TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ
YASAMA DÖNEMİ CİLT YASAMA
YILI
24 4 2
TUTANAK
DERGİSİ
21’inci
BİRLEŞİM
22 Kasım 2011 Salı
DÖNEM:
24 CİLT:
4 YASAMA
YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
21’inci Birleşim
22 Kasım 2011 Salı
(TBMM Tutanak Müdürlüğü
tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler
tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sıtkı Güvenç’in, 22 Kasım Dünya Diş Hekimliği Günü’ne ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Elâzığ Milletvekili
Enver Erdem’in, Elâzığ ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’ün, 22 Kasım Dünya Diş Hekimliği Günü’ne ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- İran İslam Cumhuriyeti
İslami Danışma Meclisi Dış Siyaset ve Ulusal Güvenlik Komisyonu heyetinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak 16-19 Kasım 2011
tarihleri arasında ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/635)
2.- TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır'ın, beraberinde bir heyetle, İtalya Senatosu
Dışişleri ve Göç Komisyonunun vaki davetine icabetle, İtalya'ya resmî ziyarette
bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/636)
3.- TBMM Dışişleri
Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter heyetin, Almanya Federal Meclisi
Dışişleri Komitesi Başkanı Ruprecht Polenz'in vaki davetine icabetle
Almanya'ya, resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/637)
B) Duyurular
1.- Diyarbakır 7. Ağır Ceza
Mahkemesince, Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi hakkında kamu davası
açıldığına dair dosyanın, Anayasa’nın 83’üncü maddesinin 2’nci fıkrası
gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru
(3/638)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz ve 21 milletvekilinin, ÖSYM tarafından düzenlenen sınavlara giren
öğrencilerin kişisel bilgilerinin gizliliğinin sağlanması için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/59)
2.- İstanbul Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 21 milletvekilinin, İstanbul’un trafik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/60)
3.- Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka ve 21 milletvekilinin, Tuz Gölü ile ilgili çevre sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/61)
D) Gensoru Önergeleri
1.- Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Van ilinde meydana gelen depremlerde,
arama ve kurtarma çalışmaları, yardımların ulaştırılması, hasar tespiti ve
süreçteki diğer hizmetlerin yerine getirilmesinde etkin koordinasyon
sağlayamadığı iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hakkında Gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/5)
VI.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi İç Tüzüğü’nün “gündem dışı konuşma” başlıklı 59’uncu ve “söz alma,
konuşmalar ve yazılı konuşmalar” başlıklı 60’ıncı maddelerini amacına uygun
yorumlamadığı gerekçesiyle Başkanın tutumu hakkında
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Bingöl ilimizin
Karlıova ilçesinde meydana gelen olayların tespiti amacıyla verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen
diğer önergelerin önüne alınarak, 22/11/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu
önerisi
2.- Kadına yönelik şiddete
karşı mücadele ve kalıcı çözüm yollarının araştırılması amacıyla verilen Meclis
araştırması önergesinin, 22/11/2011 Salı günü Genel Kurulda okunarak
görüşmelerinin bu birleşimde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bingöl Milletvekili
İdris Baluken’in, Bingöl Milletvekili Eşref Taş’ın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Genel
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Batman Milletvekili
Ayla Akat Ata’nın, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli’nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,
partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli’nin, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, şahsına ve grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
6.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Genel
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
AÇIKLAMALAR
1.- KİT Komisyonu Başkanı
Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin KİT Komisyonunda raporların görüşülmesinin engellendiği
iddialarına ilişkin açıklaması
2.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın, Oturum Başkanının Genel Kurula hitap şekline ve KİT Komisyonu
çalışmalarında yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili
Aykut Erdoğdu’nun, KİT Komisyonu üyesi olarak, yapılan denetim çalışmalarında
yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
4.- KİT Komisyonu Başkanı
Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın, İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdu’nun KİT Komisyonu çalışmalarına ilişkin konuşmasında belirtilen
raporların Parlamento adına denetim yapan Sayıştay tarafından hazırlandığına
ilişkin açıklaması
5.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, Genel Kurulu yöneten Oturum Başkanının sarf etmiş olduğu söze
ilişkin açıklaması
X.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMASI
1.- TBMM Başkan Vekili
Oturum Başkanı Mehmet Sağlam’ın, Genel Kurul çalışmaları sırasında istemeyerek
sarf ettiği bir söz için Genel Kuruldan özür dilediğine ilişkin konuşması
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bursa Milletvekili
İsmet Büyükataman’ın, 2010 KPSS sonuçlarına göre TRT’ye alınan personele
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/576)
2.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören’in, hidroelektrik santrallerinin özelleştirilmesine ve elektrik
fiyatlarındaki artışa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/591)
3.- İstanbul Milletvekili
Durmuşali Torlak’ın, İstanbul-Beykoz Sivritepe Mevkiine hafriyat dökümü
yapıldığı iddiasına ve Alibahadır Deresinin ıslahına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/698)
4.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, azınlık vakıflarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı (7/700)
5.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, vakıfların kuruluş ve işleyişinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/701)
6.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, azınlık cemaat vakıflarının iade edilecek veya bedeli ödenecek
taşınmazlarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
(7/702)
7.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Vakıflar Kanunu kapsamında azınlık vakıflarının taşınmazlarının
iadesi için yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç’ın cevabı (7/703)
8.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, enerji kaynaklarına ve yatırımlarına ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/791)
9.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, kaçak elektrik kullanımına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/792)
10.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Manyas Gölü’ndeki kirliliğe ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/819)
11.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Simav depreminde zarar gören esnafa ilişkin sorusu ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı (7/822)
12.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Simav depremi sonrasında depremzedeler için yaptırılan kalıcı
konutlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın
cevabı (7/869)
13.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Simav depreminden etkilenen vatandaşlara yapılacak kalıcı
konutlar için şehitlik anıtının yıkıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/871)
14.- İstanbul Milletvekili
Abdullah Levent Tüzel’in, Kahramanmaraş-Afşin Çöllolar kömür sahasında meydana
gelen kazalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/873)
15.- İstanbul Milletvekili
Osman Oktay Ekşi’nin, yazılı soru önergelerinin tatil döneminde işleme
konulmamasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/930)
16.- Antalya Milletvekili
Gürkut Acar’ın, Türkiye’nin elektrik enerjisi üretim potansiyeline ve elektrik
ithalatının azaltılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/975)
17.- İzmir Milletvekili
Aytun Çıray’ın, elektrik kayıp-kaçak yüzdelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/977)
18.- Yalova Milletvekili
Muharrem İnce’nin, EÜAŞ tarafından Kahramanmaraş’ın çeşitli ilçelerinde yapılan
teknisyen alımı sınavının iptaline ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/978)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te
açılarak dört oturum yaptı.
Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlu, Giresun Üniversitesinde rektörlük seçiminde yaşanan sorunlara,
İstanbul Milletvekili Metin Külünk, 15
Kasım Ahıska Türklerinin yurtlarından sürgün edilişlerinin yıl dönümüne,
İlişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in,
14-21 Kasım Dünya Diyabet Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşmasına Orman ve
Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi.
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, 17
Kasım Uluslararası Öğrenciler Günü’ne,
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes,
Genel Kurulda bulunan kürsünün AK PARTİ sıralarına yakın mesafede olması
nedeniyle istismar edildiğine ve kürsünün yerinin değiştirilmesi gerektiğine,
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri,
Türkiye’de yapılan ilaç deneylerinde insanların kobay olarak kullanıldığı
iddialarına,
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan, Ahıska
Türklerinin ana vatanları olan Gürcistan’a dönmeleri konusunda yardımcı
olunmasına,
Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün,
cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülere yapıldığı iddia olunan işkencelere tıbbi
onay veren doktorların soruşturulmasına,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,
Ahıska Türklerinin sorunlarına çözüm bulunmasına ve diyabet hastalığının
araştırılarak alınması gereken tedbirlere,
Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Van,
Bitlis Muş ve çevresinde yaşanan kötü hava şartları nedeniyle pancar
üreticilerinin mağduriyetlerinin giderilmesine,
Sinop Milletvekili Engin Altay,
Parlamentonun daha verimli çalışabilmesi için iktidar ve muhalefet partilerinin
uzlaşması gerektiğine,
Erzincan Milletvekili Muharrem Işık,
ülkemizde nişasta bazlı şeker üretiminin her yıl kotasının arttırılmasının
sağlığa ve çevreye verdiği zararlara ve mısır ithalatında kazanç sağlayan
firmaların araştırılmasına,
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı,
diyabet konusunda Sağlık Bakanı yerine niçin Orman ve Su İşleri Bakanının
açıklama yaptığına ve ülkemizde geçim sıkıntısı çeken vatandaşların gönüllü
kobay olarak bilimsel araştırmalarda kullanıldıkları iddialarına,
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu, terör örgütü ile Türk devleti arasında arabuluculuk talebinde
bulunulduğuna dair basına yansıyan haberlere,
Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz,
terör örgütüne verildiği öne sürülen desteğin ülkemizin ulusal çıkarlarını ve
güvenliğini tehdit ettiğine,
İlişkin açıklamalarına Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi.
Romanya Senatosu Başkanı Mircea
Geoana'nın,
Kazakistan Senato Başkanı Kairat
Mami'nin,
Beraberlerinde bir Parlamento Heyeti
ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak ülkemize resmî
ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
Türkiye-AB Karma Parlamento
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe MHP Grubunca aday gösterilen İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun,
NATO Parlamenter Asamblesi Türk
Grubundaki yedek üyeliğe CHP Grubunca aday gösterilen Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir ile Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Türk Grubundaki yedek
üyeliğe İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in,
Karadeniz Ekonomik İşbirliği
Parlamenter Asamblesi Türk Grubunda açık bulunan üyeliğe BDP Grubunca aday
gösterilen Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın,
Üyelikleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 21 milletvekilinin, İstanbul’da depremle ilgili yapılan
çalışmaların incelenerek (10/56),
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 21 milletvekilinin, balıkçılık sektörünün sorunlarının
araştırılarak (10/57),
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 21
milletvekilinin, Alevilerin inanç ve kültürlerini yaşamakta karşılaştıkları
sorunlarının araştırılarak (10/58),
Alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön
görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Grup Başkan Vekilleri Yalova Milletvekili Muharrem İnce, İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi ve Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın CHP’li
Belediyelerin Alman Vakıflarından kredi alarak terör örgütüne yardım ettikleri
iddiasında bulunduğu hâlde bunu ispatlamadığı ve böylelikle üstlendiği görevi
yerine getirmediği iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında bir
gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/4) Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergenin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmenin gününü kapsayan
Danışma Kurulu önerisinin daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacağı
açıklandı.
1 Kasım 2011 tarihinde, Bingöl
Milletvekili İdris Baluken ve arkadaşları tarafından (139 sıra no.lu), sağlıkta
dönüşüm adı altında başlayan aile hekimliği uygulamasının başladığı günden
bugüne kadar sonuçlarının değerlendirilmesi, yaşanan mevcut sorunların tespiti
ve giderilmesi amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 17/11/2011 Perşembe günkü birleşimde sunuşlarda
okunmasına ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP
Grubu önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı,
İstanbul Milletvekili Türkan Dağoğlu’nun şahsına sataşması nedeniyle bir
konuşma yaptı.
11 Ekim 2011 tarihli ve 244 sayılı,
narenciye üreticilerimizin piyasada oluşan fiyat dalgalanmalarından korunması
ve narenciye ihracatında ülkemizin potansiyelinin değerlendirilmesi ile ilgili
sorunların tespiti ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen
Meclis araştırması önergesinin 17/11/2011 Perşembe günkü birleşimde Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin MHP
Grubu önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın Grubuna,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın Grubuna,
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın şahsına,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın Grubuna,
Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş’ın partisine,
Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, Adana
Milletvekili Ümit Özgümüş’ün şahsına,
Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın şahsına,
Sataşmaları nedeniyle birer konuşma
yaptılar.
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, İç
Tüzük’ün “yoklama” başlıklı 57’nci maddesindeki yoklama talebi kurallarının
ihlal edildiği gerekçesiyle Başkanlık Divanını İç Tüzük’ü uygulamaya davet
ettiğine ilişkin bir açıklamada bulundu.
Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan ve arkadaşları tarafından, 14 Kasım 2011 tarihinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına, Kocaeli ili Derince ilçesinde bulunan tehlikeli atıkların
araştırılması hakkında verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (124 sıra
no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 17/11/2011 Perşembe günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ile,
Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan,
Kocaeli Milletvekili Fikri Işık’ın,
şahıslarına sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1’inci sırasında
yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/330) (S. Sayısı: 41) görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık
oylamadan sonra kabul edildi ve kanunlaştı.
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın partisine sataşması nedeniyle bir konuşma
yaptı.
Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2’nci sırasında
yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yeni Zelanda Hükümeti Arasında Hava
Hizmetlerine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/423) (S. Sayısı: 21) tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlandı. 1’inci maddesinin oylanmasından önce istem
üzerine iki kez yapılan yoklamalarda toplantı yeter sayısı bulunamadığından 22
Kasım 2011 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 22.28’de son
verildi.
Şükran
Güldal MUMCU
Başkan Vekili
Muhammet Bilal MACİT Fatih ŞAHİN
İstanbul
Ankara
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II.-
GELEN KâĞITLAR
No: 31
18 Kasım 2011 Cuma
Tasarı
1.- Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile
İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/510)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2011)
No: 32
21 Kasım 2011 Pazartesi
Tasarı
1.-Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında UNDP-İstanbul Uluslararası
Kalkınmada Özel Sektör Merkezinin (IICPSD) Kuruluşu ile İlgili Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/511) (Plan ve Bütçe ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2011)
Teklifler
1.-Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in;
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/139) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2011)
2.-İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 6 Milletvekilinin; Erciş Adıyla Bir İl Kurulması Hakkında Kanun
Teklifi (2/140) (Plan ve Bütçe ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.11.2011)
3.-Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile 4 Milletvekilinin; 24/2/1968 Tarihli ve 1005 Sayılı İstiklal Madalyası
Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/141) (Milli Savunma ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 02.11.2011)
4.-Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile 4 Milletvekilinin; 4/11/1984 Tarihli ve 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/142) (İçişleri
ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02.11.2011)
Sözlü Soru
Önergeleri
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinin sorunlarının
giderilmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/438) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/11/2011)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, otomotiv sektöründe yapılan ÖTV zammına ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/439) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, asgari ücrete yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/440) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/441) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
5.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Çelebi’nin, İstanbul-Başakşehir’den geçen yüksek gerilim hatlarına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/442) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/11/2011)
6.- Gaziantep Milletvekili Mehmet
Şeker’in, üniversite öğrencilerinin yurt sorununa ilişkin Gençlik ve Spor
Bakanından sözlü soru önergesi (6/443) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
7.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın,
patates üreticilerinin sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/444) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
8.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Çelebi’nin, İstanbul’da bir semt polikliniğin hizmet kapasitelerinin
geliştirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/445)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
9.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes’in, 2010-2011 yıllarında Diyanet İşleri Başkanı ve başkan yardımcılarının
yurt içi ve yurt dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/446) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
10.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Çelebi’nin, Libya’ya yatırım yapmış olan müteahhitlerin sorunlarına ilişkin
Ekonomi Bakanından sözlü soru önergesi (6/447) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/11/2011)
11.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Çelebi’nin, bazı mahallelerin imara açılmasına ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/448) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
12.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Çelebi’nin, emlak vergisi rayiç değerlerinin yüksek olduğuna dair mahkeme
kararının uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/449)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
13.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, bölgesel teşvik sisteminden kaynaklanan sorunların giderilmesine
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/450)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
14.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, TESK’in SGK yönetim kurulunda temsil edilmesine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/451) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/11/2011)
15.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, tarımsal desteklerin artırılmasına ve tarımda kullanılan mazottan KDV
ve ÖTV alınmamasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/452) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/453) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
17.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, Kahramanmaraş’ın Yüksek Hızlı Tren Projesi kapsamına alınıp
alınmadığına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru
önergesi (6/454) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
18.- Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in, TCDD’nin travers ihalesini alan bir şirkete ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/455) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut
Dedeoğlu’nun, esnafların sorunlarına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü
soru önergesi (6/456) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
20.- Gaziantep Milletvekili Mehmet
Şeker’in, PTT’nin ucuz para transferi (UPT) uygulamasına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/457) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/11/2011)
21.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın,
Van’da meydana gelen depremde hayatını kaybeden öğretmenlerin ailelerine maddi
yardımda bulunulmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/458) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2011)
22.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın,
uyuşturucu yapımında kullanılan ürünlerin ekiminin önlenmesine ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/459) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2011)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Gaziantep Milletvekili Mehmet
Şeker’in, trafik kazalarına ve alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1015) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/11/2011)
2.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin’in, şehit ailelerinin yaşadığı psikolojik ve sosyal sorunlara ve
bunların çözümü için yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1016) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
3.- Gaziantep Milletvekili Edip Semih
Yalçın’ın, memurlara verilen ek ödemelere ve ücret adaletsizliğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1017) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
4.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, PKK terör örgütünün Avrupa uzantılarına ve Avrupa’daki finans
kaynaklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1018) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/11/2011)
5.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken’in, Bingöl’de yapılan TOKİ konutlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1019) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
6.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın,
Libya’da iş yapan müteahhitlerin mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1020) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
MİT heyeti ile PKK yöneticileri arasında yapılan gizli görüşmeye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1021) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
8.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın,
Suriye ile ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1022)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
9.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın,
Adana’da Schengen vizesi veren büronun açılıp açılmayacağına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1023) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
10.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu’nun, KKTC tarafından sınır dışı edilme kararı verilen
öğrencilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1024) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/11/2011)
11.- Eskişehir Milletvekili Kazım
Kurt’un, Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin başka kurumlara yatay geçiş
yapmasına ve Eskişehir’in cami imam hatibi ihtiyacına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1025) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
12.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu’nun, havaalanlarında VİP hizmetlerinden yararlanabilenlerin
yer aldığı protokol listesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1026)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
13.- İstanbul Milletvekili Sabahat
Akkiray’ın, Madımak olayı sanıklarından yurt dışında yakalandığı iddia edilen
kişinin iadesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1027) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/11/2011)
14.- İstanbul Milletvekili Sabahat
Akkiray’ın, işçi ve memurlar arasında sosyal haklar bakımından farklılıklara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1028) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/11/2011)
15.- Antalya Milletvekili Yıldıray
Sapan’ın, ruhsatsız ve depreme dayanıksız olduğu iddia edilen Antalya İl Özel
idaresine ait bir binaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1029)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
16.- Hatay Milletvekili Hasan Akgöl’ün,
Türkiye-Suriye Dostluk Barajı Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1030) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
17.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın,
Konya-Meram-Başarakavak beldesinin su borularına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1031) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
18.- Denizli Milletvekili Adnan
Keskin’in, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1032) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
19.- Gaziantep Milletvekili Mehmet
Şeker’in, Van depreminde hayatını kaybeden öğretmenlerin sosyal güvenlik
haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1033) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/11/2011)
20.- İstanbul Milletvekili Haluk
Eyidoğan’ın, Van depremi ile ilgili teknik verilerin oluşturulması ve
açıklanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1034) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/11/2011)
21.- Aydın Milletvekili Ali
Uzunırmak’ın, Van depreminde yıkılan ve hasar gören binalara ve meydana gelen
zararın sorumlularına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1035)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
22.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlak’ın, limanların modernizasyonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1036) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
23.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır’ın, Van’da meydana gelen depremler sonrasında yapılan hasar tespit
çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1037) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/11/2011)
24.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bazı binaların yakınına kurulan baz istasyonlarının
kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1038) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/11/2011)
25.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, sismik araştırmalar için Akdeniz’e açılan Piri Reis Gemisinin
çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1039) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/11/2011)
26.- İstanbul Milletvekili Umut
Oran’ın, İstanbul Üniversitesinin açılış töreninde gözaltına alınan
öğrencilerle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1040) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2011)
27.- Elazığ Milletvekili Enver
Erdem’in, Elazığ’da bölge adliye mahkemesi kurulup kurulmayacağına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1041) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/11/2011)
28.- Diyarbakır Milletvekili Nursel
Aydoğan’ın, 2011 Nevruz Bayramında yasa dışı slogan atma nedeniyle tutuklanan
çocuklara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1042) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/11/2011)
29.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binici’nin, AİHM’nin TCK’nın 301. maddesi ile ilgili vermiş olduğu kararlara ve
bu kararların iç hukuka yansımalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1043) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
30.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in,
cezaevlerinde işkence ve kötü muamele yapıldığı iddialarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1044) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
31.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu’nun, hükümlülerin Türkçe dışında bir dilde telefon görüşmesi
yapmaları ile ilgili sorunlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1045) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
32.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay’ın, yurt dışındaki terör suçlularının iadesine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1046) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
33.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlak’ın, gemi inşa ve gemi işletmeciliği alanında faaliyet gösteren
şirketlerin Kredi Garanti Fonundan yararlanmasına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/1047) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/11/2011)
34.- Ankara Milletvekili Sinan Aydın
Aygün’ün, 2010-2011 yıllarındaki karşılıksız çeklerin toplam tutarına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/1048) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/11/2011)
35.- Ankara Milletvekili Sinan Aydın
Aygün’ün, ÖTV oranlarındaki artışa ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/1049) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
36.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün,
kamuoyunda N.Ç. davası olarak bilinen davanın sanıklarından iki kamu
görevlisine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/1050) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
37.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkan’ın, Van’da meydana gelen deprem sonrasındaki arama ve kurtarma
faaliyetlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru
önergesi (7/1051) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
38.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Binici’nin, Van’da meydana gelen deprem ile arama ve kurtarma çalışmalarına
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/1052)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
39.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün,
doğum sonrası verilen izin sürelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1053) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
40.- Ankara Milletvekili Zühal
Topçu’nun, mevcut personel rejiminin eksikliklerine ve yeni personel rejimine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1054)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
41.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün,
emeklilik yaşının yükselmesiyle ortaya çıkan mağduriyetin ortadan
kaldırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1055) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
42.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, SSK ve Bağ-Kur prim borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1056) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/11/2011)
43.- Ankara Milletvekili Zühal
Topçu’nun, TODAİE’nin Devlet Personel Başkanlığı bünyesine alınıp
alınmayacağına ve Türk kamu yönetimine sağladığı katkıya ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1057) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/11/2011)
44.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
öğretmenlerin emeklilik işlemlerinde yaşanan mağduriyete ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1058) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/11/2011)
45.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, strateji belgesi ve ESDEP’e göre tamamlanması hedeflenen çalışmalara
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1059)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
46.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, kamuoyunda N.Ç. davası olarak bilinen davanın sanıklarından bir
kamu görevlisine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1060) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
47.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır’ın, belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1061) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2011)
48.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır’ın, Mersin’in denize kıyısı olan belde ve belediyelerindeki arıtma
tesislerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1062) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2011)
49.- Hatay Milletvekili Hasan Akgöl’ün,
Van depremi ile ilgili bir açıklamasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1063) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2011)
50.- Antalya Milletvekili Mehmet
Günal’ın, BOTAŞ’ın spot piyasadan LNG alımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1064) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
51.- Antalya Milletvekili Mehmet
Günal’ın, doğal gaz alım ve satımının özel sektöre devrinin yaratacağı
sorunlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1065) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
52.- Antalya Milletvekili Mehmet
Günal’ın, doğal gaz ithalatında otomatik fiyat ayarlaması sisteminin işlemesine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1066)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
53.- Antalya Milletvekili Mehmet
Günal’ın, BOTAŞ’ın doğal gazda uyguladığı “al yada öde” yöntemine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1067) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/11/2011)
54.- Antalya Milletvekili Mehmet
Günal’ın, doğal gaz depolama tesislerine ve bunların yeterliliğine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1068) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/11/2011)
55.- İzmir Milletvekili Erdal
Aksünger’in, elektrik tüketimine ve elektrik faturalarında çeşitli adlar
altında alınan bedellere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1069) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
56.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın,
elektriğe yapılan zamların çiftçilere olan etkilerine ve ek ödeme bedellerinin
elektrik faturalarına yansımasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1070) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
57.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya’nın, Türkiye Taşkömürü Kurumunda çalışan işçilerin kömür
alacaklarına ve yoksul ailelere yapılan kömür yardımına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1071) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/11/2011)
58.- Gaziantep Milletvekili Edip Semih
Yalçın’ın, öğrenim ve katkı kredi borçlarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1072) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
59.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli’nin, Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlarında yapılan ve zorunlu olduğu iddia
edilen özel yaşam hakkındaki anketlere ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1073) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2011)
60.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumuna alınacak
personele ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1074) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
61.- Erzurum Milletvekili Oktay
Öztürk’ün, kırsal kalkınma yatırımları ile tarıma dayalı sanayi yatırımlarının
desteklenmesi projelerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1075) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
62.- Erzurum Milletvekili Oktay
Öztürk’ün, tarıma dayalı teşvik projelerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1076) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
63.- Ankara Milletvekili Zühal
Topçu’nun, Bakanlıkta sözleşmeli çalışırken memur kadrosuna atanan personelin
özlük haklarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1077) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
64.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, kamu kurum ve kuruluşlarında su ürünleri mühendisi istihdamına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1078)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
65.- Erzurum Milletvekili Oktay
Öztürk’ün, damlama sulama desteklerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1079) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
66.- Erzurum Milletvekili Oktay
Öztürk’ün, kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesinde hayata geçirilen
projelere ve yapılan proje başvurularına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1080) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
67.- Erzurum Milletvekili Oktay
Öztürk’ün, Bakanlık tarafından verilen yüzde elli hibe desteği programına
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1081)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
68.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, Ankara keçisi yetiştiriciliğine ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1082) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/11/2011)
69.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, ESDEP’e göre yapılacak çalışmalara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1083) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
