DÖNEM: 24 CİLT: 17 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
85’inci Birleşim
29 Mart 2012 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın, Türk halk ozanı Âşık Veysel Şatıroğlu’nun
39’uncu ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, son yaşanan terör olaylarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Mardin Milletvekili Ahmet Türk’ün,
Batman’da nevruz kutlamaları sırasında meydana gelen olaylara ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına gönderilen dosyada adı geçen Mustafa Öztürk'ün hâlen görev yapan
Bursa Milletvekili olmadığı, görevi sona eren Hatay Milletvekili olduğu
anlaşıldığından, ilgili dosyanın yeniden değerlendirilmek üzere iade edilmesine
ve Karma Komisyonda bulunan dosyanın Hükûmete geri verildiğine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/804)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 19 milletvekilinin, Saros Körfezi'nin doğal
yapısını tehdit eden sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/212)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 19 milletvekilinin, 4/C mağdurları arasında son yıllarda artan intihar
olaylarının, içinde bulundukları sorunların ve çözüm yollarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/213)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 19 milletvekilinin, işsizlik ve buna bağlı olarak gelişen iç göç sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/214)
C) Gensoru Önergeleri
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Nevruz
Bayramı kutlamaları ile eğitim sistemine ilişkin kanun teklifine karşı yapılan
protesto gösterilerinin yasaklandığı ve bu gösterilere katılanlara yönelik
polisin orantısız güç kullandığı iddiasıyla İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin
hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10)
VI.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Basın özgürlüğünün sağlanması
konusunda alınması gereken önlemlerin araştırılması amacıyla verilmiş olan
(10/76) esas numaralı Meclis araştırma önergesinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 29/3/2012 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- Bor madenciliğinin sorunlarının ve
çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/205) esas numaralı
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 29/3/2012 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
MHP Grubu önerisi
3.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve
arkadaşlarının SGK'da bulunmayan emeklilik
verilerini, emeklilik prim ödemede süresini tamamladığı hâlde emekli aylığı
için yaşının dolmasını bekleyenlerin sayısını, sorunlarını, çözüm
alternatiflerini tespit etmek, SGK için bir veri tabanı oluşturmak amacıyla
vermiş olduğu (10/315) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 29/3/2012 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
VII.-
GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, 28 Mart 2012 tarihli 84’üncü Birleşim
tutanağında yer alan ifadesini düzelttiğine ilişkin konuşması
VIII.-
AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, 1 Nisan 2012 Pazar günü Meclis Genel
Kurulunun çalışması nedeniyle aynı gün yapılacak olan öğrenci seçme sınavında
yakınlarının yanında olamayacaklarına ilişkin açıklaması
2.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in ifadeleri
nedeniyle kendilerinden özür dilemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
3.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın ifadelerine ilişkin
açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Başkanı Nabi Avcı’nın konuşmasına ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, imza sahibi olduğu
bu kanun teklifinin görüşmelerinde Meclis Genel Kurulunu yönetmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
6.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Meclis Genel Kurulunda yaşanan olaylara ve sorumluları kınadıklarına
ilişkin açıklaması
7.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Meclis
Genel Kurulunda yaşanan olaylara ve sorumluları kınadıklarına ilişkin
açıklaması
8.- Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, Meclis Genel Kurulunda yaşanan olaylara ve sorumluları
kınadıklarına ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Meclis Genel Kurulunda yaşanan olaylar ve gergin ortam nedeniyle
İç Tüzük madde 68’e göre birleşimin kapatılması gerektiğine ilişkin açıklaması
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdu’nun, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy’un şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy’un şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin
şahsına ve MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
5.- Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın AK PARTİ Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
6.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı’nın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Millî Eğitim Bakanı
Ömer Dinçer’in CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
8.- Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Adalet ve Kalkınma
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
10.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner’in AK PARTİ
Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
11.- Isparta Milletvekili Ali Haydar
Öner’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
12.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in,
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Nabi Avcı’nın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Nabi
Avcı’nın CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
14.- Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in AK PARTİ Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
15.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
16.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
2.- Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı: 180)
3.-
Kars Milletvekili Ahmet Arslan ve Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin ile 7 Milletvekilinin;
Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret
Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ve Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/387) (S. Sayısı: 194)
4.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199)
XI.-
DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.- Adıyaman Milletvekili Mehmet
Metiner’e yapmış olduğu davranış nedeniyle İç Tüzük’ün
160’ıncı maddesinin
dördüncü fıkrası gereğince kınama cezası verilmesi yapılan oylama sonucu kabul
edilmedi
XII.-
OYLAMALAR
1.- İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin
9. Maddesinin oylaması
XIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar
Demirel’in, kadınların istihdam edildiği iş kolları ve bunların illere göre
dağılımına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı (7/3667) Ek cevap
2.- Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlu’nun, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdür Yardımcılıklarına yapılan
atamalara ve Antalya Sosyal Güvenlik Müdürü hakkındaki müfettiş raporuna
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/4520)
3.- Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlu’nun, üst düzey yönetici kadrolarında vekaleten
görev yapan sigorta müfettişleri ve denetmenlere ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/4521)
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun,
2010-2011 yıllarında BAĞ-KUR ve SSK’lı çalışan sayısına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/4524)
5.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulut’un, SGK bünyesinde GİH sınıfında çalışan personelin ek ödemelerine ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/4704)
6.- Ankara Milletvekili Sinan Aydın
Aygün’ün, İşsizlik Sigortası Fonu’nun varlıklarının değerlendirilmesine ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/5029)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak yedi oturum yaptı.
Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysal, 24 Mart Dünya Tüberküloz
Günü’ne,
Adana Milletvekili Muharrem Varlı, sulama birliklerinin
sorunlarına,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın, Adıyaman’ın sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşmasına Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu cevap
verdi.
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, patates
üreticilerinin içinde bulunduğu sorunların; çifçilerin
üretim sıkıntılarının giderilmesine, üretilen ürünlerin değerlendirilmesi ve
pazarlanmasına yönelik çözümlerin (10/209),
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 21 milletvekilinin,
Boğaziçi'ndeki kaçak ve çarpık yapılaşmanın (10/210),
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, gıda
güvenliğinin sağlanması açısından tarım arazilerinin durumunun, ne kadarının
yabancılara satıldığı veya uzun süreli kullanımlara tahsis edildiğinin ve
bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin (10/211),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
BDP Grubunun, 2/3/2012 tarihinde,
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve arkadaşlarının çocuk cezaevlerinde
çocukların karşı karşıya kaldığı sistematik şiddet, kötü muamele ve cinsel
istismar sorunlarının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına vermiş olduğu (673 sıra no.lu),
MHP Grubunun, 23/3/2012 tarihinde, 3951
sayı ile özel güvenlik görevlilerinin özlük hakları, sağlık problemleri ve
diğer sorunlarının araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu,
CHP Grubunun, 21/3/2012 tarihinde, Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve arkadaşlarının Mersin Akkuyu’da
kurulması planlanan nükleer güç santralinin bölgeye ve insan sağlığına
zararlarının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu (323 sıra no.lu),
Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 28/3/2012
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerileri, yapılan görüşmelerden sonra
kabul edilmedi.
Manisa Milletvekili Özgür Özel, Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un şahsına,
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, Siirt Milletvekili Afif
Demirkıran’ın Cumhuriyet Halk Partisine,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, Pozantı ilçesinin Pozantı
Cezaevinde yaşanan olaylarla anılmasının doğru olmadığına,
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut, özel güvenlik
şirketlerinin yabancı şirketler tarafından satın alınmasının ülke güvenliği açısından
sorun teşkil edebileceğine,
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş, Sandıklı kaplıcalarından
sıcak su sirkülasyonunu sağlayan elektriğin kesik
olmasından dolayı halkın mağdur olduğuna,
Adana Milletvekili Ali Halaman, Adana
Kozan’da baraj kapağı patlaması olayında kaybolanlara,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının;
1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S.
Sayısı: 156),
2’nci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun (1/569) (S. Sayısı: 180),
3’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Kars
Milletvekili Ahmet Arslan ve Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin ile 7
Milletvekilinin; Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Yatırım ve Hizmetlerin
Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ve Kamu İhale
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu’nun (2/387) (S. Sayısı: 194),
Görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
4’üncü sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu’nun (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385)
(S. Sayısı:199) görüşmelerine devam edilerek 9’uncu maddesine kadar kabul
edildi.
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülen maddeler üzerinde siyasi parti grupları dışında
milletvekillerinin de önerge verip veremeyeceğine,
Başkanlığın yeni madde ihdasına ilişkin önergelerle ilgili
uygulamasına,
İlişkin birer usul görüşmesi açıldı; yapılan görüşmelerden sonra,
Başkanlığın uygulamasının İç Tüzük’e uygun olduğu
açıklandı.
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Kahramanmaraş Milletvekili
Mehmet Sağlam’ın ifadelerine,
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam, Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin ifadelerine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Millî Eğitim Bakanı Ömer
Dinçer’in şahsına,
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam, İstanbul Milletvekili
Fatma Nur Serter’in şahsına,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin MHP Grubuna,
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam, Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç’un şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Alınan karar gereğince, 29 Mart 2012 Perşembe günü saat 14.00’te
toplanmak üzere birleşime 00.55’te son verildi.
|
Sadık YAKUT |
Başkan
Vekili |
|
Muhammet Rıza YALÇINKAYA Özlem
YEMİŞÇİ |
Bartın Tekirdağ |
Kâtip Üye Kâtip
Üye |
|
Bayram
ÖZÇELİK Tanju
ÖZCAN |
Burdur Bolu
|
Kâtip Üye Kâtip
Üye |
|
II.- GELEN KâĞITLAR
NO: 116
29
Mart 2012 Perşembe
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kayıtlı Posta, On-Line Havale ve Tahsilat Hizmetlerinin Geliştirilmesine
İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/318) (S. Sayısı: 202) (Dağıtma tarihi: 29/03/2012) (GÜNDEME)
2.- Uluslararası Karayolu Taşımacılığı
Yapan Taşıtlarda Çalışan Personelin Çalışmalarına İlişkin Avrupa Anlaşmasının 4
üncü, 5 inci ve 6 ncı Değişikliklerine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/558) (S.
Sayısı: 205) (Dağıtma tarihi: 29/03/2012) (GÜNDEME)
3.- Uluslararası Yolsuzlukla Mücadele
Akademisi Kurucu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı: 206) (Dağıtma
tarihi: 29/03/2012) (GÜNDEME)
4.- Güneydoğu Asyada
Dostluk ve İşbirliği Andlaşmasını Değiştiren Üçüncü
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/590) (S. Sayısı: 208) (Dağıtma tarihi: 29/03/2012)
(GÜNDEME)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 19 Milletvekilinin, Saros Körfezi’nin doğal
yapısını tehdit eden sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/212) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2011)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 19 Milletvekilinin, başta yaşanan intihar olayları olmak üzere 4/C
statüsünde çalışanların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/213) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2011)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 19 Milletvekilinin, işsizlik ve buna bağlı olarak gelişen iç göç sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/214) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2011)
Gensoru
Önergesi
1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Grup Başkanvekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Nevruz Bayramı
kutlamaları ile eğitim sistemine ilişkin kanun teklifine karşı yapılan protesto
gösterilerinin yasaklandığı ve bu gösterilere katılanlara yönelik polisin
orantısız güç kullandığı iddiasıyla İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında
bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/10) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/03/2012) (Dağıtım tarihi: 29/03/2012)
29
Mart 2012 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 85’inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır.
Görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Türk halk ozanı
Âşık Veysel Şatıroğlu’nun 39’uncu ölüm yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen,
İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’a aittir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Boyraz.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın, Türk halk
ozanı Âşık Veysel Şatıroğlu’nun 39’uncu ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; büyük halk ozanı Âşık Veysel’in ölümünün 39’uncu yılı
münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Hiç şüphesiz Anadolu halkının sanat
yapıtlarının en özgün örneği halk edebiyatıdır. Edebiyatın seçkin ustaları olan
halk ozanlarımız, halk âşıklarımızın dünden bugüne kültürel kimliğimizin
korunması ve gelişmesinde sayısız katkıları ve hizmetleri olmuştur.
Âşıklık geleneğinin unutulmaya yüz
tuttuğu 20’nci yüzyıl Türk halk şiirinin önde gelen sanatçısı olarak kendini
kabul ettiren Âşık Veysel, 1894 yılında, Sivas ili Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde doğmuştur. Doğduğu yörede Veysel Karani’ye duyulan sevgi ve saygıdan dolayı adını
"Veysel" koymuşlardır. Asıl adı Veysel Şatıroğlu'dur. Avşar boyunun Şatırlı obasına mensuptur. Yaşadığı yıllar, bulunduğu
koşullar nedeniyle herhangi bir öğrenim görmemiş, daha da önemlisi dünyayı
görememiş olmasına rağmen içinde yaşadığı kültür onun yetişmesinde, hayata
bakış açısında ve felsefesinde önemli bir yer tutmuştur. Yedi yaşında geçirdiği
çiçek hastalığı sonucunda bir gözünü, bir kaza sonucunda da diğer gözünü
kaybetmiştir. Bir şiirinde Âşık Veysel, bu durumu,
“Genç yaşımda felek vurdu başıma,
Aldırdım elimden iki gözümü.
Yeni değmiş idim yedi yaşına,
Kayıp ettim baharımı yazımı.” diye
ifade ediyordu.
Babasının, Âşık Veysel'e oyalanması
için, aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı. Ömrü
yoksulluk ve çileler içinde geçen Veysel, köyünden ilk ayrıldığında, 1933
yılında, Sivas Âşıklar Bayramı’na katılır; "Türkiye'nin İhyası Hazreti
Gazi" şiiriyle dikkatleri üzerine toplar. Ahmet Kutsi Tecer Bey'in
ilgisine mazhar olan Veysel, bir dönem
yurdu dolaşarak köy köy saz öğretmenliği yapar. Veysel, bu yıllarda da hasret
şiirlerinin altyapısını oluşturur.
Sayın milletvekilleri, 1965 yılında
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, ana dilimize, millî birliğimize
katkılarından dolayı özel bir kanunla kendisine maaş bağlanmıştır. Şarkışla
ilçemizde her yıl adına şenlikler düzenlenmektedir. Türkçesi yalındır, Türkçeyi
ustalıkla kullanır. İnsan sevgisini, hoşgörüyü her şeyin üstünde tutan bir
felsefeyle yoğrulmuştur. Âşık Veysel derin bir felsefeye sahiptir. Hepimizin
bildiği gibi,
“Uzun ince bir yoldayım,
Gidiyorum gündüz gece.
Bilmiyorum ne haldeyim,
Gidiyorum gündüz gece.
Dünyaya geldiğim anda,
Yürüdüm aynı zamanda.
İki kapılı bir handa,
Gidiyorum gündüz gece.” şiiriyle
gönüllere yer edinmiştir.
Dizelerinde inkâr edilemez bir gerçek
vardır. Daima birleştirici, kaynaştırıcı bir tutum sergiler. O, bu toprakların
inanç bütünlüğüne samimi, içten, yürekten bağlı bir sanatçıdır.
“Kim okurdu, kim yazardı?
Veysel adın kim sezerdi?
Koyun kurt ile gezerdi,
Fikir başka başka
olmasa.” sözleriyle fikir farklılıklarının olabileceğini, fakat bunun bir
ayrışma sebebi olmaması gerektiğine vurgu yapmıştır.
Âşık Veysel Anadolu kültürüyle
yetişmiş, şiirlerinde hoşgörü vardır.
“Allah birdir, Peygamber hak,
Rabbül
âlemindir mutlak.
Senlik benlik nedir bırak,
Söyleyeyim geldi sırası.
Kürt'ü, Türk'ü, Çerkez'i,
Hep Adem'in
oğlu kızı,
Beraberce şehit gazi,
Hakikatte yüz karası.” diyerek
ayrımcılığa karşı olmuştur.
Âşık Veysel, yine bir şiirinde yıllar
öncesinden,
“Yezit nedir? Ne Kızılbaş?
Değil miyiz hep bir gardaş.
Bizi yakar bizim ataş,
Söndürmektir tek çaresi.” mısralarıyla
da bizlere hoşgörü, sevgi, insanlık dersi vermiştir.
Şiirlerinde birlik ve bütünlük
mesajları veren, bilim, teknolojiyi önemseyip benimseyen Veysel, özünde,
sözünde birdir. Karanlıklar arasından aydınlık çıkarabilen bir kişiliğe
sahiptir. Samimidir, doludur. Yetmiş yıl karanlık bir dünyada yaşamıştır, fakat
karanlık sadece gözlerinde kalmıştır, yüreği de şiirleri gibi aydınlıktır.
“Beni hor görme gardaşım,
Sen altınsın, ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz,
Sen gümüşsün ben sac mıyım?”
sözleriyle, insanların birbirleriyle eşit olduğunu, bundan dolayı insanlar
arasında ayrım gözetilmemesi gerektiğini ısrarla vurgulamıştır.
Tabii, yine bir vatan şiirini çok güzel
ifade etmiştir.
“Vatan bizim, ülke bizim, el bizim,
Emin ol ki her çalışan kol bizim.
Ay yıldızlı bayrak bizim, mal bizim,
Söyle Veysel övünerek, överek.”
Evet, zaman yetersiz, keşke biz Âşık
Veysel’i bu toprakların her santimetrekaresine ilmik ilmik,
nakış nakış işleyebilseydik, onu anlatabilseydik,
onun öğretilerini, felsefesini anlatabilseydik, bugün belki de yüreğimizi
dağlayan olaylar olmayacaktı, belki de anneler ağlamayacaktı.
Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Boyraz.
Gündem dışı ikinci söz, son yaşanan
terör olayları hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Aytun Çıray’a aittir.
Buyurun Sayın Çıray.
2.-
İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, son yaşanan terör
olaylarına ilişkin gündem dışı konuşması
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sonunda şehitlik makamını da tartışılır hâle getirdi
AKP.
İktidar olarak, AKP olarak kendinizi
olduğunuzdan farklı göstererek tek parti devleti kurmayı başardınız. Aslında,
başardığınız şey bir zorbalık ve korku imparatorluğudur. Rövanş şehvetiyle,
aldığınız hazla belki bunu unutmuş olabilirsiniz ama gerçeklerin eninde sonunda
ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Estirdiğiniz endişe ve korkunun aynısı sizi
bekliyor çünkü Sayın Başbakanın çok sevdiği bir Arapça deyimle “men dakka dukka”, eden bulacak,
ettiniz, günü geldiğinde bulacaksınız.
Biliyoruz, 4,4,4’lük
sosyal formatlama projenizin amacı, hesap vermenizi geciktirecek kendi
nesillerinizi yetiştirmek ama bunu başaramayacaksınız. Kininiz uğruna
çocuklarımızı ateşe attığınız çok yakında anlaşılacak. Gün gelecek mızrak
çuvala sığmayacak, adını anmaktan kaçındığınız, sadece adına “Bu millet”
dediğiniz Türk milleti gördükleriyle irkilecek “Hay ellerim kırılsaydı da
bunlara oy vermeseydim.” sözü, belki de ilk kez bu kadar içtenlikle söylenecek
çünkü boğazınıza kadar günaha gömüldünüz. Hepinizi şehit kanları tutacak,
ikiyüzlü siyasetler, takiyeler bu kez kör kuruş
etmeyecek.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti,
2002 Kasımında terör örgütünün bitirildiği bir ülke devralmıştı. Güneydoğudaki
Kürt vatandaşlarımız siyasi ayrılıkçılığın etki alanından çıkmaya başlamıştı.
Bir de bugün AKP İktidarının getirdiği hâlimize bakın: Artık, ruhen Türkiye’den
kopmak üzere olan genç kuşaklarla korkutulur hâle geldik ama sizler ne yaptınız?
Kendi ideolojik inançlarınızı doğrulamak için ayrılıkçı terör organizasyonunun
toparlanmasına göz yumdunuz. Siyasi ayrılıkçılığın motive ettiği terörün
bedelini bile Atatürk ve arkadaşlarına fatura etmeye kalktınız. Aklınızca bir
taşla birçok kuş vuracaktınız. Elhak vurdunuz.
Şehitler pahasına kazanılan bir zaferi âdeta yenilgiye çevirdiniz. Millî moral
ve motivasyonu kırdınız. Şimdi, bu tabloya “Helal
olsun.” diyenler var tabii. Bunları dinleyin ve bence şimdilik kulaklarınıza
bayram ettirin vakit varken. Çünkü bugün size “Helal olsun.” diyen bu yalaka takımı, yarın da size “İhanet ettiler.” diyecekler.
“Yapılanların tümü… Vatana ihanet etti.” diye sizi suçlayacaklar. Bu ithamları
duyacaksınız. O zaman geldiğinde, ayrılıkçı teröristlerin ayağına mahkeme
götürdüğünüz hatırlanacak. Mahkemeyi teröristlerin ayağına götürenler hesap
verecek.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sen hâlâ orada
mısın ya?
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Hukuk varsa ve
yaşayacaksa hesap verilecek.
Sonra, bu devletin egemenliğine koca
bir yara açan, bölücülere cesaret veren içi boş açılımın perde arkası
sorulacak, sorgulanacak. Sayın Başbakanın bilgisi dâhilinde, Oslo
görüşmelerinde, Anayasa’nın en temel, değiştirilmesi dahi teklif edilemez
maddelerinin pazarlık masasına sürüldükleri, Anayasa’nın tağyir, tebdil ve
ilgaya teşebbüs edildiğini herkes öğrenecek. O zaman, kişiye özel MİT Yasası’nı
aslında Başbakanı korumak için çıkarttığınız anlaşılacak. Sahte dijital
belgeler değil, savcıların elinde bulunan gerçek belgeler konuşacak. Bir
zamanlar Hazreti Ömer adaletinden ve asrısaadetten bahsedenler, şimdi ne yazık
ki sessiz. Şimdi iktidarın tadını çıkarın.
Değerli AKP milletvekilleri, 4,4,4 çeker cip gibi görüyorsunuz ama bu cip, sizi
yarattığınız bataktan çıkartmaz. Sizi, kurduğu devletin İnternet sitelerinden
resmini çıkardığınız Atatürk’ün aziz hatırası boğacak. Kadir bilmezliğiniz,
vefasızlığınız, sadakatsizliğiniz kötü bir efsane olarak gelecek kuşaklara
anlatılacak ama akıllarda en çok kindarlığınız kalacak. Bu millet, terör
örgütüne karşı kazandığı zaferin bozuk para gibi harcandığını anlayacak ve sırf
hedeflerinizi gerçekleştirmek için Müslümanlara dair komplolar kurduğunuzu
hatırlayacak.
Onun için, tavsiyemi tekrarlıyorum:
Biraz daha iktidarın tadını çıkarın çünkü yarın, hesabınızda, boşuna akıtılan
şehit kanlarının, pazarladığınız şehitlik makamının utancı kalacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çıray.
Gündem dışı üçüncü söz, Batman’da
nevruz kutlamaları sırasında meydana gelen olaylar hakkında söz isteyen Mardin
Milletvekili Ahmet Türk’e aittir.
Buyurun Sayın Türk. (BDP sıralarından
alkışlar)
3.-
Mardin Milletvekili Ahmet Türk’ün, Batman’da nevruz kutlamaları sırasında
meydana gelen olaylara ilişkin gündem dışı konuşması
AHMET TÜRK (Mardin) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi, 18 Mart “nevroz” kutlamalarında
gerçekten Türkiye’ye yakışmayan görüntülerle karşı karşıya kaldık.
Bugün, bu Meclise yaşananları aktarmak
için bana imkân veren Sayın Başkana da teşekkür ediyorum.
Batman’a gittiğimizde, gerçekten, bütün
sokaklar tutulmuş, Diyarbakır’dan, Elâzığ’dan getirilen polislerle bütün
mahalleler kontrol altına alınmıştı. Bu durumu görünce Belediye Konuk Evi’ne
çekilerek arkadaşlarımızla bir durum değerlendirmesi yaptık. Tabii, hem kalp
pili olduğu için hem de akciğerlerimde sorun olduğu için, arkadaşlarımla
şakalaşarak “Gazın olduğu yere gelmem, siz gidin, mümkün olduğu kadar ‘nevroz’un kutlanması konusunda halka kolaylık sağlayın…”
Tabii ki bulunduğumuz yer, yüksek bir yer. Batman Konuk Evi’ni bilen
arkadaşlarımız çok iyi bilir, Batman’a hâkim bir tepe ve orada her taraftan bir
gaz bulutu, şehir gaz bulutu altında. Aradan saatler geçtikten sonra arkadaşlarım
telefonla aradılar, durumun çok iyi olmadığını, oraya gitmem hâlinde belki bu
sorunu sancısız bir şekilde çözebileceklerini söylediler, bunun üzerine gittim.
Otobüsümüz bir tarlaya çekilmiş, bir dakikada on tane gaz bombası düşüyor, o
gençler, düşen gaz bombalarını bizden uzaklaştırmak için hemen düştüğü gibi
oraya yöneliyor ve farklı, boş alanlara atıyor. Bu arada, Milletvekili
Arkadaşımız Nursel Aydoğan Vali Bey’i aradı. Ben telefonu kendisinden aldım,
durumun çok hassas olduğunu söyledim, eğer “nevroz” alanına girersek beş on
dakikalık bir konuşmayla kitleyi sakinleştirebileceğimizi ifade ettim. Tabii ki
Sayın Vali bir daha dönmedi ve gittikçe yoğun gaz başladı. O tarlanın içinde
artık boğulma noktasındayız. Bunun üzerine, “nevroz” alanına doğru gittik.
“Nevroz” alanına giderken otobüsle, tabii ki alana girdiğimizde 40-50 polis,
parti otobüsünü taşlarla, gaz bombalarıyla taşlamaya başladı, kırılan camlardan
gaz bombaları içeri düştü. Nefes alacak hâlimiz yok, kendimizi dışarı attık.
Sonuç olarak, iner inmez -zaten yarı baygın bir hâldeyim- tıknaz, orta boylu
bir polis yaklaştı -ben böyle bir şey beklemiyordum- ve birdenbire sol gözüme
yumruklar indirdi. Tabii, o hâl de Valinin açıkladığı gibi değil. Biz, oradaki
bir polis arabasına yöneldik, çünkü orada bir tek sivil yok, bir tek insan yok,
sadece polisler var, biz varız. Yöneldik, o polis bizi götürüp götürmemekte
tereddüt geçirdi. Üç yıldızlı bir komiser işaret verdi: “Götürün.” Çünkü vahim
bir durum ortada, bir arkadaşımız baygınlık geçiriyor, hepimiz o hâldeyiz.
Şimdi, tabii, bir polis öfkesine yenilebilir, faşist biri olabilir, provokatör olabilir; bunun hepsini anlıyoruz biz ama bir
Valinin bu olayı örtbas etmek için âdeta bizi yalancı çıkarmaya çalışması
gerçekten demokrasimiz açısından vahim bir durumdur.
Bakınız sayın milletvekilleri, otobüs
alana geliyor, görüntüler mevcut; polisler taşlarla otobüsü taşladığı zaman
görüntüler kesiliyor, ben orada yumruklanıyorum görüntü yok ama yumruklamadan
sonra, 2 metre sonra arabaya geçtiğimizde görüntüler yine başlıyor. Şimdi,
Sayın Vali diyor ki: “Kimin elinde görüntü varsa getirsin.” veya diyor ki:
“Araba gelirken tarladan geçtiğinde sarsıntı yapmış, bir yere çarpmış
olabilir.” Oysaki yüzlerce insan orada, hastaneye gittiğimizde doktorlar, hem
gözcü hem kardiyolog…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET TÜRK (Devamla) – Sayın Başkan,
biraz izin verir misiniz?
(CHP sıralarından “Ver Başkan, ver;
önemli bir konu konuşuyor.” sesleri)
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Bir dakika verebilirseniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Efendim, yumruk yemiş bir insan bırakın da derdini anlatsın.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ondan
sonra da “O partiye verdiniz, bu partiye vermediniz.” diyorsunuz. Lütfen ama…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ama
hayır, Sayın Başkan, bu başka bir konu, hoşgörü gösterin.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan,
sadece Sayın Türk’e verin diyoruz.
SIRRI SAKIK (Muş) – Bir milletvekili
meslektaşınız saldırıya uğramış, bu konunun aydınlanması lazım.
AHMET TÜRK (Devamla) – Burada bir
milletvekili bir olayla karşı karşıya kalıyor, bu Meclisin bunu bilmesi
gerekiyor.
BAŞKAN – Sayın Türk, sayın grup başkan
vekilleri “BDP’ye söz verdiniz, bize vermiyorsunuz.”
demesinler, söz versinler kendi aralarında, vereyim. Benim meselem değil.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Tamam,
demeyeceğiz.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Türk.
AHMET
TÜRK (Devamla) – Tabii durum vahim.
Ben burada birilerinin yumruk atmasını
önemsemiyorum. Bir Valinin olayı örtbas etmeye çalışması ve bütün şahitlere rağmen, ki milletvekili arkadaşlarımız o yumruğu atan
polisleri de tanıyor, yine bizi arabasıyla götüren polis belli, üç yıldızlı,
orada görev yapmış olan komiser belli. Eğer bu Hükûmet isterse bunu çıkarır ama
bunu örtbas ederse biz bunun peşini bırakmayacağız, bunun çok iyi anlaşılması
gerekiyor. Öyle birileri de rahat gelip o bölgede dolaşamayacak.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Senin babanın
çiftliği mi orası?
AHMET TÜRK (Devamla) - Burada hiçbir
zaman öfkeye kapılmadım ama inanın ki eğer meydanlarda yumruk yersek bu
alışkanlık her tarafa yayılacak. Lütfen bu konuda, bu suçu işleyenler, valinin
bu aymazlığını giderecek tedbirler alın ve bu olayı ortaya çıkarın. Ben, bir polisin ceza almasını önemsemiyorum; ben, hiç kimsenin
mağdur olmasını da istemem ama gerçekten biz burada bu Parlamentoda demokratik
değerleri, demokratik bir Türkiye’yi, yaşanan olumsuzlukları ortadan kaldıracak
bir sorumlulukla mı hareket edeceğiz, yoksa siyasileri, kendi ideolojilerine,
kendi anlayışlarına yakın olmadığı için, farklı baktığı için onları tehditle mi
terbiye edeceğiz? Aslında bu Parlamentonun bunun üzerinde durması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET TÜRK (Devamla) - Ben Sayın
Valimize uzun ömürler diliyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Türk.
Tekrar geçmiş olsun diyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Başbakanlığın bir tezkeresi vardır,
okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilen dosyada adı geçen Mustafa
Öztürk'ün hâlen görev yapan Bursa Milletvekili olmadığı, görevi sona eren Hatay
Milletvekili olduğu anlaşıldığından, ilgili dosyanın yeniden değerlendirilmek
üzere iade edilmesine ve Karma Komisyonda bulunan dosyanın Hükûmete geri
verildiğine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/804)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Başkanlığınıza
ilgi (b) yazı ekinde gönderilen listede yer alan ilgi (a) yazı ve eki dosyada
adı geçen Mustafa Öztürk'ün; halen görev yapan Bursa Milletvekili olmadığı,
görevi sona eren Hatay Milletvekili olduğu anlaşıldığından ilgi (a) yazı eki
dosyanın yeniden değerlendirilmek üzere iade edilmesine dair Adalet
Bakanlığından alınan ilgi (c) yazı sureti ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Bekir
Bozdağ
Başbakan
Yardımcısı
BAŞKAN – Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyonda bulunan dosya Hükûmete geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
üç önerge vardır, okutuyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkanım, birer dakikalık söz istemiştik.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, benim
uygulamalarımı biliyorsunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Efendim?
BAŞKAN – Her toplantıda açıklama yapmak
durumunda değilim. Ben, gündem dışı konuşmalarda, sayın milletvekillerine,
gündem dışı üç konuşmacının haricinde söz vermiyorum.
Teşekkür ederim.
Önergeleri okutuyorum:
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, Saros
Körfezi'nin doğal yapısını tehdit eden sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/212)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Saros
Körfezi hem turizm hem de balıkçılık sektörü açısından son derece önemli bir
değerimizdir. Konumu itibariyle Ege denizinin kuzey doğusunda yer alan körfez
yurt içi ve yurtdışından çok kolay ulaşılabilecek durumdadır. Tertemiz kumsallarla
kaplı kıyı şeridine sahip olan körfezin kendi kendini temizleme özelliği ve çok
yoğun yerleşimlerin bulunmaması ayrıca dikkat çekicidir.
Bu kadar önemli olan bu doğal
güzelliğin son zamanlarda her geçen gün katledildiği, balıkçılığın her geçen gün
stokları bitirdiği, pek çok balık türünün tükenme noktasına geldiği basında ve
diğer platformlarda giderek daha yüksek sesle dile getirilmektedir.
Gerekçesini ekte arz ettiğimiz “Saros Körfezinin koruma altına alınması, ticari
balıkçılığın yasaklanarak amatör balıkçılığa dönüştürülmesi deniz milli park
yapılması” amacıyla Anayasanın 98 inci Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
Gerekçe:
Trakya topraklarının Ege Denizindeki
kıyısı Saros Körfezi, tertemiz kumsallarla kaplı bir
kıyı şerididir. Saros körfezi su sirkülasyonunun
yüksek olması ve sanayileşmemiş olmasından dolayı Ege'nin belki de en temiz
denizine sahiptir. Saros Körfezi dünya üzerinde kendi
kendini temizleyen 3 denizden birisidir. Saros Körfezi, bir körfez olmasına rağmen kendi kendini temizlemesi ve
etrafında yoğun yerleşimlerin bulunmaması ile uzun yıllar belki de hiçbir zaman
kirlenmeyecek nadir denizlerden birisi, Yılda üç defa ve aynı zamanda olmak
üzere, şubat, nisan ve temmuz aylarının 15 veya 18. günü başlayıp, 25 veya 28.
günü sona eren körfezin kendi kendini temizlemesi işleminde tabanda soğuk su ve
yüzeyde sıcak suyun yarattığı akıntılar körfezi içine atılan tüm artık ve atık
maddelerden kurtarmaktadır.
Bu sularda mevsimine göre hem tuzlu Ege
sularının, hem daha az tuzlu Marmara'nın bütün balıklarını burada bulmak
mümkündür. Bu sularda mevsimine göre çipura, lüfer, barbunya, mercan, karagöz,
levrek, kefal, ahtapot ve ülkemizde sadece bu yörede bulunan yılan balığı bol
miktarda mevcuttur. 144 çeşit balık yetiştiriliyor. Dolayısıyla
buranın bu özelliklerinin yaşatılması lazım. Ama bilinçsiz avcılık,
özellikle balıkçılık yönüyle bir gün bitecek. Ticari ölçekte, büyük ölçekte
balıkçılık ve avcılık yasaklanarak sadece olta balıkçılığı ve amatör balıkçılık
olarak geliştirilebilirse, inanın bir cazibe merkezi olarak çok dikkat
çekecektir ve belki de dünyanın dört bir tarafından insanlar buraya gelecektir.
Bu spor yönüyle de mutlaka buradaki ticari imkânlar da gelişecektir. O anlamda
belki de Saros Körfezini Türkiye'de ve dünya üzerinde
de bir önemli merkez olmasını sağlamış olacağız.
Diğer taraftan, Saros
Körfezine sınırı olan yerlere, küçük balıkçı ve balıkçılık kooperatifleri üyelerine
sınırlı izin verilerek, sahanın korunması ve gözetilmesi için doğal ortak ve
kontrol mekanizması sağlanmış olacaktır.
Ege Denizi'nin kuzey doğusunda yer alan
Saros Körfezini güney ve doğusundan Çanakkale ilinin
Gelibolu ve Ecebat ilçeleri, kuzeyini ise Edirne
ilinin Keşan ve Enez ilçeleri çevreler. Körfezin Gelibolu yarımadası tarafından
olan güney bölgeleri yerleşime olanak vermez. Çoğunlukla yerleşim doğu ve kuzey
bölgelerinde yer almaktadır. Saros Körfezi İstanbul'a
göre, baktığınızda 250 km. mesafede yaklaşık iki iki
buçuk saatte varılabilecek bir yer ama Avrupa'ya açılan Kapıkule'ye 200 km
mesafede. Yani yurtdışından ülkemize gelen turistlerin varabileceği,
gidebileceği bir yer. Kara yoluyla gelen turistlere de çok uygun bir yer.
Saros
Körfezi 2006 yılında kültür ve turizm gelişim bölgesi olarak ilan edildi ama o
günden bugüne herhangi bir çalışma henüz yapılmadı. Dolayısıyla
buraya bir el atılması lazım. Yeterince ilgilenildiğini söylemek mümkün
değildir.
Kısa dönemde bitmesi beklenen
Kınalı-Tekirdağ-Keşan duble yol çalışmaları sonucu
İstanbul'dan Saros Körfezine ulaşım 2,5 saate inmiş
olacak. Keşan üzerinden ulaşım Saros Körfezi yerleşim
bölgeleri içinde en çok konaklanan bölgeler ise Enez, Erikli ve Yayla olarak
göze çarpmakta. Enez sadece sahili ile değil, binlerce yıllık yerleşim bölgesi
olmasından dolayı antik bölgeleri ve arkeolojik kazı alanları ve ayrıca Manyas
Gölünden sonra Türkiye’nin en geniş kuş barınma alanı olan Gala Gölü ile ilgi
çekmektedir.
Yukarıda sunulan ve araştırma sırasında
belirlenecek nedenlerle Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104 ve 105'nci maddeleri uyarınca "Saros
Körfezinin koruma altına alınması, ticari balıkçılığın yasaklanarak amatör
balıkçılığa dönüştürülmesi, deniz milli park yapılması" için bir Meclis
araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1)
Mehmet Şandır (Mersin)
2)
Ali Uzunırmak (Aydın)
3)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
4)
Enver Erdem (Elâzığ)
5)
Alim Işık (Kütahya)
6)
Ali Öz (Mersin)
7)
Ali Halaman (Adana)
8)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
9)
Mehmet Günal (Antalya)
10)
Mustafa Kalaycı (Konya)
11)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
12)
Oktay Öztürk (Erzurum)
13)
D. Ali Torlak (İstanbul)
14)
Celal Adan (İstanbul)
15)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
16)
Erkan Akçay (Manisa)
17)
S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
18)
Atila Kaya (İstanbul)
19)
Emin Haluk Ayhan (Denizli)
20)
Emin Çınar (Kastamonu)
2.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, 4/C mağdurları
arasında son yıllarda artan intihar olaylarının, içinde bulundukları sorunların
ve çözüm yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/213)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2004/7898
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 657 sayılı Kanunun 4'üncü maddesi (C) fıkrası
kapsamında çalıştırılan ve kamuoyunda 4/C mağduru olarak bilinen
vatandaşlarımız arasında; son yıllarda artan intihar olaylarının araştırılması,
sorunlarının tespiti ve çözüm yollarının belirlenmesi, gereken tedbirlerin
alınması amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince
bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
Özelleştirilen veya kapatılan Kamu
İktisadi Teşebbüslerinde işçi olarak çalışanlardan emekliliği dolmamış olanlar,
2004/7898 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi
(C) fıkrası kapsamında başka kamu kurumlarına geçici personel statüsü ile
yerleştirilmişlerdir.
Bu statüde olup emekli olanların
haricinde şu an sayıları 8 bin 500'e kadar düşen 4/C çalışanlarının; gerek
sendikal haklar, gerekse çalıştığı kurumun takdiri ile aldığı ikramiyeleri
ortadan kalkmış, sosyal hakları elinden alınmıştır.
Gönderildikleri kurumlarda verilen
işleri yaparken, gittikleri bu yerlerde, kendileri ile aynı işi yapan kişinin
aldığı ücretin yarısını almakta, bir mali yılda 10 ay çalıştırılıp, 2 ay çıkış
verilmektedir. Hal böyle olunca, aldıkları yıllık ücret daha da azalmakta,
asgari ücretin de altına düşmektedir.
Ücret alamadıkları 2 ay içinde
geçimlerini temin edemeyen ve borçlanmak zorunda kalan 4/C'lilerin
biriken borçları, ücret aldıkları 10 ayı da ipotek altına almaktadır.
Gelirlerinin düşmesi nedeniyle mağdurların çocukları üniversite eğitimlerini
dondurarak, eğitimlerine ara vermişlerdir.
4 ay için en fazla 2 gün ücretli
hastalık izni alabilen 4/C'lilerin, kelimenin tam
anlamıyla, hasta olmaları bile yasaklanmıştır.
Tüm bunlar, 4-C mağdurlarını psikolojik
ve sosyal yönden etkilerken, devlete olan saygıyı, yöneticilere olan güveni de
zaafa uğratmaktadır. İçine düştükleri geçim sıkıntısı nedeniyle aile düzenleri
ve ruh sağlıkları bozulan mağdurlardan son 3 yılda 10 kişi intihar etmiştir.
4/C mağdurlarının çalıştıkları yerlerde
konum ve statülerinin yeniden belirlenerek, günün koşullarında eşit işe eşit
ücret verilmesi ve yılda 12 ay çalıştırılmaları, sağlık güvencelerinin bir
zemine oturtulması, hastalık izinlerinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Sürekli
kanayan ve toplumsal bir yara haline gelen 4/C mağdurlarının içinde
bulundukları sorunlarının tespiti ve çözüm yollarının belirlenmesi, mağdurlar
arasında son yıllarda artan intihar olaylarının araştırılması ve gereken
tedbirlerin alınması amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105.
maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Ali Uzunırmak (Aydın)
3) Mehmet Erdoğan (Muğla)
4) Enver Erdem (Elâzığ)
5) Alim
Işık (Kütahya)
6) Ali Öz (Mersin)
7) Seyfettin Yılmaz (Adana)
8) Mehmet Günal (Antalya)
9) Mustafa Kalaycı (Konya)
10) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
11) Oktay Öztürk (Erzurum)
12) D. Ali Torlak (İstanbul)
13) Celal Adan (İstanbul)
14) Erkan Akçay (Manisa)
15) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
16) Emin Çınar (Kastamonu)
17) Atila Kaya (İstanbul)
18) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
19) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
20) Ali Halaman (Adana)
3.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, işsizlik ve buna bağlı
olarak gelişen iç göç sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/214)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizdeki işsizlik sorunlarının ve
buna bağlı gelişen iç göçün araştırılarak, insanlarımızın sıkıntılarının
giderilmesine, yönelik çözümlerin geliştirilmesi, alınması gereken tedbirlerin
tespit edilmesi ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi
için Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük'ün 104 ve 105'nci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
Ülkemiz ile aynı kategoride olan
ülkelere baktığımız zaman, işsizlik oranının bizde çok daha yüksek olduğu
görülmektedir. Sürekli nüfus artışıyla beraber, son yıllarda uygulanan yanlış
ekonomik politikalar sonucu, işsizlik çığ gibi büyüyerek, birçok sosyal olayı
da tetiklemektedir. Genç işsizlerimiz iş peşinde koşarken işini kaybeden insan
sayısı da hızla artmaktadır. Son dönemlerde TÜİK tarafından yayınlanan
istatistiklerde işsizlik oranlarının sürekli artarak çift haneli rakamlara
ulaştığı görülmektedir. Yükselmekte olan işsizlik oranları, aynı zamanda hem
kamu sektöründe hem de özel sektörde, işverenler tarafından daha
"esnek" çalışma koşullan talep etmek için kullanılabilir. Bu da,
ücretlerin ve çalışma koşullarının daha da fazla erozyona uğramasına ve daha
fazla sayıda işçinin kayıt dışı istihdam edilmesine neden olabilir.
Ülkemizin içinde bulunduğu şartlarda,
işsizlik acil çözüm bekleyen en önemli sosyal sorun olarak karşımızda
durmaktadır. Bu sorunun ciddiye alınmaması ya da ertelenmesi toplumun tüm dengelerini
alt-üst edecek boyuttadır. Son yıllardaki yüksek oranda büyümeye rağmen
ülkemizde işsizlik artmaktadır. Bugün ekonomide gelinen noktada ise, işsizlerin
iş bulma şansı olmadığı gibi çalışan insanlarımızın birçoğu da işini kaybetme
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Halen en büyük istihdam kaynağımız olan tarım
kesiminden işgücü kopmaları yüksek oranda devam etmektedir. Köyünü, toprağını
terk etmek zorunda kalan çiftçilerimiz bir umutla büyük şehirlerimize akın
etmektedir. Kısaca işsizlik ve iç göç hareketinin, planlanamaması ve
yönetilememesi, Türkiye'nin istihdam kapasitesinin çok üzerinde bir nüfusun
büyük şehirlerde toplanmasına yol açmıştır. Ülkemiz insanının yerinde hayatını
sürdürebilmesi için gerekli ekonomik altyapı tedbirleri bir an önce alınmadığı
takdirde, gelecekte ülkemizi çok daha ciddi sosyal tehlikelerin beklediği
bilinmelidir.
Ülkemizde, son dönemde uygulanan
politikalar sonucu vatandaşlarımız, tarımsal üretimden de kaçırılmaya
çalışılmakta, ancak bu insanlara alternatif iş gücü yaratılmadığı için,
istihdam sorunları yaratmakta, işsizliği büyütmekte, özellikle batı bölgelerine
olan iç göçü hızlandırarak sosyal sorunların yoğunluğunu artırmaktadır. Ülke
ekonomisinin yıllardır büyüdüğü söylense de, ne garip çelişkidir ki, işsizlik
de büyümekte ve bugün ülkemizin en önemli sorunu olarak çözüm beklemektedir.
Devletimizin, özel sektör ve
çalışanların temsilcisi olan sendikaların, ortak bir masa etrafında toplanıp,
nasıl daha çok üretilebilineceği, nasıl daha çok
insana iş imkânı sağlanacağı ve ürettiklerimizin dünyada aranan markalı ürünler
hâline gelmesi için nelerin yapılması gerektiğinin planlanarak gerekli
stratejinin oluşturulması elzemdir.
Üretim ve istihdamı arttırarak,
ülkemizin en önemli sorunu olan işsizliğe ve buna bağlı olarak gelişen iç göç
sorunlarına yönelik tedbirlerin zaman kaybedilmeden alınması gerekmektedir.
1)
Mehmet Şandır (Mersin)
2)
Ali Uzunırmak (Aydın)
3)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
4)
Enver Erdem (Elâzığ)
5)
Ali Öz (Mersin)
6)
Alim Işık (Kütahya)
7)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
8)
Mehmet Günal (Antalya)
9)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
10)
Mustafa Kalaycı (Konya)
11)
Oktay Öztürk (Erzurum)
12)
D. Ali Torlak (İstanbul)
13)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
14)
Celal Adan (İstanbul)
15)
Erkan Akçay (Manisa)
16)
Atila Kaya (İstanbul)
17)
Emin Haluk Ayhan (Denizli)
18)
Emin Çınar (Kastamonu)
19)
S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
20)
Ali Halaman (Adana)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Bir gensoru önergesi vardır.
Önerge daha önce bastırılıp sayın
üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
C) Gensoru Önergeleri
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, Nevruz Bayramı kutlamaları ile eğitim sistemine
ilişkin kanun teklifine karşı yapılan protesto gösterilerinin yasaklandığı ve
bu gösterilere katılanlara yönelik polisin orantısız güç kullandığı iddiasıyla
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/10)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin'in Newroz bayramı kutlamaları
ile KESK'in eğitim yasasını protesto etkinliklerini
genelgeyle yasaklaması, talimatları sonucu güvenlik güçlerinin birçok ilde
aşırı şiddet kullanması, iki kişinin ölmesi, yüzlerce kişinin yaralanması ve
bini aşkın kişinin gözaltına alınması nedeniyle; Anayasanın 99 uncu maddesi
İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca gensoru
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Pervin
Buldan
Şırnak Iğdır
Gerekçe
Newroz
bayramı binlerce yıldır başta Orta Doğu halkları olmak üzere Doğu Türkistan'dan
Balkanlara kadar, başta Kürt ve Türk halkı olmak üzere halkların ortak
kutladığı bir bayramdır.
Ülkemizde 90'lı yıllardan bu yana başta
Kürt halkı olmak üzere her yıl kitlesel etkinliklerle kutlanmaktadır. 1992-93
yıllarda OHAL bölgesinde Cizre, Şırnak, Nusaybin başta olmak üzere Jitemin, karanlık güçlerin darbecilerin, çetelerin halka
saldırısı sonucu yüzlerce yurttaşımız yaşamını yitirmiştir. Baskıcı katliamcı
bu konsept döneminde binlerce köy yakılmış, binlerce
faili meçhul cinayet, suç örgütleri tarafından devlet adına işlenmiştir.
Son on yılda izin verilen ve coşku ile
kutlanan Newroz bayramlarının hiçbirinde olaylar
yaşanmamıştır. BDP yirmi yıllık siyasi geleneği sürdürmüş milyonlar Newroz meydanlarında bayramını kutlamıştır.
Anayasanın 34 ve 90 ıncı
maddeleri ile AİHS nin 10 ve 11 inci maddeleri
uyarınca önceden izin almadan toplantı ve gösteri hakkı, AB uyum yasaları ve
reformları çerçevesinde temel hak ve hürriyetlerdendir.
AK Parti iktidarlarının 10 yılı
boyunca, 21 mart ve haftası içinde partimiz Newroz bayramını kutlamıştır. 2012 yılında da 138 yerde
kutlama kararı alarak planlamasını yapmış ve birçok yerde izin almıştır. Ancak
kutlamalara iki gün kala İçişleri Bakanı tüm illere bir genelge göndererek 21 mart dışındaki tüm kutlamaların izinlerinin iptal edildiğini
ve yasaklandığını bir genelge ile duyurmuştur. Ancak;
Yasak genelgeye rağmen AKP nin Eyüp Belediyesi 19 martta,
bakanları 18 martta izin almadan kutlamalar yapmış, geçen yıl Kültür Bakanlığı
bir hafta boyunca Resmi Newroz programı ile kutlama
yapmış hükümet izin konusunda çifte standart uygulamıştır.
Newroz
bayramı halkların bayramıdır, tarihsel kültürel boyutu vardır. Devletin bayramı
olmadığı için de izne tabi değildir ve yasaklanması da anayasa ihlalidir.
Aynı uygulama 4+4+4 eğitim sistemine
karşı demokratik tepkisini ortaya koyan KESK üyelerine uygulanmıştır. Seyahat
özgürlüğünü ihlal eden, hürriyeti tahdit suçu işleyen,
demokratik tepkilerini gösterenlere kötü muamelede bulunan işkence eden,
gözaltına alan bir anlayış sistematik hale gelmiştir.
İçişleri Bakanlığının aldığı yasadışı
kararla başta İstanbul ve Diyarbakır olmak üzere birçok ilde yollar kesilmiş,
kitlelere güvenlik güçleri saldırıda bulunmuş aşırı ve orantısız güç
kullanmıştır. Saldırı esnasında helikopterlerden gaz bombaları atılmış,
caddeler, sokaklar güvenlik güçlerinin halka saldırısı sonucu tahrip edilmiş
kötü muamele işkence olayları yaşanmıştır.
Saldırılar
sonucu İstanbul'da BDP Arnavutköy yöneticisi Hacı Zengin yaşamını yitirmiş,
Cizre'de bayram kutlayan kitleye saldırıda bulunulmuş, zırhlı araçlar, Tomalar, panzerler eşliğinde gaz bombaları ve uzun namlulu
silahlarla parti binasına yapılan saldırı sonucu binanın beş katı tahrip
edilmiş, başta ilçe başkanı olmak üzere onu aşkın kişi saldırı sonucu ölüm
tehlikesi geçirmiş, yüzlerce masun insan aralarında çocuk kadınlar gözaltına
alınmıştır. Cizre'de Gazze görüntüleri medyaya
yansımıştır.
Batman ilinde resmi güvenlik güçleri
milletvekili Ahmet Türk'e saldırmış yaralamıştır. Birçok ilde aynı şekilde
milletvekillerine saldırılar olmuştur. Sıkıyönetim, OHAL ilan edilmemesine
rağmen, fiili "Savaş Hali" uygulaması yapılmaktadır.
Yaşanan olayların ölümlerin sorumlusu
genelge ile yasak kararı alan saldırı emri veren İçişleri Bakanıdır. Toplumsal barışı tehlikeye koyan, muhaliflere şiddet uygulayan,
totaliter bir rejimin faşizan baskıların sorumlusu olan Taksim meydanında
izinsiz gösteri yapıp ırkçılık, kin, nefret söyleminde bulunan Kürt-Türk
çatışması tetikleyen, sivil toplum örgütlerine saldıran, suç işleyen amirleri
terfi ettiren kontrolsüz güce dönüşen "kamu tehlikesi" arz eden,
üslubu ve kullandığı dil ile devlet adamı ciddiyetinden uzak, sorumsuz;
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin
hakkında Anayasanın 98 ve 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı
maddesi uyarınca gensoru açılması uygun olacaktır.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensorunun gündeme alınıp alınmayacağı
hususundaki görüşme günü Danışma Kurulunca daha sonra belirlenerek oylarınıza
sunulacaktır.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun, İç
Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VI.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
Basın özgürlüğünün sağlanması konusunda alınması gereken önlemlerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/76) esas numaralı Meclis araştırma
önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 29/3/2012
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
29.03.2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu’nun 29.03.2012 Perşembe günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti
grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisini,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul’un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hasip Kaplan
Şırnak
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler
Kısmının 76 ncı sırasında yer alan 10/76 Basın
özgürlüğünün sağlanması konusunda alınması gereken önlemlerin araştırılarak bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerin görüşülmesini, Genel Kurulun
29.03.2012 Perşembe günlü birleşiminde birlikte yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
– Öneri lehinde söz isteyen Adil Kurt, Hakkâri Milletvekili.
Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Grubumuz
adına verilmiş olan Meclis araştırma önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, cezaevinde bulunan ve sayısı
100’ün üzerinde olan gazeteci arkadaşlarımıza Meclis kürsüsünden selamlarımı
ileterek konuşmama başlamak istiyorum.
Türkiye’de basın özgürlüğü sürekli
olarak tartışma konusudur, sürekli olarak üzerinde konuşulan bir konudur ve
hiçbir zaman da zerre kadar adım atılan bir konu olmamıştır. Kim iktidara
gelmişse, kim iktidardaysa basını kendisine göre dizayn
etmeye çalışmıştır, bu dizaynın dışında kalanlara da baskıyı reva
görmüştür. Biz bu baskıları tanıyoruz. 90’lı yıllardan bu yana 80 dolayında
basın mensubu arkadaşımız sokak ortasında katledildiler, faili meçhule
götürüldüler. Bugün de bunun benzeri yaşanıyor; 90’lı yıllarda, 93’te, 94’te
olan neyse bugün de benzer şeyler oluyor. Son üç yıl içerisinde bu ülkede
kapatılan gazete sayısı yetmişin üzerindedir. Bu gazetelerin her biri kendi
yayın politikasını sürdürmek için farklı adlar altında yeniden yayınını
sürdürme gayreti içerisinde oldu. En son üç gün önce Özgür Gündem gazetesi bir
aylığına kapatıldı, yerine şu anda Günlük gazetesi çıkıyor. Yani alınmış olunan
karar, savcılığın, mahkemenin verdiği kapatma kararı aslında bir gündür, bir
gün sürelidir. Ertesi gün yine bir gazete çıkabiliyor, yerini dolduran bir
gazete çıkabiliyor.
Bakınız, bu gelenekten gelen ve Türkçe
yayın yapan gazetelerin tamamı ki şu ana kadar yirminin üzerinde isim
değiştirdiler, bu gazetelerin okurları bayiye gidip gazete alacakları zaman,
dağıtımcıdan gazetesini alacakları zaman, gazetenin adı ne olursa olsun “Gündem
gazetesini istiyorum” diyor. Yani aslında gazetenin logosu o gazetenin okurları
açısından artık çok bir şey ifade etmiyor. Ama bu kapatmaların bir esprisi var,
bu kapatmaların nedeni şu: Kürtlere “Siz kendinizle ilgili hiç konuşmayın.
Kendinizle ilgili, kendinizi iyi ifade etme gibi bir sorununuz var, siz
kendinizi iyi ifade edemiyorsunuz, Kürtler hakkında eğer konuşulacaksa da biz
konuşalım…” Kürt’e “Kendini ifade etme, sen kendini ifade edeceksen de seni ben
ifade ederim, gerek yok...”
Yaygın televizyon kanallarına bakın,
ekranlara çıkıp konuşan uzmanların Kürtler hakkındaki ahkâm kesmelerine bir
bakın. Bir Kürt kendini ifade edemeyecek mi, edemeyecek durumda mıdır? Pekâlâ kendilerini ifade ederler ama Kürtler kendini ifade
etmeye başladığı andan itibaren iktidar ve resmî ideoloji jargonunun dışında
kendilerini ifade ettikleri için konuşmamaları gerekir. Kürtler resmî
ideolojinin jargonu içerisinde kalırlarsa kendilerini ifade edebilirler, basın
yayın faaliyeti yapabilirler. Kürtçe yayıncılık yapan gazete, Günlük gazete, bu
ülkede son dört yıl içerisinde 9 defa kapatıldı. Bu ülkede özgür basın
çalışanlarına 1990’lı yıllardan bugüne kadar reva görülen hapis cezaları yirmi
bin yılın üzerindedir. İnanmıyorsanız mahkeme ilamlarına başvurabilirsiniz,
pekâlâ bu rakamı önünüze koyabilirler.
Tabii ki biz bunları burada söylerken
sadece kendimizi düşündüğümüz için söylemiyoruz. Basının sansürlü olması bu
ülkenin imajı açısından problemdir. Hükûmet yetkililerinin gittikleri her yerde
karşılarına çıkıyor. En son, BBC televizyonunda bu ülkenin bakanına tutuklu
gazetecilerin ve gazetelerin, basın yayının üzerindeki sansür soruluyor.
Söylediği şu: “Tutuklanan gazeteciler aslında gazeteci değil, içlerinde
tecavüzcüsü var, gaspçısı var, katili var, terör örgütü üyesi olan var.”
Soruyoruz Sayın Bakana: Kim bunlar? Bunlar içerisinde gaspçı olan kim?
Tecavüzcü olan kim? Adam öldürmeye kasteden kim? Çıkın tek tek açıklayın. Yoksa, tutukladığınız yüz küsur gazetecinin hepsini bu
töhmet altında bırakamazsınız.
Bakın, bir tecavüzcü gazeteci
hikâyesini sizinle paylaşabilirim aslında. Sizin durumunuza düşmemek için isim
vermeyeceğim ama o tecavüzcü gazeteci adli tıp raporuyla aklanmak istendi;
özgür basının, alternatif basının bastırması, ısrarlı haberciliği sonucunda
cezaevine tekrar konuldu. Siz de onun kim olduğunu çok iyi biliyorsunuz. O
nedenle, bugün sırf gazetecilik yaptıkları için cezaevinde olan
arkadaşlarımızın tamamını bu şekilde itham etmek kelimenin en basit anlamıyla,
en basit ifadesiyle vicdansızlıktır.
Bakınız arkadaşlar, Pozantı rezaletini
kamuoyuna duyuran Özlem Ağuş ismindeki gazeteci
arkadaşımız, Dicle Haber Ajansı muhabiri, Pozantı rezaletini kamuoyuna
duyurduğu için bir hafta sonra tutuklandı. Tutuklanma gerekçesine bakın: Terör
örgütü üyesiymiş! Ya, bir hafta önce terör örgütü üyesi değildi, Pozantı
rezaletini yazdığı için mi terör örgütü üyesi oldu? Terör örgütü adına
faaliyette bulunmuş.
Eğer Pozantı rezaletini,
cezaevlerindeki baskıları kamuoyuna açıklamak gazetecilik açısından
teröristlikse ben de o meslekten gelen bir arkadaşınız olarak, evet, ben olsam
ben de yazarım. Bana da “terörist” diyorsanız bu da sizin bileceğiniz iştir,
hiç kimsenin bundan gocunacağı bir şey yok.
Değerli arkadaşlar, Kürt basını, Özgür
Gündem gazetesi Roboski katliamını, “nevroz”
vahşetini kamuoyuyla paylaştığı için, yaygın medyanın baktığı pencereden
bakmadığı için, o vahşeti kamuoyuna duyurduğu için hedef seçildiler. Özgür
Gündem gazetesi Roboski katliamıyla ilgili
haberlerinden dolayı kapatıldı, “nevroz” vahşetindeki haberlerinden dolayı
kapatıldı. Bir ifade daha var: “Tutuklanan gazetecilerin hiçbirisi sarı basın
kartı sahibi değil ya da 1-2 tanesi sarı basın kartı sahibi.” Değerli
arkadaşlar, bu ülkede yaygın medyada çalışan gazetecilerin kaç tanesi sarı
basın kartı sahibi? Ki akıbetlerine… Hemen, bir an önce bulunup sağ salim
ülkelerine dönmesini arzuladığım Adem Özköse ve Hamit Coşkun, biliyorsunuz Suriye’de kayıplar.
Bir an önce, sağ salim, ailelerine, ülkelerine dönmelerini en içtenlikle
arzuluyorum. Bu 2 arkadaşımız da sarı basın kartı sahibi değil. Bunların sarı
basın kartı sahibi olmamış olmaları bu ülke yöneticilerinin onlara sahip
çıkmasını engelleyecek bir durum mudur?
Adem
Özköse, Gerçek Hayat dergisinin Orta Doğu temsilcisi.
Bir gazetecinin sarı basın kartı kalemidir, fotoğraf makinesidir, kamerasıdır;
bunun dışındaki hiçbir belge gazeteciyi gazeteci yapmaz. Bu tutuklanan
gazetecilerin hiçbiri çok şükür sarı basın kartı sahibi değiller, sarı basın
kartını kullanarak da kimsenin ihalesine rant sağlama,
rant devşirme gayreti içerisinde olmadılar. Öyle sarı basın kartı sahibi
olmaktansa cezaevinde olmayı elbette ki tercih ederiz.
Basın özgürlüğü bu ülkenin alnındaki
kara lekedir, bu lekeyi derhâl silmek lazım, bunun için de bu Meclise görev
düşüyor. Bu Meclisin bir araştırma önergesiyle bir araştırma komisyonu kurarak
bunun önüne geçmesi gerekir diye düşünüyorum.
Hepinizi selamlıyoruz. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kurt.
Öneri
aleyhinde söz isteyen Rıfat Sait, İzmir Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RIFAT SAİT (İzmir) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ Hükûmeti olarak, fikirlere
karşı değiliz, herkes fikrini söyleyebilmeli ve yazabilmelidir ancak bu
fikirler nefrete, şiddete ve kana dönüşmemeli, birlik ve beraberliğimizi
bozmamalıdır. Ay yıldızlı bayrağımızın ortak paydasında bir araya gelmek
istiyoruz. Bu aziz vatanın şehit kanlarıyla sulanmış her bir köşesi bizim için
kutsaldır, önemlidir. Bu birliği bozucu sakat düşünceler, fikirden öte fesat,
fitnelerdir. Sayın Başbakanımız şiir okuduğu için mahkûm edildi.
Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün
değerini en iyi bilen AK PARTİ’dir. Adalet Bakanımız
Sayın Sadullah Ergin iki gün önce bir açıklama yaptı. Türkiye’de gazete
kapanması evet, doğru bir şey değildir, ben de buna katılmıyorum. Biraz önce
Sayın Hatip Özgür Gündem gazetesinin kapatılmasıyla ilgili bir açıklama yaptı
ve bu Özgür Gündem gazetesi örgüt propagandası yapmak suçundan, teröre muavenet
vermekten dolayı kapatılmıştı ancak bunun dahi kapatılmasının doğru olmadığını
düşünüyorum, gazetelerin kapatılmasının doğru olmadığını düşünüyorum ve
Sadullah Ergin Bakanımın açıklamasında da buna yer verilmiştir. Şu anda, Adalet
Komisyonunun alt komisyonunda 3’üncü yargı paketi de görüşülmektedir ve bu
düzenleme Meclise gelecektir, Genel Kurulda görüşülecektir ve şunu söyleyebilirim
ki artık gazeteler Türkiye’de kapanmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye’de
basın alanında daha özgürlükçü, demokratik ve başta Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi olmak üzere, uluslararası hukuk kuralları ile uyumlu hâle getirilen
Basın Kanunu bizim Hükûmetimiz döneminde, 26 Haziran 2004 tarihinde yürürlüğe
girmiştir. Ülkemizde basın özgürlüğü, öncelikle Anayasa’nın 28 ile 32’nci
maddeleri arasında düzenlenmiş olup Anayasa’nın bu düzenlemesinde “Basın
hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak için izin alma ve malî teminat yatırma
şartına bağlanamaz.” ifadesi yer almaktadır. “Devlet, basın ve haber alma
hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.” hükmüyle basın özgürlüğü Anayasa’da
güvence altına alınmıştır.
Basın özgürlüğü konusunda Avrupa
Birliği normlarına ve gelişmiş demokratik ülkelerin standartlarına
ulaşılabilmesi için, 15 Temmuz 1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanunu’nun
yürürlükten kaldırılarak 9 Haziran 2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu
yürürlüğe konulmuştur. Kanun’un hazırlık aşamasında 20-21 Şubat 2003
tarihlerinde basın sektörünün bütün temsilcileri bir araya getirilerek İletişim
Şûrası toplanmış, basının sorunları ve ihtiyaçları her boyutuyla tartışılarak
önerilen çözümler bu kanunun hazırlanmasına kaynaklık etmiştir. Katılımcı bir
anlayışla hazırlanan ve basın camiası tarafından takdirle karşılanan söz konusu
kanun, ifade ve basın özgürlüğünün sağlanması bakımından Avrupa Birliği
standartlarını yakalayan bir kanun olmuştur. 5187 sayılı Kanun, “Basın
özgürlüğü” başlıklı 3’üncü maddesinde “Basın özgürdür; bu özgürlük bilgi
edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.” diyor.
Bu Basın Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 28’inci maddesindeki
düzenlemeye paralel olarak basının özgür olduğu bir kez daha vurgulanmış, bu
özgürlüğün kullanılmasına getirilen sınırlamaların demokratik bir toplumun
gereklerine aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Hürriyeti bağlayıcı cezalara
yer verilmemiştir. Para cezaları, caydırıcılık ilkesi dikkate alınarak makul
seviyelerde belirlenmiş ve bu cezaların hürriyeti bağlayıcı cezaya
çevrilemeyeceği öngörülmüştür; tek istisnası, hâkim kararına rağmen düzeltme ve
cevabın yayınlanmaması hâlinde verilen para cezalarının ödenmediği takdirde
hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilmesidir.
Süreli yayınlar yayın alanlarına göre
yerel, bölgesel ve yaygın olmak üzere üç gruba ayrılmış ve yaptırımlar bu
çerçevede belirlenmiştir. Sorumlu müdür olabilmek için Türk vatandaşı olmak
yerine Türkiye’de yerleşik olma koşulu getirilmiştir. Süreli yayın sahipleri
açısından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları paralelinde yerli ve
yabancı ayrımı kaldırılmıştır.
Basılmış eserler yoluyla işlenen
suçlardan esas itibarıyla eser sorumlu tutulmuş, başkasının fiilinden
sorumluluk ve objektif sorumluluk hâllerine de yer verilmemiştir. Süreli yayın
sahibinin, sorumlu müdürün ve eser sahibinin haber kaynaklarının tanıklık
yapmaya zorlanamayacağı hükme bağlanmıştır. Düzeltme ve cevap hakkına işlerlik
ve etkinlik kazandırılmıştır. Dağıtımının önlenmesi veya dağıtılması -ekipmanlarının- yayın kapatma gibi yaptırımlara yer
verilmemiştir. Cumhuriyet başsavcılığı, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde,
kolluk kuvvetleri tarafından, basılmış eserlerin ancak 3 adedine el
konulabileceğini, hâkim tarafından basılmış eserlerin tamamına el konulabilmesi
içinse soruşturma veya kovuşturmanın olması ve basılmış eserin kanunda sayılan
suçları içerdiğine dair kuvvetli delil bulunması şartlarını öngörmüştür.
Bir süredir, gazetecilerin yazdıkları
yazılar sebebiyle tutuklu ve hükümlü olduklarına dair iddialar sergileniyor.
Bunlar, Türkiye’de son dönemde basın özgürlüğünün kısıtlandığı yolundaki
iddialarla paralel gidiyor. Cezaevlerindeki basın mensubu tutuklu ve hükümlü
sayısı konusunda sağlıklı verilere dayanmayan çeşitli rakamlar verilmektedir.
Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin hangi nedenlerle cezaevinde oldukları
Adalet Bakanlığımızca tek tek incelenmiştir. Sivil toplum örgütlerince tutuklu
ve hükümlü olduğu belirtilen 72 isimden 3’ünün cezaevinde kaydına dahi rastlanmamıştır,
6’sının ise tahliye edildiği tespit edilmiştir. Listede yer alan isimlerden
63’ü hâlen cezaevindedir. Bu 63 isimden 36’sı hakkında dava açılmış ve bunların
18’iyle ilgili mahkûmiyet kararı verilmiştir. 27 kişi hakkında soruşturmalar
devam etmektedir. Burası önemli, cezaevlerindeki 63 kişiden 18’inin sarı basın
kartı vardır, 45’inin sarı basın kartı yoktur. Hakkında dava açılan veya
mahkûmiyet kararı verilen 36 kişiden sadece 4’ü, basın yoluyla işlenen suçlar
arasında sayılabilecek olan terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan
dolayı cezaevindedir. Diğer 32 tutuklu ve hükümlünün cezaevinde bulunmalarının
gazetecilik faaliyetleriyle hiçbir ilgisi yoktur. Bunu, Sayın Başbakanımız da defaatle belirtmiştir.
Yine, sonuç olarak şunu söyleyebiliriz
ki cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü 63 kişi, basın yoluyla işledikleri iddia
olunan suçlardan yani yazdıkları yazılardan ve gazetecilik faaliyetlerinden
dolayı değil, basınla ilgisi olmayan suçlardan dolayı tutuklanmış ve mahkûm
edilmişlerdir. Bu nedenle, tutuklu ve hükümlü gazeteciler konusunda
“Cezaevlerinde 70 kadar gazeteci var.” şeklinde sadece rakamsal olarak değil,
işlenen ya da işlendiği iddia edilen suçların gazetecilik faaliyeti kapsamında
olup olmadığı sorgulanmalı ve bu konuda konuşulmalıdır. Ayrıca, bağımsız yargı
organlarınca alınan soruşturma ve davalar ile yapılan tutuklamalar, verilen
mahkûmiyet kararlarının, Hükûmetin basına baskı yaptığı şeklinde
değerlendirilmesi de doğru bir yaklaşım değildir. Türkiye’de basın ve ifade
özgürlüğünün daha ileriye taşınması için son yıllarda önemli yasal düzenlemeler
yapılmıştır ve bu yöndeki çalışmalar özgürlükçü bir anlayışla sürdürülmektedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Öneri lehinde söz isteyen Turgay
Develi, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Develi. (CHP sıralarından
alkışlar)
TURGAY DEVELİ (Adana) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce, benden önce konuşan sayın
milletvekilleri, AK PARTİ ve BDP temsilcileri, ikisi de kendi hayat felsefelerinden
basın özgürlüğüne bakıyorlar. Aslında basın özgürlüğü, çok daha kapasitesi
yüksek bir alandan değerlendirilmesi gereken bir konu. Bugün
yaşadıklarımız, Meclisin kapısında 4+4+4 yasasını protesto için bekleyen eğitim
emekçileri, Adana’dan bu eyleme destek vermek için yola çıkan EĞİTİM SEN üyesi
74 arkadaşımızın Adana çıkışında polis tarafından alıkonulması olayları,
geçtiğimiz günlerde bu kürsüde burada yaşanan İç Tüzük tartışmaları, önümüzdeki
günlerde gelmesi muhtemel olan Anayasa tartışmaları, kanun hükmündeki
kararnameler; bütün bunlar arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisinin zorla,
şiddetle, ceberutlukla, baskıyla toplumu belli bir
yöne sokma girişimleri.
Basın özgürlüğünü, sadece, benden önce
konuşan arkadaşımızın Basın Yasası’ndan örnekler vererek anlattığı gibi,
içerideki gazetecilerin sarı basın kartlı olup olmadığını, isteyen
gazetecilerin istediği haberleri yazıp yazmaması perspektifinden bakarak
değerlendirmek son derece yanlıştır ya da AK PARTİ’nin
Türkiye’de miladı 2002, kendilerinin iktidara geldiği günden başlattıkları
gibi, BDP’li arkadaşımızın da Türkiye’de basın
özgürlüğü kavramını ve şiddet olaylarını, gazetecilere uygulanan şiddeti sadece
1990 yılından
başlatması gibi. Tabii
kendileri açısından her 2 arkadaşımız da olaya bu açıdan yaklaşmakta haklılar.
Şimdi, Türkiye’de bütün bu sorunların
neden yaşandığının önce temel altını çizmemiz gerekiyor. Burjuva demokratik
devrimini tamamlayamamış milletler, uluslar, bütün bu yaşadıklarımızı yaşamaya
mecbur kalırlar çünkü kendi iç devinimlerini tamamlamadıkları için,
tamamlayamadıkları için kendilerine, kendi uluslarının, kendi halklarının yaşam
standartlarını ve özgürlük alanlarını genişletmek yerine kendilerine dayatılan
gündemi yaşarlar; buna mecburdurlar.
Asıl konuya geçmeden önce birkaç örnek
vereceğim: Mahmut Tanal arkadaşımıza cezaevindeki gazetecilerin 2 tanesinden
mektup gelmiş -1 tanesini ben de tanırım sosyalist bir gazetecidir- Mehmet
Yeşiltepe ile Erdal Süsem. Ben şu anda burada başka bir konuşma
hazırladığım için bu konuyu, mektupları burada uzun uzun anlatamayacağım ama
Mahmut arkadaşımızın bu konuda gerekli çabayı göstereceğine inanıyorum.
Şimdi, bütün bu tartışmalar içerisinde
devletin demokratikleşmesi gerçekleşmedikten sonra, devletin bütün kurum ve
kuruluşları ile burjuva demokratik devrimini tamamladıktan sonra, devletin
demokratikleşmesi tamamlanmadıktan sonra arkadaşlar, biz sadece burada bize
dayatılan sonuçlar üzerinden tartışmalar yaparız, gündemimizi kendimiz
belirleyemeyiz.
Türkiye’de önemli bir milat olan 1980
askerî darbesinin yapılış gerekçesini bilmeden, bu darbeden sonra yaşananlara
tanıklığımızı -hafızamızı zorlamadan- unutmadan… Unutursak eğer bugün
sonuçlarını yaşadığımız sorunlara doğru çözümler bulamayız. 24 Ocak kararları
neden uygulandı? 24 Ocak kararlarının uygulanması için bu ülkede neden darbe
yapıldı? Şimdi, bu Mecliste İç Tüzük neden değiştirilmeye çalışılıyor? Anayasa
neden yeniden yazılmaya çalışılıyor? Neden dışarıda bu 4+4+4 yasası
değiştirilmek isteniyor, Millî Eğitim Yasası değiştirilmek isteniyor, toplumun
omurgası yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor?
Bütün bunların içerisinde basın
özgürlüğünü bunların dışında tutmamız, düşünmemiz mümkün değil. Basın özgürlüğü
sadece bir muhabirin bir haberi bir gazeteye koyması, o gazetenin o haberi yayınlayıp
yayınlamaması meselesi değil ya da bir gazetecinin yazdığı bir yazıdan dolayı
köşesinin kapatılması, işsiz kalması da değil. Bir gazetenin kapatılması,
birden çok defa kapatılıp yeniden açılması, bu da değil basın özgürlüğü. Basın
özgürlüğü bir kavram, bu ülkede anayasa gibi, yürütme organı gibi, yasama
organı gibi bir kavram. Eğer sizin, bu ülkede yaşayan insanların özgür
düşünebilmeleri için, bu ülkenin geleceğini doğru tartışabilmeleri için
beyinlerine herkesin sağlıklı oksijen gitmiyorsa, zihin arkasında sağlıklı bir
mayalanma olmuyorsa işte burada bir sorun var demektir. Basın özgürlüğü de
aslında tam da bu demektir.
Yıllardır bu ülkede, az önce söylediğim
tanımlar içerisinde, devletin resmî ideolojisi üzerinden siyaset yapan,
Kemalizm’in, kurucu iradenin resmî ideoloji kapsamından çıkarılmasını söyleyen
bu ülkedeki muhalifler, şimdi aslında kendi resmî ideolojilerini dayatırken
elbette özgürlük alanlarını her aşamada tıkamaya, kapatmaya özen gösteriyorlar.
Aslında yaşadıklarımızın tamamı, basının susturulması, gazetelerin kapatılması,
gazetecilerin cezaevine sokulması, İç Tüzük’ün
değiştirilmesi, Anayasa’nın değiştirilmeye çalışılması, kanun hükmünde
kararnamelerle Parlamentonun devre dışı bırakılmaya çalışılmasının özünde tam
da bu yatıyor. AK PARTİ kendi resmî ideolojisini dayatmaya çalışıyor.
Şimdi, yıllar önce Ömer Çelik, AK PARTİ
milletvekili, daha 2003 yılında bir gazeteci olarak “resmî ideoloji ve demokrasi arasındaki doğru orantı”
yazısında şunu söylemişti. Şimdi hiçbir AK PARTİ’li
bu düşünceyi savunmuyor, savunamıyor. “Resmî ideoloji bizde uygulama yüzünden
demokrasi konusundaki aksaklıkların sebebi gibi gösterilir. Resmî ideoloji
olmazsa siyasi pratiklerin daha iyi gerçekleşeceği ileri sürülür. Kuşkusuz,
resmî ideolojiden esinlenen kimi uygulamalar sebebiyle ciddi sıkıntılar ortaya
çıkmıştır. Bundan yola çıkarak resmî ideoloji kavramının gereksiz olduğu
sonucuna ulaşılabilir mi? Hayır. Dar kapsamlı ve katı bir resmî ideoloji
tanımına yaslanarak demokrasiyi kısırlaştırmak ne kadar yanlışsa, resmî
ideolojinin bu tür kullanımından yola çıkarak resmî ideolojiden boşalmış bir
siyasi tablo üretmek de yanlıştır. Aslında resmî ideoloji kavramı demokrasinin
teminatıdır. Bu kavram, toplumsal olarak yaşamın kodlarını belirginleştirir,
kamusal alanın mimari çizgilerini ortaya çıkarır, resmî ideolojiden yoksun bir
ortamda siyasal gücün yanlış şekilde kullanılmasını engelleyecek ideolojik
baraj ortadan kalkmış olur.” Çok hazindir, o dönemde Ömer Çelik’le aynı çizgide
düşünen, şimdi düşündüklerini yazdığından dolayı işsiz kalan Nuray Mert de
şöyle demiş: “Bir ülkede siyasete yön veren kurucu bir ideolojiden hiçbir
şekilde bahsedilemeyeceği görüşünün kendisi ideolojiktir ve adı neoliberalizmdir. Demokrasiler, her seçimle toplumun bütün
temel kabullerini yeniden ortaya sunulmasının mümkün olduğu rejimler değildir.
