Fatma GÜNGÖR Normal Fatma GÜNGÖR 2 1 2012-09-13T11:06:00Z 2012-09-13T11:06:00Z 47 27753 158193 1318 371 185575 14.00 false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

 

DÖNEM: 24                          CİLT: 21                        YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

108’inci Birleşim

17 Mayıs 2012 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, 18 Mayıs Kırım sürgününün yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’na ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, Dünya Ana Dil Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, Türkiye'nin, ulusal gençlik konseyine ve kapsamlı gençlik politikalarına sahip olmadığına ve gençlerin devletten kendilerine yönelik politikalar geliştirmesini beklediğine ilişkin açıklaması

2.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Ziraat Bankasının kredi oranlarını düşürmesi nedeniyle çiftçilerin mağdur olduğuna ve buğday fiyatıyla ilgili bir açıklama yapılmadığına ilişkin açıklaması

3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve iktidarın terörle mücadelede güçlü bir irade ortaya koyması gerektiğine ilişkin açıklaması

4.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Cumhuriyet Halk Partisi olarak gıda güvenliği sağlanarak okul sütünün verilmesinden yana olduklarına ilişkin açıklaması

5.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’da içme suyunun kirliliğine ve Malatya’nın Doğanyol ilçesine bağlı Gökçe köyünde 22 çocuğun sütten zehirlendiğine ilişkin açıklaması

6.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, futbolun şiddet aracı olmaması gerektiğine ve bu konuda kulüplerin de sorumluluğu olduğuna ilişkin açıklaması

7.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Kırım sürgününün 68’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’na ilişkin açıklaması

9.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra çıkan olaylara ilişkin açıklaması

10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve Uludere’de sınır kaçakçılığı olaylarıyla ilgili medyada yer alan iddiaların Hükûmet tarafından açıklığa kavuşturulması gerektiğine ilişkin açıklaması

11.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve terörle mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğine ilişkin açıklaması

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ve 24 milletvekilinin, fındık üreticisinin sorunlarının ve çözüm önerilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/280)

2.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 25 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye verdiği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281)

3.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 21 milletvekilinin, Üçüncü Boğaz Köprüsü’nün güzergâhının tespiti ve ihale edilmesinde yaşanan sorunların ve bunların çözüm yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/282)

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık ile 9 Milletvekilinin; Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ile Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 11 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Özgür Özel ve Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ile 53 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 2 Milletvekilinin; Muş Milletvekili Demir Çelik’in Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/489, 2/488, 2/494, 2/496, 2/497) (S. Sayısı: 232)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/552) (S. Sayısı: 226)

4.- Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin 137 ve 138 Sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/553) (S. Sayısı: 179)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/543) (S. Sayısı: 235)

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/445) (S. Sayısı: 97)

7.- Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/481) (S. Sayısı: 101)

8.- Türkiye Cumhuriyet Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/357) (S. Sayısı: 153)

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin İşleyiş Esaslarına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/473) (S. Sayısı: 155)

10.- Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/551) (S. Sayısı: 178)

11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/295) (S. Sayısı: 59)

 

12.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/478) (S. Sayısı: 127)

 

VII.- OYLAMALAR

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

2.- Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin 137 ve 138 Sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

5.- Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

6.- Türkiye Cumhuriyet Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

7.- Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

 

VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Tepebaşı-Aşağısöğütönü TOKİ siteleri sakinlerinin sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6394)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan işçilerin sorunlarına,

Ülkemizde yabancı gerçek ve tüzel kişilere satılan taşınmazlara,

İlişkin soruları ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6415), (7/6416)

3.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Niğde-Akkaya Barajı’nda yaşanan kirliliğe ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6513)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.02’de açılarak beş oturum yaptı.

Tokat Milletvekili Dilek Yüksel, Uluslararası Aile Günü’ne,

Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, kayısı ve kayısı üreticilerinin sorunlarına,

Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz, Türkiye’deki Roman vatandaşların sorunlarına ve çözüm önerilerine,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Çin Halk Cumhuriyeti Çin Halkı Siyasi Danışma Konferansı Ulusal Komitesi Etnik ve Din İşleri Komitesi Başkan Yardımcısı Ma Qıngsheng ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Hükûmetin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarıyla ilgili kararına,

İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, sanatçı Erol Kardeseci’nin vefatına ve Bank Asya Birinci Lig’e yükselen Şanlıurfaspor’u kutladığına,

Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Burdur ilinde düzenlenen Hayvancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı’na ve Burdur’daki süt üretimine,

Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, Hacettepe Üniversitesinde Kutlu Doğum Haftası nedeniyle program düzenlemek isteyen öğrencilerin etkinliğinin sol görüşlü öğrenci grupları tarafından engellendiğine ve üniversitelerde her fikrin ifade edilebilmesi gerektiğine,

Muş Milletvekili Demir Çelik, Engelliler Haftası’na,

Adana Milletvekili Muharrem Varlı, Ziraat Bankasının çiftçilere vermiş olduğu kredileri yarı yarıya düşürdüğüne ve Ceyhan ilçesinin Kösreli, Altıgözbekirli, Dağıstan ve Yalak köylerinde yaşanan dolu felaketine,

Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Aydın’daki çiftçilerin zor durumda olduklarına ve Hükûmetten yardım beklediklerine,

Bursa Milletvekili İlhan Demiröz, yedi mahalleyi kapsayan konut projesini açıklayan Bursa ilinin Yıldırım Belediye Başkanına yasayla ilgili bilgi verilmesi gerektiğine,

İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt, İstanbul İçme Suyu Melen Projesi’ne ve bu projenin neden tamamlanamadığını ve ne zaman tamamlanacağını öğrenmek istediğine,

Kastamonu Milletvekili Emin Çınar, Kastamonu’da görülen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı nedeniyle bölgede inceleme yapılması ve tedbir alınması gerektiğine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Antalya Milletvekili Mehmet Günal ve 25 milletvekilinin, doğal gaz anlaşmaları ve fiyatlaması ile doğal gaz politikalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri 500 kelimeden fazla olduğu için özeti (10/277),

Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve 20 milletvekilinin, Ankara keçisi ırkının yaşatılması, türünün devamı ve üretiminin arttırılması için izlenecek politikaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/278),

Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve 20 milletvekilinin, Kars ilinde hayvancılık sektöründe yaşanan sorunların ve halkın bu alanda içinde bulunduğu sıkıntıların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/279),

Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Danışma Kurulunun, 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın 5 ve 7’nci maddelerinin İç Tüzük’ün 89’uncu maddesine göre yeniden görüşülmesine ilişkin Hükûmet talebinin uygun görüldüğüne ilişkin görüşü Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Hükûmetin, İç Tüzük’ün 89’uncu maddesi gereğince, 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı’nın birinci bölümünde yer alan 5 ve 7’nci maddelerinin yeniden görüşülmesine ilişkin talebi kabul edildi, Hükûmetin isteminin sırası geldiğinde yerine getirileceği bildirildi.

AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatlerinin düzenlenmesi ile gündemin belirlenmesine; 22, 29 Mayıs 2012 ile 5, 12 ve 19 Haziran 2012 Salı günkü birleşimlerinde bir saat süre ile sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 23, 30 Mayıs 2012 ile 6, 13 ve 20 Haziran 2012 Çarşamba günkü birleşimlerinde ise sözlü soruların görüşülmemesine; 233 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ilişkin önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın AK PARTİ Grup Başkanına,

İzmir Milletvekili Aytun Çıray, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin Cumhuriyet Halk Partisine,

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın Adalet ve Kalkınma Partisine,

İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin Cumhuriyet Halk Partisine ve CHP Grubuna,

Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının;

1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),

4’üncü sırasına alınan, İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık ile 9 Milletvekilinin; Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ile Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 11 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Özgür Özel ve Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ile 53 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 2 Milletvekilinin; Muş Milletvekili Demir Çelik’in Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun (2/489, 2/488, 2/494, 2/496, 2/497) (S. Sayısı: 232),

Görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun (1/569) (S. Sayısı: 180) görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamadan sonra,

3’üncü sırasına alınan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Muğla Milletvekili Nurettin Demir ve 16 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/606, 2/155) (S. Sayısı: 241) yapılan görüşmelerden sonra,

Kabul edildi.

Alınan karar gereğince, 17 Mayıs 2012 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere 21.04’te birleşime son verildi.

 

                                                          Meral AKŞENER

                                                             Başkan Vekili

 

         Bayram ÖZÇELİK                   Özlem YEMİŞÇİ                   Mustafa HAMARAT

                  Burdur                                   Tekirdağ                                     Ordu

                Kâtip Üye                                Kâtip Üye                                Kâtip Üye
II.- GELEN KâĞITLAR

                                                                                                                                No: 148

17 Mayıs 2012 Perşembe

Teklif

1.- Elazığ Milletvekili Şuay Alpay ve İstanbul Milletvekili Bülent Turan ile 4 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/572) (Anayasa ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.05.2012)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ve 24 Milletvekilinin, fındık üreticisi ve sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/280) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)

2.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 25 Milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye verdiği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)

3.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 21 Milletvekilinin, 3. Boğaz Köprüsünün güzergahının tespiti ve ihale edilmesinde yaşanan sorunların ve bunların çözüm yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/282) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)

17 Mayıs 2012 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Mustafa HAMARAT (Ordu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayımız vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi dakikadır.

Gündem dışı ilk söz, Kırım sürgünü hakkında söz isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Ruhsar Demirel’e aittir.

Buyurun Sayın Demirel. (MHP sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, 18 Mayıs Kırım sürgününün yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yarın 18 Mayıs, büyük Kırım sürgününün yıl dönümü, bizim için bir matem günü. Bu günle ilgili birkaç cümle paylaşmak istiyorum sizinle.

Sözüme insanla başlamak istiyorum; medeniyetler kuran, akıl sahibi, düşünen, bilimi, teknolojiyi geliştiren insandan. Bilim, teknoloji gelişiyor, dünya değişiyor, toplumlar da ilerliyor ama bu ilerleme her zaman insanın hayrına, faydasına olmayabiliyor. İşte bu insan için hayırlı olmayanlardan bazıları da vahşetle ifade ediliyor. Bunların bir kısmı yalnızca bir insanı hedef alanlar değil, bir milleti, bir toplumu hedef alanları da var. Bunların içinde dünya kültürüne büyük katkıda bulunmuş, dünyanın en barışçıl toplumlarından diye bilinen biz Türk toplumunun çok büyük bir parçası, Kırım Türkleri de nasibini aldı. 18’inci yüzyılda başlayan büyük sürgünle 1,5 milyona yakın Kırım Türkü dünyanın çok çeşitli yerlerine gitmek zorunda kaldılar, kendi ana vatanlarından sürgün edildiler. 1944’ün 18 Mayısında ise Stalin ve adamları Kırım’daki bütün köyleri bastılar gece yarısı ve onlara şunu söylediler: “Hemen burayı terk ediyorsunuz yanınıza hiçbir şey almadan.” Vatanlarını hatırlatan hiçbir şeyi yanlarına almalarına izin verilmedi ama Stalin ve adamları bir şeyi unuttular: Vatan yalnızca eşyayla anılmaz. Kırım Türkleri memleketlerinin kokusunu içlerinde, ciğerlerinde taşıdılar, türkülerini dillerinde taşıdılar ve memleketleriyle beraber yol aldılar bütün bu yıllar boyunca. İşte bu nedenle, bu büyük soykırımdan kurtulabilen, sağ kalabilen soydaşlarımız o devirde dünyada bağımsız tek Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde, ak topraklarda buluştular. “Bütün Türkler tek ordu” tezini ortaya atan hemşehrimiz İsmail Bey Gaspıralı’nın da dediği gibi, dilde, fikirde, işte birlik için Türkiye’ye, ak topraklara geldiler fakat burada bulunduğumuz, burada yer aldığımız, burada yerleştiğimiz sürece Kırım’ı hiçbir zaman unutmadık, Kırım’da yaşatılanları ve bugün de yaşananları. İşte böylesi bir süreçte, 15 Mayıs 2012 günü 4 soydaşımız Ukrayna polisi tarafından gözaltına alındı; Rinat Şaymardanov, Vasvi Abduraimov, Rüstem Halilov ve Ayder Mustafayev hâlen Ukrayna polisi tarafından gözaltında tutuluyor açlık grevi yaptıkları için. Ben buradan, Sayın Dışişleri Bakanının şahsında Dışişleri personelinden istirham ediyorum: Ukrayna Hükûmetiyle geçecekleri bir iletişimle, bu soydaşlarımızın tutukluluklarının bitirilmesi için gayret sarf etmelerini rica ediyorum. Bu soykırım sürecinde yaşanan sürgünün ölüm hedefli olduğunun en somut göstergelerinden biri de Arabat köyünde unutulan sürgün edilmemiş Kırım Türklerinin Karadeniz açıklarında gemilerle denize bırakılmalarıdır. İşte, o süreçte yaşananları türkülere, marşlara döken ve Kırım Halk Cumhuriyeti’nin de kurucusu olan ve bugün, Kırım Türk Kurultayı’nın marşının sözlerini de yazmış olan Numan Çelebi Cihan’ın iki mısrasıyla sözlerime son vereceğim:

“Ant etmişim, söz vermişim millet için ölmeye,

Bilip, görüp milletimin gözyaşını silmeye.”

Kırım sürgününü her 18 Mayısta matemle anıyoruz.

Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Demirel.

Gündem dışı ikinci söz, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Aylin Nazlıaka’ya ait.

Buyurun Sayın Nazlıaka. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’na ilişkin gündem dışı konuşması

AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, hiç şüphesiz, 19 Mayıs bir ulusun direnişinin günüdür; 19 Mayıs, Anadolu’nun kaderinin değişiminin günüdür; 19 Mayıs, Türkiye'nin, Türk halkının emperyalizme karşı mücadelesinin günüdür ve gene 19 Mayıs, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla özgürlük savaşının başladığı gündür. Onun için, 19 Mayıs bir başka deyişle de laik, demokratik, aydınlık Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı gündür. 19 Mayıs Ulu Önder, büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün doğum günüdür. Mustafa Kemal Atatürk 1930’lu yıllarda Anadolu turnesi yaparken köyde bir kadınımızla tanışmıştır, kadınımıza “Kaç yaşındasın? Hangi tarihte doğdun?” diye sormuştur. Bu kadınımız 1919 yılında doğduğunu söylemiştir. Yaşça daha büyük gösterdiğine bakarak Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk “Emin misin?” dediğinde, kendisini tanımayan kadınımız “Evet, eminim. Benim doğum günüm Atatürk’ün Samsun’a çıktığı gündür çünkü ben daha öncesinde yaşamıyordum ki.” demiştir. Bu kadın, daha sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisindeki ilk Ankara Milletvekili olan Satı Kadın’dan başkası değildir. Dolayısıyla, 19 Mayıs aslında bir ulusun, Türk ulusunun doğum günüdür değerli arkadaşlar.

Değerli milletvekilleri, Mustafa Kemal Atatürk yoklukla, yoksullukla, işgalcilerle müthiş bir mücadele vererek Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş ve bu cumhuriyeti de gençlere emanet etmiştir. “Benim bütün ümidim gençliktedir.” demiştir ve o günlerden bugünleri görmüş olmalı ki Gençliğe Hitabesi’nde gençlere bazı tavsiyelerde de bulunmuştur, demiştir ki: “Bu ülke gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içerisinde olduğu koşullarda da senin, Türkiye Cumhuriyeti’nin istiklaline ve bağımsızlığına sahip çıkma yükümlülüğün vardır.” bunu belirmiştir Gençliğe Hitabe’sinde. Bu hitabe ki şu anda maalesef, Hükûmet sözcüleri tarafından, Hükûmet sözcüsü tarafından “Ayet midir ki bu?” şeklinde bir yoruma maruz kalmaktadır maalesef.

Bugün, nasıl bir ortamla karşı karşıyayız bunu bir kez daha hatırlayalım: 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle davalık olan bir Millî Eğitim Bakanlığı düşünün, “kindar gençlik” yetiştirmek isteyen bir başbakan düşünün; gene dediğim gibi, “Ayet midir bu?” diyerek Gençliğe Hitabe’ye yönelik bir yorum yapan bir hükûmet sözcüsü düşünün; birtakım bakanlıkların resmî web sayfasından bu ülkenin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün resmini ve ismini çıkartan bakanlar düşünün; gene, gençlerini coplayan, biber gazıyla zehirleyen, mahkemelerde süründüren, yıllarca hapislerde çürümeye maruz bırakan bir iktidar düşünün. Maalesef, bugün, gençliğimizin karşı karşıya kaldığı durum budur değerli arkadaşlar ve buradan tüm Türk gençliğine, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet ettiği gençliğe bir kez daha seslenmek istiyorum:

Sevgili gençler, lütfen, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni ve Bursa Nutku’nu hiç aklınızdan çıkarmayın ve cumhuriyet değerlerine, cumhuriyet sembollerine sonuna kadar sahip çıkın. Unutmayın ki dinlenmemek üzere yola çıkanlar asla ve asla yorulmazlar diyorum.

Ben, bu duygularla, tüm ulusumuzun 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyorum ve önümüzdeki dönemlerde çağdaş bir Türkiye, ilerici bir Türkiye, aydınlık, özgür, insan haklarına saygılı bir Türkiye Cumhuriyeti’nde nice 19 Mayıs bayramlarını kutlayabileceğimiz günlerin hasretiyle yandığımı bir kez daha sizlere ifade etmek istiyor, saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Nazlıaka.

Gündem dışı üçüncü söz, Dünya Ana Dil Günü münasebetiyle söz isteyen Muş Milletvekili Demir Çelik’e aittir.

Buyurun Sayın Çelik.

3.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, Dünya Ana Dil Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

DEMİR ÇELİK (Muş) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Ana dil ya da dil, bir insanın doğuştan kazandığı birinci kuşak insan hakları olarak yorumlanır. Ana dil, bir topluluğun, bir halkın özgürlüğünün kendisidir. Dil, bir toplumun, bir halkın özgürlüğünün kendisi ise o hâliyle geliştirilmeye, büyütülmeye, güncelleştirilmeye ve çağcıl bir noktaya taşınmaya da muhtaç bir konudur. O açıdan da dilin özgürlüğü, anayasal, yasal ve hukuki çerçeveye kavuşturulup günlük yaşamdan eğitime, iletişimden yayıncılığa, düşünce ve ifade özgürlüğünden örgütlenme özgürlüğüne dair her türlü siyasal ve sosyal statüye kavuşturulmasının kendisidir.

Yaradan’ın, Allah’ın biz insanlara, biz kullara bahşettiği, halkları ve toplulukları birbirinden ayırt eden en temel karakteristik özellik olan dil, binlerce, on binlerce yıl, tarihin geçmişinden, insanlığın ilk çıkışından bugüne birikerek, biriktirerek, sanatsal, siyasal, kültürel ve sosyal yaşamda değerler üreterek bugüne gelebilmiştir ve bugün itibarıyla 193 ulus üniter devlete rağmen 6 bin civarında birbirinden farklı fonetik sese, birbirinden farklı gramere ve lehçelere ayrıştırılan ve ayrılan bu dil, ne yazık ki asimilasyonist ulus üniter devletleri tarafından birçoğu baskılanmış, ötelenmiş, bu yönüyle de unutulmaya ve yok olmaya yüz tutmuş bulunmaktadır.

İnsani olan, aynı zamanda, Yaradan’ın biz insana bahşettiği bu temel karakteristik özellik milliyetçi şoven dalgalarla bugün yok olmuşsa, yok olma riskiyle karşı karşıyaysa bu insani noktada kabul edilebilir bir durum değildir. Bu açıdan da insanlığın ortak mirası olan tarih gibi, kültür gibi dil de insanlık tarafından ve bizler tarafından büyütülmeye, geliştirilmeye ve kendisini sanatsal, siyasal, kültürel alanda ifade etmesine olanak taşıyacak bir duyarlılığa da muhtaç bir konudur.

Bu yönüyle, günümüz ulus üniter devletlerin insanlığa mutluluk getirmediği ama her dile, her kimliğe, her halka da bir devlet olmayacağından hareketle, mevcut devletlerin demokratikleştirilmiş, niteliği ve içeriğinde her rengin, her çiçeğin, her dilin ve her kimliğin kendini görebildiği, bulabildiği, geliştirebildiği; sanatsal, kültürel, inançsal ve sosyal alanda kendisini büyütebildiği bir olanak günümüz evrensel hukukunun devletlere, toplumlara yüklediği bir görevdir. O açıdan da demokratik, sivil bir anayasayı yapma arifesinde olduğumuz bir süreçte, başta Kürtçe olmak üzere, Lazcanın, Çerkezcenin üzerindeki baskıların kaldırıldığı, bu dillerin kendisini geliştirebildiği, her türlü alanda, başta sosyal ve kültürel olmak üzere eğitimde ve kamusal alanda kullanılmasının önündeki engelleri kaldıran, kendilerini geliştirmesine olanak sağlayan, devletin vatandaşı olmaktan ileri gelen bu halkların, bu bireylerin de eşit, özgür vatandaş olmaktan ileri gelen haklarını kullandırmasına fırsat vermek, bu ana dillerini, yani annelerinden ilk altı aydan itibaren almaya başladığı fonetik sesleri geliştiren, sanatta edebiyatta, tiyatroda sinemada, güncel sosyal yaşamda kullanabilecekleri bir duruma getirmek hepimizin görevi olsa gerek. Hele hele, halktan aldığı temsilî iradeyi halka yansıtmak gibi bir görevi ve rolü olan Meclisin herkesten ve her kurumdan önceliği bu olmalıdır. Çünkü bu, Tanrıdan; bu, insanlıktan; bu, tarihten bize miras kalan en önemli özelliğimizdir, bu özelliğimiz büyütülmelidir, geliştirilmelidir diyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.

Sisteme giren arkadaşlarımıza birer dakika söz vereceğim sırasıyla.

