Fatma GÜNGÖR Normal Fatma GÜNGÖR 2 5 2011-12-08T15:56:00Z 2011-12-08T15:56:00Z 65 39852 227162 1893 532 266482 14.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

 

 

DÖNEM: 24                                                                    YASAMA YILI: 2

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 3

11’inci Birleşim

25 Ekim 2011 Salı

 

(TBMM Tutanak Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle TBMM Başkanlık Divanı adına milletimize ve hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileyen konuşması

IV.- KAPALI OTURUMLAR

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Hükûmetin Gündem Dışı Açıklamaları

1.- Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ve deprem bölgesine yapılan hizmetlere ilişkin gündem dışı açıklaması ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy’un grupları adına, aynı konuda konuşmaları

B) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ilişkin gündem dışı konuşması ve  Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ilişkin gündem dışı konuşması ve  Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

3.- Kayseri Milletvekili Pelin Gündeş Bakır’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ilişkin gündem dışı konuşması ve  Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Başbakan ve bir grup bakanın deprem bölgesinde yaptıkları durum değerlendirmesinde belediye başkanı ve yardımcısıyla diyalog kurulmadığına ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

2.- İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın, deprem nedeniyle yapılan yardım kampanyalarına ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

3.- Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un, deprem bölgesi imar planının incelemeye alınması gerektiğine ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

4.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ve imar planı sorumluları hakkında  işlem yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

5.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine  ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

6.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine  ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

7.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine  ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

8.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine  ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine  ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

10.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, deprem bölgesinde koordinasyonsuzluk nedeniyle organize edilemeyen hizmetlere ilişkin açıklaması

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, ileri sürmüş olduğu görüşten farklı bir görüşü kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’in, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, partisine sataşması nedeniyle konuşması

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru önergesini geri aldıklarına ilişkin önergesi (4/9)

2.- Nevşehir Milletvekili Murat Göktürk’ün, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/8)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, kayıt dışı istihdam sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/29)

2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23 milletvekilinin, alışveriş merkezlerinin geleneksel ticaret sistemine etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/30)

3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 25 milletvekilinin, GAP kapsamında yapılması planlanan sulama projelerinin tamamlanmama nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/31)

IX.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/417) (S. Sayısı: 6)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kuveyt Devleti Hükûmeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/444) (S. Sayısı: 25)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/449) (S. Sayısı: 27)

XI.- OYLAMALAR

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kuveyt Devleti Hükûmeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, 2002-2011 döneminde Antalya’da faaliyette bulunan maden ve taş ocakları sayısı ile HES projelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/50)

2.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, işadamı ve sanayicilerin Suriye’de uğradıkları zararların karşılanmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı  Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı  (7/53)

3.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, akaryakıt istasyonlarının denetimine ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı  (7/181)

4.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, yaş ve kuru üzüm ihracatındaki sorunlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı  (7/220)

5.- İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in, madencilik sektöründe faaliyet gösteren şirketler ve bölgeler ile madenciliğin çevreye ve insan sağlığına olumsuz etkilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/221)

6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Türkiye’deki madenlerin kullanılma kapasitesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/222)

7.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, İskenderun Körfezine yapılacak termik santrallere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı  (7/229)

8.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Hatay-Payas’ın ilçe yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in cevabı (7/289)

9.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, Manisa-Turgutlu’da Çaldağı’nda maden çıkarılması çalışmaları neticesinde yaşanacak sorunlara ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı   (7/376)

10.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Orman Genel Müdürlüğü Gazi Yerleşkesinin Başbakanlığa devredileceğine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı  (7/378)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak beş oturum yaptı.

 

Birinci ve İkinci Oturum

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2010 yılı harcamaları ile Sayıştayın 2010 yılına ilişkin dış denetim raporlarının inceleme sonuçlarına ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 28 milletvekilinin, muhtarların sosyal ve ekonomik sorunlarının araştırılarak (10/26),

İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, belediyelere aktarılan ödeneklerin hizmette eşitliğin sağlanması açısından adil ve dengeli tahsis edilmesi için alınması gereken önlemlerin (10/27),

İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 26 milletvekilinin, baz istasyonlarının insan sağlığına ve çevreye etkilerinin araştırılarak (10/28),

Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Kürt sorunu (8/1),

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, terör olaylarında yaşanan artış ve terörle mücadele (8/2),

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ve 22 milletvekilinin, terör olaylarında yaşanan artış ve terörle mücadele (8/3),

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, terör olaylarında yaşanan artış ve terörle mücadele (8/4),

Konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

20/10/2011 tarihli (bugünkü) gelen kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulda okunan son günlerde meydana gelen terör olayları konulu (8/1), (8/2), (8/3) ve (8/4) esas numaralı genel görüşme önergelerinin ön görüşmelerinin birleştirilerek Genel Kurulun 20/10/2011 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde yapılmasına ve genel görüşme önergelerinin ön görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesine; (8/1), (8/2), (8/3) ve (8/4) esas numaralı genel görüşme önergelerinin bugünkü birleşimde kabul edilmesi hâlinde genel görüşmenin 26/10/2011 Çarşamba günkü birleşimde yapılmasına; Genel Kurulun 25/10/2011 Salı günkü birleşiminde (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin görüşmelerinin, 26/10/2011 Çarşamba günkü birleşiminde ise (8/1), (8/2), (8/3) ve (8/4) önergelerinin birlikte yapılacak genel görüşmesinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.

 

AK PARTİ Grup Başkan Vekili Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Genel Kurulun 20.10.2011 tarihli (bugünkü) birleşiminde görüşülmesi kabul edilen (8/1), (8/2), (8/3) ve (8/4) esas numaralı genel görüşme önergelerinin ön görüşmelerinin İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre kapalı oturumda yapılmasına ilişkin önergesi üzerine kapalı oturuma geçildi.

 

Birleşime saat 15.15’te ara verildi.

 

Üçüncü ve Dördüncü Oturum

(Kapalıdır)

 

Beşinci Oturum

Beşinci Oturuma saat 19.13’te başlandı.

 

Alınan karar gereğince, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında Anayasa’nın 99’uncu ve İç Tüzük’ün 106’ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasına ilişkin önergeyi görüşmek için 25 Ekim 2011 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 19.14’te son verildi.

 

                                                            Şükran Güldal MUMCU

                                                                    Başkan Vekili

 

            Muhammet Bilal MACİT                                                                       Fatih ŞAHİN

                         İstanbul                                                                                         Ankara

                       Kâtip Üye                                                                                     Kâtip Üye


 

   II.- GELEN KâĞITLAR

                                                                                                                No: 15

21 Ekim 2011 Cuma

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un, Ağrı ve ilçelerinde bulunan tarihî eserlerin korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/232) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)

2.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana-Kozan’daki TMO’ya ait kurutma tesisine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/233) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, selden zarar görenlerin mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) sözlü soru önergesi (6/234) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

4.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’da köylüler tarafından kullanılan Hazine arazilerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/235) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

5.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, HES’lere ve etkilerine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/236) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

6.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan Devlet Hastanesinin doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/237) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

7.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ankara-Adana arasında hızlı tren hattı yapılıp yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/238) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

8.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana-Ankara karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/239) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

9.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, pamuk fiyatlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/240) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

10.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’da artan orman yangınları ve alınan önlemlere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/241) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

11.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, Gebze Meslek Yüksekokulu’nun Hereke’ye taşınmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/242) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

12.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, baz istasyonlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/243) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

13.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, kıdem tazminatı ve işsizlik fonuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/244) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

14.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, bilgisayarlarda F klavye kullanımının yaygınlaştırılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/245) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

15.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, ücret karşılığı görevlendirilen ve atanmayı bekleyen öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/246) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

16.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Oymapınar HES’in bedelsiz devrine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/247) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

17.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, akaryakıt ürünlerindeki vergi oranlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/248) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

18.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir-Mahmudiye’ye hipodrom yapılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/249) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

19.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/250) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

20.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Sivrihisar-Eskişehir-Bozüyük karayolu çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/251) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

21.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir-Bursa-Gemlik demiryolu hattının yapılıp yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/252) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

22.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, hayvanlarda şap hastalığına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/253) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

23.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, kapatılan hayvan pazarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/254) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

24.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, depremlere karşı alınacak önlemlere ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) sözlü soru önergesi (6/255) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

