde bir kısıtlayıcı unsur. Türkiye’de aşağı yukarı 3.500 kişiye 1
aile hekimi verebilecek şekilde pratisyen hekimimiz ya da aile hekimi uzmanımız
var. Dolayısıyla mümkün olduğu kadar köylerimize en yakın alanlarda aile
hekimlikleri oluşturarak bu hizmeti sürdürüyoruz ve köylerimize de “mobil
hizmet” dediğimiz bir hizmetle haftada bir gün, bazen iki gün, bazen on beş
günde bir -köyün durumuna göre- çıkarak oradaki yaşlıları, yatalakları,
hamileleri ya da bebekleri takip ediyoruz. Bunun şu anda başka bir yolu da yok.
Tabiatıyla, her köy ya da nüfusu birazcık belli bir seviyeye ulaşmış bir köy, o
köyde sürekli bir doktor olsun ister, bunu ben de isterim Sağlık Bakanı olarak,
çok da mutlu olurum bundan ama Türkiye’deki doktor sayımız bunu
gerçekleştirmeye yetmiyor. Dolayısıyla elimizdeki sayıyı en verimli biçimde
nasıl kullanabiliriz? Bunun yollarını araştırarak bu çözümleri bulmuş
durumdayız. Bu mobil hizmet de aslında köylümüze, kırsalda yaşayan
vatandaşımıza gerçekten onların işlerini kolaylaştırıcı biçimde, iyi sistematize
edilmiş bir hizmet şeklinde yürüyor.
Sayın Fırat, iş sağlığı ve güvenliğiyle
ilgili kanunun da bir uyum içerisinde partilerin, parti gruplarının iş
birliğiyle bir an önce yasalaşması temennisinde bulundu. Bu temenniye ben de
yürekten katılıyorum, şu anda alt komisyonda olduğunu biliyorum tasarının.
İnşallah, tıpkı bu kanunda olduğu gibi, tam bir uyum ve iş birliği içerisinde
bu kanunu da yapabiliriz. Elbette işçilerimizin, çalışan insanlarımızın,
emekçilerimizin iş sağlığı ve güvenliği konusu son derece önemli bir konu.
Değerli Milletvekilimize bu hususta ben de katılıyorum.
Devlet hastanelerinde kamunun diğer
bazı kurumlarında olduğu gibi hizmet alım yöntemiyle işçiler çalıştırıyoruz.
Aslında bu, kamuda istihdamı büyük ölçüde artırmamıza vesile olan bir yöntem
olmuştur değerli milletvekilleri. Sağlık Bakanlığında ben göreve geldiğim zaman
17 bin civarında bu şekilde çalışan işçi vardı ve hastanelerimizde bugün bu
işçilerimizin yaptığı hizmetleri büyük ölçüde yapamadığımız şartlarımız vardı
yani eksik kalan hizmetler çoktu. Bugün 120 bini bulan vatandaşımız, kardeşimiz
bu şekilde bir iş sahibi oldu. Bu şekilde hizmet eden işçilerimizin
hukuklarının onları çalıştıran şirketler nezdinde korunması için de önemli
tedbirler almış bulunmaktayız. Mesela, Sağlık Bakanlığında bir firma işçilerin
sigortasını yatırmadan biz onlara ödeme yapmıyoruz ya da işçilere ödenecek
parayı doğrudan bankaya koyuyoruz ve işçiler bankadan paralarını alıyorlar. Bu
hususta sözleşmeli usulde ya da hizmet alımı usulüyle çalışan işçilerimizin
durumlarının daha da iyileştirilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız
da çalışmalar yürütmektedir.
Genelde bizim bu husustaki politikamız
şudur: Buralarda çalışacak vatandaşımızı biz birbirinden hiç ayırmıyoruz. Eğer
herhangi bir yerde münferiden böyle ayrımlar yapılıyorsa, Değerli
Milletvekilimiz bize doğrudan bu uygulamalarla ilgili bilgi verirse onun için
gereğini de yaparız.
Memurlarımız için toplu sözleşmelerle
şu anda yeni maaşlar belirlenecek. Görüşmeler başladı, Bakanımızın Hükûmet
tarafını temsilen teklifleri oldu, sendikaların teklifleri var. Bu görüşmelerin
sonunu beklemek lazım, sonucunu beklemek lazım. Biz Hükûmet olarak bugüne kadar
hiçbir dönemde memurumuzu, emeklimizi, işçimizi enflasyonun karşısında
ezdirmedik; bu sefer de ben bunun bu şekilde olacağından eminim.
Eczanelerimizin önemine ben de işaret
etmek isterim. Bir değerli milletvekilimiz, eczanelerin ancak altı-yedi yıl
sonra bu yaptığımız kanundan istifade edeceğini ifade etti. Aslında, doğrudan
hemen eczacılarımızın, eczanelerimizin istifade edeceği hususlar var ama
geleceğe yönelik tedbirleri almış olduk, doğrudur bu.
Bu arada, eczacılarımızın yıllardır
arzu ettiği, meslek hakkı olarak arzu ettiği bir ödemeyi de yakın bir zamanda,
bundan kısa bir süre önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızla Eczacılar
Birliğimizin yaptığı sözleşmeyle gerçekleştirmiş olduk, reçete başına bir
ödemeye de başladık.
Ümit ediyorum ki Birlikle de
eczacılarımızla da uyum içerisinde, onların mevcut sıkıntılarını da
karşılayacak çalışmaları önümüzdeki günlerde yapacağız.
Bir köşe yazarıyla alakalı olarak
değerli bir milletvekilimiz bazı ifadelerde bulundu. Elbette Başbakanımız da
Sayın Kapusuz da hiç kimseyi hedef göstermiyorlar. Yapılan bir yanlışlığa karşı
demokratik bir ortamda herkes konuşma hürriyetine sahiptir, fikrini ifade etme
hürriyetine sahiptir.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Ben size
desem ki: “Ağzınızdan lağım akıyor.” Ne düşünürdünüz?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Yalnız, milletvekilimizin, böyle güzel bir günde bir cümlesi oldu -bunu hiç
onaylamadığımı ifade edeyim- “Pis kokularla ilgili olarak kendi içlerine
baksınlar.” dedi.
Ben, değerli milletvekilimizi kendi
içine bakmaya davet ediyorum yani bu ifade çok doğru bir ifade olmamıştır.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – “Ağzından
lağım akıyor.” desem ben size, ne düşünürdünüz Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Hayır, ben de değerli milletvekilimizi, aynen kendi ifadeleriyle, kendi içine
bakmaya davet ediyorum.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Herkes kendi
içine baksın…
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Siz de kendi içinize bakarsanız herhâlde en doğrusunu yapmış olursunuz.
Uşak’la alakalı olarak yeni bir hastane
yapıyoruz. Bu, mevcut hastaneleri 2 kere, 3 kere içine alacak mükemmel büyük
bir hastanedir.
Diğer hastanelerimizin yeriyle alakalı
olarak, oraları artık hastane olarak kullanamayız. Yeni hastanemiz -onun yanına
yeni bir bina daha yapacağız, blok- bitirilinceye kadar eski hastanelerimizden
istifade edeceğiz. Ama daha sonra bu alanları, özellikle bu alanların birini
sağlık hizmetlerinde kullanacağımızı da ifade edebilirim.
Hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın
Başkan, süre daha var, değerlendirebilir miyiz efendim?
BAŞKAN – Sisteme giren, Sayın
Canalioğlu.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) –
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, verdiğiniz bilgilerden
dolayı teşekkür ediyorum. Tabii ki Karadeniz’i biliyorsunuz çünkü Sayın Erdöl
Karadeniz’de de çalıştı ve yöre milletvekilliğimizi de yaptı. Ancak biz de, ne
yazık ki, henüz, şu anda bile cenazelerimizi teleferikle taşıyoruz. Yollarımız,
ulaşımımız uygun değil. O nedenle, Karadeniz’de özel bir şey istemiyoruz ama bu
konuların iyileştirilmesi noktasında yani “Doktorumuz bu kadar, o nedenle bunu
yapabiliriz.” demenin yeterli olduğunu sanmıyorum. Bu durumların
iyileştirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Canalioğlu.
Sayın milletvekilleri, teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
ECZACILAR
VE ECZANELER HAKKINDA KANUN İLE UYUŞTURUCU MADDELERİN MURAKABESİ HAKKINDA
KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 24/12/1953 tarihli ve 6197
sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 1 - Eczacılık; hastalıkların
teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan korunmada kullanılan tabii ve sentetik
kaynaklı ilaç hammaddelerinden değişik farmasötik tipte ilaçların hazırlanması
ve hastaya sunulması; ilacın analizlerinin yapılması, farmakolojik etkisinin
devamlılığı, emniyeti, etkinliği ve maliyeti bakımından gözetimi, ilaçla ilgili
standardizasyon ve kalite güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına bağlı
sorunlar hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve çıkan sorunların bildiriminin
yapılmasına ilişkin faaliyetleri yürüten sağlık hizmetidir.
