DÖNEM:
24
CİLT:
12 YASAMA YILI:
2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
58’inci
Birleşim
31 Ocak 2012 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip
üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Kayseri Milletvekili
İsmail Tamer’in, lepra hastalığına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu’nun, Ankara ilindeki spor sorunları ve Ankaragücü Spor Kulübünün
durumuna ilişkin gündem dışı konuşması ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın
cevabı
3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, futbolun içinde bulunduğu kaosa
ilişkin gündem dışı konuşması ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün’ün, Lepra Haftası’na ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, 31 Ocak 1990 tarihinde Ankara Bahçelievler’deki
evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürülen Muammer Aksoy’un ölüm yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
3.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural’ın, 28 Ocak 1920’de son Osmanlı Mebusan
Meclisi tarafından kabul edilen Misakımillî kararlarının önemine ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili
Hakan Şükür’ün, Ankaragücü Spor Kulübüne yapılacak maddi desteğe ilişkin
açıklaması
5.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu’nun, Ankaragücü Spor Kulübüyle ilgili olarak Federasyon veya
Bakanlığın bir mali denetim yaptırması hususuna ilişkin açıklaması
6.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Hükûmetin futbolun yönetiminde inisiyatif alması gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankaragücü Spor Kulübü için
başlattığı kampanyaya ilişkin açıklaması
8.- Gençlik ve Spor Bakanı
Suat Kılıç’ın, sözlerinin çarpıtıldığına ilişkin açıklaması
9.- Adıyaman Milletvekili
Salih Fırat’ın, Van’da vatandaşların hâlâ yazlık çadırlarda yaşadıklarına,
konteynerlere yerleştirilmediklerine ilişkin açıklaması
10.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakık’ın, Van ilinde meydana gelen deprem sonucu
çadırda yaşayan vatandaşların yangın nedeniyle hayatlarını kaybettiklerine ve
Erciş, Patnos ve diğer ilçelerdeki üreticilerin mağduriyet-lerinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Van Milletvekili
Burhan Kayatürk’ün, Van’ın kendi merkezinden Erek
Dağı’nın eteklerine doğru kaydırıldığı şeklindeki ifadenin doğru olmadığına ve
çadırlarda yaşayan vatandaşların hızlı bir şekilde konteynerlere taşındığına
ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Arnavutluk Parlamentosu
Dış İlişkiler Komisyonu Başkanının resmî davetine icabetle TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır başkanlığında Arnavutluk’u ziyaret edecek beş
kişilik Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/739)
B) Gensoru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Oğuz
Oyan ve 59 milletvekilinin; görev ve sorumluluğunun gereklerini yerine
getirmediği ve yargı bağımsızlığının korunmasında gerekli çabayı göstermediği
iddiasıyla Adalet Bakanı Sadullah Ergin hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/7)
C) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin
yol açacağı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/121)
2.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, kamyoncu-nakliyeci esnafının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122)
3.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, muz üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/123)
D) Önergeler
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün (2/21) esas numaralı, 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na Birer Geçici Madde Eklenmesi ile
ilgili Kanun Teklifi’nin, İç Tüzük’ün
37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/22)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan ve arkadaşları tarafından, Diyarbakır Sur İlçesi, İç Kale eski
cezaevi çevresinde yapılan kazılarda çıkan cesetlerin bütün yönleriyle
araştırılması amacıyla, verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 31/1/2012 Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- Ülkemizin ekonomik,
sosyal ve kültürel yapısının temel unsurlarından olan esnaf ve
sanatkârlarımızın içine düştüğü sıkıntılar ve yaşadığı sorunların belirlenmesi
amacıyla verilen Meclis araştırması önergesinin 31/1/2012
Salı günü Genel Kurulda okunarak ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
3.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve arkadaşları tarafından, ülkemizde önümüzdeki
yıllarda yaşanabilecek olası bir deprem felaketi öncesinde gerekli
araştırmaların yapılarak, alınabilecek tedbirlerin, çözüm önerilerinin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin 31/1/2012 Salı günlü birleşimde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
4.- Gündemdeki sıralama ile
Genel Kurulun çalışma, gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 156 sıra
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
İçtüzük Teklifi’nin, İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine;
(11/7) esas numaralı gensoru önergesinin, gündeme alınıp alınmayacağı
hususundaki görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Şubat 2012 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Hakkâri Milletvekili
Adil Kurt’un, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli’nin, Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un, Hükûmete sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisinin, 156 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi’nin, dağıtımından
itibaren kırk sekiz saat geçmeden gündeme alınmasını içeren grup önerisinin İç Tüzük’ün 52’nci maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle
Başkanlığın tutumu hakkında
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Ankara Milletvekili Sinan Aydın Aygün’ün; 5941 Sayılı Çek Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün; 5941
Sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/538, 2/85, 2/119) (S. Sayısı: 137)
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu’nun, IMF gözden geçirme raporlarının yayınlanmamasına ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/1917)
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’un merkez, ilçe ve köylerindeki aydınlatma
sorununa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı (7/2104)
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Iğdır-Tuzluca’nın köylerinin yol, içme suyu ve elektrik sorununa
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı (7/2105)
4.- Hatay Milletvekili
Refik Eryılmaz’ın, THY’nin harcama ve seferleri ile bazı sorunlara ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/2124)
5.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Van’daki depremde
yıkılan binalara ve enkaz kaldırma çalışmaları kapsamında yapılan ihalelere
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sorusu ve Başbakan Yardımcısı Beşir
Atalay’ın cevabı (7/2195)
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2222)
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2252)
8.- İstanbul Milletvekili
D. Ali Torlak’ın, İstanbul’un bazı ilçelerinden elde edilen vergi gelirlerine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/2255)
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in cevabı (7/2257)
10.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, bir ihaleyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu
ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı
(7/2305)
11.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, yazılı soru önergelerinin cevaplanmasına ve
cevaplanmayan önergelerle ilgili yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/2321)
12.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın belediyelere yapılan mali yardım
miktarlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günay’ın cevabı (7/2333)
13.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli-Kartepe’deki tehlike arz
eden bir elektrik trafosunun taşınmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı
(7/2356)
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Tavşanlı’da konut ve iş yerlerindeki
elektrik sayaçlarının değiştirilmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2357)
15.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, Maden Kanunu’nun hukuk ve hakkaniyete aykırılığına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2360)
16.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, Kahramanmaraş-Afşin Çöllolar kömür
sahasının inceleme ve denetimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2361)
17.- İstanbul Milletvekili
D. Ali Torlak’ın, 2003-2011 yılları arasında yurda kaçak çay girişine ve
yaşanan mağduriyete karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2371)
18.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, Sinop Gümrükler ve Muhafaza Başmüdürlüğünün kapatılmasına
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın cevabı (7/2372)
19.- Adıyaman Milletvekili
Salih Fırat’ın, deprem sonrasında Van’da yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2417)
20.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, Alanya’nın bazı belde ve köylerindeki kadastro çalışmaları
ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/2426)
21.- İstanbul Milletvekili
Faik Tunay’ın, Marmara Denizi’nin kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2427)
22.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüklerinde yaşanan sorunlara
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2455)
23.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu’nun, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine atanan bir kişinin açıklamasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı (7/2484)
24.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu
üyeliğine atanan bir kişinin açıklamasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı (7/2486)
25.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç’un, özelleştirilen SEDAŞ’ın
TEİAŞ’ta istihdam edilen çalışanlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2513)
26.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın, Kocaeli’de doğal gaz ve elektrik
hizmetlerinde yaşanan aksaklıklara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2514)
27.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Bakanlıkta görev yapan personelin statülerinin dışında
çalışması ve bunların mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin sorusu ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/2637)
28.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, TS 341 yemeklik zeytinyağı standardının ve ithalattaki vergi
oranlarının yeniden düzenlenmesine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/2640)
29.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, 1991 yılında yapılan sınavla kamu kurum ve kuruluşlarından
TBMM’ye alınıp, herhangi bir kadroya ataması yapılmayan personele ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/2642)
30.- İstanbul Milletvekili
D. Ali Torlak’ın, İstanbul’da başlatılan, tamamlanmayan ve âtıl
durumda bekleyen kamu yatırımlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/2668)
31.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Merkez ilçe ve köylerinde verilmiş
olan maden arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2674)
32.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Altıntaş ilçesi ve köylerinde verilmiş olan
maden arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2675)
33.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Aslanapa ilçesi ve köylerinde verilmiş olan
maden arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2676)
34.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Çavdarhisar ilçesi ve köylerinde verilmiş olan
maden arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2677)
35.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Domaniç ilçesi ve köylerinde verilmiş olan
maden arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2678)
36.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Dumlupınar ilçesi ve köylerinde verilmiş olan
maden arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2679)
37.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Emet ilçesi ve köylerinde verilmiş olan maden
arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2680)
38.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Gediz ilçesi ve köylerinde verilmiş olan maden
arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2681)
39.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Hisarcık ilçesi ve köylerinde verilmiş olan
maden arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2682)
40.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav ilçesi ve köylerinde verilmiş olan maden
arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2683)
41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Tavşanlı ilçesi ve köylerinde verilmiş olan
maden arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2684)
42.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Pazarlar ilçesi ve köylerinde verilmiş olan
maden arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2685)
43.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Şaphane ilçesi ve köylerinde verilmiş olan
maden arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/2686)
44.- Gaziantep Milletvekili
Ali Serindağ’ın, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının envanterinde bulunan konteynerlere
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı (7/2725)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te
açılarak dört oturum yaptı.
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı,
yerel basının sorunlarına,
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi, Osmanlı
İmparatorluğu’nun kuruluş yıl dönümüne,
İlişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın,
Mersin Akkuyu bölgesinde yapılması planlanan nükleer
güç santraline ilişkin gündem dışı konuşmasına, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız cevap verdi.
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, yapmış
olduğu gündem dışı konuşmasına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
verdiği cevapta ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine
atfetmesine,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız, kimsenin kötü niyetli olmadığına, iktidarın ve muhalefetin ülkemiz
adına mutlaka bir şeyler söyleyeceğine ve teknik hatalar olursa da karşılıklı
düzeltileceğine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 26
milletvekilinin, doktorların ve diğer sağlık personelinin güvenlik sorunlarının
(10/118),
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve
22 milletvekilinin, ülkemizde yaşanan çevre sorunlarının ve özellikle
Küçükçekmece Gölü’ndeki kirliliğin nedenlerinin (10/119),
Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir ve 20 milletvekilinin, Sivas’ta meydana gelen
elektrik kesintilerinin nedenlerinin (10/120),
Araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden
oluşan bir heyetin, Kosova Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Albin Kurti'nin vaki davetine
icabetle Kosova'ya resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi
kabul edildi.
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve
arkadaşları tarafından, 4 Kasım 2011 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına “3’üncü Boğaz köprüsü konusunda sorunların neler olduğunun
araştırılması” hakkında verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (119 sıra
no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak 26/1/2012 Perşembe günlü birleşimde
sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, İstanbul Milletvekili Erol Kaya’nın partisine,
Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un grubuna,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma
yaptılar.
Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu
teşrif eden Azerbaycan Parlamentosu Heyetine Başkanlıkça “Hoş geldiniz”
denildi.
Gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının;
1’inci sırasında yer alan, Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Ankara Milletvekili Sinan Aydın Aygün’ün; 5941 Sayılı Çek Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün; 5941 Sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/538, 2/85, 2/119) (S. Sayısı: 137) 3’üncü
maddesi kabul edildi. 4’üncü maddesi üzerinde bir süre
görüşüldü.
31 Ocak 2012 Salı günü saat 15.00’te
toplanmak üzere birleşime 20.02’de son verildi.
|
|
Meral
AKŞENER |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
Özlem
YEMİŞÇİ |
|
Bayram
ÖZÇELİK |
|
Tekirdağ |
|
Burdur |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
II.- GELEN KÂĞITLAR
No: 74
27 Ocak
2012 Cuma
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Koruma Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/357) (S. Sayısı: 153) (Dağıtma
tarihi: 27/01/2012) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Bayındırlık ve
İskan Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti İskan ve İnşaat Bakanlığı Arasında Yapı
Malzemeleri Alanında Mutabakat Zaptı ile Notaların Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/452) (S.
Sayısı: 154) (Dağıtma tarihi: 27/01/2012) (GÜNDEME)
Gensoru
Önergesi
1.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 59
Milletvekilinin; görev ve sorumluluğunun gereklerini yerine getirmediği ve
yargı bağımsızlığının korunmasında gerekli çabayı göstermediği iddiasıyla
Adalet Bakanı Sadullah Ergin hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/7) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/01/2012) (Dağıtma
tarihi: 27/01/2012)
No: 75
30 Ocak
2012 Pazartesi
Tasarılar
1.- Uluslararası Karayolu
Taşımacılığı Yapan Taşıtlarda Çalışan Personelin Çalışmalarına İlişkin Avrupa
Anlaşmasının 4 üncü, 5 inci ve 6 ncı Değişikliklerine
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/558) (Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/01/2012)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Mısır Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Elektrik ve Enerji
Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/559) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/01/2012)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti Arasında
Askeri İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı (1/560) (Milli Savunma ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/01/2012)
Teklifler
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/308) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/01/2012)
2.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ahmet Toptaş'ın; Olağanüstü Hal Bölge Valiliği ve Olağanüstü Halin
Devamı Süresince Alınacak İlave Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye
Dair Kanun Teklifi (2/309) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/01/2012)
3.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/310) (Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
4.- Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili
Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile 7 Milletvekilinin; Kozan Adıyla Yeni Bir
İl Kurulmasına ve Kozan İline Beş İlçe Bağlanmasına Dair Kanun Teklifi (2/311)
(Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
5.- İstanbul Milletvekili
Erdoğan Toprak ve 5 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/312) (Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
Sözlü
Soru Önergeleri
1.- Tunceli Milletvekili
Kamer Genç’in, bazı kamu kuruluşlarının Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden olan
alacaklarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/925) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/01/2012)
2.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, rehber öğretmen atamalarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/926) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğünün
2008 yılında yapmış olduğu araştırmalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/927) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
4.- Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan’ın, Doğu Anadolu Bölgesindeki illerde doğalgaz kullanılamamasına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/928)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
5.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, sel felaketinden zarar gören arı yetiştiricilerine yapılan
yardımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/929) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
6.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, öğretmen atamalarına ve öğretmen açığına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/930) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
7.- Ağrı Milletvekili Halil
Aksoy’un, Erzurum H Tipi Cezaevindeki hükümlülerin durumlarına ilişkin Adalet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/931) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
8.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaeviyle ilgili bazı iddialara
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/932) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/01/2012)
9.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, tutuklu ve hükümlülerin kelepçeli olarak muayene edilmesine
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/933) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/01/2012)
10.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, bir köyün içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/934) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
11.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, limon ve turunç üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/935) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yer fıstığı üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/936) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, arpa üretimi ve ithalatına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/937) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/01/2012)
14.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, üzüm üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/938) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
15.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tütün üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/939) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
16.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, karpuz üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/940) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
17.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeker pancarı üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/941)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
18.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, incir üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/942) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
19.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, şeftali üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/943)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, elma üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/944) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
21.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bal üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/945) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
22.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, susam üretimi ve ithalatına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/946) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
23.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, tatlı su balıkçılığının desteklenmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/947) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
24.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağ alanlarının genişletilmesine ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/948) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
25.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, soya üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/949) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, işçi ve Bağ-Kur
emeklilerinin enflasyon farkından yararlanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/950) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
27.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, ayçiçeği üretimi ve ithalatına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/951) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
28.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, intiharların artışına ve önlenmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/952) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
29.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, patates üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/953)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
30.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, gübre üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/954) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
31.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, sağlık güvencesi olmayan kişilere yaptırılan
gelir testinin süresine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/955)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
32.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, pamuk üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/956) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
33.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, FATİH Projesi kapsamındaki akıllı tahta
uygulamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/957) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
34.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, nohut üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/958) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
35.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bakanlık merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/959) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
36.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, mercimek üretimi ve ithalatına ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/960) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
37.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren mandalina ağacı sayısına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/961) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
38.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, limon üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/962) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
39.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kuru soğan üretimi, ithalatı ve ihracatına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/963)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
40.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kuru fasulye üretimi ve ithalatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/964) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
41.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kayısı ve zerdali üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/965) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
42.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kavun üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/966) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, portakal ve mandalina üretimi, ithalatı ve
ihracatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/967) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
44.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, meyve veren portakal ağacı sayısına ve
üretimin artırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/968) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
45.- Muğla Milletvekili
Mehmet Erdoğan’ın, sel felaketinden zarar gören narenciye üreticilerine yapılan
yardımlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/969) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
46.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, bir köyün elektrik şebekesi yenilenmesine ve içme suyu
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/970) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/01/2012)
47.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yozgat Merkeze bağlı bir köyde
kamulaştırma yapılıp yapılmayacağına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/971) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
48.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yerköy İnandık Sulama Barajı yapımı
çalışmalarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/972)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
49.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Yenice Barajının yapım çalışmalarına
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/973) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/01/2012)
50.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Oğulcuk Barajının yapım çalışmalarına
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/974) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/01/2012)
51.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Musabeyli Barajının tamamlanmasına ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/975) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2012)
52.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Sarıkaya’daki Hasbek
Barajı yapım çalışmalarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/976) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
53.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Bakanlıkta görev yapan ve 2012 yılında atama
yapılması planlanan orman mühendisi sayısına ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/977) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
54.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Akdağmadeni’nde yapılması planlanan
Bahçecik Barajına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/978) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
55.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, kamu kurum ve kuruluşlarına KPSS puanı ile
yapılan personel alımlarında organik tarım mantarcılık
ve tarımsal sulama yönetimi bölümlerine kadro açılmamasına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/979) (Başkanlığa geliş tarihi:
19/01/2012)
56.- İstanbul Milletvekili
Celal Dinçer’in, il müdürü atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/980) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
57.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, bir köyün elektrik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/981) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir askerin ölümü ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3041) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
2.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, Bursa’daki kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3042) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3043) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
4.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Turgutlu’da meydana gelen bir olayla ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3044) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
5.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, tuğla ve kiremit üreticilerinin kullandığı toz kömürün
temininde yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3045)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
6.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, haklarında dava açılan mahkemeleri devam eden ve
cezaevinde tutuklu bulunan emekli ve muvazzaf askerlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3046) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
7.- Ankara Milletvekili
Emine Ülker Tarhan’ın, Başbakanlık Müsteşarına mali haklar kapsamında fiilen
yapılan aylık brüt ödemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3047)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
8.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, TOKİ’nin Trabzon Zağnos Vadisi
Projeleri için yaptığı harcamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3048) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
9.- Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan’ın, TRT kanallarındaki müzik programları ve bu programlara ödenen
ücretlere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/3049) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
10.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, TRT’de program yapan kişiler ile bu kişiler ve
şirketlerine yapılan ödemelere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/3050) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
11.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, Ergene Nehri etrafındaki fabrikaların denetimine
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3051)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
12.- İzmir Milletvekili
Rahmi Aşkın Türeli’nin, Çeşme’deki balık
çiftliklerine ve bunların çevreye verdiği zararlara ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3052) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
13.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da yapılan ve yapılacak projelere ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3053) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
14.- Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan’ın, Iğdır’da yaşanan hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3054) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
15.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kocaeli ili genelinde ve Kartepe’de
fabrikaların sebep olduğu hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3055) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
16.- Tekirdağ Milletvekili
Faik Öztrak’ın, Marmara Bölgesinde meydana
gelebilecek elektrik kesintileri için yedek kapasite ihtiyacına ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3056) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/01/2012)
17.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da yapılan ve yapılacak projelere ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3057) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/01/2012)
18.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, SEDAŞ’ın sebep olduğu bazı
sıkıntılara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3058) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
19.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, bir genel müdür hakkındaki iddialara ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3059) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
20.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, bir milli kayakçının antrenman yaparken hayatını
kaybettiği tesisin eksikliklerine ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3060) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
21.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Kozan’ın öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3061) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/01/2012)
22.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz’ın, Adana’da yapılan ve yapılacak projelere ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3062) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
23.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da yapılan ve yapılacak projelere ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3063) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/01/2012)
24.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, çevresel amaçlı tarımsal arazilerin korunması projesine
ve Hatay’ın bu proje kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3064) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
25.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, Muş Merkez ve ilçelerindeki kanalizasyon sisteminin yenilenmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3065) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/01/2012)
26.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, Muş Merkez, ilçe ve köylerindeki aydınlatma araçlarının tamir ve
bakımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3066) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/01/2012)
27.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Toroslar Hükümet Konağı Projesi’ne
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3067) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/01/2012)
28.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav depreminde görev yapan ve deprem
bölgesinde çalışan görevlilerin yaşadığı mağduriyete ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3068) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
29.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, belediye ve il özel idarelerinde çalışan işçilerin
diğer kamu kurumlarına geçişlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3069) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
30.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İdil’deki YİBO’nun
yatakhanesinin kapatılmasıyla ortaya çıkan mağduriyete ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3070) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
31.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Bingöl’deki Katı Atık Düzenli
Depolama Sahası ve Atık Su Arıtma Tesisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3071) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
32.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, Kayalıdere Urartu Kalesi ören yerinin
turizme kazandırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3072) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
33.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da yapılan ve yapılacak projelere ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3073) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
34.- Hakkâri Milletvekili
Adil Kurt’un, iller bazında işsizlik verileri ve istihdam durumuna ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3074) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
35.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav depreminde görev yapan ve deprem
bölgesinde çalışan kamu görevlilerinin mağduriyetine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3075) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
36.- İzmir Milletvekili
Erdal Aksünger’in, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3076) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/01/2012)
37.- Ankara Milletvekili
Ayşe Gülsün Bilgehan’ın, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3077) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
38.- Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan’ın, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3078) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
39.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da yapılan ve yapılacak olan projelere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3079) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
40.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İdil’deki YİBO’nun
yatakhanesinin kapatılmasıyla ortaya çıkan mağduriyete ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3080) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
41.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3081)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
42.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3082)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
43.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3083) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
44.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3084) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
45.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3085) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
46.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3086) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
47.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3087) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
48.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3088)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
49.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3089) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
50.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3090)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
51.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3091)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
52.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3092) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
53.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3093) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
54.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve yatırımlara
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3094) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
55.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3095)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
56.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav depremi sonrasında depremzedeler için
yaptırılan TOKİ konutlarının şehitler ormanının bozularak ve anıtın yıkılarak
inşa edildiği iddialarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3096) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
57.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Tarsus (Pamukluk) Depolama
Projesine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3097)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
58.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Göksu 2. Merhale Sulama Projesi’ne
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3098) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
59.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Mersin-Mut Sulama Projesine ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3099) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/01/2012)
60.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Mersin Sorgun Barajı ve Sulama
Projesi’ne ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3100)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
61.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da yapılan ve yapılacak olan projelere ilişkin Orman
ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3101) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/01/2012)
62.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, Karasu Nehri ıslah çalışmalarına ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3102) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
63.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, Alparslan 2 Barajı Projesine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3103) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
64.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Kozan’ın hastane ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3104) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
65.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, üniversite hastanelerinin sorunlarının çözümüne ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3105) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
66.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da yapılan ve yapılacak olan projelere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3106) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
67.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Ülkemizdeki doktor ve hemşire sayısı ve ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3107) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/01/2012)
68.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, Muş’u çevre illere bağlayan bazı karayollarındaki bakım ve yenileme
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3108) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
69.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Çüngüç-Ergani yol yapım
çalışmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3109) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
70.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Adıyaman-Malatya arasındaki yol yapım çalışmasına
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3110) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
71.- Adana Milletvekili Ali
Halaman’ın, Adana’da yürütülen proje yatırımlara
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3111) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
72.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Arpaç
Köprüsü Genişletme Projesi’ne ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3112) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
73.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Deliçay
Köprüsü Genişletme Projesi’ne ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3113) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
74.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, DDY Üstgeçit 2. Köprüsü Genişletme
Projesi’ne ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3114) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
75.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Erdemli-Silifke-Taşucu Yolu
Projesi’ne ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3115) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
76.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Erdemli Köprü Yapımı Projesi’ne
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3116) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
77.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Tarsus Turizm Merkez Yolu
Projesi’ne ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3117) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
78.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da yapılan ve yapılacak olan projelere ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3118)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
79.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, trafik kazalarındaki artışa ve
karayollarının denetimine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3119) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
80.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Taytan Köprüsü Projesi’ne ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3120)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
81.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Batman-Silvan yolu çalışmasına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3121) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/01/2012)
82.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Tarsus Ceza İnfaz Kurumu Projesine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3122) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/01/2012)
83.- Adana Milletvekili
Seyfettin Yılmaz’ın, Adana’da yapılan ve yapılacak olan projelere ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/3123) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
84.- Hatay Milletvekili
Adnan Şefik Çirkin’in, İsrail’in Kırıkhan mevkiinde bulunan askeri tesislere
casus amaçlı insansız hava aracı gönderdiği iddiasına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3124) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
85.- Muş Milletvekili Demir
Çelik’in, Doğu illerinden batı illerine yaşanan göç olgusuna ve göçün
beraberinde getirdiği sorunlara ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3125) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
86.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan’ın, Habur Sınır Kapısından giriş ve çıkış işlemlerine
ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3126) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/01/2012)
87.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolat’ın, sulama birliklerinin
enerji bedeli üzerinden ödedikleri KDV oranlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3127) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
88.- İstanbul Milletvekili
İhsan Özkes’in, “Diyanet Haberler” adlı internet
sitesinde yayınlanan bir yazıya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3128) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
89.- İstanbul Milletvekili
Umut Oran’ın, Marmara Bölgesi’nde yaşanan doğal gaz ve elektrik kesintisine ve
alternatif enerji dağıtım alanları ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3129) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
90.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’nın, Ankara’da 2007-2012 yılları
arasında açılan ve kapanan işyerlerine, kullanılan ticari kredilere, işsizlik
oranına ve icra dosyası sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3130) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
91.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, İzmir’deki cemevlerinin
giderlerinin il özel idaresi tarafından karşılanması kararının geri
gönderilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3131) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
92.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, kamu ve özel sektörde özürlü
çalışan sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3132) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
93.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Makedonya’daki soydaşlarımızın salgın hastalıkla mücadelesine
ve yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3133)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
94.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Yenimahalle TOKİ 2. Etapta yaşanan ısınma sorununa
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3134) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
95.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, cemaat ve azınlık vakıflarına ait
taşınmazların iadesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3135)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
96.- İzmir Milletvekili
Aytun Çıray’ın, basın sektöründe çalışanların
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3136) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2012)
97.- Bursa Milletvekili
Sena Kaleli’nin, Osmangazi’deki Doğanbey Kentsel
Dönüşüm Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3137) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/01/2012)
98.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, rektör atamalarıyla ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3138) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
99.- Adana Milletvekili
Murat Bozlak’ın, bölücü faaliyetlere yönelik eylem planı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3139) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
100.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, TRT Radyo 3’ün yayın politikasındaki
değişikliğe ve yayından kaldırılan programlara ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/3140) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
101.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, TRT’nin İstanbul ve Diyarbakır’daki birimlerinde çalışan
ve ihtiyaç duyulan personele ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/3141) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
102.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Merkez ve taşra teşkilatı binalarının bakım ve
onarımına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/3142) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
103.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Trakya Bölgesi’nde
depreme karşı güçlendirme çalışması yapılan kamu binalarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/3143) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
104.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Merkez ve taşra teşkilatı binalarının bakım ve
onarımına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi
(7/3144) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
105.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Merkez ve taşra teşkilatı binalarının bakım ve
onarımına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi
(7/3145) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
106.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, yurt dışındaki Türk uyruklu vatandaşların
din hanesinde yaptıkları değişikliklere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir
Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/3146) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
107.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Almanya’da saldırıya uğrayan Türk vatantaşlarına hukuki yardım yapılmasına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/3147) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2012)
108.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, el konulan dijital verilerin iade
edilmediği ya da bir kopyasının sanıklara ve avukatlarına verilmediği
iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3148) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
109.- Ağrı Milletvekili
Halil Aksoy’un, Erzurum E Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu ve hükümlü kadınların
taciz edildiği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3149) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
110.- Ağrı Milletvekili
Halil Aksoy’un, Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevinde kalan tutuklu ve hükümlülerin
sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3150) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
111.- Muş Milletvekili
Demir Çelik’in, Cumhuriyet tarihi boyunca toplatılan kitap ve diğer yayınlara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3151) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
112.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3152)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
113.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, 2010-2011 yıllarında mahkemelere gelen ve
karara bağlanan dosyalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3153) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
114.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, icra dairelerine ve işlemde bulunan dosyalara
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3154) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2012)
115.- Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan’ın, cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısına ve kadın
mahkumların sorunlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3155)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
116.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Trakya Bölgesi’nde
özürlülere yönelik mesleki rehabilitasyon hizmetlerine
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3156)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
117.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3157) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
118.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3158) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
119.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3159) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
120.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3160) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
121.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3161) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
122.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3162) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
123.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3163) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
124.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3164) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
125.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3165) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
126.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3166) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
127.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3167) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
128.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3168) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
129.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3169) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
130.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3170) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
131.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3171) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
132.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3172) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
133.- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz’ın, Avrupa ülkelerindeki bazı Türk ailelerinin
çocuklarının çeşitli sebeplerle ailelerinden alındığı iddialarına ilişkin Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3173) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/01/2012)
134.- İzmir Milletvekili
Musa Çam’ın, kadın haklarının korunmasına ve geliştirilmesine yönelik
çalışmalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3174) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
135.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3175) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
136.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Kozan’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3176) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
137.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Ceyhan’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3177) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
138.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Aladağ’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3178) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
139.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Seyhan’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3179) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
140.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Feke’de yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3180) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
141.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Çukurova’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3181) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
142.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Yüreğir’de yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3182) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
143.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Karaisalı’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3183) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
144.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Saimbeyli’de yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3184) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
145.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Pozantı’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3185) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
146.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Yumurtalık’ta yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3186) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
147.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Sarıçam’da yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3187) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
148.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Karataş’ta yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3188) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
149.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, İmamoğlu’nda yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3189) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
150.- Adana Milletvekili
Ali Halaman’ın, Tufanbeyli’de yürütülen proje ve
yatırımlara ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3190) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
151.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars Organize Sanayi Bölgesi ve
Küçük Sanayi Sitesinin sorunlarının çözümüne ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3191) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
152.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, tarım sektöründe çalışan kadınların sosyal güvenlik haklarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3192)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
153.- İstanbul Milletvekili
Sedef Küçük’ün, kamu sektöründe kadın personel
istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3193) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
154.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Merkez Müdürlüğü bilgisayar sistemi
alt yapısının kurulumuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3194) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
155.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, Elektrik Mühendisleri Odasına verilen para cezasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3195) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
156.- İzmir Milletvekili
Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, çalışanların yemek bedellerinin maaşlarıyla birlikte
bankaya yatırılmasına ve kayıt dışı istihdamla mücadeleye ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3196) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
157.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, kamu kurum ve kuruluşlarında şehit
yakınları ve maluller için ayrılması gereken kadrolara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3197) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
158.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, emeklilerin bazı ilaç bedellerinin SGK
tarafından ödenmemesiyle yaşanan mağduriyete ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3198) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
159.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, kayıt dışı istihdamın
önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3199) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
160.- İstanbul Milletvekili
Süleyman Çelebi’nin, ev işçilerinin kayıt altına alınması, sorunlarının tespiti
ve çözümüne ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3200) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
161.- Ankara Milletvekili
İzzet Çetin’in, ev işçilerinin kayıt altına alınması, sorunlarının tespiti ve
çözümüne ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3201) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
162.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, ticaret siciline kayıtlı olduğu için Türk
Şirketi sayılan sermayesi ve ortakları yabancı olan şirketlere taşınmaz
satışına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3202)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
163.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, yabancılara satılan taşınmazlara ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3203) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
164.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3204) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
165.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da yürütülen Kentsel
Dönüşüm ve Yenileme Projesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3205) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
166.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, depreme karşı riskli binaların yenilenmesi
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3206) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
167.- Van Milletvekili
Nazmi Gür’ün, depremden sonra Van’ın yeniden yapılandırılmasına ilişkin Çevre
ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3207) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2012)
168.- Bolu Milletvekili
Tanju Özcan’ın, Hamburg’da öldürülen din hizmetleri ve sosyal işler ataşesine
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3208) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
169.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3209)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
170.- Hatay Milletvekili
Hasan Akgöl’ün, dahilde işleme rejimi kapsamında
gümrüksüz hammadde ve yarı mamul madde ithalatına ilişkin Ekonomi Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3210) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
171.- Konya Milletvekili
Mustafa Kalaycı’nın, Konya’nın özel ekonomi bölgesi statüsüne alınıp
alınmayacağına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3211)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
172.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/3212)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
173.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, doğal gazla ilgili altyapı
çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3213) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
174.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, Bakanlık birimlerinde görev yapan bazı yöneticilerle ilgili
iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3214) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
175.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, madencilikle ilgili kurum ve kuruluşlarda maden mühendisi
istihdamına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3215) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
176.- Amasya Milletvekili Ramis Topal’ın, Yeşilırmak Elektrik Dağıtım AŞ ile ilgili
bazı iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3216) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
177.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, elektrik faturalarında yer alan tüketim dışındaki bedel
kalemlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3217) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
178.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3218) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
179.- Aydın Milletvekili
Bülent Tezcan’ın, Türkiye genelindeki spor kulüpleri ve sporculara ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3219) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
180.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz’ın, TOKİ tarafından inşa edilen bir spor tesisine
ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3220) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
181.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, YURT-KUR’a
başvurup kredi alamayan ve kredi borcunu ödeyemeyen öğrenci sayısına ilişkin
Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/3221) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
182.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, okul aile birliklerinin okulların spor salonlarını kiralama
yetkisinin kaldırılacağı iddialarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3222) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
183.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Ereğli’nin bazı köylerinde meydana gelen afet nedeniyle yaşanan
mağduriyete ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3223) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
184.- Tekirdağ Milletvekili
Emre Köprülü’nün, Çorlu’daki bir çiftliğin çevreye verdiği zarara ilişkin Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3224) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
185.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz’ın, Banaz’a kurulacak balık
çiftliğine ve çevreye etkilerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3225) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
186.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hayvancılıkla uğraşanların
yem bitkileri destekleme paralarının ödenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3226) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
187.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, Sultandağı’ndaki kiraz üreticilerinin TARSİM’den aldığı desteğe ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3227) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
188.- Kahramanmaraş Milletvekili
Mesut Dedeoğlu’nun, balık üretimi, ithalatı ve ihracatına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3228) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
189.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3229) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
190.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, çiftçilerin sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3230) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2012)
191.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, GDO’lu ürünlerin
ithaline ve kullanımına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3231) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
192.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, süt ve süt ürünleri üreten gıda firmalarının
denetimine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3232) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
193.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Meram Belediye Başkanı’nın yapmış olduğu bir geziye ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3233) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/01/2012)
194.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, bir siyasi partinin ilçe başkanının bir belediyenin
avukatlığını üstlendiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3234) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/01/2012)
195.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Trakya Bölgesi’nde il
özel idaresi tarafından yapılan karşı güçlendirme çalışmalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3235) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
196.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı BELSO şirketi ile ilgili
bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3236)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
197.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, belediyeye bağlı şirketlerin denetlenmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3237) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
198.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3238)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
199.- İzmir Milletvekili
Rıza Türmen’in, AİHM’nin nüfus cüzdanlarındaki din
hanesi ile ilgili vermiş olduğu kararın uygulanmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3239) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
200.- Bolu Milletvekili
Tanju Özcan’ın, Bolu Belediyesi Sahipsiz Hayvan Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi
ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3240) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
201.- Ağrı Milletvekili
Halil Aksoy’un, soba zehirlenmelerine ve bu zehirlenmelere karşı alınan
önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3241) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/01/2012)
202.- Muş Milletvekili
Demir Çelik’in, Van’da meydana gelen deprem sonrasında depremzedelerin
yaşadıkları sorunlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3242)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
203.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Ankara Büyükşehir Belediyesi
tarafından yapılan sosyal yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3243) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
204.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, İstanbul’da denetlenen
belediyelere, görevden alınan belediye başkanlarına ve hüküm giyen belediye
meclisi üyeleri ile belediye personeline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3244) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
205.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın, muhtarların sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3245) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
206.- Bursa Milletvekili
Sena Kaleli’nin, boşaltılan köylere ve Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3246) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2012)
207.- Ankara Milletvekili
Bülent Kuşoğlu’nun, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bir şirketinin özelleştirilmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3247) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2012)
208.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Elazığ Zülfü Ağar Polis Meslek
Yüksekokulu ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3248) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
209.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Malatya İl Özel İdaresinde çalışan
personelin başka kurumlara gönderilmesine ve yaşanan sorunlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3249) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
210.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Volkan Canalioğlu’nun, Çakırgöl Kış Sporları
Turizm Merkezi Projesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3250) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
211.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3251) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
212.- Tekirdağ Milletvekili
Emre Köprülü’nün, Muratlı Kültür Merkezinin tamamlanmasına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3252) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
213.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Trakya Bölgesi’nde
Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3253) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
214.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3254)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
215.- Elazığ Milletvekili
Enver Erdem’in, kimyagerlerin özlük haklarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3255) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
216.- Amasya Milletvekili Ramis Topal’ın, Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesinde 2007
yılında yaşanan bir olaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3256) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
217.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, 65 ilin il milli eğitim müdürlerinin görevden alınmasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3257) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/01/2012)
218.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, 19 Mayıs
kutlamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3258)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
219.- Ordu Milletvekili
İdris Yıldız’ın, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3259) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
220.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, ulusal bayramların
kutlanmasına yönelik mevzuat değişikliği çalışmalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3260) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
221.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İdil’de bir YİBO’nun
yatakhanesinin kapatılmasıyla oluşan mağduriyete ve taşımalı eğitime ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3261) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/01/2012)
222.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3262) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
223.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Milli Eğitim denetçileri ile İl Eğitim
denetmenlerinin atanmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3263) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
224.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Kandıra’daki bir kız öğrenci yurdunun yıkılacağı iddialarına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3264) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2012)
225.- Elazığ Milletvekili
Enver Erdem’in, bilişim teknolojileri öğretmenlerinin sayısı ve
görevlendirilmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3265) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
226.- Samsun Milletvekili
Ahmet İhsan Kalkavan’ın, 19 Mayıs kutlamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3266) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
227.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, interaktif eğitim kapsamında erişim sağlanan
ve yasaklanan internet sitelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3267) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
228.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, okul aile birliklerinin okulların spor salonlarını kiralama
yetkisinin kaldırılacağı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3268) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
229.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, Amasya’da bir lise öğretmeniyle
ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3269) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
230.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, özel orman alanı oluşturulması için yapılan
arazi tahsislerine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3270) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
231.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, kolluk kuvveti vazifesi yapan orman muhafaza
memurlarının özlük haklarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3271) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
232.- Uşak Milletvekili
Dilek Akagün Yılmaz’ın, Banaz’a kurulacak balık
çiftliğine ve çevreye etkilerine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3272) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
233.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3273) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
234.- Elazığ Milletvekili
Enver Erdem’in, Hamzabey Barajı Projesine ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3274) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2012)
235.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, merkezi hastane randevu sistemine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3275) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
236.- Tokat Milletvekili
Orhan Düzgün’ün, tıbbi sekreterlik mezunlarının atamalarındaki yetersizliğe
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3276) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/01/2012)
237.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ahmet Toptaş’ın, veremle savaşta yapılan çalışmalara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3277) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
238.- Amasya Milletvekili Ramis Topal’ın, İstanbul-Samsun yolu çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/3278)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
239.- Afyonkarahisar
Milletvekili Kemalettin Yılmaz’ın, Afyonkarahisar-Dinar Çölovası
bölünmüş yoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3279) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
240.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3280) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
241.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, İstanbul bağlantılı bazı demiryolu hatlarının geçici
olarak kapatılmasına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3281) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
242.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Derince Limanı ile TEM otoyolu arasındaki bağlantı yoluna
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3282) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/01/2012)
243.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/3283) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
244.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3284) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
245.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlık Merkez ve taşra teşkilatı binalarının
bakım ve onarımına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3285)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
246.- Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün’ün, kışlalarında intihar eden erlerle ilgili bazı iddialara ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3286) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/01/2012)
Süresi
İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, tutukluluk sürelerinin kısaltılması çalışmalarına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1203)
2.- Tekirdağ Milletvekili
Candan Yüceer’in, 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta meydana gelen olayların sanıklarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1204)
3.- Ankara Milletvekili
Levent Gök’ün, 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta meydana gelen olayların sanıklarından
birinin yurt dışında yakalandığı ve serbest bırakıldığı iddiasına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1205)
4.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, MİT görevlisi olan bir tutuklunun ölümüne ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1207)
5.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İmralı F Tipi Kapalı Cezaevindeki şartlara
ve Ada’da yapıldığı iddia edilen görüşmelere ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1208)
6.- Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Binici’nin, tutuklu bulunan bir milletvekilinin kelepçeli olarak
mahkemeye sevk edilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1307)
7.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, Ergenekon davasında tutuklu bir
kişiye ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1309)
8.- İstanbul Milletvekili
Ali Özgündüz’ün, şike soruşturmasıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1311)
9.- Kırklareli Milletvekili
Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun, uluslararası antlaşmaların TBMM’nin onayına geç
sunulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2096)
10.- Edirne Milletvekili
Recep Gürkan’ın, gümrük muayene memurlarının özlük haklarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2097)
11.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Van-Erciş Şeker Fabrikasında mevsimlik işçi olarak
çalışanların daimi kadroya geçirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2098)
12.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı, ilçe ve köylerinde yaşanan yol ve elektrik sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2106)
13.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, bazı kadroların maaş durumuna
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2108)
14.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars Üniversitesinin öğretim üyesi ve yurt ihtiyacına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2110)
15.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Kars’taki taşımalı eğitim sistemine ve öğretmen ihtiyacına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2111)
16.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki okulların ilk yardım seti ihtiyacına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2112)
17.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Iğdır’daki okulların kitap ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2113)
18.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Iğdır’daki eğitim kurumlarının araç, gereç, personel ve öğretmen
ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2114)
19.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, üstün zekalı çocukların eğitimine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2115)
20.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’da karla mücadele çalışmalarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/2121)
21.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane ve Bayburt’ta karla mücadele çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2122)
22.- Eskişehir Milletvekili
Kazım Kurt’un, Sayıştay tarafından genel uygunluk bildirimi verilmeyen bazı
hesaplara ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/2123)
23.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, programcı ve çözümleyici
unvanıyla görev yapanların sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2127)
24.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ağrı’daki belediyelere karla mücadele çalışmaları için ödenek
verilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2130)
25.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Emniyet birimlerinin güvenlik ve istihbarata ilişkin bilgileri
yurt dışına ihbar ettiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2132)
26.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Suriye’de Türk istihbaratçılarının yakalandığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2133)
27.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Türkiye’nin Libyalı ve Suriyeli muhaliflere yardım ettiği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2134)
28.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, şehit yakınları ve gazilerin yararlandığı
haklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2135)
29.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Salihli’deki camilerin minber ve minarelerindeki Türk
Bayrağının indirildiği iddialarına ve Cuma Hutbelerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2136)
30.- İstanbul Milletvekili
Celal Adan’ın, şoför esnafının sorunlarının
giderilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2137)
31.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, THY’nin bazı yöneticilerinin bir internet sitesinde yer
alan ifadelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2138)
32.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, komşu ülkelerle olan ilişkilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2139)
33.- Gaziantep Milletvekili
Mehmet Şeker’in, Gaziantep’te SYDV tarafından dağıtılan kömürün kalitesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2140)
34.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, son beş yılda özel kalem müdürü ve
basın müşaviri kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2142)
35.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın, Dilovasında yer alan limanın
büyütülmesiyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2144)
36.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, sözde Ermeni soykırımı ile ilgili yasayı kabul eden
Fransa’ya karşı uygulanacak yaptırımlara ve bu ülke ile olan ilişkilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2146)
37.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, TRT’nin reyting ölçüm ihalesine ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/2149)
38.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bir televizyon kanalındaki KCK
operasyonlarıyla ilgili açıklamasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir
Atalay) yazılı soru önergesi (7/2150)
39.- Zonguldak Milletvekili
Ali İhsan Köktürk’ün, bir açıklamasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir
Atalay) yazılı soru önergesi (7/2153)
40.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlardaki engelli
istihdamına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/2155)
41.- Ankara Milletvekili
Sinan Aydın Aygün’ün, Merkez Bankası’nın döviz satım ihalelerine ve yürütülen
ekonomi politikasına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/2156)
42.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, vekil imamlara kadro verilmesine ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/2157)
43.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2162)
44.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, fuhuşa zorlanan kadınların
durumuna ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2174)
45.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, şehit ve gazi yakınlarından ikinci bir kişinin
daha kamu kurumlarında sınavsız olarak istihdam edilmesi çalışmalarına ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2175)
46.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, kadın konukevlerine ilişkin Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2176)
47.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, yurt dışında yaşayan Türk ailelerinin
sorunlarıyla ilgili yapılan bir araştırmaya ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2177)
48.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2178)
49.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması konusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2179)
50.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, kadına yönelik şiddet sorununun çözümüne ilişkin Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2180)
51.- İstanbul Milletvekili
Melda Onur’un, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının özel araçlarının
Türkiye’de bulunma süresinin uzatılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2181)
52.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, Tuzla’da bulunan tersanelerdeki
istihdam kaybına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2182)
53.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2183)
54.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, özel sağlık kuruluşundan sağlık hizmeti satın alma
sözleşmesine uyulmadığı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2184)
55.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, kayıt dışı istihdam sorununa ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2185)
56.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, SGK’nın
Kadıköy’deki arazisinin bir vakıfa satıldığı
iddialarına ve taşınmazlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2186)
57.- Mersin Milletvekili
Ertuğrul Kürkçü’nün, Suriye’deki olayların Hatay ve çevre illere etkisine
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2199)
58.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığın başta İstanbul olmak üzere ülke
genelinde olası bir deprem için aldığı önlemlere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2200)
59.- Edirne Milletvekili
Kemal Değirmendereli’nin, Meriç ve Arda nehrine
paralel olarak açılması planlanan kanala ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2201)
60.- Konya Milletvekili
Atilla Kart’ın, Fransa Parlamentosunda sözde Ermeni soykırımı yasasıyla ilgili
yapılan çalışmalara ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2202)
61.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, tarım alanlarının aktif olarak kullanılması ve tarım
ürünlerinin arttırılması yönündeki çalışmalara ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2212)
62.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak’ın, balıkçılık sektörünün sorunlarına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2213)
63.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2214)
64.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, canlı hayvan ithalatında deli dana hastalığına karşı alınan
önlemlere ve bazı iddialara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2215)
65.- Bursa Milletvekili
Turhan Tayan’ın, Bursa’nın gelişmemiş ilçelerinin kırsal kalkınma programından
yararlandırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2216)
66.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, 2002-2011 yılları
arasındaki ayçiçeği ithalatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2217)
67.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, 2002-2011 yılları
arasındaki buğday üretimi ve ithalatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2218)
68.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, 2002-2011 yılları
arasındaki yem bitkisi ve hazır yem ithalatına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2219)
69.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, 2002-2011 yılları
arasındaki kırmızı et üretimi, canlı hayvan ithali ve hayvancılığın
desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2220)
70.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, gümrüklerde görevli personelin
sorunlarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2221)
71.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Bingöl’de yapılan bir operasyonda
hayatını kaybeden teröristlerin cenazelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2223)
72.- Eskişehir Milletvekili
Ruhsar Demirel’in, Eskişehir’deki bir köyün bağlanacağı ilçenin belirlenmesi
için yapılan referandumun sonucuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2225)
73.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir üst geçit yapım ihalesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2227)
74.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Çankırı’da bir milli atletin heykelinin kaldırılmasıyla
ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2228)
75.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin yıldönümü kapsamında yapılan
seğmen alayı yürüyüşünün iptal edilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2230)
76.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutan’ın, polis memurlarının özlük
haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2231)
77.- Ankara Milletvekili
Sinan Aydın Aygün’ün, Büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarının 2009’dan
itibaren yaptıkları yurt dışı gezilerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2232)
78.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, son beş yılda özel kalem müdürü ve
basın müşaviri kadrolarına yapılan atamalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2233)
79.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, ses dinleme kaydı yapan araçlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2234)
80.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın, Derince belediyesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2235)
81.- Giresun Milletvekili
Selahattin Karaahmetoğlu’nun, greve katılan kamu çalışanlarını tespit için
polis aracılığı ile kurum amirlerine baskı yapıldığı iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2236)
82.- Kars Milletvekili
Mülkiye Birtane’nin, Kars-Digor’da bir köyün köprü
ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2237)
83.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki gaz kokusunun nedeninin araştırılmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2238)
84.- Bursa Milletvekili
Ayhan Erdemir’in, Batman-Sason’da bir köy yolunun asfaltlanmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2239)
85.- Bursa Milletvekili
Ayhan Erdemir’in, e-kimlik kartlarında din hanesi bölümüne ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2240)
86.- Hatay Milletvekili
Mehmet Ali Ediboğlu’nun, ilkokul mezunlarının sürücü belgesi alamamalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2241)
87.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2244)
88.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, istihdam oranı ile birlikte işsizlik oranındaki düşüşünde
sebebine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2245)
89.- Tekirdağ Milletvekili
Emre Köprülü’nün, Tekirdağ’ın kamu yatırımlarında iller arasındaki sıralamasına
ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2246)
90.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Bingöl’ün sosyo-ekonomik
sorunlarına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2247)
91.- Ankara Milletvekili
Sinan Aydın Aygün’ün, TÜİK’in yaptığı 2010 Yılı
Kazanç Anketine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2248)
92.- Ankara Milletvekili
Sinan Aydın Aygün’ün, TÜİK’in açıkladığı 2010 Yılı
Gelir Dağılımı Araştırmasına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2249)
93.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, tüzel kişiliği sona erdirilen belde
belediyelerinin borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2256)
94.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, kaçak akaryakıt satışının önlenmesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2258)
95.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, kayıt dışı istihdamın önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2259)
96.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, muhasebe ve milli emlak
denetmenlerinin özlük haklarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2260)
97.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, kamu görevlilerinin kusurlarından dolayı ödenen tazminat
miktarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2261)
98.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri merkez, ilçe ve
belde belediyeleri ve il özel idaresine genel bütçe vergi gelirlerinden
aktarılan paylara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2263)
99.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba’nın, son beş yılda özel kalem müdürü ve basın
müşaviri kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2264)
100.- Malatya Milletvekili
Veli Ağbaba’nın, engelli öğrenciler için verilen
kaynaştırma eğitimlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2265)
101.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, öğretmenlerin özür grubu atamalarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2266)
102.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, iller arası yönetici atama sorununa ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2267)
103.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, sağlık ve can güvenliği özrünün özür grubu
atamalarına dahil edilmesine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2268)
104.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Tavşanlı’daki okulların ısıtma sorununa
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2269)
105.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2270)
106.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına
katılan ve dil barajını aşamadığı için mağdur olan öğretim üyelerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2271)
107.- İstanbul Milletvekili
Haluk Eyidoğan’ın, Sultangazi’nin
yeni okul ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2272)
108.- İstanbul Milletvekili
Fatma Nur Serter’in, okullardaki kadrolu hizmetli istihdamına ve temizlik
maddesi ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2273)
109.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, Aydın İl Milli Eğitim Müdürüyle ilgili basında çıkan bir
habere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2274)
110.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç’un, okullarda yardımcı ders kitapları
kullanılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2275)
111.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç’un, okulların temizlik ihtiyacının hizmet
satın alma yoluyla karşılanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2276)
112.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç’un, öğrenci kayıt ve kabullerinde bağış
aldığı gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan okul müdürlerine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2277)
113.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören’in, Turgutlu Çal dağında nikel madeni arama çalışmalarına ve bölgeye
verilen zarara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2278)
114.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Kepsut Sulama
Birliğinin TEDAŞ’a olan borcu nedeniyle yaşanan mağduriyete ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2279)
115.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2280)
116.- Elazığ Milletvekili
Enver Erdem’in, Elazığ havaalanının yeterliliğine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/2290)
117.- Elazığ Milletvekili
Enver Erdem’in, Kömürhan ve Gülüşkür
köprülerinin güçlendirme ve yenileme çalışmalarına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/2291)
118.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, konteyner taşımacılığının
sorunlarının giderilmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2292)
119.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, ikinci el yat ve tekne ithaline
ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2293)
120.- Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in, D4 taşımacılık belgesi alacak araçlardaki yaş sınırı nedeniyle
yaşanan mağduriyete ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2294)
121.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Balıkesir karayoluna ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2295)
122.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2296)
123.- Elazığ Milletvekili
Enver Erdem’in, TCDD’de çalışan geçici işçilerine kadro verilmesine ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2297)
124.- Bursa Milletvekili
Turhan Tayan’ın, Karacabey-Manyas karayoluna ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2298)
125.- Bursa Milletvekili
Turhan Tayan’ın, İDO işletmesinin Yenikapı-Güzelyalı (Mudanya) deniz otobüsü
seferlerine bağlı kara otobüsü projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/2299)
126.- Tekirdağ Milletvekili
Bülent Belen’in, finansal kiralama firmaları kanalıyla araç alanların
sorunlarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2300)
127.- Sinop Milletvekili
Engin Altay’ın, gazi ve şehit yakınlarının askeri sosyal tesislerden
yararlanamamasına ve özlük haklarına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2301)
128.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, yargı yolu açık olarak TSK’dan ilişiği
kesilenlere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2302)
129.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2303)
130.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığın başta İstanbul olmak üzere ülke
genelinde olası bir deprem için aldığı önlemlere ilişkin Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/2304)
131.- İstanbul Milletvekili
Celal Adan’ın, esnaf ve sanatkârların sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2306)
132.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, İncirlik üssüne yerleştirilmesi planlanan insansız hava
araçlarına ve yerli insansız hava aracı üretimi çalışmalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2307)
133.- İstanbul Milletvekili
Celal Adan’ın, korsan taksiciliğin önlenmesi ve
taksici esnafının sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2308)
134.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, bağlı kurum ve kuruluşlardaki engelli
istihdamına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/2309)
135.- Balıkesir
Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Balıkesir’deki kadın konukevlerine ilişkin
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2311)
136.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mesut Dedeoğlu’nun, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı
birimlerindeki engelli istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2315)
137.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Ankara’da yaşanan trafik sorununa
ve toplu taşıma saatlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2316)
138.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, kaçak akaryakıt satışına ve buna karşı alınacak önlemlere
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2319)
139.- İstanbul Milletvekili
Haluk Eyidoğan’ın, Demirci ve Simav’da meydana gelen
depremlerde zarar gören okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2320)
No: 76
31 Ocak
2012 Salı
Tasarı
1.- 2001 Gemi Yakıtlarından Kaynaklanan
Petrol Kirliliği Zararının Hukuki Sorumluluğu Hakkında Uluslararası Sözleşmeye
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/561) (Adalet;
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Çevre ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/01/2012)
Teklifler
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet
Toptaş'ın; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/313) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler;
İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/01/2012)
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet
Toptaş'ın; T.C. Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/314) (İçişleri; Milli Savunma; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/01/2012)
3.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve
3 Milletvekilinin; Askeri Öğrencilerden Başarı Gösteremeyenler Hakkında
Kanun, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanunu, Harp Okulları Kanunu ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/315) (Plan ve Bütçe ile Milli
Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/01/2012)
4.- Kırklareli Milletvekili Mehmet
Siyam Kesimoğlu'nun; Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/316) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/01/2012)
5.- İstanbul Milletvekili Celal Dinçer
ve Denizli Milletvekili İlhan Cihaner'in; 6100 Sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/317)
(Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
6.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın; Türk Ceza Kanununda ve Basın Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/318) (İnsan Haklarını İnceleme;
Anayasa ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/01/2012)
7.- İzmir Milletvekili Rıza Türmen ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhan'ın; Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/319) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/01/2012)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinin
İşleyiş Esaslarına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/473) (S. Sayısı: 155) (Dağıtma
tarihi: 31/01/2012) (GÜNDEME)
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı:
156) (Dağıtma tarihi: 31/01/2012) (GÜNDEME)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 19 Milletvekilinin, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin yol açacağı
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/121) (Başkanlığa geliş
tarihi: 19/10/2011)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 19 Milletvekilinin, kamyoncu-nakliyeci esnafının sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi. (10/122) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2011)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ve 19 Milletvekilinin, muz üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi. (10/123) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/10/2011)
Süresi
İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara’da yapılan bir zabıt katipliği mülakat
sınavına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1308)
2.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta meydana gelen
olayların sanıklarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1378)
3.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin,
uzun tutukluluk sürelerine ve halen tutuklu olan lise ve üniversite
öğrencilerinin sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1456)
31 Ocak 2012 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Tanju ÖZCAN (Bolu)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 58’inci Birleşimini açıyorum.
