TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ
YASAMA DÖNEMİ CİLT YASAMA
YILI
24 13 2
TUTANAK DERGİSİ
65’inci BİRLEŞİM
14 Şubat 2012 Salı
DÖNEM:
24
CİLT:
13 YASAMA YILI:
2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
65’inci
Birleşim
14 Şubat 2012 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, sağlık hizmetleri alanında artan sorunlar ve
çalışanların huzursuzluklarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı
2.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kütahya iline yapılan kamu yatırımlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
3.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker’in, Suriye’de yaşanan sorunların sınır illerimize etkilerine
ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural’ın, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesine göre,
MİT Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifinin TBMM Başkanlığınca yalnızca
Adalet Komisyonuna değil, Anayasa, Millî Savunma ve İçişleri komisyonlarına da
havale edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Adalet Komisyonunda görüşülen MİT ile ilgili teklifin
aslında tasarı görünümlü bir teklif olduğuna ilişkin açıklaması
3.- Ardahan Milletvekili
Orhan Atalay’ın, eski Ardahan mebusları Halit Paşa ile Hilmi Bey’in
iadeiitibarlarını talep ettiğine ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcı’nın, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın sağlık hizmetleriyle ilgili
yanıltıcı ifadelerde bulunduğuna ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, TRT Genel Müdürlüğünün Kamu İhale Kurumuna sormadan ve ihale
yapmadan mal alması konusunda Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ne düşündüğüne ilişkin açıklaması
6.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, genel tıp alanında özel sağlık kuruluşlarından hizmet
alımı yapılırken diş hekimi muayenehanelerinin unutulduğuna ve Sağlık Bakanının
bu konuda ne gibi bir çalışma yapacağına ilişkin açıklaması
7.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu’nun, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın sağlık hizmetlerinde eskiyle
yeniyi mukayese etmesine ilişkin açıklaması
8.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın hesapsız, kitapsız uygulamalar
yaptığına ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili
Melda Onur’un, cezaevlerinde yaşanan sağlık sorunlarına çözüm bulunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Bakanların sadece kendi illerine
hizmet götürmemeleri, diğer illere de hizmet götürmeleri gerektiğine ilişkin
açıklaması
11.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Doğu Türkistan kökenli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve Uygur
Türklerinden olduğu ileri sürülen Abdulhamit
Davutoğlu, Kemal Ömeroğlu ve Ahmet Raşit isimli şahısların Tacikistan devleti
makamlarınca tutuklandıklarına, Dışişleri Bakanlığının konuyla ilgilenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, 14 Şubat Sevgililer Günü’ne ilişkin
açıklaması
13.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakık’ın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, KCK operasyonu doğrultusunda bir partinin il
binasında dokümanlar bulunduğuna dair verdiği bilginin doğru olmadığına BDP Diyarbakır il örgütünde böyle bir
dokümanın bulunmadığına ilişkin açıklaması
VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanının,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün “Kanun
tasarıları ve komisyonlara havale” başlıklı 73’üncü maddesini İç Tüzük’e aykırı uyguladığı gerekçesiyle Başkanın tutumu
hakkında
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, şehit yakınları ve gazilerin sorunlarının
ve çözüm yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)
2.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, elma üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143)
3.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve 20 milletvekilinin, ülkemizde meydana gelen erozyon ve
kuraklığa bağlı olarak oluşan çölleşmenin nedenlerinin ve sonuçlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/144)
B) Tezkereler
1.- TBMM Başkanı Cemil
Çiçek'in, Suudi Arabistan Şûra Meclisi Başkanı Abdullah Al-Şheıkh'in
vaki davetine icabetle Riyad'da düzenlenecek olan G-20 Ülkeleri Parlamento
Başkanları III. İstişare Toplantısı’na katılmak üzere beraberindeki Parlamento
heyetiyle, Suudi Arabistan'a ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık Tezkeresi
(3/752)
C) Önergeler
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün (2/56) esas numaralı, Muhtarların Sosyal Güvenlikleri Hakkında
Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (2/24)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü ve arkadaşları tarafından,
cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin giderilmesi ve araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14/2/2012
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk ve arkadaşları tarafından, demokrasiye müdahaleye zemin hazırlayan
karanlık olayların aydınlatılması, devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve
yapıların açığa çıkarılması hakkında verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 14/2/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
3.- Gündemdeki sıralama ile
Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 128 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
AK PARTİ Grubu önerisi
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
X.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın bir mahallesindeki bazı sorunlara ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/11) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelik’in cevabı
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, kıdem tazminatının kaldırılacağı iddialarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/38) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
3.- İzmir Milletvekili
Hülya Güven’in, kamu kurumlarında boş olan özürlü kadrolarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/49) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, emeklilerin intibak sorununa ilişkin sözlü
soru önergesi (6/229) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
5.- İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, yarıcılık yapanların
sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/267)
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
6.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, yarıcılıkla uğraşanların sosyal güvenlik haklarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/289) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, esnaf ve sanatkârların sosyal güvenlik prim
borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/315) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
8.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susam’ın, TESK’in SGK yönetim kurulunda
temsil edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/451) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
9.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, kamu çalışanları arasındaki ücret
farklılıklarının giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/461) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
10.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emeklilerin intibak sorunlarına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/483) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
11.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emeklilerin reel gelirlerindeki bozulmanın
etkilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/485) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kamu personeli ile ilgili bir açıklamasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/491) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik’in cevabı
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kayıt dışı istihdama ilişkin sözlü soru
önergesi (6/493) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
14.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, askerlik görevini ifa eden vatandaşların sigorta primlerinin
devlet tarafından ödenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/561) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
15.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, kamuda taşeronluk ve atipik
istihdam biçimlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/606) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
16.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/609) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
17.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum
ve kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/644)
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
18.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye İş Kurumunda çalışan memurların
maaşlarında düşüş olduğu iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/651) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
19.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Afşin’de Sosyal Güvenlik Kurumunun yeni bir
hizmet binası ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/674) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emeklilik yaşının yükseltilmesinden
kaynaklanan mağduriyetin giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/694) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
21.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çöllolar kömür
havzasında göçük altında kalan madencilerin cenazelerinin çıkarılması
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/722) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
22.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emekli maaşlarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/784) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
23.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye Kamu-Sen tarafından yapılan sendikal haklarla
ilgili bir açıklamaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/795) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
24.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, memur emekli aylıklarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/862) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârlara SGK Yönetim Kurulu
toplantılarında temsil imkanı sağlanmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/863) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kadın esnaf ve sanatkârların doğum
borçlanmasına ve erken emeklilik imkanından
yararlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/864) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
27.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sosyal güvenlik destek primi uygulamasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/865) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik’in cevabı
28.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârların asgari geçim
indiriminden yararlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/866) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, merkez ve taşra teşkilatlarındaki boş
kadrolara ilişkin sözlü soru önergesi (6/877) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
30.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârlar arasındaki maaş
farklılıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/880) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
31.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üniversite mezunu polis memurlarının emeklilik
sonrası özlük haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/889) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
32.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bakanlık merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/959) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili
Gökhan Günaydın’ın, büyükşehir belediyelerinde görevlendirilen inceleme ve
denetim elemanı sayısına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
cevabı (7/1576)
2.- Uşak Milletvekili Dilek
Akagün Yılmaz’ın, cezaevinde hayatını kaybeden MİT
eski görevlisiyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Sadullah Ergin’in cevabı (7/1578)
3.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, cezaevlerinin şartlarına ve hasta ve kişisel ihtiyaçlarını
karşılayamayan bir hükümlüye ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
cevabı (7/1584)
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık merkez teşkilatı araçları ve
lojmanlarının giderlerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
cevabı (7/1806)
5.- Ankara Milletvekili
Sinan Aydın Aygün’ün, Cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/1919)
6.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, ilaçların satış fiyatları ve devletin ödediği fiyatlar
arasındaki farkın hastalar tarafından ödenmesinden kaynaklanan mağduriyete
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/2401)
7.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, ilaç temini konusunda yaşanan sorunların giderilmesine
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/2448)
8.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, hac organizasyonlarıyla ilgili
yapılan inceleme, araştırma ve soruşturmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/2462)
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkâra yönelik teşvik paketi
hazırlanıp hazırlanmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2468)
10.- Tekirdağ Milletvekili
Faik Öztrak’ın, Merkez Bankasının döviz piyasasında
yaptığı müdahalelere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın
cevabı (7/2487)
11.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, doğal afetlerden zarar gören üreticilerin özel bankalara
olan kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan’ın cevabı (7/2488)
12.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, 2007-2011 yılları arasında protestolu senet ve karşılıksız çek
tutarlarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı
(7/2489)
13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, imam hatiplerin ve din görevlilerinin
atanmalarına yönelik değişikliklere ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağ’ın cevabı (7/2492)
14.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim Özkan’ın, şeker pancarı üretimindeki kota uygulamasına ilişkin
sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı (7/2501)
15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, SSK veya BAĞ-KUR’dan emekli olanların kamuda
çalıştıkları süreler için verilmesi gereken emekli ikramiyelerini alamadıkları
iddiasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı (7/2504)
16.- Çanakkale Milletvekili
Mustafa Serdar Soydan’ın, emekli maaşlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/2505)
17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, emekli maaşları arasındaki farkları ortadan
kaldırmaya yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/2508)
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, gümrüklerde ihbarların takip ve
değerlendirilmesine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcı’nın cevabı (7/2524)
19.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, küçük esnaf ve sanatkârın sorunlarına ilişkin sorusu
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2525)
20.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, posta gümrük idarelerinde bilgisayarlı kayıt sistemine geçilmesi
gereğine ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı
(7/2527)
21.- Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ’ın, Ana Muhalefet Partisi Genel
Başkanının Şırnak-Uludere’ye gidebilmesi için tahsis edilen helikopterin tahsisinden
vazgeçilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı
(7/2529)
22.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kamu görevinden uzaklaştırıldıktan sonra özel
sektörde çalışıp emekli olan vatandaşlara pasaport verilmediği iddialarına
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı (7/2530)
23.- İstanbul Milletvekili
Atila Kaya’nın, Ulaşım Koordinasyon Merkezi toplantılarına taşımacı esnafının
katılabilmesi için yapılacak düzenlemeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris
Naim Şahin’in cevabı (7/2541)
24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav Belediyesinin ödenek ve borç terkini
talebine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/2548)
25.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Kütahya-Merkez, Altıntaş, Aslanapa, Çavdarhisar, Dumlupınar,
Domaniç, Emet, Gediz, Hisarcık, Şaphane,
Pazarlar, Simav ve Tavşanlı’da, İl Özel İdaresi
bütçesinden gerçekleştirilen yatırımlara ilişkin soruları ve İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin’in cevabı (7/2580), (7/2581), (7/2582), (7/2583), (7/2584),
(7/2585), (7/2586), (7/2587), (7/2588), (7/2589), (7/2590), (7/2591), (7/2592)
26.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, POMEM sınavını kazanan bütün adayların askerlikten erken
terhis edildikleri iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı İsmet
Yılmaz’ın cevabı (7/2594)
27.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Rusya ile imzalanan
doğal gaz anlaşmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2649)
28.- İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan’ın, iş yerlerindeki POS cihazı sayısına ve
ödenen ücret ve aidatlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın
cevabı (7/2655)
29.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Vakıfbank Genel Müdürünün KPSS ile ilgili bir açıklamasına
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/2656)
30.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Çek Kanunu’ndaki borç kayıtlarına ilişkin
hükümlerin bankalar tarafından uygulanmadığı iddialarına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/2657)
31.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören’in, SGK’dan emekli dul ve yetim aylığı
alan vatandaşların banka değişikliği taleplerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/2666)
32.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özelleştirilen Kütahya Şeker Fabrikasına ait
bir arazi ile ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
(7/2669)
33.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da başlatılan, tamamlanmayan
ve âtıl durumda bekleyen kamu yatırımlarına,
- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, özelleştirilen Sivas Et-Balık Kurumunun
bazı sorunlarına,
- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, kanatlı hayvan sektöründeki yem ihtiyacının
karşılanmasında yerli üretimin teşvik edilmesine,
- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, çiftçilerin tarım kredi kooperatiflerine olan
borçlarına,
- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özelleştirilen Kütahya Şeker Fabrikasına ait
bir arazi ile ilgili bazı iddialara,
Su ürünleri mühendislerinin
istihdamına,
İlişkin soruları ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı (7/2687), (7/2688), (7/2689),
(7/2690), (7/2691), (7/2692)
34.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da 2007-2011 yılları arasında
esnafın kredi kullanmasına ve desteklenmesine ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2693)
35.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da başlatılan, tamamlanmayan
ve âtıl durumda bekleyen kamu yatırımlarına ilişkin
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2694)
36.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da başlatılan, tamamlanmayan
ve âtıl durumda bekleyen kamu yatırımlarına ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı (7/2697)
37.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, bazı bakanlıkların
teşkilat yapılarında denetim birimlerinin yer almamasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/2732)
38.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır Dicle Vadisi Projesi’ne ilişkin
Başbakandan sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/2740)
39.- Bitlis Milletvekili
Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, Van depreminin Nemrut ve
Süphan Dağlarına yaptığı etkiye ilişkin Başbakandan
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2749)
40.- Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan’ın, Van depremi sonrasında kamu görevlilerine maddi ve manevi destek
verilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın
cevabı (7/2753)
41.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Altıntaş,
Kütahya-Merkez, Tavşanlı, Simav,
Pazarlar, Şaphane, Hisarcık , Emet, Gediz , Dumlupınar, Domaniç, Çavdarhisar,
Aslanapa ve köylerinin din görevlisi açığının giderilmesine ilişkin soruları ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/2771), (7/2772), (7/2773),
(7/2774), (7/2775), (7/2776), (7/2777), (7/2778), (7/2779), (7/2780), (7/2781), (7/2782), (7/2783)
42.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, merkez ve taşra teşkilatlarındaki boş
kadrolara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/2835)
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda hizmetlerde
taşeronlaşmaya ve taşeron firma çalışanlarının bazı sorunlarına ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2836)
44.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Akkuyu Nükleer
Santralinde alınacak güvenlik önlemlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2838)
45.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, merkez ve taşra teşkilatlarındaki boş
kadrolara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı
(7/2863)
46.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda hizmetlerde taşeronlaşmaya ve
taşeron firma çalışanlarının bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2864)
47.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Bakanlığın merkez ve taşra
teşkilatlarına ait binalarının depreme karşı güçlendirilmesi çalışmalarına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2865)
48.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, TÜİK tarafından yapılan yetişkin eğitim ve hane halkı iş gücü
araştırmalarına ilişkin sorusu ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın cevabı
(7/2885)
49.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Saruhanlı Vergi Dairesi Hizmet Binası Projesi’ne ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/2896)
50.- Tekirdağ Milletvekili
Emre Köprülü’nün, bir milletvekilinin yapmış olduğu açıklamalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2959)
51.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Bursa’daki kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
(7/3042)
52.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, tuğla ve kiremit üreticilerinin kullandığı toz kömürün
temininde yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/3045)
53.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu’nun, Ergene Nehri etrafındaki fabrikaların
denetimine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın
cevabı (7/3051)
54.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli’nin, Çeşme’deki balık
çiftliklerine ve bunların çevreye verdiği zararlara ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3052)
55.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da yapılan ve yapılacak projelere ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3053)
56.- Kocaeli Milletvekili
Lütfi Türkkan’ın, Kocaeli ili genelinde ve Kartepe’de
fabrikaların sebep olduğu hava kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3055)
57.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Marmara Bölgesi’nde yaşanan doğal gaz ve elektrik kesintisine ve
alternatif enerji dağıtım alanları ihtiyacına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/3129)
58.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Trakya Bölgesi’nde
depreme karşı güçlendirme çalışması yapılan kamu binalarına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı (7/3143)
59.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, Elektrik Mühendisleri Odasına verilen para cezasına ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/3195)
60.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, ticaret siciline kayıtlı olduğu için Türk şirketi sayılan
sermayesi ve ortakları yabancı olan şirketlere taşınmaz satışına ilişkin sorusu
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3202)
61.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, yabancılara satılan taşınmazlara ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3203)
62.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da yürütülen Kentsel Dönüşüm
ve Yenileme Projesi’ne ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/3205)
63.- Van Milletvekili Nazmi
Gür’ün, depremden sonra Van’ın yeniden yapılandırılmasına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3207)
64.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, doğal gazla ilgili altyapı
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/3213)
65.- Amasya Milletvekili Ramis Topal’ın, Yeşilırmak Elektrik Dağıtım AŞ ile ilgili
bazı iddialara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/3216)
66.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Marmara Bölgesi’nde meydana gelen elektrik
kesintisinin nedenlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın cevabı (7/3379)
67.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Kozan, Aladağ, Karaisalı, Ceyhan, Seyhan,
Feke, Çukurova, Yüreğir, Saimbeyli, Pozantı, Yumurtalık, Sarıçam, Karataş,
İmamoğlu ve
Tufanbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin soruları ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/3383), (7/3384), (7/3385), (7/3386), (7/3387), (7/3388),
(7/3389), (7/3390), (7/3391), (7/3392), (7/3393), (7/3394), (7/3395), (7/3396),
(7/3397)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te
açılarak dört oturum yaptı.
Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle, 13 Şubat Erzincan ilinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 94’üncü yıl dönümüne,
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan,
Azerbaycan’ın Hocalı kentinde yapılan soykırım ve Türkiye’de Ermeniler
tarafından gerçekleştirilen katliamlara,
İlişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan’ın, Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren Projesi kapsamında Köseköy-Gebze hattının tren ulaşımına kapatılmasına ilişkin
gündem dışı konuşmasına Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali
Yıldırım cevap verdi.
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzel, MİT Müsteşarının ifadeye çağrılmasına, KCK soruşturmalarına, tutuklu
gazetecilere, polislerin fezlekeyle açıklama yapmaması gerektiğine,
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Hızlı
Tren Projesi nedeniyle Kocaeli’deki tren hattı
güzergâhındaki değişikliğe,
Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt,
Eskişehir-İstanbul tren seferlerinin iptal edilmesi nedeniyle Eskişehirlilere
daha ucuz bir alternatif araç önerilmesi gerektiğine,
Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan, 2004 yılında Pamukova’da meydana gelen tren kazası nedeniyle açılan
davanın zamanaşımına uğramasına,
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz,
Başbakanın Adana metrosunun Ulaştırma Bakanlığına
devri konusundaki ifadesini siyaseten kullanıp kullanmadığına,
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu, Osmaniye ili ve ilçelerinde kara yollarında yaşanan sıkıntıların
giderilmesi hususunda yapılabileceklere,
Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlu, altyapı çalışmaları yapılan Gümüşhane-Tirebolu,
Gümüşhane-Trabzon hızlı tren hattının birlikte gerçekleştirilip
gerçekleştirilemeyeceğine,
İzmir Milletvekili Oktay Vural, 57’nci
Hükûmet tarafından konulmuş birtakım projelerin bugün de sürdürülmesini olumlu
gördüklerine ve Pamukova’da meydana gelen tren kazası davasının zamanaşımına
uğramasına,
Adana Milletvekili Ali Halaman, Adana bölgesinde Devlet Demiryollarının hantal
olduğuna, bu bölgeye de hızlı tren yapılıp yapılmayacağına,
Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Tokat
ilinde hızlı tren hattı olmadığına, özellikle Yıldızeli’nde bir istasyon
kurulmasının önemine,
İlişkin açıklamalarına, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım cevap verdi.
İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır,
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın gündem dışı konuşmasına cevaben, Hocalı
kentinde yapıldığı iddia olunan katliama ilişkin konuyu Dışişleri Komisyonunda
gelecek hafta gündeme alacaklarına,
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Hocalı
katliamının önemli bir konu olduğuna ve Dışişleri Komisyonunda görüşülmesi
önerilerinin kabul edilmediğine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
İstanbul Milletvekili Faik Tunay ve 25
milletvekilinin, yeraltı su kaynaklarının korunması konusunun (10/139),
Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya ve 20 milletvekilinin, TÜFE’nin hesaplanmasında dikkate alınan TÜİK
enflasyon sepetini oluşturan bileşenlerin (10/140),
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve 19
milletvekilinin, bağcılık sektörü ve üzüm üreticilerinin sorunlarının (10/141),
Araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin, Avrupa
Parlamentosu Başkanı'nın Avrupa Parlamentosunda düzenlenecek "Eşit Değerde
İşe, Eşit Ücret" konulu parlamentolar arası komisyon toplantısı davetine
icabetle Brüksel'e resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi
kabul edildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün “Gündem” başlıklı 49’uncu maddesine göre
Başkanın birleşimi kapatırken gelecek birleşimde hangi hususların
görüşüleceğini Genel Kurula bildirmediği gerekçesiyle usul görüşmesi yapıldı.
Oturum Başkanı tutumunda bir usulsüzlük olmadığını açıkladı.
BDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 93’üncü sırasında yer alan (10/92),
hayvancılık ve kırmızı et sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergenin görüşmelerinin, Genel Kurulun 9/2/2012
tarihli Perşembe günkü birleşiminde,
MHP Grubunun, 20 Ekim 2011 tarih ve 482
sayı ile TBMM Başkanlığına aile bağları güçlü olmakla bilinen Türk toplumu, bu
hassasiyetlerine rağmen son yıllarda âdeta cinnet geçirmektedir. Hemen her gün
meydana gelen aile içi şiddetler, çiftlerin boşanması, katliamlar, intiharlar
özellikle son aylarda artış göstermiştir. Türk toplumunun yapısını tehdit eden,
bu sosyal olayların nedenlerinin araştırılması amacıyla verilen Meclis
araştırması önergesinin 9/2/2012 Perşembe günü Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde,
CHP Grubunun, İzmir Milletvekili Aytun Çıray ve arkadaşları tarafından 30/11/2011 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına TRT ile ilgili iddiaların bütün boyutlarıyla
açıklığa kavuşturulması hakkında verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
(150 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin
önüne alınarak 9/2/2012 Perşembe günlü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde,
Yapılmasına ilişkin önerileri, yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 1’inci sırasında yer alan ve
görüşmeleri yarım kalan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156) 1’inci bölüm üzerindeki
görüşmeleri tamamlandı.
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,
Muş Milletvekili Sırrı Sakık,
Siyasi parti grup başkan vekilleriyle
yapılan müzakereler sonucunda Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzük Değişiklik Teklifi’nin görüşmelerinin ertelemesini olumlu bulduklarına
ilişkin birer açıklamada bulundular.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
2’nci sırasında yer alan Çukurova
Üniversitesinin KKTC’de Kampus Kurmasına İlişkin Çerçeve Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun (1/482) (S. Sayısı: 67),
3’üncü sırasında yer alan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında
Ortaklık Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/480) (S. Sayısı: 100)
Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel
Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
Alınan karar gereğince, 14 Şubat 2012
Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 16.37’de son verildi.
|
|
Mehmet
SAĞLAM |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
Bayram
ÖZÇELİK |
|
Tanju
ÖZCAN |
|
Burdur |
|
Bolu |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
II.- GELEN
KÂĞITLAR
NO: 84
10 Şubat
2012 Cuma
Tasarılar
1.- Uluslararası
Yolsuzlukla Mücadele Akademisi Kurucu Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/568) (Adalet ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
2.- Afet
Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/569)
(Adalet; İçişleri; Plan ve Bütçe ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
Teklif
1.- Isparta
Milletvekili Recep Özel'in; Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/343) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/02/2012)
NO: 85
13 Şubat
2012 Pazartesi
Teklifler
1.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri ve 13 Milletvekilinin; Türkçenin Kullanılması ve
Geliştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/344) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; İçişleri; Anayasa ile Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/01/2012)
2.- Çorum Milletvekili
Tufan Köse’nin; 14/07/1965 Tarihli ve 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/345)
(Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
3.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/346) (Milli
Savunma; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
4.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın; Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/347) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)
5.- İstanbul Milletvekili
Sabahat Akkiray’ın; Sanatçıların Sosyal Güvenlik
Haklarının Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi (2/348) (Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler; Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2012)
6.- Ağrı Milletvekili Halil
Aksoy’un; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Terörle
Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Teklifi (2/349) (İçişleri
İle Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/02/2012)
7.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın; Soyadı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/350) (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler İle
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 08/02/2012)
Sözlü
Soru Önergeleri
1.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca atanan yönetim kurulu
üyelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1075) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/01/2012)
2.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat ve ilçelerindeki doğum oranına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1076) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
3.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, kamuda ve özel sektörde TC kimlik numarası veya nüfus cüzdanı
ibrazına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1077) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/01/2012)
4.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Artova Devlet Hastanesinin uzman hekim ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1078) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
5.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya’ya kesintisiz elektrik sağlayacak
yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1079) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
6.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susam’ın, kaçak sigara ve tütünün ülkeye girişinin ve satışının
engellenmesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1080)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
7.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, suni bal denetimine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1081) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
8.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında hayvan sağlığı için kullanılan
antibiyotiklere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1082) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
9.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’taki Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu çiftçi sayısına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1083)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
10.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, kayıt dışı gıda üretiminin denetimine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1084) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
11.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Türk Gıda Kodeksine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1085) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
12.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, nişasta bazlı tatlandırıcı üretimine ve kullanıldığı sektöre
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1086)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
13.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, eğitime tâbi tutulan çiftçi sayısına ve organik tarım
konusundaki eğitime ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1087) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
14.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, 2010-2011 yıllarında yaş sebze meyve üretimi ve ihracatına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1088)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
15.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyatlarında indirime
gidilip gidilmeyeceğine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1089) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
16.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’ta sulama birliklerine borcu olan çiftçilere ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1090) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/02/2012)
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yurt dışı teşkilatlarına atanacak olan
personelin yabancı dil şartının kaldırıldığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1091) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
18.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, sertifikalı tohum kullanan çiftçi sayısına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1092) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2012)
19.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, özel sigortaların, özür grubu dönem
atamalarında geçerli olmamasından kaynaklanan mağduriyete ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1093) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, engelli yöneticilerin atamalar ve zorunlu yer
değiştirmeler nedeniyle yaşadıkları mağduriyete ilişkin Milli Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1094) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
21.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ilköğretim öğrencilerinin fiziki saldırılara
maruz kaldıkları iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1095) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
22.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Talim ve Terbiye Kurulu eski başkanının yapmış
olduğu bir açıklamaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1096) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
23.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, okul ve kurum müdürlerinin atamalarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1097) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
24.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Türkiye ile Yunanistan arasında gerçekleşen
ihracat ve ithalata ilişkin Ekonomi Bakanından sözlü soru önergesi (6/1098)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süt izni kullanımı konusunda kadın memurlara
zorluk çıkarıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1099)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et ithalatı ve hayvancılık politikalarına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1100)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
27.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, maaşların enflasyon karşısında azaldığı
iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1101) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2012)
28.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süte karşı başlatılan aleyhte kampanyaya ve
süt tüketimini artırmaya ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1102) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, et fiyatlarında üretici ile tüketici fiyatları
arasındaki farka ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1103) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
30.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, vakıf ve kültür varlıklarının kiraya
verileceği iddialarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü
soru önergesi (6/1104) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
31.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ilköğretim okullarındaki güvenlik sorunu ve
çeteleşme iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1105)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
32.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, vekil imamların mağduriyetine ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi (6/1106) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2012)
33.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, vakıf eserlerinin korunmasına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru önergesi (6/1107) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2012)
34.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, TCDD’de çalışan geçici personele kadro
verilmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1108) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
35.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Vakıflar Genel Müdürlüğünün öğrencilere
verdiği bursa ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) sözlü soru
önergesi (6/1109) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
36.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından muhtaç
aylığı bağlanan kişi sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
sözlü soru önergesi (6/1110) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
37.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından sözlü soru önergesi (6/1111) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2012)
38.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, bio-dizel üretimi ve kullanımına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1112)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
39.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, hava kirliliğinin önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1113) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
40.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, mobbing olaylarını engellemek için
yapılan çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1114) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
41.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, mobbing olaylarına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1115) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/02/2012)
42.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’a yapılacak yatırımlara ve bütçeden ayrılan kaynak
miktarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1116) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
43.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, ortaöğretim kurumlarının şehir
dışına çıkarılacağı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1117) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
44.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/1118) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
45.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, kadınların işgücüne katılım oranına
ve bu oranın artırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1119) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
46.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, okul çevresinde yaşanan şiddet
olaylarına ve alınan önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1120) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
47.- Ankara Milletvekili
Zühal Topcu’nun, yeniden yapılandırılan Meteoroloji
Genel Müdürlüğünde kapatılan istasyonlara ve yeni kurulan müdürlüklere
yapılacak atamalara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/1121) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
48.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, TOKİ’nin elde ettiği gelir miktarına ve devam eden projelere
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1122) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
49.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Kyoto Protokolü çerçevesinde alınan önlemlere ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1123) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
50.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’ta kamuda kullanılan taşıt sayısına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1124) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
51.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, TOKİ’nin Tokat’ta yaptığı daire sayısına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1125) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bir gazetenin Uludere olayı ile ilgili
yapmış olduğu haberdeki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3750) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2012)
2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bir gazetenin Uludere olayı ile ilgili
yapmış olduğu haberdeki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3751) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2012)
3.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, Balıkesir ve bölgesine fuar ve kongre merkezleri
kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3752) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/01/2012)
4.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, Balıkesir’de tarıma dayalı sanayinin desteklenmesi ve
geliştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3753) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/01/2012)
5.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, Milli Eğitim Bakanının bir açıklamasına ve yüksek öğrenim
mezunlarının işsizlik sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3754) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
6.- Edirne Milletvekili
Kemal Değirmendereli’nin, Gazze yönetimi tarafından
Türkiye’de resmi bir Hamas ofisi açılması planlandığı
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3755) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/01/2012)
7.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Hatay’da yaşanan sel felaketi ve su
baskınlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3756) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/01/2012)
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya 1. Jandarma Er Eğitim Tabur Komutanlığı
kışlasının Kastamonu’ya taşınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3757) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
9.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, yat turizmi potansiyelini olumsuz yönde
etkileyeceği iddia edilen yeni düzenlemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3758) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
10.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Van depreminden zarar görenlerin olumsuz
hava koşulları nedeniyle yaşadıkları mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3759) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
11.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, PKK tarafından kaçırılan kişilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3760) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Suriye’de aranan ve
Türkiye’de ikamet etmekte olan bir kişiyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3761) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
13.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli’nin, hayvanlara karşı işlenen
fiillere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3762) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/01/2012)
14.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, yabancı heyet kabullerinin İstanbul’da yapılmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3763) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
15.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’da hastanelerde sağlık görevlilerine yapılan
saldırılara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3764) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2012)
16.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker’in, aile hekimleri ve aile sağlığı personelinden damga vergisi
alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3765) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2012)
17.- Denizli Milletvekili
Adnan Keskin’in, 2010 yılı KPSS sorularının çalınmasına ve bu durumun
sorumlularına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3766) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01/02/2012)
18.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, TOKİ’nin yaptığı sözleşmelerdeki ödemelerin sabit hale
getirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3767) (Başkanlığa
geliş tarihi: 01/02/2012)
19.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, 2010 yılı KPSS sorularının çalınmasına ve konuyla ilgili
dava açılıp açılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3768)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
20.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Van depremi sonrasında TOKİ tarafından yapılan ve
yapılacak ihalelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3769)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
21.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, terör örgütleri hakkındaki bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3770) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
22.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Van depremi sonrasında TOKİ tarafından gerçekleştirilen
ihaleleri kazanan şirketlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3771)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
23.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, bazı cinayetlerin aydınlatılması için yapılan
çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3772) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2012)
24.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Uludere’de sivillerin ölümüyle sonuçlanan olaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3773) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
25.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, hasta hükümlü ve tutukluların sorunları ile cezaevlerindeki
sağlık hizmetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3774)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, vatandaşlıktan
çıkarılan ve yurt dışında yaşamak zorunda kalan kişilere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3775) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
27.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Türk Telekomun
özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3776)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
28.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı Zeytinbağı
beldesinin isminin değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3777) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
29.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Akdeniz Üniversitesinin organ nakli konusunda başarılı bir
öğretim üyesinin ödüllendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3778) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
30.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, e-pasaport ve e-kimlik uygulamasının bir Fransız
şirketine verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3779)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
31.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, kamu kurum iskontosu
uygulamasının eczaneler üzerinden yapılması nedeniyle yaşan mağduriyete ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3780) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
32.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Mustafakemalpaşa ilçesinin bazı köylerine su sağlayan
kaynağın kiraya verilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3781)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
33.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, ülkemizdeki mülteci, sığınmacı ve
göçmenlerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3782)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
34.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Uludere’de yaşanan olaylara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3783) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
35.- Mersin Milletvekili
Ali Öz’ün, engellilerin sorunlarına ve istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3784) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
36.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, Türkiye İhracatçılar Meclisinin verilerine göre ithalata
dayalı ihracat miktarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3785)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
37.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, Halkbank AŞ. tarafından yayımlanan
kredilerin geri ödenmesi ile ilgili bir genelgeye ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/3786) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2012)
38.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Sayıştay tarafından genel uygunluk bildirimi verilmeyen bazı
hesaplara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/3787) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
39.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, protestolu senet sayısı ve illere göre
dağılımına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/3788) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
40.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Van depreminden zarar görenlerin barınma
sorunlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi
(7/3789) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2012)
41.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Van’daki depremzedelerin mağduriyetlerine ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/3790) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2012)
42.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Van depreminden sonra çadırda yaşayanların sorunlarına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/3791)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
43.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Van depreminden zarar görenlerin
barınma ve elektrik sorunlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay)
yazılı soru önergesi (7/3792) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
44.- Bolu Milletvekili
Tanju Özcan’ın, Bolu’nun müftü ihtiyacına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/3793) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
45.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Diyanet İşleri Başkanlığına yapılacak atamalara
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/3794)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
46.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, Sayıştay’ın 2010-2011 yıllarında denetlediği belediyelere
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/3795)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
47.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Erzurum Oltu Cezaevinde bulunan hasta bir hükümlüye
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3796) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2012)
48.- İstanbul Milletvekili
Binnaz Toprak’ın, Kocaeli 1 Nolu F Tipi Cezaevinde
Bakanlığın bir genelgesinin uygulanmamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3797) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
49.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, Antalya’da gerçekleşen bir vakaya ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3798) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
50.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, zorunlu sigortalılık süresini tamamladığı için
emekli olmak isteyen belediye başkanlarının mağduriyetlerine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3799) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/01/2012)
51.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, eski SGK Kütahya İl Müdürünün görevini kötüye
kullandığı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3800) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
52.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli’nin, mobbing
olaylarına dair verilere ve mobbingin önlenmesine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3801)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
53.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, askerlik görevini yerine getiren Mehmetçiğin ailesinin
sosyal güvence altına alınmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3802) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
54.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, 665 sayılı KHK ile İŞKUR’un teşkilat
yapısında gerçekleştirilen değişikliklere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3803) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
55.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, SGK Başkanı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3804) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2012)
56.- Aydın Milletvekili
Bülent Tezcan’ın, Bakanlığın işçi nakillerine ilişkin yayınladığı genelgeye
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3805)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
57.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’ta hava kirliliği oranlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3806) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
58.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, Kula ve Salihli ilçelerinin bazı köylerinde elektrik direklerinin
yenilenmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3807) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
59.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, okul ve cami bahçelerinin aydınlatılması
konusunda EPDK mevzuatında yapılacak değişikliğe ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3808) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
60.- Antalya Milletvekili
Arif Bulut’un, Antalya’da yaşanan elektrik kesintilerine ve elektrik
faturalarındaki kayıp-kaçak bedellerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3809) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
61.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, suni çim sahalarda kurşun kullanılmasının yol açabileceği
sağlık sorunlarının önlenmesi için alınacak tedbirlere ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3810) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
62.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, sözleşmeli antrenör atamalarıyla ilgili
bazı iddialara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3811)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
63.- Balıkesir Milletvekili
Ayşe Nedret Akova’nın, yağlı tohumlu bitkilerin üretimi ve desteklenmesine
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3812)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
64.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, Hatay’da aşırı yağışlardan zarar gören çiftçilerin
mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3813) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
65.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Habur Gümrük Kapısında personel ihtiyacına ilişkin
Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3814) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2012)
66.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, esnaf ve sanatkârlar için özel bir teşvik sistemi
uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3815) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
67.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, esnaf ve sanatkârların elektrik kullanımında özel bir
tarife uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3816) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
68.- Bursa Milletvekili
Sena Kaleli’nin, elektrikli bisiklet kullanımının desteklenmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3817) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
69.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya 1. Jandarma Er Eğitim Tabur
Komutanlığı kışlasının Kastamonu’ya taşınmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3818) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
70.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamında
yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören kişilerin zararlarının tazminine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3819) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2012)
71.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, kaçak sigara ve diğer tütün mamullerinin denetimine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3820) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2012)
72.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, Salihli ve Kula ilçelerinin bazı köylerinin altyapı sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3821) (Başkanlığa geliş
tarihi: 01/02/2012)
73.- Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün’ün, Hatay mülteci kampında kalan bir örgütün sorumlularının
açıklamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3822)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
74.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz’ın, PKK tarafından kaçırılan
kişilerin akıbetine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3823)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
75.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli’nin İller Bankasından alacağına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3824) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
76.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek’in, Emniyet Hizmetleri sınıfına dahil
edilen çarşı ve mahalle bekçilerinin özlük haklarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3825) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
77.- Samsun Milletvekili
Cemalettin Şimşek’in, polis memurlarının özlük haklarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3826) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
78.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakık’ın, Mardin’deki bir kaymakam hakkındaki
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3827) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/02/2012)
79.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, nüfusları 750 bini aşan illerin büyükşehir olmasıyla
ilgili çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3828)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
80.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Çaldıran’da bir polis memurunun bir
vatandaşı darp ettiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3829) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
81.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Uludere’de meydana gelen olaylarda hayatını kaybedenlerin
ailelerine verilecek tazminat miktarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3830) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
82.- Antalya Milletvekili
Yıldıray Sapan’ın, bir milli kayakçının yaşamını yitirdiği olayda ihmal olduğu
iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3831) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/02/2012)
83.- İstanbul Milletvekili
Binnaz Toprak’ın, Ankara Devlet Resim ve Heykel müzesinde bir idareci ile memur
arasında yaşanan tartışmaya ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3832) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
84.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Antalya’da yaşanan elektrik kesintilerine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3833) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/01/2012)
85.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susam’ın, kesme çiçek üreticilerinin vergi ve SGK borçları nedeniyle
yaşadıkları mağduriyete ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3834)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
86.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Hazine avukatları ile diğer kamu
avukatlarının iş yükü ve maaşları arasındaki farka ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3835) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
87.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, karşılıksız çeklerle ilgili adli para cezası
uygulamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3836)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
88.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Ankara ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyeleri ve
iştiraklerinin kullandıkları dış kredi miktarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3837) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
89.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, sözleşmeli antrenör atamaları için
tahsis edilen kadrolara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3838)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
90.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Türkiye’nin öğretmenlerin özlük hakları ve
çalışma koşulları açısından OECD ülkeleri içerisindeki sırasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3839) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
91.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da çalışan ücretli öğretmenlerle
ilgili bir açıklamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3840) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
92.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Van’da deprem sonrasında eğitim ve öğretim
faaliyetlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3841)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
93.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, TÜBİTAK’ın bir öğrencinin projesini yurt dışına göndermediği
iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3842)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
94.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Marmara Üniversitesi
İletişim Fakültesi Dekanı hakkında bir internet sitesinde yer alan ifadeleri
nedeniyle bir üniversite öğrencisinin uzaklaştırma cezası almasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3843) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/02/2012)
95.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, “Andımız”, “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi” gibi
metinler ile milli bayramların kutlanması hususunda bazı değişiklikler
yapılacağı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3844) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
96.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Özel Öğretim Kurumları
Yönetmeliği’nde yapılması düşünülen değişikliklere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3845) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
97.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, bir açıklamasına ve eğitim sistemine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3846) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2012)
98.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, taşımalı ortaöğretim uygulamasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3847) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/02/2012)
99.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Şubat 2012 dönemi öğretmen atamalarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3848) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/02/2012)
100.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, taşımalı eğitim uygulaması ve öğretmen
atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3849)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
101.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bilişim teknolojileri öğretmenlerinin atama
kontenjanına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3850)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
102.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Taşra Teşkilatı Yöneticileri Yer Değiştirme
Yönetmeliğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3851)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
103.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yeni atanan öğretmenlere görev süresine
ilişkin taahhüt belgesi imzalatıldığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3852) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
104.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’a yapılacak yatırımlara ve bütçeden ayrılan kaynak
miktarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3853)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
105.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3854) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/02/2012)
106.- Ordu Milletvekili
İdris Yıldız’ın, Darıca 2 HES Projesi kapsamında bazı derelerin akış yönünün
değiştirilmesinin yol açacağı sorunlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3855) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
107.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Bedir Kale Göleti ve Alpu Barajı
inşaatının tamamlanmasına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3856) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
108.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Çekerek-Süreyya Bey Barajı inşaatına ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3857) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
109.- Muş Milletvekili
Demir Çelik’in, Goşkar Deresi üzerine kurulması
planlanan HES inşaatına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3858) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
110.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, GAP kapsamındaki baraj ve HES santrali inşaatlarına
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3859) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/02/2012)
111.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Ilısu Barajı inşaatına ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3860) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
112.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Ilısu Barajı inşaatında çalışan personele ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3861) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/02/2012)
113.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’a DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak yatırımlara
ve bütçeden ayrılan kaynak miktarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3862) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
114.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, Devlet Hastanelerindeki uygulamalara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3863) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
115.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Zonguldak SGK Sağlık İşleri İl Müdürlüğü
Fatura İnceleme Komisyonunun lağvedilmesiyle yaşanan mağduriyete ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3864) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
116.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, Balâ Devlet Hastanesinin statüsünün değiştirilmesine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3865) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
117.- Kastamonu
Milletvekili Emin Çınar’ın, Ballıdağ Göğüs
Hastalıkları Hastanesinin akıbetine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3866) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
118.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesindeki
sağlık hizmetlerindeki yeterliliğe ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3867) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
119.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, yabancı hekim, hemşire
istihdamına ve sağlık personeli açığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3868) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
120.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’a yapılacak yatırımlara ve bütçeden ayrılan kaynak
miktarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3869) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/02/2012)
121.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, hızlı tren projesinin tren seferlerini aksatmasının sebep
olacağı sorunlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3870) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
122.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Trabzon Güney Çevre Yolu Projesine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3871)
(Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
123.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, yapılması planlanan havaalanı kavşağı ihalesine
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3872) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
124.- Eskişehir
Milletvekili Kazım Kurt’un, hızlı trenin iki taraflı korunması için hattın
ihata altına alınacağı iddiasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3873) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
125.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Diyarbakır-Eğil-Dicle yolu inşaatına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3874)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
126.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Lice-Alacakaya-Arıcak yolu çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3875)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
127.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Silvan çevre yolunun yapılıp yapılmayacağına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3876)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
128.- Tekirdağ Milletvekili
Faik Öztrak’ın, zımni milli gelir deflatörü ile ÜFE
ve TÜFE arasındaki bağlantıya ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3877) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
129.- İstanbul Milletvekili
Osman Taney Koruktürk’ün,
Yunanistan’daki Türk vakıflarının ve vakıf mallarının yönetimine ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3878) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
130.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Bakanlığın istihbarat birimleri tarafından düzenlenen güvenlik
soruşturmaları ve raporlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3879) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
131.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, bankaların uyguladığı ek hesap faiz oranlarına ilişkin
Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3880) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
132.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Tokat’a yapılacak yatırımlara bütçeden ayrılan kaynak
miktarına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3881) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2012)
NO: 86
14 Şubat
2012 Salı
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 Milletvekilinin, şehit yakınları ve gazilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/142) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/10/2011)
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 Milletvekilinin, elma üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/143) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/10/2011)
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 20 Milletvekilinin, erozyon ve çölleşmenin
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/144) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/10/2011)
Geri
Alınan Yazılı Soru Önergesi
1. İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak, olası bir İstanbul depremine karşı alınan
önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesini 10.02.2012 tarihinde geri
almıştır. (7/3529)
Süresi
İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Antalya
Milletvekili Gürkut Acar’ın, AİHM’e
yapılan başvurulara ve başvurulardaki artışın sebeplerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1567)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da sağlık hizmetleri ve personelin
yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1663)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars’ta bir sağlık ocağında doktor bulunmamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1664)
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bir köyün sağlık personelinin yeterliliğine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1665)
5.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bingöl’deki sağlık ocaklarının personel ve doktor
açığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1666)
6.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerde sağlık ocağı ve hastanelerdeki
personel ve doktor açığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1667)
7.- Eskişehir
Milletvekili Ruhsar Demirel’in, ağız ve diş sağlığı sorunları ve bunlarla
ilgili çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1670)
8.- İstanbul
Milletvekili Melda Onur’un, HIV/AIDS virüsü taşıyanların sorunlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1759)
9.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Karabük’teki Devlet hastanelerinin tıbbi
cihaz ve doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1760)
10.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli’nin, Bursa’da acil bakım ve yoğun bakım ünitelerinin
yetersiz olduğu iddialarına ve Bursa’ya yapılacak sağlık yatırımlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1761)
11.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, tutuklu bulunan lise ve
üniversite öğrencilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1797)
12.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, tutuklu bir üniversite
öğrencisinin tutukluluk koşullarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1798)
13.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy’un, yargı sisteminin yavaş işlemesi bağlamında boş
hâkim ve savcı kadroları ile zaman aşımına uğrayan ceza davası dosyalarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1809)
14.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 1999’dan itibaren
tutuklu ve hükümlü sayılarının yıllara ve suçlara göre dağılımına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1810)
15.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Tam Gün Yasasından kaynaklanan sorunlara ve
Başbakana farklı uygulama yapıldığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1882)
16.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, organ nakli bekleyen hastalara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1884)
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2009-2010 yıllarında Devlet ve üniversite
hastanelerinde bypass ameliyatı olanların sayısı ve bunların illere göre
dağılımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1885)
18.- Tekirdağ
Milletvekili Emre Köprülü’nün, Çorlu Devlet Hastanesinin kapatılmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1887)
19.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, Başbakanın ameliyatı ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1888)
20.- Uşak
Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, Uşak’taki Devlet
hastanelerinin arazilerinin TOKİ’ye devrine ve yeni yapılan hastaneye ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1889)
21.- İstanbul
Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, Sapanca Gölündeki kuraklık ve kentlerin su
sorununa ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2196)
14 Şubat 2012 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Fatih ŞAHİN (Ankara)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşimini
açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
- Elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama
için üç dakika süre vereceğim.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
– Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, sağlık hizmetleri alanında artan sorunlar ve çalışanların
huzursuzlukları hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzel’e aittir.
