DÖNEM: 24 CİLT: 3 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
14’üncü Birleşim
1 Kasım 2011 Salı
(TBMM Tutanak Müdürlüğü tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak
içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER
1.- Ordu Milletvekili Harun Çakır’ın
vefatı nedeniyle saygı duruşu
2.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır’ın, vefat eden Adalet ve Kalkınma Partisi Ordu Milletvekili Harun
Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileyen konuşması
3.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın, vefat eden Ordu Milletvekili
Harun Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileyen
konuşması
V.-
KAPALI OTURUMLAR
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili Emine Ülker
Tarhan’ın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Allah’tan rahmet,
ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilediğine; Cumhuriyetin 88’inci yıl dönümü
kutlamalarının iptal edilmesini kınadığına ilişkin açıklaması
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir
Ünal’ın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine
ve yakınlarına başsağlığı dilediğine;
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının deprem felaketi nedeniyle yapılmadığına
ilişkin açıklaması
3.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, deprem bölgesinde edindikleri izlenimler konusunda
Parlamentoyu bilgilendirmek istediklerine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılışının
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
5.- Tunceli Milletvekili Hüseyin
Aygün’ün, Türkiye’deki ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasına
ilişkin açıklaması
6.- Iğdır
Milletvekili Sinan Oğan’ın, Türkmenistan’ın bağımsızlığının 20’nci yıl
dönümüne, Kars ilinin 91’inci kurtuluş yıl dönümüne ve Cumhuriyet Bayramı
törenlerinin iptal edilmesini kınadığına ilişkin açıklaması
7.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Cumhuriyet Bayramı ile Kırklareli ilinin kurtuluş
törenlerinin Başbakanlık genelgesi uyarınca yapılamadığına ilişkin açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz’ün, Kars ilinin düşman işgalinden kurtuluşuna ilişkin açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, son günlerde KCK soruşturması kapsamında
yapılan operasyon ve yargılamalara ilişkin açıklaması
10.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoy’un, Doğu ve Güneydoğu’dan Bursa’ya gelen tarım
işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
11.- Tunceli
Milletvekili Kamer Genç’in, Deniz Feneri’yle ilgili yapmış olduğu basın
toplantısına ilişkin açıklaması
12.- Mersin
Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün, Terörle Mücadele Kanunu’na dayandırılarak
yapılan tutuklamalara ilişkin açıklaması
13.- Ankara
Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının deprem
gerekçe gösterilerek yapılmamasını kınadığına ilişkin açıklaması
14.- İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, ülkemizdeki mevsimlik işçilerin yüzde
97’sinin Kürt olduğuna ve sorunlarının çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
15.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Simav’da 27 dönümlük arazide yaptırılmış olan
Şehitler Ormanı ve Anıtı’nın Bakanın talimatıyla bozularak TOKİ’ye arsa olarak
tahsis edildiği iddialarının kamuoyuna yansıdığına ve bu konuda bir açıklama
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Giresun
Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, soru önergelerine zamanında cevap
verilmediğine, İç Tüzük’ün bu husustaki hükümlerinin uygulanmasında hassasiyet
gösterilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın,
İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’e
yönelik kullanmış olduğu ifadeyi geri alması gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- İstanbul Milletvekili İsmet
Uçma’nın, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş hakkında kullanmış olduğu ifadeyi
geri aldığına ilişkin açıklaması
VII.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın,
Kars ilinin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin,
Bursa ilinde çalışan mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
3.- Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul
Türkeş’in, Kerkük’te yaşayan Türkmenlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, ormanların korunması konusunda alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/38)
2.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 26 milletvekilinin, zihinsel özürlü
çocukların eğitiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/39)
3.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan ve 20 milletvekilinin, basın özgürlüğünün kısıtlanması
ve Oda TV ile ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40)
B)
DUYURULAR
1.- Diyarbakır
7’nci Ağır Ceza Mahkemesince, Van Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında kamu
davasının açıldığına dair dosyanın Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci
fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin
duyuru (3/550)
C)
TEZKERELER
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisinde, Türkiye – Afganistan, Almanya, Angola, Arjantin,
Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, B.A.E., Bahreyn, Bangladeş, Belarus,
Belçika, Bolivya, Bosna Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Burkina Faso, Cezayir,
Cibuti, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Estonya, Etyopya,
Fas, Fildişi Sahili, Filipinler, Filistin, Finlandiya, Fransa, Gabon, Gambiya,
Gana, Gine, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Kore, Gürcistan, Hırvatistan,
Hollanda, Irak, İngiltere, İran, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya,
İzlanda, Jamaika, Japonya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kamerun, Kanada,
Karadağ, Katar, Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Kolombiya, Kongo Demokratik
Cumhuriyeti, Kosova, Kostarika, Kuveyt, Küba, Letonya, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg,
Macaristan, Makedonya, Malezya, Mali, Malta, Meksika, Mısır, Moğolistan,
Moldova, Moritanya, Mozambik, Namibya, Nijer, Nijerya, Norveç, Oman, Pakistan,
Panama, Paraguay, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Senegal, Sırbistan,
Singapur, Slovakya, Slovenya, Somali, Sri Lanka, Sudan, Suudi Arabistan, Şili,
Tacikistan, Tanzanya, Tayland, Tunus, Türkmenistan, Uganda, Ukrayna, Uruguay,
Ürdün, Venezuela, Vietnam, Yemen, Yeni Zelanda, Zambiya ülkeleri arasında
parlamentolararası dostluk gruplarının kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/549)
IX.-
ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan
ve arkadaşları tarafından (123 sıra no.lu), Toplu Konut İdaresi (TOKİ)'nin
bütün boyutlarıyla araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 1/11/2011 Salı günkü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı birleşimde yapılmasına
ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- “Ülkemizde hayvancılıkta sağlıklı,
istikrarlı ve uzun vadeli politikaların izlenmesi, canlı hayvan
yetiştiricilerin problemlerinin çözüme kavuşturulması, sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla” verilen Meclis
araştırması önergesinin 1/11/2011 Salı günü Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin
aynı birleşimde yapılmasına ilişkin MHP
Grubu önerisi
3.- İstanbul
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve arkadaşları tarafından (38 sıra no.lu)
“millî eğitim sistemindeki eksikliklerin araştırılması” hakkında verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen
diğer önergelerin önüne alınarak, 1/11/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu
önerisi
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kocaeli Milletvekili Hurşit
Güneş’in, Kocaeli Dilovası’ndaki sanayi kuruluşlarına ve bunların kanser
vakalarını artırdığı iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/15)
2.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, izin almadan yardım toplama yetkisi verilen vakıf ve kamu
yararına çalışan derneklere ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı (7/38)
3.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar’ın, Yüksek Askeri Şura toplantısındaki oturma düzenine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/47)
4.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun uygulamasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/94)
5.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulut’un, deniz kirliliğinin önlenmesi için alınacak tedbirlere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
(7/95)
6.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdu’nun, milletvekillerinin sorduğu sorulara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/107)
7.- İstanbul Milletvekili Gürsel
Tekin’in, 2005 yılından itibaren cami alanı gözüken yerlerin plan tadiline,
- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in,
Tekirdağ’ın hac kontenjanına,
- Kırklareli Milletvekili Turgut
Dibek’in, bayram namazı hutbelerine,
İlişkin soruları ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/128), (7/129), (7/130)
8.- Hatay Milletvekili Hasan Akgöl’ün,
kaçak ve bölücü yayın yapan kanallarla ilgili RTÜK’e gelen ihbarlara ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/136)
9.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar’ın, TRT’nin yayın politikalarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı (7/138)
10.- Ankara Milletvekili İzzet
Çetin’in, Anadolu Ajansında çalışan personele ilişkin sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/141)
11.- Mersin Milletvekili Vahap
Seçer’in, Feza Gürsey Enstitüsü hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı (7/180)
12.- İzmir Milletvekili Alaattin
Yüksel’in, Kütahya-Tavşanlı’da faaliyet gösteren bir tesisin atıklarının
toplandığı baraj setinde meydana gelen çökmeye ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/199)
13.- Çanakkale Milletvekili Mustafa
Serdar Soydan’ın, Kazdağı’nda yapılan sondaj çalışmaları neticesinde meydana
gelen zararlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/200)
14.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Kars-Sarıkamış’taki çevre ve şehircilik çalışmalarına ve belediyeye
aktarılan kaynağa ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı (7/202)
15.- İzmir Milletvekili Alaattin
Yüksel’in, Çevre Sorunlarını Araştırma Komisyonunun raporuna ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/205)
16.- Tunceli Milletvekili Hüseyin
Aygün’ün, Tunceli-Pülümür-Doğanpınar köyündeki tuğla kiremit kili ocağında
oluşan zararın giderilmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/206)
17.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşi’nin, Sivas-Koyulhisar-Çandır köyünde faaliyette bulunan madencilik
şirketiyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/207)
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Simav depreminin yol açtığı mağduriyetlere ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/208)
19.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, doğal sit alanlarının yeniden inceleneceği iddialarına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/209)
20.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, özelleştirilecek kurum ve kuruluşlara,
Özelleştirilen ve özelden Devlete geçen
kurum ve işyerlerine,
İlişkin soruları ve Maliye Bakanı
Mehmet Şimşek’in cevabı (7/321), (7/324)
21.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, THY seferlerinde dağıtılan gazetelere ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/326)
22.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, öğretmenlerin ek ders ücretlerine ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/331)
23.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Genel İdari Hizmetler sınıfında çalışanların sorunlarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/333)
24.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 657 sayılı Kanun’da yer alan teknik eğitim veren programlar ve
bölüm mezunları hakkında yeniden düzenleme yapılmasına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/335)
25.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, yatılı eğitim kurumlarında kadın müdür yardımcılarının lojman
sorununa ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/340)
26.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Trabzon Çaykara’da yapımı planlanan ve inşasına başlanan HES
Projesi’ne ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız’ın cevabı (7/418)
27.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürk’ün, Karadeniz Bölgesindeki yedi ili kapsayan Çevre Düzeni Planı’na
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
(7/458)
28.- Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlu’nun, elektrik dağıtımının özelleştirilmesi sonrasında hizmet
kalitesindeki yeterliliğe ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız’ın cevabı (7/460)
29.- İstanbul Milletvekili Melda
Onur’un, 1. derece doğal sit alanlarının korunmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/484)
30.- Antalya Milletvekili Tunca
Toskay’ın, kalitesiz kömür dağıtımına ve hava kirliliğine ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/485)
31.- Antalya Milletvekili Gürkut
Acar’ın, Rusya’dan Batı Hattından gelen doğal gaz alımına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/492)
32.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıaka’nın, doğal gaz alımı konusunda yapılmış olan Batı Hattı kontratının
iptaline ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/493)
33.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan’ın, uluslararası doğal gaz alım ve satım anlaşmalarına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/494)
34.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
TBMM’nin personel yapısına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/528)
35.- İstanbul Milletvekili Aydın Ağan
Ayaydın’ın, personel sayısına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/529)
36.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in,
elektrik faturasındaki vergi tutarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/538)
37.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, TKİ sosyal tesislerindeki bir uygulamaya ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/561)
38.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz’ın, TBMM Başkanı için kiralanan bir araca ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/593)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
14.00’te açıldı.
Gaziantep Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van ilinde meydana gelen
depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve
milletimize başsağlığı ve yaralılarımıza acil şifalar dilediğine,
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Aydın ilinin sorunlarına,
Denizli Milletvekili Adnan Keskin’in, Denizli ilinin Çameli
ilçesinde meydana gelen sel felaketine,
İlişkin gündem dışı konuşmalarına Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu cevap verdi.
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt,
Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu,
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan,
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi,
Cumhuriyetin 88’inci kuruluş yıl dönümüne;
Muş Milletvekili Demir Çelik, 24-31 Ekim Dünya Silahsızlanma
Haftasına,
Hakkâri Milletvekili Adil Kurt, Hakkâri ilinde meydana gelen 5,4
şiddetindeki depreme,
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, AK PARTİ grup başkan vekilinin
bir eleştiriye cevap verirken “Bu Mecliste, Başbakanın çapını sorgulayacak bir
kişinin olduğunu sanmıyorum” şeklindeki ifadesinin Meclisi ve milletvekillerini
küçümser ifadeler olduğuna ve reddedilmesi gerektiğine,
Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu, Van depreminde ölümlere
yol açtığı görülen binaların çoğunun kolon ve kirişlerinin iş yerlerinin
genişletilmesi için kesilmiş olduğuna,
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Van ilinde meydana gelen
depremin ilk yirmi dört saati içinde Cizre Belediyesince yapılan yardımlara,
İzmir Milletvekili Oktay Vural, gündem dışı konuşmalardan sonra
“bakanın hangi gündem dışı konuşmaya cevap vereceğinin” oturum Başkanınca
milletvekillerine bildirilmesi gerektiğine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Denizli Milletvekili Adnan Keskin, Denizli ilinin Çameli ilçesinde
meydana gelen sel felaketiyle ilgili gündem dışı konuşmasına,
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, Aydın ilinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşmasına,
Hakkâri Milletvekili Adil Kurt, Van Valisi’nin basında yer alan
beyanına,
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun verdiği cevapların
tatmin edici olmadığına ilişkin birer açıklamada bulundular.
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22
milletvekilinin, İstanbul’daki içme ve kullanma suyuna karışan kimyasal atıklar
nedeniyle oluşan çevre sorununun (10/35),
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 24
milletvekilinin, sulama birliklerinin sorunlarının (10/36),
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 24 milletvekilinin, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesinin (10/37),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
KİT Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubuna düşen 1 üyeliğe İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç,
Adalet Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubuna düşen 1 üyeliğe Nevşehir Milletvekili Murat Göktürk,
Seçildiler.
Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Sanayi Komisyonunun üyesi
olduğuna, grup konuşmacısı olduğu bir sözleşmenin tali komisyona havale
edildiğine ancak konu hakkında komisyon başkanının bilgisi olmadığına ilişkin
bir açıklamada bulundu.
Denizli Milletvekili Adnan Keskin, Denizli Milletvekili Nihat
Zeybekci’nin,
Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci, Denizli Milletvekili Adnan
Keskin’in,
Denizli Milletvekili Adnan Keskin, Denizli Milletvekili Nihat
Zeybekci’nin,
Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, İstanbul Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi’nin,
Şahsına;
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Adıyaman Milletvekili
Mehmet Metiner’in grubuna;
Sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında yer alan Türkiye-Azerbaycan Uzun Vadeli Ekonomik
ve Ticari İşbirliği Programı ve İcra Planının (1/324) (S. Sayısı: 33),
2’nci sırasında yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan
İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Planlama Alanında İşbirliğine İlişkin
Mutabakat Zaptının (1/408) (S. Sayısı: 37),
3’üncü sırasında yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik Alanında İşbirliği
Protokolünün (1/448) (S. Sayısı: 39),
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu raporlarının, görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamalardan
sonra kabul edildi ve kanunlaştı.
1 Kasım 2011 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime
18.59’da son verildi.
Mehmet
SAĞLAM
Başkan
Vekili
Mine LÖK BEYAZ Bayram
ÖZÇELİK
Diyarbakır Burdur
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No: 20
II. - GELEN KÂĞITLAR
31 Ekim 2011 Pazartesi
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kalkınma İşbirliğine Yönelik Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/491) (Plan
ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/492) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.10.2011)
3.- Türkiye Cumhuriyeti ile Tuvalu
Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/493) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.10.2011)
4- Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı
ile Libya Arap Halk Sosyalist Büyük Cemahiriyesi Sağlık ve Çevre Genel Halk Komitesi Arasında Çevre
ve Ormancılık Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/494) (Çevre; Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.10.2011)
5.- Türkiye Cumhuriyeti ile Peru
Cumhuriyeti Arasında Ekonomik ve Ticari İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/495) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.10.2011)
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ormancılık Alanında Yardım ve
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/496) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.10.2011)
Teklifler
1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine Yargıç Üye Seçilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/112) (Dışişleri ile
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.10.2011)
2.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi
Baydar'ın; 5102 Sayılı Yükseköğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/113) (Plan ve
Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.10.2011)
No: 21
1 Kasım
2011 Salı
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 22 Milletvekilinin, ormanların korunması konusunda alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/38) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 28 Milletvekilinin, zihinsel özürlü çocukların eğitiminde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/39) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/10/2011)
3.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 22
Milletvekilinin, basın özgürlüğünün kısıtlanması ve Oda TV ile ilgili
iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/10/2011)
1
Kasım 2011 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 14’üncü Birleşimini açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
IV.-
ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER
1.-
Ordu Milletvekili Harun Çakır’ın vefatı nedeniyle saygı duruşu
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, vefat
eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’ın aziz hatırası önünde Genel Kurulu bir
dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
(Saygı duruşunda bulunuldu)
BAŞKAN – Allah rahmet eylesin, ruhu şad
olsun. Yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşmelere
başlamadan önce, 26 Ekim 2011 tarihli 12’nci Birleşimde yapılan kapalı oturuma
ait tutanak özetinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre okunabilmesi için
kapalı oturuma geçmemiz gerekmektedir. Bu nedenle, sayın milletvekilleri ile
Genel Kurul Salonu’nda bulunabilecek yeminli stenograflar ve yeminli görevliler
dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica ediyorum.
Tutanak özeti okunduktan sonra açık oturuma
geçilecek ve görüşmelere devam edilecektir.
Sayın idare amirlerinin bu konuda
yardımcı olmalarını ve salon boşaltıldıktan sonra Başkanlığa haber vermelerini
rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, şimdi kapalı
oturuma geçiyoruz.
Kapanma
Saati: 15.08
V.- KAPALI OTURUMLAR
İKİNCİ
OTURUM
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 15.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 14’üncü Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Şandır, rahmetli
Çakır’la ilgili bir sözünüz vardı, buyurun.
IV.-
ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER (Devam)
2.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, vefat eden Adalet ve Kalkınma Partisi
Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına
başsağlığı dileyen konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok teşekkür
ederim.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi Ordu Milletvekili Harun Çakır’ın rahmeti Rahman’a yürümüş
olmasını, hayatını kaybetmiş olmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
milletvekilleri olarak biz de üzüntüyle karşıladık. Merhuma Yüce Allah’tan
rahmetler diliyoruz; kederli ailesine, yakınlarına, çocuklarına ve siz çalışma
arkadaşlarına, tüm Parlamentomuza, tüm Meclisimize başsağlığı diliyoruz. Allah
başka acı yaşatmasın.
Tekrar, söz verdiği için Değerli
Başkana teşekkür ediyorum. Merhuma Yüce Allah’tan rahmetler diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Bu konuyla ilgiliyse sisteme
girin lütfen Sayın Tarhan.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Bu
konuyla ilgili.
BAŞKAN – Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun
Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilediğine;
Cumhuriyetin 88’inci yıl dönümü kutlamalarının iptal edilmesini kınadığına
ilişkin açıklaması
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ordu Milletvekili Harun Çakır’ın vefatı
nedeniyle başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz; kendisine rahmet, yakınlarına
uzun ömür diliyoruz.
Bu vesileyle Sayın Başkan… Cumhuriyetin
88’inci yıl dönümüydü geçtiğimiz hafta ancak biz bunu doyasıya kutlayamadık
biliyorsunuz Sayın Başkan. Bir ulusun verdiği mücadeleyi yaşama ve anımsama
fırsatıdır diye düşünüyoruz Cumhuriyet Bayramı ve kıyıcı terörle, bugün
yaşadığımız kıyıcı terörle ve deprem acılarıyla baş etmenin de bir yoludur diye
düşünüyoruz. Cumhuriyet Bayramı bize moral kazandıracaktır. Cumhuriyet
törenlerini bir kadeh eğlencesine indirgeyen bir zihniyetle karşı karşıya
kaldık bu süreçte ve bu hayâsız akının, bu hayâsız, saldırgan tutumun, ona
inat, bu tutuma inat, bu saldırılara karşın onlara inat, bize yasaklamaya
çalışanlara inat, Cumhuriyet Bayramı’nı… Ben “Binlerce yıl yaşasın cumhuriyet!”
diyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Tarhan.
Sayın Ünal, buyurun.
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun
Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilediğine; Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının deprem
felaketi nedeniyle yapılmadığına ilişkin açıklaması
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ordu Milletvekilimiz Harun Çakır kardeşimizi
kaybettik. Öncelikle ailesine, parti grubumuza başsağlığı diliyoruz tekrardan.
Allah mekânını cennet etsin. Yakınlarına sabırlar diliyoruz.
Ayrıca, taziyeleri için de diğer parti
gruplarına teşekkür ediyoruz. Taziye konusunu konuşurken, bu konu gündeme
gelmişken Cumhuriyet Bayramı’yla ilgili, Sayın Grup Başkan Vekili Emine Ülker
Hanım bir ifade kullandı. Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz çünkü hepimiz
cumhuriyetin çocuklarıyız ve hepimiz cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkan
insanlarız. Elimde Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün bir
yazısı var, çok kısa paylaşmak istiyorum: “17 Ağustos 1999 tarihinde meydana
gelen deprem felaketi nedeniyle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama törenlerinin
sadece Anıtkabir ve Atatürk anıtlarına çelenk koyma törenleri şeklinde icra
edilmesi uygun görülmüştür. Bilgilerini ve gereğini rica ederim. Bülent Ecevit,
Başbakan. 08/10/1999” Dolayısıyla, bu yeni bir uygulama değil. Bu uygulamanın
gerekçesini uzatmanın ve tartışmanın da anlamlı olmadığını düşünüyorum.
Dolayısıyla, bunun üzerinden de herhangi bir şekilde bir grubu, bir düşünceyi,
bir zihniyeti mahkûm etmenin son derece yanlış olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ünal.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Daha sonra
açıklama getireceğim konuya. Onun için söze girdim.
BAŞKAN – Tamam Sayın İnce.
Sayın Kaplan, buyurun.
IV.-
ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER (Devam)
3.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’a
Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileyen konuşması
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AK PARTİ Ordu Milletvekili Sayın Harun
Çakır’ın vefatı nedeniyle Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz ve
Mecliste tören yapıldığı gün 20 tane yerde kongremiz vardı ve gerçekten
bulunamadığımız için katılamadık, onu ifade etmek istiyoruz. Allah, ailesine
sabır, selamet versin. Gerçekten genç yaşta bir kayıp, Meclisin başında üzüntü
verici. Allah rahmet eylesin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Kaplan.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 30 Ekim Kars
ilinin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Kars
Milletvekili Ahmet Arslan’a aittir.
Buyurun Sayın Arslan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz,
gündem dışı beş dakikalık süreler uzatılmıyor.
Buyurun Sayın Arslan.
VII.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.-
Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın, Kars ilinin düşman işgalinden kurtuluş yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
AHMET ARSLAN (Kars) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de Kars’ın kurtuluşunun 91’inci yıl dönümü
nedeniyle söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Şehitlerimizi, depremde kaybettiğimiz
vatandaşlarımızı ve de tabii ki milletvekili arkadaşımız Harun Çakır’ı rahmetle
anıyor, kalanlara başsağlığı ve özellikle yaralılara acil şifa diliyorum.
30 Ekim 1920 Kars için önemli, ancak
biliyoruz ki sadece Kars için değil, Türkiye’miz için çok çok önemli. Zira,
özellikle İstiklal Harbi’nin Türkiye'nin her tarafında devam ettiği bir zamanda
Kars’ta kurtuluş mücadelesi verilirken Türkiye topraklarında bu ilk kurtuluş ve
bu, aynı zamanda Kazım Karabekir komutasındaki güçlerle birlikte düşmana karşı
alınan ilk başarı. Bu başarı, Türkiye'nin her yerinde istiklal mücadelesi veren
ecdadımıza aynı zamanda moral ve bir sonraki kurtuluşların da ilki olmuştur. Bu
anlamda bu süreç 29 Ekim 1923’te cumhuriyetin kurulmasıyla taçlanmıştır.
Dolayısıyla, Kars’ın kurtuluşu olan 30 Ekim 1921’in 91’inci yıl dönümünü ve
cumhuriyetimizin kuruluşunun 88’inci yıl dönümünü ben de şahsım ve Karslılar
adına kutluyorum.
Tabii ki Kars özellikle Türklerin
Anadolu’ya girdiği ilk nokta. 1033’te şehit edilen Ebul Hasan Harakani
Hazretleri diye bir değerimiz var. O değer 1064’te Alparslan komutasında
Türklerin Anadolu’ya girişini sağlayan bir değer. O değer “Her kim bu kapıya
gelirse ekmeğini ve suyunu verin; adını, dinini sormayın. Zira, Ulu Allah’ın
katında ruh taşımaya layık olan herkes elbette Ebul Hasan’ın sofrasında ekmek
yemeye layıktır.” diyen ve yine Mevlânâ Celâleddin Rûmî Hazretlerinin yüzyıllar
sonra onunla ilgili işaret buyurduğu “Bizim pazarımızda sattığımız mallar Ebul
Hasan Harakani’den aldığımız mana metasından başka bir şey değildir. Ondan ne
aldık ise irfan, ilim mahfillerinde sizlere onları dağıtıyoruz, onlardan
başkası değildir.” denilen bir değer. Biz inanç kültürü anlamında Kars’ta böyle
bir değere sahibiz.
Biz kültür mirası anlamında Kars’ta
1072’de Türkiye’de yapılan Ebul Manucehr Camisi olan ilk camiye sahibiz. Biz
Kars’ta Anadolu topraklarının giriş noktasında 1,5 milyon insanın, şehidimizin
kanıyla sulanmış bir toprağa sahibiz ve daha da yakın olanı, 90 bin şehidin
yattığı Sarıkamış’a sahibiz. Yine, Selçukluların yaptığı ilk kaleye sahibiz.
Biz 1855’te düşmana karşı mücadele verdikten sonra Sultan Abdülaziz tarafından
ilk berat ve ilk gazilik unvanını almış iliz. Biz bu değere sahibiz. Tabii ki
bu değerlere sahip olmak, tabii ki sınırı bekleyen il olmak, serhat ili olmak
çok çok önemli, biz bununla gurur duyuyoruz ancak biliyoruz ki geleceği geçmiş
kuşatır.
Bu cümleden hareketle, Kars sahip
olduğu değerlerinin çok farkında, Karslı sahip olduğu değerlerin çok farkında.
İşte, bu değerler, Türkiye’nin geleceği ve Kars’ın geleceği anlamında birçok
projeyi yapmak demek; Bakü-Tiflis-Kars’ı yapmak demek, Kars-Iğdır-Nahçıvan’ı
yapmak demek, Londra’yı Pekin’e, Londra’yı Orta Asya’ya, İslâmâbâd’a Kars
üzerinden bağlamak demek ve Kars’ın geleceğini inşa etmek demek.
Biz Karslılar olarak bu geçmişimizle
gurur duyuyoruz ve sınırı bekleyen il yerine, sınırda olan ve bu özelliğinden
yararlanan il olmanın peşinde üç günlük bir “Gazi Kars Şehrengizi” yaptık,
yirmi sekiz ülkeden uluslararası uzmanlar katıldı ve çok ciddi değerler elde
ettik. İnanıyoruz ki bu çalışmanın sonuçlarıyla Kars çok daha iyi olacak. Bu
konuda Hükûmetimize müteşekkiriz, yapılan ve yapılacak projeler anlamında
müteşekkiriz.