70.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün,
2011’de yağan dolu nedeniyle Haymana’nın çeşitli köylerinde meydana gelen
zarara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1084) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
71.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, tarım gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı konularında AB
müktesebatına uyum sağlamak amacıyla yapılan mevzuat çalışmalarına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1085) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/11/2011)
72.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın,
patates üreticilerinin sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1086) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
73.- Mersin Milletvekili Vahap
Seçer’in, AOÇ Gazi Yerleşkesinin Başbakanlığa devredilip devredilmediğine
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1087)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
74.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, koyun yetiştiricilerinin sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1088) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/11/2011)
75.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli’nin, son otuz yıl içinde Türkiye’ye göç eden Türk soylu yabancılara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1089) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/11/2011)
76.- İzmir Milletvekili Alaattin
Yüksel’in, depreme dayanıksız, kaçak ve mevzuata aykırı yapılara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1090) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/11/2011)
77.- Tokat Milletvekili Orhan
Düzgün’ün, Yozgat’ta şehit cenazesinde bir kaymakamın milletvekillerine karşı
tutumuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1091) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/11/2011)
78.- Kars Milletvekili Mülkiye
Birtane’nin, 12 Eylül döneminde gözaltında kaybolan bir kişiye ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1092) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
79.- Muğla Milletvekili Nurettin
Demir’in, Şanlıurfa Merkez ve ilçelerinin kadın ve çocuk koruma evi ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1093) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/11/2011)
80.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın,
denetime tabi tutulan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1094) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
81.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlu’nun, Giresun’da ihtiyaç fazlası olarak değerlendirilen işçilerin
diğer kurumlara atanmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1095) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
82.- İstanbul Milletvekili Sedef
Küçük’ün, kadın koruma evlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1096) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
83.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar’ın, Antalya Atatürk Kültür Merkezindeki Atatürk’ü Anma Konserinin
ertelenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1097)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
84.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken’in, Genç İlçesindeki bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1098) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
85.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken’in, Genç İlçesindeki bir köyün bazı sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1099) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
86.- İstanbul Milletvekili Binnaz
Toprak’ın, kamuoyunda N.Ç. davası olarak bilinen davanın sanıklarından bir kamu
görevlisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1100)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
87.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova’nın, kamuoyunda N.Ç. davası olarak bilinen davanın sanıklarından bir kamu
görevlisine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1101)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
88.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın,
TRT’nin Cumhuriyet Bayramı ile ilgili yayınlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/1102) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2011)
89.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, enflasyon hesaplamalarına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1103) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
90.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, kalkınma ajanslarının faaliyetleri, bütçeleri ve personelinin
niteliklerine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1104)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
91.- Gaziantep Milletvekili Mehmet
Şeker’in, 2009 yerel seçimlerinden bu yana Gaziantep’teki belediyelere
aktarılan kaynak miktarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1105) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/11/2011)
92.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, ESDEP’e göre yapılması planlanan çalışmalara ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1106) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
93.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, 644 sayılı KHK ile teknik hizmetler sınıfına geçen bazı personelin
özlük haklarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1107)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
94.- İstanbul Milletvekili Erdoğan
Toprak’ın, vergi oranlarına ve vergi adaletsizliğiyle ilgili alınan önlemlere
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1108) (Başkanlığa geliş
tarihi: 02/11/2011)
95.- İzmir Milletvekili Rıza
Türkmen’in, kamuoyunda N.Ç. davası olarak bilinen davanın sanıklarından iki
kamu görevlisine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1109)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
96.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı için toplanan vergilere
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1110) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2011)
97.- Ankara Milletvekili Sinan Aydın
Aygün’ün, 2011 yılı bütçesiyle ilgili bir açıklamasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1111) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2011)
98.- İstanbul Milletvekili Fatma Nur
Serter’in, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığına 2008-2011 yılları arasında
görevlendirilen personele ve bu yıllar arasında kitap komisyonlarında incelenen
kitaplara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1112)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
99.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, çıraklık eğitim kapsamındaki sorunların giderilmesi amacıyla
yapılacak yasal düzenlemelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1113) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
100.- Muğla Milletvekili Nurettin
Demir’in, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca yapılan kitap incelemelerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1114) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/11/2011)
101.- İstanbul Milletvekili Fatma Nur
Serter’in, KPSS ile ilgili yürütülen soruşturmanın sonucuna ve ÖSYM’de yapılan
görevlendirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1115)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
102.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi
Baydar’ın, Bakanlığın 2011 Mali Yılı Performans Programı hedeflerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1116) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/11/2011)
103.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi
Baydar’ın, Bakanlık bünyesinde kurulan Rehberlik ve Denetim Başkanlığına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1117) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/11/2011)
104.- Ankara Milletvekili Levent
Gök’ün, olası bir depreme karşı alınacak tedbirlere ve Van depreminde zarar
gören eğitim çalışanlarının mağduriyetinin giderilmesine yönelik çalışmalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1118) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/11/2011)
105.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, gazilerin eğitim hakları konusunda yapılan çalışmalara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1119) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2011)
106.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Duran Bulut’un, depreme dayanıklı olmayan okul tespiti yapılıp yapılmadığına ve
güçlendirme çalışmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1120) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
107.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Duran Bulut’un, deprem bölgesinde görev yapan eğitim çalışanlarının ilgili
yönetmelik gereği yer değişikliği yapıp yapamayacağına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1121) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
108.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, kamuoyunda N.Ç. davası olarak bilinen davanın sanıklarından bir
kamu görevlisine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1122)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
109.- İstanbul Milletvekili Fatma Nur
Serter’in, okullara dizüstü bilgisayar, projeksiyon cihazı ve internet
altyapısı oluşturmayı amaçlayan Fatih Projesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1123) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2011)
110.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in,
öğretmenlerin özür grubu atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1124) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2011)
111.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, protesto gösterilerine katılan öğrencilerle ilgili bilgi
istendiği iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1125) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2011)
112.- Tokat Milletvekili Orhan
Düzgün’ün, Irak’ın kuzeyine yapılan kara harekâtına ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1126) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
113.- Diyarbakır Milletvekili Nursel
Aydoğan’ın, Hakkâri’deki çatışmada kimyasal silah kullanıldığı iddialarına
ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1127) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/11/2011)
114.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, Niğde-Akkaya Barajının çevreye verdiği zarara ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1128) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2011)
115.- Kırklareli Milletvekili Turgut
Dibek’in, Kırklareli’nin bazı köylerinin sulama sorunlarına ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1129) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
116.- Elazığ Milletvekili Enver
Erdem’in, elektrik borcu nedeniyle Elazığ Uluova’daki Sulama Birliğinin
kapanması neticesinde yaşanan mağduriyete ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1130) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/11/2011)
117.- Kırklareli Milletvekili Turgut
Dibek’in, Pınarhisar-Kaynarca Beldesinde yapılacak olan Çayırdere Barajına
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1131) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/11/2011)
118.- Kırklareli Milletvekili Turgut
Dibek’in, Kırklareli-Kayalıköy Barajının sulama sistemindeki eksikliklere
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1132) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/11/2011)
119.- İstanbul Milletvekili Melda
Onur’un, kamuoyunda N.Ç. davası olarak bilinen davanın sanıklarından bir kamu
görevlisine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1133)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/11/2011)
120.- Yozgat Milletvekili Sadir
Durmaz’ın, Yozgat’ın bazı ilçelerinde kapatılarak sağlık ocağına dönüştürülen
entegre ilçe hastanelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1134) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
121.- İstanbul Milletvekili Celal
Dinçer’in, Tuzla’nın hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1135) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2011)
122.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlak’ın, 2008 yılından itibaren kamu kurum ve kuruluşlarının deniz aracı alım
ihalelerine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1136) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
123.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlak’ın, kapasitesinin üzerinde yük taşıyan araçların kara yollarında meydana
getirdiği tahribatın önlenmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1137) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
124.- Mersin Milletvekili Ali Öz’ün,
Silifke-Gülnar ve Silifke-Anamur arasındaki yol yapım çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/1138)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02/11/2011)
125.- Elazığ Milletvekili Enver
Erdem’in, Elazığ-Ağın Köprüsünün inşaatının durdurulmasına ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/1139) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/11/2011)
126.- Kastamonu Milletvekili Emin
Çınar’ın, Kastamonu Havaalanı inşaatına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/1140) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/11/2011)
127.- Kastamonu Milletvekili Emin
Çınar’ın, Ilgaz Dağı Tüneli Projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/1141) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/11/2011)
128.- Antalya Milletvekili Osman
Kaptan’ın, Antalya Elmalı-Kaş kara yolundaki sorunlara ilişkin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/1142) (Başkanlığa
geliş tarihi: 04/11/2011)
129.- Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı’nın, bölge müdürlükleri kurulurken aranılan kriterlere ilişkin
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/1143)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
130.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlak’ın, Denizcilik Müsteşarlığının Bakanlık bünyesinde genel müdürlük
seviyesine getirilmesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1144) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
131.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlak’ın, Türk armatörlerin gemi ihtiyaçlarını yurt dışından karşıladığı
iddialarına ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1145) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/11/2011)
132.- İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlak’ın, gemi adamlarının eğitimine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanından yazılı soru önergesi (7/1146) (Başkanlığa geliş tarihi:
04/11/2011)
133.- İzmir Milletvekili Mustafa
Moroğlu’nun, Konak Tüneli Projesine ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1147) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/11/2011)
134.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, ESDEP’e göre yapılması planlanan çalışmalara ilişkin Gümrük ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1148) (Başkanlığa geliş tarihi:
02/11/2011)
135.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi
Baydar’ın, Bakanlık bünyesinde kurulan Denetim Hizmetleri Başkanlığına ilişkin
Ekonomi Bakanından yazılı soru önergesi (7/1149) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/11/2011)
136.- Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç’un, Adapazarı Şeker Fabrikasının üretim kotasının artırılmasına ilişkin
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından yazılı soru önergesi (7/1150) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/11/2011)
137.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, Kâbe’de bulunan Osmanlı revaklarının yıkılmasının önlenmesine
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1151) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/11/2011)
Süresi
İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Hatay Milletvekili Refik
Eryılmaz’ın, Suriye-Türkiye ilişkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/530)
2.- Adana Milletvekili Ali
Demirçalı’nın, Alman vakıflarıyla ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/533)
3.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz’ün, Hatay’da kurulan göçmen kamplarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/534)
4.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın,
e-Devlet web sitesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/535)
5.-
Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, 2002’den itibaren gerçekleşen
terör olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/536)
6.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin’in, PKK terör örgütü ile yapıldığı iddia edilen görüşmelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/537)
7.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz’ün, ortaöğretim kurumlarında uygulanan öğrenci nöbet hizmetine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/540)
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/541)
9.-
Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, öğretmen atamalarına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/544)
10.-
Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün, Rize’de dere yatakları için
alınacak önlemlere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/546)
11.-
Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, Biga’da tamamlanmayan baraj ve
göletlere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/547)
12.- Ankara Milletvekili İzzet
Çetin’in, Ankara-Çankırı karayolu yapımında oluşan mağduriyete ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/549)
13.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu’nun, mübadele anlaşmaları dışında göç eden vatandaşlarımızın
haklarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/551)
14.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova’nın, Pembe Köşk, Huber Köşkü ve Av Köşkü’nün bakım ve onarımına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/552)
15.- İstanbul Milletvekili İhsan
Barutçu’nun, mahalle ve köy muhtarlarının sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/555)
16.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Hazineye ait tarım arazilerinin
satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/557)
17.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, dış ülkelere yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/558)
18.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, sınır ötesi operasyonlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/559)
19.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdu’nun, 2004-2010 yılları arası büyükşehir, il, ilçe ve belde belediye
başkanlıkları hakkında açılan soruşturma ve yargı kararlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/560)
20.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, Türkiye’de kurulacak radar hakkındaki iddialara ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/562)
21.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, dış politikaya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/563)
No: 33
22 Kasım 2011 Salı
Kanun
Hükmünde Kararnameler
1.- Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/512)
(Anayasa; Plan ve Bütçe ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.11.2011)
2.- Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/513) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.11.2011)
3.- Orman ve Su İşleri Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
(1/514) (Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji; Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2.11.2011)
4.- Türkiye Su Enstitüsünün Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/515) (Çevre; Plan ve Bütçe;
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.11.2011)
5.- Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu
İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin
Kanun Hükmünde Kararname (1/516) (Plan ve Bütçe ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.11.2011)
6.- Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/517) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Avrupa
Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.11.2011)
7.- Avrupa Birliği Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
(1/518) (İçişleri; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor; Dışişleri; Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.11.2011)
8.- Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararname (1/519) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; Tarım, Orman
ve Köyişleri; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji;
Çevre; Dışişleri; Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.11.2011)
9.- Sağlık Bakanlığı ve Bağlı
Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/520)
(Anayasa; Plan ve Bütçe ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.11.2011)
10.- Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/521)
(Anayasa; Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.11.2011)
11.- Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
(1/522) (Plan ve Bütçe; Avrupa Birliği Uyum ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.11.2011)
12.- Kamu Görevlilerinin Mali
Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararname (1/523) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.11.2011)
Tasarı
1.- Askerlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/524) (Plan ve Bütçe ile Milli Savunma
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.11.2011)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili Sakine Öz ve 21
Milletvekilinin ÖSYM tarafından düzenlenen sınavlara giren öğrencilerin kişisel
bilgilerinin gizliliğinin sağlanması için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi.
(10/59) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 21 Milletvekilinin, İstanbul’un trafik sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi. (10/60) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
3.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka
ve 21 Milletvekilinin, Tuz Gölü ile ilgili çevre sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi. (10/61) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
Gensoru
Önergesi
1.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Van ilinde meydana gelen depremlerde, arama ve
kurtarma çalışmaları, yardımların ulaştırılması, hasar tespiti ve süreçteki
diğer hizmetlerin yerine getirilmesinde etkin koordinasyon sağlayamadığı
iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay
hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi. (11/5) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/11/2011) (Dağıtma tarihi: 22.11.2011)
22
Kasım 2011 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 21’inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer dakikadır.
Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir.
Hükûmetin cevap süresi yirmi dakika,
konuşmacıların beşer dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, 22 Kasım Dünya Diş
Hekimleri Günü münasebetiyle söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sıtkı
Güvenç’e aittir.
Buyurun Sayın Güvenç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sıtkı Güvenç’in, 22 Kasım Dünya Diş Hekimliği
Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 22 Kasım Diş Hekimleri Günü ve içinde
bulunduğumuz haftanın Ağız ve Diş Sağlığı Haftası olması sebebiyle gündem dışı
söz almış bulunuyor. Saygılarımı sunarak konuşmama başlamak istiyorum.
Diş hekimliği mesleğinin, birçok
mesleğin olduğu gibi, geçmişi çok eski tarihlere dayanmaktadır. Diş
hekimliğinin geçmişinin neredeyse insanlık tarihi kadar eski olmasının nedeni,
şüphesiz ağız ve diş sağlığının öneminden kaynaklanmaktadır. Dişlerin estetik,
fonasyon ve çiğneme fonksiyonları yanında genel sağlığı korumasında da son derece
önemli yeri vardır, çünkü sağlık ağızda başlar. Vücudumuzun giriş kapısı olan
ağız ve dişlerin sağlığının bozulması, bir enfeksiyon odağı hâline gelmesi
sadece ağzı değil tüm vücudu etkiler. Oluşacak ağız kokusu insanın sosyal
olmasını engeller, karşıdaki insanları rahatsız eder. Bunların yanında birçok
sistemik rahatsızlıklara da sebep olur; eklemlerde, böbrekte, kalpte
rahatsızlıklara yol açabilir.
Toplum olarak kaliteli bir yaşam için
mutlaka ağız ve diş sağlığına önem vermeliyiz. Bütün insanlığın hayatında en
önemli öncelik sağlık ve sağlık alanını korumak olmalıdır.
Diş hastalıkları önlenebilir, kontrol
edilebilir ve davranışla iyileştirilebilir hastalıklar grubuna girmektedir ve
alınacak tedbirlerle, oluşmadan hastalıklar önlenebilir. Daha sağlıklı nesiller
için çocuklarımızı ve gençlerimizi eğitmek ve hatta onlara sosyal sorumluluk
anlayışı içinde olumlu örnek olmak, en önemli görevlerimizden bir tanesidir.
Diş fırçalama, diş ipi kullanma, beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi,
düzenli diş hekimine gitme alışkanlıkları kazandırma son derece ağız diş
sağlığı açısından önemlidir. Çürükten korunmada sabah ve akşam üçer dakikalık
etkili diş fırçalamak, dişlerde ara yüzleri temizlemek için diş ipi kullanmak
son derece önemlidir. Çocuklar için süt dişleri son derece önem arz etmektedir.
Yanlış kanaat süt dişlerinin gereksiz olmasıdır. Süt dişleri çiğneme
fonksiyonları yanında, altından çıkacak sürekli dişler için rehberlik
etmektedir. Dolayısıyla, altından çıkacak dişler sürünceye kadar mutlaka ve mutlaka
ağızda korunması lazımdır.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de
diş hekimliği hem bilimsel anlamda hem de teknolojik anlamda hızla
gelişmektedir. Daha önceleri yaygın olarak devlet hastaneleri içinde diş
hizmeti, ağız diş sağlığı hizmeti verilirken Sağlık Bakanlığımızın ağız diş
sağlığı merkezlerini yaygınlaştırmasıyla ayrı bir başhekimlik hâline gelmiştir.
Ağız diş sağlığı merkezlerinin
yaygınlaştırılmasıyla diş hekimi istihdamı artırılmış ve aynı zamanda, tedavi
edici ve koruyucu sağlık hizmetleri de hızlanmış, gelişmiş ve
yaygınlaştırılmıştır. Eskiden SSK ve yeşil kartlılar diş protezi ve kanal
tedavisi yaptıramazken, yapılan yeni düzenlemelerle sosyal güvenlik
kapsamındaki herkesin her türlü diş tedavisi yapılır hâle gelmiştir. Bir
milletvekilimizin tabiriyle “gedik diş” bırakılmamaya çalışılmaktadır.
Hem ağız diş sağlığı merkezlerindeki
yoğunluğu azaltmak hem de serbest çalışan diş hekimleri için özelden hizmet
alınması son derece önemlidir. Sağlık Bakanımız ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanımızla yaptığımız görüşmelerde özelden hizmet almaya sıcak bakılmaktadır.
Türk Tabipler Birliğinin de olaya onaylı yaklaşacağını düşünürsek bu konunun
inşallah bu dönemde çözüleceğini ümit etmekteyiz.
ADSM’lerde her hekime bir diş ücreti
verilmekte, çalışma ortamları iyileştirilmektedir. Okulların açılmasıyla
birlikte birinci ve ikinci sınıflarda flor uygulaması yanında, her öğrenciye
ağız ve diş sağlığı eğitimi ve diş fırçası hediye edilmektedir. Flor
uygulaması, ADSM’lerin performans uygulamalarına dâhil edilerek yapımı
kolaylaştırılmıştır. Bunlar koruyucu sağlık hekimliği adına son derece
önemlidir.
Evde bakım hizmeti başlatılmış, ihtiyaç
sahiplerine, gerektiğinde, ağız ve diş sağlığı merkezlerine gelemiyorlarsa evde
protez ve dolgu yapımına başlanmıştır. ADSM’lerde mesai sonrası poliklinik ve
gece nöbeti uygulamasıyla yirmi dört saat ağız ve diş sağlığı hizmeti
verilmektedir. Artık, hastalardan metal döküm ücreti de alınmamaktadır.
Bu uygulamalar ağız ve diş sağlığının
gelişmesinde son derecede önemlidir ancak tedavi edici hizmetlerin yanında
koruyucu hekimliğin gelişmesi ve bir toplumsal bilinç, farkındalık oluşturmak
son derece önemlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SITKI GÜVENÇ (Devamla) - Ben bu
duygularla buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında birlikte
çalıştığımız diş hekimi milletvekillerinin ve özel olarak tüm diş hekimlerinin
Diş Hekimleri Günü’nü kutluyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Güvenç,
süreniz tamam efendim.
Çok teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, Elâzığ ilinin
sorunları hakkında söz isteyen Elâzığ Milletvekilimiz Enver Erdem’e aittir.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP sıralarından
alkışlar)
2.-
Elâzığ Milletvekili Enver Erdem’in, Elâzığ ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Elâzığ ilinin sorunları üzerinde konuşma yapmak üzere gündem dışı söz almış
bulunmaktayım.
Elâzığ ili önemli bir merkez olarak
geçmişten günümüze kadar gelmiştir. Gerek ticari açıdan gerek sosyoekonomik
açıdan, Elâzığ, bölgede hep önemli bir cazibe merkezi olmuştur. 1960’lı,
1970’li yıllarda, cumhuriyet tarihi boyunca aslında, Elâzığ’da çok sayıda
fabrikalar yapılmış, bölgesel kuruluşların hemen hemen tamamı Elâzığ’da
kurulmuştur. Elâzığ, bu mevcut kazanımlarını geçtiğimiz son dönemde büyük
ölçüde kaybetmeye başlamıştır. Mevcut fabrikalar özelleştirme yoluyla ya
kapatılmış ya da özelleştirme yoluyla etkisizleştirilmiştir. Yine, bölge müdürlükleri
de bu dönemde Elâzığ’da kurulmamış, kurulanlar da bir şekilde kapatılma
cihetine gidilmiştir.
Devlet Planlama Teşkilatı verilerine
göre ilimiz sosyoekonomik açıdan 2002 yılında 32’nci sırada iken 2010 yılında
46’ncı sıraya gerilemiştir. Yine 1995 yılında Devlet Planlama Teşkilatı
tahminlerine göre 2010 yılında 750 bin olması gereken nüfusu maalesef 550 binde
kalmıştır. Yani Elâzığ ilimiz büyük oranda göç veren bir il konumuna gelmiştir.
İhracatçılar Meclisi raporuna göre
Elâzığ ihracatı yüzde 50 bu dönem içerisinde azalmıştır. Eğitimde ilk onlarda
bulunan Elâzığ son yıllarda 64’üncü sıraya düşmüştür. Yeni kurulan bölgesel
teşkilatların hemen hemen hiçbiri Elâzığ’da kurulmamıştır. Devlet Demiryolları
Bölge Müdürlüğü, Devlet İstatistik Kurumu, Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Kalkınma
Ajansı, istinaf mahkemeleri bunlardan hiçbiri Elâzığ’da kurulmamıştır. Son
yıllarda Elâzığ bir bakıma kaderine terk edilmiştir.
Elâzığ’ın çok ciddi sorunları vardır.
Büyükşehir olmayla ilgili beklentileri vardır, depremsellik sorunu vardır,
işsizlik sorunu vardır, eğitimle ilgili sorunları vardır, Fırat Üniversitesinin
sorunları vardır, yatırım ve ödeneklerden yeterince istifade edememe sorunu
vardır, köylüsünün ve çiftçisinin sorunları vardır. Bu bağlamda Elâzığ’da yirmi
yıldan beri yapılmakta olan Kuzova Sulama Projesi maalesef henüz hayata
geçirilememiştir; Uluova Sulama Projesi, Eyüpbağları Sulama Birliğinin
elektriği kesilmek suretiyle proje tamamen devre dışı bırakılmıştır.
Elâzığ Şeker Fabrikası kapatılma
aşamasına gelmiştir. Bugün, özelleştirme kapsamında değerlendirilen Şeker
Fabrikası, hepinizin de malumu olduğu üzere yakın bir süre içerisinde önce
özelleştirilecek, sonra da kapatılacaktır. Yaklaşık olarak 550 personel
çalışmaktadır, 5 milyon lira da fabrikanın yıllık faaliyet zararı vardır.
Ancak değerli milletvekilleri, 60 bin
insanı direkt olarak ilgilendiren, doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren ve
yıllık 75 milyon lira millî ekonomiye katkısı bulunan bu fabrikanın kapatılması
yerine, bu özelleştirmesinin derhâl durdurulması, kapasitesinin genişletilmesi,
teknik eleman yönüyle teçhiz edilmesi ve teknoloji olarak yenilenmek suretiyle
bölge insanının istifadesine verilmesi önem arz etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Elâzığ’da otuz
iki yıldan beri mevcut olan Meteoroloji Bölge Müdürlüğü kapatılmaktadır. İşte,
eski bakanlarımızdan birisi olan rahmetli Ali Rıza Septioğlu’nun oğlu da
aranızdadır ve onun bir hatırası olarak Elâzığ’a yapılmıştır. Bu Bölge
Müdürlüğünün de Elâzığ’da kapatılmaması önem arz etmektedir çünkü altyapı
yönüyle, binası yönüyle, stratejik olarak Elâzığ’da bu Bölge Müdürlüğünün yeni
açılacak olan on beş bölge müdürlüğü arasında yer alması önem arz etmektedir.
Elâzığ’da bir kısım projeler yarım
kalmıştır, bunlardan birisi Ağın Köprüsü’dür. 2002 yılında başlanmış ancak
geçtiğimiz bu dokuz yıl içerisinde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Erdem, teşekkür
ediyorum.
ENVER ERDEM (Devamla) – Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, 22
Kasım Dünya Diş Hekimleri Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili
Kadir Gökmen Öğüt’e aittir.
Buyurun Sayın Öğüt. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, 22 Kasım Dünya Diş Hekimliği
Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bugün, meslek birliğimiz olan Türk Diş Hekimleri
Birliğinin kuruluşunun 25’inci yılı. Ayrıca, yüz üç yıl önce kurulan İstanbul
Diş Hekimliği Fakültesinin kuruluş günü olan 22 Kasım haftası, Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası olarak kutlanmaktadır.
“Kutlama” sözcüğü, mesleğimizin
uygulama koşulları ve halkımızın ağız, diş sağlığı sorunları göz önüne alınınca
garip kaçabilir ama diş hekimleri bileşenlerinin örgütleri, sağlığın vazgeçilmez
bir olgu olması nedeniyle “Başka bir sistem mümkün.” diyerek umutlarını asla
yitirmemektedirler. Meslektaşlarımız sürekli dile getirdikleri sorunlar ve
çözüm önerilerini bu hafta boyunca daha yoğun bir gündemde Türkiye’nin dört bir
yanından seslendirmeye devam ediyorlar.
Diş hekimliği alanında son yıllarda
hızlı bir süreç yaşanmıştır. Sağlık alanında bu düzenlemeler yapılırken sağlık
meslek birlikleri ve onların tabanı sağlık çalışanlarının görüşleri, önerileri
dikkate alınmamış, kamuoyu oluşturmak için binlerce kişiyle doldurdukları
meydan toplantıları değişik olumsuz yorumlarla eleştirilmiştir.
Bildiğiniz gibi ağız diş sağlığı genel
sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Sağlık ağızda başlar. Ülkemizde diş ve diş
eti sorunları toplumun yüzde 75’ini kapsamaktadır. Başta kalp ve damar
hastalıklarına, yüksek düşük riskine ve diğer birçok hastalığa neden olan diş
ve diş eti hastalıkları koruyucu hekimlikle önlenebilir hastalıklar sınıfına
girmektedir. Türk Diş Hekimleri Birliğinin kuruluşundan bu yana sürdürmüş
olduğu ağız ve diş sağlığının yükseltilmesi mücadelesi de bu taleplerin kopmaz
bir parçasıdır.
Bu toplumsal mücadelede kamudan
yararlanıldığı kadar muayenehanelerden de yararlanılmalıdır. Serbest çalışan
diş hekimlerinden hizmet satın alınması bu mücadelenin sürdürülebilir olmasını
sağlayacaktır. Koruyucu diş hekimliğine, sıfır-on sekiz yaş grubuna, altmış beş
yaş üstüne ve zihinsel ve bedensel engellilere yoğun hizmet vermesi gereken
kamunun ağız ve diş sağlığı merkezleri serbest çalışan 17 bin diş hekimi ile
haksız rekabete girerek sadece tedaviye ve dünyada örneği olmayan estetik
proteze yönelmiştir. Ülkemize ve ailelerine büyük ekonomik maliyeti olan
serbest çalışan diş hekimleri giderek işsizlik ile boğuşmaktadır. Millî servet
olan muayenehaneler atıl hâle gelmektedir.
Çağdaş ülkeler insan gücü planlamasını
sadece nüfus temelli belirlememektedir. Toplumun ihtiyaçları, hizmete olan
talep, hastalıkların seyri, hastalıkların çeşitleri gibi kriterler de göz önüne
alınmaktadır. Üzülerek belirteyim ki altyapısı olmadan, popülizm yapılarak
açılan yeni fakülteler ihtiyaca fazla gelmekte, hekim emeği gittikçe
değersizleştirilmektedir.
Kamuda çalışmaya zorlanan
meslektaşlarımız düşük maaş yüksek performans sistemiyle, özlük haklarının
düşüklüğü ile, 4/B ile güvencesizleştirilmiş ve işçileştirilmiştir.
Fakültelerde eğitim gittikçe işletmeciliğe dönmüştür. Öğretim üyeleri toplumun
önüne atılmıştır, katmanlar arasında nifak çıkarılmıştır. Eğitimin niteliği fakültelerimizde gittikçe
azalmaktadır. Kamu sağlık kurumları kâr üzerine kurgulanan işletmeler hâline
getirilmektedir. Büyük sermayeye devredilmek için hazırlıklar yapılmaktadır.
Nitelikli hizmet yerine kâr vurgusu o
kadar öne çıkarılmaktadır ki açık eksiltme ile yapılan ihaleleri kazanan protez
laboratuvarlarında çalışan teknisyen arkadaşlarımız aşırı çalışmaktan slikozis
hastalığına yakalanmaktadır. Birçok laboratuvar işsizlikten kıvranmakta,
işsizlik artmaktadır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde genel
sağlığa ayrılan pay yüzde 10
civarındadır. Bu payın ancak yüzde 2’si ağız diş sağlığına
ayrılmaktadır. Burada, dikkatinizi çekiyorum, yüzde 10’un yüzde 2’si ağız diş
sağlığına ayrılmaktadır. Yine ülkemizde diş hekimine gitme sıklığı yüzde 0,9
iken AB ülkelerinde yüzde 5’leri bulmaktadır, yani 5 mislini geçmiştir. Diş macunu ve fırça kullanımı da aynı
oranlarda yüksektir.
Sorunlarımız saymakla bitmiyor.
Hükûmet, sorunları meslek birlikleri ile diyalog içinde çözmek yerine, Meclis
açık iken çıkardığı kanun hükmünde kararname ile birliklerin yetkilerine yeni
kısıtlamalar getirmiştir.
Ben, bugünü, tüm olumsuzluklara rağmen
mesleğinin tüm etik değerlerine sahip çıkarak uygulayan değerli meslektaşlarım
adına ve yıllarca görev yaptığım meslek örgütümün yılmadan sürdüreceği
mücadelesi adına kutluyorum ve diş sağlığına yapılacak doğru yatırımlarla daha
iyi bir ağız diş sağlığı politikası mümkün diyerek sözlerime son veriyorum.
Değerli milletvekilleri, mesleğimle
ilgili bu konuşmayı yaptıktan sonra üzülerek -belki arkadaşlarımın söz hakkı
kalmayabilir- sabahın altısında İzmir Belediyesine yapılan baskını burada
grubumuz adına kınadığımı bir kere daha belirtmek istiyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öğüt.
Değerli milletvekilleri, 59 ve 60’ıncı
maddelerin birlikte değerlendirilmesiyle, 60’ıncı maddeye göre söz isteyen
arkadaşlarımız var, onlara söz veremeyeceğim. Dolayısıyla gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Sayın milletvekilleri, Millî
Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer gündemin
“Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 20, 21, 33, 41, 45, 53, 57, 83,
85, 92, 93, 95, 103, 155, 156, 160, 167, 189, 194, 201, 260’ıncı sıralardaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup bilginize sunacağım:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
İran İslam Cumhuriyeti İslami Danışma Meclisi Dış Siyaset ve Ulusal Güvenlik Komisyonu
heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak 16-19 Kasım
2011 tarihleri arasında ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/635)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
İran İslam Cumhuriyeti İslami Danışma
Meclisi Dış Siyaset ve Ulusal Güvenlik Komisyonu heyetinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı'nın konuğu olarak 16-19 Kasım 2011 tarihleri arasında
ülkemize resmi ziyarette bulunmaları TBMM Başkanlık Divanı'nın 14 Kasım 2011
tarih ve 9 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti,
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
sayılı Kanun'un 7. Maddesi gereğince Genel Kurul'un bilgilerine sunulur.
