DÖNEM:
24 CİLT:
20
YASAMA
YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
103’üncü
Birleşim
8 Mayıs 2012 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Denizli Milletvekili
Emin Haluk Ayhan’ın, Denizli iline ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Yozgat Milletvekili
Ertuğrul Soysal’ın, Dünya Beyaz Baston Görme Engelliler Günü’ne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmelerinin 40’ıncı yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam
edilmelerinin 40’ıncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Hükûmetin halkın gündemini değil kendi gündemini dayatarak
milletin geleceği bakımından hayati önemdeki değişiklikleri kamuoyundan
sakladığına ilişkin açıklaması
3.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, 19 Mayıs 2011 tarihinde yaşanan Simav depreminden bu yana artçı
sarsıntıların sürmesine rağmen Hükûmetin ilgisizliğinin devam ettiğine ve
kamyon şoförlerine fazla yükten dolayı uygulanan cezaların vatandaşı mağdur
ettiğine ilişkin açıklaması
4.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, Erzincan ilinde inşaat sektöründeki sıkıntılara ve sulama
sularına yapılan zamların çiftçileri zor durumda bıraktığına ilişkin açıklaması
5.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların bakanlıklar ve kamu
kuruluşlarında boş olan engelli kadrolarına atanmasını temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
6.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlı’nın, Adanalı çiftçilerin buğday fiyatları konusunda Hükûmetten çözüm
beklediğine ve İran karpuzunun ülkemize gelmesiyle Adanalı karpuz
üreticilerinin zarar ettiğine ilişkin açıklaması
7.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Adana’nın Kozan ilçesinin Bucak bölgesinde yaşanan sel felaketinin
nedenlerine ilişkin açıklaması
8.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Hükûmetin hayvancılığa yatırım yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’na ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Moldova-Türkiye
Parlamentolararası Dostluk Grubunun ülkemizi ziyaret etmesinin uygun
bulunduğuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/849)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki bir heyetin, Arnavutluk
Parlamentosu Başkanı Jozefina Topalli Çoba ve Makedonya Meclis Başkanı Trajko
Veljanoski'nin vaki davetlerine icabet etmek üzere 15-17 Mayıs 2012 tarihleri
arasında Arnavutluk’a ve 17-18 Mayıs 2012 tarihleri arasında Makedonya'ya resmî
ziyarette bulunmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi
(3/850)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçişleri Komisyonu üyelerinden müteşekkil bir heyetin, Bosna-Hersek
Parlamentosu İstihbarat Denetleme Komitesi Başkanı Mirsad Djugum'un vaki
davetine icabet etmek üzere 21-24 Mayıs 2012 tarihlerinde Bosna-Hersek'e
gitmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/851)
4.- Konya Milletvekili Ayşe
Türkmenoğlu’nun, Türkmenistan Anayasası'nın 20’nci yıl dönümü vesilesiyle
Türkmenistan Meclisi tarafından 18-19 Mayıs 2012 tarihlerinde Aşkabat'ta
düzenlenecek uluslararası bir konferansa katılmak üzere Türkmenistan'a
gitmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi (3/852)
5.- TBMM Dışişleri
Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter heyetin, Kırgız Cumhuriyeti
Parlamentosu Uluslararası İlişkiler ve Parlamentolararası İşbirliği Komitesi
Başkanı Almazbek Baatırbekov'un vaki davetine icabetle Kırgızistan'a resmî
ziyarette bulunmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi
(3/853)
B) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk ve 25 milletvekilinin, bağcılık ve üzüm yetiştiriciliğindeki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/268)
2.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, bor madenciliğindeki sorunların ve bor
kaynaklarının etkin değerlendirilmesi için yapılması gerekenlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/269)
3.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk ve 23 milletvekilinin, 12 Haziran 1980 tarihinde İnciraltı Öğrenci
Yurdunda meydana gelen olayların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/270)
C) Önergeler
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, (2/34) esas numaralı 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi
Kartları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/43)
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun,
Genel Kurulun gündemindeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi
ile 224 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ve Genel Kurulun 9 Mayıs 2012
Çarşamba günkü birleşiminde 224 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Niksar-Erbaa arasındaki tarihî Talazan Köprüsüne ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/23) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Damal’a bağlı bir köyün cemevinin elektrik borcuna ilişkin sözlü
soru önergesi (6/61) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
3.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, hac ve umre ziyaretlerinde görevlendirilen personel hakkındaki
iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/220) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
4.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, il ve ilçe müftülüklerinde sözleşmeli olarak görev yapan Kur’an
kursu personeline ilişkin sözlü soru önergesi (6/222) ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’ın cevabı
5.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, umre ve hac ücretlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/231) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
6.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, baz istasyonlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/243) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
7.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, cuma namazına giden Devlet erkânına yönelik bir uygulamaya
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/327) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
8.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Van-Erciş’teki depremde kamu binalarında ölenlerin ve
yaralananların sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/411) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
9.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 1 Ocak 2002 tarihinden bu yana intihar eden öğretmen adayı ve
işsizlik nedeniyle intihar edenlerin sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/412) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
10.- Muğla Milletvekili
Nurettin Demir’in, Kızılayın yardım ve müdahale kapasitesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/419) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı
11.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, olası İstanbul depreminde çadır alanı olarak kullanılması
planlanan sahaların konut ve iş yeri alanına dönüştürüldüğü iddialarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/420) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı
12.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, bazı köy camilerinin eksikliklerinin giderilmesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/429) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, asgari ücrete yapılan zamma ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/440) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı
14.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Körfez ilçesindeki bir mahallin cami ihtiyacına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/537) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
15.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yüksekokul sekreterleri ve öğretim
elemanlarının ek ödemelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/645) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
16.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, SSK ve BAĞ-KUR prim borçlularına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/687) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
17.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars Merkez, ilçe ve köylerindeki camilerin bakım ve
onarımlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/711) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
18.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars’taki bazı köy camilerindeki eksikliklere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/715) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
19.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, Kızılayın Düzce depreminde aldığı çadırlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/757) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, toplu sözleşme hakkının kullanılmasıyla ilgili
hukukî düzenlemelere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/796) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
21.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, kamu personel sisteminin değiştirilmesi doğrultusunda
yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/798) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
22.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, İller Bankasının anonim şirket olmasının yol
açtığı sorunlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/828) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
23.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, bir köy camisinin imam ihtiyacına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/986) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
24.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan Merkez ve ilçelerindeki cami ve Kur’an kurslarının
tabelalarının değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1056) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, vekil imamların mağduriyetine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/1106) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
26.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’taki cami tabelalarının yenilenmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1222) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı
27.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’ta din hizmetlerini yürüten
personel ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1368) ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’ın cevabı
28.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’a hizmet içi eğitim amacıyla
külliye yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1369) ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’ın cevabı
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’ın din görevlileri misafirhanesi
ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1370) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
30.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Şırnak ve Hakkâri’de cami ve Kur’an kurslarının tabelalarının
değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1417) ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’ın cevabı
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
2.- Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı: 180)
3.- Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu ile Anayasa Komisyonu
Raporları (1/564) (S. Sayısı: 201)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Kahramanmaraş’ta termik santrallerin neden
olduğu hava kirliliğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/5725)
2.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, TRT’de iki personel arasında yaşandığı iddia edilen bir olaya
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
(7/5727)
3.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Bakanlıkça şehit yakınları ve gazilerle ilgili yürütülen
çalışmalara,
- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, özürlüler, çocuklar, yaşlılar ve fakirler için ayrılan fonlara
ve çeşitli firmalara banka promosyonlarından aktarılan paraya,
İlişkin soruları ve Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in cevabı (7/5751), (7/5752)
4.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara Resim ve Heykel Müzesindeki sanat eserleriyle ilgili
bazı iddialara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın
cevabı (7/5831)
5.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Türk vatandaşlarına vize uygulayan AB ülkelerine ve AB ile olan
müzakere sürecine ilişkin sorusu ve Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın
cevabı (7/5880)
6.- Edirne Milletvekili
Kemal Değirmendereli’nin, Edirne Vakıflar Bölge Müdürlüğünün gelirleri ve
harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı (7/5884)
7.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Bakanlıktaki bazı kadroların idari statü ve özlük
haklarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/5980)
8.- Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in, bazı kadroların Teknik Hizmetler Sınıfı olarak
değiştirilmesine rağmen zam ve tazminatlardan yararlanamamasına ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/5981)
9.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, okullardaki şiddet olaylarının önlenmesine ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/5990)
10.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, ücretsiz kitap dağıtımı uygulamasına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/5995)
11.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, okullarda bazı internet sitelerine erişimin engellenmesine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/5998)
12.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural’ın, TRT 6’da yayınlanan bir klibe ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/6022)
13.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı’nın, Konya-Karaman bölge-sindeki istihdam oranlarına ilişkin
sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/6024)
14.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, 2005-2011 yılları arasında İzmir’e yapılan TOKİ
yatırımlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/6032)
15.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Siirt-Baykan’daki Veysel Karani Türbesine ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/6062)
16.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Siirt-Tillo’daki cami, medrese, tekke ve zaviyelerle
ilgili yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı (7/6064)
17.- İstanbul Milletvekili
Haluk Eyidoğan’ın, son yıllarda inşa edilen yüksekliği 60 metre ve üstü binalar
ile bu binalara uygulanan düzenleme ve denetimlere ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/6090)
18.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, 2012’de Balıkesir’e yapılan kamu yatırım tahsisine
ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/6136)
19.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Siirt’in Tillo ve Baykan ilçelerinde inanç
turizminin canlandırılması çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/6138)
20.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Türkiye’nin ulus marka stratejisine ilişkin sorusu ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/6139)
21.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Aizonai Antik Kenti kazı çalışmalarına ilişkin sorusu ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/6140)
22.- Muğla Milletvekili
Ömer Süha Aldan’ın, tarihi evlerin restorasyonu için bir fon ayrıldığı
iddialarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı
(7/6141)
23.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Tescilli Yapılara Yardım Fonu’ndan yararlananlara ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/6143)
24.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane’nin, Kars’taki tarihi yapıların korunması için yapılan çalışmalara
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/6144)
25.- İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan’ın, Marka Destek Programı ve Turquality Destek Programı kapsamında
yıllar itibariyle yapılan ödemelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/6388)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak yedi oturum yaptı.
Birinci, İkinci ve Üçüncü
Oturum
Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk, Dünya Kardeşlik Haftası’na,
Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ölüm
yıl dönümüne,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Aydın Milletvekili Osman Aydın’ın, pamuk üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, yaş meyve ve sebze
üreticilerinin durumuna ve süt dağıtımındaki yetersizliğin faturasının
üreticilere çıkarılmaması gerektiğine,
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan,
Muş Milletvekili Demir Çelik,
Iğdır Milletvekili Pervin Buldan,
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt,
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ne;
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça, Balıkesir Dursunbey ilçesi
Odaköy’de kimyasal atık depolama tesisi yapılması projesine,
İzmir Milletvekili Oktay Vural, 3 Mayıs Türkçülük Günü’nün 68’inci
yıl dönümüne,
Adana Milletvekili Ali Halaman, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehmet Mehdi Eker’in gündem dışı konuşmaya verdiği cevaba,
İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, İzmir Büyükşehir Belediyesinin
Okul Sütü Projesi’ni yedi yıldır uygulamakta olduğuna,
İstanbul Milletvekili Melda Onur, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü
Günü’ne ve bir ay önce Aşkale’de yaşanan kazada sorumluluğu olan kişiler
hakkında neler yapıldığını merak ettiğine,
Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, Aydın ilinin Kuyucak ilçesinde
portakal üreticilerinin zor durumda olduğuna,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Muş Milletvekili Demir Çelik ve 20 milletvekilinin, demir yolu
taşımacılığının etkin kullanımının sağlanması ve mevcut sorunların (10/265),
Bingöl Milletvekili İdris Baluken ve 21 milletvekilinin, aile
hekimliği uygulamasının başladığı günden bugüne kadar sonuçlarının
değerlendirilmesi ve yaşanan sorunların (10/266),
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin,
üniversitelerin içinde bulunduğu sorunların (10/267),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
(10/236, 237, 238, 239) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye
seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 Sayılı Kanun'un 4’üncü maddesi uyarınca Seyşeller Ulusal Meclisi ile
Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu
kurulmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi kabul
edildi.
BDP Grubunun, 18/4/2012 tarihinde Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane ve arkadaşlarının okullarda ve okul çevresinde ihmal, teknik sorunlar
ve eksiklikler neticesinde meydana gelen yaralanma ve ölümle sonuçlanan
kazaların sebebinin araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
vermiş olduğu (928 sıra no.lu),
CHP Grubunun, 22/2/2012 tarihinde İzmir Milletvekili Mustafa
Moroğlu ve arkadaşlarının 12 Haziran 1980'de İnciraltı'nda yaşanan olayların
tespiti amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu (269
sıra no.lu),
Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 3/5/2012 Perşembe günkü (bugün)
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerileri yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
AK PARTİ Grubunun, Hükûmetin 228 sıra sayılı Tapu Kanunu ve
Kadastro Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’nın 1’inci
maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin talebi üzerine, 3/5/2012 Perşembe günü
Danışma Kurulu toplanamadığından, Hükûmetin isteminin Genel Kurulun onayına
sunulmasına ilişkin önerisi kabul edildi.
Hükûmetin, İç Tüzük’ün 89’uncu maddesi gereğince, görüşülmekte
olan 228 sıra sayılı Tapu Kanunu ve Kadastro Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı’nın 1’inci maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin
talebi Genel Kurulun bilgisine sunuldu, Hükûmetin isteminin sırası geldiğinde
yerine getirileceği bildirildi.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının;
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu’nun (1/569) (S. Sayısı: 180),
Görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
3’üncü sırasında yer alan, Tapu Kanunu ve Kadastro Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunç’un; 3402 Sayılı Kadastro Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/557, 2/267) (S.Sayısı: 228)
görüşmelerine devam edilerek 5’inci maddesine kadar kabul edildi.
Birleşime saat 17.04’te ara verildi.
Mehmet
SAĞLAM
Başkan
Vekili
Muhammet Rıza YALÇINKAYA Mine
LÖK BEYAZ Muhammet Bilal
MACİT
Bartın Diyarbakır
İstanbul
Kâtip Üye Kâtip Üye Kâtip Üye
Dördüncü, Beşinci, Altıncı
ve Yedinci Oturum
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının;
3’üncü sırasında yer alan, Tapu Kanunu ve Kadastro Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunç’un; 3402 Sayılı Kadastro Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/557, 2/267) (S. Sayısı: 228)
görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamadan sonra kabul edildi.
4’üncü sırasında yer alan, Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür
Başkenti Hakkında Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu’nun (1/596) (S. Sayısı: 221) görüşmeleri tamamlanarak yapılan
açık oylamadan sonra kabul edildi.
Alınan karar gereğince, 8 Mayıs 2012 Salı günü saat 15.00’te
toplanmak üzere birleşime 20.28’de son verildi.
Sadık
YAKUT
Başkan
Vekili
Muhammet Rıza YALÇINKAYA Mine
LÖK BEYAZ
Bartın Diyarbakır
Kâtip Üye Kâtip
Üye
GELEN KÂĞITLAR
No: 139
4 Mayıs 2012 Cuma
Tasarılar
1.- Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı (1/611) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.04.2012)
2.- Bireysel Emeklilik
Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/612) (Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler; Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.04.2012)
Sözlü Soru Önergesi
1.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, Meclis Bahçe Lokanta’da içki servisi yapılmamasına ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru önergesi (6/1636)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.04.2012)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Diyarbakır Milletvekili
Nursel Aydoğan’ın, kadın mahkumlara şiddet uygulandığı iddialarına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4503)
2.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, ABD ve İngiltere’den hâkim ve savcı danışman istendiği iddialarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4504)
3.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bayburt cezaevinde bir hükümlünün tez
çalışmasıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4505)
4.- Tekirdağ Milletvekili
Emre Köprülü’nün, noterlerde çeviri işlemlerinde notere ve tercüme bürosuna
ayrı ayrı ücret ödendiği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4506)
5.- Adıyaman Milletvekili
Salih Fırat’ın, Besni Adliyesi Asliye Hukuk Mahkemesine hakim atanıp
atanmayacağına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4507)
6.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Ata’nın, Pozantı cezaevinde çocuklara karşı kötü muamele ve cinsel
istismar iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4621)
7.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’daki icra müdürlüklerine ve yapılan icra takiplerine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4623)
8.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, hapis cezasına mahkum edilmiş bir belediye
başkanının cezasının infaz edilmediği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4624)
9.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli’nin, asaleten atanamayan vekil müdürlerin mağduriyetine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5586)
10.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, AŞTİ’nin işletilme koşulları ve devrine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/5587)
11.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, 2011 yılında yürürlüğe giren öğrenci affına ilişkin
düzenlemeye ve bu tarihten sonra üniversitelerden ilişiği kesilen öğrencilere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5588)
12.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Karaman Belediyesindeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5589)
13.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, 2002-2011 yılları arasında ataması yapılan öğretmenlere
ve ücretli öğretmen sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5590)
14.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, Hatay’daki nakliye firmalarının bölgedeki kriz nedeniyle
yaşadıkları sıkıntılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5591)
15.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Afganistan’da şehit olan askerlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/5592)
16.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, yapılan yurtdışı seyahatlerine ve bu seyahatlerdeki toplam
harcamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5593)
17.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, kamu yararına dernek statüsü verilen sivil toplum kuruluşlarıyla
dernek ve vakıflara yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/5595)
18.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, 2003-2011 yılları arasında yabancı ülkelere verilen borç ve
hibelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5596)
19.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, kamu kurum ve kuruluşlarında yaşandığı iddia edilen
ayrımcılık olaylarına ve alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/5597)
20.- İstanbul Milletvekili
Bihlun Tamaylıgil’in, MİT mensuplarına dair bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/5600)
21.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, bazı kurumlara ve projelere yönelik haksız çıkar iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5601)
22.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, GDO’lu ürünlere ve bunların denetimine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/5603)
23.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğindeki değişikliklerin
Anayasaya aykırı olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/5604)
24.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, MİT Müsteşarına ait olduğu iddia
edilen bazı ifadelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5605)
25.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, camilerde bakım ve temizlik görevini üstlenen personel
sayısının yetersizliğine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı
soru önergesi (7/5606)
26.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Diyanet İşleri Başkanının bir açıklamasına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/5607)
27.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Diyanet İşleri Başkanlığına KPSS şartı ve yazılı sınav
aranmaksızın alınacak kadrolara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ)
yazılı soru önergesi (7/5608)
28.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, yapılan yurtdışı seyahatlerine ve bu seyahatlerdeki toplam
harcamalara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi
(7/5609)
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TİKA ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığındaki boş kadrolara atama yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/5610)
30.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, TRT’de iki personel arasında yaşandığı iddia edilen bir olaya
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/5611)
31.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, yapılan yurtdışı seyahatlerine ve bu seyahatlerdeki toplam
harcamalara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/5612)
32.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bazı kamu kurumlarındaki boş kadrolara atama
yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı
soru önergesi (7/5614)
33.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’de iki personel arasında yaşandığı iddia edilen bir
olaya ve TRT personeline ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı
soru önergesi (7/5615)
34.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan’ın, gizli tanıklık uygulamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5617)
35.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, kurulması planlanan şiddet önleme ve izleme merkezlerine
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/5621)
36.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı ülkelerle yapılan işbirliği
anlaşmalarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5622)
37.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Biyometrik Tanıma Sistemine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5623)
38.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık bünyesinde çalışan şirket
elemanlarına kadro verilip verilmeyeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5624)
39.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığa ait lojmanlara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5625)
40.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı ülkelerle yapılan işbirliği
anlaşmalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5626)
41.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, 2002’den bugüne meydana gelen iş kazalarına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5627)
42.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Odunpazarı’nda SGK tarafından satılan bir taşınmaz mala ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5628)
43.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, öğrencilerin sağlık yardımlarının SGK tarafından
karşılanması uygulaması neticesinde eczacıların yaşadıkları mağduriyete ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5629)
44.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, yapılan yurtdışı seyahatlerine ve bu seyahatlerdeki toplam
harcamalara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5633)
45.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Afganistan’da şehit olan askerlere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5634)
46.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı ülkelerle yapılan işbirliği
anlaşmalarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5635)
47.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, başpolis memurluğu sınavına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5643)
48.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Eskişehir’de dergâh adıyla kurulan yapılanmalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5644)
49.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’ta atık pillerin toplanması çalışmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5645)
50.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat ili ve ilçelerindeki içme suyu kontrollerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5646)
51.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’taki lokantaların denetimine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5647)
52.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, gıda üretimi yapan firmaların denetimine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5648)
53.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’deki bir ihalede yolsuzluk yapıldığı iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5649)
54.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması
Hakkında Kanun kapsamında ödenen tazminatlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5650)
55.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, İzmit’te bir sağlık ocağının bulunduğu yere eğitim kampüsü
yapılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5651)
56.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günal’ın, terör örgütü yanlısı eylemlere katılan öğrenci ve öğretmenlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5652)
57.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı ülkelerle yapılan işbirliği
anlaşmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5653)
58.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkoğlu’nda İlçe Emniyet Amirliği için yeni
bir bina yapılması ve trafik tescil bürosu kurulmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5654)
59.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, Ankara’daki C plakalı servis araçlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5655)
60.- Bursa Milletvekili
Aykan Erdemir’in, Bakanlığa bağlı kurumlarda kamu görevlilerinin görevlerini
yaparken ayrımcılık yaptıkları iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5656)
61.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bazı ihalelerinde usulsüzlük
yapıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5657)
62.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, TC kimlik numarasının kullanımının yasal dayanağına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5658)
63.- Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkçü’nün, Emet’te meydana gelen bir olaya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5659)
64.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Eskişehir’de bir öğretmenin kaybolması ile ilgili
bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5660)
65.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, bir polis memurunun görev yerinde amirlerinden baskı gördüğü
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5661)
66.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, nevruz kutlamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5662)
67.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Batman’da nevruz kutlamalarında yaşanan olaylara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5663)
68.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı ülkelerle yapılan işbirliği
anlaşmalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5666)
69.- Denizli Milletvekili
Adnan Keskin’in, Denizli’den uçuşlarda THY’nin uyguladığı fiyat tarifesine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5667)
70.- Van Milletvekili Nazmi
Gür’ün, Van depreminden etkilenen esnafın vergi borçlarının silinmesine ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5668)
71.- Amasya Milletvekili
Ramis Topal’ın, artan akaryakıt fiyatlarının çiftçiler üzerindeki etkilerine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5670)
72.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, bir öğrencinin okulda şiddet gördüğü ve okuldan
uzaklaştırıldığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5671)
73.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, YGS öncesi öğrencilere sınav izni verilmesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5672)
74.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Şaphane’de kurulacak sülfürik asit tesisine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5673)
75.- Antalya Milletvekili
Mehmet Günal’ın, bazı bölgelerimizdeki öğrenci devamsızlıklarına ve terör
örgütü yanlısı öğrenci ve öğretmenlerle ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5674)
76.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı ülkelerle yapılan işbirliği anlaşmalarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5675)
77.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, FATİH Projesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5676)
78.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Eskişehir’de bir öğretmenin kaybolması ile ilgili
bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5677)
79.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş’ın, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin bazı hükümlerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5678)
80.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Göksun’un bazı köylerine gölet yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5680)
81.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Sultanbeyli’de içme suyunun kirliliği iddialarına ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5682)
82.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, Gediz Ovasında kullanılan sulama yönteminin sorunlarına ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5683)
83.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, yeni dijital radar sistemine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/5696)
84.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, PTT memurları ve dağıtıcılarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/5697)
85.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Karamürsel-Yalova çıkışında yarım bırakılmış yolun yapımına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/5698)
86.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı ülkelerle yapılan işbirliği
anlaşmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5699)
87.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Tepebaşı’ndaki hızlı tren hattının ulaşımı engellediği
iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5700)
88.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar’ın, Kastamonu-Araç arasındaki yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/5701)
89.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar’ın, Ankara-Ilgaz arasındaki yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/5702)
90.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Afganistan’daki askeri helikopterin düşürüldüğü ve Libya’dan
gelen sivillerin asker olduğu iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5704)
91.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Merkez Bankası kara listesine ve vatandaşların yaşadıkları
mağduriyete ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/5705)
92.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yabancı ülkelerle yapılan işbirliği
anlaşmalarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5706)
No: 140
7 Mayıs 2012 Pazartesi
Teklifler
1.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin; 222 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/543) (Milli Savunma ile Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.04.2012)
2.- İstanbul
Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun; Vergi Usul
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/544) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.04.2012)
3.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/545) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.04.2012)
4.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın; Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/546) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.04.2012)
5.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in; Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/547) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.04.2012)
6.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ile 3 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/548) (Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.04.2012)
7.- İzmir Milletvekilleri
Ali Aşlık ve Mehmet Sayım Tekelioğlu ile 7 Milletvekilinin; Belediye Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/549) (İçişleri ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 03.05.2012)
Raporlar
1.- 2004 Gemi Balast Suyu
ve Sedimanlarının Kontrolü ve Yönetimi Hakkında Uluslararası Sözleşmeye
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre Komisyonu ve
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/570) (S. Sayısı: 230) (Dağıtma tarihi:
07.05.2012) (GÜNDEME)
2.- 1978 Protokolü ile
Değişik 1973 Tarihli Denizlerin Gemiler Tarafından Kirletilmesinin Önlenmesine
Ait Uluslararası Sözleşmeyi Değiştiren 1997 Protokolüne Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/587) (S. Sayısı:
231) (Dağıtma tarihi: 07.05.2012) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
İhsan Barutçu’nun, MİT Kanununda yapılan bir değişikliğe ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4473)
2.- Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz’ın, iki milletvekilinin Ergenekon Soruşturmasıyla ilgili
yaptıkları açıklamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4488)
3.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, hastanelerdeki kalite yönetim sistemi uygulamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4595)
4.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı’nın, tedavi edilmek amacıyla ülkemize gelen Libyalılara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4597)
5.- Antalya Milletvekili
Arif Bulut’un, Antalya Kemer Devlet Hastanesinde meydana geldiği iddia edilen
bir olaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4598)
6.- Adana Milletvekili Ali
Demirçalı’nın, Türkiye’de tedavi edilen Libyalı askerlerle ilgili bazı
iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4599)
7.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, 663 sayılı KHK ile araştırmacı kadrosuna atananların
özlük haklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4651)
8.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’de deprem haftası etkinliklerine ve olası bir
depreme karşı alınan önlemlere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5396)
9.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Kürecik’te bir kışla kurulacağı iddialarına ve füze kalkanı
sistemine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5711)
10.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki kanalların, köprülerin ve yolların bakım ve
onarımlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5712)
11.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlığına ait bir lojmana Hac parasından
tadilat yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5713)
12.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, 2011 yılı Hac hesaplarından fazla harcama yapıldığı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5714)
13.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Suriye’den ülkemize gelen mültecilere ve sınıra tampon
bölge kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5715)
14.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, okullarda dağıtılacak süte ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/5716)
15.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı’nın, Bozkır ilçesinin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/5717)
16.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, şehitlik, gazilik ve malullük kapsamının genişletilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5718)
17.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, öğretmen atamalarıyla ilgili sözlerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5719)
18.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, TRT Haber’de yayınlanan bir programa
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5720)
19.- Adıyaman Milletvekili
Salih Fırat’ın, Ankara’daki bir görüşmeye ve Suriye’de yakalanan iki Türk
gazeteci ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/5722)
20.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, YÖK’ün bir bakan hakkında karar verdiği bir genel kurul
toplantısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5724)
21.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, 2002-2011 yılları arasında gerçekleşen kaçakçılık
olaylarına ve yasa dışı bazı faaliyetlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/5726)
22.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, 2003-2011 yılları arasında yapılan uyuşturucu operasyonlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/5728)
23.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Kiğı ilçesinin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/5730)
24.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, 2004 yılından sonra Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde
istihdam edilen personel sayısı ve Cemevlerine yapılan yardımlara ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/5731)
25.- Bolu Milletvekili
Tanju Özcan’ın, Bolu’nun Merkez ve bazı ilçelerindeki cami, imam ve müezzin
açığına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi
(7/5732)
26.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, il merkezinde TASMAN sorunu nedeniyle yaşanan mağduriyete
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/5733)
27.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Erciş’te kurulan konteynır kentlere ve yapılan yardımlarla ilgili
bazı iddialara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru
önergesi (7/5734)
28.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, yerel bir gazetede çıkan bir haberle ilgili açıklamalarına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/5735)
29.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, bir açıklamasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/5736)
30.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkan’ın, Derince’nin Körfez ilçesine bağlanacağı iddialarına ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/5753)
31.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki kobilerin KOSGEB hibe ve kredilerinden daha fazla
yararlandırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5754)
32.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Türk sanayisinin rekabet şartlarının iyileştirilmesine ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/5755)
33.- Ordu Milletvekili
İdris Yıldız’ın, yaşlılık maaşı alan vatandaşlardan tarım sigortalısı olmak
için başvuru yapanların sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5756)
34.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı’nın, katılım payı muafiyetinden yararlanamayan öğrencilere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5757)
35.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Türkiye’deki işsizlik oranına ve işsizliğin azalması için alınan
önlemlere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5758)
36.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Bakanlık ile bağlı ve ilgili kurum ve
kuruluşlarında kullanılan e-imza sistemine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5759)
37.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, bazı bakanlıklarda mevsimlik veya geçici işçi olarak çalışan
işçilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5760)
38.- Yozgat Milletvekili
Sadir Durmaz’ın, muhtaç aylığı almakta iken emekli olan vatandaşların
sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5761)
39.- Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ’ın, Tokat’a yapılan bir gezi ile ilgili bazı iddialara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/5762)
40.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, özelleştirilen kurumlardan yeni iş yerlerine nakilleri yapılan
teknik elemanlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5763)
41.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, emekli maaşlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5764)
42.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, kayıt dışı istihdama ve işçilerinin sigorta primlerini
ödeyemeyen küçük iş yerlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5765)
43.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç’un, SGK’nın bir işçi hakkında verdiği meslek hastalığı bulunmadığı
yönündeki kararına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5766)
44.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, ABD’nin Irak’a müdahalesi döneminde hayatını kaybeden ya da sakat
kalanlara ve Suriye’deki muhalif gruplara maddi yardım yapıldığı iddiasına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5773)
45.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Suriye’de yaşanan gelişmelere ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5774)
46.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Suriye’de haber alınamayan iki Türk gazeteciye ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5775)
47.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, un fabrikalarının denetimine ve ekmeklerde tarımsal
ilaç bulunduğu iddialarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5783)
48.- Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ’ın, Gaziantep’te kaçak et denetimine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5784)
49.- Kayseri Milletvekili
Yusuf Halaçoğlu’nun, Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlıklarına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5785)
50.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatında çalışan taşeron işçilere
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5786)
51.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Şaphane’deki vişne ve kiraz üretimi ile kurulacağı iddia edilen
sülfürik asit tesisine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5787)
52.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, gübre, yem ve mazot kullanımı ile desteklerine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5788)
53.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, mevsimlik tarım işçisi olarak çalışanların mağduriyetlerinin
giderilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5789)
54.- Kastamonu Milletvekili
Emin Çınar’ın, Kastamonu’da tarımsal kredi kullanan çiftçilere ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5790)
55.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlı’nın, gübre fiyatlarında yaşanan artışlara ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5791)
56.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, fındık politikasına ve fındık üreticilerinin
sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5792)
57.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Ahlat’ta don nedeniyle ürünleri zarar gören şeker
pancarı üreticilerinin mağduriyetine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5793)
58.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, GDO’lu ürünler ve bunların ithaline ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/5794)
59.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Siverek Tarım Müdürlüğünde çıkan yangınla ilgili bazı
iddialara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5795)
60.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, TAR-GEL Projesi kapsamında mühendis ve veteriner
hekim istihdamına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5796)
61.- Çanakkale Milletvekili
Ali Sarıbaş’ın, Çanakkale’de hayvancılık destekleme kredilerinden yararlanan
kişi sayısına ve verilen kredi miktarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5797)
62.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Bitlis ve ilçelerinde tütün üreticilerinin
yaşadığı mağduriyete ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5798)
63.- Ağrı Milletvekili
Halil Aksoy’un, bazı araç plakalarının sayısına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5799)
64.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Elazığ’ın bazı ilçelerindeki içme suyu, elektrik ve yol
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5800)
65.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Posof’taki kanalizasyon sorunu ile morg ve köy odası ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5801)
66.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Çıldır’daki kanalizasyon sorunu ile morg ve köy odası ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5802)
67.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın kanalizasyon ve kadastro sorunu ile köy odası
ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5803)
68.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Erzurum-Karaçoban’ın karla mücadelede yetersiz olan personel ve
ekipmanlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5804)
69.- İstanbul Milletvekili
Faik Tunay’ın, Emniyet Genel Müdürlüğündeki çelik yelek ihaleleriyle ilgili
bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5805)
70.- Ankara Milletvekili
Emrehan Halıcı’nın, seçmen listelerindeki değişikliklere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5806)
71.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, Ankara’daki oto galerilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5807)
72.- Ankara Milletvekili
Emine Ülker Tarhan’ın, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire
Başkanlığınca satın alınması planlanan silahlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5808)
73.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Ankara’daki
karakollardaki personel sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5809)
74.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, bir davada delil olarak kullanılan
DVD’nin kopyalanması ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5810)
75.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars’taki yol çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5811)
76.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Nevruz kutlamalarında yaşanan olaylara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5812)
77.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, köy korucularının özlük ve sosyal haklarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5813)
78.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, tüzel kişilikleri köye dönüştürülmüş beldelerin 2014 yerel
seçimlerindeki durumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5814)
79.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Mudanya’da bir sitenin doğal gaz ve kanalizasyon
hizmetlerinden yararlanamamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5815)
80.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, ihalesi tamamlanan çelik yeleklerin zamanında teslim
edilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5816)
81.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, bir valiyle ilgili bazı iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5817)
82.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın, Kartepe Belediye Başkanı hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5818)
83.- Adıyaman Milletvekili
Salih Fırat’ın, Adıyaman Valisi hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5819)
84.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, muhtarların sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5820)
85.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Iğdır Merkez ilçe ve köylerinin yol, içme suyu ve aydınlatma
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5821)
86.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Antakya yerine Merkez ilçe tanımı getirilmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5822)
87.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars’ın bazı ilçelerindeki içme suyu borularının bakım ve
onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5823)
88.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars-Arpaçay ve köylerinde yapılan ve yapılacak olan yol ve su
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5824)
89.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı Merkez ve bazı ilçelerinde karla mücadele çalışması
kapsamında iş makinaları ve eleman ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5825)
90.- Aydın Milletvekili
Bülent Tezcan’ın, Ankara’da düzenlenen bir eyleme ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5826)
91.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Cudi Dağında şehit düşen polislere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5827)
92.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde görev yapan iç denetçilere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5828)
93.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, 2003-2012 dönemindeki özelleştirme ihalelerine vergi borçlarını
ödemeyen firmaların da katıldığı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5833)
94.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, 2002-2012 yılları arasında mazot, gübre ve yemden alınan
vergilere ve çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda yürütülen
çalışmalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5834)
95.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlı’nın, mazot fiyatları ile tarımsal üretimde kullanılan mazottan
alınan vergilerin azaltılması konusunda çalışma yapılıp yapılmadığına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5835)
96.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, kamu kurumlarına ait taşınmazların satışına ve elde edilen
gelire ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/5836)
97.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, bazı üniversitelerdeki öğretim görevlisi ve yurt binası
ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5837)
98.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki köy okullarının sorunlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5838)
99.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, okul dışındaki kulüplerde spor yapan öğrencilerin sorunlarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5839)
100.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, öğretmen atamalarıyla ilgili sözlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5840)
101.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Tonya’da bir yüksekokul açılıp açılmayacağına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/5841)
102.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Iğdır’daki okulların bazı sorunlarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5842)
103.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, okullardaki müzik derslerinin yeterliliği ile
bağlama ve benzeri müzik aletlerinin seçmeli ders olmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5843)
104.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Güvenli Okul Polisi Projesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5844)
105.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, öğretmenlerin eş durumu tayinlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5845)
106.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Hatay’da yabancı askerlerin kullanımına tahsis edilen bir
üs bulunduğu iddiasına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5846)
107.- Bolu Milletvekili
Tanju Özcan’ın, harita basım, onay ve dağıtımına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5847)
108.- Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan’ın, bazı hidroelektrik santrallere ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5848)
109.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Simav’da deprem sonrasında zarar gören içme suyu şebekesinin
yenilenmesine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5849)
110.- Manisa Milletvekili
Sümer Oral’ın, Kula Göletinin sulu tarıma sağladığı katkıya ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5850)
111.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Nilüfer Çayındaki kirliliğe ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5851)
112.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya ve ilçelerinde meydana gelen su taşkınlarına ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/5852)
113.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars’taki bitki türlerine ve yan ürünlerinin ekonomiye
kazandırılmasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/5854)
114.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, bir köyün su sorununa ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/5855)
115.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker’in, havadan yangın söndürme ihalesine ve yüklenici
firmayla ilgili bazı iddialara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5856)
116.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, denizlerdeki kirliliğe ve özelleştirilen tersanelere ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/5872)
117.- Tekirdağ Milletvekili
Emre Köprülü’nün, Çorlu’daki baz istasyonlarına ve bunların zararlarına karşı
alınan önlemlere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/5873)
118.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, araç muayenesindeki usulsüz uygulamalara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/5874)
119.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars ve bazı ilçelerini birbirine bağlayan yolların asfaltlanıp
ışıklandırılmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/5876)
120.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Yanbolu Grup Yolunun asfaltlanmasına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/5877)
121.- Hatay Milletvekili
Mevlüt Dudu’nun, İskenderun Limanı açıklarında batan bir gemiyle ilgili bazı
iddialara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/5879)
No:
141
8
Nisan 2012 Salı
Rapor
1.- 2001 Gemi Yakıtlarından Kaynaklanan
Petrol Kirliliği Zararının Hukuki Sorumluluğu Hakkında Uluslararası Sözleşmeye
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre Komisyonu ile
Dışişleri Komisyonu Raporları (1/561) (S. Sayısı: 229) (Dağıtma tarihi:
08.05.2012) (GÜNDEME)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk
ve 25 Milletvekilinin, bağcılık ve üzüm yetiştiriciliğindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/268) (Başkanlığa geliş tarihi:
01.11.2011)
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk
ve 24 Milletvekilinin, bor madenciliğindeki sorunların araştırılarak bor
kaynaklarının etkin değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/269) (Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2011)
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk
ve 23 Milletvekilinin, 12 Haziran 1980 tarihinde İnciraltı Öğrenci Yurdunda
meydana gelen olayların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/270)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01.11.2011)
8 Mayıs 2012 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 103’üncü Birleşimini açıyorum.
III
– Y O K L A M A
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Denizli hakkında
söz isteyen Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’a aittir.