Buyurunuz
Sayın Tüzel. (BDP sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olursanız konuşmacıyı daha rahat
dinleyebiliriz.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Abdullah
Levent Tüzel’in, sağlık hizmetleri alanında artan sorunlar ve çalışanların
huzursuzluklarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde
yaşanan sağlık sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Bugün,
Dünya Öykü Günü. Ülkemizin bütün değerli öykücülerini
selamlarken cezaevindeki şair, yazar, akademisyen, gazeteci, avukat, tüm
düşünce suçlularının özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum.
Diyarbakır
Cezaevinde halkının özgürlüğü için açlık grevine başlayan Şırnak Milletvekili
Selma Irmak’ın çığlığını hep birlikte duyalım, keza, Van’da çadırları
ellerinden alınan depremzedeleri de. Bugün toplu gözaltılar, toplu ölümler,
İstanbul Hey Tekstilde olduğu gibi 420 işçinin birden işten çıkartılması, toplu
işten atmalar… Böyle bir ülkede ne yazık ki sağlıklı kalabilmek mümkün değil.
Geçtiğimiz
haftalarda İstanbul ve Ankara’da, Türkiye'nin büyük tıp fakültelerinin emekçileriyle
buluştum. Hocasından hemşiresine, asistanından teknisyenine, taşeron işçisinden
hekimine hepsinin ortak sorunu, halka sağlıklı hizmet verememek ve çalışan
olarak büyük sıkıntılar yaşamak. Nedeni ise Hükûmetin hâlen övündüğü “Sağlıkta
Dönüşüm Programı” adı altında dokuz yıldır sürdürdüğü sağlık politikalarının
yarattığı tahribatlar, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, Tam Gün Yasası ve
genel sağlık sigortasıyla çoğalan sorunlardır. Gelir testi için sıralarda,
kuyruklarda… SGK kurumlarının önünde vatandaşlar kuyruk oluşturuyor. Yeşil
kartlılar, on sekiz yaşını geçmiş kız çocuğu bulunan aileler, kayıt dışı
çalışmaya itilmiş 100 binlerce işçi “Sağlık hizmeti alabilecek miyim?” sorusunu
soruyor. Asgari ücretin üçte 1’inden biraz fazla geliri olanlar ne yapacaklar?
Bu parayla ev kirası mı verecekler, SGK primi mi ödeyecekler, çocuklarını okula
mı gönderecekler yoksa ailelerini besleyebilecekler mi?
Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ yakın zamanda yaptığı basın toplantısında “Amacımız,
sağlığı ticarileştiren anlayıştan kurtarmak.” dedi. Sayın Sağlık Bakanına
sormak gerekiyor: Daha iki ay önce Türkiye’yi sağlıkta cazibe merkezi hâline
getirmek amacıyla sağlıkta serbest bölgeleri yasalaştıran 663 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname’yi siz hazırlamadınız mı? Hekimlik yapmak isteyen aile
hekimlerini elektrik, su, kira, ısınma gideri faturalarını ödeyen ticarethane
olmaya zorlayan siz değil misiniz? SES ve TTB öncülüğünde tüm sağlık emekçileri
“Sağlıkta ticaret ölüm demektir.” derken onları ideolojik olmakla suçlayan siz
değil misiniz?
Hastane
ziyaretlerimin sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Sağlık hizmeti sunumu
ekip işi olmaktan çıkmıştır. Bakanlığın hastaya “Ne kadar işlem o kadar para.”
anlayışıyla dayattığı performans ücretlendirmesi sağlık emekçilerinin deyişiyle
bonus biriktirme uygulaması iş barışını bozmuştur.
Hastaya yaklaşımda etik değerler büyük ölçüde zedelenmiştir. Sağlık emekçileri
iş ve gelir güvencesizliği yaşamaktadır. Uygulanan bu sistemin hastalarla
sağlık emekçilerini karşı karşıya getirmesini ise hep birlikte biliyoruz,
şiddet vakaları gazetelerden düşmüyor. Daha çok muayene daha fazla kâr anlayışı
ile Avrupa’da en az yirmi dakika olan muayene süresi SGK tarafından on dakikaya
indirilmiştir. Biliyor musunuz, İstanbul Bağcılar Devlet Hastanesinde günde 7
bin hastaya bakılmaktadır. Artık sağlık hizmetinde kalite değil, sayılar
konuşuluyor. Bu çalışma koşullarına dayanabilmek için ilaç kullanan hekimler
vardır ve bu hekimlerden geçen yıl 3 tanesi yaşamını yitirmiştir.
Sağlık
Bakanının memleketi Erzurum’da tam bir yılda, Erzurum’un nüfusu kadar olan
sayı, 1 milyon 300 bin hastaya bakılmıştır.
Kışkırtılan
sağlık ihtiyacıyla kaynaklar ilaç tekellerine, tıbbi teknoloji tekellerine,
özel sağlık hizmetlerine aktarılmıştır.
Tam
Gün Yasası’yla boşalan üniversite hastanelerinde tıp eğitiminin ciddi yara
alacağı açıkken bu konuda ısrar niye? Alanında deneyimli birçok yetenekli hoca
üniversite dışına itilmiştir. Hastalar doktorlarından, tıp öğrencileri
hocalarından mahrum bırakılmıştır. Üniversitede hasta bakamayan hoca,
öğrencisine nasıl pratik eğitim verecektir?
Değerli
milletvekilleri, sağlık emekçilerinin ve halkın sesine kulak verilmelidir.
Halkın da, sağlıkçıların da talebi sağlık hizmetlerinin genel bütçeden
karşılanmasıdır; sağlık hizmetlerinin nitelikli ve ulaşılabilir, ücretsiz
olmasıdır; katkı ve katılım paylarının kaldırılmasıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (Devamla) – Değerli Başkan, bir dakikayla sözlerimi tamamlamak
istiyorum. Son bir dakika verirseniz…
BAŞKAN
– Buyurunuz devam ediniz.
ABDULLAH
LEVENT TÜZEL (Devamla) – Ve elbette ki değerli milletvekilleri, sağlıklı bir
yaşam için her şeyden önce ülkemizde barışı kazanmak zorundayız.
Sözlerimi
dünya halklarının büyük şairi Bertolt Brecht’le sonlandırmak istiyorum:
“Bize
öyle geliyor ki karşı çıkmak en iyisi.
Ve
en küçük bir sevinçten bile vazgeçmemek.
Ve
kovmak yeryüzündeki acıyı yaratanları.
Ve
sonunda yaşanır bir hâle getirmek dünyayı.”
Teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Tüzel.
Hükûmet
adına Sağlık Bakanı Recep Akdağ.
Buyurunuz
Sayın Akdağ. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Sayın Başkan, yüce Meclisimizin saygıdeğer
üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz
önce gündem dışı konuşmada sağlığı söz konusu eden değerli milletvekiline
teşekkür ediyorum çünkü insanımıza AK PARTİ hükûmetleri olarak sağlıklı kalmak
ya da hastalanan vatandaşlarımız için hizmet etmek konusunda neler yaptığımızı,
neler başardığımızı Meclis kürsüsünden bir kere daha izah etme fırsatını bana
verdi. Kendisine gerçekten teşekkür ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, şükürler olsun ki dokuz seneyi aşkın iktidarımızda, halkımız,
birçok alanda olduğu gibi sağlık konusunda da çilelerden kurtulduğu bir dönemi
yaşıyor. Kuşkusuz, her hizmet alanında olduğu gibi bir hizmet
sektörü olan sağlık alanında da hâlâ eksiklerimiz var, yapacak işlerimiz var,
yapısal dönüşümümüzü gerçekleştirmek için atmamız gereken yeni adımlar var
ancak vatandaşımız, gerek koruyucu hizmetlere gerek tedavi edici hizmetlere
gerek acil ihtiyaç duyduğu zaman acil hizmetlere geçmişle kıyaslanamayacak
kadar, şükürler olsun, daha kolay ulaşıyor.
Biraz
önceki değerli konuşmacı Tam Gün Yasası’ndan bahsetti, genel sağlık
sigortasından bahsetti. Özellikle bu konu üzerinde durarak konuşmama başlamak
istiyorum. Türkiye, AK PARTİ İktidarından önce, ambulanslara hasta koymak için
hasta yakınlarından para istenen, evrakı olmadığı için ya da parası olmadığı
için vatandaşların hastanelerde rehin tutulduğu, çocuk cenazelerinin
hastanelerde rehin tutulduğu bir ülkeydi. Bunu vatandaşımız, halkımız çok iyi
biliyor. Türkiye, bir işçiye ya da işçi emeklisine “Sen sadece işçinin
hastanesine gidebilirsin, SSK hastanesine gidebilirsin, yanı başındaki sağlık
olacağına bile gidemezsin, devlet hastanesine adımını atamazsın, özel
hastanenin önünden bile geçme.” dendiği dönemleri yaşadı. Türkiye, hastaneye
bir şekilde giden, fırsat bulan vatandaşa “Muayenehaneye gel de hizmeti ancak
bu şekilde alabilirsin.” dendiği günleri yaşadı, hem de çok yoğun bir biçimde
yaşadı. Tabii o dönemlerde hepimiz sistemin mağduruyduk, bir taraftan halkımız
bu sistemin mağduruydu değerli milletvekilleri, öte yandan biz sağlık
çalışanları sistemin mağduruyduk. Şöyle tahayyül edelim, geçmişe dönüp bir
hatırlayalım: Bir bebek cenazesi morgda bekletiliyor; onun annesi-babası
üniversite hastanesinde sizin yanınıza gelmiş -siz üniversite hastanesinde bir
hekimsiniz, bir öğretim üyesisiniz- size diyor ki: “Hocam, ne olursunuz,
bebeğimi verin de götüreyim.” Sizin de elinizden herhangi bir şey gelmiyor, siz
de sistemin mağdurusunuz; hekim olarak, hoca olarak, asistan olarak elinizden
herhangi bir şey gelmez ki. Ya da ambulansa bir hasta koyacaksınız, size
verilen talimat: “Bu ambulansın önce mazot parasını alacaksın, sonra hastayı o
ambulansa koyacaksın.” Siz o ambulansın şoförüsünüz ya da o ambulansta hizmet
veren doktorsunuz, o ambulansta hizmet veren acil tıp teknisyenisiniz;
vatandaşla birlikte çektiğiniz çileyi ve vicdan azabını düşünün.
Şimdi,
Yasası’yla üniversitelerin boşaldığından Sayın Milletvekili bahsetti,
hastaların doktorlarından, öğrencilerin de hocalarından uzaklaştığını iddia
etti. Değerli milletvekilleri, acaba gerçekler bu mudur? Tam Gün Yasası’ndan
önce Türkiye'de hemen her uzman hekimin bir şekilde vatandaşla bir para
ilişkisi oluşuyordu, sistem bunu gerektiriyordu. Üniversitelerimizde durum
şöyleydi: “Özel muayene” ve “özel ameliyat” adı altında bir işlem vardı;
gittiniz, normalde sizi asistanlar karşılar; bir şekilde hocayla görüşmeniz
gerekiyorsa, öyle bir ihtiyacınız varsa ya hastanede özel muayene parası
vereceksiniz, özel ameliyat parası vereceksiniz ya da bir muayenehaneye
gideceksiniz, durum bundan ibaretti. Şimdi, Sayın Milletvekili acaba bu
sistemin ortadan kaldırılmasından neden müteessir oluyor, neden rahatsız
oluyor? Bunun vatandaşın lehine olduğunda bir şüphe var mı?
Değerli
milletvekilleri, Tam Gün Yasası’ndan sonra üniversitelerimizde yaklaşık olarak
12 bin uzman hekimden yalnızca bin kadarı aynı anda hem üniversitede çalışmak
hem de dışarıda çalışmak talebini üniversitelerine bildirmişlerdir. Dikkatinizi
çekiyorum: “Boşalan üniversite” diye ifade edilen, bin öğretim üyesiyle
ilgilidir. Dahası, Türkiye'de 120 bin hekim var. Bu 120 bin hekimin yaklaşık
olarak 90 bini kamuda çalışmaktadır. Bu 90 bin hekimden de aşağı yukarı 45 bini
uzman hekimdir. 90 bin hekimden Tam Gün Yasası’ndan sonra bir şekilde
muayenehaneyle, dışarıyla ilişkisi kalan yalnızca bin kişidir. Bundan neden
rahatsız oluyoruz? 90 bin kişiden bin kişinin derdi neden bu milletvekilimizi
bu kadar rahatsız ediyor? Biz biliyoruz ki vatandaşımız hizmete daha kolay
ulaşıyor, vatandaşımız bir muayenehaneye taşınmadan -yoksulumuz, garibanımız,
işçimiz, emeklimiz, esnafımız, köylümüz- hastaneden faydalanma imkânını
buluyor. Bundan neden rahatsız olunur gerçekten anlamak mümkün değil değerli
milletvekilleri.
Şimdi,
bir öğretim üyesinin muayenehanesinin olduğu günleri düşünelim. Öğleye kadar çalışır bu değerli öğretim üyemiz, bundan sonra
muayenehanesine giderdi -sistem böyle çalışıyordu- ya da öğleden sonra saat
öğle vaktine gelince, üniversitelerimizde “özel muayene, özel ameliyat, özel
işlem” diye bir usul vardı, öğretim üyeleri o tarafa geçerdi, cebinde parası
olan gider vezneye para yatırır ve bu şekilde hizmet alırdı. Şimdi, bir
öğretim üyesi muayenehaneye gittiği zaman eğitim nerede kalıyor, öğrenci nerede
kalıyor, hasta nerede kalıyor? Yani muayenehanesine giden bir hekimin,
üniversitede çalışırken muayenehanesine öğleüzeri giden bir hekimin
öğrencileriyle ne kadar irtibatı olabilir? Ya da öğleden sonra özel muayeneye
başlayan bir hekimin öğrencileriyle ne kadar irtibatı olabilir? Dolayısıyla
burada vatandaşımıza verilen hizmet, sağlıkta dönüşümle verdiğimiz hizmet Tam
Gün Yasası’yla bir kere daha tescillenmiştir.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Milletvekilimiz genel sağlık sigortasından da bahsetti.
Bakınız, gerçekleri iyi görmek lazım. Bugün, 4 kişilik bir aileyi düşünelim, bu
4 kişilik ailenin geliri yaklaşık olarak 1.200 lirayı buluyorsa, 1.200 liranın
altındaysa bu aile hiç prim ödemeden sağlık hizmetlerinden yararlanabilir.
Zaten biliyorsunuz on sekiz yaşın altında olan herkes gelirine bakılmaksızın
sağlık hizmetlerinden yararlanıyor. Peki, 4 kişilik bir ailenin geliri 1.200
liranın üstündeyse, 3.600 liraya kadarsa, 1.200’le 3.600’ün arasındaysa o zaman
kişi başına 30 lira civarında, 35 lira civarında bir prim ödemesi gerekiyor.
Şimdi,
bir sosyal devlet olarak yoksulu, garibanı kollayan, gözeten bir sistem kurmuş
durumdayız. Bir şekilde sigortası olmayan bir aile, herhangi bir akardan ya da
başka bir yerden geliri varsa, tabiatıyla, bu gelirinden küçük bir prim
ödeyerek bu hizmetten yararlanıyor ama yoksullar için, AK PARTİ hükûmetleri,
bir sosyal devlet olma gereğini öteden beri yerine getirmiştir, bundan sonra da
yerine getirmeye devam edecektir. Bu ülkede yoksul ve gariban bir kişi, çok
açık ifade ediyorum, AK PARTİ hükûmetlerinde dokuz yıldır Sağlık Bakanlığı
yapan bir siyasetçi olarak ifade ediyorum, bu ülkenin yoksul ve garibanı bundan
böyle hiçbir hastanenin önünde boynunu eğmeyecektir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Velev ki önüne gittiği hastane bir özel hastane olsun, değişmez. Eğer
acil bir durumu varsa, yoğun bakım ihtiyacı varsa, isterse bir özel hastane
olsun, isterse Sosyal Güvenlik Kurumuyla anlaşması olmayan bir özel hastane
olsun, vatandaşlar bu hizmeti o özel hastaneden ceplerinden 5 kuruş ödemeden
bile alabilmektedir.
Bu
usule uymayan, Hükûmetimizin ortaya koyduğu bu kurala uymayan herhangi bir özel
işletme, özel hastane olursa bunun için de gerekli yaptırımları uyguluyoruz.
Bizim
vatandaşlarımızdan istirhamımız şudur: Kendileri için getirilen haklardan bütün
vatandaşlarımız, halkımız yeterince yararlanmalıdır. Bu, koruyucu hizmetler
açısından da böyledir, tedavi edici hizmetler açısından da böyledir, bireyin
kendi sağlığını koruması açısından da böyledir.
AK
PARTİ hükûmetleri olarak bundan böyle de vatandaşımızın sağlığını korumak, onu
hiçbir zaman bir sağlık kuruluşu önünde, kapısında sahipsiz bırakmamak için
gayretlerimize devam edeceğiz ve Allah’ın izniyle, bunlardan daha iyisine de
halkımız layıktır, daha iyisine de halkımızı kavuşturacağız.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Akdağ.
Gündem
dışı ikinci söz, Kütahya iline yapılan kamu yatırımları hakkında söz isteyen
Kütahya Milletvekili Alim Işık’a aittir.
Buyurunuz
Sayın Işık. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Kütahya iline yapılan kamu yatırımlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Kütahya iline
yapılan kamu yatırımları hakkında sizleri bilgilendirmek üzere söz aldım. Bu
vesileyle tekrar saygılarımı sunuyor, iyi bir çalışma haftası diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, bilindiği gibi, Kütahya ili 2002 yılından bu yana yapılan her
seçimde iktidar partisine en fazla oy desteği vermiş birkaç ilden birisi
olmuştur. Ancak ne yazıktır ki, aynı dönemde bu oy desteğinin karşılığını hizmet
olarak alamamış ve seçim yılları dışında âdeta iktidar partisi tarafından unutulmuş bir il
olmuştur. AKP’nin iş başına geldiği tarihten bu yana ilin en
önemli istihdam kaynaklarından olan Şeker Fabrikası, Azot Fabrikası, ETİ Gümüş,
Osmangazi Elektrik Dağıtım Şirketi ve KÜMAŞ AŞ gibi tesisler özelleştirilerek
istihdam kapasitesi daraltılmış, ilimize yıllardır hizmet veren ve her yıl
yaklaşık 10 bin asker ile 50 bine yakın asker yakınının ziyaret ettiği jandarma
taburu ve benzeri gibi bazı kamu kurumları da kapatılarak başka illere
taşınmışlardır.
İle
hizmet vermeye devam eden diğer kamu kurum ve kuruluşlarında ise taşeron
sistemiyle Türkiye’nin gündemine getirilen, âdeta “kölelik sistemi” olarak
tanımlayacağımız bir ucube sistemle gençlerimiz ili terk etmek zorunda
kalmışlardır. AKP hükûmetleri döneminde ilimize gerek kamuda gerekse özel
sektörde ek istihdam yaratılamayınca göç artmış ve ilin 2000 yılında 657 bin
olan nüfusu 2011 yılında 564 bine gerileyerek 100 bine yakın çoğu genç erkek
işsizimizin başka illere gitmesine yol açılmıştır. Bu
rakamlarla 81 il içerisinde 2000 yılında yaklaşık yüzde 1’lik nüfus payıyla
34’üncü sırada yer alan Kütahya ili bugün yüzde 0,75’lik payla 36’ncı sıraya
gerilemiş, aynı dönemde Türkiye nüfusu yüzde 10’un üzerinde artış gösterirken
Kütahya nüfusu yüzde 14 oranında düşerek reel anlamda yüzde 25’e varan
küçülmeleri maalesef bu il yaşamıştır; bunun sonucunda da milletvekili sayımız
6’dan 5’e inmiştir.
Eski
ismiyle “Devlet Planlama Teşkilatı”, yeni ismiyle de “Kalkınma Bakanlığı” resmî
verilerine göre, kamu yatırımlarının illere göre dağılımları incelendiğinde,
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılı öncesindeki 1999-2002 yılları bütçe
döneminde görev yapan 57’nci Hükûmet döneminde 81 il içerisinde ortalama
29’uncu sırada yer alan Kütahya ili, 2003-2011 yıllarını kapsayan dokuz yıllık
AKP hükûmetleri döneminde ise tam 10 sıra gerileyerek ortalama 39’uncu sırada
yer almıştır; yani son on yılda il geriye gitmiş, istihdamı daralmış ve göç
artmıştır.
İlimiz,
iktidar mensuplarının her fırsatta övünerek bahsettikleri duble
yollardan kendine düşen hakkını alamamış, Türkiye’deki tüm şoförler bugünlerde
delik deşik olmuş yollar nedeniyle neredeyse Eskişehir-Kütahya ve Kütahya-Afyon
güzergâhlarındaki işleri yolların durumu nedeniyle kabul etmez hâle
gelmişlerdir.
Değerli
milletvekilleri, söz konusu Devlet Planlama Teşkilatı resmî verilerine göre,
bahsettiğim 57’nci ve 58, 59, 60 ve 61’inci Hükûmet dönemlerindeki bu gelişimin
sektörlere göre dağılımı incelendiğinde -özet olarak paylaşmak istiyorum- son
dokuz yıllık AKP İktidarı döneminde Kütahya ili tarımda alması gereken payın
toplamda sadece dörtte 1’ini almış, madencilikte ve imalatta hakkının üzerinde
katkı almış, enerjide alması gereken kamu yatırımlarının sadece dörtte 1’ini,
ulaştırmada sadece onda 1’ini, turizmde sadece seksende 1’ini, konutta sadece
on birde 1’ini, eğitimde dörtte 3’ünü, sağlıkta beşte 3’ünü, diğer yatırımlarda
sadece dörtte 1’ini, toplamda ise alması gereken payın sadece ve sadece
yarısını alabilmiştir, durum budur. Son dönemde, 2011 nüfus sayımı
sonucunda, Türkiye’de en fazla göç veren Isparta ilinden sonra 2’nci il
unvanını almıştır. Yine AKP İktidarı döneminde, Türkiye genelinde kapatılan 16
bin dolayındaki ilköğretim okulundan 549 köy okulunu kapatarak Türkiye 1’incisi
olmuştur. İktidarı, bu ili duymaya ve hizmete davet ediyorum.
Hepinizi
saygıyla tekrar selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Hükûmet
adına Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu.
Buyurunuz
Sayın Eroğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Kütahya Milletvekili Sayın Alim
Işık’ın gündem dışı konuşmasına cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim.
Evvela
şunu ifade edeyim: Kütahya’ya hakikaten çok büyük yatırımlar yapıyoruz, yapmaya
da devam ediyoruz. Tabii bunun bilinmesi gerekir. Zaten, Kütahyalılar da bunu
takdir ettikleri için her seçimde bunu sandık başında bize gösteriyorlar, bir
kere onu da ifade edeyim.
Evvela,
ben kendi Bakanlığımdan başlayayım. Biz orada, Çevre ve Orman Bakanlığı, şimdi
de Orman ve Su İşleri Bakanlığı olarak Pullar Göleti
sulaması, Gümele Göleti sulaması, Tavşanlı sulaması
ikmali, Konuş Göleti gibi pek çok göletleri
tamamladık, sulamaları tamamladık. Ayrıca, tam 32 adet dere ıslahını bitirdik.
İsimlerini saymayacağım çünkü her birisini saymak zaman alır. Bunun dışında, Beşkarış Barajı vardı, yıllardan beri bitmemiş, hatta ben
geldiğim zaman “Bu baraj kaç yılda biter?” dediğim zaman “Bu ödeneklerle yetmiş
iki yılda biter.” diye DSİ’deki arkadaşlar ben Genel Müdürken söylediler. Biz Beşkarış Barajı’nı da yıldırım hızıyla bitirdik, şu anda da
Beşkarış sulamasının projeleri devam ediyor ve Mayıs
2012’de, bu yılın Mayıs ayında ihale edeceğiz; yaklaşık 96.860 dekar arazi
sulanacak, ödeneği de var. Kütahya’da Hasanlar Barajı vardı. Kütahyalılar
geldiler, “Fahri hemşehri olarak bu barajı yap.”
dediler. Ben de Kütahya’nın fahri hemşehrisi ve
Simav’ın fahri hemşehrisi olmaktan dolayı büyük bir
gurur duyuyorum ve neticede, Hasanlar Barajı’nın inşaatına başladık, şu anda
yüzde 50’si tamamlandı ve barajın bitim tarihini de “31 Mayıs 2012 saat 13.00’ü
13 geçe bitsin.” diye kesin talimat verdim. Bununla ilgili, Hisarcık ve Sanlar
ovalarındaki 8.630 dekar alan sulanacak, bunun da ödeneği var. Ayrıca, Hasanlar
sulamasının da inşaat ihalesi yapıldı, 24 Ocak 2012 yani geçtiğimiz günlerde
yapıldı, burada da 8.630 dekar alan sulanacak.
Şimdi,
Kütahyalılara büyük bir müjde vermek istiyorum. Ben, Kütahya’ya gittiğimde
Aslanapa Kureyşler Barajı’nı mutlaka yap.” diye talep
etmişlerdi, hakikaten bu da önemli bir şey. Bununla ilgili proje yapımını
başlatmıştık. Şimdi, şu anda baraj inşaatıyla alakalı, yatırım programına dâhil
oldu, hatta şu anda teklifler de alındı, bu sene de gideceğiz, birlikte, hep
beraber kazmayı vuracağız.
Şimdi,
ben, tabii, bir sürü dere ıslahları var, onlardan bahsetmeyeceğim ama
Kütahya’yla ilgili çok büyük bir müjdeyi buradan verme fırsatı verdiği için
değerli hemşehrim Alim Işık
Beyefendi’ye teşekkür ediyorum. Efendim, Kütahya’da 29 adet gölet ve sulamasını
programa aldık. Yıldırım hızıyla yapacağız ve temel attığımız gün, 364 günde
bitecek. Bakın, bunları, Kütahyalılar beni buradan dinliyorlardır… (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bakın:
1)
Kütahya Konuş Göleti, 1.030 dekar, inşaatı bitti.
2)
Simav Söğüt Göleti,
3)
Tavşanlı Şenlik Göleti,
4)
Tavşanlı Uluçam Göleti,
5)
Hisarcık Güldüren Göleti,
6)
Gediz Göleti ve sulaması,
7)
Simav Yemişli Göleti,
8)
Gediz Yağmurlar Göleti,
9)
Domaniç Çukurca Göleti,
10)
Simav Kiçir Göleti,
11)
Merkez Başören Göleti,
12)
Tavşanlı Doğanlar Göleti,
13)
Şaphane Göleti,
14)
Tavşanlı Kayı Göleti,
15)
Gediz Yunuslar Göleti,
16)
Domaniç Çamlıca Göleti,
17)
Gediz Gümüşlü Göleti,
18)
Tavşanlı Kışlademirli Göleti,
19)
Pazar Orhanlar Göleti,
20)
Simav Yağmurlar Göleti,
21)
Hisarcık Kayaköy Göleti,
22)
Hisarcık Arapşah Göleti,
23)
Simav Yeşilköy Göleti,
24)
Gediz Kızılüzüm Göleti,
25)
Gediz Fırdan Göleti,
26)
Gediz Kayacık Göleti,
27)
Gediz Işıklar Göleti,
28)
Gediz Ilıcasu Göleti,
29)
Şaphane Üçbağ Göleti.
Bu
29 tane gölet ve sulamasını bitireceğiz. Yani ben şunu ifade edeyim: Kütahya Kütahya olalı bu kadar baraj, gölet görmemiştir; göremez de
çünkü hepsini bitireceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) – İnşallah bitirirsiniz Sayın Bakan.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bunun dışında -daha müjdelerimiz
var, bitmedi- Kütahya’da muazzam bir ağaçlandırma seferberliği başlattık. Biz
845.400 dekar arazide çalışma yaparak Kütahya’mızda 32 milyon fidanı toprakla
buluşturduk. Şu anda 2 tane kent ormanı kurduk Kütahya’ya. 16 tane orman içi
dinlenme yeri, mesire alanı inşa ettik; Kütahya’mıza sunduk.
Ayrıca
Kütahya’da ne kadar otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu talep edilmişse
hepsini karşıladık. Bakın, şu ana kadar 7 tanesi kuruldu. Dumlupınar’a, Gediz,
Emet, Kütahya merkez, Simav, Tavşanlı ve Kızılcık köyüne 7 tane otomatik
meteoroloji ölçüm istasyonu kurduk. Son Simav’a gittiğimde 3 tane daha talep
ettiler, onun da kurulması talimatını verdim. Bunlar Altıntaş, Pazarlar,
Domaniç; bunları da kuracağız.
Bunun
dışında, ben Çevre ve Orman Bakanıyken Kütahya’dan çevreyle ilgili ne talep
getirilmişse hepsini yerine getirdim. Bakın, sadece Bakanlığımızdan o
tarihlerde 4 milyon TL sırf çevre için hibe yatırımlar yaptık. Pek çok
belediyeye -şu anda sayısını unuttum- 12 tane belediyeye, hatta bir kısmını
müşterek kullanıyor, 15 belediyeye özel sıkıştırmalı çöp kamyonu gönderdik.
Efendim,
bunlarla bitmiyor bakın, sadece bizim Bakanlık değil. Sağlık Bakanlığı 2 devlet
hastanesi olmak üzere 21 sağlık tesisini hizmete açtı.
Bir
de şu müjdeyi vereyim: Biz Kütahya’ya gittiğimizde Kütahyalılar çok modern bir
eğitim ve araştırma hastanesi talep ettiler ama yer problemi vardı. Yerini de
biz Kütahya milletvekillerimizle birlikte, Kütahya’nın Afyonkarahisar
çıkışında, sağ tarafta muhteşem bir ormanlık alan var, burada…
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakanım, orayı şimdi değiştirmek istiyorlar, ona müsaade
etmeyin o zaman.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Evet, peki. Size de hitap
ediyorum, merak etmeyin. Size söylüyorum zaten, siz de duyun diye.
Şimdi,
tarım sektörüne…
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Hayır, şu anda başka yere taşımak istiyorlar hastaneyi,
haberiniz olsun.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Evet, tamam, peki. Peki, tamam.
Bakın,
tarım sektöründe geçen yıl sonuna kadar 327 milyon
TL’lik tarımsal destek verilmiş. Millî Eğitim Bakanlığı 1.165 yeni derslik
yapmış. Nasıl oluyor bu? Yeni derslik taleplerini karşılamış ve Kütahya’da,
Dumlupınar Üniversitesi bünyesinde 7 tane birim hizmete açıldı.
Efendim,
Ulaştırma Bakanlığı destan yazıyor. Bakın…
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Hastane kapandı, Tıp Fakültesi Hastanesi kapatıldı.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Yenisi açılıyor. Bazı köylerde
kapanmamış olabilir ama lütfen, sayın milletvekillerim, orada nüfusun artması
için siz de biraz gayret edin, teşvik edin.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Gayret mi etsin, teşvik mi etsin, hangisi?
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi, maalesef, nüfus artış hızı
Kütahya’da düşük. Afyonkarahisar’da da düşük ama…
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Afyon da benzer Sayın Bakan, Afyon da bizden çok iyi değil.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) –Afyonkarahisar’ın nüfusunu şimdi
700 bine yükselttik Allah’a şükür, Kütahya’yı da kısa zamanda 700-750 bine
yükseltelim birlikte.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Afyon da bizden çok iyi değil o konuda.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi, bakın, Millî Eğitim
Bakanlığı dışında, Ulaştırma Bakanlığı. Efendim, Ulaştırma Bakanlığının geçen yıl sonuna kadar yaptığı yatırımı okuyorum: Tam 355 milyon 7
bin 382 TL Ulaştırma Bakanlığı yatırım yapmış. Özellikle Ulaştırma Bakanlığımız
şu ana kadar 140 kilometre bölünmüş yolu tamamladı. İnşallah iki yıl içinde
bunu 300 kilometreye tamamlayacağız. Bakın, bunun takibini de yapıyoruz.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakanım, Afyon-Kütahya yoluna hiç kimse yük almıyor.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Tamam, bir müsaade et, müsaade
et. Bak, bak, bak, şimdi, Bozüyük… Bakın, Bozüyük…
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Çukurdan gidemiyor, çukur her taraf.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) –
Efendim, yağışlardan dolayı tahrip olmuş olabilir ama şu anda
Afyonkarahisar’dan veya Kütahya’dan İstanbul’a biz yedi sekiz saatten önce
gidemiyorduk. Bilecik rampalarında kamyonun arkasına kilometrelerce -ben de o
bölgenin insanıyım- takılıp kalıyorduk ama şu anda…
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Alması gerekenin onda 1’ini almıştır Sayın Bakan, onda 1’ini;
9’unu istiyoruz sizden.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Müsaade edin, ben sizi dinledim.
BAŞKAN
– Sayın Işık…
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Ben sizi dinledim. Lütfen,
karşılıklı nezaket… Hemşehriyiz.
