Yasemin KARADENİZ Normal 25669 2 2 2012-04-09T08:32:00Z 2012-04-09T08:32:00Z 78 48478 276328 2302 648 324158 14.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ

 

YASAMA DÖNEMİ                 CİLT                YASAMA YILI

              24                                13                            2

 

 

TUTANAK DERGİSİ

65’inci BİRLEŞİM

 

14 Şubat 2012 Salı

 

 

 

DÖNEM: 24

 

 

                                                    CİLT: 13                    YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

65’inci Birleşim

14 Şubat 2012 Salı

 

 

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

 

   I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, sağlık hizmetleri alanında artan sorunlar ve çalışanların huzursuzluklarına ilişkin gündem dışı konuşması ve  Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya iline yapılan kamu yatırımlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve  Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

3.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, Suriye’de yaşanan sorunların sınır illerimize etkilerine ilişkin gündem dışı  konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesine göre, MİT Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifinin TBMM Başkanlığınca yalnızca Adalet Komisyonuna değil, Anayasa, Millî Savunma ve İçişleri komisyonlarına da havale edilmesi gerektiğine ilişkin  açıklaması 

2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Adalet Komisyonunda görüşülen MİT ile ilgili teklifin aslında tasarı görünümlü bir teklif olduğuna ilişkin açıklaması

3.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalay’ın, eski Ardahan mebusları Halit Paşa ile Hilmi Bey’in iadeiitibarlarını talep ettiğine ilişkin açıklaması

4.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın sağlık hizmetleriyle ilgili yanıltıcı ifadelerde bulunduğuna ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, TRT Genel Müdürlüğünün Kamu İhale Kurumuna sormadan ve ihale yapmadan mal alması konusunda Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ne düşündüğüne ilişkin açıklaması

6.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, genel tıp alanında özel sağlık kuruluşlarından hizmet alımı yapılırken diş hekimi muayenehanelerinin unutulduğuna ve Sağlık Bakanının bu konuda ne gibi bir çalışma yapacağına ilişkin açıklaması

7.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın sağlık hizmetlerinde eskiyle yeniyi mukayese etmesine ilişkin açıklaması

8.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın hesapsız, kitapsız uygulamalar yaptığına ilişkin açıklaması

9.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, cezaevlerinde yaşanan sağlık sorunlarına çözüm bulunması gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Bakanların sadece kendi illerine hizmet götürmemeleri, diğer illere de hizmet götürmeleri gerektiğine ilişkin açıklaması

11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Doğu Türkistan kökenli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve Uygur Türklerinden olduğu ileri sürülen Abdulhamit Davutoğlu, Kemal Ömeroğlu ve Ahmet Raşit isimli şahısların Tacikistan devleti makamlarınca tutuklandıklarına, Dışişleri Bakanlığının konuyla ilgilenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

12.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 14 Şubat Sevgililer Günü’ne ilişkin açıklaması

13.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, KCK operasyonu doğrultusunda bir partinin il binasında dokümanlar bulunduğuna dair verdiği bilginin doğru olmadığına  BDP Diyarbakır il örgütünde böyle bir dokümanın bulunmadığına ilişkin açıklaması 

VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Oturum Başkanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün “Kanun tasarıları ve komisyonlara havale” başlıklı 73’üncü maddesini İç Tüzük’e aykırı uyguladığı gerekçesiyle Başkanın tutumu hakkında

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, şehit yakınları ve gazilerin sorunlarının ve çözüm yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, elma üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143)

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, ülkemizde meydana gelen erozyon ve kuraklığa bağlı olarak oluşan çölleşmenin nedenlerinin ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/144)

B) Tezkereler

1.- TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in, Suudi Arabistan Şûra Meclisi Başkanı Abdullah Al-Şheıkh'in vaki davetine icabetle Riyad'da düzenlenecek olan G-20 Ülkeleri Parlamento Başkanları III. İstişare Toplantısı’na katılmak üzere beraberindeki Parlamento heyetiyle, Suudi Arabistan'a ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık Tezkeresi (3/752)

C) Önergeler

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün (2/56) esas numaralı, Muhtarların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (2/24)

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

 

1.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ve arkadaşları tarafından, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin giderilmesi ve araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14/2/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi

2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları tarafından, demokrasiye müdahaleye zemin hazırlayan karanlık olayların aydınlatılması, devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılması hakkında verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14/2/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP  Grubu önerisi

3.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 128 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak  bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, grubuna sataşması nedeniyle  konuşması

X.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın bir mahallesindeki bazı sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/11) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kıdem tazminatının kaldırılacağı iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/38) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

3.- İzmir Milletvekili Hülya Güven’in, kamu kurumlarında boş olan özürlü kadrolarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/49) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, emeklilerin intibak sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/229) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

 

5.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, yarıcılık yapanların sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/267) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

6.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, yarıcılıkla uğraşanların sosyal güvenlik haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/289) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, esnaf ve sanatkârların sosyal güvenlik prim borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/315) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

 

8.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, TESK’in SGK yönetim kurulunda temsil edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/451) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı

    

9.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, kamu çalışanları arasındaki ücret farklılıklarının giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/461) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emeklilerin intibak sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/483) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı   

 

11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emeklilerin reel gelirlerindeki bozulmanın etkilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/485) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kamu personeli ile ilgili bir açıklamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/491) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı

 

13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kayıt dışı istihdama ilişkin sözlü soru önergesi (6/493) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

 

14.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, askerlik görevini ifa eden vatandaşların sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/561) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

15.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, kamuda taşeronluk ve atipik istihdam biçimlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/606) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

16.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/609) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

17.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/644) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye İş Kurumunda çalışan memurların maaşlarında düşüş olduğu iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/651) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’de Sosyal Güvenlik Kurumunun yeni bir hizmet binası ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/674) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emeklilik yaşının yükseltilmesinden kaynaklanan mağduriyetin giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/694) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çöllolar kömür havzasında göçük altında kalan madencilerin cenazelerinin çıkarılması çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/722) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı

22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emekli maaşlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/784) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye Kamu-Sen tarafından yapılan sendikal haklarla ilgili bir açıklamaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/795) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

24.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, memur emekli aylıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/862) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârlara SGK Yönetim Kurulu toplantılarında temsil imkanı sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/863) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kadın esnaf ve sanatkârların doğum borçlanmasına ve erken emeklilik imkanından yararlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/864) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sosyal güvenlik destek primi uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/865) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârların asgari geçim indiriminden yararlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/866) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, merkez ve taşra teşkilatlarındaki boş kadrolara ilişkin sözlü soru önergesi (6/877) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârlar arasındaki maaş farklılıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/880) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üniversite mezunu polis memurlarının emeklilik sonrası özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/889) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bakanlık merkez ve taşra teşkilatı binalarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/959) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ankara Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, büyükşehir belediyelerinde görevlendirilen inceleme ve denetim elemanı sayısına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı   (7/1576)

2.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, cezaevinde hayatını kaybeden MİT eski görevlisiyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/1578)

3.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, cezaevlerinin şartlarına ve hasta ve kişisel ihtiyaçlarını karşılayamayan bir hükümlüye ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı  (7/1584)

4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık merkez teşkilatı araçları ve lojmanlarının giderlerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/1806)

5.- Ankara Milletvekili Sinan Aydın Aygün’ün, Cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/1919)

6.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, ilaçların satış fiyatları ve devletin ödediği fiyatlar arasındaki farkın hastalar tarafından ödenmesinden kaynaklanan mağduriyete ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/2401)

7.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, ilaç temini konusunda yaşanan sorunların giderilmesine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/2448)

8.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, hac organizasyonlarıyla ilgili yapılan inceleme, araştırma ve soruşturmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/2462)

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkâra yönelik teşvik paketi hazırlanıp hazırlanmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2468)

10.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın, Merkez Bankasının döviz piyasasında yaptığı müdahalelere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/2487)

11.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, doğal afetlerden zarar gören üreticilerin özel bankalara olan kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/2488)

12.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, 2007-2011 yılları arasında protestolu senet ve karşılıksız çek tutarlarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/2489)

13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, imam hatiplerin ve din görevlilerinin atanmalarına yönelik değişikliklere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/2492)

14.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, şeker pancarı üretimindeki kota uygulamasına ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı (7/2501)

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, SSK veya BAĞ-KUR’dan emekli olanların kamuda çalıştıkları süreler için verilmesi gereken emekli ikramiyelerini alamadıkları iddiasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/2504)

16.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın, emekli maaşlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/2505)

17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, emekli maaşları arasındaki farkları ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/2508)

18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, gümrüklerde ihbarların takip ve değerlendirilmesine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2524)

19.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, küçük esnaf ve sanatkârın sorunlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2525)

20.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, posta gümrük idarelerinde bilgisayarlı kayıt sistemine geçilmesi gereğine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2527)

21.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanının Şırnak-Uludere’ye gidebilmesi için tahsis edilen helikopterin tahsisinden vazgeçilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı (7/2529)

22.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kamu görevinden uzaklaştırıldıktan sonra özel sektörde çalışıp emekli olan vatandaşlara pasaport verilmediği iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı (7/2530)

23.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, Ulaşım Koordinasyon Merkezi toplantılarına taşımacı esnafının katılabilmesi için yapılacak düzenlemeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı (7/2541)

24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav Belediyesinin ödenek ve borç terkini talebine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/2548)

25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Merkez, Altıntaş, Aslanapa, Çavdarhisar, Dumlupınar, Domaniç, Emet, Gediz,  Hisarcık, Şaphane, Pazarlar,  Simav ve  Tavşanlı’da, İl Özel İdaresi bütçesinden gerçekleştirilen yatırımlara ilişkin soruları ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı (7/2580), (7/2581), (7/2582), (7/2583), (7/2584), (7/2585), (7/2586), (7/2587), (7/2588), (7/2589), (7/2590), (7/2591), (7/2592)

26.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, POMEM sınavını kazanan bütün adayların askerlikten erken terhis edildikleri iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın cevabı (7/2594)

27.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Rusya ile imzalanan doğal gaz anlaşmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı   (7/2649)

28.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın, iş yerlerindeki POS cihazı sayısına ve ödenen ücret ve aidatlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/2655)

29.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Vakıfbank Genel Müdürünün KPSS ile ilgili bir açıklamasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/2656)

30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çek Kanunu’ndaki borç kayıtlarına ilişkin hükümlerin bankalar tarafından uygulanmadığı iddialarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/2657)

31.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, SGK’dan emekli dul ve yetim aylığı alan vatandaşların banka değişikliği taleplerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/2666)

32.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özelleştirilen Kütahya Şeker Fabrikasına ait bir arazi ile ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı   (7/2669)

33.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da başlatılan, tamamlanmayan ve âtıl durumda bekleyen kamu yatırımlarına,

- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, özelleştirilen Sivas Et-Balık Kurumunun bazı sorunlarına,

- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, kanatlı hayvan sektöründeki yem ihtiyacının karşılanmasında yerli üretimin teşvik edilmesine,

- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, çiftçilerin tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarına,

- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özelleştirilen Kütahya Şeker Fabrikasına ait bir arazi ile ilgili bazı iddialara,

Su ürünleri mühendislerinin istihdamına,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı  (7/2687), (7/2688), (7/2689), (7/2690), (7/2691), (7/2692)

34.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da 2007-2011 yılları arasında esnafın kredi kullanmasına ve desteklenmesine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2693)

35.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da başlatılan, tamamlanmayan ve âtıl durumda bekleyen kamu yatırımlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2694)

36.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da başlatılan, tamamlanmayan ve âtıl durumda bekleyen kamu yatırımlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı  (7/2697)

37.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, bazı bakanlıkların teşkilat yapılarında denetim birimlerinin yer almamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/2732)

38.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır Dicle Vadisi Projesi’ne ilişkin Başbakandan sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/2740)

39.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Van depreminin Nemrut ve Süphan Dağlarına yaptığı etkiye ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2749)

40.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Van depremi sonrasında kamu görevlilerine maddi ve manevi destek verilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2753)

41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Altıntaş,  Kütahya-Merkez,  Tavşanlı,  Simav,  Pazarlar,  Şaphane, Hisarcık , Emet, Gediz , Dumlupınar, Domaniç, Çavdarhisar, Aslanapa ve köylerinin din görevlisi açığının giderilmesine ilişkin soruları ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/2771), (7/2772), (7/2773), (7/2774), (7/2775), (7/2776), (7/2777), (7/2778),  (7/2779), (7/2780), (7/2781),  (7/2782), (7/2783)

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, merkez ve taşra teşkilatlarındaki boş kadrolara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2835)

43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda hizmetlerde taşeronlaşmaya ve taşeron firma çalışanlarının bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2836)

44.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Akkuyu Nükleer Santralinde alınacak güvenlik önlemlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2838)

45.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, merkez ve taşra teşkilatlarındaki boş kadrolara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2863)

46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda hizmetlerde taşeronlaşmaya ve taşeron firma çalışanlarının bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2864)

47.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarına ait binalarının depreme karşı güçlendirilmesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2865)

48.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TÜİK tarafından yapılan yetişkin eğitim ve hane halkı iş gücü araştırmalarına ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/2885)

49.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Saruhanlı Vergi Dairesi Hizmet Binası Projesi’ne ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/2896)

50.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün, bir milletvekilinin yapmış olduğu açıklamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2959)

51.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Bursa’daki kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3042)

52.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, tuğla ve kiremit üreticilerinin kullandığı toz kömürün temininde yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/3045)

53.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu’nun, Ergene Nehri etrafındaki fabrikaların denetimine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı  (7/3051)

54.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, Çeşme’deki balık çiftliklerine ve bunların çevreye verdiği zararlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3052)

55.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da yapılan ve yapılacak projelere ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3053)

56.- Kocaeli Milletvekili Lütfi Türkkan’ın, Kocaeli ili genelinde ve Kartepe’de fabrikaların sebep olduğu hava kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3055)

57.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Marmara Bölgesi’nde yaşanan doğal gaz ve elektrik kesintisine ve alternatif enerji dağıtım alanları ihtiyacına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/3129)

58.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Trakya Bölgesi’nde depreme karşı güçlendirme çalışması yapılan kamu binalarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı (7/3143)

59.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Elektrik Mühendisleri Odasına verilen para cezasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/3195)

60.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, ticaret siciline kayıtlı olduğu için Türk şirketi sayılan sermayesi ve ortakları yabancı olan şirketlere taşınmaz satışına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3202)

61.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, yabancılara satılan taşınmazlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3203)

62.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da yürütülen Kentsel Dönüşüm ve Yenileme Projesi’ne ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3205)

63.- Van Milletvekili Nazmi Gür’ün, depremden sonra Van’ın yeniden yapılandırılmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3207)

64.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, doğal gazla ilgili altyapı çalışmalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/3213)

65.- Amasya Milletvekili Ramis Topal’ın, Yeşilırmak Elektrik Dağıtım AŞ ile ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/3216)

66.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Marmara Bölgesi’nde meydana gelen elektrik kesintisinin nedenlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/3379)

67.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan, Aladağ, Karaisalı, Ceyhan, Seyhan, Feke, Çukurova, Yüreğir, Saimbeyli, Pozantı, Yumurtalık, Sarıçam, Karataş, İmamoğlu ve  Tufanbeyli’de  yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin soruları ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/3383), (7/3384), (7/3385), (7/3386), (7/3387), (7/3388), (7/3389), (7/3390), (7/3391), (7/3392), (7/3393), (7/3394), (7/3395), (7/3396), (7/3397)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te açılarak dört oturum yaptı.

 

Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle, 13 Şubat Erzincan ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 94’üncü yıl dönümüne,

Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Azerbaycan’ın Hocalı kentinde yapılan soykırım ve Türkiye’de Ermeniler tarafından gerçekleştirilen katliamlara,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren Projesi kapsamında Köseköy-Gebze hattının tren ulaşımına kapatılmasına ilişkin gündem dışı konuşmasına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım cevap verdi.

 

İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel, MİT Müsteşarının ifadeye çağrılmasına, KCK soruşturmalarına, tutuklu gazetecilere, polislerin fezlekeyle açıklama yapmaması gerektiğine,

Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Hızlı Tren Projesi nedeniyle Kocaeli’deki tren hattı güzergâhındaki değişikliğe,

Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, Eskişehir-İstanbul tren seferlerinin iptal edilmesi nedeniyle Eskişehirlilere daha ucuz bir alternatif araç önerilmesi gerektiğine,

Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan, 2004 yılında Pamukova’da meydana gelen tren kazası nedeniyle açılan davanın zamanaşımına uğramasına,

Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, Başbakanın Adana metrosunun Ulaştırma Bakanlığına devri konusundaki ifadesini siyaseten kullanıp kullanmadığına,

Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, Osmaniye ili ve ilçelerinde kara yollarında yaşanan sıkıntıların giderilmesi hususunda yapılabileceklere,

Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu, altyapı çalışmaları yapılan Gümüşhane-Tirebolu, Gümüşhane-Trabzon hızlı tren hattının birlikte gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğine,

İzmir Milletvekili Oktay Vural, 57’nci Hükûmet tarafından konulmuş birtakım projelerin bugün de sürdürülmesini olumlu gördüklerine ve Pamukova’da meydana gelen tren kazası davasının zamanaşımına uğramasına,

Adana Milletvekili Ali Halaman, Adana bölgesinde Devlet Demiryollarının hantal olduğuna, bu bölgeye de hızlı tren yapılıp yapılmayacağına,

Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Tokat ilinde hızlı tren hattı olmadığına, özellikle Yıldızeli’nde bir istasyon kurulmasının önemine,

İlişkin açıklamalarına, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım cevap verdi.

İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın gündem dışı konuşmasına cevaben, Hocalı kentinde yapıldığı iddia olunan katliama ilişkin konuyu Dışişleri Komisyonunda gelecek hafta gündeme alacaklarına,

Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Hocalı katliamının önemli bir konu olduğuna ve Dışişleri Komisyonunda görüşülmesi önerilerinin kabul edilmediğine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

İstanbul Milletvekili Faik Tunay ve 25 milletvekilinin, yeraltı su kaynaklarının korunması konusunun (10/139),

Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 20 milletvekilinin, TÜFE’nin hesaplanmasında dikkate alınan TÜİK enflasyon sepetini oluşturan bileşenlerin (10/140),

Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve 19 milletvekilinin, bağcılık sektörü ve üzüm üreticilerinin sorunlarının (10/141),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin, Avrupa Parlamentosu Başkanı'nın Avrupa Parlamentosunda düzenlenecek "Eşit Değerde İşe, Eşit Ücret" konulu parlamentolar arası komisyon toplantısı davetine icabetle Brüksel'e resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün “Gündem” başlıklı 49’uncu maddesine göre Başkanın birleşimi kapatırken gelecek birleşimde hangi hususların görüşüleceğini Genel Kurula bildirmediği gerekçesiyle usul görüşmesi yapıldı. Oturum Başkanı tutumunda bir usulsüzlük olmadığını açıkladı.

 

BDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 93’üncü sırasında yer alan (10/92), hayvancılık ve kırmızı et sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin görüşmelerinin, Genel Kurulun 9/2/2012 tarihli Perşembe günkü birleşiminde,

MHP Grubunun, 20 Ekim 2011 tarih ve 482 sayı ile TBMM Başkanlığına aile bağları güçlü olmakla bilinen Türk toplumu, bu hassasiyetlerine rağmen son yıllarda âdeta cinnet geçirmektedir. Hemen her gün meydana gelen aile içi şiddetler, çiftlerin boşanması, katliamlar, intiharlar özellikle son aylarda artış göstermiştir. Türk toplumunun yapısını tehdit eden, bu sosyal olayların nedenlerinin araştırılması amacıyla verilen Meclis araştırması önergesinin 9/2/2012 Perşembe günü Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde,

CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Aytun Çıray ve arkadaşları tarafından 30/11/2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına TRT ile  ilgili iddiaların bütün boyutlarıyla açıklığa kavuşturulması hakkında verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (150 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 9/2/2012 Perşembe günlü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde,

Yapılmasına ilişkin önerileri, yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 1’inci sırasında yer alan ve görüşmeleri yarım kalan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156) 1’inci bölüm üzerindeki görüşmeleri tamamlandı.

 

Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,

Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,

Muş Milletvekili Sırrı Sakık,

Siyasi parti grup başkan vekilleriyle yapılan müzakereler sonucunda Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzük Değişiklik Teklifi’nin görüşmelerinin ertelemesini olumlu bulduklarına ilişkin birer açıklamada bulundular.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

2’nci sırasında yer alan Çukurova Üniversitesinin KKTC’de Kampus Kurmasına İlişkin Çerçeve Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/482) (S. Sayısı: 67),

3’üncü sırasında yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Ortaklık Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/480) (S. Sayısı: 100)

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

Alınan karar gereğince, 14 Şubat 2012 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 16.37’de son verildi.

 

 

 

Mehmet SAĞLAM

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

Bayram ÖZÇELİK

 

Tanju ÖZCAN

 

Burdur

 

Bolu

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

II.- GELEN KÂĞITLAR

NO: 84

10 Şubat 2012 Cuma

 

Tasarılar

1.-    Uluslararası Yolsuzlukla Mücadele Akademisi Kurucu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/568) (Adalet ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)                            

2.-    Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/569) (Adalet; İçişleri; Plan ve Bütçe ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)              

Teklif

1.-    Isparta Milletvekili Recep Özel'in; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/343) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/02/2012)

 

NO: 85

13 Şubat 2012 Pazartesi

 

Teklifler

1.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve 13 Milletvekilinin; Türkçenin Kullanılması ve Geliştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/344) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; İçişleri; Anayasa ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/01/2012)               

2.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin; 14/07/1965 Tarihli ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/345) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)        

3.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/346) (Milli Savunma; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

4.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/347) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)         

5.- İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiray’ın; Sanatçıların Sosyal Güvenlik Haklarının Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi (2/348) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2012)

6.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Teklifi (2/349) (İçişleri İle Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/02/2012)                                    

7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Soyadı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/350) (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler İle Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2012)           

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca atanan yönetim kurulu üyelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1075) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat ve ilçelerindeki doğum oranına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1076) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, kamuda ve özel sektörde TC kimlik numarası veya nüfus cüzdanı ibrazına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1077) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Artova Devlet Hastanesinin uzman hekim ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1078) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

5.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya’ya kesintisiz elektrik sağlayacak yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1079) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

6.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, kaçak sigara ve tütünün ülkeye girişinin ve satışının engellenmesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1080) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

7.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, suni bal denetimine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1081) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

8.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında hayvan sağlığı için kullanılan antibiyotiklere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1082) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

9.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’taki Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu çiftçi sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1083) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

10.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, kayıt dışı gıda üretiminin denetimine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1084) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Türk Gıda Kodeksine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1085) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

12.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, nişasta bazlı tatlandırıcı üretimine ve kullanıldığı sektöre ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1086) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

13.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, eğitime tâbi tutulan çiftçi sayısına ve organik tarım konusundaki eğitime ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1087) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

14.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında yaş sebze meyve üretimi ve ihracatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1088) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

15.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatlarında indirime gidilip gidilmeyeceğine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1089) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

16.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta sulama birliklerine borcu olan çiftçilere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1090) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

17.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yurt dışı teşkilatlarına atanacak olan personelin yabancı dil şartının kaldırıldığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1091) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

18.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, sertifikalı tohum kullanan çiftçi sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1092) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, özel sigortaların, özür grubu dönem atamalarında geçerli olmamasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1093) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli yöneticilerin atamalar ve zorunlu yer değiştirmeler nedeniyle yaşadıkları mağduriyete ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1094) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ilköğretim öğrencilerinin fiziki saldırılara maruz kaldıkları iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1095) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Talim ve Terbiye Kurulu eski başkanının yapmış olduğu bir açıklamaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1096) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, okul ve kurum müdürlerinin atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1097) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

24.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye ile Yunanistan arasında gerçekleşen ihracat ve ithalata ilişkin Ekonomi Bakanından sözlü soru önergesi (6/1098) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süt izni kullanımı konusunda kadın memurlara zorluk çıkarıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1099) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et ithalatı ve hayvancılık politikalarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1100) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, maaşların enflasyon karşısında azaldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1101) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süte karşı başlatılan aleyhte kampanyaya ve süt tüketimini artırmaya ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1102) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et fiyatlarında üretici ile tüketici fiyatları arasındaki farka ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1103) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, vakıf ve kültür varlıklarının kiraya verileceği iddialarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/1104) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ilköğretim okullarındaki güvenlik sorunu ve çeteleşme iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1105) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, vekil imamların mağduriyetine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi (6/1106) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, vakıf eserlerinin korunmasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/1107) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

34.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TCDD’de çalışan geçici personele kadro verilmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/1108) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

35.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Vakıflar Genel Müdürlüğünün öğrencilere verdiği bursa ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/1109) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

36.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından muhtaç aylığı bağlanan kişi sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/1110) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

37.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/1111) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

38.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, bio-dizel üretimi ve kullanımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1112) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

39.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, hava kirliliğinin önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1113) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

40.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, mobbing olaylarını engellemek için yapılan çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1114) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

41.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, mobbing olaylarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1115) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

42.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’a yapılacak yatırımlara ve bütçeden ayrılan kaynak miktarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1116) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

43.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, ortaöğretim kurumlarının şehir dışına çıkarılacağı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1117) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

44.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1118) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

45.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, kadınların işgücüne katılım oranına ve bu oranın artırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1119) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

46.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, okul çevresinde yaşanan şiddet olaylarına ve alınan önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1120) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

47.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, yeniden yapılandırılan Meteoroloji Genel Müdürlüğünde kapatılan istasyonlara ve yeni kurulan müdürlüklere yapılacak atamalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1121) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

48.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TOKİ’nin elde ettiği gelir miktarına ve devam eden projelere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1122) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

49.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Kyoto Protokolü çerçevesinde alınan önlemlere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1123) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

50.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta kamuda kullanılan taşıt sayısına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1124) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

51.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, TOKİ’nin Tokat’ta yaptığı daire sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1125) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bir gazetenin Uludere olayı ile ilgili yapmış olduğu haberdeki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3750) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2012)

2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bir gazetenin Uludere olayı ile ilgili yapmış olduğu haberdeki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3751) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2012)

3.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Balıkesir ve bölgesine fuar ve kongre merkezleri kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3752) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

4.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Balıkesir’de tarıma dayalı sanayinin desteklenmesi ve geliştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3753) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

5.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Milli Eğitim Bakanının bir açıklamasına ve yüksek öğrenim mezunlarının işsizlik sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3754) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

6.- Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli’nin, Gazze yönetimi tarafından Türkiye’de resmi bir Hamas ofisi açılması planlandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3755) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

7.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Hatay’da yaşanan sel felaketi ve su baskınlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3756) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya 1. Jandarma Er Eğitim Tabur Komutanlığı kışlasının Kastamonu’ya taşınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3757) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

9.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, yat turizmi potansiyelini olumsuz yönde etkileyeceği iddia edilen yeni düzenlemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3758) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

10.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Van depreminden zarar görenlerin olumsuz hava koşulları nedeniyle yaşadıkları mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3759) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

11.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, PKK tarafından kaçırılan kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3760) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

12.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Suriye’de aranan ve Türkiye’de ikamet etmekte olan bir kişiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3761) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

13.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, hayvanlara karşı işlenen fiillere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3762) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

14.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, yabancı heyet kabullerinin İstanbul’da yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3763) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

15.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’da hastanelerde sağlık görevlilerine yapılan saldırılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3764) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

16.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, aile hekimleri ve aile sağlığı personelinden damga vergisi alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3765) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

17.- Denizli Milletvekili Adnan Keskin’in, 2010 yılı KPSS sorularının çalınmasına ve bu durumun sorumlularına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3766) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

18.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, TOKİ’nin yaptığı sözleşmelerdeki ödemelerin sabit hale getirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3767) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

19.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, 2010 yılı KPSS sorularının çalınmasına ve konuyla ilgili dava açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3768) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

20.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Van depremi sonrasında TOKİ tarafından yapılan ve yapılacak ihalelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3769) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

21.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, terör örgütleri hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3770) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

22.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Van depremi sonrasında TOKİ tarafından gerçekleştirilen ihaleleri kazanan şirketlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3771) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

23.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, bazı cinayetlerin aydınlatılması için yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3772) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

24.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Uludere’de sivillerin ölümüyle sonuçlanan olaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3773) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

25.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, hasta hükümlü ve tutukluların sorunları ile cezaevlerindeki sağlık hizmetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3774) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, vatandaşlıktan çıkarılan ve yurt dışında yaşamak zorunda kalan kişilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3775) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

27.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Türk Telekomun özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3776) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

28.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı Zeytinbağı beldesinin isminin değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3777) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

29.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Akdeniz Üniversitesinin organ nakli konusunda başarılı bir öğretim üyesinin ödüllendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3778) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

30.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, e-pasaport ve e-kimlik uygulamasının bir Fransız şirketine verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3779) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

31.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, kamu kurum iskontosu uygulamasının eczaneler üzerinden yapılması nedeniyle yaşan mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3780) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

32.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Mustafakemalpaşa ilçesinin bazı köylerine su sağlayan kaynağın kiraya verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3781) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

33.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, ülkemizdeki mülteci, sığınmacı ve göçmenlerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3782) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

34.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Uludere’de yaşanan olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3783) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

35.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün, engellilerin sorunlarına ve istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3784) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

36.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Türkiye İhracatçılar Meclisinin verilerine göre ithalata dayalı ihracat miktarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3785) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

37.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, Halkbank AŞ. tarafından yayımlanan kredilerin geri ödenmesi ile ilgili bir genelgeye ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/3786) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

38.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Sayıştay tarafından genel uygunluk bildirimi verilmeyen bazı hesaplara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/3787) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

39.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, protestolu senet sayısı ve illere göre dağılımına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/3788) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

40.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van depreminden zarar görenlerin barınma sorunlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/3789) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2012)

41.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, Van’daki depremzedelerin mağduriyetlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/3790) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

42.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Van depreminden sonra çadırda yaşayanların sorunlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/3791) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

43.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Van depreminden zarar görenlerin barınma ve elektrik sorunlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/3792) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

44.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın, Bolu’nun müftü ihtiyacına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/3793) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

45.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Diyanet İşleri Başkanlığına yapılacak atamalara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/3794) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

46.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Sayıştay’ın 2010-2011 yıllarında denetlediği belediyelere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/3795) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

47.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Erzurum Oltu Cezaevinde bulunan hasta bir hükümlüye ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3796) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

48.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak’ın, Kocaeli 1 Nolu F Tipi Cezaevinde Bakanlığın bir genelgesinin uygulanmamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3797) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

49.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Antalya’da gerçekleşen bir vakaya ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3798) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

50.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, zorunlu sigortalılık süresini tamamladığı için emekli olmak isteyen belediye başkanlarının mağduriyetlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3799) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

51.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, eski SGK Kütahya İl Müdürünün görevini kötüye kullandığı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3800) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

52.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, mobbing olaylarına dair verilere ve mobbingin önlenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3801) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

53.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, askerlik görevini yerine getiren Mehmetçiğin ailesinin sosyal güvence altına alınmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3802) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

54.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, 665 sayılı KHK ile İŞKUR’un teşkilat yapısında gerçekleştirilen değişikliklere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3803) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

55.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, SGK Başkanı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3804) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

56.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, Bakanlığın işçi nakillerine ilişkin yayınladığı genelgeye ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3805) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

57.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’ta hava kirliliği oranlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3806) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

58.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, Kula ve Salihli ilçelerinin bazı köylerinde elektrik direklerinin yenilenmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3807) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

59.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, okul ve cami bahçelerinin aydınlatılması konusunda EPDK mevzuatında yapılacak değişikliğe ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3808) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

60.- Antalya Milletvekili Arif Bulut’un, Antalya’da yaşanan elektrik kesintilerine ve elektrik faturalarındaki kayıp-kaçak bedellerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3809) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

61.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, suni çim sahalarda kurşun kullanılmasının yol açabileceği sağlık sorunlarının önlenmesi için alınacak tedbirlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3810) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

62.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli antrenör atamalarıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3811) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

63.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, yağlı tohumlu bitkilerin üretimi ve desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3812) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

64.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, Hatay’da aşırı yağışlardan zarar gören çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3813) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

65.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Habur Gümrük Kapısında personel ihtiyacına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3814) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

66.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, esnaf ve sanatkârlar için özel bir teşvik sistemi uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3815) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

67.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, esnaf ve sanatkârların elektrik kullanımında özel bir tarife uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3816) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

68.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, elektrikli bisiklet kullanımının desteklenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3817) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

69.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya 1. Jandarma Er Eğitim Tabur Komutanlığı kışlasının Kastamonu’ya taşınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3818) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

70.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören kişilerin zararlarının tazminine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3819) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

71.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, kaçak sigara ve diğer tütün mamullerinin denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3820) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

72.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, Salihli ve Kula ilçelerinin bazı köylerinin altyapı sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3821) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

73.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Hatay mülteci kampında kalan bir örgütün sorumlularının açıklamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3822) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

74.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, PKK tarafından kaçırılan kişilerin akıbetine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3823) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

75.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nin İller Bankasından alacağına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3824) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

76.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, Emniyet Hizmetleri sınıfına dahil edilen çarşı ve mahalle bekçilerinin özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3825) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

77.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, polis memurlarının özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3826) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

78.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Mardin’deki bir kaymakam hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3827) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

79.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, nüfusları 750 bini aşan illerin büyükşehir olmasıyla ilgili çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3828) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

80.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Çaldıran’da bir polis memurunun bir vatandaşı darp ettiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3829) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

81.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Uludere’de meydana gelen olaylarda hayatını kaybedenlerin ailelerine verilecek tazminat miktarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3830) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

82.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, bir milli kayakçının yaşamını yitirdiği olayda ihmal olduğu iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3831) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

83.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak’ın, Ankara Devlet Resim ve Heykel müzesinde bir idareci ile memur arasında yaşanan tartışmaya ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3832) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

84.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya’da yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3833) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

85.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, kesme çiçek üreticilerinin vergi ve SGK borçları nedeniyle yaşadıkları mağduriyete ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3834) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

86.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Hazine avukatları ile diğer kamu avukatlarının iş yükü ve maaşları arasındaki farka ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3835) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

87.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, karşılıksız çeklerle ilgili adli para cezası uygulamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3836) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

88.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Ankara ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyeleri ve iştiraklerinin kullandıkları dış kredi miktarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3837) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

89.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli antrenör atamaları için tahsis edilen kadrolara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3838) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

90.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Türkiye’nin öğretmenlerin özlük hakları ve çalışma koşulları açısından OECD ülkeleri içerisindeki sırasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3839) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

91.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da çalışan ücretli öğretmenlerle ilgili bir açıklamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3840) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

92.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Van’da deprem sonrasında eğitim ve öğretim faaliyetlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3841) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

93.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, TÜBİTAK’ın bir öğrencinin projesini yurt dışına göndermediği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3842) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

94.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı hakkında bir internet sitesinde yer alan ifadeleri nedeniyle bir üniversite öğrencisinin uzaklaştırma cezası almasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3843) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

95.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, “Andımız”, “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi” gibi metinler ile milli bayramların kutlanması hususunda bazı değişiklikler yapılacağı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3844) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

96.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yapılması düşünülen değişikliklere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3845) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

97.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, bir açıklamasına ve eğitim sistemine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3846) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

98.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, taşımalı ortaöğretim uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3847) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

99.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Şubat 2012 dönemi öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3848) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

100.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, taşımalı eğitim uygulaması ve öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3849) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

101.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bilişim teknolojileri öğretmenlerinin atama kontenjanına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3850) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

102.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Taşra Teşkilatı Yöneticileri Yer Değiştirme Yönetmeliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3851) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

103.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yeni atanan öğretmenlere görev süresine ilişkin taahhüt belgesi imzalatıldığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3852) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

104.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’a yapılacak yatırımlara ve bütçeden ayrılan kaynak miktarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3853) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

105.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3854) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

106.- Ordu Milletvekili İdris Yıldız’ın, Darıca 2 HES Projesi kapsamında bazı derelerin akış yönünün değiştirilmesinin yol açacağı sorunlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3855) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

107.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Bedir Kale Göleti ve Alpu Barajı inşaatının tamamlanmasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3856) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

108.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Çekerek-Süreyya Bey Barajı inşaatına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3857) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

109.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, Goşkar Deresi üzerine kurulması planlanan HES inşaatına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3858) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

110.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, GAP kapsamındaki baraj ve HES santrali inşaatlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3859) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

111.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Ilısu Barajı inşaatına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3860) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

112.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Ilısu Barajı inşaatında çalışan personele ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3861) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

113.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’a DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak yatırımlara ve bütçeden ayrılan kaynak miktarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3862) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

114.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Devlet Hastanelerindeki uygulamalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3863) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

115.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Zonguldak SGK Sağlık İşleri İl Müdürlüğü Fatura İnceleme Komisyonunun lağvedilmesiyle yaşanan mağduriyete ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3864) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

116.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Balâ Devlet Hastanesinin statüsünün değiştirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3865) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

117.- Kastamonu Milletvekili Emin Çınar’ın, Ballıdağ Göğüs Hastalıkları Hastanesinin akıbetine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3866) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

118.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesindeki sağlık hizmetlerindeki yeterliliğe ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3867) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

119.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, yabancı hekim, hemşire istihdamına ve sağlık personeli açığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3868) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

120.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’a yapılacak yatırımlara ve bütçeden ayrılan kaynak miktarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3869) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

121.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, hızlı tren projesinin tren seferlerini aksatmasının sebep olacağı sorunlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3870) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

122.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon Güney Çevre Yolu Projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3871) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

123.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, yapılması planlanan havaalanı kavşağı ihalesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3872) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

124.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, hızlı trenin iki taraflı korunması için hattın ihata altına alınacağı iddiasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3873) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

125.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır-Eğil-Dicle yolu inşaatına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3874) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

126.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Lice-Alacakaya-Arıcak yolu çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3875) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

127.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Silvan çevre yolunun yapılıp yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3876) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

128.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın, zımni milli gelir deflatörü ile ÜFE ve TÜFE arasındaki bağlantıya ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3877) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)

129.- İstanbul Milletvekili Osman Taney Koruktürk’ün, Yunanistan’daki Türk vakıflarının ve vakıf mallarının yönetimine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3878) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

130.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Bakanlığın istihbarat birimleri tarafından düzenlenen güvenlik soruşturmaları ve raporlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3879) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)

131.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bankaların uyguladığı ek hesap faiz oranlarına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3880) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

132.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tokat’a yapılacak yatırımlara bütçeden ayrılan kaynak miktarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/3881) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)

NO: 86

14 Şubat 2012 Salı

 

Meclis Araştırması Önergeleri

1.-    Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 Milletvekilinin, şehit yakınları ve gazilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/142) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2011)

2.-    Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 Milletvekilinin, elma üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/143) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2011)

3.-    Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 Milletvekilinin, erozyon ve çölleşmenin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/144) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2011)

Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi

1.     İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, olası bir İstanbul depremine karşı alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesini 10.02.2012 tarihinde geri almıştır. (7/3529)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.-    Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, AİHM’e yapılan başvurulara ve başvurulardaki artışın sebeplerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1567)

2.-    Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da sağlık hizmetleri ve personelin yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1663)

3.-    Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ta bir sağlık ocağında doktor bulunmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1664)

4.-    Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyün sağlık personelinin yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1665)

5.-    Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl’deki sağlık ocaklarının personel ve doktor açığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1666)

6.-    Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde sağlık ocağı ve hastanelerdeki personel ve doktor açığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1667)

7.-    Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, ağız ve diş sağlığı sorunları ve bunlarla ilgili çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1670)

8.-    İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, HIV/AIDS virüsü taşıyanların sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1759)

9.-    İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Karabük’teki Devlet hastanelerinin tıbbi cihaz ve doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1760)

10.-  Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, Bursa’da acil bakım ve yoğun bakım ünitelerinin yetersiz olduğu iddialarına ve Bursa’ya yapılacak sağlık yatırımlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1761)

11.-  Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, tutuklu bulunan lise ve üniversite öğrencilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1797)

12.-  Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, tutuklu bir üniversite öğrencisinin tutukluluk koşullarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1798)

13.-  Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un, yargı sisteminin yavaş işlemesi bağlamında boş hâkim ve savcı kadroları ile zaman aşımına uğrayan ceza davası dosyalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1809)

14.-  Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 1999’dan itibaren tutuklu ve hükümlü sayılarının yıllara ve suçlara göre dağılımına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1810)

15.-  Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Tam Gün Yasasından kaynaklanan sorunlara ve Başbakana farklı uygulama yapıldığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1882)

16.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, organ nakli bekleyen hastalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1884)

17.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2009-2010 yıllarında Devlet ve üniversite hastanelerinde bypass ameliyatı olanların sayısı ve bunların illere göre dağılımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1885)

18.-  Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün, Çorlu Devlet Hastanesinin kapatılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1887)

19.-  İzmir Milletvekili Hülya Güven’in, Başbakanın ameliyatı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1888)

20.-  Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Uşak’taki Devlet hastanelerinin arazilerinin TOKİ’ye devrine ve yeni yapılan hastaneye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1889)

21.-  İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, Sapanca Gölündeki kuraklık ve kentlerin su sorununa ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2196)

 


14 Şubat 2012 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih ŞAHİN (Ankara)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, sağlık hizmetleri alanında artan sorunlar ve çalışanların huzursuzlukları hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’e aittir.