Hepinizin Kurban Bayramı’nı,
vatandaşlarımızın Kurban Bayramı’nı kutluyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Arslan.
Gündem dışı ikinci söz, Bursa ilinde
çalışan mevsimlik tarım işçilerinin sorunları hakkında söz isteyen Bursa
Milletvekili Sena Kaleli’ye aittir.
Buyurun Sayın Kaleli. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.-
Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, Bursa ilinde çalışan mevsimlik tarım
işçilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik’in cevabı
SENA KALELİ (Bursa) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; mevsimlik gezici tarım işçilerinin çalışma koşulları
ve sorunları üzerinde gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken
cumhuriyetimizin 88’inci yıl dönümünü kutluyor, Başkanlığınızı ve milletvekili
arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, geçtiğimiz ay
iki büyük acıyla sarsıldık, gerek teröre kurban verdiğimiz şehitlerimiz gerekse
Van, Erciş depremindeki kayıplarımız, yaralılarımız yüreklerimizi yaktı. Hem
şehitlerimize hem şehitlerimize hem de depremde yaşamını yitiren
vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa,
yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.
Nedenleri ve sonuçlarıyla terör ve
deprem gerçeğiyle yaşıyoruz. Tıpkı ülkemizin yıllardır çözülemeyen
sorunlarından olan mevsimlik gezici tarım işçilerinin gerçeği gibi. Gerek terör
gerek doğal afetler gerekse de farklı sorunlar nedeniyle güç koşullarda yaşayan
doğu ve güneydoğulu vatandaşlarımız ekmek parası için geldikleri batı illerinde
de ne yazık ki daha iyi şartlarda yaşayamıyorlar. Bu şartlar, bu olumsuzluklar
terörün ekonomik, sosyal ve siyasal alandaki çözümünü de zorlaştırmaktadır.
Sayın milletvekilleri, bu sorunun bir
örneği de Bursa’da yaşanmaktadır. Yaklaşık 1974’ten beri Bursa’nın Yenişehir
ilçesinin köylerinde bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Çoğunluğu Mardin ve
Diyarbakır’dan olmak üzere her yıl nisan ile kasım ayları arasında 2.000-2500
işçi çalışmak için bu bölgeye
gelmektedir. Mevsimlik tarım işçileri için kurulan çadır kentte kalan işçiler
her türlü sağlık, güvenlik ve sosyal güvenceden yoksun, insanlık onuruna
yakışmayacak koşullarda yaşamaya çalışmaktadırlar.
Geçtiğimiz ay bu işçilerimizi ziyaret
ettim, yer sofralarına konuk oldum, sıcak çaylarını içtim, yağmura, çamura ve
soğuğa inat gözlerindeki sıcaklık ile ısındım. Yaşanan insanlık ayıbına daha
fazla seyirci kalınmaması amacıyla da daha önce de dile getirilen bu sorunu
tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşımaya karar verdim.
Sayın milletvekilleri, çadır kentten
çok toplama kampını andıran bu yaşam alanında elektrik yoktur, temizlik
ihtiyaçlarını üç günde bir tankerler ile getirilen suyla karşılamaya
çalışmaktadırlar. İçme suyu ihtiyacı da çadır kentte kazılan kuyudan üç günde
bir doldurulan ve sadece bir gün akan çeşmeden karşılanmaktadır. Bu suyun
tortulu ve kumlu olduğunu da ayrıca gözlemledik. Kampta 50 kişiye bir tuvalet
ve duş kabini düşmektedir. Ortam hijyenden yoksun olduğu için her türlü
bulaşıcı hastalığa açıktır. Nisan-Kasım ayları arasında çalışıldığı için okul
çağındaki çocukların eğitimleri de kesintiye uğramaktadır. Bölge halkı ile
mevsimlik işçiler arasındaki sosyal ilişkiler yok denecek kadar azdır. Konuyla
ilgili daha önce yapılmış olan açıklamada mevsimlik işçiler için prefabrik evler
ve geçici okulların yanı sıra su ve elektrikle ilgili altyapının tamamlandığı
belirtilmiştir ancak aradan bir yıl geçmesine karşın bu söylenilenlerin hiçbiri
gerçekleştirilmemiştir. Yapılan, sadece yolların stabilize hâle getirilmesinden
ibarettir.
Burada küçük bir anekdotu sizinle
paylaşmak istiyorum. Burada çalışan arkadaşlar, John Steinbeck'in 1930 ekonomik
kriz döneminde yoksulluk nedeniyle evlerini terk eden ve tek bir aileye dönüşen
insanların dramını anlattığı “Gazap Üzümleri” kitabındaki okie’lere kendilerini
benzettiklerini söylemişlerdir.
Değerli milletvekilleri, 24 Mart 2010
tarihli Resmî Gazete’de yer alan mevsimlik gezici tarım işçilerinin çalışma ve
sosyal hayatlarının iyileştirilmesine ve izleme kurullarının oluşturulmasına
dair Başbakanlık genelgesine rağmen bu konuda adım atılmamasını anlamak mümkün
değildir. Aynı genelgede il ve ilçelerde kurulacak izleme kurulunun ilgili
kurum ve kuruluşlardan oluşturulacağı belirtilmesine karşın bu kurulların
oluşumunda da objektif davranılmamaktadır.
Evet, sözlerime son verirken
dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim.
Yetkilileri göreve çağırdığımı ifade
ediyorum buradan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Kaleli.
Gündem dışı üçüncü söz, Kerkük’te
yaşayan Türkmenlerin durumu hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Yıldırım
Tuğrul Türkeş’e aittir.
Buyurun Sayın Türkeş (MHP sıralarından
alkışlar)
3.-
Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’in, Kerkük’te yaşayan Türkmenlerin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 1 Kasım 2011, bundan tam sekiz yıl yedi
ay önce, 20 Mart 2003’te Amerika Birleşik Devletleri komşumuz Irak’a demokrasi
getirmek üzere işgal etti ve yapılan son açıklamalara göre de bundan iki ay
sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin askerî güçleri bu ülkeden çekilecek.
Yılbaşından sonra yanı başımızda komşumuzda Irak’ta neler olacak, hiç
düşündünüz mü? Oradaki farklı toplulukların durumu nedir ve bunların akıbetleri
ne olacaktır? Bunları burada bizim düşünmemiz, değerlendirmemiz gerekir diye
düşünüyorum.
Irak’ta en zorda olan ve sahipsiz olan
topluluk Türkmenlerdir. Daha çok Kuzey Irak’ta yaşayan, Kerkük’te, Erbil’de,
Süleymaniye’de yaşayan Türkmen nüfusu bu sekiz yıl, hatta dokuz yıla varan bu
dönemi çok büyük zorluklarla geçirmiştir. Saddam döneminde aşağı yukarı 3
milyon olduğu değerlendirilen bu toplum bugün için neredeyse yarıya düşmüş gibi
görünmektedir. Tabii bunun birçok sebebi var, bunların da araştırılması,
değerlendirilmesi lazım.
2003 yılında Amerika Birleşik
Devletleri’nin işgalini takip eden günlerde Kerkük’te ve Musul’da farklı
gruplar sistematik olarak hedef alarak tapu idarelerine, nüfus idarelerine
hücum ettiler, oradaki kayıtları talan ettiler, yaktılar, yok ettiler yani
sistematik olarak oranın yapısını, oranın doğal dokusunu göz ardı edebilecek
imkânı bulmak için kayıtları yok etmeye giriştiler. Daha sonra da belli bir
sistematik içinde oradaki Türkmenlere yönelik saldırılar sürdü yıldırmak için;
hatta cinayetler de oldu. Sırf 30 Ağustostan bugüne kadar Kerkük’te yirminin
üzerinde olay oldu.
Değerli arkadaşlar, bunların çoğu tıp
doktorlarına yönelik. Daha önce bunlar iş adamlarına yönelikti, oradaki esnafa
yönelikti. Yani Kerkük’te yaşayan Türkmenlerin oradan kaçması için ona yönelik
birtakım faaliyetler yapıldı. Maalesef, üzülerek söylüyorum ki bugüne kadar da
bu yapılanlar hep yapanların yanına kâr kaldı.
Bu Irak Türkmenlerini hedef alan terör
saldırılarında ne merkezî hükûmet ne de Irak Parlamentosu ciddi bir önlem
almıştır ve ciddi bir önlem almaya da yanaşmamıştır. Bunlar, bizim göz ardı
edebileceğimiz ve kayıtsız kalabileceğimiz konular değildir. Öncelikle oradaki
esnafı, elinde para olan zengini kaçırdılar, tıp doktorlarını kaçırdılar;
arkasından da şimdi öğretmenlere yönelik, aydınlara yönelik, bilim adamlarına
yönelik de bu saldırılar devam ediyor. Bu kaçırılmaların karşısında para da
talep ediyorlar. Kiminden 250 bin, kiminden 150 bin, kiminden 50 bin dolar gibi
farklı rakamlar da bugüne kadar ödenmiş ve bugüne kadar ödenen rakamlar son bir
sene içinde 4 milyon doların üzerinde. Düşününüz ki bu Amerika’nın çekildiği…
Amerika hiç olmazsa asgaride bölgede bir istikrarı sağlamaya çalışıyor. Ondan
sonra bunlar daha da artacak ve azacaktır. Ben bu konuyu dikkatlerinize
getirmek için huzurunuza geldim.
Bu arada, bu hafta sonu idrak edeceğimiz
Kurban Bayramı’nızı da kutluyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Türkeş.
Gündem dışı konuşmalara Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa Milletvekili
Sayın Sena Kaleli’nin mevsimlik tarım işçilerinin sorunları hakkında gündem
dışı konuşmasına cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmamın başında, hayatını kaybeden
Değerli Arkadaşımız Harun Çakır Kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum,
ailesine sabırlar temenni ediyorum. Bütün şehitlerimizi de bu vesileyle
rahmetle anıyorum ve milletvekili arkadaşlarımızın, milletimizin cumhuriyetinin
88’inci yılını da kutluyorum.
Konuya girmeden önce, az önce burada
söz alan Değerli Milletvekili Arkadaşımızın Irak, Irak’taki sorunlar ve
Türkmenlerle ilgili değindiği konunun son derece önemli olduğunu vurgulamak
istiyorum. Tabii ki Irak’ta yaşananları hepimiz biliyoruz. Ciddi bir yönetim
boşluğu süreci yaşandı ve bu yönetim boşluğunun giderilmesiyle ilgili olarak da
Türkiye'nin önemli çabaları var, önemli gayretleri var. Görüşmelerimiz her
düzeyde Irak’la devam ediyor ve bu çerçevede şunu ifade ederek esas konuma
gelmek istiyorum: Türkiye, Irak’la tüm ilişkilerinde Irak’taki huzurun,
barışın, kardeşliğin tesisi noktasında tüm unsurlarla ilişkilerini
sürdürmektedir ve her görüşmeleri, masanın bir tarafında mutlaka Türkmenlerle
ilgili yaşanan sorunlar olagelmiştir. Umuyor, diliyoruz ki yönetim boşluğu
önümüzdeki süreç içerisinde Irak’ta yaşanmaz temennisinde bulunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geneli itibarıyla baktığımız zaman işsizlik aslında dünyanın sorunu. Avrupa
Birliği yirmi yedi ülke ortalamasına baktığımız zaman yüzde 9,7 düzeyinde bir
işsizliğin olduğunu görüyoruz. OECD ortalaması yüzde 8,2; Amerika Birleşik
Devletleri’nde yüzde 9,1; İspanya’da yüzde 22,6 düzeyinde bir işsizlik var.
Yunanistan’da 17,6; İtalya’da 8,3; Fransa’da 9,9; Litvanya’da 15,5; İrlanda’da
14,2 gibi işsizlik rakamları önümüzde. Türkiye’de temmuz rakamları çerçevesinde
mukayeseler yaptığımız zaman işsizlik oranının yüzde 9,1 düzeylerinde olduğunu
belirtme zaruretini duyuyorum.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Yıllık
söyleyin Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK
ÇELİK (Devamla) – Bundan bir ay önce, geçtiğimiz ay, G-20 ülkelerinin çalışma
bakanlarıyla Paris’te yaptığımız toplantıda son üç yıl içerisinde en çok
istihdamı gerçekleştiren ülkenin Türkiye olduğu vurgusunun, bütün ülkelerin
olduğu, yirmi ülkenin olduğu ortamda açık bir şekilde ifade edildiğini de
belirtmek istiyorum. Son bir yılda istihdamda 1 milyon 475 bin artış olduğunu
da belirtmekte yarar var.
Ancak işsizliğin yapısal sorunlardan
kaynaklandığını da bilmemizde yarar var diye düşünüyorum. Bunlardan en
önemlisi, emek yoğun sektörden teknoloji yoğun sektöre bir kayma olduğunu, yani
tarımda bir çözülme ve sanayi toplumuna bir geçiş sürecini yaşadığımızı da
vurgulamakta yarar var. Bakınız, 1990 yılında tarımın toplam istihdam
içerisindeki payı yüzde 47 iken, bugün tarımın toplam istihdam içerisindeki
payı yüzde 25. Sanayinin payı yüzde 15,5 iken bugün yüzde 20. Hizmet sektörünün
ise 1990’da toplam istihdam içindeki yüzde 33’lük payının bugün yüzde 49’lara
ulaştığını görüyoruz. İşte bu dönüşüm iş gücü piyasasında arz-talep
uyuşmazlığı, iş gücü nitelikliliğinin yetersizliği ve mesleksizlik sorununu
karşımıza çıkardı. Bu sorunlar, ne yazıktır ki elli yıldır yaşadığımız
sorunlar.
Türkiye olarak tarım toplumundan sanayi
toplumuna geçerken ihtiyaç duyulan nitelikli iş gücünü yetiştirmekte çok zaman
kaybettiğimizi belirtmekte yarar var. Bir taraftan 2,5 milyon vatandaşımızın
işsizliğinden bahsederken, diğer tarafta nitelikli iş gücü talebiyle karşı
karşıyayız. Yani katıldığımız birçok toplantılarda sanayicilerin en çok gündeme
getirdikleri hadise bu. Nitelikli iş gücü talebimiz var, fakat bu işe uygun
eleman bulmakta zorluk yaşadığımızı ifade ediyorlar. Bu tespiti yapmakta da ve
burada ifade etmekte de yarar var diye düşünüyorum. İşte bu sıkıntıyı, bu
yıllara sâri olan problemi ortadan kaldırmak için aktif iş gücü programları
çerçevesinde yıllık 1,4 milyar TL’lik bir kaynak Hükûmetimiz tarafından ayrıldı
ve son üç yılda takriben 500 bini aşkın mesleki eğitim ve sertifikalandırılmış
eleman söz konusudur artık Türkiye’de. Amacımız iş gücünü işe uygun hâle
getirmek, bütün mücadelemizin bu yönde olduğunu ve bu kaynakların da bu amaçla
tahsis edildiğini belirtmekte yarar görüyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
mevsimlik tarım işçileri konusu da yıllardır ülkemizin gündeminde olan bir
konu. Vatandaşlarımız, evlerini, barklarını geride bırakarak aş için, iş için
yollara düşmekteler. Bir anlamda bu tabloyu bir kısmi göç olarak da
değerlendirebiliriz. Gittikleri yerlerde, başta ulaşım olmak üzere, barınma,
eğitim, sağlık, güvenlik ve sosyal çevreyle adaptasyon açısından bazı
sorunlarla da karşılaştıklarını biliyoruz. Bu sıkıntıları gidermek için
kısaltılmış adı METİP, Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal
Hayatlarının İyileştirilmesi Projesi’ni hayata geçirmiş bulunuyoruz. Üç yıl
sürecek olan bu proje için toplam 92,5 milyon liralık bir kaynak tahsis edilmiş
bulunuyor. Bugüne kadar bu kaynağın 67 milyon lirasını ilgili illerde ve ilgili
çalışma alanlarında kullandık. Şu ana kadar yaklaşık 250 bin kişiye hizmet
verdiğimizi de belirtmek istiyorum. 2012 yılı için ise 21 milyon TL’lik bir
kaynak imkânımız var ve proje kapsamında öncelikle barınma ihtiyacını
karşılamak amacıyla çadır köyler kuruyoruz.
Az önce de Sayın Konuşmacı burada
belirttiler, ben de bu mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarını bizzat yerinde
tespit etme adına Polatlı’da Sarıoba yerleşkesine gittim ve onlarla bir gece akşam
yemeğini birlikte paylaştık. 2.500 kişi kapasiteli 152 çadır var mesela bu
yerleşkede, bu yerleşim yerlerini her türlü insani ihtiyaçlara cevap verecek
şekilde donattığımızı da belirtmek istiyorum. Yol, elektrik, su, altyapı
vesaire; çocuk oyun alanları bile bu projede yer almaktadır. Temel ihtiyaçların
yanında çocukların eğitimleriyle ilgili de atılması gereken adımları attık ve
son derece önem verdiğimiz bir husustur çocukların eğitimi; eğer okullar çadır
yerleşkesine yakın ise taşımalı sistem devreye giriyor, değil ise çadır
okullarda çocukların eğitimini gerçekleştiriyoruz.
Proje kapsamında Bursa ilimizde neler
yaptık? Baktığımızda Bursa’da altı merkezde bu çalışmaları sürdürüyoruz ve 2011
yılı için 530.366 TL’lik bir kaynak tahsisini yalnız Bursa için gerçekleştirmiş
bulunuyoruz. 1.614 işçi için 356 barınma çadırı, temel insani ihtiyaçları
karşılayacak 30 yer, 23 jeneratör alımı, 19 çeşmeyi hizmete açmış bulunuyoruz.
122 öğrencimizin de okullara devamını sağladık. Ayrıca, gezici sağlık, poliklinik
hizmetleri de düzenli bir şekilde verilmektedir.
Şimdi, tabii bunlar mevsimlik bir sorun
olduğu için spesifik olarak bazı bölgelerde bazı sorunlar da yaşanıyor
olabilir. Ama bunu yüce Meclisin huzurunda ifade ediyorum, bu konuyla ilgili
kaynaklarımız var, tahsis edilen kaynak var, proje devam ediyor ve yaşanan
sıkıntıları giderme konusunda da bu imkânların kullanılması konusunda
milletvekili arkadaşlarımızın seçim bölgelerinden, yörelerden bu bilgileri
Bakanlığımıza aktarmalarında büyük yarar var. Böylece, vatandaşlarımızın daha
sağlıklı şartlarda çalışma imkânını da el birliğiyle gerçekleştirmiş oluruz.
Mevsimlik işçilerimizin sadece çalışma
ve yaşam koşullarını değil… “Sosyal güvenlik alanında da hiçbir şey yok, hiçbir
şey yapılmıyor.” gibi bir yaklaşım doğru değil. Bildiğiniz gibi, tarımda kendi
nam ve hesabına çalışan işçilerimizin bir aylık sosyal güvence kapsamına
alınmaları için on sekiz günlük prim ödemeleri gerekiyor. Kendi nam ve hesabına
çalışanlar için söylüyorum. İşte bu gezici, geçici tarım işçilerini de dikkate
alarak bu uygulamaları hizmet akdine de biz yaptığımız düzenlemeyle yansıttık.
Dolayısıyla, on sekiz günlük prim ödeyerek onlar da bir aylık sosyal güvenlik
imkânlarından yararlanma imkânlarını elde etmiş bulunuyorlar. Bu, bilgi eksikliğinden
belki de ifade edildi. Kesinlikle sosyal güvenlikle ilgili bir sorunun
yaşanmasının mümkün olmadığını, bununla ilgili yüce Meclisin gerekli
düzenlemeleri yaptığını burada vurguluyorum.
Tabii ki buradaki esas hedefimiz,
kişilerin, vatandaşlarımızın doğduğu yerde doymasını sağlamak. Bizim
mücadelemiz bu istikamette. Bu geçici ve gezici işçilerle ilgili, mevsimlik
işçilerle ilgili yaşanan bu sorunların çözümü konusunda önümüzdeki dönem içinde
alınması gereken önlemleri alacağız ama esas mesele, vatandaşlarımızın doğduğu
yerde doymasını, iş bulmasını sağlama konusunda da yatırım teşviklerinden
alınız diğer alanlara kadar Hükûmet olarak üzerimize düşen görevleri yerine
getirme gayreti içerisinde olacağımızı ifade ediyorum.
Tekrar, bu konuda söz almama vesile
olan Bursa Milletvekili Sayın Sena Kaleli Hanımefendi’ye teşekkür ediyorum,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür
ediyorum.
Sayın milletvekilleri, rahmetli Harun
Çakır için, çiçeğin bulunduğu sırada taziye defteri açılmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
Sayın milletvekilleri, Sayın Sakık,
Sayın Öğüt, Sayın Aygün, Sayın Oğan, Sayın Dibek, Sayın Özgündüz, Sayın Tüzel,
Sayın Özensoy, Sayın Genç, Sayın Kürkçü, Sayın Yeniçeri, Sayın Önder ve Sayın
Işık sisteme girmişlerdir, başka kimseye söz verilmeyecektir.
Birer dakika söz veriyorum, çok kısa
bir talepleri var.
Buyurun Sayın Sakık.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
3.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, deprem bölgesinde edindikleri izlenimler
konusunda Parla-mentoyu bilgilendirmek istediklerine ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Ben de Harun kardeşimize Allah’tan
rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.
Size de geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum, yanılmıyorsam siz de rahatsızdınız.
Biz de bölgeden yeni döndük. Size bir
başvurumuz vardı, bu depremle ilgili Parlamentoyu bilgilendirmek istemiştik ama
ne hikmetse, sizden geçmişten bugüne kadar hep hakkaniyet ve adalet bekledik.
Ne yazık ki bunu uygulamadınız.
Bakın, bugün burada Kars’ın, Bursa’daki
çalışan işçilerin, Kerkük’te yaşayan Türkmenlerin sorunlarını tartışıyoruz.
Bunları küçümsemiyorum Sayın Başkan, önemli ama bugün Türkiye'nin gündemi
deprem ve biz de beş gündür oradayız. Yani bu konuda hakkaniyete davet ediyorum
sizi.
Teşekkürler.
BAŞKAN – Sayın Sakık, tabii
bilmediğiniz bir konu. Sözlerinizi size iade ediyorum çünkü bugünkü sıralamayı
ben düzenlemedim, Sayın Sağlam düzenledi. Bu haftaki nöbet Sayın Sağlam’ındı.
SIRRI SAKIK (Muş) – Hakkaniyete davet
etmek neyin iadesi Başkan?
BAŞKAN - Ben Sayın Sağlam’ın yerine
nöbet tutuyorum.
Bilgilerinize sunulur.
SIRRI SAKIK (Muş) – Ben de size iade
ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Öğüt, buyurun.
4.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, 1 Kasım 1922’de saltanatın
kaldırılışının yıl dönü-müne ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bugün 1 Kasım, saltanatın ilelebet ortadan
kaldırılışının yıl dönümü. 1922 yılında kaldırılan saltanat ülkemizde çift
başlılığa neden oluyordu. Bir taraftan Büyük Millet Meclisi Hükûmeti, diğer
taraftan Babıali Hükûmeti itilaf devletleri tarafından muhatap kabul
ediliyordu. Bu tarz bir politika düzeni Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
kabul edilemezdi. Saltanatın kaldırılmasına karar verildi. Zira, Kemal
Atatürk’ün söylediği gibi hâkimiyet ve saltanat lütuf ve münakaşa ile verilmez,
kuvvetle, kudretle alınırdı. Türk milleti de hâkimiyet ve saltanatı,
başkaldırarak kendi eliyle almıştı. Ardından 29 Ekim 1923’te de bugün bize
unutturulmaya çalışılan, kutlama törenleri iptal edilen cumhuriyet kuruldu.
Bütün engellemelere rağmen milyonlarca kişinin katılımı ile ellerimizde
bayraklarımızla bu törenleri, bu kutlamaları yaptık. Bizler büyük bedellerle
kurulan cumhuriyete inanan milletimizle birlikte cumhuriyeti sonsuza dek
yaşatacağız. Tek adam yönetimine yani yeni bir saltanata izin vermeyeceğiz.
Yaşasın demokratik cumhuriyetimiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Aygün…
5.-
Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Türkiye’deki ifade özgürlüğünün önündeki
engellerin kaldırılmasına ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Sayın Başkanım, Türkiye 135’inci sırada
basın özgürlüğünde ve iki gündür otuz yıllık gazeteci olan, Belge yayıneviyle,
yazdığı kitaplarla ve uzun yıllardır yayınlanan çeşitli gazetelerdeki köşe
yazıları nedeniyle Sayın Ragıp Zarakolu’nun gözaltına alındığını ve bugün öğlen
itibarıyla tutuklandığını öğrendik.
Sayın Başkanım, Türkiye basın
özgürlüğünde dünyada en kötü ülkeler liginde yer alıyor ve bu gözaltılar ifade
özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biri durumunda. Türkiye’de basın,
korku altına alınmış durumda. Bu duruma TBMM’nin dikkatini çekiyoruz ve
Türkiye’nin ifade özgürlüğü hakkı önündeki engelleri kaldırmasını Meclisten
talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Oğan, buyurun.
6.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Türkmenistan’ın bağımsızlığının 20’nci yıl
dönümüne, Kars ilinin 91’inci kurtuluş yıl dönümüne ve Cumhuriyet Bayramı
törenlerinin iptal edilmesini kınadığına ilişkin açıklaması
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de AK PARTİ Ordu Milletvekiline vefatı dolayısıyla
Cenabıallah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına da başsağlığı diliyorum.
27 Ekim, Türkmenistan’ın
bağımsızlığının 20’nci yıl dönümüydü. Kardeş ülke Türkmenistan’ın
bağımsızlığını da kutluyor ve bu bağımsızlığın daim olmasını diliyorum.
Serhat ilimiz Kars şehrimizin 30 Ekimde
91’inci yıl dönümünde düşman işgalinden kurtuluşunu kutladık. Kutladık ama
aslında tam olarak da kutlayamadık. Cumhuriyet Bayramı’mızın nasıl ki Van
depremi sebebiyle kutlama törenleri iptal edildiyse, maalesef Kars şehrimizin
de kutlama törenleri iptal edildi. Cumhuriyetimizin ilk zaferidir Kars’ın
kurtuluşu zaferi. Böylesine önemli bir günü Cumhuriyet Bayramı’mızla beraber
kutlamamız gerekirdi. Cumhuriyet Bayramı törenleri gibi Kars’ın da kurtuluş
törenlerinin iptal edilmesini burada kınadığımı ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Dibek, buyurun.
7.-
Kırklareli Milletvekili Turgut
Dibek’in, Cumhuriyet Bayramı ile Kırklareli ilinin kurtuluş törenlerinin
Başbakanlık genelgesi uyarınca yapılamadığına ilişkin açıklaması
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben de sözlerime başlamadan önce
Değerli Milletvekili Arkadaşımız Sayın Harun Çakır’a Allah’tan rahmet
diliyorum, ailesine sabırlar diliyorum.