25.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, açığa alınan ve soruşturma açılan belediye başkanlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/256) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

26.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, eş durumu tayin dönemlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/257) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

27.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, tarım ve hayvancılığa verilen desteğe ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/258) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

28.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Amasya ve Tokat illerinde yapılan depreme dayanıklılık testine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) sözlü soru önergesi (6/259) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

29.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Silivri’ye organize sanayi bölgesi kurulmasına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/260) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

30.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Başakşehir merkezli bir ilçe kurulmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/261) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

31.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Esenyurt Devlet Hastanesinin kapasitesinin artırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/262) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

32.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, taksi plakalarının taksi esnafı olmayanlara satılmamasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/263) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

33.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, taksici esnafına yeni taksi alımında ÖTV ve KDV istisnası getirilmesine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/264) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

34.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Esenyurt’taki yüksek gerilim hatlarının yer altına alınmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/265) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

35.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Bahçeşehir’in hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/266) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

36.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, yarıcılık yapanların sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/267) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

37.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul’da korsan taksilere karşı alınacak önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/268) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

38.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, özelleştirilen ve devredilen enerji dağıtım şirketlerinin ihtiyaç duydukları malzeme, araç ve gerece ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/269) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

39.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, korsan taksilere karşı alınacak önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/270) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

40.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, bir bakanla ilgili intihal iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/271) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

41.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Üsküdar Kuleli mahallesinde yıkım yapılan evlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/272) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

42.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, kümes sahiplerinin ruhsat sorunu ve desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/273) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

43.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Balıkesir’in köylerindeki katı atık sorununun çözümüne ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/274) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

44.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, vakıf üniversitelerine kamu kurum ve kuruluşlarından yapılan arazi ve bina tahsislerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/275) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

45.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, bazı illerin büyükşehir olmasıyla ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/276) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

46.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, kamu hastaneleri ve tıp fakültelerinden ayrılan doktorlara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/277) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

47.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, uyuşturucu ile ilgili suçlardan dolayı cezaevlerinde bulunan mahkumlara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/278) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

48.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, boru hatlarına yönelik hırsızlık girişimlerine ve bunlara karşı alınacak önlemlere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/279) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, bankalarla yapılan promosyon anlaşmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/564) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

2.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 632 sayılı KHK sonrası alınan sözleşmeli personelin kadroya alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/565) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

3.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 4-C’li çalışanların aile yardımı almalarına ve kadroya geçirilip geçirilmeyeceklerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/566) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

4.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Milli Eğitim Bakanlığının tüm çalışanlarının ikramiye ve teşvik ikramiyesinden yararlandırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/567) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

5.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, İDO’nun iptal ettiği seferlerden dolayı vatandaşların yaşadığı mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/568) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

6.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Devlet memurlarına verilen çocuk yardımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/569) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

7.- Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü’nün, Tekirdağ-Çorlu Havaalanı kargo terminali işletmesinin bir İsrail firmasına verildiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/570) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

8.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Afşin Çöllolar Kömür Havzasındaki göçüğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/571) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

9.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, mahalli idarelerde sözleşmeli olarak çalışan personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/572) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

10.- Muğla Milletvekili Tolga Çandar’ın, engellilerin sorunlarına ve engelli personel kadrolarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/573) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

11.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, siber suçlar ve bu suçlara karşı alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/574) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

12.- Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu’nun, Aden Körfezinde kaçırılan gemiler ve rehin alınan Türk mürettebatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/575) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

13.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2010 KPSS sonuçlarına göre TRT’ye alınan personele ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/576) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

14.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın, Anadolu Ajansı yayınlarına ve çalışanlarına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/577) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

15.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, mahalli idarelerde sözleşmeli olarak çalışan personel sayısına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/578) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

16.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, memur ve işçi sendikalarında üye sayılarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/579) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

17.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, motorin yerine kullanılan 10 numara yağın çevresel etkilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/580) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

18.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, İskenderun Körfezinde batan bir yük gemisine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/581) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

19.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, 17 Ağustos 1999 Kocaeli depremindeki hasarlı binalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/582) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

20.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova’nın, Ayvalık’ta bir köydeki demir cevheri zenginleştirme tesisinin bölgeye zarar verdiği iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/583) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

21.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, insansız hava araçları satın alma talebine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/584) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

22.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in, yurt dışında tutuklanan bir hükümlünün Türkiye’ye iadesine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/585) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

23.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Rusya’dan gaz alımının özel sektöre devredileceği iddialarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/586) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

24.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa’da maden arama izni verilen yerlere ve maden ocaklarıyla ilgili sorunlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/587) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

25.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa sınırları içinde maden arama izni verildiği iddialarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/588) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

26.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, Gördes’deki bir köyün elektrik hatlarının onarımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/589) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

27.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, Nabucco projesine ve Rusya ile doğal gaz anlaşması süresinin dolmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/590) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

28.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, hidroelektrik santrallerinin özelleştirilmesine ve elektrik fiyatlarındaki artışa ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/591) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

29.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya’daki Tarımsal Araştırma Enstitüsünün kaldırılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/592) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

30.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, TBMM Başkanı için kiralanan bir araca ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/593) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2011)

31.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, besicilik sektörüne ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/594) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

32.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, kuru incir üreticilerinin sorunlarına ve desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/595) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)

33.- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in, ithal edilen canlı hayvanlar için menşe şehadetnamesi aranmamasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/596) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

34.- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in, bir çiftliğin faaliyetlerinin durdurulmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/597) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

35.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Bitlis-Güroymak’taki gölet inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/598) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)

36.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Köylere Hizmet Götürme Birlikleri tarafından yapılan köprülere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/599) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)

37.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Mudanya’da kaldırılan park alanına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/600) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

38.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, mahalli idarelerde sözleşmeli olarak çalışan personel sayısı ve personel ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/601) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

39.- Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un, iki teröristin cesedine kötü muamele yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/602) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

40.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Dikmen Vadisi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında yaşanan mağduriyetin giderilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/603) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

41.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, ilköğretim okullarına asılan alfabe afişlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/604) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

42.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, ders dışı eğitim çalışmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/605) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

43.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, internet salonlarının denetlenmesi ve bu konuda alınması gereken önlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/606) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

44.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, merkezi sistem sınavlarındaki görevlendirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/607) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

45.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, eğitim çalışanlarının çocuklarının kayıtlarını görev yaptıkları okullara yaptırabilmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/608) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

46.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Kararda öğretmenlerin de yer almasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/609) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

47.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, uzman öğretmenlik sınavını kazananlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/610) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

48.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne bağlı yurt sayısına ve yeni yurt yapım çalışmalarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/611) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

49.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, mesleki ve teknik eğitim okullarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/612) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

50.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, MEB ve ÖSYM’nin yaptığı sınavların istatistiklerinin elektronik ortamda yayınlanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/613) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

51.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, norm kadro fazlası öğretmenlerin yer değiştirmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/614) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

52.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, liseyi yurt dışında okuyanların Türkiye’de üniversiteye sınavsız girebilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/615) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

53.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, meslek öğretmenlerinin lisans tamamlama programlarında yaşadığı mağduriyete ve bu konuda alınacak önlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/616) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

54.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, okul ve kurum müdürlerinin atanmasında sözlü sınav uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/617) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

55.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, zorunlu görev yeri değişikliklerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/618) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

56.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, okul içi beden eğitimi, spor ve izcilik daire başkanlığının kaldırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/619) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

57.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, modül kitapçıklarının çoğaltılıp dağıtılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/620) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

58.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Devlet parasız yatılılık ve bursluluk sınavına ve öğretmen çocuklarına ayrılan kontenjanlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/621) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

59.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, öğretmenlerin ek ders ücretlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/622) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

60.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, öğretmenlerin sınav görevine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/623) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

61.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, okullarda yapılan bakım-onarım çalışmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/624) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

62.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, öğretmenlerin özür gruplarına bağlı yer değiştirmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/625) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

63.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2012 Şubat döneminde yapılacak öğretmen atamalarına ve atanan öğretmenlerin sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/626) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

64.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, öğretmenlerin bazı sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/627) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

65.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, ilköğretim ve ortaöğretimdeki parasız yatılılık ve bursluluk kontenjan dağılımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/628) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

66.-  Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, MEB’de sayman unvanıyla görev yapan personelin özlük haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/629) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