Buyurunuz Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, Denizli iline ilişkin gündem dışı
konuşması
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Denizli iline ilişkin söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Denizli’yi ziyaretten sonra Denizli’nin
sorunlarını gelip burada anlatır, eksiklikleri ortaya koyardım, bu defa
“Denizli hakkında” diye söz aldım, iyilikleri anlatacaktım ancak mümkün olmadı.
Bakın, Denizli’de neler olmuş?
Üniversite sınavlarında Denizli irtifa kaybetmiş. Ne olmuş? 2006’da birinci
basamakta Türkiye 1’incisi; 2007, 2008 Türkiye 1’incisi; 2009 Türkiye 3’üncüsü;
2010’da 4’üncü; 2011’de 7’nci; 2012’de ilk 10’da yok. Denizli eğitimde irtifa
kaybetmiş.
Belde belediyelerinin yetkilerini,
milletin başkanlara verdiği yetkiyi AKP ne yapmış? Gasbetmiş durumda. Onlara
mülki idareden yazılar geliyor, işlem yapamayacaklarını beyan ediyorlar; böyle
bir şey olmaz. Milletin verdiği yetki gasbedilmez. Kıralan Belediye Başkanı
Bayram Gümüş’ü kim seçti? Millet seçti. Orada duruyor yukarıda, siz onun neyini
gasbediyorsunuz? İşlem yapmasını gasbediyorsunuz; böyle bir şey olamaz.
Bir diğer husus: Nisanda ihracat
azalmaya başlamış, tekstilin payı azalıyor. Ocakta bir önceki aya göre ne
düşmüş? Aktif ve zorunlu sigortalı sayısı azalmış. Bölgede 5 ton yağ
yakalanmış. Doğuda katırla maktu vergiler alınmaya başlıyor mazot üzerinden ama
Denizli’de her yerde, yağ açıkta net bir şekilde satılıyor.
Zaten Denizli’de icra daireleri
vatandaşın işi kolaylaşsın diye 2’den 9’a çıkarılmıştı, vatandaş harap olmuştu.
Şimdi Standard and Poor’s’a Denizlililer de benim gibi üzülmüş ama AKP’liler
kızıyor. Gerçekten dış ticarette, gerçekten cari işlemlerde büyük sıkıntılar
var. Bunların kırılganlık yaratması kaçınılmaz. Dolayısıyla Denizlililer de
bizim gibi, ortaya çıkan bu sonuca ne yapmışlar? Üzülmüşler.
Bakın, Denizli Sanayi Odası her sene
bir genel görünüm anketi düzenler. Bu sene biraz daha iyi olması lazım değil
mi? Biraz sizlerle onu paylaşmaya çalışacağım. Genel olarak baktığınızda,
Denizli’de ankete katılanlardan “Enerjide maliyetler arttı.” diyenler yüzde 86,
“Ham madde ara malında arttı.” diyenler yüzde 74, “Yatırım malında maliyetler
arttı.” diyenler yüzde 54, “İstihdamda arttı.” diyenler yüzde 60.
Bunu kablo ve bakır tel -Denizli için
önemli bir sektör- için söylediğinizde “Enerjide maliyetler arttı.” diyenler yüzde
100, “Ham madde ara mallarında arttı.” diyenler yüzde 80, “Yatırım mallarında
maliyet arttı.” diyenler yüzde 80, “İstihdamda maliyetler arttı.” diyenler
yüzde 100.
“Taş, toprakta enerji maliyeti arttı.”
diyenler yine yüzde 100, “Ham madde ara malında arttı.” diyenler yine yüzde
100, “Yatırım malında maliyet arttı.” diyenler yine yüzde 100, “İstihdam
maliyeti arttı.” diyenler de yüzde 50. Dolayısıyla, Denizli’de hayat ne yapmış?
Pahalılaşmış, sıkıntıya girmiş.
Ankete katılanların yüzde 70’i yurt
içinde yatırım düşünmüyor, “Olmaz.” diyorlar. Yeni bir sektöre yatırım yapan
yüzde 1.
Yabancı para cinsinden borçların toplam
kredilere oranı ne yapıyor? Yükseliyor. Kullandığı krediyi yenileyenler yarı
yarıya. Aksi takdirde faaliyetlerini sürdürmeleri mümkün gözükmüyor.
Kredi vadesinin değişmediğine
katılanların oranı, ankete katılanlardan 100 kişiden 64’ü. Bunların toplam
krediler içindeki payına baktığınızda da yüzde 60 civarında seyrediyor. Demek
ki Denizlili finansman açısından da sıkıntıya girmiş.
Faizlerin arttığını zaten söylüyorlar.
Ankete katılan her 100 kişiden 79’u ne diyor? “Kullandığımız kredilerin
faizleri arttı.” diyor. “Ucuzluk oldu.” diyenlerin dikkatine!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Ankete
katılanların yaklaşık yüzde 40’ı ne diyor?
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ayhan.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - “Kâr marjı
azaldı.” veya “Zarar ettik.” diyor.
Şimdilik bu kadar; daha sonra inşallah
devam etme imkânını buluruz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Saygılar sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Ayhan.
Gündem dışı ikinci söz, Dünya Beyaz
Baston Görme Engelliler Günü münasebetiyle söz isteyen Yozgat Milletvekili
Ertuğrul Soysal’a aittir.
Buyurunuz Sayın Soysal. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.-
Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysal’ın, Dünya Beyaz Baston Görme Engelliler
Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) – Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri;11 Mayıs Dünya Görme Engelliler Günü münasebetiyle gündem dışı
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Tüm insanlar eşit doğar ve toplumsal
yaşamın her alanında, eğitim, sağlık ve çalışma hayatında, topluma katılımda
eşit haklara sahip olur. Ancak gerçek yaşamda kimi özel gruplar, bilişsel ve
fiziksel farklılıkları açısından söz konusu haklara çeşitli nedenlerle sahip
olamamaktadır. Engelliler de bu grubun bir kategorisini oluşturmakta ve
toplumun diğer üyeleri gibi, günlük yaşamlarında her türlü desteğe ilgi
duymaktadır. Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde toplumun tüm bireylerinin
sağlık, eğitim, ulaşım, istihdam ve diğer hizmetlerden yeterli olarak
yararlanıp yararlanmadığı önemli bir husustur. Yani toplumun bir ferdi olan engelli
vatandaşlarımıza verilen hizmetler insan hakları bakımından önemli bir gösterge
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu anlamda, dünya örneklerine
bakıldığında, 1784 yılında Fransa’da, 1791 ve 1802’de İngiltere’de görme
engelliler için eğitim anlamında olmak üzere faaliyetlere başlanmış, ülkemizde
ise 1889 yılında ilk kez işitme engelli ve görme engelliler için eğitim kurumu
oluşturulmuş, cumhuriyet tarihimizde ise bu çalışmalar devam etmiştir. Ancak
günümüz şartlarında toplumumuzun tüm kesimlerinin her türlü hizmetten
yararlanabilmesi için gerekli tedbirlerin alınması artık bir zorunluluk hâline
gelmiştir. Engelli bireylerimizin bu hizmetlerden yararlanabilmesi açısından
sayısal ve ulaşılabilirlik bakımından geliştirilmeye çalışılmış, engelli
bireylerimizin sağlık ve sosyal hizmetlerden faydalanabilmesi için önemli
hizmetler başlatılmıştır. Ülke genelinde çeşitli nedenlerle sosyal devletin
gereği hizmeti alamayan engelli bireylerimizin de topluma kazandırılması için
önemli sosyal projelerin yürütülmesi de gerekmektedir. Özellikle eğitim sistemi
dışında kalan görme engelli vatandaşlarımızın sesli yayın sistemi ile eğitim
sistemine dâhil edilmesi, aynı şekilde eğitim almasına rağmen çeşitli
nedenlerle işsiz kalan engellilerimizin de özürlü seçme sınavları ile hem kamu
alanında hem de özel sektörde istihdam edilmesi gereklidir. Yine kültür, sanat
ve spor dallarında toplumun tüm kesimi gibi görme engelli vatandaşlarımızın da
katılımı için devletimizin öncülüğünde ve sosyal sorumluluk kapsamında önemli
çalışmalar başlatılması da gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, bir diğer önemli
husus ise artık büyük şehirlerimizde görmeye başladığımız trafikte sesli uyarı
sistemi ve görmeyenler için düzenlenmiş kaldırımların artık tüm şehirlerimize
yaygınlaştırılması bu vatandaşlarımızın sosyal yaşama katılmalarında önemli bir
destek olacaktır.
Önemle vurgulamak gerekirse, son
yıllarda toplumsal yaşamdaki ve teknolojideki gelişmeler tüm bireylerde olduğu
gibi görme engellilerde de bu imkânlardan yararlanma isteğini artırmıştır. Ne var
ki devletçe sunulan bu hizmetlerin tek başına yeterli olması beklenemez, başta
sivil toplum kuruluşları olmak üzere toplumun tüm kesiminin bu hizmet için
destek olması gerekmektedir.
Özürlülük, gelir düzeyi, statüsü ne
olursa olsun toplumun tüm kesimlerini etkileyen toplumsal bir sorun alanıdır.
Dünyanın değişik yerlerinde yapılan istatistik çalışmaları her dört aileden bir
tanesinin özürlü bir yakını bulunduğunu göstermektedir.
Türkiye’de nüfusun yüzde 12,29’unu
oluşturan özürlü yurttaşlarımızın başta Anayasa’mız olmak üzere 5378 sayılı
Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun ve uluslararası sözleşmelerle tüm yurttaşlarımızın eşit, özgür
ve onurlu yaşama hakkı güvence altına alınmıştır. Toplumumuzun ayrılmaz bir
parçası olan özürlülerimizin yaşamın her alanında karşılaştıkları sorunları
çözümleyerek toplumsal yaşama aktif olarak katılımlarının sağlanması ve
desteklenmesi sosyal hukuk devlet anlayışının bir gereğidir. İlgili
bakanlığımıza bağlı Özürlüler İdaresi Başkanlığı “Özürlülük Eğitimi: Toplum
Özürlülüğü Nasıl Anlıyor?” temel araştırmasıyla birlikte Türkiye genelinde
özürlülükle ilgili ulusal politikalar oluşturmak amacıyla birçok projeye de
imza atmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime son verirken özellikle yapılan bütün proje ve çalışmaların, toplumun
özürlülükle ilgili bilgisini, algısını, tutumunu bir bütünlük içinde kamuoyuna
sunarak alanında önemli bir boşluğu doldurduğu temennisiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Soysal.
Gündem dışı üçüncü söz, Deniz Gezmiş ve
arkadaşlarının idam edilişlerinin yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’e aittir.
Buyurunuz Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.-
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam
edilmelerinin 40’ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son hedefleri hakça bir düzenin, sınıfsız ve
sömürüsüz bir toplumun kurulması mücadelesi olan "Yaşasın tam bağımsız
Türkiye! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler,
köylüler! Kahrolsun emperyalizm!” sözleriyle darağacında can veren Deniz
Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın 40’ıncı ölüm yıl dönümü nedeniyle
hepinizi selamlıyorum; ölen devrimci önderlerin önünde de saygıyla eğiliyorum.
Bundan tam kırk yıl iki gün önce 6
Mayıs 1972’de, 1968 kuşağının devrimci önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve
Hüseyin İnan, hiç kan dökmedikleri ve mevcut 1961 Anayasası'nı savundukları çok
açık olmasına rağmen, intikamcı ve vicdan sınırlarını zorlayan bir hukuk
anlayışıyla asılmışlardır.
1968 sadece Türkiye'de değil, dünyada
da hareketli bir dönemin adıydı. Gerçekten o dönem Avrupa’da, Amerika’da olmak
üzere dünya çapında gençlik hareketleri, mevcut kurulu düzene karşı olan
tepkilerini dile getirmişlerdi.
68 hareketi, Amerika Birleşik
Devletleri’nde ırkçılığa, üniversite yönetimine, silahlanma harcamalarına,
yoksulluğa, eşitsizliğe ve adaletsizliğe, Vietnam Savaşına karşı verilmişti.
Avrupa’daki eylemlere önderlik yapan devrimci önderler bugün Avrupa’da lider
durumuna gelmişlerdir, kendi ülkelerini yönetmektedirler ama kendi devrimci
önderlerini, kendi gençliğini idam etme utancı ve vahşeti sadece Türkiye'de
yaşanmaktadır. Deniz Gezmiş ve arkadaşları 61 Anayasası’nın uygulanması için
Ankara’ya kadar yürümüşler ve buna rağmen, Anayasa’nın 146’ncı maddesini yani
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı tağyir, tebdil ve ilgadan yargılanmasını
gerektirecek en küçük bir eylem olmadığı hâlde, somut olgu bulunmadığı hâlde, o
suçun maddi unsurları oluşmadığı hâlde bugün tüm hukukçular tarafından lanetle
anılan bir kararla idam edilmişlerdir.
Deniz Gezmiş devrimci, sosyalist bir
kişidir. “Boş zamanlarını değil, boylu boyunca ömrünü vereceksin devrime.”
sözünü sık sık tekrarlayan, kişisel hiçbir kaygı taşımadan ölümü göze alan bir
kişiliktir. Halkımız böylelerinin heykellerini hafızasında dikiyor ve hiç
unutmuyor.
Deniz Gezmiş neden öldürüldü? Deniz
Gezmiş’in neden öldürüldüğü bakın nasıl tanımlanıyor: “Yoksulluğun bükemediği
bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç
kez. İsteseydik diplomalarımızı mor binlikler getiren birer senet gibi
kullanırdık; mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık; yazlık-kışlık
katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz işçiyle birlikte attı, köylüyle
birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi verdik
topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük. Giresun’daki yoksul
köylüler, sizin için öldük. Ege’deki tütün işçileri, sizin için öldük. Doğudaki
topraksız köylüler, sizin için öldük. İstanbul’daki, Ankara’daki işçiler, sizin
için öldük. Adana’da paramparça elleriyle ak pamuk toplayan işçiler, sizin için
öldük. Vurulduk, asıldık, öldürüldük.”
Değerli milletvekilleri, bugün,
darbeyle yüzleşme ve hesaplaşma sürecinin yaşandığı bir günde darbeyle
hesaplaşmanın ilk koşulu darbe hukukunu ortadan kaldırmaktır, darbe hukukunu
kazımaktır. Bunun da yolu 12 Mart 1971 darbesinden sonra olağanüstü hukuk mahkemeleri
tarafından idama mahkûm edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın
idam edilişlerine ilişkin kanunu yürürlükten kaldırmakla başlar. Bu konuda bir
kanun teklifi verdik. Bu kanun teklifimizin amacı, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve
Hüseyin İnan’ın itibarlarının iadesi değildir. Zaten onların itibarlarının
iadesine ihtiyaç yoktur. Bu kanun teklifinin amacı, darbeyle ölenlerin
arkasından sahte göz yaşları dökmeye son verip, gerçekten olağanüstü
hukuksuzluğu ortadan kaldırmaya yöneliktir ve bunların idam edilişlerine
ilişkin yasal dayanağı ortadan kaldırmaktır. Bu kanun teklifi 23’üncü Dönem
Türkiye Büyük Millet Meclisine verildi ve hiçbir işlem görmedi. 37’nci maddeye
göre buraya getirdik, Adalet ve Kalkınma Partisinin oylarıyla reddedildi. 24’üncü
Dönem, yine Adalet Komisyonunun raflarında beklemektedir.
Şimdi Adalet ve Kalkınma Partili
arkadaşlarıma sesleniyorum: Darbeyle hesaplaşmaktan, darbe hukukuyla
hesaplaşmaktan bahseden arkadaşlarım, bu kanun teklifine destek vererek, Deniz
Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerine ilişkin kanunu
yürürlükten kaldırarak 12 Mart 1971 darbe hukukunun hukuksuzluğunu tespit
edelim diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Öztürk.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden
önce, sisteme girmiş olan sayın milletvekillerimize birer dakika söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Aygün.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin
İnan’ın idam edilmelerinin 40’ıncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Sayın
Başkanım, değerli üyeler; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın katledilmelerinin
üzerinden kırk yıl geçti. O gün sıralara vurarak iştahla idam cezasını
onaylayanlar bugün derin bir sessizlik ve utanç içindeler ve bu 3 genç “halk
kahramanı” olarak kırk yıl sonra meydanlarda anılıyorlar. Ancak, ne yazık ki
Denizlerin idama giderken “Kahrolsun emperyalizm!” diyerek canlarını feda
ettiği bağımlı ülke olgusu değişmiş değil. Kısa bir zaman evvel, bu
Parlamentonun bile bilgisi dışında Kürecik’e bir Amerikan radar üssü kuruldu ve
Türkiye'nin zaten bağımlı olan siyasal yapısı, askerî yapısı daha fazla bağımlı
hâle getirildi. Bu bakımdan onları halk kahramanı olarak anmanın yeterli bir
tutum olduğunu düşünmüyoruz. Emperyalizmle bağların kesilmesi ve tam bağımsız
bir Türkiye'nin kurulması gerekir. Denizler eğer kahramansa, Türk Meclisinin bu
vasiyeti yerine getirmesi gerekir.
Herkese saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aygün.
Sayın Yeniçeri….
2.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Hükûmetin halkın gündemini değil kendi
gündemini dayatarak milletin geleceği bakımından hayati önemdeki değişiklikleri
kamuoyundan sakladığına ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye, gündemi çalınan bir ülke,
gündemi sabote edilen bir ülke hâline geldi. Bir hafta önce orman vasfını
kaybeden arazilerin satışıyla ilgili tasarı yasalaştı. Ardından yabancılara
karşılıksız toprak satışı yasası gündeme sokuldu. Devlet tiyatrolarının
özelleştirilmesi tartışmaları açıldı. Ardından darbeleri araştırma komisyonu,
onun ardından 19 Mayıs ve millî bayramları formaliteye indirgeyen yönetmelik yayımlandı.
Tam bu sırada başkanlık sistemi gündeme sokularak tartışmaya açıldı. Bütün
bunlar hem tesadüf hem de doğal değildir. Halkın gündemi çalınıyor. AK PARTİ,
gündem terörü yaratarak milletin olanın bitenin farkına varmasını engelliyor.
Milletin geleceği bakımından hayati önemdeki değişiklikleri kamuoyundan
saklamış oluyor. Bunun için topluma şok üstüne şok gündem yaratan maddeler
ortaya atıyor. Hükûmet cari açığı, iç ve dış borçları, kırdığı ithalat
rekorunu, iki haneli enflasyon rakamlarını, yüzde 20’lere varan elektrik ve
doğal gaz zamlarını, işsizlik, yoksulluk ve üretimsizlik gibi halkın
sorunlarını değil, kendi gündemini topluma dayatıyor.
İktidarı, Suriye’den sorun ithal etmeyi
bir kenara bırakmaya, Obama’nın gündemini takip etmeyi terk etmeye çağırıyor,
Türk milletinin gündemine dönmesi için uyarıyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Yeniçeri.
Sayın Işık…
3.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 19 Mayıs 2011 tarihinde yaşanan Simav
depreminden bu yana artçı sarsıntıların sürmesine rağmen Hükûmetin
ilgisizliğinin devam ettiğine ve kamyon şoförlerine fazla yükten dolayı
uygulanan cezaların vatandaşı mağdur ettiğine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Kütahya ilinde 19 Mayıs 2011 tarihinde
yaşanan Simav depreminden bu yana yaklaşık bir yıldır devam eden artçı
sarsıntılar son günlerde tekrar şiddetlenmiştir ancak Hükûmetin bir yıldır bu
deprem bölgesine olan ilgisizliği devam etmektedir. Deprem bölgesindeki
bürokratlar oradaki acı tabloyu korkularından yukarıya iletememektedirler.
Hükûmetin değerli bakanlarını bu depremi ve fay hattını teknik açıdan
incelemeye ve bölgede yaşanan mağduriyete ses vermeye davet ediyorum.
İkinci bir konu: Yük taşımacılığı yapan
birçok kamyon şoförümüz 10-15 kilogramı aşması nedeniyle fazla yükten dolayı
1.400 liradan başlayan, 5 bin TL’ye kadar varan cezalarla muhatap olmaktadır.
Vatandaşlarımızı ezen bu uygulamaya karşı ilgili bakanlığın hassasiyet
göstermesini temenni ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın Işık, buyurunuz.
4.-
Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın, Erzincan ilinde inşaat sektöründeki
sıkıntılara ve sulama sularına yapılan zamların çiftçileri zor durumda
bıraktığına ilişkin açıklaması
MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, ben de Denizlerin ölüm
yıl dönümü dolayısıyla saygılarımla anıyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Erzincan ilinin lokomotifi olan inşaat sektörü 3 firmadan
2’sinin cezalandırılması dolayısıyla bu sene hiçbir iş yapamadılar. 300 inşaat,
5 bin çalışan, müteahhitler, inşaat malzemesi satıcıları, beton firmaları şu
anda çok zor durumdalar. İşçiler göç etmeye başladılar. Bu konunun bir an önce
çözülmesi gerekiyor çünkü inşaat sezonu kapanmak üzere.
Bir de ayrıyeten son günlerde
çiftçilerin sulama sularına yüzde 100’den fazla zam yapıldı. Zaten zor durumda
olan çiftçilerimiz iyice zor duruma girmiştir. Bu konuda gerekli önlemlerin
alınarak zammın geri alınmasını, hatta düşürülmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın Dedeoğlu…
5.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli vatandaşların
bakanlıklar ve kamu kuruluşlarında boş olan engelli kadrolarına atanmasını
temenni ettiğine ilişkin açıklaması
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Türkiye’de yaşayan 8,5 milyon engelli
vatandaşımız var; bunlar, görme engelli, bedensel engelli, zihinsel engelli ve
işitme engelli olarak dört ayrı kategoride değerlendiriliyor. Türkiye’de
yaşayan engellilerimiz çok zor şartlar altında tahsillerini yapabiliyorlar, onu
idame ettirebiliyorlar. Bakanlıklarımızda ve kamu kuruluşlarımızda bulunan boş
kadrolara, engelli boş kadrolarına bunların atanmasını temenni ediyorum.
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Dedeoğlu.
Sayın Varlı…
6.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Adanalı çiftçilerin buğday fiyatları
konusunda Hükûmetten çözüm beklediğine ve İran karpuzunun ülkemize gelmesiyle
Adanalı karpuz üreticilerinin zarar ettiğine ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Aşağı yukarı on beş yirmi gün sonra
Çukurova’da buğday hasadı başlayacak, yine aynı tarihlerde Çukurova’nın karpuzu
çıkacak. Buğdayla ilgili fiyat belirsizliği devam ediyor, geçen seneki
fiyatların altında şu anda buğday fiyatları. Mazot ve gübre fiyatları bir hayli
artmasına rağmen buğday fiyatları ne yazık ki geçen yılın altında. Hükûmetin
buna bir an önce çözüm üretmesini bekliyoruz Adanalı çiftçiler ve onların
temsilcileri olarak.
Yine dışarıdan “İran karpuzu” diye
bilinen karpuz girmeye devam ediyor -Adana’nın karpuzunun çıkmasına şurada bir
hafta on gün kaldı- bunun da Hükûmet tarafından bir an önce engellenmesi
gerekmekte; yoksa karpuz üreticilerimiz zaten zarar ediyorlar, zararları bir
hayli artacak. Bu konuda Hükûmeti hem bilgilendirmek hem de uyarmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Varlı.
Sayın Halaman…
7.-
Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’nın Kozan ilçesinin Bucak bölgesinde
yaşanan sel felaketinin nedenlerine ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) – Başkanım teşekkür
ediyorum.
Ben şöyle bir şeyi gündeme getirmek
istedim: Pazar günü akşam, Adana’nın Kozan ilçesinde, Bucak bölgesinde müthiş
bir sel felaketi oldu. Bu sel felaketinden dolayı bir sürü insanın ekini,
bağı, bostanı, bahçesi, arıları, balık
çiftlikleri sel altında kaldı, mağdur oldular. Bundan önce, bu bölgenin afet ve
heyelan bölgesi ilan edilip Meletmez Deresi’nin önünde bir gölet kurulması
projesi vardı. On senedir, Hükûmet bu gölet projesini yapmadığı için, bugünkü
sel felaketlerinden dolayı o bölgenin insanı sürekli mağdur oluyor. Meclisin ve
bakanlarımızın, bürokrasinin dikkatini çekmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Halaman.
Sayın Öğüt…
8.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Hükûmetin hayvancılığa yatırım yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Değerli
Başkanım, dün, İstanbul Eyüp Göktürk’te
at eti kasaplarda yakalandı. Vatandaşlarımıza at etini bu Hükûmetin yedirdiği
ortaya çıktı.
Ben şimdi buradan sesleniyorum: Bir
yandan ithal eti, bir yandan domuz etini, bir yandan at etini, bir yandan da
eşek etini bu halkımıza yediriyorsunuz. Niçin, kendi köylümüzü destekleyip de
kendi saf ırkımız olan hayvanları, hayvancılığı geliştirmiyorsunuz? Kars,
Ardahan, Erzurum, Ağrı, Iğdır başta olmak üzere, Doğu Anadolu’daki hayvan
potansiyelini geliştirmiyorsunuz da niçin dışarıdan et getiriyorsunuz veya at
etini yiyecek duruma getiriyorsunuz ülkeyi?
Bu anlamda, ben istirham ediyorum: Doğu
Anadolu’ya, Güneydoğu’ya, hayvancılığa Hükûmet yatırım yapsın ve bu at etinden,
eşek etinden, domuz etinden Türkiye kurtulsun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öğüt.
Buyurunuz Sayın Öğüt.
9.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’na
ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Bu hafta İş Sağlığı ve Güvenliği
Haftası. Uluslararası Çalışma Örgütünün son araştırmalarına göre, dünyada her
yıl 270 milyon iş kazası olmakta, her 11 saniyede 1 işçi ve her gün yaklaşık
6.300 kişi iş kazası nedeniyle yaşamını yitirmektedir.
Şimdi Türkiye'nin iş kazaları karnesine
bakalım: Türkiye’de günde 172 iş kazası geliyor. Bunlardan 4’ü ölüm, 6’sı da iş
göremezlik durumuyla sonuçlanıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye
Temsilciliği, Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa 1’incisi, dünya 3’üncüsü
olduğunu açıklıyor. Mimarlar odası “Kamuoyuna yansıyanlar dışında son on yılda
iş kazaları sonucunda hayatını kaybeden işçilerin sayısı 10 binin üzerindedir.”
diyor. AB istatistikleri ise Türkiye’de ölen işçilerin oranının AB
ortalamasının 7 katı olduğunu işaret ediyor. Üstelik, bu veriler içinde kayıt
dışı çalışmanın neden olduğu kazaların büyük çoğunluğu yok. Hükûmetimizin bir
daha dikkatini çekiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öğüt.
Gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ, gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 15, 116, 117,
123, 130, 173, 221, 222, 225, 226, 232, 237, 295, 366, 394, 411, 415, 455, 492,
494, 523, 671, 740, 786, 899, 1045, 1046, 1047 ve 1094’üncü sıralarında yer
alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu
istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.-
Moldova-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubunun ülkemizi ziyaret etmesinin
uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresi
(3/849)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 2/5/2012 tarihli ve 23 sayılı Kararı ile Moldova-Türkiye
Parlamentolararası Dostluk Grubu'nun ülkemizi ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 7’nci maddesi uyarınca Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM
Başkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
üç önerge vardır, okutuyorum.
B)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 25 milletvekilinin, bağcılık ve üzüm
yetiştiriciliğindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/268)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye; üzüm üretiminde geniş bağ
alanlarına sahip olması, üretilen şaraplık üzümün çeşitliliği ve niteliği
bakımından dünyanın sayılı ülkeleri arasında bulunmaktadır. Şaraplık üzüm
üretiminde Ülkemiz, İspanya, Fransa ve İtalya'dan sonra 4. sırada yer
almaktadır. Yaş üzüm üretimi yaklaşık 4 milyon ton olmasına karşın, bu miktarın
ancak % 2'si şarap üretiminde değerlendirilmektedir. Bu oran, adı geçen
ülkelerde % 90'a ulaşmaktadır. 150 milyar dolar büyüklüğündeki şarap dış
satımında Türkiye'nin payı 4 milyon dolar civarındadır.
Mevcut potansiyelimizin saptanarak
etkin ve verimli şekilde değerlendirilmesi için siyasi iktidarlara göre
değişmeyen bir devlet politikası derhâl oluşturulmalıdır. Oluşturulacak politikalarda,
başta üzüm yetiştiricilerimiz ve sanayicilerimiz olmak üzere, sektörlerde yer
alan çalışanların ve gerekli teknik elemanlar için bilimsel ve istenilen
nitelikte üretim için eğitim mutlaka yer almalıdır.
Bağcılığın ve şarap işletmelerinin
sorunları bilinmektedir. Gerekli destekleme, yönlendirme ve gerekli yasal
düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır. Mevcut uygulamalar, sektörün yaşadığı
sorunların çözümü noktasında ve bu alanlardaki mevcut potansiyelimizin AB
sürecinde ve Dünyadaki gelişmeler karşısında, sektörün sürdürülebilirliğini,
geleceğini ve rekabet şansını tehlikeye atmaktadır.
Ülkemizin, yaş üzüm üretimi için uygun
toprak ve iklime sahip olması çok büyük bir ülkesel avantajımızdır. Ancak
şaraplık üzüm çeşitlerinin istenilen miktar ve kalitede bulunmaması da başka
bir gerçektir. Şarapçılığa uygun üzüm türlerinin bölgesel tespiti yapılarak
kaliteli şarap üretimine elverişli çeşitlerin üretiminin artırılması
gerekmektedir. Ülkemizde hâlâ şarap üretimi ile ilgili, coğrafi bölge tanımı
tam olarak yapılmamıştır.
Bugün dünya şarap pazarında pay sahibi
birçok ülke, gerekli üzümü dışarıdan alırken, ülkemiz dünyanın 4. bağcılık
ülkesidir. Ama bu zenginliğimizi geliştirecek mevcut ulusal politikalarımız ve
hedefimiz yoktur. Bir taraftan şarap üreticisi yüksek vergilerle
sıkıştırılırken, bir yandan da bağcılığımız kendi hâline bırakılmaktadır. Bugün
ülkemizde neredeyse şarapçılığa ideolojik bir yaklaşımla bakılmakta olup satış
ve tüketim yerleri kısıtlanmaktadır. Şarap sektörü cezalandırılmaktadır.
Ülkemizde modern bağcılık ve kaliteli
üzüm üretimi için, üretici desteklenmeli, teşvik edilmeli, yönlendirilmeli ve
eğitilmelidir. Bağcılık geliştikçe kaliteli şarap üretimi de gelişecektir.
Şarap sanayisi modern makinelerle donatılarak şarap üretimi için, en modern
teknikler uygulanmaktadır. Şarap; kalitesine, üzümüne, bağına ve bölgesine göre
markalaşmaktadır. Bu markalaşmayı sofra şarabından kaliteli şaraba geçiş olarak
da adlandırmak olasıdır. Türkiye Şarap Üretimini Geliştirilmesine Etkili Olan
Başlıca Faktörler; üzüm fiyatları, girdi fiyatları, şarapçılıkta vergilendirme,
pazarlama ve organizasyon, ileri teknoloji seçimi ve eğitim, çeşitlere uygun
yer ve yöney seçimi ve çeşitlere uygun kültürel işlemlerin seçimidir.
İçki ruhsatının İçişleri Bakanlığından
alınarak Belediyelere verilmesi, bu ruhsatın her yıl yenileme zorunluluğunun
olması, İnternet üzerinden şarap satışının yasaklanması da şarap üretimini ve
satışını azaltmakta ve kayıt dışı ekonomiyi teşvik etmektedir. Önümüzdeki
yıllarda küresel ısınma ile değişmesi tahmin edilen dünya ikliminden, mevcut
bulunan bağ alanları olumsuz yönde etkilenirken, bazı bölgeler bulundukları
konum itibarıyla bağcılık için daha elverişli hâle gelecektir. Avrupa'daki
şaraplık üzüm üretimi yapılan bağlar dünyadaki şaraplık bağların yaklaşık %
45'ini; üretimin ise % 60'ını oluşturmaktadır. Küresel ısınmanın gelecekte
Avrupa ülkelerinde ortaya çıkaracağı olumsuzluklar sebebiyle şarapçılık
sektöründe bir boşluk yaşanacaktır.
Ulusal bağ alanlarımızın tümü henüz tam
kayıt altına alınamamış olup, bağ alanlarının yer aldıkları bölgelerin
klimatolojik koşulları ve toprak yapısının bilimsel incelemeleri
tamamlanamamıştır. Hangi bölgede en iyi hangi üzümün yetişeceği, OlV'in
(Organisation İnternationale de la Vigne et du Vin - Uluslararası Bağ ve Şarap
Örgütü) öngördüğü tarzda bağ kurma, bakım yöntemleri ve üretim usulleri
üreticilere gereğince aktarılmadığından, önemli şarap üretici AB ülkelerinin
yıllardır benimsediği "Kökeni Kontrollü İsimlendirme Sistemi" henüz
Türkiye'de yeterince uygulanmamakta, bu olumsuzluk ise Türkiye şaraplarının iç
ve dış piyasalarda BB kalite şarapları ve coğrafi işarete sahip sofra şarapları
karşısında rekabet gücünü zayıflatmaktadır.
Ülkemizde sürdürülebilir şarap tüketim
kültürü olmadığı, bu konuda yanlış, yetersiz bilgi ve yaklaşımlar olduğu bir
gerçektir. Ülkemizde bağcılığın geliştirilmesi, bağcılığın daha bilinçli
yapılabilmesi, kaliteli üzüm yetiştirilmesi için yapılması gerekenlerin
tespiti, üzüm yetiştiricilerinin ve şarap üreticilerinin karşılaştığı sorunlar
ve şarabın pazarlanmasında yaşanan sorunların saptanması ve bu sorunların
ivedilikle giderilmesi, bu sektörde istihdamın artırılması, daha kaliteli şarap
üretimi ve dış satımında daha büyük pay sahibi olmak için alınması lazım gelen
önlemlerin saptanması için Anayasanın 98 ve Meclis İç Tüzüğünün 104. maddeleri
uyarınca Meclis araştırması yapılması saygılarımızla arz ederiz.
1)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
2)
Aykan Erdemir (Bursa)
3)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
4)
Mahmut Tanal (İstanbul)
5)
Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
6)
Ali Sarıbaş (Çanakkale)
7)
Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
8)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
9)
Gürkut Acar (Antalya)
10)
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
11)
İlhan Demiröz (Bursa)
12)
Mehmet Ali Susam (İzmir)
13)
Şafak Pavey (İstanbul)
14)
Sedef Küçük (İstanbul)
15)
Yıldıray Sapan (Antalya)
16)
Metin Lütfi Baydar (Aydın)
17)
Ümit Özgümüş (Adana)
18)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
19)
Nurettin Demir (Muğla)
20)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
21)
Sena Kaleli (Bursa)
22)
Erdal Aksünger (İzmir)
23)
Ali Demirçalı (Adana)
24)
Hasan Akgöl (Hatay)
25)
Ali Serindağ (Gaziantep)
26)
Melda Onur (İstanbul)
2.-
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, bor madenciliğindeki
sorunların ve bor kaynaklarının etkin değerlendirilmesi için yapılması
gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/269)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bor madenlerimiz, ülkemizin en önemli
yer altı kaynaklarıdır. Dünya bor rezervlerinin % 80'i ülkemizdedir. Bor,
stratejik bir maden olduğundan herhangi bir ticari meta şeklinde düşünülmesi ve
serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu
nedenle 1978 yılına kadar özel şirketler eliyle işletilen bor yatakları, 2172
sayılı Kanun ile Etibank'a devredilmiştir. Bor stratejik bir maden olduğundan
1983 yılında, 2840 sayılı Kanun ile bor tuzlarının aranması ve işletilmesinin
devlet eliyle yapılacağı hükme bağlanmıştır. Dünya bor talebinin % 70'i, US
Borax ve Eti Maden işletmeleri adlı iki tekelin denetimindedir. Eti Maden
İşletmelerinin tek rakibi US Borax'ın bağlı olduğu dünya madencilik devi Rio
Tinto, karşısında, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki küçük ölçekli
madencilik şirketleri tutunamamakta, genellikle söz konusu tekelin içerisinde
erimek durumunda kalmaktadırlar. Dünya bor pazarının önemli bir bölümüne sahip
olan RTZ US Borax firması; üretim, depolama, dağıtım ve pazarlama
faaliyetlerini son derece büyük bir örgütsel yapı içerisinde tek elden kontrol
etmektedir. Bor minerali ve ürünlerinin bir kamu tekeli tarafından üretilip
pazarlanması son derece doğaldır. Dağınık ve birbirleriyle rekabet halindeki
küçük ölçekli firmalar yerine, üretim, depolama, dağıtım ve pazarlama
faaliyetlerinin tek bir elden yürütülmesi bor pazarında fiyatlandırma
disiplininin sağlanması bakımından en akılcı yöntemdir. Bu durum, bor rezervi
bulunan diğer ülkeler için de geçerli olup, uygulama bu şekildedir. Bor
minerallerinin, 250'yi aşkın kullanım alanı mevcuttur.
Bor mineralleri, katıldıkları
malzemelerin katma değerlerini yükseltmekte, bu nedenle sanayinin tuzu olarak
adlandırılmaktadırlar. Gelişen teknolojiler, bor kullanımını ve bor
minerallerine olan bağımlılığı artırmaktadır. Bu gerçekler ortadayken;
madencilik çevrelerinde bor madenlerimizle BH Billiton şirketinin ilgilendiği,
Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün özerkleştirileceği ve bunun sonucunda
özelleştirilmesinin önünün açılacağı iddiaları vardır. Avrupa Birliği (AB), bor
madeninden üretilen bor kimyasallarını "üremeye olumsuz etkili toksik
madde" listesine almıştır. Bu listedeki ürünler, ticaret sırasında önemli
kısıtlayıcı uygulamalara maruz kalmakta olup bor ürünleri, kuru kafa sembollü
etiketleme yapılmadan Avrupa'ya ve dolayısıyla ikinci aşamada dünyaya ihraç
edilemeyecektir.
