DÖNEM: 24 CİLT: 13 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
62’nci Birleşim
7 Şubat 2012 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut’un, Akdeniz Parlamenter
Asamblesinin Ürdün Amman’daki toplantısına ilişkin izlenimlerine ve Türkiye
ekonomisine yabancı ülkelerin bakışına ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş’in,
Adıyaman ilinin turizm potansiyeline ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, zeytin ve zeytinyağı üretiminde
yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, Tokat ilindeki
çiftçilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/133)
2.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Simav’da meydana gelen
depremin yol açtığı hasarların ve yaşanan mağduriyetlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/134)
3.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, önceliği insan olan ve
insanı esas alan bir yapının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
oluşturulması amacıyla, yaşanan ekonomik ve sosyal sorunların nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/135)
B) Önergeler
1.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (2/18) esas numaralı, Ağaçlandırma ve
Erozyonla Mücadele Kurumu Kanun Teklifi’nin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/23)
VI.- AÇIKLAMALAR
1.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Kahramanmaraş ilinin “kahraman”
unvanını almasının yıl dönümüne ve 7 Şubat 1924 yılında kurulan Türk Kadınlar
Birliği’ne ilişkin açıklaması
2.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Türkiye’nin en büyük yumurta
ihracat pazarı olan Irak’a, kuş gribi tehlikesi nedeniyle doğrudan ihracat
yapamayan Ukrayna’nın, “Türk malı” yazılı Ukrayna yumurtası gönderdiğine
ilişkin açıklaması
3.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’de
halkın gündemiyle siyasetin gündemi arasındaki açıklığın giderek arttığına ve
yetkililerin milletin gündemine dönmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
4.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Anadolu Hisarı Gençlik Kulübü
tesislerinin durumuna ilişkin açıklaması
5.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, doğu ve güneydoğudaki köy yollarının kapalı
olması nedeniyle vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin
açıklaması
6.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın bir televizyon programında Kürt
dilinin medeni bir dil olmadığı şeklindeki ifadesine açıklık getirmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
7.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, patates üreticilerinin depolarında
bulunan ürünlerinin tüketiciyle buluşturulması isteğine ilişkin açıklaması
8.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, kamu kurumları personeli arasında yatay
geçişin kaldırılacağına ilişkin Hükûmetin çalışması olup olmadığına ilişkin
açıklaması
9.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi konusunda Gaziantep Milletvekili Hüseyin Çelik’in
ifadesi karşısında Hükûmetin tavrının ne olacağına ilişkin açıklaması
10.-
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın, İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun konuşmasına cevaben Gençliğe Hitabe
gibi ortak değerlerin siyasi istismar konusu yapılmaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
11.-
İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıç’ın konuşmasında sarf ettiği “ve hatta BDP” şeklindeki ifadesine ilişkin
açıklaması
12.- Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın, “AK
PARTİ; CHP, MHP ve hatta BDP” şeklindeki ifadesini düzeltmek istediğine ilişkin
açıklaması
13.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Ağaçlandırma
ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü kurulduğundan dolayı (2/18) esas numaralı
Kanun Teklifi’nin gündeme alınmasını uygun
bulmadıklarına ilişkin açıklaması
14.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, vermiş olduğu (2/18) esas numaralı Kanun Teklifi’yle ilgili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamada, Genel Kurulu doğru
bilgilendirmediği ve dolayısıyla kendisinin teklif sahibi olarak mağdur duruma
düştüğüne ilişkin açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma
Kurulu Önerileri
1.-
Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
2.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/279) (S.
Sayısı: 150)
X.- DÜZELTİŞLER
1.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, yapmış olduğu konuşmasında “Manisa
Belediyesi” şeklindeki ifadesini yanlışlıkla kullandığına, bu ifadenin olmaması
gerektiğine ilişkin
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz’ın, Afyonkarahisar’daki
üniversite öğrencilerinin yurt sorununa ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/2362)
2.-
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, bir bayan güreşçinin
dövüldüğüyle ilgili bazı haberlere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Suat Kılıç’ın cevabı (7/2363)
3.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, Mersin’de 2013 Akdeniz Olimpiyat
Oyunları kapsamında yapılması planlanan tesislere ilişkin sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (7/2364)
4.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Diyanet İşleri
Başkanlığında çalışan Caferi görevlilere,
Diyanet
İşleri Başkanlığında çalışan Alevi görevlilere,
İlişkin
Başbakandan soruları ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/2478),
(7/2479)
5.-
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, deprem
riskli binaların tespiti için alınan cihazlara ve kamu binalarının güçlendirilmesi
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın
cevabı (7/2512)
6.-
Muğla Milletvekili Tolga Çandar’ın, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne
bağlı yurtlarla ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Suat Kılıç’ın cevabı (7/2516)
7.-
Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Osmangazi’deki Doğanbey
TOKİ konutları hak sahiplerinin yaşadığı bazı sorunlara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2644)
8.-
İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak’ın, İstanbul’da başlatılan, tamamlanmayan
ve âtıl durumda bekleyen kamu yatırımlarına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2671)
9.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, geçici
olarak bir belediye sınırları içerisinde ikâmet
edenler içinde genel bütçeden pay ayrılmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2817)
10.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, merkez ve taşra
teşkilatlarındaki boş kadrolara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2819)
11.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Bakanlığın
merkez ve taşra teşkilatlarına ait binalarının depreme karşı güçlendirilmesi
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın
cevabı (7/2820)
12.-
Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan’ın, Ankara’da hava kirliliğini önlemek
için alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/2822)
13.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Didim açıklarında bulunan Eşek ve Bulamaç
adalarının resmi statüsüne ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu’nun cevabı (7/2823)
14.-
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, koklaşabilir taş kömürü ihtiyacına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/2978)
15.-
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, taş kömürü ve yan mamul kömür
üretimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/2980)
16.-
İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, İzmir’de deprem riski taşıyan
okullara yönelik tedbirlere ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3039)
17.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Iğdır’da yaşanan hava kirliliğine ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/3054)
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te
açılarak üç oturum yaptı.
Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner,
faili meçhul cinayetlere,
İstanbul Milletvekili Faik Tunay,
Ermeni iddiaları ve Türkiye’nin tutumuna,
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Iğdır
ilindeki hava kirliliğine,
İlişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
İzmir Milletvekili Oktay Vural,
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök,
Ardahan Milletvekili Orhan Atalay,
Mevlit Kandili’ne;
Adıyaman Milletvekili Salih Fırat,
faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için verilen Meclis araştırması
önergelerine onay verilmesine,
Ankara Milletvekili İzzet Çetin, işçi
sağlığı ve güvenliğine,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi, iş kazalarında hayatlarını kaybeden vatandaşların ailelerinin
sorunlarına,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın gündem dışı
konuşmasına,
İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya
Önder, İstanbul Milletvekili Faik Tunay’ın gündem dışı konuşmasına,
Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner,
gündem dışı konuşmasında eksik kalan bazı hususlara,
Ankara Milletvekili Levent Gök, Kuzey
Ankara Kentsel Dönüşüm Projesi’ne,
Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner ile İstanbul
Milletvekili Faik Tunay’ın gündem dışı konuşmalarına,
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu,
muhalefet milletvekilleri olarak verdikleri soru önergelerine cevap
alamadıklarına,
İstanbul Milletvekili Faik Tunay,
gündem dışı konuşmasında bazı hususların yanlış anlaşıldığına,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 24
milletvekilinin, İstanbul’un sosyal ve ekonomik sorunlarının (10/130),
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 22
milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye verdiği zararların (10/131),
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19
milletvekilinin, Eber Gölü’ndeki çevre kirliliğinin (10/132),
Araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Genel Kurulun 4, 5 ve 6 Şubat 2012
Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günlerinde çalışmamasına ilişkin Danışma Kurulu
önerisi kabul edildi.
Gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının
1’inci sırasında yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın;
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük
Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu’nun (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156) tümü üzerinde bir süre
görüşüldü.
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,
Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin gruplarına sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Malatya’da öğrencilerin yargılandıkları dava
sonucunda ceza almalarına ve yargı reformuna,
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar,
demokrasilerde temel hak ve özgürlüklerin korunmasına,
Eskişehir Milletvekili Bedii Süheyl
Batum, İç Tüzük değişiklik teklifine,
Antalya Milletvekili Gürkut Acar, Meclisin denetim yetkisine,
Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt,
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ,
İç Tüzük değişikliğinde uzlaşma
sağlanması gerektiğine;
Trabzon Milletvekili Mehmet Volkan
Canalioğlu, Tarım Bakanının açıklama yaptığı Tar-Gel alımlarına,
TBMM Başkan Vekili Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Sağlam, İç Tüzük değişiklik teklifinin Anayasa Komisyonunda
görüşülmesi sırasındaki ifadelerinin yanlış anlaşıldığına,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının;
2’nci sırasında yer alan, Çukurova
Üniversitesinin KKTC’de Kampus Kurmasına İlişkin Çerçeve Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun (1/482) (S. Sayısı: 67),
3’üncü sırasında yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında
Ortaklık Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/480) (S. Sayısı: 100),
Görüşmeleri Komisyon yetkilileri Genel
Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
7 Şubat 2012 Salı günü saat 15.00’te
toplanmak üzere birleşime 17.54’te son verildi.
Cemil
ÇİÇEK
Başkan
Muhammet
Rıza YALÇINKAYA Muhammet Bilal MACİT Fatih ŞAHİN
Bartın İstanbul Ankara
Kâtip Üye Kâtip Üye Kâtip Üye
II.- GELEN KâĞITLAR
No:
80
6
Şubat 2012 Pazartesi
Tezkereler
1.- Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/740) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
2.- Siirt Milletvekili Gültan Kışanak'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/741) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
3.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız'ın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/742)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
4.- Hakkari Milletvekili Selahattin
Demirtaş, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Van
Milletvekili Aysel Tuğluk ve Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/743)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
5.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/744)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
6.- Siirt Milletvekili Gültan Kışanak'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/745) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
7.- Diyarbakır Milletvekili Emine
Ayna'nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/746) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
8.- Afyonkarahisar Milletvekili Veysel
Eroğlu, Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk ve İstanbul Milletvekili Ömer
Dinçer'in Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi (3/747) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
9.- Van Milletvekili Aysel Tuğluk'un
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/748)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
10.- Siirt Milletvekili Gültan Kışanak'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/749) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
Sözlü
Soru Önergeleri
1.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binici’nin, bir köy yolunun yapımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/982) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
2.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova’nın, Bursa-Balıkesir-İzmir hızlı tren projesine ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/983) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/01/2012)
3.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binici’nin, bir köyün elektrik dağıtım hatlarının yenilenmesine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/984) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
4.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binici’nin, bir köy yolunun yenilenmesine ve elektrik dağıtım hatlarının
bakımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/985) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/01/2012)
5.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binici’nin, bir köy caminin imam ihtiyacına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru
önergesi (6/986) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
6.- İstanbul Milletvekili Erdoğan
Toprak’ın, sokakta yaşayan çocukların sorunlarına ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından sözlü soru önergesi (6/987) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
üniversitelerde görev yapan üst düzey yöneticilerin özlük haklarına ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/988) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/989) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (7/3287) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
2.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, bir polis memuru hakkındaki iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3288) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
3.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkanlarına tahsis edilen
makam araçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3289) (Başkanlığa
geliş tarihi: 20/01/2012)
4.- İstanbul Milletvekili İhsan
Barutçu’nun, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3290) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Ankara-Gölbaşı Park Eymir TOKİ konutları sahiplerinin
bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3291) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/01/2012)
6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Ankara-Gölbaşı Park Eymir TOKİ konutlarının ısınma
yakıt bedellerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3292) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/01/2012)
7.- Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen’in, Hrant Dink’in
cinayet zanlıları hakkındaki mahkeme kararı ile ilgili basına yapılan
açıklamaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3293) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/01/2012)
8.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin’in, Suriye ile bozulan ticari ilişkilerin Hatay ekonomisine olan
etkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3294) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/01/2012)
9.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin’in, 4-C statüsünde çalışan personelin özlük haklarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3295) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
10.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binici’nin, Genelkurmay Başkanı’nın bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3296) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
11.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, 2003-2011 yılları arasında İzmir’de yapılan
icra takiplerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3297) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/01/2012)
12.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın,
Bolu’nun Kırsal Kalkınma Programı’nda destek kapsamına alınmamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3298) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
13.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, yasaklanan kitap ve yayınlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3299) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
14.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Bingöl-Solhan’ın bazı sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3300) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
15.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, kredi kartı kullanımına ve kredi kartı
borçlularına ilişkin Başbakandan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/3301) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
16.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Sakarya-Kocaali’deki bazı köylerde oturan
vatandaş-ların kredi borçları sebebiyle yaşadıkları
mağduriyete ilişkin Başbakandan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/3302) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/01/2012)
17.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdu’nun, TRT yayınlarının RTÜK denetimi kapsamına alınmasına ilişkin
Başbakandan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/3303) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
18.- İzmir Milletvekili Erdal Aksünger’in, RTÜK Başkanı ve başkanvekilinin oturdukları
lojmanlara ilişkin Başbakandan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/3304) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/01/2012)
19.- İzmir Milletvekili Erdal Aksünger’in, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü
için kiralanan hizmet binasına ilişkin Başbakandan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/3305)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
20.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, gizlilik kararı alınan bir dosya
kapsamındaki bilgilerin basında yer almasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3306) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
21.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, kadın cinayetlerine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3307) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
22.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta meydana gelen
olayın firari sanıklarının Almanya’dan iadesi istemine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3308) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
23.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3309) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/01/2012)
24.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3310) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/01/2012)
25.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3311) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/01/2012)
26.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3312)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
27.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3313) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/01/2012)
28.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3314) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
29.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3315)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
30.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3316)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
31.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3317)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
32.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3318)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
33.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3319)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
34.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3320)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
35.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3321)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
36.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3322)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
37.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3323)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
38.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Kandıra F Tipi Cezaevindeki uygulamalarla ilgili
bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3324)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
39.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına
Dair Kanun Tasarısı’nın kapsamında yapılan yeni düzenlemeye ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3325) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/01/2012)
40.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli’nin, şiddet mağduru kadınların Aile Mahkemelerine
başvurularının maliyetine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3326) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
41.- Edirne
Milletvekili Recep Gürkan’ın, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları
personelinin özlük haklarına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3327) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
42.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3328) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
43.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3329) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
44.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3330) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
45.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3331) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
46.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3332) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
47.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3333) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
48.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3334) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
49.-
Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta
yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3335) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
50.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3336) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
51.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3337) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
52.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3338) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
53.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3339) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
54.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3340) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
55.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3341) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
56.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, iş kazalarına ve meslek hastalıklarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3342)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
57.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, deniz kirliliğini
önleme çalışmalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3343) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
58.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, TOKİ’nin bazı ihalelerinde usulsüzlük
bulunduğu iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3344) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
59.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3345) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
60.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3346) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
61.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3347) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
62.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3348) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
63.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3349) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
64.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3350) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
65.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3351) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
66.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3352) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
67.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3353) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
68.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3354) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
69.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3355) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
70.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3356) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
71.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3357) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
72.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3358) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
73.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3359) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
74.- Antalya
Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya ve ilçelerinde tarım dışı amaçlarla
kullanılan tarım arazilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3360) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
75.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, yer inceleme çalışmalarında jeofizik
mühendislerine yer verilmediği iddialarına ve doğal afetlerden dolayı meydana
gelen toplam zarara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3361) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
76.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Ayamama Deresi kenarında inşa edilen yakıt
tankları nedeniyle yaşanabilecek felakete ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3362) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
77.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3363)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
78.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3364)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
79.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3365)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
80.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3366)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
81.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3367)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
82.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3368)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
83.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3369)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
84.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3370)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
85.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3371)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
86.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3372)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
87.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3373)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
88.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3374)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
89.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3375)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
90.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3376)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
91.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3377)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
92.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ’ın, Suriye ile ilişkilerin
ekonomiye etkisine ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3378)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
93.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Marmara Bölgesi’nde meydana gelen
elektrik kesintisinin nedenlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3379) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
94.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, EÜAŞ’ta koruma güvenlik
görevlisi olarak çalışan personele ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3380) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
95.- Antalya
Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’nın rüzgar ve güneş enerjisi
potansiyeline ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3381) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
96.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, bir köyün elektriğinin kesilmesi sonucu yaşanan
mağduriyete ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3382) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
97.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3383) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
98.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3384) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
99.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3385) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
100.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3386) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
101.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3387) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
102.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3388) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
103.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3389) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
104.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3390) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
105.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3391) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
106.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3392) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
107.-
Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta
yürütülen proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3393) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
108.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3394) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
109.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3395) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
110.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3396) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
111.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3397) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
112.- Kocaeli
Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, Kocaeli’de
yaşanan elektrik kesintileri ile ortaya çıkan mağduriyetlere ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3398) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/01/2012)
113.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3399) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
114.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3400) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
115.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3401)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
116.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3402) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
117.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3403)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
118.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3404)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
119.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3405) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
120.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3406) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
121.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3407) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
122.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3408) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
123.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3409) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
124.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3410) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
125.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3411) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
126.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, çocuk ve gençlerin kötü
alışkanlıklardan korunması için alınabilecek önlemlere ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3412) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
127.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bazı gıda maddelerinin üretiminde hile yapıldığı
iddiasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3413) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
128.- Antalya
Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da kredi kullanan üreticilere ve
yaşadıkları mağduriyete ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3414) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
129.- Antalya
Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da yaşanan sel felaketi neticesinde
çiftçilerin yaşadıkları mağduriyete ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3415) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
130.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3416) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
131.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3417) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
132.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3418) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
133.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3419) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
134.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3420) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
135.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3421) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
136.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3422) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
137.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3423) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
138.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3424) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
139.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3425) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
140.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3426) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
141.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3427) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
142.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3428) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
143.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3429) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
144.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3430) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
145.- Samsun
Milletvekili Haluk Koç’un, TMO’nun fındık alımına ve Fiskobirlik’in fındık
politikasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3431) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
146.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, tarımsal destek ödemelerinin hangi
kriterlere göre hangi illere yapıldığına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3432) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
147.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’daki
köylerin altyapı sorunlarına ve bu köylere KÖYDES kapsamında ayrılan ödeneğe
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3433) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/01/2012)
148.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Anter Anter’in vatandaşlıktan çıkarılması ve
Türkiye’ye girişinin yasaklanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3434) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
149.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, gizlilik kararı alınan
bir dosya kapsamındaki bilgilerin basında yer almasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3435) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
150.- Denizli
Milletvekili Adnan Keskin’in, Ankara Büyükşehir Belediyesince yaptırılan
Gökkuşağı Rekreasyon alanına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3436) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
151.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Sincan ve Etimesgut’a otobüs seferlerinin
artırılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3437)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
152.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3438)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
153.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3439)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
154.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3440)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
155.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3441)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
156.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3442)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
157.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3443)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
158.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3444)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
159.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3445)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
160.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3446)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
161.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3447)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
162.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3448)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
163.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3449) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/01/2012)
164.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3450)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
165.- Antalya
Milletvekili Tunca Toskay’ın, KÖYDES projelerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3451) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
166.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3452)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
167.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3453)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
168.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, emniyet güçlerinin son bir yıl içinde kullandığı
biber gazı ve gaz bombasının miktarına ve etkilerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3454) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
169.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, öldürülen bir
kişinin cesedinin bulunamamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3455) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
170.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait bir şirketin
faaliyet alanına ve bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3456) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
171.- Gaziantep
Milletvekili Ali Serindağ’ın, Muş-Varto’da bir
projede çalışırken kaybolduğu iddia edilen bir harita teknisyenine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3457) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
172.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3458) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
173.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3459) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
174.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3460) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
175.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3461) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
176.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3462) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
177.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3463) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
178.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3464) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
179.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3465) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
180.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3466) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
181.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3467) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
182.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3468) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
183.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3469) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
184.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3470) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
185.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3471) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
186.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3472) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
187.- Antalya
Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da turizm alanında yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3473)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
188.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Muğla’daki kültürel varlıkların korunmasına ve
tarihi eser kaçakçılığının önlenmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3474) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
189.- Muğla
Milletvekili Nurettin Demir’in, Lagina Antik Kenti
Kazı Evinde hırsızlık yapıldığı iddiasına ve alınan güvenlik önlemlerine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3475) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/01/2012)
190.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ve
çevresindeki türbeler ile tarihi ve kültürel varlıkların Deriner
Barajı suları altında kalma riskine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3476) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
191.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçay’ın, Hazine avukatlarının özlük haklarının
iyileştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3477)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
192.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Mersin’de yaşanan
elektrik kesintilerini önlemeye yönelik yapılan çalışmalara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3478) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
193.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3479)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
194.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3480)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
195.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3481)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
196.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3482)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
197.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3483)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
198.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3484)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
199.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3485)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
200.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3486)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
201.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3487)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
202.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3488)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
203.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3489)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
204.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3490)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
205.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3491)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
206.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3492)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
207.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3493)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
208.- İstanbul
Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3494) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
209.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, zorunlu din dersleri ve müfredattaki uygulamalar
ile nüfus cüzdanlarındaki din hanesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3495) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
210.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3496) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
211.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Bakanlıkta bir şube müdürü atamasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3497) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/01/2012)
212.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, Digor’da görev
yapan ilçe milli eğitim müdürlerine ve öğretmenlerin sorunlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3498) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
213.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık tarafından bir gazetenin
internet sitesine erişimin engellendiği iddialarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3499) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
214.- Bursa
Milletvekili Aykan Erdemir’in, bazı okullarda yaşandığı iddia edilen ayrımcılık
olaylarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3500)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
215.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Şeker’in, rehber öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3501) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
216.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İdil İlçe Milli Eğitim
Müdürlüğünde yapılan atama ve görevlendirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3502) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
217.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Hakkari’de bazı ihalelerde usulsüzlük
yapıldığı iddialarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3503) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
218.- Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane’nin, askerlik görevini
ifa ederken hayatını kaybeden asker sayısına ve hayatını kaybeden bir askerle
ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3504) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
219.- Hatay
Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, sigara bırakma danışma hattına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3505) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
220.- Yozgat
Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yerköy Devlet
Hastanesi’nin yeterliliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3506) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
221.- İzmir
Milletvekili Hülya Güven’in, sözleşmeli aile hekimlerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3507) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
222.- Kocaeli
Milletvekili Hurşit Güneş’in, yüz ve saçlı deri nakline ve engellilere yüz
nakli yapılmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3508)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
223.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, yüksek hızlı tren
projelerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3509) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
224.- Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, SRC belgesi alma
zorunluluğuna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3510) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
225.- Ankara
Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’daki banliyö tren seferlerine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3511)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
226.- Diyarbakır
Milletvekili Leyla Zana’nın, Diyarbakır’da yapılacak
olan havaalanına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3512) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
227.- Antalya
Milletvekili Mehmet Günal’ın, Manavgat Liman Başkanlığının kapatılmasına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3513) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
228.- Antalya
Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da ulaşımda yaşanan sorunlara ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3514)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
229.- Ağrı
Milletvekili Halil Aksoy’un, Ağrı’da yoğun kar yağışı nedeniyle yolları kapanan
köylerdeki mağduriyete ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3515) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
230.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Mersin’e Gemiadamları
Online Sınav Sistemi kurulup kurulmayacağına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3516) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
231.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Midyat-Savur yolunun iyileştirilmesine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3517)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
232.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, kamu kurum ve
kuruluşları ile belediyelere ait binalar ve okulların depreme karşı
güçlendirilmesine ilişkin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’dan yazılı soru önergesi (7/3518)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
233.- Antalya
Milletvekili Arif Bulut’un, belediyelerin toptancı hallerinden aldıkları rüsum
gelirlerine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3519) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/01/2012)
234.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, bir Türk gemisinin karıştığı deniz
kazasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3520) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/01/2012)
235.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin’deki sınır
kapılarının açılmasına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3521) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
Süresi
İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürk’ün, görev yeri değiştirilen ve emekliliğini isteyen hâkim ve savcılara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1472)
2.- Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’ın, cezaevlerindeki kadın tutuklu ve
hükümlüler ile çocuklara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1473)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Abdullah Öcalan ile terör örgütü arasında
kuryelik yaptığı suçlaması ile tutuklanan avukatlara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1474)
4.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu’nun, cezaevlerinde meydana gelen ölümlere ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1476)
5.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlı’nın, elektrik fatura bedelleri ile ilgili açılan davalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1477)
6.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu’nun, bölücü terör örgütü lideriyle ilgili yeni açılan dava olup
olmadığına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1478)
7.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın,
Akhisar Ceza İnfaz Kurumu Projesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1479)
8.- Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın,
icra takip dosyalarının sayısına ve bu verilerin ekonomik gelişmelerle
bağlantısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1480)
9.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu’nun, İzmir’e yönelik yatırım ve harcamalara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1532)
No:
81
7
Şubat 2012 Salı
Tasarı
1.- Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı
(1/567) (Adalet; Avrupa Birliği Uyum ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2012)
Teklifler
1.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın; Türk Medeni Kanunu ve Ailenin Korunmasına
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/328) (Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Adalet
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
2.- İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/329) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Adalet
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
3.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın; Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/330) (Avrupa Birliği Uyum;
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/01/2012)
4.- Antalya Milletvekili Osman
Kaptan'ın; 12 Eylül 1980 Müdahalesi ile Başlayan ve İlan Edilen Sıkıyönetim
Döneminin Son Bulduğu 19 Kasım 1985 Tarihleri Arasında Çalışmalarından
Alıkonan, Askeri Yönetim ve Askeri Mahkemelerce Kapatılan ve Münfesih Sayılan
Tüm Mesleki Dernek ve Kuruluşların Açılması ve Hazineye Devredilen Mallarının
İadesi Hakkında Kanun Teklifi (2/331)
(Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/01/2012)
5.- Aydın Milletvekili Bülent
Tezcan'ın; 5682 Sayılı Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/332) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2012)
6.- İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiray'ın; 14/7/1965 Tarihli ve
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/333) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2012)
7.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova ile 6
Milletvekilinin; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/334) (İçişleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2012)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti Sağlık
Bakanlığı ile Çin Halk Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Arasında Sağlık Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/347) (S. Sayısı: 157) (Dağıtma
tarihi: 07/02/2012) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/349) (S. Sayısı: 158) (Dağıtma tarihi: 07/02/2012)
(GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/386) (S. Sayısı: 159) (Dağıtma tarihi: 07/02/2012)
(GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Bosna ve Hersek Bakanlar Konseyi Arasında Sağlık Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/421) (S. Sayısı: 160) (Dağıtma tarihi: 07/02/2012)
(GÜNDEME)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Türkmenistan Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Endüstrisi Alanlarında İşbirliğine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/456) (S. Sayısı: 161) (Dağıtma tarihi: 07/02/2012) (GÜNDEME)
Sözlü Soru
Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, mükerrer vergilendirmeye ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü
soru önergesi (6/990) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
2.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in,
Ankara’da ön ödemeli elektronik kartlı doğalgaz sayacı kullanımına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/991) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
3.- Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in, Ankara’daki ön ödemeli
sayaçların elektronik kartlarının ana yazılım kodlarıyla ilgili bir iddiaya
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/992) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
4.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu’nun, Türkiye’nin toplam petrol ithalatına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/993) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
5.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, müze ziyaretlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru
önergesi (6/994) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
6.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun,
Devlet tiyatrolarının seyirci sayısının artırılmasına yönelik çalışmalara
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/995) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/01/2012)
7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Devlet opera ve balesi seyirci sayısının artırılmasına yönelik
çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/996)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
8.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, 2010 ve 2011 yıllarındaki turist sayısına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/997) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, kadınların sendikalara katılım oranına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/998) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
10.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, meyve veren badem ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/999) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
11.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, badem üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1000) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
12.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, meyve veren ceviz ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1001) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
13.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, domates üretimi, ihracatı ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1002) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
14.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkanlığınca
yapılan personel alım sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1003) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
15.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlı’nın, Çukurova Bölgesindeki sulama kanallarının yenilenmesine ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1004) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
16.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlı’nın, sulama suyu ücretlerinin tespitine ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1005) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
17.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlı’nın, Çukurova Bölgesindeki drenaj kanallarına ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1006) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
18.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlı’nın, Yedigöze Barajı sulama sistemine ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1007) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, yem üreticilerinin sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1008) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, meyve veren Antep fıstığı ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1009) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
21.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, toplam kestane üretimi ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1010) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, pamuk üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1011) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
23.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, patates üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1012) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
24.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, salatalık üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1013) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, şeker pancarı üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1014) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
26.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, tütün üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1015) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
27.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, meyve veren fındık ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1016) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
28.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, fındık üretimine ve üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1017) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
29.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, meyve veren kayısı ve incir ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1018) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, meyve veren kestane ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1019) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
31.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, antep fıstığı ve ceviz üretimine,
üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1020) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, meyve veren elma ve şeftali ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1021) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
33.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, süt inekçiliğine destek verilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1022) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
34.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, emeklilerin durumlarının iyileştirilmesine yönelik çalışmalara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1023) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
35.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, kadrolu ve sözleşmeli öğretmenlerin özlük haklarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1024) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
36.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan kamu çalışanlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1025) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
37.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, tekstil sektöründe yaşanan sıkıntılara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1026) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
38.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, halk kütüphanesi sayısındaki azalmaya ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1027) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
39.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Et ve Balık kurumunun faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/1028) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
40.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, emeklilerin milli gelir içindeki payına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1029) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
41.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, yenilenebilir enerji konusunda yapılan çalışmalara ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1030) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
42.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, emeklilerin her türlü katkı ve katılım paylarından muaf tutulması
talebine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1031) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
43.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Sosyal Güvenlik Kurumu icra memur-larının
özlük haklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1032) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/01/2012)
44.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın,
Göl-Su 1000 Günde 1000 Gölet Projesi kapsamındaki bazı projelere ilişkin Orman
ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1033) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)
45.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın,
Göl-Su 1000 Günde 1000 Gölet Projesi kapsamındaki projelere ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1034) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)
46.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binici’nin, bir köyün elektrik iletim ve dağıtım hatlarının yenilenmesi
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1035)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)
47.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binici’nin, bir köyün içme suyu ve yol yapımı sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1036) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)
48.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binici’nin, bir köy yolunun asfaltlanması ve kanalizasyon şebekesine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1037) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, ithalat-ihracat rakamlarına ve küresel
ekonomik krize karşı alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3522) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
2.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın,
sözde Ermeni soykırımı konusunda Türkiye aleyhine karar alan ülkelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3523) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
3.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in,
işsizlik sigortası fonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3524)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
4.- Eskişehir Milletvekili Kazım
Kurt’un, 12 Eylül Darbesi’nden sonra Danışma Meclisi üyeliği için yapılan
müracaatlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3525) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/01/2012)
5.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Ergenekon Davası kapsamında el konulan
bilgisayarlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3526) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/01/2012)
6.- İstanbul Milletvekili Erdoğan
Toprak’ın, İstanbul’da olası bir depreme karşı alınan önlemlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3527) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
7.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Haluk
Gümüş’ün, Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı’na ve sendikal istatistiklere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3528) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
8.- İstanbul Milletvekili Erdoğan
Toprak’ın, olası bir İstanbul depremine karşı alınan önlemlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3529) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
9.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, Bakanlar Kurulunun oluşumuna ve Başbakan yardımcılarının atanma
koşullarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3530) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
10.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, faiz lobisi ile ilgili bazı açıklamalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3531) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
11.- Hatay
Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, 2-B olarak bilinen orman vasfını yitirmiş
arazilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3532) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
12.- Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Şırnak-Uludere’de sivillerin ölümüyle sonuçlanan
olayda sağlanan istihbarata ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3533)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)
13.- İzmir
Milletvekili Aytun Çıray’ın, Başbakanlığa yeni alınan
bir uçağa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3534) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/01/2012)
14.- Hatay
Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, imam-hatip ve müezzinlerin cami ve
çevresinin bakım ve temizliği görevini üstlenmelerine ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/3535) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
15.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst
düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ)
yazılı soru önergesi (7/3536) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
16.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst
düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/3537) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bursa’da yaptığı bir konuşmasına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/3538)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
18.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, yasaklanan ya da
toplatılan kitaplara ve kitap yasaklarının kaldırılmasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3539) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
19.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve
kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3540) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yürürlükteki Çek Kanunu’ndaki adli para cezası
ile ilgili düzenlemelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3541) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
21.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, icra dairelerinin illere göre dağılımı ve
toplam sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3542)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
22.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, karşılıksız çek davalarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3543) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
23.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Bakanlık politikaları hakkında sunum için verilen
bir davete ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3544) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
24.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, koruyucu aile hizmetlerine ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3545) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve
kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3546) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
26.- Hatay
Milletvekili Hasan Akgöl’ün, Van Depremi sonrası KOSGEB kredileri için yapılan
başvurulara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3547) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
27.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TÜBİTAK’taki personel atamalarıyla ilgili bazı
iddialara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3548) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
28.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, TÜBİTAK çalışanlarının geçici
görevlendirilmelerine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3549) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sanayicilerin siparişlerinin azalma
nedenlerine ve çözümü için yapılacak çalışmalara ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/3550) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
30.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve
kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/3551) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
31.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, 65 yaşını doldurmuş ve sosyal güvenceden
yoksun olan vatandaşların maaşına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3552) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
32.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel’in, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların idari
yapılarındaki değişikliklere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3553) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
33.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve
kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3554) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
34.- Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Çayırova’da bulunan
tehlikeli atık varilleri ile ilgili iddialara ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3555) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
35.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’daki 2-B arazilerine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3556) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
36.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın, çevreye verdiği zararları azaltmak amacıyla
plastik poşet kullanımının azaltılmasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3557) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
37.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve
kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3558) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
38.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, Uludağ Elektrik
Dağıtım A.Ş.’nin bazı faaliyet ve uygulamaları ile
vatandaşların yaşadığı mağduriyete ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3559) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
39.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve
kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3560) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
40.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, elektrik üretimine ve ithalatına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3561) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/01/2012)
41.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bazı yükseköğretim yurtlarında cemaat
propagandası yapıldığı iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3562) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
42.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Bakanlığın
İstanbul’daki kamu yatırımlarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3563) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
43.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’daki
yükseköğrenim öğrenci yurtları ile öğrencilere verilen kredi ve burslara
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3564) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/01/2012)
44.- Trabzon
Milletvekili Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, engellilerin spor yaptığı tesislerin
yeterliliğine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3565)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)
45.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, endemik bitki ve tohum kaçakçılığına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3566) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/01/2012)
46.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlı’nın, içerisinde yapay tatlandırıcı bulunan balların
satışına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3567) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
47.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ayçiçeği üretimi ve üretimin artırılmasına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3568)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
48.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, nohut üretimi ve üretimin artırılmasına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3569)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
49.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kuru fasulye üretimi ve üretimin artırılmasına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3570)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
50.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, mercimek üretimi ve üretimin artırılmasına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3571)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
51.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Çukurova Bölgesi’ndeki çiftçilerin borçlarına
ve çiftçilere verilen desteklere ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3572) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
52.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, mısır üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3573) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/01/2012)
53.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yer fıstığı üretimi ve üretimin artırılmasına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3574)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
54.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, susam üretimi ve ekili alan miktarına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3575) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/01/2012)
55.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, soya ekili alan miktarına ve üretimin
artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3576) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
56.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve
kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3577) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
57.- Bitlis
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu’nun, GDO’lu besinlerin zararları ve denetimine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3578) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/01/2012)
58.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve
kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Gümrük ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3579) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
59.- Edirne
Milletvekili Recep Gürkan’ın, Edirne’deki sınır kapılarına ilişkin Gümrük ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3580) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)
60.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, İstanbul’un siluetinin bozulmasına ve
İstanbul’daki yeşil alan varlığının azalmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3581) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
61.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’un trafik
sorununa ve minibüslerin toplu taşıma hizmetinden kaldırılacağı iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3582) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
62.- Adana
Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Ankara’daki mezarlık ve defin işlemleriyle
ilgili sıkıntılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3583)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
63.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve
kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3584) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
64.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, biber gazı alımına ve maliyetine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3585) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
65.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, bir belediye başkanı hakkındaki
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3586) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/01/2012)
66.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve
kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3587) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
67.- İstanbul
Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, Kapalıçarşı’nın
sorunlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3588)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)
68.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, İGDAŞ’ın özelleştirilmesi ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3589) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/01/2012)
69.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, elektrik faturalarındaki kayıp-kaçak bedellerinin
tahsilatına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3590) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/01/2012)
70.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, muayene ve reçetelerden alınan katkı ve
katılım payına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3591)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
71.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve
kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3592) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
72.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kadastro memurlarının kadastro tazminatlarının
kaldırılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3593)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
73.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, idari para cezaları ve vergilerdeki artışa
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3594) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
74.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, özel iletişim vergisindeki artışa ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3595) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
75.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, PTT’de çalışan kadrolu ve sözleşmeli personele
özlük hakları konusunda ayrımcılık yapıldığı iddialarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3596) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
76.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, ilköğretim çağında olup okula
gidemeyen çocuklara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3597) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
77.- İzmir
Milletvekili Aytun Çıray’ın, görev şehidi bir subayın
öğretmen eşinin mağduriyetine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3598) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
78.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Bakanlık tarafından bir
gazetenin internet sitesine erişimin engellendiği iddialarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3599) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
79.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir derginin Van Depremi için düzenlediği
yardım kampanyasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3600) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
80.- İstanbul
Milletvekili Ali Özgündüz’ün, yükseköğretim harçları ve ek ücret ödemelerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3601) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
81.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’daki
ortaöğretim öğrenci yurtlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3602) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
82.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’daki özel
yükseköğrenim öğrenci yurtlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3603) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
83.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3604) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
84.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3605) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
85.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3606) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
86.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3607) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
87.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3608) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
88.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3609) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
89.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3610) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
90.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3611) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
91.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3612) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
92.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3613)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
93.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3614) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
94.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje
ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3615)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
95.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3616) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
96.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3617) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
97.- Adana
Milletvekili Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen
proje ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3618) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
98.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, okullarda bazı internet sitelerine erişimin
engellenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3619)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
99.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve
kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3620) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
100.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, verem savaş dispanserleri tarafından
yürütülen hizmetlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3621)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
101.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in,
reçeteye tabi olmayan ilaç reklamlarının yol açabileceği sorunlara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3622) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
102.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesinde bir çocuğun
ölümü ile ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3623) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
103.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, sağlık hizmetlerine yönelik yatırım ve istihdam harcamalarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3624) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
104.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, erkeklerde en sık görülen kanser türlerine ve alınacak önlemlere
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3625) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
105.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kadınlarda en sık görülen kanser
türlerine ve alınacak önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3626) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
106.-
Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, GSM baz istasyonlarının illere göre
dağılımına ve denetimine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3627) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
107.-
Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, Esenboğa Havalimanı’na yapılacak 3. pist
için yapılan kamulaştırmalara ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3628) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
108.-
İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri
Sistemi’ne ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3629) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
109.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, TCDD Ankara Eğitim Merkezi’nin ve 2.
Bölge Müdürlüğü’nün hizmet binalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3630) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
110.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Ankara ile çeşitli iller arasındaki
hızlı tren hatlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3631) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
111.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan
üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3632) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
112.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Boğaziçi Köprüsü’nün bakıma
alınarak kapatılacağı iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3633) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
113.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda
görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/3634) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
114.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlarda
görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/3635) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
115.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı
kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3636) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
116.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan
üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3637) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
117.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı
kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3638) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
118.- Erzurum Milletvekili Muharrem
Işık’ın, TSK’ye ait eğitim uçaklarına ve bu uçakların karıştığı kazalara
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3639) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/01/2012)
119.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık teşkilatında ve bağlı
kurum ve kuruluşlarda görev yapan üst düzey kadın bürokrat sayısına ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3640) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/01/2012)
120.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, hakkındaki tutuklama gerekçesi nedeniyle
dava açılmamış bir sanığın tutukluluğunun devamına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3641) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012)
121.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdu’nun, Sarıyer’deki bir kiralama ihalesine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3642) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/01/2012)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 19 Milletvekilinin, Tokat’taki çiftçilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi. (10/133) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2011)
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve
23 Milletvekilinin, Simav’da meydana gelen depremin yol açtığı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/134) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2011)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 19 Milletvekilinin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki ekonomik ve
sosyal sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/135)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2011)
7 Şubat 2012 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 62’nci Birleşimini açıyorum.
III.-
YO K L A M A
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine
basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik
sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden
yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer dakikadır.
Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, Akdeniz
Parlamenter Asamblesinin Ürdün Amman’daki toplantısına ilişkin izlenimleri ve
Türkiye ekonomisine yabancı ülkelerin bakışı hakkında söz isteyen Tekirdağ
Milletvekili Sayın Tevfik Ziyaeddin Akbulut’a aittir.
Buyurun Sayın Akbulut. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut’un, Akdeniz Parlamenter
Asamblesinin Ürdün Amman’daki toplantısına ilişkin izlenimlerine ve Türkiye
ekonomisine yabancı ülkelerin bakışına ilişkin gündem dışı konuşması
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) –
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi, sözlerime başlarken
sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.
Hepinizin bildiği gibi, dünyadaki
ekonomik kriz, 2007 ve 2008’li yıllardan bu yana devam etmektedir. Türkiye, bu
krize rağmen, ekonomik istikrarını koruyor. Geçen yıl, 134 milyar dolar ihracat
ile cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. 2011 yılının son üç çeyreğinde ise
ekonomik büyümede dünya 1’incisi ve dünya 2’ncisi olduk.
Geçen hafta, ünlü bir iş adamımız
ekonomiyle ilgili bir değerlendirme yaptı, çoklarınız da okumuşsunuzdur. Diyor
ki bu iş adamımız: “Etraf yangın yeri ama Türkiye çölde vaha gibi. Bunda
Hükûmetin önemli ve doğru kararlar almasının etkisi büyüktür.” Ben de
katılıyorum. Bu kriz nedeniyle -hepiniz biliyorsunuz- Yunanistan, İspanya,
İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde neler yaşandığını hepimiz izliyoruz.
Bugünlerde mutlaka yurt dışına çıkanlarınız vardır ve çeşitli resmî
toplantılara katılıyorsunuz. Ülkemizin ekonomik durumundan söz edildiğinde
nasıl gıpta ile bakıldığını, itibarımızın nasıl çok yükseldiğini müşahede etmekteyiz.
Geçen hafta başında görevli olduğum
Akdeniz Parlamenter Asamblesinin Ürdün’ün başkenti Amman’da bir toplantısı
vardı. Bu toplantının gündeminde Akdeniz ülkelerindeki işsizlik sorunuyla
ilgili çözüm önerileri yer alıyordu. Ben de söz alarak 2009 Şubat ayında yüzde
16,1’ler seviyesine çıkan işsizlik oranımızın alınan önlemlerle 2011 yılı Ekim,
Kasım aylarında yüzde 9,1 seviyelerine nasıl gerilediğinden söz ettim. Toplantıya katılan başta Asamble Başkanı Doktor Fayez
Al-Tarawneh -bu Amman’ın eski başbakanlarından- olmak
üzere diğer ülke temsilcileri, -İtalya, Portekiz, Fransa’da bunların içerisinde
vardı- ülkemiz ekonomisi hakkında çok olumlu ifadelerde bulundular, ekonomideki
bu tecrübelerimizin diğer ülkelere de örnek ve model olması önerilerini yaptılar
ve bundan sonraki toplantılarda mutlaka Türkiye’den ekonomiden sorumlu bir
bakanın da katılmasının iyi olacağını ifade ettiler. Ülkemize gösterilen
bu ilgi ve itibar herkes gibi beni de çok duygulandırdı, ülkemizin değerini,
kıymetini yurt dışından daha iyi görebilme fırsatını yakaladım. Kuşkusuz yurt
dışına çıkan, oralarda toplantılara katılan, halkı dinleyen her arkadaşım da bu
tür olumlu yorumları paylaşacaktır.
Ekonomimizin dünya krizine rağmen bu
başarılı, istikrarlı, korunaklı sürecinde aldıkları önlemlerle gayretlerini
esirgemeyen başta Sayın Başbakanımız olmak üzere ekonomiden sorumlu sayın
bakanlara ve tüm Hükûmet yetkililerine huzurlarınızda teşekkür ediyor, hepinize
sevgiler, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akbulut.
Gündem dışı ikinci söz, Adıyaman ilinin
turizm potansiyeli hakkında söz isteyen Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş’e aittir.
Buyurun Sayın Yetiş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.-
Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş’in,
Adıyaman ilinin turizm potansiyeline ilişkin gündem dışı konuşması
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Adıyaman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarihî ve kültürel dokusuyla
Güneydoğu’nun incisi olan Adıyaman’ın turizm potansiyeli hakkında söz almış
bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Adıyaman’daki Palanlı
Mağarası’nda yapılan incelemelerde kent tarihinin milattan önce kırk binli
yıllara dayandığı belgelenmiştir. On altı değişik medeniyete ev sahipliği
yapmış, onlara yurt olmuş Adıyaman, hepsinden tarihî kalıntılar ve kültürel
birikimler devralmıştır. Bu özelliğiyle Adıyaman, kültür turizmi açısından
sadece Türkiye'nin değil dünyanın en önemli merkezlerinden biri olmaya adaydır.
Türkiye’deki dünya kültür mirasına kayıtlı 10 yerden 1’i olan Nemrut Dağı ve Kommagene Krallığı’nın tamamı Adıyaman sınırları içerisinde
yer almaktadır. Kommagene Krallığı’na ait kalıntılar
eşsiz bir medeniyeti sembolize ettiğinden, FIJET tarafından, dünya turizm
Oscar’ı olarak bilinen Altın Elma Ödülü’ne layık görülmüştür. Kommagene Krallığı bu topraklarda hükmetmiş, krallığın
tarihsel kolları Adıyaman’ın şu anki merkezine kadar uzanmıştır.
Dünyada topraktan yapılan ilk düdüğü,
bin beş yüz yıl önce ilk kez çarkla yapıldığı belgelenen çömlekleri ve otuz bin
eseri ile zengin Adıyaman Müzesi de ziyaretçilerini beklemektedir.
Adıyaman merkezindeki Perre antik kentinden Nemrut Dağı’ndaki tümülüslere
giderken tam anlamıyla tarihin içinde bir zaman yolculuğu yapılmaktadır.
Yolculuk esnasında Romalıların yaklaşık iki bin yıl önce yaptırdığı dünyadaki
ikinci büyük köprü olan Cendere Köprüsü, kraliçelerin mezarı Karakuş Tümülüsü, medeniyetin yazlık yönetim merkezi Arsemia ve krallığa ait eski Kâhta Kalesi ve onlarca eşsiz
yapıt misafirlerini beklemektedir.
Adıyaman, içinde barındırdığı tarihî ve
kültürel zenginlikler doğrultusunda bir marka şehir olmayı hak edecek kültürel
mirasa ve tarihî zenginliklere sahiptir. Bu nedenle, Hükûmetimizce hazırlanan
2023 hedefleri doğrultusunda Adıyaman ilimiz marka şehirler kapsamına alınmıştır.
İlimizde mevcut olan hava yolu
ulaşımına Hükûmetimizin fizibilite çalışmalarını başlattığı demir yolu ağı da
eklendiğinde, kentin sahip olduğu potansiyel ile marka şehir olması daha da
hızlanacaktır.
Adıyaman, inanç turizminde de merkez
olma şansına sahiptir. Farklı dil, din ve mezheplerin bir arada barış içinde
yaşamayı başardıkları illerden biri de Adıyaman. Süryani vatandaşlarımız Mor Petrus Kilisesinde özgürce ibadetlerini yerine
getirmektedir.
Diğer yandan, ülkemizde kabrinin yeri
belgelerle kesin olarak bilinen iki sahabeden biri olan Safvan
Bin Muattal Hazretlerinin kabri de Adıyaman’dadır. Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından yapılacak Sahabe Kardeşliği Projesi’yle Kutlu Doğum Haftası
etkinlikleri İstanbul’daki Eyüp Sultan’dan başlayacak ve Adıyaman’daki Safvan Bin Muattal kabrinde son bulacak. Böylece,
İstanbul-Adıyaman hattındaki inanç turizmi de yeni bir sürece girmiş olacak.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizin de bildiğiniz gibi, dünyada 300 milyondan fazla insan turizm sektöründe
istihdam edilmektedir. Türkiye turizm gelirinde dünyada ilk on ülke arasında.
Hükûmetimizin 2023 hedefiyse ilk beş ülke arasına girmek ve yılda 50 milyon
turistin ülkemizi ziyaret etmesini sağlamaktır.
Birçok tarihî ve doğal güzelliği
bağrında bulunduran Adıyaman dünyada eşine az rastlanır bir potansiyele
sahiptir, 210 adet tescilli kültür varlığıyla âdeta tarih fışkırmaktadır.
Bunlardan sadece biri ya da birkaçına sahip olan şehirlerin bile milyonlarca
turist çektiği düşünülürse, Adıyaman’ın marka şehir olma yönünde alacağı yol,
başta bölge halkı olmak üzere ülkemize çok büyük avantajlar sağlayacaktır.
Bu düşüncelerle heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yetiş.
Gündem dışı üçüncü söz, zeytin ve zeytinyağı
üretiminde yaşanan sorunlar hakkında söz isteyen Balıkesir Milletvekili Sayın
Ayşe Nedret Akova’ya aittir.
Buyurun Sayın Akova. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, zeytin ve zeytinyağı üretiminde
yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
AYŞE NEDRET AKOVA (Balıkesir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı üretiminde ve sektörde
yaşanan sorunlar hususunda gündem dışı söz almış bulunmaktayım.
Dostluk ve barışın simgesi olan zeytinin
ana vatanı Anadolu’dur. Yabani zeytinin Anadolu’da 50 bin yıldır var olduğu
bilinmektedir. Zeytin ağacı bütün kutsal kitaplarda yer almıştır. Zeytin, hem
tarım hem sanayi ürünü olarak önemli bir ekonomik değer ve gelir kaynağıdır.
2010 yılı itibarıyla Balıkesir ülkemiz yağlık zeytinin yüzde 17,6’sını
karşılamaktadır. Hükûmetin de destekleriyle Burhaniye’de yapılmasına karar
verilen ve kamulaştırma çalışmaları devam eden Burhaniye Zeytin ve Zeytin
Ürünleri İşleme İhtisas Organize Sanayi Bölgesi Projesi ülkemize ve zeytin
sektörüne öncülük yapacak ve model oluşturacak bir projedir. Girdisi,
hammaddesi zeytin olan bu proje, bütün tesislerin bir alanda toplanması
nedeniyle problem olan karasu sorunu ve yine zeytin fabrikalarının salamura
suları problemini de birlikte çözecektir. Bu anlamda Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bu örnek projeye destek
olmasını bekliyoruz.
Zeytinyağı
girişimcisinin birçok güçlüğü vardır: Toplumun zeytinyağı tüketme
alışkanlığının düşük olması, zeytinyağın organoleptik karakteriyle sağlık
ilişkisinin tüketici tarafından bilinmemesi, Avrupa Birliğinde sızma üretim
hâkimken bizde rafinajlık hâkim olması, girişimcinin
yöresine göre doğru zeytin türü ve zirai uygulama şeklini seçmemesi, haksız
rekabete çok açık olması, sektörde üreticinin ekonomik gücünün olmaması, üretim
kalitesini ve verimini artırmak yerine yeni ekim alanlarının açılmasıdır.
Sağlıklı
bir yaşam için gereklilik olan zeytin ve zeytinyağının tanıtımı, tüketiminin
artırılması, iç ve dış pazarın genişletilmesi, üretimdeki verimlilik kayıpları
ve kalite düşüklüğü, zeytinciliğin ıslahı ve üreticilerinin eğitimi, lisanslı
depoculuk, ürün ihtisas borsalarının kurulup geliştirilmesi, fidan üretimindeki
çeşit ve anaç sorunlarının incelenmesi, tespiti ve çözüm önerilerinin
belirlenip zeytinciliğin geliştirilmesinin devlet politikası olarak ele
alınması gereklidir. Zeytin ve zeytinyağı sektörünün
sorunlarının araştırılması ve sektörün kalkındırılması için gerekli tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla araştırma komisyonu kurulması gerekmektedir.
Bir sıkıntı daha var: İşlenmiş olarak
destek verilen tek tarım ürünü zeytinyağıdır. Diğer ürünlere tarladan, bahçeden
çıktığı şekilde destek verilirken, ham zeytine destekleme verileceğine işlenmiş
olan zeytinyağına veriliyor. Bir dekar alanda -ki, bu 12 ağaçtır- üretilen
zeytinin üretim maliyeti traktörsüz çiftçinin 332,5
TL, traktörlü çiftçinin 287 TL’dir. Balıkesir
Milletvekili olarak sorarım: Bu koşullarda rekabet etmek mümkün müdür? Bu sene
de maliyetlerin yüksekliği, zeytinyağına verilen devlet desteğinin yeterli
olmaması nedenleriyle zeytin üreticilerimiz aldıkları kredileri bankaya
ödeyemediklerinden icralarda dosyalar artmıştır. Birçok çiftçinin dede malı
zeytinlikleri icradan satılmaktadır.
Zeytin üretiminin artırılmasının en
önemli faktörleri gübre, mazot ve ilaçtır. Bu hasat sezonunda sadece gübrenin
yerinde ve yeterince kullanılamaması nedeniyle yüzde 40’lara dayanan bir üretim
kaybı yaşanmaktadır. Üretimin devamlılığının sağlanabilmesi, çiftçinin mazot,
gübre ve ilacı kullanabilmesi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
girdi fiyatlarının aşağıya çekilmesi için gerekli tedbirleri alması zorunludur.