Hiçbir toplumsal, siyasal sistem bu kadar sürekli ve kökten yenilenmeyi
taşıyamaz. Dolayısıyla her toplumda, ülkede, sistemde kurucu ideolojiler
vardır.” Neymiş? Her sistemde kurucu ideolojiler varmış. Şimdi 24 Ocak
kararlarıyla başlayan süreçten sonra yeni Anayasa tartışmalarıyla beraber,
daraltılan özgürlük alanlarıyla beraber AK PARTİ kendi resmî ideolojisini
dayatmaya çalışıyor; basın özgürlüğünü de bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor.
Sadece basın özgürlüğü kapsamından olaylara bakarsak sorunların bütününü
algılayamayız.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP ve BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Develi.
Aleyhte
söz isteyen Hüseyin Şahin, Bursa Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın Serindağ,
söz verdim; Sayın Şahin konuşmasını bitirsin, ondan sonra.
Buyurun.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, basın
özgürlüğü ve basınımızın Türkiye’deki sorunları hakkındaki araştırma önergesi
ve Barış ve Demokrasi Partisinin Danışma Kurulu önerisi hakkında söz almış
bulunmaktayım.
Katılımcı bir demokrasinin vazgeçilmez
unsuru, bağımsız ve gelişmiş bir basındır. Bağımsız bir medya da gelişmiş bir
demokrasinin temel direklerindendir. Bu iki durum da birbiriyle örtüşmektedir.
Bu doğrultuda, özgürlükleri her alanda teminat altına alan AK PARTİ
hükûmetleri, sadece lafta değil, icraatta da çeşitli düzenlemelerle basınımızın
özgürlüğünü teminat altına almakta ve basın mensuplarının gelişmesi ve reform
olarak da düşünce yapılarının da gerçekleştirilmesi için çalışmalar
yapmaktadır.
Yine, Hükûmetimiz, Avrupa Birliği
katılımı yolunda ve Türk demokrasisinin sağlamlaştırılması için bu konuya daha
fazla enerji ve kaynak tahsis etmektedir. Basınımız, bu anlamda, Başbakanlık
Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Basın İlan Kurumu, KOSGEB ve Türk
Tanıtma Fonu’ndan aktarılan kaynaklarla desteklenmektedir.
Yine, basın mensuplarının 2008
yılındaki sosyal güvenlik düzenlemesiyle ellerinden alındığı söylenen yıpranma
hakları ve özlük haklarıyla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız bir
çalışma yapmaktadır.
Yeni bir çalışma da dünyada yeniden
şekillenen medyanın “İnternet medyası” adı altında günümüzde insanlara
sunulması ve bunun da Basın Kanunu’nda yer alması için Hükûmetimizin
çalışmaları devam etmektedir.
Ayrıca,
yerel ve bölgesel TV’ler için Yerel ve Bölgesel TV’ler Birliği kurularak,
Türkiye’mizde çeşitli illerde ve ilçelerde kurulan yerel kanalların bir çatı
altında toplanması ve bunlar adına TRT’nin bir kanalının tahsis edilerek, TRT
Anadolu’nun, bu basın mensuplarının, yerel TV sahiplerinin ve mensuplarının
Türkiye çapında seslerini duyurması, aynı şekilde TRT’nin bilgisinden,
birikiminden, tecrübesinden istifade etmeleri ve TRT’nin şu ana kadar
oluşturduğu kaynaklardan da istifade etmeleri sağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, basın
özgürlüğü konusunda da özgürlükler de bir yere kadardır. Basın mensupları da
mutlaka kamuyu aydınlatmak, kamuyu bilgilendirmek için çalışmaktadırlar ama
temelde şunu asla unutmamak gerekir ki, Türkiye Cumhuriyeti 780 bin
kilometrekareden oluşan, üniter devlet yapısına sahip
bağımsız bir ülkedir; eğer bu konuda bir açmaza girmezseniz hiçbir sorun
yaşamazsınız. Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşları Türkiye Cumhuriyeti
sınırları içerisinde özgürce yaşamaktadırlar ve bunu da teminat olarak son
seçimlerde AK PARTİ’ye yüzde 50 oy vererek AK PARTİ
Hükümetinden sağlamak istediklerini göstermişlerdir.
Biz AK PARTİ olarak, Barış ve Demokrasi
Partisinin önergesine katılmadığımızı bildirir, saygılarımı sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Serindağ.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın
Başkanım, dünkü oturumda bana ait bir ifadeyi düzeltmek istiyorum. Dünkü
oturumda söz aldığım vakit bana ait olan bir ifadeyi düzeltmek istiyorum; o
nedenle 58’inci maddeye göre söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Serindağ.
İki dakika söz veriyorum.
VII.-
GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.-
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, 28 Mart 2012
tarihli 84’üncü Birleşim tutanağında yer alan ifadesini düzelttiğine ilişkin
konuşması (x)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür
ederim Başkanım.
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri;
28 Mart 2012 Çarşamba günkü Üçüncü Oturumda şöyle bir beyanım var,
tutanaklardan aktarıyorum: “28 Şubatın esamisi yok, Refahyol Hükûmeti
işbaşında, 1996 yılının Mayıs ayı.” demişim. 1996 yılının Mayıs ayında Millî
Eğitim Şûrası toplandığı vakit, iktidarda Refahyol Hükûmeti yok, onu
düzeltiyorum, Anayol Hükûmeti var, çünkü burası Parlamento, her şeyin doğru
konuşulması lazım. Bu nedenle, düzeltmek için söz aldım, ama şunun da o zaman
düzeltilmesi lazım: İktidarda Anayol Hükûmeti olduğuna göre, gerçekten 28
Şubatın esamisi yok. O nedenle 96 yılındaki Millî Eğitim Şûrası Anayol Hükûmeti
döneminde toplanmış.
Bir konu daha -düzeltmeme gerek yok-
Sayın Sağlam iki ay sonra bakan olmuş, burada da öyle söylemişim zaten, Sayın
Sağlam’la ilgili söylediklerimde herhangi bir yanlışlık yok.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Serindağ.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
Basın özgürlüğünün sağlanması konusunda alınması gereken önlemlerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/76) esas numaralı Meclis araştırma
önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 29/3/2012
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler…
III.-
Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
Sayın Aslanoğlu, Sayın Karaahmetoğlu,
Sayın Öz, Sayın Şeker, Sayın Ayaydın, Sayın Tanal, Sayın Öner, Sayın Serindağ, Sayın Çetin, Sayın Ediboğlu, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Çam, Sayın Kurt, Sayın Toprak, Sayın Nazlıaka, Sayın
Küçük, Sayın Danışoğlu, Sayın Kaleli, Sayın Eyidoğan, Sayın Özkoç.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
Basın özgürlüğünün sağlanması konusunda alınması gereken önlemlerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/76) esas numaralı Meclis araştırma
önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 29/3/2012
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Barış ve Demokrasi Partisi
grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri
kabul edilmemiştir.
Sayın Aslanoğlu, söz talebiniz vardı.
(x) Bu
açıklamaya ilişkin ifade 28/12/2012 tarihli 84’üncü
Birleşim Tutanak Dergisi’nin 742’nci sayfasında yer almıştır.
VIII.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, 1
Nisan 2012 Pazar günü Meclis Genel Kurulunun çalışması nedeniyle aynı gün
yapılacak olan öğrenci seçme sınavında yakınlarının yanında olamayacaklarına
ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkanım, Pazar günü üniversite sınavı var; tüm gençlere başarılar
diliyorum. Yalnız, bir sitemlerini iletiyorum başta Meclis Başkanımıza,
şahsınıza, tüm grup başkan vekillerine ve başta iktidar partisi grup başkan
vekillerine: “Biz sınava gireceğiz. Biz yanımızda annemizi, babamızı, dedemizi
görmek istiyoruz ama bize çok gördünüz. Ömrümüzde bir defa bir sınava
gireceğiz. Moralman yanımızda annemizin, babamızın
olmadığı bir sınava, biz moralsiz girmek istemiyoruz. Meclis çalışmalarını
bahane ederek gelmiyorsunuz.” diyorlar. Bu nedenle, gençlerin bu sitemini bana
iletmek görevi verilmiştir. Başta iktidar partisine, gençlere saygımız gereği,
Pazar günü en azından, çocukların yanında olmak görevimizdir. Bir kez daha
dikkatlerinize sunuyorum, zatıaliniz dâhil.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Aslanoğlu.
Başta Sayın Meclis Başkanı, başkan
vekilleri ve grup başkan vekilleri olmak üzere herkes konuyu dinledi.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
Bor madenciliğinin sorunlarının ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/205) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 29/3/2012 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Tarih:
29.03.2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu’nun 29.03.2012 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantısında, Siyasi Parti
Grupları arasında oybirliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini
İçtüzüğün 19 uncu Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan 10/205 Esas numaralı, “Bor
madenciliğinin sorunlarının ve çözüm yollarının Belirlenmesi Amacıyla”
verdiğimiz Meclis Araştırma önergemizin 29.03.2012 Perşembe günü (bugün) Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü Birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneri lehinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili.
Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
vermiş olduğu bor madenciliğinin sorunları ve alınması gereken tedbirlerin
araştırılmasıyla ilgili Meclis araştırması hakkında söz aldım. Bu vesileyle,
şimdiye kadar madencilik sektöründe çalışan ve Türk ekonomisine önemli
katkılarda bulunan tüm çalışanları saygıyla selamlıyorum. Maden sektöründe
kaybettiğimiz vatandaşlarımıza da yine Allah’tan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, “Milliyetçi
Hareket Partisi bu konuyu niçin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşımayı
uygun gördü?” sorusunu son günlerde yaşanan gelişmelerle açıklamak daha doğru
olacaktır. “Nedir bu gelişmeler?” derseniz, Sayın Başbakanın
20 Mart 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine -Meclis Başkanlığına-
sevk ettiği Bor Tuzları Trona ve Asfaltit Madenleri
ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının
Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Türkiye'nin gündemine ve kamuoyunun gündemine getirilen bir konudan dolayı
bunu sizlerle ve değerli vatandaşlarımızla paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 2840 sayılı ve
10 Haziran 1983 tarihli mevcut Kanun’un 2’nci maddesi aynen şöyle diyor: “Bor
tuzları, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesi Devlet eliyle
yapılır. Bu madenler için 6309 sayılı Maden Kanunu gereğince gerçek ve özel
hukuk tüzelkişilerine verilmiş olan ruhsatlar iptal edilmiştir.” Peki, -biraz
önce ifade ettiğim- “Yeni tasarıda ne deniyor?” derseniz, buraya bir fıkra
eklenmiş, bu fıkrayı da sizlerle paylaşıyorum, dikkatle: “Bu madenlerin üretim
ve zenginleştirilmesi, teknik, ticari ve ekonomik sebeplerle, ürünün mülkiyeti
ruhsat sahibinde kalmak üzere, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri
çerçevesinde ihale edilmek suretiyle üçüncü şahıslara gördürülebilirler. -Cümle
düşük ama- “Ancak üçüncü şahıslara gördürülecek işlerin ihale süresinin 3
yıldan fazla olması durumunda konuya ilişkin talepler, Yüksek Planlama Kurulu
tarafından karara bağlanır.”
Değerli milletvekilleri, acı olan, bu
kanun tasarısının gerekçesinde yer alan ifadelerdir. Gerekçede yer alan ifadeyi
aynen söylüyorum: “2840 sayılı Kanun’un 2’nci maddesinde yer alan ‘devlet
eliyle işletme’ kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda tartışmaların
yaşanmaya başlanması ve farklı görüşlerin ortaya çıkması sonucu, çok önemli
yeraltı zenginliklerimizden olan anılan kanun kapsamındaki madenlerden beklenen
gelirin sağlanamaması riski ortaya çıkmıştır.”
Değerli milletvekilleri, “devlet eliyle
işletme”nin ne olacağı, yine 1999-2000 yıllarında
böyle bir konu gündeme geldiğinde o günün Enerji Bakanlığının Danıştay 1.
Dairesine resmî başvurusu üzerine Danıştayın
görüşünde ifade edilmiş. Danıştayca, 2840 sayılı
Yasa’nın değişik 2’nci maddesi uyarınca bor tuzlarının aranması ve
işletilmesinin devlet eliyle yapılması zorunluluğunun bu madenin
zenginleştirilmesini, rafinasyonunu ve pazarlanmasını
da kapsadığı ifade edilmiştir.
Şimdi, bu gerekçeyi hazırlayan değerli
bürokratlara ve imzası bulunan Bakanlar Kurulu sayın üyelerine buradan
seslenmek istiyorum: “Devlet eliyle işletme”nin ne
anlama geldiğini anlayamayacak kadar bu alanda bilgi birikimine sahip
değilseniz, lütfen, o imzalarınızı geri çekiniz.
Bu tasarıyla, artık borun da
zenginleştirme ve rafinasyon dâhil olmak üzere,
bugüne kadar hizmet alımı yöntemiyle birçok taşeron işçiyle zaten yürütülmekte
olan işlemlerin artık yetmediği, bunun yerine bor üretim tesislerinin bor
rezervlerinin bulunduğu alanlarda üçüncü kişilere devredilerek yaptırılması ve
böylece, özelleştirmenin önünün açılması amaçlanmaktadır. Bunu şimdiden
kamuoyunun ve sizlerin dikkatine sunmayı uygun buluyorum. Özellikle Meclis
gündemine geldiğinde zaten bu konuyla ilgili daha yoğun tartışmaların
yaşanacağını da şimdiden tahmin ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün bu
alanlarda yapılan üretim ve sağlanan istihdam açısından değerlendirildiğinde
bor üretimi çok önemli bir üretim dalı. Bugünkü rakamlara
göre söylüyorum, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Bandırma, Emet Eti
Bor, Kırka ve Bigadiç tesislerindeki toplam kadrolu çalışan sayısı 2.251,
taşeron işçiliğiyle çalıştırılan sayısı 1.779 ve genel toplam 4.030 kişi,
merkezde de bine yakın kişinin çalıştığını dikkate alırsak 5 bin ailenin
geleceğinin yine ne olacağının belirsiz hâle sokulacağı bir uygulamaya doğru
gitmek üzereyiz. Dolayısıyla, bu kanunun bu gerekçeyle Meclis gündemine
getirilmesinin çok doğru olmayacağını düşünüyorum. Kaldı ki
hem Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün resmî İnternet sayfasında
yayınlanan tüm bugüne kadarki gelişmeleri gösteren resmî istatistikler hem de
Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın 2012 yılı bütçe sunumundaki
kendisinin verdiği değerlerden gerekçenin hiç de böyle olmadığı, bor pazarında
daralmanın bulunmadığı ve gelişmelerin çok da yolunda gittiği ifade
edilmektedir.
Şimdi, bir taraftan dünyanın en fazla
rezerv sahibi -yüzde 72 payla- ülkesi olacaksınız, pazardaki payınız yüzde
40’lara kadar artmış olacak, ondan sonra da bu rezervlerin ve ürünlerin doğru
ve istenilen şekilde değerlendirilememe riskinden yola çıkarak böyle bir kanunu
gündeme getireceksiniz. Bu kabul edilebilir bir şey değildir ve bu kanun hem
Anayasa’nın ilgili maddelerine hem de şu andaki mevzuattaki diğer kanunlardaki
hükümlere aykırı olacaktır, dolayısıyla bu endişeyi paylaşmadan geçemeyeceğim.
Bakınız, Sayın Enerji Bakanımız ne
diyor: “Bor ihracatında konsantre ürünlerin payı
azalırken bor kimyasalları ve enerji ürünlerinin payı katma değerinin yüksek
olması nedeniyle artırılmaktadır.” Şu anda yüzde 95 oranıyla bor kimyasalları
ve eş değeri ürünler, yüzde 5 oranında da konsantre
bor şekline dönüşmüştür ihracattaki payımız. 2002’den 2011’e kadar ciddi
artışların olduğunu ve 2011 yılı sonu itibarıyla 875 milyon dolar bor satışı
gerçekleştirilmesinin hedeflendiğini ifade etmektedir.
Değerli milletvekilleri, bakınız, bugün
bir ıstırap yaşanıyor. Bu işletmeler ve diğer maden işletmelerinde “taşeron
işçiliği” adı altında Türkiye'nin gündemine AKP iktidarlarıyla beraber yoğun
olarak getirilen işçilikte ıstıraplar yaşanıyor. İnsanlar iki ay, üç ay
çalıştıklarının karşılığını alamayıp kapının önüne bırakılıyorlar ve yeni bir
şirketin sahibi geliyor “Önce bu sözleşmeye bir imza atın. Geçmişten herhangi
bir alacağın bulunmamaktadır.” deyip bu insanları köle gibi kullanmaya devam
ediyor.
Eti Bor Emet İşletmelerinin, örneğin
Hisarcık ve Espey konsantratör
yani ana üretim merkezi ünitelerinde kadrolu olarak çalışan elemanların 1 Mart
itibarıyla hiçbiri kadrolu değildir, sadece çavuşlar kalmıştır. Tüm çalışanlar
taşeron işçiliğine sevk edilmişler ve bunların maaşlarındaki düşmeler bir
tarafa, yaşadıkları birçok ıstırap, birçok ilimizde de birçok maden
işletmemizde artarak devam etmektedir.
Böyle bir konuda çözülmesi gereken
birçok sorun varken, yeniden, konuya yeni bir boyut kazandırıp, özelleştirmenin
önünü açacak ve yurt dışı yabancı şirketlere bu kaynakları peşkeş çekecek bir
konunun Türkiye'deki kamuoyu gündemine taşınmış olması ıstırap vericidir.
İktidar partisinin değerli milletvekili
arkadaşlarıma sesleniyorum: “Ellerinizi vicdanlarınıza koyunuz, ellerini
cüzdanlara koyanlara örnek olunuz.” diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Önerinin aleyhinde söz isteyen Tülay
Selamoğlu, Ankara Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TÜLAY SELAMOĞLU (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bor mineralleri ve rafine bor üretimi
alanındaki sorunlar ve çözüm yollarını belirlemek amacıyla Milliyetçi Hareket
Partisinin bu hususta Meclis araştırması açılması isteği aleyhine partim adına
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; AK PARTİ Hükûmeti olarak iktidara geldiğimiz günden itibaren
bor madeninin değerini ve önemini bilerek, gerek üretim miktarı ve buna bağlı
olarak oransal kapasite kullanımında ve gerekse bu konudaki ARGE çalışmalarıyla
bor üretimi, işlenmesi ve ihracatında 2005’ten bu yana dünya lideri olarak çalışmalarımızı
sürdürmekteyiz.
Dünya bor rezervinin yüzde 72’sini
Türkiye karşılamaktadır. Onun arkasından yüzde 8’le Rusya, yüzde 7’yle ABD,
yüzde 4’le Çin, yüzde 3’le Şili, yüzde 2’yle Peru ve Bolivya, yüzde 1’lik
oranlarla da Arjantin ve Kazakistan gelmektedir.
Bor kimyasalları üretim miktarının
2002’de Türkiye’deki miktarı 436 bin ton, 2011’deki miktarımız 1 milyon 780 bin
tona ulaşmıştır.
Yurt dışı bor bileşikleri satışımız
2002’de 186 milyon dolarken 2011’de 829 milyon dolara ulaşmıştır.
Bor ürünleri ihracatının yüzde 59,3’ünü
Asya’ya, yüzde 25,3’ünü Avrupa’ya, yüzde 13,7’sini Amerika’ya, yüzde 1,5’unu
Orta Doğu’ya, yüzde 0,2 yani binde 2’lik bir oranı da Afrika’ya yapmaktayız.
Dünya bor ürünleri tüketiminde dünyada
2002’deki bor tüketimi 2,7 milyon tonken 2011’de 4,3 milyon tona ulaştı.
Türkiye’nin pazar payı içerisindeki alanı da 2002’de yüzde 29 iken 2011’de
-tüketimin artması oranından daha fazla- yüzde 47’lere ulaştı.
Biz, özellikle Eti Madenle birlikte
Türkiye, son yıllarda izlediği yatırım politikaları ve etkin bir şekilde
yürüttüğü teknik ve proaktif pazarlama anlayışı ile
pazar payını kademeli olarak arttırarak 2005 yılı itibarıyla borda dünya lideri
konumuna gelmiştir. Eti Maden yüzde 47’lik oranla yani Türkiye yüzde 47’lik
oranla dünya lideriyken onun arkasındaki yüzde 29’luk pasta Rusya, Çin ve Güney
Amerika’daki ülkeler arasında paylaşılmaktadır.
Biz Türkiye olarak kâr ettiğini
bildiğimiz bir şirket olarak biliyoruz Eti Madeni. Brüt kâr oranı dolar
üzerinden 2002’de 146 milyon dolarken 2011’de 488 milyon dolar olmuştur. Bunun
Türk lirası karşılığı da 2002’de 228 milyon Türk lirası iken 2011’de 842 milyon
Türk lirasıdır. Eti Maden, borla, sadece borla 2010 yılında Türkiye’nin en
büyük bin ihracatçı firma sıralamasında kârlılıkta 2’nci sırada, ihracatta
16’ncı sırada, üretici-ihracatçı firmalar sıralamasında ise 10’uncu sırada yer
almaktadır.
2003-2011 arasında borla ilgili yirmi
bir proje tamamlanmış, bu tamamlanan projelerin tesislerinin yatırım tutarı
508,7 milyon dolar olmuştur. Devam eden ve onay aşamasında olan iki projeyle
beraber yeni yatırım tutarımız 530 milyon dolar olacaktır.
Bor üzerindeki ARGE çalışmalarımızda
Türkiye olarak amacımız, daha ekonomik üretim, yeni kullanım alanları, yeni
ürün, teknolojik bilgi birikimidir. ARGE çalışmamızdaki stratejimiz de bor
ürünleri pazarının büyümesini beklemek yerine, yeni bor ürünleri ve yeni
kullanım alanları bulmaktır.
ARGE çalışmalarıyla sodyum perborat, trimetil borat, zirai
bor ve çinko borat, bor oksit, kalsine tinkal, susuz boraks tamamlanan projelerdir. Sodyum bor
hidrür, kalsine kolemanit, borlu
soda devam eden projelerimizdir.
2013 stratejik plan hedefimizde bor ve
şu anki gerçekleşen tesislerin yaptığı üretimlerle bor kimyasalları üretim
kapasitesi 2,2 milyon tona ulaşacaktır ve 2013’te satış geliri olarak 1 milyar
dolar hedeflenmiştir. 2023 hedefimiz ise, bor kimyasallarının üretim
kapasitesini 5,5 milyon tona ulaştırmak ve satış gelirini 2,5 milyar dolara
ulaştırmaktır.
Kamuoyundaki bazı bilinmeden yapılan
yorumlar ki bunları şöyle söyleyebiliriz. Kamuoyu diyor ki: “Eti Maden 40
milyon dolar ile yabancı bir firmaya satılacaktır.” Başka bir dedikodu da “Bor
yurt dışına ham madde olarak satılıp işlenmiş olarak geri alındığı.” şeklindeki
iddialardır. Biz biliyoruz ki Eti Maden ham bor satışı yapmamaktadır. Eti
Madenin öz sermayesi 2011 yılı itibarıyla 1,1 milyar Türk liraya ulaşmış
durumdadır. Bu boyutta bir kuruluşun 40 milyon dolara satılması mümkün
değildir.
Biraz önce konuşan vekilimiz 2004
yılındaki 5177 sayılı Kanun’la yapılan 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 49’uncu
maddesinin birinci fıkrasını okumamış. Bu madde “2840 sayılı Kanun hükümleri
saklıdır. Bu kanunun yürürlük tarihinden önce bulunmuş ve sonra bulunacak bor
madenlerinin aranması ve işletilmesi 2840 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.
Bunların ihracatına ait usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca tespit edilir.” der.
Bu şekilde değiştirilen madde, tüm bor tuzlarının devlet tarafından aranması ve
işletilmesini güvence altına almıştır.
Değerli milletvekilleri, bugün de
görüşmelerine devam edeceğimiz 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin
hayata geçirilmesi ile bilgi ve yeteneklerini geliştirecek yeni nesillerimiz
bor alanında lider olduğu gibi birçok alanda da ülkemizi dünya lideri
yapacaktır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Öneri lehinde söz isteyen Aykut
Erdoğdu, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında bor
üzerine, Türkiye’nin en stratejik madeni bor üzerine, burada metin üzerine ve
teknolojik ufuklar üzerine bir konuşma yapacaktım ama biraz önce konuşan Sayın
Hanımefendiye verilen metinde okuduklarını gördüğümde ve bunun Hükûmetin
fikirlerini yansıttığını gördüğümde, teknolojik kısımla alakalı kısmı daha dar
tutup, asıl, Hükûmetin madenlerimiz üzerindeki politikaları ve bakış açısı
üzerine konuşacağım.
Değerli arkadaşlar, bir halkın kaderi
stratejik ham maddelere ve teknolojiye sahip olup olmadığıyla ölçülür.
Stratejik ham maddeler arzı kıt ham maddelerdir ve alternatifi olmayan
ürünlerdir. Bor bu madenlerden biridir.
Tarihe baktığımızda bir zamanlar demir,
çelik ve kömür stratejik madenlerdi ancak teknolojik gelişmeye paralel olarak
petrol stratejik bir maden hâline geldi. Petrolün stratejik maden hâline
gelmesinden önce gaz yağı vardı. O dönemler gaz yağı stratejik bir madendi ve
bugün bildiğimiz bir çok aile, mesela Nobel ailesi Bakû’deki gaz yağı kaynaklarını sömürerek zenginleşti.
Bugün bor madenleri bize aynı ufukları açıyor arkadaşlar.
Bor madenleri gıda teknolojilerinde,
iletişim teknolojilerinde ve uzay teknolojilerinde stratejik bir madendir. Bor
madenleri element seviyesinde en yüksek enerjiye sahip elementtir. Bugün bize
söylenen, bor madeninin çok az kullanıldığı ama şunu unutmayalım ki mevcut
teknolojilerde bor madenleri çok az kullanılıyor değerli arkadaşlar ve bu bor
madenlerinde Türkiye Cumhuriyeti hemen hemen tekeldir çünkü bor madenlerinin
yüzde 72’sine sahibiz.
Bor madenleri süper iletken
teknolojisinde açtığı ufuklarla sürtünmesiz hareket sağlayabilir değerli
arkadaşlar. Bu ne demek? Bu, sizin de hepimizin çok yakından takip ettiği
havada ilerleyen trenler, havada ilerleyen arabalar demek. Eğer bu teknolojiyi
geliştirebilseydik biz, bugün İstanbul ile Ankara arasındaki hızlı tren
rüyalarımız daha rasyonel bir çizgiye ulaşmış olabilirdi. Bu süper iletken
teknolojisinin en önemli elementinin bor madeni olduğu bugün bilim dünyasında
konuşuluyor.
Bor madenlerinin bir diğer özelliği,
yanma ve itme gücünü en yükseğe çıkartan element olduğu söylenmektedir. Bu
konuda çeşitli bilimsel makaleler vardır. Bu ne demektir arkadaşlar? Bu,
özellikle askerî teknolojilerde, uzay teknolojilerinde alüminyum yakıt yerine bor
yakıtı kullanıldığında, bugün en yüksek hız olarak bilinen sesin 2 katı hızının
4 katına çıkarılmasıdır. Bu ne demektir? Mevcut radar teknolojileri bildiğiniz
üzere ses dalgaları sistematiği üzerine çalışmaktadır. Sesten daha hızlı
hareket eden bir roketin mevcut radar teknolojisi tarafından algılanması mümkün
değildir. Bunun da stratejik ham maddesi olan bor bu ülkenin kaynağıdır değerli
arkadaşlar.
Bor ile ilgili, Bor Araştırma
Enstitüsünde çok kıymetli uzmanlar çok kıymetli deneyler yaptı arkadaşlar ama
ne yazık ki Hükûmetiniz döneminde bunların birçoğu görevden alındı. Yerine
getirilen kıymetli yöneticilerin bor ile ilgili hiçbir çalışması yok. Bu,
ülkemiz açısından, az sonra anlatacağım yolsuzluk ve suistimallerden
daha önemli bir konudur ama önümüze kanun geldiğinde bunu anlatmaya devam
edeceğim.
Şimdi, buradaki Sayın Konuşmacı dedi
ki: “Hükûmetimiz bor madenlerine çok önem vermektedir.” Değerli arkadaşlar, bor
madenlerini Eti Madenleri işletmektedir. Eti Madenlerinin açtığı dekapaj ihalesi Fernas şirketine
verilmiştir. Peki, biz bu Fernas şirketini nereden
tanıyoruz? 2005 yılında, şu an tutuklu bulunan Hanefi Avcı Kaçakçılık ve
Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanıyken bir soruşturma başlattı ve bu
soruşturma sonucunda Enerji Bakanlığında organize yolsuzluklar yapıldığı tespit
edildi. Organize yolsuzluklar yaptığı tespit edilen Fernas
şirketi bu organize yolsuzluğun aktörlerinden biriydi ve 2 yöneticisi ihaleye
fesat karıştırma ve çeşitli suçlardan hüküm giydi arkadaşlar, Enerji
Bakanlığında yapılan ihalelerde, BOTAŞ’ta yapılan ihalelerde ihaleye fesat
karıştırma suçundan bu şahıslar hüküm giydi.
Peki, Fernas
şirketi daha sonra ne yaptı? Eti Maden İşletmelerinin bor, boraks, boksit
madenleriyle alakalı dekapaj ihalesine başvurdu
değerli arkadaşlar. Türkiye'nin, dünyanın en stratejik madenlerinden biri olan
bor madenlerinin dekapaj ihalesine bu firma başvurdu
ve bu firma bu ihaleyi aldı değerli arkadaşlar. İşte Hükûmetin bor madenlerine
bakışı budur: İhaleye fesat karıştırmaktan hükümlü bir şirkete bor madenlerinin
dekapaj ihalesinin verilmesidir. Yarın önümüze
gelecek kanun zaten fiilen gerçekleşmişti arkadaşlar, bor madenlerinin fiilen dekapaj işinin işletilmesi işi zaten verildi. Yani kamu
işçilerinin ekmeğine göz dikilerek bunlar işten çıkarılırken, iş verilen şirket
ihaleye fesat karıştırmıştır.
Peki, Enerji Bakanlığı bunu
engelleyemez miydi? Enerji Bakanlığı elbette ki bunu engelleyebilirdi çünkü
kendi Bakanlığında hüküm giymişti bu şirket, kendi Bakanlığında ihaleye fesat
karıştırmaktan hüküm giymişti. Ben bu şirketi suçlamıyorum, ben Hükûmeti
suçluyorum, ben Enerji Bakanlığını suçluyorum çünkü Kamu İhale Kanunu’na göre
ihaleye katılmaktan yasaklama kararı verilmesi gerekirdi. Değil hüküm
giydiğinde, soruşturmanın emareleri ciddi olduğunda bile bu kararın verilmesi
gerekiyordu değerli arkadaşlar ve bu karar verilmedi. Ben eminim, şimdi
Hükûmetin yetkilileri telefonda bunu soracaklar, ben belgelerini onlara getirip
göstereceğim, belgesiz hiçbir zaman konuşmadım çünkü ben.
Biz en stratejik madenlerimizi bu
şekilde değerlendirirsek sonu nereye gider arkadaşlar? Bor madenleri, belki siz
görmüyorsunuz ama Rothschild ailesinin peşinde olduğu
madenler, Amerika’daki Rio Tinto şirketinin peşinde
olduğu madenler. Siz, Bor Araştırma Enstitüsünde gerekli araştırmaları yapmış
olsaydınız, bu teknolojileri geliştirmiş olsaydınız belki bizim torunlarımız,
olacak millî gelirin 10 katı millî gelire sahip olacaktı. Belki bu ülkenin
bayındırlığını biz borla finanse ediyor olacaktık.
Benzer süreç kömür madenleri için de
geçerli değerli arkadaşlar. Biz, kömür madenlerini 2003 yılında verimsiz olduğu
gerekçesiyle kapattık, “Bu kömür madenleri verimsizdir.” denildi. Kapatılan
madenler, daha sonra, bir kısmı ihalesiz -söylüyorum, bir kısmı ihalesiz- sizin
partinize yakın birtakım iş adamlarına verildi. İhale yapılmasında zorlanan bir
madenden bahsetmek istiyorum: Çorum Dodurga madeni. Çorum Dodurga madeni, ihale
yapılırken… “Redevans” denilen ihale şu şekilde yapılır: Firmalar gelir, ton
başına teklif verir değerli arkadaşlar, “Ben üreteceğim ton başına devlete şu
kadar para vereceğim.” teklifinde bulunur ve o sırada, ihale sırasında
-Bunların CD kayıtları var. Ben bürokrasideyken Türkiye Kömür İşletmelerinde bu
kaydı izledim- ihaleye katılan şirketler soruyor: İki tane saha var, birinin
üstü açılmış ve temizlenmiş, diğeri ise kapalı. Kapalı yerde kömür çıkarmak çok
pahalı bir şey arkadaşlar. Açık yerde dekapaj
yapıldığı için çok ucuz, firma için çok kazançlı. “Kapalı yer” diye ihaleye
çıkılıyor yani buraya giren, buradan pahalı kömür üretecek. Firmalar soruyor,
diyor ki: “Açık yer buraya dâhil mi?” Orada, ihale komisyonu yetkilileri
“Hayır, dâhil değil.” diyorlar. Firmalar inanmıyor, tekrar yazıyla soruyor
değerli arkadaşlar “Bu ihaleye bu açık yer dâhil midir?” diye. Yazıyla cevap
veriyorlar “Dâhil değildir.” diye. İhaleden bir yıl sonra, şirket Türkiye Kömür
İşletmelerine başvuruyor, diyor ki: “Buranın üzeri açık yerinin işletmesini
istiyorum ben.” Önce diyorlar ki: “Hayır, veremeyiz çünkü ihaleyi buna göre
yapmadık.” Ama sonra, siyasi bir sihirli çubuk dokunuyor ve bu maden -üstü açık
maden- çok daha ucuz olan maden, bu şirkete veriliyor. Bu şirketin adı Çelikler
değerli arkadaşlar. Şu Meclisin karşısındaki otelin sahibi, Emekli Sandığından
o lüks oteli alan şirket Çelikler, bu şekilde bu madeni alıyor. Peki, bu madeni aldıktan sonra ne yapıyor? Bu
sevilen şirketin pazarlamayla uğraşmasını istemez tabii Hükûmet. Fakir ailelere
kömür dağıtılıyor ya arkadaşlar, hani, fakir, küçücük ellerini sobanın
karşısında ısıtacaktı ya bu çocuklar. Benim, fakire giden her kuruş başımla
birlikte ama fakire giderken parasını hazineden alıyorsanız ve siz bu kömürü
fahiş fiyatlarla, normal piyasa fiyatının çok üstünde fiyatlarla ihalesiz
alıyorsanız burada ahlaki bir problem vardır arkadaşlar. Bunu hiçbir şekilde
vicdanlarımıza yediremeyiz. Buraya Enerji Bakanı gelsin, “Cumhuriyet Halk
Partisinden Aykut Erdoğdu’nun söylediği şeyler gerçeği yansıtmıyor.” desin ben
hepinizden özür dileyeceğim. Ama ben buraya belgeleriyle bu konuyu
getirdiğimde, bu ihalenin bu şekilde yapıldığını, ihalesiz olarak kömür
alındığını, bu kömürün rayiç bedelinin çok daha yüksek olduğunu Sayıştay
raporlarıyla, Hazine raporlarıyla ispat edersem, sizden tek ricam var, on
yıllık iktidarınızda bir kez yolsuzlukla mücadele edin ve bu Enerji Bakanını
gensoruyla düşürün.
Saygılarımı arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Öneri
aleyhinde söz isteyen Soner Aksoy, Kütahya Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SONER AKSOY (Kütahya) – Muhterem
Başkanım, çok kıymetli arkadaşlarım; biliyorsunuz, konumuz bor. Bor üzerine
verilmiş olan araştırma önergesinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Bor deyince aklımıza Kütahya gelir
biliyorsunuz, özellikle Kütahya’nın Emet yöresi gelir. Türkiye’deki rezervin
çok büyük bir kısmı, yüzde 70 civarında olan bir kısmı Kütahya’da, Emet’te
bulunmaktadır.
Hakikaten bor kıymetli bir madendir. Biz 2003’ün ilk aylarında Maden Yasası’yla ilgili, Sanayi, Ticaret,
Enerji Komisyonunda yasa üzerinde çalışmaları yaparken -özellikle Cumhuriyet
Halk Partili arkadaşlarımızın desteğiyle o yasayı çıkartmıştık- bütün
madenlerin özel sektör tarafından çok rahat bir şekilde işletilmesini,
çıkartılmasını ve ekonomiye katılmasını, ancak bor madeninin devlette kalmasını
teklif ettiler Komisyonda, bu teklif de Cumhuriyet Halk Partisinden gelmişti. Bizim
grup arkadaşlarımız da bunu kabul ettiler ve o gün yasamızda bor madeni
devletin tekelinde kalmak koşuluyla Madencilik Yasası gerçekleşti. O gün bugün
Yasa’mızda bor madeni devlete aittir, dolayısıyla yatırımlarını devlet yapar ve
gelişmeler o istikamete göre cereyan eder. Bütün bunlara rağmen, devletin
madencilik üzerinde daha önce daha büyük hâkimiyeti varken bu noktada sadece
borun üzerine devletin hâkimiyeti konulmuştur.
Bildiğiniz gibi, diğer kömür
madenlerini ve diğer madenleri Enerji Bakanlığı veya diğer, TKİ vesaire
özelleştirmekte, mülkiyetini başka özel firmalara devretmektedir ama bor için
böyle bir şey şu ana kadar olmamıştır. Bor yataklarının mülkiyeti ve
istihracıyla alakalı olan ruhsatların devriyle alakalı hiçbir olay cereyan
etmemiştir çünkü Yasa buna aykırıdır yani müsaade etmemektedir. Dolayısıyla,
böyle bir işlemin olması mümkün değildir. Şu anda “Bununla
alakalı bir işlem yapılacak, bor madenleri özelleştiriliyor.” şeklinde bir
gayretin, feryat figanın veya herhangi bir çağrının hiçbir anlamı yoktur çünkü
Yasa’da bu hüküm çok açık bir şekilde durmaktadır ancak madencilikte maden
kaynaklarının çıkartılmasında ve işletilmesinde çeşitli metotlar olabilir,
çeşitli metotlar geliştirilmiş de olabilir çünkü biz konuyu ele aldıktan sonra
borda çok büyük üretim artışı olmuştur. Daha önce Türkiye’de çok az
miktarda üretilen bor madeni, takriben 2003 yıllarında hızlandırılmış,
özellikle sadece Emet’teki tesis 150 bin ton borik asit üreten tesis hâline
getirilmiştir. Bugün 500 bin ton üreten bir tesis konumundadır ve önümüzdeki
birkaç yıl içerisinde de 750 bin ton borik asit üreten bir tesis hâline
getirilecektir Emet’teki borik asit işleme tesisi. Bunu devlet yapacak ama bu
arada devlet birtakım taşeronlar kullanabilir. Zaten Sayın Alim
Işık da konuşurken “mülkiyeti kendisinde kalmak şartıyla” dedi, “Bu tür bir
yasa değişikliği söz konusudur.” dedi. Yani mülkiyeti devlette kalmak şartıyla
bu işletmeye, gelişen bu işletmenin hem teknolojisine hem de istihracına destek
veren özel sektörden birtakım unsurlar almanın ne mahzuru olabilir? Bunun ne
Emet’te bizim çalışan arkadaşlarımıza bir zararı olabilir… Zaten oradan, Emet
ve civarından gerekli işçiler alınmaktadır. Bu noktada ne istihdam yönüyle ne
de herhangi bir şekilde devletin elinden çıkması şeklinde bir hadise söz konusu
değildir.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Bor
işletmeleri özelleşirse ne yapacaksınız?
SONER AKSOY (Devamla) - Bilakis daha prodüktif, daha verimli, daha etkin ve daha çok üreten…
Çünkü bordan elde edeceğimiz ürünleri, art ürünleri, türevleri ve onlardan da
yeni teknolojik gelişmeleri yapabilmek için, biliyorsunuz, yine aynı yıllarda,
2003, 2004 yıllarında Bor Enstitüsünü kurmuştuk. Orta Doğu Teknik
Üniversitesinde kurduğumuz bu Bor Enstitüsü de yine bir yasayla kurulmuştu ve
orada hakikaten bilimsel çalışmalar yapılmakta…
HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – AK PARTİ
döneminde mi?
SONER AKSOY (Devamla) – İşte, 2004,
2005, o yıllarda kurulduğu için AK PARTİ dönemi zaten, başka bir dönem yok.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Altını çizmen
lazım yani AK PARTİ dönemi diye çizin altını!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ama asıl,
bilim adamları sizin döneminizde görevden alındı.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Arkadaşlar anlayamadı da!
SONER AKSOY (Devamla) – Yani başka bir
dönem yok zaten, 2002’den beri AK PARTİ iktidar. Daha bir on sene daha AK PARTİ
Allah’ın izniyle devam edecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu gidişle, bu
muhalefetle yani gerçekleri çarpıtarak olmayan bir şeyi oluyormuş gibi
göstermek uygun değildir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Beyefendi,
kimse gerçekleri çarpıtmıyor, bakan gelsin onunla konuşalım, siz konuyu
bilmiyorsunuz efendim.
SONER AKSOY (Devamla) – Mesela, bir
arkadaşımız, daha önce, 12 Hazirandan önce Çavdarhisar’da havaalanı yaparken
geldi, dedi ki: “13 Haziranda bu yapılan havaalanıyla ilgili şu şantiye
kalkacaktır arkadaşlar.” Biz de gittik, dedik ki oraya: “Eğer kalkacak olursa
14 Haziranda biz de istifa ederiz.” Nitekim, havaalanı
şu anda yapılıyor, bu senenin sonunda havaalanı açılacak.
Arkadaşlar, bir gerçeği çarpıtmak
veyahut da yalanla örtbas etmek ne fayda getirebilir yani? Kime ne fayda
getirebilir?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bora ne oldu,
bora?
SONER AKSOY (Devamla) – Muhalefete hiç
fayda getirmez.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ben mi yalan
söylüyorum?
SONER AKSOY (Devamla) – Kim söylüyorsa
yani…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Hayır,
bakan…
SONER AKSOY (Devamla) – Hakikat eğer
örtülüyorsa onun adı “yalan”dır. Arapçada “yalan”
kelimesinin anlamı “hakikatin örtülmesi”dir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Tamam. Sayın
Bakan, burada…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bak, herkese laf
atıyorsun arkadan, gazete okuyorsun orada devamlı. Biz sana saygı duyduk
yaşından. Tuttun döndün, bir de “yalancı” dedin arkadaşımıza. Böyle bir şey
olur mu ya!
BAŞKAN – Sayın Özel, lütfen…
SONER AKSOY (Devamla) – Ben “yalancı”
demiyorum kimseye.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sen orada bütün
gün gazete oku…
SONER AKSOY (Devamla) – Ben ne okursam
okurum, o seni ilgilendirmez, sen işine bak!
BAŞKAN – Sayın Aksoy, lütfen Genel
Kurula hitap edin, karşılıklı konuşmayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yazık ya, niye
“yalancı” diyorsun arkadaşımıza?
SONER AKSOY (Devamla) – Sen işine bak,
karışma!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ayıp ya, ayıp!
SONER AKSOY (Devamla) – Karışma, önce
bir dinlemesini öğren.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sen dinlemesini biliyor musun! Bütün
gün laf atıyorsun oradan!
BAŞKAN – Sayın Özel, lütfen…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Oraya oturmuşsun
bütün gün laf atıyorsun!
VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Nöbetleşe
geliyorsunuz Meclise.
SONER AKSOY (Devamla) – Arkadaşlar, bor
meselesinin sahibi biziz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Ya ne sahibi…
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ne demek sizsiniz, biz değil miyiz!
SONER AKSOY (Devamla) – Bor meselesi
bize ait olan bir meseledir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sen devamlı laf
atıp duruyorsun oradan, ne kadar ayıp ya!
SONER AKSOY (Devamla) - Bora sahip
olmuşuz, devlet de sahip olmuş ve ülkemizde bor bugün 1 milyar dolar ihracata
gidiyor.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Borun ne
olduğunu bilmiyorsun!
SONER AKSOY (Devamla) – Madencilik
sektörü ihracatını artırmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Günde beş tane
gazete okuyorsun orada, laf atıyorsun.
BAŞKAN – Sayın Özel, lütfen…
SONER AKSOY (Devamla) – Daha önce her
şeye uyulurdu, herkes sakindi…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Niye tahrik
ediyorsun sen bizim grubu ya!
SONER AKSOY (Devamla) - …kimsenin hiç
yaptığı bir şey yoktu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Üstat, sen “boru”yla “bor”u karıştırmışsın!
SONER AKSOY (Devamla) – Arkadaşlar, bu
şekilde gerçekleri değiştirecek konuşmalar yapmayalım, doğru olan neyse onu
söyleyelim, ben gerçekleri söylüyorum. Yasada “Bor devlete aittir.” derken
“Efendim, özelleştiriyor.” demenin ne anlamı var? Fol yok, yumurta yok!
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – İşletmeler
özelleşiyor, işletmeler.
SONER AKSOY (Devamla) – Neyin
işletmesinden, neyin özelleşmesinden bahsediyorsun? Mülkiyeti devlette kalmak
şartıyla kendisi taşeron kullanabilir, bunu herkes kullanıyor.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Telekom’un da
mülkiyeti devlette.
SONER AKSOY (Devamla) – Taşeron
kullanmak yanlış mı? “Taşeron da kullanmayın.” derseniz o da artık yani
devletçiliğin allame-i zûfünûnu olur.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Telekom’un da
mülkiyeti devlette? Ne oluyor peki? Kim işletiyor?
SONER AKSOY (Devamla) – Arkadaşlar, biz
serbest pazar ekonomisinden yanayız, özel sektörden yanayız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Özelleştirmeyle peşkeşi karıştırmayacaksınız ama!
SONER AKSOY (Devamla) – Özel sektör her
meseleye girecektir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) –
Özelleştirmeyle peşkeşi karıştırıyorsunuz!
SONER AKSOY (Devamla) – Bakın, sizin
hiç ilgilenmediğiniz bor türevlerinden şu anda üniversiteler kesici aletler
yapıyorlar, üniversiteler yanmaz malzemeler üretiyorlar. Bor Enstitüsünde kurduğumuz
çalışmanın sonunda, 15 adet geliştirilmiş proje üzerinde çalışan
üniversitemizde şu anda yüzlerce arkadaşımız var. Daha önce böyle bir şey
yoktu. Bu, tamamen AK PARTİ’nin meydana getirmiş
olduğu bir çalışmanın sonucudur. AK PARTİ bu işe sahip olmuştur ve büyütmüştür.
Sizin belki daha önce bordan haberiniz bile yoktu.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aksoy.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Erdoğdu.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın
Başkanım, sayın konuşmacı konuşması sırasında şahsıma tekrar etmek istemediğim
sözler söyledi. Mümkünse, kürsüden bu konuya açıklık getirmek istiyorum.
BAŞKAN – Ama konuşmayı dinledik, sizin
şahsınızdan…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – “Yalancı”
dedi Başkanım, yapmayın etmeyin ya!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
“Yalan söylüyorsunuz.” dedi Sayın Başkan. “Yalan söylüyorsunuz.” dedi.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – “Yalancı”
dedi.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, Erdoğdu
kendisini ifade ediyor, dinliyoruz, karşılıklı konuşuyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Yalancı” dedi,
şahidiz.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Ben de şahidim
Başkan, dedi.
BAŞKAN – Ne söyledi peki Sayın Erdoğdu?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – “Yalancı”
dedi Başkanım, daha ne desin!
BAŞKAN – Zikretti mi isminizi?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Efendim?
BAŞKAN – İsminizi zikretti mi sizin?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – “Yalancı
“dedi konuşurken, burada bütün insanlar boşuna panik olmadı.
BAŞKAN – Ne söyledi?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
“Konuşmacı yalan söylüyor.” dedi.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – “Konuşmacı yalan
söylüyor.” dedi.
BAŞKAN – “Tekrarlamak istemiyorum”
dediniz. Ne söyledi? Madem Sayın Vekil söylediyse siz de tekrarlayın.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – “Konuşmacı
yalan söylüyor.” dedi Sayın Başkanım. Lütfen… Sayın Başkan, gerçekten bu sizde
hoş durmuyor yani.
BAŞKAN - Sayın Erdoğdu, iki dakika süre
veriyorum.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy’un
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben, bu konuşmayı germek üzere buraya
gelmedim. Ben, bir haksızlığa dur demek için buraya geldim.
Şimdi, bu arkadaşımız…
MEHMET ERDEM (Aydın) – Ah yavrum!
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – “Ah yavrum!”
yok kardeşim! Tamam mı? Ben yetimin hakkını savunuyorum, o yavruların hakkını
savunuyorum. Tamam mı? Benim canımı sıkma “Ah yavrum”la
“Vah yavrum”la! Ben seni iyi tanıyorum. Senin beynin
yetmez onlara!
Buraya gelecek Enerji Bakanı,
bürokratlarıyla… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Hatip
boru anlattı, başka bir şey yapmadı.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Bu herkesin
parası, bu halkın parası. Buradaki 550 kişinin parası değil, 75 milyon insanın
parası. Ben muhalefet milletvekiliyim, benim görevim bu hesabı sormak. O
belgeler hepimizin belgesi. O belgeler açılacak, biz de belgelerimizi açacağız.
Eğer ben yalan söylemişsem, eğer ben gerçek dışı bir şey söylemişsem, yani
ihalede olmayan bir alan ihaleye dâhil edilmemişse, eğer ihalesiz mal
alınmamışsa, eğer bu şirkete, ihaleye fesat karıştıran şirkete 110 trilyonluk,
artı 130 trilyonluk yani 230 trilyonluk bir iş verilmemişse ben çıkar bu
kürsüden özür dilerim. Benim için özür dilemek büyüklüktür ama ben bunların
gerçek olduğunu biliyorum. Onun için, bu mücadeleye “yalancı” demek sadece ve
sadece bu mücadelenin karşısında olanların yanında yer almaktır. Şunu hepinize
hatırlatıyorum: Haksızlık karşısında, yolsuzluk karşısında susan dilsiz şeytandır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Erdoğdu.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Evet, Sayın Işık, sizin için
ne söyledi efendim?
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkanım, Sayın Konuşmacı özelleştirmeyle ilgili aslı
astarı olmayan ifadelerde bulundu.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın
Başkanım, böyle bir usul var mı?
BAŞKAN – Nedir o ifadeler?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ya,
çıkacak “yalancı” diyecek, Ahmet Bey.
BAŞKAN – Bir saniye, sayın
milletvekilim lütfen… Sayın Işık ön tarafa çıktı, konuşuyor, konuşuyoruz
karşılıklı. Hepinizin müdahil olması gerekmez ki.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Biz duyduk,
siz duymuyorsunuz. Siz dinlemiyorsunuz, ondan sonra bağırıyorsunuz.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Bor madenlerinin özelleştirileceği yönünde bir tasarının
hazırlık çalışmalarından bahsettim, böyle bir şeyin olmadığını söyledi. Benim
düzeltme yapmam lazım.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Beni de
duydu.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan,
böyle bir usul olmaz ya!
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Nasıl bir
usul olur?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Konuşmacıya
sataşmadan dolayı mı söz verdiniz? Herhangi bir sataşma var mı yok mu?
2.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya
Milletvekili Soner Aksoy’un şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Değerli milletvekilleri, tekrar saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki teşekkür ediyorum Sayın
Milletvekilimize bazı açıklamalarda bulundu.
Sayın
Milletvekilim böyle bir şeyin özelleştirmeyle alakası olmadığından bahsetti,
saygı duyarım, o onun görüşü ancak bu tasarısının genel gerekçesindeki, biraz
önce okumadığım bir ifadeyi ve madde gerekçesini sizlere okuyacağım, ne anlama
geldiğine siz karar veriniz: “Tasarıyla kamu iktisadi teşebbüslerine yetkili
organların alacakları gerekçeli karar üzerine cevher mülkiyetini üçüncü
şahıslara devretmemek kaydıyla üretim ve zenginleştirme aşamalarında hizmet
alımı yöntemi kullanabilme imkânı tanınmıştır.” Madde
gerekçesine bakıldığında…
SONER AKSOY (Kütahya) – Hayır, yok.
ALİM
IŞIK (Devamla) - Ne olduğunu görürsün. Senin Kütahya’da borun nasıl
üretildiğinden haberin var mı Değerli Kardeşim veya Türkiye’de? Madde gerekçesi
“Uygulamadaki birtakım farklılıkları, tereddütleri gidermek, bir kısım işlerin
hizmet alımı yoluyla gerçekleştirilebilmesine olanak tanınmaktadır.” Nedir bu
bir kısım işler? Şu anda memleket çalışanları feryat ederken
özelleştirilmeyeceğini ifade etmek… Bunun orada hazırlık yapan birkaç özel
sektör temsilcisine önayak olma adına hazırlanmış bir tasarı olduğunu, Sayın
Milletvekilim, siz de benden iyi biliyorsunuz ama o zaman görüşeceğiz.
SONER AKSOY (Kütahya) – Yok Mecliste!
ALİM
IŞIK (Devamla) – O zaman görüşeceğiz. Şu anda, maden işletmelerinde, çok ciddi
anlamda, bu taşeron sisteminden dolayı feryat eden insanların olduğunu siz
benden daha iyi biliyorsunuz. Daha bir ay önce, Tunçbilek’te,
200 kişi meydanda bırakıldı, ortalıktan kaçtı gitti taşeron.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Devlet
parasını ödedi.
ALİM
IŞIK (Devamla) – Burada da taşeron işlemi.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Devlet
parasını ödedi.
ALİM
IŞIK (Devamla) – Sayın Vekilim, siz de söz hakkı alıp buradan konuşursanız iyi
olur. Devlet taşerona ödedi ama işçiye ödemedi.
Sayın Milletvekilim, gidin, Kütahya’da
Valiliği ve İl Başkanlığınızı basan taşeron işçilerinin ne durumda olduğunu siz
bir onlardan öğrenin.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Devlet ödedi
parasını.
ALİM
IŞIK (Devamla) – Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Öneriyi oylarınıza…
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Aslanoğlu, Sayın Öz, Sayın Şeker,
Sayın Öner, Sayın Tanal, Sayın Ediboğlu, Sayın Çetin, Sayın Köktürk, Sayın
Özel, Sayın Ağbaba, Sayın Ekinci, Sayın Dibek, Sayın
Tayan, Sayın Çam, Sayın Aksünger, Sayın Toptaş, Sayın
Kurt, Sayın Kuşoğlu, Sayın Akar, Sayın Özkan.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
Bor madenciliğinin sorunlarının ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/205) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 29/3/2012 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri
kabul edilmemiştir.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım, okutuyorum:
3.-
Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşlarının SGK'da
bulunmayan emeklilik verilerini, emeklilik prim ödemede süresini tamamladığı
hâlde emekli aylığı için yaşının dolmasını bekleyenlerin sayısını, sorunlarını,
çözüm alternatiflerini tespit etmek, SGK için bir veri tabanı oluşturmak
amacıyla vermiş olduğu (10/315) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun 29/3/2012 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
29.03.2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu'nun, 29.03.2012 Perşembe günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi
parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve
arkadaşları tarafından, 21.03.2012 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına "SGK'da bulunmayan emeklilik
verilerini, emeklilik prim ödemede süresini tamamladığı halde emekli aylığı
için yaşının dolmasını bekleyenlerin sayısını, sorunlarını, çözüm
alternatiflerini tespit etmek, SGK için bir veri tabanı oluşturmak" amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin, (315 sıra nolu) Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 29.03.2012 Perşembe günlü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin lehinde söz isteyen İzzet Çetin,
Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Çetin. (CHP sıralarından
alkışlar)
İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerimiz
üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, bugün gündeme getirmeye
çalıştığımız konu, sizin de seçim sırasında meydanlarda ve bugün milletvekili
olarak hepinize telgrafla, telefonla veya sosyal medya aracılığıyla iletilen
bir konu. Herkes yakından biliyor, kamuoyunda emeklilikte yaşa takılanlar
olarak bilinen bu kesim, bugün oldukça mağdur, hatta mağdurdan öte perişan
konumda. Bunların mağduriyetleri ve perişanlıkları iş bilmezliklerinden, iş
göremezliklerinden değil, bunların perişanlığı, bu Mecliste tıpkı AKP Grubunun
yaptığı gibi sonuçlarını düşünmeden “Çoğunluğumuz vardır.” mantığıyla çıkarılan
bir yasa sonucu. Bu Yasa, kamuoyunda 4447 sayılı Yasa olarak bilinen ve kısa
adı “İşsizlik Sigortası” olarak anılan ama uzun adını söylemeyeceğim neredeyse bir dakikadan
fazla zamanımı alır, emeklilikte yaşı kademeli olarak yükselten bir kanun.
Kanunun görüşmeleri 12 Ağustos 1999 tarihinde başlamıştı ve 25 Ağustos 1999
tarihinde sona ermişti. Daha sonra bu kanun 8 Eylül 1999 tarihinde yürürlüğe
girdi. Adı her ne kadar İşsizlik Sigortası Kanunu olarak başlıyorsa da yasa,
çalışanların emeklilik yaşlarını, emekli olma koşullarını yeniden düzenleyen
bir yasaydı. O gün getirilen düzenlemeyle emeklilik yaşı, çalışma süresi ve
prim ödeme gün sayısı arttırılmıştı. O günlerde ana muhalefet görevi sizin
devamı niteliğinde olduğunuz Fazilet Partisindeydi ve o günlerde bugünkü
Çalışma Bakanımızın, yine bugünkü Genel Başkan Yardımcınız Salih Kapusuz’un ve o günlerdeki Genel Başkanınız, Fazilet
Partisi Genel Başkanı olan Recai Kutan’ın konuşmaları var ve bu kanun
tarafınızdan Anayasa Mahkemesine götürüldü. Anayasa Mahkemesi
de 2001 yılı Şubat ayında bu kanunun kademeli geçişlerini Anayasa’nın eşitlik
ilkesine aykırı bularak iptal etti ve altı aylık bir geçiş süreci tanıyarak o
geçiş sürecinde yasanın yeniden düzenlenmesine imkân tanıdı ancak o günkü
iktidar bu yasayı yeniden Mayıs 2002’de düzenleyerek kademeler arasındaki
geçişleri daraltarak getirdi ve Meclisten geçerek yürürlüğe girdi. Tabii
çalışanları tedirgin eden bir yasaydı. Pek çok çalışan, işçi olsun memur olsun
devlete, özellikle devleti yönetenlere güveni kalmadığı için emeklilikte buldu
çareyi, pek çoğu emekliye ayrıldı. Pek çok insan da o günkü ekonomik krizlerden
ve sosyal güvenlik sisteminde sık sık yapılan değişikliklerden kaçarcasına
emeklilik hakkını doldurdu ya da doldurmadan ayrılmak zorunda kaldı. Tabii,
yasadan önce, biliyorsunuz, emeklilikte yirmi beş yıl hizmet süresi kadınlar
için otuz sekiz, erkekler için kırk üç yaşında emekli olmayı olanaklı kılıyor
idi. Bu doğru muydu, değil miydi, o ayrı bir konu. Elbette, bugünün
koşullarında bunu savunmak pek mümkün değil. Ama o günkü yasa, emeklilik yaşını
elli sekiz kadınlar için, altmış erkekler için yürürlüğe koyduğunda, demin
sözünü ettiğim, bugünkü Çalışma Bakanı dâhil hepiniz “Mezarda emeklilik.” diye
feryat ettiniz, çalışanlar da böyleydi. Fakat döneminizde -unutmayın- bunu da
istismar edercesine, o görüşünüzü tekzip edercesine, emeklilik yaşını altmış
beş yaşa çıkarttınız, bu ayrı bir konu.
Benim esas söylemek istediğim, biz bir
kanun çıkartmışız bu Mecliste, bugün on binlerce aile perişan konumda. Yani bir
yandan sosyal güvenlik sisteminde yapılan, sıklıkla gerçekleştirilen
değişiklikler, öbür taraftan ülkemizde ekonomideki daralmaların sonucu yaşanan
ekonomik krizler çalışanları her seferinde vuran bir konuma geldi.
O
yasanın içerisinde, yirmi beş yıllık hizmet süresini doldurup prim ödeme gün
sayısını tamamlayanlar, işçi ise kıdem tazminatını alarak iş yerlerinden
ayrılma, emekli olma hakları doğduğu için ayrıldılar devlete ve yönetenlere
güveni kalmadığı için; memurlar da emekli ikramiyelerini alamadılar ama iş
yerlerinden, prim ödeme gün sayısını ve çalışma süresini doldurdukları için
onlar da ayrıldı. Bugün, işçi olarak ayrılanlar, kıdem
tazminatlarını da yediler, yaşları da belli bir düzeye geldi ve o aldıkları
tazminatı da bitirdiler, herhangi bir iş de bulamadılar, çocuklarının eğitim,
sağlık, vesair ihtiyaçlarını gideremez konumdalar.
Memur olarak ayrılanlar da hem ikramiye alamadılar, iş bulamadılar hem de
sağlık haklarından faydalanamaz konumdalar, çocuklarını bile tedavi
ettiremiyorlar.
Bu konu gerçekten ülkemizde sadece Cumhuriyet
Halk Partisinin veya muhalefet partisinin sorunu değil, hepimizin ortak sorunu,
hepimizin yakınları var. Ben bu konuyu gündeme getirmek için 26 Ekim tarihinde
Meclis Başkanlığına bir kanun teklifi vererek konunun çözüme kavuşturulmasını
istedim, tabii pek oralı olan olmadı. Bu sefer, sosyal medya aracılığıyla, bu
emeklilikte yaşa takılan yurttaşlarımız sıklıkla bizi sonuçtan bilgi sahibi
olmak için arar konuma gelince, Çalışma Bakanımıza bir soru yönelttim. Soruları
ocak ayında yönelttim. “Mevzuatın öngördüğü hizmet yılı ve prim ödeme gün
sayısını doldurarak emekli olan, ancak emekli aylığı bağlanabilmesi için yaş
koşullarını sağlamayı bekleyen kaç kişi vardır? Bunların bağlı oldukları sosyal
güvenlik mevzuatı açısından 5434, 506, 1479, 2925 ve 2926 sayılı kanunlar
kapsamına göre dağılımları nedir?” diye Bakanlığa soru sordum.
Arkadaşlar,
Bakanlığın verdiği cevabı sizlere okutuyorum, Bakanlık verdiği cevapta diyor
ki: “Mevzuatın öngördüğü hizmet yılı ve prim ödeme gün sayısını doldurarak
emekliliği hak eden, ancak emekli aylığı bağlanabilmesi için yaş şartını yerine
getirmeyi bekleyen kişi sayısal dağılımıyla ilgili olarak Sosyal Güvenlik
Kurumu bilgi işlem veri tabanında herhangi bir veri bulunmamaktadır.”
Şimdi, sormak gerekir arkadaşlar: SGK
bu görevlerini el yordamıyla mı yapıyor? Yani, SGK kayıtları tutmuyor, aktüeryal hesaplarını yapmıyor, çalışanların sayısını
bilmiyor, emekli olacakların sayısını bilmiyor da bu işleri nasıl götürüyor?
Çalışma Bakanlığı ne güne duruyor, ne iş yapıyor, bunu sormak gerekmez mi?
Şimdi, biz dedik ki: Çalışma Bakanlığı
veri tabanı yok, SGK’nın veri tabanı yok, bu işin
mali portesini sorduk cevap veremiyor, o hâlde bu görev yasama organına düşer.
Yasamı organı 1999 yılında bir kanun çıkarmış, yurttaşını perişan etmiş, açlığa,
yoksulluğa, sefalete mahkûm etmiş. O mahkûmiyeti giderecek organ yine yasama
organıdır. O nedenle SGK’nın elinde veri tabanı
olmadığına göre, Çalışma Bakanlığı bu konuda bilgi sahibi olmadığına göre bir
araştırma komisyonu kuralım. Meclisten, içimizden bu işleri bilen arkadaşlardan
oluşacak bir komisyon hem SGK’ya bir veri tabanı
hazırlamış olur hem Çalışma Bakanlığına çalışmaların nasıl yürütülmesi
gerektiği konusunda yol göstericilik ödevini yerine getirir hem de mağdur olan,
perişan konumda olan yurttaşlarımızın sorunlarına çözüm bulur. O nedenle bu
komisyon kurulması önerimiz gerçekten bir çıkar sağlamadan öte, bir sorunu
çözmeye yöneliktir.
Bu konuyla ilgili olarak ben Sayın
Çalışma Bakanını ziyaret ettim, dedim ki: “Cumhuriyet Halk Partisinin ya da
diğer muhalefet partilerinden birisinin vereceği bir yasa teklifini veya
araştırma önergesini dikkate almayabilirsiniz. O nedenle AKP’den bir
milletvekiline bu konuyla ilgili iki satır bir önerge verdirin, bu sorunu
çözelim.” “Bir bakalım, bir baktıralım.” dedi ama Sayın Bakandan o günden
bugüne ses çıkmadı.
Değerli arkadaşlar, yani ben polemik yapmak istemiyorum. Sayın Kutan’ın da Sayın Çalışma
Bakanının da bu yasa çıkarkenki konuşmaları burada.
Sayın Bakanın bir cümlesini okuyayım. “Değerli milletvekilleri, bu tasarı
Türkiye gerçeklerine aykırı bir tasarıdır, bu tasarı bilimsel analizin ürünü
değildir, bu tasarı kâr ve zarar mantığına göre hazırlanmış bir tasarıdır, bu
tasarı sosyal kaygıları dikkate almamaktadır, vatandaşın durumunu incelemeden yapılmıştır.”
diyor. Ne zaman söylüyor? 21’inci Dönem, Birinci Yasama Yılı, 16 Ağustos 1999
Pazartesi günü, Çalışma Bakanı söylüyor değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İZZET ÇETİN (Devamla) – Otuz saniye
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Çetin, lütfen.
İZZET ÇETİN (Devamla) – Bir cümle mesaj
vereceğim, ayrılacağım.
BAŞKAN – Buyurun.
İZZET ÇETİN (Devamla) – Değerli
arkadaşlar, bu sorun gerçekten hepimizin ilgilenmesi gereken bir sorun,
reddedilecek bir sorun değil. Bir komisyon kurulmasını öneriyoruz. Bu
komisyonun kurulması yurttaşlarımızın beklentilerine, sorunlarına cevap bulacak
bir komisyon olacağından olumlu oy kullanmanızı rica ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.
Öneri aleyhinde söz isteyen İdris Baluken, Bingöl Milletvekili. (BDP sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Tabii usulen
önerinin aleyhine söz almış olduk ama konuşmamı ben önerinin lehine
sürdüreceğim.
Öncelikle, konuşmama geçmeden önce,
emeklilerle ilgili bir düzenlemeyi görüştüğümüz bu saatlerde Tandoğan
Meydanı’nda emekçilere gaz bombası, cop ve tazyikli suyla müdahale yapılıyor.
Emekçilere saygısı olmayan bir iktidar anlayışının emeklilerle ilgili ne kadar
düzenleme yapabileceğinin takdirini ben sizlere bırakıyorum.
Bu yapılan saldırı sırasında alanda
milletvekilleri var, bu Parlamentonun mensupları var ve müdahale yapılırken
özellikle milletvekillerinin de içinde bulunduğu gruba yönelik polisin
orantısız şiddet uygulaması var. Şu anda, burada bulunan 2 milletvekili
arkadaşımız üstleri başları sırılsıklam olmuş bir şekilde bu Parlamento
sıralarında oturarak kendi görevlerini yapmaya çalışıyorlar.
Ben öncelikle size bir öneride bulunmak
istiyorum: Böyle yasaklamalarla, birtakım aldığınız yasakçı kararlarla polisin
arkasına sığınmaktan vazgeçin. Siz de madem politika yapıyorsunuz, madem bu
politikalarınızın arkasında duruyorsunuz, bu almış olduğunuz politikaların
gereği olarak o alanlara gidin. Yani örneğin “nevroz”u
yasaklıyorsunuz, Diyarbakır’da yüzde 70 oy alan bir partinin Genel Başkanı Diyarbakır’daki
alanda önüne polis memuru konularak bir şekilde engellenmeye çalışılıyorsa,
buradaki muhatabiyet ilişkisi yanlıştır. Polis
memurunu milletvekiliyle ya da genel başkanla muhatap etmeyin, AKP’nin bölge
milletvekillerini getirin, orada bizim önümüze, milletvekillerinin, halkın
seçilmiş iradesinin önüne gelip sizin belirlemiş olduğunuz yasakçı politikaları
sahiplensinler ya da Tandoğan Meydanı’nda emekçilere gaz ve bomba yağdırmadan
önce bu yasakçı kararı
alan ve bunu destekleyen milletvekili arkadaşlarımız oraya
gelsinler, orada bulunan milletvekilleriyle beraber kendi politikalarını halka
anlatsınlar. Bu önerimizi dikkate almanızı temenni ediyorum.
Tabii, bu verilen önergeyle ilgili her
şeyden önce şunu belirtmek gerekiyor ki: Hepimizin, dört grubun da üzerinde
mutabık olduğu en önemli anayasal ilkelerden birisi, bu devletin sosyal devlet
olma ilkesidir.
Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar
Anayasa’nın 2’nci maddesinde belirtilen bu ilkenin, aslında toplumsal düzeyde
ete kemiğe bürünmesinde, somutlaşmasında çok ciddi sıkıntılar var. Bugüne kadar
gelen hükûmetlerin pek çoğu, bu sosyal devlet ilkesinin gereklerini yerine
getirme noktasında, toplumun ezilen kesimlerinin, yaşlıların, kadınların,
gençlerin, çocukların, işçilerin, emekçilerin haklarını savunma noktasında
maalesef Anayasa’nın göstermiş olduğu duyarlılığı yeterli bir şekilde yerine
getirememişlerdir.
Son on yıldır iktidarda bulunan AKP’nin
uyguladığı politikalarda ise genel olarak sermaye ve emek ilişkisi üzerinde
sermayeye avantaj sağlayan, ucuz iş gücü şeklinde emek sömürüsünü önceleyen
birtakım uygulamaların olduğunu görüyoruz.
Defalarca birtakım sorunları, sosyal
düzeyde, toplumsal düzeyde yaşanan birtakım sorunları çözülmesi maksadıyla
buraya getirdik. Buraya getirirken de ülkenin bu anlamda yaşamış olduğu, içinde
bulunduğu birtakım fotoğrafları ve tabloları mümkün olduğunca açığa çıkarmaya
çalıştık. Ancak her getirdiğimizde, AKP’nin almış olduğu oy oranı üzerinden
sosyal güvenlikle ilgili ya da sosyal politikalarla ilgili herhangi bir sorunun
olmadığını buraya gelen arkadaşlar dillendirdi.
Şimdi bakın, bu sosyal güvenlikle
ilgili işlerin iyi gitmediğinin en açık göstergesi, kara delik olarak
nitelendirdiğimiz sosyal güvenlik açığında objektif olarak ortaya çıkıyor. 2003
yılında 20,2 milyar olan sosyal güvenlik açığı, 2010 yılında tam yüzde 52
artışla 54,6 milyara çıkmış. Sadece 2010 yılı verilerini ele aldığımızda bütçe
açığının 39,6 milyar, sosyal güvenlik açığının 54,6 milyar olduğunu göz önünde
bulundurursak, bu sosyal güvenlik politikasının ya da bununla ilgili ekonomik
uygulamaların ne kadar başarılı olduğu konusunda bir fikir sahibi olabiliriz.
Şimdi, uygulanan politikalarda tabii,
bir eksi yönde bir de artı yönde değerlendirmemiz gereken birtakım unsurlar
var. Ekonomik politikaların eksi yönünde ulusal ekonominin kendisi ve toplumun
ezilen kesimleri varken artı yönünde de -inkâr etmiyoruz- ciddi düzeyde, her
geçen gün makası açılan bir zenginler kulübü var. Bakın, AKP
Hükûmeti döneminde ultra zengin sayısı yüzde 400 artmış, eski para birimiyle
söyleyeyim, trilyoner sayısı 8’den 32’ye çıkmıştır yani ezilen kesimlerin,
emekçi kesimlerin bütçeden aldığı pay, genel gelir payından almış olduğu oran
her geçen gün düşerken bir kesimin de, bir zenginler kulübü kesiminin de her
geçen gün servetini artıracak şekilde bir politika yürütülmesi içerisindeyiz.
Değerli arkadaşlar, gelir dağılımı
adaleti açısından, şu anda, dünyada son beş sıradayız. Özellikle nüfusun yüzde
20’lik en zengin kesimi, şu anda, ortalama gelirlerin yüzde 47,6’sına
hükmediyor, en yoksul olan yüzde 20’lik kesim ise bu tüm gelirlerin yüzde
5,6’sına hükmediyor yani aradaki makas, artık 10 kat gibi, neredeyse dudak
uçuklatacak bir düzeye gelmiş durumda. Bakın, sadece TÜİK’in
verilerini –bu TÜİK’in vermiş olduğu hiçbir rakamın
güvenilir olmadığını, Hükûmeti memnun etmeye yönelik, formüllere takla attırma
olduğunu her defa söyledik ama- sadece TÜİK’in bu
güvenilmez rakamlarını bile buraya getirirsek, şu anda, ülkede 13 milyon kişi
yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Tabii, bütün bu örnekleri
çoğaltabiliriz ancak bugün tabii, emeklilerle ilgili birkaç somut yaşanan
sorunu, burada çözüm bulmak amacıyla sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Emeklilerimizin şu anda içinde bulunduğu sosyoekonomik durumu burada defalarca
dile getirdik. Sizin belirtmiş olduğunuz enflasyon rakamlarının hiçbir şekilde
gerçeği yansıtmayan birtakım göstergelerini, verilerini emeklilerin almış
olduğu paralar üzerinden değerlendirdik. Bu ülkede emekli olan doktorların,
öğretmenlerin, işçilerin emekli olduktan sonra yüzde kaçının bir ek iş yapma
gereği hissettiğini defalarca burada paylaştık. Bu tablo bile emeklilerimizin
bugün yaşamış olduğu sorunları en açık şekilde aslında ifade etmeye yetiyordu.
Ancak CHP Grubunun vermiş olduğu önergede özellikle ön plana çıkan üç temel
sorun var, çözüm bekleyen üç temel sorun var. Bu üç temel sorunla ilgili bizim
de daha önce vermiş olduğumuz kanun teklifleri vardı:
Bunlardan birincisi, prim gününü
doldurup yaştan dolayı emekli olamayanların durumuydu.
İkincisi, yaşını doldurup prim gününü
doldurmadığı için emekli olamayanların durumuydu.
Üçüncüsü de hem prim hem yaşını
doldurup AKP’nin devreye sokmuş olduğu yeni yasadan dolayı emekli olamayanların
durumuydu.
Bahsetmiş olduğumuz bu her üç durum da
çok büyük bir yüzdedeki emekli kesimini yakından ilgilendiriyor. Özellikle
toplumda “mezarda emeklilik” olarak adlandırılan bu emekliliğe getirilen yaşla
ilgili düzenlemenin çok ciddi mağduriyetler getirdiğini biliyoruz. Bununla
ilgili bir an önce birtakım düzenlemelerin yapılması ve bu emeklilerimizin
mağduriyetinin giderilmesi noktasında biz Meclisin tümünden bir duyarlılık
bekliyoruz. Bu nedenle, bu öneriye de lehte oy kullanacağımızı belirtmek
istiyoruz. Sosyal devlet ilkesinin her geçen gün paralı sağlık, paralı eğitim,
verilmesi gereken en temel kamusal hizmetlerin paralı hâle getirilmesiyle yok
edildiği bir dönemde en azından bu emeklilerimizin durumunun düzeltilmesine yönelik
birtakım palyatif adımların atılması bu Meclisin
önündeki önemli görevlerden biridir diye buradan belirtmek istiyorum.