Cemil
ÇİÇEK
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
2.-
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır'ın, beraberinde bir heyetle,
İtalya Senatosu Dışişleri ve Göç Komisyonunun vaki davetine icabetle, İtalya'ya
resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/636)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan
Bozkır'ın, beraberinde bir heyetle, İtalya Senatosu Dışişleri ve Göç
Komisyonu'nun vaki davetine icabetle, İtalya'ya resmi ziyarette bulunması Genel
Kurul'un 10 Kasım 2011 tarih ve 17 sayılı birleşiminde kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 2. Maddesi uyarınca
heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Cemil
ÇİÇEK
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanı
Volkan Bozkır Ahmet Berat Çonkar
İstanbul Milletvekili
İstanbul Milletvekili
Gönül Bekin Şahkulubey Aytuğ Atıcı
Mardin Milletvekili Mersin
Milletvekili
Sinan
Oğan
Iğdır
Milletvekili
B) Duyurular
1.-
Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesince, Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi
hakkında kamu davası açıldığına dair dosyanın, Anayasa’nın 83’üncü maddesinin
2’nci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına
ilişkin duyuru (3/638)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 31/10/2011 tarih ve 2011/249 dosya
numaralı yazısıyla Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi hakkında kamu
davasının açıldığı Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği
bildirilmiştir.
Bilgilerinize sunulur.
Meclis araştırması açılması hakkında üç
önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Biraz önce 60’ıncı maddeye göre vaki olan söz taleplerini uygun görmediğinizi
ifade ettiniz. Gerekçe olarak da İç Tüzük’ün 59’uncu ve 60’ıncı maddelerini
birlikte yorumladığınızda böyle bir sonucun ortaya çıktığını ifade etmiştiniz.
Biz, geçen hafta, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Sayın Başkanının Başkanlığında tüm siyasi parti gruplarının grup başkan
vekilleri olarak toplandık. 60’ıncı madde çerçevesinde yapılmakta olan bu
konuşmaların gruplardaki milletvekillerimizin vaki olan söz taleplerinin nasıl
bir şekle kavuşturulabileceği konusunda bir görüş alışverişinde bulunduk ve
sonuçta şöyle bir sonuca vardık: Bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeni olması
nedeniyle yani Parlamento döneminin yeni başlamış olması nedeniyle
milletvekillerimizin söz alma ihtiyacının başlangıçta fazla olabileceği ama
ilerleyen dönemlerde bunun normal şekline, İç Tüzük’teki maddenin amacına uygun
bir şekilde olacağını, şimdilik bu konuda bir sınırlama yapılmasının gereksiz
olacağı konusunda bir görüş ortaya koyduk. Aşağı yukarı siyasi parti grupları,
belki iktidar partisi hariç, bu görüşte buluştuk.
Şimdi, siz “60’ıncı maddeye göre söz
vermiyorum.” dediniz. Örneğin benim bu konuda söz talebim olacak 60’ıncı
maddeye göre. Değerli sinemacı Ömer Lütfi Akad’ın vefatı nedeniyle Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun duygularını ifade eden bir konuşma ihtiyacım var ama bir
anda siz bu söz haklarını kestiniz ve gündeme geçtiniz. Bunu doğru bulmuyorum
efendim. Söz haklarının verilmesini istiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şimdi, daha önce yaptığımız Başkanlık
Divanı toplantısında -yani 4 Başkan Vekilinin ve Sayın Meclis Başkanının-
yaptığımız toplantı sonucunda varılan kararda da bu husus üzerinde durulmuştu
ve orada zannediyorum 1 arkadaşımız hariç diğerleri 3 başkan vekili bu
şekildeki söz vermenin 60’ıncı maddenin ve özellikle 59’un “Çok olağanüstü
hâllerde Meclise bilgi verilmesi zarureti” cümlesine de uygun olarak
verilmemesi yönünde karar alınmıştı. Sonra diğer arkadaşımız da ona uymuştu.
Bilahare bizim uygulamamızda bu olmadı, sonra bir arkadaşımız verdi, geçen
hafta dikkat ederseniz yöneten arkadaşımız da benim söylediğim yönde bir
yorumla “60’ıncı maddenin bu kadar geniş olamayacağını, Meclise bilgi
verilmesinde zaruret olan hâllerde zaten beşer dakikalık azami sürenin
verildiğini ve bunun bir soru-cevap hâline getirilmemesi” şeklinde yorumladı,
ben de öyle yorumluyorum. Meclis Başkanlığının veya grupların böyle bir kararı
olur da bize bildirilirse ona göre hareket etmeye hazırız Sayın Başkan.
Teşekkür ediyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Karar var
zaten.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Şimdi, Sayın Başkan, 60’ıncı madde pek kısa bir söz talebi olan üyeye Başkanın
söz verebileceğini düzenliyor. Şimdi, bir takdir hakkı var ve pek kısa bir söz
talebini bir hak olarak düzenleyen bir madde var. Şimdi, bu taleplerin
hiçbirini değerlendirmeden “Ben bu hakkı kullandırtmayacağım.” demeniz İç
Tüzük’ün 60’ıncı maddesinin amacına uygun değil. Birincisi bu.
İkincisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Sayın Başkanının başkanlığında yapılmış olan gruplar arasında mutabakat aramayı
hedefleyen bir toplantının, burada ortaya çıkan iradenin Başkanlığınızca bir
kenara atılması bu Meclisin geleneklerine uygun değil yani Sayın Başkanla o gün
konuştuğumuzda ortaya çıkan görüş, ortaya çıkan iklim, bütçeden sonra bu yoluna
girer, talepler azalır. Elbette ki 60’ıncı madde soru-cevap amacıyla kullanılacak
olan bir hakkı düzenlemiyor. Meclis çalışmalarına katkı anlamında söz talebi
olan arkadaşlarımızın sözlerini ifade etmesine imkân veren bir madde. Bu
maddeyi iktidar, muhalefet bütün siyasi parti grupları zaman zaman kullanıyor.
O günün önemi vardır, kurtuluş günüdür, bir başka şeydir, birisinin ölümü
vardır, şehitler vardır, ölümler vardır. Grupların milletvekillerinin bu
konudaki düşüncelerini ifade etmesi kadar doğal bir şey olamaz. Sayın Başkan, o
nedenle ben 60’ıncı…
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, 59’uncu maddeyi bir kere daha
okuyorum: “Meclis Genel Kuruluna duyurulmasında zaruret görülen olağanüstü
acele hâllerde…” Başkanın takdir hakkı var, daha söz vermeye. “…olağanüstü
acele hâllerde…” Dikkat buyurunuz, ben sizi dinledim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Konumuz 59 değil efendim, 60.
BAŞKAN – Bu, doğrudan doğruya 60’a da
yaparsanız aynı şeyle yaptığınızda, tamamen 60’ıncı maddenin de içeriğini
genişletiyor bu. 60’ıncı maddede, herhangi bir konu konuşulurken, görüşülürken
arkadaşlarımız 60’a göre söz isteyebilirler, biz onu değerlendiririz ama
giderek beşer dakikalık, olağanüstü zaruri hâllerde azami beş dakikalık olan
süreye âdeta 60’ıncı maddede bir şey eklenmeye başlandı. Böyle bir uygulama
geçmişte de yok. Dolayısıyla benim takdirim böyle, özür diliyorum.
Eğer bir karar Meclis Başkanlığından
bize intikal eder, karar gelirse elbette ki ona uyarız ve gruplarımızın
iradesine de saygı gösteririz. Ama şu anda yapacağım bir şey yok, kusura
bakmayın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, eğer bu şekilde tutumunuzu devam ettirirseniz, üzülerek tutumunuz
hakkında tartışma açmak zorundayım.
BAŞKAN - Açarsınız efendim, tabii gündem dışı…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
İsterseniz ara verelim, konuyu değerlendirelim efendim.
BAŞKAN – Hayır efendim, özür diliyorum.
Açabilirsiniz, buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – O
zaman tutumunuz hakkında ben aleyhte söz istiyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Lehte...
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Aleyhte istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun, ilk önce lehte olan
arkadaşımıza…
Sayın Canikli, buyurun.
Süreniz üç dakika, lütfen.
VI.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün “gündem dışı konuşma” başlıklı
59’uncu ve “söz alma, konuşmalar ve yazılı konuşmalar” başlıklı 60’ıncı
maddelerini amacına uygun yorumlamadığı gerekçesiyle Başkanın tutumu hakkında
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesi
çerçevesinde söz istemelerle ilgili, hepinizin takip ettiği üzere, son günlerde
çok farklı bir uygulama gündeme gelmeye başladı. Biraz önce Başkan Vekilimizin
de ifade ettiği gibi, çok acil hâllerde, çok özel durumlarda Türkiye Büyük Millet
Meclisine bilgi verilmesi için bir kanal olarak düşünülmüş bu düzenleme, çok
olağandışı ve acil hâllerde kullanılmak üzere bu düzenleme hem çok uzun süren
bir tartışma imkânı ortaya çıkarmış hem de soru-cevap mekanizmasına
dönüştürülmüş durumda ve geçmiş uygulamalarda kesinlikle 60’ıncı maddenin böyle
bir uygulaması söz konusu değil.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan,
lehte söz istiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın
Başkan, aleyhte söz istiyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – İç
Tüzük’ün 60’ıncı maddesi yerinden söz isteyen milletvekiline pek kısa bir söz
olarak, işte uygulamada bir dakika şeklinde, söz verilmesi geçmişte uygulanan
bir yöntem değil. Bu, son aylarda çok yoğun bir şekilde, amacı dışında, İç
Tüzük’te hiç düşünülmeyen, öngörülmeyen bir tarzda kullanılmaya başlandı ve
elbette Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarını da olumsuz yönde etkilemeye
başladı. Yani, buradan kesinlikle şu çıkarılmasın, yani isteyen istediği kadar
konuşsun, ona hiç kimsenin, AK PARTİ Grubu olarak herhangi bir itirazımız yok
ama bunun da elbette kuralı var, prosedürü var, İç Tüzük’ümüz var, bu çerçevede
olması gerekir. Yani, kuralsız bir sistem düşünülemez, uymamız gereken
kuralların yazılı olduğu metin de İç Tüzük’ümüzdür. Dolayısıyla, orada bununla
ilgili nasıl bir prosedür, nasıl bir yöntem ortaya konulmuş ise hiç kuşkusuz
buna uymamız gerekir.
Biraz önce Sayın Hamzaçebi’nin
söylediği durumların hemen hemen hepsinde burada grupların da ortak katılımıyla
özel görüşmeler, konuşmalar yapıyoruz zaten. Yani, işte, Allah korusun,
şehitlerimiz söz konusu olduğunda ya da buna benzer çok olağandışı, özel durum
olduğunda zaten o, gruplar adına konuşmalar yapılıyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Hayır, bundan sonra yapılmayacak o zaman.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yani,
kendi aramızda konuşuyoruz, mutabakata varıyoruz, Başkanlığa da bildiriyoruz ve
bu çerçevede istediğimiz kadar, meramımızı anlatacak şekilde bir imkân
sunuluyor, sağlanıyor. Dolayısıyla, yani kuralları bir ihlal etmeye bir
şekilde… Elbette iyi niyetli, yani bir düşüncemizi, bir kanaatimizi paylaşmak
için bunu talep ediyor arkadaşlarımız 60’ncı madde çerçevesinde, ama öyle bir
noktaya gelmeye başladı ki artık İç Tüzük’te belirtilen amacın çok ötesinde ve
gittikçe de artan oranda ayrıca. Her geçen gün de artıyor, bazen 30-40
konuşmacı, hatta daha da fazla konuşmacı buradan 60’ncı madde çerçevesinde söz
alarak meramını oturduğu yerden anlatmaya çalışıyor.
Böyle bir sistem yok arkadaşlar. Yani,
herhangi bir kurala bir şekilde çıkıntı yaptığımızda, ihlal etmeye
başladığımızda artık önünü alamıyoruz ve…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …bu tür
ihlaller başka ihlalleri de gündeme getirebilir. O yüzden Sayın Başkanın tutumu
doğrudur, yerindedir.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Canikli.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Hamzaçebi, buyurun, aleyhte.
Süreniz üç dakika.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkan açıklamada bulundu, İç
Tüzük’ün 59’uncu ve 60’ıncı maddelerini birlikte yorumladığımızda kendisinin
60’ıncı maddeye göre söz vermesinin mümkün olmadığını, 60’ıncı maddenin 59’uncu
maddedeki hususların devamı mahiyetinde bir düzenleme yaptığını ifade etti.
Sayın Başkanın bu görüşüne kesinlikle katılmıyorum. 59’uncu madde gündem dışı
konuşmayı düzenler ve Hükûmetin olağanüstü hâllerde yine burada yapacağı gündem
dışı konuşmaları düzenliyor. 59’uncu maddenin birinci fıkrasını sizlerin
dikkatine sunuyorum: “Meclis Genel Kuruluna duyurulmasında zaruret görülen
olağanüstü acele hâllerde beşer dakikayı geçmemek üzere, Başkanın takdiriyle en
çok üç kişiye gündem dışı söz verilebilir.” Ben dokuz yıldır Parlamentodayım,
dokuz yıldır burada her gün, istisnai günler hariç, 3 kişi gündem dışı konuşma
yapar. Madde ne diyor? “Meclis Genel Kuruluna duyurulmasında zaruret görülen
olağanüstü hâllerle sınırlı olmak kaydıyla.” Hangi konuşma olağanüstüdür
değerli arkadaşlar? Ama bir gelenek oturmuştur, bu şekilde devam ediyor.
Maddenin ikinci fıkrası Hükûmetin olağanüstü hâllerde burada yapacağı konuşmayı
düzenliyor. 60’ıncı madde 59’dan bağımsız olarak, 59 da başka çerçevede
ilişkilendirilebilir ama 60’ıncı madde Meclisin gündemiyle ilgili olarak söz
talebi olan arkadaşlarımızla ilgili bir düzenlemeyi içeriyor. “Pek kısa bir söz
talebi olduğunu belirten üyeye Meclis Başkanı söz verebilir.” diyor. Pek kısa
bir söz talebi. Bu, Meclis çalışmalarına katkı anlamındadır. Bu, zaman
içerisinde bir geleneğe oturmuştur, olağanüstü günler olur, olaylar olur,
ölümler olur, vefatlar olur, yıl dönümleri olur, bu nedenle gruplar,
milletvekilleri söz hakkı alırlar, bir dakikayı geçmemek üzere bir konuşma
yaparlar. Bu oturmuş bir gelenektir. Nasıl 59’un birinci fıkrası olağanüstü hâllerle
sınırladığı hâlde 3 kişinin gündem dışı konuşmasını… Ama teamül, talep eden
herkese, daha doğrusu 3 kişiye burada gündem dışı konuşma yaptırma yönünde
olduğuna göre öbürü de oturmuş bir şeydir. Evet, Meclis, Parlamento yenidir, şimdi yeni arkadaşlarımız çok fazla söz
talebinde bulunuyorlar ama bunu ben doğal karşılıyorum. Bu, zamanla
oturacaktır, yerine oturacaktır, bunu hemen baştan “kesiyorum” demeyi ben
demokrasiye aykırı buluyorum ve Sayın Meclis Başkanının başkanlığında siyasi
parti grupları olarak oturup konuştuğumuzda da Sayın Başkanın bu uygulamasına
izin veren bir düzenleme üzerine mutabık kalmadık. Bu uygulama Sayın Meclis
Başkanının iradesine de aykırıdır.
Sayın Başkan, tutumunuzun aleyhindeyiz,
doğru bulmuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Şu kadarını söylemek zorundayım. Geçen
hafta daha bu uygulama benim uyguladığım şekilde yapıldı Sayın Hamzaçebi,
bundan da haberiniz olsun.
Lehte ikinci konuşmacı Sayın Ahmet
Aydın, Adıyaman.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Başkanlık Divanının tutumu lehinde söz almış
bulunuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Parlamento bu
24’üncü Dönem İkinci Yasama Yılı başladığı ilk günden bugüne aslında daha önce
-doğru- gelenek olarak kabul ettiğimiz ve aynı zamanda da İç Tüzük’ümüze
göstermiş olduğu ve istisnai bir hüküm olarak uygulanan 60’ıncı madde maalesef
bu sene, bu yasama yılı başından itibaren çok ihlal edilmeye çalışıldı, çok
suistimal edildi. Bir hakkın iyi niyetle kullanılması lazım. Dürüstlük
kuralları, evrensel hukuk kurallarıdır, ona hepimizin riayet etmesi lazım.
Kaldı ki, gelenekten bahsetti Sayın
Grup Başkan Vekili, evet, böyle bir gelenek hem geçen dönem hem ondan önceki
dönemlerde zaten oturmuştu. Çok istisnai ve çok özel hâllerde, özel günlerde
kısa bir söz almak adına böyle bir açıklama yapıyordu arkadaşlarımız ancak
değerli arkadaşlar, 40, 50, 60 kişinin, bir nevi Genel Kurul çalışmalarını
âdeta sekteye uğratmak adına bu kuralı suistimal ederek kullanması ve orada,
sadece açıklamadan ziyade sayın bakanlara sorular sorulması, hakaretler
yapılması…
İç Tüzük açık arkadaşlar. İç Tüzük,
hepimizin bu Genel Kurul çalışmaları sırasında riayet edeceğimiz anayasamızdır
âdeta ve bu kurallara hepimiz bağlı olmak durumundayız ve burada da zaten
Meclis Başkan Vekilinin takdirine bırakılmış bir husus. Özel günlerin, özel
durumların olması hâlinde söz verip vermemesi Sayın Başkanın takdirinde. Orada
da zaten diyor ki: “Pek kısa bir sözü olduğunu belirten üyeye Başkan, yerinden
konuşma izni verebilir.” “Verir” demiyor, “vermek zorunda” demiyor.
Ve bu, değerli arkadaşlar, lütfen,
çokça suistimal edildi, biz artık İkinci Yasama Yılını yaşıyoruz 24’üncü Dönem
Parlamentosunun ve artık bundan sonraki süreçte, ne olursunuz, önümüze önemli
tasarılar gelecek, teklifler gelecek, halkımızın gündeminde olan, beklediği
birçok konuları burada hep birlikte istişare ederek çıkaracağız ve biz iktidar
grubu olarak bu Parlamentoyu çalıştırmak adına elimizden geleni yapmaya
çalışıyoruz. Bu sadece bizim sorumluluğumuz değil, sizin de sorumluluğunuz.
İktidar, muhalefet hepimizin bu Parlamentoyu en uygun şekilde çalıştırması
lazım, halkımıza layık bir şekilde burada çalışıp, halkımızın gündemdeki
meselelerine burada hepimizin çözüm üretmesi lazım. Burada, ikili diyaloglarda…
Orada, hatta çoğu zaman dikkat ediyoruz, pek kısa söz talep etmeden dahi ayağa
kalkmalar, sataşmalar, buraya kadar gelmeler, yürümeler…
Lütfen arkadaşlar, üslup çok önemlidir,
tarz çok önemlidir ve hepimizin burada bu üsluba, bu tarza ve bu İç Tüzük’e
bağlı bir şekilde çalışmaları sürdürmesi lazım ve bu manada, ben, Başkanlık
tutumunun lehinde olduğumu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Aleyhte ikinci söz Sırrı Süreyya Önder,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
“Üslubu beyan aynıyla insandır.” Doğrudur
Sayın AK PARTİ Sözcüsünün söylediği. E, üslubu beyan aynıyla insan, fakat
burada bu mekanizmanın dürüst kullanılmadığından söz ediyor ve bu Meclisin
üyelerinin dürüst olmayan bir yöntemle kürsüyü kullandığını dile getiriyor.
Rica etsek, biraz açıklasalar. Dürüst olmayan yöntem deyince, yakın hafızamızda
bu kürsüden derdest edilerek uzaklaştırılan vekilleri hatırlıyoruz.
Onun dışında, sayın üyeler, belki siz
bilmeyebilirsiniz ama bu konuşma hakkının adına demokrasi deniyor. Sizin
görüşlerinize uymayabilir, bura sizin grup salonunuz değil, bura halkın
genelinin kürsüsü. Siz geçen sene bunun daha rahat uygulandığını söylediniz.
Peki, şu hiç aklınıza gelmedi mi: Geçen sene, burada televizyonlar bu
oturumları olduğu gibi veriyorlardı. Bu sene, tek ses iktidarın dışında, aman,
maazallah, hafazanallah başka bir ses çıkmasın diye televizyonları
kısıtladınız, komisyonların yayının engelliyorsunuz, muhalefetin topyekûn
olarak sesini kısıtladınız. Şimdi de aklınıza bu geldi, 59’uncu maddeyi 60’a
teşmil etmek. Size kalırsa İç Tüzük’te herhangi bir maddeye takla attırarak bir
başkasının yerine ikame etmenin önünde hiçbir engel yok ama bu işlerin bir de
ruhu vardır. Ruhunda halkın iradesinin tecelli ettiği bir yer olarak baz
alınacak olan şey demokrasidir. Demokrasinin olmazsa olmazı -bunu belki şuraya
yazmak lazım, siz çok sık unutuyorsunuz- muhalefettir. Muhalefetin olmazsa
olmazı, devam ediyorum, üslup için bağışlayın, ama buna ihtiyacınız var,
muhalefetin olmazsa olmazı dile getirmesidir. Bu sizin hoşunuza gitmese bile
buna demokrasi diyorlar. Alışamadınız, alışacak gibi de gözükmüyorsunuz.
Teşekkür ederim. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
Sayın Şandır, yerinizden iki dakika
lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tabii, bir hakkın istismar edilmesine
kimse destek vermemelidir. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak da Meclis
Genel Kurulunun bir düzen içerisinde çalışmasını biz de talep ediyoruz. 60’ın
kullanımında ölçünün kaçtığını ben de ifade ettim, ifade ediyorum.
Ancak Değerli Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlar; burada konuşmak için varız. Yaptığımız işe “birleşim”
diyoruz; birlikte bir konuyu müzakere etmek için varız ve “oturum” diyoruz;
birlikte oturarak müzakere etmek için varız.
Onun için, milletvekillerinin
konuşmasından korkmak yanlış olur. Bırakınız milletvekilleri konuşsunlar; ortak
aklı birlikte üretelim. İstismar edilmesin ama konuşulsun. Bunun adına
“demokrasi” deniliyor. Tabii ki farklı şeyler söylenerek belki de doğruyu öyle
bulacağız.
Onun için, ölçülü bir şekilde 60’ın
kullanılmasını, biz Sayın Meclis Başkanıyla yapmış olduğumuz toplantıda da
ifade ettik ama mutlaka da bir düzene kavuşturulmasını.
Bu sebeple, sizin, başlattığınız bir
usulü bugün gerekçesini de ifade etmeden veya yeterince ifade etmeden iptal
etmiş olmanızı şahsen doğru bulmuyorum. Genel Kurul kararıyla böyle bir teamül,
kural koymak da maalesef bir hakkın istismarı oluyor; yani sayısal çoğunluğuyla
iktidar partisi grubu her kuralı koyabiliyor. Öyle değil; makul, kabul
edilebilir, dengeli bir kural koyarak, milletvekilinin konuşmasını temin hatta
teşvik etmeliyiz ki burada ortak aklı üretebilelim, millete karşı görevlerimizi
yapabilelim.
Ben 60’ın ölçülü bir şekilde
kullanılmasını şahsım ve grubum adına talep ediyor, saygılar sunuyorum.
Söz verdiğiniz için de teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Tarhan.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın
Başkan, mikrofonu açabilir misiniz?
BAŞKAN – Ne hakkında konuşmak
istiyorsunuz?
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Kısa bir
söz talebim var.
BAŞKAN – İki dakika lütfen.
Buyurun.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın
Başkan, 59 ve 60’ıncı maddeyle ilgili değerlendirmenizin kesinlikle doğru
olmadığını düşünüyorum.
59’uncu maddenin temas ettiği husus,
yani 59’un ruhuyla 60’ın temas ettiği husus yani 60’ın ruhu tamamen birbirinden
farklıdır. İki bağımsız maddeyi siz birbirine eklemleyerek bir yorum, ikisine
özel bir yorum yapmaya çalışıyorsunuz ancak bu doğru değil. Bence yaptığınız
şey, kestirme ve kısa yoldan muhalefetin sesini kesmek Sayın Başkan, öyle
yapmaya çalışıyorsunuz.
Bir muhalefet milletvekilinin de yorumu
bu konuya ilişkin: “Hakkın suistimalini önlemek.” diye bir ifade kullandı ama
hakkın suistimali, demokratik hakkın kullanılması eğer bu Mecliste hakkın
suistimali olarak değerlendiriliyorsa, dönüp, bir hafta, on gün kadar önce, şu
kürsüde, bir idare amirinin hakkını ve görevini nasıl suistimal ettiğini
hatırlatmak isterim Sayın Başkana ve milletvekili değerli arkadaşlara.
Bu konuda, 59 ve 60 konusundaki
değerlendirmenizin hukuka aykırı olduğunu düşünüyorum ve 60’ıncı maddeyi,
özellikle 60’ıncı maddedeki takdir hakkının kullanılması konusunda açıkça bize
şunu söyleyebilirsiniz -bunu niye söylemiyorsunuz onu da anlamıyorum-
diyebilirsiniz ki: “Ben takdir hakkımı bu şekilde kullanıyorum.“ ve bunu
söylemiyorsunuz Sayın Başkan, diyorsunuz ki: “59 ve 60’ı birlikte
değerlendiriyorum ve ben bu şekilde yorum yapıyorum.” Kesinlikle hukuksal
olmayan bir yorum. Bunu size hatırlatmak istedim.
Teşekkürler.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şunu hemen belirteyim: Zaten, 59’uncu
maddeyle 60’ıncı maddenin karıştırılmaması gerektiğini savunan biziz. Yani,
59’uncu maddede “bir dakika yerinden söz alma” diye bir şey yok Sayın Başkan.
Dolayısıyla, gündem dışı maddelerden söz ediyor 59’uncu madde ama hep, 59’uncu
madde uygulamasında, 60’a göre söz istiyor değerli milletvekilleri. “60’a göre
söz vermede takdir hakkımızı sürekli böyle kullanacağız.” diye bir söz de
söylemedim.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) –
Demokrasiden yana kullan!
BAŞKAN – Başka bir zamanda, 60’a göre
söz isteyen milletvekillerine veririz ama son uygulamalar onu gösteriyor ki
59’dan sonra, 59’da hiç bahsedilmediği hâlde, 60’ıncı maddeye göre söz
isteniyor. Biz karıştırmadık olayı, söz istemeler karıştırıyor; bu bir.
İkincisi: Geçen hafta bu uygulandı
burada ve aynı gerekçelerle -arkadaşımız okudu- hiç kimseye de 59’a göre, bir
dakika ilave söz hakkı vermedi. Dolayısıyla, ben tutumumun İç Tüzük’e uygun
olduğu kanaatindeyim, dolayısıyla devam ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Manisa Milletvekili Sakine Öz ve 21 milletvekilinin, ÖSYM tarafından düzenlenen
sınavlara giren öğrencilerin kişisel bilgilerinin gizliliğinin sağlanması için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/59)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
2011 yılı ÖYS sonuçlarının
açıklanmasının hemen ardından sınavda başarılı olan ve yerleştirmeye hak
kazanan öğrenciler tanımadıkları kişiler tarafından aranarak barınma konusunda
birtakım özel öğrenci yurtlarını tercih etmeleri konusunda ikna edilmeye
çalışılmaktadır.
"Anayasamızın İlgili Maddeleri
A. Özel hayatın gizliliği
Madde 20 - Herkes, özel hayatına ve
aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve
aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Mülga cümle: 3/10/2001-4709/5 md.)
(Değişik: 3/10/2001-4709/5 md.) Millî
güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel
ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim
kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan
hâllerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin
üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili
merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim,
kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi hâlde, el
koyma kendiliğinden kalkar.
(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/2 md.)
Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına
sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında
bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini
talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar.
Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla
işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla
düzenlenir.
4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu
Özel Hayatın Gizliliği
Madde 21 - Kişinin izin verdiği hâller
saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması hâlinde
kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine,
mesleki ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya
belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.
Kamu yararının gerektirdiği hallerde,
kişisel bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluşlar tarafından, ilgili kişiye en
az yedi gün önceden haber verilerek yazılı rızası alınmak koşuluyla
açıklanabilir."
Mevcut yasal mevzuatımızda kişisel
verilerin korunması ile ilgili en önemli yasal düzenlemelere ilişkin maddeler
yukarıda sıralanmıştır. Bu düzenlemelere göre özel hayatın gizliliği
kapsamında, açıklanması hâlinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile
hayatına, şeref ve haysiyetine, mesleki ve ekonomik değerlerine haksız müdahale
oluşturacak bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.
Yine anayasamıza göre kişisel bilgiler
devlet güvencesi altındadır ve kamu düzeni ve anayasa ve kanunlarda yazılı
nedenler olmadıkça ve hâkim kararı bulunmaksızın bu bilgi ve özgürlüklere
müdahale edilemez.
ÖSYM tarafından düzenlenen sınavlar ve
bu sınavlara bağlı olarak yapılacak her türlü işlem öncelikle devletin koruması
altındadır. Bu koruma sınav formları, yerleştirmeye ilişkin her türlü evrakı
kapsamasının yanında bu evraklarda yer alan her türlü bilgiyi de kapsamaktadır.
Sınava girecek öğrenciler bu bilgilerin gizli kalacağı ve 3. şahısların eline
geçmeyeceği güvencesiyle en kişisel bilgilerini sınav formları ve ilgili belgelere
yazmaktadırlar.
Tüm bu bilgilerin devletin yasal
koruması altında olduğu bu kadar açık ve ortada iken ülke genelinde yerleştirme
sonuçlarının açıklanmasının hemen ardından öğrencilerin belli bir cemaate
mensup olduğu izlenimi veren kişiler tarafından ev ve gsm telefonlarından
aranabilmeleri, öğrencilerin telefon numaralarına ve kazandıkları bölümlere
birtakım kişilerin öğrencilerden önce ulaşabildiklerini açıkça göstermektedir.