III.-
YO K L A M A
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine
basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik
sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden
yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama
pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Sayın milletvekilleri, gündem dışı ilk
sözü vermeden evvel, Genel Kurulda çok büyük bir uğultu var, Sayın
milletvekilleri, eğer sükûneti sağlayabilirsek gündem dışı söz, isteyen
arkadaşlarımıza söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, lepra hastalığı
hakkında söz isteyen Kayseri Milletvekili Sayın İsmail Tamer’e aittir.
Buyurun Sayın Tamer. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Kayseri Milletvekili İsmail Tamer’in, lepra hastalığına ilişkin gündem dışı konuşması
İSMAİL TAMER (Kayseri) – Evet, Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
her yıl ocak ayının son pazar günü başlayan Lepra, Cüzzam Haftası nedeniyle
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Lepra hastalığının etkeni “mycobacterium leprae”dir. Bu
mikrop tüberküloz basiline benzer. İlk defa 1876 yılında Armauer
Hansen tarafından tarif edildiği için de “Hansen hastalığı” olarak da bilinen bir hastalıktır. Çok
yavaş ilerler, yüksek oranda bulaşıcı değildir. Bulaşması uzun süreli bir lepralı kimseyle kalmak durumunda ortaya çıkabilir. Ağız
yoluyla, burun yoluyla ve damlacık enfeksiyonuyla
bulaşabilir. Vücutta iki ila yedi yıl arasında bir inkübasyon
süresi vardır. Bu inkübasyon süresi içerisinde hastalık
yapmaya başladığı andan itibaren de artık vücut özellikle kol ve bacaklardan
beyine iletilen duyu sinirlerinin ya da beyinden iletilen motor sinirler
vasıtasıyla bunların kılıflarında hastalık yapar, plaklar oluştur.
Tabii bu plakları oluşturmaya başladıktan
itibaren de vücutta belirtiler ortaya çıkabilir. Deride kırmızı ve mavi renkli
kabarıklıklar, “papül” denen belirtileri olur.
Derinin üzerinde yine hafifçe kızarık plaklar oluşabilir. Daha çok yüz ve göz
çevresinde, kol ve bacaklarda nohut büyüklüğünde, ceviz büyüklüğünde nodüller meydana getirebilir. Ayrıca deride yara izleri
yapar, bunlar da skatris dokular oluşturabilir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Türkan Saylan’ın da kemikleri sızlıyor! Ah Türkan Saylan ah!
İSMAİL TAMER (Devamla) – Tabii, bunun yanında
ayrıca kol ve bacaklardan başlayan his kayıpları olabilir, hafif kanamalar
olabilir, burunda tıkanıklıklar olabilir, genel anlamda da tüm vücutta ağrılar
söz konusu olabilir.
Hastalık 1981 yılında Dünya Sağlık
Örgütünün belirlemiş olduğu bir tedavi şemasıyla tedavi edilir. Tedavisi: Kesin
tedavisi vardır ancak uzun süreli, en az altı ay-bir yıl gibi bir tedavi
yapıldıktan sonra hastalık tamamen ortadan kaldırılabilir.
Lepra, 44’üncü Dünya Sağlık
Asamblesi’nde alınan bir karar ile 2000 yılında eliminasyon
hedeflenmişti.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Hocam,
Türkan Saylan’a ne oldu? Türkan Saylan, cüzzamla
mücadele eden kahraman kadın.
İSMAİL TAMER (Devamla) – Eliminasyon:
10 bin kişiden 1 kişide görülüyorsa eliminasyondan
bahsedilebilir. 1985 yılında 120 iken 2006’da 4 ülkeye düşmüştür. Dünyada 2010
yılı içerisinde yaklaşık 210 bin hasta vardır. Ülkemizde ise bu hasta sayısı
1.500 civarındadır. Hastamız: Özellikle ülkemizde, son, 2010 yılı içerisinde 3
hasta ve daha sonra da 2 hasta görülmüştür ki prevalansını
10 binde 1’e getiren ülkeler arasındadır ve ülkemiz de prevalansı
bakımından hastalığı yenen bir ülke hâlindedir. Bu bakımdan Sağlık Bakanlığına
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; Kayseri’de kamu-özel ortaklığı ile yapılan otuz altı projede
ve 40 bin yatak nitelikli yatak kapasitesi olan bir de projeden size bahsetmek
istiyorum. 1.583 yataklı bu projede -ekim ayı içerisinde Sayın Başbakanımız
tarafından temeli atılmıştı- burada yapılan hastanede 680 yataklı genel hastane,
258 yataklı kadın doğum hastanesi, 100 yatak kapasiteli adli psikiyatri
hastanesi, yine 126 yatak kapasiteli psikiyatri hastanesi, 200 yatak kapasiteli
rehabilitasyon merkezi, 115 yataklı kardiyovasküler sistem ve KVC hastanesinden oluşan büyük
bir komplekse başlanmış, büyük bir başarıyla da inşaatı devam etmektedir. 2014
yılının Mart ayında bitirmeyi planlıyoruz. İnşallah, özellikle şehir
hastanelerinin başlangıcında olan bu projenin hem memleketimize hem milletimize
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Bu arada, 40 bin yatak kapasitemizi de,
diğer, TOKİ’nin yapmış olduğu hastaneler ile nitelikli yatak olan, 80 bin
yatağa çıkarmak arzusundayız.
Hepinize saygı ve selamlarımı
sunuyorum.
Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tamer.
Gündem dışı ikinci söz, Ankara ilindeki
spor sorunları ve Ankaragücü Kulübünün durumu hakkında söz isteyen Ankara
Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu’na aittir.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, Ankara ilindeki spor sorunları ve
Ankaragücü Spor Kulübünün durumuna ilişkin gündem dışı konuşması ve Gençlik ve
Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, Ankara’nın spor
sorunları ve özelde Ankaragücünün sorunlarıyla ilgili
söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunarım.
Biraz önce değerli milletvekili
arkadaşımız, Lepra Haftası nedeniyle bir konuşma yaptı. Ben de bu vesileyle,
Türkiye’de lepra hastalığının teşhisi, tedavisi konusunda çok büyük emekleri
geçen rahmetli Türkan Saylan’ı bir kere daha minnetle
anmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, yönetmek, birçok
unsurla beraber bilgi, samimiyet, ahlak ve sabır gerektirir. Tabii kamu
yönetimi söz konusu olunca bu niteliklere çok daha fazla ihtiyaç vardır. Spor
da bir kamu hizmetidir. Türkiye gibi genç nüfusun çok fazla olduğu bir ülkede
çok da önemli bir konudur. Spor deyince de futbol akla geliyor. Futbol bugün
dünyada en fazla popüler olan, en fazla bilinen bir spor dalıdır.
Futbolun birçok yönü var. Bir temaşa
yönü var, bir insan sağlığıyla ilgili, bedenle ilgili yönü var, kafa sağlığıyla
ilgili yönü var ama futbol çağımızda özellikle bir endüstri hâline gelmiştir.
Birçok ülke, kent futbol sayesinde para kazanabilmektedir. Barcelona’yı hepiniz
duymuşsunuzdur. Barcelona’nın her hafta maçlarını ilave olarak 10-15 bin
yabancı turist izlemektedir. Tabii ki Barcelona’ya katkısı da çok önemli bir
tutardadır, miktardadır. Futbol başlı başına bir endüstri hâline gelmiştir.
Bu arada benim de sürem iyice azalmış,
onu fark ettim. Çok hızlı olarak meramımı anlatmaya çalışacağım.
Şimdi, Ankara köyden kente göçün çok
hızlı olduğu, çok hızlı göç alan bir şehir; genç nüfus çok fazla, on üç
üniversitesi var Ankara’nın. Böyle bir şehirde spor çok
önemli, futbol çok önemli. Ankara, spor tesisi yönünden çok fakir bir
kent, çok fakir bir başkent, sıkıntıları var. 19 Mayıs Stadı, Cebeci Stadı iki
yıl önce Bayındırlık Bakanlığının verdiği raporlara göre riske sahip, tehlike
arz ediyor. Böyle bir yerde Ankaralı ruhunu biz oluşturamadık. Kimse Ankara’da
“Ben Ankaralıyım.” demiyor. Bu kadar fazla göç alan bir şehirde “Ben
Ankaralıyım.” diyen, böyle göğsünü gere gere, insan yok. Hâlbuki spor,
özellikle futbol buna hizmet edebilecek bir araç, çok önemli. Takım ruhuyla
ilgili, kentin takımıyla kent ruhu birleşebilir ve bir hemşehrilik
ruhu yaratılabilir, bunu birçok yer başarmıştır. Türkiye’de de bunun örnekleri
var; en başta Trabzon geliyor, Bursa geliyor, İzmir geliyor. Böyle örnekler
oluşmuştur.
Ankara maalesef çok değerli iki
kulübünü iç çekişmeler nedeniyle, bencil, egoist yöneticiler nedeniyle
kaybetmiştir, kaybetmek üzeredir. Bir Ankaraspor, bir
Ankaragücü 200 milyon liraya yakın masraf edilmiş kuruluşlardır bunlar,
takımlardır. 200 milyon lirayla çok iddialı, Türkiye’de
şampiyonluğa oynayacak bir takım yaratılabilirdi, Ankara’nın o fakir, spor
sahası olmayan her semtine, mahallesine birer spor tesisi açılabilirdi -çok
önemli bir meblağ- ama ne şampiyon olunabildi ne tesisler yapılabildi; sadece
Ankara’nın seçilmiş yöneticilerinin egoistçe tutumları nedeniyle maalesef çok
kötü, olumsuz bir noktaya kadar geldi. Hâlbuki Ankaragücü, 1910 yılında
kurulmuş, Türkiye'nin en eski kulüplerinden biri; Kurtuluş Savaşı’na katılmış,
şehitler ve gaziler vermiş bir kulübümüzdür. Bugün, bu sıralarda rahatlıkla
oturabiliyorsak Ankaragücü Kulübünü kuran ve Ankaragücü Kulübüyle beraber bu
ülke için savaşanların, şehitlerin, gazilerin çok büyük katkısı vardır.
Hepimizin Ankaragücü Kulübüne karşı borcumuz vardır.
Evet, Değerli Milletvekilimiz Aylin Nazlıaka’nın, Spor Bakanımızın katkıları var -zaman zaman
bunlarla uğraşıyorlar- Ankara Kulübü Derneğinin bu konuda çalışmaları var ama
bunlar maalesef yeterli değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Ankaragücünün çok büyük oranda borçları var; çalışanlarına
ücret ödeyemez hâlde, hepimizin desteğine muhtaç bir vaziyette.
Ben özellikle bu konulara dikkatinizi
çekmek istedim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.
Gündem dışı üçüncü söz, futbolun içinde
bulunduğu kaos ile ilgili söz isteyen Aydın
Milletvekili Sayın Ali Uzunırmak’a aittir.
Buyurun Sayın Uzunırmak.
(MHP sıralarından alkışlar)
3.-
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, futbolun içinde
bulunduğu kaosa ilişkin gündem dışı konuşması ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bakan
arkadaşlar da dinlerlerse herhâlde faydalı olur.
Saygıdeğer Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; futbolumuzun içinde bulunduğu kaosla
ilgili gündem dışı söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, burada bir
konuya öncelikli olarak doğru teşhis koymak ve sizlerle çok dürüstçe bir şeyi
paylaşmak istiyorum. Eğer mensubiyet duygularımızdan, menfaat duygularımızdan
biraz sıyrılarak olaya objektif olarak bakma fırsatımız olursa Türkiye’ye çok
daha iyi hizmetler etmiş oluruz. Bundan maksadım nedir? Bundan maksadım şu:
Türkiye, meselelerini doğru tartışmıyor. Meselelerimizi doğru tartışmadığımız
sürece, bizim doğru teşhis koyup ve kurtuluşu bir reçete hâline getirebilmemiz
mümkün değil. Yönetmek bir sanattır, sanat da felsefeye dayanır, dolayısıyla
yönetmek de felsefi bir konudur. Eğer biz yönetim metotlarımızı doğru
uygulamazsak o zaman doğru yönetemeyiz. Menfaat endişeleriyle veya mensubiyet
endişeleriyle yönetmeye kalkarsak işte bugün Hükûmetin yaptığı birtakım
hataları yapmış oluruz, Hükûmetin yaptığı en önemli hatalar budur. Türkiye’de
tarihî kurumlarımız bile hercümerç olmuştur. Hercümerç olmanın sebebi nedir?
Çünkü AKP İktidarı bir rövanş duygusu içerisinde, bir ele geçirme duygusu
içerisinde ve bir intikam duygusu içerisinde kurumlarla savaşmaktadır. İşte, bu
savaşmak ki Türkiye’de kurumları hercümerç etmiş, sosyal hayatımızdan, dış
politikamızdan ekonomimize varıncaya kadar, spora varıncaya kadar hiçbir
meselemizi doğru tartışamaz duruma gelmişiz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye’deki
spor kulüplerini 6222 sayılı Yasa’yla… Sporda şiddet adına, o günkü gündelik
olaylarla bir yasa yaptık. Burada biz
muhalefet ettik, dedik ki: “Bu çok kolay ve ani oldu. Bu doğru teşhis
konulmadı.” Dolayısıyla, oraları da ele geçirme, oraları da yönetme adına, AKP
yeri geldi açık tavır koyarak Federasyon seçimlerinde, yeri geldi bugün olduğu
gibi sütre gerisinden, bazı yönetim hataları içerisinde, maalesef bugün
Türkiye'nin sporda geldiği bu kaos ortamına Türkiye’yi
sürükledi. Her alanda olduğu gibi, bugün millî takımımızın bile uluslararası
yarışmalardan yasaklanabileceği konuşuluyor. Dolayısıyla, buradan, şimdiden
Hükûmeti uyarıyorum: Eğer Türk millî takımı, uluslararası spor müsabakalarından
UEFA tarafından kulüplerin yaptığı hatalardan dolayı men edilir ve bu yönetim
zafiyetinden dolayı millî takım uluslararası yarışmalara gidemezse bunun
sorumlusu AKP Hükûmetidir, bir başkası değildir. Neden bunu söylüyorum?
Değerli arkadaşlar, 14 Mayısta ligler
bitmiş, ligler bitmezden önce birtakım dinlemeler, soruşturmalar başlamış ve
şike operasyonunun aslında o zaman yapılması gerekirken AKP Hükûmeti
muhtemeldir ki bunu geciktirmiş ve liglerin bitmesine ertelemiş; ligler bitmiş,
ondan sonra gündeme Türkiye Futbol Federasyonunun seçimi gelmiş. O seçimde
Hükûmet taraf olmuş ve Futbol Federasyonu Başkanının seçiminde “Şu olsun, bu
olmasın.” noktasında o gün isimlerin üzerinde bile Sayın Başbakanın ağzına
varan birtakım isimler telaffuz edilmiş. Futbol Federasyonunun bugünkü yönetimi
bombayı kucağında bulmuş ve Başkanı ve yönetiminde tanıdığımız hakikaten
dürüst, samimi, başarılı insanlar var ama bombayı kucaklarında buldular. Futbol Federasyonu yönetiminden sonra “Aman, seçimler geldi,
birilerini karşımıza almayalım.” diye, soruşturma seçimlerden sonraya
ertelenmiş ve seçimlerden sonraya ertelenmesinin neticesinde birçok mağdur ve
birçok müsebbip de dolayısıyla ortalığa dökülmüş ve bugün gelinen konumda
tekrar söylüyorum: Hâlen “Yargı kararı beklensin.” denilmekte ama en yetkili
ağızlardan şike artık itiraf edilir duruma gelmiş, Federasyonun kongresinde
şikenin itiraf edildiği bir ortama sürüklenmiş Türkiye ve “Yargı kararı
beklensin.” deniyor. Ama ben bir şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum: Eğer
bu ülkede Genelkurmay Başkanı, Andıç Davası’ndan iki
sene öncesinden konuşuluyor, iki sene sonra tutuklanıyorsa, eğer Yaşar Büyükanıt,
eski Genelkurmay Başkanı, seneler öncesinden konuşulup hâlen daha tutuklanmamış
ve tutuklanacağı günü bekliyorsa Hükûmet sütre gerisinde adalete müdahale
ediyordur “Şu bugün tutuklansın, bugün gündem tayin edilsin.” diye ve spor da
bu noktada bir kaosun içerisine sürükleniyordur ve
millî takım eğer bütün bu operasyonların içerisinden…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - …uluslararası
yarışmalara katılamazsa, tekrar söylüyorum, bunun tek sorumlusu Hükûmettir, bir
an önce açıkça inisiyatifi ele almalıdır ve gereği
neyse onu yapmalıdır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uzunırmak.
Sayın Bakan, bir saniye, şimdi bazı söz
talepleri var, onları da vereyim, sonra size söz vereceğim.
Sayın Düzgün…
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Lepra Haftası’na ilişkin açıklaması
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Lepra Haftası nedeniyle, ülkemizde bu
hastalığa yakalanmış tüm hastalarımıza acil şifalar diliyorum. Ayrıca,
ülkemizin leprayla olan savaşını kazanmadaki baş mimarı olan sevgili Türkan Saylan’ı özlem ve rahmetle anıyorum. Kendisini ömrünün son
günlerinde mahkeme kapılarında süründürenlerin, vatan haini ilan etmeye
çalışanların, umarım bugün biraz vicdanları sızlamış, biraz yüzleri kızarmıştır
diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…
2.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, 31 Ocak 1990 tarihinde Ankara
Bahçelievler’deki evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürülen Muammer
Aksoy’un ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçen hafta 24 Ocak tarihinde, eşitlik
ve adalet ilkelerinin yılmaz savunucusu, büyük insan, gazeteci, yazar Uğur
Mumcu’yu, öldürülüşünün on dokuzuncu yılında rahmetle, şükranla andık.
Bugün, eşitlik ve adalet ilkelerine
gönül vermiş bir başka önemli insanın, bir büyük hukukçunun ölüm yıl dönümü.
Muammer Aksoy, 31 Ocak 1990 tarihinde, Ankara Bahçelievler’deki evinin önünde
kurşunlanarak öldürüldü, faili meçhul karanlığına gömüldü. Türkiye’de faili
meçhullerin aydınlatılacağı böyle bir siyasi ortamı, siyasi iklimi
yakalayacağımız ve böyle bir siyasi iktidarı gerçekleştireceğimiz inancıyla,
Muammer Aksoy’u, ölümünün, öldürülüşünün yirmi ikinci yılında rahmetle ve
şükranla anıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Vural…
3.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 28 Ocak 1920’de son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından kabul edilen Misakımillî
kararlarının önemine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Evet, Misakımillî, bundan tam doksan
iki yıl önce, son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından,
28 Ocak 1920’de oy birliğiyle kabul edilmişti. Bu Misakımillî, aslında
milletimizin tam bağımsızlığını sağlayıp ülkemizin bütünlüğünü kapsayan ve
bunları bozabilecek tüm engelleri ortadan kaldıran millî Kurtuluş Savaşı’mızın
ve savaş sonrasında kurduğumuz yeni Türk devletinin siyasi manifestosu
niteliğindedir.
Misakımillî, yeni ve millî bağımsız bir
devlet kurmak üzere harekete geçmiş milletimizin akdettiği, birlikte yaşamak
üzere anlaştıkları şartları kapsayan toplumsal bir mukaveledir. O gün
Misakımillî’nin çerçevesi belirlenirken ilk olarak “…dinen, irfanen,
emelen birleşmiş ve yekdiğerine karşılıklı hürmet ve
fedakârlık hissiyatıyla dolu ve ırki ve toplumsal hakları ile çevre şartlarına
tamamen riayetkâr yerlerin tümü ayrılmaz bir bütündür.” denilmiştir. Bizler de
bugün devletin milletiyle bölünmez bütünlüğüne halel getirmeyeceğimizi,
milletin bağımsızlığına, devletin bölünmez bütünlüğüne göz dikenlerin
karşısında duracağımızı, o günkü haricî saldırılar karşısında kale gibi
duranların torunları olarak bugün de aynı kararlılığı göstereceğimizi bu
kürsüden haykıracağız, haykırmaya devam edeceğiz. O gün gibi bugün de millî ve
ekonomik kazanımlarımızın inkıtaya uğramaması için
tam bağımsızlık ve serbestiyete mazhar olmamız hayat
ve bekamızın temelidir. “Devlet ebet müddet” uğrunda bütün güçlüklere,
saldırılara sarsılmaz bir imanla göğüs gereceğiz. O gün gibi bugün de bizler,
iç ve dış güçlere karşı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) - …var gücümüzle
karşı koymayı sürdürecek, bizlere emanet edilen Türkiye Cumhuriyeti’ni muasır
medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarma gayretini her daim canlı tutacağız.
BAŞKAN – Sayın Şükür, buyurun.
4.-
İstanbul Milletvekili Hakan Şükür’ün, Ankaragücü Spor Kulübüne yapılacak maddi
desteğe ilişkin açıklaması
HAKAN ŞÜKÜR (İstanbul) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Az evvel CHP Ankara Milletvekilimiz
Sayın Bülent Kuşoğlu Ankara’nın spor ve özelde Ankaragücü Kulübünün sorunlarını
dile getirmek istedi.
Ankaragücü, Ankara’nın en eski
kulübüdür. Futbol dünyada büyük bir olgu, bu olgudan Ankaralıları uzak
tutamayız. Ankaragücünün ekonomik sorunları ile
yakinen ilgilenen eski bir sporcu olarak buna bir hayli üzüldüm ve bugün
çeşitli girişimler yaptık Ankara’daki çok değerli dostlarımla beraber bu genç
kardeşlerimizi bu zorlu yolculukta desteklemek adına. Sadece sezon sonuna
kadar, bana iletilen bir rakam vardı, biz Ankara’daki çok değerli, Ankaragücünü seven kardeşlerimle beraber bunu da önümüzdeki
hafta açıklamak istiyoruz, bana iletilen bedel 200 bin TL’ydi, bu ihtiyaç
bedelini şu an temin etmiş bulunuyoruz.
Bu kardeşlerimizin, tabii, Ankaragücü
formasını giymekten şeref duyduklarını biliyoruz. Umarım, bu desteğimizi
önümüzdeki hafta hep beraber burada açıklayacağız. Herkese Ankaragücü Spor
Kulübünün maddi problemleriyle ilgilenmelerini rica ediyorum bir İstanbul
Milletvekili olarak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündem dışı konuşmalara
Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç cevap verecektir.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.-
Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, Ankara ilindeki spor sorunları ve
Ankaragücü Spor Kulübünün durumuna ilişkin gündem dışı konuşması ve Gençlik ve
Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (Devam)
3.-
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, futbolun içinde
bulunduğu kaosa ilişkin gündem dışı konuşması ve
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı (Devam)
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) –
Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Uzunırmak
ve Sayın Kuşoğlu’nun gündem dışı konuşmalarına Hükûmet adına cevap vermek üzere
söz almış bulunuyorum.
Çok saygıdeğer milletvekilleri,
Ankaragücü futbol takımıyla ilgili yapılan tespitlere katılmamak mümkün
değil. Ankaragücü futbol takımıyla ilgili olarak yapılan tespitlere katılmak
için illa Ankaralı ya da Ankara milletvekili olmak da şart değil. Ankara, her
şeyden evvel cumhuriyetimizin başkentidir ve elbette ki gönüllerin arzu ettiği
şey, Ankaragücünün Süper Lig’deki temsilinin hiç
kesintiye uğramaksızın devam etmesidir. Bu, en gönülden geçen arzumuzdur. Fakat
herkesin malumudur, burada konuşma yapan milletvekillerimizin de çok iyi
bildiği bir realitedir, kulüplerin mali bakımdan yönetimi, kulüplerin
finansmanıyla ilgili konular, Türkiye’de özellikle futbol sektörünün en önemli
problemi olarak varlığını korumaya devam etmektedir. Bu anlamda UEFA ve FIFA
çerçevesinde finansal fair play
sağlanmasına yönelik mali anlamda centilmenlik kurallarının konulması ve
kulüplerin bu kurallar çerçevesinde finansal zemini sürdürülebilir bir düzlemde
yönetilmesine yönelik evrensel prensipler tüm ülkelerin ulusal futbol
federasyonlarına dikte edilmektedir. Bu anlamda Türkiye Futbol Federasyonunun,
başta Spor Toto, Süper Lig olmak üzere Türkiye’deki bütün futbol kulüplerinin
mali yönetim anlamında evrensel kurallara riayet etmeleri yönünde gereken
düzenlemeleri, uyarıları, yönlendirmeleri ve yönetim performansını ortaya
koymak gibi kaçınılmaz bir görevi vardır. Her gelen yönetim, diğer amatör branşları da bünyesinde barındıran futbol kulüplerini kendi
arzu ve hevesleri istikametinde yönetmeye kalkarsa ortaya çıkacak olan mali
tablo maalesef uzun vadede sürdürülebilir bir performansı ortaya
koyamayacaktır. Bu, sürecin gereğidir.
Sözlerim sadece Ankaragücü için değil.
Genel manada tüm kulüplerin borçlanma politikalarına, yönetim performanslarına,
transfer politikalarına özen göstermek gibi bir zorunlulukları vardır. Bu,
bugün futbol kulüplerinin başkanları tarafından da ifade edilmektedir, futbol
dışı branşlardaki kulüp başkanları tarafından da ifade
edilmektedir. Taraflı tarafsız, yönetici olan olmayan tüm gözlemciler, konudan
anlayan anlamayan ama para politikasını, mali politikasını, maliye yönünü işin
bilen herkes tarafından ifade edilen, edilmekte olan konulardır.
Hükûmet anlamında, hemen ifade etmek
isterim, 2003-2004 sezonundan bu yana, 2011-2012 futbol sezonu yani içinde
bulunduğumuz bu seneki Spor Toto Süper Lig karşılaşmaları dâhil olmak üzere,
isim hakkı bedeli olarak Ankaragücü Spor Kulübüne ödenen para 18,9 milyon
liradır, eski rakamla 18 trilyon 941 milyar Türk Lirası. Bu sene de isim hakkı
bedeli aynı şekilde ödenmiştir. Buna ilaveten, isim hakkı bedeli dışında, Ankaragücünün de aralarında bulunduğu on dört Anadolu
takımına Spor Toto Süper Lig’de, isim hakkının Bakanlığımıza bağlı Spor Toto
kurumunda olmasından dolayı, ayrıca 800 bin TL her bir kurumumuza nakden
ödemeler gerçekleştirilmiştir. Ama her şeye rağmen ifade etmek gerekir ki
dışarıdan yapılan ödemelerin rakamı, miktarı, büyüklüğü, hacmi ne olursa olsun
kulüplerin öz kaynaklarını geliştirememeleri durumunda dışarıdan gelen
katkılarla şartların ilanihaye döndürülebilmesi maalesef mümkün değil. Bu bir
realite, bunu görmemiz lazım. Atasözünde olduğu gibi taşıma suyla değirmen
dönmüyor. Bir yere kadar bu imkânlar kulüplere bir teneffüs imkânı sağlıyor ama
aslolan, uzun vadeli sürdürülebilir mali yönetim
performansının ortaya konulabilmesidir. Bu, sadece Ankaragücü değil, tekraren
altını çiziyorum, bütün futbol kulüpleri açısından geçerli olan bir durumdur.
Maalesef bizi üzen bir diğer yönü
hadisenin şudur: Futbol kulüpleri özellikle transfer politikalarından
kaynaklanan borçlanma yükü nedeniyle yönetilemez hâle geldiğinde gemiden atılan
ilk bagaj amatör branşlara aktarılan destekler oluyor,
ilk etapta amatör branşlar gözden çıkarılıyor. Dolayısıyla futbol hayatiyetini
zor şartlar altında korumaya devam etse bile futbolun dış çevresinde
hayatiyetini sürdürmekte olan voleyboldan, basketboldan, güreşten atletizme
kadar çok sayıda branş maalesef sürdürülemez hâle
geliyor, sporcular antrenörleriyle birlikte kapı önüne terk ediliyor,
finansmanı sağlanamıyor, kulüplerin bu sporcularına sahip çıkma yükü her
defasında devletin ya da federasyonların üzerine kalıyor ve bu tablo içerisinde
de Türkiye uluslararası müsabakalarda arzu edilen performansı bir türlü
gerçekleştirmeye muvaffak olamıyor. Dolayısıyla, futbolun doğru yönetimi
herkesten çok bizim arzu ettiğimiz bir ihtiyaçtır çünkü futbol doğru
yönetildiğinde Türkiye’de sporun tüm branşlarında arzu
edilen başarı yakalanabilecektir. Zaman zaman bilim adamlarıyla da tartışmalara
konu olabilmektedir. “Türk sporcuların uluslararası müsabakalarda arzu edilen
başarıları yakalayamamaları, istenen ölçekte madalyaları elde edememeleri
bizden kaynaklanan bir problem midir yani genetik bir sorun mu vardır? Türk
çocukları sporda neden başarılı olamıyor?” sorusu binlerce kez sorulmasına
rağmen cevap nettir. Sporun genetik bir yönü yoktur, Türk çocukları imkân
verildiğinde, kulüpler desteklendiğinde başarıyı yakalayabilmektedir ama burada
tekraren altını çiziyorum iktidar-muhalefet hepimize düşen görevler var, ki önümüzdeki aylar içinde kulüpler yasasını Türkiye
Büyük Millet Meclisinin değerlendirmesine sunmayı hedefliyoruz. Bu anlamda
muhalefetin de iktidarın da herkesin katkısına ihtiyacımız olacak. Dolayısıyla,
bu sorunu siyasetten ari bir zeminde tartışmak mecburiyetindeyiz.
Diğer yandan, Ankaragücü Kulübüyle
ilgili son günlerde özellikle antrenörü ve
futbolcularının medyaya intikal eden beyanları üzerinden yapılan
değerlendirmelere bakıldığında beni de çok üzen bir şey oldu. “ilk yarıda giyilen ve terden ya
da yağmurdan, hava koşullarından ıslanan formaları ikinci yarıda da giymek
mecburiyetinde kaldık.” şeklinde bir açıklamaları oldu. Bu açıklama üzerine biz
Bakanlık olarak kanunen Ankaragücü için yapabileceğimiz bir şey kalmamasına
rağmen, isim hakkı olarak ödeyebileceğimiz bir rakamın bulunmamasına rağmen
şartları ve imkânları zorlayarak güzide kulübümüzün sene sonuna kadar malzeme
dahil olmak üzere tüm ihtiyaçlarına sponsor olma ya da sponsor bulma düşüncemizi ortaya
koyduk. Bu anlamda yaklaşık on gün önce Ankaragücü Kulübü yöneticileriyle
Bakanlık yetkililerimiz temas sağladı. Bilmenizi isterim ki şu ana kadar
malzeme ihtiyaçlarını içeren listeyi henüz Bakanlığımıza intikal ettirmiş
değiller. Bu liste Bakanlığımıza intikal ettiği andan itibaren kendileriyle
ilgili bu anlamda gereğini biz manevi bir vazife olarak değerlendirip yerine
getirmeye gayret edeceğiz.
Hakan Şükür Milletvekilimizin ifade
ettiği konu bir sivil toplum inisiyatifidir. Esasında,
iş yeri Ankara olan, vergi levhası, vergi adresi Ankara olan herkesin belki
buradan bir çıkış yakalaması gerekir. Şehirlerin, şehir halkının ve şehirdeki
sanayicilerin, iş adamlarının, o şehrin, kentin markası hâline gelen kulüplere ve
futbol ya da spor markalarına sahip çıkmak gibi bir doğal hemşehrilikten
kaynaklanan vazifeleri olmalıdır diye düşünüyorum.
200 bin liralık bir ihtiyaç kendilerine
bildirilmiş. “200 bin liralık bir sponsorluk temin
ettik. Bunu tedarik ederek nakden Ankaragücüne
intikal ettireceğiz.” dediler ama tekrar atasözünü hatırlatıyorum: Taşıma suyla
değirmeni döndürebilmek mümkün değil. Kurumsal anlamda Ankaragücünün
bir yeni mali yönetim vizyonunu ortaya koyması zaruret
hâline gelmiştir.
Diğer bir konu, Sayın Uzunırmak’ın bahse konu ettiği hususlar, Türkiye’de
futbolda yaşanan mevzular. Değerli milletvekilleri, öncelikle 6222 sayılı
Kanun’da yapılan değişikliklerin Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortak ürünü
olduğunu tekraren hatırlatmakta ben fayda görüyorum. “Kanun değişirken biz
muhalefet etmiştik.” gibi bir yaklaşım bugün için doğru bir yaklaşım değildir
yani grupların imzasıdır mühim olan.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Konuşmalarımız var
Sayın Bakan.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Devamla) - Gruplar imzasını koyduktan sonra münferiden muhalefet etmenin çok
anlamlı bir davranış olduğunu ben zannetmiyorum. Kaldı ki o değişikliklerin
üzerinden geçen zamana rağmen “Değişiklikler yanlış olmuştur.” şeklinde
kamuoyunda ya da spor dünyasında genel bir kanaat mevzubahis olmamıştır.
Diğer yönüyle bakıldığı zaman,
Türkiye’de senelerin özlemi olan konu, Türkiye Futbol Federasyonunun özerk
olması, kendi kararlarını bağımsız olarak alması ve uygulaması yönündeki
ihtiyaçtı. Son dönemde Türkiye Futbol Federasyonu en özerk sürecini
yaşamaktadır. UEFA talimatnameleri, FIFA kuralları ve gerekleri ne ise Türkiye
Futbol Federasyonunun bu istikamette hareket etmesi gerektiğine ilişkin
görüşlerimizi binlerce kez Türkiye’de her zeminde ifade ettik. Bu sürecin
siyasi bir süreç olmadığını, bu süreçte alınacak kararların siyasete tahvil
edilmemesi gerektiğini, doğru ya da yanlış kararların vebalinin siyaset
kurumuna ödettirilemeyeceğini her zeminde seslendirdik. Tekraren ifade
ediyorum: Türkiye Futbol Federasyonu tarafından alınacak olan kararların siyasi
bir yönü bulunmamaktadır. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı ya da yönetimi
üzerinde siyasi bir tesir söz konusu değildir. Türkiye Futbol Federasyonu
Başkanı ve yönetiminin görevinin gereği tarafsızlık prensibince ellerindeki
talimatnamelerin ve yasaların gereğini uygulamaktır. Yargı kararlarını bekleyip
beklememek kendi inisiyatifleridir. UEFA kuralları ve
FIFA gerekleri doğrultusunda hangi kararları verecekleri hususu gene
kendilerinin karar altına alacak oldukları mevzulardır. Bu meselenin içerisine
siyaset, yorumlarıyla girecek olursa Türkiye’de taraftarlık ayrışmasının yanına
aynı zamanda siyasal anlamda da bir ayrışmayı dâhil etmiş oluruz ki, bunun
doğru bir yaklaşım olacağını asla zannetmiyorum.
Her takım taraftarı olan milletvekilleri
her parti grubunun içerisinde bulunmaktadır, Beşiktaşıyla,
Fenerbahçesiyle, Trabzonsporuyla,
Galatasarayıyla, diğer Spor-Toto Süper Lig’de bulunan
kent takımlarıyla birlikte her takımın bu çatı altında taraftarı var. Takım
taraftarlığı söz konusu olduğunda, yani formadaki renkler söz konusu olduğunda
partiler ve siyasal duruşlar bir kenara bırakılabildiğine göre, futbolun ve
sporun meselelerini siyasi bakış açılarıyla yorumlamamak futbola ve spora
yapacağımız önemli katkılar arasında yerini alacaktır diye düşünüyorum.
Çok değerli milletvekilleri, diğer
yandan güncel gelişmeleri siyaset kurumuyla izah etmeme yönünde özen
gösterilirse buna da ayrıca sevineceğimi beyan etmek isterim. Özellikle deplasman yasakları konusu, bakın, burada biz Bakanlık
olarak, Hükûmet olarak tavrımızı ortaya koyduk, devletin deplasmana giden her
takımın taraftarlarını korumak, güvenliklerini sağlamak, intikallerini
kolaylaştırmak ve rakip sahadan güvenli bir şekilde ayrılmalarını sağlamak gibi
bir görevi vardır. Şu ana kadar bu sezon Türkiye’de il idare kurulları
tarafından alınmış bir deplasman yasağı söz konusu
değildir ama kulüpler kendi aralarında karşılıklı rızaya dayalı olarak
“Taraftarlarımızı karşılıklı olarak deplasmana götürmeyelim.” şeklinde bir
prensip ortaya koyacak olurlarsa bu kendi takdirleridir ama biz buna rağmen
-her defasında ifade ettik- yasakçı bir yaklaşımı kesinlikle onaylamıyoruz,
doğru bulmuyoruz, tasvip etmiyoruz. Cephede birlikte olan, asker ocağında
birlikte olan, okulda birlikte olan; işte, alışverişte birlikte olan;
birbirinin çekine, senedine kefalet imzasını koyan insanların tribünlerde
farklı takımların taraftarları olarak ayrıştırılması, âdeta bitmek bilmeyen bir
husumetin tarafıymış gibi gösterilmeleri Türkiye’ye de Türk insanına da
haksızlık olacaktır. Türkiye’yi bu tür yaklaşımlardan
uzaklaştırmak lazım.