Şunu özellikle belirtmek istiyorum:
Bizim çocukluğumuzda TRT’de yayınlanan bir reklam vardı. Bu
reklamda “Ödediğiniz vergiler size -vatandaşa- yol, su, elektrik olarak geri
döner.” deniyordu, ancak maalesef AKP’nin politikalarıyla, sürdürülen neoliberal politikalarla artık ödediğimiz vergiler, ödenen
vergiler sermaye sahiplerinin ve savaş baronlarının cebine geri gidiyor,
artakalan kırıntılar ise yoksulları ve emekçileri susturmak için sosyal yardım
olarak, sus payı olarak bir şekilde dağıtılıyor. Bu tablonun
düzeltilmesi umudu ile özellikle emeklilerimizle ilgili bu mağduriyet için
verilen bu önerinin desteklenmesini ben de Meclisten bekliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) –
Teşekkürlerimi sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önerinin
lehinde söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sosyal güvenlik politikalarının en
önemli amaçlarından birisi, insanlar arasında oluşturduğu güvenlik ağları ile
toplumsal eşitsizlikle mücadeleyi desteklemektir. Bu anlamda, devlet, tüm
bireyler için eşit hak ve yükümlülükler içeren bir sosyal güvenlik sistemi
kurgulamakla yükümlüdür. Ülkemizde de sosyal güvenlik hakkı Anayasa ile
teminata bağlanmış olup, devletin yükümlülüğü altında bulunmaktadır. Ancak
birçok vatandaşımız sosyal güvenlik uygulamaları nedeniyle sorunlar
yaşamaktadır. İşe başladıkları tarihte yürürlükte olan mevzuata göre emeklilik
için gerekli prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresini tamamladıkları hâlde,
bir başka ifadeyle emekli olma hakkını elde ettikleri hâlde bir de yaş şartına
tabi tutulmaları birçok vatandaşımızı mağdur etmiştir. Kazanılmış hakları
ellerinden alınan, emeklilikte yaşı bekleyen vatandaşlarımız haklarını
aramakta, Türkiye Büyük Millet Meclisinden çözüm beklemekte, bu
mağduriyetlerinin giderilmesini sağlayacak düzenleme yapılmasını istemektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi, emeklilik
hakkını elde ettiği hâlde emeklilik için yaşı bekleyenlere emeklilik hakkının
verilmesi gerektiği görüşündedir. Bu konuda söz konusu mağduriyeti gidermeye
yönelik olarak gerekli kanun teklifi ve önergeler de vermiştir. Hatta daha bu ayın başında Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul
edilen ve kamuoyunda “İntibak Yasası” diye adlandırılan kanunun görüşmeleri esnasında
verdiğimiz teklif ile 2000 yılından önce sigortalı olanlardan sigortalı
oldukları tarihte yürürlükte olan mevzuata göre emeklilik için gerekli prim gün
sayısı ve hizmet yılı şartlarını tamamlamış olanlara yaş şartı aranmaksızın
emekli aylığı bağlanması önerilmiş, ancak AKP Grubunun oylarıyla
reddedilmiştir. Bugün de CHP tarafından verilen Meclis araştırma
önergesini destekliyoruz, emeklilikte yaşa takılanların sorunları hakkında
mutlaka Meclis araştırması açılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, sosyal
güvenlik sisteminin iki temel sorunu aktif-pasif dengesindeki bozulma ve bütçe
açıklarındaki artıştır. 1992 yılında emeklilik yaş haddinin kaldırılarak erken
emekliliğin yolunun açılması, sosyal güvenlik sisteminin aktif-pasif dengesinin
hızla bozulmasında en başta gelen etkenlerden biri olmuştur. Sosyal güvenlik
sisteminin aktif-pasif oranındaki düşüş, açıklarındaki artış yıllardır devam
etmekte olup, bu olumsuz yapının düzeltilmesine yönelik olarak birçok hükûmet
tarafından çeşitli uygulamalar yürürlüğe konulmuştur. Bunlardan biri de
emeklilikte yaş şartı getirilmesidir. Esas olarak otuz sekiz-kırk üç yaşında
emekliliğin getirdiği yükü, dünyada hiçbir ülkenin sosyal güvenlik sisteminin
kaldırması mümkün değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde de böyle bir uygulama
yoktur. Bu bir gerçektir, bu herkesçe kabul edilmelidir. Ancak kazanılmış
hakların vatandaşın elinden alınması da hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz,
hiçbir hukuk devletinde böylesi bir uygulama söz konusu olamaz. Bu da kabul
edilmesi gereken bir başka gerçektir. Bu konuda geçmişte yapılanlara takılıp
kalmamak gerekmektedir, buradan bir yere varamayız, bir sonuç alamayız,
geçmişte yapılan düzenlemeleri o günün şartlarında değerlendirmek gerekir. Eğer
geçmişte bir yanlış yapıldı ise bu yanlışı bile bile bugüne kadar düzeltmemiş
olmak da aynı derecede yanlıştır. O nedenle geleceğe bakmalı ve mevcut
haksızlıkları giderebilmenin yolunu bulmalıyız.
İşe girdiği tarihte tabi olduğu
mevzuata göre emeklilik için gerekli sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayılarını
tamamlayan vatandaşlarımız, emekli aylığı alamadığı gibi bir de sağlık
sigortası primi ödemekle karşı karşıya kalmışlardır. Kanunla aranan prim ödeme
gün sayısını dolduran, dolayısıyla yıllarca gerekli primleri ödemiş olan
vatandaşlarımızdan “Sen yaşı doldurmadın, sağlık sigortası primini vermezsen
sağlık yardımından yararlanamazsın.” demek insafsızlıktır, vicdansızlıktır. Bu
itibarla, emeklilikte yaşı bekleyen vatandaşlarımızın yaşadığı sorunların ve
mağduriyetlerin belirlenmesi ve çözüm yollarının tespit edilmesi için Meclis
araştırması yapılmalıdır. Bu durumda olan vatandaşlarımıza yaş şartını
beklemeksizin emeklilik hakkı verilmelidir, zira bu onların kazanılmış
haklarıdır.
Değerli milletvekilleri, bir önemli
konuyu daha burada gündeme getirmek istiyorum. 2012 yılının üçüncü ayının
sonuna gelmemize rağmen, sayıları 6 milyonu bulan kamu çalışanı, 4/C
mağdurları, memur emeklileri, altmış beş yaş aylığı alanlar, engelliler,
gaziler, şehit yakınları, köy korucuları ve muhtarların 2012 yılı maaş artışları
henüz verilmemiştir. AKP Hükûmeti, bu kesimleri ilk defa zamsız maaşa mahkûm
eden Hükûmet olma unvanını elde etmiştir. İstediği kanunu bir gün içinde
Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçiren AKP Hükûmeti, aileleriyle birlikte 20
milyona yakın vatandaşımızın sorununu çözecek, yüzünü güldürecek bir
düzenlemeyi henüz becerememiştir.
Böylesine gecikme ve acil durum söz
konusu iken, bugün için aciliyeti olmayan, beş-altı
ay sonra yürürlüğe girecek olan yasaya hâlâ öncelik verilmesi, AKP Hükûmetinin
nasıl rant peşinde koştuğunu da açıkça ortaya
koymaktadır. Eğer bir tasarı veya teklifte rant varsa
Mecliste öncelikle onlar görüşülmektedir. Kamu görevlilerine toplu sözleşme
hakkı tanıyan tasarının gündemin 5’inci sırasına alınmasının, hâlâ
görüşülmemesinin sizce başka bir izahı olabilir mi?
AKP Hükûmeti, önümüzdeki ayın 15’inde
bir rekora daha imza atacak ve “Tam dört ay boyunca memuruna, emeklisine zam
vermeyip inim inim inleten Hükûmet” olarak tarihe geçecektir. Böyle giderse
kendi rekorlarını da kırmaya devam edecektir.
AKP Hükûmeti, 2012 maaş artışlarını
vermediği gibi, uygulamaya koyduğu zamlarla dar ve sabit gelirli
vatandaşlarımızın aylıklarının erimesine yol açmaktadır. AKP Hükûmeti, yüksek
oranlı zamlarla milletimize âdeta zulüm uygulamaktadır. Vatandaş her gün yeni
bir zam haberiyle karşı karşıya kalmaktadır. Çalışanların ve emeklilerin sağlık
yardımı alırken karşılaştıkları “muayene, reçete, ilaç, kutu, katılım payı” adı
altında yaptıkları ödemeler, artık aylıklarının önemli bir kısmına karşılık
gelir hâle gelmiştir.
Kamu çalışanları, 4/C mağdurları, memur
emeklileri, altmış beş yaş aylığı alanlar, engelliler, gaziler, şehit
yakınları, köy korucuları ve muhtarlar, daha 2012 maaş farklarını alamadan
alacakları maaş zammından çok daha fazlasını ödemekle karşı karşıya bırakılmıştır.
TÜRK-İŞ tarafından yapılan Açlık ve
Yoksulluk Sınırı Araştırması’nın 2012 Mart ayı sonuçlarına göre, 4 kişilik bir
ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda
harcaması tutarı yani açlık sınırı 954,40 lira. Gıda harcamasıyla birlikte
giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması
zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı yani yoksulluk sınırı ise 3.108, 78
liradır.
Bu verilere göre, emekli, dul ve
yetimlerin tamamı yoksulluk sınırının altında, tamamına yakını da açlık
sınırının altında aylık almaktadır. AKP Hükûmeti emeklilere hep umut vermiştir
ancak emeklileri sürekli aldatmış ve hayal kırıklığına uğratmıştır. Emeklilere
banka promosyonu verileceğini söylemiş ancak bunu da
vermemiştir. Emekliler arasındaki maaş adaletsizliğini gidereceğini vadetmesine
karşın intibak konusunda da emeklilerimiz aldatmacaya konu edilmiştir.
Çıkarılan kanun, 2000 yılı sonrası SSK emeklilerini, BAĞ-KUR emeklileri
kapsamamış, Emekli Sandığı ile SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıkları arasındaki
eşitsizlikleri hiç dikkate almamıştır. Kanunun kapsadığı emeklilerin hakkının
da 2013 yılında verilmesi öngörülmüş, haklarına bir yıl daha el konulmuştur.
Meclis araştırmasına destek verdiğimizi
belirtiyorum, tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Kalaycı.
Şimdi, aleyhte söz isteyen Süreyya Sadi
Bilgiç, Isparta Milletvekili, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Aç
insanlara çözüm bulmak bu Meclisin görevidir. Bunların hepsi aç.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından
Başkanlığa verilen araştırma önergesinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım ve
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
CHP tarafından gündeme alınması teklif
edilen araştırma önergesi, konusu itibarıyla emeklilik sistemi ve bu sistemin
kurumsal aktörlerinden birisi olan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığıyla
ilişkilidir. Önerge sahipleri, esas olarak emeklilik yaşının yıllar itibarıyla
arttığından ve bu süreçte prim ödeme gün sayısını tamamlayan ancak yaş şartını
tamamlayamayan vatandaşların sağlık sisteminden yararlanamadığını ifade
etmekte, emeklilik sistemine ilişkin verilerin üretilmesiyle ilgili bazı
sorunlardan ve bu sorunların çözümüne yönelik bir ihtiyaçtan bahsetmektedirler.
Ben, şimdi sözlerime, sizlere,
İktidarımız döneminde emeklilik rejiminde yapılan değişiklikleri kısaca
anlatarak devam etmek istiyorum. Hepinizin bildiği gibi, emeklilik sisteminde
emeklilik yaşının uzatılmasına ilişkin esas düzenleme 1999 yılında 57’nci
Hükûmet devri zamanında kabul edilen 4447 sayılı Kanun ile yapılmıştır. Bu
kanun ile emeklilik yaşı da kadınlarda elli sekiz, erkeklerde ise altmışa
çıkarılmıştır. Kanun ile ayrıca sosyal güvenlik sistemine ilişkin diğer birçok
düzenleme de beraberinde yapılmıştır. Önergenin de veriliş gerekçelerinden
birini oluşturan emeklilikte yaş şartı ilk defa bu kanunla getirilen bir
düzenleme değildir.
Konunun geçmişine bakarsak, yaş
şartının ilk olarak 1987 yılında kabul edilen 3395 sayılı Kanun’la
getirildiğini görüyoruz. Yaş şartına ilişkin düzenleme daha sonra 1992 yılında
kabul edilen 3774 sayılı Kanun ile uygulamadan kaldırılmıştır. Böylece, prim
ödeme gün süresini dolduranlara emeklilik hakkı tanınmış, kadınlar otuz sekiz,
erkeklerimiz ise kırk üç yaşında emekli edilmiştir.
Az önce de belirttiğim gibi, 1999
yılında koalisyon hükûmeti döneminde yasal düzenlemeyle tekrar yaş şartı
getirilmiş ve mevcut çalışanlar için ise kademe sistemi öngörülmüştür. “Kademe
sistemi” dediğim husus, özet olarak, 1999 öncesi hizmeti olan vatandaşların
emekliliklerinde beklemek zorunda oldukları yaşa vurgu yapmaktadır. İktidarımız
öncesinde yapılan bu düzenleme Anayasa Mahkemesine götürülmüş ve tabi olunan
kurum göz önünde bulundurularak bazı kademeler mahkeme tarafından 2002 yılında
iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca iptal edilen kanunun yerine
Anayasa Mahkemesi kararlarını da dikkate alan yeni bir kanun yapılması ihtiyacı
doğmuş ve böylece, aynı yıl 4759 sayılı Kanun kabul edilmiştir. Eski kanunun
iptal edilmesi üzerine Anayasa Mahkemesinin konuyla ilgili verdiği kararlar
dikkate alınmış ve 4759 sayılı Kanun kabul edilmiştir. Bu kanun ile emeklilik
yaşı 1999 yılı baz alınarak ikiye ayrılmış ve 99
yılından önce işe giren vatandaşlar için emeklilik yaşı kadınlarda kırk ile
elli sekiz, erkeklerde ise kırk dört ile altmış olarak kademelendirilmiştir.
1999 yılından sonra işe başlayanlar için ise kadınlarda elli sekiz, erkeklerde
altmış olarak belirleme yapılmıştır. Bu düzenlemeyle geçmiş yıllarda emeklilik
yaşında yapılan değişiklikler dikkate alınmış ve kişinin hizmet süresi ve tabi
olduğu mevzuata göre değişecek şekilde emeklilik yaşı belirlenmesi uygulamasına
geçilmiştir.
Konuşmamın başından itibaren sadece
emeklilik yaşı üzerinde durdum. Ancak “emeklilik yaşı” dediğimiz kavram sosyal
güvenlik sisteminde yer alan unsurlardan sadece bir tanesidir. Her konuda
olduğu gibi, sosyal güvenlikle de ilgili olarak İktidarımız döneminde konuya
bütüncül bir bakış açısıyla bakılmış ve sosyal güvenlik reformu olarak
adlandırılan reform çalışmaları başlatılmıştır. Sosyal güvenlik reformu
ülkemizin sadece bugününü ve geçmişini değil, yarınlarını da ilgilendiren çok
geniş kapsamlı mevzuat düzenlemelerini içeren bir süreçtir.
Şimdi sizlere bu geniş sürece ilişkin
sadece genel çerçeveyi kısaca çizmek istiyorum. Reform çalışmalarının esas
çerçevesini 2008 yılında kabul edilen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu oluşturmaktadır. Bu Kanun ile daha önce -vatandaşın
bildiği tabir ile söylüyorum- SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı olmak üzere üç
ayrı başlık altında düzenlenen emeklilik rejimi tek bir başlık altında
toplanmıştır. Yeni sistemde farklı mevzuat için farklı sigortalılık
koşullarının yerine bütün vatandaşları kapsayan genel sağlık sigortası modeli
benimsenmiş ve belirlenen bir geçiş süresinin ardından bugün sistemin
uygulanmasına tam olarak başlanmıştır.
Sosyal güvenlik reformu süreci hazırlık
aşamasından kanunun kabulüne kadar sivil toplum örgütlerinin ve geniş halk
kitlelerinin katılımıyla müzakere yöntemiyle tamamlanan bir süreç olmuştur.
Muhalefete mensup arkadaşlarımız
tarafından 5510 sayılı Kanun ile getirilen sistemin en çok eleştirilen noktası,
emeklilik yaşına ilişkin hükümler olmuştur. Kanun ile emeklilik yaşı erkek ve
kadınlar için altmış beş yaş olarak belirlenmiştir ancak bu konuda bir hususun
çok iyi anlaşılması lazım: Sosyal güvenlik sistemi uzun yılları kapsayan ve
geniş projeksiyonlarla hazırlanması gereken bir
süreçtir. Bu sistemde seçim vaadi amacıyla belirli kesimlere fayda sağlayacak
şekilde değişiklik yapılması ileride telafisi mümkün olmayan ve devletin
bütününü etkileyen kamu zararlarına yol açmaktadır. Geldiğimiz nokta da bu
sürecin en iyi göstergesidir.
90’lı yıllarda kadınların otuz sekiz,
erkeklerin ise kırk üç yaşında emekli olmasına ilişkin yapılan düzenlemeler ile
sosyal güvenlik sistemi sürekli açık veren ve sürdürülebilirlik vasfını
kaybeden bir sistem hâline gelmiştir. 2008 yılında yapılan reform ile özellikle
emeklilik yaşına ilişkin altmış beş yaş sınırı çok detaylı hesaplamalar
sonucunda tespit edilmiştir. Bu kapsamda, özellikle Türkiye’nin sosyal güvenlik
sisteminin ihtiyaçları ve bu alanda var olan uluslararası standartlar dikkate
alınmıştır.
Tekrar altını çizmek istiyorum,
İktidarımız zamanında getirilen altmış beş yaş sınırı popülist söylemlere
değil, bürokratların ve bu alandaki teknik uzmanların çalışmalarıyla
oluşturulan bir sınır olmuştur. Bu sınır, sistemin tekrar sürdürülebilir bir yapıya
kavuşturulması açısından gerekli ve önemlidir.
Değerli milletvekilleri, sosyal
güvenlik reformunun kurumsal ayağı ise 2006 yılında kabul edilen 5502 sayılı
Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile gerçekleştirilmiştir. Bu kanun ile kurulan
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, daha önce üç kurumun yerine getirdiği
faaliyetleri artık tek bir çatı altında yerine getirmektedir ancak bu noktada,
Sosyal Güvenlik Kurumunun 2006 yılında oluşturulan yeni bir yapı olduğu gibi
bir yanılgıya düşmemek gerekir. Bu kurum, daha önceki yıllarda hizmet veren ve
alanlarında uzmanlaşmış SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı Genel Müdürlüklerinin
geçmiş birikimlerinin SGK’da toplanması suretiyle
oluşturulmuştur.
Araştırma önergesinde belirtildiği
gibi, Sosyal Güvenlik Kurumunun veri ve istatistik üretmesinde herhangi bir
aksaklık yaşandığına katılmıyorum. “Herhangi bir veri olmadığı” ifadesine
katılmıyorum. SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı kapsamındaki ilişkilerin, hizmet
ve emeklilik bilgilerinin, 2000 yılından sonra elektronik ortamda toplanmaya
başladığını biliyoruz. Dolayısıyla, bu tarihten önceki hizmet bilgileri
mevcuttur ancak elektronik ortamda değildir. Uygulamada, herhangi bir vatandaş
emekli olmak için başvurduğunda, vatandaşın dosyası kurum personeli tarafından
incelenmekte ve böylece bireyin hizmet süresi ve prim ödeme gün sayısı hesaplanmaktadır.
Dolayısıyla önergede iddia edildiğinin tersine, SGK’da
söz konusu veriler mevcuttur ancak henüz tamamı dijital ortamda değildir.
Sosyal Güvenlik Kurumu, bu konuda
“Sosyal Güvenlik Entegrasyon Projesi” adı altında bir proje yürütmekte ve bütün
sosyal güvenlik verilerinin tek bir havuzda toplanmasını amaçlamaktadır. Bu
projeyle amaçlanan faaliyetlere çok kısaca bakacak olursak, mevcut sosyal
sigortalar uygulamalarının belirlenecek kurumsal standartlara uyumlu olarak
birbirleriyle, diğer kurum içi uygulamalarla entegre
yapacak şekilde tasarlanması; devredilen kurumların veri tabanlarındaki
kayıtlarda bulunan problemlerin giderilmesi ve her kurumun veri tabanının
yapısal ve içerik olarak diğerlerinden farklılıklarının tespiti ve veri
entegrasyonunun sağlanması; kurum bünyesinde ve dış paydaşlar tarafından
ihtiyaç duyulan bilgi paylaşımının sağlanması; genel sağlık sigortası
primlerinin belirlenmesi ve yönetiminin sağlanması için otomasyon yapılarının
hazırlanması; SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı kapsamında çalışan, çalışan
yakını, emekli ve diğer hak sahipliği durumlarına göre yapılan farklı provizyon
sorgulamalarının entegre edilerek birleştirilmesi ve tek bir sistem üzerinden
yönetiminin yapılabilmesinin sağlanması; entegre sosyal sigortalar uygulamalarının
geliştirilmesine paralel olarak kurumsal kapasite oluşturulmasına yönelik SGK’nın ihtiyaç duyduğu yazılım proje modelinin
geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi; hizmet sunumunda performansta iyileşme
sağlanması, kayıp kaçakların azaltılması. Bunu, bu Sosyal Güvenlik Entegrasyon
Projesi’nin detaylarını sürdürebiliriz, sadece uzatmak istemiyorum, sürem de
kalmadı. Projenin Nisan 2012 tarihi sonunda başlatılması hedeflenmiştir ve
proje süresi de iki yıl olarak öngörülmüş olup yatırım ödeneği de sağlanmış
bulunmaktadır. Tabii, bu noktaya gelene kadar da sadece Sosyal Güvenlik
Kurumunun bünyesinde şu ana kadar yüz ellinin üzerinde otomasyona dayalı proje,
altyapı oluşturulması amacıyla yapılmıştır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Bilgiç.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım…
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
yoklama talebimiz var.
BAŞKAN – Yoklama talebi var, yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın İnce, Sayın
Serter, Sayın Gümüş, Sayın Gürkan, Sayın Aslanoğlu, Sayın Ayaydın, Sayın Serindağ, Sayın Çetin, Sayın Genç, Sayın Sarıbaş, Sayın
Dibek, Sayın Tayan, Sayın Çam, Sayın Ekinci, Sayın Toprak, Sayın Akar, Sayın
Küçük, Sayın Danışoğlu, Sayın Aksünger.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşlarının SGK'da
bulunmayan emeklilik verilerini, emeklilik prim ödemede süresini tamamladığı
hâlde emekli aylığı için yaşının dolmasını bekleyenlerin sayısını, sorunlarını,
çözüm alternatiflerini tespit etmek, SGK için bir veri tabanı oluşturmak
amacıyla vermiş olduğu (10/315) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun 29/3/2012 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci
sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan, Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
2.-
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/569) (S. Sayısı:
180)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü
sırada yer alan, Kars Milletvekili Sayın Ahmet Arslan ve Bursa Milletvekili
Sayın Hüseyin Şahin ile 7 Milletvekilinin; Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı
Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması
Hakkında Kanun ve Kamu İhale Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
3.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan ve
Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin ile 7 Milletvekilinin; Katma Değer Vergisi
Kanunu ile Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde
Yaptırılması Hakkında Kanun ve Kamu İhale Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/387) (S. Sayısı: 194)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü
sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
(x) 199 S.
Sayılı Basmayazı 27/3/2012
tarihli 83’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.
Geçen birleşimde İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen teklifin birinci bölümünde
yer alan 8’inci madde kabul edilmişti. Şimdi bölümde yer alan diğer maddeleri,
varsa önerge işlemlerini yaptıktan sonra oylarınıza sunacağım.
9’uncu madde üzerinde dört adet önerge
vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra Sayılı Kanun
Teklifinin çerçeve 9 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Nurettin Canikli Ayşe Nur Bahçekapılı Mustafa Elitaş |
Giresun İstanbul Kayseri |
Mahir Ünal Ahmet Aydın Hilmi Bilgin |
Kahramanmaraş Adıyaman Sivas |
Ramazan Can Mustafa Ataş Bayram Özçelik |
Kırıkkale İstanbul Burdur |
“Madde 9- 1739 sayılı Kanunun 25 inci
maddesinin mülga birinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
‘İlköğretim kurumları; dört yıl süreli
ve zorunlu ilkokullar ile dört yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar
arasında tercihe imkân veren ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarından
oluşur. Ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarında lise eğitimini destekleyecek
şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçimlik dersler
oluşturulur. Ortaokul ve liselerde, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin
hayatı, isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulur. Bu okullarda okutulacak
diğer seçmeli dersler ile imam-hatip ortaokulları ve diğer ortaokullar için
oluşturulacak program seçenekleri Bakanlıkça belirlenir.’”
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
AKP’nin bu önergesi…
“Görüşülmekte olan 199 Sıra sayılı
Kanun Teklifinin…”
KAMER GENÇ (Tunceli) – …Anayasa’nın
24’üncü maddesine aykırıdır, işleme koyamazsınız.
“…9 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz…”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu önergeyle
laik cumhuriyet tamamen sona erdiriliyor, din devleti kuruluyor.
“…Oktay Vural Mehmet Şandır İsmet Büyükataman |
İzmir Mersin Bursa…” |
KAMER
GENÇ (Tunceli) - Orada, bu kürsüye gelirken yemin ettiniz Anayasa’ya, laikliğe
sadakat göstereceğinize.
“…Alim
Işık Ali Uzunırmak Bülent
Belen |
Kütahya Aydın Tekirdağ |
Nevzat Korkmaz Özcan Yeniçeri Yusuf Halaçoğlu |
Isparta Ankara Kayseri
|
Necati
Özensoy Ali Halaman Zühal
Topcu |
Bursa
Adana
Ankara |
Lütfü
Türkkan Celal
Adan Ali
Öz |
Kocaeli İstanbul Mersin
|
Hasan
Hüseyin Türkoğlu Mehmet
Günal Enver
Erdem |
Osmaniye
Antalya Elâzığ
|
Faruk
Bal Sümer
Oral Ahmet
Duran Bulut |
Konya
Manisa
Balıkesir |
Kemalettin
Yılmaz Meral
Akşener Ruhsar
Demirel |
Afyonkarahisar İstanbul Eskişehir |
Madde 9- 1739 sayılı Kanunun 25 inci
maddesinin mülga birinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir…”
KAMER GENÇ (Tunceli) - AKP’nin getirdiği
bu önerge cumhuriyete rahmet okutuyor, cumhuriyetin boynuna idam sehpası
kuruluyor, laik cumhuriyete… Lütfen, bu önergeyi işleme koymayın.
BAŞKAN – Önergeyi işleme alırken
dikkate alacağım Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ama işleme
koymamanız lazım. Bakın, ben size bir şeyler söylüyorum, hâlâ önerge
okutuyorsunuz.
“…İlköğretim kurumları; beş yıl süreli
ve zorunlu ilkokullar ile üç yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar arasında
tercihe imkân veren ortaokullar ve imam-hatip ortaokullarından oluşur…”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, bu,
Anayasa’ya çok açıkça aykırı. Anayasa’nın 24’üncü maddesine göre din kültürü ve
ahlak dersi var, bunun getirdiğinde ise din devleti esası var.
“…Ortaokullarda lise eğitimini
destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre
seçimlik dersler oluşturulur…”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Dolayısıyla
Türkiye Cumhuriyeti de bir din devleti hâline gelemez.
“…Ayrıca tüm öğrencilerin tercihlerine
açık, Kur'an-ı Kerim ve Meali, Peygamber Efendimizin Hayatından Örnekler ve
İlmihal Bilgileri dersleri de verilir. Ortaokullarda oluşturulacak program
seçenekleri ise bakanlıkça belirlenir.”
KAMER GENÇ (Tunceli) – O zaman, laik
Türkiye Cumhuriyeti devletinin yani 29 Ekimde kurulan cumhuriyetin sonu
demektir bu.
“...TBMM Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun teklifinin
çerçeve 9’uncu Maddesiyle değiştirilen 1739 sayılı Kanunun 25. maddesinin mülga
birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve teklif
ederiz…”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Buna nasıl
müsaade ediyorsunuz? Siz Anayasa’da, yaptığınız milletvekili yemininin çalışma
düsturunu göstermek zorundasınız. Böyle bir şey olmaz ya! Biz bir şeyler
söylüyoruz sen hâlâ devam ediyorsun.
“…Sırrı
Süreyya Önder Pervin
Buldan Mülkiye
Birtane |
İstanbul
Iğdır
Kars |
Hasip Kaplan Aysel
Tuğluk Adil
Kurt |
Şırnak Van Hakkâri
|
Nursel
Aydoğan İdris Baluken Emine
Ayna |
Diyarbakır
Bingöl Diyarbakır |
Halil
Aksoy Levent
Tüzel Hüsamettin Zenderlioğlu |
Ağrı İstanbul Bitlis” |
“İlköğretim ve ortaöğretim bütün yaş
grubu çocuklar için zorunludur.
Bu okullarda, eğitim öğrencinin
anadilinde yapılır. Eğitim dili Türkçe dışındaki dillerden biri olan
öğrencilere Türkçeyi yeterli seviyede öğrenmelerini sağlayacak dersler
oluşturulur. Okullarda Türkçe dışında hangi anadillerde eğitim yapılacağı yerel
yönetimler ile bakanlığın ortak yürüteceği çalışmalar ile ihtiyaca ve talebe
göre belirlenir.
Ayrıca ilk ve ortaöğretim eğitimini
destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre
seçimlik dersler de oluşturulur.
Öğrencilere verilecek hiçbir ders bir
inanç, kültür, ırk, etnik köken, dil, cinsiyet, sınıf ve zümreye ayrımcılık
içeren bir içeriğe sahip olamaz.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Fatma
Nur Serter Sedef
Küçük Dilek Akagün Yılmaz |
İstanbul İstanbul Uşak |
Aylin
Nazlıaka Ayşe
Eser Danışoğlu Muharrem
İnce |
Ankara İstanbul Yalova |
M.
Akif Hamzaçebi |
İstanbul |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen
Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
bakın, tutumunuz hakkında söz istiyorum.
Biz, burada diyoruz ki getirilen önerge
laik Türkiye Cumhuriyeti devletini ortadan kaldırıyor. 29 Ekimde kurulan bu
Meclis ortadan kaldırılıyor ve dolayısıyla bu önerge Anayasa’nın 24’üncü
maddesine aykırı.
BAŞKAN – Sayın Genç, o önerge gündeme
geldiğinde söz vereceğim efendim, konuşulacak konu. Tamam.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika efendim…
Siz, burada göreve başlarken Anayasa’ya
sadakat yemini ettiniz ama burada, AKP oy uğruna cumhuriyeti yıkıyor.
BAŞKAN – O önerge gündeme geldiğinde
söz vereceğim Anayasa’ya aykırılık iddiasında olanlara.
Sayın Hamzaçebi, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Laik cumhuriyeti
yıkıyor. Önerge veriyor, din devletini getiriyor ve siz bu önergeyi işleme
koyuyorsunuz. Bu devleti kim müdafaa edecek Sayın Başkan? Böyle şey mi olur mu
ya!
BAŞKAN – Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce dağıtılan önerge seti
içerisinde iki önerge gördüm. Bu önergeler ile Türkiye Cumhuriyeti tarihinde
ilk defa okullarda ders müfredatının hangi derslerden oluşacağına yönelik
olarak bir düzenleme yapılmaktadır. Belki bazılarınız çıkıp “1982 Anayasası’yla
da bazı dersler uygulamaya konuldu.” diyebilirsiniz ancak o Anayasa’nın bir
darbe dönemi anayasası olduğunu unutmayalım. Yüce dinimizin kutsal kitabı olan
Kur'an-ı Kerim bugün ibret verici bir şekilde oy uğruna siyasete alet
edilmektedir. Öyle anlaşılıyor ki Adalet ve Kalkınma Partisi ile onun
takipçileri artık bundan sonra toplumda dinlerin kutsal kitapları etrafında bir
kutuplaşmayı yaratmak istemektedirler.
Değerli milletvekilleri, devlet,
vatandaşları, dinleri, inançları itibarıyla bir ayrıma tabi tutmaz. Yönetimler,
hükûmetler bütün vatandaşları eşit şekilde kucaklarlar; bütün inançlara, bütün dinlere karşı
eşit mesafede dururlar. Devletin görevi, vatandaşların inançlarını, dinlerini
özgürce yaşamalarının önündeki engelleri kaldırmaktır. Bu sadece, bir laik
devlet tanımı değildir; bu aynı zamanda özgürlükçü, demokratik devletin
tanımıdır. Bugün, AKP ortaya koymuş olduğu tavırla özgürlükçü ve demokrat bir
hükûmet olmadığını, böyle bir anlayışa sahip olmadığını, vatandaşların
inançları arasında, onların kutsal kitapları arasında bir ayrım yapacağını ilan
etmektedir.
Değerli milletvekilleri, bütün dinler
doğruluk, dürüstlük, adalet gibi kavramlardan hareket ederler. Bütün dinler
haksızlığa karşı hakkın isyanını ifade ederler. Dinlerin bütün kuralları,
ibadetler, ritüeller, ahlaki olarak iyi olanı, doğru
olanı bulmak içindir. Esasen, doğru olan, iyi olan sadece dinlere mahsus da
değildir ancak dinler bu kavramları alarak bunları “ruhun ölümsüzlüğü” ve
“tanrı” gibi iki kavrama bağlamak suretiyle daha uyulması gereken, toplum
tarafından daha riayet edilmesi gereken kurallar hâline dönüştürürler ancak
yapılmaması gereken, dini siyasete alet etmektir. Sayın Başbakan 4+4+4’ün bir
pazarlama stratejisi olarak dershanelerin kapatılacağını ifade etmişti. Sayın
Bülent Arınç ertesi gün onu tekzip etti, “Dershaneler kapatılmayacak.” dedi. Şimdi,
Sayın Başbakan bir başka stratejiye başvuruyor, yüce dinimizin kutsal kitabı
olan Kur'an-ı Kerim üzerinden, bu teklife karşı oluşan toplumsal muhalefeti
susturmak istemektedir. Bu, tarihten bana bir örneği hatırlattı: İslam
tarihinde, yapmış oldukları haksızlıkları ve zulümleri kader kavramı üzerinden
İslam dinine dayandırarak meşrulaştırmak isteyen bir kötü dönem vardır, Emevî devleti dönemi. Emevî
Sultanı Muaviye, Hazreti Ali’yle giriştiği mücadelede, o Sıffin
Savaşı’nda, savaşı kaybedeceğini anlayınca onun komutanı olan Amr Bin El-Âs, mızrakların ucuna
Kur'an-ı Kerim’in sayfalarını geçirir ve savaşı öyle kazanır. Sizin şimdi
yaptığınız budur. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, buna hiç
kimsenin hakkı yok. Gelin, toplumun, öğrencilerimizin hangi noktada din eğitimi
ihtiyacı var, bunu hep birlikte konuşalım, bunun düzenlemesini yapalım. Böyle,
uzlaşma aramayan, hemen biraz önce, beş dakika önce muhalefet partilerine
dağıtmış olduğunuz önergelerle, öğrencilerimize din eğitimi yönünde,
vatandaşları ayıracak şekilde bir çerçeve çizmeye çalışmak son derece
yanlıştır. Bu, bizim dinimizin esasına da aykırıdır. İslam’ın esası, tevhit
ilkesi çerçevesinde haksızlığı ortadan kaldırmaktır, mülk ilişkilerini
düzenlemektir yani mülkiyet ve egemenlik ilişkilerini düzenlemektir, bunların
halka ait olduğunu ortaya koymaktır. Siz, bütün bunları bir kenara
bırakıyorsunuz, bu tasarıda olmaması gereken…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Başkan, önemli
bir konuyu konuşuyoruz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın
Başkan, konunun önemi nedeniyle, bir dakika ek süre talep ediyorum. Ek süre
talep ediyorum Sayın Başkan. (CHP, MHP ve BDP sıralarından “Verin, verin”
sesleri)
BAŞKAN – Lütfen Sayın Hamzaçebi,
lütfen…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın
milletvekilleri, o zaman sözlerimi izninizle burada tamamlamak istiyorum.
Bakın, yapmış olduğunuz İslamiyet’e uygun bir düzenleme değildir. Bunu din
adına buraya getiriyorsunuz ama gerçekten İslam’a inanmış olan kişilerin bu
tasarıya koymaması gereken bir madde var. 20 milyar dolarlık bir ihale maddesi
var.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi teşekkür
ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – 20
milyar dolarlık bir ihale maddesi… İhalesiz AKP yandaşlarına 20 milyar dolarlık
bir paketi verme maddesi. Kur’an-ı Kerim gibi helal kavramının olduğu bir yüce
kitapla bir haram ihaleyi yan yana getiriyorsunuz. (CHP sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi, lütfen…
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Bir
saniye Sayın Başkan!
BAŞKAN – Ama çok oldu Sayın Hamzaçebi,
lütfen buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Başkanım,
duyulmadıysa söyleyeyim: “Kur’an’la haramı yan yana getirdiler.” dedi.
“Kur’an’la haram aynı kanunun içinde.” dedi, duyulmamıştır diye tekrar edeyim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) –
Hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, benim burada uzun süre
kaldığımı gördünüz mü hiç?
BAŞKAN – Hayır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Son
cümlelerimi söyleyeceğim.
BAŞKAN – Hayır, ama sonuna kadar
bekledim ben Sayın Hamzaçebi, siz teşekkür ettiniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Şöyle
bir uyumsuzluk oluyor; on saniyelik bir zaman anlaşmazlığımız oluyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Arayacağım sayın
milletvekilim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler…
Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık
olduğu için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun teklifinin
Çerçeve 9’uncu maddesiyle değiştirilen 1739 sayılı Kanunun 25. maddesinin mülga
birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve teklif
ederiz.
Sırrı
Süreyya Önder (İstanbul) ve arkadaşları
“İlköğretim ve ortaöğretim bütün yaş
grubu çocukları için zorunludur.
Bu okullarda, eğitim öğrencinin
anadilinde yapılır. Eğitim dili Türkçe dışındaki dillerden biri olan
öğrencilere Türkçeyi yeterli seviyede öğrenmelerini sağlayacak dersler
oluşturulur. Okullarda Türkçe dışında hangi anadillerde eğitim yapılacağı yerel
yönetimler ile bakanlığın ortak yürüteceği çalışmalar ile ihtiyaca ve talebe
göre belirlenir.
Ayrıca ilk ve ortaöğretim eğitimini
destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre
seçimlik dersler de oluşturulur.
Öğrencilere verilecek hiçbir ders bir
inanç, kültür, ırk, etnik köken, dil, cinsiyet, sınıf ve zümreye ayrımcılık
içeren bir içeriğe sahip olamaz”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Sırrı Süreyya
Önder, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Önder. (BDP sıralarından
alkışlar)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; önce bir hususu düzeltmem gerekiyor. Evvelsi gün
burada Haydar Arkadaşımızla ilgili bir latife, amacını aşan yerlere çekildi ve
Sevgili Arkadaşımızı üzen bir noktaya getirildi. Böyle bir kastımın olmadığını
belirtir, üzüntüsüne vesile olduğum için özür dilerim. (BDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
“…”(x)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ne diyorsun
ya?
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Bilmiyorsan
konuşma kardeşim, bilen konuşsun, bilen.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – “…”(x)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Tiki Tiki Tempo Noserembo Çari Bari Ruçi Titaritempo!
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – “…”(x)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Estağfurullah!
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Ya düz konuş,
düz, düzelt de konuş.
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Aynen iade.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – “…” (x)
Daha fazla devam etmeyeyim.
OSMAN ÇAKIR (Düzce) – Yani?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bu kadar
zulüm yeter bize ya.
(x) Bu
bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Yanisi şu: Bu ülkede
yüz binlerce Kürt çocuğu, yüz binlerce Arap çocuğu ilkokula ilk gittikleri gün
karşılaştıkları şey sizin bundan anladığınız kadardır. Gidiyorlar, bilmedikleri
bir dilde…
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Sen zor
okuyorsun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Ya ben
zor okuyorum çünkü bilmiyorum, sen nasıl anlayacaksın? Kürt’ün çocuğu için de
böyle işte.
OKTAY VURAL (İzmir) - Hepsi biliyor.
Senden daha iyi biliyor.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Hiç
bilmediği bir evrenin içine giriyor ve size bu ne kadar tanıdık geliyorsa
Türkçe de o çocuğa o kadar tanıdık geliyor.
Sevgili vekiller, bu meselede
Osmanlı’dan geri gitmeye hakkınız yok, atalarınızdan geri gitmeye hakkınız yok.
Onlar her çocuğun kendi ana dilinde eğitim görmesinin bütün olanaklarını
sağladıkları için bu ülkenin manevi iklimini sağlayan bir sürü müçtehit hep
Kürtlerin arasından çıktı. Hemen milliyetçi arka plan zihniniz ayağa kalkıyor
ama şunu unutuyorsunuz işte: Bugün sövdüğünüz bir sürü Kürt’ün dedesi vaktinde
sizin bugünkü manevi ikliminizi oluşturmuş ana diliyle eğitim görmesine izin
verildiği için.
OSMAN ÇAKIR (Düzce) – Hiçbir Kürt’e
sövmüyoruz. O yanlış bir ifade.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Bugün…
Kim laf atarsa ona söylüyorum, siz de dönün sayın vekilinize deyin ki iki
dakika sabretsin.
Ne anladınız bundan? Hiçbir şey.
Latince bir şiirdi bu, Latince. Bir çocuğu böyle bir yarılmaya atıp atmama
meselesidir ana dil meselesi. Ne olur, ne eksilir izzeti deryanızdan,
himmetinizden? Siz Allah’ın verdiğini gasp etmeye muktedir misiniz? Kendinizi
bununla nasıl ruhsatlandırırsınız? “Bize
bakıp söylemeyin.” diyorsunuz. O zaman, ana dilinde eğitimine herkesin cevaz
verecek bir şeyi oy birliğiyle kabul edelim, ben de döneyim, kendi sıramıza
bakayım. (BDP sıralarından alkışlar) Siz bunu… Allah’ın verdiğini gasp
etmektir. Hele hele medeni mi, değil mi falan gibi gereksiz ve incitici şeylere
girmiyorum bile, antitezi barbarlıktır. Hiçbirimizin hakkı yok, bir halkın
dilini, medeniyet terazisinde başka bir halkın dilini tartmaya.
Tekraren söylüyorum, birazcık empati yapmanızı bütün Genel Kuruldan: Bir Kürt çocuğu,
ilkokula ilk başladığı gün -dönün, kendi Kürt vekillerinize sorun- ilkokula ilk
gittikleri gün, öğretmen “Hoş geldiniz çocuklar.” dediğinde, işte burada “…
…”(x) gibi bir şeyi anlıyorlar onlar da. Ondan sonra, o Kürt çocuğunu, doğuştan
ana dili Türkçe olanla yarışa sokuyorsun ve ondan başarı bekliyorsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) –
Kalkınmanızı bilmem ama adalet meselesi hiç uymuyor.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Önder.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Ben de
size teşekkür ederim.
Kalkınma bir yana isminizdeki, ama
adalete bu hiçbir şekilde uymaz. İki dakika tefekkür edin, anlarsınız.
Teşekkür ederim. (BDP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım,
efendim, hiç kimsenin, evinde, ocağında kullandığı dille ilgili bir problemi
yoktur ama eğitim dili Türkçedir, resmî dil Türkçedir, dolayısıyla Anayasa’da
da belirtilmiştir. Bu bakımdan, insanlarımızı ve çocuklarımızı sıralarında
etnik kimliklere göre ayırmak doğru değildir. Hepimiz, hep beraber, herkesin
ana diline saygı gösteririz ama Türkiye’de eğitim dili ve resmî dil Türkçedir.
Bununla ilgili bir önergenin de işleme alınması, doğrusu Anayasa’nın amir hükmü
varken ne derece bağdaşır, takdirlerinize sunuyorum.
(x) Bu
bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Ama
İngilizce okullar var bu memlekette, bu sizin hassasiyetinize…
OKTAY VURAL (İzmir) – Ana dili değil o.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) –
Fransızca olan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Ana dili
Fransızca olan yok.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – 12 Eylül
darbesi yapıldığı zaman, generaller, Kenan Evren, ilk defa, bu Anayasa’da, ilk
defa 2932 sayılı Yasa ile ana dilleri yasakladı ve hiçbir devletin tarihinde
böyle bir yasa yoktur ana dili yasaklayan.
Şimdi, darbecilerin yasakladığı ana
dilleri ve milyonların konuştuğu, milyonların talep ettiği kendi dilinde
eğitimi, “Bu Kenan Evren Anayasası’na aykırıdır.” diye, bu darbecilerin, bu
generallerin, 4 Nisanda yargı önüne çıkacak darbecilerin ve işkencecilerin,
sağcıları da solcuları da idam edenlerin yasakladıklarını bu Meclis
yasaklayamaz; Türkiye’ye yakışmaz.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, sakin olun,
dinliyoruz, sakin olun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Osmanlı’dan bu
yana bütün dillerde tarih, edebiyat, şiir, roman her dilde eserler verilmiştir.
İşte, Kültür Bakanlığının Mem u Zin’i
basması, Ahmedi Hani, Fakih Tayran,
Melaye Ciziri, Yaşar
Kemal’in yazdıkları ve sadece cumhuriyet tarihinde iki yüz kırk tane Kürtçe ana
dilde roman yazılmıştır.
Şimdi, bu Meclis ya “Ben yasakçıyım,
dilleri yasaklıyorum.” ya da “Ben çok kültürlü, çok dilli bir Türkiye’yim.”
kararını verecek.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, niye
bağırıyorsunuz ki? Dinliyoruz, Meclis sizi dinliyor.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ya bu Meclis
burada Kürtler de vardır, Çerkezler de vardır, Araplar da vardır, farklı diller
de vardır, onun kararını verecek ya da “Ben tekçiyim, benim dışımdakileri
reddediyorum.” diyecek.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Kaplan, konu anlaşılmıştır.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bugün
alacağınız karar tarihîdir.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, lütfen oturur
musunuz, konu anlaşıldı.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ya ortak
vatanın ortak Meclisinde ortaklaşacağız ya da ayrışacağız. (Gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Kaplan, böyle bir usul
yok yani!
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ya ortaklaşırız
ya da ayrışırız Sayın Başkan, böyle tartışmalara zemin vermeyiz.
BAŞKAN – Ne yapalım şimdi Sayın Kaplan?
Lütfen oturur musunuz yerinize.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bakın, iki tane
önerge var, iki tane önerge de din eğitimiyle ilgili. Din eğitimiyle ilgili
önergeler var.
BAŞKAN – Tartışacağız, onları da
tartışacağız.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Şimdi soruyorum: Hanefi mezhebinde mi…
BAŞKAN – Sayın Kaplan, lütfen oturur
musunuz yerinize!
HASİP KAPLAN (Şırnak) – …Şafii
mezhebinde mi, Hanbeli mezhebinde mi… (Gürültüler)
BAŞKAN
– Lütfen diyorum, oturur musun!
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Yeter!
BAŞKAN – Sayın Kaplan, siz grup başkan
vekilisiniz, söyleyeceklerinizi söylediniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu konu
tartışılacak bir konu değildir bu kadar!
BAŞKAN – Sayın Kaplan, oturun, biz de
söyleyeceğiz! Lütfen…
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Kafadan
atıyorlar! Osmanlıda öyle bir şey yok bir defa. Kimi kandırıyorsunuz siz!
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, milletin
bölünmesine izin vermeyeceğiz, oylamaya koyun.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın
Vural’ın talebiyle ilgili, Genel Kurul, Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen bir
önergeyi Anayasa’ya aykırılık yönünden değerlendirir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hasip Bey’e rağmen bu millet ayrılmayacak.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yani sen dilini
konuşacaksın, başkasını yasaklayacaksın, olur mu öyle şey?
BAŞKAN – Bu değerlendirme sonunda
Anayasa’ya aykırılık görürse yapılacak oylamayla düzenlemeyi reddedebilir.
Bunun dışında Başkanlığımızın Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen bir önergeyi
işleme koymama yetkisi bulunmamaktadır. Anayasa’ya aykırılıkla ilgili kararı
verecek yüce kuruldur. Düzenleme kanunlaştıktan sonra Anayasa Mahkemesine de
Anayasa’ya aykırılık gerekçesiyle iptal davası açılması ve düzenlemenin iptal ettirilmesi
mümkündür. Bu nedenle Başkanlığımızın bu konudaki tutumu değişmemiştir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – İç Tüzük’e aykırı olanı bile koymuyorsun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Efendim, Tüzük’ün 38’inci maddesi var.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. [BDP sıralarından
alkışlar(!)]
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Alkışlıyoruz
sizi, bravo, bravo size, alkışlıyoruz!
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra sayılı Kanun
Teklifinin 9 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
Madde 9- 1739 sayılı Kanunun 25 inci
maddesinin mülga birinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“İlköğretim kurumları; beş yıl süreli
ve zorunlu ilkokullar ile üç yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar arasında
tercihe imkân veren ortaokullar ve imam-hatip ortaokullarından oluşur.
Ortaokullarda lise eğitimini destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek,
gelişim ve tercihlerine göre seçimlik dersler oluşturulur. Ayrıca tüm
öğrencilerin tercihlerine açık, Kur'an-ı Kerim ve Meali, Peygamber Efendimizin
Hayatından Örnekler ve İlmihal Bilgileri dersleri de verilir. Ortaokullarda
oluşturulacak program seçenekleri ise bakanlıkça belirlenir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen
Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, herkes bilmelidir ki bu topraklarda yaşayan
halkın adı Türk milletidir. (MHP sıralarından alkışlar) Bu devlete vatandaşlık
bağıyla bağlı olan herkesin adı Türk milletidir. Türk milletinin dili
Türkçedir, Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmî dili Türkçedir; bundan hiç
kimse rahatsız olmamalıdır, bu bizim ortak paydamızdır, bu ortak paydada
herkesi kucaklıyoruz. Kendisini bunun dışında sayanlar kendi sorunlarıdır.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Kimse Türk
milletine laf atmıyor zaten Sayın Şandır.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Türk milletine
bir şey diyen yok da siz diğer milletleri niye inkâr ediyorsunuz, mesele burada
yani.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Türk milletiyle
hiçbir sorunumuz yok bizim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, bakınız, bugün, burada…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Niye
diğerlerini inkâr ediyorsunuz!
BAŞKAN – Sayın Kaplan, lütfen…
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – …çok hayırlı
bir iş yapıyoruz. Cumhuriyet tarihinin bana göre en önemli, Türkiye büyük
Millet Meclisinin en önemli… Geleceğe kalacak, çocuklarımızın bizi rahmetle
anacağı çok önemli ve çok değerli, hayırlı bir iş yapıyoruz. Buna katkısı olan
herkesten Allah razı olsun.
Yaptığımız iş şudur: Yüzde 99’u
Müslüman olan bir milletin, bir ülkenin çocuklarına kendi inanç değerlerinin
kaynaklarının eğitiminin verilmesini bir hukuk hâline getiriyoruz. Artık
milletimiz ile cumhuriyetimizi barıştırmanın zamanıdır. Bu cumhuriyet de, bu
Meclis de, bu devlet de, bu hukuk da bu millet için vardır. Siz, bu milletin
değerlerini, inanç değerlerini yok sayarak ne geleceği tanzim edebilirsiniz ne
de bu küreselleşen dünyada kendinizi koruyabilirsiniz.
Gerçekten yıllardır ağza almaya bile
korktuğumuz inanç değerlerimizin temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerîm’in ve onun
en güzel uygulayıcısı olan Hazreti Peygamber'in hayatının ve bunların her
anlayışa göre uygulama alanı olan -AKP’nin eksiği burada- ilmihâl bilgileri
öğretilmeli. Temel ve ortak payda Kur'an-ı Kerim ve Hazreti Peygamber'in
hayatı, ama bunun uygulanmasıyla ilgili, mezheplere göre, anlayışlara göre
ilmihâl farklılığının da okutulması bir imkân hâline getirmeliydi.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, biz,
1999 yılından bu yana, işte, size daha önce de ifade ettiğim bu kitapta, bunun
gerekli olduğunu, bunun okullarımızda okutulması gerektiğini ısrarla
vurguluyoruz. Her seçim beyannamesinde, her programımızda bunu söylüyoruz, ama
iktidar olan sizsiniz ve on yıldan bu yana iktidarsınız.
Dün Sayın Celal Adan’ın
söylediği gibi, imam-hatiplerin isyanını, onların mazlumiyetini
kullanarak iktidar olup, on yıl sonra böyle bir düzenlemeyi yapmaya cesaret
edebilmiş olmanızı bile bir kazanç olarak görüyorum ama bu, Milliyetçi Hareket
Partisinin Sayın Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli’nin eseridir. Onun bu
meselenin arkasında durmasından sonra, biz sözcüleri olarak bunu telaffuz ettik
ve siz de gerçekten bu konuyu gerçekleştirmek noktasında cesaret gösterdiniz.
İnanıyorum ki, biraz sonra Adalet ve
Kalkınma Partisinin önergesi okunacak, o önerge -Tabii bizim önergemize destek
vermenizi arzu ederiz çünkü bizimki daha mütekâmil, ilmihâl bilgileri
okutulmalı- eksik kalır. Farklı inançlardaki insanların dinî hassasiyetlerinin
eğitilmesine imkân verilmiş olacak, bir fırsat verilmiş olacak. Dolayısıyla,
biz sizin önergenize, bu konuyla ilgili maddenin oylanmasına Milliyetçi Hareket
Partisi olarak “evet” oyu vereceğiz ve korkuların kuşatmasında, korkuların
kuşatılmasında, bu milletle, bu milletin değerleriyle Türkiye Büyük Millet
Meclisini, hukukumuzu ve cumhuriyetimizi kavuşturacak, kucaklaştıracağız.
Hiçbir şekilde, hiç kimse bu düzenlemenin
cumhuriyete karşı olduğunu düşünmemeli, Atatürk’e karşı olduğunu düşünmemeli.
Büyük Atatürk bile diyor ki: “Dini mekteplerde öğretiniz.” İşte şimdi, dini
mekteplerde öğreteceğiz. Bu ülkenin insanlarının yüzde 99’u
Müslüman. Müslümanlığın kaynaklarını çocuklarımıza okutmanın hiçbir
şekilde ne cumhuriyete ne laikliğe ne de Atatürk ilkelerine aykırılığı yoktur.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Laikliğe
aykırı. Yok öyle bir şey.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu sebeple,
ben Cumhuriyet Halk Partisinin de bu önergeye destek vermesi ve bu şerefi
paylaşmasını temenni ediyorum, talep ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar) Bu,
bir ortak paydadır. Bu, hepimizin eseri olacaktır. Bu, bu Meclisin eseri
olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ben, hepinize
çok teşekkür ediyorum. Çok heyecan duyuyorum, çok sevinç duyuyorum, hayırlı
olmasını diliyorum. Önergemizi desteklemenizi bekliyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Şandır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler…
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, orada el
kaldıran vardı.
Sayın Başkan, el kaldıran,
kaldırmayanların tespitini istiyorum.
BAŞKAN – Önerge kabul edilmemiştir.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Anlamadılar
galiba neyin oylandığını!
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan,
Sayın Başkanım…
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Hayret bir
şeysiniz ya!
OKTAY VURAL (İzmir) – Tekrarlayın…
Özellikle ayağa kalkarak, açık… O oylamanın tekrarını istiyorum.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Sayın Vural,
önergeleri…
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – O oylamanın
tekrarını… Tek tek okuyarak tekrarlayın.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın
milletvekillerinin bir kısmı belki “evet” oyu verecek.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Kelimeişehadet buradan gelince “hayır”, oradan gelince
“evet” mi denilecek?
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Hayret bir
şey ya!
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, ben
şunu müşahede ettim: AKP Grubu içerisinde bazı sayın milletvekilleri bizim önergemizin
lehinde el kaldırdılar, bazı milletvekilleri kaldırmadı. Dolayısıyla…
BAŞKAN – Sayın Vural, önergeler, sadece
işaret oyuyla yapılıyor. Başka türlü bir usulümüz olsaydı, siz de talep etmiş
olsaydınız yapardık.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, tekrarlamanız
gerekiyor. Çünkü…
BAŞKAN – Ama burada...
OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, siz,
kalkan parmaklara bakmadınız.
BAŞKAN – Ben değil, kâtip üyeler
baktılar. İşte kâtip üyeler burada; birisi iktidar partisinden, birisi
muhalefet partisinden.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır efendim.
BAŞKAN - Kâtip üyeler arasında bir
uyuşmazlık, anlaşmazlık söz konusu olsa, ben dediğinizi yapacağım Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani Sayın
Başkan, ne var milletvekillerinin burada el kaldırdığının tespit edilmesinde?
BAŞKAN – Anladım da, bakan ben değilim,
sayan ben değilim, kâtip üyeler burada.
OKTAY VURAL (İzmir) – Niye grup
engelliyor, bilmiyorum ki?
BAŞKAN – Kâtip üyeler burada.
Evet, sayın milletvekilleri, önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 199 Sıra Sayılı Kanun
Teklifinin çerçeve 9 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
“Madde 9- 1739 sayılı Kanunun 25 inci
maddesinin mülga birinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
‘İlköğretim kurumları; dört yıl süreli
ve zorunlu ilkokullar ile dört yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar
arasında tercihe imkân veren ortaokullar ile imam-hatip okullarından oluşur.
Ortaokullar ile imam-hatip okullarında lise eğitimini destekleyecek şekilde
öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçimlik dersler
oluşturulur. Ortaokul ve liselerde, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin
hayatı, isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulur. Bu okullarda okutulacak
diğer seçmeli dersler ile imam-hatip ortaokulları ve diğer ortaokullar için
oluşturulacak program seçenekleri Bakanlıkça belirlenir.’”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Uygun görüşle takdirinize arz ediyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen
Nurettin Canikli, Giresun Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, bu önergeyle gerçekten,
milletimizin uzun zamandan beri beklediği, istediği, arzu ettiği bir talebi,
inşallah, biraz sonra yüce Meclisin takdirleriyle gerçekleşmiş olacaktır. Bu
itibarla bugün gerçekten tarihî bir gündür. Bugün bir gurur günüdür, bir onur
günüdür. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Yazıklar
olsun!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Değerli
arkadaşlar…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Türkiye
Cumhuriyeti devletini yıktığınız için tarihî bir gün!
OKTAY VURAL (İzmir) – Önergenizin nasıl
boş olduğunu gördük!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Değerli
arkadaşlar, bu sadece milletimizin talimatı değildir, milletimizin emri
değildir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Önergeniz nasıl
boş!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Aynı
zamanda, Anayasa’nın 24’üncü maddesinin de emridir değerli arkadaşlar.
OKTAY VURAL (İzmir) – İşte böyle! Böyle
getiririz!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
Anayasa’mızın 24’üncü maddesi çok açık bir şekilde, herkesin anlayabileceği ve
algılayacağı bir şekilde diyor ki…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Canikli, niye
tek başınıza yapıyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - “Din ve
ahlâk eğitimi ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır…”
OKTAY VURAL (İzmir) - Milliyetçi
Hareketin gücü bu!
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Madem milletin
ortak değeri niye tek başınıza yapıyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - “Din kültürü ve ahlâk eğitimi…”
OKTAY VURAL (İzmir) – Milliyetçi
Hareketin gücü bu! Böyle getirtirler!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – “…ilk ve
ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır.” Bunun…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Niye tek
başınıza yapıyorsunuz Canikli?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Çok açık
değil mi değerli arkadaşlar?
OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle
getirtirler, böyle!
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Niye tek
başınıza yapıyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Altından,
üstünden çekmeye gerek var mı?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Madem milletin
ortak değeri niye tek başınıza yapıyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle
getirtirler, böyle!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
Anayasa’nın amir hükmüdür. Anayasa’nın amir hükmüdür.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Niye tek
başınıza...
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hayır ne
oluyor ya! Allah aşkına, biraz önce Sayın Şandır destek vereceğinizi söyledi…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Madem milletin
ortak değeri, niye tek başınıza yapıyorsunuz?
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak…
OKTAY VURAL (İzmir) – Komisyonda keşke
engellemeseydiniz!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Milliyetçi
Hareket Partisi biraz önce destek vereceğini söyledi, vaz mı geçti Milliyetçi
Hareket Partisi; bilemiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Komisyonda keşke
engellemeseydiniz!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Vaz mı
geçtiniz? Sayın Şandır söyledi biraz önce, vaz mı geçtiniz? Önemli değil.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Niye tek
başınıza?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Hatibi dinleyelim.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – AK PARTİ
Grubunun desteğiyle, inşallah, milletimizin bu talimatı yerine getirilecektir,
ondan hiç kuşku duymayın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Yani 28
Şubattan ne farkı var şimdi buranın?
OKTAY VURAL (İzmir) – Önergenizin nasıl
içi boş olduğu ortaya çıktı.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Buranın 28
Şubattan ne farkı var? Tek başınızasınız.
OKTAY VURAL (İzmir) – Milliyetçi
Hareket olmasaydı kılınız bile kıpırdamazdı.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Ne farkı var 28
Şubattan?
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak…
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Değerli
arkadaşlar, bakın, burada hiçbir şekilde hiçbir kişiye, zümreye karşı bir
dayatma söz konusu değildir. Çok açık bir şekilde…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Dün askerlerin
sivilleri vardı, bugün sivillerin askerleri var. Ne farkı var 28 Şubattan?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Allah
aşkına! Niye konuşturmamaya çalışıyorsunuz beni?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Konuşturmamaya
çalışmıyorum, bir şeyi protesto ediyorum. Konuşturmamak değil, protesto
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak,
lütfen…
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Sizin
destek verdiğiniz, vereceğinizi söylediğiniz önerge üzerinde konuşuyorum. Allah
aşkına yapmayın ya! Hiç kimseye en ufak bir dayatma söz konusu değildir.
OKTAY VURAL (İzmir) – İkili siyaseti
görün. Neredeydi teklifiniz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Çünkü
önerge metnine baktığınız zaman, isteğe bağlı ve seçimlik olarak okutulacağı
çok açık bir şekilde ifade ediliyor değerli arkadaşlar. Niye bundan
çekiniyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) – Teklifinizde
neredeydi? Hani vardı içinde?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bu
imkândan herkes faydalanabilir, herkes bu imkândan faydalanabilir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Kaçamazsınız,
kaçamazsınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Düşüncesi,
inancı ne olursa olsun herkes bundan faydalanabilir zorunlu olmadığı sürece,
bir dayatma olmadığı sürece.
OKTAY VURAL (İzmir) – Kaçamazsınız
böyle.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Tıpkı
1997’de uygulamaya konulan kesintisiz sekiz yıllık eğitim dayatması gibi bir
dayatma olmadığı sürece, tercihe dayalı, isteğe dayalı bir sistemin neresi
yanlış?
OKTAY VURAL (İzmir) - Nurettin Bey,
böyle getirtiriz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bir de
bakın arkadaşlar, isteğe bağlı olarak okutulan nedir, okutulmak istenen nedir?
Kur'an-ı Kerim’dir, Hazreti Peygamber’imizin hayatıdır. Bunun neresi yanlış?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Yanlışları
dile getirmeye devam ediyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – İsteyen
vatandaşımız çocuklarına eğer Kur'an-ı Kerim okutmak istiyorsa devlet bunu
sağlasın, devlet bu imkânı versin. Bundan niye rahatsızlık duyuyorsunuz? Sadece
bu değil, başka hangi dinden olursa olsun…
OKTAY VURAL (İzmir) – Niye bizimkine
“hayır” diyorsunuz? MHP olmasaydı ne yapacaktınız siz?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Hani bu
darbe anayasasıydı? Hani darbe anayasasıydı?
BAŞKAN – Sayın Serindağ…
Sayın Serindağ, lütfen oturun. Sayın Hatibi sükûnetle
dinleyelim.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Hangi
dinden olursa olsun çocuklarına kendi dininin eğitimini vermek istiyorsa sistem
buna müsait, seçmeli ders olarak bunlar getirilebilir. Orijinal metninde de bu
çok açık bir şekilde ifade ediliyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Yeni mi
aklınıza geldi?
OKTAY VURAL (İzmir) – Yoktu, hayır.
Doğru demiyor. Öyleyse niye değiştiriyorsunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın, bu
son derece demokratik, son derece çoğulcu, son derece vatandaşın düşüncelerini
dikkate alan bir uygulamadır. Buna hiç kimsenin bir itirazı olmaması gerekir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – On sene sonra
aklınıza geldi. Dünya işi bitti, ahiret işi on sene sonra başladı. Önce dünya
işi, sonra ahiret işi!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Demokrat
olduğunu, çoğulculuğa destek verdiğini söyleyen hiç kimse bu öneriye itiraz
edemez değerli arkadaşlar, çünkü dayatma yok, zorlama yok, tamamen istek var.
Bu milletimizin… Bakın, bazılarının milletin iradesiyle, milletle sorunu
olduğunu biliyoruz, biliyoruz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sizin
sorununuz var, sizin!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – O nedenle,
zaten milletimiz kırk yıldan beri, elli yıldan beri, bilemiyorum kaç yıldan
beri, güvenmiyor; onu biliyoruz.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sizin
cumhuriyetle sorununuz var, cumhuriyetle!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ama bu
millete hizmet etmek üzere millet bu kadrolara görev verdi değerli arkadaşlar,
bu kadrolara görev verdi; bunu unutmayın.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hangi hizmet?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bu
kadrolar milletimizin kendisine verdiği görevi sonuna kadar yerine
getirecektir. Onda kararlıdır, hiç kimse bunu engelleyemez. (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) –
“Engelleyemezsiniz, tıpış tıpış getireceksiniz.”
dedim, bak nasıl kuzu gibi getirdiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın, bu
iki ders örnek olarak konulmuştur.
OKTAY VURAL (İzmir) – Daha neler var,
neler!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bunun
dışında, Bakanlık, talebe göre seçimlik derslerin sayısını artırabilir, buna
bütün dinî gruplar dâhildir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bu konuda maskeli
siyaseti bitireceğiz, maskeli siyasetinizi bitireceğiz! İç yüzünüzü millet
görsün.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bütün dinî
gruplar dâhildir; evet, aynen öyle. Yani, belki siz bunu
algılayamayabilirsiniz, kabul etmek istemeyebilirsiniz ama bizim demokrat
anlayışımız budur, çoğulculuk anlayışımız budur ve maddenin orijinal metninde
de açık olarak belirtiliyor. Yani, bir tarafta sekiz yıllık kesintisiz eğitim
dayatmasını, diğer tarafta milletimizin emrinde olan… (Gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Bu
cumhuriyeti yıkamayacaksınız, yıkamayacaksınız!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Canikli.
Bir saniye lütfen…
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, Sayın
Canikli -doğrusu hayretler içindeyim- diyor ki: “Bundan öncekinde vardı.”
Elinizi vicdanınıza koyun, bundan önce aklınıza gelmedi, yoktu içinde ya,
yoktu! “Milliyetçi Hareketin isteğiyle yaptık.” deme cesaretini niye
gösteremiyorsunuz? Yürekli olun ya, yürekli olun; teşekkür edin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bakın,
metnin içerisinde açık bir şekilde var, maddede var.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yoktu, imam-hatip
ortaokulları da yoktu, biz önerdik.
BAŞKAN – Sayın Vural, sözleriniz tutanaklara
geçti, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir
de bilemiyorum, bu önergelerde önerge kabul edildiği zaman gerekçesi kanunun
maddesi mi oluyor, olmuyor mu çok bilmiyorum ama bu gerekçe o kadar zayıf ki.
İmam-hatip ortaokulları açılıyor.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Orada izah
etti gerekçeyi.
OKTAY VURAL (İzmir) – “…Kur'an-ı Kerim
ve Peygamber Efendimiz’in hayatı…” Diyor ki,
gerekçeye bakın…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Orada
gerekçeyi şifahi olarak ifade ettim.
OKTAY VURAL (İzmir) – “Okutulacak…”
BAŞKAN – Sayın Vural, yerinizden veya
buyurun kürsüden ifade edin.
OKTAY VURAL (İzmir) – “Okutulacak
seçmeli derslerle ilgili kamuoyundaki yanlış bilgilendirmelere açıklık getirmek
amacıyla önerilmiştir.” Yani “Bizim niyetimiz yoktu buna.” Niyetinizin olmadığını
belirtiyorsunuz burada.
BAŞKAN – Sayın Vural, teşekkür
ediyorum.
Buyurun Sayın İnce.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Niye destek
vermediniz demin? On sene dünya malıyla uğraştınız, aklınıza ahiret gelmedi!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bir
müsaade edin, Sayın İnce söz istiyor.
Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Canikli
milletin değerleriyle sorunlu olduğumuzu söyledi, açıkça bir sataşmada bulundu,
iki dakika söz istiyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben CHP’ye
sataşmada bulunmadım.
BAŞKAN – Hayır, tutanakları isteyelim
bakalım Sayın İnce, isterseniz.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın
Başkanım, siz o anda konuşuyordunuz kâtip üyeyle, yalan söyleyecek hâlim yok,
bana inanın.
BAŞKAN – Hayır, lütfen… Lütfen…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ama öyle dedi.
İki dakikada…
BAŞKAN – Ya, bu kelimeleri niye kendi
kendinize hemen telaffuz ediyorsunuz çok çabuk, “yalan” kelimesi, “iftira…”
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, bizim
grubu işaret ederek konuştu, “Bazıları…” dedi, böyle gösterdi.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Peki, çok
teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ama lütfen, Grup Başkan
Vekilisiniz, hemen “yalan” kelimesi, “iftira”, “hakaret”, “gasp…”
Buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Yüksek
perdeden başlamazsak söz vermiyorsunuz.
BAŞKAN – Ben, sayın grup başkan
vekillerine yakıştıramıyorum doğrusu.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Peki.
BAŞKAN – Buyurun.
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; eğitim tartışmasının içinde bilgisayar tartışılır, İnternet tartışılır;
dinimiz, kitabımız sıcak siyasetin konusu olabilir mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yazıklar olsun!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Ne kadar
ayıp! Ne kadar ayıp! Yani biz burada İnternet, bilgisayar, okulları
tartışacağımıza, “Sen mi daha iyi Müslümansın, ben mi daha iyi Müslümanım?..” Böyle bir tartışma olur mu? Yazıktır ya, günahtır,
günah; günahtır. (CHP sıralarından alkışlar)
HİLMİ BİLGİN (Sivas) – Biz
tartışmıyoruz ki!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Bakın,
değerli arkadaşlarım, yani siz o dinî eğitimden geçmiş insanlarsınız çoğunuz,
ben de geçtim o eğitimden merak etmeyin, ben kendime yakıştıramıyorum bu
tartışmaları, siz nasıl yakıştırıyorsunuz anlamıyorum. Bu kanunda bu iki
önergenin ikisi de olmasa bile zaten bu dersleri koymak mümkün.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Buyurun!
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Mümkün bu. Sırf bunları ne için koyuyorsunuz
biliyor musunuz? Oy almak için Kur'an-ı Kerim’i kullanıyorsunuz, oy almak için!
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Yapmayın bunu.
Kur'an-ı Kerim’le ilgili bir
düzenlemede ben burada 550 milletvekilinin 550’sinin de oy vermesini isterim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu birlikte yapmalıyız. Sizin işiniz,
gücünüz, o milyar dolarlar var ya bilgisayarlarla ilgili, onları Kur'an’la kapatmaya
çalışıyorsunuz, haramı Kur'an’la kapatmaya çalışıyorsunuz! (CHP sıralarından
alkışlar) Bakın, yapmayın bunu. Bunu yapmayın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Bu olmadı,
olmadı.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Dinimiz,
Kur’an-ı Kerim, sıcak siyasetin tartışma alanı değildir.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Tartışma yok.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Siz
Müslümansınız, ben değil miyim?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Öyle bir
şey söylemiyoruz.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Sizin
içinizden buradan seçerim, halkın huzurunda tartışırım, eğer onlara yenilirsem
siyaseti bırakırım. Bırakın bu işleri siz. Bırakın bu işleri. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar(!)]
Bakın, bunu sıcak siyasetin tartışma
konusu olmaktan çıkarın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHARREM İNCE (Devamla) – Son
maddelerde göreceksiniz Cumhuriyet Halk Partisinin direncini. Size o yetimin
hakkını yedirmeyeceğiz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnce.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım,
efendim, bizim de önergemiz var. Sayın Muharrem İnce oy almak için Kur’an-ı
Kerim’le ilgili önerge verildiğini ifade etti, teeddüp ederim. Bu değerlerimiz
oy için istismar edilecek değerler değildir. Bunlar hepimizin, hep beraber,
birlikte sahiplenmesi gereken değerlerdir. Dolayısıyla, böyle bir
değerlendirmeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Böyle bir şey olmaz. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım,
Sayın Canikli benim konuşmamdan sonra bir konuşma yaptı, beni de grubumuzu da
ilzam edecek şekilde beyanlarda bulundu.
BAŞKAN – Ne söyledi grubunuzu ilzam
edecek şekilde?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben bir
şey söylemedim.
ENVER ERDEM (Elâzığ) - Siz hiçbir şeyi dinlemiyorsunuz Başkanım ya.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yani bizim
önergemizin kabul edilmeyişinin gerekçesini anlatırken, bizi bir anlamda bu
konuyu istismar etmekle suçladı. Müsaade ederseniz düzeltme yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır, sataşma
nedeniyle, yeni bir sataşmaya mahal vermemek şartıyla. (MHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkanım,
on dakikadır işaret ediyorum, meramımı sormadınız.
BAŞKAN – Sayın Altay, Grup Başkan
Vekiline…
ENGİN ALTAY (Sinop) – Efendim, grup
başkan vekilleriyle mi yöneteceksiniz bu Meclisi?
BAŞKAN – Ama Sayın Altay, böyle bir
usulümüz yok ki efendim.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Efendim, sizin
göreviniz, bana -on dakikadır bunu yakmışım- meramımı sormaktır, söz
verirsiniz, vermezsiniz, ayrı bir iş. Lütfen. Meramımı sormaya bile…
BAŞKAN – Grup başkan vekillerine…
ENGİN ALTAY (Sinop) – Efendim, siz,
bana…
BAŞKAN – …söz verdim, bir dinleyelim,
ondan sonra Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Hayır, hayır ama
“Siz oturun, vermeyeceğim.” diyorsunuz. Bana meramımı sormaya mecbursunuz.
BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekilini
kürsüde bekletemeyiz efendim.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Olabilir, benim
meramımı dinlemek zorundasınız.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ya, burada
milletvekilleri de var. “Grup başkan vekili” ne demek? Yani burada
milletvekilleri kişiliksiz mi? Böyle bir tutumunuz var ya! Burada
her milletvekili eşit.
4.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin şahsına ve MHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Değerli
arkadaşlar, hiç olmazsa…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle bir saçma
sapan düşüncelerle…
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – …şu
konuştuğumuz konunun kutsiyetinde birbirimize hoşgörülü olalım. Lütfen.
Bizim itirazımız şudur Sayın Canikli:
Eğer Komisyonda bizi konuştursaydınız, biz bu önergeyi orada verecektik ve bu
tartışma orada bitecekti ama müsaade etmediniz. Yani bir Sayın Bakanınız çıktı
-Sayın Başbakanınız bir ayrı- Milliyetçi Hareket Partisini bu konuyu istismar
etmekle suçladınız. Buna hakkınız yok. Yani biz size kendimizi ispat etmek
mecburiyetinde değiliz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Siz kimsiniz ya?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – İşte
söylüyoruz, 99’dan bu yana, ayrıca on yıldır iktidarsınız ve bu mazlumların
oyunu alarak iktidar oldunuz ama bugüne kadar getirmeyişiniz… Getirdiğiniz
kanunda buna imkân yok.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Var.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Getirdiğiniz
önerge de açıkta.
Değerli milletvekilleri, suçlamak için
söylemiyorum. Önünüzde Milliyetçi Hareket Partisinin önergesi var. Beş yüz
kelimelik gerekçe var. Aranızda ilim adamları var, din adamları var. Okuyun
gerekçeyi, göreceksiniz. Adalet ve Kalkınma Partisinin gerekçesini okuyunuz,
bir satır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben
konuştum…
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Yani değerli
arkadaşlar, yani bu konuda bizim ciddiyetimizi sorgulamak hakkınız değil.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hazırlıksızsınız,
çalışmamışsınız. Niyetiniz hayır değil.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Hakkınız
değil ve ben tekrar ifade ediyorum: Yani hangi gerekçeyle Milliyetçi Hareket
Partisinin önergesine “hayır” oyu verdiniz arkadaşlar?
OKTAY VURAL (İzmir) – Hangi? Taassup,
parti taassubu…
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Biz şimdi
sizin önergenize “evet” oyu vereceğiz. Utanmayacak mıyız arkadaşlar? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Evet, utanmayacak mıyız? Olur
mu böyle bir şey? Yani Kur'an-ı Kerim konusunda bile biz sizinle
anlaşamıyorsak, siz bizimle anlaşamıyorsanız nasıl olacak bu iş?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben
konuşurken konuşturmadılar Sayın Şandır. Yapmayın Allah aşkına.
OKTAY VURAL (İzmir) – Allah’ını
seversen, ne var destekleseniz?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Allah aşkına.
Ama orada, hemen bizim önergemize “hayır” oyunu, elini kaldırdın, bu grubun
iradesini gasbettin.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne var
destekleseniz? Yürek yok, yürek yok.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yanlış,
teknik olarak…
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Niye yanlış
olsun? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Şandır, teşekkür
ediyorum.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, kendinizi gözden geçirmenizi istirham ediyorum…
OKTAY VURAL (İzmir) – İşte, sizin
önceki önergeniz de burada. Rezalet.
BAŞKAN – Sayın Altay, buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – … keskin sirke küpüne zarardır…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye… Sayın Altay’a söz
verdim…
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Kendi
değerlerimize sahip çıkalım…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Altay’a söz verdim, bir
saniye Sayın Kaplan.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Hepinize
saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Sayın Başkanım,
Talim Terbiye Kurulu Başkanının ya da temsilcisinin o sıralardan derhâl kalkıp
Genel Kurul salonunu terk etmesi gerekir. Bunu talep ediyorum çünkü ilköğretime
müfredat koymak, ders koymak Talim Terbiyenin işidir; bir. Bunu biz
üstlenmişsek Talim Terbiye Kurulu Başkanının ya da temsilcisinin orada işi yok.
Orayı derhâl terk etmelidir ve bu teklifi, gerek MHP’ninkini gerek AKP’nin
teklifini siz burada Anayasa’ya aykırılık önergelerine rağmen işleme alarak da
bir Anayasa suçu işlediniz. Bunu da belirtmek istiyorum ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi laik, demokratik cumhuriyetin dinamitleneceği yer değildir. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Altay, teşekkür
ediyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Aynen, doğru
söylüyor, Talim Terbiyenin görevini biz yapıyoruz.
BAŞKAN - Lütfen, konuşmalarınızda
bürokratları hedef almayınız. İkincisi: Anayasa’ya aykırılıkla ilgili burada
Başkanlık olarak görüşümüzü bildirdik.