Öğrencilerin kişisel bilgilerinin
yetkili olmayan 3. şahısların eline nasıl geçtiğinin, bu bilgilerin bundan
başka alanlarda kullanılıp kullanılmadığının araştırılması amacıyla Anayasanın
98.; İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımla arz ederiz.
1)
Sakine Öz (Manisa)
2)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
3)
İhsan Özkes (İstanbul)
4)
Tufan Köse (Çorum)
5)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
6)
Erdal Aksünger (İzmir)
7)
Metin Lütfi Baydar (Aydın)
8)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
9)
Kazım Kurt (Eskişehir)
10)
Salih Fırat (Adıyaman)
11)
Aytuğ Atıcı (Mersin)
12)
Özgür Özel (Manisa)
13)
Nurettin Demir (Muğla)
14)
Atilla Kart (Konya)
15)
Sinan Aydın Aygün (Ankara)
16)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
18)
Ali Özgündüz (İstanbul)
19)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
20)
Celal Dinçer (İstanbul)
21)
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
22)
Malik Ecder Özdemir (Sivas)
2.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 21 milletvekilinin, İstanbul’un
trafik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/60)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İstanbul’da uzun zamandır ulaşımla
ilgili olarak çeşitli sıkıntılar yaşanmaktadır. Ancak son yıllarda trafik
içinden çıkılmaz bir hal almış olup İstanbul'da yaşayan vatandaşlarımız için
ciddi sıkıntı haline gelmiştir.
45 dakikalık trafik tıkanıklığının,
İstanbul'a maliyeti yıllık 2 milyar doların üzerindedir. Plansız ve rantçı
anlayışların kenti her geçen gün yoğunlaştırdığı görülmektedir. İstanbul'da yaşanan
trafik yoğunluğunun nedeni ilgili kurum ve vuruluşların olumsuz görüş
bildirmelerine rağmen yapılan plan tadilleridir. Bu plan tadilleriyle İstanbul
katledilmektedir. Rant elde etme politikaları devam ettiği sürece ulaşım bir
sorun olarak karşımıza çıkacaktır. Yeşil alanları imara açan, İstanbul
genelinde çok katlı binalara imar izni veren, kentin her yerine devasa
alışveriş merkezleri diken anlayış trafikte yaşanan sorunları çözemez. Çünkü
trafikte yaşanan sorunların kaynağı bu anlayışın kendisidir.
Trafikte yaşanan sıkıntıları çözmek
için bugüne kadar çeşitli çözüm önerileri sunulmuştur. Bunlar vize uygulaması,
tek-çift plaka, Taksim'e paralı geçiş gibi önerilerdir. Ancak bunların
hiçbirisi trafikte yaşanan yoğunluğu azaltacak önlemler değildir.
Gelişmiş kentler meydanlarıyla bilinir.
İstanbul'da ise varolan meydanlar rant uğruna feda edilmektedir.
İstanbul'da trafikte yaşanmakta olan
sorunların ve alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.
1)
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
3)
Erdal Aksünger (İzmir)
4)
Atilla Kart (Konya)
5)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
6)
İhsan Özkes (İstanbul)
7)
Kamer Genç (Tunceli)
8)
Mevlüt Dudu (Hatay)
9)
Aykut Erdoğdu (İstanbul)
10)
Metin Lütfi Baydar (Aydın)
11)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
12)
Kazım Kurt (Eskişehir)
13)
Salih Fırat (Adıyaman)
14)
Özgür Özel (Manisa)
15)
Aytuğ Atıcı (Mersin)
16)
Nurettin Demir (Muğla)
17)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
19)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
20)
Celal Dinçer (İstanbul)
21)
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
22)
Malik Ecder Özdemir (Sivas)
3.-
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ve 21 milletvekilinin, Tuz Gölü ile ilgili
çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/61)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İç Anadolu Bölgesi'nde Ankara, Konya ve
Aksaray illerinin sınırlarının kesiştiği bölgede yer alan Tuz Gölü, Lut
Gölü'nden sonra yüzde 32,9'luk tuz oranıyla dünyanın en tuzlu ikinci gölü olma
özelliğine sahiptir.
Akademik araştırmalar 1915 yılından bu
yana Tuz Gölü'nde yüzde 85’lik küçülmenin yaşandığını ve Tuz Gölü'nün 2015
yılında tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını belirtmektedir.
Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı (ÖÇKKB) tarafından alanda Biyoçeşitlilik
tespiti ve step habitatlarının korunmasına ilişkin önemli çalışmalar yapıldığı
bilinmektedir.
Bu nedenle;
1) Bu çalışmalar sonucu tespit edilen
önemli habitat ve tür koruma alanları için alınan koruma tedbirlerinin uygulama
sonucunda ne ölçüde başarı sağlandığının belirlenmesi ve eksikliklerin
giderilmesi,
2) Tuz Gölü'ndeki su, habitat ve tür
kaybının önüne geçilmesi için çalışmaların artırılması,
3) DSİ tarafından kaçak kuyuların
mevcut sayılarının tespit edilmesi,
4) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
tarafından az su tüketen ürün desenine geçiş ve damla sulama gibi modern tekniklerin
ÖÇKB gibi özel kırılgan alanlarda teşviki için gerekli çalışmaların yapılması,
5) Başbakanlık Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı'nca Tuzla işletmeleri ile yapılan sözleşme koşullarına göre doğal
açıdan özel nitelikli Tuz Gölü Havzası'ndaki tuzlaların özelleştirilmesi
sürecinde bu alanın ekolojik dengesini koruyacak nitelikte karar ve tedbirleri
içeren maddelerin sözleşmeye eklenip eklenmediği hususunda kamuoyunun
bilgilendirilmesi,
6) Konya Büyükşehir Belediyesi'nin atık
sularının Tuz Gölü'ne karışmasıyla ilgili başlattığı evsel atıklar için arıtma
tesisi projesinin ve ağır metaller içeren sanayi atıkları ile ilgili son
durumun araştırılması,
amacıyla Anayasamızın 98. maddesi, İç
Tüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz. 02/08/2011
Saygılarımla.
Gerekçe:
Tuz Gölü 1992 yılında 1. Derece Doğal
Sit Alanı, 2000 yılında da Bakanlar Kurulu kararıyla 7.414 kilometrekare
büyüklüğündeki alan "Tuz Gölü Çevre Koruma Bölgesi'" olarak ilan
edilmiştir. Ülkemizin en büyük Özel Çevre Koruma Bölgesi'dir. RAMSAR
Sözleşmesi'ne göre A sınıfı bir sulak alan adayı olan Tuz Gölü, endemik bitki
ve hayvanlarıyla dünyanın en önemli doğal alanlarından biridir. Her yıl
binlerce çift flamingoya ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye'nin en geniş doğal
tuzcul step alanlarını barındıran Tuz Gölü Türkiye'nin tuz ihtiyacının yaklaşık
% 60'ını karşılamaktadır.
Hükümetin yanlış politikaları ve
ihmaller sonucu Tuz Gölü önemli tehditlerle karşı karşıyadır. Araştırmacıların
"Tuz Gölü'nden Tuz Çölü'ne" şeklinde tanımladıkları süreçte tehditler
şöyledir:
1) Göl sahası ve tuzlu step
bataklıkların son otuz yılda yaklaşık % 40 oranında azalması
2) Yer altı ve yer üstü su
rezervlerinin hızla azalması
3) Kaçak kuyular (yaklaşık 20.000 adet)
4) Yoğun şeker pancarı üretimi
5) Geleneksel sulama tekniklerinin
yaygınlığı
6) Tuzlu ve tatlı suların karışımı
7) Step ve mera alanlarının tarıma
açılması
8) Tuz Gölü ve yakın çevresindeki
tuzlalar ve işletmelerin yeni tuzla açma girişimleri
9) Konya İli'nin atık sularını taşıyan
kanalın Tuz Gölü'ne karışması ve bu durumun tuz üretimini ve flamingo üreme
alanlarını tehdit etmesi
Yukarıda bahsi geçen tehditlere karşı
Tuz Gölü'nün sorunlarının belirlenmesi ve çözüm yollarının araştırılması,
işletmelerin denetiminin sağlanması ve yasal düzenlemelerin belirlenmesi
amacıyla Anayasamızın 98. maddesi, İç Tüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1)
Aylin Nazlıaka (Ankara)
2)
Mehmet Şeker (Gaziantep)
3)
Tufan Köse (Çorum)
4)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
5)
Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
6)
Atilla Kart (Konya)
7)
İhsan Özkes (İstanbul)
8)
Erdal Aksünger (İzmir)
9)
Metin Lütfi Baydar (Aydın)
10)
Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
11)
Kazım Kurt (Eskişehir)
12)
Salih Fırat (Adıyaman)
13)
Aytuğ Atıcı (Mersin)
14)
Özgür Özel (Manisa)
15)
Nurettin Demir (Muğla)
16)
Sinan Aydın Aygün (Ankara)
17)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
19)
Ali Özgündüz (İstanbul)
20)
Ali Rıza Öztürk (Mersin)
21)
Celal Dinçer (İstanbul)
22)
Malik Ecder Özdemir (Sivas)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Meclis
araştırması açılmasına yönelik önergeler bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması hususundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, bir gensoru önergesi vardır.
Önerge bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi okutacağım gensoru beş yüz
kelimeden fazla olduğu için önergenin özeti okunacaktır ancak önergenin tam
metni Tutanak Dergisi’ne eklenecektir.
D) Gensoru Önergeleri
1.-
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Van ilinde meydana gelen
depremlerde, arama ve kurtarma çalışmaları, yardımların ulaştırılması, hasar
tespiti ve süreçteki diğer hizmetlerin yerine getirilmesinde etkin koordinasyon
sağlayamadığı iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hakkında Gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/5) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Van ilimizde meydana gelen yıkıcı
depremler sonrasında kamunun imkân ve kabiliyetlerinin, milletimizin
yardımlarının vatandaşlara ulaştırılmasında yeterli etkinliğin ve
koordinasyonun sağlanamamasında, depremle ilgili kamu yöneticilerinin sevk ve idaresinde,
deprem ve sonuçları ile konusunda kamu görevlilerinin çelişen yorum ve
ifadeleriyle karmaşıklığın oluşmasında, deprem yöresinde vatandaşlarımızın
güveninin azalmasında, özellikle ikinci depremde yıkılarak can kaybına yol açan
binalarla ilgili hasar tespitinin sağlıklı yapılmamasında ve yanlış yönlendirme
sonucunda oluşan kayıplarda idari ve yasal süreç dışında siyasi sorumluğu
bakımından Van depreminde koordinasyondan sorumlu ve Afet ve Acil Yönetim
Başkanlığı'nın bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay hakkında
ekte verilen gerekçelerle Anayasa'nın 99'uncu ve İçtüzüğün 106'ncı maddeleri
uyarınca gensoru açılmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mehmet
Şandır
İzmir Milletvekili Mersin
Milletvekili
MHP Grup Başkanvekili MHP Grup Başkanvekili
Gerekçe Özeti:
23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde
Van'da meydana gelen depremlerde 644 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, binlerce
vatandaşımız yaralanmış, binalar yıkılmış, insanlarımız evsiz kalmıştır. Van
depremi sonrası yaşananlar ve gelişmeler bedeli daha da artırmıştır.
Sayın Başbakan, Van'da meydana gelen
ilk depremin ardından yaşanan sıkıntılara değinerek, "ilk 24 saat bir
başarısızlık oldu bunu kabul ediyoruz" diyerek ihmalkârlığa işaret
etmiştir.
Depremden sonra Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın "Bugün itibariyle diyebilirim ki; deprem
açısında en güvenilir Van ve Erciş'tir." "ön hasar çalışmalarının
yüzde 95 seviyesinde tamamlandığını, ön hasar tespit çalışmalarının esas
gayesinin girilemeyecek ağır hasarlı bina ve evleri tespit etmek, çadır
ihtiyacını belirlemek olduğunu" dile getirerek, "vatandaşlarımız az
hasarlı evlere girebilirler" beyanından sonra meydana gelen ikinci
depremde bu defa da ev ve konaklama tesislerinin yıkılması sonucu insanlar
hayatını kaybetmiştir.
Van Valisi 26 Ekim 2011 tarihinde bir
TV programında "Bakın şehirde bütün oteller şu an dolu. Yer bulamıyoruz.
Şehir dışından gelen, genellikle deprem dolayısıyla gelen basın yayın
mensupları, araştırma kurtarma ekipleri kalıyor. Onların hiçbir endişesi yok.
Binalara giriyorlar ve 7-8 katlı otellerde kalıyorlar." açıklamalarından
iki hafta sonra, meydana gelen 5,6'lık bir deprem sonucunda Valinin sözünü
ettiği "7-8 katlı" oteller yerle bir olmuş ve 40 vatandaşımız
hayatını kaybetmiştir.
(x) (11/5)
esas numaralı Gensoru Önergesi’nin tam metni tutanağa eklidir.
Van depreminde geçici barınma için
gerekli çadır temininde yetersizlikler, yardımların dağıtımında koordinasyonsuzluklar
yaşanmıştır. Hâlen bu yardımların dağıtımında yaşanan eksiklikler medyanın ve
vatandaşın gündeminde olduğu gibi bu yardımların ihtiyaç sahiplerine
ulaştırılmasından etkinlik sağlanmış değildir.
Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay
arama kurtarma ekiplerinin; kendi potansiyelimizi görmek amacıyla
bekletildiğini itiraf etmiştir.
Sayın Atalay TBMM'de "Şu anda,
Mevlânâ evleri, orası daha soğuk olduğu için elverişli görülmedi. Yani Mevlânâ
evi burada kullanılmayacak" demiş, ancak bu bölgede daha sonra Mevlânâ
evlerinin kurulduğu ve Sayın Cumhurbaşkanının bunları ziyaret ettiği
görülmüştür.
3 ve 5 Kasım 2011 tarihli AFAD'ın
yayınladığı Van Depremi Raporlarında ön hasar tespit çalışmalarının
tamamlandığı ifade edildikten sonra 9 Kasım 2011 tarihinde meydana gelen ikinci
depremde ev ve oteller yıkılmış ve can kayıpları yaşanmıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar 15 Kasım 2011 tarihinde "Biz o binalara ‘girin’ de
demedik, ‘girmeyin’ de demedik." demiştir.
Sayın Başbakan ikinci depremden sonra
yaptığı konuşmada "Bizler tabii burada yasal süreci de çalıştıracağız.
Kimler olursa olsun, ister üniversite camiasından olsun, ister AFAD'dan olsun,
kim burada oturulabilir şeyini vermişse, bunlarla ilgili de yasal süreci
başlatacağız." diyerek ihmali bulunanlar için idari ve cezai yönden hesap
sorulacağını ifade etmiştir.
Sayın Başbakanın söyleminin aslında
savcıların görev gereği kendiliklerinden yerine getirmesi gerektiği gerçeği
yanında, Sayın Başbakanın sorumluluğu olanlardan hesap
sorulması söyleminin siyasi bakımdan
da tamamlanması gerekmektedir. Bu bakımdan Van depremi sonrasında
yaşananlar hakkında yürüyen hukuki sürece paralel siyasi sorumluluk
sahiplerinin de hesap vermesi demokrasinin ve hukukun bir gereğidir.
61. Hükümette Başbakan Yardımcısı Sayın
Beşir Atalay "Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı”ndan sorumludur. Afet
ve acil durumdan ve Van depreminde koordinasyondan sorumlu Başbakan
yardımcısının siyasal sorumluluğu olduğu açıktır.
Van ilimizde meydana gelen yıkıcı
depremler sonrasında kamunun imkân ve kabiliyetlerinin, milletimizin
yardımlarının vatandaşlara ulaştırılmasında yeterli etkinliğin ve
koordinasyonun sağlanamamasında, depremle ilgili kamu yöneticilerinin sevk ve
idaresinde, deprem ve sonuçları ile konusunda kamu görevlilerinin çelişen yorum
ve ifadeleriyle karmaşıklığın oluşmasında, deprem yöresinde vatandaşlarımızın
güveninin azalmasında, özellikle ikinci depremde yıkılarak can kaybına yol açan
binalarla ilgili hasar tespitinin sağlıklı yapılmamasında ve yanlış yönlendirme
sonucunda oluşan kayıplarda idari ve yasal süreç dışında siyasi sorumluğu
bakımından Van depreminde koordinasyondan sorumlu ve Afet ve Acil Yönetim
Başkanlığı'nın bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay hakkında
ekte verilen gerekçelerle Anayasa'nın 99'uncu ve İçtüzüğün 106'ncı maddeleri
uyarınca gensoru açılmasına gerek görülmüştür.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gensoru
bilgilerinize sunulmuştur.
Önergenin görüşme günü Danışma
Kurulunca daha sonra belirlenecek, oylarınıza sunulacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
A) Tezkereler (Devam)
3.-
TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter heyetin, Almanya
Federal Meclisi Dışişleri Komitesi Başkanı Ruprecht Polenz'in vaki davetine
icabetle Almanya'ya, resmî ziyarette bulunmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/637)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden
oluşan bir parlamenter heyetin, Almanya Federal Meclisi Dışişleri Komitesi
Başkanı Ruprecht POLENZ'in vaki davetine icabetle Almanya'ya resmi bir ziyaret
gerçekleştirmesi öngörülmektedir.
Söz konusu parlamenter heyetin
Almanya'yı ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 Sayılı Kanun'un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine
sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza
sunacağım, bunun için de karar yeter sayısı isteyeceğim: Kabul edenler…
Etmeyenler…
Karar yeter sayısı yoktur, beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 16.08
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 16.18
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Sayın milletvekilleri, Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
Bingöl ilimizin Karlıova ilçesinde meydana gelen olayların tespiti amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 22/11/2011 Salı günkü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin
BDP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu’nun 22.11.2011 Salı günü
(Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul’un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hasip
Kaplan
Şırnak
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
17 Ekim 2011 tarihinde, Bingöl
Milletvekili İdris Baluken ve arkadaşları tarafından (87 sıra nolu), Bingöl
İlimizin Karlıova İlçesinde, meydana gelen olayların tespiti amacıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel
Kurul’un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
22.11.2011 Salı günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, grup
önerisi üzerinde lehte ve aleyhte ikişer kişiye söz vereceğim.
Birinci söz Bingöl Milletvekili Sayın
İdris Baluken’in.
Buyurun Sayın Baluken.
Süreniz on dakika.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Temmuz 2011 tarihinde Bingöl ilimiz Karlıova ilçesinde
meydana gelen vahim olaylarla ilgili araştırma önergesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum.
Öncelikle, 28 Temmuz 2011 tarihinde
Karlıova’da meydana gelen olaylarla ilgili biraz bilgilendirme yapmak
istiyorum. O gün, Karlıova ilçe merkezinde Taşlıçay köyü korucularından
korucubaşı Hacı Alan’ın kimliği belirsiz silahlı bir kişi tarafından saldırı
sonucu yaşamını yitirdiğini ve bunun sonrasında, Taşlıçay köyü korucularının bir
araya gelerek Hacı Alan’ın yakınlarıyla birlikte Karlıova ilçe merkezinde tam
bir terör havası estirdiğini biliyoruz. Ben o gün bir programım vesilesiyle il
dışındaydım ve Karlıova ilçesinden gelen telefonlar üzerine Bingöl Valisi Sayın
Hakan Güvençer ile görüştük. Bingöl Valisiyle yapmış olduğumuz görüşmede Vali
Bey, ilçenin bütün sokaklarının giriş ve çıkışlarının polis tarafından
tutulduğunu, herhangi bir sorun olmadığını belirtti. Aynı şekilde, Grup Başkan
Vekilimiz aracılığıyla İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığına durumu, olabilecek
vahim tabloyu ilettik ve kendisi de Valiyle görüşmeler yapılıp durumun kontrol
altında olduğunu belirtti. Bizler, tabii, devlet kurumunun bu yetkililerinden
bu şekilde bir güvence aldıktan sonra daha vahim olayların olmayacağına dair
bir güven beslemek istedik ancak bu
telefon görüşmelerinden beş dakika sonra Karlıova ilçe merkezinden gelen
telefonlarla, Karlıova ilçe merkezinde evlerin ve iş yerlerinin ateşe verilmeye
başlandığı, sokaklarda rastgele çapraz ateşlerle insanların can ve mal
güvenliğinin tehlike altına alındığı, Barış ve Demokrasi Partisi ilçe teşkilatı
ve Karlıova İlçe Başkanının evine doğru fiilî bir saldırı yapıldığı bize
bildirildi. Biz, bu bildirilen telefon görüşmesinden sonra programımızı yarıda
kesip Bingöl iline döndük ve yapmış olduğumuz incelemelerde o gün estirilen bu
korucu terörün sayesinde BDP parti binasının tamamen ateşe verilerek tahrip
edildiğini, BDP İlçe Başkanı Sayın Şemsettin Özen’in evinin tamamen ateşe
verilerek tahrip edildiğini, Karlıova Belediyesine bir fiilî ve silahlı saldırı
yapılarak belediye çalışanlarının dört, beş saat boyunca belediyede rehin
tutulduğunu öğrendik. Aynı şekilde partimizle hiçbir ilişkisi olmayan Paris
Giyim Merkezinin çarşı ortasında ateşe verildiğini, Özen Marketin silahla taranmak suretiyle tahrip edildiğini,
Belediye Meclis üyemiz Nevzat Azak’ın evini de silahla taramak suretiyle
içeride kadın ve çocuklar varken otomatik çapraz ateşe tabi tutulmak suretiyle
saldırıya uğradığını tespit ettik. Ben sadece saldırının vahim boyutunu
göstermesi açısından sizlere partimizle hiçbir ilişkisi olmayan Paris Giyim
Merkezinin fotoğraflarını göstermek istiyorum.
Sevgili arkadaşlarım, değerli
milletvekilleri; tam dört saat boyunca bu iş yerinde bir yangın var ve buna
müdahale etmek isteyen itfaiye ekipleri var. Bu itfaiye ekipleri polis ekipleri
tarafından engelleniyor ve gelinen vahim
tabloda ise bir iş yeri tamamen kül oluyor.
Şemsettin Özen BDP Karlıova İlçe Başkanı, ona ait evin yangından sonraki
resmini burada sizlere takdim etmek istiyorum. Bu yangın devam ederken İlçe
Başkanımızın eşi ve çocukları içeride bulunuyorlar ve onları kurtarmak için
ilçe sakinleri güvenlik güçlerinden bağımsız olarak çok yoğun bir çaba
göstermek zorunda kalıyorlar. Belediye Meclis üyemiz Nevzat Azak’ın evinin
fotoğrafıdır. Tam beş dakika boyunca otomatik silahlarla çapraz ateşe tabi
tutuluyor, içeride kadın ve çocuklar var ve silahla ateş açan korucuların hemen
2 metre ötesinde de güvenlik güçleri var.
Orada ilçe halkının bize söylediği, güvenlik güçlerinin âdeta
korucuların işlerini rahat yapması için gerekli olan güvenlik önlemlerini
aldığı yönündedir.
Değerli milletvekilleri, Bingöl
Valisiyle yapmış olduğumuz telefon görüşmelerinde ve daha sonra gidip yüz yüze
görüşmemizde Bingöl Valisi, daha sonra basına ve kamuoyuna yansıyan
açıklamalarında da belirtmişti, bunun duygusal bir tepki olduğunu, empati
kurmak gerektiğini ve korucuları ikna etmekte zorlandığını belirtmişti. Yani
Karlıova ilçe merkezinde beş saat boyunca sokak ortasında dolaşan 30 kişilik
silahlı bir ekip, iş yerlerine, evlere ve sokaktan geçenlere rastgele ateş
açmak suretiyle ve evleri ateşe vermek suretiyle tam bir terör dalgası
estirmişler ancak Karlıova ilçe merkezinde bulunmasına rağmen Bingöl Valisi,
Bingöl Emniyet Müdürü, Karlıova Kaymakamı ve Karlıova İlçe Emniyet Müdürü, bu
olayları yatıştırmakta yetersiz kalmıştır. Biz, burada ya kasıt ya bir ihmal
olduğunu düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, olay olduktan
bir gün sonra partimizin merkezden, Genel Merkezden gönderdiği bir heyetle
tekrar Karlıova ilçesine gittik ve bu sefer Cumhuriyet Savcısına uğradık. Biz,
dün itibarıyla yani bir önceki gün itibarıyla Karlıova’da bir yerlere saklanan
hukuk devletini acaba Cumhuriyet Savcısıyla yapmış olduğumuz görüşmelerde
bulabilir miyiz diye temaslarda bulunduk. Yapmış olduğumuz temaslarda olayın
üzerinden otuz altı saat geçmesine rağmen Karlıova Cumhuriyet Savcısının bu
kadar yoğun terör estirildiği ve ülke gündeminin Karlıova’ya kilitlendiği bir
olayla ilgili olay yerine gitmediği, olay yeri tespit tutanağını tutmadığı,
herhangi delil teşkil eden bir materyale ulaşmadığı, herhangi bir kişinin
ifadesine başvurmadığı, herhangi bir kişinin gözaltına alınması için talimat
vermediğini öğrendik. Cumhuriyet Savcısı, mesleki acemiliğinin de getirdiği bir
âcizlikle bize delil toplanması için polisten materyallerin gelmesini
beklediğini, mobese kameralarının görüntülerinin gelmesi gerektiğini bize
belirtti.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet
Savcısıyla olan görüşmemizde biz, aradan otuz altı saat geçmesine rağmen
Karlıova’da hukuk devletinin hâlâ saklı olduğu kanaatine vardık ve daha sonra
Kaymakamla görüşmeye gittik. Karlıova Kaymakamı’yla yapmış olduğumuz görüşmede
kendisine bir idari soruşturma açılmasını, olaya müdahil olan korucular hakkında
ve ihmali olan polisler hakkında, emniyet yetkilileri hakkında idari soruşturma
açılmasını ve ilçede can güvenliğinin sağlanması için de soruşturma bitinceye
kadar korucuların silahlarına el konulmasını istedik, ancak aynı şekilde
Kaymakam tarafından da bu taleplerimize hiçbir şekilde olumlu bir yanıt
verilmedi. Bakın, o gün olan olaylardan sonra gözaltına alınanlar demin resmini
gösterdiğim evinde otuzun üzerinde kurşun bulunan Nevzat Azak gözaltına alındı.
Ümit Öz, Paris Giyim Merkezinin sahibi Rıza Karabağ, Erdal Sayak, Hicran Sayak
ve Meral Sayak yani tamamen olayların mağduru vaziyetinde olan vatandaşlarımız
gözaltına alındı. Bir gün sonra MAZLUMDER, İHD ve barolardan oluşan sivil
toplum örgütlerinin yapmış olduğu incelemeler ve bu incelemelerin kamuoyuna
yansımasını da değerli milletvekilleri, hepimiz izlemişizdir. Bugüne kadar bu
olaylarla ilgili gözaltına alınan hiçbir yetkili yoktur, hiçbir korucu yoktur.
Karlıova ilçesini düşünün. Bir ilçe merkezi beş saat boyunca tamamen ateşler
altına alınıyor, çapraz ateşler altına alınıyor, evlerde yangınlar çıkıyor,
insanların can ve mal güvenliği tehdit altında oluyor ve bununla ilgili tek bir
gözaltı bile yok. Bakın “empati kurmak” diyor ya Vali bey biz de sizden empati
kurmanızı istiyoruz. Bu olayın Ankara’da Kızılay meydanında olduğunu düşünün.
Kızılay meydanında 30 kişilik silahlı bir grubun rastgele bir meydanı tamamen
ele geçirerek terör estirdiğini düşünün ve aradan dört ay geçmiş, hiçbir
gözaltı bile yok. Maddi zararların karşılanması noktasında hiçbir
vatandaşımızın bugüne kadar mağduriyeti giderilmemiş. Dolayısıyla biz bu olayla
ilgili hangi partinin buraya getirdiğinden bağımsız olarak milletvekillerinin
mantığa dayalı, aklıselime dayalı, sağduyulu bir kararla bir araştırma önergesi
onayını bekliyoruz. MHP’den, CHP’den, AKP’den bölgeyi bilen ve duyarlı olan
milletvekili arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımız gidip buradaki olayları, bu
vatandaşlarımızın mağduriyetini ve bu kamu görevlilerinin ihmalini veya kastını
incelerlerse çok önemli bir eksikliği kapatacağımızı düşünüyoruz.
Ben bu araştırma önergelerine
yaklaşırken…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Baluken, teşekkür
ederim, süreniz doldu efendim.
İDRİS BALUKEN (Devamla) – Teşekkürler
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerinin aleyhinde, Eşref Taş,
Bingöl Milletvekilimiz.
Buyurun Sayın Taş.
EŞREF TAŞ (Bingöl) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 28 Temmuz 2011 günü Bingöl ilimizin Karlıova ilçesinde
bölücü terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırı
sonucu hayatını kaybeden Hacı Alan isimli köy korucumuz ve sonrasında yaşanan
olaylar hakkında Bingöl BDP Milletvekili Sayın İdris Baluken tarafından
17/10/2011 tarihinde verilen Meclis araştırmasıyla ilgili aleyhte söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri
izleyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
İlimiz Karlıova ilçesi Taşlıçay köyü
nüfusuna kayıtlı, 1969 doğumlu, 3 çocuk babası Hacı Alan, Taşlıçay köyünde
geçici köy korucusu olarak görev yapmaktayken 28/07/2011 tarihinde, saat
15.45’te, ilçe merkezinde, kimliği tespit edilemeyen bölücü terör örgütü
mensupları tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu hayatını
kaybetmiştir.
