Özlem OKUR Normal 17612 2 1 2012-01-02T14:00:00Z 2012-01-02T14:00:00Z 59 30065 171375 1428 402 201038 14.00 false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

 

DÖNEM: 24                           CİLT: 3                          YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

14’üncü Birleşim

1 Kasım 2011 Salı

 

(TBMM Tutanak Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER

1.- Ordu Milletvekili Harun Çakır’ın vefatı nedeniyle  saygı duruşu

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, vefat eden Adalet ve Kalkınma Partisi Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileyen konuşması

3.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın,  vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileyen konuşması

 

V.- KAPALI OTURUMLAR

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilediğine; Cumhuriyetin 88’inci yıl dönümü kutlamalarının iptal edilmesini kınadığına ilişkin açıklaması

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilediğine;  Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının deprem felaketi nedeniyle yapılmadığına ilişkin açıklaması

3.-    Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, deprem bölgesinde edindikleri izlenimler konusunda Parlamentoyu bilgilendirmek istediklerine ilişkin açıklaması

4.-    İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılışının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

5.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Türkiye’deki ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasına ilişkin açıklaması

6.-    Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Türkmenistan’ın bağımsızlığının 20’nci yıl dönümüne, Kars ilinin 91’inci kurtuluş yıl dönümüne ve Cumhuriyet Bayramı törenlerinin iptal edilmesini kınadığına ilişkin açıklaması

7.-    Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Cumhuriyet Bayramı ile Kırklareli ilinin kurtuluş törenlerinin Başbakanlık genelgesi uyarınca yapılamadığına ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Kars ilinin düşman işgalinden kurtuluşuna ilişkin açıklaması

9.-    İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, son günlerde KCK soruşturması kapsamında yapılan operasyon ve yargılamalara ilişkin açıklaması

10.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Doğu ve Güneydoğu’dan Bursa’ya gelen tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

11.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Deniz Feneri’yle ilgili yapmış olduğu basın toplantısına ilişkin açıklaması

12.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün, Terörle Mücadele Kanunu’na dayandırılarak yapılan tutuklamalara ilişkin açıklaması

13.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının deprem gerekçe gösterilerek yapılmamasını kınadığına ilişkin açıklaması

14.- İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, ülkemizdeki mevsimlik işçilerin yüzde 97’sinin Kürt olduğuna ve sorunlarının çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav’da 27 dönümlük arazide yaptırılmış olan Şehitler Ormanı ve Anıtı’nın Bakanın talimatıyla bozularak TOKİ’ye arsa olarak tahsis edildiği iddialarının kamuoyuna yansıdığına ve bu konuda bir açıklama yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

16.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, soru önergelerine zamanında cevap verilmediğine, İç Tüzük’ün bu husustaki hükümlerinin uygulanmasında hassasiyet gösterilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

17.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’e yönelik kullanmış olduğu ifadeyi geri alması gerektiğine ilişkin açıklaması

18.- İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş hakkında kullanmış olduğu ifadeyi geri aldığına ilişkin açıklaması

 

VII.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın, Kars ilinin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, Bursa ilinde çalışan mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı

3.- Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’in, Kerkük’te yaşayan Türkmenlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı

 

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, ormanların korunması konusunda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/38)

2.-    İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 26 milletvekilinin, zihinsel özürlü çocukların eğitiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/39)

3.-    İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 20 milletvekilinin, basın özgürlüğünün kısıtlanması ve Oda TV ile ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40)

B) DUYURULAR

1.-    Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesince, Van Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında kamu davasının açıldığına dair dosyanın Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru (3/550)

C) TEZKERELER

1.-    Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye – Afganistan, Almanya, Angola, Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, B.A.E., Bahreyn, Bangladeş, Belarus, Belçika, Bolivya, Bosna Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Burkina Faso, Cezayir, Cibuti, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Estonya, Etyopya, Fas, Fildişi Sahili, Filipinler, Filistin, Finlandiya, Fransa, Gabon, Gambiya, Gana, Gine, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Kore, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İran, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Jamaika, Japonya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kamerun, Kanada, Karadağ, Katar, Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Kolombiya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Kosova, Kostarika, Kuveyt, Küba, Letonya, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malezya, Mali, Malta, Meksika, Mısır, Moğolistan, Moldova, Moritanya, Mozambik, Namibya, Nijer, Nijerya, Norveç, Oman, Pakistan, Panama, Paraguay, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Senegal, Sırbistan, Singapur, Slovakya, Slovenya, Somali, Sri Lanka, Sudan, Suudi Arabistan, Şili, Tacikistan, Tanzanya, Tayland, Tunus, Türkmenistan, Uganda, Ukrayna, Uruguay, Ürdün, Venezuela, Vietnam, Yemen, Yeni Zelanda, Zambiya ülkeleri arasında parlamentolararası dostluk gruplarının kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/549)

 

IX.- ÖNERİLER

A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları tarafından (123 sıra no.lu), Toplu Konut İdaresi (TOKİ)'nin bütün boyutlarıyla araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 1/11/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi

2.- “Ülkemizde hayvancılıkta sağlıklı, istikrarlı ve uzun vadeli politikaların izlenmesi, canlı hayvan yetiştiricilerin problemlerinin çözüme kavuşturulması, sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla” verilen Meclis araştırması önergesinin 1/11/2011 Salı günü Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin aynı  birleşimde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

3.-    İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve arkadaşları tarafından (38 sıra no.lu) “millî eğitim sistemindeki eksikliklerin araştırılması” hakkında verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 1/11/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş’in, Kocaeli Dilovası’ndaki sanayi kuruluşlarına ve bunların kanser vakalarını artırdığı iddialarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/15)

2.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, izin almadan yardım toplama yetkisi verilen vakıf ve kamu yararına çalışan derneklere ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/38)

3.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Yüksek Askeri Şura toplantısındaki oturma düzenine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/47)

4.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun uygulamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/94)

5.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, deniz kirliliğinin önlenmesi için alınacak tedbirlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/95)

6.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, milletvekillerinin sorduğu sorulara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/107)

7.- İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in, 2005 yılından itibaren cami alanı gözüken yerlerin plan tadiline,

- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in, Tekirdağ’ın hac kontenjanına,

- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, bayram namazı hutbelerine,

İlişkin soruları ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/128), (7/129), (7/130)

8.- Hatay Milletvekili Hasan Akgöl’ün, kaçak ve bölücü yayın yapan kanallarla ilgili RTÜK’e gelen ihbarlara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/136)

9.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, TRT’nin yayın politikalarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/138)

10.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, Anadolu Ajansında çalışan personele ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/141)

11.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, Feza Gürsey Enstitüsü hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı (7/180)

12.- İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in, Kütahya-Tavşanlı’da faaliyet gösteren bir tesisin atıklarının toplandığı baraj setinde meydana gelen çökmeye ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/199)

13.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan’ın, Kazdağı’nda yapılan sondaj çalışmaları neticesinde meydana gelen zararlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/200)

14.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Kars-Sarıkamış’taki çevre ve şehircilik çalışmalarına ve belediyeye aktarılan kaynağa ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/202)

15.- İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in, Çevre Sorunlarını Araştırma Komisyonunun raporuna ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/205)

16.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Tunceli-Pülümür-Doğanpınar köyündeki tuğla kiremit kili ocağında oluşan zararın giderilmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/206)

17.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Sivas-Koyulhisar-Çandır köyünde faaliyette bulunan madencilik şirketiyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/207)

18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav depreminin yol açtığı mağduriyetlere ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/208)

19.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, doğal sit alanlarının yeniden inceleneceği iddialarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/209)

20.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, özelleştirilecek kurum ve kuruluşlara,

Özelleştirilen ve özelden Devlete geçen kurum ve işyerlerine,

İlişkin soruları ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/321), (7/324)

21.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, THY seferlerinde dağıtılan gazetelere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/326)

22.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, öğretmenlerin ek ders ücretlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/331)

23.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Genel İdari Hizmetler sınıfında çalışanların sorunlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/333)

24.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 657 sayılı Kanun’da yer alan teknik eğitim veren programlar ve bölüm mezunları hakkında yeniden düzenleme yapılmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/335)

25.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, yatılı eğitim kurumlarında kadın müdür yardımcılarının lojman sorununa ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı  (7/340)

26.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Trabzon Çaykara’da yapımı planlanan ve inşasına başlanan HES Projesi’ne ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/418)

27.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Karadeniz Bölgesindeki yedi ili kapsayan Çevre Düzeni Planı’na ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/458)

28.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, elektrik dağıtımının özelleştirilmesi sonrasında hizmet kalitesindeki yeterliliğe ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/460)

29.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, 1. derece doğal sit alanlarının korunmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/484)

30.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, kalitesiz kömür dağıtımına ve hava kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı (7/485)

31.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Rusya’dan Batı Hattından gelen doğal gaz alımına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/492)

32.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, doğal gaz alımı konusunda yapılmış olan Batı Hattı kontratının iptaline ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/493)

33.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, uluslararası doğal gaz alım ve satım anlaşmalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/494)

34.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, TBMM’nin personel yapısına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/528)

35.- İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın’ın, personel sayısına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/529)

36.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, elektrik faturasındaki vergi tutarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/538)

37.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, TKİ sosyal tesislerindeki bir uygulamaya ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/561)

38.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, TBMM Başkanı için kiralanan bir araca ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/593)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açıldı.

Gaziantep Milletvekili Hüseyin Çelik’in, Van ilinde meydana gelen depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı ve yaralılarımıza acil şifalar dilediğine,

Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Aydın ilinin sorunlarına,

Denizli Milletvekili Adnan Keskin’in, Denizli ilinin Çameli ilçesinde meydana gelen sel felaketine,

İlişkin gündem dışı konuşmalarına Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi.

İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt,

Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu,

Iğdır Milletvekili Sinan Oğan,

Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın,

İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi,

Cumhuriyetin 88’inci kuruluş yıl dönümüne;

Muş Milletvekili Demir Çelik, 24-31 Ekim Dünya Silahsızlanma Haftasına,

Hakkâri Milletvekili Adil Kurt, Hakkâri ilinde meydana gelen 5,4 şiddetindeki depreme,

Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, AK PARTİ grup başkan vekilinin bir eleştiriye cevap verirken “Bu Mecliste, Başbakanın çapını sorgulayacak bir kişinin olduğunu sanmıyorum” şeklindeki ifadesinin Meclisi ve milletvekillerini küçümser ifadeler olduğuna ve reddedilmesi gerektiğine,

Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu, Van depreminde ölümlere yol açtığı görülen binaların çoğunun kolon ve kirişlerinin iş yerlerinin genişletilmesi için kesilmiş olduğuna,

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Van ilinde meydana gelen depremin ilk yirmi dört saati içinde Cizre Belediyesince yapılan yardımlara,

İzmir Milletvekili Oktay Vural, gündem dışı konuşmalardan sonra “bakanın hangi gündem dışı konuşmaya cevap vereceğinin” oturum Başkanınca milletvekillerine bildirilmesi gerektiğine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Denizli Milletvekili Adnan Keskin, Denizli ilinin Çameli ilçesinde meydana gelen sel felaketiyle ilgili gündem dışı konuşmasına,

Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak, Aydın ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına,

Hakkâri Milletvekili Adil Kurt, Van Valisi’nin basında yer alan beyanına,

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun verdiği cevapların tatmin edici olmadığına ilişkin birer açıklamada bulundular.

İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, İstanbul’daki içme ve kullanma suyuna karışan kimyasal atıklar nedeniyle oluşan çevre sorununun (10/35),

İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 24 milletvekilinin, sulama birliklerinin sorunlarının (10/36),

Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve 24 milletvekilinin, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin (10/37),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

KİT Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç,

Adalet Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe Nevşehir Milletvekili Murat Göktürk,

Seçildiler.

Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Sanayi Komisyonunun üyesi olduğuna, grup konuşmacısı olduğu bir sözleşmenin tali komisyona havale edildiğine ancak konu hakkında komisyon başkanının bilgisi olmadığına ilişkin bir açıklamada bulundu.

Denizli Milletvekili Adnan Keskin, Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci’nin,

Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci, Denizli Milletvekili Adnan Keskin’in,

Denizli Milletvekili Adnan Keskin, Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci’nin,

Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin,

Şahsına;

İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’in grubuna;

Sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında yer alan Türkiye-Azerbaycan Uzun Vadeli Ekonomik ve Ticari İşbirliği Programı ve İcra Planının (1/324) (S. Sayısı: 33),

2’nci sırasında yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Planlama Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının (1/408) (S. Sayısı: 37),

3’üncü sırasında yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik Alanında İşbirliği Protokolünün (1/448) (S. Sayısı: 39),

Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporlarının, görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamalardan sonra kabul edildi ve kanunlaştı.

1 Kasım 2011 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 18.59’da son verildi.

                                                      Mehmet SAĞLAM

                                                         Başkan Vekili

         Mine LÖK BEYAZ                                                                  Bayram ÖZÇELİK

              Diyarbakır                                                                                 Burdur

               Kâtip Üye                                                                               Kâtip Üye

                                                                                                                                No: 20

II. - GELEN KÂĞITLAR

31 Ekim 2011 Pazartesi

Tasarılar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kalkınma İşbirliğine Yönelik Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/491) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/492) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.10.2011)

3.- Türkiye Cumhuriyeti ile Tuvalu Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/493) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.10.2011)

4- Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Libya Arap Halk Sosyalist Büyük Cemahiriyesi Sağlık  ve Çevre Genel Halk Komitesi Arasında Çevre ve Ormancılık Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/494) (Çevre; Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.10.2011)

5.- Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Ekonomik ve Ticari İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/495) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.10.2011)

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ormancılık Alanında Yardım ve İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/496) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.10.2011)

Teklifler

1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yargıç Üye Seçilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/112) (Dışişleri ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.10.2011)

2.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar'ın; 5102 Sayılı Yükseköğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/113) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)

 

                                                                                                                                No: 21

1 Kasım 2011 Salı

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 Milletvekilinin, ormanların korunması konusunda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/38) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 28 Milletvekilinin, zihinsel özürlü çocukların eğitiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/39) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

3.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 22 Milletvekilinin, basın özgürlüğünün kısıtlanması ve Oda TV ile ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/10/2011)

1 Kasım 2011 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Beş dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

IV.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER

1.- Ordu Milletvekili Harun Çakır’ın vefatı nedeniyle  saygı duruşu

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’ın aziz hatırası önünde Genel Kurulu bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.

(Saygı duruşunda bulunuldu)

BAŞKAN – Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun. Yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Sayın milletvekilleri, görüşmelere başlamadan önce, 26 Ekim 2011 tarihli 12’nci Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre okunabilmesi için kapalı oturuma geçmemiz gerekmektedir. Bu nedenle, sayın milletvekilleri ile Genel Kurul Salonu’nda bulunabilecek yeminli stenograflar ve yeminli görevliler dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica ediyorum.

Tutanak özeti okunduktan sonra açık oturuma geçilecek ve görüşmelere devam edilecektir.

Sayın idare amirlerinin bu konuda yardımcı olmalarını ve salon boşaltıldıktan sonra Başkanlığa haber vermelerini rica ediyorum.

Sayın milletvekilleri, şimdi kapalı oturuma geçiyoruz.

 

Kapanma Saati: 15.08

 


V.- KAPALI OTURUMLAR

İKİNCİ OTURUM

 

(Kapalıdır)


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.19

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki Üçüncü Oturumunu açıyorum.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Şandır, rahmetli Çakır’la ilgili bir sözünüz vardı, buyurun.

IV.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER (Devam)

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, vefat eden Adalet ve Kalkınma Partisi Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileyen konuşması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Ordu Milletvekili Harun Çakır’ın rahmeti Rahman’a yürümüş olmasını, hayatını kaybetmiş olmasını Milliyetçi Hareket Partisi Grubu milletvekilleri olarak biz de üzüntüyle karşıladık. Merhuma Yüce Allah’tan rahmetler diliyoruz; kederli ailesine, yakınlarına, çocuklarına ve siz çalışma arkadaşlarına, tüm Parlamentomuza, tüm Meclisimize başsağlığı diliyoruz. Allah başka acı yaşatmasın.

Tekrar, söz verdiği için Değerli Başkana teşekkür ediyorum. Merhuma Yüce Allah’tan rahmetler diliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bu konuyla ilgiliyse sisteme girin lütfen Sayın Tarhan.

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Bu konuyla ilgili.

BAŞKAN – Buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilediğine; Cumhuriyetin 88’inci yıl dönümü kutlamalarının iptal edilmesini kınadığına ilişkin açıklaması

EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ordu Milletvekili Harun Çakır’ın vefatı nedeniyle başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz; kendisine rahmet, yakınlarına uzun ömür diliyoruz.

Bu vesileyle Sayın Başkan… Cumhuriyetin 88’inci yıl dönümüydü geçtiğimiz hafta ancak biz bunu doyasıya kutlayamadık biliyorsunuz Sayın Başkan. Bir ulusun verdiği mücadeleyi yaşama ve anımsama fırsatıdır diye düşünüyoruz Cumhuriyet Bayramı ve kıyıcı terörle, bugün yaşadığımız kıyıcı terörle ve deprem acılarıyla baş etmenin de bir yoludur diye düşünüyoruz. Cumhuriyet Bayramı bize moral kazandıracaktır. Cumhuriyet törenlerini bir kadeh eğlencesine indirgeyen bir zihniyetle karşı karşıya kaldık bu süreçte ve bu hayâsız akının, bu hayâsız, saldırgan tutumun, ona inat, bu tutuma inat, bu saldırılara karşın onlara inat, bize yasaklamaya çalışanlara inat, Cumhuriyet Bayramı’nı… Ben “Binlerce yıl yaşasın cumhuriyet!” diyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tarhan.

Sayın Ünal, buyurun.

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilediğine;  Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının deprem felaketi nedeniyle yapılmadığına ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ordu Milletvekilimiz Harun Çakır kardeşimizi kaybettik. Öncelikle ailesine, parti grubumuza başsağlığı diliyoruz tekrardan. Allah mekânını cennet etsin. Yakınlarına sabırlar diliyoruz.

Ayrıca, taziyeleri için de diğer parti gruplarına teşekkür ediyoruz. Taziye konusunu konuşurken, bu konu gündeme gelmişken Cumhuriyet Bayramı’yla ilgili, Sayın Grup Başkan Vekili Emine Ülker Hanım bir ifade kullandı. Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz çünkü hepimiz cumhuriyetin çocuklarıyız ve hepimiz cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkan insanlarız. Elimde Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün bir yazısı var, çok kısa paylaşmak istiyorum: “17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama törenlerinin sadece Anıtkabir ve Atatürk anıtlarına çelenk koyma törenleri şeklinde icra edilmesi uygun görülmüştür. Bilgilerini ve gereğini rica ederim. Bülent Ecevit, Başbakan. 08/10/1999” Dolayısıyla, bu yeni bir uygulama değil. Bu uygulamanın gerekçesini uzatmanın ve tartışmanın da anlamlı olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla, bunun üzerinden de herhangi bir şekilde bir grubu, bir düşünceyi, bir zihniyeti mahkûm etmenin son derece yanlış olduğunu düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ünal.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Daha sonra açıklama getireceğim konuya. Onun için söze girdim.

BAŞKAN – Tamam Sayın İnce.

Sayın Kaplan, buyurun.

IV.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER (Devam)

3.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileyen konuşması

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

AK PARTİ Ordu Milletvekili Sayın Harun Çakır’ın vefatı nedeniyle Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz ve Mecliste tören yapıldığı gün 20 tane yerde kongremiz vardı ve gerçekten bulunamadığımız için katılamadık, onu ifade etmek istiyoruz. Allah, ailesine sabır, selamet versin. Gerçekten genç yaşta bir kayıp, Meclisin başında üzüntü verici. Allah rahmet eylesin.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 30 Ekim Kars ilinin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Kars Milletvekili Ahmet Arslan’a aittir.

Buyurun Sayın Arslan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, gündem dışı beş dakikalık süreler uzatılmıyor.

Buyurun Sayın Arslan.

VII.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın, Kars ilinin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

AHMET ARSLAN (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Kars’ın kurtuluşunun 91’inci yıl dönümü nedeniyle söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Şehitlerimizi, depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı ve de tabii ki milletvekili arkadaşımız Harun Çakır’ı rahmetle anıyor, kalanlara başsağlığı ve özellikle yaralılara acil şifa diliyorum.

30 Ekim 1920 Kars için önemli, ancak biliyoruz ki sadece Kars için değil, Türkiye’miz için çok çok önemli. Zira, özellikle İstiklal Harbi’nin Türkiye'nin her tarafında devam ettiği bir zamanda Kars’ta kurtuluş mücadelesi verilirken Türkiye topraklarında bu ilk kurtuluş ve bu, aynı zamanda Kazım Karabekir komutasındaki güçlerle birlikte düşmana karşı alınan ilk başarı. Bu başarı, Türkiye'nin her yerinde istiklal mücadelesi veren ecdadımıza aynı zamanda moral ve bir sonraki kurtuluşların da ilki olmuştur. Bu anlamda bu süreç 29 Ekim 1923’te cumhuriyetin kurulmasıyla taçlanmıştır. Dolayısıyla, Kars’ın kurtuluşu olan 30 Ekim 1921’in 91’inci yıl dönümünü ve cumhuriyetimizin kuruluşunun 88’inci yıl dönümünü ben de şahsım ve Karslılar adına kutluyorum.

Tabii ki Kars özellikle Türklerin Anadolu’ya girdiği ilk nokta. 1033’te şehit edilen Ebul Hasan Harakani Hazretleri diye bir değerimiz var. O değer 1064’te Alparslan komutasında Türklerin Anadolu’ya girişini sağlayan bir değer. O değer “Her kim bu kapıya gelirse ekmeğini ve suyunu verin; adını, dinini sormayın. Zira, Ulu Allah’ın katında ruh taşımaya layık olan herkes elbette Ebul Hasan’ın sofrasında ekmek yemeye layıktır.” diyen ve yine Mevlânâ Celâleddin Rûmî Hazretlerinin yüzyıllar sonra onunla ilgili işaret buyurduğu “Bizim pazarımızda sattığımız mallar Ebul Hasan Harakani’den aldığımız mana metasından başka bir şey değildir. Ondan ne aldık ise irfan, ilim mahfillerinde sizlere onları dağıtıyoruz, onlardan başkası değildir.” denilen bir değer. Biz inanç kültürü anlamında Kars’ta böyle bir değere sahibiz.

Biz kültür mirası anlamında Kars’ta 1072’de Türkiye’de yapılan Ebul Manucehr Camisi olan ilk camiye sahibiz. Biz Kars’ta Anadolu topraklarının giriş noktasında 1,5 milyon insanın, şehidimizin kanıyla sulanmış bir toprağa sahibiz ve daha da yakın olanı, 90 bin şehidin yattığı Sarıkamış’a sahibiz. Yine, Selçukluların yaptığı ilk kaleye sahibiz. Biz 1855’te düşmana karşı mücadele verdikten sonra Sultan Abdülaziz tarafından ilk berat ve ilk gazilik unvanını almış iliz. Biz bu değere sahibiz. Tabii ki bu değerlere sahip olmak, tabii ki sınırı bekleyen il olmak, serhat ili olmak çok çok önemli, biz bununla gurur duyuyoruz ancak biliyoruz ki geleceği geçmiş kuşatır.

Bu cümleden hareketle, Kars sahip olduğu değerlerinin çok farkında, Karslı sahip olduğu değerlerin çok farkında. İşte, bu değerler, Türkiye’nin geleceği ve Kars’ın geleceği anlamında birçok projeyi yapmak demek; Bakü-Tiflis-Kars’ı yapmak demek, Kars-Iğdır-Nahçıvan’ı yapmak demek, Londra’yı Pekin’e, Londra’yı Orta Asya’ya, İslâmâbâd’a Kars üzerinden bağlamak demek ve Kars’ın geleceğini inşa etmek demek.

Biz Karslılar olarak bu geçmişimizle gurur duyuyoruz ve sınırı bekleyen il yerine, sınırda olan ve bu özelliğinden yararlanan il olmanın peşinde üç günlük bir “Gazi Kars Şehrengizi” yaptık, yirmi sekiz ülkeden uluslararası uzmanlar katıldı ve çok ciddi değerler elde ettik. İnanıyoruz ki bu çalışmanın sonuçlarıyla Kars çok daha iyi olacak. Bu konuda Hükûmetimize müteşekkiriz, yapılan ve yapılacak projeler anlamında müteşekkiriz.

Hepinizin Kurban Bayramı’nı, vatandaşlarımızın Kurban Bayramı’nı kutluyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Arslan.

Gündem dışı ikinci söz, Bursa ilinde çalışan mevsimlik tarım işçilerinin sorunları hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Sena Kaleli’ye aittir.

Buyurun Sayın Kaleli. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, Bursa ilinde çalışan mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı

SENA KALELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mevsimlik gezici tarım işçilerinin çalışma koşulları ve sorunları üzerinde gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken cumhuriyetimizin 88’inci yıl dönümünü kutluyor, Başkanlığınızı ve milletvekili arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, geçtiğimiz ay iki büyük acıyla sarsıldık, gerek teröre kurban verdiğimiz şehitlerimiz gerekse Van, Erciş depremindeki kayıplarımız, yaralılarımız yüreklerimizi yaktı. Hem şehitlerimize hem şehitlerimize hem de depremde yaşamını yitiren vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.

Nedenleri ve sonuçlarıyla terör ve deprem gerçeğiyle yaşıyoruz. Tıpkı ülkemizin yıllardır çözülemeyen sorunlarından olan mevsimlik gezici tarım işçilerinin gerçeği gibi. Gerek terör gerek doğal afetler gerekse de farklı sorunlar nedeniyle güç koşullarda yaşayan doğu ve güneydoğulu vatandaşlarımız ekmek parası için geldikleri batı illerinde de ne yazık ki daha iyi şartlarda yaşayamıyorlar. Bu şartlar, bu olumsuzluklar terörün ekonomik, sosyal ve siyasal alandaki çözümünü de zorlaştırmaktadır.