Bu durum, hiç kuşku yok ki
madenciliğimize indirilmiş ağır bir darbedir. AB, 67/548/ECC sayılı AB
Komisyonu direktifi doğrultusunda, tehlikeli maddelerin sınıflandırılması,
ambalajlanması ve etiketlenmesine yönelik bu çalışmalara 2000 yılında
başlamıştır.
Bu kararların uygulanmasından ülkemiz
olumsuz etkileneceğinden, siyasi iktidara önemli görevler düşmektedir.
İlgililer, meslek odaları ve üniversitelerle birlikte çalışarak bu konuda
acilen çözüm üretmelidir. O nedenle bor yataklarımızın en etkin ve verimli
şekilde işletilmesi, bor minerallerinin üretilmesi, pazarlanması için öncelikle
karşılaşılan sorunların ve bu sektörün çalışanların sorunlarının objektif
olarak tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması için Anayasanın 98.,
Meclis İçtüzüğünün 104. ve ilgili madde hükümleri uyarınca Meclis
araştırmasının yapılmasını talep ederiz.
1)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
2)
Aykan Erdemir (Bursa)
3)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
4)
Mahmut Tanal (İstanbul)
5)
Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
6)
Ali Sarıbaş (Çanakkale)
7)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8)
Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
9)
İhsan Özkes (İstanbul)
10)
Gürkut Acar (Antalya)
11)
Ali Serindağ (Gaziantep)
12)
Metin Lütfi Baydar (Aydın)
13)
Yıldıray Sapan (Antalya)
14)
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
15)
Ümit Özgümüş (Adana)
16)
İlhan Demiröz (Bursa)
17)
Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
18)
Nurettin Demir (Muğla)
19)
Ali Özgündüz (İstanbul)
20)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
21)
Sena Kaleli (Bursa)
22)
Erdal Aksünger (İzmir)
23)
Ali Demirçalı (Adana)
24)
Hasan Akgöl (Hatay)
25)
Mehmet Ali Susam (İzmir)
3.-
Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 23 milletvekilinin, 12 Haziran 1980
tarihinde İnciraltı Öğrenci Yurdunda meydana gelen olayların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/270)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
13 Haziran 1980 tarihinde yapılacak
Üniversite Seçme Sınavına girmek için İzmir'e gelen öğrencilerin konaklama ve
barınma ihtiyaçları, Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı öğrenci yurtlarında
karşılanmıştır.
İzmir İnciraltı Öğrenci Yurdundaki
öğrenciler, Üniversite Seçme Sınavına girecek öğrenci arkadaşları için sınavdan
bir gece önce, 12 Haziran 1980 tarihinde yurt bahçesinde bir moral gecesi
düzenlediler. Bu gecede, çeşitli yörelere ait folklor oyunları sergilenmiş ve
türküler söylenmiştir.
Şenliğin devam ettiği sırada, saat
21.00 ile 21.30 sıralarında yurt bahçe kapısından içeri giren silahlı askerler,
bahçede bulunan öğrencilerin üzerine ateş açmışlar ve resmi açıklamalara göre 5
öğrenciyi öldürüp onlarca öğrenciyi de yaralamışlardır.
Bu saldırı nedeniyle; İsmail Baytak,
Mehmet Ali Arun, Mustafa Uslu, A. İhsan Tan ve Hüseyin Akdağ isimli
öğrencilerin öldükleri,
Erhan Üstbaş, Emel Şahin Toprak, Sait
Cacur, Hüseyin Özbaş, Orhan Zahur, Mahmut Çalışkan, Ömer Sarıtoprak, Oğuz
Sayır, Murat Çalıkuşu, Bekir Sıtkı Şenyurt, Oğuz Şahin, Orhan Zabun, Hasan
Nergis, Ahmet Kamil Utkan, Hakan Erez, Cevdet İnci, İbrahim Morkacı, İbrahim
Toy, Harun Azyit, Lütfü Zafer Demirel, Selahattin Öcal, Muhsin Okuyan, Sahir
Erdoğan, Berkan Usbaş isimli öğrencilerin de yaralandıkları gazete haberlerine
yansımıştır.
Olayın ardından açılan dava 3,5 yıl
sürmüştür. Ancak, sadece iki ailenin ifadesi alınmış, avukatlar baskı nedeniyle
davadan çekilmiş, sonunda sıkıyönetim dönemindeki faaliyetlerinden dolayı
askerlerin yargılanamayacağı hükmünü getiren yasayla dosya ortadan
kaldırılmıştır.
Katliama ilişkin gerçeklerin açığa
çıkartılması ve sorumlularının yargılanması için uzunca bir süredir çalışma
yürüten İzmir 78'liler Dayanışma ve Araştırma Derneği, katliamın 30. yılında
dosyayı yeniden gündeme getirerek, geçtiğimiz yıl katliamın tanıklarına çağrı
yaparak, memur suçlarına bakan savcılığa suç duyurusunda bulunmak istemiş ancak
dilekçeleri kabul edilmemişti.
Davanın zaman aşımına uğramaması için
suç duyurusunda bulunan İzmir 78'liler Dayanışma ve Araştırma Derneği, yarım
saat süren katliam anını şöyle anlatıyor:
"Bir grup asker jandarma
panzerleriyle öğrencilerin kaldıkları blokların çevresini sarmış, yurtların
kapı önüne kadar girmiş, sirenlerini sürekli açık tutmuş ve 1.000'in üzerinde
yurt bahçesinde şarkı söyleyip, halay çeken öğrenciyi kuşatmışlardır. Saat
21.00 gibi megafonla anons yaparak öğrencilere genel arama yapılacağını
duyurmuşlardır. Anonsun yapılmasından sonra araçlardan inen jandarma çavuşun verdiği
emir ile bahçedeki öğrencileri 3 dakika süreyle taramışlardır. Bir anda savaş
alanına dönen öğrenci yurtlarında kurşun yağmuru altında öğrenciler kaçışmaya
başlamışlardır."
Devleti esas alan "devletin
hukuku" yerine, yurttaşı esas alan "hukuk devleti"nin önündeki
engellerin kaldırılması için 12 Haziran 1980 tarihindeki İnciraltı Öğrenci
Yurdundaki öğrenci katliamının; neden, nasıl, kimler tarafından ve hangi
yöntemlerle yapıldığının; faillerin neden bulunamadığının, devletin
sorumluluktan nasıl sıyrıldığının, yargısal sürecin nasıl ve hangi yöntemlerle
tıkandığının, ülkemizdeki faaliyeti ile hükûmetleri devirip, sivil ya da askeri
darbelerle anayasal demokratik düzeni işlemez hâle getirdiği; sosyal, kültürel,
etnik, dini, mezhepsel gibi farklılıkları ve yaraları kaşıyarak halkı
birbiriyle çatıştırıp, cinayet ve katliamlarla ülkede kaos yaratıp, istediği
yönetimleri işbaşına geçirdiği söylenen emperyalizmin, 12 Haziran 1980'deki
İnciraltı Öğrenci Yurdundaki öğrenci katliamı öncesinde, oluşunda, sonrasında
olaylardaki bağlantısı ve rolünün araştırılması ve tespiti demokratik hukuk
devletinin asli görevidir. Demokratik hukuk devletinde, hangi nedenle olursa
olsun demokrasiye ve halkın iradesine yönelik tüm müdahalelere karşı çıkmak,
demokrasiyi ve hukuku savunmak herkesin asli ödevidir. Demokrasiye müdahaleyi
zemin hazırlayan karanlık olayların aydınlatılması, devlet içindeki yasa dışı
örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılması; TBMM'nin öncelikli ödevidir.
Açıklanan nedenlerle Anayasanın ve İçtüzüğün ilgili hükümleri uyarınca 12
Haziran 1980 İnciraltı Öğrenci Yurdundaki öğrenci katliamı hakkında Meclis
Araştırması yapılmasını dileriz.
1) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
2) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
3) Ümit Özgümüş (Adana)
4) Uğur Bayraktutan (Artvin)
5) Dilek Akagün Yılmaz (Uşak)
6) Nurettin Demir (Muğla)
7) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
8) İlhan Demiröz (Bursa)
9) Ali Özgündüz (İstanbul)
10)
Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
11)
Erdal Aksünger (İzmir)
12)
Ali Demirçalı (Adana)
13)
Hasan Akgöl (Hatay)
14)
Ali Serindağ (Gaziantep)
15)
İhsan Özkes (İstanbul)
16)
Mahmut Tanal (İstanbul)
17)
Kazım Kurt (Eskişehir)
18)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
19)
Aykan Erdemir (Bursa)
20)
Ali Sarıbaş (Çanakkale)
21)
Mehmet Volkan Canalioğlu (Trabzon)
22)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
23)
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
24)
Gürkut Acar (Antalya)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının dört tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
A)
Tezkereler (Devam)
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek başkanlığındaki bir heyetin,
Arnavutluk Parlamentosu Başkanı Jozefina Topalli Çoba ve Makedonya Meclis
Başkanı Trajko Veljanoski'nin vaki davetlerine icabet etmek üzere 15-17 Mayıs
2012 tarihleri arasında Arnavutluk’a ve 17-18 Mayıs 2012 tarihleri arasında
Makedonya'ya resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresi (3/850)
07/Mayıs/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Cemil Çiçek başkanlığındaki heyetin; Arnavutluk Parlamentosu Başkanı Jozefina
Topalli Çoba ve Makedonya Meclis Başkanı Trajko Veljanoski'nin vaki davetlerine
icabet etmek üzere 15-17 Mayıs 2012 tarihleri arasında Arnavutluk’a ve 17-18
Mayıs 2012 tarihleri arasında Makedonya'ya resmî ziyarette bulunması hususu,
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6. maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonu üyelerinden müteşekkil bir
heyetin, Bosna-Hersek Parlamentosu İstihbarat Denetleme Komitesi Başkanı Mirsad
Djugum'un vaki davetine icabet etmek üzere 21-24 Mayıs 2012 tarihlerinde
Bosna-Hersek'e gitmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/851)
03/Mayıs/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Bosna-Hersek Parlamentosu İstihbarat
Denetleme Komitesi Başkanı Mirsad Djugum'un vaki davetine icabet etmek üzere
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonu üyelerinden müteşekkil bir
heyetin 21-24 Mayıs 2012 tarihlerinde Bosna-Hersek'e gitmesi hususu, 28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
TBMM
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Karar yeter
sayısı efendim…
BAŞKAN – Kabul etmeyenler… Karar yeter
sayısı yoktur, on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.51
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 16.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU (İzmir)
KÂTİP
ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 103’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4.-
Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’nun, Türkmenistan Anayasası'nın 20’nci yıl
dönümü vesilesiyle Türkmenistan Meclisi tarafından 18-19 Mayıs 2012
tarihlerinde Aşkabat'ta düzenlenecek uluslararası bir konferansa katılmak üzere
Türkmenistan'a gitmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/852)
4/5/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkmenistan Anayasası'nın 20.
Yıldönümü vesilesiyle, Türkmenistan Meclisi tarafından, 18-19 Mayıs 2012
tarihlerinde Aşkabat'ta düzenlenecek "Türkmenistan Anayasası'nın 20. Yılı:
Güçlü Devlet Kurmanın Tarihî Deneyimi" konulu uluslararası konferansa
katılmak üzere Konya Milletvekili Ayşe TÜRKMENOĞLU'nun Türkmenistan'a gitmesi
hususu, 28/3/1990 tarihli 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel
Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
5.-
TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter heyetin, Kırgız
Cumhuriyeti Parlamentosu Uluslararası İlişkiler ve Parlamentolararası İşbirliği
Komitesi Başkanı Almazbek Baatırbekov'un vaki davetine icabetle Kırgızistan'a
resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresi (3/853)
3/5/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden
oluşan bir parlamenter heyetin, Kırgız Cumhuriyeti Parlamentosu Uluslararası
İlişkiler ve Parlamentolararası İşbirliği Komitesi Başkanı Almazbek
Baatırbekov'un vaki davetine icabetle Kırgızistan'a resmî bir ziyaret gerçekleştirmesi
öngörülmektedir.
Söz konusu parlamenter heyetin
Kırgızistan'ı ziyareti, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Şimdi, Danışma Kurulunun bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun gündemindeki sıralama ve çalışma saatlerinin
yeniden düzenlenmesi ile 224 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ve Genel
Kurulun 9 Mayıs 2012 Çarşamba günkü birleşiminde 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine
ilişkin önerisi
Tarih:
08/05/2012
Danışma Kurulunun 08/05/2012 Salı günü
yaptığı toplantıda aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun
görülmüştür.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mahir Ünal Muharrem
İnce
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkanvekili Grubu
Başkanvekili
Mehmet Şandır Hasip
Kaplan
Milliyetçi Hareket Partisi Barış ve
Demokrasi Partisi
Grubu Başkanvekili Grubu
Başkanvekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 201 ve
224 sıra sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 3 üncü ve 4 üncü sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun; 9 Mayıs 2012 Çarşamba
günkü Birleşiminde 224 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar, gece 24:00'te günlük programın tamamlanamaması hâlinde,
günlük programın tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi,
224 Sıra sayılı kanun tasarısının
İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin
ekteki cetveldeki şekliyle olması;
önerilmiştir.
224 Sıra Sayılı Afet Sigortaları Kanunu
Tasarısı (1/583)
BÖLÜMLER BÖLÜM
MADDELERİ BÖLÜMDEKİ MADDE
SAYISI
1. BÖLÜM 1
ila 9 uncu maddeler 9
2. BÖLÜM 10
ila 18 inci maddeler (Geçici
1 ve
geçici 2 nci maddeler dahil) 11
TOPLAM
MADDE SAYISI 20
BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine
göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; okutup, işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
Önergeler
1.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, (2/34) esas numaralı 5464 Sayılı Banka
Kartları ve Kredi Kartları Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/43)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/34 Esas Numaralı Kanun Teklifim 45
gün içinde Komisyonda görüşülmediğinden İç Tüzüğün 37. Maddesi gereğince
doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 24.11.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN – Teklif sahibi olarak, Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt.
Buyurunuz Sayın Öğüt.
ENSAR ÖGÜT (Ardahan) – Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; banka kredi kartlarının faizlerinin
düşürülmesi için vermiş olduğum kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, bazı rakamlar
vereceğim şimdi. Kredi kartı sayısı 52 milyon 180 bin. Kredi kartı harcaması
102 milyar 532 milyon. Kredi kartı borcu 57 milyar 705 milyon; taksitli borç 27
milyar, taksitsiz borç 29 milyar lira ve en önemlisi arkadaşlar, bu kredi
kartlarına uygulanan faizler ve faizlere karşı olan Adalet ve Kalkınma Partisi
bakalım bu oylamada nasıl bir el kaldıracak?
Şimdi, yıllık enflasyon, TÜFE
ortalaması 2011 yılında 10,45. Bakın, TÜFE ortalaması 10,45. Kredi kartı faizi,
yıllık yüzde 28,8. Ne oluyor? 2 katı.
Bir de kredi kartı gecikme faizi
olanlar var; yani parasını ödemeyip gecikme olanlar var ya, onlar da yıllık
yüzde 34,8.
Arkadaşlar, TÜFE 10,45, biz 34,8
ödüyoruz. Siz de faize karşı bir partisiniz. Bu nasıl adalet ben anlayamadım?
Adalet ve kalkınma böyle olmaz arkadaşlar. Bakın, benim vermiş olduğum kanun
teklifini şimdi, lütfen, siz kabul ederseniz, o zaman bu TEFE, TÜFE’ye göre
kredi kartları faizleri inecek yüzde 10’a ve adaletli bir şey olacak değerli
arkadaşlar.
Bu arada, Türkiye’de icra dosyalarını
söylüyorum arkadaşlar: 2001’de biliyorsunuz çok ağır ekonomik koşullar geldi,
gecelik faiz yüzde 7’ye çıkmıştı. 2001’de 10 milyon insan icradayken -2001’de
bakın- şimdi Adalet ve Kalkınma Partisinin döneminde, değerli milletvekilleri,
2012’de 20 milyona çıkartmışsınız, gözünüz aydın! 10 milyon icra dosyasını 20
milyona çıkartmışsınız. Bu nedir? Bu yüksek faizden dolayıdır. Bu yüksek faizin
mutlak suretle durdurulması lazım. Normal TEFE, TÜFE ortalaması alındığı zaman
adaletli bir şey yapmış oluruz değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, biraz önce beni
Ardahan Göle’den Cafer Zilek aradı. İsmini de “Ver.” dediği için veriyorum.
Cafer Zilek Tahtakıran köyünde oturuyor. Bana dedi ki: “Başakkart’la ben 32
milyon lira kredi aldım.” Sayın Başkanım “32 milyon lira kredi aldım
Başakkart’la ama ben borcumu ödedim, borcum da yok, gecikmeye de kalmadı. Şimdi
gidiyorum Ziraat Bankasına, diyorlar ki: ‘Sana ikinci bir krediyi vermeyiz.’ Ya
ben borcumu ödedim kardeşim, niye vermiyorsunuz?” diyor. Şimdi böyle bir şey
olabilir mi arkadaşlar? Ben buradan sesleniyorum Ziraat Bankası Genel Müdürümüz
Sayın Hüseyin Bey’e, rica ediyorum buna el koysun.
Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, ne
oluyor biliyor musunuz? Kredi kartları veya alınan kredi faizleri yüksek olduğu
için vatandaşlarımız eziliyor. Şimdi bir köylü gitsin bir bankadan kredi
istesin “Hemen 2 tane devlet memuru getir, 3 tane esnaf getir.” diyorlar, 5
milyon lira krediyi zor veriyorlar, o da vermiyorlar. Ne oluyor o zaman? Bu
köylüyü batırıyor. Köylü artık tarım ve hayvancılık yapmak istemiyor. Köylü
hayvancılık yapmak istemediği için, yapamadığı için de ne oluyor? Bugün
televizyonda dinledim, İstanbul’un Eyüp’ün Göktürk beldesinde at eti sattılar.
Bir kamyon dolusu et; at eti satıyorlar. Ya, Allah aşkına, at eti, eşek eti,
domuz eti yediriyorsunuz bize, köylümüze kredi verip gerçek hayvan eti
yedirmiyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar?
İşte gidin, Erzurum’da hayvancılık dibe
vurdu, Kars’ta dibe vurdu, Ardahan’da dibe vurdu, Ağrı’da, Iğdır’da,
hayvancılık yapan bütün bölgelerde hayvancılık dibe vurdu değerli arkadaşlar.
Tamam, kalkınıyor, ülkemizin kalkınması lazım ama köylümüzü de düşünmemiz
lazım. Yani bir yandan kredi kartlarının faizleri, bir yandan çiftçiye
uygulanan faizler maalesef Türkiye’yi belli bir duruma getirdi ve ben şunu
söylüyorum, sizden de istirham ediyorum: Bu kredi kartlarının faizlerinin ve
diğer faizlerin ucuzlaması ve …
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Sayın Başkan,
bir dakika daha…
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
Buyurunuz.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Kredi
kartlarının faizlerinin TEFE-TÜFE ortalaması olması için Merkez Bankasının
ilgili kanununun 26’ncı maddesinin değişmesi lazım.
Onun dışında, aile işletmeciliğini
geliştirmemiz için köylüye, çiftçiye kredi verelim, imkân verelim, tarımı ve
hayvancılığı geliştirelim diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam.
Buyurunuz Sayın Susam. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Ensar Öğüt’ün vermiş olduğu kanun teklifiyle ilgili olarak söz aldım.
Önemli bir konuyu gündeme getirdi Sayın
Öğüt. Kredi kartları uygulamasında kredi kartının borcunu yani tamamını
ödeyemeyip zorunlu şartı ödeyip geri kalanını ödeyemeyen vatandaşlarımıza
uygulanan faiz oranları gerçekten yüksektir. Bu konuda yasal bir düzenlemeye
ihtiyaç vardır ve bu yasal düzenlemenin yapılması da bu Parlamentonun
görevlerinden bir tanesidir.
Neden Parlamentonun görevlerinden bir
tanesidir? Değerli arkadaşlar, kredi kartı aslında bir ödeme aracıdır, peşin
para yerine kullanılır ama ülkemizde bugün kredi kartı bir kredi gibi
kullanılmak durumundadır ve bundan dolayı da vatandaşımız büyük oranda kredi
kartıyla gelecek gelirini harcama noktasında olmaktadır. Buna ihtiyaç
duymasının nedeni de, vatandaşımızın içinde bulunduğu koşullarda alım gücünün
düşüklüğüdür. Nasıl Hükûmet cari açıkla uğraşıyorsa, vatandaşın da cari açığı
kredi kartlarıdır. Cari açığını kapatmayı kredi kartıyla yapmaktadır vatandaş.
Bu anlamıyla işini döndürmek noktasındadır. Bankacılık sektörü kredi kartı
vermekte çok bonkör ama kredi kartına faiz uygulamakta da aynı şekilde
vatandaşın aleyhine çok bonkör bir durumdadır. Şimdi, vatandaşın ihtiyacından
doğan bu uygulama karşısında biz şunu diyemeyiz: “Kredi kartı çağdaş bir
uygulamadır, evet. Kredi kartı bu ülkede kayıt dışı ekonomiyi kayda almaktadır,
evet. O zaman kredi kartıyla doğacak sorunların hepsine katlanmak
zorundasınız.” diye vatandaşlara söyleme durumunda değiliz. Devlet olarak bu
iyi bir ödeme aracının vatandaşın aleyhine yönlerini de düzenlemek bu
Parlamentonun görevlerinden bir tanesidir.
Onun için, uygulanan faiz oranlarının
bir yasal üst limiti olmalı ve tüketici kredisi kullandıran bankalar tüketici
kredisine uygulamış oldukları faiz
oranını aynı şekilde bu kredi kartlarına uygulamalıdır. Bunu bu Parlamento bir
yasal düzenlemeyle gerçekleştirmek durumundadır.
İkinci bir konunun da altını çizmek
istiyorum, hiç konuşulmayan bir konu: Kredi kartı uygulaması nedeniyle haksız
bir rekabet doğmaktadır. Bakın, nedir o haksız rekabet? Kredi kartını büyük
alışveriş merkezleri ve büyükler banka sistemiyle birlikte istedikleri gibi
kullanmakta, kendilerine istedikleri oranlarda taksitlendirme yapabilmektedir.
Bir büyük mağaza bir bankayla anlaşıp on ay, on iki ay, hatta yirmi dört aya
kadar varan kredi kartına faiz almadan uygulama yapabilmekte ama bir küçük
işletme bankaya gidip bu koşulları istediği zaman kesinlikle hiçbir taviz
alamamaktadır. Peki, onun alım gücü yüksek, bankadaki parası yüksek, o,
bankayla anlaşıyor, istediği kadar faizsiz taksit yaptırıyor, yaptırsın
diyebilir misiniz? Haksız rekabetin bir başka yolu da budur. Onun için bu
konuyu da düzenlemek zorundayız. Böylece küçük işletmelere POS cihazı vermeyen,
şu kadar para bulundurmazsan sana POS cihazı vermem diyen, aylık geri
dönüşlerde küçük işletmelere yüksek faiz uygulayan bankacılık sistemini bu
konuda düzenlemeye ve denetlemeye bu Meclisin gereği vardır.
Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısı
bunun için Parlamentoya verilmiş ve bugün direkt görüşülerek onaylanması için
huzurlarınıza getirilmiştir. Birçok kredi kartı borçlusu ciddi şekilde borcun
çıkmazı içerisindedir ve intihar edenler vardır. 2 milyona yakın kredi kartı
borçlusu vardır ve küçük işletmeler kredi kartı uygulamasından ciddi bir haksız
rekabetle karşı karşıyadırlar.
Parlamentonun değerli üyeleri olarak,
bu konuya dikkatinizi çekiyor ve bu sorunun çözümünde bugün bu yasal
düzenlemeye desteklerinizi bekliyor, huzurlarınızı saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Susam.
Oylarınıza sunuyorum…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Karar yeter
sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım
efendim.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar
yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.19
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 16.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU (İzmir)
KÂTİP
ÜYELER: Fatih ŞAHİN (Ankara), Muhammet Bilal MACİT (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 103’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün
kanun teklifinin doğrudan gündeme alınma önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına
geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri “Sunuşlar”
bölümünde belirttiğim Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın birlikte
cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini okutuyorum:
VIII.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Niksar-Erbaa arasındaki tarihî Talazan
Köprüsüne ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/23) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun İçişleri Bakanı Sayın
İdris Naim Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz
ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru: Niksar - Erbaa arasında eski yol
olarak tarif edilen yol üzerindeki tarihi Talazan köprüsünde çalışmalar ne
zaman bitirilerek, faaliyete geçecektir?
2.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Damal’a bağlı bir köyün cemevinin elektrik
borcuna ilişkin sözlü soru önergesi (6/61) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 16.8.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Damal ilçesi Seyitören köyünde
hemşehrilerimizin dini ibadetlerini yaptıkları cemevinin elektrik parası
ödenemediğinden hemşehrilerimiz bu cemevini kullanmamaktadırlar. Bu durumda da
tam anlamıyla dini vecibelerini yerine getirememektedirler.
1- Ardahan Damal İlçesi Seyitören
köyümüz ilçemize bağlı nüfus yoğunluğu açısından büyük köylerimizden birisidir.
Burada bulunan cemevinin elektrik parası ödenemediğinden dolayı dini
ibadetlerini tam anlamıyla yapamamaktadırlar. Bunun için cem evinin elektrik parası
ödenerek cemevi ibadete açılacak mı?
3.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, hac ve umre ziyaretlerinde görevlendirilen
personel hakkındaki iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/220) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
10.10.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Aşağıda belirtilen sorularımın,
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Umre veya hac görevini yerine getirmek
üzere Diyanet İşleri Başkanlığı veya özel şirketler tarafından Suudi
Arabistan'a götürülen vatandaşlarımıza yardımcı olmak üzere kafilelerde
görevlendirilen bazı din görevlilerinin görevlerini aksattıkları yönündeki şikayetlerle
ilgili olarak;
1.
Her yıl umre ya da hacca giden vatandaşlarımıza yardımcı olmak üzere
görevlendirilen personel hangi kriterlere göre ve kimler tarafından
belirlenmektedir?
2. Umre veya hac döneminde
görevlendirilen personelin seçiminde siyasi tercihlerin öne çıktığı ve AKP'ye
yakın görüşlülere öncelik verildiği iddiaları doğru mudur?
3. Her yıl DİB tarafından görevli
olarak umre veya hacca gönderilen personel sayısının dönemlere ve görev
gruplarına göre dağılımları nasıldır?
4. Kafilelerde görevli bazı din
görevlilerinin görevlerini aksattıkları yönündeki şikâyetler hakkında şimdiye
kadar Hükûmetinizce ne gibi işlemler yapılmış ve hangi tedbirler alınmıştır?
4.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, il ve ilçe müftülüklerinde sözleşmeli olarak
görev yapan Kur’an kursu personeline ilişkin sözlü soru önergesi (6/222) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
11.10.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen sorularımın,
Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bakanlığınız Diyanet İşleri Başkanlığı
taşra teşkilatlarında sözleşmeli olarak görev yapan Kur’an kursu personelinin,
bağlı bulundukları müftülüklerle her yıl yeniden sözleşme yaparak çalışmak
zorunda olduğu bilinmektedir. Bu durumdaki personelin gerek psikolojik gerekse
çalışma verimi açısından olumsuz yönde etkilendiği ve sosyal haklarının
bulunmadığı yönündeki iddialarla ilgili olarak;
1. Bakanlığınıza bağlı il veya ilçe
müftülüklerinde sözleşmeli olarak görev yapan Kur’an kursu personelinin sayısı
ne kadardır?
2. Bu tür personelin işe alınmasında ne
tür kriterler dikkate alınmaktadır? İşe alımlarda siyasi tercihlerin öne
çıktığı iddiaları doğru mudur?
3. Bu durumdaki personelin sosyal
haklarının bulunmadığı iddiaları doğru mudur?
4. Doğru ise çalışma şartlarının
iyileştirilmesi ve sosyal haklarının verilmesi yönünde Bakanlığınızca yürütülen
bir çalışma var mıdır? Varsa çalışma ne aşamadadır?
5.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, umre ve hac ücretlerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/231) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
10.10.2011
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Hacı
adaylarının dinimizin önemli vecibelerinden biri olan hac farizası için Mekke
veya Medine'ye gitmeye başladıkları bugünlerde vatandaşlarımızdan gelen
şikâyetler de artmıştır. Çekilen kuralarla hacı adayı olma şansını yakalayan
vatandaşlarımız Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından istenen yüksek umre ve hac
ücretlerini karşılamakta güçlük çekmektedirler. Bu konuyla ilgili olarak;
1.
Hacca gidecek vatandaşlarımızdan alınan umre ve hac ücretleri her yıl hangi
esaslara göre, kimler tarafından belirlenmektedir?
2.
2002-2011 yılları arasında kişi başına belirlenen umre ve hac ücretlerinin
yıllara göre değişimi nasıl olmuştur?
3.
AKP iktidarları döneminde kişi başına belirlenen ücretlerin döviz bazında her
yıl artırılmasının gerekçesi nedir? Bu uygulamanın dini ticarileştirdiği
iddiaları doğru mudur?
4.
Ülkemizdeki umre ve hac ücretleri diğer ülkelerle kıyaslandığında nasıldır?
6.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes’in, baz istasyonlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/243) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. 11.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
1-
Ülke sınırları içinde baz istasyonu kurulan camilerin illere göre sayısı nedir?
2-
2010 yılında baz istasyonlarından alınan kira bedeli toplam miktarı nedir?
Alınan bu kiranın kurumlara göre dağılım payları nedir?
7.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes’in, cuma namazına giden Devlet erkânına yönelik bir uygulamaya ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/327) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. 07.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
30 Eylül 2011'de Başbakan Yardımcısı
Sayın Bülent Arınç'ın Bursa'da Cuma günü Cuma namazı için camiye girmesinden
sonra, cami dışında korumaların Sayın Arınç ve Sayın Vali'nin ayakkabıları
başında nöbet tutması görüntüleri basına aksetmiştir.
Buna benzer uygulamaları zaman zaman
görmekteyiz.
Bu uygulamalar hakkında ne düşünülüyor?
Benzer görüntüler devam edecek midir?
8.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Van-Erciş’teki depremde kamu binalarında
ölenlerin ve yaralananların sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/411) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini
arz ederim. 25.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
23
Ekim 2011'de vuku bulan Van-Erciş depreminde kamu binalarında ölenlerin ve
yaralananların sayısı nedir?
Kamu
binalarında ölenlerin ve yaralananların kurumlara göre dağılım listesi nedir?
9.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes’in, 1 Ocak 2002 tarihinden bu yana intihar eden öğretmen adayı ve
işsizlik nedeniyle intihar edenlerin sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/412) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması İçin gereğini arz ederim. 24.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
1
Ocak 2002'den beri atama beklerken intihar eden öğretmen adaylarının sayısı
nedir?
1
Ocak 2002'den itibaren işsizlik nedeniyle intihar eden vatandaşlarımızın sayısı
nedir?
10.- Muğla Milletvekili Nurettin
Demir’in, Kızılayın yardım ve müdahale kapasitesine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/419) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Prof.
Dr. Nurettin Demir
Muğla
Van'da yaşanan deprem felaketi sonrası
gerek Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay gerekse AKP Genel Başkan
Yardımcısı Sayın Hüseyin Çelik Kızılay'ın bu depremde sınıfta kaldığını ima
etmiş ve çadırlar konusunda hata yapıldığı itiraf edilmiştir.
1- KızıIayın depolarında kaç tane çadır
vardır?
2- Bu çadırlardan kaçı Van ve çevresine
gönderilmiştir?
3- Kızılay tarafından Somali'ye
gönderilen yardım malzemelerinin tutarı kaç liradır?
4- Kızılay tarafından Van'a gönderilen
yardım malzemelerinin tutarı kaç liradır?
5- Olası bir İstanbul depremine ve
başka bir depreme karşı Kızılay hazırlıklı mıdır?
6- Siyasi kararlar nedeniyle Kızılay'a
yapılan müdahalelerin bu başarısızlıkta etkisi var mıdır?
11.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, olası İstanbul depreminde çadır alanı
olarak kullanılması planlanan sahaların konut ve iş yeri alanına dönüştürüldüğü
iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/420) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğon tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. 26.10.2011
İhsan
Özkes
İstanbul
17
Ağustos 1999 depreminden sonra İstanbul'da olası depremde kurulmak üzere çadır
alanı olarak tespit edilen sahalardan konut ve işyerine dönüştürülen yerler var
mıdır? Varsa gerekçesi nedir?
12.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, bazı köy camilerinin eksikliklerinin giderilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/429) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
21.10.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan
Hanak ilçesinde bu yıl bir kez daha huşu içinde geçirdiğimiz Mübarek Ramazan
ayı boyunca camilerimizde abdesthane bulunmamakla beraber birçok camimizin
çatısından su akmakta, birçok camimizin taban döşemesi çürümüş durumdadır.
Camide ibadet yapan hemşehrilerimiz kış girmeden eksikliklerin giderilmesini ve
gönül rahatlığı içinde ibadet yapmaları sağlanmalıdır.
1-
Ardahan Hanak ilçesi Sazlıçayır, Karakale, Altınemek, Baştoklu, Alaçam, Börk
köylerimizin camilerinde abdesthane bulunmamaktadır. Bu köylerimizin camilerine
abdesthane yapılacak mı?
2-
Yukarıda isimleri yazılı köylerimizin bakım ve onarımı ile iç boyaları
yapılacak mı?
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, asgari ücrete yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/440) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş'ta halka hitap ederken
"2023 yılında 2 milyon dolar millî gelir, 500 milyar dolar ihracat ve 25
bin dolar da kişi başına millî gelir hesaplıyoruz" şeklinde açıklamanız
olmuştu.
Bu bilgiler ışığında;
1- Hükûmetiniz, 2012 yılı için asgari
ücretliye 3+3 şeklinde yani günlük 66 kuruş zam öngörmektedir. Bu zamlarla
asgari ücretli kesim kişi başı 25 bin dolarlık millî gelire hangi yıl
ulaşabilecektir? Bu konu da bir çalışmanız oldu mu?
2- Yüzde 65'lere varan orandaki Özel
Tüketim Vergisi (ÖTV) düzenlemesinin hemen ardından asgari ücretliye yapılan
3+3'lük zam yerinde olmuş mudur? Zam bu kesim üzerinde bir mağduriyet doğurur
mu? Doğurur ise, bu mağduriyeti nasıl gidermeyi düşünüyorsunuz?
14.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Körfez ilçesindeki bir mahallin cami
ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/537) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki soru önergemin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Kocaeli'ne
bağlı Körfez İlçesi "Site 76" olarak bilinen mahalde cami bulunmaması
nedeniyle özellikle yaşlıların ibadet için uzun bir mesafe kat etmek zorunda
kalmalarından doğan mağduriyeti gidermek için Site 76 bölgesinde cami yapılması
mümkün müdür?
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, yüksekokul sekreterleri ve öğretim elemanlarının ek ödemelerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/645) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Eşit
işe eşit ücret konusunda hazırlanan ve Kanun Hükmünde Kararname olarak
yayınlanan düzenleme ile ilgili tartışmalar bir bitmek bilmiyor.
Bu
bilgiler ışığında;
1.
Bu düzenleme ile yüksekokul sekreterleri ek ödeme kapsamına alınırken, öğretim
elemanları niçin ek ödeme kapsamına alınmamıştır?
2.
Bu konuda bir düzenlemeniz var mıdır? Bu konuda yeni bir düzenleme yapmayı
düşünüyor musunuz?
16.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar’ın, SSK ve BAĞ-KUR prim borçlularına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/687) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan R. Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak yanıtlanması
için gereğini arz ederim. 09.12.2011
Av.
Gürkut Acar
Antalya
SSK ve BAĞ-KUR prim borçları için
getirilen yeniden yapılandırma düzenlemeleri kapsamında, Halk Bankası ve Ziraat
Bankasından Bağ-Kur prim borçlularına kredi olanağı sağlanarak, emeklilik
işlemleri kolaylaştırılmıştır.
1- SSK ve BAĞ-KUR prim borçluları için
2008 ve 2011 yılında da 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme kapsamında
ayrı ayrı kaç kişi yeniden yapılandırma için başvurmuştur? Benzer durumda olup,
başvuru yapmayan borçlu sayısı statülerine göre nedir?
2- Başvuru yapanlardan statülerine göre
kaçı emekli olabilmiştir?
3- Bu kişilerden kaçı Halk Bankası ve
Ziraat Bankasından söz konusu ödemeler için ne kadar kredi kullanmış ve emekli
olmuştur? BAĞ-KUR borçluları için sağlanan olanak, SSK borçlularına neden
tanınmamıştır?
17.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Kars Merkez, ilçe ve köylerindeki camilerin bakım ve onarımlarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/711) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılması hususunu saygılarımla arz
ederim.
7/12/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Kars
il merkezi ve ilçelerine bağlı köylerde yağan yoğun kar ve yağmur yağışı
nedeniyle hemşehrilerimize hizmet veren camilerimizin çatıları bozulmuş ve
camilerimizin dış sıvalarıyla beraber içerisinde boya ve badanaları da
akmıştır. Bu durum karşısında vatandaşlarımız ibadetlerini yapmakta sıkıntı
çekmektedirler. Bir an evvel camilerin gerekli bakım ve onarımları
yapılmalıdır.
1-
Kars il merkezi ve ilçelerine bağlı köylerde mevcut şartlar altında
hemşehrilerimiz ibadetlerini yapmakta ancak yoğun kar ve yağmur yağışı
nedeniyle camilerimizin dış sıvaları ile içerisinin badana ve boyaları
akmıştır. Kars il merkezi ve ilçelerine bağlı köylerin camilerinin dış sıvaları
ile iç badana ve boyalarının yapılması için bir çalışmanız olacak mı?
18.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Kars’taki bazı köy camilerindeki eksikliklere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/715) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 6/12/2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Kars
il bazındaki köylerdeki camilerin bir bölümünde abdesthane bulunmadığı gibi
köylerdeki camilerde morg da yoktur. Hemşehrilerimiz ibadetlerini yerine
getirirken çok zorlanmaktadırlar.