Ürünün kilogram başına ödenen destek primi üretim maliyetleri, enflasyondaki
artış dikkate alınarak artırılmalıdır. Destekleme primi enflasyon oranında
artırılmadığından zeytin üreticisi çok mağdur durumdadır. 2011-2012 dönemi için
verilen 50 kuruşluk destekleme primi yetersizdir. Destek primi daha istikrarlı
bir çerçevede zamanında ödenmeli ve artan enflasyon oranında arttırılmalıdır.
Balıkesir’in zeytin üretimi, sahip
olduğu ağaca oranla Türkiye geneline göre daha verimlidir. Bu rakamlardan da
anlaşılacağı üzere, Balıkesir ilimiz, Türkiye zeytin ve zeytinyağı üretiminde
çok önemli bir paya sahiptir ve zeytincilik, körfez halkı için önemli bir gelir
kaynağıdır.
Bu sezon, 1 kilogram zeytinyağının
-sızma zeytinyağının- çiftçiden alınış fiyatı ortalama 6 lira iken, 5 litre
sızma zeytinyağının tenekesi, yüzde 18 KDV’si, yüzde 2 stopajı ve…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE NEDRET AKOVA (Devamla) – …en az
yüzde 10 market kârı ve dolum yapan fabrikanın nakliye ve kârı dâhil ortalama
60 liraya satılıyor. Kâr asıl üreticinin değil, aracının elinde kalmaktadır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akova.
Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Sayın
milletvekilleri, Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu, gündemin “Sözlü
Sorular” kısmında yer alan 1, 4, 53, 123, 124, 147, 150, 187, 209, 213, 229,
240, 251, 258, 350, 351, 359, 367, 370, 371, 372, 410, 426, 454, 484, 573, 614
ve 686’ncı sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişledir. Sayın
Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, Tokat ilindeki
çiftçilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/133)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tokat İlindeki çiftçilerin sorunlarının
araştırılarak, alınması gereken tedbirler konusunda Anayasanın 98. İçtüzüğün
104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
3) Ali Uzunırmak (Aydın)
4) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
5) Erkan Akçay (Manisa)
6) Alim Işık (Kütahya)
7) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
8) Seyfettin Yılmaz (Adana)
9) Ali Öz (Mersin)
10) Mehmet Erdoğan (Muğla)
11) Zühal Topcu
(Ankara)
12) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
13) Celal Adan (İstanbul)
14) Sümer Oral (Manisa)
15) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
16) Necati Özensoy (Bursa)
17) Oktay Öztürk (Erzurum)
18) Durmuşali
Torlak (İstanbul)
19) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
20) Bülent Belen (Tekirdağ)
Gerekçe
Ülkemizin genelinde olduğu gibi Tokat
İlinde tarım yapmaya çalışan çiftçimizin durumu her geçen gün daha da
zorlaştığından tarım yapamaz duruma gelmiştir. Tarımsal alanda kullanılan
Tohum, Gübre, Mazot ve Zirai mücadele ilaçlarının maliyetlerinin her geçen gün
yükselmesi, aynı şekilde zor şartlar altında ürettiği ürünün değerinin yıldan
yıla düşmesi de çiftçimizi ekonomik olarak çok zor durumda bırakmış, artık
tarlasını ekemez hale getirmiştir. Bu durum Tokat ilinin genelinde göçleri
artırmıştır.
Çiftçinin ürettiği ürünleri para
etmediği için esnafa ve bankalara olan borçlarını ödeyemez hale gelmişlerdir.
Tarıma dayalı ekonomi ile ayakta duran İlimizde bu durumdan çiftçinin yanında
esnaf da etkilenmektedir.
İlimizde Tekel Sigara Fabrikasının
kapatılması ve özellikle sanayi ürünlerine konulan kota sistemi çiftçimizin
adeta elini kolunu bağlamıştır. Bu durum tabandan tavana tüm üretim ve tüketim
sektörlerimizi etkilemektedir. Bu sıkıntılar birleştiğinde, neredeyse borcu
olmayan çiftçi bırakmamıştır.
Bütün bunlara ilaveten geçmiş yıllarda
olduğu gibi 2009-2010 yılı çiftçilerimiz için bol kazançlı, bereketli bir yıl
olarak geçmemiştir. Önce dolu afeti, daha sonra aşırı sıcaklardan dolayı
ürünlerini kaybetmişlerdir.
Erbaa ilçesi Karayaka, Çalkara, Üzümlü
çiftçileri, ürünlerinin para yapmaması sebebiyle buğday, soğan, karpuz
üretiminden neredeyse vazgeçecek konuma gelmişlerdir. Zile çiftçileri buğdaydan
zarar etmişlerdir. TMO'si çiftçiye yeterli desteği
göstermemiş, üretici çok ucuz fiyata ürününü elden çıkarmıştır. Kazova ve Artova Ovası çiftçileri gelecek yıllarla ilgili
ne yapacakları, ne ekip dikecekleri kaygısı içerisindedirler.
Bu şekilde devam etmesi halinde
çiftçilerimizi çok zor bir gelecek beklemektedir. Çünkü ürettiği ürün, yaptığı
masrafı karşılayamaz duruma gelmiştir. Bu durum işsizliğe çare aranırken,
giderek artan işsizler ordusuna yenilerini ekleyecek ve Büyükşehirlere daha
fazla göç olacaktır.
Konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından araştırılması, hem ilimizde hem de ülke genelinde bu durumda olan
çiftçilerimizin durumunun düzeltilmesi açısından yararlı olacaktır.
Araştırma önergemiz bu amaçla
hazırlanmıştır.
2.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık ve 23 milletvekilinin, Simav’da meydana gelen
depremin yol açtığı hasarların ve yaşanan mağduriyetlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/134)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı’na,
“Simav Depreminin Yol Açtığı Hasarların
ve Yaşanan Mağduriyetlerin Araştırılarak Gerekli Önlemlerin Alınması” amacıyla
Anayasamızın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104’üncü ve
105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini
saygılarımızla arz ederiz. 13.10.2011
1) Alim Işık (Kütahya)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) D. Ali Torlak (İstanbul)
5) Atila Kaya (İstanbul)
6) Sinan Oğan (Iğdır)
7) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
8) Mehmet Erdoğan (Muğla)
9) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
10) Enver Erdem (Elazığ)
11) Sümer Oral (Manisa)
12) Ali Öz (Mersin)
13) Seyfettin Yılmaz (Adana)
14) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
15) Özcan Yeniçeri (Ankara)
16) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
17) Lütfü Türkkan (Kocaeli)
18) Ali Uzunırmak (Aydın)
19) Zühal Topcu (Ankara)
20) Mustafa Erdem (Ankara)
21) Koray Aydın (Trabzon)
22) Oktay Öztürk (Erzurum)
23) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
24) Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
Gerekçe:
Kütahya ili Simav İlçesi merkez üssü
olmak üzere 19 Mayıs 2011 tarihinde Simav, Gediz, Hisarcık, Pazarlar ve Şaphane
ilçelerinde etkili olan 5.9 şiddetindeki Simav
depremi, anılan ilçelerde yaşayan insanlarımızın hayatını ciddi ölçüde
etkilemiştir. Bölgede yaşanan bu büyük afetten zarar görenler, daha önce
yaşanmış çeşitli afetlerde ve 1999 depreminde vatandaşlarımıza uzanan
"devletin şefkat elinin" şimdiye kadar uzatılmamış olması, bölge
insanını yalnızlığa itmiş ve derinden üzmüştür.
Simav
Acil Durum Yönetim Merkezinin 29.05.2011 tarihli raporuna göre; Simav ilçe
merkezinde incelenen konut, ahır ve işyerinden oluşan toplam 15.930 konutun
1.074'ünün yıkık ve ağır hasarlı, 1.674'ünün orta hasarlı, 5.761'inin de az
hasarlı olmak üzere toplam %54'ünün hasarlı, ayrıca ilçedeki 44 caminin
hasarlı, 41 minarenin de yıkılmış ya da yıkılacak durumda olduğu tespit
edilmiştir. İlçedeki kamu binalarının neredeyse
tamamı bu depremde ya ağır ya da orta düzeyde hasar görmüş, Sağlık Bakanlığınca
yıkım kararı verildiği iddia edilen 150 yataklı Simav Devlet hastanesinin
akıbetinin ne olacağı ise şimdilik bilinmemektedir. Yaşanan depremin ve aylarca
süren sayısız artçı sarsıntıların vatandaşlarımızda yarattığı psikolojik
hasarın ne olduğu ise ancak zamanla ortaya çıkacaktır.
Kütahya İl Afet ve Acil Durum
Müdürlüğünün en son verilerine göre; Simav ilçesinde 13.923 adet, Şaphane
ilçesinde 737 adet, Pazarlar ilçesinde 520 adet, Hisarcık ilçesinde de 751 adet
olmak üzere deprem bölgesinde toplam 15.931 adet konut, işyeri veya ahır hasar
görmüştür. Bunların 3.179 adedi (yaklaşık % 20'si) ağır hasarlı, 384 adedi orta
hasarlı, 12.368 adedi ise az hasarlı grupta yer almaktadır. Bu verilere göre,
TOKİ tarafından Simav merkezine 4-5 km uzakta bulunan Muradınlar Mahallesinde
yapımına başlanan ve öncelikle evi yıkılan ya da ağır hasarlı vatandaşlarımıza
satılması kararlaştırılan olan toplam 1.248 konutun ihtiyacı karşılamakta
oldukça yetersiz kalacağı açıktır. Kaldı ki konutu yıkılan ya da ağır hasarlı
olduğu için yıkılmasına karar verilen vatandaşlarımızın çok büyük bir bölümü
TOKİ konutlarına gitmek yerine kendi binalarının yerine konut yapmak ve
devletin TOKİ konutlarını satın alacaklara tanıdığı fiyat ve vade avantajının
kendilerine de tanınmasını istemektedirler. Az hasarlı konutlar için verilen
750 TL'lik karşılıksız yardım ile orta hasarlı konutlar için verilen 12.000
TL'lik kredinin çok yetersiz olduğu belirtilmektedir.
Yaşanan deprem, Başbakanlık Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca "Genel Hayata Etkili" sayılarak
binaları zarar gören vatandaşların afetzede kabul edilmesi kararlaştırılmış,
ancak bunun gereği yerine getirilmemiştir. Gelir Vergisi ödemeleri 1 Kasım 2011
tarihine kadar, Ziraat Bankasına olan çiftçi kredi borçları da 1 yıl ertelemiş,
ancak sonrasının ne olacağını bugüne kadar açıklamamıştır.
Yaşanan depremin ardından özellikle
Simav merkezinde şehrin altyapısı büyük ölçüde çökmüş ve Belediye vatandaşımıza
hizmet götürmekte oldukça zorlanmıştır. Altyapının yenilenmesi amacıyla Simav
Belediyesinin Hükümetten talep ettiği 30 milyon TL'lik mali yardım bugüne kadar
gönderilmemiştir. İlçenin altyapısı ve binaları gibi ekonomisi de çökmüş, hayat
şartları ağırlaşmış, birçok insanımız işini kaybetmiş ve bugüne kadar binlerce
vatandaşımız ilçeyi terk ederek başka yerlere göç etmiştir.
Hasar tespit komisyonu raporlarının
birçoğuna itirazlar olmuş, itirazların önemli bir bölümü yargıya intikal etmiş,
önceden hafif ya da orta hasarlı olduğu tespit edilen birçok binanın sonradan
ağır hasarlıya dönüştürülmesiyle bina sahipleri ne yapacaklarını bilemez hale
gelmişlerdir. İlçenin en önemli gelir kaynağı olan Eynal
Kaplıcalarında yıkılacak olan otellerin akıbetinin ne olacağı belirsizdir.
İlçedeki okulların önemli bir bölümü yıkıldığı için eğitimde ikili sisteme
geçilmiş ve kalite düşmüştür. Deprem bölgesinde çalışan kamu personeline ilgili
mevzuat gereğince ödenmesi gereken fazla mesai ve özel hizmet tazminatı için
gerekli düzenleme de bir türlü gerçekleştirilmemiştir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle bu
konuda bir Meclis Araştırması açılması yararlı olacaktır.
3.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, önceliği insan olan ve
insanı esas alan bir yapının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
oluşturulması amacıyla, yaşanan ekonomik ve sosyal sorunların nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/135)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Önceliği
insan olan ve insanı esas alan bir yapının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
oluşturulması amacıyla, yaşanan ekonomik ve sosyal sorunların nedenleri, bu
sorunlara karşı alınacak önlemler, çözüm önerileri ve gerekli politikaların
oluşturulması amacıyla Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Celal Adan (İstanbul)
3) Ali Uzunırmak (Aydın)
4) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
5) Erkan Akçay (Manisa)
6) Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
7) Mehmet Erdoğan (Muğla)
8) Enver Erdem (Elâzığ)
9) Alim Işık (Kütahya)
10) Ali Öz (Mersin)
11) Seyfettin Yılmaz (Adana)
12) Zühal Topcu
(Ankara)
13) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
14) Sümer Oral (Manisa)
15) Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
16) Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
17) Bülent Belen (Tekirdağ)
18) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
19) Necati Özensoy (Bursa)
20) Oktay Öztürk (Erzurum)
Gerekçe:
Nüfusumuzun %15-16'sının yaşadığı Doğu
ve Güneydoğu Anadolu'daki, 21 ilin kalkınamamışlık
sorunu bölgede yaşayanlarca bir kader olarak algılanmaktadır. Bölge insanının
kendini eşit vatandaş görebileceği bir modele gereksinim vardır. Güneydoğu ve
Doğu Anadolu ile ilgili esas sorun, aslı insan olan bölge refahını
arttırmaktır. İnsanın sağlıklı, eğitimli, iş sahibi ve üretici olması, temel
ihtiyaçlarını rahat görebilen üreterek refah düzeyini arttırabilen, eğitim
düzeyi yüksek bir insan ve iş gücü yapısı gerekmektedir. Kültürel sorunlar
dolayısıyla bu bölgenin insanlarının kendilerine eşit davrandığını bilmesi
gerekmektedir.
Bugüne kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgesinin kalkınmasıyla ilgili birçok çalışma ve proje yapılmış, bazıları
başarılı olmuştur. Ancak yeni bir yapılanmaya gereksinim vardır.
TÜİK verilerinde, Milli Gelirin
bölgelere dağılımı, bilgi üretmeme, bölgesel eşitsizlik, işsizlik, sağlık ve
eğitim problemleri vurgulanmaktadır. Bölgedeki kent yoksulluğu ön plandadır.
2002-2006 dönemi teşvik yatırımlarının batı illerine ortalama %20 verilirken,
%9'un Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine verildiği gözlenmektedir. Kamu
harcamalarından nüfus başına Türkiye ortalamalarının çok altında pay alan
bölgenin mahalli idare harcamalarında Türkiye ortalamasının çok altında pay
almaktadır. Kentleşme oranı % 60'a yaklaşan bazı illerde Türkiye ortalamasını
geçen bölgenin kent sorunlarının hızla büyüdüğünü ancak sorunları çözmeye dönük
altyapı yatırımları ve mahalli idarelere merkezden aktarılan paylarının hep
düşük kaldığı göze çarpmaktadır
Cumhuriyet sonrası uygulanan makro
ölçekli ekonomi ve bölge politikaları sonucu zaten sosyo-ekonomik
gelişme açısından diğer bölgelerin gerisinde seyreden ve yapısal sorunlarla
boğuşan bölge ekonomisinin dışa açılma ve ihracata dayalı büyüme stratejisi
sonucunda daha da gerilediği görülmüştür. 2007'de Doğu illeri kişi başına
250.-TL Yerel İdare Harcaması alırken, Batı illeri 1000.-TL'nin üzerinde
harcama almıştır.
Bölgenin temel geçim kaynağı tarım ve
hayvancılıktaki gerilemenin, kentte göçü hızlandırdığı ve kentleşme oranının
hızla düştüğü görülmüştür. 2002-2008 yılları arasında ise büyükbaş ve küçükbaş
hayvan sayıları neredeyse sabit kalmıştır. Ekonomik olarak sulamaya elverişli
arazi miktarı en fazla Erzurum, Ağrı, Kars, Malatya ve Muş'taki araziler suyla
henüz buluşturulamamıştır. Toprak reformu yapılmamış ve arazi toplulaştırma
yatırımları gerçekleştirilememiştir. Bölgede mutlaka üretim maliyetleri
düşürülmelidir.
Güneydoğuda doğurganlığın yüksek olması
nedeniyle göç olmuyormuş gibi gözükmesi normaldir. Çocuk ölümlerinin de çok
olduğu göz önüne alınarak, bölgede eğitime de ayrıca önem verilmeli, yeterince
üniversite açılmalı, kızların ve kadınların eğitimine önem verilmeli ve mutlaka
ilköğretime ve okul öncesi eğitime ağırlık verilmelidir.
BELDES-KÖYDES uygulamasında bile
bölgeye nüfus başına Türkiye ortalamasının altında ödenek ayrılmıştır. Durumun
bu kadar ciddi boyutlara ulaşmış olmasına rağmen hala Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde yaşanan sıkıntıların giderilmesinde ciddi bir adım atılmamıştır.
Bölgenin imkânları doğru
kullanılmalıdır. Bugüne kadar bölgenin olanaklarının çok doğru kullanıldığı
söylenemez. Çağlar önce ilk buğdayın ve koyunun ehlileştirildiği yer olan bu
bölgede bugün koyun ve buğday üretimi bile yeterli değildir. Engellemeleri
bahane edip bölgenin kalkınabilirliğini harekete
geçirmemek politika yanlışlarından doğmaktadır. Asıl olan mevcut yapıyı ortaya
çıkarmak ve bu yapı üzerine yeni bir yapı inşa etmekte mümkündür.
Önceliği
insan olan ve insanı esas alan bir yapının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
oluşturulması amacıyla, yaşanan ekonomik ve sosyal sorunların nedenleri, bu
sorunlara karşı alınacak önlemler, çözüm önerileri ve gerekli politikaların
oluşturulması amacıyla Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, 3 arkadaşımız sisteme girmiş.
Sayın Demirel, buyurun efendim.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’in, Kahramanmaraş ilinin “kahraman”
unvanını almasının yıl dönümüne ve 7 Şubat 1924 yılında kurulan Türk Kadınlar
Birliği’ne ilişkin açıklaması
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) – Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben iki konuya dikkat çekmek için söz
istedim. Birincisi: Bugün, Kurtuluş Savaşı’nda büyük başarı göstermiş Maraş
ilimizin “kahraman” unvanını almasının yıl dönümü. Ben bütün
Kahramanmaraşlıları kutluyorum. Ama asıl önemlisi biz kadınlar için, bundan çok
yıllar önce 1924 yılının 7 Şubat günü bir grup kadın Türk kadının siyasette
daha etkin rol alması, toplumsal hayatta eşit temsil edilebilmesi adına bir
yolculuğa çıkmışlar ve Türk Kadınlar Birliği’ni kurmuşlar. Türk Kadınlar
Birliği’ni kurarak bizlerin bu yollardan yürümemizi kolaylaştıran bu kıymetli
hanımefendileri minnet, şükran ve rahmetle anıyorum.
Çok teşekkürler ediyorum.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
Sayın Toptaş sisteme girmiş.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) – Sayın
Başkan, bir sorum var o soruyla ilgili girmiştim.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
2.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Türkiye’nin en büyük yumurta
ihracat pazarı olan Irak’a, kuş gribi tehlikesi nedeniyle doğrudan ihracat
yapamayan Ukrayna’nın, “Türk malı” yazılı Ukrayna yumurtası gönderdiğine
ilişkin açıklaması
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) –
Türkiye'nin en büyük yumurta ihracat pazarı olan Irak’a rakibimiz Ukrayna kuş
gribi tehlikesi nedeniyle doğrudan ihracat yapamamaktadır. Ukrayna’nın ihracat
yapmak için gönderdiği tırlara Zonguldak’ta el konulmuştur. Ancak şu anda Irak sınırında üzerine
“Türk malı” yazdıkları Ukrayna yumurtasını göndermek üzere olduklarını öğrendik
ve bu tırın orada beklediğini öğrendik. Şayet bu yumurtalar Türk malı olarak
Irak’a geçerse ve kuş gribi vakaları da gerçekleşirse, Türkiye'nin bundan sonra
Irak’a ya da herhangi bir yere yumurta ihracatı yapamayacağı açıktır. Özellikle
Afyon yumurta piyasasının önemli illerinden birisi olması hasebiyle bunu
soruyorum: Bu konuda Bakanlığımız bir tedbir almış mıdır? Ne gibi tedbir
alınmışsa, bu konuda açıklama bekliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Zabıtlara geçti, sayın bakanlar, eminim
ki ilgilenecektir.
Sayın Yeniçeri sisteme girmiş.
3.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Türkiye’de
halkın gündemiyle siyasetin gündemi arasındaki açıklığın giderek arttığına ve
yetkililerin milletin gündemine dönmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye’de halkın gündemiyle siyasetin
gündemi arasındaki açıklık giderek artıyor, milletin ihtiyaçlarıyla hükûmetin
ihtiyaçları arasındaki makas da giderek büyüyor. Vatandaş “yoksulluk,
yoksunluk, zam, işsizlik, üretimsizlik, ödeme sıkıntısı, açlık ve haksızlık”
gibi temel sorunlarla boğuşuyor. Vatandaş ekmek derdinde, çocuğuna gelecek
aramak için kapı çalmakla meşgul, iktidar sahiplerinin gündeminde ise “Andımız
kaldırılsın, ‘Ne mutlu Türk'üm diyene’ silinsin, Gençliğe Hitabe tartışılsın,
19 Mayıs törenleri sınırlandırılsın” gibi saçma sapan konuları gündeme
taşıyorlar. Gençliğe Hitabe, Türk gençliğine Atatürk’ün bıraktığı vasiyettir.
Gençliğe Hitabe, bağımsızlık ve özgürlük yolunda yeni nesiller yürürken yollarını
tayin etmekte kullandıkları Kutup Yıldızı’dır. Gençliğe Hitabe, gençliğin
yatacağı toprağı, tutacağı bayrağı ve yöneleceği kıbleyi işaret eder.
Sorumsuz yetkilileri, milletin
değerleriyle ve cumhuriyetle kavga etmeyi bir kenara bırakmasını, milletin gündemine
dönmesini, millet adına bir kez daha ikaz ediyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Yeniçeri.
Şimdi, Danışma Kurulunun bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VII.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
Tarih:
7/2/2012
Danışma Kurulunun 7/2/2012
Salı günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına
sunulması uygun görülmüştür.
Cemil
Çiçek |
Türkiye
Büyük Millet Meclisi |
Başkanı |
Nurettin Canikli E.
Ülker Tarhan |
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi |
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili |
|
Oktay Vural Hasip Kaplan |
Milliyetçi Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi |
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili |
Öneri:
Genel Kurulun 7.2.2012 tarihli
Birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesi, Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 112 nci
sırasında bulunan 150 sırasayılı kanun teklifinin
Gündemin 2 nci sırasına alınması ve 07/02/2012 Salı günü Genel Kurulun 150 sırasayılı
kanun teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam
etmesi,
önerilmiştir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi,
lehte ve aleyhte söz isteyenlere söz vereceğim.
Burada Sayın İnce lehte söz istemiş,
Yalova Milletvekilimiz, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Günümüzün tartışmalarına bakın: İç Tüzük’ü değiştireceğiz; Gençliğe Hitabe ayet değildir, onu
değiştireceğiz; Andımız nereden çıktı, zaten bu ilkel, faşist bir şey? Böyle
bir tartışmaya ne gerek var, doğrusu anlayabilmiş değilim.
“Televizyonu susturacağız, TRT3’te
yayınlar olmayacak.” E, şunu unutuyorsunuz: Elektrik faturalarındaki o TRT
payında Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin de parası var. Onlar bizi seyretmek
istiyor. Siz bunu ne hakla yasaklıyorsunuz?
Bir başka konu, ben Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekillerini kutluyorum. Demek ki korkutmuşsunuz, demek ki
yayınları milletten gizlemek istediklerine göre siz görevinizi yapmışsınız, demek
ki muhalefetin çalışmalarını engellemek istiyorlar, göstermek istemiyorlar.
Benim gözlerim, tabii, 2001’deki
muhalefet milletvekili Sayın Arınç’ı arıyor. Bu, Arınç’ın konuşma tutanaklarını burada arkadaşlarımız
anlattı. Ne yazık ki bugün Sayın Arınç bu konuşmalarını unutmuş gibi.
Bugün Sayın Başbakan yine talimat
veriyor, “O İç Tüzük’ü çıkarın, çalışın, muhalefeti
susturun.” diyor.
Bakın, ben size Meclisi neye benzetmek
istiyorsunuz onu anlatayım:
“Sayın Muharrem İnce, Sayın Grup Başkan
Vekilim, Sevgili Dostum;
Öncelikle son dönemdeki ilginiz için
çok teşekkür ediyorum. Meclis çatısı altında ülke sorunlarına çözüm
arayacağımız, yoğun gündemin bir ucundan da benim tartışabileceğim günlerin
heyecanı ve özlemiyle yeni yılınızı kutluyorum.
Özgürlükte buluşmak dileğiyle…
Mustafa
Balbay
1 no.lu Cezaevi/Silivri”
Şimdi, Mustafa Balbay Arkadaşımız’ın mektubunu okudum bu kürsüden, onun adına
okudum. Siz Meclisi de Silivri’ye döndürmek istiyorsunuz, burayı da bir
hapishane yapmak istiyorsunuz.
Neymiş? Meclis verimli çalışmıyormuş.
Bunun sorumlusu biz miyiz? Karar yeter sayısı bulamayan sizlersiniz, toplantı
yeter sayısı bulamayan sizlersiniz. 184 milletvekilini bu salonda
tutamıyorsanız bunun suçlusu muhalefet mi? 23’üncü Dönemde 137 kez toplantı
yeter sayısı bulunamamış, 412 kez karar yeter sayısı bulunamamış.
Bakın, ben sizi uyarıyorum, peşin peşin uyarayım… Tecrübeli milletvekilleri bilirler, bu
Mecliste en çok oylama kasım ayında, aralık ayında bütçe görüşülürken Millî
Eğitim bütçesinde üniversitelerin bütçesi oylanırken yapılır. O üniversitelerin
bütçeleri tek tek oylanır. Ben 2012 bütçesine baktım yani 2011 yılındaki
oylamalara baktım bir günde 1.258 oylama yapılmış. Eğer siz bu İç Tüzük’ü daraltarak, muhalefetin sesini kısarak burada
faşizan bir yönetim uygulamaya çalışırsanız, baştan uyarıyorum, bu 1.258
oylamada 20 Cumhuriyet Halk Partili milletvekili olarak ayakta bekleriz, siz
aylarca bu oylamayı yapamazsınız, bize bunu yaptırmayın.
Bir başkası, bize dayatma yaparsanız
yeni yollar buluruz. Güvenlik için özgürlüğü kısmak bir gün ikisinden de eder
insanı. Muhalefetin sesini kısmak isterseniz yeni gedikler buluruz ama
pazartesi günleri bir daha bizi aramayın. Grup başkan vekillerine sesleniyorum:
Bir daha bizi arayıp işte “Anlaşalım arkadaşlar.” falan, bunları demeyin.
Uluslararası anlaşmalar… Bakın,
uluslararası anlaşmalarda muhalefet genelde konuşmuyor, ne tümü üstünde
konuşuyoruz ne maddelerde konuşuyoruz ve ben on yıldır uluslararası
anlaşmalarda soru-cevap yöntemini hemen hemen hiç görmedim.
Pek çok bakan, Sayın Cumhurbaşkanı
-Sayın Elitaş iyi bilir- “Bu uluslararası anlaşmanın
geçmesi lazım…” “Hay hay, ne demek, bu, milletin
işidir, devletin işidir.” dedik, muhalefet yapmayı bir kenara bıraktık,
dakikalar içinde o uluslararası anlaşmaları geçirdik. Bütün bunları, uzlaşma
yöntemlerini yok etmiş olursunuz, bunu yapmayın. Biz burada ne konuşuyoruz ne
de oylama istiyoruz.
Dünyanın bütün parlamentolarında
engelleme vardır, buna katlanacaksınız, bunu hazmedeceksiniz. Kurtuluş Savaşı’nın
müzakereleri yapılırken bile bu Mecliste engelleme vardı. Onlar hep oldu,
güllük gülistanlık değildi, savaş ortamında bile bu Meclis güllük gülistanlık
değildi.
Temel yasaya karşıydınız. Sayın Arınç
buradaymış, Sayın Arınç tutanaklara baktığımızda görürüz, temel yasaya
karşıymışsınız ama bugün Meclis İçtüzüğü’nü temel
yasayla değiştirmeye çalışıyorsunuz. 21’inci Dönemde sadece 7 kez temel yasa
varken 22’nci Dönemde 29, 23’üncü Dönemde 40 kez yapmışsınız. Neye oy
kullandığını bilmeyen vekiller, içeriye hızla girecek, bizim sesimizi kesecek!
Mazlumu değil zalimi oynamaya başladınız ve ben size diyorum ki: İşçi konuşursa
cop, öğrenci konuşursa biber gazı, çiftçi konuşursa azar, gazeteci konuşursa
hapis, işadamı konuşursa vergici, milletvekili konuşursa İç Tüzük dayatması!
Bundan vazgeçmenizi istiyorum sizden. Bu Meclisi dikensiz bir gül bahçesi
yapmaya kalkmayın. Biz diyoruz ki, umudun ve özgürlüğün ülkesi, herkesin Türkiyesi olsun.
Yine size diyoruz ki, ortak
değerlerimizle uğraşmayın. Andımız’la uğraşmayın.
Amerika Birleşik Devletleri’nde her sabah öğrenciler, Amerika Birleşik
Devletleri bayrağına bağlılığını bildirir, o cumhuriyetin sonsuza kadar
Tanrı’nın altında yaşayacağını anlatır. İngiliz İşçi Marşı’yla uğraşmak hiçbir
İngiliz’in aklına gelmez ama siz her şeyi değiştirmek, hesaplaşmak
istiyorsunuz.
Ben de size bir hitabe yazdım, yeni
hitabeyi okuyorum: “Ey Müslüman Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Pomak, Abaza ve Zaza
gençliği! Birinci vazifen dinini, diyanetini, etnik kimliğini mahşere kadar
muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetimin ve istikbalimin yegâne temeli
budur. Bu temel banka hesaplarım kadar kıymetli hazinemdir. İstikbalde dahi
beni bu hazinemden mahrum etmek isteyecek dahilî ve
haricî münafıklar olacaktır.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Ne diyor bu ya?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kendi
grubuna hitap ediyor!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Bir gün beni
ve iktidarımı müdafaa mecburiyetine düşersen, senin Anayasa Mahkemen var, Yargıtayın, Danıştayın, HSYK’n, özel yetkili mahkemelerin, koskoca koruma ordun
var. Dolayısıyla ‘Bana ne gerek var?’ demeyeceksin, nankörlük etmeyecek,
zamanında sana yaptığım kıyakları düşünerek, vazifeye atılacaksın. Bana
kastedecek düşmanlar, dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili
olabilirler. Bütün bu şeraitten daha elim ve vahim olmak üzere memleketin
haricinde bizi koltuktan indirmek için planlar hazırlayabilirler. Stratejik
ortağım bile gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilir. Hatta bazı
eski dava arkadaşlarımız sırf koltuklarını korumak uğruna şahsi menfaatlerini
müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Ben, naçar, harap ve bitap
düşmüş olabilirim. Ey Müslüman Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Pomak, Abaza, Zaza
gençliği! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen ne yapıp edip beni
kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret sana zamanında dağıttığım ihalelerde,
avantalarda mevcuttur.” İşte, yeni hitabe de bu olsun.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnce.
İkinci konuşmacı yine lehte olmak üzere
İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural.
Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Efendim, bugün, dört siyasi partinin de
mutabakatıyla yaptığımız toplantı neticesinde, 150 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin gündeme alınarak görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmaları sürdürmeyi kararlaştırdık.
Aslında söz almamın sebebi, gerçekten…
Bugün saat 14.00’te İç Tüzük’le ilgili bir toplantı
yaptık. Bu İç Tüzük toplantısından önce bütün siyasi partilerin Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemini belirlemek üzere Danışma Kuruluna toplantı çağrısı vardı. Şimdi, dört siyasi partinin toplantı çağrısı olmasına rağmen, İç Tüzük’le ilgili bir konunun müzakeresine rağmen, 150 sıra
sayılı, özellikle Van’daki deprem, işte yurt dışında birtakım politik risklerin
olduğu ülkelerdeki alacaklarla ilgili bir düzenlemeyi içeren bir kanunun
geçirilmesi hususu gündeme getirildiği zaman bütün siyasi partiler olarak
Danışma Kurulunu toplantıya çağırma önergemizi geri çektik ve böylelikle, beraber
ve birlikte mutabakata vardığımız bir gündemi bugün müzakere etme şansı oldu. Böyle
bir uzlaşmayla, beraber ve birlikte bir uzlaşmayla Türkiye'nin ihtiyacı bulunan
hem denetim hem yasama görevini yapabiliyorsak eğer, bu konuda anlamsız yere
birtakım çatışmalar çıkartmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Dolayısıyla bizim
çağrımız açık ve nettir. Gelin, hep beraber, birlikte, bizi buraya getiren
milletimizin iradesi doğrultusunda, kendi tercihlerimizle İç Tüzük’ten kaynaklanan haklarımız kısıtlanmasın ama beraber,
birlikte bu gündemi oluşturalım, herkes hakkına, hukukuna, karşısındakinin
hakkına, hukukuna riayet etsin. Bakın,
bugün ne kadar güzel bir örneği oldu, bence çok önemli. “…” (*) Bir zamanlar
Sayın Bülent Arınç bizim zamanımızda çıkan anayasa değişikliğini böyle
adlandırmıştı; “Sulh hükümlerin en yücesidir.” diye. Ne yazık ki bugün
“Hükümlerin en yücesi.” diyenler maalesef, bu yüce hükme katkı vermiyorsa
birilerinin kendisine bakması gerekiyor.
O bakımdan, bugün, gerçekten, İç Tüzük’le ilgili grupların sahip olduğu birtakım haklar var.
Bu konuda başkalarının hakkına, hukukuna müdahale etmektense gelin hep beraber,
birlikte bu hakkı, hukuku koruyarak ama beraber ve birlikte yöneterek, zaman
zaman da uzlaşarak bugünkü gibi, gündemi belirleyelim, konuşalım. Dolayısıyla
milletimizin hepimizden, muhalefetten de, iktidardan da birtakım talepleri
vardır ama hepimizin hep beraber, birlikte İç Tüzük’teki
haklarımızı kullanmamız lazım. İç Tüzük’teki oyunları
değiştirmek yerine, beraber, birlikte uzlaştığımız değişiklikleri yaparak
burada hakkımızı, hukukumuzu dile getirmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. O
bakımdan, bugünkü
(*) Bu
bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
Danışma Kurulu dört parti olmasına
rağmen… Burada, dört parti kırkar dakikadan yaklaşık üç saat boyunca belki
gündeme bile girilemeyecekti, bir saat de sözlü sorular vardı, hiçbir konuyu
görüşemeyecektik ama bugün böyle bir konuyu görüşme imkânı olmuştur. Ben
umuyorum ki gerçekten, hepimizin hep beraber, birlikte uzlaşacağı şekilde bir
İç Tüzük değişikliğini yaparız, hakkımıza, hukukumuza herkes saygı gösterir ve
böylelikle muhalefet de diyeceğini, iktidar da yapmak istediğini yapacağı bir
ortam oluşturur. Bu bakımdan, bu gelişmeleri sizlerle paylaşmak istedim. Demek
ki muhalefetin duruşu uzlaşmak açısından hiçbir zaman, her zaman olumsuz değil.
Getiriyoruz, imzalıyoruz, hatta sözlü soruların kaldırılması için –önergemizde de var- bu konuda, muhalefet
partilerinin sorduğu sorulara cevap verme konusunda bakan hazırken… Danışma
Kuruluyla, bugün “Madem bu önemli, herkes bekliyor, hadi gelin, bunu yapalım.”
diyoruz. Doğrusu, ben bu bakımdan, bu ortaya koyduğumuz uzlaşmanın da önemli
olduğunu, İç Tüzük’te de inşallah, grupların bu konuda
sahip olduğu hakların geriye gitmesini sağlayacak bir dayatmanın Türkiye
Parlamentosuna, Türk Parlamentosuna getirilmeyeceğini umut ediyorum.
Sadece ve sadece bu konuda hem İç Tüzük’te hem de Danışma Kurulunda yaptığımız görüşmeleri ve
mutabakatımızı değerli milletvekilleriyle paylaşmak istedim. Bu çerçevede,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, bugün, 150 sıra sayılı kanunu görüşerek
bu görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışmaların yapılması yönünde imzamızı
attık. Bu imza çerçevesinde bugün bu görüşmelerin tamamlanmasını umut ediyor ve
bu önergenin lehinde olacağımızı belirterek hepinize saygılarımı arz ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisi
üzerinde aleyhte Sayın Hasip Kaplan, Şırnak
Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Meclis Genel Kurulunun sağlıklı, kaliteli, nitelikli
çalışması, iktidar ve muhalefetin söz sahibi olarak grup hukuku son derece
önemli ve demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru bu. Eğer, Meclis içinde…
Sayın Başkan, isterseniz tartışma
bittikten sonra ben devam edeyim. 2 Grup Başkan Vekili arasındaki tartışma
bitsin, ben öyle devam edeyim.
SONER AKSOY (Kütahya) – Bekle sen
biraz, bekle!
BAŞKAN – Buyurun.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Süremiz de bu
arada gidiyor tabii.
Şimdi, bizim 5’inci yılımız Mecliste.
Burada, her zaman, halk yararına olan, millet yararına olan bir yasa süreci
geldiği zaman o yasa sürecinde yapıcı muhalefetin örneğini gösterdik. Örneğin
Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu. O dönem
ben grup başkan vekili olmadığım hâlde katıldığım bir Danışma Kurulunda, yine
Sayın Hamzaçebi’nin CHP’den ve MHP’den Grup Başkan Vekilinin olduğu bir
toplantıda “Gelin bu temel yasaları çıkaralım. Siz iktidarsanız Meclisi çalıştıralım.”
demiştik ve sonra dönemin Meclis Başkanı çağrı yaptı gruplara, biz komisyonları
oluşturduk, on yılda çıkmayacak yasaları burada on günde çıkardık.
Yine bu süreçte, 2012’ye girerken
iktidar partisine şunu söyledik: “Siz tek taraflı İç Tüzük hazırlıyorsunuz,
getiriyorsunuz Meclise. Bunu getirirken muhalefetin sesini kısmaya
çalışıyorsunuz. Söz hakkı on dakika, on dakikaya göz dikip beş dakikaya
indiriyorsunuz. Usul tartışmalarına müdahale ediyorsunuz. Önerge sayısına
müdahale ediyorsunuz. ‘Grup hukuku’ denilen, 19’uncu madde gibi, Danışma Kurulu
-ki grup hukuku, bir önergenin altında yirmi imza olur arkadaşlar- yirmi
imzalık bir önergeyi bile beş dakikaya boğdurmak istiyorsunuz. Buna hakkınız
yok. Gelin 19’uncu maddeyi çıkaralım, sonra diğerleri konusunda uzlaşma
sağlarız.” Fakat iktidar partisi 19’uncu maddede ısrar etmiştir. Oysaki “Siz
zaman hesabı yapıyorsanız, gelin çalışma sürelerini ayarlayalım, 14.00-20.00
yerine 13.00-21.00 yapalım. Siz eğer iktidar partisi olarak zaman istiyorsanız
yasa yapmak için, 80 tane uluslararası sözleşme var, bunun içinden 3-5 tanesi
konuşulur düzeydedir -üstünde tartışılacak sözleşme var- gelin 75’ini
çıkaralım.” dedik. Size biz elimizi uzattıkça kolumuzu kapmaya çalışıyorsunuz,
size iyi niyetle adım attıkça üstümüze üstümüze
geliyorsunuz. Bu Parlamentoda muhalefetsiz demokrasi olmayacağını bir türlü
anlatamıyoruz size.
Şimdi, bu İç Tüzük olayında da
yaşadığımız bu. Bu İç Tüzük’ü tek başına getirmek
gerilimin nedenidir, kaynağıdır. İki gün görüşemediniz, yarın bir uzlaşma
yaptık, tümü üzerinde görüştük, bugün oturduk, “Bugün de uzlaşma…”,
yanaşmadınız. Ne yapmak istiyorsunuz? Meclis TV’yi kıstınız, canlı yayınları
kestiniz, TRT’yi borazanınız hâline getirdiniz. Bakın, soru önergesi verdim ve
-Sayın Arınç burada- benim soru önergesine aldığım cevap, Türkiye
demokrasisiyle değil, milletin iradesiyle dalga geçmek gibi bir şeydir; üç
satır! “TRT bağımsız yayıncılık yapıyor.” Oysa ben şunu sormuştum:
“Seçildiğimizden bugüne kadar BDP’yle ilgili kaç
program yaptınız, diğer partilerle ilgili kaç program yaptınız? İktidar partisi
kaç programa katıldı? Kaç haberimizi yaptınız?” Bunların hepsini sorduk, bana
iki satır bir cevap geldi, diyor ki: “Bağımsız yayıncılık yapıyor.” Bu milletin
temsilcisiyiz. Bir grup başkan vekilinin yazılı sorusuna bu şekilde bir
bürokrat cevap veriyorsa… Ki Sayın Arınç’ın
vermediğinin dinim, imanım gibi farkındayım. Sayın Arınç’ın
dili değil o dil; o aşağılayıcı dil Sayın Arınç’ın
dili değil. O bürokratları terbiye edeceğiz! Bakın, o bürokratlar terbiye
olacak! O bürokratlar, milletin iradesiyle seçilmiş milletvekillerine, Meclise
dalga geçer gibi cevaplar gönderemeyecekler.
Bakın açık söylüyoruz size. Şimdi bunları konuşacağız, bunu kısmaya
çalışıyorsunuz. Grup hukukunu pazarlık konusu yapıyorsunuz. Milletin iradesi,
sesi bu kürsü. At pazarlığı konusu olmaz arkadaşlar, at pazarlığı yapılmaz, beş
dakika konuş, on dakika konuş, yedi dakika konuş… Allah’tan korkun. Bütün medya
tekelleri emrinizde. Yayın yönetmenleri tehdit altında, bizim haberlerimizi
yapmıyor. Televizyonlardan hiçbirisi korkudan programa bizi çağırmıyor. Bu
kadar baskı altına aldınız. Genelkurmay akreditasyonunu geçtiniz., Genelkurmayda bile insaf sizinkinden daha fazlaydı.
Yapmayın, etmeyin, şimdi gelip “Mecliste sesinizi kısacağız.” diyorsunuz.
Getirin, geçirin bunu.
Bakın yazın, yazın bunu, bir yere not
alın: Barış ve Demokrasi Partisi Grubu grup hukukunu, sözleşmelerde, usul
tartışmalarında, yasalarda, önergelerde, yürürlük tarihinden yürütme maddesine
kadar her yerde kullanacaktır, kullanmak zorunda bırakıyorsunuz. Bir yerde
kıstığınız zaman sesimizi biz başka yerlerde kullanırız. Biz de sizin kadar
ustalaştık. Herhâlde on sene beklemek gerekmiyor usta olmak için Sayın Elitaş, on sene. On senede değil, biz iki senede
ustalaştık. Sizin oyunlarınızı, sizin düzenbazlıklarınızı, sizin ses kısma
girişimlerinizi, sizin muhalefete bakış açınızı, sizin susturma, sizin sindirme
anlayışınızı biz öğrendik, öğrendik. Öğrendik biliyor musunuz? Mecliste
kısıyorsunuz, TV’yi kısıyorsunuz, muhalefetin, grupların sesini kısıyorsunuz,
dışarıda basını kısıyorsunuz, avukatları kısıyorsunuz, siyasetçilerin sesini
kısıyorsunuz. Korku imparatorluğuna çevirdiniz, korku imparatorluğuna.
Yeşil bir faşizm örtüsü örtmek
istiyorsunuz 800 bin metrekare Türkiye'nin üstüne.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Keşke yeşil
olsaydı, sarı sarı.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Sarı mı?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, sarı.
Keşke yeşil olsaydı, yeşilde adalet var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – O kendini yeşil zannediyor.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Şimdi bu
tartışmayı ben size bırakacağım.
Yalnız şunu söyleyeyim: Milletin oyuyla
geldik, iradesiyle geldik. Egemenlik hakkı devredilmez arkadaşlar. Bakın, eğer
kayıtsız şartsız milletin değilse egemenlik, eğer AKP’ninse yazalım oraya,
yazın oraya o zaman, AKP’nindir egemenlik kayıtsız şartsız deyin. Devredilmez
Anayasa maddesini ihlal edeceksiniz, bu yasayla devredeceksiniz,
uzlaşmayacaksınız, konuşmayacaksınız, sonra da bir araya geldiğimiz zaman da
bizimle dalga geçeceksiniz. Bu bir uzlaşma kültürü değildir.
Demokrasi bir diyalogdur, bir
katılımdır, bir ortaklaşmadır, bir çoğulculuktur, bir fikri fikirle
yarıştırmadır, bir fikir katma olayıdır. Biz, bunun için bu İç Tüzük
tartışmalarında at pazarlığı yapmadık iktidar partisiyle. Çok açık söylüyorum,
bakın, kürsü hakkı, milletin iradesinin hakkı, grubun hakkı at pazarlığı konusu
yapılamaz. El tutacağız sizinle beş dakika, on dakika, on beş dakika. Bunun
pazarlığını zül sayarız, etik saymayız, ahlaki saymayız, siyasi açıdan
arızadır. Bunu size anlattık.
Biz üç senede ustalaştık, sizin kadar
bu usulü öğrendik diye anlatıyoruz arkadaşlar, yapmayın. Bu şekilde gelmeniz,
bu diktacı, dayatmacı anlayışla gelmeniz sizin canınızı sıkar, bizim canımızı
sıkmaz. Bizim on dakikamızı kısarsanız, size o on dakikayı yüz yirmi dakika
olarak geri dönmezsek göreceksiniz, o on dakikayı yüz yirmi dakika olarak size
geri döneceğiz. İsterseniz bitimine kadar yazın, isterseniz sabaha kadar
görüşme yazın, isterseniz cumartesi, pazarı da koyun, isterseniz 30 Şubata da takvim
koyun, şubatı da -28’dir- uzatırsınız, iki gün de ek kazanırsınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 29 Şubata
koyuyoruz.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Bakın, 30
Şubatı yapmıştınız bir önergeyle, hatırlatırım size, yine yapabilirsiniz ama
sesimizi kısamazsınız. Yapmayın bunu! Uzlaşmak varken kavgaya hiç gerek yok.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaplan.
Danışma Kurulu önerisi üzerinde son
konuşmacı Sayın Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili.
OKTAY VURAL (İzmir) - Lehte mi, aleyhte
mi efendim?
BAŞKAN – Aleyhte üzerinde…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Aleyhinde
konuşacağım.
BAŞKAN – Aleyhte, verilen önerge öyle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum.
Bir önergenin lehinde veya aleyhinde
konuşulur, kanun tasarı ve teklifinin üzerinde konuşulur. Şu anda Danışma
Kurulumuzun bir önergesi var, bu önergenin aleyhinde söz almış bulunuyorum,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Biz Danışma
Kurulunun kararı üzerinde söz aldığımız zaman müdahale ediyorsunuz. Siz niye
konuşuyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Danışma
Kurulu toplantısına değerli grup başkan vekili arkadaşlarımız saat 14.00’te
başladılar. Ne zaman ki geçen hafta cuma günü Meclis Başkanımızın girişimleri
doğrultusunda İç Tüzük değişikliğiyle ilgili siyasi parti grup başkan
vekillerimizin Başkanımızla telefonla veya başka şekilde ya da yüz yüze
görüşmeleri bizi de Sayın Başkanın cuma günü toplantıya çağırması münasebetiyle
saat dokuz buçukta toplantı yaptık. Arkasından cuma günü saat 13.30’da tekrar
yine Meclis Başkanımızın başkanlığında bir toplantıya oturduk. Biz bunu Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çalışma usul ve esaslarını belirleyen “Anayasamız”
dediğimiz bu İç Tüzük’ü Türkiye Büyük Millet
Meclisini kanun yapma konusunda daha etkin bir çalışma hâline getirebilmek ve
muhalefet partilerinin de çeşitli şekillerde bize sitem ettikleri başka
zamanlarda “Bizim esas işimiz denetimdir.” diye ifade ettikleri, eleştirdikleri
konuyu, ki Sayın Vural bu konuyu genellikle gündeme
getirir, haklı olduğu da kanaatindeyim, “Salı günlerini denetim günü yapalım.”
şeklindeki ifadesini İç Tüzük değişikliğimizde Sayın Başkanımız ifade etmişti,
uygun gördük. Bugün yine Sayın Başkanın başkanlığındaki yaptığımız toplantıda
pazartesi ya da salı günü grup başkan vekillerinin toplanması konusunda bir ön
görüşme yapmıştık. Nitekim siyasi parti grup başkan vekilleriyle, Sayın İnce
gerçi “Konuşmayın, bizi artık telefonla aramayın.” dedi ama biz yine telefonla
aramaya devam edeceğiz. Sayın Kaplan’ı, Sayın Vural’ı Sayın Hamzaçebi’yle
konuştuk dün için bir araya gelebilir miyiz diye, bir arkadaşımızın mazereti
olduğundan dolayı “Bugün ya sabah dokuzda ya da saat 14.00’te buluşalım.”
dedik. Tüm siyasi parti grup başkan vekillerinin mutabakatı çerçevesinde grup
başkan vekili arkadaşlarımız saat 14.00’te toplandılar. Telefon
açtılar dediler ki:”Biz 6111 sayılı Kanun Teklifinin
yani Van’da depremde zarar görmüş vatandaşlarımızın sıkıntılarını erteleyecek
ve yurt dışında siyasal sebeplerden dolayı çeşitli problemleri bulunan
ülkelerde Libya gibi, Mısır gibi, Tunus gibi ülkelerde iş âleminden olan, iş
yapan vatandaşlarımızın vergiyle ilgili, devlet alacaklarıyla ilgili
sıkıntıları varsa onu ertelemesini düşündüğümüz ve komisyonlarda da kabul
ettikleri bir tasarıyı görüşeceğiz.” dediler. Grup Başkan Vekili
arkadaşımızın istemi doğrultusunda nitekim Danışma Kurulu imzalandı ve burada
okutuldu. Okutulmadan önce, Sayın Meclis Başkanımızın sözlü sorulara Sayın
Eroğlu’nun cevap vereceğini ifade ederken gruplardan grup başkan vekillerinin
uyarısı üzerine Danışma Kurulunda eksik olduğu ifade edildi ve bunu ben paraf
ettim. Arkasından Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Oktay
Vural dedi ki: “Niye bunları okutuyoruz? Zamandan kaybediyoruz. 2’nci, 3’üncü, 4’üncü
sıradaki uluslararası sözleşmeleri 1’inci sıradaki İç Tüzük değişikliğiyle
ilgili kısmın önüne geçirelim. Şu anda hukuken mümkün değil ama prensip kararı
almıştık.” dedi Sayın Vural. “Prensip kararımız çerçevesinde, biz, 156 sıra
sayılı AK PARTİ grup başkan vekili milletvekillerinin verdiği İç Tüzük
değişikliğinin de önüne geçirebiliriz.” dedi. “Uygunsa imzalayalım.” dedik ama
-Kanunlar Kararlar- uygun olmadığından dolayı imzalayamadık. Hatta Sayın Vural
kendi kalemiyle gündemin 5’inci sırasında olan kısmı 2’ye düşürdü, paraf ettik
birlikte. Niye? Uzlaşmanın ürünü diye bunu yaptık. Aslında, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi açık ve net ama teamül hâline
geldiğinden dolayı bizim İç Tüzük değişikliğimizde dedik ki 19’uncu maddeyi
eğer Türkiye Büyük Millet Meclisini çalıştırma amaçlı okursanız, Danışma Kurulu
önerileri tavsiye niteliğinde karar alır. O tavsiye niteliğindeki alınan
kararlar çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin oyuna sunulur. Eğer
Danışma Kurulunda bir anlaşma olmazsa, siyasi partiler Danışma Kurulundaki
teklif ettikleri konuları grup önerisi hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisinden
istemde bulunurlar. O zaman ne oluyor? 63’üncü maddeye göre usul tartışması
açılıyor. Usul tartışması 63’üncü maddeye göre işleyen bir husus. Ama Danışma
Kurulu, 19’uncu maddede, zaten Danışma Kurulu tavsiye niteliğinde karar
aldıktan sonra burada konuşma yapılmadan, lehte ve aleyhte konuşma yapılmadan
oya sunulur. Nitekim Meclis Başkanımızın kasım ayındaki yaptığı toplantıda
bizim aldığımız prensip kararları çerçevesinde, imza altına koymadığımız
“Danışma Kurulu önerilerinde konuşulmayacak” ilkesi doğrultusunda bu işi yaptık
ama bugün hakikaten şaşırdım…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ne diye
konuşuyorsun!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …yani
Danışma Kurulu önerisinde arkadaşımızın yaptığı konuşma… Belki haberdar
olmayabilir, ben grup başkan vekilimize, burada imzası olan grup başkan
vekilimize sormadan, üç muhalefet partisinin grup başkan vekillerine “Ne karar
aldıysanız o.” dedim, öyle mi? Aldığınız karara “Şunu ilave edelim.” İmza
attım. “Beşi iki yapalım.” İmza attım. Niye? Ben size güvendiğim için imza
attım, öyle konuştuğunuz için imza attım.
Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, biz
İç Tüzük değişikliğini niye getiriyoruz? Şimdi, bazı milletvekili
arkadaşlarımız burada kalkıyorlar, konuşuyorlar ki “Siz ne yaparsanız yapın,
bütçede bin tane evet-hayır var, eğer öyle olursa ben 20 tane arkadaşımı burada
tutarım, sabahlara kadar bunu yaparım, bütçeyi çıkarmam.” E, yapmazsan
yapmazsın, 20 tane arkadaşın nöbet değiştirir gelir. E, biz de bütçe
görüşmeleriyle ilgili on beş gün değil de otuz günlük, kırk günlük yaparız.
Anayasa’da zaten belirli bir süre var, Anayasa’daki süre içerisinde yetmiş beş
gün önce Plan ve Bütçe Komisyonuna gelecek ve elli beş gün içerisinde de Plan
ve Bütçe Komisyonu şunları, şunları, şunları yapacak diye Anayasa net
açıklamış. Burada biz sabahlara kadar otururuz, milletvekili arkadaşlarımız
okunan kararlara “evet” veya “hayır” derler iş biter. Yani, bu İç Tüzük’teki bazı şeyleri tehdit unsuru olarak kullanılmaması
amacına bu işi yaptık, şantaj unsuru olarak kullanılmaması amacına bu işi
yaptık.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen susturmak
için kullanıyorsun da tehdit için mi kullanmayacaksın? Susturmak için
kullanıyorsun İç Tüzük’ü.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın,
değerli milletvekilleri, burada gelip de “Ben seni sabah namazına kadar
bekleteceğim.” demek Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmasını aktif hâle
getirmek demek değildir.
MUHARREM İNCE (Yalova) – “Ben seni
susturacağım.” demek ne demek?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerinin aktif olarak çalışmalarının usulü,
bir, denetimdir; iki, yasamadır.
Biz ne diyoruz İç Tüzük
değişikliğimizde? “Salı günü denetim yapalım.” diyoruz. Salı günü araştırma
önergelerini konuşalım, kabul ederiz veya etmeyiz, grup önerileriyle ilgili
konuları konuşalım ama “Şöyle şöyle yapalım.” diye
konuşabiliriz.
Bakın, değerli milletvekilleri, biz on
yıllık süre içerisinde, dokuz buçuk yılı geçen süre içerisinde, milletvekilliği
yaptığımız dönem içerisinde, hiçbir siyasi parti grubuna oyun oynamadık, hiçbir
karanlık oyunlar peşinde de bulunmadık. “Öbür siyasi partileri nasıl alt
edebiliriz?” diye de düşünmedik. Sadece tek hedefimiz vardı: Türkiye Büyük
Millet Meclisini sağlıklı bir şekilde çalıştırabilmek hedefimiz vardı.
Nitekim diğer grup başkan vekili
arkadaşlarımız burada konuşurlar, “İktidar sabırlı olmalı.” derler. Biz,
iktidar olarak, elimizden gelen sabrı bugüne kadar göstermeye gayret ettik.
Sabırsız davranmadık çünkü muhalefet tepkilerini gösterebilir ama demokratik
olgunluk içerisinde göstermeleri için gayret göstermeye çalıştık. Burada
problemler çıktı, tartışmalar oluştu ama grup başkan vekilleriyle arka odada,
Meclis Başkanının Başkanlığında toplandık “Şu işleri, bizim grup başkan vekili
olarak, düzgün olarak yapmamız gerekir.” diye ifade ettik.
Yani, grup başkan vekillerinin saat
14.00’te yaptığı iyi niyetli bir toplantı çerçevesinde, herhâlde bir daha
görüşülmek üzere, yarın bir daha toplantı yapmak üzere, “İç Tüzük’le
ilgili değişikliklerde muhalefetin sesine de kulak verelim.” diye bugün İç Tüzük’le ilgili konuda ısrar etmeden, milletvekili
arkadaşlarımızın, grup başkan vekillerinin söylediği, nitekim “Üç tane
sözleşmeyi de görüşmeyeceğiz.” demeleri ve bizim 6111 sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci sıraya alınmasında anlaştılar,
uzlaştılar. “Yarına da bir örnek teşkil edecek.” diye “evet” dedik. Ama burada
yapılan konuşma ne gündemle alakalı ne İç Tüzük’le
alakalı.
Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, Sayın
İnce buradan bir hitabe okudu. Eğer Atatürk’ün hitabesini değiştirdiysen Ulu
Önder adına üzüldüm.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sizin adınıza
yazdım onu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Atatürk’ün
hitabesini...
MUHARREM İNCE (Yalova) – Değiştirmek
isteyen sizsiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - ...değiştirebilmek
hiçbir kişinin hakkı değildir, haddi değildir [CHP sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar(!)] ama Atatürk’ün hitabesiyle alay etmek, Sayın İnce
herhâlde size yakışıyor.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Çok güzel, çok
güzel!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Atatürk’ün
hitabesi veciz bir sözdür ama bugünlerde Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde bir
Genel Kurul tartışmaları var, Kurultayı. Herhâlde siz iktidar olursanız, Genel
Başkan olursanız sizin takipçilerinize hitabe yapmışsınız gibi geliyor.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Herhâlde Sayın
Elitaş’ın son sözlerindeki sataşmayı duydunuz,
herhâlde bana açıklama hakkı vereceksiniz.
BAŞKAN – Yerinizden olabilir mi?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Hayır efendim,
hayır efendim. Neden? İç Tüzük’te…
BAŞKAN – Peki, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkan, sataşmadım, kime hitap ettiğini açıklamadı, ben ona söyledim, kendi
gençliğine hitap etti.
BAŞKAN – Sayın İnce, buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Elitaş,
ben 20 milletvekili arkadaşımla sizi burada tutarım demedim. Burada durmak
senin zaten görevin, birincisi bu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Senin de
görevin.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Ben buradayım
zaten.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Niye 20’yi
söyledin?
MUHARREM İNCE (Devamla) – Bak,
birincisi bu.
İkincisi: Sen eğer 326 AKP
milletvekilinden 184 tanesini burada bulunduramıyorsan bu senin sorunun. Eğer
biz 23’üncü Dönemde, geçen dönemde 768 karar yeter sayısı istemişsek ve bunun
412’sinde burada 184 kişi bulunmamışsa bunun sorumlusu biz değiliz. Biz
buradayız, biz görevimizi yapıyoruz, olmayan sizsiniz, çalışmayan sizsiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Siz gezip
tozacaksınız, biz burada oturacağız.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Senin görevin
burada zaten, siz dışarıda elinizde telefon sürekli iş takibindesiniz, gelin
buraya Meclise çalışın, orada iş takibindesiniz, birincisi bu. (CHP
sıralarından alkışlar)
İkincisi: Benim partimin kurultayı seni
hiç ilgilendirmez, bu bir iç işimiz. Biz -Genel Başkanımızın takdiridir
kurultaya götürmek- gideriz, o kurultayın delegeleri olarak görevimizi yaparız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sen benim
adıma hitabe yazmaya kalkıyorsun.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Ama senin kuyruk
acın, Kayseri’de herkes bakan oldu, Meclis başkan vekili oldu, sen grup başkan
vekilliğinden bir adım ileriye gidemedin. Senin kuyruk acını benim partime
yamama, bunu yamama bana. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Muharrem,
sen kendine konuşuyorsun.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Sayın Elitaş, bu bir kurnazlıktır, bu muhalefet partisinin grup
başkan vekilini yukarıya doğru çıkartarak kendi grup başkan vekilini de, “Ey
Genel Başkanım, Ey Başbakanım, bu garip kulunu da unutma. Hele, bak, 3’üncü
Dönemdeyiz, bir daha milletvekili de olamayacağız, giderayak şu karşı sıralara
bir oturayım.” diyor, bu mesajı benim üstümden verme Sayın Elitaş.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İnce.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkan, Sayın Milletvekili bir ithamda bulundu. Yani nefsi hareketlerimden
dolayı Sayın İnce’yi eleştirdiğimi ifade etti. İzin verirseniz iki dakikada bu
konuyu dile getirmek istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Elitaş,
lütfen, bir dakika içinde.
Buyurun.
2.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kendi adıma konuşuyorum, AK PARTİ Grubu
arkadaşlarımız adına da konuşabilirim diye ümit ediyorum.
Bu ülkede nefis terbiyesini ve nefis
mücadelesini yapan kişilerin başında biriyim. Kendi adıma konuşuyorum. (CHP
sıralarından “Oo!” sesleri)
Arkadaşlar, çok şaşırdınız, siz hiç
bunu yapmıyorsunuz herhâlde, biraz “Oo” dediniz, yani
olmayan şeyler üzerinde, zor gibi görüyorsunuz. Nefis terbiyesi gerçekten
zordur, hiç ulaşılmayan, gitmeyen şeylerdir.
Bakın, Sayın İnce, benim şahsımla
ilgili bir şey söyledin, şurada bir mesaj var, okumak istemiyorum. Senin bana
gönderdiğin bir mesaj var, biraz sonra geldiğinde bu mesajı gösteririm.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bence oku!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – İkili
yaptığımız şeylerle ilgili, adabıma, edebime sığmaz…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bence de
sığmaz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – …ama AK PARTİ’li bir Kayseri milletvekilinin bakan olması beni
onurlandırır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Onu söylemek
bile ayıp o kürsüden! Söylediğini okuyacaksın şimdi!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Beni üzmez,
beni onurlandırır. Beni onurlandırır.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bence okumalı!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Şimdi bu
mesajı sana getireceğim, istersen sen okursun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sen okuyacaksın
sen!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
bilmiyorum ne olduğunu şimdi, gerçekten bilmiyorum, ama ikili arasındaki bir
mesajı tehdit unsuru olarak orada okumak, bence okumak ve okumamak arasında bir
fark yok, o mesajı sen al, sabah akşam kendine oku!
BAŞKAN – Teşekkürler.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Danışma Kurulu Önerileri (Devam)
1.-
Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Danışma
Kurulunun önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Danışma Kurulunun…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan,
kapalı oturum yapalım. Birisi “okurum” diyor, birisi “okumam” diyor, kapalı
oturum yapalım…
BAŞKAN – Evet, şimdi müsaade ederseniz
oylamaya geçelim.
Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Danışma Kurulu önerisi kabul edilmiştir.
Bu arada, 2 arkadaşımız sisteme girmiş.
Sayın Öğüt, bir dakika, Sayın Spor
Bakanından sorunuz olduğunu söylediniz.
Buyurun efendim.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
4.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, Anadolu Hisarı Gençlik Kulübü
tesislerinin durumuna ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, Mustafa Kemal Atatürk’ün
vatanı ve cumhuriyeti Gençliğe Hitabe’siyle emanet
ettiği gençliğin bölgedeki en önemli ve tarihî kulübü olan Anadolu Hisarı
Gençlik Kulübünün tesisleri sekiz yıllık sözleşmeleri kalmışken bir sabah yerle
bir edilmiştir.
Bu konuda, Marmara Üniversitesinin
davranışı hakkında ne düşünüyorsunuz? Herhangi bir yaptırımda bulunacak
mısınız? Binlerce gencin spor yaptığı bölgenin biricik kulübüne bir yer tahsis
etmeyi düşünüyor musunuz? Tinerci olmak istemeyen, iyi ahlaklı olmak isteyen,
sağlıklı spor yapmak isteyen gençliğe bir umut vermek ister misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öğüt.
Sayın Genç, yerinizden, bildiğim
kadarıyla, Tunceli’deki kar yolları kapamış, onunla ilgili.
Buyurun efendim.
5.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, doğu ve güneydoğudaki köy yollarının kapalı
olması nedeniyle vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin
açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu sene çok olağanüstü bir durum var. Doğu, güneydoğuda bütün köylerde köy
yolları kapalı, özellikle Tunceli’de her gün köy yollarının kapalı olduğuna
dair yüzlerce telefon alıyorum. Bu arada, yaşlı insanlar, yolları kapalı,
köyde, doktora yetişemiyorlar. Lütfen, bu Hükûmete… Zamanında, ben Maliye
Bakanına dedim ki: “Bu sene bizim oralara biraz yakıt parasını gönder.” Birçok
köyde yakıt parası bitmiş. Yani böyle 1 trilyon lirayla uçak tutup da yurt
dışında gezeceğinize bu milletin önce acil ihtiyaçlarını şey edin. Tunceli
ilinde, haber aldığıma göre, doğru dürüst yakıt parası yok. Dolayısıyla,
araçlar çalışmıyor. Köy yollarının hepsi, aşağı yukarı büyük bir kesimi kapalı,
kara yolları da böyle. Yollarda kalan çok insan var. Köylerde hastalara…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş…
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, bizim
de söz talebimiz vardı.
BAŞKAN – Sayın Sakık,
ne zaman girdiniz sisteme?
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Kaşla
göz arasında girmiş.
BAŞKAN – Kaşla göz arasında
girmişsiniz, o doğru.
Buyurun efendim.
6.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın bir televizyon programında Kürt
dilinin medeni bir dil olmadığı şeklindeki ifadesine açıklık getirmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
Sayın Arınç da burada. Bir televizyon
programında Kürt dilinin medeni bir dil olmadığını ekranlarda söyledi. Bundan
dolayı çok büyük bir üzüntü içerisindeyiz. Bu konuda bir açıklama yaparsa çok
mutlu oluruz. Yani diğer dillerin Kürt dilinden daha kutsal olması, medeni
olması hangi kriterleri gerektirir? Bunu kamuoyuna açıklarsa sevinirim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın
Başkan, toplumsal bir sorunu dile getirmek istiyorum.
BAŞKAN – Şimdi, yağmur gibi sonradan
gelmesin…
Bir dakika efendim, şimdi okuyorum:
Sayın Özkan, Sayın Özgündüz, Sayın Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Özkan.
Yerinizden bir dakika.
7.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, patates üreticilerinin depolarında
bulunan ürünlerinin tüketiciyle buluşturulması isteğine ilişkin açıklaması
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Başbakan Yardımcımız ve Gençlik
ve Spor Bakanımız, Bakanlar Kurulu üyeleri burada.
Benim gezdiğim bölgelerde, Burdur,
Antalya, Bolu, Niğde illerimizde patates üreticilerinin şu anda depolarında
patatesin dolu olduğunu, fakat bunu tüketiciyle buluşturamadıkları yönünde
talepleri var.
Gerçekten bir katma değer üreten bu
çiftçilerimiz bu ürünlerinin pazarla buluşmasını istiyor, pazarlarla
buluşmasını istiyor. Bu yönde Hükûmet yetkililerimizden bir destek bekliyor.
Bu sorunu dile getirmek istedim.
Duyarlılığınız için teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özkan.
Sayın Özgündüz.
8.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, kamu kurumları personeli arasında yatay
geçişin kaldırılacağına ilişkin Hükûmetin çalışması olup olmadığına ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben de Sayın Bakanımızdan bir konuyu
öğrenmek istiyorum.
Kurumlar, kamu kurumları personeli
arasında yatay geçişin kaldırılması yönünde bazı duyumlar vardır. Bu konuda
Hükûmetin bir çalışması var mıdır? Bakanlar Kuruluna konu gelmiş midir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, buyurun.
9.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi konusunda Gaziantep Milletvekili Hüseyin Çelik’in
ifadesi karşısında Hükûmetin tavrının ne olacağına ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Sayın Gençlik ve Spor Bakanım, Sayın Elitaş Yüce
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi konusunda samimi ise ona teşekkür ediyorum. “Onu
kimse indiremez.” dedi.
Siz gençlikten sorumlu bir Bakansınız.
Sayın Hüseyin Çelik’in ifadeleri konusunda net tavrınız nedir? Onu indirecek
misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün…
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkan, şahsıma tevcih edilen sorular var; cevap vermezsek
olmaz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Soru cevapları
atladık efendim biliyorsunuz. Danışma Kurulu kararında soru cevap yok.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) -
Bu sorulara yerimden ya da kürsüden cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Yerinizden lütfen.
10.-
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın, İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun konuşmasına cevaben Gençliğe Hitabe
gibi ortak değerlerin siyasi istismar konusu yapılmaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Çok saygıdeğer milletvekilleri, öncelikle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi üzerinden
bir polemik yürütülmesini kesinlikle doğru bulmuyorum.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Siz
söylediniz yahu!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Konuyu
açan sizsiniz!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Atatürk ve cumhuriyetimiz ve cumhuriyetin müşterek değerleri, Türk
toplumunu bir arada tutan nadir birliktelik vesilelerimizdir. Dolayısıyla Türk
milletinin seksen bir vilayetimizdeki 74 milyon 700 bin kardeşimizin birlik
bağlarını siyasi nedenlerle Meclis kürsüsünde ya da başka politika kürsülerinde
tartışma vesilesi hâline getirmemek lazımdır.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Cevabını
verin, cevabını!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – AK PARTİ’nin, CHP’nin, MHP’nin, inanıyor
ve inanmak istiyorum ki BDP’nin de aynı değerler
ortak değerleridir, ortak değerlerimiz olarak da yaşamaya devam etsin.
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
gündeminde, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni tartışmak
yönünde bir irade, bir niyet, bir hazırlık bulunmamaktadır. Bu, hepinizin
bildiği gerçektir. “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini ve
cumhuriyetini, ilelebet, müdafaa ve muhafaza etmektir.” Bu cümlede bizim
hiçbirimizin rahatsızlık duyacağı bir şey söz konusu değildir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Siz bilmiyor
musunuz?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Ama benim sizlerden istirhamım şudur: Bu gibi vesileleri, tefrika
yaratmak üzere istismar etmeye hiç kimse kalkışmamalıdır.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sorunun
cevabını ver, sorunun cevabını!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – İstiklal Marşı’mız, Gençliğe Hitabe ve diğer değerler, bütün bunlar
toplumun ortak değerleri. Bu ortak değerler üzerinden polemik yapmayı
kesinlikle ben gereksiz buluyorum, anlamsız buluyorum.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) –
Aynaya bak, aynaya!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Bu gibi değerleri günlük politikanın istismar konuları hâline
getirmememiz gerektiğini düşünüyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sorunun
cevabını ver, sorunun cevabını!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sorunun cevabını verdim zaten.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sorunun
cevabını verin!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Siz soruyu dinlemediniz, cevabı da dinlemediniz, dolayısıyla soruya
cevap verdiğimi de fark etmediniz. Soru ortadaydı, ben de cevabını verdim.
Bu yönde, Hükûmetimizin, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bir iradesi, bir niyeti, bir irade beyanı söz konusu
değildir. Bu konular toplumun genel kabulleridir. Genel kabulleri sayıca artırmamız
gereken bir dönemde, toplumun genel kabullerini, ortak değerlerini tartışmaya
açmak ve bunlar üzerinden günlük siyasete istismar malzemesi oluşturmaya
kalkışmak, değerli milletvekilleri, hepimize zarar verir.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Siz
söylüyorsunuz.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) - Elbette ki partiler arasında birtakım farklılıklar olacaktır.
Elbette ki bu farklılıklar istikametinde her bir partinin sözcüsü farklı
cümlelerle kendi tezini savunacaktır ama ortak değerleri istismar konusu hâline
lütfen hiç kimse getirmesin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Önder, bir dakika yerinizden
lütfen.
11.-
İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıç’ın konuşmasında sarf ettiği “ve hatta BDP” şeklindeki ifadesine ilişkin
açıklaması
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli üyeler; Sayın Bakan biraz önce çok zehirli bir dili açığa
çıkardı. Bizim partimizden bahsederken “inanıyorum ki ve hatta BDP” dedi, “BDP
bile…” Şimdi, bunu tekrar söyleyerek bunun ne kadar tehlikeli bir söylem
olduğunu, tefrik edici bir söylem olduğunu Genel Kurulun dikkatine sunmak
istedim. Burada BDP “ve hatta BDP bile” diye bahsedilecek bir parti değildir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkan, düzeltmek için söz talep ediyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kılıç.
Bir dakikada lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Onlara istediğin
gibi söz veriyorsun, bize bir dakika söz vermedin Başkan.
BAŞKAN – Verdim ya.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Nerede verdin?
Sözümüzü ağzımıza…
BAŞKAN – Başka istemedin ki.
12.- Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın, “AK
PARTİ; CHP, MHP ve hatta BDP” şeklindeki ifadesini düzeltmek istediğine ilişkin
açıklaması
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkan, düzeltme imkânı verdiği için Sayın Önder’e teşekkür
ediyorum.
“AK PARTİ, CHP, MHP ve hatta BDP”
dedim, doğru. Özür dilerim “ve hatta BDP” dediğim için. Elbette ki siz de teyit
etmiş oldunuz ki bu değerler üzerinde bu çatı altında grubu bulunan dört siyasi
partinin tüm milletvekilleri tek vücuttur, tek yürektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tek yürek
değiliz. Kemalizme inanmıyoruz, tartışılmasını
istiyoruz. Hiçbir şey ayet, hadis değil.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan
gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (2/18) esas numaralı, Ağaçlandırma ve
Erozyonla Mücadele Kurumu Kanun Teklifi’nin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/23)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Vermiş olduğum 2/18 Esas nolu Ağaçlandırma ve Erozyonla Mücadele Kurumu Kanun
Teklifimin İç tüzüğün 37 maddesine göre 45 gün içerisinde komisyonda ele
alınmadığından doğrudan gündeme alınmasını arz ve talep ederim.
Saygılarımla.
02.12.2012
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
BAŞKAN – Şimdi teklif sahibi olarak
Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; böyle puslu ve kavgalı bir ortamda size bir kanun
teklifi getiriyorum, inşallah kanun teklifi önerimi kabul edersiniz de gündeme
girmiş olur. Ağaçlandırma ve erozyonla mücadele kurumu kurulmasıyla ilgili
kanun teklifimin İç Tüzük 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması için
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaşam alanlarımızı tehdit eden ciddi
çevre sorunları karşısında çevre ve ekolojik dengenin korunması yaklaşımı, her
geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır. Bugün ülke topraklarımızın yüzde 85’i,
ormanlarımızın ise yüzde 54’ü erozyon tehlikesi altındadır. İklim
değişiklikleri, su kaynaklarının kirlenmesi ve toprağın verimliliğini
kaybederek çölleşmesi gibi sorunlar, bu yaklaşımın hayata geçirilmesinin aciliyetini göstermektedir. Doğal yaşam alanlarımızın
önemli bir boyutu olarak ormanlarımız ve topraklarımız, endüstrileşmenin
getirdiği etkiler yanında, su, rüzgâr ve diğer bazı doğal etkenler nedeniyle de
önemli zararlara uğramaktadırlar. Bu zararların ortaya çıkmasında plansız
endüstrileşme temel etken olmakla birlikte, diğer ve belki de en önemli neden
gerçek bir doğa savaşçısı olan ormanların yok edilmesidir. Değişik amaçlarla,
örneğin yeni turizm alanları oluşturmak, özel üniversitelere yer tahsisi gibi
nedenlerle orman alanları zarar görmüş ve daralmaktadır. Gün geçtikçe artan bu
zararların durdurulması için birtakım tedbirlerin alınması gereği, devletin
kurumlarına ve toplumun bütün kesimlerine önemli görevler yüklemektedir.
Ulusların kültürlerinde önemli yeri olan ve ekolojik dengenin korunmasında aksi
iddia edilemeyen olumlu katkıları yediden yetmişe herkesçe bilinen orman
kaynaklarımızın bu zararlı etkilerden korunabilmesi ve öncelikle yeni orman
alanları oluşturarak genişletilebilmesi bu görevlerin en başında gelmektedir.
Önümüzdeki yüzyılın en önemli
sorunlarından biri de küresel ısınma olacaktır. Küresel ısınmaya bağlı olarak
bazı bölgelerde kasırgalar, seller ve taşkınlar, bazı yerlerde uzun süreli
kuraklıklar ve çölleşmeler de görülecektir. Kışın sıcaklıklar artacak, bahar
erken gelecek, sonbahar gecikecek, yani iklimler bozulacaktır. Bu da insan
hayatını ileri derecede etkileyecek, bitki örtüsünü de yok edebilecektir.
Küresel ısınmada en önemli, en etkin
olan durum, sera gazları dediğimiz karbondioksit, metan ve kloroflorokarbon
gazlarının artmasıdır. Buradaki de özellikle karbondioksit gazının salınımıdır.
İşte burada bunu engelleyebilecek en önemli etken ağaçlandırma ve orman
miktarını artırmadır. Küresel ısınmadan korunmak istiyorsak ağaçlandırmayı çok
önemsemeli ve de desteklemeliyiz.
Ormanların korunması ve yeni orman
alanlarının oluşturulması açısından bugüne kadar ülkemizde yapılanları
değerlendirdiğimizde, yapılanların önemini bir kez daha tespit etmekle
birlikte, yeni orman alanlarının oluşturulması ve mevcut orman alanlarının
iyileştirilebilmesi ile erozyona karşı daha büyük hedefleri hep birlikte
gerçekleştirmemiz gerektiğini görmekteyiz.
Sürdürülebilir orman yönetimi ve
prensipleri içerisinde ağaçlandırma ve erozyonla mücadele konusunda yeni
organizasyonları ortaya koyabilmemiz, en önemlisi bu alanda yeni kaynakları
oluşturmamız gerekmektedir. Bu hedeflere ulaşabilmemizin önündeki engeller
olarak öncelikle orman kadastrosunun hâlâ tam tamamlanmamış olması gelmekte,
ayrıca bütçe içerisinde veya oluşturulan fonda öngörülen kaynakların
oluşturulamaması gelmektedir. Yani bugün yeterli kaynak bulunabildiğinde,
sadece devlete ait ağaçlandırmaya hazır durumdaki alanlarda yeni
oluşturulabilecek orman alanı 3,2 milyon hektar kadardır. Bu projeyi hayata
geçirebilmek, yeni bir millî şuur ve hamle gerektirmektedir.
Oluşturulması öngörülen kaynaklarla
başlatılacak ağaçlandırma ve erozyonla mücadele seferberliğinin orman
köylüsünün sosyal kalkınması açısından da önemi çok büyüktür. Endüstrinin
ihtiyacı olan ham madde olarak orman kaynaklarının temin edilmesi, çevre
kirliliğinin önlenmesi, toprak kaynaklarımızın verimli tutulabilmesi, su
rejiminin düzenlenmesi ve doğal afetlerin önüne geçilebilmesi ve orman köylüsü
için istihdamın geliştirilebilmesi açısından ağaçlandırma ve erozyonlara karşı
alınacak tedbirler yaşamsal bir işleve sahip bulunmaktadır.
Kanun teklifimizle ülkemizde yeni bir
ağaçlandırma ve orman alanları kazanımı hedeflemekteyiz. Yeni yeni kaynaklar
oluşturacak, ülkemizin gelişimine de katkı sağlanacaktır diyor, kanun teklifime
Meclisimizin değer vermesini ve katkı vermesini bekliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Adana Milletvekili Sayın Seyfettin
Yılmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Yılmaz.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin ağaçlandırma ve
erozyonla mücadele kurumu kurulmasına ilişkin kanun teklifinin lehinde söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bu kanun teklifimiz gerçekten çok
önemlidir. Bugün ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 87’sinde şiddetli ve orta
şiddetli olmak üzere erozyon mevcuttur. Baktığımızda tarım alanlarının yüzde
59’unda, orman alanlarının yüzde 54’ünde, mera alanlarının yüzde 64’ünde
şiddetli bir şekilde erozyon mevcuttur. Şimdi bu erozyonla mücadeleyle ilgili
topyekûn bir savaş yapmamız gerekiyor. Türk ormancısı yıllardır yaptığı
projelerle erozyonla ilgili mücadeleyi hakkıyla yapmaya çalışmıştır. Burada
eksik olan şu: Erozyon, hepimizin bildiği gibi sadece orman alanlarında değil,
tarım alanlarında ve özel idarenin sorumluluk sahalarında da yoğun bir şekilde
devam etmektedir.
Bugün Sayın Bakanımızın ne yazık ki
ormancılıkla ilgili politikalarına baktığımızda tamamen yapboz üzerine kurulmuş
bir politikayla hareket etmektedir. Sayın Bakanımızın şahsına saygımız
sonsuzdur, hocalığına saygımız sonsuzdur ama ondan ricamız şu: Tarih yazan
ormancılarından fikir almadan ormancılık politikası geliştirmeye çalışıyor;
sivil toplum örgütlerini, ormancılığa emeği geçen şahısları dikkate almadan
ormancılık politikası yapmaya çalışıyor. Hepiniz biliyorsunuz, buradaki yaptığı
sunumda Türk ormancılarının tarih yazan hizmetlerini övünerek anlatıyor. Peki,
bunları övünerek anlatırken mirasyedi anlayışıyla geçmişte yapılan güzel çalışmaları
yok sayarak orman teşkilatını yalnızlaştıran, ötekileştiren çalışmalara niye
imza atıyorsunuz?
Bakın burada altı ay içerisinde beş
altı tane kanun hükmünde kararname çıkarttı. Dün yaptığını ertesi gün bozdu.
Aradan bir ay-iki ay geçmeden yeni kanun hükmünde kararnameler getirerek bir
teşkilatın yapısıyla oynadı. Şimdi erozyonla ilgili birimleri her zaman
savunuyoruz. Ben de bu teşkilatın bir mensubuyum. Orman Genel Müdürlüğü
ormancılığın ana dinamosudur ve çok önemli hizmetlere imza atmıştır. Bütün birimleri
Orman Genel Müdürlüğünün bünyesine bağlarken bir bakanlık oluşturmak,
günübirlik aldığı kararlarla “Üç ana birim oluşturacağım.” diye Çölleşme ve
Erozyon Kontrol Genel Müdürlüğü kurdu. Bu Çölleşme ve Erozyon Kontrol Genel
Müdürlüğünü kurarken esas erozyonla ilgili birimleri Orman Genel Müdürlüğü
bünyesine bağladı. Bugün çölleşmeyle ilgili kurduğu Genel Müdürlük ancak bir
şube müdürlüğü işlevini yapabilecek şekilde planlanmış ve organize edilmiştir.
Bir teşkilatın yapısıyla oynadığınızda sıkıntıları beraberinde getiriyorsunuz.
Bakın, aynı Hükûmet döneminde -iyi orman mühendisi meslektaşımız da var burada
2-3 tane- dokuz tane Bakanlık bölge müdürlüğü kaldırıldı. Neden dolayı? Çift
başlılık yaratmayalım diye. Fakat bugün bakıyoruz, aynı Bakan, hangi mantıkla
hareket ediyorsa, on altı tane bölge müdürlüğü ihdas etti ve bu Bakanlık bölge
müdürlüklerinin içi tamamen boş, hiçbir işlevleri yok. Birilerini makam sahibi
yapmak adına kurduysanız bunlar yanlıştır. Bugün ormanlarımızın yüzde 50’si
verimsizse ve ülkemizin yüzde 27’si ormanlarla kaplıysa, bir teşkilatın ana
omurgasıyla, ana yapısıyla bu kadar oynamak hakkına sahip değilsiniz.
Bakın, açık söylüyorum: Sizin
yaptığınız uygulamalar, Sayın Orman ve Su İşleri Bakanının yaptığı uygulamalar
daha geçen gün yapılan orman mühendisleri seçimlerinde karşılık bulmamıştır.
Tarihinde olmayacak bir şekilde “idarenin listesi” diye orman bölge müdürlerini
devreye sokarak, başmüfettişleri aday göstererek, orman genel müdür
muavinlerini “koordinasyon” adına atayarak seçimlere girildi ve bütün
Türkiye'nin her tarafında yapılan seçimlerin sonucunda bir hezimete uğradınız.
Sayın Bakan, bu, şunu gösteriyor: Sizin politikalarınız ormancılar tarafından
kabul görmüyor.
Ormancıları hepimiz yakından biliriz;
yirmi dört saat, mesai esasına bağlı kalmadan, işçisinden memuruna,
mühendisinden yöneticisine kadar yazın köz üstünde yangınlarla mücadele,
kışınsa kar üzerinde “of” bile demeden yoğun bir çalışma yapan bir teşkilattır.
Bu teşkilatla bu şekilde oynarsanız mirasyedi pozisyonuna düşersiniz. Bugün
anlattıklarınız geçmişte yapılan çalışmaların ürünleridir. Onun için, lütfen,
Orman Genel Müdürlüğünün, Orman Bakanlığının yapısıyla çok fazla oynamayın.
Ben, hepinize teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkanım, 60’a göre çok kısa bir söz, bu konuyla ilgili verebilir misiniz?
BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş, yerinizden.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bak, yeni
getireceğiniz teklifle böyle söz alamıyorsunuz.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
13.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Ağaçlandırma
ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü kurulduğundan dolayı (2/18) esas numaralı
Kanun Teklifi’nin gündeme alınmasını uygun
bulmadıklarına ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Doğru emek vermiş, çalışmış,
kendilerine teşekkür ediyoruz ağaçlandırma ve erozyonla mücadele kurumu
kurulmasıyla ilgili ama gündem farklı geçtiğinden dolayı Sayın Bakanla irtibat
kurma imkânımız olmadı, biraz önce irtibat kurdum. Şu anda Sayın Bakanın
ifadesine göre, Ağaçlandırma ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü kurmuşuz. O
anlamda baktığımızda, bu kanun teklifini belki Genel Müdürlük çalışmalarına bir
esas olarak değerlendirirler. Kendilerine teşekkür ediyorum, çok güzel bir
çalışma yapmışlar ama Genel Müdürlük kurulduğundan dolayı bu kanun teklifinin
gündeme alınmasını uygun bulmadığımızı ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Yanlış bilgi
veriyor. Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü yok Sayın Başkan,
Çölleşme ve Erozyon var. Yanlış bilgi verdi Sayın Başkan, Grup Başkan Vekili
düzeltirse memnun olurum.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
(Devam)
1.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun (2/18) esas numaralı, Ağaçlandırma ve
Erozyonla Mücadele Kurumu Kanun Teklifi’nin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/23) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, konu
üzerindeki 37’nci maddeye göre verilmiş olan önerge üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince sözlü sorular ve diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına
geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, 2’nci sıraya
alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli’nin; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlayacağız.
2.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/279) (S.
Sayısı: 150) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 150 sıra sayıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Ferit Mevlüt Aslanoğlu, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, aslında bu
yasanın, bizim, hepimizin kabul etmesi gereken 1’inci maddesinden bahsediyorum
ve eksik bir yasa. Bu yasada yurt dışı müteahhitler ve yurt dışında iş yapan
Türk iş adamlarına vergi yapılandırmasından dolayı… Geçen yıl yapılan yapılandırmada
yapılandırılmış ama yurt dışında işlerinin bozulması nedeniyle yapılandırılan
vergi borçlarını ödeyemeyen yurt dışı müteahhitlere ve yurt dışında iş yapan
Türkiye’de kayıtlı mükelleflere getirilen bir yasa. Birinci maddesi… Bir kere
bu eksiktir arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, dilerseniz bir de
size biraz yurt dışı müteahhitliklerden bahsetmek istiyorum. Türkiye aslında…
Türkiye’nin çok önemli bir can damarı. Yurt dışı müteahhitler Türkiye’nin
görünmez
(x) 150 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
kahramanları ama her ne hikmetse yurt
dışı müteahhitler hiçbir zaman ağlamıyorlar, yurt dışı müteahhitler hiçbir
zaman gelip kapılarda beklemiyorlar, onlar işlerini yapıyor. Yaklaşık 20 milyar
dolarlık bir iş hacmi var arkadaşlarım bunların. 20 milyar dolarlık bir iş
hacminde ülkeye yaratılan katma değeri ben madde madde saymaya çalışacağım
şimdi. Bir kere 20 milyar dolarlık iş hacminden; bir, yurt dışı müteahhitlerin
çok önemli kısmı işçilerini Türkiye’den götürüyor ve bir istihdam yaratıyor,
ekmek yaratıyor. Bu çok önemli bir olgu. Yani kısmen yerelden işçi alıyor ama
ağırlıklı, yaptığı işlerin ağırlığında hep Türkiye’den götürüyor. Bu ülke için
yurt dışında çalışan Türk işçilerinin, Türk müteahhitlerinin ve Türk iş
adamlarının yanında çalışan insanların sayısı oldukça çok önemli bir sayıdadır.
Bir kere çok önemli bir istihdam yaratıyor ve yarattığı istihdamla bu
insanlarımız aşlarını, ekmeklerini oradan temin ediyorlar.
Tabii, bir başka konu yani yurt dışı
müteahhitlerin ülkeye sağladığı fayda… Bu insanlar orada yaptığı işlerin -ne iş
yaparsa yapsın, ister inşaat müteahhidi olsun ister inşaat taahhüt işi yapsın
ister yurt dışında ticaret yapsın- Türkiye’de vergi mükellefiyse orada
kullanacağı malların çok önemli bir kısmını Türkiye’den götürüyor. Yani orada
yaptığı iş Türkiye’den her konuda… Yani yurt dışı müteahhitlerin, hakikaten bu
insanların elleri öpülecek insanlar.
Burada yapılan bir hiç. Onlar için çok
önemli değil. Önemli ama hiç önemli değil. Neden? Ülkeye bu kadar döviz
kazandıran, ülkeye bu kadar istihdam yaratan, ülkeden bu kadar ithalat yapıp
karşı tarafa yani Türkiye’den ihraç, ürün ithal eden bu insanlara biz yeterince
değer vermiyoruz, yeterince sorunlarını çözmüyoruz. Ne sorunları var? Şimdi,
biraz onlardan bahsedelim.
Değerli arkadaşlarım, bir kere bazı
ülkelerle ikili anlaşmamız yok. Bazı ülkelerle ikili anlaşmamız olmayınca
mükerrer vergi ödüyor bu arkadaşlarımız. Örneğin, Libya’da iş yapan
müteahhitlerimiz –çok önemli bir rakamdır Türkiye için- Libya’da yüzde 42 vergi
ödüyorlar arkadaşlar. Ama Türkiye’yle ikili, karşılıklı anlaşması olmadığı için
Libya’da vergisini ödediği parayı şirketine, orada kazandığı parayı kâr payı
olarak getirmeye çalıştığı zaman Maliye diyor ki: “Hey, getir bakayım, ben de
vergimi alacağım.” Arkadaşlar, ben orada yüzde 42 vergimi ödemişim. Bu nedenle,
yurt dışında iş yapan müteahhitlerin çok önemli kısmı paralarını Türkiye’ye
getirmiyorlar. Türkiye için çok önemli bir kaynak. Ben, bunu, Plan ve Bütçe
Komisyonunda Sayın Bakana ve Sayın Gelir İdaresi Başkanına altını çizerek
söyledim. Eğer yurt dışında iş yapan müteahhitlerin yurt dışında vergisini
kurumlar vergisi olarak ödediği paranın Türkiye’ye gelen kısmı gelir
vergisinden istisna olursa çok önemli bir kaynak gelir arkadaşlar ama kimse
bunun farkında değil, kimse buna çözüm bulmuyor. Siz yurt dışından gelip
Türkiye’de tahvil alan, hazine bonosu alan insanlardan vergi almıyorsunuz;
alnının teriyle, orada çok zor koşullarda yıllarca edindiği deneyimlerle ülkeye
sadece döviz getiren insanlardan orada elde ettiği parayı Türkiye’ye getirdiği
zaman “Ey dur kardeşim, ben senden vergi alacağım.” diyorsun. Hakikaten bu çok
üzücü bir durum ve Türkiye kendi bindiği dalı kendi kesiyor arkadaşlar.
Ben buradan öneriyorum, buradan bir
daha haykırıyorum: Yurt dışında müteahhitlik yapan insanların iş yaptığı
ülkelerde kurumlar vergisi ödemişse kârlarından, Türkiye’ye getirecekleri kâr
paylarından gelir vergisi alınmadığı takdirde Türkiye çok önemli bir kaynağa
kavuşacaktır. Altını bir kez daha çiziyorum. En büyük sorunları bu.
Bir şekilde bu paraları, evinin
ihtiyacı, aşı ekmeği için getirdiği paraları yurt dışından kendi parasından
ilgili şirkete borç diye getiriyor arkadaşlar. Borç diye getiriyor ve bu
şirketlerin hepsi borçlu gözüküyor arkadaşlar. Hâlbuki böyle bir borç yok. Yurt
dışından kendi parasını getiriyor. Ama maalesef kâr dağıtacağı zaman vergi
alındığı için bu arkadaşlarımız bir şekilde paralarını getiremiyorlar. Bir kere
birinci kısım bu arkadaşlar.
İkinci olay: Arkadaşlar, Libya’da bir
sürü olay oldu. Bir sürü Türk müteahhidi yaklaşık iki yıldır bir kuruş para
alamıyor. Bunların işçileri var, yıllarca çalıştığı kurumlar var, borçları var,
harçları var. Bu insanların bir onurları, şerefleri var. Hükûmet olarak, sadece
bir tek sorunları, Türkiye’de vergi borcu olan ve vergi borcundan dolayı
yapılandırma yapılan insanlar sadece yapılandırmadan dolayı para alamıyor diye
bir şekilde bunu tamir etmekse bu onlara bir lütuf değildir. Siz, önce Libya’da
parasını alamayan insanların parasına sahip çıkın. Libya’da iki yıldır evine
aşını, ekmeğini götüremeyen insanlara “Nedir kardeşim, sizin ne derdiniz var?”
dediniz mi? Bu müteahhitlerin bir sürü banka borcu var, bir sürü teminat
mektupları var ama maalesef, Hükûmet olarak, sadece yanaklarını okşadınız,
yanlarında olmadınız. Hep olayın manevi yönüne baktınız ama bunlar maddi olarak
çok şey kaybetti.
Türk Eximbank, ne iş yaptı? Bu
müteahhitlerin bir sürü banka borcu var. Çok zor koşullara kaldılar. Bankalar
tarafından haczedildiler, oradan alacaklarını alamadığı için. Herkes kaçtı bu
insanlardan ama kimse sesini çıkarmadı. Bu insanların orada kazandığı, hak
ettiği bir sürü hak ediş var. Siz, Libya’ya 200 milyon dolar para verirken ama
kardeşim, benim müteahhitlerimin de burada bu kadar alacağı var, savaş bittiği
zaman alacaklarımı garanti altına aldınız mı? Hâlâ daha baktık, bakıyoruz.
Ben gene söylüyorum. Sarkozy gitti,
malı götürdü, petrolün yüzde 35’ini aldı, malı götürdü ama biz, hâlâ daha,
Türkiye olarak bizim en büyük pazarımız, müteahhitlik pazarımız, şu anda
oradaki iş hacminin 16 milyar dolarlık bir iş hacmimiz var ama bu insanlar
perişan. Yani yurt dışındaki müteahhitlerimizin, sadece burada vergi borcu olan
mükelleflerin yapılandırılmış vergi borçlarını erteleyerek sorunu çözmeye
çalışıyorsak yazıklar olsun bize! Biz bu insanlara sahip çıkmıyoruz. Türkiye'ye
çil çil döviz getiren, Türkiye'ye hiçbir maliyeti
olmayan, kazandığı parayı alıp buraya gelen, burada harcayan, insan çalıştıran,
buradan oraya mal götüren bir grubu biz ihmal ettik arkadaşlar; bugün değil,
yıllardır ihmal ediyoruz.
Yine aynı şekilde, karşılıklı anlaşma
olmayan ülkelerde, özellikle çalışan işçi kardeşlerimiz önemli vergi
sorunlarıyla karşı karşıya geliyor ve yine aynı şekilde, karşılıklı, ikili
anlaşmamız olmayan ülkelerde, oradaki sosyal güvenlik kurumuyla Türkiye'deki
Sosyal Güvenlik Kurumu arasında gerekli köprü kurulamıyor arkadaşlar ve bu
arkadaşlarımız önemli ölçüde mağdur oluyorlar. Değerli milletvekilleri, altın
yumurtlayan bir tavuktur. Ülkeye hiçbir maliyeti olmayan, sadece, ülkeye döviz
getirmekten başka bir sorunu olmayan bu insanlara biz sahip çıkamıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, yine bu yasanın
1’inci maddesinde doğal afet var, doğal afete uğrayan bölgelerde yine aynı
şekilde yapılandırılan vergi borçlarının ertelenmesi var. Örneğin Van ve
Simav’ı kapsıyor. Bu olmalı. Sonuna kadar Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
hep destek verdik, vereceğiz. Gelen kanun teklifinde Simav yoktu.
Arkadaşlarımızla birlikte, Komisyondaki arkadaşlarımla birlikte Simav’ın da
bunun içine alınmasını istedik. Ancak, Türkiye'nin çok değişik yerlerinde sel
baskını oluyor, tabii afet oluyor, onların da bunun içinde olması lazım. Biz,
spesifik olarak “Van ve Simav” dememeliyiz. Eğer bir yerde tabii afet olduysa,
herkes bunu yapmalı, bunu bir otomatiğe bağlamalıyız. Bu nedenle, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak, yine bunu eksik görüyoruz. Herhangi bir yerde oluşan
tabii afet -tabii afet Vergi Usul Kanunu’nda belli arkadaşlar, orada
belirlenmiş- aynı şekilde her yerde uygulanmalı, Van’a ayrı kanun, Simav’a ayrı
kanun çıkarmak olmaz arkadaşlar, Van da bizim Simav da bizim, nerede tabii afet
varsa… Bu yasanın eksik tarafı, sadece şekillendiriliyor, isim verilmiyor,
amaç, Van ve Simav’daki depremle ilgili. Ama sele uğrayan, birçok tabii afete
uğrayan birçok esnafımızın da sorunu var, bunların da vergi borçları
ertelenmeli ama maalesef bu yasada bu yok arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, biz, yasanın ilk
geldiği şekliyle -yani yurt dışı müteahhitler ve Van ve Simav depremi konusunda-
son derece, Komisyondaki arkadaşlarla birlikte hep destek verdik, sonuna kadar
destek vereceğiz ama eksik “Bunun daha büyütülmesi lazım.” dedik, “Sorunların
daha çözülmesi lazım.” dedik. Ama yine Komisyon sırasında, kanun hükmünde
kararnamelerle -arkadaşlarım biraz sonra 2’nci maddedeki konuda görüşecekler-
maalesef son dakikada eklenen bir önergeyle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü de
5018’in dışına çıkarılarak, oradaki ihalelerin yurt dışı borçlanmayla yapılması
konusunda bir hüküm eklendi.
Biz bu ülkede yapılan ne varsa, sonuna
kadar üretimin yanındayız arkadaşlar. Ama her şey usulüne göre yapılmalı, her
şey denetlenmeli, kamunun denetiminden kaçırılmamalı hiçbir şey, karşı
olduğumuz nokta bu. Yoksa, Devlet Su İşlerinin Türkiye'nin her tarafında
yapacağı barajlara, yapacağı diğer hizmetlere kaynak bulmak tabii hepimizin
görevi, buna karşı çıkmıyoruz. Sadece, denetim dışına çıkarılıyor…
Erdemlilik hesap vermektir, erdemlilik
yapılan her işin hesabını vermektir. Niye denetimden kaçırıyoruz? Meselemiz bu
arkadaşlar. Yoksa biz bu yasaya sonuna kadar destek verdik ama eksikleri var.
Bir de kanun hükmünde kararnamenin dışına getirilen uygulamayla DSİ Genel
Müdürlüğünün 5018’den çıkarılması var arkadaşlar. Bu açıdan…
Yurt dışı müteahhitler için getirdiğiniz
öneri çok basit, son derece yetersizdir. Onlara çok şey vermeliyiz, onların
borçlarını ertelemeliyiz, Eximbank onların borçlarına -alacaklarını temlik
alarak- kefil olmalı. Çünkü, altın yumurtlayan birer tavuk bu insanlar,
istihdam yönünden ve ülkeden aldıkları mallar yönünden.
Yine, afet konusunda eksikliğimiz:
Sadece bunu Van ve Simav olarak değil, Allah korusun, yarın Türkiye'nin
herhangi bir yerinde yeni bir tabii afet olduğu zaman -su bastı, insanların
malı gitti, her şeyi gitti- devlet olarak onların yanında olmak lazım, yanında
olmamız lazım.
Bizim dediğimiz şu: Gelin, bunu bir
otomatiğe bağlayalım. Tabii afetin tarifi belli. Türkiye'nin neresinde olursa
olsun -her yerde ayrı olarak kanun çıkarmayalım- orada bir tabii afet varsa bu
yasa hükmünden yararlansın. Dediğimiz bu arkadaşlar.
Kanuna olumlu bakıyoruz ama eksikleri
var.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Aslanoğlu.
Şimdi Sayın Doğru yerinden bir
dakikalık bir açıklama yapmak istiyor.
Buyurun Sayın Doğru.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
14.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, vermiş olduğu (2/18) esas numaralı Kanun Teklifi’yle ilgili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamada, Genel Kurulu doğru
bilgilendirmediği ve dolayısıyla kendisinin teklif sahibi olarak mağdur duruma
düştüğüne ilişkin açıklaması
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Biraz önce 37’nci maddeden faydalanarak
Meclisimize bir kanun teklifi sunmuştum. Sunuştaki amacım “Ağaçlandırma ve
Erozyonla Mücadele Kurumu” kurulmasıyla ilgili idi. AKP Grup Başkan Vekili
Mustafa Elitaş Beyefendi böyle bir genel müdürlüğün
var olduğu ve bundan dolayı da bu şekilde bir kanun teklifine gerek olmadığı
şeklinde bir açıklama yapmıştır.
Benim Bakanlıktan öğrendiğim kadarıyla
bu son kanun hükmünde kararnameyle beraber böyle bir genel müdürlük yoktur,
“Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü” adı altında bir genel müdürlük
vardır. Dolayısıyla benim bu kanun teklifimde esas amaç ağaçlandırmanın
oluşturulması, ağaçlandırma ile ilgili olarak yeni yeni kaynaklar oluşturulması
ve ülkemizde önümüzdeki dönemlerdeki küresel ısınmaya şimdiden hazırlık
yapılmasıyla ilgili idi ancak, tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisi de Sayın Elitaş’ın söylemiyle beraber doğru bilgilendirilmemiş oldu.
Ben de burada yani kanun teklifi sahibi olarak mağdur konuma gelmiş oldum.
Bunun bilinmesini isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Açıklamanız zabıtlara geçti
efendim.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Tekliflerİ (Devam)
2.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/279) (S.
Sayısı: 150) (Devam)
BAŞKAN – Şimdi söz sırası Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Van Milletvekili Sayın Özdal
Üçer’in.
Buyurun Sayın Üçer, süreniz yirmi
dakika. (BDP sıralarından alkışlar)
BDP GRUBU ADINA ÖZDAL ÜÇER (Van) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin
tümü hakkında grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlayarak konuşmama başlıyorum.
Sosyal devlet olmanın en önemli
özelliği, yurttaşlarına kendi yaşamları boyunca başlarına gelebilecek her türlü
olumsuzluğun güvencesini sağlamaktır. Hangi konuda olursa olsun, maddi, manevi,
yaşamın tesisi için gerekli bütün maddi sorumluluğu devlet, devlet ve sosyal
devlet olma yükümlülüğü itibarıyla yerine getirmek zorundadır.
Bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi
ülkemizde de ekonomik sorunlarıyla uğraşan yurttaşlarımızın, aktif ekonomik
ticari yaşamda yer alan yurttaşlarımızın ve aktif bir şekilde yer almayan bütün
yurttaşlarımızın bütün sosyal, ekonomik haklarını güvence altına alma
sorumluluğundan yola çıkarak bir kanun yapılması gerekiyorsa biz bunu koşulsuz
destekliyoruz.
Konu itibarıyla hangi konu olursa
olsun, yurt dışında ticaret yaparken -kendi iradesinin dışında- kendi
sorumluluğunu yerine getiren yurttaşlarımızın içinde bulunduğu sosyal yaşamın,
içinde bulunduğu ülkenin siyasal, konjonktürel
durumunun kendi ekonomik yaşamına tesirini yansıttığı durumlarla ilgili devletin
sosyal sorumluluğunu yerine getirmesine ve onların zararlarının karşılanmasına
yönelik tedbirlerin alınması, vergilerinin ertelenmesi, sigorta
sorumluluklarının ertelenmesi, hatta onların zararlarının tazminine yönelik
devlet sorumluluğu vardır. Bu konuda yapılacak düzenlemeleri destekliyoruz.
Hakeza, doğal afetlerle ilgili de,
yangın olur, deprem olur, sel olur, herhangi bir doğal afette, herhangi bir
yurttaşın tek başına, ailesiyle birlikte ya da bütün yurttaşların toplu hâlde
uğramış oldukları zararların tazmini ve o afetin etkilerinin ortadan
kaldırılması sürecine kadar, yaşamın normalleşmesine kadar kimi ekonomik
tedbirlerin uygulanması da, devletin sosyal ve ekonomik sorumluluğu
içerisindedir.
Kuzey Afrika ülkelerinin konjonktürel süreç değişimleri ve kanlı iç savaşların
yaşanıyor olması, bu iç savaşlarda insanların yaşamını yitiriyor olması, özünde
emperyalist ülkelerin o ülkelerdeki sosyoekonomik kaynakların ya da siyasal,
sosyal iktidar güçlerinin denge savaşı
içerisinde bir şekilde yaşam hakkı arayışı içerisinde olan halkların birbirine
boğazlatılması süreci aslında çok tartışılmıyor. Kimdi Kaddafi’yi iktidar yapan, hangi güçle iktidar oldu, onu yıkan güç neydi, onun yerine geçen
güç ne oldu? Milyonlarca insan niçin öldü? Petrol rezervlerine sahip olma
savaşı ne aşamada? Türkiye’nin bundaki rolü neydi? Uluslararası güçlerin
bundaki rolü neydi? Suriye’de insanlar niçin ölüyor? Irak’ta, Kürdistan’da,
Türkiye’de insanlar niçin sosyal refahı yakalayabilmiş değil? Bu konuda
ülkemizin sorumluluğu ne, ne yapması gerekir? Alınması gereken siyasal
tedbirler neler, sosyal tedbirler neler, ekonomik tedbirler neler?