Kırklareli’de kurtuluş günleri bugün
itibarıyla başlamış bulunuyor Sayın Başkanım ve değerli milletvekili
arkadaşlarım. 1 Kasım ve 11 Kasım tarihleri arasında ilimizin kurtuluşları kutlanıyor,
89’uncu yılı. Bugün ilimize bağlı Vize ilçemizin kurtuluş bayramı törenleri
yapılacaktı. Tabii, geçtiğimiz günlerde cumhuriyetimizin 88’inci yılı kuruluş
törenlerini bu ülkeye, bu halka, cumhura çok gören iktidar, maalesef, bizim
kurtuluş bayramı törenlerimizi de çok görmüş ve bugün Vize’de bu kurtuluş
bayramımızın geçit törenleri Başbakanlığın genelgesi uyarınca maalesef
yapılamamıştır.
Halkımızın oradan bana ilettiği
talepler var. Halkımız bunu gerçekten çok büyük üzüntüyle karşılamaktadır.
Ardından diğer ilçelerimizde de kurtuluş günlerimiz olacak. Biz, Kırklareli
halkı olarak kurtuluş günümüzü halkımızın meydanlarda o bize bugün…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Özgündüz, buyurun.
8.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Kars ilinin düşman işgalinden
kurtuluşuna ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
öncelikle hayatını kaybeden milletvekili arkadaşımıza Allah’tan rahmet,
yakınlarına ve AKP Grubuna başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, 30 Ekim 1920
tarihinde Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir komutasındaki Türk ordusu
serhat şehrimiz Kars’ı Rus ve Ermeni çetelerinin işgalinden kurtararak doğu
sınırlarımızı güvence altına almış ve batı cephesindeki kurtuluş mücadelesi
başlamıştır.
Kars’ın kurtuluşunda emeği geçen başta
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir Paşa ve tüm şehitlerimizi rahmetle
anar, hepinize saygılar sunarım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Tüzel…
9.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent
Tüzel’in, son günlerde KCK soruşturması kapsamında yapılan operasyon ve
yargılamalara ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) –
Değerli Başkan, Ordu Milletvekili Harun Çakır’ın vefatı nedeniyle ailesi ve
hemşehrilerime başsağlığı diliyorum öncelikle.
Sizlerin bugünlerde sıkça karşılaştığı
bir hukuksuzluğa, siyasi bir yargılamaya dikkatini çekmek istiyorum. Bugün KCK
soruşturması çerçevesinde bilim insanı öğretim üyesi Profesör Büşra Ersanlı,
yazar, insan hakları savunucusu Ragıp Zarakolu, eski sendikacı BDP MYK üyesi Mustafa
Avcı ve onlarca insan Terörle Mücadele Kanunu kapsamında tutuklanmıştır.
Son günlerde artan oranda ülkeye,
demokrasiye, barışa ve özgürlüklere dair sözü olanlar kolaylıkla bu türden
soruşturmalarla karşılaşmaktadır. Başbakanın “Teröre destek verenler de
cezalandırılacaktır.” anlamındaki sözlerinden sonra basına da yansıyan bir
tutuklamalar listesinin spekülasyon değil gerçek olduğu anlaşılmaktadır.
Hep birlikte sormalıyız: Her partinin
faaliyeti olan siyaset akademisinde ders vermek, ders almak ne zamandan beri
terör faaliyeti olmuştur? Bu operasyon ve yargılamaların ülkemizin aydınlık,
demokrasi, barış güçlerini sindirmeyi hedeflediği görülmektedir. Bu koşullarda
Anayasa’nın…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Özensoy…
10.-
Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un,
Doğu ve Güneydoğu’dan Bursa’ya gelen tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben de Milletvekilimize Allah’tan
rahmet diliyorum.
Sena Hanım’ın Bursa’daki tarım
işçileriyle ilgili görüşlerine katılmakla birlikte gelinen vahim bir noktayı da
belirtmek istiyorum.
Düne kadar doğu ve güneydoğudan gelen
işçilerimiz bölgemiz insanlarıyla aynı sofrada yemek yerken, aynı çay
ocaklarında çay içerken, bu açılım politikalarıyla, etnik, etnisiteyi
körükleyen politikalarla maalesef bu artık ortadan kalkmıştır. Yenişehir başta
olmak üzere tarım ilçelerinde artık çay ocaklarının camlarında, kahvehanelerde
şu ilanlara rastlamaktasınız: “Yerli işçi temin edilir” veya “Yerli tarım
işçisi aranmaktadır” ilanlarına rastlanmaktadır. Bu, Hükûmetin bugüne kadar,
özellikle son yıllarda uyguladığı bu etnik politikalarının getirdiği noktadır.
Vatandaşımız maalesef bu noktaya gelmiştir. Bunun önlenmesi için de tedbirler
geliştirmek gerekmektedir. “Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat” ilkesi
doğrultusunda bu ayrımcılığın da ortadan kalkması önem arz etmektedir. Ben de
önümüzdeki…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç…
11.-
Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Deniz
Feneri’yle ilgili yapmış olduğu basın toplantısına ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben, Van depreminde hayatını kaybeden
bütün yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, ondan önce Güroymak’ta şehit olan polis
ve vatandaşlarımıza yine Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
O sırada, bu olay olmadan önce, Deniz
Feneri’yle ilgili olarak maalesef bir basın toplantısı yapmıştım. Orada “Tayyip
Erdoğan’ın oğlunun bacanağının babası Zekeriya Karaman içeride. Şimdi, Zekeriya
Karaman içeride olunca Tayyip Erdoğan bunları tahliye ettirecek.” demiştim.
Benim hemen bu basın toplantısından sonra maalesef bunlar tahliye edildi. Ben,
bu Deniz Feneri davasında yargının görev yapmaması için her türlü iktidar
gücünü kullanan Beşir Atalay ve Sadullah Ergin’in görevlerinden çekilinceye
kadar bu deniz fenerini taşıyacağım ve bunu yetkililerin boynuna da asıncaya
kadar da bu mücadeleye devam edeceğim. Vatandaşlarımız bilsinler ki burada çok
büyük bir yolsuzluk ve soygun var. Türkiye’de adalet askıya alınmıştır, hukuk
yok edilmiştir.
Öte taraftan, şimdi Tunceli’den
geliyorum. Orada üniversite açıp da binalar... (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Kürkçü...
12.-
Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün,
Terörle Mücadele Kanunu’na dayandırılarak yapılan tutuklamalara ilişkin
açıklaması
ERTUĞRUL KÜRKÇÜ (Mersin) – Sayın
Başkan, ben de Aygün ve Tüzel arkadaşlarım gibi Ragıp Zarakolu ve Büşra
Ersanlı’nın tutuklanmalarına kadar giden bastırma sürecinin vahametine
dikkatinizi çekmek istiyorum. Bütün bu yakalama ve tutuklamalar, Terörle Mücadele
Kanunu’na dayandırılmaktadır fakat öyle bir hâl almıştır ki bu uygulama, bugün,
artık, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına muhalif olan herhangi birisi
Terörle Mücadele Kanunu’nu ihlal suçuyla hapse atılabilir.
Bakın, Almanya Yeşiller Partisi Eş
Başkanı, Türkiye’nin Avrupa Parlamentosundaki dostlarından biri Claudia Roth ne
diyor: “Gazetecilerin tehdit edildiği, cezaevine yollandığı, hatta öldürüldüğü
zamanlarla şimdiki zamanların farkı şu: Eskiden propaganda yapmakla
suçlanırlardı, şimdi ise bir terör örgütünün parçası olmakla suçlanıyorlar.
Bugünlerde kolaylıkla terör örgütünün parçası olabiliyorsunuz. Bu inanılmaz.
Yanlış bir kelime kullanırsanız ve eğer bir gazeteci olarak bir ağ…”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Yeniçeri, buyurun.
13.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin,
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının deprem gerekçe gösterilerek yapılmamasını
kınadığına ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben de vefat eden Harun Çakır
Arkadaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum.
Bilindiği gibi bu yıl Cumhuriyet
Bayramı kutlamaları terörist saldırılar ve deprem gerekçe gösterilerek
Başbakanlık genelgesiyle bu yıla mahsus olmak üzere -tören geçişleri ve
okullardaki kutlamalar- yapılmamıştır. Bu çok yanlış bir uygulamadır. Geçmişte
de benzer uygulamaların yapılmış olması bunun doğru olduğunu göstermez, kötü
emsal emsal olmaz zira.
Cumhuriyet milletin siyasi rüştünün ve
kendine güveninin göstergesidir. Cumhuriyete sahip çıkmak millete sahip
çıkmaktır. Cumhuriyet Bayramı törenlerinin dosta güven, düşmana kaygı verecek
boyutta kutlanması gerekirdi. Bayramlar topluma kendine güven, yaşama sevinci,
başarma duygusu, beraberlik, cesaret ve umut aşılar. Bu nedenle asıl felaket
zamanlarında Cumhuriyet Bayramı törenlerinin yapılması gereklidir. Depremin
yarattığı yorgunluk, yılgınlık ve umutsuzluk duygusu ancak cumhuriyet
bilinciyle yenilebilirdi ancak bu yapılmamış, tam tersi yapılmıştır. Bundan
dolayı, bundan sonraki uygulamaların bu dikkate alınarak daha muhteşem
yapılması ve ay yıldızlı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Önder…
14.-
İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya
Önder’in, ülkemizdeki mevsimlik işçilerin yüzde 97’sinin Kürt olduğuna ve
sorunlarının çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Bursa meselesindeki konuşmaların tümü
vahim ve böyle bir çatının altında yapılmış olması kaygı vericidir. Kimse şu
gerçeği dile getirmedi, bu kadar etrafından dolanma olmaz: Bu ülkedeki mevsimlik
işçilerin yüzde 97’si Kürt’tür. 4 milyon insan köyleri boşaltıldığı için
muhacir edilmiştir, üç bin köy boşaltılmıştır. O günden beri sırtında bir
kambur olarak, bu ülke bir utanç vesikası olarak taşımaktadır. Tahsis edilen
bütçe kaynaklarının miktarı değil, ne kadarının kullanıldığı ve nasıl
kullanıldığı önemlidir, buna da hiçbir kaynakta rastlanılmamaktadır. Bu
insanların meraları, ekimleri, hayvanları, yaylaları yasaklanmıştır.
Keyiflerinden mevsimlik işçi olmamışlardır. Eğer bu ayrılan kaynak bunlara
verilse bu sorunu çözmek konusunda daha etkili bir iş olur. Belki de bir
utancın giderilmesine bir nebze katkı sunulur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık…
15.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav’da
27 dönümlük arazide yaptırılmış olan Şehitler Ormanı ve Anıtı’nın Bakanın
talimatıyla bozularak TOKİ’ye arsa olarak tahsis edildiği iddialarının
kamuoyuna yansıdığına ve bu konuda bir açıklama yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Orman ve Su İşleri Bakanımızın
burada olması vesilesiyle bir konuyu, kendisinin de açıklama yapması için dile
getirmek istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Işık, öyle bir hakkınız
yok. Buradaki konuda açıklama yapacaksınız; soru-cevap işlemi yapmıyoruz.
Buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya) – Peki, teşekkür
ediyorum.
19 Mayıs 2011 tarihinde yaşanan Simav
depreminin ardından TOKİ tarafından yapılan kalıcı konutların yapıldığı alanda
bulunan ve şimdiye kadar Simav’da teröre verdiğimiz şehitler adına toplam 27
dönümlük arazide yaptırılmış olan Şehitler Ormanı ve anıtının, bizzat Sayın
Bakanın talimatıyla bozularak TOKİ’ye arsa olarak tahsis edildiği iddiaları ve
bu konudaki açıklamalar kamuoyuna yansımıştır. Son derece vatandaşlarımızı üzen
bu konuda bir açıklama yapmanıza acil ihtiyaç vardır. Bu talimat tarafınızdan
verildiyse bunu nasıl telafi edeceksiniz? Bu konuda açıklama yaparsanız memnun
olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Karaahmetoğlu, son söz.
Buyurun.
16.-
Giresun Milletvekili Selahattin
Karaahmetoğlu’nun, soru önergelerine zamanında cevap verilmediğine, İç Tüzük’ün
bu husustaki hükümlerinin uygulanmasında hassasiyet gösterilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşamını yitiren Ordu Milletvekilimiz
Sayın Çakır’a Allah’tan rahmet diliyorum.
Meclis Başkanlığına sunduğumuz soru
önergeleri Meclis İç Tüzüğü’nün 96’ncı ve 97’nci maddelerinin göreceli
değerlendirilmesiyle geri çevrilmektedir. Buna karşın, İç Tüzük’ün 99’uncu
maddesi gereğince verilen soru önergelerine zamanında cevap verilmemektedir. İç
Tüzük konusundaki hassasiyet burada gösterilmelidir. Milletin oylarıyla seçilen
vekillerin önergelerinin demokratik anlayış içerisinde ciddiye alınması
gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda Sayın Meclis Başkanının gerekli hassasiyeti
göstermesini bekliyorum.
Saygılar.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU
(Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, sataşma var, söz istiyorum.
BAŞKAN – Biraz sonra soru-cevap işlemi
yapılacak Sayın Bakan, o zaman cevap verirsiniz.
Sayın milletvekilleri, Orman ve Su
İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu gündemin sözlü sorular kısmında yer alan
sorulardan 1, 9, 73, 147, 148, 180 ve 185’inci sıralarındaki soruları birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner
Yıldız gündemin sözlü sorular kısmında yer alan sorulardan 157, 172, 191, 209,
213 ve 223’üncü sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Sayın bakanların bu istemlerini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, ormanların
korunması konusunda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/38)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizin doğal zenginlikleri arasında
sayılan ormanlarımızın, gelecek kuşakların sosyal, ekonomik, ekolojik, kültürel
ve manevi gereksinmelerini karşılamak üzere sürdürülebilir bir şekilde
yönetilmesi gerekmektedir. Bunun için ilk yapılması gereken çalışma, orman
alanlarının korunması ve güvence altına alınmasıdır.
Taşıdığı değerler nedeniyle ekonomik
olarak büyük değer taşıyan ormanlarımızın korunması ve gelecek kuşakların da
yararlanmasına sunulması için Anayasanın 98, içtüzüğün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.
1) Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2) Candan
Yüceer (Tekirdağ)
3) Erdal
Aksünger (İzmir)
4) Atilla
Kart (Konya)
5) Veli
Ağbaba (Malatya)
6) Kamer
Genç (Tunceli)
7) Ali
Rıza Öztürk (Mersin)
8) Sinan
Aydın Aygün (Ankara)
9) Mehmet
Şeker (Gaziantep)
10) Mevlüt
Dudu (Hatay)
11) Mehmet
Ali Ediboğlu (Hatay)
12) İhsan
Özkes (İstanbul)
13) Kazım
Kurt (Eskişehir)
14) Aytuğ
Atıcı (Mersin)
15) Metin
Lütfi Baydar (Aydın)
16) Salih
Fırat (Adıyaman)
17) Özgür
Özel (Manisa)
18) Nurettin
Demir (Muğla)
19) Ramazan
Kerim Özkan (Burdur)
20) Mustafa
Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
21) Celal
Dinçer (İstanbul)
22) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
23) Malik
Ecder Özdemir (Sivas)
2.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 26 milletvekilinin, zihinsel özürlü çocukların eğitiminde yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/39)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Zihinsel engelli çocuklar, özel eğitime
muhtaç çocuklar içerisinde oldukça önemli bir grubu oluşturmaktadır. Zihinsel
engelli çocuklarımızın eğitim ve sosyal gereksinimlerini karşılamak için aile,
toplum ve devletin dayanışma içinde olması zorunludur. Bu faktörler arasında
yaşanan kopukluklar eğitimde güçlüklere neden olmaktadır.
Zihin engelli çocukların yaşam
işlevlerinde gelişme sağlanabilmesi için öğrencilerin bireysel gereksinimlerine
uygun hizmetleri, personeli ve ortamları kapsayan önlemler alınması
gerekmektedir. Ancak zihinsel engelli çocuklarımızın eğitim sürecinde bir
bütünlük sağlanamadığı ve bu alanda bir takım sorunlar yaşandığı
gözlenmektedir. Gerek bakanlığa bağlı okullarda gerek bu konuda eğitim veren
özel kurumlarda bir dizi problem bulunmaktadır.
Bu nedenlerle zihinsel engelli
çocuklarımızın eğitiminde yaşanan sıkıntılara ilişkin sorunlarının saptanması
ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci iç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımla arz ederim.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2) Atilla Kart (Konya)
3) Candan Yüceer (Tekirdağ)
4) Erdal Aksünger (İzmir)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Kamer Genç (Tunceli)
7) Özgür Özel (Manisa)
8) Mehmet Şeker (Gaziantep)
9) İhsan Özkes (İstanbul)
10) Mevlüt Dudu (Hatay)
11) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
12) Bedii Süheyl Batum (Eskişehir)
13) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
14) MehmetAli Ediboğlu (Hatay)
15) Kazım Kurt (Eskişehir)
16) Salih Fırat (Adıyaman)
17) Aytuğ Atıcı (Mersin)
18) Nurettin Demir (Muğla)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
21)Ali Özgündüz (İstanbul)
22) Rıza Türmen (İzmir)
23) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
24) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
25) Celal Dinçer (İstanbul)
26) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
27) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
3.-
İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 20
milletvekilinin, basın özgürlüğünün kısıtlanması ve Oda TV ile ilgili
iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu
yana, başta basın mensupları ve gazeteciler olmak üzere birçok aydınımız ve
düşün insanımızın özgürlükleri, salt düşünceleri ve yazdıkları nedeniyle
ellerinden alınmıştır. Başbakan ülke gerçeklerine duyarlılık gösteren köşe
yazarları hakkında yaptığı açıklamalarla medyayı baskı altında tutmaktadır. AKP
karşıtı medya mensupları çeşitli önlemlerle oto-sansüre zorlanmakta, tecrit
edilmekte, işlerinden çıkarılmaya zorlanmakta veya yasal olmayan gizli
dinlemeler ve polis iddianameleri vasıtasıyla gözaltına alınmakta veya
tutuklanmaktadır.
AKP ve Başbakan "medya tekelini
yıkacağız" söylemiyle yola çıkarken, gerçekte devlet kaynaklarını
kullanarak büyük bir yandaş medya yaratmıştır. Bunun en iyi örneği Başbakan
Erdoğan'ın damadının CEO olarak çalıştığı Çalık Grubu'nun, devlet bankaları
kredileriyle Sabah-ATV grubunu satın almasının sağlanmasıdır. Böylece AKP
karşıtı gazeteciler bir bir tutuklanarak cezaevlerine gönderilirken, AKP kendisini
açıktan destekleyen medya yanına bir de merkez medya görüntüsünde yeni yazılı
ve görsel medya organlarını eklemiştir. Bu arada devletin TRT'si de
tarafsızlığını tamamen yitirerek iktidarın sözcüsü durumuna getirilmiştir. RTÜK
bütün bu gelişmelere seyirci kaldığı gibi, iktidara eleştirel yaklaşan medya
kuruluşlarına inanılmaz cezalar yağdırarak baskı düzeneğinin bir aracına
dönüşmüştür.
AKP iktidarı yazılı ve görsel medya
üzerinde kurduğu tahakkümle yetinmemiş, kendilerini internet medyacılığıyla
ifade edebilen eleştirel medyaya da her türlü siyasi ve hukuki baskıyı kurmaya
başlamıştır. Bu bağlamda ODATV internet sitesine karşı bir
karalama/arama/tutuklama sürecini başlatmıştır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve
Çağdaş Gazeteciler Demeğinden ödüller kazanmış ciddi bir internet gazetesi olan
ODATV'nin sırf muhalefet çizgisini sürdürdüğü, bu çizgideki gazeteci ve
yazarları bünyesinde barındırdığı için polis ve yargı üzerinden baskılara konu
yapılması, sadece muhalif bir yayın organının daha ortadan kaldırılmasını
hedeflememekte tüm muhalif medyaya, kişilere ve siyasetlere yeni bir gözdağı
verilmesini amaçlamaktadır.
Daha da vahimi, medya ve internet
medyacılığı üzerine iktidarın kurduğu siyasi baskının, bu baskıyı meclis
gündemine taşıyan milletvekilleri üzerinde de kurulmaya çalışılmasıdır. Geçen
yasama döneminde İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın 15.2.2011 tarihli
başvurusuyla, basın özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalar üzerine bir Meclis
Araştırması açılması isteminde bulunması ve bu istemini ODATV Ankara temsilcisiyle
telefonla paylaşmasının yasadışı bir dinleme üzerinden ODATV iddianamesine
kanıt olarak konulması, milletvekillerinin denetim hak ve görevine açık bir
müdahaledir. Aynı şekilde, gene Oğuz
Oyan'ın 6 Haziran 2010 ve 23 Ekim 2010 tarihlerinde ODATV'de yayımlanan iki
ekonomik analizinin "AKP'yi yıpratmaya yönelik yayınlar" bağlamında
ve dolayısıyla suçlamaların bir parçası olan "Halkı Kin ve Düşmanlığa
Alenen Tahrik Etmek" çerçevesinde iddianameye kanıt olarak eklenebilmiş
olması, sadece bir hukuk skandalı değil aynı zamanda bir demokrasi ayıbıdır.
Üstelik bu ayıp sadece bu örnekle sınırlı kalmamış, 23. Dönem Antalya
Milletvekili Tayfur Süner'in meclis kürsüsünden yaptığı konuşma, Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün bir yazılı soru önergesi, CHP Grup
Başkanvekili Muharrem İnce'nin CNNTürk'teki AKP kadrolaşmasıyla ilgili sözleri
ve benzerleri iddianame delilleri arasına konulabilmiştir.
Sözde hedefleri arasında demokrasi,
insan hakları, Avrupa Birliği ve özgürlükler bulunan AKP iktidarının basın ve ifade
özgürlüğü açısından ülkemizi düşürdüğü durum içler acısıdır.
Dünya tarihinde birçok baskı rejimi
örneğinde görüldüğü gibi AKP’nin “İleri Demokrasi" perdelemesi altına
gizlenmiş, basın özgürlüğünü kısıtlayan, gerçeklerin açığa çıkmasını ve
çoğulculuğu engelleyen tutumunun araştırılması amacıyla, Anayasanın 98.
İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Oğuz Oyan (İzmir)
2) Atilla Kart (Konya)
3) Veli Ağbaba (Malatya)
4) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
5) Tanju Özcan (Bolu)
6) Ali Serindağ (Gaziantep)
7) Mahmut Tanal (İstanbul)
8) Aylin Nazlıaka (Ankara)
9) Süleyman Çelebi (İstanbul)
10) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
11) Sena Kaleli (Bursa)
12) Tolga Çandar (Muğla)
13) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
14) Ayşe Nedret Akova (Balıkesir)
15) Ahmet Toptaş (Afyonkarahisar)
16) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
17) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
18) Hasan Akgöl (Hatay)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Bedii Süheyl Batum (Eskişehir)
21) Osman Aydın (Aydın)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
B)
DUYURULAR
1.-
Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesince, Van Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında
kamu davasının açıldığına dair dosyanın Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci
fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin
duyuru (3/550)
BAŞKAN - Diyarbakır 7. Ağır Ceza
Mahkemesinin 20/10/2011 tarihli 2011/180 dosya numaralı yazısıyla; Van
Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında kamu davasının açıldığı Anayasa’nın 83’üncü
maddesinin ikinci fıkrası gereği bildirilmiştir.
Bilgilerinize sunulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
C)
TEZKERELER
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye – Afganistan, Almanya, Angola,
Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, B.A.E., Bahreyn, Bangladeş,
Belarus, Belçika, Bolivya, Bosna Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Burkina Faso,
Cezayir, Cibuti, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Estonya,
Etyopya, Fas, Fildişi Sahili, Filipinler, Filistin, Finlandiya, Fransa, Gabon,
Gambiya, Gana, Gine, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Kore, Gürcistan,
Hırvatistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İran, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre,
İtalya, İzlanda, Jamaika, Japonya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kamerun,
Kanada, Karadağ, Katar, Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Kolombiya, Kongo
Demokratik Cumhuriyeti, Kosova, Kostarika, Kuveyt, Küba, Letonya, Litvanya,
Lübnan, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malezya, Mali, Malta, Meksika,
Mısır, Moğolistan, Moldova, Moritanya, Mozambik, Namibya, Nijer, Nijerya,
Norveç, Oman, Pakistan, Panama, Paraguay, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya,
Rusya, Senegal, Sırbistan, Singapur, Slovakya, Slovenya, Somali, Sri Lanka,
Sudan, Suudi Arabistan, Şili, Tacikistan, Tanzanya, Tayland, Tunus,
Türkmenistan, Uganda, Ukrayna, Uruguay, Ürdün, Venezuela, Vietnam, Yemen, Yeni
Zelanda, Zambiya ülkeleri arasında parlamentolararası dostluk gruplarının kurulmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/549)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanun’un 4. Maddesi uyarınca,
ekli listede isimleri belirtilen ülke parlamentoları ile TBMM arasında
parlamentolararası dostluk grubu kurulması Genel Kurul’un tasvibine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
1 Afganistan
2 Almanya
3 Angola
4 Arjantin
5 Arnavutluk
6 Avustralya
7 Avusturya
8 B.A.E.
9 Bahreyn
10 Bangladeş
11 Belarus
12 Belçika
13 Bolivya
14 Bosna
Hersek
15 Brezilya
16 Bulgaristan
17 Burkina
Faso
18 Cezayir
19 Cibuti
20 Çek
Cumhuriyeti
21 Çin
22 Danimarka
23 Ekvador
24 Endonezya
25 Estonya
26 Etiyopya
27 Fas
28 Fildişi
Sahili
29 Filipinler
30 Filistin
31 Finlandiya
32 Fransa
33 Gabon
34 Gambiya
35 Gana
36 Gine
37 Güney
Afrika Cumhuriyeti
38 Güney
Kore
39 Gürcistan
40 Hırvatistan
41 Hollanda
42 Irak
43 İngiltere
44 İran
45 İrlanda
46 İspanya
47 İsveç
48 İsviçre
49 İtalya
50 İzlanda
51 Jamaika
52 Japonya
53 Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
54 Kamerun
55 Kanada
56 Karadağ
57 Katar
58 Kazakistan
59 Kenya
60 Kırgızistan
61 Kolombiya
62 Kongo
Demokratik Cumhuriyeti
63 Kosova
64 Kostarika
65 Kuveyt
66 Küba
67 Letonya
68 Litvanya
69 Lübnan
70 Lüksemburg
71 Macaristan
72 Makedonya
73 Malezya
74 Mali
75 Malta
76 Meksika
77 Mısır
78 Moğolistan
79 Moldova
80 Moritanya
81 Mozambik
82 Namibya
83 Nijer
84 Nijerya
85 Norveç
86 Oman
87 Pakistan
88 Panama
89 Paraguay
90 Peru
91 Polonya
92 Portekiz
93 Romanya
94 Rusya
95 Senegal
96 Sırbistan
97 Singapur
98 Slovakya
99 Slovenya
100 Somali
101 Sri
Lanka
102 Sudan
103 Suudi
Arabistan
104 Şili
105 Tacikistan
106 Tanzanya
107 Tayland
108 Tunus
109 Türkmenistan
110 Uganda
111 Ukrayna
112 Uruguay
113 Ürdün
114 Venezüella
115 Vietnam
116 Yemen
117 Yeni
Zelanda
118 Zambiya
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç
Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
IX.-
ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları tarafından (123 sıra no.lu),
Toplu Konut İdaresi (TOKİ)'nin bütün boyutlarıyla araştırılması ve alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 1/11/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin
aynı birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 01.11.2011 Salı günü
(Bugün) yaptığı toplantısında oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hasip
Kaplan
Şırnak
Grup
Başkan vekili
Öneri: 27 Ekim 2011 tarihinde,
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları tarafından…”
BAŞKAN – Bir saniye…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir
dakika. MHP’nin grup önerisi…
BAŞKAN - Okunan grup önerisinin
Milliyetçi Hareket Partisinin olmadığı, Barış ve Demokrasi Partisinin olduğunu
düzeltiyorum ve okumaya devam ettiriyorum.