Eczane açmak ve işletmek ile ecza
deposu mesul müdürlüğü yapmak için eczacı olmak şarttır. Eczacı ilaç üretim
tesisi, kozmetik imalathanesi, ilaç ar-ge merkezi gibi müesseseleri açabilir
veya bu tür resmî ya da özel müesseselerde mesul müdürlük yapabilir.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde Komisyonun bir açıklama talebi olmuştur.
Buyurun Sayın Komisyon Başkanı.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) – Sayın Başkanım, madde 1’in başlığında
geçen “ 24/12/1953” ibaresinin “18/12/1953” olarak değiştirilmesini arz
ediyorum efendim.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2 – 6197 sayılı Kanunun 5 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 5 - Serbest eczaneler, eczacılık
yapma hakkını haiz bir eczacının sahip ve mesul müdürlüğünde yönetmelikte
belirlenen belgelerle il sağlık müdürlüğünce düzenlenmiş ve valilikçe
onaylanmış bir ruhsatname ile açılır. Ruhsatname konusunda meydana gelecek
sorunların çözüm yeri Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumudur.
Eczane açmak, devretmek veya başka bir
yere nakletmek isteyen eczacılar, bulunduğu ilin sağlık müdürlüğüne dilekçe ile
başvurur. Eczane açmak isteyenlerin belgelerinin tam olması halinde ruhsatname
düzenlenir. Düzenlenen ruhsatnameler Sağlık Bakanlığına, Türkiye İlaç ve Tıbbi
Cihaz Kurumuna ve Türk Eczacıları Birliğine bildirilir. Eczaneler için
belediyeden ayrıca bir iş yeri ruhsatı alınması ve belediyeye harç ödenmesi
gerekmez.
Serbest eczane sayıları, ilçe sınırları
içindeki nüfusa göre en az üç bin beş yüz kişiye bir eczane olacak şekilde
düzenlenir. Hiç eczanesi olmayan yerleşim birimlerinde nüfus kriterine
bakılmaksızın bir eczanenin açılmasına müsaade edilir. Ancak bu şekilde açılan
eczanelerin başka yerlere naklinde nüfus kriteri işletilir. Eczanelerin aynı
ilçe içerisindeki nakillerinde nüfusa göre eczane açılması kriteri uygulanmaz.
Doğal afet ve mücbir sebep nedeniyle
nüfus azalması halinde o yerleşim yerinde bulunan eczanelerin naklinde nüfusa
göre eczane açılması kriteri uygulanmaz. Bu halin tespit ve ilanı Sağlık
Bakanlığınca yapılır.
Eczane açılmasına ilişkin kriterler
belirlenirken ilçelerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasına göre
sınıflandırma yapılır. Bu sınıflandırmaya göre ilçelere ilçe katsayısı verilir.
Eczacılara, o ilçede mesleki faaliyetlerini sürdürdükleri yıl sayısı ile ilçe
katsayısının çarpımı kadar hizmet puanı verilir. Eczacı birden fazla ilçede
çalışmış ise hizmet puanları toplanır. Hizmet puanı hesaplanırken ilçe
katsayısı, doktora yapmış olanlar için dörtte bir oranında artırılarak
uygulanır. Eczacılara, meslekte geçirilen toplam yıl sayısı ile eczacının
hizmet puanı çarpımı sonucu tespit edilen yerleştirme puanı verilir.
Nüfus kriterlerine göre eczane
açılabilecek yerler, her yıl en az iki kez olmak üzere Sağlık Bakanlığınca ilan
edilir. İlan edilen yerlere müracaat eden adaylardan yerleştirme puanı en
yüksek olanlar eczane açma hakkı kazanır. Yerleştirme puanının eşit olması
halinde kura çekilir.
Eczane ruhsatnamesi altıncı maddenin
birinci fıkrasının (A) bendine gore geri alınan eczacı, bir yıl süre ile ilan
edilen yerlere müracaat edemez. Eczanesini devretmiş bir eczacı yeni bir eczane
açmak istediğinde yerleştirme puanı yarı oranında düşürülür.
Serbest eczanelerde, reçete sayısı
ve/veya ciro gibi kriterlere göre belirlenen sayıda ikinci eczacı
çalıştırılması zorunludur.
Serbest eczane açmak veya serbest
eczanelerde mesul müdür olarak çalışmak isteyen bir eczacı en az bir yıl
müddetle hizmet sözleşmesine bağlı olarak mesul müdür eczacı ile birlikte
serbest eczanelerde yardımcı eczacı olarak çalışmak zorundadır. Hastane
eczanelerinde veya ikinci eczacı olarak serbest eczanelerde en az bir yıl süre
ile çalışanlar, yardımcı eczacı olarak çalışma şartını yerine getirmiş sayılır.
Yardımcı eczacıların, il sağlık müdürlüğü ve/veya bölge eczacı odalarının
denetimlerinde üç kez eczanede görevi başında mazeretsiz olarak bulunmadığının
tespiti halinde çalışma süresi kabul edilmez.
Yardımcı eczacılara asgari ücretin
birbuçuk katından, ikinci eczacılara da asgari ücretin üç katından aşağı
olmamak üzere taraflarca belirlenecek ücret ödenir. Yardımcı eczacı ve ikinci
eczacı çalıştırılması ile ilgili usul ve esaslar Türk Eczacıları Birliğinin
görüşü alınarak Sağlık Bakanlığınca belirlenir.”
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Bir arkadaşımız sisteme girmiş,
soru-cevap şeklinde.
Buyurun Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, Sayın Bakana
aracılığınızla şu soruyu soruyorum: Gaziantep 75. Yıl Devlet Hastanesinin ismi
Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi olarak değiştirilmiştir. Cumhuriyetin
75’inci yılına izafeten verilen ismin sonradan değiştirilmesini Sayın Bakan
acaba içine sindirebiliyor mu?
İkinci olarak şunu soruyorum: Sağlık,
Aile ve Çalışma Komisyonunda bir tasarı görüşülürken havacılık sektöründe
çalışanların grev yapamayacaklarına dair bir öneri gelmiş, ancak bu öneri
Komisyonca reddedilmiştir. Ancak şimdi, İçişleri Komisyonuna verilen bir yasa
teklifiyle bu öneri tekrar İçişleri Komisyonunun gündemine getirilmiştir. Bu
konuda ne diyor?
Çok teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Yılmaz, buyurun.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, sizin alanınız değil ama
bu konuyu ben dile getirmek adına soruyorum. Uşak’ta ve Ege Bölgesi’nde bütün
hayvan pazarları kapandı şap hastalığı nedeniyle. Şap hastalığı çok ciddi bir
şekilde yayılıyor, insanlarımız da çok zor durumda. Tarım Bakanlığı tarafından
bu konuda bazı hatalar yapıldığını bize iletiyorlar. Örneğin aşılarda tip
analizi yapılmıyormuş; önceden yapılırken, hastalık çıktığında veterinerler o
konudaki mikrobu gönderdiklerinde tip analizi yapılarak aşılar öyle üretildiği
için daha çok etkili olurken, şimdi rastgele bir aşı üretimi yapıldığı ve
hayvanlar üzerinde etkili olmadığı söyleniyor. Bir de komşu köy aşılaması
yapılmıyormuş efendim; geçmişte yapıldığı hâlde şimdi, hastalığın görüldüğü
çevredeki köylerin aşılaması, koruma aşılaması yapılmıyormuş. Bu nedenlerle de
bu hastalığın daha da arttığı söyleniyor.
Tarım Bakanlığına bunları
iletebilirseniz en azından bir konuya parmak basmış oluruz. Yazılı olarak da
bir cevap alabilirsek teşekkür edeceğim efendim.
Sağ olun.
BAŞKAN – Sayın Öğüt…
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle Sayın Bakana ve Meclise, bir
de Komisyonumuza çok teşekkür ediyorum; birlikte bir kanun çıkarttılar, çok
güzel bir örnek veriyorlar. Bu anlamda hem teşekkürü hem de tebriği borç
biliyorum. Eczacıların da böyle dayanışmasını ayrıca kutluyorum.
Aynı, Komisyonda söylemiş olduğum bir
şeyi bir daha söyleyeceğim -hem mesajlar geliyor- orada da söylemiştim, Sayın
Bakanıma da belirtmiştim, Meclise de belirtme ihtiyacı hissediyorum. Bizim diş
hekimleri kanununun da bir an önce ele alınarak çıkartılmasını kendilerinden
rica ediyoruz. Bir an önce sistem yeniden kurulursa -çok eskimiş bir kanunumuz
var. Bu kanunla idare edilmek çok kolay değil- o anlamda Meclise bunda duyarlı
olmaları için tekrar bir teklifte bulunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN- Teşekkürler Sayın Öğüt.
Sayın Ağbaba…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Bakan,
Malatya Hekimhan ilçesi, Malatya’mızın en önemli ilçelerinden birisi, en büyük
ilçelerinden birisi ve malum, biliyorsunuz, Türkiye'nin en güzel cevizlerinin
de üretildiği bir ilçe, altı beldesi olan, Sivas’la sınır olan bir ilçemiz.