Görüşlerimi bu şekilde ifade ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kılıç.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkan,
60’a göre bir katkıda bulunmak için...
BAŞKAN - Şimdi 60’ıncı maddeye göre söz
talepleri var. Sanıyorum Sayın Kuşoğlu, Sayın Uzunırmak
aynı konu üzerinde konuşacaksınız.
Sayın Nazlıaka,
sizinki de mi aynı?
AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Ben de aynı
konu üzerinde, evet.
BAŞKAN – Şimdi, sürekli olarak aynı
konu üzerinde konuşulduğu takdirde...
AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Nazlıaka.
...o uzayıp gidiyor. Normal usulümüz,
iki ayrı konuşma yapmıştı Sayın Kuşoğlu ve Sayın Uzunırmak,
onlara söz vermektir fakat ben, Ankara Milletvekili olduğunuz için esneterek
kurallarımı söz vereceğim ama yani bu sistemi, bu görüşme esnasında devam
ettirmeyelim.
Sayın Serindağ
siz ne için istediniz?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Efendim, bir
konuyu Sayın Bakandan öğrenmek istiyordum onun için söz istemiştim.
BAŞKAN – Hayır bana söyleyeceksiniz,
orası açık değil. Ben duyuyorum sizi.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep ) – Tamam.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hayır, şimdi siz bana niçin
söz istediğinizi söyleyeceksiniz bir cümleyle, ben de size söz verip
vermeyeceğime karar vereceğim.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep ) – Sayın
Başkanım, Sayın Gençlik ve Spor Bakanımız konuştular. Ben Sayın Çevre ve
Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar’ın 2010-2011 Şampiyonluk Kupası’nın Fenerbahçeden alınması konusunda ince ayar yaptıklarını
basından öğrendim.
BAŞKAN – Anladım.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep ) – Bu
çalışmaların ne olduğunu Sayın Bakanımız biliyorlar mı, bu konuda...
BAŞKAN – İşte, böyle bir soru sorma
imkânımız yok. Bakan konuşmasını yaptı, size cevap verme imkânı yok.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep ) – Teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Şimdi ben sırasıyla söz
veriyorum birer dakika.
Sayın Kuşoğlu buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.-
Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, Ankaragücü Spor Kulübüyle ilgili olarak
Federasyon veya Bakanlığın bir mali denetim yaptırması hususuna ilişkin
açıklaması
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, konuşması sırasında
kulüplerdeki, profesyonel kulüplerdeki denetime değindi. Kulüplerde bir denetim
yapılıyor ama gerçek anlamda bağımsız bir denetim söz konusu değil. Sadece
Sermaye Piyasasına tabi olan kulüplerde, sadece Sermaye Piyasası, SPK
mevzuatına tabi bölümle ilgili gerçek anlamda denetim yapılıyor, diğer denetim
gerçek mali bir denetim değil. Özellikle Ankaragücü Spor Kulübüyle ilgili
olarak Federasyon veya Bakanlığımız bir mali denetim yaptırırsa gerçekler
ortaya çıkar, şişirilmiş borçlanma kayıtları ortaya çıkar -çok önemlidir-
özellikle Sayın Bakandan bunu rica ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak…
6.-
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Hükûmetin
futbolun yönetiminde inisiyatif alması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, bir: Öncelikli olarak spor
genetiği vardır, hatta genetik, dallara göre de önem kazanır. Türk soylu
çocukların genetikle ilgili sporda bir problemleri yoktur, bunu şuradan
anlayabiliriz: Yurt dışında 4 milyon civarında Türk yaşamakta, Türkiye’de 74
milyon civarında vatandaşımız yaşamakta, o 4 milyonun içerisinde başarılı olan
çocukların uluslararası arenada ve millî takımdaki performansları ortadadır.
Dolayısıyla, biz 74 milyondan o kadar çocuğu çıkartamıyoruz, bu önemli bir kriterdir.
İkinci olarak: Dürüstlük sıradan
olmalıdır, bir erdem sayılmamalıdır ama Sayın Başbakana gidip Futbol
Federasyonu Başkanlığı için eğer izin alınmak isteniyorsa bu ülkede bana
siyasetin futbolda veya sporda olmadığını hiç kimse söyleyemez. Doğru teşhis koymak lazım meselelere, kaçmamak lazım meselelerden. Eğer
hakikaten Hükûmet bugün Türkiye’yi yönetiyorsa sporu da yönetmelidir ve burada inisiyatif almalıdır. Tabii ki UEFA ve FIFA kriterlerine ters düşmeden bu inisiyatifler alınmalıdır;
sütre gerisinde kalmanın, üflemenin bir anlamı yok, çıkıp delikanlıca ortada
doğruca, dürüstçe bu meseleyi sahiplenmelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Nazlıaka…
7.-
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Ankaragücü
Spor Kulübü için başlattığı kampanyaya ilişkin açıklaması
AYLİN NAZLIAKA (Ankara) – Sayın Başkan,
ben de aslında bugün Sayın Bakandan randevu istemiştim ancak randevumun şu anda
çok da anlamlı olmadığını anlamış bulunuyorum. Randevu isteme nedenim şuydu:
Aslında, biliyorsunuz, Ankaragücü için bir kampanya başlattım ve bu kampanya
doğrultusunda da “Yüz iki yıllık bir takımı, üstelik de Kurtuluş Savaşı’nda
cephane ve mermi üretmiş olan çalışanlar tarafından kurulmuş olan bir takımı
kurtarma çabasında acaba kendisi de bir katkı sağlayabilecek mi?” diye sormak
istemiştim. Eksik olmasın, malzeme yardımı sağlayacaklarını söylediler. Ancak
“Taşıma suyla değirmen dönmez.” cümlesini birkaç kere söylemiş olmasından
anlıyorum ki Sayın Bakan takımı yok olmaya bırakma yolunda, herhangi bir eyleme
geçmeyi düşünmüyor ve bu anlamda bir hayal kırıklığı yaşadığımı kendisine
iletmek istiyorum. Kendisi yeni mali yönetimle sorunların çözülebileceğini
söyledi. Böyle bir ortamda, acaba yeni bir mali yönetim devralmak ister mi bu
kulübü? Bu konuda da kendisine bir soru yöneltmek istiyorum.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Sayın Başkanım, sözlerim farklı bir amaçla çarpıtıldı. Dolayısıyla
60’a göre yerimden kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN – Tamam.
Sayın Serindağ
nereye gitti? Yok.
Ben şimdi Sayın Bakana da söz hakkı
tanıyacağım, onun için o sorusunu sorabilirdi. Neyse, duydunuz ama, bu Sayın Erdoğan Bayraktar’ın ince ayarla ilgili
basında çıkan sözlerini, size Sayın Ali Serindağ
cevap vermeniz için sormuştu.
Buyurun Sayın Bakan.
8.-
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın, sözlerinin çarpıtıldığına ilişkin
açıklaması
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Öncelikle o konuyu söyleyelim o zaman. Biz, Sayın Erdoğan
Bayraktar’ın, Çevre ve Şehircilik Bakanımızın Trabzon’da yapmış olduğu
açıklamayla ilgili görüşlerimizi daha evvel ifade ettik, beyan ettik. Sporda ince ayar veya herhangi bir şekilde ayar verilmesi gibi bir
durum söz konusu değildir, seçim bölgesinde yapmış olduğu bir açıklamadır ve bu
açıklamanın ne şekilde anlaşılması gerektiği kendisi tarafından kamuoyuna beyan
edilmiştir, ancak gerek o açıklamanın istismarından gerekse bugün yapılan bazı
açıklamalarımızın farklı şekilde değerlendirilmek istenmesinden şunu anlıyorum:
Spor siyasetin öznesi hâline getirilmek isteniyor. Bu yanlıştır.
Ben konuşmamda, CHP, MHP, hiçbir parti
grubunu suçlamadan, herhangi bir isnatta bulunmadan, Türkiye'de sporun var
olan, yaşanan, bilinen sorunlarına dikkat çektim. Her zaman
şu ifade edilir: Millî kaynaklardan, millî bütçeden, bakanlıkların yatırım ya
da diğer ödemelerinden profesyonel futbol kulüplerine ya da profesyonel spor
kulüplerine para ayırmak, nakit aktarmak ne kadar doğrudur, her zaman bunun
tartışması yapılırken ve hatta bütçe dönemlerinde buna yönelik eleştirilere
Hükûmet hedef olurken, bugün kulüplerin Hükûmet eliyle desteklenmesine yönelik
taleplerin bu kadar yoğun seslendirilmesi, siyasi bir yaklaşımın neticesidir. Türkiye'de
hiçbir profesyonel futbol kulübünü millî kaynaklardan devletin ya da Hükûmetin
koruyabilmesi, finanse edebilmesi, kurtarabilmesi mümkün değildir. Bunun yolu,
yöntemi bellidir. Elbette ki, her bir milletvekili…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Bir buçuk dakika; herkese bir, size
otuz saniye…
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ
(Samsun) – Bana 4 kişi sataştığı için 6 dakika…
BAŞKAN – Yok. O zaman, sataşmadan söz
isteyecektiniz. Ondan sonra da sıralama girerdi, herhâlde Çek Kanunu ile ilgili
konuda herkes…
Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Arnavutluk Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanının resmî davetine
icabetle TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır başkanlığında
Arnavutluk’u ziyaret edecek beş kişilik Parlamento heyetinde yer alacak
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/739)
27
Ocak 2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri
Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır başkanlığındaki heyetin; Arnavutluk
Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Fatos Beja’nın vaki davetine icabetle, Arnavutluk’a resmî
ziyarette bulunması Genel Kurulun 24 Ocak 2012 tarihli ve 55’inci Birleşiminde
kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanunun 2. maddesi uyarınca heyeti
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mehmet
Ali Ediboğlu Hatay Milletvekili
Sinan
Oğan Iğdır
Milletvekili
Volkan
Bozkır İstanbul
Milletvekili
İdris
Bal Kütahya
Milletvekili
Şaban
Dişli Sakarya
Milletvekili
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin hakkında
verilmiş bir gensoru önergesi vardır. Önerge, daha önce bastırılıp sayın
üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
B)
Gensoru Önergeleri
1.-
İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 59 milletvekilinin; görev ve sorumluluğunun
gereklerini yerine getirmediği ve yargı bağımsızlığının korunmasında gerekli
çabayı göstermediği iddiasıyla Adalet Bakanı Sadullah Ergin hakkında gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/7)
19/1/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Anayasanın 12. maddesinde, herkesin
"kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve
hürriyetlere" sahip olduğu; 14. maddesinde de, "Anayasa hükümlerinden
hiçbirinin, Devlete ve kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin
yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde
sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak
şekilde" yorumlanamayacağı belirtilmiştir.
Anayasanın 2. ve 36. maddeleriyle
güvence altına alınan dava yoluyla "hak arama özgürlüğü"nün
anlamlı hâle gelebilmesi, buna ilişkin kamu otoritesi tarafından yasal koruma
düzeneklerinin oluşturulmasına ve uygulanabilmesine bağlıdır. Hak arama
özgürlüğünün temel ilkesi, Anayasamızda olduğu gibi, AİHS'de ve AİHM
kararlarında da açıkça ifade edilen "adil yargılanma hakkı"dır.
Bu haklar, iddia, savunma ve karar süreçlerini birlikte kapsar; kullanılmaları
yasalarla belirlenir ve her ikisinin de sınırlandırılamaması anayasal güvence
altındadır.
Adalet Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkındaki Kanun ile diğer kanunlarla verilen görevler göz önünde
bulundurulduğunda, sadece soruşturma, kovuşturma ve yargılama alanındakilerin
değil, diğer bakanlıklarca hazırlanan tüm kanun ve KHK taslaklarının Türk hukuk
sistemine ve kanun yapma tekniğine uygunluğunun Adalet Bakanlığına yüklendiği
açıktır. Türk hukuk sistemine uygunluğun, Anayasanın sözüne ve özüne ve
Anayasanın 90. maddesi karşısında temel hak ve özgürlüklerle ilgili
uluslararası sözleşmelere uygunluk olduğu tartışmasızdır. Nitekim,
hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı alanındaki ihlallere yönelik en
önemli uyarılar AİHM'den gelmekte ve Türkiye sürekli mahkum edilmektedir.
Kaldı ki, Anayasanın yargı bölümünde
"Adalet Bakanlığı"na Anayasa ile "Verilen
görevler ve HSYK-yargı organları-Adalet Bakanlığı bağlantıları göz önünde"
bulundurulduğunda, Adalet Bakanlığına diğer bakanlıklardan farklı bir görev ve
sorumluluk verilmiştir. Yargı bağımsızlığı ilkesini aşındırmasına rağmen,
Adalet Bakanının HSYK Başkanlığı görevi, yargıç ve savcıların idari görevleri
yönünden Adalet Bakanlığına bağlı olması, adalet hizmetlerinin denetiminde
Adalet Bakanlığının görevi, bu görev ve sorumluluğu Anayasa güvencesi altına
alarak daha da kapsayıcı hale getirmiştir.
Türkiye son yıllarda, adil yargılanma
hakkının ihlali ve çifte standart uygulamalarıyla kargaşa ve kaos
ortamına sürüklenmiştir. Hukuka ve Devlete güven sarsılmıştır. Masumiyet
ilkesinin ihlali, bir önlem olması gerekirken cezaya dönüşen yaygın
tutuklamalar, uzun tutukluluk süreleri, Anayasanın "kişi hürriyeti ve güvenliği"ni güvence altına alan 19. maddesini yok
sayan yasa kuralları, Anayasa ve yasaları ihlal eden iddianamelerin
düzenlenebilmesi, özel görevli mahkemeler, gizli tanık uygulaması, soruşturma
gizliliği ihlalleri, bu gizliliğin kimi basın ve yayın organları için
uygulanmaması, yasaya/hukuka ve devlete güvensizliği yaratan uygulamalar,
kanunlarla ve KHK'lerle ihlal edilen hak ve özgürlükler, yargıda yanlı
soruşturmalar, kadrolaşmalar, istifa ve erken emeklilikler, başta telefon
dinlemeleri olmak üzere "kanuna" uygun "hukuka aykırı"
uygulamalar, telefon dinlemelerinde üçüncü kişilerin haklarının korunmaması ve
bu ihlalin iddianamelerin konusunu oluşturması, başta haberleşme hakkı olmak
üzere birçok konuyu terörle mücadele kapsamına alan kural ve uygulamalar,
terörle mücadeleyi gerçek amacından saptıran ve eleştirel olan tüm yazar çizerleri terör torbasına atan terörle mücadele
mevzuatı, anayasal güvence altındaki milletvekilliği dokunulmazlığının ve bunun
en dokunulmaz bölümü olması gereken ifade özgürlüğünün iddianamelerle ihlali...
AKP dönemini tanımlar hale gelmiştir.
Satır başları verilen sorunların
çözümü, Anayasa değişikliği gerektirmeyen, yasalarla ve uygulamalarla
düzenlenmesi gereken konulardır. Anayasa, Teşkilat Yasası ve diğer yasaların
verdiği görevler birlikte değerlendirildiğinde, bu alandaki görev ve
sorumluluğun Adalet Bakanlığına ait olduğu kuşkusuzdur. Hukuk ve yargı
alanındaki kaos giderilmeden, Devlete, hukuka ve
yargıya güven tesis edilmeden yapılacak yeni Anayasanın, aynı kaosun taşıyıcısı
olacağı da unutulmamalıdır.
Görev sorumluluğunu savsaklayan,
aksatan, yerine getirmeyen, demokratik hukuk devletinin temel güvencesi olan
yargı bağımsızlığının korunabilmesi için çaba göstermeyen Adalet Bakanlığı ve
tüm bunların siyasi sorumlusu Adalet Bakanı Sadullah Ergin hakkında Anayasanın
98 ve 99 uncu ve TBMM İçtüzüğünün 106 ncı maddeleri
uyarınca gensoru açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
|
Oğuz Oyan |
Adnan Keskin |
Erdoğan Toprak |
|
İzmir |
Denizli |
İstanbul |
|
Mehmet Volkan Canalioğlu |
B. Süheyl Batum |
Ali Özgündüz |
|
Trabzon |
Eskişehir |
İstanbul |
|
Rıza Türmen |
Ömer Süha Aldan |
Mahmut Tanal |
|
İzmir |
Muğla |
İstanbul |
|
Turgut Dibek |
Sencer Ayata |
Haydar Akar |
|
Kırklareli |
Ankara |
Kocaeli |
|
İsa Gök |
Sedef Küçük |
Candan Yüceer |
|
Mersin |
İstanbul |
Tekirdağ |
|
Hasan Akgöl |
Ramis
Topal |
Ali İhsan Köktürk |
|
Hatay |
Amasya |
Zonguldak |
|
Ali Serindağ |
Aydın Ayaydın |
Mehmet Şeker |
|
Gaziantep |
İstanbul |
Gaziantep |
|
Ali Demirçalı |
F. Nur Serter |
Kamer Genç |
|
Adana |
İstanbul |
Tunceli |
|
Süleyman Çelebi |
Muharrem Işık |
Uğur Bayraktutan |
|
İstanbul |
Erzincan |
Artvin |
|
Kazım Kurt |
Turhan Tayan |
Durdu Özbolat |
|
Eskişehir |
Bursa |
Kahramanmaraş |
|
İzzet Çetin |
Recep Gürkan |
Müslim Sarı |
|
Ankara |
Edirne |
İstanbul |
|
Osman T. Korutürk |
Engin Altay |
O. Faruk Loğoğlu |
|
İstanbul |
Sinop |
Adana |
|
Hurşit Güneş |
Sezgin Tanrıkulu |
Celal Dinçer |
|
Kocaeli |
İstanbul |
İstanbul |
|
Arif Bulut |
Namık Havutça |
M. Rıza Yalçınkaya |
|
Antalya |
Balıkesir |
Bartın |
|
Mehmet Ali Susam |
Mehmet Hilal Kaplan |
Aykut Erdoğdu |
|
İzmir |
Kocaeli |
İstanbul |
|
Veli Ağbaba |
Ali Rıza Öztürk |
Aytuğ Atıcı |
|
Malatya |
Mersin |
Mersin |
|
Rahmi Aşkın Türeli |
İhsan Kalkavan |
R. Kerim Özkan |
|
İzmir |
Samsun |
Burdur |
|
Osman Kaptan |
Tolga Çandar |
İlhan Cihaner |
|
Antalya |
Muğla |
Denizli |
|
Bülent Tezcan |
İlhan Demiröz |
Sena Kaleli |
|
Aydın |
Bursa |
Bursa |
|
Ensar Öğüt |
Alaattin Yüksel |
Gürkut
Acar |
|
Ardahan |
İzmir |
Antalya |
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensorunun gündeme alınıp alınmayacağı
hususundaki görüşmenin gününü kapsayan Danışma Kurulu önerisi daha sonra
onayınıza sunulacaktır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
C)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesinin yol açacağı sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/121)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye
Şeker Fabrikaları A.Ş. ve buna bağlı olarak faaliyet gösteren ve Anadolu'nun
değişik bölgelerinde bulunan Şeker Fabrikaları, Pancar Kooperatifleri ve Pancar
Alım Merkezleri; pancar tarımı ve pancar şekeri sektörünün istihdam yaratıcı,
tarımı ve hayvancılığı geliştirici çok önemli ve vazgeçilmez hizmetleri ile
Anadolu çiftçisinin ve insanımızın gözbebeği gibi baktığı ve koruduğu
Cumhuriyetimizin de emaneti olan kurum ve işletmelerimizdir. Şeker
fabrikalarının yan sektörleri destekleyici etkileri ile katma değer yaratan
sektörlerden biri olması, özellikle de sağladığı sosyal faydanın büyüklüğü göz
önüne alındığında, özelleştirilme sonrası yaşanacaklar bu sektörden hayatını
idame ettiren insanlarımızı çok büyük ölçüde mağdur edecektir. İşte bu
insanlarımızın ve bunlara bağlı olarak toplumumuzun büyük bir kesiminin
yaşayacakları sorunların tespiti ve bu sorunların çözümü amacıyla Anayasanın
98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince
Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.
Gerekçe:
Şekerpancarı, yılda 450 bin ailenin
tarımını yaptığı ve şeker fabrikalarından on binlerce kişinin çalıştığı, ekim
sahalarında yüzde 40 oranında aile işgücünün değerlendirildiği ve Türkiye'de 65
ilde, 7 bin 200 yerleşim biriminde ziraatının yapıldığı bir sanayi bitkisidir.
Şekerpancarı, en fazla istihdam
yaratan, çiftçiye en yüksek getiriyi sağlayan, tarımı ve hayvancılığı, maya ve
yem sanayi, zirai mücadele, tarım aletleri, taşımacılık gibi yan sektörleri en
fazla destekleyen, çevre sağlığına büyük katkıda bulunan ürünlerin başında
gelmektedir. Dolayısıyla da pancar şekeri üretilen tüm ülkelerde titizlikle
korunmakta ve desteklenmektedir.
Ülkemizde de pancar ve pancar şekeri
sektörü bu katkılarına ilaveten yılda yaklaşık 3 milyar dolar katma değer
yaratmakta, taşımacılık sektörüne yılda yaklaşık 20 milyon ton iş hacmi
sağlamakta ve geçimini doğrudan veya dolaylı olarak sektörle ilişkilendirmiş 10
milyon insanımıza iş ve ekmek sağlamaktadır. Ancak maalesef Türkiye, bu sektörü
desteklemeyen dünyadaki tek ülke konumundadır.
Pancar şekeri sektörüne olumsuz darbe
vurması beklenen gelişmelerin sonuncusu, 6 Aralık 2005 tarih ve 26.015 sayılı
Resmî Gazetede yayınlanan Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile üretim
maliyetleri düşük, kârlılığı yüksek olan Bor, Ereğli ve Ilgın Şeker
Fabrikalarının özelleştirme programına alınması olmuştur. Kurulu
bulundukları yörelerdeki önemli sanayi tesisi ve istihdam alanı niteliğindeki
şeker fabrikalarının bu şekilde kârlı olanlarının öncelikli olarak
özelleştirilmesi hâlinde; 15 ile 18 arasında fabrikaların kapanması, pancar ve
şeker üretiminin % 40 - 50, sektörel istihdamın % 50
- 60 daralması, yan sektörlerin olumsuz etkilenmesi sonucu yöresel ekonomik
gelişmelerin ve bölgesel kalkınmanın sekteye uğraması, yöresel katma değerde
büyük kayıplar yaşanması, yüz binlerce kişinin bundan doğrudan etkilenmesi
sonucu köyden kente göç olgusunun artması, büyük kentlerde güvenlik, kırsal
kesimde ise terör sorunlarında artış yaşanması, mevcut şeker sanayinin çökmesi
kaçınılmaz olacaktır.
Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'nin zarar eden fabrikalarını kâr eden bu fabrikalar
sübvanse ederek dengelemekte ve toplamda kâr etmektedir. Başka bir deyişle,
hazineye yük olmaktan kurtarmakta tüm bölgeler için sosyal bir denge
sağlayarak, adalet görevi görmektedir.
Bu fabrikaların özelleştirilmesi
hâlinde, ekonomik ölçekte olmayan diğer fabrikalar üretimini sürdüremeyecek,
çiftçiler pancar üretimi yapamayacak, fabrikalarda çalışanlar işinden olacak,
yöre halkı işsiz ve aşsız kalacaktır. Sonuçta, ülke olarak kendimize yeterli
olduğumuz şekerde ithalatçı duruma gelinecektir.
Netice olarak;
Yukarıda anlatılmaya çalışılan
gerçekler çerçevesinde; şekerpancarı tarımı ve şekerpancarı şekeri sektöründe
ekmeğini kazanan insanların, özelleştirme sonrasında yaşanması muhtemel
gelişmeler ışığında, yaşadıkları ve yaşayacakları sorunlarının tespiti ve bu
sorunlarının çözümü amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ederiz.
1)
Mehmet Şandır (Mersin)
2)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
3)
Erkan Akçay (Manisa)
4)
Ali Uzunırmak (Aydın)
5)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
6)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
7)
Enver Erdem (Elâzığ)
8)
Alim Işık (Kütahya)
9)
Ali Öz (Mersin)
10)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
11)
Koray Aydın (Trabzon)
12)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
13)
Zühal Topcu (Ankara)
14)
Adnan Şefik Çirkin (Hatay)
15)
Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
16)
Bülent Belen (Tekirdağ)
17)
Celal Adan (İstanbul)
18)
Durmuşali Torlak
(İstanbul)
19)
Sinan Oğan (İğdır)
20)
Oktay Öztürk (Erzurum)
2.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, kamyoncu-nakliyeci
esnafının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde yük taşımacılığının yüzde
91’i kara yolu üzerindeki, kamyon olarak bilinen taşıt araçları ile
yapılmaktadır. Türkiye, Avrupa ile Asya ve Yakın Doğu ülkeleri arasında transit
geçişe sahne olan bir ülkedir. Bu yüzden ülkemiz kara yollarında güvenli ve
düzenli bir trafiğin sağlanmasında "Kamyonlar ve kamyoncu esnafının
sıkıntıları" konulu Anayasa'mızın 98 ve TBMM İçtüzüğü‘nün
104 ve 105'inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını
arz ve teklif ederiz.
Gerekçe:
Türkiye’de yük taşımacılığının % 91'i
karayolu üzerinde kamyonlarla yapılmaktadır. Ülkemizde, karayolu taşımacılığı
için gerekli belgelere sahip yaklaşık 400 bin kamyon bulunmaktadır.
Özellikle ülkemiz gibi demir yolu ve
deniz yollarının yetersiz olduğu ülkelerde uzun mesafeler dahil,
kamyon taşımacılığının yapılması kaçınılmazdır. Demir yolu ve deniz yolu
taşımacılığında da ayrıca kamyon taşımacılığına ihtiyaç duyulmaktadır. Yani
yükleme alanındaki bir malın istasyon ve limana ulaştırılmasında kamyon kullanıldığı
gibi, yük boşaltma alanından onun pazar veya kullanıcıya ulaştırılmasında da
kamyon taşımacılığına ihtiyaç duyulmaktadır.
Kamyon taşımacılığı yapan vatandaşların
çoğu kendisi ve ailesinin imkânlarını zorlayarak bir kamyona sahip olmuş ve bin
bir meşakkatle kamyonculuk mesleğini yerine getirmektedirler. Bu esnafın
karşılaştığı meşakkatin başında tabiat şartları gelmekle birlikte, daha çok yol
güvenliğini sağlayan trafik görevlilerinden şikâyet etmektedirler. Ancak mecbur
oldukları için de bu mesleği yapmak zorundadırlar. Son samanlarda kazançlarının
çok düştüğünü, borçlarını ödemede zorlandıklarını bunun sonucunda da icralık
olduklarını belirtmektedirler. En büyük şikâyet ve korkuları da icradan dolayı,
yükü ile birlikte, herhangi bir noktada araçlarının durdurulması ve aracın
bağlanmasıdır. Hemen her gün bu konuyla ilgili şikâyetler ve yardım isteyen
feryatlarla karşılaşmaktayız.
Kamyoncu esnafı, ağır bir vergi yükü
altında bulunduğunu, birkaç yıl öncesine tadar araçların net ağırlıklarına göre
vergilendirilmeleri söz konusu iken, bugün azami toplam ağırlık üzerinden
vergilendirdikleri belirtilmekte ve bunun adil olmadığı konusunda şikâyete konu
olmaktadır.
K. belgesi sorunu olarak adlandırılan
konu da, hem bu belge karşılığında para alınması, hem de K1, K2, K3 diye
belgelerin ayrıldığı, bunun da esnafı mağdur ettiği iddia edilmektedir. Yani ev
eşyası taşınması için verilen K3 belgesine sahip bir kamyon, Antalya'ya ev
eşyası götürmüş, gelirken de bir miktar sebze yüklemiş ise, cezai müeyyide
uygulanmaktadır. Bu kamyoncu esnafını mağdur ettiği gibi, ev eşyası taşıyanı
da, mağdur edecektir. Bu yüzden ayrı ayrı, K, belgesi yerine tek tip K, belgesi
verilmesi uygun olur.
SRC (Mesleki Yeterlilik Belgesi),
odalar eğitim vererek esnafa bu belgeyi vermekte idi, (Ticari Taşıt Belgesi adı
altında), 10.05.2006’da bunlar iptal edildi ve verine SRC belgeleri önce
Bakanlıkça (Ulaştırma), daha sonra da özel kurslarla bu belgeler 450 TL
karşılığında verilmektedir. Odalar, tarafından verilmesi uygun görülmektedir.
Kantar uygulaması az da olsa baş
ağrıtmaktadır. Kantarın olmadığı bir mekânda yüklenen yükün miktarı olduğundan
fazla gelebilmektedir. Bu da önemli bir ceza konusu olmaktadır. Yükü verenin bu
konudan sorumlu tutulması, fazla yüke engel olacaktır.
Kamyon kullanacakların yaşı 63 olarak
sınırlanmıştır. Hâlbuki otomobil kullananlar da böyle bir sınırlama
bulunmamaktadır. Bu da adil bir uygulama değildir. Psikoteknik
uygulaması adı altında, her beş yılda bir kontrolden geçirilen kamyoncu
esnafının, işini yapıp yapamayacağı da, zaten ortaya çıkmaktadır.
Kamyonculuk faaliyeti bir aile
işletmesidir. En az iki kişiden meydana gelen ortak bir çalışma ile
gerçekleşmektedir. Bu yüzden diğer iş kollarındaki işletmelere ne gibi, işletme
kolaylığı ve vergi indirimi uygulanıyorsa kamyoncu esnafına da uygulanmalıdır.
Kamyoncu esnafı, yakıt alır vergi öder, lastik alır vergi öder, parça alır
vergi öder, ayrıca gelir vergisi öder. Kısaca kullandığı mesleki her ihtiyaç
malzemesi vergiye tabidir.
Bu açıdan değerlendirildiğinde, genel
bütçeye, kamyoncu esnafı azımsanmayacak miktarda gelir katkısında
bulunmaktadır. Kamyoncu esnafına teşvik ne olabilir? Yakıtta, parça alımında,
lastik alımında ve taşıdığı yük miktarında olabilir. Bütün bunlar, kamyoncu
esnafının durumunu düzelteceği kanısını taşımaktayım.
1)
Mehmet Şandır (Mersin)
2)
Ali Uzunırmak (Aydın)
3)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
4)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
5)
Enver Erdem (Elâzığ)
6)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
7)
Alim Işık (Kütahya)
8)
Erkan Akçay (Manisa)
9)
Ali Öz (Mersin)
10)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
11)
Zühal Topcu (Ankara)
12)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
13)
Necati Özensoy (Bursa)
14)
Sümer Oral (Manisa)
15)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
16)
Bülent Belen (Tekirdağ)
17)
Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
18)
Celal Adan (İstanbul)
19)
D. Ali Torlak (İstanbul)
20)
Oktay Öztürk (Erzurum)
3.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, muz üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/123)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü‘nün 104. ve 105. Maddeleri uyarınca;
Muz üreticisinin sorunları ve muz üretiminin kolaylaştırılarak gerekli
tedbirlerin alınması için Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz
ederiz.
Gerekçe:
Bugün ülkemizde Alanya, Gazipaşa,
Anamur, Bozyazı ve çevresinde Toros dağlarının koruduğu mikro klimalarda, çok
sınırlı alanlarda muz yetiştiriciliği yapılmaktadır. Üretim miktarı gereken
destek ve değer verilmediğinden dolayı kapasitenin çok altındadır. Tarımsal
verilere göre dünyada dekar başına muz veriminin 1,6 ton olduğu
belirtilmektedir. Örtü altı muz üretiminde 5-7 ton, açık alanda 2,5-3 ton verim
alınmaktadır. Ülkemizde örtü altı muz üretiminde ve açık alanda muz üretiminde
dekar başına 4,3 ila 4,4 ton arasında değerler verilmektedir. Ülkemizde dekar
başına muz üretimi dünya ortalamasının üzerindedir. Ancak koruyucu tedbirler
bir türlü alınmadığından örtü altı muz üretimi maliyetleri yüksektir.
Yaşanan doğa olayları, dünyanın ekolojik dengesindeki değişimlerde muz üretimini olumsuz
etkilemektedir. Muz üretimine gereken destek ve maliyetleri azaltıcı
düzenlemeler yapıldığında dünya çapında meyve pazarında ülkemizin büyük aşama
kaydedeceği muhakkaktır. 10 yıl içerisinde gerekli önlemler alındığında verim
daha da artacaktır.
Eski klasik yöntemlerin bırakılarak,
doku yöntemiyle fide kullanılması muz üreticisine üretimde büyük kolaylıklar
sağlamıştır. Muz ithalatına sınırlamalar getirilmeli ve Türk üreticisi üretim
maliyetlerinin düşürülmesi noktasında desteklenmelidir. Örtü altı üretim
yaygınlaştırılarak diğer illerimizde de muz üretimi teşvik edilmelidir.
Sektörde yaşanan sıkıntılar yüz yüze yapılacak görüşmelerle yerinde görülmeli
ve bir an önce çözümlenmelidir. Ülkemiz dünyada layık olduğu yere muz üreticiliğinde
gelmelidir.
Bu sebeple Türkiye Büyük Millet
Meclisinden oluşturulacak bir heyet muz üretiminin zorluklarını ve üreticisinin
sıkıntılarını yerinde değerlendirmelidir.
1)
Mehmet Şandır (Mersin)
2)
Ali Uzunırmak (Aydın)
3)
Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye)
4)
Mesut Dedeoğlu (Kahramanmaraş)
5)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
6)
Enver Erdem (Elâzığ)
7)
Alim Işık (Kütahya)
8)
Ali Öz (Mersin)
9)
Seyfettin Yılmaz (Adana)
10)
Zühal Topcu (Ankara)
11)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
12)
Erkan Akçay (Manisa)
13)
Sümer Oral (Manisa)
14)
Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar)
15)
Bülent Belen (Tekirdağ)
16)
Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
17)
Necati Özensoy (Bursa)
18)
Celal Adan (İstanbul)
19)
Durmuş Ali Torlak (İstanbul)
20)
Oktay Öztürk (Erzurum)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları tarafından, Diyarbakır Sur
İlçesi, İç Kale eski cezaevi çevresinde yapılan kazılarda çıkan cesetlerin
bütün yönleriyle araştırılması amacıyla, verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin
önüne alınarak, 31/1/2012 Salı günkü birleşimde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 31.01.2012 Salı günü
(Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hasip Kaplan
Şırnak
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
23
Ocak 2012 tarihinde, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları
tarafından verilen (431 sıra nolu), "Diyarbakır
Sur İlçesi, İç Kale eski cezaevi çevresinde yapılan kazılarda çıkan
cesetlerin" bütün yönleriyle araştırılması amacıyla, Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 31.01.2012 Salı günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu önerisinin lehinde ilk söz Diyarbakır Milletvekili Sayın Altan Tan’a
aittir.
Buyurun Sayın Tan. (BDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika, buyurun.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; bildiğiniz gibi yaklaşık yirmi gündür Diyarbakır’da,
bütün Türkiye’nin ve dünyanın gözleri önünde bir kazı cereyan ediyor. Şu ana
kadar çıkan kafatası sayısı 23 ve her gün bunlara yenileri ekleniyor. İlk
günden itibaren, partimiz ve bu konuyla ilgili olarak görevlendirilen
arkadaşlarımız bu kazıları yakından takip ediyorlar ve yapılması gereken bütün
işlemleri gözetimleri altında takip etmeye çalışıyorlar; bunlardan birisi de
benim. Bu kazılarda cesetler ortaya çıkar çıkmaz Diyarbakır’da inceleme için
olay yerine gittim ama maalesef, uzun uğraşılardan sonra ancak tek başıma bir
inceleme fırsatı bulabildim savcıyla, emniyet görevlileriyle uzun görüşmelerden
sonra ama iktidar partisinin bütün milletvekilleri, bakanları, hatta il
başkanları bile herhangi bir izin almadan bu bölgede kendilerince incelemelerde
bulundular.
Sevgili arkadaşlar, bu tip olaylarda
boş polemiklere gerek yok. Yapılması gereken şeyler
var. Nedir bunlar? İlk andan itibaren bütün yetkililerin, gerek Hükûmet
nezdinde gerek yerel yetkililer nezdinde, savcılık nezdinde net açıklamalarda
bulunmaları lazım ve kamuoyunu tatmin edecek çalışmaları başlatmaları lazım.
Biz de bunun için şunları söyledik, dedik ki: “Memleketin her tarafından ceset
fışkırıyor ve bu kazılar özel bir izinle veya bu konuyla ilgili çalışmalar
sonucu ortaya çıkarılan cesetler de değil.” Söz konusu bölge, Diyarbakır’da “İçkale” diye tabir edilen bölge, eski cezaevinin, icra
müdürlüğünün, daha da eskisinde vilayetin bulunduğu alan, çok daha eskisinde.
Bu alan Kültür Bakanlığına devredildi. Kültür Bakanlığı, restorasyon
çalışmaları çerçevesinde burada kazılar yapıyor, müteahhit bu kazıları ve
çalışmaları sürdürüyor. Tamamen bu restorasyon
çalışmaları çerçevesindeki kazılarda ortaya çıkan cesetler bunlar. Yoksa
kamuoyuna arz edildiği gibi, “Biz, işte, nerede bir ceset varsa, ihbar varsa
bunu inceliyoruz, bu konuda kazılar yapıyoruz, bakın cesetleri çıkarıyoruz.”
şeklinde bir durum, açık ve seçik olarak ifade edelim, söz konusu değil.
Kaldı ki bahsedilen yerle ilgili geçen
dönem, şu anki Eş Başkanımız Sayın Gültan Kışanak ve
arkadaşlarımızın defalarca bu Meclis kürsüsünden suç duyuruları var,
konuşmaları var, yazılı olarak da sözlü olarak da yetkililer nezdinde
teşebbüsleri var. Söz konusu bölge -Diyarbakır’da JİTEM merkezi olarak
biliniyor- 90’lı yıllarda, yüzlerce, evlerinden hatta bazen gündüz ortasında
sokaklardan alınan ve bir daha kendilerinden haber alınamayan insanların
götürüldükleri, işkence edildikleri ve bir daha görülemedikleri yer olarak
biliniyor. Bütün Diyarbakır ve bölge bu konuyla ilgili yıllardır bu
feryatlarını, haykırışlarını dillendirmelerine rağmen, maalesef, bu cesetler
bir restorasyon kazısında ortaya çıkıyor.
Şu an gelinen noktada bazı arkadaşlar çıkıp
diyorlar ki: “Bunlar çok eski dönemlere ait olabilir.” Bazıları diyor ki: ”Bu
bir heyelan sonucunda olabilir.” Bazıları diyor ki: “Birileri bu kemikleri
getirip oraya gömmüş olabilir.”
Sevgili arkadaşlar, bunlar, maalesef,
yüz kızartıcı beyanlardır. Sorun çok açık ve nettir, hangi döneme ait olursa
olsun:
1) Bu cesetler kime aittir? Devletin bunun
cevabını vermesi lazım. On bin sene önceye ait olmadıkları kesin.
2) Eğer bu cesetler, şu an 36 ailenin
başvurduğu, DNA tespitinde bulunduğu insanlarla alakalı değilse, o zaman bu
ailelerin kaybolan çocukları nerededir? Şu ana kadar “Benim çocuğum, oğlum,
kardeşim, kızım, eşim, kocam kayboldu.” diye başvuran insanların yakınları
nerelerdedir? Türkiye Cumhuriyetinin Millî
İstihbarat Teşkilatı vardır, askerî istihbaratı vardır, Emniyet İstihbarat
Daire Başkanlığı vardır, Kamu Güvenliği Müsteşarlığı vardır, Dışişleri
Bakanlığı istihbaratı vardır. Eğer devlet bu kaybolan vatandaşlarını -yüzlerce
vatandaşını- bulamıyorsa, bu da binlerce yıllık devlet geleneğinin varisi
olduğunu iddia eden Türkiye Cumhuriyeti için ayıptan başka bir şey değildir.
Kaybolan vatandaşlar nerededir? İki soru soruyoruz:
1) Bu kemikler kimlere aittir, olay
nedir?
2) Kaybolan insanlar nerededir?
İstiklal mahkemelerinden bahsediyor
bazı arkadaşlar, “Şeyh Sait olayında idam edilenlerin mezarları olabilir.”
diyor. Devletin millî istihbarat kayıtlarında bunların hepsi var. İstiklal
mahkemesi kayıtlarını hâlâ bir milletvekili olarak ben okuyamıyorum, inceleyemiyorum,
göremiyorum. Soruyoruz: Şeyh Sait ve arkadaşlarının mezarları nerede? Seyit
Rıza’nın mezarı nerede? Saidi Nursi’nin mezarı
nerede? 33 kurşun olayında öldürülen Van’daki vatandaşların, 32 vatandaşın
-biri yaralı olarak kurtuldu- cenazeleri nerede?
Çok enteresan bir şey, bu sistemin bir
mezar düşmanlığı var, mezar düşmanlığı ve top geçmişe doğru, böyle silsile
hâlinde geriye doğru atılıyor ve bir türlü gerçek failler ve sorumlular
bulunamıyor. Sayın Başbakan, Dersim isyanından bahsetti, bir katliam olduğunu
söyledi. Doğru söyledi. Zilan’da bir katliam olduğunu
söyledi. Doğru söyledi. Peki, Sayın Başbakan, Seyit Rıza’nın mezarı nerede?
İstiklal mahkemesinde idam edilen Seyit Abdülkadir’in, Seyit Muhammed’in,
Doktor Fuat’ın, Hacı Ahdi’nin mezarları nerede? Bu
bilgiler devletin arşivlerinde. Eğer bu bilgiler ve arşivler bugün
gizleniyorsa, saklanıyorsa İçkale’deki kazılar da bir
müddet sonra -anahtar nerede? Suya düştü. Su nerede? İnek içti. İnek nerede?
Dağa kaçtı. Dağ ne oldu? Orman, yandı, bitti, kül oldu- kaybolur gider.
Bir hakikatleri araştırma komisyonu
kurulsun diyoruz. Bu dönemde bölgede olağanüstü hâl bölge valiliği yapan Ünal
Erkan, Hayri Kozakçıoğlu; aynı dönemin bakanları Mehmet Ağar ve onlarca savcı,
hâkim, vali, bölge milletvekili, bölgeden bakanlık yapanlar, bunlara niye dönüp
sorulmuyor? Nerede bu insanlar? Hiçbir bilginiz yok mu? Hiçbir bilginiz yoksa
siz orada ne yapıyorsunuz? Affınıza sığınarak söylüyorum: Domates mi
satıyordunuz orada siz? Bu kadar hadise olacak bölgede, bu kadar insan
kaybolacak, bu kadar faili meçhul olacak ve siz “Görmedim, duymadım,
bilmiyorum.” diyeceksiniz. Bu görevlilerin, o dönemdeki ister siyasi, seçilmiş
-biraz evvel isimlerini de saydım- ister devlet görevlisi olarak bulunan
hâkiminden, savcısından, bakanından milletvekiline kadar tamamının bilgilerine
başvurulması lazım ve bunun da ötesinde bu insanlar hakkında bir takibat ve
soruşturmanın açılması lazım.
Sevgili arkadaşlar, biz başından beri
söylüyoruz. Bazı, özellikle her fırsatta BDP’yi
eleştirmeyi bir marifet sayan kişiler diyorlar ki: “Kürt Ergenekon’u hakkında
bir şey yapılmadı. Fırat’ın doğusuna Ergenekon soruşturması geçmedi.” Doğrudur,
defalarca soru önergesi, araştırma önergeleri verdik, feryat ettik. Daha bugün
Eş Genel Başkanımız Sayın Gültan Kışanak, geçen hafta
Sayın Selahattin Demirtaş yine feryat ettiler, dediler ki: “Gelin, bir
hakikatleri araştırma komisyonu kuralım. Bunu da nereden istiyorsanız oradan
kuralım. Meclisin içinden kuralım, bütün partilerden kuralım ve bakalım.”
“PKK’yi devlet kurdurdu.” diyorsunuz,
“Hizbullah’ı devlet kurdurdu.” diyorsunuz, “Ergenekon’la bağı var.” diyorsunuz.
Peki, bunların belgeleri nerede? Altan Tan’ın kasasında yok. Bu devletin
–tekrar saydım- istihbarat örgütlerinin, 1521’deki Kanuni Sultan Süleyman’ın
tapu tahrir defterlerini hâlâ saklayan bir devletin arşivinde bunlar varsa
neden açıklamıyorsunuz? Niçin bütün bu belgeleri ortaya dökmüyorsunuz? Bütün devletin,
devlet adına işlenen cinayetlerin ve çetelerin, varsa PKK’nin, Hizbullah’ın,
kimin varsa, bunların belgeleri sizde arkadaşlar, sizde, bizde yok. Bunların bütün bilgi ve belgeleri Millî İstihbarat Teşkilatında. Bunları
sunarsınız, Türkiye bunların hepsiyle yüzleşir ve rahatlar. Bunlar olmayana
kadar da Türkiye rahat etmeyecek. İlk fırsatta bir hakikatleri araştırma
komisyonunun kurulması lazım.
Saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tan.
Barış ve Demokrasi Partisi grup
önerisinin aleyhinde ilk söz Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can’a aittir.
Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisinin
Anayasa’nın 98, Meclis İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasına yönelik, bugünkü gündemini
değiştirmeye yönelik önerisine katılmıyoruz.
SIRRI SAKIK (Muş) – Zaten görevin bu.
Çıkıp “Katılmıyoruz.” diyorsun, iki dakikada bitiriyorsun.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Çünkü bugün
Meclisin gündeminde çek yasasını -4’üncü maddede kaldık- 4’üncü maddeden
itibaren görüşmeye devam edeceğiz. İnşallah kanunlaştıracağız.
Bu nedenle, BDP’nin
grup önerisine katılmadığımızı beyan ediyor, aleyhinde oy kullanacağımızı
takdirlerinize sunuyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Can.
Barış ve Demokrasi Partisi grup
önerisinin lehinde İstanbul Milletvekili Sayın Sezgin Tanrıkulu.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisinin faili
meçhul cinayetler ve kayıplar konusundaki bu sarsılmaz karşı koyuşu devam
ettikçe biz de burada bunları konuşmaya devam edeceğiz. Gerçekten benim için
zül bir daha bunları burada konuşmak. İkinci konuşmam benim burada bu konu
üzerine. Umarım bir daha konuşmayız ve burada gerçek anlamda bir komisyon kurar
ve Türkiye’deki bütün faili meçhul cinayetleri aydınlatırız.
Bu iradeyi bu Meclis ortaya koymalıdır.
Eğer bu Meclis bu iradeyi ortaya koyamazsa Türkiye’de barışı, Türkiye’de
toplumsal mutabakatı ortaya koyamayız, ortaya çıkartamayız.