Buyurun Sayın Özdemir.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bu getirilen önerge, biraz önce kabul
edilen önerge açıkça Anayasa’nın laiklik ilkesine aykırıdır. Hazır AKP’nin
çoğunluğu var, Mecliste başka destek de bulduklarına göre -Grup Başkan Vekili
söylüyor: “Bence bugün tarihî bir gün.” diyor. Evet, tarihî bir gün.-
“Cumhuriyeti kaldırdık, halifeliği yeniden ilan ettik.” desinler, daha dürüst
davranmış olurlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Kaplan’ın söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Gerçekten,
burada üzülerek bir tartışmaya tanık olduk çünkü Kur’an, din, peygamber gibi
kutsal değerleri gerçekten siyaset konusu yapmak üzmüştür bizi. On yıldır
iktidar AK PARTİ hükûmetleri ve Sayın Bakan ve Müsteşar, ilgililer burada. Din
dersleri vardı müfredatta. Siz bu din derslerinde bugüne kadar Kur’an-ı Kerim,
Hazreti Peygamber’in hayatını, mealini, hiç ders olarak okutmadınız mı?
Okuttunuz mu, okutmadınız mı? Bu konuda Meclisi bilgilendirseniz sevinirim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Doğru tavır
budur.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yürek olacak,
yürek! Aferin size aferin! “Böyle tıpış tıpış
getireceksiniz.” dedim değil mi? Nasıl? Sıktı değil mi?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, kabul
edilen… (CHP sıralarından gürültüler)
KAMER GENÇ (Tunceli) – O zaman
halifeliği, saltanatı da ilan edelim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, kabul
edilen önerge doğrultusunda 9’uncu maddeyi oylarınıza sunacağım. Ancak 9’uncu
maddenin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır.
Önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.
Önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
199 sıra sayılı kanunun 9. Maddesinin
oylamasının açık oylama ile yapılmasına müsaadelerinizi arz ederiz.
BAŞKAN - Mehmet Şandır? Burada.
Oktay Vural? Burada.
Mehmet Günal? Burada.
Özcan Yeniçeri? Burada.
D. Ali Torlak? Burada.
Mustafa Erdem? Burada.
Lütfü Türkkan? Burada.
Alim
Işık? Burada.
Zühal Topcu?
Burada.
Yusuf Halaçoğlu? Burada.
Ahmet Duran Bulut? Burada.
Seyfettin Yılmaz? Burada.
Münir Kutluata?
Burada.
Ruhsar Demirel? Burada.
Meral Akşener? Burada.
Murat Başesgioğlu? Burada.
Celal Adan? Burada.
Mehmet Erdoğan? Burada.
Mesut Dedeoğlu? Burada.
Muharrem Varlı? Burada.
Mustafa Kalaycı? Burada.
Sinan Oğan? Burada.
Ali Uzunırmak?
Burada.
Ali Halaman?
Burada.
Reşat Doğru? Burada.
Cemalettin Şimşek? Burada.
Açık oylamanın şekli hakkında Genel
Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 199
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesinin açık
oylama sonucu:
“Kullanılan
oy sayısı : 391 |
Kabul : 306 |
Ret :
85 (x) |
Kâtip Üye Kâtip
Üye |
Bayram
Özçelik Muhammet
Rıza Yalçınkaya |
Burdur Bartın” |
Böylece 9’uncu madde kabul edilmiştir.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.03
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.22
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 85’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
199 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
10’uncu madde üzerinde üç adet önerge
vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım:
TBMM Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun tasarısının
10'uncu maddesinde yer alan "veya yaygın" ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sırrı Sakık Pervin
Buldan Mülkiye
Birtane |
Muş Iğdır Kars |
Hasip
Kaplan İdris Baluken Adil
Kurt |
Şırnak Bingöl Hakkâri |
Nursel Aydoğan Levent Tüzel Halil Aksoy |
Diyarbakır İstanbul Ağrı |
Emine Ayna Aysel Tuğluk Hüsamettin Zenderlioğlu |
Diyarbakır Van Bitlis |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Binnaz Toprak Turgut Dibek Ali İhsan Köktürk |
İstanbul Kırklareli Zonguldak |
Ayşe
Eser Danışoğlu Aylin
Nazlıaka |
İstanbul Ankara |
Madde 10- 1739 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 26- Ortaöğretim,
ilköğretime dayalı, dört yıllık zorunlu öğrenim veren genel, meslekî ve teknik
öğretim kurumları ile açık lise öğrenimini kapsar. Bu okulları bitirenlere
ortaöğretim diploması verilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati
Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10 uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Oktay Vural Özcan Yeniçeri |
Mersin İzmir Ankara |
Zühal
Topcu Lütfü
Türkkan Alim Işık |
Ankara Kocaeli Kütahya |
Engin
Çınar Ahmet Duran
Bulut Mustafa
Erdem |
Kastamonu Balıkesir Ankara |
“Madde 10- 1739 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
‘Madde 26- Ortaöğretim, ilköğretime
dayalı, üç yıllık zorunlu, örgün veya yaygın öğrenim veren genel, mesleki ve
teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsar. Bu okulları bitirenlere ortaöğretim
diploması verilir.’”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Erdem, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ERDEM (Ankara) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin önergesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Aynı dinin mensupları olarak
üzerimizdeki bir görev ve sorumluluğun ifası için buradayız. Yüce dinimiz
İslam’ın herhangi bir alanının istismara müsaade etmediği ve bir Müslüman’ın
dinî duygularının sömürüye araç olmaması gerektiği hususlarını dikkatlerinize
arz etmek istiyorum.
Biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu dinin bu milletin kaderi ve ideali olduğu,
o dinin yaşanması hâlinde bu milletin selamete ereceği duygularıyla, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak eğitim kurumlarımızda din derslerinin verilmesini,
Kur’an’ın öğretilmesini, imam-hatip okullarının orta kısımlarının açılmasını
önerdiğimiz hâlde bu milletin dinî duygularını istismar ederek oy toplayan AKP
milletvekillerinin bu grup önerisine destek vermemelerini kınıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, bir başka hususa daha dikkatlerinizi çekmek istiyorum:
Milliyetçi Hareket Partisi önerge sunmazdan önce, Milliyetçi Hareket Partisinin
Sayın Genel Başkanı ve grup yöneticileri Kur’an-ı Kerim’in, Peygamberimizin
hayatının, ilmihâl bilgilerinin bu milletin çocuklarına öğretilmesi
gerektiğini, imam-hatip okullarının orta kısımlarının açılması gerektiğini
söyleyinceye kadar program metninde veya kanun metninde böyle bir şeyiniz vardı
da niye daha önceden bize bildirmediniz?
İki tane önerge sundunuz ve bu iki
önergenin birincisinde imam-hatip okullarının orta kısımları da yok idi ama
kamuoyuna Sayın Bakanın Türkiye’den, Sayın Başbakanın Seul’den
verdiği mesajlarda bu programın içerisine Kürtçenin eğitim dili olarak
konulacağı, Heybeliada Ruhban Okulunun da bu program çerçevesinde açılacağı
dost Obama’ya bildirilmiş idi.
O zaman şunu burada dikkatlerinize
sunmak istiyorum aziz milletvekilleri: Din, Yüce Kitabımızın 30’uncu Sure’sinin 30’uncu Ayet’inde
bildirildiğine göre, Allah’ın insanın içerisine yerleştirdiği, değiştirilmesi
mümkün olmayan bir değerler bütünüdür. “İnanmıyorum.” diyen insanların yapmış
olduğu uygulama veya ifadeler bastırılmış dinî duyguların ifadesinden başka bir
şey de değildir.
Bundan
on beş sene kadar önce Kırgızistan’da bulunduğum bir sürede Rusya’nın Komsomolskaya Pravda gazetesine vermiş olduğum mülakatı
burada sizlerin vicdanına, aklına hitaben yeniden arz etmek istiyorum: Bu
surede ifade edilen husus; inanma duygusu insanın içerisine yerleştirilmişse o
zaman bu duygunun legal yollardan reel bir şekilde mutlaka insana öğretilmesi
ve onun zararlı taraflarının bertaraf edilmesi lazım gelir. Eğer siz yaygın ve
örgün eğitim kurumlarınızda din derslerini insanlara öğretmezseniz, bu legal ve
reel bir şekilde olmaz ise bu duyguyu tatminden başka seçeneği olmayan
insanların bunu illegal yollardan irreel bilgiler
şeklinde tatmin etme zarureti vardır ki o zaman ülkemizde yaşanan din
sömürüsünün, din istismarının veya yanlış dinî bilgilenmenin manzarası ortaya
çıkar. Dolayısıyla, burada şunu açıkça ifade etmek istiyorum:
Gazetelerde, televizyonlarda, radyolarda çeşitli cinsiyet ve yaş gruplarına
mensup olan insanların dinle ilgili çok ilkel bazda
bile bir soru sorma ihtiyacı oluyor, din bezirgânları bu sorulara karşı kendi
duygularını ve beceriksizliklerini ortaya koyarak yanlış yönlendirme
yapabiliyorsa, bu yaradılıştan gelen olgunun yanlış yöne yönlendirilmesinden
başka bir şey değildir. Dolayısıyla, asırlardır dinî eğitim tecrübesine sahip
olan ülkemizin, dinle özdeşleşmiş ve Müslüman Türk milleti vasfını kazanmış
olan bu milletin dinî değerleriyle, kültürel değerleriyle yaygın ve örgün
eğitim kurumlarında tanışması ve milletimizin bekası noktasında ideal bir ruha
kavuşması lazım gelir diyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve
Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından benimsenen (2/312) Esas
Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz
ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay
Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu
Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 10. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Binnaz
Toprak (İstanbul) ve arkadaşları
Madde 10- 1739 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 26- Ortaöğretim,
ilköğretime dayalı, dört yıllık zorunlu öğrenim veren genel, meslekî ve teknik
öğretim kurumları ile açık lise öğrenimini kapsar. Bu okulları bitirenlere
ortaöğretim diploması verilir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Binnaz Toprak, İstanbul Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Toprak.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben buraya gelmeden önce iki
televizyonda konuşma yaptım. Bana sorulan soru şuydu: “CHP bu yasaya neden
itiraz ediyor?” Ben de şunu söyledim, dedim ki: “İtirazlarımızın dinle,
imam-hatip okullarıyla, laiklikle hiçbir ilişkisi yok. Hatta Sayın Başbakan ve
diğer AKP’li yetkililer verdikleri demeçlerde CHP milletvekillerinin Komisyonda
bu tartışılırken sadece ve sadece imam-hatip liselerinin orta kısımlarının
açılmaması doğrultusunda konuştuklarını söylediler. Bu doğru değil, hiçbir
arkadaşımız bu konuyu gündeme getirmedi. Bizim asıl üstünde önemle durduğumuz
mesele, eğitim felsefesi ve bu yasanın içeriğiyle ilgiliydi çünkü bu yasayla
ilgili ciddi endişelerimiz var. Endişelerimizin kaynağında da özellikle yoksul
aile çocuklarına ilişkin tereddütlerimiz var.”
Şimdi, bunu söyledikten sonra şunu
söyleyeyim: Gerçekten de demin burada yaşanan sahneyi esefle karşılıyorum.
MHP’li bir milletvekili arkadaşımız AKP’yi suçlayarak biraz önce dedi ki: “Efendim, dini alet ediyorlar siyasete.”
Maalesef, bugün kendileri de aynı şeyi yapmış durumda. Burada biz, MHP ve
AKP’nin, kim daha fazla dindar gözükecek ve dolayısıyla, bundan rant sağlayıp daha fazla oy alacak münazarasına sahne olduk.
Bunu şiddetle kınıyorum. Zaten bu Meclisin çalışma şekli, aslında bizim bu
yasaya itirazlarımızın en önemli nedenlerinden bir tanesi. Bakın ben, Komisyon
toplantılarının birçoğuna katıldım iki günü hariç, 7’nci maddeye kadar tartışıldı
ve 7 madde Komisyondan geçti. Geriye kalan maddeler Komisyonda güya tartışıldı
ve güya oylamaya sunuldu ve güya kabul edildi. Eğer bu memlekette adil yargı
varsa, bağımsız yargı varsa, bu yasanın Anayasa Mahkemesinde usulden bozulması
lazım çünkü hiçbir parlamenter sistemde, bir yasa tartışılmadan, ortak akıl
üretmeye çalışılmadan, mutabakat aranmadan, bu şekilde geçirilmeye çalışılmaz.
Bu, gerçekten de esef verici bir durumdur ve bir AKP klasiği hâline gelmiştir.
Bunu daha önce de yaşadık, bu Meclis çalışmıyor, çalıştırılmıyor çünkü bu
Meclis, sadece ve sadece, böyle, bir yere imzasını basan veya mührünü basan
insanlar topluluğundan oluşuyor, hiçbir şeyi burada tartışamıyoruz.
Bakın, buraya Kürt sorunu geldi, kapalı
oturum olduğu için bunu şimdi açıklayamayacağım ama şu kadarını söyleyebilirim
ki iki gün boyunca konuya değinmedik bile.
Aynı şekilde, buraya, defalarca hem
bizim milletvekili arkadaşlarımız hem BDP’li
arkadaşlar, ırkçı söylemlere karşı yasa çıkarılması için teklif verdiler, bu
dahi reddedildi.
Şimdi, dolayısıyla, burada biz, aslına
bakarsanız bir tiyatro oynuyoruz, demokrasicilik
oynuyoruz tıpkı demin oynandığı gibi. Hiçbir şeyi tartışmıyoruz, hiçbir konuya
çözüm aramaya çalışmıyoruz. Şimdi, demin dedim ki…
Dolayısıyla, şunu söyleyeyim: Başbakan
ve AKP yetkililerinin umdukları şöyle bir şeydi zannediyorum: CHP nasıl olsa
buna laiklik temelinde karşı çıkacak, biz de yükleneceğiz. Bu böyle olmadığı
içindir ki bugünkü sahne yaşandı diye düşünüyorum. Çünkü,
zaten bizim grup başkan vekilimizin de söylediği gibi, yasanın içeriğinde bu
vardı. Yani, din eğitimi bir paket hâlinde verilecek deniyor yasanın
içeriğinde. Dolayısıyla, bu paketin içinde Kur’an-ı Kerim de öğretilebilirdi,
Peygamberin hayatı da öğretilebilirdi, İslamiyet hakkında bilgi de
verilebilirdi. Hiçbir yasada, şu ders okutulacak, bu ders okutulacak diye
ayrıntıya girilmez.
Şunu söyleyeyim: Dedim ya, bu, yoksul
çocukları vuracak bir yasadır. Bakın, baktığınızda aslında seçmeli dersler
veriliyor gibi gözüküyor. Çok güzel, biz de zaten seçmeli ders taraftarıyız.
Yani öğrencilere bu şans tanınmalı, kendi kabiliyetlerini, yeteneklerini
keşfetmeleri için ama burada şöyle bir kandırmaca var: Aslında seçmeli ders
verilmiyor…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - …seçmeli ders
paketleri veriliyor. Dolayısıyla da bundan zarar görecek olanlar yoksul aile
çocuklarıdır.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Toprak.
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Aynı şekilde,
okul öncesi eğitim, yoksul aile çocuklarıyla daha varlıklı aile çocuklarının
eşit şartlarda ilkokula başlamaları için çok önemli bir çabadır. Dolayısıyla,
bakın Sayın Bakan, bu bir reform değildir. Ama asıl yapılması gereken burada
reform yasası çıkarmaktır.
BAŞKAN – Sayın Toprak, lütfen…
BİNNAZ TOPRAK (Devamla) – Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan,
Hatip, biraz önce 9’uncu maddede kabul edilen bir önerge çerçevesinde
Milliyetçi Hareket Partisinin de din istismarı yaptığı gibi, haksız, mesnetsiz
ifadelerde bulunmuştur. Din, bizi millet yapan değerlerdir. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak “din istismarcılığı” adı altında tavrımızın eleştirilmesinin
ayrıca ayrı bir istismar konusu olduğunu ifade etmek istiyorum.
Ben inanıyorum ki Cumhuriyet Halk
Partisine oy veren insanlar da bu milletin dinini kaynaklarından öğrenme ve
anlama ve Atatürk’ün dediği gibi mekteplerde öğrenmeyi, tercihlerini ilk
sırasına ortaya koyar diye düşünüyorum.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Konu o değil
efendim, mekteplerde zaten öğretiliyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak din gibi konular bir istismar alanı değildir,
hepimizi beraber, birlikte getiren hususlardır. Ne hazindir ki Sayın Hatip,
maalesef, etnik meseleleri istismar etmekle ilgili düşüncelerini ifade ederken bunu
istismar ettiğinin farkında olmadığını esefle ifade etmek durumundayım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Vural, tutanaklara
geçmiştir.
Oylarınıza sunuyorum önergeyi…
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yoklama talebi vardır.
Sayın Aslanoğlu, Sayın Seçer, Sayın
Öğüt, Sayın Çıray, Sayın Özgümüş,
Sayın Köktürk, Sayın Yüceer, Sayın Ayaydın, Sayın Dibek, Sayın Kurt, Sayın
Toptaş, Sayın Aksünger, Sayın Toprak, Sayın Özkan,
Sayın Nazlıaka, Sayın Danışoğlu,
Sayın Öz, Sayın Işık, Sayın Kaptan, Sayın Susam.
Sayın milletvekilleri, iki dakika süre
veriyorum, buyurun.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Binnaz
Toprak ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun tasarısının
10'uncu maddesinde yer alan "veya yaygın" ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sırrı
Sakık (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen
Ertuğrul Kürkcü, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Kürkcü.
(BDP sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın
Başkan, sevgili arkadaşlar; aslında bu önerge, bugün İçişleri Bakanı Naim
Şahin’in emirleriyle Kızılay’da, Tandoğan’da, Ankara’nın her yerinde basınçlı
suyla, zehirli gazla, dövülen, sürülen, yerlerde sürüklenen, horlanan öğretmenlerin
talebiydi. O öğretmenlerin fikrini sormadınız, onların hiçbir zaman
düşüncelerine başvurmadınız ama onların verdikleri eğitimin nasıl
şekilleneceğine dair bir gece yarısı baskınıyla bize bir yasa dayattınız.
Unutmayın Kızılay’da, Tandoğan’da, Türkiye’nin her yerinde dayaktan
geçirdiğiniz öğretmenlerden herhangi biri sizin çocuklarınızın öğretmeni
olabilir. Hanginiz yarın veli toplantısına gittiğinizde o öğretmenlerin yüzüne
bakabileceksiniz? “Sizi biz dövdürdük.” diyebilecek misiniz? Yazıklar olsun size!
(AK PARTİ sıralarından “Bağırma” sesleri)
ADEM
YEŞİLDAL (Hatay) - Bağırmadan konuş.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) – Bu yola
daha önce başvuranlar da oldu. Sayın İçişleri Bakanımızın ifrazat yoluyla
insanları cezalandırma çağrısı yani sadece ve ancak vahşi hayvanların yaptığı
bir yolu halka teklif etmesi unutulmadı ama bugün başka bir ifrazatla, tazyikli
suyla, zehirli gazla karşılaştık. Ne oldu? Gene buradayız, gene düşündüğümüzü
söylüyoruz. Tıpkı bundan kırk yıl önce zalimlerin karşısında dimdik duranların
durduğu gibi. (BDP sıralarından alkışlar) Onların kendi idealleri için
hayatlarını verdikleri gibi. Onları ortadan kaldıranlar, katiller, zalimler,
cellatlar unutuldu ama onlar asla unutulmayacak tıpkı bugün Kızılay’da kendi
amaçları ve kendi inançları için direnen öğretmenler gibi, tıpkı onlar gibi
direnen mahkûmlar cezaevinde. İşte faksları. Otuzuncu günündeler açlık
grevinin, Osmaniye Cezaevinde. Tek iyileşme o günden beri, heyetin gittiğinden
beri, şikâyetlerini faks yoluyla bize iletebilmeleri oldu. Bu Hükûmetin
emekçilere, siyasetçilere, cezaevinde yatanlara, kadınlara, erkeklere reva
gördüğü bu muamele, işte onların siyaseti hakkında bize bir fikir veriyor.
Bu eğitim yasası… Eski eğitim yasası
bir matah değildi. O da barışın okulunu bize vermiyordu, o da erkek
olmayanların okulunu vermiyordu; o da emekçilerin, yoksulların okulu değildi;
engellilerin, halkların okulu değildi; inananların, inanmayanların,
hiçbirimizin okulu değildi; ne özgürlüğün ne eşitliğin ne kardeşliğin okuluydu;
baskının, asimilasyonun, zulmün okuluydu ama bugün, bundan da katmerlisini bize
dayatıyorsunuz.
Ana dilde eğitim talebini
reddediyorsunuz. Kız çocukları aleyhine var olan ortaöğretimdeki eşitsizlikleri
geliştiriyorsunuz. Dokuz yaşındaki öğrencilerin belli alanlara yönlendirilmesi
on üç yaş sonrası eğitim seçeneklerini kısıtlıyor. Mukaddesatçı, milliyetçi,
cinsiyetçi, neoliberal, küresel sermaye düzeninin
ihtiyaçlarını gözetiyorsunuz.
Bu tasarı, eski deyimle “milleti hâkime”nin talebi, Türkiye’nin ne emekçilerine ne
Alevilerine ne Hristiyanlarına ne inanmayan yurttaşlarına ne de Diyanet İslam’ı
dışında kalan İslami yorumlara sahip insanlara hitap ediyor. Çok geç olmadan
sizlere sesleniyoruz arkadaşlar: Çocuk işçiler, itaatkâr, dindar nesiller
ülkesine “Hayır.” deyin. Hiçbir ayrım yapmadan, herkese nitelikli ve parasız
eğitim sağlayan demokratik cumhuriyetin okullarını konuşmaya, hayata geçirmeye
çalışalım.
Bu yasayı geri çekebilirsiniz, hâlâ
böyle bir şansınız var. Ama inanın, bu yasayı geçirdikten sonra, bu yasayı
kanunlaştırdıktan ve halka, millî eğitime maruz kalacak çocuklarımıza
dayattıktan sonra, her gün, her gün, eğitim, siyasi bir tartışmanın konusu
olacak. Kaçınılmaz olarak bu yola girdiniz, buradan geri dönebilirsiniz.
Üzerinde ortaklaşabileceğimiz, sizin de temsil ettiğiniz kesimlerin
ihtiyaçlarını gözeten bir yeni eğitim yasası üzerinde anlaşabiliriz. Ama ben
öyle anlıyorum ki biz öyle anlıyoruz ki siz sadece bir eğitim yasası peşinde
değilsiniz, siz toplumu yeniden şekillendirmeye, bir toplum mühendisliği
yapmaya yani şimdiye kadar eleştirdiğiniz merkezî devlet siyasetinin bir
simetriğini kurmaya niyetlisiniz. Bu niyetinizin nelere mal olduğunu yasanızı
uyguladığınız zaman göreceksiniz çünkü Türkiye halkları itaatkâr koyun
değildir, boynunu hiçbir zaman kendisini cahil bırakmak için düzenlenmiş bir
eğitim sisteminin çarklarına uzatmayacaktır.
Görüşlerinizi gözden geçirmeye sizi
davet ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
11’inci madde üzerinde üç adet önerge
vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11. Maddesiyle eklenen Geçici
Madde 3’de geçen “2012-2013” ibaresinin “2013-2014” olarak, “bir eğitim-öğretim
yılı” ibaresinin de “iki eğitim-öğretim yılı” olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Ali Uzunırmak Alim Işık Zühal
Topcu |
Aydın Kütahya Ankara |
Mustafa Erdem Mehmet Şandır Lütfü Türkkan |
Ankara Mersin Kocaeli |
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından
Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11. Maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Namık Havutça Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Hasan
Ören |
Balıkesir İstanbul Manisa |
Kamer
Genç Dr.
Aytun Çıray |
Tunceli İzmir |
Madde 11- 1739 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 3- Zorunlu
ortaöğretim 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi uygulamayı bir eğitim-öğretim yılı ertelemeye
yetkilidir."
TBMM Başkanlığına
199 sıra sayılı kanun tasarısının
11'inci Maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Geçici Madde 3- Zorunlu ortaöğretime,
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, çağ nüfusundaki öğrencilerin tamamına
nitelikli bir eğitim verilebilecek şekilde öğretmen, okul, sınıf, fiziki ve
donanımsal ihtiyaçlar belirlenip karşılandıktan sonra Bakanlar Kurulunun kararı
ile geçilir."
Pervin Buldan Mülkiye Birtane Hasip Kaplan |
Iğdır Kars Şırnak |
Altan Tan Ertuğrul Kürkcü Adil
Kurt |
Diyarbakır Mersin Hakkâri |
Nursel
Aydoğan |
Diyarbakır
|
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; eskiden bugünlerde bahar gelirdi, Kızılay Meydanı
parfüm kokardı ama şimdilik Kızılay Meydanı gaz kokuyor. Gazdan sorumlu Bakan
burada şu an. Çünkü “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” demişti
Hazreti Ali, bizde de Bakan diyor ki: “Bana bir harf öğreteni gazlarım,
bombalarım, biberli, tazyikli su sıkarım, coplarım, genelge gönderir seyahat
özgürlüğünü kısıtlarım, hürriyetini tahdit ederim,
perişan ederim bu öğretmenleri.” İmza, Hazreti İdris Naim
Şahin.
Şimdi, bakın, böyle bir ileri
demokrasiyi Allah kimseye vermesin! Öğretmenler geliyor, Mecliste görüşülen bir
yasa için tepki koyuyorlar, düşüncelerini açıklıyorlar. Niye korkuyorsunuz
bunlardan? Öğretmen bunlar, öğretmen bunlar, öğretmen arkadaşlar! Buraya gelip,
Meclisin önünde bir basın açıklaması yapıp, kendi dosyalarını bütün gruplara
verseler, milletvekilleri de orada, kıyamet mi kopacak? İlla o zırhlıları, o
çelik TOMA’ları, o biber gazlarını, kendi polisini, o
polisin çocuğunun öğretmeninin karşısına polisini sürmenin ahlakı nedir, hukuku
nedir, insanlığı nedir, vicdanı nedir? Allah aşkına bunun dinde yeri nedir,
ahlakta yeri nedir, insanlıkta yeri nedir, söyler misiniz? Ha, burası Başkent,
şuracıkta oluyor bunlar.
Bakın, eğer sizler buna gözünüzü
kapatırsanız -gözünüzün önünde, Başkentte, Meclisin 100 metre ilerisinde atılan
gaz fişekleri, gaz bombaları, yerde sürünen öğretmenler, bu karda, yağışta,
Adana’da bilmem kaç gözaltı, Antalya’da bilmem kaç gözaltı, İzmir’de bilmem kaç
gözaltı- devlet terörü estirirseniz bunun adı demokrasi değildir. Bunun adı
tükürük demokrasisidir! Tükürük demokrasisi de en çok tükürükçülere zarar
verir, bakın, açık söyleyeyim çünkü demokrasinin kurallarını ihlal ettiğiniz ve
ortadan kaldırdığınız zaman hiçbir şeyi sağlıklı tartışamazsınız, konuşamazsınız,
ortaklaşamazsınız, çoğulcu demokrasinin kurallarını hayata geçiremezsiniz,
güzel şeyler yapamazsınız, çocuklarınızın istikbalini ayarlayamazsınız, bunlar
sağlanamaz.
Şimdi, burada tartışmalar oluyor.
Elbette ki farklı fikirler yarışacak. Farklı fikirlerin yarışmasından daha
doğru bir şey var mı? Neden fikirlerin yarışmasından korkuyoruz? Neden yasak?
12 Eylül darbecileri 4 Nisanda yargılanacak. Onların zihniyetiyle, yönetim
anlayışıyla, darbecilerin, çetecilerin yönetim anlayışıyla, zihniyetiyle bu
ülkeyi yönetmek nereye kadar götürür? Bunu böyle yapıp rant
alanlarını açacaksınız, rant yasalarını getireceksiniz. Soygun, talan, ihale,
yap-işlet-devret, özelleştirme, limanlarını, dağlarını, ormanlarını,
madenlerini ülkenin bire bir satışa çıkaracaksınız. Bu yürümez arkadaşlar.
Biraz vicdan sınırlarını zorlamak gerekiyor.
Bakın, Cizre Belediye Başkanımız Aydın
Budak bir konuşmasından dolayı iki sene altı ay ceza aldı; kesinleşti.
Düşüncesini açıkladığı için Belediye Başkanlığı düşürüldü. Hodri meydan… Sayın
Bakan burada, eski Cizre Kaymakamıdır. Cizre’de kaymakamdı, öğretmen
tokatlamıştı 1987 yılında Artukoğlu İlkokulunda. Artukoğlu İlkokulunda
tokatlama işini oradan alışkanlık yapmış, Kızılay’da da tokatlama işini
sürdürüyor.
Buyurun hodri meydan, Cizre’de seçim
kararı alın. İktidarınızı, istediğinizi getirin; yarışalım bakalım sandıkta
gücünüz var mı? Buyurun, hodri meydan. Demokrasi budur.
Bakın, Şerafettin Halis burada
milletvekiliydi. Beş sene burada yaptığı konuşmalar yüzünden on altı sene yedi
ay ceza aldı. Bir milletvekili arkadaşınız konuştuğu için… Susturamazsınız bu
ülkeyi arkadaş ya! Yazık, yazık bu ülkeye. Bu,
demokrasi değildir.
(Mikrofon otomatik cihazlar tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Kaplan.
VURAL KAVUNCU (Kütahya)- Terörist
ağzıyla konuşma!
HASİP KAPLAN (Devamla) – “Hepiniz
terörist” diyorsun değil mi? Devlet terörü estireceksiniz, bu size kalacak
değil mi?
VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Terörist
ağzıyla konuşma!
BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Korkaklar
ancak panzerlerin arkasına sığınır.
BAŞKAN – Sayın Kaplan…
VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Tehdit etme!
HASİP KAPLAN (Devamla) - Korkaklar
ancak zırhlıların arkasına sığınır.
Korkaklar ancak darbecilerin arkasına sığınır. Siz, korkmuyorsanız
fikirlerinizle sandığa gidersiniz. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kaplan lütfen… Lütfen
Sayın Milletvekilleri.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11. Maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 11- 1739 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 3 - Zorunlu
ortaöğretim 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi uygulamayı bir eğitim-öğretim yılı ertelemeye
yetkilidir."
Namık
Havutça (Balıkesir) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen
Namık Havutça, Balıkesir Milletvekili, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, yirmi altı yıl
yaşamını eğitime vermiş bir öğretmen arkadaşınız olarak, ileri demokrasinizde
bugün Kızılay’da üzerlerine gaz bombası atılan, göz yaşartıcı bomba atılan,
tazyikli su sıkılan ileri demokrasinizi burada Türk milletine, Türk halkına
şikâyet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Arkasında bunlar
var! Bunlar gazı atıyorlar, bunlar! Bunlar gaz atıyorlar!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Sensin bunlar!
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) – Şimdi, biz,
sendikaları ilk kurduğumuzda da Kızılay meydanlarında üzerimize gaz bombaları
atıldı ama Türkiye'nin demokrasisi, öğretmenlerin mücadelesiyle demokrasiyi
sınıflarda öğrete öğrete bugünlere geldi.
Değerli arkadaşlarım, ünlü bir
atasözüdür, bilirsiniz: “Bir yıl sonrasını düşünüyorsanız buğday ekin, on yıl
sonrasını düşünüyorsanız ağaç ekin, yüz yıl sonrasını düşünüyorsanız insan
yetiştirin, bin yıl sonrasını düşünüyorsanız sanatçı yetiştirin.” Burada
vurgulanan şudur: Yani bu ülkenin evlatları bilime, özgürlüğe, özgür düşünceye,
üretime yönelik yetiştirilsin ve çağdaş dünya içerisinde diğer insanlarla yarışabilsin.
Anayasa’mızın 2’nci maddesinde nasıl bir insan yetiştireceğimiz tanımlanmış.
Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, insan haklarına saygılı, demokratik, laik,
sosyal, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bu niteliklerine uygun insan
yetiştirmek zorundayız, Anayasa’mız böyle tanımlıyor ve biz yıllarca
okullarımızda bu niteliklere uygun arkadaşlarımızı, öğrencilerimizi
yetiştirdik. Dindarlar da, hoşgörülüler de, bilime saygılılar da bu okullarda
yetişti, hepimiz bu okullarda yetiştik.
Bakın, biz, yıllarca öğretmenler
odalarında sağcısı solcusu, inançlısı inançsızı tüm arkadaşlarımızla o
öğretmenler masasının etrafında yan yana olabilmeyi başardık.
Yani hatırlayın, 12 Eylül 1980’den önce
aynı köyden çıkmış biri sığırtmacın çocuğu, biri köylünün çocuğu birbirini yok
etmedi mi bu ülkede, oluk oluk kan akmadı mı, Uğur
Mumcu’lar, nice aydınlarımız ölmedi mi, sağdan soldan nice insanlarımızı
kaybetmedik mi değerli arkadaşlarım? O nedenle, şimdi, biz diyoruz ki: Türkiye
bu filmi daha önce seyretti. Bakın Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta nice
insanlarımız değişik ayrımlar yüzünden birbirlerine girdiler ve bu ülkenin
insanlarını kaybettik. O nedenle, gelin, bu ülkede kinin değil barışın
tohumlarını okullarımızda yeşertelim; özgürlüğün, bilimin, aydınlığın,
dayanışmanın, hoşgörünün tohumlarını ekelim.
Değerli arkadaşlarım, Değerli Millî
Eğitim Bakanına ben sormak istiyorum buradan: Öğretmenlerimiz sokaklara mı
düştü, “4+4” diye sendikalar sokaklara mı düştü, veliler sokaklara mı düştü,
öğrenciler sokaklara mı düştü; acelemiz ne? Evet, şu andaki kesintisiz eğitimin
birtakım sakıncaları vardı, eksikleri vardı. Örneğin, köylerimizdeki okulların
kapanması son derece eksiklikti, bunu gidermek zorundayız. Yine, sabahın erken
saatlerinde o gencecik yavrularımız, beş yaşında servislere binip 30 kilometre
mesafeye taşınıyor; bunu da düzeltmeliyiz. Ama bizim bunu bu şekilde yapmamız
doğru değil ve bunun bir geçiş süreci olmalı. Daha dün Savaştepe’de 3 tane
evladımızı kaybettik servis kazasında. Şimdi, bakın, beş yaşında Bandırma’nın
30 kilometre ötesindeki bir köyde sabah anne kalkacak, çocuğunu giydirecek ve
30 kilometre mesafeye çocuğunu derse gönderecek. Yapmayın arkadaşlar! Öğretmen
arkadaşlarımızı dinleyin lütfen. Çok tehlikeli gidiyoruz, bunun bedelini
kuşaklarımız veremez, veremezsiniz.
O nedenle, biz sizlerden… Evet,
çoğunluğunuz var, her şeyi yapmaya muktedirsiniz. Hatta deniyor ya bu Meclisle
ilgili: “Bu Meclis bir tek şey yapamaz: Kadını erkek, erkeği kadın yapamaz.
Onun dışında her şeyi yapar.” Doğrudur, ama demokrasilerde… Kral bile diyor:
“Ben kral olmasına kralım ama aklımdan geçen her şeyi de yapamam ki.”
Değerli arkadaşlarım, demokrasinin en
önemli niteliklerinden bir tanesi elbette ki çoğulculuktur, çoğunluktur ama
onun kriterlerini Fransız Devrimi’nden itibaren
belirleyen kriterler vardır, bunları biz icat etmedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) – Yapmayın, bu
ülkenin geleceğine ihanet etmeyelim; barışa, sevgiye, onura, dayanışmaya
gidelim.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bunların gözü
dönmüş, gözü dönmüş. Tayyip Bey’in emirlerine karşı çıkmıyorlar, çocukları yok
edecekler.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına,
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11. Maddesiyle eklenen Geçici
Madde 3’de geçen “2012-2013” ibaresinin “2013-2014” olarak, “bir eğitim-öğretim
yılı” ibaresinin de “iki eğitim-öğretim yılı” olarak değiştirilmesini arz
ederiz.
Ali
Uzunırmak (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
- Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen
Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 199 sıra sayılı Teklif’in
11’inci maddesinde söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Çok değerli arkadaşlar, hepimiz,
öncelikle siyaset kurumunun ve onun en üst organı olan Türkiye Büyük Millet
Meclisinin mensuplarıyız. Ben hemen bir soruyla konuşmama başlamak istiyorum:
Her şeyden önce Meclisin geldiği bugünkü konumda acaba kendinden beklentilere
usul ve esaslarına uygun olarak cevap verebiliyor mu? Bunu kendimize sormamızı
istiyorum.
İkincisi: Fonksiyonlarını acaba usul ve
esaslara uygun olarak yerine getirebiliyor mu?
Eğer bu sorulara vicdan rahatlığı
içerisinde “Evet.” diye bu kurumun mensubu olan sizler cevap verebiliyorsanız,
benim diyebileceğim hiçbir şey yok. Ben, bu sorulara “Hayır.” cevabını veriyorum.
Çok değerli milletvekilleri,
iktidarlar, ülke yönetimleri millî birlik konusunda hassas olmalıdırlar. Millî
birliğin sağlanmasının en önemli safahatı ise ortak değerlerin büyütülmesi,
farklılıkların küçültülmesidir. Dolayısıyla, bilhassa yönetimler, iktidar
çoğunlukları ortak değerleri büyüten, farklılıkları küçülten politikalar
üretmelidirler.
Peki, bugün, şurada, dünden bugüne
yaşadığımız, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu döneminde dikkatle
izlediğinizde acaba ortak değerleri birleştiren, yücelten, büyüten politikalar
mı gelişiyor, tavırlar mı gelişiyor yoksa ayrıştıran, ayrılıkları büyüten,
farklılıkları büyüten politikalar mı gelişiyor? Bugün üzerinde görüştüğümüz bu
teklifte bile olan davranışlar maalesef bizim ortak değerlerimizi küçülten,
birilerini dışlayan ve izlenen siyasette farklılıklar yaratan, siyasette
tekelleşmeye giden bir anlayışı temsil etmektedir.
Siyasetçi sadece yol, su götüren,
elektrik hizmetlerini veren bir birey, insan, kurum değildir, mantık inşa eden
bir kurumdur. Dolayısıyla, bugün Türkiye'de doğru mantık inşa edilmemektedir
değerli arkadaşlar.
Dünden bugüne baktığımızda, teklif, her
şeyden önce, teklif edildiğinde, içerisinde olmayan, milletin ortak değerlerini
yükseltecek hatta dışarıda kalmış olanların da ikna edilerek bütüncül hâle
getirilmesi gereken bir konu olmasına rağmen, teklifte olmayan bir madde burada
önergeyle ihdas edildi, bir fıkra ihdas edildi ama teklifte yoktu. Ne zaman
ortaya çıktı? Ne zaman ki Komisyondaki görüşmelerden, gerilimden sonra
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Doktor Devlet Bahçeli grup
konuşmasında, yıllarca öncesinden seçim beyannamelerinde ve parti
programlarında olan bir maddeyi yani bugünkü fıkrayı gündeme getirdi, ondan
sonra burada, AKP tarafından diğerleri dışlanarak tek başına çıkartılmaya
çalışıldı.
Ben burada “Millî” diyemeyeceğim ama
Eğitim Bakanını kutluyorum, taltif edilmiş ve yerine iyi getirilmiş. Tabii ki
intihalcilik de bir eğitim. Hırsızlık sadece camiden halı çalmak değil değerli
arkadaşlar, düşünce hırsızlığı da çok büyük bir hırsızlık yani bir faaliyet
hırsızlığı da emek hırsızlığı da çok büyük bir hırsızlık. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Kaç defa
açıkladı, öyle bir şey yok.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Dolayısıyla,
burada AKP’nin, Milliyetçi Hareket Partisinin…
VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Saygılı ol.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Önce siz
saygılı olacaksınız, saygılı olmayı ondan sonra bizden isteyeceksiniz.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Benzetme ya.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Hırsızlık
yapacaksınız, ondan sonra mağdur olana diyeceksin ki: “Saygılı ol.” Bunun
neresinde saygı var? Bunun neresine inanıyorsunuz siz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Defalarca dile
getirdi, böyle bir şeyin olmadığını defalarca açıkladı.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Hırsızlığı
yapan sizsiniz değerli arkadaşlar yani dışlayan sizsiniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ayıp ama, çok ayıp!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Çok
ayıp!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, dün 28 Şubatı eleştirerek, dün “Askerlerin sivilleri var.”
diyerek 28 Şubatı eleştirenlerin bugün sivillerin kurşun askerleri olduğunu
görüyoruz. Siz, mantıksız, bilgisiz, kurşun askerler durumuna gelmişsiniz. (MHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Hadi oradan!
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Aranızda çok
saygı duyduğumuz arkadaşlar var ama bu kurşun askerlik Türkiye’ye de fayda
getirmeyecek, sizlere de fayda getirmeyecek değerli arkadaşlar.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan,
hiç kimse milletvekiline böyle hakaret edemez.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Onun için,
dün zulme uğradıklarını iddia edenler…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Uzunırmak.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - …dün zulümden
şikâyet edenler bugün zalim koltuğuna oturmuş bu zulme devam ediyorlar ama bu
bizi yıldıramayacak. Bundan emin olun.
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak,
teşekkür ediyorum.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın Sakık,
bir söz talebiniz var, buyurun.
VIII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin’in ifadeleri nedeniyle kendilerinden özür dilemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan,
geçmişten bugüne kadar gaflarıyla bilinen, tanınan bir adet bakan iki gün önce
halkımıza hakaret ederek, “75 bin insanı tükürükle boğarız…” Şimdi, buradan
sormak istiyorum: Siz 75 bin sayısını nasıl tespit ettiniz? Bir halka nasıl
böyle hakaret etme hakkını buluyorsunuz kendinizde? Bu coğrafyada 20 milyona
yakın Kürt yaşıyor. Eli vicdanında olan demokrasi güçleri var. Bu insanların
tükürüğü onların iradesiyle… Kimin yüzüne tükürüğünü salacaklarını o irade
belirler, siz belirleyemezsiniz. Onun için, bizden ve halkımızdan özür
dilemelisiniz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sakık.
Yalnız, Sayın Bakanın kastettiği, benim
anladığım kadarıyla, oradaki herhangi bir halk değil yani.
Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Cevap versin
kendisi.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Kendisi cevap
versin.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın
Bakan burada.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, cevap verecek
misiniz? Yok.
Sayın milletvekilleri, birleşime saat
20.00’ye kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.21
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati: 20.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85’inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
199
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN
– Komisyon ve Hükûmet yerinde.
12’nci
madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve
Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas
Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz
ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay
Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu
Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
12. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Toptaş Hasan Ören Dr. Aytun Çıray |
Afyonkarahisar Manisa İzmir |
R. Kerim Özkan Ali Sarıbaş Kemal Değirmendereli |
Burdur Çanakkale Edirne |
Madde
12- 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim
Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yüzde onundan fazla”
ibaresi “yüzde yirmisinden fazla” olarak değiştirilmiştir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunuda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve
Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas
Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz
ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay
Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu
Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 12. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
“Madde
12- 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki eğitim
Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Yirmi
ve daha fazla personel çalıştıran işletmeler, çalıştırdıkları personel
sayısının yüzde onundan az olmamak üzere mesleki ve teknik eğitim okul ve
kurumu öğrencilerine beceri eğitimi yaptırır. Öğrenci sayısının tespitinde
kesirler tama iblağ olunur."
Zühal
Topcu Alim Işık Mehmet
Şandır |
Ankara Kütahya Mersin |
Mehmet
Günal Mustafa
Erdem Lütfü
Türkkan |
Antalya Ankara Kocaeli |
TBMM
Başkanlığına
199
sıra sayılı kanun tasarısının 12’nci Maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Mülkiye Birtane Nursel
Aydoğan |
Iğdır Kars Diyarbakır |
Emine
Ayna Aysel
Tuğluk Sebahat
Tuncel |
Diyarbakır Van İstanbul |
Adil
Kurt Hasip Kaplan İdris
Baluken |
Hakkâri
Şırnak Bingöl |
Levent
Tüzel Halil
Aksoy Hüsamettin Zenderlioğlu |
İstanbul
Ağrı Bitlis |
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Sebahat Tuncel, İstanbul Milletvekili.
Buyurun
Sayın Tuncel. (BDP sıralarından alkışlar)
SEBAHAT
TUNCEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge
üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Son
söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Aslında bugün bu kanun tasarısı geri
çekilmelidir. Hâlâ bu konuda şans var. AKP Hükûmeti zorla, dayatarak,
emekçilerin, Türkiye halklarının sesini dinlemeden bir kanun teklifi
çıkartıyor. Dün de ifade etmiştik: Bu, 2013-2014 yılında en erken
uygulanabilir, dolayısıyla hâlâ zaman var, hâlâ tartışılabilecek zaman var.
Dolayısıyla bunu çekip gerçekten sağlıklı bir tartışma yürütmek gerekiyor.
Çünkü bizim meselemiz sadece 4+4+4 değil; bizim meselemiz, bu ülkede eğitim
sistemi; bizim meselemiz, bu ülkede barış, bu ülkede özgürlük. Yani biz yeni
anayasa tartışmaları yapıyoruz, Türkiye'yi yeni baştan, tamamen değiştirmeyi
düşünüyoruz eğitim sisteminden sağlık sistemine, ekonomik sisteme karşı ama
burada bu yasanın değiştirilmesinin kavgasını veriyoruz. Ne uğruna? “AKP dedi,
yaptık.” uğruna.
Burada
bu yasanın başlığı bile problemli; 4+4+4 yani sadece bölüyoruz, binalar yapmaya
çalışıyoruz, ilköğretimi, ortaöğretimi, liseyi bölüyoruz. Yani burada bile
ticari bir yaklaşım var; yeni binalar yapacağız, yeni eğitim kurumları
kuracağız, buradan nasıl daha çok kâr elde edeceğiz?
İçeriğine
baktığımızda, mesela parasız eğitim talebi burada yok. Parasız eğitim talebini
değil, aksine “Dershaneleri kaldıracağız.”, “Sınav sistemini kaldıracağız.”
deyip süslü sözler altında Türkiye'de eğitim sisteminin nasıl
ticarileştirildiğini görüyoruz. Önümüzdeki dönem göreceğiz, özel okullar
açılacak. Zaten yoksul, emekçi insanların çocukları zar zor okula gidiyor,
şimdi özel okullar aracılığıyla bu meseleyi, diyelim ki zenginlerin eğitim
alabileceği noktaya getireceğiz.
İkincisi:
Hep bu kürsüde söyledik, neoliberal politikalar
doğrultusunda ara eleman yetiştirilecek. Sınıfsal noktada baktığınızda bile bu
problemdir yani yine zenginlerin çocukları okuyacak, akademik kariyer yapacak,
yoksullar ara eleman olarak çalışacak. Bunun bile yani bu eğitim sisteminin
kendisinin ne kadar problemli olduğunu ve tartışılması gerektiğini ifade etmek
istiyoruz.
Yine,
ana dilde eğitim meselesi hiç gündeme bile alınmıyor. Biraz önce burada yapılan
tartışmaları gerçekten büyük bir hayretle izliyoruz.
Şimdi,
kültürel farklılıklardan, zenginliğimizden bahsediliyor ama bu ülkede yaşayan
milyonlarca Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Ermeni, Gürcü -burada hep sayıyoruz-
halkların hak ve özgürlükleri, eğitim talepleri burada yok. O zaman, ona
gelince, burada, onların ortak değerleri, burada nasıl yaşayacağı meselesi
olmuyor, daha çok, işte, güncel politika üzerinden bir tartışma yürütülüyor.
Ana dilde eğitimi olmayan, düzenlemeyen bir yasanın Türkiye’ye bir faydası yok.
Gelin, baştan bu yasayı geri çekin çünkü buradan sorunları çözemeyeceğiz.
Bu
ülkenin temel sorunlarından birisi olan çatışmalı sürecin ortadan kalkmasının
temel şeyi de, barış meselesi de bununla bağlantılıdır. Eğer siz birlikte
yaşadığınız halkın ana dilinde eğitim yapmasına bile tahammül edemiyorsanız
nasıl birlikte bir gelecek kuracağız? Bunları düşünmeden bir eğitim sistemi
yapmak mümkün değil. Kaldı ki burada yaptığımız konuşmalar sadece kamuoyuna bir
şey oluyor. Biraz önce Sayın Binnaz Toprak söyledi, bir tiyatro meydanınızdayız
çünkü AKP Hükûmeti el kaldır, indir… Hatta izliyorum, bazı milletvekilleriniz
iki elini kaldırıyor, dün bir sayın bakan da iki elini kaldırıyordu, herhâlde
zafer edasıyla… Burada bir zafer falan meselesi yok, burada bir hezimet var
yani halkının, emekçilerinin, muhalefetin sesini dinlemeden “nasıl
bastırabiliriz” meselesi üzerinden bir yaklaşım. Bu kabul edilebilir mi? Neden
korkuyorsunuz, neden çekiniyorsunuz?
Biraz
önce milletvekillerimiz söyledi, yanı başımızda, Kızılay’da emekçileri,
öğretmenleri, gazla, copla yaralıyorsunuz. Bir öğretmen arkadaşımız şu an
hastanede. Bundan çok mu memnunsunuz?
Bakın,
yarın 30 Mart, Kızıldere katliamının yıl dönümü. Otuz yıl önce de bu sistem
farklı düşünenleri, bu ülkede demokrasiden, devrimden, sosyalizmden
bahsedenleri yok etmek istedi. Sadece 30 Mart 1972’de değil, aslında,
Dersim’de, Zilan’da, Sivas’ta, Madımak’ta,
biz her yerde gördük bunu. Ama bu zihniyet başarılı olamadı, yok edemezsiniz.
Şimdi, bugün oradakiler direniyor. Şimdi, Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul Kürkcü, bugün, burada, bu kürsüde konuşuyor.
Siz
gelişecek olan mücadelenin önünde engel olamazsınız, bu mümkün değil. Tek
sizden ibaret değil bu dünya. Dolayısıyla, bunun karşısında yapmanız gereken
şey, farklılıkları dinlemek. En farklı olduğunuzu söylüyorsunuz, en farklı
açılımlar yapıyorsunuz. Açılımlar yaptığınız yerde yani nasıl bir politika
yürüttüğünüzü en iyi biz biliyoruz. Şimdi, bunu kabul etmeden burada
yapacağınız bir değişikliğin hiçbir anlamı yok sayın milletvekilleri. Biz
biliyoruz ki 4+4+4 bu ülkenin gündemlerini kapatmak için kurulmuş, bizi de
burada oyalayan, bu tiyatroya alet eden bir yaklaşımdan başka bir şey değildir
yani. Gerçekten eğitim sistemini değiştiriyor olsaydık, köklü olarak bu ülkenin
eğitim sisteminde yaşanan sorunları, üniversitelerdeki ırkçı, faşist saldırıları,
üniversite yönetimlerinin daha, öğrenciler bir eyleme katıldılar diye, basın
açıklamasına katıldılar diye, mahkemelerde bir sonuç almadan kendilerinin hemen
karar verip okuldan atılmasını tartışabilirdik. İlkokullardaki milliyetçiliği,
ırkçılığı tartışabilirdik. Kürt çocukları ile Türk çocuklarının artık bir arada
nasıl duygu kırılması yaşadığını, bir arada yaşayamaz hâle geldiğini, özellikle
batıda, İstanbul’da, Edirne’de, Trakya’da, onları konuşup buradan bu konu
üzerinde nasıl çözüm bulacağımızı tartışabilirdik. Ama yok burada sadece
“Eğitimi böleceğiz, bunun üzerinde istediğimizi yapacağız ve bu sistemle de biz
dedik oldu, olacak… “ Dolayısıyla bunun hiç kimseye hayrı yok, yani AKP’ye de
hayrı yok. Bugün AKP kendi hayrına kullanabilir bunu ama hiç kimseye hayrı yok
diyorum, önergemizi desteklemenizi istiyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Tuncel.
Sayın
Tuncel, sayın bakanların iki elini kaldırmasıyla ilgili açıklama yapmak
istiyorum. Sebebi; Anayasa’nın 96’ncı maddesinin ikinci fıkrası: “Bakanlar
Kurulu üyeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin katılamadıkları oturumlarında,
kendileri yerine oy kullanmak üzere bir bakana yetki verebilirler. Ancak bir
bakan kendi oyu ile birlikte en çok iki oy kullanabilir.”
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ederiz.
Madde
12- 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim
Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Yirmi
ve daha fazla personel çalıştıran işletmeler, çalıştırdıkları personel
sayısının yüzde onundan az olmamak üzere mesleki ve teknik eğitim okul ve
kurumu öğrencilerine beceri eğitimi yaptırır. Öğrenci sayısının tespitinde
kesirler tama iblağ olunur."
Muharrem
Varlı (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Adana Milletvekili Muharrem Varlı.
Buyurun
Sayın Varlı.
MUHARREM
VARLI (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 199 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge
üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
kanunla yeni bir eğitim sistemi getiriliyor. Hükûmetiniz döneminde o kadar çok
değişikliğe uğradı ki eğitim sistemi hangisini aklımızda tutacağız, öğrencileri
hangisine göre yetiştireceğiz, öğrencileri, çocuklarımızı neye göre
yetiştireceğiz, şaşırdık doğrusu. Eğitimin bu kadar çok problemi varken, bu
kadar çok sıkıntısı varken siz, her bakan döneminde yeni bir sistem uygulamaya
başladınız ve bu sistemi uygularken de demokrasinin gereği olan uzlaşma
kültüründen uzak, “Ben bilirim, ben yaptım oldu.” tavrıyla bir kanun teklifi
getiriyorsunuz ve burada parmak çoğunluğuyla bu kanun teklifini
yasalaştırıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, demokrasinin gereği uzlaşmaktır. Komisyonda 7’nci maddeden sonra
ne yazık ki ne önergeleri ne de söz almak isteyen, konuşmak isteyen
arkadaşlarımızı dinlediniz, önergelerin hiçbirisi görüşülmedi. Bu teklifte bizim vermiş olduğumuz önerge, sizin vermiş olduğunuz
önergeden çok daha kapsamlı olmasına rağmen, işte, okullarda Peygamber
Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem)
hayatının anlatılması, hadislerinin anlatılması, okutulması, yine Kur'an-ı
Kerim’le alakalı derslerin verilmesi, imam-hatiplerin orta kısımlarının
açılmasıyla alakalı bizim önergemizi reddettiniz ama kendiniz buna benzer, buna
yakın, hatta bizimkinden daha dar kapsamlı bir önergeyi burada kabul ettiniz, biz
de size destek verdik. Bu, demokrasinin gereği değildir arkadaşlar.
Demokraside önemli olan uzlaşmaktır. Eğer uzlaşarak bir şeyi başarabiliyorsanız
bu en doğrusudur. Yani Türkiye’de her şeyi tekeliniz altına aldınız,
özerkleştirilen kurumları yasa değişikliğiyle özerklikten çıkarttınız,
tekeliniz altına aldınız, yargıyı tekeliniz altına aldınız, basını, medyayı
tekeliniz altına aldınız. Şimdi din eğitimini de mi tekeliniz altına almak
istiyorsunuz? Yani burada neden bizim verdiğimiz önergeyi reddettiniz de siz,
kendinize göre yeniden bir önerge düzenleyip burada onu kabul ettirmek zorunda
bıraktınız?
Şimdi,
değerli arkadaşlar, demokraside birçok şey vardır ki insanlar uzlaşarak,
anlaşarak bunu başarmak mecburiyetindedir. Mesela eğitim ülkenin en önemli meselesidir.
Eğitim konusunda eğer siz, sizinle aynı şeyleri düşünen, aynı konuları
paylaşanlarla bile uzlaşamıyorsanız hangi konuda uzlaşacağız sizinle? Hangi
konuları beraber çözeceğiz burada? “Ben yaparım, olur.”, “Ben derim, olur.”,
“Benim parmak çokluğum var, olur.” Bu demokrasi demek değildir değerli
arkadaşlarım. İşte, bugün ne yazık ki burada sizin yaptığınız bundan farklı bir
şey değildir. Onun için bunu da esefle karşıladığımı belirtmek istiyorum.
Yine,
gelin, öğretmenlerin maaşlarıyla alakalı bir sürü problemi var, bunları hep
beraber çözelim.
Yine,
öğretmenlerin sendikal haklarıyla ilgili bir sürü problemi var, sendikaların
bir sürü problemi var, sıkıntıları var. Baskıyla, yıldırmayla sendikaları âdeta
çalışamaz hâle getirdiniz. Orada bir başka sendika eğer sizin görüşünüzde
değilse, sizin dışınızda bir sendikaysa -oradaki üyelere şeflik, müdürlük-
oradaki müdürlerin baskısıyla oradaki diğer sendikaların üyelerini yıldırıp
istifa ettirip kendi sendikalarınıza, yandaş sendikalarınıza kaydettirerek sendikacılığı
da işlemez hâle getirdiniz.
Demokrasi
kültürü bu değildir, demokrasi kültürü hazmetmektir, demokrasi kültürü
kabullenebilmektir. Ne yazık ki sizde müthiş bir hazımsızlık var ve kabul
etmeme var arkadaşlar. Lütfen bu huyunuzdan vazgeçin, ülkenin önemli
meselelerinde, hepimizi ilgilendiren meselelerde hep beraber ortak kararlar
alalım ve bu ülkeye hep birlikte doğru hizmetleri yapmış olalım.
Bu
vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Varlı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 12. Maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Toptaş (Afyonkarahisar) ve arkadaşları
Madde
12- 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim
Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “yüzde onundan fazla”
ibaresi “yüzde yirmisinden fazla” olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Ahmet Toptaş, Afyonkarahisar Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Toptaş.
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte
olan 199 sıra sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu teklifin Anayasa’ya, İç Tüzük’e,
Parlamento geleneklerine uymayan yöntemlerle yüce Meclisin Genel Kuruluna
getirilmiş olmasını üzüntüyle karşıladığımı belirtmek isterim. Bu teklif mutlak
butlanla malul bir tekliftir, aslında görüşülmesi bu Meclis açısından hiç de
hoş olmamıştır.
İktidar
partisi grup başkan vekili arkadaşlarımın getirdiği teklifle hangi sorunu
çözüyoruz? Bu teklifle getirilen eğitimdeki düzenlemelerle özgür insan mı
yetiştireceğiz, sorgulayan insan mı yetiştireceğiz, demokrasiyi içselleştirmiş
insan mı yetiştireceğiz? Bu teklif öğretmenlerimizin sorununu çözüyor mu,
öğretmenlerimizin özlük sorunlarını çözüyor mu? Bu teklif öğretmenlerimizin
örgütlenme sorunlarını çözüyor mu? Bu teklif hiçbir sorunu çözmüyor. Bu teklif
neyi çözüyor? Bu teklif, dokuz yaşındaki çocuklarımızı kız-erkek çocuklar diye
okullarda ayrı sınıflarda okutmayı getiriyor, ayrı okul alanlarında
oynamalarını getiriyor.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) – Hani nerede?
AHMET
TOPTAŞ (Devamla) - Göreceğiz, bunu yaşayacağız birlikte.
Bu
teklif neyi getiriyor? Bu teklif 100 milyar liraya varan bir rant
paylaşımını getiriyor, bunun dışında hiçbir şey getirmiyor.
Değerli
arkadaşlar, Anayasa’dan bile önemli saydığımız eğitim yasalarının teklif olarak
getirilmesinin yakışıksız olduğunu defalarca anlattık. Bu sorunun ülkemizin
otuz, kırk yılında uygulanacağını ve bu otuz, kırk yıl içerisinde yetişecek
çocuklarımızı, ülkemizin geleceğini düzenleyeceğini, ya çocuklarımızın
geleceğini karartacağını ya ülkemizin yararına olacağını ya da ülkemize hiçbir
yararı olmayacağını söyledik, inandıramadık, devam ettiniz. Mecliste
uyguladığınız zorbalıkla ve baskıyla bu yasayı çıkarmaya çalışıyorsunuz. Aynı
zorbalığı alanlarda uyguluyorsunuz.
Şimdi
28 Şubatın arkasına sığınmışsınız, çıkıyorsunuz, diyorsunuz ki “Tankların gölgesinde
yapılan, çıkarılan sekiz yıllık kesintisiz eğitimi biz halkın iradesiyle 4+4+4
olarak getiriyoruz.” Siz “Tankların gölgesinde gelen teklif.” dediğiniz teklife
karşı direnen eğitimcileri, velileri bu teklifin daha demokratikleştirilmesi,
daha çağdaşlaştırılması için taleplerini dile getirmek isteyenleri 200 metre
ileride, Kızılay’da kan revan içinde, polis copuyla, gazla, bombayla, biber
gazıyla boğuyorsunuz, 28 Şubatçılardan bir farkınız olmadığını gösteriyorsunuz.
Hani ileri demokrasiydiniz? Orada bir faşizm vardı, sizin ileri demokrasinizin
28 Şubatın faşizminden bir farkı var mı?
Değerli
arkadaşlar, siz alkışlarla zafer ilan ediyorsunuz, “Devrimi devirdik.” diye
alkışlıyorsunuz, bir zafer kazanmış gibi göstermeye çalışıyorsunuz kendinizi.
Devrimi deviremeyeceksiniz. Biz, 12 Martların işkencelerinden geldik, 12
Eylüllerin işkencelerini çektik. Siz o zaman kuzu kuzu
oturuyordunuz ya da daha çocuktu çoğunuz. O darbelere biz direndik, o
darbelerin çıkardığı yasalara karşı biz direndik, o darbelere karşı demokrasi
talebini meydanlarda biz dile getirdik, o darbelere karşı biz mücadele ettik.
Şimdi, sizin polisinizin copu, bombası, biber gazı yıldıracak mı sanıyorsunuz,
o alkışlarla başarıya ulaştığınızı mı sanıyorsunuz?
Cumhuriyetin
temellerini kimseye kazıtmayacağız. Değerli arkadaşlar, bunu bilin, tarihe not
olsun diye kaydediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ÜNAL
KACIR (İstanbul) – Siz kazımayın yeter!
AHMET
TOPTAŞ (Devamla) – Cumhuriyetin kazanımlarını, Mustafa Kemal’in aydınlanma
devriminin izlerini silemeyeceksiniz. O gün 12 Martta nasıl direndiysek, 12
Eylülde nasıl direndiysek 11 Mart darbenize böyle direneceğiz. İnanın, bu
memlekette, bu ülkede demokrasiyi, bu ülkede çağdaş düşünceyi, bu ülkede
Mustafa Kemal’in aydınlık dönemini, aydınlık devriminin kazanımlarını savunacak
insanlar var.
Siz,
halkı bir zaman kandırabilirsiniz ama hiçbir zaman bütün halkı kandırmak mümkün
değildir. “Biz, yüzde 50 oyla iktidara geldik istediğimizi yaparız.”
diyorsunuz. Kenan Evren de “Yüzde 92,5’la iktidara geldim.” diyordu, şimdi,
kendi çıkardığı yasalarla yargılanıyor. Size Kenan Evren’in durumunu örnek
olarak vermek isterim. Allah başınıza getirmesin.
AHMET
YENİ (Samsun) – Hadi oradan ya!
AHMET
TOPTAŞ (Devamla) – Hepimizin kafasına, beynine ve kalbine demokrasi ihsan
eylesin diye söylüyorum.
Saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Toptaş.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında hiçbir sayın milletvekilinin cumhuriyetin
kazanımlarıyla ilgili hiçbir probleminin olmadığı kanaatindeyim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
AHMET
YENİ (Samsun) - Bravo Sayın Başkan, bravo!
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum… Kabul
edenler…
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sen bunu önerge konuşulurken söyleyecektin.
BAŞKAN
– Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
İZZET
ÇETİN (Ankara) – Böyle ortalığı düzeltmeye kalkarak kurtaramazsınız.
BAŞKAN
- Kabul etmeyenler…
Madde
kabul edilmiştir.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – Siz bu önerge verilirken söyleyecektiniz.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, İç Tüzük’e göre
tarafsız davranmanız gerekirken Meclisin içindeki tartışmalara katılmakla
tarafsızlığınızı yitiriyorsunuz siz.
BAŞKAN
- 13’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13. Maddesinde geçen “ilköğretim
ve ortaöğretim” ibaresinin “zorunlu ilköğretim ve ortaöğretim” şeklinde değiştirilmesini
arz ederiz.
Seyfettin
Yılmaz Alim Işık Mehmet
Günal |
Adana Kütahya Antalya |
Zühal
Topcu Celal
Adan Bahattin
Şeker |
Ankara İstanbul Bilecik |
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 13. Maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Aytuğ
Atıcı Dr. Candan
Yüceer Haluk Eyidoğan |
Mersin Tekirdağ İstanbul |
Vahap
Seçer Hülya
Güven |
Mersin İzmir |
TBMM
Başkanlığına
199
sıra sayılı kanun tasarısının 13’üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Mülkiye Birtane Hasip Kaplan |
Iğdır Kars Şırnak |
Nursel
Aydoğan Adil
Kurt Ertuğrul
Kürkcü |
Diyarbakır Hakkâri Mersin |
Altan
Tan |
Diyarbakır |
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Pervin Buldan, Iğdır Milletvekili.
Buyurun
Sayın Buldan. (BDP sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, son iki önergenin aynı mahiyette olduğunu belirtiyorum, aynı
şekilde işleme alacağım.
Buyurun
Sayın Buldan.
PERVİN
BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 199 sıra sayılı tartışmalı kanun teklifinin tartışmalı
maddelerini konuşuyoruz burada. Çocuklarımızın, yavrularımızın geleceğini,
aydınlık yarınlarını karartmaya hiç kimsenin hakkı olmadığını buradan ifade
etmek istiyorum, ama AKP Hükûmetinin yaptığı tek şey, işçinin, emekçinin,
kadının, gencin, çocukların hayatını karartmak olmuştur. Bu kanunla
çocuklarımızın geleceğiyle oynuyorsunuz sayın milletvekilleri, ama siz, bu
ülkede çocuk yaşta toprağın altına girenleri de çok iyi bilirsiniz. Devlet
ihmali ya da kasti tutumu sonucu yaşamını yitiren çocuklar. Bu ülkede eğitimden
ve eğitimin niteliğinden bahsederken ilk bakılması gereken gösterge, o ülkede
insan yaşamına ne kadar önem verildiğidir. Yaşam hakkı kutsaldır değerli
vekiller ve hiçbir gerekçeyle devlet dâhil hiçbir güç tarafından müdahale
edilemez. Hele bir ülkede, devletin ihmali ya da kasti tutumu sonucu suç
ehliyeti olmayan çocukların yaşam hakkına müdahale ediliyorsa o ülkede eğitimde
yapılmak istenen her türlü değişiklik anlamsızlaşmaktadır.
Tarih
27 Aralık 2011, yer Şırnak Uludere Roboski. Bu köyün yakınlarında, İsrail yapımı Heronlardan edinilen istihbaratla F-16'lar, aralarında
çocukların da bulunduğu 34 sivil yurttaşımızı bombalayarak katletti. 34 sivil
yurttaşın 19'u çocuktu. Özcan Uysal on sekiz yaşındaydı, Mehmet Encü on beş yaşında,
Şervan Encü on altı
yaşında, Cemal Encü on altı yaşında, Şıvan Encü on dört yaşında, Bilal
Encü on beş yaşında, Mahsum
Encü on altı yaşında, Salih Encü
on yedi yaşında, Adem And on
beş yaşında, Çetin Encü
on iki yaşında, Berdan Encü on iki yaşında, Aslan Encü on beş
yaşında, Cihan Encü on altı yaşında. Katledilen
çocuklardan 4’ü ilkokul çağındaydı.
Devletin
ihmali ya da kasti tutumu sonucu yaşamını yitiren yalnızca Uludere'de
katledilen çocuklar değildi sayın vekiller. Son altı yıl içerisinde 59 çocuk, devletin ihmali ya da kasti
tutumu sonucu nedeniyle yaşamlarını yitirdiler. Evet, bunlardan Uğur Kaymaz on
iki yaşında Mardin’de katledilmişti. Şilan Demir altı
yaşında Diyarbakır’da katledildi. Abdullah Duran dokuz yaşında yine
Diyarbakır’da, Ceylan Önkol on iki yaşında Lice’de katledildiler.
Bu
çocuklar okula gidemediler ve bu çocuklar bu dünyada sizlere bir şey
yapamadılar ama şundan emin olun sayın vekiller, bu çocukların öbür dünyada iki
eli hepinizin yakasında olacak.
Saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki diğer önergeyle ilgili söz isteyen Aytuğ Atıcı, Mersin Milletvekili.
Buyurun
Sayın Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 199 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz
önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Tüm özgür iradeli milletvekillerini
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Ooo”
sesleri)
Ben,
özgür iradeli milletvekillerine selam verdim. Siz değilseniz size selamım
yoktur.
Sayın
milletvekilleri, önergemizde ne diyoruz? “13’üncü maddeyi metinden çıkarın.”
diyoruz. Ne diyor 13’üncü madde? “… ‘sekiz yıllık kesintisiz ilköğretim’
ibaresi ‘ilköğretim ve ortaöğretim’ şeklinde değiştirilmiş ve maddede yer alan
‘sekiz yıllık kesintisiz’ ibareleri madde metninden çıkarılmıştır.” diyor.
Şimdi
hatırlayın Komisyonda o bir dönemki insani boyutunun hâlâ yüksek olduğu
dönemleri, o zaman konuşabiliyorduk. Size dedik ki teklifin ilk hâlinde, alt
komisyona gitmedenki ilk hâlinde ne vardı? İkinci 4 yılda açık öğretim vardı. Gittik alt
komisyona, geldi, kaldırdık. İkinci 4 yılda meslek okulları vardı, gitti geldi,
kaldırdık. Dedim ki size, yahu, her şey bitti, niye hâlâ bölmek istiyorsunuz,
artık bölmenin bir dayanağı kalmadı, niye bölüyorsunuz? Dediniz ki: “Seçmeli
ders koyacağız.” “Yahu, başımız üstüne, koyun, bölmeden koyun.” dedik, cevap
vermediniz, veremediniz ama bugün gerçek yüzünüz ortaya çıktı. O günlerde de bu
soruların cevaplarını biliyordunuz, sustunuz, sinsi davrandınız.
Ne
istiyorsunuz, yiğitçe söylemeniz lazım. Yiğitçe söyleyin, yaptığınız bu
manevralarla cemaat okullarını bitirmek mi istiyorsunuz? Çıkın söyleyin, “Biz,
cemaat okullarını bitirmek için bütün dinî manevraları kullanıyoruz.” deyin. Ne
istiyorsunuz, çıkın açıkça söyleyin, yiğitçe söyleyin eğer varsa yiğitliğiniz.
Çıkın “5’inci sınıfa başlayan, ergenliğe yeni adım atan kızlara başörtüsünü
serbest bırakacağız.” deyin, çıkın söyleyin yiğitçe, erkekçe, hanımefendice
söyleyin, niye söyleyemiyorsunuz, çıkın söyleyin. Sinsi sinsi davranıp,
arkasından lafı geveleyip, daha sonra üç beş tane önergeyle bunu el altından
götürmeye çalışmayın.
Bakın,
işin esası şudur: Siz, bu teklif ile aslında üç şey yapıyorsunuz sayın
milletvekilleri. Bir, kutsal dinimizi siyasete alet ediyorsunuz. Cümle âlem
bugün gördü. (CHP sıralarından alkışlar)
RECEP
ÖZEL (Isparta) – Estağfurullah ya!
AYTUĞ
ATICI (Devamla) - Cümle âlem gördü. İki, eğitimi de siyasete yem ediyorsunuz.
Üç, çocuklarımızın üzerinden malı götürüyorsunuz.
Şimdi
dini siyasete alet ettiğiniz için bunun hesabını Allah sizden soracak, onu biz
soramayız. İki ve üçü yaptığınız için yani eğitimi siyasete yem ettiğiniz için
ve çocuklar üzerinden malı götürdüğünüz için bunun hesabını sizden Cumhuriyet
Halk Partisi soracak. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu da bir kenara yazın.
ALİ
ŞAHİN (Gaziantep) - Halk soruyor, halk.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi halkın eliyle soracak hiç merak
etmeyin, halkın eliyle soracak.
Bakın
malı nasıl götürüyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ne oldu? Dokundu
değil mi? Malı götürüyorsunuz deyince dokundu. Nasıl malı götürüyorsunuz bakın:
Komisyonda size dedik ki “Kardeşim, bu eğitim işine niye tablet ihalesini
bulaştırdınız?” Bir Allah kulu çıkıp cevap verdi mi? Çıkın cevap verin, daha
kürsü, sizi bekliyor. “Eğitimde ne işi var, malı buradan götürüyorsunuz.”
dedik. Bir Allah kulu çıkıp da bize cevap veremedi. Bakın, malı ikinci şekilde
nasıl götürüyorsunuz: Bakın, iki kademeye ayırdığınız okullarda altmış beş bin
yeni dersliğe ihtiyacınız var. TOKİ’nin hesaplarına baktığınız zaman 20 milyar Türk
lirası para gerekiyor. Nasıl, iyi para değil mi? Kışkırtıcı değil mi?
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) - Onu biz yaparız. Sizin aklınız ermez.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) - Tabii siz yapacaksınız Sayın Vekilim. Tabii götüreceksiniz,
helal olsun ama çok daha vahim bir şey var. Para gider gelir. Ne olur?
Yersiniz, tekrar kazanır bu memleket ama hepsinden daha vahim olmak üzere bütün
bu pislikleri Kur’an-ı Kerim’le örtmeye çalıştınız, Kur’an-ı Kerim’le bu
pislikleri örtmeye çalıştınız, bunun hesabını da yine halkımız sizden soracak.
(CHP sıralarından alkışlar) Bakın, para yok diye hiç üzülmeyin,
yap-işlet-devret modeliniz var; özel okulları, efendim, eğitimi satın almak
yoluyla yap-işlet-devretle yapabilirsiniz, akıl
veriyoruz. Daha da olmadı KDV’yi de çıkarırsınız, oradan da bir rant elde edersiniz. İşte sizin gerçek yüzünüz bu, sizin
gerçek niyetiniz bu, dinle imanla uzaktan yakından hiçbir alakanız yok, hiçbir
alakanız yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben
yine özgür iradeli milletvekillerini saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Biraz önce konuşmacı, aklının fikrinin her yerinde yer
etmiş olan bir düşünceyi, kanaati, hakareti grubumuza yöneltti.
BAŞKAN
– Ne söyledi de hakaret etti?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, o kadar çok hakaret etti ki… (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, kusura kalmayın, ben size sormadım, Sayın Canikli’ye
sordum, cevap vermek durumunda.
Buyurun
Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Malı götürmekten başka hiçbir düşüncesi olmayan, her yere,
her şeye o gözle bakan… (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
– Sayın Canikli, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İki
dakika söz veriyorum. (CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Şu tablet bilgisayar alımı Kamu İhale Kanunu dışına niye
çıkartılıyor? Bunu bir anlatın.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
5.- Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın AK PARTİ Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Anlatacağız, anlatacağız, acele etmeyin, hepsini
anlatacağız.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Kaç paralık mama var orada, onu anlatın.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Tabii, hizmet nasıl yapılır, hizmet nasıl yerine getirilir,
sonuçlandırılır…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Hangi hizmetten yüzde kaç alınır?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - …buradan nasibini almamış, hayatında hiç buna kafa
yormamış, böyle bir husus için de millet tarafından kendisine görev verilmemiş
bir kadro için başka bir şekilde düşünmek, başka bir şekilde algılamak zaten
şaşılacak bir iş olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Sen Giresunspor’u anlat biraz da, Giresunspor’u…
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Bakın arkadaşlar, şimdi, bazı arkadaşların -kusura
bakmasınlar- akılları, fikirleri, her şeye götürme olarak bakıyorlar, her şeye suistimal gözüyle bakıyorlar.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Geç onu, geç…
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Ya, sizin başka bir şeye aklınız çalışmaz mı?
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Kamu İhale Kanunu’nun içine alalım, ya niye dışarı
çıkarıyorsunuz?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Siz başka bir şey düşünmez misiniz? Sizin hayatınızda
sadece götürmek, suistimal mi var? Başka bir şeye
kafanız çalışmıyor mu? Kusura bakmayın ama bunları söylemek zorundayız. Hiçbir
belgesi yok elinde, hiç somut olarak herhangi bir elinde delili yok ama çıkıyor
burada, saçma sapan konuşuyor. Kusura bakmayın, varsa deliliniz, belgeniz
söyleyin. (CHP sıralarından “Var, var.” sesleri, gürültüler) Yani, demek ki
siz, her hizmete, her ihaleye, her alışverişe, devletin her icraatına, devletin
her para harcamasına suistimal gözüyle bakıyorsunuz…
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Bakın, arkanızda bulunan Bakana belgeyi sorar mısınız.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - …acaba bunu nasıl iç edebiliriz gözüyle bakıyorsunuz, bunu
nasıl götürebiliriz gözüyle bakıyorsunuz.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Kalkınma Bakanına belgeyi sorar mısınız, iki gün önceki
gazetede manşetteydi.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Eğer öyle olmasa, bunların gerçekten hizmet amacıyla,
sonuçlandırmak amacıyla, bir problemi çözmek amacıyla yapıldığını ve onun için
getirildiğini görürsünüz. Lütfen aklınızı temizleyin, beyninizi temizleyin,
lütfen… Böyle bir şey yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Bakana sorun, Kalkınma Bakanına sorun bunu.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – En ufak bir belgeniz, bilginiz var mı? Sadece iftira
atıyorsunuz, sadece hakaret ediyorsunuz ve sadece müfterisiniz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
İZZET
ÇETİN (Ankara) – Sensin müfteri!
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Canikli.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, Sayın Canikli “Beyninizi temizleyin.” dedi. Bizim
beynimiz de, yüreğimiz de, vicdanımız da temiz.
Bakın,
cümlem net, anlamadıysa bir daha söyleyeyim: “Bu kanunun içinde Kur’an da var,
haram da var. Kur’an’a haram karıştırdınız.” diyoruz, bu kadar net.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Nerede, nerede?