Sayın Erdemir, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, Türkiye'nin, ulusal gençlik konseyine ve kapsamlı gençlik politikalarına sahip olmadığına ve gençlerin devletten kendilerine yönelik politikalar geliştirmesini beklediğine ilişkin açıklaması

AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün dünyada 155 ülke kendi ulusal gençlik politikalarını oluşturmuş, 168 ülkeyse gençlik eşgüdüm yapılarını kurmuştur. Ne yazık ki Türkiye, dünyada ulusal gençlik konseyine ve kapsamlı gençlik politikalarına sahip olmayan az sayıda ülkeden biri olmaya devam etmektedir. Unutulmamalıdır ki gençler sadece geleceğin emanet edileceği bireyler değil, bugünün ortaklarıdır. İşsiz gençler, emekçi gençler, öğrenci gençler, engelli gençler, tutuklu gençler, ev kızları ve LGBT gençler artık sosyal devletin kendilerine yönelik politikalar geliştirmesini bekliyor. Görülmeyen gençler artık görülmek istiyor.

Bu vesileyle tüm yurttaşlarımızın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı en içten dileklerimle kutlar, esenlikler dilerim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Erdemir.

Sayın Varlı…

2.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Ziraat Bankasının kredi oranlarını düşürmesi nedeniyle çiftçilerin mağdur olduğuna ve buğday fiyatıyla ilgili bir açıklama yapılmadığına ilişkin açıklaması

MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aracılığınızla Hükûmete hem bir bilgi hem de uyarma noktasında bir konuya temas etmek istiyorum. Gerçi ilgili Bakan burada yok ama Hükûmeti temsilen bir Bakan var, lütfen not alsın.

Dün de söylemiştim, Ziraat Bankasındaki kredi oranları çok düşürüldü, çiftçilerimiz çok mağdur. Mısırın geçen yıl dönümüne 400 küsur lira verilirken bu yıl 300 küsur liraya düşürüldü; pamuk aynı şekilde, buğday aynı şekilde, karpuz aynı şekilde. Yani geçen yıl 100 bin lira alan çiftçimiz bu yıl ancak 50 bin lira kredi alabiliyor. Bu konuda çiftçilerimiz çok mağduriyet yaşıyor. Lütfen, bu konuda yeni bir düzenleme yapılması hususunda bir çalışma yapılması.

İkincisi, buğday hasadı başlayacak, daha TMO’nun ne fiyat açıklaması var, ne “Buğday alacak mı almayacak mı?” bu konularla ilgili hiçbir açıklaması yok. Çiftçilerimiz dört gözle bekliyorlar, lütfen bu konuda da Hükûmet gereğini yapsın.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Varlı.

Sayın Yeniçeri...

3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve iktidarın terörle mücadelede güçlü bir irade ortaya koyması gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hatay’ın Dörtyol ilçesinde vuku bulan, kalleş terörist saldırıda şehit olan askerlerimize Cenabıallah’tan rahmet, ailesine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.

Dökülen şehit kanlarında AKP de PKK kadar  sorumludur. Birisi döktüğü, diğeri önleyici politikalar üretmediği için. AKP İktidarı, Oslo, İmralı, Habur özürlü bir iktidardır. Son zamanlarda AKP bu özrüne bir de teröristlere genel af hıyaneti eklemek için yoklama yapmaktadır. AKP terör konusunda ne yapacağını bilmeyen, şaşkın, tutarsız ve gaflet içindedir. Bu gaflet, AKP’nin millî damarının çatlamış olmasından kaynaklanmaktadır. İktidarın, terörle mücadeleye bir an önce doğru bir istikamet ve güçlü bir irade ortaya koyması milletimizin yararına olacaktır. İktidarın içinde bulunduğu gafletten uyanmasını diliyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yeniçeri.

Sayın Özkan…

4.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Cumhuriyet Halk Partisi olarak gıda güvenliği sağlanarak okul sütünün verilmesinden yana olduklarına ilişkin açıklaması

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Toplumda ve basında yanlış bir algılama var. Cumhuriyet Halk Partisi olarak çiftlikten çatala, çiftlikten damağa gıda güvenliği sağlanarak okul sütünün, okul elmasının, hatta okul fındığının verilmesinden yanayız. Bu sütün zor koşullarda dağıtıldığını biliyoruz. Uzun ömürlü sütte sorun soğuk zincir halkasının bozulmasıyla başlar. Soğuk zincire dikkat ederek okul sütünün devamını sağlamalı. İlerleyen tarihlerde de daha ucuza mal olan pastörize süte, kısaca İzmir Tire Süt Kooperatifi örneğini ülke geneline yaymalıyız.

Yarın Burdur’da süt içme rekoru denemesi vardır. İktidar ve muhalefet milletvekilleri olarak tümünüzü ve basınımızı davet ediyor, saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özkan.

Sayın Ağbaba…

5.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’da içme suyunun kirliliğine ve Malatya’nın Doğanyol ilçesine bağlı Gökçe köyünde 22 çocuğun sütten zehirlendiğine ilişkin açıklaması

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, AKP döneminde dünyanın en güzel suyu olan Malatya’nın suyu kirlendi. Dünyada herhâlde hiç örneği gözükmeyen bir 100 bine yakın insan Malatya’da ishal oldu. Şimdi yine Malatya’nın ilçe, belde ve köylerinde İl Sağlık Müdürlüğünün yapmış olduğu tahlillerde suların bozuk olduğu gözüküyor. Çeşmelerden, okullardan, camilerden akan sularda bakteri ve koli basili mikrobu bulunan içme suları hastalığa davetiye çıkarıyor. Malatyalılar tifo, ishal, dizanteri ve kolera, hepatit gibi çok tehlikeli hastalıklarla karşı karşıya. Malatyalıların göz göre göre hastalanmalarına göz yumulmamalıdır. Suların bir an önce sağlıklı hâle getirilmesini istiyorum, yetkilileri duyarlı olmaya çağırıyorum.

Ayrıca, dün Malatya’nın Doğanyol ilçesine bağlı Gökçe köyünde 22 çocuk sütten zehirlendi. Bu sütü bozanları da kınıyorum buradan.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ağbaba.

Sayın Özdağ…

6.- Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, futbolun şiddet aracı olmaması gerektiğine ve bu konuda kulüplerin de sorumluluğu olduğuna ilişkin açıklaması

SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Futbol bir eğlence, bir deşarj aracı. Her etkinliği kendi sınırlarında yaşamak en güzeli. Eğlendiren bir şey kavganın aracı olmamalı. Galatasaray-Fenerbahçe maçından sonra yaşananlar bu ölçülere sığmadı, araçlar yakıldı, dükkânlar kundaklandı, ortalık savaş alanına döndü. Trabzon-Fenerbahçe maçında da aynı görüntüler vardı. Daha da kötüsü, olaylardan sonra Trabzon yönetiminin açıklamalarıydı. Yönetim, olayları haksızlığa karşı gösterilen haklı bir tepki olarak niteledi. Olaylara bu gözlükle bakmak, kavgayı, şiddeti meşrulaştırmaktır. Tepki böyle mi olur? Vurarak, kırarak hangi haksızlığın hakkı alınmış olur ki. Spor centilmenliktir. Onun için sportmenlikten bahsediyoruz. Toplumu yönetenlerin hiç ihmal etmemeleri gereken husus toplum psikolojisidir. İnsanlar kalabalığa karışınca daha cüretkâr hâle gelirler, yaptıklarının kalabalıkta kaybolduğunu düşünürler ve kalabalığın kışkırtıcı atmosferinde bir canavara dönüşebilirler. Kalabalık, insana güçlülük duygusu, yalnız olmadığı düşüncesi verir. Bu da her türlü tecavüze kapı aralayan bir psikolojik durumdur. Kulüp başkanları bu psikolojiyi ihmal ederlerse her türlü kavgaya çanak tutarlar. Zararı da tüm takımlarımız ve milletimiz görür. Futbolun bu hâle gelmesinde kulüp yöneticilerinin sorumluluğu büyüktür. Üslup kavga üslubu olursa insanlar kavga ederler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özdağ, teşekkür ediyorum.

Sayın Özensoy…

7.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Kırım sürgününün 68’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Teşekkür ediyorum.

Kırım kökenli bir milletvekili olarak, 18 Mayıs sürgününün 68’inci yılında, trenlere doldurularak yüz binlerce soydaşımızın katledilmesini… Bu soydaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bu katledenleri de lanetliyorum.

Bugün altı aylıkken bu sürgünde yer alarak yaşamayı başarabilen Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nu da buradan selamlıyorum. Kırım Tatar Millî Meclis Başkanlığını yapan Ukrayna Milletvekili olan silahsız, kimsenin burnunu kanatmadan bu mücadelesini sürdüren ve Mustafa Cemiloğlu olarak halk arasında bilinen bu şahsı da buradan saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özensoy.

Sayın Hamzaçebi…

8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’na ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sabah Hatay’ın Dörtyol ilçesinin Kuzuculu beldesinde Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu bir birliğimize terör örgütünün ateş açması sonucu silahlı kuvvetler mensubu 3 görevlimiz hayatını kaybetmiştir, şehit olmuştur. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara şifa diliyorum, şehitlerimizin yakınlarına, milletimize, Türk Silahlı Kuvvetlerine sabır ve başsağlığı diliyorum ve terörü önleme konusunda Hükûmeti bir kez daha göreve davet ediyorum.

Bugün 17 Mayıs, cumartesi günü 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlayacağız. Bundan doksan üç yıl önce Atatürk, Samsun’a 19 Mayıs 1919 tarihinde çıkarak Kurtuluş Savaşı’nı başlatmış ve dünya tarihine örnek olacak bir Kurtuluş Savaşı’nı millet olarak vermiştik. Bugün bu bayramı gölgelemek isteyen bir anlayışa karşı bu cumartesi günü milletimiz çok daha güçlü bir şekilde bu bayrama sahip çıkacak ve kutlayacaktır. Bu inanç ve düşünceyle milletimizin Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.

Sayın Öğüt…

9.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra çıkan olaylara ilişkin açıklaması

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Önce Galatasarayın şampiyonluğunu kutluyorum. 13 Mayıs akşamı Saraçoğlu’nun içinde ve çevresinde yaşananları bir çerçeveye oturtmanın mümkün olmadığını söylemek istiyorum. Başta Sayın Başbakan olmak üzere birtakım yandaş, çıkarcı çevreler ve yine kine bulanmış kalemler, sarı lacivertli kulübe gönül verenleri suçlu ilan etti.

Kulüpten yapılan açıklamada, Galatasaray maçından sonra çıkan olaylarla ilgili olarak Fenerbahçe taraftarının maç boyunca ve sonrasında rakip takım sporcularına dair kesinlikle hiçbir tepki göstermediği vurgulandı. Emniyet görevlilerinin müdahale yöntemine değinilerek ''Emniyet güçleri, toplum psikolojisini doğru yönetememenin örneğini vermiş, taraftarlarımız ile girilen bire bir atışma ve diyaloglar neticesinde durum ne yazık ki bu noktaya gelmiştir'' eleştirisinde bulundu. Ben de o akşam oradaydım ve o açıklamanın altına bir saniye bile kuşku duymadan imzamı atarım. O gün Saraçoğlu’nda olan herkes aynı düşünceyi paylaşacaktır.

Bazı taraftarların da polise ve çevreye vermiş olduğu saldırıyı burada açıkça kınamak istiyorum.

Çoluk çocuğa, kadın erkeğe maç öncesi ve maç sonrası yapılan gaz saldırısını da burada kınamak istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öğüt.

Sayın Işık…

10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve Uludere’de sınır kaçakçılığı olaylarıyla ilgili medyada yer alan iddiaların Hükûmet tarafından açıklığa kavuşturulması gerektiğine ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hatay’ın Dörtyol ilçesinde PKK’lı teröristlerle mücadelede hayatlarını kaybeden, 1’i Kütahyalı hemşehrim olmak üzere 3 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu şehidimize Allah’tan rahmet diliyor, tüm hemşehrilerimin ve milletimizin başı sağ olsun diyorum.

AKP’yi, PKK’yla müzakereden vazgeçip, ciddi bir mücadele ortamında gerekli mücadeleyi vermeye çağırıyorum.

İkinci konu da Uludere’de sınır kaçakçılığı nedeniyle meydana gelen olaylarda, istihbaratın ABD’nin insansız uçakları tarafından verildiği yönünde bugün medyada yer alan iddialar mutlaka Hükûmet tarafından açıklığa kavuşturulmalıdır. Kimin eli kimin cebindedir, kim doğru istihbarat veriyor, kim vermiyor, bunu milletimizin bilmesi gerekiyor.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.

Sayın Canikli…

11.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Hatay’ın Dörtyol ilçesinde terörist saldırıda 3 askerin şehit olmasına ve terörle mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğine ilişkin açıklaması

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biz, AK PARTİ Grubu olarak, bugün Hatay’ın Dörtyol ilçesindeki çatışmalarda hayatını kaybeden, şehit olan 3 subayımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine, sevenlerine, milletimize başsağlığı diliyoruz.

Terörle mücadele kararlı bir şekilde sürdürülecektir ve terör örgütünün anladığı dilden bu mücadele sürdürülecektir. Bu konuda en ufak bir tereddüt, bir kararsızlık söz konusu değildir.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Canikli.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ve 24 milletvekilinin, fındık üreticisinin sorunlarının ve çözüm önerilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/280)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini ekte sunduğumuz, Karadeniz için hayati önem taşıyan fındık üreticisinin sorunlarının tespit edilerek, çözüm önerilerinin araştırılması ve bunun için yapılacak yasal düzenlemeler dahil olmak üzere, alınacak önlemlerin tespiti için Anayasanın 98'inci İç tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Selahattin Karaahmetoğlu            (Giresun)

2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu            (İstanbul)

3) Ahmet İhsan Kalkavan                 (Samsun)

4) Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                (İstanbul)

5) Veli Ağbaba                                 (Malatya)

6) İlhan Demiröz                              (Bursa)

7) Kadir Gökmen Öğüt                    (İstanbul)

8) Nurettin Demir                             (Muğla)

9) Ali Özgündüz                              (İstanbul)

10) Erdal Aksünger                          (İzmir)

11) Gürkut Acar                               (Antalya)

12) Hasan Akgöl                              (Hatay)

13) Mehmet Ali Susam                     (İzmir)

14) Ali Serindağ                               (Gaziantep)

15) Ümit Özgümüş                           (Adana)

16) Muhammet Rıza Yalçınkaya      (Bartın)

17) Sena Kaleli                                 (Bursa)

18) İhsan Özkes                               (İstanbul)

19) Ali Demirçalı                             (Adana)

20) Melda Onur                                               (İstanbul)

21) Doğan Şafak                              (Niğde)

22) Haluk Eyidoğan                         (İstanbul)

23) Sakine Öz                                  (Manisa)

24) İdris Yıldız                                 (Ordu)

25) Ali İhsan Köktürk                      (Zonguldak)

Gerekçe:

Fındık Ürünü Karadeniz Bölge Halkının, yaklaşık 8,5 milyon yurttaşımızın ana geçim kaynağı ya da direkt ve dolaylı, gelirlerini belirleyen en önemli gelir kaynaklarındandır. Ayrıca ülkemizin tarımsal ürün ihracatı içerisinde öne çıkan önemli bir döviz kaynağı niteliği bulunan fındık, bir sanayi ürünü olmasıyla da istihdama olan katkısı yadırganamayacak özel bir tarımsal üründür.

Ülkemizde fındık, başta Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin'in ürünü olmasına rağmen, bugün itibariyle, Devlet Planlama Teşkilatı ve Devlet İstatistik Enstitüsünün verilerine göre, 42 ilimizde yetiştirilmektedir. Ülkemizin Karadeniz'e kıyısı olan hemen her ilinde fındık üretilmektedir. Fındık, ilkemizin, dünya üretim ve ihracatında yüzde 75'lik paya sahip olduğu bir üründür. Bu oran, bazı yıllarda yüzde 80'lere kadar çıkabilmektedir.

Denilebilir ki, dünya üzerinde hiçbir ülkenin, hem üretimine hem de ihracatına bu oranda sahip olduğu bir ürün yoktur. Fındık, agrokültürel ekonomik yapıya sahip olan ve tek ürün ağırlıklı üretim yapısını arz eden Karadeniz bölgemizin gerek ekonomik ve gerekse sosyal ve kültürel yapılanmasında ve gelişmesinde, fevkalade öneme haizdir. Doğu Karadeniz Bölgesi Fındık üretimi için ekolojik bakımdan en uygun koşullara sahip bulunmaktadır. Bölgemizde, ticarî yapının boyutlarını ve gelişmesini belirleyen ve pazar talebini oluşturan gelirlerin başında, ziraî kesimin fındıktan sağladığı kazançlar gelmektedir. Bu bağlamda, fındık, bölgemiz ekonomisinin ana gelir kaynağını oluşturmakta olan bir mahsulüdür. Ayrıca ülkemizin tarımsal ürün ihracatı içerisinde öne çıkan önemli bir döviz kaynağı niteliği bulunan fındık, bir sanayi ürünü olmasıyla da istihdama olan katkısı yadırganamayacak özel bir tarımsal üründür.

Fındık üreticisinin hakkının verilmesi; bölgede yaşanan yoğun göçün yerinde istihdamla çözülmesini sağlayacağı gibi, Karadeniz Bölgesinin temel problemlerinden olan erozyonla mücadelede de önemli bir yer tutan fındık bahçelerinin korunmasını dolayısıyla erozyonla mücadelede de başarılı olunmasını sağlayacaktır.

2011 fındık rekoltesinde meydana gelen düşüş özellikle Giresun ili çevresinde % 70-80 oranında gerçekleşmiştir. Ürün kaybı çiftçilerimizin iradeleri dışında ekolojik dengesizlikler, endüstriyel tarımın beraberinde getirdiği olumsuzluklar sonucunda gerçekleşmektedir. Bölge üreticisi kamu bankaları ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden kullandıkları kredileri ödeyemeyecek durumdadır. Alan bazlı gelir desteği, iyi tarım uygulama desteği, gübre, mazot, toprak analizi desteği ödemelerinin bir an önce yapılması gerekmektedir ve ürün sigorta bedellerinin ödenmesinde güçlükler yaşanacağı düşünülmektedir. Karadeniz bölgesi ve ülkemiz için büyük önem arz eden fındığın dünyada en kaliteli yetiştirilebildiği coğrafi bölgesinde varlığını sürdürebilmesi devlet tarafından desteklenmesi ile mümkün görünmektedir. Fındık alanlarında don gibi kuraklığın, bitkinin soğuklama ihtiyacı ve tozlanmasının doğal yollardan sağlanamamasının yaşanan risk ve belirsizlikler olduğu düşünülerek sigorta kapsamında değerlendirilmesi ihtiyaç hâline delmiştir. 2004 yılında meydana gelen don afeti kapsamında birçok üreticimize yapılması gereken ödemeler yapılmamış, hükümet 2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun Bazı Ödeneklerin Kullanılmasına ve Harcanmasına İlişkin Esasları İçeren E- Cetvelinin 45. maddesinde yaptığı düzenleme ile üreticinin alacaklarını ödememe yoluna gitmiştir. Bu engelleyici hüküm düzeltilerek üreticinin alacakları hâlâ ödenmemiştir.

İklim şartları sebebiyle alternatif ürün ekimine uygun olmayan Doğu Karadeniz Bölgesinde yaklaşık 3 milyon vatandaşımızı doğrudan, 8 milyon  yurttaşımızı da dolaylı olarak ilgilendiren, fındık ürünü ile fındık üreticilerinin sorunların tespiti, Fiskobirlik'in yeniden piyasa aktörü olabilmesi ve istikrarlı bir fındık piyasasının oluşabilmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla, bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

2.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 25 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye verdiği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son yıllarda ülkemizin her bölgesinde, yerleşim yerlerine, tarım arazilerine ve su kaynaklarına çok yakın yerlerde gelişigüzel açılan ve denetimleri tam anlamıyla yapılmayan taş ocaklarının çevreye verdiği zararların araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Veli Ağbaba                                                 (Malatya)

2) Kadir Gökmen Öğüt                    (İstanbul)

3) Uğur Bayraktutan                        (Artvin)

4) Selahattin Karaahmetoğlu            (Giresun)

5) Levent Gök                                  (Ankara)

6) Binnaz Toprak                             (İstanbul)

7) Melda Onur                                                 (İstanbul)

8) Ömer Süha Aldan                        (Muğla)

9) Malik Ecder Özdemir                   (Sivas)

10) Emre Köprülü                            (Tekirdağ)

11) Ali Özgündüz                            (İstanbul)

12) Mehmet Hilal Kaplan                                 (Kocaeli)

13) Ramazan Kerim Özkan              (Burdur)

14) Erdal Aksünger                          (İzmir)

15) Ali Haydar Öner                        (Isparta)

16) Dilek Akagün Yılmaz                                (Uşak)

17) Kemal Ekinci                             (Bursa)

18) Ramis Topal                               (Amasya)

19) Tufan Köse                                (Çorum)

20) Arif Bulut                                  (Antalya)

21) Yıldıray Sapan                           (Antalya)

22) Muhammet Rıza Yalçınkaya      (Bartın)

23) Ali Serindağ                               (Gaziantep)

24) Mahmut Tanal                           (İstanbul)

25) Haydar Akar                              (Kocaeli)

26) Ali İhsan Köktürk                      (Zonguldak)

Gerekçe:

Çevre Yasasına tabi olunduğu dönemde taş ocakları açılmadan önce ÇED raporları istenmekteydi. Ancak 2004 yılında yürürlüğe giren 3213 sayılı Maden Yasası sonrasında Danıştay kararı ile ÇED raporuna gerek olmadan da taş ocakları açılmaya başlanmıştır. Böylece tarım ve mera alanları, doğal ve kültürel alanlar, ormanlar ve su kaynaklarının bulunduğu alanlar da dâhil tüm doğa hem madencilik faaliyetlerine hem de taş ocaklarına açılmıştır. Açılan taş ocakları yer altı sularının azalmasına, ağaçların kurumasına, hayvancılığın olumsuz etkilenmesine ve bölgede yaşayan insanların sağlığının bozulmasına sebep olmaktadır.