Bunlara kafa yorması gereken bir Meclis
tarihsel sorumluluğunu yerine getirmiyor. Maalesef ve maalesef, Sayın
Başbakanın sanki kişisel mevzusuymuş gibi, işte bir Erdoğan-Esad atışması,
Erdoğan-Sarkozy atışması, Erdoğan-Kaddafi atışması şeklinde bir konsepte
dönüştürülüyor. Bu böyle değil. Yüz milyonlarca insanın bir arada ortak kaderi
paylaştığı Orta Doğu’da kanlı iç savaşlar var ve bu kanlı iş savaşın ülkemize
sıçrama ihtimali var ve bu konuda emperyalist politikalara hizmet eden bir
iktidar anlayışı var. Biz yarın çocuklarımıza neyin hesabını vereceğiz? Sayın
Erdoğan, Esad’a “Eden bulur.” diyor. Evet, bulsun, her eden ettiğini bulsun.
Peki, biz, İsrail’deki, Libya’daki, Lübnan’daki, Arabistan’daki, Suriye’deki,
herhangi bir yerdeki bütün ölümleri kınıyorsak ve edenlerin ettiğini bulmasını
diliyorsak Roboski’de eden ne olacak? Bakın, 34
yurttaşımız birlikte yaşamını yitirdi diye çok büyük yankı uyandırdı. 1
yurttaşımızın bile burnu kanadığında aynı duyarlılıkta olmamız lazım. Sadece
Van ili sınırları içerisinde tek tek bu ülkenin askerleri tarafından öldürülen
onlarca yurttaşımız var bu İktidar döneminde.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Niye
öldürüldüler?
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) - Bir bidon mazot
taşıyıp, götürüp getirdiği için. İnsan Hakları Komisyonunda bunun raporları
vardır Sayın Vekilim, gidip bakabilirsiniz. Gidip bakabilirsiniz… Gidip
bakabilirsiniz… On dört yaşında çocuk…
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Her şeyi
eleştirmeyin, bırakın bunları.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Sataşmayı kültür
hâline dönüştürmüşsünüz, size yanıt verme gereği duymuyorum. Bu ülkenin
gerçekliği ortadadır. (BDP sıralarından alkışlar)
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Her şey
ortada.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Bu ülkede zulüm
vardır, sorumlusu da senin sataşarak gündemi tartıştırdığın, temsilcisi olduğun
iktidardır.
Ayrı bir zulüm daha var. Van depremi
oldu… Evet, Van depremi oldu. Daha önce de ülkemizde depremler oldu ve onlarca
yıl öncesinden bu yana yaşamış oldukları depremlerin hâlâ şokunu yaşayan
binlerce yurttaşımız var, biliyoruz. Onların acısını derinden, yürekten
hissediyoruz. Kütahya’daki de, Düzce’deki de, İstanbul’daki de, dünyanın
neresinde olursa olsun, sadece ülkemizde değil, herhangi bir insanın yaşamış
olduğu eziyetin acısını kendimiz de hissedebilmeliyiz ve bu ülkede devlet
sosyal sorumluluğunu üstlenip onların zararlarını tazmin edebilmeli, etmiş
olmalıydı.
Van depreminde -hani derler ya,
kimsenin başına gelmesin- on binlerce insanımız mağdur oldu, sadece depremden
değil, soğuktan da mağdur oldu ve hâlen mağdur olmaya devam ediyor. Eksi 20
derecelerde hâlâ çadırda yaşayan insanlarımız var. Oysa Sayın Başbakan ocak
ayında “Konteynere geçmeyen kimse kalmayacak.” demişti. Peki, bu ülkenin
konteyner alacak imkânı yok mu? Belki Roboski’yi
bombalayan uçakların o geceki yakıt masrafı bile Van’daki yüzlerce, binlerce,
on binlerce insanın konteyner ihtiyacını karşılayabilecek ölçüdeydi ama bir
tarafta uçaklar -kimin talimatıyla kalktı bilinmez bir hâlde- kalkıyor, kendi
yurttaşını bombalıyor, çocuklar katlediliyor ve o 34 çocuğu katletmek için kaç
milyon dolar harcanıyor bilmiyoruz ama sadece gideri çok olur diye, Sayın
Başbakan Van’daki depremi afetten saymıyor, doğal afet ilan edilmiyor. Vanlı
halk ne diyor biliyor musunuz? “Sayın Başbakan kendi ilinde küçük bir sel afeti
oldu diye…” Ben öyle düşünmüyorum, insanların yaşamış oldukları duygusallıktan
dolayı… Küçük de olsa büyük de olsa afet olan yerde afet ilan edilmeli bölge ve
afet bölgesi mevzuatı uygulanmalı. Bir kişi de, bir insan da, diğer canlılar da
zarar gördüğünde, devlet onunla ilgili sosyal sorumluluğunu yerine getirmeli
ama Van’da afet kabul edilmesi için kaç yüz insanın yaşamını yitirmesi lazım,
kaç bin insanın evsiz kalması lazım, kaç kişinin kendi çocuğunun cenazesini
alamaması lazım?
Ben, bir anımı paylaşmak istiyorum:
Erciş’teydim, bir genç yanıma yaklaştı, dedi ki: “Sayın Vekilim, bir şey arz
edebilir miyim?” Tabii, askerî düzenden öğrenmiş, ne yapmışsa, herhâlde ilk defa
yanında, o kadar yakınında bir vekil gördü. “Evet.” dedim. Hiç, katıksız
anlatıyorum. “100 liram var.” dedi. Ben de gayriihtiyari -o kadar yaşadığım
yoğunlukların içinde- gülerek dedim ki: “Olsun, 100 lirası olmayanlar da var.”,
“Hayır, öyle bildiğiniz gibi değil.” dedi, gözleri sulandı. Ben de “Kusura
bakma, sen paradan doğrudan bahsedince ben meseleyi bilmiyorum. Hani sadece
para mevzusunu dile getirdiğin için ben de ‘100 lirası olmayanlar var, onları
da biliyorum.’ onu söyledim.” dedim ve ben o an -bunu anlatmak zorundayım, özel
vurgulamak istemiyorum ama- değerlerle ilgili o kadar büyük bir git gel yaşadım
ki kendi tahayyülümde. Bana dedi ki: “100 liram var. Benim çocuğum enkaz
altında kalmıştı, Diyarbakır’a götürmüşler, yaşamını yitirmiş ve bana haber
vermişler, süresi dolmak üzere, gidip cenazesini almazsam çocuğumu kimsesizler
mezarlığına gömecekler, defnedecekler. Benim, 100 lira, gidersem geri gelme
imkânım yok.” Şimdi, böylesi bir ülkede, böylesi bir dünyada, sekiz yaşında
depremde yaşamını yitirmiş bir çocuğun cenazesini defnedebilecek bir imkân yok
mu? (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) – Özdal,
teşekkür et, gel.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Hayır,
konuşacağım.
Özür diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
“Mesele anlaşıldı.” sesi)
O konuyu geçeceğim, başka konular dile
getirmem lazım.
O genç arkadaşımla…
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Şehit olan
askerlere de gösterin aynı ilgiyi.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Değerli
Arkadaşım, lütfen, bu konu değil, dile getirilmesi gereken çok konu var, bu
Meclis gündeminde dile getirilmesi gereken çok konu var, kısaca sıralayacağım.
Lütfen, böyle acıları yarıştırarak…
Askerlerin acısını ben senden daha çok
yaşıyorum ama operasyon kararını veren sensin. Ben, askerler ölmesin, Kürtler
ölmesin, Türkler ölmesin, gençler ölmesin diye bu Mecliste beş yıldır her yıl
operasyona “Hayır” oyu kullanıyorum ama senin gibileri her yıl “Evet” diyor.
Savaş da budur; ölümdür, kandır, gözyaşıdır. Savaş olacak da ölüm olmayacak mı
diyorsunuz? Savaş olacak da ölüm olmayacak mı sanıyorsunuz? Savaş olunca ölüm
oluyor, kan oluyor, gözyaşı oluyor. İşte bu ölümlerin üzerinden siyaset yapmak
istemiyorsanız operasyonların durdurulması ve bir an önce barış görüşmeleri
için müzakerelerin başlatılması lazım. Buradan hamasi siyaset yapmak çok kolay.
Depremin 108’inci günündeyiz, ikinci
depremin 91’inci günündeyiz; hâlâ insanlar çadırda yaşıyor eksi 20 derece
soğukta. Konteynerler verilmiş, içindeki malzemelerin ihalesi yapılmış. Hangi
milletvekilinin yakınları bu ihaleleri almış, açıklansın. Ama ihale yapıldığı
hâlde, ödeme yapıldığı hâlde insanlar neden konteynerin içindeki dolabı ya da
tefrişat malzemesini alamıyor, bu açıklansın. Yolsuzluk var, deprem ödenekleri
üzerinde yolsuzluk var. “Nereye verildi?” diyoruz; efendim, elektrik borcuna
verilmiş! Şimdi, deprem için halkın toplayıp -halka yardım için- gönderdiği
yardımlar devlete ödenmiş. Şimdi, milyonlarca insanın duygusu istismar edilmedi
mi? Halk deprem için devlete mi yardım etti? Devletin millete yardım etmesi
lazımdı.
Ticaret durmuş. “Vergi borçları
ödenmiş.” deniyor ama yapılandırılmış borçlar ödenmedi. Krediler, bireysel
krediler, ticari krediler, bunlar binlerce esnafı mağdur ediyor. 1 milyar 700
milyon lira kredi borçlarının tamamını sıfırlayabilir; tamamını sıfırlayabilir.
Yani bu ülke, yurttaşlarının bu mağduriyetini giderebilecek ekonomik bir güce
sahip değil mi?
Esnaf iş yapamıyor. Sanayi ve Ticaret
Odasına gidin, sorun. Düşünün, KOSGEB olumlu bir adım atıyor, diyor ki: “Siz
kredi projelerinizi hazırlayın, biz size destek verelim.” Ama bankalar,
efendim, Vanlı esnafa kredi vermiyor. Neden? Sağlam teminatı yok. Deprem
bölgesinde nasıl sağlam teminat olur?
Hayvancılık ölmüş ama sadece merkeze
hayvancılık desteği veriliyor. Peki, Muradiye’nin köyünde hayvancılık yapan,
hayvan üretip Van’a et satan vatandaşın hayvancılıkla ilgili sorunu yok mu?
Sadece küçükbaş ve büyükbaş üreticilerine Van ve Erciş sınırlarında yardım
ediliyor. Başkale’de hayvancılık yapan adam koyunlarını nerede satıyordu?
Van’daki meydanda satıyordu. Ama o meydan işlemiyor. Deprem, o hayvancılık
yapan insanı etkilemedi mi? Gürpınar’ı, Çaldıran’ı, Muradiye’yi, Özalp’ı,
Saray’ı etkilemedi mi? Hayır, sadece ticari ve rantiye anlayışıyla
yaklaşılıyor.
"Memura 300 lira deprem tazminatı
verilecek.” denildi. Öğretmenlere iki aylık kesinti yapıldı, niye? “İki aylık
siz derse girmediniz.” Keşke deprem olmasaydı da öğretmenler derse
girebilseydi. Yani böyle bir mantık olur mu ya? “Deprem oldu, siz derse
girmediniz, biz size bu tazminatı vermiyoruz.” Kamu emekçilerine 300 lira
ödenek veriyorsun, tazminat veriyorsun ve bunu da mesai saatiyle
sınırlandırıyorsun. Aksine senin, öğretmenlere 300 lira tazminatın ötesinde o
girebileceği ek derslerin yanında barınma ihtiyacı için ek ödenek vermen
gerekirdi. Eğitim sorunları çözülmüş mü? Hayır.
Öğrencilerin yarısı nerede? Göç ettirilen aileler nerede? Nasıl yaşıyor?
Bugün az evvel bir öğrenci gelmiş,
diyor ki: “Ben Akşehir’de zorlanıyorum, okuyamıyorum. Ankara’da okuyabilmem
için bir yurt yok mu?” Bunlar, sadece işte siyaset olsun diye değil, bu
insanların yaşamış olduğu sorundur. Bu 1 milyon insanın 1 milyonu da BDP’li değildi. O göç eden, mağdur olan, yaşamını yitiren
insanların hepsi BDP’li değildi. Sizlere de oy
vermişlerdi, sizlere de oy vermişlerdi, sizlere de oy vermişlerdi.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bundan sonra
vermesinler.
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Ticaret Odasının
isteği, diyor ki: “Borçlarımız, kredi borçlarımız ertelensin, vergi
borçlarımızın faizi Hazine tarafından ödensin, bir iki sene sonra da bizi
sıkboğaz edip borçlarını geri istemesinler”. Vatandaşın işte üç aylık kredi
borçları ertelendi, şimdi bankalar sıkboğaz ediyor, hepsini toplu istemeye
çalışıyor.
Peki, burada deprem vurdu, banka vurdu,
Hükûmet vurdu, bu vatandaş ne yapsın?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZDAL ÜÇER (Devamla) – Eğer deprem ve
afet bölgesiyle ilgili bir şey çıkacaksa öncelikle Van afet bölgesi ilan
edilmeli ve afet bölgesinin mevzuatı uygulanmalı. Hiçbir bölge arasında fark
konulmamalı.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Üçer.
Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.
Sayın Akçay, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 150 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi partim ve
şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle
bundan yaklaşık bir yıl evvel kamuoyunu, toplumumuzun tüm kesimlerini yakinen
ilgilendiren ve adına “Torba Yasa” dediğimiz 6111 sayılı Kanun’u hatırlatmak
istiyorum. Bu 6111 sayılı bazı alacakların yapılandırılmasını esas alan fakat
yüzlerce başka konuyu da içeren bu Kanun 13 Şubat 2011 tarihinde yasalaşmıştı
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna 216 madde olarak geldi, daha
sonra geçici maddelerle birlikte 234 maddeyi bulan bir Kanun’dur. Öncelikli
olarak aciliyeti olan ve milyonlarca vatandaşımız
tarafından umutla beklenen, borç yapılandırılmasına ilişkin maddeler yönüyle
hemen hemen pek çok kesimi ilgilendiren bir düzenleme yapılmasını büyük ölçüde
biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak
doğru bulmuştuk. Gerçi, önce 113 çerçeve maddeyle gelen bu torba tasarının
içerisine sonra iktidar partisi tarafından âdeta ne bulunmuşsa doldurulmuş ve
bu Kanun, Torba Kanun olmaktan da çıkmıştı.
Milliyetçi Hareket Partisi, her zaman
olduğu gibi, bu torba kanun tasarısının alt komisyon ve üst komisyon
görüşmelerine ve Genel Kurul görüşmelerine de ilkeli, olumlu, yapıcı bir
muhalefet çalışması yapmıştı, olumsuz görülen hususları eleştirmiş, tasarıdan
çıkarılması için gayret göstermiştik, olumlu gördüğümüz maddeleri de
desteklemiş ve katkı sunmuştuk. Bu sebeple Milliyetçi Hareket Partisi olarak
Torba Kanun diye adlandırdığımız bu yasaya Komisyonda ve Genel Kurulda en azami
düzeyde katkı verdik.
Ancak, değerli arkadaşlar, bunu ifade
etmek gerekir ki AKP Hükûmeti kanun tasarılarını çok özensiz bir şekilde
hazırlamaktadır. “Ben yaptım oldu.” mantığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Genel Kurulundan âdeta zorlama bir şekilde çıkarmaya çalışmaktadır. Yine 13
Şubat 2011 tarihinde yasalaşan bu Torba Kanun için de bu görüşümüz geçerlidir. “Ben yaptım oldu.” mantığıyla pek
çok maddeyi çoğunluğuna dayanarak çıkartmıştır. Ancak, 13 Şubat 2011 tarihinden
on beş gün sonra yani 28 Şubat 2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine
yeni bir kanun tasarısı sundu ve 29 Mart 2010 tarihinde yasalaşan 6215 sayılı
bu Kanun’la bu Torba Kanun’un, 6111 sayılı Kanun’un 17, 83, 166, 173 ve geçici
11’inci maddeleri tekrar değiştirilmişti. Şimdi görüşmekte olduğumuz bu 150
sıra sayılı Kanun Teklifi ile 6111 sayılı bu Torba Kanun’da tekrar bir
değişiklik yapılmaktadır.
Torba Kanun’un ilk yirmi bir maddesi
vatandaşların borçlarının yapılandırılmasıyla ilgiliydi ve bu Kanun’un 168’inci
maddesiyle borçlarının yapılandırılması ve ilk taksit ödeme sürelerini bir aya
kadar uzatma konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir. Bu kanun
teklifiyle tabii afet yaşanan yerlerdeki dairelere borçlu bulunanlarla yine
yurt dışında örneğin Libya gibi, siyasi karışıklıkların yaşandığı ülkelerde bu
karışıklıklardan zarar görmüş olan hem Türkiye’de hem de bu yurt dışı ülkelerde
faaliyette bulunan mükelleflerin 6111 sayılı Kanun kapsamında ödemeleri gereken
taksitlerin ödeme sürelerinin uzatılması için Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi
istenilmektedir. Tabii, esas itibarıyla, yeterli görmemekle birlikte doğru
bulduğumuz da bir düzenlemedir. Bunu da bir antrparantez olarak ifade etmek
isterim.
Değerli milletvekilleri, bilindiği
üzere, ülkemizin çok önemli bir kısmı, başta deprem olmak üzere tabii afetlerin
riski altındadır. Buna rağmen mevcut yapıların büyük bir kısmı muhtemel afetlere
karşı dayanıklı değildir, hatta orta şiddetteki bir depremde bile ağır derecede
hasar görüp yıkılmaları kaçınılmazdır. On binlerce insanın ölümüne ve çok
yüksek mali kayıplara sebep olan 1999 yılındaki Marmara depreminden sonra 19
Mayıs 2011 tarihinde Kütahya Simav’da ve 23 Ekim 2011 tarihinde de Van’da
deprem meydana gelmiştir. Bu vesileyle, bu depremlerde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza tekrar rahmet ve ailelerine başsağlığı diliyorum. Ancak bu iki
depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen hâlâ depremzede vatandaşlarımızın
sorunları çözülememiştir. Görüştüğümüz kanun teklifi de aslında bu çözülemeyen
sorunların bir uzantısı, bir parçası olmaktadır.
9 vilayeti ve 16 milyonu kapsayan 99
yılındaki Marmara depremi Van depreminden çok daha büyüktür. 17 Ağustos Marmara
depreminde 376 bin ev ve 80-90 bin civarında da bina yıkılmıştır. Ancak o
dönemde yetmiş beş günde 44 bin geçici konut, on yedi ayda da 42 bin konut
yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, depremde risk
yönetimi çok önemlidir. İstanbul’da bir deprem olur ise bu Hükûmetin
İstanbul’la ilgili bir eylem planı var mıdır? Varsa açıklasınlar, bilelim.
Allah korusun, öyle bir deprem Van’da değil de İstanbul’da olsaydı acaba ne
olurdu?
Vanlı depremzede kardeşlerimiz hâlâ
çadırlarda kalıyorlar. Neden? Yeterli prefabrik yapı yok, onun için. Peki,
neden yok? Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi döneminde yapılan prefabrikler AKP
Hükûmeti döneminde satılmıştır değerli milletvekilleri. Kış aylarında, karda,
çamurda, eksi 30 derecede Vanlı depremzedeleri çadırda barındırmak, bu
insanlara âdeta zulmetmektir, hastalığa davetiye çıkarmaktır.
Anayasa’nın 56’ncı maddesi herkesin
sağlıklı, dengeli ve güvenli bir çevrede yaşama hakkına sahip bulunduğunu hükme
bağlamakta ve devlete görevler yüklemektedir. Yine, Anayasa’nın 23’üncü
maddesine göre devlet sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak ve sağlıklı ve
düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek zorundadır.
Depremde meydana gelen yapı zayiatları,
binaların yıkılması insanların hatasıdır ve kurumların hatasıdır. Yapılması
gerekenleri zamanında yapmayan yönetimler sorumludur. Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı 2 Şubat 2012 tarihinde
Başbakanlıktan Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiştir. Yaklaşık dokuz
yıllık iktidarınız döneminde bu kanunu neden bugüne kadar gündeme getirmediniz,
Kütahya Simav’da ve Van’da deprem olunca mı aklımız başımıza geldi? Marmara
bölgesinde vuku bulan büyük deprem felaketleri ve müteakip depremler ve en son
olarak Van’da meydana gelen deprem bu gerçeği acı bir şekilde ortaya
çıkarmıştır.
Ülkemizin bazı yerleri ve buralardaki
yerleşim merkezleri hâlen çok yüksek deprem riski altındadır.
Kısaca söyleyecek olursak, değerli
arkadaşlar, iktidar bu depremlerin altında kalmıştır. İktidarın dönemsel,
hayalci, duruma göre şekil alan, inandırıcılıktan uzak ve millî çıkarları
gözetmeyen dış politikası, maalesef ülkemizi uluslararası arenada da içinden
çıkılmaz bir noktaya getirmiştir.
Bu kanun teklifinin gerekçesinde, Libya
gibi, siyasi sorunların yaşandığı ülkelerde mağdur olan vatandaşlarımızın
mağduriyetinin giderilmesinin amaçlandığı söylenmektedir.
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifiyle
getirilen ve adına da “mağduriyet” denilen husus, bu vatandaşlarımızın yaşadığı
mağduriyetin belki de binde 1’idir. Yani bu düzenlemelerle, 6111 sayılı Torba
Kanun’dan yararlanan mükelleflerin bu taksitlerini bir yıl daha uzatmakla, bu
vatandaşların sorunlarını çözmüş olmuyorsunuz. Ve devamen
ifade etmek isterim ki bugün itibarıyla Türkiye'nin sorun yaşamadığı bir ülke
kalmamıştır.
Önce ödül almaya gidilen, sonra, çok
affedersiniz, kelle almaya gidilen ve Kaddafi’nin katillerini Türkiye’de
ağırlayan bir konumda Libya’da geldiğimiz nokta, maalesef işte bu kanun
teklifinde kendisini uç vermektedir. Demek ki bu ülkelerde sorun yaşanmakta ve
bu sorunlardan da en çok yurt dışı müteahhitlerimiz ve iş yapan iş adamlarımız
zarar görmektedir. Bu, ülkemiz yararına ne getirmiştir, ne götürmektedir, bunu
çok iyi etüt etmemiz, tartışmamız
gerektiğini bu hadiseler bize göstermektedir.
Sayın Başbakan, Eş Başkanı olduğunu
bizzat söylediği Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında aynı anda İsrail’le,
Yunanistan’la, Kıbrıs Rum Kesimi’yle, Suriye’yle, İran’la, Irak’la,
Ermenistan’la ve hatta Azerbaycan’la sorunlar yaşamaktadır ve bu sorunlar da
artarak devam etmektedir çünkü AKP dış politikada bağımsız hareket
etmemektedir. Sıfır sorun politikasından herkesle sorun yaşayan bir ülke hâline
gelinmesi Türkiye'nin mevcut dış politika uygulamalarının iflas ettiğini ve
Türkiye’ye de millî çıkarlarımıza da en küçük bir yararının olmadığını
göstermektedir. Şunu maalesef, üzülerek ifade ediyoruz ki Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarları döneminde uluslararası ilişkilerde hiçbir meselenin
Türkiye'nin lehine çözümlenmediğini görüyoruz. Eğer çözümlenmişse, hangi dış
politik menfaatimiz Türkiye'nin lehine sonuçlanmışsa lütfen iktidar
yetkilileri, sayın bakanlar bu kürsüden bunun bir izahını yapsınlar.
61’inci Hükûmet Programı’nda dış
politikada ülkemizin bölgesel ve küresel aktör konumuna yükseldiği yazmaktadır.
Madem uluslararası ilişkilerde güçlü bir aktör hâline geldik, o zaman, şu
Libya’daki karışıklık nedeniyle ve bu 150 sıra sayılı Kanun Teklifi’nde
gelen, yurt dışında siyasi karışıklıklar nedeniyle yaşandı denilen sorunları
biz hâlâ neden yaşıyoruz? Aylar geçti, Libya hâlâ daha durulmadı mı? Yani biz
Libya’da iş yapan müteahhitlerimizin, iş adamlarının alacaklarını tahsil
edemiyor muyuz, sorunlarını çözemiyor muyuz da Türkiye’deki borçlarının taksit
sürelerini bir yıl daha uzatmak zorunda kalıyoruz?
Değerli milletvekilleri, maalesef bu
kanun teklifi iktidarın deprem nedeniyle geldiği başarısız noktayı gösterdiği
gibi aynı zamanda dış politikada gelinen başarısız noktayı da ifade etmektedir.
Bu kanun teklifinin 2’nci maddesiyse,
değerli milletvekilleri, yine iktidarın bir özensizliğini göstermektedir. 662
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü genel
bütçeli bir kurum olmaktan özel bütçeli bir kuruma değiştirilmişti, ancak yine
bu kanun hükmünde kararname düzenlenirken, Devlet Su İşleri tarafından kullanılan
dış kredilerle ilgili yaşanacak sorunlar dikkate alınmadığı için, bu dış
kredilerin kullanılmasında yaşanacak ve yaşanabilecek olan aksaklıkların
giderilmesine ilişkin bir düzenleme yapılmaktadır.
Yine, bu konuşma vesilesiyle de bir
hususu hatırlatmak istiyorum. Hep böyle perakende geliyor. Bu 6111 sayılı Torba
Kanun’un bir 98’inci maddesi var değerli milletvekilleri, bu da trafik kazaları
sebebiyle kazazede olan şahısların, kazazedelerin, sosyal güvencesi olup
olmadığına bakılmaksızın bunların sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik
Kurumu tarafından karşılanacağı öngörülmekteydi, fakat 98’inci maddenin son
fıkrasında da bu giderlerin karşılanma usul ve esaslarının Sosyal Güvenlik
Kurumu ve Sağlık Bakanlığı tarafından ayrıca belirleneceği ifade edilmekteydi.
Bir yıldan fazla bir süre geçti, bu usul ve esaslar henüz belirlenmedi.
İnşallah, bu maddelere ilişkin
görüşmelerde de veya Plan ve Bütçe Komisyonuna gelecek tasarı ve tekliflerde de
bu hususun üzerinde duracağız, ancak şimdiden bu 98’inci maddeyi de Genel
Kurulun dikkatine sunuyor ve bu düşüncelerle muhterem heyetinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Şimdi, AK PARTİ Grubu adına Bitlis
Milletvekili Sayın Vedat Demiröz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA VEDAT DEMİRÖZ
(Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6111 Sayılı Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, 6111 sayılı Kanun 25
Şubat 2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir.
Denilebilir ki 6111 sayılı Kanun
cumhuriyet tarihimizin en geniş kapsamlı sulh ve ibra sözleşmesidir.
Bu Kanun hükümlerinin çok önemli bir
kısmı devlet ile vatandaşlar arasındaki ihtilaflı alanları, bir kısmı yargıda
görüşülen veya icra dairesinde takip edilmekte olan borç-alacak ilişkilerini,
diğer önemli bir bölümü ise henüz dava ve icra safhasında bulunmamakla birlikte
yakın ve uzun vadede dava, icra konusu olabilecek potansiyel ihtilaf alanlarını
kapsamaktaydı.
Kanun kapsamında, Maliye Bakanlığı,
Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, il özel idareleri, belediyeler, su
ve kanalizasyon idareleri gibi otuza yakın kamu idaresinin vergi, sigorta, harç
gibi amme alacakları ile bunların cezaları yeniden yapılandırılmıştır.
Kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşülmesi esnasında, amaca ulaşılması durumunda ortaya çıkacak sonuçların
kamu bütçesine ciddi miktarlarda katkıda bulunacağı, vatandaşların ise iş
yapma, işini geliştirme ve genişletme arzu ve iradesi üzerinde baskı oluşturan
birtakım ciddi yüklerden kurtulacağı dile getirilmiştir.
Bugün ise, 6111 sayılı Kanun’un,
uygulamaları sonucunda, Türkiye ekonomisine ve vatandaş-devlet ilişkilerine
ciddi boyutlarda olumlu katkılar sağladığı aşikârdır. Şöyle ki: Bu Kanun kapsamında
5 milyon 250 bin mükellef müracaat etmiş, 6 milyon 200 bin adet dosya ödeme
planına bağlanmıştır. Yapılandırılan borç tutarı 39,4 milyar lira. Bu tutarın
13,4 milyar lirası tahsil edilmiştir yani yüzde 34’lük bir tahsil
gerçekleşmiştir.
Aynı şekilde, Sosyal Güvenlik Kurumu
verilerine göre ise 2 milyon 340 bin adet başvuru yapılmış, toplam 30 milyar TL
borç yapılandırılmış ve bugüne kadar 8,3 milyar lira tahsil edilmiştir.
Tahsilat oranı yüzde 27’dir.
Bu defa Grup Başkan Vekilimiz Nurettin
Canikli tarafından, doğal afetler nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen
yerlerdeki borçlular ile yabancı ülkelerde meydana gelen olağanüstü politik
riskler nedeniyle durumları mücbir sebep hâli kabul edilenlerin bazı
alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin 6111 sayılı Kanun kapsamında
ödemeleri gereken borçlarına ilişkin taksit ödeme sürelerinin uzatılmasına
imkân veren kanun teklifi
hazırlanmıştır.
Teklif ile Bakanlar Kuruluna bazı
yetkiler veren 6111 sayılı Kanun’un 168’inci maddesine ibare eklenerek, yapılandırılan
borçların taksit ödeme süresini uzatma noktasında Bakanlar Kuruluna yeni bir
yetki verilmektedir. Bakanlar Kuruluna verilen yetki, 6111 sayılı Kanun’dan
yararlanarak borçları yapılandırılan ancak doğal afetlere maruz kalmaları
nedeniyle borçlarını ödeyemeyen borçlular ile yabancı ülkelerde faaliyette
bulunan vergi mükelleflerinden faaliyette bulundukları ülkelerdeki olağanüstü
politik riskler nedeniyle zarar gören ve bu nedenle borçlarını ödeyemeyenlerin
Kanun kapsamında ödemeleri gereken taksitlerinin ödeme süresinin uzatılmasına
yöneliktir.
Her iki durumdaki borçluların tespiti
noktasında vergi hukukunun mücbir sebep kuralları referans alınmıştır. Vergi
hukukunda, vergilendirmeyle ilgili olarak vergi ödevlerinin yerine
getirilmesine engel olacak nitelikte kabul edilen mücbir sebep hâllerinden biri
doğal afetlerdir. Teklifte, 6111 sayılı Kanun’un yayımlandığı 25 Şubat 2011
tarihinden itibaren ülkemizde meydana gelen doğal afetlere maruz kalan
borçlulara yönelik düzenlemede, Maliye Bakanlığının vergi hukukundan aldığı
yetkiye dayanarak mücbir sebep hâlinin varlığını ilan ettiği yerler esas
alınmış ve bu yerlerdeki borçluların 6111 sayılı Kanun’a göre afet tarihinden
sonra ödemeleri gereken taksitlerinin ödeme süresinin uzatılmasına imkân yaratılmıştır.
Teklifin kapsamına giren, yabancı
ülkelerde faaliyette bulunanlara yönelik düzenlemede ise iki ayrı kriter esas
alınmıştır: Bunlardan birincisi, borçlunun vergi mükellefi olması ve hem
Türkiye’de hem de yurt dışında faaliyette bulunması. İkincisi ise Ekonomi
Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen
ülkede faaliyette bulunulması ve bu faaliyetlerden olumsuz etkilenerek vergi
ödevlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle durumlarının mücbir sebep kabul
edilmesidir.
Yapılan düzenlemede, vergi hukuku
kuralları esas alınmakla birlikte, bu durumdaki mükelleflerin 6111 sayılı Kanun
kapsamında sadece Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine ödemeleri gereken
taksitlere yönelik değil, alacakları yapılandırılan tüm idarelere olan
ödemeleri için süre uzatımı imkânı amaçlanmıştır.
Bakanlar Kurulunca söz konusu yetkinin
kullanılması durumunda, yurt dışında faaliyette bulunan mükelleflerden yabancı
ülkelerdeki olağanüstü politik risklerden olumsuz etkilenmeleri nedeniyle
kişisel durumları 213 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesi kapsamında mücbir sebep
sayılan mükellefler, bu durumlarını belgeleyerek Maliye Bakanlığı dışındaki
diğer alacaklı idarelere ödemeleri gereken taksitleri için de bu hükümden
yararlanacaktır. Doğal afet nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki
borçlular ise bu yerlerdeki alacaklı dairelere ödemeleri gereken tutarlar için
herhangi bir belge ibrazı gerekmeksizin getirilen düzenlemeden
faydalanabilecektir.
Kanun teklifine Plan ve Bütçe
Komisyonundaki görüşmeler sırasında eklenen 2’nci maddede ise 2 Kasım 2011
tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 662 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün genel bütçeli idare
statüsünden özel bütçeli idare statüsüne geçirilmesi neticesinde ortaya çıkan
ve uygulamada kurumun Hazine Müsteşarlığı tarafından alınan dış finansman
kredilerini tahsis yoluyla kullanamamasına yol açan aksaklığın giderilmesine
yönelik düzenleme yapılmaktadır. Genel bütçeli kuruluşlar, 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında dış proje
kredilerini tahsisli olarak kullanabilmektedirler. Bu kredilerde kredi borçlusu
Hazine Müsteşarlığıdır. Özel bütçeli kuruluşlara ise kredi tahsisi
yapılmamaktadır. Devlet Su İşleri genel bütçeli kuruluş iken dış proje
kredilerini tahsisli olarak kullanmış ve kredi borçlusu Hazine Müsteşarlığı
adına işlemler sürdürülmüştür. Söz konusu Genel Müdürlüğün yatırım projelerinin
büyüklüğü dikkate alındığında Karayolları Genel Müdürlüğünde olduğu gibi tahsisli
kredi kullanılmasına devam edilmesi gerekmektedir. Teklifin 2’nci maddesinde,
Hazine Müsteşarlığı tarafından temin edilecek dış finansman kredilerinin tahsis
yoluyla kuruma kullandırılabilmesi ve geçmişte kuruma tahsis edilen kredilerin
kullanımına devam edilmesi amacıyla düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, kredilerin yukarıda
belirtilen kuruluşlara tahsis yöntemiyle kullandırılması ve bu kuruluşların
merkezî yönetim bütçesi kapsamında olması nedeniyle Hazine Müsteşarlığı
bütçesinde bu kullanımlar karşılığı mükerrer ödenek tahsisinin önüne
geçilebilmesi amacıyla 4749 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesi açısından istisna
hükmü getirilmiştir.
Bu gerekçeler ile AK PARTİ Grubu olarak
kanun teklifini olumlu bulduğumuzu ve kabul oyu vereceğimizi beyan eder, yüce
Meclisimize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Demiröz.
Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şahıslar adına Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök.
Süreniz on dakika.
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi kamuoyunda “Torba Yasa”
olarak adlandırılan 6111 sayılı Kanun, üç yüze yakın alacak türünü yapılandıran
ve geçici süre uygulanacak nitelikte bir kanun olarak düzenlenmişti. Kanun’da
taksit ödemelerinin süresinde yapılmaması hâlinde hangi müeyyidelerin
uygulanacağı ve hangi hâllerin ihlal sebebi sayılmayacağı belirtilmiş olmakla
birlikte, taksit ödeme sürelerinin uzatılması noktasında herhangi bir kamu
kuruluşuna yetki verilmemiştir. Bugün görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, doğal
afetlere maruz kalan yerlerdeki borçluların ve yabancı ülkelerde faaliyette
bulunan vergi mükelleflerinden bulundukları ülkelerdeki olağanüstü riskler
nedeniyle zarar gören ve bu nedenle borçlarını ödeyemeyenlerin kanun kapsamında
ödemeleri gereken taksitlerin ödeme süresinin uzatılmasına yönelik teklif
olarak gündeme gelmiş bulunmaktadır. Her iki durumdaki borçluların tespiti
noktasında vergi hukukunun mücbir sebep kuralları referans alınmıştır.
Vergi hukukunda vergilendirmeyle ilgili
olarak vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak nitelikte kabul
edilen mücbir sebep hâllerinden birisi doğal afetlerdir. 6111 sayılı Kanun’un
yayınlandığı 25 Şubat 2011 tarihinden sonra ülkemizde meydana gelen doğal
afetler nedeniyle, Maliye Bakanlığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun verdiği
yetkiye istinaden Kütahya ili Simav ilçesinde 19 Mayıs 2011-29 Şubat 2012
tarihleri arasında, Rize ili merkez ilçesinde 24 Eylül-31 Aralık 2011 tarihleri
arasında, Van ili merkez ve ilçelerinde, Bitlis ilinin Adilcevaz ilçesinde ve
Ağrı ilinin Patnos ilçesinde 23 Ekim 2011 tarihinden itibaren mücbir sebep hâli
ilan etmiştir.
Vergi hukukunda, mücbir sebep
hâllerinin varlığı hâlinde, mücbir sebep durumu boyunca vergi ödevlerinin
yerine getirilmesine ilişkin süreler durmakta, bu ödevlerin mücbir sebep
hâlinin kalktığı tarihten sonra yerine getirilmesine imkân verilmektedir. Bu
kural çerçevesinde mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki borçluların, bu
yerlerdeki dairelere, afet tarihinden itibaren ilgili kanun yapılandırma
hükümlerine göre ödemeleri gereken taksitlerin ödeme sürelerinin, mücbir sebep
hâlinin sona erdiği tarihi takip eden aydan başlamak üzere topluca veya ayrı
ayrı, bir yıla kadar uzatılması konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi
yönünde düzenleme yapılmıştır.
Teklifte, yabancı ülkelerde faaliyette
bulunan vergi mükelleflerinden Ekonomi Bakanlığı tarafından olağanüstü politik
riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunan ve bu ülkedeki
faaliyetleri nedeniyle durumları 213 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesine göre
mücbir sebep hâli kabul edilenler açısından da düzenleme yapılmıştır. Böylece,
bu durumdaki vergi mükelleflerinin, 6111 sayılı Kanun kapsamında alacakları
yapılandırılan alacaklı idarelere mücbir sebep hâlleri devam ettiği süre içinde
ödemeleri gereken taksitlerin ödeme sürelerinin uzatılabilmesi mümkün hâle
getirilmiştir.
Yapılan düzenlemede, Vergi Usul
Kanunu’nun mücbir sebep hâline ilişkin hükümleri esas alınmakla birlikte, bu
durumdaki mükelleflerin 6111 sayılı Kanun kapsamında sadece Maliye Bakanlığına
olan taksit ödemeleri değil, aynı zamanda alacakları yapılandırılan tüm
idarelere olan ödemeleri esas alınmıştır.
Bakanlar Kurulunca söz konusu yetkinin
kullanılması durumunda, yurt dışında faaliyette bulunan mükelleflerden Ekonomi
Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen
ülkede faaliyette bulunan ve kişisel durumları mücbir sebep sayılan
mükelleflerin bu durumlarını belgeleyerek Maliye Bakanlığı dışındaki diğer
alacaklı idarelere ödemeleri gereken taksitleri için de bu hükümden
yararlanabilecekleri açık bir şekilde yer almaktadır. Doğal afet nedeniyle
mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki borçlular ise bu yerlerdeki alacaklı
dairelere ödemeleri gereken tutarlar için herhangi bir belge ibrazı
gerekmeksizin getirilen düzenlemeden faydalanabilecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz kanun teklifi vesilesiyle 6111 sayılı Kanun’un getirdiği
imkânları bir kez daha sizler ve kamuoyuyla paylaşma şansı yakalamış olduk. Bu
duygularla yüce Parlamentoyu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şimdi, Komisyon Başkanı Sayın Lütfi
Elvan.
Buyurun Sayın Elvan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI LÜTFİ
ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle bir konuya açıklık getirmek
istiyorum. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün 5018 sayılı Kanun kapsamından
çıkarıldığına dair belki bir yanlış anlaşılma söz konusu oldu, aslında böyle
bir şey söz konusu değil. Biliyorsunuz, kanun hükmünde kararnameyle Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü genel bütçeli kuruluş statüsünden özel bütçeli kuruluş
statüsüne geçmiş bulunmaktadır. Özel bütçeli kuruluş statüsünde olması
nedeniyle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (II) sayılı listede yer almaktadır.
4749 sayılı Kanun’da ise dış borcun tahsisi ve kullanılmasına yönelik yetki
Hazine Müsteşarlığı, genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine, Yükseköğretim
Kuruluna, üniversitelere ve Karayolları Genel Müdürlüğüne bu tahsisin
yapılabileceğine dair bir ifade bulunmaktadır. Burada “Karayolları Genel
Müdürlüğüne” ifadesinden sonra “Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü” ifadesi ilave
edilmiştir. Bu tamamıyla özel bütçeli kuruluş statüsüne geçmesinden
kaynaklanmaktadır. Birincisi bu değerli arkadaşlar.
İkinci husus ise, yine Komisyonda
gündeme gelen ve tartışılan hususlardan bir tanesi “Siyasi karışıklık nedir?”
konusu idi. “Hangi ülkede siyasi karışıklık var? Bunu nasıl ve ne şekilde
belirleyeceğiz?” şeklinde sorular gündeme gelmiş idi. İktidar partisi Komisyon
üyelerine ilave olarak muhalefet partisi Komisyon üyelerinin de desteğiyle bu
konuya Komisyonda açıklık getirilmiştir. “Faaliyette bulundukları ülkede
meydana gelen siyasi karışıklıklar” ifadesi yerine “Ekonomi Bakanlığı
tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede
faaliyette bulunan” şeklinde değiştirilmiştir.
Yine, bildiğiniz gibi, 6111 sayılı
Kanun’dan, bazı borçların yeniden yapılandırılmasından yararlanacak olan
firmalarımız özellikle Orta Doğu’da meydana gelen son olaylar nedeniyle
taksitlerini ödeme sıkıntısıyla karşı karşıya kalmış durumdalar. Yine, buna
ilave olarak doğal afet nedeniyle yapılandırmadan yararlanan ancak taksitini
ödeyemeyen firmalarımız söz konusu. Dolayısıyla, bu firmalarımıza kolaylık
sağlayan ve taksitlerini bir yıl süreyle ertelenmesine imkân sağlayan bir
düzenleme.
Ben, tüm firmalarımıza, tüm milletimize
bu tasarının hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan. Karaman Milletvekilimiz Lütfi Elvan, Komisyon Başkanımız.
Şimdi, şahısları adına ikinci konuşmacı
Ahmet Baha Öğütken, İstanbul Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grup Başkan Vekili Giresun
Milletvekilimiz Sayın Nurettin Canikli Bey’in, 6111 Sayılı Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime geçmeden önce yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan kanun teklifi
25/2/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’la ilgilidir. Cumhuriyet
tarihinin en büyük mali yapılandırması olan söz konusu Kanun ile birikmiş
borçlara ödeme kolaylığı sağlanmıştır, mükellef ile vergi idaresi arasında
davaların sulh yoluyla çözülmesi sağlanmıştır, inceleme ve tarhiyat
safhasındaki borç için kanundan yararlanma imkânı getirilmiştir, matrah ve
vergi arttırmada bulunan mükelleflere incelenmeme ayrıcalığı sağlanmıştır,
işletmedeki emtia ile kayıtlara uygun hâle getirmek istenen mükelleflere
kolaylıklar sağlanmıştır, pişmanlık beyan uygulanması teşvik edilmiştir,
yapılandırılan borçların düşük oranlı katsayı ile taksitli olarak ödenmesi
sağlanmıştır ve yapılandırılan borçların kredi kartı ile ödenebilme imkânı
getirilmiştir.
Evet, bu Kanun’dan yararlanmak üzere 5
milyon 248 bin 418 mükellef başvuruda bulunmuş, 6 milyon 182 bin 767 adet dosya
ödeme planına bağlanmış ve 39,4 milyar TL alacak yapılandırılmıştır.
Yapılandırılan bu alacaklara karşılık, ekim ayı ortası itibarıyla 11,6 milyar
Türk Lirası tahsilat yapılmıştır; böylece, yapılandırılan alacakların yaklaşık
yüzde 29,5’u tahsil edilmiştir.
Size sunduğum bu göstergeler, kanunun
amacına hizmet ettiğini göstermektedir. Bugün ise başarıya ulaşmış ve uygulama
süresi dolmuş, 6111 sayılı Kanun’a ek yapmak üzere hazırlanan kanun teklifini
görüşmekteyiz.
Hazırlanan kanun teklifiyle, kamu ile
borçlular arasındaki alacak-borç ilişkisi yeniden yapılandırılacaktır. Böylece,
borçluların borcunu ödemesi ve alacaklı idarelerin alacaklarını tahsil
edebilmesi sağlanacaktır.
Ek olarak, sosyal devlet ilkesi
kapsamında, mücbir sebepler nedeniyle sosyal, mali, psikolojik yıkıma uğramış
vatandaşlarımıza borç erteleme kolaylığı sağlanacaktır. Böylece, uğramış
oldukları yıkımın yaralarını sarmak için gerekli zamanı milletimize sağlamış
olacağız.
Yasa tasarısının özünde, iki özel durum
için hukuki istisna yapılması amaçlanmaktadır. Bu iki özel durum doğal afet ve
yabancı ülkelerdeki siyasi karışıklıklardan oluşan özel durumlardır. Son
dönemdeki Van depremiyle, Libya’daki siyasi karışıklık sonucunda yaşananlar bu
iki özel duruma örnektir.
Tasarı, doğal afet nedeniyle mücbir
sebep hâli ilan edilen yerlerde yaşayan vatandaşların resmî kurumlara olan
peşin ya da taksitli borçlarının, afet tarihinden mücbir sebep hâlinin sona
erdiği tarihe kadar olan sürede topluca veya ayrı ayrı bir yıla kadar
ertelenmesi için Bakanlar Kuruluna yetki verecektir.
Hepimizin bildiği gibi ülkemiz deprem
kuşağında yer alan bir ülkedir. Yine sel, heyelan, don gibi pek çok doğal
afetin yaşandığı bir coğrafyada yaşamaktayız. Bu sebeple, ülkemizde doğal afet
öncesinde önlem ve doğal afet sonrasında yardım amaçlı düzenlemelere sıklıkla
ihtiyaç duyulmaktadır. Bu düzenlemeler, koruyucu, duyarlı ve vatandaşımızı
önemseyen bir devlet olmanın gereğidir. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
temel prensibini de bu bakış açısı oluşturmuştur.
Yine tasarı, sosyal devlet olmanın
gereğidir. Doğal afet nedeniyle yıkıma uğramış vatandaşlarımıza bazı maddi
ayrıcalıklar sağlayarak onların yaralarını sarmada önemli bir adım atmış
olacağız. Özellikle ticari faaliyetlerle uğraşan vatandaşlarımız, doğal
afetlerin yarattığı fiziki yıkımdan maddi olarak daha fazla etkilenmektedirler.
Bu vatandaşlarımız, üretim ve ticari faaliyetlerini sürdürdükleri fabrika,
atölye ve dükkânlarını kaybediyor, her türlü alet edevat, makine ve üretim
malzemelerini yitiriyor, stokları ve işledikleri ya da sattıkları malları
afette yok oluyor. Bu kayıplar sadece onların ekmek teknelerini kaybetmesinden
ibaret değil aynı zamanda birçok çalışana sağladığı istihdamı da unutmamamız
lazım. Vatandaşlarımıza sağladıkları hizmet ve ülke ekonomimize sağladıkları
katkıları kaybetmekle onları bizzat karşı karşıya bırakmamalıyız.
Bu vahim durumun iyileştirilmesi için
6111 sayılı Kanun’a ek yapılarak Bakanlar Kuruluna borç erteleme yetkisi
verilmelidir. Doğal afet yaşanan bölgelerdeki vatandaşlarımızın afet nedeniyle
uğradıkları mali kayıpları nazara aldığında yapılacak borç ertelemesi sadece o
bölge halkına sağlanacak bir ayrıcalık değildir. Doğuracağı sonuçlar itibarıyla
hem ülkemizin hem de milletimizin menfaatine bir durum söz konusudur. Bu
ertelemeyle sarsılmış ama yıkılmamış olan bölge esnafının toparlanmasına fırsat
tanınmış olunacaktır. Gelirlerini kaybetmiş, eldekini afette yitirmiş bu
insanlarımızın en azından giderler kalemini rahatlatmak tamamen yıkımları
önleyecektir. Böylece ülke ekonomisine istihdam ve katma değer sağlamaya devam
edilecektir. İflası önlenen bu kişiler kamu idarelerine olan borçlarını
ödeyebilme şansına sahip olacaklardır. Kısaca, tasarı ile sadece o kişiler
değil tüm ülkemiz kazançlı çıkacaktır.
Yine Bakanlar Kuruluna, yurt dışında
ticari faaliyette bulunan vergi mükelleflerinin yabancı ülkelerdeki siyasi
karışıklıklardan dolayı mücbir sebep kabul edilen hâllerde ödemeleri gereken
peşin ya da taksitli borçlara ilişkin borç erteleme yetkisi verilecektir. Bu
erteleme yetkisi mücbir sebep olduğu kabul edilen hâllerin devam ettiği süreyi
kapsamaktadır.
Tıpkı doğal afetler gibi siyasi iç
karışıklıklar ve iç savaşlar da beklenmeyen ve yıkıcı durumlardır. Özellikle o
ülkenin sınırları içinde yaşayan insanların hayatlarında, sosyal, maddi ve
psikolojik yıkımlara neden olmaktadır.
Yabancı ülkelerde yatırım yapan Türk iş
adamları ülkemizdeki ekonomik büyüme ve refahın önemli unsurlarından biridir.
Ayrıca bu iş adamlarımız yurt dışında ülkemizin fahri temsilcileri ve turizm
elçisi gibi çalışmaktadırlar. Ülke tanıtımında büyük fayda sağlamaktadırlar. Her
geçen gün sayısı artan Türk yatırımcılarımız da başta inşaat olmak üzere pek
çok sektörde faaliyet göstermektedir. Cesur ve dinamik yatırımcılar ile
dünyanın dört bir yanında ticari faaliyet göstermekteyiz. Özellikle Türki
cumhuriyetler ile dağılan Sovyet Rusya
ile Doğu Bloku ülkeleri, Orta Doğu ve Arap ülkeleri ile Kuzey Afrika ülkeleri
Türk yatırımcıların en çok faaliyette bulundukları ülkelerdir. Bu ülkelerin en
büyük ortak sorunları ise siyasi istikrarsızlıktır. Kozmopolit yapıdan kaynaklı
sosyal karışıklık ve demokrasi kültürünün tam yerleşmemesinden kaynaklı yönetim
zafiyetleridir. Bu durum, gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik fırsatları
değerlendirmek isteyen Türk yatırımcılarını etkiler hâle gelmiştir. Söz konusu
devletlerle ülkemiz arasında yapılan ticari anlaşmalar ve ülkemiz himayesinde
kurdukları ticari faaliyetler yaşanan siyasi iç karışıklıklar nedeniyle sekteye
uğramıştır, hatta maddi ve manevi kayıplara neden olmuştur.
Doğal afetlerde olduğu gibi, bu tür
özel durumlar karşısında da Hükûmetimiz üzerine düşeni yapacaktır. Sosyal
devlet ilkesiyle hareket edip, mücbir sebep nedeniyle mağduriyete uğramış
vatandaşlarımıza gerekli yardımı göstermemiz gerekmektedir. Bu yardımlar, daha
önce de bahsettiğim gibi, sadece o vatandaşlarımızın kişisel menfaatlerine
değil, ödedikleri vergi ve ülkemize sağladıkları katma değerler düşünüldüğünde,
tüm ülkemizin menfaatine hizmet etmektedir. Ayrıca, bu yetki ile devlet,
ticaret erbabı, vatandaş arasında güven sağlanacaktır. Böylece, dünyanın
herhangi bir yerinde oluşacak yeni iş imkânlarının yatırımcılarımız tarafından
değerlendirilmesi için gerekli güven ortamı sağlanmış olur. Gelişen, markalaşan
ve globalleşen ekonomimizin en önemli dişlilerinden olan yatırımcılarımıza
gerekli güvence ve motivasyon sağlanmış olacaktır. Ancak yatırımcıları kendi
kaderlerine terk edersek, yurt dışında ticari faaliyet göstermenin risk faktörü
daha da artmış olacaktır.
Tüm milletvekillerimizin, zorda olan
kesime yardımcı olacaklarını düşünerek, onlara kabul oyu vermelerini öneriyorum
ve inşallah, hep birlikte, tüm Meclisimiz kabul oyu kullanacak.
Mevzubahis olan kanun teklifinin
hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
Teklifin tümü üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Şimdi, sisteme giren
arkadaşlarımızın sırasıyla isimlerini vereceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
ben de söz istemiştim. 61’inci maddeye göre söz isteyenleri okuyacaksınız
efendim.
BAŞKAN – Bir dakika… Onu okuyacağım
zaten.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Okuyun ama.
Baştan okuyacaksınız.
AHMET YENİ (Samsun) – Bağırma be!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sana mı
soracağım be!
Niye bu İç Tüzük’ü
hafife alıyorsunuz? Evvela konuşmalara başlamadan önce söz isteyenleri
okuyacaksınız efendim.
BAŞKAN – Oturur musunuz lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye oturayım.
Evvela sen söz isteyenleri oku bakalım..
BAŞKAN - Bakınız, bu işleme başlamadan
önce listede sadece 3 kişi vardı Sayın Genç. Şimdi tamamlandı. Şimdi okuyacağım
ve başlayacağım.
Lütfen yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – İç Tüzük
hükümlerini uygulayın.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi
soru-cevap işlemine geçeceğiz. Sisteme giren arkadaşlarımızın…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, soru
soruyoruz cevap verin! Cevap ver sorumuza! Ben diyorum ki, İç Tüzük’e göre söz isteyenler önceden okunur müzakere
başlamadan. İç Tüzük’ü niye bu kadar ihlal
ediyorsunuz?