Ancak geçtiğimiz günlerde, üç ambulansı varken devlet hastanesinin iki
ambulansı geri çekildi. Ayrıca, yaz nüfusu Hekimhan’ın kış nüfusunun yaklaşık 2
veya 3 katı. Çocuk doktoru yok, diş hekimi yok, üç tane doktor var şu anda
hastanede, birisi anestezist. Hekimhan, yaz aylarında, doktor ihtiyacı çok olan
bir ilçemiz. Bu konuda Hekimhan’ın mağdur edilmemesi gerektiği konusunu
bilgilerinize sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ağbaba.
Sayın Bakanım, buyurun.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Başkanım teşekkür ediyorum.
Gaziantep’te 75’inci Yıl Devlet
Hastanesine Avukat Cengiz Gökçek ismini verdik, evet doğrudur. Bu, şöyle gerçekleşti:
Biliyorsunuz, Gaziantep’te bir değerli kardeşimizi, meslektaşımızı şehit
ettiler. Dolayısıyla onun hastanesine kendi ismini verdik, bu bir vefanın
gereğiydi, bunu yapmamız gerekiyordu. Orada da rahmetli Cengiz Gökçek’in ismi
vardır. Cengiz Gökçek, 16’ncı Dönem milletvekilimiz ve Sağlık Bakanlığı yapmış
olan, Türkiye Cumhuriyetine Sağlık Bakanlığı yapmış olan değerli bir
siyasetçidir, dolayısıyla onun ismini de Gaziantep’te bir başka hastaneye
verdik.
Yeri gelmişken ifade edeyim: Değerli
Milletvekilim, cumhuriyet bizim için elbette çok önemlidir ama cumhuriyetin
75’inci yılını ya da 50’nci yılını ya da 83’üncü yılını kutsamak gibi bir şeye
de girmemeliyiz yani. Bu, cumhuriyeti kuvvetlendiren bu kabil işler değildir. O
zaman 75’inci yıl önemli bir köşe taşıydı, kutlamalar yapıldı, bizim de
yetiştiğimiz tarihlerdi onlar. Şimdi cumhuriyetimizin 100’üncü yılına doğru
gidiyoruz. Dolayısıyla burada, ortada yanlış bir şey yok yani. Türkiye
Cumhuriyeti’nin bir bakanının ismi bir hastaneye verilmiş, bu da bir vefa
duygusunun gereğidir, kanaatim budur.
Bu şapla ilgili olarak, Tarım
Bakanımıza konuyu götüreceğim. Şap biraz benim de bildiğim bir konudur, çünkü
Erzurum’da hayvancılık çok yaygın olarak yapılıyor. Çok dikkate değer
çalışmalar yaptıklarını ve bu işi iyi takip ettiklerini biliyorum Tarım
Bakanlığının. Yalnız, şap gerçekten çok hızlı yayılan, çok kolay yayılan bir
hastalık. Dolayısıyla, Tarım Bakanlığımızın çabaları kadar, iyi eğitilmiş
çiftçilerin kendi gayretlerinin de kanaatimce burada çok önemli rolü var, çok
kolay bulaştığı için. Meseleyi sizin anlattığınız biçimde Bakanımıza
götüreceğim.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Bir de, bu
hayvan pazarlarının kapalı olduğu dönemde kredilerin ertelenmesiyle ilgili bir
çalışma olabilirse; bu konuda talepleri var köylülerimizin.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Neyin ertelenmesi efendim?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Hayvan
pazarları kapalı olduğu için satışlar yapılamadığından borçlarını
ödeyemiyorlar; kredilerin ertelenmesi konusu.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Peki Değerli Milletvekilim.
Malatya Hekimhan’ın çocuk hekimiyle
ilgili ve diş hekimiyle ilgili durumunu hemen değerlendirteceğim ben.
Kaç ambulans ihtiyacı varsa Sayın
Ağbaba, o kadar ambulans bulundururuz. Yani oradan taşınan sayı bellidir, ayda
kaç kişi taşınıyor, nasıl oluyor, kaç ambulans lazım, ne kadar kişiyle
taşıyabiliriz, bunları da değerlendiririz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Kaleli…
SENA KALELİ (Bursa) – Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Öncelikle, sizin görüşünüzde olmayan
yazarlar hakkında söylenilenler tahammül ve demokrasi ölçünüzü ortaya
koymaktadır. Toplumun endişesi bu konuda giderek artmaktadır. Bunu ifade etmek
istiyorum.
Ayrıca, acil sağlık hizmetlerinin
artması ve Bursa’da ağız ve diş sağlığı merkezinden ruh sağlığı merkezine,
hastanesine kadar değişik ilçelerimizde hastane yatırımlarıyla ilgili sağlık
projeleri AKP’nin en önemli vaatleri arasında olmuştur. Ancak, maalesef, henüz
bununla ilgili bir girişimde bulunulmamıştır. Sağlık turizminin gelişebilmesi
için de sağlık serbest bölgeleri kapsamına Bursa’nın alınması açısından bu
yatırımlar büyük önem taşımaktadır.
Öte yandan, Çekirge Çocuk Hastanesi
arazisi ile Nilüfer Devlet Hastanesinin yapımının planladığı Fatih Sultan
Mehmet Bulvarı üzerindeki arsa üzerinde TOKİ’yle görüşüldüğü, devredildiği ve
başka…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SENA KALELİ (Bursa) - …tasarımlar
yapıldığı spekülasyonları vardır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaleli.
Sayın Serindağ…
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, Gaziantep’te Doktor
Ersin Arslan’ın menfur bir saldırıya uğramasını şiddetle kınıyoruz. Rahmetli
doktorumuzun adının hastaneye verilmesini sevinçle karşılıyoruz. Verilmesine
herhangi bir itirazımız yok, tam tersine, onayımız var ancak rahmetli Doktor
Ersin Arslan’ın ismi bir hastaneye verildi diye başka bir hastanenin isminin
değiştirilmesi gerekmez. Cumhuriyetimize herkesin sahip çıkması lazım.
Cumhuriyetin 75’inci yılına izafeten verilen ismin değiştirilmesini ben
şiddetle kınıyorum. Sayın Bakanın söylediklerini AKP Grubu kabul ediyorsa onu
da milletin takdirine bırakıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Serindağ.
Sayın Bakan, bir şey söyleyecek
misiniz?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Değerli Başkanım, Bursa’daki yatırımlarımızla ilgili olarak biz, Değerli
Milletvekilimize gerekirse bilgi de veririz. Ciddi yatırım çabaları
içerisindeyiz.
Burada bir mesele var: TOKİ’ye bir yer
verildi, verilmedi… Sanki TOKİ bu ülkenin bir kuruluşu değil, sanki TOKİ bu
ülkeye hizmet etmiyormuş gibi davranılmasın, bu yanlış bir şeydir.
SENA KALELİ (Bursa) – Hastane
yapılmasından vazgeçileceği…
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Şöyle söyleyeyim: Bizim Bursa dâhil bütün illerimizde önümüzdeki kırk yılı
içine alacak şekilde sağlık binalarıyla ilgili planlamalarımız tamamlanmış
durumda. Bu planlamaları biz size takdim edelim efendim. Bu planlamalar
çerçevesinde de işlerimizi yapıyoruz.
Tekrar ifade ediyorum: Cumhuriyet bizim
başımızın tacıdır. Yalnız, ben şunu ifade ediyorum: Cumhuriyetin 75’inci yılı
için ”75’inci Yıl Hastanesi” denilmiş…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
…bir hastanenin isminin cumhuriyetimizin bir Sağlık Bakanının ismiyle
değiştirilmesinde cumhuriyeti küçümseyen veya cumhuriyetle ilgili yanlış bir
şey aramak doğru değil, ben onu söylüyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Onu millet
değerlendirecektir.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Millet değerlendirir.
BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde ortak bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 232 sıra sayılı Kanun
Teklifinin Çerçeve 2 nci maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 6197 sayılı
Kanunun 5 inci maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Demir Çelik Oktay Vural Selahattin Karaahmetoğlu
Muş İzmir Giresun
Öznur Çalık Mehmet Doğan Kubat
Malatya İstanbul
BAŞKAN – Komisyon katılıyor musunuz?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) – Efendim, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) –
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (A) bendindeki halin gerçekleşmesi durumunda, ilgili eczacı zaten 4
üncü madde gereğince meslekten yasaklı durumdadır. Dolayısıyla eczacılık
mesleğine mani olan bu hal ortadan kalkıncaya kadar zaten eczane açamaz. Bu
nedenle söz konusu cümlenin, uygulanma kabiliyeti olmadığından metinden
çıkartılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Ortak önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 2’nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 6197 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
“Muvazaalı olarak eczane açıldığının
tespiti halinde, ruhsatname iptal edilir ve eczacı beş yıl süreyle eczane
açamaz. Muvazaanın eczacılar arasında yapılmış olması halinde, eczane açma
yasağı hepsi hakkında uygulanır.”