Sayın milletvekilleri, bu sorunun bir örneği de Bursa’da yaşanmaktadır. Yaklaşık 1974’ten beri Bursa’nın Yenişehir ilçesinin köylerinde bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Çoğunluğu Mardin ve Diyarbakır’dan olmak üzere her yıl nisan ile kasım ayları arasında 2.000-2500 işçi çalışmak için  bu bölgeye gelmektedir. Mevsimlik tarım işçileri için kurulan çadır kentte kalan işçiler her türlü sağlık, güvenlik ve sosyal güvenceden yoksun, insanlık onuruna yakışmayacak koşullarda yaşamaya çalışmaktadırlar.

Geçtiğimiz ay bu işçilerimizi ziyaret ettim, yer sofralarına konuk oldum, sıcak çaylarını içtim, yağmura, çamura ve soğuğa inat gözlerindeki sıcaklık ile ısındım. Yaşanan insanlık ayıbına daha fazla seyirci kalınmaması amacıyla da daha önce de dile getirilen bu sorunu tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşımaya karar verdim.

Sayın milletvekilleri, çadır kentten çok toplama kampını andıran bu yaşam alanında elektrik yoktur, temizlik ihtiyaçlarını üç günde bir tankerler ile getirilen suyla karşılamaya çalışmaktadırlar. İçme suyu ihtiyacı da çadır kentte kazılan kuyudan üç günde bir doldurulan ve sadece bir gün akan çeşmeden karşılanmaktadır. Bu suyun tortulu ve kumlu olduğunu da ayrıca gözlemledik. Kampta 50 kişiye bir tuvalet ve duş kabini düşmektedir. Ortam hijyenden yoksun olduğu için her türlü bulaşıcı hastalığa açıktır. Nisan-Kasım ayları arasında çalışıldığı için okul çağındaki çocukların eğitimleri de kesintiye uğramaktadır. Bölge halkı ile mevsimlik işçiler arasındaki sosyal ilişkiler yok denecek kadar azdır. Konuyla ilgili daha önce yapılmış olan açıklamada mevsimlik işçiler için prefabrik evler ve geçici okulların yanı sıra su ve elektrikle ilgili altyapının tamamlandığı belirtilmiştir ancak aradan bir yıl geçmesine karşın bu söylenilenlerin hiçbiri gerçekleştirilmemiştir. Yapılan, sadece yolların stabilize hâle getirilmesinden ibarettir.

Burada küçük bir anekdotu sizinle paylaşmak istiyorum. Burada çalışan arkadaşlar, John Steinbeck'in 1930 ekonomik kriz döneminde yoksulluk nedeniyle evlerini terk eden ve tek bir aileye dönüşen insanların dramını anlattığı “Gazap Üzümleri” kitabındaki okie’lere kendilerini benzettiklerini söylemişlerdir.

Değerli milletvekilleri, 24 Mart 2010 tarihli Resmî Gazete’de yer alan mevsimlik gezici tarım işçilerinin çalışma ve sosyal hayatlarının iyileştirilmesine ve izleme kurullarının oluşturulmasına dair Başbakanlık genelgesine rağmen bu konuda adım atılmamasını anlamak mümkün değildir. Aynı genelgede il ve ilçelerde kurulacak izleme kurulunun ilgili kurum ve kuruluşlardan oluşturulacağı belirtilmesine karşın bu kurulların oluşumunda da objektif davranılmamaktadır.

Evet, sözlerime son verirken dinlediğiniz için hepinize teşekkür ederim.

Yetkilileri göreve çağırdığımı ifade ediyorum buradan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Kaleli.

Gündem dışı üçüncü söz, Kerkük’te yaşayan Türkmenlerin durumu hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’e aittir.

Buyurun Sayın Türkeş (MHP sıralarından alkışlar)

3.- Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş’in, Kerkük’te yaşayan Türkmenlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in cevabı

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 1 Kasım 2011, bundan tam sekiz yıl yedi ay önce, 20 Mart 2003’te Amerika Birleşik Devletleri komşumuz Irak’a demokrasi getirmek üzere işgal etti ve yapılan son açıklamalara göre de bundan iki ay sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin askerî güçleri bu ülkeden çekilecek. Yılbaşından sonra yanı başımızda komşumuzda Irak’ta neler olacak, hiç düşündünüz mü? Oradaki farklı toplulukların durumu nedir ve bunların akıbetleri ne olacaktır? Bunları burada bizim düşünmemiz, değerlendirmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Irak’ta en zorda olan ve sahipsiz olan topluluk Türkmenlerdir. Daha çok Kuzey Irak’ta yaşayan, Kerkük’te, Erbil’de, Süleymaniye’de yaşayan Türkmen nüfusu bu sekiz yıl, hatta dokuz yıla varan bu dönemi çok büyük zorluklarla geçirmiştir. Saddam döneminde aşağı yukarı 3 milyon olduğu değerlendirilen bu toplum bugün için neredeyse yarıya düşmüş gibi görünmektedir. Tabii bunun birçok sebebi var, bunların da araştırılması, değerlendirilmesi lazım.

2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin işgalini takip eden günlerde Kerkük’te ve Musul’da farklı gruplar sistematik olarak hedef alarak tapu idarelerine, nüfus idarelerine hücum ettiler, oradaki kayıtları talan ettiler, yaktılar, yok ettiler yani sistematik olarak oranın yapısını, oranın doğal dokusunu göz ardı edebilecek imkânı bulmak için kayıtları yok etmeye giriştiler. Daha sonra da belli bir sistematik içinde oradaki Türkmenlere yönelik saldırılar sürdü yıldırmak için; hatta cinayetler de oldu. Sırf 30 Ağustostan bugüne kadar Kerkük’te yirminin üzerinde olay oldu.

Değerli arkadaşlar, bunların çoğu tıp doktorlarına yönelik. Daha önce bunlar iş adamlarına yönelikti, oradaki esnafa yönelikti. Yani Kerkük’te yaşayan Türkmenlerin oradan kaçması için ona yönelik birtakım faaliyetler yapıldı. Maalesef, üzülerek söylüyorum ki bugüne kadar da bu yapılanlar hep yapanların yanına kâr kaldı.

Bu Irak Türkmenlerini hedef alan terör saldırılarında ne merkezî hükûmet ne de Irak Parlamentosu ciddi bir önlem almıştır ve ciddi bir önlem almaya da yanaşmamıştır. Bunlar, bizim göz ardı edebileceğimiz ve kayıtsız kalabileceğimiz konular değildir. Öncelikle oradaki esnafı, elinde para olan zengini kaçırdılar, tıp doktorlarını kaçırdılar; arkasından da şimdi öğretmenlere yönelik, aydınlara yönelik, bilim adamlarına yönelik de bu saldırılar devam ediyor. Bu kaçırılmaların karşısında para da talep ediyorlar. Kiminden 250 bin, kiminden 150 bin, kiminden 50 bin dolar gibi farklı rakamlar da bugüne kadar ödenmiş ve bugüne kadar ödenen rakamlar son bir sene içinde 4 milyon doların üzerinde. Düşününüz ki bu Amerika’nın çekildiği… Amerika hiç olmazsa asgaride bölgede bir istikrarı sağlamaya çalışıyor. Ondan sonra bunlar daha da artacak ve azacaktır. Ben bu konuyu dikkatlerinize getirmek için huzurunuza geldim.

Bu arada, bu hafta sonu idrak edeceğimiz Kurban Bayramı’nızı da kutluyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Türkeş.

Gündem dışı konuşmalara Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa Milletvekili Sayın Sena Kaleli’nin mevsimlik tarım işçilerinin sorunları hakkında gündem dışı konuşmasına cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında, hayatını kaybeden Değerli Arkadaşımız Harun Çakır Kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine sabırlar temenni ediyorum. Bütün şehitlerimizi de bu vesileyle rahmetle anıyorum ve milletvekili arkadaşlarımızın, milletimizin cumhuriyetinin 88’inci yılını da kutluyorum.

Konuya girmeden önce, az önce burada söz alan Değerli Milletvekili Arkadaşımızın Irak, Irak’taki sorunlar ve Türkmenlerle ilgili değindiği konunun son derece önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Tabii ki Irak’ta yaşananları hepimiz biliyoruz. Ciddi bir yönetim boşluğu süreci yaşandı ve bu yönetim boşluğunun giderilmesiyle ilgili olarak da Türkiye'nin önemli çabaları var, önemli gayretleri var. Görüşmelerimiz her düzeyde Irak’la devam ediyor ve bu çerçevede şunu ifade ederek esas konuma gelmek istiyorum: Türkiye, Irak’la tüm ilişkilerinde Irak’taki huzurun, barışın, kardeşliğin tesisi noktasında tüm unsurlarla ilişkilerini sürdürmektedir ve her görüşmeleri, masanın bir tarafında mutlaka Türkmenlerle ilgili yaşanan sorunlar olagelmiştir. Umuyor, diliyoruz ki yönetim boşluğu önümüzdeki süreç içerisinde Irak’ta yaşanmaz temennisinde bulunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geneli itibarıyla baktığımız zaman işsizlik aslında dünyanın sorunu. Avrupa Birliği yirmi yedi ülke ortalamasına baktığımız zaman yüzde 9,7 düzeyinde bir işsizliğin olduğunu görüyoruz. OECD ortalaması yüzde 8,2; Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 9,1; İspanya’da yüzde 22,6 düzeyinde bir işsizlik var. Yunanistan’da 17,6; İtalya’da 8,3; Fransa’da 9,9; Litvanya’da 15,5; İrlanda’da 14,2 gibi işsizlik rakamları önümüzde. Türkiye’de temmuz rakamları çerçevesinde mukayeseler yaptığımız zaman işsizlik oranının yüzde 9,1 düzeylerinde olduğunu belirtme zaruretini duyuyorum.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Yıllık söyleyin Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – Bundan bir ay önce, geçtiğimiz ay, G-20 ülkelerinin çalışma bakanlarıyla Paris’te yaptığımız toplantıda son üç yıl içerisinde en çok istihdamı gerçekleştiren ülkenin Türkiye olduğu vurgusunun, bütün ülkelerin olduğu, yirmi ülkenin olduğu ortamda açık bir şekilde ifade edildiğini de belirtmek istiyorum. Son bir yılda istihdamda 1 milyon 475 bin artış olduğunu da belirtmekte yarar var.

Ancak işsizliğin yapısal sorunlardan kaynaklandığını da bilmemizde yarar var diye düşünüyorum. Bunlardan en önemlisi, emek yoğun sektörden teknoloji yoğun sektöre bir kayma olduğunu, yani tarımda bir çözülme ve sanayi toplumuna bir geçiş sürecini yaşadığımızı da vurgulamakta yarar var. Bakınız, 1990 yılında tarımın toplam istihdam içerisindeki payı yüzde 47 iken, bugün tarımın toplam istihdam içerisindeki payı yüzde 25. Sanayinin payı yüzde 15,5 iken bugün yüzde 20. Hizmet sektörünün ise 1990’da toplam istihdam içindeki yüzde 33’lük payının bugün yüzde 49’lara ulaştığını görüyoruz. İşte bu dönüşüm iş gücü piyasasında arz-talep uyuşmazlığı, iş gücü nitelikliliğinin yetersizliği ve mesleksizlik sorununu karşımıza çıkardı. Bu sorunlar, ne yazıktır ki elli yıldır yaşadığımız sorunlar.

Türkiye olarak tarım toplumundan sanayi toplumuna geçerken ihtiyaç duyulan nitelikli iş gücünü yetiştirmekte çok zaman kaybettiğimizi belirtmekte yarar var. Bir taraftan 2,5 milyon vatandaşımızın işsizliğinden bahsederken, diğer tarafta nitelikli iş gücü talebiyle karşı karşıyayız. Yani katıldığımız birçok toplantılarda sanayicilerin en çok gündeme getirdikleri hadise bu. Nitelikli iş gücü talebimiz var, fakat bu işe uygun eleman bulmakta zorluk yaşadığımızı ifade ediyorlar. Bu tespiti yapmakta da ve burada ifade etmekte de yarar var diye düşünüyorum. İşte bu sıkıntıyı, bu yıllara sâri olan problemi ortadan kaldırmak için aktif iş gücü programları çerçevesinde yıllık 1,4 milyar TL’lik bir kaynak Hükûmetimiz tarafından ayrıldı ve son üç yılda takriben 500 bini aşkın mesleki eğitim ve sertifikalandırılmış eleman söz konusudur artık Türkiye’de. Amacımız iş gücünü işe uygun hâle getirmek, bütün mücadelemizin bu yönde olduğunu ve bu kaynakların da bu amaçla tahsis edildiğini belirtmekte yarar görüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mevsimlik tarım işçileri konusu da yıllardır ülkemizin gündeminde olan bir konu. Vatandaşlarımız, evlerini, barklarını geride bırakarak aş için, iş için yollara düşmekteler. Bir anlamda bu tabloyu bir kısmi göç olarak da değerlendirebiliriz. Gittikleri yerlerde, başta ulaşım olmak üzere, barınma, eğitim, sağlık, güvenlik ve sosyal çevreyle adaptasyon açısından bazı sorunlarla da karşılaştıklarını biliyoruz. Bu sıkıntıları gidermek için kısaltılmış adı METİP, Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi Projesi’ni hayata geçirmiş bulunuyoruz. Üç yıl sürecek olan bu proje için toplam 92,5 milyon liralık bir kaynak tahsis edilmiş bulunuyor. Bugüne kadar bu kaynağın 67 milyon lirasını ilgili illerde ve ilgili çalışma alanlarında kullandık. Şu ana kadar yaklaşık 250 bin kişiye hizmet verdiğimizi de belirtmek istiyorum. 2012 yılı için ise 21 milyon TL’lik bir kaynak imkânımız var ve proje kapsamında öncelikle barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla çadır köyler kuruyoruz.

Az önce de Sayın Konuşmacı burada belirttiler, ben de bu mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarını bizzat yerinde tespit etme adına Polatlı’da Sarıoba yerleşkesine gittim ve onlarla bir gece akşam yemeğini birlikte paylaştık. 2.500 kişi kapasiteli 152 çadır var mesela bu yerleşkede, bu yerleşim yerlerini her türlü insani ihtiyaçlara cevap verecek şekilde donattığımızı da belirtmek istiyorum. Yol, elektrik, su, altyapı vesaire; çocuk oyun alanları bile bu projede yer almaktadır. Temel ihtiyaçların yanında çocukların eğitimleriyle ilgili de atılması gereken adımları attık ve son derece önem verdiğimiz bir husustur çocukların eğitimi; eğer okullar çadır yerleşkesine yakın ise taşımalı sistem devreye giriyor, değil ise çadır okullarda çocukların eğitimini gerçekleştiriyoruz.

Proje kapsamında Bursa ilimizde neler yaptık? Baktığımızda Bursa’da altı merkezde bu çalışmaları sürdürüyoruz ve 2011 yılı için 530.366 TL’lik bir kaynak tahsisini yalnız Bursa için gerçekleştirmiş bulunuyoruz. 1.614 işçi için 356 barınma çadırı, temel insani ihtiyaçları karşılayacak 30 yer, 23 jeneratör alımı, 19 çeşmeyi hizmete açmış bulunuyoruz. 122 öğrencimizin de okullara devamını sağladık. Ayrıca, gezici sağlık, poliklinik hizmetleri de düzenli bir şekilde verilmektedir.

Şimdi, tabii bunlar mevsimlik bir sorun olduğu için spesifik olarak bazı bölgelerde bazı sorunlar da yaşanıyor olabilir. Ama bunu yüce Meclisin huzurunda ifade ediyorum, bu konuyla ilgili kaynaklarımız var, tahsis edilen kaynak var, proje devam ediyor ve yaşanan sıkıntıları giderme konusunda da bu imkânların kullanılması konusunda milletvekili arkadaşlarımızın seçim bölgelerinden, yörelerden bu bilgileri Bakanlığımıza aktarmalarında büyük yarar var. Böylece, vatandaşlarımızın daha sağlıklı şartlarda çalışma imkânını da el birliğiyle gerçekleştirmiş oluruz.

Mevsimlik işçilerimizin sadece çalışma ve yaşam koşullarını değil… “Sosyal güvenlik alanında da hiçbir şey yok, hiçbir şey yapılmıyor.” gibi bir yaklaşım doğru değil. Bildiğiniz gibi, tarımda kendi nam ve hesabına çalışan işçilerimizin bir aylık sosyal güvence kapsamına alınmaları için on sekiz günlük prim ödemeleri gerekiyor. Kendi nam ve hesabına çalışanlar için söylüyorum. İşte bu gezici, geçici tarım işçilerini de dikkate alarak bu uygulamaları hizmet akdine de biz yaptığımız düzenlemeyle yansıttık. Dolayısıyla, on sekiz günlük prim ödeyerek onlar da bir aylık sosyal güvenlik imkânlarından yararlanma imkânlarını elde etmiş bulunuyorlar. Bu, bilgi eksikliğinden belki de ifade edildi. Kesinlikle sosyal güvenlikle ilgili bir sorunun yaşanmasının mümkün olmadığını, bununla ilgili yüce Meclisin gerekli düzenlemeleri yaptığını burada vurguluyorum.

Tabii ki buradaki esas hedefimiz, kişilerin, vatandaşlarımızın doğduğu yerde doymasını sağlamak. Bizim mücadelemiz bu istikamette. Bu geçici ve gezici işçilerle ilgili, mevsimlik işçilerle ilgili yaşanan bu sorunların çözümü konusunda önümüzdeki dönem içinde alınması gereken önlemleri alacağız ama esas mesele, vatandaşlarımızın doğduğu yerde doymasını, iş bulmasını sağlama konusunda da yatırım teşviklerinden alınız diğer alanlara kadar Hükûmet olarak üzerimize düşen görevleri yerine getirme gayreti içerisinde olacağımızı ifade ediyorum.

Tekrar, bu konuda söz almama vesile olan Bursa Milletvekili Sayın Sena Kaleli Hanımefendi’ye teşekkür ediyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, rahmetli Harun Çakır için, çiçeğin bulunduğu sırada taziye defteri açılmıştır.

Bilgilerinize sunulur.

Sayın milletvekilleri, Sayın Sakık, Sayın Öğüt, Sayın Aygün, Sayın Oğan, Sayın Dibek, Sayın Özgündüz, Sayın Tüzel, Sayın Özensoy, Sayın Genç, Sayın Kürkçü, Sayın Yeniçeri, Sayın Önder ve Sayın Işık sisteme girmişlerdir, başka kimseye söz verilmeyecektir.

Birer dakika söz veriyorum, çok kısa bir talepleri var.

Buyurun Sayın Sakık.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

3.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, deprem bölgesinde edindikleri izlenimler konusunda Parla-mentoyu bilgilendirmek istediklerine ilişkin açıklaması

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Ben de Harun kardeşimize Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.

Size de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, yanılmıyorsam siz de rahatsızdınız.

Biz de bölgeden yeni döndük. Size bir başvurumuz vardı, bu depremle ilgili Parlamentoyu bilgilendirmek istemiştik ama ne hikmetse, sizden geçmişten bugüne kadar hep hakkaniyet ve adalet bekledik. Ne yazık ki bunu uygulamadınız.

Bakın, bugün burada Kars’ın, Bursa’daki çalışan işçilerin, Kerkük’te yaşayan Türkmenlerin sorunlarını tartışıyoruz. Bunları küçümsemiyorum Sayın Başkan, önemli ama bugün Türkiye'nin gündemi deprem ve biz de beş gündür oradayız. Yani bu konuda hakkaniyete davet ediyorum sizi.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Sakık, tabii bilmediğiniz bir konu. Sözlerinizi size iade ediyorum çünkü bugünkü sıralamayı ben düzenlemedim, Sayın Sağlam düzenledi. Bu haftaki nöbet Sayın Sağlam’ındı.

SIRRI SAKIK (Muş) – Hakkaniyete davet etmek neyin iadesi Başkan?

BAŞKAN - Ben Sayın Sağlam’ın yerine nöbet tutuyorum.

Bilgilerinize sunulur.

SIRRI SAKIK (Muş) – Ben de size iade ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Öğüt, buyurun.

4.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılışının yıl dönü-müne ilişkin açıklaması

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün 1 Kasım, saltanatın ilelebet ortadan kaldırılışının yıl dönümü. 1922 yılında kaldırılan saltanat ülkemizde çift başlılığa neden oluyordu. Bir taraftan Büyük Millet Meclisi Hükûmeti, diğer taraftan Babıali Hükûmeti itilaf devletleri tarafından muhatap kabul ediliyordu. Bu tarz bir politika düzeni Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilemezdi. Saltanatın kaldırılmasına karar verildi. Zira, Kemal Atatürk’ün söylediği gibi hâkimiyet ve saltanat lütuf ve münakaşa ile verilmez, kuvvetle, kudretle alınırdı. Türk milleti de hâkimiyet ve saltanatı, başkaldırarak kendi eliyle almıştı. Ardından 29 Ekim 1923’te de bugün bize unutturulmaya çalışılan, kutlama törenleri iptal edilen cumhuriyet kuruldu. Bütün engellemelere rağmen milyonlarca kişinin katılımı ile ellerimizde bayraklarımızla bu törenleri, bu kutlamaları yaptık. Bizler büyük bedellerle kurulan cumhuriyete inanan milletimizle birlikte cumhuriyeti sonsuza dek yaşatacağız. Tek adam yönetimine yani yeni bir saltanata izin vermeyeceğiz. Yaşasın demokratik cumhuriyetimiz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Aygün…

5.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Türkiye’deki ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasına ilişkin açıklaması

HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Sayın Başkanım, teşekkürler.

Sayın Başkanım, Türkiye 135’inci sırada basın özgürlüğünde ve iki gündür otuz yıllık gazeteci olan, Belge yayıneviyle, yazdığı kitaplarla ve uzun yıllardır yayınlanan çeşitli gazetelerdeki köşe yazıları nedeniyle Sayın Ragıp Zarakolu’nun gözaltına alındığını ve bugün öğlen itibarıyla tutuklandığını öğrendik.

Sayın Başkanım, Türkiye basın özgürlüğünde dünyada en kötü ülkeler liginde yer alıyor ve bu gözaltılar ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biri durumunda. Türkiye’de basın, korku altına alınmış durumda. Bu duruma TBMM’nin dikkatini çekiyoruz ve Türkiye’nin ifade özgürlüğü hakkı önündeki engelleri kaldırmasını Meclisten talep ediyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Oğan, buyurun.

6.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Türkmenistan’ın bağımsızlığının 20’nci yıl dönümüne, Kars ilinin 91’inci kurtuluş yıl dönümüne ve Cumhuriyet Bayramı törenlerinin iptal edilmesini kınadığına ilişkin açıklaması

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de AK PARTİ Ordu Milletvekiline vefatı dolayısıyla Cenabıallah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına da başsağlığı diliyorum.

27 Ekim, Türkmenistan’ın bağımsızlığının 20’nci yıl dönümüydü. Kardeş ülke Türkmenistan’ın bağımsızlığını da kutluyor ve bu bağımsızlığın daim olmasını diliyorum.

Serhat ilimiz Kars şehrimizin 30 Ekimde 91’inci yıl dönümünde düşman işgalinden kurtuluşunu kutladık. Kutladık ama aslında tam olarak da kutlayamadık. Cumhuriyet Bayramı’mızın nasıl ki Van depremi sebebiyle kutlama törenleri iptal edildiyse, maalesef Kars şehrimizin de kutlama törenleri iptal edildi. Cumhuriyetimizin ilk zaferidir Kars’ın kurtuluşu zaferi. Böylesine önemli bir günü Cumhuriyet Bayramı’mızla beraber kutlamamız gerekirdi. Cumhuriyet Bayramı törenleri gibi Kars’ın da kurtuluş törenlerinin iptal edilmesini burada kınadığımı ifade ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Dibek, buyurun.

7.-    Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Cumhuriyet Bayramı ile Kırklareli ilinin kurtuluş törenlerinin Başbakanlık genelgesi uyarınca yapılamadığına ilişkin açıklaması

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de sözlerime başlamadan önce Değerli Milletvekili Arkadaşımız Sayın Harun Çakır’a Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine sabırlar diliyorum.

Kırklareli’de kurtuluş günleri bugün itibarıyla başlamış bulunuyor Sayın Başkanım ve değerli milletvekili arkadaşlarım. 1 Kasım ve 11 Kasım tarihleri arasında ilimizin kurtuluşları kutlanıyor, 89’uncu yılı. Bugün ilimize bağlı Vize ilçemizin kurtuluş bayramı törenleri yapılacaktı. Tabii, geçtiğimiz günlerde cumhuriyetimizin 88’inci yılı kuruluş törenlerini bu ülkeye, bu halka, cumhura çok gören iktidar, maalesef, bizim kurtuluş bayramı törenlerimizi de çok görmüş ve bugün Vize’de bu kurtuluş bayramımızın geçit törenleri Başbakanlığın genelgesi uyarınca maalesef yapılamamıştır.

Halkımızın oradan bana ilettiği talepler var. Halkımız bunu gerçekten çok büyük üzüntüyle karşılamaktadır. Ardından diğer ilçelerimizde de kurtuluş günlerimiz olacak. Biz, Kırklareli halkı olarak kurtuluş günümüzü halkımızın meydanlarda o bize bugün…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Özgündüz, buyurun.

8.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Kars ilinin düşman işgalinden kurtuluşuna ilişkin açıklaması

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle hayatını kaybeden milletvekili arkadaşımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve AKP Grubuna başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, 30 Ekim 1920 tarihinde Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir komutasındaki Türk ordusu serhat şehrimiz Kars’ı Rus ve Ermeni çetelerinin işgalinden kurtararak doğu sınırlarımızı güvence altına almış ve batı cephesindeki kurtuluş mücadelesi başlamıştır.

Kars’ın kurtuluşunda emeği geçen başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir Paşa ve tüm şehitlerimizi rahmetle anar, hepinize saygılar sunarım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Tüzel…

9.-    İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, son günlerde KCK soruşturması kapsamında yapılan operasyon ve yargılamalara ilişkin açıklaması

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) – Değerli Başkan, Ordu Milletvekili Harun Çakır’ın vefatı nedeniyle ailesi ve hemşehrilerime başsağlığı diliyorum öncelikle.