Buyurunuz Sayın Tüzel. (BDP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olursanız konuşmacıyı daha rahat dinleyebiliriz.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, sağlık hizmetleri alanında artan sorunlar ve çalışanların huzursuzluklarına ilişkin gündem dışı konuşması ve  Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde yaşanan sağlık sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum.

Bugün, Dünya Öykü Günü. Ülkemizin bütün değerli öykücülerini selamlarken cezaevindeki şair, yazar, akademisyen, gazeteci, avukat, tüm düşünce suçlularının özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum.

Diyarbakır Cezaevinde halkının özgürlüğü için açlık grevine başlayan Şırnak Milletvekili Selma Irmak’ın çığlığını hep birlikte duyalım, keza, Van’da çadırları ellerinden alınan depremzedeleri de. Bugün toplu gözaltılar, toplu ölümler, İstanbul Hey Tekstilde olduğu gibi 420 işçinin birden işten çıkartılması, toplu işten atmalar… Böyle bir ülkede ne yazık ki sağlıklı kalabilmek mümkün değil.

Geçtiğimiz haftalarda İstanbul ve Ankara’da, Türkiye'nin büyük tıp fakültelerinin emekçileriyle buluştum. Hocasından hemşiresine, asistanından teknisyenine, taşeron işçisinden hekimine hepsinin ortak sorunu, halka sağlıklı hizmet verememek ve çalışan olarak büyük sıkıntılar yaşamak. Nedeni ise Hükûmetin hâlen övündüğü “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında dokuz yıldır sürdürdüğü sağlık politikalarının yarattığı tahribatlar, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, Tam Gün Yasası ve genel sağlık sigortasıyla çoğalan sorunlardır. Gelir testi için sıralarda, kuyruklarda… SGK kurumlarının önünde vatandaşlar kuyruk oluşturuyor. Yeşil kartlılar, on sekiz yaşını geçmiş kız çocuğu bulunan aileler, kayıt dışı çalışmaya itilmiş 100 binlerce işçi “Sağlık hizmeti alabilecek miyim?” sorusunu soruyor. Asgari ücretin üçte 1’inden biraz fazla geliri olanlar ne yapacaklar? Bu parayla ev kirası mı verecekler, SGK primi mi ödeyecekler, çocuklarını okula mı gönderecekler yoksa ailelerini besleyebilecekler mi?

Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ yakın zamanda yaptığı basın toplantısında “Amacımız, sağlığı ticarileştiren anlayıştan kurtarmak.” dedi. Sayın Sağlık Bakanına sormak gerekiyor: Daha iki ay önce Türkiye’yi sağlıkta cazibe merkezi hâline getirmek amacıyla sağlıkta serbest bölgeleri yasalaştıran 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yi siz hazırlamadınız mı? Hekimlik yapmak isteyen aile hekimlerini elektrik, su, kira, ısınma gideri faturalarını ödeyen ticarethane olmaya zorlayan siz değil misiniz? SES ve TTB öncülüğünde tüm sağlık emekçileri “Sağlıkta ticaret ölüm demektir.” derken onları ideolojik olmakla suçlayan siz değil misiniz?

Hastane ziyaretlerimin sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Sağlık hizmeti sunumu ekip işi olmaktan çıkmıştır. Bakanlığın hastaya “Ne kadar işlem o kadar para.” anlayışıyla dayattığı performans ücretlendirmesi sağlık emekçilerinin deyişiyle bonus biriktirme uygulaması iş barışını bozmuştur. Hastaya yaklaşımda etik değerler büyük ölçüde zedelenmiştir. Sağlık emekçileri iş ve gelir güvencesizliği yaşamaktadır. Uygulanan bu sistemin hastalarla sağlık emekçilerini karşı karşıya getirmesini ise hep birlikte biliyoruz, şiddet vakaları gazetelerden düşmüyor. Daha çok muayene daha fazla kâr anlayışı ile Avrupa’da en az yirmi dakika olan muayene süresi SGK tarafından on dakikaya indirilmiştir. Biliyor musunuz, İstanbul Bağcılar Devlet Hastanesinde günde 7 bin hastaya bakılmaktadır. Artık sağlık hizmetinde kalite değil, sayılar konuşuluyor. Bu çalışma koşullarına dayanabilmek için ilaç kullanan hekimler vardır ve bu hekimlerden geçen yıl 3 tanesi yaşamını yitirmiştir.

Sağlık Bakanının memleketi Erzurum’da tam bir yılda, Erzurum’un nüfusu kadar olan sayı, 1 milyon 300 bin hastaya bakılmıştır.

Kışkırtılan sağlık ihtiyacıyla kaynaklar ilaç tekellerine, tıbbi teknoloji tekellerine, özel sağlık hizmetlerine aktarılmıştır.

Tam Gün Yasası’yla boşalan üniversite hastanelerinde tıp eğitiminin ciddi yara alacağı açıkken bu konuda ısrar niye? Alanında deneyimli birçok yetenekli hoca üniversite dışına itilmiştir. Hastalar doktorlarından, tıp öğrencileri hocalarından mahrum bırakılmıştır. Üniversitede hasta bakamayan hoca, öğrencisine nasıl pratik eğitim verecektir?

Değerli milletvekilleri, sağlık emekçilerinin ve halkın sesine kulak verilmelidir. Halkın da, sağlıkçıların da talebi sağlık hizmetlerinin genel bütçeden karşılanmasıdır; sağlık hizmetlerinin nitelikli ve ulaşılabilir, ücretsiz olmasıdır; katkı ve katılım paylarının kaldırılmasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) – Değerli Başkan, bir dakikayla sözlerimi tamamlamak istiyorum. Son bir dakika verirseniz…

BAŞKAN – Buyurunuz devam ediniz.

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) – Ve elbette ki değerli milletvekilleri, sağlıklı bir yaşam için her şeyden önce ülkemizde barışı kazanmak zorundayız.

Sözlerimi dünya halklarının büyük şairi Bertolt Brecht’le sonlandırmak istiyorum:

“Bize öyle geliyor ki karşı çıkmak en iyisi.

Ve en küçük bir sevinçten bile vazgeçmemek.

Ve kovmak yeryüzündeki acıyı yaratanları.

Ve sonunda yaşanır bir hâle getirmek dünyayı.”

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tüzel.

Hükûmet adına Sağlık Bakanı Recep Akdağ.

Buyurunuz Sayın Akdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Sayın Başkan, yüce Meclisimizin saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce gündem dışı konuşmada sağlığı söz konusu eden değerli milletvekiline teşekkür ediyorum çünkü insanımıza AK PARTİ hükûmetleri olarak sağlıklı kalmak ya da hastalanan vatandaşlarımız için hizmet etmek konusunda neler yaptığımızı, neler başardığımızı Meclis kürsüsünden bir kere daha izah etme fırsatını bana verdi. Kendisine gerçekten teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, şükürler olsun ki dokuz seneyi aşkın iktidarımızda, halkımız, birçok alanda olduğu gibi sağlık konusunda da çilelerden kurtulduğu bir dönemi yaşıyor. Kuşkusuz, her hizmet alanında olduğu gibi bir hizmet sektörü olan sağlık alanında da hâlâ eksiklerimiz var, yapacak işlerimiz var, yapısal dönüşümümüzü gerçekleştirmek için atmamız gereken yeni adımlar var ancak vatandaşımız, gerek koruyucu hizmetlere gerek tedavi edici hizmetlere gerek acil ihtiyaç duyduğu zaman acil hizmetlere geçmişle kıyaslanamayacak kadar, şükürler olsun, daha kolay ulaşıyor.

Biraz önceki değerli konuşmacı Tam Gün Yasası’ndan bahsetti, genel sağlık sigortasından bahsetti. Özellikle bu konu üzerinde durarak konuşmama başlamak istiyorum. Türkiye, AK PARTİ İktidarından önce, ambulanslara hasta koymak için hasta yakınlarından para istenen, evrakı olmadığı için ya da parası olmadığı için vatandaşların hastanelerde rehin tutulduğu, çocuk cenazelerinin hastanelerde rehin tutulduğu bir ülkeydi. Bunu vatandaşımız, halkımız çok iyi biliyor. Türkiye, bir işçiye ya da işçi emeklisine “Sen sadece işçinin hastanesine gidebilirsin, SSK hastanesine gidebilirsin, yanı başındaki sağlık olacağına bile gidemezsin, devlet hastanesine adımını atamazsın, özel hastanenin önünden bile geçme.” dendiği dönemleri yaşadı. Türkiye, hastaneye bir şekilde giden, fırsat bulan vatandaşa “Muayenehaneye gel de hizmeti ancak bu şekilde alabilirsin.” dendiği günleri yaşadı, hem de çok yoğun bir biçimde yaşadı. Tabii o dönemlerde hepimiz sistemin mağduruyduk, bir taraftan halkımız bu sistemin mağduruydu değerli milletvekilleri, öte yandan biz sağlık çalışanları sistemin mağduruyduk. Şöyle tahayyül edelim, geçmişe dönüp bir hatırlayalım: Bir bebek cenazesi morgda bekletiliyor; onun annesi-babası üniversite hastanesinde sizin yanınıza gelmiş -siz üniversite hastanesinde bir hekimsiniz, bir öğretim üyesisiniz- size diyor ki: “Hocam, ne olursunuz, bebeğimi verin de götüreyim.” Sizin de elinizden herhangi bir şey gelmiyor, siz de sistemin mağdurusunuz; hekim olarak, hoca olarak, asistan olarak elinizden herhangi bir şey gelmez ki. Ya da ambulansa bir hasta koyacaksınız, size verilen talimat: “Bu ambulansın önce mazot parasını alacaksın, sonra hastayı o ambulansa koyacaksın.” Siz o ambulansın şoförüsünüz ya da o ambulansta hizmet veren doktorsunuz, o ambulansta hizmet veren acil tıp teknisyenisiniz; vatandaşla birlikte çektiğiniz çileyi ve vicdan azabını düşünün.

Şimdi, Yasası’yla üniversitelerin boşaldığından Sayın Milletvekili bahsetti, hastaların doktorlarından, öğrencilerin de hocalarından uzaklaştığını iddia etti. Değerli milletvekilleri, acaba gerçekler bu mudur? Tam Gün Yasası’ndan önce Türkiye'de hemen her uzman hekimin bir şekilde vatandaşla bir para ilişkisi oluşuyordu, sistem bunu gerektiriyordu. Üniversitelerimizde durum şöyleydi: “Özel muayene” ve “özel ameliyat” adı altında bir işlem vardı; gittiniz, normalde sizi asistanlar karşılar; bir şekilde hocayla görüşmeniz gerekiyorsa, öyle bir ihtiyacınız varsa ya hastanede özel muayene parası vereceksiniz, özel ameliyat parası vereceksiniz ya da bir muayenehaneye gideceksiniz, durum bundan ibaretti. Şimdi, Sayın Milletvekili acaba bu sistemin ortadan kaldırılmasından neden müteessir oluyor, neden rahatsız oluyor? Bunun vatandaşın lehine olduğunda bir şüphe var mı?

Değerli milletvekilleri, Tam Gün Yasası’ndan sonra üniversitelerimizde yaklaşık olarak 12 bin uzman hekimden yalnızca bin kadarı aynı anda hem üniversitede çalışmak hem de dışarıda çalışmak talebini üniversitelerine bildirmişlerdir. Dikkatinizi çekiyorum: “Boşalan üniversite” diye ifade edilen, bin öğretim üyesiyle ilgilidir. Dahası, Türkiye'de 120 bin hekim var. Bu 120 bin hekimin yaklaşık olarak 90 bini kamuda çalışmaktadır. Bu 90 bin hekimden de aşağı yukarı 45 bini uzman hekimdir. 90 bin hekimden Tam Gün Yasası’ndan sonra bir şekilde muayenehaneyle, dışarıyla ilişkisi kalan yalnızca bin kişidir. Bundan neden rahatsız oluyoruz? 90 bin kişiden bin kişinin derdi neden bu milletvekilimizi bu kadar rahatsız ediyor? Biz biliyoruz ki vatandaşımız hizmete daha kolay ulaşıyor, vatandaşımız bir muayenehaneye taşınmadan -yoksulumuz, garibanımız, işçimiz, emeklimiz, esnafımız, köylümüz- hastaneden faydalanma imkânını buluyor. Bundan neden rahatsız olunur gerçekten anlamak mümkün değil değerli milletvekilleri.

Şimdi, bir öğretim üyesinin muayenehanesinin olduğu günleri düşünelim. Öğleye kadar çalışır bu değerli öğretim üyemiz, bundan sonra muayenehanesine giderdi -sistem böyle çalışıyordu- ya da öğleden sonra saat öğle vaktine gelince, üniversitelerimizde “özel muayene, özel ameliyat, özel işlem” diye bir usul vardı, öğretim üyeleri o tarafa geçerdi, cebinde parası olan gider vezneye para yatırır ve bu şekilde hizmet alırdı. Şimdi, bir öğretim üyesi muayenehaneye gittiği zaman eğitim nerede kalıyor, öğrenci nerede kalıyor, hasta nerede kalıyor? Yani muayenehanesine giden bir hekimin, üniversitede çalışırken muayenehanesine öğleüzeri giden bir hekimin öğrencileriyle ne kadar irtibatı olabilir? Ya da öğleden sonra özel muayeneye başlayan bir hekimin öğrencileriyle ne kadar irtibatı olabilir? Dolayısıyla burada vatandaşımıza verilen hizmet, sağlıkta dönüşümle verdiğimiz hizmet Tam Gün Yasası’yla bir kere daha tescillenmiştir.

Değerli milletvekilleri, Sayın Milletvekilimiz genel sağlık sigortasından da bahsetti. Bakınız, gerçekleri iyi görmek lazım. Bugün, 4 kişilik bir aileyi düşünelim, bu 4 kişilik ailenin geliri yaklaşık olarak 1.200 lirayı buluyorsa, 1.200 liranın altındaysa bu aile hiç prim ödemeden sağlık hizmetlerinden yararlanabilir. Zaten biliyorsunuz on sekiz yaşın altında olan herkes gelirine bakılmaksızın sağlık hizmetlerinden yararlanıyor. Peki, 4 kişilik bir ailenin geliri 1.200 liranın üstündeyse, 3.600 liraya kadarsa, 1.200’le 3.600’ün arasındaysa o zaman kişi başına 30 lira civarında, 35 lira civarında bir prim ödemesi gerekiyor.

Şimdi, bir sosyal devlet olarak yoksulu, garibanı kollayan, gözeten bir sistem kurmuş durumdayız. Bir şekilde sigortası olmayan bir aile, herhangi bir akardan ya da başka bir yerden geliri varsa, tabiatıyla, bu gelirinden küçük bir prim ödeyerek bu hizmetten yararlanıyor ama yoksullar için, AK PARTİ hükûmetleri, bir sosyal devlet olma gereğini öteden beri yerine getirmiştir, bundan sonra da yerine getirmeye devam edecektir. Bu ülkede yoksul ve gariban bir kişi, çok açık ifade ediyorum, AK PARTİ hükûmetlerinde dokuz yıldır Sağlık Bakanlığı yapan bir siyasetçi olarak ifade ediyorum, bu ülkenin yoksul ve garibanı bundan böyle hiçbir hastanenin önünde boynunu eğmeyecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Velev ki önüne gittiği hastane bir özel hastane olsun, değişmez. Eğer acil bir durumu varsa, yoğun bakım ihtiyacı varsa, isterse bir özel hastane olsun, isterse Sosyal Güvenlik Kurumuyla anlaşması olmayan bir özel hastane olsun, vatandaşlar bu hizmeti o özel hastaneden ceplerinden 5 kuruş ödemeden bile alabilmektedir.

Bu usule uymayan, Hükûmetimizin ortaya koyduğu bu kurala uymayan herhangi bir özel işletme, özel hastane olursa bunun için de gerekli yaptırımları uyguluyoruz.

Bizim vatandaşlarımızdan istirhamımız şudur: Kendileri için getirilen haklardan bütün vatandaşlarımız, halkımız yeterince yararlanmalıdır. Bu, koruyucu hizmetler açısından da böyledir, tedavi edici hizmetler açısından da böyledir, bireyin kendi sağlığını koruması açısından da böyledir.

AK PARTİ hükûmetleri olarak bundan böyle de vatandaşımızın sağlığını korumak, onu hiçbir zaman bir sağlık kuruluşu önünde, kapısında sahipsiz bırakmamak için gayretlerimize devam edeceğiz ve Allah’ın izniyle, bunlardan daha iyisine de halkımız layıktır, daha iyisine de halkımızı kavuşturacağız.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Akdağ.

Gündem dışı ikinci söz, Kütahya iline yapılan kamu yatırımları hakkında söz isteyen Kütahya Milletvekili Alim Işık’a aittir.

Buyurunuz Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya iline yapılan kamu yatırımlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve  Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Kütahya iline yapılan kamu yatırımları hakkında sizleri bilgilendirmek üzere söz aldım. Bu vesileyle tekrar saygılarımı sunuyor, iyi bir çalışma haftası diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, Kütahya ili 2002 yılından bu yana yapılan her seçimde iktidar partisine en fazla oy desteği vermiş birkaç ilden birisi olmuştur. Ancak ne yazıktır ki, aynı dönemde bu oy desteğinin karşılığını hizmet olarak alamamış ve seçim yılları dışında âdeta iktidar  partisi tarafından unutulmuş bir il olmuştur. AKP’nin iş başına geldiği tarihten bu yana ilin en önemli istihdam kaynaklarından olan Şeker Fabrikası, Azot Fabrikası, ETİ Gümüş, Osmangazi Elektrik Dağıtım Şirketi ve KÜMAŞ AŞ gibi tesisler özelleştirilerek istihdam kapasitesi daraltılmış, ilimize yıllardır hizmet veren ve her yıl yaklaşık 10 bin asker ile 50 bine yakın asker yakınının ziyaret ettiği jandarma taburu ve benzeri gibi bazı kamu kurumları da kapatılarak başka illere taşınmışlardır.

İle hizmet vermeye devam eden diğer kamu kurum ve kuruluşlarında ise taşeron sistemiyle Türkiye’nin gündemine getirilen, âdeta “kölelik sistemi” olarak tanımlayacağımız bir ucube sistemle gençlerimiz ili terk etmek zorunda kalmışlardır. AKP hükûmetleri döneminde ilimize gerek kamuda gerekse özel sektörde ek istihdam yaratılamayınca göç artmış ve ilin 2000 yılında 657 bin olan nüfusu 2011 yılında 564 bine gerileyerek 100 bine yakın çoğu genç erkek işsizimizin başka illere gitmesine yol açılmıştır. Bu rakamlarla 81 il içerisinde 2000 yılında yaklaşık yüzde 1’lik nüfus payıyla 34’üncü sırada yer alan Kütahya ili bugün yüzde 0,75’lik payla 36’ncı sıraya gerilemiş, aynı dönemde Türkiye nüfusu yüzde 10’un üzerinde artış gösterirken Kütahya nüfusu yüzde 14 oranında düşerek reel anlamda yüzde 25’e varan küçülmeleri maalesef bu il yaşamıştır; bunun sonucunda da milletvekili sayımız 6’dan 5’e inmiştir.

Eski ismiyle “Devlet Planlama Teşkilatı”, yeni ismiyle de “Kalkınma Bakanlığı” resmî verilerine göre, kamu yatırımlarının illere göre dağılımları incelendiğinde, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılı öncesindeki 1999-2002 yılları bütçe döneminde görev yapan 57’nci Hükûmet döneminde 81 il içerisinde ortalama 29’uncu sırada yer alan Kütahya ili, 2003-2011 yıllarını kapsayan dokuz yıllık AKP hükûmetleri döneminde ise tam 10 sıra gerileyerek ortalama 39’uncu sırada yer almıştır; yani son on yılda il geriye gitmiş, istihdamı daralmış ve göç artmıştır.

İlimiz, iktidar mensuplarının her fırsatta övünerek bahsettikleri duble yollardan kendine düşen hakkını alamamış, Türkiye’deki tüm şoförler bugünlerde delik deşik olmuş yollar nedeniyle neredeyse Eskişehir-Kütahya ve Kütahya-Afyon güzergâhlarındaki işleri yolların durumu nedeniyle kabul etmez hâle gelmişlerdir.

Değerli milletvekilleri, söz konusu Devlet Planlama Teşkilatı resmî verilerine göre, bahsettiğim 57’nci ve 58, 59, 60 ve 61’inci Hükûmet dönemlerindeki bu gelişimin sektörlere göre dağılımı incelendiğinde -özet olarak paylaşmak istiyorum- son dokuz yıllık AKP İktidarı döneminde Kütahya ili tarımda alması gereken payın toplamda sadece dörtte 1’ini almış, madencilikte ve imalatta hakkının üzerinde katkı almış, enerjide alması gereken kamu yatırımlarının sadece dörtte 1’ini, ulaştırmada sadece onda 1’ini, turizmde sadece seksende 1’ini, konutta sadece on birde 1’ini, eğitimde dörtte 3’ünü, sağlıkta beşte 3’ünü, diğer yatırımlarda sadece dörtte 1’ini, toplamda ise alması gereken payın sadece ve sadece yarısını alabilmiştir, durum budur. Son dönemde, 2011 nüfus sayımı sonucunda, Türkiye’de en fazla göç veren Isparta ilinden sonra 2’nci il unvanını almıştır. Yine AKP İktidarı döneminde, Türkiye genelinde kapatılan 16 bin dolayındaki ilköğretim okulundan 549 köy okulunu kapatarak Türkiye 1’incisi olmuştur. İktidarı, bu ili duymaya ve hizmete davet ediyorum.

Hepinizi saygıyla tekrar selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.

Hükûmet adına Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu.

Buyurunuz Sayın Eroğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın gündem dışı konuşmasına cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim.

Evvela şunu ifade edeyim: Kütahya’ya hakikaten çok büyük yatırımlar yapıyoruz, yapmaya da devam ediyoruz. Tabii bunun bilinmesi gerekir. Zaten, Kütahyalılar da bunu takdir ettikleri için her seçimde bunu sandık başında bize gösteriyorlar, bir kere onu da ifade edeyim.

Evvela, ben kendi Bakanlığımdan başlayayım. Biz orada, Çevre ve Orman Bakanlığı, şimdi de Orman ve Su İşleri Bakanlığı olarak Pullar Göleti sulaması, Gümele Göleti sulaması, Tavşanlı sulaması ikmali, Konuş Göleti gibi pek çok göletleri tamamladık, sulamaları tamamladık. Ayrıca, tam 32 adet dere ıslahını bitirdik. İsimlerini saymayacağım çünkü her birisini saymak zaman alır. Bunun dışında, Beşkarış Barajı vardı, yıllardan beri bitmemiş, hatta ben geldiğim zaman “Bu baraj kaç yılda biter?” dediğim zaman “Bu ödeneklerle yetmiş iki yılda biter.” diye DSİ’deki arkadaşlar ben Genel Müdürken söylediler. Biz Beşkarış Barajı’nı da yıldırım hızıyla bitirdik, şu anda da Beşkarış sulamasının projeleri devam ediyor ve Mayıs 2012’de, bu yılın Mayıs ayında ihale edeceğiz; yaklaşık 96.860 dekar arazi sulanacak, ödeneği de var. Kütahya’da Hasanlar Barajı vardı. Kütahyalılar geldiler, “Fahri hemşehri olarak bu barajı yap.” dediler. Ben de Kütahya’nın fahri hemşehrisi ve Simav’ın fahri hemşehrisi olmaktan dolayı büyük bir gurur duyuyorum ve neticede, Hasanlar Barajı’nın inşaatına başladık, şu anda yüzde 50’si tamamlandı ve barajın bitim tarihini de “31 Mayıs 2012 saat 13.00’ü 13 geçe bitsin.” diye kesin talimat verdim. Bununla ilgili, Hisarcık ve Sanlar ovalarındaki 8.630 dekar alan sulanacak, bunun da ödeneği var. Ayrıca, Hasanlar sulamasının da inşaat ihalesi yapıldı, 24 Ocak 2012 yani geçtiğimiz günlerde yapıldı, burada da 8.630 dekar alan sulanacak.

Şimdi, Kütahyalılara büyük bir müjde vermek istiyorum. Ben, Kütahya’ya gittiğimde Aslanapa Kureyşler Barajı’nı mutlaka yap.” diye talep etmişlerdi, hakikaten bu da önemli bir şey. Bununla ilgili proje yapımını başlatmıştık. Şimdi, şu anda baraj inşaatıyla alakalı, yatırım programına dâhil oldu, hatta şu anda teklifler de alındı, bu sene de gideceğiz, birlikte, hep beraber kazmayı vuracağız.

Şimdi, ben, tabii, bir sürü dere ıslahları var, onlardan bahsetmeyeceğim ama Kütahya’yla ilgili çok büyük bir müjdeyi buradan verme fırsatı verdiği için değerli hemşehrim Alim Işık Beyefendi’ye teşekkür ediyorum. Efendim, Kütahya’da 29 adet gölet ve sulamasını programa aldık. Yıldırım hızıyla yapacağız ve temel attığımız gün, 364 günde bitecek. Bakın, bunları, Kütahyalılar beni buradan dinliyorlardır… (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bakın:

1) Kütahya Konuş Göleti, 1.030 dekar, inşaatı bitti.

2) Simav Söğüt Göleti,

3) Tavşanlı Şenlik Göleti,

4) Tavşanlı Uluçam Göleti,

5) Hisarcık Güldüren Göleti,

6) Gediz Göleti ve sulaması,

7) Simav Yemişli Göleti,

8) Gediz Yağmurlar Göleti,

9) Domaniç Çukurca Göleti,

10) Simav Kiçir Göleti,

11) Merkez Başören Göleti,

12) Tavşanlı Doğanlar Göleti,

13) Şaphane Göleti,

14) Tavşanlı Kayı Göleti,

15) Gediz Yunuslar Göleti,

16) Domaniç Çamlıca Göleti,

17) Gediz Gümüşlü Göleti,

18) Tavşanlı Kışlademirli Göleti,

19) Pazar Orhanlar Göleti,

20) Simav Yağmurlar Göleti,

21) Hisarcık Kayaköy Göleti,

22) Hisarcık Arapşah Göleti,

23) Simav Yeşilköy Göleti,

24) Gediz Kızılüzüm Göleti,

25) Gediz Fırdan Göleti,

26) Gediz Kayacık Göleti,

27) Gediz Işıklar Göleti,

28) Gediz Ilıcasu Göleti,

29) Şaphane Üçbağ Göleti.

Bu 29 tane gölet ve sulamasını bitireceğiz. Yani ben şunu ifade edeyim: Kütahya Kütahya olalı bu kadar baraj, gölet görmemiştir; göremez de çünkü hepsini bitireceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – İnşallah bitirirsiniz Sayın Bakan.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bunun dışında -daha müjdelerimiz var, bitmedi- Kütahya’da muazzam bir ağaçlandırma seferberliği başlattık. Biz 845.400 dekar arazide çalışma yaparak Kütahya’mızda 32 milyon fidanı toprakla buluşturduk. Şu anda 2 tane kent ormanı kurduk Kütahya’ya. 16 tane orman içi dinlenme yeri, mesire alanı inşa ettik; Kütahya’mıza sunduk.

Ayrıca Kütahya’da ne kadar otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu talep edilmişse hepsini karşıladık. Bakın, şu ana kadar 7 tanesi kuruldu. Dumlupınar’a, Gediz, Emet, Kütahya merkez, Simav, Tavşanlı ve Kızılcık köyüne 7 tane otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu kurduk. Son Simav’a gittiğimde 3 tane daha talep ettiler, onun da kurulması talimatını verdim. Bunlar Altıntaş, Pazarlar, Domaniç; bunları da kuracağız.

Bunun dışında, ben Çevre ve Orman Bakanıyken Kütahya’dan çevreyle ilgili ne talep getirilmişse hepsini yerine getirdim. Bakın, sadece Bakanlığımızdan o tarihlerde 4 milyon TL sırf çevre için hibe yatırımlar yaptık. Pek çok belediyeye -şu anda sayısını unuttum- 12 tane belediyeye, hatta bir kısmını müşterek kullanıyor, 15 belediyeye özel sıkıştırmalı çöp kamyonu gönderdik.

Efendim, bunlarla bitmiyor bakın, sadece bizim Bakanlık değil. Sağlık Bakanlığı 2 devlet hastanesi olmak üzere 21 sağlık tesisini hizmete açtı.

Bir de şu müjdeyi vereyim: Biz Kütahya’ya gittiğimizde Kütahyalılar çok modern bir eğitim ve araştırma hastanesi talep ettiler ama yer problemi vardı. Yerini de biz Kütahya milletvekillerimizle birlikte, Kütahya’nın Afyonkarahisar çıkışında, sağ tarafta muhteşem bir ormanlık alan var, burada…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakanım, orayı şimdi değiştirmek istiyorlar, ona müsaade etmeyin o zaman.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Evet, peki. Size de hitap ediyorum, merak etmeyin. Size söylüyorum zaten, siz de duyun diye.

Şimdi, tarım sektörüne…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Hayır, şu anda başka yere taşımak istiyorlar hastaneyi, haberiniz olsun.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Evet, tamam, peki. Peki, tamam.

Bakın, tarım sektöründe geçen yıl sonuna kadar 327 milyon TL’lik tarımsal destek verilmiş. Millî Eğitim Bakanlığı 1.165 yeni derslik yapmış. Nasıl oluyor bu? Yeni derslik taleplerini karşılamış ve Kütahya’da, Dumlupınar Üniversitesi bünyesinde 7 tane birim hizmete açıldı.

Efendim, Ulaştırma Bakanlığı destan yazıyor. Bakın…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Hastane kapandı, Tıp Fakültesi Hastanesi kapatıldı.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Yenisi açılıyor. Bazı köylerde kapanmamış olabilir ama lütfen, sayın milletvekillerim, orada nüfusun artması için siz de biraz gayret edin, teşvik edin.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Gayret mi etsin, teşvik mi etsin, hangisi?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi, maalesef, nüfus artış hızı Kütahya’da düşük. Afyonkarahisar’da da düşük ama…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Afyon da benzer Sayın Bakan, Afyon da bizden çok iyi değil.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) –Afyonkarahisar’ın nüfusunu şimdi 700 bine yükselttik Allah’a şükür, Kütahya’yı da kısa zamanda 700-750 bine yükseltelim birlikte.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Afyon da bizden çok iyi değil o konuda.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi, bakın, Millî Eğitim Bakanlığı dışında, Ulaştırma Bakanlığı. Efendim, Ulaştırma Bakanlığının geçen yıl sonuna kadar yaptığı yatırımı okuyorum: Tam 355 milyon 7 bin 382 TL Ulaştırma Bakanlığı yatırım yapmış. Özellikle Ulaştırma Bakanlığımız şu ana kadar 140 kilometre bölünmüş yolu tamamladı. İnşallah iki yıl içinde bunu 300 kilometreye tamamlayacağız. Bakın, bunun takibini de yapıyoruz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakanım, Afyon-Kütahya yoluna hiç kimse yük almıyor.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Tamam, bir müsaade et, müsaade et. Bak, bak, bak, şimdi, Bozüyük… Bakın, Bozüyük…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Çukurdan gidemiyor, çukur her taraf.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) –  Efendim, yağışlardan dolayı tahrip olmuş olabilir ama şu anda Afyonkarahisar’dan veya Kütahya’dan İstanbul’a biz yedi sekiz saatten önce gidemiyorduk. Bilecik rampalarında kamyonun arkasına kilometrelerce -ben de o bölgenin insanıyım- takılıp kalıyorduk ama şu anda…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Alması gerekenin onda 1’ini almıştır Sayın Bakan, onda 1’ini; 9’unu istiyoruz sizden.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Müsaade edin, ben sizi dinledim.

BAŞKAN – Sayın Işık…

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Ben sizi dinledim. Lütfen, karşılıklı nezaket… Hemşehriyiz.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bakan, devam ediniz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Onu da vereceğiz.” de de bitsin Sayın Bakanım.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Üstelik, ben de Simav’ın hemşehrisiyim. Hemşehriyiz, birlikte yapacağız. Sayın Vekilim birlikte yapacağız, ben de takipçisi olacağım.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yapılanı çok büyük bir hizmet gibi göstermenin bir anlamı yok Sayın Bakan.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Söz veriyorum, ben de takipçisi olacağım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Biri veren dokuzunu da verir.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yeni dönemde yol istiyoruz biz.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bakın, şu anda Bozüyük’ten İstanbul’a gitmek için Bozüyük’ten giriyoruz Mekece’den dağları deldik, Mekece’den çıkıyoruz. Şimdi inşallah, kısa zamanda burası, Bozüyük-Kütahya ve Afyonkarahisar yolu var ya, orası bitümlü sıcak karışım, yani halkın sıcak asfalt dedikleri asfalttan yapılacak. Hava şartları müsait olunca tabii ki, ben de biliyorum.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan, Kütahya’ya yapılan hizmet Afyon’a yapılmış demektir.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Hayır, Kütahya’ya yapacağız.

Bunun dışında, bakın, bölünmüş yollar; Kütahya-Abide-Uşak bölünmüş yolu, Dumlupınar-Altıntaş ve Balıkesir yolu da, şu anda projesi yapılıyor, yani Kütahya, hem Uşak’a hem Afyonkarahisar’a hem Eskişehir hem İstanbul hem de Balıkesir’e bağlanmış olacak. Bunun dışında…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan, proje var yol yok, bizim sıkıntımız bu, yol istiyoruz biz.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Peki, ben size göstereyim. Haydi yolu görmediniz, TOKİ’nin yaptıklarını da mı görmüyorsunuz koca binaları? 5.378 tane konut inşa etmiş ve inşa etmeye devam ediyor.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Bakan, nüfus boşalıyor diyor ama…  konutlarda kim oturacak?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – KÖYDES, BELDES deriz…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Nüfus boşalıyor diyor...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi efendim bakın, o zaman size bir şey söyleyeyim: Nüfus boşalıyor diyor ama…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bakın, Isparta’da yüzde 20 boşalmış nüfus…

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Vekilim, bakın 2007 yılında sigortalı işçi sayısıyla 2012 Ocaktaki sigortalı işçi sayısını aldım, lütfen rakamlara dikkat edin; Kütahya’da 2007 yılında 28 bin sigortalı işçi varken 2012 Ocak ayında 49 bin sigortalı işçi var. İstihdam daha iyileşiyor, bundan daha iyisi can sağlığı.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Aylık kaç para alıyorlar bir de onu anlatın.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – İkincisi: Peki, ben şöyle söyleyeyim…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Isparta’da altı ayda yüzde 100 artmış bakın, rakamları doğru vereceksiniz Sayın Bakan.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen karşılıklı konuşmayalım, lütfen dinleyiniz.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Anlaşılan konuşmamdan rahatsız oluyorsunuz.