BAŞKAN
– Buyurunuz Sayın Bakan, devam ediniz.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) – “Onu da vereceğiz.” de de bitsin Sayın Bakanım.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Üstelik,
ben de Simav’ın hemşehrisiyim. Hemşehriyiz,
birlikte yapacağız. Sayın Vekilim birlikte yapacağız, ben de takipçisi
olacağım.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Yapılanı çok büyük bir hizmet gibi göstermenin bir anlamı yok
Sayın Bakan.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Söz veriyorum, ben de takipçisi
olacağım.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) – Biri veren dokuzunu da verir.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Yeni dönemde yol istiyoruz biz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bakın, şu anda Bozüyük’ten
İstanbul’a gitmek için Bozüyük’ten giriyoruz Mekece’den
dağları deldik, Mekece’den çıkıyoruz. Şimdi inşallah,
kısa zamanda burası, Bozüyük-Kütahya ve Afyonkarahisar yolu var ya, orası
bitümlü sıcak karışım, yani halkın sıcak asfalt dedikleri asfalttan yapılacak.
Hava şartları müsait olunca tabii ki, ben de biliyorum.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan, Kütahya’ya yapılan hizmet Afyon’a yapılmış
demektir.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Hayır, Kütahya’ya yapacağız.
Bunun
dışında, bakın, bölünmüş yollar; Kütahya-Abide-Uşak bölünmüş yolu,
Dumlupınar-Altıntaş ve Balıkesir yolu da, şu anda projesi yapılıyor, yani
Kütahya, hem Uşak’a hem Afyonkarahisar’a hem Eskişehir hem İstanbul hem de
Balıkesir’e bağlanmış olacak. Bunun dışında…
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan, proje var yol yok, bizim sıkıntımız bu, yol
istiyoruz biz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Peki, ben size göstereyim. Haydi yolu görmediniz, TOKİ’nin yaptıklarını da mı
görmüyorsunuz koca binaları? 5.378 tane konut inşa etmiş ve inşa etmeye devam
ediyor.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Bakan, nüfus boşalıyor diyor ama… konutlarda kim
oturacak?
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – KÖYDES, BELDES deriz…
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Nüfus boşalıyor diyor...
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi efendim bakın, o zaman size
bir şey söyleyeyim: Nüfus boşalıyor diyor ama…
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bakın, Isparta’da yüzde 20 boşalmış nüfus…
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sayın Vekilim, bakın 2007 yılında
sigortalı işçi sayısıyla 2012 Ocaktaki sigortalı işçi sayısını aldım, lütfen
rakamlara dikkat edin; Kütahya’da 2007 yılında 28 bin sigortalı işçi varken
2012 Ocak ayında 49 bin sigortalı işçi var. İstihdam daha iyileşiyor, bundan
daha iyisi can sağlığı.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Aylık kaç para alıyorlar bir de onu anlatın.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – İkincisi: Peki, ben şöyle
söyleyeyim…
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Isparta’da altı ayda yüzde 100 artmış bakın,
rakamları doğru vereceksiniz Sayın Bakan.
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, lütfen karşılıklı konuşmayalım, lütfen dinleyiniz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Anlaşılan konuşmamdan rahatsız
oluyorsunuz.
Peki,
şimdi, tamam, yaptıklarımızı bir kefeye koyduk; şimdi, yapacaklarımızın,
yatırımların ben size müjdeyi veriyorum.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – On yılın hesabını verin bize, yapacaklarınızı boş ver.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Tamam, yapacaklarımı söylüyorum
ben.
Bir:
Eğitimde 100 milyon TL’lik yatırım ayırıyoruz.
İki:
Sağlıkta 170 milyon TL. Lütfen yazın.
Ulaştırmada
350 milyon TL, madencilikte 220 milyon
TL, DSİ 100 milyon TL’lik yatırım yapacak. Enerjide 30 milyon TL ve diğer
birimlerde 100 milyon TL olmak üzere 1 milyar 70 milyon TL Kütahya’ya 2012
yılında yaklaşık 1 milyar TL yaptık. Yeter mi?
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakanım, ancak teşekkür ederiz, eğer vermediklerinizi bu
sene alırsak teşekkür ederiz. Seneye de oraya çıkarsak teşekkür ederiz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU
(Devamla) – Şimdi, değerli hemşehrilerim bakın, Halep oradaysa arşın burada. Halep oradaysa arşın Simav’da, arşın Kütahya’da. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bakın,
Simav depremiyle ilgili Sayın Vekilime ben teşekkür ediyorum bunları bize
açıklama imkânı verdi.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Simav depremini Van’la
birleştirmediğiniz sürece hiç konuşmayın.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU
(Devamla) – Simav’da 19 Mayısta
deprem oldu hemen birlikte, hep beraber, vekillerimiz sağ olsun -vekilim de
oradaydı- birlikte el attık ve şu anda 928 konutta vatandaşlarımız dört dörtlük
binalarda oturuyor, bakın bitti. İki, hak sahiplerine teslim edildi.
HALUK
EYİDOĞAN (İstanbul) – Anahtarlarını geri verdiler Sayın Bakan.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU
(Devamla) – Okullar bitmek üzere,
hatta bütün oradaki
okulları bizzat ben takip ettim, inşallah kısa zamanda okulların tamamı da
bitmiş olacak.
Ayrıca,
Beyce’de ilköğretim okulu on gün içinde teslim
edilecek, diğer okullar ise iki ay içinde teslim edilecek, dört dörtlük okullar.
Bunun
dışında, hükûmet konağının üçüncü kat betonu… Bakın hükûmet konağında yer
yoktu o yeri bu hemşehriniz verdi. Meteoroloji
çıksın, Simav’a hükûmet konağı lazım diye… Hiç olmazsa buna teşekkür etseydin
Sayın Vekilim ya Allah aşkına. Hiçbir şeye teşekkür etmiyorsun yani hemşehriyiz bir de.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakanım, herhâlde
vereceksiniz yani siz de o bölgenin Bakanısınız, biz de size başkaları gibi
davranmıyoruz, teşekkür ediyoruz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU
(Devamla) – Şimdi bunun dışında
bakın, devlet hastanesi… Şimdi sizden o zaman ben bir şey talep edeyim: Şimdi
devlet hastanesi için yer istediler, ben dedim ki: “Ormandan beğendiğiniz yeri
verin.” Ama Simavlılar dediler ki: “Orman uzak, belediyenin bir yeri var,
belediye versin.” Muhteşem bir hastane yapalım diye karar aldık. Lütfen
birlikte gayret edelim o zaman belediye… Nasıl ki biz belediyeye büyük yardım
ediyoruz, bu şekilde oraya…
Simav
için bakın şu anda okullar yapıldı mı? Konutlar yapıldı mı? Ayrıca camiler,
bütün şeyler yapılıyor mu?
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakanım, birlikte
gidelim neyse yapılması gereken hayhay, memnuniyetle.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU
(Devamla) – Hükûmet konağı için
yer istediniz? Bunu da verdik mi Sayın Vekilim.
Şimdi
hastanesi kaldı, hastane için ormandan yer Simavlılar, siz de Simavlısınız,
vekillerimle beraber Simav’a gidin, nereye istiyorsa ormanda, bana ait bir yer
istiyorsa, Bakanlığıma ait, başımın üstünde yeri var ama onlar diyorlar ki
“Belediyeye ait bir yer istiyoruz.” Siz onu alırsanız, hemen de ben söz
veriyorum, Sağlık Bakanımızla birlikte el ele tutarak takip edeceğiz.
Yani,
Sayın Vekilim, tabii söylenecek çok şey var ama şunu yapalım mümkünse:
Maksadımız Kütahya’yı ve bütün Türkiye’yi kalkındırmak. Lütfen, bir eksiklik
varsa, ben de Kütahya’nın bir hemşehrisi, fahri hemşehrisi ve hizmetkârı olarak, yapılacak şeyleri lütfen
bana verirseniz bizzat birlikte takip edelim.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Bakanım, biz de zaten onun için size söylüyoruz.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Bu gururu hep beraber yaşayalım.
Ben,
hepinize çok teşekkür ediyorum. İnşallah, güzelliklere vesile olur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum efendim, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Eroğlu.
Gündem
dışı üçüncü söz, Suriye’de yaşanan sorunların sınır illerimize etkileri
hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’e aittir.
Buyurunuz
Sayın Şeker. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Gaziantep Milletvekili Mehmet
Şeker’in, Suriye’de yaşanan sorunların sınır illerimize etkilerine ilişkin
gündem dışı konuşması
MEHMET
ŞEKER (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Suriye’de yaşanan olaylar ve ülkemize
yansımalarına ilişkin gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, 2 Şubat 2011 tarihinde Suriye’nin Öncüpınar
Sınır Kapısı’dan geçerken bir tır gümrük muhafaza
memurları tarafından yakalandı. Bu tırın içerisinde silahlar vardı. Bu silahlar
Gürbulak Sınır Kapısı’ndan geçerek Kilis’in Öncüpınar
Sınır Kapısı’ndan Suriye’ye girerken yakalandı. Yaklaşık on tane ili de bu
arada geçmiş oldu. Yaklaşık bu olayın üzerinden bir yıl geçti. Bir yıl
geçmesine rağmen bu silahlarla ilgili hiçbir açıklama yapılmadı. Bu silahlar
nereye gidiyordu? Bu silahlar Suriye’deki isyancılara mı, Suriye ordusuna mı
yoksa başka bir yere mi gidiyordu? Bu silahların hangi devlete ait olduğu,
hangi marka olduğu, Hükûmetçe maalesef herhangi bir şekilde bununla ilgili
açıklama yapılmadı.
Yine,
aradan geçen bir yıl sonra 7-8 Ocak tarihinde yani bu yılın 7-8 Ocak tarihinde
beş tane tır daha yakalandı bu sınır kapısında. Basında yer alan haberlere
göre, bunların da içerisinde sodyum sülfat ve silah malzemesi, silah yapımında
kullanılan maddeler olduğu açıklandı. Ancak bununla ilgili Kilis Valiliğinden
aldığımız bilgiler neticesi TÜBİTAK, Gümrük Müsteşarlığı ve Kara Kuvvetleri
Komutanlığından oluşan bir bilimsel kurulun bunları incelediği ancak şu ana
kadar bir açıklama yapılmadığını da dikkatlerinize sunarım.
İlk
tırdaki malzemeler bundan bir ay önce Osmaniye’deki Toprakkale
askerî birliğine teslim edildi ve yine bir açıklama yok. Bu silahlar ne malı,
nereye gidiyor, nerede kullanılacak bunlarla ilgili bir bilgi yok. Kilis Valisi
bunlarla ilgili şöyle bir açıklama yaptı: “Son tır da diğer tırlar gibi bir
ihbar sonucu yakalanmıştır, bunlarla ilgili çalışmalarımız devam etmektedir.”
demiştir. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sayın Selçuk Ünal bununla ilgili bir
açıklama, yapmış, yine yuvarlak bir açıklama, gümrük memurlarının yaptığı
olağan işler olarak bunları yorumlamıştır. Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın
Hayati Yazıcı teknik çalışmalarının devam ettiğini ancak yine bu silahlarla
ilgili bir açıklama yapmamıştır. İran’ın Ankara Büyükelçiliği Gürbulak Sınır
Kapısı’ndan yani İran’dan geçtiği için yazılı bir açıklama yaparak Suriye’ye
silah gönderdikleri yolundaki iddiaları reddetmiştir. Gümrükten sorumlu Kilis
Vali Yardımcısı da buna benzer bir açıklama yapmıştır.
Tırlarda
bahsedildiği gibi bomba ve silah yapımında kullanılan malzemeler varsa nasıl
oluyor da bunlar Gürbulak Sınır Kapısı’ndan Kilis Öncüpınar
Sınır Kapısı’na kadar on tane ili elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor? Bu
ülkenin güvenlikle ilgili, istihbaratla ilgili zaafları mı var? Bu malzemeler
Suriye’deki isyancılara mı gidiyor yoksa Suriye ordusuna mı gidiyor? Bunları
kim planlıyor, kim organize ediyor? Ya da bu yakalananın dışında başka tırlar
geçmiş midir? Başka silahlar geçmiş midir? Bizim de vesile olduğumuz, ülkemiz
üzerinde güvenliği tam tesis edemediğimiz için bu silahlar, bu ülkelere gidip
birtakım insanların ölümüne, yoksul, fakir insanların ölümüne sebep olmuş
mudur?
İkinci
olay da sayın milletvekilleri, Kilis’te gümrükleme sahasında bir mülteci kampı
kurulması olayı. Burada bir mülteci kampı kurulmasına karar verilmiş, bu işte
koordinasyonu sağlamak üzere Sayın Beşir Atalay görevlendirilmiştir. Tam da
sıfır noktasına Suriye’ye 150 metre mesafede böyle bir kamp kurulmaktadır.
Gümrükleme sahası, hac konaklama sahası olarak kullanılıyordu. Biz olay yerine
3 milletvekili arkadaşımızla birlikte gittik. Burada, olay yerinde yaklaşık 10
bin kişinin barınacağı, konteynerlerden oluşan, altyapısı tamamlanmış bir alan
vardı.
Sevgili
arkadaşlar, şimdi burada sizlere şunu sormak istiyorum: Bugün eksi 20 derecede
Van’da yaklaşık 50 bin kişi çadırda soğuktan titremekteyken, nereden geleceğini
bilmediğimiz mülteciler için bugünden bir kamp kurma ve konteynerlerden oluşan
bir kamp kurma doğru mu? Bunu sizlerin vicdanlarınıza bırakıyorum.
Bu
kamp, provokasyona açık bir kamp, yaklaşık 150 metre
ilerisi Suriye askerlerinin, Suriyeli vatandaşların olduğu bir yer. Oradan
bizim ülkemize av tüfeğiyle yapılan bir silah atışı bile savaş sebebi
sayılacaktır. Onun için Kilis halkı da, Kilis’teki esnaf da, Kilis’te
görüştüğümüz insanlar da bu kampın orada kurulmasına karşılar. Sıfır noktasındaki
bu kamp tamamen provokasyona açık bir yerdedir. İlle
de bir kamp kurulacaksa bu noktada yapılması gerek ülkemiz gerekse Kilisli
vatandaşlarımız açısından doğru değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞEKER (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
MEHMET
ŞEKER (Devamla) - Son günlerde hepinizin malumu olduğu üzere -ne diyorduk- MİT
Müsteşarıyla ilgili savcılık ifade talebinde bulundu ve Sayın
Cumhurbaşkanımızla görüştü. Sayın Cumhurbaşkanımız şunu söyledi: “Asıl büyük
olan resme bakmak lazım.” Ben de sizleri büyük olan resme bakmaya davet
ediyorum sayın milletvekilleri. Büyük resim Suriye’dir, büyük resim Arap
Yarımadası’dır, büyük resim İsrail’dir, büyük resim Amerika’dır.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Şeker.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesi uyarınca
Sayın Oktay Vural’ın bir söz talebi vardır, onun söz talebini yerine
getireceğim.
Buyurunuz
Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın,
İç Tüzük’ün 73’üncü maddesine göre, MİT Kanunu’nda
değişiklik öngören kanun teklifinin TBMM Başkanlığınca yalnızca Adalet
Komisyonuna değil, Anayasa, Millî Savunma ve İçişleri komisyonlarına da havale
edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
OKTAY
VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim,
şimdi Adalet Komisyonunda, özellikle son günlerde meydana gelen KCK, devletin
görevlileri, ilişkilerinin sorgulanmasıyla ilgili bir kanun teklifi
görüşülmektedir ve Sayın Meclis Başkanı bu kanun teklifini Adalet Komisyonuna
havale etmiştir.
Aslında
bu kanun teklifi Anayasa’mızın eşitlik prensibiyle, hukukun üstünlüğü prensibi
ve Anayasa’mızın başlangıcında yazılı olan hiç kimseye ve zümreye ayrıcalık,
istisna tanınamaz hükmünü de haleldar eden ve aynı zamanda da devletin diğer
ilgili kurumlarını da ilgilendiren bir kanun teklifidir. Çünkü bilindiği gibi
Türkiye Cumhuriyeti devletinin çeşitli kurumları vardır ve bu çeşitli
kurumlarının kanun çerçevesinde verilmiş görevleri bulunmaktadır. Bu çerçevede
Millî Savunma Komisyonu ya da İçişleri Komisyonunun üstlendiği birtakım
görevler de bulunduğuna göre, Sayın Başkanın bu ilgili kanun teklifini sadece
ve sadece Adalet Komisyonuna havale etmiş olması kabul edilemez çünkü havale
edilen bu kanun teklifi aynı zamanda Anayasa’ya aykırı. Biraz önce ifade
ettiğim gibi, kanun önünde eşitlik, hiç kimseye kanun dışında görev verme
talimatının olamayacağına ilişkin hükümler, hukukun üstünlüğü hükümleri,
imtiyaz tanıma hükümleri dikkate alındığında, bu kanun teklifinin Anayasa
Komisyonuyla da alakası vardır. Bu kanun teklifinin devletin güvenliğiyle
ilgili kurumları olan Millî Savunma Bakanlığıyla alakası vardır, devletin
güvenliğiyle ilgili olan İçişleri Bakanlığıyla alakası vardır.
Dolayısıyla,
böyle bir kanun teklifi devletin ilgili kurumlarının görüşü alınarak tasarı
olarak gelmediğine göre, hiç olmazsa devlet geleneği ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yönetim anlayışı çerçevesinde ivedilikle diğer komisyonlarda
görüşülmesi gerekmektedir çünkü bu konuştuğumuz kanun teklifi, bir terör
örgütünün devletin hüküm ve tasarrufu altında yönetildiğine, kurulduğuna ve
buna ilişkin de siyasi bir karar verildiğine ilişkin bir süreçle ilgilidir.
Böyle
bir durumda, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Sayın Başkanın yaptığı bu
havalenin, bu kanun teklifini ilgilendiren komisyonları dışlaması
milletvekillerimizin de egemenlik yetkisini kullanmasını engellemiştir. Bu
bakımdan, bu havale uygun olmamıştır, üstelik Anayasa’ya aykırı ve yürütülmekte
olan bir soruşturmayı bizatihi engellemeye yönelik, ayrıca suç olarak tarif
edilen birtakım hususları da hukukileştirerek bir siyasi, hukuki imtiyaz
sağlayan bir kanun teklifi sadece ve sadece Adalet Komisyonunda görüşülemez.
Bu
bakımdan, Başkanlığın şu anda Adalet Komisyonunda görüşülen bu kanun teklifiyle
ilgili bu havaleyi yeniden değerlendirmesi ve biraz önce ifade ettiğim gibi,
Anayasa yönüyle Anayasa Komisyonuna, devletin güvenliğiyle ilgili kurumlar
yönüyle de Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri Komisyonunu ilgilendirmesi
bakımından onlara da havale edilerek bu komisyonlarda yer alan
milletvekillerimizin görevlerini yapmasını temin etmesi gerekiyor.
Çok
önemli bir kanun teklifidir. Yangından mal kaçırır gibi... Bu kanun teklifiyle
devletin kurumlarını töhmet altında bırakmak ya da hukuk dışı talimatları
hukukileştirmeye yönelik millî iradenin, millî egemenliğin tesis edildiği
Parlamentoda uygun zeminlerde görüşülmesini sağlamak Başkanlığın
görevlerindedir.
Dolayısıyla,
biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Sayın Başkanın sadece bu kanunu Adalet
Komisyonuna göndermesi yerine, diğer komisyonların da çalışma yapmasını temin
edecek şekilde görev dağılımı yapması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu konuda
Başkanlığın inisiyatif almasını istirham ediyorum.
Saygılarımı
arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.
Sayın
milletvekilleri, İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural’ın bu görüşleri
Başkanlıkça değerlendirilecektir.
Teşekkür
ederiz.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım…
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, tabii, kanun teklifinin bu yönüyle bakıldığı
zaman esas komisyon tarafından ele alınması, diğer komisyonlar tarafından ele
alınmasını da engeller. Bu bakımdan sizden istirhamım, şu anda Sayın Başkanla
görüşmek suretiyle, bu kanun teklifinin, bu kanun teklifini ilgilendiren diğer
komisyonlara da gönderilerek, milletvekillerimizin millî iradeden aldığı güçle
egemenlik kullanma yetkisinin engellenmemesini temin etmenizi istirham
ediyorum.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Aynı şeyi söylüyor Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Sayın Vural, görüşlerinizi dinledik efendim.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Çünkü birleşim bittikten sonra anlamı kalmayacaktır bu
itirazın. Dolayısıyla, oturum başında itiraz olduğuna göre, bu itirazların
gereğini temin etmeniz lazım.
BAŞKAN
– Evet, yerine getirilmiştir itirazınız, sizin talebiniz de İç Tüzük’e uygun olarak yerine getirilmiştir efendim.
Buyurunuz.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, Sayın Sözcünün talebi İç Tüzük’e
uygun değildi, siz de İç Tüzük’e uygun olmayacak bir
şekilde bir talebi karşılayıp söz verdiniz. Ben özellikle Başkanlık makamından
neye göre söz verdiği konusunda Genel Kurulu bilgilendirmesini arz ediyorum
efendim.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Bir dakika Sayın Vural, lütfen… Lütfen…
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Çünkü İç Tüzük’ün 73’üncü maddesi
kanun tasarılarını düzenliyor.
BAŞKAN
– Ben neden söz vermiş olduğumu biliyorum gayet iyi bir şekilde.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzük’ün 73’üncü maddesi kanun
tasarıları ve komisyonlara havale maddesidir ve burada kanun tasarıları ve
teklifleri de aynı işlemi gördüğü için, burada…
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Okur musunuz onu!
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Bu verilen kanun teklifi, kanun tasarısı değil ki.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Lütfen dinler misiniz.
“Bu
havaleye bir milletvekili itiraz etmek isterse, oturumun başında söz alır.”
diyor. Sayın Vural bu havaleye itiraz etmek istemiştir. Bizim Başkanlık olarak
bu yorumlamamız hem tasarı hem teklifler içindir. Biz öyle geniş yorumladık, bu
bizim yorumumuzdur, bu şekilde uyguladık efendim.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, İç Tüzük’e aykırıdır
bu.
BAŞKAN
– Tüzük’e aykırı olarak görmüyorum efendim. Söz ve
itiraz hakkını milletvekilleri kullanabilmelidir.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, kanun teklifleri İç Tüzük’te
açıkça yazılmıştır zaten.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, yaptığınız usul yanlış. Bakın, 73’üncü madde
tasarılarla ilgili konuyu düzenliyor, 74’üncü madde tekliflerle ilgili konuyu
düzenliyor. Yaptığınız uygulama İç Tüzük’e aykırıdır.
Usul tartışması açmanızı rica ediyorum.
BAŞKAN
– Yaptığım uygulama İç Tüzük’e aykırı değildir…
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – İç Tüzük’e aykırıdır efendim,
bakın…
BAŞKAN
– …çünkü “Bir havaleye…
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Madde başlığı var Sayın Başkan.
BAŞKAN
– “…bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında söz alır.” diyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, madde başlığını okudunuz. Madde başlığı ne
diyor?
BAŞKAN
– Madde başlığını da okudum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Kanun tasarıları…
BAŞKAN
– Kanun teklifleri de, ikisi de aynı şekilde…
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’e aykırı
hareket ediyorsunuz.
BAŞKAN
– …ve geniş olarak yorumladım efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Teklifler 74’te düzenlenmiştir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, tutumunuz hakkında söz talep ediyorum.
BAŞKAN
– Usul tartışması açmak istiyorsanız buyurunuz Sayın Elitaş.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Lehinde efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, 63’e göre usul tartışması…
BAŞKAN
– Buyurunuz, buyurunuz.
SIRRI
SAKIK (Muş) – Aleyhinde…
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Aleyhinde efendim…
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Tutumunuzun aleyhinde
efendim…
BAŞKAN
– Sayın Elitaş, buyurunuz, aleyhinde… (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanının, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğü’nün “Kanun tasarıları ve
komisyonlara havale” başlıklı 73’üncü maddesini İç Tüzük’e
aykırı uyguladığı gerekçesiyle Başkanın tutumu hakkında
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çalışma esasları İç Tüzük’e
uygun olarak yapılmak mecburiyetindedir. İç Tüzük’ün
emredici hükümleri vardır. İç Tüzük’le ilgili konular
hoşumuza gitse de gitmese de değiştirilene kadar bu İç Tüzük’e
uymak mecburiyetindeyiz. Bazı maddeler var ki yoruma hiç müsait olmayan
maddelerdir. Nitekim 73’üncü madde, açıkça, başlığı da dâhil olmak üzere, kanun
tasarıları ve komisyonlara havale: “Hükümetçe hazırlanan kanun tasarıları bütün
bakanlarca imzalanmış olarak ve gerekçesi ile birlikte Meclis Başkanlığına
sunulur. Bu havaleyle ilgili, eğer kanun tasarısıyla ilgili milletvekillerinin
herhangi bir itirazları varsa bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda dile getirilir.” diyor.
Hâlbuki
bu, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan, kanun tasarısı değil, tekliftir.
Başkanlık Makamının özellikle bu konuya dikkat etmesi gerekir. Başkanlık Makamı
İç Tüzük’ü uygulamakla mükelleftir. Başkanlık Makamı,
keyfî olarak hareket etmek, “Ben bu şekilde anladım.” demek hakkına sahip
değildir.
Bakın,
kanun teklifleri de 74’üncü maddede düzenlenmiştir. 74’üncü maddede
komisyonlara nasıl havale edileceği, 73’üncü maddede de kanun tasarılarının
hangi şekilde havale edileceği açık ve net ifade edilmesine rağmen,
ki nitekim, hep gelen ifade, “Başkan, gelen tasarıları ilgili komisyonlara
doğrudan doğruya havale eder ve bunu tutanak dergisine ve ilan tahtasına
yazdırır. Bu havaleye bir milletvekili itiraz etmek isterse oturumun başında
söz alır.”
Şimdi
Sayın Başkanım, yaptığınız uygulama İç Tüzük’e aykırı
bir harekettir. Nitekim, biz İç Tüzük’le
ilgili değişiklikler yapmak istiyoruz. İç Tüzük’teki
değişiklikleri bazı istifhamlı konuları netleştirmek amacıyla yapıyoruz ama net
olan bir konuda Başkanlık Divanının, Değerli Başkanın bu konudaki yanlış
tutumunun da İç Tüzük’e uygun olmadığını ifade
ediyorum.
Tutumunuzun
aleyhinde olduğumu söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Elitaş.
Lehte,
İzmir Milletvekili Oktay Vural.
Buyurunuz
Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Doğrusu,
böyle bir havaleye bir milletvekilinin itirazını görmezlikten gelmenin anlamını
kavrayabilmiş değilim. Yani, şimdi, böylesine bir önemli…
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – İşte o zaman kaldıralım.
OKTAY
VURAL (Devamla) – Ya bu kanun tasarısının arkasında Hükûmetiniz yok…
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Tasarı değil; teklif, teklif.
MAHİR
ÜNAL (Kahramanmaraş) – Kanun teklifi bu.
OKTAY
VURAL (Devamla) – Yani kanun teklifinin arkasında Hükûmetiniz yok. Dolayısıyla,
burada Sayın Başkanın bir kanunla ilgili bir havale işlemine itirazı bu şekilde
değerlendirmesini doğru buluyorum.
Şimdi,
aslında, keşke bu tutanakları biraz önce Adalet Komisyonuna gönderseydik. Biraz
önce, Adalet Komisyonu, Komisyon Başkan Vekili Başkanlığında toplandı. Oysa
eğer Mustafa Elitaş gerçekten bu konuda samimiyse
hemen Adalet Komisyonu Başkan Vekilini aramalı çünkü orada diyor ki:
“Komisyonlar, kendi başkanlarınca toplantıya çağırılır.” Oysa kendi Başkanı
tarafından toplantıya çağırılmadı, İsmail Hakkı Köylü Başkan Vekili, toplantıya
çağırdı. İşinize geldiği zaman İç Tüzük’ü böyle
okuyorsunuz, işinize geldiği zaman öyle okuyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Buna itiraz edebilirsiniz.
OKTAY
VURAL (Devamla) – O zaman, şu anda Genel Kurulda yapılan bu görüşmeler
istikametinde bu usul tartışması açıldığına göre, Sayın Elitaş
da bu İç Tüzük hükümlerinin olduğu gibi uygulanması gerektiğini söylüyorsa şu
anda Adalet Komisyonunun Komisyon Başkan Vekilinin Başkanlığında toplanması da
İç Tüzük’e aykırıdır.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Vural, ona itiraz edebilirsiniz ama 73’ten dolayı…
OKTAY
VURAL (Devamla) – Bu durumda yapılacak bu usul tartışması sonucunda hemen bu
tutanakları da Adalet Komisyonuna göndermek suretiyle, bu Komisyon
toplantısının da keenlemyekûn, yok hükmünde olduğunu
bu şekilde kayıt altına aldırmak istemiştir. Dolayısıyla, zaten amacımız ve
hedefimiz de buydu. Buna katkı sağladığınız için Sayın Elitaş
teşekkür ediyorum. Bu durumda, Adalet Komisyonu Başkan Vekili tarafından
Komisyonun toplantıya çağırılamayacağı hükmünün de bu usul tartışmasıyla
lehinde olduğunuzu kararlaştırdınız.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Vural, onun yeri burası değil.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.
Aleyhte,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, ben de lehinizde istiyorum.
AHMET
AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle
Başkanlık tutumunun çok yanlış olduğunu ifade etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, tabii, Başkanlığımız bu şekilde yorumladığını ifade etti ama yorum,
hakkında hüküm bulunmayan hususlarla alakalı olur, İç Tüzük çok net bir şekilde
ifade etmiş. 73’üncü madde kanun tasarılarını düzenliyor, 74’üncü maddeye de
baktığımızda kanun tekliflerini düzenliyor. Şimdi, Adalet Komisyonunda
görüşülmekte olan bir kanun tasarısı değil, dolayısıyla 73’üncü maddeye
dayanarak söz vermeniz doğru değil.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Tasarı ve teklif ayrımı, İç Tüzük teklifi geldiğinde
Komisyonda niye aklınıza gelmemişti bu?
AHMET
AYDIN (Devamla) - İç Tüzük’te 74’üncü maddede kanun tekliflerini
düzenliyor. Orada da “Milletvekillerince verilen kanun tekliflerinde bir veya
daha çok imza bulunabilir. Kanun teklifleri de, gerekçesi ile
birlikte Başkanlığa verilir. -Verildi- Komisyonlar, şartlarına
uymayan kanun tekliflerini, sahiplerine tamamlatmaya yetkilidirler. Kanun
teklifleri, Başkanlıkça komisyonlara doğrudan doğruya havale edilir.” Burada
“Bunun üzerine ilk oturumda söz verilir.” diye bir hüküm yok. O kanun
tasarılarına ilişkin onu vermeniz çok doğru değil.
Bir
de Sayın Vural’ın anlayamadığım bir gerekçesi oldu. Sayın Vural, madde 27’de
çok açık bir şekilde ifade ediyor “Komisyon başkanı, toplantı ve karar yeter
sayısı başlığı altında: “Komisyonlar, başkanlarının yönetiminde çalışır…”
OKTAY
VURAL (İzmir) – Çalışmaz, çalışmaz. Toplantıya çağırma, 26’yı oku.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – “26” Ahmet, yanlış biliyorsun.
AHMET
AYDIN (Devamla) – “…Başkan bulunmadığı zaman başkanvekili, o da yoksa sözcü,
komisyona başkanlık eder.”
Değerli
arkadaşlar, bir komisyon başkanımız bir vesileyle burada bulunamadı, rahatsız
oldu, Türkiye’de değil, başka bir mazereti oldu, o komisyon çalışmayacak mı?
Bugüne kadar nerede oldu bu? Kusura bakmayın, sizler kendiniz de inanmıyorsunuz
ama…
MEHMET
GÜNAL (Antalya) – Hatırlamıyor musun Plan Bütçeyi, toplantı iptal oldu Ahmet
Bey.
AHMET
AYDIN (Devamla) - Bir başka husus değerli arkadaşlar, bu kanun teklifiyle
devlet kurumları töhmet altında bırakılmıyor. Bu kanun teklifiyle töhmet
altında bırakılmak istenen bir devlet kurumu, değerli arkadaşlar, bununla
ilgili tartışmalara son verilmek adına yapılıyor.
S.
NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Silahlı Kuvvetler devlet kurumu değil mi?
AHMET
AYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, devletin bir istihbarat teşkilatı, asli
vazifesi bu.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Hukuka davet ediyorum sizi, hukuksuzluğa değil.
AHMET
AYDIN (Devamla) - Zaten mevcut MİT Kanunu’nun 26’ncı maddesi de buna cevaz
veriyor. Biz ne yapıyoruz? Malumu ilan ediyoruz, yaptığımız ekstra bir şey
yok.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Aydın.
AHMET
AYDIN (Devamla) – Tekrar Başkanlık Divanının aleyhinde olduğumu belirtir,
saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY
VURAL (İzmir) – Milletin egemenliğine sadakat göstereceksin. Yok
öyle yağma!
BAŞKAN
– Lehinde, Muş Milletvekili Sırrı Sakık.
Buyurunuz
Sayın Sakık.
SIRRI
SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; aslında konu şu an Adalet
Komisyonunda görüşülmekte olan bir kanun teklifiyle ilgili.
Şimdi,
yasalar birilerini kollamak, korumak adına olmaz. Herkesin
sığınabileceği bir hukukun ülkesini yaratmak hepimizin boynunun borcu. Ama
bu özel yetkili savcılar ne zaman sizlere dokunursa kıyametleri koparıyorsunuz.
Oysaki bu cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Şark İstiklal Mahkemelerinden
istiklal mahkemelerine, Olağanüstü Hal Bölgesi uygulanan dönemlerde DGM’lerde
ve bugünkü adıyla da özel yetkili mahkemelerde hep muhalifler yargılandı;
Kürtler yargılandı, Aleviler yargılandı, inananlar yargılandı, siz buna uygun
bir yasa yaratmadınız. Ne yapıyorsunuz? Bugün kişiye özgü bir yasa yaratmaya
çalışıyorsunuz. Oysaki yapılmak istenen şu olmalıydı: Bu yetkilerle donatılmış
savcıları, derhâl bugün bu Parlamento toplanıp bu özel yetkili savcıları
fesheden bu mahkemeleri feshetmeliydi. Bunu yapabilmiş olsaydınız bu sorun
tartışılmazdı.
Aslında
bugünkü savcıların MİT’ten rövanş almasının tek nedeni, Kürt sorununun barışçıl
bir şekilde çözülmesine karşı bir direnç sergiliyorlar. Eğer gücünüz yetiyorsa
gelin bu direnci birlikte kıralım. Yani ben diğer muhalif partilerin bu
mazeretini de kabul etmiyorum. Gerçekten bunlar görüşebilmelidir, daha çok
görüşmelidir. Oslo’da başlayan, Süleymaniye’ye kadar gelen ve sonra da sekteye
uğrayan bu görüşmeler tekrar görüştürülmeli ve görüşmelidir ve bu insanlar da
desteklenmelidir. Yoksa başka türlü biz sorunlarımızı çözemeyiz. Bu ülkede
siyasal iktidarlar da, savcılardan, kolluk kuvvetlerinden özellikle bu konuda
bir talimat almak gibi bir zorunluluğu yoktur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI
SAKIK (Devamla)- Dönün bakın İspanya’da, İngiltere’de herkes bu şartlarda
konuşmuş ve görüşmüştür.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.
Tutumumda
bir değişiklik yoktur.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, İç Tüzük’e aykırı
hareket yapıyorsunuz.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Doğrudur, hayır, hayır doğru.
BAŞKAN
– Tutumumda bir değişiklik yoktur efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, yaptığınız uygulama İç Tüzük’e
aykırıdır, İç Tüzük’e aykırı bir hareket yapıyorsunuz
efendim.
BAŞKAN
– Şimdi, 60’a göre sisteme girmiş sayın milletvekillerine çok kısa söz
vereceğim.
Buyurun
Sayın İnce.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Adalet Komisyonunda görüşülen MİT ile ilgili teklifin aslında tasarı
görünümlü bir teklif olduğuna ilişkin açıklaması
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında
sorun şurada çıkıyor: 73 “tasarı” diyor, 74 “teklif” diyor. Bu
da tasarı görünümlü bir teklif aslında. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Yani herkes biliyor ki bunu Sayın Recep Özel vermedi, Bakanlar
Kurulundan eline tutuşturdular.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Çakma teklif.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Çakma bir teklif bu.
Geçen
dönem de bunu Veysi Kaynak yapıyordu. Veysi Kaynak, Türkiye Cumhuriyet
tarihinin en fazla yasaları yasalaşan milletvekiliydi. Bu dönemde herhâlde bu
görev Recep Özel’e verildi. Yani Doğan görünümlü Şahin vardı, bu da tasarı
görünümlü bir teklif olduğu için tartışma buradan çıkıyor.
Sayın
Başkan Vekilini İç Tüzük’e uymaya davet edeceğinize,
Meclis Başkanını İç Tüzük’e uymaya davet etseydiniz
daha iyi bir iş yapardınız. (CHP sıralarından alkışlar)
68’e
keşke uysaydı. Gensorumuzu iade etti, işleme koymadı ama bugün Komisyonda
görüşülen MİT Yasası’nı ne çabuk inceledi, sürmekte olan soruşturmalar yok mu,
bunlar doğrusu ilginç.
Eğer
o kadar İç Tüzük, Anayasa meraklısıysanız “Kanun hükmünde kararnameler
ivedilikle ve öncelikle görüşülür.” diyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) - Meclisi bugün toplayıp bunları görüşmemiz lazım diye
düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
– Sayın Atalay…
3.- Ardahan Milletvekili Orhan
Atalay’ın, eski Ardahan mebusları Halit Paşa ile Hilmi Bey’in iadeiitibarlarını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
ORHAN
ATALAY (Ardahan) – Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, İstiklal Harbi’nin ender kahramanlarından, Kars ve Ardahan’ı Ruslardan
kurtaran Deli Cesur Yürek Halit Paşa, İkinci Dönemin en güçlü muhalif sesi
Ardahan Mebusuyken 9 Şubat 1925 yılında Meclis çatısı altında istiklal
mahkemelerinin cellatlarıyla yaşadığı bir arbede esnasında arkadan kahpe bir
kurşunla vuruldu, 14 Şubat gününe kadar Mecliste bir odaya kapatıldı ve
iddialara göre, kan kaybından vefat etti.
Ardahan’ın
diğer Mebusu Hilmi Bey ise bu davanın izini sürdüğü için, ertesi yıl İzmir
suikastı bahanesiyle istibdat mahkemesi tarafından idam edildi. Esasında ise bu
cinayet kamu vicdanında hâlâ meçhul kalmıştır.
Ardahan
Vekili olarak her 2 mebusun iadeiitibarını talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Atalay.
Sayın
Atıcı…
4.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı’nın, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın sağlık hizmetleriyle ilgili yanıltıcı
ifadelerde bulunduğuna ilişkin açıklaması
AYTUĞ
ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Sağlık Bakanı halkı yanılttığı gibi sizi de yanıltıyor.
Lütfen, Sağlık Bakanının dediklerini dikkatle dinleyin, bir de hekimleri
dinleyin, bir de hastaları dinleyin, bakın, tek kişi 233 liranın üstünde bir
gelir elde ediyorsa prim ödeyecek Sağlık Bakanlığına sağlık hizmeti için. Hem
vergisini ödeyecek hem primini ödeyecek hem katkı payı ödeyecek hem de ilaçta
kutu başına para ödeyecek. Bakın, bunları ben yapmadım Sağlık Bakanınız yaptı.
Bunun adı devletin bıçak parası almasıdır. Ama devlet herkesten bu bıçak
parasını aldığı için sürümden kazanıyor.
Bakın,
vicdanları sızlatan bir konu yeşil alan konusudur. Karnı ağrıyan bir hasta
acile geldi, eğer bu gaz sancısıysa bundan katkı payı alınacak, eğer
apandisitse ameliyat olacak. Hasta korkusundan hastaneye gelmezse apandisi
patlayıp ölürse bunun vebali kimde, bunun günahı kimde? Allah aşkına bunu bir
değerlendirin.