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Gel, çık, cevap ver. Kamu İhale Kanunu’nun niye dışına
çıkarıyorsunuz?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Zamanı gelince açıklayacağız, cevap vereceğiz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Niye, neden? Açıkla bunu.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Söyleyeceğiz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Kur’an’a haram karıştırıyorsunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Söyleyeceğiz.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – Bu noktaya kadar söylemedin, şimdi mi söyleyeceksin!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Madde gelsin söyleyeceğiz.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Sayın Başkanım, Sayın Grup Başkan Vekili ben “Malı
götürüyorsunuz.” dediğim için sizden sataşma nedeniyle söz istedi. Çıktı, aynı
lafları bize söyledi, beni kastederek “Başka bir şeye kafanız çalışmıyor mu?
Nasıl götürürüz diye bakıyorsunuz. Beyninizi temizleyin.” dedi.
BAŞKAN
– Grup adına Sayın İnce cevapladı zaten, gereken açıklamayı yaptı.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Efendim, grupla alakası yok.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Atıcı’nın şahsına söyledi.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – “İçinizden bazıları” diyerek benim yaptığım konuşmaya cevaben
söyledi.
BAŞKAN
– Hayır, lütfen… Sayın Vekilim ama grup adına Sayın İnce açıklamayı yaptı.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Sayın Başkanım, Sayın İnce grubumuz adına açıklamayı yaptı ama
benim şahsıma yöneltilen konuya…
BAŞKAN
– Hayır, şahsınıza değil, grup adına söyledi, dinledik sözleri. Grup adına da
Sayın İnce açıklamayı yaptı.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Hayır efendim, şahsına söyledi.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Hayır, lütfen… Yani, benim ona söylediğimin aynısını bana
söyledi, ona izin verdiniz, bana da vereceksiniz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
6.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı’nın, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Allah aşkına, buraya çıktığınız zaman, koskoca Grup Başkan
Vekilisiniz, size dedim ki…
BAŞKAN
– Lütfen, yeni sataşmaya mahal vermeyelim.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Bakın, bir şey yönelttim, dedim ki: “Çıkın, şu tablet işini
açıklayın. Bir Allah kulu açıklamadı.” dedim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Madde gelince açıklayacağız, madde gelince konuşacağız,
madde gelsin.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Çıkıp açıklayacağınıza bana buradan “Yok efendim, götürüyor…”
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Madde gelsin…
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Yahu! Bu götürmek değil de nedir Sayın Canikli?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Var mı elinde belge? Elinde belge var mı, neye dayanarak
söylüyorsun?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Bu götürmek değil de nedir? Niye çıkıp burada açıklamadın.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Neye dayanarak söylüyorsun; var mı bir belgen, bir bilgin?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Değerli arkadaşlar, burada, millî eğitimimizi…
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Kim neyi götürmüş? Ayıp ya, ayıp!
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Ayıp mı?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Ayıp tabii. Kim, nerede götürmüş söyleyin, isim verin. Kim
neyi götürmüş?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Bu tablet ihalesi nedir Sayın Canikli?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Kim, neyi götürmüş ya?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Bu tablet ihalesini niye çıkardınız?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Elinde belge, bilgi var mı, söyle; kim götürmüş, söyle.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – İşte, sen kendi elinle kanuna yazdın, sen kanunu teklif
edenlerden birisisin.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Bomboş konuşuyorsun.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Bunları, tabletleri sen çıkardın, ihalenin dışına sen
çıkardın. Bunu yazan da sensin, teklif eden de sensin.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Bilgin, belgen var mı? Neye dayanarak söylüyorsun?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Hadi, “Ben teklif etmedim.” de. Sen kendi imzanla bunu teklif
ettin.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Neye dayanarak söylüyorsun? Bir iddiada bulun da biz de
cevap verelim.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Senin yazdığın kanun teklifine dayanarak söylüyorum Sayın
Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – “Şu kişi götürmüş.” de, söyle.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – İhale Kanunu’nun içine alalım o zaman. Niye korkuyorsunuz? Hadi
bir önerge verelim.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Sen kendi imzana sahip çık, sen kendi imzana sahip çık önce,
önce kendi yaptığına bir bak.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Ben sahip çıkıyorum, sen ne konuştuğunun farkına var, sen
ne konuştuğunu bil.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) – Bu kanunu sen teklif ettin, “Bu tabletleri ihale dışı
bırakacağım.” dedin. Din, iman, Kur'an, kitap hepsi bahane, sizin bir tek
isteğiniz var; “Malı nasıl götürürüm?”, başka hiç bir şey değil. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından “Hadi oradan be!” sesleri)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Bakan çıksın açıklasın. Telekom’a ihalesiz para ödendi
mi, ödenmedi mi?
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu ihalede Canikli’nin de payı var mıdır, yok
mudur, onu öğrenmek istiyorum. Yani Canikli’nin müşavirlik yaptığı şirketler de
bu ihaleye giriyor mu, girmiyor mu, onu açıkla Canikli.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında 199 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 13. Maddesinde
geçen "ilköğretim ve ortaöğretim" ibaresinin "zorunlu ilköğretim
ve ortaöğretim" şeklinde değiştirilmesini arz ederiz.
Seyfettin
Yılmaz (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Seyfettin Yılmaz, Adana Milletvekili.
Buyurun
Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
SEYFETTİN
YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir
eğitim sisteminin yapısına müdahale toplumun geleceğini şekillendirmeye
yöneliktir. Her dönemle birlikte sistemin yeniden kurulmak istenmesi milletin
sürekliliği açısından tehlikelidir. Toplumlar geçicilikleri üzerinden değil
süreklilikleri üzerinden geleceğe tutunurlar. Tarihi olmayan kurumlar tarih
olmaya mahkûmdur. Türk milleti her hükûmet ya da bakana göre bir kimlik, bir eğitim, bir tarih, bir inanç ya da bir
değerler sistemi edinmeye zorlanması gibi tavırla karşı karşıya kalıyor. Hükûmetler
gelir hükûmetler gider, eğitim sistemleri eskir, değerler değişir, teknolojiler
yenilenir, güncel eğilimler gelir geçer fakat kimlik ve idealler bir kılavuz ve
esin kaynağı olarak kalmaya devam eder. Sürekli değiştirilen, kaldırılan,
yenilenen ya da ekseni kayan bir eğitim sistemiyle kimlik ve şahsiyet sahibi
nesiller yetiştirilemez. Manevi, millî, insani ve moral değeri olmayan bir
eğitim sistemi, hangi yapı ve aracı kullanırsa kullansın, toplumsal
ihtiyaçların değil nefsinin ihtiyaçlarının peşinde koşan bencil insanı
yetiştirir. Eğitim, toplumun geleceği bakımından hayati bir konudur ve asla
hırsların, tutkuların, saplantıların ve intikam duygularının aracı olarak
kullanılamaz. İnsanı nesne yerine koyan, eğitimi rant
aracı olarak gören, eğitimi rövanş almanın aracına indirgeyen her anlayış,
yalnız sakat değil aynı zamanda tehlikelidir de.
Her
şeyi herkesten çok iyi bilen Sayın Başbakan emretti ve bu yasa tasarısı AKP
Grubu tarafından uygulamaya sokuluyor. Türkiye, yeni uygulamanın sebep olacağı sorunları
ise yaşayarak öğrenecektir. Millî Eğitim Bakanının bile eğitimci olmadığı bir
ülkede, eğitimle ilgili yasa tasarısının eğitimci olmayanlar tarafından
hazırlanmasının sıradan bir iş olduğu düşünülebilir ama öyle değildir.
Sekiz
yıllık zorunlu eğitimden on iki yıllık kesintili eğitime geçiş için düzenlenmiş
çalıştaylar, paneller, konferanslar olmalıydı, onlar
orta yerde yok. Konuyla ilgili akademik çevrelerin, eğitimle ilgili sivil
toplum örgütlerinin çalışma ve düşünceleri de orta yerde yok. Eğitimde kökten
değişiklik yapacak bu yasa tasarısı üzerinde konulmuş kitap, dergi, makale de
orta yerde görünmüyor.
AKP’nin
kâğıt üstüne yazılmış üç sayfalık bir gerekçeyle bir ülkenin eğitim sistemini
kökten değiştirme talebi antidemokratik ve tepeden inmecidir. Daha açıkçası, bu
tavır tam da 28 Şubatçılara özgüdür. İktidarın kudret elitleri, bu çok
eleştirdikleri ve dönüştürmek istedikleri 28 Şubatçıların tavrını bizzat
kendileri uygulamaya koymuşlardır.
Meselenin
aşırı siyasallaşması, üstelik hınç ve intikam duygularıyla hareket edilmesi,
millî eğitimde umut ettiğimiz değişim ve reform hamlelerinin yapılamayacağını
göstermektedir. AKP’nin uzlaşmaz, bencil, diyaloğa ve iş birliğine kapalı
siyaseti, eğitim hayatımızı yeni ve daha büyük sorunların ortasına sürükleyecektir.
Üzülerek
ifade etmek isterim ki milyonlarca evladımız ve ailesi AKP’nin neden olduğu
kavga ve gerginlik hâlinden dolayı bezgin ve kaygı içindedir. Başbakanın akşam
yatıp sabah kalkmasıyla şekil bulan, “4+4+4” ifadesiyle somutlaştırdığı ve adına
“eğitimde reform” denen teklifin her şeyden önce temelsiz bir içeriğe sahip
olduğu meydandadır. İdeolojik endişeler, siyasi hesaplar eğitimdeki
ihtiyaçların önüne geçmiş, çocuklarımızın ve gelecek nesillerin nasıl ve ne
durumda olacakları esas olarak hiç gündeme getirilmemiştir.
Eğitim
sistemiyle ilgili görüşlerin 28 Şubatla ilişkilendirilmesi ve imam-hatipler
özelinde yürütülmesi, tabiatıyla AKP istismarının başka bir sonucudur. Parti
olarak 28 Şubatın tarafgir ve dikte ettirici yaklaşımını ne kadar çirkin ve
kabul edilemez buluyorsak AKP’nin de siyasi uygulamalarını aynı ölçü ve ayarda
değerlendiriyoruz. AKP zihniyeti açıkça kendi 28 Şubatını oluşturmakta ve bunu
da insafsızca sürdürmektedir. Dün demokrasinin kafasında tank geziyordu, bugün
AKP’nin balyozu durmaktadır. İmam-hatipler dün hedefti, bugün de istismarın
merkezindedir. İmam-hatiplerin varlığı memnuniyet vericidir. Genel Başkanımız
net bir şekilde ifade ediyor: “Samimiyseniz, içtenseniz gelin imam-hatip
liselerinin orta kısmını hep birlikte açalım, Kur'an-ı Kerim’i okullarda
okutalım, yükseköğretimde kız öğrencilerin başörtüsünü çözelim.”
AHMET
YENİ (Samsun) – Açtık, açtık.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) – Evet “Açtık” diye laf atıyorsunuz, ama bunlar getirdiğiniz
kanun teklifinde yoktu.
AHMET
YENİ (Samsun) – Vardı, siz anlayamadınız.
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) – Ne zaman Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı ve
Milliyetçi Hareket Partisinin kadroları bunu gündeme getirdi, istismar
edeceğiniz kesimlerin avantajları elinizden alındığı için dört elle sarılarak
bu teklifi getirdiniz. Biz daha kapsamlısını getirmemize rağmen, buna ret
verdiniz.
Şimdi,
milletin beklentilerini Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman yapmaya
hazırız, her zaman varız.
AHMET
YENİ (Samsun) - İktidardayken niye
yapmadınız?
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) – Bu kadar ulvi işler yaparken, rant
kokan tablet ihalesinin Kamu İhale Yasası’ndan çıkarılması helale haram
karıştırmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) – Tek başına mı iktidardaydık Ahmet Yeni?
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - Bakın, Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye lafını her zaman
söylüyorsunuz ama Cenabı Allah…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN
YILMAZ (Devamla) - …söylediklerini uygulamayan kullarından eylemesin.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) – On yıl oldu, on yıl. On yıl oldu, hâlâ çözmediniz.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
13’üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
Böylece,
birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm, 14 ila 27’nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci
bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Ahmet Duran
Bulut, Balıkesir Milletvekili.
Buyurun
Sayın Bulut. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, ilgili yasanın ikinci
bölümü üzerine konuşmak istiyorum, düşüncelerimi açıklıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tam yeterince hazırlanmadan, ilgili uzmanların görüşü
alınmadan, birçoğunuzun bile Genel Kurulda öğrendiği, size dağıtılan
kitapçıklarda öğrendiği bu yasa tasarısını değerlendirmeye başlarsak; bu zamana
kadar yapılan değerlendirmelerde hiçe saydığınız, fikirlerine değer
vermediğiniz muhalefetin bu yasa tasarısı içerisinde önemle üzerinde durduğu
noktaları, böyle birkaç tanesini belirlerseniz, bu noktalarda uzlaşmaya,
anlaşmaya gitmeden inatla, illa dediğim dedik noktasında, grup başkan
vekillerinin önerisini Komisyondaki uzlaşma ortamını bile daha sonra Sayın
Başbakanın direktifleriyle geri alıp, silerek okula başlama yaşını değiştirip,
anlaşmazlığı körüklemeye çalışmanızla, eğitim gibi geleceğimizi ilgilendiren
bir konuda, gençlerimizin geleceğini ciddi tehditlerle baş başa bırakmış
oluyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye’de üstün zekâlı çocuk dediğimiz, sistemin bugüne kadar
tespit edebildiği yaklaşık 400 bine yakın üstün zekâlı çocuk vardır. Bu
çocukların sadece yüzde 10’u okullarda değil, bilim, sanat merkezi adı verilen
ve Türkiye’de sayıları çok az bulunan yerlerde, okul dışlarında bilgileri,
becerileri, yetenekleri geliştirilmeye çalışılmaktadır. Amerika, Rusya gibi
büyük ülkelerde, güçlü ülkelerde, süper devletlerde üstün zekâlı çocukların
tespiti, bunların değerlendirilmesi eğitimin en önemli unsurudur. Sistemimiz
bunları yok saymakta. Özel eğitime muhtaç çocuklara devlet destek verirken
gerçekten özel eğitime ve desteğe ihtiyacı olan bu çocuklara, bu sistem,
getirilen tasarı hiçbir yer vermemektedir.
Okul
öncesi eğitim zorunlu olması gerekirken bunu sistemin dışında bırakıp yine,
4+4+4 şeklinde, kim ortaya çıkarmış, neden 4, 4; neden farklı değil; hangi
bilimsel veriler, bilgiler, bulgular size böyle bir tasarı, böyle bir sayı,
böyle bir rakam, böyle bir süreç getirtmeye zorunlu kıldı bilemiyorum. Bildiğim
bir büyüğüm, 60 ihtilalinden sonra, Millî Eğitim Bakanlığına gittiğinde, “Millî
Eğitim Bakanlığında yabancı birilerini gördüm, sordum: ‘Bunlar kim?’ diye
dediğimde, ‘Amerikalı uzmanlar.’ dediler bana. ‘Ne işi var bu Amerikalı
uzmanların Millî Eğitim Bakanlığında?’ dediğimde, ‘Yeni eğitim sistemini
oluşturuyorlar.’ diye ifade ettiler…”
Hükûmetimizin
örnek aldığı, dünyada yüz yetmiş yedi ülkede okula başlama yaşı altı ve yedi
yaş olmasına rağmen, örnek aldığı hangi ülke ise bunu beş yaşına
indirgemektedir. Bütün bilimsel veriler bir çocuğun el kaslarının gelişimini
yetmiş iki ay belirlemesine rağmen, inatla altmış ayda ısrar ediyorsunuz. Altmış aylık çocuklar, gelişmiş ülkelerde, çocukların sağlıklı beslenmelerinin
sağlandığı, her çocuğun tek tek takip edilerek ekonomik seviyelerinin zaten
kalkınmış olması sebebiyle bu çocukların zekâ gelişimlerinin, fiziki
gelişimlerinin sağlandığı o ülkelerde uygulanması -oralarda- uygun olabilir ama
Türkiye’de açlık sınırının altında yaşayan 20 milyon köylünün, 10 milyon
emeklinin, 2 milyon memurun, sayıları 6 milyona yaklaşan işsizin bulunduğu bir
ortamda çocuklarını geçindirmekte zorluk çeken bu ailelerin çocuklarını nasıl
oyun çağında, beş yaşında eğitime alırsınız? Bu çocuklara ne
verebilirsiniz bu okulda? Büyük çocuklarla aynı ortamda eğitime sokmaya
çalıştığınız, eğitim vermeye çalıştığınız bu çocuklara hangi öğretmen, ne
verebilecek? Yaşayarak göreceksiniz, belki burada olmayacaksınız o zaman ama
dışarıda göreceksiniz. Bu yaptığınız, Türkiye’de, millî eğitimde Türk millî
eğitimine bir kayıp nesil olarak geçecek, birkaç yıl sonra -on yılı bulmaz-
yeniden bunu değiştirmeye çalışacaksınız. Aklın yolu bir. Daha
önce uygulanan, Vehbi Dinçerler zamanında uygulanan bu sistemin ne kadar yanlış
sonuçlar verdiğini bilmemize rağmen inatla döndük tekrar oraya. Kim dayatıyor
bunu; anlamış değilim.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye’de hâlihazırda zaten eğitimin çok büyük eksikleri var.
Biz “birleştirilmiş sınıf” dediğimiz yani şubelerin birleşmesi değil, 1’inci,
2’nci, 3’üncü sınıfların birleştiği, 1 öğretmenin bu sınıflara ders verdiği…
Türkiye’deki okul sayısına baktığımızda, 10.413 derslik var, 8.437 okulda ikili
eğitim yapıyoruz. Biz mevcudu götüremiyoruz, mevcudun üstüne sanki yeni, farklı
bir şey ekliyormuşçasına yeni bir sistem getiriyorsunuz. Mevcudu düzeltmek
değil, temelli kargaşaya sokmak için bunu yapıyorsunuz. Mevcut Millî Eğitim
Bakanlığının verilerine göre 108 bin öğretmene ihtiyaç var sistemde. 63 bin
ücretli öğretmenle, yani açlık sınırının altında para alan, ücret alan ama
“öğretmenim” diye o okullara giden, ailesinden aldığı yardımlarla okula giden,
neredeyse “eğitimin ırgatları” dediğimiz insanlarla, ucuz işçilikle eğitimi
götürmeye çalışırken hangi planı, hangi programı, hangi metodu getirirseniz
getirin bunun başarılı olması mümkün değildir.
Sayın
Bakan yenilikçi, Bakanlıkta birtakım yenilikler yapıyor. Faydalı olan yönleri
de var, yaptığı faydalı işler de var ama eğitimin hafızasını kaybediyoruz,
dünden tecrübe almıyoruz ve bilinmez bir meçhule doğru geleceğimizi sürüklemeye
çalışıyoruz. Bunun yanlışlığını ifade ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak her ortamda, komisyonlarda bu tasarıyı olgunlaştırmaya çalıştık, ana
muhalefet partisi aynı duygularla olgunlaştırmaya çalıştı ama Hükûmet nasıl bir
inat içerisindeyse muhalefetin hiçbir teklifini, tenkidini, eleştirisini
dikkate almadan, inatla Genel Kurula getirdi. Buradan çıkacak. Evet, belki
eğitime faydalı olacak birçok konunun içerisine eleştirileri dikkate almadan bu
kanunun çıkmasıyla, sonunda yeniden düzeltilmesi, yeniden buraya getirilerek
değiştirilmesi mecburiyeti olacak.
“Üniversite
sınavlarını kaldıracağız.” diyor Başbakan. Tasarı getirmişsiniz, neden
kaldırmıyorsunuz? Pazar günü çocuklarımız üniversite sınavına girecekler.
Aileler, çocuklar büyük heyecan içerisinde. Buradan onlara başarılar diliyorum.
Onlar işsizliklerini dört veya beş yıl ertelemek için üniversiteye giriyorlar.
300 bin öğretmenin iş beklediği gibi, bu çocuklarımız üniversiteye girecekler,
bu sistemin içerisinde yine meçhule doğru gidecekler. Bir iş yapacaksak düzgün
yapalım, tarihe burada not düşülüyor. 24’üncü Dönem milletvekilleri olarak,
iktidarıyla, muhalefetiyle ortaklaşa bir şey çıkması gerekirken bunu siz zora
soktunuz, bunu çıkmaza soktunuz iktidar milletvekilleri. Kendi iradenizle karar
verdiğinize inanamıyorum.
Tasarının
ülkemize hayırlar getirmesini yine diliyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Bulut.
Şimdi,
söz sırası Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Adil Kurt’ta,
Hakkâri Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kurt.
BDP
GRUBU ADINA ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi selamlıyorum.
Öncelikle
ben sizlerle bazı veriler paylaşmak istiyorum, sonra bu verileri kendi
cenahımdan değerlendirmeye çalışacağım.
8
milyonluk Azerbaycan’da bir kitabın basılış tirajı 100
bindir, 75 milyonluk Türkiye’de bir kitabın basılış tirajı 2 bin ile 4 bin
arasındadır. 75 milyonluk Türkiye’de sadece 70 bin kişi sürekli düzenli kitap
okuyucusudur. Bizdeki düzenli gazete okur sayısı oranı yüzde 22. Japonya’da bir
yılda bir kişi 25 kitap okuyor, İsviçre’de 10 kitap okuyor, Fransa’da 7 kitap
okuyor. 75 milyonluk Türkiye’de bir kişi yılda kaç kitap okuyor, onu da sizinle
paylaşayım: Ortalama, on yılda 1 kitap okunuyor.
Verileri
devam ettireceğim: Japonya’da halkın yüzde 14’ü düzenli kitap okuyucusu,
Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 12 düzenli kitap okuyucusu, İngiltere ve
Fransa’da yüzde 21 düzenli kitap okuyucusu, Türkiye’de on binde 1 düzenli kitap
okuyucusu!
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Bir de Meclisi söyle istersen, milletvekillerini.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Yani kütüphaneden kitap alıyorlar mı, almıyorlar mı?
ADİL
KURT (Devamla) – Şimdi, bu veriler sekiz ay öncesinin verileri yani güncel
veriler aslında, Türkiye'nin güncel verileri.
Bu
tasarıda -Millî Eğitim Bakanlığımızın bürokratları aslında bu verilerden
haberdarlar. Hepimizin malumu bu veriler- sanırım şöyle bir kanıya vardılar: Nasılsa
bizim ülkemizde kalem işe yaramıyor, nasılsa kalem, kullanılan bir aygıt
olmaktan çıkmış, işimize yaramıyor, çocuklarımızın çantasında iyisi mi kalem
olacağına başka şeyler koyalım çantaya. “Ne koyalım?” dediler, kalemin yerine
tornavidayı koydular, penseyi koydular, levyeyi koyuyorlar. Bu tasarı kabul
edildiği zaman, çocuklarımızın çantalarına kalem yerine bunları koymuş
olacağız.
Bu
veriler, aslında, Türkiye'de, Sayın Bakanın dediği gibi eğitim sisteminde bir
düzeltmeye değil, köklü bir reforma ihtiyaç duyduğumuzu gösteriyor. Köklü bir
reform gerekiyor ama köklü bir reform da getirilen bu kanun teklifiyle mümkün
görünmüyor. Çünkü üç gündür üzerinde tartışıyoruz ve bu kanun teklifinin,
maalesef, içeriğini, müfredat boyutunu zenginleştirmeye dönük fikir beyan etmek
yerine, şeklî değişim üzerine burada alabildiğine tartışmalar götürülüyor,
alabildiğine seçmene selam gönderilmeye çalışılıyor.
Eğer
gerçekten, eğitim sistemimizin çağdaş, demokratik, laik bir eğitim sistemi
olmasını arzuluyorsak, o zaman eğitim sistemimizdeki tekçi mantaliteyi
bir tarafa bırakacağız, tekçiliği bir tarafa bırakacağız; eğitim sistemimizde
asimilasyonu reddedeceğiz, asimilasyonun olmaması gerektiğini ifade edeceğiz;
“Bunların olması gerekir.” diyeceğiz.
Eğitim
sistemimizde, çocukları, öğrencileri bilgi deposu durumuna getirmek,
ezberciliği dayatacak bir sistem olmaktan çıkarıp yol gösterici, eğitici
yanlarının olması gerektiğini ya da bunun üzerinde durulması gerektiğini
savunmak durumunda olmamız gerekiyor ama biz burada “Çocuklarımız zaten dünyayı
algılayamıyorlar, onlar dünyadan bir şey anlamazlar, onlar yerine en iyisini de
biz düşünürüz, onların ne olacaklarına da biz karar veririz.” mantığıyla
hareket ederek onların iradesine de geleceğine de ipotek koyma arayışı içerisindeyiz.
Mesele
4+4+4 değildir. Bu sistemin getiriliş biçimi, tartışılış biçimi, kesinlikle
Türkiye’de eğitim sisteminin sorunlarına çözüm bulma konusunda derman
olmayacaktır, hiçbir şeye ilaç olmayacaktır.
Eğitim
sisteminin gizemini, rakamları peş peşe dizmekte aramaktan vazgeçmek gerekir.
Çözüm, eğitim sisteminde köklü zihniyet değişimine gitmektir. Bu zihniyet
değişimini yakalamamız gerekiyor.
Türkiye’de,
değerli milletvekili arkadaşlarım, asimilasyon politikaları üzerine bugüne
kadar söylenmiş çok şey var, asimilasyon üzerine, asimilasyonun yarattığı
mağduriyet üzerine söylenmiş çok şey var. Hepinizin çocukları var, çoğunuzun
torunları da var. Bir Kürt olarak buradan sizlere şunu soruyorum: Eğer ki
okullarda sizlerin çocuklarına her sabah şunu dedirtmiş olsaydık kabul eder
miydiniz, “Varlığım Kürt varlığına armağan olsun.” dedirtmiş olsaydık gerçekten
kabul eder miydiniz? Bu zulümden niye vazgeçilmiyor? Neden benim çocuğum, neden
Kürt çocuğu her gün, her sabah bu zulme maruz kalsın, kendi varlığını sizin
çocuklarınızın varlığına armağan etsin?
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ayrımcılık yapıyorsun, ayrımcılık. Irkçılığı sen
kendin yapıyorsun.
İSMAİL
SAFİ (İstanbul) – O başka bir şey…
ADİL
KURT (Devamla) – Ben Türk değilim efendim, ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
bir Kürt’üm. Siz kendinizi öyle görebiliyorsanız o sizin sorununuz. Ben Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı bir Kürt’üm. Böyle kabul etmek durumundasınız ve benim
çocuğum senin çocuğuna varlığını armağan edemez. Bu zulmü benim çocuğuma
yapamazsınız. Bu zulümdür, bu vicdansızlıktır. Bunun önüne geçmemiz gerekiyor.
Eğer
gerçekten eğitim sisteminde bir reforma ihtiyaç duyuyorsanız, gerçekten bir
daha yapboz tahtasına dönüştürülecek bir sistem kurgulamak istemiyorsanız bunu
bu şekilde, özgürlükçü, demokratik bir mantaliteyle
çözmemiz gerekirdi. Böyle oldubittiye getirmemek gerekirdi. Ne oluyor bunu bu
şekilde tartışıyorsunuz, sorunu çözmüş mü oluyorsunuz? Hayır, çözmüş
olmuyorsunuz.
Esasında
şu anda, bu sistemin bu şekilde getirilmesiyle birlikte siz yeni anayasa
çalışmalarına da ipotek koymuş oluyorsunuz. Bu, yeni anayasa çalışmalarının
içeriğine de ilişkin bir müdahaledir. Demokratik eğitim sistemini gerçekten
inşa etmek istiyorduysanız, o zaman önümüzde anayasa çalışmaları var, yeni
anayasa çalışması var, o anayasa çalışmaları yapıldıktan sonra getirirdiniz bu
sistemi, en azından Anayasa’yı tartıştığımız kadar eğitim sistemini de tartışma
fırsatını bulurduk. Bu yöntemle, bu yolla biz bir daha, her bakan değiştiğinde
ya da her iktidar değiştiğinde eğitim sistemini yeniden düzenlemek ya da restorasyondan geçirmek durumunda kalmazdık. Bunu yapmakla
çocuklarımızın geleceğini çalıyoruz.
Bakınız,
diğer teferruat konuların hiç birine girmiyoruz. Ama içeriği tartışılmayan,
içeriği bilinmeyen, bu ülkenin geleceğine, geleceğini nereye taşıyacağına,
rotayı nereye çevireceğine kani olmadan böylesi önemli bir konuyu oldubittiye
getirmek, bu Meclisin görevi değildir. En başta sizlerin buna müdahale etmesi
gerekiyor. Bunun bu şekilde olmaması gerekiyor. İçinizde eğitimciler var. Bu
sistemin bu şekilde işlemeyeceğini, problem yaratacağını sizler de çok iyi
biliyorsunuz. Ama tartışma imkânı bulamadığınız için, tartışma imkânı
bulunmadığı için bu şekilde bir oldubittiye getirildi ve şimdi, sakat bir kanun
çıkarmış oluyoruz. Sakat bir sistemi çocuklarımızın önüne koymuş oluyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Kurt.
Bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Metin Lütfi Baydar,
Aydın Milletvekili.
Buyurun
Sayın Baydar. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye’nin sokaklarında seslerini iktidara duyurmak isteyen öğretmenlerimize
biber gazı ve copu reva gören Hükûmete ve emri veren bakanı kınayarak sözlerime
başlamak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Öğretmenlerimize, eylem
gerçekleştiren öğretmenlerimize bir şiirle destek vermek istiyorum:
“Onlar
ümidin düşmanıdır, sevgilim,
Akar
suyun,
Meyve
çağında ağacın,
Serpilip
gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü
ölüm vurdu damgasını alınlarına:
-çürüyen
diş, dökülen et-
bir
daha geri gelmemek üzere yok olup gidecekler.
ve
elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır
elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır
en şanlı elbisesiyle, işçi tulumuyla
bu
güzelim memlekette hürriyet...” (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, hayatı algılamanız nereden baktığınıza bağlıdır. Siz hayata
iyi bir yerden bakmıyorsunuz. Büyük ölçüde mesleki eğitim gerekçesine
dayandırdığınız bu tasarı, toplumun ihtiyaçlarını düşünmeden ve yeterince
tartışma ortamı yaratılmadan hazırlanmıştır. Bunu, burada yapılan birçok
eleştiride de yerinde izleme fırsatı bulduk.
Getirdiğinizi
ifade ettiğiniz çözümler, mesleki eğitimde ve temel eğitimde kalabalık
sınıflar, mesleki eğitimin ciddi düzeyde cinsiyetçi olarak yapılanmış olması,
kız öğrencilerin mesleki eğitime katılımlarının ciddi oranda düşük olması,
mesleki eğitimde uygulama ve staj eksikleri, istihdam ihtiyaçlarıyla bağlantı
kurulamaması, müfredatın meslek odalarıyla tartışılmadan hazırlanması gibi
sorunlara çözüm beklentilerini karşılamaktan uzaktır.
On
iki yıllık kademeli zorunlu eğitimi meşrulaştırmak için çocukları mesleğe
yöneltme gibi bir gerekçenin ileri sürülmesi, yapılmak istenen asıl
değişikliklerin üstünü örtme amacı taşımaktadır. Türkiye’deki mevcut eğitim
sisteminin yapısı ve niteliği göz önüne alındığında, on yaşına gelmiş bir
çocuğu mesleki alanlarda tercih yapmaya zorlamanın hiçbir bilimsel dayanağı
yoktur. Soyut düşüncenin henüz oturmadığı, ilgi ve yeteneklerin yeterince
belirlenmediği bu yaş grubunda mesleğe yönlendirme çocuklarımızın geleceğine
konulan kaldırılamaz bir ipotektir. Öğrencilerin hayatlarını tümüyle
etkileyecek böyle bir kararı bireysel olarak alamayacakları bir yaşta
yönlendirmeye tabi tutulmaları otoriter faşist bir uygulamadan başka bir şey
değildir.
Bu
yasada dert, mesleki eğitimi güçlendirmek ve çekici hâle getirmek değildir,
dert başkadır. Yasa gerekçesinde de, 8’inci sayfa 4’üncü paragrafta, çocukluk
ve ergenlik dönemlerini insanın değer yapısının henüz oturmadığı, temel ahlaki
normları ve sosyal davranış kurallarını özümseme aşaması olarak belirtmenize
rağmen sekiz yıllık eğitim 4+4 olarak bölünmekte, mesleki ve din eğitimi daha
da küçük yaşlara indirgenmeye çalışılmaktadır. Derdiniz yalnızca din eğitimi
olsaydı “Gelin, sekiz yıllık eğitimin kazanımlarına dokunmayın, din eğitimini
konuşalım, nasıl istiyorsanız tartışalım, düzenleyelim.” dediğimizde
gelirdiniz, yanaşmadınız. Buradaki esas amaç, dindar nesil yetiştirme vaadiyle
-vaadiyle, esasıyla değil- mutedil ve mütedeyyin vatandaşlarımızı kandırıp
kendinize seçmen yetiştirmektir.
Ülkemizin
yeterince din insanı yetiştirecek okulu mevcuttur ama bu okullardan Ankara ve
birkaç gelişmiş il dışındakilerin ciddi öğretmen ve kaynak sorunları var.
Sokaklar işsiz öğretmen kaynıyor. Sen, bu okullarda bilim ve fen derslerine,
yabancı dil derslerine sokacak öğretmen bulamıyorsun. Bunu görmek için herhangi
bir ilin, herhangi bir ilçenin imam-hatip lisesini ziyaret etmeniz yeterlidir.
İmam-hatip liselerinde okuyan öğrenciler, sizin on yıldır uyguladığınız
politikalar yüzünden kendilerini diğer yaşıtlarından ayrışmış ve dışlanmış
hissediyorlar. Yanınızdan ayrılmasınlar diye bunu bilerek yapıyorsunuz. Konuyu
“mesleki eğitimi geliştirmek” diye cilalıyorsunuz ama alttan alta da kindar
nesil ve kendinize seçmen yetiştirme projenizi hayata geçirmeye çalışıyorsunuz.
Milleti uyutuyorsunuz.
Ayrıca
izlediğiniz sözde muhafazakâr demokrat politikalarla kızlara da ayrımcılığı
meşrulaştırdınız. Cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle kız öğrenciler liseye devam
etmiyorlar. 4+4 formülüyle sizin sayenizde ilköğretim 2’nci kademeye de devam
edemeyecekler. Bu yasa büyük emeklerle kurulan sekiz yıllık eğitimi bozan bir
uygulamayı öngörmektedir.
“Mesleki
eğitimi toplumun ihtiyaçlarına göre belirleyelim, gelin tartışalım.” dedik,
yine yanaşmadınız. Türkiye’de mesleki eğitim, yükseköğretimden ve istihdam
piyasasından kopuk bir şekilde, sadece bir kademelendirme aracı olarak ele
alınamaz. Mesleki eğitim yüksekokullarla örtüşecek bir sürekliliğe
kavuşmalıdır. Bölgesel kalkınmayı güçlendirecek ve yerinden yönetime derinlik
kazandıracak tematik bölge üniversiteleri açılmalıdır. Organize sanayilerin
içerisinde mesleki eğitimle birlikte kümelenmeler yaratılmalıdır. Günümüz
toplumlarının ihtiyaç duyduğu insan gücü sadece meslek lisesi mantığı ile
oluşturulamaz. Bu nedenle, tematik bölge üniversitelerinin açılması için, on
yıldır söylediğiniz ama yapmadığınız, YÖK Yasası kaldırılarak yeni bir
düzenleme yapılmalı, ülkemizde bir eğitim seferberliği başlatılmalıdır.
Eğer
sekiz yıllık eğitimi ikiye bölerseniz dershaneciliği de 3’üncü sınıfa kadar
indirirsiniz. İlköğretim 2’nci kademede farklı okul türleri bulunduğundan
merkezî sınav sistemi kaçınılmaz olacak, çocuklar 2’nci, 3’üncü sınıftan
itibaren dershaneye gidecekler. TED’in araştırmasına göre, ailelerin lise ve
üniversitelere giriş sınavlarına hazırlık için 2010 yılında ödediği 16,7
milyar, yükseköğretim ve üniversiteler bütçesini ikiye katlamıştır.
On
yıldır iktidardasınız, iktidarınız süresince yabancı dil sorununa yönelik en
ufak bir çözüm adımı atılmamıştır. En fazla yabancı dil eğitimi verip hâlâ dil
öğretemeyen sistem sayesinde yabancı dil kursları devasa bir sektöre
dönüşmüştür.
AKP,
eğitimde, mesleki eğitimi imam-hatipler üzerinden çözmek gibi bir hata
yapmaktadır. Mesleki eğitim, ulusal kalkınma ve artan ara eleman ihtiyacını
karşılamak için tabii ki çok önemlidir.
Sizin
9’uncu maddede verdiğiniz önergeyle yaptığınız değişiklikteki derdiniz din
eğitimi değil. Dindar nesil de sizin umurunuzda değil. Siz, yaşamı sizin gibi
algılayan, klonlanmış gençler istiyorsunuz; siz,
kendinize klonlanmış seçmen istiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Tevhidi
tedrisatı kaldırıp hilafeti getirecek, laik cumhuriyeti dinamitleyecek bir
eğitim istiyorsunuz ama bu yasa halktan dönecektir. Laik Türkiye
Cumhuriyeti’nin adını değiştirmeden yıkmak üzere getirdiğiniz eğitim yasasının
altında kalacaksınız.
AKP,
eğitimde, mesleki eğitimi sadece Avrupa’yı Orta Çağ karanlığına götüren,
Osmanlıyı çöküşe sürükleyen mantık, bilimsel toplumun ve ekonominin ihtiyaç
duyduğu akılcı bir eğitimden uzaklaşmak değil midir? Fatih, İstanbul’u
fethettiğinde, kendisiyle birlikte İstanbul’a ilk getirdiği, bilim insanları ve
kütüphaneler olmamış mıdır? Fatih, Avrupa’nın skolastik ve din temelli eğitim
anlayışına mahkûm olduğu dönemde bilimsel düşünceyi öne çıkararak Osmanlıyı dünya
devleti yapmamış mıdır? Bu kadar “Osmanlıcıyız” diyorsunuz ama Osmanlının kötü
uygulamalarını örnek alıyorsunuz. Bu nedenle, dikkat edin, siz de çökersiniz.
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Zaten çökmüşler.
METİN
LÜTFİ BAYDAR (Devamla) - Sizin mantığınız hep aynı. Kanunları “ihale
yolsuzluklarında nasıl yakalanmam” düşüncesiyle yapıyorsunuz. Harun gibi gelip
Karun olmakla, “Rab” deyip cebini doldurmakla, kelimeişehadet
getirip ihale
kapmakla, ulus açken tok yatmakla dindar olunmuyor değerli arkadaşlar.
Çok
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Bölüm
üzerinde şahsı adına söz isteyen Naci Bostancı, Amasya Milletvekili. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) – Grup adına benim söz isteğim vardı. Sayın Başkanım, AK PARTİ
Grubu adına söz isteğim vardı.
BAŞKAN
– Grup adına söz talebi yok.
Naci
Bey, buyurun.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben
şu arka tarafta oturuyorum. Aslında, arka tarafta oturmak bu müzakereleri
izlemek bakımından oldukça fonksiyonel bir yer, çünkü müzakerelerin bir parçası
olan Genel Kuruldaki bu konuşmalar sırasında kullanılan dil, ön taraftakilere
sabır dileyeceğimiz bir dil. Bu dilin içinde neler var derseniz: “Ahlaksızlık,
vicdansızlık, yüzsüzlük, utanmazlık, kurşun askerlik, ceberutluk,
totaliterlik…” Bütün bunları dinlerken…
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) – Hangi dilden anlıyorsanız o!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) – İletişim bilimlerinde “söylem analizi” diye bir
yöntem vardır; kim, ne konuşuyor, hangi kavramlarla konuşuyor; buna ilişkin bir
analiz. Hakikaten, şu Meclis tutanaklarına ilişkin bir akademik çalışma
yapılsa, iktidarın ve muhalefetin dili bu açıdan değerlendirilse hepimiz için
zannediyorum çok öğretici olur.
Değerli
arkadaşlar, müzakere her yerde sürer, müzakere her şekilde sürer. “Müzakere
yapılmıyor.” denilirken bile aslında yapılan, müzakeredir. İktidar ilişkilerine
müdahil olmak için insan, dilin çok çeşitli imkânlarını kullanır. Hakaretler de
müzakerenin bir parçasıdır, ama nasıl konuşursanız, hangi dille konuşursanız
onunla şekillenir müzakere, o çerçevede yol alınır.
ORHAN
DÜZGÜN (Tokat) – O tarafa anlat Hoca, öğrendik biz, o tarafa anlat!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) – Bu müzakereler tabii ki kimi konularda uzlaşmaya,
kimi konularda da anlaşmamaya varacaktır. Uzlaşma dediğimiz, esasen, bazı
konularda uzlaşmak, bazı konularda da uzlaşamadığımızı kabul etmek demektir.
Her konuda anlaşacak olsak ayrı partiler olmazdı, ayrı söylemler, ayrı
yaklaşımlar, ayrı politik ve toplumsal çevreler olmazdı.
Uzlaştığımız
konular esasen üç aşağı beş yukarı belli. Mesela 2’nci dört yıla ilişkin açık
öğretim durumu ortadan kalkmış oldu, bunu muhalefetten de söylediler. Başka
uzlaştığımız konular da var.
Elbette
uzlaşamadığımız hususlar da var. Bunlardan birisi “kesintili”
ve “kesintisiz” kavramlarına ilişkin.
MUSA
ÇAM (İzmir) – Biber gazı uzlaşma mı?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) – Eğer metne bakacak olursanız, buradaki “kesintisiz”
vurgusunun kaldırılmasından bahseder. Esasen bu “kesintisiz” sözünün
çağrıştırdığı bir politik repertuar vardır. İşin bilimsel ve pedagojik yanları
kadar, çağrıştırdığı o siyasal repertuvar dolayısıyla bugün iktidar
“kesintisiz” ifadesini oradan kaldırmaktadır. Bunu böyle bir bağlam içerisinde
okumak gerekir.
Değerli
arkadaşlar, kullandığımız dil gerçekten müzakereler bakımından önemlidir. Ben
Meclise ilk geldiğim sıralarda burada CHP’nin bir sayın sözcüsü Habermas’tan bahsetmişti. Ben de Meclisin
çatısı altında Habermas’ı duyunca dedim ki: Onun
iletişim bilimlerine ve müzakereye çok önemli katkılarından birisi olan
iletişimsel eylem kuramından da herhâlde bu arkadaşlar haberdarlar ve bu
çerçevede muhalefetten çok, rafine ve estetik bir dille o müzakerelerin
geçeceği bir Meclise geleceğim ama gördüm ki böyle bir rafine ve estetik dil ne
yazık ki yok, keşke olsa. (CHP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sen hep böyle anlatıyorsun da senin adamların tekme atıyor
bize, tekme!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) – Şunu söyleyeceğim, bir örnek: Naziler döneminde
Nazilerin çok meşhur bir marşı vardır arkadaşlar. Bir de Nazilerin, sizlerin de
çok iyi bildiği… (CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Hocam,
utanacağın laflar etme bak!
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Komisyonda tekme yedik biz, tekme attı bunlar bize!
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, lütfen…
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) – …“Lili Marleen”
diye bir şarkısı vardır. Lili Marleen
şarkısı Zagreb radyosunda -Ahmet Kaya’nın şarkılarında da vardır- her akşam…
(CHP sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Hocam, sen Komisyonda da bunları söyledin ama senin adamların
tekme attı bize, tekme yedik biz, tekme!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) – …09.55’te savaş boyunca çalınmıştır. Nazilerin
çıkarttığı bu şarkı…
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Komisyona gel, Komisyona!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) - …daha sonra müttefiklerin tarafına geçmiştir, hem
Naziler söylemiştir Lili Marleen’i
hem müttefikler. Lili Marleen’de,
savaşa giden bir askerin bir karakolun önünde geceleyin lambanın altında
sevgilisinden ayrılışı anlatılır. Nazi marşında ise… (CHP sıralarından
gürültüler)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Ya, ne anlatıyorsun sen ya! Sen bunları anlatıyorsun da tekme
atıyor bunlar ya!
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Hocam, iyi ahlaktan bahsediyorsan Komisyona gel,
Komisyona!
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sen bunlardan bahsediyorsun, senin adamlar tekme atıyor, nasıl
olacak bu iş?
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Neyi anlatıyorsun sen ya!
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) – Ne anlattığımı anlayacaksınız.
Nazi
marşında ise “Ben düşersem eğer…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Hocam, iyi ahlaktan bahsediyorsan Komisyona gel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sen “felsefe” diyorsun, bunlar tekme atıyor! Nasıl olacak
Hocam, nasıl olacak?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) – Ortak dili kullananlar sınırları aşar, tıpkı AK PARTİ’nin aştığı gibi, yüzde 50’nin arkasında bu vardır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Sayın Bostancı, teşekkür ediyorum.
FATMA
NUR SERTER (İstanbul) – Komisyonda döverken mi?
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – AK PARTİ’nin yeni ortak dili tehdit mi?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) – Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Sayın Bostancı, teşekkür ediyorum.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Buyurun Sayın İnce.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Hocam, bak, akıllı olacak! Telefon açtı, özür diledi. (CHP
sıralarından “Özgür…”, “Özgür…” sesleri) Telefon açtı, “Kusura bakma.” dedi,
“Yanlışlıkla yaptım.” dedi.
BAŞKAN
– Sayın İnce, lütfen sayın milletvekillerini bir oturtun. Bir oturtun lütfen…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Ben bir şey söyleyeceğim…
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sen tekme attın!
FATMA
NUR SERTER (İstanbul) – Çok zariftiniz Komisyonda!
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sen bana tekme attın, tekme!
(CHP
ve AK PARTİ sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler ve birbirleri
üzerine yürümeler)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.33
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT
(İstanbul), Tanju ÖZCAN (Bolu)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85’inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
199
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Şimdi,
ikinci…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Az önce, ara vermeden önce… Aynen söylüyorum: “Burada
kullanılan dil için ön sıralardaki arkadaşlara sabır diliyorum çünkü bu dil
ahlaksız, ceberut, kurşun asker dilidir, muhalefetin dili böyledir.” Çok açık…
OKTAY
VURAL (İzmir) – O kendisine konuşmuş herhâlde. Öyle atıfta bulunan kendisini
tarif etmiş, olsa olsa kendi grubunu tarif etmiştir.
BAŞKAN
– Buyurun Sayın İnce.
Lütfen,
yeni bir sataşmaya mahal vermeyelim.
İki
dakika süre veriyorum.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ahlak
dersi kimseden alacak hâlimiz yok ama bizim ahlak anlayışımız da şu: Ahlak
yetim hakkı yememektir. Ahlak ihale takip etmemektir. Ahlak bir kanun
çıkarırken çocuklara verilecek bilgisayarların alımını Kamu İhale Kanunu dışına
çıkarmamaktır. Ahlak haram, helal bilmektir. Ahlak Twitter’da
ahlaksız mesaj atmamaktır. (CHP sıralarından alkışlar) Ahlak kimsenin
telefonlarını dinlememektir. Ahlak sahte delillerle insanları hapishanelerde
çürütmemektir. Ahlak iktidar gücünü kötüye kullanarak muhalefeti, kendisine
muhalif olan bütün kurumları ezmemektir. Ahlak kısa yoldan zengin olmamaktır.
Ahlak fakir fukaranın fitre ve zekât paralarına göz dikmemektir. Ahlak Deniz
Feneri’yle fakir fukaranın parasını iç etmemektir. Ahlak Bosna paralarını
yememektir. (CHP sıralarından alkışlar)
SITKI
GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – İSKİ!
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Sizden alacak ahlak dersimiz yok. Sizden alacak ahlak dersimiz
yok!
NUREDDİN
NEBATİ (İstanbul) – Bizim de verecek dersimiz yok.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Bence sizin iyi bir ders almaya ihtiyacınız var. Çok iyi bir
ders almaya ihtiyacınız var.
Bakın,
az önce söyledi Aytuğ Atıcı Arkadaşımız. Hiç merak etmeyin, bu dünyanın
hesabını öbür dünyaya bırakacak hâlimiz falan yok. Onun hesabını Allah’a
verirsiniz, o ayrı.
OSMAN
ÇAKIR (Düzce) – Veriyoruz zaten.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Ama siz bu millete hesap vereceksiniz.
Şimdiden
sonra, her maddede çıkan arkadaşım… Siz, neden, bu alınacak malzemeleri Kamu
İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarıyorsunuz, neden? Neden, ta on beş yılı da
hesaplıyorsunuz? Milyarlarca dolar para yapıyor. Neden bunu kaçırıyorsunuz? Madem
böyle bir niyetiniz yok, getirin önergeyi, Kamu İhale Kanunu içine dâhil edelim
bunu. Niye alamıyorsunuz? Bunu alamayanlar bize ahlak dersi veriyor!
Teşekkür
ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın İnce.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, o maddeler, bahsedilen maddeler teklifin 24
ve 25’inci maddeleri. Orada konuşacağız ama çıkan arkadaşlarımız bir şekilde…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Maddede konuşma yok.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – İzin verin.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Maddeler üzerinde konuşma yok.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Önergemiz var Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) – “Maddede konuşacağız.” dediniz de, yok. Temel kanun olduğu için
bölümler üzerinde konuşma var.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Arkadaşlar eğer istiyorlarsa neden o düzenlemenin
önerildiğini ben açıklayayım Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Anlaşılmadı Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Yani neden FATİH Projesi’yle ilgili alımların 2015 sonuna
kadar özel alım yöntemlerine dönüştürüldüğünü ve İhale Kanunu kapsamı dışına
çıkartıldığının gerekçesini ben açıklayayım Sayın Başkanım.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – 2015 değil 2030.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Soruyorlar çözümü, çok merak ediyorlar.
BAŞKAN
– Madde gelince konuşulacak Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Hayır, onu söylüyorum, madde gelince konuşacağız ama
gelmeden…
BAŞKAN
– Hayır, Sayın Canikli, lütfen, sataşma nedeniyle çıktıysanız o ayrı bir konu.
Şimdi,
bölüm üzerinde Komisyon adına Komisyon Sözcüsü…
OKTAY
VURAL (İzmir) – İhaleyi kime verdiğinizi açıklayın.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
– Ne diye açıklama yapacaksınız Sayın Bostancı?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) – Biraz önce Sayın İnce’nin yapmış olduğu açıklamaya
katkı mahiyetinde.
BAŞKAN
– Katkı mahiyetinde açıklama olmaz ki, lütfen Sayın Bostancı…
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Böyle bir usul yok Sayın Başkan, öyle bir usul yok ki.
“Katkı” diye bir usul mü var?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) – Kısa bir açıklama…
BAŞKAN
– Sayın Bostancı, karşılıklı açıklamalar olmaz. Eğer Sayın İnce’nin sizinle
ilgili sataşma iddianız varsa onu söylersiniz.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) – Benim ahlak dersi verdiğimi ima eden bir yaklaşımla
konuştu. Ben de buna ilişkin… Burada bir sataşma var.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Nerede sataşma var ya?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) – Bu çerçevede çok kısa bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN
– Bölümü görüşüyoruz Sayın Bostancı lütfen…
Teşekkür
ediyorum.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN
– Komisyon adına Komisyon Sözcüsü Kocaeli Milletvekili Fikri Işık söz
istemişlerdir.
Buyurun
Sayın Işık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 199 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine Komisyon
adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
gerçekten Türkiye’de zorunlu eğitimi on iki yıla çıkaran, eğitimi ilkokul,
ortaokul ve lise olarak üç ana kademeye ayıran ve her kademede -ısrarla
üzerinde vurgulayarak söylüyorum- program bütünlüğünü esas alan ve -belki
ikinci bölümün en önemli maddelerinden biri olan- yavrularımızın hiçbir aşamada
yaptıkları tercihten dolayı ayaklarına pranga, ellerine kelepçe vurulmasını engelleyen,
bunu kanuni teminat altına alan kat sayı adaletsizliğinin ortadan
kaldırılmasını hükme bağlayan kat sayı düzenlemesi bu kanun metnine giriyor.
Bakınız,
Türkiye’de 28 Şubatın, maalesef, sadece ve sadece, imam- hatip liselerine olan
talebi kırmak için meslek liselerine kat sayı barikatı, kat sayı duvarı
getirdiğini ve bundan dolayı meslek liselerinin perişan olduğunu, meslek
liselerine olan talebin dip yaptığını ve o gün 28 Şubat sürecine hararetle
destek veren gerçekten birtakım çevrelerin bunun ülkeye ne kadar pahalıya mal
olduğunu görüp…
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Neye mal oldu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) -
…“Meslek lisesi memleket meselesi” sloganıyla bir proje başlattıklarını ve
yapılan yanlıştan döndüklerini biliyoruz. Bugün, meslek liselerinden kat
sayının kaldırılmış olması haberi bile gerçekten meslek liselerine olan talebi
patlattı…
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Nerede? Yapmayın Allah aşkına!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) - …ve şu
anda, 28 Şubat öncesinin meslek liseli olarak rakamlarına ulaştık.
Haydar
Bey, bunu senin arkadaşların biliyorlar, sen onlardan öğren.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Ben de biliyorum, ben de!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) - Şimdi,
değerli arkadaşlarım, burada, bir konunun özellikle ve ısrarla, bu ülkenin bir
evladı olarak…
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Senden fazla biliyorum.
BAŞKAN
– Sayın Akar…
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) - …bu
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesi olarak…
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – Şu ihale meselesini açın, ihale meselesini!
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Zorla yolluyorsunuz çocukları oraya, çocuklar okulu
bırakıyorlar.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) - …FATİH
Projesi’yle ilgili konuyu müsaade ederseniz sizinle paylaşmak istiyorum ve bu
kadar önemli bir konunun Meclis kayıtlarına özellikle girmesini arzu ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biz, bırakın geçmişi, yakın tarihte pek çok fırsatı, eften püften
meselelerle veya iç siyasi meselelerle kaçırmış ve ondan sonra da ah edip, vah
edip “Keşke şöyle olsaydı, keşke böyle olsaydı, keşke şunu yapmasaydık.” diye
kendi kendimize dövünmüş bir milletin evlatlarıyız. Bakın, 1930’ların sonu,
dünyada uçak sanayisi hızla gelişiyor ve -uçak sanayisi ki teknolojik gelişimin
motoru- Türkiye'nin de maalesef devlet bütçesinden uçak alacak parası yok. O
zamanın zengin iş adamları…
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Niye?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) - Niye
olduğunu siz biliyorsunuz.
Zengin
iş adamları geliyorlar, zengin iş adamlarına, devlet yetkilileri “Ne olur, bir
uçak alın, devlete bağışlayın” diyor. Nuri Demirağ diye, bugün torunu bizim
milletvekilimiz olan Nuri Demirağ’a da geliyorlar. Diyorlar ki; “Ya bir uçak
alıp devlete bağışlar mısınız?” “Ya ne demek, biz niye uçak yapmıyoruz” diyor
ve projeyi başlatıyor. O projenin sonunda Nuri Demirağ, bildiğim kadarıyla on
iki tane uçak yapıyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Kim kapattı o fabrikaları söylesene?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) –
İstanbul’dan Sivas’a uçuyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Kim kapattı o fabrikaları?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) –
İstanbul’dan Eskişehir’e uçuyor ve Türkiye’nin ilk uçak sanayisini kuruyor hem
de İstanbul’da Beşiktaş’ta kuruyor. Maalesef, maalesef…
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Kim kapattı o fabrikaları?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) –
Söyleyeyim.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Söyle, söyle kim kapattı uçak fabrikalarını Türkiye’de.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Nuri
Demirağ bir hata yapıyor, yaptığı hata şu: Millî Kalkınma Partisi diye
Türkiye’nin ilk muhalefet partisini kuruyor. Sen misin parti kuran; üzerine
gidiliyor, dünyadan sekiz tane sipariş alınmış, dünyadaki siparişler iptal
ediliyor, Türk Hava Kurumunun aldığı siparişler iptal ediliyor ve Nuri Demirağ
batırılıyor.
Bakın
değerli hemşehrilerim…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Hemşehriler mi? Aziz hemşehrileri, size sesleniyor!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – …bugün
bir Amerika, savunma sanayisine verdiği destekle, devlet ihtiyaçlarını savunma
sanayisi aracılığıyla karşıladığı için bugün süper güç hâline geldi, bunu
sizler çok iyi biliyorsunuz.
Daha
sonra, bugün her zaman örnek aldığımız Güney Kore bu modelle bir teknoloji devi
hâline geldi ve biz, o gün…
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Bu, çok yanlış, çok eksik bir bilgi ya!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – …eğer
devlet olarak bıraksaydık dünyadan sipariş alınanları iptal etmeyi…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Aziz hemşehrim, yanlış bilgi
veriyorsun!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – …biraz
daha biz sipariş verseydik bugün belki Türkiye uçak sanayisinde dünyanın en
önemli ülkelerinden biri olacaktı. Biraz daha yakın tarihe gelelim.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Kim kapattı o fabrikaları söyler misin, kim kapattı?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) –
Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki değerli arkadaşlarım, hepiniz çok iyi
biliyorsunuz ki 1960’ların başında Devrim otomobili hikâyemiz var bizim değil
mi, Devrim otomobili. O dönemde gerçekten çalışmışlar, gayret etmişler, çok
kısa bir sürede Devrim otomobilini yapıyorlar.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teklife gel teklife!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) –
Efendim, ilk gösteride benzin konulması unutuldu, “Türk aklıyla otomobil
yapılır mı” gibi bir safsatayla, hiç doğru olmayan…
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın Başkan, teklifle ilgili konuşsun. Teklife gelsin
teklife.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Çünkü
ikinci otomobille Cemal Gürsel’in Anıtkabir’e gittiğini biliyoruz.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Fikri Bey, bu şekilde teknoloji geliştirilmez, yanlış ve
eksik bir bilgi bu.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın,
ne oldu biliyor musunuz? “Siz niye uğraşıyorsunuz otomobil yapmakla, biz size
ucuza veririz, niye yapıyorsunuz” denildi.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Tamam…
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Yazık, halka yazık ya!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – …ve
Türkiye'nin, 1960’lı yıllarda o dünyada otomobilin seri üretimi hızla
ilerlerken Türkiye'nin bir yerli otomobil markasına kavuşması engellendi.
Şimdi,
konunun bizim bu FATİH Projesi’yle ne ilgisi var? Değerli milletvekilleri,
evet, bununla çok ilgisi var. Bakın, burada FATİH Projesi’nde özellikle şu anda
dünya bir dijital çağı yaşıyor. Dijital çağda çok önemli teknolojik devrimler
oluyor. Eğer Türkiye olarak biz geçmişte uçakta ve otomobilde olduğu gibi
dijital çağı da mı acaba ıskalayacağız, uzaktan
bakacağız, yoksa dijital çağın efendilerinden biri mi olacağız? Temel soru
budur. Bu bir millî davadır. Eğer…
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Bunun yolu yolsuzluklara yol vermek değil ama, yazık!
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Yolsuzluk yapılarak efendi olunmaz!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) –
Anlatıyorum, müsaade edin, bakın…
Sayın
milletvekilleri, bari şu konuda laf atmayın da bir dinleyin Allah aşkına.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Kendi çocuğunun üzerinden mal götürülerek dijital
dünyanın efendisi falan olunmaz. O, dünyaya karşı yapılır.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın,
Cumhuriyet Halk Partisinden şunu rica ediyorum: Bakın, üç dakika, ne olur üç
dakika dinleyin. Ya üç dakika dinleyin Allah’ınızı severseniz.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Sen sübyanların
üstünden malı götürmeye kalkıyorsun!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın,
“Allah” dediniz, “Peygamber” dediniz, “rant” dediniz,
söylüyorum…
Şimdi,
değerli hemşehrilerim, Türkiye'nin tablet bilgisayara
ihtiyacı var mı?
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Alışırız, alışırız, tüm Türkiye’yi Tayyip
Erdoğan’ın çiftliği yapacaksın.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin tablet bilgisayara ihtiyacı var mı? Var.
Türkiye'nin tablet bilgisayar markasına, yerli bir tablet markasına ihtiyacı
var mı?
OKTAY
VURAL (İzmir) – Var.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Muhalefete bu kadar saygı duyuyorsunuz işte.
Muhalefete bu kadar bu kadar saygı duyuyorsunuz.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bu
Mecliste yok diyen var mı? Herhangi bir itiraz eden yok. O zaman gelin, eğer…
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Tayyip
Erdoğan’ın çiftliği yapacaksın her yeri.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – …biz
yavrularımıza bu tableti vereceksek bunu bir yerli malı olarak üretelim ve
verelim.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Yerli telefon için niye yapmıyorsun?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Peki,
niye çıkarıyoruz? Niye çıkarıyoruz?
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Yahu, gel kanuna gel sen, kanuna. Kime vereceksin
onu söyle? Hangi tarikattan? Hangi yandaşın? Nasıl arkadaşın?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bir
dakika… Ya sizin derdiniz anlamak değil var ya… Sizin derdiniz anlamak olsa
dinlersiniz.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, eğer bir ihalede, Kamu İhale Kanunu’na tabi ise
yerli malıyla, yerli üretim ile yabancı üretim arasındaki fiyat marjı en fazla yüzde 15 olabiliyor.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Yalan…
Yalan…
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Yüzde
15’i geçtiği zaman siz mecburen yabancıyı dikkate almak zorundasınız.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Fikri Bey, sizi aldatmışlar, samimi söylüyorum
aldatmışlar.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şimdi
değerli arkadaşlarım… Ne olur, Allah aşkına…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Senin tablet bilgisayarın var mı ya? Tablet bilgisayarın var mı
senin?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Sayın
Başkan, süreme ilave edecek misiniz?
Bakın,
değerli milletvekilleri, bakın bu bir millî davadır. Ne olur şunu dinleyin bari
ya, Allah’ınızı severseniz şunu bir dinleyin.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Bilmiyorsun ya!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şimdi,
bakın, değerli arkadaşlar, eğer bugün Türkiye’de…
OKTAY
VURAL (İzmir) - Bilmiyor ya!
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Siz bilmiyorsunuz…
BAŞKAN
– Sayın Akar…
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – …biz
devlet olarak ihtiyacımızı bir yerli firmadan karşılamak ve Türkiye'nin yerli
bir tablet markası oluşturmasını istiyorsak…
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Yok mu ki şimdi? Var.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – …bunu Kamu İhale Kanunu kapsamının dışında
tutmak zorundayız.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Zaten var!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bunun
için geçmişte otomobilde olduğu gibi…
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Onu biraz daha palazlandıracaksın, onu biraz daha
devletin kaynaklarından zenginleştireceksin!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) –
…geçmişte uçakta olduğu gibi Türkiye'nin bu sektöre girmesini istemeyen,
Türkiye'nin…
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Ne alakası var be?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın,
açıklıyorum, niye…
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Nerede üretiyor?
OKTAY
VURAL (İzmir) – İnanmayın sayın milletvekilleri, vallahi yok bir şey, vallahi
yok!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin bu sektöre girmesini istemeyen yabancı
firmalar, bu yüzde 15 avantajını çok daha fazla aşarak…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Vallahi yok ya, inanın ki yok böyle bir şey, yok ya!
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, lütfen…
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – …çok
daha fazla aşarak çok daha ucuz teklif verirler.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Külliyen yalan ya!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – “Siz
niye uğraşıyorsunuz, biz sizin tabletinizi sağlarız.” derler ve Türkiye tarihî
bir fırsatı, dijital çağa hükmeden, dijital çağın efendisi olması fırsatını
kaçırır…
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Kanunda bir tek yandaşın adı yazmıyor!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – …ve
bizim çocuklarımız o zaman işte bizi hiç de hayırla anmaz.
Gelin,
milletvekilleri olarak…
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Yapmayın ya!
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Milletvekilliğini bırakma iddiasına gireceğim.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Sayın Başkanım,
süreme ilave ederseniz sevinirim.
Gelin,
milletvekilleri olarak, bakın, bu Kamu İhale Kanunu’nun dışına çıkarılıyor
ancak…
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Niye çıkıyor?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) –
Müsaade edin…
Ancak…
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Niye ancak?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – …bunun, ihalenin usulünü Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme, Bakanlığının…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Tüyü bitmemiş yetimin hakkı yok mu orada?
BAŞKAN
– Sayın Işık, teşekkür ediyorum.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Sayın
Başkanım, bir dakika istiyorum.
BAŞKAN
– Hiç de öyle bir çabam yok benim.
Teşekkür
ediyorum.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Çok
laf attılar.
BAŞKAN
– Sizin sorununuz efendim.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) – Sözümü kestiler.
BAŞKAN
– Sizin sorununuz. On dakikayı biliyorsunuz efendim, kimseye de vermiyorum,
biliyorsunuz bunu.
Teşekkür
ediyorum.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, kararın çok doğru olduğunu ve ülkemizde bunu yapanların
ileride alkışlanacağını ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) – Geç, geç!
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – İddiaya girerim milletvekilliğini bırakma pahasına!
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Efendim, Türkiye Büyük Millet Meclisi saygın bir kurumdur. Bu
kurumda olan milletvekillerini “hemşehriler”
sıfatıyla hitap edip yanlış bilgilerle yönlendirmek doğru değildir.
BAŞKAN
– Dil sürçmesi zannediyorum Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Elini vicdanına koy. Sana soruyorum: Buranın neresinde yerli
üretim var? Bunu getirmezsen bütün bu söylediklerinle ilgili tutanakları
yersin. Getir bakalım. Var mı? Bir tane yerli üretim var mı? Var mı?
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakan…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Yalan, yalan, kandırıyorsun.
BAŞKAN
– Sayın Vural, lütfen…Lütfen Sayın Vural…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Ekranları, hepsini kandırıyorsun. Yerli üretim yok. Bakın,
Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Sözleriniz tutanaklara geçti Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili
alımlarda yerli üretimi teşvik amacıyla hükmü birlikte koyduk ama burada yok,
burada yok.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU SÖZCÜSÜ FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Var
var. Oktay Bey, birinci cümleyi okuyun.
OKTAY
VURAL (İzmir) – İhaleyi ayarlamış herhâlde. Sen ihaleyi ayarlamışsın galiba.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) – Keşke yapabilsen.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer söz istemişlerdir.
Buyurun
Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; aslında ilgili madde geldiği zaman bu konuyu açıklamak
istiyordum ama mademki konu bu kadar erken bir vakitte tartışmaya açıldı. Ben
bu vesileyle sizlere gerçekten de Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına niçin
çıkarıyoruz bununla ilgili kısaca bilgi sunmak istiyorum.
(CHP
grubuna mensup bir kısım milletvekili salonu terk etti)
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, bir başka parti grubunun dışarı çıkıp çıkmamasıyla ilgili
niye bu kadar ilgileniyorsunuz? Lütfen…
Lütfen ama… Sayın Bakan konuşuyor,
süresi devam ediyor.
NUREDDİN
NEBATİ (İstanbul) – “Gene bekleriz.” diyoruz sadece.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Arkadaşlar, ben, gerçekten niçin Kamu
İhale Kanunu dışına çıkılması konusunda bir talebimiz var, onu merak
ediyorsanız açıklamak üzere buradayım.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) – Maddeye koyun.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Lütfen izin verin, izin verin, ben size o
konuları açıklayayım.
Çok
değerli arkadaşlar, FATİH Projesi, bizim ülkemizde bugüne kadar karşı karşıya
kaldığımız en kapsamlı ve en büyük projelerden birisidir ve üstelik de bu
proje, içinde bulunduğu teknolojik özellikler sebebiyle, bu ülkede henüz
oluşmamış sektörleri teşvik edebilecek ve onlar için bir alan yaratabilecek
potansiyele sahip bir projedir. Bir başka ifadeyle, aslında FATİH Projesi bizim
eğitim sistemimizde bir fırsat eşitliği yaratma yanında, en az onun kadar bizim
ülkemizde bir bilişim teknolojisi yaratma gücüne de sahip bir muhteva taşıyor,
bu açıdan hakikaten bizim için çok önemli. Sadece Millî Eğitim Bakanlığı için
değil, bu ülkenin bütün alanları için çok önemli bir proje. Bu açıdan
bakıldığında, tablet bilgisayarlar ve akıllı tahtalarla birlikte e-içeriklerin
yönetim ve güvenlik yazılımlarının oluşturulması sadece mal ve hizmet alımı
olarak düşünülemez ve düşünülmemelidir. Biz, tablet bilgisayarları, akıllı
tahtaları, e-içerikleri ve yönetim ve güvenlik yazılımlarının hepsini birlikte
stratejik birer öge olarak tasarlıyoruz, bunun altını çizerek söylemek
istiyorum.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) – İyi de donanımı üretecek kimse var mı? Yazılımı yaparlar
zaten.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Lütfen… İzin verdiğiniz zaman
açıklayacağım.
Peki,
Türkiye’de bugün akıllı tahta üretilebiliyor mu, Türkiye’de tablet bilgisayar
üretilebiliyor mu, yerli firma var mı? Önce buna bir cevap verelim.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) – Yok.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Türkiye’de tablet üretiliyor arkadaşlar,
yerli firma var ama yerli ürün yok, bunun ikisini ayıralım birbirinden. Yani
yerli firma var ve bunların hemen hemen pek çoğu, özellikle de Çin’den ve
Tayvan’dan getirdikleri ürünleri Türkiye’de monte ederek satıyorlar.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) – Bu yerli üretim mi?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Dolayısıyla, yerli firma olmakla birlikte
yerli ürün yok, bunun tespitini bir yapalım.
İkincisi,
akıllı tahta üretiliyor mu? Akıllı tahtayı şu ana kadar,
akıllı tahtanın bazı ögelerini bizim ülkemizdeki elektrik, elektronik
sanayisinde çalışan firmalar, Vestel gibi, Arçelik gibi, Beko gibi firmalar
bazı ögelerini üretiyorlar ama komple bir akıllı tahta üretimiyle ilgili henüz
bir altyapı yok ve nisan ayının 15’inden itibaren üretime geçebilecek şekilde
bizden ihaleyi alan firmanın hazırlıkları var. Ama bizim için önemli
olan firmanın yerli olması değil sadece, aynı zamanda ürünün yerli olması,
çünkü katma değer yaratmanın ve sektör oluşturmanın en önemli ağırlık tarafı
burada oluşuyor.
Yerli
ürün için ise biz yaptığımız hazırlıklarla, bakınız arkadaşlar, biz bu işin tek
başına altından kalkabilecek bir durumda değiliz Bakanlık olarak, onun için
Ulaştırma Bakanlığı ve Türksat, TÜBİTAK, Sanayi
Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı birlikte çalışıyoruz. Bu yapılan
hazırlığın arkasında bütün bu bakanlıkların birlikte çalışması var.
Biz
yerli ürünün sağlanmasıyla ilgili, 2014 yılına kadar tablet bilgisayarlarda en
az yüzde 55 yerlilik oranına çıkmayı, akıllı tahtada ise en az yüzde 79
yerlilik oranına çıkmayı hedefleyen bir strateji belirledik. Tablet
bilgisayarlarla alakalı olarak şunu arzu etmez miyiz hep birlikte: Bu ülkede
üretilsinler ve biz onları alalım.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) – Ya, bu kanunun neresinde yazıyor? Allah Allah!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Bu zamana kadar Kamu İhale Kanunu’nda
yerli firmaları teşvik eden bir düzenleme var. Yerli firmaların teşvikiyle
alakalı yüzde 15’e kadar fiyat avantajı sağlama imkânı getiriliyor, ancak yüzde
15’ten daha farklı, daha yüksek fiyat avantajları olduğunda yabancı firmalar
ihaleyi alabiliyorlar. Başka bir ifadeyle, 100 liralık bir ürün için bir yerli
firma 85 liraya kadar fiyat verirse şayet ihaleyi alma avantajına sahip
olabiliyor ama 84 liraya bir fiyat veren yabancı bir firma varsa o ihaleyi almak
zorunda.
Bu
açıdan bakıldığında, bu zamana kadar yapılan düzenlemeleri biz inceledik,
Türkiye’de yerli firmaların bu tip ihaleleri alma oranı yüzde 2 maalesef.
Şimdi, biz yerlilik oranlarını her yıl artıran şekilde, Türkiye’de imalatı şart
koşan bir hazırlık yaptık, bu açıdan, esas sebeplerimizden birisi bu.
Bakın,
hangi ürünleri Türkiye’de ürettirecek bir altyapı hazırlığı yapıyoruz: Batarya,
Türkiye’de üretilmiyor bu anlamda. Dokunmatik sensör.
“LCD open cell” diyorlar,
büyük yatırım gerektiren bir ürün. LCM modül, bunu
Türkiye’de şu anda Arçelik ve Vestel üretebiliyorlar. İçerikler; Z kitap, oyun,
interaktif eğitim modelleri ve programları, yazılım, içerik dağıtımı, ağ
kontrolü, makineden makineye veri akışı ve benzeri düzenlemeler ve nihayet ağ
cihazları, switch, router, access point gibi ürünler
Türkiye’de üretilecek ve bir sektör doğacak. Bu açıdan bakıldığında ürün sadece
mal alma meselesi değil, aynı zamanda bir strateji meselesidir.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) – Başka bir kanun
çıkartın, teşvik verin. Bununla ne alakası var?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – İkincisi: Özellikle İnternet
hizmetleriyle alakalı, biz bütün okullarımızda özellikle çocuklarımız da
radyasyonlardan korunsunlar, SAR değeri düşük bir yapı içerisinde bilişim
hizmetlerinden yararlansınlar düşüncesiyle sınıflarımıza kabloyla İnternet
hizmeti götüreceğiz. Bu çok ciddi bir yatırım gerektirmektedir. Sadece İnternet
hizmetleri için zaten şu anda biz yılda 90 milyon Türk liraya yakın İnternet
hizmeti için bedel ödüyoruz ama tüm Türkiye’de 42 bin okula ve 503 bin
dersliğimize İnternet hizmeti gitmeye başladığında bunlar için alacağımız
İnternet hizmetleriyle beraber altyapıları için çok ciddi bir kaynak
gerektirmektedir. Biz bu kaynağı İnternet hizmeti üretecek olan firmalara devretmek
ve tabiri caizse yap-işlet-devret modeli üzerinden almak istiyoruz ama İnternet
hizmetleri cari hizmetlerken diğeri yatırım hizmetleri. Bugüne kadarki yani
5018 sayılı Kanun’da normal şartlarda ancak üç yıllık süreyle bizim ihaleye
çıkma şansımız var. Hâlbuki yatırımın da içine girmesi hâlinde hiçbir firmanın
bunun üç yıllık sözleşmeyle işin içerisine girebileceğini düşünmüyoruz. O
yüzden de on beş yıla kadar sözleşme yapabilecek bir yetki talep ediyoruz.
Yine,
yapılan bu projede, FATİH Projesi’nde ARGE hizmetlerinin teşvik edilmesiyle
ilgili imkânlar ve düzenlemeler de var. Bu açıdan bakıldığında, FATİH Projesi
bizatihi kendisi bir ARGE projesi ve bu açıdan ARGE projelerinde zaten
Türkiye’de HAVELSAN’da, TÜBİTAK’ta, Türksat’ta pek çok düzenlemeyle Kamu İhale Kanunu’nun
dışına çıkan uygulamalar yapılmıştır, yapılmaktadır. Öyleyse bizatihi kendisi
bir ARGE projesi olan bu projenin mevcut Kamu İhale Kanunu süreçlerine tabi
olarak yapılması bizim bu süreçleri yönetmemize engel bir sonuç doğuracaktır.
Ve
nihayet son olarak şunu söylemek istiyorum: Kamu İhale Kanunu’nun dışına
çıkması -lütfen bakın Kamu İhale Kanunu’nun 3’üncü maddesine, istisnalara, çok
sayıda istisna göreceksiniz- bunun hukuksuz ve Millî Eğitim Bakanlığının tek
başına istediği işi istediği kişiye vereceği anlamına gelmez.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – 3 tane istisna vardı, şimdi 25 tane istisna var!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Bu açıdan bakıldığında, Ulaştırma
Bakanlığı, Kamu İhale Kurumu, Maliye Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı bunun
hukukunu birlikte düzenleyecekler ve yaptıkları bu düzenlemeler çerçevesinde
ihaleye çıkacaklar ve bütün bunları da açıkça siz de takip edebileceksiniz
çünkü çok şeffaf, çok açık bir şekilde bunu koyacağız.
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) – Hiç inandırıcı değil Sayın Bakan!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) – Ben özellikle muhalefet partilerimizden
şunu rica ediyorum: Bizim ülkemizde şöyle bir atasözü var “Öküzün altında
buzağı aramak” diye. Henüz ortada öküz bile yokken buzağı aramanın bence hiçbir
manası yok arkadaşlar. Lütfen, daha soğukkanlı, daha rasyonel analizler
yapalım.
Yaptığımız
düzenlemede hakikaten ikaz edeceğiniz hususlar varsa bize o konularda
ikazlarınızı yapın ama lütfen, daha ortada bir şey yokken belirli bir kurumu ve
kişileri töhmet altında bırakacak açıklamalar ve konuşmalardan da kaçınalım.
Ben
bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum, ama bir konuda hatırlatma
yapıyorum. Bu geçici maddenin ilk cümlesi şöyle başlıyor: “Yurt içi üretimin ve
katma değerin artırılması -virgül-…” Lütfen devamını siz okuyun.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – FATİH Projesi kapsamında yapılacak mal ve hizmet
alımlarının Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılmasına ilişkin olarak
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak eleştirilerde bulunduk, Sayın Bakan bu
eleştirilere cevap verdi. Verdiği cevaplara ilişkin tabii ki katılmadığımız
yönleri vardır, ama bir cümlesiyle sataşmada bulunmuştur grubumuza…
BAŞKAN
– Ne diye sataştı, ne söyledi?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – “Öküz altında buzağı arıyor muhalefet” diyerek
grubumuza sataşmada bulunmuştur. Söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
– Şimdi, onu misal olarak verdi, sataşma olarak değerlendirmiyorum ama buyurun
Sayın Hamzaçebi.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakan
o kadar güzel anlatıyor ki bu projeyi,
yerli sanayi teşvik edilecek, yerli katma değer artacak. O kadar güzel
anlatıyor ki, öküz altında buzağı arıyormuşuz.