Değerli arkadaşlar, ben size bir
kayıpla ilgili bir hikâye anlatarak konuşmama başlamak istiyorum. 7 Haziran
1995’te gün ortasında kendilerini polis olarak tanıtan iki telsizli şahıs,
İnsan Hakları Derneği üyesi Edip Aksoy ve arkadaşı Orhan Cingöz’ü alıp “ölüm
arabaları” olarak bilinen Toros marka bir otomobile bindirdiler. Aksoy ve
Cingöz’den bir daha haber alınamadı. Edip kaybedildiğinde kızı henüz kırk
günlüktü, eşi de yirmi beş yaşındaydı.
Genç kadın, Edip’in eşi, yirmi beş
yaşındaki eşi, eşinin kaybolduğuna dair dilekçeyi ancak altı yıl sonra
cumhuriyet savcılığına teslim edebildi. Altı yıl mücadele etti ki dilekçesini
savcılığa teslim edebilsin. Ancak o dilekçe şimdi nerede, hangi dosyanın
içerisinde onu da bilmiyoruz.
Genç kadın kırk günlük bebeğiyle bu
dünyada yalnız kaldı. Kocası bir gün geri gelir diye kendisine bir hayat da
kuramadı ve babasının nerede olduğunu da oğluna anlatamadı. Ne yas tutabildi ne
de bir dua edebildi. Edip’in kızı, babası kayıtlara “ölü” olarak geçmediği
için, bürokraside birçok sorunla karşı karşıya kaldı. Bunlar belki sizleri çok
ilgilendirmiyor olabilir, arkanızı dönüp bizi dinlemiyor olabilirsiniz ama o
kızın yaşadığı travmayı onların yakınları ve bizler,
avukatlar insan hakları savunucuları olarak çok iyi biliyoruz ama sizlerin
kayıtsızlığı hâlen bu Mecliste maalesef devam ediyor.
Edip’in kardeşi Mehmet aynen şöyle
diyor, aynen okuyorum: “Hangi kapıyı açmaya çalışsak yüzümüze çarpıyorlar. Biz
suçlu değiliz, mağduruz.”
“Bir tane çocuğun yaşını büyütüp idam
etmişler bir zaman da. Hâlâ herkes o çocuğu konuşuyor. Bence de konuşsun.
Edip’in kaybolması da bir tür idamdır ama kimse çıkıp sormuyor. Edip nerede? Ne
yaptınız ona?
Peki, Edip’in karısı ne istiyor
arkadaşlar? Aynen şöyle söylüyor: “Biz kimseden ne para istiyoruz ne de başka
bir şey ama bari Edip’in kemiklerini verin bize. İnsan, kemiklerini bulamadığı
bir yakınını her gün, dönecek diye bekliyor. Taş olsa dayanamaz bu acıya.”
diyor Edip Aksoy’un eşi. Timur Şahan ve Uğur Balık’ın “İtirafçı” adlı kitabında
Abdülkadir Aygan Edip Aksoy’un JİTEM tarafından infaz edildiğini söylüyor ama
hâlen kemikleri yok.
Değerli arkadaşlar, üzerilerini
örtmeye çalışsak bile kayıplar ve kayıpların kemikleri her gün yakamıza
yapışıyor. 11 Ocak 2012 günü de Diyarbakır’da Saraykapı’da
üzerimize yapıştı bu kemikler, fışkırdılar. Ne olduğunu bilmiyoruz henüz, ne
olduğunu bilmiyoruz. Orayı çok iyi biliyorum, JİTEM’in
merkeziyle adliye binası arasındaki ve Cumhuriyet Başsavcısının makamı
arasındaki mesafe sadece 10 metreydi. Çok iyi tanıdığım Fikri Özgen yetmiş
yaşında, JİTEM’in sorgu odasındaydı. Orada olduğunu
biliyordum. Başsavcıya gittim, savcılara gittim ama maalesef, 10 metre ötedeki JİTEM’in sorgu merkezine ne Başsavcıyı götürebildim ne
savcıyı götürebildim. Fikri Özgen hâlen kayıp ve yetmiş beş yaşındaki eşi
Dilşah teyze onun kemiklerini arıyor dua edebilmek için ve biz burada bir
komisyon kurma iradesini ortaya koyamıyoruz. Dilşah teyzemize ve başka
annelerimize ve kadınlarımıza, kardeşlerimize, babalarımıza “Bir gün adaleti
getireceğiz. Bu Meclis adaleti size sağlayacak.” diyemiyoruz, o iradeyi ortaya
koyamıyoruz. Yazıklar olsun hepimize!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ayıp!
Böyle konuşma olmaz Sayın Başkan.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) –
Yazıklar olsun hepimize!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sözünü
geri alsın Sayın Başkan. Meclise bu şekilde hakaret edemez.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Eder, eder.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Meclise bu
şekilde davranamaz. Kendisine yazıklar olsun Sayın Başkan! Konuşmasını
bilmiyor.
MUSTAFA
SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Oturur musunuz yerinize, oturur musunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Meclise,
milletin temsilcilerine böyle hitap edilmez.
BAŞKAN – Sayın Canikli, bir saniye…
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) –
Değerli arkadaşlar…
BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, siz de daha
dikkatli bir dille lütfen…
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) –
Efendim, kendimi katarak konuşuyorum.
BAŞKAN – Biliyorum ama dikkatli bir
dille lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) –
Kendimi katarak konuşuyorum. Üzerinize alınacağınıza gelin komisyon kuralım.
Gelin kuralım bu komisyonu. Niye üzerinize alınıyorsunuz? Ben hepimizi katarak
söylüyorum ve bu Meclis diyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Siz
meramınızı anlatın, meramınızı düzgün bir şekilde anlatın. Sizin göreviniz o.
Benim irademe karışamazsın, benim irademe müdahale edemezsin.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) –
Eğer bu Meclis adaleti sağlayamazsa, barışı sağlayamazsa hepimiz altında
kalacağız.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sen
konuşmanı yap, açıklamanı yap, meramını anlat, o kadar.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) –
Sizin milletvekiliniz “Orada bir heyelan oldu.” diyor. Evet, orada bir heyelan
oldu ama o insanların vicdanına karşı bir heyelan oldu. Eğer bugün burada biz
komisyon kurmazsak, o heyelanın altında başta Adalet ve Kalkınma Partisi olmak
üzere hepimiz kalacağız, hepimiz kalacağız, bunu bilin. O heyelan insanların
vicdanına karşı bir heyelandı, bunu da bilin.
Değerli arkadaşlar, Radikal gazetesinde
geçenlerde bir toplu mezar haritası yayımlandı. Gösteriyorum size değerli
arkadaşlar, bakın. Bugün Başbakan Mecliste “Biz toplu mezarların üzerlerine
gidiyoruz…” Ne Diyarbakır’da ne Diyarbakır’da yapılan bir kazıda ne Cizre’de ne
Tunceli’de ne Dersim’de, hiçbir yerde Adalet ve Kalkınma Partisinin siyasal
iradesi yok, tesadüfen ortaya çıkan mezarlar var…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bunlar on
yıl önce niye çıkmadı? On beş yıl önce niye çıkmadı tesadüfen? Bu tesadüf hep
bizim dönemimize mi denk geliyor?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) –
…insan hakları savunucularının iradesiyle, savunucularıyla ve mücadelesiyle
ortaya çıkan mezarlar var. Hiçbir iradeniz yok, hiçbir iradeniz! Bunu bilmenizi
isterim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bu
tesadüfler niye yirmi yıl önce olmadı, on beş yıl önce olmadı, otuz yıl önce
olmadı? Bu, sadece AK PARTİ İktidarı dönemine mi denk geliyor? Ayıptır ya!
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Siz bunun
hesabını Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna sorun, bize değil.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) –
“Faili meçhul cinayetler yoktur.” diyorsunuz. Türkiye İnsan Hakları Vakfının
raporları burada, gocunmayın, burada raporlar. Bakın, Türkiye İnsan Hakları
Vakfının raporları geçen hafta Meclis İnsan Hakları Komisyonuna verildi.
Bunları görün, 2002’den itibaren kaç faili meçhul var, kaç kayıp var, kaç
yargısız infaz var, bunları bilin, görün. O nedenle, açık açık söylüyoruz,
gelin, burada bu komisyonu kuralım, insanlara adalet getireceğimizi bu
Meclisten ilan edelim, kaçmayın bundan. Meclisteki yasama görevi sadece yasa
yapmak değildir, araştırma komisyonu kurmak da bir yasama faaliyetidir. Bizim
önerilerimize bu şekilde karşı çıkarak Türkiye’de barışı, Türkiye’de adaleti, Türkiye’de
özgürlükleri, Türkiye’de insan haklarını getiremezsiniz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Bu sizin
öneriniz değil.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) –
Her şey sizin bildiğiniz doğrular değildir. Bizim de doğru söyleyebileceğimiz
ihtimalinden hareket ediniz. O nedenle dört şey vardır arkadaşlar yapacağımız,
dört şey.
Bakın, 20 Aralık 2006 tarihinde
Birleşmiş Milletler Kayıplar Sözleşmesi kabul edildi, 92 ülke imza attı, 30
ülke de onayladı. Hükûmet değil misiniz, getirin o kayıplar sözleşmesini,
burada beraber imzalayalım, bu Meclisin onayından geçsin. Niye getirmiyorsunuz,
neden çekiniyorsunuz?
Dün bir gazetede İspanyol bir
profesörün İspanya deneyimiyle ilgili anıları vardı, görüşleri vardı. O
görüşlerinde şunu söylüyorlar: İspanya’da üzerlerine gidemediler. Niye
gidemediler biliyor musunuz? Çünkü failler hâlen yaşıyordu. Hepsi önemli
görevlerdeydiler, hepsi, o yüzden üzerlerine gidemediler. Ne zamanki öldüler o
zaman üzerine gittiler. Siz de sizin içinizde de bulunan görevliler nedeniyle
mi bunların üzerine gitmiyorsunuz, burada komisyon kurmuyorsunuz?
Birinci yapacağımız, bu sözleşmeyi
imzalamaktır. İkinci yapacağımız, zaman aşımıyla ilgili süreleri kaldırmaktır.
Üçüncü yapacağımız, veri bankası kurmaktır. Dördüncü yapacağımız, komisyon
kurmaktır. Bunlardan kaçamayacaksınız. 24’üncü Dönemde burada, bu Meclis çatısı
altında bu komisyonları kuracağız, Türkiye’ye adaleti, barışı, özgürlüğü,
kardeşliği beraber getireceğiz ve bir arada yaşamayı her beraber savunacağız.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Tanrıkulu.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin
aleyhinde son söz Isparta Milletvekili Sayın Recep Özel’e aittir.
Buyurun Sayın Özel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş olduğu grup
önerisi aleyhine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce burada lehinde konuşan CHP
Sözcüsünün, sanki bu araştırma önergesinin lehinde herkesin oy kullanma
mecburiyeti varmış gibi, “Yazıklar olsun.” gibi, çok değerli
milletvekillerimize davranışını lanetle kınıyoruz, kendisine iade ediyoruz. Hür
iradesiyle herkes burada oyunu kullanacaktır. Biz bunları şov amaçlı da
yapmıyoruz sizler gibi.
Bu dönemde faili meçhullerin üzerine en
fazla İktidarımız gitmekte. Bu dönemde bu kazılar yapılmakta. Gelen ihbarlar
üzerine savcılarımız, yargı ve emniyet güçlerimiz bu faaliyeti sürdürmekte. Ama
maalesef bunun şovunu yapmak hiç kimsenin hakkı da değildir diyoruz.
Gündemimiz bugün bellidir. Kamuoyunun
beklemekte olduğu çek kanununu bugün görüşeceğiz.
SIRRI SAKIK (Muş) – Ya çek bunlardan
çok mu mühim?
RECEP ÖZEL (Devamla) - O nedenle
gündemi değiştirecek nitelikteki bir teklife de sıcak bakmıyoruz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Çek, insan
hayatından önemli tabii, haklısınız!
RECEP ÖZEL (Devamla) – Bu nedenle
gündemimizi kamuoyunun beklentisine cevap verecek şekilde biz tanzim ettik.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – İnsan
hayatından önemlidir para! Haydi bakalım.
RECEP ÖZEL (Devamla) – Grup önerisinin
aleyhinde olduğumuzu belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.-
Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
önerinin oylanmasından önce bir yoklama talebi vardır. Şimdi, bu yoklama
talebini yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Tanrıkulu, Sayın Öğüt, Sayın Erdoğdu, Sayın Onur, Sayın Tezcan, Sayın Akova,
Sayın Cihaner, Sayın Genç, Sayın Kaplan, Sayın Tayan,
Sayın Kuşoğlu, Sayın Özkan, Sayın Değirmendereli, Sayın Susam, Sayın Acar, Sayın
Kart, Sayın Altay, Sayın Tanal, Sayın Ekşi.
Adlarını okuttuğum sayın üyelerin
yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları tarafından, Diyarbakır Sur
İlçesi, İç Kale eski cezaevi çevresinde yapılan kazılarda çıkan cesetlerin
bütün yönleriyle araştırılması amacıyla, verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin
önüne alınarak, 31/1/2012 Salı günkü birleşimde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri reddedilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
Ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısının temel unsurlarından olan esnaf
ve sanatkârlarımızın içine düştüğü sıkıntılar ve yaşadığı sorunların
belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması önergesinin 31/1/2012
Salı günü Genel Kurulda okunarak ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
31.01.2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 31.01.2012 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantısında, Siyasi Parti Grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini İçtüzüğün 19 uncu Maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
25 Ekim 2011 tarih ve 537 sayı ile TBMM
Başkanlığına verdiğimiz, “Ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısının
temel unsurlarından olan esnaf ve sanatkârlarımızın içine düştüğü sıkıntılar ve
yaşadığı sorunların belirlenmesi Amacıyla" verdiğimiz Meclis
Araştırma önergemizin 31.01.2012
Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü Birleşiminde
yapılmasını arz ederim.
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisinin lehinde ilk söz Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay’a aittir.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
esnaf ve sanatkârlarımızın yaşadığı sorunların tespiti ve çözüm yollarının
bulunması amacıyla verdiğimiz Meclis araştırma komisyonu önergesi adına söz
aldım. Partim ve şahsım adına muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, esnaf ve
sanatkârımız, sermaye ve refahın tabana yayılmasında, gelir dağılımının
iyileştirilmesinde, sosyal dengelerin korunmasında ülkemizin çok önemli bir
kesimini teşkil etmektedir. Ülkemizdeki iş yerlerinin yüzde 99’u esnaf ve küçük
işletmelerden oluşmaktadır. İstihdamın yüzde 77’si, ekonomide yaratılan katma
değerin yüzde 36’sı esnaf tarafından sağlanmaktadır. Bu nedenle, esnaf ve sanatkâr
kesiminin sorunlarını ülkemizin genel sorunlarından ayrı düşünmemek
gerekmektedir. Şu anda, esnaf ve sanatkârımız, finansman yetersizliği
içindedir, gelişmiş pazarlara hitap edecek donanımlardan mahrumdur, bilgi ve
teknolojideki yeniliklerin getirdiği değişimlere ayak uyduramamaktadır, küresel
ekonominin, marketlerin ve Uzak Doğu mallarının yarattığı haksız rekabetle
karşı karşıyadır. Mesleki eğitim yetersizliği, sosyal
güvenlik sorunları, yüksek vergi ve sosyal güvenlik primi sorunları, Avrupa
Birliği uyum yasalarının öngördüğü yeni standartlar, halkın alım gücünün
düşmesi ve tüketim alışkanlıklarının değişmesi, yaşanan iç göçler ile
işsizliğin oluşturduğu kayıt dışı, esnaf ve sanatkârlığın karşı karşıya kaldığı
haksız rekabet ve bu sorunların yarattığı tehditler altında esnaf ve
sanatkârımız var olma mücadelesi vermektedir.
Ülkemizin temel direği olan ve etki
alanı itibarıyla her tarafa hitap eden, aile kurumundan sonra
toplumsallaşmanın, iletişim kurmanın, birlik ve beraberliğimizi
zenginleştirmenin en güçlü yapısı olan esnaf ve sanatkârlık müessesesi,
maalesef, büyük bir değişim geçirmenin ötesinde, çökmek üzeredir. Türkiye Esnaf
ve Sanatkârlar Konfederasyonu verilerine göre, 2 Ocak 2012 tarihi itibarıyla
ülkemizde 2 milyon 406 bin esnaf vardır. Yine bu verilere göre, 2005-2011
yılları arasında 1 milyon 56 bin esnaf kepenk kapatmıştır.
Ana başlıkları itibarıyla esnafımızın
bazı diğer sorunlarına baktığımızda: Esnaf odalarına üye olanlardan ustalık
belgesi istenmekte ancak Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile ticaret
siciline kayıtlı olanlardan ustalık belgesi istenmemektedir. Bu sorunun
çözülebilmesi için ticaret siciline kayıt olacak tacirlerden ustalık belgesi de
aranmalı ya da esnaf ve sanatkârlar siciline kayıt olacak esnaftan ustalık
belgesi aranmaması yönünde bir düzenleme yapılmalıdır ancak en doğru düzenleme
de mutlaka bu ustalık belgesinin aranmasıdır.
Ulaşımda rekabetin artması kara yolu
taşımacılığını sekteye uğratmıştır. Yine, deniz yolunda kullanılan mazotta ÖTV
indirimi yapılırken kara yolu taşımacılığında ÖTV indirimi yapılmaması da ayrı
bir haksız rekabete yol açmaktadır.
Yine, küçük esnafın önemli maliyet
kalemlerinden biri de artan elektrik maliyetleridir. 3 ve daha az kişinin
çalıştığı esnaf ve sanatkâr işletmeleri konut tarifesi üzerinden elektrik
kullanabilmelidir. Bu kolaylık elektrik dağıtım firmalarına çok büyük bir yük
getirmeyecektir ancak esnafımız için ciddi bir kolaylık sağlayacaktır.
Sayısal olarak esnaf ve sanatkârlar ile
yanlarında çalışanlar istihdamda diğer meslek gruplarından daha yüksek bir
orana sahipken bu kesimin Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda temsil
edilmemesi büyük bir sorun teşkil etmektedir ve haksız bir durumdur. Sosyal
Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunda TESK temsilcisinin bulunması için gerekli yasal
düzenlemenin mutlaka yapılması gerekmektedir.
Kayıt dışılığın önlenmesi, uygulamada
birliğin sağlanması, mesleki kuruluşların aynı konudaki uygulamalarında ortaya
çıkan farklılığın giderilmesi bakımından işletme defteri tutan esnaf ve
sanatkârların defterlerinin noterler yanında esnaf ve sanatkârlar odaları
birlikleri tarafından da tasdik edilebilmesine yönelik mevzuatta değişiklik
yapılmalıdır.
Yine, esnafımızın çok önemli
sorunlarından birisi de hipermarket ve grosmarket olarak tanımlanan büyük
mağazaların haksız ve insafsızca rekabetidir. Avrupa ülkelerinde titizlikle
kent merkezlerinin dışında tutulan hiper ve
süpermarketler ile alışveriş merkezleri ülkemizin hemen tüm illerinde mahalle
aralarına kadar girmiştir. Bu çerçevede hipermarketler ile büyük alışveriş
merkezlerinin çalışma şartları mutlaka yeniden düzenlenmelidir.
Yine, buna ilişkin Milliyetçi Hareket
Partisi tarafından gerekli kanun teklifi verilmiştir. Ayrıca yine, mutlaka
esnafımızın bütün sorunlarının en iyi şekilde tartışılıp bir masaya yatırılabileceği
esnaf şûrası da bir an önce
toplanmalıdır.
Emeklilik döneminde faaliyetlerine
devam eden esnaf ve sanatkârlardan yüzde 15 oranında Sosyal Güvenlik Destek
Primi kesilmektedir. Esnaf ve sanatkârlardan Sosyal Güvenlik Destek Primi
kesilmemesine yönelik olarak vermiş olduğumuz kanun teklifi de Plan Bütçe
Komisyonunda beklemektedir.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle,
esnafımızı yakından ilgilendirdiği için Genel Kurulda görüşmeleri devam eden
Çek Kanun Tasarısı’yla ilgili bir iki hususu dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Alacaklı ile borçlu arasındaki eşitliği ve güveni tesis etmesi gereken çek
müessesesi, maalesef eşitlik ve güven ilkesinden yoksun bir hâle gelmiştir.
Oysa ekonomi büyük ölçüde çeklerle, vadeli satışlarla ve sözleşmelerle
dönmektedir ve mevcut yasada da mutlaka hem borçlunun hem de alacaklının hak ve
hukukunun dengeli bir şekilde korunması gerekir. Zaten bizatihi bu kanun
tasarısının Meclis gündemine gelmesi dahi esnafımızın, iş âleminin ve
ekonomimizin içinde yaşadığı sorunların vahametini ve büyüklüğünü
göstermektedir. Bu nedenledir ki yüz binlerce vatandaşımız bu Çek Yasası
nedeniyle hapis cezası tehdidi altına girmiştir ve bu da çok büyük bir
tedirginlik yaratmıştır. O nedenle, hem borçlunun hem alacaklının hakkı, hukuku
mutlaka dengeli bir şekilde dikkate alınmalıdır.
Yine, esnaf ve sanatkârlar, son birkaç
yıldır piyasalarda var olan talep daralmasından ciddi olarak etkilenmiştir.
Talep daralmasındaki olumsuzlukları aşabilmek için krediye ihtiyaç duyan esnaf
ve sanatkârın karşısına iki önemli sorun çıkmaktadır. 2001 yılından bu yana
kredi borcu ya da çek ve senetleri nedeniyle bankalar ile ihtilafa düşen çok
sayıda esnaf ve sanatkâr kredi kullanmakta büyük sorun yaşamaktadır. 2003
yılında bankacılıkta “kara liste” olarak adlandırılan olumsuz mali sicilin
silinmesine ilişkin yasal düzenleme bankalar tarafından uygulanmamıştır.
Değerli milletvekilleri, esnafımızı
ilgilendiren çok önemli bir husus da 2010 yılı Nisanında Sayın Başbakan
tarafından İstanbul’da 10 sayın bakanla birlikte esnafımız için kısaca 3D
Değişim, Dönüşüm ve Destek Strateji Eylem Planı hâlâ eyleme geçirilmemiş,
sadece kuru bir plan olarak beklemektedir. Burada vaat edilenlerin çok büyük
bir çoğunluğu, yüzde 90’ından fazlası yerine getirilmeyi beklemektedir.
Seçimlerden önce de iktidar tarafından bu konuda vaat verildi ama hâlâ maalesef
bir adım atılmamıştır. 3D konusu mutlaka hayata geçirilmelidir. Hükûmeti de bu
konuda uyarıyoruz.
Bu düşüncelerle önergemizin kabulünü
diliyor, hepinize saygılar sunuyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Önerisi’nin aleyhinde Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan
Can.
Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Milliyetçi Hareket
Partisinin Anayasa’nın 98, Meclis İç Tüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddelerine
istinaden vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Grup önerisine katılmıyoruz. Esnafın
sorunlarını biliyoruz. Esnafın sorunlarını takip ediyoruz. AK PARTİ hükûmetleri
esnafın yanında olmuştur.
Bu nedenle gündemi değiştirmeye matuf
bu öneriye katılmadığımızı beyan ediyor, ret oyu kullanacağımızı tekrar ediyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi
grup önerisinin lehinde İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam.
Buyurun Sayın Susam. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin esnaf ve sanatkârların
sorunlarını görüşmek üzere vermiş olduğu önerge üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten
konuşulması gereken önemli konulardan biri. Adalet
ve Kalkınma Partisinden arkadaşımızın çıkıp “Esnaf ve sanatkârın sorunlarını
biliyoruz, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak da her zaman esnafın yanındayız”…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Grup
önerisi yetişmiyor, onun için yapıyoruz yani tek nedenimiz o.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) -
…şeklindeki kısa görüşmesi, bence bir şeyin altını çizmekle ne demek istediği
daha iyi anlatılır. Esnaf ve sanatkâr kimdir, nedir, toplumdaki yeri, önemi
nedir? Burada, Mecliste bulunan milletvekillerime anlatmaya gerek duymuyorum. Ancak
bu kadar önemli bir toplumsal ve sosyal kesimin, sayıları ülke nüfusu
içerisinde önemli bir kesimin, yanında çalıştırdıklarıyla birlikte ülke
nüfusunun önemli bir kesimini ifade eden bu kesimin gerçekten ciddi bir
problemi vardır, ciddi sorunları vardır. Bu sorunlarla ilgili saatlerce bu
Meclisin konuşmasına ihtiyaç vardır, önce bunun altını çizmek istiyorum. Neden?
Bu teşkilatın içinde yıllarını vermiş, esnaf teşkilatında esnaflık yapmış,
yöneticilik yapmış biri olarak, bu teşkilatın hem bugünkü cumhuriyet
hükûmetlerinde hem Osmanlı’da hem Anadolu’nun bağrında ahilik geleneğinden
gelen köklü bir kültürü vardır ve devlet geleneğine sahip çıkma onuruyla bugüne
kadar gelmiş çok önemli bir teşkilattır. Ancak, değişen koşullar ve bu kesime
karşı ülkeyi yönetenlerin ilgisizliği, giderek esnaf ve sanatkârı çok zor
durumlar içerisine sokmuştur.
Bakınız, Anayasa madde 173, esnaf ve
sanatkârı devlet korur ve kollar. Peki arkadaşlar,
benim bu sene beşinci milletvekilliği yılım. Bu kürsüde defalarca da konuşuyorum,
esnaf ve sanatkârın sorunlarıyla ilgili olarak. Bunlardan bir tanesi de
alışveriş merkezleri ve hipermarketlerle ilgili olan kanunun bu Meclisten
çıkartılmasıyla ilgili. Bundan önce birçok hükûmetin bu Meclisten çıkaramadığı
bu kanun hâlâ çıkmıyor. Peki, Anayasa’nın bu amir hükmü esnaf
ve sanatkârı devlet korur ve kollar derken, büyük alışveriş merkezlerinin,
büyük süpermarketlerin ve zincir mağazaların, özellikle uluslararası satın alma
gücünü de arkasına alarak bugün esnaf ve sanatkârı yok eder noktaya getirmesi
karşısında neden bir kanun teklifini, bu kürsüden söylememize rağmen, bu
Meclise, komisyonlara indiremiyoruz ve nasıl esnaf ve sanatkârın yanındayız,
bunun izahını bu kürsüden vermek lazım, veremiyoruz ve indiremiyoruz. Bunun
izahı şudur: Esnaf ve sanatkârın örgütlü güçlerinin, lobilerinin, maalesef
esnaf ve sanatkârın sorunlarını çözme doğrultusunda haklı taleplerini bir yasal
düzenlemeyle Meclisten geçirme gücüne ve etkinliğine sahip olmadığı açıktır.
Siz
hepiniz milletvekili olarak memleketlerinize, seçim bölgelerinize gittiğinizde
esnaf ve sanatkâra uğruyorsunuz, hepiniz taksiye biniyorsunuz, hepiniz berbere
gidiyorsunuz, hepiniz lokantaya giriyorsunuz, hepiniz kahveye gidiyorsunuz,
elinizi vicdanınıza koyun, Allah için söyleyin, halinden memnun “Şu an biz
esnaf ve sanatkârlar olarak gerçekten iyi yaşıyoruz.” diyebilen kaç tane esnaf
çıkıyor ve kaç tanesi size “Sayın vekilim -kibar da söyleyerek- ya işlerimiz
kötü, ne olur buna bir el atın.” demiyor mu? Dediğini
ben biliyorum, yaşıyorum.
Değerli arkadaşlar, bütün siyasi
mülahazaları bir kenara bırakın ama bu kesim yaşatılması gereken bir kesim, bu
kesim ona destek verilmesi, Anayasa’nın emrettiği desteğin verilmesi gereken
bir kesim. Ulaştırma esnafı dediğimiz taksici, kamyoncu, minibüsçü, otobüsçü
her gün artan mazot, benzin fiyatları karşısında gerçekten çaresiz bir
vaziyetteler.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Taksiciler…
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) –
Taksiciler, korsan bir tarafta, diğer noktalar bir tarafta ciddi sıkıntılar
çekiyor. Kamyoncularla ilgili bir şey söyleyeyim, gerçekten malı yükleyip
götürdüğü yerde çektiği eziyetten dolayı “Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi.
Bu mesleği bırakamıyorum, bıraksam, 700 bin liraya, 500 bin liraya bir iş
bulsam kamyonculuğu bırakacağım.” diyen kamyoncuların derdini bir dinleyin.
Esnaf ve sanatkârın, bakkalın dertlerini bir dinleyin. Bu on dakikalık sürede,
bu kadar geniş kesimin ayrı ayrı dert ve sorunlarını tek tek sayma fırsatım yok
ama onların içlerinden gelen bir kişi olarak gerçekten sorunlarını biliyorum.
Şimdi kar, buz, soğuk oldu, fırtına,
seralar dondu, çiçekçiler perişan. 14 Şubat Sevgililer Günü, bir tane çiçek
yok. (AK PARTİ sıralarından “Eyvah!” sesleri) Bakınız, bunu söylediğim zaman
“Eyvah!” diyen arkadaşıma diyorum: Eyvah, bir çiçekçinin çiçek bulamaması
demek, o çiçekçinin akşam evine ekmek götürememesi demektir. (CHP sıralarından
alkışlar) Yoksa işin fantezisinde değilim. Çiçekçinin mal
bulup, satıp, para kazanması lazım.
Bakınız, İstanbul’da minibüsçüler
kaldırılıyor. Toplu ulaşımdır, kaldırılabilir. Peki, ne koyacaksınız, nasıl
ikame edeceksiniz? Aylardır belediyelerden randevu alamıyorlar.
Fırıncılar, fırıncı esnafı,
belediyelerin haksız rekabetiyle karşı karşıyalar. Bakkallar, büyük
mağazacılığın haksız rekabetiyle karşı karşıyalar.
Peki, bütün bunlar bizim ilgi alanımız,
bizim konuşmamız, üzerinde düşünmemiz gereken konular değil mi? Gerçekten küçük
işletmeler çok zor koşullarda yaşıyor arkadaşlar. Bugün yaşanan ekonomik ve
sosyal düzende küçüğün yaşam hakkı giderek elinden alınıyor çünkü teknoloji ve
büyük işletme ve büyük sermaye güçleri, o kadar acımasızca bir rekabet gücüne
ve hacmine ulaştılar ki. Bir bölgede pazarı ele geçirmek için o bölgede var
olan bütün işletmeleri iflas ettirebilecek kadar güçlü zarar bütçeleri oluşturabiliyorlar.
O bölgeye diyor ki “İki yıl sana zarar bütçesi verdim, o pazarı ele geçir.”
Çünkü dünyadaki gücü bir şehrin bir bölgesindeki zarar bütçesiyle dişinin
kovuğuna bile gitmiyor ama o bölgede ekmeğini kazanmak zorunda kalan, o rekabet
karşısında dayanamayan esnafların yok oluşunu elimiz, kolumuz bağlı seyretmek
durumunda kalıyoruz.
Sizden, özellikle bu Parlamentonun tüm
değerli milletvekillerinden şunu rica ediyorum: Küresel ekonomi ve bu küresel
ekonominin geldiği güç karşısında, değişen dünya ve teknoloji koşullarında
artık esnaf, sanatkâr, KOBİ’ler, küçük işletmeler korunması ve sahip çıkılması
zorunlu olan kesimlerdir, buraya kaynak aktarmamız gerekir. Bakınız, şu an Halk
Bankası kanalıyla kullandırılan kredilerin bu dönem ne olacağı hâlâ belirsiz ve
kaynak konusunda, ne kadar kaynak ve destek ayrılacağı belirsizdir. Onun için
şunu söylemek istiyorum: Çok farklı, çok önemli sorunlarımız var, esnaf,
sanatkârlar olarak bu Parlamentodan beklenti içerisindeler çünkü onlar sizin
kardeşiniz, akrabanız, yakınınız, seçmeniniz, onlara sahip çıkmak sizin ve
bizim görevimiz.
Bu duygularla Milliyetçi Hareket
Partisinin vermiş olduğu önergeyi destekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
önerisinin aleyhinde son söz Isparta Milletvekili Sayın Recep Özel’e aittir.
Buyurun Sayın Özel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş
olduğu grup önerisi aleyhinde olduğumuzu belirteyim. Burada, kısa
konuştuğumuzda arkadaşlarımız yakınıyorlar. İki saat oldu Meclis açılalı, bugün
de bir önceki aldığımız karar gereği 20.00’ye kadar çalışacağız eğer kararı
değiştiremezsek, şu ana kadar iki grup önerisi konuşuldu, iki grup önerisi daha
var, daha gündeme geçemiyoruz.
Gündemdeki konuları konuşmak, bitirmek
için biz konuşmalarımızı kısa kesiyoruz.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Bunlar da gündem.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bunlar
ülkenin sorunları değil sanki.
RECEP ÖZEL (Devamla) – Elbette ki esnaf
ve sanatkârımızın sorunları vardır, esnaf ve sanatkârın sorunlarını bilen bir
iktidar vardır, biz de burada ne konuşacağımızı, bizim de konuşacak konularımız
elbette ki bu konularda vardır, sırf gündemi bitirmek amacıyla konuşmalarımızı
kısa kesiyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş
olduğu bu önergeye katılmıyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özel.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Karar yeter
sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri
reddedilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır.
Okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
3.-
Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve arkadaşları
tarafından, ülkemizde önümüzdeki yıllarda yaşanabilecek olası bir deprem
felaketi öncesinde gerekli araştırmaların yapılarak, alınabilecek tedbirlerin,
çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin 31/1/2012
Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
31/01/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun, 31.01.2012 Salı
günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
M.
Akif Hamzaçebi
İstanbul
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Hatay
Milletvekili Mevlüt Dudu ve arkadaşları tarafından,
16 Kasım 2011 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Ülkemizde önümüzdeki yıllarda yaşanabilecek olası bir deprem felaketi
öncesinde gerekli araştırmaların yapılarak, alınabilecek tedbirlerin, çözüm
önerilerinin belirlenmesi" hakkında verilmiş olan Meclis Araştırma
Önergesinin, (130 sıra nolu) Genel Kurul'un bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 31.01.2012 Salı günlü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisinin lehinde ilk söz, Hatay Milletvekili Sayın Mevlüt
Dudu.
Buyurun Sayın Dudu. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEVLÜT DUDU (Hatay) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Van ilinde yaşanan depremle ilgili Cumhuriyet Halk
Partisi olarak verdiğimiz araştırma önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Hepinizi ve yüce halkımızı saygıyla selamlıyorum.
23 Ekimde Erciş’te, 9 Kasımda
Van-Edremit’te meydana gelen depremin tahribatını büyük bir acıyla izledik.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak ilk günden beri Van halkını yalnız bırakmadık,
konuya büyük bir duyarlılıkla yaklaştık. Genel Başkanımız 3 kez Van’a gitti,
deprem günü, bayram ve yılbaşında; bayramı ve yılbaşını çadırlarda soğukla
mücadele eden yoksul Van halkıyla birlikte geçirdi. Van’a gitmeyen ve orada
birkaç gün geçirmeyen milletvekilimiz kalmadı.
Bütün bu çalışmaların sonucunda
yaptığımız çeşitli saptamalar vardır.
Van’da yaşayanların bir kesimi yani maddi imkânları elverişli olan veya
il dışında yakınları ve akrabaları olanlar göç ederek kenti terk ettiler. Van
nüfusunun yarı yarıya azaldığı söyleniyor. Yüksek binaların tamamı, diğer
binaların da yüzde 95’i oturulamaz durumda. Van’da yaşamak zorunda kalan yoksul
ve çaresiz halk ise şiddetli kış şartlarında çadırlarda yaşam mücadelesi
veriyor. Depremden ve soğuktan donarak ölmeyen çocuklar çadırlarda yanarak
ölüyorlar.
Ya kırsal kesimde yaşayanlar ne
yapıyor? Köylerdeki hasar daha ağır. Rakım daha yüksek
olduğu için kış daha şiddetli geçiyor. Köylüler bir yandan canlarını, bir
yandan da geçim kaynakları olan hayvanlarını korumaya çalışıyorlar. Şimdiden
binlerce hayvanın öldüğü ve binlercesinin donacağı gözlemleniyor.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye topraklarının yüzde 92’si deprem tehlikesiyle karşı
karşıya. Nüfusumuzun yüzde 95’i, büyük sanayi merkezlerinin yüzde
98’i, barajlarımızın yüzde 92’si deprem bölgelerinde bulunuyor. Bugün İstanbul,
Ankara, İzmir, Adana, Mersin gibi aşırı göç alan şehirlerimizde konutların
yüzde 40’ı kaçak ya da ruhsatsız, yüzde 40’ı oturulamaz durumda aynı zamanda.
Bu değerler, ülkemizde deprem olgusuyla yaşamak zorunda olduğumuzun göstergesi.
Deprem, su baskını ve heyelan gibi doğa
olayları, ranta dayalı yer seçimi kararları,
mühendislik hizmeti görmemiş yapı üretimi, plansız kentleşme ve sosyoekonomik
politikalar gibi nedenlerle insani ve ekonomik yıkımlar artıyor. Son yüz on
yılda gerçekleşen 9 bin 200 deprem de bu durumun somut kanıtıdır. Ülkemizde
hemen her gün deprem olmaktadır.
Bina kalitesi açısından bakıldığında,
şiddeti 5’in üzerindeki depremlerin yıkıcı olduğu açıkça görülmektedir. 5 ila
5,9 arasındaki depremlerin yirmi iki günde bir, 6-6,9 depremlerin sekiz ayda
bir, 7 ila 7,9 depremlerin kırk ayda bir ortalamasıyla gerçekleşebildiği göz
önüne alınırsa, ülkemizin can ve mal kayıplarının korkunç boyutları açıkça
ortaya çıkmaktadır.
Bugüne kadar yaşanan depremlerde,
uzmanların ortak görüşü, can ve mal kayıplarına depremlerde hazırlıksız olmanın
ve çürük binaların yol açtığıdır. Ne merkezî yönetimin ne de yerel yönetimlerin
bu konuda sorumluluklarını yerine getirmedikleri acı bir gerçeklik olarak
karşımızda durmaktadır.
1999 yılında yaşanan büyük İzmit
depremi sonrası, her zaman olduğu gibi konu sıcakken birtakım önlemler alındı.
Bunların başında deprem vergisi geliyordu. Ödenen deprem vergileri dışında
devlet, depremin acısını ve meydana gelen yıkımı kısa zamanda unuttu.
Peki, bu yıllardır halktan toplanan
deprem vergileri nerelere ve ne amaçla harcandı? Bu konuda, geçmiş on yıl
içinde Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri tarafından konu birkaç kez soru
önergeleriyle gündeme getirilmesine rağmen, Hükûmet bu konuda mantıklı ve
güvenilir bir açıklama yapmadı, ta ki Van depremine kadar. Van depremi sonrası,
Maliye Bakanı, deprem vergilerinin duble yollara
harcandığını itiraf etti, tabii eğer doğruysa.
Ben, Maliye Bakanına ve Hükûmete açıkça
söylüyorum: Devlet yönetmek ciddiyet ister. Vergi, kanun yoluyla toplanır ve
kanun çerçevesinde harcanır. Bu deprem vergileri Maliye Bakanı ya da Başbakanın
kişisel parası değildir ve onu canının istediği yere harcayamaz. Deprem
vergilerini başka yerlere harcamakla Van’da insanların yaşamını yitirmesinden
ve bugün çadırlarda çocukların donarak ve yanarak ölmesinden birinci derecede
sorumludurlar. En son yaşanan Van depremiyle gerçekler, bir kez daha,
yadsınamaz bir şekilde kendisini göstermiştir. Kaybedilen canların, yok olan
bir şehrin hesabı ülkemizi yönetenler tarafından verilmemekte ya da
verilememektedir.
Peki, sırada neresi var? Acaba, şu
anda, Allah korusun, bu ülkenin hangi köşesinde insanlar kaderini bekliyor ve
ne önlemler alınıyor? Geldiğimiz bu noktada, toplanan deprem vergileri,
nerelere ve ne amaçla harcanmıştır? Hâlâ neden çadır ve konteyner eksiği
vardır? Hâlâ, 1 Şubatta, Başbakan, tüm konteyner ihtiyacının karşılanacağını
söylemesine rağmen, hâlen çok küçük bir bölümünün karşılandığı acı bir
gerçektir. Merkezî yönetim ve yerel yönetimler, depremlere önlem olarak bugüne
kadar ne yapmışlar ve ne yapmayı düşünmektedirler?
Van ziyaretimizde Van Valisi bir
itirafta bulundu: “Depreme kadar, depremle ilgili çalışmalar benim mesaimin
ancak yüzde 1’ini buluyordu.” dedi. Bu bir itiraftır ve ben soruyorum: Şu anda,
deprem tehlikesiyle yaşayan ülkemizin diğer illerinde valilerin mesaisinin ne
kadarı, şu anda, deprem çalışmalarıyla ilgilidir? Bugüne kadar olduğu gibi Van
depremi sonrası toplanan yardımlar amacına ulaştırılmayacak mıdır? Van’dan göç
eden yaklaşık 400 bin kişinin yeniden hayatlarını kurabilmeleri için neler
yapılmıştır, neler planlanmaktadır? Okuluna gidemeyen çocuklar ve Yüzüncü Yıl
Üniversitesinde okuyan gençler eğitimlerini nasıl devam ettireceklerdir? Van’da
depremle birlikte yıkılan veyahut da yok olan ekonomi yeniden nasıl
canlandırılacaktır? İnsanlar işlerine yeniden nasıl sahip olacaklardır? Van
Valisi kendisine bariyerlerle çevrili halktan kopuk bir merkez kurmuş, bu
merkezde tamamen mevzuata aykırı olarak gece yarıları ihaleler dağıtıldığı
söyleniyor. Bunu bize Van’da iş adamları ve esnaflar söyledi. Onlar çaresizlik
içindeyken bu işlerin dışarıdan gelen yandaşlara dağıtılması hangi vicdana
uygun düşer?
Değerli milletvekilleri, bu konu siyasi
bir konu değildir, insani bir konudur ve bu konuda hep birlikte, iktidarıyla
muhalefetiyle, elimizden geleni yapmak hepimizin boynumuzun borcudur; ben böyle
düşünüyorum.
Ayrıca -süremin sonu yaklaşıyor-
Hatay’da meydana gelen selle ilgili de birkaç cümle söylemek istiyorum. Hatay,
özellikle Asi Nehri’nin geçtiği Amik Ovası her yıl sular altında kalıyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi on yıldır iktidarda. Hemen her yıl birkaç kez sel
altında kalan bu bölgede hiçbir önlem alınmadı. Sellerden vatandaşlarımız
borçlarını ödeyemez duruma geldi. Birçok insan toprağını elinden çıkararak
borçlarından kurtulmaya çalışıyor. Hükûmetten tek bir ses yok. Sel felaketini
ortadan kaldırmanın yolu barajlar yaparak suyu kontrol altına almaktır.
Hatay’da Suriye’yle birlikte büyük törenlerle temeli atılan Dostluk Barajı ne
oldu? Dostluk Barajı’nın akıbeti nedir, neden bitirilmiyor? Ben selden
etkilenen tüm Hataylı hemşehrilerime geçmiş olsun
diyorum, onların bu sorununun takipçisi olmak Cumhuriyet Halk Partisi olarak
bizim boynumuzun borcudur. Bu nedenle, AKP Hükûmetine kamuoyu önünde sormak
istiyorum: Hatay Havaalanının kapanmasından dolayı uçaklarını kaçıran ve işleri
aksayan vatandaşlarımızın durumu ne olacaktır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEVLÜT DUDU (Devamla) – Tarlaları sular
altında kalan çiftçilerimizin zararları nasıl telafi edilecektir?
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dudu.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
aleyhinde ilk söz, Hakkâri Milletvekili Sayın Adil Kurt’a aittir.
Buyurun Sayın Kurt. (BDP sıralarından
alkışlar)
ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
23 Ekim 2011 tarihinde Van’da meydana
gelen depremin üzerinden tam yüz gün geçti ve Van depreminin 100’üncü gününde,
biz, bugün yine Van depreminin yaralarının sarılamadığına ilişkin konuşmak
durumunda kalıyoruz. Tabii, bu yüz gün, bizler Meclise gelip giderken, günlük
rutin işlerimizle uğraşırken göz açıp kapayıncaya kadar bizim açımızdan geçmiş
olabilir. Ama Van’da şu anda çadırlarda yaşayan, evsiz barksız kalan
depremzedeler açısından bu yüz günün hiç de kolay geçmediğini tahmin etmek
zannederim o kadar zor bir şey değildir.
Değerli arkadaşlar, bazen düşünüyorum,
biz burada acaba size işkence mi ediyoruz? Bu kadar Türkiye'nin gündemi olmayan
gündemleri Meclis gündemine getirip burada konuşunca sizlere acaba haksızlık mı
ediyoruz diye düşünmüyor değilim. Hepinizin sabırsızlıkla beklediği Çek Kanunu,
biraz sonra ona da sıra gelecek, onu da Meclis görüşecek ve kabul edeceksiniz,
biz bunu çok iyi biliyoruz, kalan maddelerini onaylayacaksınız. Ama sizler, Van
depremini, faili meçhulleri Meclisin asli görevi, sorumluluğu olmadığını
düşünüyorsanız o zaman biz burada size haksızlık ediyoruz, sizi burada zoraki
bir tutmak durumunda kalıyoruz, bu nedenle de işin açıkçası söylenecek çok laf
kalmıyor sizlere.
Van kobay kenttir Türkiye açısından,
deprem açısından. Bu kobay kentle ilgili olarak bugüne kadar maalesef Hükûmetin
yaptığı hatırı sayılır bir şey yok. Afaki de ifade etmiyorum, 18 Ocak 2012
tarihli Afet Koordinasyon Merkezi Başkanlığının raporundan sizlere veriler
aktaracağım.
Bildiğiniz üzere, Van’da yaklaşık 600
bin insan bu depremden zarar gördü, büyük çoğunluğu Van’ı terk etmek durumunda
kaldı. Geçen yüz gün içerisinde Hükûmetin yaptığı şu: 27.598 konteynerin 23.291
adedi bölgeye ulaştırılmış olup 18 bini tahsis edilmiş. 9 çadır kent merkezi
kurulmuş, bu çadır kent merkezlerinde 13.488 kişi yerleştirilmiş. Erciş
ilçesinde de 270 Mevlânâ evi kurulmuş, o Mevlânâ evlerinde de 1.205
vatandaşımız yerleştirilmiş. Bugüne kadar, devlete ait, bakanlıklara ait resmî
kurumlarda da –devletin resmî rakamıdır- 35.976 depremzede yerleştirilmiş. 600
bin insandan söz ettim, 600 bin insanın mağduriyet yaşadığı bir yerde bu yapılanları
alt alta yazın, kaç bin insan açıkta duruyor hesabını çok rahatlıkla
çıkarabilirsiniz.