Peki, şimdi, tamam, yaptıklarımızı bir kefeye koyduk; şimdi, yapacaklarımızın, yatırımların ben size müjdeyi veriyorum.

ALİM IŞIK (Kütahya) – On yılın hesabını verin bize, yapacaklarınızı boş ver.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Tamam, yapacaklarımı söylüyorum ben.

Bir: Eğitimde 100 milyon TL’lik yatırım ayırıyoruz.

İki: Sağlıkta 170 milyon TL. Lütfen yazın.

Ulaştırmada 350 milyon TL,  madencilikte 220 milyon TL, DSİ 100 milyon TL’lik yatırım yapacak. Enerjide 30 milyon TL ve diğer birimlerde 100 milyon TL olmak üzere 1 milyar 70 milyon TL Kütahya’ya 2012 yılında yaklaşık 1 milyar TL yaptık. Yeter mi?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakanım, ancak teşekkür ederiz, eğer vermediklerinizi bu sene alırsak teşekkür ederiz. Seneye de oraya çıkarsak teşekkür ederiz.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU  (Devamla) –  Şimdi, değerli hemşehrilerim bakın, Halep oradaysa arşın burada. Halep oradaysa arşın Simav’da, arşın Kütahya’da. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bakın, Simav depremiyle ilgili Sayın Vekilime ben teşekkür ediyorum bunları bize açıklama imkânı verdi.

ALİM IŞIK (Kütahya) –  Simav depremini Van’la birleştirmediğiniz sürece hiç konuşmayın. 

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU  (Devamla) –  Simav’da 19 Mayısta deprem oldu hemen birlikte, hep beraber, vekillerimiz sağ olsun -vekilim de oradaydı- birlikte el attık ve şu anda 928 konutta vatandaşlarımız dört dörtlük binalarda oturuyor, bakın bitti. İki, hak sahiplerine teslim edildi.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Anahtarlarını geri verdiler Sayın Bakan.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU  (Devamla) –  Okullar bitmek üzere, hatta  bütün oradaki okulları bizzat ben takip ettim, inşallah kısa zamanda okulların tamamı da bitmiş olacak.

Ayrıca, Beyce’de ilköğretim okulu on gün içinde teslim edilecek, diğer okullar ise iki ay içinde teslim edilecek,  dört dörtlük okullar.

Bunun dışında, hükûmet konağının üçüncü kat  betonu… Bakın hükûmet konağında yer yoktu o yeri bu hemşehriniz verdi. Meteoroloji çıksın, Simav’a hükûmet konağı lazım diye… Hiç olmazsa buna teşekkür etseydin Sayın Vekilim ya Allah aşkına. Hiçbir şeye teşekkür etmiyorsun yani hemşehriyiz bir de.

ALİM IŞIK (Kütahya) –  Sayın Bakanım, herhâlde vereceksiniz yani siz de o bölgenin Bakanısınız, biz de size başkaları gibi davranmıyoruz, teşekkür ediyoruz.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU  (Devamla) –  Şimdi bunun dışında bakın, devlet hastanesi… Şimdi sizden o zaman ben bir şey talep edeyim: Şimdi devlet hastanesi için yer istediler, ben dedim ki: “Ormandan beğendiğiniz yeri verin.” Ama Simavlılar dediler ki: “Orman uzak, belediyenin bir yeri var, belediye versin.” Muhteşem bir hastane yapalım diye karar aldık. Lütfen birlikte gayret edelim o zaman belediye… Nasıl ki biz belediyeye büyük yardım ediyoruz, bu şekilde oraya…

Simav için bakın şu anda okullar yapıldı mı? Konutlar yapıldı mı? Ayrıca camiler, bütün şeyler yapılıyor mu?

ALİM IŞIK (Kütahya) –  Sayın Bakanım, birlikte gidelim neyse yapılması gereken hayhay, memnuniyetle.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU  (Devamla) –  Hükûmet konağı için yer istediniz? Bunu da verdik mi Sayın Vekilim.

Şimdi hastanesi kaldı, hastane için ormandan yer Simavlılar, siz de Simavlısınız, vekillerimle beraber Simav’a gidin, nereye istiyorsa ormanda, bana ait bir yer istiyorsa, Bakanlığıma ait, başımın üstünde yeri var ama onlar diyorlar ki “Belediyeye ait bir yer istiyoruz.” Siz onu alırsanız, hemen de ben söz veriyorum, Sağlık Bakanımızla birlikte el ele tutarak takip edeceğiz.

Yani, Sayın Vekilim, tabii söylenecek çok şey var ama şunu yapalım mümkünse: Maksadımız Kütahya’yı ve bütün Türkiye’yi kalkındırmak. Lütfen, bir eksiklik varsa, ben de Kütahya’nın bir hemşehrisi, fahri hemşehrisi ve hizmetkârı olarak, yapılacak şeyleri lütfen bana verirseniz bizzat birlikte takip edelim.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Bakanım, biz de zaten onun için size söylüyoruz.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Bu gururu hep beraber yaşayalım.

Ben, hepinize çok teşekkür ediyorum. İnşallah, güzelliklere vesile olur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Eroğlu.

Gündem dışı üçüncü söz, Suriye’de yaşanan sorunların sınır illerimize etkileri hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’e aittir.

Buyurunuz Sayın Şeker. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, Suriye’de yaşanan sorunların sınır illerimize etkilerine ilişkin gündem dışı  konuşması

MEHMET ŞEKER (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suriye’de yaşanan olaylar ve ülkemize yansımalarına ilişkin gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, 2 Şubat 2011 tarihinde Suriye’nin Öncüpınar Sınır Kapısı’dan geçerken bir tır gümrük muhafaza memurları tarafından yakalandı. Bu tırın içerisinde silahlar vardı. Bu silahlar Gürbulak Sınır Kapısı’ndan geçerek Kilis’in Öncüpınar Sınır Kapısı’ndan Suriye’ye girerken yakalandı. Yaklaşık on tane ili de bu arada geçmiş oldu. Yaklaşık bu olayın üzerinden bir yıl geçti. Bir yıl geçmesine rağmen bu silahlarla ilgili hiçbir açıklama yapılmadı. Bu silahlar nereye gidiyordu? Bu silahlar Suriye’deki isyancılara mı, Suriye ordusuna mı yoksa başka bir yere mi gidiyordu? Bu silahların hangi devlete ait olduğu, hangi marka olduğu, Hükûmetçe maalesef herhangi bir şekilde bununla ilgili açıklama yapılmadı.

Yine, aradan geçen bir yıl sonra 7-8 Ocak tarihinde yani bu yılın 7-8 Ocak tarihinde beş tane tır daha yakalandı bu sınır kapısında. Basında yer alan haberlere göre, bunların da içerisinde sodyum sülfat ve silah malzemesi, silah yapımında kullanılan maddeler olduğu açıklandı. Ancak bununla ilgili Kilis Valiliğinden aldığımız bilgiler neticesi TÜBİTAK, Gümrük Müsteşarlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığından oluşan bir bilimsel kurulun bunları incelediği ancak şu ana kadar bir açıklama yapılmadığını da dikkatlerinize sunarım.

İlk tırdaki malzemeler bundan bir ay önce Osmaniye’deki Toprakkale askerî birliğine teslim edildi ve yine bir açıklama yok. Bu silahlar ne malı, nereye gidiyor, nerede kullanılacak bunlarla ilgili bir bilgi yok. Kilis Valisi bunlarla ilgili şöyle bir açıklama yaptı: “Son tır da diğer tırlar gibi bir ihbar sonucu yakalanmıştır, bunlarla ilgili çalışmalarımız devam etmektedir.” demiştir. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sayın Selçuk Ünal bununla ilgili bir açıklama, yapmış, yine yuvarlak bir açıklama, gümrük memurlarının yaptığı olağan işler olarak bunları yorumlamıştır. Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Hayati Yazıcı teknik çalışmalarının devam ettiğini ancak yine bu silahlarla ilgili bir açıklama yapmamıştır. İran’ın Ankara Büyükelçiliği Gürbulak Sınır Kapısı’ndan yani İran’dan geçtiği için yazılı bir açıklama yaparak Suriye’ye silah gönderdikleri yolundaki iddiaları reddetmiştir. Gümrükten sorumlu Kilis Vali Yardımcısı da buna benzer bir açıklama yapmıştır.

Tırlarda bahsedildiği gibi bomba ve silah yapımında kullanılan malzemeler varsa nasıl oluyor da bunlar Gürbulak Sınır Kapısı’ndan Kilis Öncüpınar Sınır Kapısı’na kadar on tane ili elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor? Bu ülkenin güvenlikle ilgili, istihbaratla ilgili zaafları mı var? Bu malzemeler Suriye’deki isyancılara mı gidiyor yoksa Suriye ordusuna mı gidiyor? Bunları kim planlıyor, kim organize ediyor? Ya da bu yakalananın dışında başka tırlar geçmiş midir? Başka silahlar geçmiş midir? Bizim de vesile olduğumuz, ülkemiz üzerinde güvenliği tam tesis edemediğimiz için bu silahlar, bu ülkelere gidip birtakım insanların ölümüne, yoksul, fakir insanların ölümüne sebep olmuş mudur?

İkinci olay da sayın milletvekilleri, Kilis’te gümrükleme sahasında bir mülteci kampı kurulması olayı. Burada bir mülteci kampı kurulmasına karar verilmiş, bu işte koordinasyonu sağlamak üzere Sayın Beşir Atalay görevlendirilmiştir. Tam da sıfır noktasına Suriye’ye 150 metre mesafede böyle bir kamp kurulmaktadır. Gümrükleme sahası, hac konaklama sahası olarak kullanılıyordu. Biz olay yerine 3 milletvekili arkadaşımızla birlikte gittik. Burada, olay yerinde yaklaşık 10 bin kişinin barınacağı, konteynerlerden oluşan, altyapısı tamamlanmış bir alan vardı.

Sevgili arkadaşlar, şimdi burada sizlere şunu sormak istiyorum: Bugün eksi 20 derecede Van’da yaklaşık 50 bin kişi çadırda soğuktan titremekteyken, nereden geleceğini bilmediğimiz mülteciler için bugünden bir kamp kurma ve konteynerlerden oluşan bir kamp kurma doğru mu? Bunu sizlerin vicdanlarınıza bırakıyorum.

Bu kamp, provokasyona açık bir kamp, yaklaşık 150 metre ilerisi Suriye askerlerinin, Suriyeli vatandaşların olduğu bir yer. Oradan bizim ülkemize av tüfeğiyle yapılan bir silah atışı bile savaş sebebi sayılacaktır. Onun için Kilis halkı da, Kilis’teki esnaf da, Kilis’te görüştüğümüz insanlar da bu kampın orada kurulmasına karşılar. Sıfır noktasındaki bu kamp tamamen provokasyona açık bir yerdedir. İlle de bir kamp kurulacaksa bu noktada yapılması gerek ülkemiz gerekse Kilisli vatandaşlarımız açısından doğru değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞEKER (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

MEHMET ŞEKER (Devamla) - Son günlerde hepinizin malumu olduğu üzere -ne diyorduk- MİT Müsteşarıyla ilgili savcılık ifade talebinde bulundu ve Sayın Cumhurbaşkanımızla görüştü. Sayın Cumhurbaşkanımız şunu söyledi: “Asıl büyük olan resme bakmak lazım.” Ben de sizleri büyük olan resme bakmaya davet ediyorum sayın milletvekilleri. Büyük resim Suriye’dir, büyük resim Arap Yarımadası’dır, büyük resim İsrail’dir, büyük resim Amerika’dır.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Şeker.

Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesi uyarınca Sayın Oktay Vural’ın bir söz talebi vardır, onun söz talebini yerine getireceğim.

Buyurunuz Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesine göre, MİT Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifinin TBMM Başkanlığınca yalnızca Adalet Komisyonuna değil, Anayasa, Millî Savunma ve İçişleri komisyonlarına da havale edilmesi gerektiğine ilişkin  açıklaması 

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, şimdi Adalet Komisyonunda, özellikle son günlerde meydana gelen KCK, devletin görevlileri, ilişkilerinin sorgulanmasıyla ilgili bir kanun teklifi görüşülmektedir ve Sayın Meclis Başkanı bu kanun teklifini Adalet Komisyonuna havale etmiştir.

Aslında bu kanun teklifi Anayasa’mızın eşitlik prensibiyle, hukukun üstünlüğü prensibi ve Anayasa’mızın başlangıcında yazılı olan hiç kimseye ve zümreye ayrıcalık, istisna tanınamaz hükmünü de haleldar eden ve aynı zamanda da devletin diğer ilgili kurumlarını da ilgilendiren bir kanun teklifidir. Çünkü bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti devletinin çeşitli kurumları vardır ve bu çeşitli kurumlarının kanun çerçevesinde verilmiş görevleri bulunmaktadır. Bu çerçevede Millî Savunma Komisyonu ya da İçişleri Komisyonunun üstlendiği birtakım görevler de bulunduğuna göre, Sayın Başkanın bu ilgili kanun teklifini sadece ve sadece Adalet Komisyonuna havale etmiş olması kabul edilemez çünkü havale edilen bu kanun teklifi aynı zamanda Anayasa’ya aykırı. Biraz önce ifade ettiğim gibi, kanun önünde eşitlik, hiç kimseye kanun dışında görev verme talimatının olamayacağına ilişkin hükümler, hukukun üstünlüğü hükümleri, imtiyaz tanıma hükümleri dikkate alındığında, bu kanun teklifinin Anayasa Komisyonuyla da alakası vardır. Bu kanun teklifinin devletin güvenliğiyle ilgili kurumları olan Millî Savunma Bakanlığıyla alakası vardır, devletin güvenliğiyle ilgili olan İçişleri Bakanlığıyla alakası vardır.

Dolayısıyla, böyle bir kanun teklifi devletin ilgili kurumlarının görüşü alınarak tasarı olarak gelmediğine göre, hiç olmazsa devlet geleneği ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin yönetim anlayışı çerçevesinde ivedilikle diğer komisyonlarda görüşülmesi gerekmektedir çünkü bu konuştuğumuz kanun teklifi, bir terör örgütünün devletin hüküm ve tasarrufu altında yönetildiğine, kurulduğuna ve buna ilişkin de siyasi bir karar verildiğine ilişkin bir süreçle ilgilidir.

Böyle bir durumda, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Sayın Başkanın yaptığı bu havalenin, bu kanun teklifini ilgilendiren komisyonları dışlaması milletvekillerimizin de egemenlik yetkisini kullanmasını engellemiştir. Bu bakımdan, bu havale uygun olmamıştır, üstelik Anayasa’ya aykırı ve yürütülmekte olan bir soruşturmayı bizatihi engellemeye yönelik, ayrıca suç olarak tarif edilen birtakım hususları da hukukileştirerek bir siyasi, hukuki imtiyaz sağlayan bir kanun teklifi sadece ve sadece Adalet Komisyonunda görüşülemez.

Bu bakımdan, Başkanlığın şu anda Adalet Komisyonunda görüşülen bu kanun teklifiyle ilgili bu havaleyi yeniden değerlendirmesi ve biraz önce ifade ettiğim gibi, Anayasa yönüyle Anayasa Komisyonuna, devletin güvenliğiyle ilgili kurumlar yönüyle de Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri Komisyonunu ilgilendirmesi bakımından onlara da havale edilerek bu komisyonlarda yer alan milletvekillerimizin görevlerini yapmasını temin etmesi gerekiyor.

Çok önemli bir kanun teklifidir. Yangından mal kaçırır gibi... Bu kanun teklifiyle devletin kurumlarını töhmet altında bırakmak ya da hukuk dışı talimatları hukukileştirmeye yönelik millî iradenin, millî egemenliğin tesis edildiği Parlamentoda uygun zeminlerde görüşülmesini sağlamak Başkanlığın görevlerindedir.

Dolayısıyla, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Sayın Başkanın sadece bu kanunu Adalet Komisyonuna göndermesi yerine, diğer komisyonların da çalışma yapmasını temin edecek şekilde görev dağılımı yapması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu konuda Başkanlığın inisiyatif almasını istirham ediyorum.

Saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.

Sayın milletvekilleri, İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural’ın bu görüşleri Başkanlıkça değerlendirilecektir.

Teşekkür ederiz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, tabii, kanun teklifinin bu yönüyle bakıldığı zaman esas komisyon tarafından ele alınması, diğer komisyonlar tarafından ele alınmasını da engeller. Bu bakımdan sizden istirhamım, şu anda Sayın Başkanla görüşmek suretiyle, bu kanun teklifinin, bu kanun teklifini ilgilendiren diğer komisyonlara da gönderilerek, milletvekillerimizin millî iradeden aldığı güçle egemenlik kullanma yetkisinin engellenmemesini temin etmenizi istirham ediyorum.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Aynı şeyi söylüyor Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Vural, görüşlerinizi dinledik efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Çünkü birleşim bittikten sonra anlamı kalmayacaktır bu itirazın. Dolayısıyla, oturum başında itiraz olduğuna göre, bu itirazların gereğini temin etmeniz lazım.

BAŞKAN – Evet, yerine getirilmiştir itirazınız, sizin talebiniz de İç Tüzük’e uygun olarak yerine getirilmiştir efendim.

Buyurunuz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, Sayın Sözcünün talebi İç Tüzük’e uygun değildi, siz de İç Tüzük’e uygun olmayacak bir şekilde bir talebi karşılayıp söz verdiniz. Ben özellikle Başkanlık makamından neye göre söz verdiği konusunda Genel Kurulu bilgilendirmesini arz ediyorum efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Vural, lütfen… Lütfen…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Çünkü İç Tüzük’ün 73’üncü maddesi kanun tasarılarını düzenliyor.

BAŞKAN – Ben neden söz vermiş olduğumu biliyorum gayet iyi bir şekilde.

Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesi kanun tasarıları ve komisyonlara havale maddesidir ve burada kanun tasarıları ve teklifleri de aynı işlemi gördüğü için, burada…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Okur musunuz onu!

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Bu verilen kanun teklifi, kanun tasarısı değil ki.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen dinler misiniz.

“Bu havaleye bir milletvekili itiraz etmek isterse, oturumun başında söz alır.” diyor. Sayın Vural bu havaleye itiraz etmek istemiştir. Bizim Başkanlık olarak bu yorumlamamız hem tasarı hem teklifler içindir. Biz öyle geniş yorumladık, bu bizim yorumumuzdur, bu şekilde uyguladık efendim.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, İç Tüzük’e aykırıdır bu.

BAŞKAN – Tüzük’e aykırı olarak görmüyorum efendim. Söz ve itiraz hakkını milletvekilleri kullanabilmelidir.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, kanun teklifleri İç Tüzük’te açıkça yazılmıştır zaten.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, yaptığınız usul yanlış. Bakın, 73’üncü madde tasarılarla ilgili konuyu düzenliyor, 74’üncü madde tekliflerle ilgili konuyu düzenliyor. Yaptığınız uygulama İç Tüzük’e aykırıdır. Usul tartışması açmanızı rica ediyorum.

BAŞKAN – Yaptığım uygulama İç Tüzük’e aykırı değildir…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç Tüzük’e aykırıdır efendim, bakın…

BAŞKAN – …çünkü “Bir havaleye…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Madde başlığı var Sayın Başkan.

BAŞKAN – “…bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında söz alır.” diyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, madde başlığını okudunuz. Madde başlığı ne diyor?

BAŞKAN – Madde başlığını da okudum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kanun tasarıları…

BAŞKAN – Kanun teklifleri de, ikisi de aynı şekilde…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’e aykırı hareket ediyorsunuz.

BAŞKAN – …ve geniş olarak yorumladım efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teklifler 74’te düzenlenmiştir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, tutumunuz hakkında söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Usul tartışması açmak istiyorsanız buyurunuz Sayın Elitaş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Lehinde efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, 63’e göre usul tartışması…

BAŞKAN – Buyurunuz, buyurunuz.

SIRRI SAKIK (Muş) – Aleyhinde…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Aleyhinde efendim…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) -  Tutumunuzun aleyhinde efendim…

BAŞKAN – Sayın Elitaş, buyurunuz, aleyhinde… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Oturum Başkanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün “Kanun tasarıları ve komisyonlara havale” başlıklı 73’üncü maddesini İç Tüzük’e aykırı uyguladığı gerekçesiyle Başkanın tutumu hakkında

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma esasları İç Tüzük’e uygun olarak yapılmak mecburiyetindedir. İç Tüzük’ün emredici hükümleri vardır. İç Tüzük’le ilgili konular hoşumuza gitse de gitmese de değiştirilene kadar bu İç Tüzük’e uymak mecburiyetindeyiz. Bazı maddeler var ki yoruma hiç müsait olmayan maddelerdir. Nitekim 73’üncü madde, açıkça, başlığı da dâhil olmak üzere, kanun tasarıları ve komisyonlara havale: “Hükümetçe hazırlanan kanun tasarıları bütün bakanlarca imzalanmış olarak ve gerekçesi ile birlikte Meclis Başkanlığına sunulur. Bu havaleyle ilgili, eğer kanun tasarısıyla ilgili milletvekillerinin herhangi bir itirazları varsa bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda dile getirilir.” diyor.

Hâlbuki bu, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan, kanun tasarısı değil, tekliftir. Başkanlık Makamının özellikle bu konuya dikkat etmesi gerekir. Başkanlık Makamı İç Tüzük’ü uygulamakla mükelleftir. Başkanlık Makamı, keyfî olarak hareket etmek, “Ben bu şekilde anladım.” demek hakkına sahip değildir.

Bakın, kanun teklifleri de 74’üncü maddede düzenlenmiştir. 74’üncü maddede komisyonlara nasıl havale edileceği, 73’üncü maddede de kanun tasarılarının hangi şekilde havale edileceği açık ve net ifade edilmesine rağmen, ki nitekim, hep gelen ifade, “Başkan, gelen tasarıları ilgili komisyonlara doğrudan doğruya havale eder ve bunu tutanak dergisine ve ilan tahtasına yazdırır. Bu havaleye bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında söz alır.”

Şimdi Sayın Başkanım, yaptığınız uygulama İç Tüzük’e aykırı bir harekettir. Nitekim, biz İç Tüzük’le ilgili değişiklikler yapmak istiyoruz. İç Tüzük’teki değişiklikleri bazı istifhamlı konuları netleştirmek amacıyla yapıyoruz ama net olan bir konuda Başkanlık Divanının, Değerli Başkanın bu konudaki yanlış tutumunun da İç Tüzük’e uygun olmadığını ifade ediyorum.

Tutumunuzun aleyhinde olduğumu söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.

Lehte, İzmir Milletvekili Oktay Vural.

Buyurunuz Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Doğrusu, böyle bir havaleye bir milletvekilinin itirazını görmezlikten gelmenin anlamını kavrayabilmiş değilim. Yani, şimdi, böylesine bir önemli…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İşte o zaman kaldıralım.

OKTAY VURAL (Devamla) – Ya bu kanun tasarısının arkasında Hükûmetiniz yok…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tasarı değil; teklif, teklif.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Kanun teklifi bu.

OKTAY VURAL (Devamla) – Yani kanun teklifinin arkasında Hükûmetiniz yok. Dolayısıyla, burada Sayın Başkanın bir kanunla ilgili bir havale işlemine itirazı bu şekilde değerlendirmesini doğru buluyorum.

Şimdi, aslında, keşke bu tutanakları biraz önce Adalet Komisyonuna gönderseydik. Biraz önce, Adalet Komisyonu, Komisyon Başkan Vekili Başkanlığında toplandı. Oysa eğer Mustafa Elitaş gerçekten bu konuda samimiyse hemen Adalet Komisyonu Başkan Vekilini aramalı çünkü orada diyor ki: “Komisyonlar, kendi başkanlarınca toplantıya çağırılır.” Oysa kendi Başkanı tarafından toplantıya çağırılmadı, İsmail Hakkı Köylü Başkan Vekili, toplantıya çağırdı. İşinize geldiği zaman İç Tüzük’ü böyle okuyorsunuz, işinize geldiği zaman öyle okuyorsunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Buna itiraz edebilirsiniz.

OKTAY VURAL (Devamla) – O zaman, şu anda Genel Kurulda yapılan bu görüşmeler istikametinde bu usul tartışması açıldığına göre, Sayın Elitaş da bu İç Tüzük hükümlerinin olduğu gibi uygulanması gerektiğini söylüyorsa şu anda Adalet Komisyonunun Komisyon Başkan Vekilinin Başkanlığında toplanması da İç Tüzük’e aykırıdır.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Vural, ona itiraz edebilirsiniz ama 73’ten dolayı…

OKTAY VURAL (Devamla) – Bu durumda yapılacak bu usul tartışması sonucunda hemen bu tutanakları da Adalet Komisyonuna göndermek suretiyle, bu Komisyon toplantısının da keenlemyekûn, yok hükmünde olduğunu bu şekilde kayıt altına aldırmak istemiştir. Dolayısıyla, zaten amacımız ve hedefimiz de buydu. Buna katkı sağladığınız için Sayın Elitaş teşekkür ediyorum. Bu durumda, Adalet Komisyonu Başkan Vekili tarafından Komisyonun toplantıya çağırılamayacağı hükmünün de bu usul tartışmasıyla lehinde olduğunuzu kararlaştırdınız.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Vural, onun yeri burası değil.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.

Aleyhte, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, ben de lehinizde istiyorum.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle Başkanlık tutumunun çok yanlış olduğunu ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii, Başkanlığımız bu şekilde yorumladığını ifade etti ama yorum, hakkında hüküm bulunmayan hususlarla alakalı olur, İç Tüzük çok net bir şekilde ifade etmiş. 73’üncü madde kanun tasarılarını düzenliyor, 74’üncü maddeye de baktığımızda kanun tekliflerini düzenliyor. Şimdi, Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan bir kanun tasarısı değil, dolayısıyla 73’üncü maddeye dayanarak söz vermeniz doğru değil.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Tasarı ve teklif ayrımı, İç Tüzük teklifi geldiğinde Komisyonda niye aklınıza gelmemişti bu?

AHMET AYDIN (Devamla) - İç Tüzük’te 74’üncü maddede kanun  tekliflerini düzenliyor. Orada da “Milletvekillerince verilen kanun tekliflerinde bir veya daha çok imza bulunabilir. Kanun  teklifleri de,  gerekçesi ile  birlikte  Başkanlığa  verilir. -Verildi- Komisyonlar, şartlarına uymayan kanun tekliflerini, sahiplerine tamamlatmaya yetkilidirler. Kanun teklifleri, Başkanlıkça komisyonlara doğrudan doğruya havale edilir.” Burada “Bunun üzerine ilk oturumda söz verilir.” diye bir hüküm yok. O kanun tasarılarına ilişkin onu vermeniz çok doğru değil.

Bir de Sayın Vural’ın anlayamadığım bir gerekçesi oldu. Sayın Vural, madde 27’de çok açık bir şekilde ifade ediyor “Komisyon başkanı, toplantı ve karar yeter sayısı başlığı altında: “Komisyonlar, başkanlarının yönetiminde çalışır…”

OKTAY VURAL (İzmir) – Çalışmaz, çalışmaz. Toplantıya çağırma, 26’yı oku.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – “26” Ahmet, yanlış biliyorsun.

AHMET AYDIN (Devamla) – “…Başkan bulunmadığı zaman başkanvekili, o da yoksa sözcü, komisyona başkanlık eder.”

Değerli arkadaşlar, bir komisyon başkanımız bir vesileyle burada bulunamadı, rahatsız oldu, Türkiye’de değil, başka bir mazereti oldu, o komisyon çalışmayacak mı? Bugüne kadar nerede oldu bu? Kusura bakmayın, sizler kendiniz de inanmıyorsunuz ama…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hatırlamıyor musun Plan Bütçeyi, toplantı iptal oldu Ahmet Bey.

AHMET AYDIN (Devamla) - Bir başka husus değerli arkadaşlar, bu kanun teklifiyle devlet kurumları töhmet altında bırakılmıyor. Bu kanun teklifiyle töhmet altında bırakılmak istenen bir devlet kurumu, değerli arkadaşlar, bununla ilgili tartışmalara son verilmek adına yapılıyor.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Silahlı Kuvvetler devlet kurumu değil mi?

AHMET AYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, devletin bir istihbarat teşkilatı, asli vazifesi bu.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hukuka davet ediyorum sizi, hukuksuzluğa değil.

AHMET AYDIN (Devamla) - Zaten mevcut MİT Kanunu’nun 26’ncı maddesi de buna cevaz veriyor. Biz ne yapıyoruz? Malumu ilan ediyoruz, yaptığımız ekstra bir şey yok. 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Aydın.

AHMET AYDIN (Devamla) – Tekrar Başkanlık Divanının aleyhinde olduğumu belirtir, saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Milletin egemenliğine sadakat göstereceksin. Yok öyle yağma!

BAŞKAN – Lehinde, Muş Milletvekili Sırrı Sakık.

Buyurunuz Sayın Sakık.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; aslında konu şu an Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan bir kanun teklifiyle ilgili.

Şimdi, yasalar birilerini kollamak, korumak adına olmaz. Herkesin sığınabileceği bir hukukun ülkesini yaratmak hepimizin boynunun borcu. Ama bu özel yetkili savcılar ne zaman sizlere dokunursa kıyametleri koparıyorsunuz. Oysaki bu cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Şark İstiklal Mahkemelerinden istiklal mahkemelerine, Olağanüstü Hal Bölgesi uygulanan dönemlerde DGM’lerde ve bugünkü adıyla da özel yetkili mahkemelerde hep muhalifler yargılandı; Kürtler yargılandı, Aleviler yargılandı, inananlar yargılandı, siz buna uygun bir yasa yaratmadınız. Ne yapıyorsunuz? Bugün kişiye özgü bir yasa yaratmaya çalışıyorsunuz. Oysaki yapılmak istenen şu olmalıydı: Bu yetkilerle donatılmış savcıları, derhâl bugün bu Parlamento toplanıp bu özel yetkili savcıları fesheden bu mahkemeleri feshetmeliydi. Bunu yapabilmiş olsaydınız bu sorun tartışılmazdı.

Aslında bugünkü savcıların MİT’ten rövanş almasının tek nedeni, Kürt sorununun barışçıl bir şekilde çözülmesine karşı bir direnç sergiliyorlar. Eğer gücünüz yetiyorsa gelin bu direnci birlikte kıralım. Yani ben diğer muhalif partilerin bu mazeretini de kabul etmiyorum. Gerçekten bunlar görüşebilmelidir, daha çok görüşmelidir. Oslo’da başlayan, Süleymaniye’ye kadar gelen ve sonra da sekteye uğrayan bu görüşmeler tekrar görüştürülmeli ve görüşmelidir ve bu insanlar da desteklenmelidir. Yoksa başka türlü biz sorunlarımızı çözemeyiz. Bu ülkede siyasal iktidarlar da, savcılardan, kolluk kuvvetlerinden özellikle bu konuda bir talimat almak gibi bir zorunluluğu yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKIK (Devamla)- Dönün bakın İspanya’da, İngiltere’de herkes bu şartlarda konuşmuş ve görüşmüştür.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.

Tutumumda bir değişiklik yoktur.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’e aykırı hareket yapıyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Doğrudur, hayır, hayır doğru.

BAŞKAN – Tutumumda bir değişiklik yoktur efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, yaptığınız uygulama İç Tüzük’e aykırıdır, İç Tüzük’e aykırı bir hareket yapıyorsunuz efendim.

BAŞKAN – Şimdi, 60’a göre sisteme girmiş sayın milletvekillerine çok kısa söz vereceğim.

Buyurun Sayın İnce.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Adalet Komisyonunda görüşülen MİT ile ilgili teklifin aslında tasarı görünümlü bir teklif olduğuna ilişkin açıklaması

MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aslında sorun şurada çıkıyor: 73 “tasarı” diyor, 74 “teklif” diyor. Bu da tasarı görünümlü bir teklif aslında. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yani herkes biliyor ki bunu Sayın Recep Özel vermedi, Bakanlar Kurulundan eline tutuşturdular.

OKTAY VURAL (İzmir) – Çakma teklif.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Çakma bir teklif bu.

Geçen dönem de bunu Veysi Kaynak yapıyordu. Veysi Kaynak, Türkiye Cumhuriyet tarihinin en fazla yasaları yasalaşan milletvekiliydi. Bu dönemde herhâlde bu görev Recep Özel’e verildi. Yani Doğan görünümlü Şahin vardı, bu da tasarı görünümlü bir teklif olduğu için tartışma buradan çıkıyor.

Sayın Başkan Vekilini İç Tüzük’e uymaya davet edeceğinize, Meclis Başkanını İç Tüzük’e uymaya davet etseydiniz daha iyi bir iş yapardınız. (CHP sıralarından alkışlar)

68’e keşke uysaydı. Gensorumuzu iade etti, işleme koymadı ama bugün Komisyonda görüşülen MİT Yasası’nı ne çabuk inceledi, sürmekte olan soruşturmalar yok mu, bunlar doğrusu ilginç.

Eğer o kadar İç Tüzük, Anayasa meraklısıysanız “Kanun hükmünde kararnameler ivedilikle ve öncelikle görüşülür.” diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Meclisi bugün toplayıp bunları görüşmemiz lazım diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Atalay…

3.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalay’ın, eski Ardahan mebusları Halit Paşa ile Hilmi Bey’in iadeiitibarlarını talep ettiğine ilişkin açıklaması

ORHAN ATALAY (Ardahan) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, İstiklal Harbi’nin ender kahramanlarından, Kars ve Ardahan’ı Ruslardan kurtaran Deli Cesur Yürek Halit Paşa, İkinci Dönemin en güçlü muhalif sesi Ardahan Mebusuyken 9 Şubat 1925 yılında Meclis çatısı altında istiklal mahkemelerinin cellatlarıyla yaşadığı bir arbede esnasında arkadan kahpe bir kurşunla vuruldu, 14 Şubat gününe kadar Mecliste bir odaya kapatıldı ve iddialara göre, kan kaybından vefat etti.

Ardahan’ın diğer Mebusu Hilmi Bey ise bu davanın izini sürdüğü için, ertesi yıl İzmir suikastı bahanesiyle istibdat mahkemesi tarafından idam edildi. Esasında ise bu cinayet kamu vicdanında hâlâ meçhul kalmıştır.

Ardahan Vekili olarak her 2 mebusun iadeiitibarını talep ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Atalay.

Sayın Atıcı…

4.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın sağlık hizmetleriyle ilgili yanıltıcı ifadelerde bulunduğuna ilişkin açıklaması

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Sağlık Bakanı halkı yanılttığı gibi sizi de yanıltıyor. Lütfen, Sağlık Bakanının dediklerini dikkatle dinleyin, bir de hekimleri dinleyin, bir de hastaları dinleyin, bakın, tek kişi 233 liranın üstünde bir gelir elde ediyorsa prim ödeyecek Sağlık Bakanlığına sağlık hizmeti için. Hem vergisini ödeyecek hem primini ödeyecek hem katkı payı ödeyecek hem de ilaçta kutu başına para ödeyecek. Bakın, bunları ben yapmadım Sağlık Bakanınız yaptı. Bunun adı devletin bıçak parası almasıdır. Ama devlet herkesten bu bıçak parasını aldığı için sürümden kazanıyor.

Bakın, vicdanları sızlatan bir konu yeşil alan konusudur. Karnı ağrıyan bir hasta acile geldi, eğer bu gaz sancısıysa bundan katkı payı alınacak, eğer apandisitse ameliyat olacak. Hasta korkusundan hastaneye gelmezse apandisi patlayıp ölürse bunun vebali kimde, bunun günahı kimde? Allah aşkına bunu bir değerlendirin.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Sayın Erdoğdu…

5.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, TRT Genel Müdürlüğünün Kamu İhale Kurumuna sormadan ve ihale yapmadan mal alması konusunda Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ne düşündüğüne ilişkin açıklaması

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli üyeler; hazır burada Sayın Bülent Arınç varken ben, TRT Genel Müdürlüğünün 40 trilyonluk bir ihaleyi, Kamu İhale Kurumuna hiç sormadan, bir ihale bile yapmadan doğrudan temin yöntemiyle One Haber Ajansından alması konusunda Sayın Bülent Arınç’ın görüşlerini çok merak ediyorum. Eğer bu şekilde, 40 trilyon lirayı İzmir Büyükşehir Belediyesi ihale yapmadan bir şirketten almış olsaydı duruma nasıl tepki verirlerdi? TRT Genel Müdürlüğünün bu şekilde ihale yapmadan mal alması konusunda ne düşünüyorlar?

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Erdoğdu.

Sayın Öğüt…

6.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, genel tıp alanında özel sağlık kuruluşlarından hizmet alımı yapılırken diş hekimi muayenehanelerinin unutulduğuna ve Sağlık Bakanının bu konuda ne gibi bir çalışma yapacağına ilişkin açıklaması

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Bildiğiniz gibi ağız ve diş sağlığı genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Ülkemizde diş ve diş eti sorunları toplumun yüzde 70’ini kapsamaktadır. Başta kalp ve damar hastalıklarına, düşük riskine ve birçok hastalığa yol açmaktadır. Diş ve diş eti hastalıkları önlenebilir hastalıklar sınıfına girmektedir. Bu toplumsal mücadelede kamudan yararlanıldığı kadar muayenehanelerden de yararlanılmalıdır. Genel tıp alanında özel sağlık kuruluşlarından hizmet alımı yapılırken diş hekimi muayenehaneleri unutulmuştur. Koruyucu diş hekimliğinin sıfır-on sekiz yaş grubuna, altmış beş yaş üstüne ve zihinsel, bedensel engellilere yoğun hizmet vermesi gereken kamunun ağız ve diş sağlığı merkezleri, serbest çalışan 17 bin diş hekimiyle haksız rekabete girerek sadece tedaviye ve dünyada örneği olmayan estetik proteze yönelmiştir.