Sizlerin bugünlerde sıkça karşılaştığı bir hukuksuzluğa, siyasi bir yargılamaya dikkatini çekmek istiyorum. Bugün KCK soruşturması çerçevesinde bilim insanı öğretim üyesi Profesör Büşra Ersanlı, yazar, insan hakları savunucusu Ragıp Zarakolu, eski sendikacı BDP MYK üyesi Mustafa Avcı ve onlarca insan Terörle Mücadele Kanunu kapsamında tutuklanmıştır.

Son günlerde artan oranda ülkeye, demokrasiye, barışa ve özgürlüklere dair sözü olanlar kolaylıkla bu türden soruşturmalarla karşılaşmaktadır. Başbakanın “Teröre destek verenler de cezalandırılacaktır.” anlamındaki sözlerinden sonra basına da yansıyan bir tutuklamalar listesinin spekülasyon değil gerçek olduğu anlaşılmaktadır.

Hep birlikte sormalıyız: Her partinin faaliyeti olan siyaset akademisinde ders vermek, ders almak ne zamandan beri terör faaliyeti olmuştur? Bu operasyon ve yargılamaların ülkemizin aydınlık, demokrasi, barış güçlerini sindirmeyi hedeflediği görülmektedir. Bu koşullarda Anayasa’nın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Özensoy…

10.- Bursa Milletvekili Necati Özensoy’un, Doğu ve Güneydoğu’dan Bursa’ya gelen tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin açıklaması

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Milletvekilimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Sena Hanım’ın Bursa’daki tarım işçileriyle ilgili görüşlerine katılmakla birlikte gelinen vahim bir noktayı da belirtmek istiyorum.

Düne kadar doğu ve güneydoğudan gelen işçilerimiz bölgemiz insanlarıyla aynı sofrada yemek yerken, aynı çay ocaklarında çay içerken, bu açılım politikalarıyla, etnik, etnisiteyi körükleyen politikalarla maalesef bu artık ortadan kalkmıştır. Yenişehir başta olmak üzere tarım ilçelerinde artık çay ocaklarının camlarında, kahvehanelerde şu ilanlara rastlamaktasınız: “Yerli işçi temin edilir” veya “Yerli tarım işçisi aranmaktadır” ilanlarına rastlanmaktadır. Bu, Hükûmetin bugüne kadar, özellikle son yıllarda uyguladığı bu etnik politikalarının getirdiği noktadır. Vatandaşımız maalesef bu noktaya gelmiştir. Bunun önlenmesi için de tedbirler geliştirmek gerekmektedir. “Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat” ilkesi doğrultusunda bu ayrımcılığın da ortadan kalkması önem arz etmektedir. Ben de önümüzdeki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Genç…

11.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Deniz Feneri’yle ilgili yapmış olduğu basın toplantısına ilişkin açıklaması

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben, Van depreminde hayatını kaybeden bütün yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, ondan önce Güroymak’ta şehit olan polis ve vatandaşlarımıza yine Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

O sırada, bu olay olmadan önce, Deniz Feneri’yle ilgili olarak maalesef bir basın toplantısı yapmıştım. Orada “Tayyip Erdoğan’ın oğlunun bacanağının babası Zekeriya Karaman içeride. Şimdi, Zekeriya Karaman içeride olunca Tayyip Erdoğan bunları tahliye ettirecek.” demiştim. Benim hemen bu basın toplantısından sonra maalesef bunlar tahliye edildi. Ben, bu Deniz Feneri davasında yargının görev yapmaması için her türlü iktidar gücünü kullanan Beşir Atalay ve Sadullah Ergin’in görevlerinden çekilinceye kadar bu deniz fenerini taşıyacağım ve bunu yetkililerin boynuna da asıncaya kadar da bu mücadeleye devam edeceğim. Vatandaşlarımız bilsinler ki burada çok büyük bir yolsuzluk ve soygun var. Türkiye’de adalet askıya alınmıştır, hukuk yok edilmiştir.

Öte taraftan, şimdi Tunceli’den geliyorum. Orada üniversite açıp da binalar... (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Kürkçü...

12.- Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün, Terörle Mücadele Kanunu’na dayandırılarak yapılan tutuklamalara ilişkin açıklaması

ERTUĞRUL KÜRKÇÜ (Mersin) – Sayın Başkan, ben de Aygün ve Tüzel arkadaşlarım gibi Ragıp Zarakolu ve Büşra Ersanlı’nın tutuklanmalarına kadar giden bastırma sürecinin vahametine dikkatinizi çekmek istiyorum. Bütün bu yakalama ve tutuklamalar, Terörle Mücadele Kanunu’na dayandırılmaktadır fakat öyle bir hâl almıştır ki bu uygulama, bugün, artık, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına muhalif olan herhangi birisi Terörle Mücadele Kanunu’nu ihlal suçuyla hapse atılabilir.

Bakın, Almanya Yeşiller Partisi Eş Başkanı, Türkiye’nin Avrupa Parlamentosundaki dostlarından biri Claudia Roth ne diyor: “Gazetecilerin tehdit edildiği, cezaevine yollandığı, hatta öldürüldüğü zamanlarla şimdiki zamanların farkı şu: Eskiden propaganda yapmakla suçlanırlardı, şimdi ise bir terör örgütünün parçası olmakla suçlanıyorlar. Bugünlerde kolaylıkla terör örgütünün parçası olabiliyorsunuz. Bu inanılmaz. Yanlış bir kelime kullanırsanız ve eğer bir gazeteci olarak bir ağ…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Yeniçeri, buyurun.

13.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının deprem gerekçe gösterilerek yapılmamasını kınadığına ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de vefat eden Harun Çakır Arkadaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum.

Bilindiği gibi bu yıl Cumhuriyet Bayramı kutlamaları terörist saldırılar ve deprem gerekçe gösterilerek Başbakanlık genelgesiyle bu yıla mahsus olmak üzere -tören geçişleri ve okullardaki kutlamalar- yapılmamıştır. Bu çok yanlış bir uygulamadır. Geçmişte de benzer uygulamaların yapılmış olması bunun doğru olduğunu göstermez, kötü emsal emsal olmaz zira.

Cumhuriyet milletin siyasi rüştünün ve kendine güveninin göstergesidir. Cumhuriyete sahip çıkmak millete sahip çıkmaktır. Cumhuriyet Bayramı törenlerinin dosta güven, düşmana kaygı verecek boyutta kutlanması gerekirdi. Bayramlar topluma kendine güven, yaşama sevinci, başarma duygusu, beraberlik, cesaret ve umut aşılar. Bu nedenle asıl felaket zamanlarında Cumhuriyet Bayramı törenlerinin yapılması gereklidir. Depremin yarattığı yorgunluk, yılgınlık ve umutsuzluk duygusu ancak cumhuriyet bilinciyle yenilebilirdi ancak bu yapılmamış, tam tersi yapılmıştır. Bundan dolayı, bundan sonraki uygulamaların bu dikkate alınarak daha muhteşem yapılması ve ay yıldızlı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Önder…

14.- İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, ülkemizdeki mevsimlik işçilerin yüzde 97’sinin Kürt olduğuna ve sorunlarının çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Bursa meselesindeki konuşmaların tümü vahim ve böyle bir çatının altında yapılmış olması kaygı vericidir. Kimse şu gerçeği dile getirmedi, bu kadar etrafından dolanma olmaz: Bu ülkedeki mevsimlik işçilerin yüzde 97’si Kürt’tür. 4 milyon insan köyleri boşaltıldığı için muhacir edilmiştir, üç bin köy boşaltılmıştır. O günden beri sırtında bir kambur olarak, bu ülke bir utanç vesikası olarak taşımaktadır. Tahsis edilen bütçe kaynaklarının miktarı değil, ne kadarının kullanıldığı ve nasıl kullanıldığı önemlidir, buna da hiçbir kaynakta rastlanılmamaktadır. Bu insanların meraları, ekimleri, hayvanları, yaylaları yasaklanmıştır. Keyiflerinden mevsimlik işçi olmamışlardır. Eğer bu ayrılan kaynak bunlara verilse bu sorunu çözmek konusunda daha etkili bir iş olur. Belki de bir utancın giderilmesine bir nebze katkı sunulur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Işık…

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav’da 27 dönümlük arazide yaptırılmış olan Şehitler Ormanı ve Anıtı’nın Bakanın talimatıyla bozularak TOKİ’ye arsa olarak tahsis edildiği iddialarının kamuoyuna yansıdığına ve bu konuda bir açıklama yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Orman ve Su İşleri Bakanımızın burada olması vesilesiyle bir konuyu, kendisinin de açıklama yapması için dile getirmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Işık, öyle bir hakkınız yok. Buradaki konuda açıklama yapacaksınız; soru-cevap işlemi yapmıyoruz.

Buyurun.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Peki, teşekkür ediyorum.

19 Mayıs 2011 tarihinde yaşanan Simav depreminin ardından TOKİ tarafından yapılan kalıcı konutların yapıldığı alanda bulunan ve şimdiye kadar Simav’da teröre verdiğimiz şehitler adına toplam 27 dönümlük arazide yaptırılmış olan Şehitler Ormanı ve anıtının, bizzat Sayın Bakanın talimatıyla bozularak TOKİ’ye arsa olarak tahsis edildiği iddiaları ve bu konudaki açıklamalar kamuoyuna yansımıştır. Son derece vatandaşlarımızı üzen bu konuda bir açıklama yapmanıza acil ihtiyaç vardır. Bu talimat tarafınızdan verildiyse bunu nasıl telafi edeceksiniz? Bu konuda açıklama yaparsanız memnun olurum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Karaahmetoğlu, son söz.

Buyurun.

16.- Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu’nun, soru önergelerine zamanında cevap verilmediğine, İç Tüzük’ün bu husustaki hükümlerinin uygulanmasında hassasiyet gösterilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşamını yitiren Ordu Milletvekilimiz Sayın Çakır’a Allah’tan rahmet diliyorum.

Meclis Başkanlığına sunduğumuz soru önergeleri Meclis İç Tüzüğü’nün 96’ncı ve 97’nci maddelerinin göreceli değerlendirilmesiyle geri çevrilmektedir. Buna karşın, İç Tüzük’ün 99’uncu maddesi gereğince verilen soru önergelerine zamanında cevap verilmemektedir. İç Tüzük konusundaki hassasiyet burada gösterilmelidir. Milletin oylarıyla seçilen vekillerin önergelerinin demokratik anlayış içerisinde ciddiye alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda Sayın Meclis Başkanının gerekli hassasiyeti göstermesini bekliyorum.

Saygılar.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, sataşma var, söz istiyorum.

BAŞKAN – Biraz sonra soru-cevap işlemi yapılacak Sayın Bakan, o zaman cevap verirsiniz.

Sayın milletvekilleri, Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu gündemin sözlü sorular kısmında yer alan sorulardan 1, 9, 73, 147, 148, 180 ve 185’inci sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız gündemin sözlü sorular kısmında yer alan sorulardan 157, 172, 191, 209, 213 ve 223’üncü sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın bakanların bu istemlerini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, ormanların korunması konusunda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/38)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizin doğal zenginlikleri arasında sayılan ormanlarımızın, gelecek kuşakların sosyal, ekonomik, ekolojik, kültürel ve manevi gereksinmelerini karşılamak üzere sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Bunun için ilk yapılması gereken çalışma, orman alanlarının korunması ve güvence altına alınmasıdır.

Taşıdığı değerler nedeniyle ekonomik olarak büyük değer taşıyan ormanlarımızın korunması ve gelecek kuşakların da yararlanmasına sunulması için Anayasanın 98, içtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

1)     Ferit Mevlüt Aslanoğlu         (İstanbul)

2)     Candan Yüceer                     (Tekirdağ)

3)     Erdal Aksünger                     (İzmir)

4)     Atilla Kart                             (Konya)

5)     Veli Ağbaba                         (Malatya)

6)     Kamer Genç                         (Tunceli)

7)     Ali Rıza Öztürk                     (Mersin)

8)     Sinan Aydın Aygün              (Ankara)

9)     Mehmet Şeker                       (Gaziantep)

10)   Mevlüt Dudu                        (Hatay)

11)   Mehmet Ali Ediboğlu           (Hatay)

12)   İhsan Özkes                          (İstanbul)

13)   Kazım Kurt                           (Eskişehir)

14)   Aytuğ Atıcı                           (Mersin)

15)   Metin Lütfi Baydar               (Aydın)

16)   Salih Fırat                             (Adıyaman)

17)   Özgür Özel                           (Manisa)

18)   Nurettin Demir                      (Muğla)

19)   Ramazan Kerim Özkan         (Burdur)

20)   Mustafa Sezgin Tanrıkulu     (İstanbul)

21)   Celal Dinçer                          (İstanbul)

22)   Mehmet Şevki Kulkuloğlu    (Kayseri)

23)   Malik Ecder Özdemir            (Sivas)

2.-    İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 26 milletvekilinin, zihinsel özürlü çocukların eğitiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/39)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Zihinsel engelli çocuklar, özel eğitime muhtaç çocuklar içerisinde oldukça önemli bir grubu oluşturmaktadır. Zihinsel engelli çocuklarımızın eğitim ve sosyal gereksinimlerini karşılamak için aile, toplum ve devletin dayanışma içinde olması zorunludur. Bu faktörler arasında yaşanan kopukluklar eğitimde güçlüklere neden olmaktadır.

Zihin engelli çocukların yaşam işlevlerinde gelişme sağlanabilmesi için öğrencilerin bireysel gereksinimlerine uygun hizmetleri, personeli ve ortamları kapsayan önlemler alınması gerekmektedir. Ancak zihinsel engelli çocuklarımızın eğitim sürecinde bir bütünlük sağlanamadığı ve bu alanda bir takım sorunlar yaşandığı gözlenmektedir. Gerek bakanlığa bağlı okullarda gerek bu konuda eğitim veren özel kurumlarda bir dizi problem bulunmaktadır.

Bu nedenlerle zihinsel engelli çocuklarımızın eğitiminde yaşanan sıkıntılara ilişkin sorunlarının saptanması ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci iç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu             (İstanbul)

2) Atilla Kart                                 (Konya)

3) Candan Yüceer                         (Tekirdağ)

4) Erdal Aksünger                        (İzmir)

5) Veli Ağbaba                             (Malatya)              

6) Kamer Genç                             (Tunceli)

7) Özgür Özel                                              (Manisa)

8) Mehmet Şeker                          (Gaziantep)

9) İhsan Özkes                              (İstanbul)

10) Mevlüt Dudu                          (Hatay)

11) Haluk Ahmet Gümüş              (Balıkesir)

12) Bedii Süheyl Batum                (Eskişehir)

13) Metin Lütfi Baydar                 (Aydın)

14) MehmetAli Ediboğlu                             (Hatay)

15) Kazım Kurt                             (Eskişehir)

16) Salih Fırat                                              (Adıyaman)

17) Aytuğ Atıcı                             (Mersin)

18) Nurettin Demir                       (Muğla)

19) Ramazan Kerim Özkan          (Burdur)

20) Mustafa Sezgin Tanrıkulu       (İstanbul)

21)Ali Özgündüz                          (İstanbul)

22) Rıza Türmen                           (İzmir)

23) Kadir Gökmen Öğüt                              (İstanbul)

24) Ali Rıza Öztürk                      (Mersin)

25) Celal Dinçer                           (İstanbul)

26) Mehmet Şevki Kulkuloğlu      (Kayseri)

27) Malik Ecder Özdemir             (Sivas)

3.-    İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 20 milletvekilinin, basın özgürlüğünün kısıtlanması ve Oda TV ile ilgili iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana, başta basın mensupları ve gazeteciler olmak üzere birçok aydınımız ve düşün insanımızın özgürlükleri, salt düşünceleri ve yazdıkları nedeniyle ellerinden alınmıştır. Başbakan ülke gerçeklerine duyarlılık gösteren köşe yazarları hakkında yaptığı açıklamalarla medyayı baskı altında tutmaktadır. AKP karşıtı medya mensupları çeşitli önlemlerle oto-sansüre zorlanmakta, tecrit edilmekte, işlerinden çıkarılmaya zorlanmakta veya yasal olmayan gizli dinlemeler ve polis iddianameleri vasıtasıyla gözaltına alınmakta veya tutuklanmaktadır.

AKP ve Başbakan "medya tekelini yıkacağız" söylemiyle yola çıkarken, gerçekte devlet kaynaklarını kullanarak büyük bir yandaş medya yaratmıştır. Bunun en iyi örneği Başbakan Erdoğan'ın damadının CEO olarak çalıştığı Çalık Grubu'nun, devlet bankaları kredileriyle Sabah-ATV grubunu satın almasının sağlanmasıdır. Böylece AKP karşıtı gazeteciler bir bir tutuklanarak cezaevlerine gönderilirken, AKP kendisini açıktan destekleyen medya yanına bir de merkez medya görüntüsünde yeni yazılı ve görsel medya organlarını eklemiştir. Bu arada devletin TRT'si de tarafsızlığını tamamen yitirerek iktidarın sözcüsü durumuna getirilmiştir. RTÜK bütün bu gelişmelere seyirci kaldığı gibi, iktidara eleştirel yaklaşan medya kuruluşlarına inanılmaz cezalar yağdırarak baskı düzeneğinin bir aracına dönüşmüştür.

AKP iktidarı yazılı ve görsel medya üzerinde kurduğu tahakkümle yetinmemiş, kendilerini internet medyacılığıyla ifade edebilen eleştirel medyaya da her türlü siyasi ve hukuki baskıyı kurmaya başlamıştır. Bu bağlamda ODATV internet sitesine karşı bir karalama/arama/tutuklama sürecini başlatmıştır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Çağdaş Gazeteciler Demeğinden ödüller kazanmış ciddi bir internet gazetesi olan ODATV'nin sırf muhalefet çizgisini sürdürdüğü, bu çizgideki gazeteci ve yazarları bünyesinde barındırdığı için polis ve yargı üzerinden baskılara konu yapılması, sadece muhalif bir yayın organının daha ortadan kaldırılmasını hedeflememekte tüm muhalif medyaya, kişilere ve siyasetlere yeni bir gözdağı verilmesini amaçlamaktadır.

Daha da vahimi, medya ve internet medyacılığı üzerine iktidarın kurduğu siyasi baskının, bu baskıyı meclis gündemine taşıyan milletvekilleri üzerinde de kurulmaya çalışılmasıdır. Geçen yasama döneminde İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın 15.2.2011 tarihli başvurusuyla, basın özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalar üzerine bir Meclis Araştırması açılması isteminde bulunması ve bu istemini ODATV Ankara temsilcisiyle telefonla paylaşmasının yasadışı bir dinleme üzerinden ODATV iddianamesine kanıt olarak konulması, milletvekillerinin denetim hak ve görevine açık bir müdahaledir.  Aynı şekilde, gene Oğuz Oyan'ın 6 Haziran 2010 ve 23 Ekim 2010 tarihlerinde ODATV'de yayımlanan iki ekonomik analizinin "AKP'yi yıpratmaya yönelik yayınlar" bağlamında ve dolayısıyla suçlamaların bir parçası olan "Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik Etmek" çerçevesinde iddianameye kanıt olarak eklenebilmiş olması, sadece bir hukuk skandalı değil aynı zamanda bir demokrasi ayıbıdır. Üstelik bu ayıp sadece bu örnekle sınırlı kalmamış, 23. Dönem Antalya Milletvekili Tayfur Süner'in meclis kürsüsünden yaptığı konuşma, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk'ün bir yazılı soru önergesi, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin CNNTürk'teki AKP kadrolaşmasıyla ilgili sözleri ve benzerleri iddianame delilleri arasına konulabilmiştir.

Sözde hedefleri arasında demokrasi, insan hakları, Avrupa Birliği ve özgürlükler bulunan AKP iktidarının basın ve ifade özgürlüğü açısından ülkemizi düşürdüğü durum içler acısıdır.

Dünya tarihinde birçok baskı rejimi örneğinde görüldüğü gibi AKP’nin “İleri Demokrasi" perdelemesi altına gizlenmiş, basın özgürlüğünü kısıtlayan, gerçeklerin açığa çıkmasını ve çoğulculuğu engelleyen tutumunun araştırılması amacıyla, Anayasanın 98. İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Oğuz Oyan                               (İzmir)

2) Atilla Kart                                 (Konya)

3) Veli Ağbaba                             (Malatya)

4) Durdu Özbolat                          (Kahramanmaraş)

5) Tanju Özcan                             (Bolu)

6) Ali Serindağ                             (Gaziantep)

7) Mahmut Tanal                          (İstanbul)

8) Aylin Nazlıaka                         (Ankara)

9) Süleyman Çelebi                      (İstanbul)

10) Mehmet Şevki Kulkuloğlu      (Kayseri)

11) Sena Kaleli                             (Bursa)

12) Tolga Çandar                          (Muğla)

13) Malik Ecder Özdemir             (Sivas)

14) Ayşe Nedret Akova                               (Balıkesir)

15) Ahmet Toptaş                         (Afyonkarahisar)

16) Metin Lütfi Baydar                 (Aydın)

17) Aykut Erdoğdu                       (İstanbul)

18) Hasan Akgöl                          (Hatay)

19) Ramazan Kerim Özkan          (Burdur)

20) Bedii Süheyl Batum                               (Eskişehir)

21) Osman Aydın                         (Aydın)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

B) DUYURULAR

1.- Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesince, Van Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında kamu davasının açıldığına dair dosyanın Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru (3/550)

BAŞKAN - Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/10/2011 tarihli 2011/180 dosya numaralı yazısıyla; Van Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında kamu davasının açıldığı Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği bildirilmiştir.

Bilgilerinize sunulur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

C) TEZKERELER

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye – Afganistan, Almanya, Angola, Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, B.A.E., Bahreyn, Bangladeş, Belarus, Belçika, Bolivya, Bosna Hersek, Brezilya, Bulgaristan, Burkina Faso, Cezayir, Cibuti, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Estonya, Etyopya, Fas, Fildişi Sahili, Filipinler, Filistin, Finlandiya, Fransa, Gabon, Gambiya, Gana, Gine, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Kore, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İran, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Jamaika, Japonya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kamerun, Kanada, Karadağ, Katar, Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Kolombiya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Kosova, Kostarika, Kuveyt, Küba, Letonya, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malezya, Mali, Malta, Meksika, Mısır, Moğolistan, Moldova, Moritanya, Mozambik, Namibya, Nijer, Nijerya, Norveç, Oman, Pakistan, Panama, Paraguay, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Senegal, Sırbistan, Singapur, Slovakya, Slovenya, Somali, Sri Lanka, Sudan, Suudi Arabistan, Şili, Tacikistan, Tanzanya, Tayland, Tunus, Türkmenistan, Uganda, Ukrayna, Uruguay, Ürdün, Venezuela, Vietnam, Yemen, Yeni Zelanda, Zambiya ülkeleri arasında parlamentolararası dostluk gruplarının kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/549)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanun’un 4. Maddesi uyarınca, ekli listede isimleri belirtilen ülke parlamentoları ile TBMM arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulması Genel Kurul’un tasvibine sunulur.

                                                                                                              Cemil Çiçek

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

1      Afganistan

2      Almanya

3      Angola

4      Arjantin

5      Arnavutluk

6      Avustralya

7      Avusturya

8      B.A.E.

9      Bahreyn

10    Bangladeş

11    Belarus

12    Belçika

13    Bolivya

14    Bosna Hersek

15    Brezilya

16    Bulgaristan

17    Burkina Faso

18    Cezayir

19    Cibuti

20    Çek Cumhuriyeti

21    Çin

22    Danimarka

23    Ekvador

24    Endonezya

25    Estonya

26    Etiyopya

27    Fas

28    Fildişi Sahili

29    Filipinler

30    Filistin

31    Finlandiya

32    Fransa

33    Gabon

34    Gambiya

35    Gana

36    Gine

37    Güney Afrika Cumhuriyeti

38    Güney Kore

39    Gürcistan

40    Hırvatistan

41    Hollanda

42    Irak

43    İngiltere

44    İran

45    İrlanda

46    İspanya

47    İsveç

48    İsviçre

49    İtalya

50    İzlanda

51    Jamaika

52    Japonya

53    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

54    Kamerun

55    Kanada

56    Karadağ

57    Katar

58    Kazakistan

59    Kenya

60    Kırgızistan

61    Kolombiya

62    Kongo Demokratik Cumhuriyeti

63    Kosova

64    Kostarika

65    Kuveyt

66    Küba

67    Letonya

68    Litvanya

69    Lübnan

70    Lüksemburg

71    Macaristan

72    Makedonya

73    Malezya

74    Mali

75    Malta

76    Meksika

77    Mısır

78    Moğolistan

79    Moldova

80    Moritanya

81    Mozambik

82    Namibya

83    Nijer

84    Nijerya

85    Norveç

86    Oman

87    Pakistan

88    Panama

89    Paraguay

90    Peru

91    Polonya

92    Portekiz

93    Romanya

94    Rusya

95    Senegal

96    Sırbistan

97    Singapur

98    Slovakya

99    Slovenya

100  Somali

101  Sri Lanka

102  Sudan

103  Suudi Arabistan

104  Şili

105  Tacikistan

106  Tanzanya

107  Tayland

108  Tunus

109  Türkmenistan

110  Uganda

111  Ukrayna

112  Uruguay

113  Ürdün

114  Venezüella

115  Vietnam

116  Yemen

117  Yeni Zelanda

118  Zambiya

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

IX.- ÖNERİLER

A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları tarafından (123 sıra no.lu), Toplu Konut İdaresi (TOKİ)'nin bütün boyutlarıyla araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 1/11/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu'nun 01.11.2011 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                Hasip Kaplan

                                                                                                                     Şırnak

                                                                                                           Grup Başkan vekili

Öneri: 27 Ekim 2011 tarihinde, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve arkadaşları tarafından…”

BAŞKAN – Bir saniye…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir dakika. MHP’nin grup önerisi…

BAŞKAN - Okunan grup önerisinin Milliyetçi Hareket Partisinin olmadığı, Barış ve Demokrasi Partisinin olduğunu düzeltiyorum ve okumaya devam ettiriyorum.