67.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, geçici görevlendirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/630) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

68.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, okul kütüphane otomasyon sisteminin güncellenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/631) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

69.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, soruşturmaya konu olan sendika yöneticileri ve verilen cezalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/632) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

70.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, okullardaki öğle yemeğinin süresine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/633) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

71.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK’ye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/634) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

72.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, atölye ve laboratuvar öğretmenlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/635) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

73.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, eğitim yılına hazırlık ödeneğinin bakanlık personelinin tamamına ödenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/636) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

74.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, ikramiye ve teşvik ikramiyesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/637) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

75.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, öğretmenevlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/638) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

76.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, teknoloji fakültesine dönüştürülen teknik eğitim fakülteleri mezunlarının unvan sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/639) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

77.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, yönetici ve öğretmenlerin yıllık izinlerinde ve mazeret izinlerinde ek ders ücretlerinin ödenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/640) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

78.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki öğretmen açığına ve bu açığın kapatılması için alınacak önlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/641) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

79.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, ek ders ücreti ve ek ödeme uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/642) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

80.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, yöneticilerin 6 saat derse girme zorunluluğuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/643) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

81.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Bursa, Mustafakemalpaşa’da bulunan Hamzabey İlköğretim Okulunun boşaltılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/644) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

82.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, aile içi ve kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/645) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

83.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, okullarda bağış toplanmasına ve bu konuda alınacak önlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/646) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

84.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, özür grubu öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/647) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

85.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, ücretli öğretmenlerin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/648) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

86.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, Gediz-Kayaköy beldesindeki ilköğretim okulunun Simav depreminde zarar görmesi nedeniyle yeniden yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/649) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

87.- Denizli Milletvekili Adnan Keskin’in, Bakanlık tarafından hazırlanıp ilköğretim öğretmenlerine gönderilen kitapçıktaki değişikliğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/650) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

88.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, bilişim teknolojileri öğretmenlerinin norm kadrolarına yönelik çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/651) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

89.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un, Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki orman yangınlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/652) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)

90.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün Uludağ’daki tesislerinin devir teslim haberlerine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/653) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

91.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, gerçekleştirilen projelerde kullanılan kredi kaynakları ve hibelere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/654) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

92.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa sınırlarında bulunan orman arazilerine verilecek maden arama ruhsatlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/655) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

93.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa’da meydana gelen orman yangınlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/656) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

94.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın, Antalya-Çıralı’da antreman sahası olarak tahsis edilen orman arazisine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/657) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

95.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, Tekirdağ’daki tarihî ve kültürel varlıkların korunmasına ve tanıtılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/658) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

96.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa ve ilçelerinde yapılması planlanan hastanelere ve sağlık hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/659) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

97.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Bursa ve ilçelerindeki Devlet hastanelerinin sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/660) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

98.- Adana Milletvekili Ali Demirçalı’nın, Devlet ve özel hastanelere ödenen katkı payları ve hekimlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/661) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

99.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Tam Gün Yasasından dolayı yaşanan mağduriyete ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/662) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

100.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, kadın doğum uzmanı eksikliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/663) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

101.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, Tam Gün Yasasının sonuçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/664) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

102.- Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli’nin, Trakya’da kanser vakalarının arttığı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/665) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

103.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, yük taşımacılığında kullanılan kamyon ve kamyonet sayısına sınırlama getirilip getirilmeyeceğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/666) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)

104.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş’ın, 2007’den itibaren PTT Genel Müdürlüğünde yapılan inceleme ve soruşturmalarda görev alan müfettişlere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/667) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

105.- Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in, CHP’nin resmi internet sitesine yapılan saldırı iddialarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/668) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

106.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Keçiören metrosuna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/669) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

107.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un, Terörle Mücadele Yasasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/670) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)

108.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, Libya’da ayaklanan güçlere yardım yapıldığı iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/671) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)

109.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Düzce Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünce bankayla yapılan promosyon anlaşması doğrultusunda hak sahiplerine ödenen bakım ücretlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/672) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

110.- Ankara Milletvekili Sinan Aygün’ün, döviz kurları ve yabancı sermayeye ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/673) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

111.- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in, bir şirkete yönelik vergi incelemesi yapılmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/674) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

112.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Bahri Dağdaş Tarımsal Araştırma Enstitüsünün uluslararası statüsünün kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/675) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)

113.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin İl Özel İdaresi tarafından çıkarılan bir ödeneğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/676) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

114.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, NATO Füze Kalkanı Projesi kapsamında erken uyarı radarlarının Malatya-Kürecik bölgesinde kurulacağı ve halkın sağlığını olumsuz etkileyeceği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/677) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

115.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, seçim sürecinde TTK’ya 1400 işçi alınması yönünde söz verildiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/678) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

116.- İstanbul Milletvekili Faik Tunay’ın, maden mühendislerinin istihdamına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/679) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2011)

117.- Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt’un, Eskişehir’e yeni bir stadyum yapılıp yapılmayacağına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/680) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)

118.- Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli’nin, Edirne’deki bir yayla köyünde DLH’nın projesinden kaynaklanan sorunlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/681) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

119.- Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen’in, usulsüz bir işlem yapıldığı iddiasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/682) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)

 

 

                                                                                                                No: 16

24 Ekim 2011 Pazartesi

Teklif

1.- İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/111) (Plan ve Bütçe ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 6.10.2011)

Tezkere

1.- 3346 Sayılı Kanun Uyarınca, 6085 Sayılı Kanun Kapsamında Sayıştay Denetimine Tabi Kuruluşlarla İlgili Olarak Hazırlanan ve Denetim İşlemleri Tamamlanmış Bulunan Kuruluşların 2010 Yılı Denetim Raporlarının Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/547) (Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2011)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergesi

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, bir gazetede yayınlanan bir röportajdaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1)

                                                                                                                No: 17

25 Ekim 2011 Salı

Tasarılar

1.-Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bolivya Çokuluslu Devleti Hükümeti Arasında Ekonomik ve Ticari İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/475) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2011)

2.-Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin Güçlendirilmesine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/476) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2011)

3.-Türkiye ile Ukrayna Arasında Uluslararası Doğrudan Yük Demiryolu-Feribot Hizmetinin Organizasyonu Konusunda Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/477) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Milli Savunma ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2011) 

4.-Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/478) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2011)

5.-Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/479) (Milli Savunma ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2011)

6.-Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Ortaklık Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/480) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2011)

7.-Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/481) (Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2011)

8.-Çukurova Üniversitesinin KKTC’de Kampüs Kurmasına İlişkin Çerçeve Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/482) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2011)

 9.-Ticari Sır, Banka Sırrı ve Müşteri Sırrı Hakkında Kanun Tasarısı (1/483) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)

10.-Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı (1/484) (Avrupa Birliği Uyum ile Adalet Komisyonlarına)  (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)

11.-Çoğaltılmış Fikir ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu Tasarısı (1/485) (Adalet ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına)  (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)

12.-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı (1/486) (Plan ve Bütçe; Avrupa Birliği Uyum ile Adalet Komisyonlarına)  (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)

13.-Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı (1/487) (Anayasa Komisyonuna)  (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)

14.-Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/488) (Adalet; Avrupa Birliği Uyum; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji  Komisyonlarına)  (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)

15.-Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı  (1/489) (İçişleri; Plan ve Bütçe; Dışişleri ile Adalet Komisyonlarına)  (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)

16.-Turist Rehberliği Meslek Kanunu Tasarısı (1/490) (Adalet ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına)  (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Malezya Hükümeti Arasında 27 Eylül 1994 Tarihinde Ankarada İmzalanan Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasını Değiştiren Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/405) (S. Sayısı: 49) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Avustralya Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Anlaşmaya İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/424) (S. Sayısı: 50) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ormancılık Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/430) (S. Sayısı: 51) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı Arasında Çevre Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/431) (S. Sayısı: 52) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Orman ve Ormancılık Araştırmaları Alanlarında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/436) (S. Sayısı: 53) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)

6.- Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/292) (S. Sayısı: 54) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)

7.- 2000 Tarihli Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Kirlenme Olaylarına Karşı Hazırlıklı Olma, Müdahale ve İşbirliği Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/336) (S. Sayısı: 55) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan Hükümeti Arasında Çevre ve Ormancılık Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/385) (S. Sayısı: 56) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ürdün Haşimi Krallığı Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/402) (S. Sayısı: 57) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)