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz.
Sayın
Erdoğdu…
5.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdu’nun, TRT Genel Müdürlüğünün Kamu İhale Kurumuna sormadan ve ihale
yapmadan mal alması konusunda Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ne düşündüğüne ilişkin açıklaması
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli üyeler; hazır burada Sayın Bülent
Arınç varken ben, TRT Genel Müdürlüğünün 40 trilyonluk bir ihaleyi, Kamu İhale
Kurumuna hiç sormadan, bir ihale bile yapmadan doğrudan temin yöntemiyle One Haber Ajansından alması konusunda Sayın Bülent Arınç’ın görüşlerini çok merak ediyorum. Eğer bu şekilde,
40 trilyon lirayı İzmir Büyükşehir Belediyesi ihale yapmadan bir şirketten
almış olsaydı duruma nasıl tepki verirlerdi? TRT Genel Müdürlüğünün bu şekilde
ihale yapmadan mal alması konusunda ne düşünüyorlar?
Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Erdoğdu.
Sayın
Öğüt…
6.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğüt’ün, genel tıp alanında özel sağlık kuruluşlarından hizmet alımı yapılırken
diş hekimi muayenehanelerinin unutulduğuna ve Sağlık Bakanının bu konuda ne gibi
bir çalışma yapacağına ilişkin açıklaması
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Bildiğiniz
gibi ağız ve diş sağlığı genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Ülkemizde diş
ve diş eti sorunları toplumun yüzde 70’ini kapsamaktadır. Başta kalp ve damar
hastalıklarına, düşük riskine ve birçok hastalığa yol açmaktadır. Diş ve diş
eti hastalıkları önlenebilir hastalıklar sınıfına girmektedir. Bu toplumsal
mücadelede kamudan yararlanıldığı kadar muayenehanelerden de yararlanılmalıdır.
Genel tıp alanında özel sağlık kuruluşlarından hizmet alımı yapılırken diş
hekimi muayenehaneleri unutulmuştur. Koruyucu diş hekimliğinin sıfır-on sekiz
yaş grubuna, altmış beş yaş üstüne ve zihinsel, bedensel engellilere yoğun
hizmet vermesi gereken kamunun ağız ve diş sağlığı merkezleri, serbest çalışan
17 bin diş hekimiyle haksız rekabete girerek sadece tedaviye ve dünyada örneği
olmayan estetik proteze yönelmiştir.
Sağlık
Bakanımız, bu konuda ne gibi çalışma yapacaktır, muayenehanelerin mağduriyetini
ne zaman giderecektir? Bunu öğrenmek istedim efendim.
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın
Kuşoğlu…
7.- Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlu’nun, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın sağlık hizmetlerinde eskiyle yeniyi
mukayese etmesine ilişkin açıklaması
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben
Sayın Sağlık Bakanının konuşması üzerine söz aldım ama kendisi burada değil.
Sayın
Bakan her konuşmasında eskiyle yeniyi mukayese ediyor ve yeni dönemde özel
hastanelerin devreye girmesinden bahsediyor. Buna göre de bir kıyaslama, sağlık
hizmetlerinin iyi olduğuna dair sözler söylüyor. Hâlbuki sağlıkta kıyaslama
tedavi süreleriyle ilgili, mortaliteyle ilgilidir.
Bununla ilgili kendisi eski dönem-yeni dönem diye bilgi versin. Kendi dönemi
eğer hakikaten normalin üzerinde iyiyse kendisinin heykelini dikelim. Bu
konuyla ilgili olarak söz aldım.
Çok
teşekkür ederim.
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.
Sayın
Demirel…
8.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar
Demirel’in, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın hesapsız, kitapsız uygulamalar
yaptığına ilişkin açıklaması
RUHSAR
DEMİREL (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben
de Sağlık Bakanı burada olmamasına rağmen kayda geçmesi adına kendisinin ne
kadar hesap kitap bilmez olduğuna dair 3 tane örnek vermek istiyorum.
Sayın
Bakan bütün konuşmalarını rakamlarla süslüyor ama Adana Numune Eğitim ve
Araştırma Hastanesinin -daha açıldığının birinci haftasında- acil servisinin
niye yıkıldığını sanıyorum herkes hatırlıyor. Sedyelerin bile giremeyeceği
darlıkta koridorlar yapılan bir hastanede sanıyorum rakamlardan, hesaptan
kitaptan söz edilemez.
İkinci
bir hesap kitapsızlık konusu, aile hekimliği. Sayın
Bakan bu konuyla çok övünerek diyor ki: “Her gebeyi en az 4 kez takip
ediyoruz.” Peki o zaman neden bütün gazeteler on bir-on
iki yaşında gebeliğinin sonunda doğum yapmak üzere olan annelerin haberleriyle
çalkalanıyor Sayın Bakan? Ya sizin bu 4 kere görme hikâyeniz bir hayal ya da
aile hekimliği sistemi çöküyor.
Ben
bu cümlelerden olmak üzere Sayın Başbakana tekraren geçmiş olsun derken bir
konuda talepte bulunmak istiyorum: Sayın Başbakan biliyorsunuz domuz gribi
faciası yaşanırken ülkemizde –ki bu bir facia değildi, Sayın Bakan adına bir
faciaydı- Sayın Sağlık Bakanını uyarmıştı. Bu konudaki hassasiyetine ben çok
teşekkür ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Demirel.
Sayın
Onur…
9.- İstanbul Milletvekili Melda
Onur’un, cezaevlerinde yaşanan sağlık sorunlarına çözüm bulunması gerektiğine
ilişkin açıklaması
MELDA
ONUR (İstanbul) – Ben de Sağlık Bakanı buradayken soracaktım ama yine de
kendisine iletilir. Bu Tam Gün Yasası’yla ilgili olarak sürekli anlatıyorlar
ama neden Başbakana bir ayrıcalık yapıldığı konusunda herhangi bir yanıt
alamadık. Başbakana yapılan ayrıcalık bir gün bir vatandaşa yapılacak mı?
Bunun
dışında, sağlık sistemi, sağlığın şefkatli eli ne zaman cezaevlerine girecek?
Çünkü Tekirdağ’da yaşananlar, Erzurum’da yaşananlar, Pozantı Cezaevi’nde
yaşananlar birer insanlık dramıdır. Doğal gaz olmadığı için elleri yanan ve
kangren olma noktasına gelen arkadaşlarımız tedavi göremiyorlar doğru dürüst.
Silivri’dekileri hiç anlatmıyoruz. Bu yüzden Sağlık Bakanlığının, Adalet
Bakanlığıyla özellikle çok çabuk bir araya gelip bu işe bir çözüm bulması gerekiyor.
Teşekkürler.
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Onur.
Sayın
Ağbaba…
10.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Bakanların sadece kendi illerine hizmet
götürmemeleri, diğer illere de hizmet götürmeleri gerektiğine ilişkin
açıklaması
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, 13/2/2012, yani dün Arapgir Devlet Hastanesindeki ambulansların arızalı olması
nedeniyle Arapgir’de hasta olanlar hastaneye
götürülememiştir. Maalesef, Arapgir, Malatya’ya en
uzak ilçelerimizden birisidir, 120 kilometredir. Arapgir’de
bugünlerde ölen insanlar kendi köylerine cenazelerini götüremiyorlar,
gidemiyorlar.
Şimdi,
biraz önce Sayın Sağlık Bakanı da konuştu, Sayın Veysel Eroğlu da konuştu.
Bakanların, bence sadece kendi illerine hizmet götürmemeleri gerekiyor, diğer
illere de hizmet götürmeleri gerekiyor. Örneğin, keşke burada olup da sorsaydım
Sayın Veysel Eroğlu’na, kendi iline kaç tane gölet yapılmış, Malatya kendi
ilinden daha büyük, Malatya’ya kaç tane gölet yapılmış.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.
Sayın
Doğru…
11.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Doğu Türkistan kökenli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve Uygur
Türklerinden olduğu ileri sürülen Abdulhamit
Davutoğlu, Kemal Ömeroğlu ve Ahmet Raşit isimli şahısların Tacikistan devleti
makamlarınca tutuklandıklarına, Dışişleri Bakanlığının konuyla ilgilenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dışişleri
Bakanlığına ve Hükûmete bir konuda hassasiyetle ilgili olarak bir soru sormak
istiyorum, bilgi vermek istiyorum daha doğrusu. Doğu Türkistan kökenli, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olan, Uygur Türklerinden olan Abdulhamit
Davutoğlu, Kemal Ömeroğlu ve Ahmet Raşit isimli insanlar Tacikistan devleti
makamlarınca tutuklanmışlardır. Türkiye-Tacikistan arasında ticaretle uğraşan
bu insanların ne sebeple tutuklanmış olduklarını aileler de bilmiyorlar. Tabii
bu konuda da çok büyük bir korku var. Çin Devleti’ne teslim edileceği
noktasında büyük bir korku içerisindeler. Bu yönlü olarak önümüzdeki günlerde
de Çin Devlet Başkan Yardımcısının Türkiye Cumhuriyeti devletini ziyaret
edeceği konusu olması dolayısıyla Dışişleri Bakanlığının bu konuya bir el
atmasını ve bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan insanların akıbetlerini
ortaya çıkartmasını ve haklarını savunmasını istiyoruz. Bu konuda bilgi vermek
istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Doğru.
Sayın
milletvekilleri, sadece 10 kişiye söz verecektim. Bunu baştan söylemediğim için
kusuruma bakmayınız.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, grup başkan vekillerine birer söz verseniz
günün anlamıyla ilgili birer dakika konuşsak…
BAŞKAN
– Buyurunuz Sayın Şandır.
12.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 14 Şubat Sevgililer Günü’ne ilişkin açıklaması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
hem şahsım hem grubum adına… Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü, Sevgi Günü. Sevgi yaradılışın hamuru, amacı. Dolayısıyla sevgiyi öne
çıkartarak bugünü kutlamak gerçekten hepimizin çok ihtiyacı olan bir husus. Biz
de Milliyetçi Hareket Partisi camiası olarak tüm toplumumuzun sevgi içerisinde
olmasını, kişisel olarak da herkesin birbirine sevgiyle bakmasını,
sevgililerini hatırlamasını, çoluk çocuğunu hatırlamasını bu sıkışık gündem, bu
zor gündemde, bu sıkıntılar içerisinde bile sevgiden vazgeçilmemesi gerektiğini
tekrar hatırlayarak ve hatırlatarak bugünü tüm insanlarımıza Sevgililer Günü
olarak kutluyorum.
Söz
verdiğiniz için de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Ben
de sevginin dünyaya hâkim olmasını diliyor, hepinizin Sevgililer Günü’nü
kutluyorum bu vesileyle. (Alkışlar)
Teşekkür
ederiz.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın
milletvekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik gündemin
“Sözlü Sorular” kısmının 1, 18, 24, 142, 168, 184, 204, 312, 320, 338, 340,
345, 347, 397, 428, 431, 463, 470, 486, 503, 527, 589, 600, 667, 668, 669, 670,
671, 682, 685, 694 ve 794’üncü sıralarda yer alan önergeleri birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 20 milletvekilinin, şehit yakınları ve gazilerin sorunlarının ve çözüm
yollarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Şehit
Yakınları ve Gazilerin Sorunları ve Çözüm Yollarını tespit etmek amacıyla
Anayasanın 98'inci İç Tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince ekte sunulan
gerekçe çerçevesinde Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.
Gerekçe:
Uzun
yıllar süren bölücü terörle mücadele sırasında on binlerce asker, polis ve kamu
görevlimiz; şehit, gazi, harp ve vazife malulü olmuştur. Birçok aile, evladını,
eşini, babasını veya annesini, kardeşini, vatan uğruna şehit vermiş, en değerli
varlıklarını da feda etmişlerdir. Gazilerimiz vatanın bölünmez bütünlüğü
uğrunda sağlıklarını hatta vücut bütünlüklerini kaybetmişlerdir. Bu
insanlarımıza hak ettikleri ilginin gösterilip gösterilmediğinin, kendilerine
sahip çıkılıp çıkılmadığının ortaya konulması gerekmektedir. Şehit yakınları ve
gazilerimiz için neler yapılması gerektiğinin belirlenmesi, vefa ve minnet
duygusunun ötesinde bir ödevdir.
Devlet;
şehitlerimizin ailelerine ve malullerimize nakdi tazminat, sosyal güvenlik
sistemi içerisinde aylık bağlanması ve sağlık yardımı imkânlarını
sağlamaktadır.
Ancak
bu konularda aksaklıklar yaşandığı, basınımızda sıkça rastlanan "ödenen
bazı nakdi tazminatların geri istendiğine" ve "bağlanan maaşların
yetersizliğine" ilişkin haberlerden anlaşılmaktadır. Bu aksaklıkların
bürokratik hatalardan kaynaklandığı belirtilmekle birlikte aksaklıkların büyük
ölçüde şehit, gazi, harp ve vazife malulleriyle ilgili mevzuatın
dağınıklığından ve kamu sosyal güvenlik sisteminin her türlü sosyal güvenlik
görevini yapmakla görevlendirilmiş olmasından kaynaklandığı aşikâr
bulunmaktadır.
Sosyal
güvenlik sistemi kapsamındaki çözüm çabalarına ek olarak devlet tarafından
şehit yakınlarına, gazi, harp ve vazife malullerine; iş temini, konut kredisi,
bazı kamu taşıtlarında ücretsiz seyahat, eğitim öncelikleri gibi çeşitli
imkânlar ve kolaylıklar sağlanmaya çalışılmaktadır. Bazı yerel yönetimler su
ücretlerinde indirimli tarife uygulamaktadır. Bazı kamu kuruluşları tatil
imkânları sunmaktadır. Madalya ve berat ile başka birtakım manevi destekler
verilmeye çalışılmaktadır.
Ancak
bu çabalardan nasıl bir sonuç alındığı ve gazilerimiz bu uygulamalardan
yararlanma oranı belirsizdir. Standart olarak her hak edene verilmeyen bu
hizmetlerin bu şekilde verilmesinin hakkaniyetle bağdaşmadığı açıktır. İş temini
ile ilgili yönetmelikte, gaziler ve şehit yakınlarının eski hükümlülerle aynı
kapsamda değerlendirilmesi eleştirilere konu olmaktadır. Şehit yakınları ve
gazilerin zorunlu istihdam edilmesi, verimlilik ve rekabet şartları
gerekçeleriyle özel sektör kuruluşlarının şikâyetlerine ve isteksiz
davranmasına sebep olmaktadır.
Şehit
yakınları ve gazilerle ayrıca bazı sivil toplum kuruluşları, bazı vakıflar ve
derneklerin çeşitli şekillerde yardım ve ilgileri söz konusudur. Bunların
bazıları bağış toplamaktadır. İçişleri Bakanlığı verilerine göre ülkemizde
adında şehit veya gazi olan 178 dernek ve 10 vakıf mevcuttur. Bu sivil toplum
kuruluşlarımız ile kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak
üzere İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü görevlendirilmiştir.
Bunların
dışında bazı kişi ve kuruluşlar dağınık bir biçimde yardım kampanyaları
düzenlemekte, yoksul ve fakir vatandaşlar için hazırlanan gıda paketlerini
şehit yakınlarına, gazi, harp ve vazife malullerine dağıtmaktadır. Toplumumuzun
bu samimi çabalarının amaçlanan sonucu doğurup doğurmadığı meçhul
bulunmaktadır.
Yukarıda
açıklanan gerekçelere binaen; Şehit yakınları ve gaziler için;
Çeşitli
kanunlarda dağınık olarak bulunan hükümlerin ve çeşitli yönetmeliklerin
değerlendirilmesi,
Şehit,
gazi, harp ve vazife malulü tanımlarının yeniden yapılması,
Konunun
mevcut sosyal güvenlik sistemi içinde değerlendirilmesinin doğurduğu
sakıncalar, objektif esaslara dayalı bir uygulama ile iş ve işlemlerde
bürokratik usul ve esaslarının sadeleştirilmesinin tespiti,
Toplanan bağış ve yapılan yardımların bir esasa
bağlanması, sistem halinde düzenlenmesi durumunda bağış ve yardımların bu
mekanizmaya yönlendirilmesi,
Böylelikle şehit aileleri ve gazilerinin
yaşadıkları sorunların kalıcı ve çağdaş normlarda çözümlenmesi,
için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması uygun
olacaktır.
1)
Mehmet Şandır (Mersin)
2)
Ali Uzunırmak (Aydın)
3)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
4)
Enver Erdem (Elâzığ)
5)
Alim Işık (Kütahya)
6)
Ali Öz (Mersin)
7)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
8)
Zühal Topcu (Ankara)
9)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
10)
Sümer Oral (Manisa)
11)
Mustafa Kalaycı (Konya)
12)
Mehmet Günal (Antalya)
13)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
14)
D. Ali Torlak (İstanbul)
15)
Celal Adan (İstanbul)
16)
Oktay Öztürk (Erzurum)
17)
Emin Haluk Ayhan (Denizli)
18)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
19)
Erkan Akçay (Manisa)
20)
Atila Kaya (İstanbul)
21)
Emin Çınar (Kastamonu)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 20 milletvekilinin, elma üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/143)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Elma
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddesi
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.
Gerekçe
Sofralarımızı
süsleyen, severek yediğimiz besin değeri yüksek bir meyve olan elma A ve C
vitaminleri yönünden çok zengin özelliklere sahiptir. Muhtevasında su, protein,
meyve şekeri, lif ve bakır, flor, magnezyum, kalsiyum, potasyum gibi mineraller
bulundurur, 100 gramında 59 kalori mevcuttur.
Solunum
yolları, beyin, prostat ve cilt hücrelerinin sağlam kalmasında, hastalıklara
karşı korunmasında faydalı etkileri vardır.
Bulundurduğu
antioksidanlarla bazı kanserlere karşı koruyucu özelliği olduğu ve bağırsak
faaliyetlerini düzenleyerek kabızlığı önlediği bilinmektedir.
Dünyada
yıllık ortalama 50-60 milyon ton elma üretilmektedir.
Dünyada
geniş bir üretim potansiyeline sahip olan elma, ülkemizde de en fazla
yetiştiriciliği yapılan meyve türleri arasında yer almaktadır, Türkiye, yıllık
yaklaşık 3 milyon ton civarında üretimle Çin ve Amerika Birleşik Devletlerinin
arkasından 3. sırada yer almaktadır,
Ülkemizde
rakımı 600-1.600 metre arasında her bölgede elma yetişmektedir. 70'e yakın
ilimizde bugün elmacılık yapılmaktadır, Yalnızca Karaman ilimizde 5 milyon elma
ağacında yılda toplam 450-500 ton elma üretilmektedir. Ülkemizde Karaman,
Isparta ve Niğde elma üretiminde ilk üç sırada yer almaktadır,
Artan
üretim miktarı, kurulan modern elma bahçeleri, gençleşen elma ağaçlarımıza
rağmen bugün ne yazık ki ürünlerimiz, hak ettikleri emeğin karşılığın
alamamaktadır. Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi elmada hasat mevsimi sıkıntılı
başlamıştır. İç ve dış pazarlarda satışa sunulmak üzere binbir
emekle yetiştirilen elma kimi yerlerde dalda, kimi yerlerde de soğuk hava
depolarında alıcısını beklemektedir. Bu durum, ülke ekonomisi açısından önemi
bir ekonomik kayba neden olmaktadır,
Hâlbuki
elma, bol çeşitli olması, soğuk iklimlere dayanıklılığı ve sanayide çok farklı
şekillerde değerlendirilmesi bakımından önemli bir meyvedir. Elmada iç
piyasanın yanında dış piyasa koşullarının da devlet desteğiyle iyi
değerlendirilmesi gerekmektedir, Türkiye genelinde her yerde gerçekleştirilen
verimli, üretimi kârlı bir tüketime dönüştürmek için elma, elma kurusu, elma
püresi, elma suyu ve elma nektarı gibi ürünlere dönüştürecek ve pazarlayacak
yatırımlara yönelmek gerekmektedir,
Üreticilerimizin,
yan sanayi yetersizliğinin yanı sıra ihracat konusunda da sıkıntıları vardır.
Bugün, elma ihracatının önündeki en büyük engel, disiplinsiz ve kontrolsüz
yapılan ithalat uygulamalarıdır. Hükûmet üretim ve pazarlama konusunda yetersiz
kalmakta ve iyi bir planlama yapmamaktadır. Bahar aylarında verilen teşvikler,
üreticilere çok az yansımaktadır. Elma teşvikleri, zamanında ve üreticinin
işine yarayacak şekilde verilmelidir. İhracat teşvikleri, hep bir plan
dâhilinde verilmelidir. Üretici ile tüketici arasında yüksek oranda fiyat farkı
yaşanmaktadır. Bugün, bahçede üreticiden zararına alınan elmalar, iç piyasada
tüketiciye çok yüksek fiyatlarla satılabilmektedir.
Dünya
pazarlarında rekabet sorunu yaşayan elma üreticilerimizin, yüksek girdiler
konusunda da sorunları bulunmaktadır. Kredi, iç ve dış pazar açısından da sorun
yaşayan elma üreticileri, taşıma ve depolama ile ilgili de sorun yaşamaktadır.
Bu nedenle; elma üreticilerimizin sorunlarının Anayasa'nın 98. ve TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105 maddesi uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu kurularak
araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması yerinde olacaktır.
1)
Mehmet Şandır (Mersîn)
2)
Ali Uzunırmak (Aydın)
3)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
4)
Alı Öz (Mersin)
5)
Alim Işık (Kütahya)
6)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
7)
Zühal Topcu (Ankara)
8)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
9)
Sümer Oral (Manisa)
10)
Bülent Belen (Tekirdağ)
11)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
12)
Necati Özensoy (Bursa)
13)
Emin Çınar (Kastamonu)
14)
Oktay Öztürk (Erzurum)
15)
Erkan Akçay (Manisa)
16)
Emin Haluk Ayhan (Denizli)
17)
Atila Kaya (İstanbul)
18)
Celal Adan (İstanbul)
19)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
20)
D. Ali Torlak (İstanbul)
21)
Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 20 milletvekilinin, ülkemizde meydana gelen erozyon ve kuraklığa bağlı
olarak oluşan çölleşmenin nedenlerinin ve sonuçlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/144)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Ülkemizde
meydana gelen erozyon ve kuraklığa bağlı olarak oluşan çölleşmenin engellenmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi" amacıyla, aşağıda
belirtilen gerekçelerle Anayasa'mızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü‘nün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Gerekçe
Her
yıl milyonlarca ton verimli toprağın denizlere karışması sonucu oluşan erozyon,
ülkemizin 89,11'ini çölleşme ile karşı karşıya bırakmıştır. Bu topraklarımızın
yüzde 36,84'ü çok şiddetli, yüzde 23,6'sı şiddetli, yüzde 23,19'u orta şiddetli
ve yüzde 5,48'i hafif şiddetli erozyona uğramış topraklardır.
Türkiye'nin
toprak potansiyeli zengin değildir ve topraklarımızın sadece yüzde 15'i üstün
verime sahiptir. Ne var ki, yılların ihmali sonucunda kader olarak kabul edilen
erozyonun tahrip ettiği alanların içinde bu verimli topraklar önemli bir yer
tutmaktadır.
Her
yıl kaybedilen 1 milyar 400 milyon ton toprağın 500 milyon tonu maalesef tarım
alanlarından gitmektedir.
Toprak
üretilemeyen bir kaynaktır. 1 cm verimli toprak ancak ortalama 500 yılda
oluşmaktadır. Tarım yapılabilmesi için gereken asgari 40 cm toprağın oluşması
ortalama 20 bin yıl sürmektedir.
Konumu
itibarıyla dünyanın en iyi yerinde bulunduğu kabul edilen ülkemizde toprağın
değerinin anlaşılmadığını şu rakamlar ortaya koymaktadır:
Fırat
Nehri, yılda 108 milyon ton, Yeşilırmak 55 milyon ton toprak taşımaktadır. Her
yıl Keban Barajı'nda 32 milyon, Karakaya Barajı'nda 31 milyon ton toprak
birikmektedir.
Her
gün 400 bin kamyon dolusu, her yıl da 1 milyar 400 milyon ton civarında verimli
toprak erozyon sonucunda kaybedilmektedir. Her yıl erozyonla kaybedilen 1
milyar 400 milyon ton toprakla İzmit ve Bursa illeri 18 cm kalınlığında toprak
ile kaplanması mümkün olabilmektedir.
Çeşitli
şiddetlerde yaşanmakta olan ülkemizdeki toprak erozyonu Avrupa'nın 17, Kuzey
Amerika'nın 6 katıdır.
ABD'nin
yüzölçümü ülkemizin 12 katı olmasına rağmen erozyonla kaybedilen toprak miktarı
ABD'de 1,7 milyar ton iken Türkiye'de 1,4 milyar tondur.
Ülkemizde
1960 yılında kişi başına düşen tahıl ekim alanı 1 hektar iken, 2000 yılında bu
alan 0,35 hektara düştü.
Erozyonun
yanı sıra toprakların sağlıksız ve aşırı kullanımı, ormanların yakımı ve
tahribi, hayvanların aşırı ve bilinçsiz otlatılması; bitki örtüsünü eritmekte
ve çevremizin ekolojik dengesini bozmaktadır.
Cumhuriyetin
ilanından bu yana 44 milyon hektar mera alanımız, hatalı yerleşimler başta
olmak üzere, yanlış kullanımlar sonucu 12,3 milyon hektara kadar gerilemiştir.
Ekolojik
dengenin bozulmasına bağlı olarak iklimlerde yaşanan değişiklikler sonucu
ülkemizde yetişen 2 bine yakın bitki türü yok olma tehlikesiyle karşı
karşıyadır.
Üst
yüzey toprak kaybı yavaş, sessiz, ancak tam olarak algılanmamış gerçek bir
krizdir, afettir.
Tüm
bu sorunların sebepleri ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif
ederiz.
1)
Mehmet Şandır (Mersin)
2)
Ali Uzunırmak (Aydın)
3)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
4)
Alim Işık (Kütahya)
5)
Ali Öz (Mersin)
6)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
7)
Zühal Topcu (Ankara)
8)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
9)
Sümer Oral (Manisa)
10)
Bülent Belen (Tekirdağ)
11)
Emin Haluk Ayhan (Denizli)
12)
Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
13)
Necati Özensoy (Bursa)
14)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
15)
Celal Adan (İstanbul)
16)
Oktay Öztürk (Erzurum)
17)
Atila Kaya (İstanbul)
18)
Emin Çınar (Kastamonu)
19)
Erkan Akçay (Manisa)
20)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
21)
D. Ali Torlak (İstanbul)
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
B) Tezkereler
1.- TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in, Suudi
Arabistan Şûra Meclisi Başkanı Abdullah Al-Şheıkh'in
vaki davetine icabetle Riyad'da düzenlenecek olan G-20 Ülkeleri Parlamento
Başkanları III. İstişare Toplantısı’na katılmak üzere beraberindeki Parlamento
heyetiyle, Suudi Arabistan'a ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık Tezkeresi
(3/752)
10 Şubat 2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek'in, Suudi Arabistan Şura Meclisi
Başkanı Abdullah Al-Sheıkh'in vaki davetine icabetle
Riyad'da düzenlenecek olan G-20 Ülkeleri Parlamento Başkanları III. İstişare
Toplantısı'na katılmak üzere, beraberindeki Parlamento heyetiyle, Suudi
Arabistan'a ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 9. Maddesi uyarınca
Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.34
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.53
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal
MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ
(Diyarbakır), Fatih ŞAHİN (Ankara)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Şimdi,
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
daha sonra oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü ve arkadaşları tarafından, cezaevlerinde yaşanan hak
ihlallerinin giderilmesi ve araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 14/2/2012 Salı
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
14.02.2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu'nun 14.02.2012 Salı günü (Bugün) Toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hasip Kaplan
Şırnak
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
31
Ocak 2012 tarihinde, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü
ve arkadaşları tarafından verilen (485 sıra nolu),
"Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin giderilmesi" ve araştırılması
amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin,
Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 14.02.2012 Salı günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
– Önerinin lehinde Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü.
Buyurunuz
Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; cezaevleriyle ilgili bir
Meclis araştırma komisyonu önerisinde bulunmamız ve bu önerinin öne alınması
konusundaki ısrarımız cezaevlerindeki genel durumun giderek kötüleşmesi ve
vahimleşmesiyle ilgilidir.
Hâlihazırda
Meclis İnsan Hakları Komisyonunun bir alt komisyonu olarak bir cezaevleri
inceleme komisyonumuz vardır. Dolayısıyla, eminim ki Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekili arkadaşlarımız, iktidar milletvekilleri bu öneriye şu gerekçeyle
karşı çıkacaklardır: “Evet, böyle bir komisyon vardır. Siz niçin bir kere daha
Meclis araştırma komisyonu kurulmasını istiyorsunuz?”
Ancak,
bu cezaevleri alt komisyonunun şu ana kadar yayınlanmış dört raporu var: Ankara
1 Numaralı L Tipi ve Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu,
Gaziantep 5. Zırhlı Tugay 3. Sınıf Askerî Ceza ve Tutukevi İnceleme Raporu,
Gaziantep E Tipi ve H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu, Konya E
Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Raporu. Çok
ilginçtir, bu raporların hepsi şu sonuca varmaktadır: “Evet, cezaevlerinde bazı
istiap hacmini, haddini aşan tutuklu ve hükümlü yığılması vardır ama insan
onurunu incitecek hiçbir şey olmamıştır.” Yani inceleme kurulumuz bu dört
cezaevine gitmiş, bakmış ve burada insan onurunu inciten hiçbir şey olmadığı
sonucuyla geri dönmüştür. Sanki bunlar Adalet Bakanlığı uygulamalarını onaylama
komisyon raporlarına dönüşmüştür.
Oysa
hem İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna hem cezaevleri alt komisyonuna hem de
Komisyon üyesi milletvekillerine hem de Komisyon üyesi olmayan
milletvekillerine son üç aydır sonsuz sayıda şikâyet dilekçesi yağmaktadır. Bu
şikâyet dilekçelerinin tamamı, insan onurunu inciten, insan onuruna aykırı,
sadece tutuklu ve hükümlülerin değil, yakınlarının da onuruna aykırı muamelelerle
cezaevlerinin meşgul olmaya başladığıdır.
Hepimiz
söylüyoruz, Türkiye’yi bugün saran atmosfere baktığımızda, sürekli ve düzenli
bir biçimde her gün en az 10 kişinin gözaltına alındığı -ortalama 10 kişinin
gözaltına alındığı- bir operasyonlar silsilesi içerisinde Türkiye ister istemez
bir 12 Eylül uygulamaları atmosferi içerisine girerken cezaevlerine de bu
kaçınılmaz bir biçimde sirayet etmektedir. Henüz sanık olan bu insanların
çoktan mahkûm ilan edildiği Hükûmet yetkilileri açıklamaları ortalıkta
gezerken, Başbakan ve yakınları, yardımcıları sürekli ve sistematik bir biçimde
bu gözaltılarda gözaltına alınan, daha sonra
tutuklanarak cezaevlerine konulanların hepsinin terör sanığı olduğu hakkında
beyanatlarda bulunurken, bunların cezaevi yöneticilerini ve görevlilerini
etkilememesi mümkün değildir. Bu bakımdan cezaevleri de kaçınılmaz bir biçimde
12 Eylül cezaevlerini andırmaya başlamıştır.
Bize
yansıyan yakınmalardan size aktaracaklarım şunlardır: Özellikle Osmaniye,
Kürkçüler, Gaziantep, Kırıkkale, Kandıra, Tekirdağ, Kırıklar, Edirne ve Sincan
cezaevlerinden gelen bütün dilekçeler, başvurular, hükümlülerin kendileri ya da
aileleri tarafından iletilen mektuplar şunu demektedir ki birincisi, onur
kırıcı muamele daha henüz tutuklular cezaevinden içeriye girerken
başlamaktadır. Çırılçıplak soyularak, fiziksel zor
kullanılarak üst araması uygulamasına tabi tutulmakla başlayan cezaevi
yaşantısı, özellikle müebbet ağır hapse mahkûm olanların yirmi üç saat boyunca
bir tek hücrede kapalı kalmaları; diğerlerinin diğer tutuklu ve hükümlülerle
görüşme sürelerinin, imkânların olmaması, personelin olmaması gibi aslında
kendilerinden kaynaklanmayan gerekçelerle sürekli olarak kısaltılması; sürekli
bir biçimde yapılan aramalara hukuki ve insani itirazlar karşısında cebir ile
bu aramaların gerçekleştirilmesinden doğan darp ve kötü muamele, hakaret, bütün
bunların sonucu olarak hücre cezalarının peş peşe eklenmesi; kitap vesair okumak için talep edilen basılı eserlerin uzun
incelemelerden sonra geri çevrilebilmesi, haklarında toplatma kararı olmayan
yayınların da bu incelemelerden geçmesi; mektupların ve dilekçelerin aranması,
incelenmesi ve alıkonmasının yanı sıra, tamamen hukuki sebeplerle yazılmış
dilekçe ve mektupların da tıpkı diğer hususi mektuplar gibi işlem görmesi,
böylelikle savunma haklarının kısıtlanması gelen şikâyetler arasındadır.
O
nedenle ben, giderek artan bu yakınmaların, cezaevlerinin genel durumu da göz
önünde bulundurularak hızlı bir biçimde Meclisimiz tarafından ele alınıp
değerlendirilmesi gerektiği kanısındayım. Bakın sadece bugün, Mersin’de bir
cenaze törenine katıldıkları için mezarlıkta 100 kişi gözaltına alındı.
Gözaltındalar mı değil mi o da belli olmaksızın emniyette tutuluyorlar. Yarın
bunlardan bir bölümü cezaevine girecek olursa, Mersin Cezaevi 600 kişilik
kapasitesine karşılık 1.200 mahkûmla hayatını idame ettirmeye çalışıyor.
Üstelik gözaltına alınanlar arasında Akdeniz Belediye Başkanı, Barış ve
Demokrasi Partisi il başkanı da varlar.
Bu
uygulamalar böyle devam ettiği sürece bu cezaevlerindeki kötü uygulamaların
sonu alınamayacaktır; çünkü hiçbir kötülük olmasa bile, mevcudun 2 katı
mahkûmla hayatını sürdürmeye çalışan cezaevlerinde, kaçınılmaz bir biçimde
cezaevi idaresiyle mahkûmlar arasında fiziki sürtüşmeler ortaya çıkacaktır.
Bu
nedenle, cezaevlerinin bu genel durumunu gözden geçirmek, duruma teşhis koymak
ve üstelik şimdi ceza mevzuatında yapılacak kısmi düzeltmelerle boşalacak
yerlere yeni hükümlüler doldurmak yerine hükümlü sayısını azaltacak, ceza
mevzuatını liberalleştirecek, özellikle çözüm ve barış odaklı politikalara
yönelerek hem cezaevlerine giriş yollarını daraltmak hem de öbür taraftan
cezaevlerinde insani muamelelerin çoğaltılması, genel olarak Avrupa Konseyinin
saptadığı normlara uygun bir cezaevi yaşantısının sağlanması için Meclisimizin
Hükûmetini denetlemesi gerekiyor.
Adalet
Bakanlığının uygulamaları ne yazık ki, ne yazık ki, Adalet Bakanının lehte pek
çok beyanına rağmen bu durumdadır. Bizim inceleme komisyonumuzun raporları da
aslında sorunlu cezaevleri ya da cezaevlerindeki sorunlardan ziyade
cezaevlerindeki iyi yanlar üzerine odaklanarak aslında sorunu ortaya çıkartmak
değil sorundan kaçmak sonucunu yaratmaktadır.
Ben
bu nedenle Meclisimizin önüne gelen bu fırsatı değerlendirmesi gerektiğini
düşünüyorum. Bu vesileyle bir kere daha altını çizmek istiyorum. Türkiye bugün
dünyada en çok terörden hükümlü ve tutuklu insanı barındıran ülkedir. Bu
inanılacak bir durum değildir, kabul edilecek bir durum değildir. Hükûmet ve
güvenlik aygıtı, terör tanımını ya yeniden gözden geçirecek ve uygulamalarını
buna ayarlayacak ya da Terörle Mücadele Kanunu’nu gözden geçirecektir ama
hepsinden önemlisi ortada aslında hukuki değil siyasi bir mesele vardır. Bu
siyasi mesele de Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden doğan çatışmanın giderilmesi
için uzlaşma, çözüm ve barışa dayalı bir yol, yordam yerine şiddete dayalı bir
yol yordam benimsenmesiyle yakından ilgilidir. Hem bu yolun benimsenmesi hem
insan onuruna uygun bir muamelenin ne emniyette ne cezaevlerinde sürdürülebilir
olması mümkün değildir çünkü düşman ceza hukuku uygulaması artık giderek düşman
infaz hukuku uygulamasına dönüşmektedir Türkiye’de.
O
nedenle ben, Meclisimizin bir an önce hem Türkiye’deki bu siyasi gidişata hem
adli gidişata hem de hukuki gidişata el koyarak -bugün yukarıda Adalet Komisyonunda
tartıştığımız gibi- kısmi çözümler yerine total, temelli çözümler için harekete
geçmesini ve cezaevleri araştırma komisyonunun cezaevine geliş sebeplerini de
araştırarak aslında Türkiye'nin barış, özgürlük ve demokrasi çabalarıyla
cezaevlerindeki insan onuruna aykırı muamelelerin aynı kaynaktan birbirine
baktığını, birbiriyle ters orantılı olduğunu görmesi gerektiğini düşünüyorum. O
yüzden bu araştırma önergemize bütün milletvekili arkadaşların onay vermesini
diliyorum.
Çok
teşekkür ederim.
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Kürkcü.
Aleyhinde
Eskişehir Milletvekili Salih Koca.
Buyurunuz
Sayın Koca. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SALİH
KOCA (Eskişehir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; BDP araştırma
önergesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Özellikle
son birkaç yıl içerisinde hem fiziksel şartlar açısından hem personelin eğitimi
açısından hem de verilen hizmetler açısından cezaevi şartlarının, bugüne kadar
yapılan düzenlemelerle ilgili oldukça çaba sarf edildiğini ve daha iyi
koşullara geldiğini burada belirtmek istiyorum. Yapılan bu çalışmalarla
gerçekten kayda değer birtakım ilerlemeler elde edildi.
Genel
olarak baktığımızda, cezaevi şartlarını diğer ülke cezaevi şartlarıyla
kıyaslamamız da çok mümkün gözükmemektedir. Zira her ülkenin cezaevi şartları
birbirinden farklıdır ama özellikle son zamanda yapılan iyileştirmeler ve
sağlanan ilerlemelerle birlikte Türkiye cezaevi şartlarının başta Doğu Avrupa
ülkeleri olmak üzere
birçok ülkenin cezaevi şartlarından daha iyi olduğunu burada
vurgulamak istiyorum.
Değerli
Milletvekilimizin burada belirttiği gibi, şu anda kurulmuş olan Cezaevi
İnceleme Alt Komisyonu da bu anlamda çalışmalarını sürdürmektedir, gerek sivil
gerek askerî cezaevlerinde, yirmiye yakın cezaevinde şu anda incelemelerini
tamamlamış ve raporlarını vermiş durumdadır. Yapılan bu çalışmalar sayesinde
özellikle insan hakları ihlali açısından kötü muamele, işkence, onur kırıcı
herhangi bir durumun tespit edilmediği, olmadığı da bu komisyon raporlarında
geçmektedir ve Komisyon da çalışmalarını sürdürmektedir. Zaten Hükûmetimizin
işkenceye sıfır tolerans kapsamında ülkemizin bu anlamda gelmiş olduğu konumu
da milletimiz takdir etmektedir. Bu anlamda, Meclisimizin daha önceden
belirlenmiş olan gündemi kapsamında milletvekillerimizin sormuş olduğu soru önergelerine
daha fazla zaman ayrılması açısından ve Sayın Bakanımıza daha fazla zaman
kalması düşünceleriyle burada verilmiş olan önergeyi kabul etmeyeceğimizi
belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Koca.
