Fatma GÜNGÖR Normal Fatma GÜNGÖR 2 3 2012-04-17T06:50:00Z 2012-04-17T06:50:00Z 102 66594 379592 3163 890 445296 14.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

 

DÖNEM: 24                          CİLT: 13                        YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

62’nci Birleşim

7 Şubat 2012 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut’un, Akdeniz Parlamenter Asamblesinin Ürdün Amman’daki toplantısına ilişkin izlenimlerine ve Türkiye ekonomisine yabancı ülkelerin bakışına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş’in, Adıyaman ilinin turizm potansiyeline ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, zeytin ve zeytinyağı üretiminde yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, Tokat ilindeki çiftçilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/133)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Simav’da meydana gelen depremin yol açtığı hasarların ve yaşanan mağduriyetlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/134)

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, önceliği insan olan ve insanı esas alan bir yapının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde oluşturulması amacıyla, yaşanan ekonomik ve sosyal sorunların nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/135)

B) Önergeler

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (2/18) esas numaralı, Ağaçlandırma ve Erozyonla Mücadele Kurumu Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/23)

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Kahramanmaraş ilinin “kahraman” unvanını almasının yıl dönümüne ve 7 Şubat 1924 yılında kurulan Türk Kadınlar Birliği’ne ilişkin açıklaması

2.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Türkiye’nin en büyük yumurta ihracat pazarı olan Irak’a, kuş gribi tehlikesi nedeniyle doğrudan ihracat yapamayan Ukrayna’nın, “Türk malı” yazılı Ukrayna yumurtası gönderdiğine ilişkin açıklaması

3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’de halkın gündemiyle siyasetin gündemi arasındaki açıklığın giderek arttığına ve yetkililerin milletin gündemine dönmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Anadolu Hisarı Gençlik Kulübü tesislerinin durumuna ilişkin açıklaması

5.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, doğu ve güneydoğudaki köy yollarının kapalı olması nedeniyle vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin açıklaması

6.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bir televizyon programında Kürt dilinin medeni bir dil olmadığı şeklindeki ifadesine açıklık getirmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

7.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, patates üreticilerinin depolarında bulunan ürünlerinin tüketiciyle buluşturulması isteğine ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, kamu kurumları personeli arasında yatay geçişin kaldırılacağına ilişkin Hükûmetin çalışması olup olmadığına ilişkin açıklaması

9.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi konusunda Gaziantep Milletvekili Hüseyin Çelik’in ifadesi karşısında Hükûmetin tavrının ne olacağına ilişkin açıklaması

10.- Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın, İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun konuşmasına cevaben Gençliğe Hitabe gibi ortak değerlerin siyasi istismar konusu yapılmaması gerektiğine ilişkin açıklaması

11.- İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın konuşmasında sarf ettiği “ve hatta BDP” şeklindeki ifadesine ilişkin açıklaması

12.-  Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın, “AK PARTİ; CHP, MHP ve hatta BDP” şeklindeki ifadesini düzeltmek istediğine ilişkin açıklaması

13.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Ağaçlandırma ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü kurulduğundan dolayı (2/18) esas numaralı Kanun Teklifi’nin gündeme alınmasını uygun bulmadıklarına ilişkin açıklaması

14.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, vermiş olduğu (2/18) esas numaralı Kanun Teklifi’yle ilgili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamada, Genel Kurulu doğru bilgilendirmediği ve dolayısıyla kendisinin teklif sahibi olarak mağdur duruma düştüğüne ilişkin açıklaması

VII.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/279) (S. Sayısı: 150)

X.- DÜZELTİŞLER

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, yapmış olduğu konuşmasında “Manisa Belediyesi” şeklindeki ifadesini yanlışlıkla kullandığına, bu ifadenin olmaması gerektiğine ilişkin

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz’ın, Afyonkarahisar’daki üniversite öğrencilerinin yurt sorununa ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/2362)

2.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, bir bayan güreşçinin dövüldüğüyle ilgili bazı haberlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/2363)

3.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, Mersin’de 2013 Akdeniz Olimpiyat Oyunları kapsamında yapılması planlanan tesislere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/2364)

4.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlığında çalışan Caferi görevlilere,

Diyanet İşleri Başkanlığında çalışan Alevi görevlilere,

İlişkin Başbakandan soruları ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/2478), (7/2479)

5.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, deprem riskli binaların tespiti için alınan cihazlara ve kamu binalarının güçlendirilmesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2512)

6.- Muğla Milletvekili Tolga Çandar’ın, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne bağlı yurtlarla ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/2516)

7.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Osmangazi’deki Doğanbey TOKİ konutları hak sahiplerinin yaşadığı bazı sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2644)

8.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak’ın, İstanbul’da başlatılan, tamamlanmayan ve âtıl durumda bekleyen kamu yatırımlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2671)

9.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, geçici olarak bir belediye sınırları içerisinde ikâmet edenler içinde genel bütçeden pay ayrılmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2817)

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, merkez ve taşra teşkilatlarındaki boş kadrolara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2819)

11.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarına ait binalarının depreme karşı güçlendirilmesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2820)

12.- Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan’ın, Ankara’da hava kirliliğini önlemek için alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı   (7/2822)

13.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Didim açıklarında bulunan Eşek ve Bulamaç adalarının resmi statüsüne ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun cevabı (7/2823)

14.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, koklaşabilir taş kömürü ihtiyacına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2978)

15.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, taş kömürü ve yan mamul kömür üretimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2980)

16.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’de deprem riski taşıyan okullara yönelik tedbirlere ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3039)

17.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’da yaşanan hava kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3054)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak üç oturum yaptı.

 

Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, faili meçhul cinayetlere,

İstanbul Milletvekili Faik Tunay, Ermeni iddiaları ve Türkiye’nin tutumuna,

Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Iğdır ilindeki hava kirliliğine,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

İzmir Milletvekili Oktay Vural,

Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök,

Ardahan Milletvekili Orhan Atalay,

Mevlit Kandili’ne;

Adıyaman Milletvekili Salih Fırat, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için verilen Meclis araştırması önergelerine onay verilmesine,

Ankara Milletvekili İzzet Çetin, işçi sağlığı ve güvenliğine,

İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, iş kazalarında hayatlarını kaybeden vatandaşların ailelerinin sorunlarına,

Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın gündem dışı konuşmasına,

İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İstanbul Milletvekili Faik Tunay’ın gündem dışı konuşmasına,

Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, gündem dışı konuşmasında eksik kalan bazı hususlara,

Ankara Milletvekili Levent Gök, Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Projesi’ne,

Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner ile İstanbul Milletvekili Faik Tunay’ın gündem dışı konuşmalarına,

İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, muhalefet milletvekilleri olarak verdikleri soru önergelerine cevap alamadıklarına,

İstanbul Milletvekili Faik Tunay, gündem dışı konuşmasında bazı hususların yanlış anlaşıldığına,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 24 milletvekilinin, İstanbul’un sosyal ve ekonomik sorunlarının (10/130),

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 22 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye verdiği zararların (10/131),

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, Eber Gölü’ndeki çevre kirliliğinin (10/132),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Genel Kurulun 4, 5 ve 6 Şubat 2012 Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günlerinde çalışmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 1’inci sırasında yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156) tümü üzerinde bir süre görüşüldü.

 

İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin gruplarına sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.

 

Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Malatya’da öğrencilerin yargılandıkları dava sonucunda ceza almalarına ve yargı reformuna,

Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, demokrasilerde temel hak ve özgürlüklerin korunmasına,

Eskişehir Milletvekili Bedii Süheyl Batum, İç Tüzük değişiklik teklifine,

Antalya Milletvekili Gürkut Acar, Meclisin denetim yetkisine,

Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt,

Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ,

İç Tüzük değişikliğinde uzlaşma sağlanması gerektiğine;

Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu, Tarım Bakanının açıklama yaptığı Tar-Gel alımlarına,

TBMM Başkan Vekili Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam, İç Tüzük değişiklik teklifinin Anayasa Komisyonunda görüşülmesi sırasındaki ifadelerinin yanlış anlaşıldığına,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının;

2’nci sırasında yer alan, Çukurova Üniversitesinin KKTC’de Kampus Kurmasına İlişkin Çerçeve Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/482) (S. Sayısı: 67),

3’üncü sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Ortaklık Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/480) (S. Sayısı: 100),

Görüşmeleri Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

 

7 Şubat 2012 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 17.54’te son verildi.

 

                                                                Cemil ÇİÇEK

                                                                      Başkan

 

Muhammet Rıza YALÇINKAYA    Muhammet Bilal MACİT                 Fatih ŞAHİN

                     Bartın                                      İstanbul                                   Ankara

                  Kâtip Üye                                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

II.- GELEN KâĞITLAR

                                                                                                                                No: 80

6 Şubat 2012 Pazartesi

Tezkereler

1.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/740) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

2.- Siirt Milletvekili Gültan Kışanak'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/741) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

3.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/742) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

4.- Hakkari Milletvekili Selahattin Demirtaş, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Van Milletvekili Aysel Tuğluk ve Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/743) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

5.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/744) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

6.- Siirt Milletvekili Gültan Kışanak'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/745) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

7.- Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna'nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/746) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

8.- Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu, Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk ve İstanbul Milletvekili Ömer Dinçer'in Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/747) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

9.- Van Milletvekili Aysel Tuğluk'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/748) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

10.- Siirt Milletvekili Gültan Kışanak'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/749) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, bir köy yolunun yapımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/982) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

2.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Bursa-Balıkesir-İzmir hızlı tren projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/983) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

3.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, bir köyün elektrik dağıtım hatlarının yenilenmesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/984) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

4.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, bir köy yolunun yenilenmesine ve elektrik dağıtım hatlarının bakımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/985) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

5.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, bir köy caminin imam ihtiyacına ilişkin Başbakan Yardımcısından  (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi (6/986) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

6.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, sokakta yaşayan çocukların sorunlarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/987) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, üniversitelerde görev yapan üst düzey yöneticilerin özlük haklarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/988) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/989) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (7/3287) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)

2.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bir polis memuru hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3288) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

3.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkanlarına tahsis edilen makam araçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3289) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

4.- İstanbul Milletvekili İhsan Barutçu’nun, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3290) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara-Gölbaşı Park Eymir TOKİ konutları sahiplerinin bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3291) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara-Gölbaşı Park Eymir TOKİ konutlarının ısınma yakıt bedellerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3292) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

7.- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in, Hrant Dink’in cinayet zanlıları hakkındaki mahkeme kararı ile ilgili basına yapılan açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3293) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

8.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, Suriye ile bozulan ticari ilişkilerin Hatay ekonomisine olan etkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3294) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

9.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, 4-C statüsünde çalışan personelin özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3295) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

10.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, Genelkurmay Başkanı’nın bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3296) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

11.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, 2003-2011 yılları arasında İzmir’de yapılan icra takiplerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3297) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

12.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın, Bolu’nun Kırsal Kalkınma Programı’nda destek kapsamına alınmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3298) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

13.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, yasaklanan kitap ve yayınlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3299) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

14.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Bingöl-Solhan’ın bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3300) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

15.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, kredi kartı kullanımına ve kredi kartı borçlularına ilişkin Başbakandan Yardımcısından (Ali Babacan)  yazılı soru önergesi (7/3301) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)

16.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Sakarya-Kocaali’deki bazı köylerde oturan vatandaş-ların kredi borçları sebebiyle yaşadıkları mağduriyete ilişkin Başbakandan Yardımcısından (Ali Babacan)  yazılı soru önergesi (7/3302) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

17.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, TRT yayınlarının RTÜK denetimi kapsamına alınmasına ilişkin Başbakandan Yardımcısından (Bülent Arınç)  yazılı soru önergesi (7/3303) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

18.- İzmir Milletvekili Erdal Aksünger’in, RTÜK Başkanı ve başkanvekilinin oturdukları lojmanlara ilişkin Başbakandan Yardımcısından (Bülent Arınç)  yazılı soru önergesi (7/3304) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

19.- İzmir Milletvekili Erdal Aksünger’in, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü için kiralanan hizmet binasına ilişkin Başbakandan Yardımcısından (Bülent Arınç)  yazılı soru önergesi (7/3305) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

20.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, gizlilik kararı alınan bir dosya kapsamındaki bilgilerin basında yer almasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3306) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

21.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, kadın cinayetlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3307) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

22.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta meydana gelen olayın firari sanıklarının Almanya’dan iadesi istemine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3308) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

23.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3309) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

24.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3310) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

25.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3311) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

26.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3312) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

27.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3313) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

28.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3314) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

29.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3315) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

30.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3316) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

31.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3317) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

32.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3318) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

33.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3319) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

34.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3320) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

35.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3321) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

36.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3322) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

37.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3323) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

38.-   Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Kandıra F Tipi Cezaevindeki uygulamalarla ilgili bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3324) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

39.-   İzmir Milletvekili Hülya Güven’in, Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı’nın kapsamında yapılan yeni düzenlemeye ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3325) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

40.-   Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, şiddet mağduru kadınların Aile Mahkemelerine başvurularının maliyetine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3326) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

41.-   Edirne Milletvekili Recep Gürkan’ın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları personelinin özlük haklarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3327) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

42.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3328) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

43.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3329) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

44.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3330) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

45.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3331) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

46.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3332) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

47.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3333) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

48.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3334) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

49.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3335) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

50.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3336) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

51.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3337) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

52.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3338) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

53.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3339) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

54.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3340) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

55.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3341) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

56.-   İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, iş kazalarına ve meslek hastalıklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3342) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

57.-   İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, deniz kirliliğini önleme çalışmalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3343) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)

58.-   Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, TOKİ’nin bazı ihalelerinde usulsüzlük bulunduğu iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3344) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

59.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3345) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

60.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3346) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

61.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3347) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

62.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3348) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

63.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3349) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

64.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3350) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

65.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3351) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

66.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3352) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

67.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3353) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

68.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3354) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

69.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3355) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

70.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3356) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

71.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3357) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

72.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3358) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

73.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3359) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

74.-   Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya ve ilçelerinde tarım dışı amaçlarla kullanılan tarım arazilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3360) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

75.-   Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, yer inceleme çalışmalarında jeofizik mühendislerine yer verilmediği iddialarına ve doğal afetlerden dolayı meydana gelen toplam zarara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3361) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

76.-   İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Ayamama Deresi kenarında inşa edilen yakıt tankları nedeniyle yaşanabilecek felakete ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3362) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

77.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3363) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

78.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3364) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

79.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3365) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

80.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3366) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

81.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3367) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

82.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3368) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

83.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3369) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

84.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3370) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

85.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3371) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

86.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3372) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

87.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3373) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

88.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3374) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

89.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3375) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

90.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3376) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

91.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3377) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

92.-   Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, Suriye ile ilişkilerin ekonomiye etkisine ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3378) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

93.-   Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Marmara Bölgesi’nde meydana gelen elektrik kesintisinin nedenlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3379) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

94.-   Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, EÜAŞ’ta koruma güvenlik görevlisi olarak çalışan personele ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3380) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

95.-   Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’nın rüzgar ve güneş enerjisi potansiyeline ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3381) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

96.-   İzmir Milletvekili Hülya Güven’in, bir köyün elektriğinin kesilmesi sonucu yaşanan mağduriyete ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3382) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

97.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3383) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

98.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3384) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

99.-   Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3385) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

100.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3386) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

101.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3387) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

102.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3388) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

103.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3389) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

104.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3390) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

105.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3391) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

106.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3392) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

107.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3393) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

108.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3394) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

109.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3395) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

110.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3396) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

111.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3397) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

112.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, Kocaeli’de yaşanan elektrik kesintileri ile ortaya çıkan mağduriyetlere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3398) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

113.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3399) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

114.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3400) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

115.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3401) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

116.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3402) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

117.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3403) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

118.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3404) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

119.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3405) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

120.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3406) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

121.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3407) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

122.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3408) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

123.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3409) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

124.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3410) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

125.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3411) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

126.- Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, çocuk ve gençlerin kötü alışkanlıklardan korunması için alınabilecek önlemlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3412) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

127.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı gıda maddelerinin üretiminde hile yapıldığı iddiasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3413) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

128.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da kredi kullanan üreticilere ve yaşadıkları mağduriyete ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3414) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

129.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da yaşanan sel felaketi neticesinde çiftçilerin yaşadıkları mağduriyete ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3415) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

130.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3416) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

131.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3417) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

132.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3418) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

133.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3419) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

134.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3420) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

135.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3421) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

136.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3422) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

137.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3423) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

138.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3424) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

139.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3425) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

140.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3426) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

141.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3427) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

142.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3428) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

143.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3429) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

144.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3430) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

145.- Samsun Milletvekili Haluk Koç’un, TMO’nun fındık alımına ve Fiskobirlik’in fındık politikasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3431) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

146.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, tarımsal destek ödemelerinin hangi kriterlere göre hangi illere yapıldığına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3432) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

147.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’daki köylerin altyapı sorunlarına ve bu köylere KÖYDES kapsamında ayrılan ödeneğe ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3433) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)

148.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Anter Anter’in vatandaşlıktan çıkarılması ve Türkiye’ye girişinin yasaklanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3434) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

149.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, gizlilik kararı alınan bir dosya kapsamındaki bilgilerin basında yer almasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3435) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

150.- Denizli Milletvekili Adnan Keskin’in, Ankara Büyükşehir Belediyesince yaptırılan Gökkuşağı Rekreasyon alanına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3436) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

151.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Sincan ve Etimesgut’a otobüs seferlerinin artırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3437) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

152.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3438) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

153.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3439) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

154.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3440) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

155.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3441) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

156.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3442) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

157.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3443) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

158.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3444) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

159.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3445) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

160.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3446) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

161.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3447) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

162.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3448) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

163.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3449) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

164.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3450) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

165.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, KÖYDES projelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3451) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

166.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3452) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

167.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3453) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

168.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, emniyet güçlerinin son bir yıl içinde kullandığı biber gazı ve gaz bombasının miktarına ve etkilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3454) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

169.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, öldürülen bir kişinin cesedinin bulunamamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3455) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

170.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait bir şirketin faaliyet alanına ve bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3456) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

171.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, Muş-Varto’da bir projede çalışırken kaybolduğu iddia edilen bir harita teknisyenine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3457) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

172.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3458) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

173.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3459) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

174.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3460) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

175.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3461) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

176.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3462) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

177.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3463) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

178.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3464) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

179.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3465) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

180.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3466) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

181.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3467) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

182.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3468) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

183.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3469) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

184.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3470) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

185.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3471) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

186.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3472) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

187.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da turizm alanında yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3473) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

188.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, Muğla’daki kültürel varlıkların korunmasına ve tarihi eser kaçakçılığının önlenmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3474) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

189.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, Lagina Antik Kenti Kazı Evinde hırsızlık yapıldığı iddiasına ve alınan güvenlik önlemlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3475) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

190.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ve çevresindeki türbeler ile tarihi ve kültürel varlıkların Deriner Barajı suları altında kalma riskine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3476) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

191.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Hazine avukatlarının özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3477) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

192.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mersin’de yaşanan elektrik kesintilerini önlemeye yönelik yapılan çalışmalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3478) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

193.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3479) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

194.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3480) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

195.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3481) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

196.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3482) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

197.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3483) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

198.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3484) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

199.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3485) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

200.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3486) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

201.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3487) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

202.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3488) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

203.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3489) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

204.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3490) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

205.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3491) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

206.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3492) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

207.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3493) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

208.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3494) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)

209.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, zorunlu din dersleri ve müfredattaki uygulamalar ile nüfus cüzdanlarındaki din hanesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3495) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

210.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3496) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

211.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Bakanlıkta bir şube müdürü atamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3497) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

212.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Digor’da görev yapan ilçe milli eğitim müdürlerine ve öğretmenlerin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3498) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

213.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından bir gazetenin internet sitesine erişimin engellendiği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3499) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

214.- Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, bazı okullarda yaşandığı iddia edilen ayrımcılık olaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3500) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

215.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, rehber öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3501) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

216.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İdil İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde yapılan atama ve görevlendirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3502) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

217.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hakkari’de bazı ihalelerde usulsüzlük yapıldığı iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3503) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

218.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, askerlik görevini ifa ederken hayatını kaybeden asker sayısına ve hayatını kaybeden bir askerle ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3504) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

219.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, sigara bırakma danışma hattına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3505) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

220.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yerköy Devlet Hastanesi’nin yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3506) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

221.- İzmir Milletvekili Hülya Güven’in, sözleşmeli aile hekimlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3507) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

222.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’in, yüz ve saçlı deri nakline ve engellilere yüz nakli yapılmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3508) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

223.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, yüksek hızlı tren projelerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3509) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)

224.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, SRC belgesi alma zorunluluğuna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3510) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

225.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’daki banliyö tren seferlerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3511) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

226.- Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana’nın, Diyarbakır’da yapılacak olan havaalanına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3512) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

227.- Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın, Manavgat Liman Başkanlığının kapatılmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3513) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

228.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da ulaşımda yaşanan sorunlara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3514) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

229.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un, Ağrı’da yoğun kar yağışı nedeniyle yolları kapanan köylerdeki mağduriyete ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3515) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

230.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Mersin’e Gemiadamları Online Sınav Sistemi kurulup kurulmayacağına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3516) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

231.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Midyat-Savur yolunun iyileştirilmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3517) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

232.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, kamu kurum ve kuruluşları ile belediyelere ait binalar ve okulların depreme karşı güçlendirilmesine ilişkin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’dan  yazılı soru önergesi (7/3518) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)

233.- Antalya Milletvekili Arif Bulut’un, belediyelerin toptancı hallerinden aldıkları rüsum gelirlerine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/3519) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

234.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, bir Türk gemisinin karıştığı deniz kazasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3520) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)

235.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’deki sınır kapılarının açılmasına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3521) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, görev yeri değiştirilen ve emekliliğini isteyen hâkim ve savcılara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1472)

2.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, cezaevlerindeki kadın tutuklu ve hükümlüler ile çocuklara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1473)

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Abdullah Öcalan ile terör örgütü arasında kuryelik yaptığı suçlaması ile tutuklanan avukatlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1474)

4.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, cezaevlerinde meydana gelen ölümlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1476)

5.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, elektrik fatura bedelleri ile ilgili açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1477)

6.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, bölücü terör örgütü lideriyle ilgili yeni açılan dava olup olmadığına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1478)

7.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Akhisar Ceza İnfaz Kurumu Projesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1479)

8.- Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, icra takip dosyalarının sayısına ve bu verilerin ekonomik gelişmelerle bağlantısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1480)

9.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’e yönelik yatırım ve harcamalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1532)

                                                                                                                                No: 81

7 Şubat 2012 Salı

Tasarı

1.- Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı (1/567) (Adalet; Avrupa Birliği Uyum ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2012)

Teklifler

1.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın; Türk Medeni Kanunu ve Ailenin Korunmasına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/328) (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)          

2.- İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/329) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)                               

3.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın; Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/330) (Avrupa Birliği Uyum; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)

4.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın; 12 Eylül 1980 Müdahalesi ile Başlayan ve İlan Edilen Sıkıyönetim Döneminin Son Bulduğu 19 Kasım 1985 Tarihleri Arasında Çalışmalarından Alıkonan, Askeri Yönetim ve Askeri Mahkemelerce Kapatılan ve Münfesih Sayılan Tüm Mesleki Dernek ve Kuruluşların Açılması ve Hazineye Devredilen Mallarının İadesi Hakkında Kanun Teklifi  (2/331) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2012)

5.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan'ın; 5682 Sayılı Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/332) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)                      

6.- İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiray'ın; 14/7/1965 Tarihli ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/333) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)                        

7.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova ile 6 Milletvekilinin; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/334) (İçişleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)                      

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Çin Halk Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/347) (S. Sayısı: 157) (Dağıtma tarihi: 07/02/2012) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/349) (S. Sayısı: 158) (Dağıtma tarihi: 07/02/2012) (GÜNDEME)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/386) (S. Sayısı: 159) (Dağıtma tarihi: 07/02/2012) (GÜNDEME)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Konseyi Arasında Sağlık Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/421) (S. Sayısı: 160) (Dağıtma tarihi: 07/02/2012) (GÜNDEME)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Endüstrisi Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/456) (S. Sayısı: 161) (Dağıtma tarihi: 07/02/2012) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, mükerrer vergilendirmeye ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/990) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Ankara’da ön ödemeli elektronik kartlı doğalgaz sayacı kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/991) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

3.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in,  Ankara’daki ön ödemeli sayaçların elektronik kartlarının ana yazılım kodlarıyla ilgili bir iddiaya ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/992) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

4.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Türkiye’nin toplam petrol ithalatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/993) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

5.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, müze ziyaretlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/994) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

6.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Devlet tiyatrolarının seyirci sayısının artırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/995) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Devlet opera ve balesi seyirci sayısının artırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/996) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

8.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2010 ve 2011 yıllarındaki turist sayısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/997) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kadınların sendikalara katılım oranına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/998) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren badem ağacı sayısına  ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/999) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, badem üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1000) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren ceviz ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1001) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, domates üretimi, ihracatı ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1002) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

14.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığınca yapılan personel alım sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1003) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

15.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Çukurova Bölgesindeki sulama kanallarının yenilenmesine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1004) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

16.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, sulama suyu ücretlerinin tespitine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1005) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

17.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Çukurova Bölgesindeki drenaj kanallarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1006) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

18.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Yedigöze Barajı sulama sistemine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1007) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yem üreticilerinin sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1008) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren Antep fıstığı ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1009) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, toplam kestane üretimi ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1010) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pamuk üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1011) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, patates üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1012) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

24.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, salatalık üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1013) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker pancarı üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1014) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tütün üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1015) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren fındık ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1016) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, fındık üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1017) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren kayısı ve incir ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1018) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren kestane ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1019) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, antep fıstığı ve ceviz üretimine, üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1020) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren elma ve şeftali ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1021) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, süt inekçiliğine destek verilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1022) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

34.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emeklilerin durumlarının iyileştirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1023) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

35.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kadrolu ve sözleşmeli öğretmenlerin özlük haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1024) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

36.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan kamu çalışanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1025) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tekstil sektöründe yaşanan sıkıntılara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1026) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, halk kütüphanesi sayısındaki azalmaya ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1027) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

39.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Et ve Balık kurumunun faaliyetlerine  ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1028) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

40.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emeklilerin milli gelir içindeki payına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1029) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yenilenebilir enerji konusunda yapılan çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1030) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, emeklilerin her türlü katkı ve katılım paylarından muaf tutulması talebine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1031) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Sosyal Güvenlik Kurumu icra memur-larının özlük haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1032) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

44.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın, Göl-Su 1000 Günde 1000 Gölet Projesi kapsamındaki bazı projelere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1033) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

45.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın, Göl-Su 1000 Günde 1000 Gölet Projesi kapsamındaki projelere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1034) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

46.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, bir köyün elektrik iletim ve dağıtım hatlarının yenilenmesi çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1035) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

47.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, bir köyün içme suyu ve yol yapımı sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1036) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

48.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin, bir köy yolunun asfaltlanması ve kanalizasyon şebekesine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1037) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, ithalat-ihracat rakamlarına ve küresel ekonomik krize karşı alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3522) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

2.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, sözde Ermeni soykırımı konusunda Türkiye aleyhine karar alan ülkelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3523) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

3.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, işsizlik sigortası fonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3524) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

4.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, 12 Eylül Darbesi’nden sonra Danışma Meclisi üyeliği için yapılan müracaatlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3525) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

5.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Ergenekon Davası kapsamında el konulan bilgisayarlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3526) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

6.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, İstanbul’da olası bir depreme karşı alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3527) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

7.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Haluk Gümüş’ün, Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı’na ve sendikal istatistiklere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3528) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

8.- İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’ın, olası bir İstanbul depremine karşı alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3529) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

9.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Bakanlar Kurulunun oluşumuna ve Başbakan yardımcılarının atanma koşullarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3530) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

10.-  Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, faiz lobisi ile ilgili bazı açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3531) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

11.-  Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, 2-B olarak bilinen orman vasfını yitirmiş arazilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3532) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

12.-  Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Şırnak-Uludere’de sivillerin ölümüyle sonuçlanan olayda sağlanan istihbarata ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3533) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

13.-  İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, Başbakanlığa yeni alınan bir uçağa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3534) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

14.-  Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, imam-hatip ve müezzinlerin cami ve çevresinin bakım ve temizliği görevini üstlenmelerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/3535) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

15.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/3536) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

16.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/3537) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

17.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bursa’da yaptığı bir konuşmasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/3538) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

18.-  Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, yasaklanan ya da toplatılan kitaplara ve kitap yasaklarının kaldırılmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3539) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

19.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3540) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

20.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yürürlükteki Çek Kanunu’ndaki adli para cezası ile ilgili düzenlemelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3541) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

21.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, icra dairelerinin illere göre dağılımı ve toplam sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3542) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

22.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, karşılıksız çek davalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3543) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

23.-  İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Bakanlık politikaları hakkında sunum için verilen bir davete ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3544) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

24.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruyucu aile hizmetlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3545) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

25.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3546) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

26.-  Hatay Milletvekili Hasan Akgöl’ün, Van Depremi sonrası KOSGEB kredileri için yapılan başvurulara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/3547) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

27.-  Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TÜBİTAK’taki personel atamalarıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/3548) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

28.-  Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, TÜBİTAK çalışanlarının geçici görevlendirilmelerine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/3549) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

29.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sanayicilerin siparişlerinin azalma nedenlerine ve çözümü için yapılacak çalışmalara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/3550) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

30.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/3551) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

31.-  Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, 65 yaşını doldurmuş ve sosyal güvenceden yoksun olan vatandaşların maaşına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3552) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

32.-  Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların idari yapılarındaki değişikliklere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3553) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

33.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3554) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

34.-  Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Çayırova’da bulunan tehlikeli atık varilleri ile ilgili iddialara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3555) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

35.-  Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’daki 2-B arazilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3556) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

36.-  Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın, çevreye verdiği zararları azaltmak amacıyla plastik poşet kullanımının azaltılmasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3557) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

37.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3558) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

38.-  Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin bazı faaliyet ve uygulamaları ile vatandaşların yaşadığı mağduriyete ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3559) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

39.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3560) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

40.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, elektrik üretimine ve ithalatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3561) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

41.-  Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bazı yükseköğretim yurtlarında cemaat propagandası yapıldığı iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3562) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

42.-  İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın İstanbul’daki kamu yatırımlarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3563) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

43.-  İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’daki yükseköğrenim öğrenci yurtları ile öğrencilere verilen kredi ve burslara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3564) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

44.-  Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, engellilerin spor yaptığı tesislerin yeterliliğine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3565) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

45.-  İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, endemik bitki ve tohum kaçakçılığına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3566) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

46.-  Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, içerisinde yapay tatlandırıcı bulunan balların satışına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3567) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

47.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ayçiçeği üretimi ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3568) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

48.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, nohut üretimi ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3569) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

49.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kuru fasulye üretimi ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3570) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

50.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, mercimek üretimi ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3571) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

51.-  Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Çukurova Bölgesi’ndeki çiftçilerin borçlarına ve çiftçilere verilen desteklere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3572) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

52.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, mısır üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3573) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

53.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yer fıstığı üretimi ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3574) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

54.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, susam üretimi ve ekili alan miktarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3575) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

55.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, soya ekili alan miktarına ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3576) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

56.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3577) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

57.-  Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, GDO’lu besinlerin zararları ve denetimine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3578) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

58.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3579) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

59.-  Edirne Milletvekili Recep Gürkan’ın, Edirne’deki sınır kapılarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3580) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

60.-  İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, İstanbul’un siluetinin bozulmasına ve İstanbul’daki yeşil alan varlığının azalmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3581) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

61.-  İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’un trafik sorununa ve minibüslerin toplu taşıma hizmetinden kaldırılacağı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3582) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

62.-  Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Ankara’daki mezarlık ve defin işlemleriyle ilgili sıkıntılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3583) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

63.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3584) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

64.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, biber gazı alımına ve maliyetine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3585) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

65.-  İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, bir belediye başkanı hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3586) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

66.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3587) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

67.-  İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, Kapalıçarşı’nın sorunlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3588) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

68.-  İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, İGDAŞ’ın özelleştirilmesi ile ilgili bazı iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3589) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

69.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, elektrik faturalarındaki kayıp-kaçak bedellerinin tahsilatına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3590) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

70.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, muayene ve reçetelerden alınan katkı ve katılım payına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3591) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

71.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3592) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

72.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kadastro memurlarının kadastro tazminatlarının kaldırılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3593) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

73.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, idari para cezaları ve vergilerdeki artışa ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3594) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

74.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, özel iletişim vergisindeki artışa ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3595) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

75.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, PTT’de çalışan kadrolu ve sözleşmeli personele özlük hakları konusunda ayrımcılık yapıldığı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3596) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

76.-  Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, ilköğretim çağında olup okula gidemeyen çocuklara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3597) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

77.-  İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, görev şehidi bir subayın öğretmen eşinin mağduriyetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3598) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

78.-  Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Bakanlık tarafından bir gazetenin internet sitesine erişimin engellendiği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3599) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

79.-  Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir derginin Van Depremi için düzenlediği yardım kampanyasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3600) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

80.-  İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, yükseköğretim harçları ve ek ücret ödemelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3601) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

81.-  İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’daki ortaöğretim öğrenci yurtlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3602) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

82.-  İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’daki özel yükseköğrenim öğrenci yurtlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3603) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

83.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3604) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

84.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3605) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

85.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3606) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

86.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3607) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

87.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3608) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

88.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3609) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

89.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3610) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

90.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3611) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

91.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3612) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

92.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3613) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

93.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3614) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

94.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3615) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

95.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3616) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

96.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3617) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

97.-  Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3618) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

98.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, okullarda bazı internet sitelerine erişimin engellenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3619) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

99.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3620) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

100.-                Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, verem savaş dispanserleri tarafından yürütülen hizmetlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3621) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

101.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, reçeteye tabi olmayan ilaç reklamlarının yol açabileceği sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3622) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

102.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesinde bir çocuğun ölümü ile ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3623) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

103.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sağlık hizmetlerine yönelik yatırım ve istihdam harcamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3624) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

104.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, erkeklerde en sık görülen kanser türlerine ve alınacak önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3625) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

105.-                Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kadınlarda en sık görülen kanser türlerine ve alınacak önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3626) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

106.-                Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, GSM baz istasyonlarının illere göre dağılımına ve denetimine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3627) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

107.-                Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, Esenboğa Havalimanı’na yapılacak 3. pist için yapılan kamulaştırmalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3628) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

108.-                İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri Sistemi’ne ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3629) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

109.-                Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, TCDD Ankara Eğitim Merkezi’nin ve 2. Bölge Müdürlüğü’nün hizmet binalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3630) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

110.-                Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Ankara ile çeşitli iller arasındaki hızlı tren hatlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3631) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

111.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3632) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

112.-                Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Boğaziçi Köprüsü’nün bakıma alınarak kapatılacağı iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3633) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

113.-                Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/3634) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

114.-                Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/3635) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

115.-                Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3636) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

116.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3637) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

117.-                Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3638) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

118.- Erzurum Milletvekili Muharrem Işık’ın, TSK’ye ait eğitim uçaklarına ve bu uçakların karıştığı kazalara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3639) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

119.-                Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3640) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

120.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, hakkındaki tutuklama gerekçesi nedeniyle dava açılmamış bir sanığın tutukluluğunun devamına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3641) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)

121.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, Sarıyer’deki bir kiralama ihalesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3642) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 Milletvekilinin, Tokat’taki çiftçilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/133) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2011)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 Milletvekilinin, Simav’da meydana gelen depremin yol açtığı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/134) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2011)

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 Milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki ekonomik ve sosyal sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/135) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2011)


7 Şubat 2012 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62’nci Birleşimini açıyorum.

III.- YO K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi dakikadır.

Gündem dışı ilk söz, Akdeniz Parlamenter Asamblesinin Ürdün Amman’daki toplantısına ilişkin izlenimleri ve Türkiye ekonomisine yabancı ülkelerin bakışı hakkında söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Sayın Tevfik Ziyaeddin Akbulut’a aittir.

Buyurun Sayın Akbulut. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut’un, Akdeniz Parlamenter Asamblesinin Ürdün Amman’daki toplantısına ilişkin izlenimlerine ve Türkiye ekonomisine yabancı ülkelerin bakışına ilişkin gündem dışı konuşması

TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi, sözlerime başlarken sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Hepinizin bildiği gibi, dünyadaki ekonomik kriz, 2007 ve 2008’li yıllardan bu yana devam etmektedir. Türkiye, bu krize rağmen, ekonomik istikrarını koruyor. Geçen yıl, 134 milyar dolar ihracat ile cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. 2011 yılının son üç çeyreğinde ise ekonomik büyümede dünya 1’incisi ve dünya 2’ncisi olduk.

Geçen hafta, ünlü bir iş adamımız ekonomiyle ilgili bir değerlendirme yaptı, çoklarınız da okumuşsunuzdur. Diyor ki bu iş adamımız: “Etraf yangın yeri ama Türkiye çölde vaha gibi. Bunda Hükûmetin önemli ve doğru kararlar almasının etkisi büyüktür.” Ben de katılıyorum. Bu kriz nedeniyle -hepiniz biliyorsunuz- Yunanistan, İspanya, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde neler yaşandığını hepimiz izliyoruz. Bugünlerde mutlaka yurt dışına çıkanlarınız vardır ve çeşitli resmî toplantılara katılıyorsunuz. Ülkemizin ekonomik durumundan söz edildiğinde nasıl gıpta ile bakıldığını, itibarımızın nasıl çok yükseldiğini müşahede etmekteyiz.

Geçen hafta başında görevli olduğum Akdeniz Parlamenter Asamblesinin Ürdün’ün başkenti Amman’da bir toplantısı vardı. Bu toplantının gündeminde Akdeniz ülkelerindeki işsizlik sorunuyla ilgili çözüm önerileri yer alıyordu. Ben de söz alarak 2009 Şubat ayında yüzde 16,1’ler seviyesine çıkan işsizlik oranımızın alınan önlemlerle 2011 yılı Ekim, Kasım aylarında yüzde 9,1 seviyelerine nasıl gerilediğinden söz ettim. Toplantıya katılan başta Asamble Başkanı Doktor Fayez Al-Tarawneh -bu Amman’ın eski başbakanlarından- olmak üzere diğer ülke temsilcileri, -İtalya, Portekiz, Fransa’da bunların içerisinde vardı- ülkemiz ekonomisi hakkında çok olumlu ifadelerde bulundular, ekonomideki bu tecrübelerimizin diğer ülkelere de örnek ve model olması önerilerini yaptılar ve bundan sonraki toplantılarda mutlaka Türkiye’den ekonomiden sorumlu bir bakanın da katılmasının iyi olacağını ifade ettiler. Ülkemize gösterilen bu ilgi ve itibar herkes gibi beni de çok duygulandırdı, ülkemizin değerini, kıymetini yurt dışından daha iyi görebilme fırsatını yakaladım. Kuşkusuz yurt dışına çıkan, oralarda toplantılara katılan, halkı dinleyen her arkadaşım da bu tür olumlu yorumları paylaşacaktır.

Ekonomimizin dünya krizine rağmen bu başarılı, istikrarlı, korunaklı sürecinde aldıkları önlemlerle gayretlerini esirgemeyen başta Sayın Başbakanımız olmak üzere ekonomiden sorumlu sayın bakanlara ve tüm Hükûmet yetkililerine huzurlarınızda teşekkür ediyor, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akbulut.

Gündem dışı ikinci söz, Adıyaman ilinin turizm potansiyeli hakkında söz isteyen Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş’e aittir.

Buyurun Sayın Yetiş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş’in, Adıyaman ilinin turizm potansiyeline ilişkin gündem dışı konuşması

MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarihî ve kültürel dokusuyla Güneydoğu’nun incisi olan Adıyaman’ın turizm potansiyeli hakkında söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Adıyaman’daki Palanlı Mağarası’nda yapılan incelemelerde kent tarihinin milattan önce kırk binli yıllara dayandığı belgelenmiştir. On altı değişik medeniyete ev sahipliği yapmış, onlara yurt olmuş Adıyaman, hepsinden tarihî kalıntılar ve kültürel birikimler devralmıştır. Bu özelliğiyle Adıyaman, kültür turizmi açısından sadece Türkiye'nin değil dünyanın en önemli merkezlerinden biri olmaya adaydır. Türkiye’deki dünya kültür mirasına kayıtlı 10 yerden 1’i olan Nemrut Dağı ve Kommagene Krallığı’nın tamamı Adıyaman sınırları içerisinde yer almaktadır. Kommagene Krallığı’na ait kalıntılar eşsiz bir medeniyeti sembolize ettiğinden, FIJET tarafından, dünya turizm Oscar’ı olarak bilinen Altın Elma Ödülü’ne layık görülmüştür. Kommagene Krallığı bu topraklarda hükmetmiş, krallığın tarihsel kolları Adıyaman’ın şu anki merkezine kadar uzanmıştır.

Dünyada topraktan yapılan ilk düdüğü, bin beş yüz yıl önce ilk kez çarkla yapıldığı belgelenen çömlekleri ve otuz bin eseri ile zengin Adıyaman Müzesi de ziyaretçilerini beklemektedir.

Adıyaman merkezindeki Perre antik kentinden Nemrut Dağı’ndaki tümülüslere giderken tam anlamıyla tarihin içinde bir zaman yolculuğu yapılmaktadır. Yolculuk esnasında Romalıların yaklaşık iki bin yıl önce yaptırdığı dünyadaki ikinci büyük köprü olan Cendere Köprüsü, kraliçelerin mezarı Karakuş Tümülüsü, medeniyetin yazlık yönetim merkezi Arsemia ve krallığa ait eski Kâhta Kalesi ve onlarca eşsiz yapıt misafirlerini beklemektedir.

Adıyaman, içinde barındırdığı tarihî ve kültürel zenginlikler doğrultusunda bir marka şehir olmayı hak edecek kültürel mirasa ve tarihî zenginliklere sahiptir. Bu nedenle, Hükûmetimizce hazırlanan 2023 hedefleri doğrultusunda Adıyaman ilimiz marka şehirler kapsamına alınmıştır.

İlimizde mevcut olan hava yolu ulaşımına Hükûmetimizin fizibilite çalışmalarını başlattığı demir yolu ağı da eklendiğinde, kentin sahip olduğu potansiyel ile marka şehir olması daha da hızlanacaktır.

Adıyaman, inanç turizminde de merkez olma şansına sahiptir. Farklı dil, din ve mezheplerin bir arada barış içinde yaşamayı başardıkları illerden biri de Adıyaman. Süryani vatandaşlarımız Mor Petrus Kilisesinde özgürce ibadetlerini yerine getirmektedir.

Diğer yandan, ülkemizde kabrinin yeri belgelerle kesin olarak bilinen iki sahabeden biri olan Safvan Bin Muattal Hazretlerinin kabri de Adıyaman’dadır. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılacak Sahabe Kardeşliği Projesi’yle Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri İstanbul’daki Eyüp Sultan’dan başlayacak ve Adıyaman’daki Safvan Bin Muattal kabrinde son bulacak. Böylece, İstanbul-Adıyaman hattındaki inanç turizmi de yeni bir sürece girmiş olacak.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizin de bildiğiniz gibi, dünyada 300 milyondan fazla insan turizm sektöründe istihdam edilmektedir. Türkiye turizm gelirinde dünyada ilk on ülke arasında. Hükûmetimizin 2023 hedefiyse ilk beş ülke arasına girmek ve yılda 50 milyon turistin ülkemizi ziyaret etmesini sağlamaktır.

Birçok tarihî ve doğal güzelliği bağrında bulunduran Adıyaman dünyada eşine az rastlanır bir potansiyele sahiptir, 210 adet tescilli kültür varlığıyla âdeta tarih fışkırmaktadır. Bunlardan sadece biri ya da birkaçına sahip olan şehirlerin bile milyonlarca turist çektiği düşünülürse, Adıyaman’ın marka şehir olma yönünde alacağı yol, başta bölge halkı olmak üzere ülkemize çok büyük avantajlar sağlayacaktır.

Bu düşüncelerle heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yetiş.

Gündem dışı üçüncü söz, zeytin ve zeytinyağı üretiminde yaşanan sorunlar hakkında söz isteyen Balıkesir Milletvekili Sayın Ayşe Nedret Akova’ya aittir.

Buyurun Sayın Akova. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, zeytin ve zeytinyağı üretiminde yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

AYŞE NEDRET AKOVA (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı üretiminde ve sektörde yaşanan sorunlar hususunda gündem dışı söz almış bulunmaktayım.

Dostluk ve barışın simgesi olan zeytinin ana vatanı Anadolu’dur. Yabani zeytinin Anadolu’da 50 bin yıldır var olduğu bilinmektedir. Zeytin ağacı bütün kutsal kitaplarda yer almıştır. Zeytin, hem tarım hem sanayi ürünü olarak önemli bir ekonomik değer ve gelir kaynağıdır. 2010 yılı itibarıyla Balıkesir ülkemiz yağlık zeytinin yüzde 17,6’sını karşılamaktadır. Hükûmetin de destekleriyle Burhaniye’de yapılmasına karar verilen ve kamulaştırma çalışmaları devam eden Burhaniye Zeytin ve Zeytin Ürünleri İşleme İhtisas Organize Sanayi Bölgesi Projesi ülkemize ve zeytin sektörüne öncülük yapacak ve model oluşturacak bir projedir. Girdisi, hammaddesi zeytin olan bu proje, bütün tesislerin bir alanda toplanması nedeniyle problem olan karasu sorunu ve yine zeytin fabrikalarının salamura suları problemini de birlikte çözecektir. Bu anlamda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bu örnek projeye destek olmasını bekliyoruz.

Zeytinyağı girişimcisinin birçok güçlüğü vardır: Toplumun zeytinyağı tüketme alışkanlığının düşük olması, zeytinyağın organoleptik karakteriyle sağlık ilişkisinin tüketici tarafından bilinmemesi, Avrupa Birliğinde sızma üretim hâkimken bizde rafinajlık hâkim olması, girişimcinin yöresine göre doğru zeytin türü ve zirai uygulama şeklini seçmemesi, haksız rekabete çok açık olması, sektörde üreticinin ekonomik gücünün olmaması, üretim kalitesini ve verimini artırmak yerine yeni ekim alanlarının açılmasıdır.

Sağlıklı bir yaşam için gereklilik olan zeytin ve zeytinyağının tanıtımı, tüketiminin artırılması, iç ve dış pazarın genişletilmesi, üretimdeki verimlilik kayıpları ve kalite düşüklüğü, zeytinciliğin ıslahı ve üreticilerinin eğitimi, lisanslı depoculuk, ürün ihtisas borsalarının kurulup geliştirilmesi, fidan üretimindeki çeşit ve anaç sorunlarının incelenmesi, tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenip zeytinciliğin geliştirilmesinin devlet politikası olarak ele alınması gereklidir. Zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunlarının araştırılması ve sektörün kalkındırılması için gerekli tedbirlerin belirlenmesi amacıyla araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir.

Bir sıkıntı daha var: İşlenmiş olarak destek verilen tek tarım ürünü zeytinyağıdır. Diğer ürünlere tarladan, bahçeden çıktığı şekilde destek verilirken, ham zeytine destekleme verileceğine işlenmiş olan zeytinyağına veriliyor. Bir dekar alanda -ki, bu 12 ağaçtır- üretilen zeytinin üretim maliyeti traktörsüz çiftçinin 332,5 TL, traktörlü çiftçinin 287 TL’dir. Balıkesir Milletvekili olarak sorarım: Bu koşullarda rekabet etmek mümkün müdür? Bu sene de maliyetlerin yüksekliği, zeytinyağına verilen devlet desteğinin yeterli olmaması nedenleriyle zeytin üreticilerimiz aldıkları kredileri bankaya ödeyemediklerinden icralarda dosyalar artmıştır. Birçok çiftçinin dede malı zeytinlikleri icradan satılmaktadır.

Zeytin üretiminin artırılmasının en önemli faktörleri gübre, mazot ve ilaçtır. Bu hasat sezonunda sadece gübrenin yerinde ve yeterince kullanılamaması nedeniyle yüzde 40’lara dayanan bir üretim kaybı yaşanmaktadır. Üretimin devamlılığının sağlanabilmesi, çiftçinin mazot, gübre ve ilacı kullanabilmesi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının girdi fiyatlarının aşağıya çekilmesi için gerekli tedbirleri alması zorunludur. Ürünün kilogram başına ödenen destek primi üretim maliyetleri, enflasyondaki artış dikkate alınarak artırılmalıdır. Destekleme primi enflasyon oranında artırılmadığından zeytin üreticisi çok mağdur durumdadır. 2011-2012 dönemi için verilen 50 kuruşluk destekleme primi yetersizdir. Destek primi daha istikrarlı bir çerçevede zamanında ödenmeli ve artan enflasyon oranında arttırılmalıdır.

Balıkesir’in zeytin üretimi, sahip olduğu ağaca oranla Türkiye geneline göre daha verimlidir. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere, Balıkesir ilimiz, Türkiye zeytin ve zeytinyağı üretiminde çok önemli bir paya sahiptir ve zeytincilik, körfez halkı için önemli bir gelir kaynağıdır.

Bu sezon, 1 kilogram zeytinyağının -sızma zeytinyağının- çiftçiden alınış fiyatı ortalama 6 lira iken, 5 litre sızma zeytinyağının tenekesi, yüzde 18 KDV’si, yüzde 2 stopajı ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞE NEDRET AKOVA (Devamla) – …en az yüzde 10 market kârı ve dolum yapan fabrikanın nakliye ve kârı dâhil ortalama 60 liraya satılıyor. Kâr asıl üreticinin değil, aracının elinde kalmaktadır.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akova.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sayın milletvekilleri, Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu, gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan 1, 4, 53, 123, 124, 147, 150, 187, 209, 213, 229, 240, 251, 258, 350, 351, 359, 367, 370, 371, 372, 410, 426, 454, 484, 573, 614 ve 686’ncı sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişledir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, Tokat ilindeki çiftçilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/133)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tokat İlindeki çiftçilerin sorunlarının araştırılarak, alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mehmet Şandır                            (Mersin)

2) Adnan Şefik Çirkin                     (Hatay)

3) Ali Uzunırmak                            (Aydın)

4) Hasan Hüseyin Türkoğlu            (Osmaniye)

5) Erkan Akçay                               (Manisa)

6) Alim Işık                                     (Kütahya)

7) Mesut Dedeoğlu                          (Kahramanmaraş)

8) Seyfettin Yılmaz                          (Adana)

9) Ali Öz                                         (Mersin)

10) Mehmet Erdoğan                       (Muğla)

11) Zühal Topcu                              (Ankara)

12) Yusuf Halaçoğlu                       (Kayseri)

13) Celal Adan                                (İstanbul)

14) Sümer Oral                                (Manisa)

15) Kemalettin Yılmaz                     (Afyonkarahisar)

16) Necati Özensoy                         (Bursa)

17) Oktay Öztürk                            (Erzurum)

18) Durmuşali Torlak                      (İstanbul)

19) Ahmet Duran Bulut                   (Balıkesir)

20) Bülent Belen                              (Tekirdağ)

Gerekçe

Ülkemizin genelinde olduğu gibi Tokat İlinde tarım yapmaya çalışan çiftçimizin durumu her geçen gün daha da zorlaştığından tarım yapamaz duruma gelmiştir. Tarımsal alanda kullanılan Tohum, Gübre, Mazot ve Zirai mücadele ilaçlarının maliyetlerinin her geçen gün yükselmesi, aynı şekilde zor şartlar altında ürettiği ürünün değerinin yıldan yıla düşmesi de çiftçimizi ekonomik olarak çok zor durumda bırakmış, artık tarlasını ekemez hale getirmiştir. Bu durum Tokat ilinin genelinde göçleri artırmıştır.