10.- Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi Elektronik Taşıma Belgesi ile İlgili Ek Protokole Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/422) (S. Sayısı: 58) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)

                Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 Milletvekilinin, kayıt dışı istihdam sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/29) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23 Milletvekilinin, alışveriş merkezlerinin geleneksel ticaret sistemine etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/30) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 25 Milletvekilinin, GAP kapsamında yapılması planlanan sulama projelerinin tamamlanmama nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/31) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

 


 

25 Ekim 2011 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),  Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 11’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

 

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle TBMM Başkanlık Divanı adına milletimize ve hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileyen konuşması

BAŞKAN – Bundan önce, 279 ölü ve 1.300 yaralı vatandaşımızın Van Erciş merkezli bir depremle bütün ülkemizin büyük bir üzüntüye boğulduğunu buradan ifadeyle yüce Meclis adına milletimize başsağlığı diliyorum, ölenlerin yakınlarına başsağlığı diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Sayın milletvekilleri, görüşmelere başlamadan önce 20 Ekim 2011 tarihli 10’uncu Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre okunabilmesi için kapalı oturuma geçmemiz gerekmektedir. Bu nedenle sayın milletvekilleri ile Genel Kurul salonunda bulunabilecek yeminli stenograflar ve yeminli görevliler dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica ediyorum.

Tutanak özeti okunduktan sonra açık oturuma geçilecek ve görüşmelere devam edilecektir. Sayın idare amirlerinin bu konuda yardımcı olmalarını ve salon boşaltıldıktan sonra Başkanlığa haber vermelerini rica ediyorum.

Kapalı oturuma geçiyoruz.

Kapanma Saati: 15.02


 

   IV.- KAPALI OTURUMLAR

İKİNCİ OTURUM

  (Kapalıdır)


 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

 

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 11’inci Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay’ın Van ili Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem hakkında İç Tüzük’ün 59’uncu maddesine göre gündem dışı söz talebi vardır. Gündeme geçmeden önce bu talebi yerine getireceğim.

Sayın Bakanın açıklamasından sonra, istemleri hâlinde siyasi parti gruplarına ve grubu bulunmayan milletvekillerinden birine söz vereceğim.

Konuşma süreleri Hükûmet için yirmi, siyasi parti grupları için on, grubu bulunmayan milletvekili için de beş dakikadır.

Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Hükûmetin Gündem Dışı Açıklamaları

1.- Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ve deprem bölgesine yapılan hizmetlere ilişkin gündem dışı açıklaması ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy’un grupları adına, aynı konuda konuşmaları

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Türkiye olarak büyük bir deprem yaşadık. Hepimize, milletimize geçmiş olsun diyorum önce.

Tabii milletimiz tek vücut oldu. Büyük bir dayanışma içinde, büyük bir duyarlılık içinde depremin yaralarını sarma çalışmaları da devam ediyor. Böyle dönemler, esasen milletimiz için gerçekten çok özel dönemlerdir. Ben de bu büyük afet ve daha sonrası yapılan çalışmalarla ilgili yüce Meclisi bilgilendirmek için söz almış oldum. Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi, geçen pazar günü -23/10/2011- saat 13.45 ve 13.55 arasında, peş peşe, Van ilimizde iki önemli, şiddeti yüksek deprem meydana gelmiştir. Depremin şiddeti 7,2’dir ve devam eden artçı şoklar da söz konusudur. Depremin etkisi ve hasarı ağırlıkla Erciş ve bazı köylerde görülmüştür. Van merkezde çok katlı 6 bina tamamen yıkılmıştır ve enkaz hâline gelmiştir, Erciş ilçemizde 80 bina tamamen yıkılmıştır, 19 köyümüzde de 1.362 konut, okul ve benzeri bina yıkılmıştır.

Şu ana kadar 370 can kaybı olmuştur. Ölenlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bütün vatandaşlarımızın, hepimizin başı sağ olsun. Bu can kayıplarından 248’i Erciş’te, 122’si Van merkez ve köylerinde meydana gelmiştir.

Toplam yaralı sayısı 1.300’dür, bir kısmı ayakta tedavi görmüş, bir kısmının ise tedavisi devam etmektedir. Şu anda hastanelerde, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 181 yaralı, Van’a çevre illerde 273 yaralı tedavi görmektedir. Genel olarak sonuçlarıyla ilgili vereceğim rakamsal bilgiler hem hasar olarak hem tabii, insanımızın gördüğü zarar olarak bunlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, olay pazar günü olmuştu, bildiğiniz gibi, hemen haber aldıktan kısa süre sonra Başbakanlıkta afet acil durum koordinasyon toplantısı yapılmıştır benim başkanlığımda. Bütün bakanlıklarımıza ve kurumlarımıza kendi görevleri orada bir defa daha hatırlatılmıştır ve acele kararlar alınmış ve hemen uygulamaya geçirilmiştir. AFAD, Afet ve Acil Durum Başkanlığı Ankara’da koordinasyonu yürütmektedir ve biz de Ankara’dan bazı bakan arkadaşlarımızla birlikte hemen Van’a hareket ettik o gün, Başbakanımız İstanbul’dan yine aynı şekilde ve ilk anda, daha Van’a hareket etmeden önce, Türkiye genelinde arama ve kurtarma ekipleri harekete geçirilmiştir. Biliyorsunuz, böyle afet durumlarında, özellikle bu afet ağır bir depremse ilk anda en önemli husus, arama ve kurtarma çalışmalarının en hızlı şekilde yürütülmesidir. Önce yakın illerden olmak üzere bütün Türkiye’de kamu veya özel veya sivil topluma ait bu tür uzmanlığı olan çalışma ekipleri Van’a yönlendirilmiştir ve buna paralel olarak da hemen en etkili şekilde sağlık sistemi orada çalışmaya başlatılmıştır, yaralılar için çok kapsamlı hemen çalışmalar başlatılmıştır.

Biz, Başbakanımızla birlikte hemen Erciş’e ulaştık, çalışmaları yerinde gördük, vatandaşlarımızla görüşmeler yaptık. Sonra tekrar Van’a döndük, gerekli talimatlar verildi ve gece 03.00’e kadar da hastanede daha çok yaralı yakınları ve yaralılarla ilgilenildi. Bu süreç içinde çalışmaları, Erciş’te İçişleri Bakanımız ve Kalkınma Bakanımız ve Ağrı Valimiz yürüttüler, Van’da ise ben, Sağlık Bakanımız, Şehircilik Bakanımız ve Van Valimiz birlikte yürüttük.

Arama kurtarma çalışmalarıyla ilgili biraz daha detay vermek istiyorum. Bu tabii, şuna şükretmek lazım, Türkiye bu konuda çok büyük bir birikime sahip. Evet, acı tecrübelerle bu birikim oluşmuştur ama dünyanın bu konuda neredeyse en tecrübeli ekipleri Türkiye’de. Bu konuda doğrusu hemen hava köprüsü kuruldu, bütün illerimizden, Ankara, İstanbul, İzmir, nerede bu konuda bir ekip varsa hepsinin en hızlı şekilde, önce Van’a, sonra Erciş ve merkez köylerimize ulaştırılması sağlandı ve orada da, doğrusu, Van Havaalanında da helikopterler hazırdı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, emniyetin ve Sağlık Bakanlığının, tabii, ambulans helikopterleri. Çok hızlı şekilde olay yerine ulaşıldı. Yani şunu söyleyebilirim: Türkiye'nin her tarafından bütün birikimimiz -depremle ilgili, arama kurtarma ve diğer hizmetlerle ilgili- şu anda Van’dadır.

Burada, personel olarak yaklaşık 3 bin arama kurtarma personeli var. Her enkazın başında mutlaka iki üç grup var. Ulaşılmamış bir enkaz, bir köy yok. Bütün binalarda, bir kısmında enkaz çalışmaları tamamlandı. Mesela Van merkezde 3 binada şu anda sürüyor, 3’ü tamamlandı. Köylerimizde tamamen bitmiştir enkaz çalışmaları. Sadece Erciş’te devam ediyor, orada da hiç aralık vermeden, gece gündüz devam ediliyor.