Lehine
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba? Yok.
Aleyhte
Kastamonu Milletvekili Mustafa Gökhan Gülşen. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Gülşen.
MUSTAFA
GÖKHAN GÜLŞEN (Kastamonu) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Önerisi aleyhine AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum, bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, sayın bakanlarımızın milletvekillerimizin sözlü sorularını
cevaplandırması işlemi, Meclisin sağlıklı çalışması ve denetim görevini yerine
getirmesi açısından son derece önemlidir. Ancak geçtiğimiz günlerde, geçtiğimiz
haftalarda üç ayrı gün grup önerileri görüşmelerinin uzaması sebebiyle sayın
bakanlarımıza soru-cevap işleminde süre yetmemiş ve bu işlem gerçekleşmemiştir.
Bugün de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Faruk Çelik
milletvekillerimizin sözlü sorularını cevaplandıracaktır. Geçtiğimiz haftalarda
yaşadığımız süre problemini bugün yaşamamak adına Barış ve Demokrasi Partisi
Grup önerisine katılmadığımızı bildiriyor, süreyi tasarruflu kullanmak adına
sözlerime son veriyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Gülşen,
Lehine
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Ağbaba.
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hapishanelerde
yaşanan sorunlar üzerine söz almış bulunuyorum. Hapishaneler bulundukları
ülkelerin aynasıdır. Bir ülkenin insani gelişmişliğini, demokrasi seviyesini,
temel hak ve özgürlüklere verdiği önemi hapishanelere bakarak anlayabilirsiniz,
aslında hapishaneye değil kendinize bakıyorsunuzdur.
Adalet
Bakanlığının verilerine göre hapsedilmiş insan sayısı 130 bini aşmış durumda.
Bu sayı Kilis’in, Tunceli’nin, Ardahan’ın, Bayburt’un nüfusundan fazladır yani
81’inci vilayet Düzce, 82’nci vilayet hapishanelerdir. Neden bu kadar çok
mahpus var, neden bu kadar çok hapishane var ve Adalet Bakanlığı onlarca
hapishane yaptırmayı neden düşünüyor? Hapishane sayısı, mahpus sayısı
övünülecek bir şey değildir. Bu tablo karşısında herkesin oturup düşünmesi
gerekiyor. İnsanları hapishanelerde toplayıp 82’nci vilayeti kurmak kadar o
vilayete cezayı, işkenceyi dönüştürmek de ayıptır.
Maalesef
adil yargılanma konusunda karnemiz hiç de iyi değil. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde en çok ceza alan ülke bizim ülkemiz. Adil yargılayamadığımız
insanlara hiç olmazsa cezalarını adilce çektirmek gibi samimi bir niyetimiz ve
gayretimiz olmalı.
Türkiye’de
pek çok tipte hapishane bulunuyor. Her hapishanede pek çok sorun bulunuyor
ancak F tipi hapishaneler fiilen işkence tezgâhı gibi çalışıyor. Ben, Tekirdağ
1 ve 2 no.lu cezaevlerini gezdim, Silivri’yi gördüm. Burada gördüklerimden
birkaçını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tekirdağ
2 no.lu F tipinde açık görüş yapamadım, müdür izin vermedi. Oysa yasalar gereği
bir milletvekilinin açık görüş yapması gerekirdi. Ancak hapishane müdürü ne
yasa takıyor ne de milletvekili çünkü oradaki tutuklular müdürün insafına terk
edilmiş. Sadece Tekirdağ’daki F tiplerinde değil, ülke genelinde F tipi
hapishanelerin hemen hepsinde durum aynı. Öyle yasaklar, öyle disiplin cezaları
var ki aklınız almaz. Bana gelen mektuplardan, hapishane raporlarından ve kendi
gözlemlerimden edindiğim birkaç yasağı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2 taneden fazla kazak, gömlek, tişört yasak; 1 takım
eşofmandan fazlası yasak; kuru boya dâhil her türlü boya kalemi yasak; 3
taneden fazla kitap bulundurmak yasak; 2 çiftten fazla ayakkabı bulundurmak
yasak; uhu, pirit ve her türlü yapıştırıcı yasak;
renkli kâğıt yasak; değerli milletvekilleri, türkü söylemek yasak, türkü;
bağırmak, slogan atmak yasak; herhangi bir şeyi amacı dışında kullanmak yasak. Ne
demek bu? Mesela eski bir atletinizle yeri silerseniz aleti amaç dışı kullanmış
olursunuz, yasak olduğu için de ceza alırsınız. 3 kişilik ya da tek kişilik
hücrenin dışına asla çıkmanız yasak. Yasak olmayan tek şey nefes almak ve
ölmeyecek kadar yemek, içmek. Böyle ceza olur mu? Bunun adı işkencedir, oranın
da ismi işkence hanedir.
Bir
örnek daha vermek istiyorum değerli arkadaşlar: Haftalık on saat uygulanması
gereken sohbet hakkını bir saniye ile on saat arası yorumlayan hapishane
idareleri keyfî uygulamalara başvuruyor. Mesela Kandıra F tipinde günlük on beş
dakika olarak uygulanıyor. Bir hücrede bir ömür yatacak insanlar var. Bir
hücrede bir ömür geçer mi? Bu kadar acımasız olunur mu? İdam cezasının yerine
ağırlaştırılmış müebbet cezası alan bir insan aslında her gün idam edilmiş
olmuyor mu?
Değerli
arkadaşlar, birçoğunuz Hrant Dink katliamı konusunda
benim ve partimin tavrını bilirsiniz. Hrant Dink
davasının sonucunu da çok yetersiz bulduğumuzu her zaman söylüyoruz ama bugün
Yasin Hayal ve -Hrant Dink’i
katleden- Ogün Samast’ın da hakları olduğunu
hatırlatmak isterim.
Değerli
arkadaşlar, mahkûmlar türkü söylediği için hücre cezası almamalı. Kışın
üşüdüğünde giyebilecek kazağı, yazın terlediğinde de değiştirebilecek bir
tişörtü olmalı. Tekirdağ 1 no.lu F tipinde kalan İlyas Argun adında bir genç
tutuklunun elleri soğuktan morarmış, sonra morluklar siyahlanmaya başlamış,
kangren tehlikesi hâlâ devam ediyormuş. İlyas hapishaneden iki elini kaybederek
çıkmamalı. Peki, İlyas’ın iki eli neden tehlike altında? Çünkü
hapishane idaresi doğal gaza geçmek için yaz aylarını bırakmış, kış aylarında
doğal gaza geçmiş ve kasım ayından sonra zemheri soğuklar gelmiş, bir ay
boyunca ne kaloriferler yanmış Tekirdağ’da ne de insanlar ısınabilmiş ve her
türlü girişime rağmen, İlyas’ın ellerinin morarmasına rağmen, ailesinin her
türlü girişimine rağmen, maalesef bir çift eldiveni hapishane idarecisi
aracılığıyla İlyas’a ulaştırmak mümkün olmamış.
Değerli
arkadaşlar, hapishane insan öğüten bir canavar olmamalıdır. Devletin
yükümlülüğü, sağ salim aldığı insana aynı şekilde cezasını çektirmek ve günü
geldiğinde özgürlüğe kavuşturmaktır.
İnsan
Hakları Derneğinin 2011 verilerine göre, hapishanede 300’den fazla ağır hasta
bulunmakta ve bu hastaların çoğu ölümün kıyısında. Hapishanede tedavi koşulları
olmayan bu insanlar aslında ölüme mahkûm edilmiş olmuyor mu?
Gazeteci
Suzan Zengin ilerlemiş hastalığına ve yaşına rağmen uzun süre hapishanede
kaldı, tahliye edildikten birkaç ay sonra da yaşamını yitirdi. Üstelik kendisi
hükümlü bile değildi.
Kanser
hastası Güler Zere “Beni ölümün kıyısına getirip
tahliye ettiler.” dedi ve altı ay sonra hayatını kaybetti.
Değerli
milletvekilleri, Abdullah Akçay, on dört yaşında, bir suç çetesi tarafından
kaçırıldı. Suça bulaştı, tutuklandı, hırsızlıktan hüküm giydi. Gençliğe
hapishanede adım atan Abdullah on sekiz yaşında lösemi hastası oldu. Son
günlerini ailesinin yanında, çocukluğunu geçirdiği köyünde geçirmek istiyordu,
ama penceresi olmayan dört duvar içinde, demir kapının arkasında bir hastane
hücresinde öldü ve içeride şimdi Suzanlar, Gülerler, Abdullahlar ölümün
kıyısında bekliyorlar. Ölüm onları almadan, bizler onların son günlerini
sevdikleriyle, hasretleriyle geçirmeleri için çaba göstermeliyiz.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, size İnönü Üniversitesinin eski rektörü Profesör Doktor
Fatih Hilmioğlu’nun hikâyesini anlatacağım.
Fatih
Hoca Ergenekon davası kapsamında tutuklandı. Sağlığı bozuldu, Adli Tıp 3’üncü
İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Genel Kurulu, Fatih Hilmioğlu’nun eğer sağlıklı
koşullarda beslenemezse, sağlıklı koşullarda cezasını çekmez ise kanser
olabileceğini söyledi, ama maalesef, bunu ne hastane idaresi dinledi ne de
Adalet Bakanlığı dinledi. Geçtiğimiz günlerde devletin Avcılar Murat Kölük
Devlet Hastanesinden almış olduğu raporda acı gerçek ortaya çıktı. Fatih
Hilmioğlu, kanser başlangıcı olmuş arkadaşlar. Fatih Hilmioğlu’nun cezasını siz
mi vereceksiniz öldürerek yoksa adalet mi?
Değerli
arkadaşlar, Kemal Gömü, akıl hastası ve tek başına hayatını idame ettiremiyor.
Resmî kurumlarca verilmiş 11 tane raporu var. Kronik şizofreni ve buna benzer
çeşitli hastalıkları var ama hâlâ Kemal Gömü cezaevinden serbest bırakılmıyor,
cezaevinde yatmaya devam ettiriliyor. Cumhurbaşkanı yetkisini kullanmıyor.
Değerli
arkadaşlar, hapishanede ziyaret etmiş olduğum insanlardan birisi de gazeteci
Mehmet Yeşiltepe. Beyninde 1 litre suyla her an ölüm tehlikesi altında yaşıyor
doktorların rapor vermesine rağmen.
Yine
burada sizler gibi seçilip gelen birisi daha var hastanede, hastane köşelerinde
acı çeken, işkence gören; Sayın Mehmet Haberal. Mehmet Haberal, fizik tedavisi
görüyor bel fıtığından. İki sefer ziyaretine gittim.
Fizik
tedavi gördüğü yer değerli milletvekilleri, değerli AK PARTİ’li
milletvekili arkadaşlarım, fizik tedavi gördüğü yerde fizik tedavi uzmanı yok
ve bir gün herkesin başına gelebilir.
Mehmet
Haberal’ın kaldığı yerden, Fatih Hilmioğlu’nun kaldığı yerden bir milletvekili
olarak utandım. Orayı ziyaret ettiğimizde, arkadaşlarımla birlikte ziyarete
gittiğimizde oradaki bir devlet memuru, bir memur seçilmiş milletvekillerini
seçilen milletvekilini, ziyaret ettirmemek için elinden gelen her şeyi yaptı
arkadaşlar.
Yine
2 No.lu Silivri Cezaevi Müdürlüğüne beş arkadaşımızla beraber yine orada yatan
aydınları ziyarete gittiğimizde, bizi üç buçuk saat kapıda bekletti,
telefonlarımıza dahi çıkmadı.
Değerli
arkadaşlar, sizler insanları yargılıyor musunuz, süründürüyor musunuz? Cezayı
infaz mı ediyorsunuz, infazla insanları infaz mı ediyorsunuz?
Isparta
E Tipi Cezaevinde Özgür Uygun adlı bir hükümlü var arkadaşlar. Felç geçirmiş,
yaşamını kardeşiyle beraber idame ettiriyor.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye’nin her yanında bir hukuksuzluk var. Türkiye’nin bütün
cezaevlerinde devlet, hukuksuzluğu eşitlemiş. Mustafa Balbay’a ne kadar
hukuksuzluk yapıyorsa, maalesef, Cihan Kırmızıgül’e de aynı şeyi yapıyor.
Mustafa
Balbay, Tuncay Özkan, Soner Yalçın gibi aydınlar maalesef birer kişilik
hücrelerde ölüme terk edilmiş durumda. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımız
söyledi, Sayın Artvin Milletvekilimiz: ”Mustafa Balbay beton kokuyor.” dedi
arkadaşlar. O, seçilmiş bir milletvekili. Hiçbirimizin, hiçbirinizin Mustafa
Balbay’a, seçilen milletvekillerine, cezası da olsa cezaevinde yatan hiçbir
mahkûma bedel ödetme hakkı yoktur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ
AĞBABA (Devamla) – Bu önerinin kabul edilmesini dileyerek, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım:
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk
ve arkadaşları tarafından, demokrasiye müdahaleye zemin hazırlayan karanlık
olayların aydınlatılması, devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapıların
açığa çıkarılması hakkında verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 14/2/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
14.02.2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 14.02.2012 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve arkadaşları tarafından, 04.11.2011 tarihinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “Demokrasiye müdahaleye zemin
hazırlayan karanlık olayların aydınlatılması devlet içindeki yasa dışı
örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılması” hakkında verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin, (103 sıra nolu) Genel Kurul’un
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 14.02.2012
Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
– Önerinin lehinde, Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk.
Buyurunuz
Sayın Öztürk.
ALİ
RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis araştırma
komisyonu kurulmasına ilişkin verdiğimiz öneri üzerinde söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biz Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kürsüsünde geçmişte kalan
karanlıkların, demokrasi dışı olayların açığa çıkarılması ve aydınlatılması
uğraşısını verirken, yukarıda Adalet Komisyonunda devlet içerisinde yeni bir
çeteleşmenin önünü açacak olan, devlette faili meçhul dönemlerini yeniden
başlatacak olan, “Devlet için kurşun atan da kurşun yiyen de bizdendir.”
dönemini başlatacak olan bir kanun görüşülüyor. Adı: MİT Kanununun 26’ncı Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi.
Mevcut
MİT Kanunu’nun 26’ncı maddesi, MİT mensuplarının görevin niteliğinden doğan ya
da görevin ifası sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturulmalarını
Başbakanın iznine bağlamışken, getirilen kanun teklifiyle, MİT mensuplarının
veya Başbakanın özel bir görevi ifa etmek üzere görevlendirilenlerin görevin
niteliğinden doğan ya da görevi ifa ederken işledikleri suçlardan doğan ya da
Ceza Muhakemesi 250’nci maddesi kapsamına giren suçlardan dolayı
soruşturulmalarını Başbakanın iznine bağlıyor. Yani
bu görevlendirilenlerin kim olduğu, ne olduğu belli değil ve Başbakanın hangi
özel görev için bunu yaptığı da belli değil. Açıkça özel, kişiye, somut olaya
özgü kanun çıkarmaktan daha öte anlamı var bunun. Bunun anlamı devleti
demokratikleştirmekten uzaktır. Bir yandan demokrasi ve hukuk türküsü
söyleyeceksiniz, bir yandan geçmişte kalan, faili meçhul bırakılan siyasi
cinayetlerin açığa çıkarılmasını söyleyeceksiniz ama öbür yandan devleti
gayrimeşru işlere bulaştıran, yeni yeni faili meçhuller yaratan bir organ
hâline getirecek bir dönemi başlatacaksınız.
Değerli
arkadaşlarım, demokrasi ve hukuk bir bütündür. Siz bu ülkede hukuku küçülterek
ya da hukuku azaltarak demokrasiyi çoğaltamazsınız ve hukuku azaltanlar, hukuk
uygulamalarından kaçanlar, bireyleri, kişileri hukuk denetiminden kurtarmaya
yönelenler asla şunu unutmamalıdırlar ki, hiçbir zaman demokrat olamazlar.
Şimdi
elimde bir kupür var. Bu kupür
Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın kupürü:
“Herkes yaptığının hesabını verecek.” diyor Sayın Bülent Arınç. Ne zaman diyor?
İstanbul Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kuvvet komutanları hakkında
tutuklama kararı verdiği zaman söylüyor. Ve diyor ki Sayın Başbakan Yardımcısı
o tarihte: Türkiye'de her şeyin ortaya döküleceğini ve herkesin yaptığı her şeyin
hesabını vereceğini belirterek “Ben dâhil böyle olursak gerçek hukuk devleti
oluruz. Türkiye bunu gördüğü için kendini mutlu saymalı. Bunlar kutlu doğum
sancılarıdır, bunlar iyi şeylerdir. Türkiye hukuk devleti olma yolunda
ilerleyecekse bir şeylerin hesabının sorulması gerekir.” diyor. Ama değerli arkadaşlarım, MİT Müsteşarı ve eski 2 MİT Müsteşar
Yardımcısı hakkında İstanbul Özel Yetkili Savcısının sadece ifade almaya
çağırması karşısında Hükûmet hep bir ağızdan bağırmakla kalmıyor, yani düne
kadar “Yargı işine bakıyor, demokratik yargı süreci işliyor.” diyenler şimdi
“Savcının ifade almak istediği kişiyi Savcının elinden nasıl kurtarabiliriz?”
diyorlar, Savcı hakkında soruşturma açıyorlar. O da yetmiyor, bir kanun
getiriyorlar çeteleşme kanunu! Değerli arkadaşlarım, bunlarla demokratik
iddialarınızda samimi olmadığınızı gösteriyorsunuz.
Bakın,
biz söyledik: Bu ülkede 12 Eylül öncesi, 12 Eylül sonrası işlenen, faili meçhul
bırakılan siyasi cinayetlerde devletin kontrgerilla yapılanmasının etkisi
olduğu iddiaları Türkiye’de dün de vardı, bugün de vardı. 1 Mayıs 1977
olaylarının tezgâhlanmasında, yapılanmasında bu ülkenin MİT'inin ya da diğer
görevlilerinin, diğer teşkilatlarının dahli olduğu iddiaları hiçbir zaman
ortadan kalkmamıştır.
16
Mart 1978 olayları var. İçinizde genç olan arkadaşlarımız bilmez. İstanbul
Üniversitesinde 16 Mart 1978 günü, Beyazıt Meydanı’ndan çıkan hukuk fakültesi
öğrencilerinin üzerine silahlı, bombalı saldırı düzenleniyor. Burada Cemil
Sönmez, Baki Ekiz, Ahmet Turan Ören, Murat Kurt, Abdullah Şimşek, Hatice Özen,
Abdülhamit Akıl öldürülüyor, pek çok öğrenci yaralanıyor. Bunlara ilişkin dava
açılıyor değerli arkadaşlarım. Önce, adam öldürme suçundan dava açılıyor ve 5
kişi delil yetersizliğinden beraat ediyor. Daha sonra 1988
yılında, yeniden kamuoyunun tanıklık yapması çağrısında bulunuyorlar o zamanın
bu olayların mağduru olan Avukat Cem Alptekin tarafından –o zaman olayın
mağduru ve bu olayın da mağdurlarının avukatlığını yapıyor- ve bu çağrı sonunda
İsot ailesinin ortaya çıkmasıyla 1992 yılında yapılan
suç duyurusundan sonra 95 yılında dava yeniden görülmeye başlanıyor ve 95
yılında, müdahil vekillerinin “katliamın kontrgerilla eylemi” olma iddiasını
mahkeme ciddiye alıyor ve müdahil vekillerinin taleplerine uygun olarak 12 Eylül
öncesi ve sonrasının önemli siyasi cinayet ve katliamlarına ilişkin dava
dosyalarıyla, Susurluk kazası ve sonrasında düzenlenen Meclis ve Başbakanlık
Teftiş Kurulu raporlarının celbine karar vermekle davayı “Adam öldürme davası”ndan “Kontrgerilla davası”na
dönüştürüyor ancak devlet kurumlarının mahkemenin istediği bilgi ve belgeyi
göndermemesi, üstelik de davada müdahil vekili olarak bulunan Avukat Cem
Alptekin’in bir MİT belgesini sunmuş olmasından dolayı MİT'in şikâyeti üzerine
bu Cem Alptekin hakkında dava açılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, 2 kişi arasındaki konuşmaya ilişkin bir belgeyi sunuyor avukat
Cem Alptekin. Avukatın görevi kendi müvekkillerinin yararına savunma yapmaktır
ve gerçeği ortaya çıkartmaktır ama MİT suç teşkil eden bu belgeyi arşivlerinde saklıyor,
mahkemeye intikal ettireceği yere arşivlerinde saklıyor. Ve sonunda bu dava,
değerli arkadaşlarım, 2008 yılında zaman aşımı nedeniyle maalesef düşüyor.
Çünkü bu süreçte mahkeme sadece gün vererek, rutin olarak gün vermekle davayı
geçiştiriyor. Yani dava bir kontrgerilla davası olmasına rağmen zaman aşımı
nedeniyle düşürülüyor. Avukat da beraat ediyor ama avukatın beraat
gerekçesindeki belirtilen hususlar mahkemece hiçbir zaman araştırılmıyor.
Adalet Bakanına 23’üncü Dönemde verdiğim soru önergesine bir türlü cevap
verilmedi bu konuda. Gerçekten bugün MİT’in arşivlerinde konusu suç teşkil
eden, mahkemelere intikal ettirilmeyen belgeler var mıdır, yok mudur? Bunların açıklanması lazım. Hele hele bugünlerde yukarıdaki
kanun görüşülürken Türkiye’deki birtakım eylem ve işlemlerin MİT tarafından
yapıldığı konusundaki iddialar Türkiye’yi çalkalamaktayken bunları çıkıp
Başbakanın açıklaması lazım.
Değerli
arkadaşlarım, biz gerçekten Sayın Bülent Arınç’ın
dediği gibi herkesin yaptığının hesabını vermesini istiyorsak bunları
bizdendir, sizdendir diye ayıramayız. Gerçekten bu ülkede demokratik hukuk
devletini tam olarak kurmak zorundayız. Eğer bugün yargısal alandaki
sıkıntıları kaldırmak istiyorsak yapacağımız tek bir şey vardır: Bu sıkıntılara
neden olan Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250, 251, 252’nci maddelerine göre
kurulan ve faaliyet gösteren özel yetkili mahkemeleri kaldırmaktır,
karanlıkları aydınlatmaktır, pislikleri temizlemektir. Hukuk devletinin
geçmişinde pislik olmaz, karanlık olmaz arkadaşlar.
O
nedenle, ısrarla söylüyoruz, faili meçhul bırakılan siyasi cinayetleri hep
birlikte araştıralım diyorum. Önergemizin desteklenmesini istiyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Aleyhinde
Muş Milletvekili Sırrı Sakık.
Buyurunuz
Sayın Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI
SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de Cumhuriyet Halk Partisi
Meclis araştırma önergesinin aleyhinde söz aldım. Gruplar arası dağılım
yapılırken bize aleyhte söz hakkı düştü ama bunun aleyhinde olmamızı
beklemeyin.
Sevgili
arkadaşlar, aslında, burada bu önergeler konuşulurken iktidar partisinin
milletvekilleri çıkıp cevap veriyorlar. Biz, burada İç Tüzük tartışmalarını
yürütürken aslında bu milletvekili arkadaşlarımızın hukukunu da savunuyorduk.
Böyle bir kapı kulluğu olmaz, böyle bir demokrasi olmaz.
Şimdi,
ben bu milletvekili arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu tanıyorum. Vallahi,
bilgili, birikimli, kendi alanlarında epeyce de bilgili arkadaşlar. Yani buraya
neden çıkıp bilgisini, birikimini bu Parlamentoyla paylaşmaz, neden halkla
paylaşmaz? Çıkarlar, tek sözcükle “Gündem çok doludur.” E, sizin düşünceniz yok
mudur? İşte, aslında sorun burada başlıyor. Yani AKP “Bir şeyleri
değiştiriyorum.” diye yola çıkıyor ama bir şeye dokunmuyor. 12 Eylül
Anayasası’nı, 12 Eylülün getirdiği yasaları, bütün boyutuyla sahipleniyor.
İşte, odur ki, o Siyasi Partiler Yasası,
o Seçim Kanunu’dur ki milletvekilini kapı kulu yapan bu yasalardır.
Bizim buralardan başlamamız lazım. Eğer özgür iradeyle Parlamentoya vekiller
gelse, eminim ki kimse buradaki on dakikalık süreyi bir dakikaya yerleştirerek
düşüncelerini açıklamadan inmez. Çünkü sizin seçmenleriniz de sizi izliyorlar. Yok mu yani bu faili meçhullerle ilgili sizin bu konuda bir
bilginiz, bir birikiminiz yok mudur veyahut da cezaevleriyle ilgili yok mudur?
Ama ne yazık ki milletvekili arkadaşlarımız bu konuda büyük bir haksızlıkla
karşı karşıyadır.
Aslında,
isyan gemide başlamalıdır. Siz de çıkıp demelisiniz ki: “Yahu, biz
konuşmalıyız. Biz onun için buraya geldik.” Çünkü geçen gün ben bir
arkadaşımızı burada dinlerken dedi ki: “Ben genç bir vekilim. Geldim,
düşüncelerimi halkımla paylaşmak istiyorum, Parlamentoyla ama Siyasi Partiler
Kanunu ve Seçim Kanunu bu olunca kimse genel başkanın talimatı dışında bir şey
söylemez.”
Bakın,
yukarıda bir kanun teklifi görüşülüyor. Sevgili arkadaşlar, bunlar 12 Eylülden
bize miras kalanlardır. Söyledik, biraz önce burada yine seslendirdik. İstiklal
mahkemeleri, devlet güvenlik mahkemeleri ve özel yetkili mahkemelerin
birbirinden hiçbir farkı yoktur. Bunlar hep muhaliflere karşı kurulmuş
mahkemelerdir. İşte bugün, bu mahkemelerden size bir yönelme oldu ama sizin
gerçek niyetiniz… Yani bu antidemokratik mahkemeleri ortadan kaldırmak gibi bir
düşünceniz yok, kendinize uygun bir şey yaratmaya çalışıyorsunuz. Oysaki daha
önce de söyledik: Bu terörle mücadele yasaları da gündeme geldiğinde en çok
askerler tepki gösteriyordu ama bugün bir Genelkurmay Başkanı terörle
mücadeleden dolayı içeride. Bu özel yetkili savcılara o kadar çok görevler, o
kadar yetkiler verdiniz ki çıkıp, resmen celp aslında Sayın Başbakanadır. Siz
kim için bu kadar yetkileri yüklediniz? Çünkü muhalifler için. Kimler için?
Devrimciler için. Kimler için? Kürtler için. Ve bugün de döndü, size geldi.
Şimdi,
gelin hep birlikte 12 Eylülden hesap soralım. Yani sözde böyle bir anayasal
değişiklik falan 2010 yılında yaptınız ama o değişen maddelerin hiçbirinin uyum
yasalarını hayata geçirmediniz. Bir tek tanesini, Hâkimler ve Savcılar Üst
Kurulunun uyum yasalarını geçirdiniz, onun dışındakilere müdahale etmediniz
çünkü 12 Eylül sizi de besliyor. 12 Eylüldür
iktidarınızı sekiz, on iki yıldır ayakta tutan o Siyasi Partiler Yasası’dır, o
Seçim Kanunu’dur. Ve biz hep feryat ediyoruz: Bakın, o bölgede işlenen faili meçhul
cinayetler… Yargı hâlen bu konuda seyirci. Levent
Ersöz orada, Silopi’de bir ilçe başkanımızı ve yöneticimizi gözaltına alıp… Ve
o kışladan bu 2 şahıs hâlâ çıkmadı ve Levent Ersöz cezaevinde yargılanıyor
Ergenekon’dan, ama faili meçhul cinayetlerden dolayı suçüstü yakalandığı hâlde
burada biz mağduruz ve buraya müdahil olamıyoruz. Onun için, Ergenekon
yargılanması da faili meçhullerin dışındadır, onların nemalandığı alanlar da
aslında Kürt coğrafyasıdır. Açıkça ilan ediyoruz, buradan feryat ediyoruz: O
dönem siyasal iktidarın, askerî-sivil bürokratların hepsinin bunda payları
vardı.
Şimdi
“Bin tane operasyon yaptım.” diyen bir dönemin Bakanı bugün oturumu yöneten
Sayın Başkanın eşi için “Tuğlayı çektiğimiz zaman tamamen çöker.” diyebiliyorsa
ve bu, elini kolunu sallayarak dolaşabiliyorsa o da bu ülkenin bir ayıbıdır. “O
dönemde biz karar verdik, Kürt iş adamları için, şu şahsiyetler için karar
verdik.” diyen bir Başbakan elini kolunu sallıyorsa bu Parlamentonun bir
ayıbıdır. Eğer o dönem kararlar Millî Güvenlik Kurulunda alınıyorsa, içinde
Demirel’den Çiller’e, Doğan Güreş’e, Mehmet Ağar’a kadar herkes orada görev
alıyorsa ve bunlarla ilgili bir işlem yapılamıyorsa bu ülkenin bir ayıbıdır,
sizin bir ayıbınızdır.
Şimdi
sormak istiyorum: Bu güçleri, bu şahsiyetleri koruyan güç kimdir? Hangi güçtür
bunları koruyor? Hani 12 Eylülden hesap soruyordunuz? Hani 12 Eylül
Anayasası’nı değiştiriyordunuz? Hani 12 Eylül, bu devlet güvenlik mahkemeleri
ve özel yetkili mahkemeler halka zulmetti? Aslında hepimiz kalkıp, 12 Eylülün
ürünü olan devlet güvenlik mahkemelerini ve özel yetkili mahkemeleri yok
hükmünde saymalıyız, onların verdikleri kararları da yok hükmünde saymalıyız.
Ama bunları yapmıyoruz. O dönemde bu kadar kana bulaşmış insanların böyle ciddi
bir şekilde… Bu birlikte cinayet işleyenlerin sözüdür. Onlar “Bize talimatlar
geliyordu, biz ona uygun bir şekilde hareket ediyorduk.” diyorlar, ama tetiği
çekenler içeride, tetiği çektirenler ve listeyi sunanların hiçbiriyle ilgili
bir tek işlem yapılmıyor ve bugün tartıştığımız, konuştuğumuz bu mahkemeler
bütün muhaliflere karşı…
Bakın,
avukatlarla ilgili savcı keyfî davrandı, 40 tane avukatı içeri aldılar. Nedir
suçlama? “Efendim, İmralı’ya gittiniz, Öcalan’la görüştünüz.” Giden avukatlar
yasal görevlerini yerine getirmişler, kimi avukat bir kez gitmiştir ve neye
dayanarak tutukluyorsunuz? Özel savcının yetkisine dayanarak.
Gazetecileri tutukluyorsunuz, bilim adamlarını tutukluyorsunuz ve bu
özel yetkili savcılar bu görevlerini alabildiğine kötü kullanıyor ama
hiçbirinizin kılı kıpırdamıyor ama sorun MİT’e gelince… Tabii ki ben şunu
açıklıkla ifade etmek istiyorum, bu uygulamayı da yanlış buluyorum yani
savcının durumdan vazife çıkararak MİT’le ilgili başlattırdığı bu soruşturmanın
aslında bir rövanş soruşturması olduğuna inanıyorum. Böyle bir görevi
olmamalıdır savcının. Savcı yetkisini aşıyor ama burada MİT’in sahipleri var,
peki, bu halkın sahipleri kim olacak?
Binlerce
insan gözaltına alınıyor -belediye başkanları- ve 8 bine yakın insan
tutuklanıyor. Ne yapmalı, bunlar nereye sığınmalıdırlar? Özel yetkili mahkeme
ve savcılar keyfî tutuklama yapıyor, keyfî bir uygulama içerisinde oluyor ve
sizin kılınız kıpırdamıyor. Kendinize göre bir hukuk oluşturuyorsunuz,
kendinizi ve yandaşlarınızı kollayan, koruyan bir anlayış içerisindesiniz ama
şunu unutmayınız: Tanrı’nın değirmeni ağır döner ama iyi öğütür, siz de bunlara
tabi olacaksınız yani bu bir gün sizi de vuracak. Onun için yol yakınken daha
çok insaf, daha çok vicdan, daha çok bu halkın selameti için hep birlikte,
gelin, bu özel yetkili mahkemeleri birlikte ortadan kaldıralım ve bu halka
uygulanan haksız politikalara bir an önce son verelim.
Benim
bu Meclis araştırma önergesiyle ilgili olumlu oy dileğim olacak ama ne mümkün,
bunun olmayacağını yıllardır hep bize bu kürsü, bu Parlamento gösterdi ama, gerçekten, el kaldırırsanız kaybedecek hiçbir şeyiniz
yoktur.
Ben
eminim ki Başbakan da bütün bu ellere bir şey söylemez çünkü Sayın Başbakan da
diyor ki: “Biz aslında faili meçhul cinayetleri araştırmak istiyoruz, BDP
engel.” Hodri meydan, biz getirdik, buyurun oy verin; CHP getirdi, oy verin.
Eğer bize inanmıyorsanız o zaman siz getirin, biz hep birlikte sizin önergenize
oy verelim.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.
Önerinin
lehinde Mersin Milletvekili Mehmet Şandır.
Buyurunuz
Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisinin bugün gündeme getirdiği, gündeme alınması için verdiği
önergenin lehinde konuşuyorum. Gündeme alınmasını istediği konu; devlet içinde
yasa dışı örgütlenme ve yapıların açığa çıkarılması için bir komisyon
kurulmasını talep ediyor, bunun gündeme alınmasını ön görüşme-lerinin yapılmasını istiyor.
Gerçekten,
bu önergenin üzerinde konuşulmuş olması bile önemli bir avantajdır. Arzu ederim
ki gündeme alınması temin edilse de üzerinde kapsamlı bir görüşme yapsak çok
daha faydalı bir iş yapmış oluruz. Daha ötesi, ülkemiz, bir haftadan bu yana,
Türkiye Cumhuriyeti devletine, milletimize, Türkiye Büyük Millet Meclisine,
seksen yıllık cumhuriyetimize yakışmaz birtakım olaylar yaşıyor ve herkesi
rahatsız eden birtakım gelişmeler var. Tüm bu gelişmelerin gerçeğini
öğrenebilmek için Hükûmetten bir açıklama beklediğimizi en başta söyledik ama
bugüne kadar bu konuda kapsamlı, detaylı, gerçekçi bir açıklama da yapılmadı.
Aslında doğru olan, bu kadar önemli, toplumda karşılığı olan; toplumu,
ülkemizin geleceğini çok doğrudan ilgilendiren bu tür konularda burada bir
genel görüşme açılmasıdır, burada Hükûmetin bilgi vermesidir, grupların bu konu
üzerinde görüşlerini ifade etmesidir.
Neler
oluyor sayın milletvekilleri, Türkiye’de neler oluyor? Yani milletin vekilleri
olarak, milletin oylarıyla seçilmiş Hükûmet olarak Türkiye’de yaşanan bu
olaylarla ilgili millete bilgi verme tenezzülünde niye bulunmuyorsunuz, niye
böyle bir şeyin konuşulmasını çok önemsemiyorsunuz? Hiçbir şey olmamış gibi
hayata devam etmek bazen çok da faydalı değil. Hep böyle öteleyerek,
erteleyerek, olanların üzerini örterek geleceği kuramayız, geleceğe bir güven
oluşturamayız. Bu sebeple, bu konunun konuşulması önemli. Bu
konunun konuşulmasının bir Danışma Kurulu grup önerisi olarak gündeme
getirilmesi yetmez benim kanaatime göre. Bir genel görüşmeyle veya bir bakanın
bilgi vermesiyle burada bu konuda, toplumu ilgilendiren ve ülkenin geleceğini
ilgilendiren bu tür konularda kapsamlı bir görüşme, tezekkür, bir müzakere
yapılması bence çok gerekli.
Değerli
milletvekilleri, bakınız önergede ifade edildiği gibi “devlet içindeki yasa
dışı örgütlenme ve yapılar…” Bu husus, cumhuriyet döneminin tüm dönemlerinde
çok su götürür, çok önemli bir iddia. Çünkü devlet bu
toplumun en önemli değeri. Devlet milletin örgütlü gücüdür, milletin en
üst örgütüdür. Devlet olmazsa millet olmaz. Devlet olmazsa egemenlik olmaz,
bağımsızlık olmaz, onurlu, huzurlu yaşamak olmaz. Devlet bizim için çok
değerli, çok önemli. Devletin yerine ikame edebileceğimiz bir başka sistem
bugüne kadar geliştirilememiştir. Yani, Birleşmiş Milletler, uluslararası
birtakım teşkilatlar devletin yerine ikame olup devletten beklenen
fonksiyonları yerine getirmemiştir ama devletin gerçekten milletin devleti
olabilmesi için de, bu devletin hukukun içinde olması, hukukun üstünlüğünü
kabul etmesi, uygulamalarının adaleti temin etmesi çok önemli, olmazsa olmaz
şarttır. Hukuk olmayan bir devlet, hukukun üstünlüğünün içselleşmediği, kabul
hâle gelmediği bir devlet zulüm devleti olur.
E
şimdi yaşadığımız hadise de gerçekten kabul edilebilir bir şey değil: Devletin
iki çok değerli, çok önemli kurumu birbirlerini suç örgütü olmakla suçluyorlar.
Ne hukuk kalıyor ne hukukun üstünlüğü kalıyor ne teamüller kalıyor, ne
demokrasi kalıyor. Ortaya çıkan sonucu hazmedebilmemiz, içimize sindirebilmemiz
mümkün değil. Demokrasi, toplumun birlikte yaşama iradesinin sistemi. Siz
demokratik sistem içerisinde iktidar olup kurduğunuz hukuka kendiniz
uymazsanız, eşit, adaletli ve genel bir uygulama geliştiremezseniz sonuçta bu
devletin ve bu devlet adına yetki kullanan siyasi iktidarın uygulamalarının adı
“zulüm” olur değerli arkadaşlar. Maalesef son günlerde yaşadığımız hadise bu.
Değerli
arkadaşlar, bakın, bir operasyon yapılıyor, bu operasyonda çok önemli iddialar
ortaya konuluyor. Bu iddialara cevap verilmesi gerekirken birtakım hukuk
düzenlemeleriyle mesele örtbas edilmeye çalışılıyor. Ortaya konan iddialar çok
önemli. Bu iddiaları yok saymanız mümkün değil. Bu iddialar, bir siyasi
partinin il merkezinde yapılan aramada, KCK operasyonu doğrultusunda, on iki
adet ses kaydı ve on dokuz adet Abdullah Öcalan’a ait yazılmış mektup ele
geçiyor. Yapılan operasyonlarla yakalanan KCK militanları veya işte bu iddia
kapsamında gözaltına alınan insanların ifadelerinde çok önemli iddialar ortaya
konuluyor. KCK operasyonu kapsamında savcılık bazı soruların cevabını bulmaya
çalışıyor. Bu cevapların arayışında oklar, yollar MİT’i gösteriyor. Millî
İstihbarat Teşkilatı, bu devletin ve bu milletin çok önemli, çok değerli bir
kurumudur. Bu kurumun üzerinde toplu iğne başı kadar bir gölgenin, bir şaibenin
olması geleceğimiz açısından çok ciddi tehdit ve tehlikeler taşır. Bakın, Millî
İstihbarat Teşkilatı hakkında bulunan bu delil ve belgelere dayalı olarak
ortaya konan iddialar şunlar:
Deniliyor
ki “KCK yapılanması MİT’in gözetimi ve denetimi eşliğinde tamamlanmıştır.”
Değerli
arkadaşlar, KCK etnik bölücülüğün siyasi ve silahlı örgütü, bir suç örgütü. Bu
suç örgütünün gözetimi ve denetimi Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından
yapılmıştır iddiası var ortada. Bu iddiayı yok saymanız mümkün mü?
Bir
başka şey: “Örgütün yönetilmesine Millî İstihbarat Teşkilatı heyeti aracılık
etmiş ve yönlendirmiştir.” diyor.