Çiftçinin ürettiği ürünleri para etmediği için esnafa ve bankalara olan borçlarını ödeyemez hale gelmişlerdir. Tarıma dayalı ekonomi ile ayakta duran İlimizde bu durumdan çiftçinin yanında esnaf da etkilenmektedir.

İlimizde Tekel Sigara Fabrikasının kapatılması ve özellikle sanayi ürünlerine konulan kota sistemi çiftçimizin adeta elini kolunu bağlamıştır. Bu durum tabandan tavana tüm üretim ve tüketim sektörlerimizi etkilemektedir. Bu sıkıntılar birleştiğinde, neredeyse borcu olmayan çiftçi bırakmamıştır.

Bütün bunlara ilaveten geçmiş yıllarda olduğu gibi 2009-2010 yılı çiftçilerimiz için bol kazançlı, bereketli bir yıl olarak geçmemiştir. Önce dolu afeti, daha sonra aşırı sıcaklardan dolayı ürünlerini kaybetmişlerdir.

Erbaa ilçesi Karayaka, Çalkara, Üzümlü çiftçileri, ürünlerinin para yapmaması sebebiyle buğday, soğan, karpuz üretiminden neredeyse vazgeçecek konuma gelmişlerdir. Zile çiftçileri buğdaydan zarar etmişlerdir. TMO'si çiftçiye yeterli desteği göstermemiş, üretici çok ucuz fiyata ürününü elden çıkarmıştır. Kazova ve Artova Ovası çiftçileri gelecek yıllarla ilgili ne yapacakları, ne ekip dikecekleri kaygısı içerisindedirler.

Bu şekilde devam etmesi halinde çiftçilerimizi çok zor bir gelecek beklemektedir. Çünkü ürettiği ürün, yaptığı masrafı karşılayamaz duruma gelmiştir. Bu durum işsizliğe çare aranırken, giderek artan işsizler ordusuna yenilerini ekleyecek ve Büyükşehirlere daha fazla göç olacaktır.

Konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılması, hem ilimizde hem de ülke genelinde bu durumda olan çiftçilerimizin durumunun düzeltilmesi açısından yararlı olacaktır.

Araştırma önergemiz bu amaçla hazırlanmıştır.

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Simav’da meydana gelen depremin yol açtığı hasarların ve yaşanan mağduriyetlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/134)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na,

“Simav Depreminin Yol Açtığı Hasarların ve Yaşanan Mağduriyetlerin Araştırılarak Gerekli Önlemlerin Alınması” amacıyla Anayasamızın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz. 13.10.2011

1) Alim Işık                                     (Kütahya)

2) Oktay Vural                                                (İzmir)

3) Mehmet Şandır                            (Mersin)

4) D. Ali Torlak                               (İstanbul)

5) Atila Kaya                                   (İstanbul)

6) Sinan Oğan                                 (Iğdır)

7) Hasan Hüseyin Türkoğlu            (Osmaniye)

8) Mehmet Erdoğan                         (Muğla)

9) Mesut Dedeoğlu                          (Kahramanmaraş)

10) Enver Erdem                             (Elazığ)

11) Sümer Oral                                (Manisa)

12) Ali Öz                                       (Mersin)

13) Seyfettin Yılmaz                        (Adana)

14) Ahmet Duran Bulut                   (Balıkesir)

15) Özcan Yeniçeri                          (Ankara)

16) Ahmet Kenan Tanrıkulu            (İzmir)

17) Lütfü Türkkan                           (Kocaeli)

18) Ali Uzunırmak                          (Aydın)

19) Zühal Topcu                              (Ankara)

20) Mustafa Erdem                          (Ankara)

21) Koray Aydın                             (Trabzon)

22) Oktay Öztürk                            (Erzurum)

23) Yusuf Halaçoğlu                       (Kayseri)

24) Adnan Şefik Çirkin                   (Hatay)

Gerekçe:

Kütahya ili Simav İlçesi merkez üssü olmak üzere 19 Mayıs 2011 tarihinde Simav, Gediz, Hisarcık, Pazarlar ve Şaphane ilçelerinde etkili olan 5.9 şiddetindeki Simav depremi, anılan ilçelerde yaşayan insanlarımızın hayatını ciddi ölçüde etkilemiştir. Bölgede yaşanan bu büyük afetten zarar görenler, daha önce yaşanmış çeşitli afetlerde ve 1999 depreminde vatandaşlarımıza uzanan "devletin şefkat elinin" şimdiye kadar uzatılmamış olması, bölge insanını yalnızlığa itmiş ve derinden üzmüştür.

Simav Acil Durum Yönetim Merkezinin 29.05.2011 tarihli raporuna göre; Simav ilçe merkezinde incelenen konut, ahır ve işyerinden oluşan toplam 15.930 konutun 1.074'ünün yıkık ve ağır hasarlı, 1.674'ünün orta hasarlı, 5.761'inin de az hasarlı olmak üzere toplam %54'ünün hasarlı, ayrıca ilçedeki 44 caminin hasarlı, 41 minarenin de yıkılmış ya da yıkılacak durumda olduğu tespit edilmiştir. İlçedeki kamu binalarının neredeyse tamamı bu depremde ya ağır ya da orta düzeyde hasar görmüş, Sağlık Bakanlığınca yıkım kararı verildiği iddia edilen 150 yataklı Simav Devlet hastanesinin akıbetinin ne olacağı ise şimdilik bilinmemektedir. Yaşanan depremin ve aylarca süren sayısız artçı sarsıntıların vatandaşlarımızda yarattığı psikolojik hasarın ne olduğu ise ancak zamanla ortaya çıkacaktır.

Kütahya İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünün en son verilerine göre; Simav ilçesinde 13.923 adet, Şaphane ilçesinde 737 adet, Pazarlar ilçesinde 520 adet, Hisarcık ilçesinde de 751 adet olmak üzere deprem bölgesinde toplam 15.931 adet konut, işyeri veya ahır hasar görmüştür. Bunların 3.179 adedi (yaklaşık % 20'si) ağır hasarlı, 384 adedi orta hasarlı, 12.368 adedi ise az hasarlı grupta yer almaktadır. Bu verilere göre, TOKİ tarafından Simav merkezine 4-5 km uzakta bulunan Muradınlar Mahallesinde yapımına başlanan ve öncelikle evi yıkılan ya da ağır hasarlı vatandaşlarımıza satılması kararlaştırılan olan toplam 1.248 konutun ihtiyacı karşılamakta oldukça yetersiz kalacağı açıktır. Kaldı ki konutu yıkılan ya da ağır hasarlı olduğu için yıkılmasına karar verilen vatandaşlarımızın çok büyük bir bölümü TOKİ konutlarına gitmek yerine kendi binalarının yerine konut yapmak ve devletin TOKİ konutlarını satın alacaklara tanıdığı fiyat ve vade avantajının kendilerine de tanınmasını istemektedirler. Az hasarlı konutlar için verilen 750 TL'lik karşılıksız yardım ile orta hasarlı konutlar için verilen 12.000 TL'lik kredinin çok yetersiz olduğu belirtilmektedir.

Yaşanan deprem, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca "Genel Hayata Etkili" sayılarak binaları zarar gören vatandaşların afetzede kabul edilmesi kararlaştırılmış, ancak bunun gereği yerine getirilmemiştir. Gelir Vergisi ödemeleri 1 Kasım 2011 tarihine kadar, Ziraat Bankasına olan çiftçi kredi borçları da 1 yıl ertelemiş, ancak sonrasının ne olacağını bugüne kadar açıklamamıştır.

Yaşanan depremin ardından özellikle Simav merkezinde şehrin altyapısı büyük ölçüde çökmüş ve Belediye vatandaşımıza hizmet götürmekte oldukça zorlanmıştır. Altyapının yenilenmesi amacıyla Simav Belediyesinin Hükümetten talep ettiği 30 milyon TL'lik mali yardım bugüne kadar gönderilmemiştir. İlçenin altyapısı ve binaları gibi ekonomisi de çökmüş, hayat şartları ağırlaşmış, birçok insanımız işini kaybetmiş ve bugüne kadar binlerce vatandaşımız ilçeyi terk ederek başka yerlere göç etmiştir.

Hasar tespit komisyonu raporlarının birçoğuna itirazlar olmuş, itirazların önemli bir bölümü yargıya intikal etmiş, önceden hafif ya da orta hasarlı olduğu tespit edilen birçok binanın sonradan ağır hasarlıya dönüştürülmesiyle bina sahipleri ne yapacaklarını bilemez hale gelmişlerdir. İlçenin en önemli gelir kaynağı olan Eynal Kaplıcalarında yıkılacak olan otellerin akıbetinin ne olacağı belirsizdir. İlçedeki okulların önemli bir bölümü yıkıldığı için eğitimde ikili sisteme geçilmiş ve kalite düşmüştür. Deprem bölgesinde çalışan kamu personeline ilgili mevzuat gereğince ödenmesi gereken fazla mesai ve özel hizmet tazminatı için gerekli düzenleme de bir türlü gerçekleştirilmemiştir.

Yukarıda belirtilen nedenlerle bu konuda bir Meclis Araştırması açılması yararlı olacaktır.

3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, önceliği insan olan ve insanı esas alan bir yapının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde oluşturulması amacıyla, yaşanan ekonomik ve sosyal sorunların nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/135)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Önceliği insan olan ve insanı esas alan bir yapının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde oluşturulması amacıyla, yaşanan ekonomik ve sosyal sorunların nedenleri, bu sorunlara karşı alınacak önlemler, çözüm önerileri ve gerekli politikaların oluşturulması amacıyla Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

1) Mehmet Şandır                            (Mersin)

2) Celal Adan                                  (İstanbul)

3) Ali Uzunırmak                            (Aydın)

4) Hasan Hüseyin Türkoğlu            (Osmaniye)

5) Erkan Akçay                               (Manisa)

6) Mesut Dedeoğlu                          (Kahramanmaraş)

7) Mehmet Erdoğan                         (Muğla)

8) Enver Erdem                               (Elâzığ)

9) Alim Işık                                     (Kütahya)

10) Ali Öz                                       (Mersin)

11) Seyfettin Yılmaz                        (Adana)

12) Zühal Topcu                              (Ankara)

13) Yusuf Halaçoğlu                       (Kayseri)

14) Sümer Oral                                (Manisa)

15) Durmuş Ali Torlak                    (İstanbul)

16) Kemalettin Yılmaz                     (Afyonkarahisar)

17) Bülent Belen                              (Tekirdağ)

18) Ahmet Duran Bulut                   (Balıkesir)

19) Necati Özensoy                         (Bursa)

20) Oktay Öztürk                            (Erzurum)

Gerekçe:

Nüfusumuzun %15-16'sının yaşadığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki, 21 ilin kalkınamamışlık sorunu bölgede yaşayanlarca bir kader olarak algılanmaktadır. Bölge insanının kendini eşit vatandaş görebileceği bir modele gereksinim vardır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu ile ilgili esas sorun, aslı insan olan bölge refahını arttırmaktır. İnsanın sağlıklı, eğitimli, iş sahibi ve üretici olması, temel ihtiyaçlarını rahat görebilen üreterek refah düzeyini arttırabilen, eğitim düzeyi yüksek bir insan ve iş gücü yapısı gerekmektedir. Kültürel sorunlar dolayısıyla bu bölgenin insanlarının kendilerine eşit davrandığını bilmesi gerekmektedir.

Bugüne kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin kalkınmasıyla ilgili birçok çalışma ve proje yapılmış, bazıları başarılı olmuştur. Ancak yeni bir yapılanmaya gereksinim vardır.

TÜİK verilerinde, Milli Gelirin bölgelere dağılımı, bilgi üretmeme, bölgesel eşitsizlik, işsizlik, sağlık ve eğitim problemleri vurgulanmaktadır. Bölgedeki kent yoksulluğu ön plandadır. 2002-2006 dönemi teşvik yatırımlarının batı illerine ortalama %20 verilirken, %9'un Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine verildiği gözlenmektedir. Kamu harcamalarından nüfus başına Türkiye ortalamalarının çok altında pay alan bölgenin mahalli idare harcamalarında Türkiye ortalamasının çok altında pay almaktadır. Kentleşme oranı % 60'a yaklaşan bazı illerde Türkiye ortalamasını geçen bölgenin kent sorunlarının hızla büyüdüğünü ancak sorunları çözmeye dönük altyapı yatırımları ve mahalli idarelere merkezden aktarılan paylarının hep düşük kaldığı göze çarpmaktadır

Cumhuriyet sonrası uygulanan makro ölçekli ekonomi ve bölge politikaları sonucu zaten sosyo-ekonomik gelişme açısından diğer bölgelerin gerisinde seyreden ve yapısal sorunlarla boğuşan bölge ekonomisinin dışa açılma ve ihracata dayalı büyüme stratejisi sonucunda daha da gerilediği görülmüştür. 2007'de Doğu illeri kişi başına 250.-TL Yerel İdare Harcaması alırken, Batı illeri 1000.-TL'nin üzerinde harcama almıştır.

Bölgenin temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktaki gerilemenin, kentte göçü hızlandırdığı ve kentleşme oranının hızla düştüğü görülmüştür. 2002-2008 yılları arasında ise büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayıları neredeyse sabit kalmıştır. Ekonomik olarak sulamaya elverişli arazi miktarı en fazla Erzurum, Ağrı, Kars, Malatya ve Muş'taki araziler suyla henüz buluşturulamamıştır. Toprak reformu yapılmamış ve arazi toplulaştırma yatırımları gerçekleştirilememiştir. Bölgede mutlaka üretim maliyetleri düşürülmelidir.

Güneydoğuda doğurganlığın yüksek olması nedeniyle göç olmuyormuş gibi gözükmesi normaldir. Çocuk ölümlerinin de çok olduğu göz önüne alınarak, bölgede eğitime de ayrıca önem verilmeli, yeterince üniversite açılmalı, kızların ve kadınların eğitimine önem verilmeli ve mutlaka ilköğretime ve okul öncesi eğitime ağırlık verilmelidir.

BELDES-KÖYDES uygulamasında bile bölgeye nüfus başına Türkiye ortalamasının altında ödenek ayrılmıştır. Durumun bu kadar ciddi boyutlara ulaşmış olmasına rağmen hala Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşanan sıkıntıların giderilmesinde ciddi bir adım atılmamıştır.

Bölgenin imkânları doğru kullanılmalıdır. Bugüne kadar bölgenin olanaklarının çok doğru kullanıldığı söylenemez. Çağlar önce ilk buğdayın ve koyunun ehlileştirildiği yer olan bu bölgede bugün koyun ve buğday üretimi bile yeterli değildir. Engellemeleri bahane edip bölgenin kalkınabilirliğini harekete geçirmemek politika yanlışlarından doğmaktadır. Asıl olan mevcut yapıyı ortaya çıkarmak ve bu yapı üzerine yeni bir yapı inşa etmekte mümkündür.

Önceliği insan olan ve insanı esas alan bir yapının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde oluşturulması amacıyla, yaşanan ekonomik ve sosyal sorunların nedenleri, bu sorunlara karşı alınacak önlemler, çözüm önerileri ve gerekli politikaların oluşturulması amacıyla Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Şimdi, 3 arkadaşımız sisteme girmiş.

Sayın Demirel, buyurun efendim.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Kahramanmaraş ilinin “kahraman” unvanını almasının yıl dönümüne ve 7 Şubat 1924 yılında kurulan Türk Kadınlar Birliği’ne ilişkin açıklaması

RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Ben iki konuya dikkat çekmek için söz istedim. Birincisi: Bugün, Kurtuluş Savaşı’nda büyük başarı göstermiş Maraş ilimizin “kahraman” unvanını almasının yıl dönümü. Ben bütün Kahramanmaraşlıları kutluyorum. Ama asıl önemlisi biz kadınlar için, bundan çok yıllar önce 1924 yılının 7 Şubat günü bir grup kadın Türk kadının siyasette daha etkin rol alması, toplumsal hayatta eşit temsil edilebilmesi adına bir yolculuğa çıkmışlar ve Türk Kadınlar Birliği’ni kurmuşlar. Türk Kadınlar Birliği’ni kurarak bizlerin bu yollardan yürümemizi kolaylaştıran bu kıymetli hanımefendileri minnet, şükran ve rahmetle anıyorum.

Çok teşekkürler ediyorum.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Sayın Toptaş sisteme girmiş.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, bir sorum var o soruyla ilgili girmiştim.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

2.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Türkiye’nin en büyük yumurta ihracat pazarı olan Irak’a, kuş gribi tehlikesi nedeniyle doğrudan ihracat yapamayan Ukrayna’nın, “Türk malı” yazılı Ukrayna yumurtası gönderdiğine ilişkin açıklaması

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Türkiye'nin en büyük yumurta ihracat pazarı olan Irak’a rakibimiz Ukrayna kuş gribi tehlikesi nedeniyle doğrudan ihracat yapamamaktadır. Ukrayna’nın ihracat yapmak için gönderdiği tırlara Zonguldak’ta el konulmuştur. Ancak şu anda Irak sınırında  üzerine “Türk malı” yazdıkları Ukrayna yumurtasını göndermek üzere olduklarını öğrendik ve bu tırın orada beklediğini öğrendik. Şayet bu yumurtalar Türk malı olarak Irak’a geçerse ve kuş gribi vakaları da gerçekleşirse, Türkiye'nin bundan sonra Irak’a ya da herhangi bir yere yumurta ihracatı yapamayacağı açıktır. Özellikle Afyon yumurta piyasasının önemli illerinden birisi olması hasebiyle bunu soruyorum: Bu konuda Bakanlığımız bir tedbir almış mıdır? Ne gibi tedbir alınmışsa, bu konuda açıklama bekliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Zabıtlara geçti, sayın bakanlar, eminim ki ilgilenecektir.

Sayın Yeniçeri sisteme girmiş.

3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’de halkın gündemiyle siyasetin gündemi arasındaki açıklığın giderek arttığına ve yetkililerin milletin gündemine dönmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türkiye’de halkın gündemiyle siyasetin gündemi arasındaki açıklık giderek artıyor, milletin ihtiyaçlarıyla hükûmetin ihtiyaçları arasındaki makas da giderek büyüyor. Vatandaş “yoksulluk, yoksunluk, zam, işsizlik, üretimsizlik, ödeme sıkıntısı, açlık ve haksızlık” gibi temel sorunlarla boğuşuyor. Vatandaş ekmek derdinde, çocuğuna gelecek aramak için kapı çalmakla meşgul, iktidar sahiplerinin gündeminde ise “Andımız kaldırılsın, ‘Ne mutlu Türk'üm diyene’ silinsin, Gençliğe Hitabe tartışılsın, 19 Mayıs törenleri sınırlandırılsın” gibi saçma sapan konuları gündeme taşıyorlar. Gençliğe Hitabe, Türk gençliğine Atatürk’ün bıraktığı vasiyettir. Gençliğe Hitabe, bağımsızlık ve özgürlük yolunda yeni nesiller yürürken yollarını tayin etmekte kullandıkları Kutup Yıldızı’dır. Gençliğe Hitabe, gençliğin yatacağı toprağı, tutacağı bayrağı ve yöneleceği kıbleyi işaret eder.

Sorumsuz yetkilileri, milletin değerleriyle ve cumhuriyetle kavga etmeyi bir kenara bırakmasını, milletin gündemine dönmesini, millet adına bir kez daha ikaz ediyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yeniçeri.

Şimdi, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

VII.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

                                                                                                                        Tarih: 7/2/2012

Danışma Kurulunun 7/2/2012 Salı günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                      Cemil Çiçek

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                         Başkanı

                   Nurettin Canikli                                                                       E. Ülker Tarhan

Adalet ve Kalkınma Partisi                                                                  Cumhuriyet Halk Partisi

        Grubu Başkan Vekili                                                                     Grubu Başkan Vekili

 

                      Oktay Vural                                                                           Hasip Kaplan

            Milliyetçi Hareket Partisi                                                       Barış ve Demokrasi Partisi

               Grubu Başkan Vekili                                                              Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Genel Kurulun 7.2.2012 tarihli Birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesi, Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 112 nci sırasında bulunan 150 sırasayılı kanun teklifinin Gündemin 2 nci sırasına alınması ve 07/02/2012 Salı günü Genel Kurulun 150 sırasayılı kanun teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam etmesi,

önerilmiştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, lehte ve aleyhte söz isteyenlere söz vereceğim.

Burada Sayın İnce lehte söz istemiş, Yalova Milletvekilimiz, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Günümüzün tartışmalarına bakın: İç Tüzük’ü değiştireceğiz; Gençliğe Hitabe ayet değildir, onu değiştireceğiz; Andımız nereden çıktı, zaten bu ilkel, faşist bir şey? Böyle bir tartışmaya ne gerek var, doğrusu anlayabilmiş değilim.

“Televizyonu susturacağız, TRT3’te yayınlar olmayacak.” E, şunu unutuyorsunuz: Elektrik faturalarındaki o TRT payında Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin de parası var. Onlar bizi seyretmek istiyor. Siz bunu ne hakla yasaklıyorsunuz?

Bir başka konu, ben Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerini kutluyorum. Demek ki korkutmuşsunuz, demek ki yayınları milletten gizlemek istediklerine göre siz görevinizi yapmışsınız, demek ki muhalefetin çalışmalarını engellemek istiyorlar, göstermek istemiyorlar.

Benim gözlerim, tabii, 2001’deki muhalefet milletvekili Sayın Arınç’ı arıyor. Bu, Arınç’ın konuşma tutanaklarını burada arkadaşlarımız anlattı. Ne yazık ki bugün Sayın Arınç bu konuşmalarını unutmuş gibi.

Bugün Sayın Başbakan yine talimat veriyor, “O İç Tüzük’ü çıkarın, çalışın, muhalefeti susturun.” diyor.

Bakın, ben size Meclisi neye benzetmek istiyorsunuz onu anlatayım:

“Sayın Muharrem İnce, Sayın Grup Başkan Vekilim, Sevgili Dostum;

Öncelikle son dönemdeki ilginiz için çok teşekkür ediyorum. Meclis çatısı altında ülke sorunlarına çözüm arayacağımız, yoğun gündemin bir ucundan da benim tartışabileceğim günlerin heyecanı ve özlemiyle yeni yılınızı kutluyorum.

Özgürlükte buluşmak dileğiyle…

                                                                                                        Mustafa Balbay

                                                                                                1 no.lu Cezaevi/Silivri”

Şimdi, Mustafa Balbay Arkadaşımız’ın mektubunu okudum bu kürsüden, onun adına okudum. Siz Meclisi de Silivri’ye döndürmek istiyorsunuz, burayı da bir hapishane yapmak istiyorsunuz.

Neymiş? Meclis verimli çalışmıyormuş. Bunun sorumlusu biz miyiz? Karar yeter sayısı bulamayan sizlersiniz, toplantı yeter sayısı bulamayan sizlersiniz. 184 milletvekilini bu salonda tutamıyorsanız bunun suçlusu muhalefet mi? 23’üncü Dönemde 137 kez toplantı yeter sayısı bulunamamış, 412 kez karar yeter sayısı bulunamamış.

Bakın, ben sizi uyarıyorum, peşin peşin uyarayım… Tecrübeli milletvekilleri bilirler, bu Mecliste en çok oylama kasım ayında, aralık ayında bütçe görüşülürken Millî Eğitim bütçesinde üniversitelerin bütçesi oylanırken yapılır. O üniversitelerin bütçeleri tek tek oylanır. Ben 2012 bütçesine baktım yani 2011 yılındaki oylamalara baktım bir günde 1.258 oylama yapılmış. Eğer siz bu İç Tüzük’ü daraltarak, muhalefetin sesini kısarak burada faşizan bir yönetim uygulamaya çalışırsanız, baştan uyarıyorum, bu 1.258 oylamada 20 Cumhuriyet Halk Partili milletvekili olarak ayakta bekleriz, siz aylarca bu oylamayı yapamazsınız, bize bunu yaptırmayın.

Bir başkası, bize dayatma yaparsanız yeni yollar buluruz. Güvenlik için özgürlüğü kısmak bir gün ikisinden de eder insanı. Muhalefetin sesini kısmak isterseniz yeni gedikler buluruz ama pazartesi günleri bir daha bizi aramayın. Grup başkan vekillerine sesleniyorum: Bir daha bizi arayıp işte “Anlaşalım arkadaşlar.” falan, bunları demeyin.

Uluslararası anlaşmalar… Bakın, uluslararası anlaşmalarda muhalefet genelde konuşmuyor, ne tümü üstünde konuşuyoruz ne maddelerde konuşuyoruz ve ben on yıldır uluslararası anlaşmalarda soru-cevap yöntemini hemen hemen hiç görmedim.

Pek çok bakan, Sayın Cumhurbaşkanı -Sayın Elitaş iyi bilir- “Bu uluslararası anlaşmanın geçmesi lazım…” “Hay hay, ne demek, bu, milletin işidir, devletin işidir.” dedik, muhalefet yapmayı bir kenara bıraktık, dakikalar içinde o uluslararası anlaşmaları geçirdik. Bütün bunları, uzlaşma yöntemlerini yok etmiş olursunuz, bunu yapmayın. Biz burada ne konuşuyoruz ne de oylama istiyoruz.

Dünyanın bütün parlamentolarında engelleme vardır, buna katlanacaksınız, bunu hazmedeceksiniz. Kurtuluş Savaşı’nın müzakereleri yapılırken bile bu Mecliste engelleme vardı. Onlar hep oldu, güllük gülistanlık değildi, savaş ortamında bile bu Meclis güllük gülistanlık değildi.

Temel yasaya karşıydınız. Sayın Arınç buradaymış, Sayın Arınç tutanaklara baktığımızda görürüz, temel yasaya karşıymışsınız ama bugün Meclis İçtüzüğü’nü temel yasayla değiştirmeye çalışıyorsunuz. 21’inci Dönemde sadece 7 kez temel yasa varken 22’nci Dönemde 29, 23’üncü Dönemde 40 kez yapmışsınız. Neye oy kullandığını bilmeyen vekiller, içeriye hızla girecek, bizim sesimizi kesecek! Mazlumu değil zalimi oynamaya başladınız ve ben size diyorum ki: İşçi konuşursa cop, öğrenci konuşursa biber gazı, çiftçi konuşursa azar, gazeteci konuşursa hapis, işadamı konuşursa vergici, milletvekili konuşursa İç Tüzük dayatması! Bundan vazgeçmenizi istiyorum sizden. Bu Meclisi dikensiz bir gül bahçesi yapmaya kalkmayın. Biz diyoruz ki, umudun ve özgürlüğün ülkesi, herkesin Türkiyesi olsun.

Yine size diyoruz ki, ortak değerlerimizle uğraşmayın. Andımız’la uğraşmayın. Amerika Birleşik Devletleri’nde her sabah öğrenciler, Amerika Birleşik Devletleri bayrağına bağlılığını bildirir, o cumhuriyetin sonsuza kadar Tanrı’nın altında yaşayacağını anlatır. İngiliz İşçi Marşı’yla uğraşmak hiçbir İngiliz’in aklına gelmez ama siz her şeyi değiştirmek, hesaplaşmak istiyorsunuz.

Ben de size bir hitabe yazdım, yeni hitabeyi okuyorum: “Ey Müslüman Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Pomak, Abaza ve Zaza gençliği! Birinci vazifen dinini, diyanetini, etnik kimliğini mahşere kadar muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetimin ve istikbalimin yegâne temeli budur. Bu temel banka hesaplarım kadar kıymetli hazinemdir. İstikbalde dahi beni bu hazinemden mahrum etmek isteyecek dahilî ve haricî münafıklar olacaktır.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Ne diyor bu ya?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kendi grubuna hitap ediyor!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bir gün beni ve iktidarımı müdafaa mecburiyetine düşersen, senin Anayasa Mahkemen var, Yargıtayın, Danıştayın, HSYK’n, özel yetkili mahkemelerin, koskoca koruma ordun var. Dolayısıyla ‘Bana ne gerek var?’ demeyeceksin, nankörlük etmeyecek, zamanında sana yaptığım kıyakları düşünerek, vazifeye atılacaksın. Bana kastedecek düşmanlar, dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Bütün bu şeraitten daha elim ve vahim olmak üzere memleketin haricinde bizi koltuktan indirmek için planlar hazırlayabilirler. Stratejik ortağım bile gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilir. Hatta bazı eski dava arkadaşlarımız sırf koltuklarını korumak uğruna şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Ben, naçar, harap ve bitap düşmüş olabilirim. Ey Müslüman Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Pomak, Abaza, Zaza gençliği! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen ne yapıp edip beni kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret sana zamanında dağıttığım ihalelerde, avantalarda mevcuttur.” İşte, yeni hitabe de bu olsun.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnce.

İkinci konuşmacı yine lehte olmak üzere İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural.

Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, bugün, dört siyasi partinin de mutabakatıyla yaptığımız toplantı neticesinde, 150 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin gündeme alınarak görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmaları sürdürmeyi kararlaştırdık.

Aslında söz almamın sebebi, gerçekten… Bugün saat 14.00’te İç Tüzük’le ilgili bir toplantı yaptık. Bu İç Tüzük toplantısından önce bütün siyasi partilerin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemini belirlemek üzere Danışma Kuruluna toplantı çağrısı vardı. Şimdi, dört siyasi partinin toplantı çağrısı olmasına rağmen, İç Tüzük’le ilgili bir konunun müzakeresine rağmen, 150 sıra sayılı, özellikle Van’daki deprem, işte yurt dışında birtakım politik risklerin olduğu ülkelerdeki alacaklarla ilgili bir düzenlemeyi içeren bir kanunun geçirilmesi hususu gündeme getirildiği zaman bütün siyasi partiler olarak Danışma Kurulunu toplantıya çağırma önergemizi geri çektik ve böylelikle, beraber ve birlikte mutabakata vardığımız bir gündemi bugün müzakere etme şansı oldu. Böyle bir uzlaşmayla, beraber ve birlikte bir uzlaşmayla Türkiye'nin ihtiyacı bulunan hem denetim hem yasama görevini yapabiliyorsak eğer, bu konuda anlamsız yere birtakım çatışmalar çıkartmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Dolayısıyla bizim çağrımız açık ve nettir. Gelin, hep beraber, birlikte, bizi buraya getiren milletimizin iradesi doğrultusunda, kendi tercihlerimizle İç Tüzük’ten kaynaklanan haklarımız kısıtlanmasın ama beraber, birlikte bu gündemi oluşturalım, herkes hakkına, hukukuna, karşısındakinin hakkına, hukukuna riayet etsin.  Bakın, bugün ne kadar güzel bir örneği oldu, bence çok önemli. “…” (*) Bir zamanlar Sayın Bülent Arınç bizim zamanımızda çıkan anayasa değişikliğini böyle adlandırmıştı; “Sulh hükümlerin en yücesidir.” diye. Ne yazık ki bugün “Hükümlerin en yücesi.” diyenler maalesef, bu yüce hükme katkı vermiyorsa birilerinin kendisine bakması gerekiyor.

O bakımdan, bugün, gerçekten, İç Tüzük’le ilgili grupların sahip olduğu birtakım haklar var. Bu konuda başkalarının hakkına, hukukuna müdahale etmektense gelin hep beraber, birlikte bu hakkı, hukuku koruyarak ama beraber ve birlikte yöneterek, zaman zaman da uzlaşarak bugünkü gibi, gündemi belirleyelim, konuşalım. Dolayısıyla milletimizin hepimizden, muhalefetten de, iktidardan da birtakım talepleri vardır ama hepimizin hep beraber, birlikte İç Tüzük’teki haklarımızı kullanmamız lazım. İç Tüzük’teki oyunları değiştirmek yerine, beraber, birlikte uzlaştığımız değişiklikleri yaparak burada hakkımızı, hukukumuzu dile getirmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. O bakımdan, bugünkü

                                           

(*) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

Danışma Kurulu dört parti olmasına rağmen… Burada, dört parti kırkar dakikadan yaklaşık üç saat boyunca belki gündeme bile girilemeyecekti, bir saat de sözlü sorular vardı, hiçbir konuyu görüşemeyecektik ama bugün böyle bir konuyu görüşme imkânı olmuştur. Ben umuyorum ki gerçekten, hepimizin hep beraber, birlikte uzlaşacağı şekilde bir İç Tüzük değişikliğini yaparız, hakkımıza, hukukumuza herkes saygı gösterir ve böylelikle muhalefet de diyeceğini, iktidar da yapmak istediğini yapacağı bir ortam oluşturur. Bu bakımdan, bu gelişmeleri sizlerle paylaşmak istedim. Demek ki muhalefetin duruşu uzlaşmak açısından hiçbir zaman, her zaman olumsuz değil. Getiriyoruz, imzalıyoruz, hatta sözlü soruların kaldırılması için  –önergemizde de var- bu konuda, muhalefet partilerinin sorduğu sorulara cevap verme konusunda bakan hazırken… Danışma Kuruluyla, bugün “Madem bu önemli, herkes bekliyor, hadi gelin, bunu yapalım.” diyoruz. Doğrusu, ben bu bakımdan, bu ortaya koyduğumuz uzlaşmanın da önemli olduğunu, İç Tüzük’te de inşallah, grupların bu konuda sahip olduğu hakların geriye gitmesini sağlayacak bir dayatmanın Türkiye Parlamentosuna, Türk Parlamentosuna getirilmeyeceğini umut ediyorum.

Sadece ve sadece bu konuda hem İç Tüzük’te hem de Danışma Kurulunda yaptığımız görüşmeleri ve mutabakatımızı değerli milletvekilleriyle paylaşmak istedim. Bu çerçevede, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bugün, 150 sıra sayılı kanunu görüşerek bu görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışmaların yapılması yönünde imzamızı attık. Bu imza çerçevesinde bugün bu görüşmelerin tamamlanmasını umut ediyor ve bu önergenin lehinde olacağımızı belirterek hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisi üzerinde aleyhte Sayın Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.

Buyurun Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis Genel Kurulunun sağlıklı, kaliteli, nitelikli çalışması, iktidar ve muhalefetin söz sahibi olarak grup hukuku son derece önemli ve demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru bu. Eğer, Meclis içinde…

Sayın Başkan, isterseniz tartışma bittikten sonra ben devam edeyim. 2 Grup Başkan Vekili arasındaki tartışma bitsin, ben öyle devam edeyim.

SONER AKSOY (Kütahya) – Bekle sen biraz, bekle!

BAŞKAN – Buyurun.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Süremiz de bu arada gidiyor tabii.

Şimdi, bizim 5’inci yılımız Mecliste. Burada, her zaman, halk yararına olan, millet yararına olan bir yasa süreci geldiği zaman o yasa sürecinde yapıcı muhalefetin örneğini gösterdik. Örneğin Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu. O dönem ben grup başkan vekili olmadığım hâlde katıldığım bir Danışma Kurulunda, yine Sayın Hamzaçebi’nin CHP’den ve MHP’den Grup Başkan Vekilinin olduğu bir toplantıda “Gelin bu temel yasaları çıkaralım. Siz iktidarsanız Meclisi çalıştıralım.” demiştik ve sonra dönemin Meclis Başkanı çağrı yaptı gruplara, biz komisyonları oluşturduk, on yılda çıkmayacak yasaları burada on günde çıkardık.

Yine bu süreçte, 2012’ye girerken iktidar partisine şunu söyledik: “Siz tek taraflı İç Tüzük hazırlıyorsunuz, getiriyorsunuz Meclise. Bunu getirirken muhalefetin sesini kısmaya çalışıyorsunuz. Söz hakkı on dakika, on dakikaya göz dikip beş dakikaya indiriyorsunuz. Usul tartışmalarına müdahale ediyorsunuz. Önerge sayısına müdahale ediyorsunuz. ‘Grup hukuku’ denilen, 19’uncu madde gibi, Danışma Kurulu -ki grup hukuku, bir önergenin altında yirmi imza olur arkadaşlar- yirmi imzalık bir önergeyi bile beş dakikaya boğdurmak istiyorsunuz. Buna hakkınız yok. Gelin 19’uncu maddeyi çıkaralım, sonra diğerleri konusunda uzlaşma sağlarız.” Fakat iktidar partisi 19’uncu maddede ısrar etmiştir. Oysaki “Siz zaman hesabı yapıyorsanız, gelin çalışma sürelerini ayarlayalım, 14.00-20.00 yerine 13.00-21.00 yapalım. Siz eğer iktidar partisi olarak zaman istiyorsanız yasa yapmak için, 80 tane uluslararası sözleşme var, bunun içinden 3-5 tanesi konuşulur düzeydedir -üstünde tartışılacak sözleşme var- gelin 75’ini çıkaralım.” dedik. Size biz elimizi uzattıkça kolumuzu kapmaya çalışıyorsunuz, size iyi niyetle adım attıkça üstümüze üstümüze geliyorsunuz. Bu Parlamentoda muhalefetsiz demokrasi olmayacağını bir türlü anlatamıyoruz size.

Şimdi, bu İç Tüzük olayında da yaşadığımız bu. Bu İç Tüzük’ü tek başına getirmek gerilimin nedenidir, kaynağıdır. İki gün görüşemediniz, yarın bir uzlaşma yaptık, tümü üzerinde görüştük, bugün oturduk, “Bugün de uzlaşma…”, yanaşmadınız. Ne yapmak istiyorsunuz? Meclis TV’yi kıstınız, canlı yayınları kestiniz, TRT’yi borazanınız hâline getirdiniz. Bakın, soru önergesi verdim ve -Sayın Arınç burada- benim soru önergesine aldığım cevap, Türkiye demokrasisiyle değil, milletin iradesiyle dalga geçmek gibi bir şeydir; üç satır! “TRT bağımsız yayıncılık yapıyor.” Oysa ben şunu sormuştum: “Seçildiğimizden bugüne kadar BDP’yle ilgili kaç program yaptınız, diğer partilerle ilgili kaç program yaptınız? İktidar partisi kaç programa katıldı? Kaç haberimizi yaptınız?” Bunların hepsini sorduk, bana iki satır bir cevap geldi, diyor ki: “Bağımsız yayıncılık yapıyor.” Bu milletin temsilcisiyiz. Bir grup başkan vekilinin yazılı sorusuna bu şekilde bir bürokrat cevap veriyorsa… Ki Sayın Arınç’ın vermediğinin dinim, imanım gibi farkındayım. Sayın Arınç’ın dili değil o dil; o aşağılayıcı dil Sayın Arınç’ın dili değil. O bürokratları terbiye edeceğiz! Bakın, o bürokratlar terbiye olacak! O bürokratlar, milletin iradesiyle seçilmiş milletvekillerine, Meclise dalga geçer gibi cevaplar gönderemeyecekler.  Bakın açık söylüyoruz size. Şimdi bunları konuşacağız, bunu kısmaya çalışıyorsunuz. Grup hukukunu pazarlık konusu yapıyorsunuz. Milletin iradesi, sesi bu kürsü. At pazarlığı konusu olmaz arkadaşlar, at pazarlığı yapılmaz, beş dakika konuş, on dakika konuş, yedi dakika konuş… Allah’tan korkun. Bütün medya tekelleri emrinizde. Yayın yönetmenleri tehdit altında, bizim haberlerimizi yapmıyor. Televizyonlardan hiçbirisi korkudan programa bizi çağırmıyor. Bu kadar baskı altına aldınız. Genelkurmay akreditasyonunu geçtiniz., Genelkurmayda bile insaf sizinkinden daha fazlaydı. Yapmayın, etmeyin, şimdi gelip “Mecliste sesinizi kısacağız.” diyorsunuz. Getirin, geçirin bunu.

Bakın yazın, yazın bunu, bir yere not alın: Barış ve Demokrasi Partisi Grubu grup hukukunu, sözleşmelerde, usul tartışmalarında, yasalarda, önergelerde, yürürlük tarihinden yürütme maddesine kadar her yerde kullanacaktır, kullanmak zorunda bırakıyorsunuz. Bir yerde kıstığınız zaman sesimizi biz başka yerlerde kullanırız. Biz de sizin kadar ustalaştık. Herhâlde on sene beklemek gerekmiyor usta olmak için Sayın Elitaş, on sene. On senede değil, biz iki senede ustalaştık. Sizin oyunlarınızı, sizin düzenbazlıklarınızı, sizin ses kısma girişimlerinizi, sizin muhalefete bakış açınızı, sizin susturma, sizin sindirme anlayışınızı biz öğrendik, öğrendik. Öğrendik biliyor musunuz? Mecliste kısıyorsunuz, TV’yi kısıyorsunuz, muhalefetin, grupların sesini kısıyorsunuz, dışarıda basını kısıyorsunuz, avukatları kısıyorsunuz, siyasetçilerin sesini kısıyorsunuz. Korku imparatorluğuna çevirdiniz, korku imparatorluğuna.

Yeşil bir faşizm örtüsü örtmek istiyorsunuz 800 bin metrekare Türkiye'nin üstüne.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Keşke yeşil olsaydı, sarı sarı.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Sarı mı?

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, sarı. Keşke yeşil olsaydı, yeşilde adalet var.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –   O kendini yeşil zannediyor.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Şimdi bu tartışmayı ben size bırakacağım.

Yalnız şunu söyleyeyim: Milletin oyuyla geldik, iradesiyle geldik. Egemenlik hakkı devredilmez arkadaşlar. Bakın, eğer kayıtsız şartsız milletin değilse egemenlik, eğer AKP’ninse yazalım oraya, yazın oraya o zaman, AKP’nindir egemenlik kayıtsız şartsız deyin. Devredilmez Anayasa maddesini ihlal edeceksiniz, bu yasayla devredeceksiniz, uzlaşmayacaksınız, konuşmayacaksınız, sonra da bir araya geldiğimiz zaman da bizimle dalga geçeceksiniz. Bu bir uzlaşma kültürü değildir.

Demokrasi bir diyalogdur, bir katılımdır, bir ortaklaşmadır, bir çoğulculuktur, bir fikri fikirle yarıştırmadır, bir fikir katma olayıdır. Biz, bunun için bu İç Tüzük tartışmalarında at pazarlığı yapmadık iktidar partisiyle. Çok açık söylüyorum, bakın, kürsü hakkı, milletin iradesinin hakkı, grubun hakkı at pazarlığı konusu yapılamaz. El tutacağız sizinle beş dakika, on dakika, on beş dakika. Bunun pazarlığını zül sayarız, etik saymayız, ahlaki saymayız, siyasi açıdan arızadır. Bunu size anlattık.

Biz üç senede ustalaştık, sizin kadar bu usulü öğrendik diye anlatıyoruz arkadaşlar, yapmayın. Bu şekilde gelmeniz, bu diktacı, dayatmacı anlayışla gelmeniz sizin canınızı sıkar, bizim canımızı sıkmaz. Bizim on dakikamızı kısarsanız, size o on dakikayı yüz yirmi dakika olarak geri dönmezsek göreceksiniz, o on dakikayı yüz yirmi dakika olarak size geri döneceğiz. İsterseniz bitimine kadar yazın, isterseniz sabaha kadar görüşme yazın, isterseniz cumartesi, pazarı da koyun, isterseniz 30 Şubata da takvim koyun, şubatı da -28’dir- uzatırsınız, iki gün de ek kazanırsınız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 29 Şubata koyuyoruz. 

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bakın, 30 Şubatı yapmıştınız bir önergeyle, hatırlatırım size, yine yapabilirsiniz ama sesimizi kısamazsınız. Yapmayın bunu! Uzlaşmak varken kavgaya hiç gerek yok.

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaplan.

Danışma Kurulu önerisi üzerinde son konuşmacı Sayın Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.

OKTAY VURAL (İzmir) - Lehte mi, aleyhte mi efendim?

BAŞKAN – Aleyhte üzerinde…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Aleyhinde konuşacağım.

BAŞKAN – Aleyhte, verilen önerge öyle.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum.

Bir önergenin lehinde veya aleyhinde konuşulur, kanun tasarı ve teklifinin üzerinde konuşulur. Şu anda Danışma Kurulumuzun bir önergesi var, bu önergenin aleyhinde söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Biz Danışma Kurulunun kararı üzerinde söz aldığımız zaman müdahale ediyorsunuz. Siz niye konuşuyorsunuz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Danışma Kurulu toplantısına değerli grup başkan vekili arkadaşlarımız saat 14.00’te başladılar. Ne zaman ki geçen hafta cuma günü Meclis Başkanımızın girişimleri doğrultusunda İç Tüzük değişikliğiyle ilgili siyasi parti grup başkan vekillerimizin Başkanımızla telefonla veya başka şekilde ya da yüz yüze görüşmeleri bizi de Sayın Başkanın cuma günü toplantıya çağırması münasebetiyle saat dokuz buçukta toplantı yaptık. Arkasından cuma günü saat 13.30’da tekrar yine Meclis Başkanımızın başkanlığında bir toplantıya oturduk. Biz bunu Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usul ve esaslarını belirleyen “Anayasamız” dediğimiz bu İç Tüzük’ü Türkiye Büyük Millet Meclisini kanun yapma konusunda daha etkin bir çalışma hâline getirebilmek ve muhalefet partilerinin de çeşitli şekillerde bize sitem ettikleri başka zamanlarda “Bizim esas işimiz denetimdir.” diye ifade ettikleri, eleştirdikleri konuyu, ki Sayın Vural bu konuyu genellikle gündeme getirir, haklı olduğu da kanaatindeyim, “Salı günlerini denetim günü yapalım.” şeklindeki ifadesini İç Tüzük değişikliğimizde Sayın Başkanımız ifade etmişti, uygun gördük. Bugün yine Sayın Başkanın başkanlığındaki yaptığımız toplantıda pazartesi ya da salı günü grup başkan vekillerinin toplanması konusunda bir ön görüşme yapmıştık. Nitekim siyasi parti grup başkan vekilleriyle, Sayın İnce gerçi “Konuşmayın, bizi artık telefonla aramayın.” dedi ama biz yine telefonla aramaya devam edeceğiz. Sayın Kaplan’ı, Sayın Vural’ı Sayın Hamzaçebi’yle konuştuk dün için bir araya gelebilir miyiz diye, bir arkadaşımızın mazereti olduğundan dolayı “Bugün ya sabah dokuzda ya da saat 14.00’te buluşalım.” dedik. Tüm siyasi parti grup başkan vekillerinin mutabakatı çerçevesinde grup başkan vekili arkadaşlarımız saat 14.00’te toplandılar. Telefon açtılar dediler ki:”Biz 6111 sayılı Kanun Teklifinin yani Van’da depremde zarar görmüş vatandaşlarımızın sıkıntılarını erteleyecek ve yurt dışında siyasal sebeplerden dolayı çeşitli problemleri bulunan ülkelerde Libya gibi, Mısır gibi, Tunus gibi ülkelerde iş âleminden olan, iş yapan vatandaşlarımızın vergiyle ilgili, devlet alacaklarıyla ilgili sıkıntıları varsa onu ertelemesini düşündüğümüz ve komisyonlarda da kabul ettikleri bir tasarıyı görüşeceğiz.” dediler. Grup Başkan Vekili arkadaşımızın istemi doğrultusunda nitekim Danışma Kurulu imzalandı ve burada okutuldu. Okutulmadan önce, Sayın Meclis Başkanımızın sözlü sorulara Sayın Eroğlu’nun cevap vereceğini ifade ederken gruplardan grup başkan vekillerinin uyarısı üzerine Danışma Kurulunda eksik olduğu ifade edildi ve bunu ben paraf ettim. Arkasından Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural dedi ki: “Niye bunları okutuyoruz? Zamandan kaybediyoruz. 2’nci, 3’üncü, 4’üncü sıradaki uluslararası sözleşmeleri 1’inci sıradaki İç Tüzük değişikliğiyle ilgili kısmın önüne geçirelim. Şu anda hukuken mümkün değil ama prensip kararı almıştık.” dedi Sayın Vural. “Prensip kararımız çerçevesinde, biz, 156 sıra sayılı AK PARTİ grup başkan vekili milletvekillerinin verdiği İç Tüzük değişikliğinin de önüne geçirebiliriz.” dedi. “Uygunsa imzalayalım.” dedik ama -Kanunlar Kararlar- uygun olmadığından dolayı imzalayamadık. Hatta Sayın Vural kendi kalemiyle gündemin 5’inci sırasında olan kısmı 2’ye düşürdü, paraf ettik birlikte. Niye? Uzlaşmanın ürünü diye bunu yaptık. Aslında, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi açık ve net ama teamül hâline geldiğinden dolayı bizim İç Tüzük değişikliğimizde dedik ki 19’uncu maddeyi eğer Türkiye Büyük Millet Meclisini çalıştırma amaçlı okursanız, Danışma Kurulu önerileri tavsiye niteliğinde karar alır. O tavsiye niteliğindeki alınan kararlar çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin oyuna sunulur. Eğer Danışma Kurulunda bir anlaşma olmazsa, siyasi partiler Danışma Kurulundaki teklif ettikleri konuları grup önerisi hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisinden istemde bulunurlar. O zaman ne oluyor? 63’üncü maddeye göre usul tartışması açılıyor. Usul tartışması 63’üncü maddeye göre işleyen bir husus. Ama Danışma Kurulu, 19’uncu maddede, zaten Danışma Kurulu tavsiye niteliğinde karar aldıktan sonra burada konuşma yapılmadan, lehte ve aleyhte konuşma yapılmadan oya sunulur. Nitekim Meclis Başkanımızın kasım ayındaki yaptığı toplantıda bizim aldığımız prensip kararları çerçevesinde, imza altına koymadığımız “Danışma Kurulu önerilerinde konuşulmayacak” ilkesi doğrultusunda bu işi yaptık ama bugün hakikaten şaşırdım…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ne diye konuşuyorsun!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …yani Danışma Kurulu önerisinde arkadaşımızın yaptığı konuşma… Belki haberdar olmayabilir, ben grup başkan vekilimize, burada imzası olan grup başkan vekilimize sormadan, üç muhalefet partisinin grup başkan vekillerine “Ne karar aldıysanız o.” dedim, öyle mi? Aldığınız karara “Şunu ilave edelim.” İmza attım. “Beşi iki yapalım.” İmza attım. Niye? Ben size güvendiğim için imza attım, öyle konuştuğunuz için imza attım.

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, biz İç Tüzük değişikliğini niye getiriyoruz? Şimdi, bazı milletvekili arkadaşlarımız burada kalkıyorlar, konuşuyorlar ki “Siz ne yaparsanız yapın, bütçede bin tane evet-hayır var, eğer öyle olursa ben 20 tane arkadaşımı burada tutarım, sabahlara kadar bunu yaparım, bütçeyi çıkarmam.” E, yapmazsan yapmazsın, 20 tane arkadaşın nöbet değiştirir gelir. E, biz de bütçe görüşmeleriyle ilgili on beş gün değil de otuz günlük, kırk günlük yaparız. Anayasa’da zaten belirli bir süre var, Anayasa’daki süre içerisinde yetmiş beş gün önce Plan ve Bütçe Komisyonuna gelecek ve elli beş gün içerisinde de Plan ve Bütçe Komisyonu şunları, şunları, şunları yapacak diye Anayasa net açıklamış. Burada biz sabahlara kadar otururuz, milletvekili arkadaşlarımız okunan kararlara “evet” veya “hayır” derler iş biter. Yani, bu İç Tüzük’teki bazı şeyleri tehdit unsuru olarak kullanılmaması amacına bu işi yaptık, şantaj unsuru olarak kullanılmaması amacına bu işi yaptık.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen susturmak için kullanıyorsun da tehdit için mi kullanmayacaksın? Susturmak için kullanıyorsun İç Tüzük’ü.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, değerli milletvekilleri, burada gelip de “Ben seni sabah namazına kadar bekleteceğim.” demek Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmasını aktif hâle getirmek demek değildir.