Halen ülkemizin değişik yerlerinde 5.000'e yakın ruhsatlı taş ocağı faaliyet gösterirken binlerce taş ocağı da ruhsat başvurusunda bulunmuştur. Malatya Doğanşehir Kelhalil Köyü, Akçadağ Karapınar ve Cevizpınar köyleri, Yeşilyurt Kozluk, Görgü, Örnek köyleri, Arguvan Şotik Aşağı Konak Mezrası ile Gündüzbey Kasabası Kaptaj bölgesi başta olmak üzere Malatya'nın pek çok yerinde de taş ocakları faaliyet göstermektedir. Özellikle Maden Yasasının yürürlüğe girdiği 2004 yılından sonra taş ocaklarına gelişigüzel ruhsat verildiği konuşulmaktadır. TÜBİTAK raporuna göre taş ocağı işletmelerinin içme suyu kaynaklarına en az 5 km uzaklıkta olması gerektiği belirtilmesine rağmen, Malatya İli Yeşilyurt İlçesi Gündüzbey Kasabası Kozluk sınırları içerisinde Malatya'da yaşayan yaklaşık 600 bin insanın içme suyu ihtiyacını karşılayan Kaptaj bölgesine 2-3 km uzaklıktaki bir yere taş ocağı işletme ruhsatı verilmiştir. Anayasanın 56. Maddesine göre "Çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek, Devletin ödevidir." denilmektedir. Ancak devletin kurumları verdikleri ruhsatlar ile bizzat kendileri Anayasa suçu işlemektedir.

Çok sayıda taş ocağı dinamit kullanarak taş çıkarmaktadırlar. Dinamit kullanımı hem ortaya koyduğu gürültü hem meydana getirdiği sarsıntı hem de patlama esnasında çıkardığı tozda bulunan kireç nedeniyle insan sağlığını olumsuz etkilemekte, astım ve kanser hastalıklarının artmasına sebep olmaktadır. Kireç tabiattan uzun süre atılamadığı için bitki örtüsü, toprak ve yer altı ve yer üstü sularını da olumsuz etkilemektedir. Taş ocaklarının faaliyetlerini yerleşim yerlerine çok yakın bölgelerde sürdürmesi sonucu eğitim ve sağlık kurumları açık tehdit altındadır.

Taş ocağı arama izinleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından harita üzerinden bakılarak, ocağın kurulacağı yer görülmeden, çevresi incelenmeden verilmektedir. Bu nedenle ruhsatlar incelendiğinde tarım arazilerinin, köy yerleşim alanlarının, su kaynaklarının, derelerin çok yakınında kurulduğu görülecektir. Pek çok taş ocağı köylüler için çok değerli olan meraların üzerinde kurulmuştur. Bu nedenle tarım ve hayvancılık bazı yörelerde bitme noktasına gelmiştir. Dolayısıyla geçim kaynağı sadece tarım ve hayvancılık olan yöre insanları kaderleri ile baş başa bırakılmıştır.

Maden Yasasına göre ruhsat verilen işletmeler kendilerine verilen sürenin sonunda bölgeyi eski hâline getirmek zorundadır. Ancak işletme sahipleri işleri bittikten sonra bölgeyi öylece bırakıp gitmektedirler. Dinamit kullanılarak tahrip edilen doğa kullanılamayacak bir şekilde bırakılmaktadır.

Taş ocaklarına ruhsat verilmesi konusu tekrar değerlendirilmeli, Maden Kanununun ilgili maddeleri değiştirilerek taş ocakları Maden Kanunu kapsamından çıkarılmalı ve tekrar Çevre Kanunu kapsamı içinde değerlendirilerek ÇED'e tabi hâle getirilmelidir.

Yukarıda sayılan gerekçeler ile taş ocaklarının çevreye verdiği zararların araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

3.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 21 milletvekilinin, Üçüncü Boğaz Köprüsü’nün güzergâhının tespiti ve ihale edilmesinde yaşanan sorunların ve bunların çözüm yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/282)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Dünyanın en büyük ve en önemli metropollerinden biri olan İstanbul, Boğaza yapılması planlanan üçüncü köprüyü tartışmaktadır. İhalesinin yakın bir zamanda ertelenmesi, geçtiğimiz yıl bu köprüyle ilgili yapılan tartışmaları tekrar gündeme getirmiştir. Köprü, birçok noktadan uzmanların itirazlarıyla karşılaşmaktadır. Yapılan itirazlar; çevresel, ulaşıma ilişkin ve ekonomik olarak sınıflandırılabilir.

Konunun uzmanlarının görüşlerinin başında şunlar gelmektedir: 3. köprü şehir sakinlerinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyecektir. Temiz içme suyu kaynaklarını, sağlıklı ve mutlu yaşam için gerekli ormanları doğrudan etkileyecek, ulaşım sorunlarının çözümüne de katkı sağlamayacaktır. İstanbul'un önemli içme suyu rezervleri olan Ömerli, Elmalı, Darlık, Alibeyköy, Büyükçekmece, Sazlıdere, Terkos hızla tahrip olacak ve içme suyu kalitesi azalacaktır.

Boğaz'daki mevcut köprüler insan değil araç taşımaya yöneliktir. Bu, sürdürülebilir bir çözüm olmadığı gibi, gerekçe gösterilen trafik sorununu da çözmeyecektir. 1. köprünün yapılmasından sonra, 1973'ten 1974'e, boğazı geçen taşıt sayısı % 200 artarken, taşınan yolcu sayısındaki artış sadece % 4'tür. 2. köprü yapıldıktan sonra ise, taşıt sayısı %1.180 artarken, yolcu sayısındaki artış % 170 olmuştur. Oysa dünyanın gelişmiş ülkelerinde ve büyük şehirlerinde kullanılan ulaşım yöntemlerinin büyük bir yüzdesini raylı sistemler oluşturmaktadır.

Boğaz geçişlerinin bu şekilde teşviki merkezi iş alanlarının, yasal olan olmayan konut ve sanayi alanlarının sayısının artmasına, şehrin daha fazla plansız ve orantısız büyümesine ve Anadolu'dan İstanbul'a olan göçün de artmasına neden olacaktır. Bu İstanbul'un plansız bir şekilde hızla büyümesi demektir. Yapılan her köprünün kendi trafiğini yarattığı gerçeğini de unutmayarak, Türkiye'nin ekonomik menfaatleri, İstanbul'un daha da çok büyümesini değil, tam tersine, kademeli bir küçülmeyi hazırlayan yatırımların hazırlanmasını gerektirmektedir.

3. Boğaz Köprüsü konusunda yaşanan tartışmaların en büyüğü, yakın zamanda yapılan ihale ertelemesi ile yaşanmıştır. Bilindiği gibi, ülkemizde yapılacak bu gibi önemli ve büyük projeler; öncelikle Yüksek Planlama Kurulu'ndan (YPK) geçer, ardından Devlet Planlama teşkilatı (DPT) tarafından incelenir ve son olarak Bakanlar Kurulu'na sunularak yaşama geçirilir. Bu denli büyük projelerin ihalesinde kullanılan şartnameler büyük bir titizlikle hazırlanır. Özellikle yabancı finans kuruluşlarının finansman sağlamak için ileri sürdüğü koşullar (inşaatın ne kadar zamanda gerçekleştirileceği, ne kadar gelir getireceğine dair sağlam bilgiler) şartnamelerde özenle ele alınır. Yine bu kuruluşlar, ülkemizin geleceğine doğrudan etki eden ve çevrenin projeden nasıl etkileneceğini belirleyen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporuna büyük önem yüklerler. Bu koşullar altında, yapılması planlanan 3. Boğaz Köprüsü'ne DPT rezerve koymuş, güzergâha itiraz etmiş ve Karayolları Genel Müdürlüğü'nün yaptığı trafik hesaplarını doğru bulmamıştır. Aynı kurum, daha ayrıntılı ve doğru hesap yapılmasını istemiştir. Ancak Hükümet, bu düzeltmeler yerine YPK ve DPT'yi devre dışı bırakacak bir maddeyi Torba Kanun'a eklemiş yasal düzenleme ile projeyi Karayolları Genel Müdürlüğü'ne ve Ulaştırma Bakanlığı'na bırakmıştır. Köprünün ihale şartnameleri satışa çıkarılmış; ama, Karayolları Genel Müdürlüğü'nün yaptığı ilginç açıklamaya göre: "Şartname satın alan 16 şirketin isteği üzerine" ihale ertelenmiştir.

350 milyar dolarlık rant alanı yaratacağı tahmin edilen; konunun uzmanları olan meslek odaları, dernekler ve sivil toplum örgütlerince itiraz edilen ve yalnızca İstanbul'u değil, tüm ülkemizi ilgilendirecek olan 3. Boğaz Köprüsü konusunda sorunların neler olduğunun tespiti ve bunların çözülmesi için uzmanların görüşlerinin alınması amacıyla Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Ali Özgündüz                              (İstanbul)

2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu            (İstanbul)

3) Kadir Gökmen Öğüt                    (İstanbul)

4) Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                (İstanbul)

5) Ayşe Nedret Akova                      (Balıkesir)

6) Nurettin Demir                             (Muğla)

7) Veli Ağbaba                                 (Malatya)

8) Gürkut Acar                                 (Antalya)

9) İlhan Demiröz                              (Bursa)

10) Sena Kaleli                                 (Bursa)

11) Erdal Aksünger                          (İzmir)

12) İhsan Özkes                               (İstanbul)

13) Ali Demirçalı                             (Adana)

14) Hasan Akgöl                              (Hatay)

15) Ali Serindağ                               (Gaziantep)

16) Melda Onur                                               (İstanbul)

17) Doğan Şafak                              (Niğde)

18) Haluk Eyidoğan                         (İstanbul)

19) Ali İhsan Köktürk                      (Zonguldak)

20) Sakine Öz                                  (Manisa)

21) Ahmet İhsan Kalkavan               (Samsun)

22) İdris Yıldız                                 (Ordu)    

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeler bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Şimdi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık ile 9 Milletvekilinin; Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ile Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 11 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Özgür Özel ve Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ile 53 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 2 Milletvekilinin; Muş Milletvekili Demir Çelik’in Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık ile 9 Milletvekilinin; Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ile Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve 11 Milletvekilinin; Manisa Milletvekili Özgür Özel ve Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ile 53 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 2 Milletvekilinin; Muş Milletvekili Demir Çelik’in Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/489, 2/488, 2/494, 2/496, 2/497) (S. Sayısı: 232) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 232 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin tümü üzerinde müzakerelere başlıyoruz.

Teklifin tümü üzerinde birinci sırada Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sayın Demir Çelik, Muş Milletvekili.

Buyurun Sayın Çelik.

                        

(x) 232 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BDP GRUBU ADINA DEMİR ÇELİK (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Eczacılık Kanunu’yla ilgili 232 sıra sayılı teklife ilişkin, Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun düşüncelerini ifade etmek için huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

6197 sayılı Eczacılık Kanunu, 1953 yılından bu yana değişikliğe uğratılmadan elli dokuz yıldır, değişen toplum ve tarihî süreçlere uygun olmayan özellikleriyle sağlık faaliyetinin en temel birimlerinden, alanlarından biri olan eczacılığı kuşatan, hapseden, işlevsiz bırakan, dolayısıyla da mesleki formasyona dayalı önemli ölçüde toplumsal değişime katkı sunan bu mesleği toplumsal dinamik olma formundan uzak tutmuştur. Değiştirilmesi bir ihtiyaçtı, değiştirilmesi değişen dünya koşullarıyla ortaya çıkan toplumsal ihtiyaçları karşılamaya özgün olmalıydı, bu içerikte bir anlayış ve yaklaşım ertelenemez bir görev olarak karşımızda duruyordu.

24’üncü Dönem milletvekillerinden eczacı olan AKP, BDP, MHP ve CHP’den arkadaşlarımız Türk Eczacıları Birliğinin değerli katkıları ve çalışmaları neticesinde ortaklaştırarak pratikte sorun ve sıkıntı yaşanan kısmi sorunlarımızın giderilmesine hizmet edecek bir kanun teklifini huzurlarınıza taşımış bulunmaktayız.

Yaşanan sorunun radikal çözümünde yetersiz olabilir, köklü bir çözümün adresi ya da kanunu olmayabilir ama pratik noktada en temel sorunları çözecek bir nitelikte ve içerikte olması anlamıyla da bizim önemsediğimiz, üzerine hassasiyetle titrediğimiz ve bu kanunun çıkması konusunda da grup olarak gerekli çabayı, emeği ve katkıyı sunacağımızı belirtmek, ifade etmek istiyorum. Gönül arzu ederdi ki gelişen dünya koşullarının ortaya çıkardığı yeni toplumsal ihtiyaçlar nezdinde bu soruna ve sorunlara yaklaşılmalıydı.

Eczacı bir ilaç uzmanı olarak insanlığın doğuşundan bu yana hastalığın ortaya çıkmasıyla, tedavi ve iyileştirme ihtiyacının belirmesiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, yeni değil, yeni ortaya çıkmış bir mesleki faaliyet hiç değil. Bu denli köklü olan, insanlık kadar tarihi olan meslek, günümüz Türkiye’sinde bu mesleki formasyona uygun bir itibar ve saygınlığa da sahip değildir. Bu paradoksu gidermek, mesleğin ihtiyaç duyduğu temel gereksinimleri karşılamak elbette ki toplumun da, bizim de görevimizdir. Ama 1980’den bu yana dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizi de kasıp kavuran, sosyal devlet algısından toplumu ve ülkelerde yaşayan halkları neoliberal politikalarıyla sömürünün cenderesine alan anlayış ve zihniyet sağlıkta da kendisini hükümranlık bir ilişkiye dönüştürmüştür, sağlık politikaları, bireyin, toplumun iyilik hâlinden öte bir noktaya taşınmıştır. Hâlbuki biz biliyoruz ki kişinin ve toplumun ruhi, sosyal, siyasal ve kültürel noktada iyi olma hâli sağlık ise birilerinin beklentisine, çıkarına hizmet etmeyecek değerde ve önemdedir. Bu anlayışla yaklaşılması toplumu erişilebilir nitelikli sağlık hizmetlerine kavuşturması icap ederken neoliberal politikaları uygulamada ısrar eden iktidarlar ve hükûmetler toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak bir anlayış ve yaklaşımla sorunu çözmeye çalışmaktadırlar. O açıdan da sağlık erişilebilir nitelikli bir hizmet yerine, ticarileşen, piyasalaşan ve bu boyutuyla da özelleştirilmeye muhtaç bir noktaya taşınmıştır.

Özelleştirilen sağlık nitelikli bir hizmet olmaktan çıkarılmış, satın alınabilir ya da satılabilir bir metaya dönüştürülmüştür. Artık kâr, temel amaç edinme, temel argüman olma durumuyla karşı karşıya kalınca, bireyin de toplumun da sağlıklı olma durumu ve hâli göz ardı edilmiş, önemsenmez bir noktaya taşınmıştır.

Özelleştirilen, bu anlamıyla da ticarileştirilip piyasalaştırılan sağlık, eczacılıkta da ilaçta da fütursuzca kendisini baş gösteren bir noktaya taşınmıştır. İlaç, hastalığın teşhisi ve tedavisinde en temel, vazgeçilmez bir elementken, artık alınıp satılan ticari bir metaya, emtiaya dönüştürüldüğünden kaynaklı da, reklama dayalı, pazara dayalı, satılabilir kriterlere bağlı bir endeksle piyasası kontrol edilebilir bir noktaya taşınmıştır. İşte tam da bu noktada eczacılık faaliyeti de amacına uygun kriterlere bağlı, toplumun sağlık ihtiyaçlarını karşılayan bir mesleki formattan çıkarılmış, bireyin ve bireyden oluşan toplumun kısmi, günübirlik sorunlarının çözüm adresi hâline getirilmiştir. Hâlbuki tarihi kadar eski olan ve bugünün birçok problemli alanının bizatihi danışmanlığını yapan, ilacın amacına uygun kullanılmasından doğru doza kadar her türlü danışmanlık faaliyetini karşılıksız sağlayan eczacılık ve eczane eczacılığı görmezlikten gelinmiş, elli dokuz yıllık geçmiş pratiğinde nitelikli bir değişime, dönüşüme uğratılmadan, kişiler, bireyler kendi kaderleriyle karşı karşıya bıraktırılmışlardır. Bu kabul edilebilinir bir durum değilken eczacılığın toplumsal değişime olan katkıları ve önemi açığa çıkarılıp bu konuda sinerjiyi toplum lehine değiştirip dönüştürmek varken, hiçleştirilen bir anlayışla eczacılık kendi kaderine terk edilmişti. Bir kısım duyarlılıkla müdahale ettiğimiz, açığa çıkardığımız bu bilinç dönüşümünü biz 24’üncü Dönem yasama organı olarak lehlerine çözüyor olsak da bu mesleki faaliyetin köklü, radikal sorunlarını çözebilmeden hâlâ çok uzağız çünkü her şeyden önce meslek, liberal demokrasinin, neoliberal politikaların ürünü olarak metalaştırılan, özelleştirilen, özelinden kurtarılabilmiş değildir.

Bizim gibi, ithalata dayalı, ihracat yoksunu, ithalatında yüksek teknoloji ve aşırı silahlanmaya dönük bir ithalatı sürdüren bir ülke, karşılığı olan ihracatı geliştiremeyişinden kaynaklı 2002’de 15 milyar dolar civarında olan dış ticaret açığımız, bu yanlış politikalar neticesinde bugün 110 milyar dolara çıkmışsa, bunun sağlıkta ve eczacılık faaliyetinde de kendisini olumsuz yansıtması elbette ki mümkündür. Artık satılan bu metanın alıcısı durumuna düşürülen müşteri, bu müşterinin bir kısım haklarını sağlamakla mükellef olan tahsildar ve tahsilatçı konumuna getirilmiş eczacılar söz konusu. Hâlbuki devlet, vatandaşının her türlü özgürlüğünü, her türlü gelişme haklarını, siyasal ve sosyal varlık olmaktan ileri gelen kazanılmış haklarını büyüten noktada olmalıydı ama gelin görün ki her alanda olduğu gibi sağlıkta da bireyi de toplumu da onların haklarını da büyüten bir noktadan, aksine gasbeden, alıkoyan, küçülten bir noktaya gelmiş bir Türkiye gerçeğiyle yüz yüzeyiz.

Nispi noktada kişinin doktora, kişinin ilaca ulaşımını kolaylamış olabiliriz ama kolayladığımız bu sektörde özelleştirmeye bağlı iktidar odaklarını oluşturmuşsanız, bu iktidar odaklarına rağmen toplum sosyal güvenlik ilişkisinden ve olanaklarından yoksunsa ve ülke ithalat, ihracat arası dengeyi sağlayamamış, savaş ve yüksek teknoloji yönlü ithalatıyla gelirlerini ve değerlerini borçlanarak yürüten bir ülke durumuna gelmişse, sağlık, layık olduğu, hak ettiği bir hizmeti görmekten uzak bir konumdadır.

O anlamıyla, biz diliyor ve umuyoruz, bu yüksek teknolojiye dayalı ithalat ikamesi yerine, ihracatın, tarım ülkesi olan, hayvancılık ülkesi olan ülkemizin değerlerinin açığa çıkarıldığı, onun toplumsal ihtiyaçlarının karşılanması noktasına taşındığı bir düzeye getirilmelidir ki bu düzeyden toplumun her kesimi gibi eczacılar da sağlık da payını alabilmelidir ama bundan uzak bir noktaya getirildiği için de sorun kangrenleşerek büyümeye devam ediyor.

Ben, bu konsensüsün, bu ortaklaşma anlayışının yol açtığı bir duyarlılıkla, 6197’nin açmazlarını ve sıkıntılarını gideren bir dönem milletvekili olmanın ve bu dönem milletvekilinin bir eczacı milletvekili olmaktan ileri gelen haklı gururunu taşıyarak, bunda çaba sahibi olan herkesi huzurlarınızda kutlarken, bu yönlü temel taleplerimizi giderme çabalarını saygı ve sevgiyle selamlayarak, “Hayırlı olsun.” dileklerimi iletiyorum. Bu ve benzeri konsensüslerin diğer çalışma alanlarımızda da açığa çıkacağını, toplumu özgürleştireceğini dileyerek saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel.

Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi şahsım ve grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Ayrıca, bu görüşmeleri takip eden -gerek izleyici localarından gerek televizyonları başından- Türk Eczacıları Birliğinin, bölge eczacı odalarının değerli başkan ve yöneticilerini, ayrıca Türkiye'deki 32 bin eczacıyı ve 7 bin tane eczacılık fakültesi öğrencisini de saygıyla selamlıyorum.

Kolay kolay kürsülerde heyecanlanan, kürsüde heyecandan dolayı eli ayağına karışan bir yapım yok ama biraz önce Sayın Vekilime izah ettim, ilk kez bir kürsüye çıkarken avuçlarımın içinin terlediğini hissediyorum çünkü altmış yıldır yürürlükte olan ve değiştirilmesini otuz beş yıldır beklediğimiz, son on beş yılına da aktif olarak benim de şahsen katkı koymaya çalıştığım bir yasa değişikliğini bugün burada yapıyoruz. Biz, Yasa’mızdan, altmış yıl önceki hâlinden ve bizi bugüne kadar taşımasından son derece memnunuz ama bugün belli ihtiyaçlara cevap vermemesinden dolayı bu Yasa’da bazı değişiklikler ve düzenlemeler yapılması noktasındayız.