Değerli arkadaşlarım, on yedi yıl bu
görevi başarıyla sürdüren Hacı Alan, 28/07/2011 tarihinde alışveriş için
gittiği Karlıova ilçe merkezinde, en işlek caddesinde savunmasız bir şekilde
yürürken terör örgütü tarafından vurulmuştur. Vurulmadan birkaç gün önce
Karlıova ilçesi Hasanova köyünde düzenlenen operasyonda 1 PKK’lı vurulmuş ve
PKK’nın yayın organı tarafından bu teröristin bizzat Hacı Alan tarafından
vurulduğu söylenerek hedef gösterilmiştir.
Değerli milletvekilleri, Karlıova
ilçesinin merkezine elini kolunu sallaya sallaya, ellerinde silahlarla gelip
şehrin orta yerinde savunmasız ve silahsız olan 1 kişiyi vuran kişilerin bu
olayı gerçekleştirmek için yardım ve yataklık alması kaçınılmazdır. Olayı duyan
ilçe halkı bu olayı hazmedememiş ve galeyana gelerek, saldırının hemen akabinde
ivedi gelişen tepkisel olaylar sebebiyle bir ev ve bir iş yeri kısmi olarak
ateşe verilmek suretiyle hasara uğratılmış ve belediye başkanlığı binası da
dâhil olmak üzere on sekiz iş yerinin camları kırılmak suretiyle istenmeyen
olaylar meydana gelmiştir.
Olayları izleyen bir buçuk, iki saat
içerisinde ilçeye çok sayıda takviye kuvvet gönderilmiştir. Meydana gelen
olayları önlemek maksadıyla ilçe kaymakamlığının talebiyle ilçe emniyet
müdürlüğüne takviye olarak bir mekanize jandarma komando timi, iki jandarma
komando timi ilçeye görevlendirilmiştir. Müteakiben, vali talimatıyla il
jandarma komutanlığından takviye amaçlı gönderilen üç jandarma özel harekât
timi bölgeye intikal ettirilmiştir.
İlçe merkezinde olabilecek olaylara
karşı başlangıçta Bingöl il merkezinden polis çevik kuvvet ve polis özel
harekât timleri ilçe merkezine takviye olarak gönderilmiş, çevre illerden de
muhtemel olaylara karşı takviye çevik kuvvet talebinde bulunulmuştur.
Olayın öğrenilmesine müteakip Bingöl
Valisi, 49’uncu Motorlu Piyade Tugay Komutanı, İl Jandarma Komutanı ve İl
Emniyet Müdürü helikopter ile ilçeye intikal etmiştir. Olayın vuku bulmasından
sonra yetkili cumhuriyet savcılığınca olaya el konularak adli tahkikat
başlatılmış olup hazırlık soruşturması devam etmektedir. Olaya karıştığı iddia
edilen geçici köy korucularıyla ilgili olarak adli ve idari tahkikat
başlatılmış ancak olayın adli boyutunun da bulunması nedeniyle, kişilerin
peşinen suçlanmasını engellemek amacıyla adli tahkikat sonucu beklenmektedir.
Meydana gelen bu olay sonrası ev ve iş yerleri zarar gören kişiler adli
tahkikatın sonuçlanmasına müteakip zarara sebebiyet veren karşı adli merciler
nezdinde tazminat davası açabileceklerdir.
Yüce Meclisin değerli üyeleri, yıllarca
bölgede iki arada kalan ve korkuyla hükmedilen bu halk AK PARTİ döneminden önce
elle tutulur bir yatırım ve hizmet görmemiştir. AK PARTİ Hükûmeti dönemiyle bu
korkular bir nebze olsun dinmiş ve bölgede umut hâkim olmuşken yine bölgede
heyecan verici birtakım yatırımlar başlamışken, 25 Temmuzda ülkenin güneyini
kuzeyine bağlayan otoyolunun Diyarbakır-Bingöl ayağını yapan firmanın üç iş
makineleri yakılmış, biri de çalınmış ve çalışmaların durmasına neden olmuştur.
Yine de 10 Ağustosta Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Derinçay köyü
yakınlarında özel bir şirkete ait hidroelektrik santrali basılıp üç iş makinesi
yakılıp 3 vatandaşımız kaçırılmıştır. Ardından, 1 Ekimde çalışmaları hızla
devam eden havaalanı inşaatını basıp 18 işçiyi bağlayarak etkisiz hâle getiren
ve ardından şirketin yönetim ofislerinin bulunduğu prefabrik baraka ve binek
tipi bir aracı ateşe veren teröristler işçilere ait cep telefonları ve
bilgisayarlarını da gasp ederek havaalanı inşaatını da baltalamıştır.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Karlıova’daki
olaylarla ne ilgisi var bunun?
EŞREF TAŞ (Devamla) – Yine 29 Ekim 2011
tarihinde Bingöl ilimizde meydana gelen canlı bomba eyleminde…
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Siville ilgili
saldırıların niçin yapıldığını konuşuyoruz. Burada farklı bir şekilde Meclisi
yanıltıyorsunuz.
AHMET YENİ (Samsun) – Dinle, dinle!
BAŞKAN – Lütfen dinleyelim.
EŞREF TAŞ (Devamla) – …1’i kadın 3
vatandaşımız yaşamını yitirmiş ve 21 vatandaşımız da yaralanmıştır. Ayrıca son
üç ay içerisinde birçok kaçırılma ve faciadan kıl payı dönülen mayın tuzakları
yaşanmıştır.
Değerli milletvekilleri, bölgede yaşayan
Zaza ya da Kürt olan masum halkı hedef alan bu eylemler ve saldırılar bir kez
daha gösteriyor ki terör örgütünün amacı Kürt halkının huzuru, özgürlüğü,
refahı, güvenliği ya da mutluluğu değildir. Bilakis, bölge halkının kanını,
canını, huzurunu ve bugüne kadar sömürülmüş haklarını kullanarak kendi
amaçlarına ulaşmaktır ama halkımız bu oyuna hiçbir zaman gelmemiştir,
gelmeyecektir.
Sayın milletvekilleri, halkımız bu yüce
Meclisimizden yeni bir anayasa yapma beklentisi içindedir. İnanıyorum ki yeni
anayasa birlik ve beraberliğimizi güçlendirecek, kardeşliğimizi pekiştirecek,
ölümleri azaltacak, özgürlükleri artıracaktır.
Değerli Başkanım ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinin bütün değerli mensuplarını en derin sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Taş.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan,
benim bir söz talebim var. İsmim de geçerek Meclis yanlış bir şekilde
bilgilendirildi. Bir düzeltme yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Neyi yanlış bilgi olarak…
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Olaylarla
ilgili Meclisin yanlış bilgilendirildiğini düşünüyorum.
BAŞKAN – Getirteyim sataşma varsa ona
göre bakarım efendim.
Şimdi, önergenin lehinde Aytun Çıray,
İzmir.
Buyurun Sayın Çıray. ( CHP sıralarından
alkışlar)
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkanım…
Başkanım, lütfen…
BAŞKAN – Buyurun efendim.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Hatip,
milletvekilimizin ismini kullanarak yanlış bir bilgilendirme yaptı.
BAŞKAN – Ben de dedim ki Sayın Başkan,
tutanakları getirteyim, bakayım, o zaman söz veririz. Şimdi biz devam edelim
müsaadenizle.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Tamam, bakın.
TUFAN KÖSE (Çorum) – Tutanakları
getireyim deyip… AKP’nin grup başkan vekili de “Böyle bir uygulama yok.” diyor.
BAŞKAN – Çok var böyle bir uygulama,
siz bulunmadınız daha evvel herhâlde.
TUFAN KÖSE (Çorum) – AKP’li Grup Başkan
Vekili Güldal Hanım’a sıkıntı yaratmıştı.
BAŞKAN – Lütfen oturun, lütfen oturun
efendim dinleyin.
Sayın Çıray, buyurun.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken’in Karlıova
olayları hakkında verdiği önergeyi görüşmek için konuşmak istedim.
Sayın Milletvekili bu önergeden yola
çıkarak hukuksuzluktan şikâyet ediyor. Şimdi, BDP’lilerin bugün yaşanan
hukuksuzluklardan fazla şikâyet etme hakları yok.
Tabii, asıl konuya geçmeden önce, bugün
yine bir şehit haberi daha aldık. Bu şehidimize Meclisten Allah’tan rahmet
diliyorum, yakınlarına da başsağlığı ve sabır diliyorum, Türk milletinin
bütününe.
Dediğim gibi sayın BDP
milletvekillerinin bugün burada hukuksuzluktan şikâyet etme hakları yok, çünkü
kendileri boykot yaparak, 12 Eylül referandumunda boykot yaparak, AKP’nin
Anayasa’ya, hukuksuzluğu ortaya çıkaracak Anayasa değişikliğine zımnen destek
vermişlerdir.
Bakın, bugün bütün bu hukuksuzlukların
sonuçlarını yaşıyoruz. Bugün İzmir de 12 Eylül Anayasa değişikliği paketine
“hayır” demenin bedelini ödüyor. Demokrasiyi konuşuyoruz, hukuku konuşuyoruz,
Mecliste her şeyi konuşacağız, eğer burada konuşamazsak -dışarıda sesimizi
kestiniz- nerede konuşacağız?
Bu “hayır”ın birçok nedeni vardı, ama
bu nedenlerden biri çok önemliydi, çünkü bu neden paketin asıl amacını teşkil
ediyordu. İzmirliler her zamanki öngörüleriyle, bugün artık herkesin fark etmiş
olduğu değişikliğin asıl amacını daha o günden görmüşlerdi. Türkiye'nin ve Türk
milletinin başına kapkaranlık bir hukuksuzluk çuvalı geçirilecekti. Hukukun
yerle bir edildiği her yerde olanlar, 12 Eylül referandumundan sonra
hukuksuzluğun cenderesine zaten sokulmuş olan ülkemizde çok daha ağır bir
şekilde yaşanacaktı ve yaşanıyor, çünkü AKP zihniyetinin amacı…
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – AK PARTİ, AK
PARTİ!
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – “AK PARTİ”
diyeceğim de, aklığını görsem diyeceğim, ama ak değil!
SONER AKSOY (Kütahya) – Herkes göremez!
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Bu
değişikliklerle yargıyı iktidarın dilediği gibi kullanabileceği bir araç hâline
getirdi. Benim değerli hemşehrilerim, İzmirliler, işte bu ülkenin başına
gelebilecek bu en büyük felaketi önceden gördüler.
Her millet, doğal afetlerle, sonuçları
ne olursa olsun baş edebilir, Van’da olduğu gibi millî dayanışma ve
seferberlikle bütün yaraları sarabilir, hatta acıları paylaşmanın uyandırdığı
ortak duygularla millet olarak bütünlüğünü pekiştirebilir, ama yargının
iktidarların hizmetine girdiği ülkelerde hiçbir güç ruhlarda yaratılan
parçalanmayı kuşaklar boyunca onaramaz. İzmirliler işte bunu gördüler. Pakette
gizlenmiş despotluk niyetlerini o aydınlık bakışlarıyla hemen teşhis ettiler.
Ayrıca, bu paket onay gördüğü takdirde İzmir’in ve İzmirlilerin başına hangi çorapların
örüleceğini de fark ettiler.
AHMET YENİ (Samsun) – Millete hakaret
ediyorsunuz, yüzde 60’a. Millete hakaret etmeyin.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) - Çünkü İzmir,
AKP’nin karizmasını çizen tek metropoldü. İzmirliler, kendilerinin Türkiye'nin
kurucu ruhunun açık, yenilikçi, özgür ruhunu temsil ettiğini çok iyi
biliyorlardı. Kısacası, İzmir bu topraklarda medeniliğin ve modernliğin
temsilcisiydi. AKP yöneticilerinin ciğerini okumuş, onların karanlık
niyetlerini sezmişti. AKP zihniyetinin İzmir’in temsil ettiği her şeyden nefret
ettiğini, onların rövanşı almak için gerekirse papaz cübbesi dahi giyeceğini
tahmin ediyordu.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Başkan, ne biçim konuşma yapıyor. Lütfen…
AYTUN ÇIRAY (Devamla) - İzmirliler
bedelini ödeye ödeye direndiler.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bu,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin mehabetine uygun değil. Sayın Başkan, sözünü
geriye alsın, lütfen. Böyle konuşma olmaz.
BAŞKAN – Sayın Çıray, lütfen konuya
geliniz.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – İzmir’in
ekonomik damarları kesilmek, temsil ettiği değerler yandaş ve esaret altına
alınmış medyada değersizleştirilmek istendi. Topyekûn direndiler.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sözünü
geri alsın Sayın Başkan. Böyle hakaret olmaz. Böyle konuşma olmaz Sayın Başkan.
Ayıptır ya! (CHP ve AK PARTİ sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Sayın Çıray, lütfen konuya
geliniz. Önerge üzerinde, lütfen…
Buyurun.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Önerge üzerinde
konuşuyorum. İzmir özelinde Türkiye'nin meselesini seslendiriyorum, sadece
İzmir’i konuşmuyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sözünü
geri alsın Sayın Başkan, lütfen.
BAŞKAN – İkaz ettim.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) - İzmir özelinde
Türkiye'nin içinde bulunduğu hukuksuzluğu ve adaletsizliği konuşuyorum.
AHMET YENİ (Samsun) – Yani yüzde 60
göremedi de siz gördünüz ha!
AYTUN ÇIRAY (Devamla) - Kendilerine
yakışan onurlu bir demokrasi mücadelesi verdiler. AKP zihniyeti bu defa taktik
değiştirdi. Havuç ve sopa politikalarını devreye soktular, en iyi bildikleri
şeyi yaptılar, takiyeyi. Güya İzmirlileri anlamaya açık, yatırımcı bir bakanı
İzmir’den aday gösterdiler. Bu, işin havuç yanıydı. Sopa ise işte bugün İzmir
Belediyesinde yapılan operasyondur. Operasyonun tarihine dikkat çekmek
istiyorum: Bugün, iktidarın aleti ve uzantısı hâline gelmiş yargının açtığı
utanç verici bir davanın ilk duruşma günüydü. Birçok gazeteci, yazar çizer,
araştırmacı tutuklandıktan neredeyse on ay sonra bugün hâkim karşısına
çıkarıldılar. Hem bu davayı karartmak hem de İzmirlilere “Direnmeniz boşuna,
sizi de teslim alacağız…”
AHMET YENİ (Samsun) – Sözünü geri al!
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – “…Türkiye’yi
dönüştürdüğümüz gibi sizi de dönüştüreceğiz.” demek için İzmir Belediyesinde
operasyon için düğmeye bastılar.
ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) – Yolsuzluk
yapıldı.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Ben İzmirliyim.
İzmir’in medeni ve modern değerleriyle yetişmiş olmaktan gurur duyuyorum.
İzmir’i temsil etmek benim için en büyük onurdur. İzmir’e hizmet etmek, bu
ülkenin tamamına hizmet etmek benim için en büyük onurdur ama bugün İzmirlilerin
görüş ve vizyon açıklığına bir kere daha hayranlık duyuyor ve onların önünde
saygıyla eğiliyorum. Çünkü 12 Eylül referandumu konusunda haklı çıktılar.
Şimdi onlar, bakın, şu derginin
kapağındaki ruh hâlini herkesten önce gördüler. TIME dergisinin kapağını
görüyor musunuz? Marco Grop adında bir fotoğraf sanatçısı çekti bu fotoğrafı.
Her gerçek sanatçı gibi malzemesinin ruhuna, gerçek karakterine nüfuz etmiş.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Gurur duy o
fotoğraftan!
AYTUN ÇIRAY (Devamla) -Bu fotoğrafta,
cumhuriyetimizin kurucu liderlerini karalamak için, kendinde olanı onlara mal
etmek için ve var olan karanlık bakışları yakalamış. Bakın işte, bu fotoğraf
zorba bir ruhun portresidir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Çıray…
AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Sayın Grob, biz
İzmirliler senin yakaladığın bu bakışları ve ruhu herkesten önce gördük. Bu
karanlık bakışların ardındaki zorbalığa teslim olmayacağız, despotluğa boyun
eğmeyeceğiz.
Hukukun ve adaletin güneşiyle Türkiye
Cumhuriyetinin, doğduğu İzmir’den yeniden doğacaktır.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum
değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çıray.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan,
biraz önce konuşma yapan Hatip grubumuzun ismini anarak sataşmada bulunmuştur.
Sayın Baluken cevap verecektir.
BAŞKAN – Biraz sonra, ben de duydum,
gelince vereceğim.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Gelince
vereceksiniz.
BAŞKAN – Şu anda söz, Sayın Canikli’de,
aleyhinde.
Süreniz on dakika. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir şeyi merak ediyorum. Bazı
arkadaşlar, dillerinden rahip cübbesini, akıllarından rahip cübbesini hiç
düşürmüyorlar. Ne kadar seviyorsunuz bu rahip cübbesini! Ne kadar düşkünsünüz
rahip cübbesine! (CHP sıralarından gürültüler) Burası Müslüman bir ülke. Örnek
verecekseniz oradan verin. Yani, rahip ve cübbeden başka bir şey bilmiyor
musunuz?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – En azından
kıyafet giyip resim çektirmedik!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Mahallî
seçimlerde, hatırlayın, sadece onlar değil, belediyeler de reklamlarında,
akıllarında, fikirlerinde, zikirlerinde, her şeylerinde rahip ve cübbe var.
Yazık! Ayıp, ayıp! (CHP sıralarından gürültüler) Burası Müslüman bir ülke.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Papaz, papaz,
rahip değil!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Papazlar
sizin arkadaşlarınız!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, şimdi, bakın, bakın değerli arkadaşlar, her zaman söylüyoruz, bir
kez daha buradan ifade etmek istiyorum. Burada her türlü eleştiri yapılabilir,
ağır eleştiri de olabilir ama herhangi bir konuşmacı, benim Genel Başkanıma,
Başbakanıma hakaret ettiği zaman, aslında hakareti kendi Genel Başkanına
yapıyor, aynen dönecektir çünkü. Biz de aynı şekilde, en az bir misliyle buna
mukabele edeceğiz. Ha, biz yine hakaret etmeyeceğiz buna rağmen, ama
acıtacağız. (CHP sıralarından gürültüler) Benim Genel Başkanıma haksız yere
hakaret eğer yapılıyorsa burada, o kişi, aslında biraz önce CHP’li konuşmacı, esasında
Sayın Kılıçdaroğlu’na hakaret etti; biraz sonra anlatacağım nasıl olacağını
size. Eğer böyle bir şey yapıyorsa, bize değil, kendi Genel Başkanına hakaret
ediyordur, kendi Genel Başkanına kastı vardır, garezi vardır. Bunun anlamı
budur değerli arkadaşlar.
Şimdi, bakın, benim Genel Başkanımı
eleştirmeden önce şunun hesabını kendi Genel Başkanına sorması gerekir. Bu
kapıyı biz açmadık, tekrar söylüyorum arkadaşlar, bakın, hiçbir şekilde,
eleştiriye, ne kadar ağır olursa olsun, en ufak bir itirazımız yok ama hakareti
kabul edemeyiz, hiçbir şekilde kabul edemeyiz.
Bakın, ben size şimdi bir bilgi
vereceğim, somut bilgi. Önce kendi Genel Başkanına bu bilginin hesabını sor,
ondan sonra benim Genel Başkanım hakkında söz söyle. (CHP sıralarından
gürültüler) Sayın Kılıçdaroğlu…
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Tehdit mi
ediyorsun!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Tarz
olarak, yöntem olarak böyle bundan sonra. Sayın Kılıçdaroğlu, SSK…
TANJU ÖZCAN (Bolu) – Tehdit mi
ediyorsun?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Tehdit
falan değil, hayır. Aynen. Mukabele ediyoruz, mukabele hakkımız vardır her
zaman, misliyle mukabele hakkımız vardır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan,
konuyla mı alakalı?
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Efendim,
konuya gelsin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Biraz önceki
konuşmacı ne kadar sadık kalmışsa ben de o kadar sadık kalacağım. 1992 yılında…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın
Başkanım, konuyla ne alakası var?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Niye
rahatsız mı oldunuz arkadaşlar? Lütfen, kimse kusura bakmasın.
1992 yılında, Sayın Kılıçdaroğlu, SSK
Genel Müdürü olduğu dönemde, bakın davetiye usulüyle –aynen bu gerçek, bunların
hiçbirisi hakaret falan değil, hepsi belgeli- İstanbul Göztepe Hastanesi genel
onarım inşaatını birisine veriyor, ihale etmiyor, veriyor. Neden? Davetiye
usulü. Şimdi yok sistemimizde, ihale sistemimizde şu anda yok. Davetiye
usulünün nasıl yapıldığını burada birçok arkadaşımız bilir. Bakın, 1992 yılında
İstanbul Göztepe Hastanesi genel onarım inşaatı işini 21 milyar 304 milyon
liraya ihale etmiyor, birine veriyor. Doğrudan kendi takdir yetkisiyle birisine
veriyor. Ne zaman? 1992 yılında veriyor değerli arkadaşlar.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Kamu İhale
Kanunu var mıydı o zaman?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın,
şimdi, iyi dinleyin. 1992 yılında 21 milyar liraya veriyor. İstanbul Göztepe
Hastanesi genel onarım inşaatı işi ne kadar sürüyor? 1998 yılına kadar sürüyor,
1998 yılında tamamlanıyor değerli arkadaşlar. Bunların hepsi devletin resmî
kayıtlarında var. Başlangıç rakamı ne kadar? 21 milyar. Bitiş rakamını tahmin
edebilir misiniz? Edemezsiniz. Bitiş rakamı 466 milyar lira değerli arkadaşlar.
Yani 1992’den 1998 yılına kadar her yıl ödenmiş, ödenmiş, ödenmiş. Kaç katına
çıkmış? 21 katına, 21 katına. Yani biz bir hastane işini altı ayda bitiriyoruz değerli
arkadaşlar, altı ayda tamamlanıyor bizim dönemde. Altı yıl boyunca… Bakın, daha
ilginç bilgi var. Kime verilmiş bu iş, bu işi kim almış? Bu işi kim almış
biliyor musunuz, bu işi kim? Ben belgeli konuşuyorum, bakın iftira etmiyorum,
hakaret de etmiyorum aslında. Belgeli konuşuyorum, belgeyle konuşuyorum, sadece
söylemek istediğim şu: Senin benim Genel Başkanımdan hesap sorabilmen için önce
kendi Genel Başkanından bunun hesabını sorman lazım. Hesabını soracaksın,
vicdanını rahatlatacaksın. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen
hatibe müdahale etmeyin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın
arkadaşlar, bir şey daha var. Tam 21 kat ödemişler, 21 milyar liraya başlamış
466 milyar liraya tamamlanmış. Her yıl sürekli ödenmiş, kaynaklar âdeta peşkeş
çekilmiş. Ödenen de en az rakam ve süre kadar önemli değerli arkadaşlar, yani
ihaleyi alan kişi ya da verilen kişi de önemli. Yapı Üretim AŞ Ali Özcan.
AHMET YENİ (Samsun) – Kim bu Ali Özcan?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ali Özcan
kim? Sayın Kılıçdaroğlu’nun hemşehrisi değerli arkadaşlar. Bilgi olarak
söylüyorum, sadece bilgi olarak paylaşıyorum sizinle. Bilgi, kesin bilgi.
Dolayısıyla…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Dünürü anlat,
dünürü!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bir tane
daha vereyim o zaman, çok istiyorsanız bir örnek daha vereceğim. Bunların
örnekleri bizde bol miktarda var. Tunceli Sağlık Meslek Lisesi inşaatı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – O kadar eskiye
gitmeye gerek yok; yeni, yeni, yeni anlat. 2008’i anlat.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Yenisi
veremem, neden? Çünkü ne zaman göreve getirilmiş, ne zaman kamu imkânı, kamu
kaynağı kullanıyorsa elbette o zamanki icraatlarına bakmamız lazım. Öyle değil
mi? Doğal olarak yani.
Tunceli Sağlık Meslek Lisesi inşaatı.
Bir tane daha vereyim madem çok ısrar ediyorsunuz. 1993 yılında başlıyor Sayın
Kılıçdaroğlu yine davetiye usulü birisine veriyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Canikli, geçen
sene Giresun’da bir beldeyi söylemiştin burada, yalan söylemiştin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – 23 milyar
liraya veriyor. Ne zaman? 1993 yılında. Ne zaman tamamlanıyor? 1997 yılında
tamamlanıyor. Aynen devletin kesin resmî rakamları. 23 milyar liraya başlangıç
ödeneği olarak görülen rakam, bittiğinde tam 195 milyar liraya bağlıyor oluyor
ve inşaatın bitiriliş rakamı 195 milyar lira. Kaç yılda? Dört yılda. Bunun gibi
o kadar çok örnek var ki.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ne kadar çok
örnek var? Hepsini konuşun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Ve artış
oranı da yüzde 747! Çok ilginç bir şey söyleyeceğim arkadaşlar size, yine kime
veriliyor biliyor musunuz?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) –
Dokunulmazlıkları kaldıralım iki genel başkanın da ikisi de yargılansınlar.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Tesadüf,
yani tamamen tesadüf; yanlış bir şey aramayın bunun arkasında. O da yine
Tuncelili bir müteahhide veriliyor, Sayın Kılıçdaroğlu’nun hemşehrisi Tuncelili
bir müteahhide veriliyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – İki genel
başkanın da dokunulmazlıklarını bu Meclis kaldırsın, ikisi de yargılansın.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın
arkadaşlar, bütün bunların hepsi kayıtlarında olan belgeler, bilgiler. Ben
yorum yapmıyorum, kendi kanaatimi söylemiyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın
Canikli, tehlikeli sulardasınız, orada siz yüzersiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Sadece
olanı biteni, Sayın Kılıçdaroğlu’nun tek yetkili olarak SSK Genel Müdürlüğünü
yönettiği döneme ilişkin bir fotoğrafı sizinle paylaşıyorum. Yapmaya çalıştığım
sadece bu.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın
Canikli, dokunulmazlıklarını kaldıralım, iki genel başkan da yargılansın. Var
mısınız?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Hakaret
etmiyorum, başka bir şey söylemiyorum, rahipten bahsetmiyorum, cüppeden
bahsetmiyorum. Niye bu kadar rahatsız oluyorsunuz?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Var mısınız?
Yargılansınlar.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın
değerli arkadaşlar, yargı teorik olarak ne zaman birilerinin güdümüne
girebilir? Ne yapıldı değişiklik olarak? Bu değişikliği millet yaptı. Biraz
önceki konuşmalar, yapılan eleştiriler aslında millete hakaret, millete
saygısızlık. (CHP sıralarından gürültüler) Bakın, o takdiri millet ortaya
koydu, o cevabı millet verdi. Ne yapıldı? Daha önce son derece dar alanda,
yaklaşık 250-300 kişi tarafından belirlenen bir sistem, 11.000 kişi,
Türkiye’deki tüm hâkim, savcı ve yargıçların söz söyleyebileceği, oy kullanabileceği
bir imkân dâhiline getirildi değerli arkadaşlar.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın
Canikli, Genel Başkanımın da dokunulmazlığını kaldırın yargılansın.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Şimdi şunu
soruyorum: 250 kişinin belirlediği bir sistemi mi yönlendirmek, yönetmek daha
kolaydır; yoksa, Türkiye’deki tüm hâkim, savcıların oy kullandığı, belirlediği
bir sistemi mi yönlendirmek ve yönetmek daha kolaydır? (CHP sıralarından
gürültüler)
Rahatsızlığınızı anlıyoruz, acınızı
anlıyoruz, arka bahçeniz olarak nitelendirdiğiniz yapı ortadan kalktı, bunu
millet kaldırdı.
CELAL DİNÇER (İstanbul) – Buna inanıyor
musunuz!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bunu
millet kaldırdı, bundan dolayı bir rahatsızlığınız olabilir ama bugün yargı hiç
kimsenin arka bahçesi değildir. Sizin de değildir, herhangi bir partinin de
değildir, herhangi bir organın veya yapının da parçası değildir. (CHP
sıralarından gürültüler) Bunun böyle çok net olarak bilinmesi ve ona göre
ortaya konulması gerekiyor değerli arkadaşlar.