1-
Kars iline bağlı köylerdeki camilerin bir bölümünde abdesthane bulunmamaktadır.
Köylerde dinî vecibelerini yerine getiren hemşehrilerimiz sıkıntı
yaşamaktadırlar. Abdesthanesi olmayan camilere abdesthane yapılacak mı?
2-
Kars il genelinde morgu olmayan köylerimize morg yapılacak mı?
19.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in,
Kızılayın Düzce depreminde aldığı çadırlara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/757) ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 27/12/2011
Kamer
Genç
Tunceli
Düzce depreminde 10 milyon dolarlık kış
şartlarına göre Kızılay tarafından çadır alınmıştı.
1- Bu çadırlar şimdi nerede?
2- Bu çadırları neden Van'daki
depremzedelere vermiyorsunuz?
20.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, toplu sözleşme hakkının
kullanılmasıyla ilgili hukukî düzenlemelere ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/796) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Toplu
sözleşme hakkının nasıl kullanılacağı hâlen belirsizliğini korumaktadır.
Anayasa değişikliğinin üzerinden neredeyse 1 yıla yakın bir zaman geçmesine
rağmen uyum yasaları bir türlü çıkarılamamıştır.
Bu
bilgiler ışığında;
1-
Bu durum karşısında, sendikalar toplu sözleşme hakkını nasıl kullanacaklardır?
2-
Bu konudaki uyum yasalarını ne zaman çıkarmayı düşünüyorsunuz?
3-
Bugüne kadar niçin çıkarılmamıştır?
21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, kamu personel sisteminin değiştirilmesi doğrultusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/798) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kamu
personel sisteminin tamamen değiştirileceği konusunda yapılan açıklamalar hem
sendikaları, hem de kamu çalışanları huzursuz etmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1-
Kamu personel sisteminin tamamen değiştirilmesi konusunda bir çalışmanız var
mıdır?
2-
Var ise, bu çalışma kamu çalışanlarının güvencesini, tayin hakkını ve aile
bütünlüğünü eskisi gibi korumakta mıdır?
3-
Yoksa her türlü istismara açık, sendikasız, güvensiz ve güvencesiz bir model mi
olacaktır?
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, İller Bankasının anonim şirket olmasının yol açtığı sorunlara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/828) ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
İller Bankası'nın A.Ş. olması nedeniyle
kadrolarında yeniden yapılanmaya gidildiği ve bu nedenle, çok sayıda çalışanın
mağdur edildiği belirtilmektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1- Bu doğru mudur? Yeni yapılandırma
yüzünden mağduriyet söz konusu olmuş mudur?
2- Toplam kaç personel başka kurumlara
gönderilmek üzere havuza gönderilmiş ve kurumla irtibatı kesilmiştir?
3.- Uzmanlık kadrosu sınavı niçin
yapılamamıştır? Havuza gönderilen personel için hangi ölçüler dikkate
alınmıştır?
23.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, bir köy camisinin imam ihtiyacına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/986) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın, Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 20.01.2012
İbrahim
Binici
Şanlıurfa
Şanlıurfa Merkeze (Akziyaret Bucağı)
bağlı Bölücek Köyü camisine imam ataması yapılmamıştır. Bu durum ibadet etme ve
dinî vecibe gerektiren durumlarda köy sakinlerinin sıkıntı yaşamasına neden
olmaktadır. Bu itibarla;
1- Yaklaşık 250 nüfusun yaşadığı 50
haneli Bölücek Köyüne cami imamı atanmasıyla ilgili olarak herhangi bir
çalışmanız var mıdır? Varsa atamaya ilişkin bir tarih verebilir misiniz?
24.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan Merkez ve ilçelerindeki cami ve
Kur’an kurslarının tabelalarının değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/1056) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 12.1.2012
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan il merkezi ile ilçe merkezleri
ve köylerde bulunan camilerimizle yine başta ilçe merkezleri olmak üzere bazı
köylerimizde Kur’an kursları bulunmaktadır. Camilerimizin ve Kur’an
kurslarımızın dış cephelerinde bulunan yazılar çok eski olduğundan dolayı
okunamamaktadır.
1- Ardahan il ve ilçe merkezlerine
bağlı camilerimiz ve Kur’an kurslarının dış cephelerinde bulunan tabelalar
okunmamaktadır. Tabelaların yeniden yazılması sağlanacak mı?
25.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, vekil imamların mağduriyetine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1106) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Vekil imamlar mağdur olduklarını
belirterek, yeterlilik yılı aranmaksızın önümüzdeki günlerde yapılacak olan
kadroya alımlara müracaat etmek istemektedir.
Bu bilgiler ışığında;
1. Vekil imamlarımızla ilgili böyle bir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
2. Ellerinde yeterlilik belgesi bulunan
ve müftülüklerin inceleme ve değerlendirmesinden sonra göreve başlayan vekil
imamlarımızın mağduriyetlerini ne zaman gidermeyi planlıyorsunuz?
26.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’taki cami
tabelalarının yenilenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1222) ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Yardımcısı
Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 6.2.2012
Ensar
Öğüt
Ardahan
Gümüşhane
ve Bayburt il merkezleri ile ilçe merkezleri ve köylerde bulunan camilerimizle
yine başta ilçe merkezleri olmak üzere bazı köylerimizde Kur’an kursları
bulunmaktadır. Camilerimizin ve Kur’an kurslarımızın dış cephelerinde bulunan
yazılar çok eski olduğundan dolayı okunamamaktadır.
1-
Gümüşhane ve Bayburt il ve ilçe merkezlerine bağlı camilerimiz ve Kur’an
kurslarının dış cephelerinde bulunan tabelalar çok eski olduğundan yazıları
silinmiş ve çerçeveleri bozulmuştur. Tabelaların yeniden yazılması sağlanacak
mı?
27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’ta din hizmetlerini yürüten personel ihtiyacına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/1368) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın
cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş ilimizde, Din
hizmetlerinin daha iyi yürütüle bilmesi için çok sayıda personele ihtiyaç
vardır. İlimizin çeşitli unvan ve görevlerde çok sayıda personel ihtiyacı
bulunmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1- Kahramanmaraş ilimizin, vaiz, Kur’an
kursu öğretmeni, imam-hatip ve müezzin, kayyım gibi çok sayıdaki ihtiyaçlarını
ne zaman karşılamayı planlıyorsunuz?
2. Bu konuda çalışmanız var mıdır?
Yakın zamanda Kahramanmaraş ilimize personel ataması yapılmış mıdır? Yapılmış
ise toplam kaç personel ataması yapılmıştır?
28.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’a hizmet içi
eğitim amacıyla külliye yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/1369) ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş
ilimizde, 12 Şubat Parkı karşısında 10 dönümlük arsa üzerine hizmet içi eğitim
ihtiyacına da cevap verecek şekilde bir diyanet külliyesi yapılması
gerekmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1-
Kahramanmaraş ilimizde, bu 10 dönümlük arsa üzerinde hizmet içi eğitimlere
cevap verebilecek bir şekilde külliye yapmayı planlıyor musunuz?.
2-
Bu konuda çalışmanız var mıdır? Çalışma yapmayı., planlıyor musunuz?
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’ın din görevlileri misafirhanesi ihtiyacına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/1370) ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kahramanmaraş'ta,
ilimize misafir veya eğitim amaçlı gelen diyanet personelinin
konaklayabilecekleri bir din görevlileri misafirhanesi bulunmamaktadır.
Bu
bilgiler ışığında;
1-
Kahramanmaraş ilimizin ihtiyacı olan din görevlileri misafirhanesini ne zaman
yapmayı planlıyorsunuz?
2-
Kahramanmaraş'a misafirhane konusunda bir çalışmanız var mıdır?
30.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Şırnak ve Hakkâri’de cami ve Kur’an kurslarının tabelalarının
değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/1417) ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’ın cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Şırnak ve Hakkâri il merkezleri ile
ilçe merkezleri ve köylerde bulunan camilerimizle yine başta ilçe merkezleri
olmak üzere bazı köylerimizde Kur’an kursları bulunmaktadır. Camilerimizin ve
Kur’an kurslarımızın dış cephelerinde bulunan yazılar çok eski olduğundan
dolayı okunamamaktadır.
1- Şırnak ve Hakkâri il ve ilçe
merkezlerine bağlı camilerimiz ve Kur’an kurslarının dış cephelerinde bulunan
tabelalar çok eski olduğundan yazıları silinmiş ve çerçeveleri bozulmuştur.
Tabelaların yeniden yazılması sağlanacak mı?
BAŞKAN – Sözlü soru önergelerini
cevaplandırmak üzere Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ.
Buyurunuz Sayın Bozdağ. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri tarafından
şahsıma, Sayın Başbakanımıza ve İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin’e
yöneltilen sorular hakkında sözlü cevapları arz etmek üzere huzurunuzdayım.
Cevapları sıra sayısına göre vereceğim takip açısından belki daha kolay olur
diye.
Birinci cevabım, Sayın İdris Naim
Şahin’e Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun sorduğu (6/23) sayılı
sorusunun cevabıdır:
Niksar-Erbaa arasındaki tarihî Talazan
Köprüsü’ne ilişkin bir soru. Konu Tokat Valiliğine incelettirilmiş olup Niksar
ve Erbaa ilçeleri arasındaki tarihî Talazan Köprüsü’nün bakım ve onarım
çalışmalarına, Samsun Karayolları 7’nci Bölge Müdürlüğünce yapılan ihale
doğrultusunda 11/10/2010 tarihinde başlanılmış, 31/12/2012 tarihinde köprü
tamamlanarak faaliyete geçeceği planlanmaktadır ve çalışmalar devam etmektedir.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar
Öğüt’ün (6/61) sayılı sorusu. Ardahan ili Damal ilçesi Seyitören köyü ve orayla
alakalı bir soru. Soruyu okumuyorum,
cevabı paylaşmak istiyorum:
Bilindiği üzere, 24/5/1985 gün ve 18763
sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Camilerin Bakım Onarım Temizlik ve Çevre
Tanzimi Yönetmeliği’nin 8’inci maddesi uyarınca cami ve mescitlerin iç ve dış
aydınlatmaları ile ses ve ışık düzenlemeleri, elektrik tüketimleri Türkiye
Elektrik Kurumu Genel Müdürlüğünce ücretsiz olarak karşılanmakta idi. 19 Ocak
2002 tarih ve 24645 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 4736 sayılı Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1’inci maddesinin birinci fıkrasında:
“Kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik
gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma
ücretsiz ve indirimli tarife uygulanamaz.” Son fıkrasında da: “Bu Kanunun yayımı
tarihinden önce üçüncü fıkrada belirtilen kanunlar dışında; kanun, kanun
hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik, genelge ve benzeri düzenleyici işlemler ile diğer işlemlerle
tesis edilmiş bulunan ücretsiz ve indirimli tarife uygulamalarına 31.12.2001 tarihinden
itibaren son verilir.” hükümleri getirilmiştir. Ancak 4736 sayılı Kanun’un
1’inci maddesinin dördüncü fıkrasına dayanılarak çıkartılan ve 23/5/2002 tarih
24763 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan 12/4/2002 tarihli
2002/4100 sayılı Bakanlar Kurulu kararı eki kararın 2’nci maddesinin (f)
fıkrasıyla ibadethaneler, cami, mescit, kilise, havra ve sinagog ile ilgili
genel aydınlatma yerleri ile il, ilçe, belde ve köylerdeki cadde ve sokak ile
kamuya ait ücretsiz girilen park ve bahçe gibi halka ait açık yerler 4736
sayılı Kanun’un 1’inci maddesinin 1’inci fıkrası hükmünden muaf tutulmuştur.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 26/7/2008 tarih ve 26948 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan 5784 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 17’nci maddesinde “Güvenlik
amacıyla yapılan sınır aydınlatmalarına ait tüketim giderleri İçişleri
Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten toplumun ibadetine açılmış ve ücretsiz
girilen ibadethanelere ilişkin aydınlatma giderleri ise Diyanet İşleri
Başkanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanır.” hükmü yer almaktadır. Söz
konusu geçici maddede de ifade edildiği gibi, ibadethanelerin aydınlatmaya
ilişkin elektrik giderlerinin Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinden ödeneceği
hükme bağlanmıştır.
Yine, yukarıdaki paragrafta açıklandığı
üzere, ibadethane kapsamına cami, mescit, kilise, havra ve sinagog girmektedir
ancak yıllık bütçeye konulan ödeneklerle ibadethanenin elektrik giderlerinin
cüzi bir miktarının karşılanabildiğini de ifade etmek isterim.
Bir diğer soru, Kütahya Milletvekili
Sayın Alim Işık’ın (6/220) sayılı sorusu: Hac ve umre organizasyonlarının
çeşitli kademelerinde kafile başkanı, din görevlisi, bayan irşat görevlisi,
ekip personeli, idari personel, muhasebe ve bilgisayar personeli, yemekhane
kontrol memuru gibi unvanlarda görevlendirilecek personelle ilgili her yıl
Diyanet İşleri Başkanlığınca personel seçimine ilişkin kriterleri içeren bir
talimat düzenlenmektedir. Nitekim, “2011 Yılı Haccı Personel Seçimine İlişkin
Kriterler” adıyla yayınlanan talimatta, müracaat edecek personelde yaş, hizmet,
bir önceki yılda hac ve umre organizasyonları ile yurt dışında bir aydan fazla
görev almamaları gibi kriterler yer almaktadır. Söz konusu talimatta yer alan
kriterleri haiz personelden hac ve umre organizasyonlarında görev almak üzere
müracaat eden personel, Bakanlıkça oluşturulan komisyonlar tarafından mülakat
ve değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Personelin mülakat ve değerlendirme
sonucu performansı, toplam hizmet yılı ve daha önceki yurt dışı
görevlendirmeleri ve görevin özelliği de dikkate alınarak belirlenen kriterleri
haiz olan personel arasından seçim yapılmaktadır.
İki: Umre ve hac döneminde
görevlendirilen personelin seçiminde siyasi tercihlerin öne çıktığı ve AK
PARTİ’ye yakın kişilere öncelik verildiği iddiaları gerçek dışıdır, asılsızdır.
Öncelik, yapılan sınavda elde edilen başarıya göredir. Kimsenin lehine veya
aleyhine subjektif bir değerlendirme yapılması söz konusu değildir.
Üç: 2011 yılı hac ve umre
organizasyonlarında görevlendirilen personelin sayısı ve görevlendirildiği
grubu gösterir listeyi ve rakamları paylaşmak istiyorum:
2011 yılı hac organizasyonunda
görevlendirilen personelin sayısal listesi, ekip adıyla beraber: Hac idare
merkezinde 23; protokol görevlileri 6; denetim, gözetim ve rehberlik ekibi 31;
fetva, irşat ve eğitim ekibi 62; Mekke kiralama, iskân ve koordinasyon ekibi
40; Medine kiralama, iskân ve koordinasyon ekibi 25; basın görevlileri 17;
Mekke karşılama ve yer personeli 121; Medine karşılama ve yer personeli 61;
Medine havalimanı karşılama, uğurlama personeli 17; Mekke servis ekibi 142;
Mekke sağlık ekibi 66; Medine sağlık ekibi 33; Mekke’ye ayniyat ekibi 639;
Medine’ye ayniyat ekibi 225; Cidde havalimanı ekibi 28; hacı eşyalarını nakil
ekibi 54; sağlık ekibi 581; kafile başkanı 435; din görevlisi 1.978, toplam
4.584.
2011 yılı umre organizasyonlarında
görevlendirilen personel sayısı, unvanlarıyla beraber: Ekip başkanı 8, sorumlu
20, denetim ekibi 20, ekip personeli yani tercüman 122, ekip idari personeli
133, teniysen 2, irşat sorumlusu 21, irşat görevlisi 202, sağlık personeli
doktor olarak 25, sağlık personeli hemşire olarak 24, sağlık Medine hastanesi
2, kargo sorumlusu 3, kargo personeli 40, kargo gümrük 6, kargo PTT’yle ilgili
6, anket ramazan ayıyla ilgili 4, aşçı 10, şoför 24, hizmetli 16, din görevlisi
3.850, kafile başkanı 712, muhasebe personeli 8 olmak üzere, toplam 5.258.
Dört: Kafilelerde görevli din
görevlileriyle ilgili Diyanet İşleri Başkanlığına ulaşan şikâyetler hakkında
gerekli inceleme ve soruşturmalar yapılmakta, ilgili yasal mevzuatta öngörülen
disiplin hükümleri titizlikle uygulanmaktadır.
Yine, Kütahya Milletvekilimiz Sayın
Alim Işık’ın (6/222) sayılı sorusuna ilişkin cevaplarım aşağıdaki şekildedir:
1) 26/10/2011 tarihi itibarıyla Diyanet
İşleri Başkanlığına bağlı Kur'an kurslarında 870 sözleşmeli Kur'an kursu
öğreticisi görev yapmaktadır.
2) Söz konusu Kur'an kursu öğreticiliği
alımları KPSS puanı baz alınmak ve en yüksek puandan başlanmak suretiyle
adayların tercihleri dikkate alınarak öncelikle hafızlık belgesine sahip
ilahiyat fakültesi mezunları arasından, dolmaması hâlinde ilahiyat fakültesi
mezunları arasından, dolmaması hâlinde yine, hafızlık belgesine sahip en az
ilahiyat ön lisans mezunları arasından, yine kontenjanın dolmaması hâlinde en
az ilahiyat ön lisans mezunları arasından, yine dolmaması hâlinde öncelik
hafızlık belgesine sahip en az imam-hatip lisesi mezunları arasından, bunlardan
da dolmaması hâlinde en az imam-hatip lisesi mezunları arasından yapılmaktadır.
İşe alımlarda siyasi tercihlerin öne çıkması söz konusu değildir, bu yöndeki
iddialar yukarıdaki kriterler de dikkate alındığında gerçek dışı bir iddiadır,
aslı yoktur.
3) Sözleşmeli Kur'an kursu
öğreticilerinin sosyal haklarının bulunmadığı iddiası gerçeği yansıtmamaktadır.
Bu personelin sosyal hakları 06/06/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı’yla yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına
İlişkin Esaslar’da belirtilmiştir. Bu esaslar çerçevesinde hazırlanan sözleşme
metnine göre kişilerle sözleşme imzalanmaktadır, herhangi bir ayrım söz konusu değildir.
4) Bilindiği gibi, Hükûmetimizce sadece
Kur'an kursu öğreticileriyle ilgili değil genel olarak sözleşmeli personel
lehinde düzenlemeler yapılmış, 2/6/2011 tarihli ve 632 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname’yle kamuda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4’üncü maddesinin
(b) fıkrası ile 4924 sayılı Kanun uyarınca sözleşmeli personel pozisyonlarında
çalışanların memur kadrolarına atanması sağlanmıştır. Kur'an kursu
öğreticileriyle ilgili olarak ise 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun’a 653 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 13’üncü
maddesiyle eklenen geçici 17’nci maddede, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı
Kur'an kurslarında valilik veya kaymakamlık onayı ile eğitim öğretim dönemi
içinde fahri olarak veya ek ders ücreti karşılığında görev yapan ve maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde müracaat edenlerden,
Başkanlıkça verilmiş yeterlilik belgesine sahip olmak şartıyla toplam beş yıl
ve daha fazla hizmeti bulunanlar ile 1/1/2005 tarihinden itibaren toplam bir
yıl ve daha fazla hizmeti bulunanların doğrudan, 1/1/2005 tarihinden itibaren
toplam bir yıl ve daha fazla hizmeti bulunduğu hâlde yeterlilik belgesi
olmayanların ise Başkanlıkça açılacak mesleki yeterlilik sınavına katılarak
başarılı olmaları hâlinde Kur'an kursu öğreticisi kadrolarına atanabilmeleri
imkânı getirilmiştir.
Yine, Kütahya Milletvekilimiz Sayın
Alim Işık’ın (6/231) no.lu sorularına cevaplarımız:
1) Diyanet İşleri Başkanlığı, hac
organizasyonunda, konaklama türlerine göre tespit edilen hac ücretleri,
Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu tarafından tespit edilen tavan ücretler baz
alınarak, Suudi Arabistan’a gidiş-dönüş uçak bileti, Mekke ve Medine bina otel
kirası, Mekke ve Medine’de verilecek yemek bedeli; Cidde, Mekke, Medine ve Meşair
intikal ücreti; görevlendirilen çeşitli görev ve unvandaki personelin
harcırahı, sağlık hizmetleri, hac malzemeleri ile yurt içinde ve yurt dışında
kendilerine verilen diğer hizmetler karşılığı olarak Hac ve Umre Komisyonu
tarafından belirlenmekte olup, bu hususta Diyanet İşleri Başkanlığının kâr etme
ve kazanç sağlama gibi bir amaç ve düşüncesi bulunmamaktadır.
2) Hac ve umre fiyatları yıllar
itibarıyla aşağıdaki tabloda gösterildiği şekilde uygulanmıştır:
2002 yılında 1.620 dolar artı 210
milyon TL, 2003 yılında 2 bin Amerikan doları, 2004 yılında 2 bin Amerikan
doları, 2005 yılında 2.030 Amerikan doları, 2006 yılında 1.900 avro,
2006-2007’de 2.100 avro, 2007 yılında 2.200 avro, 2008 yılında 2.200 avro, 2009
yılında 2.465 avro, 2010 yılında 2.465 avro, 2011 yılındaysa 2.730 avro olarak
uygulanmıştır.
Umre fiyatları ise 2002 yılında on dört
günlük müstakil umre 690 Amerikan doları, 2003’te yine on dört günlük umre 625
Amerikan doları, 2004 yılında on beş gün normal umre 530 Amerikan doları, 2005
yılında on sekiz günlük umre 530 avro, 2006 yılında 4 kişilik odada 690 avro,
2007 yılında 4 kişilik odada 860 avro, 2008 yılında 4 kişilik odada 860 avro,
2009’da yine 4 kişilik odada 860 avro, 2010 yılında 4 kişilik odada 860 avro,
2011 yılında 3 kişilik odada 985 avro olarak uygulanmıştır.
3) Hac ve umre ücretleriyle ilgili
olarak hac ve umre fiyatlarını etkileyen en önemli unsurlar yurt dışı
harcamalarıdır. Özellikle son yıllarda Mekke’de Harem’in çevresindeki bazı bina
ve otellerin yıkılması nedeniyle hacıların iskân edilecekleri bina ve otellerin
kira ücretlerinde önemli artışlar meydana gelmiştir. Ayrıca, her yıl hac ve
umre organizasyonlarında sunulan hizmet kalitesi artmaktadır. Ayrıca, uçak
bilet ücretlerinde de döviz bazında artışlar olmaktadır. Döviz bazında
gerçekleşen bu artışlara rağmen, Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu hac ve
umre ücretlerinde zorunlu artışı makul bir düzeyde tutmaya özen göstermiş ve
zorunlu olmadıkça hac ve umre ücretlerine zam yapılmamıştır.
4) Yapılan araştırmalarda, hac ve umre
ücretlerinde devlet tarafından vatandaşlarına sübvanse uygulayan ülkeler
dışarıda bırakıldığında, hacılara sunulan hizmet standardı ve servis kalitesi
itibarıyla ülkemizden daha ucuza hac ve umre organizasyonu düzenleyen ülke
bulunmamaktadır.
Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar
Öğüt’ün (6/429) no.lu sorusuna cevabımız: Burada Ardahan ili Hanak ilçesinin
bazı köylerindeki camilerdeki abdesthanelerle ilgili sorusu var, Sayın Vekilim
bizden daha iyi biliyorlar sorusunu.
Diyanet İşleri Başkanlığına söz konusu
köylerdeki camilere abdesthane yapılmasıyla ilgili herhangi bir talep bugüne
kadar gelmemiştir. Ancak adı geçen köylerdeki camilerin ihtiyaçlarının
giderilmesi için talepte bulunulması hâlinde gerekli yardımlar yapılacaktır.
Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanlığı
yetkililerine de konuyla ilgilenmeleri hususunda gerekli talimat verilmiştir.
Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Lütfü
Türkkan’ın (6/537) sayılı sorusuna cevabımız: Ülkemiz genelinde cami ve
mescitlerin tamamı hayır işleri kapsamında şahıslar, dernekler ve benzeri
kuruluşlar tarafından yapılmakta, mülkiyeti de hazineye veya köy tüzel
kişiliklerine veya derneklere veya vakıflara veya şahıslara ait olabilmektedir.
3194 sayılı İmar Kanunu ile imar
planları ve yapılaşma konularında ilgili belediyeler, köyler, şehirlerde ise
valilik, çevre ve şehircilik il müdürlüğü ve 4928 sayılı Kanun’la da cami
yapımı hususlarında mülki idare amirleri de yetkili kılınmıştır. Ancak bugüne
kadar Türkiye’de cami yapım uygulamalarına baktığınızda, camileri vatandaşların
kurdukları dernekler, vakıflar tarafından yaptırdıkları veya özel şahıslar
vasıtasıyla yapıldığı veya köy muhtarlarının kendi topladıkları köydeki imece
usulüyle yaptırıldığı görülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından
doğrudan yapılan cami bulunmamaktadır, ancak Diyanet İşleri Başkanlığı yapımı
devam eden camilere, derneklere zaman zaman cüzi yardımlarda bulunabilmektedir.
Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar
Öğüt’ün (6/711) sayılı sorusuna cevabımız: Yine Kars ilimizin merkez ve
ilçelerinin bazı köylerindeki camilerin boya badanasıyla alakalı bir husus. Söz
konusu ilimiz ve ilçelerdeki camilerimizin badana boya, bakım ve onarımlarıyla
ilgili taleplerini bu noktada da yoklattırdık. Diyanet İşleri Başkanlığına bu
yönden bir talep iletilmemiş, talepleri mutlaka iletirlerse ilgilenilecek.
Ancak buna rağmen, buradaki talep iletilmesine bakılmaksızın ihtiyaçların
bulunması hâlinde yardım yapılması konusunda talimat verildi, zannedersem onun
takibi yapılıyordur, Sayın Milletvekilimiz de takibini yapabilir onun.
Bir diğer sorumuz, yine Sayın Ensar
Öğüt’ün (6/715) sayılı sorusu. Yine Kars ilinin bazı köylerindeki camilerin bir
bölümünde abdesthane bulunmamasıyla alakalı soruları var; söz konusu ilimiz,
Kars ilimiz ve ilçelerindeki camilerimizin boya badana, bakım ve onarımlarıyla
ilgili ihtiyaçlar… Yine aynı cevaplar, çünkü bu konuda bir talep olduğunda
Diyanet bakıyor. Bugüne kadar müftülüklerimize bu yönde bir talep
iletilmemiştir, ancak sorunuz üzerine bu konularla alakadar olunması hususunda
gerekli talimatlar verilmiştir.
Camilerde morg hizmetleri Diyanet
İşleri Başkanlığı tarafından yürütülmemektedir. Bu konudaki hizmetler
belediyeler, köy tüzel kişilikleri, sağlık kuruluşları ve diğer ilgililer
tarafından yapılmaktadır; camilerde böyle bir hizmet sunumu şu an
bulunmamaktadır.
Şanlıurfa Milletvekili Sayın İbrahim
Binici’nin (6/986) numaralı sorusuna cevabımız: 05/07/2011 tarih ve 2429 sayılı
Diyanet İşleri Başkanlığı yazısına istinaden Şanlıurfa iline tahsis edilen
toplam 477 sözleşmeli imam-hatip, boş bulunan ve durumu müsait olan köy ve
mezralara yerleştirilmiştir. Akziyaret bucağı Bölücek köyüne ise o tarihte
imamın ikamet edebileceği bir mesken temin edilemediğinden imam-hatip
verilememiştir ancak Şanlıurfa İl Müftülüğü yetkilileri köy muhtarıyla ivedi
olarak temasa geçip ikamet edebileceği bir imkân sağlandığında, oraya imam
verilebilecektir. Yani maalesef, burada imamın kalabileceği bir konut temin
edilememesi nedeniyle verilmemektedir. Eğer buradan köylü kardeşlerimiz bizi
izliyorlarsa, bu konuda yardımcı olurlarsa, oraya yeni atamalarda derhâl yeni
bir arkadaşı görevlendireceğimizi duyurmak isterim.
Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar
Öğüt’ün (6/1056) numaralı sorusu: Yine Ardahan il ve ilçelerinde
müftülüklerimize bağlı cami ve Kur’an kurslarımızın birçoğunun tanıtıcı
tabelaları okunmakta olup Posof ve Çıldır ilçe müftülüklerinde tanıtıcı
tabelaları okunmayan cami ve Kur’an kurslarına yeniden tabela yazılması
hususunda gerekli talimat verilmiştir. Oradaki sıkıntıları arkadaşlarımız
giderecektir.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın
Mesut Dedeoğlu’nun (6/1106) numaralı sorusuna cevabımız: İlk defa imam-hatip ve
müezzin-kayyımlığa atanacakların hangi usullerle atanacağı, 23/12/2011 tarih ve
28151 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vaizlik, Kur’an Kursu Öğreticiliği,
İmam-Hatiplik ve Müezzin-Kayyımlık Kadrolarına Atama ve Bu Kadroların Kariyer
Basamaklarında Yükselme Yönetmeliği ile belirlenmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun
86’ncı maddesine göre kanuni izin, geçici görev, askerlik, disiplin cezası
uygulaması veya görevden uzaklaştırma gibi nedenlerle görevden ayrılan
imam-hatiplilerin yerine vekâleten, asil imam görevine dönünceye kadar geçici
süreyle görevlendirme yapılmaktadır. Dolayısıyla, bu kadrolar esasen dolu
kadrolar olup Bakanlığın da söz konusu personelin kadroya geçirilmesiyle ilgili
şu anda herhangi bir çalışması yoktur.
2010 yılında, hatırlanacağı üzere,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde gruplarımızın da iştirakiyle, görev yapan vekil
imam-hatiplere, belli şartları taşımak kaydıyla kadro verilmesine ilişkin kanun
çıkmıştı; en son çıkan kanun 2010 yılı. Onlardan geriye kalan zannedersem 300
civarında bu durumda olan görevlimiz var ama onların kadroları dolu kadrolar,
yurt dışından veya askerden döndüğü zaman o görevler sona ermektedir. Şu anda
da vekil imam-hatiplere kadro verilmesine ilişkin bir çalışmamız
bulunmamaktadır.
Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar
Öğüt’ün (6/1222) sayılı sorusuna cevabımız: Gümüşhane ve Bayburt il ve
ilçelerimize bağlı camilerimiz ve Kur'an kurslarının tabelalarında,
tespitlerimize göre herhangi bir problem bulunmamaktadır.
Bayburt merkez ve ilçe müftülüklerine
bağlı cami ve Kur'an kurslarında, kış şartları nedeniyle soğuktan boyaları
bozulmuş olan tanıtım tabelaları yeniden yazdırılarak standart hâle getirilmesi
çalışmalarının talimatı verilmiştir.
Düzeltiyorum, Gümüşhane merkez ve ilçe
müftülüklerine bağlı cami ve Kur'an kurslarının tabelalarında herhangi bir
sorun yok; Bayburt’ta sorunu olanlar var, bunlarla ilgili de çalışma talimatı
verilmiştir.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın
Mesut Dedeoğlu’nun (6/1368) numaralı sorusuna cevabımızdır: Kahramanmaraş ili
genelinde 25 vaiz görev yapmakta olup vaizi olmayan ilçesi bulunmamaktadır.
2011 yılında il genelinde 5 vaizin ataması yapılmıştır. Ayrıca, Çağlayancerit
ilçesine 1 vaizin atama işlemi de devam etmektedir.
Kahramanmaraş ili genelinde 23 açıktan
imam-hatip, 7 Kur'an kursu öğreticisi, 78 sözleşmeli imam-hatip, 25 sözleşmeli
Kur'an kursu öğreticisi, 5 sözleşmeli müezzin-kayyım, 3 açıktan sabık imam-hatip
ataması yapılmıştır. 2012 yılında 186 adet fahri Kur'an kursu öğreticilerinin
kadroya atanmaları için teklifleri yapılmıştır. Kahramanmaraş Müftülüğünün 70
adet imam-hatip kadrosuna ihtiyaç olduğu bilgi notu dâhilinde bildirilmektedir.
2012 yılında yapılacak atamalarda ihtiyaç oranında atamalar tamamlanacaktır.
2012 yılında ramazan ayına kadar bizim 9 bin civarında, 3 bini kadrolu, diğeri
sözleşmeli olarak imam-hatip ataması yapılacaktır. Ramazan ayından önce de bu
yapılacak atamalar görevlerine başlayacaklardır. Büyük bir ihtimalle ramazan
ayı başlamadan önce şu anda görevlisi bulunmayan camilerimizin büyük bir
kısmının görevlilerinin ataması yapılacaktır. Yıl sonuna doğru da, yine, ekim,
kasım gibi 3 bin civarı ilave atama yapılması planlanmaktadır.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın
Mesut Dedeoğlu’nun (6/1369) sayılı sorusuna cevabımız: Kahramanmaraş ilinde
hizmet içi eğitim ihtiyacına cevap verecek diyanet külliyesi yapımı için
mahallinden bugüne kadar herhangi bir talepte bulunulmamıştır. Bu konuda da
herhangi bir planlama şu anda
bulunmamaktadır. Söz konusu binanın yapımı için bütçeye ödenek konulması ve
talep edilmesi hâlinde, ayrıca bu konuların takibi yapılacaktır ama şu anda
Kahramanmaraş ilimizde diyanet külliyesi yapılmasına ilişkin bir planlama
bulunmamaktadır.
Yine, Kahramanmaraş Milletvekilimiz
Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/1370) no.lu sorusuna cevabımız: Kahramanmaraş
ilinde din görevlilerinin konaklayabilecekleri misafirhane yapımı için herhangi
bir çalışma bulunmamaktadır. Misafirhanelerin yapımı tamamıyla dernekler,
vakıflar, özel şahıslar tarafından yapılmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığının
bu yönde bir çalışması bulunmamaktadır. Ayrıca, misafirhane, lojman ve benzeri
sosyal tesis yapımı için bütçede herhangi bir ödenek de bulunmamaktadır.
Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar
Öğüt’ün (6/1417) numaralı sorusuna cevabımız: Diyanet İşleri Başkanlığının 2007
no.lu genelgesinin 203’üncü maddesinde belirtilen özelliklere göre cami ve
Kur’an kurslarının dış cephelerinde bulunan tabelalar yenilenmiş olup
mahallince yapılan denetimler esnasında silinmiş veya okunmayan cami ve Kur’an
kursu levhası tespit edilememiştir. Şırnak ve Hakkâri il merkezleriyle ilgili
Sayın Vekilimiz sormuş. Ona ilişkin cevabımız. Detay anlaşılsın diye ifade
etmek istedim. Ancak camilerin isimleri okunur şekilde değişik malzemeler
üzerinde yazılı isim tabelaları mevcuttur. Cami ve Kur’an kursu tabelalarında
bundan böyle tespit edilecek eksiklikler giderilecektir. Şu anda tespit edilmiş
bir eksiklik bulunmamaktadır.
İstanbul Milletvekili Sayın İhsan
Özkes’in (6/243) numaralı sorusuna cevabımız: 5809 sayılı Elektronik Haberleşme
Kanunu’nun 37’nci maddesi gereği Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu Başkanlığı
tarafından çıkarılan ve 21/4/2011 tarihli ve 27912 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan yönetmelik çerçevesinde işletmeye alınacak olan her bir elektronik
haberleşme cihazına güvenlik sertifikası düzenlenmekte olup insanların
bulunduğu yerler ile verici antenler arasında güvenlik mesafesi oluşturulmuş
bulunmaktadır. Böylelikle insanların yaşadığı alanlarda elektrik alan
değerlerinin en az seviyede olması sağlanmıştır.
Türkiye’de hâlihazırda 65 bin civarında
baz istasyonu bulunmakta olup kurulu bulunan veya kurulacak olan baz
istasyonlarının kiralık alanlarının resmî ya da üçüncü şahıslardan kiralama
yapabildikleri için işletmecilerin baz istasyonlarına ne kadar kira bedeli
ödediklerine dair Bilgi Teknolojileri İletişim Kurulu Başkanlığında herhangi
bir istatistiki veri bulunmamaktadır.
Yine İstanbul Milletvekilimiz Sayın İhsan
Özkes’in Sayın Başbakanımızdan cevaplandırması istemiyle sorduğu (6/327) sayılı
sorusuna cevabı: Burada cuma namazı için camiye giriş esnasında korumaların
Sayın Bülent Arınç ve Sayın Valinin ayakkabıları başında nöbet tutmasıyla
ilgili görüntülere ilişkin bir sorusu var. Korumaların görevleri ilgili kanun
ve yönetmelikler çerçevesinde yapılmaktadır. Bu konuda anılan görevlilerin
böyle bir durum takınmasına ilişkin ne Sayın Validen ne Sayın Başbakan
Yardımcısından herhangi bir talimat verilmemiştir.
İstanbul Milletvekilimiz Sayın İhsan
Özkes’in (6/411) sayılı sorusuna ilişkin -Sayın Başbakanımızdan
cevaplandırılmasını istiyor- cevabımız şu şekildedir: 23 Ekim 2011’de meydana
gelen depremde kamu binalarında ölen veya yararlanan vatandaşımız bulunmamaktadır.
Yine İstanbul Milletvekilimiz Sayın
İhsan Özkes’in (6/412) sayılı sorusuna cevabımız: Önergede belirtilen
hususlarla ilgili Bakanlığımız kayıtları arasında herhangi bir istatistiki veri
bulunmamaktadır ancak İçişleri Bakanlığınca, konuya ilişkin olarak, ülkemizdeki
intihar olaylarının hastalık, ailevi geçimsizlik, geçim zorluğu, ticari
başarısızlık, olumsuz hissi ilişkiler ve öğrenimde başarılı olamama gibi
nedenlerden kaynaklanan ruhi bunalımlar neticesinde meydana geldiği ve
2002-2011 yılları arasında çeşitli nedenlerden dolayı intihar edenlerin sayısal
verilerinin aşağıda verilen tablodaki bilgilerden ibaret olduğu
belirtilmektedir: 2002 yılında intihar olayı 1.831, 2003’te 1.661, 2004’te
1.674, 2005’te 1.617, 2006’da 1.576, 2007’de 1.572, 2008’de 1.603, 2009’da
1.796, 2010’da 1.943, 2011 yılı 1.373; toplamda 16.646.