Burada, iş makinesi, vinç vesaire sıkıntısı çekilmedi. Özellikle buradan huzurunuzda vatandaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz, özel teşebbüse. Herkes kendi elindeki vinci veya bu konudaki faydalanılacak araçları çevre illerden oraya seferber etmiştir. Burada özel olarak anmaya değer.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, üzerinde önemle durulan, en kapsamlı ve başarılı şekilde yürütülen bir diğer çalışma sağlık çalışmasıdır. Hemen çevre illerden yine oraya büyük bir takviye olmuştur. 2 ambulans uçağımız hemen oraya gelmiştir ki Sağlık Bakanımız bizzat Erzincan’dan hemen uçağın biriyle gelmiştir. 7 ambulans helikopterimiz hemen orada hazır olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetlerinin helikopterleri orada hazır olmuştur ve Erciş’ten yaralıların tamamı helikopterlerle, ambulanslarla taşınmıştır. 210 tane de ambulans vardır ve özellikle Van’da daha yeni hizmete açılan eğitim ve araştırma hastanesi gerçekten büyük bir hizmet görmüştür. Çünkü Erciş’te hastanede belli bir tahribat vardır. Van’daki bir iki hastanemizde biraz çatlaklar oluştu ama Van merkezde büyük hastane, yeni hastane gerçekten bu konuda en önemli hizmeti gördü. Aynı şekilde, tabii, uçaklarla mesela Ankara’ya 37 yaralı getirilmiştir daha ilk akşam ve büyük hastanelere, çevre hastanelere de hızlı şekilde ulaştırılmıştır.

Hızlı şekilde, tabii, hasar tespiti yapılıyor, önce kamu binaları ve sonra da vatandaşların oturulamayacak durumda olan binaları. Mesela, Van’da sadece 10 apartman çökmüştür ama oturulamayacak durumda, ağır hasarlı binalar vardır ve bazı okullarımızda yine hasarlar vardır. Mesela, Van merkezde, Emniyet Müdürlüğü binası da dâhil, kamu binalarında bir miktar hasar vardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, ihtiyaçların karşılanmasıyla ilgili -çadır başta- ve diğer malzemelerle ilgili hemen bir hava köprüsü kurulmuştur. Şu ana kadar Van, Erciş ve köylerimize 15 bin civarında çadır ulaşmıştır. Tabii, çadırdan bilindiği gibi Kızılay sorumludur, Kızılayın bu hizmeti yürütmesi daima esas alınmıştır. Yarın sabaha kadar da çadır sayısı 25 bine ulaşacaktır. Yani sürekli, Türkiye’nin neresinde varsa -Kızılayın veya diğer kurumlarımızın- çadırlar, uçaklarla oraya ulaştırılıyor.

Ama yine de çadır konusunda vatandaşlarımızın daha fazla talebi olmuştur ve belli bir yetersizlik de çekilmektedir, bunu da ifade etmek istiyorum. Bunun sebebi şu: Aslında, hemen ilk akşam çadır kentler kuruldu, evi tamamen yıkılan vatandaşlar oraya yerleştirildi ama artçı sarsıntılar olduğu için, Van’da ve Erciş’te hiçbir vatandaşımız kendi evine girip oturmak istemiyor. Şiddetli bir deprem, onun psikolojik etkisi var. Dolayısıyla vatandaşlarımız çadır kentlere de gitmek istemiyor, bir çadır sahibi olmak ve evinin yakınında bir yerde çadırı kurmak, evden de zaman zaman ihtiyaçlarını karşılamak istiyor. Bu da çok tabii bir ihtiyaç, tabii bir talep. Biz de bunu haklı bir talep olarak gördük ve mümkün olabildiğince bu yolu da açtık. Evi hiç olmayanlar genelde çadır kentlerde ama diğer vatandaşlarımıza yettiği kadar çadır veriliyor. Özellikle ben bunu Erciş’te gördüm, evinin yanında bir çadırı var ama evine de girip çıkıyor zaman zaman.

Tabii çadır konusunda -işin doğrusu- bu kadar yüksek talep beklenmiyordu. Şimdi kısa sürede artık bu hasar tespiti hızlı yapılıyor, vatandaşlarımıza “Evlerinize girebilirsiniz.” telkini yapılıyor -sağlam evi olanlara tabii- diğerlerine kırmızı çarpı işareti konuluyor ki asla burada oturulmasın diye. Ama vatandaşlarımızın hepsi -ki, bu Van ve Erciş yaklaşık 100 bin hanedir- 100 bin hane çadır talebinde bulunduğunda tabii onu karşılayamıyorsunuz. Şu anda çadır dışında ve ısıtıcı dışında özellikle gıda ve diğer ihtiyaçlarla ilgili orada bir sıkıntı yok. Hem  bölgede diğer şehirlerden hem devlet kurumlarımızdan hem sivil toplum kuruluşlarından doğrusu çok ciddi şekilde yardım, özellikle dün geceden itibaren Van’a akmaya başladı ama çadırla ilgili -biraz önce ifade ettiğim sebeple- hâlen belli bir sıkışıklık da söz konusu.  Biz de onu karşılamak için çadır üreticileri de dâhil, bütün stoklar da dâhil, Türkiye'nin bütün imkânlarını seferber ettik hatta komşu ülkelerden de -bir, iki yerden- bu konuda çadır nakli sağlanıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda doğrusu Van merkezde normal hayata dönülüyor, marketler açık, mağazalar açık, işyerleri açık. Van’ın merkezinde bir deprem şehri, atmosferi giderek azalıyor. Sadece gece eve girme endişesi olduğu için çadır talepleri ve onun karşılanmasıyla ilgili çalışmalar sürüyor.

Sıcak yemek konusunda bir  sıkıntı yok. Köylere kadar dün akşam mesela bütün köylere… 19 köyümüz özellikle hasarlıdır, bunların içinden 5 tanesi tamamen hasarlıdır, okul ve cami de dâhil köyde gerçekten bina kalmamıştır. Buralara dün akşamdan itibaren sıcak yemek de gönderilmeye başlandı.

Tabii böyle dönemler -başta da ifade ettiğim gibi- hem kamu kurumlarımızın hem sivil toplumun hem bütün vatandaşlarımızın çok yakın, duyarlı bir iş birliğini getiriyor. Bizim milletimizin temel özelliklerinden birisi bu ve dün, tabii, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı, muhalefet partilerimizin üst yöneticilerinin bölgeyi ziyareti ve gelip bilgi almaları da bu bütünleşmenin başka bir parçası ve önemli bir destektir; kendilerine de teşekkür ediyorum. Meclisimiz, kurumlarımız, milletimiz iş birliği içinde bunların üstesinden gelecektir.

Ben, şunu da ifade edeyim: Çadırla ilgili, şu anda, köyler de dâhil -bugün, bu gece yine köylerimize takviye ettik- evi yıkılan ve çadır ihtiyacı olan vatandaşımızın ihtiyacı karşılanmıştır ama diğerleriyle ilgili de ekstra çadır isteyen, evi olduğu hâlde girmeyen, onlar için de çalışılıyor.

Yaklaşık bir ay çadırlarda geçici iskânı öngörüyoruz köylerimizde ve Erciş’te. Bir ay sonra kışa dayanıklı, soğuya dayanaklı, içinde banyo, tuvalet ve mutfağı da olan konteynerleri devreye sokmayı planlıyoruz. Şu anda TOKİ Başkanımız, Şehircilik Bakanımız, bunun çalışması, pazarı ve ihale şartları vesaire üzerinde Van’da çalışıyorlar. Konteynerlerle bu kışı geçirmeyi planlıyoruz ama şu günlerde de hemen kalıcı konutlar için ihale şartları, arazi temini vesaire konusunda çalışmalar başlatıldı. En geç bir yıl içinde de inşallah bu vatandaşlarımıza, evi tamamen yıkılan vatandaşlarımıza en iyi şartlarda konutları teslim edilecek. Bunun planı içindeyiz.

Okullar, Kurban Bayramı sonrası pazartesi gününe kadar tatil edildi çünkü bazı okullarımızda hasar var. Bunların iyi tespiti ve kolay telafi edileceklerin telafisi gerekiyor. Üniversite de tatil edildi. Böylece o güne kadar okullarımız tekrar eğitime hazırlanmış olacaktır.

Enerji olarak, Van’ın tamamında elektrik var. Dün akşam itibarıyla Erciş’in yüzde 70’ine elektrik verildi ve bugün yoğun şekilde tamamına verilmesi için çalışmalar yürütülüyor. Köylerimizde elektrik hâlen verilemiyor.