Bakın, 2002 yılında iktidara geldikten
sonra Partimiz ve Hükûmetimizle ilgili en çok karşı karşıya kaldığımız
yöneltilen eleştirilerden bir tanesi, efendim takiye. AK PARTİ’nin zihnini
arkasında başka bir düşüncesi var, onu hayata geçirecek.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ee takiye;
hani sendikal haklar ne oldu Anayasa’da?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) –
Arkadaşlar, biz dokuz yıldan beri iktidardayız, yani bunlar iktidardayken eğer
var ise öyle bir düşüncemiz hayata geçmeyecek, ne zaman geçecek?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Hani Kenan
Evren’i yargılayacaktık?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Dokuz
yıldan beri iktidardayız, var mı öyle bir şey? Yok. Aslında unutulmuştu, daha
doğrusu gündemden düşmüştü, bunun gerçek olmadığı anlaşılmıştı ama maalesef,
tekrar biraz önce… Belki şu var; belki bazı insanların yaklaşımları sadece o
tarzda olabilir. Yani, düşünceleri, kanaatleri, geçmişleri buna çok yatkın
olabilir, hayata bakışlarının temel direği böyle olabilir, o yüzden
akıllarından hiç çıkmıyor olabilir. Ona bir şey demiyoruz yani, ama…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Zekice bir
konuşma değil Sayın Canikli! Kaliteli bir konuşma değil!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …bizim bu
konuda ne söylemişsek onu yaptık, millete ne söz vermişsek onu yerine getirdik,
en ufak bir takiye ya da o anlama gelecek hiçbir icraatımız olmamıştır. Dokuz
yıl oldu, ona doğru gidiyoruz; dolayısıyla bugüne kadar yapmamışsak, demek ki
bundan sonra da yapmayacağız. Dolayısıyla takiye ya da buna benzer iddiaların,
ithamların hiçbir reel geçerliliği, değeri yoktur değerli arkadaşlar. Bunun en
büyük ispatı da bugüne kadar bu konuda en ufak takiye anlamına gelecek AK PARTİ
Hükûmetinin ve partimizin bir icraatının olmamasıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Canikli.
Görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi iki…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın
Başkan…
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Vereceğim efendim.
Sayın Buldan, siz mi konuşacaksınız?
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Baluken
konuşacak.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
İki dakika lütfen.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Bingöl Milletvekili Eşref Taş’ın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, üzülerek belirtmek istiyorum ki
bu Meclis kürsüsü bir seçim propagandasının yapıldığı platform hâline gelmiş
durumda. Biz burada Karlıova olaylarıyla ilgili halkımızın beklentisini
karşılayan bir araştırma önergesini getirdik, burada lehte ve aleyhte yapılan
konuşmaların hiçbir tanesinde Karlıova’daki durumla ilgili inceleyen, oradaki
duruma duyarlılık gösteren bir cümleye bile rastlamadık. Burada Bingöl
Milletvekili Karlıova olayıyla ilgili konuşuyor gibi görünüyor ama Karlıova’da
sivil halkın yaşadığı sıkıntılarla ilgili, sivil halk üzerinde estirilen
terörle ilgili tek bir cümle kullanmıyor, burada sadece anti PKK propagandası
yapıp, Sayın Milletvekili, geri döndü. Biz Bingöl Emniyet Müdürüyle bile
görüştüğümüzde Bingöl Emniyet Müdürümüz Karlıova halkının uğradığı mağduriyetin
daha hakkaniyetli ve daha eşitlikçi bir şekilde incelenmesi ve bir şekilde de
işte sonucun kamuoyuna açıklanması gerektiğini bize söyledi.
Burada bu platformu şu şekilde
kullanmamız lazım: Bir araştırma önergesi vermişiz, bu araştırma önergesinden
niye çekiniyoruz? Bu olaylar Meclis tarafından görevlendirilen bir komisyonla
gidilsin, araştırılsın, incelensin. Eğer bizim söylediklerimiz doğru değilse
buraya gelip onun sonuçlarını paylaşırsınız.
Bakınız, bizim burada temel itiraz
noktamız şudur: Son yedi ayda Şırnak’ta taş attığı için tutuklanan çocuk sayısı
53’tür. Erzurum’da on altı yaşında ve on beş yaşında 2 çocuk şu anda örgüt
kurmak ve örgüt yönetmekten dolayı yargılanıyorlar. Böylesi bir yargı
mekanizmasının olduğu bir ülkede bir ilçenin tamamında bütün iş yerleri, evler
ateşe veriliyor, can güvenlikleri tehlikeye atılıyor ve hiçbir soruşturma
yapılmamış. Bizim itiraz noktamız burasıdır. Meclisin de halkın çözüm
beklentisini karşılayacak şekilde buradan bir çözüm önerisi sunmasını rica
ediyorum.
Özellikle grup başkan vekillerinin de
getirilen araştırma önergelerine uygun bir şekilde gündem yürütmelerini rica
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Baluken.
Süreniz doldu, lütfen…
İDRİS BALUKEN (Devamla) – Ben, ayrıca
AKP’den arkadaşlarımız eğer tatmin olmamışlarsa bu fotoğrafları kendilerine
gösterebilirim. Sivil halkın uğradığı zararı gösteriyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Baluken.
Şimdi Sayın Hamzaçebi, lütfen… İki
dakika.
Lütfen sataşmaya meydan vermeyelim.
2.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz önce burada konuşan Sayın Nurettin
Canikli Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 1992 yılında SSK Genel
Müdürü olduğu dönemdeki bazı uygulamalarından söz ederek bazı ithamlarda
bulundu. Şunu şu kürsülerden birçok kez söyledik: Sayın Kılıçdaroğlu’nu eğer
yolsuzlukla itham ediyorsanız, gelin arkadaşlar, dokunulmazlıkları kaldıralım.
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Rahşan
affı var, Rahşan affı! Af kapsamına girdi Rahşan affıyla.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Gelin
şöyle yapalım: Sadece Sayın Tayyip Erdoğan ile Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nunkini
kaldıralım. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Rahşan
affına girdi. Onunla ilgili olanlar Rahşan affına girdi. 99’daki Rahşan affıyla
ortadan kaldırıldı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Evet,
öyle burada boşuna konuşmak yok. Arkasında durun sözlerinizin.
Bir örnek hatırlatacağım size.
Zamanında bir Kuşadası Limanı özelleştirmesi oldu. Ofer diye İsrailli bir iş
adamı bu ihaleyi usulsüz bir şekilde aldı. Manşet oldu basına, kamuoyuna. O
günlerde Sayın Başbakanın bir günde kendisiyle çelişen üç tane açıklaması oldu.
Kendisine soruldu: “Ofer’i tanıyor musunuz?” “Hayır, tanımıyorum.” Öğleden
sonra “Belki görüşmüş olabilirim.” Akşamüzeri “Galiba görüştüm.” Bizim
başımızda böyle bir genel başkanımız yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Canikli diyor ki: “Biz hiçbir
zaman takiye yapmadık.” Takiyenin en büyüğünü bugün Sayın Başbakan yapmıştır.
Bugün… Bugün… Sayın Başbakan 17 Mart 2011 tarihinde bedelli askerlikle ilgili
şunu söyledi. Bizim teklifimiz bir gün önce açıklanmıştı. “Ben Tayyip Erdoğan
olarak böyle bir sorumluluğun altına giremem. Biz kimsesizlerin kimi olarak
yola çıktık. Parası olmayan var, garip gureba var. Parası olan askerlik
yapmayacak, parasız askere. Ben bunu referanduma götürürüm.” demişti. Bugün
Sayın Başbakan ne dedi? “Parası olana 30 bin liraya tezkere, parası olmayan
askere.”
Hayırlı olsun. Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Başkan… Sayın Başkan…
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan…
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
Bingöl ilimizin Karlıova ilçesinde meydana gelen olayların tespiti amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 22/11/2011 Salı günkü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde
yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Barış
ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş olan
önergesini oylarınıza sunuyorum…
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan,
lütfen…
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Başkan, ondan önce, bakın, Sayın Konuşmacı Sayın Genel Başkanımıza…
BAŞKAN – Yoklama talebi var, onu yerine
getirelim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Efendim,
hakarette bulunmuştur. Önce ona cevap vermem lazım Sayın Başkan, lütfen… Çok
net bir şekilde Sayın Hamzaçebi partimize, Hükûmetimize ve Genel Başkanımıza
hakarette bulunmuştur.
BAŞKAN – Yoklamadan sonra söz vereceğim
efendim. Yoklama talepleri var.
Buyurun.
III.-
YOKLAMA
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Size de öyle efendim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Toprak, Sayın
Aslanoğlu, Sayın İnce, Sayın Tanal, Sayın Özcan, Sayın Yüceer, Sayın Aygün,
Sayın Çıray, Sayın Tayan, Sayın Akar, Sayın Şeker, Sayın Toptaş , Sayın Düzgün,
Sayın Fırat, Sayın Dinçer, Sayın Serindağ, Sayın Özgündüz, Sayın Sarıbaş, Sayın
Demir.
Değerli milletvekilleri, yoklama için
üç dakika süre veriyorum.
Yoklamayı başlatıyoruz.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
Bingöl ilimizin Karlıova ilçesinde meydana gelen olayların tespiti amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 22/11/2011 Salı günkü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde
yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum…
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkanım,
oylamaya geçmeden…
BAŞKAN – Söz vereceğim efendim.
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmemiştir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Zafer
Çağlayan da kabul etti. Tutanaklara geçsin istiyorum.
BAŞKAN – Şimdi, Sayın Buldan, kim
konuşacak?
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Ayla Akat Ata…
BAŞKAN – Buyurun, bir dakika, bir
açıklama yapacaktınız.
AYLA AKAT ATA (Batman) – Bir dakikada
ne söylenir?
BAŞKAN – Buyurun, bir açıklamanızı
yapın, bir dakika.
AYLA AKAT ATA (Batman) – İki dakika
Sayın Başkanım, böyle şey olur mu?
BAŞKAN – Bir dakika, daha evvel iki
verdim çünkü.
Buyurun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) –
Herkese iki dakika veriyorsunuz Başkan, niye…
BAŞKAN – Herkese iki dakika veriyorum,
size verilen bir dakika ilave bir dakika, onun için. Daha evvel iki dakika
konuştu.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Niye
ilave olsun, 2 farklı konuşmacı 2 defa sataşmış?
BAŞKAN – Lütfen oturun.
Buyurun.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın,
grubuna sataşması nedeniyle konuşması
AYLA AKAT ATA (Batman) – Sayın Başkan,
değerli üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Hatibe de tekrar bir
açıklama şansı verdiği için teşekkür ediyorum.
BDP’nin boykot sürecinde, yani 12 Eylül
referandum sürecindeki boykot tavrı evet, çok tartışıldı ama amacına da ulaştı.
Biz ne mevcut statükonun devamından yanaydık ne de sahte demokrasi
söylemlerinden yanaydık. Bize bu teklifle gelindiğinde ne “Çayımızı içer,
gidersiniz.” dedik ne de “Hiç gelmeyin.” dedik. Oturduk, can kulağıyla
dinledik, çünkü Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğuna inanıyorduk.
Bunun yeni bir anayasa değişiklik paketiyle de ertelenmemesi gerektiğine
inanıyorduk. Bu konuda uyarılarımızı da yaptık. Dosyalarımızı hazırladık hem
mevcut düzenlemeye dair hem de daha sonrasında düzenleme içermeyen ama
Türkiye’de toplumsal barış ve demokratikleşmeye vesile olabilecek birtakım
düzenlemeleri de ekledik. Üstüne de acil bir demokrasi paketi koyduk. Çünkü,
toplumsal barış ve demokratikleşme için Anayasa’da bugün güvence altına alınan
toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü,
örgütlenme özgürlüğü, bunların hepsi alt hukuk normlarıyla ortadan kaldırılmış
durumdaydı. AKP bunların hepsine kulağını tıkadı. Biz dosyayı sunduktan iki gün
sonra…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLA AKAT ATA (Devamla) – Söz hakkını
kısarak demokrasi olmaz arkadaşlar.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ata.
Sayın milletvekilleri, şimdi Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Başkan, sataşmadan söz talebim vardı, “Oylamadan sonra.” demiştiniz.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bitti o.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hayır,
biter mi canım, olur mu?
BAŞKAN – Peki, lütfen sataşmaya meydan
vermeden…
AYLA AKAT ATA (Batman) – Bir dakika
Sayın Başkan.
BAŞKAN – İki dakika.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Bir dakika
Sayın Başkan.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Bir
dakikadan fazla vermeyin Sayın Başkan.
BAŞKAN – Bir dahaki sefere emrinizi
yerine getiririm!
4.-
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, partisine sataşması nedeniyle konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben beklerdim ki biraz önce anlattığım
olaylar yaşanmamış, doğru değil, onun söylenmesini beklerdim. Fakat topu taca
atan, biraz da Şark kurnazlığı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Yargı karar
verecek doğru olup olmadığına.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın, ne
diyor? “Yargılansın.” Yargılanamaz. Neden? Çünkü 1999’da çıkan, “Rahşan Affı”
olarak bilinen Af Kanunu çerçevesinde Sayın Kılıçdaroğlu’nun bütün bu fiilleri
af kapsamına girdi, bütün hepsi af kapsamına girdi.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın
Canikli, o zaman yeni bir kanun yapalım,
Af Kanunu’ndan yararlanmasın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hüseyin Coş
nerede, Hüseyin Coş? Nerenin Valisi, onu söyle sen.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Hâlbuki,
yapılması gereken şudur… Dolayısıyla, bunu bildikleri için “Efendim, gelsin,
yargılanalım…” Yargılansa bile mahkûm olmaz. Önemli olan, bu olayın doğru olup
olmaması, sizin vicdanınızın bu çerçevede rahat olup olamaması.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Kamu
vicdanında mahkûm olur. Siyaset yasağı… Biz güveniyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – SSK,
oradaki yetimin haklarının çarçur edilip edilmemesinin tespiti. Önemli olan
buydu değerli arkadaşlar. Biz sizden onu beklerdim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Yahu yapalım
beraber. Niye böyle konuşursunuz? Bizi nasıl böyle suçlarsın?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Demenizi
beklerdim ki: “Hayır, bu doğru değil, Kılıçdaroğlu böyle bir şey yapmamıştır.”
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın
Canikli, yakışmıyor sana ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Diyemezsiniz, çünkü hepsi belgeli, hepsi
gerçek, sadece “efendim, işte gelin yargılayalım.” Yargılanamaz, çünkü, 1999’da
çıkan “Rahşan affı” bütün bunları yargılanamaz hâle getiriyor, bütün bu
fiilleri.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hadi, bak bir
soru sordu sana, dokunulmazlıkları kaldıralım!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - O yüzden
bütün bunlar doğrudur. Sizin vicdanınız rahatsa, ben hiçbir şey demiyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, sadece bir cümle ilave edeceğim…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani
kürsüde, söylenmeyenlerden hareketle Sayın Canikli, bir yorum yapıyor. Ben çok
ağır bir iddiada bulundum, bir takiye iddiasında bulundum, cevap vermediğine
göre kabul ediyor demektir. Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Tutanaklara geçti, teşekkür
ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Sayın
Başkan, bakın, ben de çok net olarak söylüyorum: Takiye konusunda uzman olanlar
bellidir, bilinir. Hatta öyle bilinir ki, kamuoyu tarafından da bir isim
takılmıştır, ben bu noktaya getirmek istemiyordum ama “çarkçıbaşı” ifadesi ne
anlama gelir Sayın Başkan ve kim için, hangi lider için verilmiştir ve neden dolayı
verilmiştir? Bunu takdirlerinize bırakıyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başbakanın bugünkü tutumu gayet açık takiyedir.
BAŞKAN – Teşekkür ederim, zabıtlara
geçti her ikinizin sözleri de. Çok teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin önerisi…
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
Kadına yönelik şiddete karşı mücadele ve kalıcı çözüm yollarının araştırılması
amacıyla verilen Meclis araştırması önergesinin, 22/11/2011 Salı günü Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bu birleşimde yapılmasına ilişkin MHP Grubu
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 22.11.2011 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisini İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Şandır
Mersin
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
19 Ekim 2011 tarih ve 441 sayı ile
“Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele, Kalıcı Çözüm Yollarının Araştırılması”
amacıyla verdiğimiz Meclis araştırma önergemizin 22.11.2011 Salı günü (bugün)
Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü Birleşimde yapılmasını arz
ederim.
BAŞKAN – Evet, şimdi bu önerinin
lehinde ve aleyhinde ikişer kişiye söz vereceğiz.
İlk söz, lehinde olmak suretiyle Sayın
Ruhsar Demirel’in, Eskişehir Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun efendim.
Süreniz on dakika.
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisindeki Milliyetçi
Hareket Partisi Grubumuz olarak kadına yönelik şiddete karşı mücadelede kalıcı
çözüm yollarının araştırılması konusunda vermiş olduğumuz Meclis araştırması
hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Toplumsal değişme ve gelişmeye paralel
olarak yaşam alışkanlıklarımız da takdir edersiniz ki değişiyor. Değişimler
çoğu kere toplumu olumlu yönde etkilese de maalesef bazen olumsuz etkilerini de
gözlemliyoruz. Şiddet işte bu olumsuzluklardan biri.
Kadına yönelik şiddet tüm dünyanın
kabul ettiği ve önleme konusunda çaba sarf ettiği evrensel bir problem.
Ülkemizde gün geçmiyor ki bu konuda sarsıcı bir haber okumayalım ya da
fotoğrafını gazetelerde görmeyelim ancak biliyoruz ki maalesef bu yaşananların
çok azı hatta -klişe bir deyimle- aysbergin su üzerinde görünen yüzü. Ancak bu
olayların bir kısmını sadece “kadına yönelik şiddet” diye tanımlamak da doğru
değil. Örneğin, on üç yaşındayken yaşadığı ildeki 26 yetişkin erkeği kendi
rızasıyla beraber olmaya ikna ettiği yolunda hüküm verilen kız çocuğunun
durumu. Bu, ne çocuğa şiddet, ne kadına şiddet, ne çocuk istismarıdır; bu,
insanlık suçu ve hukuk ayıbıdır. Şiddet, güçlüden güçsüze, erkekten kadına,
gençten yaşlıya, anneden çocuğa, çocuktan oyuncağına ya da arkadaşına doğru
yönlendirilen bir çoğalma içinde toplumumuzda görülmekte.
Kadın ve erkek olmak biyolojik bir
tasnif olmakla beraber, hak sahibi olmak ile hakkı kullanmak ve hakkını
alabilmek açılarından baktığımızda, kadının eğitim, sağlık, iş, siyasi katılım
gibi konulardaki eşitliksiz durumu kadın konusunu sosyal bir problem hâline
getirmekte ve aynı sebepler kadına yönelik şiddetin de kaynağını teşkil
etmektedir. Sözlüklerimizde bile bugün, kadın “Güzel, şık, hoş.” diye
tanımlanırken erkek “Sözüne güvenilir, mert.” diye tanımlanıyorsa toplumsal
cinsiyet rolleri bakımından ele alınması gereken çok konumuz, yapılması gereken
çok işimiz, alınması gereken çok yolumuz var demektir.
İnsana saygı, eşit yurttaşlık, kadın
erkek eşitliği kavramlarını Türk milleti, Hacı Bektaş Veli’den bu yana
yüzyıllardır kültürünün zenginliği olarak yaşamıştır. Taraf olduğumuz
uluslararası sözleşmelerle Anayasa’mızın 2’nci ve 5’inci maddesinden gelen
sosyal hukuk devleti olma sorumluluğuyla devlet, tüm vatandaşlarına sosyal ve
ekonomik bütün plan ve programlarda toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bakış
açısı ile fırsat eşitliğini temel alacağını taahhüt etmektedir. Türkiye,
Kadınlara Karşı Her Tür Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ni 1985 yılında
imzalamış olmasına rağmen ancak 2002 yılı Ekim ayında yani Milliyetçi Hareket
Partisinin hükûmet ortağı olduğu 57’nci Hükûmet döneminde Türkiye Büyük Millet
Meclisinde oylayarak kabul edebilmiştir.
Yöneticilerin ve karar vericilerin en
temel görevlerinden biri mevzuat oluşturmaksa diğeri de oluşturulan mevzuatın
uygulamaya geçmesine önderlik etmektir. Bu cümleden olmakla size basından bir
paragraf okumak istiyorum: “Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu
Başkanlığı, ilköğretim 8’inci sınıflarda okutulan Vatandaşlık ve Demokrasi
Eğitimi dersi programını yeniledi. Millî Eğitim Bakanı, 3 Ağustos 2011 tarihinde
programda yapılan düzenlemeleri onayladı. Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her
Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi yani CEDAW yeni
müfredattan kaldırıldı.” Basından okuyorum bu paragrafı. Yani, kadına karşı
şiddetin her gün giderek ve farklı biçimlerde arttığı bir dönemde CEDAW’ın
müfredattan çıkarılmasının, Hükûmetteki ilgili bakanlığın kadına karşı şiddeti
önleme konusunda yasa taslağı hazırlayarak hukuki düzenlemeler yaptığını
söylediği bir dönemde gerçekleşmesini yüce Meclisin takdirine bırakıyorum.
Bir kısmımızın “döver de sever de”
diyerek yaşananları meşrulaştırıp gizlediği, diğer bir kısmımızınsa
bilgilendirme adına yapılan haberlerle şiddeti pekiştirip görsel medyayla
öğrettiği bir süreçteyiz. Bu nedenledir ki şiddeti önleme konusunda atılacak
her adımda medyanın televizyon dizilerinden başlayarak gazeteler ve İnternet
sitelerine varana kadar olan her türünün olumlu politikaların uygulanması adına
yapılacak çalışmaların içinde yer almasını umut ediyor ve diliyoruz.
Hükûmetin aile içi şiddet sorununa
yönelik olarak başlattığı çalışmalar şiddet oluştuktan sonra neler yapılacağı
boyutunda kalmış, şiddetin oluşmasını önleyecek projeler geliştirilememiştir.
Örneğin, aile yaşamını korumak, desteklemek ve sorunların çözümüne yardımcı
olmak amacıyla aile danışma merkezleri açılmaktadır. Teorik olarak bu tür
merkezlerin faydalı olacağı şüphesiz ancak Adalet ve Kalkınma Partisinin yerel
yönetimlerinde başlattığı bu çalışmalardan bir örneği hepiniz hafızalarınızda
şu anda söyleyeceğim cümlelerle tazeleyeceksiniz. İlgili partinin
belediyelerinde aile danışmanı olarak görev yaptığını ifade eden ve kendini
“muhafazakâr aile danışmanı” olarak tanıtan bir hanımın söylediği sözler: “Zaten erkeklerin yüzde 85’i aldatıyor. Bu
durumda çok eşlilik yasallaşmalı.” Sanıyorum hepiniz hatırladınız. Yani
Hanımefendi bu ifadesiyle hem kadınlara hem erkeklere hakaret etmiş ancak
sorumluluk mevkisinde bulunanlar bunları görmezden gelmişlerdir. Eğer Bakanlık
atayacağı aile danışmanlarıyla ailelerimizi bu türden danışmanlara emanet
edecekse bence planını bir kez daha gözden geçirmeli ve bu örnekte de görüldüğü
gibi Hükûmet koyduğu hedeflere gidecek yol ve yöntemleri belirlemekte yetersiz
kalmakta, kendisine, az önce örneğini verdiğim sözlerin sahibi olan hanımlar
gibi aile danışmanlarını atayarak yanlış kılavuzlar seçmektedir.
Hepimiz biliyoruz ki şiddet yalnız aile
içinde sınırlı kalmıyor. Örneğin iş yerinde uğranan şiddet yani mobbing
ağırlıklı olarak kadınların sorunu. Bu konu Hükûmet tarafından hemen hiçbir
zaman gündeme getirilmemekte, ancak kadını istihdamdan çekmek de bir sonuç
getirmemektedir.
Son yapılan kanun hükmünde kararnameyle
ortaya çıkan bir gerçeği dile getirmek istiyorum. Sağlık hizmetini artık Türk
olmayan personel de sunacak biliyorsunuz. Ancak hepinizin bildiği bir başka
gerçek var ki eğitim ve sağlık kadınların en çok istihdam edildiği iki alandır.
Dolayısıyla, söz konusu kanun hükmünde kararnameye bağlı olarak, işsizlik ya da
ekonomik bağımlılıkta da bir şiddet olduğunu hepiniz kabul edeceksinizdir.
Dolayısıyla, biz kadınları ileride bu tür şiddetlerin de beklediği bu kanun
hükmünde kararname ile gerçekleşmiş oluyor.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
Hükûmetin toplumsal şiddeti azaltıcı her politikasının takipçisi, yapacağı her
olumlu çalışmanın da yanında olacağımız şüphesiz. Eğitim bir hak, inanç bir
özgürlük, vatandaşlık anayasal eşitlik ise, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme
Merkezinin hemen her yıl değişen kurallarına rağmen üniversite kazanma
başarısını göstermiş, yaklaşık tümü on sekiz yaşın üzerinde yani bireysel karar
verme yeterliliğine sahip olan genç kızlarımızın uğradığı psikolojik şiddeti
ortadan kaldırma konusunda 2008 yılında vermiş olduğumuz kanun teklifimizin
arkasındayız ve Hükûmet gelsin, bu sorunu birlikte çözmeye de hazırız.
Kadınların eğitim hakkının ve inanç özgürlüğünün sağlanması konusunda
atacağınız her adımın yanında olacağımızı tekrardan söylüyoruz.
Kasım ayı başında, biliyorsunuz ki
insani gelişme endeksi açıklandı. İnsani gelişmedeki sıramız maalesef 92’ncilik.
İflas ettiği söylenen ülkeler 29’uncu sırada. Türkiye'nin insani gelişmedeki
yerini görmek için bir örnek vermek istiyorum: Ermenistan 86’ncı, İran 88’inci,
Türkiye 92’nci, ileri demokrasi götürmek istediğimiz Tunus ise 94’üncü sırada.
Yani demokrasi, kalkınma, bunlar yalnızca ekonomiyle izah edilir konular değil.
Milliyetçi Hareket Partisinin hedefi
eşitlerden oluşan bir ülkedir ve bu eşitliği sağlarken de temel yaklaşımımız,
yalnızca istatistikteki rakamlar arası denge değil, öznesini kadının oluşturduğu
politikaları gerçekleştirmektir. Milliyetçi Hareket Partisi kadını ülke
kalkınmasının ve demokrasinin temel unsuru olarak kabul etmektedir. Toplumsal
cinsiyet eşitliği erkek değerlerine uyum göstermekle ilgili bir durum değildir;
cinsiyet eşitliği, kadınlar ve erkekler için eşit haklara, eşit yükümlülüklere
ve eşit fırsatlara dayanan yeni ve eşit ilişkiler kurulması anlamına gelir.
Bildiğiniz gibi, 25 Kasım, Birleşmiş
Milletler Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü. Bu gün nedeniyle partimiz bir
çalıştay düzenleyecek ve biz çalıştayımızın adını “Sevdiklerimizin Eliyle
Gelen” koyduk çünkü biliyoruz ki kadına yönelik şiddet, maalesef, çoklukla
gönül ya da kan bağımız olan insanlar tarafından yapılıyor.
Üzülerek tanık oluyoruz ki Hükûmet,
şiddeti önleme konusunda, hâlâ şiddete uğradıktan sonra sağ kalma becerisi
gösterebilen kadınlara yönelik düzenleme yapmakla meşgul. Bu cümleden olarak,
şiddetle mücadele konusunda toplumsal bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç olduğu
mutlaktır. Milliyetçi Hareket Partisinin önceliği, ister kadına yönelik isterse
toplumsal şiddet olsun, şiddetten sonra ne yapılacağından önce, şiddetin nasıl
azaltılacağı ve nasıl önleneceği yolunda yapılacak çalışmalara katkı vermektir.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Demirel.
Aleyhte konuşmacı Sayın Tülay Kaynarca,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaynarca. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kadına yönelik şiddete karşı mücadelede kalıcı
çözüm yollarının araştırılması amacıyla verilen Meclis araştırması önergesi
hakkında grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kadına yönelik
şiddet, dünyanın her bölgesinde olduğu gibi, ülkemizde de varlığını sürdürüyor.
Şiddet kadınları en temel haklarından mahrum etmekte ve kadınların sağlıklarını
olumsuz yönde etkilemekte olan önemli bir sorundur.
Kadına yönelik şiddet, fiziksel olarak
görüleceği gibi ekonomik, sosyal, sözel, psikolojik ve cinsel olarak da farklı
şekillerde görülebilir. Her ne şekilde olursa olsun şiddet, cahiliye
dönemlerini çağrıştıran bir kavramdır ve şiddetin her türlüsü cehalettir.
Din, kültür, coğrafya ayrımı yaparak,
bazı ülkelerin, bazı halkların demokrasiyi hak etmediğini düşünenlere, bazı
ülkeler için demokrasinin erken olduğunu iddia edenlere en güzel cevabı Türkiye
veriyor diye düşünüyorum. Kendi iç dünyalarına kapananlara, dünyanın geri
kalanını, yeryüzündeki dramları görmeyenlere, Türkiye’nin sesi, Türkiye’nin haykırışı
en güzel karşılığı oluşturuyor. Özellikle Türkiye’nin kadınları, İslam ile
demokrasinin, gelenek ile modernliğin bir arada var olabildiğini, güzel bir
sentez oluşturabileceğini bugün tüm dünyaya somut şekilde gösteriyor.
Türkiye demokratik, laik, sosyal bir
devlet olarak bölgesel etkinliğini artırırken, Türk kadınları hayatın her
alanında sergiledikleri üstün performansla
üstlendikleri rolleri bütün dünyaya gösteriyorlar. Bir de bu açıdan
bakmak gerektiği için bu cümleleri ifade ediyorum.
Anayasanın 17’nci maddesinde
belirtildiği gibi “Kimseye işkence ve zulüm yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle
bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.” Türkiye’de kadına
yönelik aile içi şiddet araştırma sonuçları var elimizde ve Türkiye genelinde
kadınların yüzde 39’u ne yazık ki hayatlarında en az bir kere şiddete, yüzde
15,3’ü cinsel şiddete, yüzde 43,9‘u ise duygusal şiddete maruz kalmış.