Buyurun:
01/11/2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 01/11/2011 Salı günü
(Bugün) yaptığı toplantısında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hasip
Kaplan
Şırnak
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
27 Ekim 2011 tarihinde, Diyarbakır
Milletvekili Altan TAN ve arkadaşları tarafından (123 sıra no’lu), Toplu Konut
İdaresi (TOKİ)'nin bütün boyutlarıyla araştırılması ve alınacak önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 01/11/2011 Salı günlü birleşiminde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Barış ve Demokrasi Partisi
Grup Önerisi lehinde söz isteyen Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili.
Buyurun Sayın Tan.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinize hayırlı çalışmalar dileyerek konuşmama
başlıyorum.
Toplu Konut İdaresinin uygulamaları
hakkında bütün boyutlarıyla Meclis araştırması açılması isteğimiz ile ilgili
konuşacağım. Hepinizin bildiği gibi, Toplu Konut İdaresinin esas amacı,
Türkiye’de konut edinmede zorluk çeken dar gelirli vatandaşlarımızın konut
ihtiyacını karşılamak ve hızla gelişen göç alan kentlerimizdeki konut
ihtiyacını ve sağlıklı büyümeyi sağlayacak şekilde bu taleplere cevap vermek.
Bu iki ana esas üzerine bina edilmiştir Toplu Konut İdaresinin çalışmaları.
Tabii ki bu konu uzmanlarınca yıllardır
tartışılıyor. Toplu Konut İdaresi niçin kuruldu, hangi amaçlarla kuruldu ve
bugün hangi noktaya geldi? Ben bu konulardaki görüşlerimi ve tespitlerimi
sizlere arz etmeye çalışacağım.
Kanaatimizce Toplu Konut İdaresinin
yapması gereken birinci görev konut yapmaktan da önce arsa üretmek olmalı çünkü
yine ilgili kanunlar doğrultusunda şehirlerin mücavir alanlarında bulunan
hazine arazilerinin önemli bir kısmı TOKİ idaresine devrediliyor ve bu konudaki
tasarruf -imar yetkisi de dâhil- belediyelerden alınmış olarak TOKİ idaresine verilmiş
bulunuyor. TOKİ idaresi bu devraldığı veya elde ettiği araziler üzerinde imar
planlarını yaparak yol, su, elektrik, doğal gaz gibi altyapı hizmetlerini
bitirdikten sonra gerekiyorsa PTT, sağlık ocağı, okul, ibadethane gibi yerleri
de belirleyerek ve yine, eğer ilgili kurumların gücü yetmiyorsa kendisi yaparak
bu arsaları vatandaşın, kooperatiflerin ve müteahhitlerin emrine verebilir. Ama
maalesef bugün gelinen noktada bunu yapmak yerine tamamıyla İdarenin
tasarrufları bir rant üretimi şekline dönüşmüş bulunmaktadır ve Bayındırlık
Bakanlığının yerini almıştır diyecektim ki bu seçimden hemen sonra Bayındırlık
Bakanlığı da lağvedildi ve fiilî olarak artık Toplu Konut İdaresi ve bağlı
olduğu yeni bakanlık bir bayındırlık bakanlığı hâline gelmiş oldu, esas
amacının da dışına çıktı.
Bir diğer önemli nokta da yine ucuz
konut imal etmektir demiştik. Bu ucuz konut imalatında da takip edebildiğimiz
kadarıyla metrekare fiyatları ortalama 400 TL civarında ihale edilmektedir.
Bunun da manası şudur: 100 metrekarelik normal bir daire 40 bin TL’ye mal
olmaktadır. Arsa bedelleri ve altyapı hizmetleri dâhil bu rakam 55 bin TL
civarına gelmektedir ki bugün satılan bedeller, ortalama yine satış bedelleri
100 bin TL civarındadır. Yani burada da yine ucuz konut imal ederek müstahakkına,
mağdura verme mantığının dışında yine ayrıca ciddi bir kâr elde etme durumu
vardır. Yine, Toplu Konut İdaresi belediye harçlarından, proje bedellerinden,
yapı denetim harçlarından muaf olmasına rağmen, bu maliyet ve satış arasındaki
fark maalesef hâlen devam etmektedir.
Eleştirdiğimiz ve kamuoyunun da
eleştirdiği en önemli maddelerden ve noktalardan birisi de bu projelerin Sovyet
Rusya’daki, Sovyetler Birliği’ndeki eski tek tip konutları anımsatmış
olmasıdır. Beş altı yaşındaki yeğenlerim, nereye gitse, daha o şehirde -yani
arabayla seyahat ettiğimiz vakit- TOKİ konutlarını gördüğü an, hiç kimse bir
şey demeden, “Bu TOKİ.” diye işaret etmektedir. Bir estetik, geçmişteki
Osmanlı, Selçuklu, Akdeniz mimarilerini anımsatan farklı çözümler maalesef
bugüne kadar üretilememiştir, tek tip ve neredeyse estetikten uzak yapılar her
tarafı süslemeye başlamıştır.
Sevgili milletvekilleri, yine bu imar
yetkileri içerisinde, toplu konut üretmenin ötesinde, büyük alışveriş
merkezleri, hastaneler, stadyumlar, karakollar -en son dönemde de karakollar
bunlara eklendi- ve birçok şehirde farklı prestij projeleri -mesela
Trabzon’daki gibi- gündeme gelmektedir. Bu da Toplu Konut İdaresinin esas
varoluş sebebinin dışındaki uygulamalarıdır.
Denetim ve imar kalitesinde de ciddi
sorunlar vardır. Başlangıçta görece daha düzenli ve daha tertipli başlayan bu
inşaatların kalitesi, maalesef, geçtiğimiz süre zarfında gittikçe düşmüştür.
Buna örnek olarak -yani size onlarca örnek verebilirim otuz yıllık inşaat
mühendisliğim boyunca, isteyenler gelip görebilirler- şu an Diyarbakır’da
Üçkuyular mevkisindeki toplu konutun özellikle yolları ve çevre düzenlemesi bir
felaket durumundadır. Bütün kaldırımlar çökmüştür, yollar çökmüştür. İkinci
sefer tekrar yaptırılmasına rağmen, bu ikinci sefer yaptırılanlar da bir felaket
manzarası arz etmektedir.
Yine, bu kötü projelendirmeye örnek
gösterebileceğimiz en önemli uygulama maalesef Türkiye'nin incisi Bursa’dadır.
Belediye ile Toplu Konut İdaresinin ortaklaşa yaptırdıkları ve Osmangazi
Belediyesinin sınırları içerisinde bir heyula ortaya çıkmış durumdadır. Yani
Kars’a gidip ucube heykelini yıkmak yerine… Burada Bursa’dan bugün çok
bahsedildi. Ben Bursa’yı ilk olarak 1964 yılında, daha altı yaşında bir
çocukken gördüm Bursa’nın kalbine bir hançer saplanmıştır. Görmeyenler gidip
görebilirler. Dev bir kitle, dev bir
yoğunluk ve neredeyse Gemlik’ten biraz çıktıktan sonra Bursa’ya yaklaştıkça
görülen ve Uludağ’ın silüetini bile perdeleyecek bir heyula ortaya çıkmıştır,
bir ucube ortaya çıkmıştır.
Sevgili milletvekilleri, bu noktada
kentsel dokunun tahribatında da önemli yanlışlıklar vardır. Mesela yine
Diyarbakır-Suriçi yani İçkale Pojesi’nde 2007’de ilk olarak kamuoyuyla
paylaşılan proje tam anlamıyla bir felakettir. Diyarbakır’ın beş bin yıllık
surlarının içerisindeki mekân 1 276 konut komple yıkılıyor ve basketbol sahası
ve spor sahaları, o binlerce yıllık ara sokaklar tahrip ediliyor, Allah’tan
gerekli merciler, belediye, mimarlar odası ve diğer sivil toplum kuruluşları
müdahale etmiştir ve o proje durdurulmuştur. Yani şu an yine yetkili mercilerin
onayından geçtikten sonra kentin eski dokusuna uygun bir yapılaşma yapılana
kadar bu uygulamalar -Allah’a çok şükür ki- durdurulmuştur.
Bir diğer önemli nokta da -konuşmamın
başlangıcında altını çizdiğim- rant olayıdır. Burada İstanbul
milletvekillerimiz var -çok uzatmayacağım- İstanbul’u biliyorlar, gelir
ortaklığı, gelir paylaşımı esasına dayalı bir sistem inşa edilmektedir. Bu
arsalar kat karşılığı müteahhitlere verilmektedir. O yüzdelik oranına göre
daireler satıldıkça Toplu Konut İdaresi bundan pay almaktadır. İstanbul
Ataşehir’de, Halkalı’da, Başakşehir’de yüzde 26’dan yüzde 43’e kadar giden, en
yükseği yüzde 43 olan ihaleler verilmiştir. Bunların tamamını bugün, ben otuz
yıllık bir inşaat mühendisi olarak, yüzde 65’le devralmaya hazırım eğer
veriyorlarsa ama öyle ihale şartnameleri ve öyle büyük teminat mektupları ve
öyle büyük gerekçeler ortaya konulmuştur ki belli bir grubun haricinde kimse o
ihalelere girememiştir ve o ihalelere girenler de bugün artık bir televizyon
artisti hâline gelmişlerdir, her akşam televizyonlarda reklamlara
çıkmaktadırlar, parayı nereye koyacaklarını bilememektedirler. 1 milyon dolara
daire satılmaktadır bugün Ataşehir’de yüzde 35, yüzde 40’larla. Ben, yüzde
75’le vakıflara Göztepe’de bina yaptım ve zarar etmedim, yüzde 75’i devlete,
yüzde 25’i bana.
Son olarak da şunu söylüyorum: Toplu
Konut İdaresi, Diyarbakır’da iki büyük proje, Dicle Vadisi ve Diyarbakır’da
İçkale Kentsel Dönüşüm Projesi’yle ilgili hükûmet programına konulmuştur.
Maalesef bunlar da beklemektedir. Acilen ilgi bekliyoruz.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tan.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
önerisi aleyhinde söz isteyen Engin Özkoç, Sakarya Milletvekili.
Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; siyaset, insanın toplumsal yaşamda
karşılaştığı ve toplumsal hayatı bir şekilde etkileyen her konuya müdahale
etmektir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan AKP, CHP, MHP, BDP ve
milletin iradesiyle seçilmiş siyasiler, milletvekilleri, ülkesinin ve
ülkesindeki her bireyin iyi bir geleceği, refahı, mutluluğu ve adalete sahip
olabilmesi için siyaset yapmaya ant içmişlerdir. Öte yandan özellikle siyasi
iktidar sahibi siyasiler bugünlerde yeni bir söylem geliştirmişlerdir. Türkiye
Büyük Millet Meclisinde ve kamuoyuna yönelik açıklamalarda “Bu olay siyaset
üstüdür, siyaset yapmayın, bu olayı siyasete alet etmeyin.” demeyi siyasetin
eksenleri hâline getirmişlerdir. Deprem olur
“Siyaset yapmayın.”, yüzlerce yurttaşımız ölür “Siyaset yapmayın.”,
Başbakan ve bakanlar “Deprem üzerinden siyaset yapmayın.” der, Başbakan deprem
konusunda Hükûmetin yetersiz kaldığını söyleyenleri “Kötü niyetli, fitne
ocağı.” olarak tanımlar ve amacın siyasi rant olduğunu savunur ve seslenir:
“Siyaset yapmayın.” Oysa aynı Başbakan ilk yirmi dört saat içerisinde
müdahalenin yetersiz olduğunu kabul eder ama bu yirmi dört saat içinde
ölenlerin hesabını sormak isteyenlerin lanetlenmiş olduğunu söyler. Bütün bu
söylemlerde bize verilen mesaj şudur: Siyaset yapmayın. Yüzlerce insan ölse de,
kamu güvenliğimiz, yaşam hakkımız gasp edilse de “Siyaset yapmayın.” Sanki…
BAŞKAN – Sayın Özkoç, bir saniye.
Sayın Özkoç, lütfen gündemle ilgili
konuşur musunuz? Söz isteğinizle ilgili konuşur musunuz?
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Konuşmamın
bütünlüğünü dinlersek gündemle ilgili olduğunu anlarız Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Sanki yaşanan
bütün bu acıların sorumlusu iktidarın siyasi kararları değilmiş gibi siyaseti
karalamaya çalışmak kendi kusurlarını örtmeye çalışan siyasi bir tercihtir.
Yani bize “Siyaset yapmayın.” diyen iktidar hepimizi kendi siyasi kararlarına
tabi kılmaya çalışan bir siyaset yürütmektedir.
Her gün şehit vereceğiz, 24 evladımızı
toprağa vereceğiz, siz refah içinde yaşarken yoksul halk çocukları ölüme
gidecek “Siyaset yapmayın.” diyeceksiniz. Tersanelerde hiçbir iş güvenliği
olmayan işçiler ölecek, maden ocaklarında onlarca işçimiz hayatını kaybedecek,
siz “Siyaset yapmayın.” diyeceksiniz.
Yaşanan bu katliamlar karşısında,
Başbakanın ifadesiyle “kader” olarak geliştirilecek, insan hayatlarını
savunanlar suistimal etmekle suçlanacak, siz “Siyaset yapmayın.” diyeceksiniz.
Van’da insanlarımız enkaz altında
ölürken, dünya da yardım için ayağa kalkmışken, “Köstebek Bakan” Beşir Atalay
“Potansiyelimizi görmek için bekledik.” diyecek, biz siyaset yapmayacağız. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Özkoç…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkan, milletin kürsüsü hakaret kürsüsü değildir, bu grup toplantısı değildir.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Depremde değil…
Suistimal eden insanlar ölecek…
BAŞKAN – Sayın Özkoç… Sayın Özkoç…
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – …sorumlulardan
birisi, milletvekili yapacaksınız, biz siyaset yapmayacağız.
BAŞKAN – Sayın Özkoç…
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Masum insanları
yargılamadan -zindanlarda çürüyecek- neyle suçlandıklarını bilmeden insanlar
ölüme terk edilecek ve sonra beraat edilecek, bize diyeceksiniz ki: “Siyaset
yapmayın.” (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Yap, yap!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Türkiye’de
bebek ölüm oranı yüzde 20 olacak, annelerin ölüm oranı yüzde 44 olacak...
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Yanlış
biliyorsun, yanlış.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - …binde 44
olacak…
BAŞKAN – Sayın Özkoç…
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - …Avrupa
Birliğinde ölümlerde birinci olacaksınız ama “Siyaset yapmayın.” diyeceksiniz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon Başkan tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özkoç, bir saniye… Sayın
Özkoç…
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – TOKİ’de… Rant
dağıtmak ve oy toplamak için kullanacaksınız.
BAŞKAN – Sayın Özkoç, lütfen… İç
Tüzük’ün 66’ncı maddesine uyar mısınız.
(Mikrofon Başkan tarafından açıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Her fırsatta
siyasi rant suçlamasıyla unutturmaya çalıştığınız kentsel rant ekonomisiyle
kentleri öldüreceksiniz, “Siyaset yapmayın.” diyeceksiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkan, konuşmacı şu anda burada değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Kısaca, siz
ölümün siyasetini yapacaksınız ama biz siyaset yapmayacağız. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Kendisine söylenecek her sözün
temsilcisi sayan, dışarıdan gelecek her söze, eleştirilere kulak tıkayan bir
iktidar otoriter olmaya mahkûmdur.
Nerede bir haksızlık varsa,
adaletsizlik varsa, nerede yurttaşların hakları ihlal ediliyorsa orada siyasi
bir proje vardır ve bu projeye karşı eşitliği, adaleti savunmak sosyal ve
demokratik siyasi bir gerekliliktir.
Siyaset yapmak vatan hainliğiniz
olacak, siz vatansever olacaksınız. Ülkemizde gözyaşı sel olmuşken, anaların
yüreği yanarken bize susmamızı, kendi boyun eğmişliğinize ortak olmamızı
söyleyeceksiniz.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı
altından ve bu kürsüden sesleniyorum, onurla sesleniyorum: Ülkesini, geleceğini
Amerikan emperyalizminin çıkarlarına teslim etmeye karşı çıkmak için, ülkesinde
yaşayan her bireyin geleceği için, mutluluğu, özgürlüğü, huzuru ve refahı adına
siyaset yapacağız. Söyleyin yandaş medyanıza, yazsınlar dört sütun üstüne
kapkara puntolarla: Cumhuriyet Halk Partisi milleti için, özgürlüğü için
siyaset yapmaya devam ediyor hâlâ. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkoç.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
önerisi lehinde söz isteyen Sırrı Sakık, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Sakık. (BDP sıralarından
alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisinin araştırma
önergesiyle ilgili buradayım, tekrar hepinize merhaba.
Sevgili arkadaşlar, ben Van’dan
geliyorum. Bir grup arkadaşımızla Van’a gittik, ilk günden bugüne kadar bir
bütünlük içerisinde çalışan tek parti, Barış ve Demokrasi Partisi orada, ilk
saatlerden bugüne kadar. Şunu ne için -bir dinleyin- söylüyorum: Yani, buradan
oy devşirmek, buradan sürekli Barış ve Demokrasi Partisini hedef tahtasına
oturtmak ahlaki değil. Hele hele böyle acılı günlerde buradan nemalanmak da
ahlaksızlıktır.
Bakın, depremden iki saat sonra eş
başkanlarımız ve bir grup milletvekilimiz deprem bölgesindedirler ama
yanlarında medya yok -yani ahlaki olarak- ve insanların içerisinde, enkazların
içerisindedirler ama buradan giden diğer siyasiler, medya ordusuyla gidiyor ve
sonra medya dönüyor: “Siz nerdesiniz?” Biz enkazların başındayız ama siz bizi
görmüyorsanız bu da sizin sorununuzdur. İlk günden bugüne kadar milletvekili
arkadaşlarımız orada, biz 5 milletvekili de dün döndük, geldik ve gittik,
gördük, yaşadık.
Ne yazık ki bu coğrafyada ne kadar ağır
bedeller ödenirse ondan sonra realiteler kabul ediliyor. Yani 1999 Yalova
depremi, Gölcük depreminden sonra feryatlar yükseldi. “Aman efendim, biz bir
fay hattı üzerindeyiz.” dediler. 40 bin, 50 bin ölümden sonra “Kürt sorunu
var.” dediler. Yani bu ülke, ağır bedeller ödemeden bir realiteyi kabul
etmiyor.
Van’da da bizim geçmişten bugüne...
Geçen dönem Van Milletvekilimiz Fatma Kurtulan depremle ilgili onlarca soru
sordu ama klasik bürokrasinin verdiği cevapların dışında hiçbir cevap alamadık.
Şimdi buradan sesleniyorum: Orada emeği
geçen Türk, Kürt, kimliği ne olursa olsun, herkese teşekkür ediyoruz. Orada,
enkazlarda dişi tırnağıyla can kurtarmaya çalışan herkesin ellerinden öpüyoruz,
kimliği ne olursa olsun. Orada, işte bir birlik ruhu orada oluşmuştu ama ne
yazık ki biz bu ruhu daha çok büyütmeye kalkışırken yine hedef tahtasına BDP’yi
oturtmak... Ve BDP’ye bugün Başbakan da saldırıyor. Bu işin sebebi biz değiliz.
Siz iktidarsınız. Sizin bu sorunları çözmeniz gerekirken BDP’yle
ortaklaşmıyorsanız bu sizin sorununuzdur ve bir Başbakan olarak bu acılı günde
eğer bölgeye gidiyorsanız ilk önce yapmanız gereken şey ilin belediye başkanını
arayıp bir geçmiş olsun, geliyorum programı bildirmeniz gerekir. Ama siz
belediye başkanını yok hükmünde sayıyorsunuz ve ondan sonra dönüyorsunuz,
belediye başkanına ve BDP’ye saldırıyorsunuz. Bu, haklı değil. Ve gittik, orada
birliği sağlamak adına belediye başkanı, ilin valisi, giden bakanlarla bir
birlik oluşturduk.
Yani bu acılardan rant değil, tam
tersine acıları birlikte sarmamız gerekir. Gittiğimiz her köyde, emin olunuz,
bütün evler yerle bir. Bazı köylerde 19 ceset çıkmış ama bir tek tane çadır
yok. Gittiğimiz Erciş’te hâlen enkazların altında -iki gün önce, belki bugün de
çünkü hâlen ortada kayıp olan insanlar var- insanlar var, ne yazık ki bizim
Hükûmetimiz “Efendim dışarıdan gelen yardımları kabul edemeyiz.” Kurtarma
ekiplerini havaalanlarından geri gönderiyor. Bunu ne hakla gönderirsiniz! Böyle
bir kabadayılık olur mu! Bu acılı günde böyle davranmayı, bu hakkı size kim
verebilir!
Ve yine, bazı bakanları buradan tebrik
ediyorum, kutluyorum; gördüm, gözlerimle gördüm, nasıl çalıştıklarını gördüm
ama felaket bir bakan var, İçişleri Bakanını da gördüm, bir orduyla hareket
ediyor, elli araç, yüz araç ve orada emek hırsızlığı yapıyor. Orada sekiz gün,
on gün kalan bakanlara haksızlık ediyor. O bakanlar gidip araçların üzerinde
çadır dağıtıyor, medya şovu yapmıyor ama benim bakanım bir günlüğüne çıkıp geliyor,
oradan bir çocuğa şunu soruyordu. Erciş’e gitmiş tabii orduyla, biz geçerken
“Ya kim geldi, acaba Başbakan mı geldi?” Bu son dönemlerde moda oldu, Sayın
Cumhurbaşkanı habersiz gidiyor, Cumhurbaşkanının Hakkâri’ye gittiği gibi
Başbakan da acaba böyle habersiz mi geldi?” diye birbirimize sorular sorarken
baktık İçişleri Bakanımız geldi. Hemen bir orduyla gidiyor ve Erciş’e gider
gitmez bir çocuğa soruyordu. Çocuk ilkokul dördüncü sınıfta. Diyor ki “Adın
ne?” Çocuk adını söylüyor. Diyor ki “Van’ın plakası kaç?” 65. “Bravo sana”
diyor. “Altıyla beşi yan yana koyduk topladık, alt üste kaç çıkar?” Çocuk böyle
bir melul melul baktı, dedi ki “11” ama içinden eminim ki dedi “Sayın Başbakan
sana yazıklar olsun, böyle bir İçişleri Bakanını eğer yirmi yıldır tanımamışsan…”
ve hâlen bu şekilde bizimle alay eden bir İçişleri Bakanı bakın ne diyor yine.
Diyor ki: Tatlı getirdim, baklava, tulumba tatlısı bilmem ne falan… Sonra
oradakiler şaşırıyor. “Ha, bakın, ne çadır, saray gibi bir çadırınız var; bizi
içeri almayacak mısınız?” diyor. Allah aşkına bu ülkeye yapabileceğiniz bir
iyilik varsa, buradan Başbakana da sesleniyorum, bu cehalet abidesini lütfen
görevden alınız. Acılarımızla bu kadar alay eden, geldiği günden bugüne kadar
bu halka bu kadar haksızlık eden bu Bakanı lütfen görevden alınız.
Bakın, bu tür olaylarda…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Alacak da kimi
yapacak?
SIRRI SAKIK (Devamla) – Yani sizi bakan
atasın daha iyi olur, eminim ki ondan iyi yaparsınız.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Hazır
gitmişken sen oluverseydin, geçiverseydin. Herkesin kalitesini ölçtüğüne göre
geçiverseydin.
BAŞKAN – Sayın İnce, karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla) – Şimdi, bu kadar
acılar varken burada AKP’nin, BDP’nin isminin bu depremde anılması bizi
rahatsız ediyor. Gerçekten halk orada yaralarının bir an önce sarılmasını
istiyor. Yani BDP-AKP arasındaki çelişki, oradaki bir şey toplumu, oradaki
halkı da ilgilendirmiyor ve biz bunu siyaseten günah saydık ve buna uygun
davrandık, iktidarın da bu noktada uygun davranması gerektiğini düşünüyoruz ve
görevi de budur. Bir an önce oradaki yerel yönetimlerle ortaklaşarak bu
yaraları sarması gerekir yoksa çadırla falan da olmuyor. Emin olun ki
çadırların içinde insanlar barınamıyor, çadırlar alabildiğine soğuk. Ne çadır
ne de o getirip böyle şeklen koyup işte İçişleri Bakanı bir konvoyla geliyor
köye, ondan önce beş tane Mevlânâ evi getirip oraya inşa ediliyor, beş on tane
de çadır koyuluyor ve bu da geliyor oradaki şovunu yapıyor, oradan ayrılıp
gidiyor. Bu şovlardan vazgeçiniz ve eğer gerçekten kalıcı bir şey yapmak
istiyorsanız işte TOKİ. Yani bu Meclis araştırma önergesinde TOKİ’yle ilgili
arkadaşımız düşüncelerimizi ifade etti. Burada TOKİ’ye önemli görevler düşüyor.
Eğer TOKİ gerçekten başarılıysa, birçok yerde yani çok güzel binaların da inşa
edildiğini hep söylüyorlar, o zaman derhâl bu halkın yaralarını bir an önce
saralım.
Bakın, 1999 depremi. Bu depremde o
dönem Yunanistan ve Türkiye arasında ciddi bir kriz vardı. Hatta Çiller o krizi
savaşa dönüştürmeye çalışıyordu. Çünkü savaştan nemalanıyordu. Ve o krizde
Yunanistan’dan gelen bir kurtarma ekibi ismini hatırlayamadığım bir küçücük
bebeği çıkardı enkazdan. O bebek mesela Türkiye ve Yunanistan arasında bir
köprü oluşturdu, bir sevgi köprüsü oluşturdu, bir barış köprüsü oluşturdu.