Ulaşımla ilgili: Van Havaalanı en yoğun günlerini yaşıyor, tabii hem kargo uçakları Türkiye’nin her tarafından ihtiyaç maddeleri taşıyor hem ekstra, ek yolcu uçakları seferleri konuldu vatandaşlarımız başka yere gidecekleri için, orada da çok ciddi bir hareketlilik var.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim genel olarak size kısaca sunmak istediğim temel bilgiler bunlar. Milletvekillerimiz, grup temsilcilerimiz söz alacaklar, soruları olursa daha sonra cevap verebilirim.

Tekrar milletimize geçmiş olsun diyorum, vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Büyük bir hassasiyet içinde, büyük bir gayret içinde oralarda çalışan, gece gündüz gerçekten yirmi dört saat hiç uyumadan çalışan sağlık personeline, arama kurtarma personeline, sivil, kamu bütün yetkililere de buradan huzurunuzda bir defa daha teşekkür ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Şimdi grup sözcülerine söz vereceğim.

Barış ve Demokrasi Partisi adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.

Buyurun Sayın Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli üyeler; 74 milyon nüfus, 800 bin metrekare Türkiye hepimiz fay hattındayız. Deprem kimlik, din, mezhep, bölge, adres sormuyor. 97 Marmara, 99, şimdi 2011, hazırlıksız yakalanmak kaderimiz olmamalı. İmar yolsuzluklarını, çarpık kentleşmeleri, denetimsizlikleri, alınmayan önlemleri, ihale rezaletlerini, rantları, çürümüşlüğü, ülkemin yaşam politikalarını ortaya çıkaran bu büyük doğa felaketleri karşısında acıları ortaklaştıran, dayanışmayı yükselten, kenetlenen, kardeşliği yücelten halkımıza sonsuz teşekkürler. Bin yıldır tarihin kardeşliğe mahkûm ettiği, Türk Kürt birlikte yaşayan, Anadolu’nun tüm renklerinin, güzelliklerinin, kenetlenen Türkiye halkının, “İnsanlık henüz ölmedi.” diyen bu asil duruşun, yüce dayanışma duygularının, yardımlardaki kardeşlik kokusunun karşısında hepinizin önünde saygıyla eğiliyorum.

Sayıları çok az olsa da TV’lerde, İnternet’te, Twitter’da, Facebook’ta, sosyal ağlarda, Ku Klux Klan zihniyetinde ırkçı haber ve yorumlarda bulunanları, intikamcılık, ayrımcılık yapanları, insanlık suçu işleyen bir sosyal çürümüşlüğün girdabında debelenen bir avuç zavallıyı, onlara görev veren, koruyan ve kollayanları, en acı günlerimizde fırsatçılık, yağma, hırsızlık, kalleşlik yapanları, izninizle, huzurlarınızda kınamak istiyorum.

Sayın milletvekilleri, tarih bize yaşanan korkunç doğa felaketleri sonucu ülkemiz ve dünya deneyimlerinden büyük dersler çıkarmamız gerektiğini uyarıyor.

“Van Gölü kıyısında sular yükseldi.” gerekçesiyle afet bölgesi ilan edilen, boşaltılan yerlere hastane, okul, lojman, imara aykırı olarak devlet tarafından yapılmış. Bir gazetemizde, depremden bir gün önce “Asıl afet devletmiş” manşetiyle çıkmıştı.

Bir afet anında ilk akla gelen Kızılay olur. Başbakanın Yardımcısı Sayın Çelik -bizzat kendisi- Başbakan ve 7 bakanla yaptığı inceleme sonucu “Kızılay iyi sınav vermedi.” diyor. Evet, Kızılay tuz gibi kokmaya başladı, el atmak lazım.

Erciş’te bir TV kanalına bağlanan Eda Hemşire’nin çaresizlik çığlığı hep yankılandı: “100’ün üzerinde ölü var. Yetkililer el atsın, elektrik kesik, çadır yok.”

Van depreme gündüz yakalandı, saat 13.45 sıraları. İlk olay yerinde BDP’li Van Belediyesi, Eş Başkanımız Sayın Demirtaş, yakın belediyelerimiz ve anında yardım çalışmalarına başladı. Saat 19.00’a kadar, özverili çalışan birkaç görevliden, sağlık personelinden başkası yoktu.

Van Belediye Başkanımız Van Valisinin birlikte çalışma yapmayı reddettiği söylüyor. Bir afet anında ilk müdahaleyi yapacak olan merkezî idareler ve yerel yönetimler arasındaki bu kopukluğu, taraflı yaklaşımı kimse izah edemez.

Vatandaş enkaz altında can çekişirken Başbakan ve bakanları karşılama hazırlığı içinde olan aymazlığa dikkat çekmek istiyorum, yoksa böyle acı günlerde siyaset yapacak değiliz.

Okulların, hastanelerin, yurtların, emniyet binalarının ilk yıkılan binalar olduğu açık. İlk enkaz altında kalan devletin kurumlarıydı.

Sormak istiyoruz, 250 bin polis, 230 bin jandarma, 20 bin sahil güvenlik, 450 bin özel güvenlik, 700 bin ordusu olan ülkemizde neden bunların içinde kritik fay hatlarının olduğu merkezlerde kendi birimleri içinde doğru dürüst bir kurtarma ekibi yok? Her ilde bir üniversite var, üniversiteli gençler enkaz altında kalıyor, bu dinamik güçlerden neden kurtarma ekipleri olarak, sosyal yardım olarak bir çalışma yapılmıyor?

Yardımların toplanması, dağıtılması, düzeni hep ayrı bir sorun oldu. Kaç deprem kaç afet yaşadık, Marmara’da, Van’da hâlâ değişen bir şey yok. Devleti dış yardımlar, Hükûmeti bugüne kadar toplanan 20 milyar lira deprem vergisi konusunda, yine STK’ları, belediyeleri, gönüllü yardım kuruluşlarını, herkesi, bu konuda şeffaflığa davet ediyoruz ama asla ve asla İçişleri Bakanlığının belediyelere genelge göndererek belediyelerin topladığı yardımlara el koymasını da kabul etmiyoruz çünkü bugün, yardım rezaletinde gazlanan ve coplanan deprem mağdurlarını gördükten sonra bunun Hükûmete ve onun merkezî idaresine bırakılacak bir konu olmadığının gerçeği ortaya çıkmıştır.

Sayın milletvekilleri New Orleans’te Katrina Kasırgası sonrası sistemin düşünce kuruluşları, müteahhitlik şirketleri heyecan verici fırsatlardan söz ediyordu. Küresel ekonominin savunucuları yıkılan devlet okulları yerine özel okul fırsatlarını konuşuyorlardı. 2004 tsunami felaketi sonrası Sri Lanka’da yüzde 80 zarar gören kıyılarda, küçük kayıklarda balıkçılık yapan 100 binlerce kişi barınacak yer ve yardım malzemelerinden yararlanmak için ülkenin iç kısımlarına kamplara gönderilmişti. Afet nedeniyle boşaltılan Van sahilleri… 6 mahalle boşaltıldı, devletin kararı -valiliğin- ama devlet oraya 8 tane resmî bina yaptı. Bu örnekler bize Hükûmetin kontrolündeki sermayenin TOKİ gibi sözde kamu kurumları aracığıyla nasiplenme çağrıları, Deniz Feneri gibi yardım kuruluşlarını sorgulama hakkını veriyor.

Sayın milletvekilleri, Hükûmeti buradan uyarıyoruz. Van Belediyemizin deprem sonrası Van Valiliğiyle ortak çalışma isteği ve hatta ortak kriz masasının kurulması talebini reddetmesi seçilmiş iradelere saygısızlığın en büyüğüdür. Van’ın kedisi meşhurdu,  bir de ayrımcı valisiyle meşhur olmaya başladı. Bu, merkezî idarenin yüzde 50 oy alan bir partiye olan saygısızlığının bir ölçüsüdür. Sağduyu zamanı merhamet yoksunluğu, cehalet histerisi içinde olanlar olabilir. Önemli olan siyaset kurumunun bir vicdan körelmesi, akıl tutulması yaşamamasıdır. Van’da oyların yarıdan fazlasını almış, deprem incelemelerinde bulunan eş başkanı BDP’li, belediye başkanı BDP’li, 4 milletvekili BDP’li; Başbakanı ve bakanları gidiyor orada karşılaşamıyorsa bu siyaset adına rezalet bir fotoğraftır. Bunun altını çizmek istiyorum. Bütün Türkiye yardım ve dayanışmada acıları ortaklaştırıyor ve bir araya geliyorsa, siyasetçiler bir araya gelemiyorsa Hükûmet akıl tutulması yaşıyor demektir.