MUHARREM İNCE (Yalova) – “Ben seni susturacağım.” demek ne demek?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerinin aktif olarak çalışmalarının usulü, bir, denetimdir; iki, yasamadır.

Biz ne diyoruz İç Tüzük değişikliğimizde? “Salı günü denetim yapalım.” diyoruz. Salı günü araştırma önergelerini konuşalım, kabul ederiz veya etmeyiz, grup önerileriyle ilgili konuları konuşalım ama “Şöyle şöyle yapalım.” diye konuşabiliriz.

Bakın, değerli milletvekilleri, biz on yıllık süre içerisinde, dokuz buçuk yılı geçen süre içerisinde, milletvekilliği yaptığımız dönem içerisinde, hiçbir siyasi parti grubuna oyun oynamadık, hiçbir karanlık oyunlar peşinde de bulunmadık. “Öbür siyasi partileri nasıl alt edebiliriz?” diye de düşünmedik. Sadece tek hedefimiz vardı: Türkiye Büyük Millet Meclisini sağlıklı bir şekilde çalıştırabilmek hedefimiz vardı.

Nitekim diğer grup başkan vekili arkadaşlarımız burada konuşurlar, “İktidar sabırlı olmalı.” derler. Biz, iktidar olarak, elimizden gelen sabrı bugüne kadar göstermeye gayret ettik. Sabırsız davranmadık çünkü muhalefet tepkilerini gösterebilir ama demokratik olgunluk içerisinde göstermeleri için gayret göstermeye çalıştık. Burada problemler çıktı, tartışmalar oluştu ama grup başkan vekilleriyle arka odada, Meclis Başkanının Başkanlığında toplandık “Şu işleri, bizim grup başkan vekili olarak, düzgün olarak yapmamız gerekir.” diye ifade ettik.

Yani, grup başkan vekillerinin saat 14.00’te yaptığı iyi niyetli bir toplantı çerçevesinde, herhâlde bir daha görüşülmek üzere, yarın bir daha toplantı yapmak üzere, “İç Tüzük’le ilgili değişikliklerde muhalefetin sesine de kulak verelim.” diye bugün İç Tüzük’le ilgili konuda ısrar etmeden, milletvekili arkadaşlarımızın, grup başkan vekillerinin söylediği, nitekim “Üç tane sözleşmeyi de görüşmeyeceğiz.” demeleri ve bizim 6111 sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci sıraya alınmasında anlaştılar, uzlaştılar. “Yarına da bir örnek teşkil edecek.” diye “evet” dedik. Ama burada yapılan konuşma ne gündemle alakalı ne İç Tüzük’le alakalı.

Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, Sayın İnce buradan bir hitabe okudu. Eğer Atatürk’ün hitabesini değiştirdiysen Ulu Önder adına üzüldüm.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sizin adınıza yazdım onu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Atatürk’ün hitabesini...

MUHARREM İNCE (Yalova) – Değiştirmek isteyen sizsiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - ...değiştirebilmek hiçbir kişinin hakkı değildir, haddi değildir [CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar(!)] ama Atatürk’ün hitabesiyle alay etmek, Sayın İnce herhâlde size yakışıyor.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Çok güzel, çok güzel!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Atatürk’ün hitabesi veciz bir sözdür ama bugünlerde Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde bir Genel Kurul tartışmaları var, Kurultayı. Herhâlde siz iktidar olursanız, Genel Başkan olursanız sizin takipçilerinize hitabe yapmışsınız gibi geliyor.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın İnce.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Herhâlde Sayın Elitaş’ın son sözlerindeki sataşmayı duydunuz, herhâlde bana açıklama hakkı vereceksiniz.

BAŞKAN – Yerinizden olabilir mi?

MUHARREM İNCE (Yalova) – Hayır efendim, hayır efendim. Neden? İç Tüzük’te

BAŞKAN – Peki, buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, sataşmadım, kime hitap ettiğini açıklamadı, ben ona söyledim, kendi gençliğine hitap etti.

BAŞKAN – Sayın İnce, buyurun.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, Sayın Elitaş, ben 20 milletvekili arkadaşımla sizi burada tutarım demedim. Burada durmak senin zaten görevin, birincisi bu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Senin de görevin.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Ben buradayım zaten.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Niye 20’yi söyledin?

MUHARREM İNCE (Devamla) – Bak, birincisi bu.

İkincisi: Sen eğer 326 AKP milletvekilinden 184 tanesini burada bulunduramıyorsan bu senin sorunun. Eğer biz 23’üncü Dönemde, geçen dönemde 768 karar yeter sayısı istemişsek ve bunun 412’sinde burada 184 kişi bulunmamışsa bunun sorumlusu biz değiliz. Biz buradayız, biz görevimizi yapıyoruz, olmayan sizsiniz, çalışmayan sizsiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Siz gezip tozacaksınız, biz burada oturacağız.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Senin görevin burada zaten, siz dışarıda elinizde telefon sürekli iş takibindesiniz, gelin buraya Meclise çalışın, orada iş takibindesiniz, birincisi bu. (CHP sıralarından alkışlar)

İkincisi: Benim partimin kurultayı seni hiç ilgilendirmez, bu bir iç işimiz. Biz -Genel Başkanımızın takdiridir kurultaya götürmek- gideriz, o kurultayın delegeleri olarak görevimizi yaparız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sen benim adıma hitabe yazmaya kalkıyorsun.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Ama senin kuyruk acın, Kayseri’de herkes bakan oldu, Meclis başkan vekili oldu, sen grup başkan vekilliğinden bir adım ileriye gidemedin. Senin kuyruk acını benim partime yamama, bunu yamama bana. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Muharrem, sen kendine konuşuyorsun.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Sayın Elitaş, bu bir kurnazlıktır, bu muhalefet partisinin grup başkan vekilini yukarıya doğru çıkartarak kendi grup başkan vekilini de, “Ey Genel Başkanım, Ey Başbakanım, bu garip kulunu da unutma. Hele, bak, 3’üncü Dönemdeyiz, bir daha milletvekili de olamayacağız, giderayak şu karşı sıralara bir oturayım.” diyor, bu mesajı benim üstümden verme Sayın Elitaş.

Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İnce.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Milletvekili bir ithamda bulundu. Yani nefsi hareketlerimden dolayı Sayın İnce’yi eleştirdiğimi ifade etti. İzin verirseniz iki dakikada bu konuyu dile getirmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen, bir dakika içinde.

Buyurun.

2.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kendi adıma konuşuyorum, AK PARTİ Grubu arkadaşlarımız adına da konuşabilirim diye ümit ediyorum.

Bu ülkede nefis terbiyesini ve nefis mücadelesini yapan kişilerin başında biriyim. Kendi adıma konuşuyorum. (CHP sıralarından “Oo!” sesleri)

Arkadaşlar, çok şaşırdınız, siz hiç bunu yapmıyorsunuz herhâlde, biraz “Oo” dediniz, yani olmayan şeyler üzerinde, zor gibi görüyorsunuz. Nefis terbiyesi gerçekten zordur, hiç ulaşılmayan, gitmeyen şeylerdir.

Bakın, Sayın İnce, benim şahsımla ilgili bir şey söyledin, şurada bir mesaj var, okumak istemiyorum. Senin bana gönderdiğin bir mesaj var, biraz sonra geldiğinde bu mesajı gösteririm.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bence oku!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – İkili yaptığımız şeylerle ilgili, adabıma, edebime sığmaz…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bence de sığmaz!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …ama AK PARTİ’li bir Kayseri milletvekilinin bakan olması beni onurlandırır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Onu söylemek bile ayıp o kürsüden! Söylediğini okuyacaksın şimdi!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Beni üzmez, beni onurlandırır. Beni onurlandırır.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bence okumalı!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şimdi bu mesajı sana getireceğim, istersen sen okursun.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sen okuyacaksın sen!

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, bilmiyorum ne olduğunu şimdi, gerçekten bilmiyorum, ama ikili arasındaki bir mesajı tehdit unsuru olarak orada okumak, bence okumak ve okumamak arasında bir fark yok, o mesajı sen al, sabah akşam kendine oku!

BAŞKAN – Teşekkürler.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Danışma Kurulu Önerileri (Devam)

1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Danışma Kurulunun…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, kapalı oturum yapalım. Birisi “okurum” diyor, birisi “okumam” diyor, kapalı oturum yapalım…

BAŞKAN – Evet, şimdi müsaade ederseniz oylamaya geçelim.

Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Danışma Kurulu önerisi kabul edilmiştir.

Bu arada, 2 arkadaşımız sisteme girmiş.

Sayın Öğüt, bir dakika, Sayın Spor Bakanından sorunuz olduğunu söylediniz.

Buyurun efendim.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

4.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Anadolu Hisarı Gençlik Kulübü tesislerinin durumuna ilişkin açıklaması

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, Mustafa Kemal Atatürk’ün vatanı ve cumhuriyeti Gençliğe Hitabe’siyle emanet ettiği gençliğin bölgedeki en önemli ve tarihî kulübü olan Anadolu Hisarı Gençlik Kulübünün tesisleri sekiz yıllık sözleşmeleri kalmışken bir sabah yerle bir edilmiştir.

Bu konuda, Marmara Üniversitesinin davranışı hakkında ne düşünüyorsunuz? Herhangi bir yaptırımda bulunacak mısınız? Binlerce gencin spor yaptığı bölgenin biricik kulübüne bir yer tahsis etmeyi düşünüyor musunuz? Tinerci olmak istemeyen, iyi ahlaklı olmak isteyen, sağlıklı spor yapmak isteyen gençliğe bir umut vermek ister misiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öğüt.

Sayın Genç, yerinizden, bildiğim kadarıyla, Tunceli’deki kar yolları kapamış, onunla ilgili.

Buyurun efendim.

5.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, doğu ve güneydoğudaki köy yollarının kapalı olması nedeniyle vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin açıklaması

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sene çok olağanüstü bir durum var. Doğu, güneydoğuda bütün köylerde köy yolları kapalı, özellikle Tunceli’de her gün köy yollarının kapalı olduğuna dair yüzlerce telefon alıyorum. Bu arada, yaşlı insanlar, yolları kapalı, köyde, doktora yetişemiyorlar. Lütfen, bu Hükûmete… Zamanında, ben Maliye Bakanına dedim ki: “Bu sene bizim oralara biraz yakıt parasını gönder.” Birçok köyde yakıt parası bitmiş. Yani böyle 1 trilyon lirayla uçak tutup da yurt dışında gezeceğinize bu milletin önce acil ihtiyaçlarını şey edin. Tunceli ilinde, haber aldığıma göre, doğru dürüst yakıt parası yok. Dolayısıyla, araçlar çalışmıyor. Köy yollarının hepsi, aşağı yukarı büyük bir kesimi kapalı, kara yolları da böyle. Yollarda kalan çok insan var. Köylerde hastalara…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş…

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, bizim de söz talebimiz vardı.

BAŞKAN – Sayın Sakık, ne zaman girdiniz sisteme?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Kaşla göz arasında girmiş.

BAŞKAN – Kaşla göz arasında girmişsiniz, o doğru.

Buyurun efendim.

6.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bir televizyon programında Kürt dilinin medeni bir dil olmadığı şeklindeki ifadesine açıklık getirmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Arınç da burada. Bir televizyon programında Kürt dilinin medeni bir dil olmadığını ekranlarda söyledi. Bundan dolayı çok büyük bir üzüntü içerisindeyiz. Bu konuda bir açıklama yaparsa çok mutlu oluruz. Yani diğer dillerin Kürt dilinden daha kutsal olması, medeni olması hangi kriterleri gerektirir? Bunu kamuoyuna açıklarsa sevinirim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, toplumsal bir sorunu dile getirmek istiyorum.

BAŞKAN – Şimdi, yağmur gibi sonradan gelmesin…

Bir dakika efendim, şimdi okuyorum: Sayın Özkan, Sayın Özgündüz, Sayın Aslanoğlu.

Buyurun Sayın Özkan.

Yerinizden bir dakika.

7.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, patates üreticilerinin depolarında bulunan ürünlerinin tüketiciyle buluşturulması isteğine ilişkin açıklaması

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Başbakan Yardımcımız ve Gençlik ve Spor Bakanımız, Bakanlar Kurulu üyeleri burada.

Benim gezdiğim bölgelerde, Burdur, Antalya, Bolu, Niğde illerimizde patates üreticilerinin şu anda depolarında patatesin dolu olduğunu, fakat bunu tüketiciyle buluşturamadıkları yönünde talepleri var.

Gerçekten bir katma değer üreten bu çiftçilerimiz bu ürünlerinin pazarla buluşmasını istiyor, pazarlarla buluşmasını istiyor. Bu yönde Hükûmet yetkililerimizden bir destek bekliyor.

Bu sorunu dile getirmek istedim. Duyarlılığınız için teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özkan.

Sayın Özgündüz.

8.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, kamu kurumları personeli arasında yatay geçişin kaldırılacağına ilişkin Hükûmetin çalışması olup olmadığına ilişkin açıklaması

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de Sayın Bakanımızdan bir konuyu öğrenmek istiyorum.

Kurumlar, kamu kurumları personeli arasında yatay geçişin kaldırılması yönünde bazı duyumlar vardır. Bu konuda Hükûmetin bir çalışması var mıdır? Bakanlar Kuruluna konu gelmiş midir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, buyurun.

9.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi konusunda Gaziantep Milletvekili Hüseyin Çelik’in ifadesi karşısında Hükûmetin tavrının ne olacağına ilişkin açıklaması

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Gençlik ve Spor Bakanım, Sayın Elitaş Yüce Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi konusunda samimi ise ona teşekkür ediyorum. “Onu kimse indiremez.” dedi.

Siz gençlikten sorumlu bir Bakansınız. Sayın Hüseyin Çelik’in ifadeleri konusunda net tavrınız nedir? Onu indirecek misiniz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, şahsıma tevcih edilen sorular var; cevap vermezsek olmaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Soru cevapları atladık efendim biliyorsunuz. Danışma Kurulu kararında soru cevap yok.

 GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) - Bu sorulara yerimden ya da kürsüden cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Yerinizden lütfen.

10.- Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın, İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun konuşmasına cevaben Gençliğe Hitabe gibi ortak değerlerin siyasi istismar konusu yapılmaması gerektiğine ilişkin açıklaması

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Çok saygıdeğer milletvekilleri, öncelikle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi üzerinden bir polemik yürütülmesini kesinlikle doğru bulmuyorum.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Siz söylediniz yahu!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Konuyu açan sizsiniz!

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Atatürk ve cumhuriyetimiz ve cumhuriyetin müşterek değerleri, Türk toplumunu bir arada tutan nadir birliktelik vesilelerimizdir. Dolayısıyla Türk milletinin seksen bir vilayetimizdeki 74 milyon 700 bin kardeşimizin birlik bağlarını siyasi nedenlerle Meclis kürsüsünde ya da başka politika kürsülerinde tartışma vesilesi hâline getirmemek lazımdır.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Cevabını verin, cevabını!

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – AK PARTİ’nin, CHP’nin, MHP’nin, inanıyor ve inanmak istiyorum ki BDP’nin de aynı değerler ortak değerleridir, ortak değerlerimiz olarak da yaşamaya devam etsin.

Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin gündeminde, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni tartışmak yönünde bir irade, bir niyet, bir hazırlık bulunmamaktadır. Bu, hepinizin bildiği gerçektir. “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini ve cumhuriyetini, ilelebet, müdafaa ve muhafaza etmektir.” Bu cümlede bizim hiçbirimizin rahatsızlık duyacağı bir şey söz konusu değildir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Siz bilmiyor musunuz?

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Ama benim sizlerden istirhamım şudur: Bu gibi vesileleri, tefrika yaratmak üzere istismar etmeye hiç kimse kalkışmamalıdır.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sorunun cevabını ver, sorunun cevabını!

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – İstiklal Marşı’mız, Gençliğe Hitabe ve diğer değerler, bütün bunlar toplumun ortak değerleri. Bu ortak değerler üzerinden polemik yapmayı kesinlikle ben gereksiz buluyorum, anlamsız buluyorum.

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – Aynaya bak, aynaya!

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Bu gibi değerleri günlük politikanın istismar konuları hâline getirmememiz gerektiğini düşünüyorum.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sorunun cevabını ver, sorunun cevabını!

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Sorunun cevabını verdim zaten.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sorunun cevabını verin!

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Siz soruyu dinlemediniz, cevabı da dinlemediniz, dolayısıyla soruya cevap verdiğimi de fark etmediniz. Soru ortadaydı, ben de cevabını verdim.

Bu yönde, Hükûmetimizin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir iradesi, bir niyeti, bir irade beyanı söz konusu değildir. Bu konular toplumun genel kabulleridir. Genel kabulleri sayıca artırmamız gereken bir dönemde, toplumun genel kabullerini, ortak değerlerini tartışmaya açmak ve bunlar üzerinden günlük siyasete istismar malzemesi oluşturmaya kalkışmak, değerli milletvekilleri, hepimize zarar verir.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Siz söylüyorsunuz.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) - Elbette ki partiler arasında birtakım farklılıklar olacaktır. Elbette ki bu farklılıklar istikametinde her bir partinin sözcüsü farklı cümlelerle kendi tezini savunacaktır ama ortak değerleri istismar konusu hâline lütfen hiç kimse getirmesin.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Önder, bir dakika yerinizden lütfen.

11.- İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın konuşmasında sarf ettiği “ve hatta BDP” şeklindeki ifadesine ilişkin açıklaması

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli üyeler; Sayın Bakan biraz önce çok zehirli bir dili açığa çıkardı. Bizim partimizden bahsederken “inanıyorum ki ve hatta BDP” dedi, “BDP bile…” Şimdi, bunu tekrar söyleyerek bunun ne kadar tehlikeli bir söylem olduğunu, tefrik edici bir söylem olduğunu Genel Kurulun dikkatine sunmak istedim. Burada BDP “ve hatta BDP bile” diye bahsedilecek bir parti değildir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, düzeltmek için söz talep ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kılıç.

Bir dakikada lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Onlara istediğin gibi söz veriyorsun, bize bir dakika söz vermedin Başkan.

BAŞKAN – Verdim ya.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Nerede verdin? Sözümüzü ağzımıza…

BAŞKAN – Başka istemedin ki.

12.-  Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın, “AK PARTİ; CHP, MHP ve hatta BDP” şeklindeki ifadesini düzeltmek istediğine ilişkin açıklaması

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, düzeltme imkânı verdiği için Sayın Önder’e teşekkür ediyorum.

“AK PARTİ, CHP, MHP ve hatta BDP” dedim, doğru. Özür dilerim “ve hatta BDP” dediğim için. Elbette ki siz de teyit etmiş oldunuz ki bu değerler üzerinde bu çatı altında grubu bulunan dört siyasi partinin tüm milletvekilleri tek vücuttur, tek yürektir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tek yürek değiliz. Kemalizme inanmıyoruz, tartışılmasını istiyoruz. Hiçbir şey ayet, hadis değil.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (2/18) esas numaralı, Ağaçlandırma ve Erozyonla Mücadele Kurumu Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/23)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Vermiş olduğum 2/18 Esas nolu Ağaçlandırma ve Erozyonla Mücadele Kurumu Kanun Teklifimin İç tüzüğün 37 maddesine göre 45 gün içerisinde komisyonda ele alınmadığından doğrudan gündeme alınmasını arz ve talep ederim.

                                                                                                    Saygılarımla. 02.12.2012

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

BAŞKAN – Şimdi teklif sahibi olarak Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; böyle puslu ve kavgalı bir ortamda size bir kanun teklifi getiriyorum, inşallah kanun teklifi önerimi kabul edersiniz de gündeme girmiş olur. Ağaçlandırma ve erozyonla mücadele kurumu kurulmasıyla ilgili kanun teklifimin İç Tüzük 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması için söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yaşam alanlarımızı tehdit eden ciddi çevre sorunları karşısında çevre ve ekolojik dengenin korunması yaklaşımı, her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır. Bugün ülke topraklarımızın yüzde 85’i, ormanlarımızın ise yüzde 54’ü erozyon tehlikesi altındadır. İklim değişiklikleri, su kaynaklarının kirlenmesi ve toprağın verimliliğini kaybederek çölleşmesi gibi sorunlar, bu yaklaşımın hayata geçirilmesinin aciliyetini göstermektedir. Doğal yaşam alanlarımızın önemli bir boyutu olarak ormanlarımız ve topraklarımız, endüstrileşmenin getirdiği etkiler yanında, su, rüzgâr ve diğer bazı doğal etkenler nedeniyle de önemli zararlara uğramaktadırlar. Bu zararların ortaya çıkmasında plansız endüstrileşme temel etken olmakla birlikte, diğer ve belki de en önemli neden gerçek bir doğa savaşçısı olan ormanların yok edilmesidir. Değişik amaçlarla, örneğin yeni turizm alanları oluşturmak, özel üniversitelere yer tahsisi gibi nedenlerle orman alanları zarar görmüş ve daralmaktadır. Gün geçtikçe artan bu zararların durdurulması için birtakım tedbirlerin alınması gereği, devletin kurumlarına ve toplumun bütün kesimlerine önemli görevler yüklemektedir. Ulusların kültürlerinde önemli yeri olan ve ekolojik dengenin korunmasında aksi iddia edilemeyen olumlu katkıları yediden yetmişe herkesçe bilinen orman kaynaklarımızın bu zararlı etkilerden korunabilmesi ve öncelikle yeni orman alanları oluşturarak genişletilebilmesi bu görevlerin en başında gelmektedir.

Önümüzdeki yüzyılın en önemli sorunlarından biri de küresel ısınma olacaktır. Küresel ısınmaya bağlı olarak bazı bölgelerde kasırgalar, seller ve taşkınlar, bazı yerlerde uzun süreli kuraklıklar ve çölleşmeler de görülecektir. Kışın sıcaklıklar artacak, bahar erken gelecek, sonbahar gecikecek, yani iklimler bozulacaktır. Bu da insan hayatını ileri derecede etkileyecek, bitki örtüsünü de yok edebilecektir.

Küresel ısınmada en önemli, en etkin olan durum, sera gazları dediğimiz karbondioksit, metan ve kloroflorokarbon gazlarının artmasıdır. Buradaki de özellikle karbondioksit gazının salınımıdır. İşte burada bunu engelleyebilecek en önemli etken ağaçlandırma ve orman miktarını artırmadır. Küresel ısınmadan korunmak istiyorsak ağaçlandırmayı çok önemsemeli ve de desteklemeliyiz.

Ormanların korunması ve yeni orman alanlarının oluşturulması açısından bugüne kadar ülkemizde yapılanları değerlendirdiğimizde, yapılanların önemini bir kez daha tespit etmekle birlikte, yeni orman alanlarının oluşturulması ve mevcut orman alanlarının iyileştirilebilmesi ile erozyona karşı daha büyük hedefleri hep birlikte gerçekleştirmemiz gerektiğini görmekteyiz.

Sürdürülebilir orman yönetimi ve prensipleri içerisinde ağaçlandırma ve erozyonla mücadele konusunda yeni organizasyonları ortaya koyabilmemiz, en önemlisi bu alanda yeni kaynakları oluşturmamız gerekmektedir. Bu hedeflere ulaşabilmemizin önündeki engeller olarak öncelikle orman kadastrosunun hâlâ tam tamamlanmamış olması gelmekte, ayrıca bütçe içerisinde veya oluşturulan fonda öngörülen kaynakların oluşturulamaması gelmektedir. Yani bugün yeterli kaynak bulunabildiğinde, sadece devlete ait ağaçlandırmaya hazır durumdaki alanlarda yeni oluşturulabilecek orman alanı 3,2 milyon hektar kadardır. Bu projeyi hayata geçirebilmek, yeni bir millî şuur ve hamle gerektirmektedir.

Oluşturulması öngörülen kaynaklarla başlatılacak ağaçlandırma ve erozyonla mücadele seferberliğinin orman köylüsünün sosyal kalkınması açısından da önemi çok büyüktür. Endüstrinin ihtiyacı olan ham madde olarak orman kaynaklarının temin edilmesi, çevre kirliliğinin önlenmesi, toprak kaynaklarımızın verimli tutulabilmesi, su rejiminin düzenlenmesi ve doğal afetlerin önüne geçilebilmesi ve orman köylüsü için istihdamın geliştirilebilmesi açısından ağaçlandırma ve erozyonlara karşı alınacak tedbirler yaşamsal bir işleve sahip bulunmaktadır.

Kanun teklifimizle ülkemizde yeni bir ağaçlandırma ve orman alanları kazanımı hedeflemekteyiz. Yeni yeni kaynaklar oluşturacak, ülkemizin gelişimine de katkı sağlanacaktır diyor, kanun teklifime Meclisimizin değer vermesini ve katkı vermesini bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğru.

Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika Sayın Yılmaz.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin ağaçlandırma ve erozyonla mücadele kurumu kurulmasına ilişkin kanun teklifinin lehinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, bu kanun teklifimiz gerçekten çok önemlidir. Bugün ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 87’sinde şiddetli ve orta şiddetli olmak üzere erozyon mevcuttur. Baktığımızda tarım alanlarının yüzde 59’unda, orman alanlarının yüzde 54’ünde, mera alanlarının yüzde 64’ünde şiddetli bir şekilde erozyon mevcuttur. Şimdi bu erozyonla mücadeleyle ilgili topyekûn bir savaş yapmamız gerekiyor. Türk ormancısı yıllardır yaptığı projelerle erozyonla ilgili mücadeleyi hakkıyla yapmaya çalışmıştır. Burada eksik olan şu: Erozyon, hepimizin bildiği gibi sadece orman alanlarında değil, tarım alanlarında ve özel idarenin sorumluluk sahalarında da yoğun bir şekilde devam etmektedir.

Bugün Sayın Bakanımızın ne yazık ki ormancılıkla ilgili politikalarına baktığımızda tamamen yapboz üzerine kurulmuş bir politikayla hareket etmektedir. Sayın Bakanımızın şahsına saygımız sonsuzdur, hocalığına saygımız sonsuzdur ama ondan ricamız şu: Tarih yazan ormancılarından fikir almadan ormancılık politikası geliştirmeye çalışıyor; sivil toplum örgütlerini, ormancılığa emeği geçen şahısları dikkate almadan ormancılık politikası yapmaya çalışıyor. Hepiniz biliyorsunuz, buradaki yaptığı sunumda Türk ormancılarının tarih yazan hizmetlerini övünerek anlatıyor. Peki, bunları övünerek anlatırken mirasyedi anlayışıyla geçmişte yapılan güzel çalışmaları yok sayarak orman teşkilatını yalnızlaştıran, ötekileştiren çalışmalara niye imza atıyorsunuz?

Bakın burada altı ay içerisinde beş altı tane kanun hükmünde kararname çıkarttı. Dün yaptığını ertesi gün bozdu. Aradan bir ay-iki ay geçmeden yeni kanun hükmünde kararnameler getirerek bir teşkilatın yapısıyla oynadı. Şimdi erozyonla ilgili birimleri her zaman savunuyoruz. Ben de bu teşkilatın bir mensubuyum. Orman Genel Müdürlüğü ormancılığın ana dinamosudur ve çok önemli hizmetlere imza atmıştır. Bütün birimleri Orman Genel Müdürlüğünün bünyesine bağlarken bir bakanlık oluşturmak, günübirlik aldığı kararlarla “Üç ana birim oluşturacağım.” diye Çölleşme ve Erozyon Kontrol Genel Müdürlüğü kurdu. Bu Çölleşme ve Erozyon Kontrol Genel Müdürlüğünü kurarken esas erozyonla ilgili birimleri Orman Genel Müdürlüğü bünyesine bağladı. Bugün çölleşmeyle ilgili kurduğu Genel Müdürlük ancak bir şube müdürlüğü işlevini yapabilecek şekilde planlanmış ve organize edilmiştir. Bir teşkilatın yapısıyla oynadığınızda sıkıntıları beraberinde getiriyorsunuz. Bakın, aynı Hükûmet döneminde -iyi orman mühendisi meslektaşımız da var burada 2-3 tane- dokuz tane Bakanlık bölge müdürlüğü kaldırıldı. Neden dolayı? Çift başlılık yaratmayalım diye. Fakat bugün bakıyoruz, aynı Bakan, hangi mantıkla hareket ediyorsa, on altı tane bölge müdürlüğü ihdas etti ve bu Bakanlık bölge müdürlüklerinin içi tamamen boş, hiçbir işlevleri yok. Birilerini makam sahibi yapmak adına kurduysanız bunlar yanlıştır. Bugün ormanlarımızın yüzde 50’si verimsizse ve ülkemizin yüzde 27’si ormanlarla kaplıysa, bir teşkilatın ana omurgasıyla, ana yapısıyla bu kadar oynamak hakkına sahip değilsiniz.

Bakın, açık söylüyorum: Sizin yaptığınız uygulamalar, Sayın Orman ve Su İşleri Bakanının yaptığı uygulamalar daha geçen gün yapılan orman mühendisleri seçimlerinde karşılık bulmamıştır. Tarihinde olmayacak bir şekilde “idarenin listesi” diye orman bölge müdürlerini devreye sokarak, başmüfettişleri aday göstererek, orman genel müdür muavinlerini “koordinasyon” adına atayarak seçimlere girildi ve bütün Türkiye'nin her tarafında yapılan seçimlerin sonucunda bir hezimete uğradınız. Sayın Bakan, bu, şunu gösteriyor: Sizin politikalarınız ormancılar tarafından kabul görmüyor.

Ormancıları hepimiz yakından biliriz; yirmi dört saat, mesai esasına bağlı kalmadan, işçisinden memuruna, mühendisinden yöneticisine kadar yazın köz üstünde yangınlarla mücadele, kışınsa kar üzerinde “of” bile demeden yoğun bir çalışma yapan bir teşkilattır. Bu teşkilatla bu şekilde oynarsanız mirasyedi pozisyonuna düşersiniz. Bugün anlattıklarınız geçmişte yapılan çalışmaların ürünleridir. Onun için, lütfen, Orman Genel Müdürlüğünün, Orman Bakanlığının yapısıyla çok fazla oynamayın.

Ben, hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, 60’a göre çok kısa bir söz, bu konuyla ilgili verebilir misiniz?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş, yerinizden.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bak, yeni getireceğiniz teklifle böyle söz alamıyorsunuz.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

13.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Ağaçlandırma ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü kurulduğundan dolayı (2/18) esas numaralı Kanun Teklifi’nin gündeme alınmasını uygun bulmadıklarına ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Doğru emek vermiş, çalışmış, kendilerine teşekkür ediyoruz ağaçlandırma ve erozyonla mücadele kurumu kurulmasıyla ilgili ama gündem farklı geçtiğinden dolayı Sayın Bakanla irtibat kurma imkânımız olmadı, biraz önce irtibat kurdum. Şu anda Sayın Bakanın ifadesine göre, Ağaçlandırma ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü kurmuşuz. O anlamda baktığımızda, bu kanun teklifini belki Genel Müdürlük çalışmalarına bir esas olarak değerlendirirler. Kendilerine teşekkür ediyorum, çok güzel bir çalışma yapmışlar ama Genel Müdürlük kurulduğundan dolayı bu kanun teklifinin gündeme alınmasını uygun bulmadığımızı ifade etmek istiyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Yanlış bilgi veriyor. Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü yok Sayın Başkan, Çölleşme ve Erozyon var. Yanlış bilgi verdi Sayın Başkan, Grup Başkan Vekili düzeltirse memnun olurum.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler (Devam)

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (2/18) esas numaralı, Ağaçlandırma ve Erozyonla Mücadele Kurumu Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/23) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, konu üzerindeki 37’nci maddeye göre verilmiş olan önerge üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü sorular ve diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, 2’nci sıraya alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/279) (S. Sayısı: 150)  (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 150 sıra sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, aslında bu yasanın, bizim, hepimizin kabul etmesi gereken 1’inci maddesinden bahsediyorum ve eksik bir yasa. Bu yasada yurt dışı müteahhitler ve yurt dışında iş yapan Türk iş adamlarına vergi yapılandırmasından dolayı… Geçen yıl yapılan yapılandırmada yapılandırılmış ama yurt dışında işlerinin bozulması nedeniyle yapılandırılan vergi borçlarını ödeyemeyen yurt dışı müteahhitlere ve yurt dışında iş yapan Türkiye’de kayıtlı mükelleflere getirilen bir yasa. Birinci maddesi… Bir kere bu eksiktir arkadaşlar.

Değerli arkadaşlarım, dilerseniz bir de size biraz yurt dışı müteahhitliklerden bahsetmek istiyorum. Türkiye aslında… Türkiye’nin çok önemli bir can damarı. Yurt dışı müteahhitler Türkiye’nin görünmez

                                              

(x) 150 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

kahramanları ama her ne hikmetse yurt dışı müteahhitler hiçbir zaman ağlamıyorlar, yurt dışı müteahhitler hiçbir zaman gelip kapılarda beklemiyorlar, onlar işlerini yapıyor. Yaklaşık 20 milyar dolarlık bir iş hacmi var arkadaşlarım bunların. 20 milyar dolarlık bir iş hacminde ülkeye yaratılan katma değeri ben madde madde saymaya çalışacağım şimdi. Bir kere 20 milyar dolarlık iş hacminden; bir, yurt dışı müteahhitlerin çok önemli kısmı işçilerini Türkiye’den götürüyor ve bir istihdam yaratıyor, ekmek yaratıyor. Bu çok önemli bir olgu. Yani kısmen yerelden işçi alıyor ama ağırlıklı, yaptığı işlerin ağırlığında hep Türkiye’den götürüyor. Bu ülke için yurt dışında çalışan Türk işçilerinin, Türk müteahhitlerinin ve Türk iş adamlarının yanında çalışan insanların sayısı oldukça çok önemli bir sayıdadır. Bir kere çok önemli bir istihdam yaratıyor ve yarattığı istihdamla bu insanlarımız aşlarını, ekmeklerini oradan temin ediyorlar.

Tabii, bir başka konu yani yurt dışı müteahhitlerin ülkeye sağladığı fayda… Bu insanlar orada yaptığı işlerin -ne iş yaparsa yapsın, ister inşaat müteahhidi olsun ister inşaat taahhüt işi yapsın ister yurt dışında ticaret yapsın- Türkiye’de vergi mükellefiyse orada kullanacağı malların çok önemli bir kısmını Türkiye’den götürüyor. Yani orada yaptığı iş Türkiye’den her konuda… Yani yurt dışı müteahhitlerin, hakikaten bu insanların elleri öpülecek insanlar.

Burada yapılan bir hiç. Onlar için çok önemli değil. Önemli ama hiç önemli değil. Neden? Ülkeye bu kadar döviz kazandıran, ülkeye bu kadar istihdam yaratan, ülkeden bu kadar ithalat yapıp karşı tarafa yani Türkiye’den ihraç, ürün ithal eden bu insanlara biz yeterince değer vermiyoruz, yeterince sorunlarını çözmüyoruz. Ne sorunları var? Şimdi, biraz onlardan bahsedelim.

Değerli arkadaşlarım, bir kere bazı ülkelerle ikili anlaşmamız yok. Bazı ülkelerle ikili anlaşmamız olmayınca mükerrer vergi ödüyor bu arkadaşlarımız. Örneğin, Libya’da iş yapan müteahhitlerimiz –çok önemli bir rakamdır Türkiye için- Libya’da yüzde 42 vergi ödüyorlar arkadaşlar. Ama Türkiye’yle ikili, karşılıklı anlaşması olmadığı için Libya’da vergisini ödediği parayı şirketine, orada kazandığı parayı kâr payı olarak getirmeye çalıştığı zaman Maliye diyor ki: “Hey, getir bakayım, ben de vergimi alacağım.” Arkadaşlar, ben orada yüzde 42 vergimi ödemişim. Bu nedenle, yurt dışında iş yapan müteahhitlerin çok önemli kısmı paralarını Türkiye’ye getirmiyorlar. Türkiye için çok önemli bir kaynak. Ben, bunu, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Bakana ve Sayın Gelir İdaresi Başkanına altını çizerek söyledim. Eğer yurt dışında iş yapan müteahhitlerin yurt dışında vergisini kurumlar vergisi olarak ödediği paranın Türkiye’ye gelen kısmı gelir vergisinden istisna olursa çok önemli bir kaynak gelir arkadaşlar ama kimse bunun farkında değil, kimse buna çözüm bulmuyor. Siz yurt dışından gelip Türkiye’de tahvil alan, hazine bonosu alan insanlardan vergi almıyorsunuz; alnının teriyle, orada çok zor koşullarda yıllarca edindiği deneyimlerle ülkeye sadece döviz getiren insanlardan orada elde ettiği parayı Türkiye’ye getirdiği zaman “Ey dur kardeşim, ben senden vergi alacağım.” diyorsun. Hakikaten bu çok üzücü bir durum ve Türkiye kendi bindiği dalı kendi kesiyor arkadaşlar.

Ben buradan öneriyorum, buradan bir daha haykırıyorum: Yurt dışında müteahhitlik yapan insanların iş yaptığı ülkelerde kurumlar vergisi ödemişse kârlarından, Türkiye’ye getirecekleri kâr paylarından gelir vergisi alınmadığı takdirde Türkiye çok önemli bir kaynağa kavuşacaktır. Altını bir kez daha çiziyorum. En büyük sorunları bu.

Bir şekilde bu paraları, evinin ihtiyacı, aşı ekmeği için getirdiği paraları yurt dışından kendi parasından ilgili şirkete borç diye getiriyor arkadaşlar. Borç diye getiriyor ve bu şirketlerin hepsi borçlu gözüküyor arkadaşlar. Hâlbuki böyle bir borç yok. Yurt dışından kendi parasını getiriyor. Ama maalesef kâr dağıtacağı zaman vergi alındığı için bu arkadaşlarımız bir şekilde paralarını getiremiyorlar. Bir kere birinci kısım bu arkadaşlar.

İkinci olay: Arkadaşlar, Libya’da bir sürü olay oldu. Bir sürü Türk müteahhidi yaklaşık iki yıldır bir kuruş para alamıyor. Bunların işçileri var, yıllarca çalıştığı kurumlar var, borçları var, harçları var. Bu insanların bir onurları, şerefleri var. Hükûmet olarak, sadece bir tek sorunları, Türkiye’de vergi borcu olan ve vergi borcundan dolayı yapılandırma yapılan insanlar sadece yapılandırmadan dolayı para alamıyor diye bir şekilde bunu tamir etmekse bu onlara bir lütuf değildir. Siz, önce Libya’da parasını alamayan insanların parasına sahip çıkın. Libya’da iki yıldır evine aşını, ekmeğini götüremeyen insanlara “Nedir kardeşim, sizin ne derdiniz var?” dediniz mi? Bu müteahhitlerin bir sürü banka borcu var, bir sürü teminat mektupları var ama maalesef, Hükûmet olarak, sadece yanaklarını okşadınız, yanlarında olmadınız. Hep olayın manevi yönüne baktınız ama bunlar maddi olarak çok şey kaybetti.

Türk Eximbank, ne iş yaptı? Bu müteahhitlerin bir sürü banka borcu var. Çok zor koşullara kaldılar. Bankalar tarafından haczedildiler, oradan alacaklarını alamadığı için. Herkes kaçtı bu insanlardan ama kimse sesini çıkarmadı. Bu insanların orada kazandığı, hak ettiği bir sürü hak ediş var. Siz, Libya’ya 200 milyon dolar para verirken ama kardeşim, benim müteahhitlerimin de burada bu kadar alacağı var, savaş bittiği zaman alacaklarımı garanti altına aldınız mı? Hâlâ daha baktık, bakıyoruz.

Ben gene söylüyorum. Sarkozy gitti, malı götürdü, petrolün yüzde 35’ini aldı, malı götürdü ama biz, hâlâ daha, Türkiye olarak bizim en büyük pazarımız, müteahhitlik pazarımız, şu anda oradaki iş hacminin 16 milyar dolarlık bir iş hacmimiz var ama bu insanlar perişan. Yani yurt dışındaki müteahhitlerimizin, sadece burada vergi borcu olan mükelleflerin yapılandırılmış vergi borçlarını erteleyerek sorunu çözmeye çalışıyorsak yazıklar olsun bize! Biz bu insanlara sahip çıkmıyoruz. Türkiye'ye çil çil döviz getiren, Türkiye'ye hiçbir maliyeti olmayan, kazandığı parayı alıp buraya gelen, burada harcayan, insan çalıştıran, buradan oraya mal götüren bir grubu biz ihmal ettik arkadaşlar; bugün değil, yıllardır ihmal ediyoruz.

Yine aynı şekilde, karşılıklı anlaşma olmayan ülkelerde, özellikle çalışan işçi kardeşlerimiz önemli vergi sorunlarıyla karşı karşıya geliyor ve yine aynı şekilde, karşılıklı, ikili anlaşmamız olmayan ülkelerde, oradaki sosyal güvenlik kurumuyla Türkiye'deki Sosyal Güvenlik Kurumu arasında gerekli köprü kurulamıyor arkadaşlar ve bu arkadaşlarımız önemli ölçüde mağdur oluyorlar. Değerli milletvekilleri, altın yumurtlayan bir tavuktur. Ülkeye hiçbir maliyeti olmayan, sadece, ülkeye döviz getirmekten başka bir sorunu olmayan bu insanlara biz sahip çıkamıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, yine bu yasanın 1’inci maddesinde doğal afet var, doğal afete uğrayan bölgelerde yine aynı şekilde yapılandırılan vergi borçlarının ertelenmesi var. Örneğin Van ve Simav’ı kapsıyor. Bu olmalı. Sonuna kadar Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak hep destek verdik, vereceğiz. Gelen kanun teklifinde Simav yoktu. Arkadaşlarımızla birlikte, Komisyondaki arkadaşlarımla birlikte Simav’ın da bunun içine alınmasını istedik. Ancak, Türkiye'nin çok değişik yerlerinde sel baskını oluyor, tabii afet oluyor, onların da bunun içinde olması lazım. Biz, spesifik olarak “Van ve Simav” dememeliyiz. Eğer bir yerde tabii afet olduysa, herkes bunu yapmalı, bunu bir otomatiğe bağlamalıyız. Bu nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, yine bunu eksik görüyoruz. Herhangi bir yerde oluşan tabii afet -tabii afet Vergi Usul Kanunu’nda belli arkadaşlar, orada belirlenmiş- aynı şekilde her yerde uygulanmalı, Van’a ayrı kanun, Simav’a ayrı kanun çıkarmak olmaz arkadaşlar, Van da bizim Simav da bizim, nerede tabii afet varsa… Bu yasanın eksik tarafı, sadece şekillendiriliyor, isim verilmiyor, amaç, Van ve Simav’daki depremle ilgili. Ama sele uğrayan, birçok tabii afete uğrayan birçok esnafımızın da sorunu var, bunların da vergi borçları ertelenmeli ama maalesef bu yasada bu yok arkadaşlar.

Değerli arkadaşlarım, biz, yasanın ilk geldiği şekliyle -yani yurt dışı müteahhitler ve Van ve Simav depremi konusunda- son derece, Komisyondaki arkadaşlarla birlikte hep destek verdik, sonuna kadar destek vereceğiz ama eksik “Bunun daha büyütülmesi lazım.” dedik, “Sorunların daha çözülmesi lazım.” dedik. Ama yine Komisyon sırasında, kanun hükmünde kararnamelerle -arkadaşlarım biraz sonra 2’nci maddedeki konuda görüşecekler- maalesef son dakikada eklenen bir önergeyle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü de 5018’in dışına çıkarılarak, oradaki ihalelerin yurt dışı borçlanmayla yapılması konusunda bir hüküm eklendi.

Biz bu ülkede yapılan ne varsa, sonuna kadar üretimin yanındayız arkadaşlar. Ama her şey usulüne göre yapılmalı, her şey denetlenmeli, kamunun denetiminden kaçırılmamalı hiçbir şey, karşı olduğumuz nokta bu. Yoksa, Devlet Su İşlerinin Türkiye'nin her tarafında yapacağı barajlara, yapacağı diğer hizmetlere kaynak bulmak tabii hepimizin görevi, buna karşı çıkmıyoruz. Sadece, denetim dışına çıkarılıyor…

Erdemlilik hesap vermektir, erdemlilik yapılan her işin hesabını vermektir. Niye denetimden kaçırıyoruz? Meselemiz bu arkadaşlar. Yoksa biz bu yasaya sonuna kadar destek verdik ama eksikleri var. Bir de kanun hükmünde kararnamenin dışına getirilen uygulamayla DSİ Genel Müdürlüğünün 5018’den çıkarılması var arkadaşlar. Bu açıdan…

Yurt dışı müteahhitler için getirdiğiniz öneri çok basit, son derece yetersizdir. Onlara çok şey vermeliyiz, onların borçlarını ertelemeliyiz, Eximbank onların borçlarına -alacaklarını temlik alarak- kefil olmalı. Çünkü, altın yumurtlayan birer tavuk bu insanlar, istihdam yönünden ve ülkeden aldıkları mallar yönünden.

Yine, afet konusunda eksikliğimiz: Sadece bunu Van ve Simav olarak değil, Allah korusun, yarın Türkiye'nin herhangi bir yerinde yeni bir tabii afet olduğu zaman -su bastı, insanların malı gitti, her şeyi gitti- devlet olarak onların yanında olmak lazım, yanında olmamız lazım.

Bizim dediğimiz şu: Gelin, bunu bir otomatiğe bağlayalım. Tabii afetin tarifi belli. Türkiye'nin neresinde olursa olsun -her yerde ayrı olarak kanun çıkarmayalım- orada bir tabii afet varsa bu yasa hükmünden yararlansın. Dediğimiz bu arkadaşlar.

Kanuna olumlu bakıyoruz ama eksikleri var.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Şimdi Sayın Doğru yerinden bir dakikalık bir açıklama yapmak istiyor.

Buyurun Sayın Doğru.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

14.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, vermiş olduğu (2/18) esas numaralı Kanun Teklifi’yle ilgili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamada, Genel Kurulu doğru bilgilendirmediği ve dolayısıyla kendisinin teklif sahibi olarak mağdur duruma düştüğüne ilişkin açıklaması

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Biraz önce 37’nci maddeden faydalanarak Meclisimize bir kanun teklifi sunmuştum. Sunuştaki amacım “Ağaçlandırma ve Erozyonla Mücadele Kurumu” kurulmasıyla ilgili idi. AKP Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş Beyefendi böyle bir genel müdürlüğün var olduğu ve bundan dolayı da bu şekilde bir kanun teklifine gerek olmadığı şeklinde bir açıklama yapmıştır.

Benim Bakanlıktan öğrendiğim kadarıyla bu son kanun hükmünde kararnameyle beraber böyle bir genel müdürlük yoktur, “Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü” adı altında bir genel müdürlük vardır. Dolayısıyla benim bu kanun teklifimde esas amaç ağaçlandırmanın oluşturulması, ağaçlandırma ile ilgili olarak yeni yeni kaynaklar oluşturulması ve ülkemizde önümüzdeki dönemlerdeki küresel ısınmaya şimdiden hazırlık yapılmasıyla ilgili idi ancak, tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisi de Sayın Elitaş’ın söylemiyle beraber doğru bilgilendirilmemiş oldu. Ben de burada yani kanun teklifi sahibi olarak mağdur konuma gelmiş oldum. Bunun bilinmesini isterim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Açıklamanız zabıtlara geçti efendim.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Tekliflerİ (Devam)

2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/279) (S. Sayısı: 150) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi söz sırası Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Van Milletvekili Sayın Özdal Üçer’in.

Buyurun Sayın Üçer, süreniz yirmi dakika. (BDP sıralarından alkışlar)

BDP GRUBU ADINA ÖZDAL ÜÇER (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin tümü hakkında grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlayarak konuşmama başlıyorum.

Sosyal devlet olmanın en önemli özelliği, yurttaşlarına kendi yaşamları boyunca başlarına gelebilecek her türlü olumsuzluğun güvencesini sağlamaktır. Hangi konuda olursa olsun, maddi, manevi, yaşamın tesisi için gerekli bütün maddi sorumluluğu devlet, devlet ve sosyal devlet olma yükümlülüğü itibarıyla yerine getirmek zorundadır.

Bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de ekonomik sorunlarıyla uğraşan yurttaşlarımızın, aktif ekonomik ticari yaşamda yer alan yurttaşlarımızın ve aktif bir şekilde yer almayan bütün yurttaşlarımızın bütün sosyal, ekonomik haklarını güvence altına alma sorumluluğundan yola çıkarak bir kanun yapılması gerekiyorsa biz bunu koşulsuz destekliyoruz.

Konu itibarıyla hangi konu olursa olsun, yurt dışında ticaret yaparken -kendi iradesinin dışında- kendi sorumluluğunu yerine getiren yurttaşlarımızın içinde bulunduğu sosyal yaşamın, içinde bulunduğu ülkenin siyasal, konjonktürel durumunun kendi ekonomik yaşamına tesirini yansıttığı durumlarla ilgili devletin sosyal sorumluluğunu yerine getirmesine ve onların zararlarının karşılanmasına yönelik tedbirlerin alınması, vergilerinin ertelenmesi, sigorta sorumluluklarının ertelenmesi, hatta onların zararlarının tazminine yönelik devlet sorumluluğu vardır. Bu konuda yapılacak düzenlemeleri destekliyoruz.

Hakeza, doğal afetlerle ilgili de, yangın olur, deprem olur, sel olur, herhangi bir doğal afette, herhangi bir yurttaşın tek başına, ailesiyle birlikte ya da bütün yurttaşların toplu hâlde uğramış oldukları zararların tazmini ve o afetin etkilerinin ortadan kaldırılması sürecine kadar, yaşamın normalleşmesine kadar kimi ekonomik tedbirlerin uygulanması da, devletin sosyal ve ekonomik sorumluluğu içerisindedir.

Kuzey Afrika ülkelerinin konjonktürel süreç değişimleri ve kanlı iç savaşların yaşanıyor olması, bu iç savaşlarda insanların yaşamını yitiriyor olması, özünde emperyalist ülkelerin o ülkelerdeki sosyoekonomik kaynakların ya da siyasal, sosyal iktidar  güçlerinin denge savaşı içerisinde bir şekilde yaşam hakkı arayışı içerisinde olan halkların birbirine boğazlatılması süreci aslında çok tartışılmıyor. Kimdi Kaddafi’yi iktidar  yapan, hangi güçle iktidar  oldu, onu yıkan güç neydi, onun yerine geçen güç ne oldu? Milyonlarca insan niçin öldü? Petrol rezervlerine sahip olma savaşı ne aşamada? Türkiye’nin bundaki rolü neydi? Uluslararası güçlerin bundaki rolü neydi? Suriye’de insanlar niçin ölüyor? Irak’ta, Kürdistan’da, Türkiye’de insanlar niçin sosyal refahı yakalayabilmiş değil? Bu konuda ülkemizin sorumluluğu ne, ne yapması gerekir? Alınması gereken siyasal tedbirler neler, sosyal tedbirler neler, ekonomik tedbirler neler?