Değerli arkadaşlar, devletin sahip
çıktığı afetzede sayısı Nusaybin ilçemizin, Silopi ilçemizin, Yüksekova
ilçemizin tek başına sahip çıktığı vatandaşların sayısı kadar bile değildir
yani devlet herhangi bir ilçemiz kadar ancak Van depremzedelerine sahip
çıkmıştır. Peki, alıp bu kamplara yerleştirdikleri insanların sorunları yok mu?
Bakın arkadaşlar, dün Aksaray’dan bizi
ziyarete gelenler oldu, depremzedeler oldu. Devlet sadece yatak ve yeme içme
ihtiyaçlarını karşılıyor bu vatandaşların, bunun dışında hiçbir ihtiyacını
karşılayamıyor. Aksaray Valisiyle depremzedeler görüşmeye çalışıyor, yaklaşık
yetmiş gündür orada bekliyorlar, Aksaray Valisiyle görüşemiyorlar.
Bugün ajanslara düşen bir haberi daha
sizinle paylaşayım. Silifke’de bir depremzede gün ortasında saldırıya maruz
kalıyor ve o saldırının arkasından kendilerine Silifke’yi terk etmeleri,
Silifke’den gitmeleri yönünde tehditlerde bulunulmuş. Bu tehditte bulunanlar
hakkında hiçbir şey yapılmamış. Bu insanların çocukları okullarda ayrı
sınıflarda ayrı muameleye tabi tutularak yaşıyorlar. Sadece Silifke ya da Akrasay’da değil, İstanbul’dakiler de benzer bir sorun
yaşıyor, Mersin’dekiler de benzer bir sorun yaşıyor, Adana’dakiler de benzer
bir sorun yaşıyorlar ve burada devlet bunların hiçbirine sahip çıkmıyor.
İlk günden bu yana biz diyoruz ki Van’ı
afet bölgesi ilan etmek durumundasınız, kanun böyle hükmediyor. Van’ı afet
bölgesi ilan etmemiş olmanız kanunları çiğnemek anlamına geliyor.
Bakınız, 1959 yılında çıkarılan Afet
Kanunu hangi bölgelerin afet bölgesi ilan edileceğine ilişkin çok açık ve net
hükümler koymuş: “Nüfusu 15 binin üzerinde olan yerlerde eğer ondan fazla bina
yıkılmışsa, o olayda ölü ve yaralanmalar olmuşsa hükûmet, beklemeksizin afet
bölgesi ilan etmek durumundadır.” Kanun hükmü budur. 1999 yılında çıkarılan
Kanun da böyle hükmediyor. Ama Hükûmet bu verileri göz ardı etmiş, bu verileri
kimsenin okumayacağını düşünmüş ve “Van afet bölgesi olamaz.” diyor. Afet
Kanunu’nun 11’inci maddesine göre şu anda Hükûmet görevsizlik yapıyor, Kanun’u
çiğniyor.
Bakın, Van’ın afet bölgesi olmasını
gerektiren hâlleri ben sizinle paylaşayım. Kanun’daki zorunlu hâlleri sizinle
paylaştım. Van’da yaşamını yitiren vatandaş sayısı 279, yaralı 301. Yıkılan
bina sayısı… Bu rakama dikkat edin arkadaşlar. Kanun “On bina yıkılırsa hükûmet
afet bölgesi ilan etmek durumundadır.” diyor, Van’da ve Erciş’te yıkılan bina
sayısı 2.262. Kaç katı olduğunu siz hesaplayabilirsiniz. Niye afet bölgesi ilan
etmiyorsunuz o hâlde? Geçmişte buna benzer örnekler sizin Hükûmetiniz döneminde
olmadı mı? Oldu. 26 Ağustos 2010 tarihinde Rize’de sel felaketi oldu. Afet
bölgesi ilan ettiniz mi, etmediniz mi? Bir uygulamanızı daha sizinle paylaşayım.
29 Temmuz 2009’da Giresun’da sel felaketi meydana geldi. Giresun’u afet bölgesi
ilan ettiniz mi, etmediniz mi? Van’a ilişkin bu ayrımcılığın, bu çifte
standardın sebebini, hoşunuza gitmese de, sizin açınızdan zaman kaybı da olsa,
daha acil işleriniz dahi olsa çıkıp burada kamuoyuyla paylaşmak durumundasınız.
Bunu yapmazsanız…
VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Afet bölgesi
olursa bir çivi çakamazsınız.
ADİL KURT (Devamla) – Siz ona
inanıyorsunuz, kanun ona öyle demiyor. Afet Kanunu’nun 11’inci maddesi aynen şunu
diyor Sayın Vekilim, diyor ki: “Zarara uğrayan vatandaşların zararları,
belirlenen rayiç bedeli üzerinden kendisine devletçe karşılık beklemeksizin
derhal ödenir.” Bu Afet Kanunu 1959 yılında çıkmış ve meri bir kanundur.
OSMAN ÇAKIR (Düzce) – Düzce depreminde
verilen para…
ADİL KURT (Devamla) – Düzce de aynı
şeydir. Siz bunu yok sayarsanız…
OSMAN ÇAKIR (Düzce) – Hepsine
veriliyor.
ADİL KURT (Devamla) – Buna şey yapsak
da ben hepsini söylüyorum. Siz laf atıyorsunuz, o yüzden size söylüyorum. Siz
anlamamışsınız diye size onu söylüyorum, kanun maddesini söylüyoruz.
OSMAN ÇAKIR (Düzce) – Biz yaşadık,
anladık.
ADİL KURT (Devamla) – Biz çok iyi
anladık, biz Düzce’yi çok iyi anladık, Van’ı da anlayan herkese çok teşekkür
ediyoruz.
Türkiye halkı Van’ı anladı ama Hükûmet
anlamadı. Türkiye halkları Van’ı anladı ama Hükûmet anlamadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ADİL KURT (Devamla) – Evet, Bolu’daki,
Düzce’deki vatandaşımız oraya ekmeğini, ayakkabısını gönderdi ama maalesef
Hükûmet oraya gitmedi.
Hepinizi selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kurt.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisinin lehinde son söz, Hatay Milletvekili Sayın Adnan Şefik Çirkin.
Buyurun Sayın Çirkin. (MHP sıralarından
alkışlar)
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum ve
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin lehinde konuşmak üzere kürsüye
çıkmış bulunuyorum.
Çok değerli milletvekilleri, tabii
bundan evvel Hatay da, Hatay’ın önemli bir deprem bölgesi, birinci dereceden
deprem bölgesi olması hasebiyle Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın
cevaplaması için bir soru önergesi vermiştik. Ne diyoruz burada: “Hatay başta
olmak üzere bölge illerinde yapılan binaların depreme dayanıklılığı konusunda
malzeme, donatı ve proje takip kontrolleri usulüne uygun yapılmakta mıdır?”
Yani bugünkü önerinin de genel çerçevesi.
Neden? Çünkü herkesin bildiği bir şeyi
tekrar etmek belki gereksiz olacak ama deprem öldürmez, bina öldürür ve deprem
öldürmez, depremden sonraki ilk yardım ve kurtarma çalışmalarının düzensizliği
öldürür. Birçok depremde bu başımıza gelmiştir. İnşallah bundan sonra da
gelmemesi adına, tabii ki bu önerilerimizi ve bu önergelerimizi veriyor ve
meselenin takipçisi oluyoruz.
Bize verilen cevapta, bunun yapı
denetim firmaları tarafından denetlendiği ve Bakanlığımızın da bu denetim
firmalarını denetlediği noktasında bu soruya cevap verilmiş.
Değerli milletvekilleri, yapı denetim
firmaları hakkında çıkan kanunun tarihi 13/8/2001 yani
57’nci Hükûmet. Başına bir deprem gelmiş, “asrın felaketi” denilen bir acıyı
yaşamış ve 57’nci Hükûmet daha hükûmetken, bu depremin akabinde, ileride böyle
acıların yaşanmaması adına derhâl bu Yapı Denetim Kanunu’nu çıkarmış.
İkinci sorumuz: “Hatay ve bölge
illerinde yapı denetimi şartlarına uymadığı tespit edilen ve depreme karşı
dayanıklı olmayan bina sayısı ne kadardır?” Buna cevap yok. Yani Hatay’da,
Hükûmetimiz, herhangi bir 7 ve üzerindeki şiddetteki depremde kaç binanın
yıkılacağını tespit etmemiş, bundan bunu anlıyoruz.
Şimdi, Hatay Mimarlar ve Mühendisler
Odasının ifadesine göre de “En az yüzde 50.” deniyor. Neden yüzde 50? Bizim
Hatay’da, İskenderun’da -değerli arkadaşlarımız bilirler- özel idare kendi
binasını kendi eliyle yıktı. Neden? Çünkü depreme dayanıklı değil. Neden
dayanıklı değil? O günün şartlarında deniz kumuyla yapılmış. İskenderun’da,
Hatay’da… Bu bir hükûmetin veya sizin Hükûmetinizin kabahati değil. Bundan
evvelki -kırk yıl, elli yıl, altmış yıl- müteahhitlikte
böyle gitmiş. Yani bunların tedbirini almak adına herhangi bir çalışma
yapılmamış ve yapılmamış ki, dolayısıyla, bu sorumuza herhangi bir cevap
alamıyoruz.
Değerli milletvekilleri, üçüncü
sorumuz: “Hatay ve bölge illerinde kamuya ait binaların depreme karşı
dayanıklılık testleri yapılmış mıdır?” Buna cevap olarak da “Üç tane, Antakya
Devlet Hastanesi, Hassa Devlet Hastanesi ve Samandağ Devlet Hastanesinin
güçlendirme ihaleleri yapılmış olup sözleşme aşamasına gelinmiştir.” diyor ve
hâlâ, ama hâlâ “Hatay ilinde bulunan tüm okulların deprem ön inceleme
çalışmaları tamamlanmış ve hazırlıkları sürdürülmektedir.” diyor. Yani ortada
hâlâ rakam verecek bir çalışma yok bugüne kadar. Konumuz Hatay ve Sayın Ahmet
Mete Işıkara’nın ifadesine göre de Hatay’da meydana gelecek bir deprem tetikleyici
unsur taşıyor ve Mersin, Adana, Gaziantep, Kilis, Osmaniye bölgesini olduğu
gibi etkileyecek ve merkez üssü olabilecek. Böyle bir konuda, böyle bir ilde
hâlâ gereken çalışmaların yapılmamış olduğunu ifade ediyoruz. Daha doğrusu,
bunları soru önergemize verilen cevaplardan anlıyoruz.
Bununla beraber “Hatay ilinin tüm
ilçelerinde tam teşekküllü ambulans ve hasta ve engelli taşıma ambulansı
bulunmakta mıdır?” diye bir soru sormuşuz. Verilen cevapta bunların mahallî
idareler tarafından ayarlandığı ifade ediliyor. Ayarlanmış mı? Bilinmiyor.
Yapılmış mı? Bilinmiyor. Daha doğrusu bu kâğıt parçası, bu kâğıtta yok; bize
verilen bu cevapta yok. Yani, bu, inşallah, mahallî idarelerde… Ama benim
ambulansının olmadığını bildiğim ilçe var yani bir ambulans gidiyor o ilçeye,
üç gün, dört gün bekliyor; iş çıkarsa hastamızı götürüyor, çıkmazsa başka bir
ilçeye gidebiliyor. Yani böyle aksaklıklar da var.
Şimdi, çok değerli milletvekilleri,
sayın iktidar milletvekilleri; kimse depremi yaşamak istemez ve deprem dolayısıyla
yaşanan felaketlerden vicdanen elbette ki rahatsız olur. Aynı zamanda da burası
bir karşılıklı suçlama yeri değildir ama geçmişte yapılan iyi şeyler vardır. Bu
geçmişte yapılan iyi şeyleri, her fırsatta 57’nci Hükûmeti bir şekilde
suçlayarak geçmişte yapılan hataların… Aslında hata olsa bile geçmişte,
bunların tekrarına gerek bırakmamak gerektiği de ortadayken… Ama yapılan iyi
şeyleri de ifade etmek gerekmez mi? Bugün Van’da millet hâlâ çadırlarda
yaşıyor. Çadırda yaşamıyor, çadırda yanıyor. Binlerce, on binlerce insan bu
soğukta, bu ayazda bekliyor. Televizyonlardan gördüğümüz kadarıyla çadırlarına
bakıyoruz, bizim Amik Ovası’nda eskiden pamuk toplayan işçiler olurdu, onların
amele çadırlarına benziyor; ısınmıyor, yanıyor. Hâlbuki 57’nci Hükûmet döneminde,
“asrın felaketi” diye tabir ettiğimiz Marmara depreminde 44 bin adet prefabrik
konut yetmiş beş günde teslim edildi, 44 bin adet. Bunlar geçmişte başarıldı.
Japonlar geldi, buraları gezdi ve Hükûmetimize, Hükûmetimizin herhangi bir
yetkilisine haber dahi vermeden. Dünyada depremde en uzman ülke kabul
edebileceğimiz Japonya bu. Yaptıkları değerlendirme sonunda bir cümle ifade
ettiler: “Hayran kaldık.” dediler 57’nci Hükûmetin depremle ilgili
faaliyetlerine. E, bunlardan örnek almak lazım.
Değerli Meclis, aynı zamanda Hatay’ın
deprem konusunu konuşurken bugün Hatay’da bir felaket yaşandığını ifade etmek
istiyoruz ve bütün çiftçimize, bütün Hatay halkına geçmiş olsun diyoruz. Hatay sel altında. Havaalanı da dâhil olmak üzere Hatay’ın Amik
Ovası sel altında. Dün bölgeden geldim. Kırıkhan’ın Kazkelli’si,
Baldıran’ı, Baytarlı’sı;
Reyhanlı’nın Uzunköy’ü, çevresi; Antakya’nın Demirköprü’sü batmış, sular altında. Şimdi, bunun
tedbirlerini almak gerektiği kanaatindeyim. Aynı zamanda Hatay esnafı batmış.
Neden batmış? Suriye ile olan ilişkilerin gerginliğinden ve Suriye ile olan
ticaretin bitmesinden. Hükûmetimiz daha evvel davul zurnayla Suriye’deki
ilişkileri halkımıza ifade etmiş, artık ticaretin gelişmesini söylemiş.
Esnafımız da buna göre tedbir almış, mal almış, mülk almış, çek vermiş ve
birdenbire bıçak gibi kesildikten ve kimin menfaatine göre kesildiğini de
anlamadığımız bu ilişkiler arkasından esnafımız batmış. Şimdi, çiftçimiz
batacak. Hiç olmazsa, bu sel bakımından, tarımsal afet bölgesi ilan edilmeli ki
tarım desteklemeleri önce ödensin. 57’nci Hükûmet bunu da yaptı. Eğer
arkadaşlarımız geçmişe yönelik bir araştırma yaparlarsa bunu da görebilirler. O
zaman da bir sel felaketi yaşanmıştı ve 57’nci Hükûmet afet bölgesi ilan etti
ve bundan çiftçimiz son derece büyük faydalar gördü. Banka borçları, çekleri,
senetleri, bunlarla ilgilenmek lazım ve değerli iktidardan da öncelikli ricamız
Hatay’la ilgili budur. Deprem elbette ki önemli bir şeydir ama bugünün
şartlarında, bugünün koşullarında en büyük felaket içinden geçtiğimiz günler
içerisinde yaşanmıştır.
Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.
Size de saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çirkin.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
aleyhinde son söz Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli’ye ait.
Buyurun Sayın Canikli. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Van depremi nedeniyle alınan tedbirler
ve son durumla ilgili burada bazı arkadaşlarımız görüşlerini ve kanaatlerini
beyan ettiler ama ifade edilen bilgilerin en azından bir kısmının doğru
olmadığı ve verilen rakamların da gerçeği yansıtmadığını biliyorum. Bunların
düzeltilmesi gerekiyordu. Bu çerçevede bu vesileyle söz aldım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, öncelikle
şunu belirtmekte fayda var: Bakın, elbette ki bütün depremlerde bütün
hükûmetler geçmişte de ellerinden gelen bütün gayreti göstermişlerdir. Bu
konuda en ufak bir tereddüt olamaz. Yani bütün hükûmetlerin, yetkili olanların,
sorumlu olanların böyle bir felaket karşısında içinin sızlamaması, gerekli
hassasiyeti göstermemeleri düşünülemez. Hiçbir yönetici için geçmişte ve bugün
ve bundan sonra da biz böyle bir değerlendirme yapmıyoruz.
Tabii, imkânlar çerçevesinde her
hükûmet, potansiyeli, tahsis edebilecekleri kaynaklar çerçevesinde, bütçe
imkânları çerçevesinde en iyisini yapmaya çalışmışlardır. Bu, biraz önce 57
Hükûmet dönemindeki depremlerle ilgili söylendi. Ondan yana bizim bir şeyimiz
yok yani bunu kabul ediyoruz, daha doğrusu gerçek, kabul etmemek de mümkün
değil. Herkes iyi niyetle ellerinden gelen bütün gayreti gösterdiler.
Bakın, Van depremiyle ilgili olarak da…
Tabii, büyük bir deprem. Tekrar başsağlığı diliyoruz
vefat eden kardeşlerimize, vatandaşlarımıza bu vesileyle.
En son 2011 bütçesi kapandıktan sonra
bütün bu harcama kalemlerinden arta kalan 2,5 katrilyon liralık bir kaynak Van
depremi için aktarılmıştır. Bu ilk defa olan bir şey değerli arkadaşlar. İlk
defa bu kadar büyük, bu kadar inanılmaz bir kaynak bir sefer de böyle bir iş
için, böyle bir felaket için bir hükûmet tarafından tahsis edilmiştir, ilk defa
ve bunun kesinlikle takdir edilmesi gerektiğine inanıyoruz. 2,5 katrilyon
liralık bir kaynak.
Bir
önemli özelliği daha var: İlave, ek kaynak ihtiyacı gerektirmeden yani yeni bir
ilave düzenleme yapmadan, yeni bir vergi ihdas etmeden, herhangi bir
vatandaşımıza, milletimize ilave bir finansal mali yük getirmeden bu yapıldı ve
yaklaşık şu ana kadar da Van depremi için, Van depreminde zarar gören
vatandaşlarımızın sıkıntılarının giderilmesi için harcanan para 1 milyar lirayı
aştı değerli arkadaşlar bu kadar kısa süre içerisinde.
Şimdi, bakın, eğer -hiç tereddüdünüz
olmasın- bu deprem daha iklim şartlarının, hava şartlarının müsait olduğu bir
dönemde olmuş olsaydı bugün bütün prefabrike konutları büyük oranda tamamlanmış
olacaktı, konteynerler tamamlanmış olacaktı. Kaynak
problemimiz yok, hepsi ihale aşamasına çıkmıştır, ihaleleri büyük oranda
yapılıyor ve eylül sonu ya da sonbahar itibarıyla da bütün ihtiyacı olan
vatandaşlarımızın Van’da kalıcı konutlarına kavuşturulacağı Hükûmetimiz
tarafından ifade edildi ve buna da uyulacaktır, bu yerine getirilecektir bütün
sıkıntılara rağmen yani zaman olarak, zaman sıkışıklığına rağmen, mevsimin
baskısına rağmen. Dolayısıyla…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Tenkit
ettiğimiz konu: Ne zaman? Dört ay oldu.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
Sonbaharda, ifade ettik bunu, sonbaharda. Yani şu anda eğer mevsim müsaade etse
bizim bir sıkıntımız yok, organizasyon açısından problemimiz yok, irade olarak
herhangi bir tereddüdümüz söz konusu değil ve kaynağımız da var, kaynak da
tahsis edilmiş Sayın Şandır, kaynak da verildi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama çadırda
yanıyor insanlar Sayın Canikli!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
Dolayısıyla mesele bu.
Bakın, şu anda konteyner sayısı kırk
bine yaklaştı ve sürekli bu rakam yükseliyor, her geçen gün yükseliyor. Tüm
Türkiye, konteyner üreten tüm firmalar buraya çalışıyor şu anda. Ülkenin
kapasitesi bu, bütün imkânlar zorlanıyor. Çünkü ödemede problem olmayınca,
kaynağınız, paranız varsa üretmek sorun değil ama bakın, sınırlandıran ne
biliyor musunuz? Türkiye'nin üretim kapasitesi. Hatta
dünyanın üretim… Tabii, onun nakli, vesaire zaman alıyor diğer ülkelerden getirdiğimiz
takdirde; onlar da devreye sokuldu, olabilecek ne varsa, bütün kanallar açık ve
kullanılıyor.
Değerli arkadaşlar, biraz önce “Neden
afet kapsamına alınmadı, afet bölgesi ilan edilmedi?” diye bir soru geldi.
Bakın, bunu da müteaddit kereler açıkladık, açıklamaları yapıldı. Yani
muhtemelen yeterli bilgi olmadığından böyle bir… Biraz önce yorum yapıldı;
bakın değerli arkadaşlar, afet bölgesi ilan edildiği andan itibaren çivi
çakamazsınız, yerleşim olmaz orada.
SIRRI SAKIK (Muş) – Çiviyi devlet çakar,
vatandaş çakmaz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – İzin
verin.
Bakın, Giresun, benim seçim bölgemle
ilgili de bir alanın afet bölgesi ilan edildiğini ve Rize’nin ilan edildiğini
ama Van’ın ilan edilmediğini ifade ettiler. O yeri çok iyi biliyorum, birkaç
defa gittim, gitmek durumunda kaldık çünkü vatandaşlarımızın çok yoğun
talepleri, eleştirileri vardı afet bölgesi ilan edildiği için bizi oraya davet
ettiler, ben de gittim, arkadaşlarımızla birlikte gittik. Talepler nedir
biliyor musunuz? O yerleri, toprakları afet bölgesi ilan edilen hemşehrilerimizin talebi şu: “Afet bölgesi özelliğini
buradan kaldırın, yani bu bölgeyi afet bölgesi olmaktan çıkartın.” Talepler bu,
aynen böyle. Neden biliyor musunuz? Çünkü, evleri var,
bahçeleri var, yapılaşma olmadığı için, onlar da orada oturmak istiyorlar,
“Burası bizim köyümüz, atalarımızın, babalarımızın yaşadığı yerler ve biz
orada…” Son derece dik bir arazi, toprak inanılmaz bir şekilde kaygan -zaten
gittiğimizde de kaymıştı- bu nedenle afet bölgesi ilan edilmiş. Afet bölgesi
ilan edilmesi ilave birtakım imkânlar, avantajlar sağlamıyor. Tam aksine,
yerleşime, yapılaşmaya tamamen kapatıyor. Yani şimdi, biraz önceki öneri yerine
getirilirse, siz Van’ın ve Erciş’in tamamının yerleşime kapatılmasını mı
öneriyorsunuz, bunu mu savunuyorsunuz? Bunu savunuyorsunuz daha doğrusu, bunun
teknik anlamı bu, yani söylediğinizin anlamı bu.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Ne alakası var
Sayın Canikli? Alakası yok.
SIRRI SAKIK (Muş) – Tersine, sizi
göreve davet ediyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Peki, afet
bölgesi ilan edildiği zaman başka bir avantajı var mı? Hiçbir avantajı yok. Bir
başka ifadeyle şöyle söyleyeyim: Sizin düşündüğünüz anlamdaki bütün imkânlar
sunulmuştur, vergi borçları ertelenmiştir -mücbir sebep çerçevesinde- banka
borçları, ne varsa aklınıza gelen bütün borçlar ertelenmiştir otomatik olarak,
hepsinin, tüm Van bölgesinin, Van’da zarar gören bütün iş adamlarının. Hatta
şimdi bir kanun tasarısı var, inşallah önümüzdeki günlerde görüşeceğiz. 6111
sayılı Kanun çerçevesinde yapılandırılan borçlar nedeniyle ödenmeyen taksitler
için yasalarda mücbir sebep öngörülmemiş. O yüzden onların o taksitlerinin de
ertelenmesine imkân sağlamak amacıyla bir kanun tasarısı gelecek, önümüzdeki
hafta görüşeceğiz.
Yani bu anlamda, yapılmayan, sağlanmayan,
Van’da deprem gören vatandaşlarıma hiçbir avantaj söz konusu değil, bütün
imkânlar sağlanmış, bütün avantajlar sağlanmış, her şey var, bir tanesi yok.
Dolayısıyla, yani öneri getirirken,
eleştiri getirirken değerli arkadaşlar, biraz bilerek konuşmakta fayda var.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Canikli,
başka illere gönderilenler gittikleri yerlerde sıkıntı yaşıyorlar, bunu da
bilin lütfen.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın, ben
bir şey söylemiyorum, ben sadece gerçek durumu anlatıyorum, yani reel şeyleri
söylüyorum. Ama sadece eleştirmek için, sadece siyasi olarak “Acaba zarar
verebilir miyiz, oradaki yapılan çalışmalardan Hükûmete -elbette görevimiz
olarak yapıyoruz biz bunu, oradan bir şeyler gelsin diye yapmıyoruz ama- bir
zarar verebilir miyiz?” diye siyasi amaçlı bir talepte bulunuyorsunuz. Amaç
odur çünkü, başka, afet bölgesi ilan etmek Van’da
yaşayan vatandaşlarımıza bir katkı sağlamıyor ki. Yani onların aleyhine bir
talebiniz olursa ancak Van’ın afet bölgesi ilan edilmesini istersiniz. Şu anda
o öneri, Van’da yaşayan kardeşlerimizi -Van’dan zarar gören kardeşlerimizin
lehine değil aleyhine- topraklarından kovmak anlamına gelir, oralardan
çıkartmak anlamına gelir. Afet bölgesi ilan edilmesi demek… Bu öneriyi getiren
arkadaşımız o bölgede, Van’da yaşayanların tamamının başka yerlere
gönderilmesini istiyor, oralarda iskân edilmemelerini istiyor. Bunun başka
hiçbir anlamı yok. Ben tabii böyle bir niyeti var mı bilemiyorum ama…
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Şimdi çıkar
açıklar niyetini!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …tahmin
ediyorum, yeterli bilgi olmadığından, bilgi eksikliğinden kaynaklandığını
düşünüyorum yani yoksa hiç kimsenin 100 binlerce insanın topraklarından
kovulması ya da sürülmesi gibi bir sonucu doğuracak Van bölgesinin ya da Van’ın
afet bölgesi ilan edilmesi gibi bir öneriyi getireceğine, öneriye sıcak
bakacağına açıkçası ben ihtimal vermiyorum.
Bakın, değerli arkadaşlar, tabii,
sorunlar elbette var yani biraz önce aktarmaya çalıştık. Bakın, yine ilk defa,
biliyorsunuz, kamu kuruluşlarına ait misafirhanelere yerleştirildi -sayıları
sanıyorum 40 bin civarında- Van’da depremden zarar gören vatandaşlarımız.
Onların çocuklarının tümünün eğitim sorunları çözülmüş durumda, hatta onlara
geçici iş de bulunuyor yani bu şekilde misafirhanelerde kalan vatandaşlarımızın
geçimlerini sağlamalarına, daha iyi şartlarda sağlamalarına imkân vermek
amacıyla geçici olarak iş de bulunuyor bulundukları bölgelerde çünkü orada
geçici olarak kalıyorlar, sonuç itibarıyla kalıcı konutları tamamlandığında
memleketlerine, Van’a dönecekler.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Günde elli tane
telefon geliyor Sayın Canikli, elli tane telefon geliyor bize.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Birkaç
cümleyle de Hatay’la ilgili… Amik Ovası’ndaki selden zarar gören bütün
vatandaşlarımıza biz de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Ama bakın,
değerli arkadaşlar, bugün Hatay’da yıllardan beri bir türlü hiçbir hükûmetin
hayata geçiremediği, ihale edemediği Reyhanlı Barajı’nın inşaatı devam ediyor.
Bizim dönemde ihalesi yapıldı, 2015’te tamamlanacak. Keza Karaçay Barajı,
inşaatı devam ediyor, 2014 yılında tamamlanacak. Suriye’yle yapılan Dostluk
Barajı’nda Türkiye tarafı olarak biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Tabii, öbür
tarafta sıkıntılar var, sıkıntıların kaynağını da biliyorsunuz. Onlar da
aşıldığında o taraf da taahhüdünü yerine getirecektir. Ayrıca Tahtaköprü Barajı ve Menzelet
Projesi de şu anda ihale aşamasında değerli arkadaşlar. Hatay’ın yıllardan beri
beklediği ama bir türlü gerçekleştirilemeyen 4 projeden 3 tanesinin inşaatı
devam ediyor, 1 tanesi de ihale aşamasında. Yani tamam, belki takdir
etmeyebilirsiniz ama en azından Hükûmetimiz, bu konuda kaynak aktarmasında ve
görevini yerine getirmesindeki hassasiyeti nedeniyle sanıyorum bir teşekkürü
hak ediyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.-
Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) -
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye… Şimdi oylamaya
sunayım. Yoklama istedi arkadaşlar.
ADİL KURT (Hakkâri) – Ben Sayın
Canikli’nin…
BAŞKAN – Tamam canım, daha bir yere
gitmiyoruz, buradayız. Müsaade buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) – Biz sizi üzmeyiz,
ne derseniz…
BAŞKAN – Hayır, üzme anlamında değil,
ayağa kalktılar, arkadaşları böyle bekletmeyelim. Elimi ayağımı birbirine
dolandırmayın.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşların
isimlerini tespit edeceğim: Sayın Hamzaçebi, Sayın Tezcan, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Akgöl, Sayın Tanal, Sayın Serindağ, Sayın
Kaleli, Sayın Nedret Akova, Sayın Cihaner, Sayın
Öğüt, Sayın Karaahmetoğlu, Sayın Topal, Sayın Öner, Sayın Fırat, Sayın Genç,
Sayın Dibek, Sayın Dudu, Sayın Demiröz, Sayın Özdemir, Sayın Gök.
Adlarını okuttuğum sayın üyelerin
yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
(Devam)
3.-
Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve arkadaşları
tarafından, ülkemizde önümüzdeki yıllarda yaşanabilecek olası bir deprem
felaketi öncesinde gerekli araştırmaların yapılarak, alınabilecek tedbirlerin,
çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin 31/1/2012
Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri reddedilmiştir.
Evet, Sayın Kurt...
ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Başkan,
Sayın Canikli deminki konuşmasında benim niyetimi sorgular nitelikte ifadeler
kullandı, bilgi yetersizliği, bilgisizlikle itham etti. Cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN - Aslında, ben hukukçu değilim
ama birbirinizi sorgulayacaksınız. Burada sadece hakaret, sataşma vesaire bu
konularla ilgilidir, yani öyledir mesele.
Buyurun, siz de cevap verilmesine
müsaade etmeyin lütfen, ona göre bir konuşma rica ediyorum.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin,
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ADİL KURT (Hakkâri) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Benim öyle cevap hakkı doğuracak bir
tarzım yok.
Ben deminki konuşmamda “Van’ın, Mayıs
1959 yılında bu ülkenin, bu ülke Parlamentosunun çıkarmış olduğu Afet Kanunu’na
göre afet bölgesi ilan edilmesi gerekir.” dedim. Eğer,
1959’dan günümüze kadar, Parlamentonun kabul ettiği bu yasanın bu ülkede
yaşayan insanların lehine bir sonuç doğurmadığını, bu ülkede yaşayan ve afete
maruz kalan insanlara aslında zarar veren bir kanun olduğunu fark edecek bir
akıllı çıkmamışsa ve sadece Sayın Canikli, siz bunu fark etmişseniz sanırım
altmış yılı, kırk yılı sorgulamak gerekiyor. Bakınız, bu bir çivi
meselesi, sadece Van halkına bu yönlü bir tesellinizden ibarettir, başka hiçbir
şey değil. Evet, halk oraya çivi çakmayacak, devlet oraya çivi çakmak
durumundadır, kanun o görevi, o sorumluluğu devlete veriyor. Siz de çok iyi
biliyorsunuz ki Van’ın zemini, yapılaşma alanı değişmek durumundadır. Eğer öyle
olmamış olsaydı TOKİ konutlarını Erek Dağı’nın eteklerine kaydırmış olmazdınız,
binaların yıkıldığı yerde konut yapardınız. Siz zaten kentin zeminini
değiştirdiniz, yerleşim alanını değiştirmek durumundasınız. Siz değil başka bir
hükûmet de olsa bunu yapmak durumundadır. Depreme elverişli bir yerde yeniden
yapılaşmaya izin vermek ne herhangi bir hükûmete ne de bir yerel yönetime
düşecek bir sorumluluk değildir.
Siz “Van’a çok şey yaptık.” diyorsunuz
“Çok şey yapıldı.” diyorsunuz ama Sayın Canikli, hatırlatmak isterim: Van
Belediyesine bugün bile İller Bankasından yapılan ödeneklerden yüzde 40 kesinti
yapılıyor. Depremin üzerinden neredeyse üç buçuk ay geçti, bu üç buçuk ayda
Van’a yapılan bütün ödeneklerde Van’ın ödenekleri kesildi. Niye bu ödenekler
kesildi? Bu ödenekler, bu borçlar, hangi dönemin borçlarıydı? “Siyasi mülahaza
konusu yapmak istemiyoruz.” diyorsunuz ama biz belediyeyi sizin döneminizden
180 trilyon borçla devraldık. Bu kesintiler de o dönemin kesintileridir. Bunu
da bir kenara bırakın, Kuşadası’ndaki vatandaşlarımız bugün de arıyor,
Aksaray’daki insanlarımız bugün de arıyor, oradaki mağduriyetlerini ifade
ediyorlar. Lütfen, kamplara yerleştirdiklerinize bari sahip çıkın.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından
alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Başkan, Afet Kanunu’nu…
BAŞKAN – Buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Şimdi, hayırlısıyla başladık,
vagon şeklinde gidiyoruz.
Hadi bakalım, buyurun.
2.-
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un,
Hükûmete sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, önce şunu
söyleyeyim: O Kanun’u akıllı insanlar çıkardı, teşekkür ediyoruz kendilerine.
Yani ne zaman çıktığını şu anda da bilmiyorum, hatırlamıyorum, çok da önemli
değil.
ADİL KURT (Hakkâri) – Söylüyoruz,
okumadıysanız okuyun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Neden
biliyor musunuz? Eğer bir bölgede yapılaşma olmaması gerekiyorsa teknik
nedenlerle, oraya elbette yapılaşma, iskân müsaadesi verilmemesi gerekir. Yani
bunun kurala bağlanmış olmasının, bunun yasa ile teminat altına alınmış
olmasının neresi yanlış değerli arkadaşlar? Burada bir yanlışlık yok, doğru.
Örneklerini biraz önce verdim, kendi ilimden başka yerlerde de var.
Şimdi, eğer şu anda TOKİ gerçekten
zemin olarak orada farklı noktalarda inşaatını yapıyor ama ilan ettiğiniz anda,
tek katlı evler de dâhil olmak üzere, çünkü deprem şartlarında onun teknik
gereklerini yerine getirdiğinizde bunu yapabilirsiniz yani deprem bölgesi bile
olsa yapabilirsiniz, yeter ki kurallara uymak şartıyla, inşaat kurallarına. O
zaman vatandaş kendi arsasına yapacağı yeri kullanma imkânına sahip olmayacak,
söylediğimiz bu ve hiçbir katkı da sağlamayacak yani orada depremden zarar
gören vatandaşlarımıza hiçbir katkı sağlamayacak. Dolayısıyla Kanun’un
getiriliş amacı bu; son derece akılcı, mantıklı bir düşünceyle uygulamaya
konulmuş, burada bir yanlışlık yok. Yanlışlık şu: Bu Kanun’u yani afetle ilgili
kanunu, afet bölgesi ilan edilmesini sanki insanların lehineymiş gibi aktarmak
ve bunu yapmayan Hükûmeti eleştirmek yanlış. Değerli arkadaşlar, yanlışlık
burada; o anlamda bir problem yok.
Hükûmetimiz doğrusunu yapıyor, o
Kanun’u çıkaranlar da doğru yapıyor, ondan yana en ufak bir problem yok.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Fırat, niçin girdiniz
sisteme?
SALİH FIRAT (Adıyaman) – Van depremiyle
ilgili son durumu açıklamak istiyorum.
BAŞKAN – Bugün ne usul, ne kural varsa
gitti ama yarın katiyen bunlara müsaade etmeyeceğim.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
9.-
Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın, Van’da vatandaşların hâlâ yazlık çadırlarda yaşadıklarına,
konteynerlere yerleştirilmediklerine ilişkin açıklaması
SALİH FIRAT (Adıyaman) – 21 Aralıkta
Van’a ziyarete gittiğimizde arkadaşlarımızla birlikte orada Van Valisiyle
görüşmüştük. 15 Ocakta çadırda yaşayan bütün insanların konteynerlere
yerleştirileceğini söylemişti bize. Onun üstünden yaklaşık olarak kırk beş gün
geçti ama hâlâ yaklaşık 30 bin insanımız, yurttaşımız yazlık çadırlarda
yaşıyor, yangınlarda çocukları ölüyor.
Ben Hükûmetten şunu istiyorum: Lütfen
bu konteynerleri çabuk bitirin, bir. Bir de bir gece sadece oturduğunuz
apartmanlarda kaloriferi yakmayın, o çadırda yaşayan insanların dramını bir
hatırlayın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Sakık,
buyurun.
10.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Van ilinde meydana
gelen deprem sonucu çadırda yaşayan vatandaşların yangın nedeniyle hayatlarını
kaybettiklerine ve Erciş, Patnos ve diğer ilçelerdeki üreticilerin
mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum.
Bugün tabii depremi konuşuyoruz burada.
Şimdi, deprem mağduru 70 bin insan çadırlarda yaşıyor ve her gün -bir sabah-
bir çadır yangınıyla uyanıyoruz ve insanlar hayatını kaybediyor.
Diğer bir boyutu da: Birkaç kez burada
gündeme getirdim -biraz önce bu işten sorumlu Sayın Başbakan Yardımcısı
oturuyordu, diliyorum buradadır- Erciş’te depremden dolayı insanlar bu sene
ürünlerini toplayamadılar, tarlada kaldı. Burada birkaç kez seslendirdik ama bu
işten sorumlu olan bakanlar bu mağduriyeti gidermediler. Eğer Sayın Başbakan
Yardımcısı buradaysa, o Erciş’teki, Patnos’taki ve diğer ilçelerdeki ürünlerin
sahipleri, hak sahipleri her gün bizi arıyorlar, bu konuda hassasiyet
gösterirlerse sevinirim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Kayatürk,
buyurun.
11.-
Van Milletvekili Burhan Kayatürk’ün, Van’ın kendi
merkezinden Erek Dağı’nın eteklerine doğru kaydırıldığı şeklindeki ifadenin
doğru olmadığına ve çadırlarda yaşayan vatandaşların hızlı bir şekilde konteynerlere
taşındığına ilişkin açıklaması
BURHAN KAYATÜRK (Van) – Sayın Başkan,
biraz önce bir sayın konuşmacımız burada Van’ın kendi merkezinden Erek Dağı’nın
eteklerine doğru kaydırıldığını söyledi, böyle bir şey doğru değildir;
birincisi.
İkincisi: Evet, şu anda çadırlarda
Vanlı hemşehrilerimiz yaşamakta ancak onlar hızlı bir
şekilde çadırlardan konteynerlere taşınmakta. Van’a gelecek 30 bin konteynerin
24 bin tanesi bölgeye ulaştırılmış ve geri kalanı da hızlı bir şekilde
ulaştırılıyor.
Bunu ben söylemek istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisi İç Tüzük’ün
52’nci maddesine aykırıdır. Uygun görürseniz açıklayayım efendim.
Şimdi efendim, İç Tüzük’ün
52’nci maddesine göre bir kanun tasarısı veya teklifinin…
BAŞKAN – Sayın Genç, önce bir okutayım, ondan sonra
konuşalım sizinle.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, okutmayın
çünkü şöyle: İç Tüzük’ün 52’nci maddesine göre bir
kanun tasarısı veya teklifi, komisyondan gelen raporlar kırk sekiz saat
geçmeden gündeme alınamaz ancak alınabilmesi için Hükûmet ve esas komisyonun
bunu önermesi lazım. Burada öneriyi yapan AKP grup başkan
vekilleri.
52’nci maddeyi bir okursanız, bir
bakarsanız Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Tamam.
KAMER GENÇ (Tunceli) - İç Tüzük çok
açık efendim.
BAŞKAN – Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim?
BAŞKAN – Şimdi, bu 52’nci maddedeki
hükmün bugüne kadar genellikle uygulandığı hâli 49’uncu maddedeki Başkanlıkça…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım,
49’uncu maddedeki gündemdeki kanun tasarı ve teklifleri. Bu daha gündeme
girmemiş. Onun için arkadaşlar yanlış yorumluyorlar. 52’nci madde çok açık
efendim, kırk sekiz saat geçmeden gündeme alınması ve ilk sıralara alınmasını
esas komisyon ve hükûmet ister, grup başkan vekili isteyemez.
BAŞKAN – Şimdiye kadar hep böyle
uygulanmış Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bana göre,
arkadaşlar yanlış hatırlıyorlar, 49’uncu maddedeki şey, gündeme girmiş yani
8’inci bentteki işlerin bir önceliğe alınması Başkanlığın lüzum görmesi hâlinde
Danışma Kurulunda ama burada tamamen, kırk sekiz saat geçmemiş, gündemde değil.
8’inci bentteki…
BAŞKAN – Anladım.
KAMER GENÇ (Tunceli) – O bakımdan,
Sayın Başkanım, bence, bugün okutmayın, yarına getirsinler efendim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Başkanım, bugüne kadar…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bugüne kadar
böyle bir şey yok.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – …İç Tüzük
değişiklikleri de dâhil olmak üzere hepsi 49’uncu madde çerçevesinde, biraz
önce de söylediğiniz gibi…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu, 49’uncu
maddeye girmemiş daha.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – …hayata
geçirilmiş ve uygulanmıştır.
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Hayır, hayır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bugüne
kadar bir tane istisnası yoktur ve 49’uncu madde çerçevesinde bugüne kadar
olduğu gibi aynı şekilde işleme alınması gerekir Sayın Başkan.
BAŞKAN – Evet, grup önerisi üzerinde
lehte, aleyhte usul tartışması şeklinde görüşme yapılmaktadır. İddia edilen
husus da bu görüşmede değerlendirilebilecek niteliktedir.
Şimdi grup önerisini okutuyorum…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
evvela okutmadan…
BAŞKAN – Efendim…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, izninizle.
BAŞKAN – Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Şimdi Sayın Kamer Genç bir görüş ifade etti. Sayın Canikli yapmış olduğu
açıklamada İç Tüzük’ün herhangi bir maddesine
dayanarak bir yorumda bulunmadı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çok net olarak
49’uncu maddeye göre diyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Şimdi, ilgili madde gayet açık, kırk sekiz saat geçmeden, komisyonlardan geçmiş
olan herhangi bir metin Genel Kurulda görüşülemez. Görüşülebilmesi için esas
komisyonun veya Hükûmetin gerekçeli bir şekilde Genel Kuruldan talep etmesi
gerekir. Şimdi, bunun karşılığında Sayın Canikli yapmış olduğu açıklamada bu
maddenin hukuki gerekçelerini açıklamak değil, buna değinmiyor, tam tersine
“Bugüne kadar böyle uygulanıyor.”
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) -
Açıklayayım Sayın Başkan, isterseniz ben.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani
kötü emsal emsal olmaz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hayır,
kötü falan değil.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Yanlış uygulama.
BAŞKAN – Birleşime on dakika ara
vereceğim.
Sayın grup başkan vekillerini arkaya
davet ediyorum.
Kapanma
Saati: 18.03
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 18.39
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 58’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Şimdi, önce okutacağım, neye
itiraz ettiğinizi dinleyeceğim, ondan sonra devamını getireceğiz.
Okutuyorum:
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
(Devam)
4.-
Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma, gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; 156 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi’nin, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler
hâlinde görüşülmesine; (11/7) esas numaralı gensoru önergesinin, gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Şubat 2012 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
31/1/2012
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı’na
Danışma Kurulu'nun 31.01.2012 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Nurettin
Canikli
Giresun
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
67,
100, 119 ve 98 Sıra Sayılı kanun tasarılarının Gündemin, "Kanun Tasarısı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" Kısmının 3 üncü, 4
üncü, 5 inci ve 6 ncı sıralarına, bastırılarak
dağıtılan 156 Sıra Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin ise 48 saat geçmeden bu kısmın 2 nci sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre
teselsül ettirilmesi,
156 Sıra Sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin İçtüzüğün
91. maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki
cetveldeki şekliyle olması,
(11/7) Esas numaralı gensoru
önergesinin Genel Kurulun 2 Şubat 2012 Perşembe günkü gündemin "Özel
Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına alınması, Anayasanın 99 uncu maddesi
gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin aynı günkü
Birleşimde yapılması,
Genel Kurulun;
31 Ocak 2012 Salı günkü (Bugün)
birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesi ve 137 Sıra Sayılı kanun tasarısının
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
1 Şubat 2012 Çarşamba günkü
birleşiminde 156 Sıra Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
2 Şubat 2012 Perşembe günkü
birleşiminde 67 Sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar,
çalışmalarını
sürdürmesi,
67 Sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin 2 Şubat 2012 Perşembe günkü birleşimde tamamlanamaması halinde
Genel kurulun; Haftalık çalışma günlerinin dışında 3 Şubat 2012 Cuma günü saat 14:00'te toplanması ve bu birleşimde "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan 67 Sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarına
devam etmesi,
Yukarıda belirtilen birleşimlerde gece 24:00'de günlük programların tamamlanamaması halinde günlük
programların tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesi,
Önerilmiştir.
156 Sıra Sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi
(2/242)
Bölümler Bölüm Maddeleri Bölümdeki
Madde Sayısı
1. Bölüm 1 ila 9 uncu maddeler 9
2. Bölüm 10 ila 18 inci maddeler 9
Toplam Madde Sayısı 18
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi
okuttuğum Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin İç Tüzük’ün
52’nci maddesine aykırı olduğu yönünde usul tartışma talebi vardır.
Lehte ve aleyhte ikişer kişiye söz
vereceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Aleyhte...
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Lehte...
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aleyhte...
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Lehte...
BAŞKAN – Sayın Kamer Genç aleyhte,
Sayın Şandır lehte, Sayın Kaplan aleyhte, Sayın Canikli lehte.
Aleyhte ilk söz Sayın Genç’e aittir.
Buyurun Sayın Genç. (CHP sıralarından
alkışlar)
IX.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisinin, 156 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi’nin,
dağıtımından itibaren kırk sekiz saat geçmeden gündeme alınmasını içeren grup
önerisinin İç Tüzük’ün 52’nci maddesine aykırı olduğu
gerekçesiyle Başkanlığın tutumu hakkında
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, şu İç
Tüzük. İç Tüzük, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma usullerini belirleyen
temel bir kuraldır. Bu İç Tüzük’ü yaptığımıza göre
buna riayet etmemiz lazım. Bu, Anayasa hükmünde olan bir kuraldır. Biz de
milletvekili olarak göreve başladığımız zaman işte Anayasa’ya, hukuka sadakat
göstereceğimize dair namusumuz ve şerefimiz üzerine yemin ettik.