Muğla Milletvekilimiz Sayın Nurettin
Demir’in sorularına -Sayın Başbakanımızdan sormuşlar- cevabımız: Van depremi
öncesi Türk Kızılayı stoklarında 44.723 adet çadır ve 3.794 Mevlânâ evi bulunmaktadır.
Deprem bölgesine Türk Kızılayının kendi stoklarından 40.892, uluslararası
paydaşlardan 12.643 olmak üzere 53.535 çadır ve 3.794 Mevlânâ evi gönderilerek
afetzede vatandaşların ibate ihtiyaçları karşılanmıştır. Türk Kızılayı
tarafından 24/2/2012 tarihi itibarıyla Somali’de yürütülen uluslararası insani
yardım projesi kapsamında bölgeye 12 milyon 666 bin 696,86 TL, Van depreminden
etkilenen bölgeye ise 22/02/2012 tarihi itibarıyla 113 milyon 596 bin 333,54 TL
tutarında yardım malzemesi gönderilmiştir. Olası bir İstanbul depremine ilişkin
olarak Türk Kızılayı hazırlıklarını sürdürmektedir. Bu kapsamda, barınmaya
ilişkin kaynakların tamamlanması amacıyla çadır üretim işletmelerinden ve yurt
dışından çadır alınması çalışmalarının yanı sıra, afetten etkilenebilecek
muhtemel insan sayısı dikkate alınarak iaşe sisteminin de buna göre planlanması
çalışmaları devam etmektedir. Ayrıca, Toplum Liderlerini Teşkilatlandırma
Projesi ile zarar azaltma, korunma kültürü ve sosyal sorumluluk bilinci
oluşturma çalışmaları yürütülmektedir. Türk Kızılayı Van depreminde kamu
otoritesinin yardımcı kuruluşu olarak acil barınma ve beslenme alanındaki
rolünü başarıyla yerine getirmektedir.
İstanbul Milletvekilimiz Sayın İhsan
Özkes’in, Sayın Başbakanımızdan cevaplandırılması istemiyle sorduğu (6/420)
numaralı sorusuna cevabımız: İstanbul ilinde olası bir depremde kullanılmak
üzere (88/12777) sayılı Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama
Esaslarına Dair Yönetmelik gereği hazırlanan planlarda hâlen 238 adet çadır kent
alanı mevcut olup, bu alanlar kamu ve özel mülke ait boş arazilerden
seçilmiştir. Seçilen çadır kent alanları belli periyotlar hâlinde kontrol
edilerek güncellenmektedir. Ayrıca, mevcut yapı yönetmeliğine göre yapılmış
veya güçlendirilmiş kamu binalarıyla spor alanlarında da geçici barınma imkânı
bulunduğundan yapılan planlamalarda bu hususa da yer verilmektedir.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut
Dedeoğlu’nun (6/440) sayılı, Sayın Başbakanımızdan cevaplandırılması istemiyle
sorduğu soruya cevabımızdır: Asgari ücret on altı yaşını doldurmuş işçiler için
-aylık brüt ücret olarak- ilk altı ay için 886,50 TL, ikinci altı ay için
940,50 TL; aylık net ücret ilk altı ay için 701,13 TL, ikinci altı ay içinse
739,79 TL; on altı yaşını doldurmamış işçiler için aylık brüt ücret ilk altı ay
için 760,50 TL, ikinci altı ay için 805,50 TL; aylık net ücret ilk altı ay için
610,93 TL, ikinci altı ay için 643,14 TL olarak tespit edilmiştir. Böylelikle
asgari ücret yılın ilk altı ayı için yüzde 5,91; ikinci altı ayı için ise yüzde
6,09 artırılmış; 2012 yılında ortalama toplam artış yüzde 12,37 olmuştur.
Yine, Kahramanmaraş Milletvekilimiz
Sayın Mesut Dedeoğlu’nun, Başbakanımızdan cevaplan-dırılması istemiyle sorduğu
(6/645) sayılı sorusuna cevabımız: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca konuya
ilişkin olarak, yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik ve idari
personelin mali ve özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik başlatılan
çalışmalara devam edildiği, konuya ilişkin olarak, Maliye Bakanlığı ile
mutabakat sağlanması hâlinde gerekli düzenlemelerin çıkartılması sürecinin
Bakanlığımızla müşterek olarak yürütüleceği belirtilmektedir. Bu konuda bir
çalışma yapıldığını özellikle bilmenizi isterim, çalışmalar devam ediyor.
Çalışmalar tamamlandıktan sonra kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Antalya Milletvekili Sayın Gürkut
Acar’ın Sayın Başbakanımızdan cevaplandırması istemiyle sorduğu (6/687)
numaralı sorusuna cevabımız: 2011 Eylül itibarıyla Sosyal Güvenlik Kurumunda
kayıtlı bulunan 4/A SSK iş yeri sayısı 1 milyon 413 bin 666, 4/B BAĞ-KUR aktif
sigortalı sayısı 3 milyon 315 bin 491’dir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edin Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – 28/11/2011 itibarıyla, 6111 sayılı Kanun’a göre borçlarını
yapılandırmak amacıyla başvuruda bulunan 4/A SSK işveren başvuru sayısı
714.308, 4/B BAĞ-KUR sigortalı başvuru sayısı ise 1 milyon 634 bin 948’dir.
2008-2009 yıllarında BAĞ-KUR’dan emekli
olan -diğer bankalar da dâhil- 75.467 kişidir. 2011 yılında 6111 sayılı Kanun
ile getirilen düzenlemeden yararlanarak 85.110 kişi emekli olmuştur.
Borçlarını yapılandırarak 2008 yılında
Halk Bankasından, 2011 yılında Ziraat Bankasından kredi kullanan sigortalı
sayıları ile kullanılan kredi tutarları aşağıdaki gibidir:
Sigortalılarca kredi kullanılan yıl,
sigorta sayısı ve kredi miktarı:
2008 yılında Halk Bankasından kredi
kullanan sigortalı sayısı ve kredi tutarı: Sigortalı sayısı 44.184 kişi, kredi
tutarı 669 milyon 831 bin 706 TL. 30/06/2011 tarihi itibarıyla Ziraat
Bankasından kredi kullanan sigortalı sayısı 93.523 kişi, kredi miktarı 1 milyar
533 milyon 826 bin 358 TL’dir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu’nun 87’nci maddesi uyarınca 4/A kapsamında bulunan
sigortalıların prim ödeme yükümlüsünün, bunların işverenleri olduğu
görülmektedir. Bu kapsamda Sosyal Güvenlik Kurumu ile Ziraat Bankası arasında
yapılan protokol uyarınca borçlu işverenlerin de ticari kredi kullanmalarına
imkân getirilmiştir. Bu kapsamda 21/06/2011 tarihi itibarıyla 4 milyon 357 bin
453 TL tutarında 63 adet ticari kredi kullandırılmıştır.
Sayın Kamer Genç’in Sayın
Başbakanımızdan cevaplandırılması istemiyle sorduğu (6/757) numaralı sorusu: 12
Kasım 1999 tarihli Düzce depreminden sonra satın alınan 10 bin adet kışlık
çadırın meydana gelebilecek afet ve acil durumlarda kullanılmak üzere
valiliklere dağıtımı yapılmıştır. Söz konusu çadırlar 2000 yılından günümüze
kadar, Van depremi de dâhil olmak üzere, ihtiyaçlar doğrultusunda
kullanılmıştır.
Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın
Mesut Dedeoğlu’nun Başbakanımızdan cevaplandırılması istemiyle sorduğu (6/796)
numaralı sorusuna cevabımız: 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları
Kanunu’nda yapılması öngörülen kanun tasarısı çalışmaları tamamlanmış,
Meclisimize sevk edilmiş, Meclisimizde de yasalaşmıştır. Şu anda kamu
görevlilerinin toplu sözleşme görüşmeleri devam etmektedir. Önümüzdeki
günlerde, zannedersem, bu konu neticelenecektir. Tabii, soru, kanun Meclise
gelmeden önce sorulduğu için cevabı biraz gecikti, kanun çıktı.
Yine, Maraş Milletvekilimiz Sayın Mesut
Dedeoğlu’nun Başbakanımızdan cevaplandırılması istemiyle sorduğu (6/798)
numaralı sorusuna cevabımız: Kamu personel sisteminin tamamen değiştirilmesine
yönelik olarak hâlihazırda yapılan bir çalışma bulunmamaktadır ancak kamu
hizmetlerinde etkinliği, verimliliği ve vatandaş memnuniyetini artırmak,
personel sisteminin aksayan yönlerini düzeltmek, kamu çalışanlarının
beklentilerini karşılamak ve özlük haklarında iyileştirme sağlamak, personel
sisteminin gelişen ve değişen şartlarına uyumunu kolaylaştırmak amacıyla,
Anayasa’da yer alan ilkelere uygun olarak personel sisteminde değişiklik
yapılması her zaman mümkün olmaktadır.
Son olarak, Kahramanmaraş
Milletvekilimiz Sayın Mesut Dedeoğlu’nun Sayın Başbakanımız tarafından
cevaplandırılması istemiyle sorduğu (6/828) numaralı sorusuna cevabımız
aşağıdaki şekildedir:
1) İller Bankası AŞ Hakkında Kanun’un
11’inci maddesi uyarınca hazırlanmış olan Banka İnsan Kaynakları
Yönetmeliği’yle mevcut personelin istihdamının sağlanması amaçlanmış ve
personelin mağduriyetinin önlenmesi için yeni pozisyonlar eklenmek suretiyle
kadro sayısı artırılmıştır.
Personelin öğrenim durumu, kıdemi gibi
özel şartları da dikkate alınarak eski kadrolarına denk veya daha üstü
pozisyonlara ataması yapılmak üzere tüm personele sözleşme sunulmuştur. Bu
itibarla, yeniden yapılanma sonucunda banka personelinin herhangi bir
mağduriyeti söz konusu değildir.
2) İller Bankası Anonim Şirketi Genel
Müdürlüğünde sözleşmeli olarak çalışmayı kabul etmeyen 418 personel Devlet
Personel Başkanlığına bildirilerek, anılan Başkanlık tarafından atamaları,
ihtiyaç olan diğer kamu kurumlarına yapılmıştır. Toplam 382 personelin İller
Bankası AŞ ile ilişiği kesilmiş olup 36 personelin ayrılış işlemleri ise hâlen
devam etmektedir.
3) İller Bankası AŞ Yönetim Kurulu
tarafından alınan karar uyarınca Banka personeli için 28 Ocak 2012 ve 14 Nisan
2012 tarihlerinde uzmanlık ve teknik uzmanlık sınavı gerçekleştirilmiştir.
6107 sayılı İller Bankası AŞ Kanunu’nun
geçici 4’üncü maddesine göre, sözleşme imzalamak tamamen personelin isteğine
bırakılmış olup sözleşmeli olarak çalışmayı kabul etmeyen personel Devlet
Personel Başkanlığına bildirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, cevaplandırmak
istediğim sorulara ilişkin cevaplarım arz ettiğim şekildedir. Beni sabırla dinlediğiniz
için hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Lütfen, beş dakikanızı daha rica
edeceğim.
Sayın Işık’ın ek açıklama talebi var.
Buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başbakan Yardımcısına
sorularımıza verdiği özellikle istatistiki veriler açısından teşekkür ediyorum
ancak diğer sorularımızın cevabı tam verilmemiştir.
Özellikle hac ve umrede görev alan,
örneğin, 2011 yılında 10 binden fazla personelin seçiminde tamamen müftülerin
yakınları, AKP il ve ilçe başkanlıklarından gelen listelerden seçim
yapılmıştır. Bunu Diyanet personeli çok iyi bilmektedir.
Sayın Bakanım, özellikle bu
bürokratlardan aldığınız bilgileri bir de müracaat edip de gidemeyen insanlarla
bir doğrulayınız. Burada çok ciddi siyasi ayrımlar yapılmaktadır ve Diyanet
personeli bundan son derece rahatsızdır.
Diğer taraftan, Kur'an kursu
öğreticilerinin özellikle 623 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin çıkmasından
sonra KPSS ve yeterlik şartı aranmadan doğrudan ilçe ve il müftülerinin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİM IŞIK (Kütahya) – …akrabaları,
yakınları arasından atanmaları bu camiaya yakışmamıştır. Özellikle bu konunun
incelenmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Buyurunuz Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Ben, Sayın Alim Işık’a bir teşekkür yapmak istiyorum, özellikle,
sorulara cevap veren bakanlardan biri olarak, gerçekten çok düzgün soru soran
milletvekillerimizden birisi. Biz de sorduğu sorularla, işin doğrusu, konuları
araştırıyoruz, bilgi sahibi oluyoruz. O yüzden teşekkür ediyorum.
İkincisi, tabii, bu din görevlilerinin
seçimiyle ilgili hususta belli bir kural var, usul var, ona göre yapılıyor.
Sayın Vekilim, bu konuda eğer elinizde bilgi, belge varsa bunu bana
verdiğinizde benim bununla ilgili gerekli işleri ve işlemleri yaptıracağımdan
emin olabilirsiniz. Bir siyasi kayırmacılık hele ibadet konusunda, hele böylesi
bir konuda yapılmasına asla gönlümüz razı olmaz, yapanın da karşısında dururuz.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Mülakat sınavları
düzgün yapılacak Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Liyakat, ehliyet esastır.
Öte yandan, tabii, Kur'an kursu
öğreticilerine kadro verilmesiyle ilgili husus daha önce de hatırlarsanız,
burada Diyanet Teşkilat Kanunu görüşülürken o zaman hem CHP’nin hem MHP’nin hem
de BDP’nin “Bunu da yapalım.” dediği ama yapamadığımız bir konuydu. Bu kanun
hükmünde kararnameyle buradaki eksikliği tamamladık ve müftülerin yakınları
falan değil, bunlar yıllar yılı orada çalışan, beş yıldan fazla çalışan, belli
bir süredir çalışan görevliler. Fahri olarak veya geçici olarak çalışanlardan,
yeterlik belgesi olanlardan veya belli bir süre çalışmış olanlardan doğrudan
ama yeterlik belgesi olmayanlarla ilgili de bir sınav yapıldı. Rakam tam
hatırımda değil ama, 1.500 civarında veya 1.600 civarında vekil Kur'an kursu
öğreticisi buna girdi, bunun da yarıya yakını bu sınavda başarılı oldu. Burada
kesinlikle bir siyasi kayırmacılık yok çünkü kanun geneldir, kimlerin yararlanacağını
-6 binden fazla insan yararlandı bundan- bizim tadat etmemiz, ayırmamız mümkün
değil, objektif bir düzenleme yaptık.
BAŞKAN – Sayın Dedeoğlu’nun bir ek
açıklama isteği var.
Buyurunuz.
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başbakan Yardımcımıza teşekkür
ediyorum verdiğimiz sorulara cevabından dolayı. Ancak Kahramanmaraş Türkiye'nin
18’inci büyük şehri. Sizin de teyit ettiğiniz gibi devlet yatırımlarını pek
alamamış bir şehirdir maalesef. Bununla beraber, Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesinde çalışan ve Türkiye’deki tüm üniversitelerimizde çalışan öğretim
görevlilerinin ve orada yardımcı personel olarak çalışan, iş istihdamı sağlayan
personelin zamlarıyla ilgili net bir açıklama alamadım. “Çalışmalar devam
ediyor.” dediniz. Ne zaman sonuçlanacak acaba?
Bir de geçici din görevlilerimiz,
geçici imamlarla ilgili sorum vardı. Demin Alim Bey’le de beraber aynı şeyi
cevapladınız ama net bir cevap alamadık. O geçici din görevlilerimiz ne zaman
kadroya geçecek acaba?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Ben teşekkür ediyorum.
Bir defa, bir hususu düzelteyim. Ben,
ifade ettiğim hususlar içerisinde “Kahramanmaraş’a yatırım yapılmadı.” demedim,
Kahramanmaraş’a bizim dönemimizde fevkalade büyük yatırımlar yapıldı. Her
alanda Kahramanmaraşlıların bunu takdir ettiğini ben biliyorum. Onu özellikle
ifade edeyim.
Diğer konuya gelince, vekil imamlarla
alakalı, 2010 yılında Diyanetin 6002 sayılı Teşkilat Kanunu’nda değişiklik
yapan tasarı buradan çıktığında beraber kadro verdik oraya. O kadrolarda da bir
de sınav konuldu. O sınavda başarılı olamayan belli sayıda vekil imam-hatip
kaldı. Bunlara bir sınav hakkı daha verildi daha sonra. Bunların bir kısmı da
verilen bu sınavda başarılı oldular, görev aldılar ve bunlardan -sayısını tam
bilemiyorum, rakamda yanıltmayayım ama- 300 civarında bir vekil imam-hatip var.
Onlarla ilgili, şu anda, 3 bin tane imam-hatip alımı için ilan ettiğimiz sınav
var. Bundan sonra gene ilan edeceğimiz 7 bin civarında... Önümüzdeki günlerde
ilana çıkacak, şimdi yeterlik belgesi sınavı yapılıyor; hemen bu ayın sonunda
da 7 bin ilanı yapılacak. Oraya da bu arkadaşlarımızın müracaat etme hakları
var. Başarılı oldukları takdirde bunlar sözleşmeli veya kadrolu olarak göreve
başlama imkânı bulacaklardır.
Tabii, yükseköğrenimle alakalı konuda
bir çalışma yapıldığını biliyorum. Şu anda bu çalışma devam ediyor, ilgili
bakanlıklar arasındaki görüşmeler, müzakereler sürüyor. Ben şu anda çalışma
neticelenmediği için, hangi aşamada olduğu, tam aşaması -hazırlık çalışması var
ama- somut olarak kime ne yapılacağı netleşmediği için ancak onu ifade
edebiliyorum. Şu anda bu konuda yürüyen bir çalışma var ve önümüzdeki günlerde
bittiği zaman detayları kamuoyuyla paylaşılacaktır ama henüz bunun detayları
netleşmemiştir.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
Sayın Öğüt…
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli Bakanım, öncelikle çok teşekkür
ederim açıklamalarınız için. Ancak Doğu ve Güneydoğu’da çok sayıda ilde kış
ağır geçtiği için don yapıyor, don yaptığı için de sular donuyor, sular donduğu
için de bütün abdest alma yerleri bozuluyor. Şimdi, tabii, belki talep gelmemiş
olabilir ama ben bunların üzerinde duracağım ve benden talep eden
vatandaşlarımın talebini zatıalinize ileteceğim; inşallah, o zaman camilerdeki
abdesthaneler de yapılmış olacak.
Bir de boya-badana hakikaten bazı
camilerimizde, köy camilerinde özellikle, köylünün geliri olmadığı için camiler
böyle son derece harabe şeklinde gözüküyor. Hatta kısmen biz de yardımcı
oluyoruz elimizden geldiği kadar, bazen sponsor da buluyoruz. Bu konuda ben
listeyi zatıalinize vereceğim.
Bir de efendim, bizim Alevi köylerimiz
var, Doğu ve Güneydoğu’da ağırlıklı. Bizim Ardahan’ın Damal ilçemiz var, burada
Alevi köylerimizde cemevleri yok bazılarında, bazılarında cami de yok tabii.
Şimdi insanlar cenazelerini kaldıramıyor, cenazelerini kaldıramadığı gibi
yıkayamıyor da. Bu anlamda cemevlerinin mutlak surette ibadethane kabul edilip,
devletin oraya yardım etmesi gerektiğine inanıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Sayın Öğüt’e de teşekkür ediyorum.
Sorularından sonra biz gerekli
talimatları ilgili yerlere verdik, onlar da incelemeleri yaptı. Bir kısımda
hakikaten boyada, badanada, abdesthane gibi yerlerde sorunlar olduğunu onlar da
tespit ettiler, bazılarında yok. Olanlarla ilgili ilgilenmeleri, gereğini
yapmalarına ilişkin benim talimatım oldu, ben de ayrıca takip edeceğim.
Tabii, diğer, bu cami yapımlarıyla
ilgili konuda... Tamamıyla vatandaşlar yapıyor. Bizim Diyanet İşleri
Başkanlığının bütçesi, herkesin bildiği gibi büyük bir bütçe esasında, ama bu
bütçenin yüzde 97,5’u personel giderlerine giden bir bütçe. Maalesef, geriye
kalan cari giderler için -o da diğer yatırım maksadıyla- kullanılacak para
neredeyse yok denecek kadar az olan bir şey. Kamuoyunda herkes camileri
Diyanetin yaptığını bilir ama doğrudan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından
Türkiye’de yaptırılan bir cami yoktur, yapılan camilere, vatandaşın yaptırdığı
camilere zaman zaman Diyanetten cüzi, elimizdeki imkânlar ölçüsünde destek
veriyoruz. Bütün camiler halk tarafından yapılıyor, dernekler, vakıflar veya
başka şekilde yapılıyor, biz de zaman zaman onlara destek veriyoruz. Şimdi
biliyorsunuz, yeni gelecek bir tasarı var, cami yapımlarıyla ilgili, ibadethanelerle
ilgili daha doğrusu, vergi indirimi de getiriyoruz ki bu ihtiyaçlar biraz daha
böyle hayırsever insanları teşvik ederek çözülsün diye.
Cemevlerinin bir statüye kavuşturulması
konusunda hemfikiriz. Bu noktada bir statünün belirlenmesine ihtiyaç var, ama
onunla ilgili de, tabii, konunun siyasi boyutu var, teolojik boyutu var. Teolojik
kısmı bizi ilgilendirmez, ona bizim karar vermemiz de doğru değil. Siyasi olan
kısmıyla ilgili buranın bir statüye kavuşturulması gerektiğini biz de
düşünüyoruz. Böyle bir statünün özellikle Alevi anlayışını, inanışını
benimseyen kardeşlerimizin ortak kabulüne uygun bir statünün daha doğru olacağını, biz de elbette doğru
olduğunu düşünüyoruz. Yani bu konuda hemfikiriz ama şu anda ibadethane
denildiği zaman bu ibadethane konusunda ayrı
tartışmalar çıkıyor çünkü teolojiye konu kayıyor.
BAŞKAN – Süremiz çok az kaldı Sayın
Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) –
Ama başka bir statü konusunda bir adım atılabilir, bir çalışma
yapılabilir.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – İnanın Sayın
Bakanım…
BAŞKAN – Sayın Öğüt, lütfen…
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Özür diliyorum
Sayın Başkanım, ben tutanaklara geçmesi için bir şey söyleyebilir miyim? Özür
diliyorum.
BAŞKAN – Lütfen, bu, karşılıklı konuşma
değil Sayın Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – İnanın samimi
söylüyorum, Alevi vatandaşlarımız Sünni vatandaşlarımızdan daha sıkıntı çekiyor
hem ibadetlerini görmekte hem de cenazelerini kaldırmakta. Bu konuda
dikkatinizi çekmek istiyorum.
BAŞKAN – Soru sahiplerinden Sayın
Genç’e en son olarak söz vereceğim. Sisteme girmiş diğer arkadaşlarıma şunu
söylemeliyim ki, bu sadece soruya tekrar açıklama isteme talebi sözlü soru
önergesini vermiş olan milletvekillerine aittir.
Sayın Genç, size de en son...
Siz de açıklama talebinizi alınız Sayın
Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Efendim, bu AKP iktidarıyla ilgili en
azından altmışın üzerinde verdiğim yolsuzlukla -ihale yolsuzluğu, belediye
yolsuzluğu- ilgili soru önergelerimin hiçbirisine cevap verilmiyor. Özel
güvenlikle ilgili görev yapan vatandaşlarımızın sorunlarına cevap verilmiyor, 4/C’deki sıkıntılar giderilmiyor. Maalesef
getirilip böyle fasa fiso sorulara cevap veriyorlar.
Benim sorum şu aslında: Biliyorsunuz
Düzce’de bir deprem oldu kış şartlarında. O zaman 10 milyon dolarlık çadır
alınmıştı, kış şartlarına uygun çadır alınmıştı. Van ve Erciyes’te deprem
meydana geldiği zaman bu çadırlar ortada yoktu.
Şimdi, Sayın Bakan bana doğru dürüst
cevap vermedi. Bu çadırları nereye koydunuz? Şimdi kış şartlarına uygun olarak
-pahalı- 10 milyon dolarlık çadır alınmış ve depremzedelere evleri de verildikten
sonra bunların toplanıp tekrar devletin arşivlerinde, deposunda olması lazım.
Hâlbuki Van’da siz nasıl insanları barındırdınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın
Başkan, yani sorumuza en azından iki
dakikalık bir konuşma hakkı verin. Yahu, burada iki saattir Bakan konuşuyor,
hiç…
BAŞKAN - Sayın Genç, siz sorunuzu
sordunuz, ek açıklama talebinde bulundunuz.
Buyurunuz Sayın Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama efendim yani
böyle bir şey yok ki yani biz de bir cevap verelim yani kısa bir açıklama…
BAŞKAN – Siz cevap vermeyeceksiniz, siz
soru soracaksınız efendim.
Buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, İç
Tüzük’te diyor ki: “Kısa açıklama yapar.” Kısa açıklama da bir dakikada
yapılamaz ki.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Evet, Sayın Genç, tabii ilave açıklama istedi ama tabii sorulara
“fasa fiso” demesi işin doğrusu, milletvekili arkadaşlarımız açısından uygun
bir yaklaşım olmadı ama keşke bu fasa fiso soruyu sormasaydınız daha iyi
olurdu. Bu soru size ait bir soru. Ben ona cevap verdim ve on bin çadır o zaman kalmış 2000’de…
KAMER GENÇ (Tunceli) – 10 milyon dolarlık
dedim.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Efendim, bakın ben size cevap veriyorum, on bin çadır -milyon dolar
demiyorum- kalmış ve bu çadır 2000
yılından bu yana da değişik vesilelerle, meydana gelen deprem ve benzeri
afetlerde vatandaşımızın ihtiyaçları için kullanılmak üzere illere dağıtılmış
ve buralarda da kullanılmıştır.
Arz ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Böylece, sözlü soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
benim sorduğum soruya diyor ki: “Keşke bu fasa fiso soruyu sormasaydınız.”
Şimdi bakın bu, bir defa, Devlet Bakanıdır, Başbakan Yardımcısıdır bu ağırlıkta
bir ifade kullanamaz; bir.
İkincisi, benim sorduğum soruda, 10
milyon dolarlık, Düzce depreminde alınan kışlık çadırlar var. Bunlar nerede?
Soruyu saptırıyor ve altmışın üzerinde, AKP İktidarı zamanında yapılan
soygunlarla ilgili ihale yolsuzluğu, efendime söyleyeyim devletteki
kayırmalarla ilgili sorularımın bir tanesine cevap vermiyorlar! Böyle bir şey
olur mu efendim? Olmaz.
BAŞKAN – Sayın Genç, beyan etmişler,
soruları sormuşsunuz, o soruları seçip konuşmuşlar, cevap vermişler.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama doğru dürüst
cevap versin efendim. Bir de fasa fiso soru… Zaten benim hiçbir soruma cevap
vermiyorlar çünkü altından kalkamıyorlar ki.
BAŞKAN – Ama Sayın Genç, soru
sormuşsunuz, Bakanlar da cevap veriyorlar. Lütfen…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli
Başkanım, Sayın Genç’in demek istediği şu…
BAŞKAN – Ne demek istediği anlaşılıyor
efendim, net.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Genç,
millî irade adına soruları sormuştur. Sayın Başbakan Yardımcısı şunu söylüyor:
Sorduğunuz sorular fasa fiso. Bu millî iradeye saygısızlıktır. Sorulan soru
fasa fiso görülmez ki.
BAŞKAN – “Fasa fiso”yu Sayın Bakan
söylemedi efendim.
Şimdi gündemimize tekrar geçiyoruz.
Alınan karar gereğince diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.-
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı:
180)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu ile Anayasa
Komisyonu raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
3.-
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu ile
Anayasa Komisyonu Raporları (1/564) (S. Sayısı: 201) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 201 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu tasarı, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında temel kanun olarak
görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp
maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Şimdi tasarının tümü üzerinde, gruplar
adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan
konuşacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Bayraktutan.
CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın tümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Öncelikle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, önünüze gelen
kanun tasarısı konusunda 5 milletvekilinden oluşan alt komisyonda Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına görev almış bulunuyorum. Alt komisyonda hem Adalet ve
Kalkınma Partisinden hem de Milliyetçi Hareket Partisinden gelen
arkadaşlarımızla ciddi bir çalışma yaptık.
Kanun tasarısının tümüne ilişkin
herhangi bir diyeceğimiz olmamakla beraber bazı kaygılarımızı alt komisyonda da
dile getirdik, komisyonda da yapmış olduğumuz bu çalışmada bu kaygılarımızı
dile getirdik.
Burada, bu kanun tasarısının üç ana
amacı var, üç temel amacı var değerli arkadaşlarım. Bunlardan bir tanesi, bu
kanun tasarısı yasalaştığı takdirde bunun temel amaçlarından bir tanesi siyasal
katılımı sağlamaktır. Eğer kanun Meclisten geçtiğinde siyasal katılımın en üst
düzeyde gerçekleşmesini sağlarsak bu konudaki asıl amaçlardan bir tanesine
ulaşırız diye düşünüyoruz. Bunlardan bir diğeri ise, Türk Vatandaşlığı
Kanunu’ndan kaynaklanan bazı sorunlar vardır, bu sorunları ortadan kaldırma
amacını gütmekteyiz değerli arkadaşlarım. Bir diğer amacımız ise, yurt dışında
bulunan vatandaşların ülkemizde yapılan seçimlerde oy kullanmalarının
kolaylaştırılmasını sağlamaktır. Buradaki rakam 2,5-3 milyon olabilir. Burada
yurt dışında bulunup ama daha önceden seçme hakkını kullanmayan
vatandaşlarımızın bir anlamda siyasal katılım amacıyla mevcut Parlamento
seçimlerine katılmalarını sağlamayı millî iradenin Parlamentoya yansımasının
gerçekleştirilmesi açısından bir mihenk taşı olarak gördüğümüzü öncelikle ifade
etmek istiyorum değerli arkadaşlarım.
Maddelerine ilişkin, biraz önce de
ifade ettiğim gibi, tümüne ilişkin bazı kaygılarımız var. Bu kaygılarımızı alt
komisyonda da dile getirdik, daha sonra komisyonda da bizim ve Milliyetçi
Hareket Partisinden gelen arkadaşlarımızın da ortak olduğu bazı konulardaki
çekincelerimiz var. Bu konuları da yüce heyetinizle paylaşmak istiyorum.
Tasarının 5’inci maddesinde, değerli
arkadaşlarım, şöyle bir hüküm var, bu 5’inci maddeyle getirilmek istenen
düzenlemede “298 sayılı Kanun’un 94/a maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
değişikliğe ilişkin olarak yurt dışı seçmenlerinin oy kullanmasında sandık,
gümrük kapılarında oy kullanma veya elektronik oyla oylama yöntemlerinin
birlikte veya ayrı ayrı uygulanmasına, seçim türüne ve yabancı ülkenin durumuna
göre Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak Yüksek Seçim Kurulunca karar
verilir.” ibaresi yer almaktadır. Biz buradaki ibarenin soyut bir durum
olduğunu, hangi ülkede oy kullanma yönteminin uygulanacağına, hangi ülkede
elektronik oylama yönteminin gündeme alınacağına ilişkin böyle sabit, ülkeleri
ayıran bir yöntemin olmadığı kanısındayız. Bu nedenle buradaki getirilen
düzenlemenin subjektif olduğunu, genel bir hüküm içerdiğini, o nedenle bu
düzenlemenin daha ayrıntılı şekilde Komisyonda incelenmesi ve irdelenmesi
gerektiğini ileriye sürmemize rağmen ne yazık ki bu itirazlarımız alt
komisyonda yapmış olduğumuz çalışmalarda gündeme alınmamıştır. Bu konudaki
çekincemizi, hangi ülkede oylamanın ne şekilde yapılacağı konusundaki
kaygılarımızı burada öncelikle belirtmek istiyoruz.
Yine, tasarının değerli arkadaşlarım,
6’ncı maddesinde aynen şöyle bir hüküm var, 298 sayılı Kanun’un 94/c maddesini
düzenleyen fıkrada “Ancak, yabancı ülkedeki seçmen sayısı gözetilerek oy
kullanma süresi Dışişleri Bakanlığının da görüşü alınarak Yüksek Seçim
Kurulunca kısaltılabilir.” hükmü var. Bu fıkranın, oy kullanma hakkının
kullanılması açısından bir oyun bile önemli ve kutsal olduğu ve asıl yasanın
amacına bir aykırılık taşıdığı kanısındayız. Buradaki değerlendirmeyi de şöyle
düşünmekteyiz: Burada, Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak eğer o ülkede, o
yabancı ülkede oy kullanacak olan seçmen sayısında bir azlık varsa, o seçmen
sayısı -geleceği rakamlar- seçimi değiştirebilecek olan nitelikteki bir sayısal
çoğunluğu ifade etmiyorsa, bu nedenle bir değişikliğin de gündeme
gelebileceğini ileri sürmekteyiz. Bu da bize göre, yasanın amir hükmüne
aykırıdır.
Neden aykırıdır değerli arkadaşlarım? O
da şundan dolayı: Çünkü biz bir oyun bile, yurt dışında yaşayanların bir oyunun
bile kutsal olduğuna inanan ve bu oyun da kullanılması gerektiğine inanan bir
siyasal düşünceden geliyoruz. Madem yasayı yapmaktaki amacımız bu oyların
kullanılmasıdır, bir tek oyu bile heba etmememiz gerçeğidir, bu gerçeğin
varlığına rağmen yine de böyle bir ölçeği nazarıitibara almamızı doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Neden? Çünkü burada yürütme organı
kapsamındaki Dışişleri Bakanlığının da görüşü alınarak Yüksek Seçim Kurulu
herhangi bir ülkede oy sayımı bitmeden mevcut düzenlemeyi getirebilir ve oy
sayımını kısaltabilir. Bunun da çok objektif olmadığı kanısındayız, idareye bir
takdir yetkisinin verildiğini düşünüyoruz. Bu nedenle, bu hususu alt komisyonda
ve üst komisyonlarda ileri sürmemize rağmen dikkate alınmamasını ve
nazarıitibara alınmamasını paylaşmadığımızı burada ifade etmek istiyorum.
Yine aynı maddede “Yurt dışı ilçe seçim
kurulu sandık kurulu bir başkan, bir kamu görevlisi üye ve son milletvekili
genel seçiminde Türkiye genelinde en çok oy alan üç siyasi partinin
bildirdikleri isimlerden oluşur.” hükmü yer almaktadır değerli arkadaşlarım.
Bu fıkrada şöyle bir hüküm vardı...
Bunu, hem alt komisyonda yapmış olduğumuz çalışmada hem de Anayasa Komisyonunda
milletvekili arkadaşlarımız da dile getirdiler. Buradaki ısrarımız, gerekirse
kamu görevlisi olan üyenin -1 tane kamu görevlisi üye var- sandık kurulundan
çıkartılması ve 3 olan siyasi partilerin üye sayısının gerekirse 5 olarak
değerlendirilmesinde bir yarar olduğunu görmekteyiz. Bu 5 olan milletvekili
sayısının, en son seçimde en çok oyu alan beş siyasi partinin olması gerektiği
kanısındayız. O da neden dolayı?
Buradaki sandık kurulundaki amaç,
değerli arkadaşlarım, bir anlamda denetimi ve kontrolü sağlamaktır. Denetimi ve
kontrolü eğer sağlıyorsanız, burada sandık kurulundaki kamu görevlisi olan üye
sayısını bir kenara koyarak, gerekirse siyasi partilerin temsilcilerinin sandık
kurullarında görev almasının hem bir objektif seçimin hem de genel seçimin en
önemli kıstaslarından birisi olacağına inanıyoruz. Neden? Çünkü siyasi partiler
en azından seçimin taraflarıdır, o nedenle, kamu görevlilerinin buradaki
sayısını gerekirse azaltabiliriz, burada sandık görevlilerini siyasi
partilerden alarak 3 olan sayıyı 5 olarak da çoğaltabiliriz. Önümüzdeki
dakikalarda veya saatlerde yapacağımız görüşmelerde bunun yararlı olabileceğine
inanıyoruz.
Bunun dışında da yurt içinde yapmış
olduğumuz seçim kurullarında siyasi partilerin müşahit ve gözlemci olarak
görevlendirme… İsimleri var biliyorsunuz. Müşahit görevlendirmesini de mutlaka
yapabiliriz diye düşünüyoruz. Yani üyelerin dışında sandık kurullarında
müşahitlerin de olabileceğine, burada gerekirse 5’inci maddeye veya 6’ncı
maddeye bu konuda bir ek koyarak, sandık kurullarında, seçimle ilgili
kurullarda müşahitlerin de bulunmasının bir zararı olmayacağına, aksine, seçim
güvenliği açısından yarar sağlayacağına ve yasanın amacına ve ruhuna uygun bir
düzenlemenin ön şartlarından bir tanesi olacağına inanmaktayız.
Yine, değerli arkadaşlarım, burada
seçimlerle ilgili, oy kullanmayla ilgili bütün sonuçların ülkeye
bildirilmesinde Dışişleri Bakanlığının bilişim ağından yararlanılmasıyla ilgili
bir düzenleme var. Bu konuda da çekincelerimiz bulunmaktadır. Bu konunun da
mutlaka düzenlenmesi gerektiğine inanmaktayız. Neden? Çünkü hatırlarsanız,
mevcut seçim sistemimizde, seçimlere belli bir süre kala, hem Adalet Bakanlığı
hem İçişleri Bakanlığı hem Ulaştırma Bakanlığıyla ilgili bakanlıklar,
seçimlerin genel ve objektif şekilde yürütülmesi için, hassas bir durumda
oldukları için -ilgili bakanlıklar, seçimlere belli bir süre kala- istifa
etmektedirler. Bundaki amaç nedir? İcrai bakanlıklar olarak en önemli
mevkilerde bulunan bakanlıklardaki kişilerin tarafsız bakanlıklarla
değiştirilmesi gerçeğidir. Bu nedenle, biz, bunun, yurt dışında yürütülecek
olan bu seçim sistemiyle ilgili bilişim ağının mutlaka Yüksek Seçim Kurulunun
kontrolünde olması gereken yani bir bağımsız kurulun kontrolünde olması gereken
bir sistem tarafından yürütülmesi gerektiğine inanmaktayız. Neden? Çünkü
Dışişleri Bakanlığı, ne derseniz deyin, hangi iktidar gelirse gelsin,
yürütmenin gücünde olan, yürütmenin erkinde olan bir bakanlıktır. Yürütmenin
emrinde olan bir bakanlığın objektif bir uygulama içerisinde olmasını beklemek
de ancak iyi niyetlilik olur diye düşünüyoruz. O nedenle, biz, mevcut
düzenlemenin mutlaka Yüksek Seçim Kurulu tarafından yürütülmesinde, Yüksek
Seçim Kurulunun bilişim ağında gerekli teknik altyapının oluşturulmasının da
seçim sistemi açısından ve mevcut kanunun ruhu açısından ve onun amaçladığı,
kanun koyucunun amaçlamış olduğu asıl saik ve amaç açısından çok önemli
olduğuna inandığımızı belirtmek istiyoruz. Bu nedenle, bu çok önemlidir. Bunu
da yüce heyetinizin takdirlerine sunmak istiyorum değerli arkadaşlarım.