Bunlara kafa yorması gereken bir Meclis tarihsel sorumluluğunu yerine getirmiyor. Maalesef ve maalesef, Sayın Başbakanın sanki kişisel mevzusuymuş gibi, işte bir Erdoğan-Esad atışması, Erdoğan-Sarkozy atışması, Erdoğan-Kaddafi atışması şeklinde bir konsepte dönüştürülüyor. Bu böyle değil. Yüz milyonlarca insanın bir arada ortak kaderi paylaştığı Orta Doğu’da kanlı iç savaşlar var ve bu kanlı iş savaşın ülkemize sıçrama ihtimali var ve bu konuda emperyalist politikalara hizmet eden bir iktidar anlayışı var. Biz yarın çocuklarımıza neyin hesabını vereceğiz? Sayın Erdoğan, Esad’a “Eden bulur.” diyor. Evet, bulsun, her eden ettiğini bulsun. Peki, biz, İsrail’deki, Libya’daki, Lübnan’daki, Arabistan’daki, Suriye’deki, herhangi bir yerdeki bütün ölümleri kınıyorsak ve edenlerin ettiğini bulmasını diliyorsak Roboski’de eden ne olacak? Bakın, 34 yurttaşımız birlikte yaşamını yitirdi diye çok büyük yankı uyandırdı. 1 yurttaşımızın bile burnu kanadığında aynı duyarlılıkta olmamız lazım. Sadece Van ili sınırları içerisinde tek tek bu ülkenin askerleri tarafından öldürülen onlarca yurttaşımız var bu İktidar döneminde.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Niye öldürüldüler?

ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Bir bidon mazot taşıyıp, götürüp getirdiği için. İnsan Hakları Komisyonunda bunun raporları vardır Sayın Vekilim, gidip bakabilirsiniz. Gidip bakabilirsiniz… Gidip bakabilirsiniz… On dört yaşında çocuk…

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Her şeyi eleştirmeyin, bırakın bunları.

ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Sataşmayı kültür hâline dönüştürmüşsünüz, size yanıt verme gereği duymuyorum. Bu ülkenin gerçekliği ortadadır. (BDP sıralarından alkışlar)

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Her şey ortada.

ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Bu ülkede zulüm vardır, sorumlusu da senin sataşarak gündemi tartıştırdığın, temsilcisi olduğun iktidardır.

Ayrı bir zulüm daha var. Van depremi oldu… Evet, Van depremi oldu. Daha önce de ülkemizde depremler oldu ve onlarca yıl öncesinden bu yana yaşamış oldukları depremlerin hâlâ şokunu yaşayan binlerce yurttaşımız var, biliyoruz. Onların acısını derinden, yürekten hissediyoruz. Kütahya’daki de, Düzce’deki de, İstanbul’daki de, dünyanın neresinde olursa olsun, sadece ülkemizde değil, herhangi bir insanın yaşamış olduğu eziyetin acısını kendimiz de hissedebilmeliyiz ve bu ülkede devlet sosyal sorumluluğunu üstlenip onların zararlarını tazmin edebilmeli, etmiş olmalıydı.

Van depreminde -hani derler ya, kimsenin başına gelmesin- on binlerce insanımız mağdur oldu, sadece depremden değil, soğuktan da mağdur oldu ve hâlen mağdur olmaya devam ediyor. Eksi 20 derecelerde hâlâ çadırda yaşayan insanlarımız var. Oysa Sayın Başbakan ocak ayında “Konteynere geçmeyen kimse kalmayacak.” demişti. Peki, bu ülkenin konteyner alacak imkânı yok mu? Belki Roboski’yi bombalayan uçakların o geceki yakıt masrafı bile Van’daki yüzlerce, binlerce, on binlerce insanın konteyner ihtiyacını karşılayabilecek ölçüdeydi ama bir tarafta uçaklar -kimin talimatıyla kalktı bilinmez bir hâlde- kalkıyor, kendi yurttaşını bombalıyor, çocuklar katlediliyor ve o 34 çocuğu katletmek için kaç milyon dolar harcanıyor bilmiyoruz ama sadece gideri çok olur diye, Sayın Başbakan Van’daki depremi afetten saymıyor, doğal afet ilan edilmiyor. Vanlı halk ne diyor biliyor musunuz? “Sayın Başbakan kendi ilinde küçük bir sel afeti oldu diye…” Ben öyle düşünmüyorum, insanların yaşamış oldukları duygusallıktan dolayı… Küçük de olsa büyük de olsa afet olan yerde afet ilan edilmeli bölge ve afet bölgesi mevzuatı uygulanmalı. Bir kişi de, bir insan da, diğer canlılar da zarar gördüğünde, devlet onunla ilgili sosyal sorumluluğunu yerine getirmeli ama Van’da afet kabul edilmesi için kaç yüz insanın yaşamını yitirmesi lazım, kaç bin insanın evsiz kalması lazım, kaç kişinin kendi çocuğunun cenazesini alamaması lazım?

Ben, bir anımı paylaşmak istiyorum: Erciş’teydim, bir genç yanıma yaklaştı, dedi ki: “Sayın Vekilim, bir şey arz edebilir miyim?” Tabii, askerî düzenden öğrenmiş, ne yapmışsa, herhâlde ilk defa yanında, o kadar yakınında bir vekil gördü. “Evet.” dedim. Hiç, katıksız anlatıyorum. “100 liram var.” dedi. Ben de gayriihtiyari -o kadar yaşadığım yoğunlukların içinde- gülerek dedim ki: “Olsun, 100 lirası olmayanlar da var.”, “Hayır, öyle bildiğiniz gibi değil.” dedi, gözleri sulandı. Ben de “Kusura bakma, sen paradan doğrudan bahsedince ben meseleyi bilmiyorum. Hani sadece para mevzusunu dile getirdiğin için ben de ‘100 lirası olmayanlar var, onları da biliyorum.’ onu söyledim.” dedim ve ben o an -bunu anlatmak zorundayım, özel vurgulamak istemiyorum ama- değerlerle ilgili o kadar büyük bir git gel yaşadım ki kendi tahayyülümde. Bana dedi ki: “100 liram var. Benim çocuğum enkaz altında kalmıştı, Diyarbakır’a götürmüşler, yaşamını yitirmiş ve bana haber vermişler, süresi dolmak üzere, gidip cenazesini almazsam çocuğumu kimsesizler mezarlığına gömecekler, defnedecekler. Benim, 100 lira, gidersem geri gelme imkânım yok.” Şimdi, böylesi bir ülkede, böylesi bir dünyada, sekiz yaşında depremde yaşamını yitirmiş bir çocuğun cenazesini defnedebilecek bir imkân yok mu? (BDP sıralarından alkışlar)

SIRRI SAKIK (Muş) – Özdal, teşekkür et, gel.

ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Hayır, konuşacağım.

Özür diliyorum. (AK PARTİ sıralarından “Mesele anlaşıldı.” sesi)

O konuyu geçeceğim, başka konular dile getirmem lazım.

O genç arkadaşımla…

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Şehit olan askerlere de gösterin aynı ilgiyi.

ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Değerli Arkadaşım, lütfen, bu konu değil, dile getirilmesi gereken çok konu var, bu Meclis gündeminde dile getirilmesi gereken çok konu var, kısaca sıralayacağım. Lütfen, böyle acıları yarıştırarak…

Askerlerin acısını ben senden daha çok yaşıyorum ama operasyon kararını veren sensin. Ben, askerler ölmesin, Kürtler ölmesin, Türkler ölmesin, gençler ölmesin diye bu Mecliste beş yıldır her yıl operasyona “Hayır” oyu kullanıyorum ama senin gibileri her yıl “Evet” diyor. Savaş da budur; ölümdür, kandır, gözyaşıdır. Savaş olacak da ölüm olmayacak mı diyorsunuz? Savaş olacak da ölüm olmayacak mı sanıyorsunuz? Savaş olunca ölüm oluyor, kan oluyor, gözyaşı oluyor. İşte bu ölümlerin üzerinden siyaset yapmak istemiyorsanız operasyonların durdurulması ve bir an önce barış görüşmeleri için müzakerelerin başlatılması lazım. Buradan hamasi siyaset yapmak çok kolay.

Depremin 108’inci günündeyiz, ikinci depremin 91’inci günündeyiz; hâlâ insanlar çadırda yaşıyor eksi 20 derece soğukta. Konteynerler verilmiş, içindeki malzemelerin ihalesi yapılmış. Hangi milletvekilinin yakınları bu ihaleleri almış, açıklansın. Ama ihale yapıldığı hâlde, ödeme yapıldığı hâlde insanlar neden konteynerin içindeki dolabı ya da tefrişat malzemesini alamıyor, bu açıklansın. Yolsuzluk var, deprem ödenekleri üzerinde yolsuzluk var. “Nereye verildi?” diyoruz; efendim, elektrik borcuna verilmiş! Şimdi, deprem için halkın toplayıp -halka yardım için- gönderdiği yardımlar devlete ödenmiş. Şimdi, milyonlarca insanın duygusu istismar edilmedi mi? Halk deprem için devlete mi yardım etti? Devletin millete yardım etmesi lazımdı.

Ticaret durmuş. “Vergi borçları ödenmiş.” deniyor ama yapılandırılmış borçlar ödenmedi. Krediler, bireysel krediler, ticari krediler, bunlar binlerce esnafı mağdur ediyor. 1 milyar 700 milyon lira kredi borçlarının tamamını sıfırlayabilir; tamamını sıfırlayabilir. Yani bu ülke, yurttaşlarının bu mağduriyetini giderebilecek ekonomik bir güce sahip değil mi?

Esnaf iş yapamıyor. Sanayi ve Ticaret Odasına gidin, sorun. Düşünün, KOSGEB olumlu bir adım atıyor, diyor ki: “Siz kredi projelerinizi hazırlayın, biz size destek verelim.” Ama bankalar, efendim, Vanlı esnafa kredi vermiyor. Neden? Sağlam teminatı yok. Deprem bölgesinde nasıl sağlam teminat olur?

Hayvancılık ölmüş ama sadece merkeze hayvancılık desteği veriliyor. Peki, Muradiye’nin köyünde hayvancılık yapan, hayvan üretip Van’a et satan vatandaşın hayvancılıkla ilgili sorunu yok mu? Sadece küçükbaş ve büyükbaş üreticilerine Van ve Erciş sınırlarında yardım ediliyor. Başkale’de hayvancılık yapan adam koyunlarını nerede satıyordu? Van’daki meydanda satıyordu. Ama o meydan işlemiyor. Deprem, o hayvancılık yapan insanı etkilemedi mi? Gürpınar’ı, Çaldıran’ı, Muradiye’yi, Özalp’ı, Saray’ı etkilemedi mi? Hayır, sadece ticari ve rantiye anlayışıyla yaklaşılıyor.

"Memura 300 lira deprem tazminatı verilecek.” denildi. Öğretmenlere iki aylık kesinti yapıldı, niye? “İki aylık siz derse girmediniz.” Keşke deprem olmasaydı da öğretmenler derse girebilseydi. Yani böyle bir mantık olur mu ya? “Deprem oldu, siz derse girmediniz, biz size bu tazminatı vermiyoruz.” Kamu emekçilerine 300 lira ödenek veriyorsun, tazminat veriyorsun ve bunu da mesai saatiyle sınırlandırıyorsun. Aksine senin, öğretmenlere 300 lira tazminatın ötesinde o girebileceği ek derslerin yanında barınma ihtiyacı için ek ödenek vermen gerekirdi. Eğitim sorunları çözülmüş mü? Hayır.  Öğrencilerin yarısı nerede? Göç ettirilen aileler nerede? Nasıl yaşıyor?

Bugün az evvel bir öğrenci gelmiş, diyor ki: “Ben Akşehir’de zorlanıyorum, okuyamıyorum. Ankara’da okuyabilmem için bir yurt yok mu?” Bunlar, sadece işte siyaset olsun diye değil, bu insanların yaşamış olduğu sorundur. Bu 1 milyon insanın 1 milyonu da BDP’li değildi. O göç eden, mağdur olan, yaşamını yitiren insanların hepsi BDP’li değildi. Sizlere de oy vermişlerdi, sizlere de oy vermişlerdi, sizlere de oy vermişlerdi.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bundan sonra vermesinler.

ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Ticaret Odasının isteği, diyor ki: “Borçlarımız, kredi borçlarımız ertelensin, vergi borçlarımızın faizi Hazine tarafından ödensin, bir iki sene sonra da bizi sıkboğaz edip borçlarını geri istemesinler”. Vatandaşın işte üç aylık kredi borçları ertelendi, şimdi bankalar sıkboğaz ediyor, hepsini toplu istemeye çalışıyor.

Peki, burada deprem vurdu, banka vurdu, Hükûmet vurdu, bu vatandaş ne yapsın?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Eğer deprem ve afet bölgesiyle ilgili bir şey çıkacaksa öncelikle Van afet bölgesi ilan edilmeli ve afet bölgesinin mevzuatı uygulanmalı. Hiçbir bölge arasında fark konulmamalı.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN –  Teşekkür ederim Sayın Üçer.

Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.

Sayın Akçay, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakika.

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 150 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi partim ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, öncelikle bundan yaklaşık bir yıl evvel kamuoyunu, toplumumuzun tüm kesimlerini yakinen ilgilendiren ve adına “Torba Yasa” dediğimiz 6111 sayılı Kanun’u hatırlatmak istiyorum. Bu 6111 sayılı bazı alacakların yapılandırılmasını esas alan fakat yüzlerce başka konuyu da içeren bu Kanun 13 Şubat 2011 tarihinde yasalaşmıştı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna 216 madde olarak geldi, daha sonra geçici maddelerle birlikte 234 maddeyi bulan bir Kanun’dur. Öncelikli olarak aciliyeti olan ve milyonlarca vatandaşımız tarafından umutla beklenen, borç yapılandırılmasına ilişkin maddeler yönüyle hemen hemen pek çok kesimi ilgilendiren bir düzenleme yapılmasını büyük ölçüde biz de Milliyetçi Hareket Partisi  olarak doğru bulmuştuk. Gerçi, önce 113 çerçeve maddeyle gelen bu torba tasarının içerisine sonra iktidar partisi tarafından âdeta ne bulunmuşsa doldurulmuş ve bu Kanun, Torba Kanun olmaktan da çıkmıştı.

Milliyetçi Hareket Partisi, her zaman olduğu gibi, bu torba kanun tasarısının alt komisyon ve üst komisyon görüşmelerine ve Genel Kurul görüşmelerine de ilkeli, olumlu, yapıcı bir muhalefet çalışması yapmıştı, olumsuz görülen hususları eleştirmiş, tasarıdan çıkarılması için gayret göstermiştik, olumlu gördüğümüz maddeleri de desteklemiş ve katkı sunmuştuk. Bu sebeple Milliyetçi Hareket Partisi olarak Torba Kanun diye adlandırdığımız bu yasaya Komisyonda ve Genel Kurulda en azami düzeyde katkı verdik.

Ancak, değerli arkadaşlar, bunu ifade etmek gerekir ki AKP Hükûmeti kanun tasarılarını çok özensiz bir şekilde hazırlamaktadır. “Ben yaptım oldu.” mantığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulundan âdeta zorlama bir şekilde çıkarmaya çalışmaktadır. Yine 13 Şubat 2011 tarihinde yasalaşan bu Torba Kanun için de bu görüşümüz  geçerlidir. “Ben yaptım oldu.” mantığıyla pek çok maddeyi çoğunluğuna dayanarak çıkartmıştır. Ancak, 13 Şubat 2011 tarihinden on beş gün sonra yani 28 Şubat 2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine yeni bir kanun tasarısı sundu ve 29 Mart 2010 tarihinde yasalaşan 6215 sayılı bu Kanun’la bu Torba Kanun’un, 6111 sayılı Kanun’un 17, 83, 166, 173 ve geçici 11’inci maddeleri tekrar değiştirilmişti. Şimdi görüşmekte olduğumuz bu 150 sıra sayılı Kanun Teklifi ile 6111 sayılı bu Torba Kanun’da tekrar bir değişiklik yapılmaktadır.

Torba Kanun’un ilk yirmi bir maddesi vatandaşların borçlarının yapılandırılmasıyla ilgiliydi ve bu Kanun’un 168’inci maddesiyle borçlarının yapılandırılması ve ilk taksit ödeme sürelerini bir aya kadar uzatma konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir. Bu kanun teklifiyle tabii afet yaşanan yerlerdeki dairelere borçlu bulunanlarla yine yurt dışında örneğin Libya gibi, siyasi karışıklıkların yaşandığı ülkelerde bu karışıklıklardan zarar görmüş olan hem Türkiye’de hem de bu yurt dışı ülkelerde faaliyette bulunan mükelleflerin 6111 sayılı Kanun kapsamında ödemeleri gereken taksitlerin ödeme sürelerinin uzatılması için Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi istenilmektedir. Tabii, esas itibarıyla, yeterli görmemekle birlikte doğru bulduğumuz da bir düzenlemedir. Bunu da bir antrparantez olarak ifade etmek isterim.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, ülkemizin çok önemli bir kısmı, başta deprem olmak üzere tabii afetlerin riski altındadır. Buna rağmen mevcut yapıların büyük bir kısmı muhtemel afetlere karşı dayanıklı değildir, hatta orta şiddetteki bir depremde bile ağır derecede hasar görüp yıkılmaları kaçınılmazdır. On binlerce insanın ölümüne ve çok yüksek mali kayıplara sebep olan 1999 yılındaki Marmara depreminden sonra 19 Mayıs 2011 tarihinde Kütahya Simav’da ve 23 Ekim 2011 tarihinde de Van’da deprem meydana gelmiştir. Bu vesileyle, bu depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza tekrar rahmet ve ailelerine başsağlığı diliyorum. Ancak bu iki depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen hâlâ depremzede vatandaşlarımızın sorunları çözülememiştir. Görüştüğümüz kanun teklifi de aslında bu çözülemeyen sorunların bir uzantısı, bir parçası olmaktadır.

9 vilayeti ve 16 milyonu kapsayan 99 yılındaki Marmara depremi Van depreminden çok daha büyüktür. 17 Ağustos Marmara depreminde 376 bin ev ve 80-90 bin civarında da bina yıkılmıştır. Ancak o dönemde yetmiş beş günde 44 bin geçici konut, on yedi ayda da 42 bin konut yapılmıştır.

Değerli milletvekilleri, depremde risk yönetimi çok önemlidir. İstanbul’da bir deprem olur ise bu Hükûmetin İstanbul’la ilgili bir eylem planı var mıdır? Varsa açıklasınlar, bilelim. Allah korusun, öyle bir deprem Van’da değil de İstanbul’da olsaydı acaba ne olurdu?

Vanlı depremzede kardeşlerimiz hâlâ çadırlarda kalıyorlar. Neden? Yeterli prefabrik yapı yok, onun için. Peki, neden yok? Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi döneminde yapılan prefabrikler AKP Hükûmeti döneminde satılmıştır değerli milletvekilleri. Kış aylarında, karda, çamurda, eksi 30 derecede Vanlı depremzedeleri çadırda barındırmak, bu insanlara âdeta zulmetmektir, hastalığa davetiye çıkarmaktır.

Anayasa’nın 56’ncı maddesi herkesin sağlıklı, dengeli ve güvenli bir çevrede yaşama hakkına sahip bulunduğunu hükme bağlamakta ve devlete görevler yüklemektedir. Yine, Anayasa’nın 23’üncü maddesine göre devlet sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak ve sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek zorundadır.

Depremde meydana gelen yapı zayiatları, binaların yıkılması insanların hatasıdır ve kurumların hatasıdır. Yapılması gerekenleri zamanında yapmayan yönetimler sorumludur. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı 2 Şubat 2012 tarihinde Başbakanlıktan Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiştir. Yaklaşık dokuz yıllık iktidarınız döneminde bu kanunu neden bugüne kadar gündeme getirmediniz, Kütahya Simav’da ve Van’da deprem olunca mı aklımız başımıza geldi? Marmara bölgesinde vuku bulan büyük deprem felaketleri ve müteakip depremler ve en son olarak Van’da meydana gelen deprem bu gerçeği acı bir şekilde ortaya çıkarmıştır.

Ülkemizin bazı yerleri ve buralardaki yerleşim merkezleri hâlen çok yüksek deprem riski altındadır.

Kısaca söyleyecek olursak, değerli arkadaşlar, iktidar bu depremlerin altında kalmıştır. İktidarın dönemsel, hayalci, duruma göre şekil alan, inandırıcılıktan uzak ve millî çıkarları gözetmeyen dış politikası, maalesef ülkemizi uluslararası arenada da içinden çıkılmaz bir noktaya getirmiştir.

Bu kanun teklifinin gerekçesinde, Libya gibi, siyasi sorunların yaşandığı ülkelerde mağdur olan vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesinin amaçlandığı söylenmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifiyle getirilen ve adına da “mağduriyet” denilen husus, bu vatandaşlarımızın yaşadığı mağduriyetin belki de binde 1’idir. Yani bu düzenlemelerle, 6111 sayılı Torba Kanun’dan yararlanan mükelleflerin bu taksitlerini bir yıl daha uzatmakla, bu vatandaşların sorunlarını çözmüş olmuyorsunuz. Ve devamen ifade etmek isterim ki bugün itibarıyla Türkiye'nin sorun yaşamadığı bir ülke kalmamıştır.

Önce ödül almaya gidilen, sonra, çok affedersiniz, kelle almaya gidilen ve Kaddafi’nin katillerini Türkiye’de ağırlayan bir konumda Libya’da geldiğimiz nokta, maalesef işte bu kanun teklifinde kendisini uç vermektedir. Demek ki bu ülkelerde sorun yaşanmakta ve bu sorunlardan da en çok yurt dışı müteahhitlerimiz ve iş yapan iş adamlarımız zarar görmektedir. Bu, ülkemiz yararına ne getirmiştir, ne götürmektedir, bunu çok iyi etüt etmemiz,  tartışmamız gerektiğini bu hadiseler bize göstermektedir.

Sayın Başbakan, Eş Başkanı olduğunu bizzat söylediği Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında aynı anda İsrail’le, Yunanistan’la, Kıbrıs Rum Kesimi’yle, Suriye’yle, İran’la, Irak’la, Ermenistan’la ve hatta Azerbaycan’la sorunlar yaşamaktadır ve bu sorunlar da artarak devam etmektedir çünkü AKP dış politikada bağımsız hareket etmemektedir. Sıfır sorun politikasından herkesle sorun yaşayan bir ülke hâline gelinmesi Türkiye'nin mevcut dış politika uygulamalarının iflas ettiğini ve Türkiye’ye de millî çıkarlarımıza da en küçük bir yararının olmadığını göstermektedir. Şunu maalesef, üzülerek ifade ediyoruz ki Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde uluslararası ilişkilerde hiçbir meselenin Türkiye'nin lehine çözümlenmediğini görüyoruz. Eğer çözümlenmişse, hangi dış politik menfaatimiz Türkiye'nin lehine sonuçlanmışsa lütfen iktidar yetkilileri, sayın bakanlar bu kürsüden bunun bir izahını yapsınlar.

61’inci Hükûmet Programı’nda dış politikada ülkemizin bölgesel ve küresel aktör konumuna yükseldiği yazmaktadır. Madem uluslararası ilişkilerde güçlü bir aktör hâline geldik, o zaman, şu Libya’daki karışıklık nedeniyle ve bu 150 sıra sayılı Kanun Teklifi’nde gelen, yurt dışında siyasi karışıklıklar nedeniyle yaşandı denilen sorunları biz hâlâ neden yaşıyoruz? Aylar geçti, Libya hâlâ daha durulmadı mı? Yani biz Libya’da iş yapan müteahhitlerimizin, iş adamlarının alacaklarını tahsil edemiyor muyuz, sorunlarını çözemiyor muyuz da Türkiye’deki borçlarının taksit sürelerini bir yıl daha uzatmak zorunda kalıyoruz?

Değerli milletvekilleri, maalesef bu kanun teklifi iktidarın deprem nedeniyle geldiği başarısız noktayı gösterdiği gibi aynı zamanda dış politikada gelinen başarısız noktayı da ifade etmektedir.

Bu kanun teklifinin 2’nci maddesiyse, değerli milletvekilleri, yine iktidarın bir özensizliğini göstermektedir. 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü genel bütçeli bir kurum olmaktan özel bütçeli bir kuruma değiştirilmişti, ancak yine bu kanun hükmünde kararname düzenlenirken, Devlet Su İşleri tarafından kullanılan dış kredilerle ilgili yaşanacak sorunlar dikkate alınmadığı için, bu dış kredilerin kullanılmasında yaşanacak ve yaşanabilecek olan aksaklıkların giderilmesine ilişkin bir düzenleme yapılmaktadır.

Yine, bu konuşma vesilesiyle de bir hususu hatırlatmak istiyorum. Hep böyle perakende geliyor. Bu 6111 sayılı Torba Kanun’un bir 98’inci maddesi var değerli milletvekilleri, bu da trafik kazaları sebebiyle kazazede olan şahısların, kazazedelerin, sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın bunların sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı öngörülmekteydi, fakat 98’inci maddenin son fıkrasında da bu giderlerin karşılanma usul ve esaslarının Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı tarafından ayrıca belirleneceği ifade edilmekteydi. Bir yıldan fazla bir süre geçti, bu usul ve esaslar henüz belirlenmedi.

İnşallah, bu maddelere ilişkin görüşmelerde de veya Plan ve Bütçe Komisyonuna gelecek tasarı ve tekliflerde de bu hususun üzerinde duracağız, ancak şimdiden bu 98’inci maddeyi de Genel Kurulun dikkatine sunuyor ve bu düşüncelerle muhterem heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.

Şimdi, AK PARTİ Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Vedat Demiröz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, 6111 sayılı Kanun 25 Şubat 2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Denilebilir ki 6111 sayılı Kanun cumhuriyet tarihimizin en geniş kapsamlı sulh ve ibra sözleşmesidir.

Bu Kanun hükümlerinin çok önemli bir kısmı devlet ile vatandaşlar arasındaki ihtilaflı alanları, bir kısmı yargıda görüşülen veya icra dairesinde takip edilmekte olan borç-alacak ilişkilerini, diğer önemli bir bölümü ise henüz dava ve icra safhasında bulunmamakla birlikte yakın ve uzun vadede dava, icra konusu olabilecek potansiyel ihtilaf alanlarını kapsamaktaydı.

Kanun kapsamında, Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, il özel idareleri, belediyeler, su ve kanalizasyon idareleri gibi otuza yakın kamu idaresinin vergi, sigorta, harç gibi amme alacakları ile bunların cezaları yeniden yapılandırılmıştır.

Kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi esnasında, amaca ulaşılması durumunda ortaya çıkacak sonuçların kamu bütçesine ciddi miktarlarda katkıda bulunacağı, vatandaşların ise iş yapma, işini geliştirme ve genişletme arzu ve iradesi üzerinde baskı oluşturan birtakım ciddi yüklerden kurtulacağı dile getirilmiştir.

Bugün ise, 6111 sayılı Kanun’un, uygulamaları sonucunda, Türkiye ekonomisine ve vatandaş-devlet ilişkilerine ciddi boyutlarda olumlu katkılar sağladığı aşikârdır. Şöyle ki: Bu Kanun kapsamında 5 milyon 250 bin mükellef müracaat etmiş, 6 milyon 200 bin adet dosya ödeme planına bağlanmıştır. Yapılandırılan borç tutarı 39,4 milyar lira. Bu tutarın 13,4 milyar lirası tahsil edilmiştir yani yüzde 34’lük bir tahsil gerçekleşmiştir.

Aynı şekilde, Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre ise 2 milyon 340 bin adet başvuru yapılmış, toplam 30 milyar TL borç yapılandırılmış ve bugüne kadar 8,3 milyar lira tahsil edilmiştir. Tahsilat oranı yüzde 27’dir.

Bu defa Grup Başkan Vekilimiz Nurettin Canikli tarafından, doğal afetler nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki borçlular ile yabancı ülkelerde meydana gelen olağanüstü politik riskler nedeniyle durumları mücbir sebep hâli kabul edilenlerin bazı alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin 6111 sayılı Kanun kapsamında ödemeleri gereken borçlarına ilişkin taksit ödeme sürelerinin uzatılmasına imkân veren kanun  teklifi hazırlanmıştır.

Teklif ile Bakanlar Kuruluna bazı yetkiler veren 6111 sayılı Kanun’un 168’inci maddesine ibare eklenerek, yapılandırılan borçların taksit ödeme süresini uzatma noktasında Bakanlar Kuruluna yeni bir yetki verilmektedir. Bakanlar Kuruluna verilen yetki, 6111 sayılı Kanun’dan yararlanarak borçları yapılandırılan ancak doğal afetlere maruz kalmaları nedeniyle borçlarını ödeyemeyen borçlular ile yabancı ülkelerde faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden faaliyette bulundukları ülkelerdeki olağanüstü politik riskler nedeniyle zarar gören ve bu nedenle borçlarını ödeyemeyenlerin Kanun kapsamında ödemeleri gereken taksitlerinin ödeme süresinin uzatılmasına yöneliktir.

Her iki durumdaki borçluların tespiti noktasında vergi hukukunun mücbir sebep kuralları referans alınmıştır. Vergi hukukunda, vergilendirmeyle ilgili olarak vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak nitelikte kabul edilen mücbir sebep hâllerinden biri doğal afetlerdir. Teklifte, 6111 sayılı Kanun’un yayımlandığı 25 Şubat 2011 tarihinden itibaren ülkemizde meydana gelen doğal afetlere maruz kalan borçlulara yönelik düzenlemede, Maliye Bakanlığının vergi hukukundan aldığı yetkiye dayanarak mücbir sebep hâlinin varlığını ilan ettiği yerler esas alınmış ve bu yerlerdeki borçluların 6111 sayılı Kanun’a göre afet tarihinden sonra ödemeleri gereken taksitlerinin ödeme süresinin uzatılmasına imkân yaratılmıştır.

Teklifin kapsamına giren, yabancı ülkelerde faaliyette bulunanlara yönelik düzenlemede ise iki ayrı kriter esas alınmıştır: Bunlardan birincisi, borçlunun vergi mükellefi olması ve hem Türkiye’de hem de yurt dışında faaliyette bulunması. İkincisi ise Ekonomi Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunulması ve bu faaliyetlerden olumsuz etkilenerek vergi ödevlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle durumlarının mücbir sebep kabul edilmesidir.

Yapılan düzenlemede, vergi hukuku kuralları esas alınmakla birlikte, bu durumdaki mükelleflerin 6111 sayılı Kanun kapsamında sadece Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine ödemeleri gereken taksitlere yönelik değil, alacakları yapılandırılan tüm idarelere olan ödemeleri için süre uzatımı imkânı amaçlanmıştır.

Bakanlar Kurulunca söz konusu yetkinin kullanılması durumunda, yurt dışında faaliyette bulunan mükelleflerden yabancı ülkelerdeki olağanüstü politik risklerden olumsuz etkilenmeleri nedeniyle kişisel durumları 213 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesi kapsamında mücbir sebep sayılan mükellefler, bu durumlarını belgeleyerek Maliye Bakanlığı dışındaki diğer alacaklı idarelere ödemeleri gereken taksitleri için de bu hükümden yararlanacaktır. Doğal afet nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki borçlular ise bu yerlerdeki alacaklı dairelere ödemeleri gereken tutarlar için herhangi bir belge ibrazı gerekmeksizin getirilen düzenlemeden faydalanabilecektir.

Kanun teklifine Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında eklenen 2’nci maddede ise 2 Kasım 2011 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün genel bütçeli idare statüsünden özel bütçeli idare statüsüne geçirilmesi neticesinde ortaya çıkan ve uygulamada kurumun Hazine Müsteşarlığı tarafından alınan dış finansman kredilerini tahsis yoluyla kullanamamasına yol açan aksaklığın giderilmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır. Genel bütçeli kuruluşlar, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında dış proje kredilerini tahsisli olarak kullanabilmektedirler. Bu kredilerde kredi borçlusu Hazine Müsteşarlığıdır. Özel bütçeli kuruluşlara ise kredi tahsisi yapılmamaktadır. Devlet Su İşleri genel bütçeli kuruluş iken dış proje kredilerini tahsisli olarak kullanmış ve kredi borçlusu Hazine Müsteşarlığı adına işlemler sürdürülmüştür. Söz konusu Genel Müdürlüğün yatırım projelerinin büyüklüğü dikkate alındığında Karayolları Genel Müdürlüğünde olduğu gibi tahsisli kredi kullanılmasına devam edilmesi gerekmektedir. Teklifin 2’nci maddesinde, Hazine Müsteşarlığı tarafından temin edilecek dış finansman kredilerinin tahsis yoluyla kuruma kullandırılabilmesi ve geçmişte kuruma tahsis edilen kredilerin kullanımına devam edilmesi amacıyla düzenleme yapılmıştır.

Diğer taraftan, kredilerin yukarıda belirtilen kuruluşlara tahsis yöntemiyle kullandırılması ve bu kuruluşların merkezî yönetim bütçesi kapsamında olması nedeniyle Hazine Müsteşarlığı bütçesinde bu kullanımlar karşılığı mükerrer ödenek tahsisinin önüne geçilebilmesi amacıyla 4749 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesi açısından istisna hükmü getirilmiştir.

Bu gerekçeler ile AK PARTİ Grubu olarak kanun teklifini olumlu bulduğumuzu ve kabul oyu vereceğimizi beyan eder, yüce Meclisimize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Demiröz.

Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şahıslar adına Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök.

Süreniz on dakika.

ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi kamuoyunda “Torba Yasa” olarak adlandırılan 6111 sayılı Kanun, üç yüze yakın alacak türünü yapılandıran ve geçici süre uygulanacak nitelikte bir kanun olarak düzenlenmişti. Kanun’da taksit ödemelerinin süresinde yapılmaması hâlinde hangi müeyyidelerin uygulanacağı ve hangi hâllerin ihlal sebebi sayılmayacağı belirtilmiş olmakla birlikte, taksit ödeme sürelerinin uzatılması noktasında herhangi bir kamu kuruluşuna yetki verilmemiştir. Bugün görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, doğal afetlere maruz kalan yerlerdeki borçluların ve yabancı ülkelerde faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden bulundukları ülkelerdeki olağanüstü riskler nedeniyle zarar gören ve bu nedenle borçlarını ödeyemeyenlerin kanun kapsamında ödemeleri gereken taksitlerin ödeme süresinin uzatılmasına yönelik teklif olarak gündeme gelmiş bulunmaktadır. Her iki durumdaki borçluların tespiti noktasında vergi hukukunun mücbir sebep kuralları referans alınmıştır.

Vergi hukukunda vergilendirmeyle ilgili olarak vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak nitelikte kabul edilen mücbir sebep hâllerinden birisi doğal afetlerdir. 6111 sayılı Kanun’un yayınlandığı 25 Şubat 2011 tarihinden sonra ülkemizde meydana gelen doğal afetler nedeniyle, Maliye Bakanlığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun verdiği yetkiye istinaden Kütahya ili Simav ilçesinde 19 Mayıs 2011-29 Şubat 2012 tarihleri arasında, Rize ili merkez ilçesinde 24 Eylül-31 Aralık 2011 tarihleri arasında, Van ili merkez ve ilçelerinde, Bitlis ilinin Adilcevaz ilçesinde ve Ağrı ilinin Patnos ilçesinde 23 Ekim 2011 tarihinden itibaren mücbir sebep hâli ilan etmiştir.

Vergi hukukunda, mücbir sebep hâllerinin varlığı hâlinde, mücbir sebep durumu boyunca vergi ödevlerinin yerine getirilmesine ilişkin süreler durmakta, bu ödevlerin mücbir sebep hâlinin kalktığı tarihten sonra yerine getirilmesine imkân verilmektedir. Bu kural çerçevesinde mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki borçluların, bu yerlerdeki dairelere, afet tarihinden itibaren ilgili kanun yapılandırma hükümlerine göre ödemeleri gereken taksitlerin ödeme sürelerinin, mücbir sebep hâlinin sona erdiği tarihi takip eden aydan başlamak üzere topluca veya ayrı ayrı, bir yıla kadar uzatılması konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır.

Teklifte, yabancı ülkelerde faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden Ekonomi Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunan ve bu ülkedeki faaliyetleri nedeniyle durumları 213 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesine göre mücbir sebep hâli kabul edilenler açısından da düzenleme yapılmıştır. Böylece, bu durumdaki vergi mükelleflerinin, 6111 sayılı Kanun kapsamında alacakları yapılandırılan alacaklı idarelere mücbir sebep hâlleri devam ettiği süre içinde ödemeleri gereken taksitlerin ödeme sürelerinin uzatılabilmesi mümkün hâle getirilmiştir.

Yapılan düzenlemede, Vergi Usul Kanunu’nun mücbir sebep hâline ilişkin hükümleri esas alınmakla birlikte, bu durumdaki mükelleflerin 6111 sayılı Kanun kapsamında sadece Maliye Bakanlığına olan taksit ödemeleri değil, aynı zamanda alacakları yapılandırılan tüm idarelere olan ödemeleri esas alınmıştır.

Bakanlar Kurulunca söz konusu yetkinin kullanılması durumunda, yurt dışında faaliyette bulunan mükelleflerden Ekonomi Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunan ve kişisel durumları mücbir sebep sayılan mükelleflerin bu durumlarını belgeleyerek Maliye Bakanlığı dışındaki diğer alacaklı idarelere ödemeleri gereken taksitleri için de bu hükümden yararlanabilecekleri açık bir şekilde yer almaktadır. Doğal afet nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki borçlular ise bu yerlerdeki alacaklı dairelere ödemeleri gereken tutarlar için herhangi bir belge ibrazı gerekmeksizin getirilen düzenlemeden faydalanabilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifi vesilesiyle 6111 sayılı Kanun’un getirdiği imkânları bir kez daha sizler ve kamuoyuyla paylaşma şansı yakalamış olduk. Bu duygularla yüce Parlamentoyu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, Komisyon Başkanı Sayın Lütfi Elvan.

Buyurun Sayın Elvan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 5018 sayılı Kanun kapsamından çıkarıldığına dair belki bir yanlış anlaşılma söz konusu oldu, aslında böyle bir şey söz konusu değil. Biliyorsunuz, kanun hükmünde kararnameyle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü genel bütçeli kuruluş statüsünden özel bütçeli kuruluş statüsüne geçmiş bulunmaktadır. Özel bütçeli kuruluş statüsünde olması nedeniyle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (II) sayılı listede yer almaktadır. 4749 sayılı Kanun’da ise dış borcun tahsisi ve kullanılmasına yönelik yetki Hazine Müsteşarlığı, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine, Yükseköğretim Kuruluna, üniversitelere ve Karayolları Genel Müdürlüğüne bu tahsisin yapılabileceğine dair bir ifade bulunmaktadır. Burada “Karayolları Genel Müdürlüğüne” ifadesinden sonra “Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü” ifadesi ilave edilmiştir. Bu tamamıyla özel bütçeli kuruluş statüsüne geçmesinden kaynaklanmaktadır. Birincisi bu değerli arkadaşlar.

İkinci husus ise, yine Komisyonda gündeme gelen ve tartışılan hususlardan bir tanesi “Siyasi karışıklık nedir?” konusu idi. “Hangi ülkede siyasi karışıklık var? Bunu nasıl ve ne şekilde belirleyeceğiz?” şeklinde sorular gündeme gelmiş idi. İktidar partisi Komisyon üyelerine ilave olarak muhalefet partisi Komisyon üyelerinin de desteğiyle bu konuya Komisyonda açıklık getirilmiştir. “Faaliyette bulundukları ülkede meydana gelen siyasi karışıklıklar” ifadesi yerine “Ekonomi Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunan” şeklinde değiştirilmiştir.

Yine, bildiğiniz gibi, 6111 sayılı Kanun’dan, bazı borçların yeniden yapılandırılmasından yararlanacak olan firmalarımız özellikle Orta Doğu’da meydana gelen son olaylar nedeniyle taksitlerini ödeme sıkıntısıyla karşı karşıya kalmış durumdalar. Yine, buna ilave olarak doğal afet nedeniyle yapılandırmadan yararlanan ancak taksitini ödeyemeyen firmalarımız söz konusu. Dolayısıyla, bu firmalarımıza kolaylık sağlayan ve taksitlerini bir yıl süreyle ertelenmesine imkân sağlayan bir düzenleme.

Ben, tüm firmalarımıza, tüm milletimize bu tasarının hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan. Karaman Milletvekilimiz Lütfi Elvan, Komisyon Başkanımız.

Şimdi, şahısları adına ikinci konuşmacı Ahmet Baha Öğütken, İstanbul Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grup Başkan Vekili Giresun Milletvekilimiz Sayın Nurettin Canikli Bey’in, 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime geçmeden önce yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan kanun teklifi 25/2/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’la ilgilidir. Cumhuriyet tarihinin en büyük mali yapılandırması olan söz konusu Kanun ile birikmiş borçlara ödeme kolaylığı sağlanmıştır, mükellef ile vergi idaresi arasında davaların sulh yoluyla çözülmesi sağlanmıştır, inceleme ve tarhiyat safhasındaki borç için kanundan yararlanma imkânı getirilmiştir, matrah ve vergi arttırmada bulunan mükelleflere incelenmeme ayrıcalığı sağlanmıştır, işletmedeki emtia ile kayıtlara uygun hâle getirmek istenen mükelleflere kolaylıklar sağlanmıştır, pişmanlık beyan uygulanması teşvik edilmiştir, yapılandırılan borçların düşük oranlı katsayı ile taksitli olarak ödenmesi sağlanmıştır ve yapılandırılan borçların kredi kartı ile ödenebilme imkânı getirilmiştir.

Evet, bu Kanun’dan yararlanmak üzere 5 milyon 248 bin 418 mükellef başvuruda bulunmuş, 6 milyon 182 bin 767 adet dosya ödeme planına bağlanmış ve 39,4 milyar TL alacak yapılandırılmıştır. Yapılandırılan bu alacaklara karşılık, ekim ayı ortası itibarıyla 11,6 milyar Türk Lirası tahsilat yapılmıştır; böylece, yapılandırılan alacakların yaklaşık yüzde 29,5’u tahsil edilmiştir.

Size sunduğum bu göstergeler, kanunun amacına hizmet ettiğini göstermektedir. Bugün ise başarıya ulaşmış ve uygulama süresi dolmuş, 6111 sayılı Kanun’a ek yapmak üzere hazırlanan kanun teklifini görüşmekteyiz.

Hazırlanan kanun teklifiyle, kamu ile borçlular arasındaki alacak-borç ilişkisi yeniden yapılandırılacaktır. Böylece, borçluların borcunu ödemesi ve alacaklı idarelerin alacaklarını tahsil edebilmesi sağlanacaktır.

Ek olarak, sosyal devlet ilkesi kapsamında, mücbir sebepler nedeniyle sosyal, mali, psikolojik yıkıma uğramış vatandaşlarımıza borç erteleme kolaylığı sağlanacaktır. Böylece, uğramış oldukları yıkımın yaralarını sarmak için gerekli zamanı milletimize sağlamış olacağız.

Yasa tasarısının özünde, iki özel durum için hukuki istisna yapılması amaçlanmaktadır. Bu iki özel durum doğal afet ve yabancı ülkelerdeki siyasi karışıklıklardan oluşan özel durumlardır. Son dönemdeki Van depremiyle, Libya’daki siyasi karışıklık sonucunda yaşananlar bu iki özel duruma örnektir.

Tasarı, doğal afet nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerde yaşayan vatandaşların resmî kurumlara olan peşin ya da taksitli borçlarının, afet tarihinden mücbir sebep hâlinin sona erdiği tarihe kadar olan sürede topluca veya ayrı ayrı bir yıla kadar ertelenmesi için Bakanlar Kuruluna yetki verecektir.

Hepimizin bildiği gibi ülkemiz deprem kuşağında yer alan bir ülkedir. Yine sel, heyelan, don gibi pek çok doğal afetin yaşandığı bir coğrafyada yaşamaktayız. Bu sebeple, ülkemizde doğal afet öncesinde önlem ve doğal afet sonrasında yardım amaçlı düzenlemelere sıklıkla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu düzenlemeler, koruyucu, duyarlı ve vatandaşımızı önemseyen bir devlet olmanın gereğidir. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin temel prensibini de bu bakış açısı oluşturmuştur.

Yine tasarı, sosyal devlet olmanın gereğidir. Doğal afet nedeniyle yıkıma uğramış vatandaşlarımıza bazı maddi ayrıcalıklar sağlayarak onların yaralarını sarmada önemli bir adım atmış olacağız. Özellikle ticari faaliyetlerle uğraşan vatandaşlarımız, doğal afetlerin yarattığı fiziki yıkımdan maddi olarak daha fazla etkilenmektedirler. Bu vatandaşlarımız, üretim ve ticari faaliyetlerini sürdürdükleri fabrika, atölye ve dükkânlarını kaybediyor, her türlü alet edevat, makine ve üretim malzemelerini yitiriyor, stokları ve işledikleri ya da sattıkları malları afette yok oluyor. Bu kayıplar sadece onların ekmek teknelerini kaybetmesinden ibaret değil aynı zamanda birçok çalışana sağladığı istihdamı da unutmamamız lazım. Vatandaşlarımıza sağladıkları hizmet ve ülke ekonomimize sağladıkları katkıları kaybetmekle onları bizzat karşı karşıya bırakmamalıyız.

Bu vahim durumun iyileştirilmesi için 6111 sayılı Kanun’a ek yapılarak Bakanlar Kuruluna borç erteleme yetkisi verilmelidir. Doğal afet yaşanan bölgelerdeki vatandaşlarımızın afet nedeniyle uğradıkları mali kayıpları nazara aldığında yapılacak borç ertelemesi sadece o bölge halkına sağlanacak bir ayrıcalık değildir. Doğuracağı sonuçlar itibarıyla hem ülkemizin hem de milletimizin menfaatine bir durum söz konusudur. Bu ertelemeyle sarsılmış ama yıkılmamış olan bölge esnafının toparlanmasına fırsat tanınmış olunacaktır. Gelirlerini kaybetmiş, eldekini afette yitirmiş bu insanlarımızın en azından giderler kalemini rahatlatmak tamamen yıkımları önleyecektir. Böylece ülke ekonomisine istihdam ve katma değer sağlamaya devam edilecektir. İflası önlenen bu kişiler kamu idarelerine olan borçlarını ödeyebilme şansına sahip olacaklardır. Kısaca, tasarı ile sadece o kişiler değil tüm ülkemiz kazançlı çıkacaktır.

Yine Bakanlar Kuruluna, yurt dışında ticari faaliyette bulunan vergi mükelleflerinin yabancı ülkelerdeki siyasi karışıklıklardan dolayı mücbir sebep kabul edilen hâllerde ödemeleri gereken peşin ya da taksitli borçlara ilişkin borç erteleme yetkisi verilecektir. Bu erteleme yetkisi mücbir sebep olduğu kabul edilen hâllerin devam ettiği süreyi kapsamaktadır.

Tıpkı doğal afetler gibi siyasi iç karışıklıklar ve iç savaşlar da beklenmeyen ve yıkıcı durumlardır. Özellikle o ülkenin sınırları içinde yaşayan insanların hayatlarında, sosyal, maddi ve psikolojik yıkımlara neden olmaktadır.

Yabancı ülkelerde yatırım yapan Türk iş adamları ülkemizdeki ekonomik büyüme ve refahın önemli unsurlarından biridir. Ayrıca bu iş adamlarımız yurt dışında ülkemizin fahri temsilcileri ve turizm elçisi gibi çalışmaktadırlar. Ülke tanıtımında büyük fayda sağlamaktadırlar. Her geçen gün sayısı artan Türk yatırımcılarımız da başta inşaat olmak üzere pek çok sektörde faaliyet göstermektedir. Cesur ve dinamik yatırımcılar ile dünyanın dört bir yanında ticari faaliyet göstermekteyiz. Özellikle Türki cumhuriyetler ile  dağılan Sovyet Rusya ile Doğu Bloku ülkeleri, Orta Doğu ve Arap ülkeleri ile Kuzey Afrika ülkeleri Türk yatırımcıların en çok faaliyette bulundukları ülkelerdir. Bu ülkelerin en büyük ortak sorunları ise siyasi istikrarsızlıktır. Kozmopolit yapıdan kaynaklı sosyal karışıklık ve demokrasi kültürünün tam yerleşmemesinden kaynaklı yönetim zafiyetleridir. Bu durum, gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik fırsatları değerlendirmek isteyen Türk yatırımcılarını etkiler hâle gelmiştir. Söz konusu devletlerle ülkemiz arasında yapılan ticari anlaşmalar ve ülkemiz himayesinde kurdukları ticari faaliyetler yaşanan siyasi iç karışıklıklar nedeniyle sekteye uğramıştır, hatta maddi ve manevi kayıplara neden olmuştur.

Doğal afetlerde olduğu gibi, bu tür özel durumlar karşısında da Hükûmetimiz üzerine düşeni yapacaktır. Sosyal devlet ilkesiyle hareket edip, mücbir sebep nedeniyle mağduriyete uğramış vatandaşlarımıza gerekli yardımı göstermemiz gerekmektedir. Bu yardımlar, daha önce de bahsettiğim gibi, sadece o vatandaşlarımızın kişisel menfaatlerine değil, ödedikleri vergi ve ülkemize sağladıkları katma değerler düşünüldüğünde, tüm ülkemizin menfaatine hizmet etmektedir. Ayrıca, bu yetki ile devlet, ticaret erbabı, vatandaş arasında güven sağlanacaktır. Böylece, dünyanın herhangi bir yerinde oluşacak yeni iş imkânlarının yatırımcılarımız tarafından değerlendirilmesi için gerekli güven ortamı sağlanmış olur. Gelişen, markalaşan ve globalleşen ekonomimizin en önemli dişlilerinden olan yatırımcılarımıza gerekli güvence ve motivasyon sağlanmış olacaktır. Ancak yatırımcıları kendi kaderlerine terk edersek, yurt dışında ticari faaliyet göstermenin risk faktörü daha da artmış olacaktır.

Tüm milletvekillerimizin, zorda olan kesime yardımcı olacaklarını düşünerek, onlara kabul oyu vermelerini öneriyorum ve inşallah, hep birlikte, tüm Meclisimiz kabul oyu kullanacak.

Mevzubahis olan kanun teklifinin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ  sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Teklifin tümü üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Şimdi, sisteme giren arkadaşlarımızın sırasıyla isimlerini vereceğim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, ben de söz istemiştim. 61’inci maddeye göre söz isteyenleri okuyacaksınız efendim.

BAŞKAN – Bir dakika… Onu okuyacağım zaten.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Okuyun ama. Baştan okuyacaksınız.

AHMET YENİ (Samsun) – Bağırma be!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sana mı soracağım be!

Niye bu İç Tüzük’ü hafife alıyorsunuz? Evvela konuşmalara başlamadan önce söz isteyenleri okuyacaksınız efendim.

BAŞKAN – Oturur musunuz lütfen.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye oturayım. Evvela sen söz isteyenleri oku bakalım..

BAŞKAN - Bakınız, bu işleme başlamadan önce listede sadece 3 kişi vardı Sayın Genç. Şimdi tamamlandı. Şimdi okuyacağım ve başlayacağım.

Lütfen yerinize oturun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – İç Tüzük hükümlerini uygulayın.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap işlemine geçeceğiz. Sisteme giren arkadaşlarımızın…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, soru soruyoruz cevap verin! Cevap ver sorumuza! Ben diyorum ki, İç Tüzük’e göre söz isteyenler önceden okunur müzakere başlamadan. İç Tüzük’ü niye bu kadar ihlal ediyorsunuz?

BAŞKAN – Efendim, ben daha önce söz almalar…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Efendim, soru-cevap değil, “Şahıslar adına” diyor.

BAŞKAN – Bir saniye efendim. Dinler misiniz beni.

Şahısları adına 2 kişi konuştu. O yok.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, 2 kişi konuştu konuşmadı değil. Benim söz hakkım vardı. Arada atlamadığınızı ben ne bileyim çünkü keyfî davranıyorsunuz keyfî.

BAŞKAN – Sayın Genç, bir saniye… Sayın Genç, sizin söz istemeniz 3’üncü sırada. Hâlbuki “Lehte ve aleyhte 2 kişiye söz verilir.” deniyor. Yaptım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, okusaydınız o zaman.