BAŞKAN – Madde üzerinde önerge yoktur.
Söz talebi yoktur.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 6197 sayılı Kanunun 17 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 17 - Eczane sahip ve mesul
müdürü iken askerlik hizmetini yapmak üzere silah altına alınanlar askerlik
hizmeti süresince; yüksek lisans veya doktora eğitimi alacaklar bu eğitim
süresince; milletvekili, belediye başkanı, Türk Eczacıları Birliği başkanlık
divanı üyeleri bu görevleri devam ettiği müddetçe eczaneye bir mesul müdür
atar.
Türk Eczacıları Birliği Başkanlık
Divanı üyelerinin eczanelerine atanacak mesul müdürün maaş ve kanuni giderleri,
Türk Eczacıları Birliği bütçesinden ödenir.”
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen
yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
5’inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5- 6197 sayılı Kanunun 26 ncı
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26 - Eczanelerde günlük
reçetelerin kaydı, Sağlık Bakanlığınca belirlenen usullere göre tutulur.”
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen
yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
6’ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 6197 sayılı Kanunun 28 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 28 - Beşeri ilaçlar, Sağlık
Bakanlığından ruhsatlı geleneksel bitkisel tıbbi ürünler; Sağlık Bakanlığının
iznine tabi olan homeopatik tıbbi ürünler, enteral beslenme ürünleri dahil özel
tıbbi amaçlı diyet gıdalar ve özel tıbbi amaçlı bebek mamaları münhasıran
eczanede satılır.
İlgili bakanlıktan izin, ruhsat veya
fiyat alınarak üretilen veya ithal edilen gıda takviyeleri, eczacılık ve
ziraatta kullanılan ilaç, kimyevi madde ve diğer sağlık ürünleri, veteriner
biyolojik ürünler hariç veteriner tıbbi ürünleri, kozmetik ürünler, kapsamı
Sağlık Bakanlığınca belirlenen tıbbi malzemeler, anne sütü ve beslenme yetersizliğinde
kullanılan çocuk mamaları ile erişkinlerin metabolizma bozukluklarında kullanılan
tüm destekleyici ürünler ve Türk Eczacıları Birliği tarafından çıkarılan
bilimsel yayınlar eczanelerde satılabilir.”
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
7’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE
7- 6197 sayılı Kanunun 35 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 35 - Eczanenin hizmet verdiği
saatlerde mesul müdür eczacı, varsa ikinci eczacı ve yardımcı eczacılar, görevi
başında bilfiil bulunmak mecburiyetindedir.
Hastalık ve sair mazeretlerle
eczanesinden yirmi dört saatten fazla süreyle ayrılmak zorunda kalan eczacı
veya mesul müdür keyfiyeti il sağlık müdürlüğüne bir yazı ile bildirir. Ayrılış
müddeti on beş güne kadar devam edecekse eczaneye varsa ikinci eczacı, yoksa il
sağlık müdürlüğüne bildirilmek koşulu ile eczanesi bulunmayan bir eczacı, yoksa
mahallin serbest tabibi muvafakatleri alınarak nezaret eder. Ayrılış müddeti on
beş günü aştığı takdirde eczaneye mesul müdür tayini zorunludur. Aksi takdirde
eczane kapatılır. Şu kadar ki birden fazla sayıda eczane bulunan yerlerde
eczacının talebi ile iki yılı geçmemek üzere eczane kapalı tutulabilir.”
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler.. Madde kabul edilmiştir.
8’inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8- 6197 sayılı Kanunun 38 inci
maddesi ile 12/6/1933 tarihli ve 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi
Hakkında Kanunun 18 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
6197 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin
birinci fıkrasındaki “1 inci maddede sayılan yerleri” ibaresi “eczane” olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Komisyon Başkanının 8’inci
madde üzerinde bir açıklama talebi vardır.
Buyurun Sayın Başkan.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) – Sayın Başkanım, maddede geçen
“sayılan” ibaresinin “sayılı” olarak düzeltilmesini talep ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler.. Madde kabul edilmiştir.
9’uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 9- 6197 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici maddeler eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3 - Bu maddenin yürürlüğe
girdiği takvim yılında eczacılık yapma hakkını haiz eczacılar ile eczacılık
fakültelerinde okumakta olan ve okumaya hak kazanmış bulunanlar hakkında bir
defaya mahsus olmak üzere nüfusa göre eczane açılmasına ve nakline dair
sınırlamalara ve yardımcı eczacı olarak çalışma zorunluluğuna ilişkin hükümler
uygulanmaz. Bu kimseler, sahip ve mesul müdürlüğünü yaptıkları eczaneleri bir
sefere mahsus olmak üzere devredebilirler.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte
serbest eczanesi bulunan eczacılar, bir defaya mahsus olmak üzere herhangi bir
kısıtlamaya tabi olmaksızın eczanesini bulunduğu ilçe dışına nakledebilir ve
devir edebilir.
BAŞKAN – 9’uncu maddeye bağlı geçici
3’üncü madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, 9’uncu maddeye bağlı geçici
4’üncü maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 4 - Bu Kanunun
uygulanmasına ilişkin yönetmelik, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı
ay içinde Sağlık Bakanlığınca hazırlanarak yürürlüğe konulur.
BAŞKAN – 9’uncu maddeye bağlı geçici
4’üncü madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… 9’uncu maddeye bağlı geçici madde 4 kabul
edilmiştir.
10’uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10- Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
11’inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.
11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır,
hayırlı, uğurlu olsun. (Alkışlar)
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 16.16
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 16.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 108’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
3’üncü sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/552) (S. Sayısı: 226)(x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 226 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Lütfü Türkkan, Kocaeli Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Türkkan.
MHP GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Osmanlı İmparatorluğu yaklaşık 5,5 asır
Balkanlarda hüküm sürmüş. Makedonya’da ilk etapta 1382’de Manastır’a, sonra da
1392’de de Üsküp’e gelmiş. 28 Haziran 1389’daki Kosova Meydan Muharebesi’nden
sonraki yaklaşık 5,5 asırlık bir dönem içerisinde o topraklara Osmanlı
hükmetmiş. Balkan Harbi’ne kadar bu topraklardaki hükümranlığımız devam etmiş,
daha sonra da Türkiye’ye geri dönmüşüz. Soydaşlarımızın birçoğu, önemli bir
kısmı hâlâ orada uç beyliği yapmakta, hâlâ oralarda kalıyor. İlişkilerimiz
devam ediyor, gelenek ve âdetlerimiz sağlam dostluklarımızla kalıcı oluyor.
Oradan buraya göç eden birçok vatandaşımız hâlâ orayla olan ilişkilerini devam
ettiriyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti, Makedonya’daki
soydaşlarımız tarafından, sığınılacak ve büyük bir devlet olarak görülmektedir.
Bundan yola çıkarak, oradaki soydaşlarımızla ilgili birtakım sorunları burada
sizlere dile getirmek istiyorum.
Bunlardan bir tanesi, Balkanlar çok
ciddi bir şekilde savaşlara tanık olmuş, yakın bir tarihte de savaşlara tanık
olmuş bir coğrafya. Oradaki Türklerin en önemli sorunu can güvenliği sorunu.
Can güvenliği meselesini aşmanın bir tek yolu var, o Türklerin herhangi bir
tehlike anında Türkiye’ye rahatlıkla gelebilmelerini temin etmek için aynı
zamanda Türk vatandaşlığı verilmek gibi bir talepleri var. Bu konuda Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti, geçmiş dönemlerde olduğu gibi şimdi de çok ciddi bir
şekilde kayıtsız kalmaya devam etmektedir.
Makedonya’da Türkler var olma
mücadelesi veriyorlar. Türkiye’de yaklaşık on yıldır hüküm süren Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmeti döneminde Hükûmeti yanlış yönlendirenler sayesinde
Makedonya’da çok ciddi bir şekilde Arnavutçuluk yapılmakta, Türkler âdeta Türkiye’de
olduğu gibi ikinci sınıf vatandaş muamelesi
(x) 226 S.
Sayılı Basmazı tutanağa eklidir.
görmektedir. Türk olmak orada da
kabahatli hâle gelmektir. “Türk” kelimesi, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde
orada da alerji yaratmıştır.
Bakın, Osmanlının sadıkayı tebaası olan
Arnavutlarla olan geçmişteki bağımıza hepimiz çok önem veriyoruz. Akrabalarımız
var, çocuklarımız var, dedelerimiz var ama netice itibarıyla 21’inci yüzyıla
geldiğimiz şu anda Balkanlarda Türklerin asimilasyonunun birinci itici gücü
Arnavutlardır. Eğer orada Türkleri sağlam tutamazsanız, zannetmeyiniz ki sadece
İslamiyet bağıyla bağlı olduğumuz Arnavutlarla Türkiye’nin oradaki etkinliği
devam eder, asla ve kata öyle olmaz. Türkiye, orada varlığını sürdürebilmek
için Türklere ve Türkçeye çok ciddi önem vermeli. Türkçe eğitim yapan okullara
yardımcı olmalı.