Sağlık Bakanımız, bu konuda ne gibi çalışma yapacaktır, muayenehanelerin mağduriyetini ne zaman giderecektir? Bunu öğrenmek istedim efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.

Sayın Kuşoğlu…

7.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın sağlık hizmetlerinde eskiyle yeniyi mukayese etmesine ilişkin açıklaması

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben Sayın Sağlık Bakanının konuşması üzerine söz aldım ama kendisi burada değil.

Sayın Bakan her konuşmasında eskiyle yeniyi mukayese ediyor ve yeni dönemde özel hastanelerin devreye girmesinden bahsediyor. Buna göre de bir kıyaslama, sağlık hizmetlerinin iyi olduğuna dair sözler söylüyor. Hâlbuki sağlıkta kıyaslama tedavi süreleriyle ilgili, mortaliteyle ilgilidir. Bununla ilgili kendisi eski dönem-yeni dönem diye bilgi versin. Kendi dönemi eğer hakikaten normalin üzerinde iyiyse kendisinin heykelini dikelim. Bu konuyla ilgili olarak söz aldım.

Çok teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.

Sayın Demirel…

8.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın hesapsız, kitapsız uygulamalar yaptığına ilişkin açıklaması

RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Sağlık Bakanı burada olmamasına rağmen kayda geçmesi adına kendisinin ne kadar hesap kitap bilmez olduğuna dair 3 tane örnek vermek istiyorum.

Sayın Bakan bütün konuşmalarını rakamlarla süslüyor ama Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinin -daha açıldığının birinci haftasında- acil servisinin niye yıkıldığını sanıyorum herkes hatırlıyor. Sedyelerin bile giremeyeceği darlıkta koridorlar yapılan bir hastanede sanıyorum rakamlardan, hesaptan kitaptan söz edilemez.

İkinci bir hesap kitapsızlık konusu, aile hekimliği. Sayın Bakan bu konuyla çok övünerek diyor ki: “Her gebeyi en az 4 kez takip ediyoruz.” Peki o zaman neden bütün gazeteler on bir-on iki yaşında gebeliğinin sonunda doğum yapmak üzere olan annelerin haberleriyle çalkalanıyor Sayın Bakan? Ya sizin bu 4 kere görme hikâyeniz bir hayal ya da aile hekimliği sistemi çöküyor.

Ben bu cümlelerden olmak üzere Sayın Başbakana tekraren geçmiş olsun derken bir konuda talepte bulunmak istiyorum: Sayın Başbakan biliyorsunuz domuz gribi faciası yaşanırken ülkemizde –ki bu bir facia değildi, Sayın Bakan adına bir faciaydı- Sayın Sağlık Bakanını uyarmıştı. Bu konudaki hassasiyetine ben çok teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Demirel.

Sayın Onur…

9.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, cezaevlerinde yaşanan sağlık sorunlarına çözüm bulunması gerektiğine ilişkin açıklaması

MELDA ONUR (İstanbul) – Ben de Sağlık Bakanı buradayken soracaktım ama yine de kendisine iletilir. Bu Tam Gün Yasası’yla ilgili olarak sürekli anlatıyorlar ama neden Başbakana bir ayrıcalık yapıldığı konusunda herhangi bir yanıt alamadık. Başbakana yapılan ayrıcalık bir gün bir vatandaşa yapılacak mı?

Bunun dışında, sağlık sistemi, sağlığın şefkatli eli ne zaman cezaevlerine girecek? Çünkü Tekirdağ’da yaşananlar, Erzurum’da yaşananlar, Pozantı Cezaevi’nde yaşananlar birer insanlık dramıdır. Doğal gaz olmadığı için elleri yanan ve kangren olma noktasına gelen arkadaşlarımız tedavi göremiyorlar doğru dürüst. Silivri’dekileri hiç anlatmıyoruz. Bu yüzden Sağlık Bakanlığının, Adalet Bakanlığıyla özellikle çok çabuk bir araya gelip bu işe bir çözüm bulması gerekiyor.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Onur.

Sayın Ağbaba

10.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Bakanların sadece kendi illerine hizmet götürmemeleri, diğer illere de hizmet götürmeleri gerektiğine ilişkin açıklaması

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, 13/2/2012, yani dün Arapgir Devlet Hastanesindeki ambulansların arızalı olması nedeniyle Arapgir’de hasta olanlar hastaneye götürülememiştir. Maalesef, Arapgir, Malatya’ya en uzak ilçelerimizden birisidir, 120 kilometredir. Arapgir’de bugünlerde ölen insanlar kendi köylerine cenazelerini götüremiyorlar, gidemiyorlar.

Şimdi, biraz önce Sayın Sağlık Bakanı da konuştu, Sayın Veysel Eroğlu da konuştu. Bakanların, bence sadece kendi illerine hizmet götürmemeleri gerekiyor, diğer illere de hizmet götürmeleri gerekiyor. Örneğin, keşke burada olup da sorsaydım Sayın Veysel Eroğlu’na, kendi iline kaç tane gölet yapılmış, Malatya kendi ilinden daha büyük, Malatya’ya kaç tane gölet yapılmış.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.

Sayın Doğru…

11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Doğu Türkistan kökenli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve Uygur Türklerinden olduğu ileri sürülen Abdulhamit Davutoğlu, Kemal Ömeroğlu ve Ahmet Raşit isimli şahısların Tacikistan devleti makamlarınca tutuklandıklarına, Dışişleri Bakanlığının konuyla ilgilenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Dışişleri Bakanlığına ve Hükûmete bir konuda hassasiyetle ilgili olarak bir soru sormak istiyorum, bilgi vermek istiyorum daha doğrusu. Doğu Türkistan kökenli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, Uygur Türklerinden olan Abdulhamit Davutoğlu, Kemal Ömeroğlu ve Ahmet Raşit isimli insanlar Tacikistan devleti makamlarınca tutuklanmışlardır. Türkiye-Tacikistan arasında ticaretle uğraşan bu insanların ne sebeple tutuklanmış olduklarını aileler de bilmiyorlar. Tabii bu konuda da çok büyük bir korku var. Çin Devleti’ne teslim edileceği noktasında büyük bir korku içerisindeler. Bu yönlü olarak önümüzdeki günlerde de Çin Devlet Başkan Yardımcısının Türkiye Cumhuriyeti devletini ziyaret edeceği konusu olması dolayısıyla Dışişleri Bakanlığının bu konuya bir el atmasını ve bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan insanların akıbetlerini ortaya çıkartmasını ve haklarını savunmasını istiyoruz. Bu konuda bilgi vermek istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.

Sayın milletvekilleri, sadece 10 kişiye söz verecektim. Bunu baştan söylemediğim için kusuruma bakmayınız.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, grup başkan vekillerine birer söz verseniz günün anlamıyla ilgili birer dakika konuşsak…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Şandır.

12.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 14 Şubat Sevgililer Günü’ne ilişkin açıklaması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak hem şahsım hem grubum adına… Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü, Sevgi Günü. Sevgi yaradılışın hamuru, amacı. Dolayısıyla sevgiyi öne çıkartarak bugünü kutlamak gerçekten hepimizin çok ihtiyacı olan bir husus. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi camiası olarak tüm toplumumuzun sevgi içerisinde olmasını, kişisel olarak da herkesin birbirine sevgiyle bakmasını, sevgililerini hatırlamasını, çoluk çocuğunu hatırlamasını bu sıkışık gündem, bu zor gündemde, bu sıkıntılar içerisinde bile sevgiden vazgeçilmemesi gerektiğini tekrar hatırlayarak ve hatırlatarak bugünü tüm insanlarımıza Sevgililer Günü olarak kutluyorum.

Söz verdiğiniz için de teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Ben de sevginin dünyaya hâkim olmasını diliyor, hepinizin Sevgililer Günü’nü kutluyorum bu vesileyle. (Alkışlar)

Teşekkür ederiz.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sayın milletvekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 18, 24, 142, 168, 184, 204, 312, 320, 338, 340, 345, 347, 397, 428, 431, 463, 470, 486, 503, 527, 589, 600, 667, 668, 669, 670, 671, 682, 685, 694 ve 794’üncü sıralarda yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, şehit yakınları ve gazilerin sorunlarının ve çözüm yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Şehit Yakınları ve Gazilerin Sorunları ve Çözüm Yollarını tespit etmek amacıyla Anayasanın 98'inci İç Tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

Gerekçe:

Uzun yıllar süren bölücü terörle mücadele sırasında on binlerce asker, polis ve kamu görevlimiz; şehit, gazi, harp ve vazife malulü olmuştur. Birçok aile, evladını, eşini, babasını veya annesini, kardeşini, vatan uğruna şehit vermiş, en değerli varlıklarını da feda etmişlerdir. Gazilerimiz vatanın bölünmez bütünlüğü uğrunda sağlıklarını hatta vücut bütünlüklerini kaybetmişlerdir. Bu insanlarımıza hak ettikleri ilginin gösterilip gösterilmediğinin, kendilerine sahip çıkılıp çıkılmadığının ortaya konulması gerekmektedir. Şehit yakınları ve gazilerimiz için neler yapılması gerektiğinin belirlenmesi, vefa ve minnet duygusunun ötesinde bir ödevdir.

Devlet; şehitlerimizin ailelerine ve malullerimize nakdi tazminat, sosyal güvenlik sistemi içerisinde aylık bağlanması ve sağlık yardımı imkânlarını sağlamaktadır.

Ancak bu konularda aksaklıklar yaşandığı, basınımızda sıkça rastlanan "ödenen bazı nakdi tazminatların geri istendiğine" ve "bağlanan maaşların yetersizliğine" ilişkin haberlerden anlaşılmaktadır. Bu aksaklıkların bürokratik hatalardan kaynaklandığı belirtilmekle birlikte aksaklıkların büyük ölçüde şehit, gazi, harp ve vazife malulleriyle ilgili mevzuatın dağınıklığından ve kamu sosyal güvenlik sisteminin her türlü sosyal güvenlik görevini yapmakla görevlendirilmiş olmasından kaynaklandığı aşikâr bulunmaktadır.

Sosyal güvenlik sistemi kapsamındaki çözüm çabalarına ek olarak devlet tarafından şehit yakınlarına, gazi, harp ve vazife malullerine; iş temini, konut kredisi, bazı kamu taşıtlarında ücretsiz seyahat, eğitim öncelikleri gibi çeşitli imkânlar ve kolaylıklar sağlanmaya çalışılmaktadır. Bazı yerel yönetimler su ücretlerinde indirimli tarife uygulamaktadır. Bazı kamu kuruluşları tatil imkânları sunmaktadır. Madalya ve berat ile başka birtakım manevi destekler verilmeye çalışılmaktadır.

Ancak bu çabalardan nasıl bir sonuç alındığı ve gazilerimiz bu uygulamalardan yararlanma oranı belirsizdir. Standart olarak her hak edene verilmeyen bu hizmetlerin bu şekilde verilmesinin hakkaniyetle bağdaşmadığı açıktır. İş temini ile ilgili yönetmelikte, gaziler ve şehit yakınlarının eski hükümlülerle aynı kapsamda değerlendirilmesi eleştirilere konu olmaktadır. Şehit yakınları ve gazilerin zorunlu istihdam edilmesi, verimlilik ve rekabet şartları gerekçeleriyle özel sektör kuruluşlarının şikâyetlerine ve isteksiz davranmasına sebep olmaktadır.

Şehit yakınları ve gazilerle ayrıca bazı sivil toplum kuruluşları, bazı vakıflar ve derneklerin çeşitli şekillerde yardım ve ilgileri söz konusudur. Bunların bazıları bağış toplamaktadır. İçişleri Bakanlığı verilerine göre ülkemizde adında şehit veya gazi olan 178 dernek ve 10 vakıf mevcuttur. Bu sivil toplum kuruluşlarımız ile kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak üzere İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü görevlendirilmiştir.

Bunların dışında bazı kişi ve kuruluşlar dağınık bir biçimde yardım kampanyaları düzenlemekte, yoksul ve fakir vatandaşlar için hazırlanan gıda paketlerini şehit yakınlarına, gazi, harp ve vazife malullerine dağıtmaktadır. Toplumumuzun bu samimi çabalarının amaçlanan sonucu doğurup doğurmadığı meçhul bulunmaktadır.

Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen; Şehit yakınları ve gaziler için;

Çeşitli kanunlarda dağınık olarak bulunan hükümlerin ve çeşitli yönetmeliklerin değerlendirilmesi,

Şehit, gazi, harp ve vazife malulü tanımlarının yeniden yapılması,

Konunun mevcut sosyal güvenlik sistemi  içinde değerlendirilmesinin doğurduğu sakıncalar, objektif esaslara dayalı bir uygulama ile iş ve işlemlerde bürokratik usul ve esaslarının sadeleştirilmesinin tespiti,

Toplanan bağış ve yapılan yardımların bir esasa bağlanması, sistem halinde düzenlenmesi durumunda bağış ve yardımların bu mekanizmaya yönlendirilmesi,

Böylelikle şehit aileleri ve gazilerinin yaşadıkları sorunların kalıcı ve çağdaş normlarda çözümlenmesi,

için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması uygun olacaktır.

1) Mehmet Şandır                             (Mersin)

2) Ali Uzunırmak                              (Aydın)

3) Mehmet Erdoğan                          (Muğla)

4) Enver Erdem                                 (Elâzığ)

5) Alim Işık                                      (Kütahya)

6) Ali Öz                                           (Mersin)

7) Seyfettin Yılmaz                           (Adana)

8) Zühal Topcu                                 (Ankara)

9) Yusuf Halaçoğlu                          (Kayseri)

10) Sümer Oral                                 (Manisa)

11) Mustafa Kalaycı                         (Konya)

12) Mehmet Günal                            (Antalya)

13) Kemalettin Yılmaz                      (Afyonkarahisar)

14) D. Ali Torlak                              (İstanbul)

15) Celal Adan                                  (İstanbul)

16) Oktay Öztürk                              (Erzurum)

17) Emin Haluk Ayhan                     (Denizli)

18) Mesut Dedeoğlu                         (Kahramanmaraş)

19) Erkan Akçay                               (Manisa)

20) Atila Kaya                                  (İstanbul)

21) Emin Çınar                                 (Kastamonu)

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, elma üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Elma üreticilerinin sorunlarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

Gerekçe

Sofralarımızı süsleyen, severek yediğimiz besin değeri yüksek bir meyve olan elma A ve C vitaminleri yönünden çok zengin özelliklere sahiptir. Muhtevasında su, protein, meyve şekeri, lif ve bakır, flor, magnezyum, kalsiyum, potasyum gibi mineraller bulundurur, 100 gramında 59 kalori mevcuttur.

Solunum yolları, beyin, prostat ve cilt hücrelerinin sağlam kalmasında, hastalıklara karşı korunmasında faydalı etkileri vardır.

Bulundurduğu antioksidanlarla bazı kanserlere karşı koruyucu özelliği olduğu ve bağırsak faaliyetlerini düzenleyerek kabızlığı önlediği bilinmektedir.

Dünyada yıllık ortalama 50-60 milyon ton elma üretilmektedir.

Dünyada geniş bir üretim potansiyeline sahip olan elma, ülkemizde de en fazla yetiştiriciliği yapılan meyve türleri arasında yer almaktadır, Türkiye, yıllık yaklaşık 3 milyon ton civarında üretimle Çin ve Amerika Birleşik Devletlerinin arkasından 3. sırada yer almaktadır,

Ülkemizde rakımı 600-1.600 metre arasında her bölgede elma yetişmektedir. 70'e yakın ilimizde bugün elmacılık yapılmaktadır, Yalnızca Karaman ilimizde 5 milyon elma ağacında yılda toplam 450-500 ton elma üretilmektedir. Ülkemizde Karaman, Isparta ve Niğde elma üretiminde ilk üç sırada yer almaktadır,

Artan üretim miktarı, kurulan modern elma bahçeleri, gençleşen elma ağaçlarımıza rağmen bugün ne yazık ki ürünlerimiz, hak ettikleri emeğin karşılığın alamamaktadır. Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi elmada hasat mevsimi sıkıntılı başlamıştır. İç ve dış pazarlarda satışa sunulmak üzere binbir emekle yetiştirilen elma kimi yerlerde dalda, kimi yerlerde de soğuk hava depolarında alıcısını beklemektedir. Bu durum, ülke ekonomisi açısından önemi bir ekonomik kayba neden olmaktadır,

Hâlbuki elma, bol çeşitli olması, soğuk iklimlere dayanıklılığı ve sanayide çok farklı şekillerde değerlendirilmesi bakımından önemli bir meyvedir. Elmada iç piyasanın yanında dış piyasa koşullarının da devlet desteğiyle iyi değerlendirilmesi gerekmektedir, Türkiye genelinde her yerde gerçekleştirilen verimli, üretimi kârlı bir tüketime dönüştürmek için elma, elma kurusu, elma püresi, elma suyu ve elma nektarı gibi ürünlere dönüştürecek ve pazarlayacak yatırımlara yönelmek gerekmektedir,

Üreticilerimizin, yan sanayi yetersizliğinin yanı sıra ihracat konusunda da sıkıntıları vardır. Bugün, elma ihracatının önündeki en büyük engel, disiplinsiz ve kontrolsüz yapılan ithalat uygulamalarıdır. Hükûmet üretim ve pazarlama konusunda yetersiz kalmakta ve iyi bir planlama yapmamaktadır. Bahar aylarında verilen teşvikler, üreticilere çok az yansımaktadır. Elma teşvikleri, zamanında ve üreticinin işine yarayacak şekilde verilmelidir. İhracat teşvikleri, hep bir plan dâhilinde verilmelidir. Üretici ile tüketici arasında yüksek oranda fiyat farkı yaşanmaktadır. Bugün, bahçede üreticiden zararına alınan elmalar, iç piyasada tüketiciye çok yüksek fiyatlarla satılabilmektedir.

Dünya pazarlarında rekabet sorunu yaşayan elma üreticilerimizin, yüksek girdiler konusunda da sorunları bulunmaktadır. Kredi, iç ve dış pazar açısından da sorun yaşayan elma üreticileri, taşıma ve depolama ile ilgili de sorun yaşamaktadır. Bu nedenle; elma üreticilerimizin sorunlarının Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 maddesi uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu kurularak araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması yerinde olacaktır.

1) Mehmet Şandır                           (Mersîn)

2) Ali Uzunırmak                            (Aydın)

3) Mehmet Erdoğan                        (Muğla)

4) Alı Öz                                         (Mersin)

5) Alim Işık                                     (Kütahya)

6) Seyfettin Yılmaz                         (Adana)

7) Zühal Topcu                                (Ankara)

8) Yusuf Halaçoğlu                         (Kayseri)

9) Sümer Oral                                 (Manisa)

10) Bülent Belen                             (Tekirdağ)

11) Kemalettin Yılmaz                    (Afyonkarahisar)

12) Necati Özensoy                             (Bursa)

13) Emin Çınar                                    (Kastamonu)

14) Oktay Öztürk                                (Erzurum)

15) Erkan Akçay                                 (Manisa)

16) Emin Haluk Ayhan                       (Denizli)

17) Atila Kaya                                     (İstanbul)

18) Celal Adan                                     (İstanbul)

19) Mesut Dedeoğlu                           (Kahramanmaraş)

20) D. Ali Torlak                                (İstanbul)

21) Ahmet Duran Bulut                      (Balıkesir)

 

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, ülkemizde meydana gelen erozyon ve kuraklığa bağlı olarak oluşan çölleşmenin nedenlerinin ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/144)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

"Ülkemizde meydana gelen erozyon ve kuraklığa bağlı olarak oluşan çölleşmenin engellenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi" amacıyla, aşağıda belirtilen gerekçelerle Anayasa'mızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü‘nün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Gerekçe

Her yıl milyonlarca ton verimli toprağın denizlere karışması sonucu oluşan erozyon, ülkemizin 89,11'ini çölleşme ile karşı karşıya bırakmıştır. Bu topraklarımızın yüzde 36,84'ü çok şiddetli, yüzde 23,6'sı şiddetli, yüzde 23,19'u orta şiddetli ve yüzde 5,48'i hafif şiddetli erozyona uğramış topraklardır.

Türkiye'nin toprak potansiyeli zengin değildir ve topraklarımızın sadece yüzde 15'i üstün verime sahiptir. Ne var ki, yılların ihmali sonucunda kader olarak kabul edilen erozyonun tahrip ettiği alanların içinde bu verimli topraklar önemli bir yer tutmaktadır.

Her yıl kaybedilen 1 milyar 400 milyon ton toprağın 500 milyon tonu maalesef tarım alanlarından gitmektedir.

Toprak üretilemeyen bir kaynaktır. 1 cm verimli toprak ancak ortalama 500 yılda oluşmaktadır. Tarım yapılabilmesi için gereken asgari 40 cm toprağın oluşması ortalama 20 bin yıl sürmektedir.

Konumu itibarıyla dünyanın en iyi yerinde bulunduğu kabul edilen ülkemizde toprağın değerinin anlaşılmadığını şu rakamlar ortaya koymaktadır:

Fırat Nehri, yılda 108 milyon ton, Yeşilırmak 55 milyon ton toprak taşımaktadır. Her yıl Keban Barajı'nda 32 milyon, Karakaya Barajı'nda 31 milyon ton toprak birikmektedir.

Her gün 400 bin kamyon dolusu, her yıl da 1 milyar 400 milyon ton civarında verimli toprak erozyon sonucunda kaybedilmektedir. Her yıl erozyonla kaybedilen 1 milyar 400 milyon ton toprakla İzmit ve Bursa illeri 18 cm kalınlığında toprak ile kaplanması mümkün olabilmektedir.

Çeşitli şiddetlerde yaşanmakta olan ülkemizdeki toprak erozyonu Avrupa'nın 17, Kuzey Amerika'nın 6 katıdır.

ABD'nin yüzölçümü ülkemizin 12 katı olmasına rağmen erozyonla kaybedilen toprak miktarı ABD'de 1,7 milyar ton iken Türkiye'de 1,4 milyar tondur.

Ülkemizde 1960 yılında kişi başına düşen tahıl ekim alanı 1 hektar iken, 2000 yılında bu alan 0,35 hektara düştü.

Erozyonun yanı sıra toprakların sağlıksız ve aşırı kullanımı, ormanların yakımı ve tahribi, hayvanların aşırı ve bilinçsiz otlatılması; bitki örtüsünü eritmekte ve çevremizin ekolojik dengesini bozmaktadır.

Cumhuriyetin ilanından bu yana 44 milyon hektar mera alanımız, hatalı yerleşimler başta olmak üzere, yanlış kullanımlar sonucu 12,3 milyon hektara kadar gerilemiştir.

Ekolojik dengenin bozulmasına bağlı olarak iklimlerde yaşanan değişiklikler sonucu ülkemizde yetişen 2 bine yakın bitki türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Üst yüzey toprak kaybı yavaş, sessiz, ancak tam olarak algılanmamış gerçek bir krizdir, afettir.

Tüm bu sorunların sebepleri ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mehmet Şandır                               (Mersin)

2) Ali Uzunırmak                               (Aydın)

3) Mehmet Erdoğan                            (Muğla)

4) Alim Işık                                        (Kütahya)

5) Ali Öz                                            (Mersin)

6) Seyfettin Yılmaz                             (Adana)

7) Zühal Topcu                                   (Ankara)

8) Yusuf Halaçoğlu                            (Kayseri)

9) Sümer Oral                                     (Manisa)

10) Bülent Belen                                 (Tekirdağ)

11) Emin Haluk Ayhan                      (Denizli)

12) Ahmet Duran Bulut                      (Balıkesir)

13) Necati Özensoy                            (Bursa)

14) Kemalettin Yılmaz                        (Afyonkarahisar)

15) Celal Adan                                   (İstanbul)

16) Oktay Öztürk                               (Erzurum)

17) Atila Kaya                                    (İstanbul)

18) Emin Çınar                                   (Kastamonu)

19) Erkan Akçay                                (Manisa)

20) Mesut Dedeoğlu                           (Kahramanmaraş)

21) D. Ali Torlak                                (İstanbul)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

B) Tezkereler

1.- TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in, Suudi Arabistan Şûra Meclisi Başkanı Abdullah Al-Şheıkh'in vaki davetine icabetle Riyad'da düzenlenecek olan G-20 Ülkeleri Parlamento Başkanları III. İstişare Toplantısı’na katılmak üzere beraberindeki Parlamento heyetiyle, Suudi Arabistan'a ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık Tezkeresi (3/752)

                                                                                                                 10 Şubat 2012

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek'in, Suudi Arabistan Şura Meclisi Başkanı Abdullah Al-Sheıkh'in vaki davetine icabetle Riyad'da düzenlenecek olan G-20 Ülkeleri Parlamento Başkanları III. İstişare Toplantısı'na katılmak üzere, beraberindeki Parlamento heyetiyle, Suudi Arabistan'a ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 9. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.

                                                                                                              Cemil Çiçek

                                                                                                 Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                    Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.

                                                            Kapanma Saati: 16.34
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.53

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Fatih ŞAHİN (Ankara)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Şimdi, Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ve arkadaşları tarafından, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin giderilmesi ve araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14/2/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi

                                                                                                                        14.02.2012

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu'nun 14.02.2012 Salı günü (Bugün) Toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                             Hasip Kaplan

                                                                                                                   Şırnak

                                                                                                        Grup Başkan Vekili

Öneri:

31 Ocak 2012 tarihinde, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ve arkadaşları tarafından verilen (485 sıra nolu), "Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin giderilmesi" ve araştırılması amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 14.02.2012 Salı günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin lehinde Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü.

Buyurunuz Sayın Kürkcü.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; cezaevleriyle ilgili bir Meclis araştırma komisyonu önerisinde bulunmamız ve bu önerinin öne alınması konusundaki ısrarımız cezaevlerindeki genel durumun giderek kötüleşmesi ve vahimleşmesiyle ilgilidir.

Hâlihazırda Meclis İnsan Hakları Komisyonunun bir alt komisyonu olarak bir cezaevleri inceleme komisyonumuz vardır. Dolayısıyla, eminim ki Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarımız, iktidar milletvekilleri bu öneriye şu gerekçeyle karşı çıkacaklardır: “Evet, böyle bir komisyon vardır. Siz niçin bir kere daha Meclis araştırma komisyonu kurulmasını istiyorsunuz?”

Ancak, bu cezaevleri alt komisyonunun şu ana kadar yayınlanmış dört raporu var: Ankara 1 Numaralı L Tipi ve Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu, Gaziantep 5. Zırhlı Tugay 3. Sınıf Askerî Ceza ve Tutukevi İnceleme Raporu, Gaziantep E Tipi ve H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu, Konya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Raporu. Çok ilginçtir, bu raporların hepsi şu sonuca varmaktadır: “Evet, cezaevlerinde bazı istiap hacmini, haddini aşan tutuklu ve hükümlü yığılması vardır ama insan onurunu incitecek hiçbir şey olmamıştır.” Yani inceleme kurulumuz bu dört cezaevine gitmiş, bakmış ve burada insan onurunu inciten hiçbir şey olmadığı sonucuyla geri dönmüştür. Sanki bunlar Adalet Bakanlığı uygulamalarını onaylama komisyon raporlarına dönüşmüştür.

Oysa hem İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna hem cezaevleri alt komisyonuna hem de Komisyon üyesi milletvekillerine hem de Komisyon üyesi olmayan milletvekillerine son üç aydır sonsuz sayıda şikâyet dilekçesi yağmaktadır. Bu şikâyet dilekçelerinin tamamı, insan onurunu inciten, insan onuruna aykırı, sadece tutuklu ve hükümlülerin değil, yakınlarının da onuruna aykırı muamelelerle cezaevlerinin meşgul olmaya başladığıdır.

Hepimiz söylüyoruz, Türkiye’yi bugün saran atmosfere baktığımızda, sürekli ve düzenli bir biçimde her gün en az 10 kişinin gözaltına alındığı -ortalama 10 kişinin gözaltına alındığı- bir operasyonlar silsilesi içerisinde Türkiye ister istemez bir 12 Eylül uygulamaları atmosferi içerisine girerken cezaevlerine de bu kaçınılmaz bir biçimde sirayet etmektedir. Henüz sanık olan bu insanların çoktan mahkûm ilan edildiği Hükûmet yetkilileri açıklamaları ortalıkta gezerken, Başbakan ve yakınları, yardımcıları sürekli ve sistematik bir biçimde bu gözaltılarda gözaltına alınan, daha sonra tutuklanarak cezaevlerine konulanların hepsinin terör sanığı olduğu hakkında beyanatlarda bulunurken, bunların cezaevi yöneticilerini ve görevlilerini etkilememesi mümkün değildir. Bu bakımdan cezaevleri de kaçınılmaz bir biçimde 12 Eylül cezaevlerini andırmaya başlamıştır.

Bize yansıyan yakınmalardan size aktaracaklarım şunlardır: Özellikle Osmaniye, Kürkçüler, Gaziantep, Kırıkkale, Kandıra, Tekirdağ, Kırıklar, Edirne ve Sincan cezaevlerinden gelen bütün dilekçeler, başvurular, hükümlülerin kendileri ya da aileleri tarafından iletilen mektuplar şunu demektedir ki birincisi, onur kırıcı muamele daha henüz tutuklular cezaevinden içeriye girerken başlamaktadır. Çırılçıplak soyularak, fiziksel zor kullanılarak üst araması uygulamasına tabi tutulmakla başlayan cezaevi yaşantısı, özellikle müebbet ağır hapse mahkûm olanların yirmi üç saat boyunca bir tek hücrede kapalı kalmaları; diğerlerinin diğer tutuklu ve hükümlülerle görüşme sürelerinin, imkânların olmaması, personelin olmaması gibi aslında kendilerinden kaynaklanmayan gerekçelerle sürekli olarak kısaltılması; sürekli bir biçimde yapılan aramalara hukuki ve insani itirazlar karşısında cebir ile bu aramaların gerçekleştirilmesinden doğan darp ve kötü muamele, hakaret, bütün bunların sonucu olarak hücre cezalarının peş peşe eklenmesi; kitap vesair okumak için talep edilen basılı eserlerin uzun incelemelerden sonra geri çevrilebilmesi, haklarında toplatma kararı olmayan yayınların da bu incelemelerden geçmesi; mektupların ve dilekçelerin aranması, incelenmesi ve alıkonmasının yanı sıra, tamamen hukuki sebeplerle yazılmış dilekçe ve mektupların da tıpkı diğer hususi mektuplar gibi işlem görmesi, böylelikle savunma haklarının kısıtlanması gelen şikâyetler arasındadır.

O nedenle ben, giderek artan bu yakınmaların, cezaevlerinin genel durumu da göz önünde bulundurularak hızlı bir biçimde Meclisimiz tarafından ele alınıp değerlendirilmesi gerektiği kanısındayım. Bakın sadece bugün, Mersin’de bir cenaze törenine katıldıkları için mezarlıkta 100 kişi gözaltına alındı. Gözaltındalar mı değil mi o da belli olmaksızın emniyette tutuluyorlar. Yarın bunlardan bir bölümü cezaevine girecek olursa, Mersin Cezaevi 600 kişilik kapasitesine karşılık 1.200 mahkûmla hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Üstelik gözaltına alınanlar arasında Akdeniz Belediye Başkanı, Barış ve Demokrasi Partisi il başkanı da varlar.

Bu uygulamalar böyle devam ettiği sürece bu cezaevlerindeki kötü uygulamaların sonu alınamayacaktır; çünkü hiçbir kötülük olmasa bile, mevcudun 2 katı mahkûmla hayatını sürdürmeye çalışan cezaevlerinde, kaçınılmaz bir biçimde cezaevi idaresiyle mahkûmlar arasında fiziki sürtüşmeler ortaya çıkacaktır.

Bu nedenle, cezaevlerinin bu genel durumunu gözden geçirmek, duruma teşhis koymak ve üstelik şimdi ceza mevzuatında yapılacak kısmi düzeltmelerle boşalacak yerlere yeni hükümlüler doldurmak yerine hükümlü sayısını azaltacak, ceza mevzuatını liberalleştirecek, özellikle çözüm ve barış odaklı politikalara yönelerek hem cezaevlerine giriş yollarını daraltmak hem de öbür taraftan cezaevlerinde insani muamelelerin çoğaltılması, genel olarak Avrupa Konseyinin saptadığı normlara uygun bir cezaevi yaşantısının sağlanması için Meclisimizin Hükûmetini denetlemesi gerekiyor.

Adalet Bakanlığının uygulamaları ne yazık ki, ne yazık ki, Adalet Bakanının lehte pek çok beyanına rağmen bu durumdadır. Bizim inceleme komisyonumuzun raporları da aslında sorunlu cezaevleri ya da cezaevlerindeki sorunlardan ziyade cezaevlerindeki iyi yanlar üzerine odaklanarak aslında sorunu ortaya çıkartmak değil sorundan kaçmak sonucunu yaratmaktadır.

Ben bu nedenle Meclisimizin önüne gelen bu fırsatı değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu vesileyle bir kere daha altını çizmek istiyorum. Türkiye bugün dünyada en çok terörden hükümlü ve tutuklu insanı barındıran ülkedir. Bu inanılacak bir durum değildir, kabul edilecek bir durum değildir. Hükûmet ve güvenlik aygıtı, terör tanımını ya yeniden gözden geçirecek ve uygulamalarını buna ayarlayacak ya da Terörle Mücadele Kanunu’nu gözden geçirecektir ama hepsinden önemlisi ortada aslında hukuki değil siyasi bir mesele vardır. Bu siyasi mesele de Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden doğan çatışmanın giderilmesi için uzlaşma, çözüm ve barışa dayalı bir yol, yordam yerine şiddete dayalı bir yol yordam benimsenmesiyle yakından ilgilidir. Hem bu yolun benimsenmesi hem insan onuruna uygun bir muamelenin ne emniyette ne cezaevlerinde sürdürülebilir olması mümkün değildir çünkü düşman ceza hukuku uygulaması artık giderek düşman infaz hukuku uygulamasına dönüşmektedir Türkiye’de.

O nedenle ben, Meclisimizin bir an önce hem Türkiye’deki bu siyasi gidişata hem adli gidişata hem de hukuki gidişata el koyarak -bugün  yukarıda Adalet Komisyonunda tartıştığımız gibi- kısmi çözümler yerine total, temelli çözümler için harekete geçmesini ve cezaevleri araştırma komisyonunun cezaevine geliş sebeplerini de araştırarak aslında Türkiye'nin barış, özgürlük ve demokrasi çabalarıyla cezaevlerindeki insan onuruna aykırı muamelelerin aynı kaynaktan birbirine baktığını, birbiriyle ters orantılı olduğunu görmesi gerektiğini düşünüyorum. O yüzden bu araştırma önergemize bütün milletvekili arkadaşların onay vermesini diliyorum.

Çok teşekkür ederim. 

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kürkcü.

Aleyhinde Eskişehir Milletvekili Salih Koca.

Buyurunuz Sayın Koca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SALİH KOCA (Eskişehir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; BDP araştırma önergesi üzerine söz almış bulunuyorum.

Özellikle son birkaç yıl içerisinde hem fiziksel şartlar açısından hem personelin eğitimi açısından hem de verilen hizmetler açısından cezaevi şartlarının, bugüne kadar yapılan düzenlemelerle ilgili oldukça çaba sarf edildiğini ve daha iyi koşullara geldiğini burada belirtmek istiyorum. Yapılan bu çalışmalarla gerçekten kayda değer birtakım ilerlemeler elde edildi.

Genel olarak baktığımızda, cezaevi şartlarını diğer ülke cezaevi şartlarıyla kıyaslamamız da çok mümkün gözükmemektedir. Zira her ülkenin cezaevi şartları birbirinden farklıdır ama özellikle son zamanda yapılan iyileştirmeler ve sağlanan ilerlemelerle birlikte Türkiye cezaevi şartlarının başta Doğu Avrupa ülkeleri olmak üzere  birçok ülkenin cezaevi şartlarından daha iyi olduğunu burada vurgulamak istiyorum.

Değerli Milletvekilimizin burada belirttiği gibi, şu anda kurulmuş olan Cezaevi İnceleme Alt Komisyonu da bu anlamda çalışmalarını sürdürmektedir, gerek sivil gerek askerî cezaevlerinde, yirmiye yakın cezaevinde şu anda incelemelerini tamamlamış ve raporlarını vermiş durumdadır. Yapılan bu çalışmalar sayesinde özellikle insan hakları ihlali açısından kötü muamele, işkence, onur kırıcı herhangi bir durumun tespit edilmediği, olmadığı da bu komisyon raporlarında geçmektedir ve Komisyon da çalışmalarını sürdürmektedir. Zaten Hükûmetimizin işkenceye sıfır tolerans kapsamında ülkemizin bu anlamda gelmiş olduğu konumu da milletimiz takdir etmektedir. Bu anlamda, Meclisimizin daha önceden belirlenmiş olan gündemi kapsamında milletvekillerimizin sormuş olduğu soru önergelerine daha fazla zaman ayrılması açısından ve Sayın Bakanımıza daha fazla zaman kalması düşünceleriyle burada verilmiş olan önergeyi kabul etmeyeceğimizi belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Koca.

Lehine Malatya Milletvekili Veli Ağbaba? Yok.

Aleyhte Kastamonu Milletvekili Mustafa Gökhan Gülşen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Gülşen.