Bir
başka iddia: “KCK’nın ortaya koyduğu hain saldırı ve
eylem talimatlarının önlenmesi ve engellenmesine dönük tedbirlerin alınmasını
MİT engellemiştir.” deniliyor. Milli İstihbarat Teşkilatının kendi görev
alanında olan ülkenin güvenliğinin sağlanması noktasında görev yapmadığı iddia
ediliyor.
Bir
başka şey: İstihbarat toplama görevi ihlal edilerek devletin bütünlüğünü bozma
ve anayasal düzeni yıkma konusunda KCK’yla iş birliği
yapıldığı iddia ediliyor.
Bir
başka şey: İmralı canisiyle Kandil arasında kuryelik görevi yapıldığı iddia
ediliyor.
Değerli
arkadaşlar, bunları sıralayabiliriz. Hatta bu konuda yeni Anayasa düzenlemesi
için bazı taahhütlerde bulunulduğu, bazı taahhütlerin ortaya konulduğu iddia
ediliyor ve tüm bunların Oslo sürecinde gerçekleştiği söyleniyor.
Şimdi,
bu iddiaları yok sayarak özel yetkili savcılığın kanundan kaynaklanan görevi
doğrultusunda, bir soruşturmanın delillerine dayalı olarak başlattığı
soruşturmayı burada kanun çıkartarak engellemeye kalkarsanız bunun adı “hukuk
devleti” olmaz, bunun adı “zulüm devleti” olur değerli arkadaşlar.
Şimdi,
yukarıda Adalet Komisyonuna getirip görüştürdüğünüz ve bu hafta veya önümüzdeki
günlerde burada kabul edilmesini dayatacağınız bu MİT yasasıyla ilgili temin
etmeye çalıştığınız hadise hukukun önünü kesmektir, hukukun uygulanması değil,
yine kendi oylarınızla çıkarttığınız CMUK Yasası’nın 250’nci maddesine göre
görev yapan savcıların önünü kesmektir.
Değerli
arkadaşlar, bu gidiş doğru gidiş değil. Yani bakın, size bir şey sorarlar “Dün
dündür, bugün bugündür.” derseniz, o sizin bileceğiniz iş. Ferhat Sarıkaya’ya
yapılanla Sadrettin Sarıkaya’ya yapılan arasındaki
çifte standardı nasıl izah edeceksiniz? Vicdanlarınızı millete karşı nasıl izah
edeceksiniz? Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a yapılanla şimdi MİT
Müsteşarına yapılanın arasındaki bu farklılığı nasıl izah edeceksiniz? Birini
korumak için kanun çıkartıyorsunuz, birinin de hapse atılmasını “Hukukun
gereği, hukukun üstünlüğü.” diye savunuyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, kafanızı kumdan çıkartın. Bu gidişiniz bir demokratik, meşru hukuk
devleti uygulaması değil, bu gidişiniz maalesef zulüm devletine doğru, despot
bir devlete doğru…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) – …hukuku kendi amaçlarınız yönünde kullanma amacını taşıyan
bir uygulama olur. Bunların doğru olmadığını düşünüyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Önerinin
aleyhinde İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Kaynarca.
TÜLAY
KAYNARCA (İstanbul) – Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekillerimiz; Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisi aleyhine söz aldım. Bu vesileyle saygıdeğer
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
CHP’nin
önerisi, demokrasiye müdahaleye zemin hazırlayan karanlık olayların
aydınlatılması, devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapıların açığa
çıkarılmasıyla ilgili bir araştırma talebidir. Elbette, söyleyecek çok söz var
ama bir taraftan da bekleyen sorular, cevap bekleyen sorular var. Yine
ağırlıklı olarak muhalefet partilerinin vermiş olduğu sözlü sorular ve bu
soruların bakanlarımız tarafından beklenen cevapları var ama çoğu zaman vakit
yetmediği için bu sözlü sorular dahi cevap bulamamaktadır. Yasama görevinin
yanı sıra Genel Kurulun denetim görevi vardır ve salı günleri denetim için
önemli bir zaman dilimi ayırmak gerekir.
Ben
bu anlamda, bu duygu ve düşüncelerle sözlü sorulara da ciddi zaman kalması ve
denetim faaliyetinin etkin yapılabilmesi adına CHP grup önerisinin aleyhinde
görüş belirttiğimi ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Kaynarca.
SIRRI
SAKIK (Muş) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI
SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Şandır bir konuyu dile getirirken
“Bir partide yapılan bir aramada dokümanlar bulundu.” dedi. Hiçbir doküman yok
yani medyanın asparagası. Bunların tutanağa geçmesi
için söz istiyorum.
BAŞKAN
– Buyurunuz Sayın Sakık.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
KCK operasyonu doğrultusunda bir partinin il binasında dokümanlar bulunduğuna
dair verdiği bilginin doğru olmadığına BDP Diyarbakır il örgütünde böyle bir
dokümanın bulunmadığına ilişkin açıklaması
SIRRI
SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; söz verdiğiniz için çok
teşekkür ediyorum.
Biraz
önce Şandır burada bu son operasyonla ilgili
düşüncelerini beyan ederken… “KCK operasyonu” adı altında yapılan operasyonda
Diyarbakır il örgütümüzde böyle bir doküman bulunmamıştır ama görüşmeleri bir
bütün olarak biz de biliyoruz yani görüşmeler medyaya da yansıdı. Onun için
yani daha önce medyaya yansıyan bu görüşmeler… Diyarbakır Barış ve Demokrasi
Partisi il binasında tek noktada bir doküman yakalanmamıştır. Kamuoyunun bunu
bilmesi gerektiğini, Parlamentonun da bunu bilmesi gerektiğini… Bu vesileyle
söz aldım.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Sakık.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk
ve arkadaşları tarafından, demokrasiye müdahaleye zemin hazırlayan karanlık
olayların aydınlatılması, devlet içindeki yasa dışı örgütlenme ve yapıların
açığa çıkarılması hakkında verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun 14/2/2012 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN
– Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul
edilmemiştir.
Şimdi
de Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
daha sonra oylarınıza sunacağım:
3.- Gündemdeki sıralama ile Genel
Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 128 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre
temel kanun olarak
bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
14/2/2012
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
Danışma
Kurulu'nun 14.02.2012 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Ayşe
Nur Bahçekapılı
İstanbul
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
Kısmında yer alan 128 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel
Kurulun;
Haftalık
çalışma günlerinin dışında 17 Şubat 2012 Cuma günü saat 14:00'te
toplanması ve bu birleşimde "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;
15,
16 ve 17 Şubat 2012 Çarşamba, Perşembe ve Cuma günkü birleşimlerinde saat 23:00'e kadar;
çalışmalara
devam edilmesi,
128
Sıra sayılı kanun tasarısının İçtüzüğün 91. maddesine göre Temel Kanun olarak
görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması;
Önerilmiştir.
128
Sıra Sayılı
Çoğaltılmış
Fikir ve Sanat Eserlerini Derleme
Kanunu
Tasarısı
(1/485)
BÖLÜMLER BÖLÜM
MADDELERİ BÖLÜMDEKİ MADDE
SAYISI
1. BÖLÜM 1
ila 8 inci maddeler 8
2. BÖLÜM 9
ila 15 inci maddeler
(Geçici
Madde 1 dahil) 8
TOPLAM
MADDE SAYISI 16
BAŞKAN
– Önerinin lehinde İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı.
Buyurunuz
Sayın Bahçekapılı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; yeni bir haftaya başladık bugün. Güzel bir günle
başladık. 14 Şubat Sevgililer Günü’nüzü kutluyorum. Sevgi daima üstümüzde olsun
diyorum, kardeşçe yaşadığımız bir dünyada sevgi tutunduğumuz bir şey olsun ve
üstümüzde olsun dileklerimi tekrar ediyorum ve bu nedenle de bu hafta diliyorum
ki verimli, üretken ve sevgi dolu bir çalışma haftası yaşarız diye düşünüyorum.
KADİR
GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Bugünlük mü?
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Siz “Bugünlük mü?” diyorsunuz, biz bu hafta sevgi
içinde çalışma konusundaki kararlılığımızı size göstereceğiz.
Sevgili
arkadaşlarım, Danışma Kurulu bugün toplantı yapamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince AK PARTİ Grubunun
önerisini Genel Kurulun oyuna sunma gereği hasıl oldu.
Bu nedenle söz aldım grup önerimizin lehinde.
Aslında,
dün diğer partilerin grup başkan vekilleriyle de sözlü olarak görüşüp bu
haftanın çalışma saatleriyle ilgili ve çalışma programıyla ilgili bilgi
vermiştim ama Genel Kurulun da bilgisine sunma konusunda kendimizi sorumlu
hissettiğimiz için grubumuzun önerisini de bu şekilde sizlerin karşısına
getirdik.
Bu
hafta şöyle düşünüyoruz: 128 Sıra Sayılı Çoğaltılmış Fikir ve Sanat Eserlerini
Derleme Kanunu Tasarısı’nın gündemin 3’üncü sırasına alınmasını önerdik. Çalışma saatleri olarak da, 17 Şubat 2012 Cuma günü 14.00’te
başlaması, çarşamba, perşembe ve cuma günkü birleşimlerin 23.00’e kadar
sürdürülmesi, bugün çalıştık, yarın yine 13.00-23.00 şeklinde çalışmalarımızı
sürdürmemizi ve 128 Sıra Sayılı Çoğaltılmış Fikir ve Sanat Eserlerini Derleme
Kanunu Tasarısı’nın temel kanun olarak görüşülmesi Danışma Kurulumuzun
içeriğini oluşturmakta.
Ben
ve grubum genel olarak Genel Kurula iyi çalışmalar dileklerimizi sunuyoruz,
hepinize saygılarımızla birlikte iyi çalışmalar diliyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Bahçekapılı.
Aleyhinde
Yalova Milletvekili Muharrem İnce.
Buyurunuz
Sayın İnce.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Meclisin
çalışma programı saat başı değişiyor, borsa gibi. Bugün beni Sayın Bahçekapılı
arıyor şöyle şöyle diyor ama bir saat sonra bakıyorum
başka bir şey. Şimdi, bakmayın siz cuma günü de saat 11’e kadar çalışacağız
demelerine, göreceğiz hep birlikte yine uyulmayacak. Saat başı Meclisin çalışma
programı. Bugün komisyonda görüşülmekte olan bir teklifi düşünerek, o geçecek
komisyondan, iş bitecek, ona göre Meclisin çalışma takvimi hazırlanıyor. Böyle
bir şey olabilir mi? Ya alt komisyon kurulması kararlaştırılırsa, ya geri
çekilirse. Demek ki karar verilmiş. Bu acele niye, bu telaş niye? Kimi kurtarmak
istiyorsunuz, nereden kurtarmak istiyorsunuz? Biz çalışalım, çalışmaya hiç
itirazımız yok, 11 yetmez 12’ye kadar çalışalım. Gündüz 13.00’de değil sabah
11.00’de, 10.00’da başlayalım. Gelin İntibak Yasası’nı çıkaralım. Bakın ne
diyor? Madem o kadar Anayasa’ya, İç Tüzük’e
bağlısınız, kanun hükmünde kararnameleri getirin onları görüşelim. Hani
ivedilik ve öncelikle görüşülürdü kanun hükmünde kararnameler? Bunların
hiçbirine uymuyorsunuz.
15
maddelik derleme kanunu temel kanun olarak getiriyorsunuz. İnsaf, insaf yani!
15 maddelik bir kanun temel kanun olarak gelir mi buraya?
Yasama
Meclisini yük görüyorsunuz, engel görüyorsunuz. Ya şurası olmasa, burada
muhalefet çıkıp konuşmasa biz grup toplantısında çıksak “Kabul edenler…
Etmeyenler…” yapsak ne güzel olur diye düşünüyorsunuz. Yani yürütmenin alt organı gibi görüyorsunuz
Büyük Millet Meclisini. Biz, yürütmenin emrinde olan bir organ değiliz.
Anayasa’nın 7’nci maddesini hepiniz bir kere daha okuyun. Buradaki yasama
faaliyeti Türk milletli adına yapılır ve bu yetki devredilemez. 9’uncu
maddesini bir kere daha okuyun. Yargı yetkisi de Türk milleti adına yapılır ama
8’inci maddesi yürütme, Türk milleti adına yapılmaz. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar
Kurulu Anayasa ve yasalara uyarak yapar bunu. Türk milleti adına bir yetki yok
burada. Diğerlerinde “Türk milleti adına” diyor.
Siz
bir anlamda Meclisi gerçekten önünüzde bir engel, konuşmasa bunlar da tek tek
bunları oylasak diye düşünüyorsunuz.
Meclis
Başkanının tutumunu anlayabilmiş değilim. Meclis Başkanı fiilen tarafsızlığını,
Başkanlığını yitirmiş durumdadır. Bizim bir gensorumuzu işleme almıyor, neymiş?
Yürümekte olan davalarla ilgili, sürmekte olan davalarla
ilgili. Ee bu MİT yasası ne? Orada yargıya
müdahale olurmuş. Burada, bu yaptığınızda yargıya müdahale yok, yargıya darbe
var, darbe. Anayasal düzene darbe var, demokrasiye darbe var. Sayın Çiçek, Çankaya noteri olmanın bile
ötesindedir artık.
İstikrardan
bahsediyordunuz, hani her gün bu kürsülere gelip Türkiye’de istikrardan
bahsediyordunuz. Doğru, Türkiye’de
istikrar var. Ne istikrarı? Kriz istikrarı var artık, her gün bir kriz. Bir gün
MİT krizi, bir gün Emniyet krizi, bir gün HSYK krizi. Türkiye artık bunlardan
kurtulmalıdır.
Özel
yetkili mahkemeleri biliyorduk, şimdi özel yetkili kişiler karşımıza çıkacak.
Başbakan, kurduğu derin devletinin koruma altına alınması girişimidir bu.
Şimdi
sizleri uyarıyorum ben, gerçekten uyarıyorum. Savcı ne diyor? Bakın tek tek
söyleyeyim, kısa kısa. Ne diyor savcı? Savcılığın soruşturduğu konular şunlar;
Bir:
“MİT istihbarat toplama işinin ötesinde örgütün yönetilmesine aracılık etti.” Bu büyük bir iddia. Siz bunun altında kalacak mısınız?
Başbakan istedi diye buna evet mi diyeceksiniz?
Bakın,
iki: “KCK yapılanması MİT heyetinin gözetiminde tamamlandı.” diyor. Büyük bir iddia.
Üç:
“Eylem ve talimatların önlenmesi ve engellenmesine yönelik MİT harekete
geçmedi.” diyor. “Anayasal düzene karşı anlaşma noktasına gidildi.” diyor.
“Örgütün silahlı eylemlerine ve yapılanmasına göz yumuldu.” diyor. “İmralı’yla
örgüt arasındaki mektuplaşma trafiği sağlandı.” diyor ve “MİT, örgüte verdiği
taahhütler kapsamında güvenlik güçlerinin operasyonlarını engellemek için
çalışma yürüttü ve örgüte geri bildirimde bulundu.” diyor.
Şimdi,
bütün bu iddialar ortadayken, Sayın Paşam, merak ediyorum sizi, siz bu yasaya
hangi oyu vereceksiniz? Gerçekten merak ediyorum. Genelkurmay
Başkanı içeride. Siz, bu ülkenin bir generalisiniz. MİT Müsteşarına
yapılan bu düzenleme, bütün bunlar ortadayken, savcının iddiaları ortadayken,
merak ediyorum, siz bu yasaya ne oy vereceksiniz?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – “Devam” diyecekler!
MUHARREM
İNCE (Devamla) - Yani bu ülkede pek çok yakından tanıdığım arkadaşımız,
geçmişten beri tanıdığım arkadaşlarımız, gerçekten bu iddialar ortadayken, sırf
Başbakan istiyor diye, o dayatıyor diye buna nasıl oy verecekler, doğrusu çok
merak ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu
yasa geçerse burada bir gladio oluşur, buradan yeni
Yeşiller çıkar, buradan yeni faili meçhuller çıkar. Eğer bu yasayı
geçirirseniz, bu yasa yasalaşırsa şimdiden sonra olacak bütün faili meçhullerde
sizin imzanız olur, sizin onayınız olur, siz burada oy vermiş olursunuz. Nasıl
olur da böyle bir şey olabilir? Yani özel görevlendireceği kişi kamu görevlisi
mi? Bilmiyoruz.
Peki,
AKP Yalova İl Başkanı Başbakanın özel görevlisi mi? Bilmiyoruz. Ona bir görev
verdi, o görevini yerine getirirken bir suç işledi, geldi beni öldürdü. Ne
olacak? Başbakan izin vermezse soruşturulmayacak mı? Bu, nerede var arkadaşlar?
Bu yetki Hitler’de yoktu, Saddam’da, Kaddafi’de, Mübarek’te var mıydı böyle bir
yetki? Mussolini’de var mıydı? Bilmiyorum yani belki Mussolini’de, Stalin’de, Hitler’de, Salazar’da,
Franko’da var mıydı? Onlarda bile bunun olduğunu
sanmıyorum. Böyle bir yetki hiç kimseye verilemez. Hangi hakla ne diye koruyorsunuz?
Oslo’da gitmiş suç işlemişse cezasını çeksin. Muhalefeti… Genelkurmay Başkanı
tutuklandığında şöyle diyordunuz: “Darbe yapmak onun görevi mi?” Değil, doğru
söylüyorsunuz, darbe yapmak onun görevi değil. Peki
Oslo’ya gidip Cumhuriyet Halk Partisini şikâyet etmek MİT müsteşarının görevi
mi? (CHP sıralarından alkışlar) Peki Oslo’da görüşme yaparken “Sizin
istediğiniz valileri, kaymakamları görevden aldık.” demek onun görevi mi?
Değerli
arkadaşlarım, buradan yeni tosuncuklar çıkar. Burada Sayın Recep Özel’e de
sesleniyorum. Sayın Özel, geçen dönem Sayın Veysi Kaynak yapıyordu bu işleri
ama bak bu dönem yok burada. Bakanlar Kurulundan getirmediklerini, tasarı
olarak getirmediklerini Veysi Kaynak geliyordu ve Parlamento tarihini
araştırmıştım, kanun teklifleri en fazla yasalaşan milletvekiliydi Veysi
Kaynak.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) - Nerede şimdi?
MUHARREM
İNCE (Devamla) – Bugün yok.
Bunun,
daha önce de söylediğim gibi, tasarı görünümlü bir teklif olduğu… Hani Doğan
görünümlü Şahinler vardı, bu da tasarı görünümlü bir tekliftir. Ben eminim ki
burada net olmayan bu durumları Başbakanın hangi özel görevlisi yani Zahid Akman özel görevlisi mi? Remzi Gür özel görevlisi mi?
Yasin El Kadı özel görevlisi mi? Olacak mı? Kim olacak?
Bunlara
sağduyunun egemen olmasını istiyorum ve diyorum ki: Biz bu kürsüden defalarca
“Dokunulmazlıkları kaldıralım.” dedik. Sizse şöyle cevap verdiniz: “Yalnızca
milletvekillerinin mi dokunulmazlığı var? Başkalarının da dokunulmazlığı var.
Hep birlikte kaldıralım.” dediniz, bugün tam tersine dokunulmazlıkları
genişletiyorsunuz. Diyelim ki İstanbul Büyükşehir Belediyesinde bir yolsuzluk
oldu. Başbakan derse, Sayın Başbakan derse, “Onu ben görevlendirdim.” derse soruşturmayacak
mı savcı bunu? Yolsuzlukların da önüne geçilmez bu şekilde.
Yine
bir başka konu değerli arkadaşlarım, şunu da söyleyeyim: Biz tutuklu
milletvekillerini gündeme getirdiğimizde siz şunu dediniz: “Yargıya müdahale
olur mu?” Oysa biz şunu söylemiştik: Biz “Onlar yargılanmasın.” demedik, asla
böyle bir şeyimiz yok. Özel bir ayrıcalık istemedik, “Milletvekillerinin
yargılanmasına devam edilsin.” dedik. “Ama serbest kalsınlar, gelsinler buraya,
yeminlerini etsinler, yasama faaliyetinde bulunsunlar.” dedik. O zamanlar o
konuştuklarınızı size hatırlattığımızda ne cevap vereceğinizi doğrusu merak
ediyorum. Bugün yeni dokunulmazlar ortaya çıkarıyorsunuz hem de ne
dokunulmazlık, hem de ne dokunulmazlık! Bizlerden çok daha fazla dokunulmazlığı
olan kişiler ortaya çıkarıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, ben diyorum ki: “Sayın Başbakan -Allah şifa versin, sağlığına dua
ediyoruz-
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM
İNCE (Devamla) - …iyileşir iyileşmez bir an önce gelsin, bu Meclise bilgi
versin.”
Yüce
Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Bahçekapılı.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Efendim, Sayın Hatip grubuma yönelik “Derin devlet
kuruyorsunuz.” şeklinde bir ithamda bulundu. Sataşmadan dolayı…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Yok “Kurdunuz.” dedim.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – “Kuruyorsunuz...” Her neyse…
Sataşmadan
dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN
– Buyurunuz Sayın Bahçekapılı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin,
grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, üzülerek dinledim. Biraz önce, Sayın İnce, grup önerilerimizin
saat başı değiştiğini söyledi. Gerçekten üzüldüm Sayın İnce çünkü ben dün
sizinle uzun bir telefon görüşmesi yaptım. Bugün Danışma Kuruluna gitmeden aynı
görüşmeyi tekrar ettim ve grup önerimizin içeriğiyle ilgili olarak size
detaylar verdim, olası değişiklikleri hakkında da bilgi verdim. Bütün bunları
bilmenize rağmen “Saat başı grup önerileri değiştiriliyor.” demenizi doğrusu
hoş karşılamadım, bunu bilmenizi isterim.
Şimdi,
“Derin devlet kuruyor.” diyorsunuz. Bakın, yani biz şunu yapmak istiyoruz, şunu
iyice belleyin: Biz derin devlet kurmuyoruz, derin devletle mücadele ediyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde mi saklıyorsunuz derin devleti?
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Çünkü bu ülkede yapılan her türlü darbenin,
muhtıranın karşısında duran ve bunlarla mücadele eden biziz. Bu nedenden dolayı
bizim partimize kapatılma davası açıldı.
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Siz kendiniz bile inanmıyorsunuz.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Bu nedenden dolayı benim milletvekili arkadaşlarım
çeşitli soruşturmalara tabi tutuldu.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – MİT’çiler nerede, MİT’çiler? Nerede saklıyorsunuz?
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Bunu iyice belleyin. Bu söyleminizin artık modası
geçti, yeni söylemler edinin.
Bir
de size sormak istiyorum: Bakın, biz MİT Kanunu’yla ilgili olan değişikliği
bugün burada görüşmüyoruz, şu anda Komisyonda, buraya nasıl geleceğini
bilmiyoruz. Buraya gelmeyen bir teklifin üzerinde tartışma, polemik
yaratmak da doğrusu hoş değil.
Son
bir sözüm şu, Sayın İnce size: Benim bildiğim kadar soruşturmalar gizlidir. Siz
söylediğiniz iddiaları veya iddianameden yaptığınız alıntıları gazeteden okumuş
olsanız dahi işte, bu bir derin devlet açıklamasıdır.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Zaman gazetesinden aldı, Akit’ten.
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Biz soruşturmanın gizliliğine inanıyoruz ve bağlı
kalıyoruz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Diğerleri de gizli kaldı, bravo, bravo!
YUSUF
HALAÇOĞLU (Kayseri) – Bütün bundan öncekiler niye çıktı piyasaya?
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Eğer gazeteden okumuş olsanız veya başka yerlerden
size bu geliyorsa işte, derin devlet yapılanması budur diyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Bahçekapılı.
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, “Soruşturmanın gizliliğine inanıyoruz biz.” diyen
Bahçekapılı bence gerçekten komik oluyor. Yani gazeteler sayfa sayfa bunlarla
doluyken, bu İktidar döneminde hiç kimsenin özel yaşamı kalmamışken, telefon
görüşmeleri İnternet’te gezerken böyle bir ortamda hukuk fakültesini bitirmiş
bir arkadaşımızın bunları söylemesi gerçekten tek kelimeyle komik.
Bir
diğeri şu, Sayın Bahçekapılı diyor ki: “Henüz Genel Kurula gelmemiş bir kanun
için nasıl konuşuyorsun?” Sayın Bahçekapılı, henüz Genel Kurula gelmemiş bir
kanun için Meclisi bugün, cuma gününe kadar çalışma programı yapan siz misiniz,
biz miyiz?
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.
Grup
önerisinin lehine…
AYŞE
NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan, bir şey söyleyeceğim böyle
atışmaları pek sevmiyorum ama; Hukuk fakültesinde
okumamdan hareket ederek komik bulduğunu söyledi. Yani kamuoyu bizi izliyor,
kim komik, kim değil onu kamuoyu çoktan takdir ediyor diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Bahçekapılı.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 128 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN
– Grup önerisinin lehine, Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Şahin.
HÜSEYİN
ŞAHİN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma
Partisi grup önerisinin lehinde söz almış bulunmaktayım.
17
Şubat Cuma gününe kadar çalışma takvimimizi tekrar düzenleyen Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisinin lehinde olduğumuzu belirtir, hayırlı uğurlu
olmasını dileyerek saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Şahin.
Grup
önerisinin aleyhine, Antalya Milletvekili Mehmet Günal. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Günal.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin
aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, burada küçük küçük şeyleri tartışarak, sürekli olarak da grup
önerisi tartışarak zaman kaybediliyor, bir taraftan da iktidar partisi
mensupları da diyor ki: “Efendim, muhalefet çalıştırmıyor.”
Yani
şimdi, burada her gün ayrı bir teklifle, ayrı bir çalışma önerisiyle takvimi
değiştirerek, saatlerini değiştirerek geliyorsunuz, sürekli dayatmayla birtakım
şeyler yapmaya çalışıyorsunuz.
Burada,
ben gerçekten anlayamıyorum, az önce Sayın Bahçekapılı söyledi, ben de hemen
not almıştım, Sayın İnce, arada sağ olsun, kısmen söylemiş oldu.
Yani
bir taraftan getirdiğiniz gündeme bakıyoruz, cuma günü burada var, güzel.
Şimdi, cuma günü neyi görüşeceksiniz, öncelikle ben onu sormak istiyorum.
Burada grup başkan vekilleri geliyor. Neyi düşünerek koydunuz? Yani gündemde
bir şey var mı?
ERKAN
AKÇAY (Manisa) – Gizli gündem, gizli gündem.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) – Uluslararası anlaşmalar var, başka da şu anda bir tane öne
almak istediğiniz kanun teklifi burada görüşülecek diye bekliyorsunuz, orada da
Sayın Bakanın işi olduğu için muhtemelen de perşembeye kalacak diyorsunuz.
Peki,
şimdi cuma günü ne görüşeceğiz, siz biliyor musunuz? Genel Kurul gündemine
hâkim. Nerede hâkim? Genel Kurulun
gündemle alakası yok. “Oraya bir koyalım, ne olur ne olmaz, geçer...”
Şimdi,
alt komisyon kurulursa, demin söyledik veya geri çekilirse… Ben size örnek
vereyim: Üç hafta önce Plan ve Bütçe Komisyonuna Toplu Sözleşme Kanunu geldi. O
gün geçirecekken arkadaşlarımız önerge verdiler, alt komisyon kurduk. Niye?
Çünkü “Çalışmayla ilgili komisyonumuzda görüşülmesi gerekir, tali komisyondur
-aile, sağlık, sosyal politikalar, neyse, uzun komisyonumuzun adı- orada da
görüşülsün.” dedik. Şimdi, alelacele gelen bu tasarıyla ilgili ben alt komisyon
üyesiyim, henüz toplantı yapmadık. Yani ne yapacağımız, nasıl yapacağımız
burada belli değil ama biz koyalım, cuma gününe bu gelsin.
Bir
de az önce değerli arkadaşlarım kısmen temas ettiler, tasarı hâlinde gelmesi
gereken şeyler teklif hâlinde geliyor. Değerli arkadaşlar, bu, kanun yapma
tekniği açısından birçok sakınca içeriyor çünkü gelen kanun tasarılarında bizim
oturup bir etki analizi yapmamız gerekiyor, bunun ilgili kurumlardan görüşünün
alınması gerekiyor. Peki, şimdi nasıl olacak? Alelacele arkadaşlarımıza geliyor.
Ben
size birkaç örnek vereyim: Teklif sahibi geliyor. Komisyonda şu konuda bir soru
soruyoruz, teklif sahibinin bilmesi lazım değil mi, teklifi hazırladığına göre,
o cevap veremiyor, bakana bakıyoruz, bakan da yetkili uzman arkadaşa bakıyor, o
cevap veriyor. Kim hazırladı bu teklifi? Kim hazırladı? Yani hazırlıyorsa bunun
hakkındaki mütalaayı yapabilmesi, sorular sorulara cevap verebilmesi gerekmez
mi? Yok. Neden? İlgili kurum hazırlamış, getirmişler, arkadaşlarımız imzalamış.
Bakın,
bu iş çok ciddi bir şey değil. Değerli arkadaşlar, size bir
örnek vereyim: Burada, geliyor kanun teklifi, tasarı olarak hazırlanmış,
-geçtiğimiz yasama döneminde yaşadığımız bir örneği sizlerin dikkatine sunayım,
komisyon üyesi arkadaşlarım burada- arkadaşlarımız getirmişler, aceleyle, bunun
hızlıca geçmesi gerekir diye üzerini daksillemişler,
“Kanun tasarısı” yazan yeri daksilleyerek diğer
tarafı daktilolu, sadece “Tasarı” yazan yeri daksillenmiş ve “Teklifi” yazıyor, elle yazılmış. Düşünebiliyor
musunuz? Ne kadar gayriciddi, Meclisin tüzel kişiliğini, Plan ve Bütçe
Komisyonunu dikkate almayan bir yaklaşım içerisindesiniz.
Peki,
biz bunu uyarınca ne oldu biliyor musunuz? Arkadaşlar bunu dikkate aldılar ve
bir düzeltme yaptılar. Ne dediklerini biliyor musunuz? Tamamını daksillemişler, başka bir kanun tasarısı getirirken
tamamını daksilleyerek, o satırın tamamını elle
yazmışlar. Çok büyük bir gelişme kaydetmişler! Yani öyle bir hâle geliyoruz ki,
yani Allah rızası için bir memura onun bir paragrafını hiç olmazsa daktiloyla
yazdırıp, üzerine fotokopi de koyduracak kadar bile ya vaktiniz yok bu kadar
aceleyle getiriyorsunuz ya da ciddiye almıyorsunuz “Biz yaptık, oldu.” diye
çıkıyor. Ondan sonra da efendim, İç Tüzük gereği “Komisyon gündemine hâkimdir.
Genel Kurul gündemine hâkimdir.” Yok öyle bir şey.
Değerli
arkadaşlar, bu, maalesef Meclisin, yasamanın önemini dikkate almadığınızı ve
tek parti iktidarı olarak “Biz yaptık, oldu.” mantığı içerisinde bunlara devam
ettiğinizi gösteriyor.
Şimdi,
hazır böyle yer ayrılan, cuma günü için “görüşeceğiz” denilen kanunla ilgili,
kanun teklifiyle ilgili arkadaşlarımız görüşlerini sundular. Ama maalesef,
maalesef ki maalesef Türkiye, bu dönemde, bizlerin referandumdaki uyarısına
rağmen bir hukuk devleti olmaktan çıktı, hadi hukuk devleti olmayınca ne
diyorsunuz? “Kanun devleti” oldu. Kanun devleti olmaktan da çıktı, yargıç
devleti oldu.
Ee
şimdi, yargıçlar sizin istediğiniz gibi karar verince iyiydi, ne güzel. Bizim
istediğimiz gibi değilse diyorsunuz “Aman yargıya müdahale var. Bunlar siyasallaştı.”
Ee
peki, şimdi ne oldu? Yani Genelkurmay Başkanıyla ilgili soruşturma açılınca
iyi, MİT Müsteşarıyla ilgili olunca kötü.
Şimdi,
nasıl bunu ayıklayacaksınız değerli arkadaşlar? Özel yetkililerden demin
bahsettik ama burada bir yargıç devleti kurarak bunları nasıl ayıklayacaksınız?
Yani Sayın Başbakan önceki hafta Suriye ile ilgili konuşurken, Suriye’nin
Devlet Başkanını uyarıyordu kendisi. Daha önceki yapılan olaylarla ilgili de
uyarıda bulunuyordu. Ne demişti? “Men dakka dukka ya Beşar” diye. Şimdi bizim
buradan uyarmamız lazım. O zaman “Men dakka dukka Ya Tayyip Erdoğan Bey” diye.
Ee
şimdi, işinize gelmediği zaman bunu değiştirelim, kanun çıkaralım, işimize
gelirse, bu böyle devam etsin; olmaz. Onun için Türkiye'nin bir hukuk devleti
olarak bu düzenlemeleri hakkaniyetli bir şekilde yapması ve dönüp dolaşıp yine
aynı düzenlemeler üzerinde işimize gelmediği zaman bu değişiklikleri teklif
hâlinde -tasarı olarak da değil- getirmesi, maalesef, bu, güçler ayrılığı
değil, tam tersine yürütmenin yasamaya, şimdi de yargıya tahakkümüyle ilgili
bir gelişmedir.
Şimdi,
daha önce başka örnekler de yaşadık -siz biliyorsunuz- yani belli davalarda bir
anda bakıyoruz yargıçlar görevden alınıyor veya başka bir yere veriliyor.
Şimdi, burada kendi işimize gelmeyenlerden bir tanesi de Deniz Feneri davasıydı
hatırlarsanız. Bir yanda bir baktık buraya görevlendirilmiş olan hâkimler,
savcılar hemen değiştirildi. Öbür taraftan bakıyorsunuz bir şike davası var
-bugün görüşülüyordu biliyorsunuz- orada çarşaf çarşaf
bütün bilgiler kamuoyuna sızdırılıyor. Şimdi, nasıl oluyor benim aklım ermiyor.
Şu anda -henüz görüşülen- bir ifade alınmak üzere bir çağrıda bulunulmuş. Peki,
hangi kurum, hangi birim MİT Müsteşarının çağrıldığını biliyor da bir anda
bütün bunların hepsi dökülüyor? Hiç bunu merak etmiyor musunuz? Bütün gizli
belgeler, uydurma belgeler sonradan içeriye bilerek konulduğu, uydurma CD’lerle
birtakım özel hayata ilişkin dokümanların da konulduğu şeyler nasıl
sızdırılıyor? Bir hukuk devletinde bu mümkün mü? Ben hâlâ bir cevap alamadım.
Adalet Bakanımız her geldiğinde soruyorum “Bu konuda kaç tane soruşturma
açıldı, sonuçlananlar var mı, ceza alanlar var mı?” diye. Ama her gün,
maşallah, bütün gazeteler her şeyi çarşaf çarşaf
yayınlıyor. Maalesef, bu Türkiye'nin yavaş yavaş bir kanun devleti hâline
geldiğinin, hatta bunun da ötesine geçerek bir yargıç devleti hâline geldiğinin
bir göstergesidir. Yine aynı şekilde biliyorsunuz Balyoz
davasında da Ağır Ceza Mahkemesinin Başkanı Şeref Akçay sitem ederek emekliye
ayrılmıştı ve şahsa göre muamele yapıldığını, burada daha önce aynı mahkemenin,
farklı şekilde, terör suçlusu olarak sorgulanan bir kişiyle ilgili normalde
hakkında lehinde karar verirken başkaları geldiği zaman aleyhinde karar
verdiğini söyledi ve sitem ederek buradan ayrıldı, özet olarak da dedi ki:
“Bana göre hukuk diye bir şey olmaz, herkese eşit uygulanması gerekir.” Maalesef
bu “HSYK reformu” diye sizin getirdiğiniz ve bizim uyardığımız “Yargının
siyasallaşmasına yol açar.” diye, 12
Eylül 2010 referandumunda söylediğimiz şeylerin sakıncasını siz ancak kendi
atadığınız insanlarla ilgili sorun ortaya çıktığı zaman gördünüz. Kimin için
olursa olsun hukukun işlemesi gerekir, herkesin gidip ifadesini vermesi gerekir
ve yargının hızla işleyerek de herkes için adil bir şekilde tecelli etmesi
gerekir. Geç kalan adalet, adalet değildir.
Bu
duygu ve düşüncelerle Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde
olduğumuzu belirtiyorum. Çalışma saatlerinin daha doğru, demokratik bir şekilde
İç Tüzük’e uygun olarak düzenlenmesini ve belli
olmayan gündemler için rezerve olarak cuma gününe bazı rezervasyonların
yapılarak buna göre çalışma takvimi belirlenmesini eleştiriyorum. İnşallah
hukuku herkes için geçerli sayar, kabul edersiniz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Günal.
Öneriyi…
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Yoklama talebi vardır.
Sayın
İnce, Sayın Öğüt, Sayın Akar, Sayın Özkes, Sayın
Fırat, Sayın Öner, Sayın Öztürk, Sayın Susam, Sayın Özkan, Sayın Seçer, Sayın
Demiröz, Sayın Ediboğlu, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Çıray,
Sayın Özel, Sayın Toprak, Sayın Ağbaba, Sayın Aydın,
Sayın Eyidoğan, Sayın Öz, Sayın Yüceer, Sayın Özgümüş, Sayın Küçük.
İki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
– Toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 128 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN
- Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul
edilmiştir.
Şimdi
de İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra
oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün
(2/56) esas numaralı, Muhtarların Sosyal Güvenlikleri Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(2/24)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/56
Esas Numaralı Kanun Teklifim 45 gün içinde Komisyonda görüşülmediğinden İç
Tüzüğün 37. Maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 24.11.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN
– Teklif sahibi Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt.
Buyurun
Sayın Öğüt.
ENSAR
ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım…
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, orayı bir uyarır mısınız?
ENSAR
ÖĞÜT (Devamla) – Evet, süremi de lütfen ilave edin.
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, lütfen sessiz olalım ve yerlerimize oturalım,
konuşmacıyı dinleyelim.
ENSAR
ÖĞÜT (Devamla) – Muhtarların sosyal güvenlik haklarının verilmesiyle ilgili
vermiş olduğum kanun teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlarım.
Bu
arada, değerli arkadaşlar, bugün Sevgililer Günü. Sevgililer Günü’nüzü de
kutluyor, hepinize mutluluklar diliyorum. (Alkışlar)
Değerli
arkadaşlar, Türkiye genelinde 53 bin civarında muhtarımız var; bunların 35 bini
köyde, 17 bini de mahallelerde görev yapıyorlar. Muhtarların büyük şehirlerde
olanları, yani İstanbul, Ankara, İzmir’de olanların çoğu para kazanarak bu işi
yapıyorlar. Bir muhtar seçime girdiği zaman da 50 milyar, 100 milyar masraf
ediyor, ben bunu biliyorum ama doğu ve güneydoğuda, Anadolu’da özellikle
köylerdeki muhtarlarımız perişan bir durumda. Niye? Şimdi, hastası olur
köylünün, muhtar götürür şehre; askerliğe gidecek, şubeden ararlar “Gel muhtar,
buradaki evrakları al, git asker kaçaklarını getir, teslim et buraya, bunları
götür.” derler. Efendim, köyde ineği doğuracak diyelim veya yem parası
verilmiyor, “Muhtar, git, il tarım müdüründen öğren.” derler. Velhasıl, muhtar
köyden şehre gidip gelene kadar, almış olduğu parayı da yer.
Muhtar
kaç para alıyor? Muhtarlar, arkadaşlar, 380 TL civarında maaş alıyorlar ama 390
lira civarında da BAĞ-KUR ödüyorlar. Şimdi, asıl hikâyenin kritik durumu
burada. Yani şu andaki muhtarlarımızın yüzde 50’nin üzerinde BAĞ-KUR primlerini
ödeyemedikleri için, sosyal güvenceleri sayılmadığı için muhtarlarımız
hastanelerde tedavi olamıyor ve ailelerini tedavi ettiremiyorlar. Muhtarlarımız
bu Hükûmet tarafından ölüme terk edilmiştir.