Şimdi o Azra bebek de bir köprü olabilir. Yani, bu halkın birlikteliği, bu
halkın sağduyusu bizim birbirimize karşı olan önyargılarımızı kaldırabilir, bu
yeniden buluşmayı sağlayabilir. Böyle bir şansımız var. Bu deprem bizi
bütünleştirebilir, yaralarımızı birlikte sarabiliriz, eğer gerçekten bu halkın
ruhuna uygun davranırsak. Çünkü ben onu gördüm orada. Türkiye'nin dört bir
tarafından, kimliği ne olursa olsun, vicdan sahibi olan herkes orada yardıma
koşuyordu, orada Kürt, Türk, diğer halkların dayanışması içerisindeydi. Ben bu
dayanışmanın daha da büyümesini diliyorum. Halkımızı Allah kazadan, beladan
korusun.
Hepinize teşekkürler ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sakık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Biraz önce
konuşmacı Van depremi dolayısıyla Sayın Başbakanımızı, Hükûmetimizi, Grup
Başkanımızı eleştirdiler. Müsaade ederseniz… Yani haksız bir eleştiride ve
yanlış bir eleştiride bulundular.
BAŞKAN – Nedir? Ne söyleyerek haksız
eleştirdi veya sataşmada bulundu Sayın Başkan?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Başkanım,
muhalefettir, eleştirebilir.
SIRRI SAKIK (Muş) – Ne yapayım, övgü mü
düzeyim size, Allah rızası için!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bakın Sayın
Başkanım, Sayın Başbakanın Van’a giderken Belediye Başkanına müracaat ederek
izin alması gerektiği anlamında ifade ettiler.
SIRRI SAKIK (Muş) – Yani, keşke
arasaydı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başbakan 23 Ekim tarihinde olay olduğu andan itibaren Bakanlar Kurulu
üyelerinin hemen hemen yarısıyla birlikte Valilik ziyaretinde bulunmuş ve bütün
kamu görevlilerini oraya çağırmıştır. Bir kriz merkezi oluşturulmuş ama Van
Belediye Başkanı maalesef ne hikmetse, ne amaçla yapıyorsa, Belediye Başkan
Yardımcısını oraya göndermiştir. İlk defa Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti Van
depremiyle ilgili anında olaya müdahale etmiş ve milletimizin yaralarını sarmak
için gayret göstermiştir.
Bugün Sayın Başbakanın yaptığı grup
konuşmasında bütün siyasi partilerin samimi bir şekilde …
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan,
sataşılmadı.
BAŞKAN – Konu anlaşıldı zaten Sayın
Kaplan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - … bu konuya
el atmalarını, bu konuya el atmalarıyla ilgili teşekkürlerini, şükranlarını
iletmiştir.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sataşılmadı
yani bir saattir konuşuyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ama aynı
gün, depremin olduğu gün bir belediyenin binasında…
BAŞKAN – Sayın Elitaş, teşekkür
ediyorum.
Sözleriniz tutanaklara geçti, konu
anlaşıldı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) -
…teröristlerin öldürülmesiyle ilgili toplantı yapıp yas günü ilan etmek hangi
vicdanın unsurudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan,
gerçekten grup başkan vekili arkadaşlarımız söz alırken İç Tüzük hükmüne…
BAŞKAN – Sordum ben, dikkat ettiniz
Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sordunuz da bir
saattir hikâye anlatıyor.
BAŞKAN – Şu anda da aynı şeyi siz
yapıyorsunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bir saattir
anlatılan hikâyeyi kısaca şöyle söyleyeyim: Van’da atanmışlar var, tayin
edilmişler var, Hükûmetin valisi var, bir de halkın seçtikleri var, seçilmiş
belediye başkanları var. Orada valinin de belediye başkanının da birlikte
çalışması gerekirdi. Doğru olan bu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkan, beni eleştirdiği şeyi yapıyor. Ya söz verin konuşalım…
BAŞKAN – Söyledim, aynı şeyi…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – O zaman
susturun efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Şimdi, bu
durumu eleştiren bir konuşma yaptı Sayın Sakık. Bu eleştiri doğaldır, iktidara
eleştiri olur.
BAŞKAN – Konu anlaşıldı Sayın Kaplan.
Teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın
arkadaşımın da…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır, beni
eleştirirken sen aynı şeyi yapıyorsun.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, teşekkür
ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – …övgü
beklemesini yadırgadım. Niye övgü bekliyorsun?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ne övgü
bekliyorum, beklemiyorum, doğruları söyleyin istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, teşekkür
ediyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
önerisi aleyhinde söz isteyen Hüseyin Bürge.
Buyurun Sayın Bürge. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Sayın
Başkanım, saygıdeğer milletvekillerimiz; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Cumhura ait olan cumhuriyetimizin
88’inci yılını ben de yürekten kutluyorum. Harun Çakır arkadaşımıza da
Allah’tan rahmet diliyorum.
Dokuz gün önce olmuş olan Van depremini
daha iyi anlayabilmeniz adına TOKİ ve ev ve depremle alakalı ikilemden
çıkabilmek adına insanların “Nisyan ile maluldür.” sözünden hareketle, belediye
başkanlığı dönemimde 17 Ağustos 1999 depreminin acı gerçeğini yaşamış bir
belediye başkanıyım. Şimdi ise Van depreminde ölen kardeşlerimize ve 99
depreminde ölen kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Şehitlerimize de
rahmet ve minnetle anınca… Sebebim, belediye başkanlığı dönemimde 99 depreminde
olup bitenlerle alakalı hâlâ bir davanın devam ettiğini de huzurunuzda aktarmak
istiyorum.
Yıl 2001, deprem görmüş belediyelere
yardım yapılması adına kararname çıkarılır ve burada, deprem görmemiş
belediyelere nasıl yardım yapıldığıyla ilgili elimde 2001 hükûmet kararnamesi
var. Yıl 2002, yine hükûmet kararnamesi var. Deprem görmediği hâlde deprem
görmüş muamelesi yapılarak belediyelere yardım yapıldığıyla alakalı kararname
elimde.
Saygıdeğer milletvekillerimiz, o
günleri hatırladığım zaman ne bir hükûmet yetkilisi ne bir bakan, hiç
gördüğümüz şeyler değildir. Aranızda belediye başkanlığı yapmış arkadaşlarım
vardır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kardeşim,
sen körsen kimin kabahati var ya?
OKTAY VURAL (İzmir) – Gözün görmüyorsa
ne yapalım yani. Gözler var ama görmüyor!
BAŞKAN – Lütfen sayın
milletvekilleri...
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Saygıdeğer
milletvekillerimiz, bunu şunun için çok rahatlıkla söylüyorum ki o günlerde çok
kısa süre içerisinde...
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Teşekkür
etmek çok mu zor kardeşim?
OKTAY VURAL (İzmir) – Şu toplu konutla
ilgili konuşsun Sayın Başkan. Söyleyin de, uyarın da konuya gelsin.
BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen..
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bu kadar
mı zor, bu kadar mı ağırınıza gidiyor teşekkür etmek ya?
BAŞKAN – Sayın Korkmaz…
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Saygıdeğer
milletvekillerim, o dediğinizi söyleyeceğim meraklanmayın.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yazık,
yazık!
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – O dediğinizi
söyleyeceğim.
O günlerde Bayrampaşa’da üç günde 17
canım gitti. Onları kurtardıktan, birini de sağ olarak kurtardıktan sonra
Adapazarı’na, Kocaeli’ye belediye imkânlarıyla beraber, bütün İstanbul’daki
belediye kardeşlerimiz, arkadaşlarımızla birlikte kurtarma çalışmalarına
katıldığımı çok iyi hatırlıyorum. Yıllar geçti, aylar geçti hâlâ 1999
depremini, 17 Ağustos depremini konuşuyoruz. Van depreminin birinci gününde,
birkaç saat geçmesine rağmen Saygıdeğer Başbakanımızın ve bakanlarımızla
birlikte, bazı konuşmacıların da, bazı bakanlar şunu yaptı ama bütün bakanların
orada olduğuna şahitlik ettikleri için altını çizmek istediğim bir husus var:
İtiraz ettiğiniz konu… Bizler belediye başkanları olarak deprem görmüş olmamıza
rağmen bize değil de deprem görmediği hâlde deprem görmüş muamelesi yapılarak
yardım yapılan belediyelere haksızlık yapıldığı düşüncesiyle davalar açtık.
BAŞKAN – Sayın Bürge, konunun ne
alakası var? Lütfen…
OKTAY VURAL (İzmir) – Konuyla ne
alakası var?
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Saygıdeğer
Başkanım, geliyor… Saygıdeğer Başkanım, geliyor…
BAŞKAN – Sayın Bürge, lütfen…
OKTAY VURAL (İzmir) – Senin belediye
başkanlığı döneminde yaptıklarını açıklarız yakında.
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Bu depremle
ilgili, bu depremle alakalı aldığımız Danıştay kararını, Sayın Başkanım,
huzurda görüşmek istiyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ölenler geri
gelecek mi?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ne bu
yahu?
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Siyaset
yapmayın, siyaset!
BAŞKAN – Konu deprem değil ki Sayın
Bürge. Lütfen toplu konuta gelir misiniz?
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – TOKİ’ye
gelmek istiyorum Sayın Başkan, müsaade ederseniz.
Listede tabii, afete maruz kalmayan bir
kısım belediyeler yer aldığı gibi hasar durumu ve normal gelirleri dikkate
alınarak belirlenmesi gereken katsayıların objektif hiçbir kritere dayanmadan
saptandığı anlaşıldığından dava konusu Bakanlar Kurulu kararında şekil, sebep
ve maksat unsurları yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline
karar verilmiştir. Hâlâ 1999 depreminden sonra belediyelerin kayıplarının
telafi edilmesiyle alakalı belediyelere hâlâ Hükûmetimizden para aktarıldığını
söylemek istiyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Giden canlar ne
olacak Sayın Milletvekili?
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) - TOKİ’nin…
TOKİ’yle alakalı, giden canlarla alakalı da biliyorum.
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Hortumladıklarınızdan bahset!
OKTAY VURAL (İzmir) – TOKİ’de
tokatladığınız vatandaştan bahsedin! Kaç vatandaşı tokatladınız?
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) - Saygıdeğer
Başkanım, arkadaşlarımızın önergeleriyle alakalı, iyi şeyler rahatsız eder ama
hak olan şeyi ortaya koyabilmek adına söylüyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Doğru
söylemiyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Zamanında
aktarılmadı paralar! Doğru söylemiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Korkmaz…
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – TOKİ,
Kıymetli Başbakanımızın planlı kentleşme ve konut üretimi 1994-95 belediye
başkanlığı döneminde KİPTAŞ’la başlamıştır. Sonra, hükûmete geldikten sonra
planlı kentleşme ve konut üretimi programı kapsamında başlatılan 2003-2010 yılı
arasında TOKİ 81 il, 800 ilçe, 2.151 şantiyede 513.371 konut üretilmiştir. Bu
rakam 100 bini aşkın nüfuslu yirmi şehir demektir saygıdeğer milletvekillerim.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Görevi bu
değil ama…
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Ürettiğimiz
konutların -önergede gördüğüm için söylüyorum- 203.077’si dar ve orta gelirli
grubuna, 140.848’i alt gelir ve yoksullara yönelik, 63.222’si gecekondu
dönüşümünde, 19.076’sı afet konutlarında, 4.093’ü 35 köyde “tarım köyü”
uygulamaları kapsamında inşa edilmiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Toplam…
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Toplam
430.316’sı sosyal konut niteliğindedir.
Yerel yönetimlerle müştereken
başlattığımız büyük kapsamlı kentsel yenileme programı doğrultusunda 170
projede toplam 234.783 konutluk gecekondu dönüşümü sağlanmıştır.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Çürük binalara
engel olsaydınız keşke. 600 insan ölmeseydi keşke.
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – 134 bölgede
63.222 konutluk uygulama başlatılmıştır.
Sosyal dönüşüm noktasında da 757 okul,
20.383 derslik, 783 spor salonu, 37 kütüphane, 435 ticaret merkezi, 160
hastane, 90 sağlık ocağı, 379 cami, 84 yurt ve 22.366 kişilik de pansiyon inşa
edilmiştir. 24 sevgi evi 199 bina eder, 18 engelsiz yaşam merkezi 165 binadır.
Kentsel dönüşümün yanında,
belediyeciler çok iyi bilir ki, sosyal dönüşümün de en önemli özelliklerini
yaşatan TOKİ’ye ve TOKİ fikrini ortaya atana, bugüne kadar hizmet eden herkese
teşekkür ediyorum.
Satışa sunulan 419 bin konuttan 382 bin
adedi satılmıştır. Hasılat paylaşımı modeliyle yapılan 83.404 konuttan elde
edilen 9,6 milyar gelirden 4,7 milyar TL’si tahsil edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekillerim, bu
uygulamalar doğrultusunda direkt ve dolaylı olarak istihdam da 800 bin kişiye
ulaşmıştır. 377 bin konut, sosyal donatıları ve çevre düzenlemelerini de hesaba
katarsak şehircilik noktasında daha yukarı çıkan binalar, organizmaya
benzettiğimiz şehirlerin daha nefes alır hâle gelmesi, yeşiliyle, otoparkıyla
tam bir şehircilik örneğinin başlangıcını TOKİ’de görmeye çalışıyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – 600 kişi nefes
almıyor şu anda Sayın Milletvekili.
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Sosyal
donatı, sosyal dönüşüm ve kentsel dönüşüm noktasında TOKİ’nin, az önce ifade
ettiğim gibi, daha 1999 depreminden bugüne kadar verdiğimiz mücadeleyle
alamadığımız paraların dönüşümü söz konusu olduğunda, TOKİ’nin dün ve bugün
yapmaya çalıştığı, ürettiği bütün hususlar…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Van’da ne
yaptınız, Van’da? 7 büyüklüğünde deprem söylenmesine rağmen Van’da niye
yapmadınız, Erciş’te niye yapmadınız?
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – …bütün
milletimiz tarafından takdir edildiğini, sosyal dönüşümün içeriğinde kentsel
dönüşüm noktasında ne kadar mesafe katettiği açıktır.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – 40 trilyon
parayla Van’ın bütün konutları yapılır. Yazık bu milletin parasına! TOKİ’yi
anlatıyorsun!
BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen
oturur musun… Sayın Milletvekili, lütfen oturur musun...
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Saygıdeğer
milletvekilleri, biz, arzı endam ettiğimiz bu konularda siyaset yapıyorken çok
bağırmıyoruz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Niye
bağıracaksın! Yolsuzluk projesi işte!
HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Ama doğruyu
söylüyoruz ve milletin de bizim dediklerimizi nasıl kabul ettiğini daha geçmiş
seçimde gördük.
Her birinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bürge.
Sayın milletvekilleri, Barış ve
Demokrasi Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.09
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 14’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç
Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
2.-
“Ülkemizde hayvancılıkta sağlıklı, istikrarlı ve uzun vadeli politikaların
izlenmesi, canlı hayvan yetiştiricilerin problemlerinin çözüme kavuşturulması,
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla”
verilen Meclis araştırması önergesinin 1/11/2011 Salı günü Genel Kurulda
okunarak görüşmelerinin aynı birleşimde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu’nun 01.11.2011 Salı günü
(bugün) oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün
19 uncu Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
01 Kasım 2011 tarih ve 625 sayı ile
vermiş olduğumuz “Ülkemizde Hayvancılıkta Sağlıklı, İstikrarlı ve Uzun vadeli
Politikaların İzlenmesi, Canlı Hayvan Yetiştiricilerin Problemlerinin Çözüme
Kavuşturulması, Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin
Belirlenmesi Amacıyla” verdiğimiz Meclis Araştırma önergemizin 01.11.2011 Salı
günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü Birleşiminde
yapılmasını arz ederim.
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Önerisi lehinde söz isteyen Sadir Durmaz, Yozgat Milletvekili.
Buyurun Sayın Durmaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
SADİR DURMAZ (Yozgat) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemiz hayvancılığının sorunlarının tespitine ilişkin
olarak grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, malumunuz
olduğu üzere geçtiğimiz hafta Van ilimizde yaşanan deprem felaketi millet
olarak hepimizi derinden yaralamıştır. Depremden hemen sonra Milliyetçi Hareket
Partisi heyeti olarak bölgeye gidilmiş, oradaki kardeşlerimizin acıları
hafifletilmeye çalışılmıştır. Devletimizin, vatandaşlarımızın yaralarını en
kısa zamanda saracağına olan inancımız tamdır.
Depremde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Cenabı Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum.
Cenabı Allah milletimize böyle felaketleri bir daha yaşatmasın.
Bu arada, geçtiğimiz cumartesi kalp
krizi sonucu hayatını kaybeden Ordu Milletvekili Sayın Harun Çakır’a Cenabı
Allah’tan rahmet, kederli ailesine, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
başsağlığı diliyorum.
Ayrıca, cumhuriyetimizin 88’inci yılını
büyük bir minnet ve şükran duygusuyla kutluyorum. Bu uğurda toprağa düşmüş tüm
şehitlerimize de Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, yaklaşan
Kurban Bayramı vesilesiyle de güncelliğini koruyan hayvancılığımızın içerisinde
bulunduğu sıkıntılara dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Malumunuz olduğu üzere
hayvancılık bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de, artan nüfusun yeterli ve
dengeli beslenmesi ve birçok alanda endüstri ham maddesi olarak kullanılması
açısından önemli bir yer tutmaktadır.
Yine hayvancılık, kırsal alanda yaşanan
işsizliği azaltmak, köyden kente göçün önüne geçerek çarpık kentleşme ve nüfus
baskısını hafifletmek açısından da son derece önemli bir sektördür. Ülkemiz
coğrafi özellikleri bakımından her türlü hayvansal üretim için uygun ortama ve
oldukça önemli bir potansiyele sahiptir. 1980’li yıllara kadar ülkemiz bu
potansiyeli çok iyi değerlendirmiş ve hayvan varlığımız sürekli artış
göstermiştir. Son dönemde uygulanan yanlış tarım politikaları, hayvan
ırklarının ıslah edilememesi ve yeterli miktarda, ucuz ve kaliteli yem bitkisi
tarımının yapılamaması sonucu hayvancılığımız mevcut durumunu koruyamadığı
gibi, hayvan popülasyonunda da ciddi azalmalar yaşanmış ve hayvan ithal eder
duruma gelinmiştir. Hâlbuki yaklaşan tehlikeye dikkat çekilmiş ve perşembenin
gelişi çarşambadan belli olmuştur.
2006 yılı Kasım ayında Türkiye Damızlık
Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği yayımlamış olduğu bir raporda bakınız
neler söylüyor: “Türkiye için özellikle kırmızı et üretimi kritik görünmektedir
çünkü Türkiye’de kırmızı et üretimine katkı veren türlerin tamamı süt üretimine
de uygundur. Bu nedenle, hayvan popülasyonlarından sağlanacak süt üretimiyle et
üretimi uygun bir noktada dengelenmelidir. Aksi hâlde özellikle kırmızı et
açığı oluşacak ve Türkiye et ithalatına zorlanacaktır. Eğer Türkiye kırmızı et
açığını ithalatla karşılamaya kalkışır ve bunu uzun süre devam ettirirse süt
ithalatının da yolu açılmış olacaktır. Bu durum kırsal kalkınma çabalarına
vurulmuş en önemli darbe olacaktır.” denilmek suretiyle son derece hayati
önemde bir ikazda bulunulmuştur.
Değerli milletvekilleri, AKP
iktidarları döneminde özellikle koyun ve keçi türü olmak üzere hayvan
varlığımız azalmış, süt ve yem fiyatları regüle edilememiş, birçok damızlık
hayvan kesime sevk edilmiştir. Bakanlık Müsteşarının 2007 yılında 800 bin civarında
ineğin kesildiğini söylediği hatırlanırsa bugünkü duruma üretim düşüklüğü
dışında neden aramak iyice anlamsız hâle gelecektir. Kesildiği ifade edilen
inek miktarı Türkiye inek varlığının yaklaşık yüzde 20’sidir. Bu kadar hızlı
kesimin tek olumsuz etkisi sadece o yılın süt üretimi ve karkas fiyatlarını
düşürmek olmamış, sonraki yıllarda buzağı sayısı da buna paralel olarak
azalmıştır. Hâl böyle olunca ülke et üretimi de doğal olarak düşmüştür.
Değerli milletvekilleri, kırmızı et
piyasasında yaşanan sıkıntının gerçek nedeni Türkiye'nin kırmızı et üretiminin
düşmesidir. Bu durumun ortaya çıkacağı, 2007 yılında önce süt, ardından da et
fiyatları düştüğü hâlde hiçbir önlem alınmadığında belli olmuştur. Et
fiyatlarındaki artışı spekülatörlere bağlamak işin doğrusunu kavrayamamak
anlamına gelecektir. Bakanlık bürokrasisinde görev yapmış Sayın Bakan çeşitli
tarihlerde yaptığı açıklamalarda “Ülkemizde yeterli besi materyali mevcuttur,
ithalat çare değildir.” demek suretiyle esasında konuyu doğru tespit etmiş olmasına
rağmen, Avrupa Birliği direktifi ve Sayın Başbakanın talimatıyla, Sayın Bakan
“Et ithalatına izin yok.” dedikten kısa bir süre sonra ithalat kapısını sonuna
kadar aralamış ve kendisiyle çelişmiştir.
Damızlık düve ve koyun ihtiyacını yurt
içi kaynaklardan temin için hiçbir adım atılmamıştır. AKP hükûmetleri
Türkiye’de hayvan arzını artırma seçeneğini bir kenara koyarak, kolaycı bir
yaklaşımla, yandaşları zengin etmenin yeni bir yolu olarak doğrudan canlı
hayvan ve karkas et ithal etmeye yönelmiştir. Bugün, her hayvancılık
işletmesini bir fabrika kabul edecek olursak, birçok fabrika kapanmaktadır ve
böyle devam edecek olursa kapananlara yenilerinin eklenmesi de kaçınılmaz
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, ithalata karar
verenler, başarılarını, iflas eden üretici sayısı ve olumsuz etkilenen üretime
aldırmayıp sadece et fiyatının düşmesiyle ölçebileceklerine de
güvenmemelidirler. Bu nedenle, bir an önce et fiyatı kaç liraya düşerse
kendilerini başarılı sayacaklarını ve ithalatı durduracaklarını da açıklamalıdırlar.
Ayrıca, ithalata rağmen fiyatlar düşmez, hatta artarsa istifa edip
etmeyeceklerini de kamuoyuna duyurmalıdırlar.
Saygıdeğer milletvekilleri, Sayın
Başbakanın dediği oldu, “Hayaldi, gerçek oldu.” Hayvancılık çöktü, on beş
yıldır yasak olan et ithalatına izin verildi, cumhuriyet tarihinde iki Kurban
Bayramı üst üste ithal hayvanlar getirilmek durumunda kalındı.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) –
Limuzinler geldi sessizce.
SADİR DURMAZ (Devamla) – Daha düne
kadar canlı hayvan ve ürünlerini ihraç eden Türkiye, artık hayvan ihraç eden
değil, ithal eden bir ülke durumuna gelmiştir. Bu yanlış politik tercihin
bundan böyle ülkemizi ithal ete mahkûm edeceği açıktır. AKP iktidarları ülkemiz
insanını, ülkemiz çiftçisini desteklemek yerine Avrupa Birliğinin, Uruguay’ın,
Yeni Zelanda’nın, Sırbistan’ın çiftçilerini desteklemeyi tercih etmişlerdir.
İthal edilen her bir parti canlı hayvan, Hans’ları, George’ları memnun ederken
bizim Hasanları mahzun etmekte ve harmandan kaldırmaktadır.
Bu tespitlerimize karşın hayvancılığa
sıfır faizli kredi verdiklerini ileri sürenlerin, bu krediyi gerçek üreticiye
mi, yoksa başka meslek erbaplarına mı verdiklerini de açıklamalarına ihtiyaç
vardır. Köydeki Hasan Emmi’den, Dumlupınar’daki Mustafa Dayı’dan teminat olarak
şehirde apartman tapusu istemek, “bu krediyi size kullandırmayacağız” demekle
eş anlamlıdır. Bu ithalat kararı, Türkiye hayvancılığını dönüşü olmayan bir
yola sokmuş ve hayvan varlığı bakımından sayılı ülkelerden olan ülkemizi,
Avrupa’nın ve Amerika Kıtası ülkelerinin pazarı hâline dönüştürmüş, ülkemiz
hayvan yetiştiricisini, besicisini bir daha belini doğrultamayacağı şekilde
tasfiyeye götürecek yolu açmıştır. Bu suretle, AKP en önemli istihdam kaynağı
olan sektöre ve hayvancılığın geleceğine tarihinin en büyük darbesini
vurmuştur.
Değerli milletvekilleri, yukarıdaki
tespitlerimizin ışığında, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, ülkemiz
hayvancılığının sorunlarının araştırılıp çözüm yollarının bulunması maksadıyla
vermiş olduğumuz önergeye desteklerinizi bekliyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, burada,
ayrıca, yaklaşan Kurban Bayramı vesilesiyle bir öneride bulunmak istiyorum:
Ülkemizde her yıl kurban kesimi sırasında ortaya çıkan, kutsal ibadetimizi
gölgeleyen nahoş görüntüler hepimizin hafızasındadır. Bu görüntülerden
kurtulmak ve kurban vecibesinin mehabetine uygun şartların tesis edilmesi
maksadıyla TOKİ’nin belediyelerle iş birliği yaparak, hâlen hayvan pazarı
olarak kullanılan alanlar başta olmak üzere, kurbanlıkların geçici süreyle
barındırılacağı ve kesimlerinin yapılacağı modern tesislerin inşasına bir an
önce başlaması, bu kutsal ibadetimizin huzur içinde yapılmasına da vesile
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son
verirken şahsınızda yüce Türk milletinin ve bütün İslam âleminin mübarek Kurban
Bayramını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını diler, yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Durmaz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
önerisi aleyhinde söz isteyen Mehmet Erdoğan, Adıyaman milletvekili.
Buyurun Sayın Erdoğan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin araştırma
önergesi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tarımda
uluslararası bir başarı tablomuz var. Nüfusun yüzde 25’ini bünyesinde
barındıran tarım sektörü, gayrisafi yurt içi hasıla içindeki yüzde 8’lik
payıyla, ihracattaki yüzde 11’lik payıyla istihdamda da yüzde 25’lik bir payı
oluşturmaktadır. Yirmiden fazla temel tarım ürününün üretiminde dünyadaki ilk 5
ülke içerisindeyiz. 184 ülkeye 1.525 çeşit tarım ürününün ihracatını yapıyoruz.
Değerli milletvekilleri, tarımsal
üretim değeri açısından Türkiye 11’inci sıradan 7’nci sıraya gelmiştir. Avrupa
Birliği ülkeleri içerisinde Fransa, İspanya, İtalya’yı da geride bırakarak
Avrupa Birliğinde 1’inci sıradayız. Tarımsal üretim değerimiz 2002 yılından
2011 yılına gelinceye dek farklılıklar arz etmektedir.