MUSTAFA GÖKHAN GÜLŞEN (Kastamonu) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grup Önerisi aleyhine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum, bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sayın bakanlarımızın milletvekillerimizin sözlü sorularını cevaplandırması işlemi, Meclisin sağlıklı çalışması ve denetim görevini yerine getirmesi açısından son derece önemlidir. Ancak geçtiğimiz günlerde, geçtiğimiz haftalarda üç ayrı gün grup önerileri görüşmelerinin uzaması sebebiyle sayın bakanlarımıza soru-cevap işleminde süre yetmemiş ve bu işlem gerçekleşmemiştir. Bugün de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Faruk Çelik milletvekillerimizin sözlü sorularını cevaplandıracaktır. Geçtiğimiz haftalarda yaşadığımız süre problemini bugün yaşamamak adına Barış ve Demokrasi Partisi Grup önerisine katılmadığımızı bildiriyor, süreyi tasarruflu kullanmak adına sözlerime son veriyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gülşen,

Lehine Malatya Milletvekili Veli Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Ağbaba.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hapishanelerde yaşanan sorunlar üzerine söz almış bulunuyorum. Hapishaneler bulundukları ülkelerin aynasıdır. Bir ülkenin insani gelişmişliğini, demokrasi seviyesini, temel hak ve özgürlüklere verdiği önemi hapishanelere bakarak anlayabilirsiniz, aslında hapishaneye değil kendinize bakıyorsunuzdur.

Adalet Bakanlığının verilerine göre hapsedilmiş insan sayısı 130 bini aşmış durumda. Bu sayı Kilis’in, Tunceli’nin, Ardahan’ın, Bayburt’un nüfusundan fazladır yani 81’inci vilayet Düzce, 82’nci vilayet hapishanelerdir. Neden bu kadar çok mahpus var, neden bu kadar çok hapishane var ve Adalet Bakanlığı onlarca hapishane yaptırmayı neden düşünüyor? Hapishane sayısı, mahpus sayısı övünülecek bir şey değildir. Bu tablo karşısında herkesin oturup düşünmesi gerekiyor. İnsanları hapishanelerde toplayıp 82’nci vilayeti kurmak kadar o vilayete cezayı, işkenceyi dönüştürmek de ayıptır.

Maalesef adil yargılanma konusunda karnemiz hiç de iyi değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde en çok ceza alan ülke bizim ülkemiz. Adil yargılayamadığımız insanlara hiç olmazsa cezalarını adilce çektirmek gibi samimi bir niyetimiz ve gayretimiz olmalı.

Türkiye’de pek çok tipte hapishane bulunuyor. Her hapishanede pek çok sorun bulunuyor ancak F tipi hapishaneler fiilen işkence tezgâhı gibi çalışıyor. Ben, Tekirdağ 1 ve 2 no.lu cezaevlerini gezdim, Silivri’yi gördüm. Burada gördüklerimden birkaçını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tekirdağ 2 no.lu F tipinde açık görüş yapamadım, müdür izin vermedi. Oysa yasalar gereği bir milletvekilinin açık görüş yapması gerekirdi. Ancak hapishane müdürü ne yasa takıyor ne de milletvekili çünkü oradaki tutuklular müdürün insafına terk edilmiş. Sadece Tekirdağ’daki F tiplerinde değil, ülke genelinde F tipi hapishanelerin hemen hepsinde durum aynı. Öyle yasaklar, öyle disiplin cezaları var ki aklınız almaz. Bana gelen mektuplardan, hapishane raporlarından ve kendi gözlemlerimden edindiğim birkaç yasağı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, 2 taneden fazla kazak, gömlek, tişört yasak; 1 takım eşofmandan fazlası yasak; kuru boya dâhil her türlü boya kalemi yasak; 3 taneden fazla kitap bulundurmak yasak; 2 çiftten fazla ayakkabı bulundurmak yasak; uhu, pirit ve her türlü yapıştırıcı yasak; renkli kâğıt yasak; değerli milletvekilleri, türkü söylemek yasak, türkü; bağırmak, slogan atmak yasak; herhangi bir şeyi amacı dışında kullanmak yasak. Ne demek bu? Mesela eski bir atletinizle yeri silerseniz aleti amaç dışı kullanmış olursunuz, yasak olduğu için de ceza alırsınız. 3 kişilik ya da tek kişilik hücrenin dışına asla çıkmanız yasak. Yasak olmayan tek şey nefes almak ve ölmeyecek kadar yemek, içmek. Böyle ceza olur mu? Bunun adı işkencedir, oranın da ismi işkence hanedir.

Bir örnek daha vermek istiyorum değerli arkadaşlar: Haftalık on saat uygulanması gereken sohbet hakkını bir saniye ile on saat arası yorumlayan hapishane idareleri keyfî uygulamalara başvuruyor. Mesela Kandıra F tipinde günlük on beş dakika olarak uygulanıyor. Bir hücrede bir ömür yatacak insanlar var. Bir hücrede bir ömür geçer mi? Bu kadar acımasız olunur mu? İdam cezasının yerine ağırlaştırılmış müebbet cezası alan bir insan aslında her gün idam edilmiş olmuyor mu?

Değerli arkadaşlar, birçoğunuz Hrant Dink katliamı konusunda benim ve partimin tavrını bilirsiniz. Hrant Dink davasının sonucunu da çok yetersiz bulduğumuzu her zaman söylüyoruz ama bugün Yasin Hayal ve -Hrant Dink’i katleden- Ogün Samast’ın da hakları olduğunu hatırlatmak isterim.

Değerli arkadaşlar, mahkûmlar türkü söylediği için hücre cezası almamalı. Kışın üşüdüğünde giyebilecek kazağı, yazın terlediğinde de değiştirebilecek bir tişörtü olmalı. Tekirdağ 1 no.lu F tipinde kalan İlyas Argun adında bir genç tutuklunun elleri soğuktan morarmış, sonra morluklar siyahlanmaya başlamış, kangren tehlikesi hâlâ devam ediyormuş. İlyas hapishaneden iki elini kaybederek çıkmamalı. Peki, İlyas’ın iki eli neden tehlike altında? Çünkü hapishane idaresi doğal gaza geçmek için yaz aylarını bırakmış, kış aylarında doğal gaza geçmiş ve kasım ayından sonra zemheri soğuklar gelmiş, bir ay boyunca ne kaloriferler yanmış Tekirdağ’da ne de insanlar ısınabilmiş ve her türlü girişime rağmen, İlyas’ın ellerinin morarmasına rağmen, ailesinin her türlü girişimine rağmen, maalesef bir çift eldiveni hapishane idarecisi aracılığıyla İlyas’a ulaştırmak mümkün olmamış.

Değerli arkadaşlar, hapishane insan öğüten bir canavar olmamalıdır. Devletin yükümlülüğü, sağ salim aldığı insana aynı şekilde cezasını çektirmek ve günü geldiğinde özgürlüğe kavuşturmaktır.

İnsan Hakları Derneğinin 2011 verilerine göre, hapishanede 300’den fazla ağır hasta bulunmakta ve bu hastaların çoğu ölümün kıyısında. Hapishanede tedavi koşulları olmayan bu insanlar aslında ölüme mahkûm edilmiş olmuyor mu?

Gazeteci Suzan Zengin ilerlemiş hastalığına ve yaşına rağmen uzun süre hapishanede kaldı, tahliye edildikten birkaç ay sonra da yaşamını yitirdi. Üstelik kendisi hükümlü bile değildi.

Kanser hastası Güler Zere “Beni ölümün kıyısına getirip tahliye ettiler.” dedi ve altı ay sonra hayatını kaybetti.

Değerli milletvekilleri, Abdullah Akçay, on dört yaşında, bir suç çetesi tarafından kaçırıldı. Suça bulaştı, tutuklandı, hırsızlıktan hüküm giydi. Gençliğe hapishanede adım atan Abdullah on sekiz yaşında lösemi hastası oldu. Son günlerini ailesinin yanında, çocukluğunu geçirdiği köyünde geçirmek istiyordu, ama penceresi olmayan dört duvar içinde, demir kapının arkasında bir hastane hücresinde öldü ve içeride şimdi Suzanlar, Gülerler, Abdullahlar ölümün kıyısında bekliyorlar. Ölüm onları almadan, bizler onların son günlerini sevdikleriyle, hasretleriyle geçirmeleri için çaba göstermeliyiz.

Değerli arkadaşlar, şimdi, size İnönü Üniversitesinin eski rektörü Profesör Doktor Fatih Hilmioğlu’nun hikâyesini anlatacağım.

Fatih Hoca Ergenekon davası kapsamında tutuklandı. Sağlığı bozuldu, Adli Tıp 3’üncü İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Genel Kurulu, Fatih Hilmioğlu’nun eğer sağlıklı koşullarda beslenemezse, sağlıklı koşullarda cezasını çekmez ise kanser olabileceğini söyledi, ama maalesef, bunu ne hastane idaresi dinledi ne de Adalet Bakanlığı dinledi. Geçtiğimiz günlerde devletin Avcılar Murat Kölük Devlet Hastanesinden almış olduğu raporda acı gerçek ortaya çıktı. Fatih Hilmioğlu, kanser başlangıcı olmuş arkadaşlar. Fatih Hilmioğlu’nun cezasını siz mi vereceksiniz öldürerek yoksa adalet mi?

Değerli arkadaşlar, Kemal Gömü, akıl hastası ve tek başına hayatını idame ettiremiyor. Resmî kurumlarca verilmiş 11 tane raporu var. Kronik şizofreni ve buna benzer çeşitli hastalıkları var ama hâlâ Kemal Gömü cezaevinden serbest bırakılmıyor, cezaevinde yatmaya devam ettiriliyor. Cumhurbaşkanı yetkisini kullanmıyor.

Değerli arkadaşlar, hapishanede ziyaret etmiş olduğum insanlardan birisi de gazeteci Mehmet Yeşiltepe. Beyninde 1 litre suyla her an ölüm tehlikesi altında yaşıyor doktorların rapor vermesine rağmen.

Yine burada sizler gibi seçilip gelen birisi daha var hastanede, hastane köşelerinde acı çeken, işkence gören; Sayın Mehmet Haberal. Mehmet Haberal, fizik tedavisi görüyor bel fıtığından. İki sefer ziyaretine gittim.

Fizik tedavi gördüğü yer değerli milletvekilleri, değerli AK PARTİ’li milletvekili arkadaşlarım, fizik tedavi gördüğü yerde fizik tedavi uzmanı yok ve bir gün herkesin başına gelebilir. 

Mehmet Haberal’ın kaldığı yerden, Fatih Hilmioğlu’nun kaldığı yerden bir milletvekili olarak utandım. Orayı ziyaret ettiğimizde, arkadaşlarımla birlikte ziyarete gittiğimizde oradaki bir devlet memuru, bir memur seçilmiş milletvekillerini seçilen milletvekilini, ziyaret ettirmemek için elinden gelen her şeyi yaptı arkadaşlar.

Yine 2 No.lu Silivri Cezaevi Müdürlüğüne beş arkadaşımızla beraber yine orada yatan aydınları ziyarete gittiğimizde, bizi üç buçuk saat kapıda bekletti, telefonlarımıza dahi çıkmadı.

Değerli arkadaşlar, sizler insanları yargılıyor musunuz, süründürüyor musunuz? Cezayı infaz mı ediyorsunuz, infazla insanları infaz mı ediyorsunuz?

Isparta E Tipi Cezaevinde Özgür Uygun adlı bir hükümlü var arkadaşlar. Felç geçirmiş, yaşamını kardeşiyle beraber idame ettiriyor.

Değerli arkadaşlar, Türkiye’nin her yanında bir hukuksuzluk var. Türkiye’nin bütün cezaevlerinde devlet, hukuksuzluğu eşitlemiş. Mustafa Balbay’a ne kadar hukuksuzluk yapıyorsa,  maalesef, Cihan Kırmızıgül’e de aynı şeyi yapıyor.

Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Soner Yalçın gibi aydınlar maalesef birer kişilik hücrelerde ölüme terk edilmiş durumda. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımız söyledi, Sayın Artvin Milletvekilimiz: ”Mustafa Balbay beton kokuyor.” dedi arkadaşlar. O, seçilmiş bir milletvekili. Hiçbirimizin, hiçbirinizin Mustafa Balbay’a, seçilen milletvekillerine, cezası da olsa cezaevinde yatan hiçbir mahkûma bedel ödetme hakkı yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Devamla) – Bu önerinin kabul edilmesini dileyerek, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları tarafından, demokrasiye müdahaleye zemin hazırlayan karanlık olayların aydınlatılması, devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılması hakkında verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14/2/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP  Grubu önerisi

                                                                                                                        14.02.2012

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu; 14.02.2012 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Muharrem İnce

                                                                                                                  Yalova

                                                                                                         Grup Başkanvekili

Öneri:

Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları tarafından, 04.11.2011 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “Demokrasiye müdahaleye zemin hazırlayan karanlık olayların aydınlatılması devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılması” hakkında verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, (103 sıra nolu) Genel Kurul’un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 14.02.2012 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin lehinde, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk.

Buyurunuz Sayın Öztürk.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin verdiğimiz öneri üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, biz Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kürsüsünde geçmişte kalan karanlıkların, demokrasi dışı olayların açığa çıkarılması ve aydınlatılması uğraşısını verirken, yukarıda Adalet Komisyonunda devlet içerisinde yeni bir çeteleşmenin önünü açacak olan, devlette faili meçhul dönemlerini yeniden başlatacak olan, “Devlet için kurşun atan da kurşun yiyen de bizdendir.” dönemini başlatacak olan bir kanun görüşülüyor. Adı: MİT Kanununun 26’ncı Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi.

Mevcut MİT Kanunu’nun 26’ncı maddesi, MİT mensuplarının görevin niteliğinden doğan ya da görevin ifası sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturulmalarını Başbakanın iznine bağlamışken, getirilen kanun teklifiyle, MİT mensuplarının veya Başbakanın özel bir görevi ifa etmek üzere görevlendirilenlerin görevin niteliğinden doğan ya da görevi ifa ederken işledikleri suçlardan doğan ya da Ceza Muhakemesi 250’nci maddesi kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturulmalarını Başbakanın iznine bağlıyor. Yani bu görevlendirilenlerin kim olduğu, ne olduğu belli değil ve Başbakanın hangi özel görev için bunu yaptığı da belli değil. Açıkça özel, kişiye, somut olaya özgü kanun çıkarmaktan daha öte anlamı var bunun. Bunun anlamı devleti demokratikleştirmekten uzaktır. Bir yandan demokrasi ve hukuk türküsü söyleyeceksiniz, bir yandan geçmişte kalan, faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin açığa çıkarılmasını söyleyeceksiniz ama öbür yandan devleti gayrimeşru işlere bulaştıran, yeni yeni faili meçhuller yaratan bir organ hâline getirecek bir dönemi başlatacaksınız.

Değerli arkadaşlarım, demokrasi ve hukuk bir bütündür. Siz bu ülkede hukuku küçülterek ya da hukuku azaltarak demokrasiyi çoğaltamazsınız ve hukuku azaltanlar, hukuk uygulamalarından kaçanlar, bireyleri, kişileri hukuk denetiminden kurtarmaya yönelenler asla şunu unutmamalıdırlar ki, hiçbir zaman demokrat olamazlar.

Şimdi elimde bir kupür var. Bu kupür Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın kupürü: “Herkes yaptığının hesabını verecek.” diyor Sayın Bülent Arınç. Ne zaman diyor? İstanbul Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kuvvet komutanları hakkında tutuklama kararı verdiği zaman söylüyor. Ve diyor ki Sayın Başbakan Yardımcısı o tarihte: Türkiye'de her şeyin ortaya döküleceğini ve herkesin yaptığı her şeyin hesabını vereceğini belirterek “Ben dâhil böyle olursak gerçek hukuk devleti oluruz. Türkiye bunu gördüğü için kendini mutlu saymalı. Bunlar kutlu doğum sancılarıdır, bunlar iyi şeylerdir. Türkiye hukuk devleti olma yolunda ilerleyecekse bir şeylerin hesabının sorulması gerekir.” diyor. Ama değerli arkadaşlarım, MİT Müsteşarı ve eski 2 MİT Müsteşar Yardımcısı hakkında İstanbul Özel Yetkili Savcısının sadece ifade almaya çağırması karşısında Hükûmet hep bir ağızdan bağırmakla kalmıyor, yani düne kadar “Yargı işine bakıyor, demokratik yargı süreci işliyor.” diyenler şimdi “Savcının ifade almak istediği kişiyi Savcının elinden nasıl kurtarabiliriz?” diyorlar, Savcı hakkında soruşturma açıyorlar. O da yetmiyor, bir kanun getiriyorlar çeteleşme kanunu! Değerli arkadaşlarım, bunlarla demokratik iddialarınızda samimi olmadığınızı gösteriyorsunuz.

Bakın, biz söyledik: Bu ülkede 12 Eylül öncesi, 12 Eylül sonrası işlenen, faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde devletin kontrgerilla yapılanmasının etkisi olduğu iddiaları Türkiye’de dün de vardı, bugün de vardı. 1 Mayıs 1977 olaylarının tezgâhlanmasında, yapılanmasında bu ülkenin MİT'inin ya da diğer görevlilerinin, diğer teşkilatlarının dahli olduğu iddiaları hiçbir zaman ortadan kalkmamıştır.

16 Mart 1978 olayları var. İçinizde genç olan arkadaşlarımız bilmez. İstanbul Üniversitesinde 16 Mart 1978 günü, Beyazıt Meydanı’ndan çıkan hukuk fakültesi öğrencilerinin üzerine silahlı, bombalı saldırı düzenleniyor. Burada Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Ahmet Turan Ören, Murat Kurt, Abdullah Şimşek, Hatice Özen, Abdülhamit Akıl öldürülüyor, pek çok öğrenci yaralanıyor. Bunlara ilişkin dava açılıyor değerli arkadaşlarım. Önce, adam öldürme suçundan dava açılıyor ve 5 kişi delil yetersizliğinden beraat ediyor. Daha sonra 1988 yılında, yeniden kamuoyunun tanıklık yapması çağrısında bulunuyorlar o zamanın bu olayların mağduru olan Avukat Cem Alptekin tarafından –o zaman olayın mağduru ve bu olayın da mağdurlarının avukatlığını yapıyor- ve bu çağrı sonunda İsot ailesinin ortaya çıkmasıyla 1992 yılında yapılan suç duyurusundan sonra 95 yılında dava yeniden görülmeye başlanıyor ve 95 yılında, müdahil vekillerinin “katliamın kontrgerilla eylemi” olma iddiasını mahkeme ciddiye alıyor ve müdahil vekillerinin taleplerine uygun olarak 12 Eylül öncesi ve sonrasının önemli siyasi cinayet ve katliamlarına ilişkin dava dosyalarıyla, Susurluk kazası ve sonrasında düzenlenen Meclis ve Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarının celbine karar vermekle davayı “Adam öldürme davası”ndan “Kontrgerilla davası”na dönüştürüyor ancak devlet kurumlarının mahkemenin istediği bilgi ve belgeyi göndermemesi, üstelik de davada müdahil vekili olarak bulunan Avukat Cem Alptekin’in bir MİT belgesini sunmuş olmasından dolayı MİT'in şikâyeti üzerine bu Cem Alptekin hakkında dava açılıyor.

Değerli arkadaşlarım, 2 kişi arasındaki konuşmaya ilişkin bir belgeyi sunuyor avukat Cem Alptekin. Avukatın görevi kendi müvekkillerinin yararına savunma yapmaktır ve gerçeği ortaya çıkartmaktır ama MİT suç teşkil eden bu belgeyi arşivlerinde saklıyor, mahkemeye intikal ettireceği yere arşivlerinde saklıyor. Ve sonunda bu dava, değerli arkadaşlarım, 2008 yılında zaman aşımı nedeniyle maalesef düşüyor. Çünkü bu süreçte mahkeme sadece gün vererek, rutin olarak gün vermekle davayı geçiştiriyor. Yani dava bir kontrgerilla davası olmasına rağmen zaman aşımı nedeniyle düşürülüyor. Avukat da beraat ediyor ama avukatın beraat gerekçesindeki belirtilen hususlar mahkemece hiçbir zaman araştırılmıyor. Adalet Bakanına 23’üncü Dönemde verdiğim soru önergesine bir türlü cevap verilmedi bu konuda. Gerçekten bugün MİT’in arşivlerinde konusu suç teşkil eden, mahkemelere intikal ettirilmeyen belgeler var mıdır, yok mudur? Bunların açıklanması lazım. Hele hele bugünlerde yukarıdaki kanun görüşülürken Türkiye’deki birtakım eylem ve işlemlerin MİT tarafından yapıldığı konusundaki iddialar Türkiye’yi çalkalamaktayken bunları çıkıp Başbakanın açıklaması lazım.

Değerli arkadaşlarım, biz gerçekten Sayın Bülent Arınç’ın dediği gibi herkesin yaptığının hesabını vermesini istiyorsak bunları bizdendir, sizdendir diye ayıramayız. Gerçekten bu ülkede demokratik hukuk devletini tam olarak kurmak zorundayız. Eğer bugün yargısal alandaki sıkıntıları kaldırmak istiyorsak yapacağımız tek bir şey vardır: Bu sıkıntılara neden olan Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250, 251, 252’nci maddelerine göre kurulan ve faaliyet gösteren özel yetkili mahkemeleri kaldırmaktır, karanlıkları aydınlatmaktır, pislikleri temizlemektir. Hukuk devletinin geçmişinde pislik olmaz, karanlık olmaz arkadaşlar.

O nedenle, ısrarla söylüyoruz, faili meçhul bırakılan siyasi cinayetleri hep birlikte araştıralım diyorum. Önergemizin desteklenmesini istiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.

Aleyhinde Muş Milletvekili Sırrı Sakık.

Buyurunuz Sayın Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de Cumhuriyet Halk Partisi Meclis araştırma önergesinin aleyhinde söz aldım. Gruplar arası dağılım yapılırken bize aleyhte söz hakkı düştü ama bunun aleyhinde olmamızı beklemeyin.

Sevgili arkadaşlar, aslında, burada bu önergeler konuşulurken iktidar partisinin milletvekilleri çıkıp cevap veriyorlar. Biz, burada İç Tüzük tartışmalarını yürütürken aslında bu milletvekili arkadaşlarımızın hukukunu da savunuyorduk. Böyle bir kapı kulluğu olmaz, böyle bir demokrasi olmaz.

Şimdi, ben bu milletvekili arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu tanıyorum. Vallahi, bilgili, birikimli, kendi alanlarında epeyce de bilgili arkadaşlar. Yani buraya neden çıkıp bilgisini, birikimini bu Parlamentoyla paylaşmaz, neden halkla paylaşmaz? Çıkarlar, tek sözcükle “Gündem çok doludur.” E, sizin düşünceniz yok mudur? İşte, aslında sorun burada başlıyor. Yani AKP “Bir şeyleri değiştiriyorum.” diye yola çıkıyor ama bir şeye dokunmuyor. 12 Eylül Anayasası’nı, 12 Eylülün getirdiği yasaları, bütün boyutuyla sahipleniyor. İşte, odur ki, o Siyasi Partiler Yasası,  o Seçim Kanunu’dur ki milletvekilini kapı kulu yapan bu yasalardır. Bizim buralardan başlamamız lazım. Eğer özgür iradeyle Parlamentoya vekiller gelse, eminim ki kimse buradaki on dakikalık süreyi bir dakikaya yerleştirerek düşüncelerini açıklamadan inmez. Çünkü sizin seçmenleriniz de sizi izliyorlar. Yok mu yani bu faili meçhullerle ilgili sizin bu konuda bir bilginiz, bir birikiminiz yok mudur veyahut da cezaevleriyle ilgili yok mudur? Ama ne yazık ki milletvekili arkadaşlarımız bu konuda büyük bir haksızlıkla karşı karşıyadır.

Aslında, isyan gemide başlamalıdır. Siz de çıkıp demelisiniz ki: “Yahu, biz konuşmalıyız. Biz onun için buraya geldik.” Çünkü geçen gün ben bir arkadaşımızı burada dinlerken dedi ki: “Ben genç bir vekilim. Geldim, düşüncelerimi halkımla paylaşmak istiyorum, Parlamentoyla ama Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu bu olunca kimse genel başkanın talimatı dışında bir şey söylemez.”

Bakın, yukarıda bir kanun teklifi görüşülüyor. Sevgili arkadaşlar, bunlar 12 Eylülden bize miras kalanlardır. Söyledik, biraz önce burada yine seslendirdik. İstiklal mahkemeleri, devlet güvenlik mahkemeleri ve özel yetkili mahkemelerin birbirinden hiçbir farkı yoktur. Bunlar hep muhaliflere karşı kurulmuş mahkemelerdir. İşte bugün, bu mahkemelerden size bir yönelme oldu ama sizin gerçek niyetiniz… Yani bu antidemokratik mahkemeleri ortadan kaldırmak gibi bir düşünceniz yok, kendinize uygun bir şey yaratmaya çalışıyorsunuz. Oysaki daha önce de söyledik: Bu terörle mücadele yasaları da gündeme geldiğinde en çok askerler tepki gösteriyordu ama bugün bir Genelkurmay Başkanı terörle mücadeleden dolayı içeride. Bu özel yetkili savcılara o kadar çok görevler, o kadar yetkiler verdiniz ki çıkıp, resmen celp aslında Sayın Başbakanadır. Siz kim için bu kadar yetkileri yüklediniz? Çünkü muhalifler için. Kimler için? Devrimciler için. Kimler için? Kürtler için. Ve bugün de döndü, size geldi.

Şimdi, gelin hep birlikte 12 Eylülden hesap soralım. Yani sözde böyle bir anayasal değişiklik falan 2010 yılında yaptınız ama o değişen maddelerin hiçbirinin uyum yasalarını hayata geçirmediniz. Bir tek tanesini, Hâkimler ve Savcılar Üst Kurulunun uyum yasalarını geçirdiniz, onun dışındakilere müdahale etmediniz çünkü 12 Eylül sizi de besliyor. 12 Eylüldür iktidarınızı sekiz, on iki yıldır ayakta tutan o Siyasi Partiler Yasası’dır, o Seçim Kanunu’dur. Ve biz hep feryat ediyoruz: Bakın, o bölgede işlenen faili meçhul cinayetler… Yargı hâlen bu konuda seyirci. Levent Ersöz orada, Silopi’de bir ilçe başkanımızı ve yöneticimizi gözaltına alıp… Ve o kışladan bu 2 şahıs hâlâ çıkmadı ve Levent Ersöz cezaevinde yargılanıyor Ergenekon’dan, ama faili meçhul cinayetlerden dolayı suçüstü yakalandığı hâlde burada biz mağduruz ve buraya müdahil olamıyoruz. Onun için, Ergenekon yargılanması da faili meçhullerin dışındadır, onların nemalandığı alanlar da aslında Kürt coğrafyasıdır. Açıkça ilan ediyoruz, buradan feryat ediyoruz: O dönem siyasal iktidarın, askerî-sivil bürokratların hepsinin bunda payları vardı.

Şimdi “Bin tane operasyon yaptım.” diyen bir dönemin Bakanı bugün oturumu yöneten Sayın Başkanın eşi için “Tuğlayı çektiğimiz zaman tamamen çöker.” diyebiliyorsa ve bu, elini kolunu sallayarak dolaşabiliyorsa o da bu ülkenin bir ayıbıdır. “O dönemde biz karar verdik, Kürt iş adamları için, şu şahsiyetler için karar verdik.” diyen bir Başbakan elini kolunu sallıyorsa bu Parlamentonun bir ayıbıdır. Eğer o dönem kararlar Millî Güvenlik Kurulunda alınıyorsa, içinde Demirel’den Çiller’e, Doğan Güreş’e, Mehmet Ağar’a kadar herkes orada görev alıyorsa ve bunlarla ilgili bir işlem yapılamıyorsa bu ülkenin bir ayıbıdır, sizin bir ayıbınızdır.

Şimdi sormak istiyorum: Bu güçleri, bu şahsiyetleri koruyan güç kimdir? Hangi güçtür bunları koruyor? Hani 12 Eylülden hesap soruyordunuz? Hani 12 Eylül Anayasası’nı değiştiriyordunuz? Hani 12 Eylül, bu devlet güvenlik mahkemeleri ve özel yetkili mahkemeler halka zulmetti? Aslında hepimiz kalkıp, 12 Eylülün ürünü olan devlet güvenlik mahkemelerini ve özel yetkili mahkemeleri yok hükmünde saymalıyız, onların verdikleri kararları da yok hükmünde saymalıyız. Ama bunları yapmıyoruz. O dönemde bu kadar kana bulaşmış insanların böyle ciddi bir şekilde… Bu birlikte cinayet işleyenlerin sözüdür. Onlar “Bize talimatlar geliyordu, biz ona uygun bir şekilde hareket ediyorduk.” diyorlar, ama tetiği çekenler içeride, tetiği çektirenler ve listeyi sunanların hiçbiriyle ilgili bir tek işlem yapılmıyor ve bugün tartıştığımız, konuştuğumuz bu mahkemeler bütün muhaliflere karşı…

Bakın, avukatlarla ilgili savcı keyfî davrandı, 40 tane avukatı içeri aldılar. Nedir suçlama? “Efendim, İmralı’ya gittiniz, Öcalan’la görüştünüz.” Giden avukatlar yasal görevlerini yerine getirmişler, kimi avukat bir kez gitmiştir ve neye dayanarak tutukluyorsunuz? Özel savcının yetkisine dayanarak. Gazetecileri tutukluyorsunuz, bilim adamlarını tutukluyorsunuz ve bu özel yetkili savcılar bu görevlerini alabildiğine kötü kullanıyor ama hiçbirinizin kılı kıpırdamıyor ama sorun MİT’e gelince… Tabii ki ben şunu açıklıkla ifade etmek istiyorum, bu uygulamayı da yanlış buluyorum yani savcının durumdan vazife çıkararak MİT’le ilgili başlattırdığı bu soruşturmanın aslında bir rövanş soruşturması olduğuna inanıyorum. Böyle bir görevi olmamalıdır savcının. Savcı yetkisini aşıyor ama burada MİT’in sahipleri var, peki, bu halkın sahipleri kim olacak?

Binlerce insan gözaltına alınıyor -belediye başkanları- ve 8 bine yakın insan tutuklanıyor. Ne yapmalı, bunlar nereye sığınmalıdırlar? Özel yetkili mahkeme ve savcılar keyfî tutuklama yapıyor, keyfî bir uygulama içerisinde oluyor ve sizin kılınız kıpırdamıyor. Kendinize göre bir hukuk oluşturuyorsunuz, kendinizi ve yandaşlarınızı kollayan, koruyan bir anlayış içerisindesiniz ama şunu unutmayınız: Tanrı’nın değirmeni ağır döner ama iyi öğütür, siz de bunlara tabi olacaksınız yani bu bir gün sizi de vuracak. Onun için yol yakınken daha çok insaf, daha çok vicdan, daha çok bu halkın selameti için hep birlikte, gelin, bu özel yetkili mahkemeleri birlikte ortadan kaldıralım ve bu halka uygulanan haksız politikalara bir an önce son verelim.

Benim bu Meclis araştırma önergesiyle ilgili olumlu oy dileğim olacak ama ne mümkün, bunun olmayacağını yıllardır hep bize bu kürsü, bu Parlamento gösterdi ama, gerçekten, el kaldırırsanız kaybedecek hiçbir şeyiniz yoktur.

Ben eminim ki Başbakan da bütün bu ellere bir şey söylemez çünkü Sayın Başbakan da diyor ki: “Biz aslında faili meçhul cinayetleri araştırmak istiyoruz, BDP engel.” Hodri meydan, biz getirdik, buyurun oy verin; CHP getirdi, oy verin. Eğer bize inanmıyorsanız o zaman siz getirin, biz hep birlikte sizin önergenize oy verelim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.

Önerinin lehinde Mersin Milletvekili Mehmet Şandır.

Buyurunuz Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin bugün gündeme getirdiği, gündeme alınması için verdiği önergenin lehinde konuşuyorum. Gündeme alınmasını istediği konu; devlet içinde yasa dışı örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılması için bir komisyon kurulmasını talep ediyor, bunun gündeme alınmasını ön görüşme-lerinin yapılmasını istiyor.

Gerçekten, bu önergenin üzerinde konuşulmuş olması bile önemli bir avantajdır. Arzu ederim ki gündeme alınması temin edilse de üzerinde kapsamlı bir görüşme yapsak çok daha faydalı bir iş yapmış oluruz. Daha ötesi, ülkemiz, bir haftadan bu yana, Türkiye Cumhuriyeti devletine, milletimize, Türkiye Büyük Millet Meclisine, seksen yıllık cumhuriyetimize yakışmaz birtakım olaylar yaşıyor ve herkesi rahatsız eden birtakım gelişmeler var. Tüm bu gelişmelerin gerçeğini öğrenebilmek için Hükûmetten bir açıklama beklediğimizi en başta söyledik ama bugüne kadar bu konuda kapsamlı, detaylı, gerçekçi bir açıklama da yapılmadı. Aslında doğru olan, bu kadar önemli, toplumda karşılığı olan; toplumu, ülkemizin geleceğini çok doğrudan ilgilendiren bu tür konularda burada bir genel görüşme açılmasıdır, burada Hükûmetin bilgi vermesidir, grupların bu konu üzerinde görüşlerini ifade etmesidir.

Neler oluyor sayın milletvekilleri, Türkiye’de neler oluyor? Yani milletin vekilleri olarak, milletin oylarıyla seçilmiş Hükûmet olarak Türkiye’de yaşanan bu olaylarla ilgili millete bilgi verme tenezzülünde niye bulunmuyorsunuz, niye böyle bir şeyin konuşulmasını çok önemsemiyorsunuz? Hiçbir şey olmamış gibi hayata devam etmek bazen çok da faydalı değil. Hep böyle öteleyerek, erteleyerek, olanların üzerini örterek geleceği kuramayız, geleceğe bir güven oluşturamayız. Bu sebeple, bu konunun konuşulması önemli. Bu konunun konuşulmasının bir Danışma Kurulu grup önerisi olarak gündeme getirilmesi yetmez benim kanaatime göre. Bir genel görüşmeyle veya bir bakanın bilgi vermesiyle burada bu konuda, toplumu ilgilendiren ve ülkenin geleceğini ilgilendiren bu tür konularda kapsamlı bir görüşme, tezekkür, bir müzakere yapılması bence çok gerekli.

Değerli milletvekilleri, bakınız önergede ifade edildiği gibi “devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapılar…” Bu husus, cumhuriyet döneminin tüm dönemlerinde çok su götürür, çok önemli bir iddia. Çünkü devlet bu toplumun en önemli değeri. Devlet milletin örgütlü gücüdür, milletin en üst örgütüdür. Devlet olmazsa millet olmaz. Devlet olmazsa egemenlik olmaz, bağımsızlık olmaz, onurlu, huzurlu yaşamak olmaz. Devlet bizim için çok değerli, çok önemli. Devletin yerine ikame edebileceğimiz bir başka sistem bugüne kadar geliştirilememiştir. Yani, Birleşmiş Milletler, uluslararası birtakım teşkilatlar devletin yerine ikame olup devletten beklenen fonksiyonları yerine getirmemiştir ama devletin gerçekten milletin devleti olabilmesi için de, bu devletin hukukun içinde olması, hukukun üstünlüğünü kabul etmesi, uygulamalarının adaleti temin etmesi çok önemli, olmazsa olmaz şarttır. Hukuk olmayan bir devlet, hukukun üstünlüğünün içselleşmediği, kabul hâle gelmediği bir devlet zulüm devleti olur.

E şimdi yaşadığımız hadise de gerçekten kabul edilebilir bir şey değil: Devletin iki çok değerli, çok önemli kurumu birbirlerini suç örgütü olmakla suçluyorlar. Ne hukuk kalıyor ne hukukun üstünlüğü kalıyor ne teamüller kalıyor, ne demokrasi kalıyor. Ortaya çıkan sonucu hazmedebilmemiz, içimize sindirebilmemiz mümkün değil. Demokrasi, toplumun birlikte yaşama iradesinin sistemi. Siz demokratik sistem içerisinde iktidar olup kurduğunuz hukuka kendiniz uymazsanız, eşit, adaletli ve genel bir uygulama geliştiremezseniz sonuçta bu devletin ve bu devlet adına yetki kullanan siyasi iktidarın uygulamalarının adı “zulüm” olur değerli arkadaşlar. Maalesef son günlerde yaşadığımız hadise bu.

Değerli arkadaşlar, bakın, bir operasyon yapılıyor, bu operasyonda çok önemli iddialar ortaya konuluyor. Bu iddialara cevap verilmesi gerekirken birtakım hukuk düzenlemeleriyle mesele örtbas edilmeye çalışılıyor. Ortaya konan iddialar çok önemli. Bu iddiaları yok saymanız mümkün değil. Bu iddialar, bir siyasi partinin il merkezinde yapılan aramada, KCK operasyonu doğrultusunda, on iki adet ses kaydı ve on dokuz adet Abdullah Öcalan’a ait yazılmış mektup ele geçiyor. Yapılan operasyonlarla yakalanan KCK militanları veya işte bu iddia kapsamında gözaltına alınan insanların ifadelerinde çok önemli iddialar ortaya konuluyor. KCK operasyonu kapsamında savcılık bazı soruların cevabını bulmaya çalışıyor. Bu cevapların arayışında oklar, yollar MİT’i gösteriyor. Millî İstihbarat Teşkilatı, bu devletin ve bu milletin çok önemli, çok değerli bir kurumudur. Bu kurumun üzerinde toplu iğne başı kadar bir gölgenin, bir şaibenin olması geleceğimiz açısından çok ciddi tehdit ve tehlikeler taşır. Bakın, Millî İstihbarat Teşkilatı hakkında bulunan bu delil ve belgelere dayalı olarak ortaya konan iddialar şunlar:

Deniliyor ki “KCK yapılanması MİT’in gözetimi ve denetimi eşliğinde tamamlanmıştır.”

Değerli arkadaşlar, KCK etnik bölücülüğün siyasi ve silahlı örgütü, bir suç örgütü. Bu suç örgütünün gözetimi ve denetimi Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından yapılmıştır iddiası var ortada. Bu iddiayı yok saymanız mümkün mü?