TİKA’nın orada yaptığı çalışmaların
önemli bir kısmını takdir ediyorum, ama bir daha söyledim, bölgede yanlış
değerlendirmeler, yanlış yönlendirmelerden dolayı, Türkiye’deki günlük
siyasetin oradaki yansımalarından dolayı oradaki Türkler mağdur olmuş
durumdadır. Türkler üvey evlat muamelesi görüyorlar. Arnavutlar, her zaman
olduğu gibi orada da Türklerin yanında… Osmanlının -hatırlayın- hassa
mabeyncileri hep Arnavutlar olmuştur yani hazineyi hep onlara teslim etmişiz.
Şu anda da paranın başında orada yine Arnavutlar var, onlara teslim etmişiz.
Size bir örnek vermek istiyorum:
Türklerin orada Üsküp’te Osmanlıdan kalan çok güzel bir çarşısı var, “Eski
Çarşı” diyoruz biz, Osmanlının bütün izlerini görürsünüz. Türkiye'nin çok
önemli kentlerinde göremediğiniz Osmanlı izlerini orada görürsünüz. Türklere
inat, mürtet Gjergi Kastrioti’nin heykelini getirip Türk çarşısının ortasına
diktiler ve buna Türk Hükûmeti kayıtsız kalamadı. Türkiye devleti önemli bir
devlet. Varlığı, sesi, gürültüsü orada ses getirir. Bu konuda herhangi bir ses
getirmesi hâlinde Türklerin kalbine saplanan o bıçak oradan çıkar. Balkan
Harbi’nin başladığı dönemde Osmanlıya ilk baş kaldıran Gjergi Kastrioti’dir,
mürtettir ama onların o heykeli oraya dikmesinin sebebi hikmetini anlamayacak
kadar kör olmuş bazı arkadaşlar sayesinde Türklere hakaret edilmeye devam
edilmektedir.
Ben Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinden bu
dönem de geçmiş dönemde olduğu gibi Makedonya’nın NATO üyeliğine destek
vermesinin devam etmesini istiyorum. Zira, Yunanistan’ın bu konuda çok ciddi
bir rezervi var isim konusunda. Makedonya 2 milyon nüfusuyla Balkanlarda ayakta
durması çok zor bir devlet. NATO üyeliği oradaki Türkler ve Müslüman unsurlar
açısından da çok önemli. Onun NATO üyeliği konusunda ciddi destek vermesini
bekliyorum.
Ben bu anlaşmanın getirdiği teknik bir
maddeden de bahsetmek istiyorum: Hava
yolu taşımacılığı zaten var, devam ediyor. Yalnız, oradaki insanlarla olan
irtibatımız, bölgeyle olan irtibatımız Türkiye'nin Balkanlarda, dolayısıyla
Avrupa’da varlığını çok daha fazla ciddi hâle getirecektir, daha sağlam
kılacaktır.
Türk Hava Yolları orada yanlış bir
siyaset izliyor, yanlış bir politika izliyor. Anadolu’nun herhangi bir
kentiyle, Makedonya’nın Üsküp veya Ohri kenti arasında en ufak bir kilometre
farkı yok fakat fiyatları yaklaşık 2 misli. O da iki ülke arasındaki,
soydaşlarımız arasındaki ilişkiyi zayıflatıyor, zaafa uğratıyor. Bu konuda
Hükûmetin, Türk Hava Yollarına bir tavsiyesi olursa bölgedeki insanların
Türkiye’yle olan ilişkilerini biraz daha rahatlatacaktır.
Bu tasarının hayırlı olmasını
Cenabıallah’tan niyaz ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Türkkan.
Tasarı üzerinde söz talebi? Yok.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE MAKEDONYA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 19 Ağustos 2011 tarihinde
Üsküp’te imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Bir sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Bir sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, tasarının tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
Açık oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama
sonucu:
“Kullanılan oy sayısı: 188
Kabul : 188
(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram Özçelik Mustafa
Hamarat
Burdur Ordu”
Tasarı, kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Şimdi, 4’üncü sırada yer alan, Avrupa
İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin
137 ve 138 Sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlayacağız.
4.-
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına
İlişkin 137 ve 138 Sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/553) (S.
Sayısı: 179)(xx)
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 179
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Komisyon raporu 179 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?
Yok.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarının maddelerine
geçilmesi kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
AVRUPA
İMAR VE KALKINMA BANKASI KURULUŞ ANLAŞMASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN
137 VE 138 SAYILI GUVERNÖRLER KURULU KARARLARININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
Madde 1-
(1) Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşması’nda değişiklik
yapılmasına ilişkin 137 ve 138 sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Bir sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü için oylamayı
başlatıyorum.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Avrupa
İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin
137 ve 138 Sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucunu arz ediyorum:
“Kullanılan oy sayısı : 200
Kabul : 200 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Bayram Özçelik Mustafa Hamarat
Burdur Ordu”
BAŞKAN - Tasarı kanunlaşmıştır,
hayırlı, uğurlu olsun.
5’inci sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Turizm Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
5.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/543) (S. Sayısı: 235)(x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 235 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz talebi?
Yok.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarının maddelerine
geçilmesi kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE GABON CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TURİZM ALANINDA
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 25 Mart 2011 tarihinde
Gabon’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Bir sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Bir sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama
sonucunu arz ediyorum:
"Kullanılan oy sayısı : 200
Kabul : 200 (xx)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Mustafa Hamarat
Burdur Ordu”
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı, uğurlu olsun.
(x) 235 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(xx) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
6’ncı sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma
Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
6.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve
Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını Tadil Eden Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/445) (S. Sayısı: 97)(x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 97 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mehmet Günal, Antalya Milletvekili.
Sayın Günal, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya)
- Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu anlaşma üzerinde
söz aldım. Ecobank’ın, daha önce kurulmuş bulunan, sözleşmesiyle ilgili tadilat
yapan bir kanun tasarısı.
Değerli arkadaşlar, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı, kısa adıyla “ECO”, çok eski kökü olup “Kalkınma İçin Bölgesel
İşbirliği”nin devamı olarak 1985 yılında kuruldu.
Aslında daha önce bu konuda bazı
çalışmalar yapılmakla beraber, İran’daki devrim sonrasında biraz sıkıntı yaşanmıştı
ve yeniden yapılan anlaşmayla da bu İşbirliği Teşkilatı faaliyete geçmiş oldu
ve daha sonra bölgede yaşanan gelişmeler sonrasında…
Sayın Başkan, ben kendi söylediğimi
duyamıyorum ama arkadaşlar oylama için bekliyor herhâlde. Her seferinde
söylüyorum, bir sakin olurlarsa oylamaya daha var, biraz…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, uğultu
biraz kesilirse Hatibi daha kolay anlarız efendim, lütfen.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Sizi de
bilgilendirici birkaç şey söyleyeceğim, onun için.
Değerli arkadaşlar, bu aslında çok
önemli bir kuruluş ama hak ettiği şekilde maalesef gereken önemi Türkiye de
veremiyor, diğer ülkeler de veremiyor. Ben birçok toplantısına katıldım DPT’de
Müsteşar Yardımcısı olduğum dönemde ve o zaman bazı çalışmalar başlamıştı.
Ecobank da bunun ürünlerinden bir tanesi ama istediğimiz düzeye gelmedi.
Biliyorsunuz, Sovyetler Birliğinin
dağılmasından sonra bu coğrafyada yeni fırsatlar çıktı, yeni ülkeler oluştu ve
bu bağımsızlık sonrasında da 1992 yılında bu toplantıda üye sayısı 10’a çıktı.
Afganistan, İran ve Pakistan’ın yanı sıra diğer bütün Türk cumhuriyetleri bu
topluluğa, İşbirliği Örgütüne üye bulunmaktadır. Onun için, bu gelişen dünyada,
küreselleşen dünyada çok kutupluluğa geçiş sürecinde, aslında, bu Ekonomik
İşbirliği Örgütü, bütün Türk cumhuriyetleriyle beraber çok önemli bir iş
birliğinin ekonomik anlamda, finansal anlamda altyapısını oluşturan ve bu
ülkelerle iş birliğimizi geliştirmemiz sonucunda bu kardeşliğimizi de
pekiştirebilecek bir yapı içeriyor.
Değerli arkadaşlar, bu bulunduğum
kürsüde, hatırlarsanız, Kırgızistan Cumhurbaşkanı geçtiğimiz aylar içerisinde
bir konuşma yapmıştı. Kendisinin söylediği bir sözü bu anlamda çok önemli
buluyorum, güzel şeyler söylemişti. Dedi ki: “Kırgızistan’ı krediler yoluyla
çökertmek isteyenler var ve biz dayanışma içerisinde olursak Türk milleti
olarak Türkiye’yle, bunların üstesinden geliriz ve uluğ Türk hakanlığını
kuramazsak bile, en azından kuvvetli bir Türk birliğini yapmalıyız. Bunun için
de, sadece Türkiye’nin değil, diğer Türk
(x) 97 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
devletlerinin de ayakta durması lazım.”