Bugün Meclis gündeminde İçişleri Bakanı hakkında verdiğimiz gensoru vardı, sorumlu siyasetin gereğini yaptık, gensoru önergemizi çektik.

Sayın milletvekilleri, Kandil ile Kandilli arasında yüreğimiz parçalanıyor. Bir haftada yüzü aşkın cenaze, ağlayan Kürt ve Türk analarına, depremin, afetin eklediği yüzlerce ölümün feryadı eklendi. Bir yandan acıları ortaklaştıran halkımız, yardımlar, dayanışma, diğer yandan Kobralar, Skorskyler, tanklar, uçaklar, bombalar, operasyonlar, çatışmalar. Gücünü, ekonomisini, insanını yirmi yedi yıldır süren kirli bir savaşta, kardeşin kardeşi öldürdüğü bir savaşta harcayan bir Türkiye. İnsani fay hattı üstünde milyonlar. “Kurşun adres sormuyor, deprem kimlik sormuyor.” diyen çaresizliğe isyan ediyoruz.

Bütünlük, birlik, barış, kardeşçe bir arada yaşamak varken kardeşin kardeşi vurması kader değildir. Böylesi acılı günlerde, Kurban Bayramı’nın arifesinde daha fazla kurban vermek istemiyoruz. Yaraları sarmak mı istiyoruz? Acıları ortaklaştırmak, paylaşmak mı istiyoruz? Bin yıllık tarihin kardeşliğe mahkûm ettiği halklarının, Anadolu’nun güzel renklerinin güçlü olan birlikte yaşama arzusuna güç katmak mı istiyoruz?

Evet, yapılacak çok önemli bir şey var. PKK de, Hükûmet de, devlet de artık silahları sustursun. Silaha, çatışmalara, ölüme giden harcamaları yaraları sarmada kullanalım, bundan daha ulvi, kutsal, içten, samimi bir dayanışma olmaz.

Ölenlere rahmet, yaralılara şifa, enkaz altındakilere mucizevi kurtuluşlar diliyorum. Bütün yüreğimiz onlarla, hep beraber kenetlendik.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Haluk Eyidoğan. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Eyidoğan.

CHP GRUBU ADINA HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1999 depremlerinden sonra on iki yıl doğanın bize bahşettiği bir sakin dönemde 6,5’ten daha büyük bir deprem yaşamadık ancak çok iyi kullanamadığımız bu şanslı dönem, 23 Ekim 2011’de bitti. 23 Ekim 2011 Pazar günü öğleden sonra Van ve çevresini şiddetle sarsan 7,2 büyüklüğünde bir deprem oldu, feryatlar yeri göğü kapladı, yüzlerce vatandaşımızı kaybettik, 1000’den fazla yaralımız var. Acımız büyüktür. Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu depremden sonra bölgeye giden ilk parti lideridir. Kendisi, bölgede incelemeler yaptı ekibiyle ve aldığı beton örneklerinin elinde tuz buz olduğunu gördü. Dolayısıyla, ciddi bir sorunla karşı karşıyayız hâlâ Türkiye’de depremlerle ilgili.

Cumhuriyet Halk Partisi bugünden itibaren bölgede il başkanlarını, belediye başkanlarını topluyor ve halkımıza her türlü yardım ve katkıyı yapmak üzere hazır.

17 Ağustos 1999 depremiyle başlayan süreçte depremin yıkıcı etkisini azaltacak öneriler, alınması gereken önlemler, yapılması gereken yasal değişiklikler, bilimsel toplantılarda, sempozyumlarda, şûralarda önemli bir yer tutmuş, konu bilimsel içerikli toplantılarda ele alınmış, yol haritaları ve kuramsal altyapı oluşturulmuştur. Bilim insanları, üniversiteler, meslek odaları ve ilgili sivil toplum örgütleri üzerlerine düşen sorumlulukları fedakârca yerine getirmişlerdir. Bundan sonrası, siyasi iktidarın bilimin yol göstericiliğinde düzenlemeler ve eylem planları gerçekleştirmesi ve çözümü ortaya koyan uygulama örnekleri vermesidir. Van’da yaşadığımız örnekler hâlâ çok yolumuz olduğunu, çok eksikler olduğunu ortaya koyuyor.

Sayın Bakan konuşmasında, daha çok deprem sonrası yardımlar, arama kurtarma çalışmaları, ilk yardım çalışmaları, lojistik destekler üzerine konuştu. Aslında, eğer çok iş varsa arama kurtarmada, yardımda çok iş varsa, bu demektir ki, risk azaltmada ciddi eksiklerimiz var ve görevlerimizi yerine getirememişizdir; bunu böyle düşünmek lazım.

Yaşanan bu son depremin yarattığı sonuçlar, önemli bir deprem kuşağı üzerindeki ülkemizde son on iki yıldır bu ülkede tartışmaktan bıkmadığımız “Deprem risklerini nasıl azaltırız?” sorusunun yanıtını tam bulamadığımızı kanıtlamaktadır. Bu kanıtlar yeniden, iki gün önce, bütün dünyanın gözü önünde yoğun, ağır hasar alan ve toptan çöken çok sayıda binalarla kendini en acı biçimiyle göstermiştir.

160 üniversitesi, binlerce uzmanı ve mühendisi, uluslararası çimento fabrikaları, her türlü inşaat malzemesi, çok sayıda büyük inşaat şirketleri, 400 bin konut yapan TOKİ’si ve yeni yapılan deprem yönetmeliği bulunan bu ülkede, neden hâlâ binalarımız depremde ölüm makinelerine dönüşmektedir? Neden hâlâ birçok binamız toptan göçmektedir? Neyimiz eksiktir?

Önemli eksiğimiz şudur: Yapılarımızın önemli bir bölümünü hâlâ plansız ve mühendislik ve bilim kurallarına uymadan yapıyoruz ve yapılmasına göz yumuyoruz. Türkiye’de hasar görebilirlik oranı gelişmiş ülkelere oranla 10 kat fazladır.

Bu dönemde Hükûmet uzmanlar tarafından sürekli hatırlatılan ve deprem risklerinin azaltılması amacıyla yapılması gerekli olan bazı yasal ve kurumsal düzenlemeleri gerçekleştirememiş, deprem risklerinin azaltılmasıyla ilgili 3194 sayılı İmar Yasası’nı değiştirememiş on iki senedir, kentsel dönüşüm yasasını çıkaramamış, Yapı Denetim Yasası’ndaki gedikleri, kara delikleri, eksikleri giderememiş, DASK kararnamesini yasalaştıramamıştır.

Plancılık bilimine aykırı, rant amaçlı imar tadilatlarıyla ana kent planları yamalı bohçaya dönmektedir. Yüksek yapılarla ilgili yönetmelikler çıkarılamadan kat sayıları hızla artmakta, bu yapılarda kullanılacak beton ve donatının mühendislik ve malzeme kalitesi denetimi ciddi sorunlar içermektedir. Büyük kentlerde 20-30 kat gibi kat yarışına girişilmiş. Bu yüksek yapılaşmalar, başta deprem olmak üzere gelecekte deprem, ulaşım, çevre ve nüfus yoğunluklarıyla ilgili ciddi sorunlar ortaya çıkaracaktır.

17 Ağustos depremi herkesin gerekli dersleri almasını sağlamıştır ancak Hükûmet, üzerine düşen ev ödevlerini gereği gibi yapamamıştır. Toplanan deprem vergileriyle ilgili soru önergeleri bile cevapsız kalmıştır. Hükûmet, seçimlerden hemen önce, yeni bakanlıklar kurmuştur, Meclis kapalıyken. Bu bakanlıklardan biri de deprem risklerinin azaltılmasında önemli söz sahibi olacak Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır. Bu kararname incelendiğinde, TMMOB’ye bağlı odaların kamusal, toplumsal hizmet sunumu, izleme, sorgulama ve denetim gibi işlevlerinin ortadan kaldırılması yoluyla iktidarın siyasal plandaki tekelci yönetim anlayışını toplumun geneline yaymak istediği anlaşılmaktadır. Bu durum, ilgili meslek odalarının, deprem riskini artıran politika ve uygulamaları izleme, sorgulama ve denetleme olanağını ortadan kaldıracaktır.