Sayın
Bakan, size sormak istiyorum: Madem öyle, niye buraya “Rekabete açık bir
şekilde bu ihale yapılır.” diyemiyorsunuz? Bunu demekten neden kaçınıyorsunuz?
2030
yılına kadar yapılacak mal ve hizmet alımları, İnternet erişim hizmetleri, Kamu
İhale Kanunu’ndan muaf olarak yapılacak.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – 2015…
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Niye kaçıyorsunuz rekabetten? Yerli sanayiyi teşvik
cümlelerini koyun buraya. Yerli tableti teşvik edelim. ARGE Yasası’nda
değişiklik yapalım. Gelin, yerli sanayiyi teşvik için ARGE Yasası’nda vergi
teşvikleri verelim o teşvikler yetmiyor ise.
Burada
da bir şeyler yapabilirsiniz ama gelin en sonuna deyin ki: “Kamu İhale
Kanunu’na tabi olmaksızın ancak rekabete açık bir şekilde yapılır.” Bunu
demekten kaçınıyorsunuz çünkü burada -hesabı yapılmıştır tarafımızdan- 20
milyar dolarlık bir alım vardır. Bu alımın bir bölümünü devlet yapacaktır,
önemli bir bölümünü aileler, öğrenciler yapacaktır. 20 milyar dolara göz dikmiş
olan bir Hükûmet vardır. Niye kaçıyorsunuz? Neden karanlık alanlar
yaratıyorsunuz? Niyetiniz açık olsa, samimi olsa, dürüst olsanız buraya
“Rekabete açık bir şekilde…” diye yazmaktan kaçınmazsınız. Eğer buraya
“Rekabete açık şekilde…” diye bir ibareyi eklemeyecekseniz 20 milyar doları AKP
Hükûmeti kendi yandaşlarına paylaştıracak demektir. Bunun açıklaması budur.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan …
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sataştı Sayın Başkanım. Üç defa sataştı Sayın Başkan.
Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
– Ne diye sataştı Sayın Canikli? Bilmiyoruz ki. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım “20 milyar dolara göz dikiyorsunuz.” diyor.
Daha ne olacak?
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri ve Sayın Canikli, niye kızıyorsunuz? Ben İç Tüzük
gereği sormak zorundayım, herkese soruyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Efendim, kendisine sataşma olmadığı hâlde söz verdiniz,
bize sataşma var.
BAŞKAN
– Ama sataşan bir grup başkan vekili, sataşılan sizsiniz, kızılan biziz. Lütfen
yani…
Ne
dedi de sataştı? Tekrar edin lütfen.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – “20 milyar dolara göz koydunuz.” diyor Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) – O sataşma değil ki, gerçek.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Gerçek, gerçek!
8.- Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Adalet ve Kalkınma
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şu
anda ihale mevzuatını hiç değiştirmeden, bahsedilen proje ihale mevzuatı, kamu
ihale mevzuatı çerçevesinde rekabete açık bir şekilde ihaleye çıkıldığı zaman
ne olur?
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Ne olur?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Vereceğim cevabını.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) - Yandaş alamayabilir!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – 63’üncü maddedeki yüzde 15 yerli payı avantajı da dâhil
olmak üzere, mevcut şartlara göre ihaleye çıkıldığı zaman bu ihaleyi kim alır?
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Yandaşa gitmeyebilir!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Bu ihaleyi ya Iphone alır ya da Samsung alır.
Bir yerli firmanın, bir yerli firmanın…
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ya şartnameyi ona göre yazarsın!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Bakın, şartnameye
-problem o zaten- şartnameye hüküm koyamıyorsunuz. Şartnamede konulacak bir
tane hüküm var.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Kaç tane örneği var ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – İzin verin…
Bakın,
yerli firmalara yüzde 15’e kadar avantaj sağlayabiliyorsunuz; koyabileceğiniz
tek bu.
Şu
anda, biraz önce, Sayın Bakanımız da söyledi, yerli üretim yok. Bu işin yerli
üretimi yok.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Kendi kendini yalanlıyorsun ya!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Böyle bir ihale yaptığınız zaman, ihaleyi uluslararası
yabancı bir firma alacaktır kesinlikle. Ya Samsung
alacaktır ya Iphone alacaktır; başka firma yok çünkü.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Nasıl alacak? Nasıl alacaklar ama?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Türkiye’de üreten, yerli ürün, yerli firma değil, ürünü
Türkiye’de üreten yerli firma yok.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Yerli firmanın ucuz olduğunu söyleyen Komisyon
üyen var biraz evvel. Biraz evvel “Yerli ürün yüzde 15 ucuz olur.” diyen
Komisyon üyen var. O zaman Komisyon üyen yalan söylüyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Demek ki, şu andaki şartlara göre ihale yapılırsa, bu
ihaleyi yabancı, ya İngiliz firması alacak ya Amerikan firması alacak, belki
İsrail firması alacak.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Kendi aranızda anlaşın Sayın Başkan,
anlattıklarınız farklı farklı.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Peki, şimdi soruyorum: Siz bu sistemi savunarak yabancı
firmaların avukatlığını mı yapıyorsunuz değerli arkadaşlarım? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Hayır da yani…
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Neden? Neden?.. Şu andaki şartlara
göre, elbette şu andaki şartlara göre ihale yapıldığında hiçbir yerli firmanın
alma şansı yok, sıfır. Var mı?
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Ya o zaman Sayın Işık yalan söylüyor. Sen mi
doğruyu söylüyorsun, o mu doğruyu söylüyor?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Hayır, Sayın Bakan
yerli üründen bahsediyor, yerli firma değil.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Ayıp ya! Birbirinizi yalanlıyorsunuz. Birbirinizle
çelişmeyin.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Yani Türkiye’de üretilmiş, Türkiye’ye mal olmuş yerli ürün
üretilmediği için ihaleyi bu yabancılar alacaklar. Dolayısıyla, siz yabancıları
savunuyorsunuz; aradaki fark bu.
Teşekkürler.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Sayın Canikli, teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Canikli, Cem Yılmaz telefon açtı, “Benden daha fazla
güldürüyor Sayın Canikli bizi.” diyor.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – İzin verir misiniz bana.
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Canikli konuşmasında, beni kastederek,
yabancı şirketlerin avukatlığına benim soyunduğumu ifade ediyor.
BAŞKAN
– Şimdi anlaşıldı.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
NURETTİN
CANİKLİ (İstanbul) – Yok, yok, yok… Ben öyle bir şey söylemedim.
BAŞKAN
– Böyle, önceden açıklayacaksınız ne söylediğini, söz vereceğim.
Buyurun.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) – “İhtimalen” diyor, beni de
kastetmiş olabilir!
BAŞKAN
– Yalnız, yeni bir sataşmaya mahal vermeden, lütfen…
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Canikli, benim dediğimi gayet iyi anladınız ama nedense benim söylediğime cevap
vermediniz, başka bir şey söylüyorsunuz. Ben sizin yazdığınız bu metni aldım.
Diyorum ki: “Kamu İhale Kanunu’ndan bunu muaf tutuyorsunuz.” Peki, güzel, yerli
sanayiyi, katma değeri teşvik edeceksiniz. Çerçeve bu. Bu çerçevede “Yerli
sermaye arasında rekabete açık bir şekilde bu ihale yapılır”ı
niye buraya yazamıyorsunuz?
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – İhale yönetmeliğinde olacak.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Söylediğim bu.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – İhale yönetmeliğinde olacak o.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Kanunda belirleyin.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Nasıl? “Yönetmelikte bunu yazacağız…” Niye kanuna
yazmıyorsunuz?
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Rekabete açık olmak zorunda.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Tam on yedi kere kanun değiştirdin ya, on yedi kere!
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Yani siz, millî eğitim müfredatı kapsamında Kur'an-ı
Kerim dersini getirip kanuna yazarken, buraya “rekabete açık bir şekilde”
ibaresini koymaktan neden kaçıyorsunuz? “Kaçınıyorsunuz” değil bak,
kaçıyorsunuz.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – 24’üncü maddenin son fıkrasına bakın…
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Kaçıyorsunuz.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Tamam, önerge
verelim, açık ihale olsun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Rekabet istemiyorsunuz çünkü. Benim sorumun cevabı
yok.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Önerge verelim, açık ihale olsun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Ben size sormak istiyorum: Sayın Canikli ve sizin
Hükûmetiniz hangi yerli sermaye grubunun burada temsilcisidir? Siz buna cevap
verin.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Söyleyin, siz söyleyin! Ben çok net olarak söylüyorum…
OKTAY
VURAL (İzmir) - Hakikaten, kimin adına konuşuyorsunuz?
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN
– Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Özcan Yeniçeri.
Buyurun
Sayın Yeniçeri. (MHP sıralarından alkışlar)
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) – Sataşma var, doğrudan sataşma…
BAŞKAN
– Lütfen Sayın Yeniçeri…
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) - Sataşmayla beraber 5+2 konuşacağım.
BAŞKAN
– Hayır, hayır efendim.
Buyurun.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) – Önce Sayın Başkana teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi,
şunu söylemek lazım: Yani acaba, bu iktidarın, yerli malı üretme, yerli
sanayiyi geliştirme diye bir derdi var mı? (AK PARTİ sıralarından “Var, var.”
sesleri) Doktoru ithal edersiniz, öğretmeni ithal edersiniz, hemşireyi ithal
edersiniz… (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, CHP sıralarından alkışlar) 2011
yılının ilk on bir ayında 27 milyar dolarlık gıda maddesi ithal edersiniz,
“Yerli için -buraya geldiğimizde- teknolojiyi yerli yapmak için bunu ithal
edeceğiz…” Bunun savunması yok. 24 ve 25’inci maddelerin Eğitim Komisyonuyla
ilgisi yok, Eğitim Komisyonunun eğitime getirip ya da eğitim yasasının
içerisine bunu koymanın da mantığı yok. Bu, sözünü ettiğimiz iki tanesinin de behemahâl çıkarılması gerekiyor. Ne anlatırsanız anlatın
anlatamazsınız, bunun özellikle altını çizmek istiyorum.
Arkadaşlar,
burada herkes konuşuyor, hiç kimse dinlemiyor. Şunu söylemek lazım, şu
söylediğimi lütfen dikkatle dinleyin: Ya birlikte kazanacağız ya ayrı ayrı hep
beraber kaybedeceğiz. Bunun üçüncü yolu yok.
SIRRI
SAKIK (Muş) – Bu bize ait.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Özcan Yeniçeri’ye ait, siz de
üstlenmeyin.
Birikimlerinden,
değerlerinden, müktesebatından korkanların geleceği olamaz. Kur'an-ı Kerim’den
bahsederken -herkesin dikkatini çekiyorum- yüce bir kitaptan bahsediyoruz. Bu
kitabı oraya, sıradan derslerin içerisine, seçmeli derslerin içerisine hiç
kimse koyamaz, onu biz ifade ettik. Kur'an-ı Kerim ve diğer seçmeli dersler…
Bundan kimse başka bir anlam çıkarmasın, bunun özellikle altını şöyle kalın
çizgilerle çiziyorum ve şu Adalet ve Kalkınma Partili çok değerli arkadaşlarıma
bir iki şey söylemek istiyorum. Siz, demin biz önerge verdiğimizde neyi
reddettiğinizin farkında mısınız? Ya, biz ne dedik de siz reddediyorsunuz?
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – “5+3” demiştiniz siz önergede.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Şunu diyoruz ekselansları, bir dinler misin.
Diyoruz
ki: “Tüm öğrencilerin tercihlerine açık Kur'an-ı Kerim ve meali, Peygamber
Efendimizin hayatından örnekler ve ilmihâl bilgileri dersleri de verilir.
Ortaokullarda oluşturulacak program seçenekleri ise Bakanlıkça belirlenir.”
Buna siz nasıl olur da “Hayır.” dersiniz?
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Başını okusana, başını.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – İlk cümleyi oku, önergenin ilk cümlesini oku.
OKTAY
VURAL (İzmir) – İlmihâli niye reddediyorsunuz, ilmihâli?
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Sizi aklıselime davet ediyorum ve gerçekten herhangi bir
yerden gelen bir doğru, bir hakikat varsa bundan yararlanın.
OKTAY
VURAL (İzmir) – İlmihâlden niye korkuyorsunuz?
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Bakın, siz de devlet şuuru yok, tarih şuuru yok, bazı
toplumsal yapılar bakımından bazı değerler yok.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – “5+3” diyorsunuz orada.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Bunu size birileri hatırlatıyorsa lütfen onlardan
yararlanın.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Önergenin tamamını oku. Tamamını oku.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Korkmayın, farklı düşünceler ve farklı yaklaşım biçimleri
size zarar vermez. Hepimizin değerlerine hepimiz sahip çıkmalıyız. Biz sizin
getirdiğiniz önergelere “Evet.” derken…
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Ya tamamını oku, tamamını.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Birinci cümleyi oku.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Ya, tamam, neresini okursan oku bu bize ait. Komisyonda da
söyledik, ilk defa biz ifade ettik, anlattık size. Ve öyle bir hata yaptınız ki
sizi tarih affetmeyecek, tarih! Onu söyleyeyim. Biz buna rağmen, bu konuyu
içine alan yasayı getirdiğiniz için ona “Evet.” dedik, onurla “Evet.” dedik.
Getirmenizi de kutluyoruz, onun da altını çizeyim.
MURAT
YILDIRIM (Çorum) – Teşekkür ederiz, iyi yaptınız.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Şimdi, bilimi nakilden, İslam’ı şekilden ibaret sananlar
her ikisine de ihanet edenlerdir. Fesi takmak için de, çıkarmak için de
kellenin kesildiği yerde başın değeri yoktur, fesin değeri vardır.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) – Fes değil, sarık o.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Tehlikeli olan, başın şu veya bu biçimde bağlanması değil,
başın nereye bağlı olduğudur. Biz baş bağlamasıyla uğraşırken birileri başını
birtakım tekellere ve birtakım küresel güç odaklarının mekanizmalarına
bağladılar; ona bakın. (MHP sıralarından alkışlar)
Düşünce
ya da inançlar müntesiplerinin marjinal
davranışlarıyla değerlendirilemez. Aşırı, istisnai ve radikal unsurlar hangi
düşünce ve inançta olursa olsunlar değerlerini değil, kendilerini temsil
ederler. Bugün Türkiye’de her anlamda kutuplaşmış bir yapı söz konusu:
Modern-geleneksel, üst kültür-alt kültür, Batı-Doğu, bilim-din, laik-dindar,
Alevi-Sünni, Kürt-Türk bölünmüşlüğü daha da giderek derinleştirilmektedir.
Bölünmüşlükte fayda yoktur. Bölünüp çatıştırırsanız güçleri düşürürsünüz,
kuvvetten düşersiniz. Kim kuvvetten düşer? Hep kendiniz düşer, ister mitoz
bölün, ister mayoz bölün aynı yere gelirsiniz. Bugün
Türkiye’de kelimeleri böldüler, bugün Türkiye’de tarihi böldüler, bugün
Türkiye’de kimliği böldüler, bugün Türkiye’de insanlar aslında kendilerinin
bastıkları yerin, tabir yerindeyse, tahribatını bizzat kendi elleriyle yaptılar.
Bunları bizim topyekûn, hep birlikte aşmamız gerekiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Yeniçeri.
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Bir dakikasını verin Sayın Başkan.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sataşma vardı efendim.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Böyle bir usulümüz yok Sayın Yeniçeri, lütfen…
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Çok acayip bir usul.
BAŞKAN
– Usul bende değil, usul burada Sayın Yeniçeri.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – İç Tüzük’ü ben mi yazdım? Yok,
siz yazdınız.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Yeniçeri.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Söyleyeceklerimi sonra söylerim artık.
Saygılar
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Bölüm üzerinde İç Tüzük’ün 72’nci maddesine göre
verilmiş bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İç
Tüzük’ün 72. maddesi uyarınca, görüşülmekte olan 199
Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili
Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından Benimsenen
(2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz
ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay
Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu
Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 2. bölümü üzerindeki görüşmelerin devam ettirilmesini arz ve talep
ederiz.
Muharrem İnce M. Akif Hamzaçebi Sena Kaleli |
Yalova İstanbul Bursa |
Ayşe Nedret Akova Sakine Öz |
Balıkesir Manisa |
BAŞKAN
– Gerekçeyi okutuyorum şimdi:
Gerekçe:
Teklif
Anayasa ve İçtüzüğün bir teklifin Genel Kurulda görüşülecek hale gelmesine
ilişkin öngördüğü aşamaları tamamlamamıştır. Komisyon Başkanı tarafından
"görüşme" olarak nitelendirilen anılan toplantıda İçtüzükte yer alan
hükümler ihlal edilmiştir. Bu nedenle Komisyon tarafından düzenlenmesi muhtemel
Komisyon Raporunun Sıra Sayısı haline getirilerek TBMM Gündemine getirilmesi
Anayasa ve İçtüzük hükümlerine aykırı olacaktır. Şöyle ki;
1.
Komisyon Başkanı Sayın Nabi Avcı siyasi iktidar grubuyla anlaşmalı bir şekilde,
toplantı saatinden çok önceki bir zaman diliminde Komisyon salonunu açtırarak,
komisyon çalışmalarının sürdürülemeyeceği bir şekilde iktidar partisi
milletvekilleri tarafından komisyon salonunun işgaline olanak sağlamıştır.
2.
Zorbalıkla fiili durum yaratılmasına göz yumulmuştur. Bu durum Anayasanın 87 nci maddesine de aykırıdır. Anayasanın 87 nci maddesinin yasama organına dolayısıyla
milletvekillerine verdiği yasama görevini yerine getirme görevi fiili güç
kullanılarak engellenmiştir. Böylece Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve
yetkilerinin kullanılması engellenerek Anayasa ihlal edilmiştir.
3.
TBMM İçtüzüğünün 29 uncu maddesinde "Komisyonlarda istem sırasına göre söz
verilir" hükmü yer almaktadır. Komisyon toplantısının açılmasının ardından
CHP'li komisyon üyeleri, grup başkanvekilleri ve milletvekillerinin Sayın
Muharrem İnce tarafından Komisyon Divanına teslim edilmesine karşın, işleme
konulmamış ve milletvekillerinin söz hakkı ihlal edilmiştir. Komisyonda CHP'li
bir tek milletvekili bile konuşmamıştır. 29 uncu madde söz hakkının verilmesi
konusunda takdir hakkı vermemektedir. Bu durum aynı zamanda yukarıda belirtilen
gerekçelerle Anayasanın 87 nci maddesine de
aykırıdır.
4.
TBMM İçtüzüğünün 42 nci maddesinde "Komisyonlar,
karara bağladıkları işler için birer rapor düzenler." hükmü yer
almaktadır. Bu açıdan anılan teklif, görüşmeler sırasında söz talepleri ile
değişiklik önergeleri işleme konulmadığından, karara bağlanamamış durumdadır.
Bu gerekçelerle, Teklifin tümü üzerindeki görüşmelere devam edilmesi büyük önem
taşımaktadır.
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bir konuyu Genel Kurulun bilgisine arz etmek
istiyorum.
Biraz
önce, bu tablet bilgisayarla ilgili, 4734 sayılı Kanun’da, yerli ürünlerin
tercih edilemeyeceğine ilişkin bir beyanı Sayın Bakan ifade etmişti.
Bakın,
Resmî Gazete 6 Eylül 2011 Salı günü, 28046:
“Genelge:
2011/13
İmza:
Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan.
4734
sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki alımlar ile Devlet Malzeme Ofisinden
gerçekleştirilecek alımlarda öncelikli olarak Türkiye’de üretilen ürünlerin
tercih edilmesini…”
Madem
tercih edilebiliyor da bugün burada “Tercih edilemediği için kanunu
getiriyoruz.” demelerinin ne anlamı var? (MHP sıralarından alkışlar)
İşte,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, genelgesi var. Dolayısıyla bu kanun, başka bir
amaç için düzenlenmiş bir kanun olduğunu ortaya koyuyor, yoksa Başbakanın bu
görüşü hilafına 4734 sayılı Kanun’da değişiklik yapan bir iradeyi buraya
getirmezdiniz.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Bakan buna cevap versin.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Bölüm
üzerinde on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Tanal, Sayın Doğru, Sayın Işık, Sayın Halaçoğlu, Sayın Türkoğlu, Sayın Serindağ, Sayın Çınar, Sayın Öz, Sayın Topcu,
Sayın Erdemir, Sayın Demiröz, Sayın Erdem, Sayın Dinçer, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Nazlıaka, Sayın Çetin, Sayın Kuşoğlu, Sayın Kurt,
Sayın Yüksel, Sayın Erdoğan, Sayın Halaman ve Sayın
Demirel sisteme girmişlerdir.
Sayın
Tanal, buyurun.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkan.
1)
Okul öncesi eğitim kaldırıldığına göre, Avrupa Birliğinden okul öncesi eğitim
için aldığınız fonları geri ödeyecek misiniz? Okul öncesi eğitim Avrupa Birliği
raporlarına göre önerildiğine göre ve bu kaldırıldığına göre Avrupa Birliğinden
vaz mı geçtiniz?
2)
Kesintisiz eğitimle birlikte kızlarda okuma yazma oranı arttı mı, azaldı mı?
Arttıysa ne kadar artmıştır?
3)
Okuma yazma oranı arttı mı yani tüm okullarda, karma okullarda? Artmışsa ne
kadardır?
4)
Türkiye’de ilköğretim birinci sınıfa düşen ortalama öğrenci sayısı nedir?
5)
Türkiye’de bir öğretmene düşen ortalama öğrenci sayısı nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Sayın
Doğru…
REŞAT
DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakana sormak istiyorum: Ortaokullarda verilecek olan seçmeli dersler hangi branştaki öğretmenler tarafından verilecektir? Seçmeli
derslerin alınması neye göre belirlenecektir?
İkinci
soru olarak: Ülkemizdeki öğrencilerin başarısızlığının en önemli sebeplerinden
birisi güvenliksiz İnternet kullanımıdır. Bu da karşımıza bilgisayar oyunları
olarak çıkmaktadır. Bu kanunla her öğrenciye tablet bilgisayar dağıtılacaktır.
Güvenli İnternet kullanımı eğitimi almayan bu çocuklar çok büyük bir tehlike
içerisinde değil midir? Millî Eğitim Bakanlığı olarak Türk örf, âdetlerini
anlatan Türkçe yazılımlı bilgisayar oyunları yaptırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık…
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, kamu ihale kapsamı dışına bırakılan tablet bilgisayar, yazılım ve diğer
araç gereçler için gelecek on sekiz yıl boyunca ne kadar bir kaynak ayrılması
planlanmıştır?
İki:
Millî Eğitim Bakanlığından ihale alan hangi firma nisan ayından itibaren yerli
üretime hazırlanmaktadır?
Üç:
Taşımalı eğitim uygulaması nedeniyle kapatılan on altı bin dolayındaki
ilköğretim okulu bu uygulamadan sonra devreye alınabilecek midir?
Dört:
Bu teklifte niçin öğretmenler, eğitim fakülteleri ve ücretli öğretmen
uygulamasına bir çözüm bulunmamaktadır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Sayın
Halaçoğlu…
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakınım, 3’üncü kere soruyorum bunu, maalesef bir türlü sıra gelmiyor cevabına.
Şimdi,
halkın en alt kademesine kadar inebilen iki meslek vardır; birisi öğretmenler,
birisi de imamlar. İmamların tayini lise mezunlarından genelde yapılıyor.
Şimdi, bunun için iyi eğitilmiş imamlara ihtiyacımız var. Bunun için bir
yüksekokul açmayı, imam yetiştiren bir yüksekokul açmayı planlıyor musunuz?
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Sayın
Türkoğlu…
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, anlaşıldığı kadarıyla bu kanunun, bu teklifin adı “4, 4, 4” değil “ört,
ört, ört!”
Bu
çerçevede, birkaç gün evvel ataması yapılamayan bir kısım öğretmen beni
ziyarete geldi: Dilek, Recep, Feryal, Ayşegül, Berra, Hasan, İnan ve Adil. Aslında biraz daha gelecek
arkadaşları da varmış ama intihar ettikleri için gelememişler! Benden size
selam söylememi istediler. Öğretmenlik yapmak istediklerini,
eşit işe eşit ücret yalanından vazgeçmenizi, kendilerine dershanelerin 150,
200, 300 lira gibi ücretler önerdiklerini, 55 bin öğretmen atayacağını söyleyip
de sonra bunu inkâr eden Sayın Bakana -eski Bakana- da selam söylememi; ayrıca,
kendilerine şahsiyet verdiğini ifade eden Sayın Bakana “Bizim şahsiyetimizin
olduğunu iletin, bu sorunun kendisine ait olduğunu iletin.” dediler ve KPSS’de kopya çekerek öğretmen olarak atanan öğretmenlerden
olmaktansa, onurlu olarak işsiz kalmayı tercih edeceklerini ifade ettiler.
Bu
konudaki düşüncelerinizi istiyorum.
BAŞKAN
– Sayın Serindağ…
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, 1996 yılı Mayıs ayında toplanan 15’inci Millî Eğitim Şûrası’nda sekiz
yıllık zorunlu kesintisiz eğitim karar altına alınmıştır. Bu tarihte iktidarda
Anayol Hükûmeti bulunmaktadır, 28 Şubatın emaresi bile yoktur. Bu durumda,
sekiz yıllık zorunlu kesintisiz eğitimin 28 Şubatın dayatması olduğu ve topla,
tankla dayatıldığı söyleminizden vazgeçecek misiniz? Bu konuda halkı doğru
bilgilendirecek misiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
– Sayın Çınar…
EMİN
ÇINAR (Kastamonu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, yöneticilere uyguladığınız rotasyonla ilgili herhangi bir çalışma
yaptınız mı? Bu uygulamanın faydası ve zararı ne olmuştur? Ne kadar yönetici
emekli olmuştur? Okullarımız bugün sizin verdiğiniz destekle hizmetlerini
sürdürebiliyor mu? Yoksa, yöneticilerimiz,
çevrelerinde bulunan esnaflardan destek almakta mıdırlar?
BAŞKAN
– Sayın Öz…
ALİ
ÖZ (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakan, Türkiye’de son on yılda dershane sayısı ne kadar artmıştır? Bu artışın
ana sebebi nedir? On yıllık döneminizde bu kadar artan dershanede eğitim
sistemindeki yetersizlik etkili olmamış mıdır? Bu bağlamda, geçmişle ilgili bir
sorumluluğunuz olduğunu düşünüyor musunuz?
Bir
diğer sorum da… Üniversite giriş sınavını kaldırmadan önce Sayın Başbakanın da
seçim meydanlarında söz verdiği gibi öğretmen atamalarının önündeki sınavı
kaldırma çalışmalarınız var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
– Sayın Topcu…
ZÜHAL
TOPCU (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, daha önceki günlerde sorduğum sorulara cevap almadım. Ben, aynen, tekrar
sormak istiyorum.
Yeni
sistemin bütçeye getireceği yük nedir? Seçmeli dersler konusunda ne düşünüyorsunuz?
Nasıl ayarlayacaksınız seçmeli dersleri ve aynı zamanda bu seçmeli derslere
hocaları nasıl yetiştireceksiniz?
Bir
diğeri geçen gün verdiğiniz cevapla ilgili. Özellikle bilgisayar derslerini
seçmeli hâle getirdiniz. Biraz önceki konuşmanızda özellikle akıllı
sınıflardan, akıllı tahtalardan, akıllı teknolojiden bahsettiniz ve çocukların
bilgisayarı bilerek geldikleri için bu dersleri seçmeli hâle getirdiğinizi
söylediniz. Bunların ben mantıklı bir çözüm üretmediğini düşünüyorum ve
çocuklar Türkçeyi de bilerek geliyor ama mutlaka eğitim sisteminin katması
gereken bir değer var. O değeri hiçbir zaman unutmamak lazım. Acaba bunlara
nasıl bir çözüm üreteceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
– Sayın Erdemir…
AYKAN
ERDEMİR (Bursa) – Sayın Bakan, Anadolu’da bir deyiş vardır: “Zulmün artsın ki
tez yıkılasın.” Bu eğitim yasası da zulmün artsın yasası olmuştur. Bir eğitim
yasası düşünün ki temeli komisyonda CHP’li milletvekilleri dövülerek atıldı,
iskeleti Kızılay’da KESK’li öğretmenlere sopayla
copla çakıldı, son olarak çatısı ODTÜ’de öğrencilere sıktığınız gazla ve suyla
çatıldı. Bu yasanın uygulanması aşamasında çocuklarımız üzerinde kullanmayı
öngördüğünüz şiddet yöntemleri neler olacaktır?
BAŞKAN
– Sayın Bakan, buyurun.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; doğrusu bu sefer, izin verirseniz, Yusuf Bey’in sorusundan
başlamak istiyorum. Hakikaten birkaç kez sordu, cevap verme fırsatı bulamadım.
Biliyorsunuz,
şu anda imam yetiştiren müesseseler olarak imam-hatip okullarımız var. Zaten
dört yıllık sürede de doğru dürüst dinî eğitim alamadıkları konusunda sürekli
şikâyetler vardı ama daha sonra iki yıllık yüksekokullar kuruldu, var şu anda,
eğitim görüyor ve ilahiyat fakülteleri var. Bu açıdan bakıldığında, yani siz
nasıl bir başka eğitim sistemi düşünüyorsunuz onu bilemiyorum ama, varsa teklifinizi alalım. Şu anda mevcut okulların
aslında bu tip eğitim için, imam yetiştirmek için yeterli olacağı kanaatindeyim
ben ve bir hazırlığımız da yok.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Dört yıllık…
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Onu sonra bana bildirirseniz memnun
olurum.
OKTAY
VURAL (İzmir) – O zaman imam-hatip ortaokullarına gerek yok muydu demek
istiyorsunuz?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Hayır, imam-hatip okullarındaki dört
yıllık eğitim yetersiz olduğu için ortaokulları açma ihtiyacı da çıkmıştı
diyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Ama dediniz ki: “İkiyi çıkarttık kâfidir bugünkü durum.”
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Hayır, öyle bir şey demedim.
OKTAY
VURAL (İzmir) – “Bugünkü durum kâfidir.” dediniz.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Okul öncesi eğitimin kaldırılmasıyla
alakalı kanaate nereden vardığınızı bilmiyorum ama hiçbir yerde, hiçbir surette
ve hiçbir açıklamada Türkiye’de okul öncesi eğitimin kaldırıldığına dair bir
cümleyi ben görmedim, rastlamadım. Dolayısıyla böyle bir yargının gerekçesini
de bilmek istiyorum ama bu vesileyle tekrar açıklamalıyız ki Türkiye’de okul
öncesi eğitimle ilgili en büyük performansı AK PARTİ İktidarı göstermiştir.
2002 yılından bu zamana kadar var olan yüzde 11’lik okul öncesi, 60 ila 72 ay
arasındaki çocukların okul öncesi eğitimlerini biz şu anda yüzde 67’ye
çıkartmaya muvaffak olduk. Temel hedefimiz de yüzde 100’e ulaşmaktır. Bu açıdan
bakıldığında, bundan sonra da yine okul öncesi eğitimde yüzde 100’e ulaşmak
için çaba sarf edeceğiz.
Yine
ayrıca kızların okullaşmasıyla ilgili çok ciddi performans da gösterdik biz.
2002 yılında 100 erkek öğrenciye karşın aşağı yukarı 87-88 civarında kız
öğrencimiz okullaşmışken, bugün ilköğretimde 100 erkek öğrenciye karşın 100,4
kız öğrencimiz okullaşmıştır. Bu vesileyle bunu tekrar söylemek istiyorum.
Derslik
başına öğrenci sayımız şu anda ilköğretimde 30, ortaöğretimde 31, genel
ortaöğretimde 28, mesleki ortaöğretimde ise 35’tir. Öğretmen başına düşen
öğrenci sayımız ilköğretimde 20, ortaöğretimde 16, genel ve mesleki eğitimde de
16 civarındadır.
Çok
değerli milletvekilleri, özellikle seçmeli derslerde hangi branş
öğretmenlerin gireceği soruluyor. Biliyorsunuz bizim alan öğretmen uygulamamız
var. Seçmeli dersler de alan öğretmenleri ve o eksikliği giderebilecek eğitime
sahip diğer öğretmenler tarafından karşılanacaktır.
Kimlerin,
nasıl öğretmen olacağının da Türkiye’de şartları çok açıkça bellidir. “Öğretmen
atamasıyla ilgili sınav kalkacak mı?” diye bir soru sorulmuştu. Hayır,
kalkmayacak. Tam aksine alan sınavları da yapmaya başlayacağız. Onu da bu
vesileyle söylemek istiyorum sizlere.
Akıllı
tahtayla ilgili hangi firmanın ihale aldığı soruldu. Akıllı tahtayla ilgili çok
açık bir ihale yapılmıştır. Ben bu vesileyle söyleyeyim: “İhale” demek “serbest
rekabet şartlarında mal ve hizmet alımı” demektir zaten. Bu vesileyle kanunda
ihaleyle ilgili hususlar düzenleniyorken serbestçe rekabete dayalı bir düzenden
bahsedilir.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Şartnameye patent koyduğunuzda serbest olmaz Sayın Bakan.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Bu açıdan da çok açıkça da bir şey
söyleyeyim hiç gocunmadan: Sayın Hamzaçebi’nin teklifine de burada “Evet.”
diyorum. Orada son cümlede “…düzenlenir.” lafından önce “…serbest ihale
şartlarınca düzenlenir.” lafını koymaya da hemen hazırım ama tekrardan ibaret
bir ifadedir, tekit ifade edecektir. O tekide de ben razıyım zaten. Ama başka
bir şekilde şunu söylemeliyim ki: Açıkça ihalesi yapıldı, Ulaştırma Bakanlığı
bu ihaleyi yaptı, Vestel firması aldı ve Vestel firması da bu…
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Ama Vestel’in zaten patenti vardı, başkasının şansı yoktu
ki!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Hayır arkadaşlar, o konuda da yanlış
bilgi biliyorsunuz.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Yargıda dosya!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Ben izah ettim ama tekrar söyleyeyim:
Bir kere, her şeyden önce, ürünün geliştirilmesiyle ilgili olarak sadece Millî
Eğitim Bakanlığı uzmanları çalışmadı arkadaşlar; bunu Komisyonda söyledim, bir
daha söyleyeyim, çok açık, içimizde ne varsa aynısını da dışarıya yansıtıyoruz
en şeffaf şekliyle. Millî Eğitim Bakanlığı uzmanları, Vestel’in uzmanları, özel
sektörden bu konuda katkı sağlayacak uzmanlar bu ürünün geliştirilmesinde katkı
yaptılar.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Ama bu, Vestel’le çalışmanız haksız rekabet değil mi? Bu
ülkede sadece Vestel yok çalışmak için Sayın Bakanım.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – O firmalar patent için müracaat
ettiklerinde biz müdahale ettik, Millî Eğitim Bakanlığının olacağını söyledik,
onlar feragat ettiler ve ihaleye de üç firma girdi.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Bakanım, siz Vestel’le çalıştığınızda rekabet
bozuldu zaten. Siz Vestel’le çalışıyorsunuz, diğerlerinin ne şansı var?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Sadece Vestel firması girmedi ihaleye
de, Vestel firması, Arçelik firması, Atmaca Elektronik ihaleye girdiler ve en
düşük fiyatı veren de aldı. Dolayısıyla bütün, her türlü bilginize açıktır;
lütfen ihale dosyalarına, şartnamelere, ihaleye teklif veren firmalara ve
fiyatlarına bakınız. O zaman göreceksiniz ki, içine düştüğünüz şüpheler sadece
bir vehimden ibaret.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Bakanım, kötü bir şeyi bilmek bize bir şey
kazandırmıyor.
MEHMET
ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) – Ama bu doğru bir yol değil Sayın Bakan.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – “Dershane sayısı ne kadar arttı?”
diyorlar. Şu anda, dershane sayısıyla ilgili, yıllar itibarıyla size bilgileri
kısaca sunmak istiyorum ama çok belirgin bir şekilde şunu söylemeliyim ki:
Aslında son yıllarda dershane sayısı sizin bildiğinizin aksine düştü. 2001-2002
yılında Türkiye’de 2.002 tane dershane var -lütfen kaydedin- ve en yüksek -oran
itibarıyla- 2008-2009 yılında bir sayıya çıktı, sayı 4.260, 2’ye katlandı yani.
Ama o tarihten sonra yeniden alınan tedbirlerle giderek sayı düşmeye başladı,
şu anda 3.961 dershane Türkiye’de hizmet sunuyor.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Kaç öğrenci var Sayın Bakan?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Öğrenci sayısını da söyleyeyim size:
Toplam şu anda 1 milyon 219 bin 472 öğrenci gözüküyor elimizde.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – 2002’de kaç öğrenciydi?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – 2002’de 588 bin 637.
Bir başka husus: 1996 yılındaki Millî Eğitim
Şûrası’nda kesintisiz eğitimle ilgili tavsiye kararından bahsedildi. Evet,
doğru, kesintisiz eğitim fikri sadece o şûrada vardır zaten. Onun dışında, 1981
yılından itibaren Türkiye’de eğitim süresinin uzatılmasıyla ilgili tavsiye
kararlarının hiçbirisinde eğitimin kesintisiz olacağına dair bir ifade yoktur,
sadece 96 yılında ne tesadüftür ki 97 yılındaki değişikliğe altyapı
hazırlamıştır.
ALİ
SERİNDAĞ (Gaziantep) – Çünkü o tarihe kadar pilot uygulamalar yapıldı, siz de
biliyorsunuz.
OSMAN
ÇAKIR (Düzce) – 5+3 içindi onlar.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Başka bir husus, yine, Zühal Hanım’ın
sorusuna cevap, bütçeye getireceği yük: Bunu birçok kez söyledim. Bizim, şu
anda, toplam yüzde 100 eğitime çıktığımız zaman, yaklaşık olarak 130 bin ila
160 bin arasında dersliğe ihtiyacımız var. Derslik başına yaklaşık 140 bin
liradan hesaplayabilirsiniz bugünkü fiyatlarla. Bizim -bütün bunların maliyeti,
toplam, hep bütün dersliklerin tamamının yapıldığını varsayarsanız- aşağı
yukarı 30 milyar Türk lirası derslik için kaynağa ihtiyacımız var. Derslik
başına 30 öğrenciden hesaplayarak bu noktaya geldik ama zaten bu bizim
ihtiyacımız. Bu kanun sebebiyle ortaya çıkan fazlalık sadece yüzde 15
civarındadır, onun dışındakiler zaten şu anda da ihtiyaç duyduğumuz bir
husustur ve stratejik planlarımızda sadece yüzde 10’luk, yüzde 15’lik bir
değişiklik yapmakla bu sorun için Türkiye, kaynaklarını kullanma imkânına sahip
olacak.
Ayrıca
tablet bilgisayarlar ve akıllı tahtaların kullanımıyla alakalı çok açık ve net,
Sevgili Hocam, bir öğrenci bir tableti hiç bilmiyorsa bile iki saat sonra
kullanabilecek noktaya geliyor. Bilgisayar kullanımıyla alakalı yanlış bilgi
biliyorsunuz. Biz bilgisayar derslerini seçimlik yapmadık, bilgisayar
derslerini kaldırdık, onun yerine “Bilişim Teknolojileri ve Tasarım” diye
seçimlik ders koyduk. Şunu tekrar söylüyorum: Türkiye’de çocuklarımızın
bilgisayar öğrenmeye ihtiyacı yok. Tasarım dersini aldıkları zaman bile birkaç
saatte bunu kullanabilecek noktaya geliyorlar artık. Bu açıdan bakıldığında,
esas eğitim bilgisayar kullanmak, okumak yazmak değil, bilgisayardan sonra
nasıl bir girişimci ruhuyla bir şey üretmek fikrini aşılamaktır, bu da ancak
tasarım dersleriyle olur ve bu da ancak ilgi duyan öğrencilerimizle olur. Bu
açıdan bakıldığında…
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Bakan, Türkçeyi öğreniyorlar ama Türkçe
öğretmenlerini kaldırmıyorsunuz. Türkçeyi bilerek okullara geliyorlar ama…
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Eğer aynı şeyse ben onun sizin
mantığınıza ve düşünme mantığınıza bağlıyorum, aynı şeyse şayet.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sizin mantığınıza göre aynı!
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bilgisayar öğretmenliği sadece bilgisayar öğretmekten
ibaret değil ki! Yani ne kadar sığ düşünüyorsunuz. Öyle şey olur mu? Böyle bir
şey olur mu ya!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Bakınız, çok açık ve net: Bizim…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sizin mantığınız, sizin!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Bakınız sevgili milletvekilleri, şunu
açıkça söyleyeyim: Bugün Millî Eğitim Bakanlığının web sitesinden “kursiyerNet” programına girin, değil bilgisayar öğrenmeyi,
ben size bilgisayar programı yapmayı öğreteceğimize dair söz veriyorum.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sadece kullanmak değildir bilgisayar öğrenmek…
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Sadece “kursiyerNet”
programına lütfen girin, size…
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – …Rehberlik yapacak, bilgisayarın zararlarını, faydalarını
anlatacak. Ne kadar sığ düşünüyorsunuz Sayın Bakan!
BAŞKAN
– Sayın Bakan, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Onlar için bizim “medya okuryazarlığı”
dersimiz var, merak etmeyin onları da orada öğretiyoruz, bilgisayarın
zararlarını öğretiyoruz, hiç endişe etmeyiniz.
ZÜHAL
TOPCU (Ankara) – Sayın Bakan, medya okuryazarlığında…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Medya sizi okuyor, sizi yazıyor ya!
HURŞİT
GÜNEŞ (Kocaeli) – Sayın Bakan, Tunay Alkan kimdir?
OKTAY
VURAL (İzmir) – Ya medya zaten AKP’yi okuyor, AKP’yi yazıyor, gerek yok ki okur yazarlığa!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Peki, teşekkür ediyorum, sağ olun.
ZÜHAL
TOPCU (Ankara) – Bakın, yanlış yapıyorsunuz Sayın Bakan!
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
HURŞİT
GÜNEŞ (Kocaeli) – Tunay Alkan, patenti alan, kimdir bu, genel müdür mü, grup
başkan vekili mi?
BAŞKAN
– Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Böyle bir görevlimiz o birimde yok. Siz
merak etmeyin orada böyle bir yönetici yok.
BAŞKAN
– 14’üncü madde üzerinde dört adet önerge vardır.
Önergeleri
önce geliş sırasına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 14 üncü maddesi ile değiştirilen
2547 sayılı Kanunun birinci fıkrası (b) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“b.
Yükseköğretim kurumlarına esasları Millî Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim
Kurulu tarafından belirlenen bütüncül değerlendirme sistemi ile girilir. Bu
sistem, öğrencinin akademik performansı ile birlikte sosyal, sanatsal ve alan
yeterliklerinin tamamını hesaplayan ve ona göre değerlendiren bir sistemdir.
Öğrenciler bu yeterliklerinin tamamında aldığı puan ortalamasıyla sınavsız
olarak üniversiteye geçebileceklerdir.”
Oktay Vural Mehmet Şandır Özcan Yeniçeri
İzmir Mersin Ankara
Zühal Topcu Lütfü Türkkan Ahmet Duran Bulut
Ankara Kocaeli Balıkesir
Alim Işık
Kütahya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Kanun teklifinin çerçeve 14 üncü maddesinin (d) bendinin
madde metninden çıkartılmasını, diğer bentlerin de buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Ahmet
Aydın Ünal
Kacır |
Giresun Adıyaman İstanbul |
İlhan
Yerlikaya Murat
Yıldırım Mustafa
Ataş |
Konya Çorum İstanbul |
Osman
Aşkın Bak Ekrem
Çelebi Mahir
Ünal |
İstanbul Ağrı Kahramanmaraş |
Ramazan
Can Ayşe Nur
Bahçekapılı Mehmet
Doğan Kubat |
Kırıkkale İstanbul İstanbul |
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 14. Maddesinin g bendinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Muharrem İnce Hasan Ören Dr. Aytun Çıray |
Yalova Manisa İzmir |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Kamer Genç Osman Faruk Loğoğlu |
İstanbul Tunceli Adana |
TBMM
Başkanlığına
199
sıra sayılı kanun tasarısının 14’üncü maddesinin “b”, “c” ve “d” bentlerinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Mülkiye Birtane Hasip Kaplan |
Iğdır Kars Şırnak
|
Altan Tan Nursel Aydoğan Ertuğrul Kürkcü |
Diyarbakır Diyarbakır Mersin
|
Adil
Kurt |
Hakkâri
|
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, çok hızlı okunuyor, anlayamıyoruz. Ben
anlamazsam nasıl karar vereceğim milletim adına?
BAŞKAN
– Sayın Komisyon, önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Sırrı Sakık, Muş
Milletvekili.
SIRRI
SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet,
birkaç saat önce 199 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
9’uncu maddesi değiştirilirken aslında burada sorun inançlara özgürlük değildi.
Bakın, biz de orada olumlu oy kullandık ama burada bir rant
kavgası vardı, “Biz ne kadar bunun üzerinden bir mesaj vermeye çalışırız!”
Aslında hepimizin bundan kurtulması gerekir. Yani sonsuz özgürlüğü bütün
inançlara istemeliyiz ama ne yazık ki bu konuda çok fazla demokrat
olmadığınızı, bu işi sadece siyasal olarak ranta
devşirmek gibi iki parti arasındaki bir kavgayı gördük. Oysaki hepimiz
inançlarımıza ne kadar özgürlük istiyorsak dilimize ve kültürümüze, kimliğimize
de bir o kadar özgürlük istemeliyiz ama sizin kendi inançlarınızın dışında
başka inançlara hayat hakkı yoktur.
Ne
yazık ki Türkiye’de uzun yıllardır siyasetin bir kısmı cami avlusundan bir
kısmı kışladan çıkmıyor ama kışlada olanları halk bir noktaya getirdi, emin
olunuz ki cami avlusunda da siyaset yapanları halk bir yere getirecek. Kimse
inançlar üzerinden ne olur siyasal bir rant devşirmeye
kalkışmasın. Eğer yüreğiniz yetiyorsa -hani birlikte ortak vatandan
bahsediyorsunuz- ortak vatanı şekillendirirken dilini, kültürünü yok saydığınız
o halkın dilini, kültürünü özgürleştirmek gibi bir göreviniz yok mudur? Var ama
bunu yapmıyorsunuz, yüreğiniz buna yetmiyor. Bir muhalefet partisi şunu
söylüyor: “Köşede, bucakta dillerini konuşsunlar.” Ya köşede, bucakta bir dil
konuşulur mu? Yani bir dile bu kadar haksızlık edilir mi? Bu bir dil köşe bucak
dili değildir. Mesela, tersten alalım. Cumhuriyet oluştuğu
dönemlerde Türkiye Cumhuriyeti değil de “Kürt cumhuriyeti” olmuş olsaydı ve o
günkü koşullarda cumhuriyet Kürtlerin kültürü, kimliği üzerinde şekillenmiş
olsaydı ve Türk kimliğine haksızlık etmiş olsaydı ve biz, bugün, burada, Kürtçe
kimlikle, Kürt kimliğiyle ilgili yasal bir düzenleme yapsaydık, burada Kürt bir
bakan oturmuş olsaydı ve dönüp bize de şunu söyleseydi: “Türk dili de evde,
bucakta, köşede kendisini ifade etsin.” Burada ne kadar hakkaniyet
varsa, Kürtlerle ilgili taleplerde de bunu ileri sürmek bu kadar haksızlıktır,
bu kadar vicdansızlıktır. Onun için, sizin, bu ülkede özgür bir eğitim sistemi,
herkesin içinde olacağı bir dile, bir kimliğe gerçekten saygı duyduğunuzu
söyleyemeyiz. İşte, ortadayız.
Bakın,
uzun süredir, bu ülkede ırkçı bir ant var. Her sabah çocuklarımıza yalan yanlış
bilgiler aktarırız. Bir Millî Eğitim Bakanımız, daha önce çıktı “Bunu
kaldıralım. Bu ırkçıdır.” dedi. Kıyametler koptu, geri adım attınız çünkü
Türkiye’deki ırkçı, milliyetçi dalgalardan nemalanıyorsunuz. Siz o dalgalardan
oy alabilir misiniz? Siz döndünüz, bundan bile geri adım attınız ve her sabah
okula giden çocuklarımız yalan yanlış bilgilerle “Türk’üz, doğruyuz,
çalışkanız…” Ee vallahi ne Türk’üz… Yani Türk
olmayanlar doğru olamaz mı, çalışkan olamaz mı? Yani bu coğrafyada farklı
halklar da yaşıyor, o halklara neden saygı duymuyorsunuz? Neden o halkların
diline, kimliğine doksan yıldır gem vuruyorsunuz, yok hükmünde sayıyorsunuz ve
bir taraftan da demokratikleşme ve özgürlüklerden bahsediyorsunuz. Vallahi, ne
halkımız size inanıyor ne de vicdan muhasebesi yaptığınızda, gece başınızı
yastığa koyduğunuzda doğru işler yaptığınıza eminim ki siz de inanmıyorsunuz
çünkü siz gerçekten tekçisiniz, ırkçısınız, asimilasyoncusunuz, diğer halklara
zulmediyorsunuz, diğer inançlara zulmediyorsunuz. Bizim gibi hiç böyle
inançlara zulmetmeden inançlara saygılı olacaksınız ve ben halk diliyle diyorum ki: Biraz önce o
Kur'an-ı Kerim’le, Peygamber Efendimiz’le ilgili…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI
SAKIK (Devamla) - …bir yasa geçti. Her kim ki siyaseten o Kur'an’a ihanet
ediyorsa o Kur'an -bu Anadolu tabiriyle- onların hakkından gelsin.
Saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Sakık.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum…
Yoklama
talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın
İnce, Sayın Hamzaçebi, Sayın Nazlıaka, Sayın Tezcan,
Sayın Kesimoğlu, Sayın Serindağ, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Tanal, Sayın Ediboğlu, Sayın Özel, Sayın
Yüceer, Sayın Köktürk, Sayın Özkan, Sayın Çam, Sayın Dibek, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Özgündüz, Sayın Aksünger, Sayın Bayraktutan, Sayın Soydan.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN
– 14’üncü madde üzerindeki, Muş Milletvekili Sırrı Sakık
ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
“Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri…”
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, çok hızlı okunuyor. Gerçekten, istirham
ediyorum, ben seçmenlerim adına nasıl karar vereceğim anlamadığım bu
önergelere?
“…Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı…”
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, istirham ediyorum, lütfen…
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, sizin grubun önergesi, yavaş okuyor. Sizin grubun
önergesi diyorum, önergeyi biliyorsunuz, onun için anlarsınız.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Biliyorsak o zaman hiç okunmasın Sayın Başkan.
“…Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın;
İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver
Ökten Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim
ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 14.
Maddesinin g bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Muharrem İnce (Yalova) ve arkadaşları”
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Osman Faruk Loğoğlu, Adana Milletvekili.
Buyurun
Sayın Loğoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN
FARUK LOĞOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizdeki
yasa teklifiyle Türkiye'nin geleceği karanlığa mahkûm edilmeye çalışılıyor.
Bilinmelidir ki, Cumhuriyet Halk Partisi buna izin vermeyecektir. Cumhuriyet
Halk Partisi, ayrıca, Türkiye'nin geleceğini geçmişte arayan bir ülkeye
dönüşmesine de izin vermeyecektir. Fakat ben burada bir başka alandaki eğitim
noksanlığından söz etmek istiyorum. Dış politika, diplomasi alanındaki eğitim
noksanlığından bahsetmek istiyorum. Bunun en son örneğini de Sayın Başbakanın
İran ziyareti vesilesiyle yaşadık, o konuya kısaca değinmek istiyorum:
Sayın
Başbakanın İran ziyareti sonuçları itibarıyla tam bir fiyaskodur. Bir ortak
bildiri dahi bu ziyaret neticesinde yayımlanamamıştır. Üstelik bu ziyaret sırasında
Türkiye küçük düşürülmeye çalışılmış ve İran tarafından Türkiye’ye “butik
devlet” muamelesi yapılmıştır. Takip etmişsinizdir, Ahmedinejad,
dün sağlık gerekçesiyle Sayın Başbakanla görüşmesini ertelemiştir. Sayın
Başbakan da bu nedenle İran’da bir gün daha fazla kalmak durumunda kalmıştır.
Fakat aynı Ahmedinejad, aynı gün, yani hasta olduğunu
beyan ettiği gün Türkmenistan’dan bir heyeti kabul etmiş ve bunun
fotoğraflarını, resimlerini boy boy İnternette
yayınlamıştır. Fakat bu da yetmemiştir dinî lider Hamaney,
Sayın Başbakanı ayağına çağırarak Meşet’e davet
etmiştir. Laik bir devlet olan, en azından Anayasa’mıza göre hâlâ laik bir
devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı kalkıp Tahran’dan bir ülkenin
dinî liderinin ayağına gitmiştir. Bunu nasıl izah edersiniz Türkiye
Cumhuriyeti’nin bir Başbakanının davranışı olarak? Bunu sizin takdirlerinize
bırakıyorum.
Tabii
bu davranış çok şaşırtıcı da değildir çünkü aynı ülkenin Dışişleri Bakanı Güney
Kore’de bir devlet başkanının, Amerika Birleşik Devletleri Başkanının parmak
işaretiyle yanına çağırılan bir ülkenin Bakanıdır. Dolayısıyla hem Başbakan hem
Dışişleri Bakanı demek ki bu davranışlara alışık hareket etmektedirler.
Şimdi,
bunları şöyle bilelim: İran’ın bu davranışlarının hiçbiri tesadüfi değildir.
İran fevkalade ince bir diplomasi uygulamakta ve Türk Başbakanını önce
bekletmekte, sonra İran içinde dolaştırmakta, sonra da hiçbir açıklama
yapmayarak ziyaretin sonuçsuz kaldığını bütün dünyaya ilan etmektedir.
Burada,
her yerde sesini yükseltmesini gayet iyi bilen Sayın Başbakandan hiçbir ses
çıkmamıştır. Her yerde gürleyen Sayın Başbakan bu konuda sessiz kalmıştır. Oysa
yapması gereken Sayın Başbakanın bu konuda, Türkiye’ye dönmesiydi fakat bunu da
yapmamıştır, buna da cesaret edilmemiştir.
İran
bu davranışlarıyla diyor ki Türkiye’ye: “Suriye konusunda yanlış yapıyorsun.
Suriye konusunda Kofi Annan Planı bütün uluslararası toplumdan destek görürken
sen bu girişimin içini boşaltmaya çalışıyorsun.” Ayrıca diyor ki İran: “Kürecik’teki radar istasyonuyla sen benim güvenliğimi
tehlikeye atıyorsun, İsrail’le iş birliği yapıyorsun. Biz bunu kabul etmiyoruz.”
Mesajlar İran tarafından budur.
Sonuç
olarak, Sayın Başbakan Erdoğan, İran’dan eli boş dönmekte ve hiçbir tepki
vermeden oradan dönmekte. “Bu konunun eğitimle ne ilgisi var?” diyeceksiniz.
Ben, tekrar bunu eğitime bağlayacağım. AKP’nin dış politikası, daha önce bütün
durumlarda olduğu gibi, bu İran ziyareti vesilesiyle yine sınıfta kalmıştır.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Loğoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Kanun teklifinin çerçeve 14 üncü maddesinin (d) bendinin
madde metninden çıkartılmasını, diğer bentlerin de buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Aydın (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Uygun
görüşle takdire arz ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Ahmet Aydın, Adıyaman Milletvekili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Çok teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; tabii, gecenin bu vaktinde çok
daha hayırlı, çok güzel işler yapıyoruz. Bu önerge de gerçekten son derece
hayırlı, son derece güzel işler getirecek olan bir önerge. Biz bu önergeyle eğitimde
fırsat eşitliğini sağlamaya çalışıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bildiğiniz gibi şu anda mevcut olan Yüksek Öğretim Kanunu’nun
45’inci maddesinin bir (d) bendi var ve bu (d) bendine göre de bir mesleğe
yönelik program uygulayan ortaöğretim kurumları mezunlarına diğer bölümlerin,
diğer liselerin mezunlarına oranla kendi alanını seçtiği takdirde ilave puan
getiren -ki teklifte de bu yüzde 4’e kadar düşürülmüştür- yüzde 4 oranında
ilave puan sağlayan bir düzenleme var Yüksek Öğretim Kanunu’nun 45’inci maddesinde.
Şimdi biz, tabii, özellikle diğer bentlerine de baktığımızda, (e) bendinde,
zaten bu okuldan mezun olanların sınavsız bir şekilde ön lisans programlara
kaydolma hakkı var, getiriliyor. Yine aynı şekilde bir sonraki (f) bendinden de
ön lisans mezunları için de yüzde 10’luk barajı aşmamak üzere lisans
programlarına kaydolma şartı, imkânı getiriyoruz. Tabii birçok okul var, sağlık
meslek liseleri, çok programlı liseler, endüstri meslek liseleri, meteoroloji
liselerinden tutun da turizm otelcilik meslek liselerine kadar, imam-hatip
liselerine kadar birçok meslek okulu var ve bu meslek okullarından mezun
olanların kendilerine ayrıca ilave bir puan tahsis ediliyor mevcut düzenlemede.
Biz şunu diyoruz: Bütün bu okullarda okuyanlar -düz liseler, kolejler, meslek
liseleri bütün bu okulların mezunları- zaten temel eğitimi görüyorlar, zaten
temel dersleri görüyorlar, ilave meslek dersleri görüyor olabiliyorlar ve mezun
oldukları zaman da hepsi aynı sınava tabi tutuluyor. Aynı
sınava tabi tutulduğuna göre de hiçbirinin lehine öbürünün aleyhine hak
vermeyelim ya da öbürünün aleyhine imkân tanımayalım, fırsat vermeyelim diye
eğitimde bir fırsat eşitliği olsun diyoruz ve bütün bu mezunlar sınava
girdiğinde eşit, adil bir şekilde bir yarışma usulü olsun, sınav sonucu aldığı
puanlara göre hak ettikleri alanlara girebilsin. Farklı alanlara da
girebilme imkânı getirebilelim yani sadece meslek liselerinden mezun
olana sadece kendi alanlarına değil o alanlara da girebildiği gibi, başka
alanlara da bir puan kaybı da olmadan girebilsin diye bütün meslek liseleri
arasında bir eşitlik, sadece meslek liseleri arasında değil tüm liseler
arasında ciddi bir eşitlik getiriyoruz ve bu manada da çok güzel, çok hayırlı
bir iş görüyoruz.
Yine,
aynı şekilde, değerli arkadaşlar, tabii dış politikayla ilgili birtakım laflar
söylendi bu kürsüde. Değerli arkadaşlar, Türkiye içeride istikrarın, itibarın,
dışarıda da son derece dış politikada yükselişin adresi oldu.
Bakın,
değerli arkadaşlar, Türkiye, AK PARTİ İktidarı döneminde, 151 ülkenin oyuyla
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin geçici üyesi oldu. Yine Türkiye, aynı
Türkiye, AK PARTİ İktidarı döneminde ilk kez İslam Konferansı Örgütünün Genel
Sekreteri oldu.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) - Oldu da ne oldu?
AHMET
AYDIN (Devamla) – Yine ilk kez, yine AK PARTİ döneminde, Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisinin Başkanı bir Türk oldu ve bir milletvekilimiz oldu.
Bundan hepimizin gurur duyması gerekmez mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiye’nin
dış politikada geldiği nokta ortada. Bugün, Türkiye’de, dış politikada
gündem belirlenen bir ülke değil, eskiden kendi gündemini belirlemeyen bir ülke
vardı.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – BOP Eş Başkanı, onu da söyle.
AHMET
AYDIN (Devamla) – Ama, şimdi, dünyanın gündemini belirleyen
bir Türkiye var artık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
Değerli
arkadaşlar, Türkiye artık dünya liderinin iki dudağı arasına bakıyor. “Acaba
Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı bu konuda ne düşünüyor, onun reyi
bu konuda nedir?” diye merakla bakıyor ve artık Türkiye’yle herkes dost
geçinmek zorunda.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Ahmedinejad’ı da arasana!
AHMET
AYDIN (Devamla) – Türkiye, bu dış politikayla birlikte, emin olun, sizin hayal
edemeyeceğiniz alanlara da gelecek.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Ahmedinejad’dan haberin var mı?
AHMET
AYDIN (Devamla) - Siz bunları düşünemezsiniz değerli arkadaşlar. Türkiye’nin
itibarını biz bundan on sene önce de biliyorduk. Türkiye hangi uluslararası
müsabakada, yarışmada vardı? (CHP sıralarından gürültüler) Türkiye hangi
uluslararası arenada bir varlık gösterebiliyordu? Hangi uluslararası gündemle
alakalı Türkiye bir fikir beyan edebiliyordu? İşte şimdi Türkiye güçlü bir
Türkiye, güçlü bir lideri olduğu için ve milletinin de desteğini aldığı için
çok daha iyi noktada, daha da ileriye doğru bu halkın desteğiyle birlikte devam
edecek diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Buyurun
Sayın Vural.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Bu önergeyle ilgili, ben aslında sadece teknik olarak öğrenmek
istiyorum, bu teklifte adaletsizlik yarattığı için mi çekiyorlar? Teklifin
içerisinde vardı değil mi? Evet.
Efendim,
tabii Sayın Aydın gerçekten dış politikayla ilgili şeyi söyledi ama gerçekten
Sayın Başbakanın “BOP Eş Başkanı” gibi bir sıfata sahip olmasını da burada
onurla söylemesini isterdim.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başbakan Medeniyetler İttifakının Eş Başkanıdır.
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 14 üncü maddesi ile değiştirilen
2547 sayılı Kanunun birinci fıkrası (b) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“b.
Yükseköğretim kurumlarına esasları Millî Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim
Kurulu tarafından belirlenen bütüncül değerlendirme sistemi ile girilir. Bu
sistem, öğrencinin akademik performansı ile birlikte sosyal, sanatsal ve alan
yeterliklerinin tamamını hesaplayan ve ona göre değerlendiren bir sistemdir.
Öğrenciler bu yeterliklerinin tamamında aldığı puan ortalamasıyla sınavsız
olarak üniversiteye geçebileceklerdir.”
Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Alim Işık, Kütahya
Milletvekili, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 199
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesinde
verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
bu kanun teklifiyle, iki olumlu konuya değinmek istiyorum.
Birincisi:
Sekiz yıllık kesintisiz eğitimin -süresi tartışılabilir, her ne kadar dediğimiz
gibi olmasa da- ikiye bölünüp 1’inci sınıfa giden ile 8’inci sınıfa giden yedi
yaş farklı 2 çocuğun aynı ortamdan ayrılmasını getirmesi nedeniyle… Ancak
maalesef bunu ortadan kaldıracak düzenlemeyi yapamadık; ilkokul ile ortaokul
ihtiyaçlara göre beraber olabilecek veya ortaokul ile lise yine, ihtiyaçlara
göre beraber olabilecek. Dolayısıyla bu olumlu düşünce de maalesef uygulamada
gerçekleşmeyecek.
İkincisi
de, sekiz yılın on iki yıl zorunlu eğitime dönüştürülmesi.
Değerli
milletvekilleri, şimdi sizlere samimiyetle bir şey söylüyorum. Sayın Başbakan
Güney Kore’ye giderken uçakta “Sınavsız bir üniversiteye geçiş sistemi
düşünüyoruz.” diye söyledi. İşte, size bir fırsat, gelin, bu önergeye destek
verin. Sayın Başbakanın her ne kadar bu kanun teklifi hazırlanırken aklına
gelmeyen, ama sonradan bir şekilde bunun olabileceğine inandığı için bu
beyanatı veren açıklamasından sonra buna “evet” deyiniz. Aksi takdirde, bugün
sınav sistemine odaklanmış hem öğrenciler hem aileler, yine neyi
değiştirirseniz değiştirin ıstırap çekmeye devam edecekler.
Değerli
milletvekilleri, AKP iktidarları dönemiyle ÖSYM kirlenmiştir. Üniversite giriş
sınavlarında hırsızlık yapılmıştır, sorular çalınmıştır; KPSS sınavlarında
hırsızlık yapılmıştır, sorular çalınmıştır; öğretmen atamalarında hırsızlık
yapılmıştır, sorular çalınmıştır, ama bunların sorumluları bulunamamıştır.
Yarından
sonra, yani 1 Nisanda yapılacak üniversiteye giriş sınavında, YGS sınavında
yine milyonlarca öğrenci aynı endişeyle bu sınava girecekler. Dolayısıyla,
acaba benim hakkımı hangi hırsız çalacak, hangi yandaş çalacak ve iktidar yine
bunu takipsiz bırakacak diye endişeyle bu sınava hazırlanmaktadırlar.
Dolayısıyla, bunun mutlaka çözümlenmesi gerekiyor. Sayın Bakan burada değil,
biraz önce sordum.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakanın döneminde ve önceki millî eğitim bakanlarınız
döneminde, bu ülkede Taşımalı İlköğretim Yönetmeliği’nin bir maddesine
takılmasından dolayı ülkenin 16 bin okulu kapatıldı, 160 bin derslik boş,
çürümeye terk edildi.
Şimdi
sordum, bu sistemde bunlar ne olacak? Cevap yok. Kaç milyar dolarlık bir ödenek
ayırmak gerekiyor? On sekiz yıl boyunca tablet bilgisayar ve donanımları için
bir madde getirdiniz. Buradan ne kadar sisteme para aktarılacak? Cevapsız
kaldı.
Şimdi,
öğrencilerin bütüncül bir değerlendirme sistemiyle ortaöğretim başarı
puanlarına dayandırılan ve doğrudan sınavsız üniversiteye girişini sağlayan bir
önergemiz var, buna “evet” demeniz gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce Sayın Grup Başkan Vekili ilklerden bahsetti. Sayın
Başbakana haksızlık yapmaması lazım, BOP eş başkanlığını söyleyecek.
Bu
teklifle bakınız hangi hakları alıyorsunuz? Şu anda mesleki eğitimde, mevcut
2547 sayılı Yasa’nın 45’inci maddesinde yüzde 10’undan az olmamak üzere dikey
geçiş kontenjanı veriyor, siz en fazla yüzde 10’la sınırlıyorsunuz. Yine bu
45’inci maddede üstün yetenekli, sanat ve sporda başarı almış, TÜBİTAK
tarafından olimpiyatlara katılmış öğrencilerin sınavsız olarak üniversiteye
yerleştirme hakkını ellerinden alıyorsunuz. Bunları söyleyin. Bunları
söylemezseniz haksızlık yaparsınız, kendi çocuklarınıza ve ülkemizin o değerli
beyinlerine haksızlık yaparsınız.
Bu
teklifle bu sakıncaları ortadan kaldıramıyorsunuz. Bakınız, biraz önce
bahsettiğim konular çok önemli. Geliniz, bunların hepsini kaldıralım ve tüm
öğrencilerimizin on iki yıl boyunca zorunlu olarak aldıkları eğitim sisteminin
gereği olarak ortaöğretim başarı puanlarına dayalı bir sınavsız geçişi bu
sayede gerçekleştirelim. Milliyetçi Hareket Partisi, 2007, 2011 ve 1999
seçimlerinden bu yana bu sistemi savunan ve her türlü hazırlığını yapmış ve
buna göre de milletimize böyle bir alternatif sunan partidir.
Önergemize
desteğinizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sınavsız üniversite….
Sayın
Canikli, Başbakan söyledi.
BAŞKAN
- Komisyonun bir düzeltme talebi vardır, söz veriyorum.
MİLLİ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Sayın Başkanım, teklifin 14’üncü maddesinde…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başbakan “Sınavsız üniversite” dedi, getiriyoruz,
reddediyorlar Sayın Başkan. Nasıl olacak?
BAŞKAN
– Genel Kurulun takdiri efendim.
OKTAY
VURAL (İzmir) - Türkiye’yi Başbakan yönetmiyor mu? Gizli kuvvetler mi var?
Allah, Allah… Koalisyonun diğer ortakları “Hayır” mı diyor?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun adı sehven “Türkiye Bilimsel
ve Teknik Araştırma Kurumu” şeklinde yazılmıştır. Düzeltilmesi uygun olacaktır
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.30
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85’inci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
199
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
15’inci
madde üzerinde iki önerge vardır; okutup, geliş sırasına göre işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesi ile
değiştirilen 2547 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci paragrafında yer alan "gelirlerinin
en az dörtte üçünü" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Zühal Topcu
Yusuf Halaçoğlu Lütfü Türkkan |
Ankara Kayseri Kocaeli |
Oktay Vural Alim Işık D.
Ali Torlak |
İzmir Kütahya İstanbul
|
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe "Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize
Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Sadık Yakut ile 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni
Erdemir, Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver
Ökten Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim
ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 15.
Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tufan Köse Mehmet Hilal Kaplan Gürkut
Acar |
Çorum Kocaeli Antalya |
Turhan
Tayan Engin Özkoç |
Bursa
Sakarya
|
Madde
15- 2547 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Gelir
veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından üniversitelere, yüksek teknoloji
enstitüleri ile gelirlerinin en az dörtte üçünü münhasıran devlet
üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesini amaç
edinmek üzere kurulan ve fiilen bu çerçevede faaliyette bulunan vakıflardan
Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınanlara makbuz karşılığında yapılan bağışlar,
Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları hükümlerine göre yıllık beyanname ile
bildirilecek gelirden ve kurum kazancından indirilebilir. Bu
hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Bakanlar Kurulu
yetkilidir."
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Tufan Köse, Çorum Milletvekili.
Buyurun
Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)
TUFAN
KÖSE (Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bize
ne Komisyon Başkanı Nabi Avcı’nın yüzüne karşı ne de Bakanın yüzüne karşı
konuşmak nasip olmadı bu Komisyon toplantılarında; beş gün, altı gün takip
ettik Komisyon toplantılarını.
Değerli
arkadaşlarım, buradaki Bakan Arkadaşımızı tenzih ediyorum ama Sayın Bakana
inanmıyoruz biz. Bir kere, öyle teknoloji günübirlik üretilebilecek bir olgu
değil. Yılların birikimiyle üretilmiş bir teknoloji, onlarca yıllık birikimle
üretilmiş bir teknolojiyi… “Yerli üretim yapacağım.” diye kimseyi
kandırmasınlar, böyle bir olay yok. Büyük ihtimal kendisi olsaydı soracaktım
ben. “Hangi firmayla anlaştınız siz yandaş firmalardan?” Bunu soracaktım
kendisine.
Bakın,
bundan üç yıl evvel, dört yıl evvel bugün kullandığımız telefonların hiçbirisi
var mıydı? Yani Ericsson vardı, Nokia vardı ama bugün kullandığımız telefonlar
çok farklı telefonlar. O anlamda, “Yerli üretim yaptıracağız.” diye kimseyi
aldatmasınlar. Kaldı ki bugün en büyük sorunumuz ne bizim? Cari açık. Cari
açığın sebebi ne? İthalat. Yani biz buğdayın tohumunu bile ithal ederken nasıl
tablet bilgisayar veya devamındaki muadillerini üreteceğiz, bunu anlamak mümkün
değil, bu anlamda inanmıyoruz.
Şimdi,
Nabi Bey’i doğru yoldan çıkardılar, nasıl bir güç varsa bu gecekondu kanunun
altında. Altmış yıllık yaşı var, kırk yıllık birikimi var, entelektüel bir
kişiliği var; entelektüel kişiliğini ayaklar altına aldırdılar Nabi Bey’in.
Vallahi, ben kendisi adına üzülüyorum, herhâlde beş on yaş yaşlanmıştır, birçok
da rahatsızlık geçirecektir.
Değerli
arkadaşlarım, az evvel bir önergeyle kat sayıları kaldırdınız. Peki, bu meslek
liselerinin başarılı öğrencilerinin kendi branşları
ile ilgili üniversitelere gitme hakkını siz kaldırmış olmuyor musunuz
böylelikle? Nasıl bir adaletsizliktir bu, neresinde bunun adalet?
Şimdi
şeye geleceğim, komisyonlarda bizi konuşturmadınız. Bu kanun teklifi, tasarı
olarak gelmedi, teklif olarak geldi. Ne olduğu belirsiz, arkasında kim var o da
belli değil. Bunları bize yaptınız ama dün bu konunun birinci elden muhatapları
Kamu Emekçileri Sendikalarına bağlı öğretmenleri niye konuşturmadınız, ne
vardı? 100 metre ara kalmıştı “Açıklama yapacağız.” dedikleri yere gelmek için.
Niye bugün copla, tazyikli sularla, ilaçlarla dağıttınız bunları? Bu mu sizin
ileri demokrasi anlayışınız, bu mu azınlıkların haklarına saygı, bu mu azınlık
görüşlerine saygı? Bunları da anlamak mümkün değil.
Şimdi,
nereye gittiğimizi, nereye gittiğinizi büyük ihtimal Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekillerinin de birçoğu bilmiyor arkadaşlar.
Ben
uyarıcı olması bakımından geçtiğimiz günlerde Çorum’da yaşadığımız bir olayı
sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakın, 26 Mart 2012 tarih ve
06.325 sayılı Valilik onayı, bu onay ile Çorum İl Millî Eğitim Müdürlüğü bir
toplantı düzenliyor ve bu toplantıya imza karşılığı okul müdürlerinin tamamını,
ilçe millî eğitim müdürlerini çağırıyor ve burada Hitit Üniversitesinden bir
Hoca, ismini de vereyim Doçent Doktor Hasan Yücel Başdemir bir seminer veriyor
bu okul müdürlerine. Ne demiş mealen Doçent Doktorumuz -seminerimizin
ismi de “Eğitimde Değişim Kaçınılmazdır”- “Eğitimde Değişim Kaçınılmazdır”
isimli seminerde? “Eğitimi devlet müfredatıyla sınırlamak ulus devlet
anlayışından kaynaklanmaktadır.” Ulus devlet anlayışıyla bir problemimiz var
bizim, nereden çıkıyorsa bu problemimiz? “Cemaat örgütleri devletin eğitimdeki
yükünü alacak yetkinlikte kuruluşlardır.” Sayın Başbakanın açıklamalarıyla
örtüşüyor artık bunlar. “Eğitimde değişim için devlet okulları özelleşmeli ve
bu okullar sivil toplum örgütleri eliyle yönetilmelidir, zira devlet okulları
şu anki yapısıyla eğitimin önündeki en büyük engeldir.”
Değerli
arkadaşlarım, bu görüşleri içinizde paylaşanlar olabilir ancak ben bir gerçeği
söylemek istiyorum diğer arkadaşlarımdan farklı olarak. Zaman zaman bu
gecekondu yasa teklifinin 28 Şubatla hesaplaşmak adına yapıldığı söyleniyor.
Hâlbuki bu yanlış, 28 Şubatla hiç ilgisi yok.
Bakın,
cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılından beri bizim ülkemizde ilkokul beş yıldır.
Bu beş yılın son bir yılı acaba kimleri nasıl rahatsız etti ki de 4+4+4’e
döndük yani burada hesaplaşma yapılıyorsa Mustafa Kemal Atatürk’ün binlerce
yıllık Türk tarihinde açmış olduğu bir parantezli dönem var, onunla hesaplaşma
yapılmaktadır.
Hepinizi
bu anlamda, özellikle Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerini uyarıcı
olmak istiyorum. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesi ile değiştirilen
2547 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin ikinci paragrafında yer alan "gelirlerinin en az
dörtte üçünü" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA
BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Yusuf Halaçoğlu, Kayseri Milletvekili, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 2547 sayılı
Kanun’un 56’ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci paragrafı
üzerinde söz almış bulunuyorum.
Ben,
bundan önce şunu söylemek isterim: Ülkenin en elit tabakası olan
üniversitelerin önce kendi rektörlerini seçmelerinin sağlanması birinci derece
önemlidir. Yani bir düşünün ki bir üniversitenin kendi rektörünü seçemediğini;
6 kişi seçip, 3 kişi, oradan 1 kişi seçtiğini düşünecek olursanız, o zaman
Türkiye Büyük Millet Meclisinde buna benzer bir şekilde uygulamanız gerekir.
Dolayısıyla öncelikle YÖK Kanunu’nun da bu maddesinin değişmesi gerekir.
Değerli
milletvekilleri, eğitimle ilgili çok ciddi bir kanun tasarısı önümüzde. 2010-2011
öğretim yılında ortaöğretimde toplam 110 bin derslik olduğu Sayın Bakan Dinçer
tarafından ortaya konuluyor, ortaöğretimin zorunlu olması durumunda da bu
sayının 160 bine çıkacağı belirtiliyor. Bu sebeple yaklaşık 50 bin dersliğe
ihtiyaç var. Bugün İç Anadolu’da bile, Kayseri’de, Niğde’de, diğer başka
illerimizde henüz sekiz yıllık öğrenim durumunda bile, birleştirilmiş iki
sınıfta ders gören öğrencilerimiz var ve öğretmenlerin eksikleri var. Şimdi bu
şekilde düşünürseniz, ihtiyaç duyulan 50 bin derslik için 15 milyar TL’ye
ihtiyacınız var. Yine ilköğretim için de 65 bin dersliğe ihtiyaç olduğu
belirtiliyor. Bunun için de 20 milyar TL’ye ihtiyacınız var. TOKİ tarafından,
en iyi yaklaşımla, 32 derslikli bir ilköğretim okulu kuracak olursanız 3 milyon
TL’ye ancak inşa edilebiliyor. Dolayısıyla, ilköğretim için de 20 milyar TL
gerekiyor. Toplam 35 milyara ihtiyacınız var.
Hadi
bunu buldunuz diyelim, altı, yedi ay içerisinde, sekiz ay içerisinde bunu inşa
etme imkânınız yok. Nitekim, bu sebeple gerek Bakan
gerekse Başbakan, hizmet alımı şeklinde özel okullar kurulmasından,
dershanelerin de liselere veya eğitim kurumları hâline çevrilmesinden söz
ediyor.
Değerli
milletvekilleri, bakın, şu an ihtiyaç duyulan 126 bin öğretmeni de bunun
içerisine katacak olursak kesinlikle önümüzdeki yıl eğitim- öğretim süresi
içerisinde büyük bir sıkıntı yaşanacağı malumdur.