Tutanaklara bakıldığında, 1953 yılında bu Yasa’nın Meclisteki bütün gruplar tarafından uzlaşıyla çıkarıldığını öğreniyoruz. Benim adıma şahsen memnuniyet veren bir diğer husus da 2 rahmetli Manisa Milletvekili, Eczacı Sudi Mıhçıoğlu ve Muhlis Tümay’ın da o gün bu Yasa’nın yapılmasına katkı sunmuş olması. O günden sonra, altmış yıl sonra tekrar böyle bir noktada benim de bu yasada partim adına, geneli üzerinde söz almış olmam hem benim hem de pek çok milletvekili, pek çok eczacı arkadaşımızın hayal ettiği böyle bir düzenleme açısından son derece önemli, ben de son derece mutluyum.

Biz, son on iki-on üç yıldır ciddi şekilde mücadele veriyoruz. Birkaç kez Meclise gelmesi son anda aksadı ama bugün burada dört parti grubundaki eczacı milletvekillerinin ortak çalışmaları, Türk Eczacıları Birliğinin Sağlık Bakanlığıyla, eski ismiyle İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğüyle, yeni kurulan kurumumuzla, sayın bürokratlarıyla yaptıkları çalışmalar burada dört partinin ortak metni hâline dönüştü. Aslında tek bir kanun teklifini hep beraber imzalayıp vermeyi çok arzu ettik ama siyasetin bazı gerekliklerinden dolayı her grup aynı metni belli sayıda imzayla teklif ettiler. Komisyonumuzda da uzlaşıyla alt komisyona sevk edildi, alt komisyondan uzlaşıyla geçti. Komisyonumuzda görüşüldü ve bütün metinler tek bir metin hâline getirilerek bugün huzurlarınızda.

Cumhuriyet Halk Partisi açısından bakıldığında, bu teklif, Cumhuriyet Halk Partisinin eczacılarla ilgili yapmayı düşündüklerinin çok az bir kısmını içermekle beraber, bunun ortak katların en küçüğü olması ve bir genel uzlaşının aranması noktasında da bütünüyle arkasında olduğumuzu ve teklif üzerinde de Komisyondan geçtiği şekliyle de Mecliste kanunlaşması noktasında gayret sarf edeceğimizi, oy kullanacağımızı ifade etmek isterim.

Bu kanun niye gerekli? Bu kanun şu sebepten gerekli: Bütün dünyada profesyonel mesleklerin işçileştirilmesi süreci yaşanıyor ve bu konuyla ilgili, Türkiye’de, pek çok serbest meslek erbabında olduğu gibi, eczacılar açısından da konjonktürel, küresel, yerel birtakım sıkıntılar vardı. Bu sebepten dolayı eczacılık alanına etkin bir müdahale yapılacaktı. Bu müdahale noktasında çok kaygı duyduğumuz birtakım sistemler vardı. Ama özellikle Türkiye genelinde sağlıkta dönüşüm uygulamaları açısından bakıldığında da eczacılar ciddi şekilde sıkıntıya girdiler. Sağlıkta dönüşüm iyidir, kötüdür, onları hep konuşuyoruz -o konudaki kanaatlerimi aktarmaya daha sonraki konuşmalarda devam edeceğim- ama her partiden, her siyasi görüşten eczacının üzerinde birleştiği bir nokta var ki, eczacılar sağlıkta dönüşüm değişiminin âdeta altında kaldılar; çünkü geçmişte almadıkları çeşit katılım payını hastadan tahsil etmek, geçmişte almadıkları muayene ücretlerini eczanelerden tahsil etmek, bir türlü işlemeyen bilgisayar ve İnternet sistemlerinden dolayı birer bilgi işlem işçisi gibi çalışmak ve sıkıntı içinde bulmak, sağlığın patronajının el değiştirmesinden dolayı, her biri sağlıkçı olmayan Sosyal Güvenlik Kurumunun sayın bürokratlarının meseleyi biraz finans temelli ele aldığı ve sık sık değiştirdiği geri ödeme kurallarından dolayı hem stoklarında zarara uğramak hem bunlardan dolayı mağdur olan hastalara uygulamayı bire bir anlatan -sanki savunan- doğrudan uygulayıcısı noktasında kalmak gerçekten eczacıları sıkıntıya soktu.

Bütün dünyada ilaç fiyatlandırma sistemleri değişirken Türkiye’de de değişti. Referans fiyat sistemi, bütün dünyadaki ülkelerin birbirinin fiyatlarını baz alması ve baz aldıkları ülkelerdeki fiyat düşüşünün diğer ülkelere de yansıması sonucu Türkiye’de de son on yılda ilaç fiyatları kaçınılmaz olarak geriledi. Eczacılar açısından çok ciddi stok zararları oluştu. Bu dertlerini anlatmak istediler ama bunlara etkin çözümler bulunamadı.

Ben bundan on beş yıl önce eczacılık fakültesinden mezun olurken 7 eczacılık fakültesinden birinin mezunuydum, ama şu anda tam 27 tane eczacılık fakültesi var. Bunların 19’u öğrenci alıyor ve mezun ediyor. Yılda 300-400 tane eczacı mezun eden bir sistem bir anda 1.500-2 binlere doğru ilerledi. Sistemde 7 bin tane eczacılık fakültesi öğrencisi var ve bu sürece etkin bir müdahale yapmak gerekiyordu.

Bugün ortaya koyduğumuz taslak orta ve uzun vadede eczacıların çok önemli sorunlarını çözecek bir taslaktır. Özellikle Fransa’da en iyi şekilde uygulanan ve uygulandığı ülkeler açısından da etkin sonuçlar üreten bir taslaktır. Ama teklifin can alıcı noktasını ifade etmek gerekirse, nüfusa göre eczane sınırlamasıdır. Her 3.500 kişiye bir eczane düşecek şekilde bir düzenlemeye gidilecektir.

Diğer önemli noktalardan bir tanesi, eczacılık fakültelerinden mezun olan eczacıların, bir serbest eczanede en az bir yıl yardımcı eczacı olarak ama ücreti de kanunla güvence altına alınmış bir yardımcı eczacı olarak çalışmalarıdır.

Bunun yanında, belli bir cironun üzerinde ciro ya da reçete yapan eczacıların, mutlaka, cirosuna göre, ikinci, üçüncü, dördüncü eczacı çalıştırması gibi etkin, çağdaş ve halk sağlığı açısından da önemli düzenlemeleri içermektedir.

Bu çalışmaların sonunda, şunu da açıkça ifade etmek gerekir ki, şu anda okuyan öğrencilerin, hatta bu sene sınava girecek -o öğrencileri de biz meslektaşımız kabul ediyoruz- öğrencilerin de, kamuda çalışan eczacıların, eczacılık yapma hakkı olan ama şu anda bunu kendi isteğiyle tercih etmemiş olan kişilerin de her türlü hakları güvence altındadır ve onlar da istedikleri bir zaman, bu kanundan öncesinde eczane açmışçasına, istedikleri yere bir eczane açacaklardır.

Biraz önce vurguladığım gibi, bu kanun eczane eczacılarını kısa ve orta vadede rahatlatacak bir tekliftir ama her biri birer sağlık emekçisi olan, bulundukları toplumun sosyal lideri olan, bulundukları mahallin, mahallenin, köyün dert ortağı, sırdaşı olan eczacıların son dönemde açıkçası her biri dert küpüne dönmüş durumdadır. Eczacılar eskiye göre artık çok daha fazla çalışıyorlar, daha çok borçlanıyorlar, daha çok sıkıntı çekiyorlar, hatta daha büyük risklerin altına giriyorlar ama daha az kazanıyorlar. Devletin, kurumların, bakanlıkların rakamlarına bakıldığında da her 3 eczaneden 1 tanesinin iflasın eşiğinde olduğu, diğer 3 eczaneden 1 tanesinin de açık bir ekonomik çıkmaz içinde olduğu ve iflasa sürüklenmekte olduğunu biliyoruz. Bizim acilen ve hızlı bir şekilde bu “orta vade” dediğimiz altı-yedi sene, on sene sonrasına eczaneleri taşımak için eczanelerin akut sorunlarına çözüm üretecek birtakım sistemleri de geliştirmemiz gerekiyor. Eczaneler arasındaki eşitsiz dağılım sorununa hızla çözüm getirmemiz gerekiyor.

Eczacılar profesyonel emekçiler. Almış oldukları bilimsel eğitim gereği olarak eczanelerinde danışmanlık hizmeti veriyorlar, sağlık hizmeti üretiyorlar, işlerinin kaçınılmaz bir sonucu olarak da bir ticarethane işletiyorlar ve orada da ticari risklere giriyorlar ama biz eczacılara biraz önce anlattığım sebeplerden dolayı her gün gerilemekte olan fiyatlar üzerinden yüzdesel bir kârlılık tanımlıyoruz sadece. Bu, Nasreddin Hoca’nın “Kedi buradaysa ciğer nerede? Ciğer buradaysa kedi nerede?” hesabına geliyor. Eğer bu para eczacıların girdikleri risklerin, borçlanmaların, yaptıkları ticari faaliyetin karşılığıysa profesyonel emeklerinin, bilimsel olarak aldıkları ve uyguladıkları mesleklerinin karşılığı ortada yok, bütün dünya bunu gördü.

Eczacıları bu sistemlerin karşısına değil, yanına, arkasına almanın yolları var. Bu, eczacılar açısından yüzdesel kâr marjının yanında kutu başına sabit ücret, etkin sabit ücret uygulamalarıyla ve daha da doğrusu, eczacıları yapmakta olduğu… Sağlık sisteminde -Türkiye’de de konuşuluyor, o noktada da destekliyoruz- obeziteyle mücadele, sigarayla mücadele, hipertansiyon kontrol programları ve benzeri sistemlerde eczacılardan yararlanmak ve onların, bütün dünyanın da ifade ettiği gibi, meslek haklarını bu ticari kaygılardan uzak bir şekilde tanımlamak gerekiyor. Bunların yapıldığı bir süreçte, bu düzenlemeyle birlikte, bugün her birisi deyim yerindeyse ölüm döşeğinde, iflasın eğişinde, bir damla oksijene muhtaç yaşam sürdüren 8 bin eczacıyı o günlere taşımanın yollarını bulmak zorundayız. Bunu yaptığımız zaman sıkıntılar daha kolay ortadan kalkacak.

Açık ve net olarak da şunu söylemek gerekir: Bugün buradaki uzlaşı, hep söylediğimiz muhalefetin samimiyetini gösteriyor. Bütün partiler olumlu bir kanun olduğu zaman arkasında duruyorlar, lehinde konuşuyorlar, komisyonlarda katkı veriyorlar. Bugün sadece geneli üzerinde konuşarak hızlı bir şekilde bu kanunu geçireceğiz.

Bizim burada gönül borcumuz olan meslek grupları var; hem Sağlık Komisyonunda geldiler ifade ettiler hem de Komisyonumuzun değerli üyeleri inanılmaz katkı sundular. Doktorların sorunlarına, diş hekimlerinin sorunlarına, hemşirelerin sorunlarına, diğer sağlık çalışanlarının sorunlarına, hatta her birisi eczanede bizimle et ile tırnak gibi çalışan eczane emekçisi arkadaşlarımızın sorunlarına getirilecek düzenlemeler noktasında da tüm partiler olarak arkalarında yer alıp çözüm üreteceğimize ilişkin biz kendimizi bugün burada ispatladık. Görev yürütmenindir, görev Sayın Bakanlığındır, sayın bürokratlarındır.

Ben bu duygularla, bugün burada bu çalışmaya katkı sağlayan Sayın Bakana, sayın bürokratlara Komisyon Başkanına, her partideki eczacı ve sağlıkçı milletvekillerine, partilerimizin sayın grup başkan vekillerine gösterdikleri anlayış için ve her birisi hem birer sağlık emekçisi hem de mahallelerinin sevimli birer yüzü olan eczacılarımıza göstermiş oldukları bu teveccüh, bu katkı için herkese teşekkür ediyorum. Bu tip uzlaşmalarla tüm meslek gruplarıyla, meslek birlikleriyle, odalarıyla birlikte anlaşılarak bu şekilde çözüm üretilmesinden vatandaşlarımızın, ülkemizin fayda göreceğini ümit ediyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özel.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Ali Öz.

Buyurun Sayın Öz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 232 sıra sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ile Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Öncelikle 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü münasebetiyle ülkemizde hizmet veren 30 bin eczacının ve Parlamentodaki 12 milletvekili arkadaşımızın gününü yeniden kutlamak istiyorum.

Tabii ki eczacılarımızın sorunu sadece bir kanunla hemencecik halledilecek bir şey değil. Eczanelerin ve eczacı meslektaşlarımızın gerçekten ciddi sorunları olduğunun Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de farkındayız ancak şunu unutmamak gerekir ki bu kanun teklifi yıllardır ülkemizde hizmet veren eczacıların çok ciddi şekilde beklenti içerisinde olduğu, Parlamentonun da siyaset meydanında, sokaklarda dolaşırken onlara bu sorunlarının çözümü noktasında ciddi sözler vermiş olduğu bir kanun teklifidir. Bugün burada uzlaşma kültürüyle gerek komisyonlarda gerek Parlamento gruplarında gerekse grup başkan vekillerimizin göstermiş olduğu anlayış içerisinde bu kanun teklifini hızlı bir şekilde görüşüp geçirmekle eczacılara vermiş olduğumuz sözü de yerine getirmenin mutluluğu içerisinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Eczacılar sorunlarını yıllardır dile getirerek yeni bir kanuna ihtiyaçları olduğunu her siyasi parti grubuna bildirmişler, tüm siyasi partiler de bu meslek örgütlerine verdikleri sözü tutarak kanun teklifi vermişler, kısa bir süre içinde de esas komisyonda görüşmeler tamamlanmış ve tam bir mutabakat ve uzlaşmayla Genel Kurulumuza yasalaşması için getirilmiş durumdadır.

Kanunun bu aşamaya gelmesinde emeği ve katkıları bulunan başta siyasi parti gruplarına, Türk Eczacıları Birliğine, Türk Tabipleri Birliğine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de teşekkür ediyoruz.

Bu kanun Parlamento çalışması açısından iyi bir örnektir, uzlaşma kültürünün iyi bir ürünüdür. Eczacıların tüm sorunlarını çözecek bir yasa teklifi olduğuna dair ciddi iddiamız yok çünkü eczacıların çözüm bekleyen hâlâ ciddi sorunları vardır. Bu sorunları da ayrı bir gündemde yeniden konuşmamız gerekiyor ancak bu kanun teklifi ile eczacıların mesleki kazançlarından kısaca bahsetmek istiyorum.

Öncelikle, teklif eczacılığın tanımını yaparken, sadece ticari bir iş yeri değil halk sağlığına katkısı göz önüne alınarak, önemli bir sağlık hizmetçisi olarak tanımlamaktadır. Unutmamalıyız ki eczacılık mesleği saygın bir meslek grubudur. Eczane açma ve işletme şartlarını yeniden düzenliyor, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi nüfus standartlarına uygun bir yapı getiriyor, 3.500 nüfusa bir eczaneyi öngörüyor, nüfusu daha az olan yerlerde -istisna kabul edilerek- eczane açılmasına fırsat tanınıyor.

Eczane sayısında getirilen sınırlama ile hasta başına düşen eczacı oranının Avrupa standartlarına yükseleceği, bölgeler arası eşitsizliğin ortadan kalkacağı, ilaç dağıtımının mesleki deontoloji ve standartlar temelinde yürütülebileceği ve sonuç itibarıyla, sağlık hakkının önemli bir ayağını oluşturan ilaç ve eczacılık hizmetlerine ulaşma adaletinin sağlanacağı gerçeğini getiriyor.

Reçete sayısına ve/veya ciroya bağlı olarak ikinci eczacı çalıştırma zorunluluğu istihdam yönünden eczacı meslektaşlarımıza avantaj oluşturuyor.

Eczane açmak için bir yıl yardımcı eczacı olarak başka bir eczanede çalışma zorunluluğunu getiriyor.

Halk sağlığı açısından, özellikle kiralık diplomayla eczane açmak isteyenlerin tespitiyle, yani halk arasında bildiğimiz muvazaalı eczacı yöntemine başvuranlara beş yıl süreyle eczane açma yasağını getiriyor.

Eczacıların çalışma sisteminin yeniden düzenlenmesini getiriyor. Özellikle Bakanlığın belki Avrupa ülkelerinin çoğunda bile uygulanmadığı gerçekten takdir edilecek ilaç takip sistemiyle birlikte eczane kayıt defterlerinin artık eczanelerden kaldırılması gerçeğini getiriyor.

Aslında eczacılık mesleğini şöyle tarif etmek lazım: Eczacılar, bazen psikolojik danışman, bazen aile danışmanı, bazen o yöredeki insanların genel sorunlarını en rahat paylaştıkları insanlar, bazen de hekime bile söyleyemedikleri şikâyetlerini dile getirebildikleri bir sağlık danışmanı görevini üstlenmektedirler. Tedavi yöntemlerinde de hastaların sıkça akıl aldıkları arkadaşlarıdır eczacılar, âdeta ailenin bir ferdi gibidirler. Bu noktadan baktığımızda, “insan” dediğimiz sosyolojik olguda eczacıların ciddi etkileri vardır. Eczacılara halk sağlığı noktasında, eğitim ve bilinçlendirme noktasında “ücretsiz kamu hizmetçisi” demeyi kendimize bir görev olarak addediyoruz.

Sağlık sisteminde önemli bir halka olan bu meslek grubunun yaşadığı sorunları, sıkıntıları Parlamento çözmek zorundadır. Kurdukları meslek örgütlerine kulak vermek akılcı bir yoldur. Özellikle, bu kanunun baştan itibaren hazırlanma aşamasından Parlamentoya gelme aşamasına kadar eczacıların kurmuş oldukları sivil toplum örgütlerinin de talepleri doğrultusunda Bakanlığımızın ve Bakanlığın bürokratlarının ciddi katkılarıyla büyük bir uzlaşma içerisinde Parlamentoya getirilmiş olmasından Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bizim de memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Eczacılık mesleğini tercih edecek gençlerin önü kesilmiyor bu yasayla, ülke gerçeklerini dikkate alarak tercihlerini yapmak durumunda bırakılıyorlar. Kanun tasarısı bu konuda mağduriyetin olmasını engellemek amacıyla mevcut öğrencileri içermemektedir ancak asıl buradaki gaye, insanlarımızın ilaca ulaşımını kolaylaştırmak ve özellikle insan sağlığını etkileyen tüm ürünlerin ciddi kontrollerle alıcısına sunulması olmuştur.

Bu teklifte bugüne kadar emeği geçen başta Sağlık Bakanlığını ve bürokratları, sivil toplum örgütlerinin, özellikle Türk Eczacıları Birliğinin ve Türk Tabipleri Birliğinin değerli temsilcilerini, esas ve alt komisyonda görev alan değerli milletvekili arkadaşlarımızı ve medyada da kanunun desteklenmesi noktasında ciddi girişimleri olan tarafları, hepsini saygıyla selamlıyorum. Yasanın ülkemize, milletimize, bizleri izleyen eczacı arkadaşlarımıza hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öz.

Şimdi de Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Domaç.

Sayın Domaç, buyurun. (Alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET DOMAÇ (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Yüce Meclisin değerli üyeleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben konuşmamı çok kısa tutacağım çünkü bu konuda on yedi yıldır konuşuyorum. Dolayısıyla, buradaki konuşmam çok kısa olursa belki o zaman sürecini telafi ederim diye düşünüyorum.

Değerli parlamenterler, evet, on yedi yıldır bu yasa üzerinde değişik şekilde çalıştık ama nihayet bugün buraya geldi. Bir güzellik ki 14 Mayıs haftasına da denk geliyor yani Eczacılık Haftasına. 14 Mayıs Eczacılık Günü’yle başlayan bu hafta, eczacıların sorunlarını tartıştıkları, akşamları da bir araya gelip sosyalleştikleri günler olarak kutlanıyor. Dolayısıyla, bugüne denk gelmiş olması ve gruplarımızın bugün bu yasayı görüşüyor olması eczacılık mesleği açısından da tarihî bir noktadır. Her 14 Mayıs Eczacılık Günü’nde bu yasa orada anılacaktır şüphesiz.

Ben, teklif veren tüm arkadaşlarıma önce çok çok teşekkür ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna çok teşekkür ediyorum. Teklif veren arkadaşlarımıza, 53 arkadaşa, 53 milletvekilimize çok teşekkür ediyorum. MHP Grubuna çok teşekkür ediyorum. Teklif veren arkadaşımıza çok teşekkür ediyorum, o da eczacıların yabancısı değil sürekli içlerinde. BDP’de teklif veren eczacı meslektaşımıza ve BDP Grubuna da çok teşekkür ediyorum. AK PARTİ Grubumuza da çok çok teşekkür ediyorum. Bugün yasamızı burada görüşülür hâle getirdiğimiz için tüm gruplara çok teşekkür ediyorum ama başka teşekkürlerim de var şüphesiz. Türk Eczacıları Birliği çok emek verdi bu yasanın çalışılmasında, mutfağında. Türk Eczacıları Birliği yöneticilerine çok çok teşekkür ediyorum. Sağlık Bakanımız ve değerli bürokratlarına da çok teşekkür ediyorum çünkü onlar da bu yasanın bu şekle gelmesi için çalıştılar, emek verdiler.

Sağlık Komisyonumuz bu konuda çalışma yaptı, alt komisyon oluşturdu ve inanır mısınız, bu alt komisyon ve komisyonlardaki tüm öneriler bütün gruplarca birlikte verildi ve bütün gruplarca oy birliğiyle kabul edildi. Dolayısıyla, bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin hep birlikte ve herkesin birlikte yaptığı bir yasa değişikliğidir. Bunu, umut ederim, diğer yasa değişikliklerinde de yakalama imkânımız olur, anayasada da yakalama imkânımız olur diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, eczacılık hizmetlerinin niteliğini artırmak istiyoruz, kaliteli bir eczacılık hizmeti sunmak istiyoruz, halk sağlığına nitelikli bir eczacılık hizmetiyle katkı sağlamak istiyoruz, giderek artan etik sorunların asgariye indirilmesi için çaba harcıyoruz bu yasayla. Eczacılık mesleğinin ve meslek olarak verilen hizmetlerin gerektirdiği yapısal değişiklikleri ortaya çıkarmak için bu yasal değişikliği gerçekleştiriyoruz.