Tarımla hayvancılık arasındaki fark
nedir? Aradaki bağlantı nedir? Değerli milletvekilleri, tarımsal işletmelerin
yüzde 37’sinde bitkisel üretim yapılmaktayken yüzde 62’sinde hem bitkisel hem
de hayvansal üretim bir arada yapılmaktadır.
Hayvancılık sektöründeki temel
amacımız, 70 milyon vatandaşımızın, 30 milyon misafir turistimizin hayvansal
protein ihtiyacını giderirken üreticimizin de tüketicimizin de korunmasını
sağlamaktır. Hedefimiz, üretimi kolaylaştırmak, verimli, kârlı hâle getirmektir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ne zaman
yapacaksınız?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Peki, bu
anlamda neler mi yapıldı? Tarımsal üretim değerimiz açısından ne mesafeler
aldık? 2002 yılında 23,7 milyar TL iken 62,4 milyar TL’ye çıkarmışız.
MUHARREM VARLI (Adana) – Neyi?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Tarım
ürünleri ihracatımız 2002’de 4 milyar dolar iken 2010’da 12,7 milyar dolardır.
MUHARREM VARLI (Adana) – Neyi çıkarttın
ya!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – 2002 yılında
–sizler çok bahsedersiniz ya, muhalefet milletvekilleri- tarıma yaptığınız
desteklemeler ne kadar? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) 1,8 milyar TL
toplam tarımsal destekleme ödemeleri yapmışsınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – İthal etten
bahset!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Biz, 2010
yılında, sadece 2010 yılında 5 milyar 900 milyon lira seviyesine çıkarmışız,
toplam yaptığımız destekleme. 2011 yılında 6,7 milyar TL’ye çıkaracağız.
MUHARREM VARLI (Adana) – Geçen yıl
aldığımız danaları satamıyoruz Mehmet Bey. Neyi konuşuyorsunuz daha!
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Düyunu
umumiyeciler sizi!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, hayvancılık sektörü hak ettiği desteği bizim iktidarımızda
almaya başladı.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Adıyaman’a
sorsana!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Adıyamanlı
kardeşim de bunu biliyor. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
Lütfen, sayın milletvekilleri…
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Adıyaman’da
2002 yılında 83 milyar hayvancılık desteklemeleri verilirken…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Başka şirket
mi yoktu? Hepsi pazarlık usulü.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – …Türkiye’de,
yeni parayla 83 milyar TL destekleme yapılmaktaydı. Bugün nereye geldik?
OKTAY VURAL (İzmir) – Ürdünlü kimin
ortağı?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sen git,
Mehdi Eker’e ticari şirketini sor.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Türkiye’de
83 milyar TL’den 1,250 milyar TL’ye getiren, hayvancılık desteklemelerini yapan
bir AK PARTİ İktidarı var. Adıyaman benim bölgem. Tabii ki Adıyaman’da da
sadece 83 bin lira verilirken 2002 yılında, şimdi yıllık 4 milyon TL
hayvancılık desteklemeleri verilmekte.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Daha önce kaç
tane büyükbaş vardı, şimdi kaç tane var?
ALİM IŞIK (Kütahya) – Ne kadar
bekliyordunuz o kadar paranın karşılığında Mehmet Bey?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – 2011 yılı
için 1 milyar 700 milyon TL’lik hayvancılık desteklemeleri yapılmakta.
Hayvancılık desteklemelerinin toplam desteklemeler içerisindeki payı nedir?
2002 yılında –sizin döneminizde- toplam tarımsal desteklemeler içerisindeki
hayvancılığın payı yüzde 4 iken 2010
yılında yüzde 22’ye, 2011 yılında yüzde 27’ye çıkartmışız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Örnek
veriyorum: Bak, Avluburun Köyü’nde 2002’de 3 bin tane büyükbaş hayvan vardı,
şimdi 280 tane var. Git bak.
MUHARREM VARLI (Adana) - Hayvancılık
yapanları yıldırdınız be! Yeter ya!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Hayvancılık
desteklemelerinde, hayvan başına 225 lira…
ALİM IŞIK (Kütahya) – Hayvan sayılarını
bir söyler misin, 2000’de kaçtı, bugün kaç?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –… soy kütüğü
farkı 50 lira, buzağı doğduğunda 25 lira, sütün litresine, siz ondan da
anlamazsınız ya… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM VARLI (Adana) – Sen çok
anladığın için bu duruma geldi zaten baksana! Maşallah! Allah nazardan
saklasın!
BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayalım.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Sizin
döneminizde ineklerin sütü kurumuştu, sütü! Onlara da litresine 6 kuruş
veriyoruz.
Yem bitkisi ekerse ortalama dekara 80
lira, aşı yaptırırsa 25 lira.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Çuvalı kaç
para? Yemin çuvalı kaç para?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – AK PARTİ
hükûmetleri döneminde, toplam
hayvancılığa yapılan destekleme 6 milyar 900 milyon TL’dir.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) –
Allah’tan kork!
MUHARREM VARLI (Adana) – Ya doğruları
söyle doğruları Mehmet Bey.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Tarımsal kredi faiz oranı yüzde 59 sizin
döneminizde, AK PARTİ döneminde hayvancılıkta sıfır faizli kredi dönemini
başlattı.
MUHARREM VARLI (Adana) – 3,5 milyara
aldığımız danalar şu anda 4,5 milyar lira.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Tarımsal kalkınma kooperatiflerine tam destek
verdik. İlk kez faizsiz kredi desteği bizim dönemimizde.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) –
Trabzon’un köyüne gidelim, gel! Bakalım ne var orada gel!
SADİR DURMAZ (Yozgat) – Kimler aldı
faizsiz kredi desteklerini açıklayabilir misiniz?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – 1.800 tane
tarımsal kalkınma kooperatifini desteklerken kooperatif ortaklarına 179 bin baş
damızlık düve, 338 bin baş damızlık koyun ve keçi dağıttı. 1999-2002 arası 287
kooperatifi 87 milyon TL desteklemiş iken sizin döneminizde, AK PARTİ
İktidarında 2003-2011 yıllarında…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Bunları bırak
artık, mera, mera…
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – …1800
kooperatif 1,55 milyar TL’lik bir desteklemeyle karşı karşıyadır.
Yine Kırsal Kalkınma Yatırımlarını
Destekleme Projesi kapsamında yüzde 50 hibeli desteğimiz, bunlar devam etmekte.
İlgili makine ve ekipmanlar desteklenmektedir.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Büyük
firmalara, büyük şirketlere…
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Bunlar da
öyle büyük firmalar değil, boş konuştuğun belli. Git Anadolu’ya bu işi
yapanlara sor…(CHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Boş konuşan
sensin.
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) –
Beraber gidelim, beraber.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – …yüzde 50
hibeli projeyi aldı mı almadı mı onlara sor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Kaç tanesi
peşkeş çekildi sorsana.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Şimdi, araştırma önergesinde söylüyor, yem
bitkilerinden, meradan bahsediyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Boş konuşan
sensin.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, biz, ot ile eti birbirinden ayırmayız. Hani Anadolu’da bir söz
var “Toprakla koyun, gerisi oyun.” demişler.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Malatya’da bir
tane mera bırakmadınız, bütün meraları
peşkeş çektiniz.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Peki, biz ne
yapmışız? Yem bitkileri üretim alanını 1,2 milyon hektardan 2,2 milyon hektara
çıkarmışız.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Hikâye!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Islah edilen
mera alanı 2002’ye kadar 6.800 hektar iken 2003-2011 döneminde 364 bin
hektarda…
OKTAY VURAL (İzmir) – Ayağını
kaldırmadan konuş bari.
MUHARREM VARLI (Adana) – Ezber
konuşuyorsun ezber, aynen Tarım Bakanı gibi.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Ben doğru
olanı söylüyorum, o sizin sanatınız, o sizin sanatınız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu milleti yıllarca aldattınız. Bu millet sizin söylemlerinize her
seçimde sillesini, tokadını vurdu, kendinizi değiştirmediğiniz sürece de tokat
yemeye müstahaksınız inşallah.
Süt desteği kendi dönemimizde 1,5
milyar TL olarak hayvancılarımıza ödenmiştir. 2002 yılında ödediğiniz süt
desteği ne kadar?
SADİR DURMAZ (Yozgat) – Hayvancılık
rakamını söylesene.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –
Söyleyemezsiniz ki sıfır, sıfır. O zamanlar, unutmuşsunuz bunu. Bu sizin
defterinizde bile yazılı değil.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Üreticiden
bahsettin, bir de tüketiciye bak, tüketiciye!
MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) –
Tüketici yaptınız insanları.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Hayvan
hastalıklarıyla mücadelede ülkemizde ilk defa Trakya bölgesi şap hastalığından ari hâle getirilmiştir. Bu
durum, sizler bilmeseniz de sizler gözünüzü kapatsanız da…
SADİR DURMAZ (Yozgat) – 50 tane hayvan
pazarı kapalı Anadolu’da şap hastalığından.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Gözünü
kapatan kendine gece yapar. Hem Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı ve hem Avrupa
Birliği diyor ki “Evet, Trakya bölgesi şap hastalığından ari hâle
getirilmiştir.”
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Niye ithal
ediyorsunuz, onu anlat bize!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Şap
hastalığına karşı hayvan varlığımızın yüzde 90’ı yılda 2 kez aşılandı. 2010
yılında, ülkemiz küçükbaş hayvan varlığının 20 milyonu ilk defa koyun, keçi
vebasına karşı bedelsiz olarak aşılandı. Hayvancılık destekleri hayvan
hastalıklarıyla mücadele şartına bağlandı.
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Hayvan
kalmadı!
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, geldiğimiz tablo budur ama her şeyi yaptık mı? Hayır. Biz her
şeyi yaptık, güllük gülistanlık bir tablo ortaya koyduk diyemiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hani iyiydi biraz
önce, her şey iyiydi.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Bunlar
yapabildiklerimiz ama sizler, bu milletin zenginliklerini yıllarca heba
ettiniz, bankaları hortumlattırdınız, bu millete hizmet olarak dönmesi gereken
yatırımları 3-5 kişiye peşkeş çektiniz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Peşkeş çeken
sizsiniz!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ya şu angusu
bir anlat, limuzini anlat, sonra senin elini sıkacağım gelip oraya.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Bu aziz
millet size bunu hesabını sordu. Bundan sonra da kendinizi düzeltirseniz bize
yakışan, biz de isteriz ki rakibimiz, muhalefetimiz daha istikrarlı, daha
anlamlı, millet memleket sevdalısı projeleri ortaya koyan bir muhalefet
anlayışı içerisinde olsun. Ama herhâlde bunu ne siz görecesiniz ne de biz
göreceğiz.
SADİR DURMAZ (Yozgat) – Proje
sunacağız, anlamıyorsunuz. Şimdi gelince projeleri de sıralayacağız, hiç merak
etmeyin.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Kendinizi
değiştirmezseniz bu millet sizi değiştirecek, yediğiniz tokatlara, sillelere
müstahak olduğunuzu bir kez daha ifade edecektir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bir şeye cevap
ver, bir şeye, tek bir şeye! Angusa cevap ver, limuzine cevap ver, madem bu
kadar hayvancılık gelişti.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Milliyetçi
Hareket Partisinin bu önergesinin aleyhinde olduğumu bildiriyorum ama yaklaşan
Kurban Bayramının da aziz milletimize hayırlar getirmesini, bereketler
getirmesini temenni ediyor…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Millete
hayır, Hicazi’ye kâr getirecek, sen merak etme.
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - …sizleri
tekrar saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Erdoğan.
Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisinin lehinde söz isteyen İhsan Özkes, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Özkes. (CHP sıralarından
alkışlar)
İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; MHP’nin verdiği araştırma önergesi hakkında CHP adına
söz almış bulunuyorum.
Öncelikle Cumhuriyet Bayramı’nızı en
içten duygularımla teibrik ediyorum ve terör nedeniyle şehit edilen
askerlerimize, Van Erciş depreminde enkaz altında kalarak şehit olanlara ve
vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Yüce Allah’tan rahmet ve mağfiret
diliyorum.
Bildiğiniz gibi, Van Erciş depremi 23
Ekimde vuku buldu. On gün önce, 13 Ekimde Sayın Bakan Erdoğan Bayraktar
“Kentsel dönüşümde siyaset yapmak günahtır. Kentsel dönüşümde siyaset yapan,
ben eğer kendim siyaset yaparsam, inanın en büyük günahla karşı karşıya kalır
diye kendimi kabul ediyorum.” dedi. Ben söz aldım ve “En büyük günah şirktir.
En büyük günahı belirlemek Allah’a aittir. Sayın Bakan en büyük günahı
belirleme yetkisine sahip değildir.” dedim. Sayın Bakan tekrar “Evet, kentsel
dönüşümlere destek vermemek günahtır, vebaldir. Bunu söylüyorum, kim olursa
olsun, müftü de bunu böyle bile, din adamı da bunu böyle bile, âlim de böyle
bile.” dedi. Yani bunlar Kentsel Dönüşüm Yasası’nı çok önceden kafalarına
koymuşlar, hatta bunun karşısında olmaya vebal ve günah hükmünü çoktan
vermişler bile.
Van Erciş depremi bunların elinde büyük
bir koz oldu ama bunlar garibanın, fakirin, orta hâllinin evlerini yıkarlar,
göstermelik olarak da birkaç tane kendilerine ters düşenlerin villasını
yıkarlar. Rantınıza niçin dini, imanı, günahı ve vebali karıştırıyorsunuz?
Kentsel dönüşüm sanki bir ibadetmiş gibi karşısında olmayı günah ve vebal
olarak takdim etmek başlı başına zaten günahtır ve vebaldir çünkü Allah’ın
dinini siyasete alet etmek, Allah’ın işine müdahale etmek günahtır. Halkın ömrü
boyunca sahip olduğu tek evini barkını ve umudunu üç kuruşa vatandaşa peşkeş
çekmek günahtır. Kul hakkı yemek en büyük günahlardandır. Devlet malını
aşırmak, Kur’an’ın diliyle “gulûl” günahtır. İsteyen Âl-i İmrân suresinin
161’inci ayetine baksın.
17 Ağustos 1999 Kocaeli-Gölcük depremi
sonrasında olası deprem için İstanbul’da tespit edilen dört yüz seksen çadır
alanının çoğunluğunda rezidanslar, gökdelenler yapılmasına göz yumdunuz.
Güzelim Üsküdar’ı katlettiniz. Küçükçamlıca villalarla kapatıldı.
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Sizin
hocanız da iyi hoca ha!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Olası İstanbul
depreminde, Üsküdar’da, Devlet Malzeme Ofisi arazisinde çadırlar kurulacaktı.
Bu ve benzeri yerlerde imar değişiklikleri yaptınız. Allah korusun, İstanbul’da
meydana gelecek bir deprem hâlinde İstanbul’a giriş çıkış bile mümkün
olmayacaktır.
BAŞKAN – Sayın Özkes, öneriyi
hatırlıyor musunuz?
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Hatırlıyorum
efendim, geleceğim.
BAŞKAN – Lütfen öneriyle ilgili
konuşun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Lütfen…
Lütfen…
BAŞKAN – Lütfen...
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Lütfen Sayın
Başkan.
BAŞKAN – İç Tüzük’ün 66’ncı maddesini
okuyayım Sayın Özkes.
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Benim dakikamı
yemeyin Sayın Başkan.
BAŞKAN – Lütfen ama…
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Benim dakikamı
yemeyin, geleceğim efendim.
İstanbul’u sağılacak bir koyun gibi
görüyorlar. Kentsel dönüşüm rantı ve ikinci İstanbul rantı İstanbullulara
dayatılıyor. Kaçak binalarda oturarak, gecekondularda oturanların oylarıyla
bugünlere gelenler, şimdi fakir fukaranın ekmeğine aşına göz dikiyorlar.
Aksırıncaya tıksırıncaya kadar yiyorlar ama hâlâ doymuyorlar. (CHP sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar) Yarın öldüğümüzde “Er kişi niyetine...” denilecek,
unutmayınız.
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Minberde
de bankacılığı anlatıyordun herhâlde.
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Rahmetli Ecevit
döneminde depremzedeler için harcanmak üzere çıkarılan vergilerden toplananlar
yollara harcanmış. “Durmak yok, yola devam!” sloganı şimdi daha iyi
anlaşılıyor; yol yaparken yola devam. Meğer bu slogan, yolda yolsuzluk, yolda
yolmak demekmiş! Hem de depremzedelerin haklarında. Madem yola harcandı, bari
12 Kasım Düzce depreminde ölenlerin ve yaralananların hakkı olan paralarla
TEM-Düzce bağlantısını yapsaydınız. Niçin Düzce’ye TEM bağlantısı hâlâ
yapılmıyor?
BAŞKAN – Sayın Özkes, lütfen, konuya gelmeye davet
ediyorum.
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Konuya
geleceğim Sayın Başkanım, sabrediniz,
tahammül gösteriniz.
BAŞKAN – Lütfen dinler misiniz Sayın Özkes. Sayın
Özkes, bir saniye…
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Lütfen efendim…
Lütfen…
BAŞKAN – Sözünü
keserim Sayın Özkes, bir saniye dinler misiniz.
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Geliyorum
efendim, geliyorum.
BAŞKAN – İç Tüzük’ün 66’ncı maddesini uygulatmayın
bana lütfen. (CHP sıralarından gürültüler)
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Lütfen… Hemen
geliyorum.
Libya petrolünü kapitalizmin emrine
sunmak için 400 milyon dolar verildi. Uçakla bize taşındı, oradaki katliamlara,
İslam’la ve insanlıkla bağdaşmayan görüntülere ortak oldunuz. Daha düne kadar
saygıda kusur etmedikleri Kaddafi’nin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özkes, bir saniye…
İHSAN ÖZKES (Devamla) – …bildiklerini
konuşmamak için linç edilmesine sebep...
BAŞKAN – Sayın Özkes, keserim ben. (CHP sıralarından
gürültüler) İç Tüzük’ün 66’ncı maddesi gereğince keserim Sayın Özkes.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
Sayın Başkan…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
niye kesiyorsunuz?
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…
KAMER GENÇ (Tunceli) – İç Tüzük’ün
hangi maddesine göre kesiyorsunuz?
BAŞKAN – Sayın Genç, siz oturun. Oturun lütfen, Grup
Başkan Vekili var burada.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
sizinle birlikte üç dönemdir burada milletvekiliyiz. Bu özel durum sadece Sayın
Özkes’e ait değildir.
BAŞKAN – Doğru…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Zaman zaman
milletvekilleri konuyu geniş tutarlar, asıl konuya daha az zaman ayırabilirler.
Bu defalarca olmuştur, bundan sonra da olacaktır. Bunu sayın bakanlar da
yapmıştır, sayın milletvekilleri de yapmıştır ama özellikle Sayın Özkes’in
sesini kesmeniz, sözünü kesmeniz hiç doğru bir yaklaşım değildir.
BAŞKAN – Hayır, biraz önce de ben konuşan Sayın
Hatibin sözünü kestim.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bir de
Sayın Başkan, ayrıca burada… Burası bir
eşitler… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Bir saniye sayın
milletvekilleri…
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Ya ne
rahatsız oldunuz?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Otur yerine
bir dakika sen! Otur yerine bir dakika!
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Gel tarıma, tarıma gel. Kuzular
meeliyor, inekler möölüyor. Hayatında
gitmemişsin ki, dağa çıkmamışsın ki, gelmişsin burada konuşuyorsun.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Dinliyorum Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Yani, insanlar
görüşlerini açıklarken zaman zaman yani dinleyin bunları herkes anlasın, koyun
gibi olmasınlar diye hayvancılıktan bahsediyor. Ne var bunda?
BAŞKAN – Sayın İnce, İç Tüzük’ün 66’ncı
maddesini okuyayım mı efendim? Hatırlatayım mı?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan… Sayın Başkan ben de bir şey söyleyeceğim.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ama Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Ama lütfen, bu İç Tüzük’ün 66’ncı maddesini
uygulamak istemiyorum, lütfen…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
Sayın Başkan, İç Tüzük’ün o maddesini ben de biliyorum.
BAŞKAN – Biliyorsanız, mesele yok o zaman.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ama zaman
zaman bu uygulanmıştır. Sayın Özkes’e özel bir uygulama yapmayın lütfen.
BAŞKAN – Hiç kimseye özel bir uygulama
yapmıyorum.
Lütfen Sayın Özkes, konuya gelin.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Lütfen, oturun Sayın Başkan…
Lütfen oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
Meclisin çalışmasıyla ilgili verilen bir öneride her konu gündeme gelebilir.
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen oturun.
Oturun lütfen.
Buyurun Sayın Özkes.
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Başbakan Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş
başkanıdır. Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde İslam dünyası yeniden dizayn
ediliyor, itibarsızlaştırılıp Batı’nın oyuncağı hâline getiriliyor. Van Erciş
depreminde Suudi Arabistan Kralı’nın yaptığı 50 milyon dolarlık yardım dünya
aleme duyuruldu. Bu milletin 400 milyon doları BOP Projesi emrine verilirken
Van Erciş depremi için Kral’a niçin el avuç açılıyor?
Sayın Başbakandan bir ricam var kurban
bayramı öncesinde. İmam hatip mezunu bir Sayın Başbakan kendisine dokunmanın
ibadet olmadığını söylesin. Bu konuda aylardır suskun kalması doğrusu yakışık
almıyor. “Başbakana dokunmak bile bence ibadettir, bunu ben söylüyorum.” sözünü
bir CHP’li söyleseydi Sayın Başbakan her fırsatta bunu diline pelesenk ederdi.
Alenen şirk olan bu sözler için AKP’lilerin suskunluğunu anlamak mümkün değil.
Allah aşkına söyleyin, Başbakan’a dokunmak nasıl ibadettir?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
AKP döneminde çiftçiler can çekişiyor, hayvancılık yok olmak üzeredir… Sayın
Başkanım, geldim bak. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Tebrik ediyorum Sayın Özkes.
İHSAN ÖZKES (Devamla) - …kurbanlıklar
bile ithal edilmektedir. Geçen sene AKP İktidarının milletimize uygun gördüğü
kurbanlık angus idi. Bu yıl AKP halkımıza kurbanlık olarak şarole, limuzin,
hereford türünü münasip görmüş. Halka lüks otomobili uygun bulmayan AKP
kurbanlıkların adlarının lüks otomobil adlarından seçerek halkın bu talebini
gidermeye çalışıyor. Dört tekerlekli yerine dört ayaklı “şarole,” “limuzin,”
“hereford.” (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Zamlanan elektrik, doğal gaz ve benzin
fiyatlarıyla halkın geçim derdi iyice güncelleşti. Limon gibi sıkılan halk,
kurban alıp kesmekte zorlanıyor. Memur kurban kesemiyor, işçi kurban kesemiyor,
emekli kurban kesemiyor, işsizler kurban kesemiyor, borçlular, hacizliler
kurban kesemiyor.
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Hoca,
Hoca, işsize kurban düşmez, sen ne diyorsun? İşsize kurban mı düşer ya!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
lütfen..
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Kendilerine han
hamam, halka din imam diyen AKP döneminde halk din, iman konusunda da mağdur
olmaya başladı sayenizde.
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Vay senin
arkanda namaz kılanlara, vay!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Kurban
ibadetini halk geçim darlığından yerine getiremez oldu. Kurban kesmeyenlerin
vebali AKP iktidarının boynundadır. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Çok
uğraştınız ya!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Ne oldu ya? Ne
oluyor ya? Çok mu dokundu? Ne oluyor?
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Senle
ilgili değil.
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Allah’tan
korkun, Allah’tan, Allah’tan…
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Sen de
Allah korkusu yok!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Başbakana
dokunmak ibadet mi? Söylesene be! Yüreğin yok mu? Başbakana dokunmak ibadet mi?
Söylesene!
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Sen sakin
ol, sakin ol! Kalpten gideceksin!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Hiç mi Allah
korkusu yok? Söylesene!
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Sen de
Allah korkusu yok!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Ya! Ya! Ya!
BAŞKAN – Sayın Özkes, lütfen karşılıklı
konuşmayın.
Sayın milletvekilleri…
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Hadi
oradan!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Söylesene be!
Allah’tan kork, Allah’tan!
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Hadi
oradan!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Başbakana
dokunmak ibadet mi? Söylesene!
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Hadi oradan!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Yüreğin yok mu?
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Hadi
oradan!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Yok mu? Yok mu?
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Hadi
oradan!
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Ya! Ya! Ya!
BAŞKAN – Sayın Başkan…
İHSAN ÖZKES (Devamla) – Bu vesileyle,
siz saygıdeğer milletvekillerinin ve aziz milletimizin ve tüm İslam dünyasının
mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum.
Teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi
aleyhinde söz isteyen Yunus Kılıç, Kars Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YUNUS KILIÇ (Kars) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle Kars’ın kurtuluşunda canını dişine takarak
şehitlik mertebesine ulaşanları, ülkemizde terör sebebiyle şehit olan
kardeşlerimizi, Van depreminde hayatını kaybedenleri saygıyla hürmetle
anıyorum.
Cumhuriyetimizin 88’inci yıl dönümünü,
Kars’ın 91’inci kurtuluş yıl dönümünü kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, saygıdeğer milletvekilleri,
tabii, araştırma önergesinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Şimdi, araştırma
önergesini teklif edenlerin, gerçekten, önergede koymuş oldukları gerekçelerin
doğruluğunu kabul edecek olsak çok haklı bir önerge olarak düşünülebilirdi ama
bazı rakamları altını çizerek anlattıktan sonra bunun bir tespit mi, bir
aldatma mı, yoksa bir siyaset mi olduğunu Türkiye Cumhuriyeti insanları, halkı
çok daha iyi anlayacak diye düşünüyoruz.
Hayvancılığı konuşmak için tabii,
öncelikle gruplar bu konuda deneyim sahibi, bilgili insanları çıkarıp buraya
konuştururlarsa Türkiye halkı, insanları da bu konuda bilgilenmiş olur. Şu anda
insanlarımız televizyonları seyrediyor ve buradan vermiş olduğumuz mesajlara
göre bilgilenme ihtiyacı içerisine giriyorlar ama aldıkları bilgiler, ehil
olmayan insanlar tarafından verilen bilgiler, aldatıcı ve yanıltıcı oluyor.
Hocamız çıktı, belki bir skeçte, bir
komedi gösterisinde, bir tiyatroda çok eğlenceli olabilirdi aslında
anlattıkları (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ama burası Meclis...
İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Bana bak,
bana. Densizlik etme.
YUNUS KILIÇ (Devamla) - ...burası ciddi
bir yer...
İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Densizlik
etme, densizlik etme, adam gibi konuş, adam.
YUNUS KILIÇ (Devamla) - ...burada
herkesin sorumluluğu var.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Adam gibi
konuş.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Siz
ne biçim konuşuyorsunuz?
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Vatandaşın
huzuruna çıkanlar saygılı olacaklar...
İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Adam gibi
konuş, adam.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sen
densizlik yapma.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Densizlik
yapma.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sen
yapıyorsun densizliği.