Buyurun:

                                                                                                                 01/11/2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu'nun 01/11/2011 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                    Hasip Kaplan

                                                                                                                          Şırnak

                                                                                                               Grup Başkan Vekili

Öneri:

27 Ekim 2011 tarihinde, Diyarbakır Milletvekili Altan TAN ve arkadaşları tarafından (123 sıra no’lu), Toplu Konut İdaresi (TOKİ)'nin bütün boyutlarıyla araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 01/11/2011 Salı günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Barış ve Demokrasi Partisi Grup Önerisi lehinde söz isteyen Altan Tan, Diyarbakır Milletvekili.

Buyurun Sayın Tan.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinize hayırlı çalışmalar dileyerek konuşmama başlıyorum.

Toplu Konut İdaresinin uygulamaları hakkında bütün boyutlarıyla Meclis araştırması açılması isteğimiz ile ilgili konuşacağım. Hepinizin bildiği gibi, Toplu Konut İdaresinin esas amacı, Türkiye’de konut edinmede zorluk çeken dar gelirli vatandaşlarımızın konut ihtiyacını karşılamak ve hızla gelişen göç alan kentlerimizdeki konut ihtiyacını ve sağlıklı büyümeyi sağlayacak şekilde bu taleplere cevap vermek. Bu iki ana esas üzerine bina edilmiştir Toplu Konut İdaresinin çalışmaları.

Tabii ki bu konu uzmanlarınca yıllardır tartışılıyor. Toplu Konut İdaresi niçin kuruldu, hangi amaçlarla kuruldu ve bugün hangi noktaya geldi? Ben bu konulardaki görüşlerimi ve tespitlerimi sizlere arz etmeye çalışacağım.

Kanaatimizce Toplu Konut İdaresinin yapması gereken birinci görev konut yapmaktan da önce arsa üretmek olmalı çünkü yine ilgili kanunlar doğrultusunda şehirlerin mücavir alanlarında bulunan hazine arazilerinin önemli bir kısmı TOKİ idaresine devrediliyor ve bu konudaki tasarruf -imar yetkisi de dâhil- belediyelerden alınmış olarak TOKİ idaresine verilmiş bulunuyor. TOKİ idaresi bu devraldığı veya elde ettiği araziler üzerinde imar planlarını yaparak yol, su, elektrik, doğal gaz gibi altyapı hizmetlerini bitirdikten sonra gerekiyorsa PTT, sağlık ocağı, okul, ibadethane gibi yerleri de belirleyerek ve yine, eğer ilgili kurumların gücü yetmiyorsa kendisi yaparak bu arsaları vatandaşın, kooperatiflerin ve müteahhitlerin emrine verebilir. Ama maalesef bugün gelinen noktada bunu yapmak yerine tamamıyla İdarenin tasarrufları bir rant üretimi şekline dönüşmüş bulunmaktadır ve Bayındırlık Bakanlığının yerini almıştır diyecektim ki bu seçimden hemen sonra Bayındırlık Bakanlığı da lağvedildi ve fiilî olarak artık Toplu Konut İdaresi ve bağlı olduğu yeni bakanlık bir bayındırlık bakanlığı hâline gelmiş oldu, esas amacının da dışına çıktı.

Bir diğer önemli nokta da yine ucuz konut imal etmektir demiştik. Bu ucuz konut imalatında da takip edebildiğimiz kadarıyla metrekare fiyatları ortalama 400 TL civarında ihale edilmektedir. Bunun da manası şudur: 100 metrekarelik normal bir daire 40 bin TL’ye mal olmaktadır. Arsa bedelleri ve altyapı hizmetleri dâhil bu rakam 55 bin TL civarına gelmektedir ki bugün satılan bedeller, ortalama yine satış bedelleri 100 bin TL civarındadır. Yani burada da yine ucuz konut imal ederek müstahakkına, mağdura verme mantığının dışında yine ayrıca ciddi bir kâr elde etme durumu vardır. Yine, Toplu Konut İdaresi belediye harçlarından, proje bedellerinden, yapı denetim harçlarından muaf olmasına rağmen, bu maliyet ve satış arasındaki fark maalesef hâlen devam etmektedir.

Eleştirdiğimiz ve kamuoyunun da eleştirdiği en önemli maddelerden ve noktalardan birisi de bu projelerin Sovyet Rusya’daki, Sovyetler Birliği’ndeki eski tek tip konutları anımsatmış olmasıdır. Beş altı yaşındaki yeğenlerim, nereye gitse, daha o şehirde -yani arabayla seyahat ettiğimiz vakit- TOKİ konutlarını gördüğü an, hiç kimse bir şey demeden, “Bu TOKİ.” diye işaret etmektedir. Bir estetik, geçmişteki Osmanlı, Selçuklu, Akdeniz mimarilerini anımsatan farklı çözümler maalesef bugüne kadar üretilememiştir, tek tip ve neredeyse estetikten uzak yapılar her tarafı süslemeye başlamıştır.

Sevgili milletvekilleri, yine bu imar yetkileri içerisinde, toplu konut üretmenin ötesinde, büyük alışveriş merkezleri, hastaneler, stadyumlar, karakollar -en son dönemde de karakollar bunlara eklendi- ve birçok şehirde farklı prestij projeleri -mesela Trabzon’daki gibi- gündeme gelmektedir. Bu da Toplu Konut İdaresinin esas varoluş sebebinin dışındaki uygulamalarıdır.

Denetim ve imar kalitesinde de ciddi sorunlar vardır. Başlangıçta görece daha düzenli ve daha tertipli başlayan bu inşaatların kalitesi, maalesef, geçtiğimiz süre zarfında gittikçe düşmüştür. Buna örnek olarak -yani size onlarca örnek verebilirim otuz yıllık inşaat mühendisliğim boyunca, isteyenler gelip görebilirler- şu an Diyarbakır’da Üçkuyular mevkisindeki toplu konutun özellikle yolları ve çevre düzenlemesi bir felaket durumundadır. Bütün kaldırımlar çökmüştür, yollar çökmüştür. İkinci sefer tekrar yaptırılmasına rağmen, bu ikinci sefer yaptırılanlar da bir felaket manzarası arz etmektedir.

Yine, bu kötü projelendirmeye örnek gösterebileceğimiz en önemli uygulama maalesef Türkiye'nin incisi Bursa’dadır. Belediye ile Toplu Konut İdaresinin ortaklaşa yaptırdıkları ve Osmangazi Belediyesinin sınırları içerisinde bir heyula ortaya çıkmış durumdadır. Yani Kars’a gidip ucube heykelini yıkmak yerine… Burada Bursa’dan bugün çok bahsedildi. Ben Bursa’yı ilk olarak 1964 yılında, daha altı yaşında bir çocukken gördüm Bursa’nın kalbine bir hançer saplanmıştır. Görmeyenler gidip görebilirler. Dev bir kitle,  dev bir yoğunluk ve neredeyse Gemlik’ten biraz çıktıktan sonra Bursa’ya yaklaştıkça görülen ve Uludağ’ın silüetini bile perdeleyecek bir heyula ortaya çıkmıştır, bir ucube ortaya çıkmıştır.

Sevgili milletvekilleri, bu noktada kentsel dokunun tahribatında da önemli yanlışlıklar vardır. Mesela yine Diyarbakır-Suriçi yani İçkale Pojesi’nde 2007’de ilk olarak kamuoyuyla paylaşılan proje tam anlamıyla bir felakettir. Diyarbakır’ın beş bin yıllık surlarının içerisindeki mekân 1 276 konut komple yıkılıyor ve basketbol sahası ve spor sahaları, o binlerce yıllık ara sokaklar tahrip ediliyor, Allah’tan gerekli merciler, belediye, mimarlar odası ve diğer sivil toplum kuruluşları müdahale etmiştir ve o proje durdurulmuştur. Yani şu an yine yetkili mercilerin onayından geçtikten sonra kentin eski dokusuna uygun bir yapılaşma yapılana kadar bu uygulamalar -Allah’a çok şükür ki- durdurulmuştur.

Bir diğer önemli nokta da -konuşmamın başlangıcında altını çizdiğim- rant olayıdır. Burada İstanbul milletvekillerimiz var -çok uzatmayacağım- İstanbul’u biliyorlar, gelir ortaklığı, gelir paylaşımı esasına dayalı bir sistem inşa edilmektedir. Bu arsalar kat karşılığı müteahhitlere verilmektedir. O yüzdelik oranına göre daireler satıldıkça Toplu Konut İdaresi bundan pay almaktadır. İstanbul Ataşehir’de, Halkalı’da, Başakşehir’de yüzde 26’dan yüzde 43’e kadar giden, en yükseği yüzde 43 olan ihaleler verilmiştir. Bunların tamamını bugün, ben otuz yıllık bir inşaat mühendisi olarak, yüzde 65’le devralmaya hazırım eğer veriyorlarsa ama öyle ihale şartnameleri ve öyle büyük teminat mektupları ve öyle büyük gerekçeler ortaya konulmuştur ki belli bir grubun haricinde kimse o ihalelere girememiştir ve o ihalelere girenler de bugün artık bir televizyon artisti hâline gelmişlerdir, her akşam televizyonlarda reklamlara çıkmaktadırlar, parayı nereye koyacaklarını bilememektedirler. 1 milyon dolara daire satılmaktadır bugün Ataşehir’de yüzde 35, yüzde 40’larla. Ben, yüzde 75’le vakıflara Göztepe’de bina yaptım ve zarar etmedim, yüzde 75’i devlete, yüzde 25’i bana.

Son olarak da şunu söylüyorum: Toplu Konut İdaresi, Diyarbakır’da iki büyük proje, Dicle Vadisi ve Diyarbakır’da İçkale Kentsel Dönüşüm Projesi’yle ilgili hükûmet programına konulmuştur. Maalesef bunlar da beklemektedir. Acilen ilgi bekliyoruz.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tan.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisi aleyhinde söz isteyen Engin Özkoç, Sakarya Milletvekili.

Buyurun Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; siyaset, insanın toplumsal yaşamda karşılaştığı ve toplumsal hayatı bir şekilde etkileyen her konuya müdahale etmektir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan AKP, CHP, MHP, BDP ve milletin iradesiyle seçilmiş siyasiler, milletvekilleri, ülkesinin ve ülkesindeki her bireyin iyi bir geleceği, refahı, mutluluğu ve adalete sahip olabilmesi için siyaset yapmaya ant içmişlerdir. Öte yandan özellikle siyasi iktidar sahibi siyasiler bugünlerde yeni bir söylem geliştirmişlerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve kamuoyuna yönelik açıklamalarda “Bu olay siyaset üstüdür, siyaset yapmayın, bu olayı siyasete alet etmeyin.” demeyi siyasetin eksenleri hâline getirmişlerdir. Deprem olur  “Siyaset yapmayın.”, yüzlerce yurttaşımız ölür “Siyaset yapmayın.”, Başbakan ve bakanlar “Deprem üzerinden siyaset yapmayın.” der, Başbakan deprem konusunda Hükûmetin yetersiz kaldığını söyleyenleri “Kötü niyetli, fitne ocağı.” olarak tanımlar ve amacın siyasi rant olduğunu savunur ve seslenir: “Siyaset yapmayın.” Oysa aynı Başbakan ilk yirmi dört saat içerisinde müdahalenin yetersiz olduğunu kabul eder ama bu yirmi dört saat içinde ölenlerin hesabını sormak isteyenlerin lanetlenmiş olduğunu söyler. Bütün bu söylemlerde bize verilen mesaj şudur: Siyaset yapmayın. Yüzlerce insan ölse de, kamu güvenliğimiz, yaşam hakkımız gasp edilse de “Siyaset yapmayın.” Sanki…

BAŞKAN – Sayın Özkoç, bir saniye.

Sayın Özkoç, lütfen gündemle ilgili konuşur musunuz? Söz isteğinizle ilgili konuşur musunuz?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Konuşmamın bütünlüğünü dinlersek gündemle ilgili olduğunu anlarız Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Sanki yaşanan bütün bu acıların sorumlusu iktidarın siyasi kararları değilmiş gibi siyaseti karalamaya çalışmak kendi kusurlarını örtmeye çalışan siyasi bir tercihtir. Yani bize “Siyaset yapmayın.” diyen iktidar hepimizi kendi siyasi kararlarına tabi kılmaya çalışan bir siyaset yürütmektedir.

Her gün şehit vereceğiz, 24 evladımızı toprağa vereceğiz, siz refah içinde yaşarken yoksul halk çocukları ölüme gidecek “Siyaset yapmayın.” diyeceksiniz. Tersanelerde hiçbir iş güvenliği olmayan işçiler ölecek, maden ocaklarında onlarca işçimiz hayatını kaybedecek, siz “Siyaset yapmayın.” diyeceksiniz.

Yaşanan bu katliamlar karşısında, Başbakanın ifadesiyle “kader” olarak geliştirilecek, insan hayatlarını savunanlar suistimal etmekle suçlanacak, siz “Siyaset yapmayın.” diyeceksiniz.

Van’da insanlarımız enkaz altında ölürken, dünya da yardım için ayağa kalkmışken, “Köstebek Bakan” Beşir Atalay “Potansiyelimizi görmek için bekledik.” diyecek, biz siyaset yapmayacağız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Özkoç…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, milletin kürsüsü hakaret kürsüsü değildir, bu grup toplantısı değildir.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Depremde değil… Suistimal eden insanlar ölecek…

BAŞKAN – Sayın Özkoç… Sayın Özkoç…

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – …sorumlulardan birisi, milletvekili yapacaksınız, biz siyaset yapmayacağız.

BAŞKAN – Sayın Özkoç…

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Masum insanları yargılamadan -zindanlarda çürüyecek- neyle suçlandıklarını bilmeden insanlar ölüme terk edilecek ve sonra beraat edilecek, bize diyeceksiniz ki: “Siyaset yapmayın.” (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Yap, yap!

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Türkiye’de bebek ölüm oranı yüzde 20 olacak, annelerin ölüm oranı yüzde 44 olacak...

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Yanlış biliyorsun, yanlış.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - …binde 44 olacak…

BAŞKAN – Sayın Özkoç…

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - …Avrupa Birliğinde ölümlerde birinci olacaksınız ama “Siyaset yapmayın.” diyeceksiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

(Mikrofon Başkan tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkoç, bir saniye… Sayın Özkoç…

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – TOKİ’de… Rant dağıtmak ve oy toplamak için kullanacaksınız.

BAŞKAN – Sayın Özkoç, lütfen… İç Tüzük’ün 66’ncı maddesine uyar mısınız.

(Mikrofon Başkan tarafından açıldı)

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Her fırsatta siyasi rant suçlamasıyla unutturmaya çalıştığınız kentsel rant ekonomisiyle kentleri öldüreceksiniz, “Siyaset yapmayın.” diyeceksiniz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, konuşmacı şu anda burada değil.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Kısaca, siz ölümün siyasetini yapacaksınız ama biz siyaset yapmayacağız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Kendisine söylenecek her sözün temsilcisi sayan, dışarıdan gelecek her söze, eleştirilere kulak tıkayan bir iktidar otoriter olmaya mahkûmdur.

Nerede bir haksızlık varsa, adaletsizlik varsa, nerede yurttaşların hakları ihlal ediliyorsa orada siyasi bir proje vardır ve bu projeye karşı eşitliği, adaleti savunmak sosyal ve demokratik siyasi bir gerekliliktir.

Siyaset yapmak vatan hainliğiniz olacak, siz vatansever olacaksınız. Ülkemizde gözyaşı sel olmuşken, anaların yüreği yanarken bize susmamızı, kendi boyun eğmişliğinize ortak olmamızı söyleyeceksiniz.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altından ve bu kürsüden sesleniyorum, onurla sesleniyorum: Ülkesini, geleceğini Amerikan emperyalizminin çıkarlarına teslim etmeye karşı çıkmak için, ülkesinde yaşayan her bireyin geleceği için, mutluluğu, özgürlüğü, huzuru ve refahı adına siyaset yapacağız. Söyleyin yandaş medyanıza, yazsınlar dört sütun üstüne kapkara puntolarla: Cumhuriyet Halk Partisi milleti için, özgürlüğü için siyaset yapmaya devam ediyor hâlâ. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkoç.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisi lehinde söz isteyen Sırrı Sakık, Muş Milletvekili.

Buyurun Sayın Sakık. (BDP sıralarından alkışlar)

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Barış ve Demokrasi Partisinin araştırma önergesiyle ilgili buradayım, tekrar hepinize merhaba.

Sevgili arkadaşlar, ben Van’dan geliyorum. Bir grup arkadaşımızla Van’a gittik, ilk günden bugüne kadar bir bütünlük içerisinde çalışan tek parti, Barış ve Demokrasi Partisi orada, ilk saatlerden bugüne kadar. Şunu ne için -bir dinleyin- söylüyorum: Yani, buradan oy devşirmek, buradan sürekli Barış ve Demokrasi Partisini hedef tahtasına oturtmak ahlaki değil. Hele hele böyle acılı günlerde buradan nemalanmak da ahlaksızlıktır.

Bakın, depremden iki saat sonra eş başkanlarımız ve bir grup milletvekilimiz deprem bölgesindedirler ama yanlarında medya yok -yani ahlaki olarak- ve insanların içerisinde, enkazların içerisindedirler ama buradan giden diğer siyasiler, medya ordusuyla gidiyor ve sonra medya dönüyor: “Siz nerdesiniz?” Biz enkazların başındayız ama siz bizi görmüyorsanız bu da sizin sorununuzdur. İlk günden bugüne kadar milletvekili arkadaşlarımız orada, biz 5 milletvekili de dün döndük, geldik ve gittik, gördük, yaşadık.

Ne yazık ki bu coğrafyada ne kadar ağır bedeller ödenirse ondan sonra realiteler kabul ediliyor. Yani 1999 Yalova depremi, Gölcük depreminden sonra feryatlar yükseldi. “Aman efendim, biz bir fay hattı üzerindeyiz.” dediler. 40 bin, 50 bin ölümden sonra “Kürt sorunu var.” dediler. Yani bu ülke, ağır bedeller ödemeden bir realiteyi kabul etmiyor.

Van’da da bizim geçmişten bugüne... Geçen dönem Van Milletvekilimiz Fatma Kurtulan depremle ilgili onlarca soru sordu ama klasik bürokrasinin verdiği cevapların dışında hiçbir cevap alamadık.

Şimdi buradan sesleniyorum: Orada emeği geçen Türk, Kürt, kimliği ne olursa olsun, herkese teşekkür ediyoruz. Orada, enkazlarda dişi tırnağıyla can kurtarmaya çalışan herkesin ellerinden öpüyoruz, kimliği ne olursa olsun. Orada, işte bir birlik ruhu orada oluşmuştu ama ne yazık ki biz bu ruhu daha çok büyütmeye kalkışırken yine hedef tahtasına BDP’yi oturtmak... Ve BDP’ye bugün Başbakan da saldırıyor. Bu işin sebebi biz değiliz. Siz iktidarsınız. Sizin bu sorunları çözmeniz gerekirken BDP’yle ortaklaşmıyorsanız bu sizin sorununuzdur ve bir Başbakan olarak bu acılı günde eğer bölgeye gidiyorsanız ilk önce yapmanız gereken şey ilin belediye başkanını arayıp bir geçmiş olsun, geliyorum programı bildirmeniz gerekir. Ama siz belediye başkanını yok hükmünde sayıyorsunuz ve ondan sonra dönüyorsunuz, belediye başkanına ve BDP’ye saldırıyorsunuz. Bu, haklı değil. Ve gittik, orada birliği sağlamak adına belediye başkanı, ilin valisi, giden bakanlarla bir birlik oluşturduk.

Yani bu acılardan rant değil, tam tersine acıları birlikte sarmamız gerekir. Gittiğimiz her köyde, emin olunuz, bütün evler yerle bir. Bazı köylerde 19 ceset çıkmış ama bir tek tane çadır yok. Gittiğimiz Erciş’te hâlen enkazların altında -iki gün önce, belki bugün de çünkü hâlen ortada kayıp olan insanlar var- insanlar var, ne yazık ki bizim Hükûmetimiz “Efendim dışarıdan gelen yardımları kabul edemeyiz.” Kurtarma ekiplerini havaalanlarından geri gönderiyor. Bunu ne hakla gönderirsiniz! Böyle bir kabadayılık olur mu! Bu acılı günde böyle davranmayı, bu hakkı size kim verebilir!

Ve yine, bazı bakanları buradan tebrik ediyorum, kutluyorum; gördüm, gözlerimle gördüm, nasıl çalıştıklarını gördüm ama felaket bir bakan var, İçişleri Bakanını da gördüm, bir orduyla hareket ediyor, elli araç, yüz araç ve orada emek hırsızlığı yapıyor. Orada sekiz gün, on gün kalan bakanlara haksızlık ediyor. O bakanlar gidip araçların üzerinde çadır dağıtıyor, medya şovu yapmıyor ama benim bakanım bir günlüğüne çıkıp geliyor, oradan bir çocuğa şunu soruyordu. Erciş’e gitmiş tabii orduyla, biz geçerken “Ya kim geldi, acaba Başbakan mı geldi?” Bu son dönemlerde moda oldu, Sayın Cumhurbaşkanı habersiz gidiyor, Cumhurbaşkanının Hakkâri’ye gittiği gibi Başbakan da acaba böyle habersiz mi geldi?” diye birbirimize sorular sorarken baktık İçişleri Bakanımız geldi. Hemen bir orduyla gidiyor ve Erciş’e gider gitmez bir çocuğa soruyordu. Çocuk ilkokul dördüncü sınıfta. Diyor ki “Adın ne?” Çocuk adını söylüyor. Diyor ki “Van’ın plakası kaç?” 65. “Bravo sana” diyor. “Altıyla beşi yan yana koyduk topladık, alt üste kaç çıkar?” Çocuk böyle bir melul melul baktı, dedi ki “11” ama içinden eminim ki dedi “Sayın Başbakan sana yazıklar olsun, böyle bir İçişleri Bakanını eğer yirmi yıldır tanımamışsan…” ve hâlen bu şekilde bizimle alay eden bir İçişleri Bakanı bakın ne diyor yine. Diyor ki: Tatlı getirdim, baklava, tulumba tatlısı bilmem ne falan… Sonra oradakiler şaşırıyor. “Ha, bakın, ne çadır, saray gibi bir çadırınız var; bizi içeri almayacak mısınız?” diyor. Allah aşkına bu ülkeye yapabileceğiniz bir iyilik varsa, buradan Başbakana da sesleniyorum, bu cehalet abidesini lütfen görevden alınız. Acılarımızla bu kadar alay eden, geldiği günden bugüne kadar bu halka bu kadar haksızlık eden bu Bakanı lütfen görevden alınız.

Bakın, bu tür olaylarda…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Alacak da kimi yapacak?

SIRRI SAKIK (Devamla) – Yani sizi bakan atasın daha iyi olur, eminim ki ondan iyi yaparsınız.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Hazır gitmişken sen oluverseydin, geçiverseydin. Herkesin kalitesini ölçtüğüne göre geçiverseydin.

BAŞKAN – Sayın İnce, karşılıklı konuşmayalım lütfen.

SIRRI SAKIK (Devamla) – Şimdi, bu kadar acılar varken burada AKP’nin, BDP’nin isminin bu depremde anılması bizi rahatsız ediyor. Gerçekten halk orada yaralarının bir an önce sarılmasını istiyor. Yani BDP-AKP arasındaki çelişki, oradaki bir şey toplumu, oradaki halkı da ilgilendirmiyor ve biz bunu siyaseten günah saydık ve buna uygun davrandık, iktidarın da bu noktada uygun davranması gerektiğini düşünüyoruz ve görevi de budur. Bir an önce oradaki yerel yönetimlerle ortaklaşarak bu yaraları sarması gerekir yoksa çadırla falan da olmuyor. Emin olun ki çadırların içinde insanlar barınamıyor, çadırlar alabildiğine soğuk. Ne çadır ne de o getirip böyle şeklen koyup işte İçişleri Bakanı bir konvoyla geliyor köye, ondan önce beş tane Mevlânâ evi getirip oraya inşa ediliyor, beş on tane de çadır koyuluyor ve bu da geliyor oradaki şovunu yapıyor, oradan ayrılıp gidiyor. Bu şovlardan vazgeçiniz ve eğer gerçekten kalıcı bir şey yapmak istiyorsanız işte TOKİ. Yani bu Meclis araştırma önergesinde TOKİ’yle ilgili arkadaşımız düşüncelerimizi ifade etti. Burada TOKİ’ye önemli görevler düşüyor. Eğer TOKİ gerçekten başarılıysa, birçok yerde yani çok güzel binaların da inşa edildiğini hep söylüyorlar, o zaman derhâl bu halkın yaralarını bir an önce saralım.

Bakın, 1999 depremi. Bu depremde o dönem Yunanistan ve Türkiye arasında ciddi bir kriz vardı. Hatta Çiller o krizi savaşa dönüştürmeye çalışıyordu. Çünkü savaştan nemalanıyordu. Ve o krizde Yunanistan’dan gelen bir kurtarma ekibi ismini hatırlayamadığım bir küçücük bebeği çıkardı enkazdan. O bebek mesela Türkiye ve Yunanistan arasında bir köprü oluşturdu, bir sevgi köprüsü oluşturdu, bir barış köprüsü oluşturdu. Şimdi o Azra bebek de bir köprü olabilir. Yani, bu halkın birlikteliği, bu halkın sağduyusu bizim birbirimize karşı olan önyargılarımızı kaldırabilir, bu yeniden buluşmayı sağlayabilir. Böyle bir şansımız var. Bu deprem bizi bütünleştirebilir, yaralarımızı birlikte sarabiliriz, eğer gerçekten bu halkın ruhuna uygun davranırsak. Çünkü ben onu gördüm orada. Türkiye'nin dört bir tarafından, kimliği ne olursa olsun, vicdan sahibi olan herkes orada yardıma koşuyordu, orada Kürt, Türk, diğer halkların dayanışması içerisindeydi. Ben bu dayanışmanın daha da büyümesini diliyorum. Halkımızı Allah kazadan, beladan korusun.