Söylediği şey kredilerle ilgili ve sıkıştırmayla ilgili, ayakta durmayla
ilgili. Onun için, Ecobank’ın bu anlamda, bu Türk cumhuriyetlerindeki gelişmeye
katkıda bulunabilmesi için fonksiyonlarını yerine getirebilmesi gerçekten
önemlidir çünkü bu birlik… Geçtiğimiz aylarda her ne kadar Kırgızistan
Cumhurbaşkanı bunu söylemiş olsa da Ulu Önder Atatürk –ki hafta sonunda “19
Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” diye artık kaldı, “Atatürk’ü Anma” kısmı
kalmadı- 1933’te söylüyor, diyor ki: “Sovyetler Birliği bir gün dağılacaktır.
Oradaki soydaşlarımızla biz şimdiden ilgilenmeliyiz, onlarla beraber olmalıyız.
Bu demek değil ki onlarla siyasi birliğe şimdiden geçelim ama kültürel anlamda,
ekonomik anlamda iş birliğimizi geliştirelim.” Onun için, Ecobank, az önce
söylemiş olduğumuz anlamda, bu ülkelerin kendi ayakları üzerinde durması,
yatırımlar için kredi bulabilmesi açısından çok önemli bir fonksiyonu ifa etmek
üzere kurulmuş.
Ancak şu anda, Ecobank’ın dışında,
diğer ülkelerle birlikte karşılıklı tercihli ticaret anlaşmalarının imzalanması
gerekiyor. Birtakım çekinceler nedeniyle buralara geçemedik. Bu bankanın
kaynakları aracılığıyla ve yapacağı öncülükle, inşallah, önümüzdeki yıllarda bu
söylemiş olduğumuz Türk birliğine giden yolda Türk ekonomik topluluğunu belli
ölçüde kurabilmeye yarayacak ekonomik altyapıyı, finansal altyapıyı kurmamıza
önemli destek sağlayacaktır. Bu İşbirliği Teşkilatı altında yapmamız aynı
zamanda bölgedeki birtakım devletlerin tepkisini de daha aza indirerek dostluk
içerisinde, kültür anlamında iş birliği sağlamak, ekonomik anlamda, finansal
anlamda iş birliği sağlamak adına da önemli bir platform oluşturacaktır diye
düşünüyorum.
Ecobank’ın şimdiye kadar verdiği
krediler var ama şu anda kaynaklar yetersiz ve tam olarak belli ölçüde
bunlardan faydalanmak bütün ülkeler açısından mümkün olmuyor. Ben hızlıca üç
yıldır, dört yıldır verdiği kredilere bir göz attım. 2008’den itibaren vermeye
başlamış. Sektör anlamında çok çeşitli değil. Büyük ölçekli firmalardan bazıları
buralardan krediler almışlar ama bunun biraz daha geliştirilmeye ihtiyacı
olduğu açık bir şekilde belli oluyor.
Bir de son günlerde, değerli
arkadaşlar, basına da yansıyan Ekobank’ın ve ECO’nun genel bir sorunu var, o da
şu anda yönetimin İran’a geçmiş olması. Tabii, İran şu anda uluslararası
camiada, özellikle finansal alanda, Merkez Bankası anlamında da bazı
yaptırımlarla karşı karşıya ve şu anda da dönem başkanlığı dört yıllığına İran
temsilcisinde, Merkez Bankası Başkanının Başkan Yardımcısı -yanlış
hatırlamıyorsam- yönetiyor. Bununla ilgili de, basında, bazı sıkıntılara yol
açabilecek gelişmeler olacağı uyarısı geldi.
Ben, buradan, Ecobank’ın yöneticilerine
ve bu çerçevede ilgili Kalkınma Bakanlığımıza, Dışişleri Bakanlığımıza bu işin
biraz daha üzerinde durarak bunun ekonomik boyuta yansımaması gerektiğini
söyleyeceğim. Niye söylüyorum? Çünkü Sayın Başbakan Güney Kore’den Tahran’a
inmeden yaptırımın sonucunu maalesef biz gördük. Enerji Bakanımız dedi ki: “Biz
yüzde 20 oranında İran’dan ham petrol alımını durduruyoruz.” Bu yaklaşık olarak
Türkiye’nin yüzde 10’luk petrol alımına denk geliyor ve bize ciddi bir maliyeti
oldu.
Onun için, değerli arkadaşlar, bu
Ekobank’ın etkin bir şekilde işlemesi, bunun ötesinde de Ekonomik İşbirliği
Teşkilatının bölgesel entegrasyon anlamında, Türk cumhuriyetleriyle ve komşu
ülkelerle entegrasyonun sağlanması anlamında önemli bir işlevi gerçekleştireceğini
düşünüyorum. Bunu siyasi kaygılardan uzak, uluslararası anlamda bize yapılan
baskılardan uzak bir şekilde, inşallah, ele alınmasını ve eksiklerin bir an
önce giderilmesini, bankacılığın yanı sıra diğer sektörlerde de, özellikle dış
ticaretle ilgili finansal alanda da bazı çalışmaların bir an önce yapılarak bu
birlikteliğin sağlanması ve bu ülkelerle ilgili gelişmelerin önünün açılması
gerektiğini düşünüyorum.
Burada tabii ki Rusya’nın söylediği
tarzda bir Avrasya birliği değil ama bizim de içinde olduğumuz, yine komşu
ülkelerimizin, Rusya’nın dışında Pakistan’ın, İran’ın, Afganistan’ın içinde
olduğu böyle bir birliğin gelişmesinin hem bölgesel anlamda barışa katkıda
bulunabileceğini hem de Büyük Orta Doğu Projesi yerine kendi bölgesel dinamikleriyle
Avrasya’yı da kucaklayan tarzda sorunların çözümüne katkıda bulunacağını
düşünüyorum.
Burada bizim yaklaşımımız: Türkiye’nin
dış politikası, bütün dış faktörleri içine alan ama çok yönlü, hassas dengeleri
koruyan bir politika olmak zorundadır. Onun için, eğer bu fırsatı
değerlendirirsek, Türk dünyası, Türk cumhuriyetleri ve Türkiye, Atatürk’ün
1933’te öngördüğü, rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in 1944 yılında uzak
görüşlü bir şekilde öngördüğü bu birlikteliği sağlamak üzere ve son olarak da Kırgızistan
Cumhurbaşkanımız Sayın Atambayev’in burada, bu kürsüde söylediği gibi, Türk
devletleri arasında bir iş birliğini oluşturmak üzere temel atabileceğini
düşünüyorum. Politikadan uzak bir şekilde, bunun millî bir proje olarak
desteklenmesini ve bu vesileyle de Ekonomik İşbirliği Teşkilatının daha
fonksiyonel hâle getirilerek amaçlarında belirtilen hedeflere, kuruluş amacında
belirtilen hedeflere ulaşabilmesi için bir adım olmasını temenni ediyor,
hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Tasarının tümü üzerinde başka söz
talebi yok.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI TİCARET VE KALKINMA
BANKASI ARASINDA MERKEZ ANLAŞMASINI TADİL EDEN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 3 Aralık 2010 tarihinde
Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı (EİT) Ticaret ve Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını Tadil
Eden Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Bir sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Oylama işlemini başlatıyorum ve iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma
Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:
"Kullanılan oy sayısı : 195
Kabul : 195 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Mustafa Hamarat
Burdur Ordu”
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı, uğurlu olsun.
7’nci sırada yer alan, Ekonomik
İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21 inci
Maddesinin Tadil Edilmesine İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
7.-
Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21
inci Maddesinin Tadil Edilmesine İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/481) (S.
Sayısı: 101)(x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 101 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen
yok.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
EKONOMİK
İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ TİCARET VE KALKINMA BANKASI KURULUŞ ANLAŞMASININ 21 İNCİ
MADDESİNİN TADİL EDİLMESİNE İLİŞKİN KARARIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Ekonomik İşbirliği Örgütü
Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşması’nın 21 inci maddesinin tadil
edilmesine ilişkin 21/1/2011 tarihinde kabul edilen kararın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN – Tasarının 1’inci maddesi
üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde söz
talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü madde üzerinde söz
talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum
ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21
inci Maddesinin Tadil Edilmesine İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:
"Oy sayısı : 200
Kabul : 200 (xx)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Mustafa Hamarat
Burdur Ordu”
(x) 101 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(xx) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı, uğurlu olsun.
Şimdi, 8’inci sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyet Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
8.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre
Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/357) (S.
Sayısı: 153)(x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 153 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz talebi
yoktur.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÛMETİ İLE KIRGIZ CUMHURİYETİ HÜKÛMETİ ARASINDA ÇEVRE KORUMA
ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
Madde 1-
(1) 27 Mayıs 2009 tarihinde Bişkek’te imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği
Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde söz
talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Oylama işlemini başlatıyorum ve iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyet Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum.