Araştırma sonuçlarına göre kadına yönelik şiddet eğitim düzeyi ve refah düzeyi
düşük ailelerde yoğun bir şekilde… Sadece Türkiye değil dünya gerçeği bu aynı
zamanda ve sadece eğitim görmemiş olan ve fakir ailelerde değil tam tersi
eğitim düzeyi yüksek olan ailelerde de bunun görüldüğü araştırma sonuçlarında
bize ifade ediliyor. Bugün artıyormuş gibi lanse edilen, AK PARTİ’nin iktidara
geldiği tarihe kadar şunu özellikle ifade etmek istiyorum ki şiddetle ilgili
istatistik tutulmamıştır ve gerçek, reel ifadeler olmadığı için de bugün farklı
lanse edilmektedir. Oysa bugün şiddetle ilgili tüm reel ifadeler, reel gerçekler
önümüzdedir ve istatistik olarak önümüzde vardır.
Muhalefetten de medyadan da bu
meseleyle ilgili olarak sorumlu yaklaşım bekliyor ve istismar değil, dayanışma
ve sorumluluk duygusuyla şiddeti en aza indirebileceğimizi düşünüyorum. Nitekim
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonumuzda geçen hafta alt komisyon oluşturduk.
Bu konuda ve bu alt komisyonda “Kadın ve Medya, Medyada Kadın” alt başlığıyla
komisyon çalışmalarına devam edecek yani medya içeriğindeki kadını da araştıran
bir alt komisyon çalışması yapılacak. Biliyorsunuz diğer bir alt komisyon
çalışması da yine kadınla ilgili hukuksal düzenlemelerle ilgiliydi, Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonuyla ilgili.
Türkiye’de özellikle kadına yönelik
şiddetin önlenmesi için tedbirlerin güçlendirilmesine çalıştığımız kamuoyunun
malumudur. Acil sorunlar karşısında kadınlarımızı koruma mekanizmalarını
harekete geçiriyor, onları öncelikle kendi rızaları doğrultusunda koruma altına
alıyoruz.
Kadına yönelik şiddetin ülkemizin baş
edilmesi gereken çok önemli bir sorunu olduğunun bütün kesimlerce fark edilmiş
olması olumlu bir gelişmedir. Bu gerçekten sevindiricidir çünkü partiler üstü
bütün etkinlikler o anlamda çok değerlidir.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde
toplumsal duyarlılığın yaratılması için en önemli destekçimiz olan medyanın bu
konuları dile getirirken daha duyarlı davranması gerektiğinin da altını bu
başlıkta yeniden çizmek istiyorum. O ifade ettiğim alt komisyonda Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonumuzun alt komisyon başlığı da bu nedenle “Medya ve Kadın”
olmuştur.
AK Parti iktidarları döneminde bu
Mecliste kurulan Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun ardından Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının kurulması kadına verilen önemin de en önemli
göstergelerindendir.
Yine partimizin kadına bakış açımızı
diğer partilerden, toplumun diğer kesimlerinden çok farklı kılan kadın erkek
arasında feminist düşüncenin yarattığı felsefi inancın, çatışma ortamının
yaratılmasından yana değiliz. Niye? Çünkü biz kadın ve erkeğin birbirinden
ayrılmaz birer parça olduğu ve birbirini tamamladığı inancındayız.
Birçok siyasi partinin tüzüğünde kadın
kontenjanı vardır ama bizde yoktur AK PARTİ’de. Niye? Kadın kotasını kadına
hakaret olarak addederiz.
Bilindiği gibi 5840 sayılı Kanun’la
kurulmuş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonu bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de can yakıcı bir sorun olan
kadına yönelik aile içi şiddet konusunu gündemine almış ve bu konuda birçok alt
komisyon oluşturmuştur.
Değerli milletvekilleri, bu konu bu kürsüde
yıllardır gündeme getirildi. Bu konunun gündeme getirilmesinden ziyade artık bu
tartışmaların neticesi daha önemlidir diye düşünüyorum.
Bu noktada önemle ifade etmek
durumundayım ki, Hükûmetimiz kadın onurunu koruyan birçok uygulama getirmiştir.
Bu yüzdendir ki, on yıldan beri katlanarak kadın desteğini almaktadır.
Mesela 1 Ekim 2010 yılında yayınlanan
Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması konulu
Başbakanlık genelgesi, kadınların sosyoekonomik konumlarını güçlendirmiş, toplumsal
yaşamda kadın erkek eşitliğinin sağlanması, sosyal kalkınma amaçlarına
ulaşabilmesi için kadın istihdamının artırılmasını sağlamıştır. Sadece bu
değil, kadına yönelik birçok yasal düzenlemeye imza atılmıştır gerek Türk Ceza
Kanunu’nda gerek Medeni Kanun’da gerek İş Kanunu’nda ve anayasal düzenlemelerde
kadınımızın daha güçlenmesi, ekonomik anlamda, bireysel anlamda güçlenebilmesi
adına birçok yasal düzenleme yapılmıştır. Nitekim adı geçen önergede de bu
ifade edilmektedir ama uygulamada yaşanan aksaklıklarda bundan sonraki süreçte
mutlaka gereği yapılmalıdır.
Kadınlara yönelik aslında ben en son
şunu ifade ederek cümlelerimi toparlamak istiyorum. Bu önergeye “Hayır”
dememizin diğer bir nedeni de şudur ki: Hem şu anda İnsan Hakları Komisyonunun
alt komisyonunda Ülker Güzel Hanımefendinin Başkanlığında yine kadına yönelik
şiddetle ilgili bir alt komisyon çalışması vardır. Bir önceki döneme
baktığımızda, 23’üncü Dönem çalışmalarına baktığımızda da Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonunun alt komisyonu olarak yine kadına yönelik şiddetle ilgili
bir çalışma yapıldığını, bu çalışmanın raporlandırıldığını ve bu raporun da
önümüze bir ışık tuttuğunu görebilmekteyiz.
Son olarak bu Mecliste kurulan Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonumuzun ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığımızın son derece hassas davranarak ortaya koyduğu çözüm politikalarına
inandığım için bu önergeye destek vermeyeceğimizi belirtmek istiyorum ve
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Niye karşısınız,
onu anlamadım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Kaynarca.
Şimdi, üçüncü konuşmacı, lehinde olmak
suretiyle Yalova Milletvekili Sayın Muharrem İnce.
Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum sayın
milletvekilleri.
Kadına şiddet, sokakta şiddet, okulda
şiddet, Mecliste şiddet. Ben şimdi sizlere bir milletvekiline uygulanan siyasal
şiddeti, yargısal şiddeti açıklayacağım.
Seçimlerden on yedi gün önce
Sakarya’nın Pamukova ilçesine gittim. Orada esnafı gezerken -yanımızda da bir
ses düzenli araç vardı- vatandaşa doğaçlama bir şekilde hitap ettim. Şimdi size
polis tutanağını okuyorum…
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Erkek mi
kadın mı?
MUHARREM İNCE (Devamla) – Sana ne! Sana
ne! Terbiyeli ol!
BAŞKAN – Lütfen Sayın İnce, devam edin.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Şimdi size
polis tutanağını okuyorum: “25/05/2011 tarihinde, saat 13.45 sıralarında CHP
Grup Başkan Vekili Muharrem İnce, ilçemiz Cumhuriyet Meydanı’nda, daha önceden
izin alınmaksızın, yanında CHP ilçe yöneticileri ve Sakarya milletvekili
adaylarıyla birlikte saat 14.15’e kadar meydanda ve çevrede toplanan halkla
iktidarın icraatlarını eleştirmek suretiyle, mikrofondan propaganda sırasında,
meydanda minibüslerinin trafiği olumsuz yönde etkilediği, trafik akışını
engellediği, konuşmacı olarak sadece Muharrem İnce’nin konuşma yaptığı,
konuşmasının iktidarı eleştirir nitelikte olduğu tespit edilmiştir.” (CHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Yani kutluyorum, kutluyorum, eleştiriyi
yaptığımı tespit etmişler. Trafik akışını engellemişim. Suçum büyük!
Şimdi, bu tutanağa göre fezleke
hazırlayan ve dokunulmazlığımın kaldırılmasını isteyen savcıyı kutluyorum
huzurlarınızda.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hadi,
kaldıralım!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Muhalefet
yaptığımı, iktidarı eleştirdiğimi tutanağa yazmışlar. E, ben ne yapacaktım?
İktidara yağcılık mı yapacaktım?
Şimdi, bir başka iddianamede ise, yine
adım geçiyor, Türkiye’de özelleştirmeyle satılan arazileri, fabrikaları
göstermişim, orada da diyor ki: “Hükûmeti yıpratıcı faaliyetlerde bulunuyor
Muharrem İnce.”
Şimdi, savcılara sesleniyorum milletin
kürsüsünden: Ben iktidarı yıpratmak istemiyorum, ben iktidarı yıkmak istiyorum.
İktidarı değiştirmek istiyorum, yerine yeni bir iktidar kurmak istiyorum. (CHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) O iddianamelerinizi adam gibi yazın. O
iddianamelerinizi doğru düzgün yazın. Ne demek iktidarı eleştiriyor, iktidarı
yıpratıyor? Ben o iktidarı yıkmak istiyorum, yıkmak! Ey savcılar, bunu duyun
diyorum.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Ona vatandaş
karar veriyor, senin gücün yetmez ona.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Bunun yolu
sandık. Sandıktan çıkamayınca ne yapacaksın?
AHMET YENİ (Samsun) – Millet kararını
vermiş.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Şimdi, benim
suçum muhalefet yapmak. Şimdi benim dokunulmazlığımın kaldırılmasıyla ilgili
bir dosyam oldu artık. Dokuz yılın sonunda benim de bir dosyam var.
Başka kimlerin var? Başkalarına isnat
edilen suçlarsa şunlar: Özel evrakta sahtecilik, Devlet İhale Kanunu’na
aykırılık, görevi kötüye kullanmak, ihaleye fesat karıştırmak, evrakta
sahtecilik ve kamu kurumlarını dolandırmak, zimmet, nitelikli zimmet, kamu
taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmî evrak ve kayıtlarda sahtecilik.
Şimdi benim adımla bu isnat edilen
suçlarda olan adlar aynı yere yazılacak. Benim buradan, bu utanç verici
durumdan kurtulmam gerekiyor. Ben o kişilerle aynı listede anılmak istemiyorum.
Fezleke bana cuma günü geldi. Şu anda milletin kürsüsünde, milletin gözünün önünde
dokunulmazlığımın kaldırılmasını istiyorum. Ben diyorum ki: Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına yazdığım dilekçe -yüreği olan AKP’li milletvekiline
sesleniyorum- bu dilekçeyi buraya bırakıyorum, alın bu dilekçeyi Meclis
Başkanlığına verin, işleme koyun, parmaklarınızı kaldırın, dokunulmazlığım
kalksın, ben yargılanayım, o ayıptan kurtulayım. Birincisi bu. (CHP
sıralarından alkışlar)
İkincisi şu: Pamukova Cumhuriyet
Başsavcılığı Kabahat Bürosu, Kabahat Bürosunun Meclise gönderdiği fezleke.
Milletin kürsüsünden bu fezlekeyi yırtıyorum, ben böyle bir fezlekeyi
tanımıyorum, bu fezlekeyi yırtıyorum. Tanımıyorum böyle bir fezlekeyi ben. Ben
iktidarı eleştirmeyeceğim de ne yapacağım? Yağcılık mı yapacağım iktidara ben?
“İktidarı yıpratıyor.” diyor, “İktidarı eleştiriyor.” diyor, “Konuşmalarının
iktidarı eleştirir nitelikte olduğu tespit edilmiştir.” diyor. O savcılara
sesleniyorum, ben o fezlekeyi bu milletin kürsüsünden yırttım, o fezlekeyi
tanımıyorum, siz de gelin gereğini yapın diyorum. (CHP sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, yine bir başka
konu: Sayın Başbakan bugün hemen yandaki salonda bir konuşma yapıyor, diyor ki:
“CHP’nin temsilcisi…” Beni kastediyor.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Başbakan seni
muhatap almaz.
MUHARREM İNCE (Devamla) – “Halife
Abdülmecit ile Padişah Abdülmecit’i bile bilmiyor.” diyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Biliyorsun
ama, seni kastetmiyor.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Ben söyledim
onu burada da ondan. O davetiyeleri ben gönderdim.
Ha Halife Abdülmecit ha Padişah
Abdülmecit. Ortada bir davetiye var, ikisinin de Abdülmecit olduğu kesin. Ama
Başbakana şunu söylüyorum: Sayın Başbakan, sen Türk Dil Kurultayında Faruk
Nafiz Çamlıbel ile Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı karıştırmıştın, hatırlıyor musun?
Başbakana bir şey daha söyleyeceğim:
Benim karıştırmam normal çünkü ben candan konuşuyorum, sen camdan konuşmana
rağmen iki şairi birbirine karıştırdın, buna ne demeli?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ayıp,
ayıp.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Şimdi, bir
başka konu: Değerli arkadaşlarım, bakın, İzmir’de AKP İktidarının bir başka
uygulamasıyla karşı karşıyayız. Şu anda İzmir’de 52 vergi denetmeni, 5 Sayıştay
denetmeni, 2 mülkiye müfettişi ve onlarca bilirkişi var. İzmir’i ele geçirmek
için, bir zamanlar pasaklı bir çocuğa benzettiğiniz İzmir’i ele geçirmek için,
“gâvur İzmir” diye nitelendirdiğiniz İzmir’i ele geçirmek için bunları
yapıyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – 52 kişiyle
mi?
MUHARREM İNCE (Devamla) – Sandıkta
İzmir’i alamadınız, savcıyla İzmir’i almak istiyorsunuz, baskıyla İzmir’i almak
istiyorsunuz. Polisle, faşist yöntemlerle İzmir belediye çalışanlarını teslim
alabilirsiniz ama çağdaş İzmir size asla teslim olmayacaktır.
Şimdi, ben sizlere konuşmamın ortasında
yaptığımı konuşmamın sonunda bir kez daha tekrar ediyorum: Bakın, Sayın
Canikli, Genel Başkanımıza da -geldin az önce- burada bir sürü şeyler söyledin.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Bu
anlattıklarınız kadına şiddeti mi içeriyor Sayın İnce?
MUHARREM İNCE (Devamla) – Bak, bunun
yolu var, bunun yolu var Sayın Canikli. Bunun yolu şu: Bak, ben sana söz
veriyorum Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına. Söz, yarın 135 milletvekilinin
135’inin de dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili dilekçeleri Meclis
Başkanlığına veririz. Senin yüreğin var mı? Senin yüreğin var mı?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Muharrem
Bey, amacı gerçekleştirmiyor. Ben başka bir şey söylüyorum. Ben diyorum ki:
Senin için rahat mı? “Senin için rahat mı?” diyorum ben sana. (CHP sıralarından
“Bir daha sor.” sesi)
MUHARREM İNCE (Devamla) – Bak, duymadıysan bir daha sorayım: Ben yarın
Genel Başkanımızın dilekçesini getiririm.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Kılıçdaroğlu’na sor, içi rahatsa mesele yok.
MUHARREM İNCE (Devamla) –
Arkadaşlarımın tümüne kefilim, 135 kişiye.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yargılanması
mümkün değil ki.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Bak,
benimkisi burada. Benim burada.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Şimdi verelim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Rahşan
affıyla affa uğramış, boş ver, onları geç sen.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Şimdi, şimdi,
hepimiz, hep beraber bütün dokunulmazlık dilekçelerimizi veririz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yani kabul
ediyorsunuz Sayın Kılıçdaroğlu’nun yaptığını, için rahat mesele yok o zaman.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Bak, bunu
yapamayacağınızı biliyorum. Siz bunu yapamazsınız, 550 kişi için bunu
yapamazsınız, yapmazsınız.
İşinizi kolaylaştırayım. Hadi Karma
Komisyonda, şurada, burada işimiz çok olmasın. Madem böyle suç isnatlarınız
var.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Süresi
biten yargılanıyor bak, süresi biten yargılanıyor.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Bak, o zaman
şöyle yapalım. Bak, şöyle yapalım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Zaman
aşımı yok, süresi biten yargılanıyor biliyorsun.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Sayın
Canikli, Sayın Canikli…
BAŞKAN – Lütfen Meclise…
MUHARREM İNCE (Devamla) – Siz Sayın
Başbakanın vekilisiniz ben de Sayın Kılıçdaroğlu’nun vekiliyim. Bak, ben Sayın
Kılıçdaroğlu adına açıklıyorum. Yarın Sayın Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlık
dilekçesini Meclis Başkanlığına verecek cesaretim ve gücüm benim var, senin var
mı? (CHP sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Peki,
Rahşan affı ne olacak? Rahşan affını geriye getirebilir misin? Senin Rahşan
affını geriye getirme yüreğin var mı? Geriye getirebilir misin? Eleştirsene!
Yok desene, söylediklerini inkâr etsene!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Peki, Sayın
Canikli, ikimiz de grup başkan vekiliyiz. Bak, ikimiz de grup başkan vekiliyiz.
Savcı dalga geçiyor Meclisle! Savcı Meclisle dalga geçiyor! Bir milletvekiline,
muhalefet milletvekiline “Hükûmeti eleştiriyorsun” diye dava açıyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yargıya
hiç kimse müdahale edemez!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Kim oluyor o
savcı? Kim oluyor o savcı? Hükûmeti eleştirmişim, hakaret etmemişim. Oraya da
yazmış “eleştirmiş” diye.
Bak, ben yargılanmak istiyorum. Bak,
sen benim grup başkan vekili arkadaşımsın. Sen bir başka partinin grup başkan
vekilisin, ben başka.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Muharrem
Bey, dönem sonuna kadar bekleyin. Dönem sonuna kadar sabredin. Zaman aşımı
bitmiyor, kaybolan bir şey yok!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Dilekçemi
buraya bırakıyorum, al bunu Meclis Başkanlığına ver.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın İnce, teşekkür ederim,
süreniz doldu.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, evet…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Başkan, sayın konuşmacı şahsıma ve grubuma yönelik olarak çok ağır ithamlarda
bulunmuştur. Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Canikli.
İki dakika lütfen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.-
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, şahsına ve grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Değerli
arkadaşlar, bakın…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hadi, hadi!
Hadi, görelim yüreğini!
BAŞKAN – Lütfen, lütfen…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan,
sen Meclis Başkanı…
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – …hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Daha söze başlamadı kardeşim,
daha söze başlamadı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hadi oradan!
BAŞKAN – Hep sen mi konuşacaksın yani!
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Sayın Başkan,
ilkokul mu yönetiyorsun!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Meclis
Başkanlığı yap!
VELİ AĞBABA (Malatya) – Niye oraya
müdahale etmiyorsun! Niye AKP’ye müdahale etmiyorsun!
BAŞKAN – Bırak ya, otur!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bağımsız Meclis
Başkanlığı yap! Avukatlık yapma!
BAŞKAN – Daha söze başlamadı ya! Ha
siktirin!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Değerli
arkadaşlar, ben hâlen… (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Beyler, değerli arkadaşlarım,
arkadaşınız konuşurken bağırıyorsunuz, karşı taraf konuşurken bağırıyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Niye oraya
müdahale etmiyorsun!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Meclis
Başkanlığı yap!
BAŞKAN – Lütfen sükûnet içinde
dinleyin. Özellikle zatıaliniz her gün bağırıyorsunuz! Her gün! Her celsede!
Ayıptır!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Rahatsız mı
oldun?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Bakın,
değerli arkadaşlar…(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Susun da dinleyelim, lütfen…
Konuşacaksanız kürsüye, lütfen… Lütfen…
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Değerli
arkadaşlar, bakın, Sayın İnce’ye buradan çok net bir soru soruyorum: Çıkıp
biraz önce benim… “Sayın
Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürü olduğu döneme ilişkin o olaylar doğru
değildir, gerçeği yansıtmıyor.” diyebilir misiniz?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Deriz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Söylerim.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Deriz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet, deriz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Çıt yok. Diyemezler
değerli arkadaşlar.
Bakın, ben başka bir şey söylüyorum
Sayın İnce, siz başka bir şey söylüyorsunuz. Yani, burada şu anda fezlekesi
bulunan tüm arkadaşlar zaman aşımı işlemediği için, biliyorsunuz, buraya
geldiği anda dosyalar zaman aşımı işlemez, gerçek anlamda bir dokunulmazlık
değil o, süresi bittiği zaman, milletvekilliği sona erdiği zaman yargılanıyor.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Kanunu
öğretme, gereğini yap.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın,
burada şunun altının tekrar çizilmesi gerekiyor: Burada sonuç alınması mümkün
olmayan, biraz önceki açıklamalarım çerçevesinde yargıya gittiği zaman hepsi
beraat edecek Sayın Kılıçdaroğlu’yla ilgili.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Zaman aşımı
işlemez diyelim Sayın Canikli. “Zaman aşımı işlemez.” diye madde koyalım oraya.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Neden? Çünkü, olayların işlendiği, olayların
meydana geldiği tarihten sonra hepsini kapsayacak bir tarzda af çıktı değerli
arkadaşlar, hepsini kapsıyor, potansiyel tüm suçları kapsıyor. O yüzden, çıkıp
burada “Efendim, bizim dokunulmazlığımızı kaldırın, biz yargılanalım.” demenin
hiçbir anlamı yok, geçerliliği yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Siz de kaldırın
o zaman.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Önemli
olan vicdanınız Sayın İnce, vicdanınız. Ben sizin vicdanınıza güveniyorum.
Bakın, gerçekten söylüyorum. Çıkıp
burada diyebilir misiniz ki…
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) – Sayın
Canikli, gereğini yap, gereğini.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bir daha
eleştirmeyeceğim, bir daha bu konuyu açmayacağım. “Sayın Kılıçdaroğlu’nun o
dönemdeki bu icraatları olmamıştır, bunlar doğru değildir. İhaleleri istediğine
vermemiştir, 23 katına çıkmamıştır. (CHP sıralarından “Doğru değil” sesleri)
SSK’lı emeklinin hakkı yenilmemiştir.” deyin, ben bütün sözlerimi geriye
alacağım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, Sayın Canikli Grubumuzun Başkanına, Genel Başkanımıza sataşmada
bulunmuştur.
Söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Sayın Başkan, nereye varacak
bunun sonu? (CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ona söz
verdiniz, buna da verin.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye…
Buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bana da söz
verin, kürsüde konuşayım.
BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekiliniz
söz istiyor, siz oturun lütfen.
Buyurun, iki dakikada lütfen.
Lütfen sataşmaya meydan vermeyelim.
6.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli’nin, Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Canikli oradan size ekmek çıkmaz, boşuna uğraşmayın. Şimdi, burada ona
cevap vermediniz.
Şimdi, Sayın Canikli gayet iyi biliyor
ki, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Müdürlük döneminde yasa dışı hiçbir şeyi
olmamıştır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ben aksini
biliyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Evet,
hiçbir şeyi olmamıştır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ben aksini
biliyorum; affa uğramış.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) -
Devlet elinizde, müfettişler elinizde. Bunları her zaman gidip
soruşturabilirsiniz, her zaman yapabilirsiniz. Yeni dosyalar bulabilirsiniz ama
bulamıyorsunuz.
90’lı yıllar, siz söylemiyor musunuz
enflasyon yıllarıdır. Siz söylemiyor musunuz rakamların aşındığı yıllardır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bak
belge!.. Daha neler var burada, daha neler!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) -
Rakamların aşındığı yıllardır. Siz gidin Yüksek Denetleme Kurulu raporlarına bakın.
Orada bir travers şirketinin, Sayın Başbakanın yakınları olan travers
şirketinin almış olduğu davetiyeli ihalelere bakın.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Af
çıkmadı!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – İhalesiz,
rekabet ortamı olmaksızın yapılan ihalelere bakın. KİT Komisyonunun gündeminde;
görüşülmesini engelliyorsunuz.
Bakın, Sayın İnce’nin söylediğine ve
benim biraz önce ilk söylediğime tekrar geliyorum. Böyle potansiyel yolsuzluk
dosyaları söz konusu değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına intikal
etmiş savcılık talepleri var Sayın Başbakan hakkında, sizin grubunuzdaki
çeşitli milletvekilleri, bakanlar hakkında. Somut yolsuzluk dosyaları, iddialar
tabii ki..
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bakın bir
tanesi büyükşehir genel sekreteri. Milletvekilliği bitti beraat etti.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Zimmet, ihtilas, kalpazanlık, sahte bilet.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Siz de çok
iyi biliyorsunuz hepsi beraat etti.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) -
Bakın, çok ağır iddialar. Yani bu iddialarla beraber yaşamayı siz kendinize
yakıştırıyorsanız, sindiriyorsanız söyleyeceğim bir şey yok.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel
Müdürlüğü dönemi bütün yolsuzluklardan ari, gayet saydam, gayet düzgün bir
Genel Müdürün dönemidir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sizinle ilgili
efendim.
BAŞKAN – Efendim?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sizinle
ilgili.
BAŞKAN – Benimle ilgili ne
konuşacaksınız?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Az önce, şu
anda İnternet’te, ben konuşurken sizin mikrofonunuz açık olduğu için
görüntülere yansıyan, biz bu kalabalıktan anlayamıyoruz fakat izleyenler sizin
bir konuşmanızı… Şu anda İnternet’te onlarca yorum var.
BAŞKAN – Ne konuşmam?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sizinle
ilgili.
BAŞKAN – Lütfen söyleyin.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sizin orada
sinkaflı bir söz söylediğiniz ve bu…
BAŞKAN – Hayır, hayır böyle bir şey
yok. Hayır, böyle bir şey yok.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bir dakika…
Şimdi görüntüleri istettim; geliyor görüntüler.
BAŞKAN – Gelsin efendim, zabıtlarda da
vardır. Böyle bir şey yok.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
bakın, şu anda büyük gazetelerdeki köşe yazarları bile, Twitter’da, Facebook’ta
bu konuda yorumlar yapıyorlar.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Ne çabuk ya? Ne
çabuk?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Az önce…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) –
Tutanaklarda var mı?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Daha beş dakika
geçmedi, ne çabuk?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen tanınmayan
bir milletvekili olduğun için seni fazla izleyememiş olabilirler.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) -
Tutanaklara bakalım.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Ne çabuk?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Şu anda, Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın İnce, bir saniye…
Zabıtlarda varsa, ben…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
bir dakika…
BAŞKAN – Buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
şimdi, görüntüleri istettim ben.
BAŞKAN – Evet.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Şimdi,
arkadaşlarımız, stenograflar bunu duymamış olabilirler fakat takdir edersiniz
ki televizyonu izleyen kişi bizden çok daha net duyuyor konuşmaları.
BAŞKAN – Evet, efendim.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Öyle yani,
bunu hepimiz biliyoruz, bütün milletvekilleri bilir bunu.
BAŞKAN – Evet…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sizin ağzınızdan
böyle bir şey çıktığını, çok farklı vilayetlerden, çok farklı kesimlerden,
İnternet’te yorumlar yapılıyor. Bunu bilgilerinize sunuyorum. Umarım böyle bir
şey yapmamışsınızdır diye düşünüyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) –
Tutanaklarda var mı?
BAŞKAN – Ben de umarım. Böyle bir şey
olduysa özür diliyorum, böyle bir şey yapmadığımı zannediyorum, özür diliyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Hayır, Sayın
Başkan, ben, sizin öyle bir şey yapmamanızı umuyorum ama yapmışsanız özürle
kapatılacak gibi bir şey değil.
BAŞKAN – Tamam efendim, tamam.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Bunu da
bilgilerinize sunuyorum.
BAŞKAN - Geldiğinde gereğini
yaparsınız, idam edecekseniz de.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan,
söz istiyorum.
BAŞKAN – Hayır, size verecek sözüm yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Söz istiyorum.
Tokmağı aldınız, bana saldırdınız oradan.
BAŞKAN – Bir saniye efendim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Söz istiyorum
Sayın Başkan. İç Tüzük’e göre söz istiyorum.
BAŞKAN – Şu anda, efendim, bir görüşme
yapıyoruz. Bu görüşmede de söz Sayın Sebahat Tuncel’in, aleyhte olmak üzere, on
dakika. (BDP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tokmağı
aldınız, saldırdınız Sayın Başkan, söz istiyorum, İç Tüzük’e göre.
BAŞKAN – Sonra, 60’a göre söz
istiyorsanız söylersiniz.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Şimdi,
Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili, konuşması sırasında, KİT
Komisyonunda raporların görüşülmesinin engellendiği noktasında iddiada bulundu.
KİT Komisyonu Başkanı sıfatıyla söz istiyorum.
BAŞKAN – Biraz sonra vereceğim.
Teşekkürler.