Hepinize teşekkürler ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sakık.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Biraz önce konuşmacı Van depremi dolayısıyla Sayın Başbakanımızı, Hükûmetimizi, Grup Başkanımızı eleştirdiler. Müsaade ederseniz… Yani haksız bir eleştiride ve yanlış bir eleştiride bulundular.

BAŞKAN – Nedir? Ne söyleyerek haksız eleştirdi veya sataşmada bulundu Sayın Başkan?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Başkanım, muhalefettir, eleştirebilir.

SIRRI SAKIK (Muş) – Ne yapayım, övgü mü düzeyim size, Allah rızası için!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bakın Sayın Başkanım, Sayın Başbakanın Van’a giderken Belediye Başkanına müracaat ederek izin alması gerektiği anlamında ifade ettiler.

SIRRI SAKIK (Muş) – Yani, keşke arasaydı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başbakan 23 Ekim tarihinde olay olduğu andan itibaren Bakanlar Kurulu üyelerinin hemen hemen yarısıyla birlikte Valilik ziyaretinde bulunmuş ve bütün kamu görevlilerini oraya çağırmıştır. Bir kriz merkezi oluşturulmuş ama Van Belediye Başkanı maalesef ne hikmetse, ne amaçla yapıyorsa, Belediye Başkan Yardımcısını oraya göndermiştir. İlk defa Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti Van depremiyle ilgili anında olaya müdahale etmiş ve milletimizin yaralarını sarmak için gayret göstermiştir.

Bugün Sayın Başbakanın yaptığı grup konuşmasında bütün siyasi partilerin samimi bir şekilde …

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, sataşılmadı.

BAŞKAN – Konu anlaşıldı zaten Sayın Kaplan.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - … bu konuya el atmalarını, bu konuya el atmalarıyla ilgili teşekkürlerini, şükranlarını iletmiştir.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sataşılmadı yani bir saattir konuşuyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ama aynı gün, depremin olduğu gün bir belediyenin binasında…

BAŞKAN – Sayın Elitaş, teşekkür ediyorum.

Sözleriniz tutanaklara geçti, konu anlaşıldı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - …teröristlerin öldürülmesiyle ilgili toplantı yapıp yas günü ilan etmek hangi vicdanın unsurudur?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, gerçekten grup başkan vekili arkadaşlarımız söz alırken İç Tüzük hükmüne…

BAŞKAN – Sordum ben, dikkat ettiniz Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sordunuz da bir saattir hikâye anlatıyor.

BAŞKAN – Şu anda da aynı şeyi siz yapıyorsunuz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bir saattir anlatılan hikâyeyi kısaca şöyle söyleyeyim: Van’da atanmışlar var, tayin edilmişler var, Hükûmetin valisi var, bir de halkın seçtikleri var, seçilmiş belediye başkanları var. Orada valinin de belediye başkanının da birlikte çalışması gerekirdi. Doğru olan bu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, beni eleştirdiği şeyi yapıyor. Ya söz verin konuşalım…

BAŞKAN – Söyledim, aynı şeyi…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – O zaman susturun efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Şimdi, bu durumu eleştiren bir konuşma yaptı Sayın Sakık. Bu eleştiri doğaldır, iktidara eleştiri olur.

BAŞKAN – Konu anlaşıldı Sayın Kaplan.

Teşekkür ediyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın arkadaşımın da…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır, beni eleştirirken sen aynı şeyi yapıyorsun.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, teşekkür ediyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – …övgü beklemesini yadırgadım. Niye övgü bekliyorsun?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ne övgü bekliyorum, beklemiyorum, doğruları söyleyin istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, teşekkür ediyorum.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu önerisi aleyhinde söz isteyen Hüseyin Bürge.

Buyurun Sayın Bürge. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekillerimiz; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Cumhura ait olan cumhuriyetimizin 88’inci yılını ben de yürekten kutluyorum. Harun Çakır arkadaşımıza da Allah’tan rahmet diliyorum.

Dokuz gün önce olmuş olan Van depremini daha iyi anlayabilmeniz adına TOKİ ve ev ve depremle alakalı ikilemden çıkabilmek adına insanların “Nisyan ile maluldür.” sözünden hareketle, belediye başkanlığı dönemimde 17 Ağustos 1999 depreminin acı gerçeğini yaşamış bir belediye başkanıyım. Şimdi ise Van depreminde ölen kardeşlerimize ve 99 depreminde ölen kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Şehitlerimize de rahmet ve minnetle anınca… Sebebim, belediye başkanlığı dönemimde 99 depreminde olup bitenlerle alakalı hâlâ bir davanın devam ettiğini de huzurunuzda aktarmak istiyorum.

Yıl 2001, deprem görmüş belediyelere yardım yapılması adına kararname çıkarılır ve burada, deprem görmemiş belediyelere nasıl yardım yapıldığıyla ilgili elimde 2001 hükûmet kararnamesi var. Yıl 2002, yine hükûmet kararnamesi var. Deprem görmediği hâlde deprem görmüş muamelesi yapılarak belediyelere yardım yapıldığıyla alakalı kararname elimde.

Saygıdeğer milletvekillerimiz, o günleri hatırladığım zaman ne bir hükûmet yetkilisi ne bir bakan, hiç gördüğümüz şeyler değildir. Aranızda belediye başkanlığı yapmış arkadaşlarım vardır.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kardeşim, sen körsen kimin kabahati var ya?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gözün görmüyorsa ne yapalım yani. Gözler var ama görmüyor!

BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri...

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Saygıdeğer milletvekillerimiz, bunu şunun için çok rahatlıkla söylüyorum ki o günlerde çok kısa süre içerisinde...

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Teşekkür etmek çok mu zor kardeşim?

OKTAY VURAL (İzmir) – Şu toplu konutla ilgili konuşsun Sayın Başkan. Söyleyin de, uyarın da konuya gelsin.

BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen..

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bu kadar mı zor, bu kadar mı ağırınıza gidiyor teşekkür etmek ya?

BAŞKAN – Sayın Korkmaz…

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Saygıdeğer milletvekillerim, o dediğinizi söyleyeceğim meraklanmayın.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yazık, yazık!

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – O dediğinizi söyleyeceğim.

O günlerde Bayrampaşa’da üç günde 17 canım gitti. Onları kurtardıktan, birini de sağ olarak kurtardıktan sonra Adapazarı’na, Kocaeli’ye belediye imkânlarıyla beraber, bütün İstanbul’daki belediye kardeşlerimiz, arkadaşlarımızla birlikte kurtarma çalışmalarına katıldığımı çok iyi hatırlıyorum. Yıllar geçti, aylar geçti hâlâ 1999 depremini, 17 Ağustos depremini konuşuyoruz. Van depreminin birinci gününde, birkaç saat geçmesine rağmen Saygıdeğer Başbakanımızın ve bakanlarımızla birlikte, bazı konuşmacıların da, bazı bakanlar şunu yaptı ama bütün bakanların orada olduğuna şahitlik ettikleri için altını çizmek istediğim bir husus var: İtiraz ettiğiniz konu… Bizler belediye başkanları olarak deprem görmüş olmamıza rağmen bize değil de deprem görmediği hâlde deprem görmüş muamelesi yapılarak yardım yapılan belediyelere haksızlık yapıldığı düşüncesiyle davalar açtık.

BAŞKAN – Sayın Bürge, konunun ne alakası var? Lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Konuyla ne alakası var?

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Saygıdeğer Başkanım, geliyor… Saygıdeğer Başkanım, geliyor…

BAŞKAN – Sayın Bürge, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Senin belediye başkanlığı döneminde yaptıklarını açıklarız yakında.

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Bu depremle ilgili, bu depremle alakalı aldığımız Danıştay kararını, Sayın Başkanım, huzurda görüşmek istiyorum.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ölenler geri gelecek mi?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ne bu yahu?

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Siyaset yapmayın, siyaset!

BAŞKAN – Konu deprem değil ki Sayın Bürge. Lütfen toplu konuta gelir misiniz?

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – TOKİ’ye gelmek istiyorum Sayın Başkan, müsaade ederseniz.

Listede tabii, afete maruz kalmayan bir kısım belediyeler yer aldığı gibi hasar durumu ve normal gelirleri dikkate alınarak belirlenmesi gereken katsayıların objektif hiçbir kritere dayanmadan saptandığı anlaşıldığından dava konusu Bakanlar Kurulu kararında şekil, sebep ve maksat unsurları yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Hâlâ 1999 depreminden sonra belediyelerin kayıplarının telafi edilmesiyle alakalı belediyelere hâlâ Hükûmetimizden para aktarıldığını söylemek istiyorum.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Giden canlar ne olacak Sayın Milletvekili?

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) - TOKİ’nin… TOKİ’yle alakalı, giden canlarla alakalı da biliyorum.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Hortumladıklarınızdan bahset!

OKTAY VURAL (İzmir) – TOKİ’de tokatladığınız vatandaştan bahsedin! Kaç vatandaşı tokatladınız?

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) - Saygıdeğer Başkanım, arkadaşlarımızın önergeleriyle alakalı, iyi şeyler rahatsız eder ama hak olan şeyi ortaya koyabilmek adına söylüyorum.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Doğru söylemiyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Zamanında aktarılmadı paralar! Doğru söylemiyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Korkmaz…

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – TOKİ, Kıymetli Başbakanımızın planlı kentleşme ve konut üretimi 1994-95 belediye başkanlığı döneminde KİPTAŞ’la başlamıştır. Sonra, hükûmete geldikten sonra planlı kentleşme ve konut üretimi programı kapsamında başlatılan 2003-2010 yılı arasında TOKİ 81 il, 800 ilçe, 2.151 şantiyede 513.371 konut üretilmiştir. Bu rakam 100 bini aşkın nüfuslu yirmi şehir demektir saygıdeğer milletvekillerim.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Görevi bu değil ama…

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Ürettiğimiz konutların -önergede gördüğüm için söylüyorum- 203.077’si dar ve orta gelirli grubuna, 140.848’i alt gelir ve yoksullara yönelik, 63.222’si gecekondu dönüşümünde, 19.076’sı afet konutlarında, 4.093’ü 35 köyde “tarım köyü” uygulamaları kapsamında inşa edilmiştir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Toplam…

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Toplam 430.316’sı sosyal konut niteliğindedir.

Yerel yönetimlerle müştereken başlattığımız büyük kapsamlı kentsel yenileme programı doğrultusunda 170 projede toplam 234.783 konutluk gecekondu dönüşümü sağlanmıştır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Çürük binalara engel olsaydınız keşke. 600 insan ölmeseydi keşke.

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – 134 bölgede 63.222 konutluk uygulama başlatılmıştır.

Sosyal dönüşüm noktasında da 757 okul, 20.383 derslik, 783 spor salonu, 37 kütüphane, 435 ticaret merkezi, 160 hastane, 90 sağlık ocağı, 379 cami, 84 yurt ve 22.366 kişilik de pansiyon inşa edilmiştir. 24 sevgi evi 199 bina eder, 18 engelsiz yaşam merkezi 165 binadır.

Kentsel dönüşümün yanında, belediyeciler çok iyi bilir ki, sosyal dönüşümün de en önemli özelliklerini yaşatan TOKİ’ye ve TOKİ fikrini ortaya atana, bugüne kadar hizmet eden herkese teşekkür ediyorum.

Satışa sunulan 419 bin konuttan 382 bin adedi satılmıştır. Hasılat paylaşımı modeliyle yapılan 83.404 konuttan elde edilen 9,6 milyar gelirden 4,7 milyar TL’si tahsil edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekillerim, bu uygulamalar doğrultusunda direkt ve dolaylı olarak istihdam da 800 bin kişiye ulaşmıştır. 377 bin konut, sosyal donatıları ve çevre düzenlemelerini de hesaba katarsak şehircilik noktasında daha yukarı çıkan binalar, organizmaya benzettiğimiz şehirlerin daha nefes alır hâle gelmesi, yeşiliyle, otoparkıyla tam bir şehircilik örneğinin başlangıcını TOKİ’de görmeye çalışıyoruz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – 600 kişi nefes almıyor şu anda Sayın Milletvekili.

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Sosyal donatı, sosyal dönüşüm ve kentsel dönüşüm noktasında TOKİ’nin, az önce ifade ettiğim gibi, daha 1999 depreminden bugüne kadar verdiğimiz mücadeleyle alamadığımız paraların dönüşümü söz konusu olduğunda, TOKİ’nin dün ve bugün yapmaya çalıştığı, ürettiği bütün hususlar…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Van’da ne yaptınız, Van’da? 7 büyüklüğünde deprem söylenmesine rağmen Van’da niye yapmadınız, Erciş’te niye yapmadınız?

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – …bütün milletimiz tarafından takdir edildiğini, sosyal dönüşümün içeriğinde kentsel dönüşüm noktasında ne kadar mesafe katettiği açıktır.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – 40 trilyon parayla Van’ın bütün konutları yapılır. Yazık bu milletin parasına! TOKİ’yi anlatıyorsun!

BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen oturur musun… Sayın Milletvekili, lütfen oturur musun...

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Saygıdeğer milletvekilleri, biz, arzı endam ettiğimiz bu konularda siyaset yapıyorken çok bağırmıyoruz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Niye bağıracaksın! Yolsuzluk projesi işte!

HÜSEYİN BÜRGE (Devamla) – Ama doğruyu söylüyoruz ve milletin de bizim dediklerimizi nasıl kabul ettiğini daha geçmiş seçimde gördük.

Her birinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bürge.

Sayın milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.09


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.20

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

2.- “Ülkemizde hayvancılıkta sağlıklı, istikrarlı ve uzun vadeli politikaların izlenmesi, canlı hayvan yetiştiricilerin problemlerinin çözüme kavuşturulması, sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla” verilen Meclis araştırması önergesinin 1/11/2011 Salı günü Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin aynı  birleşimde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu’nun 01.11.2011 Salı günü (bugün) oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                             Oktay Vural

                                                                                                                   İzmir

                                                                                                   MHP Grup Başkan Vekili

Öneri:

01 Kasım 2011 tarih ve 625 sayı ile vermiş olduğumuz “Ülkemizde Hayvancılıkta Sağlıklı, İstikrarlı ve Uzun vadeli Politikaların İzlenmesi, Canlı Hayvan Yetiştiricilerin Problemlerinin Çözüme Kavuşturulması, Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla” verdiğimiz Meclis Araştırma önergemizin 01.11.2011 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü Birleşiminde yapılmasını arz ederim.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grup Önerisi lehinde söz isteyen Sadir Durmaz, Yozgat Milletvekili.

Buyurun Sayın Durmaz. (MHP sıralarından alkışlar)

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz hayvancılığının sorunlarının tespitine ilişkin olarak grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, malumunuz olduğu üzere geçtiğimiz hafta Van ilimizde yaşanan deprem felaketi millet olarak hepimizi derinden yaralamıştır. Depremden hemen sonra Milliyetçi Hareket Partisi heyeti olarak bölgeye gidilmiş, oradaki kardeşlerimizin acıları hafifletilmeye çalışılmıştır. Devletimizin, vatandaşlarımızın yaralarını en kısa zamanda saracağına olan inancımız tamdır.

Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenabı Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum. Cenabı Allah milletimize böyle felaketleri bir daha yaşatmasın.

Bu arada, geçtiğimiz cumartesi kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Ordu Milletvekili Sayın Harun Çakır’a Cenabı Allah’tan rahmet, kederli ailesine, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna başsağlığı diliyorum.

Ayrıca, cumhuriyetimizin 88’inci yılını büyük bir minnet ve şükran duygusuyla kutluyorum. Bu uğurda toprağa düşmüş tüm şehitlerimize de Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum.

Değerli milletvekilleri, yaklaşan Kurban Bayramı vesilesiyle de güncelliğini koruyan hayvancılığımızın içerisinde bulunduğu sıkıntılara dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Malumunuz olduğu üzere hayvancılık bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de, artan nüfusun yeterli ve dengeli beslenmesi ve birçok alanda endüstri ham maddesi olarak kullanılması açısından önemli bir yer tutmaktadır.

Yine hayvancılık, kırsal alanda yaşanan işsizliği azaltmak, köyden kente göçün önüne geçerek çarpık kentleşme ve nüfus baskısını hafifletmek açısından da son derece önemli bir sektördür. Ülkemiz coğrafi özellikleri bakımından her türlü hayvansal üretim için uygun ortama ve oldukça önemli bir potansiyele sahiptir. 1980’li yıllara kadar ülkemiz bu potansiyeli çok iyi değerlendirmiş ve hayvan varlığımız sürekli artış göstermiştir. Son dönemde uygulanan yanlış tarım politikaları, hayvan ırklarının ıslah edilememesi ve yeterli miktarda, ucuz ve kaliteli yem bitkisi tarımının yapılamaması sonucu hayvancılığımız mevcut durumunu koruyamadığı gibi, hayvan popülasyonunda da ciddi azalmalar yaşanmış ve hayvan ithal eder duruma gelinmiştir. Hâlbuki yaklaşan tehlikeye dikkat çekilmiş ve perşembenin gelişi çarşambadan belli olmuştur.

2006 yılı Kasım ayında Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği yayımlamış olduğu bir raporda bakınız neler söylüyor: “Türkiye için özellikle kırmızı et üretimi kritik görünmektedir çünkü Türkiye’de kırmızı et üretimine katkı veren türlerin tamamı süt üretimine de uygundur. Bu nedenle, hayvan popülasyonlarından sağlanacak süt üretimiyle et üretimi uygun bir noktada dengelenmelidir. Aksi hâlde özellikle kırmızı et açığı oluşacak ve Türkiye et ithalatına zorlanacaktır. Eğer Türkiye kırmızı et açığını ithalatla karşılamaya kalkışır ve bunu uzun süre devam ettirirse süt ithalatının da yolu açılmış olacaktır. Bu durum kırsal kalkınma çabalarına vurulmuş en önemli darbe olacaktır.” denilmek suretiyle son derece hayati önemde bir ikazda bulunulmuştur.

Değerli milletvekilleri, AKP iktidarları döneminde özellikle koyun ve keçi türü olmak üzere hayvan varlığımız azalmış, süt ve yem fiyatları regüle edilememiş, birçok damızlık hayvan kesime sevk edilmiştir. Bakanlık Müsteşarının 2007 yılında 800 bin civarında ineğin kesildiğini söylediği hatırlanırsa bugünkü duruma üretim düşüklüğü dışında neden aramak iyice anlamsız hâle gelecektir. Kesildiği ifade edilen inek miktarı Türkiye inek varlığının yaklaşık yüzde 20’sidir. Bu kadar hızlı kesimin tek olumsuz etkisi sadece o yılın süt üretimi ve karkas fiyatlarını düşürmek olmamış, sonraki yıllarda buzağı sayısı da buna paralel olarak azalmıştır. Hâl böyle olunca ülke et üretimi de doğal olarak düşmüştür.

Değerli milletvekilleri, kırmızı et piyasasında yaşanan sıkıntının gerçek nedeni Türkiye'nin kırmızı et üretiminin düşmesidir. Bu durumun ortaya çıkacağı, 2007 yılında önce süt, ardından da et fiyatları düştüğü hâlde hiçbir önlem alınmadığında belli olmuştur. Et fiyatlarındaki artışı spekülatörlere bağlamak işin doğrusunu kavrayamamak anlamına gelecektir. Bakanlık bürokrasisinde görev yapmış Sayın Bakan çeşitli tarihlerde yaptığı açıklamalarda “Ülkemizde yeterli besi materyali mevcuttur, ithalat çare değildir.” demek suretiyle esasında konuyu doğru tespit etmiş olmasına rağmen, Avrupa Birliği direktifi ve Sayın Başbakanın talimatıyla, Sayın Bakan “Et ithalatına izin yok.” dedikten kısa bir süre sonra ithalat kapısını sonuna kadar aralamış ve kendisiyle çelişmiştir.

Damızlık düve ve koyun ihtiyacını yurt içi kaynaklardan temin için hiçbir adım atılmamıştır. AKP hükûmetleri Türkiye’de hayvan arzını artırma seçeneğini bir kenara koyarak, kolaycı bir yaklaşımla, yandaşları zengin etmenin yeni bir yolu olarak doğrudan canlı hayvan ve karkas et ithal etmeye yönelmiştir. Bugün, her hayvancılık işletmesini bir fabrika kabul edecek olursak, birçok fabrika kapanmaktadır ve böyle devam edecek olursa kapananlara yenilerinin eklenmesi de kaçınılmaz olacaktır.

Değerli milletvekilleri, ithalata karar verenler, başarılarını, iflas eden üretici sayısı ve olumsuz etkilenen üretime aldırmayıp sadece et fiyatının düşmesiyle ölçebileceklerine de güvenmemelidirler. Bu nedenle, bir an önce et fiyatı kaç liraya düşerse kendilerini başarılı sayacaklarını ve ithalatı durduracaklarını da açıklamalıdırlar. Ayrıca, ithalata rağmen fiyatlar düşmez, hatta artarsa istifa edip etmeyeceklerini de kamuoyuna duyurmalıdırlar.

Saygıdeğer milletvekilleri, Sayın Başbakanın dediği oldu, “Hayaldi, gerçek oldu.” Hayvancılık çöktü, on beş yıldır yasak olan et ithalatına izin verildi, cumhuriyet tarihinde iki Kurban Bayramı üst üste ithal hayvanlar getirilmek durumunda kalındı.

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) – Limuzinler geldi sessizce.

SADİR DURMAZ (Devamla) – Daha düne kadar canlı hayvan ve ürünlerini ihraç eden Türkiye, artık hayvan ihraç eden değil, ithal eden bir ülke durumuna gelmiştir. Bu yanlış politik tercihin bundan böyle ülkemizi ithal ete mahkûm edeceği açıktır. AKP iktidarları ülkemiz insanını, ülkemiz çiftçisini desteklemek yerine Avrupa Birliğinin, Uruguay’ın, Yeni Zelanda’nın, Sırbistan’ın çiftçilerini desteklemeyi tercih etmişlerdir. İthal edilen her bir parti canlı hayvan, Hans’ları, George’ları memnun ederken bizim Hasanları mahzun etmekte ve harmandan kaldırmaktadır.

Bu tespitlerimize karşın hayvancılığa sıfır faizli kredi verdiklerini ileri sürenlerin, bu krediyi gerçek üreticiye mi, yoksa başka meslek erbaplarına mı verdiklerini de açıklamalarına ihtiyaç vardır. Köydeki Hasan Emmi’den, Dumlupınar’daki Mustafa Dayı’dan teminat olarak şehirde apartman tapusu istemek, “bu krediyi size kullandırmayacağız” demekle eş anlamlıdır. Bu ithalat kararı, Türkiye hayvancılığını dönüşü olmayan bir yola sokmuş ve hayvan varlığı bakımından sayılı ülkelerden olan ülkemizi, Avrupa’nın ve Amerika Kıtası ülkelerinin pazarı hâline dönüştürmüş, ülkemiz hayvan yetiştiricisini, besicisini bir daha belini doğrultamayacağı şekilde tasfiyeye götürecek yolu açmıştır. Bu suretle, AKP en önemli istihdam kaynağı olan sektöre ve hayvancılığın geleceğine tarihinin en büyük darbesini vurmuştur.

Değerli milletvekilleri, yukarıdaki tespitlerimizin ışığında, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, ülkemiz hayvancılığının sorunlarının araştırılıp çözüm yollarının bulunması maksadıyla vermiş olduğumuz önergeye desteklerinizi bekliyoruz.

Saygıdeğer milletvekilleri, burada, ayrıca, yaklaşan Kurban Bayramı vesilesiyle bir öneride bulunmak istiyorum: Ülkemizde her yıl kurban kesimi sırasında ortaya çıkan, kutsal ibadetimizi gölgeleyen nahoş görüntüler hepimizin hafızasındadır. Bu görüntülerden kurtulmak ve kurban vecibesinin mehabetine uygun şartların tesis edilmesi maksadıyla TOKİ’nin belediyelerle iş birliği yaparak, hâlen hayvan pazarı olarak kullanılan alanlar başta olmak üzere, kurbanlıkların geçici süreyle barındırılacağı ve kesimlerinin yapılacağı modern tesislerin inşasına bir an önce başlaması, bu kutsal ibadetimizin huzur içinde yapılmasına da vesile olacaktır.

Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken şahsınızda yüce Türk milletinin ve bütün İslam âleminin mübarek Kurban Bayramını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Durmaz.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi aleyhinde söz isteyen Mehmet Erdoğan, Adıyaman milletvekili.

Buyurun Sayın Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin araştırma önergesi aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tarımda uluslararası bir başarı tablomuz var. Nüfusun yüzde 25’ini bünyesinde barındıran tarım sektörü, gayrisafi yurt içi hasıla içindeki yüzde 8’lik payıyla, ihracattaki yüzde 11’lik payıyla istihdamda da yüzde 25’lik bir payı oluşturmaktadır. Yirmiden fazla temel tarım ürününün üretiminde dünyadaki ilk 5 ülke içerisindeyiz. 184 ülkeye 1.525 çeşit tarım ürününün ihracatını yapıyoruz.

Değerli milletvekilleri, tarımsal üretim değeri açısından Türkiye 11’inci sıradan 7’nci sıraya gelmiştir. Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde Fransa, İspanya, İtalya’yı da geride bırakarak Avrupa Birliğinde 1’inci sıradayız. Tarımsal üretim değerimiz 2002 yılından 2011 yılına gelinceye dek farklılıklar arz etmektedir.

Tarımla hayvancılık arasındaki fark nedir? Aradaki bağlantı nedir? Değerli milletvekilleri, tarımsal işletmelerin yüzde 37’sinde bitkisel üretim yapılmaktayken yüzde 62’sinde hem bitkisel hem de hayvansal üretim bir arada yapılmaktadır.

Hayvancılık sektöründeki temel amacımız, 70 milyon vatandaşımızın, 30 milyon misafir turistimizin hayvansal protein ihtiyacını giderirken üreticimizin de tüketicimizin de korunmasını sağlamaktır. Hedefimiz, üretimi kolaylaştırmak, verimli, kârlı hâle getirmektir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ne zaman yapacaksınız?

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Peki, bu anlamda neler mi yapıldı? Tarımsal üretim değerimiz açısından ne mesafeler aldık? 2002 yılında 23,7 milyar TL iken 62,4 milyar TL’ye çıkarmışız.