Burada yine en önemli hususlardan bir
tanesi tasarıyla getirilen 8’inci maddedeki değişikliktir. 8’inci maddedeki
değişiklikle ilgili olarak, değerli arkadaşlarım, daha önceden Komisyonda bu
şekilde kendimiz de belki bir sakınca olmaz diye düşündük ama ilerleyen
dakikalarda ve saatlerde bu alt komisyona geldikten sonra 8’inci maddede bazı
değişikliklerimiz var, endişelerimiz var. Bu konuda -Sayın Bakan da buradalar-
kendisiyle de Komisyonda yaptığımız görüşmelerde Sayın Bakan da açık olarak
ifade ettiler, 4 grup başkan vekilinin veya 3 grup başkan vekilinin
anlaşamadığı 8’inci maddeyle ilgili “Eğer bir çekince varsa, gerekirse bunu
çıkartabiliriz.” dediler. Ahmet Bey de şimdi buradan onu ifade ediyor; herhâlde
çıkartıyoruz. Ama ben yine de bu konudaki kaygımızın nedenini burada söylemek
istiyorum. Bu konuda ortak konsensüs oluşacak herhâlde önümüzdeki dakikalarda.
Değerli arkadaşlarım, burada getirilen
husus şuydu: Şimdi aldığım bilgiye sevindim. Eğer bunu geri çekersek bütün
grupların ortak önerisiyle, yasanın amacına uygun olan ve yasadan getirmek
istediğimiz, amaçladığımız bir hususta da bir kaygı duymadığımızı da ifade
etmek isterim.
Mevcut yasada, dava süresiyle ilgili
180’inci maddede “Seçim suçlarından doğan kamu davası, seçimin bittiği tarihten
itibaren iki yıl içinde açılmadığı takdirde kovuşturma yapılamaz.” hükmü var.
Biz alt komisyonda ve normal komisyon çalışmalarımızda buna ilişkin
kaygılarımızı dile getiriyorken, Adalet Bakanlığından, yıllar itibarıyla seçim
suçlarına ilişkin olarak, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri ile buna ilişkin kanuna muhalefetten dolayı açılan davalar ve sanık
sayıları nelerdir diye resmî rakamlar istedik.
2006 yılında buna ilişkin açılan dava
sayısı, değerli arkadaşlarım, 429, sanık sayısı toplam 1.515. Adalet
Bakanlığından almış olduğumuz verileri, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve
İstatistik Genel Müdürlüğünün verilerini sizlerle paylaşıyorum. 2007 yılında 500
dava açılmış, 1.110 sanık var toplam. 2008 yılında 434 dava açılmış, 717 sanık
var değerli arkadaşlarım. 2009 yılında 2.951 dava açılmış, toplam sanık sayısı
2.942. 2010 yılında 1.636 dava açılmış, toplam sanık sayısı 1.634.
UYAP üzerinden Komisyonda almış
olduğumuz rakamlara göre ise 2011 yılında 1.253 açılan dava olduğu -tabii bu,
benim almış olduğum gayriresmî- bunların içerisinde 1.204 takipsizlik kararı
verildiği ama belli sayıda da derdest dosyanın olduğuna ilişkin Adalet
Bakanlığı bize bilgi verdi. Adalet Bakanlığının vermiş olduğu bilgide, değerli
arkadaşlarım, ne yazık ki 2011 yılına ilişkin istatistikler yoktur. Sayın
Bakanla bunu paylaştık, kendi duyarlılığına da teşekkür ediyorum. O konuda
Sayın Bakan da “Eğer bu konuda bir konsensüs oluşmazsa bunu çekeriz.” dedi.
Buradaki ortak amacımız da şudur: Biraz
önce de okuduğum gibi, buradaki süre, mevcut yasada, değerli arkadaşlarım,
şöyle: “Seçim suçlarından doğan kamu davası seçimin bittiği tarihten itibaren
iki yıl içinde açılmadığı takdirde kovuşturma yapılamaz.” Burada da hukukun en
genel ilkelerinden, en doğru ilkelerinden bir tanesi, eşitlik ilkesine açık bir
aykırılık teşkil ettiğine ilişkin kaygımız vardı. O kaygımız da şuydu: Çünkü
yarın bir gün, burada, cumhuriyet savcıları, yasal süre içerisinde, yani
yasanın amir görmüş olduğu süre içerisinde dava açmış olabilirler. Dava açılmış
olan şahıslara karşı da soruşturma aşaması, kovuşturma aşamasına geçmiş
olabilir; dosyalar belki Yargıtay aşamasına intikal etmiş olsa bile, derdest
olmuş olsa bile, hürriyeti bağlayıcı cezalarla karşılaşmış olan Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarımız olabilir. O nedenle, burada vatandaşları şu şekilde
cezalandırmanın doğru olmadığına inanıyorum: Bir taraftan kamu davası açılmış
olanlarla ilgili olarak “E, ne yapalım sizin hakkınızda dava açıldı.”, bir
taraftan da kamu davası açılmayanlarla ilgili olarak da böyle bir kısmi af
yolunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde olmaması gerektiği…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Bunların lehine de yapabiliriz, “Yapmayız.” demedim.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) – Tabii,
yani ama en azından bunu komple geri çektiğimiz zaman… Çünkü buradaki temel
hedef, en önemli davalardan bir tanesi olan 12 Haziran 2011 tarihiyle ilgili
suçlarla ilgilidir. Çünkü bundan önce yapılmış olan 12 Eylül 2010 tarihindeki
halk oylaması, 2009 seçimleri ve hemen arkasından 2007 seçimleriyle ilgili
olarak cumhuriyet savcılıklarının elinde herhangi bir şekilde bir derdest
dosyanın olma ihtimali çok azdır. Buradaki düzenlemenin temel amacı, 12 Haziran
2011 tarihinde yapılan seçimlere ilişkin düzenlemedir. Cumhuriyet
savcılıklarının elinde o tarihten bu tarafa doğru gelen ve devam etmekte olan
soruşturmalar olabilir. Bu soruşturmaları etkileyebilecek olan bir yasal
düzenlemeyi burada yaparsak, biraz önce de dediğimiz gibi, hukukun en genel
kurallarından bir tanesi olan aynı suçu işleyen kişiler arasında eşitlik
ilkesine aykırı bir davranışımız söz konusu olabilir ki bu da bir anlamda,
dediğim gibi, kısmi aftır.
Bu düzenlemenin, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, grupların, bütün grupların önerileriyle önümüzdeki saatlerde geri
çekilmesiyle bu garabetin ortadan kaldırılacağına inanıyoruz. Çünkü bu, biraz
önce de ifade ettiğim gibi, 4+4+4’teki Kamu İhale Kanunu’nun dışına çıkartılan
bu ilgili alımlara ilişkin, yaklaşık 15-20 milyar doları bulan alımlar nasıl ki
4+4’ün içerisinde ayrıca duruyordu, bunun da bu kanun tasarısı içerisinde aynı
şekilde sırıttığını düşünüyorum ve buradan çıkartılması gerektiğine inanıyorum.
Bu konuda da inanıyorum ki önümüzdeki saatlerde ortak bir konsensüs oluşabilir.
Değerli arkadaşlarım, bunun dışında,
Vatandaşlık Kanunu’yla ilgili olarak da Mavi Kart’la ilgili düzenlemeler var.
Biliyorsunuz, bu tasarı ile Mavi Kart’la ilgili de bir düzenleme
getirilmektedir. Mavi Kart, doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak
suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenler ve bunların 29/5/2009 tarihli ve 5901
sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 28’inci maddesinde belirtilen alt soylarına
verilen ve söz konusu maddede de belirtilen haklardan faydalanabileceğini
gösteren resmî belgeyi ifade etmektedir. Bu durum yabancı ülkeler tarafından
öğrenildiğinde, kendi ülkelerinde yaşayan soydaşlarımıza vatandaşlığı
kaybettirme gibi bir tehlikeyle karşı karşıya kalabileceğimizi de buradan
uyarmak isterim. Bu durum, muhatap ülkenin izleyeceği kendi ülke vatandaşlık iç
mevzuatına göre bizim açımızdan bir olumsuzluk yaratabilir. En azından
mütekabiliyet konusunda, karşılıklılık konusunda bizim açımızdan bir sorunla
karşı karşıya kalabileceğimizi düşünüyorum. Vatandaşlarımızın bu konuda
mağduriyetleri olabilir.
Biraz önce de ifade ettiğim gibi, bu
konudaki çekincelerimizi kenara koyarak, kanunun Türk vatandaşlarının, yurt
dışında yaşayan Türk vatandaşlarımızın genel seçimlerde, seçimlerde oy
kullanması açısından bir anlamda millî iradeye yansımasıdır. Bunu, bir anlamda
yasanın temel ruhunu doğru gördüğümüzü ifade etmek istiyorum. Meclisteki
görüşmelerde önergelerle bu kaygılarımızın giderileceğine yürekten inanıyorum
ve yasaya karşı diyeceklerim budur.
Bu vesileyle de sözlerimin sonunda,
seçim bölgem Artvin’le ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum. Daha önce
burada yapmış olduğumuz görüşmede… Artık, beni burada dinleyen arkadaşlarımız
da bıktılar. Biliyorsunuz, Artvin’de -Artvin’in çatısında- Cerattepe diye bir
maden işletmesi var. Burada bizi hemşehrilerimiz de Artvin’den dinliyorlar.
Cerattepe’deki maden işletmesiyle ilgili olarak ihale süreci tamamlandı ve
ihale sürecinin sonucunda bir firmaya ihale yapıldı. Bu ihalenin kimlere nasıl
yapılacağına, hangi firmanın nasıl alacağına ilişkin ve bu ihalenin daha sonra
noter tarafından tarafımca tespit edileceğine ilişkin uyarılarıma karşı, yazılı
uyarılarıma karşı, Sayın Enerji Bakanı bana vermiş olduğu yazılı cevapta,
haksız, bu uyarlarımın yersiz olduğunu ve ihalenin tarafsız ve objektif şekilde
yapıldığını, benim adres verdiğim şirket tarafından alınmadığını yazılı şekilde
bana söyledi. Ben de şimdi burada Meclis tutanaklarına bunları geçiriyorum.
Önümüzdeki günlerde, bu ihalenin kimler tarafından alındığını, bu ihaleyi hangi
firmanın aldığını hep beraber burada göreceğiz, ben de Sayın Bakana buradan
sesleneceğim. Sayın Bakana -kendisi keşke burada olsaydı- şunu da ifade etmek
isterdim: İhaleye aldığın firmanın uçaklarıyla gezene kadar, bundan sonra,
ihalesini vermiş olduğun Artvinlilerin de kayığına bineceğini Sayın Bakana
hatırlatmak isterim; Artvinlilerin kayığına nasıl binecek, Sayın Bakana buradan
hatırlatmak isterim. (CHP sıralarından alkışlar)
Ayrıntılarını söylemek istemiyorum,
önümüzdeki günlerde bu ihalenin kokularının nasıl çıkacağını, bu ihalenin bir
firmayı nasıl tarif ettiğini, bir firmaya paket olarak nasıl verildiğini
Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyeleriyle hep beraber paylaşacağız ama
bir kere daha burada ifade etmekten mutluluk duyuyorum: İhaleyi ne şekilde
gerçekleştirirse gerçekleştirsin, hangi firma tarafından alınırsa alınsın -ki
hangi firmanın aldığı da hiçbir şekilde bizi, Artvinlileri
ilgilendirmemektedir. Ben, burada daha önce yapmış olduğu Meclis konuşmasında
ihale şartnamesini yırtmıştım, büyük bir onur ve gururla bütün Artvinliler adına
yırtmıştım- önümüzdeki günlerde de bu ihaleyi alan firmanın Artvin’de maden
çıkarmasına hiçbir şekilde izin vermeyeceğimizi, Artvin’e hiçbir şekilde el
uzatmasına izin vermeyeceğimizi, bu maden çıkarılmasının Artvin’e yapılacak en
büyük tecavüz olduğunu, Artvin’e yapılacak en büyük saldırı olduğunu bir kere
daha Türkiye Büyük Millet Meclisinden, Mustafa Kemal’in kürsüsünden ifade
etmekten büyük onur ve mutluluk duyduğumu bir kere daha söylemek istiyorum.
Bu duygularla, sözlerimi fazla
uzatmıyor, yüce heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum; sağ olun, var
olun diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Bayraktutan.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurunuz Sayın Kaplan.
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 201 sıra sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’la ilgili tasarı konusunda Barış
ve Demokrasi Partisi Grubunun görüşlerini açıklayacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, seçimler demokrasinin mihenk
taşıdır. Özgür, adil, eşit seçimler yapıldığı zaman, demokrasilerde milletin,
halkın özgür iradesi parlamentoya yansıdığı zamanlarda demokrasi gerçek anlamda
vardır.
Yeni bir anayasa yapma sürecindeyiz
hepimiz. Yeni bir anayasa yapma sürecinde demokrasiyi istiyorsak, Siyasi
Partiler Yasası’nı, seçim yasalarını, yüzde 10 barajını, yüzde 10 hazine
yardımı barajını, bütün bunları konuşmamız gereken bir süreçten geçiyoruz.
2011 seçimlerini geride bıraktık. Yurt
dışındaki seçmenlerin, sayıları 5 milyonu bulan ve 3 milyona yakın seçmenin
bulunduğu yurt dışındaki vatandaşlarımızın oylarını kullanabilmesi için geçmiş
dönemde çıkarılan yasa tasarısı üzerinde konuştuğumuz zaman, biz, mutlaka yurt
dışındaki vatandaşlarımızın da tamamının özgür iradesinin sandıklarda
gözükmesini istemiştik, arzulamıştık. Ancak bunun da çok adil bir seçim
sistemiyle yapılmasını söylemiştik.
Şimdi, önümüze gelen bu tasarıya
bakıyorum. 12 Haziran seçimlerinde AK PARTİ yurt dışındaki seçmenlerin oyunu
kullandırtamamıştır. Yasa çıkmasına rağmen, yasa çıktıktan sonra da nasıl oy
kullanılacağına dair yönetmelik çıkmasına rağmen bunu sağlayamamıştır. Yurt
dışında sadece ve sadece yüzde 5 seçmenimiz, yani şöyle baktığımız zaman
rakamlara, 2 milyon 568 bin 979 yurttaşımızdan 129.283’ü oy kullanabilmiştir.
On yıllık iktidar olmanın ustalığı buysa vay hâlimize, vay Türkiye’nin hâline.
Şimdi, yeni bir sistem getiriyoruz.
Yurt dışı seçmen kütüklerini oluşturacağız ve yeni bir sistemde üçlü bir
sistemle adrese kayıtlı yurttaşlarımızın oluşturacağı seçmen kütüklerini baz
alacağız ve Ankara’da da Yüksek Seçim Kuruluna bağlı ilçe seçim kurulu, bir
kurul tarafından -yurt dışı- bizim Dışişleri Bakanlığının bürokratlarıyla
beraber sandık kurulları oluşturacak ve oradaki vatandaşlarımıza nerede oy
kullanacakları söylenecek.
Peki, nasıl oy kullanacaklar? Bir
sandıkta, iki gümrükte, üç de elektronik oylamayla. İşte burada
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yakın bir süreçte 3 milyon seçmenin oylarıyla
oynama, oylarını yanlış yönlendirme, kullanılmayan oyları kullanma, seçimlere
hile karıştırma, hile katma gibi binbir açığı olan bir yasa tasarısı şu an
Mecliste görüşülüyor. Çok tehlikeli bir yasa tasarısı Mecliste görüşülüyor.
Öyle iyi niyetle bakabileceğimiz bir yasa tasarısı değil bu.
Bakın, daha 2’nci maddede, Türkiye’deki
seçimlerde, seçim kurullarında grubu olan partiler asil ve yedek üye
bulundurabiliyor. Hemen bakıyoruz daha 2’nci maddede deniliyor ki: “En çok oy
alan üç partinin asil ve yedek üyeleri yurt dışı seçim kurullarında görev
yapabilir.” Bunun adı nedir biliyor musunuz? Mecliste dört tane grubu olan
parti var. Barış ve Demokrasi Partisi var. Barış ve Demokrasi Partisi oraya
asil üye vermesin, yedek üye vermesin demektir bunun adı. Bunun başka adı yok
arkadaşlar. İnsan bu kadar ayırımcı, bu kadar denetimden korkmaz... Yani ne
demek istiyorsunuz? 2014’te Cumhurbaşkanlığı seçimi var, biz girmeyecek miyiz?
Öne alınırsa, bir öncesi yerel seçimler var, orada da oy kullanabilecekler yurt
dışı seçmenlerimiz, biz ona katılmayacak mıyız? 2015 var arkasından, yine
seçime kadar bizim partimiz bu Mecliste bu grup olarak çalışacak, katılmayacak
mıyız? Yani üç tane seçim var, yurt dışı seçmenler oy kullanırken en çok oy
alan üç parti, sistemin partileri gidecek orada asil ve yedek üye verecek,
Barış ve Demokrasi Partisinin asil ve yedek temsilcisi olmayacak, siz buna
seçim ve demokrasi diyeceksiniz.
Bakın, arkadaşlar, birbirimizi
kandıracak zamanda ve çağda değiliz. 21’inci yüzyılda konuşuyoruz. 21’inci
yüzyılda çokça kriter var. Bu çokça kriterin içinde Venedik Komisyonunun var,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1’inci Protokolü’nün yine 3’üncü fıkrasında
yer alan hür seçimler var, yine Türkiye’nin vicdanında, insanının vicdanında eşit
ve özgür seçimlerin yapılması var. Niye korkuyorsunuz Barış ve Demokrasi
Partisinin yurt dışı seçimlerde sandık kurulunda -oy verilmesi esnasında- 1
asil ve 1 yedek üyesinin bulunmasından? Bu ayrımcılığın anlamı ne? Ne yapmak
istiyorsunuz gerçekten? Bunu anlamak istiyoruz. Hadi, geçmiş seçimlerde biz
bağımsız adaydık, yurt dışındaki seçmenler sadece partilere oy kullandı,
bağımsız adaylara oy verebildi mi? Veremediler. Dikkat edin, o zaman da
ayrımcılık yapılmıştı. Hatta ve hatta, Hakkâri’de bizim 1 milletvekilliğimiz,
40 tane gümrük oyuyla AK PARTİ’ye geçmişti. Milletin iradesine böyle
saygısızlık yapıldığı zaman Hakkâri halkı da 3-0 yapar, AKP’nin de dersini
verir ve verdi de. Bunu mu istiyorsunuz, yani istenen bu mu? Ne yapmak
istiyorsunuz arkadaşlar?
6’ncı maddede sandıkların nereye
kurulacağı konusu tartışmalı. Her yere kurulacak mı? Nereye kurulacak belli
değil. Diğer maddelere de hemen geçiyoruz, bakıyoruz, üç siyasi partinin
temsilcilerinin, üyelerinin olacağı kurullar farklı farklı şeyler yapacak. Mavi
Kart’a “5,00 TL” ibaresi ekliyorsunuz. Yetmiyor, çok geniş yetki verildiği
anlaşılan bürokratlara veriyorsunuz.
Seçimi Yüksek Seçim Kurulu, bağımsız
yargı gözetiminde mi yapacaksınız, İçişleri Bakanlığıyla Dışişleri Bakanlığının
gözetiminde mi yapacaksınız? Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü kime
bağlı? İdris Naim Şahin’e. E, böyle bir bakana yurt dışı vatandaşlık adrese
dayalı sisteminde burayı emanet ederseniz yine Türkiye'nin vay hâline! Nasıl
emanet edebilirsiniz? Bu Meclis, bu ülkenin vatandaşının iradesini, daha
görevinin altı ayında üç tane, dört tane gensoru yemiş bir bakana nasıl teslim
edebilir? İçişleri Bakanlığı, Yüksek Seçim Kurulunun ancak ve ancak emrinde
olabilir arkadaşlar, onun emirlerini yerine getirebilir; ona dizayn veremez.
Ama bu kütükler oluşturulurken Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü
konsolosluklardan aldığı adresleri ikamet ve adres olarak sayıyor. Bizdeki
ikametgâh kanunu Avrupa’nın ve dünyanın yüz elli beş ülkesinde yok ki
arkadaşlar, kim kimi kandırıyor? Oralarda ikametgâh mı var? Oraya giden,
yerleşen, çalışan, çoğunluğu da Almanya’da olan, Avrupa’da olan, yurt dışında
vatandaşlarımız var, mülteciler var, 12 Eylül darbesiyle gidip hâlâ orada,
vatandaşlık hakkı olan, oyunu kullanamayan mülteci kardeşlerimiz var. Onların
cüzdanları cebinde, vatandaşlık numaraları cebinde; onlar bile oy
kullanamazken, adrese dayalı sistemde mülteciler yer almazken, bunların da
sayısı yüz binlerleyken, sağcısı da solcusu da bunların içinde varken bunları
dışlamanın adil bir seçim sisteminin ruhu olmadığını burada ifade etmek
istiyorum.
Sadece bu değil, burada konuşulacak
çokça nokta var.
Bir yönetmelik var, bu yönetmelik
hazırlanmış; yurt dışı seçmen kütüğü. Yurt dışı seçmen kütüğünün denetimi nasıl
olacak, Meclise bir bilgi var mı? Yok.
Kim, nerede kayıtlı? Yüksek Seçim Kurulu sitesinde bir liste
yayınlanıyor, neye göre düzenlediği belirsiz. Vatandaşlarımız nasıl oy
kullanacak, bilmiyorlar.
Şimdi, bu yönetmelik eskidi arkadaşlar,
bu seçim sistemi eskidi. Yeni bir anayasa yapıyoruz. Yeni bir anayasa yaparken,
yeniden siyasi partiler rejimini, yeniden seçimlerin temel hükümlerini, yeniden
seçmen kütüklerini, yeniden nasıl seçimlerin yapılacağını da bu yeni anayasayla
beraber belirlemek zorundayız. Yoksa, isteyen katakulli yapar, oyun yapar, hile
yapar. Çalıntı oylarla geçmiş dönemde sadece İstanbul’da 2,5 milyon seçmenin
silindiğini burada hatırlatmak istiyorum. 2,5 milyon seçmen sadece İstanbul’da
silindi. Nereye gitti bunlar? Buhar mı oldu? Nereye gittiler? Kim kullandı bu oyları?
Bizim kullanmadığımız garanti ama kim o dönemlerde seçilmişse, bu 2,5 milyon
çalıntı oydan nasibini almış ve parmağı bu işin içindedir.
Şimdi, biz burada size bir iki örnek
daha sunmak istiyoruz: Gümrükte oy kullanmayı anladık; gümrükte bir sandık var,
sandık kurulu var, gidersiniz oyunuzu kullanırsınız. En klasik yöntemdir bu.
Mektupla oylamayı Anayasa Mahkemesi iptal etti zaten. Gümrükteki oyda sandık
var, ona bir şey demiyoruz. Peki, soruyorum: Almanya’da her yerde konsolosluk
yok, siz nereye sandığı kuracaksınız, söyler misiniz bize. Siz bu yasanın
içinde diyorsunuz ki: “Dış ülkelerde, o ülkelerin göstereceği diplomatik
ilişkiler ve yardımlar sonucu seçim güvenliği sağlanacak.” Seçim güvenliğini
siz nasıl sağlarsınız bu mantıkla arkadaşlar? Herkes örgütlüdür, herkes yurt
dışında örgütlüdür arkadaşlar. Bizim Washington’da temsilciliğimiz var,
Brüksel’de temsilciliğimiz var, Erbil’de temsilciliğimiz var, bütün partilerin
yurt dışında temsilcilikleri var ve orada çalışıyorlar, örgütlüler. Bırakın, biraz
da onları dinleyerek -Almanya için nasıl bir oylama, İngiltere için nasıl bir
oylama, küçük ülkeler için nasıl bir oylama- biraz da onların fikirlerini
alarak katkılarını alalım.
Şimdi, en önemli noktaya geleceğim.
Bizi Türkiye tarihinin en hileli, en karmaşık, en tartışılır seçim sistemine
götürecek olan elektronik oylamaya getireceğim sizi. Elektronik oylamayı
incelediniz mi arkadaşlar? TÜBİTAK hangi proje üzerinden elektronik oylamayla
oy kullanılacağını size söyledi mi? Hangi projeyi kullanacaksınız? İnternet
üzerinden mi? On tane proje var. Bakın, Avustralya ilk kullanmış. Avustralya
kullanmış bunu ve ilk elektronik oylamayı 2006 eyalet seçimlerinde
kullanabilmiş. Ne olmuş? Mavi Kartlar gibi bozulmuş, 300 bin oy bozulmuş orada.
Hack’lemişler arkadaşlar daha ilk denemelerde. Hack’lemişler yani
anlayacağınız, kısacası.
Şimdi, İnternet oyu olayına geliyoruz.
Avustralya savunma sanayi ve savunma sivil personeli için Irak, Afganistan,
Doğu Timor ve Solomon adalarında bu sistemi getirmişler. Bir oyun maliyeti ne
kadar biliyor musunuz? 521 dolar. Buyurun, sizin Yüksek Seçim Kuruluna
ayırdığınız bütçe ne kadar, bana söyler misiniz? Yabancı ülkede 3 milyon
seçmenimiz var. Belçika kullanmış -Belçika gibi gelişmiş ülkeler- fakat sistemi
oturtamamış. En iyi kullanan ülke Brezilya arkadaşlar. Brezilya elektronik
oylama için 400 binden fazla elektronik oy makinesi kurmuş seçim sandığı
olarak. Hadi buyurun, Türkiye'nin 400 tane elektronik oy makinesi var mı? Bana
bir oy makinesi göstersin Sayın Bakan, bir tane oy makinesi koysun şu kürsünün
üstüne, “Ey vatandaş, işte bu elektronik oy sistemi, böyle oy kullanacaksın.”
desin de millet anlasın. Var mı böyle bir şey arkadaşlar? Gördünüz mü? Alt
komisyonda, üst komisyonda, burada var mı böyle bir şey? Yok. O zaman getirirsiniz
Zati Sungur icadı bir şey, koyarsınız oraya, dersiniz işte “Elektronik oy
kullanma makinesi de budur.”
Şimdi, Brezilya’yı anlayabiliriz
arkadaşlar, Brezilya bütün seçimlerini elektronik sayımla yapmış. Orada
gerillalar Cumhurbaşkanı oldu da… Lula ile Dilma dağdan indi, cumhurbaşkanı
oldu, ülkeyi dünyanın en büyük 8’inci ekonomisi yaptı, yoksulluk sınırı altında
30 milyonu orta sınıfa sıçrattı, sosyal devlet politikasıyla da elektronik
oylamayla da kendini dünyaya fark attırdı. Bunun iki istisnası var: Hindistan
ve İrlanda. Bakın, bilişim endüstrisinin en önde gelen ülkesi Hindistan’dır.
Hindistan bile doğru dürüst oturtamadı ama Hindistan, Çin’den sonra dünyanın en
büyük ülkesidir ve en iyi uygulayan ülkelerden biri durumuna geçmiş durumda ama
İrlanda geçemedi. Niye geçemedi? Çünkü federal seçimlerde mesela Kanada’da hâlâ
kâğıt kullanılıyor. Fransa’da 750 sandıkta oy kullanılabilmiş, 230 binin
üzerinde oy kullanılabilmiş. Almanya’da seçimler hacklendi ve Federal Anayasa
Mahkemesinde şu an mahkeme konusu. Hindistan en başarılı dedik çünkü Hint
ölçekte oylama makinelerinin kullanımında, elektronik oylama konusunda en az
itirazın olduğu ülke durumunda. Şimdi, Hindistan’dan biz ne kadar ders aldık?
Biliyor musunuz, Hindistanlılar bu noktaya gelmek için tam yirmi yıl elektronik
oylama üzerinde çalışmışlar, siz de yirmi gün içinde elektronik oylamayı hayata
geçirmeye çalışıyorsunuz. Arkadaşlar, kabak çekirdeğini toprağa gömün, yirmi
günde kabak yetişmez. Yirmi günde elektronik oylamaya nasıl geçersiniz? Allah aşkına,
bir uzman çıkıp bunu burada anlatsın bana.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Elektronik boya
yapacaklarmış!
HASİP KAPLAN (Devamla) – Elektronik
oylama için Hindistan yirmi yıl çalışmış, biz yirmi günde elektronik oylama
makinesi yapacağız! Bir tane makine gösterin Allah aşkına!
Oylama makinelerinin ne kadar olduğunu
biliyor musunuz? İrlanda’da, Nedap 40 milyon euro yaklaşık. Makineler için üç
seçim bölgesi pilot seçilmiş, çok pahalı. Bütçede bu kadar para var mı? Yok.
Şimdi, tabii bu tartışmaların daha fazla
biçimleri de var: Güvenlik boyutu var, oylama boyutu var, burada teknik
sorunlar, hatalı kullanım, elektronik oy verme sistemlerinde yapılacak
sahtekârlıklar, seçim öncesi telsizden uzaktan denetim, oy sayımı, aygıtların
hatalı ayarlanması, seçimlerin, seçmenlerin oylarının değiştirilmesi…
Arkadaşlar, hacklemek o kadar kolay ki bugün Twitter’a bakın, Melih Gökçek’in
Twitter hesabını hacklemişler, çökertmişler. İki tane grup, kafadar, çat diye
yapıyor bunu. Sizin kuracağınız elektronik oylama sandıklarında bunu
yapabilecek 1 milyonun üstünde hack grubu var. Ne yapacaksınız? Ondan sonra,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu oyları karşımıza çıkardığınız zaman, Türkiye
birbirine karışır arkadaşlar. Bu kadar oy kullanıldı, bu kadar kullanılmadı…
Çünkü İktidarsınız, İçişleri sizde, Dışişleri sizde, oylama makineleri sizde,
oylamaları sayacak uzmanlar sizde, her şey sizde, her şey iktidarda, muhalefet
ne yapacak? Olmadı arkadaşlar.
Size bir şey daha söyleyeceğim ve son
söz: Şu ayrımcılığınızı ne zaman bırakacaksınız Allah aşkına? Niye 3 parti
sandık kurulunda? Niye grubu olan 4’üncü parti yok? Niye dışlıyorsunuz? Niye
korkuyorsunuz seçimlerden, özgür seçimlerden? Bu ayıp da size yeter. Bu ayıpla
beraber, biz de ret diyoruz. Bu hileli seçim sistemine…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayınız
lütfen.
HASİP KAPLAN (Devamla) – …seçim
kütüklerine şiddetle karşı çıkıyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Konya Milletvekili Faruk Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Bal.
MHP GRUBU ADINA FARUK BAL (Konya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 201 sıra sayılı Kanun Tasarısı ile
ilgili olmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım. Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarı, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın seçimlerde oy kullanmalarına
imkân sağlayan ve bir başka açıdan ise doğumla Türk vatandaşlığını kazanmış
fakat daha sonra vatandaşlıktan çıkmış olan yurt dışında yaşayan kişilere
Türkiye ile ekonomik, sosyal ve kültürel bağlarının güçlendirilmesine imkân
veren bir düzenleme. Tasarının bu iki yönüne Milliyetçi Hareket Partisi olarak
biz iki açıdan yaklaşmaktayız: Bunlardan birincisi, Avrupa Türklüğünün
sorunları, ikincisi de demokrasinin sorunları.
Değerli milletvekilleri, 5,5 milyonu
bulmuştur Avrupa Türklüğünün sorunu ve Avrupa Türklüğünün Avrupa’ya seyahati
Aralık 1961 yılında Sirkeci’den kalkan bir trenle başlamıştır. Birinci nesil
oraya bilek gücünü, alın terini paraya çevirerek dönüşünde ülkesinde bir
traktör kazanmak, bir dükkân açmak hayaliyle bu yolculuğa başlamıştır ve
Avrupa’da dil farkı, din farkı, kültür farkı nedeniyle bir getto hayatına
mahkûm olmuştur, bulunduğu ülkelerde sosyal hayatın içine girememiştir, çalışmıştır,
didinmiştir, tasarruf etmiştir ve Türkiye'nin o yıllarda çok ihtiyacı bulunduğu
döviz ihtiyacını karşılamıştır. İşte Avrupa Türklüğünün vatan hasretiyle, aile
hasretiyle bütünleşen alın teri ve göz nuruyla paraya dönüşen emeğine birileri
musallat olmuştur. 1960’lı ve 70’li yıllarda kurulan işçi şirketleri, Avrupa
Türklüğünün hayalindeki bir traktör parasını, bir dükkân parasını hortumlamış,
netice itibarıyla, orada yaşayan insanlarımız alın terinin karşılığında hüsrana
uğramışlardır. Bugün, o tarihlerde onlarcası kurulan işçi şirketlerinden bir
tanesi ayakta yoktur ama o tarihte alın terini ve emeğini vermiş olan
insanların acısı ve ahı onların üzerindedir.
Değerli arkadaşlarım, ikinci nesil,
1980’li yıllardan itibaren o ülkedeki getto hayatından çıkmaya, sosyal hayata
intibak etmeye, bulundukları ülkenin ekonomik ve sosyal kuruluşlarına girmeye,
hatta siyasete atılmaya çaba göstermiştir ve netice itibarıyla da daha verimli
alanlarda çalışabilme imkânına kavuşmuştur, hizmet sektöründe ve ticaret sektöründe
de önemli adımlar atmışlardır, dil öğrenmeye başlamışlardır, dernek kurmaya
başlamışlardır, vakıf kurmaya başlamışlardır. Dolayısıyla, birikimleri biraz
daha fazla olmuştur. Bu defa, bunların birikimlerine bir başka görüntü altında
yine kirli eller musallat olmuştur. Bu musallat olanlar da bankerlerdir. On
binlerce insanımızın alın teri, göz nuruna musallat olan bankerler, Avrupa
Türklüğünün birikimlerini, tasarruflarını yok etmişler, hortumlamışlar ve bugün
karşımızda, bir tane, Avrupa Türklüğünün tasarrufunu hortumlayan yaşayan banker
bulunmamaktadır.
Üçüncü nesil, Avrupa Türklüğünün üçüncü
nesli, artık esnafı tüccar olmuştur, hizmet sektöründe bulunan sosyal hayatın o
kadar içine girmiştir ki mahallî derneklerde, mahallî kültür kuruluşlarında ve
siyasette başarılı olmaya başlamış yerel yönetimlerde, hatta milletvekili
olabilme yollarını açmışlardır. Dolayısıyla, bunların oluşturduğu ticari
organizasyonlar, sınai organizasyonlar önemli bir cesamete ulaşmış ve
tasarrufları da bir hayli artmıştır. İşte bunlara da üçüncü bir el atma
hadisesi yaşanmıştır ve 1990’lı yıllarda Avrupa Türklüğüne musallat olan üçüncü
kirli el “holding” diye ortaya çıkan, dini ticaret aracı olarak kullanan,
“Allah” ile aldatan bir kitledir. Bugün bu kitle yani bu holdinglerden bir
tanesi hayatta yoktur. Holding olarak yoktur ama kişi olarak vardır ve bu
kişiler, maalesef, Türk siyasi hayatında da çok önemli ve çok etkili
olabilmektedirler.
Değerli arkadaşlarım, işte Avrupa
Türklüğünün 1961 yılında başlayan bu Avrupa seyahati artık Avrupa’da bir değer
olarak ifadesini bulmuştur ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu 5,5
milyonu aşan insanımızı bir kültür değeri, bir varlık değeri olarak görmekte ve
adına da “Avrupa Türklüğü” ismini vermekteyiz.
İşte, biz, hem Avrupa Türklüğü içerisinde
bulunan ve bulundukları ülkeler de çifte vatandaşlığı kabul etmediği için Türk
vatandaşlığından ayrılmak zorunda kalan insanlarımızın Türkiye ile ekonomik,
sosyal, kültürel ve siyasi ilişkisini daha da güçlendirerek devam ettirmelerine
imkân sağlamak amacıyla bu kanuna destek olmaktayız. Bu kanuna daha doğru bir
şekilde çıkabilmesi için yol gösterici bir anlayış ile bakmaktayız.
Değerli arkadaşlarım, işte bu kanunun
Avrupa Türklüğüyle ilgili kısmını kısaca bu şekilde özetledikten sonra ikinci
bölümüne geçmek istiyorum. İkinci bölümde de önümüzde bulunan 201 sıra sayılı
Tasarı’yı biz bir demokrasi meselesi olarak görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, “demokrasi”
dediğimiz zaman o ülkenin siyasi rejimini belirleyen ana kural, anayasa, ana
kanunda adı ne kadar demokratik olursa olsun ya da adı ne kadar demokrasiyle
örtüşürse örtüşsün, eğer o ülkenin seçim kanununda, seçim mevzuatında, siyasi
partiler kanununda belirli ilkeler kabul edilmemiş ise, uygulanamıyor ise o
ülkenin kendisi demokrasi olamaz. Adı demokrasi olmasına rağmen kendisi
demokrasi olamaz. O zaman, bir ülkenin demokrat olabilmesi için seçim
mevzuatında olması gereken ana kurallar nedir, bunları sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, demokrasi, kaba
bir ifadeyle halkın kendi kendini yönetim rejimi olarak ifade edildiğine göre,
kendini yönetecek olan halkın önce seçmen listesine yazılması lazım oy
kullanabilmesi için. Dolayısıyla, demokrasinin birinci kuralı, seçmen olarak
yazılacak olan kişilerin çok açık seçik ve net bir şekilde önünde hiçbir yasal,
hiçbir maddi engel bulunmadan seçmen kütüğüne yazılabilmesi gerekmektedir. Oysa
Türkiye’de vatandaşın seçmen olarak yazılabilmesi, siyasi iktidarın kontrolünde
bulunan İçişleri Bakanlığının elinde bulunmaktadır. Dolayısıyla, yaşadığımız
seçimlerde ortaya çıkan vahim hileler, vahim hatalar, Türkiye’nin, adı
demokrasi olmasına rağmen kendi demokrasi olmayan bir seçim sistemiyle idare
edildiğini ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, demokrasinin
seçim mevzuatındaki ikinci göstergesi ise, seçmenin serbest iradesinin
oluşmasıdır. Seçmen siyasi kanaatini serbestçe oluşturabilmelidir ki oyunu buna
göre kullanabilmelidir. Ancak ülkemizde, maalesef, baskı, tehdit, şantaj ve
yaratılan korkular ile seçmenin serbest iradesinin oluşmasının önünde engeller
vardır, bu engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Üçüncü demokrasi kuralı seçim
mevzuatında, vatandaşın oyunu gizli bir şekilde kullanmasıdır.