Diğer
taraftan, siz eğer özel okullarda bunun standardını iyi belirlemediğiniz
takdirde ortaya çıkacak durum şudur: Bakın, Osmanlı İmparatorluğu döneminde
yine aynı biçimde birtakım özel okullar kuruldu. Bunların çoğu da misyoner
okullarıydı. 1914 yılında İngiltere, Fransa, Almanya ve Amerika Birleşik
Devletleri’nin Osmanlı topraklarında kurduğu okul sayısı 1.244’tü. Öğrenci
sayısı kaçtı? 85 bindi. Osmanlı devletinin açtığı resmî iki okul vardı: İdadi
ve rüştiyeler. Bunların öğrenci sayısı ne kadardı? 35 bindi. Yani bakın,
misyonerlerin kurduğu okulun öğrenci sayısı 85 bin, devletin kurduğu okulun
öğrenci sayısı 35 bin. Osmanlı devleti, biliyorsunuz, yıkıldı ama burada en acı
olanı… Mesela Robert Kolej, bir misyoner okuluydu. 1863 yılında kuruldu, 68
yılında ilk mezunlarını verdi ve ilk verdiği mezunlar Bulgar isyanının elebaşılarıydı.
Değerli
milletvekilleri, ne yaptığımızın farkına varalım. Şimdi, bırakın diğer
yönlerini, burada siz çocuklarınızı okutacaksınız, torunlarınızı okutacaksınız,
bir düşünün. Önümüzdeki yıl bunlarla karşı karşıya geleceksiniz, karşı karşıya
kalacaksınız. Neler yapacağınızı bir düşünün, ne duruma düşeceğinizi de
düşünün. Burada çok önemli bir karar veriyorsunuz. Türkiye’nin geleceğine karar
veriyorsunuz.
Nasıldı
biliyor musunuz? Amerika Birleşik Devletleri 1845’te 37 misyonerini gönderdi
Osmanlı Devleti’ne, 37 misyoner. Sonra, bunlara yardımcı olan 17 kişi vardı,
yüzyıl sonunda bu misyoner sayısı 170’e çıktı fakat onlara yerli iş birlikçi
1.075’e çıktı. Öğrenci sayısı 73 bindi, sadece Amerika’nın kurduğu okulların.
Bunu iyi düşünmenizi rica ediyorum. Nerelere gideceğini iyi düşünmek lazım ve
ona göre karar vermek lazım.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
15’inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni ek madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları
olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı ve teklife konu kanunun komisyon
metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir
maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı
önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İç Tüzük'ün 87'nci maddesinin 4'üncü fıkrası hükmüdür.
İç
Tüzük’ün 91’inci maddesine göre, yeni bir madde
olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde
görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu
nedenle önergeye okutup komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla,
14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) - Komisyon Başkanı üyeleri çağırmalı ama.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Bürokrat arkadaşlar, lütfen burada şey yapacağız… Sayın Başkan,
komisyon üyelerimizin komisyon sıralarında oturmaları için lütfen imkân
tanıyın.
BAŞKAN
– Sayın bürokratlardan rica ediyorum…
Komisyonun
salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi,
önergeyi okutuyorum…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Efendim, bir dakika. Komisyon üyelerimiz yerini alsın da…
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, önergeyi okutmadan önce… Böyle bir
önergenin işleme alınması mümkün değil Sayın Başkanım. İç Tüzük’ün
87 ve 91’inci maddelerine göre…
OKTAY
VURAL (İzmir) – İç Tüzük’e uygundur efendim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - …bu da genel kurallar çerçevesinde hesaba katılması gereken
bir önergedir. Bir başka ifadeyle…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Özellikle baş örtüsüyle ilgili bir
önerge sırasında AKP Grup Başkan Vekilinin itiraz etmesini çok yadırgadığımı
ifade etmek istiyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – İzin verirseniz Sayın Vural.
BAŞKAN
– Sayın Vural, bir saniye…
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Şu anda temel yasa olarak görüştüğümüz bir yasa var. Burada
da verilecek önerge sayısı bellidir. Her grup her madde için en fazla bir
önerge verebilir. Dolayısıyla buna ek madde ihdası da dâhildir Sayın Başkanım.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Hayır efendim, doğru değil.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Geçici madde ihdası da dâhildir. Dolayısıyla bu usul, böyle
bir uygulama…
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN
– Sayın Vural, bir saniye, Sayın Canikli’nin sözleri tutanaklara geçsin.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - …İç Tüzük’ün 87 ve 91’inci
maddelerine ve uygulamalara çok açık bir şekilde aykırılık teşkil etmektedir.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Hayır efendim. Sayın Başkan, aykırı değildir çünkü İç Tüzük’e göre bizim ek madde verme hakkımız vardır. Bu
hakkımızı çoğunluk iradesiyle kimsenin gasbetmesi
mümkün değildir.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Olmayan bir şeyin gasbı olmaz
Sayın Başkan.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Ayrıca, yükseköğrenimde baş örtüsünden
dolayı eğitim alamayan insanların önünü açacak bir ek madde önergesi sırasında
AKP Grup Başkan Vekilinin bu itirazı yapmasını doğrusu yanlış gördüğümü
özellikle ifade etmek istiyorum.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, Türkiye’de baş örtüsü
problemi yok üniversitelerde.
SITKI
GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Baş örtüsü yasağı yok, fiilî
durum vardı, kaldırıldı.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mehmet Şandır Zühal Topcu |
İzmir Mersin Ankara |
Özcan Yeniçeri Alim
Işık Mustafa
Erdem |
Ankara Kütahya Ankara |
"Madde
16- 2547 sayılı Kanunun ek 17 nci maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"Hiç
kimse başının örtülü olması sebebiyle yükseköğrenim hakkından yoksun
bırakılamaz ve bu yönde uygulama ve düzenleme yapılamaz."
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın
Başkanım, biz bu önergeyi daha önce AKP grup başkan vekillerinin
imzalarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine göndermiştik. Burada ıslak imzaları
olan Bekir Bozdağ, Sayın Cemil Çiçek…
BAŞKAN
– Sayın Vural, önergeyi okuttum, Komisyona soracağım.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Sadullah Ergin, Burhan Kuzu’nun da imzaları vardır.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, şu anda Türkiye’de üniversitelerde başörtü
yasağı yoktur.
BAŞKAN
– Ama önce biriniz konuşun. Lütfen…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Dolayısıyla AKP Grubunun Komisyon üyelerinin imza namusuna
sahip çıkarak burada olmalarını istirham ediyorum. Buyurun. İmzanın namusu
varsa bu burada gösterilsin.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Zaten Anayasa’mızda da öğrenim ve eğitim güvence altındadır
ve sorun yoktur.
BAŞKAN
- Teşekkür ediyorum.
Sayın
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Salt çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkanım. [MHP sıralarından
alkışlar(!)]
OKTAY
VURAL (İzmir) – Nerede AKP üyeleri? Nerede?
BAŞKAN
– Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum. [MHP sıralarından alkışlar(!)]
OKTAY
VURAL (İzmir) – Bravo size! Bravo size! Oynayın bakalım.
BAŞKAN
– 16’ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır…
OKTAY
VURAL (İzmir) – İmzanızın namusu nerede! Baş örtüsü
konusunda önerge vermedik mi orada? Yürek olacak sizde, yürek!
BAŞKAN
- …geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı
maddesi ile 2547 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 61'in aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Mehmet Doğan
Kubat Ünal Kacır |
Giresun
İstanbul
İstanbul |
Bayram
Özçelik Ahmet
Aydın Murat
Yıldırım |
Burdur
Adıyaman
Çorum |
Mustafa
Ataş Bülent
Turan |
İstanbul
İstanbul |
“Geçici
Madde: 61 - Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle bir mesleğe yönelik
program uygulayan ortaöğretim kurumlarında öğrenim görmekte olan öğrenciler
bakımından, bu kurumların mezunlarının Yükseköğretim Kurulu tarafından
belirlenen aynı meslek dalında yer alan yükseköğretim programlarına
yerleşmelerinde merkezi sınavlardan almış olduğu puanlara ilave edilecek orta
öğretim başarı puanı hesaplanmasında, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önceki mevzuat hükümleri uygulanır."
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin de istemi
hâlinde kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından
Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 16. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasan
Ören Aytun Çıray Emre
Köprülü |
Manisa
İzmir
Tekirdağ |
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Kamer
Genç |
İstanbul
Tunceli |
Diğer
önerge sahipleri: |
Pervin
Buldan Mülkiye Birtane Hasip Kaplan |
Iğdır Kars Şırnak
|
Levent
Tüzel Emine
Ayna Aysel
Tuğluk |
İstanbul Diyarbakır Van |
Nursel
Aydoğan İdris Baluken Adil
Kurt |
Diyarbakır Bingöl Hakkâri |
Halil
Aksoy Hüsamettin
Zenderlioğlu |
Ağrı Bitlis |
BAŞKAN
– Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen İdris Baluken, Bingöl
Milletvekili.
Buyurun.
(BDP sıralarından alkışlar)
İDRİS
BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii
burada, aslında, ülkenin geleceğini ilgilendiren çok önemli bir sorunu
konuşuyoruz, eğitim sorununu konuşuyoruz. Gönül isterdi ki eğitimin var olan
sorunlarını, bugün, güncel yaşanan tıkanıklıkları burada etraflıca konuşup
geleceği ona göre planlamak ve geleceği ona göre ortak bir tartışmayla birlikte
toplumun diğer kesimleriyle, bütün kesimleriyle ortaklaştırarak bir zemine
oturtalım ancak görüyoruz ki… Bugün yargı ve polis kıskacına almış olduğumuz
eğitim emekçilerinin durumunu gündüz konuşmuştuk. Eğitim sistemiyle ilgili
temel yaklaşımların da bahsetmiş olduğumuz sorunları çözmekten çok uzak bir
şekilde ele alındığını ve Edirne’den Ardahan’a kadar bütün halkın, bütün
toplumun eğitimle ilgili beklentilerini karşılayacak bir kaygının bulunmadığını
buradan belirtmek istiyorum.
Bakın,
yaşanan güncel sorunlara ilişkin ben size birkaç örnek vereyim: Diyarbakır’da
öğrenim gören ve ana dilinde eğitim görme hakkını yani kendi varoluş hakkını
isteyen “Hasan Basri Boztemir” ve “Yasemin Acer” adlı
öğrenciler Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin cevabı ile yirmi bir yıl iki ay
hapis cezasına çarptırılmışlardır. Şimdi, hepinize tek tek birey olarak
sorarsak sırf ana dilde eğitim istediği için yirmi bir yıl hapis alan
öğrencilerin durumuyla ilgili hepinizin vicdanında bir kanaatin oluşacağına
eminiz. Ancak bu vicdan muhasebesini, getirip burada bizden beklenti içerisinde
olan kesimlerin sorunlarını çözmek yerine, bir şekilde, var olan sorunları
görmezlikten gelerek mevcut sorunları tam olarak yansıtmayan birtakım
tartışmalara hapsetmek gerçekten bu Meclisin, en azından halkın beklentisini
karşılayacak bir çıta olmasa gerek.
Bakın,
buradan, telefonla Kürtçe konuşurken Türkçe anlamı “arkadaş” olan “…”(x)
kelimesini kullanan öğrencilerin hâlâ Sincan Cezaevinde tutulduğunun örneğini
yine sizlere vermek istiyorum. Sadece poşu taktığı için üniversite öğrencisinin
yirmi beş ay cezaevinde haksız tutulduğu örneğini çok yakın tarihte gördük.
Bakın, yirmi beş ay haksız yere bir öğrenciyi sadece poşu taktığı için hâlâ
cezaevine gönderen bir zihniyeti burada tartışmıyorsak gelecekle ilgili
planlamalarımızın ne kadar sağlıklı olduğunun takdirini sizlere bırakıyorum.
Bakana yumurta attığı için hemen bulunup cezalandırılan, dört yıl ceza alan
öğrencilerin dramı yine bu kürsüden dile getirildi. Ancak, okul harçlığını
çıkarmak üzere sınırın diğer tarafına kaçak mazot almaya giden yoksul Kürt
köylüsü öğrencilerinin parçalanmış cesetlerinin, parçalanmış cenazelerinin hâlâ
faillerinin bulunmadığı gibi bir sorunla da karşı karşıyayız.
(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe
olmayan bir kelime ifade edildi.
Değerli
milletvekilleri, sinemada çok önemli bir çalışma vardı, “İki Dil Bir Bavul”
diye bir film vardı, eğer izlememişseniz ben hepinize o filmi izlemenizi
tavsiye ediyorum. Kürtçe bilmeyen bir öğretmen ile Türkçe bilmeyen öğrencilerin
yaşadığı sıkıntı, yaşadığı zulüm, işte, bugün, Mecliste, maalesef, sürdürmüş
olduğumuz tartışmanın ta kendisidir. “Zülküf” adı
hitap edilirken bile o hitabın fonetik ses tonundan ve vurgusundan kendi adını
anlayamayan bir Kürt öğrencisinin dramını, ben, hepinizin o filmi izleyerek bir
şekilde bir vicdani muhasebeyle değerlendirmenizi istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii, burada, tartışılan -genel olarak- eğitim sistemiyle
ilgili belirtilecek çok fazla nokta var. Ancak, eğer, biz, Edirne’den Ardahan’a
kadar bu ülkede yaşayan 75 milyonun eğitimle ilgili sorunlarını eğer burada
çözüme ulaştıracaksak, bu söylediklerimizi, bu çırpınışlarımızı artık bir
şekilde dikkate almanızı bekliyoruz.
Ben,
bu vesileyle, bu eğitim sistemi tartışmalarının çok sığ bir çerçevede geçtiğini
ve halkın beklentisini karşılamadığını tekrar belirtmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Diğer
konuşmacı Emre Köprülü, Tekirdağ Milletvekili.
Buyurun
Sayın Köprülü. (CHP sıralarından alkışlar)
EMRE
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyanın hiçbir
ülkesinde eğitim sistemleri, AKP İktidarında olduğu gibi yangından mal
kaçırırcasına yapılmamakta ya da değiştirilmemektedir. Sistemlerde başarının
ölçüsü her zaman için doğru planlama yapmak ve hazırlık sürecini mümkün olduğu
kadar uzun tutabilmektir.
Sayın
milletvekilleri, bu yasa teklifinde bırakalım hazırlık sürecini, bu teklifin
Genel Kurula geliş şekli bile her açıdan yanlıştır. Eğitim sistemleri öyle
zorbalıkla, komisyon işgal ederek, vekil tekmeleyerek ya da gerçek dışı
komisyon raporları tanzim edilerek değiştirilmemiştir. Bu bakımdan AKP ve AKP
İktidarı maalesef ki tarihe geçmiştir. Bu yasa görüşmelerinde hukuksuzluk
hukuk, kanunsuzluk ise kanun olmuştur. Söylemeye utanıyorum ama hukuk
devletinin merkezi olması gereken Mecliste, iş buraya gelene kadar her türlü
hukuksuzluk, her türlü kanunsuzluk yaşanmıştır. Bu bakımdan da AKP’li komisyon
üyeleri ve AKP’li Sayın Komisyon Başkanı da bu hukuksuzluğu ve kanunsuzluğu
yaşatan kişiler olarak tarihe geçmişlerdir.
Şimdi
ise teklif Genel Kurula geldi. Ben AKP milletvekillerine seslenmek istiyorum:
Şimdi siz tarihe geçin. Nasıl mı? Bu hukuksuzluğa, bu kanunsuzluğa “dur” diyen,
ret oyu veren milletvekilleri olarak sizler tarihe geçin. Tüm Türkiye sizi
alkışlasın, biz de sizi alkışlayalım. Bakın, siz bu kanunu çıkarmak
isteyebilirsiniz. Tabii ki bizler yanlış olduğuna inanıyoruz, bu kanunun halka
değil, ranta hizmet ettiğine inanıyoruz. Ama benim
seçilip de gelen milletvekiline saygım var. Bunu gelin en baştan yapın, en
baştan komisyona getirin ve bu kanunsuzluğu, hukuksuzluğu ortadan hep birlikte
kaldırın. Aksi durumda, bunu çok iyi bilmelisiniz ki Türk demokrasi tarihinde
bu olay kara bir leke olarak her zaman anılacak ve sizler de bu olayın
kahramanları olarak halkın, milletin ve çocuklarımızın vicdanında her zaman
için mahkûm olacaksınız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 4+4+4’ün en baş muhataplarından bir tanesi de
tabii ki öğretmenlerimiz. Sonuçta eğitim kanunu değişiyor ama eğitimciler ya da
öğretmenler maalesef ki muhatap olarak alınmıyorlar. Bırakın muhatap olarak
alınmayı, öğretmenlerin Ankara’ya gelişlerine bile izin verilmiyor,
öğretmenleri taşıyan otobüsler durduruluyor, konuşmak isteyenler, sesini
duyurmak isteyen insanlar copla, biber gazıyla, tazyikli suyla karşılanıyor.
Nasıl milletvekilleri Komisyona sokulmuyorsa aynı şekilde eğitimciler de,
öğretmenler de Ankara’ya sokulmuyor. Nasıl milletvekilleri Komisyonda şiddete
maruz kalıyorsa aynı şekilde bu işin muhatabı olan öğretmenler de şiddete maruz
kalıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, bir ülkenin geleceğini ilgilendiren konular parmak hesabıyla
değil, bilimsel verilere göre yapılır. Bu kapsamdaki yasalar oy çokluğuna
güvenerek “Ben yaptım, oldu.” anlayışıyla, “İki günde geçiririz.” diyen bir
anlayışla yapılmaz. Şahsi kinlerimizi, ihtiraslarımızı, hırslarımızı tatmin
etmek için çocuklarımız araç olarak kullanılamaz. ”İntikam alıyoruz.” diye
küçücük bedenler bu işe alet edilemez. Koca bir ulusun, koca bir milletin
geleceği bilinmez bir noktaya çekilemez ya da FATİH Projesi’yle birilerini
zengin edeceğiz derken çocuklarımızın geleceği karartılamaz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sekiz yıllık kesintisiz eğitimin okullaşma
oranlarına, kız çocuklarının eğitimine, çocuk gelinlerin azalmasına katkıları
tartışmasız. Bunu Sayın Bakan da açık olarak kabul ediyor. Bu sistemden
vazgeçmek için akla, mantığa, bilime uygun gerekçeler bulunmalıdır. Gösterilen
nedenlerin, gerekçelerin hiçbir tanesi sekiz yıllık kesintisiz eğitimin
bölünmesi için makul bir sebep sayılmamaktadır. Bu nedenle bu yasa devletin ve
milletin temeline dinamit koyan, sonuçları çok ağır olacak olan bir yasadır,
reddedilmesi de mutlak olarak zorunludur.
Ben
bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisinizi saygılarımla bir kez daha
selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
III.- Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Öneriyi oylarınıza sunacağım ancak yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Tarhan, Sayın Baydar, Sayın Ören, Sayın Serindağ,
Sayın Ediboğlu, Sayın Tanal, Sayın Köktürk, Sayın Özkan, Sayın Çam, Sayın
Çelebi, Sayın Şeker, Sayın Özkoç, Sayın Akar, Sayın
Dibek, Sayın Tezcan, Sayın Özbolat, Sayın Toptaş,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Işık.
Bir
dakika süre veriyorum sayın milletvekilleri.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı
maddesi ile 2547 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 61'in aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Geçici
Madde 61 - Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle bir mesleğe yönelik
program uygulayan ortaöğretim kurumlarında öğrenim görmekte olan öğrenciler
bakımından, bu kurumların mezunlarının Yükseköğretim Kurulu tarafından
belirlenen aynı meslek dalında yer alan yükseköğretim programlarına
yerleşmelerinde merkezi sınavlardan almış olduğu puanlara ilave edilecek orta
öğretim başarı puanı hesaplanmasında, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önceki mevzuat hükümleri uygulanır."
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
Kanunla değiştirilen hükümlerden önceki kurallar çerçevesinde bir mesleğe
yönelik program uygulayan ortaöğretim kurumlarına girmiş ve okuyan öğrencilerin
kazanılmış haklarını korumak amacıyla bu değişiklik önerilmektedir.
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
17’nci
madde üzerinde iki önerge vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 17 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zuhal Topcu Reşat Doğru Faruk Bal |
Ankara Tokat Konya |
Alim
Işık Muharrem
Varlı Yusuf
Halaçoğlu |
Kütahya Adana Kayseri |
Mustafa
Kalaycı |
Konya |
“Madde
17- 2547 sayılı Kanunun ek 21 inci maddesinde yer alan “merkezi sınavla almış
oldukları puanlarına” ibaresinin “ortaöğretim başarı puanlarına” şeklinde; “%
40’ından” ibaresinin “% 20’sinden” şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddede yer
alan “bir yüksekokul veya” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.”
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumlan Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 17. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Engin Özkoç Bülent Kuşoğlu Ümit Özgümüş |
Sakarya Ankara Adana |
Gökhan Günaydın Nurettin Demir İhsan Özkes |
Ankara Muğla İstanbul |
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen İhsan Özkes, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Özkes. (CHP sıralarından alkışlar)
İHSAN
ÖZKES (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kısa bir süre de olsa
din ve ahlak bilgisi öğretmenliği yaptım. Bu derste Kur'an'dan sureler,
açıklamalar, Hazreti Muhammed'in hayatı ve 32 farz gibi İslam ilmihâli
bilgileri vardı.
Zorunlu
olarak o kutulan din ve ahlak bilgisinde
bu yasa ile getirilen hükümler kısmen de olsa vardır. Sizin yaptığınızı, ürünü
olduğunuz Sayın Kenan Evren 1980 yılında zaten önemli ölçüde getirmişti.
AHMET
YENİ (Samsun) – Terbiyeli konuş, terbiyeli!
İHSAN
ÖZKES (Devamla) - CHP olarak, Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu
başta olmak üzere “Din görevlisi yetiştirecek imam-hatip lisesi ve Kur'an
kursları programlarının yoğunlaştırılması için varız.” diye ta baştan beri
açıkladık.
Türkiye'deki
imam-hatip okullarının hepsi bugünkü iktidar zihniyeti dışındaki partiler
tarafından açılmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi, en çok imam-hatip okulları açan
partilerdendir. Ancak siyasi tarihinde tek bir imam-hatip dahi açmayan din
istismarcıları, imam-hatip üzerinden siyaset yapmayı sürdürmüşlerdir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de siyaset hep din, iman üzerinden
yürütülmeye başlanmış, dini siyasete alet etmekten kaçınan Cumhuriyet Halk
Partisi ise din istismarcıları tarafından suçlanır olmuştur. Hâlbuki biz, bir
kimseye dokunmayı ibadet saymıyoruz, ikinci peygamber gibi görmüyoruz, şükür
namazı istemiyoruz ve kimseyi de Hazreti Musa’ya, Hazreti Eyyub’a
benzetmiyoruz. Avrupa Birliği istedi diye hutbelerden ayeti kerimeyi
çıkartmıyoruz, kelimei tevhidden
Hazreti Muhammed’i çıkartmıyoruz.
Mayınlı
araziyi kırk dört yıllığına İsrail’e biz vermedik, biz vermek istemedik. (CHP
sıralarından alkışlar) Yahudi Üstün Cesaret Ödülü’nü biz almadık. Hazreti
Muhammed’i terörist gösteren karikatüre destek veren Rasmussen’i
NATO Genel Sekreteri biz seçmedik. (CHP sıralarından alkışlar) Afganistan’da
Kur'an-ı Kerim’leri yakan NATO askerlerini biz kınadık. Büyük Orta Doğu Eş
Başkanı biz değiliz.
Irak’ta
camileri yakan, Müslümanların ırzına geçen, kanını akıtan, çocukları yetim
koyan Amerikan askerlerine biz dua etmedik. (CHP sıralarından alkışlar)
Afganistan'da öldürdükleri Müslümanların üzerlerine tuvaletlerini yapan
Amerikan askerlerini biz kınadık. İsrail'in her düşman olduğu İslam ülkesine
asla düşman olmadık.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; peki, neden din istismarı ülkemizin
gündeminden düşmüyor? Çünkü malı götürmek, saltanatı sürmek isteyenler din
üzerinden gerginlik oluşturuyor.
Bin
dört yüz yıl önce savaşı kaybetmek üzere iken Kur'an'ı mızrak ucuna takan
zihniyet, bugün de sıkıştığında Kur'an'ın arkasına saklanıyor ve hak olan yüce
Kur'an'ı haksızlıklarına alet ediyor. (CHP sıralarından alkışlar)
ÜNAL
KACIR (İstanbul) – Yazıklar olsun size!
İHSAN
ÖZKES (Devamla) – Dün, Hazreti Ali, bunun bir oyun, hile, entrika olduğunu
söyledi ama çevresine anlatamadı fakat bugün, Hazreti Ali’nin haklılığı,
Kur’an’ı istismar edenlerin de haksızlığı, tüm Müslümanlar tarafından kabul
görüyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; din siyaset üstüdür; din siyasete alet
edilirse o dinin sadeliği, samimiyeti kalmaz, dinî hayat gösterişten ibaret
kalır. Bu durumda da din de, siyaset de zarar görür. Ancak din üzerinden
siyaset yapanlar saltanat, mal mülk sahibi olurlar; yani halka din iman,
kendilerine han hamam kalır. (CHP sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet
Halk Partisi Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur. İlk defa bu ülkede
imam-hatip okullarını açmıştır, ilahiyat fakültesini açmıştır. “Hak Dini Kur’an
Dili” adıyla Kur’an tefsirini yaptırmıştır. Sahih-i Buhârî
tercümesini yaptırmıştır.
Kimse
İslamiyet’i Allah’la kandıran partilerden öğrenmedi. Türkiye, bugünkü
iktidardan önce de bin yıldır Müslüman’dı, bu iktidardan sonra da kıyamete
kadar Müslüman kalacaktır.
AKP
on yıldır vardır, Cumhuriyet Halk Partisi seksen dokuz yıldır vardır. (CHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) CHP’liler siz siyasi tarihte yokken de
Müslüman’dılar, yarın siz iktidardan düştüğünüzde de Müslüman kalacaklardır.
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Kaldı ki siz, Müslüman olmayı da
önce Allah’a, sonra Cumhuriyet Halk Partisine borçlusunuz. (CHP sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar) Şunu da biliniz ki meyhaneye kendi parasıyla gideni
Allah affeder ama kul hakkı yiyeni Allah asla affetmez. (CHP sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar)
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 74 milyonu ilgilendiren, yarının büyükleri
çocuklarımızın eğitimi ve öğretimini siyasi alana çekmek yanlıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İHSAN
ÖZKES (Devamla) – Özellikle böylesine önem arz eden bir konuyu din perdeli
sömürü malzemesi yapmak ise telafisi mümkün olmayan yanlıştır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Özkes.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 17 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Madde
17- 2547 sayılı Kanunun ek 21 inci maddesinde yer alan “merkezi sınavla almış
oldukları puanlarına” ibaresinin “ortaöğretim başarı puanlarına” şeklinde; “%
40’ından” ibaresinin “% 20’sinden” şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddede yer
alan “bir yüksekokul veya” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.”
Reşat
Doğru (Tokat) ve arkadaşları
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üstünde söz isteyen Reşat
Doğru, Tokat Milletvekili.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 199 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 17’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Çok
önemli bir kanunu görüşüyoruz. Millî eğitim, tabii, ülkemizin geleceği,
gençlerimizin geleceğiyle ilgili; her noktasıyla, her bölümüyle çok özel bir
kanun olması gerekir. Böyle önemli bir kanunun tabii büyük bir mutabakat
içerisinde çıkartılması, bütün tarafların, hepsinin hep beraber dinlenmesiyle
beraber çıkartılması ideal olanıydı ancak görüldüğü kadarıyla, palas pandıras
getirilen bir kanunla karşı karşıyayız.
Sayın
milletvekilleri, tabii, böyle acele getirildiği zaman “Acaba neden bu kanun bu
kadar süratli bir şekilde getirildi?”
diye herkesin aklına çok değişik konular ve sorular geliyor. Tabii,
bizler de bu noktada, arkadaşlarımızla, kendi grubumuzla düşündüğümüz zaman,
çok çeşitli noktalarda bunun değerlendirmesini yaptık.
Milliyetçi
Hareket Partisi, millî eğitimle ilgili kanunu çok önemsemiştir, 1999 seçimleri
öncesinde yaklaşık olarak 175 sayfayı tutan çok önemli bir çalışmayı o seçim
beyannamesine koymuş, daha sonraki dönemlerde, 2007’de ve 2011’de de bunları
güncelleştirerek en önemli yapılması gereken konular içerisinde bunu kamuoyuna
sunmuştur. Ancak tabii şu anda getirilen kanunu -yani getirilmesinin- şöyle bir
bakılmış olduğu zaman, neleri kapsadığı, neleri kapsamadığı şeklinde
değerlendiriyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi bunu değerlendirirken özellikle
tabii millî eğitimin çok önemli olduğunu ve millî eğitim sorunlarının hepsinin
çözümlenmesini amaçlamıştı.
Sayın
milletvekilleri, tabii, bu kanuna bakmış olduğumuz zaman, özellikle bunun
içerisine bizim için Kur’an-ı Kerim derslerinin, ilmihâl derslerinin konulması
çok önemliydi ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Doktor Devlet
Bahçeli’nin söylemlerinden
sonra ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun da ısrarlı tutumuyla
beraber, önergelerle, bu daha sonrasında AKP’nin de önergeleriyle beraber kabul
edilmiş oldu. Ancak şurası gerçektir ki Milliyetçi Hareket Partisi Grubu burada
olmasaydı ve şiddetli bir ısrar içerisinde olmasıydı belki de bu kanun
içerisine bunların hiçbirisi konmayacaktı.
Tabii,
konulmayanların bir tanesini de burada hep beraber gördük. Yine, biraz önce baş örtüsüyle ilgili de bir önerge sunulmaya çalışıldı ve
AKP’nin oylarıyla bu reddedildi. Bunu ben nasıl kamuoyuna açıklayacağınızı
merak ediyorum. Yıllardan beri söylenen veyahut da beklenen konu bu değil
miydi? Hatta 1999 seçimleri esnasında özellikle AKP’nin halka söylemleri
içerisinde ne söyleniyordu? Diyorlardı ki, işte yoksullukla mücadele edeceğiz,
yasaklarla mücadele edeceğiz ve ülkemizin demokratikleşmesiyle ilgili her türlü
konunun üzerine gideceğiz diye söylemleri vardı. Peki, yasaklarla mücadele
içerisinde acaba baş örtüsüyle ilgili konu yok muydu?
Niçin baş örtüsüyle ilgili konuyu tam önümüze
gelmişken, çözme aşamasında bırakmış durumdayız? Tabii, halkımızın da bu konuyu
yakından takip etmekte
olduğunu da söylemek istiyorum.
Tabii,
burada bu kanun getirilirken -biraz önce de çeşitli konuşmacılar tarafından
gündeme getirilmiştir- bilgisayar alımı yani tablet bilgisayar alımıyla ilgili
insanların zihninde çok ciddi soru işaretleri vardır. Bakın, bunu kalktınız
Kamu İhale Kanunu dışarısına çıkarttınız ve yaklaşık olarak 10 milyar doların
üzerinde yani 20 milyar civarında çok büyük bir rantın
da karşısında bulunuyoruz ve bununla ilgili de ne kadar söylerseniz söyleyin
ama kamuoyunun ben tatmin olduğu kanaatinde değilim ve bununla ilgili de şüphe
üzerinizdedir.
Ayrıca,
tabii, beraberinde, değerli milletvekilleri, tablet bilgisayarlar deyince, şu
anda ülkemizin bence en önemli sorunlarının başında bağımlılıklar gelmektedir.
21’inci yüzyılın da en önemli konularından birisi bu olmaktadır. Bağımlılık
dendiği zaman bunun içerisine madde bağımlılığı girer, İnternet bağımlılığı
girer.
Bakın,
şu anda ülkemizdeki okulların hepsinde madde bağımlığıyla ilgili çok ciddi
sorunlar vardır değerli milletvekilleri. Bakınız, Türk Eğitim-Sen’in yapmış
olduğu, 1.370 öğretmen üzerinde bir çalışması vardır. Bu çalışma içerisine
şöyle bakmış olduğumuz zaman öğrencilerin yüzde 79,2’si zararlı madde
kullanımıyla ilgili sıkıntılarla karşı karşıyadır. Bunların içerisinde yine
yüzde 79’u sigara kullanımı, yüzde 6,4’ü alkol kullanımı, yüzde 2’si de
uyuşturucu kullanımıyla karşı karşıyadır. Yani okullarımız neredeyse
batmaktadır ve Millî Eğitim Bakanlığı bu yönlü olarak da bir çaba içerisinde
değildir.
Bakın,
ESPAD Projesi diye bir proje vardır. Ben buradan Sayın Başbakana sesleniyorum:
4 tane Millî Eğitim Bakanı geçmiştir, ESPAD Projesi’ni bir türlü uygulamaya
koyamamışlardır. Dolayısıyla da mutlaka bunun konulması gerekmektedir. Türk
gençliğine, Türk çocuklarına yapılan çok büyük bir haksızlıktır.
Bunun
yanında İnternet bağımlılığı. Bakınız, daha İnternet bağımlılığıyla ilgili
olarak, güvenli İnternet kullanımıyla ilgili önümüzde kanuni müeyyideler
yokken, çalışmalar yokken, biz kalkıyoruz, çocuklarımızın hepsine bir anda
tablet bilgisayarlar vermeye çalışıyoruz. Tabii, ben bilgisayara karşı değilim,
bilgisayarlar verilsin ama önümüzde çok ciddi sorun olarak bulunmaktadır.
Şu
anda hepimizin çocukları var, hepimizin torunları var. Değerli milletvekilleri,
eve gittiğiniz zaman o çocukların hepsinin oyun oynadığını görürsünüz, hepsi
oyun oynuyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT
DOĞRU (Devamla) – Dolayısıyla bunun vebalinin de herhâlde Millî Eğitim
Bakanlığının üzerinde olması gerektiğini düşünüyorum.
Hepinize
saygılar sunarım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
17’nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır, okutup işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini ve
müteakip maddelerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır Oktay
Vural Özcan
Yeniçeri |
Mersin İzmir Ankara |
Zühal
Topcu Lütfü
Türkkan Alim Işık |
Ankara Kocaeli Kütahya |
Ahmet
Duran Bulut |
Balıkesir |
"Madde
18- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununun 25 inci maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında
yer alan "Erciyes Üniversitesi" ibareleri "Alparslan Türkeş
Üniversitesi" şeklinde değiştirilmiştir."
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Komisyon üyelerimiz burada. Lütfen Sayın Başkan
arasın Komisyon üyelerini.
BAŞKAN
– Sayın Başkan, Komisyon üyelerini arar mısınız.
Ayrıca
Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Efendim, “Alparslan Türkeş Üniversitesi” ismi inşallah AKP
Grubu tarafından reddedilmez, onu umut ediyoruz.
BAŞKAN
- Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Salt çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkanım.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Aradınız mı? Milletvekillerimiz burada.
BAŞKAN
– Sayın Başkan, salt çoğunluğunuz var mı?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Salt çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum, önergeyi işlemden kaldırıyorum.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Maalesef, salt çoğunluk AKP tarafından sağlanamadı. “Alparslan
Türkeş” ismi bu kadar AKP tarafından reddediliyor.
BAŞKAN
– Sayın Vural, 18’inci madde üzerinde önergeniz var mı?
OKTAY
VURAL (İzmir) – Önergemiz var efendim.
BAŞKAN
– 18’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
TBMM
Başkanlığına,
Görüşülmekte
olan 199 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18. maddesinde geçen “Bülent Ecevit
Üniversitesi” ibaresinin “Bülent Ecevit Karaelmas Üniversitesi” olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Alim
Işık Mehmet
Şandır Lütfü
Türkkan |
Kütahya Mersin Kocaeli |
Bülent Belen Erkan Akçay Özcan Yeniçeri |
Tekirdağ Manisa Ankara |
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım, önerge sahiplerinin istemi hâlinde
de kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
199
sıra sayılı kanun tasarısının 18’inci Maddesinin kanun tasarısı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Mülkiye Birtane Halil
Aksoy |
Iğdır Kars Ağrı |
Hasip
Kaplan Sırrı S.
Önder Ertuğrul
Kürkcü |
Şırnak İstanbul Mersin |
Hüsamettin Zenderlioğlu Adil Kurt Nursel Aydoğan |
Bitlis Hakkâri Diyarbakır |
İdris Baluken Levent Tüzel Emine Ayna |
Bingöl İstanbul Diyarbakır |
Aysel
Tuğluk |
Van |
Diğer
önerge sahipleri: |
Recep Gürkan Bülent Kuşoğlu Gökhan Günaydın |
Edirne Ankara Ankara |
Fatma Nur Serter İhsan Özkes Osman
Aydın |
İstanbul İstanbul Aydın |
BAŞKAN
– Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katlıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen İhsan Özkes, İstanbul
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
SITKI
GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Hocam, dolmuşa binme!
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, lütfen…
İHSAN
ÖZKES (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısı
zorbalıkla ve kabadayılıkla bu yüce Meclise gelmiştir. Millî Eğitim
Komisyonunda altı maddeye kadar görüşmeler oldu, Sayın Başbakan Mardin’de
yaptığı konuşmada “Bu kanun çıkacak.” dedi, sonrasında iktidar partisi
milletvekillerinin akıl almaz bir şiddet ve dayatmasıyla karşılaştık. İtişip
kakışmalar, bağırıp çağrışmalar, tekmeler, tokatlar, hiddet ve şiddet ortamında
20 kadar madde güya oylandı ve Komisyonda güya kabul edildi. Kimsenin kimseyi
duymadığı, anlamadığı bir ortamda, bir oldubittiyle eğitim öğretim yasa teklifi
nasıl kabul edilmiş sayılabilir? Olmayan bir şeyi oldu kabul etmek, yok olan
bir şeyi var kabul etmek, bırakınız bir milletin vekilini, dünyanın en ücra
yerinde uygarlıktan nasip almayan bir insana bile ağır gelir. Dağ başında bile
böyle bir karar alınamaz. İnsanlığa yakışmayan bir ortamda ve metotla karar
alınamaz. Maalesef, bu komik, tuhaf ve kabul edilemez uygulama bu Mecliste yaşanıyor.
Görüşülmeyen,
konuşulmayan, tartışılmayan bu yasa teklifinin bir dayatmayla bu yüce Meclise
getirilip görüşülmeye başlanması yakışık almıyor. Hukuka aykırı bir uygulamayla
74 milyonun geleceğine karar veriliyor. Kargaşa ortamında kabak bile yetişmezken
bu yüce Mecliste kargaşa ve dayatmayla geleceğimizin insanlarını yetiştirecek
olan eğitim öğretim yasası çıkartılıyor. Bir hırs, intikam, rövanş havasında
milletin ve memleketin geleceğiyle oynanamaz, Sayın Başbakanın buna hakkı
yoktur. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanı da rövanş
şeklinde uygulamaların doğru olmayacağına işaret etme gereği duymuştur. İslam
tarihinin ilk dindar genci ve ilim şehrinin kapısı olan Hazreti Ali
“Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onları kendi zamanlarına göre
yetiştiriniz.” demiştir.
Sayın
milletvekilleri, bu kadar hayati bir yasanın diretme, dayatma ve meydan
okumayla çıkarılması ülkemiz için telafisi zor yaralar açacaktır. Sayın Genel
Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu defalarca uzlaşı elini
uzatmasına rağmen Sayın Başbakan mağrur bir edayla uzlaşmaya yaklaşmamaktadır.
Padişahlara bile her gün “Mağrurlanma Padişahım, senden büyük Allah var.”
deniliyordu. (CHP sıralarından alkışlar) Meşverete, uzlaşıya mesafeli kalarak
demokrasi olur mu? Şûra ve meşveret insanca yaşamanın gereğidir. Uzlaşısız bir demokrasi kuru bir laftır. Sevgi, saygı,
huzur ve bereket ancak uzlaşılarla mümkündür.
İlk
Mecliste de yazılı olan “Onların işi şûra iledir.” düsturunu sizlere
hatırlatmak isterim. “Biz iktidarız, muktediriz ve çoğunluğuz, istediğimiz yasayı
istediğimiz şekilde geçiririz.” anlayışı doğru değildir. Sadece size oy
verenler hakkında değil, size oy vermeyenlerin de hakkında karar veriyorsunuz
ve bu kararı alırken de size oy verenlerin fikrini de almıyorsunuz. “Buna
hakkınız yoktur, yapamazsınız.” dediğimizde diyorsunuz ki: “Biz sizi dövelim
ama size vururken elimiz acımasın ve sizin de sesiniz çıkmasın.” Bu yapılanlar
ne insanidir ne de ahlakidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bin dört yüz yıl önce Hazreti Muhammed bir
karar aldığında o günün insanları diyordu ki: “Bu size Allah’ın emri mi, yoksa
kendi fikriniz mi?” Eğer Sevgili Peygamberimiz “Benim görüşüm.” derse, bu defa
“Sizin görüşünüzün şöyle şöyle mahzurları var,
görüşünüz yanlıştır, şöyle şöyle olsa daha iyidir.”
diyorlardı, Hazreti Muhammed de genellikle kendi görüşünün yanlışlığını kabul
edip onların görüşlerine tabi oluyordu. Bu
konuda onlarca örnek vardır. Bin dört yüz yıl önce Hazreti Muhammed bile
eleştirilebilirken, 2012 yılında eleştirilemez bir Sayın Başbakan nasıl izah
edilebilir?
Sayın
Başbakan şimdi de acilen bu yasanın çıkması talimatını veriyor. Türkiye Büyük
Millet Meclisi AKP’nin çiftliği değildir, Sayın Başbakan da bu çiftliğin ağası
değildir, bizler de onun marabası değiliz. Sayın Başbakan ulu değildir, bizler
de onun kulu değiliz. (CHP sıralarından alkışlar)
Milletin
geleceği, istikbalimizin teminatı çocuklarımızla ilgili bu yasa kabala usulüyle
alınmış ve istenilen sürede bitirilecek sıradan bir iş olarak görülemez. Bu
tarz uygulamalardan ancak kindar nesil yetişir. Hâlbuki kindarlık dinimizle
örtüşmez.
Bakınız,
Yunus Emre ne diyor:
“Giderdim
gönülden kini,
Kin
tutanın yoktur dini.”
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İHSAN
ÖZKES (Devamla) – Hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Özkes.
Önerge
üzerinde söz isteyen diğer konuşmacı Hasip Kaplan,
Şırnak Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kaplan.
HASİP
KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birisi din, inanç,
diğeri dil, kültür; bunlarda yasak olmaz. Yasak varsa o rejim demokrasi
değildir; ya tiranlıktır ya diktatörlüktür ya da derebeyliktir. Bunun
isimlerini artırmak mümkün ama gelin görün ki hâlâ YÖK Türkiye’de, gizli
genelgeyle, üniversitelerde Kürtçe eğitim isteyen öğrencileri izliyor ve dört
ayda bir raporları Hükûmete geliyor.
Şimdi
sormak istiyorum, Hükûmet üyelerinden 2 Başbakan Yardımcısı burada: Siz ne
zaman bu istihbari fişleme, takip etme, hak
arayanları gazlama, kelepçeleme, zindanlama, sonra da
terörist ilan etme alışkanlığından vazgeçeceksiniz? Ne zaman özgürlüklerin yanında
olacaksınız? Ne zaman çok kültürlü, çok dilli bir gerçekliğimiz olduğuyla
yüzleşeceksiniz?
Bakın,
Türkiye’de gerçek rakamlar yaşayan 75 milyon nüfusun üçte 1’inin ana dilinin
Türkçe olmadığını, yaygın konuşulan 8-9 farklı dil olduğunu koyuyor ortaya, 8-9
bakın.
Yine,
dünyada, yeryüzünde, Kore gibi homojen ülkeler dışında, genellikle çok
kültürlülüğün olduğu biliniyor. Orta Asya’dan yola çıkan Türki cumhuriyetlerin yedi
tanesi bir araya geliyor, kendi aralarında Rusça konuşuyor devlet başkanları
çünkü farklılaşıyor şiveler, kültürler farklılaşıyor.
Şimdi,
siz birçok çağdaş ülkeyi örnek alıyorsunuz. Dil varlıktır, kimliktir; bunu
hepiniz biliyorsunuz. Güneş kadar gerçektir bu ve bunu bildiğiniz hâlde yasakçı
bir zihniyeti, statükocu bir zihniyeti devralıp, aynen
sürdürüyorsunuz.
Fransa’nın
idari yapısını alıyorsunuz ama diksiyon, dil yasasını almıyorsunuz. Dillere
özgürlük tanımıyorsunuz. Indian Yerel Halklar
Bildirgesi’ni biliyorsunuz, uluslararası sözleşmeleri imzalıyorsunuz; hepsinde
çekince koyuyorsunuz. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne, Medeni ve Siyasi Haklar
Sözleşmesi’ne, Ekonomik ve Sosyal Sözleşme’ye ve
geliyorsunuz Avrupa Birliğinde Çerçeve Sözleşmesi’ni imzalamıyorsunuz. Çünkü 20
milyonun üstünde Kürt yurttaşınızın kendi diliyle konuşması sizi korkutuyor
kendi kültürünü, kendi kimliğini yaşaması. Zaten bu “nevroz”u, bayramını yasaklamanın nedeni de o. Kendi
türküleri, kendi halayı, kendi giysileri, kendi folkloruyla, kendi coşkusuyla
çıktığı zaman alanlara farklılığını gösterdiği zaman tahammülsüzlük başlayıp
panzerler, zırhlılar, gaz bombaları üstlerine gidiyor ve size şu gerçeği daha
da söyleyeyim: Sayın Başbakan Almanya’ya gidiyor, orada azınlık statüsünden
bahsediyor; orada yaşayan 1 milyonun üstündeki yurttaşımızın dil ve kültür
konusu gündeme geliyor. Türkiye’ye geliyor, 20 milyon Kürt yurttaşını
görmüyor. Bu nasıl adalettir? Bu nasıl vicdandır? Bu nasıl ahlaktır? Bu nasıl
demokrasidir? Bu nasıl insanlıktır? Bu nasıl kardeşliktir? Bu nasıl eşitliktir?
Bu nasıl yönetimdir? Lanet olsun bu ayrımcılığa, lanet olsun! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Lanet olsun bu ayrımcılığa; bu baskıya, bu zulme, bu
diktatörlüğe, bu yasağa, bunu savunanlara…
BAŞKAN
– Sayın Kaplan, lütfen temiz bir dille konuşunuz. Sayın Kaplan…
HASİP
KAPLAN (Devamla) – Hepsini lanetliyorum. (BDP sıralarından alkışlar) Bu
ayrımcılığı sürdürenlerin hepsini lanetliyorum ve protesto ediyorum.
Buyurun,
kendi yasanızı yapın. Zaten herhâlde Başbakan gelecek; geleceği için hepiniz
buradasınız. Bu yasayı da çıkarmak zorundasınız. Buyurun çıkarın.
Bu
ayrımcılık giderilmediği sürece ayağınıza dolanacak. Bu ülkede huzur
istiyorsanız, barış ve demokrasi istiyorsanız bunu çözmek zorundayız, çözmek
zorundayız. Biz siyasetçilerin önünde başka bir yol yok. Ya çözeceğiz ya her
gün gelip burada kavga edeceğiz. Bunun başka çaresi yok. Gerçekleri konuşunca
zorunuza gidiyor. Zorunuza gidiyor, zorunuza.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP
KAPLAN (Devamla) - Ama unutmayın, haklı olanlar kazanır, daima, haklı olanlar
kazanır. Zafer haklı olanlarındır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bunu
kabul edeceksiniz.
BAŞKAN
– Sayın Kaplan, lütfen…
HASİP
KAPLAN (Devamla) – İnanın bir gün bugünleri size hatırlatacak, yüzünüze
bakacağız yani.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
– Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına,
Görüşülmekte
olan 199 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18. maddesinde geçen “Bülent Ecevit
Üniversitesi” ibaresinin “Bülent Ecevit Karaelmas Üniversitesi” olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Özcan
Yeniçeri (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) – Komisyon sürekli olarak katılmamaya devam ediyor.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Özcan Yeniçeri, Ankara Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; büyük milletler,
büyük müsamahası olan milletlerdir. 1944 tabutluk davasından 1982 12 Eylül
cuntasına kadar…
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) – Buraya bakmayacaksın, sen oraya bakacaksın!
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) – Ne söyleyeceğimi biliyor musun?
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) – Oraya bakarak söyle!
ÖZCAN
YENİÇERİ (Ankara) – Sana bakacağım! Otur yerine!
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, niye müdahale ediyorsunuz? Lütfen…
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – 1944 tabutluk davasından 1982 12 Eylül davasına kadar, ne
kadar antidemokratik ve ne kadar despotik rejim varsa, doğrudan doğruya onun
muhatabı olmuş ve Türk milletinin yüreğinde gerektiği yeri almış büyük bir
insandır Alparslan Türkeş. (MHP sıralarından alkışlar)
Alparslan Türkeş “Barajlar yıkılmak için, engeller aşılmak için, sorunlar
çözülmek için vardır.” derdi ve Alparslan Türkeş “Her Türk genci bir bayraktır,
nasıl ki bayrak lekesiz ve gölgesiz olursa siz de öyle lekesiz ve gölgesiz olmalısınız.”
derdi ve o, üzerine basarak söyleyelim ki, Türkiye'nin en buhranlı
dönemlerinde, Türkiye'nin gerçekten içeriden ve dışarıdan zorlandığı en belalı
günlerinde yüreğinden sızarak ve beyninden bu milletin emrine girecek ve bu
milletin emrinde olabilecek vatan evlatlarını yetiştirebilmek için gecesini
gündüzüne katmış bir insandır ve o, bu hareketiyle bu milleti kendisine muhatap
olan birtakım ideolojik saplantılardan kurtarmış ve dolayısıyla da bugünkü
sahip olduğumuz birtakım değerler onun mücadelesi sonunda şekillenmiştir.
Ben
şuna vicdanım kadar eminim ki: Şimdi, bu tasarının oradan kabul görmemesi,
burada kabul görmediği anlamına gelmiyor. Burada temel problem insanların
inandıklarıyla, gerçek yüreklerinden geçenle ortaya koydukları tavır arasındaki
farklılıktır. Bu farklılık, aslında, belki yeni bir kavram olacak ama ben bunu
söyleyeyim, bunun adına “psikolojik kirlenme” denir.
İnsanı
insan yapan bel kemiğidir, çünkü aklıyla insan yalnızca bir ruh, iştahıyla ise
yalnızca bir hayvandır. Daha açık bir ifadeyle, sürüngen insan modern
toplumların bir çeşit dayattıkları insan tipidir. İşte böyle bir toplumda
bireylerin yapabileceği en kolay iş onurlarını konforlarına ya da siyasetlerine
feda etmektir. Onurdan yapılacak fedakârlık düzeyine göre de bireylerin
konforları artar. Bir kez, onur konfora endekslendi mi, artık süreçte bir
süreklilik gözlenir. Konfora endeksli bir hayata karar verenlerin işleri
kolaydır. Psikolojik kirlenme…
(AK PARTİ sıralarından “Ne anlatıyorsun?”
sesi)
Vaziyeti
anlatıyorum, vaziyeti. 19 Mayıs 1919’da umumi manzara neydi, ben de bu Meclisin
manzarası ne onu anlatmaya çalışıyorum.
Psikolojik
kirlenme, temelde zihinde kendi aleyhine işleyen bir mekanizmaya sahip
olmasıyla belirir. Birey, sahip olduğu şahsiyetinden ve düşüncelerinden şu veya
bu sebeple vazgeçebiliyorsa, kendine düşman olan bir süreçle mutabık ise
gönüllü kul hâline gelmiş demektir. Böyle bir fert bir bakıma zihinsel
süreçlerini maddi çıkarlar karşısında veya siyasi çıkarlar karşısında
pasifleştirmiş demektir. Onun için, bizim getirdiğimiz ve ifade ettiğimiz,
sözünü ettiğimiz tasarılara yürekten katılıyorsunuz ama reddediyorsunuz; “Evet,
olması gerekir.” diyorsunuz ama karşı çıkıyorsunuz. Ee,
niye? Sizin kendiniz getirmediğiniz için, sizin kendiniz bunu ifade etmediğiniz
için. Şimdi, işte demokrasi aslında, zannedildiği gibi, kişilerin kendi
kendilerine tanıdıkları veya kendi yandaşlarına tanıdıkları özgürlük değildir;
demokrasi doğrunun, namuslunun, aklı başında olanın, açıklayıcı olanın hakkını
vermektir. Yani o meşhur söylemle, herkese hakkını iade etme, herkese hakkını
teslim etme olgusuna biz “demokrasi” diyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Eğer bu demokrasi gerçek bir şekilde teşekkül etseydi şu
anda azınlık çoğunluk olurdu, çoğunluk da azınlık olurdu.
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Yeniçeri.
ÖZCAN
YENİÇERİ (Devamla) – Ben de teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
18’inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
19’uncu
maddeyle ilgili üç adet önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım ve önerge sahiplerine de istemleri hâlinde ayrı ayrı söz
vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
199
sıra sayılı kanun tasarısının 19’uncu Maddesinin kanun tasarısı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin
Buldan Mülkiye Birtane Adil
Kurt |
Iğdır Kars Hakkâri
|
Hasip Kaplan Nursel
Aydoğan Sırrı
Süreyya Önder |
Şırnak Diyarbakır İstanbul |
İdris
Baluken Levent
Tüzel Ertuğrul
Kürkcü |
Bingöl İstanbul Mersin |
Emine
Ayna Aysel
Tuğluk Halil
Aksoy |
Diyarbakır Van Ağrı |
Diğer
önerge sahipleri: |
Ali Haydar Öner Turgut Dibek Ali İhsan Köktürk |
Isparta Kırklareli Zonguldak |
Aylin
Nazlıaka Osman
Kaptan |
Ankara Antalya |
Diğer
önerge sahipleri: |
Oktay Vural Mehmet Şandır Alim Işık |
İzmir Mersin Kütahya |
Zühal Topcu Lütfü Türkkan Özcan Yeniçeri |
Ankara Kocaeli Ankara |
Ahmet
Duran Bulut |
Balıkesir |
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Önergenin başlığını niye okumadınız? Olur
mu ama yani!
BAŞKAN
– Komisyon aynı mahiyetteki üç önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Ali Haydar Öner, Isparta Milletvekili.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; memleketimizin
bunca önemli sorunu varken gecenin bu vaktinde nelerle uğraşıyoruz. Sağduyunun
sesi olmak, gerçekleri hiç kimseden korkmadan, çekinmeden dile getirmek üzere,
geçersiz bir metin olmasına karşın, huzurlarınızdayım.
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) – Uğraşma! Uğraşma!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) – Memleketin tutuklu milletvekilleri var, millî iradeyle
seçilmişler, hâlâ içerideler. Sayın Başbakan mutabakat metnini onayladığı hâlde
gereğini yerine getirmedi.
AHMET
YENİ (Samsun) – Yanlış kâğıt almışsın, yanlış!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) – Memlekette tutuklu gazeteciler var, beton ve küf
kokuyorlar. Akademisyenler içeride. Deniz Fenerinden haram yeme şüphesiyle
yargılananlar yargıdan kaçırılıyorlar, savcılar yargılanmakta. Öğrenciler
tutuklu. İntibak Yasası düş kırıklığı yaratmış, dereye su gelene kadar
kurbağanın gözü çıkacak. Çiftçiler, traktör depolarını dolduramıyorlar, üretim
sürecinden geri kalıyorlar. Depremzedeler perişan. Yoksullar sadakaya muhtaç.
Atanmayan, intihar eden öğretmenler her gün Bakanlık kapısını çalıyor, verilen
sözlerin yerine getirilmesini bekliyorlar ve üzerinde ideolojik kumar oynanmak
istenen masum çocuklarımız, bütün bu oyunların masum özneleri.
Rize
Üniversitesine adı verilmek istenen Recep Tayyip Erdoğan kim? Şehide “kelle”
diyen Başbakan! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET
YENİ (Samsun) – Hadi oradan be!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) – Evet. Hepiniz biliyorsunuz. Teröristbaşına
da “sayın” diyen Başbakan! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET
YENİ (Samsun) – Saygılı ol! Valilik yapmışsın sen.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) – Onların temsilcilerine adam gönderip “Memnun
kalmadığınız vali, emniyet müdürü varsa alalım.” diyen adam!
AHMET
YENİ (Samsun) – Valiyken öyle demiyordun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Esas duruşta bekliyordun bundan altı ay önce.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) – Ben çok dik durdum, size cevap vermiyorum.
Çiftçinin
anasına hakaret eden Başbakan! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, lütfen.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) – Şifreli sınavlarla hakları yenen gençleri tehdit eden
yetkili; kibrinden geçilmeyen, orduyu, yargıyı, basını, yasamayı İnhisarlar
İdaresi Başkanı gibi kontrol altına alan…
Simav
konuşmasında, depremzedeler yardım beklerken, depremzedelerin içinde her
kesimden insanların bulunduğunu düşünmeden, Başbakanlık otobüsünün üzerinde
“Onlar tükürdüklerini yalayacak.” diye millet iradesiyle seçilen
milletvekillerine hakaret eden Başbakan! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Buna karşın “Libya’da NATO’nun ne işi var?” deyip İzmir’i NATO’ya üs yapıp
kendi tükürdüğünü yalayan Başbakan! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
– Sayın Öner, lütfen… Sayın Öner, lütfen temiz dille konuşunuz.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) – Aynı şekilde, CHP’li belediyelere iftira edip “CHP’li
belediyeler PKK’ya kaynak aktarıyor.” dedikten sonra unutan, kendi tükürdüğünü
iç politikada da yalayan Başbakan!
Süleymaniye
Camiin kapısına otobüsü dayayıp dini alet eden ve cemaatle bayramlaşma
hakkından Diyanet İşleri Başkanını mahrum eden Başbakan! İyi hatırlayınız,
camide Sayın Başbakan ve yardımcıları cemaatle bayramlaştı, Diyanet İşleri
Başkanı bayramlaşma hakkından mahrum bırakıldı. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Fazla
kibirlenmeyin; bu millet sizi vezir ettiği gibi, engin sağduyusuyla rezil
etmesini de bilir, unutmayın. Aldatmaca, kandırmaca, korkutmaca günleri biter,
gün gelir sizi kamyondan düşmüş karpuza çevirir.
İyi
akşamlar. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, Sayın Konuşmacı Grup Başkanımızı itham eden,
ilzam eden bir konuşma yaptı. İzin verirseniz cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İki
dakika; yalnız, yeni bir sataşmaya mahal vermeden.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
10.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner’in AK PARTİ
Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Demokrasi,
erdemin olduğu bir sistemdir; demokrasi, insanların özgürce konuşabildiği bir
sistemdir ama özgürce konuşurken insanlıktan çıkmadığı bir sistemdir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
Bundan
bir sene önce, itiraz ettiği, burada eleştirdiği, farklı farklı şekillerde
ifade ettiği Sayın Başbakanın karşısında “Emredersin Başbakanım.” deyip yalakalık yapanlar, bugün burada o Başbakana hakaret etmeyi
kendilerine hak görüyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) – Hayır…
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bir sene önce yalakalık yaparken
şimdi geliyorsun…
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Oraya bak!
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Oraya bak, oraya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - …burada, milletvekilliğinin verdiği özgürlükle istediğin
şeyi konuşuyorsun ama demokrasi, hiç kimseye hakaret hakkını vermemiştir.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Kendini tarif ediyorsun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Bakın, “Tükürdüğünü yalamak.” ifadesi… Sayın Başbakan bugüne
kadar, on yıldır bu iktidarda…
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) – Aynaya bakarak konuş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Aynaya bakarsan kimin ne olduğunu görürsün sen.
…otuz
yıldır siyasettedir, hem Türkiye’de hem dünyada sözüne itibar edilen en önemli
liderlerden biridir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ha,
bunu kendi liderinde göremeyebilirsin ama bu ülkenin benimsediği, bağrına
bastığı, kalbinde yerini ettiği, çok önemli bir köşesinde önemli bir mevkiye getirdiği Başbakana kimsenin hakaret etmeye hakkı
yoktur.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) – Hakaret etmiyorum, gerçekleri söylüyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) - Olabilir, kıskanabilirsiniz ama çalışırsanız sizin de olur.
(CHP sıralarından gürültüler)
Bakın,
değerli milletvekilleri, beş seçimdir partisini zirveye taşıyan tek lider Sayın
Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) – Efendim “yalakalık” tabiri
kullanılmıştır, sataşma nedeniyle söz almak istiyorum.
TÜLİN
ERKAL KARA (Bursa) - Ne söyledi?
BAŞKAN
– Bir saniye Sayın Milletvekili, lütfen ya!
Ne
diye sataştı, ne söyledi?
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) – “Yalakalık” tabiri
kullanılmıştır.
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Öner.
Yalnız,
lütfen yeni sataşmaya mahal vermeden.
Sataşma
nedeniyle iki dakika.
11.- Isparta Milletvekili Ali Haydar
Öner’in, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) – Arkadaşlar, sicilim dosyada.
NUREDDİN
NEBATİ (İstanbul) – Biz senin arkadaşın değiliz. Ne arkadaşı ya!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) – Hiçbir gün Allah’tan başka hiç kimseden korkmadım. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Kimseye yalakalık
yapmadım. Yalakalık yaptığımı ispat etmeyen
şerefsizdir. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – “Emret Başbakanım.” diyen sendin.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) – Ben, kendi kravatımı kendim çıkararak geldim.
Sağduyunun sesi olmak, hiç kimseden korkmadan, çekinmeden gerçekleri dile
getirmek üzere buradayım. Seçim sabahı, ikinci 12 Eylül vakasında, referandum
mitinginde Sayın Başbakanın Isparta’da afişlerini kaldırttım diye “Bileydim ona
göre gelirdim.” deyip beni Kırklareli’ne gönderdi, merkeze almaya bile cesaret
edemedi. Tamam mı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NUREDDİN
NEBATİ (İstanbul) – Hadi, hadi!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) – Sadece o kadar değil, o kadar değil. Sayın Beşir Atalay
“Niye bize danışmadın?” dedi. Soruldu, cevap benim uygulamamın doğru olduğu
şeklindeydi. 12 Eylülde referandum yapıldı, cevap 18 Ekimde verildi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – O zaman başkasına yalakalık yaptın
aday olmak için.
ALİ
HAYDAR ÖNER (Devamla) – Ben hiç kimseden bugüne kadar korkmadım, çekinmedim.
Sayın Başbakan da, bunun kendisi tanığıdır. Bir tek gün yağcılık yaptığımı
ispat eden varsa, eğildiğimi ispat eden varsa ben milletvekilliğinden
ayrılırım, sizler de ayrılabilir misiniz? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Öner.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN
- Diğer önergeyle ilgili gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yaşayan
Devlet Büyüklerinin isimlerinin kurum ve kuruluşlara verilmesinin etik
olmayacağı düşünülmektedir. Bu değişiklikle; üniversitenin bugün yürürlükte
kullanılan “Rize Üniversitesi” adının muhafaza edilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
– Barış ve Demokrasi Partisiyle ilgili de gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bugün
ülkemizde son yıllarda yeni açılan üniversiteler ile birlikte 103'ü devlet
62'si vakıf olmak üzere toplam 165 üniversite bulunmaktadır. Üniversiteler
isimleri ile anılmaktadır. Ulusal ve uluslararası arenada üniversite taşıdığı
isim ile tanınmaktadır. Ayrıca bu isim adı altında her üniversite kendi
kültürünü yaratmaktadır. Üniversitelerin isimleri maalesef o üniversitede görev
yapan bilim emekçilerinin, öğrenim gören öğrencilerin ve üniversitenin
bulunduğu kentte yaşayan yurttaşların görüşleri alınarak belirlenmemekte
merkezi olarak belirlenmektedir. Üniversite isimlerinin merkezi olarak siyasal
iktidarların politik ve ideolojik manevralarına uygun belirleme ya da
değiştirme yaklaşımı doğru değildir. Üniversite isimleri ilgili üniversitedeki
bilim emekçileri, öğrenim gören öğrenciler ve üniversitenin bulunduğu kentte
yaşayan yurttaşlar tarafından, üniversitenin bulunduğu kentin dokusuna uygun
olacak şekilde belirlenmelidir. Bir devlet başkanının görevinin başındayken
isminin herhangi bir kuruma, caddeye, sokağa vb. bir yere verilmesi etik bir
davranış değildir.
BAŞKAN
– Aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
19’uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır, okutup buna göre
işlem yapacağım…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, Sayın Başbakan gitmiş, arkadaşlar gidebilirler.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
199
sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini ve müteakip
maddelerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır Oktay
Vural Özcan
Yeniçeri |
Mersin
İzmir
Ankara |
Nurettin
Canikli Zühal Topcu Lütfü
Türkkan |
Giresun
Ankara
Kocaeli |
Ahmet
Duran Bulut Bahattin
Şeker Fahrettin
Poyraz |
Balıkesir
Bilecik Bilecik |
Bayram
Özçelik |
Burdur |
"Madde
20- 2809 sayılı Kanunun ek 86 ncı maddesinin başlığı
ile birinci fıkrasında yer alan "Bilecik Üniversitesi” ibareleri “Şeyh
Edebali Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.”
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, Komisyon üyelerini lütfen çağırın.
BAŞKAN
– Şimdi Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Sayın
Komisyon, salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Sayın
Başkan, salt çoğunluğumuz olmadığından katılamıyoruz.
BAŞKAN
– Önergeyi işlemden kaldırıyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Bu ayıp da size yakışır. Şeyh Edebali adına bir üniversite
kurulmasına yüreğiniz yetmiyor arkadaşlar. Yazık! Yazık!
SITKI
GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Biz kurarız merak etme.
BAŞKAN
– 20’nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 20’nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zühal Topcu
Özcan Yeniçeri Alim Işık |
Ankara Ankara Kütahya |
Muharrem
Varlı Mustafa
Kalaycı |
Adana Konya |
“Madde
20- 2809 sayılı Kanunun ek 129 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında
yer alan "Konya Üniversitesi" ismi "Necmettin Erbakan
Üniversitesi" şeklinde değiştirilmiştir.”
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, buna
göre işlem yapacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 20. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Özgür Özel Hasan Ören Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Manisa Manisa İstanbul |
Dr.
Aytun Çıray Kamer
Genç |
İzmir
Tunceli |
Diğer
önergenin imza sahipleri: |
Pervin Buldan Mülkiye Birtane Adil
Kurt |
Iğdır Kars Hakkâri
|
Hüsamettin Zenderlioğlu
Hasip
Kaplan Nursel
Aydoğan |
Bitlis Şırnak Diyarbakır |
Sırrı Süreyya Önder İdris Baluken
Levent
Tüzel |
İstanbul Bingöl İstanbul |
Ertuğrul Kürkcü
Emine Ayna Aysel Tuğluk |
Mersin Diyarbakır Van |
Halil
Aksoy |
Ağrı |
BAŞKAN
– Sayın Komisyon, aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor musunuz?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Sayın Sakık…
SIRRI
SAKIK (Muş) – Gerekçe…
BAŞKAN
– Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bugün ülkemizde son yıllarda yeni açılan üniversiteler ile birlikte 103'ü
devlet 62’si vakıf olmak üzere toplam 165 üniversite bulunmaktadır.
Üniversiteler isimleri ile anılmaktadır. Ulusal ve uluslararası arenada
üniversite taşıdığı isim ile tanınmaktadır. Ayrıca bu isim adı altında her
üniversite kendi kültürünü yaratmaktadır. Üniversitelerin isimleri maalesef o
üniversitede görev yapan bilim emekçilerinin, öğrenim gören öğrencilerin ve
üniversitenin bulunduğu kentte yaşayan yurttaşların görüşleri alınarak
belirlenmemekte merkezi olarak belirlenmektedir. Üniversite isimlerinin merkezi
olarak siyasal iktidarların politik ve ideolojik manevralarına uygun belirleme
ya da değiştirme yaklaşımı doğru değildir. Üniversite isimleri ilgili
üniversitedeki bilim emekçileri, öğrenim gören öğrenciler ve üniversitenin
bulunduğu kentte yaşayan yurttaşlar tarafından, üniversitenin bulunduğu kentin
dokusuna uygun olacak şekilde belirlenmelidir.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Özgür Özel, Manisa Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum ve değerli
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Bugün
burada yapmaya çalıştığımız kanun baştan aşağıya kusurlarla dolu bir şekilde
gidiyor çünkü Komisyonda ilk 7 maddeden sonraki maddeler üzerinde asla
görüşlerimizi bildiremedik ve konuşamadık. Bunun üzerine, beklerdik ki maddeler
üzerinde görüşmenin mümkün olduğu şekilde gelsin ama yine bir oldubittiye
getirmek için 27 maddelik kanunu temel kanun olarak getirdiniz ve 7’nci
maddeden sonraki maddeler hem Komisyonda hem de burada teker teker
konuşulamamış oldu.
O
kadar sakıncalı bir şey var ki bir önerge veriliyor ama önergenin üzerinde, İç
Tüzük gereği, sadece verenler konuşabiliyor. Bu yüzden, bugün öyle bir hata
yaptınız, öyle bir eksiklik yaptınız ki bunu ifade etme, yüce Meclisi bu
yanlıştan arındırma, uzak tutma şansımız bile olmadı. Bugün verdiğiniz önergede
ve kabul edilen önergede “Kur’an-ı Kerim ve Hazreti Peygamber’imizin hayatı
seçmeli ders olarak okutulacaktır.” ifadesi var. Ben Kur’an-ı Kerim’e
inanıyorum, iman ediyorum.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) – Aferin!
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) – Hazreti Muhammed benim de peygamberim, ben de Müslüman’ım ama
bu bir kanun metni. Kanun metninde, bir devletin bütün vatandaşlarını
kapsayacak olan bir kanun metninde, bir peygambere “Peygamber’imizin” derseniz
o ülkede yaşayan diğer dinlere mensup olan tüm vatandaşlarınıza karşı çok büyük
bir eksiklik ve kusur işlemiş olursunuz. Bu çok önemli bir hatadır ve çok
yanlış bir iştir. Bugün yapılan iş, dini siyasete alet etmektir. Bunun hesabını
öbür dünyada her biriniz teker teker verirsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Ama öğrencilerin geleceğini Kamu İhale Kurumu Kanunu dışına çıkarıp 20 milyar
dolarlık bir rantın peşine düşen sizler, bunun
hesabını en kısa zamanda, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, yüce yargı
önünde vereceksiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET
YENİ (Samsun) – Hayal görüyorsun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) – Sayın Nabi Avcı, tonton yanaklı, beyaz bıyıklı, ak saçlı,
dışarıdan bakıldığında insana güven veren…
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Yalan, yalan.
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) – …Komisyondaki
üyelerimizin ifadeleriyle ortalama bir AKP’liden daha demokrat bir anlayışa
sahip olan bir kişi. Biz de o Komisyona bu anlayışla gittik.
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Sahteymiş, maske varmış yüzünde.
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) – Ve ilk 7 madde boyunca,
hakkını teslim edelim, ufak tefek müdahaleleri oldu ama oradaki konuşma
imkânlarını kısıtlamadı.
Cumartesi
gecesi o Komisyondan biz ayrılırken o güne kadar her gün bir madde geçiyordu.
Cuma gecesi çok yorgunduk, sayın grup başkan vekillerimiz Komisyonun sağlığını
ve doktorların önerilerini düşünerek bir jest yaptılar, erken gitti. Sayın
Başkan ertesi gün teşekkürle açtı. Cumartesi gecesi iki madde birden geçirdik
ve dedi ki: “Bu çok önemli bir jest oldu. İnşallah yarın da çok daha güzel bir
gün yaşayacağız birlikte.” Biz o “yarın” dediğiniz gün bir gittik oraya ki o
Komisyonda Sayın Komisyon Başkanı Nabi Avcı’nın eliyle, âdeta bir vahşet ve bir
kara demokrasi günüydü o gün. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Nabi Avcı’ya şunu söylüyorum; burada bütün savunmasını şunun üzerine kurdu,
televizyonlarda ve burada: “İlk yedi maddede doksan saat konuşuldu, ilk yedi
maddede herkese söz verdim.” Sayın Nabi Avcı, siz öğretmensiniz. Size şunu
sorayım: 27 tane öğrenciniz olsa, bunların 7 tanesine çok iyi davransanız ve
çok iyi yetiştirseniz, çok şefkatli olsanız, 20’sini dayaktan kırıp geçirseniz
siz şefkatli öğretmen mi olacaksınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Başbakanın
kimselere emanet edemediği o 2 tane koyunu değil -bize “2 koyun bile
güdemezler.” diyor ya- sizi çok seviyor, çok güveniyor, size 27 tane koyun
verse, siz o 27 koyunun 7’sini güzelce otlatsanız, semirse, büyüse bunlar,
sonra da diğer 20 tanesini kaybetseniz,
Sayın Başbakana “Ben ilk 7’sine çok iyi baktım.” mı diyeceksiniz? (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın
Nabi Avcı, siz bir devlet memurluğu yapsanız, yirmi yedi yıl sürse bu görev.
İlk yedi yılında çok namuslu, çok dürüst davransanız, kalan yirmi yıl hamuduyla götürseniz, siz namuslu bir bürokrat mı
olacaksınız? (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Sayın
Nabi Avcı, Eskişehir Maarif Koleji mezunusunuz, ben de İzmir Maarif Koleji
mezunuyum. Size öğretmeniniz Mehmet öğretmenden gelen mektubu okudum. Ben şu
kadarını söyleyeyim: İnşallah, bana böyle bir mektup öğretmenlerimden gelmez
ama eğer öyle bir mektup gelecek olsa, ne komisyon başkanlığı ne makam odası ne
makam otosu ne milletvekilliği, bunların hepsi, öyle bir mektup alırsam bir
öğretmenimden, bana da haram olsun! (CHP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar)
Saygılar
sunuyorum.
Ulaşmaması
ihtimaline karşı bu mektubu size teslim ediyorum Sayın Nabi Avcı.
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Avcı.
MİLLÎ
EĞİTİM, GENÇLİK, KÜLTÜR VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Komisyonda nasıl bir süreç yaşadığımızı…
HASAN
HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Hocam, mektubu oku, mektubu.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Mektubu oku Hocam, mektubu.
MİLLÎ
EĞİTİM, GENÇLİK, KÜLTÜR VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – …11
Mart Pazar günü Mecliste yaptığımız basın açıklamasında bütün safahatıyla
anlattık. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Ya Hocam, söyleyemiyorsun bile mikrofondan, söyleyemiyorsun!
OKTAY
VURAL (İzmir) – Kara bir gün, kara bir gün!
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Saçların beyaz Hocam, saçların beyaz!
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, lütfen dinleyelim.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Dinlenecek bir şey yok efendim, ayinesi
iştir kişinin, lafa bakılmaz.
MİLLÎ
EĞİTİM, GENÇLİK, KÜLTÜR VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Ama
ondan önce 8 Mart Kadınlar Günü münasebetiyle yaptığımız toplantıda
yaşananlardan sonra size ne yapılması gerektiğini söylemiştim.
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Doğruyu söylememek yakışmaz size Hocam, saçlarınız beyaz!
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Nabi Hocam, size yakışmadı, vallahi yakışmadı.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Yani Allah rızası için doğruyu söyleyin, Allah rızası için
doğruyu söyleyin.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Öğretmen “Ben seni böyle yapasın diye mi yetiştirdim Nabi.”
diye yazmış. (AK PARTİ sıralarından “Dinleyin.” sesleri)
SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Kapatın çenenizi de dinleyin!
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Niye kapatacakmışız? Yapma Sadi Bey, “Kapat çeneni.” laf
mı ya!
BAŞKAN
– Lütfen dinleme zahmetinde bulunalım.
MİLLÎ
EĞİTİM, GENÇLİK, KÜLTÜR VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – O da
yetmedi, size Komisyon toplantısında, 8 Mart günkü toplantıda kürsüyü işgal
ettiğinizde, kürsüye gelip “Buradan kan çıkacak.” dediğinizde…
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Kim “Kan çıkacak.” dedi ya?
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Saçların beyaz Nabi Hoca!
MİLLÎ
EĞİTİM, GENÇLİK, KÜLTÜR VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – …size
dedim ki: Nezaketimizi acziyet kabul etmeyin. (AK
PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Bunu müteaddit defalar size
söyledim, dinlemediniz…
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Saçların beyaz Hocam, doğruyu söylememek sana yakışıyor mu?
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Ne yapacaktınız Nabi Hocam?
OKTAY
VURAL (İzmir) – Bu ne biçim üslup ya!
MİLLÎ
EĞİTİM, GENÇLİK, KÜLTÜR VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – …sık
sık Başkanlık Divanını işgal etmeye teşebbüs ettiniz.
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Ne zaman oldu bu ya?
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Bodyguardlar vardı.
MİLLÎ
EĞİTİM, GENÇLİK, KÜLTÜR VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Genel
Başkanınızın talimatıyla 11 Mart Pazar günü Başkanlık Divanını çalıştırmamaya,
Komisyonu felç etmeye teşebbüs ettiniz. (CHP sıralarından gürültüler)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Gerçek dışı beyanda bulunuyorsunuz, doğru konuşmuyorsunuz!
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Ayıp ya, ayıp!
ALİ
HAYDAR ÖNER (Isparta) – Ayıp, ayıp!
MİLLÎ
EĞİTİM, GENÇLİK, KÜLTÜR VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Grup
başkan vekiliniz…
BAŞKAN
– Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Başkan.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, eleştirdiklerinizi kendiniz yaptınız
yaşınıza başınıza bakmadan.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) –
…saldırıların başını çekti, bugüne kadar hiçbiriniz kalkıp özür dilemediniz.
(CHP sıralarından gürültüler)
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Kim özür dileyecek?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Özür dileyecek sizsiniz, siz.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – İntikam mı aldın Hoca!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) –
Şimdi, bana, kendi özel sitesinde…
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Öğretmenin dinliyor seni, öğretmenin. Öğretmenin
kınıyor seni!