Bir başka şey: “Örgütün yönetilmesine Millî İstihbarat Teşkilatı heyeti aracılık etmiş ve yönlendirmiştir.” diyor.

Bir başka iddia: “KCK’nın ortaya koyduğu hain saldırı ve eylem talimatlarının önlenmesi ve engellenmesine dönük tedbirlerin alınmasını MİT engellemiştir.” deniliyor. Milli İstihbarat Teşkilatının kendi görev alanında olan ülkenin güvenliğinin sağlanması noktasında görev yapmadığı iddia ediliyor.

Bir başka şey: İstihbarat toplama görevi ihlal edilerek devletin bütünlüğünü bozma ve anayasal düzeni yıkma konusunda KCK’yla iş birliği yapıldığı iddia ediliyor.

Bir başka şey: İmralı canisiyle Kandil arasında kuryelik görevi yapıldığı iddia ediliyor.

Değerli arkadaşlar, bunları sıralayabiliriz. Hatta bu konuda yeni Anayasa düzenlemesi için bazı taahhütlerde bulunulduğu, bazı taahhütlerin ortaya konulduğu iddia ediliyor ve tüm bunların Oslo sürecinde gerçekleştiği söyleniyor.

Şimdi, bu iddiaları yok sayarak özel yetkili savcılığın kanundan kaynaklanan görevi doğrultusunda, bir soruşturmanın delillerine dayalı olarak başlattığı soruşturmayı burada kanun çıkartarak engellemeye kalkarsanız bunun adı “hukuk devleti” olmaz, bunun adı “zulüm devleti” olur değerli arkadaşlar.

Şimdi, yukarıda Adalet Komisyonuna getirip görüştürdüğünüz ve bu hafta veya önümüzdeki günlerde burada kabul edilmesini dayatacağınız bu MİT yasasıyla ilgili temin etmeye çalıştığınız hadise hukukun önünü kesmektir, hukukun uygulanması değil, yine kendi oylarınızla çıkarttığınız CMUK Yasası’nın 250’nci maddesine göre görev yapan savcıların önünü kesmektir.

Değerli arkadaşlar, bu gidiş doğru gidiş değil. Yani bakın, size bir şey sorarlar “Dün dündür, bugün bugündür.” derseniz, o sizin bileceğiniz iş. Ferhat Sarıkaya’ya yapılanla Sadrettin Sarıkaya’ya yapılan arasındaki çifte standardı nasıl izah edeceksiniz? Vicdanlarınızı millete karşı nasıl izah edeceksiniz? Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a yapılanla şimdi MİT Müsteşarına yapılanın arasındaki bu farklılığı nasıl izah edeceksiniz? Birini korumak için kanun çıkartıyorsunuz, birinin de hapse atılmasını “Hukukun gereği, hukukun üstünlüğü.” diye savunuyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, kafanızı kumdan çıkartın. Bu gidişiniz bir demokratik, meşru hukuk devleti uygulaması değil, bu gidişiniz maalesef zulüm devletine doğru, despot bir devlete doğru…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – …hukuku kendi amaçlarınız yönünde kullanma amacını taşıyan bir uygulama olur. Bunların doğru olmadığını düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.

Önerinin aleyhinde İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Kaynarca.

TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekillerimiz; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhine söz aldım. Bu vesileyle saygıdeğer heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

CHP’nin önerisi, demokrasiye müdahaleye zemin hazırlayan karanlık olayların aydınlatılması, devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılmasıyla ilgili bir araştırma talebidir. Elbette, söyleyecek çok söz var ama bir taraftan da bekleyen sorular, cevap bekleyen sorular var. Yine ağırlıklı olarak muhalefet partilerinin vermiş olduğu sözlü sorular ve bu soruların bakanlarımız tarafından beklenen cevapları var ama çoğu zaman vakit yetmediği için bu sözlü sorular dahi cevap bulamamaktadır. Yasama görevinin yanı sıra Genel Kurulun denetim görevi vardır ve salı günleri denetim için önemli bir zaman dilimi ayırmak gerekir.

Ben bu anlamda, bu duygu ve düşüncelerle sözlü sorulara da ciddi zaman kalması ve denetim faaliyetinin etkin yapılabilmesi adına CHP grup önerisinin aleyhinde görüş belirttiğimi ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaynarca.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Sakık.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Şandır bir konuyu dile getirirken “Bir partide yapılan bir aramada dokümanlar bulundu.” dedi. Hiçbir doküman yok yani medyanın asparagası. Bunların tutanağa geçmesi için söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Sakık.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

13.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, KCK operasyonu doğrultusunda bir partinin il binasında dokümanlar bulunduğuna dair verdiği bilginin doğru olmadığına  BDP Diyarbakır il örgütünde böyle bir dokümanın bulunmadığına ilişkin açıklaması 

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; söz verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Biraz önce Şandır burada bu son operasyonla ilgili düşüncelerini beyan ederken… “KCK operasyonu” adı altında yapılan operasyonda Diyarbakır il örgütümüzde böyle bir doküman bulunmamıştır ama görüşmeleri bir bütün olarak biz de biliyoruz yani görüşmeler medyaya da yansıdı. Onun için yani daha önce medyaya yansıyan bu görüşmeler… Diyarbakır Barış ve Demokrasi Partisi il binasında tek noktada bir doküman yakalanmamıştır. Kamuoyunun bunu bilmesi gerektiğini, Parlamentonun da bunu bilmesi gerektiğini… Bu vesileyle söz aldım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sakık.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları tarafından, demokrasiye müdahaleye zemin hazırlayan karanlık olayların aydınlatılması, devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılması hakkında verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14/2/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP  Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Şimdi de Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım:

3.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 128 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak  bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

                                                                                                                        14/2/2012

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Danışma Kurulu'nun 14.02.2012 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                      Ayşe Nur Bahçekapılı

                                                                                                                 İstanbul

                                                                                              AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" Kısmında yer alan 128 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun;

Haftalık çalışma günlerinin dışında 17 Şubat 2012 Cuma günü saat 14:00'te toplanması ve bu birleşimde "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;

15, 16 ve 17 Şubat 2012 Çarşamba, Perşembe ve Cuma günkü birleşimlerinde saat 23:00'e kadar;

çalışmalara devam edilmesi,

128 Sıra sayılı kanun tasarısının İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması;

Önerilmiştir.

128 Sıra Sayılı

Çoğaltılmış Fikir ve Sanat Eserlerini Derleme

Kanunu Tasarısı

(1/485)

 

      BÖLÜMLER                        BÖLÜM MADDELERİ                 BÖLÜMDEKİ MADDE

                                                                                                                          SAYISI

       1. BÖLÜM                              1 ila 8 inci maddeler                                        8

       2. BÖLÜM                             9 ila 15 inci maddeler

                                                      (Geçici Madde 1 dahil)                                      8

                                                TOPLAM MADDE SAYISI                               16

 

BAŞKAN – Önerinin lehinde İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı.

Buyurunuz Sayın Bahçekapılı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yeni bir haftaya başladık bugün. Güzel bir günle başladık. 14 Şubat Sevgililer Günü’nüzü kutluyorum. Sevgi daima üstümüzde olsun diyorum, kardeşçe yaşadığımız bir dünyada sevgi tutunduğumuz bir şey olsun ve üstümüzde olsun dileklerimi tekrar ediyorum ve bu nedenle de bu hafta diliyorum ki verimli, üretken ve sevgi dolu bir çalışma haftası yaşarız diye düşünüyorum.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Bugünlük mü?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Siz “Bugünlük mü?” diyorsunuz, biz bu hafta sevgi içinde çalışma konusundaki kararlılığımızı size göstereceğiz.

Sevgili arkadaşlarım, Danışma Kurulu bugün toplantı yapamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince AK PARTİ Grubunun önerisini Genel Kurulun oyuna sunma gereği hasıl oldu. Bu nedenle söz aldım grup önerimizin lehinde.

Aslında, dün diğer partilerin grup başkan vekilleriyle de sözlü olarak görüşüp bu haftanın çalışma saatleriyle ilgili ve çalışma programıyla ilgili bilgi vermiştim ama Genel Kurulun da bilgisine sunma konusunda kendimizi sorumlu hissettiğimiz için grubumuzun önerisini de bu şekilde sizlerin karşısına getirdik.

Bu hafta şöyle düşünüyoruz: 128 Sıra Sayılı Çoğaltılmış Fikir ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu Tasarısı’nın gündemin 3’üncü sırasına alınmasını önerdik. Çalışma saatleri olarak da, 17 Şubat 2012 Cuma günü 14.00’te başlaması, çarşamba, perşembe ve cuma günkü birleşimlerin 23.00’e kadar sürdürülmesi, bugün çalıştık, yarın yine 13.00-23.00 şeklinde çalışmalarımızı sürdürmemizi ve 128 Sıra Sayılı Çoğaltılmış Fikir ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu Tasarısı’nın temel kanun olarak görüşülmesi Danışma Kurulumuzun içeriğini oluşturmakta.

Ben ve grubum genel olarak Genel Kurula iyi çalışmalar dileklerimizi sunuyoruz, hepinize saygılarımızla birlikte iyi çalışmalar diliyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bahçekapılı.

Aleyhinde Yalova Milletvekili Muharrem İnce.

Buyurunuz Sayın İnce.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Meclisin çalışma programı saat başı değişiyor, borsa gibi. Bugün beni Sayın Bahçekapılı arıyor şöyle şöyle diyor ama bir saat sonra bakıyorum başka bir şey. Şimdi, bakmayın siz cuma günü de saat 11’e kadar çalışacağız demelerine, göreceğiz hep birlikte yine uyulmayacak. Saat başı Meclisin çalışma programı. Bugün komisyonda görüşülmekte olan bir teklifi düşünerek, o geçecek komisyondan, iş bitecek, ona göre Meclisin çalışma takvimi hazırlanıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Ya alt komisyon kurulması kararlaştırılırsa, ya geri çekilirse. Demek ki karar verilmiş. Bu acele niye, bu telaş niye? Kimi kurtarmak istiyorsunuz, nereden kurtarmak istiyorsunuz? Biz çalışalım, çalışmaya hiç itirazımız yok, 11 yetmez 12’ye kadar çalışalım. Gündüz 13.00’de değil sabah 11.00’de, 10.00’da başlayalım. Gelin İntibak Yasası’nı çıkaralım. Bakın ne diyor? Madem o kadar Anayasa’ya, İç Tüzük’e bağlısınız, kanun hükmünde kararnameleri getirin onları görüşelim. Hani ivedilik ve öncelikle görüşülürdü kanun hükmünde kararnameler? Bunların hiçbirine uymuyorsunuz.

15 maddelik derleme kanunu temel kanun olarak getiriyorsunuz. İnsaf, insaf yani! 15 maddelik bir kanun temel kanun olarak gelir mi buraya?

Yasama Meclisini yük görüyorsunuz, engel görüyorsunuz. Ya şurası olmasa, burada muhalefet çıkıp konuşmasa biz grup toplantısında çıksak “Kabul edenler… Etmeyenler…” yapsak ne güzel olur diye düşünüyorsunuz.  Yani yürütmenin alt organı gibi görüyorsunuz Büyük Millet Meclisini. Biz, yürütmenin emrinde olan bir organ değiliz. Anayasa’nın 7’nci maddesini hepiniz bir kere daha okuyun. Buradaki yasama faaliyeti Türk milletli adına yapılır ve bu yetki devredilemez. 9’uncu maddesini bir kere daha okuyun. Yargı yetkisi de Türk milleti adına yapılır ama 8’inci maddesi yürütme, Türk milleti adına yapılmaz. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu Anayasa ve yasalara uyarak yapar bunu. Türk milleti adına bir yetki yok burada. Diğerlerinde “Türk milleti adına” diyor.

Siz bir anlamda Meclisi gerçekten önünüzde bir engel, konuşmasa bunlar da tek tek bunları oylasak diye düşünüyorsunuz.

Meclis Başkanının tutumunu anlayabilmiş değilim. Meclis Başkanı fiilen tarafsızlığını, Başkanlığını yitirmiş durumdadır. Bizim bir gensorumuzu işleme almıyor, neymiş? Yürümekte olan davalarla ilgili, sürmekte olan davalarla ilgili. Ee bu MİT yasası ne? Orada yargıya müdahale olurmuş. Burada, bu yaptığınızda yargıya müdahale yok, yargıya darbe var, darbe. Anayasal düzene darbe var, demokrasiye darbe var.  Sayın Çiçek, Çankaya noteri olmanın bile ötesindedir artık.

İstikrardan bahsediyordunuz, hani her gün bu kürsülere gelip Türkiye’de istikrardan bahsediyordunuz. Doğru,  Türkiye’de istikrar var. Ne istikrarı? Kriz istikrarı var artık, her gün bir kriz. Bir gün MİT krizi, bir gün Emniyet krizi, bir gün HSYK krizi. Türkiye artık bunlardan kurtulmalıdır.

Özel yetkili mahkemeleri biliyorduk, şimdi özel yetkili kişiler karşımıza çıkacak. Başbakan, kurduğu derin devletinin koruma altına alınması girişimidir bu.

Şimdi sizleri uyarıyorum ben, gerçekten uyarıyorum. Savcı ne diyor? Bakın tek tek söyleyeyim, kısa kısa. Ne diyor savcı? Savcılığın soruşturduğu konular şunlar;

Bir: “MİT istihbarat toplama işinin ötesinde örgütün yönetilmesine aracılık etti.” Bu büyük bir iddia. Siz bunun altında kalacak mısınız? Başbakan istedi diye buna evet mi diyeceksiniz?

Bakın, iki: “KCK yapılanması MİT heyetinin gözetiminde tamamlandı.” diyor. Büyük bir iddia.

Üç: “Eylem ve talimatların önlenmesi ve engellenmesine yönelik MİT harekete geçmedi.” diyor. “Anayasal düzene karşı anlaşma noktasına gidildi.” diyor. “Örgütün silahlı eylemlerine ve yapılanmasına göz yumuldu.” diyor. “İmralı’yla örgüt arasındaki mektuplaşma trafiği sağlandı.” diyor ve “MİT, örgüte verdiği taahhütler kapsamında güvenlik güçlerinin operasyonlarını engellemek için çalışma yürüttü ve örgüte geri bildirimde bulundu.” diyor.

Şimdi, bütün bu iddialar ortadayken, Sayın Paşam, merak ediyorum sizi, siz bu yasaya hangi oyu vereceksiniz? Gerçekten merak ediyorum. Genelkurmay Başkanı içeride. Siz, bu ülkenin bir generalisiniz. MİT Müsteşarına yapılan bu düzenleme, bütün bunlar ortadayken, savcının iddiaları ortadayken, merak ediyorum, siz bu yasaya ne oy vereceksiniz?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – “Devam” diyecekler!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Yani bu ülkede pek çok yakından tanıdığım arkadaşımız, geçmişten beri tanıdığım arkadaşlarımız, gerçekten bu iddialar ortadayken, sırf Başbakan istiyor diye, o dayatıyor diye buna nasıl oy verecekler, doğrusu çok merak ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu yasa geçerse burada bir gladio oluşur, buradan yeni Yeşiller çıkar, buradan yeni faili meçhuller çıkar. Eğer bu yasayı geçirirseniz, bu yasa yasalaşırsa şimdiden sonra olacak bütün faili meçhullerde sizin imzanız olur, sizin onayınız olur, siz burada oy vermiş olursunuz. Nasıl olur da böyle bir şey olabilir? Yani özel görevlendireceği kişi kamu görevlisi mi? Bilmiyoruz.

Peki, AKP Yalova İl Başkanı Başbakanın özel görevlisi mi? Bilmiyoruz. Ona bir görev verdi, o görevini yerine getirirken bir suç işledi, geldi beni öldürdü. Ne olacak? Başbakan izin vermezse soruşturulmayacak mı? Bu, nerede var arkadaşlar? Bu yetki Hitler’de yoktu, Saddam’da, Kaddafi’de, Mübarek’te var mıydı böyle bir yetki? Mussolini’de var mıydı? Bilmiyorum yani belki Mussolini’de, Stalin’de, Hitler’de, Salazar’da, Franko’da var mıydı? Onlarda bile bunun olduğunu sanmıyorum. Böyle bir yetki hiç kimseye verilemez. Hangi hakla ne diye koruyorsunuz? Oslo’da gitmiş suç işlemişse cezasını çeksin. Muhalefeti… Genelkurmay Başkanı tutuklandığında şöyle diyordunuz: “Darbe yapmak onun görevi mi?” Değil, doğru söylüyorsunuz, darbe yapmak onun görevi değil. Peki Oslo’ya gidip Cumhuriyet Halk Partisini şikâyet etmek MİT müsteşarının görevi mi? (CHP sıralarından alkışlar) Peki Oslo’da görüşme yaparken “Sizin istediğiniz valileri, kaymakamları görevden aldık.” demek onun görevi mi?

Değerli arkadaşlarım, buradan yeni tosuncuklar çıkar. Burada Sayın Recep Özel’e de sesleniyorum. Sayın Özel, geçen dönem Sayın Veysi Kaynak yapıyordu bu işleri ama bak bu dönem yok burada. Bakanlar Kurulundan getirmediklerini, tasarı olarak getirmediklerini Veysi Kaynak geliyordu ve Parlamento tarihini araştırmıştım, kanun teklifleri en fazla yasalaşan milletvekiliydi Veysi Kaynak.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nerede şimdi?

MUHARREM İNCE (Devamla) – Bugün yok.

Bunun, daha önce de söylediğim gibi, tasarı görünümlü bir teklif olduğu… Hani Doğan görünümlü Şahinler vardı, bu da tasarı görünümlü bir tekliftir. Ben eminim ki burada net olmayan bu durumları Başbakanın hangi özel görevlisi yani Zahid Akman özel görevlisi mi? Remzi Gür özel görevlisi mi? Yasin El Kadı özel görevlisi mi? Olacak mı? Kim olacak?

Bunlara sağduyunun egemen olmasını istiyorum ve diyorum ki: Biz bu kürsüden defalarca “Dokunulmazlıkları kaldıralım.” dedik. Sizse şöyle cevap verdiniz: “Yalnızca milletvekillerinin mi dokunulmazlığı var? Başkalarının da dokunulmazlığı var. Hep birlikte kaldıralım.” dediniz, bugün tam tersine dokunulmazlıkları genişletiyorsunuz. Diyelim ki İstanbul Büyükşehir Belediyesinde bir yolsuzluk oldu. Başbakan derse, Sayın Başbakan derse, “Onu ben görevlendirdim.” derse soruşturmayacak mı savcı bunu? Yolsuzlukların da önüne geçilmez bu şekilde.

Yine bir başka konu değerli arkadaşlarım, şunu da söyleyeyim: Biz tutuklu milletvekillerini gündeme getirdiğimizde siz şunu dediniz: “Yargıya müdahale olur mu?” Oysa biz şunu söylemiştik: Biz “Onlar yargılanmasın.” demedik, asla böyle bir şeyimiz yok. Özel bir ayrıcalık istemedik, “Milletvekillerinin yargılanmasına devam edilsin.” dedik. “Ama serbest kalsınlar, gelsinler buraya, yeminlerini etsinler, yasama faaliyetinde bulunsunlar.” dedik. O zamanlar o konuştuklarınızı size hatırlattığımızda ne cevap vereceğinizi doğrusu merak ediyorum. Bugün yeni dokunulmazlar ortaya çıkarıyorsunuz hem de ne dokunulmazlık, hem de ne dokunulmazlık! Bizlerden çok daha fazla dokunulmazlığı olan kişiler ortaya çıkarıyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, ben diyorum ki: “Sayın Başbakan -Allah şifa versin, sağlığına dua ediyoruz-

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHARREM İNCE (Devamla) - …iyileşir iyileşmez bir an önce gelsin, bu Meclise bilgi versin.”

Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bahçekapılı.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Efendim, Sayın Hatip grubuma yönelik “Derin devlet kuruyorsunuz.” şeklinde bir ithamda bulundu. Sataşmadan dolayı…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Yok “Kurdunuz.” dedim.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – “Kuruyorsunuz...” Her neyse…

Sataşmadan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bahçekapılı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, grubuna sataşması nedeniyle  konuşması

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, üzülerek dinledim. Biraz önce, Sayın İnce, grup önerilerimizin saat başı değiştiğini söyledi. Gerçekten üzüldüm Sayın İnce çünkü ben dün sizinle uzun bir telefon görüşmesi yaptım. Bugün Danışma Kuruluna gitmeden aynı görüşmeyi tekrar ettim ve grup önerimizin içeriğiyle ilgili olarak size detaylar verdim, olası değişiklikleri hakkında da bilgi verdim. Bütün bunları bilmenize rağmen “Saat başı grup önerileri değiştiriliyor.” demenizi doğrusu hoş karşılamadım, bunu bilmenizi isterim.

Şimdi, “Derin devlet kuruyor.” diyorsunuz. Bakın, yani biz şunu yapmak istiyoruz, şunu iyice belleyin: Biz derin devlet kurmuyoruz, derin devletle mücadele ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde mi saklıyorsunuz derin devleti?    

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Çünkü bu ülkede yapılan her türlü darbenin, muhtıranın karşısında duran ve bunlarla mücadele eden biziz. Bu nedenden dolayı bizim partimize kapatılma davası açıldı.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Siz kendiniz bile inanmıyorsunuz.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Bu nedenden dolayı benim milletvekili arkadaşlarım çeşitli soruşturmalara tabi tutuldu.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – MİT’çiler nerede, MİT’çiler? Nerede saklıyorsunuz?   

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Bunu iyice belleyin. Bu söyleminizin artık modası geçti, yeni söylemler edinin.

Bir de size sormak istiyorum: Bakın, biz MİT Kanunu’yla ilgili olan değişikliği bugün burada görüşmüyoruz, şu anda Komisyonda, buraya nasıl geleceğini bilmiyoruz. Buraya gelmeyen bir teklifin üzerinde tartışma, polemik yaratmak da doğrusu hoş değil.

Son bir sözüm şu, Sayın İnce size: Benim bildiğim kadar soruşturmalar gizlidir. Siz söylediğiniz iddiaları veya iddianameden yaptığınız alıntıları gazeteden okumuş olsanız dahi işte, bu bir derin devlet açıklamasıdır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Zaman gazetesinden aldı, Akit’ten.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Biz soruşturmanın gizliliğine inanıyoruz ve bağlı kalıyoruz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Diğerleri de gizli kaldı, bravo, bravo!                            

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Bütün bundan öncekiler niye çıktı piyasaya?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Eğer gazeteden okumuş olsanız veya başka yerlerden size bu geliyorsa işte, derin devlet yapılanması budur diyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bahçekapılı.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, “Soruşturmanın gizliliğine inanıyoruz biz.” diyen Bahçekapılı bence gerçekten komik oluyor. Yani gazeteler sayfa sayfa bunlarla doluyken, bu İktidar döneminde hiç kimsenin özel yaşamı kalmamışken, telefon görüşmeleri İnternet’te gezerken böyle bir ortamda hukuk fakültesini bitirmiş bir arkadaşımızın bunları söylemesi gerçekten tek kelimeyle komik.

Bir diğeri şu, Sayın Bahçekapılı diyor ki: “Henüz Genel Kurula gelmemiş bir kanun için nasıl konuşuyorsun?” Sayın Bahçekapılı, henüz Genel Kurula gelmemiş bir kanun için Meclisi bugün, cuma gününe kadar çalışma programı yapan siz misiniz, biz miyiz?

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.

Grup önerisinin lehine…

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, bir şey söyleyeceğim böyle atışmaları pek sevmiyorum ama; Hukuk fakültesinde okumamdan hareket ederek komik bulduğunu söyledi. Yani kamuoyu bizi izliyor, kim komik, kim değil onu kamuoyu çoktan takdir ediyor diyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bahçekapılı.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 128 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak  bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN – Grup önerisinin lehine, Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Şahin.

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin lehinde söz almış bulunmaktayım.

17 Şubat Cuma gününe kadar çalışma takvimimizi tekrar düzenleyen Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin lehinde olduğumuzu belirtir, hayırlı uğurlu olmasını dileyerek saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şahin.

Grup önerisinin aleyhine, Antalya Milletvekili Mehmet Günal. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Günal.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, burada küçük küçük şeyleri tartışarak, sürekli olarak da grup önerisi tartışarak zaman kaybediliyor, bir taraftan da iktidar partisi mensupları da diyor ki: “Efendim, muhalefet çalıştırmıyor.”

Yani şimdi, burada her gün ayrı bir teklifle, ayrı bir çalışma önerisiyle takvimi değiştirerek, saatlerini değiştirerek geliyorsunuz, sürekli dayatmayla birtakım şeyler yapmaya çalışıyorsunuz.

Burada, ben gerçekten anlayamıyorum, az önce Sayın Bahçekapılı söyledi, ben de hemen not almıştım, Sayın İnce, arada sağ olsun, kısmen söylemiş oldu.

Yani bir taraftan getirdiğiniz gündeme bakıyoruz, cuma günü burada var, güzel. Şimdi, cuma günü neyi görüşeceksiniz, öncelikle ben onu sormak istiyorum. Burada grup başkan vekilleri geliyor. Neyi düşünerek koydunuz? Yani gündemde bir şey var mı?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Gizli gündem, gizli gündem.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Uluslararası anlaşmalar var, başka da şu anda bir tane öne almak istediğiniz kanun teklifi burada görüşülecek diye bekliyorsunuz, orada da Sayın Bakanın işi olduğu için muhtemelen de perşembeye kalacak diyorsunuz.

Peki, şimdi cuma günü ne görüşeceğiz, siz biliyor musunuz? Genel Kurul gündemine hâkim.  Nerede hâkim? Genel Kurulun gündemle alakası yok. “Oraya bir koyalım, ne olur ne olmaz, geçer...”

Şimdi, alt komisyon kurulursa, demin söyledik veya geri çekilirse… Ben size örnek vereyim: Üç hafta önce Plan ve Bütçe Komisyonuna Toplu Sözleşme Kanunu geldi. O gün geçirecekken arkadaşlarımız önerge verdiler, alt komisyon kurduk. Niye? Çünkü “Çalışmayla ilgili komisyonumuzda görüşülmesi gerekir, tali komisyondur -aile, sağlık, sosyal politikalar, neyse, uzun komisyonumuzun adı- orada da görüşülsün.” dedik. Şimdi, alelacele gelen bu tasarıyla ilgili ben alt komisyon üyesiyim, henüz toplantı yapmadık. Yani ne yapacağımız, nasıl yapacağımız burada belli değil ama biz koyalım, cuma gününe bu gelsin.

Bir de az önce değerli arkadaşlarım kısmen temas ettiler, tasarı hâlinde gelmesi gereken şeyler teklif hâlinde geliyor. Değerli arkadaşlar, bu, kanun yapma tekniği açısından birçok sakınca içeriyor çünkü gelen kanun tasarılarında bizim oturup bir etki analizi yapmamız gerekiyor, bunun ilgili kurumlardan görüşünün alınması gerekiyor. Peki, şimdi nasıl olacak? Alelacele arkadaşlarımıza geliyor.

Ben size birkaç örnek vereyim: Teklif sahibi geliyor. Komisyonda şu konuda bir soru soruyoruz, teklif sahibinin bilmesi lazım değil mi, teklifi hazırladığına göre, o cevap veremiyor, bakana bakıyoruz, bakan da yetkili uzman arkadaşa bakıyor, o cevap veriyor. Kim hazırladı bu teklifi? Kim hazırladı? Yani hazırlıyorsa bunun hakkındaki mütalaayı yapabilmesi, sorular sorulara cevap verebilmesi gerekmez mi? Yok. Neden? İlgili kurum hazırlamış, getirmişler, arkadaşlarımız imzalamış.

Bakın, bu iş çok ciddi bir şey değil. Değerli arkadaşlar, size bir örnek vereyim: Burada, geliyor kanun teklifi, tasarı olarak hazırlanmış, -geçtiğimiz yasama döneminde yaşadığımız bir örneği sizlerin dikkatine sunayım, komisyon üyesi arkadaşlarım burada- arkadaşlarımız getirmişler, aceleyle, bunun hızlıca geçmesi gerekir diye üzerini daksillemişler, “Kanun tasarısı” yazan yeri daksilleyerek diğer tarafı daktilolu, sadece “Tasarı” yazan yeri daksillenmiş ve “Teklifi” yazıyor, elle yazılmış. Düşünebiliyor musunuz? Ne kadar gayriciddi, Meclisin tüzel kişiliğini, Plan ve Bütçe Komisyonunu dikkate almayan bir yaklaşım içerisindesiniz.

Peki, biz bunu uyarınca ne oldu biliyor musunuz? Arkadaşlar bunu dikkate aldılar ve bir düzeltme yaptılar. Ne dediklerini biliyor musunuz? Tamamını daksillemişler, başka bir kanun tasarısı getirirken tamamını daksilleyerek, o satırın tamamını elle yazmışlar. Çok büyük bir gelişme kaydetmişler! Yani öyle bir hâle geliyoruz ki, yani Allah rızası için bir memura onun bir paragrafını hiç olmazsa daktiloyla yazdırıp, üzerine fotokopi de koyduracak kadar bile ya vaktiniz yok bu kadar aceleyle getiriyorsunuz ya da ciddiye almıyorsunuz “Biz yaptık, oldu.” diye çıkıyor. Ondan sonra da efendim, İç Tüzük gereği “Komisyon gündemine hâkimdir. Genel Kurul gündemine hâkimdir.” Yok öyle bir şey.

Değerli arkadaşlar, bu, maalesef Meclisin, yasamanın önemini dikkate almadığınızı ve tek parti iktidarı olarak “Biz yaptık, oldu.” mantığı içerisinde bunlara devam ettiğinizi gösteriyor.

Şimdi, hazır böyle yer ayrılan, cuma günü için “görüşeceğiz” denilen kanunla ilgili, kanun teklifiyle ilgili arkadaşlarımız görüşlerini sundular. Ama maalesef, maalesef ki maalesef Türkiye, bu dönemde, bizlerin referandumdaki uyarısına rağmen bir hukuk devleti olmaktan çıktı, hadi hukuk devleti olmayınca ne diyorsunuz? “Kanun devleti” oldu. Kanun devleti olmaktan da çıktı, yargıç devleti oldu.

Ee şimdi, yargıçlar sizin istediğiniz gibi karar verince iyiydi, ne güzel. Bizim istediğimiz gibi değilse diyorsunuz “Aman yargıya müdahale var. Bunlar siyasallaştı.”

Ee peki, şimdi ne oldu? Yani Genelkurmay Başkanıyla ilgili soruşturma açılınca iyi, MİT Müsteşarıyla ilgili olunca kötü.

Şimdi, nasıl bunu ayıklayacaksınız değerli arkadaşlar? Özel yetkililerden demin bahsettik ama burada bir yargıç devleti kurarak bunları nasıl ayıklayacaksınız? Yani Sayın Başbakan önceki hafta Suriye ile ilgili konuşurken, Suriye’nin Devlet Başkanını uyarıyordu kendisi. Daha önceki yapılan olaylarla ilgili de uyarıda bulunuyordu. Ne demişti? “Men dakka dukka ya Beşar” diye. Şimdi bizim buradan uyarmamız lazım. O zaman “Men dakka dukka Ya Tayyip Erdoğan Bey” diye.

Ee şimdi, işinize gelmediği zaman bunu değiştirelim, kanun çıkaralım, işimize gelirse, bu böyle devam etsin; olmaz. Onun için Türkiye'nin bir hukuk devleti olarak bu düzenlemeleri hakkaniyetli bir şekilde yapması ve dönüp dolaşıp yine aynı düzenlemeler üzerinde işimize gelmediği zaman bu değişiklikleri teklif hâlinde -tasarı olarak da değil- getirmesi, maalesef, bu, güçler ayrılığı değil, tam tersine yürütmenin yasamaya, şimdi de yargıya tahakkümüyle ilgili bir gelişmedir.

Şimdi, daha önce başka örnekler de yaşadık -siz biliyorsunuz- yani belli davalarda bir anda bakıyoruz yargıçlar görevden alınıyor veya başka bir yere veriliyor. Şimdi, burada kendi işimize gelmeyenlerden bir tanesi de Deniz Feneri davasıydı hatırlarsanız. Bir yanda bir baktık buraya görevlendirilmiş olan hâkimler, savcılar hemen değiştirildi. Öbür taraftan bakıyorsunuz bir şike davası var -bugün görüşülüyordu biliyorsunuz- orada çarşaf çarşaf bütün bilgiler kamuoyuna sızdırılıyor. Şimdi, nasıl oluyor benim aklım ermiyor. Şu anda -henüz görüşülen- bir ifade alınmak üzere bir çağrıda bulunulmuş. Peki, hangi kurum, hangi birim MİT Müsteşarının çağrıldığını biliyor da bir anda bütün bunların hepsi dökülüyor? Hiç bunu merak etmiyor musunuz? Bütün gizli belgeler, uydurma belgeler sonradan içeriye bilerek konulduğu, uydurma CD’lerle birtakım özel hayata ilişkin dokümanların da konulduğu şeyler nasıl sızdırılıyor? Bir hukuk devletinde bu mümkün mü? Ben hâlâ bir cevap alamadım. Adalet Bakanımız her geldiğinde soruyorum “Bu konuda kaç tane soruşturma açıldı, sonuçlananlar var mı, ceza alanlar var mı?” diye. Ama her gün, maşallah, bütün gazeteler her şeyi çarşaf çarşaf yayınlıyor. Maalesef, bu Türkiye'nin yavaş yavaş bir kanun devleti hâline geldiğinin, hatta bunun da ötesine geçerek bir yargıç devleti hâline geldiğinin bir göstergesidir. Yine aynı şekilde biliyorsunuz Balyoz davasında da Ağır Ceza Mahkemesinin Başkanı Şeref Akçay sitem ederek emekliye ayrılmıştı ve şahsa göre muamele yapıldığını, burada daha önce aynı mahkemenin, farklı şekilde, terör suçlusu olarak sorgulanan bir kişiyle ilgili normalde hakkında lehinde karar verirken başkaları geldiği zaman aleyhinde karar verdiğini söyledi ve sitem ederek buradan ayrıldı, özet olarak da dedi ki: “Bana göre hukuk diye bir şey olmaz, herkese eşit uygulanması gerekir.” Maalesef bu “HSYK reformu” diye sizin getirdiğiniz ve bizim uyardığımız “Yargının siyasallaşmasına yol açar.” diye,  12 Eylül 2010 referandumunda söylediğimiz şeylerin sakıncasını siz ancak kendi atadığınız insanlarla ilgili sorun ortaya çıktığı zaman gördünüz. Kimin için olursa olsun hukukun işlemesi gerekir, herkesin gidip ifadesini vermesi gerekir ve yargının hızla işleyerek de herkes için adil bir şekilde tecelli etmesi gerekir. Geç kalan adalet, adalet değildir.

Bu duygu ve düşüncelerle Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu belirtiyorum. Çalışma saatlerinin daha doğru, demokratik bir şekilde İç Tüzük’e uygun olarak düzenlenmesini ve belli olmayan gündemler için rezerve olarak cuma gününe bazı rezervasyonların yapılarak buna göre çalışma takvimi belirlenmesini eleştiriyorum. İnşallah hukuku herkes için geçerli sayar, kabul edersiniz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Günal.

Öneriyi…

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yoklama talebi vardır.

Sayın İnce, Sayın Öğüt, Sayın Akar, Sayın Özkes, Sayın Fırat, Sayın Öner, Sayın Öztürk, Sayın Susam, Sayın Özkan, Sayın Seçer, Sayın Demiröz, Sayın Ediboğlu, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Çıray, Sayın Özel, Sayın Toprak, Sayın Ağbaba, Sayın Aydın, Sayın Eyidoğan, Sayın Öz, Sayın Yüceer, Sayın Özgümüş, Sayın Küçük.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 128 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak  bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.

Şimdi de İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Önergeler

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün (2/56) esas numaralı, Muhtarların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (2/24)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/56 Esas Numaralı Kanun Teklifim 45 gün içinde Komisyonda görüşülmediğinden İç Tüzüğün 37. Maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.                                                                      24.11.2011

                                                                                                                        Ensar Öğüt

                                                                                                                          Ardahan

BAŞKAN – Teklif sahibi Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt.

Buyurun Sayın Öğüt.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, orayı bir uyarır mısınız?

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Evet, süremi de lütfen ilave edin.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen sessiz olalım ve yerlerimize oturalım, konuşmacıyı dinleyelim.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Muhtarların sosyal güvenlik haklarının verilmesiyle ilgili vermiş olduğum kanun teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.

Bu arada, değerli arkadaşlar, bugün Sevgililer Günü. Sevgililer Günü’nüzü de kutluyor, hepinize mutluluklar diliyorum. (Alkışlar)

Değerli arkadaşlar, Türkiye genelinde 53 bin civarında muhtarımız var; bunların 35 bini köyde, 17 bini de mahallelerde görev yapıyorlar. Muhtarların büyük şehirlerde olanları, yani İstanbul, Ankara, İzmir’de olanların çoğu para kazanarak bu işi yapıyorlar. Bir muhtar seçime girdiği zaman da 50 milyar, 100 milyar masraf ediyor, ben bunu biliyorum ama doğu ve güneydoğuda, Anadolu’da özellikle köylerdeki muhtarlarımız perişan bir durumda. Niye? Şimdi, hastası olur köylünün, muhtar götürür şehre; askerliğe gidecek, şubeden ararlar “Gel muhtar, buradaki evrakları al, git asker kaçaklarını getir, teslim et buraya, bunları götür.” derler. Efendim, köyde ineği doğuracak diyelim veya yem parası verilmiyor, “Muhtar, git, il tarım müdüründen öğren.” derler. Velhasıl, muhtar köyden şehre gidip gelene kadar, almış olduğu parayı da yer.