İlk eczacılık yasası cumhuriyet tarihinde 1928’de gerçekleştirilmişti. Onun değişikliği 1953 yılına denk gelir. Onu değiştiren yasayı şimdi yapıyor olmamız bizim için önemli, çok ciddi atılmış bir adımdır.

Eczane açımlarını yerelleştiriyoruz yani valiliklere bırakıyoruz. Eczacıların eczane açarken zaman kaybetmemelerini önceliyoruz ve eczacıların eczane açımının takibi için eczacı kuruluşlarının kolay şekilde işlemleri yapabilmelerini gerçekleştiriyoruz.

Burada, Eczacılık Yasası’nda, Türkiye’deki eczanelerin eşitsiz dağılımını ortadan kaldırmak için bir düzenleme ve millî gelirin boşa harcanmasını, israfını önlemek için bir düzenleme gerçekleştiriyoruz.

Kanunumuzda, eczanelerde bulunan ürünler, 6197’de üç ürünle sınırlıydı, şimdi bu ürünleri günün koşullarında getirerek sıralıyoruz.

Eczacılık tanımını çağın gereğine uygun hâle getiriyoruz ve hasta odaklı hâle getiriyoruz ve eczacı istihdamını sağlıyoruz. Yeni mezun eczacıların daha nitelikli bir eczacılık hizmeti sunabilmeleri için eczanelerde bir yıl yardımcı eczacı olarak çalışmasını getiriyoruz. Ayrıca, eczanelerin ciroya ve reçete sayısına göre eczacı istihdam etmelerini getiriyoruz.

Kayıtların elektronik ortama taşınmasını getiriyoruz. Takip edilen bir eczacılık hizmeti ve ilaç hizmetini sunulur hâle getiriyoruz.

Eczacılık fakültelerinde şu anda eğitim gören öğrenciler ve daha önce diploma almış meslektaşlarımızın müktesep haklarını saklı tutuyoruz.

Eczacılık hizmetlerinin kalitesini yükseltmek, niteliğini artırmak, sağlık hizmeti sunumunu genişletebilmek ve etik sorunları ortadan kaldırmak, Avrupa standartlarına Türkiye’deki eczaneleri yaklaştırmak için kanun teklifimizi hazırladık ve bugün görüşüyoruz; umut ederiz, ülkemize, milletimize, eczacılarımıza, halk sağlığına yararlı olur.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Domaç.

Sayın Sağlık Bakanımız, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Saygıdeğer Başkanım, yüce Meclisimizin değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün -gerçekten- önemli bir iş yapıyoruz. Hem eczacılarımız için hem vatandaşlarımız için hem de siyaseten güzel bir örneği birlikte sergiliyoruz Meclisimizde. Önemli bir kanun. Bütün gruplarımızın, parti gruplarımızın iş birliğiyle, uzlaşısıyla bugün -inşallah- Meclisimiz de gerçekleştirmiş olacak.

14 Mayıs eczacılarımızın özel bir günü. Bu günü takip eden haftanın içerisindeyiz. Dolayısıyla bu haftaya, bu kanunun Meclisimizde görüşülüyor olması ve -inşallah- biraz sonra da kabul edilecek olması damgasını vurmuş oluyor. Bu yönüyle de anlamlı bir iş yapmış olacağız.

Tabii, eczacılarımızın yaptığı iş son derece kıymetli bir iş. Biz AK PARTİ hükûmetleri olarak vatandaşımızın ilaca rahatça ulaşmasını çok önemsiyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu noktaya eski SSK hastanelerinin izbe, bodrum katlarında vatandaşa ilaç verilmesi ya da verilmesine gayret edilmesi noktasından geldiğimizi hiç unutmamalıyız. Bugün Türkiye’de pırıl pırıl eczanelerde sayısı 20 bini aşkın değerli eczacımız vatandaşımıza ilaç ulaştırmamızı kolaylaştırıyor. Bunun için ben sizlerin huzurunda bütün eczacı meslektaşlarımıza Türk halkı adına Hükûmet olarak şükranlarımızı ifade etmek istiyorum.

Kanun, eczacılarımızın işini, Türk eczacılığının işini kolaylaştıran, bu noktada bizi bir adım daha ileriye götüren bir kanun olacak.

Gerçi benden önce konuşan Değerli Milletvekilimiz Sayın Mehmet Domaç, teşekkür edilecek bütün kişilere ve kuruluşlara teşekkür etmiş oldu ama bunu ülkenin Sağlık Bakanı olarak kürsüden ben de yapmak durumundayım, bir vazife olarak görüyorum. Bütün parti gruplarımıza, Cumhuriyet Halk Partisine, Milliyetçi Hareket Partisine, Barış ve Demokrasi Partisine, parti gruplarının yöneticilerine huzurunuzda teşekkür ediyorum. Eczacı milletvekillerimize, kanun tekliflerinde ismi bulunan ve çalışan bütün milletvekillerimize, Türk Eczacıları Birliğine, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Bakanlığımızda yeni oluşturduğumuz kurum, bu kurumun yöneticilerine ve çalışanlarına, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanımız Sayın Cevdet Erdöl’e ve Komisyondaki değerli milletvekillerimize ve bugün bu kanunu burada takip eden ve biraz sonra “evet” oyu kullanarak bu teklifi yasalaştıracağından emin olduğum siz değerli milletvekillerimize şükranlarımı arz ediyorum.

Ülke için, insanlarımız için, eczacılarımız için hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sağlık Bakanımız Sayın Recep Akdağ’a teşekkür ediyorum.

Şimdi, şahısları adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu.

Buyurun Sayın Dedeoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün Hatay’da istemediğimiz bir şekilde bizleri çok büyük bir üzüntüye gark eden 3 tane şehit subayımıza Allah’tan rahmet diliyorum, Parlamentomuza, Türk ulusumuza başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün kısaca adı eczacılık yasası olarak görüşülecek olan 232 sayılı teklifin 32 bin eczacımıza hayırlara vesile olmasını diliyorum. Burada emeği geçen, eczacılık camiasının içerisinde bulunan sivil toplum kuruluşlarına, 53 tane oda başkanımıza ve yönetimine, Türk Eczacıları Birliğine, Sağlık Bakanımıza ve tüm çalışma arkadaşlarına, Parlamentoda grubu bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinde emeği geçen, bu konuda yakın çalışma gösteren arkadaşlarıma ve Barış ve Demokrasi Partisine teşekkür ediyorum.

32 bin eczacı şu anda bizleri dinliyor, bu kanunu bekliyor. Yıllardan beri çıkmayan bir kanun ve nihayetinde 24’üncü Döneme nasip olmuş. Şimdi bu kanunu çıkartacağız, biraz sonra oy birliğiyle çıkacak çünkü dört grubu bulunan Parlamento grupları “okey” dedi. Şimdi bundan sonra iş bitmiyor. Diyoruz ki bundan sonraki dönemde yalnız eczacıların değil doktorların ve yine eczacıların, dişçilerin, veterinerlerin, hemşirelerin ve tüm sağlık çalışanlarının kanunlarını da çıkartalım. Onlara da yeni çağımıza uygun özellikle özlük haklarıyla ve çalışma ortamlarıyla rahat çalışma imkânlarını sağlayacak kanunları çıkartalım. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak çıkacak her kanuna katkı koyacağımızı şimdiden belirtmek isteriz. Bu vesileyle çıkacak olan bu kanunun hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dedeoğlu.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki konuşmalar tamamlamıştır.

Şimdi, İç Tüzük’ümüze göre soru-cevap işlemi yapacağız.

Sisteme giren arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.

Sayın Yılmaz.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de tüm partilerin uzlaşısıyla böyle bir yasanın çıkmasından dolayı mutluluk duyduğumu söylemek istiyorum ama aynı zamanda şunu da dile getirmek istiyorum: Ben Ege Bölgesi milletvekiliyim. Dün gazetede bir haber okudum. İzmir’de ilk kurşunu atan Hasan Tahsin’in resmî anma törenleri yasaklanmış ve  yapılmamış. Hatta Hasan Tahsin’in anıtına çelenk koymak isteyen örgütler engellenmiş polis tarafından.

Şimdi, böylesine bir ulusal kurtuluş savaşımızın ilk kurşununu atan Hasan Tahsin’in resmî anma törenlerinin neden yasaklandığını Sayın Bakan tarafından açıklanmasını istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yılmaz.

Sayın Yüksel…

Yok mu efendim?

Sayın Kaleli…

SENA KALELİ (Bursa) – Sayın Başkan, Bursa Mustafakemalpaşa ilçesi Sünlük köyü ve civarı on dokuz köyün suyunu temin ettiği Suuçtu Şelalesi’nin suyu özel şirkete kiralanmıştır. Yüksekte yer alan bu köylerde 200 metrede kaynağa da rastlanamamaktadır. Bir muhtarın ve birkaç köylünün ikna edilmesi ve il genel meclis üyelerinin şaşırtılması yoluyla çok da ucuza verilen su kullanım hakkı, yaz aylarında tankerle su gelen köylerin tepkisine neden olmuştur. Köylü hem açlığa hem susuzluğa mahkûm olacağı endişesindedir. Kadınlar ifade ve imza vermeye zorlanmaktadır. Balık çiftçiliğinden ayrıca karışan balık pulları zaten vatandaşın boğaz enfeksiyonlarını da artırmıştır. Bununla ilgili vatandaş jandarmayla karşı karşıya bırakılmıştır. Maalesef yetkililer de müdahale edememektedir. Yürütmeyi durdurma kararı alamayan köylülerimiz mülki amirle ve jandarmayla tartışma yapmak durumunda kalmaktadır. Buna bir önlem almanızı rica ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaleli.

Sayın Canalioğlu…

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ben de Hatay’da şehit olan evlatlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, vatanımızın, ülkemizin başı sağ olsun diyorum.

Biraz sonra çıkacak olan yasanın da hayırlara vesile olmasını diliyorum ve sağlık sorunları çözülmüş bir ülke olarak yaşamasını temenni ederken, Trabzon’un Arsin ilçesi Başdurak köyü ve Atayurt köyünde 2.365 kişi yaşamaktadır Sayın Bakanım. Ne yazık ki bu köylerde tek bir sağlıkçı olup haftada bir gün doktor ve hemşire gitmektedir. Orada sorunlar yaşamaktadırlar, bu konuyla ilgili gerekli düzenlemelerin yapılmasını istiyor ve teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Canalioğlu.

Sayın Fırat…

SALİH FIRAT (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

12 Mayıs 2012 tarihinde Adıyaman’da inşaatı devam eden 400 yataklı araştırma hastanesinde bir partilimiz, ne yazık ki, inşaattan düşerek hayatını kaybetmiştir, kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Bu nedenle belirtmek istiyorum ki, nasıl ki bu Eczacılık Kanunu’nda bütün partiler birleşip oy birliğiyle bir yasa çıkarıyorlarsa şu an görüşülmekte olan İş Güvenliği Yasası’nın da çok kısa sürede Türkiye’de geniş şekilde çıkarılması gerekiyor. Bundan sonra iş kazalarından dolayı ölen insanlarımızın sayısının azalması gerekiyor. Türkiye, biliyorsunuz, bu konuda sicili kötü olan bir ülkedir. Şu an alt komisyonda görüşülmekte olan İş Güvenliği Yasası’nda da dört partinin birlikte güzel bir yasa çıkarması umuduyla teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Fırat.

Sayın Havutça…

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, devlet hastanelerinde taşeronlaşma yoluyla birçok hizmeti özel şirketlere gördürüyorsunuz. Bandırma dâhil olmak üzere Balıkesir’in ve Türkiye'nin birçok noktasında AKP ilçe teşkilatından vize almayan insanlar çalıştırılmıyorlar. Bir defa, devlet hastanelerinde AKP’nin gençlik kolları olarak çalışıyorlar ve orada çalışan asli personele siyasi baskı uyguluyorlar. Bu konunun önüne geçmeyi düşünüyor musunuz?

İkincisi, Hükûmetiniz ekonomik mucizelerle övünüyor ama memurlara ve kamu çalışanlarına zamma geldiğinde 3+3 gibi bir sefalet zammını öngörüyor. Burada, Maliye Bakanımız, ekonomide parlak tablolar çizerken memurlara haklarını vermeye geldiğinde mi sizin yoksulluğa karşı duruşunuz geliyor? O nedenle, memur arkadaşlarımızın, kamu çalışanlarının hakkını verme noktasında, onların hak ettiği ücretin verilmesi konusunda Hükûmetinizin tavrı ne olacaktır?

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Havutça.

Sayın Karaahmetoğlu…

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Grubu bulunan dört siyasi partinin birlikteliğiyle Eczacılık Kanunu’nda değişikliği bugün birlikte sağlayacağız. Bir eczacı milletvekili olarak bundan son derece mutlu olduğumu ifade etmek isterim.

Bugün, öğleden önce Mamak ilçesinde yaklaşık 35-40 eczaneye uğradım, 14 Mayıs Eczacılık Günü dolayısıyla arkadaşlarımın, meslektaşlarımın gününü kutlamak istedim ama bir gerçeği gördüm ki, gerçekten eczanelerimiz artık giderlerini karşılayacak durumda değil. Buna dikkat çekmek istiyorum ve yasanın -çıktığı takdirde de ki çıkacak, öyle inanıyoruz- ancak altı-yedi yıl sonra verimini eczacı meslektaşlarımız alabilecekler. Eczanelerin sorunları yine devam ediyor. Özellikle son fiyat indirimlerinden sonra 129 milyon TL değer kaybının eczanelere ödenmesi konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesini bekliyoruz.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Karaahmetoğlu.

Sayın Yüksel.

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türkiye’nin en naif, sevgi dolu, mizahi yazılarıyla gönlümüzde taht kurmuş, cumhuriyete, demokrasiye bağlılığıyla bilinen Sevgili Bekir Coşkun’a, Başbakan’dan sonra AKP milletvekili Sayın Salih Kapusuz da ağza alınmayacak çok ağır hakaretlerde bulunmuştur.

Öncelikle, Başbakanı ve Salih Kapusuz’u kınıyorum bu hakaretlerinden dolayı ve Bekir Coşkun’u hedef göstermişlerdir. Bekir Coşkun’un başına bir şey gelirse sorumluları kendileridir.

Basın özgürlüğü açısından da kabul edilemez bir şeydir. Bu benzer şeyler daha önce İzmir’le ilgili de söylenmiştir.

Bu pis kokular nereden geliyor diye baktıklarında, kendi içlerine baksınlar, kendi yakın çevrelerine baksınlar diyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Çalık.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sayın Başkanım, ben de çok teşekkür ediyorum.

Parlamentomuzda bütün parti gruplarının uzlaşarak çıkardığı ender yasalardan biri olacak bu da. 6197 sayılı Yasa, yaklaşık elli yıldan beri değişmeyi ve bu Mecliste yasalaşmayı bekliyordu. Bu vesileyle tüm parti grup başkan vekillerime, Sağlık Komisyonu Başkanına, tüm üyelerine ve Meclimizdeki tüm parlamenterlerimize ben çok teşekkür ediyorum. On yıllık iktidarı boyunca sağlıkta reformu başarıyla götüren Sayın Sağlık Bakanıma ve değerli bürokratlarına verdiği güçlü destek için çok teşekkür ediyorum.

Türk Eczacıları Birliği Başkanım başta olmak üzere 32 bin meslektaşıma hayırlı, uğurlu olsun diyorum. Eczacılık bayramımız kutlu olsun.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, daha önce de ben bu soruyu birkaç bakanımıza sordum ancak, ne yazık ki, kendi alanlarıyla ilgili olmadığı için, sizden bir cevap geleceğini söylemişlerdi. Uşak’ta iki hastanemiz var: Eski Sigorta Hastanesi ve Devlet Hastanesi. Bu iki hastanenin yatak kapasitesi 650. Bu 650 yatak kapasiteli hastanelerimizin TOKİ’ye devri sonucu, 400 yataklı -şeker fabrikasının orada-  yeni bir hastane yapılıyor. Ancak Uşak halkı bu iki hastanenin de yok edilmemesini, TOKİ’ye devredilmemesini ve sağlık tesisi olarak kalmalarını istiyorlar. Bu konuda da sözlü olarak beyanlarınızın olduğunu biliyorum ama gerçek durum nedir? O iki hastane yerimizin yıkılmaksızın sağlık tesisi olarak devamında kararlılığınız var mıdır? TOKİ’ye devri söz konusu olacak mıdır? Uşak halkının bu konudaki tepkisini biliyorsunuz, farklı bir durumu var mıdır? Bu konularda bilgi verirseniz çok sevinirim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun efendim.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.

Sayın Yılmaz Hasan Tahsin’le alakalı törenlerin yasaklanmış olduğundan bahsettiler. Bu törenlerin yapıldığını ben biliyorum yani bir tören yasağı falan yok. Sadece…

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Resmî kurumlar yapmıyor Sayın Bakan, resmî kurumların yapması söz konusu değil. Gazeteciler Birliği…

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Evet, yani, resmî kurumların yapması şart mıdır? Bunu tartışmayı da böyle bir kanunu gerçekleştirirken gereksiz görüyorum.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Geçen yıla kadar yapılıyordu.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Değerli milletvekilleri, elbette Hasan Tahsin de, Kurtuluş Savaşı’mızda ya da diğer önemli dönemlerimizde hizmet etmiş olan büyüklerimiz de bizim başımızın tacıdır. Biz Türkiye’yi, her günü törenlerle geçen bir ülke olsun istemiyoruz. Bu, doğru bir şey değil. Yani, gelişmiş ülkelere baktığımızda, bir de az gelişmiş ülkelere baktığımızda aralarındaki bu tören farkını çok net olarak görürüz. İş yapmak zorundayız, hepimiz hizmet etmek zorundayız. Hasan Tahsin ve Kurtuluş Savaşı’nda hayatlarını, yerine göre hayatlarını, kanlarını, canlarını feda etmiş olan diğer şehitlerimizin ve gazilerimizin bizim başımızın üstünde yeri vardır.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Padişahların doğum günleri, ölüm günleri törenleri yapılıyor Sayın Bakan yalnız.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Bursa Mustafakemalpaşa ilçesinde bir suyun özel şirkete kiralandığından bahsetti Milletvekilimiz. Tabii, bilmediğim bir konu. İl özel idaresinin kiralandığından da bahsetti Değerli Milletvekilimiz. Ben bu konuyu milletvekilimizin şimdi bize aktardığı şekliyle, Bursa İl Valisine aktaracağım, mutlaka değerlendirip gerekenleri yapacaklardır.

Köylerimize ya da nüfusu az olan yerlere… Her yere doktor veremiyoruz, maalesef Türkiye’deki doktor sayısı bu hususta önümüzde bir kısıtlayıcı unsur. Türkiye’de aşağı yukarı 3.500 kişiye 1 aile hekimi verebilecek şekilde pratisyen hekimimiz ya da aile hekimi uzmanımız var. Dolayısıyla mümkün olduğu kadar köylerimize en yakın alanlarda aile hekimlikleri oluşturarak bu hizmeti sürdürüyoruz ve köylerimize de “mobil hizmet” dediğimiz bir hizmetle haftada bir gün, bazen iki gün, bazen on beş günde bir -köyün durumuna göre- çıkarak oradaki yaşlıları, yatalakları, hamileleri ya da bebekleri takip ediyoruz. Bunun şu anda başka bir yolu da yok. Tabiatıyla, her köy ya da nüfusu birazcık belli bir seviyeye ulaşmış bir köy, o köyde sürekli bir doktor olsun ister, bunu ben de isterim Sağlık Bakanı olarak, çok da mutlu olurum bundan ama Türkiye’deki doktor sayımız bunu gerçekleştirmeye yetmiyor. Dolayısıyla elimizdeki sayıyı en verimli biçimde nasıl kullanabiliriz? Bunun yollarını araştırarak bu çözümleri bulmuş durumdayız. Bu mobil hizmet de aslında köylümüze, kırsalda yaşayan vatandaşımıza gerçekten onların işlerini kolaylaştırıcı biçimde, iyi sistematize edilmiş bir hizmet şeklinde yürüyor.

Sayın Fırat, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili kanunun da bir uyum içerisinde partilerin, parti gruplarının iş birliğiyle bir an önce yasalaşması temennisinde bulundu. Bu temenniye ben de yürekten katılıyorum, şu anda alt komisyonda olduğunu biliyorum tasarının. İnşallah, tıpkı bu kanunda olduğu gibi, tam bir uyum ve iş birliği içerisinde bu kanunu da yapabiliriz. Elbette işçilerimizin, çalışan insanlarımızın, emekçilerimizin iş sağlığı ve güvenliği konusu son derece önemli bir konu. Değerli Milletvekilimize bu hususta ben de katılıyorum.

Devlet hastanelerinde kamunun diğer bazı kurumlarında olduğu gibi hizmet alım yöntemiyle işçiler çalıştırıyoruz. Aslında bu, kamuda istihdamı büyük ölçüde artırmamıza vesile olan bir yöntem olmuştur değerli milletvekilleri. Sağlık Bakanlığında ben göreve geldiğim zaman 17 bin civarında bu şekilde çalışan işçi vardı ve hastanelerimizde bugün bu işçilerimizin yaptığı hizmetleri büyük ölçüde yapamadığımız şartlarımız vardı yani eksik kalan hizmetler çoktu. Bugün 120 bini bulan vatandaşımız, kardeşimiz bu şekilde bir iş sahibi oldu. Bu şekilde hizmet eden işçilerimizin hukuklarının onları çalıştıran şirketler nezdinde korunması için de önemli tedbirler almış bulunmaktayız. Mesela, Sağlık Bakanlığında bir firma işçilerin sigortasını yatırmadan biz onlara ödeme yapmıyoruz ya da işçilere ödenecek parayı doğrudan bankaya koyuyoruz ve işçiler bankadan paralarını alıyorlar. Bu hususta sözleşmeli usulde ya da hizmet alımı usulüyle çalışan işçilerimizin durumlarının daha da iyileştirilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız da çalışmalar yürütmektedir.