Değerli milletvekilleri, pek çok yerde
bu kurala riayet edilmektedir. Ancak bilmekteyiz ki, bir köyde sandık seçmen
listesinde 200 tane seçmen varsa, o köyde 200 tane seçmenin bilaistisna 200
tanesinin ve hatta bazı yerlerde seçmen listesinden daha fazla insanın oy
kullanmış gibi zabıtlar tutulduğuna, yani topluca oy kullanıldığına şahit olmaktayız.
Bu, topluca oy kullanma işi demokrasi kültürünün yerleşmediğinin bir işareti
olmakla birlikte aynı zamanda o bölgede, o köyde, o mahallede belirli
unsurların şiddet kullanmak suretiyle vatandaşlarımızın serbestçe oyunu kullanmasına engel oldukları
ve kendi istikametleri doğrultusunda oy kullanmaya mecbur ettikleri bir
gerçektir.
Değerli arkadaşlarım, dördüncü kural
ise, kullanılan oyların açık bir şekilde tasnifidir. Açık bir şekilde tasnif edilen oyların
değiştirilmeden, hile yapılmadan aynen tutanaklara geçirilmesi ve sandık
kurullarında tutulan bu tutanakların ilçe seçim kurullarında yine aslına
uygun bir şekilde rakamlar
değiştirilmeden birleştirilmesi, il seçim kurullarında birleştirilmesi ve
Yüksek Seçim Kurulunda birleştirilmesidir.
Değerli arkadaşlarım, burada da Türkiye
çok ciddi sorunlar yaşamaktadır. Bu
sorunlardan bir tanesini geçtiğimiz milletvekilleri seçimlerinde biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak yaşadık. Tam da bu konuyla ilgili olmak üzere, İstanbul
Milletvekili adayımız Hayrettin Nuhoğlu elimizdeki Seçim Kanunu’na göre
milletvekili seçilmiştir. Ancak Yüksek Seçim Kurulunun, birleştirme
tutanaklarıyla ilgili çıkarmış olduğu bir genelgedeki kanuna aykırı yanlış
uygulaması nedeniyle bugün aramızda yoktur. On yedi oy farkını, genelge ile
Kanun arasındaki farklılıktan dolayı, bir başka milletvekili, seçilmemiş
olmasına rağmen bugün aranızda bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, beşinci demokrasi
kuralı ise seçim mevzuatında, seçimlerin yargının denetim ve gözetimi altında
yapılmasıdır. Yargının da, eline verilen kurallara, seçim kanunlarına aynen
uymasıyla ilgilidir. Maalesef, bu çerçeve içerisinde baktığımızda yargının,
seçim işleriyle ilgili olmak üzere bu mantıktan hareketle düzgün bir şekilde
çalışamadığına şahit olmaktayız.
Değerli arkadaşlarım, altıncı kural
ise, iktidarın, seçim süreci içerisinde kamunun kaynaklarını ve kamunun gücünü
seçmen iradesinin lehine oluşturulması şeklinde kullanmaması ve devlet
memurlarının seçimlerle ilgili olmak üzere tarafsızlığına gölge düşürücü iş ve
işlemlerden kaçınması gerekmektedir. Maalesef bugün seçimlerde yaşadığımız
temel yanlışlardan bir tanesi de budur. O kadar yanlıştır ki bir kısım sayın
valiler iktidar partisi lehine oy toplayabilmek için kış gününde buzdolabını
rüşvet olarak vatandaşa dağıtabilmekte, yine bir kısım valiler bazı illerde
milletvekili seçilebilmesi için bazı bakanlara resmen valilik antetli
kâğıtlarıyla mitingler tertip edebilmektedir. Bazı kaymakamlar, Fak Fuk Fon
diye bilinen fakir fukaraya, yetime, garibe gurebaya bu milletin tasarrufuyla,
vergisiyle toplanmış olan paraları sanki iktidar partisinin ikramıymış gibi
rüşvet olarak verip onun yerine, onun karşılığında oy toplamaktadır. Bunlar
açık seçik Türk demokrasisinin ayıbıdır.
İşte bu ayıplardan kurtulmak için, 12
Eylül ürünü olan Siyasi Partiler Kanunu’nun, 12 Eylül ürünü olarak önemli
değişikliklere uğramış olan seçim mevzuatının bir an önce değiştirilmesi ve
bugün uyguladığımız seçim mevzuatında Avrupa Türklüğüne de imkân sağlayabilecek
bir yolun, bir yöntemin açılmasıdır.
İşte o kapsam içerisinde, değerli
milletvekilleri, 5,5 milyonu aşmış olan Avrupa Türklüğünün, her ne kadar bugün
Anayasa’mıza, Anayasa ilkelerimize uygun değilse de bir seçim çevresi olarak
değerlendirilmesi burada bulunan bütün siyasi partilerin üzerinde bulunan bir
vecibe olarak değerlendiriyoruz. Biz Milletçi Hareket Partisi olarak, Avrupa
Türklüğünün bir seçim çevresi içerisinde bu Mecliste temsil edilebilmesi için
gerekli temaslarda bulunduk, gerekli önerilerde bulunduk ancak bir konsensüs
sağlanamadı. Konsensüs sağlanamamasının sebebi hikmeti mevcut siyasi parti
gruplarının buna karşı olmasından değil Anayasa nedeniyle birtakım engellerin
bulunmasından ibarettir. Ancak biz yine Milliyetçi Hareket Partisi olarak
Avrupa Türklüğünün burada temsil edilebilmesi için en azından Ankara’da bulunan
yurt dışı ilçe seçim kurulu çerçevesi içerisinde bir seçim bölgesi
oluşturularak bu seçim bölgesine belirli bir milletvekili kontenjanı tanınmak
suretiyle Mecliste temsillerine imkân sağlamak istiyoruz. Bu da mümkün olmadığı
takdirde Milliyetçi Hareket Partisi olarak Avrupa Türklüğünü temsil edebilecek
ve siyasette Milliyetçi Hareket Partisi saflarında yer alabilecek ehliyet ve
liyakatte arkadaşlarımızı seçimlerde aday gösterme şeklinde bir düşüncemizi de
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bugün
görüştüğümüz kanun tasarısının gerek alt komisyonlarda gerek Anayasa
Komisyonunda olgunlaştırılmasına, daha iyi, daha ileri hakların Avrupa Türklüğü
seçmenine tanınmasına imkân sağlayacak önemli önerilerde bulunduk. Bu önerilerimizin
büyük bir bölümü kabul edilmiştir. Bu önerileri kabul eden siyasi
partilerimizin alt komisyon ve Anayasa
Komisyonundaki değerli üyelerine teşekkür ediyorum. Ancak bazı önerilerimiz
reddedilmiştir. Reddedilen önerilerimizi tekrar burada Avrupa Türklüğünün
hizmetine daha fazla temsil edilebilmesine imkân sağlamak üzere önerge olarak
Mecliste huzurlarınıza getireceğiz.
Bu kapsam içerisinde değerli
arkadaşlarım, her ne kadar eleştiriyor isek de seçim mevzuatı bir bütündür ve
belirli bir sistematik ile ilçe seçim kurullarını ve sandık kurullarını
düzenlemiştir. Bu düzenleme çerçevesi içerisinde sandık kurullarının oluşumu,
buraya üye ve başkan seçilmesi, yurt dışı ilçe seçim kurulunun oluşması, gümrük
kapılarındaki geçici ilçe seçim kurullarıyla ilgili düzenlemeler mevcut Seçim
Kanunu’muzda yazılı sandık kurullarıyla ve ilçe seçim kurulları ile
çelişmektedir. Bu çelişkinin giderilmesi gerekmektedir. Kanun oy vermenin
usulünü 298 sayılı Kanun’da yurt içinde belirlemiştir. Yurt dışından gelen
seçmenlerimiz için ayrı bir usul belirlemeye gerek yoktur. Gümrüklerde oy
kullanmaya gelen vatandaşlarımız için ayrı bir usul belirlemeye gerek yoktur.
Yurt dışında bulunan seçmenlerimizin oy kullanacağı sandık kurullarıyla ilgili
ayrı bir düzenlemeye gerek yoktur. Yine, yurt dışı ilçe seçim kurulunun ayrı
bir şekilde tanzimine gerek yoktur.
Değerli arkadaşlarım, burada iki hususa
daha değinmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi, elektronik oylama ile ilgili
ciddi bir hile yapıldığına dair kaygı vardır ve bu kaygı giderilememiştir.
Şimdi, giderilememiş olan bu kaygının üzerine, Dışişleri Bakanlığı gibi iktidar
partisinin siyasi sorumluluğunda ve talimatı doğrultusunda hareket eden
Dışişleri Bakanlığının Bilgi İşlem Ünitesinin seçmen oylarının naklinde
kullanılmasını biz doğrusu yanlış bulmaktayız. Bununla ilgili izleme, gözleme,
denetleme yetkisinin Yüksek Seçim Kurulunda bulunan siyasi partilerin
temsilcilerine verilmesine ilişkin talebimiz Anayasa Komisyonunda
reddedilmiştir. Bu önergeyi burada bir kez daha tekrarlayacağız.
Değerli arkadaşlarım, bir başka sorun
ise tasarının 8’inci maddesiyle getirilen örtülü bir aftır. Bu örtülü aftan
yararlanacak, dava açma süresini iki yıldan altı aya indiren ve altı ay
içerisinde açılmış davalarla ilgili sayı ve rakamların bize ulaştırılmadığı,
altı aydan sonra açılmamış davalarla ilgili olarak da yani bu yasa tasarısından
yararlanacak rakamları, sayıları bilmediğimiz için, bir bilinmeze doğru, örtülü
bir affa Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz karşıyız.
Değerli arkadaşlarım, bu kapsam içerisinde
düzenlemenin, hem yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın Türk demokrasisine
yapacağı katkı ve hem de Mavi Kart ve bunun uygulamaları şeklinde
vatandaşlığımızdan ayrılmış, doğumla Türk vatandaşı olan kardeşlerimizin
Türkiye’yle ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerini devam ettirmesine ilişkin
bu tasarıyı biz olumlu yönde destekleyeceğiz ancak önerilerimiz ile
düzeltilmesini talep ettiğimiz hususları da yüce heyetin takdirine sunmaktayız.
Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bal.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Elâzığ Milletvekili Şuay Alpay.
Buyurunuz Sayın Alpay. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ŞUAY ALPAY
(Elâzığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 201 sıra sayılı Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun tasarısı üzerinde görüşlerime
geçmeden önce bir sevincimizi yüce heyetinizle ve aziz milletimizle paylaşmak
istiyorum. Bank Asya Birinci Lig’inde yaklaşık yirmi haftadır lider olarak
devam eden gururumuz Elâzığspor’umuz Bank Asya Birinci Lig’in bitmesine bir hafta
kala Süper Toto Süper Lig’e çıkma başarısı gösterdi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Teşekkür ediyorum.
1967 yılında kurulmuş köklü bir
kulüptür Elâzığspor ve Anadolu’nun köklü kulüplerinden biridir.
SIRRI SAKIK (Muş) – İnşallah şikeye
karışmaz!
ŞUAY ALPAY (Devamla) – İnşallah,
inşallah...
Sekiz şampiyonluk yaşadı, 2001-2002
sezonunda, bugünkü Süper Lig’e denk gelen Birinci Lig’de de iki sezon oynama
başarısını o tarihte yükselerek gösterdi ve bugün bu başarıyı, Elâzığspor’un
gururunu birlikte yaşıyoruz.
Tabii, buradan öncelikle Elâzığlı ve
Elâzığ Milletvekili olarak herkes için çok özel yerde duran, güzel, aziz ve
mübarek şehir Elâzığ’a bu şampiyonluğun çok yakıştığını ifade etmek istiyorum.
Dileriz ki bu başarı şampiyonlukla taçlansın, bununla birlikte Elâzığspor’un,
Elâzığ’la birlikte özellikle centilmen taraftarıyla birlikte futbola katkı
adına, centilmenlik adına bu katkıları sağlasın, bu giderek barış ve kardeşliğe
katkı sağlasın, buna yürekten inanıyorum. Bu sebeple bu başarıda emeği olan,
başta Sayın Valimiz olmak üzere, teknik heyetinden futbolcusuna, taraftarından
tüm şehir insanına, basın mensuplarına, bütün teknik heyete, Elazığlılara,
milletvekillerine ve bu başarıda emeği olan herkese yürekten teşekkür ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Yönetim Kurulunu unuttun, Yönetim Kurulunu, Başkanını.
ŞUAY ALPAY (Devamla) – Başkan ve
yöneticileri özellikle ifade ettim. Çok teşekkür ediyorum.
Şimdi, tasarı üç ana konuya ayrılmış ve
üç alanda düzenleme yapmıştır. Birinci bölümde yurt dışında yaşayan Türk
vatandaşlarının oy kullanmasıyla ilgili uygulamada yaşanan sıkıntıların
giderilmesi amaçlanmış; ikinci bölümde çifte vatandaşlık hakkı tanınmadığı için
yaşadığı ülkenin vatandaşlığını seçen ve vatandaşlıktan çıkma izni almak
suretiyle vatandaşlığını kaybedenlerin, bunlarla ilgili sorunların ve bunlara
Mavi Kart verilmesi, bunlarla ilgili kütük oluşturulması ve Türkiye’ye dönük
ileride yaşanacak sorunların çözülmesiyle ilgili alan düzenlemesi yapılmış;
üçüncü olarak da Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığının daha
verimli çalışması için düzenlemeler yapılmış ve bu düzenlemede yer almıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
seçme hakkı, demokrasinin ve “demokrasi” kavramının olmazsa olmazlarındandır.
Tarih boyunca seçmen olmanın yurttaşlık, yaş, cinsiyet, eğitim, ikametgâh, ırk,
toprak sahipliği gibi ölçütleri olmuştur. Demokrasinin tarihi, bir bakıma
seçmenliğin ve meşru olarak siyaset yapma hakkının, eşitlik temelinde
ayrımların kalkmasına paralel genişleyen tanımın tarihidir. Böyle bir
tariflemeyi yapabilmek mümkündür. Siyasal iktidarların belirlenmesinde anahtar
kelime “seçimler” olmuştur. Devletin demokratik devlet, cumhuriyetin demokratik
cumhuriyet olabilmesinin temel şartı yönetenlerin yönetilenler tarafından eşit,
serbest ve dürüst seçimlerle belirlenmesidir. Bu itibarla, vatandaşların seçme
hakkı ve özgürlüğü, demokratik devlet yönetiminin vazgeçilmez unsurudur.
Bilindiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası’nın İkinci Kısmının Dördüncü Bölümünde, seçme ve seçilme hakkı temel
siyasi hak ve ödevler arasında sayılmıştır.
1960’lı yıllardan itibaren,
biliyorsunuz, özellikle iş alanı bulmak, istihdamı sağlamak ve ekmek parası
kazanmak için Anadolu’nun her noktasından Avrupa’nın çeşitli noktalarına göçler
başlamış ve bunlarla birlikte, gittikleri yerlerde, vatandaşlarımızın
bulundukları mekânlarda trajik ve hüzünlü hikâyeler oluşmuştur. Süreç
içerisinde, sayıları 5 milyondan fazla vatandaşımızın farklı ülkelerde yeni
yaşam alanları edinmeleri ve kalıcı olarak bu ülkelerde ikametleriyle
sonuçlanmıştır. Vatandaşlarımızın yurt dışı iş piyasalarında istihdam
edilmeleri, gelir sahibi olarak dönmek üzere gittikleri yurt dışında yerleşik
hâle gelmeleri, çocuklarının oralarda eğitim ve öğretime başlayıp yeni hayatlar
edinerek oluşturdukları kuşak farkları, sosyal, hukuki ve siyasal alanlarda
yeni alanlar, yenilikler ve bunlarla birlikte de yeni sorunlar oluşturmuştur.
Vatandaşlarımızın başka ülkelerde elli
yılı aşkın hüzünlü ve trajik hikâyelerinin, ikametlerinin siyasi ve hukuki
niteliği de dikkate alınarak mevzuatımızda yeni düzenlemeler yapılması ihtiyacı
ortaya çıkmıştır. Yurt dışında bulunan ve seçmen kütüğüne kaydolmadıkları için
1986 yılına kadar oy kullanamayan Türk vatandaşlarının seçme haklarının
kullanılması noktasında, yaşadıkları bu sıkıntıya çözüm getirilebilmesi
amacıyla, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun’un 94’üncü maddesinde 1986 yılında değişiklik yapılmış ve bu
değişiklikle, Türk vatandaşı yurt dışı seçmenlerin gümrük kapılarında oy
kullanmaları mümkün hâle getirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, daha sonraki
süreçte, Türk vatandaşı yurt dışı seçmenlerin seçme haklarını anayasal güvence
altına almak ve anayasal güvenceye bağlamak açısından Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası’nın 67’nci maddesinde, 1995 tarihli ve 4121 sayılı Kanun’la
değişiklik yapılarak yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının oy hakkını
kullanabilmeleri amacıyla “Kanun, uygulanabilir tedbirleri belirler.” hükmü yer
almıştır ve bu düzenleme yapılmıştır ancak yapılan bu düzenlemeler yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımıza, evrensel hak ve özgürlük olarak sahip oldukları,
üstelik anayasal güvenceye kavuşturulan seçme hak ve özgürlüğünden yeterince
yararlanmalarına imkân tanımamış, maalesef vatandaşlarımızın maddi ve manevi
büyük fedakârlıklar yaparak, ciddi eziyetlere katlanarak ancak gümrük
kapılarında oy kullanabilmelerinin yönünü ve yolunu açmıştır.
Ağırlıklı yirmi bir ülke olmak üzere
Türk vatandaşı yurt dışı seçmen sayısı şu an 2 milyon 600 civarındadır; seçmen
sayısı itibarıyla söylüyorum.
Türkiye Cumhuriyeti devleti,
imparatorluk bakiyesi ve medeniyet temsilcisi büyük ve güçlü bir ülke ve
devlettir. Dünyanın dört bir tarafında yaşayan vatandaşlarına en temel haklar
olan seçme hak ve özgürlüğünü kolaylaştırıp seçimlere mutlak surette
katılmalarının yollarını bulmak zorundaydı ve bulmak durumundaydı. Bu
çerçevede, yurt dışındaki seçmenlerimizin büyük ve güçlü Türkiye Cumhuriyeti
devletiyle siyasi ve hukuki ilişkilerinin daha sağlıklı ve düzenli
yürütülebilmesi için daha ileri adımlar atmak gerekliydi, zaruret olarak
karşımızda durmaktaydı. Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı bunun gereğini
yaparak, öncelikle seçim mevzuatının Anayasa’ya uygunluğunun sağlanması için
adım atmış, 13 Mart 2008 tarih ve 5749 sayılı Kanun’la, 298 sayılı Kanun’a yurt
dışı seçmenlerin oy verme yöntemlerini ve genel ilkelerini belirleyen
düzenlemeyi getirmiştir. Buna bağlı olarak gümrüklerde oy verme yanında
mektupla oy vermeyi, sandıkta oy kullanmayı, elektronik ortamda oy kullanmayı
hüküm altına almıştır. Ne yazık ki Cumhuriyet Halk Partisi bu yasal düzenleme
aleyhine Anayasa Mahkemesine müracaat etmiş ve bildik süreç yaşanmıştır.
Anayasa Mahkemesi 29 Mayıs 2008 tarihli kararı ile 298 sayılı Kanun’da yapılan
düzenlemeyle getirilen mektupla oy kullanmayı düzenleyen 94/B maddesini
Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir.
Anayasa Mahkemesinin bu kararından
sonra tabir yerinde ise gözler Yüksek Seçim Kuruluna çevriliyor tabii. Kurulun
gerekli çalışmaları yaparak ve tedbirleri alarak yurt dışı seçmenlerin
bulundukları ülkelerde sandık kurmak yolu ile oy kullanmalarını temin için
bütün projeksiyonlar Yüksek Seçim Kuruluna çevrildi. Zira, hepimizin yakından
bildiği gibi, yurt dışı seçmen vatandaşlarımız binbir çileye katlanarak, maddi
ve manevi yükler ve külfetler altına girerek gümrük kapılarında oy verme
işlemlerini gerçekleştiriyorlar. Hepimizin bildiği gerçeklik bu. Bulundukları
yabancı ülkelerde yaşadıkları zor şartlara rağmen vatandaşlık ve gönül bağı ile
bu büyük ülkeye bağlı olan vatandaşlarımız, Türkiye’de yapılan her türlü
tasarrufu yakından takip etmek durumundaydılar ve bu, onlar için özel bir önem
arz ediyordu. Özellikle seçme hakkına bağlı olarak bulundukları ülkede oy verme
arzuları en üst noktada idi ve bu, sadece iktidar partisi mensuplarına ve
onların temsilcilerine değil, yurt dışında ziyarette bulunan diğer siyasi parti
temsilcilerine de orada bulunan vatandaşlarımız tarafından sürekli anlatıldı ve
bu konudaki arzuların en üst noktada olduğu ifade edildi ve bu talep en öne
çıkan taleplerden biri hâline geldi.
Ancak, Yüksek Seçim Kurulu, Dışişleri
Bakanlığı ile yaptığı yazışma ve görüşmeler ve kendine göre yapmış olduğu
inceleme ve değerlendirmeler sonrasında teknik altyapı çalışmalarının
tamamlanamamış olması, ilk defa olarak uygulanacak bu yöntemin planlamasında ve
uygulamasında çıkabilecek muhtemel sorunlar ve bu muhtemel sorunlara bağlı
olarak yaşanacak sorunların seçim sonuçlarını tartışmalı hâle getireceğine dair
endişelerle birlikte 24’üncü Dönem milletvekili genel seçimlerinde yurt dışında
sandık kurulmayıp, gümrük kapılarında oy kullanmaları gerektiği noktasında bir
karar verdi. Bu karar, aslında çok beklenmeyen bir karar değildi ama talepleri
de karşılama noktasında çok yetersizdi, tereddütleri de beraberinde getirdi. Bu
kararda ayrıca yurt dışı seçmenlerle ilgili olarak sandıkta oy kullanma ve
elektronik oylama yöntemlerinin ileriki seçimlerde uygulanabilmesi için mevcut
komisyonun vakit geçirmeksizin çalışmalarına devam etmesi noktasında da aynı
kararda hüküm altına alınmıştır ve belirlenmiştir.
Belirtilen nedenlerle 2011 milletvekili
genel seçimlerinde yurt dışı seçmenlerimiz maalesef sadece gümrük kapılarında
oy kullanabilmiş. Ne yazık ki sayısı yaklaşık 2 milyon 600 bin civarında olan
yurt dışı seçmenden sadece 129 bin vatandaşımız oyunu kullanabilmiştir. Mevcut
verilerle birlikte bakıldığında, mevcut yurt dışı seçmen vatandaşımızın yüzde
5’i gibi bir oranın bu haktan yararlandığını, çok arzu etmelerine rağmen geriye
kalan ağırlıklı kısmın bu hakkı kullanamadığını üzülerek müşahede ediyoruz.
Bütün bu izah ve gerekçelerden ortaya
çıkan aslında muhalefet partilerinin de yakından takip ettiği gerçeklik bizi
yeniden bu konuda yasal düzenleme yapma işine getirmiştir. Bu çerçevede yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye Cumhuriyeti devleti ile siyasi ve
hukuki ilişkilerinin daha sağlıklı ve düzenli yürütülmesini temin etmek üzere
bu tasarı hazırlanmıştır.
Kanun tasarısı ile yapılması düşünülen
en önemli şey, oy kullanma hakkı olduğu hâlde belirttiğimiz bazı nedenlerden
dolayı oy kullanma hakkından vazgeçen vatandaşlarımıza anayasal hakları olan
seçme hakkının en pratik ve demokratik olarak kullandırılabilmesi en öncelikli
olarak hedeflenen şeydir.
Yine bu kanun tasarısıyla ilgili
vatandaşlarımızın Türkiye’deki seçimlere ilişkin oy kullanmasını
kolaylaştırmaya yönelik siyasal katılma haklarının kullanılması ile vatandaşlık
hukukundan kaynaklanan sorunların ortadan kaldırılması hedeflenen amaçlardan
bir başkasıdır.
Değerli milletvekilleri, 201 sıra
sayılı Kanun Tasarısı Anayasa Komisyonuna 23 Şubat 2012 tarihinde gelmiş ve o
Komisyonda görüşmeler yapılmış, alt komisyon kurulması kararlaştırılmış ve Alt
Komisyon Başkanlığına da arkadaşlar bizi uygun gördüler. Alt Komisyon Başkanı
olarak çalışmalara başladığımızda komisyon çalışmaları sırasında çalışmalarından
büyük oranda yararlandığımız Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Adalet
Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Yüksek Seçim Kurulu, Türkiye İstatistik Kurumu,
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının değerli temsilcileriyle
çalışmalar yaptık. Ben, bu çalışmalar sırasında, özellikle CHP ve MHP’nin
Komisyon üyelerinin yaptığı ciddi katkıları ve çalışmaları yakından müşahede
ettim. Bu sebeple onlara yaptıkları bu katkılardan dolayı özellikle de teşekkür
etmek istiyorum.
201 sıra sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Anayasa Komisyonuna geldiğinde, bu konuda
örnekler nedir, yurt dışındaki örnekler, özellikle Amerika, Almanya, Avusturya,
Bosna-Hersek, Danimarka, Fransa, Estonya, Hırvatistan, İngiltere, İspanya,
İsveç, İsviçre İtalya, Roma gibi 14 ülkenin bu konuda ne tür uygulamalar
yaptığını arkadaşlarımızla birlikte inceledik. Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarına bu ülkeler ne tür imkânlar tanıyor ve oy kullanmayla ilgili
hangi yöntemleri ve ilkeleri benimsemişler?
Şimdi, tabii gönül arzu ederdi ki bu
konuda çok daha detaylı çalışma yapılabilsin ve bu konuda gerekli adımları daha
sağlıklı olarak atabilelim. Ancak alt komisyon çalışmalarını tabii ciddiyetle
tamamladı. Üst komisyonda, Anayasa Komisyonumuzda da bu konuda çalışmaları
sağlıklı bir zeminde yürüttük. Bu çalışmalar sonrasında dünya ülkelerinin
değişik sistemleri benimsediğini, bir kısmının elektronik oy kullanma yöntemini
belirlerken, bir kısmının mektupla oy kullanma yöntemini belirlediğini, bir
kısmının sandık kurmak suretiyle oy kullanmayı tercih ettiğini de müşahede
etmiş olduk.
Değerli milletvekilleri, bu kanun
tasarısı, bahse konu ihtiyaçlara binaen düzenlenmiş ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine yasalaşmak üzere gelmiştir. Tasarıyla, yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’deki seçimlerle ilgili oy kullanmasını kolaylaştırmaya
yönelik, siyasal katılma haklarının kullanılmasıyla ilgili, ayrıca vatandaşlık
hukukundan kaynaklanan sorunların ortadan kaldırılması da amaçlanmıştır. Bu
çerçevede, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’de yapılan seçimlere
katılım oranını artırmak ve uygulamadaki teknik ve idari yetersizlikleri aşmak
amacıyla, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun’da değişiklik öngörülmekte ve bu anlamda yurt dışı ilçe seçim kuruluna
seçim takvimi süresince Dışişleri Bakanlığından en az daire başkanı seviyesinde
ve bu statüde bir kamu görevlisini görevlendirme imkânı tanınmakta, yurt dışı
ilçe seçim kuruluna diğer ilçe seçim kurulundan farklı nitelikte yeni görev ve
yetkiler de verilmektedir.
Bu tasarıyla birlikte, daha evvelki 298
sayılı Kanun kapsamındaki düzenlemelere paralel düzenlemeler getirilmiştir.
Komisyonlar sandık kurullarına dönüştürülmüş, sandık kurullarının oluşumu,
demin ifade ettiğim gibi 298 sayılı Kanun’a paralel olarak yeniden
düzenlenmiştir. Tabii, buradaki en temel hedef ve amaç yurt dışındaki
vatandaşlarımızın en üst düzeyde güvenli ve rahat oy vermelerinin teminine
yönelik yaklaşımlar dikkate alınarak gerçekleştirilmiştir.
Yabancı ülkede yaşayan seçmen sayısının
fazlalığı hâlinde seçmenlerin kendisi için belirlenen günde ve sandıkta oy
kullanmasıyla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Yine bu tasarıda, yurt dışı
seçmen kütüğüne kayıtlı bulunan seçmenlerimizin yurt dışı temsilciliklerimizde
ve ihtiyaç duyulması hâlinde yerel makamların uygun göreceği diğer yerlerde
kurulacak seçim sandıklarında, seçimin yapılacağı günün kırk beş gün öncesinden
başlamak üzere, Yüksek Seçim Kurulunca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde
düzenlenen oy verme gün takvimine göre, seçim gününden önceki beşinci gün saat
17.00’ye kadar oy kullanabilmeleri ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır.
Bu tasarı, yurt dışında kullanılan
oyların tasnif ve dökümünün ise Türkiye’de yapılmasını esas olarak almıştır.
Komisyonda bununla ilgili kısmi tartışmalar oldu. Yurt dışında sandık kuruyoruz,
yurt dışında kurulan sandıklarda kullanılan oyların dökümü ve tasnifi de yurt
dışında yapılsın… Ancak çeşitli görüşler ortaya çıktı, mahzurlar ifade edildi
ve sonuç itibarıyla yurt dışında oy kullanacak vatandaşlarımızın kullandıkları
oyların döküm ve tasnifinin Türkiye'de yapılması ana esas olarak bu tasarıda
belirlendi.
Bunun dışında, 298 sayılı Kanun’un
180’inci maddesinde düzenlenmiş olan “Seçim suçlarından doğan kamu davası,
seçimin bittiği tarihten itibaren iki yıl içinde açılmadığı takdirde kovuşturma
yapılamaz.” hükmünü hepimiz biliyoruz, hukukçu arkadaşlarımız özellikle bu
konuyu yakından takip ediyor. Ancak, buradaki “iki yıl” ibaresi, bu tasarıda
getirilen düzenlemeyle altı ay olarak değiştirilmiştir.
Öte yandan, yurt dışında göçler
neticesinde ortaya çıkan vatandaşlık merkezli sorunların yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızı olumsuz etkilememesi amacı doğrultusunda, yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın ikamet ve nüfus kayıt sistemi içerisindeki konumları ile buna
bağlı olarak 5901 sayılı Kanun ve 5904 sayılı Kanun’da değişiklikler
yapılmaktadır. Mavi Kartlar kütüğü
oluşturulmaktadır. Mavi Kartlar, bilindiği gibi, 1996 yılından beri uygulaması
yapılan bir husustur. Bunun için de, özellikle, Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığının daha faal çalışabilmesi için teşkilat yapısıyla
ilgili bazı düzenlemeler yapılmıştır.
Ben, sonuç itibarıyla, yapılacak bu
düzenlemelerin milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyor ve
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Alpay.
Şahsı adına, Bolu Milletvekili Tanju
Özcan. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Özcan.
TANJU ÖZCAN (Bolu) – Sayın Başkan, çok
değerli üyeler; ben de şahsım adına, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunmaktayım.
Benden önceki hatiplerin de dile
getirdiği gibi, bu yasa, yurt dışındaki Türk vatandaşlarının oy
kullanabilmeleri için, genel seçimlerde oy kullanabilmeleri için yapılmış olan
bir düzenleme. Bugün, adrese dayalı nüfus kayıt sisteminin güncel verilerine
göre, arkadaşlar, dünya genelinde 155 ülkede 5 milyon civarında Türk vatandaşı
yaşıyor. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının verilerine göre ise bu
vatandaşlarımızın yaklaşık 4 milyonu Avrupa Birliği ülkelerinde, 300 bini Kuzey
Amerika’da, 200 bini Orta Doğu’da, 150 bini de Avustralya’da yaşıyor. Özellikle
1960’lı yıllardan sonra, hepinizin bildiği gibi, Batı Avrupa ülkelerinde
yaşanan yoğun sanayi üretiminin sonucunda Türk vatandaşlarının Türkiye dışına
gitmeleri ve yerleşmeleri söz konusu olmuştur.
Tabii değerli arkadaşlar, ilk etapta
Türkiye’den ayrılan Türk vatandaşlarımız, oralarda çalışmak ve belli süre sonra
Türkiye’ye geri dönmek amacıyla hareket etmişler. Ancak, sayın milletvekilleri,
geçen sürede vatandaşlarımızın fikri değişmiş, yurt dışına gidenlerin önemli
bir kısmı yurt dışına yerleşip orada iş kuran insanlar hâline gelmişler.
Özellikle Batı Avrupa ülkelerinde bugün dördüncü nesil Türk vatandaşlarımızın
olduğu hepimizin malumu.
Tabii, özellikle Avrupa’da yaşayan
vatandaşlarımızın en önemli istemlerinden bir tanesi seçimlerde oy kullanmaktı.
Gerçekten de, üç hafta önce ben de Almanya’da bulundum bir vesileyle, oradaki
vatandaşlarımızla sohbet ederken bu konu gündeme geldi. “Bütün resmî işlerimizi
Avrupa’da yapabiliyoruz ancak her nedense, iş oy kullanmaya gelince biz bunu
gerçekleştiremiyoruz.” diye bir serzenişleri vardı. Gerçekten de oradaki
vatandaşlarımızın ben oy kullanma noktasında son derece hevesli olduklarını
gördüm. Bu da bana şu intibayı edinmemi sağladı: Eğer gerçekten bu yasa
sonrasında Avrupa’daki vatandaşlarımız yerlerinde oy kullandıklarında, tahmin
ediyorum, Türkiye’deki seçmenden daha yüksek bir katılım olacağı, en azından
ilk seçimler itibarıyla, ortaya çıkmaktadır.
Az önce temel kanunun bütünü hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi adına görüşlerimizi açıklayan Artvin Milletvekilimiz
Sayın Uğur Bayraktutan değindiler, “Biz esas itibarıyla bu yasanın çıkmasından
rahatsız değiliz ancak belli konularda çekincelerimiz, şerhlerimiz var.”
dediler. Eğer bunlarla ilgili de -birazdan görüşmeler yapılacak birinci bölüm
ve ikinci bölüm olarak- düşüncelerimiz alınırsa, gerçekten hep birlikte önemli
bir yasayı çıkartmış oluruz, önemli bir eksikliği dile getirmiş, gidermiş
oluruz.
Değerli arkadaşlar, tasarının 5’inci
maddesi gerçekten önemli çünkü biz seçimleri bugüne kadar hep yargı gözetiminde
yaptık. İlçe seçim kurulu başkanları hâkim, il seçim kurulu üyelerinin 3’ü de
hâkim, Yüksek Seçim Kurulundaki üyelerimizin tamamı yüksek yargıç yani
“Seçimlerde adaleti sağlayalım, kimsenin hakkını yemeyelim.” düşüncesiyle böyle
bir sistem oturmuş Türkiye’de. Bugüne kadar da eksikleri olmasına rağmen önemli
ölçüde başarılı olmuş ancak 5’inci maddede bazı hususlarla ilgili Dışişleri
Bakanlığına takdir yetkisi verilerek -ki Dışişleri Bakanlığı, malumunuz,
yürütmenin organlarından bir tanesi- seçimlere yürütmenin doğrudan müdahil olma
şansı ve imkânı tanınmış. Bu da bizim seçim kanunumuzun özüne aykırı,
Anayasa’ya da aykırı. Eğer bu, bu şekilde geçerse ben seçimlerin tarafsızlığına
bugünden gölge düşürüleceği uyarısında bulunmak istiyorum sizlere.
Tasarının 6’ncı maddesinde seçim
süresinin Yüksek Seçim Kurulu tarafından kısaltılabilmesi ve en çok oyu alan üç
partinin temsilcilerinin seçim kurullarında bulunabilmesi düzenlenmiş. Biz,
Yüksek Seçim Kurulunun süreye ilişkin oynama yetkisinin olmaması gerektiğini
düşünüyoruz. Yine, en fazla oy alan üç siyasi partinin değil, en fazla oy alan
beş siyasi partinin -ki ilçe seçim kurullarında bu böyledir- o seçim
kurullarında yer almasının daha adil olacağı kanaatindeyiz.
Tasarının 8’inci maddesi gerçekten çok
önemli. Bakın, 8’inci maddesiyle gizli gizli değil, açık açık bir af
çıkarıyorsunuz belli bir konuda. Seçim kanunumuzda eskiden bu süre iki yıldı
yani seçim döneminde işlenen suçlarla ilgili iki yıl içerisinde kovuşturmaya
başlanması gerekiyordu. Şimdi siz bunu altı aya düşürüyorsunuz. Neden altı aya
düşürdüğünüz aslında belli. En son yapılan 12 Haziran seçimlerinin üzerinden
daha bir yıl geçmedi. İki yılın geçmesine bir yıldan daha fazla zaman var.
Şimdi siz bu süreyi altı aya düşürerek 2011 seçimlerinde yapılmış olan
usulsüzlüklerin, 2011 seçimlerinde usulsüzlük yapmış olanların açıkça
korunmasını sağlıyorsunuz. Bu konuyla ilgili, 2011 seçimleriyle ilgili Türkiye
genelinde açılmış davalar var, bu davaların da önemli bir kısmının düşmesini
sağlayacaksınız. Bu, açıkça Unakıtan afları gibi bir yasal düzenleme
arkadaşlar. Bilmiyorum bunlarla kimi veya kimleri korumak istiyorsunuz? Ama
bundan yararlanacak insanlara -bu yasa çıktıktan sonra- baktığımızda önemli bir
kısmının AKP’li olduğunu da göreceksiniz. Ben bunu iddia ediyorum ve yasa
çıktıktan sonra bu konuda gelip sizlere de bu bilgileri vereceğim.