BAŞKAN – Efendim, ben daha önce söz
almalar…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Efendim, soru-cevap değil, “Şahıslar adına” diyor.
BAŞKAN – Bir saniye efendim. Dinler
misiniz beni.
Şahısları adına 2 kişi konuştu. O yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, 2 kişi
konuştu konuşmadı değil. Benim söz hakkım vardı. Arada atlamadığınızı ben ne
bileyim çünkü keyfî davranıyorsunuz keyfî.
BAŞKAN – Sayın Genç, bir saniye… Sayın
Genç, sizin söz istemeniz 3’üncü sırada. Hâlbuki “Lehte ve aleyhte 2 kişiye söz
verilir.” deniyor. Yaptım.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim,
okusaydınız o zaman.
BAŞKAN – Sonra sordum arkadaşlara,
dediler ki: “Soru için devreye giriyor.” Sizi soruda değerlendireceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – 61’inci madde
size emrediyor, “Başkan önceden söz isteyenleri okur.” diyor. İç Tüzük’ü uygulayın!
BAŞKAN – Pekâlâ efendim, pekâlâ…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Pekâlâ ama
doğrusunu yapın.
BAŞKAN – Doğrusunu yapıyorum ben
doğrusunu.
Buraya gelen isimler sonradan geldi.
Grup başkan vekili arkadaşlar biliyor. Tamamı elimde olsa okurdum.
Sayın milletvekilleri, sisteme giren
arkadaşlara sırasıyla soru sormak üzere söz vereceğim.
Sayın Susam, buyurun efendim.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın
Başkan, aracılığınızla Sayın Komisyona sormak istiyorum.
“Esnaf Sanatkârları Destekleme Projesi”
diye sunulan ESDEP’te gerçek usul yöntemiyle
vergilendirilen bir kısım esnaf ve sanatkârın yeniden basit usulde yani
ekonomik durumları değiştiğinde yeniden basit usulde vergilendirilmesine imkân
sağlanacaktı. Bu düzenlemeyle ilgili Maliye Bakanlığının çalışması hangi
aşamadadır? Çünkü bunu bir yıl içerisinde yapacaklarını söylemişlerdi.
Yine ESTEP’e
göre, geleneksel kültür ve sanat değeri olan, kaybolmaya yüz tutan sanatların
vergiden muaf tutulması bir yıl içerisinde sağlanacaktı. Bu noktada Maliye
Bakanlığının ne aşamadadır yaptığı çalışmalar?
Yine ESTEP’e
göre, Kamu İhale Kurumu Başkanlığı, esnaf ve sanatkârların kamu ihalelerine
katılımının kolaylaştırılması sağlanacaktı. Bu esnaf ve sanatkârların kamu
ihalelerine katılmalarının kolaylaştırılması hangi aşamadadır? Bu konuda
çalışmalarla ilgili bilgi istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Sayın Bakan, yapılandırmada şu güne kadar yüzde kaç oranında bir başarı
sağlanmıştır, yüzde kaçı yapılandırmayı ihlal etmiştir?
İki, yapılandırmada taahhütlerini iki
kez ihlal edenlere, acaba, o günkü zor koşullarında bir iki kez daha bir fırsat
verecek misiniz?
Üç, spor kulüplerinde, ben Maliye Gelir
İdaresine bir teşekkür ediyorum ama bir hakkımı da istiyorum. Yani her dönem
yönetim kurulunda görev alanları dönem dönem böldü,
bu önemli bir para tahsil etti maliye adına ama bir kez daha, o yönetimde görev
alanların hepsi ödeyemiyorsa, borcunu namuslu ödemek isteyenler var. Acaba, o
borcu yönetim kaç kişiyse ona bölüp içinde ödemek isteyenlere, ödemeleri
yaparsa taahhütlerinden kurtulma fırsatı verecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Sayın Dinçer…
CELAL DİNÇER (İstanbul) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Benim sorum, Sayın Gençlik ve Spor
Bakanımıza idi ancak şu anda o sıralarda göremiyorum.
Sayın Başkan, İstanbul ili Pendik
ilçesinde spor alanında kaldığı gerekçesiyle özel şahıslara ait bir arsa
kamulaştırılıp üzerine spor tesisi yapıldı ancak geçtiğimiz aylarda, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi, spor tesisleri olan bu sahayı değiştirerek “Spor alanına
ihtiyaç kalmadı.” deyip turizm alanına dönüştürmek istedi ve komisyondan geçti.
Günümüzde spor sahalarının çoğaltılması gerekirken sadece rant alanına
dönüştüğü için bu bölgeyi spor sahasından çıkarıp turizm alanı olarak
geçirmenin mantığı nedir, bunu sormak istiyordum. Spor sahası olarak, devlet
daha çok spor sahası yapmak zorunda değil midir? Bu konuda Sayın Bakanımızın
görüşünü ve yapılanların doğru olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Tanal, İstanbul Milletvekili…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür
ederim Başkan.
Şimdi, efendim, kanuna baktığımız zaman
kanun otuz üç kavramdan oluşmaktadır. Bir: Kanun yapma tekniği açısından bazı
alacakların yapılandırılması doğru mu? Devam ediyor: “Bazı kanun hükmünde
kararnameler…” Böyle bir kanun tekniğini nasıl karşılarsınız Sayın Komisyon ve
Bakan?
İkinci soru: Doğal afetlere maruz kalan
bölgelerdeki kamu borçlarının vergileri geçmişte 99 depreminde terkin edilmiş
idi. Acaba bu yine kamu borçları açısından gerek Simav depremi -bu doğal
afettir- gerek Van depremi terkin edilseydi adalet duygusu daha onarılmaz
mıydı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim.
Efendim, bazı belediyeler ihalelerden
damga vergisini kesiyorlar, ihale karar harçlarını alıyorlar, bir de birden
fazla yıla sâri inşaatlarda da Gelir Vergisi Kanunu’na göre tevkifat
yapıyorlar. Şimdi, 6111 sayılı Kanun’un geçici 17’nci maddesine göre Ankara
Belediyesinin, İzmit Belediyesinin, İstanbul Belediyesinin ve Manisa
Belediyesinin bu Kanun’a göre tahsil ettiği damga vergisi, vergi tevkifatı ve ihale karar harçlarının terkin edilen miktarı
nelerdir? Bu Kanun’un… Terkinden sonra da bunlar tahsil etmişler midir?
Bülent Bey orada oturuyor. Bülent Bey
Manisa Milletvekiliyken oradaki bir Sümerbank arazisini 3 milyon 750 bin liraya
sattılar. Sonradan bunun üçte 1 hissesini o alan Manisa grubu bunu 46 milyon
dolara sattı. Şimdi, Bülent Bey’in bu satıştan haberi var mıdır, bir katkısı
var mıdır? Yoksa, neden bu ihaleyi engellemedi, devleti bu kadar zarara soktu?
Bir de son, emekli maaşlarıyla ilgili…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Niye kestin
Sayın Başkan, sürem dolmadı daha?
BAŞKAN – Süreniz doldu efendim, süreniz
doldu. Tekrar söz isterseniz veririm.
Sayın Reşat Doğru, Tokat
Milletvekilimiz…
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Benim sorum Sayın Bakanımızadır:
Hükûmet olarak Kuzey Anadolu fay hattı gibi depreme riskli bölgelerde, resmî
daireler başta olmak üzere, bütün binaların depreme dayanıklılık testiyle
ilgili bir çalışma yapılmakta mıdır? Çürük binaların yıkılması ve tekrar
yapılmasıyla ilgili herhangi bir destek verilebilir mi?
Diğer ikinci soru olarak: Anadolu
şehirlerinde, il ve ilçelerinde, köylerde ruhsatlı bina yapılırken yaklaşık
yirmi beşe yakın evrak istenmektedir. Dolayısıyla, insanlar ruhsatlı bina değil
de ruhsatsız bina yapmayı daha evvel şey görmektedirler. Dolayısıyla da, bu
ruhsatsız binaların yapımı kolaylaşınca… Yani, üç tane evrak isteniyor,
ruhsatlı binaya yirmi beş evrak isteniyor. Bununla ilgili, en azından depremle
ilgili sıkıntısı olan yerlerde ruhsatların verilmesi noktasında bazı çalışmalar
yapılabilir mi veyahut da ruhsat harçları kaldırılabilir mi bazı bölümlere diye
öğrenmek ister, teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Tanal, tekrar sisteme
girmişsiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür
ederim Başkanım, zaman olduğu için, soru için tekrar sisteme girdim.
Diyarbakır Adliyesinde tutuklular ifade
için bekletildiğinde, tutukluların bulunduğu alanda uzun süreden beri -yani iki
üç seneden beri- temizliğin yapılmadığı, suların akıtılmadığı, yani oradaki
tutukluların medeni, uygar ihtiyaçlarını temin etme alanından yoksun olduğu
şikâyetleri bize geliyor. Bu, aynı zamanda bir eziyet suçunu teşkil eder.
Bununla ilgili ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Genç, tekrar mı söz istiyorsunuz?
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim.
Efendim, Bülent Bey’in, son emekli
maaşıyla beraber maaşı herhâlde 4 bin civarından 12 milyara artırıldı, kendisi
bu konuda idare mahkemesine veya Danıştaya dava açmış
mıdır? Açmışsa bu emekli farkı kaç lira alacaktır? Onu da halkın öğrenmesi
lazım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Hükûmet adına Başbakan Yardımcımız
Sayın Arınç, buyurun efendim.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ
(Bursa) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Mehmet Ali Susam Arkadaşımızın sorusu
öncelikle Komisyona oldu. Esnaf ve sanatkârlarla ilgili ESDEP Projesi’nin ne
durumda olduğunu, Maliye Bakanlığımızın ne yaptığını, bu konuda hangi
aşamalarda bulunduğunu sordu. Biz Gelir Vergisi Kanunu’nun yeniden yazım
çalışmalarının sürmekte olduğunu, bu konuda, söyleyebiliriz. Komisyon
Başkanımızın ilave edeceği bir husus var mı, bilmiyorum.
Sayın Aslanoğlu “Yapılandırmadan dolayı
yüzde kaç oranında sonuç alınmıştır? 2 defa ihlal edenlere fırsat verilecek
midir?” Ve spor kulübü yöneticileriyle ilgili bir sorusu var. Tabii, çok verilere
dayanması gereken bir cevap hazırlığına ihtiyaç var. Bunu yazılı olarak da
cevaplandırabilirim. Ama arkadaşlarımdan aldığım bilgiye göre, 6111 sayılı
Kanun kapsamında 39,4 milyar lira yapılandırılmış, 14,5 milyar Ocak 2012 sonu
itibarıyla tahsil edilmiş, bu oran yüzde 37’ye tekabül ediyor. Kanun’u hiç
ödeme yapmayarak yaklaşık 800 bin mükellef ihlal etmiş. Bu sayı,
yapılandırmadan yararlanmak üzere başvuran mükelleflerin de sayısal olarak
yüzde 15’ine tekabül ediyor.
Sayın Dinçer’in sorusu daha çok Gençlik
ve Spor Bakanımızla ilgili. Pendik’te kamulaştırılan bir arazinin spor tesisi
olarak yapıldığını, sonra da bundan dönüldüğünü ifade ediyor. Buna yazılı cevap
vermemiz gerekecek.
Yine, Sayın Tanal, komisyona sormuş.
“Kanun tekniği açısından gelen bu komisyon raporu doğru mudur, yerinde midir?”
diyor. Ona komisyon cevap verir.
Sayın Tanal “Diyarbakır Cezaevindeki
tutukluların şikâyetleri geliyor. Bu konuda ne yapmayı düşünüyoruz?” Sayın
Adalet Bakanımıza konuyu iletiriz.
Sayın Genç’in bir sorusu var. “Bülent
Bey” dediğine göre beni kastetmiyor anlaşılan çünkü ilk defa böyle bir cümleyi
duyuyorum, bugüne kadar “Bülent Bey” hiç dememişti!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yok, Bülent Arınç’ı kastediyorum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ
(Bursa) – Birinci sorusu: 6111 sayılı Kanun’da belediye alacakları da
yapılandırılmıştır, vergi alacakları terkin edilmemiştir.
“Manisa’da yapılan Sümerbank
özelleştirmesiyle ilgili ihaleyi neden engellemedi?” buyuruyorlar. Benim böyle
bir yetkim yok, o tarihte Meclis Başkanıydım.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam, işte, sen
o zaman Meclis Başkanıydın!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ
(Bursa) – Sayın Reşat Doğru’nun sorusuna da yazılı cevap vereceğim.
Milletvekillerinin emeklilik
maaşlarının ne miktarda olduğunu arkadaşımız bana sormuşlar. Bu Kanun bu
Meclisten çıktı biliyorsunuz ancak şunu söyleyeyim: Meclis Başkanı olarak görev
yapmış olanlara 2008’den önce yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kanunu
başbakanlar ve cumhurbaşkanları için düzenlenen hükmün arasına Meclis
başkanlarını da koymuştu. Kanun 1 Ekim 2008’de yürürlüğe girdi. Bir arkadaşımız
sürekli olarak benim de bu Kanun’dan yararlandığımı, dolayısıyla Başbakanlık
yaparak ayrılmış olanların alacağı maaş kadar benim de maaş aldığımı ifade
etmişti. Doğrusu o değildir. 1 Ekim 2008’de yürürlüğe giren Kanun’dan ben
Meclis Başkanlığından ayrıldıktan sonra yararlanamadım çünkü Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının bürokratlarından bir şube müdürü “Kanun yürürlüğe
girdikten sonra hüküm ifade eder. 1 Ekim 2008’den sonra Meclis Başkanlığından
ayrılacak olanlara bu hüküm uygulanır.” dedi. Boynumuz kıldan ince. Ben dâhil,
geçmişte Meclis Başkanlığı yapan 11 arkadaşımız bu Kanun’dan yararlanamadı,
Rahmetli Sabit Osman Avcı da dâhil olmak üzere.
Bu konuyu arkadaşlarımızla zaman zaman
aramızda konuştuk. Sayın Hamzaçebi de bu konuşmalarımızın tanığıdır. Fakat yeni
bir kanun çıkarılmasına ihtiyaç olduğu, başka yapılacak bir şey olmadığı
söylendi. Benden sonra Meclis Başkanlığı yaparak görevden ayrılmış olan Sayın
Köksal Toptan bu Kanun’dan yararlandı, Sayın Mehmet Ali Şahin de bu Kanun’dan
yararlandı ama ben dâhil benden önceki en yaşlı, kıdemli Meclis Başkanımız
Kemal Güven de dâhil olmak üzere 11 sayın Meclis başkanı bundan yararlanamadı.
Son çıkarılan kanunların içerisinde
43’üncü maddeden Meclis başkanları, Danışma Meclisi başkanları, Temsilciler
Meclisi başkanları da dâhil olmak üzere -bu kanundan- yararlanabilecekleri
ifade edildi. Bir eksiklik giderildi. Ben şu ana kadar bu maaşı almamıştım,
emekli bir milletvekili olarak, aynı zamanda aktif milletvekili olduğum için
2.500 veya 3.000 liraya yakın bir emekli maaş alıyordum, bu kanun yürürlüğe
girdikten sonra mevcut Meclis başkanlığı yaparak görevden ayrılmış olanlar ne
kadar alacaksa ben de o kadar alacağım Kamer Bey.
Hepinize teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – 12 milyar
alıyorsun, söyle canım!
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Arınç.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan,
benim sorum cevaplandırılmadı, özür dilerim, bu doğal afet…
BAŞKAN – Bir saniye… Bir saniye…
Tekrar sisteme girmişsiniz, buyurun
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli
Başkanım, doğal afetlerle ilgili kamu alacaklarının terkinine ilişkin de bir
sorum vardı, Sayın Bakanımız herhâlde yoğun soru temposuyla atladı ama bunu da
cevaplandırırlarsa sevinirim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ
(Bursa) – Bu sorunun cevabı yani onların da yararlanması konusunda Maliye
Bakanlığımızın görüşü yeni bir yasa çıkarılmasına ihtiyaç vardır şeklinde. Bu
konuda bir hazırlık yapılıp yapılmayacağını ayrıca Sayın Tanal’a ve
arkadaşlarımıza bildirelim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arınç.
Değerli milletvekilleri, teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Maddelerine geçilmesi kabul
edilmiştir.
Şimdi on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.32
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 18.52
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 62’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
150 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Şimdi, teklifin 1’inci maddesini okutuyorum:
6111
SAYILI BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL
SAĞLIK SİGORTASI KANUNU VE DİĞER BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 13/2/2011 tarihli ve 6111
sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 168 inci maddesinin birinci fıkrasına
"bir aya kadar" ibaresinden sonra gelmek üzere, "yabancı
ülkelerde de faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden, Ekonomi Bakanlığı
tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede
faaliyette bulunan ve bu ülkedeki faaliyetleri nedeniyle durumları 213 sayılı
Kanunun 13 üncü maddesine göre mücbir sebep hali kabul edilenlerin, bu Kanun
kapsamında alacakları yapılandırılan alacaklı idarelere mücbir sebep hallerinin
devam ettiği süre içinde ödemeleri gereken taksitlerin ödeme süreleri ile 213
sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre doğal afet nedeniyle mücbir sebep hali
ilan edilen yerlerdeki dairelere (alacaklı idarelere) doğal afetin vukuu
tarihinden itibaren ödenmesi gereken taksitlerin ödeme süreleri, mücbir sebep
halinin bitim tarihini takip eden aydan başlamak üzere topluca veya ayrı ayrı
bir yıla kadar" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN – Sayın üyeler, İç Tüzük’ün 81’inci maddesine göre gruplar adına birer üyeye,
Komisyon ve Hükûmete onar dakika; şahısları adına iki üyeye beşer dakika söz
verilecektir.
Gruplar adına Cumhuriyet Halk
Partisinden Umut Oran, İstanbul Milletvekili; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mustafa Kalaycı, Konya Milletvekili; şahısları adına Mustafa Şahin,
Malatya Milletvekili; Akif Hamzaçebi, İstanbul Milletvekili; Kamer Genç,
Tunceli Milletvekili söz istemişlerdir.
İç Tüzük’e
göre şahsı adına 2 milletvekiline söz verilecektir.
Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Umut
Oran.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UMUT ORAN (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
150 sıra sayılı Teklif’le
Hükûmet hem Libya’daki olaylara hem de Van’da yaşanan deprem nedeniyle oluşan
zarara koruma getirmeyi hedefliyor. Bu güzel ancak bu biraz geç kalmış bir
adım. Arap Baharı başladığı zaman hepimiz bir gerçeği gördük. Neydi o gerçek?
Yurt dışında yatırım yapan girişimcilerimizi koruyacak bir destek mekanizması
yok. Ülkemizde zengin petrol yatakları yok, ülkemizde doğal gaz kaynakları yok,
ülkemizde elmas yok ama ülkemizde girişimciler var. Bakın, Türk girişimcisi,
Türk müteahhidi bugün 91 ülkede 200 milyar dolara yaklaşan bir iş hacmini yakalamış
durumda. Birçok ülkede yatırımlarımız var ancak buradaki yatırımları koruyacak
sigorta sistemimiz yok, hâlbuki bunun dünyada örnekleri var, mevcut. Amerika
Birleşik Devletleri’nde OPIC, Almanya’da HERMES, Fransa’da COFAS, bu tür siyasi
risklere karşı ciddi korumalar sağlıyor. Bizde böyle bir mekanizma yok. Hükûmet
muhataplarıyla rica minnet işi götürmeye çalışıyor, firmalar da alacaklarını
tahsil etmek için dil döküyorlar.
Bu yasanın temel gerekçesi olarak
Libya’daki siyasi gelişmeler gösteriliyor ve Van gösteriliyor. Yasanın bu
olumsuzluklardan etkilenenlere yardım amacı var, bu da güzel ama bugün hâlâ
Hükûmet kaç Türk firmasının Libya’da zarar gördüğünü ya da zararın toplam
meblağını kamuoyuyla paylaşmış değil. Yani hem zararı kesin olarak bilmiyoruz
hem de Hükûmet geç kalmış bir adım atmış oluyor.
Değerli arkadaşlarım, Hükûmet diyor ki
“Bu adımı sosyal devlet ilkesi gereği atmak zorundayız.” Hükûmetin sosyal
devlet ilkesini hatırlamasından son derece memnun olduk ancak sosyal devlet
ilkesinin şefkatini Van’da Vanlılar da uzun zamandır beklemekteydi. Bu adımı
atmak için yüz yedi gün beklemek zorunda mıydık?
Biliyorsunuz, 23 Ekim ve 9 Kasım
tarihlerinde bu güzel şehrimizde, Van’da iki büyük deprem yaşandı. Bu depremler
sebebiyle halkımız, kardeşlerimiz can ve mal kayıplarına uğradılar, binlerce
öğrenci şehir dışına gitmek zorunda kaldı. Hükûmet koordinasyonu sağlayamadığı
için vatandaşlarımız mağdur oldu. Bazı dış yardımlar “Potansiyeli görmek
istiyoruz.” diye reddedildi, âdeta Van üzerinde deney yapıldı. Hasar tespit
çalışmaları doğru düzgün yapılmadı. Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay
yılbaşında Van’a gitti ve aynen şunu söyledi: “18 Ocak tarihinde Van’da çadır
kalmayacak, vatandaşlarımız konteynere yerleştirilmiş olacak.” Peki, soruyorum:
Ne oldu? Bakın, 28 Ocak tarihinde bir haber “Van’da hâlâ çadır yangınında
insanlarımız ölüyor.” Tam 11 kardeşimizi çadırda yangın sebebiyle kaybettik,
aralarında dört yaşında, iki yaşında çocuklar var. Yüz yedi gündür hâlâ devlet
yaraları saramadı, hâlâ koordinasyon sağlanamadı, hâlâ bez çadırlar
kaldırılmadı, hâlâ binlerce kardeşlerimiz bu koşullarda yaşamakta. Van’da
kalanlar ayrı mağdur, Van’dan göç edenler ayrı mağdur. Ancak, biz muhalefet
olarak Van ve deprem konusunu hiçbir zaman siyasi polemik yapmadık, iç siyasete
malzeme olarak kullanmadık, duyarsız bir muhalefet üslubu asla benimsemedik.
Gittik, Van’da deprem nöbeti tuttuk, halkımızın acısını paylaştık, yapıcı bir
şekilde Hükûmete yol göstermeye çalıştık, çözüm önerilerimizi sunduk ve dedik
ki: “Meclis bir araştırma komisyonu kursun, ekonomik ve sosyal hayatı nasıl
canlandırabiliriz bunu beraber değerlendirelim, adımları hep beraber atalım.”
Daha sonra, Van için, Van’daki kanaat önderleriyle hep beraber, onlarla
birlikte kapsamlı bir teşvik paketi hazırladık ve bu teşvik paketini Ekonomi
Koordinasyon Kurulunun tüm üyeleriyle paylaştık. Bu teklifi neden hazırladık?
Van ekonomisini güçlendirmek, sosyal barışa destek olmak, insanlar 1 jelikan mazot için ölmesin diye hazırladık. Maalesef,
Hükûmet bu önergeyi de gündeme getirmedi.
Peki, neydi bu teklif? Baktığınız
zaman, hayvancılık için Van en uygun bölge. İklimi müsait, eksi 20-artı 30
derece; çayır mera alanı olarak Türkiye'nin en zengin iki ilinden bir tanesi ve
buna ilave, Vanlılar hayvancılığı biliyor, sektöre hâkim. Yani esasında,
baktığınız zaman Van’da her şey var; hayvancılığı bilen insan var, çalışacak
insan var. Yani balık gibi; balık tutmasını bilen insan da var, balık da var.
Önemli olan, devletin burada yapması gereken, gerekli altyapıları, gerekli
yatırım imkânlarını, rekabet şartlarını koymak.
O teşvik paketinde şunlar vardı: Eski
yeni ayrım yapmadan herkese uygulanmasını istedik, asgari ücret üzerindeki işçi
işveren payı kaldırılsın istedik, yatırım indirimi sağlansın istedik, nakliye
desteği verilsin istedik, enerjide özel vergilerin alınmamasını istedik ve en
az süre olarak da on yıllık bir sürede bu teşvik uygulansın istedik.
“Bu da yetmez.” dedik. Van için dedik
ki: “Deprem nedeniyle zarar gören tüm gerçek ve tüzel kişilerin kullanmakta
olduğu bütün kredileri, ticari, bireysel, kamu, özel banka ayrımı yapılmadan
faizsiz olarak ertelensin. Birikmiş faizlerini de devlet karşılasın.” Bunun da
kanun teklifini verdik fakat bununla ilgili de şu ana kadar hâlâ görüşülmedi.
Değerli arkadaşlar, Hükûmetin önemli
bir sorunu var; ortak aklı çalıştıramıyor, ortak akıldan yararlanamıyor,
muhalefetten gelen bütün teklifleri reddediyor, yok sayıyor. Ortak akıl olmadan
demokrasiden bahsedemeyiz. “Her şeyi ben bilirim.” anlayışı demokrat bir
anlayış değildir. Bu tür anlayış baskıcı, totaliter, otoriter bir anlayıştır.
Paul Auster’le ağız dalaşı yapmak için beş gün
uğraşmak yerine bir günü Van’a ayıracak kadar sorumluluk sahibi olmamız
gerekiyor. Bizim için, milletimizin hayrı, onların menfaati bu kısır tartışmaların
çok üstündedir. O yüzden bu teşvik paketini önce Hükûmetle gittik paylaştık.
Diyoruz ki kibirle bir yere varılmaz; öfkeyle, sinirle, kavgayla, dövüşle ülke
yönetilmez çünkü bu kibrin bedelini bugün Vanlılar öder, yarın bütün Türkiye
öder.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
şimdi, Van bizden bir adım bekliyor, bugün hep birlikte bu adımı atmalıyız. Bu
sayede Van’a da destek vermiş olacağız. Vanlıların derdine tam olarak derman
olmak için, onların yaralarını sarmak için bir şeyler yapmamız gerekir; bu
konuyu ciddiyetle, dikkatle gündemimize almamız gerekir. Gelin hep birlikte Van
için somut adım atalım. Bir araştırma komisyonu kuralım. Hükûmet de kendilerine
sunmuş olduğumuz bu teşvik projesini hayata geçirsin, yani bunu muhalefet
getirdi diye bir kenara bırakmasın. Sonuç itibarıyla, bu teşvik, Van’ın kendi
yağıyla kavrulmasını ve kendi kendine ekonominin, işin, aşın, sosyal barışın
orada tesis edilmesini sağlayacak. Gelin hep beraber Van’a muhtaç olduğu
desteği, ilgiyi el birliğiyle gösterelim ve Van için bir umut olalım.
Hepinize teşekkür eder, saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Oran.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Sayın Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun Sayın Tan. (BDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
BDP GRUBU ADINA ALTAN TAN (Diyarbakır)
– Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 6111 sayılı Kanun’da yapılması düşünülen
değişikliklerin 1’inci maddesiyle ilgili görüşlerimi arz etmek üzere
huzurlarınızdayım.
Sevgili arkadaşlar, bu Kanun’da tarif
edilen iki ayrı nokta var. Bunlardan birisi 213 sayılı Kanun’un 13’üncü
maddesi, diğeri de yine 213 sayılı Kanun’un 15’inci maddesiyle ilgili
düzenlemeler.
213 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesi,
politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunan ve bu
ülkedeki faaliyetleri nedeniyle durumları göz önünde bulundurulan firmalar ve
tüccarlarla alakalı. Öncelikle bu maddenin açıklığa kavuşturulması gerektiğine
inanıyorum çünkü “politik risk” kavramı oldukça geniş bir kavram. Bugün baktığınız
vakit “Burada anlaşılmayacak ne var? İşte yanı başımızda Libya’da, Suriye’de
politik risk var.” diyebilirsiniz ama aynı şekilde bana göre Yunanistan da aynı
kapsamın içinde. Ödeme zorluğu içerisinde olan Yunanistan benzeri Macaristan,
Portekiz, İspanya, İtalya gibi ülkeler de aynı kapsamda.
Yine aynı şekilde Afrika’da birçok ülke
sürekli çalkantılar içerisinde, Asya’da yine bu durumda olan birçok ülke var,
buna Afganistan da dâhil.
Onun için öncelikle bu maddeyle ilgili
tanımın hiçbir inisiyatife yani keyfî inisiyatife yer bırakmayacak şekilde
tarif edilmesi lazım. Yoksa dünyanın herhangi bir yerinde kendi hatasından
dolayı sıkıntıya düşen bir tüccarın bu zararını Hükûmetten tazminine yol açacak
davranışlar ve düzenlemeler kanunun suistimali anlamına
gelir.
İkincisi de, yine 213 sayılı Kanun’un
15’inci maddesiyle ilgili: Burada da doğal afet nedeniyle mücbir sebep hâli
ilan edilen yerlerden bahsediliyor.
Burada da işte en son Van depreminde bu
sıkıntıları yaşadık. Burada da nasıl bir yöntem takip edilecek? Bunun kapsamı
hangi çerçevede belirlenecek? Yine açık ve seçik bir şekilde ifade edilmesi
lazım.
En son geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük
Millet Meclisine Vanlı üniversite öğrencileri geldiler. Bunların bir kısmı
paralı vakıf üniversitelerinde öğrenim görüyorlar, bir kısmı devlet
üniversitelerinde. Bunların önemli bir kısmı ailelerin içine düştüğü bu
sıkıntılardan dolayı üniversite yıllık öğrenim harçlarını ödeyemiyorlar, vakıf
üniversitelerindeki ücretlerini ödeyemiyorlar ama bu konuyla ilgili Afet Koordinasyon
Kurulunun aldığı, benim bildiğim kadarıyla -bugün sabaha kadar yaptığım
incelemelere kadar, öğlene kadar yaptığım incelemelere kadar- alınmış bir karar
yok ancak üniversitelerin kendi senatolarında aldıkları kararlar var, o da bazı
üniversitelerin ki Kıbrıs’taki üniversitenin Rektör Yardımcısıyla da bizzat
görüştüm. Dolayısıyla bu afet kapsamının da doğru olarak yine tanımlanması lazım ve kimlere hangi yardımların
yapılacağının da yine derli toplu şekilde açıklığa kavuşturulması lazım.
Sevgili arkadaşlar, bu düzenlemelerin
bir yıl ile yani afetin sona ermesini
takip eden bir aydan sonraki bir yıl yerine iki ay ve iki yıl olarak
düzenlenmesini teklif ediyoruz çünkü bu yaraların sarılması, tüccarın, esnafın,
vatandaşın bu afetin yükünü biraz olsun hafifleterek gündelik hayatında normale
dönmesi maalesef zaman alıyor. Keşke daha hızlı bir iyileşme süreci olsa da bu
süre daha da kısaltılmış olabilse.
Bu görüşlerimi arz ettikten sonra,
konuşmamın bu diğer ikinci bölümünde de Muş Milletvekilimiz Sayın Sırrı Sakık’ın Sayın Bülent Arınç’a
yönelttiği ancak cevabını alamadığı soruyla ilgili de bir şeyler söylemek
istiyorum.
Sevgili arkadaşlar, Sayın Bülent Arınç,
tabii ki Türkiye siyasetinin tecrübeli, yine tabiri caizse, duayen
siyasetçilerinden birisi. Mutlaka her siyasetçinin söyledikleri dikkate alınır
ama bazı siyasetçilerin, tecrübeli, bilgili, deneyimli ve bulundukları konum
itibarıyla da etkili insanların söyledikleri biraz daha dikkate alınır. Bu,
siyasetin genel bir kuralıdır. Sayın Bülent Arınç’ın
çok yakın bir zamanda bu kürsüden yaptığı konuşma, Barış ve Demokrasi
Partisinin milletvekilleri tarafından, tamamı tarafından alkışlandı. Neydi bu
konuşma? Cumhuriyet tarihiyle ilgili ciddi bir muhasebeydi, Sayın Şerafettin
Elçi’ye, Sayın Leyla Zana’ya yanlışlıklar yapıldığı
noktasında tespitlerdi, Sayın Pervin Buldan’ın acısının paylaşılmasıyla ilgili
tespitlerdi. Bunların hepsi doğruydu ve bunlar söylendikten sonra da Kürtlerin
bütün meşru haklarının, eğitim hakkı dâhil -bunlar işte kelime kelime zabıtlarda var- verileceğiyle ve bu verilmenin de
bir lütuf olarak değil, bir hak olarak, bir mecburiyet olarak verileceğiyle
ilgili beyanlardı. Bunların hepsinin altına ben ve arkadaşlarım imzalarımızı
atarız. Peki, sorun nerede? Sorun şurada: Türkiye’de biz Adalet ve Kalkınma
Partisi Hükûmetini her eleştirdiğimizde Türkiye’deki Kürt vatandaşlarımız -şu
an yarıdan fazlası hâlâ Adalet ve Kalkınma Partisine oy veriyor- şunu
söylüyorlardı: “Çözüm gelecek. Bütün haklar tanınacak. Yeni Anayasa bir
fırsattır. Sabırlı olun, bu sabrın sonucunda bütün bu haklar bir zaman
içerisinde, bir termin içerisinde tanınacak ve
Türkiye yeni bir toplumsal mutabakata kavuşacak.” Ve son konuşma buna en büyük
örnek olarak gösteriliyordu ama maalesef ondan sonra bir Diyarbakır seyahati
–ki benim de katıldığım- ve arkasından da geçenlerde bir televizyon programında
-Sayın Sırrı Sakık’ın da soru olarak yönelttiği-
talihsiz ifadeler bu ümitleri tekrar boşa çıkardı. Burada iki ifade var yani
konuşmanın tamamını söylemiyorum, cımbızla da almıyorum. Konuşmanın içerisinde,
Türkçenin bir medeniyet dili olduğu cümlenin akışı içerisinde ifade ediliyor,
daha sonra da Kürtçe ana dilli eğitimin bugün niye mümkün olamayacağı, Kürtlere
bir faydasının olmayacağı anlatılırken de “Kürtçe bir medeniyet dili midir?”
diye bir soru yöneltiliyor. Yani burada da ince bir politika var, hüküm ifade
eden bir cümle değil, bu hüküm zımnen soru olarak soruluyor.
Şimdi ben burada iki şey üzerinde
durmak istiyorum. Bir, Türkiye'nin sorunlarının çözümünde kendilerine ümit
bağlanan siyasetçilerin, oturmuş, imbikten geçmiş, çok düşünülmüş ve ondan
sonraya, geriye dönüşü olmayan fikirleri olması lazım. Allah rahmet etsin,
Millî Nizam Partisinde, Millî Selamet Partisinde Diyarbakır’da Hacı Sabri Özyaramış diye bir ağabeyimiz vardı, vefat etti, şalvarlı,
sakallı, takkeli bir çarıklı erkânıharp, bize ders verirken –ki babamız
yaşındaydı, belki daha da büyüktü- “Evladım, dikkat edin, siyasetin estağfurullahı olmaz. Ağzınızdan söz çıktı mı gitti, sahip
olun buna.” derdi. Onun için, siyasette sık sık “estağfurullah” denilen
sözlerin edilmemesi lazım. Burada, Türkiye’de Hükûmetin yeni projesi nedir?
Eğer Kürtçe ana dilde eğitim de olmayacaksa, bölgesel yönetim olmayacaksa,
Kürtler bir halk olarak, eşit, kardeş ortak bir halk olarak kabul
edilemeyecekse o zaman çözüm nedir, nerededir, hangi bahardadır? Ve AK PARTİ
içerisindeki Kürt milletvekillerinin de, insaf sahibi Kürt olmayan diğer
milletvekillerinin de bu durumu değerlendirme ve muhasebe yapma mecburiyetleri
vardır.
Sevgili arkadaşlar, bugün bir anket
yayımlandı bir gazetede, AK PARTİ’nin oyları yüzde 54
gözüküyor. CHP konuştukça AK PARTİ artıyor ama AK PARTİ konuştukça da BDP’nin oyları artıyor. Bu duruma dikkatlerinizi çekiyorum.
Siz, Konya’da, Maraş’ta, Erzurum’da, Gümüşhane’de yüzde 60 aldınız, yüzde 70
aldınız, Cumhurbaşkanı oldunuz, başkan oldunuz, padişah oldunuz. Şırnak’ı,
Hakkâri’yi, Diyarbakır’ı kaybederseniz bu bir Pirus
Zaferi’dir. Makas açılıyor, Kürtlerin ümitleri gittikçe azalıyor.
Yine bugün, bu araştırmayı yapan
arkadaşın ifadesi; -mümkün olduğu kadar düzgün cümleler kurarak meramımı ifade
etmeye çalışıyorum- yüzde 2,3 son altı ayda AKP’den BDP’ye
akış olduğunu söylüyor, bu 1 milyon kişiye tekabül ediyor arkadaşlar, 1 milyon
seçmen. Ne oldu da 1 milyon seçmen bugün AKP’den BDP’ye
doğru aktı? Doğru değildir, yalandır, atıyor diyebilirsiniz; ben sadece durumu
size arz ediyorum.
Sevgili arkadaşlar, bir proje ortaya
konulması lazım, doğru düzgün bir çözüm ortaya konulması lazım ve bu çözümün
bütün Orta Doğu’yu kapsaması lazım.
Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tan.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 150 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, geçen yıl çıkarılan
6111 sayılı Kanun ile otuz civarında kamu idaresinin alacakları yeniden
yapılandırılmıştır. Teklifin bu maddesi,
iki ayrı konuda borçluların 6111 sayılı Kanun kapsamında ödemeleri gereken
taksitlerinin ödeme süresinin uzatılması için Bakanlar Kuruluna yetki
verilmesini düzenlemektedir. Bu konulardan biri, yabancı ülkelerde de
faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden, Ekonomi Bakanlığı tarafından
olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunan
ve bu ülkedeki faaliyetleri nedeniyle durumları 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu’nun 13’üncü maddesine göre mücbir sebep hâli kabul edilenlerin ödemeleri
gereken taksitlerin ödeme sürelerinin mücbir sebep hâlinin bitim tarihini takip
eden aydan başlamak üzere topluca veya ayrı ayrı bir yıla kadar uzatılması
konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmesidir.
213 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesine
göre mücbir sebepler, vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine
engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk; vergi ödevlerinin
yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi
afetler; kişinin idaresi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler; sahibinin
iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış
bulunması gibi hâllerdir.
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi
Başkanlığınca yayınlanan 1/3/2011 tarihli ve 45 sayılı Vergi Usul Kanunu
sirküleri ile bu maddede geçen “gibi hâller” hükmünün benzeri durumlarında bu
kapsamda değerlendirilebilmesine imkân sağlamış olduğu ifade edilerek, Libya’da
meydana gelen olayların mücbir sebep olarak değerlendirilmesi ve bu olaylardan
etkilenen mükelleflerin durumunun Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesi
uyarınca mücbir sebep hâli olarak kabul edilmesinin mümkün olduğu belirtilmiş
ve buna göre bahsi geçen olaylardan etkilenen mükelleflerin durumlarını ispat
ve tevsik eden bilgi ve vesikalarla etkilendikleri süreyi de belirtmek
suretiyle gelir ve kurumlar vergisi bakımından bağlı bulundukları vergi
dairesine müracaat etmeleri gerektiği, mükelleflerin müracaatlarının tetkik
edilmesi neticesinde olaylardan vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel
olacak derecede etkilendiklerinin anlaşılması hâlinde durumları mücbir sebep
kapsamında değerlendirilerek Vergi Usul Kanunu’nun ilgili hükümlerinden
yararlandırılacağı ifade edilmiştir. Bu maddeyle de 6111 sayılı Kanun
kapsamındaki alacakların aynı şekilde değerlendirmeye tabi tutulması
amaçlanmaktadır. Ancak, düzenleme birçok subjektif
unsur içermektedir. Ekonomi Bakanlığı olağanüstü politik riskin gerçekleştiği
tespit edilen ülkeyi nasıl belirleyecek? Suriye, Mısır, Yunanistan gibi
ülkelerde politik risk var mıdır, yok mudur? Bu bakış açısına göre değişebilir.
Bunun kriterleri ne olacak? Söz konusu ülkelerde olaylardan etkilenen
mükellefler durumlarını nasıl ispat ve tevsik edecek? Hangi bilgi ve vesikaları
sunacak? Etkilendikleri süre nasıl belirlenecek? Mücbir sebep hâlinin bitim
tarihi nasıl belirlenecek? Bütün bunlar birtakım belirsizlikleri beraberinde
taşımaktadır.
Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan
görüşmelerde bu konulara ilişkin sorduğumuz sorulara yine bu konuda düzenleme
yapılması için müracaat eden firma ya da sivil toplum kuruluşu olup olmadığı ve
bunların kimler olduğu yönündeki sorularımıza tatmin edici cevaplar
alınamamıştır. Bu itibarla, bu maddenin uygulanabilirliği konusunda
kaygılarımız bulunmaktadır. Ayrıca, keyfî uygulamalara meydan verecek bir
düzenleme olarak görmekteyiz. Bu düzenleme Libya’da iş yapan firma ve
müteahhitlerimizin esas sorunlarına bir çözüm getirmemektedir. Alacaklarını
tahsil edememiş, şantiyelerini, iş makinelerini bırakıp gelen firmalarımızın bu
sorunlarının çözümü için Hükûmet tarafından gerekli girişimler yapılarak
yaşadıkları mağduriyetler mutlaka giderilmelidir. AKP Hükûmetini İslam
dünyasına yönelik küresel projelere maşa olmak yerine vatandaşımızın,
firmalarımızın, müteahhitlerimizin haklarını ve alacaklarını alabilmeleri için
çaba göstermeye davet ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz maddenin içerdiği diğer konu da, 213 sayılı Kanun’un 15’inci
maddesine göre, doğal afet nedeniyle mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki
alacaklı dairelere doğal afetin vuku tarihinden itibaren ödenmesi gereken
taksitlerin ödeme sürelerinin, mücbir sebep hâlinin bitim tarihini takip eden
aydan başlamak üzere, topluca ve ayrı ayrı bir yıla kadar uzatılması konusunda
Bakanlar Kuruluna yetki verilmesidir. Bu düzenleme yeterli içerikte olmamakla
birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi olarak destekliyoruz.
Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan
görüşmelerde, bu düzenlemenin Simav ve Van depremi ile Rize’de meydana gelen
afeti kapsadığı ifade edilmiştir. Hâlbuki, ülkemizin birçok yerinde yaşanan
dolu, sel basması gibi afetler nedeniyle birçok vatandaşımız mağdur olmuştur ve
olmaktadır. Nitekim, son günlerde Hatay’da, Trakya’da ve ülkemizin değişik
bölgelerinde yaşanan sel ve yağış gibi felaketler sonucu birçok vatandaşımız
mağdur durumdadır. Uygulamada bu hususun mutlaka dikkate alınması gerektiğini
düşünüyoruz.
Geçen yılın mayıs ayında Simav’da baş
gösteren depremle ilgili henüz kalıcı tedbirler alınmamış ve endişeler ortadan
kaldırılmamıştır. Vanlı kardeşlerimizin dermanı ve takati tükenmişken Van’a
müjde olarak sunulan bu türlü düzenlemelerin de kısa vadede hiçbir yaraya
merhem olması söz konusu değildir. Vatandaşlarımız kara kışa karşı kar altında
çadır kentlerde hayat mücadelesi verirken, sizlere soruyorum, esnafa faizsiz
kredi verme, borçları erteleme, birçoğunun yararlanamadığı paranın maaş olarak
hak sahiplerine ödenmesi gibi uygulamaların ne gibi yararları olacaktır?
Hükûmet, Van’a siyasi kaygılardan uzak,
çıkar hesaplarından arınmış bir şekilde yaklaşmalı ve Türk milletinin sıcaklığı
ve şefkatiyle Van’ı çevrelemeli ve burayı kış aylarının insafına terk
etmemelidir. Vatandaşımızın hakkını karşılıksız vermeli, meskeni olmayan hiçbir
Vanlı kardeşimiz bırakılmamalı ve çaresizlik içinde uzanan her el kesinlikle
tutulmalı ve Van’a sahip çıkılmalıdır.
Türkiye üç ayı aşkın bir süredir,
Van’daki felaket zincirini ve acı verici doğal afetleri konuşmaktadır. Van’da
meydana gelen deprem afeti AKP’nin başarısızlığını ve yetersizliğini bir kez
daha tescil etmiştir. Felaketin başından itibaren yanlış teşhisler, isabetsiz
yorumlar, enkaz üzerinde yapılan siyasi gösteriler, kafa karışıklıkları, siyasal
propaganda arayışları depremin faturasını ağırlaştırmıştır.
Dünyanın yardımına koşma iddiasında
bulunarak milletimizin aklıyla ve zekâsıyla alay eden AKP Hükûmeti, bırakın
bunu, Erçiş’in, Van’ın elinden dahi tutmakta zorluk
çekmiştir. AKP Hükûmeti, sırf güçlü görünmek için uluslararası yardımları başta
reddetmiş ve sonra hepsine rıza göstermek zorunda kalmıştır. Çocuklar, analar,
babalar acılar içinde kıvranırken AKP ne yapabileceğini test etmeye ve gücünü
sınamaya kalkışmıştır. AKP’nin dağınık, dengesiz, düzensiz ve dejenere olmuş
siyasi tutumu Van’ı daha da zora sokmuştur.
Konuşmama son verirken buradan, başta
depremlerde olmak üzere doğal afetlerde vefat eden tüm vatandaşlarımıza Cenabıallah’tan rahmet diliyor, yakınlarına ve ailelerine
başsağlığı dileklerimi iletiyorum; kanun teklifinin de hayırlara vesile
olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kalaycı.
Şimdi, şahısları adına Malatya
Milletvekili Sayın Mustafa Şahin.
Sayın Şahin, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 150 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın, 6111 Sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin
1’inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkelerin ekonomik,
sağlık, ulaşım, eğitim, kültür ve benzeri birçok alanda kalkınmasının yegâne
yolu, mükelleflerden alınan vergilerdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bazı dış ülkelerdeki siyasal karışıklıklar sebebiyle yaşanan kaos ve
istikrarsız ortamdan dolayı o ülkenin vatandaşları olumsuz etkilenirken aynı
zamanda yabancı yatırım yapan sanayici ve iş adamları da olumsuz
etkilenmektedir. Bu ülkelerde faaliyette bulunan iş adamlarımıza vergi
yapılandırması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, doğal afetlerin meydana
getirmiş olduğu olumsuz sonuçlar buralarda faaliyette bulunan sanayici, iş
adamı, küçük ve orta ölçekli esnafla birlikte yatırımcıları da olumsuz
etkilemektedir. Bu duruma maruz kalan birçok şirket faaliyetlerine ara verirken
birçok iş yeri de kapanmak zorunda kalmaktadır. Doğal afetlerin yaşandığı bu
bölgelerde sosyal hayat ile birlikte ekonomi de bir anda sıfırlanma noktasına
gelmiştir. Dolayısıyla bu bölgedeki iş adamlarımıza ve esnafımıza vergilerini
yapılandırma ihtiyacı hasıl olmaktadır. Bir devletin baki olabilmesi için her
şeyden önce adil olması gerekmektedir. Elbette ki zor duruma düşmüş olan kişi,
kurum ve kuruluşların mağduriyetlerinin devlet tarafından giderilmesi ise
elzemdir. Kısacası, insanı yaşat ki devlet yaşasın düsturuyla hareket etmek de
bir zorunluluk hâlini almaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu düzenleme ile siyasal karışıklık yaşayan ülkelerde faaliyette bulunanların
ve doğal afetler sonucu zarar gören vatandaşlarımızın rahat bir nefes alması ve
işlerinin devamı sağlanacaktır. Bu durum da mükelleflerin vergi ödevlerinin
yerine getirilmesine engel olacak nitelikte kabul edilen mücbir sebeplerin
doğmasıdır. Bu mücbir sebeplerden doğal afetler, deprem, sel ve toprak kayması
sonucunda canını, malını veya en yakın sevdiklerini, varlıklarını kaybetmesine
yol açabilir. Bu doğal afetlere maruz kalan mükellefler bir anda iflasın
eşiğine veya ödeme gücü zorluğuna düşmektedirler. İşte, biz mükelleflerin
hayatlarını kolaylaştırabilmek için vergi ve kamu alacaklarına yeni bir
yapılandırmayı hayata geçirmekteyiz. Bu yapılandırma çerçevesinde
mükelleflerden alınan herhangi bir belge ibrazı istenmeden bu düzenlemeden
faydalanabileceklerdir.
Bu mücbir sebeplerden bir diğeri ise,
siyasal karışıklıklardan dolayı binlerce insanın öldüğü, ekmek kapıları olan iş
yerlerinin yakıldığı ve talan edildiği, dış ülkelerde yaşanan kaos ve
istikrarsızlık ortamından etkilenen bu mükelleflerimizin mevcut durumlarını
belgelemeleri şartıyla yapılandırmadan faydalanabilecek ve mağduriyetleri
giderilmiş olacaktır.
Yapılan bu değişikliklerle bu durumdaki
mükelleflerin Maliye Bakanlığına olan taksit ödemeleri yalnız değil, aynı
zamanda alacakları yapılandırılan tüm idarelere olan ödemeleri de esas
alınmaktadır.
Bu kanundaki değişikliklerin ülkemize
ve insanlarımıza hayırlara vesile olmasını diler, hepinize saygılar sunarım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şahin.
Şimdi konuşma sırası, İstanbul
Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi’nin.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kanun tasarısı yeniden yapılandırılan
vergi ve sigorta prim borçlarının ödenmesi uygulamasında ortaya çıkan çeşitli
sorunların çözümü amacıyla hazırlanmıştır. Ancak yapılan düzenlemelerde
birtakım teknik sorunlar olduğu kanaatindeyim. Bu konuşmamda onları ifade
etmeye çalışacağım.
Tasarının bu maddesinde yabancı
ülkelerde faaliyette bulunan mükelleflerle ilgili olarak o ülkede olağanüstü
bir politik riskin ortaya çıkması hâlinde bu mükelleflere yeniden yapılandırılan
vergi ve sigorta prim borçlarına ilişkin olarak bir ödeme kolaylığı
getirilmektedir. Ancak ifade tarzı daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Bu
sorun, bu madde, bu şekliyle sorun yaratabilir, şöyle ki: Madde diyor ki,
ilgili bölümünü okuyacağım: “Yabancı ülkelerde de faaliyette bulunan vergi
mükelleflerinden.” Yani bir mükellef hem Türkiye’de faaliyette bulunacak hem de
yabancı ülkede faaliyette bulunacak, “de” eki onu vurguluyor. Oysa mükellef
Türkiye’de kurulu olmakla, bir anonim şirket Türkiye’de kurulu olmakla birlikte
bütün faaliyeti yabancı ülkede olabilir. Bu durumda yararlanamaz. O zaman bunu
çözmek için “yabancı ülkelerde faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden” demek
daha doğru olur. Yani “de” ekini kaldırırsak sorun çıkmaz. Bu şekliyle sorun
çıkar. Bunu yorumla çözeriz diyebilir Maliye Bakanlığı ama kanunu zorlamış
olur. Bana göre yorumla çözemezler.
İkincisi, -bu, bu şekilde yazıldıktan
sonra, Ekonomi Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği
tespit edilen ülkeden söz ediliyor. Şimdi, Ekonomi Bakanlığına olağanüstü bir
yük veriyoruz. Tespit edecek, tespit için çalışmalar yapacak, ilgili ülkedeki
büyükelçiliğe yazacak, faaliyetlerde bulunacak. Oysa onun yerine “Ekonomi
Bakanlığınca karar verilen” denilirse bütün bu formaliteye gerek yok. Örneğin
Libya’da bir politik riskin olduğu ortaya çıkmıştır, başka ülkelerde de ortaya
çıkabilir.
Bir diğer konu, doğal afetin vuku
bulduğu –Van Erciş depreminden hareketle böyle bir düzenlemenin yapıldığı
anlaşılıyor- tarihten itibaren ödenmesi gereken vergilerle ilgili olarak mücbir
sebep hâli getiriliyor. Evet, güzel, iyi ama şunu sormak isterim ben Hükûmete:
23 Ekim 2011 tarihinde Van’da deprem meydana geldi. Van ekonomisi altüst oldu.
İnsanlarımızın yaşamı altüst oldu. Büyük bir yıkım meydana geldi özellikle
Erciş’te. Aradan yaklaşık dört aylık bir zaman geçti. 4’üncü aydayız. Hükûmet
acaba özellikle Erciş merkezli bu deprem nedeniyle varlıklarını önemli ölçüde
kaybeden mükelleflerimizle ilgili olarak bir terkin yasası hazırlığı içine
girmedi mi? Çoktan girmiş ve bunun Parlamentoya gelmiş olması gerekirdi.
17 Ağustos 1999 tarihinde Adapazarı’nda
meydana gelen depremde, 12 Kasım 1999 tarihinde Düzce’de meydana gelen
depremde, bu depremleri takiben o zamanki hükûmet, 26 Kasım 1999 tarihinde 4481
sayılı Kanun’u çıkardı. Bakın, dördüncü ayda. Çok daha büyük bir deprem vardı,
dördüncü ayda hükûmet kararını verdi. “Şuralarda şu vergileri terkin ediyorum.”
dedi, “Siliyorum.” dedi, “Şurada şu oranda siliyorum.” dedi, tavrını ortaya koydu,
mükellefler geleceğe rahat bir nefes alarak baktılar. Mükellef şimdi önünü
göremiyor.
Bir diğer konu, Van’da deprem meydana
geldi. Bu deprem, Van’la ilişkide bulunan diğer illerimizdeki mükellefleri de
etkiliyor. Oraya mal satmış, alacağı var, şimdi tahsil etmesi mümkün değil.