BAŞKAN – Sonra sordum arkadaşlara, dediler ki: “Soru için devreye giriyor.” Sizi soruda değerlendireceğim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – 61’inci madde size emrediyor, “Başkan önceden söz isteyenleri okur.” diyor. İç Tüzük’ü uygulayın!

BAŞKAN – Pekâlâ efendim, pekâlâ…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Pekâlâ ama doğrusunu yapın.

BAŞKAN – Doğrusunu yapıyorum ben doğrusunu.

Buraya gelen isimler sonradan geldi. Grup başkan vekili arkadaşlar biliyor. Tamamı elimde olsa okurdum.

Sayın milletvekilleri, sisteme giren arkadaşlara sırasıyla soru sormak üzere söz vereceğim.

Sayın Susam, buyurun efendim.

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Komisyona sormak istiyorum.

“Esnaf Sanatkârları Destekleme Projesi” diye sunulan ESDEP’te gerçek usul yöntemiyle vergilendirilen bir kısım esnaf ve sanatkârın yeniden basit usulde yani ekonomik durumları değiştiğinde yeniden basit usulde vergilendirilmesine imkân sağlanacaktı. Bu düzenlemeyle ilgili Maliye Bakanlığının çalışması hangi aşamadadır? Çünkü bunu bir yıl içerisinde yapacaklarını söylemişlerdi.

Yine ESTEP’e göre, geleneksel kültür ve sanat değeri olan, kaybolmaya yüz tutan sanatların vergiden muaf tutulması bir yıl içerisinde sağlanacaktı. Bu noktada Maliye Bakanlığının ne aşamadadır yaptığı çalışmalar?

Yine ESTEP’e göre, Kamu İhale Kurumu Başkanlığı, esnaf ve sanatkârların kamu ihalelerine katılımının kolaylaştırılması sağlanacaktı. Bu esnaf ve sanatkârların kamu ihalelerine katılmalarının kolaylaştırılması hangi aşamadadır? Bu konuda çalışmalarla ilgili bilgi istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, yapılandırmada şu güne kadar yüzde kaç oranında bir başarı sağlanmıştır, yüzde kaçı yapılandırmayı ihlal etmiştir?

İki, yapılandırmada taahhütlerini iki kez ihlal edenlere, acaba, o günkü zor koşullarında bir iki kez daha bir fırsat verecek misiniz?

Üç, spor kulüplerinde, ben Maliye Gelir İdaresine bir teşekkür ediyorum ama bir hakkımı da istiyorum. Yani her dönem yönetim kurulunda görev alanları dönem dönem böldü, bu önemli bir para tahsil etti maliye adına ama bir kez daha, o yönetimde görev alanların hepsi ödeyemiyorsa, borcunu namuslu ödemek isteyenler var. Acaba, o borcu yönetim kaç kişiyse ona bölüp içinde ödemek isteyenlere, ödemeleri yaparsa taahhütlerinden kurtulma fırsatı verecek misiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.

Sayın Dinçer…

CELAL DİNÇER (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Benim sorum, Sayın Gençlik ve Spor Bakanımıza idi ancak şu anda o sıralarda göremiyorum.

Sayın Başkan, İstanbul ili Pendik ilçesinde spor alanında kaldığı gerekçesiyle özel şahıslara ait bir arsa kamulaştırılıp üzerine spor tesisi yapıldı ancak geçtiğimiz aylarda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, spor tesisleri olan bu sahayı değiştirerek “Spor alanına ihtiyaç kalmadı.” deyip turizm alanına dönüştürmek istedi ve komisyondan geçti. Günümüzde spor sahalarının çoğaltılması gerekirken sadece rant alanına dönüştüğü için bu bölgeyi spor sahasından çıkarıp turizm alanı olarak geçirmenin mantığı nedir, bunu sormak istiyordum. Spor sahası olarak, devlet daha çok spor sahası yapmak zorunda değil midir? Bu konuda Sayın Bakanımızın görüşünü ve yapılanların doğru olup olmadığını öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Tanal, İstanbul Milletvekili…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkan.

Şimdi, efendim, kanuna baktığımız zaman kanun otuz üç kavramdan oluşmaktadır. Bir: Kanun yapma tekniği açısından bazı alacakların yapılandırılması doğru mu? Devam ediyor: “Bazı kanun hükmünde kararnameler…” Böyle bir kanun tekniğini nasıl karşılarsınız Sayın Komisyon ve Bakan?

İkinci soru: Doğal afetlere maruz kalan bölgelerdeki kamu borçlarının vergileri geçmişte 99 depreminde terkin edilmiş idi. Acaba bu yine kamu borçları açısından gerek Simav depremi -bu doğal afettir- gerek Van depremi terkin edilseydi adalet duygusu daha onarılmaz mıydı?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim.

Efendim, bazı belediyeler ihalelerden damga vergisini kesiyorlar, ihale karar harçlarını alıyorlar, bir de birden fazla yıla sâri inşaatlarda da Gelir Vergisi Kanunu’na göre tevkifat yapıyorlar. Şimdi, 6111 sayılı Kanun’un geçici 17’nci maddesine göre Ankara Belediyesinin, İzmit Belediyesinin, İstanbul Belediyesinin ve Manisa Belediyesinin bu Kanun’a göre tahsil ettiği damga vergisi, vergi tevkifatı ve ihale karar harçlarının terkin edilen miktarı nelerdir? Bu Kanun’un… Terkinden sonra da bunlar tahsil etmişler midir?

Bülent Bey orada oturuyor. Bülent Bey Manisa Milletvekiliyken oradaki bir Sümerbank arazisini 3 milyon 750 bin liraya sattılar. Sonradan bunun üçte 1 hissesini o alan Manisa grubu bunu 46 milyon dolara sattı. Şimdi, Bülent Bey’in bu satıştan haberi var mıdır, bir katkısı var mıdır? Yoksa, neden bu ihaleyi engellemedi, devleti bu kadar zarara soktu?

Bir de son, emekli maaşlarıyla ilgili…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye kestin Sayın Başkan, sürem dolmadı daha?

BAŞKAN – Süreniz doldu efendim, süreniz doldu. Tekrar söz isterseniz veririm.

Sayın Reşat Doğru, Tokat Milletvekilimiz…

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Benim sorum Sayın Bakanımızadır: Hükûmet olarak Kuzey Anadolu fay hattı gibi depreme riskli bölgelerde, resmî daireler başta olmak üzere, bütün binaların depreme dayanıklılık testiyle ilgili bir çalışma yapılmakta mıdır? Çürük binaların yıkılması ve tekrar yapılmasıyla ilgili herhangi bir destek verilebilir mi?

Diğer ikinci soru olarak: Anadolu şehirlerinde, il ve ilçelerinde, köylerde ruhsatlı bina yapılırken yaklaşık yirmi beşe yakın evrak istenmektedir. Dolayısıyla, insanlar ruhsatlı bina değil de ruhsatsız bina yapmayı daha evvel şey görmektedirler. Dolayısıyla da, bu ruhsatsız binaların yapımı kolaylaşınca… Yani, üç tane evrak isteniyor, ruhsatlı binaya yirmi beş evrak isteniyor. Bununla ilgili, en azından depremle ilgili sıkıntısı olan yerlerde ruhsatların verilmesi noktasında bazı çalışmalar yapılabilir mi veyahut da ruhsat harçları kaldırılabilir mi bazı bölümlere diye öğrenmek ister, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tanal, tekrar sisteme girmişsiniz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkanım, zaman olduğu için, soru için tekrar sisteme girdim.

Diyarbakır Adliyesinde tutuklular ifade için bekletildiğinde, tutukluların bulunduğu alanda uzun süreden beri -yani iki üç seneden beri- temizliğin yapılmadığı, suların akıtılmadığı, yani oradaki tutukluların medeni, uygar ihtiyaçlarını temin etme alanından yoksun olduğu şikâyetleri bize geliyor. Bu, aynı zamanda bir eziyet suçunu teşkil eder. Bununla ilgili ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Genç, tekrar mı söz istiyorsunuz?

Buyurun. 

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim.

Efendim, Bülent Bey’in, son emekli maaşıyla beraber maaşı herhâlde 4 bin civarından 12 milyara artırıldı, kendisi bu konuda idare mahkemesine veya Danıştaya dava açmış mıdır? Açmışsa bu emekli farkı kaç lira alacaktır? Onu da halkın öğrenmesi lazım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Hükûmet adına Başbakan Yardımcımız Sayın Arınç,  buyurun efendim.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Mehmet Ali Susam Arkadaşımızın sorusu öncelikle Komisyona oldu. Esnaf ve sanatkârlarla ilgili ESDEP Projesi’nin ne durumda olduğunu, Maliye Bakanlığımızın ne yaptığını, bu konuda hangi aşamalarda bulunduğunu sordu. Biz Gelir Vergisi Kanunu’nun yeniden yazım çalışmalarının sürmekte olduğunu, bu konuda, söyleyebiliriz. Komisyon Başkanımızın ilave edeceği bir husus var mı, bilmiyorum.

Sayın Aslanoğlu “Yapılandırmadan dolayı yüzde kaç oranında sonuç alınmıştır? 2 defa ihlal edenlere fırsat verilecek midir?” Ve spor kulübü yöneticileriyle ilgili bir sorusu var. Tabii, çok verilere dayanması gereken bir cevap hazırlığına ihtiyaç var. Bunu yazılı olarak da cevaplandırabilirim. Ama arkadaşlarımdan aldığım bilgiye göre, 6111 sayılı Kanun kapsamında 39,4 milyar lira yapılandırılmış, 14,5 milyar Ocak 2012 sonu itibarıyla tahsil edilmiş, bu oran yüzde 37’ye tekabül ediyor. Kanun’u hiç ödeme yapmayarak yaklaşık 800 bin mükellef ihlal etmiş. Bu sayı, yapılandırmadan yararlanmak üzere başvuran mükelleflerin de sayısal olarak yüzde 15’ine tekabül ediyor.

Sayın Dinçer’in sorusu daha çok Gençlik ve Spor Bakanımızla ilgili. Pendik’te kamulaştırılan bir arazinin spor tesisi olarak yapıldığını, sonra da bundan dönüldüğünü ifade ediyor. Buna yazılı cevap vermemiz gerekecek.

Yine, Sayın Tanal, komisyona sormuş. “Kanun tekniği açısından gelen bu komisyon raporu doğru mudur, yerinde midir?” diyor. Ona komisyon cevap verir.

Sayın Tanal “Diyarbakır Cezaevindeki tutukluların şikâyetleri geliyor. Bu konuda ne yapmayı düşünüyoruz?” Sayın Adalet Bakanımıza konuyu iletiriz.

Sayın Genç’in bir sorusu var. “Bülent Bey” dediğine göre beni kastetmiyor anlaşılan çünkü ilk defa böyle bir cümleyi duyuyorum, bugüne kadar “Bülent Bey” hiç dememişti! 

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yok, Bülent Arınç’ı kastediyorum.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Birinci sorusu: 6111 sayılı Kanun’da belediye alacakları da yapılandırılmıştır, vergi alacakları terkin edilmemiştir.

“Manisa’da yapılan Sümerbank özelleştirmesiyle ilgili ihaleyi neden engellemedi?” buyuruyorlar. Benim böyle bir yetkim yok, o tarihte Meclis Başkanıydım.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam, işte, sen o zaman Meclis Başkanıydın!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Sayın Reşat Doğru’nun sorusuna da yazılı cevap vereceğim.

Milletvekillerinin emeklilik maaşlarının ne miktarda olduğunu arkadaşımız bana sormuşlar. Bu Kanun bu Meclisten çıktı biliyorsunuz ancak şunu söyleyeyim: Meclis Başkanı olarak görev yapmış olanlara 2008’den önce yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kanunu başbakanlar ve cumhurbaşkanları için düzenlenen hükmün arasına Meclis başkanlarını da koymuştu. Kanun 1 Ekim 2008’de yürürlüğe girdi. Bir arkadaşımız sürekli olarak benim de bu Kanun’dan yararlandığımı, dolayısıyla Başbakanlık yaparak ayrılmış olanların alacağı maaş kadar benim de maaş aldığımı ifade etmişti. Doğrusu o değildir. 1 Ekim 2008’de yürürlüğe giren Kanun’dan ben Meclis Başkanlığından ayrıldıktan sonra yararlanamadım çünkü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bürokratlarından bir şube müdürü “Kanun yürürlüğe girdikten sonra hüküm ifade eder. 1 Ekim 2008’den sonra Meclis Başkanlığından ayrılacak olanlara bu hüküm uygulanır.” dedi. Boynumuz kıldan ince. Ben dâhil, geçmişte Meclis Başkanlığı yapan 11 arkadaşımız bu Kanun’dan yararlanamadı, Rahmetli Sabit Osman Avcı da dâhil olmak üzere.

Bu konuyu arkadaşlarımızla zaman zaman aramızda konuştuk. Sayın Hamzaçebi de bu konuşmalarımızın tanığıdır. Fakat yeni bir kanun çıkarılmasına ihtiyaç olduğu, başka yapılacak bir şey olmadığı söylendi. Benden sonra Meclis Başkanlığı yaparak görevden ayrılmış olan Sayın Köksal Toptan bu Kanun’dan yararlandı, Sayın Mehmet Ali Şahin de bu Kanun’dan yararlandı ama ben dâhil benden önceki en yaşlı, kıdemli Meclis Başkanımız Kemal Güven de dâhil olmak üzere 11 sayın Meclis başkanı bundan yararlanamadı.

Son çıkarılan kanunların içerisinde 43’üncü maddeden Meclis başkanları, Danışma Meclisi başkanları, Temsilciler Meclisi başkanları da dâhil olmak üzere -bu kanundan- yararlanabilecekleri ifade edildi. Bir eksiklik giderildi. Ben şu ana kadar bu maaşı almamıştım, emekli bir milletvekili olarak, aynı zamanda aktif milletvekili olduğum için 2.500 veya 3.000 liraya yakın bir emekli maaş alıyordum, bu kanun yürürlüğe girdikten sonra mevcut Meclis başkanlığı yaparak görevden ayrılmış olanlar ne kadar alacaksa ben de o kadar alacağım Kamer Bey.

Hepinize teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – 12 milyar alıyorsun, söyle canım!

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Arınç.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, benim sorum cevaplandırılmadı, özür dilerim, bu doğal afet…

BAŞKAN – Bir saniye… Bir saniye…

Tekrar sisteme girmişsiniz, buyurun Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, doğal afetlerle ilgili kamu alacaklarının terkinine ilişkin de bir sorum vardı, Sayın Bakanımız herhâlde yoğun soru temposuyla atladı ama bunu da cevaplandırırlarsa sevinirim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Bu sorunun cevabı yani onların da yararlanması konusunda Maliye Bakanlığımızın görüşü yeni bir yasa çıkarılmasına ihtiyaç vardır şeklinde. Bu konuda bir hazırlık yapılıp yapılmayacağını ayrıca Sayın Tanal’a ve arkadaşlarımıza bildirelim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arınç.

Değerli milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

Şimdi on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.32
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.52

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

150 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Şimdi, teklifin 1’inci maddesini okutuyorum:

6111 SAYILI BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU VE DİĞER BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ

MADDE 1- 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 168 inci maddesinin birinci fıkrasına "bir aya kadar" ibaresinden sonra gelmek üzere, "yabancı ülkelerde de faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden, Ekonomi Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunan ve bu ülkedeki faaliyetleri nedeniyle durumları 213 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre mücbir sebep hali kabul edilenlerin, bu Kanun kapsamında alacakları yapılandırılan alacaklı idarelere mücbir sebep hallerinin devam ettiği süre içinde ödemeleri gereken taksitlerin ödeme süreleri ile 213 sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre doğal afet nedeniyle mücbir sebep hali ilan edilen yerlerdeki dairelere (alacaklı idarelere) doğal afetin vukuu tarihinden itibaren ödenmesi gereken taksitlerin ödeme süreleri, mücbir sebep halinin bitim tarihini takip eden aydan başlamak üzere topluca veya ayrı ayrı bir yıla kadar" ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN – Sayın üyeler, İç Tüzük’ün 81’inci maddesine göre gruplar adına birer üyeye, Komisyon ve Hükûmete onar dakika; şahısları adına iki üyeye beşer dakika söz verilecektir.

Gruplar adına Cumhuriyet Halk Partisinden Umut Oran, İstanbul Milletvekili; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili; şahısları adına Mustafa Şahin, Malatya Milletvekili; Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili; Kamer Genç, Tunceli Milletvekili söz istemişlerdir.

İç Tüzük’e göre şahsı adına 2 milletvekiline söz verilecektir.

Şimdi,  Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Umut Oran.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA UMUT ORAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

150 sıra sayılı Teklif’le Hükûmet hem Libya’daki olaylara hem de Van’da yaşanan deprem nedeniyle oluşan zarara koruma getirmeyi hedefliyor. Bu güzel ancak bu biraz geç kalmış bir adım. Arap Baharı başladığı zaman hepimiz bir gerçeği gördük. Neydi o gerçek? Yurt dışında yatırım yapan girişimcilerimizi koruyacak bir destek mekanizması yok. Ülkemizde zengin petrol yatakları yok, ülkemizde doğal gaz kaynakları yok, ülkemizde elmas yok ama ülkemizde girişimciler var. Bakın, Türk girişimcisi, Türk müteahhidi bugün 91 ülkede 200 milyar dolara yaklaşan bir iş hacmini yakalamış durumda. Birçok ülkede yatırımlarımız var ancak buradaki yatırımları koruyacak sigorta sistemimiz yok, hâlbuki bunun dünyada örnekleri var, mevcut. Amerika Birleşik Devletleri’nde OPIC, Almanya’da HERMES, Fransa’da COFAS, bu tür siyasi risklere karşı ciddi korumalar sağlıyor. Bizde böyle bir mekanizma yok. Hükûmet muhataplarıyla rica minnet işi götürmeye çalışıyor, firmalar da alacaklarını tahsil etmek için dil döküyorlar.

Bu yasanın temel gerekçesi olarak Libya’daki siyasi gelişmeler gösteriliyor ve Van gösteriliyor. Yasanın bu olumsuzluklardan etkilenenlere yardım amacı var, bu da güzel ama bugün hâlâ Hükûmet kaç Türk firmasının Libya’da zarar gördüğünü ya da zararın toplam meblağını kamuoyuyla paylaşmış değil. Yani hem zararı kesin olarak bilmiyoruz hem de Hükûmet geç kalmış bir adım atmış oluyor.

Değerli arkadaşlarım, Hükûmet diyor ki “Bu adımı sosyal devlet ilkesi gereği atmak zorundayız.” Hükûmetin sosyal devlet ilkesini hatırlamasından son derece memnun olduk ancak sosyal devlet ilkesinin şefkatini Van’da Vanlılar da uzun zamandır beklemekteydi. Bu adımı atmak için yüz yedi gün beklemek zorunda mıydık?

Biliyorsunuz, 23 Ekim ve 9 Kasım tarihlerinde bu güzel şehrimizde, Van’da iki büyük deprem yaşandı. Bu depremler sebebiyle halkımız, kardeşlerimiz can ve mal kayıplarına uğradılar, binlerce öğrenci şehir dışına gitmek zorunda kaldı. Hükûmet koordinasyonu sağlayamadığı için vatandaşlarımız mağdur oldu. Bazı dış yardımlar “Potansiyeli görmek istiyoruz.” diye reddedildi, âdeta Van üzerinde deney yapıldı. Hasar tespit çalışmaları doğru düzgün yapılmadı. Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay yılbaşında Van’a gitti ve aynen şunu söyledi: “18 Ocak tarihinde Van’da çadır kalmayacak, vatandaşlarımız konteynere yerleştirilmiş olacak.” Peki, soruyorum: Ne oldu? Bakın, 28 Ocak tarihinde bir haber “Van’da hâlâ çadır yangınında insanlarımız ölüyor.” Tam 11 kardeşimizi çadırda yangın sebebiyle kaybettik, aralarında dört yaşında, iki yaşında çocuklar var. Yüz yedi gündür hâlâ devlet yaraları saramadı, hâlâ koordinasyon sağlanamadı, hâlâ bez çadırlar kaldırılmadı, hâlâ binlerce kardeşlerimiz bu koşullarda yaşamakta. Van’da kalanlar ayrı mağdur, Van’dan göç edenler ayrı mağdur. Ancak, biz muhalefet olarak Van ve deprem konusunu hiçbir zaman siyasi polemik yapmadık, iç siyasete malzeme olarak kullanmadık, duyarsız bir muhalefet üslubu asla benimsemedik. Gittik, Van’da deprem nöbeti tuttuk, halkımızın acısını paylaştık, yapıcı bir şekilde Hükûmete yol göstermeye çalıştık, çözüm önerilerimizi sunduk ve dedik ki: “Meclis bir araştırma komisyonu kursun, ekonomik ve sosyal hayatı nasıl canlandırabiliriz bunu beraber değerlendirelim, adımları hep beraber atalım.” Daha sonra, Van için, Van’daki kanaat önderleriyle hep beraber, onlarla birlikte kapsamlı bir teşvik paketi hazırladık ve bu teşvik paketini Ekonomi Koordinasyon Kurulunun tüm üyeleriyle paylaştık. Bu teklifi neden hazırladık? Van ekonomisini güçlendirmek, sosyal barışa destek olmak, insanlar 1 jelikan mazot için ölmesin diye hazırladık. Maalesef, Hükûmet bu önergeyi de gündeme getirmedi.

Peki, neydi bu teklif? Baktığınız zaman, hayvancılık için Van en uygun bölge. İklimi müsait, eksi 20-artı 30 derece; çayır mera alanı olarak Türkiye'nin en zengin iki ilinden bir tanesi ve buna ilave, Vanlılar hayvancılığı biliyor, sektöre hâkim. Yani esasında, baktığınız zaman Van’da her şey var; hayvancılığı bilen insan var, çalışacak insan var. Yani balık gibi; balık tutmasını bilen insan da var, balık da var. Önemli olan, devletin burada yapması gereken, gerekli altyapıları, gerekli yatırım imkânlarını, rekabet şartlarını koymak.

O teşvik paketinde şunlar vardı: Eski yeni ayrım yapmadan herkese uygulanmasını istedik, asgari ücret üzerindeki işçi işveren payı kaldırılsın istedik, yatırım indirimi sağlansın istedik, nakliye desteği verilsin istedik, enerjide özel vergilerin alınmamasını istedik ve en az süre olarak da on yıllık bir sürede bu teşvik uygulansın istedik.

“Bu da yetmez.” dedik. Van için dedik ki: “Deprem nedeniyle zarar gören tüm gerçek ve tüzel kişilerin kullanmakta olduğu bütün kredileri, ticari, bireysel, kamu, özel banka ayrımı yapılmadan faizsiz olarak ertelensin. Birikmiş faizlerini de devlet karşılasın.” Bunun da kanun teklifini verdik fakat bununla ilgili de şu ana kadar hâlâ görüşülmedi.

Değerli arkadaşlar, Hükûmetin önemli bir sorunu var; ortak aklı çalıştıramıyor, ortak akıldan yararlanamıyor, muhalefetten gelen bütün teklifleri reddediyor, yok sayıyor. Ortak akıl olmadan demokrasiden bahsedemeyiz. “Her şeyi ben bilirim.” anlayışı demokrat bir anlayış değildir. Bu tür anlayış baskıcı, totaliter, otoriter bir anlayıştır. Paul Auster’le ağız dalaşı yapmak için beş gün uğraşmak yerine bir günü Van’a ayıracak kadar sorumluluk sahibi olmamız gerekiyor. Bizim için, milletimizin hayrı, onların menfaati bu kısır tartışmaların çok üstündedir. O yüzden bu teşvik paketini önce Hükûmetle gittik paylaştık. Diyoruz ki kibirle bir yere varılmaz; öfkeyle, sinirle, kavgayla, dövüşle ülke yönetilmez çünkü bu kibrin bedelini bugün Vanlılar öder, yarın bütün Türkiye öder.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, şimdi, Van bizden bir adım bekliyor, bugün hep birlikte bu adımı atmalıyız. Bu sayede Van’a da destek vermiş olacağız. Vanlıların derdine tam olarak derman olmak için, onların yaralarını sarmak için bir şeyler yapmamız gerekir; bu konuyu ciddiyetle, dikkatle gündemimize almamız gerekir. Gelin hep birlikte Van için somut adım atalım. Bir araştırma komisyonu kuralım. Hükûmet de kendilerine sunmuş olduğumuz bu teşvik projesini hayata geçirsin, yani bunu muhalefet getirdi diye bir kenara bırakmasın. Sonuç itibarıyla, bu teşvik, Van’ın kendi yağıyla kavrulmasını ve kendi kendine ekonominin, işin, aşın, sosyal barışın orada tesis edilmesini sağlayacak. Gelin hep beraber Van’a muhtaç olduğu desteği, ilgiyi el birliğiyle gösterelim ve Van için bir umut olalım.

Hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Oran.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sayın Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili.

Buyurun Sayın Tan. (BDP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

BDP GRUBU ADINA ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 6111 sayılı Kanun’da yapılması düşünülen değişikliklerin 1’inci maddesiyle ilgili görüşlerimi arz etmek üzere huzurlarınızdayım.

Sevgili arkadaşlar, bu Kanun’da tarif edilen iki ayrı nokta var. Bunlardan birisi 213 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesi, diğeri de yine 213 sayılı Kanun’un 15’inci maddesiyle ilgili düzenlemeler.

213 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesi, politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunan ve bu ülkedeki faaliyetleri nedeniyle durumları göz önünde bulundurulan firmalar ve tüccarlarla alakalı. Öncelikle bu maddenin açıklığa kavuşturulması gerektiğine inanıyorum çünkü “politik risk” kavramı oldukça geniş bir kavram. Bugün baktığınız vakit “Burada anlaşılmayacak ne var? İşte yanı başımızda Libya’da, Suriye’de politik risk var.” diyebilirsiniz ama aynı şekilde bana göre Yunanistan da aynı kapsamın içinde. Ödeme zorluğu içerisinde olan Yunanistan benzeri Macaristan, Portekiz, İspanya, İtalya gibi ülkeler de aynı kapsamda.

Yine aynı şekilde Afrika’da birçok ülke sürekli çalkantılar içerisinde, Asya’da yine bu durumda olan birçok ülke var, buna Afganistan da dâhil.

Onun için öncelikle bu maddeyle ilgili tanımın hiçbir inisiyatife yani keyfî inisiyatife yer bırakmayacak şekilde tarif edilmesi lazım. Yoksa dünyanın herhangi bir yerinde kendi hatasından dolayı sıkıntıya düşen bir tüccarın bu zararını Hükûmetten tazminine yol açacak davranışlar ve düzenlemeler kanunun suistimali anlamına gelir.

İkincisi de, yine 213 sayılı Kanun’un 15’inci maddesiyle ilgili: Burada da doğal afet nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerden bahsediliyor.

Burada da işte en son Van depreminde bu sıkıntıları yaşadık. Burada da nasıl bir yöntem takip edilecek? Bunun kapsamı hangi çerçevede belirlenecek? Yine açık ve seçik bir şekilde ifade edilmesi lazım.

En son geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet Meclisine Vanlı üniversite öğrencileri geldiler. Bunların bir kısmı paralı vakıf üniversitelerinde öğrenim görüyorlar, bir kısmı devlet üniversitelerinde. Bunların önemli bir kısmı ailelerin içine düştüğü bu sıkıntılardan dolayı üniversite yıllık öğrenim harçlarını ödeyemiyorlar, vakıf üniversitelerindeki ücretlerini ödeyemiyorlar ama bu konuyla ilgili Afet Koordinasyon Kurulunun aldığı, benim bildiğim kadarıyla -bugün sabaha kadar yaptığım incelemelere kadar, öğlene kadar yaptığım incelemelere kadar- alınmış bir karar yok ancak üniversitelerin kendi senatolarında aldıkları kararlar var, o da bazı üniversitelerin ki Kıbrıs’taki üniversitenin Rektör Yardımcısıyla da bizzat görüştüm. Dolayısıyla bu afet kapsamının da doğru olarak yine tanımlanması  lazım ve kimlere hangi yardımların yapılacağının da yine derli toplu şekilde açıklığa kavuşturulması lazım.

Sevgili arkadaşlar, bu düzenlemelerin bir yıl ile yani  afetin sona ermesini takip eden bir aydan sonraki bir yıl yerine iki ay ve iki yıl olarak düzenlenmesini teklif ediyoruz çünkü bu yaraların sarılması, tüccarın, esnafın, vatandaşın bu afetin yükünü biraz olsun hafifleterek gündelik hayatında normale dönmesi maalesef zaman alıyor. Keşke daha hızlı bir iyileşme süreci olsa da bu süre daha da kısaltılmış olabilse.

Bu görüşlerimi arz ettikten sonra, konuşmamın bu diğer ikinci bölümünde de Muş Milletvekilimiz Sayın Sırrı Sakık’ın Sayın Bülent Arınç’a yönelttiği ancak cevabını alamadığı soruyla ilgili de bir şeyler söylemek istiyorum.

Sevgili arkadaşlar, Sayın Bülent Arınç, tabii ki Türkiye siyasetinin tecrübeli, yine tabiri caizse, duayen siyasetçilerinden birisi. Mutlaka her siyasetçinin söyledikleri dikkate alınır ama bazı siyasetçilerin, tecrübeli, bilgili, deneyimli ve bulundukları konum itibarıyla da etkili insanların söyledikleri biraz daha dikkate alınır. Bu, siyasetin genel bir kuralıdır. Sayın Bülent Arınç’ın çok yakın bir zamanda bu kürsüden yaptığı konuşma, Barış ve Demokrasi Partisinin milletvekilleri tarafından, tamamı tarafından alkışlandı. Neydi bu konuşma? Cumhuriyet tarihiyle ilgili ciddi bir muhasebeydi, Sayın Şerafettin Elçi’ye, Sayın Leyla Zana’ya yanlışlıklar yapıldığı noktasında tespitlerdi, Sayın Pervin Buldan’ın acısının paylaşılmasıyla ilgili tespitlerdi. Bunların hepsi doğruydu ve bunlar söylendikten sonra da Kürtlerin bütün meşru haklarının, eğitim hakkı dâhil -bunlar işte kelime kelime zabıtlarda var- verileceğiyle ve bu verilmenin de bir lütuf olarak değil, bir hak olarak, bir mecburiyet olarak verileceğiyle ilgili beyanlardı. Bunların hepsinin altına ben ve arkadaşlarım imzalarımızı atarız. Peki, sorun nerede? Sorun şurada: Türkiye’de biz Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetini her eleştirdiğimizde Türkiye’deki Kürt vatandaşlarımız -şu an yarıdan fazlası hâlâ Adalet ve Kalkınma Partisine oy veriyor- şunu söylüyorlardı: “Çözüm gelecek. Bütün haklar tanınacak. Yeni Anayasa bir fırsattır. Sabırlı olun, bu sabrın sonucunda bütün bu haklar bir zaman içerisinde, bir termin içerisinde tanınacak ve Türkiye yeni bir toplumsal mutabakata kavuşacak.” Ve son konuşma buna en büyük örnek olarak gösteriliyordu ama maalesef ondan sonra bir Diyarbakır seyahati –ki benim de katıldığım- ve arkasından da geçenlerde bir televizyon programında -Sayın Sırrı Sakık’ın da soru olarak yönelttiği- talihsiz ifadeler bu ümitleri tekrar boşa çıkardı. Burada iki ifade var yani konuşmanın tamamını söylemiyorum, cımbızla da almıyorum. Konuşmanın içerisinde, Türkçenin bir medeniyet dili olduğu cümlenin akışı içerisinde ifade ediliyor, daha sonra da Kürtçe ana dilli eğitimin bugün niye mümkün olamayacağı, Kürtlere bir faydasının olmayacağı anlatılırken de “Kürtçe bir medeniyet dili midir?” diye bir soru yöneltiliyor. Yani burada da ince bir politika var, hüküm ifade eden bir cümle değil, bu hüküm zımnen soru olarak soruluyor.

Şimdi ben burada iki şey üzerinde durmak istiyorum. Bir, Türkiye'nin sorunlarının çözümünde kendilerine ümit bağlanan siyasetçilerin, oturmuş, imbikten geçmiş, çok düşünülmüş ve ondan sonraya, geriye dönüşü olmayan fikirleri olması lazım. Allah rahmet etsin, Millî Nizam Partisinde, Millî Selamet Partisinde Diyarbakır’da Hacı Sabri Özyaramış diye bir ağabeyimiz vardı, vefat etti, şalvarlı, sakallı, takkeli bir çarıklı erkânıharp, bize ders verirken –ki babamız yaşındaydı, belki daha da büyüktü- “Evladım, dikkat edin, siyasetin estağfurullahı olmaz. Ağzınızdan söz çıktı mı gitti, sahip olun buna.” derdi. Onun için, siyasette sık sık “estağfurullah” denilen sözlerin edilmemesi lazım. Burada, Türkiye’de Hükûmetin yeni projesi nedir? Eğer Kürtçe ana dilde eğitim de olmayacaksa, bölgesel yönetim olmayacaksa, Kürtler bir halk olarak, eşit, kardeş ortak bir halk olarak kabul edilemeyecekse o zaman çözüm nedir, nerededir, hangi bahardadır? Ve AK PARTİ içerisindeki Kürt milletvekillerinin de, insaf sahibi Kürt olmayan diğer milletvekillerinin de bu durumu değerlendirme ve muhasebe yapma mecburiyetleri vardır.

Sevgili arkadaşlar, bugün bir anket yayımlandı bir gazetede, AK PARTİ’nin oyları yüzde 54 gözüküyor. CHP konuştukça AK PARTİ artıyor ama AK PARTİ konuştukça da BDP’nin oyları artıyor. Bu duruma dikkatlerinizi çekiyorum. Siz, Konya’da, Maraş’ta, Erzurum’da, Gümüşhane’de yüzde 60 aldınız, yüzde 70 aldınız, Cumhurbaşkanı oldunuz, başkan oldunuz, padişah oldunuz. Şırnak’ı, Hakkâri’yi, Diyarbakır’ı kaybederseniz bu bir Pirus Zaferi’dir. Makas açılıyor, Kürtlerin ümitleri gittikçe azalıyor.

Yine bugün, bu araştırmayı yapan arkadaşın ifadesi; -mümkün olduğu kadar düzgün cümleler kurarak meramımı ifade etmeye çalışıyorum- yüzde 2,3 son altı ayda AKP’den BDP’ye akış olduğunu söylüyor, bu 1 milyon kişiye tekabül ediyor arkadaşlar, 1 milyon seçmen. Ne oldu da 1 milyon seçmen bugün AKP’den BDP’ye doğru aktı? Doğru değildir, yalandır, atıyor diyebilirsiniz; ben sadece durumu size arz ediyorum.

Sevgili arkadaşlar, bir proje ortaya konulması lazım, doğru düzgün bir çözüm ortaya konulması lazım ve bu çözümün bütün Orta Doğu’yu kapsaması lazım.

Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tan.

Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 150 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, geçen yıl çıkarılan 6111 sayılı Kanun ile otuz civarında kamu idaresinin alacakları yeniden yapılandırılmıştır.  Teklifin bu maddesi, iki ayrı konuda borçluların 6111 sayılı Kanun kapsamında ödemeleri gereken taksitlerinin ödeme süresinin uzatılması için Bakanlar Kuruluna yetki verilmesini düzenlemektedir. Bu konulardan biri, yabancı ülkelerde de faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden, Ekonomi Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunan ve bu ülkedeki faaliyetleri nedeniyle durumları 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesine göre mücbir sebep hâli kabul edilenlerin ödemeleri gereken taksitlerin ödeme sürelerinin mücbir sebep hâlinin bitim tarihini takip eden aydan başlamak üzere topluca veya ayrı ayrı bir yıla kadar uzatılması konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmesidir.

213 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesine göre mücbir sebepler, vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk; vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler; kişinin idaresi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler; sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması gibi hâllerdir.

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca yayınlanan 1/3/2011 tarihli ve 45 sayılı Vergi Usul Kanunu sirküleri ile bu maddede geçen “gibi hâller” hükmünün benzeri durumlarında bu kapsamda değerlendirilebilmesine imkân sağlamış olduğu ifade edilerek, Libya’da meydana gelen olayların mücbir sebep olarak değerlendirilmesi ve bu olaylardan etkilenen mükelleflerin durumunun Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesi uyarınca mücbir sebep hâli olarak kabul edilmesinin mümkün olduğu belirtilmiş ve buna göre bahsi geçen olaylardan etkilenen mükelleflerin durumlarını ispat ve tevsik eden bilgi ve vesikalarla etkilendikleri süreyi de belirtmek suretiyle gelir ve kurumlar vergisi bakımından bağlı bulundukları vergi dairesine müracaat etmeleri gerektiği, mükelleflerin müracaatlarının tetkik edilmesi neticesinde olaylardan vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak derecede etkilendiklerinin anlaşılması hâlinde durumları mücbir sebep kapsamında değerlendirilerek Vergi Usul Kanunu’nun ilgili hükümlerinden yararlandırılacağı ifade edilmiştir. Bu maddeyle de 6111 sayılı Kanun kapsamındaki alacakların aynı şekilde değerlendirmeye tabi tutulması amaçlanmaktadır. Ancak, düzenleme birçok subjektif unsur içermektedir. Ekonomi Bakanlığı olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkeyi nasıl belirleyecek? Suriye, Mısır, Yunanistan gibi ülkelerde politik risk var mıdır, yok mudur? Bu bakış açısına göre değişebilir. Bunun kriterleri ne olacak? Söz konusu ülkelerde olaylardan etkilenen mükellefler durumlarını nasıl ispat ve tevsik edecek? Hangi bilgi ve vesikaları sunacak? Etkilendikleri süre nasıl belirlenecek? Mücbir sebep hâlinin bitim tarihi nasıl belirlenecek? Bütün bunlar birtakım belirsizlikleri beraberinde taşımaktadır.

Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmelerde bu konulara ilişkin sorduğumuz sorulara yine bu konuda düzenleme yapılması için müracaat eden firma ya da sivil toplum kuruluşu olup olmadığı ve bunların kimler olduğu yönündeki sorularımıza tatmin edici cevaplar alınamamıştır. Bu itibarla, bu maddenin uygulanabilirliği konusunda kaygılarımız bulunmaktadır. Ayrıca, keyfî uygulamalara meydan verecek bir düzenleme olarak görmekteyiz. Bu düzenleme Libya’da iş yapan firma ve müteahhitlerimizin esas sorunlarına bir çözüm getirmemektedir. Alacaklarını tahsil edememiş, şantiyelerini, iş makinelerini bırakıp gelen firmalarımızın bu sorunlarının çözümü için Hükûmet tarafından gerekli girişimler yapılarak yaşadıkları mağduriyetler mutlaka giderilmelidir. AKP Hükûmetini İslam dünyasına yönelik küresel projelere maşa olmak yerine vatandaşımızın, firmalarımızın, müteahhitlerimizin haklarını ve alacaklarını alabilmeleri için çaba göstermeye davet ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz maddenin içerdiği diğer konu da, 213 sayılı Kanun’un 15’inci maddesine göre, doğal afet nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki alacaklı dairelere doğal afetin vuku tarihinden itibaren ödenmesi gereken taksitlerin ödeme sürelerinin, mücbir sebep hâlinin bitim tarihini takip eden aydan başlamak üzere, topluca ve ayrı ayrı bir yıla kadar uzatılması konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmesidir. Bu düzenleme yeterli içerikte olmamakla birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi olarak destekliyoruz.

Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmelerde, bu düzenlemenin Simav ve Van depremi ile Rize’de meydana gelen afeti kapsadığı ifade edilmiştir. Hâlbuki, ülkemizin birçok yerinde yaşanan dolu, sel basması gibi afetler nedeniyle birçok vatandaşımız mağdur olmuştur ve olmaktadır. Nitekim, son günlerde Hatay’da, Trakya’da ve ülkemizin değişik bölgelerinde yaşanan sel ve yağış gibi felaketler sonucu birçok vatandaşımız mağdur durumdadır. Uygulamada bu hususun mutlaka dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz.

Geçen yılın mayıs ayında Simav’da baş gösteren depremle ilgili henüz kalıcı tedbirler alınmamış ve endişeler ortadan kaldırılmamıştır. Vanlı kardeşlerimizin dermanı ve takati tükenmişken Van’a müjde olarak sunulan bu türlü düzenlemelerin de kısa vadede hiçbir yaraya merhem olması söz konusu değildir. Vatandaşlarımız kara kışa karşı kar altında çadır kentlerde hayat mücadelesi verirken, sizlere soruyorum, esnafa faizsiz kredi verme, borçları erteleme, birçoğunun yararlanamadığı paranın maaş olarak hak sahiplerine ödenmesi gibi uygulamaların ne gibi yararları olacaktır?

Hükûmet, Van’a siyasi kaygılardan uzak, çıkar hesaplarından arınmış bir şekilde yaklaşmalı ve Türk milletinin sıcaklığı ve şefkatiyle Van’ı çevrelemeli ve burayı kış aylarının insafına terk etmemelidir. Vatandaşımızın hakkını karşılıksız vermeli, meskeni olmayan hiçbir Vanlı kardeşimiz bırakılmamalı ve çaresizlik içinde uzanan her el kesinlikle tutulmalı ve Van’a sahip çıkılmalıdır.

Türkiye üç ayı aşkın bir süredir, Van’daki felaket zincirini ve acı verici doğal afetleri konuşmaktadır. Van’da meydana gelen deprem afeti AKP’nin başarısızlığını ve yetersizliğini bir kez daha tescil etmiştir. Felaketin başından itibaren yanlış teşhisler, isabetsiz yorumlar, enkaz üzerinde yapılan siyasi gösteriler, kafa karışıklıkları, siyasal propaganda arayışları depremin faturasını ağırlaştırmıştır.

Dünyanın yardımına koşma iddiasında bulunarak milletimizin aklıyla ve zekâsıyla alay eden AKP Hükûmeti, bırakın bunu, Erçiş’in, Van’ın elinden dahi tutmakta zorluk çekmiştir. AKP Hükûmeti, sırf güçlü görünmek için uluslararası yardımları başta reddetmiş ve sonra hepsine rıza göstermek zorunda kalmıştır. Çocuklar, analar, babalar acılar içinde kıvranırken AKP ne yapabileceğini test etmeye ve gücünü sınamaya kalkışmıştır. AKP’nin dağınık, dengesiz, düzensiz ve dejenere olmuş siyasi tutumu Van’ı daha da zora sokmuştur.

Konuşmama son verirken buradan, başta depremlerde olmak üzere doğal afetlerde vefat eden tüm vatandaşlarımıza Cenabıallah’tan rahmet diliyor, yakınlarına ve ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum; kanun teklifinin de hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kalaycı.

Şimdi, şahısları adına Malatya Milletvekili Sayın Mustafa Şahin.

Sayın Şahin, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 150 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın, 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkelerin ekonomik, sağlık, ulaşım, eğitim, kültür ve benzeri birçok alanda kalkınmasının yegâne yolu, mükelleflerden alınan vergilerdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bazı dış ülkelerdeki siyasal karışıklıklar sebebiyle yaşanan kaos ve istikrarsız ortamdan dolayı o ülkenin vatandaşları olumsuz etkilenirken aynı zamanda yabancı yatırım yapan sanayici ve iş adamları da olumsuz etkilenmektedir. Bu ülkelerde faaliyette bulunan iş adamlarımıza vergi yapılandırması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, doğal afetlerin meydana getirmiş olduğu olumsuz sonuçlar buralarda faaliyette bulunan sanayici, iş adamı, küçük ve orta ölçekli esnafla birlikte yatırımcıları da olumsuz etkilemektedir. Bu duruma maruz kalan birçok şirket faaliyetlerine ara verirken birçok iş yeri de kapanmak zorunda kalmaktadır. Doğal afetlerin yaşandığı bu bölgelerde sosyal hayat ile birlikte ekonomi de bir anda sıfırlanma noktasına gelmiştir. Dolayısıyla bu bölgedeki iş adamlarımıza ve esnafımıza vergilerini yapılandırma ihtiyacı hasıl olmaktadır. Bir devletin baki olabilmesi için her şeyden önce adil olması gerekmektedir. Elbette ki zor duruma düşmüş olan kişi, kurum ve kuruluşların mağduriyetlerinin devlet tarafından giderilmesi ise elzemdir. Kısacası, insanı yaşat ki devlet yaşasın düsturuyla hareket etmek de bir zorunluluk hâlini almaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu düzenleme ile siyasal karışıklık yaşayan ülkelerde faaliyette bulunanların ve doğal afetler sonucu zarar gören vatandaşlarımızın rahat bir nefes alması ve işlerinin devamı sağlanacaktır. Bu durum da mükelleflerin vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak nitelikte kabul edilen mücbir sebeplerin doğmasıdır. Bu mücbir sebeplerden doğal afetler, deprem, sel ve toprak kayması sonucunda canını, malını veya en yakın sevdiklerini, varlıklarını kaybetmesine yol açabilir. Bu doğal afetlere maruz kalan mükellefler bir anda iflasın eşiğine veya ödeme gücü zorluğuna düşmektedirler. İşte, biz mükelleflerin hayatlarını kolaylaştırabilmek için vergi ve kamu alacaklarına yeni bir yapılandırmayı hayata geçirmekteyiz. Bu yapılandırma çerçevesinde mükelleflerden alınan herhangi bir belge ibrazı istenmeden bu düzenlemeden faydalanabileceklerdir.

Bu mücbir sebeplerden bir diğeri ise, siyasal karışıklıklardan dolayı binlerce insanın öldüğü, ekmek kapıları olan iş yerlerinin yakıldığı ve talan edildiği, dış ülkelerde yaşanan kaos ve istikrarsızlık ortamından etkilenen bu mükelleflerimizin mevcut durumlarını belgelemeleri şartıyla yapılandırmadan faydalanabilecek ve mağduriyetleri giderilmiş olacaktır.

Yapılan bu değişikliklerle bu durumdaki mükelleflerin Maliye Bakanlığına olan taksit ödemeleri yalnız değil, aynı zamanda alacakları yapılandırılan tüm idarelere olan ödemeleri de esas alınmaktadır.

Bu kanundaki değişikliklerin ülkemize ve insanlarımıza hayırlara vesile olmasını diler, hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şahin.

Şimdi konuşma sırası, İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi’nin.

Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kanun tasarısı yeniden yapılandırılan vergi ve sigorta prim borçlarının ödenmesi uygulamasında ortaya çıkan çeşitli sorunların çözümü amacıyla hazırlanmıştır. Ancak yapılan düzenlemelerde birtakım teknik sorunlar olduğu kanaatindeyim. Bu konuşmamda onları ifade etmeye çalışacağım.

Tasarının bu maddesinde yabancı ülkelerde faaliyette bulunan mükelleflerle ilgili olarak o ülkede olağanüstü bir politik riskin ortaya çıkması hâlinde bu mükelleflere yeniden yapılandırılan vergi ve sigorta prim borçlarına ilişkin olarak bir ödeme kolaylığı getirilmektedir. Ancak ifade tarzı daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Bu sorun, bu madde, bu şekliyle sorun yaratabilir, şöyle ki: Madde diyor ki, ilgili bölümünü okuyacağım: “Yabancı ülkelerde de faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden.” Yani bir mükellef hem Türkiye’de faaliyette bulunacak hem de yabancı ülkede faaliyette bulunacak, “de” eki onu vurguluyor. Oysa mükellef Türkiye’de kurulu olmakla, bir anonim şirket Türkiye’de kurulu olmakla birlikte bütün faaliyeti yabancı ülkede olabilir. Bu durumda yararlanamaz. O zaman bunu çözmek için “yabancı ülkelerde faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden” demek daha doğru olur. Yani “de” ekini kaldırırsak sorun çıkmaz. Bu şekliyle sorun çıkar. Bunu yorumla çözeriz diyebilir Maliye Bakanlığı ama kanunu zorlamış olur. Bana göre yorumla çözemezler.

İkincisi, -bu, bu şekilde yazıldıktan sonra, Ekonomi Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkeden söz ediliyor. Şimdi, Ekonomi Bakanlığına olağanüstü bir yük veriyoruz. Tespit edecek, tespit için çalışmalar yapacak, ilgili ülkedeki büyükelçiliğe yazacak, faaliyetlerde bulunacak. Oysa onun yerine “Ekonomi Bakanlığınca karar verilen” denilirse bütün bu formaliteye gerek yok. Örneğin Libya’da bir politik riskin olduğu ortaya çıkmıştır, başka ülkelerde de ortaya çıkabilir.

Bir diğer konu, doğal afetin vuku bulduğu –Van Erciş depreminden hareketle böyle bir düzenlemenin yapıldığı anlaşılıyor- tarihten itibaren ödenmesi gereken vergilerle ilgili olarak mücbir sebep hâli getiriliyor. Evet, güzel, iyi ama şunu sormak isterim ben Hükûmete: 23 Ekim 2011 tarihinde Van’da deprem meydana geldi. Van ekonomisi altüst oldu. İnsanlarımızın yaşamı altüst oldu. Büyük bir yıkım meydana geldi özellikle Erciş’te. Aradan yaklaşık dört aylık bir zaman geçti. 4’üncü aydayız. Hükûmet acaba özellikle Erciş merkezli bu deprem nedeniyle varlıklarını önemli ölçüde kaybeden mükelleflerimizle ilgili olarak bir terkin yasası hazırlığı içine girmedi mi? Çoktan girmiş ve bunun Parlamentoya gelmiş olması gerekirdi.

17 Ağustos 1999 tarihinde Adapazarı’nda meydana gelen depremde, 12 Kasım 1999 tarihinde Düzce’de meydana gelen depremde, bu depremleri takiben o zamanki hükûmet, 26 Kasım 1999 tarihinde 4481 sayılı Kanun’u çıkardı. Bakın, dördüncü ayda. Çok daha büyük bir deprem vardı, dördüncü ayda hükûmet kararını verdi. “Şuralarda şu vergileri terkin ediyorum.” dedi, “Siliyorum.” dedi, “Şurada şu oranda siliyorum.” dedi, tavrını ortaya koydu, mükellefler geleceğe rahat bir nefes alarak baktılar. Mükellef şimdi önünü göremiyor.

Bir diğer konu, Van’da deprem meydana geldi. Bu deprem, Van’la ilişkide bulunan diğer illerimizdeki mükellefleri de etkiliyor. Oraya mal satmış, alacağı var, şimdi tahsil etmesi mümkün değil. Şüpheli alacak olarak bunu kayıtlarına intikal ettirebilmesi için dava etmesi lazım Van’daki mükellefi; insani nedenlerle dava etmesi mümkün değil. Bunun bir yasayla çözülmesi gerekir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu sorunun çözümü için bir yasa teklifi verdik. Ben verdim. Bekliyor ama o teklifi nedense buralara getirmiyorsunuz. Getirmiyorsanız bari buraya bir madde ekleyelim, burada bu sorunu da çözelim. Bence bu maddeyi oylamayalım, bu sorunları düzeltelim. Popülizm yok bakın söylediklerimde. Bunu, o şekilde çözümü üreterek oylayalım.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.

Şimdi, madde üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.

Sisteme girmiş arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.

Sayın Tanal, İstanbul Milletvekili…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkan.

Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde, gerek milletvekillerinin yanında sekreter ve danışman olarak çalışan aşağı yukarı 1.500-2 bine yakın personel var. Bunlar, 15 Ocak 2012 tarihi itibarıyla geçici görevliden sözleşmeli personel statüsüne geçirilmiştir ancak bunların maaşları -1.400 lira eksik olarak- 15 Ocak ile 15 Şubat arası ödenememektedir veya alınan maaşlar geri alınacaktır. Bu, bir adaletsizliktir. Bunu düzeltmeyi düşünüyor musunuz? Bu birinci sorum.