Muhtar kaç para alıyor? Muhtarlar, arkadaşlar, 380 TL civarında maaş alıyorlar ama 390 lira civarında da BAĞ-KUR ödüyorlar. Şimdi, asıl hikâyenin kritik durumu burada. Yani şu andaki muhtarlarımızın yüzde 50’nin üzerinde BAĞ-KUR primlerini ödeyemedikleri için, sosyal güvenceleri sayılmadığı için muhtarlarımız hastanelerde tedavi olamıyor ve ailelerini tedavi ettiremiyorlar. Muhtarlarımız bu Hükûmet tarafından ölüme terk edilmiştir.

Şimdi, şu anda, düşünün, doğu ve güneydoğuda 1 metreden fazla kar var. Muhtar köyünden şehre gitmesi için ya kızağa binecek, hastası kızakta ölecek ya da köyde kalacak, köyde ölecek.

Değerli arkadaşlar, muhtarlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin seçilmiş insanlarıdır, Cumhurbaşkanlığını temsil ederler. Muhtarlarımızın bu sorunlarının mutlak surette çözülmesi lazım.

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Öğüt.

Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olunuz.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim önerimiz şudur: Muhtarlara asgari ücret para verilsin ve sosyal güvencelerini de yani BAĞ-KUR primlerini de devlet ödesin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Böyle olur mu ya!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ensar Bey, dur, konuşma.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Cuma pazarı gibi oldu ya!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olunuz.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Evet, vallahi, şimdi ben, ayakta söz alıp konuşan arkadaşlarımı, kulis yapan arkadaşlarımı buradan muhtarlara şikâyet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sevgili muhtarlar, şu anda AKP Grubu sizi dinlemiyor, hiç aldırış da etmiyor, “Nasıl olsa bunlar çantada keklik, gittiğimiz zaman bunları yine kandırır, oyları alırız.” diyorlar.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bakan dinlemiyor Bakan; Ömer Dinçer sohbet yapıyor orada.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Şimdi, sizin sorunlarınızla ilgili ben burada konuşuyorum, adamlar orada, hiç umurlarında bile değil. Böyle bir şey olur mu arkadaşlar! Yani bana saygı duymuyorsanız muhtarlara saygı duyun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Ömer Dinçer!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Burada değerli arkadaşlar, bakın, çok ciddi bir şey konuşuyoruz. Yani bu insanlar gecesini gündüzüne katıyor köyde muhtarlık yapıyor. Hele güneydoğuda muhtara gidiyorlar… “Gel muhtar buraya.” “E, buyur.”, “PKK’lıları bize teslim et.”, “Lan, PKK’lı yok.” dediği zaman muhtarı alıp götürüyorlar. Ya arkadaşlar, yani böyle çile çeken muhtarlarımız var. Öyle değil mi kardeşim? Güneydoğudan gelen insanlar söylesin bunları. Doğudaki insanlar öyle, güneydoğudaki insanlar böyle. Yani muhtar güneydoğuda devletle terör arasında sandviç gibi eziliyor. Yani parasının ötesinde eziliyor, manevi olarak eziliyor, maddi olarak eziliyor. Şimdi, burada bunu dinleme lütfunda lütfen bulunun arkadaşlar.

Şimdi, biz ne istiyoruz? Muhtarlar insan gibi yaşasın, asgari ücret alsın, asgari ücretin dışında da sosyal güvencesi olsun, BAĞ-KUR’u olsun, hastaneye gittiği zaman insan gibi tedavi olsun, çoluk çocuğunu insan gibi tedavi ettirsin. Bu anlamda Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim önerimiz budur.

Kanun teklifinin kabul edilmesini istirham ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.

Teklif üzerinde bir milletvekili, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba

Buyurunuz Sayın Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepinizin bildiği gibi muhtarlar demokrasimizde en yalın yolla seçilen ve buradaki bulunan milletvekillerinden dahi… Bileklerinin hakkıyla seçilmiş insanlar. Hiç kimseden icazet almadan… Onlar halkın vekilleri, genel başkanların vekilleri değil onu belirtmek istiyorum. Bu anlamda muhtarların sorunları da çok önemli.

Türkiye’de 53 bin tane muhtar var. Muhtarlarımızın yaptığı işlere baktığımız zaman konumlarıyla, almış oldukları maaşları ve sosyal güvenceleri ters orantılı. Muhtarlarımızın birçoğunun sosyal güvencesi yok değerli arkadaşlar. Sosyal güvencesi olanlar da aldıkları 350 lira maaşla BAĞ-KUR’larını ödemeye çalışıyorlar. Hastane kapılarına gidemiyorlar, hastane kapılarından geri çevriliyorlar. İlaçlarını kendi paralarıyla alıyorlar. Kaymakam muhtara gidiyor, vali muhtara gidiyor, milletvekili muhtara gidiyor, siyasetçi muhtara gidiyor. Hatta köyleri bilenler bilir, kız istemeye, kız sormaya dahi muhtarlara gidiyorlar. Şimdi, muhtarlar ise yapmış oldukları işlerden dolayı zaman zaman, bazen siyasiler tarafından, bazen -biraz önce Sayın Ensar Öğüt’ün vermiş olduğu kanun teklifiyle ilgili AKP Grubunun bakışı konuşmalardan belliydi- kaymakam tarafından, vali tarafından ikinci sınıf yurttaş yerine konuluyor.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak muhtarların sorunlarını yakinen biliyoruz. Hangi meslek grubunun muhtarlar kadar maaş aldığını sizlere sormak istiyorum. Türkiye’deki seçilmişlerin içerisinde maaş almayan tek grup muhtarlardır arkadaşlar. Bakın, milletvekilleri maaş alıyor, belediye başkanları maaş alıyor ama muhtarları, maalesef, Meclis, yönetenler, hükûmetler şimdiye kadar açlığa, yoksulluğa mahkûm ettiler. Biz, bunun düzeltilmesini, muhtarların maaşlarının, en azından asgari ücret seviyesine çekilmesini yüce Meclisten diliyoruz.

Değerli arkadaşlar, ayrıca, muhtarlar, bildiğiniz gibi, hem kendi bulundukları mahallelerin hem de kendi bulundukları köylerin her türlü sorunlarını takip ediyorlar. Şimdi, muhtarların daktilo, İnternet, bilgisayar, faks gibi giderlerini de, donatılarını da devletin karşılaması gerekiyor. Çünkü bunları tamamen muhtarlar kendileri için değil, tamamen halk için ücretsiz kullandırıyorlar.

Muhtarların halka hizmet edebilecekleri doğru dürüst binalarının olması gerekiyor; bunu da devletin yapması gerekiyor, ilgili kurumların yapması gerekiyor değerli arkadaşlar.

Yine, muhtarlar mahalleleriyle  ilgili belediye meclisinin almış olduğu kararları bazen televizyondan bazen gazetelerden öğrenebiliyorlar. Aslında, demokrasilerde yapılması gereken şey şudur: Mahalleyle ilgili bir karar aldığınızda mutlaka o mahallenin muhtarının, en azından bir azasının bulunması gerekiyor; onun da fikrinin, düşüncesinin alınması gerekiyor. İl genel meclisinden alınacak kararlar için de aynı şey gereklidir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, muhtarların çalışma koşullarını biliyorsunuz. Muhtarlar günlük -eğer köydeyse- şehre gitmek zorunda kalıyorlar, ilçeye gitmek zorunda kalıyorlar köylerinin sorunlarını takip etmek için. Bu nedenle, mutlaka muhtarlara ücretsiz paso verilmelidir. Şehir içi ulaşımlarını verilen ücretsiz pasoyla sağlamalıdır.

Devlet Demiryolları ve Türk Hava Yolları muhtarlara indirim yapmalıdır. Muhtarlar maalesef kendi işlerini bazen kendi şehirlerinde çözemiyorlar, seyahat etmek zorunda kalıyorlar. Zaten açlık sınırıyla karşı karşıya olan muhtarların bu anlamda bilet fiyatları düşürülürse bir katkı sağlanmış olur diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, muhtarlar zaman zaman da yapmış olduğu işlerden dolayı ceza alıyorlar. Vermiş olduğu ikametgâhtan dolayı ceza alıyorlar. Şimdi, polisi muhtarın yanına gidiyor, jandarması muhtarın yanına gidiyor. Muhtar halkla devlet arasında en önemli köprü. 53 bin tane muhtar devletle halk arasında köprü. Bu köprüyü sağlam kurmamız gerekiyor, sağlıklı kurmamız gerekiyor. Bunun için de muhtarlara sağlıkla ilgili güvence getirmek gerekiyor, sosyal güvencelerini garanti altına almak gerekiyor ve en az asgari ücretten az olmamak kaydıyla da maaş bağlamak gerekiyor.

AKP’nin bu konudaki bir bakışını söyleyerek sözlerime son veriyorum. AKP’nin grup başkan vekilliğini 2005’te yapan Sayın Grup Başkan Vekili şöyle diyor: “Eğer problem muhtarlarımızın yaşadığı özlük haklarının düzenlenmesiyle alakalıysa ben buradan AKP Grup Başkan Vekili olarak söylüyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Devamla) – …Muhtarlarımızın özlük haklarının en az asgari ücret şartlarında düzenlenmesiyle ilgili yasal düzenleme çalışmaları başlamıştır. Eğer meselenin üzerinden siyaset yapmak gibi bir siyasi nezaketsizlik yapılacaksa ben bütün arkadaşlarımdan ve kamuoyundan özür dileyerek söylüyorum, bütün muhtarlarımızın da buradan duymasını istiyorum: AKP Hükûmeti en az asgari ücret şartlarında muhtarlarımızın özlük haklarını düzenlemekle alakalı yasal çalışmayı yapmıştır.” demiştir. Ne zaman? 2005 yılında.

Teşekkür ederim.

Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, sunuşlar bölümünde belirttiğim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik’in birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini okutuyorum:

X.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın bir mahallesindeki bazı sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/11) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Ensar Öğüt

                                                                                                                          Ardahan

Ardahan 90 yıl önce düşman işgalinden kurtulmuş 1992 yılında il olmuştur. Halilefendi mahallesi Kayabaşı mevkiinde oturan hemşehrilerimizin sıkıntıları had safhadadır. Mahallede içme suyu bulunmadığı için şehirde yaşayan vatandaşlarımız içme sularını halen omuzlarında taşımaktadırlar. Yine mahallede kanalizasyon yoktur. Üstelik sokaklarda araçla ulaşım sağlamak mümkün değildir?

1- Ardahan 90 yıl önce düşman işgalinden kurtulmuş. 1992 yılında il olmasına rağmen Halilefendi mahallesi Kayabaşı mevkiinde oturan hemşehrilerimizin içme suyu olmadığından su teminini omuzlarında taşımaktadırlar. İçme suyunu kullanmaları için su şebekesi yapılacak mı?

2- Ardahan Halilefendi mahallesi Kayabaşı mevkinde kanalizasyon yoktur, bir şehre yakışmıyor. Kayabaşı mevkiine kanalizasyon yapılacak mı?

3- Halilefendi mahallesi Kayabaşı mevkinde sokaklardan araçlar geçemez durumdadır. Sokakların yapılması için bir çalışmanız olacak mı?

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kıdem tazminatının kaldırılacağı iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/38) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Ensar Öğüt

                                                                                                                          Ardahan

İşsizlik, işten atılma, uzun çalışma saatleri, iş cinayetlerine dönüşen iş kazaları nedeniyle emekçiler ağır bedeller ödemekte. Bunlar yetmezmiş gibi şimdi de kıdem tazminatı gibi çok tamamen hayati bir konuya el atılmaya çalışılmaktadır. "İşsizlikle Mücadele" adı altında kıdem tazminatına dokunulması doğru değildir.

1- Bu uygulamaya geçilirse kuralsız, güvencesiz çalışmayı arttıracağı bilinmektedir. Bunların olmaması için daha geniş kapsamlı emekçinin de haklarına sahip çıkılması için bir çalışma yapılacak mı?

3.- İzmir Milletvekili Hülya Güven’in, kamu kurumlarında boş olan özürlü kadrolarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/49) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak cevaplanmasını arz ederim.

                                                                                                              Prof. Dr. Hülya Güven

                                                                                                                             İzmir

Türkiye nüfusunun %12,30'u engelli olarak yaşamlarını sürdürmektedir. Bu da ülke nüfusumuzun yaklaşık 8,5 milyonunun engelli olduğunu göstermektedir. Engelli nüfusunun ülkemizin kalkınmasına katkıda bulunmalarını ve hayata güvenle bakabilmelerini sağlamak için çalışma hayatına katılımlarının sağlanması gerekmektedir. Devlet Personel Başkanlığının Mayıs 2011 verilerine göre kamu kurumlarının engelli kadrolarında %61 oranında boş kadro bulunmaktadır. Bu durum Anayasa’mızın 49. maddesine aykırı durum teşkil etmektedir.

1- Boş olan engelli kadrolarını doldurmak için herhangi bir düzenleme yapacak mısınız? Eğer düzenlemeler yapılacaksa ne zaman sonuçlanacaktır?

2- En çok engelli personel açığı bulunan 10 kamu kurumu hangileridir?

3- Engelli çalıştırmayan özel sektör ile kamu kurumlarına ceza kesilmiş midir? Ceza kesildi ise kaç kuruma hangi cezalar kesilmiştir?

4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, emeklilerin intibak sorununa ilişkin sözlü soru önergesi (6/229) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı      

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,

Aşağıda belirtilen sorularımın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                  Prof. Dr. Alim Işık

                                                                                                                          Kütahya

Bilindiği gibi, 9 yıldır ülkemizi tek başına yöneten AKP iktidarı döneminde uygulanan yanlış ekonomi politikaları sonucunda ciddi geçim sıkıntısıyla karşı karşıya kalan emeklilerimiz için verilen sözlerin hiçbiri tutulmamıştır. Daha önceki dönemlere benzer şekilde 2011 Genel seçimleri öncesinde de emeklilerimizin intibak sorununun çözümüne yönelik sözler verildiği hâlde bugüne kadar somut bir adım atılmamıştır. Bu konuyla ilgili olarak;

1. Aynı iş kolunda eşit şartlarda çalışmış, ancak 2000 yılı öncesi ve sonrasında emekli olmuş iki kişinin emeklilik maaşları arasındaki ortalama maaş farkı ne kadardır? Bu farkın sebepleri nelerdir?

2. Ülkemizde hâlen eşdeğerine göre daha düşük maaş aldığı için yapılacak intibak düzenlemesinden yararlanması beklenen kaç emeklimiz bulunmaktadır?

3. Bu durumdaki vatandaşlarımızın emekli maaşları arasındaki farkın kapatılmasını sağlayacak intibak düzenlemesi ne zaman yapılabilecektir?

5.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, yarıcılık yapanların sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/267) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                          İstanbul

Ülkemizin birçok yerinde tarımla geçinen kişiler "yarıcılık" yapmaktadır. Toprak sahibi ile hiçbir anlaşma yapmaksızın araziyi işleyerek ürünü paylaşmaktadır. Yarıcılık yapanların hiçbirinin sosyal güvencesi bulunmamaktadır.

Bu nedenle;

Ülkemizde çok önemli bir yoğunluğa sahip "yarıcıların" sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması konusunda Bakanlığınızca yapılan herhangi bir çalışma var mıdır? Yoksa sorunun çözümü için ne gibi önlemler düşünüyorsunuz?

6.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, yarıcılıkla uğraşanların sosyal güvenlik haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/289) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                   Süleyman Çelebi

                                                                                                                          İstanbul

Toprağı işleyenin, toprak sahibine bir kira bedeli ödeyerek ürün elde etmesi işlemi olan yarıcılık, ülkemizde yoğun bir tarımsal faaliyet olarak uygulanmaktadır. Fakat yarıcılıkla uğraşanlar mal sahibi olmadıklarından dolayı elde ettikleri gelirin büyük kısmını kira bedeline yatırmaktadırlar. Toprak sahiplerini kira bedeli belirleme konusunda sınırlayan herhangi bir sosyal ya da hukuksal sınırlama yoktur. Hiçbir sosyal güvenceye sahip olmayan yarıcılar bu durumda mağdur olmakta, geçimini sağlayamamaktadır.

Bu nedenle;

Ülkemizde çok önemli bir yoğunluğa sahip "yarıcıların" sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması konusunda Bakanlığınızca yapılan herhangi bir çalışma var mıdır? Yoksa sorunun çözümü için ne gibi önlemler düşünüyorsunuz? Toprak sahiplerini kira bedelleri konusunda sınırlayacak herhangi bir uygulamanız var mıdır?

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, esnaf ve sanatkârların sosyal güvenlik prim borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/315) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                  Prof. Dr. Alim Işık

                                                                                                                          Kütahya

Ülkemizde 2008 yılında başlayan ve etkileri hâlâ devam eden ekonomik krizin de etkisiyle her kesimden vatandaşımızın önemli sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı, özellikle küçük esnaf ve sanatkarlarımızın; yıllardır düzenli olarak ödediği SGK primlerini son üç yıldır ödeyemez hâle geldikleri, prim borçlarını zamanında ödeyemedikleri için de sağlık hizmetlerinden yararlanamadıkları ve ilaçlarını alamadıkları iddialarıyla ilgili olarak;

1-  SGK prim borçlarını zamanında ödeyemeyen esnaf ve sanatkârlarımızın karşılaştıkları sorunların çözümüne yönelik olarak Bakanlığınızca yürütülen bir çalışmanız var mıdır?

2- Varsa çalışmanın içeriği ve uygulama takvimi nasıldır?

3- Esnaf ve sanatkârlarımızın sosyal güvenlik prim borçlarının faizlerinin silinerek yeniden yapılandırılmaları sağlanabilecek midir?

4- Bu konuda Bakanlığınızın 2012 yılı programı nasıldır?

8.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, TESK’in SGK yönetim kurulunda temsil edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/451) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı      

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 01.11.2011

                                                                                                                  Mehmet Ali Susam

                                                                                                                             İzmir

Son 10 yıldır hipermarketler gıda, mobilya ve elektronik gibi pazarlarda etkin noktaya gelerek; geçmişte bu iş kollarında çalışan küçük üretici ve esnafı tasfiye etmektedir. Ailesiyle birlikte çalışan, devlete yük olmadığı gibi vergi ödeyen, istihdam yaratan esnaflar işyerini kapatmıştır.

Benzerleri Avrupa Birliği ülkelerinde bulunan bir yasayla perakende ticaretin düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak ne bakanlıkların strateji belgelerinde bulunan kanun tasarısı, ne de kanun teklifleri komisyon gündemlerine dahi gelememiştir.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, 10 Nisan 2010 tarihinde Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nı (ESDEP) hazırladı. Eylem planına göre 2011 yılı sonuna kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının tamamlaması hedeflenen çalışmalar bulunmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1. ESDEP'e göre TESK'in Sosyal Güvenlik Kurumu yönetim kurulunda temsi edilmesi sağlanacaktır. Bununla ilgili çalışmalar ne aşamadadır?

9.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, kamu çalışanları arasındaki ücret farklılıklarının giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/461) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Anayasa ve Meclis İçtüzüğü gereğince Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                                                                                             Selahattin Karaahmetoğlu

                                                                                                                          Giresun

Resmi Gazete’nin 02.11.2011 tarih 28103 sayılı mükerrer sayısında yer alan Maliye Bakanlığı 'Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname yayınlanarak yürürlüğü girmiştir. Kamu çalışanları arasındaki ücret adaletsizliğini ortadan kaldırmayı amaçlayan düzenleme anlaşılıyor ki bütün çalışanları kapsamıyor hatta yeni düzenlemeyle yönetici mevkindeki personelle çoğunluğu teşkil eden çalışanlar arasındaki maaş uçurumunu artırmaktadır.

1. Asıl beklenti bütün çalışanlar arasında ücret farklılıklarının ortadan kaldırılması ve sosyal adaletin gerçekleştirilmesi beklentisi iken tam tersi bir sonuç meydana çıkmış olmaz mı?

2. Kamu çalışanlarının büyük çoğunluğunu teşkil eden öğretmenler, hekim dışı sağlık çalışanları, din görevlileri ve teknik hizmetler sınıfı gibi bir çok kamu görevlisinin maaşlarında herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır. Kamu çalışanlarının bütününü kapsayan ücret dengesinin sağlanabilmesi için bir yasal düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emeklilerin intibak sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/483) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) tarafından yapılan açıklamada; Sosyal Sigortalar Kurumu emeklilerinde olduğu gibi BAĞ-KUR emeklilerinin de intibaklarının sağlanmasını istemektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu tarafından BAĞ-KUR emeklileri konusunda yapılan açıklamaya kulak vermeyi düşünüyor musunuz?

2. Sosyal Sigortalar Kurumu emeklileri ile birlikte 1 milyon 700 bin BAĞ-KUR emeklilerin intibak sorunlarını da çözmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emeklilerin reel gelirlerindeki bozulmanın etkilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/485) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Emeklinin alım gücü her geçen yıl düşmektedir. Türkiye Emekliler Derneği; en düşük işçi emeklisi aylığıyla Aralık 2000'de 20.34 gr, 2004'te 20.03 gr ve 2005'te 20.39 gr altın alınabiliyorken, Ekim 2011'de aynı emekli aylığıyla ancak 8.29 gr altın alınabildiğini açıklamaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Hayat pahalılığı karşısında maaşları iyice eriyen emeklileri rahatlatacak her hangi bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız olacak mı?

2) Alım güçleri 2000 yılının altına düşen emeklilere, daha yüksek maaş zammı verme konusunda bir planınız var mıdır?

12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kamu personeli ile ilgili bir açıklamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/491)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

 Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

 Rotasyondan bahsederek "Ülkemiz 780 bin kilometrekare. Kamuda çalışmayı benimseyen kişilerin bir ayrım yapmaksızın Türkiye'nin dört bir yanında da hizmet etmeleri gerekiyor." şeklinde açıklamanız olmuştur.

Bu bilgiler ışığında;

1) Yapmayı planladığınız çalışma memur kesimine sürgün mü yoksa rotasyon mu olacak?

2) Çağın gereğine ve Türkiye'nin şartlarına göre memurlarla ilgili yasanın yeniden düzenleneceğini belirtiyorsunuz. Türkiye'nin şartlarından kastınız nedir? Neyi kastediyorsunuz?

13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kayıt dışı istihdama ilişkin sözlü soru önergesi (6/493) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

 Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Bazı sivil toplum kuruluşları, kaçak işçi sayısının arttığından yakınarak, kaçak işçi çalıştırılmasına göz yumulmaması gerektiğini vurgulamaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1) Ülkemizde kayıt dışı çalışan sayısı artmış mıdır? Artmış ise sayıları kaça çıkmıştır?

2) Kayıt dışı çalışan kesim özel sektörün başarısına gölge düşürmez mi? Ülkemizde kayıt dışı çalışan işçilerin yüzde kaçı yabancı ülke vatandaşlarından oluşmaktadır?

3) Kayıt dışı ile etkin mücadele etmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

14.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in, askerlik görevini ifa eden vatandaşların sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/561) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 25.11.2011

                                                                                                                       Celal Dinçer

                                                                                                                          İstanbul

Bedelli askerlik diye bilinen yasa tasarısı 30 yaşından gün almış, askerliğini yapmamış kişilerin yararlanması için hükümet tarafından TBMM’ye getirilmiş, Komisyonlarda görüşülmeye başlanmıştır. Herhangi bir işte sigortalı olarak çalışmakta iken vatani görevini yapmak üzere askere alınan kişiler uzun süreli askerlik yapmaları durumunda sigorta primleri yatırılmadığı için mağdur olmaktadırlar.

Terhis olduktan sonra askerlikte geçen süreleri borçlanmak isteyenler yüksek oranda sigorta primi ödemek zorunda kalmaktadır. Prim ödeme imkânı bulamayanlar ise daha geç emekli olma hakkına kavuşmaktadırlar. Böylece binlerce çalışan vatandaş mağdur olmaktadır.

Bu nedenle sigortalı olarak bir işte çalışanların askere gitmeleri durumunda askerlikte geçen sürelerdeki sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanması için bir çalışma başlattınız mı.? Böyle bir çalışmayı gündeme getirmeyi düşünüyor musunuz?

15.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin, kamuda taşeronluk ve atipik istihdam biçimlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/606) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                   Süleyman Çelebi

                                                                                                                          İstanbul

Esnek çalışma sistemi ve güvencesiz çalışma koşulları, çalışma yaşamındaki kuralsızlaşma ve denetimsizlik taşeronlaşmayı büyüttü.

Gerek özel sektörde gerekse kurallı çalışmanın kalesi sayılan kamuda taşeronluk ve atipik istihdam biçimleri hızla yaygınlaştı. Başta eğitim ve sağlık sektörü olmak üzere, belediyelerden KİT'lere kadar pek çok alanda emekçiler en ağır şartlarda ve güvencesiz çalışma yaşamına dâhil oldular.

Taşeronlaşmanın çığ gibi büyüdüğü ülkemizde;

1- SGK kayıtlarına göre, işyeri sicil numarasına göre aracı/alt işveren kodu ile çalışan firma sayısı ve bunların çalıştırdığı işçi sayısı kaçtır? Bunların illere ve sektörlere göre dağılımı nasıldır?

2- Bir firmaya bağlı ortalama alt işveren kodu ile çalışan firma sayısı kaçtır?

3- Çalışma Bakanlığı bünyesinde çalıştırılan taşeron işçi sayısı kaçtır?

16.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/609) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı      

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 02.12.2011

1- Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kuruluşlar tarafından Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlarınız nelerdir?

2- Bakanlığınızın Adana ilinin sorunları konusunda yürütülen çalışmaları var mıdır? Varsa nelerdir?

3- Adana ilinde yapılacak kamu hizmetleriyle ilgili olarak, 2012 mali yılı bütçesinden ayrılan ödenek ne kadardır?

4- Adana ilinde personel açığı var mıdır? Varsa personel açığını nasıl gidereceksiniz?

5- Görev alanınızla ilgili olarak, Adana iline götürdüğünüz kamu hizmetlerini, bölgesel dengeler açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

17.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/644) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtilen sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim.                 2/12/2012

                                                                                                               Prof. Dr. Zühal Topcu

                                                                                                                           Ankara

Kamu kurum ve kuruluşlarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda, ilgili kurum veya kuruluşun toplam dolu kadrosunun % 3'ü oranında özürlü çalıştırma zorunluluğu bulunmaktadır.

Bu çerçevede;

1- Bakanlığınız ve Bakanlığınızın ilgili kurum ve kuruluşların 2010 ve 2011 yıllarında; 657 sayılı Kanun'a göre çalıştırmış olduğu personel sayısı ve çalıştırması gereken özürlü personel sayısı ile çalışan özürlü personel sayısı kaçtır?

2- 657 sayılı Kanun uyarınca özürlü personel çalıştırma yükümlüğü çerçevesinde Bakanlığınız ve Bakanlığınızın ilgili kurum ve kuruluşların özürlü açığı bulunmakta mıdır? Varsa eğer eksiklik ne kadardır ve bu eksikliğin giderilmesine yönelik talepler Devlet Personel Başkanlığına iletilmiş midir?

18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye İş Kurumunda çalışan memurların maaşlarında düşüş olduğu iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/651) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Türkiye İş Kurumunun alt kademe memurları 666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den sonra maaşlarında düşüş yaşandığını ifade etmekteler.

Bu bilgiler ışığında;

1. Bu olay doğru mudur? Türkiye İş Kurumunda çalışan alt kademe memurların almış oldukları maaşlarında bir düşüş yaşanmış mıdır?

2. Yaşanmış ise kaç paralık düşüş yaşanmıştır? Bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’de Sosyal Güvenlik Kurumunun yeni bir hizmet binası ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/674) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Afşin ilçemizde Sosyal Güvenlik Kurumu geçici bir binada hemşehrilerimize hizmet vermektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1- Sosyal Güvenlik Kurumu için yeni bir hizmet binası yaptırmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emeklilik yaşının yükseltilmesinden kaynaklanan mağduriyetin giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/694) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Emeklilik için gereken sigortalılık sürelerini ve prim gün sayısını tamamlayan vatandaşlarımız, yürürlüğe giren 4447 sayılı ve 4759 sayılı yasalar nedeniyle "kademeli yaş mağduru" olduklarını belirtmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1- Bu şekilde mağduriyet yaşayan toplam kaç vatandaşımız vardır? Vatandaşlarımızın bu mağduriyetini giderme konusunda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız olacak mı?

21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çöllolar kömür havzasında göçük altında kalan madencilerin cenazelerinin çıkarılması çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/722)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Afşin-Elbistan Termik Santraline kömür sağlayan Çöllolar kömür havzasında 10 Şubat 2011 tarihinde meydana gelen göçük sırasında şehit olan 9 madencimizin cenazeleri, aradan geçen 312 günlük süreye rağmen hâlen toprak altından çıkarılamamıştır.

1- Bugüne kadar göçük altında kalan 9 şehit madenci işçimizi toprak altından çıkarma konusunda devam eden her hangi bir çalışmanız var mıdır?

2- Şehit madencilerimizin cenazelerini göçük altından ne zaman çıkararak, ailelerine teslim etmeyi düşünüyorsunuz?

22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emekli maaşlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/784) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

30 yıl boyunca devlete hizmet eden memurlar, emekli olduktan sonra kendilerine bağlanan çok düşük emekli aylığı ile zar zor geçinir hâle gelmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1- Yeni emekli olmuş, alt düzey bir memura toplam kaç para emekli aylığı bağlanmaktadır?

2- Bağlanan bu emekli aylığı, TÜİK tarafından açıklanan açlık ve yoksulluk sınırının altında mı kalmaktadır?

3- Kalmakta ise bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye Kamu-Sen tarafından yapılan sendikal haklarla ilgili bir açıklamaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/795) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Türkiye Kamu-Sen; bugüne kadar toplu sözleşme ve grev hakkı konusunda her platformda mücadele verdiklerini belirtilerek, gelişmiş sendikal haklarla donatılmış, katılımcı bir toplu sözleşme hakkı istediklerini ifade etmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1- Türkiye Kamu-Sen'in sendikal haklar konusundaki bu olumlu açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

2- Katılımcı bir toplu sözleşme hakkı getirmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

24.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, memur emekli aylıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/862) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

30 yıl boyunca devlete hizmet eden memurlar, emekli olduktan sonra kendilerine bağlanan çok düşük emekli aylığı ile zar zor geçinir hâle gelmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1- Yeni emekli olmuş, alt düzey bir memura toplam kaç para emekli aylığı bağlanmaktadır?

2- Bağlanan bu emekli aylığı, TÜİK tarafından açıklanan açlık ve yoksulluk sınırının altında mı kalmaktadır?

3- Kalmakta ise bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârlara SGK Yönetim Kurulu toplantılarında temsil imkanı sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/863) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Ekonomi ve istihdama önemli katkılar sağlayan ve sayıları 1.948.363'ü bulan esnaf ve sanatkâr kesiminin Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu'nda temsil imkânı bulamaması, bu kesim tarafından tepkilere neden olmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Esnaf ve sanatkârlar kesiminin, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu toplantısında temsili konusunda bir çalışmanız var mıdır?

2. Hangi kurumlar yönetim kurulunda temsil imkânı bulmuştur? Esnaf kesimini yönetim kurulu toplantısında hangi kurum temsil etmektedir?

3. Esnaf ve sanatkâr kesiminin temsil imkânı konusunda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kadın esnaf ve sanatkârların doğum borçlanmasına ve erken emeklilik imkanından yararlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/864) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı      

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

 Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 4/a'lı kadın sigortalıya doğum borçlanması ve erken emeklilik imkânı getirilirken, kendi nam ve hesabına çalışan kadın esnaf ve sanatkâra bu imkân verilmemiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Kendi nam ve hesabına çalışan kadın esnaf ve sanatkârlarımız niçin bu kapsamın dışında tutulmaktadır?

2. Kadın esnaf ve sanatkârların doğum borçlanması yaparak 4/a sigortalısı kadınlar gibi erken emekli olmaları konusunda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sosyal güvenlik destek primi uygulamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/865) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Mîllet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Sosyal güvenlik destek primleri kademeli artışlarla, esnaf ve sanatkârlarımıza ağır yükler getirir hâle gelmiştir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Sosyal güvenlik destek primi uygulaması kapsamında toplam kaç kişiden prim kesilmektedir?

2. Esnaf ve sanatkâr kesimine önemli yükler getiren sosyal güvenlik destek primini uygulamasını kaldırmayı veya oranını aşağıya çekmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârların asgari geçim indiriminden yararlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/866) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Esnaf ve sanatkârlar, ücretliler için uygulanan asgari geçim indiriminin kapsamının genişletilmesi istenmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Asgari geçim indiriminden esnaf ve sanatkâr kesimi yararlanmakta mıdır?

2. Yararlanmıyor ise bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, merkez ve taşra teşkilatlarındaki boş kadrolara ilişkin sözlü soru önergesi (6/877) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı      

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Kamu kurum ve kuruluşlarında boş bulunan memur, sözleşmeli personel ve sürekli işçi kadrolarına hükümet tarafından alım yapılmayışı, işsiz vatandaşlarımız tarafından çeşitli tepkilere neden olmaktadır.

Bu bilgiler ışığında;

1. Merkez ve taşra teşkilatları bünyesinde toplam kaç adet memur, sözleşmeli personel ve sürekli işçi kadrosu boş bulunmaktadır?

2. Boş bulunan bu kadrolara alım yapacak mısınız? Yapacaksanız ne zaman yapmayı düşünüyorsunuz?

3. Ülkemizde milyonlarca kişi iş beklerken, devlette boş bulunan kadrolara bugüne kadar hangi gerekçeyle alım yapılmamıştır?

30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârlar arasındaki maaş farklılıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/880) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı      

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Esnaf ve sanatkârların aylıkları arasında, aynı hizmet süresi ve aynı basamaktan emekli olmalarına rağmen mevzuat ve uygulamadan kaynaklanan önemli maaş farklılıkları ortaya çıktığı belirtilmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Bu doğru mudur? Mevzuattan ve uygulamadan kaynaklanan böyle farklılıklar var mıdır?

2. Mevzuattan ve uygulamadan kaynaklanan maaş farklılıklarına yönelik çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışma yapacak mısınız?

31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üniversite mezunu polis memurlarının emeklilik sonrası özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/889) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Yüksek öğrenim görmüş polis memurları emekli olduklarında birinci dereceden katsayı ve maaş göstergesiyle emekli maaşı almak istemektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Yüksek öğrenim görmüş polis memurlarının bu konudaki talebini nasıl karşılıyorsunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?

2. Ağır şartlar altında görev yapan polis memurlarının emeklilik sonrası kaygılarını nasıl gidermeyi planlıyorsunuz?

32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bakanlık merkez ve taşra teşkilatı binalarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/959) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı     

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                    Mesut Dedeoğlu

                                                                                                                    Kahramanmaraş

Ülkemizde yaşanan ekonomik krize rağmen kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalarda; dış cephe ve iç mekân yenilemesi çalışmalarının gözle görülür bir şekilde artış gösterdiği belirtilmektedir. Ayrıca kurumlarda; mobilya, masa ve koltuk gibi büro malzemeleri de yenilenmektedir.

Bu bilgiler ışığında;

1. Bakanlığınıza ait merkez ve taşra teşkilatı binalarında dış cephe ve iç mekân yenilemesi yapılmış mıdır?

2. Yapılmış ise son 10 yıl içinde toplam kaç kez dış cephe ve iç mekân yenilemesi, bakım ve onarımı yapılmıştır?

3. Bu işler için son 10 yılda, yıllık toplam kaç para harcama yapılmıştır? Bu harcamalar hangi kaynaktan karşılanmıştır?

4. Mobilya, masa ve koltuk gibi büro malzemeleri konusunda da yenilemeye gidilmiş midir?

5. Gidilmiş ise son 10 yıl içinde, bu işler için yıllık toplam kaç para harcama yapılmıştır?

BAŞKAN – Sözlü soru önergelerini cevaplamak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik.

Buyurunuz Sayın Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süremiz bitene kadar kırk beş dakika süre var, buyurunuz efendim.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bakanlığıma yöneltilen sözlü soru önergelerine cevap vermek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün İçişleri Bakanımıza yönelttiği (6/11) esas no.lu sözlü soru önergesi: Ardahan’ın Halil Efendi Mahallesi Kayabaşı mevkisinde içme suyu şebeke hattı en uç noktaya kadar götürülmüştür. Kayabaşı mevkisinde içme suyu sorunu bulunmamaktadır.

Kayabaşı mevkisinde kanalizasyon şebeke hattı mevcuttur. Projeye uygun olmayan şebeke ve ana arter bağlantılarıyla ilgili proje hazırlanmış olup 2012 yılı içinde yapılarak hizmete sunulması planlanmaktadır.

Kayabaşı mevkiindeki yol sorunları da Kentsel Yenileme Projesi uygulaması çerçevesinde çözüme kavuşturulacaktır.

Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Ögüt’ün (6/38) esas no.lu sözlü soru önergesi: Kıdem tazminatı 1936 yılından beri bizim çalışma mevzuatımızda var olan bir düzenlemedir ancak günümüzde işten ayrılanların yüzde 92’si bu haktan, bu tazminattan yararlanamamaktadırlar. Çalışanlarımızın haklarını koruyan, tüm çalışanlarımızın yararlanabileceği, çalışma barışını güçlendiren bir yöntem üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve sosyal taraflarla görüşerek önümüzdeki günlerde gündemimize alacağız.

Bu konu Hükûmet programında da, kıdem tazminatı konusu Hükûmet programında da yer almaktadır. Zaten yürürlükte olan 1475 sayılı eski İş Kanunu’nun 14’üncü maddesinde de kıdem tazminatıyla ilgili olarak bir fon tesis edileceği, fonla ilgili hususların kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilmektedir.

İzmir Milletvekili Sayın Hülya Güven’in (6/49) esas no.lu sözlü soru önergesi: Kamu kurum ve kuruluşlarında 44.189 özürlü memur çalıştırma zorunluluğu bulunmasına rağmen çalışan özürlü memur sayısı 20.829’dur. Şu durumda, 23.360 özürlü memur açığı bulunmaktadır.