Şüpheli alacak olarak bunu kayıtlarına intikal ettirebilmesi için dava etmesi
lazım Van’daki mükellefi; insani nedenlerle dava etmesi mümkün değil. Bunun bir
yasayla çözülmesi gerekir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu sorunun çözümü
için bir yasa teklifi verdik. Ben verdim. Bekliyor ama o teklifi nedense
buralara getirmiyorsunuz. Getirmiyorsanız bari buraya bir madde ekleyelim,
burada bu sorunu da çözelim. Bence bu maddeyi oylamayalım, bu sorunları
düzeltelim. Popülizm yok bakın söylediklerimde. Bunu, o şekilde çözümü üreterek
oylayalım.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
Şimdi, madde üzerinde on dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapacağız.
Sisteme girmiş arkadaşlarımıza
sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Tanal, İstanbul Milletvekili…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür
ederim Başkan.
Şu anda Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, gerek milletvekillerinin yanında sekreter ve danışman olarak
çalışan aşağı yukarı 1.500-2 bine yakın personel var. Bunlar, 15 Ocak 2012
tarihi itibarıyla geçici görevliden sözleşmeli personel statüsüne geçirilmiştir
ancak bunların maaşları -1.400 lira eksik olarak- 15 Ocak ile 15 Şubat arası
ödenememektedir veya alınan maaşlar geri alınacaktır. Bu, bir adaletsizliktir.
Bunu düzeltmeyi düşünüyor musunuz? Bu birinci sorum.
İkinci sorum, Sayın Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç Bey, bir konuşmamda “Bu bir fantezi düşüncedir.” demiş idi.
Başbakanlık statüsü nasıl kurulur? Bunu mümkünse açıklar mısınız bana?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tanal.
Sayın Demir…
NURETTİN DEMİR (Muğla) – Teşekkür
ederim Başkan.
Hatay ilinde ocak ayı ortalarında
yaşanan sel felaketi Hatay’da çiftçiyi felç etmiştir. Yine, 6-7 Ocak
tarihlerinde de Köyceğiz ilçesinde büyük bir sel felaketi yaşandı; 261
narenciye üreticisi, 275 sera ve çiftçi, 3.062 arıcı zarar gördü; 5 köy su
altında kaldı ve altyapı hasarı oluştu. Bu bölgelerde hasarlar giderilecek mi;
zararlar karşılanacak mı; banka ve zirai krediler ötelenecek mi; kamu borçları
terkin edilecek mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Şandır…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kanunun genel gerekçesinde “tabii afet
yaşanan yerler” tanımı var. Tabii, bu tabii afet yaşanan yerlerin tanımında
hangi kanuna dayandırılacak? Eğer afet kanununa dayandırılacaksa varlığının
yüzde 40’ını kaybetmesi gerekiyor. Dolayısıyla Hatay’da, Muğla’da, Antalya’da
ve Türkiye'nin birçok bölgesinde yaşanan sel felaketi, aşırı yağışlardan dolayı
çiftçilerin uğradığı zararları karşılamak adına veya işte, borçlarını
yapılandırmak adına bu kanun kullanılabilecek mi? Değerli Arkadaşın sorduğu
sorunun devamı olarak tekrar ediyorum: Hatay’da, Muğla’da, Antalya’daki afet
yaşayan insanların borçlarını yeniden yapılandıracak mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şandır.
Sayın Aslanoğlu, İstanbul Milletvekili…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Sayın Bakan, örneğin -sayın milletvekilleri söyledi, Hatay’dır, Fethiye’dir-
önümüzdeki günlerde don olayı olduğu zaman, sel olayı olduğu zaman bu kanun
oralarda oluşacak herhangi bir tabii afette onları da içeriğine alacak mıdır,
yoksa onlar için gene ayrı bir kanun mu çıkaracağız? Bu kanunla bir bütünü
Vergi Usul Kanunu’nun içeriğine girmiş midir ve her seferinde yeni kanun mu
çıkaracağız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Kuşoğlu…
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu kanun Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülürken biz bu 6111’in gerekçesiyle ilgili olarak tatmin
edici bir cevap alamamıştık. Kaç Türk firması Libya’da zor durumda ve bahse
konu tutar nedir? Yani ne kadarlık bir meblağdan bahsediyoruz, bununla ilgili
bir bilgi verebilir misiniz.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Susam…
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Bakana
sormak istiyorum: Özellikle zor bir kışta birçok üreticimiz soğuk nedeniyle
zarara uğradı. Yağışlar, sel felaketi ve rüzgâr nedeniyle zarar gören birçok
üreticimiz var. Bu üreticilerimizin borçlarının ertelenmesi konusunda önemli
talepler var. Bunlardan bir tanesi de kesme çiçek üreticilerinin talepleridir.
Bunların, örtü altı üretim sigortası kapsamına çoğu giremiyor. Çünkü örtü altı
sigortası çok ciddi koşullar istediği için küçük üreticilerin bu konudan
yararlanamaması söz konusu. Bu anlamıyla Ziraat Bankasına bunların borçları
var. Bu borçların ertelenmesini ve SGK borçlarının ertelenmesini düşünüyor mu?
Çiçekçilikte uygulanan yüzde 18’lik KDV oranı, çok ciddi şekilde, kayıt
dışılığın da olduğu bu sektörde kayıt içinde olanları zorlamaktadır. KDV
oranlarının düşürülmesini düşünüyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.
Sayın Bakanım -beş dakika- şu anda sıra
sizde.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ
(Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Tanal Arkadaşımızın, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde çalışan personelin özel durumuyla ilgili sorusuna
konuyla ilgisi olmaması sebebiyle -ben de bilgi sahibi değilim- cevap
veremeyeceğim.
“Başbakanlık statüsü nasıl kurulur?”
diye bir soru sordu. Bununla ilgili, Başbakanlık teşkilatıyla ilgili bir
kanunumuz var. Ama kendisiyle görüştüğümüzde bana bu soruyu değil…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Doğru.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ
(Bursa) – …Başbakan yardımcılarının atanması konusunda bir değerli hukukçunun
-zannediyorum, ismini hatırlayamadım- “Önce devlet bakanı olarak atanmaları
gerekir, ondan sonra başbakan yardımcısı olarak görevlendirilmesi gerekir.”
diye bir düşüncesini bana sormuştu. Ben kendisine mi, yoksa bu konuyu dile
getiren arkadaşlara mı söyledim; bunun bir fantezi olduğunu söyledim. “Biz 4
Başbakan Yardımcısı arkadaş olarak Hükûmetin ilanında nasıl atanmışsak, bu
yasal prosedüre uygundur.” demiştim. Buradaki sorusuysa “Başbakanlık statüsü
nasıl kurulur?” şeklinde. Zannediyorum aynı konuyu anlatıyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Özür
diliyorum, başbakan yardımcısı…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ
(Bursa) – Tamam, ben de onu tashih etmek istiyorum.
Yani, bugünkü başbakan yardımcılığının
geçmişte başbakan yardımcılığı görevinde bulunanlardan çok farkı yok. Sadece
devlet bakanlıkları kaldırılmış oldu. Bunların bir kısmı icracı bakanlık hâline
dönüştü, bir kısmı doğrudan başbakan yardımcısı olarak atandı ve Meclisimizden
de güvenoyu aldı bildiğiniz gibi.
Tabii afetlerle ilgili çok soru var.
Tabii afet yaşanan yerlerin tanımında Vergi Usul Kanunu’nun 15’inci maddesi
esas alınıyor. Bu madde afet nedeniyle mücbir sebep kabul edilirse bunu ilan
etmek durumunda kalabiliyoruz.
Diğer, Hatay’da yaşanan sel felaketi
hepimizin üzüntüyle hatırladığı bir konudur; köylerin su altında kalması ve
büyük zararlar oluşması, borçların terkin edilip edilmeyeceği. Sayın Şandır da
aynı konuyu dile getiriyor.
Sayın Aslanoğlu “Sel ve don olduğu
zaman da bu kanun uygulanacak mı?” diyor.
Sayın Susam da, yağışlar, sel felaketi
sebebiyle kesme çiçek konusunda neler yapacağını söylüyor.
Biz, Vergi Usul Kanunu kapsamında, bu
illerdeki mükelleflerin durumunu mücbir sebep hâli kabul ettiğinde bunlar da
kanun teklifinden yararlanabilecekler diye düşünüyoruz.
Sayın Kuşoğlu’nun sorusu muhalefet
şerhi içerisinde de dikkatimi çekmişti, Sayın Aslanoğlu ve Kazım Kurt’la
birlikte: “Libya’daki siyasi karışıklıklar gerekçe gösterilmesine rağmen,
Libya’daki durum dolayısıyla kaç Türk firmasının, ne kadarlık bir meblağdan
dolayı zorda olduğuyla ilgili olarak tatmin edici bilgi alınamamıştır.” Şimdi
de aynı soruyu soruyorlar. Doğrusu, şu anda bu cevabı verebilecek verilere
sahip değilim. Yazılı olarak cevaplandıracağım.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın
Başkan, süremiz varsa ki var, bir soru daha sorabilir miyim?
BAŞKAN – Affedersiniz, sisteme girmiş
arkadaşlar var, bu süreyi onlar kullanacaklar.
Bu süreyi -Sayın Işık sıradaydı-
kullanmak istemiyor mu?
ALİM IŞIK (Kütahya) – Kullanacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Van depremi nedeniyle
bölgede çalışan devlet memurlarına, bilindiği gibi, Bakanlar Kurulu kararıyla
bir ek ödemede bulunuldu ancak aynı görevi yapan Simav depremindeki görevlilere
ise maalesef bu yardım ve ek ödeme yapılmadı. Bu ayrımcılığın giderilmesi
konusunda elinizden geleni yapabilir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Sakık…
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
Gerçi burada birkaç kez seslendirdim
ama bugüne kadar hâlâ sonuç alamadım. Yani bu yıl hem soğuklardan dolayı hem de
Van depreminden sonra Erciş’te üreticilerin büyük bir çoğunluğu mesela
pancarlarını toplayamadılar; hatta çevre illerde, Bitlis’te, Ağrı’da, Muş’ta
büyük bir mağduriyet var. Bunu yetkili bakanlarla da birkaç kez paylaştık ama
şu ana kadar bir sonuç alamadık. Buradan bir yasa geçiyor, o mağdurları dâhil
edebilmek ve -zaten depremden dolayı büyük bir mağduriyet var- bu mağduriyeti
giderebilmek için ne yapılabilir? Sayın Bakanın…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Son iki soruya…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ
(Bursa) – Efendim, Sayın Işık Van depremindeki kamu görevlilerinin haklarını
aldıklarını ama Simav depreminden dolayı bundan mahrum kaldıklarını ifade
ediyor.
Sayın Sakık
da Erciş’teki üreticilerin mağduriyetinden bahsediyor.
Bu konudaki çalışmaların ne aşamada
olduğunu yazılı olarak cevaplandıracağım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Zaman var
daha…
BAŞKAN – Beş saniye var, cevaba zaman
yok.
Madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
150 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 1.
Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
Madde 1- 13/2/2011 tarihli ve 6111
sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 168’inci maddesinin birinci fıkrasına “bir
aya kadar” ibaresinden sonra gelmek üzere “; her ne sebeple olursa olsun
ödenmesi gereken taksitlerin ödeme sürelerini bir yıla kadar” ibaresi
eklenmiştir.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Haydar Akar Aydın Ayaydın |
İstanbul Kocaeli İstanbul |
Mustafa Moroğlu Mehmet Ali Susam Umut Oran |
İzmir İzmir İstanbul |
Osman
Aydın M. Serdar
Soydan |
Aydın Çanakkale |
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ
(Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde Sayın Susam.
Süreniz beş dakika. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifiyle ilgili olarak burada
konuşan arkadaşların altını çizdiği bir konu vardı: Yurt dışında herhangi bir
nedenle yapılandırmaya girmiş borcunu ödeyememe durumunda olan arkadaşlar ile
yurt içinde tabii afetler ve benzeri doğal şartlar nedeniyle borçlarını
ödeyemeyenlere yeniden bir kolaylık sağlanması. Ancak konuşmalarda da herkesin
dikkatini çekecektir ki, yurt içindeki olay çok afaki bir nokta. Ben bundan
önce Sayın Maliye Bakanına sordum, “Yapılandırmayla ilgili olarak kaç kişi
müracaat etti ve ödeyemeyenlerin sayısı kaçtır?” dedim, aldığım cevap: “2
milyon 384 bin 29 kişi başvurmuş, 272.606 kişi şu anda borçlarını ödeyemediği
için yapılandırmadan vazgeçmiş durumda.”
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
“800 bin kişi” dedi şimdi.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – Bana gelen
bilgiyi söylüyorum, 800 bin kişi ise çok daha ileri boyutlarda.
Arkadaşlar, bu borç ödeme nasıl oluyor;
bunu söyleyeyim size: İki ayda bir yapılandırmaya giriyorsunuz, eğer kamu
kurumlarından vergiye, SSK’ya ve benzerleri ne varsa ay ay böldüğünüzde, her ay
bir ödeme yapıyorsunuz, bir de yeni gelen borçlarınızı ödüyorsunuz. Eğer
taksitinizi sürekli öderseniz ama yeni borcunuzu ödemezseniz bile yapılandırma
feshediliyor ve bugün bu ekonomik kriz içerisinde küçük işletmeler ciddi bir
şekilde her ay bu sıkıntılarından dolayı büyük bir zorluk içerisinde
bunalıyorlar ve “Ne olursa olsun.” deyip, artık, bu işten vazgeçiyorlar. İşte
800 bin kişiye çıkan rakam bu.
Bugün madem bir yeniden yapılandırmanın
önünü açıyoruz, bu açtığımız yeniden yapılandırmada, biz, iki taksit üst üste
veya yıl içerisinde iki taksitini ödeyemeyenleri yapılandırmadan
uzaklaştırdığımız kanunu, bir düzenlemeyle süreyi bir yıl içerisine çıkartırsak
bundan sonra herkesi, tekrar, bu 800 bin kişiyi de bu yapılandırmayı ödeme
noktasına getirebilecek bir noktaya getiririz ve böylece bu insanlar tekrar
borçlarını ödemek durumunda olurlar ve bu anlamıyla onları tekrar ekonomiye
kazandırmış ve borç ödemede onları bir şekilde ödüllendirmiş oluruz. Eğer bunu
yapmazsak bugün 800 bin kişi daha bu ekonomi çarkı içerisinde çok yüksek bir
borç batağıyla karşı karşıya kalacaklardır.
Yapılandırma avantajlı bir durumdur.
Bir kişinin bu yapılandırmayı iki taksit üst üste ödeyememesi keyfinden olmaz,
muhakkak ki bir zorunluluktan olmaktadır. Bu ödeyememenin nedeni sadece o kişiye
ait olmayan, doğal afet… Az önce Sayın Akif Hamzaçebi söyledi; Van’da alacağı
olan İzmirli bir insan, Van’daki alacağını tahsil edemediği zaman
yapılandırmada aynı şekilde zor duruma düşüp borcunu ödeyemiyor. Ne
yapacaksınız? Nasıl ispat edecek? Benim oradaki alacaklarımı tahsil edemediğim
için yapılandırmamı ödeyemediğimi nasıl ispat edeceğim?
Bu bir fırsattır. Bu kanunu bu noktada
buraya getirdiniz. Libya’daki müteahhitlerimizin veya başka ülkelerdeki
müteahhitlerimizin derdine derman oluyorsunuz ama 800 bin kişilik küçük esnafın
da, tüccarın da, KOBİ’nin de derdine derman olun. Bu kanuna ekleyeceğimiz küçük
bir maddeyle, bu insanların yeniden yapılandırmaya kazandırılmaları ve
borçlarını ödeme fırsatını yakalama imkânını sağlayacağız.
Bu Meclisin bu konuda bu duyarlılığı
göstereceğine ve bu duyarlılıkla Komisyonun da, bu Meclisteki iktidar
partisinin de bu önergemize destek vereceğine inanıyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.
Şimdi, Hükûmetin ve Komisyonun
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi, 1’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutmadan önce, teklifin
2’nci maddesiyle 6111 sayılı Kanun’a eklenmesi öngörülen ek madde 1 ile 4749
sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinde değişiklik yapılırken devamında aynı Kanun’a
geçici madde 25 eklenmektedir. Bu nedenle, ek madde 1 ve geçici madde 25 ayrı
ayrı görüşülecektir.
Şimdi, 2’nci maddeye bağlı ek madde 1’i
okutuyorum:
MADDE 2- 6111 sayılı Kanuna aşağıdaki
ek madde eklenmiştir.
EK MADDE 1- (1) 28/3/2002 tarihli ve
4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3
üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Dış borcun tahsisi"
tanımındaki "ve Karayolları Genel Müdürlüğüne" ibaresi ",
Karayolları Genel Müdürlüğüne, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne"
şeklinde değiştirilmiş ve aynı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz alan milletvekillerini arz
ediyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi adına Aykut
Erdoğdu, İstanbul Milletvekili; Barış ve Demokrasi Partisi adına Nazmi Gür,
Van; Milliyetçi Hareket Partisi adına Mehmet Şandır, Mersin Milletvekilleri.
Şahısları adına Ertuğrul Soysal,
Yozgat; Mustafa Baloğlu, Konya; Kamer Genç, Tunceli.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Aykut Erdoğdu, İstanbul.
Buyurun Sayın Erdoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYKUT ERDOĞDU
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli üyeler; 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bu
kanunun, bu kanun maddesinin amacı nedir, önce bir ondan bahsetmek istiyorum
size. Bildiğiniz üzere, 4749 sayılı kamu finansmanıyla ilgili bir kanun var ve
bu kanunun maddesinde dış borçla alakalı iki terim var, dış borcun ikrazı ve
dış borcun tahsisi. Şimdi, “dış borcun ikrazı” demek, hazinenin şartlarını
değiştiremeden direkt kuruma kullandırdığı borç demek; “dış borcun tahsisi”
demek, şartlarını değiştirerek kullandırdığı borç demek ve bu da 5018 sayılı
Kanun’a dönüyor. Burada da dört cetvel var ama bu kanunun maddesiyle ilgili iki
tane cetvel var. Birinci cetvel bakanlıkları sayıyor, bildiğimiz icrai bakanlıkları. İşte, 5018 sayılı Kanun çıkarken bir
hata yapılıyor ve bu (I) sayılı cetvelin içerisine bu iki büyük yatırımcı
kuruluş konuluyor, Karayolları Genel Müdürlüğü ile Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü. Aslında baktığınızda bunların kendi öz gelirleri olduğu için (II)
sayılı cetvelde olması gereken kuruluşlar (I) sayılı cetvel içerisine konuluyor
ve bu sorunlar çıkmaya başlıyor. İşte “hızlı yasama” dediğimiz şeylerin
içerisinde de sürekli bu hataları yapmaya başlıyoruz arkadaşlar, ondan sonra
da yavaş yavaş bunları düzeltmek için
Meclise gelmeye başlıyor ve bütün bunları düzeltmek için de Meclis gereksiz bir
efor sarf ediyor.
Şimdi, baktığınızda, bu Devlet Su İşleriyle
alakalı 662 sayılı bir Kanun Hükmünde Kararname çıkarıldı. İlginç, bu kanun
hükmünde kararnamede, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla ilgili bir kanun
hükmünde kararname çıkarılıyor, içine Devlet Su İşleriyle ilgili hükümler
konuluyor, onu koyarken bunlar unutuluyor, unutulduktan sonra tekrar Meclis
gündemine geliyor ve burada tekrar düzeltme çabası başlıyor. Peki, niye böyle
bir şey çok acele bir şekilde Meclis gündemine geliyor? Çünkü sizin İşsizlik
Fonu’ndan el koyduğunuz bir 10 katrilyon para vardı ya hani işsize ödenmesi
gereken de işsize ödemediğimiz 10 katrilyon Hazineden bu Karayollarındaki,
Devlet Su İşlerindeki müteahhitlere ödendi. Şimdi o para azaldı. Şimdi oradaki
müteahhitler ağlamaya başladılar özetle, bu parayı istemeye başladılar
arkadaşlar. Bunu çok profesyonel, Hazineci olarak söylüyorum değerli kardeşim.
Peki, bu parayı istediklerinde sıkıntı
çıkınca da para bitince ne oldu? Şimdi, bu paralar Hazineden ödeniyordu. Hazine
bürokrasisi diğer bürokrasilere göre biraz daha kaliteli bir bürokrasi. Kendi
nakit planı var, şirketler başvuruyor, onu da adaletli bir şekilde dağıtmaya
çalışıyor. Tabii, her seferinde de bu Meclisten Hazine Müsteşarlığına telefon
gidiyor “Şunun alacağını erken ödeyin, bunun alacağını erken ödeyin.” Bu da son
derece önemli. Şöyle ki önemli: Baktığınızda, mesela 20 trilyon alacağı var bir
şirketin, iki ay önce ödenmesi onun için öyle bir finansman kolaylığı sağlıyor
ki ve ne yazık ki Hazine Müsteşarlığı bu Meclisten gelen telefonların baskısı
altında direnmeye çalışıyor. İşte bu direnci kırmak için de ne yapıldı? Yurt
dışından dış kredi bulundu ve bu yurt dışından bulunan dış kredi de ikraz
olarak kullanılamadığı için ve bu kanun hükmünde kararnamede
düzeltilebilecekken de düzeltilemediği için de alelacele Plan Bütçe
Komisyonunda bu kanuna bir madde konuldu ve bu şekilde halledilmeye çalışıldı.
Şimdi, baktığınızda… Ben gelmeden önce
Devlet Su İşlerinin aldığı ihalelere baktım arkadaşlar ve çok ilginç bir şey
vardı -Sayın Bülent Arınç burada mı bilmiyorum ama çıkmış- Devlet Su İşlerinden
en çok ihaleyi alan firma, eski bir milletvekili. Şimdi burada adını
vermeyeceğim çünkü ihalesiyle alakalı bir tespitim yok. Ama şunu söylüyorum: En
çok ihale alan şirket, eski bir milletvekili. Şimdi, bu eski milletvekili sürekli
Hazineyi de işte bu konularda arayan şirketlerden birisi. Şimdi, sorun nereden
çıkıyor? Bir başka şirket var, 2’nci sırada en çok ihaleyi alan. O da
baktığınızda, diğer kurumlarla da karşılaştırdığınızda yaklaşık 1 katrilyonun
üzerinde ihale almış. Bu şirket de 1 katrilyonun üzerinde ihale almış.
Arkadaşlar, kamu ihale kayıtlarına
baktığınızda bir 25-30 tane şirket var, bunlar kamu ihalelerinin çok ağırlıklı
bir kısmını almışlar. Peki, bu şirketlerin ortak özelliği ne? Bunlar ASKON,
TUSKON, MÜSİAD gibi derneklerin kurucu üyeleri. Şimdi, bizi hiç ilgilendirmez;
bir şirketin sahibinin siyasi görüşü, dünyevi görüşü, uhrevi görüşü bizi
gerçekten hiç ilgilendirmez. Velev ki bu şirketlerin patronları seçimlerde
iktidar partisine açık açık destek vermişse, yapılan referandumda çıkıp
televizyon kameraları karşısında sizinle aynı şeyleri söylemişse, işte kamu
kaynaklarının haksız ve usulsüz olarak bu şirketlere aktarıldığı yönünde ciddi
bir kanaat oluşur ve bütün ülkelerde bu sorundur. Şimdi, mesela, biz buraya geldik;
üç ay boyunca, hatırlıyorsunuz, burada sadece uluslararası anlaşmaları
konuştuk, değil mi? Hiç Kamu İhale Kanunu’nu konuşmak aklımıza geldi mi, 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu’nu?
Arkadaşlar, bugün devletin yaptığı
harcamaların sadece yarısı Kamu İhale Kanunu’nda, kalan yarısının bir hukuki
dayanağı yok. Her kaynaktan bütün iş adamları, Avrupa Birliği, herkes
bastırıyor rekabetçi bir kamu ihaleleri sistemi yaratalım diye; yaratmıyoruz.
Niye yaratmıyoruz? Çünkü rahat iş yapmak istiyoruz.
Şimdi, buraya gelen konuşmacılar 6111
sayılı Kanun hakkında işte şube müdürlerinin ellerine yazıp verdiği notları
okumaya çalıştılar, ben de anlamaya çalıştım, çoğunu da anlamadım. Ben size
6111 sayılı Kanun’la ilgili başka bir şey anlatayım. Şimdi, bu 6111 sayılı Kanun
hazırlanmadan önce Hazinede benim yürüttüğüm bir soruşturmada fakir ailelere
kömür dağıtımında çok büyük bir yolsuzluk ortaya çıktı. Kömür madenlerinin
ihale sonrası şartlarının değiştirilerek yine başka bir eski milletvekiline
nasıl verildiği, daha sonra o kömür işletmelerinin nasıl ihalesiz olarak, fahiş
fiyatlarla bunlardan mal aldığı, sadece benim tarafımdan değil -şimdi siz
dersiniz ki sen Cumhuriyet Halk Partilisin, sen böyle taraflı bir inceleme
yaptın- benim dışımda 3 tane müfettiş tarafından tespit edildi, bizim dışımızda
da Sayıştay tarafından tespit edildi. Fakir ailelere kömür dağıtma arkadaşlar,
fakire kömür dağıtma; yoksulun üzerinden yolsuzluk diyoruz ya... Ve ne oldu?
Hazine bu parayı ödemedi; yaklaşık 530 trilyon, bir de 400 trilyon üzerine
geldi, 930 trilyon. Çünkü bürokratlar “Böyle bir şeyi ödeyemeyiz.” dediler.
Peki, bu çok övündüğümüz 6111 sayılı Yasa’da ne oldu? Bir madde konuldu içine,
denildi ki: “Fakir ailelere Kömür Dağıtım Projesi Kamu İhale Kanunu’na tabi
değildir.” Bir gece yarısı geçiyordu, Allah’tan o zaman Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekilleri vardı… Bu ne demek biliyor musunuz? İhaleye fesat karıştırma
suçu işte o Kamu İhale Kanunu’nda tanımlanmıştı ve Ankara’da savcılıktaydı ve
ne yazık ki o dönem burada görev yapan Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekillerinin el kaldırmasıyla bu yolsuzluk aklandı.
Şimdi siz diyorsunuz ki: “Bizde
çoğunluk var kardeşim, biz el kaldırırız işte bu iş geçer.” değil mi? İşte
tarih böyle not ediyor, sadece bu dönem değil, her dönem geldiğimizde… Belki
çok üzülüyorsunuz, içinizde çok dürüst arkadaşlarımız olduğunu da biliyorum ve
bunu size hatırlatacağız çünkü burada 300 küsur milletvekili el kaldırdığında 1
adam daha fazla zengin oluyor, 1 bebeğin sütünden alınan KDV o adamın cebine
gidiyor. Niye? Neden gidiyor hiç düşünüyor musunuz? Eminim ki gönlünüz buna
elvermiyor.
Şimdi, ben Sayın Bülent Arınç’a sordum… Bülent Bey demişti ki: “Türkiye'nin
bağırsakları temizleniyor.” Değil mi, bu TMSF’yle
ilgili yolsuzluklar ortaya çıktığında “Türkiye'nin bağırsakları temizleniyor.”
demişti.
Şimdi, Sayın Bakan burada, bakın elimde
400 milyar dolarlık bu yeni kentleşme yasası var ya, onun madde 8’ini
söylüyorum size, diyor ki: “Burada yapılacak bütün işler 4734 sayılı Kanun’un
21/b maddesine…” Bunu ben size şöyle tercüme edeyim: Açık ihale yapmayacağız
kardeşim -önünüzde 400 milyar dolarlık iş var ya- ilansız davetiye usulüyle
yapacağız. Sayın Bakanın veya Başbakanın sevdiği firmaları çağıracağız, biz
ihaleyi onlara vereceğiz.
Bu sadece bizim sorunumuz değil arkadaşlar,
bu hepinizin sorunu. O tüyü bitmemiş yetimin parasıyla ödüyoruz bunları,
milletvekillerinin maaşlarıyla ödemiyoruz. Onun için, sanmayın biz aptalız, biz
bunları görmüyoruz. Ta taslağından itibaren biz bunları görüyoruz ve çıkıp
bütün Türkiye’ye anlatacağız, bütün Türkiye’ye şunu söyleyeceğiz: Arkadaşlar,
siz iktidara paranızı emanet ettiniz ve bu İktidar açık ihale yaparak bütün
firmaları çağırıp, “Kardeşim, en kaliteli malı bana en düşük fiyata kim
getirecek?” demeyecek, 3-5 tane yandaşına davetiye gönderecek, ki kırmak
istemiyorum ama ne yazık ki davetiye gönderilene yandaş denir. 400 milyar
dolarlık ihaleden bahsediyoruz, Türkiye'nin geleceğinden bahsediyoruz.
Burada birbirimizi yiyoruz konuşurken.
Asıl konuşacağımız konular bunlar ama Hükûmet gündemimize getirmiyor, işte
böyle kaçırarak getiriyor.
Sayın Bakan, bütün Türkiye’ye
anlatacağız bunu. Böyle bir madde olmaz. Bu sadece sizin paranız değil. Başka
konular da var, daha önümüzde günler de var. Ben, sizi böyle aydınlatmaya,
anlatmaya devam edeceğim ve çok iyi niyetli bunu yapmaya çalışacağım.
Ben, hepinizi saygıyla selamlıyorum,
çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Erdoğdu.
Şimdi sıra Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına Van Milletvekili Sayın Nazmi Gür’de.
Buyurun Sayın Gür.
Süreniz on dakika.
BDP GRUBU ADINA NAZMİ GÜR (Van) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, grubum adına
hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bu görüşülmekte olan yasanın 2’nci
maddesi üzerine grubum adına söz aldım ama bu akşam sizlere burada çokça
görüşülen Van ve deprem sonrası durumla ilgili görüşlerimizi, taleplerimizi bir
kez daha dile getirmek istiyoruz.
Sayın Başkan da buradayken, Sayın
Bayraktar, özellikle Van depremi ve sonrasına ilişkin yaşananları,
düşünülenleri ve bundan sonra olabilecekler üzerinde düşüncelerimizi dile
getirmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, Van depremiyle
birlikte yaklaşık 1 milyon, 1 milyon 50 bin nüfusu olan bir kent, deprem
sonrası yaşanan ağır sarsıntıyla birlikte âdeta kaderiyle baş başa bırakıldı.
Tabii, bu depremin çok ağır sonuçları oldu. Bu sonuçlar sadece kaybettiğimiz
insanlar, yıkılan binalar değil, bunun ağır psikolojik sonuçları, çok ağır ve
zamana da yayılacak sonuçlarını ortadan kaldırmanın zor olduğu sosyal sorunlara
ve özellikle de ekonomik sorunlara yol açtı.
Birkaç hafta önce Van’dayken esnafla
konuştuk, tek tek esnafı gezdik, esnaf birlikleriyle konuştuk, görüştük, Van
Ticaret Odasıyla görüşmelerimiz oldu. Sorun, olduğu gibi, dağ gibi orada
duruyor ve sorunun çözümü konusunda, özellikle Hükûmetin sorumluluğu açısından
söylüyorum, Van’daki yaraları saracak ve özellikle halkımızı rahatlatacak
önlemler konusunda ciddi bir adım atılmış değil, ciddi bir yaklaşım gösterilmiş
değil.
Tabii ki deprem sonrası, özellikle
geçici konutlar konusunda sıkıntı hâlâ aşılmış değil, verilen sözler zamanında
yerine getirilmedi. Bunu belki kısmen anlayışla karşılayabilirsiniz, “’İşte şu
kadar konteyner sözü vermiştik, şu ocak sonunda herkes sıcak yuvasına
kavuşacak.’ demiştik ama kar yağdı, yollar kapandı, yok üretici firmalardan
kaynaklı gecikmeler oldu.” diyebilirsiniz, ancak değerli arkadaşlar, bugün
binlerce insan hâlâ Van’da çadırlarda yaşıyor.
Biraz önce değerli bir milletvekili
dile getirdi, şimdiye kadar 11 insanımızı sadece ve sadece yaşanan yüzlerce
çadır yangınında kurban verdik. Bu konuda da en ufak bir önlem söz konusu
değil, bu konuda da en ufak bir çalışma söz konusu değil.
Tabii, geçici konutlardan sonra
muhakkak kalıcı konutlar da gerçekleştirilecek. Sayın Bakan, geçenlerde on bin
konutun ihalesinin tamamlandığını ve bir kısmının da yapımına başlandığını, en
geç temmuz sonu ya da ağustos sonu hak sahiplerine verileceğini ilan etti. Bu,
tabii ki kulağa hoş gelen… Bu kadar kısa bir sürede, bu kadar, bin konutun yapılacağı
muhakkak ki çok önemli, hepimiz açısından son derece önemli. Nihayetinde,
depremin yaralarını sararken en acil olan nedir? İnsanların sıcak bir yuvaya
kavuşmasıdır. Hükümet ne yapıyor bu konuda? İnsanların sıcak yuvaya kavuşması
için, bir an önce konutlarını hazırlamak, teslim etmek için çaba gösteriyor. Bu
çabayı takdirle de karşılayabilirsiniz. Ancak, değerli arkadaşlar, şurası çok
açık ki on binlerce konutun yıkılacağı hem Erciş’te hem Van’da ve kısmen de
merkez köylerde sadece on bin konutun yetmeyeceğini hepimizin bilmesi
gerekiyor, en çok Sayın Bakan bunu biliyor.
Tabii, bu konut ihalelerinin kimlere
verildiğini, hangi müteahhitlere verildiğini kamuoyu bilmiyor, bizler de
bilmiyoruz. Örneğin, bir Van Milletvekili olarak ben, Van’daki TOKİ’nin 10 bin
konutunun ihalesinin hangi şirkete verildiğini, örneğin bu şirketlerin tamamına
yakınının Karadenizli olup olmadığını biz bilmiyoruz ya da bir eski
milletvekilinin yandaş birkaç firmasına bu ihalelerin verildiğini bilmiyoruz
değerli arkadaşlar. Bunu bilmek de mümkün değil, herhâlde işbaşı yaptıklarında
bu ihaleleri alan firmaların da kimler olduğunu, nasıl olduğunu ve bu ihaleleri
nasıl aldığını bileceğiz, oysa bu ihalelerin açık yapılması, kamuoyunun gözü
önünde yapılması, şeffaf yapılması bir demokratik ilke gereği.
Oysa Sayın Bakandan, Sayın Hükûmetten
bizim bir ricamız vardı, Van Milletvekili olarak bir ricamız vardı, biz şunu
söylemiştik: Eğer gerçekten Van’ın ekonomik ve sosyal kalkınmasının bir an önce
olmasını istiyorsanız, bu konuda gerçekten samimiyseniz en azından bu açığa
çıkan ekonomik gücün yani ihalelerin ya da bu konuda kamu kaynaklarının Van
esnafı eliyle, Van’daki iş adamları eliyle kullandırılması ve böylece bir can
suyu yaratılması… Bu yasayla, yapacağınız palyatif çalışmalarla değil, fakat o
insanların yaratacağı öz güçle… Çünkü para gelecek, Van’a girecek, Van’a hiçbir
faydası olmadan tekrar başka yerlere gidecek, başkalarının cebine girecek. Oysa
bu ihalelerden, yaratılan bu işlerden Van esnafının ve özellikle Van iş
adamlarının yararlanması mümkün olabilseydi değerli arkadaşlar, belki de o
paranın bir kısmı Van’da yatırım olarak kalır, istihdam sağlanır, bu açıdan
belki Van’ın sorunları, yaraları daha çabuk sarılırdı. Tabii, bu, ekonomik
boyut. İnsanlar gerçekten… Büyük bir göç var Van’dan ve Van esnafı mal satacağı
insan bulamayınca, ne kadar erteleme yaparsanız yapın, borcunu ne kadar
yapılandırırsanız yapılandırın yine Van’a bir katkısı olmaz değerli arkadaşlar.
Bunun bir palyatif çözüm olduğunu, geçici bir çözüm olduğunu zaman size
gösterecek, tarih size gösterecek.
Peki, ne yapmak gerekir? Tabii ki
Hükûmeti eleştirirken biraz da yol göstermek gerekir, eğer sözümüzün değeri
varsa ve eğer sözümüze değer verilecekse. Değerli arkadaşlar, Van’ı bir bütün
olarak düşünmek gerekir. Sadece “10 bin konut yaptım, şu borçları erteledim,
ben Van’ın yaralarını sardım.” demekle bu çözümü getirmiş olmuyorsunuz.
Öncelikle Van’ı Vanlıyla birlikte, Van’ı oradaki yerel yönetimle birlikte,
Van’ı oradaki sivil toplum örgütleriyle birlikte düşünmeniz lazım. Van’a
düşüneceğiniz her çözümü de bunlarla birlikte, adını saydığımız bütün bu
kuruluşlarla birlikte yapmak zorundasınız. Yapmazsanız çözüm çok zor olur;
yapmazsanız, yapacağınız, “çözüm” diye dayattığınız şeylerden de sonuç alınmaz
ve dolayısıyla Van da yaralarını sarmamış olur.
Değerli arkadaşlar, tabii ki her
depremin sonrasında yapılması gereken standart şeyler var. Örneğin, ilk
müdahale, hayat kurtarma. Bu konuda sınıfta kaldığınızı Sayın Başbakan zaten
açıkladı. İkinci aşama yaşamın yeniden kurulması. Bu yaşamı yeniden kurarken
ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik yanlarını da düşünmeniz lazım.
Göstermelik bir çadır orada kurarak, işte “Burası toplum çadırıdır.” ya da
“Burası psikolojik destek çadırıdır.” demekle Van halkının yaşadığı ağır travmayı,
çocuklarımızın yaşadığı ağır travmayı geçiştirmek mümkün değil. Onun için, daha
köklü, daha radikal, daha hızlı önlemler alınması gerekiyor Van’da ve gerçekten
de Van’ı düşünüyorsak, gerçekten Van’ın yaralarını bir an önce sarmak
istiyorsanız bunu bu şekilde yapmamız gerekir.
Bir taraftan da tabii bir yerel yönetim
var Van’da. Bu yerel yönetimlerin deprem sonrası ağır koşullarla boğuştuğunu
hepimiz biliyoruz. Van Belediyesinin hâlâ üç aydır, dört aydır, borçları
yapılandırılmasına rağmen Sosyal Güvenlik Kurumunun borçları, vergi dairesinin
borçları, diğer kurumların borçları kaynağından kesiliyor. Değerli arkadaşlar,
Van Belediyesinin üç hizmet binası vardır ve bu üç hizmet binasının tamamı da
ağır hasarlı ve yıkılacak. Van Belediyesinin şu anda başını sokacağı bir tek
konteyneri dâhi yok. Derme çatma konteynerlerle, derme çatma yerlerle Van’a
hizmet vermeye, buradan -yüzde 40 kesilmesine rağmen bütçeden payı- hizmet
vermeye çalışıyor.
O nedenle değerli arkadaşlar, Sayın
Bakanımız da buradayken, Van’da gerçekten yeniden yapılandırma istiyorsa, Van’ı
gerçekten yeni bir kent yapmak
istiyorsa, bu, öncelikle Vanlılarla, sivil toplum örgütleriyle ve de oradaki
belediyeyle, yerel yönetimlerle, Van ve Erciş’te yerel yönetimle iş birliği
yapmakla mümkün olabilecek.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür
ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gür.
Şimdi söz sırası Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Mersin Milletvekilimiz Mehmet Şandır’ın.
Sayın Şandır, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten geç kalmış olmakla beraber
çok gerekli, faydalı bir kanun görüşüyoruz; hazırlayan arkadaşımıza, bunun
görüşülmesine karar veren iktidar partisi grubuna çok teşekkür ediyorum. Doğru
bir kanun, geç kalmış bir kanun yalnız; ancak bunun tekâmül ettirilmesi,
mükemmelleştirilmesi de bir zorunluluk. Burada çok önemli uyarılarda bulundu
arkadaşlarımız. Özellikle bu afet yaşayan bölgelerle ilgili -ki Van depremi,
Van bölgesi kastediliyor- bu bölgeyle ticaret yapan, buradan dolayı, burada
yaşanan afetten dolayı ödemede zorluk çeken çevre iller veya Türkiye’nin her
bölgesindeki insanımızın da borçlarının yapılandırılması bir zorunluluk yani
bir şeyi yaparken eksik de bırakmamak, adaleti gözden ırak tutmamak gerekiyor.
Bir başka hususu Sayın Susam dile
getirdi ki çok önemli bir hadise. Özellikle, iktidar on yıllık iktidarında, çok
sayıda bu yeniden yapılandırma kanunlarına müracaat etti. Yaşanan ekonomik
krizler diyebilirsiniz, başka sebepler diyebilirsiniz ama sonuç itibarıyla
toplumun, insanlarımızın -sebebi kendileri olmamak kaydıyla yani işte afet
yaşamış veya ekonomik kriz yaşamış, borcunu ödeyememiş- piyasaya olan borcu bir
ayrı bela, bir ayrı problem ama kamuya olan, devlete olan borcunun
yapılandırılması zorunluluk hâline gelmiş, buna Hükûmet birkaç defa teşebbüs
etmiş. Galiba bu, dördüncü, beşinci, altıncı yapılanma oldu ama her
yapılanmadan sonra bir yeni yapılandırma mağdurları doğuyor. Farkındaysanız
kendi iradesiyle gitmiş, borcunu yapılandırmış ama yine elinde olmayan
sebeplerden dolayı borcunu ödeyememiş, borcu daha da artmış, daha da problemli
duruma düşmüş.
Yeniden bir yapılandırma kanunu
çıkartıyorsak bunları da dikkate alan bir düzenleme yapmamız lazım. Yani burası
hukuk kuran bir müessese ise adaleti temin etmek veya çözümü -kalıcı,
sürekliliği olan bir çözümü- üretmek mecburiyetinde.
Burada istişare ediyoruz, birleşim
yapıyoruz, müzakere ediyoruz ama birbirimizi dinlemeden, işte gerek komisyonda
gerekse Genel Kurulda bu türlü uyarıları da aslında dikkate almamak noktasında
bir inatlaşma içerisindeyiz. Bunu da gerçekten anlamakta zorlanıyorum.
Değerli arkadaşlar, burada çok
sıkıntılı, Komisyonda da çok sıkıntılı birkaç soru soruldu. Bu soruların cevabı
verilmelidir; sayın bakanlar, Sayın Hükûmet, sayın iktidar partisi grubu bu
sorunun cevabını vermeli. Bu yapılanmadan, özellikle yurt dışı müteahhitlik
hizmetlerinden dolayı borçlarını ödeyememek durumuna düşen kimlerdir bu
yapılandırmadan faydalanacak? Bu sorunun cevabı verilmezse verilen cevaplar
yapılan işin hayrını ortadan kaldırıyor. Bunu bilmek durumunda; Hükûmetin
bilmesi veya bu kanunun hazırlanmasında katkı veren bürokrasinin bilmek durumu
var. Bu kanundan, bu yapılandırmadan hangi müteahhitler, kimler faydalanıyor?
Bunu lütfen, kamuya, topluma, bu Genel Kurula açıklamak gibi bir sorumluluğunuz
var. Yoksa şaibe altında kalınır.
Bir başka şey, yani gerek dünyada
gelişen şartlardan gerekse Hükûmetin politikalarından dolayı yaşanan dış
politika krizleri var. İşte, yani Libya’daki hadise malum. Şimdi önümüzde bir
hadise var, Suriye. Suriye’de yaşanan hadiseler, gerçekten krize dönüşmenin
ötesinde orada yatırım yapan, Türkiye'nin, Türkiye'yi yönetenlerin dostluğuna
ve politikalarına güvenerek orada yatırım yapan Türk firmalarını çok zor duruma
düşürdü. Benim de katkımın olduğu, teşvikimin olduğu öyle yatırımlar var ki…
Sayın Başbakanın, Sayın Cumhurbaşkanımızın böyle teşvikiyle 250 milyon dolar,
300 milyon dolar yatırım yapan Türk firmaları var Suriye’de. E, şimdi,
Hükûmetin politikasından dolayı Türkiye-Suriye ilişkileri bozuldu, bu
müteşebbislerimizin, bu iş adamlarımızın bu riski ortada kaldı. Bunun sorumlusu
bu iş adamları değil. Ne yapacaklar bunlar şimdi? Yani Türkiye’de kamu
kurumlarına olan borçlarının yeniden yapılandırılması önemli ama onun ötesinde
orada yaptıkları yatırımın riskini kim karşılayacak? Sebebi kendileri değil,
Türkiye’nin, Türkiye’yi yönetenlerin kendi kararlarıyla bozulan ilişkilerin
sonucunda böyle bir maliyet var ortada. Bu maliyeti kim karşılayacak? GÜRİŞ’in… Yani ismini söylemekte bir beis yok, televizyonda
reklam falan veya muhalefet siyaseti olarak iktidarı hırpalamak anlamında
söylemiyorum ama GÜRİŞ, Türkiye’nin gözde firmalarından biri. Güvenerek,
inanarak, bütün riskleri göğüsleyerek gitti orada yatırım yaptı. 250 milyon
doların üzerinde yatırımı var bugün Suriye’de. Şimdi ne yapacak? Girişi, çıkışı
bile zora girdi. Dolayısıyla bu yapılandırma kanununda bunlara da dikkat edilmesi
gerektiğini… Yani sorumlusu ve suçlusu kendileri olmayan sonuçlardan dolayı
insanlarımızın mağduriyetini ortadan kaldırmak hakkı, hukuku Hükûmetin
üzerindedir. Bunun yerine getirilmesi lazım.
Değerli arkadaşlar, bakın, Van
depremini amaçlayan bir kanun ama Van depremi… Sayın Bakanımız burada. Ben
depremi yaşamış bir insan olarak, depremin yaşandığı dönemde iktidar
sorumluluğunu yüklenmiş bir partinin sözcüsü olarak konuşuyorum. Depremden
dolayı siyaset yapmamak, depremin acıları üzerinden siyaset yapmamak gerekiyor,
yapmayız ama yüreğimin yangısını söylüyorum. Biraz önce soru soracaktım
vazgeçtim, “Bir müjde verin deprem bölgesine, Van halkına.” diyecektim ama
televizyon yayınları kesti. Ama bir açıklama da bekliyoruz doğrusu çünkü bize
her gün telefonlar geliyor, hâlâ çadırda yaşayan insanlarımız var. Türkiye’ye
yakışmaz, bu Hükûmete yakışmaz, bu Meclise yakışmaz değerli milletvekilleri. Bu
kış şartlarında çadırda yaşayan ve yani bir sebeple de yaşanan yangınlarda
çocukları yanan insanlar var, aileler var. Şimdi, bu acının karşısında
kendimizi savunmak falan değil, buna çözüm üretmek mecburiyetindeyiz. Mersin’e
gittiğimiz her defasında yollarda hâlâ konteyner gidiyor. Giden konteynerlerin
altyapısı yapılamadığı için içerisinde oturulamıyor. Deprem yaşanalı yaklaşık
yüz günü geçti, yüz günün üstünde zaman geçti. Hâlâ eğer bu çadır zulmü devam
ediyorsa, buna bir çözüm üretmek mecburiyetinde Hükûmet. Buradan bir şey
söyleyin yani bize söyleyin, bize soranlara biz söyleyelim veya televizyonlara
çıkın, söyleyin, “Bu zulüm şu zamanda bitecek.”, “Şu sebepten bitmedi.”
demenizin bir anlamı yok. Sebep hiç kimsenin karnını doyurmuyor.
Değerli arkadaşlar, bir başka husus…
Yani Van depremi konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye, başta
Hükûmet, bana göre bu depremi yaşayan insanlara karşı görevlerini yeterince
yerine getiremedi. Bunu kabul edelim. Hiç olmazsa bugünden sonra yapılması
gereken ne varsa onu yapalım ve bu insanlarımızın mağduriyetini ortadan
kaldıralım.
Değerli arkadaşlar, bir başka şey…
Kanunun gerekçesinde yazıyor işte, biraz önce de sordum, Sayın Bakan cevap
vermedi, tekrar soruyorum: Tabii afet yaşanan yerler, bunların belirlenmesi
nasıl olacak? Bakın, 2090 sayılı Afet Kanunu’nda afete uğrayanların veya afet
kapsamına alınmanın şartı, varlığının yüzde 40’ını kaybetmesi şartı var. Böyle
bir şey olmaz ya. Yani hiçbir yerde böyle bir durum olmuyor, Allah göstermesin,
talep etmiyoruz. Şimdi benim memleketim
Hatay veya Muğla, Antalya muhtemel
önümüzdeki zamanlarda yaşanacak diğer afetlerin hiçbirinde çiftçi varlığının
yüzde 40’ını kaybetmez. Yani mahsulü gider ama evi duruyordur, mahsulü gider
ama traktörü duruyordur. Şimdi, eğer, 2090’a göre siz afet yaşanan bölgeler
belirlemesi yapıp buradaki borçları yapılandırmayı kanunlaştırıyorsanız milleti
aldatıyorsunuz. Yani bunun bir anlamı yok değerli arkadaşlar. Yani Hatay’da
yaşanan sel felaketinin mağdurlarını bu kanunla yeniden yapılandıracak mısınız
Sayın Bakan?
Yani Hükûmet yok. Allah varlığını,
yokluğunu… Bir şey söylemiyorum ama bir soru soruyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Oraya bakma,
Hükûmet sıralarına bak.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – 2090’a göre
eğer afet bölgesi belirlemesi yapıp buradaki mağduriyetleri yeniden
yapılandıracağız diyorsanız Hatay çiftçisine yapacağınız bir şey yok burada
Sayın Bakan. Neye göre belirleyeceksiniz? Hangi kanuna göre afet yaşanan bölge
tespiti yapacaksınız? Bunu düzenlememiz lazım arkadaşlar. Yani kanun yapmak
böyle yazboz tahtası, el kaldır el indir bir oyun değil.
Gerçekten Hatay’da en az 200 bin dönüm
arazide çiftçinin mahsulü öldü, ekini öldü, sebzesi öldü, pamuk ekilemez duruma
geldi. O araziler -ben biliyorum, benim memleketim- yeniden kuruyacak da su
çekilecek de çiftçi onu tekrar sürecek de… Çok ciddi bir mağduriyet var. Bu
mağduriyetin karşılanması için getirilen bu kanun yeterli değil değerli
arkadaşlar.
Ben, her şeye rağmen bu kanunun hayırlı
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Şandır.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkan, Erdoğan Bey’in Hükûmet adına bir açıklama yapma
düşüncesi var müsaade ederseniz.
BAŞKAN – Olabilir, tabii her zaman.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Dinleyen yok,
neyin cevabını verecek?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gruplar
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahıslar adına şimdi Sayın Ertuğrul
Soysal, Yozgat Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 6111 sayılı Kanun’un 2’nci maddesinin ek madde
1’deki 28/03/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 3’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“Dış borcun tahsisi” tanımındaki “ve Karayolları Genel Müdürlüğüne” ibaresi
“Karayolları Genel Müdürlüğüne, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne” şeklinde
değiştirilmesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Otoyollar, devlet ve il yolları ağına
giren güzergâhları tayin ve tespit etmek, plan ve programlar gereğince bu ağlar
üzerindeki yol, köprü ve sanat yapılarını inşa etmek, onarmak, bu hususlarda
teknik esasları tespit etmek, yolların sürekli açık tutulmasıyla ilgili bakım
ve onarım ile kar mücadelesini yapmak ve tarif edilen işlerle ilgili diğer
tamamlayıcı işleri yapmakla görevli olan Karayolları Genel Müdürlüğü
sorumluluğunda 2.236 kilometre otoyol, 31.373 kilometre devlet yolu ve 31.558
kilometre il yolu olmak üzere toplam 65.167 kilometre yol ağı bulunmaktadır.
Hükûmetimiz döneminde Karayolları Genel
Müdürlüğü bünyesinde yapılan yatırımlardan bahsetmek istiyorum sizlere. 2003
yılı öncesi mevcut 6.100 kilometre uzunluğunda ve sadece altı ilimiz bölünmüş
yollarla birbirine bağlıyken, 2003 yılından itibaren 15.126 kilometre bölünmüş
yol yapılarak toplam 21.227 kilometreye ulaşarak yetmiş dört ilimizin
birbiriyle bağlantısı sağlanmıştır.
Yine 2003-2011 yılları arasında 522
kilometre otoyol yapılarak toplam 2.236 kilometreye ulaşılmıştır.
Yollarımızın geometrik standartlarını
yükseltmek amacıyla 2003-2011 yılları arasında toplam 1.236 adet köprü ve tünel
yapılmıştır. Olası deprem felaketine karşı köprü ve viyadüklerimizin
güçlendirilmesi amacıyla 2005 yılından başlayıp sürdürülen çalışmalar
kapsamında bugüne kadar 125 adet köprü ve viyadükün
sismik takviyeleri tamamlanmış olup 159 adet köprü ve viyadükte sismik
güçlendirme çalışmaları sürdürülmektedir. 2003-2011 yılları arasında yıllık
ortalama 17.400 kilometre asfalt yenileme çalışmaları yapılmıştır.
Yine, benim seçim bölgem olan Yozgat
ilimizde bölünmüş yol, 2002 yılı sonuna kadar 43 kilometreyken 2003-2011
yılları arasında 305 kilometreye ulaşmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Karayollarıyla
ilgisi yok bu maddenin.
ERTUĞRUL SOYSAL (Devamla) – Bölünmüş
yollar dışında 690 kilometre tek platformlu yol ağı mevcut olup bunun 58
kilometresi 2011 yılında iyileştirilmiştir. 549 kilometresi 2011 yılında olmak
üzere toplam 2.842 kilometre asfalt çalışması yapılmıştır.