MUHARREM VARLI (Adana) – Neyi?

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Tarım ürünleri ihracatımız 2002’de 4 milyar dolar iken 2010’da 12,7 milyar dolardır.

MUHARREM VARLI (Adana) – Neyi çıkarttın ya!

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – 2002 yılında –sizler çok bahsedersiniz ya, muhalefet milletvekilleri- tarıma yaptığınız desteklemeler ne kadar? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) 1,8 milyar TL toplam tarımsal destekleme ödemeleri yapmışsınız.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – İthal etten bahset!

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Biz, 2010 yılında, sadece 2010 yılında 5 milyar 900 milyon lira seviyesine çıkarmışız, toplam yaptığımız destekleme. 2011 yılında 6,7 milyar TL’ye çıkaracağız.

MUHARREM VARLI (Adana) – Geçen yıl aldığımız danaları satamıyoruz Mehmet Bey. Neyi konuşuyorsunuz daha!

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Düyunu umumiyeciler sizi!

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, hayvancılık sektörü hak ettiği desteği bizim iktidarımızda almaya başladı.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Adıyaman’a sorsana!

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Adıyamanlı kardeşim de bunu biliyor. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Lütfen, sayın milletvekilleri…

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Adıyaman’da 2002 yılında 83 milyar hayvancılık desteklemeleri verilirken…

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Başka şirket mi yoktu? Hepsi pazarlık usulü.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – …Türkiye’de, yeni parayla 83 milyar TL destekleme yapılmaktaydı. Bugün nereye geldik?

OKTAY VURAL (İzmir) – Ürdünlü kimin ortağı?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sen git, Mehdi Eker’e ticari şirketini sor.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Türkiye’de 83 milyar TL’den 1,250 milyar TL’ye getiren, hayvancılık desteklemelerini yapan bir AK PARTİ İktidarı var. Adıyaman benim bölgem. Tabii ki Adıyaman’da da sadece 83 bin lira verilirken 2002 yılında, şimdi yıllık 4 milyon TL hayvancılık desteklemeleri verilmekte.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Daha önce kaç tane büyükbaş vardı, şimdi kaç tane var?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Ne kadar bekliyordunuz o kadar paranın karşılığında Mehmet Bey?

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – 2011 yılı için 1 milyar 700 milyon TL’lik hayvancılık desteklemeleri yapılmakta. Hayvancılık desteklemelerinin toplam desteklemeler içerisindeki payı nedir? 2002 yılında –sizin döneminizde- toplam tarımsal desteklemeler içerisindeki hayvancılığın payı yüzde 4 iken  2010 yılında yüzde 22’ye, 2011 yılında yüzde 27’ye çıkartmışız.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Örnek veriyorum: Bak, Avluburun Köyü’nde 2002’de 3 bin tane büyükbaş hayvan vardı, şimdi 280 tane var. Git bak.

MUHARREM VARLI (Adana) - Hayvancılık yapanları yıldırdınız be! Yeter ya!

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Hayvancılık desteklemelerinde, hayvan başına 225 lira…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Hayvan sayılarını bir söyler misin, 2000’de kaçtı, bugün kaç?

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –… soy kütüğü farkı 50 lira, buzağı doğduğunda 25 lira, sütün litresine, siz ondan da anlamazsınız ya… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

MUHARREM VARLI (Adana) – Sen çok anladığın için bu duruma geldi zaten baksana! Maşallah! Allah nazardan saklasın!

BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Sizin döneminizde ineklerin sütü kurumuştu, sütü! Onlara da litresine 6 kuruş veriyoruz.

Yem bitkisi ekerse ortalama dekara 80 lira, aşı yaptırırsa 25 lira.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Çuvalı kaç para? Yemin çuvalı kaç para?

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – AK PARTİ hükûmetleri  döneminde, toplam hayvancılığa yapılan destekleme 6 milyar 900 milyon TL’dir.

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) – Allah’tan kork!

MUHARREM VARLI (Adana) – Ya doğruları söyle doğruları Mehmet Bey.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –  Tarımsal kredi faiz oranı yüzde 59 sizin döneminizde, AK PARTİ döneminde hayvancılıkta sıfır faizli kredi dönemini başlattı.

MUHARREM VARLI (Adana) – 3,5 milyara aldığımız danalar şu anda 4,5 milyar lira.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –  Tarımsal kalkınma kooperatiflerine tam destek verdik. İlk kez faizsiz kredi desteği bizim dönemimizde.

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) – Trabzon’un köyüne gidelim, gel! Bakalım ne var orada gel!

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Kimler aldı faizsiz kredi desteklerini açıklayabilir misiniz?

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – 1.800 tane tarımsal kalkınma kooperatifini desteklerken kooperatif ortaklarına 179 bin baş damızlık düve, 338 bin baş damızlık koyun ve keçi dağıttı. 1999-2002 arası 287 kooperatifi 87 milyon TL desteklemiş iken sizin döneminizde, AK PARTİ İktidarında 2003-2011 yıllarında…

VELİ AĞBABA (Malatya) – Bunları bırak artık, mera, mera…

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – …1800 kooperatif 1,55 milyar TL’lik bir desteklemeyle karşı karşıyadır.

Yine Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Projesi kapsamında yüzde 50 hibeli desteğimiz, bunlar devam etmekte. İlgili makine ve ekipmanlar desteklenmektedir.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Büyük firmalara, büyük şirketlere…

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Bunlar da öyle büyük firmalar değil, boş konuştuğun belli. Git Anadolu’ya bu işi yapanlara sor…(CHP sıralarından gürültüler)

VELİ AĞBABA (Malatya) – Boş konuşan sensin.

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) – Beraber gidelim, beraber.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – …yüzde 50 hibeli projeyi aldı mı almadı mı onlara sor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) – Kaç tanesi peşkeş çekildi sorsana.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) –  Şimdi, araştırma önergesinde söylüyor, yem bitkilerinden, meradan bahsediyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Boş konuşan sensin.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, biz, ot ile eti birbirinden ayırmayız. Hani Anadolu’da bir söz var “Toprakla koyun, gerisi oyun.” demişler.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Malatya’da bir tane mera bırakmadınız, bütün  meraları peşkeş çektiniz.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Peki, biz ne yapmışız? Yem bitkileri üretim alanını 1,2 milyon hektardan 2,2 milyon hektara çıkarmışız.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Hikâye!

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Islah edilen mera alanı 2002’ye kadar 6.800 hektar iken 2003-2011 döneminde 364 bin hektarda…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ayağını kaldırmadan konuş bari.

MUHARREM VARLI (Adana) – Ezber konuşuyorsun ezber, aynen Tarım Bakanı gibi.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Ben doğru olanı söylüyorum, o sizin sanatınız, o sizin sanatınız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu milleti yıllarca aldattınız. Bu millet sizin söylemlerinize her seçimde sillesini, tokadını vurdu, kendinizi değiştirmediğiniz sürece de tokat yemeye müstahaksınız inşallah.

Süt desteği kendi dönemimizde 1,5 milyar TL olarak hayvancılarımıza ödenmiştir. 2002 yılında ödediğiniz süt desteği ne kadar?

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Hayvancılık rakamını söylesene.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) – Söyleyemezsiniz ki sıfır, sıfır. O zamanlar, unutmuşsunuz bunu. Bu sizin defterinizde bile yazılı değil.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Üreticiden bahsettin, bir de tüketiciye bak, tüketiciye!

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) – Tüketici yaptınız insanları.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Hayvan hastalıklarıyla mücadelede ülkemizde ilk defa Trakya bölgesi  şap hastalığından ari hâle getirilmiştir. Bu durum, sizler bilmeseniz de sizler gözünüzü kapatsanız da…

SADİR DURMAZ (Yozgat) – 50 tane hayvan pazarı kapalı Anadolu’da şap hastalığından.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Gözünü kapatan kendine gece yapar. Hem Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı ve hem Avrupa Birliği diyor ki “Evet, Trakya bölgesi şap hastalığından ari hâle getirilmiştir.”

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Niye ithal ediyorsunuz, onu anlat bize!

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Şap hastalığına karşı hayvan varlığımızın yüzde 90’ı yılda 2 kez aşılandı. 2010 yılında, ülkemiz küçükbaş hayvan varlığının 20 milyonu ilk defa koyun, keçi vebasına karşı bedelsiz olarak aşılandı. Hayvancılık destekleri hayvan hastalıklarıyla mücadele şartına bağlandı.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Hayvan kalmadı!

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, geldiğimiz tablo budur ama her şeyi yaptık mı? Hayır. Biz her şeyi yaptık, güllük gülistanlık bir tablo ortaya koyduk diyemiyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hani iyiydi biraz önce, her şey iyiydi.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Bunlar yapabildiklerimiz ama sizler, bu milletin zenginliklerini yıllarca heba ettiniz, bankaları hortumlattırdınız, bu millete hizmet olarak dönmesi gereken yatırımları 3-5 kişiye peşkeş çektiniz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

VELİ AĞBABA (Malatya) – Peşkeş çeken sizsiniz!

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ya şu angusu bir anlat, limuzini anlat, sonra senin elini sıkacağım gelip oraya.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Bu aziz millet size bunu hesabını sordu. Bundan sonra da kendinizi düzeltirseniz bize yakışan, biz de isteriz ki rakibimiz, muhalefetimiz daha istikrarlı, daha anlamlı, millet memleket sevdalısı projeleri ortaya koyan bir muhalefet anlayışı içerisinde olsun. Ama herhâlde bunu ne siz görecesiniz ne de biz göreceğiz.

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Proje sunacağız, anlamıyorsunuz. Şimdi gelince projeleri de sıralayacağız, hiç merak etmeyin.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Kendinizi değiştirmezseniz bu millet sizi değiştirecek, yediğiniz tokatlara, sillelere müstahak olduğunuzu bir kez daha ifade edecektir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bir şeye cevap ver, bir şeye, tek bir şeye! Angusa cevap ver, limuzine cevap ver, madem bu kadar hayvancılık gelişti.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Milliyetçi Hareket Partisinin bu önergesinin aleyhinde olduğumu bildiriyorum ama yaklaşan Kurban Bayramının da aziz milletimize hayırlar getirmesini, bereketler getirmesini temenni ediyor…

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Millete hayır, Hicazi’ye kâr getirecek, sen merak etme.

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - …sizleri tekrar saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğan.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde söz isteyen İhsan Özkes, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Sayın Özkes. (CHP sıralarından alkışlar)

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP’nin verdiği araştırma önergesi hakkında CHP adına söz almış bulunuyorum.

Öncelikle Cumhuriyet Bayramı’nızı en içten duygularımla teibrik ediyorum ve terör nedeniyle şehit edilen askerlerimize, Van Erciş depreminde enkaz altında kalarak şehit olanlara ve vefat eden Ordu Milletvekili Harun Çakır’a Yüce Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyorum.

Bildiğiniz gibi, Van Erciş depremi 23 Ekimde vuku buldu. On gün önce, 13 Ekimde Sayın Bakan Erdoğan Bayraktar “Kentsel dönüşümde siyaset yapmak günahtır. Kentsel dönüşümde siyaset yapan, ben eğer kendim siyaset yaparsam, inanın en büyük günahla karşı karşıya kalır diye kendimi kabul ediyorum.” dedi. Ben söz aldım ve “En büyük günah şirktir. En büyük günahı belirlemek Allah’a aittir. Sayın Bakan en büyük günahı belirleme yetkisine sahip değildir.” dedim. Sayın Bakan tekrar “Evet, kentsel dönüşümlere destek vermemek günahtır, vebaldir. Bunu söylüyorum, kim olursa olsun, müftü de bunu böyle bile, din adamı da bunu böyle bile, âlim de böyle bile.” dedi. Yani bunlar Kentsel Dönüşüm Yasası’nı çok önceden kafalarına koymuşlar, hatta bunun karşısında olmaya vebal ve günah hükmünü çoktan vermişler bile.

Van Erciş depremi bunların elinde büyük bir koz oldu ama bunlar garibanın, fakirin, orta hâllinin evlerini yıkarlar, göstermelik olarak da birkaç tane kendilerine ters düşenlerin villasını yıkarlar. Rantınıza niçin dini, imanı, günahı ve vebali karıştırıyorsunuz? Kentsel dönüşüm sanki bir ibadetmiş gibi karşısında olmayı günah ve vebal olarak takdim etmek başlı başına zaten günahtır ve vebaldir çünkü Allah’ın dinini siyasete alet etmek, Allah’ın işine müdahale etmek günahtır. Halkın ömrü boyunca sahip olduğu tek evini barkını ve umudunu üç kuruşa vatandaşa peşkeş çekmek günahtır. Kul hakkı yemek en büyük günahlardandır. Devlet malını aşırmak, Kur’an’ın diliyle “gulûl” günahtır. İsteyen Âl-i İmrân suresinin 161’inci ayetine baksın.

17 Ağustos 1999 Kocaeli-Gölcük depremi sonrasında olası deprem için İstanbul’da tespit edilen dört yüz seksen çadır alanının çoğunluğunda rezidanslar, gökdelenler yapılmasına göz yumdunuz. Güzelim Üsküdar’ı katlettiniz. Küçükçamlıca villalarla kapatıldı.

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Sizin hocanız da iyi hoca ha!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Olası İstanbul depreminde, Üsküdar’da, Devlet Malzeme Ofisi arazisinde çadırlar kurulacaktı. Bu ve benzeri yerlerde imar değişiklikleri yaptınız. Allah korusun, İstanbul’da meydana gelecek bir deprem hâlinde İstanbul’a giriş çıkış bile mümkün olmayacaktır.

BAŞKAN – Sayın Özkes, öneriyi hatırlıyor musunuz?

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Hatırlıyorum efendim, geleceğim.

BAŞKAN – Lütfen öneriyle ilgili konuşun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Lütfen… Lütfen… 

BAŞKAN – Lütfen...

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Lütfen Sayın Başkan.

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 66’ncı maddesini okuyayım Sayın Özkes.

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Benim dakikamı yemeyin Sayın Başkan.

BAŞKAN – Lütfen ama…

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Benim dakikamı yemeyin, geleceğim efendim.

İstanbul’u sağılacak bir koyun gibi görüyorlar. Kentsel dönüşüm rantı ve ikinci İstanbul rantı İstanbullulara dayatılıyor. Kaçak binalarda oturarak, gecekondularda oturanların oylarıyla bugünlere gelenler, şimdi fakir fukaranın ekmeğine aşına göz dikiyorlar. Aksırıncaya tıksırıncaya kadar yiyorlar ama hâlâ doymuyorlar. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Yarın öldüğümüzde “Er kişi niyetine...” denilecek, unutmayınız.

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Minberde de bankacılığı anlatıyordun herhâlde.

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Rahmetli Ecevit döneminde depremzedeler için harcanmak üzere çıkarılan vergilerden toplananlar yollara harcanmış. “Durmak yok, yola devam!” sloganı şimdi daha iyi anlaşılıyor; yol yaparken yola devam. Meğer bu slogan, yolda yolsuzluk, yolda yolmak demekmiş! Hem de depremzedelerin haklarında. Madem yola harcandı, bari 12 Kasım Düzce depreminde ölenlerin ve yaralananların hakkı olan paralarla TEM-Düzce bağlantısını yapsaydınız. Niçin Düzce’ye TEM bağlantısı hâlâ yapılmıyor?

BAŞKAN –  Sayın Özkes, lütfen, konuya gelmeye davet ediyorum.

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Konuya geleceğim Sayın Başkanım, sabrediniz,  tahammül gösteriniz.

BAŞKAN –  Lütfen dinler misiniz Sayın Özkes. Sayın Özkes, bir saniye…

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Lütfen efendim… Lütfen…

BAŞKAN –  Sözünü  keserim Sayın Özkes, bir saniye dinler misiniz.

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Geliyorum efendim, geliyorum.

BAŞKAN –  İç Tüzük’ün 66’ncı maddesini uygulatmayın bana lütfen. (CHP sıralarından gürültüler)

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Lütfen… Hemen geliyorum.

Libya petrolünü kapitalizmin emrine sunmak için 400 milyon dolar verildi. Uçakla bize taşındı, oradaki katliamlara, İslam’la ve insanlıkla bağdaşmayan görüntülere ortak oldunuz. Daha düne kadar saygıda kusur etmedikleri Kaddafi’nin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 

BAŞKAN – Sayın Özkes, bir saniye…

İHSAN ÖZKES (Devamla) – …bildiklerini konuşmamak için linç edilmesine sebep...

BAŞKAN –  Sayın Özkes, keserim ben. (CHP sıralarından gürültüler) İç Tüzük’ün 66’ncı maddesi gereğince keserim Sayın Özkes.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, niye kesiyorsunuz?

BAŞKAN –  Lütfen sayın milletvekilleri…

KAMER GENÇ (Tunceli) – İç Tüzük’ün hangi maddesine göre kesiyorsunuz?

BAŞKAN –  Sayın Genç, siz oturun. Oturun lütfen, Grup Başkan Vekili var burada.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN –  Buyurun Sayın İnce.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, sizinle birlikte üç dönemdir burada milletvekiliyiz. Bu özel durum sadece Sayın Özkes’e ait değildir.

BAŞKAN –  Doğru…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Zaman zaman milletvekilleri konuyu geniş tutarlar, asıl konuya daha az zaman ayırabilirler. Bu defalarca olmuştur, bundan sonra da olacaktır. Bunu sayın bakanlar da yapmıştır, sayın milletvekilleri de yapmıştır ama özellikle Sayın Özkes’in sesini kesmeniz, sözünü kesmeniz hiç doğru bir yaklaşım değildir.

BAŞKAN –  Hayır, biraz önce de ben konuşan Sayın Hatibin sözünü kestim.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bir de Sayın  Başkan, ayrıca burada… Burası bir eşitler… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Bir saniye sayın milletvekilleri…

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Ya ne rahatsız oldunuz?

MUHARREM İNCE (Yalova) – Otur yerine bir dakika sen! Otur yerine bir dakika!

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) –  Gel tarıma, tarıma gel. Kuzular meeliyor,  inekler möölüyor. Hayatında gitmemişsin ki, dağa çıkmamışsın ki, gelmişsin burada konuşuyorsun. 

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Dinliyorum Sayın İnce.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Yani, insanlar görüşlerini açıklarken zaman zaman yani dinleyin bunları herkes anlasın, koyun gibi olmasınlar diye hayvancılıktan bahsediyor. Ne var bunda?

BAŞKAN – Sayın İnce, İç Tüzük’ün 66’ncı maddesini okuyayım mı efendim? Hatırlatayım mı?

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan… Sayın Başkan ben de bir şey söyleyeceğim.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Ama Sayın Başkan…

BAŞKAN –  Ama lütfen, bu İç Tüzük’ün 66’ncı maddesini uygulamak istemiyorum, lütfen…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, Sayın Başkan, İç Tüzük’ün o maddesini ben de biliyorum.

BAŞKAN –  Biliyorsanız, mesele yok o zaman.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Ama zaman zaman bu uygulanmıştır. Sayın Özkes’e özel bir uygulama yapmayın lütfen.

BAŞKAN – Hiç kimseye özel bir uygulama yapmıyorum.

Lütfen Sayın Özkes, konuya gelin.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen, oturun Sayın Başkan… Lütfen oturun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Meclisin çalışmasıyla ilgili verilen bir öneride her konu gündeme gelebilir.

BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen oturun. Oturun lütfen.

Buyurun Sayın Özkes.

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakan Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanıdır. Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde İslam dünyası yeniden dizayn ediliyor, itibarsızlaştırılıp Batı’nın oyuncağı hâline getiriliyor. Van Erciş depreminde Suudi Arabistan Kralı’nın yaptığı 50 milyon dolarlık yardım dünya aleme duyuruldu. Bu milletin 400 milyon doları BOP Projesi emrine verilirken Van Erciş depremi için Kral’a niçin el avuç açılıyor?

Sayın Başbakandan bir ricam var kurban bayramı öncesinde. İmam hatip mezunu bir Sayın Başbakan kendisine dokunmanın ibadet olmadığını söylesin. Bu konuda aylardır suskun kalması doğrusu yakışık almıyor. “Başbakana dokunmak bile bence ibadettir, bunu ben söylüyorum.” sözünü bir CHP’li söyleseydi Sayın Başbakan her fırsatta bunu diline pelesenk ederdi. Alenen şirk olan bu sözler için AKP’lilerin suskunluğunu anlamak mümkün değil. Allah aşkına söyleyin, Başbakan’a dokunmak nasıl ibadettir?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP döneminde çiftçiler can çekişiyor, hayvancılık yok olmak üzeredir… Sayın Başkanım, geldim bak. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Tebrik ediyorum Sayın Özkes.

İHSAN ÖZKES (Devamla) - …kurbanlıklar bile ithal edilmektedir. Geçen sene AKP İktidarının milletimize uygun gördüğü kurbanlık angus idi. Bu yıl AKP halkımıza kurbanlık olarak şarole, limuzin, hereford türünü münasip görmüş. Halka lüks otomobili uygun bulmayan AKP kurbanlıkların adlarının lüks otomobil adlarından seçerek halkın bu talebini gidermeye çalışıyor. Dört tekerlekli yerine dört ayaklı “şarole,” “limuzin,” “hereford.” (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Zamlanan elektrik, doğal gaz ve benzin fiyatlarıyla halkın geçim derdi iyice güncelleşti. Limon gibi sıkılan halk, kurban alıp kesmekte zorlanıyor. Memur kurban kesemiyor, işçi kurban kesemiyor, emekli kurban kesemiyor, işsizler kurban kesemiyor, borçlular, hacizliler kurban kesemiyor.

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Hoca, Hoca, işsize kurban düşmez, sen ne diyorsun? İşsize kurban mı düşer ya!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen..

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Kendilerine han hamam, halka din imam diyen AKP döneminde halk din, iman konusunda da mağdur olmaya başladı sayenizde.

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Vay senin arkanda namaz kılanlara, vay!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Kurban ibadetini halk geçim darlığından yerine getiremez oldu. Kurban kesmeyenlerin vebali AKP iktidarının boynundadır. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Çok uğraştınız ya!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Ne oldu ya? Ne oluyor ya? Çok mu dokundu? Ne oluyor?

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Senle ilgili değil.

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Allah’tan korkun, Allah’tan, Allah’tan…

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Sen de Allah korkusu yok!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Başbakana dokunmak ibadet mi? Söylesene be! Yüreğin yok mu? Başbakana dokunmak ibadet mi? Söylesene!

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Sen sakin ol, sakin ol! Kalpten gideceksin!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Hiç mi Allah korkusu yok? Söylesene!

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Sen de Allah korkusu yok!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Ya! Ya! Ya!

BAŞKAN – Sayın Özkes, lütfen karşılıklı konuşmayın.

Sayın milletvekilleri…

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Hadi oradan!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Söylesene be!

Allah’tan kork, Allah’tan!

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Hadi oradan!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Başbakana dokunmak ibadet mi? Söylesene!

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Hadi oradan!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Yüreğin yok mu?

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Hadi oradan!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Yok mu? Yok mu?

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Hadi oradan!

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Ya! Ya! Ya!

BAŞKAN – Sayın Başkan…

İHSAN ÖZKES (Devamla) – Bu vesileyle, siz saygıdeğer milletvekillerinin ve aziz milletimizin ve tüm İslam dünyasının mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum.

Teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Yunus Kılıç, Kars Milletvekili. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YUNUS KILIÇ (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Kars’ın kurtuluşunda canını dişine takarak şehitlik mertebesine ulaşanları, ülkemizde terör sebebiyle şehit olan kardeşlerimizi, Van depreminde hayatını kaybedenleri saygıyla hürmetle anıyorum.

Cumhuriyetimizin 88’inci yıl dönümünü, Kars’ın 91’inci kurtuluş yıl dönümünü kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Şimdi, saygıdeğer milletvekilleri, tabii, araştırma önergesinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Şimdi, araştırma önergesini teklif edenlerin, gerçekten, önergede koymuş oldukları gerekçelerin doğruluğunu kabul edecek olsak çok haklı bir önerge olarak düşünülebilirdi ama bazı rakamları altını çizerek anlattıktan sonra bunun bir tespit mi, bir aldatma mı, yoksa bir siyaset mi olduğunu Türkiye Cumhuriyeti insanları, halkı çok daha iyi anlayacak diye düşünüyoruz.

Hayvancılığı konuşmak için tabii, öncelikle gruplar bu konuda deneyim sahibi, bilgili insanları çıkarıp buraya konuştururlarsa Türkiye halkı, insanları da bu konuda bilgilenmiş olur. Şu anda insanlarımız televizyonları seyrediyor ve buradan vermiş olduğumuz mesajlara göre bilgilenme ihtiyacı içerisine giriyorlar ama aldıkları bilgiler, ehil olmayan insanlar tarafından verilen bilgiler, aldatıcı ve yanıltıcı oluyor.

Hocamız çıktı, belki bir skeçte, bir komedi gösterisinde, bir tiyatroda çok eğlenceli olabilirdi aslında anlattıkları (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ama burası Meclis...

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Bana bak, bana. Densizlik etme.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - ...burası ciddi bir yer...

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Densizlik etme, densizlik etme, adam gibi konuş, adam.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - ...burada herkesin sorumluluğu var.

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Adam gibi konuş.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Siz ne biçim konuşuyorsunuz?

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Vatandaşın huzuruna çıkanlar saygılı olacaklar...

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Adam gibi konuş, adam.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sen densizlik yapma.

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Densizlik yapma.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sen yapıyorsun densizliği.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - ...toplumu aldatmayacaklar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Densizlik etme.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sensin densiz.

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Adam gibi konuş, adam!

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Hocanın sadece hayvancılıkla alakalı bütün icraatı kurbanda “Allahuekber” demekten ibarettir.

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Ne oldu? Allah’tan korkun Allah’tan. Başbakana dokunmak ibadet mi be?

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bu toplumun…

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Başbakana dokunmak ibadet mi, söylesene? Yüreğin var mı, söylesene? Niye dil uzatıyorsun bana?

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Evet, saygıdeğer milletvekilleri, hayvancılık bu ülke insanlarının yaklaşık yüzde 45’inin uğraşıdır.

İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Niye dil uzatıyorsun? Senin yüreğin yetiyorsa onu konuş.

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Ülkemizde 2002 yılına gelinceye kadar olan rakamları ve 2011’de bazı rakamları vererek olayın hangi boyutlarda olduğunu takdirlerinize sunmak istiyorum.

Ülkemizde tabii ki hâlâ hayvancılık arzı noktasında sıkıntılarımız var. Bunu inkâr ederek siyaset yapamayız. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri) Neden?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Başbakan duymasın bunları bak.

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Çünkü insanımızın teknolojiye ayak uydurabilmesi için, teknoloji geliştirebilmesi için daha çok hayvancılık ürünleri tüketmesi gerekir. Bu bilimsel bir gerçektir ancak bizim insanımızın 2002 yılında tükettiği kırmızı ve beyaz etin toplamı 15-16 kilo civarındayken şu anda, 2011 yılında toplam tükettiği kırmızı ve beyaz et miktarı 30 kiloya çıkmıştır.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Yahu, nerede yazıyor bu rakam?

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bu dokuz yıldaki AK PARTİ’nin göstermiş olduğu hayvancılık politikalarının bir sonucu olarak teşekkül etmiştir.

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Tavuk yiyorlar tavuk.

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bunu göz ardı etmek mümkün değildir.

Balıkçılık konusunda AK PARTİ geldiğinden bugüne kadar 60 bin ton olan balık üretimi 160 bin ton yetiştiricilik noktasına ulaşmıştır. Bunları göz ardı ederek tarım ve hayvancılığı nasıl değerlendiririz?

İnsanlarımızın sizlerden beklentileri şudur: Gerçek tespitler yapıp, öneriler yapıp bu Meclisin tarım ve hayvancılık noktasında önünü açmanızı beklemektedir. Rakamları yanlış verip, bunları da kendiniz  bir müddet sonra doğru olarak kabul etmeye başladığınız zaman bu politikaya hiçbir katkı yapmış olmuyorsunuz nasıl ki Meclisin çalışmasına bir katkı yapmadığınız gibi.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – O zaman gidelim biz.

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Saygıdeğer milletvekilleri, tabii, bu ülke sizin zamanınızda, sizin bu ülkeyi yönettiğiniz zamanlarda 9 milyon turist alabiliyordu, bugün 30 milyon turist alıyor. Bu turistler et tüketiyor, bu turistler et tüketiyor ve…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kars’taki seçmen seni izliyor.

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Kars’taki seçmen benim tarım ve hayvancılıkla olan bilgimi biliyor.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Kars’ta hayvancılık bitti. Kendi seçmenine ihanet etme!

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Şimdi, 30 milyon turist geliyor ve bu ülke…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Kars’a ne kadar gidiyor? Kars’a kaç tane turist gidiyor?

YUNUS KILIÇ (Devamla) -  Bu ülke, sizin elinizden AK PARTİ tarafından devralındığı zaman 3.500 dolardı kişi başı millî geliri, bugün 10.000 doların üzerinde kişi başı millî geliri olan bir toplum.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Hayvancılıkla bunun ne alakası var?

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bu, tüketimi artırıyor, et talebini artıyor. Gelişmiş toplumların kırmızı et tüketimleri yüksektir, fazladır, bu talep giderek de artacaktır ama AK PARTİ’nin uygulamış olduğu politikalarla, yerli ırklarımızı kültür ırkına dönüştürme noktasındaki başarısıyla, bakın, yüzde 11’lerde olan kültür ırkı hayvan sayımız, bugün, yüzde 37’lere çıkmıştır…

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Seni Kars’a sokmazlar!

YUNUS KILIÇ (Devamla) -  …ve geçen yıl -sadece şu rakama dikkat edin lütfen- 2010 ile 2011 yılları arasındaki hayvan sayılarımızda, büyükbaş hayvanda yüzde 6, küçükbaş hayvan sayılarımızda yüzde 9,3’lük bir artış var.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Nerede bu hayvanlar?

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Şimdi, önergeyi verenler, aslında doğruları kendileri bu önergede yazmışlar, bakın diyorlar ki: “1980’li yıllar…”

SADİR DURMAZ (Yozgat) – TÜİK rakamları sizi yalanlıyor.

YUNUS KILIÇ (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, 1980’li yıllarda AK PARTİ yoktu…

SADİR DURMAZ (Yozgat) – TÜİK rakamlarına bakın, öyle konuşun!

YUNUS KILIÇ (Devamla) - …şu anda bu önergeyi verenler vardı o yıllarda. 2002 yılına geldiği zaman Türkiye’deki hayvan varlığı dünyada en çok hayvan sayısındaki azalmaya sahne olan bir ülkeydi 2002 yılına gelinceye kadar. Bakın, 50 milyon olan koyun varlığımız 2002 yılında 25 milyona düşmüştü. 15 milyon olan sığır varlığımız 2002 yılında 9 milyona düşmüştü, şu an 11,5 milyon civarındadır.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – 4 milyon büyükbaş hayvan azaldı mı azalmadı mı?

YUNUS KILIÇ (Devamla) - AK PARTİ, bu bozuk olan hayvancılık politikalarını devralmıştır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, kürsüdeki hatip konuşmasın mı? Yani ne yapmamız gerekiyor? Lütfen ama…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Yahu, Başkan, sen Meclis Başkanısın! AK PARTİ Meclis Grubu Başkanı gibi davranıyorsun!

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Daha sonra, AK partiyle birlikte… (CHP sıralarından “Yalan söylüyorsun!” sesleri)

BAŞKAN – Yakışıyor mu size, kürsüdeki hatibe “yalan söylüyor” demeniz?

YUNUS KILIÇ (Devamla) – …hayvan sayılarımızda her geçen gün tedricen bir artış başlamıştır ve uygulanan politikaların istikrarlı devamıyla birlikte… İnanın, ben bunu bir akademisyen olarak söylüyorum, bilmeden buraya çıkıp konuşanlar gibi söylemiyorum, yanıltmak amacıyla söylemiyorum, bunlar akademik bilimsel çalışmaların sonuçlarıdır.

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Nereden alıyorsun bu rakamları?

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Dört-beş yıl sonra bu istikrarlı politika devam ettirildiği takdirde Türk insanını besleyecek kadar kırmızı et arzını bu ülke yeniden sunmayı başaracak.

Şimdi, bir de kurban noktasında bir kaos yaratılmaya çalışılıyor.

Sayın milletvekilleri, ülkemizdeki yılda -her kurban döneminde- kesilen hayvan sayısı 500 ila 600 bin arasında büyükbaş, 2 milyon-2 milyon 100 bin arasında küçükbaş hayvandır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Kaçı ithal onu söyle!

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan kaç tane hayvan ithal etti, söyler misin.

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bizim şu anda -bütün Türk halkının bilmesini istiyorum- 850 bin baş büyükbaş hayvan, 3,5 milyon küçükbaş hayvan kurbanlığa hazır olarak beklemektedir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Nerede?

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Yani 250 bin baş büyükbaş hayvan, 1,5 milyon baş küçükbaş hayvan fazlamız vardır.

Bakın, ben Kars Milletvekiliyim ve Kars en büyük hayvan arzını kurbanda sunan şehirlerden bir tanesidir. Bizim insanımız şu anda götürdüğü kurbanı satamamaktan şikâyetçi. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, satamamaktan şikâyetçi. Neden? Çünkü arz fazladır. Şu dönemde meydana gelen arz kurban sayısı noktasında fazladır ve kurbanla alakalı bu ülkenin şu anda bir sıkıntısı da şükürler olsun ki bulunmuyor.

Şimdi, Sayın Vural önerge sahibi. Sayın Vural diyor ki: “Efendim, et fiyatları yüksek, ithalata ne gerek vardı?” Sayın Vural, daha fazla tüketiyorsunuz, daha fazla, AK PARTİ sayesinde et yiyorsunuz, süt içiyorsunuz, yumurta yiyorsunuz. Ya insaf edin.

SADİR DURMAZ (Yozgat) – Millet vitrinde seyrediyor, alamıyor!

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Hani bir söz vardır ya: Kuş bile su içtiği zaman döner semaya ve onu ona sunanlara şükreder, dua eder. Yahu siz de 2002’den 2011 yılına kadar AK PARTİ’nin size sunmuş olduklarından dolayı şükretsenize ya. Kuş kadar da mı olamıyorsunuz? (Gürültüler)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ayağını kaldır yalan söyledin, ayağını kaldır.

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Şimdi, et üretimi noktasında bu ülkenin şu anda hiçbir sıkıntısı yok. Bakın, süt üretimi AK PARTİ geldiğinde 8 milyon litre idi, şu anda 13,5 milyondur.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Nerede yaşıyorsun anlamadım ki.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Millet et yemekten gut oldu!

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Rakamları bilerek konuşursak vatandaşa daha güzel tespitler yapmış oluruz. Geçen yıl ile bu yıl arasındaki süt üretimimizin artışı yüzde 8’dir sayın milletvekilleri, bir yılda yüzde 8. Süt fiyatları şu anda süt üreticilerinin takdirine şayan bir noktadadır…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YUNUS KILIÇ (Devamla) – Bu ülkede hiçbir zaman bu fiyatlarda bir değerlendirme olmamıştır. Rakamları bilerek konuşmak ülkeye faydalıdır diyor, hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.

Sayın Metiner, Sayın Eyidoğan, Sayın Çalık, Sayın Işık, Sayın Erdoğan, Sayın Özgündüz, Sayın Demiröz ve Sayın Susam’ın söz talepleri var, başka söz vermeyeceğim, 8 kişiyle sınırlı.

Sayın Metiner, buyurun.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sayın Başkan, sevgili milletvekilleri; bugün 1 Kasım, saltanatın kaldırılmasının 89’uncu yıl dönümü. Evet, saltanatın bir kurum olarak kaldırılmış olması yerinde olmuştur ama biliniyor ki saltanatçı anlayış saltanat kurumu ortadan kaldırıldıktan sonra da tek parti yönetimi anlayışıyla sürdürülmüştür. Evet, hanedan yönetimine son verilmiştir ama tek parti yönetimiyle saltanatçı anlayış devam ettirilmiştir. Türkiye'nin bugünkü anlayışında tek adam yönetimi yoktur… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Yazık be!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Çok komiksin Mehmet Metiner ya!

MEHMET METİNER (Adıyaman) - …seçimle iş başına gelip seçimle iş başından giden idarecilerimiz vardır ama Türkiye'nin geçmişinde tek adam yönetimi vardır, Ebedî Şef, Millî Şef faşizmi vardır(x), bugün demokrasi vardır, halk kimi isterse o iktidara geliyor, tek adam yönetimi de Millî Şef dönemi de… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Şu sözler bitsin Sayın Vural, vereceğim, önce bir söylediğim, ismini zikrettiğim arkadaşlar…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, şimdi önerimiz var, önerimiz görüşüldü oylamaya sunulacak yani hangi dönemden kaldığını bilmediğim yani bitsin konu yani işlemi tamamlayın.

BAŞKAN – Sayın Vural, burada öneri konuşulurken sayın milletvekilleri sisteme girdiler söz istediler, ben öneriyle ilgili diye söz verdim, söz veriyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani şeyi tamamlayın efendim.

BAŞKAN - Birer dakika söz…

OKTAY VURAL (İzmir) – O zaman girin siz de!

BAŞKAN – Ama vermediğimiz zaman da hepiniz itiraz ediyorsunuz “Vermiyorsunuz.” diye.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, niye söylemiyorsunuz? Ne alakası var bu konuyla ilgili, ne alakası var?

BAŞKAN – Tamam, doğru. Sabahtan bu tarafa onun kavgasını yapıyoruz burada Sayın Vural.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ama Sayın Başkan, alakasız konuşmayı susturmanız lazım.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Niye rahatsızlık duyuyorsunuz? Niye rahatsızlık duyuyorsunuz? Niye? Niye?

BAŞKAN – O zaman şöyle yapacağız. Yarından itibaren sisteme giren sayın milletvekillerine söz vermeyeceğiz. Kurala bağlayacağız Sayın Vural.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – İç huzuruyla sen Sayın Başbakana bile laf söyleyemedin, söyleyemiyorsun! Gidip özür dilemedin mi sen ya!

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Niye rahatsızlık duyuyorsunuz?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sen özür dilemedin mi?

                                     

(x) Bu ifadeye ilişkin açıklama, 2/11/2011 tarihli 15’inci Birleşim Tutanak dergisinin 608’inci sayfasındadır.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sizinle ne alakası var! Siz niye alınıyorsunuz?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir daha açıklar mısınız? Duyulmadı.

BAŞKAN – Öneriyi oylayacağım o zaman. Ondan sonra bir…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisinin önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın İnce…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, Sayın Metiner’e çok kısa bir cevap vermem gerek. Sataştı. 69’a göre.

BAŞKAN – Sayın İnce, hayır. Sayın Vural’a aynı şeyi söyledim.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Ben sizden bahsetmedim, grubunuzdan bahsetmedim, partinizden bahsetmedim,

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, tek parti dönemi… 1930’da dünyada demokrasi vardı da Türkiye’de mi yoktu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, İspanya’da Franco vardı, Almanya’da Hitler vardı, Salazar vardı, Mussolini vardı. Dünyada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi mi vardı! Şuna bakacaksınız…

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnce.

MUHARREM İNCE (Yalova) – 1930’dan 2011’e Almanya nereye geldi, İtalya nereye geldi, İngiltere nereye geldi, Türkiye nereye geldi? Oraya bakacaksınız. 2011 ile 1930 kıyaslanmaz. Sayın Metiner, hâlâ o dönemden çıkamamışsınız. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İnce.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Kendini affettirmesi lazım bir yerlere! O artık alnına yazılmıştır.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – İnsan geçmişine sahip çıkar.

MUHARREM İNCE (Yalova) – O seksen sene önceydi eksiğiyle fazlasıyla. Bırak onları artık, günümüze gel!

BAŞKAN – Sayın Eyidoğan…

Sayın Çalık…

Sayın Işık…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Tabii, konuyla ilgili AKP sözcüsü hatipler Türkiye hayvancılığının çağ atladığını söylerken, üç aydır bu ülkede süt paralarını alamayan üreticileri unutmuşlardır. Kendilerini doğru rakamlarla bu ülkeyi yıllarca sırtlayan Türk hayvancısına karşı sorumlu olmaya davet ediyorum. Üç aydır süt parasını alamayan üreticilerin bulunduğu bu ülkede “hayvancılık sorunları yok” diyerek bu önergenin aleyhinde konuşanları insaflı olmaya davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Erdoğan…

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; iktidar yetkililerini dinleyince hakikaten Türkiye’de tarım sektörünün güllük gülistanlık bir hâl içerisinde olduğunu zannediyoruz ancak araziye çıktığınız zaman Türkiye’de üreticinin artık canı burnuna kadar gelmiş vaziyette. Son on yılda tarımdaki bütün girdi fiyatları en az 10 kat artmış, birçok ürünün fiyatı yerinde. İnsanlar artık üretemez noktaya, ürettiklerini satamaz noktaya geldiler çünkü herhangi bir ürünün fiyatında en ufak bir yükselme olunca hemen AKP ithalatçıları devreye girip üreticinin canını burnuna getirmektedir.

Hiç olmazsa, buraya çıkıp köylünün bu kadar sıkıntılı olduğu bu dönemde böyle konuşmalar yapmama konusunda arkadaşlarımızın biraz dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Özgündüz… Sayın Özgündüz…

Sayın Demiröz…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Ben de öneri hakkında konuşmak istiyorum ancak AKP’li vekil arkadaşları dinlediğim zaman, tarım konusunda Türkiye'nin dışında bir ülke mi anlatılıyor diye düşündüm, şunun için: 2002’yle 2010 yılları arasında -yine devletin rakamlarından ifade etmek istiyorum- 4 milyon büyükbaş hayvanımız azalmıştır. Bu rakamlar devlet rakamlarıdır.

2006’da Tarım Kanunu çıkarılmıştır, bu Tarım Kanunu’yla gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1’inden az olmamak üzere tarıma destek verilecekti ama gelin bakın ki son beş yıl içerisinde hiçbir zaman, değil yüzde 1, binde 5’leri geçememiştir.

Arkadaşlarıma şunu hatırlatmak isterim: Türkiye’de 2,5 milyon hektar tarım alanı boş kalmıştır. Türkiye’de 3 milyon çiftçi ailesi tarımdan uzaklaşmıştır. Türkiye’de kişi başına et tüketimi 7 kilogram, Avrupa’da 75 kilogramdır ve Kurban Bayramı’nda da maalesef bu Hükûmet döneminde angus yerine biraz daha sakin hayvanlar ithal edilmeye…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Son söz, Sayın Susam…

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, verilen önergeyle ilgili olarak aleyhinde konuşma yapan AKP’li arkadaşımızın bir sözünü, öncelikle bu Meclise karşı yapılmış ciddi bir haksızlık olarak niteliyorum. “Siz, AKP döneminde et yemekte büyük bir artış gösterdiniz, bundan dolayı şükran duymalısınız.” lafı bu kürsüden söylenecek bir laf değildir. Öncelikle bu lafı düzeltmesini istiyorum.

İkincisi, verdiği rakamlar doğru değildir. Önümde tarım uzmanı arkadaşların bilgileri vardır. Türkiye’de son dönemde hayvan sayısı hem büyükbaşta hem küçükbaşta azalmış, et fiyatları da ciddi bir şekilde yükselişe geçmiştir. Bu mikrofondan konuşurken “Gerçekten uzman olarak konuşmak gerekir.” diyen arkadaşa rakamları bir kez daha okumasını ve tarım konusunda uzmanların vermiş olduğu rakamlara bakarak… (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve arkadaşları tarafından (38 sıra no.lu) “millî eğitim sistemindeki eksikliklerin araştırılması” hakkında verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 1/11/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu’nun, 01.11.2011 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul’un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                           Emine Ülker Tarhan

                                                                                                                     Ankara

                                                                                                           Grup Başkan Vekili.

Öneri:

İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve arkadaşları tarafından, 06 Ekim 2011 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “Millî Eğitim sistemindeki eksikliklerin araştırılması” hakkında verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, (38 sıra nolu) Genel Kurul’un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 01.11.2011 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi lehinde söz isteyen Muharrem İnce, Yalova Milletvekili.

Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selam-lıyorum.

Ben depremin acısını bilen birisiyim. 99’da arkadaşlarını, akrabalarını, öğrencilerini kaybetmiş, yitirmiş birisiyim. Bu nedenle, Van depreminde yaşamını yitiren kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifa diliyorum, ulusumuza tekrar başsağlığı diliyorum ve deprem çadırlarını saraya benzeten 1 adet İçişleri Bakanını ve “Potansiyelimizi görmek için dış yardımları kabul etmedik.” diyen Başbakan Yardımcısını kınıyorum.

Depremi, şehitlerimizi bahane ederek 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerini iptal ettiniz. Bu yaptığınız bir fırsatçılıktır. Acılarımızı fırsat bilip kendi dünya görüşünüzü, cumhuriyetle hesaplaşma anlayışınızı harekete geçirdiniz.

Geçmişte yazdığı bir makalede “Cumhuriyet bitmiştir.” diyen Millî Eğitim Bakanı Başbakanlık genelgesini fırsat bilerek okullara yazı gönderdi, törenleri iptal etti.

Resepsiyonları iptal ettiniz, karşı çıkmadık, destekledik. “Doğrudur, iptal edebilirsiniz.” dedik ama siz cumhuriyetin resepsiyonlarını iptal edip gazetelerin resepsiyonlarına katıldınız.

“Acılarımız var.” dediniz ama düğünden düğüne koştunuz.

Öğretmenlerimiz enkaz altındayken Millî Eğitim Bakanı Paris sokaklarındaydı. Hâlâ kaç öğretmen enkaz altında -daha bugün izliyorum Bakanı- bunu dahi bilmiyor!

Devletin engellemesine rağmen cumhuriyeti sevenler meydanlardaydı. Çünkü bu ülkede cumhuriyeti sevenler, cumhuriyete olan bağlılıklarını, o sevgiyi, o saygıyı, o minnettarlığı göstermek için sizden izin almak zorunda değillerdir.

1937 yılında Atatürk rahatsızdır. “Katılmayın.” derler. “Ben katılmazsam törenlere halkın morali bozulur.” der, gider, katılır. Siz, bu anlayışınızla hedefinizin 2023 değil, hedefinizin 1923 olduğunu apaçık gösterdiniz.

Cumhuriyeti kutlamak, tören yapmak, şiir okumak, resmigeçit yapmak cümbüş değildir, eğlence değildir, şenlik değildir. O gün tam da şehitlerimizin günüdür,  o gün bağımsızlığımızın günüdür, savaş meydanlarından zaferle çıkmış bir ulusun en onurlu günüdür o gün. Birlik ve beraberliğimizin günüdür. Bugün 74 milyon Van’ı düşünüyorsa, acılarını hissediyor ve sorumluluk almaya çalışıyorsa, işte onun günüdür.

99’la karşılaştırıyorlar sürekli. O gün Genel Başkanımızın, Sayın Altan Öymen’in açıklamaları var. Bu uygulamanın doğru olmadığını söylemiştir. Ama iki genelge arasındaki farka baktım. O günlerde Yalova İl Başkanı olarak çok iyi hatırlıyorum ki 99’da yapılan, -Çok daha büyük bir deprem olmasına rağmen- kısmi bir iptaldir. Şiirler okunuldu, saygı duruşunda bulunuldu, sadece folklor olmadı. 99’la 2011 arasındaki fark, bugün tümünü iptal ettiniz, o gün kısmi bir iptal olmuştu.

Ayrıca o günkü Başbakan rahmetli Ecevit törenleri iptal etti ama düğünden düğüne de gezmedi. Bunu da ayrıca sizlere bildiririm. (CHP sıralarından alkışlar)

Atanamayan öğretmenlerden özür dileyip, sonra “Bu sorun, uyduruk bir sorundur.” diyen bir Millî Eğitim Bakanı var bu ülkede. “Çok şükür bir okul yıkıldı…” Böyle bir mantık olabilir mi? “Çok şükür bir okul yıkıldı.” diye sevinen bir Millî Eğitim Bakanı! Yani birden fazla yıkılacakmış aslında ama bir tane yıkılmış!

Bir başkası. Hâlâ okullarımızda kitaplarımız yok. Öğretmenlerin ne kadar tatil yaptığını bilmeyen bir Millî Eğitim Bakanı var. Eş durumu tayinlerini kaldıran, aileleri parçalayan bir Bakan bu. Cumhuriyete, onun felsefesine inanmayan bir Bakan. Cumhuriyetin nimetlerinden yararlanıp onunla hesaplaşan bir Bakan var. Ama bir konuda Sayın Millî Eğitim Bakanına teşekkür etmem gerekiyor. “Öğretmen atayamıyoruz çünkü kaynağımız yok.” diyor. Hani biz zenginleşmiştik? Hani biz büyüyorduk? Hani bütçemiz fazlaydı? Hani dünyanın 16’ncı büyük ekonomisiydik?

Değerli arkadaşlarım, sayın milletvekilleri; bir de o deprem altında yaşamını yitiren o genç kardeşlerimize, o öğretmenlerimize Millî Eğitim Vakfından 10 bin lira para verileceğini duyuruyor. Sen kimsin? Vakıf kim? Vakıf senin neyin oluyor? Vakıfla Bakanlığın ne alakası var? Orayı ele geçirmeye çalıştın, geçiremedin. Vakıf veriyor bu 10 bin lirayı, Bakanlık vermiyor. Ayrıca “Hayırsever vatandaşlarımız yardım ediyor bana, Allah razı olsun hepsinden.” Hayırseverlerin parasıyla caka yapıyorsunuz. Devletin görevi, hukuk devletinin görevi vergisini toplar, gider gereğini yapar, görevini yapar. Vakfın parasıyla, hayırseverlerin parasıyla caka yapmayın diyorum hepinize.

Ve bir proje var. Bakın, bu kadar olaylar içerisinde bir proje. ADEY projesi, ADEY. Aşamalı Devamsızlık Yönetim Modeli. Öğrenciye SMS’le devamsızlığını bildirecekler. Bu konuda pek çok genelge yazıldığını biliyoruz. Bu genelgelerin hepsi benim elimde. ADEY projesini kim almış biliyor musunuz? Bir AKP adayı almış. Bu proje aslında bir ADEY projesi değil, bir “aday” projesidir. Adını da veriyorum: Ahmet Elhakan. AKP’den milletvekili aday adayı…

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Aday olmuş mu?

MUHARREM İNCE (Devamla) – …ve her öğrenciden 24 lira alacaklar, 24 lira alacaklar. Ayda 2 lira. Kaç para yapıyor biliyor musunuz bu? 264 trilyon lira. Yani yeni parayla 264 milyon. Bu kime verilmiş? AKP’den aday adayı olan bir kişiye verilmiş. Bu proje…

İSMET UÇMA (İstanbul) – Allah Allah!

MUHARREM İNCE (Devamla) – “Allah Allah!” değil, araştırırsan görürsün. “Allah Allah!” değil, araştırırsan görürsün.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Lütfen hatibe söz atmayalım.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, burada tekrar uyarıyorum: O kardeşlerimize, o öğretmen kardeşlerimize, daha stajyerlikleri kalkmamış, bir yılını bile doldurmamış o öğretmen çocuklarımıza vakıftan para veriliyor da sanki Bakanlığın kasasından veriyormuş, Bakanlığın kasası da kendisine ait değil, millete ait ama Bakanlığın kasasını kullanma hakkına sahip olduğu için yine de bir şey demeyeceğim.

İSMET UÇMA (İstanbul) – Aynaya bak, aynaya, yüzünün kızardığını göreceksin.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Vakıftan veriliyor bu para, vakıftan. Bakanlıkla alakası yok bunun. Hayırseverler, herkes, 74 milyon, 81 vilayet karınca kararınca yardım etmeye çalıştı. Hayırseverlerden topladığınız paralarla Vanlı kardeşlerimize caka atamazsınız. Devletin vergilerini kullanın, kaynaklarını kullanın, gereğini yapın, görevinizi yapın diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnce.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi aleyhinde söz isteyen Fikri Işık, Kocaeli Milletvekili.