Değerli arkadaşlar, tabii, bir konu
daha var, seçme hakkı muhakkak önemli ancak bir de seçme hakkına paralel olarak
seçilme hakkı var. Ben seçilme hakkı konusunda daha dikkatli davranmamız
gerekir diye düşünüyorum.
Arkadaşlar, bakın, Vatandaşlık Kanunu
ile ilgili de az önce değerlendirmeler yapıldı. Bunlardan bir tanesi bizim
açımızdan ve sizler açısından son derece önemli. Bir başka ülke vatandaşlığını
iktisap etmiş olanların Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosunda yeri olmaması
gerektiğini düşünüyorum.
Burada hep tartışıldı: “Efendim, işte,
Devlet Bakanı Egemen Bağış aynı zamanda Amerikan vatandaşı mı?”, “Sayın Mehmet
Şimşek aynı zamanda İngiliz vatandaşı mı?”
Biz “Sayın milletvekilimiz Amerikan
vatandaşlığına geçerken Amerikan ulusunun menfaatlerini koruyacağına dair
namusu ve şerefi üzerine yemin etti mi, etmedi mi?” bunlar hep tartışıldı.
Hatta, arkadaşlar, somut bir olay da
yaşandı burada 1999’da, hatırlıyorsunuz, bunu yeniden gündeme getirmek
istiyorum, Sayın Merve Safa Kavakçı ile ilgili konu. Bu konuyu niçin burada
gündeme getiriyorum? Bakın, geçtiğimiz aylarda Merve Safa Kavakçı, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanına bir dilekçe verdi avukatı aracılığıyla,
“Ben milletvekili seçildim. Ondan sonra, benim milletvekilliğimi bir şekilde
düşürdüler. Ben, şimdi -üç yıl sekiz ay o Parlamento görev yaptı- üç yıl sekiz
aylık maaşımı istiyorum. Yetmez, ben bu arada emekliliğe hak kazandım,
emeklilikle ilgili haklarımın tamamını istiyorum. Hem de yasal faiziyle
istiyorum.” diyor.
Peki, arkadaşlar, ben sizlerin
hafızasını tazelemek bakımından Merve Safa Kavakçı’nın niçin milletvekilliğinin
düştüğünü hatırlatmak istiyorum: Bazılarının anlattığı gibi türbanından veya
baş örtüsünden dolayı değil, Merve Safa Kavakçı’nın Mart 1999’da Dallas’ta
yemin ederek Amerikan vatandaşı olması ve bunu Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinden
gizlemesinden dolayı 13 Mayıs 1999’da vatandaşlığı düşürüldü. Biliyorsunuz,
Milletvekili Seçim Kanunu’nda milletvekili seçilebilmek için başvuru tarihi
itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak ve başka ülke vatandaşıysa da
Bakanlar Kurulu izniyle bunu sağlamış olmak gerekir. Merve Safa Kavakçı bunu
sağlamadığı için vatandaşlığı düşürüldü, buna karşın yargı yoluna gitti. Yargı
dedi ki: “Hayır, bu yapılan işlem doğrudur, usule ve yasalara, mevzuatımıza
uygundur.” Yine Meclisten özlük haklarını istedi, Meclis Başkanlığı bunu
reddetti, bunu da yargıya taşıdı Merve Safa Kavakçı ve bunun sonucunda yargı
kararıyla böyle bir hakkının olmadığı da ortaya çıktı. Bugün aynı kişi “Ben
yeniden Türk vatandaşlığını kazandım.” düşüncesiyle, iddiasıyla yine haklarını
talep ediyor. Önümüzdeki günlerde ben Başkanlık Divanı tarafından bu taleplerin
de kabul edilmeyeceğini, kabul görmeyeceğini düşünüyorum.
Ancak, değerli arkadaşlar, bakınız bir
başka ülke vatandaşlığını da aynı zamanda iktisap etmiş kişi, hatta başka bir
ülkenin hakkını hukukunu her şeyden üstün tutacağına dair namusu ve şerefi
üzerine söz vermiş kişiler Türkiye Cumhuriyeti milletvekilliğini yapmamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi bağlayınız.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Yarın o ülkeyle
Türkiye Cumhuriyeti arasında herhangi bir uyuşmazlık çıktığında arkadaşlar,
çifte vatandaş olan ve hatta o ülkenin vatandaşlığını kazanırken o ülkenin
hakkını hukukunu çok üstün tutacağına dair yemin etmiş olan bir sayın
milletvekilinin, hatta bir sayın bakanın o iki ülke arasındaki uyumsuzlukta ne
yönde tavır alacağını dahi bilemeyiz.
İşte ben o yüzden bu konuda da ayrı bir
düzenleme yapılıp, artık, Merve Safa Kavakçı gibi çifte vatandaşların Türkiye
Cumhuriyeti Parlamentosunda milletvekilliği yapabilmelerinin, hatta bakan
olabilmelerinin önüne bugünden geçelim diyorum. Ben bu konuda bir yasa teklifi
de verdim. Eğer sizler de buna sahip çıkarsanız zannediyorum bundan sonra baş
ağrıtan konular gündeme gelmez diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özcan.
Hükûmet adına Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ.
Buyurunuz Sayın Bozdağ. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa
tasarısı hakkında görüşlerimi açıklamak üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, çok önemli tasarılardan bir
tanesini daha müzakere ediyoruz. Yurt dışında bulunan yaklaşık 6,5 milyon
insanımızın gözü bu müzakerelerde, onlar da bizi izliyorlar çünkü kendileri
lehine birtakım düzenlemeler, birtakım imkânlar Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından getirilecektir.
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Bakan,
televizyondan izleyemiyorlar, televizyon vermiyor efendim.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bu tasarının içerisinde üç tane ana konu düzenleniyor: Bir tanesi,
yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın milletvekili genel seçimlerinde ve Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde oy kullanmalarına ilişkin yaşadıkları sorunları aza indirmeyi
hedefliyor. Bir diğer yönüyle de çifte vatandaşlık imkânı vermeyen ülkelerde
kendi çıkma izni almak suretiyle vatandaşlığımızdan çıkmış bulunan
insanlarımızın Mavi Kart uygulamasına ilişkin yaşadıkları sorunları azaltan bir
başka kısmı var. Bir diğer yönüyle de Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının daha etkin, daha iyi çalışabilmesi için ihtiyaç duyulan
düzenlemeleri içermektedir.
Benden önce konuşan değerli
konuşmacılar bu tasarıya ilişkin değişik eleştirilerde bulundular, tasarıyla
alakalı görüşlerini sizlerle paylaştılar. Uygun görürseniz, bunlara hem cevap
vermek hem tasarının daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmak amacıyla,
eleştiriler üzerinden giderek cevap verirsek, konuşursak, o zaman belki daha
faydalı bir neticeyi elde etmiş bulunuruz.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın
büyük bir kısmı maalesef bugüne kadar oy kullanamamış. Baktığımız zaman, 95
genel seçiminde 87.677 vatandaşımız, 99 genel seçiminde 66.097 vatandaşımız,
2002 genel seçiminde 115.459 vatandaşımız, 2007 genel seçiminde 228.019
vatandaşımız -ki, bu seçimler yaz tatiline rastladığı için bu artışın biraz
oradan kaynaklandığını tahmin ediyoruz- 2011 genel seçiminde de 129.283 vatandaşımızın
oy kullandığını görüyoruz. Bunun anlamı şu: Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın çok ama çok az bir kısmının sandığa gidip Türkiye'nin
yönetimine dair söz söyleme hakkı bulunuyor. Demokrasilerde bu hakkı
genişletmek, herkese vermek ve herkesin uygun ortamda, arzu ettiği biçimde oy
kullanmasının tedbirini almak ilgili ülkenin görevidir, Anayasa’mız da bize
bunu görev olarak yüklemiştir ama maalesef, bugüne kadar gümrük kapılarında
kurulan sandıklarda vatandaşlarımız giriş ve çıkışlarda oy kullanmış,
gelemeyenler oy kullanma hakkından mahrum kalmıştı. 2008 yılında yapılan
düzenleme ile yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın bulundukları mahallerde oy
kullanmalarına, mektupla veya elektronik ortamda veya sandık mahallinde
kurulmak suretiyle oy kullanmalarına imkân veren yasal değişikliği Parlamentoda
yaptık ancak Anayasa Mahkemesi mektupla oy kullanmayı gizlilik ilkesine aykırı
görerek iptal etti. Şu anda elimizde 2008’deki düzenleme itibarıyla mahallinde
kurulacak sandıkta, elektronik ortamda veya gümrük kapılarında ayrı ayrı veya
birlikte bunların uygulanması suretiyle yurt dışındaki vatandaşlarımızın oy
kullanmasına imkân veren yasal altyapı var ancak Yüksek Seçimi Kurulu 2011
seçimlerinde bunu uygulamadı. 2010’da halk oylamasında da bunu uygulamadı çünkü
halk oylamasında da vatandaşın oy hakkı var. Gerekçesi ise “Bu yasal altyapıyla
benim bunu uygulamaya fiilen imkânım yok.” Hakikaten konuyu incelediğimiz
zaman, biz, yurt dışı seçmenlerin oy kullanmasına ilişkin düzenlemeler yapmışız
ama bu düzenlemelerin altını, ortaya çıkabilecek aksaklıkları giderecek biçimde
düzenlememişiz, büyük eksiklikler var. Esasında, bu düzenleme, bu eksiklikleri
gidermek, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın daha fazla oy kullanmalarını
temin etmek amacını taşımaktadır.
Bir defa, burada, Dışişleri
Bakanlığının bilişim altyapısından istifadeyi getiriyoruz. Neden getiriyoruz?
Çünkü yurt dışında ne kadar vatandaşımız var, nerede vatandaşımız var, bunun
kayıtları Dışişleri Bakanlığının elinde. Tıpkı, Türkiye’de ne kadar insanımız
var, bunun kayıtları Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün elinde ise
yurt dışındaki vatandaşlarımızın kayıtları da orada. Bundan yararlanmak kadar
doğal bir şey olamaz. Bizim, nerede kim var, bunları bilebilme imkânımız var
mı? Yok. Öyleyse, bundan istifade edeceğiz ancak burada sorun çıkmaması için,
seçim güvenliği aleyhine bir husus olmaması için, ilgili maddede diyor ki
burada: “Yüksek Seçim Kurulunun belirleyeceği usul ve esaslar doğrultusunda
kullanılacak olan bilişim altyapısının oluşturulması ve güvenliği için gerekli
tedbirleri alır.” Kim alır? Yüksek Seçim Kurulu ile Dışişleri Bakanlığı
birlikte alır. Esasları, usulleri Yüksek Seçim Kurulu belirleyecek ve bu
çerçevede bilişim altyapısından istifade edilecek, yoksa Dışişleri Bakanlığının
kendi tasarrufuna göre bir hareketin içerisine girilmeyecek. Orada Dışişleri
Bakanlığı görevlileri var, kamu görevlileri olacak, 1 tane başkan, 1 tane kamu
görevlisi. Türkiye’de de baktığınızda 1 başkan, 2 tane memur var sandıkta.
Türkiye’deki sandıklarda da kamu görevlileri var. O zaman, kamu görevlisi
olduğu zaman, her seçime “Bunlar hile karıştırdı.” diyor muyuz? Demiyoruz.
Neden demiyoruz? Çünkü seçimin yürütülmesini bizim sistem esasında siyasi
partilere bırakmış. Sandıklarda 3 tane kamu görevlisi var ama aynı zamanda
siyasi partilerin temsilcileri de var, müşahitleri de var, vatandaşın gözlemi
de var; hep beraber bu işin güvenlik içerisinde yürütülmesini denetliyoruz,
takip ediyoruz, kontrol ediyoruz. Yurt dışında da orada görevlilerin bulunması zaruretten
kaynaklanıyor, ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Aynı yerde siyasi partilerimizin
temsilcileri de olacak ve onlar da bu işi takip edecek. Türkiye'nin içinde
yapılan seçimlerde seçim güvenliğine ilişkin bir sorun nasıl yaşanmıyorsa orada
yapılacak seçimlerde de seçim güvenliğine ilişkin herhangi bir sorun
yaşanmayacaktır.
Yurt dışında kurulacak sandıklarda en
fazla oyu alan üç siyasi partinin temsilcisi bulunacak. Bu çok eleştirildi,
sanki bir ayrımcılık yapılıyormuş gibi de dile getirildi. İşin doğrusu, uygulamaya
bakmak lazım. “Şu anda gümrük kapılarında vatandaşımız oy kullandığında gümrük
kapılarındaki sandıklarda kim var?” diye baktığınızda, 1 başkan var, 2 tane
memur üye var, 2 tane de siyasi partinin temsilcisi var. Biz ne yapıyoruz
burada? 2 olan siyasi parti temsilcisini 3’e çıkarıyoruz, lehe bir düzenleme
yapıyoruz. Daha fazla da artırma imkânı var, artırılabilir ama yurt dışında
sadece konsolosluklarda oy kullanıldığı zaman -çünkü oyun nerede
kullanılacağına ilgili ülkeyle varılacak mutabakat çerçevesinde karar
verilecek- mekân darlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar var, ciddi sorunlar var. Bu
nedenle, bu sorunları minimize etmek adına biz mevcut uygulamadan daha ileri
bir adımı attık, 2 olan sayıyı 3’e çıkardık. Bu nedenle de bu önemli bir
değişikliktir, iyileştirmedir; ayrımcılık değil, ihtiyaca göre atılmış bir
adımdır.
Bir başka konu elektronik ortamda oy
kullanmayla alakalı. Elektronik ortamda oy kullanma konusu bir imkân
meselesidir. Biz yasaya bunu 2008’de koyduk, bu tasarıyla gelmiyor bu, mevzuatımızda
var. Ne zaman uygulanacaktır? Tabii Yüksek Seçim Kurulunun karar vermesi
hâlinde. Bunun finans boyutuyla ilgili Hükûmet açısından herhangi bir sorun,
sıkıntı bulunmamaktadır. Yüksek Seçim Kurulu bunun teknik altyapısıyla ilgili
çalışmaları yapıp, “Türkiye buna hazır, ben bunun kullanılmasına karar
veriyorum.” dediği zaman yasada bu imkân var. Anayasa Mahkemesine de bu konu
gitti ama Anayasa Mahkemesi bu hususu Anayasa’ya aykırı bulmadı. Ne zaman karar
verir Yüksek Seçim Kurulu, onu bilemiyoruz ama karar verdiği zaman bu
uygulanabilir. Ama önümüzdeki seçimde uygulanır mı diye sorduğunuzda… Bana göre
yetişmez, çünkü bu çok büyük bir teknik altyapıyı, önemli oranda bilimsel
çalışmayı gerektiriyor ve bu çalışmaların kısa sürede bitmesi mümkün değil. Ama
yasada böyle bir hüküm bulunmazsa Yüksek Seçim Kurulunun bu yönde çalışma
yapması, kendini hazırlaması, günün birinde “Ben böyle bir imkânı da
kullanabilirim” diye kendine durumdan vazife çıkarması mümkün olmazdı. Şimdi bu
bir nevi talimattır, Türkiye’de bu sistemi sağlıklı ve güvenli bir şekilde
kurup işletebilecek mekanizmayı oluşturma noktasında Yüksek Seçim Kuruluna bir
imkân veriyoruz.
Bir başka konu: 8’inci maddede iki
yıllık olan dava açma süresini biz altı aya çekiyoruz burada, böyle bir
düzenleme getirdik. Bunu getirirken de düşüncemiz şuydu: Açılan davalara
baktığınız zaman, rakamları buradan CHP adına konuşan arkadaşımız verdi,
2009’da rakam yüksek ama diğerlerine baktığınızda, vekil seçimlerinde, halk
oylamasında rakam düşük. 2009’da niye yüksek? Mahalli seçimler, muhtar
seçimleri var, belediye seçimleri var.
Seçim Kanunu’na muhalefetten yargılanan
kişilerin dağılımına baktığınız zaman, bunların büyük bir kısmının köylerde
yaşayan vatandaşlarımızdan, diğer bir kısmının beldelerde yaşayan vatandaşlarımızdan…
Ve daha çok muhtarlık seçimi ve beldelerdeki akrabalar arası belediye
yarışlarında akrabalardan birinin başkan seçilmesi konusunda kullanılan
oylardan kaynaklanan problemler var. Pek çok dram yaşanıyor. Gariban var, orada
cahil insanları kandırıyor birisi, aldatıyor, oy kullandırıyor, sonra şikâyet
ediyor. Bir sürü sıkıntı var bu noktada. Şehirlerde baktığınızda bu yönden
yaşanan ciddi bir sorun söz konusu değil. Daha ziyade gariban kesimde, maalesef
o küçük yerlerde birtakım yarışlar ve gayretler nedeniyle birbirlerini
şikâyetle bir oy yüzünden insanlar herhangi bir partiye veya şeye değil,
şahıslar kazansın diye yapılan yanlışlardan çok ağır bedeller ödüyorlar.
Bu düzenleme, böylesi gariban insanları
bu tür rekabet nedeniyle hapse yollayan kişilerin oyununa bir son vermek, bir
nevi devleti kullanarak birilerini cezalandırma anlayışına son vererek bu
noktada bir imkân getirmek. Eğer zaten gene bir suç varsa altı ay içerisinde
soruşturma yapılabilir, dava açılabilir, cezasız kalacak diye bir şey yok ama
altı ay içinde şikâyet etmiyor, yedinci ay gidip şikâyet ediyor, sekizinci ay
gidip şikâyet ediyor, bir sene sonra gidip şikâyet ediyor, arası bozuluyor
gidip şikâyet ediyor, tehdit ediyor. Başka türlü bunu kötüye kullanan da bir
yapı var. Onun için dedik ki biz: “Bunu koyalım suçlu olanlar cezasını alsın,
savcılar bu süre içerisinde soruşturma yapıp dava açabilir. Eğer açamazlarsa o
zaman dava düşer ama bu süre kâfi bir süredir, açabilir.” Ama siyasi
partilerimiz buradan birilerine af getiriyormuşuz gibi çıkardılar. Ben
Komisyonda da söyledim: “Bu konuda uzlaşma olmazsa biz geri çekeriz.” dedik.
Nitekim partiler arasında uzlaşma yok, BDP, MHP ve CHP bu düzenlemeye karşı. O
yüzden, ben de Komisyonda söz verdim: “Biz bu maddeyi geri çekeceğiz. Eğer bir
mutabakat olursa o çerçevede bunu koyacağız. Kimseye örtülü af getirme
düşüncemiz kesinlikle yok.”
“Devam eden davalara uygulanmıyor da,
dava açılanlara sadece uygulanacak, adaletsizlik var, biz o yüzden karşıyız.”
argümanı da doğru değil. Lehe olan hüküm
uygulanır ama eğer bir tereddüt varsa geçici bir madde koyup devam eden
davalara uygulanmasını da biz bunun temin edebiliriz, bu bizim elimizde, aksi
takdirde biz bunu çıkaracağız.
Tabii, çifte vatandaşlıkla ilgili
konuda da şunu ifade etmem lazım: Bizim yasalarımız çifte vatandaşlığa imkân
veriyor. Çifte vatandaşlıktan korkmamak lazım. Biz, Avrupa’da Türklere çifte
vatandaşlık konusunda yapılan ayrımcılıktan şikâyet ediyoruz. Almanya’da,
Avusturya’da bugün bu ayrımcılık yapılıyor, başka ülkelerin vatandaşlarına
çifte vatandaşlık verilirken Türklere çifte vatandaşlık verilmiyor. Biz, bunun
insan hakları ihlali olduğunu söylüyoruz, hukuk devletine aykırı olduğunu
söylüyoruz ve bunun düzeltilmesini istiyoruz. Bizim yasalarımızda çifte
vatandaşlık var. Bundan rahatsız olmamak lazım.
Bugün Almanya’da Türk asıllı
milletvekilleri var mı? Var. Avusturya’da Türk asıllı milletvekilleri var mı?
Var. Belçika’da Türk asıllı milletvekilleri var mı? Var. Hollanda’da Türk
asıllı milletvekilleri var mı? Var. Peki, niye oluyor? Demokrasi var, ondan
oluyor, vatandaş olmuş, orada imkân veriyor, ülke kendine güveniyor ve
“Buyurun, burada siyaset yapın.” diyor.
Türkiye’de, başka ülkenin vatandaşıyken
vatandaş olanlardan burada milletvekili var mı, Parlamentoda? Yok. Bizim kendi
vatandaşımıza, Hükûmet olarak, devlet olarak, sadece AK PARTİ döneminde değil,
bizden önceki hükûmetler döneminde de yabancı ülke vatandaşlığına geçme tavsiye
edilmiş en üst düzeyde, teşvik edilmiş ve vatandaşlıktan çıkma izinleri
verilerek insanlarımız vatandaş yapılmış. Sonra buraya gelip burada onlara
ayrımcı bir muameleyi savunmak millî iradeye, millete karşı saygılı bir
yaklaşım olmaz. Böyle şey olur mu? Ayrımcılık yapacağız kendi vatandaşlarımız
arasında, “Sen başka ülkenin vatandaşı olmuşsun…” Aynı zamanda benim kanunum
çifte vatandaşlığa izin verecek “Sen git oranın vatandaşı ol, ben sana benim
vatandaşlarımın sahip olduğu hakları da tanıyacağım.” diyecek, sonra da
kalkacaksınız “Bu yanlış.” diyeceksiniz. Olacak iş değil. Türkiye'nin bütün
tezlerine aykırı şey. Biz dünyanın her yerinde çifte vatandaşlığı savunuyoruz,
savunmaya da devam edeceğiz.
Egemen Bağış’ın da, Sayın Mehmet
Şimşek’in de, Sayın Merve Kavakçı’nın da bu millete, bu devlete sadakatini,
sevgisini, saygısını herhâlde bu Mecliste kimse tartışmaz, tartışamaz,
tartışmamalıdır da. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sonra Sayın Merve
Kavakçı’nın başına gelen hadiseyi de demokrasiyle, hukukla izah etmeyiz,
edemeyiz de. Vatandaşlığın iptalinin seçimden
sonra nasıl hukuksuz ve keyfî bir şekilde yapıldığını, o dönemde
mahkemenin nasıl keyfî bir şekilde karar verdiğini cümle âlem biliyor. Vatandaş
seçiliyor, yemin yapacak, yaptırılmıyor milletin temsilcisine, ondan sonra
araya birileri giriyor, Bakanlar Kurulu çıkıyor vatandaşlığı kaybetme kararı
veriyor, sonra mahkemeye gidiyor, mahkeme bunu onaylıyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu bir hakkın zorla, demokrasiye rağmen, hukuka rağmen,
insan haklarına rağmen gasbıdır, ayıptır.
Bu Meclisin yaşadığı ayıplardan bir tanesidir o. Onun için de onu
savunmak, bunların doğru olduğunu söylemek fevkalade yanlıştır. Biz bunun
yanlışlığını ifade ettik, etmeye de devam edeceğiz çünkü Türkiye demokrasi
olacaksa, hukuk devleti olacaksa demokrasi dışı, hukuk dışı her şeyin
karşısında beraber durmamız lazım.
Mavi Kartla ilgili konuya gelince: Biz
Mavi Kartla ilgili konuyu niye getirdik? Tam da bu çifte vatandaşlık sorunu
nedeniyle getirdik. Bazı ülkeler çifte vatandaşlığa izin vermiyor. Türklere
zulmediyor tabiri caizse bu yönüyle. Öyle olunca biz vatandaşlıktan
insanlarımızın çıkmasına ülke olarak muvafakat ediyoruz. Çıkma izni alıyor
Alman vatandaşı oluyor, çıkma izni alıyor Avusturya vatandaşı oluyor veya çifte
vatandaşlığı tanımayan başka ülkelerin vatandaşı oluyor. Ama bizim insanımızın
burada birtakım işleri var, onları kullanmakta problemleri var. Türkiye’yle
bağları güçlü olsun istiyoruz. Onun için de bizden önceki dönemlerde Pembe Kart
uygulaması başlatılmış ama bu sorunları çözmekte yeterli kalmamış, yeteri kadar
sorunları çözücü olmamış. Biz Mavi Kart veriyoruz şimdi, yurt dışında yaşayan
vatandaşlıktan çıkan insanlarımıza. Çıktığı anda kim varsa ona veriyoruz. Daha
sonra evlendi, eşine vermiyoruz. Çocukları oldu, çocuklarına vermiyoruz. Daha
sonra başka şeyler oldu, torunları oldu, onlara da vermiyoruz. Bunların bir
kimlik numarası da yok. Ailelerin birleşmesi zorlanıyor, başkaca problemler
oluyor. Şimdi diyoruz ki: “Biz bunların üçüncü dereceye kadar kan ve sıhri
hısımlarına Mavi Kart verebilelim.” Bu imkânı getiriyoruz, daha fazlasına verme
konusunda da Bakanlar Kurulunu yetkilendiriyoruz. Bunların, vatandaşlıktan
çıktığı için kimlik numaraları kapatılıyor, nüfus kütükleri kapatılıyor,
Türkiye’de bir kaydı yok; bankada işlem yapacak, bilgi isteniyor, yok; noterde
işlem yapacak, bilgi isteniyor, yok; tapuda işlem yapacak, sorunlu; başka
sorunlar var, problemli, bir sürü sıkıntılar yaşıyorlar. Dedik ki: “Bir kimlik
numarası verelim, bunların kayıtları…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayın.
Buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) – Bitiriyorum.
…orada olsun, Türkiye’de yapacakları
işlemlerde rahatlasınlar, işlemleri vatandaşlarımız gibi yapsınlar.”
Ayrıca çalışma imkânı da getiriyoruz.
Kamuda sözleşmeli işçi olarak ve başka şekillerde -memur olması hariç, o
Anayasa’ya aykırı- çalışma imkânı da getiriyoruz ve onların durumlarını
güçlendiriyor, Türkiye’yle irtibatlarını daha kuvvetli hâle getiriyoruz, doğru
bir adım atıyoruz.
Ben, bu vesileyle bu yasaya destek
veren herkese, çünkü muhalefet partileri de destek verdiler, onlara, bütün
Genel Kurala ayrı ayrı teşekkür ediyor,
yasanın hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Bozdağ.
Şahsı adına Muğla Milletvekili Mehmet
Erdoğan.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Bozdağ,
o bahsettiğin demokrasilerde tutuklu milletvekili var mı acaba? Bir de orayı
anlatsaydınız. O Avrupa’daki demokrasilerden söz ettiniz ya, tutuklu
milletvekili var mıydı, o kısmını bir anlat, eksik kaldı yani.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU
(İstanbul) – Süresi yetmedi, süresi.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Hocası Burhan
Hoca olursa süre yetmez yani.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Erdoğan.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı’nın tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, bugün TRT ile
Diyanet arasında ramazan ayında yayına başlayacak olan bir Diyanet kanalının
protokolü yapıldı. Sayın Bakan da sabah oradaydı, o törendeydi. Tabii, ramazan
ayından itibaren vatandaşlarımıza doğru dinî bilgiler vermek üzere böyle bir
kanalın kurulmasını yerinde buluyor, bu kanalın hayırlı uğurlu olmasını temenni
ediyoruz. TRT, TRT Diyanet, TRT Çocuk, TRT Avaz, TRT Şeş, TRT Müzik, on altı
tane kanalın sahibi ama maalesef şu anda TRT’nin Meclis yayını yok. Bunların
hepsi kadar, bugün ya da burada sürekli olarak yapılan yasama faaliyetleri de,
burada yapılan görüşmeler de bu toplumun her kesimini ilgilendiriyor çünkü
Türkiye'nin her yerini ilgilendiren kararlar, kanunlar bu Mecliste alınıyor.
Dolayısıyla ben, bu TRT3 yayınlarının durdurulmasını buradan tekrar kınıyorum ve
bu eksikliğin en kısa zamanda giderilmesini tekrar hatırlatarak sözlerime
başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, yüce Meclisin
görevi yasa yapmak. Tabii yasayı niçin yapacağız? Vatandaşlarımızın sorunlarını
çözmek için. Ama görüşmekte olduğumuz bu kanun tasarısı, tamam, birçok
güzellikleri ifade etmekle beraber çok da eksikler içermektedir. Şimdi, bir
defa, görüşmekte olduğumuz bu kanun üç temel konuyu gündeme getirmektedir.
Birincisi: 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’da yapılan yeni düzenlemelerle,
yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın oy kullanma işleminin nasıl
gerçekleştirileceği düzenlenmektedir.
İkincisi: Yurt dışında yaşayan ve
bulundukları ülkenin vatandaşlığını kazanan vatandaşlarımıza Mavi Kart verilmesi
işlemini düzenlemektedir.
Üçüncüsü: Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı Kanunu’na yeni ilaveler yapmaktadır.
Şimdi, aslında bu üç konu birbirinden
ayrı konular olduğu için böyle bir kanunun içerisinde torba kanun gibi getirip
burada kafaları karıştırmak yerine bunu üç ayrı kanun olarak buraya getirip
ilgili komisyonlarda da daha fazla tartışılmasını sağlayarak bu meselelerin
çözülmesinde fayda olduğuna inanıyorum ama tabii ki AKP’de torba kanun yapma
alışkanlığı olduğu için maalesef bunlar mümkün olmuyor.
Şimdi, konuları sırasıyla ele alacak
olursak, tasarının 1’inci maddesiyle yurt dışı ilçe seçim kurulu başkanlığı
kuruluyor. Şimdi, arkadaşlar, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nda ilçenin tarifi
var. İlçe, bizim ülkemizde bir idari birim. Sanki şimdi bizim Türkiye'nin
dışında kalan bütün dünya toprakları da ayrı bir ilçeymiş gibi bir saçmalıkla
karşı karşıyayız.
Şimdi, seçim kurullarımızın, bizim
seçim sistemimizin yapılanması nedir? Sandık kurulu, ilçe seçim kurulu, il
seçim kurulu, Yüksek Seçim Kurulu. Şimdi burada Ankara İl Seçim Kuruluna bağlı
bir ilçe seçim kurulu üzerinden yurt dışındaki bu kadar geniş coğrafyayı, bu
faaliyetleri yürütmek, yurt dışındaki oy kullanacak milyonlarca vatandaşımızın
seçim faaliyetleriyle ilgili birçok şaibeyi de beraberinde getirecektir.
Bu eksikliğin ortadan kaldırılması için
birinci olarak yapılması gereken, bir yurt dışı seçim kurulu başkanlığı ve
bunun altında -yani bunu il seçim kurulu seviyesinde düşünürsek- hiç olmazsa
her kıtaya bir ilçe seçim kurulu başkanlığına karşılık gelecek bir alt seçim
kurulu başkanlıklarının kurulması lazım. Bunlar kurulmadığı zaman Ankara’daki
bir ilçe seçim kurulu başkanlığı Amerika’da oy kullanacak vatandaşımızın sandık
kurulunun oluşmasını da sağlayacak, Almanya’dakini, Balkanlardakini,
Kafkaslardakini, Uzak Doğu’dakini… Bu, akılla, mantıkla izah edilebilir bir şey
değil.
Bu kadar geniş coğrafyadaki işlemlerin
Ankara’da kurulacak olan bir ilçe seçim kurulu üzerinden yapılması, maalesef ki
bence bir defa bu işin eksikliğini şimdiden oluşturmuştur ve bundan sonra
yapılacak seçimlerin güvenliğini de şimdiden tehlikeye sokmuştur çünkü bir ilçe
seçim kurulunun bu kadar geniş coğrafyada… Her ülkenin mevzuatı ayrı. Almanya
bizim oradaki vatandaşlarımızın oy kullanmasında nasıl bir prensibi
benimseyecek, Balkan ülkelerindeki her ülke nasıl bir prensibi belirleyecek? O
bakımdan, her ülkedeki, hiç olmazsa her kıtadaki işlemleri takip edecek, ayrı
bir ilçe seçim kuruluna karşı gelecek bölgesel seçim kurulu başkanlıklarının
kurulması lazım.
Bu kanun yeni bir tartışmayı da
başlatacak. Yine yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız kendilerini temsil etmek
için kimi, nasıl seçecek? Hem milyonlarca seçmenden bahsediyoruz ama onlar
sadece burada partilere oy verecekler, kendilerini temsil edecek herhangi bir
kimseyi seçme imkânları da maalesef yok.
Şimdi arkadaşlar, bu kanundaki en
önemli meselelerden, düzenlemelerden bir tanesi de -ikinci olarak- Mavi Kart
meselesi. Mavi Kart meselesi tabii ki Türkiye’de kanayan bir yarayı çözecek,
görünüş böyle. Ama geçmişte Pembe Kart bunu çözemedi. Geçmişte biz
vatandaşlarımıza vatandaşlıktan çıkma izni verdik. Onlar bulundukları ülkenin
vatandaşlığını aldıktan sonra buradaki vatandaşlığını aktive ettik. Her
ikisinde de, başta Almanya olmak üzere Avusturya ve diğer bazı çifte
vatandaşlığı kabul etmeyen ülkeler bizim bu uygulamamızı öğrendiklerinde
oradaki vatandaşlarımızı vatandaşlıktan çıkarttılar.
Şimdi, bu konunun çözülmesi tabii ki
güzel. İnsan kendi ülkesine geldiğinde… Buradan Almanya’ya gitmiş, Avusturya’ya
gitmiş, başka ülkelere gitmiş. Çifte vatandaşlığı kabul etmeyen ülkelerde
yaşamak zorunda kalan vatandaşlarımızın Türkiye’ye geldiğinde yabancı muamelesi
görmesi elbette ki onları incitmektedir. Bu sorunun çözülmesi lazım. Ama bu
sorunun çözümü bizce bu değil. Yani yarın bu konu da öğrenildiği zaman, Almanya
ya da Avusturya, çifte vatandaşlığı kabul etmeyen diğer ülkeler bizim bu
vatandaşlarımızın vatandaşlıklarını iptal etme yoluna gidebilirler. Bu da
vatandaşlarımızın yeniden, ya burada ya orada vatandaşlık işlemlerini
yürütememesi anlamına gelir.
Şimdi buradan iktidar milletvekillerine
seslenmek istiyorum: Sizin tabirinizle dünya lideri bir Başbakan var. Bütün
Kuzey Afrika coğrafyasını yeniden yapılandırıyor, Suriye vatandaşlarının
derdiyle dertleniyor, İsrail’e meydan okuyor. Bu durumda, Mavi Kart’la
vatandaşlarımıza umut vermeyelim. Çünkü bu gene bizi yarı yolda bırakabilir.
Sayın Başbakan Sayın Merkel’i çağırsın, oturalım masaya, çifte vatandaşlık
meselesini çözelim, bu vatandaşlarımızın duygularıyla oynamayalım. Çünkü
hakikaten o insanlar psikolojik olarak sıkıntıdalar. Ben İçişleri Bakanlığında
yedi yıl hukuk müşavirliği yaptım. Vatandaşlığı iptal edilen, tekrar geriye
vatandaşlığını kazandığında Almanya tarafından vatandaşlığı iptal edilen vatandaşlarımızın
nasıl ağladıklarını, buraya gelip tekrar, istemeye istemeye “Haberimiz olmadan
bizi tekrar vatandaş yapmış.” diye davalar açtıklarının ben canlı şahidiyim. Bu
davalarda ben bakanlığımı idari mahkemelerde, Danıştayda temsil ettim.
Onun için bu dünya lideri
Başbakanımızın bu meseleyi çözmesi lazım. O zaman kendi vatandaşının derdini
çözemeyenlerin de başkalarının derdiyle pek fazla uğraşmaması lazım.
Gene Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı diye bir başkanlığımız var. Adı çok güzel. Fonksiyonlarının
da çok güzel olmasını elbette gönlümüz arzu ediyor çünkü dünyanın dört bir
tarafında yaşayan Türklerin yaşadığı sıkıntıları biliyoruz. Ahıskalıların,
Azeri kardeşlerimizin dünyada nasıl sıkıntılarla karşılaştıklarını biliyoruz
ama öyle bir teşkilat kuruldu ki arkadaşlar, bu teşkilatın görev tanımı somut
değil. Yani bazı işleri Dışişleri Bakanlığı mı yapacak, Millî Eğitim Bakanlığı
mı yapacak, TİKA mı yapacak yoksa bu Başkanlık mı yapacak? Bu Başkanlık
yapacaksa bunları nasıl yapacak? Bu Başkanlığın diğer kurumlar üzerindeki
fonksiyonu nedir?
İşin doğrusu kanunun tümünü
incelediğinizde ortada bir karmaşa var. Bu karmaşayı ortadan kaldırmanın yolu,
bir kere öncelikle bu tanımı doğru yapmak ama bakıyoruz ki bu tanım maalesef
doğru yapılmadı. Gene buraya yeni yeni kadrolar ekleniyor. Bu kadrolardan
maksat yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının, Türk topluluklarının, akraba
topluluklarının sorunlarını çözmenin ötesinde yeni yeni kadrolar ihdas ederek
kamudaki kadrolaşmaya yeni kapılar açmak gibi gözüküyor.
Bu işlerle uğraşacağımıza,
vatandaşlarımızın, dünyada bu sıkıntıları paylaşan, Azerbaycan’da, Ahıska’da,
Amerika’da, Almanya’da yaşayan soydaşlarımızın, Türk kardeşlerimizin, Kerkük’te
yaşayan kardeşlerimizin sorunlarını çözecek bir yapı üzerinde uğraşalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Bu yapı
bunları çözmekten âciz. Bunları çözebilecek güce getirelim. Biz bu yapının
nasıl işlediğini biliyoruz arkadaşlar. Yani burada bize bunları tarif etmeyin.
Onun için, ben gene de zaman varken
bazı eksikliklerin bu kanunun maddeleri üzerinde verilecek önergelerle
çözülebileceğine inanıyorum. İnşallah bu kanundaki aksaklıklar verilecek
önergelerle çözülür.
Şimdiden bu kanunun hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum. Hepinizi bu vesileyle tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Erdoğan.
Sayın milletvekilleri, çalışma
süremizin sonuna geldiğimiz için, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 9 Mayıs 2012
Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.