İkinci sorum, Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Bey, bir konuşmamda “Bu bir fantezi düşüncedir.” demiş idi. Başbakanlık statüsü nasıl kurulur? Bunu mümkünse açıklar mısınız bana?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tanal.

Sayın Demir…

NURETTİN DEMİR (Muğla) – Teşekkür ederim Başkan.

Hatay ilinde ocak ayı ortalarında yaşanan sel felaketi Hatay’da çiftçiyi felç etmiştir. Yine, 6-7 Ocak tarihlerinde de Köyceğiz ilçesinde büyük bir sel felaketi yaşandı; 261 narenciye üreticisi, 275 sera ve çiftçi, 3.062 arıcı zarar gördü; 5 köy su altında kaldı ve altyapı hasarı oluştu. Bu bölgelerde hasarlar giderilecek mi; zararlar karşılanacak mı; banka ve zirai krediler ötelenecek mi; kamu borçları terkin edilecek mi?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Şandır…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kanunun genel gerekçesinde “tabii afet yaşanan yerler” tanımı var. Tabii, bu tabii afet yaşanan yerlerin tanımında hangi kanuna dayandırılacak? Eğer afet kanununa dayandırılacaksa varlığının yüzde 40’ını kaybetmesi gerekiyor. Dolayısıyla Hatay’da, Muğla’da, Antalya’da ve Türkiye'nin birçok bölgesinde yaşanan sel felaketi, aşırı yağışlardan dolayı çiftçilerin uğradığı zararları karşılamak adına veya işte, borçlarını yapılandırmak adına bu kanun kullanılabilecek mi? Değerli Arkadaşın sorduğu sorunun devamı olarak tekrar ediyorum: Hatay’da, Muğla’da, Antalya’daki afet yaşayan insanların borçlarını yeniden yapılandıracak mısınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şandır.

Sayın Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, örneğin -sayın milletvekilleri söyledi, Hatay’dır, Fethiye’dir- önümüzdeki günlerde don olayı olduğu zaman, sel olayı olduğu zaman bu kanun oralarda oluşacak herhangi bir tabii afette onları da içeriğine alacak mıdır, yoksa onlar için gene ayrı bir kanun mu çıkaracağız? Bu kanunla bir bütünü Vergi Usul Kanunu’nun içeriğine girmiş midir ve her seferinde yeni kanun mu çıkaracağız?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Kuşoğlu…

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bu kanun Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken biz bu 6111’in gerekçesiyle ilgili olarak tatmin edici bir cevap alamamıştık. Kaç Türk firması Libya’da zor durumda ve bahse konu tutar nedir? Yani ne kadarlık bir meblağdan bahsediyoruz, bununla ilgili bir bilgi verebilir misiniz.

Çok teşekkür ederim. 

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Susam…

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Bakana sormak istiyorum: Özellikle zor bir kışta birçok üreticimiz soğuk nedeniyle zarara uğradı. Yağışlar, sel felaketi ve rüzgâr nedeniyle zarar gören birçok üreticimiz var. Bu üreticilerimizin borçlarının ertelenmesi konusunda önemli talepler var. Bunlardan bir tanesi de kesme çiçek üreticilerinin talepleridir. Bunların, örtü altı üretim sigortası kapsamına çoğu giremiyor. Çünkü örtü altı sigortası çok ciddi koşullar istediği için küçük üreticilerin bu konudan yararlanamaması söz konusu. Bu anlamıyla Ziraat Bankasına bunların borçları var. Bu borçların ertelenmesini ve SGK borçlarının ertelenmesini düşünüyor mu? Çiçekçilikte uygulanan yüzde 18’lik KDV oranı, çok ciddi şekilde, kayıt dışılığın da olduğu bu sektörde kayıt içinde olanları zorlamaktadır. KDV oranlarının düşürülmesini düşünüyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.

Sayın Bakanım -beş dakika- şu anda sıra sizde.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Tanal Arkadaşımızın, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışan personelin özel durumuyla ilgili sorusuna konuyla ilgisi olmaması sebebiyle -ben de bilgi sahibi değilim- cevap veremeyeceğim.

“Başbakanlık statüsü nasıl kurulur?” diye bir soru sordu. Bununla ilgili, Başbakanlık teşkilatıyla ilgili bir kanunumuz var. Ama kendisiyle görüştüğümüzde bana bu soruyu değil…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Doğru.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – …Başbakan yardımcılarının atanması konusunda bir değerli hukukçunun -zannediyorum, ismini hatırlayamadım- “Önce devlet bakanı olarak atanmaları gerekir, ondan sonra başbakan yardımcısı olarak görevlendirilmesi gerekir.” diye bir düşüncesini bana sormuştu. Ben kendisine mi, yoksa bu konuyu dile getiren arkadaşlara mı söyledim; bunun bir fantezi olduğunu söyledim. “Biz 4 Başbakan Yardımcısı arkadaş olarak Hükûmetin ilanında nasıl atanmışsak, bu yasal prosedüre uygundur.” demiştim. Buradaki sorusuysa “Başbakanlık statüsü nasıl kurulur?” şeklinde. Zannediyorum aynı konuyu anlatıyor.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Özür diliyorum, başbakan yardımcısı…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Tamam, ben de onu tashih etmek istiyorum.

Yani, bugünkü başbakan yardımcılığının geçmişte başbakan yardımcılığı görevinde bulunanlardan çok farkı yok. Sadece devlet bakanlıkları kaldırılmış oldu. Bunların bir kısmı icracı bakanlık hâline dönüştü, bir kısmı doğrudan başbakan yardımcısı olarak atandı ve Meclisimizden de güvenoyu aldı bildiğiniz gibi.

Tabii afetlerle ilgili çok soru var. Tabii afet yaşanan yerlerin tanımında Vergi Usul Kanunu’nun 15’inci maddesi esas alınıyor. Bu madde afet nedeniyle mücbir sebep kabul edilirse bunu ilan etmek durumunda  kalabiliyoruz.

Diğer, Hatay’da yaşanan sel felaketi hepimizin üzüntüyle hatırladığı bir konudur; köylerin su altında kalması ve büyük zararlar oluşması, borçların terkin edilip edilmeyeceği. Sayın Şandır da aynı konuyu dile getiriyor.

Sayın Aslanoğlu “Sel ve don olduğu zaman da bu kanun uygulanacak mı?” diyor.

Sayın Susam da, yağışlar, sel felaketi sebebiyle kesme çiçek konusunda neler yapacağını söylüyor.

Biz, Vergi Usul Kanunu kapsamında, bu illerdeki mükelleflerin durumunu mücbir sebep hâli kabul ettiğinde bunlar da kanun teklifinden yararlanabilecekler diye düşünüyoruz.

Sayın Kuşoğlu’nun sorusu muhalefet şerhi içerisinde de dikkatimi çekmişti, Sayın Aslanoğlu ve Kazım Kurt’la birlikte: “Libya’daki siyasi karışıklıklar gerekçe gösterilmesine rağmen, Libya’daki durum dolayısıyla kaç Türk firmasının, ne kadarlık bir meblağdan dolayı zorda olduğuyla ilgili olarak tatmin edici bilgi alınamamıştır.” Şimdi de aynı soruyu soruyorlar. Doğrusu, şu anda bu cevabı verebilecek verilere sahip değilim. Yazılı olarak cevaplandıracağım.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, süremiz varsa ki var, bir soru daha sorabilir miyim?

BAŞKAN – Affedersiniz, sisteme girmiş arkadaşlar var, bu süreyi onlar kullanacaklar.

Bu süreyi -Sayın Işık sıradaydı- kullanmak istemiyor mu?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Kullanacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Van depremi nedeniyle bölgede çalışan devlet memurlarına, bilindiği gibi, Bakanlar Kurulu kararıyla bir ek ödemede bulunuldu ancak aynı görevi yapan Simav depremindeki görevlilere ise maalesef bu yardım ve ek ödeme yapılmadı. Bu ayrımcılığın giderilmesi konusunda elinizden geleni yapabilir misiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Sakık

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Gerçi burada birkaç kez seslendirdim ama bugüne kadar hâlâ sonuç alamadım. Yani bu yıl hem soğuklardan dolayı hem de Van depreminden sonra Erciş’te üreticilerin büyük bir çoğunluğu mesela pancarlarını toplayamadılar; hatta çevre illerde, Bitlis’te, Ağrı’da, Muş’ta büyük bir mağduriyet var. Bunu yetkili bakanlarla da birkaç kez paylaştık ama şu ana kadar bir sonuç alamadık. Buradan bir yasa geçiyor, o mağdurları dâhil edebilmek ve -zaten depremden dolayı büyük bir mağduriyet var- bu mağduriyeti giderebilmek için ne yapılabilir? Sayın Bakanın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Son iki soruya…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Efendim, Sayın Işık Van depremindeki kamu görevlilerinin haklarını aldıklarını ama Simav depreminden dolayı bundan mahrum kaldıklarını ifade ediyor.

Sayın Sakık da Erciş’teki üreticilerin mağduriyetinden bahsediyor.

Bu konudaki çalışmaların ne aşamada olduğunu yazılı olarak cevaplandıracağım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Zaman var daha…

BAŞKAN – Beş saniye var, cevaba zaman yok.

Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

150 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 1. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

Madde 1- 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 168’inci maddesinin birinci fıkrasına “bir aya kadar” ibaresinden sonra gelmek üzere “; her ne sebeple olursa olsun ödenmesi gereken taksitlerin ödeme sürelerini bir yıla kadar” ibaresi eklenmiştir.

             Ferit Mevlüt Aslanoğlu                   Haydar Akar                         Aydın Ayaydın

                         İstanbul                                    Kocaeli                                    İstanbul

                 Mustafa Moroğlu                   Mehmet Ali Susam                        Umut Oran

                           İzmir                                        İzmir                                     İstanbul

                                               Osman Aydın                       M. Serdar Soydan     

                                                     Aydın                                    Çanakkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Sayın Susam.

Süreniz beş dakika. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifiyle ilgili olarak burada konuşan arkadaşların altını çizdiği bir konu vardı: Yurt dışında herhangi bir nedenle yapılandırmaya girmiş borcunu ödeyememe durumunda olan arkadaşlar ile yurt içinde tabii afetler ve benzeri doğal şartlar nedeniyle borçlarını ödeyemeyenlere yeniden bir kolaylık sağlanması. Ancak konuşmalarda da herkesin dikkatini çekecektir ki, yurt içindeki olay çok afaki bir nokta. Ben bundan önce Sayın Maliye Bakanına sordum, “Yapılandırmayla ilgili olarak kaç kişi müracaat etti ve ödeyemeyenlerin sayısı kaçtır?” dedim, aldığım cevap: “2 milyon 384 bin 29 kişi başvurmuş, 272.606 kişi şu anda borçlarını ödeyemediği için yapılandırmadan vazgeçmiş durumda.”

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – “800 bin kişi” dedi şimdi.

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Bana gelen bilgiyi söylüyorum, 800 bin kişi ise çok daha ileri boyutlarda.

Arkadaşlar, bu borç ödeme nasıl oluyor; bunu söyleyeyim size: İki ayda bir yapılandırmaya giriyorsunuz, eğer kamu kurumlarından vergiye, SSK’ya ve benzerleri ne varsa ay ay böldüğünüzde, her ay bir ödeme yapıyorsunuz, bir de yeni gelen borçlarınızı ödüyorsunuz. Eğer taksitinizi sürekli öderseniz ama yeni borcunuzu ödemezseniz bile yapılandırma feshediliyor ve bugün bu ekonomik kriz içerisinde küçük işletmeler ciddi bir şekilde her ay bu sıkıntılarından dolayı büyük bir zorluk içerisinde bunalıyorlar ve “Ne olursa olsun.” deyip, artık, bu işten vazgeçiyorlar. İşte 800 bin kişiye çıkan rakam bu.

Bugün madem bir yeniden yapılandırmanın önünü açıyoruz, bu açtığımız yeniden yapılandırmada, biz, iki taksit üst üste veya yıl içerisinde iki taksitini ödeyemeyenleri yapılandırmadan uzaklaştırdığımız kanunu, bir düzenlemeyle süreyi bir yıl içerisine çıkartırsak bundan sonra herkesi, tekrar, bu 800 bin kişiyi de bu yapılandırmayı ödeme noktasına getirebilecek bir noktaya getiririz ve böylece bu insanlar tekrar borçlarını ödemek durumunda olurlar ve bu anlamıyla onları tekrar ekonomiye kazandırmış ve borç ödemede onları bir şekilde ödüllendirmiş oluruz. Eğer bunu yapmazsak bugün 800 bin kişi daha bu ekonomi çarkı içerisinde çok yüksek bir borç batağıyla karşı karşıya kalacaklardır.

Yapılandırma avantajlı bir durumdur. Bir kişinin bu yapılandırmayı iki taksit üst üste ödeyememesi keyfinden olmaz, muhakkak ki bir zorunluluktan olmaktadır. Bu ödeyememenin nedeni sadece o kişiye ait olmayan, doğal afet… Az önce Sayın Akif Hamzaçebi söyledi; Van’da alacağı olan İzmirli bir insan, Van’daki alacağını tahsil edemediği zaman yapılandırmada aynı şekilde zor duruma düşüp borcunu ödeyemiyor. Ne yapacaksınız? Nasıl ispat edecek? Benim oradaki alacaklarımı tahsil edemediğim için yapılandırmamı ödeyemediğimi nasıl ispat edeceğim?

Bu bir fırsattır. Bu kanunu bu noktada buraya getirdiniz. Libya’daki müteahhitlerimizin veya başka ülkelerdeki müteahhitlerimizin derdine derman oluyorsunuz ama 800 bin kişilik küçük esnafın da, tüccarın da, KOBİ’nin de derdine derman olun. Bu kanuna ekleyeceğimiz küçük bir maddeyle, bu insanların yeniden yapılandırmaya kazandırılmaları ve borçlarını ödeme fırsatını yakalama imkânını sağlayacağız.

Bu Meclisin bu konuda bu duyarlılığı göstereceğine ve bu duyarlılıkla Komisyonun da, bu Meclisteki iktidar partisinin de bu önergemize destek vereceğine inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.

Şimdi, Hükûmetin ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi, 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutmadan önce, teklifin 2’nci maddesiyle 6111 sayılı Kanun’a eklenmesi öngörülen ek madde 1 ile 4749 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinde değişiklik yapılırken devamında aynı Kanun’a geçici madde 25 eklenmektedir. Bu nedenle, ek madde 1 ve geçici madde 25 ayrı ayrı görüşülecektir.

Şimdi, 2’nci maddeye bağlı ek madde 1’i okutuyorum:

MADDE 2- 6111 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

EK MADDE 1- (1) 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Dış borcun tahsisi" tanımındaki "ve Karayolları Genel Müdürlüğüne" ibaresi ", Karayolları Genel Müdürlüğüne, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne" şeklinde değiştirilmiş ve aynı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

BAŞKAN -  Madde üzerinde söz alan milletvekillerini arz ediyorum:

Cumhuriyet Halk Partisi adına Aykut Erdoğdu, İstanbul Milletvekili; Barış ve Demokrasi Partisi adına Nazmi Gür, Van; Milliyetçi Hareket Partisi adına Mehmet Şandır, Mersin Milletvekilleri.

Şahısları adına Ertuğrul Soysal, Yozgat; Mustafa Baloğlu, Konya; Kamer Genç, Tunceli.

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Aykut Erdoğdu, İstanbul.

Buyurun Sayın Erdoğdu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli üyeler; 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, şimdi, bu kanunun, bu kanun maddesinin amacı nedir, önce bir ondan bahsetmek istiyorum size. Bildiğiniz üzere, 4749 sayılı kamu finansmanıyla ilgili bir kanun var ve bu kanunun maddesinde dış borçla alakalı iki terim var, dış borcun ikrazı ve dış borcun tahsisi. Şimdi, “dış borcun ikrazı” demek, hazinenin şartlarını değiştiremeden direkt kuruma kullandırdığı borç demek; “dış borcun tahsisi” demek, şartlarını değiştirerek kullandırdığı borç demek ve bu da 5018 sayılı Kanun’a dönüyor. Burada da dört cetvel var ama bu kanunun maddesiyle ilgili iki tane cetvel var. Birinci cetvel bakanlıkları sayıyor, bildiğimiz icrai bakanlıkları. İşte, 5018 sayılı Kanun çıkarken bir hata yapılıyor ve bu (I) sayılı cetvelin içerisine bu iki büyük yatırımcı kuruluş konuluyor, Karayolları Genel Müdürlüğü ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü. Aslında baktığınızda bunların kendi öz gelirleri olduğu için (II) sayılı cetvelde olması gereken kuruluşlar (I) sayılı cetvel içerisine konuluyor ve bu sorunlar çıkmaya başlıyor. İşte “hızlı yasama” dediğimiz şeylerin içerisinde de sürekli bu hataları yapmaya başlıyoruz arkadaşlar, ondan sonra da  yavaş yavaş bunları düzeltmek için Meclise gelmeye başlıyor ve bütün bunları düzeltmek için de Meclis gereksiz bir efor sarf ediyor.

Şimdi, baktığınızda, bu Devlet Su İşleriyle alakalı 662 sayılı bir Kanun Hükmünde Kararname çıkarıldı. İlginç, bu kanun hükmünde kararnamede, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla ilgili bir kanun hükmünde kararname çıkarılıyor, içine Devlet Su İşleriyle ilgili hükümler konuluyor, onu koyarken bunlar unutuluyor, unutulduktan sonra tekrar Meclis gündemine geliyor ve burada tekrar düzeltme çabası başlıyor. Peki, niye böyle bir şey çok acele bir şekilde Meclis gündemine geliyor? Çünkü sizin İşsizlik Fonu’ndan el koyduğunuz bir 10 katrilyon para vardı ya hani işsize ödenmesi gereken de işsize ödemediğimiz 10 katrilyon Hazineden bu Karayollarındaki, Devlet Su İşlerindeki müteahhitlere ödendi. Şimdi o para azaldı. Şimdi oradaki müteahhitler ağlamaya başladılar özetle, bu parayı istemeye başladılar arkadaşlar. Bunu çok profesyonel, Hazineci olarak söylüyorum değerli kardeşim.

Peki, bu parayı istediklerinde sıkıntı çıkınca da para bitince ne oldu? Şimdi, bu paralar Hazineden ödeniyordu. Hazine bürokrasisi diğer bürokrasilere göre biraz daha kaliteli bir bürokrasi. Kendi nakit planı var, şirketler başvuruyor, onu da adaletli bir şekilde dağıtmaya çalışıyor. Tabii, her seferinde de bu Meclisten Hazine Müsteşarlığına telefon gidiyor “Şunun alacağını erken ödeyin, bunun alacağını erken ödeyin.” Bu da son derece önemli. Şöyle ki önemli: Baktığınızda, mesela 20 trilyon alacağı var bir şirketin, iki ay önce ödenmesi onun için öyle bir finansman kolaylığı sağlıyor ki ve ne yazık ki Hazine Müsteşarlığı bu Meclisten gelen telefonların baskısı altında direnmeye çalışıyor. İşte bu direnci kırmak için de ne yapıldı? Yurt dışından dış kredi bulundu ve bu yurt dışından bulunan dış kredi de ikraz olarak kullanılamadığı için ve bu kanun hükmünde kararnamede düzeltilebilecekken de düzeltilemediği için de alelacele Plan Bütçe Komisyonunda bu kanuna bir madde konuldu ve bu şekilde halledilmeye çalışıldı.

Şimdi, baktığınızda… Ben gelmeden önce Devlet Su İşlerinin aldığı ihalelere baktım arkadaşlar ve çok ilginç bir şey vardı -Sayın Bülent Arınç burada mı bilmiyorum ama çıkmış- Devlet Su İşlerinden en çok ihaleyi alan firma, eski bir milletvekili. Şimdi burada adını vermeyeceğim çünkü ihalesiyle alakalı bir tespitim yok. Ama şunu söylüyorum: En çok ihale alan şirket, eski bir milletvekili. Şimdi, bu eski milletvekili sürekli Hazineyi de işte bu konularda arayan şirketlerden birisi. Şimdi, sorun nereden çıkıyor? Bir başka şirket var, 2’nci sırada en çok ihaleyi alan. O da baktığınızda, diğer kurumlarla da karşılaştırdığınızda yaklaşık 1 katrilyonun üzerinde ihale almış. Bu şirket de 1 katrilyonun üzerinde ihale almış.

Arkadaşlar, kamu ihale kayıtlarına baktığınızda bir 25-30 tane şirket var, bunlar kamu ihalelerinin çok ağırlıklı bir kısmını almışlar. Peki, bu şirketlerin ortak özelliği ne? Bunlar ASKON, TUSKON, MÜSİAD gibi derneklerin kurucu üyeleri. Şimdi, bizi hiç ilgilendirmez; bir şirketin sahibinin siyasi görüşü, dünyevi görüşü, uhrevi görüşü bizi gerçekten hiç ilgilendirmez. Velev ki bu şirketlerin patronları seçimlerde iktidar partisine açık açık destek vermişse, yapılan referandumda çıkıp televizyon kameraları karşısında sizinle aynı şeyleri söylemişse, işte kamu kaynaklarının haksız ve usulsüz olarak bu şirketlere aktarıldığı yönünde ciddi bir kanaat oluşur ve bütün ülkelerde bu sorundur. Şimdi, mesela, biz buraya geldik; üç ay boyunca, hatırlıyorsunuz, burada sadece uluslararası anlaşmaları konuştuk, değil mi? Hiç Kamu İhale Kanunu’nu konuşmak aklımıza geldi mi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nu?

Arkadaşlar, bugün devletin yaptığı harcamaların sadece yarısı Kamu İhale Kanunu’nda, kalan yarısının bir hukuki dayanağı yok. Her kaynaktan bütün iş adamları, Avrupa Birliği, herkes bastırıyor rekabetçi bir kamu ihaleleri sistemi yaratalım diye; yaratmıyoruz. Niye yaratmıyoruz? Çünkü rahat iş yapmak istiyoruz.

Şimdi, buraya gelen konuşmacılar 6111 sayılı Kanun hakkında işte şube müdürlerinin ellerine yazıp verdiği notları okumaya çalıştılar, ben de anlamaya çalıştım, çoğunu da anlamadım. Ben size 6111 sayılı Kanun’la ilgili başka bir şey anlatayım. Şimdi, bu 6111 sayılı Kanun hazırlanmadan önce Hazinede benim yürüttüğüm bir soruşturmada fakir ailelere kömür dağıtımında çok büyük bir yolsuzluk ortaya çıktı. Kömür madenlerinin ihale sonrası şartlarının değiştirilerek yine başka bir eski milletvekiline nasıl verildiği, daha sonra o kömür işletmelerinin nasıl ihalesiz olarak, fahiş fiyatlarla bunlardan mal aldığı, sadece benim tarafımdan değil -şimdi siz dersiniz ki sen Cumhuriyet Halk Partilisin, sen böyle taraflı bir inceleme yaptın- benim dışımda 3 tane müfettiş tarafından tespit edildi, bizim dışımızda da Sayıştay tarafından tespit edildi. Fakir ailelere kömür dağıtma arkadaşlar, fakire kömür dağıtma; yoksulun üzerinden yolsuzluk diyoruz ya... Ve ne oldu? Hazine bu parayı ödemedi; yaklaşık 530 trilyon, bir de 400 trilyon üzerine geldi, 930 trilyon. Çünkü bürokratlar “Böyle bir şeyi ödeyemeyiz.” dediler. Peki, bu çok övündüğümüz 6111 sayılı Yasa’da ne oldu? Bir madde konuldu içine, denildi ki: “Fakir ailelere Kömür Dağıtım Projesi Kamu İhale Kanunu’na tabi değildir.” Bir gece yarısı geçiyordu, Allah’tan o zaman Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri vardı… Bu ne demek biliyor musunuz? İhaleye fesat karıştırma suçu işte o Kamu İhale Kanunu’nda tanımlanmıştı ve Ankara’da savcılıktaydı ve ne yazık ki o dönem burada görev yapan Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin el kaldırmasıyla bu yolsuzluk aklandı.

Şimdi siz diyorsunuz ki: “Bizde çoğunluk var kardeşim, biz el kaldırırız işte bu iş geçer.” değil mi? İşte tarih böyle not ediyor, sadece bu dönem değil, her dönem geldiğimizde… Belki çok üzülüyorsunuz, içinizde çok dürüst arkadaşlarımız olduğunu da biliyorum ve bunu size hatırlatacağız çünkü burada 300 küsur milletvekili el kaldırdığında 1 adam daha fazla zengin oluyor, 1 bebeğin sütünden alınan KDV o adamın cebine gidiyor. Niye? Neden gidiyor hiç düşünüyor musunuz? Eminim ki gönlünüz buna elvermiyor.

Şimdi, ben Sayın Bülent Arınç’a sordum… Bülent Bey demişti ki: “Türkiye'nin bağırsakları temizleniyor.” Değil mi, bu TMSF’yle ilgili yolsuzluklar ortaya çıktığında “Türkiye'nin bağırsakları temizleniyor.” demişti.

Şimdi, Sayın Bakan burada, bakın elimde 400 milyar dolarlık bu yeni kentleşme yasası var ya, onun madde 8’ini söylüyorum size, diyor ki: “Burada yapılacak bütün işler 4734 sayılı Kanun’un 21/b maddesine…” Bunu ben size şöyle tercüme edeyim: Açık ihale yapmayacağız kardeşim -önünüzde 400 milyar dolarlık iş var ya- ilansız davetiye usulüyle yapacağız. Sayın Bakanın veya Başbakanın sevdiği firmaları çağıracağız, biz ihaleyi onlara vereceğiz.

Bu sadece bizim sorunumuz değil arkadaşlar, bu hepinizin sorunu. O tüyü bitmemiş yetimin parasıyla ödüyoruz bunları, milletvekillerinin maaşlarıyla ödemiyoruz. Onun için, sanmayın biz aptalız, biz bunları görmüyoruz. Ta taslağından itibaren biz bunları görüyoruz ve çıkıp bütün Türkiye’ye anlatacağız, bütün Türkiye’ye şunu söyleyeceğiz: Arkadaşlar, siz iktidara paranızı emanet ettiniz ve bu İktidar açık ihale yaparak bütün firmaları çağırıp, “Kardeşim, en kaliteli malı bana en düşük fiyata kim getirecek?” demeyecek, 3-5 tane yandaşına davetiye gönderecek, ki kırmak istemiyorum ama ne yazık ki davetiye gönderilene yandaş denir. 400 milyar dolarlık ihaleden bahsediyoruz, Türkiye'nin geleceğinden bahsediyoruz.

Burada birbirimizi yiyoruz konuşurken. Asıl konuşacağımız konular bunlar ama Hükûmet gündemimize getirmiyor, işte böyle kaçırarak getiriyor.

Sayın Bakan, bütün Türkiye’ye anlatacağız bunu. Böyle bir madde olmaz. Bu sadece sizin paranız değil. Başka konular da var, daha önümüzde günler de var. Ben, sizi böyle aydınlatmaya, anlatmaya devam edeceğim ve çok iyi niyetli bunu yapmaya çalışacağım.

Ben, hepinizi saygıyla selamlıyorum, çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Erdoğdu.

Şimdi sıra Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Van Milletvekili Sayın Nazmi Gür’de.

Buyurun Sayın Gür.

Süreniz on dakika.

BDP GRUBU ADINA NAZMİ GÜR (Van) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, grubum adına hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Bu görüşülmekte olan yasanın 2’nci maddesi üzerine grubum adına söz aldım ama bu akşam sizlere burada çokça görüşülen Van ve deprem sonrası durumla ilgili görüşlerimizi, taleplerimizi bir kez daha dile getirmek istiyoruz.

Sayın Başkan da buradayken, Sayın Bayraktar, özellikle Van depremi ve sonrasına ilişkin yaşananları, düşünülenleri ve bundan sonra olabilecekler üzerinde düşüncelerimizi dile getirmek istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, Van depremiyle birlikte yaklaşık 1 milyon, 1 milyon 50 bin nüfusu olan bir kent, deprem sonrası yaşanan ağır sarsıntıyla birlikte âdeta kaderiyle baş başa bırakıldı. Tabii, bu depremin çok ağır sonuçları oldu. Bu sonuçlar sadece kaybettiğimiz insanlar, yıkılan binalar değil, bunun ağır psikolojik sonuçları, çok ağır ve zamana da yayılacak sonuçlarını ortadan kaldırmanın zor olduğu sosyal sorunlara ve özellikle de ekonomik sorunlara yol açtı.

Birkaç hafta önce Van’dayken esnafla konuştuk, tek tek esnafı gezdik, esnaf birlikleriyle konuştuk, görüştük, Van Ticaret Odasıyla görüşmelerimiz oldu. Sorun, olduğu gibi, dağ gibi orada duruyor ve sorunun çözümü konusunda, özellikle Hükûmetin sorumluluğu açısından söylüyorum, Van’daki yaraları saracak ve özellikle halkımızı rahatlatacak önlemler konusunda ciddi bir adım atılmış değil, ciddi bir yaklaşım gösterilmiş değil.

Tabii ki deprem sonrası, özellikle geçici konutlar konusunda sıkıntı hâlâ aşılmış değil, verilen sözler zamanında yerine getirilmedi. Bunu belki kısmen anlayışla karşılayabilirsiniz, “’İşte şu kadar konteyner sözü vermiştik, şu ocak sonunda herkes sıcak yuvasına kavuşacak.’ demiştik ama kar yağdı, yollar kapandı, yok üretici firmalardan kaynaklı gecikmeler oldu.” diyebilirsiniz, ancak değerli arkadaşlar, bugün binlerce insan hâlâ Van’da çadırlarda yaşıyor.

Biraz önce değerli bir milletvekili dile getirdi, şimdiye kadar 11 insanımızı sadece ve sadece yaşanan yüzlerce çadır yangınında kurban verdik. Bu konuda da en ufak bir önlem söz konusu değil, bu konuda da en ufak bir çalışma söz konusu değil.

Tabii, geçici konutlardan sonra muhakkak kalıcı konutlar da gerçekleştirilecek. Sayın Bakan, geçenlerde on bin konutun ihalesinin tamamlandığını ve bir kısmının da yapımına başlandığını, en geç temmuz sonu ya da ağustos sonu hak sahiplerine verileceğini ilan etti. Bu, tabii ki kulağa hoş gelen… Bu kadar kısa bir sürede, bu kadar, bin konutun yapılacağı muhakkak ki çok önemli, hepimiz açısından son derece önemli. Nihayetinde, depremin yaralarını sararken en acil olan nedir? İnsanların sıcak bir yuvaya kavuşmasıdır. Hükümet ne yapıyor bu konuda? İnsanların sıcak yuvaya kavuşması için, bir an önce konutlarını hazırlamak, teslim etmek için çaba gösteriyor. Bu çabayı takdirle de karşılayabilirsiniz. Ancak, değerli arkadaşlar, şurası çok açık ki on binlerce konutun yıkılacağı hem Erciş’te hem Van’da ve kısmen de merkez köylerde sadece on bin konutun yetmeyeceğini hepimizin bilmesi gerekiyor, en çok Sayın Bakan bunu biliyor.

Tabii, bu konut ihalelerinin kimlere verildiğini, hangi müteahhitlere verildiğini kamuoyu bilmiyor, bizler de bilmiyoruz. Örneğin, bir Van Milletvekili olarak ben, Van’daki TOKİ’nin 10 bin konutunun ihalesinin hangi şirkete verildiğini, örneğin bu şirketlerin tamamına yakınının Karadenizli olup olmadığını biz bilmiyoruz ya da bir eski milletvekilinin yandaş birkaç firmasına bu ihalelerin verildiğini bilmiyoruz değerli arkadaşlar. Bunu bilmek de mümkün değil, herhâlde işbaşı yaptıklarında bu ihaleleri alan firmaların da kimler olduğunu, nasıl olduğunu ve bu ihaleleri nasıl aldığını bileceğiz, oysa bu ihalelerin açık yapılması, kamuoyunun gözü önünde yapılması, şeffaf yapılması bir demokratik ilke gereği.

Oysa Sayın Bakandan, Sayın Hükûmetten bizim bir ricamız vardı, Van Milletvekili olarak bir ricamız vardı, biz şunu söylemiştik: Eğer gerçekten Van’ın ekonomik ve sosyal kalkınmasının bir an önce olmasını istiyorsanız, bu konuda gerçekten samimiyseniz en azından bu açığa çıkan ekonomik gücün yani ihalelerin ya da bu konuda kamu kaynaklarının Van esnafı eliyle, Van’daki iş adamları eliyle kullandırılması ve böylece bir can suyu yaratılması… Bu yasayla, yapacağınız palyatif çalışmalarla değil, fakat o insanların yaratacağı öz güçle… Çünkü para gelecek, Van’a girecek, Van’a hiçbir faydası olmadan tekrar başka yerlere gidecek, başkalarının cebine girecek. Oysa bu ihalelerden, yaratılan bu işlerden Van esnafının ve özellikle Van iş adamlarının yararlanması mümkün olabilseydi değerli arkadaşlar, belki de o paranın bir kısmı Van’da yatırım olarak kalır, istihdam sağlanır, bu açıdan belki Van’ın sorunları, yaraları daha çabuk sarılırdı. Tabii, bu, ekonomik boyut. İnsanlar gerçekten… Büyük bir göç var Van’dan ve Van esnafı mal satacağı insan bulamayınca, ne kadar erteleme yaparsanız yapın, borcunu ne kadar yapılandırırsanız yapılandırın yine Van’a bir katkısı olmaz değerli arkadaşlar. Bunun bir palyatif çözüm olduğunu, geçici bir çözüm olduğunu zaman size gösterecek, tarih size gösterecek.

Peki, ne yapmak gerekir? Tabii ki Hükûmeti eleştirirken biraz da yol göstermek gerekir, eğer sözümüzün değeri varsa ve eğer sözümüze değer verilecekse. Değerli arkadaşlar, Van’ı bir bütün olarak düşünmek gerekir. Sadece “10 bin konut yaptım, şu borçları erteledim, ben Van’ın yaralarını sardım.” demekle bu çözümü getirmiş olmuyorsunuz. Öncelikle Van’ı Vanlıyla birlikte, Van’ı oradaki yerel yönetimle birlikte, Van’ı oradaki sivil toplum örgütleriyle birlikte düşünmeniz lazım. Van’a düşüneceğiniz her çözümü de bunlarla birlikte, adını saydığımız bütün bu kuruluşlarla birlikte yapmak zorundasınız. Yapmazsanız çözüm çok zor olur; yapmazsanız, yapacağınız, “çözüm” diye dayattığınız şeylerden de sonuç alınmaz ve dolayısıyla Van da yaralarını sarmamış olur.

Değerli arkadaşlar, tabii ki her depremin sonrasında yapılması gereken standart şeyler var. Örneğin, ilk müdahale, hayat kurtarma. Bu konuda sınıfta kaldığınızı Sayın Başbakan zaten açıkladı. İkinci aşama yaşamın yeniden kurulması. Bu yaşamı yeniden kurarken ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik yanlarını da düşünmeniz lazım. Göstermelik bir çadır orada kurarak, işte “Burası toplum çadırıdır.” ya da “Burası psikolojik destek çadırıdır.” demekle Van halkının yaşadığı ağır travmayı, çocuklarımızın yaşadığı ağır travmayı geçiştirmek mümkün değil. Onun için, daha köklü, daha radikal, daha hızlı önlemler alınması gerekiyor Van’da ve gerçekten de Van’ı düşünüyorsak, gerçekten Van’ın yaralarını bir an önce sarmak istiyorsanız bunu bu şekilde yapmamız gerekir.

Bir taraftan da tabii bir yerel yönetim var Van’da. Bu yerel yönetimlerin deprem sonrası ağır koşullarla boğuştuğunu hepimiz biliyoruz. Van Belediyesinin hâlâ üç aydır, dört aydır, borçları yapılandırılmasına rağmen Sosyal Güvenlik Kurumunun borçları, vergi dairesinin borçları, diğer kurumların borçları kaynağından kesiliyor. Değerli arkadaşlar, Van Belediyesinin üç hizmet binası vardır ve bu üç hizmet binasının tamamı da ağır hasarlı ve yıkılacak. Van Belediyesinin şu anda başını sokacağı bir tek konteyneri dâhi yok. Derme çatma konteynerlerle, derme çatma yerlerle Van’a hizmet vermeye, buradan -yüzde 40 kesilmesine rağmen bütçeden payı- hizmet vermeye çalışıyor.

O nedenle değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız da buradayken, Van’da gerçekten yeniden yapılandırma istiyorsa, Van’ı gerçekten yeni bir  kent yapmak istiyorsa, bu, öncelikle Vanlılarla, sivil toplum örgütleriyle ve de oradaki belediyeyle, yerel yönetimlerle, Van ve Erciş’te yerel yönetimle iş birliği yapmakla mümkün olabilecek.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gür.

Şimdi söz sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekilimiz Mehmet Şandır’ın.

Sayın Şandır, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten geç kalmış olmakla beraber çok gerekli, faydalı bir kanun görüşüyoruz; hazırlayan arkadaşımıza, bunun görüşülmesine karar veren iktidar partisi grubuna çok teşekkür ediyorum. Doğru bir kanun, geç kalmış bir kanun yalnız; ancak bunun tekâmül ettirilmesi, mükemmelleştirilmesi de bir zorunluluk. Burada çok önemli uyarılarda bulundu arkadaşlarımız. Özellikle bu afet yaşayan bölgelerle ilgili -ki Van depremi, Van bölgesi kastediliyor- bu bölgeyle ticaret yapan, buradan dolayı, burada yaşanan afetten dolayı ödemede zorluk çeken çevre iller veya Türkiye’nin her bölgesindeki insanımızın da borçlarının yapılandırılması bir zorunluluk yani bir şeyi yaparken eksik de bırakmamak, adaleti gözden ırak tutmamak gerekiyor.

Bir başka hususu Sayın Susam dile getirdi ki çok önemli bir hadise. Özellikle, iktidar on yıllık iktidarında, çok sayıda bu yeniden yapılandırma kanunlarına müracaat etti. Yaşanan ekonomik krizler diyebilirsiniz, başka sebepler diyebilirsiniz ama sonuç itibarıyla toplumun, insanlarımızın -sebebi kendileri olmamak kaydıyla yani işte afet yaşamış veya ekonomik kriz yaşamış, borcunu ödeyememiş- piyasaya olan borcu bir ayrı bela, bir ayrı problem ama kamuya olan, devlete olan borcunun yapılandırılması zorunluluk hâline gelmiş, buna Hükûmet birkaç defa teşebbüs etmiş. Galiba bu, dördüncü, beşinci, altıncı yapılanma oldu ama her yapılanmadan sonra bir yeni yapılandırma mağdurları doğuyor. Farkındaysanız kendi iradesiyle gitmiş, borcunu yapılandırmış ama yine elinde olmayan sebeplerden dolayı borcunu ödeyememiş, borcu daha da artmış, daha da problemli duruma düşmüş.

Yeniden bir yapılandırma kanunu çıkartıyorsak bunları da dikkate alan bir düzenleme yapmamız lazım. Yani burası hukuk kuran bir müessese ise adaleti temin etmek veya çözümü -kalıcı, sürekliliği olan bir çözümü- üretmek mecburiyetinde.

Burada istişare ediyoruz, birleşim yapıyoruz, müzakere ediyoruz ama birbirimizi dinlemeden, işte gerek komisyonda gerekse Genel Kurulda bu türlü uyarıları da aslında dikkate almamak noktasında bir inatlaşma içerisindeyiz. Bunu da gerçekten anlamakta zorlanıyorum.

Değerli arkadaşlar, burada çok sıkıntılı, Komisyonda da çok sıkıntılı birkaç soru soruldu. Bu soruların cevabı verilmelidir; sayın bakanlar, Sayın Hükûmet, sayın iktidar partisi grubu bu sorunun cevabını vermeli. Bu yapılanmadan, özellikle yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinden dolayı borçlarını ödeyememek durumuna düşen kimlerdir bu yapılandırmadan faydalanacak? Bu sorunun cevabı verilmezse verilen cevaplar yapılan işin hayrını ortadan kaldırıyor. Bunu bilmek durumunda; Hükûmetin bilmesi veya bu kanunun hazırlanmasında katkı veren bürokrasinin bilmek durumu var. Bu kanundan, bu yapılandırmadan hangi müteahhitler, kimler faydalanıyor? Bunu lütfen, kamuya, topluma, bu Genel Kurula açıklamak gibi bir sorumluluğunuz var. Yoksa şaibe altında kalınır.

Bir başka şey, yani gerek dünyada gelişen şartlardan gerekse Hükûmetin politikalarından dolayı yaşanan dış politika krizleri var. İşte, yani Libya’daki hadise malum. Şimdi önümüzde bir hadise var, Suriye. Suriye’de yaşanan hadiseler, gerçekten krize dönüşmenin ötesinde orada yatırım yapan, Türkiye'nin, Türkiye'yi yönetenlerin dostluğuna ve politikalarına güvenerek orada yatırım yapan Türk firmalarını çok zor duruma düşürdü. Benim de katkımın olduğu, teşvikimin olduğu öyle yatırımlar var ki… Sayın Başbakanın, Sayın Cumhurbaşkanımızın böyle teşvikiyle 250 milyon dolar, 300 milyon dolar yatırım yapan Türk firmaları var Suriye’de. E, şimdi, Hükûmetin politikasından dolayı Türkiye-Suriye ilişkileri bozuldu, bu müteşebbislerimizin, bu iş adamlarımızın bu riski ortada kaldı. Bunun sorumlusu bu iş adamları değil. Ne yapacaklar bunlar şimdi? Yani Türkiye’de kamu kurumlarına olan borçlarının yeniden yapılandırılması önemli ama onun ötesinde orada yaptıkları yatırımın riskini kim karşılayacak? Sebebi kendileri değil, Türkiye’nin, Türkiye’yi yönetenlerin kendi kararlarıyla bozulan ilişkilerin sonucunda böyle bir maliyet var ortada. Bu maliyeti kim karşılayacak? GÜRİŞ’in… Yani ismini söylemekte bir beis yok, televizyonda reklam falan veya muhalefet siyaseti olarak iktidarı hırpalamak anlamında söylemiyorum ama GÜRİŞ, Türkiye’nin gözde firmalarından biri. Güvenerek, inanarak, bütün riskleri göğüsleyerek gitti orada yatırım yaptı. 250 milyon doların üzerinde yatırımı var bugün Suriye’de. Şimdi ne yapacak? Girişi, çıkışı bile zora girdi. Dolayısıyla bu yapılandırma kanununda bunlara da dikkat edilmesi gerektiğini… Yani sorumlusu ve suçlusu kendileri olmayan sonuçlardan dolayı insanlarımızın mağduriyetini ortadan kaldırmak hakkı, hukuku Hükûmetin üzerindedir. Bunun yerine getirilmesi lazım.

Değerli arkadaşlar, bakın, Van depremini amaçlayan bir kanun ama Van depremi… Sayın Bakanımız burada. Ben depremi yaşamış bir insan olarak, depremin yaşandığı dönemde iktidar sorumluluğunu yüklenmiş bir partinin sözcüsü olarak konuşuyorum. Depremden dolayı siyaset yapmamak, depremin acıları üzerinden siyaset yapmamak gerekiyor, yapmayız ama yüreğimin yangısını söylüyorum. Biraz önce soru soracaktım vazgeçtim, “Bir müjde verin deprem bölgesine, Van halkına.” diyecektim ama televizyon yayınları kesti. Ama bir açıklama da bekliyoruz doğrusu çünkü bize her gün telefonlar geliyor, hâlâ çadırda yaşayan insanlarımız var. Türkiye’ye yakışmaz, bu Hükûmete yakışmaz, bu Meclise yakışmaz değerli milletvekilleri. Bu kış şartlarında çadırda yaşayan ve yani bir sebeple de yaşanan yangınlarda çocukları yanan insanlar var, aileler var. Şimdi, bu acının karşısında kendimizi savunmak falan değil, buna çözüm üretmek mecburiyetindeyiz. Mersin’e gittiğimiz her defasında yollarda hâlâ konteyner gidiyor. Giden konteynerlerin altyapısı yapılamadığı için içerisinde oturulamıyor. Deprem yaşanalı yaklaşık yüz günü geçti, yüz günün üstünde zaman geçti. Hâlâ eğer bu çadır zulmü devam ediyorsa, buna bir çözüm üretmek mecburiyetinde Hükûmet. Buradan bir şey söyleyin yani bize söyleyin, bize soranlara biz söyleyelim veya televizyonlara çıkın, söyleyin, “Bu zulüm şu zamanda bitecek.”, “Şu sebepten bitmedi.” demenizin bir anlamı yok. Sebep hiç kimsenin karnını doyurmuyor.

Değerli arkadaşlar, bir başka husus… Yani Van depremi konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye, başta Hükûmet, bana göre bu depremi yaşayan insanlara karşı görevlerini yeterince yerine getiremedi. Bunu kabul edelim. Hiç olmazsa bugünden sonra yapılması gereken ne varsa onu yapalım ve bu insanlarımızın mağduriyetini ortadan kaldıralım.

Değerli arkadaşlar, bir başka şey… Kanunun gerekçesinde yazıyor işte, biraz önce de sordum, Sayın Bakan cevap vermedi, tekrar soruyorum: Tabii afet yaşanan yerler, bunların belirlenmesi nasıl olacak? Bakın, 2090 sayılı Afet Kanunu’nda afete uğrayanların veya afet kapsamına alınmanın şartı, varlığının yüzde 40’ını kaybetmesi şartı var. Böyle bir şey olmaz ya. Yani hiçbir yerde böyle bir durum olmuyor, Allah göstermesin, talep etmiyoruz.  Şimdi benim memleketim Hatay  veya Muğla, Antalya muhtemel önümüzdeki zamanlarda yaşanacak diğer afetlerin hiçbirinde çiftçi varlığının yüzde 40’ını kaybetmez. Yani mahsulü gider ama evi duruyordur, mahsulü gider ama traktörü duruyordur. Şimdi, eğer, 2090’a göre siz afet yaşanan bölgeler belirlemesi yapıp buradaki borçları yapılandırmayı kanunlaştırıyorsanız milleti aldatıyorsunuz. Yani bunun bir anlamı yok değerli arkadaşlar. Yani Hatay’da yaşanan sel felaketinin mağdurlarını bu kanunla yeniden yapılandıracak mısınız Sayın Bakan?

Yani Hükûmet yok. Allah varlığını, yokluğunu… Bir şey söylemiyorum ama bir soru soruyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Oraya bakma, Hükûmet sıralarına bak.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – 2090’a göre eğer afet bölgesi belirlemesi yapıp buradaki mağduriyetleri yeniden yapılandıracağız diyorsanız Hatay çiftçisine yapacağınız bir şey yok burada Sayın Bakan. Neye göre belirleyeceksiniz? Hangi kanuna göre afet yaşanan bölge tespiti yapacaksınız? Bunu düzenlememiz lazım arkadaşlar. Yani kanun yapmak böyle yazboz tahtası, el kaldır el indir bir oyun değil.

Gerçekten Hatay’da en az 200 bin dönüm arazide çiftçinin mahsulü öldü, ekini öldü, sebzesi öldü, pamuk ekilemez duruma geldi. O araziler -ben biliyorum, benim memleketim- yeniden kuruyacak da su çekilecek de çiftçi onu tekrar sürecek de… Çok ciddi bir mağduriyet var. Bu mağduriyetin karşılanması için getirilen bu kanun yeterli değil değerli arkadaşlar.

Ben, her şeye rağmen bu kanunun hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, Erdoğan Bey’in Hükûmet adına bir açıklama yapma düşüncesi var müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Olabilir, tabii her zaman.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Dinleyen yok, neyin cevabını verecek?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şahıslar adına şimdi Sayın Ertuğrul Soysal, Yozgat Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6111 sayılı Kanun’un 2’nci maddesinin ek madde 1’deki 28/03/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Dış borcun tahsisi” tanımındaki “ve Karayolları Genel Müdürlüğüne” ibaresi “Karayolları Genel Müdürlüğüne, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne” şeklinde değiştirilmesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Otoyollar, devlet ve il yolları ağına giren güzergâhları tayin ve tespit etmek, plan ve programlar gereğince bu ağlar üzerindeki yol, köprü ve sanat yapılarını inşa etmek, onarmak, bu hususlarda teknik esasları tespit etmek, yolların sürekli açık tutulmasıyla ilgili bakım ve onarım ile kar mücadelesini yapmak ve tarif edilen işlerle ilgili diğer tamamlayıcı işleri yapmakla görevli olan Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğunda 2.236 kilometre otoyol, 31.373 kilometre devlet yolu ve 31.558 kilometre il yolu olmak üzere toplam 65.167 kilometre yol ağı bulunmaktadır.

Hükûmetimiz döneminde Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde yapılan yatırımlardan bahsetmek istiyorum sizlere. 2003 yılı öncesi mevcut 6.100 kilometre uzunluğunda ve sadece altı ilimiz bölünmüş yollarla birbirine bağlıyken, 2003 yılından itibaren 15.126 kilometre bölünmüş yol yapılarak toplam 21.227 kilometreye ulaşarak yetmiş dört ilimizin birbiriyle bağlantısı sağlanmıştır.

Yine 2003-2011 yılları arasında 522 kilometre otoyol yapılarak toplam 2.236 kilometreye ulaşılmıştır.

Yollarımızın geometrik standartlarını yükseltmek amacıyla 2003-2011 yılları arasında toplam 1.236 adet köprü ve tünel yapılmıştır. Olası deprem felaketine karşı köprü ve viyadüklerimizin güçlendirilmesi amacıyla 2005 yılından başlayıp sürdürülen çalışmalar kapsamında bugüne kadar 125 adet köprü ve viyadükün sismik takviyeleri tamamlanmış olup 159 adet köprü ve viyadükte sismik güçlendirme çalışmaları sürdürülmektedir. 2003-2011 yılları arasında yıllık ortalama 17.400 kilometre asfalt yenileme çalışmaları yapılmıştır.

Yine, benim seçim bölgem olan Yozgat ilimizde bölünmüş yol, 2002 yılı sonuna kadar 43 kilometreyken 2003-2011 yılları arasında 305 kilometreye ulaşmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karayollarıyla ilgisi yok bu maddenin.

ERTUĞRUL SOYSAL (Devamla) – Bölünmüş yollar dışında 690 kilometre tek platformlu yol ağı mevcut olup bunun 58 kilometresi 2011 yılında iyileştirilmiştir. 549 kilometresi 2011 yılında olmak üzere toplam 2.842 kilometre asfalt çalışması yapılmıştır.

Yol yapım ve onarım çalışmaları için 2003-2010 yılları arasında 287 milyon TL, 2011 yılında 48 milyon 250 bin TL harcama yapılmıştır.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ülkemizde su kaynaklarının geliştirilmesiyle ilgili faaliyetlerden sorumlu en etkin kuruluş olup tarım, enerji, içme suyu ve kırsal alan planlanması sektörlerinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Türkiye'nin 78 milyon hektar olan yüzölçümünün yaklaşık olarak üçte 1’ini teşkil eden 28 milyon hektar ekilebilir tarım arazisinin 25,8 milyon hektarı sulanabilir araziler olup bunun da ekonomik olarak sulanabilir miktarı 8,5 milyon hektar olarak belirlenmiştir.