Buyurun Sayın Işık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına verilen millî eğitimle ilgili Meclis araştırma, önergesinin aleyhine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Van depreminde hayatını kaybeden ve Çukurca’da hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Millî eğitim konusunu görüştüğümüz bugün bu saatte, orada özellikle hayatını kaybeden öğretmenlere ayrıca Allah’tan rahmet diliyorum, yaralı olan bütün hemşehrilerimize, yurttaşlarımıza da Allah’tan acil şifalar diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, burada aslında önergenin içeriğine yönelik bir konuşma yapmam gerekiyor idi ama maalesef sadece, cumhuriyeti kendi inhisarında zanneden bir grup başkan vekilinin konuşmaları doğrusu bu Meclisin mehabetine yakışmadı.

Bakın Ziya Paşa’nın çok güzel bir sözü var: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”

VELİ AĞBABA (Malatya) – Senin işin de fırın, bak millî eğitim adına konuşuyorsun!

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bugün cumhuriyeti güçlendiren, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıran, cumhuriyeti dünyanın en önemli ülkeleri arasına sokmak için dokuz yıldır gece gündüz mücadele eden ve bugün Türkiye'yi dünyada yıldız ülke hâline getiren AK PARTİ İktidarıdır. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Siz cumhuriyetin edebiyatını yapmaya devam edin. (CHP sıralarından gürültüler) Biz cumhuriyeti yüceltmeye devam edeceğiz ve biz cumhuriyeti yücelttiğimiz için her seçimde millet de bizim oyumuzu artırıyor. Bu millet cumhuriyete kastedene asla tek başına iktidar vermez, cumhuriyetçi geçinip de cumhuriyetin altını oyanlara da asla fırsat vermez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, biz AK PARTİ olarak cumhuriyetimize gönülden bağlıyız ve cumhuriyeti, ondan önce kurtuluşu gerçekleştiren ve kuruluşu gerçekleştiren tüm kadrolara, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şükran duygularına sahibiz, onları rahmetle anıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar [!])

VELİ AĞBABA (Malatya) – Bravo! Bravo!

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ama biz cumhuriyet üzerinden geçinenlerden değiliz, cumhuriyet üzerinden cumhuriyet tüccarlığı yapanlardan değiliz, asla da olmayacağız.

Bakınız, şimdi, cumhuriyet törenleriyle ilgili Sayın Grup Başkan Vekili “Efendim, sadece horon oynanması, folklor oynanması yasaklandı, o da Başbakanlık genelgesiyle.” diyor. Hayır. Ben Kocaeli Milletvekiliyim, 99 depremini yaşamış bir kardeşinizim. Depremin tarihi 17 Ağustos, törenler 29 Ekim. Sayın Bülent Ecevit’in imzasıyla dağıtılan genelge: “17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama törenlerinin sadece Anıtkabir ve Atatürk anıtlarına çelenk koyma törenleri şeklinde icra edilmesi uygun görülmüştür. Bilgilerini ve gereğini rica ederim. 8/10/1999” (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Yani, o zaman, şimdi, biz merhum Ecevit’in cumhuriyetçiliğini mi sorgulayacağız.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Millî Eğitim Bakanlığı bugün ekstra genelge gönderdi, onu niye söylemiyorsun?

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ben zannediyorum, Cumhuriyet Halk Partisi içinde bile…

MUHARREM İNCE (Yalova) – O zaman Millî Eğitim genelge göndermedi okullara.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – …Sayın Ecevit’in cumhuriyetçiliğini sorgulayacak bir tek insan Sayın Muharrem İnce’dir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Öyle değil, öyle değil.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, biz… Bugün aslında bizim model…

MUHARREM İNCE (Yalova) – O zaman Millî Eğitim Bakanlığı genelge göndermedi, şimdi Millî Eğitim genelge gönderdi okullara.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, bu tabii kara…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Ayrıntısını sen de bal gibi biliyorsun.

BAŞKAN – Sayın İnce, lütfen dinleyin.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Yani, tamamen bu maalesef demagoji, hem de kara demagoji.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bal gibi biliyorsun ayrıntısını.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Yani Başbakanın gönderdiği genelge Millî Eğitimi kapsamaz mı? Başbakan Millî Eğitimden sorumlu değil mi? Yani Başbakan göndermiş genelgeyi, daha Millî Eğitim bir de ayrıca genelge mi gönderir?

Değerli arkadaşlarım, bakın Meclisin gündemini bunlarla, bu tartışmalarla doldurmak bile Cumhuriyet Halk Partisinin maalesef muhalefet anlayışını yansıtıyor.

Bugün Türkiye’de cumhuriyete gönülden bağlı bir iktidar var. Cumhuriyete gönülden bağlı bir iktidar olduğu için de, Türkiye ekonomiden dış politikaya, alt yapıdan ulaşıma her noktada çağ atlıyor ve milletimiz bunu takdir ediyor, her seçimde oylarını yükselterek tekrar iktidara getiriyor.

Biz Sayın İnce’yi geçen dönem burada çok dinledik.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Fikri Bey, depremde ne oldu depremde? Depremde de çağ atladık mı?

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Dinle arka3daşım, sen daha yenisin, dinle.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Kocaeli’nin yaşadığı deprem nasıldı söyle, tecrübelisin sen!

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Sen yenisin daha, biraz dinle!

BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen karşılıklı konuşmayın.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Biz burada geçen dönem Sayın İnce’yi çok dinledik.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Aldın meslek yüksek okulunu Hereke’ye taşıdın, o da seni Meclise!

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Biz Sayın İnce’nin eğer konuşmalarına baksaydık biz inan barajı aşamazdık ve kendileri de Cumhuriyet Halk Partisi de tek başına iktidara gelirdi ama bu millet Cumhuriyet Halk Partisinin değerini anlamıyor ki! Ne yapsın millet, anlayamıyor. Bizi yüzde 50’yle iktidara getiriyor, onları da yüzde 25’te bırakıyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sen meslek yüksek okulunu Hereke’ye taşıdın, o konuda tecrübelisin!

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, bir Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekili eğer önergenin lehinde söz istediyse bu önergesiyle ilgili konuşması gerekirdi ama önergeyle ilgili en ufak bir şey yok. Neden? Önergenin içeriğinde bir şey yok. O kadar geniş bir alanla ilgili Meclis araştırması açılması isteniyor ki… Değerli arkadaşlarım, ben önergenin içeriğiyle ilgili hiç olmazsa bir dört dakika konuşayım müsaade ederseniz.

Şimdi, bakınız, burada eğitimde fırsat eşitliğinden bahsediyor. Kim istemiyor eğitimde fırsat eşitliğini? Herkese eğitim fırsatı… Evet, elbette hepimiz arzu ediyoruz.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Bunlar cumhuriyet törenlerini iptal eder, sonra düğünlere giderler!

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Sınavsız bir eğitim, elbette ama değerli arkadaşlarım, siz…

VELİ AĞBABA (Malatya) – Üç tane düğüne gittiniz, üç tane, üç!

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Hiç oradan laf atmayın, biraz dinleyin…

VELİ AĞBABA (Malatya) – Madem matem vardı, niye düğün yaptınız?

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ya, nikahı siz…

VELİ AĞBABA (Malatya) – Olur mu? İzzet Yıldızhan çıktı, Nihat Doğan geldi!

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ya, bu kadar mı milletten kopuksunuz? Yani nikahı yapmayı, hayırlı bir işe vesile olmayı depremle bağdaştırmak ne kadar doğrudur?

VELİ AĞBABA (Malatya) – Düğüne Nihat Doğan geldi, İzzet Yıldızhan geldi!

BAŞKAN – Sayın Ağbaba, Sayın Ağbaba…

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bir dakika, bir dakika… Ya, hayırlı işi getirip de…

VELİ AĞBABA (Malatya) – Bu nasıl matem, bu nasıl nikâh!

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlarım siz…

VELİ AĞBABA (Malatya) – İzzet Yıldızhan nereye geldi? Nihat Doğan nereye geldi?

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ya, sizin derdiniz üzüm yemek değil, sizin derdiniz bağcı dövmek. Şurada önergeyi hazırlıyorsunuz, önergenin içeriğinde bir şey yok. Önergeyi savunmaya çıkıyorsunuz, önergeyle ilgili tek bir kelime kullanmıyorsunuz.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sen de bir şey söylemiyorsun ama ya!

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Millî Eğitim Bakanımızın söylediği cümleleri çarpıtarak efendim birtakım polemik oluşturuyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, Millî Eğitim Bakanımız “Kaynağımız yok.” demedi. 2011 yılında Türkiye’de 41 bin öğretmen ataması yapıldı, 41 bin öğretmen.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Atanamayan kaç tane var?

FİKRİ IŞIK (Devamla) - Hangi dönemde, cumhuriyet tarihinin hangi döneminde bir yılda 41 bin öğretmen ataması yapıldı?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Kaç öğretmen intihar etti Sayın Vekil?

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Peki, hangi yılda, bana söyleyin, yıllar yılı Cumhuriyet Halk Partisi de iktidar oldu?

VELİ AĞBABA (Malatya) – Atamayan öğretmenler var.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bir yılda 41 bin öğretmenin atamasının yapıldığı hangi yıl var?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Söz verdiniz, yapmadınız Sayın Milletvekili.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şunu biliniz: Bakın, elbette her birimiz daha kaliteli eğitim istiyoruz. Burada Cumhuriyet Halk Partisiyle AK Partinin bir farkı yoktur, MHP’nin, BDP’nin bir farkı yoktur. (CHP sıralarından gürültüler)

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Çocuklar fırsat eşitliği istedi, on sekiz ay hapse attınız.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Lütfen biraz dinlemeyi öğrenin

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ya ama fırsat eşitliği isteyen çocukları hapse koymadınız mı?

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Dinlemeyi öğrenin… Burada bu kürsüyü siz daha çok kullanıyorsunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) – 600 çocuk cezaevinde şu anda, 600 üniversite öğrencisi.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Şunu söylüyoruz: Evet, Türkiye’de siz eğer altyapıyı hazırlamadan daha kaliteli bir eğitimden bahsetme imkânınızın olmadığını bilmelisiniz. 2002 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi eğitime 7,5 milyar lira bütçe ayırmış.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Malatya’da hâlâ çocuklar çoklu okulda okuyorlar.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bugün 2011 yılı bütçesi, YURTKUR bütçesiyle beraber 38 milyar liraya çıkmış. Siz eğer 310 bin olan… 1850’lerde Türkiye modern eğitime geçmiş, 1850’lerde, cumhuriyetten de önce. 2002 yılına kadar 310 bin derslik yapılmış ama AK PARTİ İktidarı dokuz yılda buna 163 bin derslik ilave etmiş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, siz bunu yok sayarsanız, görmezlikten gelirseniz zannetmeyin ki millet görmezlikten geliyor. Millet bunu çok iyi görüyor, çok iyi değerlendiriyor ve değerlendirmesini sandıkta en güzel şekilde yapıyor.

Bakınız, öğretmenlerle ilgili sürekli laf atılıyor. Değerli arkadaşlarım, şu anda 600 bin civarında öğretmenimiz var. bunun tam 300 bini AK PARTİ döneminde göreve başlayan öğretmen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani her 2 öğretmenden 1 tanesi AK PARTİ döneminde göreve başladığı hâlde siz bunu yok sayıp da “Efendim, öğretmen almıyorsunuz.” derseniz milleti inandıramazsınız, zaten inandıramıyorsunuz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Milletvekili verdiğiniz sözü tutunuz mu?

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bugün eğer…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Verdiğiniz sözü tutmuyorsunuz, öğretmenler intihar ediyor.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, “Sınavları kaldıralım.” diyorsunuz. Hepimiz, sınavları kaldırmakla ilgili Millî Eğitim çok ciddi bir çalışma yapıyor. Keşke şu önergeyi hazırlarken “Yahu, sekiz yılda, dokuz yılda AK PARTİ eğitimde ne yaptı?” diye şöyle bir üstünkörü bakmış olsaydınız eminim şu önergeyi vermekten vazgeçerdiniz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Şaibe ve hile yaptı yahu, şaibe ve hile yaptı Fikri Bey.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Bakın, sadece şunu söyleyeyim değerli arkadaşlarım: Siz “üniversiteye girişte sınavları kaldıralım…” Doğru, kaldıralım, ama bu bir arz-talep dengesi. Talebi azaltamayacağınıza göre arzı yükselteceksiniz. (CHP sıralarından gürültüler) AK PARTİ, bugün 76 olan üniversite sayısını 165’e çıkarmış. Türkiye’nin kaliteli üniversiteleri her geçen gün artıyor. Artık, dünyada Türk üniversiteleri kendi isminden bahsedilir hâle geldi. Siz, eğer üniversite açmazsanız, üniversitelerin kadrolarını güçlendirmezseniz, üniversitelerin eğitim kalitesini artırmazsanız, sınavı nasıl ortadan kaldıracaksınız? (CHP sıralarından gürültüler)

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Çocukların umutlarını çaldınız be!

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Açtığınız firmalarda 600 liraya çocukları çalıştırıyorsunuz!

FİKRİ IŞIK (Devamla) - Ben önerinin aleyhinde oy kullanacağımı ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN -  Buyurun.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, Sayın Işık konuşmasında yanlış bir bilgi vermiştir. Hükûmetin 40 bin öğretmen ataması yaptığını, başka hiçbir dönemde bunun olmadığını… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Tam söyleyeyim: 2001 yılında yapılan öğretmen ataması sayısı 41 bindir, 2001 yılında AKP iktidar  değildir. Bilgisi doğru değildir. Biraz dersine çalışsın Fikri.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnce, herkesin ulaşabileceği bir bilgi. Teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN -  Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi…

Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, biraz önceki konuşmacı, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıranın AKP olduğunu söyledi.

EMRULLAH İŞLER (Ankara) – “AKP” demedi, “AK PARTİ” dedi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani, doğrusu, gerçekten o zaman, rahmetli Menderes’in mücadelesini inkâr edenler, buraya gelmesini inkâr edenler, bugün bu sıralarda oturuyor. Allah’a şükür, 14 Mayıs 1950’den itibaren çoğulcu bir demokrasiye geçilmiştir. Demokrasinin ilerlemesine katkı sağlayan bütün devlet adamlarına şükrediyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 27 Mayısı yapanları da lanetliyoruz!

OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla, bu konuda sanki kendilerinden önce demokrasi yokmuş gibi bir anlayış, demokrasiyi katletmek isteyen bir zihniyetin tipik bir yaklaşımıdır. Bunu ifade etmek istedim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, 27 Mayısı yapanları da lanetliyoruz!

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi lehinde söz isteyen Ahmet Duran Bulut, Balıkesir milletvekili.

Buyurun Sayın Bulut… (MHP sıralarından alkışlar)

İSMET UÇMA (İstanbul) – Astınız Menderes’i…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – O ne cahilce söz ya, sen hiç tarih kitabı okumadın mı?

İSMET UÇMA (İstanbul) – Sayın Türkeş…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Türkeş’in adını ağzına besmeleyle al. Ayıp ayıp!

BAŞKAN - Sayın Korkmaz, lütfen…

İSMET UÇMA (İstanbul) – Tarih okuyun arkadaşlar, ne yapalım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gazdan uçuyor bu arkadaş galiba!

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yazık, yazık be! Yazık sana be!

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Şu cehalet yakışıyor mu!

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, lütfen…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Türkeş kadar taş düşsün başına senin! Terbiyesiz herif!

AHMET DURAN BULUT (Devamla) - …Cumhuriyet Halk Partisinin eğitimin sorunlarıyla ilgili vermiş olduğu… (AK PARTİ ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Gece Türkeş’in mezarının önünden geçme, kalkıp halledebilir, haberin olsun! (MHP sıralarından gülüşmeler)

OKTAY VURAL (İzmir) - Fazla uçuyorsun sen!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Kalkıp oradan halledeceğim seni!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Sayın Hatibi dinleyelim.

AHMET DURAN BULUT (Devamla) - …önergenin lehinde… (AK PARTİ ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ayıp, ayıp! Utan! Terbiyesiz herif!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Rahmetli Başbuğ’a böyle bir laf söyleyemezsin!

BAŞKAN – Sayın Öztürk… Sayın Korkmaz… Lütfen…

AHMET DURAN BULUT (Devamla) - … Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Türkeş’in mezarının önünden geçme, ayaklarından asarlar seni! Asarlar burada, asarlar! Haberin olsun! (AK PARTİ ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

OKTAY VURAL (İzmir) - Düşünmeden konuşuyorsun!

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ayıp ya! Utan ya!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Asarlar burada, asarlar!

OKTAY VURAL (İzmir) – Sen fitneci misin be! Ne konuşuyorsun orada! Utanmadan konuşuyorsun!

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Lütfü, ayıp yapıyorsun, ayıp! Yakışmıyor sana bu laf! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ne var! Ne var!

BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri….

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sen Başbuğ’un ismini ağzına almayacaksın! Sana yakışmaz o!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Başbuğ’a laf söyleyemezsin!

BAŞKAN – Birleşime beş dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.

Kapanma Saati: 18.36

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.51

BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Tanju ÖZCAN (Bolu), Mustafa HAMARAT (Ordu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

17.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’e yönelik kullanmış olduğu ifadeyi geri alması gerektiğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bu, biraz önce konuşma yaparken bir  Sayın Milletvekili -“Sayın” demek durumundayım çünkü Türk milletini temsil ediyor en aşağısından ama- rahmetli Genel Başkanımıza yönelik bir ithamda bulunmuştur, Alparslan Türkeş’e yönelik. Tabii, milletle, milliyet, demokrasi mücadelesini bilmeyenlerin bu ifadelerini çok yadırgamıyoruz. Bu milletin millî kimliğini ortadan kaldırmak isteyenlerin, kimliksiz bir millet oluşturmak isteyen bir zihniyetin Türk milliyetçiliğinin lideri Sayın Türkeş’e yönelik bu ithamını pek yadırgamıyoruz ama 1944’te fikir mücadelesi sürdürdüğü için o dönemin açıkçası baskılarına maruz kalmış bir şahsiyet, “En kötü demokrasi en iyi ihtilal rejiminden daha iyidir.” diyerek demokrasiye olan kararlılığını ortaya koymuş bir sayın lider, Menderes’in asılmasına karşı çıkmış, bir irade koymuş bir sayın lider, bugün avukatlığını yapanların Mecliste olduğu dönemde 1980 darbesinin mağduru olmuş bir Alparslan Türkeş’ten bahsedilen bu ifadeleri kınıyorum ve bugün geldiğimiz bu noktada, onun yetiştirdiği insanların idam sehpasına gitmeden önce okuduğu mektupla gözyaşı dökenler ve onun soy ismini taşıyanları Meclise taşıyan iradenin bugün Alparslan Türkeş’e dil uzatmasının ne kadar ibretlik olduğunu da bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Sayın Milletvekilinin bu konudaki ifadesini geri almasını rica ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Vural.

Evet, Sayın Uçma, ne demek istediniz, kastınız neydi?

Buyurun.

18.- İstanbul Milletvekili İsmet Uçma’nın, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş hakkında kullanmış olduğu ifadeyi geri aldığına ilişkin açıklaması

İSMET UÇMA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; böyle bir konuyla ilgili konuşmaya kalkmaktan sıkıldığımı ifade ediyorum. Benim ilk konuşmam burada.

Ben, Sayın Türkeş’in insan astığını, Menderes’i astığını falan söylemedim, söylemişsem o sehvendir.

Şimdi, benim çok sayıda arkadaşlarım var, onlar beni bilirler, siz daha yeni yeni tanıyorsunuz.

MUHARREM VARLI (Adana) – Tanımak da istemiyoruz çok fazla zaten seni canım. O kadar da meraklı değiliz yani.

BAŞKAN – Bir saniye, Sayın Milletvekili…

İSMET UÇMA (Devamla) – 27 Mayıs darbesinden bahsettim orada, sonra da zaten Sayın Türkeş –onu rahmetle anıyorum- rücu etmiştir bundan. Yani diğer o ihtilali yaptığı zaman, ihtilal metni okumuştur ama ihtilal yapanlardan da rücu etmiştir, ayrılmıştır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, sözünü geri alsın.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Özür dileyeceksin!

OKTAY VURAL (İzmir) – Sözünü geri alsın, sadede gelsin.

BAŞKAN – Sayın Vural, bir saniye…

İSMET UÇMA (Devamla) – Onu yapıyorum, onu yapıyorum.

Şimdi, bu şayet bu böyle anlaşılmışsa…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Vural, meseleyi anlatırken üzüntüsünü ifade ediyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Neyi anlatıyor canım? “Astınız” diye söylüyor ya!

BAŞKAN - Sayın Vural, bir saniye…

Sayın Uçma…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Maksadını ifade etmek için…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Maksadını ifade etmek istiyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne maksadını ifade ediyor?

İSMET UÇMA (Devamla) – Arkadaşlar…

OKTAY VURAL (İzmir) – “Ben bu sözü geri alıyorum.” desin açıkça.

İSMET UÇMA (Devamla) – Zaten, onu söylemek için bunları söylüyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Maksadını ifade etsin.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne maksadı ya? Maksat bir sözü geri almak, maksadı yok.

BAŞKAN – Sayın Vural, bir saniye…

İSMET UÇMA (Devamla) – Sayın Vural, bir müsaade ederseniz…

BAŞKAN – Sayın Uçma…

İSMET UÇMA (Devamla) – Yani çok hiddetli, şiddetli bunlar olmaz, şundan dolayı: Yani ben ne devri sabık yaratırım ne potansiyel suçlu ararım. Eğer Sayın Türkeş’in oğlu bizim milletvekilimiz, çok saygı duyduğumuz bir liderdir Sayın Türkeş. Bu değerlendirme bir irritasyonla eğer böyle anlaşılmış ve söz de öyle çıkmışsa bundan özür dilerim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Çıktıysa değil çıktı efendim, işte “Astınız.” diye söylüyorsunuz.

İSMET UÇMA (Devamla) – Efendim, Allah Allah! Müsaade eder misiniz, lütfen.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – İrritasyon ne demek ya!

İSMET UÇMA (Devamla) – Bu kadar celallenmeyin, lüzum yok. Ben zaten…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, neye göre söz verdiniz?

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Vural, sözünü tamam bitirsin.

İSMET UÇMA (Devamla) – Böyleyse zaten bu olmaz yani…

OKTAY VURAL (İzmir) – İç Tüzük’ün hangi maddesine göre söz verdiniz?

BAŞKAN – Lütfen, sözü düzeltmesi için verdik, tabii ki özür dilemesi için verdik Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Özür dileyecekse dilesin!

BAŞKAN – E diledi özrü biraz önce, söyleyecek.

İSMET UÇMA (Devamla) – E diledim, düzeltmiyor muyuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Net olamıyor ya!

MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) – Sus bir ya!

İSMET UÇMA (Devamla) – Bir saniye Sayın Başkan yani…

MUHARREM VARLI (Adana) – Sen mi Cemal Bey ya, yapma ya!

İSMET UÇMA (Devamla) – Ama, aynı duyarlılığı…

MUHARREM VARLI (Adana) – Sen yapma, sen sen! Ayıp sana!

OKTAY VURAL (İzmir) – Yani, iki buçuk dakika oldu, daha olmadı ya! Sayın Başkan yani…

MUHARREM VARLI (Adana) – Sana hiç yakışmıyor ya!.

İSMET UÇMA (Devamla) – Arkadaşlar, Sayın Türkeş, gerçekten de Türk siyasi tarihinde liderler içerisinde son derece önem arz eden, rahmetle andığım, saygı duyduğum ve üstelik öğretisine ve ilkelerine ki bütün liderler için öyledir, bir ölünün arkasından konuşmak zaten bize yakışmaz, bizim işimiz değil ama sizin yaptığınız konuşma üzerine bu böyle çıkmışsa ağzımdan ki zabıtlarda öyle, özür diliyorum, bunu geri alıyorum; bu bir. İki…

OKTAY VURAL (İzmir) – Tamam, bitti gitti!

İSMET UÇMA (Devamla) – Bir saniye efendim, bir saniye…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne nağme çekiyorsun, biz seni tanıdık ya!

İSMET UÇMA (Devamla) – Efendim bak, saygısız konuşuyorsunuz. “Nağme çekiyorsun.” Bir tanesi “Terbiyesiz.” diyor, bir tanesi “Ayak öpeceksin.” diyor “Yalayacaksın.” diyor. Başkanım, bu sözlerin de geri alınmasını talep ediyorum.

Ben, merhum Türkeş nezdinde…

OKTAY VURAL (İzmir) – Misliyle aynen tekrar sözlerimi söylüyorum. Tutanaklardan da okuyun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, böyle bir usul olmaz.

İSMET UÇMA (Devamla) – Merhum Türkeş nezdinde bu incitici bir durum olmuşsa hem helallik diliyorum hem özür diliyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yaptığı hakareti misliyle iade eden ve özür dilemeye teşvik eden böyle bir grup başkan vekili olur mu?

İSMET UÇMA (Devamla) – Benim Sayın Türkeş'le ilgili negatif bir değerlendirmem söz konusu olamaz, olmamıştır. Sehven böyle söylenmişse yanlıştır. Onu düzeltiyor ve geri alıyorum.

BAŞKAN – Sayın Uçma, konu anlaşılmıştır.

Teşekkür ediyorum Sayın Uçma, sağ olun.

İSMET UÇMA (Devamla) – Peki, saygılar sunuyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ünal.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Saygıdeğer milletvekillerimizin tutanaklarda ifade ettikleri ve az önce Sayın Milletvekilimizin de ifade ettiği bazı hususlar var. Sayın Grup Başkan Vekilimin “Misliyle iade ediyorum.” ifadesini kabul etmiyoruz efendim, tutanaklara geçmesini, geri almasını istiyorum. (AK PARTİ sıralarından “Geri alsın!” sesleri)

BAŞKAN – Söz tutanaklara geçmiştir Sayın Ünal, teşekkür ediyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – O zaman kareköküyle…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin tamamlanmış olması nedeniyle, alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 2 Kasım 2011 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 18.58