Yol yapım ve onarım çalışmaları için
2003-2010 yılları arasında 287 milyon TL, 2011 yılında 48 milyon 250 bin TL
harcama yapılmıştır.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
ülkemizde su kaynaklarının geliştirilmesiyle ilgili faaliyetlerden sorumlu en
etkin kuruluş olup tarım, enerji, içme suyu ve kırsal alan planlanması
sektörlerinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Türkiye'nin 78 milyon hektar olan
yüzölçümünün yaklaşık olarak üçte 1’ini teşkil eden 28 milyon hektar ekilebilir
tarım arazisinin 25,8 milyon hektarı sulanabilir araziler olup bunun da
ekonomik olarak sulanabilir miktarı 8,5 milyon hektar olarak belirlenmiştir.
Devlet Su İşleri tarafından ülkemizde
sulama, içme-kullanma ve sanayi suyu temini, hidroelektrik enerji üretimi ve
taşkın koruma maksadıyla 2011 yılı başı itibarıyla 262 adet baraj, 444 adet de
gölet olmak üzere toplam 706 adet su depolama tesisi inşa edilerek işletmeye
açılmıştır. Büyük su işlerinden 65, küçük su işlerinden 94 olmak üzere toplam
159 adet barajın inşaatına devam edilmektedir. 2003-2011 yılları arasında 933
tesis ile 2011 yılında tamamlanan 102 tesisle birlikte toplam 1.035 adet
tesisin 165’i baraj -bunun 22’si büyük HES- 61’i gölet, 167 sulama, 47’si içme
ve kullanma suyu, 577’si taşkın koruma, 19’u ulaşım ve sosyal tesislerdir.
Ben bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Soysal.
Şimdi Hükûmet adına Çevre ve Şehircilik
Bakanı Sayın Bayraktar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
burada “Karayolları” ibaresinin yerine “Devlet Su İşleri” ilave edilmiş.
Hükûmet ne konuşacak burada? Hayır ama yani konu dışı konuşmasın.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Devamla) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bakın, konu dışı
konuşur, ikaz etmezseniz o zaman siz görevinizi…
BAŞKAN – Sayın Genç, deminden beri
sorular soruldu, bu sorulara cevap verecek Sayın Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Soru ona
sorulmadı ki.
BAŞKAN – Hükûmet adına on dakika
konuşma hakkı var.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Maddeyle ilgili
konuşsun.
BAŞKAN – Buyurun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Devamla) – …Hükûmetle ilgili ve afetle ilgili, Van depremiyle ilgili
gerek açıklamalar gerekse sorulara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sorulara cevap
verme yeri değil burası!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, maalesef, ülkemiz, Van’da 23
Ekimde ve 9 Kasımda depremler yaşadı ve bu acıları hep birlikte yaşadık ve
bildiğiniz gibi tüm dünyanın gözleri önünde ve dünyanın da örnek alacağı tarzda
Van’daki ilk müdahale ve kurtarma çalışmalarımız, gerçekten, hem Türkiye'nin bu
işe çok ciddi şekilde sarılması -Türk Hava Yollarından tutunuz Kızılayına kadar, tüm sivil toplum kuruluşlarına kadar,
Türkiye'nin seksen vilayetinden gelen yardımlara kadar- gerçekten tüm dünyaya
parmak ısırtacak tarzda kurtarma faaliyetlerini tüm Türkiye gördü. Bundan sonra
hemen süratle insanlarımızı acil olarak konuşlandırmak için, ikametlerini temin
etmek için çadır temin faaliyetlerine giriştik Hükûmet olarak. Yine, hem
Kızılay, TOKİ, diğer kuruluşlar, diğer tüm Türkiye’deki siyasi parti
gözetmeksizin tüm belediyeler Van’a çadır akıttı ve Van’da çadır konusunda,
gerçekten, tüm insanlarımıza, köylerde, kentlerde -Van’da, Erciş’te ve
köylerde- çadırlar temin edildi ama tabii ki bu yeterli değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Düzce’ye alınan
kışlık çadırlar nerede Sayın Bakan?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Devamla) – Bu yeterli değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Düzce’ye alınan
kışlık çadırlar nereye gitti Sayın Bakan?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Suriye’ye,
Suriye’ye…
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Devamla) –Bunun dışında, tabii ki Van’daki iklim şartları ve kış
şartları sebebiyle…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Düzce’ye 10
milyon dolarlık çadır alındı, onlar nerede?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Devamla) - …biz insanlarımızı bu kış şartlarında soğukta
bırakamazdık. Konteyner hesabı yaptık. Konteyner hesabında bizim orada yapmış
olduğumuz hasar tespit çalışmalarında -ön hasar tespit ve kalıcı hasar tespit
çalışmalarında- 20 bin civarında, ilk etapta, konteyner ihtiyacı olduğunu
gördük ve bunları tüm Türkiye’de -İskenderun’dan tutun İzmir’e kadar,
İstanbul’a kadar, Trakya’ya kadar- nerede konteyner üreticisi varsa -fiyatları
bellidir, 7.500-8 bin lirayla- fabrikadaki maliyetiyle bunları aşağı yukarı -üç
aşağı beş yukarı- bu rakamlardan Van’a akıttık ve şu anda 28 bin küsur
konteyner ihtiyacına karşılık 25 bin konteyner Van’a gelmiştir, yerleşmiştir ve
130 bin insanımız konteynerlerde yaşamaktadır. Çadırlarda yaşayan 7 bin kadar
insanımız var. Bunun sebebi şu: İnsanlarımız hâlâ daha depremin haklı olarak
korkusunu yaşıyorlar. Gündüzleri evlerinde duran, evlerinde yaşayan insanlar
akşamları evinin yanındaki çadırlarda yatıyorlar, bunlar kısmen münavebeli
şekilde. Bunun dışında iki tane kış çadırı diye çadır var, bunları
söktürmediler bize, 7 bin kadar insanımız bu kış çadırlarında yaşamaktadır.
Bunun dışında, konteyner ihtiyacı, yani
ağır hasar gören, evi yıkılan, orta hasar gören hiçbir vatandaşımız şu anda da
çadırda değildir, hepsi konteynere yerleştirilmiştir. Bunu özellikle ifade
etmek istiyorum.
Tabii ki, saygıdeğer milletvekilleri,
şikâyetler olacaktır. Biz ne kadar çok hizmet edersek edelim, vatandaş şikâyet
yapacak ve yapmakta haklıdır. Bu şikâyetleri tabii ki biz alıyoruz ve bu
şikâyetler doğrultusunda da, yapılması gerekenleri daha çok çalışmak, daha çok
gayret noktasında da biz, bakanlarımız, milletvekillerimiz devamlı Van’dayız.
Bendeniz de milletvekili olarak, Bakan olarak, Hükûmetin üyesi olarak her hafta
-bu hafta gidemedim, bu bakımdan özür diliyorum Vanlılardan ve sizden,
önümüzdeki günlerde yine Van’a gideceğim- oradaki insanlarımızla, köyde kentte,
hepsiyle hemhâl oluyoruz. Yine buradaki sayın milletvekilimizin ifade ettiği
gibi, esnafından, köylüsünden, şehirlisinden, hepsiyle görüşerek oradaki
dertlerini bire bir izliyoruz.
Yine, sivil toplum kuruluşlarıyla
beraber hareket ediyoruz. Daha bundan bir hafta önce Van Belediye Başkanımız,
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanımız, yine bölge milletvekillerimizle
birlikte, benim Bakanlığımda arkadaşlarla görüştük, Van’ın, Van Belediyesinin
kendisinin yapması gereken -yardım alarak veya kendi imkânlarıyla- su işini biz
çözmek durumundayız. Şimdi acil olarak, Van’a en acil olan, yani acil su
ihtiyacı yaklaşık 12-13 milyonluk, eski rakamla 13 trilyonluk rakamı hemen
hazırladık İller Bankasından ve acil su problemini çözdük. Onun dışında Şamran’dan yani Gürpınar’dan gelen, yaklaşık 60
kilometreden gelen su isale hattını da yeniliyoruz. Kot bakımından, kotu
yetmediği için bir başka barajdan da, yine 2 bin kotunda olan barajdan da suyu
getirmek için yine Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz tarafından ihalesi
yapılmakta.
Diğer taraftan, sizin de ifade
ettiğiniz gibi, Van’ı bir bütün olarak görüyoruz, Van’da yeni bir planlama
yapıyoruz. İnşallah, mart ayı ve nisan ayıyla birlikte Van’da ekonomi
canlanacak, Van’ın esnafının yüzü gülecek. Van’da yapılan ihalelerle Van’ın
kendi taşeronları orada iş alacak.
Ben Karadenizliyim ama ihalelerin
kimlere verildiğini ben de bilmiyorum -kaç tane müteahhide verildiğini
bilmiyorum, 30 tane mi, 20 tane mi, ne kadar olduğunu- ama Karadenizli, böyle,
4 taneden fazla müteahhit varsa ben her türlü buradaki hakaretinize razıyım, şimdi
peşinen bunu söylüyorum. Ben Karadenizli müteahhidin orada 4 taneden, 5 taneden
fazla olabileceğini tahmin etmiyorum, bildiğimden değil, bunu tahminen
söylüyorum, böyle bir müteahhit olmadığını tahmin ediyorum.
Bu bakımdan, bizim oradaki kıstasımız
şudur Hükûmet olarak: Biz bakanlar olarak, Van’la ilgili -bakanlar olarak-
konuştuğumuz, “Türkiye’de en pratik, en çabuk, en hızlı yapan müteahhitler
kimse onlar oradan iş alsın.” diye böyle bir düsturumuz var çünkü hakikaten
2012 yılı Ağustos sonu gibi konutları büyük ölçüde bitirip teslim etmek
durumundayız.
Yine, köylerde vatandaşın isteği
doğrultusunda biz evler yapacağız. Vatandaş diyor ki: “Ben eski yerimde… Benim
orada meyvem var, ahırım var, oradaki konuşlanma şeklim var.” Vatandaşlara
tamamen uyduk, onları dinledik.
Toplu hâlde isteyen iki köyde heyelan
var, onların ihalesini yaptık.
Yine, Van’da gerek Edremit’te, gerekse
Kevenli Dağı eteklerinde gerekse Kalecik Köyü’nde, üç bölgede yeni planlama
yaptık. Çok ciddi bir planlama hem çevre düzeni planı hem 5.000’lik plan hem
1.000’lik planlarını yaparak ihalelerini yaptık.
Erciş’te de yine aynı şekilde
planlamayı çok ciddi tarzda, modern hayatın gerektirdiği donatılarla bezenmiş,
okulundan sağlık ocağına kadar, oradaki taziye evinden camisine varıncaya kadar
ne gerekiyorsa bütün sosyal donatılarıyla birlikte ihalelerini yaptık.
Yine, Van’ın içerisindeki kuşaklama
çevre yolu var, yaklaşık 41,5 kilometre, bu yolun da yapımını hızlandırdık.
Konutlardan şehir merkezine birleşecek olan dikey yolların da yani doğudan
batıya doğru, Van merkezine, Van Gölü’ne doğru gelecek olan yolların da aynı
şekilde planlarını hazırladık. Bunları da, Van’ın merkezinde Cumhuriyet
Caddesi’nden, ana merkezden olan yeni yerleşim birimlerine, çevre yoluna olan
ana yolları da ana arter olarak yapıyoruz. Van’ın merkezini koruyarak ama
geliştirmek tarzında, inşallah, çok güzel, yeni bir Van meydana gelecek. Burada
hakikaten marka şehir olma noktasında, bir cazibe merkezi olma noktasında Van’ı
geliştirmek için çok ciddi şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Yine, belediyeyle birlikte teknik
altyapıyı yenileme noktasında çalışmalarımız devam ediyor. Benim Bakanlığımda
Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü ile Van Belediyesinin elemanları ortaklaşa
çalışarak bu planlamayı yapıyoruz. Oradaki yoğunluk ne olacak? Yeni bir de
inşaatlar durmasın diye hemen mart itibarıyla özel sektöre de ruhsat verebilmek
için bu çalışmaları da belli bir noktaya getirdik. Bu bakımdan şimdilik 10 bin
konut ihalesi yaptık. Burada yıkık ve ağır hasarlı olan evlerin tespitidir bu.
Köylerde de daha kısa sürede yapacağımız için, köylerde yapılacak yaklaşık 5
bin-6 bin civarında konut var, bunları da etap etap
planlamayla birlikte bitireceğiz.
Bu bakımdan, yüce Meclisten soru
soruldu. Ben de sizleri bilgilendirmek için bunları izah etmeye çalıştım. Bu
bakımdan, bu fırsatı verdiğiniz için tekrar hepinize teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.
Şimdi, söz sırası Sayın Mustafa
Baloğlu’nda, Konya Milletvekilimiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MUSTAFA BALOĞLU (Konya) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 150 sıra sayılı kanunun ek 2’nci
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
25 Şubat 2011 tarih ve 25857 sayılı
Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111
sayılı Kanun toplam beş kısımdan oluşmaktadır: Birinci kısmı, vergi, SGK, kamu
alacakları ve diğer kurum alacaklarıyla ilgili affın kapsamını; ikinci kısım, Maliye
Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, il özel idareleri, belediyeler ve büyükşehir
belediyelerine ait alacaklarda tahsilatın hızlandırılmasını, matrah ve vergi
artırımı ile stok, demirbaş, makine teçhizat ve kasa affını; üçüncü kısmı, SGK’ya ait alacakların hızlandırılmasını; dördüncü kısmı,
vergi, SGK, kamu ve diğer alacaklara ilişkin ortak ve çeşitli hükümleri;
beşinci kısmı ise, bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin hükümleri
içermektedir.
Değerli milletvekilleri, yasaya göre,
31 Aralık 2010 tarihine kadar ödenmemiş vergiler ile bunlara bağlı vergi
cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, idari para cezaları, gümrük
vergileri, belediyelerin beyannamelerine ilişkin vergileri, 2010’da tahakkuk
eden vergileri, ödenmemiş ücret ve su kullanımı, büyükşehir belediyelerinin su
ve atık su bedeli alacakları yeniden yapılandırma kapsamına alınmıştır. Fakat
biliyoruz ki Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra hem Orta Doğu’da hem de
Türkiye’de birtakım olağanüstü gelişmeler yaşanmıştır ve mükelleflerin bir
kısmı bu gelişmelerden oldukça olumsuz etkilenmişlerdir. Mesela, 2011 yılının
ikinci yarısında özellikle Libya’da faaliyette bulunan mükellefleri zor durumda
bırakmış, firmalar vergi ödevlerini yerine getirmekte güçlüklerle
karşılaşmışlardır. Bu ülkelere bir diğer örnek ise Mısır’dır. Burada da yaşanan
karışıklıklar nedeniyle özellikle müteahhitlik hizmeti veren firmaların
alacaklarını tahsil edememe noktasına geldiği görülmüştür. 6111 sayılı Kanun
kapsamı itibarıyla bu tarz borçlara ilişkin ödeme kolaylığı sağlıyor olsa bile
bunun yeterli olmadığı açıktır. Bu firmaların cari vergilerinin de
yapılandırılması gerekmektedir. Üyesi bulunduğum Bütçe Komisyonunun da raporu
bu gerekliliği dile getirmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Başbakanımızın da belirttiği gibi, derin tarihî ve kültürel bağlarımızın
bulunduğu Orta Doğu’yla ilişkiler ülkemizin dış politikasına güç katan önemli
bir stratejik unsurdur. Bu ülkelerdeki siyasi istikrarsızlıkların yol açtığı
insani sorunların halli için her türlü yardımı yaptık ve yapmaya da devam
edeceğiz. Buna örnek olarak, Libya’daki kriz baş gösterdiğinde tarihin en büyük
tahliye operasyonlarından birini gerçekleştirerek 25 binin üzerinde sivil
vatandaşın ülke dışına tahliyesini sağladık. Ve yine aynı şekilde, Suriye’deki
güvenlik sorunları sebebiyle ülkemize sığınan 10 binin üzerindeki insana her
türlü yardım ve destek hizmetlerini sunduk. Buna karşılık, sadece o ülkelerin
vatandaşlarını değil, o ülkelerde iş yapan Türk firmalarını da oldukça olumsuz
etkilediği görülmüştür. Bu yüzden Orta Doğu’daki bu karışıklıktan zarar gören
firmalara da borç ödeme kolaylığı sağlamayı düşündük.
Burada açıklık getirmek isterim ki
Hükûmet olarak yaptığımız açıklamada mücbir sebebi şu şekilde tanımladık: Genel
olarak, vergi hukukumuzda mükelleflerin vergi ödevlerini yerine getirememesine
neden olan ve kişinin iradesi dışında meydana gelen olaylar “mücbir sebep” diye
adlandırılır. Mücbir sebep hâlleri Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Burada kanun teklifiyle getirilmek istenilen
düzenleme sadece 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan borçların taksit
ödeme sürelerinin uzatılmasına yönelik Bakanlar Kuruluna yetki verilmesini
amaçlamaktadır.
Türkiye’de yaşanan olağanüstü
gelişmelere gelince: Başta Van depremi olmak üzere, kanun teklifinin yürürlük
tarihi olarak kabul edilen 25 Şubat 2011’den sonra yaşanan Rize’deki sel
felaketi ve Kütahya’daki deprem de mücbir sebep olarak değerlendirilmektedir.
Komisyonumuzda hazırlanan rapora göre, bu felaketler dışında yeni bir doğal afet
yaşanması durumunda bu yaşananların da mücbir sebep ilan edileceği ifade
edilmiştir. Genel olarak teklifte getirilen düzenlenmenin örnek olarak
verdiğimiz Libya, Mısır ve Van depremiyle sınırlı olmadığı, uzatılma süresi
zarfında başka doğal afet ve başka ülkeleri de kapsadığı önemli bir ayrıntıdır.
Değerli milletvekilleri, bu raporda
tabii afet yaşanan yerlerdeki mükelleflerin yaşadıkları sosyal, mali ve
psikolojik yıkım göz önüne alınmış, 6111 sayılı Kanun kapsamında ödemeleri
gereken taksitlerin ödeme süresinin uzatılması sağlanmaya çalışılmıştır.
Böylece, teklifte de belirtildiği gibi, 6111 sayılı Kanun’dan yararlanmak üzere
başvuran ancak belirtilen sebeplerle taksitlerini ödeyemeyen borçluların kanun
hükümlerinden azami ölçüde yararlanmalarını sağlamak amaçlanmıştır.
Hepinize teşekkür ediyor, heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Baloğlu.
Madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, on dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapacağız.
Sisteme girmiş arkadaşlarımıza
sırasıyla söz vereceğim.
Sayın Halaman?
Yok.
Sayın Korkmaz…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, Erdem Özdemir adlı bir
vatandaşımız bu soruyu sormamı özellikle istedi. Ben de doğrusu bu sorunun
cevabını sizden duymak istiyorum.
20’nci maddeye göre 6111 sayılı
Kanun’dan istifade etmek üzere vatandaşlarımız dava açmışlardır, daha sonra bu
davadan vazgeçilmiştir ancak SGK, Ankara icra dairelerinde, dikkatinizi
çekiyorum, vatandaş aleyhine vekâlet ücreti icra takibi başlatmıştır.
Vatandaşın bu mağduriyetini giderme konusunda bir çalışma yapmayı ve vatandaş
aleyhine olan bu icra işlemini sonlandırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Sayın Kuşoğlu…
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Ankara Polatlı’da,
Polatlı’nın Şabanözü köyünde Hikmet Uluğbay Yatılı İlköğretim Okulu var.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Trabzon) – Ne köyü demiştiniz?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Polatlı
Şabanözü köyünde yatılı bölge ilköğretim okulu var. Öğrenci sayısı yetersiz,
onun için, Van’dan gelen öğrencilerin orada barındırılması, orada öğrenimlerine
devam etmesi talebi vardı ama kabul edilmedi, Somalili öğrencilerin yeni
geldiğini öğreniyoruz. Yani Vanlı öğrenciler, Somalili öğrenciler için bir
plan, program var mı? Yani neye göre yerleştiriliyor bu öğrenciler? Bir proje
dâhilinde mi yerleştiriliyorlar, okullarına devam ediyorlar? Tabii ki Somalili
öğrencileri de ülkemiz, imkânları dâhilinde yerleştirmek durumundadır ama nedir
gerekçesi, onu öğrenmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kuşoğlu.
Sayın Yılmaz…
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Benim, Sayın Bakana sormak istediğim
konu, 6111 sayılı Yasa’yla belediyelerdeki kadro fazlası işçilerin diğer
kurumlara, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Millî Eğitim Bakanlığı kurumlarına nakli
söz konusu oldu geçtiğimiz yılda ancak “kadro fazlası” denilerek bu işçiler
yerlerinden, yurtlarından edildikten sonra kasım ayı içerisinde belediyelerle
ilgili yine bir kadro artırımı yapıldığı ve norm kadro ataması yapıldığı gibi
bir duyum aldık. Şimdi, madem kadro fazlası vardı, bu işçiler başka kurumlara
sürgün edildiler ve aynı şekilde 6111 sayılı Yasa’da üç yıl boyunca
belediyelerin işçi ve memur sayılarının artırılmaması söz konusuyken, daha
sonradan kasım ayında neden kadroları fazlalaştırdınız ve niye yeniden insan
alımlarına, işçi alımlarına başlandı belediyelerde, ben bunu öğrenmek
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Şandır…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, tekrar soruyorum -önemli
çünkü- tabii afet yaşanan yerler hangi kanuna, hangi cari kanuna göre
belirlenecek? 2090’a göre belirlenecekse Hatay’da, Muğla’da, Antalya’da sel
felaketi yaşayan çiftçiler bundan faydalanamayacak demektir. Bunu genişletmeyi
düşünüyor musunuz?
İkinci husus da bakınız, bu kanun, daha
önce de örneğini yaşadığımız gibi, 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de
unutulan bir hususu düzenlemek için yapılıyor. Daha önce de böyle bir şey
yaşadık. Şimdi, gerçi sizin konunuz değil ama -çünkü Meclise gönderdiniz-
Meclis Başkan Vekiline, Meclis Başkanlığına soruyorum: Bu kanun hükmündeki
kararnameleri Mecliste görüşülmeye ne zaman getireceksiniz? Bunlar görüşülsün,
eksiklikleri tamamlansın ki ikide bir böyle kanun çıkarmak mecburiyetinde
kalmayalım.
Teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şandır.
Sayın Bakanım…
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Trabzon) – Sayın Başkan, “6111 sayılı Kanun’un 20’nci maddesine göre
dava açanlar davalarından vazgeçtiler fakat SGK daha sonra ücreti vekâlet
talebiyle bunlara dava açtı. Bu durum nedir?” Erdem Özdemir Bey’in talebiyle
Sayın Vekilimiz bu soruyu sordu. Bunu, müsaade ederseniz, bir inceleyip
cevabını yazılı olarak vereyim. Notumu aldım.
Yine, Sayın Yılmaz’ın “Kadro
fazlalığıyla ilgili olarak işçilerin ve memurların diğer kamu kuruluşlarına
nakli öngörüldü fakat daha sonra kasım ayında belediyelere yine kadro verildi.”
Bu konuda ben, tabii, kasım ayında nasıl kadro verildiğini… Yasayla bir kadro
verilmiş değil. Bu belediye şirketlerinin böyle bir kadro aldığını, bunu ben
bilmiyorum kadro verildiğini. Yani bizim Hükûmetimizin verdiği bir kadro yok,
Bakanlar Kurulundan böyle bir karar geçmedi ama yine bunu da araştırayım, Sayın
Yılmaz’a bilgi takdim edeyim.
Sayın Şandır’ın
“Tabii afetler yaşanan yerlerde eğer bu afete maruz olan kişileri veya
bölgeleri 2090 sayılı Yasa’ya göre tespit ederseniz bundan Mersin gibi
yerlerdeki zarar gören insanlarımız istifade edemezler.” şeklinde… Afet olan
yerlerde, ne kadar kanun varsa meriyette ve hangi kanuna uyuyorsa -7269, 2090
ve diğer ilgili yasalar- hepsinden istifade edebilirler. Biz buradaki insanları
istifade ettireceğiz, yani burada bir problem yok.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – 2090 sayılı
Kanun yüzde 40 şartı getiriyor.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Trabzon) – Yüzde 40 şartı olduğunu bilmiyorum ben, böyle bir şart
yok Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Öyle, 2090
öyle efendim; varlığının yüzde 40’ını kaybetmezse afetten faydalanamıyor.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Trabzon) – Hayır, afet tespitini yapmak valiliğin yetkisindedir ama
orada vali bey…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Bakan,
yani daha önce çok konuştuk bunu burada, yüzde 40’ını kaybederse afetten
faydalanabiliyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Sayın Bakanım, 2090 sayılı Yasa’da tüm mal varlığının yüzde 40’ını kaybetmiş
olmak var.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Trabzon) – Orada yetkili valilerdir. Bu tespiti, valiler, oradaki
memurlar eliyle yapıyorlar.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Vali ne
yapsın, kanun mu çıkaracak?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Vali
yüzde 35 yaptı, ne olacak şimdi, onu soruyoruz biz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ama tüm
mal varlığının, yani bir ineği gitmiş değil, tümü -bahçesi, bağı, her şeyi-
gidecek ki yüzde 40’ı bulacak.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Trabzon) – Nerede? Ben Kanun’da böyle bir şey okumadım, yani tüm mal
varlığının… Öyle bir şey yok ya.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
2090 sayılı Kanun Sayın Bakan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Maalesef
efendim. Daha önce de burada konuştuk bunları.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Trabzon) – Şimdi, diğer konu, KHK’ların Meclise getirilmesi konusu.
Bu peyderpey geliyor zaten. Gelecek önümüze, Meclisin önüne gelecek, burada
bunları da gerektiği şekilde yüce Meclisin takdirine sunacağız. Bu bakımdan…
Yine bu yüzde 40 meselesine bir daha,
daha dikkatli bakalım. Böyle bir ibare var ama sizin dediğiniz manada değil bu.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hangi Meclise
geliyor Sayın Bakan? Hangi Meclise, bizim Meclise mi geliyor bu KHK’lar?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Trabzon) – Efendim?
AYTUĞ ATICI (Mersin) – KHK’lar bizim
Meclise mi geliyor, başka meclise mi gidiyor? Ben hiç hatırlamıyorum
tartıştığımızı burada.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Meclise geldi
de görüşmeye alınmadı.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Trabzon) – Şu anda, mesela, bizim yaptığımız teklifler var, bunlar
peyderpey inşallah gelecek.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – İnşallah,
inşallah Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN
BAYRAKTAR (Trabzon) – Yani bizim Bakanlığımızla ilgili teklifler yakında
Meclise gelecek, diğerleri de ihtiyaç oldukça gelecek.
Hepinize tekrar teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Sayın Bakanım, Sayın Korkmaz’ın sorduğu soruya ben de bir katkı vereyim.
Ben burada Maliye teşkilatına teşekkür
ediyorum, Maliyedeki tüm haciz işlemlerini hazine avukatları kanalıyla yaptırır
ve kanuni takibe intikal eden hiçbir olayda, yapılandırma yapıldıysa, hiçbir
zaman ücreti vekâlet almadı.
Sayın Korkmaz’ın dediği olay: Maalesef,
Sosyal Güvenlik Kurumu, piyasa avukatı arkadaşlarımıza verdi dosyaları. Onlar
haklarından vazgeçmiyor. Her ne kadar kanun “herhangi bir ücreti vekâlet
alınmaz.” dese de ama maalesef Maliyenin yaptığı uygulama hazine avukatları
yerine… Onlar almadı ama Sosyal Güvenlik Kurumunda o avukat arkadaşlar ücreti
vekâlet istiyor. Fark burada Sayın Bakanım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, madde
üzerinde iki önerge vardır, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 150 sıra sayılı Kanun
Teklifinin çerçeve 2 nci maddesinin madde
çerçevesinin ve maddeye bağlı Ek Madde 1’in aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmesini arz teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet
Akyürek Pelin Gündeş
Bakır |
Kayseri Şanlıurfa Kayseri |
Yunus
Kılıç Alpaslan
Kavaklıoğlu |
Kars Niğde |
Madde 2 – 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "Dış borcun tahsisi" tanımındaki "ve
Karayolları Genel Müdürlüğüne" ibaresi ", Karayolları Genel
Müdürlüğüne, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne" şeklinde değiştirilmiş ve
aynı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
BAŞKAN – Şimdi, ikinci önergeyi de okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 150 sıra sayılı yasa
teklifinin 2. maddesine bağlı Ek Madde 1’in teklif metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN – Sayın Komisyon, son okuttuğum önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET
ÖKSÜZKAYA (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Şimdi önerge sahibine söz veriyorum.
Sayın Genç, buyurun.
Süreniz beş dakika.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu 6111 sayılı Yasa, Türkiye tarihinde en büyük
soygunları, en büyük kaçakçıları affeden bir Yasa.
Bu Yasa… AKP İktidarı iktidara geldiği
günden beri bu AKP zamanında çok büyük bir kaçakçılık, vergi kaçakçılığı
yapıldı, gümrük kaçakçılığı yapıldı, ihale yolsuzluğu yapıldı, ihaleler
yandaşlara verildi, çok zengin oldu insanlar, vergi de vermediler, denetimi de
kaldırdılar. Ondan sonra, belediyeler hukuk tanımaz oldu. Belediyelerin devlete
katrilyonlarca borcu var. E, ne yapalım dediler? İşte bu 6111 sayılı Kanun’u
getirdiler, bunların hepsini sildiler.
Evvela, burada bir nokta koyayım da
Komisyona bir serzenişte bulanayım. Yani AKP’nin hiçbir yerinde doğru dürüst
bir şey yok ki. Komisyon Başkanı burada olsaydı, ya, arkadaş, bir maddelik bir
kanun gelmiş komisyona, sen torba kanuna çevirmişsin yani bir teklifte bir
madde gelmiş. İç Tüzük’ün 35’inci maddesine göre,
komisyonlar kanun teklif edemezler.
Komisyon üyeleri, aklınızı biraz
başınıza toplayın, biraz hukuka uyun. Şimdi, bir maddeye siz iki üç tane nasıl
madde ilave edersiniz? Bir defa, İç Tüzük’ün 35’inci
maddesine aykırı.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın,
denetim kalmadığı için, Ankara Belediyesi, İstanbul Belediyesi, İzmit
Belediyesi, Manisa Belediyesi,(*) bütün AKP’nin belediyeleri trilyonlarca
devlete vermesi gereken vergileri ödemeseler… Mesela ihale yapıyorlar, yıllara
sari inşaat işlerini yapıyorlar, Gelir Vergisi Kanunu’na göre tevkifat yapıyorlar, devletten müteahhit tahsilatı yapıyor,
hazineye yatırmıyor; damga vergisini kesiyorlar, devlete yatırmıyorlar;
ihalelerde karar harcını alıyorlar, yatırmıyorlar; kendilerinin doğal gaz
borçları var, vermiyorlar; ondan sonra, elektrik paraları var, vermiyorlar.
İhalelerin bini bin yolsuzluk.
(*) Bu
ifadeye ilişkin düzeltme bu birleşim Tutanak Dergisi’nin 356’ncı sayfasında yer
almaktadır.
Şimdi, böyle bir kanunla AKP getirdi
her şeyi affetti. İşte biraz önce arkadaşımız Aykut Bey anlattı burada.
Arkadaşlar, kömür ihalelerinde trilyonlarca yolsuzluk yapıldı. İhale yapılmadı,
yandaşlarına işte kömür ocakları verildi, katrilyonlar seviyesinde yolsuzluklar
yapıldı. Ondan sonra, bunları yapanlar, hepsi suç işledi. Bu suçu getirdiler,
6111 sayılı Kanun’la şey ettiler.
Peki, yani sizin vicdanınız rahat
ediyor mu arkadaşlar? Bu Türkiye’de yalnız biz mi yaşıyoruz? Yani sizin,
gelecekte, çoluk çoğunuz yok mu? Sizin gelecekte çoluk çoğunuz… Bu devleti bu
kadar ekonomik yönden tahrip ediyorsunuz. Yolsuzluk yapıyorlar, talan
ediyorlar, bu memleketi güçsüz hâle getiriyorlar, hırsızlık yapıyorlar. Bu
kadar aşağılıkça işleri yapan insanları sizin bu parmaklarınız nasıl affediyor
ya? Vicdanınız nasıl buna müsaade ediyor arkadaşlar? Yani yukarıda Allah yok mu
ya? Bu Allah’ın bir gücü yok mu ya? Vardır, biz bunu biliyoruz herhâlde. Yarına
fitil fitil burnunuzdan getirecek ama buna siz sebep
oluyorsunuz arkadaşlar.
Bakın, Ankara Belediye Başkanının sırf
Başkent Doğalgaza 519 trilyon lira borcu var arkadaşlar. Şimdi, ben biraz önce
sordum, Başkan bana müsaade etmedi. Benim ilimden her gün 20 tane telefon
geliyor, “Arkadaş, köy yollarımız kapalı, açamıyoruz.” diyor. Özel idare
müdürüne telefon ediyorum, akaryakıt yok, Karayollarına ediyorum, akaryakıt
yok. Ya, bu kadar ahlaksızca bir şey olur mu arkadaşlar? Bu devletin bir yandan
parasını birtakım insanlar yiyor, içiyor, ceplerine dolduruyor, ondan sonra,
öte tarafta benim memleketimdeki vatandaş aç, köy yolu açılmıyor; hasta, doktor
yetişmiyor. Böyle bir şey olur mu arkadaşım? Böyle bir devlet olur mu? Böyle
bir millet olur mu?
Biraz önce Bakan çıkmış burada
konuşuyor. Düzce depremi sırasında 10 milyon dolarlık, kış şartlarına dayanıklı
çadır aldık. Bu çadırlar nerede? Niye açıklamıyorsunuz? Kimin cebine gitti?
Kimler yedi bunları? Bunların burnundan getirin. E, niye getirmiyorsunuz? Ya
böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Böyle bir devlet olur mu? Böyle bir millet
yaşar mı? Yani bu memlekette yapılan hırsızlıklar parmakla yok edilir mi
arkadaşlar? İşte bu kanunlar, bunları getirdiniz. Yahu arkadaşlar yani insanlar
çoğunluk olabilir ama insanlarda bir vicdan var, bir ahlak var, bir ar var, bir
namus var, bir edep var. Şimdi yani “Bende güç var, ben bütün her türlü
pislikleri bu parmağımla silerim…” Olmaz arkadaşlar. Olmaz. Gerçekten memleketimizde
büyük sıkıntılar var. Benim memleketimde insanlar bana açıp da içinde
bulundukları sıkıntıları izah ederken insanlığımdan utanıyorum ya. Bunun sebebi
kim? Bu devletin bütçesi de müsait, bu devletin imkânları da var ama birtakım
insanların cebine gidiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) – Karar yeter
sayısı istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Genç.
Şimdi, Komisyon ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler… Etmeyenler…
Efendim, kâtip üyeler arasında
anlaşmazlık var, cihazla oylama yapacağız.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır.
Önerge reddedilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
X.-
DÜZELTİŞLER
1.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, yapmış olduğu konuşmasında “Manisa
Belediyesi” şeklindeki ifadesini yanlışlıkla kullandığına, bu ifadenin olmaması
gerektiğine ilişkin (*)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Biraz önceki
konuşmamdaki bir cümlemde “Manisa Belediyesi” demiştim de, “Manisa Belediyesi”ni düzeltiyorum.
Biraz önceki konuşmamda belediyeleri
sayarken “Manisa Belediyesi” demiştim. O kelimeyi yanlışlıkla kullanmışım.
“Manisa Belediyesi”nin benim ifadem içinde olmaması
lazım.
BAŞKAN – Zabıtlara geçti efendim.
Teşekkür ederim.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin; 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/279) (S. Sayısı: 150)
(Devam)
BAŞKAN - Şimdi diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 150 sıra sayılı Kanun
Teklifinin çerçeve 2 nci maddesinin madde
çerçevesinin ve maddeye bağlı Ek Madde 1’in aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
Madde 2 – 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "Dış borcun tahsisi" tanımındaki "ve
Karayolları Genel Müdürlüğüne" ibaresi ", Karayolları Genel
Müdürlüğüne, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne" şeklinde değiştirilmiş ve
aynı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET
ÖKSÜZKAYA (Kayseri) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– Katılıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkan, bu önergeyi işleme koyamazsınız. Çünkü 6111’i çıkarıyorsunuz,
4749 sayılı Kanun’u getiriyorsunuz. Biz Komisyonda 6111’e ekli diye
getirmiştik. Şimdi 6111’i çıkardığınız için bunu tek başına… Bu kanunda 4749 sayılı
Kanun yok. Önergeyi işleme alamazsınız.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – İşleme
alabilirsiniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Alamazsınız.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Komisyon, buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET
ÖKSÜZKAYA (Kayseri) – Bir açıklama yapabiliriz Sayın Başkanım isterseniz.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AHMET
ÖKSÜZKAYA (Kayseri) – Burada 2’nci maddede 6111 sayılı Kanun’a ek madde ile bu 4749
sayılı Kanun’daki değişikliği koyuyorduk. Kanun tekniği açısından bu 4749
sayılı Kanun’a direkt koyuyoruz bu maddeyle. Olay bundan ibarettir efendim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
(*) Bu
düzeltmeye ilişkin ifadeler bu birleşim Tutanak Dergisi’nin 354’üncü sayfasında
yer almaktadır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
– Sayın Başkan…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Koyamaz ki!
BAŞKAN – Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
– Görüşülen Kanun 6111…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Evet, bir
başka kanunda değişiklik yapamaz ki.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
– 4749 sayılı Kanun’la hiçbir ilgisi,
alakası yoktur, onunla ilgili bir teklif yoktur. 6111’e konulmayan bir önerge
geçersizdir Sayın Başkan çünkü bu, sadece 4749 sayılı Kanun’a atıf yapıyor. Bu
Kanun’da böyle bir şey yoktur Sayın Başkan. Komisyonda 6111’e ek madde yaparak
çözmüştük ama şimdi önergede oradan çıkarıyorsunuz, onun için bu önerge
geçersizdir. Maddeyi tamamen değiştiriyorsunuz. 6111’e bağlı olmayan bir madde
bu yasada geçersizdir.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın
Başkanım, efendim, burada teklifte mevcut olan bir ek madde var. Ek madde 1’de
düzenlenmesine ilişkin bir değişiklik önergesi var. Yeni bir madde ihdası
değil, başka bir kanunla da alakası yok. Mevcut ek madde 1’in düzenlenmesiyle
alakalı bir değişiklik önergesi. Bir mahzuru yoktur, İç Tüzük’e
de aykırı değildir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
– İç Tüzük’e
aykırıdır efendim. 6111 sayılı Kanun’u çıkarınca bu kanunda öyle bir kanun
yoktur Sayın Başkan. 4749 sayılı Kanun’la bunu buraya koyamazsınız.
BAŞKAN – Şimdi, efendim, daha önce
görüşüldü. Bu, şimdi 2’nci maddeye bağlı ek madde 1 üzerindeki önerge. Teknik
izahat da yapıldı. Bunun bilahare gidip oraya işleneceği de söylendi. Şu anda
başka yapacağım bir şey yok.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul)
– Sayın Başkan, bir daha izah ediyorum:
Komisyonda 6111 sayılı Kanun görüşülüyordu, bu 6111 sayılı Kanun, o ilave
önergeyi 6111 sayılı Kanun’a ek maddeyle konulduğu için Kanun’un lafzının
dışına çıkmadı ama şimdi bu önergeyle tamamen 4749 sayılı Kanun’a atıf
yapıyorsunuz, böyle bir kanun yok bu Kanun’da.
BAŞKAN – Efendim, beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.08
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mine
LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 62’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
150 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Şimdi, teklifin 2’nci maddesine bağlı
ek 1’inci madde üzerinde Sayın Mustafa Elitaş ve
arkadaşlarının verdiği önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe: Madde çerçevesinin kanun
tekniğine uygunluğunun sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkan, itiraz…
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN - …Etmeyenler…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın
Başkanım, gereken düzeltme yapılsın.
BAŞKAN - …Kabul edilmiştir.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın
Başkan, bakın, yaptığınız işlem, çerçeve yasanın kapsamı dışında bir maddeye,
yeni bir madde ihdasına onay vermek aslında. Bir işlem yapmayarak siz buna onay
vermiş oluyorsunuz. Parlamento hukuku çiğneniyor bugün. Bizim kanaatimize göre…
Bakın, bu yasaya biz Danışma Kurullarından çekilerek, bu konuda herhangi bir
engelleme yapmayarak ve destekleyerek hatta, gerekli desteği sağladık
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak. Ancak her şey usulüne, yöntemine uygun
geliştirilmeli diye düşünüyoruz. Bu yapılan tamamen Parlamento hukukuna
aykırıdır. Yeni bir madde ihdası söz konusu ancak siz bunu olağan bir
önergeymişçesine bir oylamaya tabi tuttunuz. Kesinlikle yaptığınız doğru değil.
Tutanaklara bu şekilde geçmesini
istiyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim. Tutanaklara
geçti.
Maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Şimdi, geçici madde 25’i okutuyorum:
"GEÇİCİ MADDE 25- Bu maddenin
yürürlüğe girmesinden önce Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün yatırım
programında yer alan projelerinin finansmanı amacıyla imzalanan kredi
anlaşmaları ile temin edilen dış krediler, 1/1/2012 tarihinden geçerli olmak
üzere Genel Müdürlüğe tahsisli olarak kullandırılmaya devam edilir. Bu madde
ile geçici 24 üncü madde kapsamında tahsis edilen kredilerle ilgili olarak
krediyi tahsis eden kuruluş hakkında 14 üncü maddenin beşinci ve altıncı
fıkralarının 5018 sayılı Kanunun eki (I) sayılı cetvelde yer alan kuruluşlara
ilişkin hükümleri uygulanmaz."
BAŞKAN – Madde üzerinde gruplar adına
söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Bülent Kuşoğlu, Ankara
Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
– Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 150 sıra sayılı Kanun Teklifi’yle
ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2 Kasım 2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 662 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname’yle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü daha önce genel bütçeye tabi bir
idareyken özel bütçeye tabi bir idare olarak değiştirildi kanun hükmünde
kararnameyle. Tabii, bu yapılırken, kanun hükmünde kararnameyle yapıldığı için
bu arada birçok aksama da söz konusu oldu. Bugün bununla ilgili bir aksamayı
düzeltmeye çalışıyoruz. Biraz önce yaşadık. Yine son anda fark edilen bir
düzenlemeyle, aslında 6111 sayılı Kanun’a ek yapıyorduk, kanunun düzenlemesi
açısından çok yanlış olacak bir düzenleme, uygulanması mümkün olmayan bir
düzenleme söz konusu olacaktı. 4749 sayılı Kanun’a yapılması gereken düzenleme,
değişiklik 6111’le yapılmış olacaktı ki uygulanması mümkün değildi. Bunlara
özellikle dikkat edilmesi gerekiyor. Bu tür değişikliklerin özellikle kanun
hükmünde kararnamelerle yapılmaması gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, bu konu, üzerinde
şu anda konuştuğum ek 25’inci madde, geçici 25’inci maddeyle ilgili konu Plan
Bütçe Komisyonuna daha önce bize bildirilerek gelmedi. O anda, 6111
görüşüldükten sonra son anda ilave edildi. Biz de hoşgörü çerçevesinde bunu
uygun gördük, uzlaştık, getirilmesini kabul ettik. Bu, Meclis çalışmaları için,
komisyon çalışmaları için de güzel bir örnekti, örnek teşkil ediyordu.
Çalışmaların hızlandırılması, amacına ulaşması açısından biz de bunu kabul
etmiştik fakat bugün görüyoruz ki bu durum böyle olmakla beraber bir taraftan
bu uzlaşma, güzel örnekler verilirken diğer taraftan da İç Tüzük değişikliğiyle
ilgili bir teklif geliyor. Bu uzlaşma ortamı, güzel ortam tamamen altüst
ediliyor, bütün dengeler bozuluyor, hoşgörü ortamı yok ediliyor. Diğer taraftan
kanun hükmünde kararnameyle biliyorsunuz, otuz beş kanun hükmünde kararnameyle
devlet düzeni yine aynı şekilde altüst edildi, bir yığın sıkıntı getirildi.
Değerli arkadaşlarım, bu saatte, kimse
tabii çok önemli de görmediği için takip etmiyor ama özellikle kanun hükmünde
kararnamelerle getirilen değişikliklerle devlet düzeni gerçekten çok sıkıntıya
sokuldu, baştan aşağı büyük yanlışlıklar yapıldı. Dikkatinizi bu vesileyle
çekmek istiyorum. Bir kere devlette koordinasyon bozuldu. Eğer bürokrasiyi
biliyorsanız, bürokrasiden geliyorsanız, şu anda bürokrasiyi takip ediyorsanız,
bununla ilgili muhakkak ki size de geri dönüşler olacaktır, bu tür bilgiler
geliyor olacaktır. Kamuda bürokrasinin morali çok bozuk, büyük sıkıntı
içerisindeler. Bu kanun hükmünde kararnamelerle getirilen ücret düzeni maalesef
bütün devleti, bürokrasiyi altüst etmiş vaziyette. Bazı müdürlerin, şeflerin
altında çalışan insanlardan daha az maaş alması söz konusu, daha az artışlar söz
konusu. Onun için büyük bir moralsizlik var, sıkıntı var, koordinasyon
eksikliği var.
Ayrıca bu kanun hükmünde kararnamelerle
teftiş düzenine, özellikle denetim düzenine büyük bir darbe vuruldu, çok büyük
bir boşluk var şu anda devlette, teftiş ve denetim düzeninde çok büyük bir
eksiklik var, yanlışlık var, neredeyse denetim yapılmaz bir vaziyette. Tabii
bunun çok önemli sonuçları olur, önümüzdeki yıllarda bunun sıkıntılarını hep
beraber yaşarız. Onun için, şimdiden bu konuyla ilgili tedbir alınması lazım.
Bu vesileyle ben, burada özellikle bu konuyu belirtmek istiyorum. Gerçekten de
devlet düzeni, kurumları altüst vaziyettedir. Özellikle kariyer meslekler,
uzmanlık, şeflik, araştırmacı gibi kadrolar altüst edilerek kullanılmış
vaziyette. Yani bunu, ben, kendi partimin kadroları yok edildi anlamında
söylemiyorum; benim partime yönelik, benim partimin bürokratlarına yönelik bir
kıyım var şeklinde söylemek istemiyorum, öyle bir durumdan bahsetmiyorum. Genel
olarak devlette çok büyük bir sıkıntı olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bunu samimi olarak söylüyorum. Zannediyorum, devletle bağlantısı olanlar buna
katılırlar. Aslında bu konuda bir araştırma önergesi de verdim. Bu konuyla
ilgili bir çalışma yapmamız muhakkak gereklidir.
Diğer taraftan, bu vesileyle
belirteyim, bu İç Tüzük değişikliği konusu yine herhâlde yarın gündeme gelecek
ama bakın değerli arkadaşlarım, iktidar partisi olarak şimdiye kadar on yıl
içerisinde buraya getirilen hiçbir kanun teklifi veya tasarısı geri dönmedi,
muhakkak çıktı, süresi içerisinde çıktı. On yıldan beri çalışan bir sistemi
değiştirip de başka bir sistem getiriyorsanız bunun arkasında biz de muhalefet
olarak başka gerekçeler arıyoruz. “On yıldan beri çalışan bir sistem vardı,
neden değiştirilmek isteniyor? Arkasında başka bir oyun mu var?” diye
düşünüyoruz. Onun için, gereksiz yere bütün bunları yapmak… İşte geçen hafta da
Meclis çalışmamış oldu, vatandaş nezdinde kötü bir örnek vermiş olduk. Bütün
bunlara gerek yok. Biraz önce verdiğim şekilde Komisyonda da burada da biraz
önce yaptığımız tespit, aslında bir hukuksuzluk içermesine rağmen yine sizin
oylarınızla geçti, buna da itiraz etmedik. Aslında uyumlu olarak, uzlaşmayla
birçok konuyu alıp götürebiliriz, Meclisin daha hızlı çalışmasını
sağlayabiliriz.
İlk motorlu uçuş hangi tarihte
gerçekleşti hatırlıyor musunuz? 1903 yılında ilk uçak uçmuş, ilk uçuş 1903
yılında gerçekleşmiş. Bundan altmış altı yıl sonra Aya ayak basılmış. O kadar
hızlı, teknolojide müthiş bir değişim söz konusu. Teknolojideki bu hız maalesef
toplumlarda aynı şekilde görülemiyor. Toplumlar aynı hıza ayak uyduramıyor.
Getirilen İç Tüzük’ün gerekçelerinden bir tanesi de
teknolojiye ayak uydurmak ama teknoloji başka bir şey, toplumların, insanların
bazı şeyleri özümsemesi farklı bir konu. Onun için aynı paralelde yürütmek
mümkün değil, insan tabiatı, insan fıtratı çok farklı. Bu konuları zorlamamamız
gerekir, acele etmememiz gerekir, tam tersi sonuçlar verdi iki haftadan beri
görüyorsunuz. Bu konunun toplumda da büyük sıkıntı yaratmadan çözümlenmesi
gerekir.
Sonuç olarak: Üzerinde değişiklik
yapmaya çalıştığımız 6111 sayılı Kanun ve 4749 sayılı Kanun, muhakkak ki bizim
de desteğimizle çıkmıştır, muhakkak ki faydalar sağlayacaktır ama biraz önce
ben Sayın Bakan buradayken, Başbakan Yardımcısı buradayken de sordum kendisine,
Plan ve Bütçe Komisyonunda da sormuştum “Kaç firmayı ilgilendiriyor ve total
olarak ne kadarlık bir meblağdan bahsediyoruz?” diye sordum, ne Komisyonda ne
burada cevap verilemedi. Görüyorsunuz bütün bunlara rağmen -bu tür-cevaplarının
olmamasına rağmen, yine de destekliyoruz, çıksın istiyoruz, Meclis çalışmaları
tüm hızıyla devam etsin istiyoruz, ülkemize yararlı, vatandaşımıza yararlı
işler yapılsın istiyoruz, ama sizin de bu konuda iktidar olarak muhalefete
anlayış göstermenizi de bekliyoruz.
Bu vesileyle, ben -bu saatte fazla
sabrınızı zorlamayayım- hepinize saygılar sunuyorum, iyi akşamlar diliyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kuşoğlu.
Şimdi, madde üzerinde gruplar adına
başka söz isteyen yok.
Şahısları adına, Menderes Türel Antalya
Milletvekili. (AKP sıralarından alkışlar)
Sayın Türel, süreniz beş dakika,
buyurun.
MENDERES TÜREL (Antalya) – Sayın
Başkan, çok kıymetli
milletvekilleri; 6111 sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında geçici 2’nci madde üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.
Bilindiği gibi, kanun teklifiyle ilgili
birçok konuşma yapıldı. Yurt dışında müteahhitlik hizmetlerinde bulunan
firmalarımız ile Van gibi büyük afet yaşayan bölgelerimizdeki iş yerlerine 6111
sayılı Kanun’un getirdiği imkânlar tanınmaktadır. Kanun, Kuzey Avrupa ve Orta
Doğu’daki siyasal karışıklık nedeniyle işleri yarım kalan ve alacaklarını
tahsil edemeyen firmalarımızın borçlarını yapılandırmakta ve böylece bu
firmalarımıza işlerini sürdürme, işlerinin ücretlerini ödeyebilme ve devlete
karşı taahhütlerini de yerine getirme imkânı vermektedir ki bu, devletimiz için
sosyal bir sorumluluktur.
Ben bu nedenle, bu önemli kanun
değişikliğine emeği geçen herkesi kutluyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Türel.
Şahısları adına ikinci konuşmacı Sayın
Hüseyin Şahin, Bursa Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 150 sıra sayılı 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında şahsım adına söz
almış bulunmaktayım.
Kanun teklifimizin kanunlaşarak
milletimize hayırlı, uğurlu olmasını dileyerek yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
Madde üzerinde soru-cevap işlemini
başlatacağız.
Sayın Akar sisteme girmiş.
Buyurun Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakanım,
siz bu Meclise geldiğinizde ben size söz vermiştim “Her gelişinizde Kartepe Belediyesini
soracağım.” diye. Hatta bugün makamınıza yeni bir dosya yolladım.
Ama şimdi sormak istediğim, Şevki
Yılmaz’ın Müsteşarınızla ne konuştuğu, nasıl organize ettiği bu işi ve Kocaeli
Valiliği kanalıyla Kartepe Belediye Başkanına verilen
randevuya gidip de o randevuda ne konuştukları; size sormak istediğim bu.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akar.
Başka soru yok.
Sayın Bakanım…
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– Sayın Başkan, Sayın Akar’ın mutat sorusunu tekrar aldım, açıklamaya
çalışayım.
Kartepe
Belediyesi ve diğer belediyeler hakkında yapılan her türlü ihbar ve şikâyette,
hatta ihbar ve şikâyet olmaksızın normal denetimlerde ulaşılan her türlü hukuka
aykırı bulgular üzerinde Bakanlığımızca gerekli inceleme, soruşturmalar
yapılır. Kartepe Belediyesi için de ihbar ve
şikâyetler olduğu gibi, ayrıca denetimler esnasında da tespit edilen bazı
usulsüzlüklere rastlanmıştır, bunların gereği yapılmaktadır.
İsim zikrederek bir görüşmeden bahsetti
Sayın Akar.
İnsanlar bu ülkede birbiriyle
görüşürler, başta Meclisimizde olduğu gibi, şu anda yaptığımız gibi görüşülür,
konuşulur… Görüşülmüş müdür görüşülmemiş midir orasını bilmiyorum ama
varsayalım ki görüşüldü, bu görüşmenin hukuka aykırı bir yanı yoktur, beşerî
bir ilişkidir. İnsanlar birbirini tanıdığı için görüşür, işi olduğu için
görüşür, istediği için görüşür. Bizatihi görüşmenin kendisine bir suç atfetmek,
suç izafe etmek hukukun genel ilkeleriyle uygunluk arz etmez. Kartepe Belediyesi hakkında hukuk uyarınca gerekli işlemler
yapılmaktadır.