Devlet Su İşleri tarafından ülkemizde sulama, içme-kullanma ve sanayi suyu temini, hidroelektrik enerji üretimi ve taşkın koruma maksadıyla 2011 yılı başı itibarıyla 262 adet baraj, 444 adet de gölet olmak üzere toplam 706 adet su depolama tesisi inşa edilerek işletmeye açılmıştır. Büyük su işlerinden 65, küçük su işlerinden 94 olmak üzere toplam 159 adet barajın inşaatına devam edilmektedir. 2003-2011 yılları arasında 933 tesis ile 2011 yılında tamamlanan 102 tesisle birlikte toplam 1.035 adet tesisin 165’i baraj -bunun 22’si büyük HES- 61’i gölet, 167 sulama, 47’si içme ve kullanma suyu, 577’si taşkın koruma, 19’u ulaşım ve sosyal tesislerdir.

Ben bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Soysal.

Şimdi Hükûmet adına Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Bayraktar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, burada “Karayolları” ibaresinin yerine “Devlet Su İşleri” ilave edilmiş. Hükûmet ne konuşacak burada? Hayır ama yani konu dışı konuşmasın.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, konu dışı konuşur, ikaz etmezseniz o zaman siz görevinizi…

BAŞKAN – Sayın Genç, deminden beri sorular soruldu, bu sorulara cevap verecek Sayın Bakan.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Soru ona sorulmadı ki.

BAŞKAN – Hükûmet adına on dakika konuşma hakkı var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Maddeyle ilgili konuşsun.

BAŞKAN – Buyurun.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – …Hükûmetle ilgili ve afetle ilgili, Van depremiyle ilgili gerek açıklamalar gerekse sorulara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sorulara cevap verme yeri değil burası!

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, maalesef, ülkemiz, Van’da 23 Ekimde ve 9 Kasımda depremler yaşadı ve bu acıları hep birlikte yaşadık ve bildiğiniz gibi tüm dünyanın gözleri önünde ve dünyanın da örnek alacağı tarzda Van’daki ilk müdahale ve kurtarma çalışmalarımız, gerçekten, hem Türkiye'nin bu işe çok ciddi şekilde sarılması -Türk Hava Yollarından tutunuz Kızılayına kadar, tüm sivil toplum kuruluşlarına kadar, Türkiye'nin seksen vilayetinden gelen yardımlara kadar- gerçekten tüm dünyaya parmak ısırtacak tarzda kurtarma faaliyetlerini tüm Türkiye gördü. Bundan sonra hemen süratle insanlarımızı acil olarak konuşlandırmak için, ikametlerini temin etmek için çadır temin faaliyetlerine giriştik Hükûmet olarak. Yine, hem Kızılay, TOKİ, diğer kuruluşlar, diğer tüm Türkiye’deki siyasi parti gözetmeksizin tüm belediyeler Van’a çadır akıttı ve Van’da çadır konusunda, gerçekten, tüm insanlarımıza, köylerde, kentlerde -Van’da, Erciş’te ve köylerde- çadırlar temin edildi ama tabii ki bu yeterli değil.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Düzce’ye alınan kışlık çadırlar nerede Sayın Bakan?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Bu yeterli değil.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Düzce’ye alınan kışlık çadırlar nereye gitti Sayın Bakan?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Suriye’ye, Suriye’ye…

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) –Bunun dışında, tabii ki Van’daki iklim şartları ve kış şartları sebebiyle…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Düzce’ye 10 milyon dolarlık çadır alındı, onlar nerede?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) - …biz insanlarımızı bu kış şartlarında soğukta bırakamazdık. Konteyner hesabı yaptık. Konteyner hesabında bizim orada yapmış olduğumuz hasar tespit çalışmalarında -ön hasar tespit ve kalıcı hasar tespit çalışmalarında- 20 bin civarında, ilk etapta, konteyner ihtiyacı olduğunu gördük ve bunları tüm Türkiye’de -İskenderun’dan tutun İzmir’e kadar, İstanbul’a kadar, Trakya’ya kadar- nerede konteyner üreticisi varsa -fiyatları bellidir, 7.500-8 bin lirayla- fabrikadaki maliyetiyle bunları aşağı yukarı -üç aşağı beş yukarı- bu rakamlardan Van’a akıttık ve şu anda 28 bin küsur konteyner ihtiyacına karşılık 25 bin konteyner Van’a gelmiştir, yerleşmiştir ve 130 bin insanımız konteynerlerde yaşamaktadır. Çadırlarda yaşayan 7 bin kadar insanımız var. Bunun sebebi şu: İnsanlarımız hâlâ daha depremin haklı olarak korkusunu yaşıyorlar. Gündüzleri evlerinde duran, evlerinde yaşayan insanlar akşamları evinin yanındaki çadırlarda yatıyorlar, bunlar kısmen münavebeli şekilde. Bunun dışında iki tane kış çadırı diye çadır var, bunları söktürmediler bize, 7 bin kadar insanımız bu kış çadırlarında yaşamaktadır.

Bunun dışında, konteyner ihtiyacı, yani ağır hasar gören, evi yıkılan, orta hasar gören hiçbir vatandaşımız şu anda da çadırda değildir, hepsi konteynere yerleştirilmiştir. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum.

Tabii ki, saygıdeğer milletvekilleri, şikâyetler olacaktır. Biz ne kadar çok hizmet edersek edelim, vatandaş şikâyet yapacak ve yapmakta haklıdır. Bu şikâyetleri tabii ki biz alıyoruz ve bu şikâyetler doğrultusunda da, yapılması gerekenleri daha çok çalışmak, daha çok gayret noktasında da biz, bakanlarımız, milletvekillerimiz devamlı Van’dayız. Bendeniz de milletvekili olarak, Bakan olarak, Hükûmetin üyesi olarak her hafta -bu hafta gidemedim, bu bakımdan özür diliyorum Vanlılardan ve sizden, önümüzdeki günlerde yine Van’a gideceğim- oradaki insanlarımızla, köyde kentte, hepsiyle hemhâl oluyoruz. Yine buradaki sayın milletvekilimizin ifade ettiği gibi, esnafından, köylüsünden, şehirlisinden, hepsiyle görüşerek oradaki dertlerini bire bir izliyoruz.

Yine, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber hareket ediyoruz. Daha bundan bir hafta önce Van Belediye Başkanımız, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanımız, yine bölge milletvekillerimizle birlikte, benim Bakanlığımda arkadaşlarla görüştük, Van’ın, Van Belediyesinin kendisinin yapması gereken -yardım alarak veya kendi imkânlarıyla- su işini biz çözmek durumundayız. Şimdi acil olarak, Van’a en acil olan, yani acil su ihtiyacı yaklaşık 12-13 milyonluk, eski rakamla 13 trilyonluk rakamı hemen hazırladık İller Bankasından ve acil su problemini çözdük. Onun dışında Şamran’dan yani Gürpınar’dan gelen, yaklaşık 60 kilometreden gelen su isale hattını da yeniliyoruz. Kot bakımından, kotu yetmediği için bir başka barajdan da, yine 2 bin kotunda olan barajdan da suyu getirmek için yine Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz tarafından ihalesi yapılmakta.

Diğer taraftan, sizin de ifade ettiğiniz gibi, Van’ı bir bütün olarak görüyoruz, Van’da yeni bir planlama yapıyoruz. İnşallah, mart ayı ve nisan ayıyla birlikte Van’da ekonomi canlanacak, Van’ın esnafının yüzü gülecek. Van’da yapılan ihalelerle Van’ın kendi taşeronları orada iş alacak.

Ben Karadenizliyim ama ihalelerin kimlere verildiğini ben de bilmiyorum -kaç tane müteahhide verildiğini bilmiyorum, 30 tane mi, 20 tane mi, ne kadar olduğunu- ama Karadenizli, böyle, 4 taneden fazla müteahhit varsa ben her türlü buradaki hakaretinize razıyım, şimdi peşinen bunu söylüyorum. Ben Karadenizli müteahhidin orada 4 taneden, 5 taneden fazla olabileceğini tahmin etmiyorum, bildiğimden değil, bunu tahminen söylüyorum, böyle bir müteahhit olmadığını tahmin ediyorum.

Bu bakımdan, bizim oradaki kıstasımız şudur Hükûmet olarak: Biz bakanlar olarak, Van’la ilgili -bakanlar olarak- konuştuğumuz, “Türkiye’de en pratik, en çabuk, en hızlı yapan müteahhitler kimse onlar oradan iş alsın.” diye böyle bir düsturumuz var çünkü hakikaten 2012 yılı Ağustos sonu gibi konutları büyük ölçüde bitirip teslim etmek durumundayız.

Yine, köylerde vatandaşın isteği doğrultusunda biz evler yapacağız. Vatandaş diyor ki: “Ben eski yerimde… Benim orada meyvem var, ahırım var, oradaki konuşlanma şeklim var.” Vatandaşlara tamamen uyduk, onları dinledik.

Toplu hâlde isteyen iki köyde heyelan var, onların ihalesini yaptık.

Yine, Van’da gerek Edremit’te, gerekse Kevenli Dağı eteklerinde gerekse Kalecik Köyü’nde, üç bölgede yeni planlama yaptık. Çok ciddi bir planlama hem çevre düzeni planı hem 5.000’lik plan hem 1.000’lik planlarını yaparak ihalelerini yaptık.

Erciş’te de yine aynı şekilde planlamayı çok ciddi tarzda, modern hayatın gerektirdiği donatılarla bezenmiş, okulundan sağlık ocağına kadar, oradaki taziye evinden camisine varıncaya kadar ne gerekiyorsa bütün sosyal donatılarıyla birlikte ihalelerini yaptık.

Yine, Van’ın içerisindeki kuşaklama çevre yolu var, yaklaşık 41,5 kilometre, bu yolun da yapımını hızlandırdık. Konutlardan şehir merkezine birleşecek olan dikey yolların da yani doğudan batıya doğru, Van merkezine, Van Gölü’ne doğru gelecek olan yolların da aynı şekilde planlarını hazırladık. Bunları da, Van’ın merkezinde Cumhuriyet Caddesi’nden, ana merkezden olan yeni yerleşim birimlerine, çevre yoluna olan ana yolları da ana arter olarak yapıyoruz. Van’ın merkezini koruyarak ama geliştirmek tarzında, inşallah, çok güzel, yeni bir Van meydana gelecek. Burada hakikaten marka şehir olma noktasında, bir cazibe merkezi olma noktasında Van’ı geliştirmek için çok ciddi şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Yine, belediyeyle birlikte teknik altyapıyı yenileme noktasında çalışmalarımız devam ediyor. Benim Bakanlığımda Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü ile Van Belediyesinin elemanları ortaklaşa çalışarak bu planlamayı yapıyoruz. Oradaki yoğunluk ne olacak? Yeni bir de inşaatlar durmasın diye hemen mart itibarıyla özel sektöre de ruhsat verebilmek için bu çalışmaları da belli bir noktaya getirdik. Bu bakımdan şimdilik 10 bin konut ihalesi yaptık. Burada yıkık ve ağır hasarlı olan evlerin tespitidir bu. Köylerde de daha kısa sürede yapacağımız için, köylerde yapılacak yaklaşık 5 bin-6 bin civarında konut var, bunları da etap etap planlamayla birlikte bitireceğiz.

Bu bakımdan, yüce Meclisten soru soruldu. Ben de sizleri bilgilendirmek için bunları izah etmeye çalıştım. Bu bakımdan, bu fırsatı verdiğiniz için tekrar hepinize teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Şimdi, söz sırası Sayın Mustafa Baloğlu’nda, Konya Milletvekilimiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

MUSTAFA BALOĞLU (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 150 sıra sayılı kanunun ek 2’nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

25 Şubat 2011 tarih ve 25857 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun toplam beş kısımdan oluşmaktadır: Birinci kısmı, vergi, SGK, kamu alacakları ve diğer kurum alacaklarıyla ilgili affın kapsamını; ikinci kısım, Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, il özel idareleri, belediyeler ve büyükşehir belediyelerine ait alacaklarda tahsilatın hızlandırılmasını, matrah ve vergi artırımı ile stok, demirbaş, makine teçhizat ve kasa affını; üçüncü kısmı, SGK’ya ait alacakların hızlandırılmasını; dördüncü kısmı, vergi, SGK, kamu ve diğer alacaklara ilişkin ortak ve çeşitli hükümleri; beşinci kısmı ise, bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin hükümleri içermektedir.

Değerli milletvekilleri, yasaya göre, 31 Aralık 2010 tarihine kadar ödenmemiş vergiler ile bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, idari para cezaları, gümrük vergileri, belediyelerin beyannamelerine ilişkin vergileri, 2010’da tahakkuk eden vergileri, ödenmemiş ücret ve su kullanımı, büyükşehir belediyelerinin su ve atık su bedeli alacakları yeniden yapılandırma kapsamına alınmıştır. Fakat biliyoruz ki Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra hem Orta Doğu’da hem de Türkiye’de birtakım olağanüstü gelişmeler yaşanmıştır ve mükelleflerin bir kısmı bu gelişmelerden oldukça olumsuz etkilenmişlerdir. Mesela, 2011 yılının ikinci yarısında özellikle Libya’da faaliyette bulunan mükellefleri zor durumda bırakmış, firmalar vergi ödevlerini yerine getirmekte güçlüklerle karşılaşmışlardır. Bu ülkelere bir diğer örnek ise Mısır’dır. Burada da yaşanan karışıklıklar nedeniyle özellikle müteahhitlik hizmeti veren firmaların alacaklarını tahsil edememe noktasına geldiği görülmüştür. 6111 sayılı Kanun kapsamı itibarıyla bu tarz borçlara ilişkin ödeme kolaylığı sağlıyor olsa bile bunun yeterli olmadığı açıktır. Bu firmaların cari vergilerinin de yapılandırılması gerekmektedir. Üyesi bulunduğum Bütçe Komisyonunun da raporu bu gerekliliği dile getirmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakanımızın da belirttiği gibi, derin tarihî ve kültürel bağlarımızın bulunduğu Orta Doğu’yla ilişkiler ülkemizin dış politikasına güç katan önemli bir stratejik unsurdur. Bu ülkelerdeki siyasi istikrarsızlıkların yol açtığı insani sorunların halli için her türlü yardımı yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz. Buna örnek olarak, Libya’daki kriz baş gösterdiğinde tarihin en büyük tahliye operasyonlarından birini gerçekleştirerek 25 binin üzerinde sivil vatandaşın ülke dışına tahliyesini sağladık. Ve yine aynı şekilde, Suriye’deki güvenlik sorunları sebebiyle ülkemize sığınan 10 binin üzerindeki insana her türlü yardım ve destek hizmetlerini sunduk. Buna karşılık, sadece o ülkelerin vatandaşlarını değil, o ülkelerde iş yapan Türk firmalarını da oldukça olumsuz etkilediği görülmüştür. Bu yüzden Orta Doğu’daki bu karışıklıktan zarar gören firmalara da borç ödeme kolaylığı sağlamayı düşündük.

Burada açıklık getirmek isterim ki Hükûmet olarak yaptığımız açıklamada mücbir sebebi şu şekilde tanımladık: Genel olarak, vergi hukukumuzda mükelleflerin vergi ödevlerini yerine getirememesine neden olan ve kişinin iradesi dışında meydana gelen olaylar “mücbir sebep” diye adlandırılır. Mücbir sebep hâlleri Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir.

Burada kanun teklifiyle getirilmek istenilen düzenleme sadece 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan borçların taksit ödeme sürelerinin uzatılmasına yönelik Bakanlar Kuruluna yetki verilmesini amaçlamaktadır.

Türkiye’de yaşanan olağanüstü gelişmelere gelince: Başta Van depremi olmak üzere, kanun teklifinin yürürlük tarihi olarak kabul edilen 25 Şubat 2011’den sonra yaşanan Rize’deki sel felaketi ve Kütahya’daki deprem de mücbir sebep olarak değerlendirilmektedir. Komisyonumuzda hazırlanan rapora göre, bu felaketler dışında yeni bir doğal afet yaşanması durumunda bu yaşananların da mücbir sebep ilan edileceği ifade edilmiştir. Genel olarak teklifte getirilen düzenlenmenin örnek olarak verdiğimiz Libya, Mısır ve Van depremiyle sınırlı olmadığı, uzatılma süresi zarfında başka doğal afet ve başka ülkeleri de kapsadığı önemli bir ayrıntıdır.

Değerli milletvekilleri, bu raporda tabii afet yaşanan yerlerdeki mükelleflerin yaşadıkları sosyal, mali ve psikolojik yıkım göz önüne alınmış, 6111 sayılı Kanun kapsamında ödemeleri gereken taksitlerin ödeme süresinin uzatılması sağlanmaya çalışılmıştır. Böylece, teklifte de belirtildiği gibi, 6111 sayılı Kanun’dan yararlanmak üzere başvuran ancak belirtilen sebeplerle taksitlerini ödeyemeyen borçluların kanun hükümlerinden azami ölçüde yararlanmalarını sağlamak amaçlanmıştır.

Hepinize teşekkür ediyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Baloğlu.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, on dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.

Sisteme girmiş arkadaşlarımıza sırasıyla söz vereceğim.

Sayın Halaman? Yok.

Sayın Korkmaz…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, Erdem Özdemir adlı bir vatandaşımız bu soruyu sormamı özellikle istedi. Ben de doğrusu bu sorunun cevabını sizden duymak istiyorum.

20’nci maddeye göre 6111 sayılı Kanun’dan istifade etmek üzere vatandaşlarımız dava açmışlardır, daha sonra bu davadan vazgeçilmiştir ancak SGK, Ankara icra dairelerinde, dikkatinizi çekiyorum, vatandaş aleyhine vekâlet ücreti icra takibi başlatmıştır. Vatandaşın bu mağduriyetini giderme konusunda bir çalışma yapmayı ve vatandaş aleyhine olan bu icra işlemini sonlandırmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Korkmaz.

Sayın Kuşoğlu…

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Ankara Polatlı’da, Polatlı’nın Şabanözü köyünde Hikmet Uluğbay Yatılı İlköğretim Okulu var.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Ne köyü demiştiniz?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Polatlı Şabanözü köyünde yatılı bölge ilköğretim okulu var. Öğrenci sayısı yetersiz, onun için, Van’dan gelen öğrencilerin orada barındırılması, orada öğrenimlerine devam etmesi talebi vardı ama kabul edilmedi, Somalili öğrencilerin yeni geldiğini öğreniyoruz. Yani Vanlı öğrenciler, Somalili öğrenciler için bir plan, program var mı? Yani neye göre yerleştiriliyor bu öğrenciler? Bir proje dâhilinde mi yerleştiriliyorlar, okullarına devam ediyorlar? Tabii ki Somalili öğrencileri de ülkemiz, imkânları dâhilinde yerleştirmek durumundadır ama nedir gerekçesi, onu öğrenmek istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kuşoğlu.

Sayın Yılmaz…

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Benim, Sayın Bakana sormak istediğim konu, 6111 sayılı Yasa’yla belediyelerdeki kadro fazlası işçilerin diğer kurumlara, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Millî Eğitim Bakanlığı kurumlarına nakli söz konusu oldu geçtiğimiz yılda ancak “kadro fazlası” denilerek bu işçiler yerlerinden, yurtlarından edildikten sonra kasım ayı içerisinde belediyelerle ilgili yine bir kadro artırımı yapıldığı ve norm kadro ataması yapıldığı gibi bir duyum aldık. Şimdi, madem kadro fazlası vardı, bu işçiler başka kurumlara sürgün edildiler ve aynı şekilde 6111 sayılı Yasa’da üç yıl boyunca belediyelerin işçi ve memur sayılarının artırılmaması söz konusuyken, daha sonradan kasım ayında neden kadroları fazlalaştırdınız ve niye yeniden insan alımlarına, işçi alımlarına başlandı belediyelerde, ben bunu öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Şandır…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, tekrar soruyorum -önemli çünkü- tabii afet yaşanan yerler hangi kanuna, hangi cari kanuna göre belirlenecek? 2090’a göre belirlenecekse Hatay’da, Muğla’da, Antalya’da sel felaketi yaşayan çiftçiler bundan faydalanamayacak demektir. Bunu genişletmeyi düşünüyor musunuz?

İkinci husus da bakınız, bu kanun, daha önce de örneğini yaşadığımız gibi, 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de unutulan bir hususu düzenlemek için yapılıyor. Daha önce de böyle bir şey yaşadık. Şimdi, gerçi sizin konunuz değil ama -çünkü Meclise gönderdiniz- Meclis Başkan Vekiline, Meclis Başkanlığına soruyorum: Bu kanun hükmündeki kararnameleri Mecliste görüşülmeye ne zaman getireceksiniz? Bunlar görüşülsün, eksiklikleri tamamlansın ki ikide bir böyle kanun çıkarmak mecburiyetinde kalmayalım.

Teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şandır.

Sayın Bakanım…

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Sayın Başkan, “6111 sayılı Kanun’un 20’nci maddesine göre dava açanlar davalarından vazgeçtiler fakat SGK daha sonra ücreti vekâlet talebiyle bunlara dava açtı. Bu durum nedir?” Erdem Özdemir Bey’in talebiyle Sayın Vekilimiz bu soruyu sordu. Bunu, müsaade ederseniz, bir inceleyip cevabını yazılı olarak vereyim. Notumu aldım.

Yine, Sayın Yılmaz’ın “Kadro fazlalığıyla ilgili olarak işçilerin ve memurların diğer kamu kuruluşlarına nakli öngörüldü fakat daha sonra kasım ayında belediyelere yine kadro verildi.” Bu konuda ben, tabii, kasım ayında nasıl kadro verildiğini… Yasayla bir kadro verilmiş değil. Bu belediye şirketlerinin böyle bir kadro aldığını, bunu ben bilmiyorum kadro verildiğini. Yani bizim Hükûmetimizin verdiği bir kadro yok, Bakanlar Kurulundan böyle bir karar geçmedi ama yine bunu da araştırayım, Sayın Yılmaz’a bilgi takdim edeyim.

Sayın Şandır’ın “Tabii afetler yaşanan yerlerde eğer bu afete maruz olan kişileri veya bölgeleri 2090 sayılı Yasa’ya göre tespit ederseniz bundan Mersin gibi yerlerdeki zarar gören insanlarımız istifade edemezler.” şeklinde… Afet olan yerlerde, ne kadar kanun varsa meriyette ve hangi kanuna uyuyorsa -7269, 2090 ve diğer ilgili yasalar- hepsinden istifade edebilirler. Biz buradaki insanları istifade ettireceğiz, yani burada bir problem yok.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – 2090 sayılı Kanun yüzde 40 şartı getiriyor.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Yüzde 40 şartı olduğunu bilmiyorum ben, böyle bir şart yok Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Öyle, 2090 öyle efendim; varlığının yüzde 40’ını kaybetmezse afetten faydalanamıyor.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Hayır, afet tespitini yapmak valiliğin yetkisindedir ama orada vali bey…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Bakan, yani daha önce çok konuştuk bunu burada, yüzde 40’ını kaybederse afetten faydalanabiliyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakanım, 2090 sayılı Yasa’da tüm mal varlığının yüzde 40’ını kaybetmiş olmak var.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Orada yetkili valilerdir. Bu tespiti, valiler, oradaki memurlar eliyle yapıyorlar.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Vali ne yapsın, kanun mu çıkaracak?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Vali yüzde 35 yaptı, ne olacak şimdi, onu soruyoruz biz.

 FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ama tüm mal varlığının, yani bir ineği gitmiş değil, tümü -bahçesi, bağı, her şeyi- gidecek ki yüzde 40’ı bulacak.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Nerede? Ben Kanun’da böyle bir şey okumadım, yani tüm mal varlığının… Öyle bir şey yok ya.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – 2090 sayılı Kanun Sayın Bakan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Maalesef efendim. Daha önce de burada konuştuk bunları.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Şimdi, diğer konu, KHK’ların Meclise getirilmesi konusu. Bu peyderpey geliyor zaten. Gelecek önümüze, Meclisin önüne gelecek, burada bunları da gerektiği şekilde yüce Meclisin takdirine sunacağız. Bu bakımdan…

Yine bu yüzde 40 meselesine bir daha, daha dikkatli bakalım. Böyle bir ibare var ama sizin dediğiniz manada değil bu.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hangi Meclise geliyor Sayın Bakan? Hangi Meclise, bizim Meclise mi geliyor bu KHK’lar?

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Efendim?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – KHK’lar bizim Meclise mi geliyor, başka meclise mi gidiyor? Ben hiç hatırlamıyorum tartıştığımızı burada.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Meclise geldi de görüşmeye alınmadı.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Şu anda, mesela, bizim yaptığımız teklifler var, bunlar peyderpey inşallah gelecek.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – İnşallah, inşallah Sayın Bakan.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Yani bizim Bakanlığımızla ilgili teklifler yakında Meclise gelecek, diğerleri de ihtiyaç oldukça gelecek.

Hepinize tekrar teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Sayın Aslanoğlu…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakanım, Sayın Korkmaz’ın sorduğu soruya ben de bir katkı vereyim.

Ben burada Maliye teşkilatına teşekkür ediyorum, Maliyedeki tüm haciz işlemlerini hazine avukatları kanalıyla yaptırır ve kanuni takibe intikal eden hiçbir olayda, yapılandırma yapıldıysa, hiçbir zaman ücreti vekâlet almadı.

Sayın Korkmaz’ın dediği olay: Maalesef, Sosyal Güvenlik Kurumu, piyasa avukatı arkadaşlarımıza verdi dosyaları. Onlar haklarından vazgeçmiyor. Her ne kadar kanun “herhangi bir ücreti vekâlet alınmaz.” dese de ama maalesef Maliyenin yaptığı uygulama hazine avukatları yerine… Onlar almadı ama Sosyal Güvenlik Kurumunda o avukat arkadaşlar ücreti vekâlet istiyor. Fark burada Sayın Bakanım.

BAŞKAN –  Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, madde üzerinde iki önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 150 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 2 nci maddesinin madde çerçevesinin ve maddeye bağlı Ek Madde 1’in aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz teklif ederiz.

                    Mustafa Elitaş                       Mehmet Akyürek                   Pelin Gündeş Bakır

                         Kayseri                                   Şanlıurfa                                   Kayseri

                                          Yunus Kılıç                           Alpaslan Kavaklıoğlu

                                                Kars                                             Niğde

Madde 2 –  28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Dış borcun tahsisi" tanımındaki "ve Karayolları Genel Müdürlüğüne" ibaresi ", Karayolları Genel Müdürlüğüne, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne" şeklinde değiştirilmiş ve aynı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

BAŞKAN –  Şimdi, ikinci önergeyi de okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 150 sıra sayılı yasa teklifinin 2. maddesine bağlı Ek Madde 1’in teklif metninden çıkarılmasını  arz ederim.

                                                                                                                        Kamer Genç           

                                                                                                                            Tunceli

BAŞKAN –  Sayın Komisyon, son okuttuğum önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) –  Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Sayın Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) –  Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN –  Şimdi önerge sahibine söz veriyorum.

Sayın Genç, buyurun.

Süreniz beş dakika.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu 6111 sayılı Yasa, Türkiye tarihinde en büyük soygunları, en büyük kaçakçıları affeden bir Yasa.

Bu Yasa… AKP İktidarı iktidara geldiği günden beri bu AKP zamanında çok büyük bir kaçakçılık, vergi kaçakçılığı yapıldı, gümrük kaçakçılığı yapıldı, ihale yolsuzluğu yapıldı, ihaleler yandaşlara verildi, çok zengin oldu insanlar, vergi de vermediler, denetimi de kaldırdılar. Ondan sonra, belediyeler hukuk tanımaz oldu. Belediyelerin devlete katrilyonlarca borcu var. E, ne yapalım dediler? İşte bu 6111 sayılı Kanun’u getirdiler, bunların hepsini sildiler.

Evvela, burada bir nokta koyayım da Komisyona bir serzenişte bulanayım. Yani AKP’nin hiçbir yerinde doğru dürüst bir şey yok ki. Komisyon Başkanı burada olsaydı, ya, arkadaş, bir maddelik bir kanun gelmiş komisyona, sen torba kanuna çevirmişsin yani bir teklifte bir madde gelmiş. İç Tüzük’ün 35’inci maddesine göre, komisyonlar kanun teklif edemezler.

Komisyon üyeleri, aklınızı biraz başınıza toplayın, biraz hukuka uyun. Şimdi, bir maddeye siz iki üç tane nasıl madde ilave edersiniz? Bir defa, İç Tüzük’ün 35’inci maddesine aykırı.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, denetim kalmadığı için, Ankara Belediyesi, İstanbul Belediyesi, İzmit Belediyesi, Manisa Belediyesi,(*) bütün AKP’nin belediyeleri trilyonlarca devlete vermesi gereken vergileri ödemeseler… Mesela ihale yapıyorlar, yıllara sari inşaat işlerini yapıyorlar, Gelir Vergisi Kanunu’na göre tevkifat yapıyorlar, devletten müteahhit tahsilatı yapıyor, hazineye yatırmıyor; damga vergisini kesiyorlar, devlete yatırmıyorlar; ihalelerde karar harcını alıyorlar, yatırmıyorlar; kendilerinin doğal gaz borçları var, vermiyorlar; ondan sonra, elektrik paraları var, vermiyorlar. İhalelerin bini bin yolsuzluk.

                                         

(*) Bu ifadeye ilişkin düzeltme bu birleşim Tutanak Dergisi’nin 356’ncı sayfasında yer almaktadır.

Şimdi, böyle bir kanunla AKP getirdi her şeyi affetti. İşte biraz önce arkadaşımız Aykut Bey anlattı burada. Arkadaşlar, kömür ihalelerinde trilyonlarca yolsuzluk yapıldı. İhale yapılmadı, yandaşlarına işte kömür ocakları verildi, katrilyonlar seviyesinde yolsuzluklar yapıldı. Ondan sonra, bunları yapanlar, hepsi suç işledi. Bu suçu getirdiler, 6111 sayılı Kanun’la şey ettiler.

Peki, yani sizin vicdanınız rahat ediyor mu arkadaşlar? Bu Türkiye’de yalnız biz mi yaşıyoruz? Yani sizin, gelecekte, çoluk çoğunuz yok mu? Sizin gelecekte çoluk çoğunuz… Bu devleti bu kadar ekonomik yönden tahrip ediyorsunuz. Yolsuzluk yapıyorlar, talan ediyorlar, bu memleketi güçsüz hâle getiriyorlar, hırsızlık yapıyorlar. Bu kadar aşağılıkça işleri yapan insanları sizin bu parmaklarınız nasıl affediyor ya? Vicdanınız nasıl buna müsaade ediyor arkadaşlar? Yani yukarıda Allah yok mu ya? Bu Allah’ın bir gücü yok mu ya? Vardır, biz bunu biliyoruz herhâlde. Yarına fitil fitil burnunuzdan getirecek ama buna siz sebep oluyorsunuz arkadaşlar.

Bakın, Ankara Belediye Başkanının sırf Başkent Doğalgaza 519 trilyon lira borcu var arkadaşlar. Şimdi, ben biraz önce sordum, Başkan bana müsaade etmedi. Benim ilimden her gün 20 tane telefon geliyor, “Arkadaş, köy yollarımız kapalı, açamıyoruz.” diyor. Özel idare müdürüne telefon ediyorum, akaryakıt yok, Karayollarına ediyorum, akaryakıt yok. Ya, bu kadar ahlaksızca bir şey olur mu arkadaşlar? Bu devletin bir yandan parasını birtakım insanlar yiyor, içiyor, ceplerine dolduruyor, ondan sonra, öte tarafta benim memleketimdeki vatandaş aç, köy yolu açılmıyor; hasta, doktor yetişmiyor. Böyle bir şey olur mu arkadaşım? Böyle bir devlet olur mu? Böyle bir millet olur mu?

Biraz önce Bakan çıkmış burada konuşuyor. Düzce depremi sırasında 10 milyon dolarlık, kış şartlarına dayanıklı çadır aldık. Bu çadırlar nerede? Niye açıklamıyorsunuz? Kimin cebine gitti? Kimler yedi bunları? Bunların burnundan getirin. E, niye getirmiyorsunuz? Ya böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Böyle bir devlet olur mu? Böyle bir millet yaşar mı? Yani bu memlekette yapılan hırsızlıklar parmakla yok edilir mi arkadaşlar? İşte bu kanunlar, bunları getirdiniz. Yahu arkadaşlar yani insanlar çoğunluk olabilir ama insanlarda bir vicdan var, bir ahlak var, bir ar var, bir namus var, bir edep var. Şimdi yani “Bende güç var, ben bütün her türlü pislikleri bu parmağımla silerim…” Olmaz arkadaşlar. Olmaz. Gerçekten memleketimizde büyük sıkıntılar var. Benim memleketimde insanlar bana açıp da içinde bulundukları sıkıntıları izah ederken insanlığımdan utanıyorum ya. Bunun sebebi kim? Bu devletin bütçesi de müsait, bu devletin imkânları da var ama birtakım insanların cebine gidiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Karar yeter sayısı istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Genç.

Şimdi, Komisyon ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Etmeyenler…

Efendim, kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var, cihazla oylama yapacağız.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır. Önerge reddedilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

X.- DÜZELTİŞLER

1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, yapmış olduğu konuşmasında “Manisa Belediyesi” şeklindeki ifadesini yanlışlıkla kullandığına, bu ifadenin olmaması gerektiğine ilişkin (*)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Biraz önceki konuşmamdaki bir cümlemde “Manisa Belediyesi” demiştim de, “Manisa Belediyesi”ni düzeltiyorum.

Biraz önceki konuşmamda belediyeleri sayarken “Manisa Belediyesi” demiştim. O kelimeyi yanlışlıkla kullanmışım. “Manisa Belediyesi”nin benim ifadem içinde olmaması lazım.

BAŞKAN – Zabıtlara geçti efendim. Teşekkür ederim.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/279) (S. Sayısı: 150) (Devam)

BAŞKAN - Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 150 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 2 nci maddesinin madde çerçevesinin ve maddeye bağlı Ek Madde 1’in aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                        Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları

Madde 2 –  28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Dış borcun tahsisi" tanımındaki "ve Karayolları Genel Müdürlüğüne" ibaresi ", Karayolları Genel Müdürlüğüne, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne" şeklinde değiştirilmiş ve aynı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Katılıyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, bu önergeyi işleme koyamazsınız. Çünkü 6111’i çıkarıyorsunuz, 4749 sayılı Kanun’u getiriyorsunuz. Biz Komisyonda 6111’e ekli diye getirmiştik. Şimdi 6111’i çıkardığınız için bunu tek başına… Bu kanunda 4749 sayılı Kanun yok. Önergeyi işleme alamazsınız.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – İşleme alabilirsiniz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Alamazsınız.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU  SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Komisyon, buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) – Bir açıklama yapabiliriz Sayın Başkanım isterseniz.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) – Burada 2’nci maddede 6111 sayılı Kanun’a ek madde ile bu 4749 sayılı Kanun’daki değişikliği koyuyorduk. Kanun tekniği açısından bu 4749 sayılı Kanun’a direkt koyuyoruz bu maddeyle. Olay bundan ibarettir efendim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

                                      

(*) Bu düzeltmeye ilişkin ifadeler bu birleşim Tutanak Dergisi’nin 354’üncü sayfasında yer almaktadır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –  Sayın Başkan…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Koyamaz ki!

BAŞKAN – Buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –  Görüşülen Kanun 6111…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Evet, bir başka kanunda değişiklik yapamaz ki.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –  4749 sayılı Kanun’la hiçbir ilgisi, alakası yoktur, onunla ilgili bir teklif yoktur. 6111’e konulmayan bir önerge geçersizdir Sayın Başkan çünkü bu, sadece 4749 sayılı Kanun’a atıf yapıyor. Bu Kanun’da böyle bir şey yoktur Sayın Başkan. Komisyonda 6111’e ek madde yaparak çözmüştük ama şimdi önergede oradan çıkarıyorsunuz, onun için bu önerge geçersizdir. Maddeyi tamamen değiştiriyorsunuz. 6111’e bağlı olmayan bir madde bu yasada geçersizdir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, efendim, burada teklifte mevcut olan bir ek madde var. Ek madde 1’de düzenlenmesine ilişkin bir değişiklik önergesi var. Yeni bir madde ihdası değil, başka bir kanunla da alakası yok. Mevcut ek madde 1’in düzenlenmesiyle alakalı bir değişiklik önergesi. Bir mahzuru yoktur, İç Tüzük’e de aykırı değildir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –  İç Tüzük’e aykırıdır efendim. 6111 sayılı Kanun’u çıkarınca bu kanunda öyle bir kanun yoktur Sayın Başkan. 4749 sayılı Kanun’la bunu buraya koyamazsınız.

BAŞKAN – Şimdi, efendim, daha önce görüşüldü. Bu, şimdi 2’nci maddeye bağlı ek madde 1 üzerindeki önerge. Teknik izahat da yapıldı. Bunun bilahare gidip oraya işleneceği de söylendi. Şu anda başka yapacağım bir şey yok.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –  Sayın Başkan, bir daha izah ediyorum: Komisyonda 6111 sayılı Kanun görüşülüyordu, bu 6111 sayılı Kanun, o ilave önergeyi 6111 sayılı Kanun’a ek maddeyle konulduğu için Kanun’un lafzının dışına çıkmadı ama şimdi bu önergeyle tamamen 4749 sayılı Kanun’a atıf yapıyorsunuz, böyle bir kanun yok bu Kanun’da.

BAŞKAN – Efendim, beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.08


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 21.16

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

150 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Şimdi, teklifin 2’nci maddesine bağlı ek 1’inci madde üzerinde Sayın Mustafa Elitaş ve arkadaşlarının verdiği önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe: Madde çerçevesinin kanun tekniğine uygunluğunun sağlanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, itiraz…

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın Başkan...

BAŞKAN - …Etmeyenler…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, gereken düzeltme yapılsın.

BAŞKAN - …Kabul edilmiştir.

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın Başkan, bakın, yaptığınız işlem, çerçeve yasanın kapsamı dışında bir maddeye, yeni bir madde ihdasına onay vermek aslında. Bir işlem yapmayarak siz buna onay vermiş oluyorsunuz. Parlamento hukuku çiğneniyor bugün. Bizim kanaatimize göre… Bakın, bu yasaya biz Danışma Kurullarından çekilerek, bu konuda herhangi bir engelleme yapmayarak ve destekleyerek hatta, gerekli desteği sağladık Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak. Ancak her şey usulüne, yöntemine uygun geliştirilmeli diye düşünüyoruz. Bu yapılan tamamen Parlamento hukukuna aykırıdır. Yeni bir madde ihdası söz konusu ancak siz bunu olağan bir önergeymişçesine bir oylamaya tabi tuttunuz. Kesinlikle yaptığınız doğru değil. Tutanaklara bu şekilde  geçmesini istiyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim. Tutanaklara geçti.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, geçici madde 25’i okutuyorum:

"GEÇİCİ MADDE 25- Bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün yatırım programında yer alan projelerinin finansmanı amacıyla imzalanan kredi anlaşmaları ile temin edilen dış krediler, 1/1/2012 tarihinden geçerli olmak üzere Genel Müdürlüğe tahsisli olarak kullandırılmaya devam edilir. Bu madde ile geçici 24 üncü madde kapsamında tahsis edilen kredilerle ilgili olarak krediyi tahsis eden kuruluş hakkında 14 üncü maddenin beşinci ve altıncı fıkralarının 5018 sayılı Kanunun eki (I) sayılı cetvelde yer alan kuruluşlara ilişkin hükümleri uygulanmaz."

BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Bülent Kuşoğlu, Ankara Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 150 sıra sayılı Kanun Teklifi’yle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2 Kasım 2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü daha önce genel bütçeye tabi bir idareyken özel bütçeye tabi bir idare olarak değiştirildi kanun hükmünde kararnameyle. Tabii, bu yapılırken, kanun hükmünde kararnameyle yapıldığı için bu arada birçok aksama da söz konusu oldu. Bugün bununla ilgili bir aksamayı düzeltmeye çalışıyoruz. Biraz önce yaşadık. Yine son anda fark edilen bir düzenlemeyle, aslında 6111 sayılı Kanun’a ek yapıyorduk, kanunun düzenlemesi açısından çok yanlış olacak bir düzenleme, uygulanması mümkün olmayan bir düzenleme söz konusu olacaktı. 4749 sayılı Kanun’a yapılması gereken düzenleme, değişiklik 6111’le yapılmış olacaktı ki uygulanması mümkün değildi. Bunlara özellikle dikkat edilmesi gerekiyor. Bu tür değişikliklerin özellikle kanun hükmünde kararnamelerle yapılmaması gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, bu konu, üzerinde şu anda konuştuğum ek 25’inci madde, geçici 25’inci maddeyle ilgili konu Plan Bütçe Komisyonuna daha önce bize bildirilerek gelmedi. O anda, 6111 görüşüldükten sonra son anda ilave edildi. Biz de hoşgörü çerçevesinde bunu uygun gördük, uzlaştık, getirilmesini kabul ettik. Bu, Meclis çalışmaları için, komisyon çalışmaları için de güzel bir örnekti, örnek teşkil ediyordu. Çalışmaların hızlandırılması, amacına ulaşması açısından biz de bunu kabul etmiştik fakat bugün görüyoruz ki bu durum böyle olmakla beraber bir taraftan bu uzlaşma, güzel örnekler verilirken diğer taraftan da İç Tüzük değişikliğiyle ilgili bir teklif geliyor. Bu uzlaşma ortamı, güzel ortam tamamen altüst ediliyor, bütün dengeler bozuluyor, hoşgörü ortamı yok ediliyor. Diğer taraftan kanun hükmünde kararnameyle biliyorsunuz, otuz beş kanun hükmünde kararnameyle devlet düzeni yine aynı şekilde altüst edildi, bir yığın sıkıntı getirildi.

Değerli arkadaşlarım, bu saatte, kimse tabii çok önemli de görmediği için takip etmiyor ama özellikle kanun hükmünde kararnamelerle getirilen değişikliklerle devlet düzeni gerçekten çok sıkıntıya sokuldu, baştan aşağı büyük yanlışlıklar yapıldı. Dikkatinizi bu vesileyle çekmek istiyorum. Bir kere devlette koordinasyon bozuldu. Eğer bürokrasiyi biliyorsanız, bürokrasiden geliyorsanız, şu anda bürokrasiyi takip ediyorsanız, bununla ilgili muhakkak ki size de geri dönüşler olacaktır, bu tür bilgiler geliyor olacaktır. Kamuda bürokrasinin morali çok bozuk, büyük sıkıntı içerisindeler. Bu kanun hükmünde kararnamelerle getirilen ücret düzeni maalesef bütün devleti, bürokrasiyi altüst etmiş vaziyette. Bazı müdürlerin, şeflerin altında çalışan insanlardan daha az maaş alması söz konusu, daha az artışlar söz konusu. Onun için büyük bir moralsizlik var, sıkıntı var, koordinasyon eksikliği var.

Ayrıca bu kanun hükmünde kararnamelerle teftiş düzenine, özellikle denetim düzenine büyük bir darbe vuruldu, çok büyük bir boşluk var şu anda devlette, teftiş ve denetim düzeninde çok büyük bir eksiklik var, yanlışlık var, neredeyse denetim yapılmaz bir vaziyette. Tabii bunun çok önemli sonuçları olur, önümüzdeki yıllarda bunun sıkıntılarını hep beraber yaşarız. Onun için, şimdiden bu konuyla ilgili tedbir alınması lazım. Bu vesileyle ben, burada özellikle bu konuyu belirtmek istiyorum. Gerçekten de devlet düzeni, kurumları altüst vaziyettedir. Özellikle kariyer meslekler, uzmanlık, şeflik, araştırmacı gibi kadrolar altüst edilerek kullanılmış vaziyette. Yani bunu, ben, kendi partimin kadroları yok edildi anlamında söylemiyorum; benim partime yönelik, benim partimin bürokratlarına yönelik bir kıyım var şeklinde söylemek istemiyorum, öyle bir durumdan bahsetmiyorum. Genel olarak devlette çok büyük bir sıkıntı olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Bunu samimi olarak söylüyorum. Zannediyorum, devletle bağlantısı olanlar buna katılırlar. Aslında bu konuda bir araştırma önergesi de verdim. Bu konuyla ilgili bir çalışma yapmamız muhakkak gereklidir.

Diğer taraftan, bu vesileyle belirteyim, bu İç Tüzük değişikliği konusu yine herhâlde yarın gündeme gelecek ama bakın değerli arkadaşlarım, iktidar partisi olarak şimdiye kadar on yıl içerisinde buraya getirilen hiçbir kanun teklifi veya tasarısı geri dönmedi, muhakkak çıktı, süresi içerisinde çıktı. On yıldan beri çalışan bir sistemi değiştirip de başka bir sistem getiriyorsanız bunun arkasında biz de muhalefet olarak başka gerekçeler arıyoruz. “On yıldan beri çalışan bir sistem vardı, neden değiştirilmek isteniyor? Arkasında başka bir oyun mu var?” diye düşünüyoruz. Onun için, gereksiz yere bütün bunları yapmak… İşte geçen hafta da Meclis çalışmamış oldu, vatandaş nezdinde kötü bir örnek vermiş olduk. Bütün bunlara gerek yok. Biraz önce verdiğim şekilde Komisyonda da burada da biraz önce yaptığımız tespit, aslında bir hukuksuzluk içermesine rağmen yine sizin oylarınızla geçti, buna da itiraz etmedik. Aslında uyumlu olarak, uzlaşmayla birçok konuyu alıp götürebiliriz, Meclisin daha hızlı çalışmasını sağlayabiliriz.

İlk motorlu uçuş hangi tarihte gerçekleşti hatırlıyor musunuz? 1903 yılında ilk uçak uçmuş, ilk uçuş 1903 yılında gerçekleşmiş. Bundan altmış altı yıl sonra Aya ayak basılmış. O kadar hızlı, teknolojide müthiş bir değişim söz konusu. Teknolojideki bu hız maalesef toplumlarda aynı şekilde görülemiyor. Toplumlar aynı hıza ayak uyduramıyor. Getirilen İç Tüzük’ün gerekçelerinden bir tanesi de teknolojiye ayak uydurmak ama teknoloji başka bir şey, toplumların, insanların bazı şeyleri özümsemesi farklı bir konu. Onun için aynı paralelde yürütmek mümkün değil, insan tabiatı, insan fıtratı çok farklı. Bu konuları zorlamamamız gerekir, acele etmememiz gerekir, tam tersi sonuçlar verdi iki haftadan beri görüyorsunuz. Bu konunun toplumda da büyük sıkıntı yaratmadan çözümlenmesi gerekir.

Sonuç olarak: Üzerinde değişiklik yapmaya çalıştığımız 6111 sayılı Kanun ve 4749 sayılı Kanun, muhakkak ki bizim de desteğimizle çıkmıştır, muhakkak ki faydalar sağlayacaktır ama biraz önce ben Sayın Bakan buradayken, Başbakan Yardımcısı buradayken de sordum kendisine, Plan ve Bütçe Komisyonunda da sormuştum “Kaç firmayı ilgilendiriyor ve total olarak ne kadarlık bir meblağdan bahsediyoruz?” diye sordum, ne Komisyonda ne burada cevap verilemedi. Görüyorsunuz bütün bunlara rağmen -bu tür-cevaplarının olmamasına rağmen, yine de destekliyoruz, çıksın istiyoruz, Meclis çalışmaları tüm hızıyla devam etsin istiyoruz, ülkemize yararlı, vatandaşımıza yararlı işler yapılsın istiyoruz, ama sizin de bu konuda iktidar olarak muhalefete anlayış göstermenizi de bekliyoruz.

Bu vesileyle, ben -bu saatte fazla sabrınızı zorlamayayım- hepinize saygılar sunuyorum, iyi akşamlar diliyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kuşoğlu.

Şimdi, madde üzerinde gruplar adına başka söz isteyen yok.

Şahısları adına, Menderes Türel Antalya Milletvekili. (AKP sıralarından alkışlar)

Sayın Türel, süreniz beş dakika, buyurun.

MENDERES TÜREL (Antalya) – Sayın Başkan, çok kıymetli  milletvekilleri;  6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında geçici 2’nci madde üzerinde  konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.

Bilindiği gibi, kanun teklifiyle ilgili birçok konuşma yapıldı. Yurt dışında müteahhitlik hizmetlerinde bulunan firmalarımız ile Van gibi büyük afet yaşayan bölgelerimizdeki iş yerlerine 6111 sayılı Kanun’un getirdiği imkânlar tanınmaktadır. Kanun, Kuzey Avrupa ve Orta Doğu’daki siyasal karışıklık nedeniyle işleri yarım kalan ve alacaklarını tahsil edemeyen firmalarımızın borçlarını yapılandırmakta ve böylece bu firmalarımıza işlerini sürdürme, işlerinin ücretlerini ödeyebilme ve devlete karşı taahhütlerini de yerine getirme imkânı vermektedir ki bu, devletimiz için sosyal bir sorumluluktur.

Ben bu nedenle, bu önemli kanun değişikliğine emeği geçen herkesi kutluyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Türel.

Şahısları adına ikinci konuşmacı Sayın Hüseyin Şahin, Bursa Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 150 sıra sayılı 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım.

Kanun teklifimizin kanunlaşarak milletimize hayırlı, uğurlu olmasını dileyerek yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Madde üzerinde soru-cevap işlemini başlatacağız.

Sayın Akar sisteme girmiş.

Buyurun Sayın Akar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakanım, siz bu Meclise geldiğinizde ben size söz vermiştim “Her gelişinizde Kartepe Belediyesini  soracağım.” diye. Hatta bugün makamınıza yeni bir dosya yolladım.

Ama şimdi sormak istediğim, Şevki Yılmaz’ın Müsteşarınızla ne konuştuğu, nasıl organize ettiği bu işi ve Kocaeli Valiliği kanalıyla Kartepe Belediye Başkanına verilen randevuya gidip de o randevuda ne konuştukları; size sormak istediğim bu.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akar.

Başka soru yok.

Sayın Bakanım…

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Başkan, Sayın Akar’ın mutat sorusunu tekrar aldım, açıklamaya çalışayım.

Kartepe Belediyesi ve diğer belediyeler hakkında yapılan her türlü ihbar ve şikâyette, hatta ihbar ve şikâyet olmaksızın normal denetimlerde ulaşılan her türlü hukuka aykırı bulgular üzerinde Bakanlığımızca gerekli inceleme, soruşturmalar yapılır. Kartepe Belediyesi için de ihbar ve şikâyetler olduğu gibi, ayrıca denetimler esnasında da tespit edilen bazı usulsüzlüklere rastlanmıştır, bunların gereği yapılmaktadır.

İsim zikrederek bir görüşmeden bahsetti Sayın Akar.

İnsanlar bu ülkede birbiriyle görüşürler, başta Meclisimizde olduğu gibi, şu anda yaptığımız gibi görüşülür, konuşulur… Görüşülmüş müdür görüşülmemiş midir orasını bilmiyorum ama varsayalım ki görüşüldü, bu görüşmenin hukuka aykırı bir yanı yoktur, beşerî bir ilişkidir. İnsanlar birbirini tanıdığı için görüşür, işi olduğu için görüşür, istediği için görüşür. Bizatihi görüşmenin kendisine bir suç atfetmek, suç izafe etmek hukukun genel ilkeleriyle uygunluk arz etmez. Kartepe Belediyesi hakkında hukuk uyarınca gerekli işlemler yapılmaktadır.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakanım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Akar, buyurun.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakanım, Kartepe Belediyesindeki görüşmeler sıradan, normal, selam üzerine yapılan görüşmeler değil. Hatta, Şevki Yılmaz, Belediye Başkanını ve gelen müfettişleri azarlar bir şekilde “Bu müfettişler kontrol altına alınmadı mı? Bunlara tembih edilmedi mi?” gibi sözler söyleyip… Biraz sonra telefon numaralarını, kalem telefonu ve özel telefon numaralarını da verebilirim Müsteşarın. Bu teknik takibe takılan sonuçları söylüyorum.