Şimdi diyor ki: “Genel Kurulda
bekletilme süresi. Madde 52: Genel Kurula sevk edilen bir komisyon raporu veya
herhangi bir metin, aksine karar alınmadıkça dağıtımı tarihinden itibaren kırk
sekiz saat geçmeden görüşülemez.” Açık, net görüşülemez. “Bu süre geçmeden
gündeme alınması, gündemdeki kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan
gelen diğer işlerden birine öncelik verilerek bu kısmın ilk sırasına
geçirilmesi, Hükümet veya esas komisyon tarafından gerekçeli olarak Genel
Kuruldan istenebilir.” Kim? Hükûmet ve esas komisyon.
Şimdi AKP’nin getirdiği grup önerisinde
bu görüşülüyor. Arkadaşlar, bunun 49’uncu maddeyle ilgisi yok. 49’uncu maddede
gündem belirlenirken 8’inci sırasında kanun tasarı ve teklifleri ve oradaki bir
fıkrada diyor ki: “Başkanlığın lüzum görmesi hâlinde Danışma Kurulunun
önerisiyle bu kanun teklif ve tasarılarının sırası görüşülebilir.” Buradaki
incelik şu: Evvela kırk sekiz saat, görüşülmeden bunun gündeme alınması lazım.
Bunu kim teklif edecek? Esas komisyon ve hükûmet teklif edecek. Burada grup
teklif edemez. Ha, hükûmetin bu teklifi olduktan sonra iş 49’uncu maddeye girer
ve orada sırası değiştirilebilir. Ama, maalesef bu
kadar açık, net bir İç Tüzük hükmünün, bunun dahi uygulanmaması hayret verici
bir şey arkadaşlar.
Yani bugüne kadar, maalesef, Meclis Başkanı
özellikle Sayın Cemil Çiçek olduktan sonra soru önergelerini veriyoruz, diyor
ki: “Soru önergelerinizde kaba ve yaralayıcı söz var.” Geri gönderiyor. Ya,
diyorum ki, gönderiyorum soru önergemi, bunun hangi sözü kaba ve yaralayıcı?
“Yok, efendim, ben böyle takdir ettim.” Gensoruyu geri çeviriyor. Sayın
milletvekilleri, gensorunun özelliği, kimin karar vereceği Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yetkisi içinde. Anayasa’nın 99’uncu maddesinde gensoruyu müzakere
etme, gündeme alıp almama konusunda karar verme yetkisi Türkiye Büyük Millet
Meclisine aittir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisini Meclis Başkanı gasbedemez ki. Meclis Başkanı, burada, AKP’ye işte, sözlü
sorular sorulmasın, ondan sonra, gensoru verilmesin diye âdeta bir ön karakol
görevini görüyor, böyle bir şey olmaz.
Tayyip Erdoğan bir konuşmasında Sayın
Genel Başkanımıza, Kemal Bey’e diyor ki: “Yahu, ben senin o kirli alnından
öpmem çünkü senin dudakların, alnın lanetlidir.” Ben de bir soru önergesi
veriyorum, diyorum ki: “Tayyip Bey, bir insanın organlarının lanetli olup
olmadığını sen nereden… Nerede tahsil yaptın? Yani nasıl anlıyorsun bir söyle
de biz de gidelim orada bir tahsil yapalım hele senin organların nasıl diye?”
Şimdi, bu benim hakkım değil mi arkadaşlar? Meclis Başkanı tutuyor, efendim,
benim bu soru önergeme diyor ki: “Kaba ve yaralayıcı söz.” Arkadaşlar, burada
kaba ve yaralayıcı söz var mı? Tayyip Bey, “Senin, efendim, şuran lanetlidir,
ben öpmem.” diyor. İyi de ama biz de öğrenelim bu lanetli olup olmadığını.
Nereden öğreneceğiz.?
Soru önergelerimizde -soru önergesini
veriyoruz- Çankaya’daki Abdullah Bey’in masraflarını soruyoruz. Kimi yanında
götürüyor, kimi götürmüyor milletvekilleri? Şimdi Katar’a gitti, kimleri
yanında götürdü? Meclis Başkanı bize cevap veriyor “Efendim, Cumhurbaşkanına
soru soramazsınız.” diyor. Yahu, ben Cumhurbaşkanına sormuyorum ki, Başbakana
soruyorum. Anayasa’mızın 8’inci maddesinde “Yürütme görevi ve yetkisi,
Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluna aittir.” diyor. Yine 105’inci maddesinde
diyor ki: “Cumhurbaşkanının tek başına imzalamadığı konularda ilgili bakan ve
Başbakan sorumludur.”
Peki, Çankaya Köşkü’nde oturan zevatın
yaptıkları masrafları, yaptıkları harcamaları, giriştikleri tasarrufları kime
soracağız? Dolayısıyla, Hükûmete soru soracağız. Yani âdeta burada getirilen İç
Tüzük değişikliğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisini susturuyorsunuz. Soru
sormayı kaldırıyorsunuz, cevaplamayı kaldırıyorsunuz, birçok şeyleri… Yarın
onları dile getireceğiz.
Onun için, Sayın Başkandan ben
özellikle rica ediyorum, bu kadar açık, net bir İç Tüzük hükmü varken, Sayın
Başkan, yani artık adaletinizin bu kadar keyfî yorumlamaya götürmemesi lazım.
İç Tüzük hükmü çok açık. Bugüne kadar hatalı yapılmışsa, hatadan dönmek bir
fazilet gereğidir. Onun için, bana göre bu fazilete dönün ve AKP’nin önerisini
işleme koymayın, yarına getirsinler efendim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.
Lehinde Mersin Milletvekili Sayın
Mehmet Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; her salı günü Genel Kurulumuzun çalışma programı ve
süreleri işte bu tartışmalarla ortaya çıkar. Aslında dört partinin grup başkan
vekilleri uzlaşarak, kendi aramızda, hem çalışma süresini hem görüşeceğimiz
konuların sıralamasını yapsak, milleti meşgul etmesek, sayın
milletvekillerimizi meşgul etmesek daha iyi değil mi?
Değerli arkadaşlar, halkımız bizden
çözüm bekliyor. Bakın, bu tartışmadan sonra “çek mağdurları”
diye tanımladığımız, toplumda bir yaraya dönüşen, iki yönlü, aslında çok yönlü
bir konuyu tartışacağız, konuşacağız ve bunu arzu ederim ki toplumun önünde
konuşsaydık, televizyon yayını devam ederken konuşabilseydik, ama şimdi, kendi
yanlışımızın üzerinden bir tartışmaya kaldık ve Başkanlığın tutumu hakkında da
bir usul tartışması açıp lehte, aleyhte konuşmak gibi gerçekten anlamsız,
faydasız, bana göre bize de yakışmayan… Her birimiz, bu konuda, İç Tüzük’ün tüm derinliklerini, tüm uygulamalarını bilen
insanlarız, öyle bir sonuca hakkımız yok, bu ülkeyi, bu toplumu böyle bir
sonuçla muhatap etmeye hakkımız yok.
Sayın
Genç’in söylediği, İç Tüzük 49 ve 52’nci madde uygulamalarında bugüne kadar
teamül hâline gelen, bir anlamda kural hâline gelen bir uygulamaya, bugün, İç Tüzük’ün 52’nci maddesinin lafzı ortaya konularak itiraz
ediliyor ve deniliyor ki: “Bugün AKP’nin getirdiği grup önerisinde İç Tüzük’ün görüşülmesinin karara bağlanması İç Tüzük’ün 52’nci maddesine göre aykırıdır.” Doğru
olabilir. Benim kanaatime göre de İç Tüzük’ün lafzına
göre yani 52’nci maddeye göre, bugün, kırk sekiz saat beklemeden, bir grubun,
iktidar partisi grubunun teklifiyle burada gündem belirleyemeyiz, komisyonun
veya Hükûmetin teklif etmesi lazım. Kanunun lafzı çok açık. Ama
bugüne kadar -Sayın Canikli oraya klasörleri getirdi- böyle uygulanmamış, grup
başkan vekillerinin imzasıyla kırk saat beklemeden görüşülmeyi Danışma
Kurulunda karar altına almışız. İç Tüzük 52’ye göre aykırı ama yapmışız.
Şimdi, bugün eğer itiraz ediliyorsa bu
yanlışı yok sayarak, İç Tüzük’ün bu maddesini göz
göre göre ihlal etmemiz hukuk dışı bir davranış olur. Buna mecburiyetimiz yok.
Bizim teklifimiz şu, biz diyoruz ki: Gelin, kırk sekiz saat bekleme yarın sabah
itibarıyla doluyor, bugün yine AKP’nin grup önerisini görüşelim çünkü görüşemezsek,
birazdan sözlü sorulara geçmemiz lazım, geçen haftanın Danışma Kurulu kararıyla
yürümemiz lazım. Eğer Çek Yasası’nı görüşeceksek ki Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz, Çek Yasası’nın bugün görüşülmesini ve bir tek insanımızın bile,
işte tutuklanma korkusuyla, takibe düşmek veya idari takip gibi endişeler
içerisinde bir gece dahi geçirmesine gönlümüz elvermiyor. Bu Çek Yasası’nı
bugün bitirelim, bu sorunu bir hukuki çözüme kavuşturalım. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, bu meselenin geciktirilmeden buraya getirilmesini ve
çıkartılmasını ısrarla biz istedik; bu kürsülerden çok konuştuk “Getirin şu Çek
Yasası’nı konuşalım.” diye. Ee, bugün Çek Yasası’nı
konuşabilmek için bu tartışmanın bitirilmesi lazım.
Bu anlamda şunu söylüyoruz, teklifimiz
şudur: İktidar partisi grubu getirdiği grup önerisindeki İç Tüzük’le
ilgili teklifi çıkartsın, diğer hususları oylayalım. Ondan sonra, bugün
bitimine kadar Çek Yasası’nı çıkartalım ve herkes bir rahata kavuşsun. Sonra da
yarın yeni bir Danışma Kurulu kararıyla, İç Tüzük’ü,
kırk sekiz saat de dolacağı, için gündeme alalım ve yarından itibaren görüşmeye
başlayalım. Zaten şimdi de teklifiniz yarın görüşülmek üzere. Değişen bir şey
yok yani kör inadımızla, birbirimizle akıl yarıştırarak, aman işte, bu işi
Cumhuriyet Halk Partisi söyledi diye inatlaşarak Meclisi germeye gerek yok.
Siz iktidarsınız… Siz iktidarsınız; bu
ülkeyi yönetme sorumluluğu, bu Meclisi çalıştırma sorumluluğu herkesten önce
size aittir. Bu gerginliğe gerek yok. Bu gerginliğin çözümü, İç Tüzük’le ilgili grup önerisini yarın getirin, yarın alalım;
zaten yarın görüşeceğiz. Bugün Çek Yasası’nın görüşülmesine başlayayım ve bu
gece bitirelim. Bu sorunu, bu toplumsal sorunu bütünüyle çözmüş olalım diyorum.
Meclis Başkanının tavrının lehinde söz
aldım, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Aleyhte Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan. (BDP sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; aslında İç Tüzük’e göre
usulen öyle geçiyor ama Başkanlık tutumundan öte İç Tüzük hükümlerinin
uygulanması nedeniyle söz aldık ve sabah Danışma Kurulu vardı. İç Tüzük 19’a
göre gittik, anlaşma olmadı dört grup arasında. Her grubun da önerisi vardı.
AK PARTİ’nin
önerisi konusunda iki aleyhte söz oluyor, iki de lehte söz oluyor. MHP ve CHP
aleyhte sözleri aldığı için bize söz kalmadı. Kalmış olsaydı, bu hataya dikkat
çekme şansımız olurdu çünkü Meclis gündemi, İç Tüzük 49’a göre, belli oluyor ve
gördüğünüz şu kırmızı gündemde, gündemde olan bütün konular yazar. İşte,
bunların içinde İç Tüzük yok -yani 156 olarak şimdi gündeme alınması, önerinin
içinde var- Çek Kanunu var, çek görüşülecek ama İç Tüzük görüşmesi yok çünkü
bugün raporu indirildi. Şimdi, bugün raporu indirildi ve… Sayın Genç haklı,
tecrübe konuşuyor burada. Yani, burada 52’nci maddeyi okumak için hukuk
fakültesi okumaya gerek yok yani hukuk nosyonuna da
gerek yok, yedi yaşında ilkokul birinci sınıf talebelerini alıp soralım, “Kırk
sekiz saat geçmeden bu kanun görüşülür mü, görüşülmez mi?” bu sorunu çözeriz.
Koskoca Meclisin bununla zaman kaybetmesini anlamış değilim.
Şimdi, gündemde yok. Bakın, kırk sekiz
saat olmadı, on iki saat bile olmadı. Yani, bugün basıldı, matbaadan çıktı,
Anayasa Komisyonunun raporuyla beraber, yeni yeni, o da grup başkan vekili
olduğumuz için, acele bize geldi. Şimdi, yarın bunu görüşeceğiz. Nasıl
görüşeceksiniz, kırk saat geçmemiş? Yani, bir zaman konusunda arkadaşlar, zaman
konusunda bu kadar aceleci davranmayı da anlamış değilim.
Bakın, 73’te bu İç Tüzük yapılmış ve
bugüne kadar kaç hükûmet geçti, 12 Eylül, Kenan Evren bile, darbe yaptı, Kenan
Evren bile bu İç Tüzük’ün birçok noktasına
dokunmamış. 2000’de -2001 yılında mı, 2000 yılında mı tam, kesin tarihini
bilmiyorum, Fazilet Partililer vardır içinizde- bir İç Tüzük tartışması burada
yaşandı. O günlerin acı sayfalarını aralamak istemiyoruz. O gün Fazilet Partisi
bu kürsüyü işgal etmişti -farkında mısınız arkadaşlar- “Muhalefetin sesini
kısıyorsunuz.” diye.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Milletvekili
öldü, milletvekili.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Şıhanlıoğlu, rahmetli milletvekili o tartışmalarda burada
öldü. Bazı adımları atarken dikkatli olmak lazım ve dün ne söylediklerinizi de
Meclis tutanaklarından bütün milletvekili arkadaşlarımızın çıkarıp okumasını
öneriyorum. Ben, sizi burada Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına biraz demokrat olmaya davet edeceğim, şunun için edeceğim: Geçmiş dönem
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı dört konuda, dört parti grubundan uzlaşma
istedi, “Komisyon kuralım.” dedi, yeni Anayasa için istedi, demokratikleşme
için istedi, siyasi partiler ve seçim kanunları için istedi ve bu İç Tüzük için
istedi. Bir tekine “Evet.” denildi, İç Tüzük Komisyonu kuruldu, dört
parti bunun üzerinde iki yıl çalıştı ve mükemmel bir İç Tüzük taslağı var.
Şimdi, bu ortak çalışmayı, Meclisin ortak iradesini yok sayarak, hiçbir şey
olmamış gibi davranarak, arkadaşlar, “Burada tek başıma İç Tüzük yaparım,
çoğunluğum, bildiğimi okurum.” derseniz; olmuyor, olmuyor. Olmuyor, çünkü
sıkıntı oluyor. Sizin yaptıklarınızı başkaları da yapar, sizin söylediklerinizi
başkaları da söyler ve çok gereksiz tartışmalara boğulur Meclis.
Doğrusu şudur: Bunu unutun bugün, yok
sayın, batıl sayın, 30 Şubatta gün verdiğinizi düşünün, maddi hata yaptığınızı,
yarın bir Danışma Kurulu getirin, çok geç değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - Yarın da
mevcut sözleşmeleri görüşürüz, hatta bugün sözlü soruları da yapmadınız, onları
da koyarsınız, öbür gün de gensoruyla İç Tüzük’ü
konuşuruz. Bu kadar basit.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Lehte Giresun Milletvekili Sayın
Nurettin Canikli.
Buyurun Sayın Canikli. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İç Tüzük, 1973 yılında yürürlüğe girdi
bu İç Tüzük ve o tarihten bugüne kadar bilaistisna bütün hükûmetler 49’uncu
madde çerçevesinde şu anda bizim uyguladığımız gibi uyguladı.
KAMER GENÇ (Tunceli) – 52, 52… 49’la
ilgisi yok.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) –
Dinle, dinle! 52’ye gelecek.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – 49’uncu
madde çerçevesinde uyguladı. Bir tane istisnası yok. Bir sabredin söyleyeceğim
şimdi.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yahu doğrusunu
söyle de…
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Değerli
arkadaşlar, bu uygulamayı biz başlatmadık, onu da söyleyeyim. Yani 49’uncu
maddenin çok açık bir şekilde Danışma Kuruluna gündemin sırasını belirleme
yetkisi verdiği şeklindeki uygulamayı ya da yorumu -açık aslında yoruma da
gerek yok- biz başlatmadık. Bizden önceki bütün hükûmetlerde, bu İç Tüzük’ün yürürlükte olduğu dönemde bütün hükûmetler tarafından
da uygulandı.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Yanlışı kabul mü edelim?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yani,
yanlış değil. Bakın, çok doğru olarak yorumlanmış, çok doğru olarak uygulanmış
bugüne kadar. Onda hiçbir problem yok.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Hukuki mi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yani,
bizden önce uygulayanlar da, MHP’si, CHP’si kim varsa yani hiç önemli değil,
hepsi bu şekilde uygulamış; istisnasız bir şekilde hepsi ve bizim dönemde de,
daha da önemlisi bizim dönemde de…
Hatta 52’nci maddede, esas komisyona ve
hükûmete bir yetki verilmektedir. Yani esas komisyon ve hükûmet kırk sekiz saat
beklemeden gerekçe olarak bildirirse beklenmez ve ona göre görüşülür. Fakat
bugüne kadar hükûmet ve esas komisyon bu yetkisini hiç kullanmamış, hiç kullanmamış.
Ama bütün kırk sekiz saat beklemeden yapılan görüşmeler hep 49’uncu maddeye
göre yapılmış. Çünkü neden biliyor musunuz? Bakın, kaçırılan nokta şu: 49’uncu
madde, Danışma Kuruluna böyle bir yetki veriyor. Yani, üçlü bir sistem var. 49
ve 52’nci maddeler Danışma Kuruluna, hükümete, esas komisyona kırk sekiz saat
beklemeden görüşme yetkisi veriyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yok öyle bir
şey.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yok.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Aynen
öyle, bakın. Biz de…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Nerede
yazıyor?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Çünkü çok
açık. Okuduğunuz zaman, ben zaman kaybetmemek için okumuyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – İlkokuldan 5
çocuk getirelim, soralım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – İzin
verin, lütfen…
Bakın, 49’uncu madde diyor ki:
“Gündem.” Gündeme gelmiş mi? Gelmiş, sıra sayısı almış, 156; ondan yana problem
yok, gündeme gelmiş.
8’inci fıkrası: “Kanun Tasarı ve
Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler.” Ne yapıyor bunu? Danışma
Kurulu ile bunun sırası belirleniyor değerli arkadaşlar. Yani görüşme sırası
belirleniyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sıraya girmiş
mi, sıraya?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Çok açık,
özel, net, tartışmasız bir yetki. Bu yetki kime veriliyor? Danışma Kuruluna
veriliyor ve bu nedenle, zaten bugüne kadar Hükûmet ve esas komisyon 52’nci
maddede aldıkları o yetkiyi kullanmamışlar, Danışma Kurulu kullanmış bugüne
kadar. Esasında, baktığınız zaman, iktidarların işine gelen 52’nci maddedeki
yetkiyi kullanmak, hiç Danışma Kuruluna falan gerek yok. Hükûmet bir talepte
bulunur…
KAMER GENÇ (Tunceli) – E, bulunsun!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …esas
komisyon bir talepte bulunur, Danışma Kuruluna gerek olmadan, kırk sekiz saat
de beklemeden hemen görüşür, kural bu.
KAMER GENÇ (Tunceli) – E, tamam.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
Kullanmamışlar bu yetkiyi. Biz zorla hükûmetlere, hükûmete, esas komisyona
silah zoruyla bu yetkiyi kullandıramayız ki ama bu yetki bir de Danışma
Kuruluna verilmiş. Biz de Danışma Kuruluna verilen yetkiyi kullanmışız. Sadece
biz kullanmamışız değerli arkadaşlar, bizden önce hepsi kullanmış. Altında
birlikte aldığımız kararlar var. Bunları okuyacağım, kusura bakmayın. Sayın Şandır’ın da imzası var, Sayın Hamzaçebi’nin de imzası var,
bütün grup başkan vekillerinin, BDP grup başkan vekillerinin imzası var.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hani, çıkarın
bir tane!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Sizin
değil, önceki, Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Eskiler de
kabulümüz, bir tane çıkarın.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın,
mesela ilk açtığımı okuyayım yani…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Kardeşim,
getirin böyle bir öneri getirin. Gündemden çektik ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Aynı
şekilde kırk sekiz saat beklemeden görüşülmesi önerilmiş, birlikte mutabakata
varmışız dört grup, altına imza atmışız grup başkan vekilleri, aynı şekilde
yapmışız. Bu doğru, o zamanki yani yapılan bugüne kadarki tüm işlemler doğru,
sayısız örnekleri var. İstisnasız bütün grup başkan vekilleri…
ALİM
IŞIK (Kütahya) – O konuda mutabakat var mı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şeyi
araştıramadım, acaba yani Sayın Genç’in daha önce Meclis Başkan Vekilliği
yaptığı dönemde bu uygulama var mıydı, onu açıkçası tam zamanımız olmadığı için
araştıramadım.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yok, yok öyle
bir şey yok.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bilmiyorum
yani var mı yok mu bilmiyorum ama 1973’ten sonraki tüm uygulamalarda olduğu
için belki o dönemden sonra varsa olabilir diye bakmak istedik ama tabii
toparlayamadık bu bilgileri.
Dolayısıyla arkadaşlar, bakın, şu anda
yapılan çok net bir şekilde yani bugüne kadar yapılanlar İç Tüzük’e,
49’uncu maddeye açıkça uygundur, en ufak bir sorun yoktur. Yetki Danışma
Kurulunundur 49’uncu madde çerçevesinde, ilave yetki de hükûmet ve esas
komisyona da verilmiştir. İlave olarak yani üç organa verilmiştir ya da üç
kişiye diyelim verilmiştir: Danışma Kurulu, hükûmet ya da esas komisyon.
Hükûmet ve esas komisyon kullanmamış bugüne kadar, bizden önceki dönemde de
kullanmamış, hep Danışma Kurulu marifetiyle gelmiş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bundan sonra
kullanılmayacağı anlamına gelmez.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ha, bunun
da bir mantığı var değerli arkadaşlar. Doğru bir mantık. Neden biliyor musunuz?
Çünkü gündemle ilgili olarak bütün siyasi parti grupları bu vesileyle bir araya
gelsinler, toplansınlar Meclis Başkanımız riyasetinde, konuşsunlar,
değerlendirsinler ve mümkün olduğu kadar mutabakatı sağlamaya çalışsınlar yani
o da son derece doğal. Aksi hâlde hükûmet bunu yapabilir, hiç Danışma Kuruluna
gerek olmadan, toplama ihtiyacı içerisinde olmadan bunu hükûmet yapabilir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hükûmet
yapamaz!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – 52’nci
maddeye göre yapıyor, ondan yana problem yok ve esas komisyon da yapıyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – 181’inci
maddeye göre İç Tüzük’ü hükûmet getiremez.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Danışma
Kuruluna falan da gerek yok, talep ediyor milletvekilleri açısından ve bu
şekilde yapıyor. Dolayısıyla, bugüne kadarki uygulamalar doğrudur ve bundan
sonra da 49’uncu madde çerçevesinde yapılacak uygulamalar doğrudur. Bunda
herhangi bir problem yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – İç Tüzük’e uygun öneri getir de.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın
Başkanım, Sayın Canikli, benim soy ismimi de anarak bir yanlış yönlendirme
yaptı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Sayın Şandır
imza attı.” dedi Sayın Başkan, bir şey söylemedi ki.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bir şey
demedim efendim ben, sataşmadım.
BAŞKAN – Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
daha önce biz bu konuda bir tekliflerini geri çektirdik AKP’lilerin. Eğer 70’i
incelerseniz…
BAŞKAN – Sayın Genç, 19/04/2010
tarihli 88’inci Birleşimde benzer bir şey yapılmış, Başkanın tutumunda bir
değişiklik olmamış.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Şandır.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli’nin, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, çok
teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, yani bilmeyene
bilenlerin doğru bilgi vermek gibi bir sorumluluğu vardır. İşimize geldiği gibi
doğrunun yarısını söylemek yakışmaz, doğru olmaz. Doğruyu saklamak da bizim
inancımıza göre zulümdür, zulümse çok ağır bir cezayı gerektirir.
Şimdi, bakın Sayın Canikli, bu kitabı
siz de okuyorsunuz, ben de okuyorum. Bizim, Danışma Kurulunda 49’a göre sıra
belirleme yetkimiz bu gündeme alınanlar arasında mümkündür.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Gündemde,
sıra sayısı almış.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sıra
sayısını almış.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Gündemde
değil. Eğer gündemde olsa…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sıra
sayısını almış Sayın Şandır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Buraya
yansıma şartı yok.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bakın,
efendim, gündemde olsa…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Şandır, zulüm yapmayın, sıra sayısı almış.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Dinleyiniz.
Gündemde olsa “Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” bölümünde sıraya girerdi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Şandır, İnternet’te var.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Burada sıraya
girenlerin de Danışma Kurulu kararıyla burada sıraya girebilmesi için kırk
sekiz saatin geçmesi lazım. Kırk sekiz saat geçmeden, bu, gündeme girmez. Sıra numarası alması ayrı bir hadise.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Niye
alıyor sıra numarası?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Matbaadan
çıkarken sıra numarası alır, kırk sekiz saat geçtikten sonra da burada sıraya
girer. Buraya sıraya girenlerin 49’a göre Danışma Kurulunda sıralaması belli olur.
İç Tüzük budur, İç Tüzük uygulaması budur. Bunun istisnası nedir? 52’nci madde.
Eğer 52’nci maddede, komisyon veya hükûmet sıraya girmemiş, kırk sekiz saati
doldurmamış, gündeme girmemiş bir kanun teklif veya tasarısını Genel Kurula
getirmek isterse teklifte bulunur, Genel Kurul onu gündeme alabilir. Şimdi
yaptığımız hadise: Daha gündeme girmemiş -sıra numarası almış olması gündeme
girmiş olmasını getirmez, kırk sekiz saat geçmesi lazım- gündemde sıra almamış
bir kanun tasarı veya teklifinin burada görüşülebilmesi veya 49’a göre
sırasının belirlenebilmesi için 52’nci –istisna hükümdür- madde uygulanmak
mecburiyetinde. Bunu sağlayabilmek için Hükûmetin veya Komisyonun teklif etmesi
lazım, grubun teklifi yeterli değildir. Daha önceki uygulamalar yanlış, İç Tüzük’e göre yanlış. Bu yanlışı hep beraber işlemişiz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Doğru.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır,
hayır. Hepsi doğru.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben
destekliyorum sizi, doğru yaptınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Efendim, bakın,
tekrar söylüyorum: Gündeme girmemiş, kırk sekiz saati doldurmamış bir kanun
teklifinin sırasını belirlemek ancak komisyonun ve hükûmetin teklifiyle
mümkündür, grubun teklifiyle mümkün değildir. Şimdi yaptığımız iş, grubun
teklifiyle bir kanunu kırk sekiz saat beklemeden sıraya almaktır. Bu, İç Tüzük
52’ye göre aykırıdır, hukuk dışı olur. İşin özü budur.
Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, Sayın Canikli benim de ismimi anarak değerlendirmede bulunmuştur
efendim.
BAŞKAN – Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Hamzaçebi, bizim ismimizi anmayın lütfen! Şimdi de andım, bir daha istemeyin
bari!
4.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi,
yarın görüşülecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzük değişikliğinin
Komisyondan Genel Kurula intikalinden itibaren kırk sekiz saat geçmeden önce
gündeme alınmasına ilişkin bir öneriyi getiriyor. Konu, kırk sekiz saat
geçmeden bu öneri Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınabilir mi,
alınamaz mı?
İç Tüzük’ün
49’uncu maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin neler olacağını
yazıyor; “1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8.” diye saymış. Bugünkü gündemde olduğu gibi
başlıklar aynen İç Tüzük’te yazılı. 8’inci sırada
“Kanun Tasarı ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” yazıyor. Yine
bu, komisyonlardan gelen işler, kanun tasarı ve teklifleri arasında söz konusu
İç Tüzük değişikliğine ilişkin teklif yok çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine girmiş değil. Neden girmiş değil? Kırk sekiz saat geçmediği için
gündeme giremiyor. 49’uncu madde, biraz önce saydığım gündeme ilişkin
hususlardan sonra, 5’inci fıkrasında diyor ki: “8’inci maddedeki kanun tasarı
ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin sıra Danışma Kurulu kararıyla
değiştirilebilir.” Danışma Kurulunda karar alınamıyorsa ilgili siyasi parti,
iktidar partisi grup önerisini getirir, eskiden olduğu gibi görüşülür, ona göre
burada sıra değişir ancak sırası değişecek olan tasarı ve teklifler arasında
söz konusu İç Tüzük değişiklik teklifi yok, problem burada. 52’nci madde daha
özel bir madde, diyor ki: “Kırk sekiz saat geçmeden tasarı veya teklifler Genel
Kurulda görüşülemez.” Bir istisnası var bunun, esas komisyon veya hükûmet eğer
teklifte bulunursa, talepte bulunursa onların gerekçesi Genel Kurulda okunmak
ve Genel Kurulun işaret oyuyla karar verilmek üzere…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Görüşmesiz
de oylanır.” diyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – …söz
konusu tasarı ve teklifler Genel Kurulda görüşülebilir.
Şimdi, Sayın Canikli kendine göre haklı
olarak eskiden örnekler veriyor. Danışma Kurulunun oy birliğiyle aldığı kararlarla
49’uncu madde çerçevesinde birtakım tasarı ve teklifler 52’nci madde hükmü bir
kenara bırakılmak suretiyle Genel Kurulda görüşülmüş ancak onlar memleket
menfaatine olan ve siyasi parti gruplarının belli bir esnekliğiyle çözümlenmiş
konulardır.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bu da memleket
meselesi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Daha
önce yapılmış olanlar 52’nci maddenin doğru olmadığı, bir kenara atılması gibi
bir sonucu yaratmaz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, bir teklifin
dağıtımından itibaren kırk sekiz saat geçmeden gündeme alınmasını içeren grup
önerisini İç Tüzük’ün 49’uncu maddesine göre işleme
almak Parlamento teamüllerine de uygundur.
Tutumumda bir değişiklik olmamıştır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma, gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; 156 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi’nin, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler
hâlinde görüşülmesine; (11/7) esas numaralı gensoru önergesinin, gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Şubat 2012 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi
grup önerisinin lehinde, Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli.
Buyurun Sayın Canikli. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkanım,
yeni getirdikleri İç Tüzük değişikliğinde de bu 52’nci maddeye bir değişiklik
getirmişler. Yeni getirdikleri, yarın görüşeceğimiz İç Tüzük değişikliğinde de
bu 52’nci maddede bir değişiklik getirmişler bugünkü duruma uygun olarak yani
siz bu kadar açık ve net bir İç Tüzük hükmünü ihmal edemezsiniz efendim. Yani
bu bir eylemli İç Tüzük değişikliği de olmaz çünkü İç Tüzük hükmü çok açık.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç,
usul tartışması yaptık.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani en azından
muhalefet partisinin Meclis Başkan Vekili olarak bu işi düzeltmeniz lazım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İç Tüzük’ün
52’nci maddesiyle ilgili teklifte yer alan düzenleme, öneri, alt komisyon
görüşmelerinde metinden çıkartılmıştır. Dolayısıyla, biraz önceki tartışmalara
da açıklık getirmesi açısından buradan başlayalım.
Değerli arkadaşlar, önerimizle, aslında
konu büyük oranda da tartışıldı, çok da zaman kaybettik, kısaca grup önerimizle
ne yapmaya çalıştığımızı arz etmek istiyorum. Yalnız, biraz önceki
tartışmalarla ilgili bu konuda yazılmış bir metin var, bir kitap, hukuki bir
değerlendirme yapan bir kitap, oradan kısa bir alıntı yapmak istiyorum
tartıştığımız konuyla ilgili olarak. Yani bunu sadece biz böyle düşünmüyoruz,
Meclis uygulamaları bu şekilde yapılırken sadece bizim kanaatimiz ya da bizden
önce genel olarak Meclisteki görevlilerin, milletvekillerinin, yöneticilerin
kanaati değil, aynı zamanda akademisyenlerin kanaati de bu yönde. Bakın, diyor
ki, biraz önce aslında kısmen bahsetmiştim: “Uygulamaya bakıldığında, ne
hükûmetin ne de komisyonların bu tür bir yetkiyi kullanmadığı görülmektedir.”
Yani 52’nci maddede esas komisyona ve hükûmete verilen yetkiyi hükûmetin veya
esas komisyonun kullanmadığı gözüküyor. “İç Tüzük’le,
Danışma Kuruluna, 8’inci bölümdeki işlerin yani ‘Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler’in görüşme sırasını
değiştirmeyi önerme yetkisi verilmiştir.” 49’uncu maddeyle. Kime? Danışma
Kuruluna. Bunlar birbirinin alternatifi değil, birbirini engelleyen, ortadan
kaldıran düzenlemeler değil, ilave verilen yetkiler ve dolayısıyla bugüne kadar
da yasal olarak verilen bu yetki kullanılmış, bu konuda herhangi bir problem
olmamıştır.
Değerli arkadaşlar, grup önerimiz eğer
yüce heyetiniz tarafından kabul edildiği takdirde, bugün sözlü soruların
görüşülmeyip doğrudan -görüşmelerine başlamıştık, yarım kalmıştı- Çek
Kanunu’nun bitimine kadar görüşmelerin uzamasını öneriyoruz ya da bugün çekle
ilgili kanun teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar Genel Kurul
çalışmalarının devam etmesini öneriyoruz. Ayrıca, beş tane kanun tasarı ve
teklifinin ön sıraya alınmasını öneriyoruz. Bunlardan bir tanesi, 156 sıra
sayılı Meclis İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi. Yine, 67
sıra sayılı Çukurova Üniversitesinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Kampüs
Kurmasına İlişkin Çerçeve Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı. Yine, 100 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Ortaklık Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı var, onun öne alınmasını
öneriyoruz. Yine, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı Arasında İstanbul Uluslararası Kalkınmada Özel Sektör Merkezinin
Kuruluşu ile İlgili Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı’nın ön sıraya çekilmesine imkân sağlayacak eğer kabul edilirse. Ve son
olarak da Türkiye Cumhuriyeti ile Filistin Adına Filistin Kurtuluş Örgütü
Arasındaki Geçici Serbest Ticaret Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına Dair
Ortak Komite Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı’nın
öne alınmasını talep ediyoruz.
Eğer kabul edilirse önerimiz, yarın İç Tüzük’le ilgili görüşmelere başlamayı planlıyoruz ve
önerimizde yarın tümünün bitimini koyduk -yani teknik bir hata olmasın diye, bu
gerekçeyle koyduk- ama düşüncemiz, birinci bölümün bitirilmesini, perşembe günü
ikinci bölümün bitirilmesini hedefliyoruz. Adalet Bakanımız hakkında Cumhuriyet
Halk Partisi tarafından verilen gensoruya ilişkin görüşmelerin de yine perşembe
günü yapılıp tamamlanmasını bu grup önerimizde öneriyoruz. Kabul edildiği takdirde, bu haftaki Türkiye
Büyük Millet Meclisi çalışma takvimi ve içeriği bu şekilde belirlenmiş
olacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi
grup önerisinin aleyhinde İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz
önceki konuşmamda kısmen konuya değindim. Şimdi, daha ayrıntılı bir şekilde,
Adalet ve Kalkınma Partisi grup başkan vekillerinin önermiş olduğu İç Tüzük
değişiklik teklifinin gündeme alınmasına ilişkin AKP’nin grup önerisi nedeniyle
İç Tüzük değişikliği teklifine ilişkin görüşlerimizi ifade etmek istiyorum.
Demokrasimizin en temel kurumu Türkiye
Büyük Millet Meclisidir. “Getirilen İç Tüzük değişikliği teklifini bir iki
cümleyle nasıl özetleriz?” diye bir soru sorarsak bunun cevabı şudur: Getirilen
İç Tüzük değişiklik teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisinde muhalefetin söz
hakkını kısmaya yöneliktir, özeti budur. Bu eleştirilerimize karşı iktidar
partisi belki çıkıp cevap verecektir, açıklama yapacaktır; hayır öyle değil,
niyetimiz daha hızlı yasama, daha iyi yasama, daha kaliteli yasama gibi
birtakım cümleler söyleyecektir, kulağa hoş gelen söylemlerde bulunacaktır
ancak bunların hiçbirisinin gerçekle ilgisi yoktur. Ana hareket noktası iktidar
partisinin çoğunluk gücüne dayanarak Parlamentoda muhalefetin söz hakkını
kısıtlamasıdır, amaç budur.
İç Tüzük değişiklik teklifi usul olarak
İç Tüzük’ümüzün 181’inci maddesine aykırıdır. İç Tüzük’ümüz der ki: İç Tüzük değişiklik teklifleri
milletvekilleri tarafından yapılır. Yani siyasi parti gruplarına İç Tüzük
konusunda bir değişiklik teklif etme yetkisi verilmemiştir. Neden
verilmemiştir? Çünkü İç Tüzük birçok maddesinde siyasi parti gruplarından söz
eder, örneğin siyasi parti gruplarının normal bir yasama sürecinde kanun tasarı
ve teklifleri görüşülürken önerge verme hakları vardır ama İç Tüzük’e ilişkin değişiklik teklifinde siyasi parti gruplarının
herhangi bir yetkisi yoktur. Amaç, İç Tüzük gibi Meclisin çalışmalarını
düzenleyen çok temel bir hukuk normunun olabildiğince uzlaşmayla hazırlanmasını
sağlamaktır ama AKP’nin İç Tüzük değişiklik teklifine baktığımızda,
milletvekillerinin değil, 5 grup başkan vekilinin grup başkan vekili sıfatıyla
imzasını taşıdığını görüyoruz. Bir kere, hareket noktası, başlangıç noktası İç Tüzük’e aykırı yani demokratik değil.
Demokrasiyi, Adalet ve Kalkınma
Partisi, çoğunluk yönetimi olarak algılıyor. Demokrasi, bu kadar basite
indirgenecek bir kavram değildir. Demokrasi, sivil toplumla birlikte
düşünülmesi gereken bir kavramdır. Sivil toplum, devletin dışındaki alanı
düzenleyen ve çağdaş demokrasilerde, gelişmiş, köklü demokrasilerde kamuya
ilişkin kararların, yönetime ilişkin kararların, yasamaya ilişkin kararların
tartışıldığı alandır ve uzlaşmanın arandığı alandır. Sivil toplum, iknaya dayanır, uzlaşmaya dayanır.
“Neden demokrasi Batı toplumlarında
gelişmiştir?” diye bir
soru sorarsak bunun cevabı “Batı toplumlarında sivil toplumun tarihi eskidir.”
olarak ortaya çıkar. Sivil toplum hangi ülkelerde, hangi toplumlarda çok daha
köklü ise, çok daha eski bir geleneğe, geçmişe sahipse o toplumlarda
demokrasinin bugün çok daha güçlü olduğunu görüyoruz. O nedenle, demokrasi,
başlangıçta Batı medeniyetinin bir ürünü olarak ortaya çıkmış, daha sonra Doğu
toplumları, diğer toplumlar da bu güzel aracı, bu güzel yönetim şeklini
kendilerine almışlardır.
Demokrasinin sivil topluma dayanması,
güçlü bir sivil topluma dayanması, devlete dayanmaması, demokrasinin güçlü
olmasının en büyük nedenidir. Demokrasinin güçlü olmadığı ülkelerde devlet
güçlüdür, sivil toplum değil, devlet her
şeyi belirler. Türkiye, sivil topluma geçmek isteyen, sivil toplumu daha güçlü
kılmak isteyen bir demokrasi tecrübesi, bir demokrasi süreci yaşarken Adalet ve
Kalkınma Partisinin iktidarlarıyla birlikte maalesef bu süreç kesintiye
uğramıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi demokrasiyi münhasıran çoğunluk yönetimi
olarak algılayan bir anlayışa sahiptir, bu İç Tüzük değişiklik teklifi bunu
getirmektedir.
Bugün medeni ülkelerdeki, daha doğrusu
gelişmiş demokrasilerdeki demokrasinin kökenine baktığımızda liberal,
demokratik kavramlardan, değerlerden güç aldığını görürüz. Özgürlük, eşitlik
bunun en temel kavramıdır. Şimdi bugün AKP böyle bir demokrasiyi savunduğunu
belki söylüyor, söyleyecektir ancak gerçeklerle hiçbir şekilde bunun bir ilgisi
yoktur. Liberalizm yasaların ne olması gerektiğine karar veren doktrinin
adıdır. Demokrasi yasaların ne olması gerektiğine nasıl karar verileceğinin
öğretisidir. Şimdi, bu anlayışı, yani liberal demokrasinin demokrasilere temel
olmuş bu anlayışını AKP bir kenara atmaktadır. Sosyal demokrasi buna bir boyut
daha getirir.
Evet, yasaların ne olması gerektiğine
nasıl karar verileceğinin sağlanabilmesi için o toplumlarda “özgürlük”,
“eşitlik” gibi iki temel kavramın olması gerekir. Eşitlik sadece siyasal
eşitlik değildir aynı zamanda bireylerin, insanların ekonomik eşitsizliklerinin
de giderilmesi gerekir ki toplumda gerçek anlamıyla bir siyasal eşitliği
sağlayabilelim. Şimdi, siyasal eşitlik bu anlamda sadece bireylere, insanlara
tanınan hak ve özgürlükler veya yasalar önünde herkesin eşit olması demek
değildir. Siyasal eşitlik aynı zamanda insanların, bireylerin, yurttaşların
karar alma sürecine katılması demektir. Çoğunluk yönetimi bu nedenle bugünün
demokrasileri için, gelişmiş demokrasiler için tek hareket noktası, tek
referans noktası olamaz. Meşruiyet, bir hukuk düzeninin, bir hükûmetin, bir
siyasal sistemin meşruiyeti aynı zamanda o sistemin, o hukuk kurallarının
temelinde sadece halkın yer alması değil yani sadece halkın bu kurallara tabi
olması değil, aynı zamanda bu kuralların konulmasında da halkın söz sahibi
olması demektir, bu sürece herkesin katılması demektir. Şimdi, İç Tüzük
Değişiklik Teklifi muhalefete “Sus.” diyor, “Konuşmayacaksın.” diyor. Yani
burada biz Danışma Kurulu önerileri getiriyoruz. Topluma, siyasi partilere,
iktidar partisine bir mesaj veriyoruz; faili meçhuller komisyonunu kuralım,
Türkiye’nin diğer sorunlarına ilişkin çeşitli araştırma komisyonları kuralım,
bazı yasa tasarılarına veya tekliflerine öncelik verelim. Bunları muhalefetin
bu kürsüden ifade etmesinde ne gibi bir sakınca vardır ki iktidar partisi
muhalefetin söz hakkını kısıtlamak istiyor? Böyle bir demokrasi anlayışı
olabilir mi? Yani sadece parmaklara dayanarak, parmakların çoğunluğuna
dayanarak bu demokrasiyi Türkiye Büyük Millet Meclisinde sağlamaya çalışmak
çoğunluğun tahakkümü demektir. Eskiden kral veya diktatör ilahî iradenin temsilcisi
olarak bir güç kullanırdı ve meşruiyetini böyle ortaya koyardı. Şimdi, kral
veya diktatör yerine çoğunluğu koyarsanız, “Çoğunluğun her dediği meşrudur.”
derseniz ve çoğunluk, çoğunluğuna güvenerek sınırsız ve mutlak bir iktidarı
kullanırsa kral veya diktatörden hiçbir farkı olmaz, hatta daha tehlikelidir.
Kral veya diktatörün kendi öz gücü dışında halktan gelen bir desteği yoktu.
Çoğunluk, muhalefeti susturmak için arkasındaki halk desteğini de bir gerekçe
olarak kullanacaktır. Demokrasiyi derinleştiren, demokrasiyi demokratikleştiren
hiçbir demokraside çoğunluk bu şekilde kullanılmaz, çoğunluk bu şekilde
anlaşılmaz.
“Değerli arkadaşlar, bu İç Tüzük,
bundan böyle, Parlamentoyu, tamamen bir oy makinesi ve imalathane haline
getirecek bir İç Tüzüktür. Bu İç Tüzük’ün arkasındaki
akıl, sosyal, demokratik ve siyasal akıl değildir; süreçlerin erdemine
inanmayan bir akıldır, süreçlerin yaratıcılığına, üretkenliğine inanmayan bir
akıldır. Bu İç Tüzük değişiklik teklifi parmaklara güvenmektedir ancak
parmakların aklı yoktur.” Bu cümleler, son cümlelerim, 26 Ocak 2001 tarihli
Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanağından aldığım cümlelerdir, sizin bir
arkadaşınız tarafından söylenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) –
Bunları Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna ithaf ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Hamzaçebi.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisinin lehinde Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Grup Başkan Vekilimiz de gündeme
ilişkin grup önerimizi anlattı, burada ben de tekrar kısaca anlatacağım. Bugün,
yani salı günü, sözlü soruları görüşmeyeceğiz, gündemdeki çek yasasında
biliyorsunuz 4’üncü maddede kalmıştık geçen hafta itibarıyla, o maddeden devam
edeceğiz, bugün Çek Kanunu Tasarısı’nın gündemi tamamlanıncaya kadar devam
edeceğiz, Genel Kurulu bu şekilde çalıştırmayı düşünüyoruz. Çarşamba günü
Meclis İçtüzüğü’nü değiştiren Meclis İçtüzüğü’yle ilgili teklifi görüşeceğiz, onu da yine
çarşamba günü Genel Kurul gündemi bitinceye kadar çalıştırmayı planlıyoruz.
Perşembe günü Adalet Bakanımız aleyhinde verilmiş olan gensoru önergesini
gündeme alacağız ve akabinde uluslararası bir sözleşme var. Eğer bitmezse cuma
günü de Meclis Genel Kurulunu çalıştırmayı düşünüyoruz.
Bu grup önerimizi Genel Kurulun
takdirine arz ediyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi
grup önerisinin aleyhinde Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce de arz ettiğim gibi bugün
Meclis Genel Kurulunun çalışma programının belirlendiği bir gündemi
tartışıyoruz, grup önerilerini tartışıyoruz. Tabii, tartışmanın boyutu veya
harareti yarın görüşeceğimiz İç Tüzük değişikliğinden kaynaklanıyor. İç Tüzük’te yapılmak istenen değişiklikler, gerçekten
muhalefet partileri olarak bizleri endişeye sevk etmektedir; kendimiz adına
değil, ülkemiz adına, demokrasi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygınlığı adına.