Şimdi,
şu anda, düşünün, doğu ve güneydoğuda 1 metreden fazla kar var. Muhtar köyünden
şehre gitmesi için ya kızağa binecek, hastası kızakta ölecek ya da köyde
kalacak, köyde ölecek.
Değerli
arkadaşlar, muhtarlar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin seçilmiş insanlarıdır,
Cumhurbaşkanlığını temsil ederler. Muhtarlarımızın bu
sorunlarının mutlak surette çözülmesi lazım.
BAŞKAN
– Bir dakika Sayın Öğüt.
Sayın
milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olunuz.
ENSAR
ÖĞÜT (Devamla) – Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim önerimiz şudur:
Muhtarlara asgari ücret para verilsin ve sosyal güvencelerini de yani BAĞ-KUR primlerini
de devlet ödesin.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) – Böyle olur mu ya!
ENSAR
ÖĞÜT (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar…
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) – Ensar Bey, dur, konuşma.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) - Cuma pazarı gibi oldu ya!
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olunuz.
ENSAR
ÖĞÜT (Devamla) – Evet, vallahi, şimdi ben, ayakta söz alıp konuşan
arkadaşlarımı, kulis yapan arkadaşlarımı buradan muhtarlara şikâyet ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili
muhtarlar, şu anda AKP Grubu sizi dinlemiyor, hiç aldırış da etmiyor, “Nasıl
olsa bunlar çantada keklik, gittiğimiz zaman bunları yine kandırır, oyları
alırız.” diyorlar.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Bakan dinlemiyor Bakan; Ömer Dinçer sohbet yapıyor orada.
ENSAR
ÖĞÜT (Devamla) - Şimdi, sizin sorunlarınızla ilgili ben burada konuşuyorum,
adamlar orada, hiç umurlarında bile değil. Böyle bir şey olur mu arkadaşlar!
Yani bana saygı duymuyorsanız muhtarlara saygı duyun.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) – Sayın Ömer Dinçer!
ENSAR
ÖĞÜT (Devamla) - Burada değerli arkadaşlar, bakın, çok ciddi bir şey
konuşuyoruz. Yani bu insanlar gecesini gündüzüne katıyor köyde muhtarlık
yapıyor. Hele güneydoğuda muhtara gidiyorlar… “Gel muhtar buraya.” “E, buyur.”,
“PKK’lıları bize teslim et.”, “Lan, PKK’lı yok.”
dediği zaman muhtarı alıp götürüyorlar. Ya arkadaşlar, yani böyle çile çeken
muhtarlarımız var. Öyle değil mi kardeşim? Güneydoğudan gelen insanlar söylesin
bunları. Doğudaki insanlar öyle, güneydoğudaki insanlar böyle. Yani muhtar
güneydoğuda devletle terör arasında sandviç gibi eziliyor. Yani parasının
ötesinde eziliyor, manevi olarak eziliyor, maddi olarak eziliyor. Şimdi, burada
bunu dinleme lütfunda lütfen bulunun arkadaşlar.
Şimdi,
biz ne istiyoruz? Muhtarlar insan gibi yaşasın, asgari ücret alsın, asgari
ücretin dışında da sosyal güvencesi olsun, BAĞ-KUR’u olsun, hastaneye gittiği
zaman insan gibi tedavi olsun, çoluk çocuğunu insan gibi tedavi ettirsin. Bu
anlamda Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim önerimiz budur.
Kanun
teklifinin kabul edilmesini istirham ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Teklif
üzerinde bir milletvekili, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba…
Buyurunuz
Sayın Ağbaba. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ
AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hepinizin
bildiği gibi muhtarlar demokrasimizde en yalın yolla seçilen ve buradaki
bulunan milletvekillerinden dahi… Bileklerinin hakkıyla seçilmiş insanlar. Hiç
kimseden icazet almadan… Onlar halkın vekilleri, genel başkanların vekilleri
değil onu belirtmek istiyorum. Bu anlamda muhtarların
sorunları da çok önemli.
Türkiye’de
53 bin tane muhtar var. Muhtarlarımızın yaptığı işlere baktığımız zaman konumlarıyla,
almış oldukları maaşları ve sosyal güvenceleri ters orantılı. Muhtarlarımızın
birçoğunun sosyal güvencesi yok değerli arkadaşlar. Sosyal güvencesi olanlar da
aldıkları 350 lira maaşla BAĞ-KUR’larını ödemeye çalışıyorlar. Hastane
kapılarına gidemiyorlar, hastane kapılarından geri çevriliyorlar. İlaçlarını
kendi paralarıyla alıyorlar. Kaymakam muhtara gidiyor, vali muhtara gidiyor,
milletvekili muhtara gidiyor, siyasetçi muhtara gidiyor. Hatta köyleri bilenler
bilir, kız istemeye, kız sormaya dahi muhtarlara gidiyorlar. Şimdi, muhtarlar
ise yapmış oldukları işlerden dolayı zaman zaman, bazen siyasiler tarafından,
bazen -biraz önce Sayın Ensar Öğüt’ün vermiş olduğu kanun teklifiyle ilgili AKP
Grubunun bakışı konuşmalardan belliydi- kaymakam tarafından, vali tarafından
ikinci sınıf yurttaş yerine konuluyor.
Biz,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak muhtarların sorunlarını yakinen biliyoruz. Hangi
meslek grubunun muhtarlar kadar maaş aldığını sizlere sormak istiyorum.
Türkiye’deki seçilmişlerin içerisinde maaş almayan tek grup muhtarlardır
arkadaşlar. Bakın, milletvekilleri maaş alıyor, belediye başkanları maaş alıyor
ama muhtarları, maalesef, Meclis, yönetenler, hükûmetler şimdiye kadar açlığa,
yoksulluğa mahkûm ettiler. Biz, bunun düzeltilmesini, muhtarların maaşlarının,
en azından asgari ücret seviyesine çekilmesini yüce Meclisten diliyoruz.
Değerli
arkadaşlar, ayrıca, muhtarlar, bildiğiniz gibi, hem kendi bulundukları
mahallelerin hem de kendi bulundukları köylerin her türlü sorunlarını takip
ediyorlar. Şimdi, muhtarların daktilo, İnternet, bilgisayar, faks gibi
giderlerini de, donatılarını da devletin karşılaması gerekiyor. Çünkü bunları
tamamen muhtarlar kendileri için değil, tamamen halk için ücretsiz
kullandırıyorlar.
Muhtarların
halka hizmet edebilecekleri doğru dürüst binalarının olması gerekiyor; bunu da
devletin yapması gerekiyor, ilgili kurumların yapması gerekiyor değerli
arkadaşlar.
Yine,
muhtarlar mahalleleriyle
ilgili belediye meclisinin almış olduğu kararları bazen
televizyondan bazen gazetelerden öğrenebiliyorlar. Aslında, demokrasilerde
yapılması gereken şey şudur: Mahalleyle ilgili bir karar aldığınızda mutlaka o
mahallenin muhtarının, en azından bir azasının bulunması gerekiyor; onun da
fikrinin, düşüncesinin alınması gerekiyor. İl genel meclisinden alınacak
kararlar için de aynı şey gereklidir diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, muhtarların çalışma koşullarını biliyorsunuz. Muhtarlar günlük
-eğer köydeyse- şehre gitmek zorunda kalıyorlar, ilçeye gitmek zorunda
kalıyorlar köylerinin sorunlarını takip etmek için. Bu nedenle, mutlaka
muhtarlara ücretsiz paso verilmelidir. Şehir içi ulaşımlarını verilen ücretsiz
pasoyla sağlamalıdır.
Devlet
Demiryolları ve Türk Hava Yolları muhtarlara indirim yapmalıdır. Muhtarlar
maalesef kendi işlerini bazen kendi şehirlerinde
çözemiyorlar, seyahat etmek zorunda kalıyorlar. Zaten açlık sınırıyla karşı
karşıya olan muhtarların bu anlamda bilet fiyatları düşürülürse bir katkı
sağlanmış olur diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, muhtarlar zaman zaman da yapmış olduğu işlerden dolayı ceza
alıyorlar. Vermiş olduğu ikametgâhtan dolayı ceza alıyorlar. Şimdi, polisi
muhtarın yanına gidiyor, jandarması muhtarın yanına gidiyor. Muhtar
halkla devlet arasında en önemli köprü. 53 bin tane muhtar devletle halk
arasında köprü. Bu köprüyü sağlam kurmamız gerekiyor, sağlıklı kurmamız
gerekiyor. Bunun için de muhtarlara sağlıkla ilgili güvence getirmek gerekiyor,
sosyal güvencelerini garanti altına almak gerekiyor ve en az asgari ücretten az
olmamak kaydıyla da maaş bağlamak gerekiyor.
AKP’nin
bu konudaki bir bakışını söyleyerek sözlerime son veriyorum. AKP’nin grup
başkan vekilliğini 2005’te yapan Sayın Grup Başkan Vekili şöyle diyor: “Eğer
problem muhtarlarımızın yaşadığı özlük haklarının düzenlenmesiyle alakalıysa
ben buradan AKP Grup Başkan Vekili olarak söylüyorum…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ
AĞBABA (Devamla) – …Muhtarlarımızın özlük haklarının en az asgari ücret
şartlarında düzenlenmesiyle ilgili yasal düzenleme çalışmaları başlamıştır.
Eğer meselenin üzerinden siyaset yapmak gibi bir siyasi nezaketsizlik
yapılacaksa ben bütün arkadaşlarımdan ve kamuoyundan özür dileyerek söylüyorum,
bütün muhtarlarımızın da buradan duymasını istiyorum: AKP Hükûmeti en az asgari
ücret şartlarında muhtarlarımızın özlük haklarını düzenlemekle alakalı yasal
çalışmayı yapmıştır.” demiştir. Ne zaman? 2005 yılında.
Teşekkür
ederim.
Saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Gündemin
“Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, sunuşlar bölümünde belirttiğim Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Sayın Faruk Çelik’in birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru
önergelerini okutuyorum:
X.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ardahan’ın bir mahallesindeki bazı sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/11) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan
90 yıl önce düşman işgalinden kurtulmuş 1992 yılında il olmuştur. Halilefendi mahallesi Kayabaşı mevkiinde oturan hemşehrilerimizin sıkıntıları had safhadadır. Mahallede
içme suyu bulunmadığı için şehirde yaşayan vatandaşlarımız içme sularını halen
omuzlarında taşımaktadırlar. Yine mahallede kanalizasyon yoktur. Üstelik
sokaklarda araçla ulaşım sağlamak mümkün değildir?
1-
Ardahan 90 yıl önce düşman işgalinden
kurtulmuş. 1992 yılında il olmasına rağmen Halilefendi mahallesi
Kayabaşı mevkiinde oturan hemşehrilerimizin içme suyu
olmadığından su teminini omuzlarında taşımaktadırlar. İçme suyunu kullanmaları
için su şebekesi yapılacak mı?
2-
Ardahan Halilefendi mahallesi
Kayabaşı mevkinde kanalizasyon yoktur, bir şehre
yakışmıyor. Kayabaşı mevkiine kanalizasyon yapılacak mı?
3- Halilefendi mahallesi Kayabaşı mevkinde
sokaklardan araçlar geçemez durumdadır. Sokakların yapılması için bir
çalışmanız olacak mı?
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
kıdem tazminatının kaldırılacağı iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/38)
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
İşsizlik,
işten atılma, uzun çalışma saatleri, iş cinayetlerine dönüşen iş kazaları
nedeniyle emekçiler ağır bedeller ödemekte. Bunlar yetmezmiş gibi şimdi de
kıdem tazminatı gibi çok tamamen hayati bir konuya el atılmaya çalışılmaktadır.
"İşsizlikle Mücadele" adı altında kıdem tazminatına dokunulması doğru
değildir.
1-
Bu uygulamaya geçilirse kuralsız, güvencesiz çalışmayı arttıracağı
bilinmektedir. Bunların olmaması için daha geniş kapsamlı emekçinin de
haklarına sahip çıkılması için bir çalışma yapılacak mı?
3.- İzmir Milletvekili Hülya Güven’in,
kamu kurumlarında boş olan özürlü kadrolarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/49) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından
sözlü olarak cevaplanmasını arz ederim.
Prof.
Dr. Hülya Güven
İzmir
Türkiye
nüfusunun %12,30'u engelli olarak yaşamlarını sürdürmektedir. Bu da ülke
nüfusumuzun yaklaşık 8,5 milyonunun engelli olduğunu göstermektedir. Engelli
nüfusunun ülkemizin kalkınmasına katkıda bulunmalarını ve hayata güvenle
bakabilmelerini sağlamak için çalışma hayatına katılımlarının sağlanması
gerekmektedir. Devlet Personel Başkanlığının Mayıs 2011 verilerine göre kamu
kurumlarının engelli kadrolarında %61 oranında boş kadro bulunmaktadır. Bu
durum Anayasa’mızın 49. maddesine aykırı durum teşkil etmektedir.
1-
Boş olan engelli kadrolarını doldurmak için herhangi bir düzenleme yapacak
mısınız? Eğer düzenlemeler yapılacaksa ne zaman sonuçlanacaktır?
2-
En çok engelli personel açığı bulunan 10 kamu kurumu hangileridir?
3-
Engelli çalıştırmayan özel sektör ile kamu kurumlarına ceza kesilmiş midir?
Ceza kesildi ise kaç kuruma hangi cezalar kesilmiştir?
4.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, emeklilerin intibak sorununa ilişkin sözlü
soru önergesi (6/229) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Bilindiği
gibi, 9 yıldır ülkemizi tek başına yöneten AKP iktidarı döneminde uygulanan
yanlış ekonomi politikaları sonucunda ciddi geçim sıkıntısıyla karşı karşıya
kalan emeklilerimiz için verilen sözlerin hiçbiri tutulmamıştır. Daha önceki
dönemlere benzer şekilde 2011 Genel seçimleri öncesinde de emeklilerimizin
intibak sorununun çözümüne yönelik sözler verildiği hâlde bugüne kadar somut
bir adım atılmamıştır. Bu konuyla ilgili olarak;
1.
Aynı iş kolunda eşit şartlarda çalışmış, ancak 2000 yılı öncesi ve sonrasında
emekli olmuş iki kişinin emeklilik maaşları arasındaki ortalama maaş farkı ne
kadardır? Bu farkın sebepleri nelerdir?
2.
Ülkemizde hâlen eşdeğerine göre daha düşük maaş aldığı için yapılacak intibak
düzenlemesinden yararlanması beklenen kaç emeklimiz bulunmaktadır?
3.
Bu durumdaki vatandaşlarımızın emekli maaşları arasındaki farkın kapatılmasını
sağlayacak intibak düzenlemesi ne zaman yapılabilecektir?
5.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, yarıcılık yapanların sosyal güvenlik
şemsiyesi altına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/267) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
Ülkemizin
birçok yerinde tarımla geçinen kişiler "yarıcılık" yapmaktadır.
Toprak sahibi ile hiçbir anlaşma yapmaksızın araziyi işleyerek ürünü
paylaşmaktadır. Yarıcılık yapanların hiçbirinin sosyal güvencesi
bulunmamaktadır.
Bu
nedenle;
Ülkemizde
çok önemli bir yoğunluğa sahip "yarıcıların" sosyal güvenlik
şemsiyesi altına alınması konusunda Bakanlığınızca yapılan herhangi bir çalışma
var mıdır? Yoksa sorunun çözümü için ne gibi önlemler düşünüyorsunuz?
6.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin,
yarıcılıkla uğraşanların sosyal güvenlik haklarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/289) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Süleyman
Çelebi
İstanbul
Toprağı
işleyenin, toprak sahibine bir kira bedeli ödeyerek ürün elde etmesi işlemi
olan yarıcılık, ülkemizde yoğun bir tarımsal faaliyet olarak uygulanmaktadır.
Fakat yarıcılıkla uğraşanlar mal sahibi olmadıklarından dolayı elde ettikleri
gelirin büyük kısmını kira bedeline yatırmaktadırlar. Toprak sahiplerini kira
bedeli belirleme konusunda sınırlayan herhangi bir sosyal ya da hukuksal
sınırlama yoktur. Hiçbir sosyal güvenceye sahip olmayan yarıcılar bu durumda
mağdur olmakta, geçimini sağlayamamaktadır.
Bu
nedenle;
Ülkemizde
çok önemli bir yoğunluğa sahip "yarıcıların" sosyal güvenlik
şemsiyesi altına alınması konusunda Bakanlığınızca yapılan herhangi bir çalışma
var mıdır? Yoksa sorunun çözümü için ne gibi önlemler düşünüyorsunuz? Toprak
sahiplerini kira bedelleri konusunda sınırlayacak herhangi bir uygulamanız var
mıdır?
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, esnaf ve sanatkârların sosyal güvenlik prim
borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/315) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Ülkemizde
2008 yılında başlayan ve etkileri hâlâ devam eden ekonomik krizin de etkisiyle
her kesimden vatandaşımızın önemli sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı,
özellikle küçük esnaf ve sanatkarlarımızın; yıllardır
düzenli olarak ödediği SGK primlerini son üç yıldır ödeyemez hâle geldikleri,
prim borçlarını zamanında ödeyemedikleri için de sağlık hizmetlerinden
yararlanamadıkları ve ilaçlarını alamadıkları iddialarıyla ilgili olarak;
1- SGK prim borçlarını zamanında ödeyemeyen
esnaf ve sanatkârlarımızın karşılaştıkları sorunların çözümüne yönelik olarak
Bakanlığınızca yürütülen bir çalışmanız var mıdır?
2-
Varsa çalışmanın içeriği ve uygulama takvimi nasıldır?
3-
Esnaf ve sanatkârlarımızın sosyal güvenlik prim borçlarının faizlerinin
silinerek yeniden yapılandırılmaları sağlanabilecek midir?
4-
Bu konuda Bakanlığınızın 2012 yılı programı nasıldır?
8.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, TESK’in SGK yönetim kurulunda temsil
edilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/451) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 01.11.2011
Mehmet
Ali Susam
İzmir
Son
10 yıldır hipermarketler gıda, mobilya ve elektronik gibi pazarlarda etkin
noktaya gelerek; geçmişte bu iş kollarında çalışan küçük üretici ve esnafı
tasfiye etmektedir. Ailesiyle birlikte çalışan, devlete yük olmadığı gibi vergi
ödeyen, istihdam yaratan esnaflar işyerini kapatmıştır.
Benzerleri
Avrupa Birliği ülkelerinde bulunan bir yasayla perakende ticaretin düzenlenmesi
gerekmektedir. Ancak ne bakanlıkların strateji belgelerinde bulunan kanun
tasarısı, ne de kanun teklifleri komisyon gündemlerine dahi gelememiştir.
Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı, 10 Nisan 2010 tarihinde Strateji Belgesi ve Eylem
Planı'nı (ESDEP) hazırladı. Eylem planına göre 2011 yılı sonuna kadar Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının tamamlaması hedeflenen çalışmalar
bulunmaktadır.
Bu
bilgiler ışığında;
1.
ESDEP'e göre TESK'in Sosyal
Güvenlik Kurumu yönetim kurulunda temsi edilmesi sağlanacaktır. Bununla ilgili
çalışmalar ne aşamadadır?
9.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlu’nun, kamu çalışanları arasındaki ücret farklılıklarının
giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/461) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Anayasa ve Meclis İçtüzüğü gereğince Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Selahattin
Karaahmetoğlu
Giresun
Resmi
Gazete’nin 02.11.2011 tarih 28103 sayılı mükerrer sayısında yer alan Maliye
Bakanlığı 'Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararname yayınlanarak yürürlüğü girmiştir. Kamu çalışanları arasındaki ücret
adaletsizliğini ortadan kaldırmayı amaçlayan düzenleme anlaşılıyor ki bütün
çalışanları kapsamıyor hatta yeni düzenlemeyle yönetici mevkindeki
personelle çoğunluğu teşkil eden çalışanlar arasındaki maaş uçurumunu
artırmaktadır.
1. Asıl beklenti bütün çalışanlar arasında ücret
farklılıklarının ortadan kaldırılması ve sosyal adaletin gerçekleştirilmesi
beklentisi iken tam tersi bir sonuç meydana çıkmış olmaz mı?
2. Kamu çalışanlarının büyük çoğunluğunu teşkil
eden öğretmenler, hekim dışı sağlık çalışanları, din görevlileri ve teknik
hizmetler sınıfı gibi bir çok kamu görevlisinin
maaşlarında herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır. Kamu çalışanlarının
bütününü kapsayan ücret dengesinin sağlanabilmesi için bir yasal düzenleme
yapmayı düşünüyor musunuz?
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, emeklilerin intibak sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/483) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye
Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) tarafından yapılan açıklamada;
Sosyal Sigortalar Kurumu emeklilerinde olduğu gibi BAĞ-KUR emeklilerinin de
intibaklarının sağlanmasını istemektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu
tarafından BAĞ-KUR emeklileri konusunda yapılan açıklamaya kulak vermeyi
düşünüyor musunuz?
2. Sosyal Sigortalar Kurumu emeklileri ile
birlikte 1 milyon 700 bin BAĞ-KUR emeklilerin intibak sorunlarını da çözmeyi
düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?
11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, emeklilerin reel gelirlerindeki bozulmanın etkilerine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/485) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Emeklinin
alım gücü her geçen yıl düşmektedir. Türkiye Emekliler Derneği; en düşük işçi
emeklisi aylığıyla Aralık 2000'de 20.34 gr, 2004'te 20.03 gr ve 2005'te 20.39
gr altın alınabiliyorken, Ekim 2011'de aynı emekli aylığıyla ancak 8.29 gr
altın alınabildiğini açıklamaktadır.
Bu
bilgiler ışığında;
1)
Hayat pahalılığı karşısında maaşları iyice eriyen emeklileri rahatlatacak her
hangi bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız olacak mı?
2)
Alım güçleri 2000 yılının altına düşen emeklilere, daha yüksek maaş zammı verme
konusunda bir planınız var mıdır?
12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, kamu personeli ile ilgili bir açıklamasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/491)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Rotasyondan bahsederek "Ülkemiz 780 bin
kilometrekare. Kamuda çalışmayı benimseyen kişilerin bir ayrım yapmaksızın
Türkiye'nin dört bir yanında da hizmet etmeleri gerekiyor." şeklinde
açıklamanız olmuştur.
Bu
bilgiler ışığında;
1)
Yapmayı planladığınız çalışma memur
kesimine sürgün mü yoksa rotasyon mu olacak?
2)
Çağın gereğine ve Türkiye'nin şartlarına
göre memurlarla ilgili yasanın yeniden düzenleneceğini belirtiyorsunuz.
Türkiye'nin şartlarından kastınız nedir? Neyi kastediyorsunuz?
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, kayıt dışı istihdama ilişkin sözlü soru önergesi (6/493) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Bazı
sivil toplum kuruluşları, kaçak işçi sayısının arttığından yakınarak, kaçak
işçi çalıştırılmasına göz yumulmaması gerektiğini vurgulamaktadır.
Bu
bilgiler ışığında;
1)
Ülkemizde kayıt dışı çalışan sayısı
artmış mıdır? Artmış ise sayıları kaça çıkmıştır?
2)
Kayıt dışı çalışan kesim özel sektörün
başarısına gölge düşürmez mi? Ülkemizde kayıt dışı çalışan işçilerin yüzde kaçı
yabancı ülke vatandaşlarından oluşmaktadır?
3)
Kayıt dışı ile etkin mücadele etmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız
var mıdır?
14.- İstanbul Milletvekili Celal
Dinçer’in, askerlik görevini ifa eden vatandaşların sigorta primlerinin devlet
tarafından ödenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/561) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından
sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 25.11.2011
Celal
Dinçer
İstanbul
Bedelli
askerlik diye bilinen yasa tasarısı 30 yaşından gün almış, askerliğini yapmamış
kişilerin yararlanması için hükümet tarafından TBMM’ye getirilmiş,
Komisyonlarda görüşülmeye başlanmıştır. Herhangi bir işte sigortalı olarak
çalışmakta iken vatani görevini yapmak üzere askere alınan kişiler uzun süreli
askerlik yapmaları durumunda sigorta primleri yatırılmadığı için mağdur
olmaktadırlar.
Terhis
olduktan sonra askerlikte geçen süreleri borçlanmak isteyenler yüksek oranda
sigorta primi ödemek zorunda kalmaktadır. Prim ödeme imkânı bulamayanlar ise
daha geç emekli olma hakkına kavuşmaktadırlar. Böylece binlerce çalışan
vatandaş mağdur olmaktadır.
Bu
nedenle sigortalı olarak bir işte çalışanların askere gitmeleri durumunda
askerlikte geçen sürelerdeki sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanması
için bir çalışma başlattınız mı.? Böyle bir çalışmayı
gündeme getirmeyi düşünüyor musunuz?
15.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Çelebi’nin, kamuda taşeronluk ve atipik istihdam
biçimlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/606) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Süleyman
Çelebi
İstanbul
Esnek
çalışma sistemi ve güvencesiz çalışma koşulları, çalışma yaşamındaki kuralsızlaşma ve denetimsizlik taşeronlaşmayı büyüttü.
Gerek
özel sektörde gerekse kurallı çalışmanın kalesi sayılan kamuda taşeronluk ve atipik istihdam biçimleri hızla yaygınlaştı. Başta eğitim
ve sağlık sektörü olmak üzere, belediyelerden KİT'lere kadar pek çok alanda
emekçiler en ağır şartlarda ve güvencesiz çalışma yaşamına dâhil oldular.
Taşeronlaşmanın
çığ gibi büyüdüğü ülkemizde;
1-
SGK kayıtlarına göre, işyeri sicil numarasına göre aracı/alt işveren kodu ile
çalışan firma sayısı ve bunların çalıştırdığı işçi sayısı kaçtır? Bunların
illere ve sektörlere göre dağılımı nasıldır?
2-
Bir firmaya bağlı ortalama alt işveren kodu ile çalışan firma sayısı kaçtır?
3-
Çalışma Bakanlığı bünyesinde çalıştırılan taşeron işçi sayısı kaçtır?
16.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/609) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
soruların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 02.12.2011
1-
Bakanlığınıza bağlı ve ilgili kuruluşlar
tarafından Adana ili ve ilçelerinde yürütülen proje ve yatırımlarınız nelerdir?
2-
Bakanlığınızın Adana ilinin sorunları
konusunda yürütülen çalışmaları var mıdır? Varsa nelerdir?
3-
Adana ilinde yapılacak kamu hizmetleriyle
ilgili olarak, 2012 mali yılı bütçesinden ayrılan ödenek ne kadardır?
4-
Adana ilinde personel açığı var mıdır?
Varsa personel açığını nasıl gidereceksiniz?
5-
Görev alanınızla ilgili olarak, Adana
iline götürdüğünüz kamu hizmetlerini, bölgesel dengeler açısından nasıl
değerlendiriyorsunuz?
17.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu’nun, Bakanlıkta ve Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarda özürlü personel istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/644) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygıyla arz ederim. 2/12/2012
Prof.
Dr. Zühal Topcu
Ankara
Kamu
kurum ve kuruluşlarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre
çalıştırdıkları personele ait kadrolarda, ilgili kurum veya kuruluşun toplam
dolu kadrosunun % 3'ü oranında özürlü çalıştırma zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu
çerçevede;
1-
Bakanlığınız ve Bakanlığınızın ilgili kurum ve kuruluşların 2010 ve 2011
yıllarında; 657 sayılı Kanun'a göre çalıştırmış olduğu personel sayısı ve
çalıştırması gereken özürlü personel sayısı ile çalışan özürlü personel sayısı
kaçtır?
2-
657 sayılı Kanun uyarınca özürlü personel çalıştırma yükümlüğü çerçevesinde
Bakanlığınız ve Bakanlığınızın ilgili kurum ve kuruluşların özürlü açığı
bulunmakta mıdır? Varsa eğer eksiklik ne kadardır ve bu eksikliğin
giderilmesine yönelik talepler Devlet Personel Başkanlığına iletilmiş midir?
18.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Türkiye İş Kurumunda çalışan memurların maaşlarında düşüş olduğu
iddialarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/651) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye
İş Kurumunun alt kademe memurları 666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den sonra
maaşlarında düşüş yaşandığını ifade etmekteler.
Bu
bilgiler ışığında;
1.
Bu olay doğru mudur? Türkiye İş Kurumunda çalışan alt kademe memurların almış
oldukları maaşlarında bir düşüş yaşanmış mıdır?
2.
Yaşanmış ise kaç paralık düşüş yaşanmıştır? Bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor
musunuz?
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Afşin’de Sosyal Güvenlik Kurumunun yeni bir hizmet binası
ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/674) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Afşin
ilçemizde Sosyal Güvenlik Kurumu geçici bir binada hemşehrilerimize
hizmet vermektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1-
Sosyal Güvenlik Kurumu için yeni bir hizmet binası yaptırmayı düşünüyor
musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, emeklilik yaşının yükseltilmesinden kaynaklanan mağduriyetin
giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/694) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Emeklilik
için gereken sigortalılık sürelerini ve prim gün sayısını tamamlayan
vatandaşlarımız, yürürlüğe giren 4447 sayılı ve 4759 sayılı yasalar nedeniyle
"kademeli yaş mağduru" olduklarını belirtmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1-
Bu şekilde mağduriyet yaşayan toplam kaç vatandaşımız vardır? Vatandaşlarımızın
bu mağduriyetini giderme konusunda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu
konuda bir çalışmanız olacak mı?
21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Çöllolar kömür havzasında göçük altında
kalan madencilerin cenazelerinin çıkarılması çalışmalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/722)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Afşin-Elbistan
Termik Santraline kömür sağlayan Çöllolar kömür
havzasında 10 Şubat 2011 tarihinde meydana gelen göçük sırasında şehit olan 9
madencimizin cenazeleri, aradan geçen 312 günlük süreye rağmen hâlen toprak
altından çıkarılamamıştır.
1-
Bugüne kadar göçük altında kalan 9 şehit madenci işçimizi toprak altından
çıkarma konusunda devam eden her hangi bir çalışmanız var mıdır?
2-
Şehit madencilerimizin cenazelerini göçük altından ne zaman çıkararak,
ailelerine teslim etmeyi düşünüyorsunuz?
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, emekli maaşlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/784) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
30
yıl boyunca devlete hizmet eden memurlar, emekli olduktan sonra kendilerine
bağlanan çok düşük emekli aylığı ile zar zor geçinir hâle gelmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1-
Yeni emekli olmuş, alt düzey bir memura toplam kaç para emekli aylığı
bağlanmaktadır?
2-
Bağlanan bu emekli aylığı, TÜİK tarafından açıklanan açlık ve yoksulluk
sınırının altında mı kalmaktadır?
3-
Kalmakta ise bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Türkiye Kamu-Sen tarafından yapılan sendikal haklarla ilgili bir
açıklamaya ilişkin sözlü soru önergesi (6/795) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Türkiye
Kamu-Sen; bugüne kadar toplu sözleşme ve grev hakkı konusunda her platformda
mücadele verdiklerini belirtilerek, gelişmiş sendikal haklarla donatılmış,
katılımcı bir toplu sözleşme hakkı istediklerini ifade etmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1-
Türkiye Kamu-Sen'in sendikal haklar konusundaki bu olumlu açıklamasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
2-
Katılımcı bir toplu sözleşme hakkı getirmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda
çalışmanız var mıdır?
24.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, memur emekli aylıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/862) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
30
yıl boyunca devlete hizmet eden memurlar, emekli olduktan sonra kendilerine
bağlanan çok düşük emekli aylığı ile zar zor geçinir hâle gelmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1-
Yeni emekli olmuş, alt düzey bir memura toplam kaç para emekli aylığı
bağlanmaktadır?
2-
Bağlanan bu emekli aylığı, TÜİK tarafından açıklanan açlık ve yoksulluk
sınırının altında mı kalmaktadır?
3-
Kalmakta ise bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârlara SGK Yönetim Kurulu toplantılarında temsil imkanı sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/863) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ekonomi
ve istihdama önemli katkılar sağlayan ve sayıları 1.948.363'ü bulan esnaf ve
sanatkâr kesiminin Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu'nda temsil imkânı
bulamaması, bu kesim tarafından tepkilere neden olmaktadır.
Bu
bilgiler ışığında;
1.
Esnaf ve sanatkârlar kesiminin, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu
toplantısında temsili konusunda bir çalışmanız var mıdır?
2.
Hangi kurumlar yönetim kurulunda temsil imkânı bulmuştur? Esnaf kesimini
yönetim kurulu toplantısında hangi kurum temsil etmektedir?
3.
Esnaf ve sanatkâr kesiminin temsil imkânı konusunda çalışma yapmayı düşünüyor
musunuz?
26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, kadın esnaf ve sanatkârların doğum borçlanmasına ve erken
emeklilik imkanından yararlanmasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/864) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 4/a'lı
kadın sigortalıya doğum borçlanması ve erken emeklilik imkânı getirilirken,
kendi nam ve hesabına çalışan kadın esnaf ve sanatkâra bu imkân verilmemiştir.
Bu
bilgiler ışığında;
1.
Kendi nam ve hesabına çalışan kadın esnaf ve sanatkârlarımız niçin bu kapsamın
dışında tutulmaktadır?
2.
Kadın esnaf ve sanatkârların doğum borçlanması yaparak 4/a sigortalısı kadınlar
gibi erken emekli olmaları konusunda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Bu
konuda çalışmanız var mıdır?
27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, sosyal güvenlik destek primi uygulamasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/865) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
Türkiye
Büyük Mîllet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Sosyal
güvenlik destek primleri kademeli artışlarla, esnaf ve sanatkârlarımıza ağır
yükler getirir hâle gelmiştir.
Bu
bilgiler ışığında;
1. Sosyal güvenlik destek primi uygulaması
kapsamında toplam kaç kişiden prim kesilmektedir?
2. Esnaf ve sanatkâr kesimine önemli yükler
getiren sosyal güvenlik destek primini uygulamasını kaldırmayı veya oranını
aşağıya çekmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârların asgari geçim indiriminden yararlanmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/866) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Esnaf
ve sanatkârlar, ücretliler için uygulanan asgari geçim indiriminin kapsamının
genişletilmesi istenmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1.
Asgari geçim indiriminden esnaf ve sanatkâr kesimi yararlanmakta mıdır?
2.
Yararlanmıyor ise bu konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, merkez ve taşra teşkilatlarındaki boş kadrolara ilişkin sözlü
soru önergesi (6/877) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Kamu
kurum ve kuruluşlarında boş bulunan memur, sözleşmeli personel ve sürekli işçi
kadrolarına hükümet tarafından alım yapılmayışı, işsiz vatandaşlarımız
tarafından çeşitli tepkilere neden olmaktadır.
Bu
bilgiler ışığında;
1.
Merkez ve taşra teşkilatları bünyesinde toplam kaç adet memur, sözleşmeli personel
ve sürekli işçi kadrosu boş bulunmaktadır?
2.
Boş bulunan bu kadrolara alım yapacak mısınız? Yapacaksanız ne zaman yapmayı
düşünüyorsunuz?
3.
Ülkemizde milyonlarca kişi iş beklerken, devlette boş bulunan kadrolara bugüne
kadar hangi gerekçeyle alım yapılmamıştır?
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, esnaf ve sanatkârlar arasındaki maaş farklılıklarına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/880) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in
cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Esnaf
ve sanatkârların aylıkları arasında, aynı hizmet süresi ve aynı basamaktan
emekli olmalarına rağmen mevzuat ve uygulamadan kaynaklanan önemli maaş
farklılıkları ortaya çıktığı belirtilmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1.
Bu doğru mudur? Mevzuattan ve uygulamadan kaynaklanan böyle farklılıklar var mıdır?
2.
Mevzuattan ve uygulamadan kaynaklanan maaş farklılıklarına yönelik çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışma yapacak mısınız?
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, üniversite mezunu polis memurlarının emeklilik sonrası özlük
haklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/889) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Yüksek
öğrenim görmüş polis memurları emekli olduklarında birinci
dereceden katsayı ve maaş göstergesiyle emekli maaşı almak istemektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1.
Yüksek öğrenim görmüş polis memurlarının bu konudaki
talebini nasıl karşılıyorsunuz? Bu konuda çalışmanız var mıdır?
2.
Ağır şartlar altında görev yapan polis memurlarının emeklilik sonrası
kaygılarını nasıl gidermeyi planlıyorsunuz?
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, bakanlık merkez ve taşra teşkilatı binalarının bakım ve onarımına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/959) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik’in cevabı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından sözlü
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mesut
Dedeoğlu
Kahramanmaraş
Ülkemizde
yaşanan ekonomik krize rağmen kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalarda; dış
cephe ve iç mekân yenilemesi çalışmalarının gözle görülür bir şekilde artış
gösterdiği belirtilmektedir. Ayrıca kurumlarda; mobilya, masa ve koltuk gibi
büro malzemeleri de yenilenmektedir.
Bu
bilgiler ışığında;
1. Bakanlığınıza ait merkez ve taşra teşkilatı
binalarında dış cephe ve iç mekân yenilemesi yapılmış mıdır?
2. Yapılmış ise son 10 yıl içinde toplam kaç kez
dış cephe ve iç mekân yenilemesi, bakım ve onarımı yapılmıştır?
3. Bu işler için son 10 yılda, yıllık toplam kaç
para harcama yapılmıştır? Bu harcamalar hangi kaynaktan karşılanmıştır?
4. Mobilya, masa ve koltuk gibi büro malzemeleri
konusunda da yenilemeye gidilmiş midir?
5. Gidilmiş ise son 10 yıl içinde, bu işler için
yıllık toplam kaç para harcama yapılmıştır?
BAŞKAN
– Sözlü soru önergelerini cevaplamak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik.
Buyurunuz
Sayın Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süremiz
bitene kadar kırk beş dakika süre var, buyurunuz efendim.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Bakanlığıma yöneltilen sözlü soru önergelerine cevap
vermek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün İçişleri Bakanımıza yönelttiği (6/11) esas
no.lu sözlü soru önergesi: Ardahan’ın Halil Efendi Mahallesi Kayabaşı mevkisinde içme suyu şebeke hattı en uç noktaya kadar
götürülmüştür. Kayabaşı mevkisinde içme suyu sorunu
bulunmamaktadır.
Kayabaşı
mevkisinde kanalizasyon şebeke hattı mevcuttur.
Projeye uygun olmayan şebeke ve ana arter bağlantılarıyla ilgili proje
hazırlanmış olup 2012 yılı içinde yapılarak hizmete sunulması planlanmaktadır.
Kayabaşı
mevkiindeki yol sorunları da Kentsel Yenileme Projesi uygulaması çerçevesinde
çözüme kavuşturulacaktır.
Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Ögüt’ün (6/38) esas no.lu
sözlü soru önergesi: Kıdem tazminatı 1936 yılından beri bizim çalışma
mevzuatımızda var olan bir düzenlemedir ancak günümüzde işten ayrılanların
yüzde 92’si bu haktan, bu tazminattan yararlanamamaktadırlar. Çalışanlarımızın
haklarını koruyan, tüm çalışanlarımızın yararlanabileceği, çalışma barışını
güçlendiren bir yöntem üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz ve sosyal
taraflarla görüşerek önümüzdeki günlerde gündemimize alacağız.
Bu
konu Hükûmet programında da, kıdem tazminatı konusu Hükûmet programında da yer
almaktadır. Zaten yürürlükte olan 1475 sayılı eski İş Kanunu’nun 14’üncü
maddesinde de kıdem tazminatıyla ilgili olarak bir fon tesis edileceği, fonla
ilgili hususların kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilmektedir.
İzmir
Milletvekili Sayın Hülya Güven’in (6/49) esas no.lu sözlü soru önergesi: Kamu
kurum ve kuruluşlarında 44.189 özürlü memur çalıştırma zorunluluğu bulunmasına
rağmen çalışan özürlü memur sayısı 20.829’dur. Şu durumda, 23.360 özürlü memur
açığı bulunmaktadır.