(x)153 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
“Kullanılan oy sayısı : 202
Kabul :
202 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Mustafa Hamarat
Burdur” Ordu”
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı, uğurlu olsun.
Sayın milletvekilleri, 9’uncu sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin İşleyiş Esaslarına Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
9.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin İşleyiş Esaslarına Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/473) (S. Sayısı: 155)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
10’uncu sırada yer alan, Karadeniz
Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Guvernörler Kurulu Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
10.-
Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/551) (S.
Sayısı: 178) (xx)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 178 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz talebi yok.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
KARADENİZ
TİCARET VE KALKINMA BANKASI KURULUŞ ANLAŞMASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN
GUVERNÖRLER KURULU KARARININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) “Karadeniz Ticaret ve
Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşması”nda değişiklik yapıl-masına ilişkin
Guvernörler Kurulu Kararı’nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Tasarının 1’inci maddesi
üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2’nci maddesini okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde söz
talebi yok.
2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 178
S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN - 3’üncü madde üzerinde söz
talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının oylamasını başlatıyorum.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:
"Kullanılan oy sayısı : 198
Kabul :
198 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Mustafa Hamarat
Burdur Ordu”
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
11’inci sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji
ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
11.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/295) (S. Sayısı: 59)(xx)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 59 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Milliyetçi
Hareket Partisi Iğdır Milletvekili Sayın Sinan Oğan söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Oğan. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SİNAN OĞAN (Iğdır) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar
Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, iktidarın bu konulara çok
fazla ilgisi olmadığını biliyorum ama Mecliste en azından bir dinleme
nezaketinde bulunurlarsa sanırım burada birtakım şeyleri daha rahat konuşma
imkânımız olur, Meclisi de böylece panayır yerine çevirmemiş olurlar.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
uğultuyu biraz keserseniz Hatibi daha iyi dinleme şansımız olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
SİNAN OĞAN (Devamla) – Sayın Başkan,
sizi de dinlemediler, gördüğünüz gibi uğultu devam ediyor. Lütfen sükûneti sağlar
mısınız.
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 59 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN – Siz lütfen Genel Kurula hitap
edin Sayın Oğan.
SİNAN OĞAN (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, Türk dünyasıyla ilgili çalışmaların son dönemlerde
zayıfladığına bizzat yakın bir zaman içerisinde bulunduğumuz Kırgızistan’da da
şahit olduk. Afganistan da bu açıdan Türkiye için hem tarihî dostluk
ilişkilerimizin bulunduğu hem de stratejik çıkarlarımızın bulunduğu bir ülke.
Bu sebeple, Afganistan’la ilişkilerimizde, hem Meclis boyutunda hem Hükûmet
boyutunda, bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak bütün olumlu girişimlerin
arkasında olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu çerçevede, Afganistan’la
imzalanmış bulunan bu Mutabakat Zaptı’nın da Milliyetçi Hareket Partisi
tarafından desteklendiğini… Bir an önce bu çalışmaların neticelendirilmesini ve
bu Mutabakat Zaptı’nın onaylanmasından sonra gerekli girişimlerin yapılmasını
arzu etmekteyiz biz de.
Afganistan önemli. Neden önemli? Çünkü
Afganistan bugün terör boyutuyla Türkiye’yi doğrudan ilgilendirmektedir.
Afganistan 2014 sonrası Amerikan ve NATO askerlerinin çekilmesi sebebiyle bizi
ilgilendirmektedir. Afganistan’daki istikrarın veya istikrarsızlığın Orta
Asya’yı ve dolayısıyla da Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarını doğrudan etkilemesi
açısından bizim için son derece önemlidir ve elbette ki bugün bizim anlaşmamızın
da konusu olan enerji kaynakları açısından Afganistan’la ilişkilerimiz ve bu
anlaşma son derece önemlidir.
Biz, tabii, Afganistan’da NATO
çerçevesinde hem Türkiye olarak şehit verme uğruna çalışmalarımızı sürdürürken,
bu meselenin hiçbir tarafında bulunmayan Çin’in Afganistan’daki enerji
projelerinden çok önemli katkılar aldığını, sağladığını biliyoruz. Bugün Çin,
Afganistan’daki en büyük yabancı yatırımcı durumundadır. Bugün Çin,
Afganistan’daki önemli enerji kaynaklarına âdeta hâkim olmuş durumdadır. Altın
madenlerinde, özellikle Takhar bölgesindeki altın madenleri bugün ihaleyle
Çin’e verilmiş durumdadır.
Yine aynı şekilde, bakır madenleri
Hindistan’ın ve Çin’in kontrolündedir çünkü ihalelere tek bir Türk şirketi
katılmadığı için… Afganistan’da en zengin bulunan şey altın madenidir,
Çinlilerin tekelindedir; bakır ihaleleridir, Çinliler almıştır.
Bu yakın zamanda Afganistan’da
özellikle de Faryap, Serpol bölgelerinde yine petrol alanında yapılacak olan
ihalelere Çin şirketleri girecektir.
Aynı şekilde, Amuderya havzası olarak
bilinen ve zengin petrol kaynaklarının bulunduğu tahmin edilen ve dört ay
içerisinde ihalesi yapılacak olan zengin petrol kaynaklarının bulunduğu
Amuderya havzasında da yine Türk şirketlerinin herhangi bir hazırlığı
bulunmamaktadır.
Aynı şekilde, Andhoy ve Akina
bölgelerinde -Türkmenistan sınırına yakın bölgedir- Kanada şirketlerinin orada
hâkim olduğunu görmekteyiz.
2013 tarihinde tamamlanacak olan bir
boru hattı projesi vardır ve Türkiye bu boru hattı projesinden haberdar bile
değildir, çünkü bu konuları yakından takip eden birisi olarak bununla ilgili
herhangi bir yazılı belgeye, dokümana hiçbir yerde rastlanılmış değildir. O da,
İran-Tacikistan doğal gaz boru hattıdır ki, Afganistan’ın kuzeyinden yani Türk
bölgesinden geçecektir.
30 milyon nüfuslu bir Afganistan’dan
bahsediyoruz, içerisinde 6 milyon Türk’ün bulunduğu bir Afganistan’dan
bahsediyoruz. Tarihî kökenlerimizin, tarihî kardeşlik, dil, din bağlarımızın
bulunduğu Afganistan’dan bahsediyoruz ama Afganistan’da biz maalesef,
Amerika’nın ve NATO’nun oradaki askerlerine destek olmanın ötesinde herhangi
bir ihaleden pay alabilmiş değiliz.
Umut ediyorum ki, 59 sıra sayılı bu
anlaşmanın imzalanmasıyla Afganistan’ın enerji pazarında, piyasasında Türkiye
de olacaktır. Türkiye'nin haddizatında bu bölgede bu tür ihaleleri kovalaması
lazım. Bu tür ihaleleri alan şirketlerin Türkiye'nin yanında bulunması lazım.
Türkiye son dönemlerde maalesef, yüzünü tamamıyla Orta Doğu coğrafyasına
çevirdiği için, Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanlığını büyük bir
memnuniyetle yaptığı için ve Türkiye'nin,
bir Türk dünyası, bir Afganistan gibi bir derdi olmadığı için, bölge
maalesef ki, Çinlinin, Hindistanlının, Kanadalının tamamıyla kontrolü altına
girmiştir. Soros, zamanında şunu demişti: “Türkiye'nin en önemli ihraç
malzemesi askerdir.” Bu, Türkiye’ye aslında büyük bir hakarettir ve bugün
Türkiye'nin oralarda sadece askerinden faydalanılmaktadır. Hâlbuki Türkiye'nin
Afganistan’da askerinin ötesinde belli bir teknoloji kapasitesi vardır,
kullanabilir; inşaat kapasitesi vardır, kullanabilir. Enerji alanında
Türkiye'nin önemli deneyimleri vardır, kullanabilir ve Türk şirketleri orada
rahatlıkla bu enerji ihalelerine girebilir. Ancak bunun için Türkiye'nin
arkasında, Türk şirketlerinin arkasında, gönlünde bir Türk dünyası ideali olan
bir Hükûmetin olması lazım, maalesef ki bu Hükûmeti biz bugün göremiyoruz. O
bölgelerdeki Türk dünyasında ve Afganistan’daki Türk şirketlerini destekleyen
bir Hükûmeti maalesef göremiyoruz.