YUNUS KILIÇ (Devamla) - ...toplumu
aldatmayacaklar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Densizlik
etme.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Sensin densiz.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Adam gibi
konuş, adam!
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Hocanın sadece
hayvancılıkla alakalı bütün icraatı kurbanda “Allahuekber” demekten ibarettir.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Ne oldu?
Allah’tan korkun Allah’tan. Başbakana dokunmak ibadet mi be?
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bu toplumun…
İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Başbakana
dokunmak ibadet mi, söylesene? Yüreğin var mı, söylesene? Niye dil uzatıyorsun
bana?
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Evet,
saygıdeğer milletvekilleri, hayvancılık bu ülke insanlarının yaklaşık yüzde
45’inin uğraşıdır.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Niye dil
uzatıyorsun? Senin yüreğin yetiyorsa onu konuş.
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Ülkemizde 2002
yılına gelinceye kadar olan rakamları ve 2011’de bazı rakamları vererek olayın
hangi boyutlarda olduğunu takdirlerinize sunmak istiyorum.
Ülkemizde tabii ki hâlâ hayvancılık
arzı noktasında sıkıntılarımız var. Bunu inkâr ederek siyaset yapamayız. (CHP
sıralarından “Bravo” sesleri) Neden?
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Başbakan
duymasın bunları bak.
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Çünkü
insanımızın teknolojiye ayak uydurabilmesi için, teknoloji geliştirebilmesi
için daha çok hayvancılık ürünleri tüketmesi gerekir. Bu bilimsel bir gerçektir
ancak bizim insanımızın 2002 yılında tükettiği kırmızı ve beyaz etin toplamı
15-16 kilo civarındayken şu anda, 2011 yılında toplam tükettiği kırmızı ve
beyaz et miktarı 30 kiloya çıkmıştır.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Yahu, nerede
yazıyor bu rakam?
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bu dokuz
yıldaki AK PARTİ’nin göstermiş olduğu hayvancılık politikalarının bir sonucu
olarak teşekkül etmiştir.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Tavuk
yiyorlar tavuk.
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bunu göz ardı
etmek mümkün değildir.
Balıkçılık konusunda AK PARTİ
geldiğinden bugüne kadar 60 bin ton olan balık üretimi 160 bin ton yetiştiricilik
noktasına ulaşmıştır. Bunları göz ardı ederek tarım ve hayvancılığı nasıl
değerlendiririz?
İnsanlarımızın sizlerden beklentileri
şudur: Gerçek tespitler yapıp, öneriler yapıp bu Meclisin tarım ve hayvancılık
noktasında önünü açmanızı beklemektedir. Rakamları yanlış verip, bunları da
kendiniz bir müddet sonra doğru olarak
kabul etmeye başladığınız zaman bu politikaya hiçbir katkı yapmış olmuyorsunuz
nasıl ki Meclisin çalışmasına bir katkı yapmadığınız gibi.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – O zaman
gidelim biz.
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Saygıdeğer
milletvekilleri, tabii, bu ülke sizin zamanınızda, sizin bu ülkeyi yönettiğiniz
zamanlarda 9 milyon turist alabiliyordu, bugün 30 milyon turist alıyor. Bu
turistler et tüketiyor, bu turistler et tüketiyor ve…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kars’taki
seçmen seni izliyor.
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Kars’taki
seçmen benim tarım ve hayvancılıkla olan bilgimi biliyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Kars’ta
hayvancılık bitti. Kendi seçmenine ihanet etme!
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Şimdi, 30
milyon turist geliyor ve bu ülke…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Kars’a ne
kadar gidiyor? Kars’a kaç tane turist gidiyor?
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Bu ülke, sizin elinizden AK PARTİ tarafından
devralındığı zaman 3.500 dolardı kişi başı millî geliri, bugün 10.000 doların
üzerinde kişi başı millî geliri olan bir toplum.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Hayvancılıkla
bunun ne alakası var?
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bu, tüketimi
artırıyor, et talebini artıyor. Gelişmiş toplumların kırmızı et tüketimleri
yüksektir, fazladır, bu talep giderek de artacaktır ama AK PARTİ’nin uygulamış
olduğu politikalarla, yerli ırklarımızı kültür ırkına dönüştürme noktasındaki
başarısıyla, bakın, yüzde 11’lerde olan kültür ırkı hayvan sayımız, bugün,
yüzde 37’lere çıkmıştır…
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Seni
Kars’a sokmazlar!
YUNUS KILIÇ (Devamla) - …ve geçen yıl -sadece şu rakama dikkat edin
lütfen- 2010 ile 2011 yılları arasındaki hayvan sayılarımızda, büyükbaş
hayvanda yüzde 6, küçükbaş hayvan sayılarımızda yüzde 9,3’lük bir artış var.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Nerede bu
hayvanlar?
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Şimdi, önergeyi
verenler, aslında doğruları kendileri bu önergede yazmışlar, bakın diyorlar ki:
“1980’li yıllar…”
SADİR DURMAZ (Yozgat) – TÜİK rakamları
sizi yalanlıyor.
YUNUS KILIÇ (Devamla) - Saygıdeğer
milletvekilleri, 1980’li yıllarda AK PARTİ yoktu…
SADİR DURMAZ (Yozgat) – TÜİK
rakamlarına bakın, öyle konuşun!
YUNUS KILIÇ (Devamla) - …şu anda bu
önergeyi verenler vardı o yıllarda. 2002 yılına geldiği zaman Türkiye’deki hayvan
varlığı dünyada en çok hayvan sayısındaki azalmaya sahne olan bir ülkeydi 2002
yılına gelinceye kadar. Bakın, 50 milyon olan koyun varlığımız 2002 yılında 25
milyona düşmüştü. 15 milyon olan sığır varlığımız 2002 yılında 9 milyona
düşmüştü, şu an 11,5 milyon civarındadır.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – 4 milyon
büyükbaş hayvan azaldı mı azalmadı mı?
YUNUS KILIÇ (Devamla) - AK PARTİ, bu
bozuk olan hayvancılık politikalarını devralmıştır.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
kürsüdeki hatip konuşmasın mı? Yani ne yapmamız gerekiyor? Lütfen ama…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Yahu, Başkan,
sen Meclis Başkanısın! AK PARTİ Meclis Grubu Başkanı gibi davranıyorsun!
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Daha sonra, AK
partiyle birlikte… (CHP sıralarından “Yalan söylüyorsun!” sesleri)
BAŞKAN – Yakışıyor mu size, kürsüdeki
hatibe “yalan söylüyor” demeniz?
YUNUS KILIÇ (Devamla) – …hayvan
sayılarımızda her geçen gün tedricen bir artış başlamıştır ve uygulanan
politikaların istikrarlı devamıyla birlikte… İnanın, ben bunu bir akademisyen
olarak söylüyorum, bilmeden buraya çıkıp konuşanlar gibi söylemiyorum,
yanıltmak amacıyla söylemiyorum, bunlar akademik bilimsel çalışmaların
sonuçlarıdır.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Nereden
alıyorsun bu rakamları?
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Dört-beş yıl
sonra bu istikrarlı politika devam ettirildiği takdirde Türk insanını
besleyecek kadar kırmızı et arzını bu ülke yeniden sunmayı başaracak.
Şimdi, bir de kurban noktasında bir
kaos yaratılmaya çalışılıyor.
Sayın milletvekilleri, ülkemizdeki
yılda -her kurban döneminde- kesilen hayvan sayısı 500 ila 600 bin arasında
büyükbaş, 2 milyon-2 milyon 100 bin arasında küçükbaş hayvandır.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Kaçı ithal onu
söyle!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan kaç
tane hayvan ithal etti, söyler misin.
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bizim şu anda
-bütün Türk halkının bilmesini istiyorum- 850 bin baş büyükbaş hayvan, 3,5
milyon küçükbaş hayvan kurbanlığa hazır olarak beklemektedir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Nerede?
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Yani 250 bin
baş büyükbaş hayvan, 1,5 milyon baş küçükbaş hayvan fazlamız vardır.
Bakın, ben Kars Milletvekiliyim ve Kars
en büyük hayvan arzını kurbanda sunan şehirlerden bir tanesidir. Bizim
insanımız şu anda götürdüğü kurbanı satamamaktan şikâyetçi. (CHP sıralarından
alkışlar) Bakın, satamamaktan şikâyetçi. Neden? Çünkü arz fazladır. Şu dönemde
meydana gelen arz kurban sayısı noktasında fazladır ve kurbanla alakalı bu
ülkenin şu anda bir sıkıntısı da şükürler olsun ki bulunmuyor.
Şimdi, Sayın Vural önerge sahibi. Sayın
Vural diyor ki: “Efendim, et fiyatları yüksek, ithalata ne gerek vardı?” Sayın
Vural, daha fazla tüketiyorsunuz, daha fazla, AK PARTİ sayesinde et yiyorsunuz,
süt içiyorsunuz, yumurta yiyorsunuz. Ya insaf edin.
SADİR DURMAZ (Yozgat) – Millet vitrinde
seyrediyor, alamıyor!
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Hani bir söz
vardır ya: Kuş bile su içtiği zaman döner semaya ve onu ona sunanlara şükreder,
dua eder. Yahu siz de 2002’den 2011 yılına kadar AK PARTİ’nin size sunmuş
olduklarından dolayı şükretsenize ya. Kuş kadar da mı olamıyorsunuz?
(Gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ayağını
kaldır yalan söyledin, ayağını kaldır.
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Şimdi, et
üretimi noktasında bu ülkenin şu anda hiçbir sıkıntısı yok. Bakın, süt üretimi
AK PARTİ geldiğinde 8 milyon litre idi, şu anda 13,5 milyondur.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Nerede
yaşıyorsun anlamadım ki.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Millet et
yemekten gut oldu!
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Rakamları
bilerek konuşursak vatandaşa daha güzel tespitler yapmış oluruz. Geçen yıl ile
bu yıl arasındaki süt üretimimizin artışı yüzde 8’dir sayın milletvekilleri,
bir yılda yüzde 8. Süt fiyatları şu anda süt üreticilerinin takdirine şayan bir
noktadadır…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bu ülkede
hiçbir zaman bu fiyatlarda bir değerlendirme olmamıştır. Rakamları bilerek
konuşmak ülkeye faydalıdır diyor, hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
Sayın Metiner, Sayın Eyidoğan, Sayın
Çalık, Sayın Işık, Sayın Erdoğan, Sayın Özgündüz, Sayın Demiröz ve Sayın
Susam’ın söz talepleri var, başka söz vermeyeceğim, 8 kişiyle sınırlı.
Sayın Metiner, buyurun.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sayın
Başkan, sevgili milletvekilleri; bugün 1 Kasım, saltanatın kaldırılmasının
89’uncu yıl dönümü. Evet, saltanatın bir kurum olarak kaldırılmış olması
yerinde olmuştur ama biliniyor ki saltanatçı anlayış saltanat kurumu ortadan
kaldırıldıktan sonra da tek parti yönetimi anlayışıyla sürdürülmüştür. Evet,
hanedan yönetimine son verilmiştir ama tek parti yönetimiyle saltanatçı anlayış
devam ettirilmiştir. Türkiye'nin bugünkü anlayışında tek adam yönetimi yoktur…
(CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Yazık be!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Çok komiksin
Mehmet Metiner ya!
MEHMET METİNER (Adıyaman) - …seçimle iş
başına gelip seçimle iş başından giden idarecilerimiz vardır ama Türkiye'nin
geçmişinde tek adam yönetimi vardır, Ebedî Şef, Millî Şef faşizmi vardır(x),
bugün demokrasi vardır, halk kimi isterse o iktidara geliyor, tek adam yönetimi
de Millî Şef dönemi de… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Şu sözler bitsin Sayın Vural,
vereceğim, önce bir söylediğim, ismini zikrettiğim arkadaşlar…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan,
şimdi önerimiz var, önerimiz görüşüldü oylamaya sunulacak yani hangi dönemden kaldığını
bilmediğim yani bitsin konu yani işlemi tamamlayın.
BAŞKAN – Sayın Vural, burada öneri
konuşulurken sayın milletvekilleri sisteme girdiler söz istediler, ben öneriyle
ilgili diye söz verdim, söz veriyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani şeyi
tamamlayın efendim.
BAŞKAN - Birer dakika söz…
OKTAY VURAL (İzmir) – O zaman girin siz
de!
BAŞKAN – Ama vermediğimiz zaman da
hepiniz itiraz ediyorsunuz “Vermiyorsunuz.” diye.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan,
niye söylemiyorsunuz? Ne alakası var bu konuyla ilgili, ne alakası var?
BAŞKAN – Tamam, doğru. Sabahtan bu
tarafa onun kavgasını yapıyoruz burada Sayın Vural.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ama Sayın
Başkan, alakasız konuşmayı susturmanız lazım.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Niye
rahatsızlık duyuyorsunuz? Niye rahatsızlık duyuyorsunuz? Niye? Niye?
BAŞKAN – O zaman şöyle yapacağız.
Yarından itibaren sisteme giren sayın milletvekillerine söz vermeyeceğiz.
Kurala bağlayacağız Sayın Vural.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – İç
huzuruyla sen Sayın Başbakana bile laf söyleyemedin, söyleyemiyorsun! Gidip
özür dilemedin mi sen ya!
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Niye
rahatsızlık duyuyorsunuz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sen özür
dilemedin mi?
(x) Bu
ifadeye ilişkin açıklama, 2/11/2011 tarihli 15’inci Birleşim Tutanak dergisinin
608’inci sayfasındadır.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sizinle ne
alakası var! Siz niye alınıyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkan, bir daha açıklar mısınız? Duyulmadı.
BAŞKAN – Öneriyi oylayacağım o zaman.
Ondan sonra bir…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisinin
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul
edilmemiştir.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın İnce…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
Sayın Metiner’e çok kısa bir cevap vermem gerek. Sataştı. 69’a göre.
BAŞKAN – Sayın İnce, hayır. Sayın
Vural’a aynı şeyi söyledim.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Ben sizden
bahsetmedim, grubunuzdan bahsetmedim, partinizden bahsetmedim,
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
tek parti dönemi… 1930’da dünyada demokrasi vardı da Türkiye’de mi yoktu? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, İspanya’da Franco vardı, Almanya’da
Hitler vardı, Salazar vardı, Mussolini vardı. Dünyada Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi mi vardı! Şuna bakacaksınız…
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) – 1930’dan
2011’e Almanya nereye geldi, İtalya nereye geldi, İngiltere nereye geldi,
Türkiye nereye geldi? Oraya bakacaksınız. 2011 ile 1930 kıyaslanmaz. Sayın
Metiner, hâlâ o dönemden çıkamamışsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnce.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kendini
affettirmesi lazım bir yerlere! O artık alnına yazılmıştır.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – İnsan
geçmişine sahip çıkar.
MUHARREM İNCE (Yalova) – O seksen sene
önceydi eksiğiyle fazlasıyla. Bırak onları artık, günümüze gel!
BAŞKAN – Sayın Eyidoğan…
Sayın Çalık…
Sayın Işık…
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum. Tabii, konuyla ilgili AKP sözcüsü hatipler Türkiye hayvancılığının
çağ atladığını söylerken, üç aydır bu ülkede süt paralarını alamayan
üreticileri unutmuşlardır. Kendilerini doğru rakamlarla bu ülkeyi yıllarca
sırtlayan Türk hayvancısına karşı sorumlu olmaya davet ediyorum. Üç aydır süt
parasını alamayan üreticilerin bulunduğu bu ülkede “hayvancılık sorunları yok”
diyerek bu önergenin aleyhinde konuşanları insaflı olmaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Erdoğan…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; iktidar yetkililerini dinleyince hakikaten Türkiye’de
tarım sektörünün güllük gülistanlık bir hâl içerisinde olduğunu zannediyoruz
ancak araziye çıktığınız zaman Türkiye’de üreticinin artık canı burnuna kadar
gelmiş vaziyette. Son on yılda tarımdaki bütün girdi fiyatları en az 10 kat
artmış, birçok ürünün fiyatı yerinde. İnsanlar artık üretemez noktaya,
ürettiklerini satamaz noktaya geldiler çünkü herhangi bir ürünün fiyatında en
ufak bir yükselme olunca hemen AKP ithalatçıları devreye girip üreticinin
canını burnuna getirmektedir.
Hiç olmazsa, buraya çıkıp köylünün bu
kadar sıkıntılı olduğu bu dönemde böyle konuşmalar yapmama konusunda
arkadaşlarımızın biraz dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum ve hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Özgündüz… Sayın Özgündüz…
Sayın Demiröz…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de öneri hakkında konuşmak
istiyorum ancak AKP’li vekil arkadaşları dinlediğim zaman, tarım konusunda
Türkiye'nin dışında bir ülke mi anlatılıyor diye düşündüm, şunun için: 2002’yle
2010 yılları arasında -yine devletin rakamlarından ifade etmek istiyorum- 4
milyon büyükbaş hayvanımız azalmıştır. Bu rakamlar devlet rakamlarıdır.
2006’da Tarım Kanunu çıkarılmıştır, bu
Tarım Kanunu’yla gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1’inden az olmamak üzere
tarıma destek verilecekti ama gelin bakın ki son beş yıl içerisinde hiçbir
zaman, değil yüzde 1, binde 5’leri geçememiştir.
Arkadaşlarıma şunu hatırlatmak isterim:
Türkiye’de 2,5 milyon hektar tarım alanı boş kalmıştır. Türkiye’de 3 milyon
çiftçi ailesi tarımdan uzaklaşmıştır. Türkiye’de kişi başına et tüketimi 7
kilogram, Avrupa’da 75 kilogramdır ve Kurban Bayramı’nda da maalesef bu Hükûmet
döneminde angus yerine biraz daha sakin hayvanlar ithal edilmeye…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Son söz, Sayın Susam…
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın
Başkan, verilen önergeyle ilgili olarak aleyhinde konuşma yapan AKP’li
arkadaşımızın bir sözünü, öncelikle bu Meclise karşı yapılmış ciddi bir
haksızlık olarak niteliyorum. “Siz, AKP döneminde et yemekte büyük bir artış
gösterdiniz, bundan dolayı şükran duymalısınız.” lafı bu kürsüden söylenecek
bir laf değildir. Öncelikle bu lafı düzeltmesini istiyorum.
İkincisi, verdiği rakamlar doğru
değildir. Önümde tarım uzmanı arkadaşların bilgileri vardır. Türkiye’de son
dönemde hayvan sayısı hem büyükbaşta hem küçükbaşta azalmış, et fiyatları da
ciddi bir şekilde yükselişe geçmiştir. Bu mikrofondan konuşurken “Gerçekten
uzman olarak konuşmak gerekir.” diyen arkadaşa rakamları bir kez daha okumasını
ve tarım konusunda uzmanların vermiş olduğu rakamlara bakarak… (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
3.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve arkadaşları tarafından (38 sıra
no.lu) “millî eğitim sistemindeki eksikliklerin araştırılması” hakkında
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 1/11/2011 Salı günkü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu’nun, 01.11.2011 Salı
günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurul’un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Emine
Ülker Tarhan
Ankara
Grup
Başkan Vekili.
Öneri:
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve arkadaşları tarafından, 06 Ekim 2011 tarihinde, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına “Millî Eğitim sistemindeki eksikliklerin
araştırılması” hakkında verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, (38 sıra nolu)
Genel Kurul’un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak, 01.11.2011 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisi lehinde söz isteyen Muharrem İnce, Yalova Milletvekili.
Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selam-lıyorum.
Ben depremin acısını bilen birisiyim.
99’da arkadaşlarını, akrabalarını, öğrencilerini kaybetmiş, yitirmiş birisiyim.
Bu nedenle, Van depreminde yaşamını yitiren kardeşlerimize Allah’tan rahmet
diliyorum, yaralılara acil şifa diliyorum, ulusumuza tekrar başsağlığı
diliyorum ve deprem çadırlarını saraya benzeten 1 adet İçişleri Bakanını ve
“Potansiyelimizi görmek için dış yardımları kabul etmedik.” diyen Başbakan
Yardımcısını kınıyorum.
Depremi, şehitlerimizi bahane ederek 29
Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerini iptal ettiniz. Bu yaptığınız bir
fırsatçılıktır. Acılarımızı fırsat bilip kendi dünya görüşünüzü, cumhuriyetle
hesaplaşma anlayışınızı harekete geçirdiniz.
Geçmişte yazdığı bir makalede
“Cumhuriyet bitmiştir.” diyen Millî Eğitim Bakanı Başbakanlık genelgesini
fırsat bilerek okullara yazı gönderdi, törenleri iptal etti.
Resepsiyonları iptal ettiniz, karşı
çıkmadık, destekledik. “Doğrudur, iptal edebilirsiniz.” dedik ama siz
cumhuriyetin resepsiyonlarını iptal edip gazetelerin resepsiyonlarına
katıldınız.
“Acılarımız var.” dediniz ama düğünden
düğüne koştunuz.
Öğretmenlerimiz enkaz altındayken Millî
Eğitim Bakanı Paris sokaklarındaydı. Hâlâ kaç öğretmen enkaz altında -daha
bugün izliyorum Bakanı- bunu dahi bilmiyor!
Devletin engellemesine rağmen
cumhuriyeti sevenler meydanlardaydı. Çünkü bu ülkede cumhuriyeti sevenler,
cumhuriyete olan bağlılıklarını, o sevgiyi, o saygıyı, o minnettarlığı
göstermek için sizden izin almak zorunda değillerdir.
1937 yılında Atatürk rahatsızdır.
“Katılmayın.” derler. “Ben katılmazsam törenlere halkın morali bozulur.” der, gider,
katılır. Siz, bu anlayışınızla hedefinizin 2023 değil, hedefinizin 1923
olduğunu apaçık gösterdiniz.
Cumhuriyeti kutlamak, tören yapmak,
şiir okumak, resmigeçit yapmak cümbüş değildir, eğlence değildir, şenlik
değildir. O gün tam da şehitlerimizin günüdür,
o gün bağımsızlığımızın günüdür, savaş meydanlarından zaferle çıkmış bir
ulusun en onurlu günüdür o gün. Birlik ve beraberliğimizin günüdür. Bugün 74
milyon Van’ı düşünüyorsa, acılarını hissediyor ve sorumluluk almaya
çalışıyorsa, işte onun günüdür.
99’la karşılaştırıyorlar sürekli. O gün
Genel Başkanımızın, Sayın Altan Öymen’in açıklamaları var. Bu uygulamanın doğru
olmadığını söylemiştir. Ama iki genelge arasındaki farka baktım. O günlerde
Yalova İl Başkanı olarak çok iyi hatırlıyorum ki 99’da yapılan, -Çok daha büyük
bir deprem olmasına rağmen- kısmi bir iptaldir. Şiirler okunuldu, saygı
duruşunda bulunuldu, sadece folklor olmadı. 99’la 2011 arasındaki fark, bugün
tümünü iptal ettiniz, o gün kısmi bir iptal olmuştu.
Ayrıca o günkü Başbakan rahmetli Ecevit
törenleri iptal etti ama düğünden düğüne de gezmedi. Bunu da ayrıca sizlere
bildiririm. (CHP sıralarından alkışlar)
Atanamayan öğretmenlerden özür dileyip,
sonra “Bu sorun, uyduruk bir sorundur.” diyen bir Millî Eğitim Bakanı var bu
ülkede. “Çok şükür bir okul yıkıldı…” Böyle bir mantık olabilir mi? “Çok şükür
bir okul yıkıldı.” diye sevinen bir Millî Eğitim Bakanı! Yani birden fazla
yıkılacakmış aslında ama bir tane yıkılmış!
Bir başkası. Hâlâ okullarımızda
kitaplarımız yok. Öğretmenlerin ne kadar tatil yaptığını bilmeyen bir Millî
Eğitim Bakanı var. Eş durumu tayinlerini kaldıran, aileleri parçalayan bir
Bakan bu. Cumhuriyete, onun felsefesine inanmayan bir Bakan. Cumhuriyetin
nimetlerinden yararlanıp onunla hesaplaşan bir Bakan var. Ama bir konuda Sayın
Millî Eğitim Bakanına teşekkür etmem gerekiyor. “Öğretmen atayamıyoruz çünkü
kaynağımız yok.” diyor. Hani biz zenginleşmiştik? Hani biz büyüyorduk? Hani
bütçemiz fazlaydı? Hani dünyanın 16’ncı büyük ekonomisiydik?
Değerli arkadaşlarım, sayın milletvekilleri;
bir de o deprem altında yaşamını yitiren o genç kardeşlerimize, o
öğretmenlerimize Millî Eğitim Vakfından 10 bin lira para verileceğini
duyuruyor. Sen kimsin? Vakıf kim? Vakıf senin neyin oluyor? Vakıfla Bakanlığın
ne alakası var? Orayı ele geçirmeye çalıştın, geçiremedin. Vakıf veriyor bu 10
bin lirayı, Bakanlık vermiyor. Ayrıca “Hayırsever vatandaşlarımız yardım ediyor
bana, Allah razı olsun hepsinden.” Hayırseverlerin parasıyla caka yapıyorsunuz.
Devletin görevi, hukuk devletinin görevi vergisini toplar, gider gereğini
yapar, görevini yapar. Vakfın parasıyla, hayırseverlerin parasıyla caka
yapmayın diyorum hepinize.
Ve bir proje var. Bakın, bu kadar
olaylar içerisinde bir proje. ADEY projesi, ADEY. Aşamalı Devamsızlık Yönetim
Modeli. Öğrenciye SMS’le devamsızlığını bildirecekler. Bu konuda pek çok
genelge yazıldığını biliyoruz. Bu genelgelerin hepsi benim elimde. ADEY
projesini kim almış biliyor musunuz? Bir AKP adayı almış. Bu proje aslında bir
ADEY projesi değil, bir “aday” projesidir. Adını da veriyorum: Ahmet Elhakan.
AKP’den milletvekili aday adayı…
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Aday olmuş mu?
MUHARREM İNCE (Devamla) – …ve her
öğrenciden 24 lira alacaklar, 24 lira alacaklar. Ayda 2 lira. Kaç para yapıyor
biliyor musunuz bu? 264 trilyon lira. Yani yeni parayla 264 milyon. Bu kime
verilmiş? AKP’den aday adayı olan bir kişiye verilmiş. Bu proje…
İSMET UÇMA (İstanbul) – Allah Allah!
MUHARREM İNCE (Devamla) – “Allah
Allah!” değil, araştırırsan görürsün. “Allah Allah!” değil, araştırırsan
görürsün.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
Lütfen hatibe söz atmayalım.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, burada tekrar uyarıyorum: O kardeşlerimize, o öğretmen
kardeşlerimize, daha stajyerlikleri kalkmamış, bir yılını bile doldurmamış o
öğretmen çocuklarımıza vakıftan para veriliyor da sanki Bakanlığın kasasından
veriyormuş, Bakanlığın kasası da kendisine ait değil, millete ait ama
Bakanlığın kasasını kullanma hakkına sahip olduğu için yine de bir şey
demeyeceğim.