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – …Kılıçdaroğlu için övgü şiirleri yazan bir emekli
öğretmenin… (CHP sıralarından “O sizin öğretmeniniz” sesleri) Benim de
öğretmenim, evet. “Haydi Kılıçdaroğlu!”
filan diye şiirler yazan emekli bir öğretmenimizin mektubunu bana
getiriyorsunuz.
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Öğretmenin “Bazı derslere girmemiş öğrencim.” diyor, “Bazı
şeyleri öğretememişim.” diyor.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Önce
yaptıklarınızdan ötürü özür dileyeceksiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Özür dileyecek olan sizsiniz.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – O
özrü dilemeden söylediğiniz hiçbir şeyi ciddiye alıp cevap vermeyeceğim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Hakikate aykırı belge düzenleyen sizsiniz.
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Özür dilesin tekme atanlar!
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Komisyonun…
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Bir saniye, sırasıyla Sayın Özel.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Komisyon Başkanının uygulamaları, fiilî engelleme
dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisinin önerge vermesi, Komisyon üyelerinin
konuşması, kendi daha önce verdikleri önerge üzerindeki konuşması bile despot
anlayışla engellenmiştir. Gerçekten utanç verici, Türk demokrasisinde ve
parlamenter demokraside komisyonlarda hiç yaşanmayan bu kara leke Sayın
Başkanın Komisyonunda yaşanmıştır.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Vural, tutanaklara geçti.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisini hiçbir gücün
engelleyemeyeceğini de Genel Kurul gördü.
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sayın Komisyon Başkanı…
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – CHP’ye böyle bir mazeretin var da Milliyetçi Hareket
Partisine mazeretin ne Hoca? Bir de onu açıkla. Bir de onu açıkla. Cumhuriyet
Halk Partisine mazeretin var, bize mazeretin nedir?
BAŞKAN
– Evet Sayın Özel…
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sayın Komisyon Başkanı konuşmama cevaben yaptığı konuşmasında,
konuşmamda sarf etmediğim ve daha önce Komisyonda asla yapmadığım şeyleri bana
atfen söylemiştir. Bu konuda cevap hakkımı İç Tüzük’e
göre kullanmak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
– Size değil, grubunuza söyledi, eğer…
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Hayır, şahsıma da… “Bana veriyorsunuz.” diyor.
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Özel.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
12.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in,
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Nabi Avcı’nın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Şimdi, Sayın Nabi Avcı öyle bir şey yaptı ki özrü kabahatinden
büyük. Ama Sayın Nabi Avcı’ya şunu söyleyeyim: Biraz önce ifade etme…
OSMAN
AŞKIN BAK (İstanbul) – “Sayın Başkan, değerli milletvekilleri” demedi. (CHP
sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, ben biraz önce
bir yerde laf attığımda Sayın Grup Başkan Vekiliniz Ahmet Aydın Beyefendi bana
döndü, dedi ki: “Özgür, on beş gündür devamlı laf atıyorsun, daha önce böyle
yapmazdın.” Ben kendisine cevap verecektim ama o cevabı vermek burada nasipmiş.
Siz o gün Nabi Avcı’nın eliyle Komisyonda yaşattığınız o olaylardan sonra benim
ve diğer milletvekili arkadaşlarımın adalet duygusunu zedelediniz. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Siz bu despotik
tavrınızla parlamenter demokrasiye olan inancımızı ortadan kaldırdınız, bu
konuda bizi şüpheye düşürdünüz. Parlamenter demokrasinin yüz karası bir gün
yaşattınız.
AHMET
YENİ (Samsun) – Özür dile, özür!
ÖZGÜR
ÖZEL (Devamla) – Ve eşkıyanın Komisyona ve Meclise hâkim olmasıyla beraber
benim de nezaket ve sabrım ortadan kalktı. Benim oradan
buraya attığım her laf, her verdiğim cevap, sizin, Cumhuriyet Halk Partililerin
ve hepimizin geleceğini etkileyecek, hepimizin çocuklarının geleceğini
etkileyecek olan bu yasa tasarısını dikkatle izlemeye çalışan herkesin gelecek
umutlarıyla oynadığınız için ve yaptığınız vicdansızlık için, oradaki despotluk
için, apaçık faşizm için gösterdiğimiz tepkidir, bu tepkiyi misliyle görmeye
devam edeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, önergeleri oylarınıza…
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Buyurun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Komisyon Başkanı o pazar günkü Millî Eğitim
Komisyonundaki görüşmelerle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna
sataşmada bulunmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun o gün Komisyonu işgal
etmeye teşebbüs ettiği şeklinde gerçek dışı bir açıklamada bulunmak suretiyle
grubumuza sataşmıştır.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) - Başka var mı CHP’den konuşacak? Bilelim de ona göre.
BAŞKAN
– Buyun Sayın Hamzaçebi, size de iki dakika söz veriyorum.
13.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Nabi
Avcı’nın CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ – (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın
Komisyon Başkanı o pazar günü Komisyonda büyük bir hukuksuzluğun altına imza
atmıştır. Birçok konuştuğumuz şeyi tekrar etmeyeceğim ama Sayın Komisyon
Başkanı söz isteyen milletvekillerine tutanaklara geçmiş olmasına rağmen söz
vermeyerek… “Söz isteyen var mı?” diyor. Sayın Muharrem İnce “Söz istiyorum.”
diyor 7 kez, tutanaklara geçiyor. Sonra “Yok” diyor. “Kabul edenler…
Etmeyenler…” diyerek, maddeyi oylayarak büyük bir hukuksuzluğu yaratmıştır.
MEHMET
YÜKSEL (Denizli) – Öncesini anlat, öncesini.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Sayın Avcı, değer miydi? Kendi koyduğunuz kurala
bile uymadınız; dediniz ki: “Komisyon üyesi 5 kişi konuşsun, onar dakika
konuşsun. Üye olmayan milletvekillerinden üçer kişi beşer dakika konuşsun.” O
koyduğunuz kurala bile uysanız, o gün bitmez, ertesi gün biterdi. Değer miydi
bu?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Değer miydi bu duruma düşmeye?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Avcı o
pazar günkü yaşananlarla ilgili olarak “Basın toplantısında anlattım.” dedi.
Eline bir bant aparatını aldı, çıktı dedi ki: “Hamzaçebi bunu bana attı,
başımın kenarından geçti.”
OSMAN
ÇAKIR (Düzce) – Görüntüler var, görüntüler.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) – Attın mı atmadın mı?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Sayın Avcı’nın 19 Mart
tarihinde Star gazetesine vermiş olduğu röportajdaki kendi cümleleriyle bunun
cevabını veriyorum.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) – Attın mı atmadın mı?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sen laf atmaya...
Sayın
Avcı diyor ki bu röportajda: “Görüntüleri izledim, olay şöyle olmuştur:
Hamzaçebi bana doğrudan atamıyor, Divanın önünde AKP’li milletvekilleri var,
onların üzerinden atıyor.” “Ne zaman gördünüz?” diyor gazeteci, “Birden önüme
düştüğünde gördüm.” diyor.
İBRAHİM
KORKMAZ (Düzce) – Attın mı atmadın mı?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Avcı, yakıştı mı size? “Hamzaçebi attı,
başımın yanından geçti…” Size söylüyorum: Şu röportajınızı kamuoyuyla,Türkiye Büyük Millet Meclisiyle
paylaşmayacak mısınız? Bir özür borcunuz yok mudur?
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
–Teşekkür ederim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Sayın Şandır, buyurun, söz istediniz.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Başkanı Nabi Avcı’nın konuşmasına ilişkin açıklaması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, tutanaklara geçmesi açısından bir katkı
yapmak istiyorum Sayın Komisyon Başkanı Nabi Avcı Bey’in yaptığı konuşma
üzerine.
Evet,
11 Martta Millî Eğitim Komisyonunda -tarafları kimlerse, onu milletimiz
biliyor- yaşanan olaylar asla kabul edilemez, Meclisimize, Türk demokrasisine
yakışmaz olaylardır. Bunun müsebbipleri bellidir. O müsebbiplerin burada kalkıp
milletin huzurunda birlikte özür dilemeleri lazım. Sayın Nabi Avcı yalnız bir
tarafı suçlayarak bu meseleyi geçiştiremez.
İkinci
husus şu: Benim grubumdan bir sayın milletvekilinin de ifade ettiği gibi,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun kusuru neydi? Nedir o orada? Bizim, 3
Komisyon üyesiyle konuşma talebimiz var, sesli talebimiz var, yanımızda AKP
grup başkan vekili var, bizim talebimizden haberdardır ve önergemiz var.
Önergemiz bugün sizin de getirdiğiniz, Meclis Genel Kurulunun kabul ettiği ve
“hayırlı bir sonuç” diye nitelediğimiz güzel önergeler, doğru önergeler ama
bunları da dikkate almadınız. Dolayısıyla, sebep ve müsebbip kim olursa olsun,
11 Mart 2012 tarihinde Millî Eğitim Komisyonunda yapılan müzakere İç Tüzük’ün ilgili maddelerine aykırı bir müzakeredir. Bunun
ötesinde, yakışmamıştır ve Milliyetçi Hareket Partisine herkesin bir özür borcu
bulunmaktadır, haksızlık yapılmıştır. Tutanaklara geçmesi açısından ifade
ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) – Soralım Başkana.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Biraz önce konuşmacı, grubumuza yönelik olarak despotlukla
suçlamıştır. Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
– Sayın Canikli, ama lütfen yeni bir sataşmaya mahal vermeyin, yoksa sonu
gelmeyecek.
Buyurun,
iki dakika, sataşma nedeniyle… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
14.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin,
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu
teklifin Komisyonda görüşülme sürecinde ilk beş gün Cumhuriyet Halk Partili
milletvekili arkadaşlarımız çoğunlukla Komisyona geldiler –kendi ifadeleriyle,
bu bizim tanımlamamız değil- işgal ettiler, beş gün boyunca.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Kim söyledi, kimin ifadesi?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Ben söylemiyorum, siz söylüyorsunuz.
Eğer
son gün, AK PARTİ’li, grubumuza mensup milletvekili
arkadaşlarımızın, sizin beş gün yaptığınızı, yani erkenden gelip Komisyon
sıralarında oturmak fiilini, eylemini işgal olarak nitelendiriyorsanız, siz onu
beş gün boyunca yaptınız değerli arkadaşlar.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Biz kimseyi engellemedik Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Beş gün boyunca Komisyonu işgal ettiniz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Kimi engelledik?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Bakın, dokuz yıldan beri milletvekilliği yapıyorum, bugüne
kadarki komisyon çalışmalarında, hiçbir komisyonda, bu süreçte Sayın Avcı’nın
gösterdiği tolerans kesinlikle gösterilmemiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – 97 yılındaki komisyonu hatırlamıyor musunuz Sayın
Canikli?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Hiçbir komisyonda on iki saatlik bir konuşma ya da
saatlerce süren bir konuşma örneği yoktur. Bu açıdan bakıldığında, en hafif
ifadeyle çok büyük haksızlık yapılmaktadır Sayın Nabi Avcı’ya.
BİNNAZ
TOPRAK (İstanbul) – Siz orada yoktunuz bir kere, nereden biliyorsunuz?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Yani, karar alınıyor, oylanıyor ama şiddet kullanılarak
uygulatılmıyor. Defalarca tesis edildi arkadaşlar, bunları niye görmüyorsunuz,
niye unutuyorsunuz?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Neyi görmedik? Sen orada yoktun.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Beş gün boyunca bu gerçekleşti kaç defa, Komisyon karar
aldı ama uygulatmadınız, kürsüyü işgal ettiniz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Sen yoktun orada Canikli!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Şiddet kullandınız, cebir kullandınız, Allah aşkına!
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Doğru değil!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Sadece bir gün AK PARTİ’li
milletvekilleri sizin beş gün yaptığınızı, geldi, erkenden Komisyona oturdu…
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – AK PARTİ’liler oturuyordu, biz yerde
oturuyorduk, yalan mı?
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Yalan söylüyorsun!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – …ve CHP’li Komisyon üyesi milletvekillerine yer verdi, grup
başkan vekillerine de yer verdi.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Bizler yerde oturduk, AK PARTİ’liler
oturuyordu!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Bu nezaketi de gösterdi, bu hassasiyeti de gösterdi değerli
arkadaşlar. Ha bunların, tabii şunu kabul ediyorum…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BİNNAZ
TOPRAK (İstanbul) – Siz orada yoktunuz!
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, Sayın Canikli kürsüyü işgal ettiğimizi söyledi.
Bu tamamen…
BAŞKAN
– Sayın İnce buyurun, anlaşılan bu sabaha kadar devam edecek.
15.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Arınç’ın burada olmasına çok
sevindim. Bakınız, zorbalık, işgal 97’de nasıl olmuş, gazete manşeti.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Bırak gazeteleri!
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Bakın, o zaman temel yasa görüşülürken, Sayın Arınç muhalefet
milletvekiliyken: “Bu temel yasa görüşmeleri ham hum şaralop
kanunudur. Bu, beş dakikada Beşiktaş kanunudur.” diyor. “Mecliste zorbalık. Ne
demokrasi ne ahlak, sekiz yıllık eğitime karşı çıkan Refah Partisi, Plan ve
Bütçe Komisyonunu savaş alanına çevirdi. Refah Partililer Millî Eğitim
Bakanının konuşmasını mikrofonunu keserek engellediler.” ve “İlginç bir eylem.”
diyor. Parlamento tarihinde ilk kez olan bir eylem. Milletvekillerini
Genel Kurula davet etmek için dışarıdaki olan gongu, zili kâğıtla tıkamışlar.
“Refah Partisi milletvekillerinin zil oyunu.” diyor. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Daha
mı neler olmuş? Bakın, daha mı neler olmuş? Çirkin yorumlar… O zamanlar Sayın
Gül, Sayın Arınç, Sayın Kapusuz… Milletvekili Sayın Kapusuz da Grup Başkan Vekili, bakın ne diyor: “Bir Refah
Partili borsa başkanı 30 trilyon bağışladı, öldü. Güzel’in ifadesini alan başkomiser de öldü, sıra Bakanda. Hocalarımız şimdi Bakana
üflüyorlar.” Konuşma tutanaklarından bunlar.
O
yıllarda yine gazetecilere ağza alınmayacak kötü sözler söylenmiş, gazeteciler
dövülmüş. İşgal sizin geleneğinizde var. Biz sadece İç Tüzük’te
burada milletin kürsüsünü koruduk. İç Tüzük’ü gene
getirin, gene burayı koruruz.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler…
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Ama Sayın Başkanım bir
dakika… Sayın Başkanım…
BAŞKAN
– Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkanım, on iki saatle ilgili, konuşan vekil benim.
Burada anlatan kişi, Sayın Grup Başkan Vekili, bu konuda sanki bir suistimal edilmiş gibi izah ediyor. Bu konuda bir dakika
rica ediyorum.
BAŞKAN
– Hayır, ne söyledi? On iki saat
konuştuğunuzu söyledi. Başka?
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Suistimal etmişim gibi anlatıyor.
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Vekilim.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
16.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) – Teşekkür ederim.
BAŞKAN
– Bir dakika istediniz, buyurun. (CHP
sıralarından “iki, iki” sesleri)
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, neye
göre söz verdiniz?
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) – Niye bu kadar rahatsızsınız? On iki saat madem dinledin de,
bir dakika dinlemeye niye tahammül edemiyorsun?
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Bir dakika değil, on
iki saat dinledik.
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) – Nedir bu tahammülsüzlük? (CHP sıralarından alkışlar) Ne var
yani? On iki saat dinledin ya, ne var bir dakika daha dinlesen? Niye bu kadar
rahatsızsın?
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Dinliyoruz ama İç Tüzük’ün neresinde var?
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) – Dinle… Senin İç Tüzük’ünü Meclis
Başkanı bilmiyor da sen mi biliyorsun Grup Başkan Vekili olarak yani? Bravo
yani sana!
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Ben biliyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Grup Başkan Vekili
bilir.
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, on iki saat konuştum. Konuşmadan önce,
Sevgili Başkan burada, kendisine dedim ki bakın yirmi dört tane sivil toplum
örgütü ve meslek odası içeride dinlendi ama üst komisyona onları neden
reddettiklerini açıklamıyorsunuz. Burada bir dakika dahi konuşmayacağız. Bir
tek şey istiyoruz, Türkiye bunu sadece bir hafta tartışsın. Bilim adamları,
ilim adamları, pedagoglar, sivil toplum örgütleri ne diyorlar, bunları
dinleyelim. Biz burada hiç konuşmadan kalkacağız. Bu yasa onların istediği
doğrultuda buraya gelirse “Evet.” vereceğiz dedik. Nasıl bizim burada bir
dakikalık konuşmamıza tahammül edemiyorsanız…
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Tahammül ediyoruz.
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) – …geçmişte yaptıklarınızı ve geçmişte yapılanları nasıl burada
büyük bir, müstehzi bir gülümsemeyle dinliyorsanız, ne söylersek söyleyelim,
kalbiniz mühürlü, gözünüz kapalı, kulağınız tıkalıysa biz diyoruz ki bu millet
bir gün size bunun cevabını on iki saat değil, ömür boyu cezalandırarak
verecektir. Bundan hiç kuşkunuz olmasın diyoruz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Ömür boyu cezalandırdı sizi millet, bir daha iktidar
olamayacaksınız!
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) – Tamam mı arkadaşlar?
Benim
söyleyeceklerim bu kadardır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak değil, MHP olarak
değil, BDP olarak değil…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Sayın Özkoç, teşekkür ediyorum.
ENGİN
ÖZKOÇ (Devamla) – …bu ülkede yaşayan, çocuğu olan herkes hesap soracak. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Özkoç.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN
– Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 20’nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Madde
20- 2809 sayılı Kanunun ek 129 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında
yer alan "Konya Üniversitesi" ismi "Necmettin Erbakan
Üniversitesi" şeklinde değiştirilmiştir.”
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Bu
maddeyle Konya Üniversitesinin adı Necmettin Erbakan üniversitesi olarak
değiştirilmektedir. Teklifi Kayserili Ankara Milletvekili Salih Kapusuz hazırlamış Giresun Milletvekili Nurettin Canikli de
savunmuştur. Gerçi AKP Konya Milletvekili arkadaşlarım da imza vermiştir ancak
dikkat ederseniz kanun teklifinin adının sayılmasında isimleri geçmiyor çünkü
teklifi hazırlayan Sayın Salih Kapusuz. Yani buradan
şuraya geleceğim, karşı çıktığımız için değil: Yani Konya Üniversitesine isim
verilecekse önceliği Konyalıların olmalı, Necmettin Erbakan olmalı, ona bir
itirazımız yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Kayseri Erciyes Üniversitesine adını veren de Ankara
Milletvekiliydi.
MUSTAFA
KALAYCI (Devamla) – Kabul etmediniz ama.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Önergeyi veren de Ankara Milletvekiliydi.
MUSTAFA
KALAYCI (Devamla) – Keşke kabul etseydiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Keşke Hocam verseydi, Halaçoğlu verseydi.
MUSTAFA
KALAYCI (Devamla) – Ben şunu diyeceğim: Madem çok kıymetli Konya milletvekili
arkadaşlarım bu konuya dâhil oldular, samimi olarak söylüyorum, keşke bizi de
dâhil etselerdi ve Konya’ya yeni bir üniversite, hatta Konya’ya teknik
üniversite kurulması yönünde bu teklifi dönüştürebilseydik. Sizler de kabul
edersiniz ki rahmetli Necmettin Erbakan Hocama teknik üniversitenin adı daha da
yakışırdı.
Sayın
Elitaş, ayrıca hatırlattığın için teşekkür ediyorum.
Biz, rahmete kavuşmuş büyüklerimizin üniversitelere adının verilmesine hiçbir
zaman karşı değiliz, oyu da veriyoruz ama Bilecik Üniversitesine Şeyh
Edebali’nin isminin verilmesi, Kayseri Erciyes Üniversitesine “Alparslan
Türkeş” isminin verilmemesinin gerekçesini bir türlü kabul edemiyoruz. Yani
gelip burada izah ederseniz, neden bu ayrımcılık, neden bu çifte standart,
gelin, lütfen burada anlatın, zabıtlara da girsin. Bana böyle anlatmayın, gelin
burada anlatın, zabıtlara da girsin.
Değerli
milletvekilleri, bu arada, Sayın Millî Eğitim Bakanına da bir çift sözüm
olacak. Kendisinin, Anayasa’nın 42’nci maddesi hilafına beyanı, üstelik de “Ne
mahzuru var?” diye diklenişi olmuştur. Sayın Bakan, Hoca Mevlânâ Ârız’ı ve dil ile ilgili şu sözlerini bilirsiniz:
“Milliyet, bir milletin maddi vücududur. Din ve dil, bir milletin ruhudur.
Tarih boyunca ne dinsiz ne de dilsiz bir millet olmamıştır.”
Sayın
Bakan, millet olarak yaşamanın ilk şartı olarak dil birliğinin sağlanması
gerektiğini söyleyen Karamanoğlu Mehmet Bey 13 Mayıs 1277 tarihli meşhur
fermanında "Şimden girü
hiç kimesne kapuda ve dîvânda
ve mecâlis ve seyrânda
Türkî dilinden gayrı dil söylemeye." diyor. Bundan yaklaşık yedi yüz kırk
yıl sonra, bir Karamanlı Bakan millî eğitim sisteminde "Türkçeden başka
ana dillerde eğitim yapıla." diyor. (MHP sıralarından alkışlar)
Yazık,
çok yazık, gerçekten çok yazık! Ecdadımızı incittin Sayın Bakan, Karamanoğlu
Mehmet Bey’in kemiklerini sızlattın.
Sayın
Bakan, bugüne kadar PKK açılımını destekler bir beyanatınız olmamıştı. Siz de
mi açıldınız, siz de mi açılımcı oldunuz, siz de mi BOP'çu
oldunuz?
Değerli
milletvekilleri, bir milleti tarih sahnesinden indirmek isteyen güçler, ilk
önce o milletin dilini hedef alır. İhanete uğrayan milletler ilk önce dilini,
kimliğini, sonra da bütünlüğünü kaybeder. Milletlerin sonsuza
dek varlıklarını sürdürebilmelerinin can damarı olan dilleri tahrip edilince,
nesiller arasında milletin devamı için vazgeçilmez olan değerlerin nakli
imkânsız hâle gelir; bir kuşak sonra kültürel iletişim kesilir, millî kimlik yeni
kuşaklara ulaştırılamaz; sonra o milletin bütünlüğü ve kültürünün tüm
sembolleri tarihten silinip gider çünkü bir milletin varlığının temel unsuru,
onun kültürü ve sesi olan dilidir.
Yaptığın
açıklamaları düzelteceğine olan inancımı belirtiyorum, Necmettin Erbakan
Üniversitesinin Konya’mıza hayırlar getirmesini diliyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza…
III.- Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunacağım, ancak yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Tanal, Sayın Nazlıaka, Sayın
Köktürk, Sayın Özkan, Sayın Öğüt, Sayın Çam, Sayın Tezcan, Sayın Hasan Ören,
Sayın Kesimoğlu, Sayın Işık, Sayın Özkes, Sayın
Köprülü, Sayın Dibek, Sayın Öz, Sayın Bayraktutan,
Sayın Türmen, Sayın Akar, Sayın Özgündüz, Sayın Öğüt.
Bir
dakika süre veriyorum sayın milletvekilleri.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
20’nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.04
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 02.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85’inci Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
199
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Bir saniye Sayın Tanal, açılış yapalım.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Mahmut, otur yerine ya!
BAŞKAN
- 21’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Buyurun
Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, ben usul hakkında söz istemiştim.
Usulün
konusu şu: Bu kanun teklifi sizin imzanızla gelmiş durumda. Siz burada Divan
Başkanısınız. Anayasa’mızın 94’üncü maddesi altıncı fıkrası uyarınca Meclis
Başkan Vekili ve Meclis Başkanının objektif ve tarafsız olması gerekir. Şekli
görülür anlamda sizin bunda imzanız vardır, imzanız olan bir kanun teklifinde
siz orada Meclis Başkan Vekili olarak görev yapamazsınız. Sizin yerinize bir
başka başkan vekilinin görev yapması gerekir. Bu, şeklî anlamda objektiflik
ilkelerine de aykırı.
Eğer
kaynak istiyorsanız, ben size kaynak da vereyim. Özür dilerim, gerçi Meclis
memurları yanınızdalar ama ben vereyim de hiç olmazsa yardımcı olma açısından.
Anayasa Mahkemesi kararı da var, onu da ben size takdim edeyim.
CEVDET
ERDÖL (Ankara) – 20’nci maddeye geldik, yeni mi geldi aklınıza?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Beyefendi, 21’inci maddede, sizin bilmediğinizi ben de size
öğretmeye çalışıyorum. Sayın Başkan Vekilinin bunda imzası var, diğerlerinde
imzası yok.
BAŞKAN
– Sayın Tanal, Büyük Millet Meclisi Başkan ve başkan vekilleri kanun teklifi
verebilirler, şimdiye kadarki uygulamalarda da…
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Verebilirler, engel yok. Aynen katılıyorum ancak orada görev
yapamaz yani.
BAŞKAN
– Aynı zamanda yönetebilirler, engel yok efendim.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Değil ama bakın Anayasa Mahkemesinin kararı var, ben size
vereyim. Özür dilerim, izin verirseniz, ben size onu vereyim, okuyun.
BAŞKAN
– Fotokopisini çektirip gönderin efendim, inceleyelim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 21 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mehmet Şandır Zühal Topcu |
İzmir Mersin Ankara |
Lütfü Türkkan Alim Işık Özcan
Yeniçeri |
Kocaeli Kütahya Ankara |
Ahmet
Duran Bulut |
Balıkesir |
“Madde
21 – 2809 sayılı Kanunun ek 130 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında
yer alan “Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi” ibareleri “Kayseri Üniversitesi”
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir; bu
önergeleri okutup, birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerinin istemi hâlinde
de kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 199 Sıra Sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından
Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 21. maddesinin Teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
R. Kerim Özkan Kemal Değirmendereli Engin Altay |
Burdur Edirne Sinop |
Ali
Sarıbaş Adnan
Keskin |
Çanakkale
Denizli
|
Diğer
önerge sahipleri: |
Pervin Buldan Mülkiye Birtane Adil
Kurt |
Iğdır Kars Hakkâri |
Hasip
Kaplan Nursel
Aydoğan Sırrı
Süreyya Önder |
Şırnak Diyarbakır İstanbul |
İdris Baluken
Levent Tüzel Ertuğrul Kürkcü |
Bingöl İstanbul Mersin
|
Emine Ayna Aysel Tuğluk Hüsamettin Zenderlioğlu |
Diyarbakır Van
Bitlis |
Halil
Aksoy |
Ağrı |
BAŞKAN
– Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Başkan, özür dilerim, talebimle ilgili bir karar verir
misiniz?
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Ramazan Kerim Özkan, Burdur Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Verdiğimiz
önergeyle, üniversitelere politik isimlerin verilmesi yeni tartışmalara yol
açacağı için karşı olduğumuzu değerlendiriyorum ancak önergeyi kabul
etmeyeceğinizi de biliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yaklaşık, haziran seçimlerinden bugüne dokuz ay geçti. Ben on
yıldır milletvekiliyim. Bu süreçte, bu eğitimle ilgili, hiçbir vatandaşımızdan
kesintisiz sekiz yıllık temel eğitimle ilgili, 4+4+4’le ilgili hiçbir talep
gelmedi. Millî eğitimle ilgili gelen talepler: Bizden öğretmen yönünde talepler
oldu, okulların onarımı yönünde talepler oldu, 4/B’li
öğretmenlerin sorunları oldu, atanamayan öğretmenlerin sorunları oldu ama
bununla ilgili, “Eğitim kesintili mi olsun, kesintisiz mi olsun?” şeklinde bir
talep ne size geldi ne bize geldi. Türkiye'nin gündemi…
MUZAFFER
YURTTAŞ (Manisa) – Bize geldi.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) – Gelmedi değerli arkadaşlar, bunları biliyorum.
Gittiğiniz
zaman, Türkiye'nin gündemi şu anda… Gülüyor vatandaş bize, çünkü havanda su
dövüyoruz. Bakın, bu saatte keşke şu topluluk Türk çiftçisinin mazot sorununu
tartışsaydı, şu topluluk şu besicilerin sorunlarını tartışsaydı, gübreyi
tartışsaydı, benzini tartışsaydı, emeklilerin sorunlarını tartışsaydı. Bu kadar
gündür bu Meclisi işgal ediyoruz ama millet hakkını bize helal etmiyor, yetim
hakkı yiyoruz.
CEVDET
ERDÖL (Ankara) - İşgal yok, işgal yok. Mecliste biz görev yapıyoruz.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) – İşgal gibi bir durum söz konusu, çünkü şu enerjinin
parasını bu yetim vatandaşlar veriyor. Buraya “Fakir fukaranın, garip gurebanın hakkını koruyacağız.” diye geldik ama ne fakir
fukaranın hakkı korunuyor ne garip gurebanın hakkı
korunuyor. Bir çıkmaz içindeyiz değerli arkadaşlarım.
SITKI
GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Önerge vermeyin, önerge verince uzuyor. Önerge az
verirsen uzamaz.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bakın, özrünüz kabahatinizden
büyük. Girdik biz o komisyonlara konuşulsa ne olurdu? Sivil toplum örgütleri
dinlense ne olurdu? Yine bu kanun çıkardı, sayısal çoğunluğunuz var. Bu
çoğunlukla yapamayacağınız herhangi bir şey de yok. Ama şu anda eğitimi üçe
bölüyoruz, ülkeyi ikiye bölüyoruz. Yazık değil mi oradaki öğretmenlerimize? O
öğretmenleri, elleri öpülesi öğretmenlerimizi -“Bir harf öğretenin bin yıl
kölesi oluruz.” diyoruz- onları biber gazıyla, gazla, polis copuyla sokaklarda
süründürdük. Bu, Türkiye'nin bütün kentlerinde oldu. Yazıktır, günahtır bu
öğretmenlerimize. O öğretmenlerimizin ellerini Öğretmenler Günü’nde öpmek istiyoruz,
vecizler diziyoruz buralarda ama ne yazık ki Ankara sokakları, İzmir sokakları,
Adana sokakları, büyük kentlerimizin sokakları öğretmenlerin ıslanmış
portreleriyle doldu. Bunlardan hep beraber üzüntü duymamız gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, isim veriyoruz. Sayın Rahşan Ecevit kesinlikle eşinin isminin
Karaelmas Üniversitesine verilmesini istemiyor. Ama Zonguldak’ta yeni bir
üniversite oluşumu olursa eşinin isminin verilmesini, gerek Zonguldak merkezde
gerekse ilçelerinde verilmesini istiyor, ancak Karaelmas Üniversitesinin
isminin değiştirilip rahmetli Bülent Ecevit’in isminin verilmesini istemiyor,
kesinlikle böyle bir talebi yok. Onun eşi bugün hayatta. Yine aynı şekilde,
Zonguldak’ta kırka yakın sivil toplum örgütü de bu talepleri iletiyor. Hani
Sayın Başbakan diyordu: “STK’ların sözlerine değer vereceğiz, onların
dediklerini yerine getireceğiz.” İşte bir istek, sivil toplum örgütlerinin…
Zonguldak ayağa kalkmış, “Karaelmas Üniversitemize dokunmayın.” diyor. Biz daha
önce Burdur’da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinin önüne “Burdur” eklemek
istedik. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi “MAKÜ” olarak geçiyor, “MAKÜ neresi?”
diye soruyorlar. Bir “Burdur”u ekleyemedik ama şimdi
isim eklemeye çalışıyoruz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Ecevit konusunda haklısınız.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) – Ecevit konusunda, evet, haklılığımızı o zaman burada
tespit edin değerli arkadaşlarım. İstemiyor, yani niye vermek istiyorsunuz?
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Hiç vermemek lazım yani.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) – Hiç vermemek diye… O kahraman Kıbrıs fatihine o isim
yakışıyor, o Kıbrıs fatihi, o bizim namusumuzu korumuş bir lider; neden
yakışmasın?
Yani
bizde bir laf vardır, laf atanlara “Yoğurt kesesi gibi ağızdan eskiyecek.”
derler. Öyle laf atmaya gerek yok.
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – “Yakışmıyor.” demedim, “Vermemek lazım.” dedim.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) – Yani değerli arkadaşlarım, daha önce söyledim: Bir
sözde, biri hocayı oyuna kaldırmak istiyor, hoca cüppesine kazık çakıyor ama
zorla kaldırıyorlar, hoca oynarken dile geliyor, “Vatandaşa dokunmasın
kazıklar, bize de olsun yazıklar.” diyor. Bu gece saatinde Türkiye'nin gerçek
gündemini konuşmadığımız için bizlere olsun yazıklar diyor, tümünüze saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Sayın Tanal, önerge hakkında işlem yapayım, cevap vereceğim sizin konunuza.
Barış
ve Demokrasi Partisinin önergesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Bir
devlet başkanının görevinin başındayken isminin herhangi bir kuruma, caddeye,
sokağa vb. bir yere verilmesi etik bir davranış değildir. Kaldı ki zaten
üniversitenin adı önceden etik değerler hiçe sayılarak belirlenmiş durumdadır.
BAŞKAN
– Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Tanal’ın iddiasıyla ilgili olarak, başkan vekillerinin
kanun teklifi sunabilmesi her zaman mümkündür. Anayasa Mahkemesi bunu kabul
etmektedir. Şu anda görüşülen Millî Eğitim Komisyonunun metnidir ve (2/358)
esas numaralı AK PARTİ grup başkan vekillerinin teklifi ele alınmıştır. Başkan
vekilleri Meclisteki tartışmalara katılamamaktadır. Uygulamalar da Anayasa’nın
94’üncü maddesi gereğince bu yöndedir.
Buyurun
Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, yani bu konuyla ilgili 63’üncü maddeye göre
usul tartışması açılmasını talep ediyorum. Nedeni şu: Evet, teklif verebilir,
açık ve net. Ben de Anayasa Mahkemesinin kararını okuyayım size.
BAŞKAN
– Sayın Tanal, yerinize oturun, yerinizden söz vereceğim.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Peki.
BAŞKAN
– Buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut’un, imza sahibi olduğu
bu kanun teklifinin görüşmelerinde Meclis Genel Kurulunu yönetmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinize günaydın
diyeceğim artık bu saatte.
“İç
Tüzük, başkan vekilinin tarafsızlıklarıyla ilgili kural içermemektedir. Ancak
hem 1961 Anayasası hem 1982 Anayasası başkan vekilinin tarafsızlığıyla ilgili
kurallar içermektedir. Bu konuda iki Anayasa arasında farklılık vardır. İki
Anayasa, başkan vekilinin üyesi bulunduğu siyasi partinin veya parti grubunun
Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine ve Meclis tartışmalarına
katılamayacağını belirtmektedir. Ancak 1961 Anayasası başkan vekilinin oy
kullanmasını yasaklamamış iken, 1982 Anayasası oturumu yöneten başkan vekilinin
oy kullanamayacağını öngörmektedir, Anayasa 94/6. Başkan vekilleri,
tarafsızlığını sağlamak için, görevlerini yerine getirmesini gerektiren hâller
dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar. Bütün açıklığına rağmen geçmişteki
iptal davasının konusu yapılarak Anayasa Mahkemesinin önüne getirilmiş, daha
ilginci Anayasa Mahkemesinin bu kuralını sadece başkan vekilinin oturumu
yönettikleri zaman geçerli olduğu…” Bu ne demek? Sizin tarafınızdan verilen
yasa teklifi var. Bu yasa teklifinde, şu anda siz Başkan Vekili olarak oturumu
idare etmektesiniz. Objektif, görünürdeki tarafsızlık açısından, hukukun
evrensel ilkeleri açısından bu, bu şekildedir. Anayasa Mahkemesinin dosya
numarasını da söylüyorum ben. Esası: 1970/32. Karar numarası: 1971/22. 23/02/1971 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Yani bu açıdan, usul açısından sizin yerinize bir başka Meclis
başkan vekilinin görev yapması gerekir.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Aksi takdirde…
BAŞKAN
– Sayın Tanal, Anayasa'nın 94’üncü maddesinin son fıkrası: “Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı, Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasî partinin
veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin
gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar; Başkan ve
oturumu yöneten Başkanvekili oy kullanamazlar.”
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – O, oyla sınırlı değil Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Bu hüküm karşısında, tarafsızlık burada başka nasıl yorumlanır Sayın Tanal?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Yani burada, en azından orada oturmanız yönüyle bir işaret
anlamındadır.
Bakın,
siz teklifi kendiniz veriyorsunuz, kendiniz oturumu idare ediyorsunuz.
BAŞKAN
– Teşekkür ederim. Lütfen…
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Oy kullanamayan bir başkan vekili, öncelikle orada da onu
idare etmemesi gerekir. Yani siz dar yorumluyorsunuz o şekilde Sayın Başkan
Vekilim.
BAŞKAN
– Eğer idare edemeyeceğimiz burada belirtilmiş olsaydı idare etmezdik Sayın
Tanal.
Teşekkür
ediyorum.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN
– Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin
21’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Lütfü
Türkkan (Kocaeli) ve arkadaşları
Madde
21.- 2809 sayılı Kanunun ek 130 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında
yer alan "Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi" ibareleri "Kayseri
Üniversitesi" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AVNİ ERDEMİR (Amasya) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…
BAŞKAN
– Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yaşayan
Devlet Büyüklerinin isimlerinin kurum ve kuruluşlara verilmesinin etik
olmayacağı düşünülmektedir. Bu değişiklikle; üniversitenin bugün yürürlükte
kullanılan "Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi" adının "Kayseri
Üniversitesi" değiştirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
21’inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
22’nci
madde üzerinde üç adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir, Uşak Milletvekili
Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten Tarafından Benimsenen
(2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz
ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi;
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay
Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu
Mali Yönetim ve kontrol Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 22 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
D. Ali Torlak Oktay Vural Zühal Topcu |
İstanbul İzmir Ankara |
Mehmet Şandır Lütfü Türkkan Alim Işık |
Mersin Kocaeli Kütahya |
Özcan
Yeniçeri Ahmet
Duran Bulut |
Ankara Balıkesir |
"Madde
22- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol kanununun eki (II) sayılı cetvelin “Yükseköğretim Kurulu,
Üniversiteler ve Yüksek Teknoloji Enstitüleri" bölümünün 21, 53, 80, 102
ve 103 üncü sıraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
"21)
Alparslan Türkeş Üniversitesi
53)
Bülent Ecevit Üniversitesi
80)
Şeyh Edebali Üniversitesi
102)
Necmettin Erbakan Üniversitesi
103)
Kayseri Üniversitesi”
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım. Önerge sahiplerine ayrı ayrı söz
vereceğim isterlerse.
TBMM
Başkanlığına
199
sıra sayılı kanun tasarısının 22'inci Maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Mülkiye Birtane Adil
Kurt |
Iğdır Kars Hakkâri
|
Hasip
Kaplan Nursel
Aydoğan Sırrı
Süreyya Önder |
Şırnak Diyarbakır İstanbul |
İdris Baluken Levent Tüzel Hüsamettin Zenderlioğlu |
Bingöl İstanbul Bitlis |
Emine Ayna Aysel Tuğluk Halil Aksoy |
Diyarbakır Van Ağrı |
Diğer
önerge sahipleri: |
Faik Öztrak Recep Gürkan Mehmet S. Kesimoğlu |
Tekirdağ Edirne Kırklareli |
Faik
Tunay Mevlüt Dudu |
İstanbul Hatay |
BAŞKAN
– Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Faik Öztrak konuşacak.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Faik Öztrak, Tekirdağ
Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
FAİK
ÖZTRAK (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ve hemen, bu yasayla ilgili aklımdaki bir
soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum: 7 Şubatta MİT Müsteşarı Hakan Fidan
savcılığa çağrıldı ifade vermek üzere. Ciddi bir kriz başladı. O kriz
sürecinde, 20 Şubatta bu yasa Meclise geldi. Bu ikisi arasında bir illiyet bağı
var mıdır, yok mudur? Neden bu yasa, 7 Şubatta böyle bir kriz yaşarken Hükûmet,
hemen onun ardından Meclis gündemine getirilmiştir? Bu soru benim aklımda
duruyor.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, Türk millî eğitimiyle ilgili elimizdeki en son rapor
Dünya Bankasının raporu ve öyle anlaşılıyor ki bunda Millî Eğitim Bakanlığının
da onayı var. Çünkü bu rapor 30 Haziranda tamamlanmış, yayımlanmasına 20 Ocakta
izin verilmiş ve bu raporda şu söyleniyor: “Türk millî eğitiminin 2 tane sorunu
vardır: Kalite, bir de eşitsizlik.” Yani yetiştirme sisteminde eşitsizlik
yaratması.
Şimdi,
bu getirilen yasayla kalite sorununu çözebiliyor muyuz? Hayır, kalite sorununu
çözemiyoruz çünkü yepyeni bir yaş grubunu eğitim sistemine dâhil ediyoruz. TEPAV’ın yaptığı çalışmaya göre bunun maliyeti 5,5 milyar.
Yine, zorunlu lisenin maliyeti 13 milyar, bununla ilgili öğretmen harcamaları
2,1 milyar, 24 kişilik ve toplam maliyet 20,1 milyar. Şimdi, ilkokulda kaliteyi
artırmanın yani 24 kişilik sınıflara inmenin maliyeti ise 6,9 milyar. Bu
yasayla yarattığımız ilave maliyetlerle ilköğretimde kaliteyi artırmamız
imkânsız hâle geliyor.
Peki,
bu yasayla Türk millî eğitim sistemindeki eşitsizlik yaratma meselesini
çözebiliyor muyuz? Hayır. Bakın, Uluslararası Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma
Teşkilatının raporuna göre bir eğitim sisteminde eşitsizliği çözmenin temel
yollarından bir tanesi, seçmeyi, akademik yerleştirmeyi mümkün olduğu kadar
ertelemek gerekiyor ve başlangıçta anaokulu meselesini yani zorunlu okul öncesi
eğitim meselesini de çözmek gerekiyor. Bunları yaparsanız çocuğun, gencin
ailesinden gelen sosyoekonomik mirasın etkisini asgariye indirmek mümkün.
Değerli
milletvekilleri, bakınız, ben şunu söyleyeyim: Bu yasa geldi, burada bu yasaya
kabul oyu veriyorsunuz. Bu verdiğiniz kabul oylarıyla ne yapıyorsunuz biliyor
musunuz? Adana’da çocuklarını ısıtamadığı için o çocukların baş
ucuna kurutma makinesini koyup intihar eden Emine Akçay’ın yavrularıyla
bu ülkenin başbakanları ve bakanlarının torunlarının hayata eşit bir biçimde
başlamasının önüne geçiyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, yine, bu maddede diyoruz ki, üniversitelere konan bu isimler
kaldırılsın ve temel itiraz ettiğimiz nokta, bugün yaşayan insanların… Şimdi,
ebediyete intikal etmiş olan Sayın Bülent Ecevit var, Sayın Necmettin Erbakan
var. Tabii bunların isimlerinin üniversiteye verilmesi bir
kadirşinaslık ama bugün hâlâ daha görevinin başında olan ve görevleri bittikten
sonra onların yaptıkları değerlendirilecek olan Başbakanın ve Sayın
Cumhurbaşkanının isimlerinin üniversitelere veriliyor olması çok etik bir
yaklaşım değil ve ben açık söyleyeyim: Bunun, böyle bir yasa, yani
çocuklarımızın geleceğini karartacak bir yasa içinde yapılıyor olması,
maalesef, bizlere, sanki alıp da kaçılıyormuş gibi bir izlenim veriyor. Ama
şunu unutmayın değerli arkadaşlarım: Bugün, dünyada yanlış iş yapanların
isimleri, heykelleri, diktatörlerin isimleri, heykelleri indiriliyor. Korkarım
ki geleceğini kararttığımız bu çocuklar bu isimleri üniversitelerin
levhalarından en kısa sürede indireceklerdir.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Öztrak.
Barış
ve Demokrasi Partisinin gerekçesini okutuyorum.
Gerekçe:
Ulusal
ve uluslararası arenada üniversite taşıdığı isim ile tanınmaktadır. Ayrıca bu
isim adı altında her üniversite kendi kültürünü yaratmaktadır. Üniversitelerin
isimleri maalesef o üniversitede görev yapan bilim emekçilerinin, öğrenim gören
öğrencilerin ve üniversitenin bulunduğu kentte yaşayan yurttaşların görüşleri
alınarak belirlenmemekte, merkezi olarak belirlenmektedir. Üniversite
isimlerinin merkezi olarak siyasal iktidarların politik ve ideolojik
manevralarına uygun belirleme ya da değiştirme yaklaşımı doğru değildir.
Üniversite isimleri ilgili üniversitedeki bilim emekçileri, öğrenim gören
öğrenciler ve üniversitenin bulunduğu kentte yaşayan yurttaşlar tarafından,
üniversitenin bulunduğu kentin dokusuna uygun olacak şekilde belirlenmelidir.
Ayrıca bir devlet adamı görevinin başındayken isminin herhangi bir kuruma,
caddeye, sokağa vb. bir yere verilmesi etik bir davranış değildir.
BAŞKAN
– Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
199
sıra sayılı Kanun Teklifinin 22 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Madde
22- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (II) sayılı cetvelin “Yükseköğretim Kurulu,
Üniversiteler ve Yüksek Teknoloji Enstitüleri” bölümünün 21, 53, 80, 102 ve 103
üncü sıraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“21)
Alparslan Türkeş Üniversitesi
53)
Bülent Ecevit Üniversitesi
80)
Şeyh Edebali Üniversitesi
102)
Necmettin Erbakan Üniversitesi
103)
Kayseri Üniversitesi”
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde Enver Erdem, Elâzığ Milletvekili, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ENVER
ERDEM (Elâzığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İlköğretim Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin
22’nci maddesi üzerinde verilen önerge için söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok
değerli milletvekilleri, bugün çocuklarımızın geleceğini ilgilendiren önemli
bir konuda görüşmeler yapıyoruz ancak maalesef eğitimin niteliği üzerinde
tartışmıyoruz, tablet bilgisayarlar ve bunların alımıyla ilgili hususlar
üzerinde tartışmalar yapıyoruz. Tabii, millî eğitim çok
önemli ama yine maalesef sayın bakanlarımız, şu ana kadar AK PARTİ’nin 4 tane Millî Eğitim Bakanı geldi geçti, bunların
her biri geldiğinde millî eğitimle ilgili kendilerinin sistemlerinden bahsetti,
bunu getirdiler, Türkiye'deki millî eğitimin sorunlarına kendi sistemlerinin
çare olacağını düşündüler ancak bu sistemlerinin soruna çare olmadığını
gördüler. Bugün yine benzer bir düzenlemeyle ilgili, Türkiye'de yeni bir
sistemle ilgili konuları tartışıyoruz.
Bu
tasarının olumlu tarafları var, eksikleri var, yanlışlıkları var. Olumlu
taraflarına baktığımız zaman, zorunlu eğitimi on iki yıla çıkarmış olması
sadece sayı olarak yeterli olmasa da önemli olarak değerlendirilebilir. Yine
Milliyetçi Hareket Partisinin 9’uncu madde üzerinde vermiş olduğu önergeye
benzer bir önergenin kabul edilmiş olması önemli.
Bu
tasarının eksiklerine baktığımız zaman, öncelikli olarak bilim çevrelerinde
tartışıldıktan sonra, üniversitelerde tartışıldıktan sonra gelmesi gerekiyordu,
bu yapılmadı. Yine bu uygulama pilot uygulama olarak başlatıldıktan sonra,
aksaklıkları görülüp giderildikten sonra Türkiye geneline yaygınlaştırılması
gerekiyordu, maalesef buna da uyulmadı çünkü -Sayın Bakan, biraz önce
söylemişti- yaklaşık 160 bin civarında yeni derslik ihtiyacı var, 35 milyar
lira gibi bir parasal ihtiyaç söz konusu. Bütün bunların hepsi olsa bile, bunların
önümüzdeki yıl hemen hayata geçirilmesi mümkün değil. Dolayısıyla,
bu da bu teklifin eksikliklerinden birisi olarak görülmekte.
Değerli
milletvekilleri, okul öncesi eğitimin bu zorunlu eğitim programı içerisinde
değerlendirilmemiş olması da en önemli eksikliktir çünkü çocukların kabiliyet
ve kapasitelerinin yüzde 80’inin ilk altı yaş içerisinde belirginleştiği göz
önünde bulundurulacak olursa, bu okul öncesi eğitimin ne kadar önemli olduğunu
ve bunun mutlaka zorunlu eğitim içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini görmüş
olacaktık. Okul öncesi eğitim hem daha ucuz hem de
çok daha etkili bir eğitim olduğu hâlde bunun göz ardı edilmesini de gerçekten
ben yadırgıyorum.
Bu
teklifte, yine yanlışlıklar var. Bu yanlışlıklardan bir tanesi, üniversitelerin
isimlerinin değişikliği konusu; yani fiilen görevlerinin başında bulunan ve
siyasetin içerisinde bulunan insanların isimlerinin üniversitelere verilmesinin
ne kadar ahlaki olduğunu ben sizlerin takdirlerine sunuyorum. Siz, ilelebet bu
iktidarda kalmayacaksınız. Gittikten sonra da o isimlerin oradan kaldırılması
gibi yanlış bir uygulamanın yaşanmaması için bunun, bir defa, hiç gündeme
getirilmemiş olmasını ben arzu ederdim.
Yine,
FATİH Projesi’nin İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılması da burada, yine
sizlerin vicdanlarına havale edilecek önemli konulardan birisi. Bu benzer
düzenlemeleri sadece FATİH Projesi’nde değil, aynı zamanda kentsel dönüşüm
projelerinde vesairede de gördük.
Yani,
özet olarak şunu söyleyebiliriz değerli milletvekilleri: Önümüzdeki on beş,
yirmi yılda bu ülkenin bütün kaynaklarını, bütün ihalelerini şekillendirerek,
bunların adreslerini belirleyerek Türkiye'nin gündeminden çekip gitmeyi
düşünüyorsunuz gibi bir algıyı oluşturuyorsunuz.
Bütün
bu şartlara rağmen, yapılan bu düzenlemenin hayırlara vesile olmasını
diliyorum.
Sizlere
de iyi akşamlar temenni ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Erdem.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN
– Arayacağım.
Sayın
Hamzaçebi, Sayın Ögüt, Sayın Tanrıkulu, Sayın Baydar,
Sayın Öner, Sayın Nazlıaka, Sayın Özel, Sayın
Köktürk, Sayın Erdoğdu, Sayın Öğüt, Sayın Eryılmaz, Sayın Çam, Sayın Kuşoğlu,
Sayın Ağbaba, Sayın Şeker, Sayın Toptaş, Sayın Aksünger, Sayın Özkan, Sayın Özgündüz, Sayın Akar.
Bir
dakika süre veriyorum sayın milletvekilleri.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
22’nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
23’üncü
madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili
Hayati Yazıcı ve 2 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile
5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 23 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Mehmet
Şandır Alim Işık |
İzmir Mersin Kütahya |
D.
Ali Torlak Özcan
Yeniçeri Zühal
Topcu |
İstanbul Ankara Ankara |
Lütfü
Türkkan Ahmet
Duran Bulut |
Kocaeli Balıkesir |
“Madde
23- 21/12/2011 tarihli ve 6260 sayılı 2012 Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu, 2/9/1983 tarihli ve 78 sayılı Yükseköğretim Kurumları
Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 13/12/1983
tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede;
Erciyes, Zonguldak Karaelmas, Bilecik, Konya ve Kayseri Abdullah Gül
Üniversitelerine yapılmış olan atıflar Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit,
Necmettin Erbakan ve Kayseri Üniversitelerine yapılmış olarak sayılır.”
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette.
Okutup
işleme alıyorum:
TBMM
Başkanlığına
199
sıra sayılı kanun tasarısının 23’üncü maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Pervin Buldan Mülkiye Birtane Hasip Kaplan |
Iğdır Kars Şırnak |
Sırrı S. Önder İdris Baluken Nursel
Aydoğan |
İstanbul Bingöl Diyarbakır |
Levent Tüzel Adil Kurt Emine Ayna |
İstanbul Hakkâri Diyarbakır |
Hüsamettin Zenderlioğlu Aysel Tuğluk Halil Aksoy |
Bitlis Van Ağrı |
Diğer
önerge sahipleri: |
Recep Gürkan Emre Köprülü Mehmet S. Kesimoğlu |
Edirne Tekirdağ Kırklareli |
Mevlüt
Dudu Veli Ağbaba Faik
Tunay |
Hatay Malatya İstanbul |
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, GENÇLİK, KÜLTÜR VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI NABİ AVCI (Eskişehir) –
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Önerge üzerinde söz isteyen Malatya Milletvekili Veli Ağbaba.
Buyurun
Sayın Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Demokrasiler
sadece siyasi partilerin olduğu bir şey değildir, demokrasilerin olmazsa olmaz
kurumları vardır. Sivil toplum kuruluşları, sendikalar, meslek örgütleri,
üniversiteler, bilim adamları demokrasilerde konuşur, düşüncelerini söylerler
ama siz buna izin vermediniz.
TÜSİAD
konuştu, zaman zaman sizin değirmeninize su taşıyan TÜSİAD’ı
tehdit ettiniz, aba altından sopa gösterdiniz.
Öğretmenler
konuştu, gaz bombası attınız, su sıktınız.
İnsanların
şehirlerden çıkmalarına izin vermediniz.
Öğrencileri
dövdünüz, bugün ODTÜ’de Ulaş isminde bir öğrencinin ayağını kırdınız.
Milletvekilleri
konuştu, konuşmaya çalıştı daha doğrusu, saldırdınız, dövdünüz.
Bunun
adı “faşizmdir”, bunu yapanlara da “faşist” denir arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sensin faşist!
VELİ
AĞBABA (Devamla) – “Kavga” demişken bir şeyi anlatmak istiyorum: Çok sevdiğim
Özgür Özel arkadaşım sakin kişiliğiyle terbiyeli, nazik bir arkadaşımızdır.
Geçtiğimiz günlerde Komisyonda yaşadığımız bir olayı anlatayım: İsmini vermeyeceğim
-geçen Komisyonda aynı hataya düştüm, ismini vermeyeceğim- “HK” isminde sakallı
bir milletvekili, daha önce o sakalı rahmani sanırdım ama onun sakalı
şeytaniymiş, şeytani sakallı bir milletvekili Özgür arkadaşımıza hunharca…
BAŞKAN
– Sayın Ağbaba, lütfen… Lütfen Sayın Ağbaba, temiz bir dille konuşun. Lütfen…
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Saygılı ol lan!
VELİ
AĞBABA (Devamla) – Lan sensin!
MEHMET
METİNER (Adıyaman) – Terbiyesiz herif!
(Adıyaman
Milletvekili Mehmet Metiner’in kürsüye yürümesi)
VELİ
AĞBABA (Devamla) – Terbiyesiz sensin! Gel… Gel…
Sen
kime saldırıyorsun şerefsiz! (AK PARTİ ve CHP sıralarından kürsü önünde
toplanmalar, gürültüler)
BAŞKAN
– Birleşime beş dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 02.59
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 03.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85’inci Birleşiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
199
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Şimdi
sırasıyla sayın grup başkan vekillerine söz vereceğim.
Sayın
İnce, buyurun, üç dakika lütfen.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Meclis Genel Kurulunda yaşanan olaylara ve sorumluları kınadıklarına
ilişkin açıklaması
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan, sayın milletvekilleri.
Değerli
arkadaşlarım, on yıldır bu Meclisteyim fakat ne 22’nci Dönemde ne 23’üncü
Dönemde böyle bir milletvekili görmedim. İlk kez, bu 24’üncü
Dönem Parlamentosunda Mecliste çıkan her 3 olaydan 1’isi Metiner’le ilgilidir;
sürekli olarak ön sıraya konuşlanmıştır, sürekli olarak laf atmaktadır, sürekli
olarak tahrik etmektedir ve işin ilginci, geçmişte Sayın Kamer Genç’e
yaşanmıştı, orada İdare Amiri “Yok, yanlış anladım, benim görevimdi bu,
gittim.” demesine rağmen, böyle savunmalar yapmanıza rağmen, bugün bunun neyini
savunacaksınız, doğrusu merak ediyorum? Buna ne diyeceksiniz? Yani göz
göre göre, oradan kalktı… Lafları da “Lan”la başlamış
zaten. Tutanaklara baktık az önce. Oradan “Lan!” diye
laf atıyor. “Sus lan!” diyor, devamı geliyor. Kürsüye
geliyor, bir milletvekiline, kürsüdeki milletvekiline saldırıyor.
Şimdi,
bakın, birincisi, Metiner gelecek, buradan bir özür dileyecek. İkincisi, İç
Tüzük 160/4 çok açık. Bakın 4’üncü maddeyi okuyorum: “Kınama cezasını
gerektiren hâller…” O da nedir? “Saldırıda bulunmak.” Bu bir kınamayı
gerektiriyor. Bu tabii Genel Kurulun onayına bağlı. Siz şunu diyebilirsiniz:
“Bu bizim arkadaşımız. Biz burada CHP’lileri öldürsek de bizim arkadaşımızı
kınamayız.” Ben size vicdanımdan geçeni söyleyeyim: Bu kürsüde bir AKP’li
milletvekiline bir CHP’li milletvekili gelsin saldırsın, söz veriyorum, Genel
Kurulun onayına sunulsun, ben kınanması yönünde oy kullanırım. Benim vicdanım
bunu gerektirir. (CHP sıralarından alkışlar) Ne takıma bakarım ne partiye
bakarım ne ambleme bakarım; ben İç Tüzük’e bakarım,
hukuka bakarım, burada yaşanana bakarım.
Şimdi,
bakın, değerli arkadaşlarım, siz yakında bizim dokunulmazlıklarımızı da
kaldırırsınız. Yani bize bir tek şans bırakıyorsunuz biliyor musunuz; o da şu:
İç Tüzük 165’e uymamak. Biz 1’sek siz 3’sünüz. Fiziksel gücünüzü… Hep aynı iri
yarılar hemen kümeleniyorlar buraya. Bakın, buna devam ederseniz, Genel Kurula
silahla gireriz başka şansımız kalmıyor, kalmıyor, kalmıyor. (AK PARTİ
sıralarından “yuh” sesleri, gürültüler)
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) – Yazıklar olsun sana!
BAŞKAN
– Lütfen Sayın İnce, lütfen…
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Bakın, başka bir şans bırakmıyorsunuz. Her seferinde… Bakın,
ben kimseyi tehdit etmiyorum, ben size bir gerçeği anlatıyorum. Bu,
arkadaşlarım arasında dillendiriliyor, bu konuşuluyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Dayak mı yiyeceğim böyle bir yaştan sonra? Ne yapacağız. Her
seferinde saldırıyorsunuz.
BAŞKAN
– Sayın İnce, teşekkür ediyorum.
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Ben burada, Mehmet Metiner’in kınanmasını istiyorum.
HAMZA
DAĞ (İzmir) – Bir kelime de arkadaşın için etseydin.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Vicdanınızın sesine göre oy verin. Şimdi sizde vicdan var mı
hep birlikte göreceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
EMRULLAH
İŞLER (Ankara) – Asıl kınanması gereken sizsiniz.
BAŞKAN
– Sayın İnce, konu anlaşıldı.
Teşekkür
ediyorum.
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Ben size anlatıyorum durumun vahametini, siz anlayın anlamayın.
NİHAT
ZEYBEKCİ (Denizli) – Bundan sonra silahla gelmezsen adam değilsin! (x)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, lütfen…
Sayın
Şandır, buyurun.
7.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Meclis
Genel Kurulunda yaşanan olaylara ve sorumluları kınadıklarına ilişkin
açıklaması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Değerli arkadaşlar, işin farkında mısınız bilmiyorum. Siyaset
adamının, devlet adamının, olgun bir insanın özelliği, bir adım sonrasını
öngörebilmesidir. Eğer, burnumuzun ucunu görmüyorsak alnımız sürekli duvara
çarpacaktır. Bunu denemenin anlamı yok. Beraber yaşıyoruz, siz deneyebilirsiniz
ama burada birlikte yaşıyoruz ne size layık görürüm bunu ne de kendimize
haksızlık görürüm.
Değerli
arkadaşlar, bu kürsüye saldırılmasını, yani nezaketiyle, en ağır tabirlerle
kınıyorum Milliyetçi Hareket Partisi olarak. Eğer burayı koruyamazsak hiçbir
şeyi koruyamayız, biri bu. (AK PARTİ sıralarından anlaşılamayan bir müdahale)
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kardeşim, her şeye bir cevap verme, bir sus ya!
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - İkincisi: Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri;
bakın, ne Sayın Metiner… Metiner’de bir arıza var, kusura bakmasın. Yani
arkadaşlar, kendi grup başkan vekilinin gücü yetmiyor. Yani, ilzam etmek,
hakaret etmek değil kastım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Dinle sayın
milletvekili, kendi grup başkan vekillerinin gücü yetmiyor Sayın Metiner’e.
“Lütfen laf atma, sus” diyor ama yapıyor.
Şimdi
ben Metiner’i suçlamak için söylemiyorum, olayı suçlamak için yapıyorum.
Gecenin saat iki buçuğunda, üç buçuğunda bu görüşmeyi yaparsanız, inanınız ki
içimizdeki en sakin insanımız bile kontrol edilemeyen davranışların içine
girer. İşin mahiyeti yanlış. Yani, iki gündür, üç
gündür on saat çalışıyoruz. Eğer diğer işlerimizi de yapıyorsak günde on beş,
on altı saat çalışıyoruz. Fizik buna müsaade etmez. Ne olur bunu yarın cumadan
sonra devam etsek de kimse kimseyi kırmasa, bu türlü laflar etmek
mecburiyetinde kalmasak. Ne olur değerli arkadaşlar?
(x) Bu ifadelere ilişkin düzeltme 30/3/2012 tarihli 86’ncı Birleşim Tutanak Dergisi’nin 22’nci
sayfasında yer almaktadır.
Değerli
arkadaşlar, tekrar dikkatinizi çekmek istiyorum; bindik bir alamete…
SITKI
GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Kürsüden hakaret edeni de bahsedin.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) – Onları da kınayalım kardeşim, onları da kınayalım.
SITKI
GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Onları da kınayın tabii.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) – Onları da kınayalım ama eğer bu kürsüyü koruyamazsanız, bu
kürsüyü koruyamaz, sürekli buradan… Ben size bir olay anlatırım, olayın sahibi
burada, utanır. Onun için, yani konuşmayın, konuşturmayın bizi.
Bu
sebeple söylüyorum, işin mahiyeti yanlış. Gecenin bu saatinde bu
milletvekillerini burada çalışmaya mecbur eden kimse, sebebi neyse o yanlış ve
olanlardan da sorumlu olacak. Hiç mi akil adam yok aranızda…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) – Hiç mi yani sayın bakanlardan, Sayın Meclis Başkanı, bunu
yarın görüşelim, devam edelim demiyor.
Değerli
arkadaşlar, yanlış yapıyoruz, yanlış yapıyoruz.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Sayın Şandır teşekkür ediyorum.
Sayın
Canikli buyurun.
8.- Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, Meclis Genel Kurulunda yaşanan olaylara ve sorumluları
kınadıklarına ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
buna benzer olayların hepimizi üzdüğünü görüyorum, bizi de üzüyor elbette.
Konuşmamın başında şunu söyleyeyim: Hiç kuşkusuz, nereden gelirse gelsin, kim
olursa olsun kürsüye yürümek gibi bir fiilin kabul edilmesi mümkün değil. Yani
kürsüye…
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Yürümek değil… Yürümek değil…
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Neyse yani bakın bir şeyi, düşüncemizi, kanaatimizi
paylaşıyoruz. Yani, söylüyoruz açık olarak. (Gürültüler)
BAŞKAN
– Lütfen sabredin…
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Nereden gelirse gelsin, kim olursa olsun açıkça söylüyoruz:
Bu kürsü açık tutulmalıdır, burası milletin kürsüsüdür. Saldırı, işgal, ne
olursa olsun fark etmez. Yani sonuç itibarıyla buranın çalıştırılamaz hâle,
milletvekillerinin, hatiplerin konuşturulamaz hâle gelmesi… Kim olursa olsun,
elbette kınayacağız yani aksi düşünülemez. Kınıyoruz da zaten.
Değerli
arkadaşlar, tabii bunu yaparken -biraz önce, Sayın Şandır da ifade etti- burada
konuşmalarda da saldıran, hakaret eden arkadaşlar varsa onları da kınamamız
gerekiyor.
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Kınayalım…
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Hep birlikte onları da kınamamız gerekiyor. Yani ben şimdi
burada bir muhasebe, bir karşılaştırma, o onu yaptı, bu bunu yaptı falan gibi
bir döngüye girmek istemiyorum, öyle bir niyetim yok ama bütünüyle olayın
fotoğrafının tamamını görmek lazım. Yani, kürsüye yürüyen bir arkadaşımızı,
yürümek isteyen veya, her neyse kınıyoruz ama aynı
şekilde burada gerçekten…
HASAN
ÖREN (Manisa) – Kürsü dokunulmazlığı var. O, ayrı bir şey.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Söylüyoruz, söylüyoruz, bakın söylüyoruz.
HASAN
ÖREN (Manisa) – Ayrı bir şey.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Onu ayırdık, söyledik, kanaatimizi söyledik.
HASAN
ÖREN (Manisa) - Özür diler oradan. Başka bir şey…
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) ¬– Ama burada yapılan yanlışları da görmemizi engellememeli,
onu da söylemeliyiz. (CHP sıralarından gürültüler)
HASAN
ÖREN (Manisa) - O yanlışı oradan arkadaşınız hepsini düzeltsin.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Onu söylüyorum ben yani. Ayırdık onu, söyledik, onu da
söylüyoruz. Yani bakın, hakikaten…
HASAN
ÖREN (Manisa) – Kınama cezası verilecek…
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Onu söyledim diyorum, biraz önce söyledim ama şunu da
söylememiz lazım yani “Sakallı bir milletvekili, daha önce o sakalı rahmani
sanırdım, şeytaniymiş.” Yani bunu da kınamalıyız, bunu da eleştirmeliyiz.
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Kürsüye çıkar eleştirir.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Onu söylemeye çalışıyorum değerli arkadaşlar.
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Çıksın sakallı arkadaş eleştirsin.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Dolayısıyla yani hepiniz, hepimiz bütün hareketlerimize,
konuşmalarımıza… Eleştiri tamam, ağır eleştiri tamam ama hakaret olmasın. Yani
gerilmemesi gerekiyor bu Meclisin.
MUSA
ÇAM (İzmir) – Bu saatte çalışmak mecburiyetinde miyiz Başkan?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) – Şimdi tabii biraz önce Sayın İnce bir ifade ortaya koydu,
sanıyorum belki içinde bulunulan ortamın da etkisiyle, yoksa kastettiğinin o
olduğunu düşünmüyorum yani böyle silah milah falan,
öyle şeyler bu Mecliste olmaz, olmaması gerekir. Yani zaman zaman tatsızlıklar
oluyor, geçmişte de oldu, olmamasını temenni ediyoruz, oluyor maalesef…
MUSA
ÇAM (İzmir) – Sayın Grup Başkan Vekili, bu saatte çalışmak mecburiyetinde miyiz
söyle Allah aşkına?
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Ama bunun çözüm yöntemi bir araya gelerek, sakinleştirerek,
o ortamı oluşturan hâletiruhiyeyi ortadan kaldırmaya çalışarak, özellikle
bizlerin, grup başkan vekillerinin başta olmak üzere, doğal olarak,
sakinleştirmeye çalışmak; olması gereken doğru yöntem budur yani aksi bir tavır
ya da tırmandırma şeklinde, tırmandırmaya yol açacak, nereden gelirse gelsin,
silah ya da başka bir şey… Yani bunu da bence kayıtlardan çıkarmak
lazım değerli arkadaşlar.
AHMET
DURAN BULUT (Balıkesir) – Saat üç buçuk, Meclisi amele yerine koyuyorsunuz!
Olur mu? Herkes geriliyor.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - Bu ifadeyi kayıtlardan çıkarmak lazım çünkü onun
kastedilmediğini de biliyorum, o niyetle söylemediğini biliyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
NURETTİN
CANİKLİ (Devamla) - İnşallah sakin bir şekilde çalışmalarımızı sürdürürüz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
- Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Çok kısa bir açıklama yapayım.
Kayıtlardan
falan çıkmaz. Ben ne dediğimin farkındayım.
BAŞKAN
– Hayır, kayıtlardan çıkmaz zaten; öyle bir şey söz konusu değil.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Birincisi şu: Bir kere, ben silah taşımıyorum yani bu bir.
İkincisi,
bir nefsi müdafaadan söz ettim ben. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bir
dakika… Derdimi anlatırsam…
Ben
bir nefsi müdafaadan söz ettim. Sürekli olarak şöyle bir psikoloji içinde AKP
milletvekilleri: “Biz çoğunluğuz, biz döveriz.” mantığında. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ABDULLAH
NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Hayır, hayır!
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Bakın, bu psikolojiden çıkın. Biz size kendimizi dövdürmeyiz,
biz size kendimizi dövdürmeyiz, ne gerekiyorsa onu yaparız ama dövdürmeyiz. Bu
psikolojiden çıkın! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Sayın İnce, müsterih olun, burada hiçbir sayın milletvekili dövülmez.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Buradan çıkmanızı istiyorum. Ne gerekirse onu yaparım. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Evet,
sayın milletvekilleri, biz de Başkanlık Divanı olarak biraz önceki yaşanan
üzücü hadiseyi kınıyoruz.
XI.- DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.- Adıyaman Milletvekili Mehmet
Metiner’e yapmış olduğu davranış nedeniyle İç Tüzük’ün
160’ıncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince kınama cezası verilmesi yapılan
oylama sonucu kabul edilmedi
BAŞKAN
– Adıyaman Milletvekili Sayın Mehmet Metiner’in davranışı kınama cezasını
gerektiren bir fiildir. Bu nedenle Adıyaman Milletvekili Sayın Mehmet Metiner’e
İç Tüzük’ün 163’üncü maddesi uyarınca kınama cezası
verilmesini teklif edeceğim ancak Sayın Metiner buradaysa savunma yapabilir.
Sayın
Metiner? Yok.
Şimdi,
163/4’üncü madde gereğince Sayın Metiner’e kınama cezası verilmesini teklif
ediyorum: Kabul edenler…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Olmadı… Hakikaten olmadı!
BAŞKAN
– Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM
İNCE (Yalova) – İşte, adaletiniz bu sizin! Adalete bak! Yazıklar olsun!
BAŞKAN
– Sayın İnce… Lütfen.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Vicdana bak, Müslümanlığa bak, adalete bak!
BAŞKAN
- Ama Sayın Ağbaba, biraz önceki olayı da dikkate
alarak lütfen… Lütfen önerge üzerinde konuşalım. Lütfen…
Buyurun
Sayın Ağbaba.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ve Kahramanmaraş Milletvekili
Mahir Ünal'ın; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı ve 2
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ile 5
Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
Uşak Milletvekili Mehmet Altay ve Mersin Milletvekili Çiğdem Münevver Ökten
Tarafından Benimsenen (2/312) Esas Numaralı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz ve 12 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilat Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 21 Milletvekilinin; Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (2/358, 2/305, 2/306, 2/307, 2/312, 2/384, 2/385) (S.
Sayısı:199) (Devam)
VELİ
AĞBABA (Malatya) - Değerli arkadaşlar,
benim yaşım…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – CHP’li biri yapsa hiç kimse bana o CHP’liye “ret” oyu
verdiremez, o CHP’liye ceza verdiririm, parmağımı kaldırırım! (AK PARTİ sıralarından “Sus! Sus!”sesi)
(AK
PARTİ ve CHP milletvekilleri arasında karşılıklı laf atmalar, birbirlerinin
üzerine yürümeler ve yumruklaşmalar)
VELİ
AĞBABA (Devamla) - Değerli
milletvekilleri…
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, kapatın şunu ya!
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 03.33
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 03.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 85’inci Birleşiminin
Sekizinci Oturumunu açıyorum.
199
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Şimdi
söz sırası Sayın Ağbaba’da…
HASAN
ÖREN (Manisa) – Sayın Başkan, yeter artık ya! Herkes laçka olmuş, hâlâ daha…
Ayıp!
Grup
başkan vekilleri, ne oldu ya? Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Sayın Hamzaçebi, buyurun… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
HASAN
ÖREN (Manisa) – Nedir niyetiniz? Birbirimizi mi öldürelim ya!
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Yani bu çalışma şartları hukukun neresinde yazıyor?
AHMET
TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Esir miyiz burada?
BAŞKAN
– Lütfen sayın milletvekilleri…
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) - Sabaha kadar çalışmaya mecbur mu bu milletvekilleri,
arkadaşlar?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan…
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkanım, bu çalışma şartları…
BAŞKAN
– Yerinize oturun, söz vereyim.
Bir
saniye Sayın Şandır…
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Söz meselesi değil kardeşim ya! Ne sözü ya!
HASAN
ÖREN (Manisa) – Sayın Başkan, hiçbir kavgada şu alanda olmadım, yerimde
oturdum. Yeter artık, sinirlerimiz gitti ya! Sayın Başkanım…
Müdahale edin grup başkan vekilleri, müdahale
edin ya! Ayıptır ya! Ne olacak birbirini vursa insanlar, hoşunuza mı gidecek!
BAŞKAN
– Sayın Ören, kavganın sebebi Başkanlık Divanı değil ki!
HASAN
ÖREN (Manisa) – Yapmayın ya! Ortaya çıkan bir insan değilim, atışmalarda olan
bir insan değilim ama ayıptır ya, sinir diye bir şey kalmadı! Yarın çıksa ölür müsünüz!
Niye
gülüyorsun arkadaş, yanlış bir şey mi söylüyorum? Ne oldu da… İnsanlar
birbirini kırarsa sevinir misin?
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Hamzaçebi.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Meclis Genel Kurulunda yaşanan olaylar ve gergin ortam nedeniyle
İç Tüzük madde 68’e göre birleşimin kapatılması gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizin
tanık olduğu gibi ortada gergin bir atmosfer var. Böyle bir atmosferde
görüşmeye devam etmek, “Bu yasayı bugün sabaha kadar sonuçlandırayım.” demek
yeni gerginliklere neden olacak bir davranışta bulunmak demektir; ben bunu
tavsiye etmiyorum. Görüyorsunuz, her yeni başlayan oturumda, bir şekilde bir
önceki ortamın, bir önceki oturumun gerginliği giderilemediği için yeni bir
gerginlik başlıyor.
Kürsüde
konuşan hatibe yapılan bir saldırı nedeniyle sizin Genel Kurulun takdirine
sunduğunuz kınama cezasının arkasında AKP Grubunun durmamış olması nedeniyle
böyle bir hukuksuzluğun yaşandığı bir ortamda “Görüşmeye devam edelim.” demek
gerginliklere ortam hazırlamak demektir. Bunu tavsiye etmiyorum.
İkincisi,
Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 68’inci maddesi açıktır,
gürültü ve kavga hâlinde sizin oturuma ara vereceğinizi söyler, tekrar oturumu
açtığınızda yeni bir gürültü ve kavga ortamı var ise, devam ediyor ise oturumu
kapatmanız gerektiğini söyler. Siz iki kere oturumu kapatmak zorunda kaldınız,
tekrar bir daha gerginliğe, kavgaya meydan vermemek amacıyla 68’inci maddeye
göre sizin oturumu kapatmanız gerekiyor Sayın Başkanım. Lütfen, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak sizden İç Tüzük’e uymanızı ve
oturumu kapatmanızı bekliyoruz.
Bakın,
burada bizler sabahlara kadar çalışabiliriz, çalışmadan yılan milletvekilleri
değiliz, sizler bir tasarı, teklif getirebilirsiniz, biz yirmi dört saat, otuz
altı saat bütün bunların hepsine karşı görüşlerimizi ifade edebiliriz ama
burada bayan milletvekillerimiz var. Bakın, stenograflara bakalım. Bakın, şu
insanlık dışı bir tablo değil midir? Şurada, şu anda 6 stenografımız var…
BAŞKAN
– Sayın Hamzaçebi, teşekkür ediyorum.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – 5’i bayan…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir saniye Sayın Başkan ama…
ENGİN
ALTAY (Sinop) – Bir Grup Başkan Vekilinin sözü böyle kesilir mi ya?
BAŞKAN
– Sayın Hamzaçebi, hemen itiraz etmeyin, ben kesmedim, kendiliğinden kesildi.
(CHP sıralarından gürültüler)
AYLİN
NAZLIAKA (Ankara) – Bizim hakkımızı savunuyordu, açın Başkan.
BAŞKAN
– Ben parmağımla kesmiş değilim ki… Her şeye itiraz ediyorsunuz ya. Böyle bir
şey olmaz ki… Buyurun şimdi.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, sinirlerin ne kadar gergin olduğunu görün,
bakın.
BAŞKAN
– Anladım…
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, cümlemi bitireyim. Bakın, tabii ki bu
ortamda siz de geriliyorsunuz.
BAŞKAN
– Ben gergin değilim ama siz hemen itiraz ediyorsunuz, bir şeyi dinlemiyorsunuz
ki.
Buyurun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bakın, siz de geriliyorsunuz. Sayın Başkan, kürsüde
konuşurken bana otuz saniyeyi bile vermeyi esirgediniz. Ben o kürsüde konuşma
hakkını…
BAŞKAN
– Kuralları uyguladım efendim.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, otuz saniye derken, en son selamlama
konuşmamı yapıp inecektim, onu dahi esirgediniz, bunu da bu gergin ortama
bağlıyorum, neyse.
Şu
son cümlemi tamamlayayım: Sayı değişti şimdi burada, demin 5 bayan stenograf
arkadaşımız vardı, 6 bayan stenograf arkadaşımız var, 1 tane erkek stenograf
arkadaşımız var, pozitif ayrımcılık bu olsa gerek!
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzük’ün 68’in son fıkrası
gereğince birleşimi kapatıyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Bu kadar… Başta yapsaydınız ne olurdu yani!
BAŞKAN
– Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 30 Mart 2012 Cuma günü saat 14.00’te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.