Genelde bizim bu husustaki politikamız şudur: Buralarda çalışacak vatandaşımızı biz birbirinden hiç ayırmıyoruz. Eğer herhangi bir yerde münferiden böyle ayrımlar yapılıyorsa, Değerli Milletvekilimiz bize doğrudan bu uygulamalarla ilgili bilgi verirse onun için gereğini de yaparız.

Memurlarımız için toplu sözleşmelerle şu anda yeni maaşlar belirlenecek. Görüşmeler başladı, Bakanımızın Hükûmet tarafını temsilen teklifleri oldu, sendikaların teklifleri var. Bu görüşmelerin sonunu beklemek lazım, sonucunu beklemek lazım. Biz Hükûmet olarak bugüne kadar hiçbir dönemde memurumuzu, emeklimizi, işçimizi enflasyonun karşısında ezdirmedik; bu sefer de ben bunun bu şekilde olacağından eminim.

Eczanelerimizin önemine ben de işaret etmek isterim. Bir değerli milletvekilimiz, eczanelerin ancak altı-yedi yıl sonra bu yaptığımız kanundan istifade edeceğini ifade etti. Aslında, doğrudan hemen eczacılarımızın, eczanelerimizin istifade edeceği hususlar var ama geleceğe yönelik tedbirleri almış olduk, doğrudur bu.

Bu arada, eczacılarımızın yıllardır arzu ettiği, meslek hakkı olarak arzu ettiği bir ödemeyi de yakın bir zamanda, bundan kısa bir süre önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızla Eczacılar Birliğimizin yaptığı sözleşmeyle gerçekleştirmiş olduk, reçete başına bir ödemeye de başladık.

Ümit ediyorum ki Birlikle de eczacılarımızla da uyum içerisinde, onların mevcut sıkıntılarını da karşılayacak çalışmaları önümüzdeki günlerde yapacağız.

Bir köşe yazarıyla alakalı olarak değerli bir milletvekilimiz bazı ifadelerde bulundu. Elbette Başbakanımız da Sayın Kapusuz da hiç kimseyi hedef göstermiyorlar. Yapılan bir yanlışlığa karşı demokratik bir ortamda herkes konuşma hürriyetine sahiptir, fikrini ifade etme hürriyetine sahiptir.

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Ben size desem ki: “Ağzınızdan lağım akıyor.” Ne düşünürdünüz?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Yalnız, milletvekilimizin, böyle güzel bir günde bir cümlesi oldu -bunu hiç onaylamadığımı ifade edeyim- “Pis kokularla ilgili olarak kendi içlerine baksınlar.” dedi.

Ben, değerli milletvekilimizi kendi içine bakmaya davet ediyorum yani bu ifade çok doğru bir ifade olmamıştır.

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – “Ağzından lağım akıyor.” desem ben size, ne düşünürdünüz Sayın Bakan?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Hayır, ben de değerli milletvekilimizi, aynen kendi ifadeleriyle, kendi içine bakmaya davet ediyorum.

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) – Herkes kendi içine baksın…

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Siz de kendi içinize bakarsanız herhâlde en doğrusunu yapmış olursunuz.

Uşak’la alakalı olarak yeni bir hastane yapıyoruz. Bu, mevcut hastaneleri 2 kere, 3 kere içine alacak mükemmel büyük bir hastanedir.

Diğer hastanelerimizin yeriyle alakalı olarak, oraları artık hastane olarak kullanamayız. Yeni hastanemiz -onun yanına yeni bir bina daha yapacağız, blok- bitirilinceye kadar eski hastanelerimizden istifade edeceğiz. Ama daha sonra bu alanları, özellikle bu alanların birini sağlık hizmetlerinde kullanacağımızı da ifade edebilirim.

Hepinize teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın Başkan, süre daha var, değerlendirebilir miyiz efendim?

BAŞKAN – Sisteme giren, Sayın Canalioğlu.

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ediyorum. Tabii ki Karadeniz’i biliyorsunuz çünkü Sayın Erdöl Karadeniz’de de çalıştı ve yöre milletvekilliğimizi de yaptı. Ancak biz de, ne yazık ki, henüz, şu anda bile cenazelerimizi teleferikle taşıyoruz. Yollarımız, ulaşımımız uygun değil. O nedenle, Karadeniz’de özel bir şey istemiyoruz ama bu konuların iyileştirilmesi noktasında yani “Doktorumuz bu kadar, o nedenle bunu yapabiliriz.” demenin yeterli olduğunu sanmıyorum. Bu durumların iyileştirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Canalioğlu.

Sayın milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

ECZACILAR VE ECZANELER HAKKINDA KANUN İLE UYUŞTURUCU MADDELERİN MURAKABESİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ

MADDE 1- 24/12/1953 tarihli ve 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 1 - Eczacılık; hastalıkların teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan korunmada kullanılan tabii ve sentetik kaynaklı ilaç hammaddelerinden değişik farmasötik tipte ilaçların hazırlanması ve hastaya sunulması; ilacın analizlerinin yapılması, farmakolojik etkisinin devamlılığı, emniyeti, etkinliği ve maliyeti bakımından gözetimi, ilaçla ilgili standardizasyon ve kalite güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına bağlı sorunlar hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve çıkan sorunların bildiriminin yapılmasına ilişkin faaliyetleri yürüten sağlık hizmetidir.

Eczane açmak ve işletmek ile ecza deposu mesul müdürlüğü yapmak için eczacı olmak şarttır. Eczacı ilaç üretim tesisi, kozmetik imalathanesi, ilaç ar-ge merkezi gibi müesseseleri açabilir veya bu tür resmî ya da özel müesseselerde mesul müdürlük yapabilir.”

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, madde üzerinde Komisyonun bir açıklama talebi olmuştur.

Buyurun Sayın Komisyon Başkanı.

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) – Sayın Başkanım, madde 1’in başlığında geçen “ 24/12/1953” ibaresinin “18/12/1953” olarak değiştirilmesini arz ediyorum efendim.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2 – 6197 sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 5 - Serbest eczaneler, eczacılık yapma hakkını haiz bir eczacının sahip ve mesul müdürlüğünde yönetmelikte belirlenen belgelerle il sağlık müdürlüğünce düzenlenmiş ve valilikçe onaylanmış bir ruhsatname ile açılır. Ruhsatname konusunda meydana gelecek sorunların çözüm yeri Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumudur.

Eczane açmak, devretmek veya başka bir yere nakletmek isteyen eczacılar, bulunduğu ilin sağlık müdürlüğüne dilekçe ile başvurur. Eczane açmak isteyenlerin belgelerinin tam olması halinde ruhsatname düzenlenir. Düzenlenen ruhsatnameler Sağlık Bakanlığına, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna ve Türk Eczacıları Birliğine bildirilir. Eczaneler için belediyeden ayrıca bir iş yeri ruhsatı alınması ve belediyeye harç ödenmesi gerekmez.

Serbest eczane sayıları, ilçe sınırları içindeki nüfusa göre en az üç bin beş yüz kişiye bir eczane olacak şekilde düzenlenir. Hiç eczanesi olmayan yerleşim birimlerinde nüfus kriterine bakılmaksızın bir eczanenin açılmasına müsaade edilir. Ancak bu şekilde açılan eczanelerin başka yerlere naklinde nüfus kriteri işletilir. Eczanelerin aynı ilçe içerisindeki nakillerinde nüfusa göre eczane açılması kriteri uygulanmaz.

Doğal afet ve mücbir sebep nedeniyle nüfus azalması halinde o yerleşim yerinde bulunan eczanelerin naklinde nüfusa göre eczane açılması kriteri uygulanmaz. Bu halin tespit ve ilanı Sağlık Bakanlığınca yapılır.

Eczane açılmasına ilişkin kriterler belirlenirken ilçelerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasına göre sınıflandırma yapılır. Bu sınıflandırmaya göre ilçelere ilçe katsayısı verilir. Eczacılara, o ilçede mesleki faaliyetlerini sürdürdükleri yıl sayısı ile ilçe katsayısının çarpımı kadar hizmet puanı verilir. Eczacı birden fazla ilçede çalışmış ise hizmet puanları toplanır. Hizmet puanı hesaplanırken ilçe katsayısı, doktora yapmış olanlar için dörtte bir oranında artırılarak uygulanır. Eczacılara, meslekte geçirilen toplam yıl sayısı ile eczacının hizmet puanı çarpımı sonucu tespit edilen yerleştirme puanı verilir.

Nüfus kriterlerine göre eczane açılabilecek yerler, her yıl en az iki kez olmak üzere Sağlık Bakanlığınca ilan edilir. İlan edilen yerlere müracaat eden adaylardan yerleştirme puanı en yüksek olanlar eczane açma hakkı kazanır. Yerleştirme puanının eşit olması halinde kura çekilir.

Eczane ruhsatnamesi altıncı maddenin birinci fıkrasının (A) bendine gore geri alınan eczacı, bir yıl süre ile ilan edilen yerlere müracaat edemez. Eczanesini devretmiş bir eczacı yeni bir eczane açmak istediğinde yerleştirme puanı yarı oranında düşürülür.

Serbest eczanelerde, reçete sayısı ve/veya ciro gibi kriterlere göre belirlenen sayıda ikinci eczacı çalıştırılması zorunludur.

Serbest eczane açmak veya serbest eczanelerde mesul müdür olarak çalışmak isteyen bir eczacı en az bir yıl müddetle hizmet sözleşmesine bağlı olarak mesul müdür eczacı ile birlikte serbest eczanelerde yardımcı eczacı olarak çalışmak zorundadır. Hastane eczanelerinde veya ikinci eczacı olarak serbest eczanelerde en az bir yıl süre ile çalışanlar, yardımcı eczacı olarak çalışma şartını yerine getirmiş sayılır. Yardımcı eczacıların, il sağlık müdürlüğü ve/veya bölge eczacı odalarının denetimlerinde üç kez eczanede görevi başında mazeretsiz olarak bulunmadığının tespiti halinde çalışma süresi kabul edilmez.

Yardımcı eczacılara asgari ücretin birbuçuk katından, ikinci eczacılara da asgari ücretin üç katından aşağı olmamak üzere taraflarca belirlenecek ücret ödenir. Yardımcı eczacı ve ikinci eczacı çalıştırılması ile ilgili usul ve esaslar Türk Eczacıları Birliğinin görüşü alınarak Sağlık Bakanlığınca belirlenir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Bir arkadaşımız sisteme girmiş, soru-cevap şeklinde.

Buyurun Sayın Serindağ.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Sayın Bakana aracılığınızla şu soruyu soruyorum: Gaziantep 75. Yıl Devlet Hastanesinin ismi Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi olarak değiştirilmiştir. Cumhuriyetin 75’inci yılına izafeten verilen ismin sonradan değiştirilmesini Sayın Bakan acaba içine sindirebiliyor mu?

İkinci olarak şunu soruyorum: Sağlık, Aile ve Çalışma Komisyonunda bir tasarı görüşülürken havacılık sektöründe çalışanların grev yapamayacaklarına dair bir öneri gelmiş, ancak bu öneri Komisyonca reddedilmiştir. Ancak şimdi, İçişleri Komisyonuna verilen bir yasa teklifiyle bu öneri tekrar İçişleri Komisyonunun gündemine getirilmiştir. Bu konuda ne diyor?

Çok teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Yılmaz, buyurun.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, sizin alanınız değil ama bu konuyu ben dile getirmek adına soruyorum. Uşak’ta ve Ege Bölgesi’nde bütün hayvan pazarları kapandı şap hastalığı nedeniyle. Şap hastalığı çok ciddi bir şekilde yayılıyor, insanlarımız da çok zor durumda. Tarım Bakanlığı tarafından bu konuda bazı hatalar yapıldığını bize iletiyorlar. Örneğin aşılarda tip analizi yapılmıyormuş; önceden yapılırken, hastalık çıktığında veterinerler o konudaki mikrobu gönderdiklerinde tip analizi yapılarak aşılar öyle üretildiği için daha çok etkili olurken, şimdi rastgele bir aşı üretimi yapıldığı ve hayvanlar üzerinde etkili olmadığı söyleniyor. Bir de komşu köy aşılaması yapılmıyormuş efendim; geçmişte yapıldığı hâlde şimdi, hastalığın görüldüğü çevredeki köylerin aşılaması, koruma aşılaması yapılmıyormuş. Bu nedenlerle de bu hastalığın daha da arttığı söyleniyor.

Tarım Bakanlığına bunları iletebilirseniz en azından bir konuya parmak basmış oluruz. Yazılı olarak da bir cevap alabilirsek teşekkür edeceğim efendim.

Sağ olun.

BAŞKAN – Sayın Öğüt…

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle Sayın Bakana ve Meclise, bir de Komisyonumuza çok teşekkür ediyorum; birlikte bir kanun çıkarttılar, çok güzel bir örnek veriyorlar. Bu anlamda hem teşekkürü hem de tebriği borç biliyorum. Eczacıların da böyle dayanışmasını ayrıca kutluyorum.

Aynı, Komisyonda söylemiş olduğum bir şeyi bir daha söyleyeceğim -hem mesajlar geliyor- orada da söylemiştim, Sayın Bakanıma da belirtmiştim, Meclise de belirtme ihtiyacı hissediyorum. Bizim diş hekimleri kanununun da bir an önce ele alınarak çıkartılmasını kendilerinden rica ediyoruz. Bir an önce sistem yeniden kurulursa -çok eskimiş bir kanunumuz var. Bu kanunla idare edilmek çok kolay değil- o anlamda Meclise bunda duyarlı olmaları için tekrar bir teklifte bulunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN- Teşekkürler Sayın Öğüt.

Sayın Ağbaba…

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Bakan, Malatya Hekimhan ilçesi, Malatya’mızın en önemli ilçelerinden birisi, en büyük ilçelerinden birisi ve malum, biliyorsunuz, Türkiye'nin en güzel cevizlerinin de üretildiği bir ilçe, altı beldesi olan, Sivas’la sınır olan bir ilçemiz. Ancak geçtiğimiz günlerde, üç ambulansı varken devlet hastanesinin iki ambulansı geri çekildi. Ayrıca, yaz nüfusu Hekimhan’ın kış nüfusunun yaklaşık 2 veya 3 katı. Çocuk doktoru yok, diş hekimi yok, üç tane doktor var şu anda hastanede, birisi anestezist. Hekimhan, yaz aylarında, doktor ihtiyacı çok olan bir ilçemiz. Bu konuda Hekimhan’ın mağdur edilmemesi gerektiği konusunu bilgilerinize sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ağbaba.

Sayın Bakanım, buyurun.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Başkanım teşekkür ediyorum.

Gaziantep’te 75’inci Yıl Devlet Hastanesine Avukat Cengiz Gökçek ismini verdik, evet doğrudur. Bu, şöyle gerçekleşti: Biliyorsunuz, Gaziantep’te bir değerli kardeşimizi, meslektaşımızı şehit ettiler. Dolayısıyla onun hastanesine kendi ismini verdik, bu bir vefanın gereğiydi, bunu yapmamız gerekiyordu. Orada da rahmetli Cengiz Gökçek’in ismi vardır. Cengiz Gökçek, 16’ncı Dönem milletvekilimiz ve Sağlık Bakanlığı yapmış olan, Türkiye Cumhuriyetine Sağlık Bakanlığı yapmış olan değerli bir siyasetçidir, dolayısıyla onun ismini de Gaziantep’te bir başka hastaneye verdik.

Yeri gelmişken ifade edeyim: Değerli Milletvekilim, cumhuriyet bizim için elbette çok önemlidir ama cumhuriyetin 75’inci yılını ya da 50’nci yılını ya da 83’üncü yılını kutsamak gibi bir şeye de girmemeliyiz yani. Bu, cumhuriyeti kuvvetlendiren bu kabil işler değildir. O zaman 75’inci yıl önemli bir köşe taşıydı, kutlamalar yapıldı, bizim de yetiştiğimiz tarihlerdi onlar. Şimdi cumhuriyetimizin 100’üncü yılına doğru gidiyoruz. Dolayısıyla burada, ortada yanlış bir şey yok yani. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanının ismi bir hastaneye verilmiş, bu da bir vefa duygusunun gereğidir, kanaatim budur.

Bu şapla ilgili olarak, Tarım Bakanımıza konuyu götüreceğim. Şap biraz benim de bildiğim bir konudur, çünkü Erzurum’da hayvancılık çok yaygın olarak yapılıyor. Çok dikkate değer çalışmalar yaptıklarını ve bu işi iyi takip ettiklerini biliyorum Tarım Bakanlığının. Yalnız, şap gerçekten çok hızlı yayılan, çok kolay yayılan bir hastalık. Dolayısıyla, Tarım Bakanlığımızın çabaları kadar, iyi eğitilmiş çiftçilerin kendi gayretlerinin de kanaatimce burada çok önemli rolü var, çok kolay bulaştığı için. Meseleyi sizin anlattığınız biçimde Bakanımıza götüreceğim.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Bir de, bu hayvan pazarlarının kapalı olduğu dönemde kredilerin ertelenmesiyle ilgili bir çalışma olabilirse; bu konuda talepleri var köylülerimizin.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Neyin ertelenmesi efendim?

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Hayvan pazarları kapalı olduğu için satışlar yapılamadığından borçlarını ödeyemiyorlar; kredilerin ertelenmesi konusu.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Peki Değerli Milletvekilim.

Malatya Hekimhan’ın çocuk hekimiyle ilgili ve diş hekimiyle ilgili durumunu hemen değerlendirteceğim ben.

Kaç ambulans ihtiyacı varsa Sayın Ağbaba, o kadar ambulans bulundururuz. Yani oradan taşınan sayı bellidir, ayda kaç kişi taşınıyor, nasıl oluyor, kaç ambulans lazım, ne kadar kişiyle taşıyabiliriz, bunları da değerlendiririz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kaleli…

SENA KALELİ (Bursa) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Öncelikle, sizin görüşünüzde olmayan yazarlar hakkında söylenilenler tahammül ve demokrasi ölçünüzü ortaya koymaktadır. Toplumun endişesi bu konuda giderek artmaktadır. Bunu ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, acil sağlık hizmetlerinin artması ve Bursa’da ağız ve diş sağlığı merkezinden ruh sağlığı merkezine, hastanesine kadar değişik ilçelerimizde hastane yatırımlarıyla ilgili sağlık projeleri AKP’nin en önemli vaatleri arasında olmuştur. Ancak, maalesef, henüz bununla ilgili bir girişimde bulunulmamıştır. Sağlık turizminin gelişebilmesi için de sağlık serbest bölgeleri kapsamına Bursa’nın alınması açısından bu yatırımlar büyük önem taşımaktadır.

Öte yandan, Çekirge Çocuk Hastanesi arazisi ile Nilüfer Devlet Hastanesinin yapımının planladığı Fatih Sultan Mehmet Bulvarı üzerindeki arsa üzerinde TOKİ’yle görüşüldüğü, devredildiği ve başka…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SENA KALELİ (Bursa) - …tasarımlar yapıldığı spekülasyonları vardır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaleli.

Sayın Serindağ…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Gaziantep’te Doktor Ersin Arslan’ın menfur bir saldırıya uğramasını şiddetle kınıyoruz. Rahmetli doktorumuzun adının hastaneye verilmesini sevinçle karşılıyoruz. Verilmesine herhangi bir itirazımız yok, tam tersine, onayımız var ancak rahmetli Doktor Ersin Arslan’ın ismi bir hastaneye verildi diye başka bir hastanenin isminin değiştirilmesi gerekmez. Cumhuriyetimize herkesin sahip çıkması lazım. Cumhuriyetin 75’inci yılına izafeten verilen ismin değiştirilmesini ben şiddetle kınıyorum. Sayın Bakanın söylediklerini AKP Grubu kabul ediyorsa onu da milletin takdirine bırakıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Serindağ.

Sayın Bakan, bir şey söyleyecek misiniz?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Değerli Başkanım, Bursa’daki yatırımlarımızla ilgili olarak biz, Değerli Milletvekilimize gerekirse bilgi de veririz. Ciddi yatırım çabaları içerisindeyiz.

Burada bir mesele var: TOKİ’ye bir yer verildi, verilmedi… Sanki TOKİ bu ülkenin bir kuruluşu değil, sanki TOKİ bu ülkeye hizmet etmiyormuş gibi davranılmasın, bu yanlış bir şeydir.

SENA KALELİ (Bursa) – Hastane yapılmasından vazgeçileceği…

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Şöyle söyleyeyim: Bizim Bursa dâhil bütün illerimizde önümüzdeki kırk yılı içine alacak şekilde sağlık binalarıyla ilgili planlamalarımız tamamlanmış durumda. Bu planlamaları biz size takdim edelim efendim. Bu planlamalar çerçevesinde de işlerimizi yapıyoruz.

Tekrar ifade ediyorum: Cumhuriyet bizim başımızın tacıdır. Yalnız, ben şunu ifade ediyorum: Cumhuriyetin 75’inci yılı için ”75’inci Yıl Hastanesi” denilmiş…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – …bir hastanenin isminin cumhuriyetimizin bir Sağlık Bakanının ismiyle değiştirilmesinde cumhuriyeti küçümseyen veya cumhuriyetle ilgili yanlış bir şey aramak doğru değil, ben onu söylüyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Onu millet değerlendirecektir.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Millet değerlendirir.

BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde ortak bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 232 sıra sayılı Kanun Teklifinin Çerçeve 2 nci maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 6197 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinin madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

              Demir Çelik                             Oktay Vural                   Selahattin Karaahmetoğlu

                    Muş                                         İzmir                                      Giresun

                                   Öznur Çalık                           Mehmet Doğan Kubat

                                      Malatya                                         İstanbul

BAŞKAN – Komisyon katılıyor musunuz?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) – Efendim, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendindeki halin gerçekleşmesi durumunda, ilgili eczacı zaten 4 üncü madde gereğince meslekten yasaklı durumdadır. Dolayısıyla eczacılık mesleğine mani olan bu hal ortadan kalkıncaya kadar zaten eczane açamaz. Bu nedenle söz konusu cümlenin, uygulanma kabiliyeti olmadığından metinden çıkartılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Ortak önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3-  6197 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Muvazaalı olarak eczane açıldığının tespiti halinde, ruhsatname iptal edilir ve eczacı beş yıl süreyle eczane açamaz. Muvazaanın eczacılar arasında yapılmış olması halinde, eczane açma yasağı hepsi hakkında uygulanır.”

BAŞKAN – Madde üzerinde önerge yoktur.

Söz talebi yoktur.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4- 6197 sayılı Kanunun 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 17 - Eczane sahip ve mesul müdürü iken askerlik hizmetini yapmak üzere silah altına alınanlar askerlik hizmeti süresince; yüksek lisans veya doktora eğitimi alacaklar bu eğitim süresince; milletvekili, belediye başkanı, Türk Eczacıları Birliği başkanlık divanı üyeleri bu görevleri devam ettiği müddetçe eczaneye bir mesul müdür atar.

Türk Eczacıları Birliği Başkanlık Divanı üyelerinin eczanelerine atanacak mesul müdürün maaş ve kanuni giderleri, Türk Eczacıları Birliği bütçesinden ödenir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

5’inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5- 6197 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 26 - Eczanelerde günlük reçetelerin kaydı, Sağlık Bakanlığınca belirlenen usullere göre tutulur.”

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

6’ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6- 6197 sayılı Kanunun 28 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 28 - Beşeri ilaçlar, Sağlık Bakanlığından ruhsatlı geleneksel bitkisel tıbbi ürünler; Sağlık Bakanlığının iznine tabi olan homeopatik tıbbi ürünler, enteral beslenme ürünleri dahil özel tıbbi amaçlı diyet gıdalar ve özel tıbbi amaçlı bebek mamaları münhasıran eczanede satılır.

İlgili bakanlıktan izin, ruhsat veya fiyat alınarak üretilen veya ithal edilen gıda takviyeleri, eczacılık ve ziraatta kullanılan ilaç, kimyevi madde ve diğer sağlık ürünleri, veteriner biyolojik ürünler hariç veteriner tıbbi ürünleri, kozmetik ürünler, kapsamı Sağlık Bakanlığınca belirlenen tıbbi malzemeler,  anne sütü ve beslenme yetersizliğinde kullanılan çocuk mamaları ile erişkinlerin metabolizma bozukluklarında kullanılan tüm destekleyici ürünler ve Türk Eczacıları Birliği tarafından çıkarılan bilimsel yayınlar eczanelerde satılabilir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

7’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE  7- 6197 sayılı  Kanunun 35 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 35 - Eczanenin hizmet verdiği saatlerde mesul müdür eczacı, varsa ikinci eczacı ve yardımcı eczacılar, görevi başında bilfiil bulunmak mecburiyetindedir.

Hastalık ve sair mazeretlerle eczanesinden yirmi dört saatten fazla süreyle ayrılmak zorunda kalan eczacı veya mesul müdür keyfiyeti il sağlık müdürlüğüne bir yazı ile bildirir. Ayrılış müddeti on beş güne kadar devam edecekse eczaneye varsa ikinci eczacı, yoksa il sağlık müdürlüğüne bildirilmek koşulu ile eczanesi bulunmayan bir eczacı, yoksa mahallin serbest tabibi muvafakatleri alınarak nezaret eder. Ayrılış müddeti on beş günü aştığı takdirde eczaneye mesul müdür tayini zorunludur. Aksi takdirde eczane kapatılır. Şu kadar ki birden fazla sayıda eczane bulunan yerlerde eczacının talebi ile iki yılı geçmemek üzere eczane kapalı tutulabilir.”

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler.. Madde kabul edilmiştir.

8’inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8- 6197 sayılı Kanunun 38 inci maddesi ile 12/6/1933 tarihli ve 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun 18 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

6197 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasındaki “1 inci maddede sayılan yerleri” ibaresi “eczane” olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN – Komisyon Başkanının 8’inci madde üzerinde bir açıklama talebi vardır.

Buyurun Sayın Başkan.

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) – Sayın Başkanım, maddede geçen “sayılan” ibaresinin “sayılı” olarak düzeltilmesini talep ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler.. Madde kabul edilmiştir.

9’uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 9- 6197 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 3 - Bu maddenin yürürlüğe girdiği takvim yılında eczacılık yapma hakkını haiz eczacılar ile eczacılık fakültelerinde okumakta olan ve okumaya hak kazanmış bulunanlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere nüfusa göre eczane açılmasına ve nakline dair sınırlamalara ve yardımcı eczacı olarak çalışma zorunluluğuna ilişkin hükümler uygulanmaz. Bu kimseler, sahip ve mesul müdürlüğünü yaptıkları eczaneleri bir sefere mahsus olmak üzere devredebilirler.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte serbest eczanesi bulunan eczacılar, bir defaya mahsus olmak üzere herhangi bir kısıtlamaya tabi olmaksızın eczanesini bulunduğu ilçe dışına nakledebilir ve devir edebilir.

BAŞKAN – 9’uncu maddeye bağlı geçici 3’üncü madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, 9’uncu maddeye bağlı geçici 4’üncü maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 4 - Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelik, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay içinde Sağlık Bakanlığınca hazırlanarak yürürlüğe konulur.

BAŞKAN – 9’uncu maddeye bağlı geçici 4’üncü madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 9’uncu maddeye bağlı geçici madde 4 kabul edilmiştir.

10’uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 10- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

11’inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı, uğurlu olsun. (Alkışlar)

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 16.16


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.30

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mustafa HAMARAT (Ordu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

3’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/552) (S. Sayısı: 226)(x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 226 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Lütfü Türkkan, Kocaeli Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Türkkan.

MHP GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Osmanlı İmparatorluğu yaklaşık 5,5 asır Balkanlarda hüküm sürmüş. Makedonya’da ilk etapta 1382’de Manastır’a, sonra da 1392’de de Üsküp’e gelmiş. 28 Haziran 1389’daki Kosova Meydan Muharebesi’nden sonraki yaklaşık 5,5 asırlık bir dönem içerisinde o topraklara Osmanlı hükmetmiş. Balkan Harbi’ne kadar bu topraklardaki hükümranlığımız devam etmiş, daha sonra da Türkiye’ye geri dönmüşüz. Soydaşlarımızın birçoğu, önemli bir kısmı hâlâ orada uç beyliği yapmakta, hâlâ oralarda kalıyor. İlişkilerimiz devam ediyor, gelenek ve âdetlerimiz sağlam dostluklarımızla kalıcı oluyor. Oradan buraya göç eden birçok vatandaşımız hâlâ orayla olan ilişkilerini devam ettiriyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti, Makedonya’daki soydaşlarımız tarafından, sığınılacak ve büyük bir devlet olarak görülmektedir. Bundan yola çıkarak, oradaki soydaşlarımızla ilgili birtakım sorunları burada sizlere dile getirmek istiyorum.

Bunlardan bir tanesi, Balkanlar çok ciddi bir şekilde savaşlara tanık olmuş, yakın bir tarihte de savaşlara tanık olmuş bir coğrafya. Oradaki Türklerin en önemli sorunu can güvenliği sorunu. Can güvenliği meselesini aşmanın bir tek yolu var, o Türklerin herhangi bir tehlike anında Türkiye’ye rahatlıkla gelebilmelerini temin etmek için aynı zamanda Türk vatandaşlığı verilmek gibi bir talepleri var. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, geçmiş dönemlerde olduğu gibi şimdi de çok ciddi bir şekilde kayıtsız kalmaya devam etmektedir.

Makedonya’da Türkler var olma mücadelesi veriyorlar. Türkiye’de yaklaşık on yıldır hüküm süren Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti döneminde Hükûmeti yanlış yönlendirenler sayesinde Makedonya’da çok ciddi bir şekilde Arnavutçuluk yapılmakta, Türkler âdeta Türkiye’de olduğu gibi ikinci sınıf vatandaş muamelesi

                               

(x) 226 S. Sayılı Basmazı tutanağa eklidir.

görmektedir. Türk olmak orada da kabahatli hâle gelmektir. “Türk” kelimesi, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde orada da alerji yaratmıştır.

Bakın, Osmanlının sadıkayı tebaası olan Arnavutlarla olan geçmişteki bağımıza hepimiz çok önem veriyoruz. Akrabalarımız var, çocuklarımız var, dedelerimiz var ama netice itibarıyla 21’inci yüzyıla geldiğimiz şu anda Balkanlarda Türklerin asimilasyonunun birinci itici gücü Arnavutlardır. Eğer orada Türkleri sağlam tutamazsanız, zannetmeyiniz ki sadece İslamiyet bağıyla bağlı olduğumuz Arnavutlarla Türkiye’nin oradaki etkinliği devam eder, asla ve kata öyle olmaz. Türkiye, orada varlığını sürdürebilmek için Türklere ve Türkçeye çok ciddi önem vermeli. Türkçe eğitim yapan okullara yardımcı olmalı.

TİKA’nın orada yaptığı çalışmaların önemli bir kısmını takdir ediyorum, ama bir daha söyledim, bölgede yanlış değerlendirmeler, yanlış yönlendirmelerden dolayı, Türkiye’deki günlük siyasetin oradaki yansımalarından dolayı oradaki Türkler mağdur olmuş durumdadır. Türkler üvey evlat muamelesi görüyorlar. Arnavutlar, her zaman olduğu gibi orada da Türklerin yanında… Osmanlının -hatırlayın- hassa mabeyncileri hep Arnavutlar olmuştur yani hazineyi hep onlara teslim etmişiz. Şu anda da paranın başında orada yine Arnavutlar var, onlara teslim etmişiz.

Size bir örnek vermek istiyorum: Türklerin orada Üsküp’te Osmanlıdan kalan çok güzel bir çarşısı var, “Eski Çarşı” diyoruz biz, Osmanlının bütün izlerini görürsünüz. Türkiye'nin çok önemli kentlerinde göremediğiniz Osmanlı izlerini orada görürsünüz. Türklere inat, mürtet Gjergi Kastrioti’nin heykelini getirip Türk çarşısının ortasına diktiler ve buna Türk Hükûmeti kayıtsız kalamadı. Türkiye devleti önemli bir devlet. Varlığı, sesi, gürültüsü orada ses getirir. Bu konuda herhangi bir ses getirmesi hâlinde Türklerin kalbine saplanan o bıçak oradan çıkar. Balkan Harbi’nin başladığı dönemde Osmanlıya ilk baş kaldıran Gjergi Kastrioti’dir, mürtettir ama onların o heykeli oraya dikmesinin sebebi hikmetini anlamayacak kadar kör olmuş bazı arkadaşlar sayesinde Türklere hakaret edilmeye devam edilmektedir.

Ben Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinden bu dönem de geçmiş dönemde olduğu gibi Makedonya’nın NATO üyeliğine destek vermesinin devam etmesini istiyorum. Zira, Yunanistan’ın bu konuda çok ciddi bir rezervi var isim konusunda. Makedonya 2 milyon nüfusuyla Balkanlarda ayakta durması çok zor bir devlet. NATO üyeliği oradaki Türkler ve Müslüman unsurlar açısından da çok önemli. Onun NATO üyeliği konusunda ciddi destek vermesini bekliyorum.

Ben bu anlaşmanın getirdiği teknik bir maddeden de bahsetmek istiyorum:  Hava yolu taşımacılığı zaten var, devam ediyor. Yalnız, oradaki insanlarla olan irtibatımız, bölgeyle olan irtibatımız Türkiye'nin Balkanlarda, dolayısıyla Avrupa’da varlığını çok daha fazla ciddi hâle getirecektir, daha sağlam kılacaktır.

Türk Hava Yolları orada yanlış bir siyaset izliyor, yanlış bir politika izliyor. Anadolu’nun herhangi bir kentiyle, Makedonya’nın Üsküp veya Ohri kenti arasında en ufak bir kilometre farkı yok fakat fiyatları yaklaşık 2 misli. O da iki ülke arasındaki, soydaşlarımız arasındaki ilişkiyi zayıflatıyor, zaafa uğratıyor. Bu konuda Hükûmetin, Türk Hava Yollarına bir tavsiyesi olursa bölgedeki insanların Türkiye’yle olan ilişkilerini biraz daha rahatlatacaktır.

Bu tasarının hayırlı olmasını Cenabıallah’tan niyaz ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Türkkan.

Tasarı üzerinde söz talebi? Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE MAKEDONYA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 19 Ağustos 2011 tarihinde Üsküp’te imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Bir sonraki maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Bir sonraki maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum.

Açık oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

 

“Kullanılan oy sayısı:       188

 Kabul                      :       188 (x)

                Kâtip Üye                                Kâtip Üye

            Bayram Özçelik                      Mustafa Hamarat

                  Burdur                                      Ordu”

Tasarı, kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

Şimdi, 4’üncü sırada yer alan, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin 137 ve 138 Sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

4.- Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin 137 ve 138 Sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/553) (S. Sayısı: 179)(xx)

BAŞKAN - Komisyon yerinde.

Hükûmet yerinde.

                                 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 179 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Komisyon raporu 179 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

AVRUPA İMAR VE KALKINMA BANKASI KURULUŞ ANLAŞMASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN 137 VE 138 SAYILI GUVERNÖRLER KURULU KARARLARININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

Madde 1- (1) Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşması’nda değişiklik yapılmasına ilişkin 137 ve 138 sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Bir sonraki maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü için oylamayı başlatıyorum.

Üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin 137 ve 138 Sayılı Guvernörler Kurulu Kararlarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucunu arz ediyorum:

“Kullanılan oy sayısı        :               200

  Kabul                             :               200 (x)

                Kâtip Üye                                Kâtip Üye

           Bayram Özçelik                       Mustafa Hamarat

                  Burdur                                      Ordu”

BAŞKAN - Tasarı kanunlaşmıştır, hayırlı, uğurlu olsun.

5’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

                                       

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/543) (S. Sayısı: 235)(x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 235 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi? Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE GABON CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TURİZM ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 25 Mart 2011 tarihinde Gabon’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Bir sonraki maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Bir sonraki maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:

"Kullanılan oy sayısı : 200

  Kabul                      : 200 (xx)

                Kâtip Üye                                Kâtip Üye

           Bayram Özçelik                       Mustafa Hamarat

                  Burdur                                      Ordu”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı, uğurlu olsun.

                            

(x) 235 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(xx) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

6’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/445) (S. Sayısı: 97)(x)

BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 97 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mehmet Günal, Antalya Milletvekili. 

Sayın Günal, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu anlaşma üzerinde söz aldım. Ecobank’ın, daha önce kurulmuş bulunan, sözleşmesiyle ilgili tadilat yapan bir kanun tasarısı.

Değerli arkadaşlar, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, kısa adıyla “ECO”, çok eski kökü olup “Kalkınma İçin Bölgesel İşbirliği”nin devamı olarak 1985 yılında kuruldu.

Aslında daha önce bu konuda bazı çalışmalar yapılmakla beraber, İran’daki devrim sonrasında biraz sıkıntı yaşanmıştı ve yeniden yapılan anlaşmayla da bu İşbirliği Teşkilatı faaliyete geçmiş oldu ve daha sonra bölgede yaşanan gelişmeler sonrasında…

Sayın Başkan, ben kendi söylediğimi duyamıyorum ama arkadaşlar oylama için bekliyor herhâlde. Her seferinde söylüyorum, bir sakin olurlarsa oylamaya daha var, biraz…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, uğultu biraz kesilirse Hatibi daha kolay anlarız efendim, lütfen.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Sizi de bilgilendirici birkaç şey söyleyeceğim, onun için.

Değerli arkadaşlar, bu aslında çok önemli bir kuruluş ama hak ettiği şekilde maalesef gereken önemi Türkiye de veremiyor, diğer ülkeler de veremiyor. Ben birçok toplantısına katıldım DPT’de Müsteşar Yardımcısı olduğum dönemde ve o zaman bazı çalışmalar başlamıştı. Ecobank da bunun ürünlerinden bir tanesi ama istediğimiz düzeye gelmedi.

Biliyorsunuz, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bu coğrafyada yeni fırsatlar çıktı, yeni ülkeler oluştu ve bu bağımsızlık sonrasında da 1992 yılında bu toplantıda üye sayısı 10’a çıktı. Afganistan, İran ve Pakistan’ın yanı sıra diğer bütün Türk cumhuriyetleri bu topluluğa, İşbirliği Örgütüne üye bulunmaktadır. Onun için, bu gelişen dünyada, küreselleşen dünyada çok kutupluluğa geçiş sürecinde, aslında, bu Ekonomik İşbirliği Örgütü, bütün Türk cumhuriyetleriyle beraber çok önemli bir iş birliğinin ekonomik anlamda, finansal anlamda altyapısını oluşturan ve bu ülkelerle iş birliğimizi geliştirmemiz sonucunda bu kardeşliğimizi de pekiştirebilecek bir yapı içeriyor.

Değerli arkadaşlar, bu bulunduğum kürsüde, hatırlarsanız, Kırgızistan Cumhurbaşkanı geçtiğimiz aylar içerisinde bir konuşma yapmıştı. Kendisinin söylediği bir sözü bu anlamda çok önemli buluyorum, güzel şeyler söylemişti. Dedi ki: “Kırgızistan’ı krediler yoluyla çökertmek isteyenler var ve biz dayanışma içerisinde olursak Türk milleti olarak Türkiye’yle, bunların üstesinden geliriz ve uluğ Türk hakanlığını kuramazsak bile, en azından kuvvetli bir Türk birliğini yapmalıyız. Bunun için de, sadece Türkiye’nin değil, diğer Türk

                            

(x) 97 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

devletlerinin de ayakta durması lazım.” Söylediği şey kredilerle ilgili ve sıkıştırmayla ilgili, ayakta durmayla ilgili. Onun için, Ecobank’ın bu anlamda, bu Türk cumhuriyetlerindeki gelişmeye katkıda bulunabilmesi için fonksiyonlarını yerine getirebilmesi gerçekten önemlidir çünkü bu birlik… Geçtiğimiz aylarda her ne kadar Kırgızistan Cumhurbaşkanı bunu söylemiş olsa da Ulu Önder Atatürk –ki hafta sonunda “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” diye artık kaldı, “Atatürk’ü Anma” kısmı kalmadı- 1933’te söylüyor, diyor ki: “Sovyetler Birliği bir gün dağılacaktır. Oradaki soydaşlarımızla biz şimdiden ilgilenmeliyiz, onlarla beraber olmalıyız. Bu demek değil ki onlarla siyasi birliğe şimdiden geçelim ama kültürel anlamda, ekonomik anlamda iş birliğimizi geliştirelim.” Onun için, Ecobank, az önce söylemiş olduğumuz anlamda, bu ülkelerin kendi ayakları üzerinde durması, yatırımlar için kredi bulabilmesi açısından çok önemli bir fonksiyonu ifa etmek üzere kurulmuş.

Ancak şu anda, Ecobank’ın dışında, diğer ülkelerle birlikte karşılıklı tercihli ticaret anlaşmalarının imzalanması gerekiyor. Birtakım çekinceler nedeniyle buralara geçemedik. Bu bankanın kaynakları aracılığıyla ve yapacağı öncülükle, inşallah, önümüzdeki yıllarda bu söylemiş olduğumuz Türk birliğine giden yolda Türk ekonomik topluluğunu belli ölçüde kurabilmeye yarayacak ekonomik altyapıyı, finansal altyapıyı kurmamıza önemli destek sağlayacaktır. Bu İşbirliği Teşkilatı altında yapmamız aynı zamanda bölgedeki birtakım devletlerin tepkisini de daha aza indirerek dostluk içerisinde, kültür anlamında iş birliği sağlamak, ekonomik anlamda, finansal anlamda iş birliği sağlamak adına da önemli bir platform oluşturacaktır diye düşünüyorum.

Ecobank’ın şimdiye kadar verdiği krediler var ama şu anda kaynaklar yetersiz ve tam olarak belli ölçüde bunlardan faydalanmak bütün ülkeler açısından mümkün olmuyor. Ben hızlıca üç yıldır, dört yıldır verdiği kredilere bir göz attım. 2008’den itibaren vermeye başlamış. Sektör anlamında çok çeşitli değil. Büyük ölçekli firmalardan bazıları buralardan krediler almışlar ama bunun biraz daha geliştirilmeye ihtiyacı olduğu açık bir şekilde belli oluyor.

Bir de son günlerde, değerli arkadaşlar, basına da yansıyan Ekobank’ın ve ECO’nun genel bir sorunu var, o da şu anda yönetimin İran’a geçmiş olması. Tabii, İran şu anda uluslararası camiada, özellikle finansal alanda, Merkez Bankası anlamında da bazı yaptırımlarla karşı karşıya ve şu anda da dönem başkanlığı dört yıllığına İran temsilcisinde, Merkez Bankası Başkanının Başkan Yardımcısı -yanlış hatırlamıyorsam- yönetiyor. Bununla ilgili de, basında, bazı sıkıntılara yol açabilecek gelişmeler olacağı uyarısı geldi.

Ben, buradan, Ecobank’ın yöneticilerine ve bu çerçevede ilgili Kalkınma Bakanlığımıza, Dışişleri Bakanlığımıza bu işin biraz daha üzerinde durarak bunun ekonomik boyuta yansımaması gerektiğini söyleyeceğim. Niye söylüyorum? Çünkü Sayın Başbakan Güney Kore’den Tahran’a inmeden yaptırımın sonucunu maalesef biz gördük. Enerji Bakanımız dedi ki: “Biz yüzde 20 oranında İran’dan ham petrol alımını durduruyoruz.” Bu yaklaşık olarak Türkiye’nin yüzde 10’luk petrol alımına denk geliyor ve bize ciddi bir maliyeti oldu.