İSMET UÇMA (İstanbul) – Aynaya bak,
aynaya, yüzünün kızardığını göreceksin.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Vakıftan
veriliyor bu para, vakıftan. Bakanlıkla alakası yok bunun. Hayırseverler,
herkes, 74 milyon, 81 vilayet karınca kararınca yardım etmeye çalıştı.
Hayırseverlerden topladığınız paralarla Vanlı kardeşlerimize caka atamazsınız.
Devletin vergilerini kullanın, kaynaklarını kullanın, gereğini yapın,
görevinizi yapın diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnce.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
aleyhinde söz isteyen Fikri Işık, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Işık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına verilen millî
eğitimle ilgili Meclis araştırma, önergesinin aleyhine söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Van depreminde hayatını
kaybeden ve Çukurca’da hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet
diliyorum.
Millî eğitim konusunu görüştüğümüz
bugün bu saatte, orada özellikle hayatını kaybeden öğretmenlere ayrıca
Allah’tan rahmet diliyorum, yaralı olan bütün hemşehrilerimize, yurttaşlarımıza
da Allah’tan acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, burada aslında
önergenin içeriğine yönelik bir konuşma yapmam gerekiyor idi ama maalesef
sadece, cumhuriyeti kendi inhisarında zanneden bir grup başkan vekilinin
konuşmaları doğrusu bu Meclisin mehabetine yakışmadı.
Bakın Ziya Paşa’nın çok güzel bir sözü
var: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”
VELİ AĞBABA (Malatya) – Senin işin de
fırın, bak millî eğitim adına konuşuyorsun!
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bugün
cumhuriyeti güçlendiren, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıran, cumhuriyeti
dünyanın en önemli ülkeleri arasına sokmak için dokuz yıldır gece gündüz
mücadele eden ve bugün Türkiye'yi dünyada yıldız ülke hâline getiren AK PARTİ
İktidarıdır. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Siz cumhuriyetin edebiyatını yapmaya
devam edin. (CHP sıralarından gürültüler) Biz cumhuriyeti yüceltmeye devam
edeceğiz ve biz cumhuriyeti yücelttiğimiz için her seçimde millet de bizim
oyumuzu artırıyor. Bu millet cumhuriyete kastedene asla tek başına iktidar
vermez, cumhuriyetçi geçinip de cumhuriyetin altını oyanlara da asla fırsat vermez.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, biz AK PARTİ
olarak cumhuriyetimize gönülden bağlıyız ve cumhuriyeti, ondan önce kurtuluşu
gerçekleştiren ve kuruluşu gerçekleştiren tüm kadrolara, başta Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere şükran duygularına sahibiz, onları rahmetle anıyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar [!])
VELİ AĞBABA (Malatya) – Bravo! Bravo!
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ama biz
cumhuriyet üzerinden geçinenlerden değiliz, cumhuriyet üzerinden cumhuriyet
tüccarlığı yapanlardan değiliz, asla da olmayacağız.
Bakınız, şimdi, cumhuriyet törenleriyle
ilgili Sayın Grup Başkan Vekili “Efendim, sadece horon oynanması, folklor
oynanması yasaklandı, o da Başbakanlık genelgesiyle.” diyor. Hayır. Ben Kocaeli
Milletvekiliyim, 99 depremini yaşamış bir kardeşinizim. Depremin tarihi 17
Ağustos, törenler 29 Ekim. Sayın Bülent Ecevit’in imzasıyla dağıtılan genelge:
“17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı kutlama törenlerinin sadece Anıtkabir ve Atatürk anıtlarına
çelenk koyma törenleri şeklinde icra edilmesi uygun görülmüştür. Bilgilerini ve
gereğini rica ederim. 8/10/1999” (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yani, o zaman, şimdi, biz merhum
Ecevit’in cumhuriyetçiliğini mi sorgulayacağız.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Millî Eğitim
Bakanlığı bugün ekstra genelge gönderdi, onu niye söylemiyorsun?
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ben
zannediyorum, Cumhuriyet Halk Partisi içinde bile…
MUHARREM İNCE (Yalova) – O zaman Millî
Eğitim genelge göndermedi okullara.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – …Sayın Ecevit’in
cumhuriyetçiliğini sorgulayacak bir tek insan Sayın Muharrem İnce’dir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Öyle değil,
öyle değil.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Değerli
arkadaşlar, biz… Bugün aslında bizim model…
MUHARREM İNCE (Yalova) – O zaman Millî
Eğitim Bakanlığı genelge göndermedi, şimdi Millî Eğitim genelge gönderdi
okullara.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, bu tabii
kara…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Ayrıntısını
sen de bal gibi biliyorsun.
BAŞKAN – Sayın İnce, lütfen dinleyin.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Yani, tamamen bu
maalesef demagoji, hem de kara demagoji.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bal gibi
biliyorsun ayrıntısını.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Yani Başbakanın
gönderdiği genelge Millî Eğitimi kapsamaz mı? Başbakan Millî Eğitimden sorumlu
değil mi? Yani Başbakan göndermiş genelgeyi, daha Millî Eğitim bir de ayrıca
genelge mi gönderir?
Değerli arkadaşlarım, bakın Meclisin
gündemini bunlarla, bu tartışmalarla doldurmak bile Cumhuriyet Halk Partisinin
maalesef muhalefet anlayışını yansıtıyor.
Bugün Türkiye’de cumhuriyete gönülden
bağlı bir iktidar var. Cumhuriyete gönülden bağlı bir iktidar olduğu için de,
Türkiye ekonomiden dış politikaya, alt yapıdan ulaşıma her noktada çağ atlıyor
ve milletimiz bunu takdir ediyor, her seçimde oylarını yükselterek tekrar
iktidara getiriyor.
Biz Sayın İnce’yi geçen dönem burada
çok dinledik.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Fikri Bey,
depremde ne oldu depremde? Depremde de çağ atladık mı?
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Dinle
arka3daşım, sen daha yenisin, dinle.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Kocaeli’nin
yaşadığı deprem nasıldı söyle, tecrübelisin sen!
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Sen yenisin
daha, biraz dinle!
BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen karşılıklı
konuşmayın.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Biz burada geçen
dönem Sayın İnce’yi çok dinledik.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Aldın meslek
yüksek okulunu Hereke’ye taşıdın, o da seni Meclise!
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Biz Sayın
İnce’nin eğer konuşmalarına baksaydık biz inan barajı aşamazdık ve kendileri de
Cumhuriyet Halk Partisi de tek başına iktidara gelirdi ama bu millet Cumhuriyet
Halk Partisinin değerini anlamıyor ki! Ne yapsın millet, anlayamıyor. Bizi
yüzde 50’yle iktidara getiriyor, onları da yüzde 25’te bırakıyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sen meslek
yüksek okulunu Hereke’ye taşıdın, o konuda tecrübelisin!
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bakın, bir Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekili eğer
önergenin lehinde söz istediyse bu önergesiyle ilgili konuşması gerekirdi ama
önergeyle ilgili en ufak bir şey yok. Neden? Önergenin içeriğinde bir şey yok.
O kadar geniş bir alanla ilgili Meclis araştırması açılması isteniyor ki…
Değerli arkadaşlarım, ben önergenin içeriğiyle ilgili hiç olmazsa bir dört
dakika konuşayım müsaade ederseniz.
Şimdi, bakınız, burada eğitimde fırsat
eşitliğinden bahsediyor. Kim istemiyor eğitimde fırsat eşitliğini? Herkese
eğitim fırsatı… Evet, elbette hepimiz arzu ediyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Bunlar
cumhuriyet törenlerini iptal eder, sonra düğünlere giderler!
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Sınavsız bir
eğitim, elbette ama değerli arkadaşlarım, siz…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Üç tane düğüne
gittiniz, üç tane, üç!
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Hiç oradan laf
atmayın, biraz dinleyin…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Madem matem
vardı, niye düğün yaptınız?
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ya, nikahı siz…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Olur mu? İzzet
Yıldızhan çıktı, Nihat Doğan geldi!
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ya, bu kadar mı
milletten kopuksunuz? Yani nikahı yapmayı, hayırlı bir işe vesile olmayı
depremle bağdaştırmak ne kadar doğrudur?
VELİ AĞBABA (Malatya) – Düğüne Nihat
Doğan geldi, İzzet Yıldızhan geldi!
BAŞKAN – Sayın Ağbaba, Sayın Ağbaba…
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bir dakika, bir
dakika… Ya, hayırlı işi getirip de…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Bu nasıl matem,
bu nasıl nikâh!
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şimdi, değerli
arkadaşlarım siz…
VELİ AĞBABA (Malatya) – İzzet Yıldızhan
nereye geldi? Nihat Doğan nereye geldi?
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ya, sizin
derdiniz üzüm yemek değil, sizin derdiniz bağcı dövmek. Şurada önergeyi
hazırlıyorsunuz, önergenin içeriğinde bir şey yok. Önergeyi savunmaya
çıkıyorsunuz, önergeyle ilgili tek bir kelime kullanmıyorsunuz.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen de bir şey
söylemiyorsun ama ya!
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Millî Eğitim
Bakanımızın söylediği cümleleri çarpıtarak efendim birtakım polemik
oluşturuyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, Millî Eğitim
Bakanımız “Kaynağımız yok.” demedi. 2011 yılında Türkiye’de 41 bin öğretmen
ataması yapıldı, 41 bin öğretmen.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Atanamayan kaç
tane var?
FİKRİ IŞIK (Devamla) - Hangi dönemde,
cumhuriyet tarihinin hangi döneminde bir yılda 41 bin öğretmen ataması yapıldı?
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Kaç öğretmen
intihar etti Sayın Vekil?
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Peki, hangi yılda,
bana söyleyin, yıllar yılı Cumhuriyet Halk Partisi de iktidar oldu?
VELİ AĞBABA (Malatya) – Atamayan
öğretmenler var.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bir yılda 41 bin
öğretmenin atamasının yapıldığı hangi yıl var?
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Söz verdiniz,
yapmadınız Sayın Milletvekili.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, şunu biliniz: Bakın, elbette her birimiz daha kaliteli eğitim
istiyoruz. Burada Cumhuriyet Halk Partisiyle AK Partinin bir farkı yoktur,
MHP’nin, BDP’nin bir farkı yoktur. (CHP sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Çocuklar
fırsat eşitliği istedi, on sekiz ay hapse attınız.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Lütfen biraz
dinlemeyi öğrenin
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ya ama
fırsat eşitliği isteyen çocukları hapse koymadınız mı?
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Dinlemeyi
öğrenin… Burada bu kürsüyü siz daha çok kullanıyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) – 600 çocuk
cezaevinde şu anda, 600 üniversite öğrencisi.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şunu söylüyoruz:
Evet, Türkiye’de siz eğer altyapıyı hazırlamadan daha kaliteli bir eğitimden
bahsetme imkânınızın olmadığını bilmelisiniz. 2002 yılında Türkiye Büyük Millet
Meclisi eğitime 7,5 milyar lira bütçe ayırmış.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Malatya’da hâlâ
çocuklar çoklu okulda okuyorlar.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bugün 2011 yılı
bütçesi, YURTKUR bütçesiyle beraber 38 milyar liraya çıkmış. Siz eğer 310 bin
olan… 1850’lerde Türkiye modern eğitime geçmiş, 1850’lerde, cumhuriyetten de
önce. 2002 yılına kadar 310 bin derslik yapılmış ama AK PARTİ İktidarı dokuz
yılda buna 163 bin derslik ilave etmiş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, siz bunu yok sayarsanız,
görmezlikten gelirseniz zannetmeyin ki millet görmezlikten geliyor. Millet bunu
çok iyi görüyor, çok iyi değerlendiriyor ve değerlendirmesini sandıkta en güzel
şekilde yapıyor.
Bakınız, öğretmenlerle ilgili sürekli
laf atılıyor. Değerli arkadaşlarım, şu anda 600 bin civarında öğretmenimiz var.
bunun tam 300 bini AK PARTİ döneminde göreve başlayan öğretmen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yani her 2 öğretmenden 1 tanesi AK PARTİ döneminde
göreve başladığı hâlde siz bunu yok sayıp da “Efendim, öğretmen almıyorsunuz.”
derseniz milleti inandıramazsınız, zaten inandıramıyorsunuz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın
Milletvekili verdiğiniz sözü tutunuz mu?
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
bugün eğer…
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Verdiğiniz sözü
tutmuyorsunuz, öğretmenler intihar ediyor.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın,
“Sınavları kaldıralım.” diyorsunuz. Hepimiz, sınavları kaldırmakla ilgili Millî
Eğitim çok ciddi bir çalışma yapıyor. Keşke şu önergeyi hazırlarken “Yahu,
sekiz yılda, dokuz yılda AK PARTİ eğitimde ne yaptı?” diye şöyle bir üstünkörü
bakmış olsaydınız eminim şu önergeyi vermekten vazgeçerdiniz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Şaibe ve hile
yaptı yahu, şaibe ve hile yaptı Fikri Bey.
FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, sadece
şunu söyleyeyim değerli arkadaşlarım: Siz “üniversiteye girişte sınavları
kaldıralım…” Doğru, kaldıralım, ama bu bir arz-talep dengesi. Talebi
azaltamayacağınıza göre arzı yükselteceksiniz. (CHP sıralarından gürültüler) AK
PARTİ, bugün 76 olan üniversite sayısını 165’e çıkarmış. Türkiye’nin kaliteli
üniversiteleri her geçen gün artıyor. Artık, dünyada Türk üniversiteleri kendi
isminden bahsedilir hâle geldi. Siz, eğer üniversite açmazsanız,
üniversitelerin kadrolarını güçlendirmezseniz, üniversitelerin eğitim
kalitesini artırmazsanız, sınavı nasıl ortadan kaldıracaksınız? (CHP
sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Çocukların
umutlarını çaldınız be!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Açtığınız
firmalarda 600 liraya çocukları çalıştırıyorsunuz!
FİKRİ IŞIK (Devamla) - Ben önerinin
aleyhinde oy kullanacağımı ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
Sayın Işık konuşmasında yanlış bir bilgi vermiştir. Hükûmetin 40 bin öğretmen
ataması yaptığını, başka hiçbir dönemde bunun olmadığını… (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Tam söyleyeyim: 2001 yılında yapılan öğretmen ataması sayısı 41
bindir, 2001 yılında AKP iktidar
değildir. Bilgisi doğru değildir. Biraz dersine çalışsın Fikri.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnce,
herkesin ulaşabileceği bir bilgi. Teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi…
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, biraz
önceki konuşmacı, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıranın AKP olduğunu söyledi.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) – “AKP” demedi,
“AK PARTİ” dedi.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani, doğrusu,
gerçekten o zaman, rahmetli Menderes’in mücadelesini inkâr edenler, buraya
gelmesini inkâr edenler, bugün bu sıralarda oturuyor. Allah’a şükür, 14 Mayıs
1950’den itibaren çoğulcu bir demokrasiye geçilmiştir. Demokrasinin
ilerlemesine katkı sağlayan bütün devlet adamlarına şükrediyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 27 Mayısı
yapanları da lanetliyoruz!
OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla, bu
konuda sanki kendilerinden önce demokrasi yokmuş gibi bir anlayış, demokrasiyi
katletmek isteyen bir zihniyetin tipik bir yaklaşımıdır. Bunu ifade etmek
istedim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkan, 27 Mayısı yapanları da lanetliyoruz!
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisi lehinde söz isteyen Ahmet Duran Bulut, Balıkesir milletvekili.
Buyurun Sayın Bulut… (MHP sıralarından
alkışlar)
İSMET UÇMA (İstanbul) – Astınız
Menderes’i…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – O ne
cahilce söz ya, sen hiç tarih kitabı okumadın mı?
İSMET UÇMA (İstanbul) – Sayın Türkeş…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın
Türkeş’in adını ağzına besmeleyle al. Ayıp ayıp!
BAŞKAN - Sayın Korkmaz, lütfen…
İSMET UÇMA (İstanbul) – Tarih okuyun
arkadaşlar, ne yapalım?
OKTAY VURAL (İzmir) – Gazdan uçuyor bu
arkadaş galiba!
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yazık, yazık
be! Yazık sana be!
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Şu
cehalet yakışıyor mu!
BAŞKAN – Sayın Korkmaz, lütfen…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Türkeş kadar
taş düşsün başına senin! Terbiyesiz herif!
AHMET DURAN BULUT (Devamla) -
…Cumhuriyet Halk Partisinin eğitimin sorunlarıyla ilgili vermiş olduğu… (AK
PARTİ ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Gece Türkeş’in
mezarının önünden geçme, kalkıp halledebilir, haberin olsun! (MHP sıralarından
gülüşmeler)
OKTAY VURAL (İzmir) - Fazla uçuyorsun
sen!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Kalkıp oradan
halledeceğim seni!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
Sayın Hatibi dinleyelim.
AHMET DURAN BULUT (Devamla) -
…önergenin lehinde… (AK PARTİ ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ayıp, ayıp!
Utan! Terbiyesiz herif!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Rahmetli
Başbuğ’a böyle bir laf söyleyemezsin!
BAŞKAN – Sayın Öztürk… Sayın Korkmaz…
Lütfen…
AHMET DURAN BULUT (Devamla) - …
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Türkeş’in
mezarının önünden geçme, ayaklarından asarlar seni! Asarlar burada, asarlar!
Haberin olsun! (AK PARTİ ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
OKTAY VURAL (İzmir) - Düşünmeden
konuşuyorsun!
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ayıp ya! Utan
ya!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Asarlar
burada, asarlar!
OKTAY VURAL (İzmir) – Sen fitneci misin
be! Ne konuşuyorsun orada! Utanmadan konuşuyorsun!
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Lütfü, ayıp
yapıyorsun, ayıp! Yakışmıyor sana bu laf! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ne var! Ne
var!
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri….
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sen Başbuğ’un
ismini ağzına almayacaksın! Sana yakışmaz o!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Başbuğ’a
laf söyleyemezsin!
BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara
veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma
Saati: 18.36
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.51
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
17.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın, MHP
Genel Başkanı Alparslan Türkeş’e yönelik kullanmış olduğu ifadeyi geri alması
gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım,
bu, biraz önce konuşma yaparken bir
Sayın Milletvekili -“Sayın” demek durumundayım çünkü Türk milletini
temsil ediyor en aşağısından ama- rahmetli Genel Başkanımıza yönelik bir ithamda
bulunmuştur, Alparslan Türkeş’e yönelik. Tabii, milletle, milliyet, demokrasi
mücadelesini bilmeyenlerin bu ifadelerini çok yadırgamıyoruz. Bu milletin millî
kimliğini ortadan kaldırmak isteyenlerin, kimliksiz bir millet oluşturmak
isteyen bir zihniyetin Türk milliyetçiliğinin lideri Sayın Türkeş’e yönelik bu
ithamını pek yadırgamıyoruz ama 1944’te fikir mücadelesi sürdürdüğü için o
dönemin açıkçası baskılarına maruz kalmış bir şahsiyet, “En kötü demokrasi en
iyi ihtilal rejiminden daha iyidir.” diyerek demokrasiye olan kararlılığını ortaya
koymuş bir sayın lider, Menderes’in asılmasına karşı çıkmış, bir irade koymuş
bir sayın lider, bugün avukatlığını yapanların Mecliste olduğu dönemde 1980
darbesinin mağduru olmuş bir Alparslan Türkeş’ten bahsedilen bu ifadeleri
kınıyorum ve bugün geldiğimiz bu noktada, onun yetiştirdiği insanların idam
sehpasına gitmeden önce okuduğu mektupla gözyaşı dökenler ve onun soy ismini
taşıyanları Meclise taşıyan iradenin bugün Alparslan Türkeş’e dil uzatmasının
ne kadar ibretlik olduğunu da bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Sayın
Milletvekilinin bu konudaki ifadesini geri almasını rica ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Evet, Sayın Uçma, ne demek istediniz,
kastınız neydi?
Buyurun.
18.-
İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş
hakkında kullanmış olduğu ifadeyi geri aldığına ilişkin açıklaması
İSMET UÇMA (İstanbul) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; böyle bir konuyla ilgili konuşmaya kalkmaktan
sıkıldığımı ifade ediyorum. Benim ilk konuşmam burada.
Ben, Sayın Türkeş’in insan astığını,
Menderes’i astığını falan söylemedim, söylemişsem o sehvendir.
Şimdi, benim çok sayıda arkadaşlarım
var, onlar beni bilirler, siz daha yeni yeni tanıyorsunuz.
MUHARREM VARLI (Adana) – Tanımak da
istemiyoruz çok fazla zaten seni canım. O kadar da meraklı değiliz yani.
BAŞKAN – Bir saniye, Sayın
Milletvekili…
İSMET UÇMA (Devamla) – 27 Mayıs
darbesinden bahsettim orada, sonra da zaten Sayın Türkeş –onu rahmetle
anıyorum- rücu etmiştir bundan. Yani diğer o ihtilali yaptığı zaman, ihtilal
metni okumuştur ama ihtilal yapanlardan da rücu etmiştir, ayrılmıştır.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, sözünü
geri alsın.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Özür
dileyeceksin!
OKTAY VURAL (İzmir) – Sözünü geri
alsın, sadede gelsin.
BAŞKAN – Sayın Vural, bir saniye…
İSMET UÇMA (Devamla) – Onu yapıyorum,
onu yapıyorum.
Şimdi, bu şayet bu böyle anlaşılmışsa…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Vural,
meseleyi anlatırken üzüntüsünü ifade ediyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Neyi anlatıyor
canım? “Astınız” diye söylüyor ya!
BAŞKAN - Sayın Vural, bir saniye…
Sayın Uçma…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Maksadını
ifade etmek için…
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Maksadını
ifade etmek istiyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne maksadını
ifade ediyor?
İSMET UÇMA (Devamla) – Arkadaşlar…
OKTAY VURAL (İzmir) – “Ben bu sözü geri
alıyorum.” desin açıkça.
İSMET UÇMA (Devamla) – Zaten, onu
söylemek için bunları söylüyorum.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Maksadını
ifade etsin.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne maksadı ya?
Maksat bir sözü geri almak, maksadı yok.
BAŞKAN – Sayın Vural, bir saniye…
İSMET UÇMA (Devamla) – Sayın Vural, bir
müsaade ederseniz…
BAŞKAN – Sayın Uçma…
İSMET UÇMA (Devamla) – Yani çok
hiddetli, şiddetli bunlar olmaz, şundan dolayı: Yani ben ne devri sabık
yaratırım ne potansiyel suçlu ararım. Eğer Sayın Türkeş’in oğlu bizim
milletvekilimiz, çok saygı duyduğumuz bir liderdir Sayın Türkeş. Bu
değerlendirme bir irritasyonla eğer böyle anlaşılmış ve söz de öyle çıkmışsa
bundan özür dilerim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Çıktıysa değil
çıktı efendim, işte “Astınız.” diye söylüyorsunuz.
İSMET UÇMA (Devamla) – Efendim, Allah
Allah! Müsaade eder misiniz, lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
İrritasyon ne demek ya!
İSMET UÇMA (Devamla) – Bu kadar
celallenmeyin, lüzum yok. Ben zaten…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım,
neye göre söz verdiniz?
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Vural, sözünü
tamam bitirsin.
İSMET UÇMA (Devamla) – Böyleyse zaten
bu olmaz yani…
OKTAY VURAL (İzmir) – İç Tüzük’ün hangi
maddesine göre söz verdiniz?
BAŞKAN – Lütfen, sözü düzeltmesi için
verdik, tabii ki özür dilemesi için verdik Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Özür dileyecekse
dilesin!
BAŞKAN – E diledi özrü biraz önce,
söyleyecek.
İSMET UÇMA (Devamla) – E diledim,
düzeltmiyor muyuz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Net olamıyor ya!
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) – Sus
bir ya!
İSMET UÇMA (Devamla) – Bir saniye Sayın
Başkan yani…
MUHARREM VARLI (Adana) – Sen mi Cemal
Bey ya, yapma ya!
İSMET UÇMA (Devamla) – Ama, aynı
duyarlılığı…
MUHARREM VARLI (Adana) – Sen yapma, sen
sen! Ayıp sana!
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani, iki buçuk
dakika oldu, daha olmadı ya! Sayın Başkan yani…
MUHARREM VARLI (Adana) – Sana hiç
yakışmıyor ya!.
İSMET UÇMA (Devamla) – Arkadaşlar,
Sayın Türkeş, gerçekten de Türk siyasi tarihinde liderler içerisinde son derece
önem arz eden, rahmetle andığım, saygı duyduğum ve üstelik öğretisine ve
ilkelerine ki bütün liderler için öyledir, bir ölünün arkasından konuşmak zaten
bize yakışmaz, bizim işimiz değil ama sizin yaptığınız konuşma üzerine bu böyle
çıkmışsa ağzımdan ki zabıtlarda öyle, özür diliyorum, bunu geri alıyorum; bu
bir. İki…
OKTAY VURAL (İzmir) – Tamam, bitti
gitti!
İSMET UÇMA (Devamla) – Bir saniye
efendim, bir saniye…
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne nağme
çekiyorsun, biz seni tanıdık ya!
İSMET UÇMA (Devamla) – Efendim bak,
saygısız konuşuyorsunuz. “Nağme çekiyorsun.” Bir tanesi “Terbiyesiz.” diyor,
bir tanesi “Ayak öpeceksin.” diyor “Yalayacaksın.” diyor. Başkanım, bu sözlerin
de geri alınmasını talep ediyorum.
Ben, merhum Türkeş nezdinde…
OKTAY VURAL (İzmir) – Misliyle aynen
tekrar sözlerimi söylüyorum. Tutanaklardan da okuyun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkan…
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın
Başkan…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın
Başkan, böyle bir usul olmaz.
İSMET UÇMA (Devamla) – Merhum Türkeş
nezdinde bu incitici bir durum olmuşsa hem helallik diliyorum hem özür
diliyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yaptığı
hakareti misliyle iade eden ve özür dilemeye teşvik eden böyle bir grup başkan
vekili olur mu?
İSMET UÇMA (Devamla) – Benim Sayın
Türkeş'le ilgili negatif bir değerlendirmem söz konusu olamaz, olmamıştır.
Sehven böyle söylenmişse yanlıştır. Onu düzeltiyor ve geri alıyorum.
BAŞKAN – Sayın Uçma, konu
anlaşılmıştır.
Teşekkür ediyorum Sayın Uçma, sağ olun.
İSMET UÇMA (Devamla) – Peki, saygılar
sunuyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Ünal.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Saygıdeğer
milletvekillerimizin tutanaklarda ifade ettikleri ve az önce Sayın
Milletvekilimizin de ifade ettiği bazı hususlar var. Sayın Grup Başkan
Vekilimin “Misliyle iade ediyorum.” ifadesini kabul etmiyoruz efendim,
tutanaklara geçmesini, geri almasını istiyorum. (AK PARTİ sıralarından “Geri
alsın!” sesleri)
BAŞKAN – Söz tutanaklara geçmiştir
Sayın Ünal, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – O zaman
kareköküyle…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, çalışma
süremizin tamamlanmış olması nedeniyle, alınan karar gereğince kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 2
Kasım 2011 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.