Biz, bu önergeyi destekliyoruz çünkü
Afganistan’a hiçbir şey yapılmamış, hiç yoktan iyidir mantığıyla destekliyoruz
ancak bu eksiktir. 2014 sonrasında –ki önümüzdeki hafta Chicago’da NATO
zirvesinde bu görüşülecektir- Karzai “4 milyar dolar her yıl bize verilmesi
gerekir.” diyordur. Bütün uluslararası güçler bunun pazarlığını yapıyor,
İngiltere’si, İtalya’sı, Fransa’sı, Afganistan’la ikili anlaşmalar yapıyor ve
2014 sonrasındaki pozisyonlarını şimdiden sağlama almaya çalışıyorlar ancak
maalesef bu konuda Türkiye’nin 2014 sonrasında ne yapacağına dair bir
stratejisinin olmadığını görmekteyiz. Türkiye'nin Afganistan politikasının bu
anlamda sadece askerin üzerinden yürütülen bir politika olmaktan öteye
gidemediğini de görmekteyiz. Bir taraftan askeri Silivri’ye, askeri diğer
hapishanelere gönderirken öte taraftan askerin oradaki varlığıyla Türkiye'nin
Afganistan’da var olduğunu da söylemek lazım. Askeri oradan çekip aldığınızda,
maalesef, Afganistan’da, hiçbir yerde, bu işin hiçbir noktasında siyasal erkin
olmadığını görmekteyiz. Bu sebeple Afganistan’ın bölgesel stratejik manada
önemli bir nokta olduğunu, Afganistan’ın bir taraftan Çin ile ilişkilerine, bir
taraftan İran ile ilişkilerine baktığımızda, bir taraftan Orta Asya’yı her
zaman baskı altında tutabilecek bir noktada olduğunu gördüğümüzde ve aynı
zamanda Afganistan’daki radikal unsurların Orta Asya gibi Türkiye'nin hayati
çıkarları olan bir yeri etkileyebilecek bir ülke olduğunu dikkate aldığımızda
Türkiye'nin Afganistan’la ilişkilere verdiği önemin biz yeterince olmadığı
kanaatindeyiz.
Türkiye'nin sadece Afganistan’la
ilişkilerde değil, Türk dünyasıyla ilişkilerinde büyük bir sıkıntı hâlâ mevcuttur.
Türk dünyası diye gönlünüzde bir mesele olmadığının biz farkındayız ama hiç
olmazsa oradaki çıkarlarımızın hatırına sizin o bölgeyle daha fazla
ilgilenmeniz gerekmektedir. Türkiye’nin bu manada Afganistan’la olan bu
anlaşması önemlidir ve bu anlaşmanın desteklenmesiyle beraber Türkiye’nin 2014
sonrasında Afganistan’daki yönetim üzerinde şimdiden oturup düşünmesi
gerekmektedir.
Irak’tan Amerika’nın çekilmesi
sonrasında Irak’ın içine düştüğü durumu görüyoruz. Irak’ta düne kadar kardeş
olduklarınızla bugün neredeyse düşman durumuna gelmişsiniz. Suriye’de düne
kadar “Kardeş” dediklerinize bugün “Kalleş” diyorsunuz. Geç olmadan
Afganistan’la ilişkili bir strateji belirleyiniz aksi takdirde Suriye’de
düştüğünüz duruma düşersiniz. Afganistan’daki durum 2014 sonrasında hiç de iç
açıcı gözükmemektedir. Afganistan’da 2014 sonrasında Türk askerinin durumunun
ne olacağının da netleşmesi lazım. Orada askerler üzerinden –Parantez
içerisinde söyleyeyim- yapmış olduğumuz yatırımların geleceğinin ne olacağının
şimdiden belirlenmesi lazım. Sadece, meseleyi askerin oradaki yapacağı
faaliyetler üzerine koyarsanız 2014’te asker çekildiği zaman siz orada sudan
çıkmış -tabiri caizse- balık misali ne yapacağınızı bilmeyecek duruma
gelirsiniz. Bu sebeple şimdiden oturup bir Afganistan stratejisini belirlemeniz
lazım değerli milletvekilleri ve Hükûmete de bu manada sesleniyorum: Bu
meseleler bizim millî meselelerimizdir. Bu meseleler, üzerinde siyaset
yapılacak meseleler değildir ve Türkiye’nin hayati çıkarlarının olduğu meselelerdir.
Dolayısıyla da Afganistan konusunda bu kanunun milletimize hayırlı, uğurlu
olmasını diliyorum ancak bu kanunun yeterli olmadığını da vurgulamam gerekir.
Bir kez daha altını dikkatle çiziyorum, 2014 sonrasındaki Afganistan’da
Türkiye’nin çıkarları büyük bir risk altındadır. 2014 sonrası Afganistan için
bugünden kolların sıvanması gerekmektedir.
Selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oğan.
Tasarının tümü üzerinde başka söz
talebi yok.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE AFGANİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ENERJİ
VE MİNERAL KAYNAKLAR ALANINDA İŞBİRLİĞİNE YÖNELİK MUTABAKAT ZAPTININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 17 Şubat 2011 tarihinde
Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine
Yönelik Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bir sonraki maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 3’ü okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarı açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji
ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:
“Kullanılan Oy Sayısı : 193
Kabul :
193 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Mustafa Hamarat
Burdur Ordu”
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Kalkınma Bakanımız Sayın Cevdet Yılmaz
bir teşekkür konuşması yapacaklardır.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
Özellikle tüm grubu olan partilerimize
teşekkür ediyorum bu anlaşmalarımıza verdikleri destekten dolayı. Sadece
Değerli Milletvekilimizin az önce bahsettiği konularda kısaca bir bilgilendirme
yapmak istiyorum. Afganistan ve Türk cumhuriyetleri çok önem verdiğimiz bir
coğrafya. Sadece askerî anlamda değil birçok anlamda aslında bu bölgelerle çok
yakın ilişkiler içindeyiz. Bir taraftan TİKA aracılığıyla en yüksek dozajda
teknik destek sağlıyoruz. Afganistan’da, örneğin eğitim kurumlarından
hastanelere, çok çeşitli projelere Türkiye Cumhuriyeti olarak destek olduk,
imza attık. Kırgızistan’da yine çok ciddi çalışmalar yürütüyoruz. Daha
geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz bir ziyaret gerçekleşti ve geçmiş borçlar
silindiği gibi geleceğe dönük de ciddi bir fedakârlık yapıldı. Kırgızistan’ın
ekonomik büyüklüğünü düşünürseniz o büyüklük içinde çok ciddi anlam ifade eden
bir destek, yeni bir finansman desteği taahhüdü ortaya kondu. Diğer
cumhuriyetlerle, Türkmenistan’la, Kırgızistan’la yine aynı şekilde çok ciddi
ilişkiler devam ediyor, oralarla ticari, ekonomik ilişkiler, iş dünyamızın
özellikle oralarla ilişkileri devam ediyor.
Bir tesadüf belki, daha az önce
Mecliste görevli olduğum için Afganistan Ekonomi Bakanıyla burada bir görüşme
gerçekleştirdim bizzat kendim. Kalkınma Bakanlığı olarak da oradaki Ekonomi
Bakanlığıyla bir kurumsal ilişki geliştirmiş durumdayız. Buradan ekipler
gönderdik, oradaki arkadaşlarımıza proje, planlama konularında kapasite
geliştirici programlar uyguladık. Yine, Afganistan’dan heyetleri Türkiye’de
misafir ettik ve onlara bu konularda her türlü teknik desteği sunuyoruz çünkü
şunun farkındayız: Oraya giden paraların önemli bir kısmı gerçekten çarçur
oluyor, Afgan halkına gerçek anlamda bir faydaya dönüşmüyor. Bunu sağlama
yönünde de kapasite geliştirici programlarımıza hassasiyetle devam ediyoruz. Az
önce de yine Afgan Ekonomi Bakanıyla bu konuları ele aldık, görüştük.
Değerli Savunma Bakanımız, haziranın
ilk haftasında yine, Afganistan’da olacak, ondan sonra Dışişleri Bakanımız
Afganistan’ı ziyaret edecek. Yani bu konularda Hükûmet olarak çok yoğun bir
gayret içindeyiz, elimizden gelen tüm çabayı sarf ediyoruz, imkânlarımızı
sonuna kadar kullanıyoruz çünkü bu coğrafyalar bizim için ekonomik olarak önem
taşıdığı gibi, siyasi olarak, kültürel olarak, insani olarak çok önemli
bölgeler, aynı medeniyeti paylaştığımız bölgeler. Dolayısıyla, şimdi çok
detayına girmemiz mümkün değil, ama şundan emin olun ki bu bölgelerin
geleceğiyle ilgili Türkiye Cumhuriyeti olarak her türlü çalışmanın içindeyiz ve
gayret sarf ediyoruz, tabii ki imkânlarımız ölçüsünde.
Bu bilgilendirmeyi yapma ihtiyacı
hissettim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tekrar teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, şimdi 12’nci
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
12.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/478) (S. Sayısı: 127) (x)
BAŞKAN – Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 127 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz talebi
yoktur.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
(x) 127 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE AFGANİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ
ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 24 Mart 2011 tarihinde
Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması”nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi
yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi
yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – 3’üncü madde üzerinde söz
talebi yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre veriyorum
ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucunu arz ediyorum:
“Kullanılan Oy Sayısı : 192
Kabul :
192 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Mustafa Hamarat
Burdur Ordu”
Bu şekliyle, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, sözlü soru önergeleriyle, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere, 22 Mayıs 2012 Salı
günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 17.53
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.