Yani, değerli arkadaşlar, İç Tüzük
değişikliği konusu gündeme geldiğinde, hatta Sayın Cumhurbaşkanının görev
süresinin belirlenmesiyle ilgili kanun tasarısı buraya geldiğinde ben
tereddütlerimin tarihî kaynaklarını bulmak için geriye dönüp okudum. Bizim
siyasi tarihimizde bunalım dönemleri var. Bu bunalım dönemlerinin sebepleri ve
sonuçları yaşanmış, bizlerin ders alması için dosyalanmış, raflarda bekliyor.
Güçlü siyasi iktidarların zeval dönemlerinde, geriye dönüş dönemlerinde ne acı
tesadüftür ki aynı şeyler yaşanıyor. Bakınız, 1957, 1987, buraları inceleyiniz,
Takriri Sükûn’u inceleyiniz. Ülkem adına duyduğum
endişeden bunları söylüyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz,
rakibimiz olan siyasi iktidarın veya siyasi partinin zaafından faydalanarak
siyaset yapmak değil, ülkemizin ve toplumun geleceği, o gelecek umutları
üzerinden siyaset yapmayı bir ilke olarak benimsiyoruz ama milletimizin
iradesiyle oluşmuş siyasi iktidarın sebepsiz, anlamsız birtakım endişelerinden
dolayı hem siyaseti hem demokrasiyi hem ülkeyi kaosa
sürüklemesine de bigâne kalamayız.
Değerli arkadaşlar, siyasi iktidarlar
ya öz güvenlerinin kibre dönüştüğü dönemlerde ya da kaybetmiş olmanın
psikolojisiyle sürekli olarak seçim kanunlarıyla oynamışlardır veya birlikte
çalışmanın veya işte, Meclis İç Tüzüğü’nün hukukuyla oynamışlardır. Şimdi, on
yıldır iktidarda olan AKP bugüne kadar İç Tüzük’ün bu
şeklinden rahatsız olmadı, bugün İç Tüzük’le oynamak
istiyor. Sebebi ne? Hangi korkular, hangi ifade edilemeyen endişeler iktidar
partisini muhalefetin sesini kesmek için bir gayretin içine itiyor? Bunu durup
düşünmeniz lazım. Sağduyunuza, vicdanınıza, aklınıza, kendi adınıza, kendi
partinizin adına size emanet ediyorum. Neden? Dokuz yıldır bu Tüzük’le bu ülkeyi yönettiniz de bugün niye İç Tüzük’ü değiştirip muhalefetin sesini kısmaya kendinizi
zorunlu görmeye başladınız?
Değerli arkadaşlar, geriye dönün,
tarihe bakın. Güçlü iktidarlar, 1987’de Anavatan Partisi İktidarı, 1957’de
Demokrat Parti İktidarı sürekli olarak geri dönüşlerinin başlangıcında seçim
kanunlarıyla ve iç tüzüklerle oynamışlardır. Bunun kimseye… Size hayrının olup
olmaması sizin bileceğiniz iş ama ülkeye hayrı yoktur. Bu noktada size bir
anlamda, uygun bulursanız -haddimiz değil ama- bir uyarıda bulunuyorum: Bu yol
doğru bir yol değil, bu açtığınız yoldan devamı kontrol edemezsiniz. Bundan
sonra bu açtığınız yoldan gelecek tartışmalar bu ülkeyi, sokağı çok ciddi
sıkıntıya sokacaktır çünkü ülkenin önünde daha çok tartışılacak konu var.
Bakın, Anayasa’yı tartışacağız, başka şeyler tartışacağız. Bu tartışmaların
tamamında biz öncelikle kendi aramızdaki güveni korumak mecburiyetindeyiz,
öncelikle uzlaşma ihtiyacını, dostluğumuzu, sevgiyi korumak mecburiyetindeyiz.
Parmak çoğunluğunuzla İç Tüzük’ü değiştirerek,
muhalefeti yok saymanın bir tepkisi olacak, bu tepki pahalıya mal olacak.
Endişem budur.
Dolayısıyla, bugün AKP Grubunun
getirdiği grup önerisinde öngördüğü İç Tüzük tartışmasının, İç Tüzük teklifinin
gündeme alınması konusunu çok tehlikeli bir sürecin başlangıcı olarak görüyorum
ve sizi uyarıyorum. Bunun ülkemize faydası yok, bunun tarihte yaşadığımız ve
çok acı faturalar ödediğimiz… 1990 ile 2000 yılları arasını kaybettiysek
1987’de Anavatan Partisinin zaafından kaynaklanmıştır, 1960 ile 1970 arasını
kaybetmişsek 1957’de yaşanan o zaaftan kaynaklanmıştır. Bunu yapmayın.
Ne yapılması gerekiyor? Değerli
milletvekilleri, bir muhalefet partisi sözcüsü olarak söylüyorum; biz iktidar
olmak iddiasındayız, bu ülkeyi yönetmek iddiasındayız. Dolayısıyla, bu İç Tüzük
her yönüyle elden geçirilmeli, çok etkin bir Meclis çalışmasına uygun hâle
getirilmeli. Biz bu İç Tüzük’ten memnun değiliz. Bu
İç Tüzük doğru bir İç Tüzük değil. Bu İç Tüzük’ü
değiştirmemiz lazım, bu Meclisi daha etkin, daha verimli çalıştırmamız lazım
ama bunu yaparken, taraflar olarak, kendi çalışma şartlarımızı oluşturuyoruz,
kendi hukukumuzu oluşturuyoruz. Bunu oluştururken bir masanın etrafına
oturmalıyız, gerekiyorsa bir ay tartışmalıyız ama İç Tüzük buraya uzlaşmayla gelmeli,
hepimizin mutabakatıyla gelmeli. İç Tüzük yalnız AKP’nin İç Tüzük’ü
değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç Tüzük’ü.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; çok anlamlı bir söz söylenir, denilir ki: “Hukuku
değiştirirken de hukukun içinde kalmaya mecbursunuz.” Hukuk dışı yollarla
hukuku değiştirerek sonunda hayra ulaşamazsınız, doğruya ulaşamazsınız.
Bakın,
biraz önce İç Tüzük’ün gündeme alınması konusundaki
tartışmalarda, 49’uncu madde mi, 59’uncu madde mi, herkes de biliyor, Sayın
Canikli de biliyor yani AKP’nin hukukçuları, Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın
Hoca’mızı karşıda gördüm, o da biliyor, herkes biliyor ki -İç Tüzük 52’nci
madde- bugün İç Tüzük’ün gündeme alınmasıyla ilgili
bir grup önerisi verilemez yani başlarken kendi belirlediğimiz hukuka aykırı
bir başlangıç yapmayı hayra işaret görmeyiniz. İçeriği
itibarıyla yarın tartışacağız.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak söylüyorum: Ülkenin gündeminin belirlenmesinin
sorumluluğu ve önceliği İktidar Partisi Grubundadır çünkü bu toplumun
önceliklerini, bu toplumun oylarıyla seçilmiş, iktidar olmuş siyasi partiye
bırakmak lazım. Bu doğrudur, bunu her defasında söylüyoruz. Ama bu gündem,
gerek konuları gerekse süreleri itibarıyla hepimizi ilgilendirmektedir, bu
konuyu birlikte belirlememiz lazım. Ama bunun hukuku hepsinden önemli. Eğer
benim çalışma şartlarımı benim mutabakatımı almadan tanzim etmeye kalkarsanız,
bunun adı hukuk değil, bunun adı demokrasi değil, bunun adı uzlaşma değil,
bunun adı birlikte yasama değil değerli arkadaşlar.
O sebeple söylüyorum: İç Tüzük’ü… Her defasında gayret sarf ettik, Sayın Canikli biliyor, toplantılar yaptık, gelin bu İç Tüzük’ü daha mütekâmil bir hâle getirelim. Doğru değil bu
İç Tüzük. Geçen dönemde yaklaşık dört yıl çalışıldı ve bir taslak hazırlandı.
Bu taslağı gözden geçirelim yani bu yapılacak değişikliklerle İç Tüzük bu
Meclisin verimli, etkin çalışmasını sağlamayacak, yeterince sağlamayacak.
Gelin, şuna acele etmeyin. On yıl beklemişiniz, şimdi aceleniz ne? Nedir
korkunuz? Nedir endişeniz? Hangi kanunu görüşmek istiyorsunuz da Milliyetçi
Hareket Partisi veya muhalefet partilerinin tavrını kendinize engel
görüyorsunuz? Hangi kanunu çıkarmak istiyorsunuz da İç Tüzük’ün
on yıldır uyguladığınız bu maddelerini kendinize engel görüyorsunuz? Yani bir
güç gösterisiyle bu Meclisi yok saymanın bir anlamı yok, akıllılık değil bu. Bu
inatlaşma hayır getirmez.
Değerli arkadaşlar, uyarıyorum yani
endişelerimi ifade ediyorum, tenkit anlamında söylemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bir bilgi,
bir tecrübe doğrultusunda uyarıyorum. İnşallah uyum sağlarsınız.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.
III.
– YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Serindağ, Sayın Genç, Sayın Canalioğlu, Sayın Topal,
Sayın Aygün, Sayın Dibek, Sayın Akar, Sayın Tanrıkulu, Sayın Çelebi, Sayın
Özkan, Sayın Susam, Sayın Özgündüz, Sayın Çetin, Sayın Ekşi, Sayın Acar, Sayın
Yüksel, Sayın Sarı, Sayın Öğüt.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere devam ediyoruz.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
(Devam)
4.-
Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma, gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; 156 sıra sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi’nin, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler
hâlinde görüşülmesine; (11/7) esas numaralı gensoru önergesinin, gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin, Genel Kurulun 2 Şubat 2012 Perşembe
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.42
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 20.17
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 58’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
İç Tüzük’ün
37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D)
Önergeler
1.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün (2/21) esas numaralı, 3065 Sayılı Katma
Değer Vergisi Kanunu ile 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na Birer
Geçici Madde Eklenmesi ile ilgili Kanun Teklifi’nin,
İç Tüzük’ün 37 nci
maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/ 22)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2/21 Esas Numaralı Kanun Teklifim 45
gün içinde Komisyonda görüşülmediğinden İç Tüzüğün 37. Maddesi gereğince
doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim. 24.11.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN – Teklif sahibi Ardahan
Milletvekili Sayın Ensar Öğüt.
Buyurunuz.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; taksici esnafın kullandığı motorlu taşıtlarda KDV ve ÖTV
vergilerinin kalkması için vermiş olduğum kanun teklifi üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, ondan önce… Ben dün
Kars’taydım, Ardahan’a gittim. Ardahan’da yem bitkileri parası hâlen ödenmemiş,
kar kış kıyamet, insanlar perişan durumda, hayvanlarını besleyemiyorlar. Sayın
Hükûmet veya bakanlara rica ediyorum, bu yem bitkileri parası derhâl, acilen ödensin.
İkincisi: Bankalara borçlarını
yatırmışlar, kredilerini yenileyecekler, kredi alamıyor vatandaş. Yani şimdi,
yem alacak, hayvanını bahara çıkartmak için 5-10 bin olarak kredi alacaklar.
Hakikaten istirham ediyorum, şu bankalardaki plasman
açılsın ve vatandaşlarımıza bu krediler sağlansın.
Üçüncüsü: Şimdi, Doğu Anadolu’da
biliyorsunuz sanayi yok, küçük esnaf da çok az. KOSGEB’le ilgili, oradaki
atölyelerle ilgili Sayın Nihat Ergün Bakanımız gitmiş, demiş ki: “Ben buraya,
KOSGEB’e destekleme amacıyla kredileri veriyorum, hazırladım, gönderiyorum.”
Göndermiş de tahmin ediyorum ama bir türlü bankalardan kullandırmıyorlar. Bu da
tutanaklara geçsin diye konuşuyorum. Rica ediyorum, bu KOSGEB’le ilgili paralar
derhâl oradaki atölye sahiplerine ödensin, ihtiyaç sahiplerine.
Değerli arkadaşlar, aslında
taksicilerle muhtarların kaderleri bir. Taksiciler de insanların doğumundan
ölümüne kadar insanlarla ilgileniyor, muhtarlar da insanların doğumundan
ölümüne kadar ilgileniyor ve hakikaten, şimdi, bugün taksicilerin sorunlarına
baktığınız zaman 100 bin civarında taksi var, bu taksi şoförlerinin hiçbirinin
sigortası yok yani sosyal güvencesi yok; artı, taksicilerin güvenliği yok.
Şimdi, bölünmüş taksi istiyorlar. Bunu da Türkiye bir türlü yapamadı,
beceremedi. Biliyorsunuz gasbediyorlar taksicileri.
En önemlisi, taksiciler kendilerine
almış oldukları araçlarda motorlu taşıtlar vergileri olarak, KDV ve ÖTV olarak
çok yüksek para ödüyorlar. Nedir bu? Şimdi, 40 bin liralık bir araca, 40 bin
liralık bir aracın ana parası 18 bin lira, 22 bin lira
KDV ve ÖTV ödeniyor yani yüzde 55’i vergi. Hiç olmazsa, yani diğer araçlara bir
şey demiyorum, bu taksici esnafının vergileri kaldırılsın. Yani bunlar zaten
gelir vergisine tabi insanlar. Göstersin belgesini, aldığı zaman ÖTV ve KDV
ödemesin. Zaten taksici, taksisinde kullandığı zaman yüksek oranda ÖTV ve
KDV’li mazot, tüp gaz, benzin alıyor, onlara ÖTV ve KDV ödüyor. Hiç olmazsa
taksici esnaf araçlarını yenilediği zaman, yeni bir araç aldığı zaman bu ÖTV ve
KDV ödemesin arkadaşlar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Korsana “hayır” demedin, korsana.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Haa, korsan bile var. Sağ olsun Mevlüt
kardeşim hatırlattı. Bu korsan olayı da hepimizin sorunu. İnanın,
ben İstanbul’da bir taksiye bindim, adam dedi ki: “Benim aynı plakayı, aynı
arabamı polis yakaladı ama adam tekrar başka yerden çıktı.” Yani
bu korsanın da mutlak surette engellenmesi lazım. Burada da Hükûmete
düşüyor görev. Ben istirham ediyorum sayın bakanlarımdan, bunun tedbirini
alsınlar.
Zamanımız fazla kalmadı, demin dedim ya
muhtarların sorunları… Yani ben taksicilere benzetiyorum. Şimdi, değerli
arkadaşlarım, muhtarlara, bizim vermiş olduğumuz kanun teklifiyle, bu Genel
Kuruldan bir ödeme çıktı. Şu anda muhtarlar 370 lira civarında maaş alıyorlar,
380 lira civarında da BAĞ-KUR ödüyorlar, yani üzerine de 10 lira koyuyorlar.
Değerli arkadaşlar, yani biz Büyük
Millet Meclisiyiz. Türkiye’de 54 bine yakın muhtarımız var. Muhtar,
Cumhurbaşkanını temsil ediyor, köyde her şeyi temsil ediyor. Belki
büyükşehirlerde muhtar yaptığı evraklardan bir para alıyor, bir kâr ediyor ama
doğu ve güneydoğuda kırsal kesimdeki muhtarlar para alamıyor, çok perişan
durumda. Bu nedenle muhtarlar da hiç olmazsa sosyal güvence altına alınsın,
devlet bunların primini ödesin veya asgari ücret ödesin diye düşünüyorum.
Kanun teklifimin kabulünü istirham
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öğüt.
Bir milletvekili olarak, İstanbul
Milletvekili Sayın Kadir Öğüt.
Buyurun Sayın Öğüt. (CHP sıralarından
alkışlar)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Sayın
Başkanım, sayın milletvekili arkadaşlarım; öncelikle Türkiye'nin yetiştirmiş
olduğu en önemli aydınlardan birisi, ADD’nin kurucusu
Muammer Aksoy Hocamızın katledilişinin yıl dönümü bugün. Onu bu kürsüden anmak
istedim. Onun anısı önünde saygıyla eğildiğimizi bir kere daha belirtmek
istiyorum.
Türkiye’de hakikaten, şöyle gözümüzün
önünden geçirdiğimiz zaman, en önemli, Türkiye’ye en katkısı olacak aydınlar
teker teker hunharca katledildi. Bu katledilenlerin de maalesef hiçbir şekilde
failleri bulunamadı. Gerçek faili meçhulleri burada tekrar anmak istiyorum.
Bütün aydınlarımıza saygılarımı sunuyorum tekrar, onları rahmetle de anıyorum.
Değerli arkadaşlarım, az önce
arkadaşımız konuştu, özellikle İstanbul’da ve Ankara’da korsan taksi üzerinde
çok ciddi bir spekülasyon var. Bu spekülasyonun
bir kısmı ekonomik nedenlerden kaynaklanıyor, bir kısmı da güvenlik güçlerinin
yeteri kadar bu işe eğilmemesinden kaynaklanıyor.
İktidarda olan, on yıldır iktidarda
olan partiniz AKP’nin bu soruna bir türlü çözüm bulamaması fakat taksici
esnafının da -Başbakanımız söz verdi- “Korsana hayır.” bantlarıyla her tarafı
donatması çok ilginç bir hâle geldi. Hakikaten daha önce Anakent Belediyesi
Başkanlığını yapmış, on altı yıldır ana kentte iktidarda olan, dokuz yıldır
iktidarda olan bir Hükûmetin bu konudaki çözümsüzlüğünü taksici esnafımızın
dikkatine tekrar sunmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bugün çok önemli
bir gün. Bugün, Türkiye ve İstanbul için Haydarpaşa Garı’nın önemini
bilmektesiniz. Haydarpaşa Garı’nın adım adım devre dışı bırakılmasının bugün
son günü. Son tren bu gece 22.30’da kalkıyor. Bugünden itibaren, Haydarpaşa
Garı fonksiyonundan tamamen çıkartılarak yeni fonksiyonuna doğru yol alacaktır.
Organize operasyon, 26 Kasım 2011 tarihinde, İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisinin AKP’li üyelerince garın otele dönüştürülmesi kararıyla bitmiştir.
Haydarpaşa ve çevresi, gar, liman, geri saha, Kadıköy Meydanı ve çevresi plan
içine alınmıştır.
Değerli milletvekilleri, günde 15 bin
yurttaşımızın yararlandığı bu Köseköy-Haydarpaşa Garı
arası bakım adı altında kapatılmaktadır. Bu haktan yararlanan öğrenci, işçi,
memur ve yoksul vatandaşlarımızın en ekonomik ve güvenli yolu olan demir yoluna
karşı, iktidar maalesef kara yolunu alternatif göstermektedir. Kara yolu
taşımacılığı zaten tıkalı hâle gelen E-5’i ve TEM yolunu daha da içinden
çıkılmaz bir hâle getirecek, yolcu güvenliğini hiçe sayacaktır.
Bütün bilimsel araştırmalar şunu
göstermiştir: Demir yolu taşımacılığı deprem anında en güvenilir
taşımacılıktır. Büyük deprem riskinde olan İstanbul’un bu atardamarı
kesilmekte, gerek yolcu gerekse lojistik taşımacılığı sadece kara yoluna terk
edilmektedir. Kara yolunun ne olduğunu dün ilk karda tıkanan yollardan
İstanbul’un hâlini görerek anlayabiliriz.
1,5 milyon metrekare alanın 817 bin
metrekaresi inşaata ayrılacaktır. İstanbul’un en son kalan yeşil alanı yoğun
bir yapılaşmaya açılacak, otel ve ticaret merkezi hâline gelecektir. Tarihî
değerlerimize sahip çıktığını sürekli söyleyen iktidar, Haydarpaşa Garı’nın
çatı tamirini bile bu işte tecrübesi olmayan bir firmaya vererek yüz yirmi
yıllık tarihî binanın neredeyse yok olmasına neden olacaktı. Binanın yangın
güvenliği alınmadığı için tuzlu suyla tarihî binanın ahşap ve beton kısımları
büyük tahribata uğramıştır.
Değerli arkadaşlarım, biz şunları
söylüyoruz: Biz bu iyileştirmeye karşı değiliz. İstanbul’un bir banliyösü
hâline gelen Gebze ve Kocaeli’ne giden 20 bin civarındaki işçi ve öğrencinin
güvenli ve ucuz ulaşımdan yoksun kalmasını istemiyoruz. Dünyanın bütün metropollerinde, Paris’te, New York’ta olduğu gibi, aktif
olarak çalışan büyük garlar o kentin hafızasını oluşturmaktadır. Deprem anında
en kolay ve güvenilir olan demir yolu ortadan kaldırılmaktadır. Anadolu’nun en
ücra köşelerine giden yurttaşlarımızın elinden ucuz ve güvenilir yolculuk hakkı
alınmakta, yurttaşlarımız kara yoluna, güvensiz ve pahalı yolculuğa mahkûm
edilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) -
İstanbul’un her yanında olduğu gibi, talan ve rant
için bazılarının iştahı kabarmaktadır. İstanbul’un bütün siluetini bozduğunuz
gibi, bu bölgeyi de bozmaya çalışıyorsunuz. İstanbullular olarak buna izin
vermeyeceğiz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar) –
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince sözlü sorular
ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci
sırada yer alan Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Ankara Milletvekili Sayın Sinan Aydın Aygün’ün; 5941 Sayılı Çek Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Mersin Milletvekili Sayın Ali
Rıza Öztürk’ün; 5941 Sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Çek Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Ankara Milletvekili Sinan Aydın Aygün’ün;
5941 Sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün; 5941 Sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/538, 2/85, 2/119) (S. Sayısı:
137) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen birleşimde 4’üncü madde üzerinde
şahıslar adına birinci konuşma yapılmıştı.
Şimdi, şahsı adına ikinci söz sırası
Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can’da.
Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 137 sıra sayılı Çek
Kanunu Tasarısı üzerinde AK PARTİ Grubu adına, şahsım adına görüşlerimi beyan
etmek istiyorum.
Öncelikle, çek nedir? Çek, Ticaret
Kanunu’nda düzenlenen kıymetli evraklar babında kambiyo senetlerinden poliçe,
emre muharrer senet yani bono ve çek olarak Ticaret Kanunu’nda sayılmıştır.
Çek, kayıtsız şartsız borç ikrarını havi bir belge. Ne demek, kayıtsız şartsız
borç ikrarını havi bir belge? Yani bu şekilde kambiyo senetleri ve kıymetli
evraklardan sayılan bu belgelerden çek, poliçe ve emre muharrer senet, diğer
bir adıyla, halk arasındaki deyimiyle bono, adi senetlerden ayrılmıştır takip
usulü açısından. Şimdi, bunlarda şekil şartları vardır. Eğer şekil şartları
yerindeyse bunlara itiraz edilemez takibe konduğu zaman. Diğer taraftan, beş
günlük takip süresi içerisinde itiraz edilmediği zaman takip kesinleşmiş olur
ve ilam hükmünü, ilam niteliğindeki belge şeklini alır. Kayıtsız borç ikrarını
havi belgeden kasıt budur.
Bir de uygulamada çekte vade olmaz ama
bizim Türk hukukunda, Ticaret Kanunu uygulamasında “postdate
çek” dediğimiz -ileri tarih atılarak keşide- vadeli çek ihdas edilmiştir.
Vadeli çek uygulaması hukuk sistemimizde piyasada dolaşan çeklerin büyük bir
bölümünü, kahir ekseriyetini taşımaktadır. Bu da ortada olmayan bir kaynağı
oluşturma adına önemli bir ihtiyaçtır. Hukuk sistemimizde postdate
çeki uygulamada önemli bir yer bulmuş ve koruma altına alınmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kambiyo senetlerinde çek diğer senetlerle ayrıcalığı var, ayrıcalığını
anlattık, bir de dezavantajı var. Dezavantajı nedir? Çekte ibraz süresi vardır.
Eğer bu ibraz süresi içerisinde çeki bankaya ibraz
etmediğiniz takdirde, o süreyi geçirdiğiniz takdirde, diğer taraftan çekin
keşide tarihinden itibaren altı aylık zaman aşımı içerisinde çeki icraya
koymadığınızda ya da şu anki uygulamada -kaldıracağız ama- 5941 sayılı Yasa ve
3167 sayılı Yasa’da şikâyete bağlı olduğu için, karşılıksız kaldığında şikâyet
etmediğinizde çeklik vasfını yitirmektedir. Çeklik
vasfını yitirince ne oluyor? Hukukta bilinen tabirle, yazılı delil başlangıcı,
yazılı beyyine. Dolayısıyla, tekrar alacaklı
alacağını ispat açısından fatura ve yan delillere müracaat etmek durumundadır.
Bu da çekin dezavantajlı yönlerinden biridir. Eğer burada Adalet Komisyonu
olarak salt çoğunluğu sağlayabilirsek, bir madde ihdasıyla, çekteki zaman
aşımını poliçe ve emre muharrer senetteki zaman aşımıyla uygun hâle
getireceğiz. Tabii, çekteki zaman aşımı poliçeden ayrı bir yerde düzenlenmiştir.
Poliçe ve emre muharrer senet, diğer adıyla bonodaki zaman aşımı biliyorsunuz
üç yıl; cirantada ise bir yıla düşmekte. Çekteki zaman aşımı altı ay olduğu
için burada kambiyo senetleri arasında sayılan çekin diğer senetlere karşı bir
dezavantajı bulunmaktadır. Bunu da inşallah, muhalefet partisinden Adalet
Komisyonu üyelerinin desteğiyle buradan geçireceğimizi düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
çek, biliyorsunuz şeklî unsurlar ihtiva eden bir belge. Eğer şekil şartlarından
biri eksikse çeklik vasfını yitiriyor. Bu manada, çek
kullananlar, çek kabul edenler, basiretli davranmak durumundalar; alacaklarını
teminat altına alırken sadece cezaya değinmemeleri lazım. Diğer taraftan, yan
delillerle -ipotek, rehin gibi- alacaklarını garanti altına almayı
düşünmelidirler diye düşünüyoruz.
Çekin tarihine bir bakacak olursak,
ceza hukuku açısından değerlendirdiğimizde, 1985 yılında yürürlüğe giren 3167
sayılı Yasa’dan önce çekte hürriyeti bağlayıcı ceza verilemiyordu. Peki ne yapılıyordu? Eğer unsurları varsa, ceza hukukunun
genel prensipleri açısından suçun unsurlarını eğer taşıyorsa üzerinde
dolandırıcılıktan ceza veriliyordu. Karşılıksız çek keşide eden kötü niyetli
ise, eğer dolandırma maksadı varsa, diğer taraftan suçun unsurlarını da ihtiva
ediyorsa bu şekilde cezalandırılıyordu. 1985 yılına geldiğimizde, 3167 sayılı
Yasa yürürlüğe girmiştir. 3167 sayılı Yasa’da, karşılıksız çekin muhatabı olan,
daha doğrusu karşılıksız çekten zarar görenin şikâyeti üzerine bir yıldan beş
yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Bu da ihtiyacı karşılamamıştır ve 2009
yılına gelene kadar bir sürü değişiklik olsa da ana konu, ana çatı bu şekilde
devam etmiştir. 2009 yılında 5941 sayılı Yasa yürürlüğe girmiş ve burada
doğrudan karşılıksız çek keşide edene ceza vermektense adli para cezası
öngörülmüştür. Adli para cezası öngörüldüğünde adli para cezasını ödemeyen kişi
bu sefer de hürriyeti bağlayıcı cezayla karşı karşıya kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RAMAZAN CAN (Devamla) - Teşekkür
ederim, saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Can.
Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Işık…
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, karşılıksız çeklere adli
para cezası uygulamasının başladığı 7 Mart 2003 tarihinden bu yana adli para
cezası kaleminden devletin kasasına toplam ne kadar para toplanmıştır? Bu
paranın ne kadarı çek mağdurları için kullanılmıştır? Bundan sonra bu paranın
bir fona aktarılması yönünde Hükûmetinizin düşüncesi nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür
ederim Değerli Başkan. Biraz önceki arkadaşımızın kaldığı yerden devam
edeceğim.
Adli para cezası -devlet burada zarar
etmediği hâlde, vatandaşın cebinden çıkan, malının karşılığı verilen çek
karşılığında alınan para- devlet hazinesi açısından bir sebepsiz zenginleşme
değil midir? Sebepsiz zenginleşme olduğu için bunu iade etmeyi düşünüyor
musunuz?
Devamı: Gerek Şanlıurfa gerek Konya
ilimize yeni millî eğitim müdürleri tayin edildi ancak tayin edilen kişiler,
dava açmadığı hâlde, keyfî olarak gitmek istemiyorlar. Bunlar birilerinin
tanıdığı mıdır, hatırını kıramayacağınız kişiler midir? Buna
bir açıklık getirir misiniz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Işık tarafından “Adli para
cezasından ne kadar para toplanmıştır?” şeklinde bir soru tevcih edildi. Yalnız,
arkadaşlarımız bana şu ana kadar böyle bir hesap yapamadıklarını ifade ettiler;
ellerinde böyle bir bilgi yok, bir istatistik yok.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Geçen hafta da sorduk, o günden bugüne hazırlanmış olması
lazımdı.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Onu yine arkadaşlarımız çalışsınlar, çıkarmaya gayret etsinler inşallah ama
şu an itibarıyla, maalesef, cevap verebilecek durumda değiliz. Muhtemelen
birçok birime dağıldığı için -bu miktarlar, cüzi miktarlar- bunları toparlama
konusunda bir sıkıntı var, inşallah onu çalışırlar.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Çok para Sayın Bakan, çok
para. Allah’a havale etmeyin, bürokratlara havale edin.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Dağınıklık anlamında söylüyorum,
farklı birimlere dağınıklık anlamında.
Sayın Tanal “Adli para cezası sebepsiz
zenginleşmeye yol açar mı?” şeklinde bir soru sordular. Yani bu şekilde…
BAŞKAN – Hazinenin zenginleşmesine… Doğru anlamışım
değil mi?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) – Aynen aynen.
BAŞKAN – Tamam.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Evet, şimdi kişi borcunu ödediği zaman
ceza düştüğünden kişi devlete ödeme yapmak yerine borcunu ödeyecektir, yeni
sistemde bu olacaktır yani araya bir anlamda devlet girmemiş olacak. Asıl borç sahibine
paranın gitmesi sağlanmış olacak. Mevcut durumda aslında adli para cezalarını
ödüyor ödenemeyen çeklerde, hem adli para cezası ödeniyor hem de borçlu olduğu
kişiye karşı borcunu ifa ediyor. Yeni sistemde sadece borcunu ifa etmiş olacak.
Arada devlete herhangi bir kaynak aktarma söz konusu olmayacak yani mali
anlamda bakarsanız devletin bu anlamda bir kaybı olacak ama kişiler arası
ilişkiler anlamında bakarsanız da daha hakkaniyetli bir durum oluşmuş olacak
diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım
teşekkür ederim, vakit olduğu için…
Sayın Bakan ya ben anlatamadım soruyu
veya Bakan anlamadı ama 5941 sayılı Çek Kanunu’nda para cezası verildiği zaman
vatandaş gidiyordu bu çek bedelini yatırıyordu, cezası düşüyordu yani bu parayı
Hazine, devlet, çek sahibine vermiyordu. Benim sorum buna yönelik. Bu bir
haksız kazanç, sebepsiz zenginleşme değil midir? Bu, haksız kazanç, sebepsiz
zenginleşme olduğu için çek sahibine ödemeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Sayın Başkanım, zaten bu tam da Sayın Vekilimizin dediği hüküm değiştiriliyor
şu anda. Bundan sonra yeni düzenlemede böyle bir durum söz konusu değil.
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Biriken paralar ne olacak Sayın Bakan?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Ama mevcut sistemde hapis cezası borcunu ifa etmediği için verilen bir ceza
değil. Adli para cezasını yerine getirmediği için, ifa etmediği için hapis
cezasıyla karşılaşıyordu yani şu mevcut değişmeyen hâliyle. Şimdi, dolayısıyla,
o şu anda idari para cezasına dönüştürüleceği için böyle bir durum söz konusu
olmayacak yani hapis görmesi, çekini ifa etmediği için değil, adli para
cezasını yerine getirmediği için bir hapis cezasıydı. Şimdi o idari para
cezasına dönüştürüldüğü için bu sorun da kendiliğinden ortadan kalkmış olacak.
BAŞKAN – Paraları iade değil kısaca.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Öyle bir şey şu anda söz konusu değil.
BAŞKAN – Sayın Önder, buyurun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Ben,
tane tane sorayım, Sayın Tanal’ın bıraktığı yerden devam edeyim. Yeni bir
düzenleme var Sayın Bakan fakat eski düzenlemede bu anlamda alınan büyük
paralar var. Eğer yeni düzenleme bu eski para tahsilatını manasız buluyorsa ya
da adil buluyorsa, her neyse, bunu geri alıyorsunuz. O zaman, eski paraları, bu
şimdiye kadar tahsil edilenleri sahiplerine geri verecek misiniz? Ben de böyle
bir para ödedim, onun için soruyorum.
BAŞKAN – Sayın Şandır…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür
ederim.
Sayın Bakan, bu sorunun cevabı verilmeli,
ısrarla soruyoruz, geçen hafta da sorduk. Kendinizin yani bu Hükûmetin
çıkarttığı bir kanunla koyduğunuz adli para cezası milletin belini büktü,
ödeyemediği için hapse düştü. Şimdi, toplanan paraları veya bu çıkartacağınız
kanunla, bu cezalı duruma düşenlere bir şey getiriyor musunuz? O birikmiş adli
para cezalarını iade edecek misiniz? Dün mü yanlıştı, bugün mü yanlış Sayın
Bakan, bunun cevabını verin lütfen. İki defa, geçen hafta da görüştük bunu,
soruyoruz, şimdi de soruyoruz ama cevap verilmiyor. Lütfen…
BAŞKAN – Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Efendim,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım millî eğitimle ilgili
soruma hiç cevap vermedi yani karşımızda Millî Eğitim Bakanı da oturuyor, hiç
olmazsa Millî Eğitim Bakanından öğrensinler. Yani Konya’ya ve Şanlıurfa’ya
tayin ettikleri 2 Millî Eğitim Müdürü dava açmadığı hâlde, tayinleri çıktığı
hâlde neden gitmiyor? Bunun sebebi nedir? Yani bunlar çok güçlü, kudretli
kişiler midir? Neden bu kayırma işlemi yapılıyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakan, tam iki buçuk
dakikanız var.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Peki, teşekkür ediyorum.
Şimdi, tabii, adli para cezası alınmış
olan şahıslara tekrar iade edilmesi şeklinde bir düzenleme söz konusu değil.
Şurada sistemimizde de daha önce trafik cezaları gibi farklı cezaları da aynı
kapsamda düşünebilirsiniz. Bunlar idarenin işleyişini de içinden çıkılmaz hâle getirebilir.
Burada “mağdur” kelimesini kullanmak da çok anlamlı değil tabii. Sonuçta çek
vermiş, karşılıksız çıkmış çekten bahsediyoruz. Buna gelen bir idari, adli para
cezasından bahsediyoruz, bir suç olarak hapis cezasından bahsediyoruz. Şu anda
o hapsi ortadan kaldırıyoruz zaten yani aslında lehte bir değişiklik yapmış
oluyoruz. Yeni işlemler için de bir daha böyle bir durum oluşmamasını sağlayacak
bir düzenleme getirmiş oluyoruz ama bahsettiğiniz anlamda, paraların geri
iadesi anlamında herhangi bir düzenlememiz söz konusu değil. Siz bunu temenni
ediyor olabilirsiniz ama burada herhangi bir düzenleme söz konusu değil.
Diğer taraftan, Millî Eğitim
Bakanlığımızla ilgili soruyu Sayın Bakanımız arzu ederse… Doğrusu bir keyfi
uygulama hiçbir şekilde düşünülemez ama spesifik bir
konu. Sayın Bakanımız yazılı cevap vermek isterse Sayın Vekilimizi yazılı
olarak bilgilendirebilir. Benim konum değil tabii ki.
BAŞKAN – Kanunla alakalı olmadığı için.
Şimdi Sayın Ayhan elli saniyeniz var,
size cevap verilemez ama sorunuzu sorun.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, bu vatandaşlar çekleri
neden ödeyememişler? Hükûmetin bir araştırması var mı, onu merak ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Tek bir sebebi olmaz bu tür şeylerin, çok sayıda sebebi olabilir fakat bir
taraftan şunu da değerlendirmemiz lazım tabii: Bir küresel kriz ortamı yaşandı,
onun da getirdiği birtakım sıkıntılar olmuş olabilir ama…
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) –
Amerika’dan dolayı mı?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
-…kriz ortamı olmadığı durumlarda da çeklerin karşılıksız çıkması hadisesi her
zaman olabilecek şeylerdir. Tek bir sebebe bağlanması mümkün değil tabii, çok
çeşitli sebepleri olabilir.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın
Başkanım, Bakan diyor ki: “Benim görev alanım değil.” O zaman tüm bakanlar
otursunlar, sorularımızı ona göre yöneltelim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Başkan, bu engelleme ne zamana kadar devam edecek? Yani Çek Yasası’nı istiyor
musunuz istemiyor musunuz, Allah aşkına ya!
BAŞKAN – Sayın Tanal, bir saniye…
Şimdi, bakın, sizin soru sormanıza
zaman içerisinde gayet güzel bir sistemle yürüdük ama kanunu ilgilendiren
konulardaki sorulara normal şartlarda burada oturan bakanlar cevap verir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ama o da
cevaplayabilir.
BAŞKAN - Siz, Millî Eğitim Bakanına bir
soru sordunuz, Sayın Bakan da “Ben onu bilmiyorum.” dedi. O açıdan yapacak bir
şey yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Peki,
teşekkür ederim.
BAŞKAN - 4’üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5’inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5- 5941 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin dokuzuncu fıkrasında yer alan “bir yıla
kadar hapis” ibaresi “Cumhuriyet savcısı tarafından üçyüz
Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para”
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – 5’inci madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Gürkut
Acar. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Acar.
CHP GRUBU ADINA GÜRKUT ACAR (Antalya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 137 sıra sayılı Çek Kanunu’nda
değişiklik yapılmasını öngören tasarının 5’inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Antalya
Aksekili, İbradılı hemşehrimiz
Profesör Doktor Muammer Aksoy’u faili meçhul şekilde öldürülmesinin 22’nci
yılında, minnet ve şükranla, rahmetle anıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Çek Kanunu uzun
tartışmalar, uzun mağduriyetlerden sonra yeniden önümüze geldi. Bu şunu
gösteriyor: Bir kanun yaparken “Dediğim dedik, çaldığım düdük.” derseniz, iki
üç yılda bir sürekli kanunlarda değişiklik yapmak zorunda kalırsınız, Çek
Yasası bunun bir örneğidir. Bugün Çek Yasası’nın görüşülmesini gerektiren
gerekçeler 2009 yılında da vardı, bugün de var. O zaman muhalefetin de
görüşleri dinlenseydi, ortak bir akılla çözüm üretilseydi bugün konu gündeme
gelmez, insanlar mağduriyetler yaşamaz, mahkemeler tıkanmazdı, aldığı çek
yüzünden kendisi de çek mağduru olanlar ortaya çıkmazdı.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Adalet
Bakanının verdiği bilgilere göre şu anda Çek Yasası’ndan 1.340 kişi, 5941 sayılı
Yasa uygulamasından 117 kişi olmak üzere 1.457 kişi cezaevinde. Şu anda Yargıtayda bulunan dosya sayısı 217.165 ve alt derecede,
ilk derece mahkemelerinde 400 bin civarında dosya olduğu söylendi.
Değerli arkadaşlarım, bu çeklerin bu
kadar karşılıksız çıkması Türkiye’de ekonominin iyi gidip gitmediği konusunda
da bizde endişeler yarattı. Çekin bu şekilde bir birikime uğramamasını
sağlamanın yolu sağlam bir ödeme aracı hâline getirmek, bankaların
sorumluluğunu artırmaktan ibarettir.
Değerli milletvekilleri, bugün gündeme
getirilen tasarı birtakım mağduriyetleri giderecektir ama tam bir çözüm
sağlamayacaktır. Ben de bu çekle ilgili bir kanun teklifi hazırladım ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sundum, Hükûmetin tasarısı ve diğer
tekliflerle birleştirme imkânı olmadı ama (2/291) esas numarasıyla Adalet
Komisyonunda beklemektedir.
Benim önerimin temeli şudur: Öncelikle
çekle ilgili bankaların sorumluluğu artırılacaktır. Bankalar çek hesabı açmak
isteyenlerle ilgili incelemelerini daha sağlıklı yapmalı, ödeme gücüyle ilgili
şüphe taşıdıkları kişilere çek hesabı açmamalıdır. Bankalar çek hesabı açacağı
kişilerle bir çek anlaşması ya da kredi anlaşması yapacak, bu anlaşma
kapsamında belirlenen limite kadar ilgiliye miktarı matbu olarak yazılı bulunan
çek verilecek. Bankalar ibraz edilen çekleri, karşılığı olup olmadığına
bakmaksızın ödemekle yükümlü olacak. Bankalar ödedikleri çekleri, çek hesabı
sahibinden anlaşmaları doğrultusunda yasal yollardan tahsil edecektir. Böyle
bir sistemde “karşılıksız çek” kavramı olmayacak, kredi kartlarını, nasıl
bankalar alacaklarını tahsil ediyorlarsa, nasıl karşılıksız kredi kartı yoksa
çeklerde aynı sistemi uygulayacaklardır. Bankalar ödeme gücünde şüphe
taşıdıkları, kredi sağlayamadıkları kişilere çek vermeyeceklerdir. Bunun çözümü
budur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
5’inci maddeye gelecek olursak, 5941 sayılı Kanun’un 7’nci maddesinin dokuzuncu
fıkrasında ne deniyor? “Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek
düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla
kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.” Öngörülen bu yeni düzenleme ile bir
yıllık hapis cezası kaldırılacak, hamiline çek defterini kullanmadan hamiline
çek düzenleyen kişilere cumhuriyet savcıları tarafından 300 Türk lirasından 3
bin Türk lirasına kadar idari para cezası verilecek. Yani bir uyum sağlanarak
burada da hapis cezası kaldırılıyor ancak bu idari para cezası bu fiilin
işlenmesini engelleyecek nitelikte midir, bunun iyi sorgulanması gerekir. Bu
fiil, çekin karşılıksız çıkmasıyla ilgili bir durum değildir.
5941 sayılı Kanun’un gerekçesine baktım
neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmuş diye. Orada deniyor ki: “Hamiline
çek ancak hamiline çek defteri yaprakları kullanılmak suretiyle düzenlenebilir.
Diğer çeklerden ayırt edilecek özelliklerin yanı sıra, hamiline çek
defterindeki çek yapraklarının üzerinde ‘hamiline’ ibaresi matbu olarak yer
alacaktır.” Kayıt dışı ekonominin önüne geçmek ve yolsuzlukla mücadele etmek
amacına yönelik olarak kabul edilen bu hükmün uygulanabilirliliğini
sağlayabilmek için dokuzuncu fıkrada bir suç tanımına yer verilmiştir.
“Eğer çek hamiline değilse kime
verildiği üzerine yazılsın.” deniyor. Bu hüküm hamiline çek sisteminin
uygulanabilmesi ve kayıt dışılığın önlenmesi amacıyla gündeme gelmiştir. Yani
bunun “karşılıksız çek” kavramıyla ilgisi yoktur. Kayıt dışı ekonomiyle
mücadele edilmek isteniyorsa gerçekten, burada, yaptırımın çekin miktarıyla
bağlantı kurulmasında yarar olduğunu düşünüyorum yani 50 bin liralık, 100 bin
liralık bir işlemde belki de bu 3 bin lira ceza göze alınabilecek bir yaptırım
olarak düşünülebilir. Ceza caydırıcı görünmüyor, bunun iyi değerlendirilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, çekle ilgili
kesin bir çözüm isteniyorsa, dediğim gibi, çeki güvenilir bir ödeme aracı
hâline getirmek zorundayız. Burada bankaların sorumluluğu arttırılmalıdır, bir
çek anlaşması modeliyle bir sistem kurulursa karşılıksız çek kavramı ortadan
kalkacaktır, mahkemelerin iş yükü azalacaktır hem de uluslararası sözleşmelere
uygun olarak borçtan dolayı özgürlüğün kısıtlanmasının da önüne geçilmiş
olacaktır. Bu yapılmadığı sürece kalıcı bir çözüm üretilmesi mümkün
olmayacaktır diye düşünüyorum. Karşılıksız çek kavramının daha fazla önümüze
gelmesi güçlü bir ihtimaldir ya da çeke güven kalmayacak, kullanımı da mümkün
olmayacaktır, bu da ticarette yeni sorunlar doğurabilecektir. Ancak biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yeni tasarıyı Avrupa İnsan Hakları
hükümleriyle uyum sağlayan yeni niteliği itibarıyla destekliyoruz ve olumlu
olarak oy kullanacağız.
Değerli arkadaşlarım, son olarak şunu
söylemek istiyorum: Özellikle Deniz Feneri davasının savcıları için ceza davası
açılması otuz dokuz yıllık bir hukukçu olarak emin olun ki bizi endişe içinde
bırakmıştır ve bu gelişim Türkiye’de yargıda görev yapan her hâkim ve her savcı
için büyük tereddütler ve endişeler yaratmıştır. Biz bu uygulamadan iktidar
partisinin bir an önce vazgeçmesini diliyoruz.
Ayrıca değerli arkadaşlarım,
sendikaların iş kolunda yüzde 10 oranında örgütlenmiş olanlarına toplu iş
sözleşmesi sağlanmasıyla ilgili de vakit varken bu miktarın, bu yüzde 10
barajın indirilmesi, bunun binde 5’e indirilmesi gerektiği kanısındayız.
Türkiye’de eğer sendikalaşmanın önünü kesersek demokrasi işlemez. İşçi
sendikalarının olmadığı, işçilerin örgütlenemediği hiçbir topluma getirilmiş
olan rejim demokrasi rejimi olamaz. Bu nedenle, 3 milyondan 700 bine inmiş olan
sendikalı işçi sayısının, 8 milyonluk bir sosyal sigortalı kayıtlı işçi
sayısının karşısında çok düşük olduğu kanısındayız.
Çağdaş ve uygar bir demokrasi
istiyorsak sendikaların önündeki bu engelin kaldırılmasını talep ediyorum ve
yüce kurulunuzu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Işık…
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, iki önemli sorum olacak:
Birincisi: Şimdi adli para cezasının,
dolayısıyla hapse gitmenin yolunun kapatılmış olması önemli bir gelişme, ancak
siz de çok iyi biliyorsunuz ki bu insanların birçoğu belki de yüzde 90’ının,
95’inin sicilleri kötü, çıktıkları zaman ya da cezaevine gitmekten
kurtuldukları zaman bankaya gittiklerinde kredi alamayacak durumda. Şimdi
bunlara bir sicil affı getirip bu insanların borçlarını ödemesine imkân tanıyabilecek
miyiz?