Arz ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakanım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Akar, buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakanım, Kartepe Belediyesindeki görüşmeler sıradan, normal, selam
üzerine yapılan görüşmeler değil. Hatta, Şevki Yılmaz, Belediye Başkanını ve
gelen müfettişleri azarlar bir şekilde “Bu müfettişler kontrol altına alınmadı
mı? Bunlara tembih edilmedi mi?” gibi sözler söyleyip… Biraz sonra telefon
numaralarını, kalem telefonu ve özel telefon numaralarını da verebilirim
Müsteşarın. Bu teknik takibe takılan sonuçları söylüyorum.
Bir kez daha söylüyorum: Dosyayı size
ilettim.
Daha önce bir soru önergesi verdim.
Soru önergesine verdiğiniz cevapta da “Soruşturmanın devam ettiğini.”
söylediniz.
Aslında dördüncü mahkemeye geldi.
Dördüncü mahkemeye geldi ve Belediye Kanunu’na göre sizin belediye başkanını
görevden alma yetkiniz var.
Ben, şimdi, belgeleri bugün size
sundum. O belgeleri incelediğinizde sadece Belediye Başkanı değil, sizin
örgütlerinizin de bu işin içinde olduğu görülüyor. Bu kadar detaya da
girmeyeceğim ama örgütler de bu işin içerisinde, kadın kolları başkanlığı, ilçe
başkanlığı, hepsi bu işin içinde şu anda. Size yolladığım bugünkü dosyada da…
Daha önce de dosya verdim, dosyayı okumamıştınız, bugün tekrar makamınıza
yolladım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akar.
Sayın Bakanım, bir şey söyleyecek
misiniz?
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– Sayın Başkan, bir önceki sorunun devamı mahiyetinde hem soru hem yorum söz
konusu. Kartepe Belediyesi için inceleme ve
soruşturma, her belediye için olduğu gibi yürümektedir, yürütülmektedir. Sayın
Akar’ın “Bugün verdim.” dediği dosyalar doğrudur, beyanına göre, verilmiştir,
bir itirazımız yoktur ve gereği de her zaman her dosya için, her başvuru için
yapılacaktır. Yeni bir bulgu, yeni bir belge varsa değerlendirilir, yoksa da
yok olduğu şeklinde değerlendirilir. Bunlar hukukun normal ve genel işleyişi
içerisinde sonuçlanacak hususlardır.
Teşkilatımızla ilgili bir boyutu soruyor.
Biz burada herhangi bir siyasi partinin teşkilatını değerlendirmek durumunda
değiliz. Bu benim mensubu olduğum parti de olsa, soru soran arkadaşımızın
mensubu olduğu bir parti yöneticisi de olsa onun değerlendirilme yeri burası
değildir ama suçla bağlantılı bir husus varsa, şüphesiz yargı makamları suçtaki
irtibat ve illiyet bağları itibarıyla gerekli değerlendirmeleri yapar. Hukuk
ilk defa sadece Kartepe Belediyesi için işlemiyor,
ilk defa bir belediye için herhangi bir inceleme, soruşturma yapılmıyor. 3 bine
yakın belediyemizin önemli bir sayıdaki yöneticileri için, başkanları, meclis
üyeleri için, personeli için değişik iddialarla bu ülkede hukuki süreç işliyor.
İddiaların bir kısmı doğruluk ifade ediyor, doğruluk arz ediyor, bir kısmı
asılsız da olabiliyor. Burada da asılsızdır veya doğrudur deme şansına sahip
değiliz, fakat incelenmesi, soruşturulması gerekli bulunan birtakım hususlar
var Kartepe Belediyesinde; her zaman söyledik, bugün
de söylüyoruz. Kartepe Belediyesi için soruşturma
süreci devam ediyor.
Arz ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Zamanım var iki
buçuk dakika. Bitene kadar kullanacağım, bitene kadar soracağım efendim.
BAŞKAN – Tekrar mı söz istiyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet, Sayın
Bakanım, doğru, söylediklerinizde haklısınız ama orada bir uygulama daha
yapıyorsunuz. Kartepe Belediyesini soruşturan
müfettiş mahkemeye verildi, bu müfettiş de Adana Belediye Başkanını görevden
aldıran müfettiş aynı zamanda. Yine, bizim belediyeler olunca böyle
davranılıyor, nedense denetleyenler suçlu oluyor, aynı Deniz Fenerinde olduğu
gibi. Deniz Feneri savcılarına uygulanan yöntem Kartepe
Belediyesini de denetleyen müfettişe uygulanmaktadır bugün. Bu konuda ne
diyeceksiniz?
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akar.
Sayın Bakanım…
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Milletvekili Arkadaşımız sorunun
asıl kısmı bitince bağlantılar kurarak soruyu devam ettiriyor, ben de o
çerçevede cevabımı vermek durumundayım.
Müfettiş hakkında soruşturma yapıldığı
doğrudur. Müfettişler de birer insandır, haklarında iddialar olabilir, tıpkı
bakanlar hakkında olduğu gibi, milletvekilleri hakkında olduğu gibi, hâkimler
hakkında olduğu gibi, Türkiye’de yaşayan ve Türkiye vatandaşı olan herkes
hakkında olduğu gibi müfettişlerimiz hakkında da birtakım suç isnatları
olabilir, olmuştur. Nasıl Kartepe Belediyesi ve diğer
belediye başkanı ve diğer personeli hakkındaki iddiaları araştırmamız
gereklidir ise orada çalışan bir müfettişimiz hakkında da var olan iddiayı
araştırmak, soruşturmak bizim görevimizdir, devletin görevidir. Sonucu ne olur,
onu bilemeyiz; kendisini savunur, aklanır. İnşallah aklanır herkes gibi. Adana
Büyükşehir Belediyesinde soruşturma yapmıştır, doğrudur. Sadece orada değil,
belki o arkadaşımız yüzlerce belediyede inceleme, soruşturma yapmıştır ama
Adana’yı zikrettiğiniz için Adana’yı ben de belirtiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bilinsin diye
söyledim ben de.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– Yani bir yerde soruşturma yapmış olmak, o soruşturmaları tartışmasız yapmış
olması bir başka yerde hata yapmamış olduğu anlamına gelmez, yapmayacağı
anlamına gelmez. Aslolan…
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Süreniz doldu. Çok teşekkür ederim.
MUHARREM VARLI (Adana) – Adana’da da
hata yapmıştı Sayın Bakan, beraat etti.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– Almıştık o zaman.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, geçici
25’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde
ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere, görüşülmekte
olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı
veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini
isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci
maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 150 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 2 nci maddesine aşağıdaki ek maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Yusuf Halaçoğlu Mehmet Şandır Nevzat Korkmaz |
Kayseri Mersin Isparta |
Mustafa
Kalaycı Cemalettin
Şimşek |
Konya Samsun |
Ek Madde 2.- 6111 sayılı Kanunun 98
inci maddesinin sonuna “Bu düzenleme yapılıncaya kadar, sağlık hizmet bedelleri
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenir.” ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkanım, salt çoğunluğumuz yoktur,
katılamıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Niye? Bir dakika… Geliyoruz daha. Arkadaşlar geliyor.
Sayın Başkan, daha kimse gelmeden… Böyle bir şey olur mu?
BAŞKAN – Buyurun, gelin efendim. Kimse
yok şu anda.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Aslanoğlu, buyurun. Sizi bekliyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Geliyoruz.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkanım, şu an için 4 kişiyiz. Salt çoğunluğumuz
yoktur.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Sayın milletvekilleri, 3’üncü maddeyi
okutuyorum:
Madde 3-
Bu Kanunun 1 inci maddesi 25/2/2011 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı
tarihinde; diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 150 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ne diyor 3’üncü madde? “Bu kanun
yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer.” diyor. Peki, ne diyor bu kanun? Kanun
diyor ki: Ekonomi Bakanlığı, Sayın Ekonomi Bakanımız eğer derse ki: “Olağanüstü
politik risk var, ben bir ülkede olağanüstü politik risk fark ettim, bu ülkede
faaliyette bulunan şirketlere yardım edeceğiz.” veya “Doğal afet nedeniyle zor
durumda olan şirketlere yardım edeceğiz.” Şimdi, kulağa çok hoş geliyor değil
mi? Tıpkı bugüne kadar çıkarmaya çalıştığınız ve çıkardığınız diğer kanunlarda
olduğu gibi kulağa çok hoş geliyor, hatta bir adım daha ileri gideyim, âdeta
sanki AKP bu sefer sosyal devlet kavramını çağrıştırıyor. Sizin geçmiş
uygulamalarınızı bilmesek gerçekten size inanasımız gelir ama artık AKP’yi çok
iyi tanıyoruz. Doğal afeti Van’da bizzat yaşayan insanlara bile yardım elini
yeterince uzatmıyorsunuz ama şirketleri kurtarmaya çalışıyorsunuz. Niye?
Soruyorum şimdi size, kurtarmayı düşündüğünüz kaç tane şirket var, belli mi?
Soruldu size komisyonda, her yerde soruldu, cevap vermediniz. Bu şirketlerle
–önemli bir soru soruyorum- dolaylı da olsa herhangi bir milletvekilinin ilgisi
var mı yok mu? Bakın, bunları, kamuoyu bizi izlemiyor, biz bize konuşuyoruz.
Bir bakın bakalım kaç tane şirkete yardım edeceksiniz bu yasayla, kaç tane
şirketin milletvekiliyle ilişkisi var. Bir bakın bakalım, Allah rızası için, ne
çıkacak karşınıza. Ondan sonra o parmaklarınız bakayım rüyanıza girecek mi,
girmeyecek mi?
Ötelemeyi düşündüğünüz…
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Bu tür şeyleri
siz bu mantıkla mı yapıyorsunuz?
AYTUĞ ATICI (Devamla) – Niye üstünüze
alındınız yahu? Ben “AKP milletvekili” dedim mi?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Bu
değişiklikleri bu mantıkla mı yapıyorsunuz siz?
AYTUĞ ATICI (Devamla) – Niye üstünüze
alındınız arkadaşlar ya? Niye rahatsız oldunuz ya? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Niye rahatsız oldunuz?
Ötelemeyi, ertelemeyi…
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Yüreğiniz
varsa isim verin!
AYTUĞ ATICI (Devamla) – Tamam yani
biraz hareketlendiniz, güzel.
Ötelemeyi, ertelemeyi düşündüğünüz para
ne kadar? Bir de bu şirketler, hadi şimdi açıkça soruyorum, AKP’ye ne kadar
yakın? Bir bakın bakalım ya, bir bakın. Nasıl olsa şimdi elinizi
kaldıracaksınız, nasıl olsa bu yasayı da geçireceksiniz ama bu yasalar sizi
rüyanıza kadar takip edecek, rüyanıza girecek bu yasalar; görün, bakın.
Şimdi, bakın, niye bir dediğiniz bir
dediğinizi tutmuyor, açıkça söyleyeceğim. Şimdi, ben demiştim ki... Gittim
Van’a, Van’ı gördüm, inceledim; çadırlarda yattım. Dedim ki: Van’daki
insanlarla konuştum ve onlar dediler ki: “Sayın Vekilim, esnafın -Allah razı
olsun bütün vekillerden- kredi borçlarını ötelediniz, tamam. Biz normal
vatandaşız, kredi kartı borcumuzu ödeyemiyoruz. Bize…”
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Ödeseydi.
AYTUĞ ATICI (Devamla) – “Ödeseydi.”
Vallahi çok güzel, bunu da yazdım bir kenara: “Ödeseydi.” Yani başına evini
yıktıracaksınız, ondan sonra “Kredi kartını ödeseydi.” diyeceksiniz. Eh pes
doğrusu, sizden de ancak bu beklenir Sayın Milletvekili.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Sen
ödeseydin.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Siz
konuşmanıza bakın arkadaşım.
AYTUĞ ATICI (Devamla) – Ben ödeseydim,
ha, tamam, bu da sizden beklenir, doğru, çok yakıştı!
Şimdi, ben de aynen sizin dediğinizi
yaptım ve dedim ki: “Bunu ya biz ödeyelim hep beraber veyahut da bunları
yapılandıralım.” Başbakanınıza verdim, tıs yok, cevap yok, bir tek satır cevap
gelmedi. Bilginize. Esnemeye devam edebilirsiniz.
Şimdi soruyorum size ben: Vatandaşın
kredi kartı borcunu ertelemeyen Hükûmet, şirketlerin borçlarını ertelemeye
nasıl oluyor da aslan kesiliyor? Bunu ben merak ediyorum. Varsa bunun bir
açıklaması Van halkı bunu bekliyor.
Deprem doğal afet mi? Hani, doğal afet
olan yerlere de yardım edecektiniz ya, şirketlere. Evet, deprem doğal afet.
Peki -her zaman soruyoruz- niçin Van’da, Bingöl’ün Karlıova’sındaki depremlerde
herkesin evi başına yıkılıyor da başka memleketlerde yıkılmıyor? Çünkü doğal
afeti siz, geldiniz, AKP afeti hâline getirdiniz. Oralardaki afetin tek sebebi
sizsiniz; oraya verdiğiniz ruhsatlardır, başka hiçbir şey değil. Bu afetin
açıkça adı “AKP afeti”dir.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Sadece
ideolojik bir konuşma yapıyorsun.
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Arkadaşlar,
ideolojik konuşma… Tabii, elbette, ben burada ideolojik konuşma da yaparım,
canım ne istiyorsa da onu konuşurum, hiç kimsenin de oradan müdahale etmeye
hakkı yok. Ben terbiye sınırlarımı aşmam. Ben burada ideolojik konuşma
yapıyorum, var mı bir itirazın? Yoksa, o zaman dinleyeceksin.
Bak, ideolojik konuşmayı sana
göstereyim. Az önce senin Bakanın dedi ki, az önce daha: “Van’da kimse çadırda
kalmıyor.” Değil mi, hepiniz kulaklarınızla duydunuz? “Herkesi konteynere
koyduk ama bazen, işte, evde yatmıyor, çadırda yatıyor.” dedi. Al işte, bugünkü
Güneş gazetesi. Bugünkü Güneş gazetesi ne diyor: “50 bin kişi çadırda.” (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Yahu, Allah rıza için arkadaşlar,
şimdi, bakın, lafı uzatmayalım. Bir Bakan -şurada oturuyor- çıkıp diyor ki:
“Hiç kimse çadırda kalmıyor.” Güneş gazetesi diyor ki: “50 bin kişi çadırda.”
Ben gittim, gördüm, binlerce insan çadırda.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– Yalan yazıyor Güneş gazetesi.
AYTUĞ ATICI (Devamla) – Eğer bu
yanlışsa, biz yanlışsak, birileri yanlış söylüyor. Yani bu işleri bu şekilde
düşünün.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– Yalanın da bir ölçüsü olur. 50 bin kişi nerede kalıyor?
AYTUĞ ATICI (Devamla) – Doğal afet mi
istiyorsunuz? Uzağa gitmeyin, Hatay burada. Hatay’a bir havaalanı yaptınız.
Nereye yaptınız? Amik Gölü’nü kurutmuşlardı, gittiniz, üstüne bir havaalanı
yaptınız. Ne oldu? Şimdi seller içinde. Şimdi, doğal afet mi o sel? Evet, doğal
afet ama oradaki sular altında kalan havaalanı sizin afetiniz.
Şimdi, siz bunlara doğal afet deyip bu
şirketlere yardım edecekseniz Allah yolunuzu açık etsin. Yani ben ne diyeyim;
bu doğal afet midir, AKP afeti midir, varın, siz değerlendirin.
Şimdi, işin ironik
kısmına gelelim. Diyorsunuz ki: “Efendim, yurt dışında bir yerde önemli siyasi
bir sorun olacak, bundan da şirketler etkilenecek, biz de gideceğiz, bunlara
yardım edeceğiz.” Vallahi de billahi de hayretler içerisindeyim. Bir yandan,
gidiyorsunuz, bütün yurt dışı ilişkilerimizi altüst ediyorsunuz, ondan sonra da
altüst olmuş ilişkilerden etkilenen iş adamlarına yardım etmeye çalışıyorsunuz.
Bu iş adamları sizden yardım mardım beklemiyor
değerli arkadaşlar. Bu iş adamları sadece “Bizim işimizi bozmayın yeter.”
diyor.
Bir küçük örnek vermeme izin verin:
Bakın Suriye’yle ilişkileri bozdunuz, Suriye’yi bize düşman ettiniz. Türkiye
menşeli ürünlere -bakın, bunu Mersin milletvekilleri çok iyi bilirler- Suriye
ekstradan yüzde 30 vergi uyguluyor. Utanç duyuyorum, niye biliyor musunuz? Çünkü
bizim Mersin’deki iş adamlarımız Suriye’ye mal gönderemiyor, Mısır üzerinden
gönderiyor veya doğrudan “Ben transitim.” diye alıyor Amerika’nın buğdayını,
mısırını Suriye’ye gönderiyor, benim mısırımı satamıyor. Niye? Bunun sebebi
sizsiniz.
Suriye’yle ilişkileri bozdunuz, şimdi
iş adamlarının da işleri bozuldu. Arkasından kalktınız “Biz bu işleri
düzelteceğiz.” diyorsunuz. Bakın, Mersin, Hatay, Gaziantep, Adana başta olmak
üzere on ilde iş adamları Suriye krizi nedeniyle kan ağlıyor. Diyeceksiniz ki:
“Suriye de kan ağlıyor, Suriye’de kan dökülüyor.” Doğru. Herhâlde aklı başında,
vicdanlı bir insan herhangi bir şiddeti desteklemez. Herhâlde aklı başındaki
bütün insanlar şiddetin her türlüsünü kınarlar ama eğer siz bu yaklaşımınızla
Suriye’ye demokrasi geleceğine
inanıyorsanız vay hâlinize. Eğer siz bu yaklaşımınızla Suriye’yle iş yapan,
Libya’yla iş yapan iş adamlarımızı kurtaracağınızı düşünüyorsanız vay hâlinize.
Sakın ha, savaş lobilerinin kuyruğuna takılıp ülkelerine demokrasi getireceğini
zanneden yöneticilerin ülkelerinde kan ve gözyaşı olduğunu unutmayın.
Bir iki örnek vereceğim bakın
-Suriye’ye gireceksiniz ya, Suriye’yi perişan ediyorsunuz ya- ne olur dinleyin:
Afganistan’a demokrasi getirmeye kalktılar tam on bir sene geçti. Neredeyiz?
Irak’a demokrasi geleli tam on yıl oldu. Bakın, aynı emperyal
güçler, aynı şekilde Suriye’ye demokrasi getirmeye çalışıyorlar. Ne olur
uyanın, ne olur. Çok geç oldu vakit biliyorum ama ne olur uyanın.
Bakın Sudan’a demokrasi geldi, bölündü
Sudan, iç savaş… Mısır’a demokrasi geldi, kan gölü oldu. Libya’ya demokrasi
geldi, ne olduğu ortada. Şimdi de Suriye’ye getirmeye… Ne olur, Allah rızası
için, bu katliama bari siz ortak olmayın. İş adamlarımız bir şekilde işlerini
başka şekilde yaparlar ama Suriye’de dökülecek olan kanda, şimdi de dökülüyor,
engelleyelim ama bu şekildeki yaklaşımlarınızla, Suriye’de dökülecek olan kanda
sizin de vebaliniz olacak.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Suriye’de kan oluk oluk akıyor!
AYTUĞ ATICI (Devamla) – Ne olur, ne
olur Suriye’yi kan gölüne çevirmeyin, orada dönen dolaplara iyice bir bakın, ne
olur bakın. Amerika, Irak’ta…
AHMET BAHA ÖĞÜTKEN (İstanbul) – Allah Allah!
AYTUĞ ATICI (Devamla) – “Allah Allah” diyorsunuz. Amerika, Irak’ta gitti kendi eliyle
katliam yaptı, sesinizi çıkarmadınız ama Amerika dersini aldı, şimdi sizi
kullanıyor. Haberiniz olsun, benden söylemesi. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Atıcı.
Şimdi, başka söz isteyen? Yok.
Sayın Kamer Genç söz istemiş, burada
yok.
Soru-cevap işlemini başlatacağız.
Sayın Akar sisteme girmiş.
Buyurun Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet, Sayın
Bakanım, şimdi, Kartepe’yi sormayacağım, onu sorduk
bir sefer. Şimdi Bolu Belediyesine geliyorum. Bolu Milletvekilimiz size iki kez
soru önergesi vermiş, (7/1416) ve (7/882) sayılı soru önergeleri vermiş ve bu
soru önergelerinde de Bolu ve ilçe belediyelerinin temsil ve ağırlama giderleri
ile borçlarını ve reklam giderlerini sormuş ama her seferinde verilen cevap
dalga geçer gibi “Belediyenin borcu ödeniyor.” gibi cevaplar verilmiş. Cevaplar
da burada, size verebilirim, iletebilirim. Niçin bu soruya doğru cevap
verilmediğini Bolu Milletvekilimiz gibi ben de merak ediyorum.
Bir de Bakanlığınız tarafından, bu
Belediye Başkanı, Bolu Merkez Belediye Başkanına birçok soruşturma talebi
olmasına rağmen, Bakanlığınız önünde kaç tane dosya bulunmaktadır? Soruşturma
talebine izin vermediniz veya özel bir nedeni mi var bu dosyaları bekletmekte?
BAŞKAN – Sayın Bakan…
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Akar’ın sorusu yine batı
bölgemizden, Bolu civarından, Bolu Belediyemizle ilgili. Bolu Belediye
Başkanımız hakkında bir başka sayın milletvekilimiz tarafından, anlayabildiğim
kadarıyla sorudan, yazılı soru önergesi verilmiş, 7/… İki tane numaradan kayıt
alan iki soru var anladığım kadarıyla, temsil ve ağırlama giderleri üzerine
olduğu anlaşılıyor sorunun. Soru önergesine yazılı olarak cevap verilir yani
usulü budur. Ama daha önce yazılı soru önergesi yapılmış konu, şu anda da sözlü
soruya dönüştürülerek ifade edildi.
Verilen cevapların pek tatminkâr
olmadığını, daha önce sorulara verilen yazılı cevapların pek tatminkâr
olmadığını ifade etti Sayın Akar. Anladığım kadarıyla Sayın Akar’ın sorduğu
soruya verilen bir cevap değil de bir başka sayın Bolu milletvekilimizin sormuş
olduğu soruya verilen yazılı cevabın kendi ifadeleriyle dalga geçer gibi bir
mahiyet arz ettiğini ifade ettiler. Tabii, bu çok subjektif
bir değerlendirme. Yani o yazılı cevabın içeriği nitelendirildiği gibi bir
içerik midir, yoksa gerçekten soruya verilmiş bir cevap mıdır? Bunu tam olarak
değerlendirebilmemiz için elimizde yazılı cevabın, metnin olması lazım, ona
göre objektif olmaya çalışarak bir değerlendirme yaparız, yapmamız mümkün.
Şimdi, Bolu Belediyesi hakkında kaç
tane dosya olduğunu soruyor Sayın Akar. Bolu Belediyesi hakkında mutlaka
dosyalar vardır, soruşturmayla ilgili şikâyet içeren mahiyette dosyalar vardır.
Bunların sayısını sözlü soruya sözlü cevap kapsamında vermek mümkün, ancak bir
şartla, önceden, Sayın Akar’ın Kartepe’den beklenen
sorusundan sonra Bolu’dan da soru soracağı beklentisi olsaydı o noktada bir
bilgi hazırlığıyla gelir ve net sayıyı verebilirdik. Fakat bundan sonraki
soru-cevap bölümünde Bolu’yla ilgili dosyaların tam sayısına ilişkin açıklama
yapmak mümkün hâle gelir.
Bolu Belediyesi veya başka bir
belediyemiz hakkında her an sorular sorulabilir, sorulmalıdır da. Türkiye,
soran bir ülke; Türkiye, sorulara cevap veren bir ülke olmalıdır; yönetimde
daima açık olmak, şeffaf olmak ilkemizdir ve o ilkeye daima riayet etmemiz
gerekir.
Bolu Belediyemiz, sonuç itibarıyla,
Bolu merkez ilçede oturan, orada yaşayan ve dolayısıyla nüfus sayımlarında
orada varlığı belirlenen halka hizmet eden bir belediyedir. Nüfus sayımı
itibarıyla da Bolu Belediyesi çok büyük ölçekli bir belediyemiz değildir,
büyükşehir belediyesi değildir, bir il belediyesidir. Burada hizmet üretmenin
birtakım kolaylıkları olduğu gibi, nüfusun miktarı itibarıyla da belli
zorlukları vardır.
Belediye hizmetleri dışarıdan
algılandığı gibi, böyle kolayca sorulara konu yapıldığı gibi kolay hizmetler
değildir. Belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz ve belediyelerde
emek veren emekçilerimiz, memurlarımız, bürokratlarımız her yerde olduğu gibi
Bolu’da da özverili hizmetler yapmaktadırlar. Hizmetleri yaparken belli
kalemlerdeki ödenekleri tasarruf ederek, başka kalemlere, başka harcama
kalemlerine ödenekler transfer etmek suretiyle hizmetlere bir ivme
kazandırmanın gayreti içerisinde olmaktadırlar.
Bolu Belediyesi, soru Sayın Akar’dan
olduğuna göre doğal olarak AK PARTİ’li bir
belediyedir. AK PARTİ’li belediye olduğu için diğer
belediyelerle hizmet rekabeti içerisinde olması gerekir; kendisini o sorumluluk
içerisinde görür, halkına karşı sorumlu hisseder ve bu bağlamda da ödeneklerini
en tasarruflu şekilde kullanarak, en etkin, en verimli yatırımları yapmanın
gayreti içerisinde olur.
Geçen hafta Genişletilmiş İl Başkanları
Toplantısı’nda AK PARTİ Genel Merkezinde Bolu İl Başkanı, Bolu Belediye
Başkanı, Bolu İl Genel Meclisi Başkanı da vardı. Ben orada Bolu Belediye
Başkanımızın Başbakanımıza, Genel Başkanımıza yönelttiği bir soruyu şimdi
hatırladım. Bolu’da daha fazla hizmet üretmek için, Bolu Belediyesinin Sosyal
Güvenlik Kurumuna olan birikmiş borçlarını tasfiye etmek için belediyeye ait
bir gayrimenkulü Sosyal Güvenlik Kurumuna borçları karşılığında satmak için bir
soru sorup yardım isteğinde bulunmuştu. Oradan da anlaşılıyor ki, Bolu
Belediyemiz, hakikaten, küçük ölçekli bir belediye olarak ama il belediyesi
olmanın sorumluluğunu taşıyarak, aynı zamanda ana güzergâh üzerinde bir şehrin
belediye yönetimi ve Başkanı konumunda olduğu için çok daha prestij hizmetleri
üretmenin gerekliliğine inanarak, her zaman olduğu gibi, geçtiğimiz çarşamba
günü Ankara’da yapılan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda da
belediyesine kaynak aramak için ve oluşturmak için büyük bir özveri ve arayış
içerisinde olduğunu da görmüş, göstermiş oldu. Bolu Belediyemizin çalışmaları,
bütçesi üzerinde gerçekten ciddiyet arz eden, rakamlara dayalı, belgelere
dayalı, bir sıkıntı, bir ihbar, bir şikâyet söz konusu ise onların
değerlendirilmesi ve gerektiğinde soruşturulmasının gerekliliğine ben Bakan
olarak, inanıyorum ki siz de soruyu soran arkadaşımız olarak ve sizin
sorduğunuz soruya cevap verir konumdayken bizi dinleyen Meclisimizdeki bütün
arkadaşlar olarak, yüce Meclisin bütün milletvekilleri olarak hepimiz gönülden
inanmaktayız.
Hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.
3’üncü madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Kazım Kurt, Eskişehir Milletvekili.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KAZIM KURT (Eskişehir)
– Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, evet, son
konuşmacı olmanın psikolojik baskısıyla sizin sabrınıza sığınarak konuşacağım.
Sayın Bakanım zamanı çok iyi kullandı, ben de çok iyi kullanacağımı size
taahhüt ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, 6111 sayılı Yasa’da
bazı eksiklikleri tamamlamak adına Sayın Canikli tarafından yapılan bu teklif,
gerçekten mevzuat hazırlama yöntemimizi ve kurallarımızı yeniden gözden
geçirmemiz gerektiğini ortaya koymuştur. Bir kere, AKP hükûmetleri ve
Parlamentodaki çoğunluk kanun hükmünde kararnamelerle bu işleri yönetmeye
alışık olduğu için sürekli yeni sorunlar yaratacak yasalar üretiyoruz. Bir
maddelik bir yasa bir gün tartışılıyor ve maalesef acele yüzünden, yeterli
değerlendirmeyi yapamamamız yüzünden yeni sorunlar yaratıyor.
Şimdi, bakınız Sayın Şandır da
anlatmaya çalıştı, bu yasa sorunları çözmeye yetmiyor ama yeni sorunlar
getiriyor. Örneğin “olağanüstü politik risk” yeni bir tabir ve tartışılmaya
gerek duyulan bir unsur olarak yasalarımıza giriyor. Ekonomi Bakanlığına bu
tespiti yapma görevi veriyoruz. Ekonomi Bakanlığı olağanüstü politik riski
tespit edecek. Nasıl tespit edecek? Doğru mu tespit edecek? Bu tespite karşı
ilgililer itiraz edecek, idare mahkemesinde dava açacak mı? Bu tartışmalar bize
yeni yeni sorunları getirecek.
Yine, mücbir sebep hâlinin bitim tarihi
kim tarafından, nasıl tespit edilecek? Örneğin, Kütahya’da Şubat 2011’de deprem
olmuş ama mücbir sebep devam ediyor mu, etmiyor mu? Van’daki mücbir sebep ne
zaman ortadan kalkacak? Çünkü Van’la ilgili sınıfta kalmış bir Hükûmet var ve
Van’daki sorunların çözümü ne zaman gerçekleşecek? Van’da -biraz önce arkadaşım
gösterdi- hâlâ 10 binlerce kişi çadırlarda kalıyor iken burada hangi mücbir
sebep, ne zaman kalkacak ve bunu kim tespit edecek? Bu konuda yeni davaları
yaratacak bir soru.
Yine “doğal afet” tanımlanmaya muhtaç
bir unsur olarak bu yasaya girmiş. Doğal afet; Van’daki doğal afet,
Kütahya’daki doğal afet. Peki, Aydın’da, Edirne’de, Hatay’da meydana gelen sel
bu yasaya tabi olacak mı, olmayacak mı? Eskişehir’in köylerindeki don ve su
yüzünden soğanlarını tarlalara döken insanlar doğal afete maruz kalmış
sayılacak mı, sayılmayacak mı? Bu yeni yeni sorunları ortaya çıkaracak.
Biraz önce yine ekleme yapıldı, 6111
sayılı Yasa tartışılırken 4749 sayılı Yasa’nın bir maddesi değiştirildi. Bu
hukuka uygun mu, yasama yöntemlerine uygun mu, bu da tartışılıyor.
O hâlde, biraz daha ayakları yere
basan, biraz daha sabırlı bir biçimde yasa yapma görevini Türkiye Büyük Millet
Meclisi gerçekleştirmeli.
Biraz önce konuşurken Sayın Hamzaçebi
söyledi, benzer yasa önerilerini o sunmuş. Peki, bu tümünü birlikte
değerlendirerek doğru ve işleyecek bir yasa gerçekleştirsek ne zararımız olur?
Ama Sayın Canikli teklif etti diye bir hafta içerisinde komisyona geldi, üç
günde komisyonda görüşüldü. Hafta sonu Mecliste yasa yapıyoruz, eksik
yapıyoruz, yanlış yapıyoruz çünkü burada yapmış olduğumuz şey eski borçların
yapılandırılmasını düzenleyen geçici bir torba yasanın yeniden düzenlenmesi.
Dolayısıyla geleceğe yönelik bir şey değil. Geçmişteki borçları yeniden
düzenlemeye tabi tutuyoruz, yapılandırmayı düzenlemeye tabi tutuyoruz ve
belirsiz bir ortamda tutuyoruz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Kimler için yapıyoruz?
KAZIM KURT (Devamla) – Kimler için
yapıyoruz evet?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Van
için…
KAZIM KURT (Devamla) – Van’dakiler için
yapıyorsunuz da niçin ekim ayından beri yapmadınız? Kütahya’dakiler için
yapıyorsanız niçin bir yıldır yapmıyorsunuz? Biz bunları…
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Şimdi
yapıyoruz.
KAZIM KURT (Devamla) – Bakınız, Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Plan Bütçe Komisyonunda biz bunları sorduk,
bütçe yapılırken de sorduk. Sayın Bakanların tümü, Libya’da hiç kimsenin zarar
etmediğini, hiç kimsenin alacağının kalmayacağını üstüne basa basa söyledi. Ama
dört ay sonra yeni bir yasa yaparak… Libya’da ya da bundan sonra Suriye’de acaba
aynı şey olduğu zaman yeni yasa mı yapacağız? Dolayısıyla Libya’da kimin, ne
kadar yararlanacağı konusundaki tüm sorularımıza hiç cevap verilmedi. Bugün de
sordu arkadaşlarımız. Bugün de sayın bakanlarımız, sayın bürokratlarımız henüz
ne kadar miktarda bir yapılanmanın gerçekleştirileceği konusunda bilgileri
olmadığını söylüyorlar. Dolayısıyla, bu konuda bir yasa yaparken hem acele
etmeden hem her şeyi tartışarak yapmamızda yarar var. Yeterli ve bize yetecek
bilgiyi ortaya koymamız gerekiyor. Maalesef bu yasa bu yeterlilikte olmamıştır.
Bir tek maddelik bir yasa iken, şimdi, iki tane ek madde daha eklenmek
suretiyle yine hazırlıksız olmanın yetersiz kaldığı bir ortamı doğurmuştur.
Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, bu
konuda biz Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri olarak, hem bütçede
sorduklarımıza cevap alamadık hem şu anda Mecliste sorduklarımıza cevap
alamadık. Bu yasayı yaparken devlet ne elde edecek, kime ne verecek?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Van’a yardımcı
olacak.
KAZIM KURT (Devamla) - Van’daki tespiti
yapamadınız. Van’a yardım edecekseniz çadır gönderin bir an önce, o insanlara
konteyner gönderin.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Çadır da
gönderdik, ev de yapıyoruz, para da gönderiyoruz.
KAZIM KURT (Devamla) - Bir an önce o
işi gerçekleştirin. Yoksa, Van’da doğmamış alacakları ya da batmış ekonominin
sonucunda meydana gelmiş eski borçları öteleyerek insanlara yardım edemezsiniz.
Van’daki insanlarımıza ticaret yapacak ortamı sağlamanız lazım. Van’daki
insanlarımıza düzgünce ekonomik gelişmeyi tamamlayacak ortamı gerçekleştirmeniz
lazım. Yoksa, bu çerçevede yapılacak her türlü olay sadece kendimizi kandırmak
olur.
Elbette bu saatte bu kadar bekledikten
sonra iki dakika daha tahammül etme sınırlarını aşmadan ben sözlerime son
vermek istiyorum. Ama bundan sonraki dönemde Bakanlar Kurulu yürüteceği ortamı
iyi hayal etmeli, iyi tahayyül etmeli ve ona göre yasa yapmalı diye
düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kurt.
Gruplar adına söz isteği yok.
Şahısları adına Sayın Gülşen Orhan, Van
Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLŞEN ORHAN (Van) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 6111 sayılı Kanun Teklifi’nin
4’üncü maddesi üzerine söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Aslında, ben son konuşmacı olmanın ve
bu saatte sizleri bekletmenin verdiği rahatsızlıkla başlayacağım konuşmama.
Beni affedin lütfen.
Van depremiyle alakalı bazı şeylere
değinmeden geçmek olmazdı değerli arkadaşlar. Şimdi, burada söz alan değerli milletvekili
arkadaşlarımız Van depremini değerlendirirken oradan uzakta, orada ne olup
bittiğini görmeden, duymadan, yaşamadan değerlendirmelerde bulundular.
Dolayısıyla sadece bu konuşmaları dinleyen insanlar zannedecek ki Van’da hiçbir
şey olmuyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Her
hafta gittik biz. Laf söyleme hakkınız yok. Haksızlık yapmayın.
GÜLŞEN ORHAN (Devamla) – Gittim. Bu
hafta Uludere’ye gittim, geçen hafta da oradaydım.
Değerli arkadaşlar, şimdi, ben,
sizlere, tabii ki, bütün konuşmaların cevaplarını vermek isterdim. Yalnız
sizlere bazı başlıklar sunmak istiyorum. Bütün bunlarla ilgili cevap vermek çok
zor ama birkaç tane konuda cevap vereceğim.
Bakın, kurtarma çalışmaları, sağlık
hizmetleri, sosyal hizmetler, Geçici Misafirlik Projesi, geçici barınma, çadır
kentler, hasar tespit çalışmaları, enkaz kaldırma, yıkım, konteyner
çalışmaları, kalıcı konutlar, tarım hayvancılık, millî eğitim, aşevleri, sıcak
yemek, gıda, giyim diğer eşyalar, şehir altyapısı, sanayi, ticaret, kültür ve
tarihî eserler. Bunların tamamı ayrı ayrı başlıklar ve ilk günden itibaren
bugüne kadar üzerinde çalışılan ve yapılan çalışmalar neticesinde çok önemli
safhalara gelinen çalışmalar. Bunları görmeden, orada ne olduğunu bilmeden
konuşmak doğru değil.
Gazetelerde, evet, bazı haberler gelmiş
olabilir. Biraz önceki gazete manşetinde de 50 bin kişinin çadırda olduğunu
söylüyor arkadaşımız. Biz 75 bin çadır dağıtmışız. Şu anda 133 bin tane
insanımız konteynerde. Bir düşünün bakalım kaç tane insan şu an çadırda var? 7
bin tane insan şu an bizim çadır kentlerimizde kalmış durumda. Onlar da
evlerinin yakınında olan çadır kentlerde olan insanlar. Zaman zaman evlerini ve
çadır kentleri kullanıyorlar. Münferit olan bazı yerlerde, dışarıda mevcut olan
çadırların çoğunda, yüzde 99’unda insanlar yaşamıyorlar. 8 bin tane artçı
deprem oluyor ve o insanlar ihtiyati olarak orada bekletiyorlar. Eğer 75 bin
çadırın 50 bini doludur diyorsanız o zaman konteyner kentlerde hiçbir insanın
olmaması gerekir.
Kurtarmayla alakalı bazı konulara değindi
arkadaşımızın biri, milletvekili arkadaşımız; dedi ki: “Kurtarma çalışması
güzel yürütülmedi.” İlk altı saatte 4.418 personele ulaşmıştır kurtarma
çalışmaları, 140 ekibe ulaşmıştır. 104 uçakla bu insanlar buraya, Van’a
getirilmişlerdir altı saat içerisinde. Sağlık hizmetlerinde 295 ambulans, 56
UMKE aracı, 6 helikopter ambulans, 2 uçak ambulans, 12 mobil hizmet aracı hazır
bulunmuştur orada.
Çadır kentlere biraz önce değindim. 74
bin tane çadır vardı ve onlar şu anda boşaldı, 7 bin insan 1.400 çadırda şu
anda ikamet ediyor. Bakıma muhtaç insanlar şehir dışına gönderildi. Çocuklar,
değişik illerde çocuk yuvalarına yerleştirildi. Geçen gün bir haber daha geldi.
Dediler ki: “İşte çocuklar çocuk yurtlarında perişan durumda.” Yalan. Bir tane
çocuğumuz yok orada. Tamamen dışarıdaki sevgi evlerine, yurtlara gönderildi
çocuklar.
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Çadırlardaki
yangınlarda kaç çocuk öldü?
GÜLŞEN ORHAN (Devamla) – Şehir
dışındaki konaklamalarda 40 bin insanın, yine devletin valiliklerinin, yine
oradaki insanların yardımlarıyla şu anda yeme, içme, barınmaları söz konusu.
Konteynerle alakalı yine “derme çatma”
dedi. Türkiye’deki bütün konteyner imalathaneleri, hepsini sıfır olarak yaptı
ve Van’a gönderdi. İki odası, tuvaleti, banyosu ve mutfağı söz konusu.
Kalıcı konutlar 35 bin tane öngörüldü,
şu an 15 bin tanesinin ihalesi yapıldı, devam ediyor.
Burada herkesin, bakın, herkesin
duyarlı olması gerekiyor. Biz, belediyeyle ve bütün kurumlarla bu çalışmaları
yürütmek istedik, yürütüyoruz. Önceki hafta Sayın Bakanımız da oradaydı ve
belediyenin yapamadığı, orada suyla alakalı sorunlarının tamamına el attık ve
onlarla beraber çalışmayı yeğledik. Dolayısıyla bu konuda konuşurken doğru
şeyleri görmek lazım ama eleştirilerde de tamam, amenna, eleştirilerde de beraber
bu konuları değerlendirelim.
Biraz önce bir arkadaşımız da şunu
söyledi, dedi ki: “Konteyner tefrişatıyla alakalı bir ihale yolsuzluğu, vesaire
var.” Bunu getirip ismini söylemesi lazım arkadaşımızın. Aksi takdirde, sizler
takdir edersiniz ismi ne olur? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Orhan.
GÜLŞEN ORHAN (Devamla) – Bu Van’daki
çalışmaları Birleşmiş Milletler, UNICEF takdir etmiş, Van Erciş Kızılay’ına
teşekkür ederek onu takdir etmiştir.
Yine de ben bütün vekil arkadaşlarıma
teşekkür ediyorum, Van için duyarlılıklarına. Bundan sonra da lütfen bize
yardımcı olun ve devletimizin bugüne kadar getirdiği oraya hizmeti ona
katlayalım. Çok teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Orhan,
süreniz tamam.
Değerli arkadaşlarım, şimdi soru-cevap
yapacağız madde üzerinde.
İki arkadaşımız sisteme girmiş.
Sayın Akış…
MUSTAFA AKIŞ (Konya) – Sayın Bakanım,
26 Ocak 2012 tarihinde Kopenhag’da düzenlenen Avrupa Birliği üyesi ülkeler ve
Avrupa Birliğine aday ülkelerin içişleri ve adalet bakanlarının katılım
sağladığı Avrupa Birliği Adalet ve İçişleri Bakanları Gayriresmî
Toplantısı’ndaki ülkemizi temsiliniz için teşekkür ediyoruz. Gerçekten gayretli
bir çalışmayı ortaya koyduğunuzu görüyoruz. AK PARTİ İktidarında son on yıllık
dönemde özellikle hükûmet konağı binalarının ve valilik binalarının
modernizasyonuyla alakalı ciddi çalışmalar ortaya koyuldu. 2012 yılında yine
Bakanlığınızın hükûmet konağı binaları ve valilik binalarının modernizasyonu ve
yenilenmesiyle ilgili çalışmaları nelerdir?
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Sayın Akar…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bolu için size
bir önerim olacak. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin 2011 yıllık reklam harcaması
7,5 trilyon lira. Eğer Kocaeli Belediyesini denetler, bu reklam harcamalarının
çok fazla olduğunu düşünürseniz Bolu’ya aktarabilirsiniz, bu bir.
İki: Çok hızlı kavradınız, zamanı çok
iyi kullandınız, başka soru fırsatı vermediniz ama Bolu için sorulan soru için,
reklam giderleri, Bolu’nun harcama ve temsil giderleri için sorulan soruya
verilen cevabı size okumak istiyorum zamanım yeterse tabii: “Türkiye'deki tüm
yerel belediyelerin olduğu gibi Belediyemizin de bazı resmî kurum ve
kuruluşlara borcu bulunmaktadır. Ancak bu borçlar ilgili yasalar ve son
çıkarılan 6111 sayılı Kanun’a göre yapılandırılmıştır. Yapılandırılan bu
borçlar taksitler hâlinde ödenmektedir.” Biz ne kadar reklam gideri olduğunu
soruyoruz, ne kadar borcu olduğunu soruyoruz, ne kadar temsil gideri olduğunu
soruyoruz; bunları sormamıza rağmen aldığımız cevap bu. Dalga geçmek bu. Sekiz
dakikada verdiğiniz cevap sonucunda gelen şey de bu. Bir sekiz dakika daha
kullanırsınız diye düşünüyorum bunları anlatmak için.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akar.
Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Sayın Bakan, ben İçişleri Bakanımın -zatıaliniz değil, sizden önce olanlar
dâhil- Sayın Başbakanın seçim meydanlarında, referandumda verdiği sözlerin
yerde kalmasından dolayı çok üzülüyorum. 2007’den beri, en sonu, “750 bini
geçen şehirleri büyükşehir yapacağız.” diye bir yıl önce ilan ettiniz. Adrese
dayalı nüfus sisteminde bu iller ilan edildi. Çok açık ve net soruyorum:
2013’ü, 2014’ü bekleyecek miyiz, yoksa şu anda “750 bin” olarak deklare
ettiğiniz illerin büyükşehir olması kanun teklifini ne zaman getireceksiniz?
Artık beş senelik rüya bu yıl bitecek mi, yoksa bu rüya seneye mi kalacak Sayın
Bakan?
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Tanal, İstanbul Milletvekili…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür
ederim Başkanım.
Biraz önce Hatip Van’ı çok güzel
anlattı. Bana Van’dan gelen bir mektubu okuyorum aynen, Bakan’a da takdim
edeceğim ben: “Sayın Vekilim, sizden bir ricam olacak. Benim eşim -beyim-
ameliyat geçirdi, görme engeli de var, dolayısıyla çalışamıyor. Benim 5 çocuğum
var. Van depreminde evimiz hasar gördüğü için devlet bizi buraya yerleştirdi.
Van’da kirada oturuyorduk, eşim de çalışamadığı için evin bütün sorumluluğu
bende. İşim yok. Bu konuda ben sizden maddi ve manevi yardım istiyorum. İsmim Gürkaya. Telefon 0546 896 69 81. Saygılarımla.” Bakana
takdim ediyorum. Ne olur, yani vatandaş mı doğru söylüyor, sizler mi doğru
söylüyorsunuz? Bunun gerçeğini öğrenmek istiyorum.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Her yerden
öyle mektuplar gelebilir.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sistemde başka arkadaşımız yok.
Sayın Bakanım…
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Akış’ın
sorusu: Geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği Ülkeleri Gayriresmî
Adalet ve İçişleri Bakanları Toplantısı için ben Hükûmetimizi temsilen
Danimarka’ya gittim. Avrupa Birliği ülkelerinin İçişleri, Adalet Bakanları ya
da göçten sorumlu bakanlarının katıldığı bir toplantıydı. Yirmi dört saat
kaldım Kopenhag’da. O esnada, İngiltere İçişleri Bakanı, meslektaşımız,
Hollanda İçişleri Bakanı, İsveç İçişleri Bakanı, Avrupa Birliğinin içişlerinden
sorumlu Yüksek Komiseri ve Danimarka’nın toplantıyı yöneten Adalet Bakanıyla
görüşmelerim oldu o süre içerisinde. Ayrıca toplantıları da takip ettim.
Gerçekten, ülkemiz adına farklı bir temsil oldu. Hep Dışişleri Bakanımız temsil
eder doğal olarak, genel olarak ama belli konularda da ilgili bakan sıfatıyla
benim yaptığım o katılım ve oradaki görüşmeler önemliydi, hem teröre yönelik
hem de nüfus hareketlerine yönelik, legal-illegal insan trafiğine yönelik
konuları ilgili bakanlarla, ilgili ülkelerin meslektaş bakanlarıyla görüşme
imkânını bulduk.
Valilik binaları, hükûmet konakları
il-ilçelerde Bakanlığımızın görev alanına giren konulardan birisi ve
önemlisidir. Hizmetlerin sağlıklı ve verimli üretilebilmesi bakımından mekânın
önemi tartışılmazdır. Bu konuda gerçekten, önemli yerel ve bölgesel mimariyi,
ulusal mimari çizgilerimizi yansıtan nitelikli binaların yapılması son
dönemlerde, son yıllarda kendini göstermektedir. Bu sene de on yedi tane il ve
ilçe hükûmet konağı yapımını başlatmak üzere yatırım programımızı bugün
sonuçlandırmış olduk.
Sayın Akar’ın sorusu: Kocaeli-Bolu
mukayesesi ölçek olarak bizi sağlıklı bir sonuca götürmez. Sorunuza verilen
cevap: Belediyenin borçlarını özellikle sormuşsunuz, o borçları arkadaşlarımız,
6111 sayılı Kanun’a göre taksitlendirdiklerini ve ödemekte olduklarını, ödemek
durumunda olduklarını bildirmişler. Siz galiba, ilan-reklam giderlerinde bir
fazlalık olduğunu iddia ediyorsunuz ya da iddia edilmiş soruyu soran
milletvekilimiz tarafından. Olabilir yani bir konu birisi için normal, birisi
için fazla, birisi için eksik olabilir, önemli olan orada hukuksuzluk var mı, yerindesizlik var mı, kanuna aykırılık var mıdır. Yani
hiçbir belediyenin harcama kalemi bir diğeriyle eşit olamaz. Adı üstünde bu
yerel yönetimdir, yerel ihtiyaçlara göre, yerel düşüncelere göre, yerel
taleplere göre kendi harcamalarını yapar. Netice itibarıyla, geliriyle giderini
akıllı bir şekilde kullanıp kullanmadığı, belediyesini yönetip yönetmediği,
vatandaşına hizmetini verip vermediğidir esas olan. Netice itibarıyla, 2014
yılında, Bolu’muzun, ülkemizin değerli insanlarının yapacağı gibi, Bolu
halkımızın yapacağı değerlendirmede nihai sonucu hep birlikte görürüz.
Sayın Aslanoğlu, Sayın Başbakanımızın,
Hükûmetimizin, partimizin, bakanlarımızın vermiş olduğu hiçbir söz bugüne kadar
karşılıksız kalmadığı gibi, büyükşehir belediyeleri konusunda verilmiş olan söz
de asla karşılıksız değildir. 2012 yılında 750 bin nüfus esasını alan
büyükşehir yapılanmasına yönelik Büyükşehir Kanunu değişikliği yüce Meclisimize
Hükûmetimizin tasarısı olarak gelecektir ve…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
2012…
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– 2012 diye başladım sözüme. Yani ben bir kez söyleyince yeterli olmuyor, ben
de biraz üzülüyorum, “2012 yılında gelecektir.” dedim, tekrar demiş oldum
böylelikle.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Geçen yıl “2014” dediniz, onun için dile getirdim.
İÇİŞLERİ BAKANI İDRİS NAİM ŞAHİN (Ordu)
– 2012 yılında… Meclisimize 2012 Yasama Yılı’nın bitiminden önce gelecektir.
Yasalaşması, hepinizin vereceği yüksek katkıyla, yasama yılı bitmeden önce de
inşallah olur. Yalnız, bir ayrıntıyı belirtmek durumundayım: 750 bin nüfus
esası 2011’in sonu itibarıyla yani 2012’de geçerli olan nüfus değil, 2013’ün
sonunda yani yerel yönetim seçimlerinin yapılacağı yılın bir önceki yılın
sonunda ortaya çıkacak olan ve seçimler için esas alınacak olan nüfus üzerinden
yapılacaktır.
Bu arada, Malatya dâhil 13 tane belediyemiz
son nüfus sayımı itibarıyla 750 bini geçtiler ama o tarihte de bunu
korumalarını bekleriz, o gereklidir. Sayın Tanal’ın da Van depremi için verdiği
notu aldık, değerlendireceğiz ama Van depremini biz yaşadık, biz oradaydık, Van
depremini bizim kadar orada olmayanlar çok sağlıklı değerlendiremezler. Allah
kimseye vermesin, hepimizi, ülkemizi bütün dünyayı ve insanlığı korusun deprem
afetinden. Van depreminde kurtarmada, haberleşmede, güvenlikte, depremin
gerektirdiği bütün alanlarda, hizmet alanlarında en etkin hizmet ortaya
konmuştur. Konteynerler şu anda hizmettedir ve 23 Ekimdir Van depreminin
tarihi, 23 Kasım, 23 Aralık, 23 Ocak, yani üçüncü ayı bitmiş, 105, 110’uncu
günlerindeyiz depremin. Oradan buraya 100 bini aşan nüfus hareketi ağır kış
şartlarında kontrol altına alınmış, sağlıklı ortamlarda barınmaları
sağlanmıştır. Van depreminin yönetimi, öyle kâğıt üzerinden iki satır yazı
yazarak ya da mikrofondan sıcak ortamda üç cümleyle soru sorarak yapılması zor
bir şeydir, onu yaşamak lazım, onu bilmek lazım, orada olmak lazım. Biz Hükûmet
olarak oradaydık, eksik olmayın, sizler de milletvekilleri olarak oradaydınız,
herkes oradaydı. Van depremi üzerinden siyaset yapılması en hafifiyle şu saatte
sadece biraz haksızlıktır.
Arz ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan,
bir daha sıcak ortamda soru sormayız.
BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekilleri, 4’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Teklifin tümünü oylamadan önce Sayın
Kamer Genç bir söz istemişti; kendisi burada yok.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Kırıldı
size, gitti.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, bir düzeltme talebimiz var.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
teklifin tümünü, komisyonun bir düzeltmesi olacak, ondan sonra…
Buyurun Sayın Komisyon.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, teklifin 2’nci
maddesinde kabul edilen önergeyle yapılan teknik düzenlemeye paralel olarak
teklifin başlığında da “Kanunda” ibaresinin, “Kanun ile 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda” şeklinde
değiştirilmesi, kanun yapımı tekniği açısından daha uygun olacaktır.
Teşekkür ediyorum efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Oyladığınız önerge Sayın Başkan.
BAŞKAN – Haberimiz var efendim.
Şimdi, bu, Komisyonun ileri sürdüğü
redaksiyonla beraber kanunun tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Hayırlı, uğurlu olsun.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek üzere, 8 Şubat 2012 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.