Özürlülerin Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Yapılacak Merkezî Sınav ve Kura Usulü Hakkında Yönetmelik 3/10/2011 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Özürlü memur sınavı 29 Nisanda yapılacak, özürlü personelin mayıs sonu veya haziran ayı içinde kamu kurumlarına yerleştirilmesini planlamaktayız. Millî Eğitim Bakanlığımızda 12.672, emniyet müdürlüğümüzde 6.828, Sağlık Bakanlığımızda 3.725 ve Diyanet İşleri Başkanlığımızda 1.748 olmak üzere kurumlarımızda da özürlü açığı bulunmaktadır. İnşallah 2012 yılı içerisinde bu yerleştirmeyi gerçekleştireceğiz.

Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın (6/229) esas no.lu soru önergesi ile Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/483) esas no.lu soru önergesi: 2000 öncesi emeklilerin maaşlarındaki adaletsizliği gidermeye yönelik intibak yasa tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda şu anda görüşülmektedir. Bu tasarıdan 1.913.442 işçi emeklisi ile 12.186 BAĞ-KUR emeklisi yararlanacaktır. Getirdiğimiz tasarıyla emekli maaşlarında azami 322 TL kadar iyileştirmeler öngörülmektedir.

İstanbul Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/267) esas no.lu sözlü soru önergesi ile Sayın Süleyman Çelebi’nin (6/289) esas no.lu soru önergesi: 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na ilave edilen ek 5’inci maddede tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanlardan on sekiz yaşını doldurmuş olup 4’üncü madde ile isteğe bağlı sigortalılık hükümleri ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20’nci maddesi kapsamında sigortalı olmayan, kendi sigortalılıklarından dolayı bu kanunlara göre gelir veya aylık almayanlar sigortalı sayılmıştır. Bu kişilerin sigortalı olabilmek için Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat etmeleri hâlinde sigortalılıkları talepte bulundukları tarihten itibaren başlatılmış olacaktır. Buna göre, yarıcılık işinde çalışanlardan 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin dört numaralı alt bendi dâhil olmak üzere, 4’üncü maddeye istinaden sigortalılığı bulunmayanların sigortalı olmalarında herhangi bir sıkıntı bulunmamaktadır.

Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık’ın (6/315) esas no.lu soru önergesi: Şubat 2011’de yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun ile 2010 yılı Kasım ayı ve önceki aylara ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu birikmiş alacaklarına ödeme kolaylığı getirilmiştir. Bu yasayla, prim borçlarını ikişer aylık taksitler hâlinde 18 taksitte ödeme imkânı sağlanmıştır. Bugüne kadar 2 milyon 339 bin 323 kişi başvurmuş, 30 milyar 646 milyon TL yapılandırılmış, 8 milyar 300 milyon TL’si tahsil edilmiştir. Son beş yılda 2 kez yapılandırma gerçekleştirdiğimizi de bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam’ın (6/451) esas no.lu sözlü soru önergesi ile Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/863) esas no.lu sözlü soru önergesi: Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda kendi nam ve hesabına çalışanları temsilen Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı bulunmaktadır. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonunun, TESK’in, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda temsil edilmesinin önünde hukuki bir engel bulunmamaktadır. Genel Kurulda yapılan seçimlerde adı geçen konfederasyonun adayının seçilmesi hâlinde yönetim kurulunda temsil imkânı bulunmaktadır.

Ayrıca, TESK’in yönetim kurulu üyesi olması konusunda da Bakanlık olarak olumlu baktığımızı belirtmek istiyorum.

Giresun Milletvekili Sayın Selahattin Karaahmetoğlu’nun (6/461) esas no’lu sözlü soru önergesi: 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, özü itibarıyla farklı kamu idarelerinde aynı hizmet sınıfında aynı veya benzer unvanlı kadrolarda bulunan personel arasındaki ücret dengesizliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik bir düzenlemedir. 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin temel amacı eşit unvana eşit ücret verilmesinin sağlanmasıdır. Farklı kamu idarelerinde aynı veya benzer unvanlı kadrolarda çalışan ve kurumsal ek ödemeleri nedeniyle farklı mali haklara sahip olan kamu görevlilerinin mali hakları arasındaki farklılığa son verilmiş ve böylece söz konusu personel arasında ücret eşitliği sağlanmıştır.

Tabii, öğretmen ve din görevlileriyle ilgili Değerli Milletvekilimiz örnekler vermiş. Burada, bir ücret farklılığını gösterecek bir kurum olmadığı için yani öğretmenlerimiz Millî Eğitimde, din görevlilerimiz Diyanet İşleri Başkanlığında görev yaptıkları için, bir mukayese imkânı olmadığı için bu kapsamda değerlendirilememiştir.

Bu Kanun Hükmünde Kararname tüm kamu görevlileri için uygulanacak genel bir maaş ve ücret artışı düzenlemesi de değildir. Bu nedenle, söz konusu kanun hükmünde kararnameyle ücret dengesizliği bulunmayan personele yönelik herhangi bir ücret artışı öngörülmemiştir.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/485), (6/784) ve (6/862) esas no’lu soru önergeleri: Dokuz yıllık Hükûmetimiz döneminde çalışanlarımızda olduğu gibi, emeklilerimizi de enflasyona ezdirmedik. Rakamsal olarak ifade edecek olursak, SSK’da işçi olarak çalışan, 2002 Aralık ayı aylığı 257 TL olan bir işçimizin 2012 Ocak aylığı 868 TL’dir; artış, nominal artış yüzde 237’dir.

SSK tarımdan emekli olan bir vatandaşımız 2002’de 261 TL alırken, bugün 783 TL almaktadır; nominal artış yüzde 199.

BAĞ-KUR esnafı 2002 yılında 148,7 TL aylık alırken, bugün 704 TL almaktadır; artış yüzde 373.

BAĞ-KUR tarım 65 TL aylık alır iken, bugün 525 TL aylık almakta ve yüzde 698 artış gerçekleşmiştir.

Emekli Sandığında ise 376 TL aylık alırken bir emeklimiz, bugün 1.002 TL almaktadır; burada da artış, nominal olarak yüzde 166’dır.

İntibak yasası da işçi ve BAĞ-KUR emeklilerimize önemli oranda iyileştirmeler getirmektedir.

Ayrıca, 12 Eylül referandumu ile kamu görevlilerimiz için getirilen toplu sözleşme hükümlerinden memur emeklilerinin de yararlanması sağlanmıştır.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/491) esas no’lu soru önergesi: 657 sayılı Kanun’un 72’nci maddesi çerçevesinde Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına Dair Yönetmelik yürürlüğe konulmuştur.

Bu Yönetmelik’le, kurum ve kuruluşlarda üst normlara uygun olmak kaydıyla, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde sunulmasını ve personelinin ülke genelinde dengeli dağılımını saptamak üzere düzenleme yapma yetkisi verilmiştir.

Ayrıca, hâkimler ve savcılar, emniyet mensupları, öğretmenler, askerî personel ve mülki idare personeli gibi pek çok meslek grubu için bölgeler arasında zorunlu yer değiştirmeleri öngören hukuki düzenlemeler zaten uzun zamandır yürürlüktedir. Ülkemizin her tarafı sosyoekonomik gelişmişlik açısından aynı düzeyde değildir ancak kamu hizmetlerinin ülke genelinde her noktada vatandaşın ayağına götürülmesi zorunludur. Bu bölgelere yapılan atamaları “sürgün” olarak nitelendirmek doğru bir yaklaşım değildir düşüncesindeyiz. Bizim için, Türkiye'nin her karışı, her tarafı aynı oranda değerlidir.

Hâlen uygulamada beş ayrı personel rejimi bulunmaktadır. 1965 yılında yürürlüğe giren 657 sayılı Kanun’un yeniden ele alınarak norm ve standart birliğini sağlayan, sosyal hayattaki ihtiyaçları karşılayacak, dünyadaki gelişmelerle örtüşen yeni bir devlet personel mevzuatına ihtiyacın var olduğunu ben ifade etmiş idim. Bunu da yine, sosyal taraflarla, ilgili tüm kesimlerle masaya yatırıp birlikte bir sonuca varma gayreti içerisinde olacağız.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/493) esas no.lu soru önergesi: Kayıt dışı istihdam, iş gücü piyasasının yapısal sorunlarından biridir. TÜİK verilerine göre kayıt dışı istihdam, 2002’de 11 milyon 133 bin, Ekim 2011’de 10 milyon 236 bin. Yüzde 52,1 olan kayıt dışı istihdam oranı yüzde 41,8’e geriledi. Kayıt dışı istihdamla mücadelemiz devam etmektedir. Bildiğiniz gibi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda kayıt dışı istihdamın önlenmesi konusunda önemli düzenlemeler gerçekleştirdik.

Ayrıca, Sağlık Bakanlığıyla yapılan çalışmalar sonucunda, belirli sektörlerde çalışanların tabi tutulduğu portör muayene listesine Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının da eklenerek listelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilmesi sağlanmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığı ile yapılan çalışmalar sonucunda 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin yönetmelik ekinde bulunan ek 1 iş yeri bildirimi ve ek 2 çalışanların bildirimi formlarının sosyal güvenlik il müdürlüklerine gönderilmesi de sağlanmıştır. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığıyla yapılan çalışmalar sonucunda, vergi dairelerinde görevli yoklama memurlarınca düzenlenen yoklama fişlerinin her ay periyodik olarak sosyal güvenlik il müdürlükleri, sosyal güvenlik merkezlerine gönderilmesi konusunda mutabakat sağlanmıştır. Ayrıca, Sosyal Güvelik Kurumu bünyesinde 2008 yılı Mayıs ayında Alo 170 ihbar hattı kurulmuştur. Yürüttüğümüz tüm faaliyetler neticesinde 2008-2011 yılları arasında yetmiş üç bin yüz otuz kayıt dışı iş yeri, 1 milyon 129 bin kayıt dışı çalışan tespit edilmiş ve kayıt altına alınmıştır. Ayrıca, ücretlerin bankadan ödenmesi konusunu da buna ilave etmek istiyorum.

İstanbul Milletvekili Sayın Celal Dinçer’in (6/561) esas no.lu soru önergesi: 5510 sayılı Kanun’a göre askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri sigortalı sayılmamakta, ancak bu süreler borçlanılabilmektedir. Askerlikte geçen sürelerdeki sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesine ilişkin herhangi bir mevzuat bulunmamaktadır, şu an için de böyle bir çalışmamızın olmadığını belirtmek istiyorum.

Adana Milletvekili Sayın Ali Halaman’ın (6/609) esas no.lu soru önergesi: Aktif istihdam politikaları çerçevesinde yürütülen mesleki eğitim ve rehabilitasyon faaliyetleri için İŞKUR Adana İl Müdürlüğüne 2011 yılı başında toplam 29 milyon 192 bin 360 TL tahsis edilmiştir. Adana İl Müdürlüğüne 2012 yılında 5 il istihdam uzman yardımcısı, 5 veri hazırlama kontrol işletmeni, 71 iş ve meslek danışmanı ve 22 büro personeli olmak üzere toplam 103 personel alınması planlanmaktadır. İl müdürlük binası projesinin tamamlanmakta olduğunu da ifade etmek istiyorum.

Toplum yararına çalışma kapsamında Adana ilinde 2011 yılında 1.014 kişi istihdam edildi, 2012 yılı içinde de 1.400 kişiyi istihdam edeceğiz.

Pozantı SGK Merkez Müdürlüğü binasının ihalesi gerçekleştirildi. Yüreğir’de arsa temini gerçekleşti. Sarıçam’da merkez müdürlük binası inşa edilecek; Seyhan, Ceyhan, Çukurova, Feke ve diğer ilçelerimizde de şu anda Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü açılmış bulunmaktadır.

Sosyal Güvenlik Kurumunun 2012 mali yılı bütçesinden de Adana için toplam 3 milyon 950 bin TL ödenek ayrılmıştır.

Ankara Milletvekili Sayın Zühal Topcu’nun (6/644) esas no.lu soru önergesi: Sosyal Güvenlik Kurumunun 2010 yılı dolu kadro sayısı 23.834, çalıştırılması gereken özürlü sayısı 715, çalışan özürlü sayısı ise 715’tir; 2011 yılı dolu kadro sayısı 25.449, çalıştırılması gereken özürlü sayısı 763, çalışan özürlü sayısı 763 olup, özürlü açığı sayısı 90’dır. Özürlü personel açığının giderilebilmesi için sınav hazırlık işlemleri devam etmektedir.

Türkiye İş Kurumunun 2010 yılı dolu kadro sayısı 2.586 olup, çalışan özürlü sayısı 79; 2011’de ise Kurumun personel sayısı 3.983 kişi olup, çalıştırılan özürlü personel sayısı ise 139’dur. Kurumda özürlü personel açığı bulunmamaktadır.

Mesleki Yeterlilik Kurumu personeli 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri çerçevesinde istihdam edilmektedir. Çalışan sayısı 2010 yılı için 42 olup, 2011 yılı için bu rakam 38’dir. TODAİE’de ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olarak çalışan memur sayısı 2010 yılında 84, 2011 yılında 90’dır. 2010 ve 2011 yıllarında çalışan özürlü memur sayısı 2’dir. Devlet Personel Başkanlığının 2011 yılı dolu kadro sayısı 247, çalıştırılması gereken özürlü sayısı 7, çalışan özürlü sayısı 5 olup, özürlü açığı sayısı 2’dir. Başkanlığa ait özürlü kontenjan açığının 2012 yılında doldurulmasına ilişkin talepte bulunulmuştur.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/651) esas no.lu soru önergesi… 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince bütün kamu kurumlarıyla birlikte Türkiye İş Kurumu personeline yürürlükten kaldırılan hükümler uyarınca ödenen ek ödeme ve ikramiyeden kaynaklanan kayıpları ilgili personele fark tazminatı olarak ödenecektir.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/674) esas no.lu soru önergesi: TOKİ tarafından inşa edilen Kahramanmaraş Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü binasının geçici kabulü yapılıyor. Ayrıca Elbistan, Türkoğlu ve Göksun ilçelerinde Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü bina inşaatları devam ediyor. Afşin ilçesinde de ihtiyaç hasıl olması ve arsa temini hâlinde yeni hizmet binası talepleri değerlendirilecektir.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/694) esas no.lu sözlü soru önergesi: Sigortalılardan emeklilik için ilgili kanunlarda öngörülen prim gün sayılarını doldurup yaş koşulunu yerine getirmeyenlere aylık bağlanması yönünde yasal bir düzenleme gündemimizde bulunmamaktadır. Sosyal güvenlik sisteminin bildiğiniz gibi parametreleri var. Bu parametrelerle oynamanın faturasını Türkiye geçmiş yıllarda ödemiştir ama ödemeye de devam etmektedir. Bu parametreler, bildiğiniz gibi, yaş, aylık bağlama ve prim gün sayısı, güncelleme katsayısından oluşmaktadır ve bugün de emekliliği kırk sekiz, kırk dokuz yaş emekliliği olduğuna göre, bu çerçevede hâlen erken emeklilik talebinde bulunmanın hiçbir gerçekçi veriye dayanmadığını da bu vesileyle belirtmek istiyorum.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/722) esas no.lu sözlü soru önergesi: Göçük bölgesinde bugüne kadar MTA Genel Müdürlüğü, ASELSAN, AKUT gibi kuruluşlar tarafından birçok arama faaliyeti gerçekleştirilmiştir. İki askerî helikopter ile saha dört gün boyunca sürekli taranmış, havadan fotoğraflama yapılarak fotoğraflar üzerinde saha incelenmiştir. Sahada yer altı ve yer üstü drenaj çalışmaları gibi faaliyetler ile şehit madencilerin cenazelerinin göçük altından çıkarılmasına yönelik yoğun çaba ve gayretler devam etmektedir ama ne yazık ki bugüne kadar kendilerine, cesetlerine ulaşılamamıştır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Daha ne kadar bekleyeceğiz?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Bu vesileyle gerek buradaki kardeşlerimize gerekse bütün maden kazalarında vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bir yıl doldu Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Efendim haklısınız. Ben, bu kaza olduğu zaman tesadüfen o bölgede bir başka görev için bulunuyor idim ve hemen ertesi günü olay yerine gittiğimde çok vahim bir tabloyu bizzat görme durumuyla karşı karşıya kaldım. 100 metre belki derinlikte ve sürekli hareket hâlindeki bir toprak ve büyük bir afet; onu söyleyebilirim. Orada kurumlarımızın büyük bir gayretini de gördüm, umuyorum ki ondan sonra da devam ediyor ama saha görüldüğü zaman olayın ne kadar güç olduğu da anlaşılacaktır.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/795) esas no.lu sözlü soru önergesi: Katılımcı bir toplu sözleşme hakkı istediklerini ifade eden Kamu-Sen’in bu düşüncelerine aynen katılıyoruz. Çalışmalarımız da zaten bu doğrultudadır. Bütün çalışmalarımızı sosyal taraflarla birlikte gerçekleştiriyoruz, şeffaf bir çalışma prensibi benimsiyoruz.

Bildiğiniz gibi, 12 Eylül referandumuyla, kamu çalışanlarımıza önemli kazanımlar sağlandı; toplu görüşme yerine toplu sözleşme hakkı getirildi, Hakem Kurulu kararlarının kesin ve toplu sözleşme hükmünde olacağı hükme bağlandı, anayasa değişikliğine ilişkin olarak sosyal taraflarla birlikte hazırladığımız Uyum Yasa Tasarısı da Türkiye Büyük Millet Meclisinde Plan Bütçe Komisyonunda alt komisyonda şu anda yine sosyal taraflarla yoğun bir değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Bu tasarıda memurların sendikal ve toplu sözleşme hakları konusunda daha çağdaş, demokratik ve katılımcı bir yaklaşım benimsenmiş, toplu sözleşme hakkının fiilen kullanımını sağlayacak düzenlemeler getirilmektedir.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/864) esas no.lu sözlü soru önergesi: Kendi nam ve hesabına bağımsız olarak çalışan kadın sigortalıların sigortalılıkları devam ederken yapmış oldukları doğumlar sigortalılıklarının sona ermesini ya da kesintiye uğramasını gerektirmemekte ve borçlanabilecek bir süre bulunmadığından borçlandırılmamaktadırlar. Yani bir başkasının yanında çalışan eski “SSK” dediğimiz 4/A olarak çalışan ile 4/B’liler, kendi nam ve hesabına çalışanlar arasında böyle bir fark olduğu için bu karşılanamamaktadır.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/865) esas no.lu sözlü soru önergesi: Şu anda emekli olduktan sonra 4/B’li olarak çalışmaya devam edenlerin aylıklarında yüzde 15 oranında destek primi kesilmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumunca aylık bağlandıktan sonra ticari faaliyete devam etmesi nedeniyle 2012 yılı Ocak döneminde aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesintisi yapılan kişi sayısı 528.267’dir.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/866) esas no.lu sözlü soru önergesi: Esnaf ve sanatkârların elde ettiği kazanç ticari kazançtır. Asgari geçim indirimi müessesesi ile münhasıran gerçek usulde ücret geliri elde eden gerçek kişilere getirilen bir hak olduğu için ticari kazanç elde eden mükellefler asgari geçim indirimi müessesesine dâhil değildir. Bunun yanında Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu başta olmak üzere temel vergi kanunlarının gözden geçirilmesi çalışmaları son aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda, teknolojik gelişmeler ile küreselleşmenin olumsuz etkileri nedeniyle kaybolmaya yüz tutan geleneksel, kültürel ve sanatsal değeri olan meslek kollarında esnaf muaflığının genişletilmesi Gelir Vergisi Kanunu’nun gözden geçirilmesi çalışmalarında dikkate alınmaktadır.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/880) esas no.lu sözlü soru önergesi: 1479 sayılı Kanun’a tabi sigortalılara bağlanan aylıklar arasındaki farklar, gerek bu kanunda yapılan değişiklikler gerekse 4447 sayılı Kanun’a göre bağlanan aylıklarda sigortalıların aylık başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan aylıkların hesabına ilişkin gelir tablosu aylık bağlama oranları ve geçici 2’nci maddenin hesaplanmasına ilişkin 31/12/1999 tarihinde bulundukları basamaklar ile 1/1/2000 tarihinden sonraki basamaklarda bekleme süreleri, basamak yükseltme tarihleri, bu sürelerde kazançlar dikkate alınarak hesaplanan ağırlıklı ortalamalar ile 2005 yılında basamaklara göre yapılan artış oranlarındaki farklılıklardan yine basamaklara göre ödenen sosyal destek ödemesi ve 5510 sayılı Kanun’a göre 1/1/2008 sonrası için bağlanan aylıklarda dikkate alınan ortalama aylık kazançlardaki farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan intibak düzenlemesinden yaklaşık 12 bin BAĞ-KUR’lunun yararlanması sağlanmaktadır.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/877) esas no.lu sözlü soru önergesi: 2002’den bu yana KPSS sonuçlarına göre 303.795’i öğretmen olmak üzere yaklaşık 460 bin memur alımı gerçekleştirilmiştir. Yine,  Hükûmetimiz döneminde yaklaşık 220 bin geçici işçi sürekli işçi kadrosuna alınmıştır. Yaklaşık 196 bin 4/B’li sözleşmeliler de memur kadrosuna atanmıştır. Buna mukabil, merkez ve taşra teşkilatlarında hâlen memur, hâkim, savcı, sürekli ve geçici işçi gibi 864.816 kadro boş bulunmaktadır. Bu kadrolara yıl içinde yapılan merkezî sınavlarla peyderpey atamalar yapılmaktadır. 2012 yılında iki KPSS yerleştirmesi yapılacak. Birinci yerleştirme için kamu kurumlarının talepleri 12 Mart-20 Nisan tarihlerinde alınacak ve ÖSYM’ye bildirilecek; ikinci yerleştirme talepleri ise 22 Ağustos-21 Eylül tarihleri arasına alınacak ve ÖSYM’ye bildirilecek.

İstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi’nin (6/606) esas no.lu soru önergesi: Türkiye genelinde 27.643 alt işverende 498.277 işçi çalışmaktadır. İllere ve sektörlere göre dağılımı mevcut ancak tek tek bunları okumak gerekiyor. Zamanımız yeterli olmadığı için –elimizde- Sayın Milletvekilimize bunları takdim edebiliriz. Aracı alt işveren kodu ile kendisine bağlı alt işverenleri bulunan işverenler için hesaplanan ortalama alt işveren sayısı 2,37’dir.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/889) esas no.lu sözlü soru önergesi: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 37’nci maddesine göre polis memurları dâhil tüm yükseköğrenim görmüş emniyet hizmetleri sınıfı mensupları 1’inci derecenin 4’üncü kademesine kadar kazanılmış hak aylık dereceleri bakımından yükselebilmektedir. Ayrıca emekli polis memurlarının durumları dikkate alınarak 2006 yılında 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nda yapılan düzenleme çerçevesinde polis memuru emeklilerine emekli aylıklarının yanı sıra aylık 100 TL tutarında ayrıca ödeme yapılmasına imkân sağlanmıştır.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/959) esas no.lu sözlü soru önergesi: Bakanlığımız ana hizmet binası 1990 yılında yapılmış olup geçen yirmi iki yıllık sürede hiçbir tadilat görmemiştir. Bu nedenle alüminyum giydirme dış cephe, kasa doğramalarının kör kasa ve duvarlar ile bağlantıları zayıflamış, dış kutu profillerde yerlerinden kopmalar meydana gelmiş ve tehlike oluşturmaya başlamıştır. Ayrıca doğramalarda ve dış cephelerde yeterli ısı yalıtımı olmaması nedeniyle de ısı kaybına sebep olmaktadır. 5 Aralık 2008 tarih 27075 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği uyarınca mevcut binaların uygun hâle getirilmesi zorunluluğu da dikkate alınarak 7/9/2011 tarihinde hizmet binası genel onarım ihalesi yapılmış, ihale konusu iş hâlen devam etmektedir.

Bakanlığımızda mobilya, masa ve koltuk gibi büro malzemeleri hususunda genel bir yenileme yapılmamış ancak birimlerin ihtiyaçları doğrultusunda alımlar gerçekleştirilmiştir. Bu konudaki toplam alımlar 557 milyon 860 bin 40 TL harcama gerçekleştirilmiştir.

Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Yalnız soru sahiplerinin bir ekstra soruları var, açıklama istiyorlar. İsterseniz sizi yerinize alalım, daha sonra birer dakika, sayın milletvekilleri, süre vereceğim.

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakana verdiği cevaplardan dolayı ben de teşekkür ediyorum.

Bu vesileyle işçi ve BAĞ-KUR emeklilerinin yararlanacağı bu intibak düzenlemesi iyimser tahminle ne zaman uygulamaya konabilecektir. Benzer bir düzenleme Emekli Sandığı emeklileri için de düşünülmekte midir?

Bir de prim süresi dolup da yaşını bekleyenler için Bakanlığınızın bir çalışması var mıdır? Yani erkene alıp bunları emekli etme gibi bir düşünceniz söz konusu mudur?

Taşeron sisteminin denetlenmesi konusunda Bakanlığınız biraz daha işin üzerine gidebilir mi?

Belediye ve il özel idaresi çalışanlarının kadroya geçirileceği yönündeki açıklamanızın ardından birçok belediye çalışanlarını çıkarmaya başlamıştır. Bu düzenleme ne zaman uygulamaya konacak? Dolayısıyla belediye başkanlarının inisiyatifine mi bırakılacak? Kriterler neler olacaktır? Bir de bazı belediyeler kıdem tazminatını ödemiyorlar. Bu yetkiyi kimden aldılar? Bu konuda açıklama yaparsanız memnun olurum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.

Sayın Halaman

ALİ HALAMAN (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Ben demin Orman Bakanına bir soru sormak istediydim ama bu Bakanımızın vermiş olduğu cevaplardan dolayı teşekkür ediyorum kendisine de.

Şimdi, Adana’nın Kozan ilçesi var. Bu Sulama Birliği kapalı sisteme geçmek için bir proje hazırladı, bunu da Bakanlığa gönderdi ama bugüne kadar bir türlü kredisi çıkmıyor. Sayın Bakanımızın buna yardımcı olma gibi bir işlevi olabilir mi?

Bir de yine Adana Kozan’da bu metroloji istasyonlarını kapattılar. Bunları kapattıktan sonra -merkeze çekiyorlar zannedersem personelini- yerlerini satmayı mı düşünüyorlar?

Ben teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Halaman.

Sayın Güven…

HÜLYA GÜVEN (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, teşekkür ediyorum yanıtladığınız için.

Ancak dokuz yıldır iktidarda olunduğu hâlde engelli istihdamına bir çözüm bulunmak istenmediğini anlamaktayım ben. Çünkü Çalışma Bakanlığı 2009 Aralık ayında bir açıklama yapmış ve 38.192 engellinin 2010 yılında tamamen kamuda işe alınacağını açıklamış. Siz yönetmeliğin henüz 2011’in 10’uncu ayında hazırlandığını açıkladınız. Tabii, inanmak çok zor, iki yıl geçmiş üzerinden, herhangi bir işlem yapılmamış.

Ayrıca, ceza konusu yanıtlanmadı; kamu ve özel kurumlara ceza verildi mi? Ne kadar ceza verildi? Miktarlarını, bunları da öğrenmek istiyoruz ve gerçekten söylenen istihdam yerine gelmiş olsaydı, bugün zaten açıkta hiçbir şekilde engelli kalmayacaktı.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Güven.

Sayın Çelebi…

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Çok teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakanın verdiği bilgiler için ben de ayrıca teşekkür ediyorum.

Daha önceki açıklamalarında Sayın Bakan, özellikle belediyelerde kadro dışında sözleşmeli personel ve belediyede şirkette çalışanlar, taşeronlar için kadrolu olacağına ilişkin bir beyanı, değerlendirmesi vardı. Bunun ne zaman uygulamaya konulacağını sormak istiyorum.

Gerek Mecliste çalışanlar gerekse devlet kadrolarında çalışan 4/A, 4/B, 4/C sözleşme statüsündeki çalışanlar için ne zaman kadro vermeyi düşünmektesiniz?

Kamuda taşeronluk ve A tipi istihdam biçimleri ne zaman çözüme ulaşacak? Bunları sormak istiyorum.

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.

Sayın Susam…

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Bakanım, verdiğiniz cevapların ötesinde BAĞ-KUR ve İntibak Yasası’yla, 12 bin kişinin yararlanarak emekliler arasındaki adaletsizliği önleyeceğinizi söylediniz. Size bir örnek vermek istiyorum, sadece intibakla ilgili olmayan bazı sıkıntılar var: Yirmi yedi yıl esnaflık yapıp en üst basamaktan sigortalı olarak kuruma ödeme yapmış olan bir kişi yirmi yedi yıl sonra emekli olduğunda 900 lira alıyor, yaklaşık yirmi yedi yıl prim ödüyor. Dokuz yüz günü tamamlayıp emekli olan bir sosyal sigortalı da 865 lira alıyor. Eğer babası ölmüşse, kızı ondan yararlanacaksa 850 lira alıyor. Bu maaşların hiç kimseye yeteceğini  söylemiyorum ama yirmi yedi yıl bilfiil BAĞ-KUR’lu olarak prim ödeyip de sonunda 900 lira maaş alan insanla sigortadan dokuz yüz gününü tamamlayıp 865 lira alan arasındaki farkı bu intibakta nasıl değiştireceksiniz?

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Susam.

Sayın Dedeoğlu…

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanımıza sorularımıza vermiş olduğu cevaplardan dolayı çok teşekkür ediyorum.

Sorularımızdan bir tanesi Kahramanmaraş Afşin Elbistan’daki görev şehitlerimizin cenazelerinin çıkartılmasıyla ilgiliydi. Şu anda bölge halkımız hakikaten çok merak ediyor. Eğer bu görev şehitlerimizi göçüğün altından çıkartamazsak bir anıt mezar düşünülüyor mu veya çalışmalar devam edecek mi? Bu konuda bir aydınlatıcı cevap verirseniz çok memnun olacağız.

Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Dedeoğlu.

Sayın Bakan, isterseniz buyurunuz kürsüye.

Bir beş dakikamız daha var.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum.

Şimdi, bu intibakla ilgili işçi ve BAĞ-KUR emeklilerine yansımaların da olduğunu ifade ettik. 1 milyon 943, 13 bin SSK emeklisi 2000 öncesi ve 2.140 2002 Mart ve Temmuz aylarındaki BAĞ-KUR’lulara yönelik bir düzenleme olduğunu ifade ettik.

Prim süresini doldurup yaş bekleyenlerin bir an önce emekli olmasıyla ilgili Alim Bey, bir talebiniz oldu. 

ALİM IŞIK (Kütahya) – Kademeli bir şekilde olur mu acaba?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Bunun doğru bir yaklaşım olmadığını ben cevaplarımda söyledim. Sosyal güvenlik sisteminin parametrelerini bozmamamız gerekiyor. Bozduk, millet olarak zararını gördük. Onun için bu konuya tekrar dönmeyelim diyorum. Milletimizin de böyle bir talebi yok. Bireysel talepler olabilir ama biz Meclis olarak bu konuda ittifak etmişiz ve bu yasayı çıkarırken bunları konuştuk ve bu konuda doğru bir yolda olduğumuzu hepimiz ifade ettik.

Taşeron sistemiyle ilgili çalışmamızı şu anda sürdürüyoruz, huzurlarınıza getireceğiz. Buradaki hak kayıplarını, burada emeğin sömürüsünün önüne geçmeye dönük birlikte sosyal taraflarla değerlendirmelerimizi yapıyoruz, inşallah kısa sürede çözeceğiz.

Yerel yönetimlerdeki 4/B’lilerle ilgili benim ifadem, bu konularla ilgili çalışma yapıyoruz. Nedir bu? 17.800 civarında bir rakam var, kişi var, bunların kadroya alınmasıyla ilgili bir çalışma yapılıyor, ama henüz bu konuyla ilgili bir karar vermiş değiliz. Bizden gelen bu talebi, tabloyu görme açısından bir değerlendirme yapıyoruz. bütün kurumları, KİT’leri de dikkate aldığınız zaman 151 bin 4/B’li var, sözleşmeli var, sonu gelmeyen bir durum var. Personel rejimi işte bu çerçevede ele alınması gerekiyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan, sizin bu açıklamanızın ardından birçok belediye şu anda birçoğunu çıkardı, yani durum hakikaten çok vahim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Siz umut verdiniz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Neyse sorular çok, zaman olmadığı için konuşamıyorum.

Adana’yla ilgili yapılması gerekenleri yaptık. Yani, ne yaptığımızı biz ifade ettik. Öyle tahmin ediyorum, Bakanlık olarak üzerimize düşeni yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.

Engelli istihdamıyla ilgili sayılar değişiyor tabii yıllar itibarıyla. Sayın Güven, bugün bizim çıkardığımız yönetmelik, yalnız engellilerin istihdamına yönelik, onların sınav şartlarını müstakil düzenleyen bir yönetmelik. Onlara has bir düzenleme yaptık ve onlara dönük bir sınav gerçekleştireceğiz, yanılmıyorsam, 29 Nisan tarihinde ve bu şekilde kamudaki bu açığı kapatmış olacağız.

Ceza miktarı, yazılı olarak uygun bulursanız takdim edelim, süre açısından onu ihmal etmişiz.

Diğer konulara gelince: Sayın Susam, efendim bizim sosyal güvenlik sistemimiz geriye doğru gittikçe gerçekten çok karmaşık bir durum arz ediyor ama BAĞ-KUR’lularla ilgili bir sorun yok. Sizin örnek verdiğiniz, BAĞ-KUR’dan en üst basamaktan emekli olan bir vatandaşımız, bir esnafımız, belli ki 24’üncü basamakta çok kısa süre kalmış, 22’de çok kısa süre kalmış. Yani bakın, azlığı çokluğu meselesi ayrı bir şey, sistem içerisinde ne kadar kalmış ise ne kadar prim ödemiş ise hangi basamakta ne kadar bulunmuş ise o çerçevede bir adaletsizlik yok, BAĞ-KUR’lular açısından söylüyorum. Siz, şimdi, dokuz yüz gün sigortalıyla herhâlde mukayese ettiniz bunu. Orada da bu dokuz yüz gün dediğiniz malulen emekli olan bir vatandaşımızı kastediyorsunuz. Malulen emekli olmuş olan bir vatandaşımızın durumunu iyileştirmek için geçmiş bütün hükûmetler seyyanen zamlar yaparak taban aylığını…

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Malulen değil Sayın Bakanım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Bakınız “Dokuz yüz gün.” dediniz.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Babası sigortalı, babasından maaş alan bir insan sigortadan 850 bin lira maaş alıyor.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Hayır efendim. Siz dediniz ki: “Dokuz yüz gün.” Siz “Dokuz yüz gün.” dediğiniz zaman malulen bu vatandaşımız emekli olmuş demektir. O rakamları mukayese etmeniz doğru değil, onu söylemeye çalışıyorum. Kaldı ki SSK’lı emeklilerin taban aylıkları sürekli seyyanen zamlarla yükseltildiği için, zaten burada mukayese ve sorunu çözmede, anlamada da zorluk yaşanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Yani seyyanen zamlar, yapılan seyyanen iyileştirmeler sistemi tümden içinden çıkılmaz bir şekle sokmuş. Şimdi bizim yaptığımız düzenleme nedir? 2008’e 2000 öncesi emeklileri taşımak için ülkenin gelişme hızından pay vererek bir çözüm ancak bulabiliyorsunuz. Bununla ilgili bütün kurumlarımızda çok yoğun bir şekilde çalışma gerçekleştirdik ama bu seyyanen zamlardan dokuz yüz gün çalışan ile -dediğiniz gibi- belki de yedi bin iki yüz gün çalışan arasında bir fark bırakmamışız. Neden? İtiraz olmuş siyasete. “Burası düşüktür, burayı yükseltelim.” demişiz, seyyanen bir zam yapılmış, o yükselmiş ama çalışanın karşısında da bir haksız durum oluşmuş. İşte, bugün çözebildiğimiz kadar, en adil şekilde bu intibak düzenlemeyle bu çözümü gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

Evet, Afşin’deki olay hepimizi üzüyor. Siz oradasınız, ben de gördüğümü söyledim, oradaki vahim tablo biliniyor. Yani, efendim, bu teknoloji, bugün şartlarında bu iş, bu çile bitsin… Öyle tahmin ediyorum, ilgili kurumlarımız… Yani şu anda Çalışma Bakanlığı olarak bizim bir bizatihi çalışmamız yok ama Hükûmetimizin diğer birimleri, ilgili kurum, kuruluşlar çalışmalarını sürdürüyorlar, inşallah…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bir anıt yapın oraya Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Evet, yani bunlar…

MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Anıt yapsak Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) –Bilemiyorum yani, o yereldeki talep neyse, bunları değerlendirip onlara o yereldeki talep çerçevesinde bir çözüm bulunabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, çalışma süremizin sonuna geldik, teşekkür ediyoruz.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Sayın Bakan, benim sorularıma hiç cevap vermediniz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Sayın Başkanım, şunu söyleyeyim, katsayıyla ilgili söyledim Sayın Çelebi.

BAŞKAN – Çalışma süremizin sonuna geldik Sayın Bakan, sözünüzü söyleyiniz lütfen.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) –Taşeronla ilgili, bunların kadroya alınması diye, taşeron çalışanın kadroya alınması diye bir şeyi hiçbir yerde ifade etmedik ama taşeronlaşmayla ilgili buradaki tüm haksızlıkları, gerek fazla çalıştırılmaları gerek sosyal haklardan yararlanmayla ilgili sorunları da çözüme kavuşturacağımızı burada ifade ediyorum.

Çok teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Soru önergeleri cevaplanmıştır.

Çalışma süremizin sonuna geldiğimiz için, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri görüşmek için 15 Şubat 2012 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.59