İkincisi: Factoring
şirketlerinin ve tefecilerin bu karşılıksız çek olayından dolayı bugüne kadar
ne kadar para kazandığı konusunda hiç Hükûmetiniz bir araştırma yaptı mı? Bu
alanda kaç factoring şirketi faaliyet gösteriyor?
Bunlarla ilgili nasıl bir tedbir aldınız veya tedbir almayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Teşekkür ediyorum.
Sicil affıyla ilgili zannediyorum bir
önergesi de var Sayın Işık’ın ve diğer değerli milletvekillerimizin. O zaman o
önerge oylandığında tabii ki Meclisimizin takdirindedir, ancak genel anlamda
sicil aflarının piyasada tam da arzu edilen sonuçları doğurmadığına dair bir
tecrübemiz var. Geçmişte birtakım sicil afları olsa da bunlar bilgi olduğu
için, belli finansal kurumlar bu konuları veya muhatapları bildiği için,
sonuçta affetseniz de fiiliyatta, pratikte çok etkili olmadığını geçmiş
tecrübelerimizden biliyoruz. Onun dışında da yine, bilgi anlamında kötüye
kullanılmaması, yeni sistemde de çeklerin daha sıhhatli bir ortamda
kullanılması bakımından da geçmiş sicillerin bilinmesinde de yarar olabilir
diye düşünüyorum.
Diğer taraftan, adli siciller, suç
olmaktan çıktığında zaten otomatik olarak siliniyorlar. Orada bir problem yok,
arkadaşların bana verdiği bilgiye göre adli anlamda bir sıkıntı yok.
Diğer taraftan, bu factoring
şirketleri, 76 tane factoring şirketi olduğunu
söylüyor arkadaşlar ama sizin sorunuz tabii daha istatistiki rakamlarla ilgili.
Şu an arkadaşlarımızın elinde böyle rakam yok. Eğer varsa daha sonra bilahare
yazılı olarak sizlere iletirler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Ayhan, buyurun.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Bu tasarı Türkiye Büyük Millet
Meclisine gelmeden Sayın Başbakan Yardımcısının bir açıklaması oldu, bu
tasarının kanunlaşmaması hâlinde 100 bin kişinin cezaevine girebileceğini ifade etti. Zaten cezaevindeki sayı da aşağı yukarı bu kadar, biraz bundan
fazla. Bu cezaevleri yeni girecekleri almayacağı için mi bu tasarı
hazırlandı? Onu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Teşekkür ediyorum.
Tabii,
istatistiklere baktığımızda, gerçekten çok sayıda dava söz konusu. 2010
yılı itibarıyla 405.704 dava söz konusu, çok kabarık bir rakam. Yargıtayda, hâlen dairelerde 53.544, başsavcılıkta 163.221
dosya bulunuyor, toplam 217.165. Fiilen hükümlü olan sayısı gerçekten düşük,
1.457 fakat Yargıtaydaki dosya sayısına baktığınızda,
bu sürecin devamı hâlinde sayıların çok çok daha üst noktalara gideceği de
görülüyor yani bir tedbir alınmaması durumunda çok ciddi sonuçları olduğu
görülüyor.
Tabii, bu kanunun diğer birçok kanun
gibi birçok amacı, gerekçesi var. Sayın Vekilimizin sorduğu soruyu… Gerçi diğer
ikinci boyutunu, dosyaları azaltma boyutunu sormuştu. Bu, tabii bir sonuç; tek
amacı bu şekilde ifade etmek mümkün değil tabii. Kanun’un çeşitli amaçları,
gerekçesinde de ifade edilen amaçları var. Fakat bir sonucu da tabii ki, bu
dosyaların sayısının azalması, adli yükün azalması. Dolayısıyla, adalet
sisteminin daha hızlı, daha rahat çalışma imkânı bu sonuçlarından biri olarak
ancak ifade edilebilir. Ancak böyle tek amacı şeklinde ifade etmek zannediyorum
doğru olmaz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, tabii bu çekle yapılan
karşılıksız harcamalar da zannediyorum ki, gayrisafi yurt içi hasılanın içine
giriyordu. Dolayısıyla, acaba hiç bunu hesap ettiniz mi? Mesela ihracat-ithalat
kayıtlarımızda hiç öyle hayali ihracat veya işte faturalandırılmamış
ithalatlar, şunlar bunlar; hep bunlar ülkenin aleyhine. Ama rakamlarda siz
hayali ihracatı düşmeden veriyorsunuz “Türkiye şu kadar ihracat yaptı.” diye.
Bir bakıyoruz ki, geçen sene, evvelki sene, ondan önceki sene hayali ihracat
çıkıyor ortaya ama bu ihracat rakamlarının içinde görünüyor yine Allah’a çok
şükür!
Şimdi, bu karşılıksız çekler de
gayrisafi yurt içi hasılanın içinde görünüyor. Bunun oranının ne olduğuna falan
bakabildiniz mi acaba hiç ekonomik olarak?
Teşekkür ediyorum.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Değerli Vekilimizin sorusuna şöyle cevap vereyim…
BAŞKAN – Bir dakika Sayın Bakan.
Buyurun Sayın Ayhan.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Tasarı gerekçesinde ekonomik yönü hiç
incelenmemiş; arz ediyorum. O neden acaba?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Bakan…
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Şimdi, baktığımız zaman millî gelir içinde, karşılıksız çekin millî gelire…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Bakan
“Millî gelir” demeyin, siz bari “Millî gelir” demeyin “Gayrisafi yurt içi hasıla” deyin.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Gayrisafi yurt içi hasıla içinde karşılıksız
çeklerin oranı 2008 yılında 1,4; 2009’da 1,64; o tarihten sonra giderek düşmüş
ve 2011 yılında 0,68 yani yüzde 1’in de altına inmiş, oldukça gerilemiş
aslında.
Tabii, gayrisafi yurt içi hasıla hesaplanırken yurt içinde bir yıl içinde üretilmiş
toplam mal ve hizmetlerin bedeline bakılır.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Tüketim ve
üretim giriyor mu bunun içine?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– O bedelin, hani, ödeme sisteminde karşılığı olup olmadığı, oradaki
hukuksuzluklar toplam varlığın tutarını, mal ve hizmetin değerini değiştirmez.
Borç-alacak ilişkilerini, ihtilafları olsa olsa etkileyebilir. O anlamda, millî
geliri…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – İşlem görmüş
oluyor. Millî gelir bu şekilde…
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Evet, Millî geliri değiştirdiğini ifade edemeyiz.
Sayın Ayhan “Gerekçede ekonomik boyut
yer almamış.” dedi ama biraz daha belki açarsa, tam neyi kastettiğini, doğrusu,
tam soruyu şey yapamadım. Yani biraz daha belki detay almamızda fayda var.
BAŞKAN – Sayın Ayhan, buyurun.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkanım, benim sorumda Sayın
Bakanın anlamayacağı bir şey yok, gayet açık ve net. Bu tasarının bir de
ekonomik yönü var, hukuki yönünün ötesinde. Bu kadar çek ödenemiyor. Bunun bir
meblağı var ve piyasada karşılığı var. Bunun neden ekonomik yönünün getirisini
götürüsünü hesaplamadan bu işi yaptık? Biz anlıyoruz ki, Plan ve Bütçe
Komisyonuna, artı Sanayi ve Ticaret Komisyonuna bu tasarının tali komisyon
olarak gelmemesi bile, bunun, yeteri kadar ekonomik anlamda incelenmediğini çok
açık ve net bir şekilde gösterir. Onu ifade etmek istedim. Sayın Bakan daha
fazla izahat istiyorsa, devam ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Buyurun.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Yani burada garipsenecek bir şey yok. Çok kısa sordunuz, ben de bir açarsanız
daha iyi anlamış ve daha iyi cevaplama imkânını elde etmiş olurum diye sordum.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Hükûmet de
gerekçeleri çok kısa yazıyor.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Şimdi, Sayın Vekilimizin bahsettiği hususta çok geniş kapsamlı
değerlendirmeler yapıldı. İşin ekonomik etkileri bakımından Ekonomi
Koordinasyon Kurulunda konu defalarca ele alındı. İş dünyamızla, değişik
taraflarıyla konu müzakere edildi. Ne getireceği, ne götüreceği, ekonomik
etkileri son derece ayrıntılı bir şekilde analiz edildi ve bir sakınca
görülmeyerek, ekonomik gidişatımız açısından herhangi bir sıkıntı doğurmayacağı
düşünülerek Hükûmet olarak da benimsendi ve Meclisimizin takdirine gönderildi.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Madde üzerinde bir önerge
vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına,
Görüşülmekte olan 137 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 5. maddesine aşağıdaki fıkraların eklenmesini ve madde çerçevesinin
buna göre düzenlenmesini arz ederiz.
“Çek hesabı nedeniyle sicili bozulmuş
olanların, kanunun yürürlük tarihi itibarıyla hiçbir işlem yapmaya gerek
duymaksızın sicil kayıtları temizlenmiş sayılır”
“Bankaya ibraz edilen çekin
karşılığının hesapta olmaması hâlinde, çek karşılığı, öncelikle hesap sahibinin
varsa aynı banka nezdindeki kredi hesabından kredi limiti dâhilinde ödenir”
|
Ali Uzunırmak |
Alim
Işık |
Mustafa Kalaycı |
|
Aydın |
Kütahya |
Konya |
|
Faruk Bal |
Mehmet Şandır |
Erkan Akçay |
|
Konya |
Mersin |
Manisa |
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI
KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz. Yalnız, kısa bir açıklama yapmak istiyorum
Sayın Başkanım.
Adli Sicil Kanunu’nun 11’inci maddesine
göre “Eylem suç olmaktan çıktığı zaman, adli sicil ve arşiv kayıtları, hiçbir
talep olmaksızın kendiliğinden silinir.” hükmü olduğu için bu önergedeki bu
düzenlemeye karşıyız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Hükûmet?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ali Uzunırmak.
BAŞKAN – Sayın Uzunırmak,
buyurun.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Başkanım,
çok teşekkür ediyorum.
Türkiye’de bugün hakikaten çok insanı
ilgilendiren bir yasayı görüşüyoruz.
Değerli arkadaşlar, Allah şaşırttı mı
kulunu “hanım”a “bacanak” dedirtirmiş. Bu Hükûmetin
hakikaten ne yaptığı belli değil. Bakın, 2003 yılının 3’üncü ayında Türkiye’de
kim iktidar? Bugünkü Hükûmet iktidar. O gün adli para cezasını, bu Mecliste,
işte bu saatleri harcayarak günü, dakikası şu kadara mal olan bir harcamayla bu
yasayı geçirtiyor, aradan dokuz yıl geçiyor, bugün tekrar başka bir yöne
değişiyoruz. E, dün niye yapıldı, bugün niye yapılıyor? Dolayısıyla, bugünkü
Hükûmet yine bir hatayı yapıyor ve tabii ki bu hataları neden yapıyor Hükûmet?
Çünkü yapmak istediğiyle yapması gereken ve yaptığı farklı olup, gayesiyle
yaptığı farklı olup gayesini doğru izah edemediği, edemeyeceği için böyle
kargacık burgacık işlerle günü kurtarmaya çalışıyor. Hatalar oradan
kaynaklanıyor. Niyetiyle yaptığı, yapmak istediği, yapması gereken farklı
olduğu için bu hatalar işleniyor. Dokuz yılda, göreceksiniz, birçok kanun aynı
şekilde değişmiş ve yapılmış. Ee, devletin otuz
yılını, kırk yılını, seksen yılını eleştirirken çok rahat her gün başka bir
gündem yaratılıyor.
Bakın, aslında çek ile ilgili
mağduriyet insanlarını sınıflandırmamız veya tariflememiz
gerektiğinde ödeyemeyip hapse düşen mi mağdur, ödemeyen hapse düşen mi mağdur,
alacağını tahsil edemeyip borcunu ödeyemeyip hapse düşen mi mağdur, parasını
tahsil edemeyen mi mağdur? Ben, Sayın Bakana geçen görüşmede sordum, Sayın
Bekir Bozdağ vardı, dedim ki: “Siz hangisinden yanasınız? Bunlardaki mağdur
sınıflamasını, tariflemesini bir yapın bize. Acaba
çek defterini satıp merdiven çek hazırlayıp piyasayı dolandıran, haksız
rekabete sebep olan hapse düşmüş insanlar mı mağdur, yoksa dolandırılmış olan
tahsil edilemeyenler mi mağdur?”
Değerli milletvekilleri, bunların
önlenmesinin bir tek yolu var: Akıl yolu. Nedir? Çek defterini veren banka, çek
defterlerini kategorilendirir, sınıflandırır; mavi
defter, kırmızı defter, beyaz defter ve hepsine bir limit koyar, der ki: “Mavi
defter yaprak başına 10 bin lira kesebilir, kırmızı defter 20 bin lira, beyaz defter 50 bin lira
kesebilir.” Çek defterinde kaç sayfa var? Diyelim ki yirmişer
sayfa var, buna göre kredi limitinin içerisine alır ve o kredi limitinin
içerisinde, banka, teminatları müşteriden, keşide sahibinden almıştır ve
dolayısıyla, çek nasıl ki bizim piyasamızda üç ay, beş ay, altı ay vadeli kredi
olarak bir noktada kullanılıyor kredi evrakı olarak, bankada da kredili olarak
o hesapta eğer para karşılık yoksa bile keşide sahibinin hesabından kredi
işlemiyle o çek ödenir ve alınan teminatların karşılığında, banka, sonra o
vatandaşla muhatap olur. Dolayısıyla, çek daha güvenli bir evrak hâline
gelir, karşılıksız çek diye bir şey de artık söz konusu olmaz çünkü banka her
türlü teminatları almıştır ve keşide sahibinin ödeme yükümlülüğü artık bankaya
olmuştur ve çek güvenli bir evrak durumuna gelmiştir. Ama tabii ki siz bunu böyle
düzenlemek yerine, her zaman olduğu gibi, bir AKP klasiği hâlinde “Aman, o
tarafı da memnun edeyim, bu tarafı da memnun edeyim…”
Değerli milletvekilleri, haklıyla
haksızın arasında adaletli bir karar vermediğiniz zaman bu, haklının mağdur
edilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla, adalet tecelli etmiş olmaz. AKP oy
kaybetmemek uğruna iki tarafı da memnun etme gayreti içerisinde her türlü
uygulamasında yeni mağdurlar meydana getirmektedir. Dolayısıyla, bu mantık
içerisinde daha ekonomi çok zaaflara uğrayacaktır çünkü çekler gerçekten
piyasada doğru işlem görmeye başladığında -işte biraz önce Sayın Bakana
sorduğum gibi- gayrisafi yurt içi hasılanın düşmesine bile sebep olacaktır. Siz
ondan bile endişe etmektesiniz, “Aman,
bu çekler, piyasada bu kadar olmayan para dolaşıyor, dolayısıyla gayrisafi yurt
içi hasıla yükseliyor…” Milletvekilleriniz,
bakanlarınız gayrisafi yurt içi hasılayı millî gelirle karıştırıp daha hâlen
“millî gelir” ifadesini kullanıyor. İşte bu kadar kötü durumda yönetilen bir
Türkiye’yle karşı karşıyayız.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uzunırmak.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.12
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 21.28
BAŞKAN:
Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 58’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
137 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının 6’ncı maddesini okutuyorum:
MADDE 6- 5941 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bankalar, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu maddenin yayımı tarihinden itibaren bir ay
içinde 2 nci maddeye göre yayımlanacak tebliğde
belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, 31/12/2012
tarihine kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski
çek defterlerini imha ederler.
(3) Bu Kanunun bu maddenin yayımı
tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümleri ile 3167 sayılı Kanun hükümleri
gereğince düzenlenmiş olan eski çeklerin hukukî geçerliliği devam eder.
(4) Bankaların müşterilerine verdikleri
eski çek defterleriyle ilgili olarak, muhatap bankanın 3 üncü maddenin üçüncü
fıkrasına göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu 30/6/2018 tarihinde sona erer.
(5) 31/12/2017
tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için
muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.
(6) Bu maddenin yayımı tarihinden önce
verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına ilişkin kayıtlar, 6
ncı maddede düzenlenen yasağın kaldırılmasına ilişkin
şartlar oluşuncaya kadar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında tutulmaya devam
olunur.
(7) Bu Kanun hükümlerine göre suç
karşılığı uygulanan yaptırımı, idarî yaptırıma dönüştürülen fiiller nedeniyle,
a) Soruşturma evresinde bulunan
dosyalar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca,
b) Kovuşturma evresinde bulunan
dosyalar hakkında mahkemece, idarî yaptırım kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığında bulunan dosyalar hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca,
Yargıtay’ın ilgili dairesinde bulunan dosyalar hakkında ise ilgili dairece, bu
Kanuna göre işlem yapılmak üzere dava dosyası hükmü veren mahkemeye gönderilir
ve bu mahkeme tarafından duruşma yapılmaksızın karar verilir.”
BAŞKAN - Madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri
önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 137 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6. maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.
(8) Çek hesabı nedeniyle ödeme
sıkıntısına düşmüş ya da alacağını tahsil etmekte güçlük çekenlerin
desteklenmesi amacıyla, T.C. Merkez Bankası yönetiminde “Çek Garanti Fonu”
kurulmuştur. Fonun yapısı ve işleyişine ilişkin esaslar, kanunun yürürlük
tarihinden itibaren en geç üç ay içinde Bakanlar Kurulunca çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir.
|
Alim
Işık |
Mustafa Kalaycı |
Erkan Akçay |
|
Kütahya |
Konya |
Manisa |
|
Mehmet Şandır |
Faruk Bal |
|
|
Mersin |
Konya |
|
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 137 sıra sayılı Çek
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6. Maddesinde
düzenlenen Geçici 3'üncü maddenin beşinci fıkrasının Tasarıdan çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
Mahmut Tanal |
Celal Dinçer |
Ahmet Toptaş |
|
İstanbul |
İstanbul |
Afyonkarahisar |
|
Ali Serindağ |
Haluk Eyidoğan |
|
|
Gaziantep |
İstanbul |
|
BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu okuttuğum önergeye?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI
KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türk Ticaret Kanununun 795'inci maddesi
uyarınca Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış
hükmündedir. Düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz
olunan çek, ibraz günü ödenir denilmektedir. Tasarının 6'ncı maddesinin Geçici
3'üncü maddesinin beşinci fıkrası, şu an piyasada ileri tarihli çekleri ortadan
kaldırmakta ve çeke vade getirmektedir. Bu fıkra Türk Ticaret Kanununun
795'inci maddesine aykırılık teşkil ettiği için kaldırılması gerekmektedir
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 137 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6. maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederiz.
(8) Çek hesabı nedeniyle ödeme
sıkıntısına düşmüş ya da alacağını tahsil etmekte güçlük çekenlerin
desteklenmesi amacıyla, T.C. Merkez Bankası yönetiminde “Çek Garanti Fonu”
kurulmuştur. Fonun yapısı ve işleyişine ilişkin esaslar, kanunun yürürlük
tarihinden itibaren en geç üç ay içinde Bakanlar Kurulunca çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir.
Alim Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI
KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuna yaklaştığımız
Çek Kanunu’ndaki değişiklikle ilgili önergem üzerine söz aldım. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki bu kanun -şimdiye kadar
değerli konuşmacıların da ifade ettiği gibi- 2003 yılında Adalet ve Kalkınma
Partisinin tek başına Türkiye’yi yönetmeye başladığı dönemin başından bugüne
kadar bir yumak hâline gelmiş bir sorunun çözümü amacıyla bu yüce Meclisin
gündemine getirilmiştir. Bunun en büyük problemi, adli para cezası uygulanması
nedeniyle çekini ödemek isteyen vatandaşların önce devlete olan bu borcunu
ödeyip cezaevine gitmekten kurtulmayı hedeflemesi, ama bunu öderken ana borcunu
ödeyememesi nedeniyle artan borçların, artık, hapishanelerin almayacağı düzeyde
sayılara ulaşan insanlara yol açmasıdır. Sayın Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan’ın da ifade ettiği gibi “Eğer bu kanun çıkarılmazsa 100 binlere varan
insan hapse gidecek.” demiştir. İşin gerçeği budur. Cezaevleri doludur. Şimdi,
1 Nisan 2012 tarihi itibarıyla sürelerinin sonuna gelen ve taahhütlerini yerine
getiremeyen insanların yeniden cezaevi tehdidiyle karşı karşıya bulunması bu
kanunun yüce Meclisin önüne gelmesinin en önemli sebebidir. Tabii ki babalarını
bekleyen, dağılmış yuvaları toplamak isteyen insanlar için önemli bir kanundur,
burası göz ardı edilmemelidir. Kanunun bu yönüyle birçok insanı
sevindireceğinden eminiz, onun için de bir an önce çıkması en azından bu tür
insanlar için yarar sağlayacaktır fakat bu sorunu çözmeyecektir. Yarın bu
insanlar bu hapis tehdidinden kurtulduktan sonra iyi niyetle borçlarını ödemek
isteseler -biraz önce sorduk- sicillerinin bozuk olması nedeniyle hangi bankaya
gitseler kredi alamayacaklardır. Dolayısıyla, borçlar yine ödenemeyecek, bu
defa başka problemler yine toplumda birçok insanı yaralayacaktır.
İşte, bu önergemiz bu tür iyi niyetiyle
borcunu ödemek isteyen insanlara bir kapı açmaktadır. Ayrıca, alacaklı olup da
herhangi bir nedenle muhatabına ulaşamayan, çek sahibini bulamayan ama parasını
da alamamış birçok mağdurun, iş adamının da mağduriyetini giderecektir. Bu önerge,
Merkez Bankası yönetiminde “çek garanti fonu” adı altında bir fonun kurularak
biraz önce de Sayın Bakanın işaret ettiği ancak miktarını söyleyemediği, 2003
yılından bu yana adli para cezası adı altında devlete ödenen birçok paradan bir
kısım kaynağın buraya aktarılarak, acilen bu sıkıntılı durumun çözülmesini
amaçlayan bir önergedir. İnanıyorum ki yüce Genel Kurul buna makul bakacaktır.
Her ne kadar Sayın Komisyon Başkanı ve Sayın Bakan buna katılmasa da bu,
Türkiye’de bu sorunun çözülmesi için tek yoldur. Bunu bir kez daha sizlere
hatırlatmak istiyorum.
Bakınız, yarından itibaren yeni dertler
bu ülkenin yine gündemini oluşturacaktır çünkü bu insanlar bu borçlarını
ödeyemeyeceklerdir. Ödemenin yolu hem bu parayı alacak olanların hem de borcunu
ödemek isteyen iyi niyetli insanların başvuracağı bir fon olmasıdır. Bu fonla
ilgili önergenin yerinde bir önerge olduğunu düşünüyorum. Umarım, yüce Meclisin
siz değerli üyeleri de buna katkı verirsiniz. Aksi takdirde, bu problem en geç
bir yıl sonra yine bu Meclise gelmek zorunda kalacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrar,
yasanın çıkmasını bekleyen, kendisini -her iki tarafta- mağdur kabul eden
herkese yararlı olmasını düşünüyor, önergemize desteğinizi bekleyerek tekrar
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
6’ncı madde oylamasından önce
Komisyonunun düzeltme talebi var.
Buyurun.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI
KÖYLÜ (Kastamonu) – Düzeltme talebimiz var.
Çerçeve 6’ncı maddede düzenlenen geçici
3’üncü maddenin 3’üncü fıkrasında geçen “3167” ibaresinin “mülga 3167” olarak
düzeltilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde
ihdasına dair bir önerge vardır. Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan
tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan ancak tasarı
veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini
isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük'ün 87'nci
maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 137 sıra sayılı Kanun
Tasarısına çerçeve 6 ncı maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki çerçeve maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Madde 7- 29/6/1956
tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 726 ncı
maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan "altı ay"
ibareleri "üç yıl" şeklinde değiştirilmiştir.
|
Ali Rıza Öztürk |
Mahir Ünal |
Hasip
Kaplan |
|
Mersin |
Kahramanmaraş |
Şırnak |
|
Mehmet Doğan Kubat |
Ahmet Aydın |
|
|
İstanbul |
Adıyaman |
|
BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI
KÖYLÜ (Kastamonu) – Salt çoğunluğumuz vardır ve katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Madde üzerinde görüşme
açıyoruz.
Konuşma isteyen yok herhâlde…
Sayın Tanal, niçin girmiştiniz?
Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür
ederim Değerli Başkan.
Efendim, 6’ncı maddenin (5)’inci
fıkrasında “31/12/2017 tarihine kadar, üzerinde yazılı
düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı
geçersizdir.” der. Yalnız, daha yürürlüğe girmemiş, hazırlanmış olan Türk
Ticaret Kanunu’nun 795’inci maddesi de “Çek görüldüğünde ödenir.” der. Yani
Ticaret Kanunu’ndaki çek hükmü orada vadeli çeki kabul etmiyor, tanımıyor.
Bugün oylamaya daha girilmeyen, üzerinde tartıştığımız kanunda çek ancak vadeli
olabilir, üzerinde yazılı olan tarihten önce ibrazı geçersizdir. Yani hukuk boş
işlerle uğraşmaz. Bunu nasıl düzelteceğiz? En azından Ticaret Kanunu’na uygun
hâle getirmek lazım bu Çek Kanunu’nu.
BAŞKAN – Cevap verecek misiniz?
Buyurun.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Çekin tabii, esası, görüldüğünde
ödenmesi gereken bir belge. Ülkemiz uygulamasında ise şu ana kadar genellikle
vadeli bir ödeme aracı olarak kullanılmış, bu şekilde uygulama gelişmiş. Bu
gerçeklikten dolayı da çekin düzenleme tarihinden önce ibraz edilmesi borçlu
kişinin öngöremediği sonuçların ortaya çıkmasına ve çeklerin karşılıksız
kalmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle uyuşmazlıkların sayısının da arttığı
gözlenmektedir. Uygulamadan kaynaklanan bu uyuşmazlıkları önlemek amacıyla 18/2/2009 tarihli ve 5838 sayılı Kanun’un 18’inci maddesiyle
3167 sayılı Kanun’a geçici 2’nci madde olarak “31/12/2009 tarihine kadar,
üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya
ibrazı geçersizdir.” şeklinde bir hüküm eklenmiştir. Söz konusu hükmün
gerekçesi “Madde ile; belirli bir süreyle çekin,
üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazı
geçersiz kabul edilerek ekonomik sıkıntılarla çeklerin zamanında ödenememesi
sonucunda ticari hayatta karşılaşılan sorunlara ve mağduriyetlere çözüm
üretilmesi amaçlanmaktadır.” şeklinde ifade edilmiş. Üstelik,
söz konusu tarih, 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanunu’nun geçici
1’inci maddesinin beşinci fıkrasıyla 31/12/2011 tarihine kadar da uzatılmıştır.
Tasarıyla düzenlenen geçici bir hükümle, ekonomik sıkıntılarla çeklerin
zamanında ödenememesi sonucunda ticari hayatta karşılaşılan sorunlara ve
mağduriyetlere çözüm üretilmesi amacıyla, ibraz yasağını 31/12/2017
tarihine uzatacak şekilde yeniden düzenlenmiştir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Yeni madde ihdas eden önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair bir önerge
daha vardır, önergeyi okutup Komisyona salt çoğunlukla katılıp katılmadığını
soracağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 137 sıra sayılı Kanun
Tasarısına, yürürlük maddesinden önce gelmek üzere aşağıdaki maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
“Madde 8- 13/1/2011
tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 814 üncü maddesinin birinci ve
ikinci fıkralarında yer alan “altı ay” ibareleri “üç yıl” şeklinde
değiştirilmiştir.”
|
Ali Rıza Öztürk |
Mahir Ünal |
Hasip
Kaplan |
|
Mersin |
Kahramanmaraş |
Şırnak |
|
Mehmet Doğan Kubat |
Ahmet Aydın |
|
|
İstanbul |
Adıyaman |
|
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI
KÖYLÜ (Kastamonu) – Salt çoğunlukla katılıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl)
– Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yeni madde ihdas eden önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
7’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan konuşacak.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN
(Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 137 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 7’nci maddesi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının genel gerekçesi “Anayasa’nın
13’üncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında ölçülülük
ilkesine riayet edileceği düzenlenmiştir.” diyor. Cümlenin yazılışında da hata
var ancak olmadığını farz edelim.
Bugüne
kadar AKP’nin bu konuya ilgi göstermediği açıkça ortada. Neden
gündeme şimdiye kadar getirilmedi? Ceza hukuku toplumsal barışın devamı
bakımından başvurulması kaçınılmaz olunca devreye girmeliymiş, ekonomik suça
ekonomik ceza lazımmış. Doğru, hepsi tamam da, bu olay nasıl olmuş? Bu kanun
tasarısının ortaya çıkmasına neden olan olaylardan kimse bir şey bahsetmiyor.
Aslında olayı bir özetlemek lazım: AKP’nin uyguladığı ekonomik politikalar bu
kanun tasarısının bu noktaya gelmesinin temel sebebi. İyi de hiç ekonomi
politikasının önemi yok mu? Ekonomi politikası gerçekten bu durumda etkili
değil mi? Bu tasarının AKP ekonomik
olmadığını söyleyebilir. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisinde de ekonomik
anlamda bu tasarının tali komisyon olarak bile Plan ve Bütçe Komisyonuna ve
Sanayi ve Ticaret Komisyonuna da gitmediğini görüyoruz.
Hazırlıksızsınız, eksikleriniz çok
çıkıyor. Nedir? İşte, yeni bir madde ihdas etmek zorunda kalıyorsunuz. Bu bile
beceriksizliğin, görmezliğin çok açık ve net bir delili. Ne olmuş şimdiye
kadar? Yaklaşık 600 bine yakın karşılıksız çek var, 1 milyona yakın protesto
edilen senet var. Bu olaylara problem yok diyebiliyor musunuz? Diyemezsiniz, bu
tasarı çekte problem
olduğunu çok açık bir şekilde gösteriyor.
Sadece 2011 yılında mahkemelerce
verilen ve Merkez Bankasınca bildirimi yapılan yasaklama kararı 50 bin
dolayında. Karşılıksız çek keşide etme suçuna ilişkin dosya sayısı Yargıtay
ceza dairelerinde 53.500, Yargıtay Başsavcılığında 163.600, toplam 217 bin
civarında. Çekle ilgili dava sayısı 400 bini 2010 yılında aşmış. Karşılıksız
çek keşide etme suçunda cezalandırma talebi de 400 bin dolayında.
Ali Babacan “Karşılıksız çeklerin
piyasadaki miktara oranı yüzde 3.” diyor. Peki, bu tasarı yasalaşmaz ise kaç
kişinin cezaevine gireceğini Ali Babacan söylüyor. Kaç kişi? 100 bin kişi
dolayında. Hâlen cezaevinde bulunanları dikkate aldığınızda, bu tasarı
kanunlaşmadığı takdirde cezaevine gireceklerin sayısı, hâlen mevcut, orada
olanlar kadar aşağı yukarı var. Sizin korkunuz da bu. Ortaya çıkan sonuç, zaten
sizin geçmişte yaptığınız hukuki düzenlemeler, artı ekonomik durumdan
kaynaklanan problemlerin hadiseyi bu noktaya taşıması.
Sayın Bozdağ’a sordum, “Mahkûmiyet için
açılmış dava sayısı 230 bine yakın.” dedi. Bu, dünyada övgüyle bahsettiğiniz
ekonomi politikalarınızın Türkiye’deki manzaralarının maalesef iz düşümüdür.
Denizli Sanayi Odasından bir bilgi notu alıyorum “Şu anda, karşılıksız çek
düzenlemekten dolayı verilen para cezasının ödenmemesi nedeniyle ceza ve infaz
kurumlarında hükümlü bulunanların sayısı 73 iken 2010 yılında mahkûmiyet kararı
sayısı 225 bindir.” diyorlar, onlar söylüyor.
Şimdi, hadiseye böyle baktığınız zaman,
ödeyemeyen insanların da sorumlusu nihai olarak bu Hükûmettir, bu Hükûmetin
uyguladığı ekonomi politikalarıdır, bu Hükûmetin ortaya çıkardığı nedir?
Yasalardır, kanunlardır. Bakın, çok kısa bir süre önce yaptığınız yasal
düzenlemeleri, yapılan yasal düzenlemeleri tekrar değiştirmek zorunda kalıyorsunuz,
grubunuzda, MYK’nızda çok ciddi bir şekilde ele almak zorunda kalıyorsunuz,
işin içinden çıkamıyorsunuz. Size de baskılar var. Bakın ben Denizli Ticaret
Odasının, Sanayi Odasının, Ticaret Borsasının başkanlarının bize intikal
ettirdiği, muhtemelen diğer milletvekillerine de intikal ettirdiği neyi görmek
istiyorum? Sizlere bir şeyi ifade etmek istiyorum. Bunların siyasi görüşlerini
bilmem, nereye cemaat olarak taalluk ettiklerini de bilmem ama bildiğim bir şey
var onlar bundan çok rahatsız. Sadece onlar mı rahatsız? Bu işin karşı tarafta
ödeyemeyen insanlar da nedir? Sahtekâr değildir ama nedir? Ödeyememiştir,
sıkıntıya düşmüşlerdir. Neden düşmüşlerdir sıkıntıya? Sizin uyguladığınız
politikalardan düşmüşlerdir. Sıkıntının özü budur.
Bu tasarı iş dünyasını rahatsız ediyor,
bu tasarı mağdur olan vatandaşları da rahatsız ediyor. Hiç kimse isteyerek,
zevk alarak cezaevine gitmez, bunun müsebbibi AKP İktidarıdır, AKP Hükûmetidir.
Bunu da millete anlatmanız lazım. Bakın kendi içinizde de birtakım problemler
oldu, bunu buraya getirirken sıkıntılar çektiniz. Her tasarıyı kendi grubunuzda
belki görüşebilirsiniz ama MYK’da ele aldığınızı pek görmedik ama bu yansıdı.
Nitekim Sayın Babacan’ın söyledikleri de ortada. Ne dediğini söylüyor ama
vatandaşları ne yapmak lazım? Sıkıntıya sokmamak lazım. Mesela ben Denizli’de
bu işten mağdur olmuş her iki taraftaki vatandaşların sayısını size sorsam siz
belki cevap vermekte bir gün sonra bile sıkıntıya girersiniz. Neden bunu
söylüyorum? Denizli’deki icra dairesi sayısını AKP döneminde 2’den 9’a
çıkardınız. Bunu bir anlamda mağdur vatandaşlara kolaylık diye telakki de
edebilirsiniz ama aslına bakarsanız, bu sizin yaptığınız zulmün sonucunda
vatandaşlar ne yapıyor? İşinin görülmesi için bir an önce 2’den 9’a icra dairesini
ne yapıyorsunuz? Ortaya çıkarıyorsunuz.
Bakın, ben burada Denizlili AKP
milletvekili arkadaşlarımın görüş beyan etmelerini isterdim. Onların bir tanesi
Sanayi Odasından geliyor, bir tanesi Ticaret Odası Başkanlığından geliyor.
Oradaki insanların neden bu durumda olduğunu ifade etmiyorlar? “Denizli’de
istihdam artışı sağladık.” diyor ama kâr marjlarının
düştüğünü kimse söylemiyor, yarın ne olacağını kimse ifade etmiyor. Ama şunu
çok açık ve net bir şekilde söylüyorum: Çeki karşılıksız çıkanlar ile ödeyemeyenleri
de birlikte düşünmek lazım. Bu insanlar cezaevine gitmekten, cezaevinde
kalmaktan zevk duymayacaklar ama onları getirdiğiniz nokta orası. Getirdiğiniz
nokta orası olduğu için, şimdi bu işi ne yapmaya çalışıyorsunuz? Düzeltmeye
çalışıyorsunuz. Ama uyguladığınız ekonomi politikaları değişmediği takdirde, bu
işin çift taraflı mağdurları bu kanunla bile olsa ne yapacaktır?
Azalmayacaktır, artmaya da devam edecektir. İşin şeklini değiştirebilirsiniz.
Bu işin çeki ödenmediği zaman cezaevine gitmese bile, ödeyemeyen de ödenmeyen
de her iki taraf da ileride yine mağdur olacaktır.
Bu tasarı, AKP’nin uyguladığı ekonomi
politikalarının maalesef iz düşümüdür. Nereden bakarsanız bakın, biraz önce
Sayın Bakan bu işin müsebbibinin global ekonomik kriz
olduğunu söyledi. Bakın, ekonominin çok iyi olduğunu söylüyorsunuz, fevkalade
iyi olduğunu söylüyorsunuz, dışarıda söylenilen müspet şeyleri bu tarafa
aktarıyorsunuz ama dışarıda söylenen şeyleri “Yarın Yunanistan’ın başına gelen
sizin de başınıza gelebilir.” deneni, IMF’in dün dediğini bu millete
söylemiyorsunuz, bu diğer kuruluşların ifade ettiklerini söylemiyorsunuz. Bu,
tek taraflı olmaz. Bu milletle her şeyi paylaşmak zorundasınız.
Bakın, daha dış ticaret rakamları yeni
açıklandı. İhracat yüzde 19 artarken ithalat yüzde 40 artıyor, dış ticaret
açığı 105 milyar dolara ulaşmış, bunları iyi olarak söylemek mümkün değil. Özel
sektörün açık pozisyonu 124 milyar dolara ulaşmış, bunların neresi iyi?
Dolayısıyla, bu işin AKP’nin uyguladığı ekonomi politikalarının sonucunda
olduğunu çok net ve açık bir şekilde ifade etmek mümkündür ve bunun sona
ereceğini de söylemek mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) –
Dolayısıyla AKP’nin uyguladığı politikalar ülkeyi, gerek alacaklıyı gerek
borçluyu da sıkıntıya sokmuştur.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
8’inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üç dört senedir süren bir
problemin çözümünün sonuna doğru geldik. 23’üncü Dönemde Cumhuriyet Halk
Partisi olarak verdiğimiz ve 24’üncü Dönemde de vermeye devam ettiğimiz
karşılıksız çek keşide etme fiilinin suç olmaktan çıkarılması yönündeki
düşüncemiz nihayet gerçekleşmiş oluyor.
Şimdi, tabii burada şunu, şu endişeleri
bir kere tartışmak lazım, yani şimdi hani Kastamonu’da bir laf varmış “Daş düşebilü, ayu
çıkabilü, her şey olabilü,
demedik mi biz size.” demiş. Biz size bunu üç dört sene önce söyledik, bu
kürsüde de söyledik, aksini Canikli savundu ama aradan iki yıl geçti… Demedik
mi biz size?
Şimdi arkadaşlar…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hapsin
kaldırılması o zaman önerilmişti.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) – Ama olsun,
geç de gelseniz, geç de olsa gelmiş olmanız iyi bir şey, bunda alınacak bir şey
yok canım yani hatadan dönmek aslında iyidir.
Şimdi arkadaşlar, yani tartışılan konu
şu şimdi de: Efendim, mağdur kim, fail kim? Şimdi bu çıktı tartışmada. Şimdi,
bakın, ceza hukukunda mağdur, o fiilden zarar gören adamdır; fail de hukuka
aykırı eylemleriyle kanunda tanımlanmış bir suç tipini ihlal eden kişidir. Özel
hukukta da, borçlar hukukunda, ticaret hukukunda da alacağını tahsil edemeyen
adam mağdurdur ama bunların yöntemleri farklıdır. Yani siz özel hukuktan doğan
bir alacağınızı tahsil etmek için devletin yaptırım gücünün arkasına
sığınamazsınız.
Şimdi, senet, poliçe ve çek, üçü de
kambiyo senedi mi? Üçü de kambiyo senedi. E, çekte de bir alacak var, senette
de bir alacak var. Şimdi, senetteki alacağını tahsil edemeyen alacaklı ne
yapıyorsa, çekteki alacağını tahsil edemeyen adam da aynısını yapacak.
Şimdi, çek alacaklıları sormaya başladı
“Biz ne yapacağız?” E, canım çekten ve senetten daha güçlü bir belge, yani
mahkeme kararı var. Siz alacağınızı tahsil etmek için mahkemeye veriyorsunuz,
mahkemeyle sizin alacağınız hüküm altına alınıyor ama mahkeme kararıyla
alacağını hüküm altına aldıran alacaklının, alacağını tahsil etmesi için
herhangi bir cezai müeyyide yok. Yani çek, mahkeme ilamından daha ağır bir
hükme mi sahiptir, böyle bir şey olabilir mi? Hep söyledik, çekin asli
fonksiyonu, asli görevi ödeme aracı olmasıdır, yani taksitli ve vadeli bir
alışverişin aracı değildir çek. Bu, bizim, Türkiye’deki Ticaret Kanunu’nda
böyle yazıyor, dünyadakinde de böyle yazıyor.
Şimdi, çekin, bağlı olduğu alacağın
tahsilini garanti altına alma gibi bir fonksiyonu yok ama bizim ülkemizde çek
alacaklıları buna böyle bir fonksiyon izafe etmişler. Yani sanki çekin görevi,
o alacağın tahsilini kolaylaştırmak ve bunu garanti altına almış olmak. E,
böyle bir şey olmaz arkadaşlar, Ticaret Kanunu’nda yazılı. Dolayısıyla, çek alacaklıları
soruyor “Biz ne yapacağız?” diye. Ben de söylüyorum çok açık bir şekilde. Bono
alacaklısı ne yapıyorsa siz de onu yapacaksınız. Mahkeme ilamıyla hüküm altına
alınan bir alacağın alacaklısı ne yapacaksa siz de onu yapacaksınız. İcraya
vereceksiniz, icra takip edeceksiniz, malları haczedeceksiniz, adam taahhüt
vermişse icrada ona göre işlem yapacaksınız, mahkeme ilamı bu, senette de bu.
Çekin alacaklısı padişah mı oğlum ya! Böyle bir şey olabilir
mi!
Değerli arkadaşlarım, suçlu demek yani
kanunda açıkça yazılı bir suçu işleyen adamdır, borçlu suçlu değildir; borcunu
ödeyemiyor, borcun tahsili de özel hukuk hükümlerine göre takip edilir.
Şimdi, efendim, çek dolandırıcılık
vasıtası, aracı olarak kullanılırsa ne olur? Ya Allah aşkına, 1985 yılına kadar
bu ülkede Çek Kanunu yok ama çek var, çek kullanılıyor 85’e kadar. Peki, 85’e
kadar bu çek kullananlar ne olmuşlar? Dolandırıcılık suçundan eğer çek bir
dolandırıcılık kastıyla kullanılmışsa mahkûm olmuşlar. E, Ceza Kanunu bu, hüküm
duruyor yani genel hükümlere göre bu çekin dolandırıcılık olarak kullanılması
olduğu müddetçe yine insanların cezai takibat yapma hakları vardır. Burada,
esas olan konu, ana fikir olan konu suç genel teorisi içerisinde bir sorumluluk
esasına dayanmayan karşılıksız çek keşide etme fiilî suç olmaktan
çıkarılmıştır; bu, bu kadar basittir yani diğer çağdaş hukuk ülkelerinde nasıl
olmuşsa bizde de öyle olmuştur.
Dolayısıyla, efendim, bu çeklerde hapis
cezası kalkınca, şimdi, çek alacaklarının tahsilinde mafya devreye girermiş! Senet
alacaklarının tahsilinde mafya devreye giriyorsa burada da girer. Yani değerli
arkadaşlarım, bunların hiçbir şeyi yoktur. Biz Parlamentoyuz, yasama organıyız,
elbette ki bir kere hukukçuyuz yani hukuki bir düzenleme yapıyoruz.
Dolayısıyla, uluslararası uygulamalar nelerdir, bunlara bakmamız lazım. Ee, canım, ben avukatım aslında, meslek olarak avukatım,
yani alacakların tahsili bakımından çekin bir cezaya bağlı olması benim de
işime gelir serbest avukatlık yaptığım zaman, ama öyle olacak diye, ben bu kürsüde
herhâlde karşılıksız çek keşide etme fiilinin suç olarak kalmasını savunamam. Yani iş adamlarımızın ya da esnaf ve sanatkârların bundan
ürkmelerini gerektiren bir şey yok; aksine, bence şimdi çekin arkasındaki o
ceza kaldırılınca, o cezanın yarattığı yapay, suni güven ortamı ortadan
kalkacaktır, çek alacak olan vatandaş daha özenli davranacaktır, daha dikkatli
davranacaktır, herkesin çekini almayacaktır ve bankalar da artık çek verirken
biraz daha özenli davranacaktır, sokakta gezen adama çek vermeyecektir.
Yani arkadaşlar, geçen gün duydum,
banka 75 bin lira tüketici kredisi veriyor. 75 bin TL, gerçekten, tüketici
kredisi veriyor. Ya olacak şey mi bu ya! Yani tüketici kredisini biz almaya
kalksak vermez ama ben bunu geçen gün duydum. E, şimdi bankalar özensiz
davranıyor.
Aslında burada temel mesele şu: Çek
bankaların, dolayısıyla, bankalara biraz daha sorumluluğunu yüklemek lazım, ama
önümüzdeki günlerde ben onun olacağını düşünüyorum. O nedenle, bizim iş
dünyasının bu konuda herhangi bir kaygıya kapılmasının anlamı yoktur.
Dediğim gibi, dolandırıcılıktan dolayı,
eğer dolandırıcılık suçunun unsurları oluşmuşsa, dava açma, takip etme hakkı
her zaman vardır, o suç orada durmaktadır. Biz, şimdi karşılıksız çek keşide
etme suçu bakımından 1985 öncesi döneme döndük. Eğer ceza bir tedbir olsaydı,
bugüne kadar 4-5 kez bu kanunda değişiklik yapılmak zorunda kalınmazdı diye
düşünüyorum.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu
yasanın eksiklikleri olmasına rağmen, sorumlulukları paylaşım açısından
eksiklikleri olmasına rağmen yasayı destekliyoruz. Karşılıksız çek keşide etme
suçundan dolayı aranan insanlar artık evlerine döneceklerdir, hapis tehdidi
altında bulunmayacaklardır.
Bu vesileyle de yirmi iki yıl önce
faili meçhul bir cinayete kurban giden büyük hukukçu Profesör Doktor Muammer Aksoy’un
anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Muammer Aksoy’un yakınları da onun
faillerinin bulunmasını istiyorlar ve bekliyorlar Sayın Başkan. Şu faili meçhul
bırakılan siyasi cinayetlerin de araştırılması için bir komisyon kurarsak, siz
ona da destek verirseniz onların yakınlarının da taleplerini karşılamış oluruz
diye düşünüyorum.
Bu vesileyle, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bu yasayı desteklediğimizi belirtiyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın Zeybekci,
niçin girmiştiniz sisteme?
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Biraz önce
Sayın Emin Haluk Ayhan’ın sözünü ettiği sanayi odasından gelen Denizli
Milletvekili benim. Bu konuda söz istiyorum.
BAŞKAN – Anladım. Tutanaklara geçti.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri görüşmek için 1 Şubat 2012
Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.