Özürlülerin
Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Yapılacak Merkezî Sınav ve Kura Usulü
Hakkında Yönetmelik 3/10/2011 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Özürlü memur
sınavı 29 Nisanda yapılacak, özürlü personelin mayıs sonu veya haziran ayı
içinde kamu kurumlarına yerleştirilmesini planlamaktayız. Millî Eğitim
Bakanlığımızda 12.672, emniyet müdürlüğümüzde 6.828, Sağlık Bakanlığımızda 3.725
ve Diyanet İşleri Başkanlığımızda 1.748 olmak üzere kurumlarımızda da özürlü
açığı bulunmaktadır. İnşallah 2012 yılı içerisinde bu yerleştirmeyi gerçekleştireceğiz.
Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işık’ın (6/229) esas no.lu
soru önergesi ile Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/483)
esas no.lu soru önergesi: 2000 öncesi emeklilerin maaşlarındaki adaletsizliği
gidermeye yönelik intibak yasa tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe
Komisyonunda şu anda görüşülmektedir. Bu tasarıdan 1.913.442 işçi emeklisi ile
12.186 BAĞ-KUR emeklisi yararlanacaktır. Getirdiğimiz tasarıyla emekli
maaşlarında azami 322 TL kadar iyileştirmeler öngörülmektedir.
İstanbul
Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun (6/267)
esas no.lu sözlü soru önergesi ile Sayın Süleyman Çelebi’nin (6/289) esas no.lu
soru önergesi: 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu’na ilave edilen ek 5’inci maddede tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle
süreksiz olarak çalışanlardan on sekiz yaşını doldurmuş olup 4’üncü madde ile
isteğe bağlı sigortalılık hükümleri ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20’nci
maddesi kapsamında sigortalı olmayan, kendi sigortalılıklarından dolayı bu
kanunlara göre gelir veya aylık almayanlar sigortalı sayılmıştır. Bu
kişilerin sigortalı olabilmek için Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat etmeleri
hâlinde sigortalılıkları talepte bulundukları tarihten itibaren başlatılmış
olacaktır. Buna göre, yarıcılık işinde çalışanlardan 5510 sayılı Kanun’un
4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin dört numaralı alt bendi dâhil
olmak üzere, 4’üncü maddeye istinaden sigortalılığı bulunmayanların sigortalı
olmalarında herhangi bir sıkıntı bulunmamaktadır.
Kütahya
Milletvekili Sayın Alim Işık’ın (6/315) esas no.lu
soru önergesi: Şubat 2011’de yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun ile 2010 yılı
Kasım ayı ve önceki aylara ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu birikmiş alacaklarına
ödeme kolaylığı getirilmiştir. Bu yasayla, prim borçlarını ikişer aylık taksitler
hâlinde 18 taksitte ödeme imkânı sağlanmıştır. Bugüne kadar 2 milyon 339 bin
323 kişi başvurmuş, 30 milyar 646 milyon TL yapılandırılmış, 8 milyar 300
milyon TL’si tahsil edilmiştir. Son beş yılda 2 kez yapılandırma
gerçekleştirdiğimizi de bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
İzmir
Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam’ın (6/451) esas no.lu sözlü soru önergesi
ile Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/863) esas no.lu
sözlü soru önergesi: Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda kendi nam ve
hesabına çalışanları temsilen Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı
bulunmaktadır. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonunun, TESK’in, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda temsil
edilmesinin önünde hukuki bir engel bulunmamaktadır. Genel Kurulda yapılan
seçimlerde adı geçen konfederasyonun adayının seçilmesi hâlinde yönetim
kurulunda temsil imkânı bulunmaktadır.
Ayrıca,
TESK’in yönetim kurulu üyesi olması konusunda da
Bakanlık olarak olumlu baktığımızı belirtmek istiyorum.
Giresun
Milletvekili Sayın Selahattin Karaahmetoğlu’nun (6/461) esas no’lu sözlü soru önergesi: 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname, özü itibarıyla farklı kamu idarelerinde aynı hizmet sınıfında aynı
veya benzer unvanlı kadrolarda bulunan personel arasındaki ücret dengesizliğinin
ortadan kaldırılmasına yönelik bir düzenlemedir. 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname’nin temel amacı eşit unvana eşit ücret verilmesinin sağlanmasıdır.
Farklı kamu idarelerinde aynı veya benzer unvanlı kadrolarda çalışan ve
kurumsal ek ödemeleri nedeniyle farklı mali haklara sahip olan kamu
görevlilerinin mali hakları arasındaki farklılığa son verilmiş ve böylece söz
konusu personel arasında ücret eşitliği sağlanmıştır.
Tabii,
öğretmen ve din görevlileriyle ilgili Değerli Milletvekilimiz örnekler vermiş.
Burada, bir ücret farklılığını gösterecek bir kurum olmadığı için yani
öğretmenlerimiz Millî Eğitimde, din görevlilerimiz Diyanet İşleri Başkanlığında
görev yaptıkları için, bir mukayese imkânı olmadığı için bu kapsamda
değerlendirilememiştir.
Bu
Kanun Hükmünde Kararname tüm kamu görevlileri için uygulanacak genel bir maaş
ve ücret artışı düzenlemesi de değildir. Bu nedenle, söz konusu kanun hükmünde
kararnameyle ücret dengesizliği bulunmayan personele yönelik herhangi bir ücret
artışı öngörülmemiştir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/485), (6/784) ve (6/862) esas no’lu soru önergeleri: Dokuz yıllık Hükûmetimiz döneminde
çalışanlarımızda olduğu gibi, emeklilerimizi de enflasyona ezdirmedik. Rakamsal
olarak ifade edecek olursak, SSK’da işçi olarak çalışan, 2002 Aralık ayı aylığı
257 TL olan bir işçimizin 2012 Ocak aylığı 868 TL’dir; artış, nominal artış yüzde 237’dir.
SSK
tarımdan emekli olan bir vatandaşımız 2002’de 261 TL alırken, bugün 783 TL
almaktadır; nominal artış yüzde 199.
BAĞ-KUR
esnafı 2002 yılında 148,7 TL aylık alırken, bugün 704 TL almaktadır; artış
yüzde 373.
BAĞ-KUR
tarım 65 TL aylık alır iken, bugün 525 TL aylık almakta ve yüzde 698 artış
gerçekleşmiştir.
Emekli
Sandığında ise 376 TL aylık alırken bir emeklimiz, bugün 1.002 TL almaktadır;
burada da artış, nominal olarak yüzde 166’dır.
İntibak
yasası da işçi ve BAĞ-KUR emeklilerimize önemli oranda iyileştirmeler
getirmektedir.
Ayrıca,
12 Eylül referandumu ile kamu görevlilerimiz için getirilen toplu sözleşme
hükümlerinden memur emeklilerinin de yararlanması sağlanmıştır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/491) esas no’lu
soru önergesi: 657 sayılı Kanun’un 72’nci maddesi çerçevesinde Devlet
Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına Dair Yönetmelik yürürlüğe
konulmuştur.
Bu
Yönetmelik’le, kurum ve kuruluşlarda üst normlara uygun olmak kaydıyla, kamu
hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde sunulmasını ve personelinin ülke
genelinde dengeli dağılımını saptamak üzere düzenleme yapma yetkisi
verilmiştir.
Ayrıca,
hâkimler ve savcılar, emniyet mensupları, öğretmenler, askerî personel ve mülki
idare personeli gibi pek çok meslek grubu için bölgeler arasında zorunlu yer
değiştirmeleri öngören hukuki düzenlemeler zaten uzun zamandır yürürlüktedir.
Ülkemizin her tarafı sosyoekonomik gelişmişlik açısından aynı düzeyde değildir
ancak kamu hizmetlerinin ülke genelinde her noktada vatandaşın ayağına
götürülmesi zorunludur. Bu bölgelere yapılan atamaları “sürgün” olarak
nitelendirmek doğru bir yaklaşım değildir düşüncesindeyiz. Bizim için,
Türkiye'nin her karışı, her tarafı aynı oranda değerlidir.
Hâlen
uygulamada beş ayrı personel rejimi bulunmaktadır. 1965
yılında yürürlüğe giren 657 sayılı Kanun’un yeniden ele alınarak norm ve
standart birliğini sağlayan, sosyal hayattaki ihtiyaçları karşılayacak,
dünyadaki gelişmelerle örtüşen yeni bir devlet personel mevzuatına ihtiyacın
var olduğunu ben ifade etmiş idim. Bunu da yine, sosyal taraflarla, ilgili tüm
kesimlerle masaya yatırıp birlikte bir sonuca varma gayreti içerisinde
olacağız.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/493) esas no.lu soru önergesi: Kayıt
dışı istihdam, iş gücü piyasasının yapısal sorunlarından biridir. TÜİK
verilerine göre kayıt dışı istihdam, 2002’de 11 milyon 133 bin, Ekim 2011’de 10
milyon 236 bin. Yüzde 52,1 olan kayıt dışı istihdam oranı yüzde 41,8’e
geriledi. Kayıt dışı istihdamla mücadelemiz devam etmektedir. Bildiğiniz gibi,
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda kayıt dışı
istihdamın önlenmesi konusunda önemli düzenlemeler gerçekleştirdik.
Ayrıca,
Sağlık Bakanlığıyla yapılan çalışmalar sonucunda, belirli sektörlerde
çalışanların tabi tutulduğu portör muayene listesine Türkiye Cumhuriyeti kimlik
numaralarının da eklenerek listelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilmesi
sağlanmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığı ile yapılan
çalışmalar sonucunda 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu’nun uygulanmasına
ilişkin yönetmelik ekinde bulunan ek 1 iş yeri bildirimi ve ek 2 çalışanların
bildirimi formlarının sosyal güvenlik il müdürlüklerine gönderilmesi de
sağlanmıştır. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığıyla yapılan çalışmalar
sonucunda, vergi dairelerinde görevli yoklama memurlarınca düzenlenen yoklama
fişlerinin her ay periyodik olarak sosyal güvenlik il müdürlükleri, sosyal
güvenlik merkezlerine gönderilmesi konusunda mutabakat sağlanmıştır. Ayrıca,
Sosyal Güvelik Kurumu bünyesinde 2008 yılı Mayıs ayında Alo 170 ihbar hattı
kurulmuştur. Yürüttüğümüz tüm faaliyetler neticesinde 2008-2011 yılları
arasında yetmiş üç bin yüz otuz kayıt dışı iş yeri, 1 milyon 129 bin kayıt dışı
çalışan tespit edilmiş ve kayıt altına alınmıştır. Ayrıca, ücretlerin bankadan
ödenmesi konusunu da buna ilave etmek istiyorum.
İstanbul
Milletvekili Sayın Celal Dinçer’in (6/561) esas no.lu soru önergesi: 5510
sayılı Kanun’a göre askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar
ile yedek subay okulu öğrencileri sigortalı sayılmamakta, ancak bu süreler
borçlanılabilmektedir. Askerlikte geçen sürelerdeki sigorta primlerinin devlet
tarafından ödenmesine ilişkin herhangi bir mevzuat bulunmamaktadır, şu an için
de böyle bir çalışmamızın olmadığını belirtmek istiyorum.
Adana
Milletvekili Sayın Ali Halaman’ın (6/609) esas no.lu
soru önergesi: Aktif istihdam politikaları çerçevesinde yürütülen mesleki
eğitim ve rehabilitasyon faaliyetleri için İŞKUR Adana
İl Müdürlüğüne 2011 yılı başında toplam 29 milyon 192 bin 360 TL tahsis
edilmiştir. Adana İl Müdürlüğüne 2012 yılında 5 il istihdam uzman yardımcısı, 5
veri hazırlama kontrol işletmeni, 71 iş ve meslek danışmanı ve 22 büro
personeli olmak üzere toplam 103 personel alınması planlanmaktadır. İl müdürlük
binası projesinin tamamlanmakta olduğunu da ifade etmek istiyorum.
Toplum
yararına çalışma kapsamında Adana ilinde 2011 yılında 1.014 kişi istihdam
edildi, 2012 yılı içinde de 1.400 kişiyi istihdam edeceğiz.
Pozantı
SGK Merkez Müdürlüğü binasının ihalesi gerçekleştirildi. Yüreğir’de arsa temini
gerçekleşti. Sarıçam’da merkez müdürlük binası inşa edilecek; Seyhan, Ceyhan,
Çukurova, Feke ve diğer ilçelerimizde de şu anda Sosyal Güvenlik Merkez
Müdürlüğü açılmış bulunmaktadır.
Sosyal
Güvenlik Kurumunun 2012 mali yılı bütçesinden de Adana için toplam 3 milyon 950
bin TL ödenek ayrılmıştır.
Ankara
Milletvekili Sayın Zühal Topcu’nun (6/644) esas no.lu
soru önergesi: Sosyal Güvenlik Kurumunun 2010 yılı dolu kadro sayısı 23.834,
çalıştırılması gereken özürlü sayısı 715, çalışan özürlü sayısı ise 715’tir;
2011 yılı dolu kadro sayısı 25.449, çalıştırılması gereken özürlü sayısı 763,
çalışan özürlü sayısı 763 olup, özürlü açığı sayısı 90’dır. Özürlü
personel açığının giderilebilmesi için sınav hazırlık işlemleri devam
etmektedir.
Türkiye
İş Kurumunun 2010 yılı dolu kadro sayısı 2.586 olup, çalışan özürlü sayısı 79;
2011’de ise Kurumun personel sayısı 3.983 kişi olup, çalıştırılan özürlü
personel sayısı ise 139’dur. Kurumda özürlü personel açığı bulunmamaktadır.
Mesleki
Yeterlilik Kurumu personeli 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri çerçevesinde
istihdam edilmektedir. Çalışan sayısı 2010 yılı için 42 olup, 2011 yılı için bu
rakam 38’dir. TODAİE’de ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olarak
çalışan memur sayısı 2010 yılında 84, 2011 yılında 90’dır. 2010 ve 2011
yıllarında çalışan özürlü memur sayısı 2’dir. Devlet Personel Başkanlığının
2011 yılı dolu kadro sayısı 247, çalıştırılması gereken özürlü sayısı 7,
çalışan özürlü sayısı 5 olup, özürlü açığı sayısı 2’dir. Başkanlığa ait özürlü
kontenjan açığının 2012 yılında doldurulmasına ilişkin talepte bulunulmuştur.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/651) esas no.lu soru önergesi… 666
sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince bütün kamu kurumlarıyla birlikte
Türkiye İş Kurumu personeline yürürlükten kaldırılan hükümler uyarınca ödenen
ek ödeme ve ikramiyeden kaynaklanan kayıpları ilgili personele fark tazminatı
olarak ödenecektir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/674) esas no.lu soru önergesi: TOKİ
tarafından inşa edilen Kahramanmaraş Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü binasının
geçici kabulü yapılıyor. Ayrıca Elbistan, Türkoğlu ve Göksun ilçelerinde Sosyal
Güvenlik Merkez Müdürlüğü bina inşaatları devam ediyor. Afşin ilçesinde de
ihtiyaç hasıl olması ve arsa temini hâlinde yeni
hizmet binası talepleri değerlendirilecektir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/694) esas no.lu sözlü soru önergesi:
Sigortalılardan emeklilik için ilgili kanunlarda öngörülen prim gün sayılarını
doldurup yaş koşulunu yerine getirmeyenlere aylık bağlanması yönünde yasal bir
düzenleme gündemimizde bulunmamaktadır. Sosyal güvenlik sisteminin bildiğiniz
gibi parametreleri var. Bu parametrelerle oynamanın faturasını Türkiye geçmiş
yıllarda ödemiştir ama ödemeye de devam etmektedir. Bu parametreler, bildiğiniz
gibi, yaş, aylık bağlama ve prim gün sayısı, güncelleme katsayısından
oluşmaktadır ve bugün de emekliliği kırk sekiz, kırk dokuz yaş emekliliği
olduğuna göre, bu çerçevede hâlen erken emeklilik talebinde bulunmanın hiçbir
gerçekçi veriye dayanmadığını da bu vesileyle belirtmek istiyorum.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/722) esas no.lu sözlü soru önergesi:
Göçük bölgesinde bugüne kadar MTA Genel Müdürlüğü, ASELSAN, AKUT gibi
kuruluşlar tarafından birçok arama faaliyeti gerçekleştirilmiştir. İki askerî
helikopter ile saha dört gün boyunca sürekli taranmış, havadan fotoğraflama
yapılarak fotoğraflar üzerinde saha incelenmiştir. Sahada yer altı ve yer üstü
drenaj çalışmaları gibi faaliyetler ile şehit madencilerin cenazelerinin göçük
altından çıkarılmasına yönelik yoğun çaba ve gayretler devam etmektedir ama ne
yazık ki bugüne kadar kendilerine, cesetlerine ulaşılamamıştır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Daha ne kadar bekleyeceğiz?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Bu vesileyle gerek buradaki
kardeşlerimize gerekse bütün maden kazalarında vefat edenlere Allah’tan rahmet
diliyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Bir yıl doldu Sayın Bakan.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Efendim haklısınız. Ben, bu
kaza olduğu zaman tesadüfen o bölgede bir başka görev için bulunuyor idim ve
hemen ertesi günü olay yerine gittiğimde çok vahim bir tabloyu bizzat görme
durumuyla karşı karşıya kaldım. 100 metre belki derinlikte ve sürekli hareket
hâlindeki bir toprak ve büyük bir afet; onu söyleyebilirim. Orada
kurumlarımızın büyük bir gayretini de gördüm, umuyorum ki ondan sonra da devam
ediyor ama saha görüldüğü zaman olayın ne kadar güç olduğu da anlaşılacaktır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/795) esas no.lu sözlü soru
önergesi: Katılımcı bir toplu sözleşme hakkı istediklerini ifade eden
Kamu-Sen’in bu düşüncelerine aynen katılıyoruz. Çalışmalarımız da zaten bu
doğrultudadır. Bütün çalışmalarımızı sosyal taraflarla birlikte
gerçekleştiriyoruz, şeffaf bir çalışma prensibi benimsiyoruz.
Bildiğiniz
gibi, 12 Eylül referandumuyla, kamu çalışanlarımıza önemli kazanımlar sağlandı;
toplu görüşme yerine toplu sözleşme hakkı getirildi, Hakem Kurulu kararlarının
kesin ve toplu sözleşme hükmünde olacağı hükme bağlandı, anayasa değişikliğine
ilişkin olarak sosyal taraflarla birlikte hazırladığımız Uyum Yasa Tasarısı da
Türkiye Büyük Millet Meclisinde Plan Bütçe Komisyonunda alt komisyonda şu anda
yine sosyal taraflarla yoğun bir değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Bu
tasarıda memurların sendikal ve toplu sözleşme hakları konusunda daha çağdaş,
demokratik ve katılımcı bir yaklaşım benimsenmiş, toplu sözleşme hakkının
fiilen kullanımını sağlayacak düzenlemeler getirilmektedir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/864) esas no.lu sözlü soru
önergesi: Kendi nam ve hesabına bağımsız olarak çalışan kadın sigortalıların
sigortalılıkları devam ederken yapmış oldukları doğumlar sigortalılıklarının
sona ermesini ya da kesintiye uğramasını gerektirmemekte ve borçlanabilecek bir
süre bulunmadığından borçlandırılmamaktadırlar. Yani bir başkasının yanında
çalışan eski “SSK” dediğimiz 4/A olarak çalışan ile 4/B’liler,
kendi nam ve hesabına çalışanlar arasında böyle bir fark olduğu için bu
karşılanamamaktadır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’nun (6/865) esas no.lu sözlü soru önergesi:
Şu anda emekli olduktan sonra 4/B’li olarak çalışmaya
devam edenlerin aylıklarında yüzde 15 oranında destek primi kesilmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumunca aylık bağlandıktan sonra ticari faaliyete devam
etmesi nedeniyle 2012 yılı Ocak döneminde aylıklarından sosyal güvenlik destek
primi kesintisi yapılan kişi sayısı 528.267’dir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/866) esas no.lu sözlü soru
önergesi: Esnaf ve sanatkârların elde ettiği kazanç ticari kazançtır. Asgari
geçim indirimi müessesesi ile münhasıran gerçek usulde ücret geliri elde eden
gerçek kişilere getirilen bir hak olduğu için ticari kazanç elde eden
mükellefler asgari geçim indirimi müessesesine dâhil değildir. Bunun yanında
Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu başta olmak üzere temel vergi
kanunlarının gözden geçirilmesi çalışmaları son aşamaya gelmiş bulunmaktadır.
Bu bağlamda, teknolojik gelişmeler ile küreselleşmenin olumsuz etkileri
nedeniyle kaybolmaya yüz tutan geleneksel, kültürel ve sanatsal değeri olan
meslek kollarında esnaf muaflığının genişletilmesi Gelir Vergisi Kanunu’nun
gözden geçirilmesi çalışmalarında dikkate alınmaktadır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/880) esas no.lu sözlü soru
önergesi: 1479 sayılı Kanun’a tabi sigortalılara bağlanan aylıklar arasındaki
farklar, gerek bu kanunda yapılan değişiklikler gerekse 4447 sayılı Kanun’a
göre bağlanan aylıklarda sigortalıların aylık başlangıç tarihinde yürürlükte
bulunan aylıkların hesabına ilişkin gelir tablosu aylık bağlama oranları ve
geçici 2’nci maddenin hesaplanmasına ilişkin 31/12/1999
tarihinde bulundukları basamaklar ile 1/1/2000 tarihinden sonraki basamaklarda
bekleme süreleri, basamak yükseltme tarihleri, bu sürelerde kazançlar dikkate
alınarak hesaplanan ağırlıklı ortalamalar ile 2005 yılında basamaklara göre
yapılan artış oranlarındaki farklılıklardan yine basamaklara göre ödenen sosyal
destek ödemesi ve 5510 sayılı Kanun’a göre 1/1/2008 sonrası için bağlanan aylıklarda
dikkate alınan ortalama aylık kazançlardaki farklılıklardan kaynaklanmaktadır.
Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan intibak düzenlemesinden yaklaşık 12 bin BAĞ-KUR’lunun yararlanması sağlanmaktadır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/877) esas no.lu sözlü soru
önergesi: 2002’den bu yana KPSS sonuçlarına göre 303.795’i öğretmen olmak üzere
yaklaşık 460 bin memur alımı gerçekleştirilmiştir. Yine, Hükûmetimiz döneminde yaklaşık 220 bin geçici
işçi sürekli işçi kadrosuna alınmıştır. Yaklaşık 196 bin 4/B’li
sözleşmeliler de memur kadrosuna atanmıştır. Buna mukabil, merkez ve taşra
teşkilatlarında hâlen memur, hâkim, savcı, sürekli ve geçici işçi gibi 864.816
kadro boş bulunmaktadır. Bu kadrolara yıl içinde yapılan merkezî sınavlarla peyderpey
atamalar yapılmaktadır. 2012 yılında iki KPSS yerleştirmesi yapılacak. Birinci
yerleştirme için kamu kurumlarının talepleri 12 Mart-20 Nisan tarihlerinde
alınacak ve ÖSYM’ye bildirilecek; ikinci yerleştirme talepleri ise 22
Ağustos-21 Eylül tarihleri arasına alınacak ve ÖSYM’ye bildirilecek.
İstanbul
Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi’nin (6/606) esas no.lu soru önergesi:
Türkiye genelinde 27.643 alt işverende 498.277 işçi çalışmaktadır. İllere ve
sektörlere göre dağılımı mevcut ancak tek tek bunları okumak gerekiyor.
Zamanımız yeterli olmadığı için –elimizde- Sayın Milletvekilimize bunları
takdim edebiliriz. Aracı alt işveren kodu ile kendisine bağlı alt işverenleri
bulunan işverenler için hesaplanan ortalama alt işveren sayısı 2,37’dir.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/889) esas no.lu sözlü soru
önergesi: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 37’nci maddesine göre polis
memurları dâhil tüm yükseköğrenim görmüş emniyet hizmetleri sınıfı mensupları
1’inci derecenin 4’üncü kademesine kadar kazanılmış hak aylık dereceleri
bakımından yükselebilmektedir. Ayrıca emekli polis memurlarının durumları
dikkate alınarak 2006 yılında 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nda yapılan
düzenleme çerçevesinde polis memuru emeklilerine emekli aylıklarının yanı sıra
aylık 100 TL tutarında ayrıca ödeme yapılmasına imkân sağlanmıştır.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mesut Dedeoğlu’na ait (6/959) esas no.lu sözlü soru
önergesi: Bakanlığımız ana hizmet binası 1990 yılında yapılmış olup geçen yirmi
iki yıllık sürede hiçbir tadilat görmemiştir. Bu nedenle alüminyum giydirme dış
cephe, kasa doğramalarının kör kasa ve duvarlar ile bağlantıları zayıflamış,
dış kutu profillerde yerlerinden kopmalar meydana
gelmiş ve tehlike oluşturmaya başlamıştır. Ayrıca doğramalarda ve dış
cephelerde yeterli ısı yalıtımı olmaması nedeniyle de ısı kaybına sebep
olmaktadır. 5 Aralık 2008 tarih 27075 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği uyarınca mevcut binaların
uygun hâle getirilmesi zorunluluğu da dikkate alınarak 7/9/2011
tarihinde hizmet binası genel onarım ihalesi yapılmış, ihale konusu iş hâlen
devam etmektedir.
Bakanlığımızda
mobilya, masa ve koltuk gibi büro malzemeleri hususunda genel bir yenileme
yapılmamış ancak birimlerin ihtiyaçları doğrultusunda alımlar
gerçekleştirilmiştir. Bu konudaki toplam alımlar 557 milyon 860 bin 40 TL
harcama gerçekleştirilmiştir.
Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Yalnız
soru sahiplerinin bir ekstra soruları var, açıklama istiyorlar. İsterseniz sizi
yerinize alalım, daha sonra birer dakika, sayın milletvekilleri, süre
vereceğim.
Sayın
Işık…
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakana verdiği cevaplardan dolayı ben de teşekkür ediyorum.
Bu
vesileyle işçi ve BAĞ-KUR emeklilerinin yararlanacağı bu intibak düzenlemesi
iyimser tahminle ne zaman uygulamaya konabilecektir. Benzer bir düzenleme
Emekli Sandığı emeklileri için de düşünülmekte midir?
Bir
de prim süresi dolup da yaşını bekleyenler için Bakanlığınızın bir çalışması
var mıdır? Yani erkene alıp bunları emekli etme gibi bir düşünceniz söz konusu
mudur?
Taşeron
sisteminin denetlenmesi konusunda Bakanlığınız biraz daha işin üzerine
gidebilir mi?
Belediye
ve il özel idaresi çalışanlarının kadroya geçirileceği yönündeki açıklamanızın
ardından birçok belediye çalışanlarını çıkarmaya başlamıştır. Bu düzenleme ne
zaman uygulamaya konacak? Dolayısıyla belediye başkanlarının inisiyatifine
mi bırakılacak? Kriterler neler olacaktır? Bir de bazı belediyeler kıdem
tazminatını ödemiyorlar. Bu yetkiyi kimden aldılar? Bu konuda açıklama
yaparsanız memnun olurum.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Sayın
Halaman…
ALİ
HALAMAN (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben
demin Orman Bakanına bir soru sormak istediydim ama bu Bakanımızın vermiş
olduğu cevaplardan dolayı teşekkür ediyorum kendisine de.
Şimdi,
Adana’nın Kozan ilçesi var. Bu Sulama Birliği kapalı sisteme geçmek için bir
proje hazırladı, bunu da Bakanlığa gönderdi ama bugüne kadar bir türlü kredisi
çıkmıyor. Sayın Bakanımızın buna yardımcı olma gibi bir işlevi olabilir mi?
Bir
de yine Adana Kozan’da bu metroloji istasyonlarını kapattılar. Bunları
kapattıktan sonra -merkeze çekiyorlar zannedersem personelini- yerlerini
satmayı mı düşünüyorlar?
Ben
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Halaman.
Sayın
Güven…
HÜLYA
GÜVEN (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, teşekkür ediyorum yanıtladığınız için.
Ancak
dokuz yıldır iktidarda olunduğu hâlde engelli istihdamına bir çözüm bulunmak
istenmediğini anlamaktayım ben. Çünkü Çalışma Bakanlığı 2009 Aralık ayında bir
açıklama yapmış ve 38.192 engellinin 2010 yılında tamamen kamuda işe
alınacağını açıklamış. Siz yönetmeliğin henüz 2011’in 10’uncu ayında
hazırlandığını açıkladınız. Tabii, inanmak çok zor, iki yıl geçmiş üzerinden,
herhangi bir işlem yapılmamış.
Ayrıca,
ceza konusu yanıtlanmadı; kamu ve özel kurumlara ceza verildi mi? Ne kadar ceza
verildi? Miktarlarını, bunları da öğrenmek istiyoruz ve gerçekten söylenen
istihdam yerine gelmiş olsaydı, bugün zaten açıkta hiçbir şekilde engelli
kalmayacaktı.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Güven.
Sayın
Çelebi…
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) – Çok teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Bakanın verdiği bilgiler için ben de ayrıca teşekkür ediyorum.
Daha
önceki açıklamalarında Sayın Bakan, özellikle belediyelerde kadro dışında
sözleşmeli personel ve belediyede şirkette çalışanlar, taşeronlar için kadrolu
olacağına ilişkin bir beyanı, değerlendirmesi vardı. Bunun ne zaman uygulamaya
konulacağını sormak istiyorum.
Gerek
Mecliste çalışanlar gerekse devlet kadrolarında çalışan 4/A, 4/B, 4/C sözleşme
statüsündeki çalışanlar için ne zaman kadro vermeyi düşünmektesiniz?
Kamuda
taşeronluk ve A tipi istihdam biçimleri ne zaman çözüme ulaşacak? Bunları
sormak istiyorum.
Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.
Sayın
Susam…
MEHMET
ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Bakanım, verdiğiniz cevapların ötesinde BAĞ-KUR ve
İntibak Yasası’yla, 12 bin kişinin yararlanarak emekliler arasındaki
adaletsizliği önleyeceğinizi söylediniz. Size bir örnek vermek istiyorum,
sadece intibakla ilgili olmayan bazı sıkıntılar var: Yirmi yedi yıl esnaflık
yapıp en üst basamaktan sigortalı olarak kuruma ödeme yapmış olan bir kişi
yirmi yedi yıl sonra emekli olduğunda 900 lira alıyor, yaklaşık yirmi yedi yıl
prim ödüyor. Dokuz yüz günü tamamlayıp emekli olan bir sosyal sigortalı da 865
lira alıyor. Eğer babası ölmüşse, kızı ondan yararlanacaksa 850 lira alıyor. Bu
maaşların hiç kimseye yeteceğini söylemiyorum ama yirmi yedi yıl
bilfiil BAĞ-KUR’lu olarak prim ödeyip de sonunda 900
lira maaş alan insanla sigortadan dokuz yüz gününü tamamlayıp 865 lira alan
arasındaki farkı bu intibakta nasıl değiştireceksiniz?
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Susam.
Sayın
Dedeoğlu…
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanımıza sorularımıza vermiş olduğu cevaplardan dolayı çok teşekkür ediyorum.
Sorularımızdan
bir tanesi Kahramanmaraş Afşin Elbistan’daki görev şehitlerimizin cenazelerinin
çıkartılmasıyla ilgiliydi. Şu anda bölge halkımız hakikaten çok merak ediyor.
Eğer bu görev şehitlerimizi göçüğün altından çıkartamazsak bir anıt mezar
düşünülüyor mu veya çalışmalar devam edecek mi? Bu konuda bir aydınlatıcı cevap
verirseniz çok memnun olacağız.
Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyoruz Sayın Dedeoğlu.
Sayın
Bakan, isterseniz buyurunuz kürsüye.
Bir
beş dakikamız daha var.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum. Arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum.
Şimdi,
bu intibakla ilgili işçi ve BAĞ-KUR emeklilerine yansımaların da olduğunu ifade
ettik. 1 milyon 943, 13 bin SSK emeklisi 2000 öncesi ve 2.140 2002 Mart ve
Temmuz aylarındaki BAĞ-KUR’lulara yönelik bir
düzenleme olduğunu ifade ettik.
Prim
süresini doldurup yaş bekleyenlerin bir an önce emekli olmasıyla ilgili Alim Bey, bir talebiniz oldu.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Kademeli bir şekilde olur mu acaba?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Bunun doğru bir yaklaşım
olmadığını ben cevaplarımda söyledim. Sosyal güvenlik sisteminin
parametrelerini bozmamamız gerekiyor. Bozduk, millet olarak zararını gördük.
Onun için bu konuya tekrar dönmeyelim diyorum. Milletimizin de böyle bir talebi
yok. Bireysel talepler olabilir ama biz Meclis olarak bu konuda ittifak etmişiz
ve bu yasayı çıkarırken bunları konuştuk ve bu konuda doğru bir yolda
olduğumuzu hepimiz ifade ettik.
Taşeron
sistemiyle ilgili çalışmamızı şu anda sürdürüyoruz, huzurlarınıza getireceğiz.
Buradaki hak kayıplarını, burada emeğin sömürüsünün önüne geçmeye dönük
birlikte sosyal taraflarla değerlendirmelerimizi yapıyoruz, inşallah kısa
sürede çözeceğiz.
Yerel
yönetimlerdeki 4/B’lilerle ilgili benim ifadem, bu
konularla ilgili çalışma yapıyoruz. Nedir bu? 17.800 civarında bir rakam var,
kişi var, bunların kadroya alınmasıyla ilgili bir çalışma yapılıyor, ama henüz
bu konuyla ilgili bir karar vermiş değiliz. Bizden gelen bu talebi, tabloyu
görme açısından bir değerlendirme yapıyoruz. bütün
kurumları, KİT’leri de dikkate aldığınız zaman 151 bin 4/B’li
var, sözleşmeli var, sonu gelmeyen bir durum var. Personel rejimi işte bu
çerçevede ele alınması gerekiyor.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Bakan, sizin bu açıklamanızın ardından birçok belediye
şu anda birçoğunu çıkardı, yani durum hakikaten çok vahim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Siz umut verdiniz.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Neyse sorular çok, zaman
olmadığı için konuşamıyorum.
Adana’yla
ilgili yapılması gerekenleri yaptık. Yani, ne yaptığımızı biz ifade ettik. Öyle
tahmin ediyorum, Bakanlık olarak üzerimize düşeni yapıyoruz, yapmaya da devam
edeceğiz.
Engelli
istihdamıyla ilgili sayılar değişiyor tabii yıllar itibarıyla. Sayın Güven,
bugün bizim çıkardığımız yönetmelik, yalnız engellilerin istihdamına yönelik,
onların sınav şartlarını müstakil düzenleyen bir yönetmelik. Onlara has bir
düzenleme yaptık ve onlara dönük bir sınav gerçekleştireceğiz, yanılmıyorsam,
29 Nisan tarihinde ve bu şekilde kamudaki bu açığı kapatmış olacağız.
Ceza
miktarı, yazılı olarak uygun bulursanız takdim edelim, süre açısından onu ihmal
etmişiz.
Diğer
konulara gelince: Sayın Susam, efendim bizim sosyal güvenlik sistemimiz geriye
doğru gittikçe gerçekten çok karmaşık bir durum arz ediyor ama BAĞ-KUR’lularla ilgili bir sorun yok. Sizin örnek verdiğiniz,
BAĞ-KUR’dan en üst basamaktan emekli olan bir vatandaşımız, bir esnafımız,
belli ki 24’üncü basamakta çok kısa süre kalmış, 22’de çok kısa süre kalmış.
Yani bakın, azlığı çokluğu meselesi ayrı bir şey, sistem içerisinde ne kadar
kalmış ise ne kadar prim ödemiş ise hangi basamakta ne kadar bulunmuş ise o
çerçevede bir adaletsizlik yok, BAĞ-KUR’lular
açısından söylüyorum. Siz, şimdi, dokuz yüz gün sigortalıyla herhâlde mukayese
ettiniz bunu. Orada da bu dokuz yüz gün dediğiniz malulen emekli olan bir
vatandaşımızı kastediyorsunuz. Malulen emekli olmuş olan bir vatandaşımızın
durumunu iyileştirmek için geçmiş bütün hükûmetler seyyanen zamlar yaparak
taban aylığını…
MEHMET
ALİ SUSAM (İzmir) – Malulen değil Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Bakınız “Dokuz yüz gün.”
dediniz.
MEHMET
ALİ SUSAM (İzmir) – Babası sigortalı, babasından maaş alan bir insan sigortadan
850 bin lira maaş alıyor.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Hayır efendim. Siz dediniz
ki: “Dokuz yüz gün.” Siz “Dokuz yüz gün.” dediğiniz zaman malulen bu
vatandaşımız emekli olmuş demektir. O rakamları mukayese etmeniz doğru değil,
onu söylemeye çalışıyorum. Kaldı ki SSK’lı emeklilerin taban aylıkları sürekli
seyyanen zamlarla yükseltildiği için, zaten burada mukayese ve sorunu çözmede,
anlamada da zorluk yaşanıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Yani seyyanen zamlar, yapılan
seyyanen iyileştirmeler sistemi tümden içinden çıkılmaz bir şekle sokmuş. Şimdi
bizim yaptığımız düzenleme nedir? 2008’e 2000 öncesi emeklileri taşımak için ülkenin
gelişme hızından pay vererek bir çözüm ancak bulabiliyorsunuz. Bununla ilgili
bütün kurumlarımızda çok yoğun bir şekilde çalışma gerçekleştirdik ama bu
seyyanen zamlardan dokuz yüz gün çalışan ile -dediğiniz gibi- belki de yedi bin
iki yüz gün çalışan arasında bir fark bırakmamışız. Neden? İtiraz olmuş
siyasete. “Burası düşüktür, burayı yükseltelim.” demişiz, seyyanen bir zam
yapılmış, o yükselmiş ama çalışanın karşısında da bir haksız durum oluşmuş.
İşte, bugün çözebildiğimiz kadar, en adil şekilde bu intibak düzenlemeyle bu
çözümü gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
Evet,
Afşin’deki olay hepimizi üzüyor. Siz oradasınız, ben de gördüğümü söyledim,
oradaki vahim tablo biliniyor. Yani, efendim, bu teknoloji, bugün şartlarında
bu iş, bu çile bitsin… Öyle tahmin ediyorum, ilgili kurumlarımız… Yani şu anda
Çalışma Bakanlığı olarak bizim bir bizatihi çalışmamız yok ama Hükûmetimizin
diğer birimleri, ilgili kurum, kuruluşlar çalışmalarını sürdürüyorlar,
inşallah…
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Bir anıt yapın oraya Sayın Bakan.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Evet, yani bunlar…
MESUT
DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) – Anıt yapsak Sayın Bakan.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) –Bilemiyorum yani, o yereldeki
talep neyse, bunları değerlendirip onlara o yereldeki talep çerçevesinde bir
çözüm bulunabilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Sayın Bakan, çalışma süremizin sonuna geldik, teşekkür ediyoruz.
SÜLEYMAN
ÇELEBİ (İstanbul) – Sayın Bakan, benim sorularıma hiç cevap vermediniz.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Sayın Başkanım, şunu
söyleyeyim, katsayıyla ilgili söyledim Sayın Çelebi.
BAŞKAN
– Çalışma süremizin sonuna geldik Sayın Bakan, sözünüzü söyleyiniz lütfen.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) –Taşeronla ilgili, bunların
kadroya alınması diye, taşeron çalışanın kadroya alınması diye bir şeyi hiçbir
yerde ifade etmedik ama taşeronlaşmayla ilgili buradaki tüm haksızlıkları,
gerek fazla çalıştırılmaları gerek sosyal haklardan yararlanmayla ilgili
sorunları da çözüme kavuşturacağımızı burada ifade ediyorum.
Çok
teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederiz.
Soru
önergeleri cevaplanmıştır.
Çalışma
süremizin sonuna geldiğimiz için, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri görüşmek için 15 Şubat 2012
Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.