Buyurun Sayın Tuncel.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
Kadına yönelik şiddete karşı mücadele ve kalıcı çözüm yollarının araştırılması
amacıyla verilen Meclis araştırması önergesinin, 22/11/2011 Salı günü Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bu birleşimde yapılmasına ilişkin MHP Grubu
önerisi (Devam)
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun vermiş
olduğu önergenin aleyhine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Doğrusu, buradaki bu tartışmada, kadına
yönelik şiddet tartışmasında, Türkiye toplumunun, özellikle kadınların büyük
beklentisi olan ana muhalefet partisinin, bu gündeme dair bir şey söylemeden
gündemi başka bir şeye çevirmesi konusundaki rahatsızlığımızı ifade etmek
isteriz. Anlaşılan o ki -bilerek ve isteyerek sataşmada bulunuyorum şimdi- AKP
ve CHP, bugün gündeme gelen konuların örtbas edilmesi konusunda anlaşmışlar,
ikisi de aslında biraz önce grubumuzun ortaya koyduğu önerge konusunda da,
şimdi kadına yönelik şiddet konusunda da konunun tartışılmaması konusunda iyi
bir düello yapıyorlar. Burası sanki bir sınıf ve sınıfta yaramaz çocuklar var
gibi kendi çözemedikleri sorunları buradan şey yapıyorlar, bunu bir kez daha
eleştirerek başlamak istiyorum.
Sayın milletvekilleri, Kadına Yönelik
Şiddet Haftası dolayısıyla bugün kadın örgütleri, kadınlar konusunda duyarlı
olan birçok çevre sokaklarda kadına yönelik şiddetin engellenmesi konusunda
mücadele ediyor. Bu mücadele sayesinde bu Parlamentoda da önemli değişiklikler
yapıldı kadına yönelik şiddet konusunda. Yapılan bu yasal değişiklikler ne
yazık ki sorunun çözümünü getirmedi, hâlâ uygulamada çok ciddi sorunlar var.
Eğer AKP Hükûmeti döneminde kadına yönelik şiddet bütün yasal düzenlemelere
göre, biraz önce Sayın Hatibin burada övünerek yaptığı düzenlemelere göre hâlâ
yüzde 1.400’lere varıyorsa, hâlâ kadınlar öldürülüyorsa, kadın yönelik şiddet
konusunda engelleme yapılmamışsa burada bir sorun var demektir. Tam da sorun
buranın tablosu, biraz önce de gördüğümüz tablo, erkek egemen zihniyet. Aslında
bu kürsüde de erkekler kendi durduğu noktadan “Bugün de bu konuyu nasıl gündem
dışı bırakırlar, nasıl kendi gündemini tartışırlar, nasıl olur da kadınlar
burada tartışılmaz, eşitlik politikalarını nasıl ortadan kaldırırız”ın kavgası
içerisindeler. O yüzden, burada başlamak zorundayız. Eğer kadın erkek eşitliği
olmasa bu ülkede gerçek anlamda şiddet devam edecektir. Eşitsizliğin getirdiği
nokta şiddettir. Bunun birçok şeyi var, özel alanda oluyor, kamusal alanda
oluyor, sokaklarda oluyor, siyasal alanda şiddet oluyor. Yıllardır feministler
“Özel alan politiktir.” diye mücadele ettiler, özel alandaki sorunların, şiddetin
görünür kılınması için mücadele ettiler, bugün önemli bir noktaya gelindi. Yine
siyasal şiddet, burada da görüyoruz aslında, her gün grubumuz yaşıyor ama
siyasal olarak kadınlara yönelik siyasal şiddeti en çok da bu ülkede muhalif
olan demokratik, sol, Kürt kadın siyasetçiler yaşıyor. “KCK” adı altında
yürütülen operasyonlarda 400’e yakın kadın siyasetçi şu an cezaevinde. Bugün 2
tane seçilmiş kadın milletvekilimiz hâlâ cezaevinde. Prof. Büşra Ersanlı daha
iddianamesi hazırlanmadan, AKP tarafından, bu kürsüde suçlu bile ilan edildi.
İşte siyasal alanda da gelinen durumda bu noktadayız. Aslında, kadın
politikasının Türkiye’de neden görünür olmadığının nedeni bu. Bu konuda bir
zihniyet değişimi var.
Bakın, burada grubu bulunan bütün
partilerden milletvekilleriyle İsveç’te bir programa katıldık. AKP de, CHP de,
MHP de vardı, biz de vardık. Orada kadına yönelik şiddet konusunun, kadın
eşitlik politikalarının ne kadar önemli olduğunu oradaki refah düzeyiyle,
kadının gelişmişlik düzeyiyle, kadına yönelik şiddetin işte yüzde 3’lerde
olması sürecinde ne kadar önemli olduğunu gördük. Bunun için zihniyet
değişimine ihtiyaç var.
Ama kadın erkek eşitliğine inanmayan,
bunun politikasını yapan bir Hükûmet, yine kota konusunda -yine bu kürsüde
biraz önce söyledi- kotaya inanmayan, kotanın yasal güvenceye kavuşmasını
istemeyen bir Hükûmet nasıl olur da kadın erkek eşitliği konusunda, kadına
yönelik şiddet konusunda adım atabilir? Mümkün değil. O yüzden uygulamada bu
sorunlar çıkıyor, o yüzden kadına yönelik şiddeti engelleyemiyoruz. Her gün
eşi, sevgilisi tarafından, bilmem kim tarafından erkek şiddetine maruz kalıyor.
Bir diğer şiddet boyutu daha var LGBT
örgütlerine yönelik. Bunlar hiç konuşulmuyor bile. Bu şey de nasıl homofobik
bir yaklaşım var, herkes bilir. Her gün trans bireyler katlediliyor. Niye? O
geleneksel yaklaşımla alakalı bir durum. Şiddet politikasını ortadan
kaldırabilmek ancak ve ancak toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamakla, bunun da
mücadelesini vermekle başlar. Bu kürsüde bunun kavgasını yürütemeyiz. Biz
BDP’li kadınlar olarak biliyoruz, cinsiyet eşitliği politikasının ne kadar zor
olduğunu biliyoruz, kendi deneyimimizden biliyoruz. Eminim ki buradaki siyasi
partilerdeki kadın vekiller, kendi erkek arkadaşları ile erkek vekillerle aynı
sorunları yaşıyor. Çünkü erkekler, geleneksel olarak hâkim oldukları,
kendilerini haklı gören yaklaşım içerisinde kadınlara söz hakkı bile tanımıyor.
Bir çerçeve çizmiş durumda, o çerçeveye uyuyorsanız iyi kadınsınız, değilseniz
fenasınız; hatta bu ülkenin Başbakanının tabiriyle canisinizdir. Eskiden de
kadınlara böyle hitap edilirdi. Şimdi bu politikaları nasıl değiştireceğiz?
Buradaki tiyatro sahnesiyle mi! Zihniyeti değiştirmek durumundayız, aksi
takdirde, gerçek anlamda eşitlik politikaları yaşama geçmediği sürece buradan
bir şey olmaz. Bu hepimizin sorunu, siyasi partiler üstü bir sorundur, hele biz
kadınların sorunudur. Biz bunu en çok nerede yaşıyoruz? İşte fabrikalarda
yaşıyoruz, sokakta yaşıyoruz, Van depreminde yaşadık, siyaset yaptığımız
alanlarda yaşadık, her yerde ayrımcı politikalarla karşı karşıya geliyoruz.
Buna karşı mücadelemizi yürütüyoruz, yürütmeye de devam edeceğiz. 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nün nedeni de bu mücadeledir, direniştir.
Faşizme karşı direndikleri içindir, kendi eşitlik politikalarında,
özgürlüklerinde ısrar ettikleri içindir Dominik Cumhuriyeti’ndeki Mirabel kız
kardeşlerin direnişi, bugün biz onları devraldık; o yüzden de, tekçi,
cinsiyetçi, milliyetçi yaklaşımlara karşı tabii ki direneceğiz, eşitlik
politikalarının yaşama geçirilmesini isteyeceğiz.
Bakın, bugünlerde önemli bir gelişme
var; İstanbul Sözleşmesi diye bilinen sözleşme imzalanacak. Umarız ki iktidar,
oradaki taahhütlere çekince koymadan imzalar ve hemen buraya getirir. Bu önemli
bir adımdır. Biz, iyi olana da iyi diyoruz, ama iyi olmayan şeyler var.
Buradaki zihniyet iyi değildir, ayrılıkçı yaklaşım iyi değildir, tekçi yaklaşım
iyi değildir.
Bakın, biraz önce bu kürsüde insanların
inançlarıyla dalga geçildi. Müslüman olanlar olmayanlar meselesi. Hatta bu
kürsüde bizim Zerdüşt olduğumuza dair şeyler yapılıyor; böyle şey yakışıyor mu,
Türkiye’yi yönetiyorsunuz. Türkiye’de herkes var; kadınlar var, gençler var,
Müslümanlar var, gayrimüslimler var, Zerdüştler var, Aleviler var. Şimdi, onun
karşısındaki buradaki bu ayrımcı tutumu, ötekileştirici yaklaşımı biz nasıl
kabul edebiliriz? Buna zemin sunmak bile kabul edilebilir bir şey değil. Hele
biz kadınlar, bu milliyetçiliğe, bu ötekileştiren, birbirini, bir inancı başka
inanca yuhalatan, onun üzerinden başkasına hakaret eden yaklaşımları kesinlikle
kabul etmiyoruz. Bunu buradan bir kez daha reddettiğimizi ifade etmek
istiyoruz.
Yine, sayın milletvekilleri, biz,
Türkiye’nin tablosuyuz. Burada sorunlarımızı çözeceğiz, bu sorunları çözebilmek
için tartışmak gerekir. İşte, araştırma önergelerinin nedeni bu Türkiye’de var
olan sorunları araştırmak, sonuçlarını tartışmak, sonuçları doğrultusunda
Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu politikaları üretmek. Bu politikalar üretilmediği
sürece ne yazık ki burada bu şey devam edecektir. Bence Türkiye’ye yakışmıyor
bu durum, bizce yakışmıyor Türkiye’ye. Burada çok daha önemli sorunlarımız var.
Bakın, önümüzde yeni dönemde Anayasa
tartışmaları var. Anayasa’yı kadınlar olarak da biz önemsiyoruz çünkü
Anayasa’da toplumsal cinsiyet eşitliğinin garanti altına alınması, sadece bir
maddesinin değil, bütün maddelerinin eşitlik politikasına göre ele alınmasını
önemsiyoruz. Yine, kotanın anayasal güvenceye kavuşturulmasını istiyoruz çünkü
bunlar kadınların hem siyasette hem toplumsal yaşamda, sosyal yaşamda, ekonomik
yaşamda kendisini ifade etmesinin olanağıdır. 5 bin yıllık erkek egemen sistem
karşısında pozitif ayrımcılık uygulanmadan baş etmek mümkün değildir. Hele
böyle zaten az olan sesimizi başka başka gündemlerle kısmaya çalışan bir ortamda
nasıl biz bunu yapacağız? Bu mesele karşısında herkesin kendi partilerindeki
duruşu, partizanlığı bırakarak -partizanlık bize bir şey kazandırmıyor- bunun
üzerinde durması lazım. Örneğin, Milliyetçi Hareket Partisi, bizim verdiğimiz
her önergeye, BDP verdi diye “BDP’yle yan yana durmayız, ‘Hayır’ diyoruz.”
diyor. Biz öyle demiyoruz, Milliyetçi Hareket Partisi vermişse, haklıysa da bu
mesele önemli bir meseledir, yan yana durma meselesi değildir, siyaseten ayrı
durabiliriz, politikalarınızı beğenmeyebiliriz ama ortak noktada ortak
davranmak durumundayız, aksi taktirde demokrasi gelişmez. Burada kavga
etmekten, birbirimizi aşağılamaktan, hakaret etmekten öteye bir şey de geçmez.
Kadınlar olarak, özellikle kadın vekillerin burada yeni bir dil kullanması önemlidir.
Erkek egemen dile karşı gerçekten toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı,
eşitlikçi, özgürlükçü bir dil kullanmak hepimizin görevi ve sorumluluğudur
diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tuncel.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Karar yeter sayısı…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Şimdi, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun…
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın
Başkanım, hâlen söz talebim baki mi?
BAŞKAN – Oylamadan sonra olabilir mi
bir saniyenizi alabilirsem?
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Kısa bir
açıklama yapayım Başkanım, izin verirseniz.
BAŞKAN – Peki, buyurun.
İki dakika lütfen.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan,
bu konuyla ilgili benim de iki dakika söz talebim var.
BAŞKAN – Size de vereceğim, tamam.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan,
ben Sayın KİT Komisyonu Başkanından önce istemiştim.
BAŞKAN – Ama açıklama yapacak.
IX.-
AÇIKLAMALAR
1.-
KİT Komisyonu Başkanı Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin KİT Komisyonunda raporların
görüşülmesinin engellendiği iddialarına ilişkin açıklaması
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Saygıdeğer
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlarken hepinizi en
kalbî duygularımla selamlıyorum.
Az önce Değerli Grup Başkan Vekili
arkadaşımız Akif Bey konuşması sırasında KİT Komisyonunda raporların
görüştürülmediğinden bahisle bir iki cümle konuştu.
Şunu açık yüreklilikle söylüyorum:
Komisyonumuz çalışma programını yapıyor ve tüm milletvekili arkadaşlarımıza da
bu programı gönderiyor ve tüm denetime tabi kurumların hesap ve işlemleri
yıllık olarak da Komisyonumuz tarafından denetlenmektedir.
Yeri gelmişken şunu da hatırlatayım:
Komisyonumuz Petrol Kanunu’ndan kaynaklanan bir engelleme sebebiyle Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı ile BOTAŞ’ın hesap ve işlemleri dışındaki tüm
görüşmelerini de basına açık bir şekilde yapmaktadır.
Ben sözü fazla uzatmayacağım. Ama başta
Sayın Grup Başkan Vekili olmak üzere tüm milletvekili arkadaşlarımız,
iktidarıyla muhalefetiyle, eğer KİT Komisyonunun çalışmalarından yana tereddüdü
olan varsa, lütfen biraz zaman ayırın, buyurun, sizleri Komisyonumuzda misafir
edelim, Komisyon çalışmalarımızı izleyin. Ne kadar demokratik bir yöntemle
çalıştığımızın, ne kadar şeffaf ve basına açık olarak her şeyi konuştuğumuzu ve
iktidar, muhalefet, bütün milletvekili arkadaşlarımızın tereddüt ettiği her
hususu nasıl gündeme getirebildiklerini bizzat kendi gözlerinizle şahit olun
diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Şandır…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN – Size de vereceğim.
Buyurun, iki dakika Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın
Başkanım, aslında üzüntülerimi paylaşmak için söz istedim. Kadına şiddet konusu
bu Meclisin ve toplumun çok önemli bir sorunu; her geçen gün artmakta, bir
türlü önlenememekte. Buna karşı alınması gereken tedbirleri belirlemek üzere
bir Meclis komisyonunun kurulmasını talep eden önergemizin görüşülmesinde biraz
önce iktidar partisiyle ana muhalefet partisi arasında yaşanan tartışmayı
üzüntüyle karşılıyorum. Kadına şiddet konusunu önemsemeden, geçmişi de
deşeleyerek anlamsız ve sonuçsuz bir tartışmanın buraya getirilmiş olmasını en
azından kadına saygısızlık olarak görmekteyim.
Bir başka husus, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak önem verdiğimiz bir konuyu Genel Kurulun gündemine
getiriyoruz. Buna, bizim bu hassasiyetimize saygı göstermenizi de beklemek
bizim hakkımızdır. Dolayısıyla gruplarımızı, burada konuşan değerli
milletvekillerini gerçekten konuya sadık kalarak, bağlı kalarak fikirlerini
ifade etmeye bir daha davet ediyorum çünkü bu grup önerileri, Hükûmetin gündeme
getirmediği ama toplumun önemli sorunlarını dile getirmek amacıyla kullanılan
bir İç Tüzük imkânıdır ama bunu kendi aramızdaki tartışmalara malzeme yaparsak,
bir hakkın suistimali olur, istismarı olur.
Ben bu konudaki üzüntülerimi tekrar
ifade ediyor ve herkesi bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Sayın Akar…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın
Başkanım, biraz evvel KİT Komisyonuyla ilgili KİT Komisyon Başkanının yaptığı
açıklamada birtakım eksiklikler var. 60’ncı maddeye göre söz istiyorum.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Ne eksiği
var? Allah’ını seversen ne eksiği var?
BAŞKAN – Tamam. Arkadaştan sonra size
de vereceğim.
Buyurun.
2.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, Oturum Başkanının Genel Kurula hitap
şekline ve KİT Komisyonu çalışmalarında yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; “Sayın Başkan” diyorum, yine nezaketi bırakmak istemiyorum.
Biraz evvel tokmaklı saldırınızı da kınıyorum. Biraz sonra tutanaklar gelecek.
Ağza alınmayacak bir lafı da orada mikrofonlar açıkken ettiğinizi biliyoruz. Bu
nedenle de ben aynı terbiye seviyesini bozmadan sizi terbiyeye davet etmek
istiyorum.
Bir defa, sizin bağımsız bir başkan
olmanız gerekiyor, Meclisi bağımsız şekilde yönetmeniz gerekiyor ama AKP
Grubundan atılan laflara göz yumarken başka gruptan atılan laflara da orada
tokmağı kafamıza vuracakmış gibi hareket içinde bulunuyorsunuz. Sizi kınıyorum.
Bunu hastalığınızdan dolayı da yapıyorsanız bu daha da kötü. AKP Grubuna
sesleniyorum: Eğer gerçekten hastaysa Meclis Başkan Vekiliniz lütfen görevden
el bıraksın, kendini tedavi ettirsin, ondan sonra da bu kürsüden konuşsun. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) – Saygılı konuş! Ne
biçim konuşuyorsun, saygılı ol!
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Burası kahve
değil yaa!
BAŞKAN – Lütfen terbiye hududunu
aşmayalım. Lütfen…
HAYDAR AKAR (Devamla) – AKP Grubu
adına…
BAŞKAN – Sayın Konuşmacı, lütfen terbiye
hududunu aşmayalım.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Ben terbiye
hududunu aşmıyorum ama Başkan, siz kürsüden aşıyorsunuz terbiye hududunu.
Lütfen sizi de terbiyeye davet ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, AKP Grubu adına konuşan Sayın
Canikli, sürekli geçmişimize buradan laf söylemekte. Sayın Grup Başkan
Vekilimiz yüreklice çıktı burada “135 tane milletvekilinin dokunulmazlığını
kaldırın.” diyor. Yüreğiniz yetiyorsa, gücünüz yetiyorsa gelin kaldırın. Biz
hemen vereceğiz, şimdi vereceğiz imzayı. Evet, hadi bakalım gelin!
AHMET YENİ (Samsun) – Millet kaldırdı
zaten, millet kaldırdı!
HAYDAR AKAR (Devamla) – Neymiş?
Efendim, zaman aşımına uğramış. Çıkarırız bir kanun, zaman aşımını da
kaldırırız merak etmeyin. Gücünüz yetiyorsa, yüreğiniz yetiyorsa o kanunu da
çıkarırız.
Yine KİT Komisyonu Başkanım burada hiç
alakası olmayan şeyler söyledi ama orada nasıl örtbas edildiğini hep beraber
yaşıyoruz.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Hangisi
yanlış? Bir tane yanlışımızı söyle!
HAYDAR AKAR (Devamla) – Örnekler
veririm. Bir KİT’i değerlendirirken denetleme kurulu üyesinin bir genel müdür
olduğunu onaylıyorsunuz, bir sonraki KİT’i değerlendirirken de bunun yanlış
olduğunu söylüyorsunuz. Tutanakları getirelim, hep beraber okuyalım burada, hep
beraber okuyalım.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Ne alakası
var? Senin konuşmanı mı sınırladık?
HAYDAR AKAR (Devamla) – Teşekkür
ediyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Bir dakika içinde toparlar
mısınız lütfen.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sataşma mı
var, ne var Sayın Başkanım?
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın
Başkanım, ben neye, kime sataşmışım?
BAŞKAN – “Sadece bir tashih yapacağım.”
dediniz, dolayısıyla yeter.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Hayır,
niye sataşmışım? Ne yanlışım var? Lütfen bir söylesin. Böyle bir şey olur mu?
BAŞKAN – Söylesin efendim, söylesin.
Sakin olun.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – O zaman
ben de söz istiyorum, peşin peşin ben de söz istiyorum ne söyleyecekse. Böyle
bir şey olmaz ya! Allah Allah!
BAŞKAN – Buyurun.
Bir dakika, lütfen…
3.-
İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, KİT Komisyonu üyesi olarak, yapılan
denetim çalışmalarında yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli üyeler; Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun Üyesi olarak,
yaptığımız denetim çalışmalarında çektiğimiz en önemli sıkıntı şudur: Ne zaman
ki Sayın Başbakanın ailesiyle, kendi ticari hayatıyla alakalı usulsüz olduğunu
düşündüğümüz bir ihale ortaya çıktığında ne yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekilleri konuşmalarımızı kesmektedir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Ne ihalesi? Ne
alakası var!
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Ben bunun
için onlara kızmıyorum. Ben şunu söylüyorum: Hangi genel başkan olursa olsun
eğer o genel başkanın dünürü pazarlık usulü ihale almışsa bu millet hesabını
sormak zorundadır, benim görevim budur. Hep beraber soracağız. Benim Genel
Başkanım da varsa bana da soracağız. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Varsa
belgen konuş. Varsa belgen konuş.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Ama ben bu
yüzden Cumhuriyet Halk Partiliyim. Benim Genel Başkanımın dünürü bu ihaleye
girmez, oğlu bu ihaleye girmez. İşte bu yüzden ben Cumhuriyet Halk Partiliyim.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Belgen
varsa konuş.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Aynısını
gelip burada gösteririz. Gelin dokunulmazlığını kaldıralım, tüyü bitmemiş
yetimin hakkını soralım. Var mı yüreğiniz? Kim yaparsa yapsın, ister
Cumhurbaşkanı…
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Varsa
belgen konuş. Belgen varsa konuş. Belgen varsa konuş.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Belgem var,
Sayıştay yazmış, daha ne olsun? Emrinizdeki kurumlar yazmış, daha ne olsun? Ne
yapalım başka?
Saygılar arz ediyorum. (CHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Erdoğdu, teşekkür
ederim.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın
Başkanım… Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Lütfen, tekrar sataşmaya
meydan vermeden bir dakikada siz de…
4.-
KİT Komisyonu Başkanı Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın, İstanbul
Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun KİT Komisyonu çalışmalarına ilişkin konuşmasında
belirtilen raporların Parlamento adına denetim yapan Sayıştay tarafından
hazırlandığına ilişkin açıklaması
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın
Başkanım, üzüntüyle Milletvekili Arkadaşımın sözlerini izledim.
Bakın, bize bağlı bir kurum bu
raporları yazmıyor, anayasal bir kuruluş olan Sayıştay bu raporları yazıyor.
Eğer Sayıştayın Parlamentoya bağlı olduğunu, Parlamento adına denetim yaptığını
bilmiyorsanız, bir kere bilerek önce çıkın kürsüye.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu yazıyor. Bilmiyorsanız konuşmayın.
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Başbakanla
ilgili, Başbakanımızla ilgili veya herhangi bir kimseyle ilgili olarak bir
iddia konuşulduğu zaman bizim sadece söylediğimiz şu: “Kiminle ilgili olarak,
ne konuşuyorsanız, lütfen, basın burada, halk izliyor, belgenizi getirin,
belgeyle konuşun.” dedik, başka hiçbir şey söylemedik.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hepsini kapatıyorsunuz
be!
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Belgeniz
varsa belgeyle konuşun, karanlığa doğru küfretmeyin lütfen.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Belge işte!
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
Kadına yönelik şiddete karşı mücadele ve kalıcı çözüm yollarının araştırılması
amacıyla verilen Meclis araştırması önergesinin, 22/11/2011 Salı günü Genel
Kurulda okunarak görüşmelerinin bu birleşimde yapılmasına ilişkin MHP Grubu
önerisi (Devam)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı isteyeceğim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
önerisini kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, yarım saat ara
veriyorum, yemek molası olarak.
Kapanma
Saati: 18.12
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 19.08
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
X.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMASI
1.-
TBMM Başkan Vekili Oturum Başkanı Mehmet Sağlam’ın, Genel Kurul çalışmaları
sırasında istemeyerek sarf ettiği bir söz için Genel Kuruldan özür dilediğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım ancak biraz evvelki birleşim sırasında tartışmalarda,
gerçekten, teybi dinledim, orada açıkça belli olmuyor ama tutanaklarda hiç de
Meclisin hamasetine yakışmayan, benim şahsıma yakışmayan ve hiçbir arkadaşımıza
yakıştıramadığımız bir sözün ağzımdan çıktığı anlaşılıyor, tutanaklarda. Hiçbir
kimseye veya şahsa, hiçbir arkadaşıma veya gruba böyle bir şeyi gerçekten,
isteyerek ve bilerek yapmayacağımı arkadaşlarıma beyan etmek istiyorum. Her
şeye rağmen bu kargaşa içerisinde kimseye direkt muhatap olmasa bile, bir gruba
direkt muhatap olmasa bile böyle bir sözün ağzımdan çıkmaması gerekirdi.
Gerçekten, herhangi bir arkadaşımız bundan alınmışsa veya bir grup alınmışsa,
milletin önünde o arkadaşımdan da, o gruptan da özür diliyorum. Gerçekten,
böyle bir şey, benim sözümün hiçbir zaman… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Televizyon
yayını gitti ama… Televizyon yayını gitti, beklediniz yediye kadar!
BAŞKAN – Hayır, öyle bir…
Gerçekten, ben dinledim, arkasından da
zabıtlara baktım, burada yapılmaması gereken bir şeyin tehevvürle ağzımdan
çıktığı anlaşılıyor. Dolayısıyla, ben gerek Meclisin mehabeti adına gerekse bu
Başkanlık Divanı adına gerekse herhangi bir arkadaşıma veya gruba karşı böyle
bir şeyi içten istememin, yapmamın mümkün olmadığını özür dileyerek söylüyorum.
Takdir yüce Meclisin. (Gürültüler)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
söz istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Grup Başkan Vekili
Sayın Muharrem İnce.
IX.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Genel Kurulu yöneten Oturum Başkanının
sarf etmiş olduğu söze ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE (Yalova) – Evet, “Sayın
Başkan” diyemeyeceğim, sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, öncelikle saat 19.00’u
bekleyerek, Meclis TV yayınlarının bitmesini bekleyerek burada yapılan bir
ayıbı kapatmak istemenizi kınıyorum.
İkincisi, Meclis bürokratlarını
uyarıyorum.
Ben konuşmamı yaptım, yerime oturdum.
Ardından laf atmalar var. Sayın Başkan konuşuyor, Sayın Başkan sinkaflı bir
şekilde o sözleri ediyor. O anda telefonlar çalışıyor, beni arıyorlar, o
gürültüde duymamışız. Twitter, Facebook, İnternet gırla gidiyor; Sayın Başkanın
küfürlerini yazıyor insanlar. İnsanlar çıldırıyor, mesaj atıyorlar. O arada
diyorum ki: “Tutanakları getirin.” Tutanakları getirmiyorlar. Meclis TV
Müdürünü arattırıyorum. Meclis TV Müdürü telefonunu kapatıyor, mekânından
kaçıyor. Şimdi, o bürokratları uyarıyorum: Bakın değerli bürokratlar, siz
AKP’nin memuru değilsiniz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin memurlarısınız, hepimize
hizmet etmekle yükümlüsünüz. Haddinizi bilin, korkmayın, cesur olun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Stenografları kutlayın.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ayrıca,
stenografları da kutluyorum tabii ki. Orada ne varsa yazacaklar, kim ne
söylediyse yazacaklar. Burası yolgeçen hanı değil.
Sayın Başkan, bu iş özürle çözülmez.
Bu, bir milletvekilinin diğer bir milletvekiline o anki sinirle, o anki
gerginlikle söylemiş olduğu bir söz değil. Bu, Başkanlık Kürsüsünden bir ilk. O
Kürsüde Gazi Mustafa Kemal Atatürk oturdu. O Kürsüde otururken savaş yönetti bu Meclis, savaş. Orada bir tane
kanun çıkıyormuş; CHP’nin, MHP’nin, AKP’nin, BDP’nin bir grup önerisi
görüşülüyormuş; hafif bir gerginlik olmuş, Sayın Başkanın da o gerginlikle
ağzından kötü sözler çıkmış! Düşman topçusunun sesi Polatlı’dan duyulurken bu
Meclisi yönetenler böyle bir laf etmedi. Sizin haddinize mi düşmüş böyle bir
laf etmek! O Meclisi yönetenlerin en gergin anlarda bile ağzından böyle bir şey
çıkmadı. Bir hafta önce kürsüdeki hatibi iteceksiniz, bir hafta sonra Meclis
Başkanlık Kürsüsünden küfredeceksiniz! Bu kişi bu Meclis Başkanlığını yapamaz!
(CHP sıralarından alkışlar) Yapamaz!
Ben, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına bütün milletvekillerimi bu kürsüye davet ediyorum.
Buyurun arkadaşlar. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan orada oturduğu sürece biz
bu kürsüden ayrılmayacağız.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Böyle şey mi
olur ya!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Buyurun arkadaşlarım. Buyurun arkadaşlarım.
Buyurun arkadaşlarım. Buyurun arkadaşlarım. Buyurun arkadaşlarım. Buyurun
arkadaşlarım.
(CHP milletvekilleri Hatip Kürsüsü
önüne geldiler)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ayıp
ediyorsunuz arkadaşlar!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Olur mu
öyle şey!
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, birleşime
ara veriyorum.
Teşekkür ederim.
Kapanma
Saati: 19.14
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 19.25
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Kâtip üye yok.
Başkanlık Divanı teşekkül etmediğinden,
alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 23 Kasım 2011 Çarşamba günü saat 14.00’te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.26