Onun için, değerli arkadaşlar, bu Ekobank’ın etkin bir şekilde işlemesi, bunun ötesinde de Ekonomik İşbirliği Teşkilatının bölgesel entegrasyon anlamında, Türk cumhuriyetleriyle ve komşu ülkelerle entegrasyonun sağlanması anlamında önemli bir işlevi gerçekleştireceğini düşünüyorum. Bunu siyasi kaygılardan uzak, uluslararası anlamda bize yapılan baskılardan uzak bir şekilde, inşallah, ele alınmasını ve eksiklerin bir an önce giderilmesini, bankacılığın yanı sıra diğer sektörlerde de, özellikle dış ticaretle ilgili finansal alanda da bazı çalışmaların bir an önce yapılarak bu birlikteliğin sağlanması ve bu ülkelerle ilgili gelişmelerin önünün açılması gerektiğini düşünüyorum.

Burada tabii ki Rusya’nın söylediği tarzda bir Avrasya birliği değil ama bizim de içinde olduğumuz, yine komşu ülkelerimizin, Rusya’nın dışında Pakistan’ın, İran’ın, Afganistan’ın içinde olduğu böyle bir birliğin gelişmesinin hem bölgesel anlamda barışa katkıda bulunabileceğini hem de Büyük Orta Doğu Projesi yerine kendi bölgesel dinamikleriyle Avrasya’yı da kucaklayan tarzda sorunların çözümüne katkıda bulunacağını düşünüyorum.

Burada bizim yaklaşımımız: Türkiye’nin dış politikası, bütün dış faktörleri içine alan ama çok yönlü, hassas dengeleri koruyan bir politika olmak zorundadır. Onun için, eğer bu fırsatı değerlendirirsek, Türk dünyası, Türk cumhuriyetleri ve Türkiye, Atatürk’ün 1933’te öngördüğü, rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in 1944 yılında uzak görüşlü bir şekilde öngördüğü bu birlikteliği sağlamak üzere ve son olarak da Kırgızistan Cumhurbaşkanımız Sayın Atambayev’in burada, bu kürsüde söylediği gibi, Türk devletleri arasında bir iş birliğini oluşturmak üzere temel atabileceğini düşünüyorum. Politikadan uzak bir şekilde, bunun millî bir proje olarak desteklenmesini ve bu vesileyle de Ekonomik İşbirliği Teşkilatının daha fonksiyonel hâle getirilerek amaçlarında belirtilen hedeflere, kuruluş amacında belirtilen hedeflere ulaşabilmesi için bir adım olmasını temenni ediyor, hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Tasarının tümü üzerinde başka söz talebi yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI TİCARET VE KALKINMA BANKASI ARASINDA MERKEZ ANLAŞMASINI TADİL EDEN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 3 Aralık 2010 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Ticaret ve Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını Tadil Eden Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 

Bir sonraki maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. 

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama işlemini başlatıyorum ve iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma Bankası Arasında Merkez Anlaşmasını Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:

"Kullanılan oy sayısı : 195

  Kabul                     : 195 (x)

                Kâtip Üye                                Kâtip Üye

           Bayram Özçelik                       Mustafa Hamarat

                  Burdur                                      Ordu”

                            

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı, uğurlu olsun.

7’nci sırada yer alan, Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

7.- Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/481) (S. Sayısı: 101)(x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 101 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ TİCARET VE KALKINMA BANKASI KURULUŞ ANLAŞMASININ 21 İNCİ MADDESİNİN TADİL EDİLMESİNE İLİŞKİN KARARIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşması’nın 21 inci maddesinin tadil edilmesine ilişkin 21/1/2011 tarihinde kabul edilen kararın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Tasarının 1’inci maddesi üzerinde söz talebi yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde söz talebi yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü madde üzerinde söz talebi yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:

"Oy sayısı : 200

Kabul        : 200 (xx)

                Kâtip Üye                                Kâtip Üye

           Bayram Özçelik                       Mustafa Hamarat

                  Burdur                                      Ordu”

                                   

(x) 101 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(xx) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı, uğurlu olsun.

Şimdi, 8’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyet Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/357) (S. Sayısı: 153)(x)

BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 153 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÛMETİ İLE KIRGIZ CUMHURİYETİ HÜKÛMETİ ARASINDA ÇEVRE KORUMA ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

Madde 1- (1) 27 Mayıs 2009 tarihinde Bişkek’te imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama işlemini başlatıyorum ve iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyet Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum.

                                

(x)153 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

“Kullanılan oy sayısı        : 202

 Kabul                              : 202 (x)

                Kâtip Üye                                Kâtip Üye

           Bayram Özçelik                       Mustafa Hamarat

                 Burdur”                                     Ordu”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı, uğurlu olsun.

Sayın milletvekilleri, 9’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin İşleyiş Esaslarına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin İşleyiş Esaslarına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/473) (S. Sayısı: 155)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

10’uncu sırada yer alan, Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

10.- Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/551) (S. Sayısı: 178) (xx)

BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 178 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

KARADENİZ TİCARET VE KALKINMA BANKASI KURULUŞ ANLAŞMASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN GUVERNÖRLER KURULU KARARININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) “Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşması”nda değişiklik yapıl-masına ilişkin Guvernörler Kurulu Kararı’nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Tasarının 1’inci maddesi üzerinde söz talebi yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...  Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddesini okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde söz talebi yok.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...  Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

                         

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 178 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BAŞKAN - 3’üncü madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...  Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...  Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının oylamasını başlatıyorum.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Guvernörler Kurulu Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:

"Kullanılan oy sayısı        : 198

  Kabul                             : 198 (x)

                Kâtip Üye                                Kâtip Üye

           Bayram Özçelik                       Mustafa Hamarat

                  Burdur                                      Ordu”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

11’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.

11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/295) (S. Sayısı: 59)(xx)

BAŞKAN - Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 59 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Iğdır Milletvekili Sayın Sinan Oğan söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Oğan. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum.

Sayın Başkan, iktidarın bu konulara çok fazla ilgisi olmadığını biliyorum ama Mecliste en azından bir dinleme nezaketinde bulunurlarsa sanırım burada birtakım şeyleri daha rahat konuşma imkânımız olur, Meclisi de böylece panayır yerine çevirmemiş olurlar.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, uğultuyu biraz keserseniz Hatibi daha iyi dinleme şansımız olacaktır.

Teşekkür ediyorum.

SİNAN OĞAN (Devamla) – Sayın Başkan, sizi de dinlemediler, gördüğünüz gibi uğultu devam ediyor. Lütfen sükûneti sağlar mısınız.

                            

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 59 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BAŞKAN – Siz lütfen Genel Kurula hitap edin Sayın Oğan.

SİNAN OĞAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Türk dünyasıyla ilgili çalışmaların son dönemlerde zayıfladığına bizzat yakın bir zaman içerisinde bulunduğumuz Kırgızistan’da da şahit olduk. Afganistan da bu açıdan Türkiye için hem tarihî dostluk ilişkilerimizin bulunduğu hem de stratejik çıkarlarımızın bulunduğu bir ülke. Bu sebeple, Afganistan’la ilişkilerimizde, hem Meclis boyutunda hem Hükûmet boyutunda, bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak bütün olumlu girişimlerin arkasında olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu çerçevede, Afganistan’la imzalanmış bulunan bu Mutabakat Zaptı’nın da Milliyetçi Hareket Partisi tarafından desteklendiğini… Bir an önce bu çalışmaların neticelendirilmesini ve bu Mutabakat Zaptı’nın onaylanmasından sonra gerekli girişimlerin yapılmasını arzu etmekteyiz biz de.

Afganistan önemli. Neden önemli? Çünkü Afganistan bugün terör boyutuyla Türkiye’yi doğrudan ilgilendirmektedir. Afganistan 2014 sonrası Amerikan ve NATO askerlerinin çekilmesi sebebiyle bizi ilgilendirmektedir. Afganistan’daki istikrarın veya istikrarsızlığın Orta Asya’yı ve dolayısıyla da Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarını doğrudan etkilemesi açısından bizim için son derece önemlidir ve elbette ki bugün bizim anlaşmamızın da konusu olan enerji kaynakları açısından Afganistan’la ilişkilerimiz ve bu anlaşma son derece önemlidir.

Biz, tabii, Afganistan’da NATO çerçevesinde hem Türkiye olarak şehit verme uğruna çalışmalarımızı sürdürürken, bu meselenin hiçbir tarafında bulunmayan Çin’in Afganistan’daki enerji projelerinden çok önemli katkılar aldığını, sağladığını biliyoruz. Bugün Çin, Afganistan’daki en büyük yabancı yatırımcı durumundadır. Bugün Çin, Afganistan’daki önemli enerji kaynaklarına âdeta hâkim olmuş durumdadır. Altın madenlerinde, özellikle Takhar bölgesindeki altın madenleri bugün ihaleyle Çin’e verilmiş durumdadır.

Yine aynı şekilde, bakır madenleri Hindistan’ın ve Çin’in kontrolündedir çünkü ihalelere tek bir Türk şirketi katılmadığı için… Afganistan’da en zengin bulunan şey altın madenidir, Çinlilerin tekelindedir; bakır ihaleleridir, Çinliler almıştır.

Bu yakın zamanda Afganistan’da özellikle de Faryap, Serpol bölgelerinde yine petrol alanında yapılacak olan ihalelere Çin şirketleri girecektir.

Aynı şekilde, Amuderya havzası olarak bilinen ve zengin petrol kaynaklarının bulunduğu tahmin edilen ve dört ay içerisinde ihalesi yapılacak olan zengin petrol kaynaklarının bulunduğu Amuderya havzasında da yine Türk şirketlerinin herhangi bir hazırlığı bulunmamaktadır.

Aynı şekilde, Andhoy ve Akina bölgelerinde -Türkmenistan sınırına yakın bölgedir- Kanada şirketlerinin orada hâkim olduğunu görmekteyiz.

2013 tarihinde tamamlanacak olan bir boru hattı projesi vardır ve Türkiye bu boru hattı projesinden haberdar bile değildir, çünkü bu konuları yakından takip eden birisi olarak bununla ilgili herhangi bir yazılı belgeye, dokümana hiçbir yerde rastlanılmış değildir. O da, İran-Tacikistan doğal gaz boru hattıdır ki, Afganistan’ın kuzeyinden yani Türk bölgesinden geçecektir.

30 milyon nüfuslu bir Afganistan’dan bahsediyoruz, içerisinde 6 milyon Türk’ün bulunduğu bir Afganistan’dan bahsediyoruz. Tarihî kökenlerimizin, tarihî kardeşlik, dil, din bağlarımızın bulunduğu Afganistan’dan bahsediyoruz ama Afganistan’da biz maalesef, Amerika’nın ve NATO’nun oradaki askerlerine destek olmanın ötesinde herhangi bir ihaleden pay alabilmiş değiliz.

Umut ediyorum ki, 59 sıra sayılı bu anlaşmanın imzalanmasıyla Afganistan’ın enerji pazarında, piyasasında Türkiye de olacaktır. Türkiye'nin haddizatında bu bölgede bu tür ihaleleri kovalaması lazım. Bu tür ihaleleri alan şirketlerin Türkiye'nin yanında bulunması lazım. Türkiye son dönemlerde maalesef, yüzünü tamamıyla Orta Doğu coğrafyasına çevirdiği için, Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanlığını büyük bir memnuniyetle yaptığı için ve Türkiye'nin,  bir Türk dünyası, bir Afganistan gibi bir derdi olmadığı için, bölge maalesef ki, Çinlinin, Hindistanlının, Kanadalının tamamıyla kontrolü altına girmiştir. Soros, zamanında şunu demişti: “Türkiye'nin en önemli ihraç malzemesi askerdir.” Bu, Türkiye’ye aslında büyük bir hakarettir ve bugün Türkiye'nin oralarda sadece askerinden faydalanılmaktadır. Hâlbuki Türkiye'nin Afganistan’da askerinin ötesinde belli bir teknoloji kapasitesi vardır, kullanabilir; inşaat kapasitesi vardır, kullanabilir. Enerji alanında Türkiye'nin önemli deneyimleri vardır, kullanabilir ve Türk şirketleri orada rahatlıkla bu enerji ihalelerine girebilir. Ancak bunun için Türkiye'nin arkasında, Türk şirketlerinin arkasında, gönlünde bir Türk dünyası ideali olan bir Hükûmetin olması lazım, maalesef ki bu Hükûmeti biz bugün göremiyoruz. O bölgelerdeki Türk dünyasında ve Afganistan’daki Türk şirketlerini destekleyen bir Hükûmeti maalesef göremiyoruz.

Biz, bu önergeyi destekliyoruz çünkü Afganistan’a hiçbir şey yapılmamış, hiç yoktan iyidir mantığıyla destekliyoruz ancak bu eksiktir. 2014 sonrasında –ki önümüzdeki hafta Chicago’da NATO zirvesinde bu görüşülecektir- Karzai “4 milyar dolar her yıl bize verilmesi gerekir.” diyordur. Bütün uluslararası güçler bunun pazarlığını yapıyor, İngiltere’si, İtalya’sı, Fransa’sı, Afganistan’la ikili anlaşmalar yapıyor ve 2014 sonrasındaki pozisyonlarını şimdiden sağlama almaya çalışıyorlar ancak maalesef bu konuda Türkiye’nin 2014 sonrasında ne yapacağına dair bir stratejisinin olmadığını görmekteyiz. Türkiye'nin Afganistan politikasının bu anlamda sadece askerin üzerinden yürütülen bir politika olmaktan öteye gidemediğini de görmekteyiz. Bir taraftan askeri Silivri’ye, askeri diğer hapishanelere gönderirken öte taraftan askerin oradaki varlığıyla Türkiye'nin Afganistan’da var olduğunu da söylemek lazım. Askeri oradan çekip aldığınızda, maalesef, Afganistan’da, hiçbir yerde, bu işin hiçbir noktasında siyasal erkin olmadığını görmekteyiz. Bu sebeple Afganistan’ın bölgesel stratejik manada önemli bir nokta olduğunu, Afganistan’ın bir taraftan Çin ile ilişkilerine, bir taraftan İran ile ilişkilerine baktığımızda, bir taraftan Orta Asya’yı her zaman baskı altında tutabilecek bir noktada olduğunu gördüğümüzde ve aynı zamanda Afganistan’daki radikal unsurların Orta Asya gibi Türkiye'nin hayati çıkarları olan bir yeri etkileyebilecek bir ülke olduğunu dikkate aldığımızda Türkiye'nin Afganistan’la ilişkilere verdiği önemin biz yeterince olmadığı kanaatindeyiz.

Türkiye'nin sadece Afganistan’la ilişkilerde değil, Türk dünyasıyla ilişkilerinde büyük bir sıkıntı hâlâ mevcuttur. Türk dünyası diye gönlünüzde bir mesele olmadığının biz farkındayız ama hiç olmazsa oradaki çıkarlarımızın hatırına sizin o bölgeyle daha fazla ilgilenmeniz gerekmektedir. Türkiye’nin bu manada Afganistan’la olan bu anlaşması önemlidir ve bu anlaşmanın desteklenmesiyle beraber Türkiye’nin 2014 sonrasında Afganistan’daki yönetim üzerinde şimdiden oturup düşünmesi gerekmektedir.

Irak’tan Amerika’nın çekilmesi sonrasında Irak’ın içine düştüğü durumu görüyoruz. Irak’ta düne kadar kardeş olduklarınızla bugün neredeyse düşman durumuna gelmişsiniz. Suriye’de düne kadar “Kardeş” dediklerinize bugün “Kalleş” diyorsunuz. Geç olmadan Afganistan’la ilişkili bir strateji belirleyiniz aksi takdirde Suriye’de düştüğünüz duruma düşersiniz. Afganistan’daki durum 2014 sonrasında hiç de iç açıcı gözükmemektedir. Afganistan’da 2014 sonrasında Türk askerinin durumunun ne olacağının da netleşmesi lazım. Orada askerler üzerinden –Parantez içerisinde söyleyeyim- yapmış olduğumuz yatırımların geleceğinin ne olacağının şimdiden belirlenmesi lazım. Sadece, meseleyi askerin oradaki yapacağı faaliyetler üzerine koyarsanız 2014’te asker çekildiği zaman siz orada sudan çıkmış -tabiri caizse- balık misali ne yapacağınızı bilmeyecek duruma gelirsiniz. Bu sebeple şimdiden oturup bir Afganistan stratejisini belirlemeniz lazım değerli milletvekilleri ve Hükûmete de bu manada sesleniyorum: Bu meseleler bizim millî meselelerimizdir. Bu meseleler, üzerinde siyaset yapılacak meseleler değildir ve Türkiye’nin hayati çıkarlarının olduğu meselelerdir. Dolayısıyla da Afganistan konusunda bu kanunun milletimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum ancak bu kanunun yeterli olmadığını da vurgulamam gerekir. Bir kez daha altını dikkatle çiziyorum, 2014 sonrasındaki Afganistan’da Türkiye’nin çıkarları büyük bir risk altındadır. 2014 sonrası Afganistan için bugünden kolların sıvanması gerekmektedir.

Selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oğan.

Tasarının tümü üzerinde başka söz talebi yok.

Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE AFGANİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ENERJİ VE MİNERAL KAYNAKLAR ALANINDA İŞBİRLİĞİNE YÖNELİK MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 17 Şubat 2011 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bir sonraki maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 3’ü okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarı açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:

“Kullanılan Oy Sayısı       : 193

  Kabul                             : 193 (x)

                Kâtip Üye                                Kâtip Üye

           Bayram Özçelik                       Mustafa Hamarat

                  Burdur                                      Ordu”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Kalkınma Bakanımız Sayın Cevdet Yılmaz bir teşekkür konuşması yapacaklardır.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

                                  

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

Özellikle tüm grubu olan partilerimize teşekkür ediyorum bu anlaşmalarımıza verdikleri destekten dolayı. Sadece Değerli Milletvekilimizin az önce bahsettiği konularda kısaca bir bilgilendirme yapmak istiyorum. Afganistan ve Türk cumhuriyetleri çok önem verdiğimiz bir coğrafya. Sadece askerî anlamda değil birçok anlamda aslında bu bölgelerle çok yakın ilişkiler içindeyiz. Bir taraftan TİKA aracılığıyla en yüksek dozajda teknik destek sağlıyoruz. Afganistan’da, örneğin eğitim kurumlarından hastanelere, çok çeşitli projelere Türkiye Cumhuriyeti olarak destek olduk, imza attık. Kırgızistan’da yine çok ciddi çalışmalar yürütüyoruz. Daha geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz bir ziyaret gerçekleşti ve geçmiş borçlar silindiği gibi geleceğe dönük de ciddi bir fedakârlık yapıldı. Kırgızistan’ın ekonomik büyüklüğünü düşünürseniz o büyüklük içinde çok ciddi anlam ifade eden bir destek, yeni bir finansman desteği taahhüdü ortaya kondu. Diğer cumhuriyetlerle, Türkmenistan’la, Kırgızistan’la yine aynı şekilde çok ciddi ilişkiler devam ediyor, oralarla ticari, ekonomik ilişkiler, iş dünyamızın özellikle oralarla ilişkileri devam ediyor.

Bir tesadüf belki, daha az önce Mecliste görevli olduğum için Afganistan Ekonomi Bakanıyla burada bir görüşme gerçekleştirdim bizzat kendim. Kalkınma Bakanlığı olarak da oradaki Ekonomi Bakanlığıyla bir kurumsal ilişki geliştirmiş durumdayız. Buradan ekipler gönderdik, oradaki arkadaşlarımıza proje, planlama konularında kapasite geliştirici programlar uyguladık. Yine, Afganistan’dan heyetleri Türkiye’de misafir ettik ve onlara bu konularda her türlü teknik desteği sunuyoruz çünkü şunun farkındayız: Oraya giden paraların önemli bir kısmı gerçekten çarçur oluyor, Afgan halkına gerçek anlamda bir faydaya dönüşmüyor. Bunu sağlama yönünde de kapasite geliştirici programlarımıza hassasiyetle devam ediyoruz. Az önce de yine Afgan Ekonomi Bakanıyla bu konuları ele aldık, görüştük.

Değerli Savunma Bakanımız, haziranın ilk haftasında yine, Afganistan’da olacak, ondan sonra Dışişleri Bakanımız Afganistan’ı ziyaret edecek. Yani bu konularda Hükûmet olarak çok yoğun bir gayret içindeyiz, elimizden gelen tüm çabayı sarf ediyoruz, imkânlarımızı sonuna kadar kullanıyoruz çünkü bu coğrafyalar bizim için ekonomik olarak önem taşıdığı gibi, siyasi olarak, kültürel olarak, insani olarak çok önemli bölgeler, aynı medeniyeti paylaştığımız bölgeler. Dolayısıyla, şimdi çok detayına girmemiz mümkün değil, ama şundan emin olun ki bu bölgelerin geleceğiyle ilgili Türkiye Cumhuriyeti olarak her türlü çalışmanın içindeyiz ve gayret sarf ediyoruz, tabii ki imkânlarımız ölçüsünde.

Bu bilgilendirmeyi yapma ihtiyacı hissettim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tekrar teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, şimdi 12’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

12.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/478) (S. Sayısı: 127) (x)

BAŞKAN – Komisyon yerinde.

Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 127 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.

Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                               

(x) 127 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE AFGANİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ

HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ

UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 24 Mart 2011 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yoktur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz talebi yoktur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü madde üzerinde söz talebi yoktur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:

“Kullanılan Oy Sayısı       : 192

  Kabul                             : 192 (x)

                Kâtip Üye                                Kâtip Üye

           Bayram Özçelik                       Mustafa Hamarat

                  Burdur                                      Ordu”

Bu şekliyle, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleriyle, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere, 22 Mayıs 2012 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 17.53

 

 

                               

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.