Bir kez daha söylüyorum: Dosyayı size ilettim.

Daha önce bir soru önergesi verdim. Soru önergesine verdiğiniz cevapta da “Soruşturmanın devam ettiğini.” söylediniz.

Aslında dördüncü mahkemeye geldi. Dördüncü mahkemeye geldi ve Belediye Kanunu’na göre sizin belediye başkanını görevden alma yetkiniz var.

Ben, şimdi, belgeleri bugün size sundum. O belgeleri incelediğinizde sadece Belediye Başkanı değil, sizin örgütlerinizin de bu işin içinde olduğu görülüyor. Bu kadar detaya da girmeyeceğim ama örgütler de bu işin içerisinde, kadın kolları başkanlığı, ilçe başkanlığı, hepsi bu işin içinde şu anda. Size yolladığım bugünkü dosyada da… Daha önce de dosya verdim, dosyayı okumamıştınız, bugün tekrar makamınıza yolladım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akar.

Sayın Bakanım, bir şey söyleyecek misiniz?

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Sayın Başkan, bir önceki sorunun devamı mahiyetinde hem soru hem yorum söz konusu. Kartepe Belediyesi için inceleme ve soruşturma, her belediye için olduğu gibi yürümektedir, yürütülmektedir. Sayın Akar’ın “Bugün verdim.” dediği dosyalar doğrudur, beyanına göre, verilmiştir, bir itirazımız yoktur ve gereği de her zaman her dosya için, her başvuru için yapılacaktır. Yeni bir bulgu, yeni bir belge varsa değerlendirilir, yoksa da yok olduğu şeklinde değerlendirilir. Bunlar hukukun normal ve genel işleyişi içerisinde sonuçlanacak hususlardır.

Teşkilatımızla ilgili bir boyutu soruyor. Biz burada herhangi bir siyasi partinin teşkilatını değerlendirmek durumunda değiliz. Bu benim mensubu olduğum parti de olsa, soru soran arkadaşımızın mensubu olduğu bir parti yöneticisi de olsa onun değerlendirilme yeri burası değildir ama suçla bağlantılı bir husus varsa, şüphesiz yargı makamları suçtaki irtibat ve illiyet bağları itibarıyla gerekli değerlendirmeleri yapar. Hukuk ilk defa sadece Kartepe Belediyesi için işlemiyor, ilk defa bir belediye için herhangi bir inceleme, soruşturma yapılmıyor. 3 bine yakın belediyemizin önemli bir sayıdaki yöneticileri için, başkanları, meclis üyeleri için, personeli için değişik iddialarla bu ülkede hukuki süreç işliyor. İddiaların bir kısmı doğruluk ifade ediyor, doğruluk arz ediyor, bir kısmı asılsız da olabiliyor. Burada da asılsızdır veya doğrudur deme şansına sahip değiliz, fakat incelenmesi, soruşturulması gerekli bulunan birtakım hususlar var Kartepe Belediyesinde; her zaman söyledik, bugün de söylüyoruz. Kartepe Belediyesi için soruşturma süreci devam ediyor.

Arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Zamanım var iki buçuk dakika. Bitene kadar kullanacağım, bitene kadar soracağım efendim.

BAŞKAN – Tekrar mı söz istiyorsunuz?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet, Sayın Bakanım, doğru, söylediklerinizde haklısınız ama orada bir uygulama daha yapıyorsunuz. Kartepe Belediyesini soruşturan müfettiş mahkemeye verildi, bu müfettiş de Adana Belediye Başkanını görevden aldıran müfettiş aynı zamanda. Yine, bizim belediyeler olunca böyle davranılıyor, nedense denetleyenler suçlu oluyor, aynı Deniz Fenerinde olduğu gibi. Deniz Feneri savcılarına uygulanan yöntem Kartepe Belediyesini de denetleyen müfettişe uygulanmaktadır bugün. Bu konuda ne diyeceksiniz?

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akar.

Sayın Bakanım…

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Milletvekili Arkadaşımız sorunun asıl kısmı bitince bağlantılar kurarak soruyu devam ettiriyor, ben de o çerçevede cevabımı vermek durumundayım.

Müfettiş hakkında soruşturma yapıldığı doğrudur. Müfettişler de birer insandır, haklarında iddialar olabilir, tıpkı bakanlar hakkında olduğu gibi, milletvekilleri hakkında olduğu gibi, hâkimler hakkında olduğu gibi, Türkiye’de yaşayan ve Türkiye vatandaşı olan herkes hakkında olduğu gibi müfettişlerimiz hakkında da birtakım suç isnatları olabilir, olmuştur. Nasıl Kartepe Belediyesi ve diğer belediye başkanı ve diğer personeli hakkındaki iddiaları araştırmamız gereklidir ise orada çalışan bir müfettişimiz hakkında da var olan iddiayı araştırmak, soruşturmak bizim görevimizdir, devletin görevidir. Sonucu ne olur, onu bilemeyiz; kendisini savunur, aklanır. İnşallah aklanır herkes gibi. Adana Büyükşehir Belediyesinde soruşturma yapmıştır, doğrudur. Sadece orada değil, belki o arkadaşımız yüzlerce belediyede inceleme, soruşturma yapmıştır ama Adana’yı zikrettiğiniz için Adana’yı ben de belirtiyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bilinsin diye söyledim ben de.

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Yani bir yerde soruşturma yapmış olmak, o soruşturmaları tartışmasız yapmış olması bir başka yerde hata yapmamış olduğu anlamına gelmez, yapmayacağı anlamına gelmez. Aslolan

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım. Süreniz doldu. Çok teşekkür ederim.

MUHARREM VARLI (Adana) – Adana’da da hata yapmıştı Sayın Bakan, beraat etti.

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Almıştık o zaman.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, geçici 25’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.

Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 150 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2 nci maddesine aşağıdaki ek maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                  Yusuf Halaçoğlu                      Mehmet Şandır                      Nevzat Korkmaz

                         Kayseri                                    Mersin                                     Isparta

                                       Mustafa Kalaycı                        Cemalettin Şimşek

                                               Konya                                        Samsun

Ek Madde 2.- 6111 sayılı Kanunun 98 inci maddesinin sonuna “Bu düzenleme yapılıncaya kadar, sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenir.” ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkanım, salt çoğunluğumuz yoktur, katılamıyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Niye? Bir dakika… Geliyoruz daha. Arkadaşlar geliyor.

Sayın Başkan, daha kimse gelmeden…  Böyle bir şey olur mu?

BAŞKAN – Buyurun, gelin efendim. Kimse yok şu anda.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Aslanoğlu, buyurun. Sizi bekliyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Geliyoruz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkanım, şu an için 4 kişiyiz. Salt çoğunluğumuz yoktur.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Sayın milletvekilleri, 3’üncü maddeyi okutuyorum:

Madde 3- Bu Kanunun 1 inci maddesi 25/2/2011 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde; diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 150 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ne diyor 3’üncü madde? “Bu kanun yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer.” diyor. Peki, ne diyor bu kanun? Kanun diyor ki: Ekonomi Bakanlığı, Sayın Ekonomi Bakanımız eğer derse ki: “Olağanüstü politik risk var, ben bir ülkede olağanüstü politik risk fark ettim, bu ülkede faaliyette bulunan şirketlere yardım edeceğiz.” veya “Doğal afet nedeniyle zor durumda olan şirketlere yardım edeceğiz.” Şimdi, kulağa çok hoş geliyor değil mi? Tıpkı bugüne kadar çıkarmaya çalıştığınız ve çıkardığınız diğer kanunlarda olduğu gibi kulağa çok hoş geliyor, hatta bir adım daha ileri gideyim, âdeta sanki AKP bu sefer sosyal devlet kavramını çağrıştırıyor. Sizin geçmiş uygulamalarınızı bilmesek gerçekten size inanasımız gelir ama artık AKP’yi çok iyi tanıyoruz. Doğal afeti Van’da bizzat yaşayan insanlara bile yardım elini yeterince uzatmıyorsunuz ama şirketleri kurtarmaya çalışıyorsunuz. Niye? Soruyorum şimdi size, kurtarmayı düşündüğünüz kaç tane şirket var, belli mi? Soruldu size komisyonda, her yerde soruldu, cevap vermediniz. Bu şirketlerle –önemli bir soru soruyorum- dolaylı da olsa herhangi bir milletvekilinin ilgisi var mı yok mu? Bakın, bunları, kamuoyu bizi izlemiyor, biz bize konuşuyoruz. Bir bakın bakalım kaç tane şirkete yardım edeceksiniz bu yasayla, kaç tane şirketin milletvekiliyle ilişkisi var. Bir bakın bakalım, Allah rızası için, ne çıkacak karşınıza. Ondan sonra o parmaklarınız bakayım rüyanıza girecek mi, girmeyecek mi?

Ötelemeyi düşündüğünüz…

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Bu tür şeyleri siz bu mantıkla mı yapıyorsunuz?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Niye üstünüze alındınız yahu? Ben “AKP milletvekili” dedim mi?

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Bu değişiklikleri bu mantıkla mı yapıyorsunuz siz?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Niye üstünüze alındınız arkadaşlar ya? Niye rahatsız oldunuz ya? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Niye rahatsız oldunuz?

Ötelemeyi, ertelemeyi…

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Yüreğiniz varsa isim verin!

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Tamam yani biraz hareketlendiniz, güzel.

Ötelemeyi, ertelemeyi düşündüğünüz para ne kadar? Bir de bu şirketler, hadi şimdi açıkça soruyorum, AKP’ye ne kadar yakın? Bir bakın bakalım ya, bir bakın. Nasıl olsa şimdi elinizi kaldıracaksınız, nasıl olsa bu yasayı da geçireceksiniz ama bu yasalar sizi rüyanıza kadar takip edecek, rüyanıza girecek bu yasalar; görün, bakın.

Şimdi, bakın, niye bir dediğiniz bir dediğinizi tutmuyor, açıkça söyleyeceğim. Şimdi, ben demiştim ki... Gittim Van’a, Van’ı gördüm, inceledim; çadırlarda yattım. Dedim ki: Van’daki insanlarla konuştum ve onlar dediler ki: “Sayın Vekilim, esnafın -Allah razı olsun bütün vekillerden- kredi borçlarını ötelediniz, tamam. Biz normal vatandaşız, kredi kartı borcumuzu ödeyemiyoruz. Bize…”

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Ödeseydi.

AYTUĞ ATICI (Devamla) – “Ödeseydi.” Vallahi çok güzel, bunu da yazdım bir kenara: “Ödeseydi.” Yani başına evini yıktıracaksınız, ondan sonra “Kredi kartını ödeseydi.” diyeceksiniz. Eh pes doğrusu, sizden de ancak bu beklenir Sayın Milletvekili.

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Sen ödeseydin.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Siz konuşmanıza bakın arkadaşım.

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Ben ödeseydim, ha, tamam, bu da sizden beklenir, doğru, çok yakıştı!

Şimdi, ben de aynen sizin dediğinizi yaptım ve dedim ki: “Bunu ya biz ödeyelim hep beraber veyahut da bunları yapılandıralım.” Başbakanınıza verdim, tıs yok, cevap yok, bir tek satır cevap gelmedi. Bilginize. Esnemeye devam edebilirsiniz.

Şimdi soruyorum size ben: Vatandaşın kredi kartı borcunu ertelemeyen Hükûmet, şirketlerin borçlarını ertelemeye nasıl oluyor da aslan kesiliyor? Bunu ben merak ediyorum. Varsa bunun bir açıklaması Van halkı bunu bekliyor.

Deprem doğal afet mi? Hani, doğal afet olan yerlere de yardım edecektiniz ya, şirketlere. Evet, deprem doğal afet. Peki -her zaman soruyoruz- niçin Van’da, Bingöl’ün Karlıova’sındaki depremlerde herkesin evi başına yıkılıyor da başka memleketlerde yıkılmıyor? Çünkü doğal afeti siz, geldiniz, AKP afeti hâline getirdiniz. Oralardaki afetin tek sebebi sizsiniz; oraya verdiğiniz ruhsatlardır, başka hiçbir şey değil. Bu afetin açıkça adı “AKP afeti”dir.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Sadece ideolojik bir konuşma yapıyorsun.

AYTUĞ ATICI (Devamla) - Arkadaşlar, ideolojik konuşma… Tabii, elbette, ben burada ideolojik konuşma da yaparım, canım ne istiyorsa da onu konuşurum, hiç kimsenin de oradan müdahale etmeye hakkı yok. Ben terbiye sınırlarımı aşmam. Ben burada ideolojik konuşma yapıyorum, var mı bir itirazın? Yoksa, o zaman dinleyeceksin.

Bak, ideolojik konuşmayı sana göstereyim. Az önce senin Bakanın dedi ki, az önce daha: “Van’da kimse çadırda kalmıyor.” Değil mi, hepiniz kulaklarınızla duydunuz? “Herkesi konteynere koyduk ama bazen, işte, evde yatmıyor, çadırda yatıyor.” dedi. Al işte, bugünkü Güneş gazetesi. Bugünkü Güneş gazetesi ne diyor: “50 bin kişi çadırda.” (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Yahu, Allah rıza için arkadaşlar, şimdi, bakın, lafı uzatmayalım. Bir Bakan -şurada oturuyor- çıkıp diyor ki: “Hiç kimse çadırda kalmıyor.” Güneş gazetesi diyor ki: “50 bin kişi çadırda.” Ben gittim, gördüm, binlerce insan çadırda.

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Yalan yazıyor Güneş gazetesi.

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Eğer bu yanlışsa, biz yanlışsak, birileri yanlış söylüyor. Yani bu işleri bu şekilde düşünün.

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Yalanın da bir ölçüsü olur. 50 bin kişi nerede kalıyor?

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Doğal afet mi istiyorsunuz? Uzağa gitmeyin, Hatay burada. Hatay’a bir havaalanı yaptınız. Nereye yaptınız? Amik Gölü’nü kurutmuşlardı, gittiniz, üstüne bir havaalanı yaptınız. Ne oldu? Şimdi seller içinde. Şimdi, doğal afet mi o sel? Evet, doğal afet ama oradaki sular altında kalan havaalanı sizin afetiniz.

Şimdi, siz bunlara doğal afet deyip bu şirketlere yardım edecekseniz Allah yolunuzu açık etsin. Yani ben ne diyeyim; bu doğal afet midir, AKP afeti midir, varın, siz değerlendirin.

Şimdi, işin ironik kısmına gelelim. Diyorsunuz ki: “Efendim, yurt dışında bir yerde önemli siyasi bir sorun olacak, bundan da şirketler etkilenecek, biz de gideceğiz, bunlara yardım edeceğiz.” Vallahi de billahi de hayretler içerisindeyim. Bir yandan, gidiyorsunuz, bütün yurt dışı ilişkilerimizi altüst ediyorsunuz, ondan sonra da altüst olmuş ilişkilerden etkilenen iş adamlarına yardım etmeye çalışıyorsunuz. Bu iş adamları sizden yardım mardım beklemiyor değerli arkadaşlar. Bu iş adamları sadece “Bizim işimizi bozmayın yeter.” diyor.

Bir küçük örnek vermeme izin verin: Bakın Suriye’yle ilişkileri bozdunuz, Suriye’yi bize düşman ettiniz. Türkiye menşeli ürünlere -bakın, bunu Mersin milletvekilleri çok iyi bilirler- Suriye ekstradan yüzde 30 vergi uyguluyor. Utanç duyuyorum, niye biliyor musunuz? Çünkü bizim Mersin’deki iş adamlarımız Suriye’ye mal gönderemiyor, Mısır üzerinden gönderiyor veya doğrudan “Ben transitim.” diye alıyor Amerika’nın buğdayını, mısırını Suriye’ye gönderiyor, benim mısırımı satamıyor. Niye? Bunun sebebi sizsiniz.

Suriye’yle ilişkileri bozdunuz, şimdi iş adamlarının da işleri bozuldu. Arkasından kalktınız “Biz bu işleri düzelteceğiz.” diyorsunuz. Bakın, Mersin, Hatay, Gaziantep, Adana başta olmak üzere on ilde iş adamları Suriye krizi nedeniyle kan ağlıyor. Diyeceksiniz ki: “Suriye de kan ağlıyor, Suriye’de kan dökülüyor.” Doğru. Herhâlde aklı başında, vicdanlı bir insan herhangi bir şiddeti desteklemez. Herhâlde aklı başındaki bütün insanlar şiddetin her türlüsünü kınarlar ama eğer siz bu yaklaşımınızla Suriye’ye  demokrasi geleceğine inanıyorsanız vay hâlinize. Eğer siz bu yaklaşımınızla Suriye’yle iş yapan, Libya’yla iş yapan iş adamlarımızı kurtaracağınızı düşünüyorsanız vay hâlinize. Sakın ha, savaş lobilerinin kuyruğuna takılıp ülkelerine demokrasi getireceğini zanneden yöneticilerin ülkelerinde kan ve gözyaşı olduğunu unutmayın.

Bir iki örnek vereceğim bakın -Suriye’ye gireceksiniz ya, Suriye’yi perişan ediyorsunuz ya- ne olur dinleyin: Afganistan’a demokrasi getirmeye kalktılar tam on bir sene geçti. Neredeyiz? Irak’a demokrasi geleli tam on yıl oldu. Bakın, aynı emperyal güçler, aynı şekilde Suriye’ye demokrasi getirmeye çalışıyorlar. Ne olur uyanın, ne olur. Çok geç oldu vakit biliyorum ama ne olur uyanın.

Bakın Sudan’a demokrasi geldi, bölündü Sudan, iç savaş… Mısır’a demokrasi geldi, kan gölü oldu. Libya’ya demokrasi geldi, ne olduğu ortada. Şimdi de Suriye’ye getirmeye… Ne olur, Allah rızası için, bu katliama bari siz ortak olmayın. İş adamlarımız bir şekilde işlerini başka şekilde yaparlar ama Suriye’de dökülecek olan kanda, şimdi de dökülüyor, engelleyelim ama bu şekildeki yaklaşımlarınızla, Suriye’de dökülecek olan kanda sizin de vebaliniz olacak.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Suriye’de kan oluk oluk akıyor!

AYTUĞ ATICI (Devamla) – Ne olur, ne olur Suriye’yi kan gölüne çevirmeyin, orada dönen dolaplara iyice bir bakın, ne olur bakın. Amerika, Irak’ta…

AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul) – Allah Allah!

AYTUĞ ATICI (Devamla) – “Allah Allah” diyorsunuz. Amerika, Irak’ta gitti kendi eliyle katliam yaptı, sesinizi çıkarmadınız ama Amerika dersini aldı, şimdi sizi kullanıyor. Haberiniz olsun, benden söylemesi. (CHP sıralarından alkışlar) 

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Atıcı.

Şimdi, başka söz isteyen? Yok.

Sayın Kamer Genç söz istemiş, burada yok.

Soru-cevap işlemini başlatacağız.

Sayın Akar sisteme girmiş.

Buyurun Sayın Akar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet, Sayın Bakanım, şimdi, Kartepe’yi sormayacağım, onu sorduk bir sefer. Şimdi Bolu Belediyesine geliyorum. Bolu Milletvekilimiz size iki kez soru önergesi vermiş, (7/1416) ve (7/882) sayılı soru önergeleri vermiş ve bu soru önergelerinde de Bolu ve ilçe belediyelerinin temsil ve ağırlama giderleri ile borçlarını ve reklam giderlerini sormuş ama her seferinde verilen cevap dalga geçer gibi “Belediyenin borcu ödeniyor.” gibi cevaplar verilmiş. Cevaplar da burada, size verebilirim, iletebilirim. Niçin bu soruya doğru cevap verilmediğini Bolu Milletvekilimiz gibi ben de merak ediyorum.

Bir de Bakanlığınız tarafından, bu Belediye Başkanı, Bolu Merkez Belediye Başkanına birçok soruşturma talebi olmasına rağmen, Bakanlığınız önünde kaç tane dosya bulunmaktadır? Soruşturma talebine izin vermediniz veya özel bir nedeni mi var bu dosyaları bekletmekte?

BAŞKAN – Sayın Bakan…

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Akar’ın sorusu yine batı bölgemizden, Bolu civarından, Bolu Belediyemizle ilgili. Bolu Belediye Başkanımız hakkında bir başka sayın milletvekilimiz tarafından, anlayabildiğim kadarıyla sorudan, yazılı soru önergesi verilmiş, 7/… İki tane numaradan kayıt alan iki soru var anladığım kadarıyla, temsil ve ağırlama giderleri üzerine olduğu anlaşılıyor sorunun. Soru önergesine yazılı olarak cevap verilir yani usulü budur. Ama daha önce yazılı soru önergesi yapılmış konu, şu anda da sözlü soruya dönüştürülerek ifade edildi.

Verilen cevapların pek tatminkâr olmadığını, daha önce sorulara verilen yazılı cevapların pek tatminkâr olmadığını ifade etti Sayın Akar. Anladığım kadarıyla Sayın Akar’ın sorduğu soruya verilen bir cevap değil de bir başka sayın Bolu milletvekilimizin sormuş olduğu soruya verilen yazılı cevabın kendi ifadeleriyle dalga geçer gibi bir mahiyet arz ettiğini ifade ettiler. Tabii, bu çok subjektif bir değerlendirme. Yani o yazılı cevabın içeriği nitelendirildiği gibi bir içerik midir, yoksa gerçekten soruya verilmiş bir cevap mıdır? Bunu tam olarak değerlendirebilmemiz için elimizde yazılı cevabın, metnin olması lazım, ona göre objektif olmaya çalışarak bir değerlendirme yaparız, yapmamız mümkün.

Şimdi, Bolu Belediyesi hakkında kaç tane dosya olduğunu soruyor Sayın Akar. Bolu Belediyesi hakkında mutlaka dosyalar vardır, soruşturmayla ilgili şikâyet içeren mahiyette dosyalar vardır. Bunların sayısını sözlü soruya sözlü cevap kapsamında vermek mümkün, ancak bir şartla, önceden, Sayın Akar’ın Kartepe’den beklenen sorusundan sonra Bolu’dan da soru soracağı beklentisi olsaydı o noktada bir bilgi hazırlığıyla gelir ve net sayıyı verebilirdik. Fakat bundan sonraki soru-cevap bölümünde Bolu’yla ilgili dosyaların tam sayısına ilişkin açıklama yapmak mümkün hâle gelir.

Bolu Belediyesi veya başka bir belediyemiz hakkında her an sorular sorulabilir, sorulmalıdır da. Türkiye, soran bir ülke; Türkiye, sorulara cevap veren bir ülke olmalıdır; yönetimde daima açık olmak, şeffaf olmak ilkemizdir ve o ilkeye daima riayet etmemiz gerekir.

Bolu Belediyemiz, sonuç itibarıyla, Bolu merkez ilçede oturan, orada yaşayan ve dolayısıyla nüfus sayımlarında orada varlığı belirlenen halka hizmet eden bir belediyedir. Nüfus sayımı itibarıyla da Bolu Belediyesi çok büyük ölçekli bir belediyemiz değildir, büyükşehir belediyesi değildir, bir il belediyesidir. Burada hizmet üretmenin birtakım kolaylıkları olduğu gibi, nüfusun miktarı itibarıyla da belli zorlukları vardır.

Belediye hizmetleri dışarıdan algılandığı gibi, böyle kolayca sorulara konu yapıldığı gibi kolay hizmetler değildir. Belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz ve belediyelerde emek veren emekçilerimiz, memurlarımız, bürokratlarımız her yerde olduğu gibi Bolu’da da özverili hizmetler yapmaktadırlar. Hizmetleri yaparken belli kalemlerdeki ödenekleri tasarruf ederek, başka kalemlere, başka harcama kalemlerine ödenekler transfer etmek suretiyle hizmetlere bir ivme kazandırmanın gayreti içerisinde olmaktadırlar.

Bolu Belediyesi, soru Sayın Akar’dan olduğuna göre doğal olarak AK PARTİ’li bir belediyedir. AK PARTİ’li belediye olduğu için diğer belediyelerle hizmet rekabeti içerisinde olması gerekir; kendisini o sorumluluk içerisinde görür, halkına karşı sorumlu hisseder ve bu bağlamda da ödeneklerini en tasarruflu şekilde kullanarak, en etkin, en verimli yatırımları yapmanın gayreti içerisinde olur.

Geçen hafta Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda AK PARTİ Genel Merkezinde Bolu İl Başkanı, Bolu Belediye Başkanı, Bolu İl Genel Meclisi Başkanı da vardı. Ben orada Bolu Belediye Başkanımızın Başbakanımıza, Genel Başkanımıza yönelttiği bir soruyu şimdi hatırladım. Bolu’da daha fazla hizmet üretmek için, Bolu Belediyesinin Sosyal Güvenlik Kurumuna olan birikmiş borçlarını tasfiye etmek için belediyeye ait bir gayrimenkulü Sosyal Güvenlik Kurumuna borçları karşılığında satmak için bir soru sorup yardım isteğinde bulunmuştu. Oradan da anlaşılıyor ki, Bolu Belediyemiz, hakikaten, küçük ölçekli bir belediye olarak ama il belediyesi olmanın sorumluluğunu taşıyarak, aynı zamanda ana güzergâh üzerinde bir şehrin belediye yönetimi ve Başkanı konumunda olduğu için çok daha prestij hizmetleri üretmenin gerekliliğine inanarak, her zaman olduğu gibi, geçtiğimiz çarşamba günü Ankara’da yapılan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda da belediyesine kaynak aramak için ve oluşturmak için büyük bir özveri ve arayış içerisinde olduğunu da görmüş, göstermiş oldu. Bolu Belediyemizin çalışmaları, bütçesi üzerinde gerçekten ciddiyet arz eden, rakamlara dayalı, belgelere dayalı, bir sıkıntı, bir ihbar, bir şikâyet söz konusu ise onların değerlendirilmesi ve gerektiğinde soruşturulmasının gerekliliğine ben Bakan olarak, inanıyorum ki siz de soruyu soran arkadaşımız olarak ve sizin sorduğunuz soruya cevap verir konumdayken bizi dinleyen Meclisimizdeki bütün arkadaşlar olarak, yüce Meclisin bütün milletvekilleri olarak hepimiz gönülden inanmaktayız.

Hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

3’üncü madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Kazım Kurt, Eskişehir Milletvekili.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA KAZIM KURT (Eskişehir) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, evet, son konuşmacı olmanın psikolojik baskısıyla sizin sabrınıza sığınarak konuşacağım. Sayın Bakanım zamanı çok iyi kullandı, ben de çok iyi kullanacağımı size taahhüt ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, 6111 sayılı Yasa’da bazı eksiklikleri tamamlamak adına Sayın Canikli tarafından yapılan bu teklif, gerçekten mevzuat hazırlama yöntemimizi ve kurallarımızı yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini ortaya koymuştur. Bir kere, AKP hükûmetleri ve Parlamentodaki çoğunluk kanun hükmünde kararnamelerle bu işleri yönetmeye alışık olduğu için sürekli yeni sorunlar yaratacak yasalar üretiyoruz. Bir maddelik bir yasa bir gün tartışılıyor ve maalesef acele yüzünden, yeterli değerlendirmeyi yapamamamız yüzünden yeni sorunlar yaratıyor.

Şimdi, bakınız Sayın Şandır da anlatmaya çalıştı, bu yasa sorunları çözmeye yetmiyor ama yeni sorunlar getiriyor. Örneğin “olağanüstü politik risk” yeni bir tabir ve tartışılmaya gerek duyulan bir unsur olarak yasalarımıza giriyor. Ekonomi Bakanlığına bu tespiti yapma görevi veriyoruz. Ekonomi Bakanlığı olağanüstü politik riski tespit edecek. Nasıl tespit edecek? Doğru mu tespit edecek? Bu tespite karşı ilgililer itiraz edecek, idare mahkemesinde dava açacak mı? Bu tartışmalar bize yeni yeni sorunları getirecek.

Yine, mücbir sebep hâlinin bitim tarihi kim tarafından, nasıl tespit edilecek? Örneğin, Kütahya’da Şubat 2011’de deprem olmuş ama mücbir sebep devam ediyor mu, etmiyor mu? Van’daki mücbir sebep ne zaman ortadan kalkacak? Çünkü Van’la ilgili sınıfta kalmış bir Hükûmet var ve Van’daki sorunların çözümü ne zaman gerçekleşecek? Van’da -biraz önce arkadaşım gösterdi- hâlâ 10 binlerce kişi çadırlarda kalıyor iken burada hangi mücbir sebep, ne zaman kalkacak ve bunu kim tespit edecek? Bu konuda yeni davaları yaratacak bir soru.

Yine “doğal afet” tanımlanmaya muhtaç bir unsur olarak bu yasaya girmiş. Doğal afet; Van’daki doğal afet, Kütahya’daki doğal afet. Peki, Aydın’da, Edirne’de, Hatay’da meydana gelen sel bu yasaya tabi olacak mı, olmayacak mı? Eskişehir’in köylerindeki don ve su yüzünden soğanlarını tarlalara döken insanlar doğal afete maruz kalmış sayılacak mı, sayılmayacak mı? Bu yeni yeni sorunları ortaya çıkaracak.

Biraz önce yine ekleme yapıldı, 6111 sayılı Yasa tartışılırken 4749 sayılı Yasa’nın bir maddesi değiştirildi. Bu hukuka uygun mu, yasama yöntemlerine uygun mu, bu da tartışılıyor.

O hâlde, biraz daha ayakları yere basan, biraz daha sabırlı bir biçimde yasa yapma görevini Türkiye Büyük Millet Meclisi gerçekleştirmeli.

Biraz önce konuşurken Sayın Hamzaçebi söyledi, benzer yasa önerilerini o sunmuş. Peki, bu tümünü birlikte değerlendirerek doğru ve işleyecek bir yasa gerçekleştirsek ne zararımız olur? Ama Sayın Canikli teklif etti diye bir hafta içerisinde komisyona geldi, üç günde komisyonda görüşüldü. Hafta sonu Mecliste yasa yapıyoruz, eksik yapıyoruz, yanlış yapıyoruz çünkü burada yapmış olduğumuz şey eski borçların yapılandırılmasını düzenleyen geçici bir torba yasanın yeniden düzenlenmesi. Dolayısıyla geleceğe yönelik bir şey değil. Geçmişteki borçları yeniden düzenlemeye tabi tutuyoruz, yapılandırmayı düzenlemeye tabi tutuyoruz ve belirsiz bir ortamda tutuyoruz.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Kimler için yapıyoruz?

KAZIM KURT (Devamla) – Kimler için yapıyoruz evet?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Van için…

KAZIM KURT (Devamla) – Van’dakiler için yapıyorsunuz da niçin ekim ayından beri yapmadınız? Kütahya’dakiler için yapıyorsanız niçin bir yıldır yapmıyorsunuz? Biz bunları…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Şimdi yapıyoruz.

KAZIM KURT (Devamla) – Bakınız, Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Plan Bütçe Komisyonunda biz bunları sorduk, bütçe yapılırken de sorduk. Sayın Bakanların tümü, Libya’da hiç kimsenin zarar etmediğini, hiç kimsenin alacağının kalmayacağını üstüne basa basa söyledi. Ama dört ay sonra yeni bir yasa yaparak… Libya’da ya da bundan sonra Suriye’de acaba aynı şey olduğu zaman yeni yasa mı yapacağız? Dolayısıyla Libya’da kimin, ne kadar yararlanacağı konusundaki tüm sorularımıza hiç cevap verilmedi. Bugün de sordu arkadaşlarımız. Bugün de sayın bakanlarımız, sayın bürokratlarımız henüz ne kadar miktarda bir yapılanmanın gerçekleştirileceği konusunda bilgileri olmadığını söylüyorlar. Dolayısıyla, bu konuda bir yasa yaparken hem acele etmeden hem her şeyi tartışarak yapmamızda yarar var. Yeterli ve bize yetecek bilgiyi ortaya koymamız gerekiyor. Maalesef bu yasa bu yeterlilikte olmamıştır. Bir tek maddelik bir yasa iken, şimdi, iki tane ek madde daha eklenmek suretiyle yine hazırlıksız olmanın yetersiz kaldığı bir ortamı doğurmuştur.

Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, bu konuda biz Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri olarak, hem bütçede sorduklarımıza cevap alamadık hem şu anda Mecliste sorduklarımıza cevap alamadık. Bu yasayı yaparken devlet ne elde edecek, kime ne verecek?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Van’a yardımcı olacak.

KAZIM KURT (Devamla) - Van’daki tespiti yapamadınız. Van’a yardım edecekseniz çadır gönderin bir an önce, o insanlara konteyner gönderin.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Çadır da gönderdik, ev de yapıyoruz, para da gönderiyoruz.

KAZIM KURT (Devamla) - Bir an önce o işi gerçekleştirin. Yoksa, Van’da doğmamış alacakları ya da batmış ekonominin sonucunda meydana gelmiş eski borçları öteleyerek insanlara yardım edemezsiniz. Van’daki insanlarımıza ticaret yapacak ortamı sağlamanız lazım. Van’daki insanlarımıza düzgünce ekonomik gelişmeyi tamamlayacak ortamı gerçekleştirmeniz lazım. Yoksa, bu çerçevede yapılacak her türlü olay sadece kendimizi kandırmak olur.

Elbette bu saatte bu kadar bekledikten sonra iki dakika daha tahammül etme sınırlarını aşmadan ben sözlerime son vermek istiyorum. Ama bundan sonraki dönemde Bakanlar Kurulu yürüteceği ortamı iyi hayal etmeli, iyi tahayyül etmeli ve ona göre yasa yapmalı diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kurt.

Gruplar adına söz isteği yok.

Şahısları adına Sayın Gülşen Orhan, Van Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÜLŞEN ORHAN (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6111 sayılı Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesi üzerine söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Aslında, ben son konuşmacı olmanın ve bu saatte sizleri bekletmenin verdiği rahatsızlıkla başlayacağım konuşmama. Beni affedin lütfen.

Van depremiyle alakalı bazı şeylere değinmeden geçmek olmazdı değerli arkadaşlar. Şimdi, burada söz alan değerli milletvekili arkadaşlarımız Van depremini değerlendirirken oradan uzakta, orada ne olup bittiğini görmeden, duymadan, yaşamadan değerlendirmelerde bulundular. Dolayısıyla sadece bu konuşmaları dinleyen insanlar zannedecek ki Van’da hiçbir şey olmuyor.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Her hafta gittik biz. Laf söyleme hakkınız yok. Haksızlık yapmayın.

GÜLŞEN ORHAN (Devamla) – Gittim. Bu hafta Uludere’ye gittim, geçen hafta da oradaydım.

Değerli arkadaşlar, şimdi, ben, sizlere, tabii ki, bütün konuşmaların cevaplarını vermek isterdim. Yalnız sizlere bazı başlıklar sunmak istiyorum. Bütün bunlarla ilgili cevap vermek çok zor ama birkaç tane konuda cevap vereceğim.

Bakın, kurtarma çalışmaları, sağlık hizmetleri, sosyal hizmetler, Geçici Misafirlik Projesi, geçici barınma, çadır kentler, hasar tespit çalışmaları, enkaz kaldırma, yıkım, konteyner çalışmaları, kalıcı konutlar, tarım hayvancılık, millî eğitim, aşevleri, sıcak yemek, gıda, giyim diğer eşyalar, şehir altyapısı, sanayi, ticaret, kültür ve tarihî eserler. Bunların tamamı ayrı ayrı başlıklar ve ilk günden itibaren bugüne kadar üzerinde çalışılan ve yapılan çalışmalar neticesinde çok önemli safhalara gelinen çalışmalar. Bunları görmeden, orada ne olduğunu bilmeden konuşmak doğru değil.

Gazetelerde, evet, bazı haberler gelmiş olabilir. Biraz önceki gazete manşetinde de 50 bin kişinin çadırda olduğunu söylüyor arkadaşımız. Biz 75 bin çadır dağıtmışız. Şu anda 133 bin tane insanımız konteynerde. Bir düşünün bakalım kaç tane insan şu an çadırda var? 7 bin tane insan şu an bizim çadır kentlerimizde kalmış durumda. Onlar da evlerinin yakınında olan çadır kentlerde olan insanlar. Zaman zaman evlerini ve çadır kentleri kullanıyorlar. Münferit olan bazı yerlerde, dışarıda mevcut olan çadırların çoğunda, yüzde 99’unda insanlar yaşamıyorlar. 8 bin tane artçı deprem oluyor ve o insanlar ihtiyati olarak orada bekletiyorlar. Eğer 75 bin çadırın 50 bini doludur diyorsanız o zaman konteyner kentlerde hiçbir insanın olmaması gerekir.

Kurtarmayla alakalı bazı konulara değindi arkadaşımızın biri, milletvekili arkadaşımız; dedi ki: “Kurtarma çalışması güzel yürütülmedi.” İlk altı saatte 4.418 personele ulaşmıştır kurtarma çalışmaları, 140 ekibe ulaşmıştır. 104 uçakla bu insanlar buraya, Van’a getirilmişlerdir altı saat içerisinde. Sağlık hizmetlerinde 295 ambulans, 56 UMKE aracı, 6 helikopter ambulans, 2 uçak ambulans, 12 mobil hizmet aracı hazır bulunmuştur orada.

Çadır kentlere biraz önce değindim. 74 bin tane çadır vardı ve onlar şu anda boşaldı, 7 bin insan 1.400 çadırda şu anda ikamet ediyor. Bakıma muhtaç insanlar şehir dışına gönderildi. Çocuklar, değişik illerde çocuk yuvalarına yerleştirildi. Geçen gün bir haber daha geldi. Dediler ki: “İşte çocuklar çocuk yurtlarında perişan durumda.” Yalan. Bir tane çocuğumuz yok orada. Tamamen dışarıdaki sevgi evlerine, yurtlara gönderildi çocuklar.

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Çadırlardaki yangınlarda kaç çocuk öldü?

GÜLŞEN ORHAN (Devamla) – Şehir dışındaki konaklamalarda 40 bin insanın, yine devletin valiliklerinin, yine oradaki insanların yardımlarıyla şu anda yeme, içme, barınmaları söz konusu.

Konteynerle alakalı yine “derme çatma” dedi. Türkiye’deki bütün konteyner imalathaneleri, hepsini sıfır olarak yaptı ve Van’a gönderdi. İki odası, tuvaleti, banyosu ve mutfağı söz konusu.

Kalıcı konutlar 35 bin tane öngörüldü, şu an 15 bin tanesinin ihalesi yapıldı, devam ediyor.

Burada herkesin, bakın, herkesin duyarlı olması gerekiyor. Biz, belediyeyle ve bütün kurumlarla bu çalışmaları yürütmek istedik, yürütüyoruz. Önceki hafta Sayın Bakanımız da oradaydı ve belediyenin yapamadığı, orada suyla alakalı sorunlarının tamamına el attık ve onlarla beraber çalışmayı yeğledik. Dolayısıyla bu konuda konuşurken doğru şeyleri görmek lazım ama eleştirilerde de tamam, amenna, eleştirilerde de beraber bu konuları değerlendirelim.

Biraz önce bir arkadaşımız da şunu söyledi, dedi ki: “Konteyner tefrişatıyla alakalı bir ihale yolsuzluğu, vesaire var.” Bunu getirip ismini söylemesi lazım arkadaşımızın. Aksi takdirde, sizler takdir edersiniz ismi ne olur? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Orhan.

GÜLŞEN ORHAN (Devamla) – Bu Van’daki çalışmaları Birleşmiş Milletler, UNICEF takdir etmiş, Van Erciş Kızılay’ına teşekkür ederek onu takdir etmiştir.

Yine de ben bütün vekil arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, Van için duyarlılıklarına. Bundan sonra da lütfen bize yardımcı olun ve devletimizin bugüne kadar getirdiği oraya hizmeti ona katlayalım. Çok teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Orhan, süreniz tamam.

Değerli arkadaşlarım, şimdi soru-cevap yapacağız madde üzerinde.

İki arkadaşımız sisteme girmiş.

Sayın Akış…

MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Sayın Bakanım, 26 Ocak 2012 tarihinde Kopenhag’da düzenlenen Avrupa Birliği üyesi ülkeler ve Avrupa Birliğine aday ülkelerin içişleri ve adalet bakanlarının katılım sağladığı Avrupa Birliği Adalet ve İçişleri Bakanları Gayriresmî Toplantısı’ndaki ülkemizi temsiliniz için teşekkür ediyoruz. Gerçekten gayretli bir çalışmayı ortaya koyduğunuzu görüyoruz. AK PARTİ İktidarında son on yıllık dönemde özellikle hükûmet konağı binalarının ve valilik binalarının modernizasyonuyla alakalı ciddi çalışmalar ortaya koyuldu. 2012 yılında yine Bakanlığınızın hükûmet konağı binaları ve valilik binalarının modernizasyonu ve yenilenmesiyle ilgili çalışmaları nelerdir?

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Akar…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bolu için size bir önerim olacak. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin 2011 yıllık reklam harcaması 7,5 trilyon lira. Eğer Kocaeli Belediyesini denetler, bu reklam harcamalarının çok fazla olduğunu düşünürseniz Bolu’ya aktarabilirsiniz, bu bir.

İki: Çok hızlı kavradınız, zamanı çok iyi kullandınız, başka soru fırsatı vermediniz ama Bolu için sorulan soru için, reklam giderleri, Bolu’nun harcama ve temsil giderleri için sorulan soruya verilen cevabı size okumak istiyorum zamanım yeterse tabii: “Türkiye'deki tüm yerel belediyelerin olduğu gibi Belediyemizin de bazı resmî kurum ve kuruluşlara borcu bulunmaktadır. Ancak bu borçlar ilgili yasalar ve son çıkarılan 6111 sayılı Kanun’a göre yapılandırılmıştır. Yapılandırılan bu borçlar taksitler hâlinde ödenmektedir.” Biz ne kadar reklam gideri olduğunu soruyoruz, ne kadar borcu olduğunu soruyoruz, ne kadar temsil gideri olduğunu soruyoruz; bunları sormamıza rağmen aldığımız cevap bu. Dalga geçmek bu. Sekiz dakikada verdiğiniz cevap sonucunda gelen şey de bu. Bir sekiz dakika daha kullanırsınız diye düşünüyorum bunları anlatmak için.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akar.

Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Bakan, ben İçişleri Bakanımın -zatıaliniz değil, sizden önce olanlar dâhil- Sayın Başbakanın seçim meydanlarında, referandumda verdiği sözlerin yerde kalmasından dolayı çok üzülüyorum. 2007’den beri, en sonu, “750 bini geçen şehirleri büyükşehir yapacağız.” diye bir yıl önce ilan ettiniz. Adrese dayalı nüfus sisteminde bu iller ilan edildi. Çok açık ve net soruyorum: 2013’ü, 2014’ü bekleyecek miyiz, yoksa şu anda “750 bin” olarak deklare ettiğiniz illerin büyükşehir olması kanun teklifini ne zaman getireceksiniz? Artık beş senelik rüya bu yıl bitecek mi, yoksa bu rüya seneye mi kalacak Sayın Bakan?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tanal, İstanbul Milletvekili…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkanım.

Biraz önce Hatip Van’ı çok güzel anlattı. Bana Van’dan gelen bir mektubu okuyorum aynen, Bakan’a da takdim edeceğim ben: “Sayın Vekilim, sizden bir ricam olacak. Benim eşim -beyim- ameliyat geçirdi, görme engeli de var, dolayısıyla çalışamıyor. Benim 5 çocuğum var. Van depreminde evimiz hasar gördüğü için devlet bizi buraya yerleştirdi. Van’da kirada oturuyorduk, eşim de çalışamadığı için evin bütün sorumluluğu bende. İşim yok. Bu konuda ben sizden maddi ve manevi yardım istiyorum. İsmim Gürkaya. Telefon 0546 896 69 81. Saygılarımla.” Bakana takdim ediyorum. Ne olur, yani vatandaş mı doğru söylüyor, sizler mi doğru söylüyorsunuz? Bunun gerçeğini öğrenmek istiyorum.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Her yerden öyle mektuplar gelebilir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sistemde başka arkadaşımız yok.

Sayın Bakanım…

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Akış’ın sorusu: Geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği Ülkeleri Gayriresmî Adalet ve İçişleri Bakanları Toplantısı için ben Hükûmetimizi temsilen Danimarka’ya gittim. Avrupa Birliği ülkelerinin İçişleri, Adalet Bakanları ya da göçten sorumlu bakanlarının katıldığı bir toplantıydı. Yirmi dört saat kaldım Kopenhag’da. O esnada, İngiltere İçişleri Bakanı, meslektaşımız, Hollanda İçişleri Bakanı, İsveç İçişleri Bakanı, Avrupa Birliğinin içişlerinden sorumlu Yüksek Komiseri ve Danimarka’nın toplantıyı yöneten Adalet Bakanıyla görüşmelerim oldu o süre içerisinde. Ayrıca toplantıları da takip ettim. Gerçekten, ülkemiz adına farklı bir temsil oldu. Hep Dışişleri Bakanımız temsil eder doğal olarak, genel olarak ama belli konularda da ilgili bakan sıfatıyla benim yaptığım o katılım ve oradaki görüşmeler önemliydi, hem teröre yönelik hem de nüfus hareketlerine yönelik, legal-illegal insan trafiğine yönelik konuları ilgili bakanlarla, ilgili ülkelerin meslektaş bakanlarıyla görüşme imkânını bulduk.

Valilik binaları, hükûmet konakları il-ilçelerde Bakanlığımızın görev alanına giren konulardan birisi ve önemlisidir. Hizmetlerin sağlıklı ve verimli üretilebilmesi bakımından mekânın önemi tartışılmazdır. Bu konuda gerçekten, önemli yerel ve bölgesel mimariyi, ulusal mimari çizgilerimizi yansıtan nitelikli binaların yapılması son dönemlerde, son yıllarda kendini göstermektedir. Bu sene de on yedi tane il ve ilçe hükûmet konağı yapımını başlatmak üzere yatırım programımızı bugün sonuçlandırmış olduk.

Sayın Akar’ın sorusu: Kocaeli-Bolu mukayesesi ölçek olarak bizi sağlıklı bir sonuca götürmez. Sorunuza verilen cevap: Belediyenin borçlarını özellikle sormuşsunuz, o borçları arkadaşlarımız, 6111 sayılı Kanun’a göre taksitlendirdiklerini ve ödemekte olduklarını, ödemek durumunda olduklarını bildirmişler. Siz galiba, ilan-reklam giderlerinde bir fazlalık olduğunu iddia ediyorsunuz ya da iddia edilmiş soruyu soran milletvekilimiz tarafından. Olabilir yani bir konu birisi için normal, birisi için fazla, birisi için eksik olabilir, önemli olan orada hukuksuzluk var mı, yerindesizlik var mı, kanuna aykırılık var mıdır. Yani hiçbir belediyenin harcama kalemi bir diğeriyle eşit olamaz. Adı üstünde bu yerel yönetimdir, yerel ihtiyaçlara göre, yerel düşüncelere göre, yerel taleplere göre kendi harcamalarını yapar. Netice itibarıyla, geliriyle giderini akıllı bir şekilde kullanıp kullanmadığı, belediyesini yönetip yönetmediği, vatandaşına hizmetini verip vermediğidir esas olan. Netice itibarıyla, 2014 yılında, Bolu’muzun, ülkemizin değerli insanlarının yapacağı gibi, Bolu halkımızın yapacağı değerlendirmede nihai sonucu hep birlikte görürüz.

Sayın Aslanoğlu, Sayın Başbakanımızın, Hükûmetimizin, partimizin, bakanlarımızın vermiş olduğu hiçbir söz bugüne kadar karşılıksız kalmadığı gibi, büyükşehir belediyeleri konusunda verilmiş olan söz de asla karşılıksız değildir. 2012 yılında 750 bin nüfus esasını alan büyükşehir yapılanmasına yönelik Büyükşehir Kanunu değişikliği yüce Meclisimize Hükûmetimizin tasarısı olarak gelecektir ve…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – 2012…

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – 2012 diye başladım sözüme. Yani ben bir kez söyleyince yeterli olmuyor, ben de biraz üzülüyorum, “2012 yılında gelecektir.” dedim, tekrar demiş oldum böylelikle.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Geçen yıl “2014” dediniz, onun için dile getirdim.

İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu) – 2012 yılında… Meclisimize 2012 Yasama Yılı’nın bitiminden önce gelecektir. Yasalaşması, hepinizin vereceği yüksek katkıyla, yasama yılı bitmeden önce de inşallah olur. Yalnız, bir ayrıntıyı belirtmek durumundayım: 750 bin nüfus esası 2011’in sonu itibarıyla yani 2012’de geçerli olan nüfus değil, 2013’ün sonunda yani yerel yönetim seçimlerinin yapılacağı yılın bir önceki yılın sonunda ortaya çıkacak olan ve seçimler için esas alınacak olan nüfus üzerinden yapılacaktır.

Bu arada, Malatya dâhil 13 tane belediyemiz son nüfus sayımı itibarıyla 750 bini geçtiler ama o tarihte de bunu korumalarını bekleriz, o gereklidir. Sayın Tanal’ın da Van depremi için verdiği notu aldık, değerlendireceğiz ama Van depremini biz yaşadık, biz oradaydık, Van depremini bizim kadar orada olmayanlar çok sağlıklı değerlendiremezler. Allah kimseye vermesin, hepimizi, ülkemizi bütün dünyayı ve insanlığı korusun deprem afetinden. Van depreminde kurtarmada, haberleşmede, güvenlikte, depremin gerektirdiği bütün alanlarda, hizmet alanlarında en etkin hizmet ortaya konmuştur. Konteynerler şu anda hizmettedir ve 23 Ekimdir Van depreminin tarihi, 23 Kasım, 23 Aralık, 23 Ocak, yani üçüncü ayı bitmiş, 105, 110’uncu günlerindeyiz depremin. Oradan buraya 100 bini aşan nüfus hareketi ağır kış şartlarında kontrol altına alınmış, sağlıklı ortamlarda barınmaları sağlanmıştır. Van depreminin yönetimi, öyle kâğıt üzerinden iki satır yazı yazarak ya da mikrofondan sıcak ortamda üç cümleyle soru sorarak yapılması zor bir şeydir, onu yaşamak lazım, onu bilmek lazım, orada olmak lazım. Biz Hükûmet olarak oradaydık, eksik olmayın, sizler de milletvekilleri olarak oradaydınız, herkes oradaydı. Van depremi üzerinden siyaset yapılması en hafifiyle şu saatte sadece biraz haksızlıktır.

Arz ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, bir daha sıcak ortamda soru sormayız.

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, 4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Teklifin tümünü oylamadan önce Sayın Kamer Genç bir söz istemişti; kendisi burada yok.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Kırıldı size, gitti.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, bir düzeltme talebimiz var.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, teklifin tümünü, komisyonun bir düzeltmesi olacak, ondan sonra…

Buyurun Sayın Komisyon.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, teklifin 2’nci maddesinde kabul edilen önergeyle yapılan teknik düzenlemeye paralel olarak teklifin başlığında da “Kanunda” ibaresinin, “Kanun ile 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda” şeklinde değiştirilmesi, kanun yapımı tekniği açısından daha uygun olacaktır.

Teşekkür ediyorum efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Oyladığınız önerge Sayın Başkan.

BAŞKAN – Haberimiz var efendim.

Şimdi, bu, Komisyonun ileri sürdüğü redaksiyonla beraber kanunun tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Hayırlı, uğurlu olsun.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere, 8 Şubat 2012 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 22.31