Yapı denetimi üzerine de birkaç şey söylemek istiyorum çünkü sorunun özü buradadır. 1999 Kocaeli ve Düzce depremleri ve ondan öncekiler dâhil, bu son Van depremi dâhil, kayıplar ve alınan acı dersler, bize, gelişme ve kalkınma sürecindeki ülkemizde, işleyen, suistimal edilmeyen ve bilimsel temellere dayanan bir yapı denetimi sisteminin acilen sağlanması gerektiğini göstermiştir. 2000 tarihinde, 595 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmıştır. Söz konusu kararname Anayasa Mahkemesi tarafından 2001 tarihinde iptal edilmiş, yerine, Haziran 2001 tarihinde TBMM’ce kabul edilen 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun 2001 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Daha sonra, günümüze kadar, yine bazı düzenlemeler yapılmıştır. Yapı denetim sistemiyle ilgili yapılan tüm bu düzenlemelere rağmen, ne yazık ki, ideal bir yapı denetim sistemi de oluşturulamamıştır. Yapı denetim sisteminin gevşemesinin, çalıştırılmamasının ve suistimale açık olmasının tek bir faturası vardır, o da depremde yıkılmaktır. Van Erciş’te yine yıkıldık.

Nüfusun yüzde 71’inin birinci ve ikinci derece deprem tehlikesi olan bölgelerde yaşadığı ülkemizde, nüfusu 1 milyonun üzerinde 11 kentinin deprem tehlikeli bölgelerde olduğu ülkemizde yapı sistemindeki aksaklık ve yetersizliklerin faturası topluma ve ekonomiye çok ağır olmaktadır ve böyle giderse olmaya devam edecektir. Depremde yıkılmamak için zafiyetleri belirlenen Yapı Denetim Yasası ve sisteminde aksayan hususların düzeltilerek ideal bir sistemin yerleşmesi için kanun, yönetmelik düzenlemelerinde ve uygulamada yapılması gerekenlere bizim CHP olarak önerilerimiz vardır ve bu konuda elimizden geleni yapacağız.

Deprem tehlikesi çok yüksek ülkemizde yapıların “mış” gibi denetlemesine yol açabilecek bir yapı denetim yasasının neden olacağı fatura herkes için çok ağır olacaktır.

Ayrıca, nüfus yoğunluğu gittikçe fazlalaşan kentlerimizde yerel sorunlar depremle ilişkilendirilebilir. Düşük standartlarda, sağlıksız, ranta dayalı, hızlı ve düşük nitelikli kentleşmenin önüne geçilmeli, arazi kullanım ve yer seçimi kararlarının rantsal kaygılara yenik düşmesi engellenmelidir. Kentsel ve kırsal alanlarda yer seçimi, planlama ve yapılaşma karar süreçlerinde yer bilimleri, mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hizmetleri etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Kentsel risk belirleme ve risk yönetimi konularında teknik yöntemlerin geliştirilmesi, bunların imar sistemiyle bütünleştirilmesi ve ilgili mevzuatta kapsamlı değişiklikler yapılması gerekmektedir. Kentsel dönüşümde ve konut edinme hakkında halkı yurttaş olmaktan çıkarıp müşteri konumuna dönüştüren hizmet anlayışı terk edilmeli, sosyal devletin kamusal hizmet anlayışları egemen kılınmalıdır. Öncelikle, birinci derece deprem bölgelerinde zayıf yapıların güçlendirilmesi, güçlendirilemeyenlerin kamulaştırılması ve yeniden planlama için afet odaklı kentsel dönüşüm uygulaması -yalnız kentsel dönüşüm değil- çalışmaları ivedi olarak başlamalıdır. Dönüşüm için kaynaklar vardır, deprem vergileri bunlardan biridir ama nerede olduğu bilinmemektedir. Ülkemizde afet risklerini azaltmaya yönelik afet odaklı harcamalar bütçe dengelerini bozan bir gider kalemi olarak görülmemelidir. Afet öncesi yapılacak 1 birim harcama, afet sonrası 7 birim harcamaya denk gelmektedir. Gidişata bakıldığında dört yıl içerisinde de Hükûmetin deprem riskini azaltacak önlemler ve uygulamalar konusunda başarılı olacağına dair kanaatimiz oluşmamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HALUK EYİDOĞAN (Devamla) – Depremlerin afet olarak yaşanmasının ülkemizin ve halkımızın yazgısı olmamasını diliyorum. Halkımıza buradan tekrar başsağlığı diliyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Eyidoğan.

Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Oktay Vural.

Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten şehitlerimizin acısını saramadan yine bir derin üzüntü içerisindeyiz. 74 milyonun yüreği aslında o şehitler için atarken bugün de aynı yürekler depremde kaybettiklerimiz için atıyor. Acımız büyük, üzüntümüz tarifsiz. Depremde hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar, herkese geçmiş olsun diliyorum. Cenabıhak bizi daha büyük musibetlerden, afetlerden korusun; niyazım odur.

Tabii tedbir almamız gerekiyor. Her on yılda bir felaketle karşı karşıya kalıyoruz. Gerçekten bir fay hattı Erciş-Van arasında. Evet, kayıplarımız oldu, şu oldu, bu oldu ama bu fay hattından oluşan kayıplar karşısında 74 milyonun yüreğinin orada atmış olması da aslında bu milletin birlik ve bütünlüğünün arasına fay hattı sokmak isteyenlere karşı bu milletin nasıl bir ve bütün olmaya kararlı olduğunu, nasıl beraber ve birlikte geleceğe doğru yürüyeceğini de ifade etmiştir. Bu bakımdan da büyük Türk milletinin bu kadirşinas yaklaşımına, bu millî dayanışmacı ruhuna teşekkür ediyorum. Gerçekten bir taraftan şehitlerimize al bayrağını sallayarak sahip çıkanlar, aynı zamanda buradaki kayıplar karşısında da yardım için her şeyi yapıyorlar. Biz büyük Türk milletiyiz, bu acıları sarmasını biliriz; yeter ki milletimizin arasına fay hattı döşemek isteyenlere izin vermeyelim.

Evet, Marmara depremi gibi önemli bir depremin yaralarını büyük bir bedelle açıkçası sardık. Gerçekten devletimizin bugün bu tip daha küçük depremler karşısında kapasitesinin büyük olduğunu düşünüyoruz, bunları sarabilecek gücü vardır. Tabiatıyla bu çerçevede birtakım dersler alınması gerektiğini hep ifade ediyoruz. Zannederim bu depremde de hepimizin aldığı dersler ve gözlemler vardır. Bu bakımdan biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak dün sabah bölgeye bir heyet hâlinde gittik, Genel Başkan Yardımcımız Sayın Sadir Durmaz’la, eski Sağlık Bakanımız Sayın Osman Durmuş Bey’le gittik. Buradaki birtakım gözlemlerimizi de paylaşmak istiyoruz. Bunlar alınması gereken derslerdir. Dolayısıyla, bu süreç içerisinde yaptığımız gözlemleri hem Erciş’teki kriz yönetim merkezine hem de Van’daki kriz yönetim merkezine ilettik. Havaalanından itibaren başladığımız gözlemler, Erciş’te, yıkılan, enkaz altında kalanları kurtarma çalışmalarına nezaret etmek, dediğim gibi kriz yönetimini ziyaret etmek, aynı zamanda birtakım köylere giderek, daha sonra Van merkezinde hastanelerde devam etti.

Şunu ifade etmeliyim ki gerçekten bu tip depremler karşısında organizasyonda zaman zaman birtakım koordinasyon eksiklikleri olduğunu mütalaa ettik. Mesela, gider gitmez Zonguldak’tan gelen 40 kişilik bir kurtarma ekibi bizi buldu, “Nereye gideceğiz, nasıl gideceğiz?” diye sorguluyor. Demek ki burada belki de o yoğun trafik içerisinde bu konuda bir koordinasyon eksikliği hissediliyor ama Erciş’e gittiğimiz zaman o süreç içerisinde vatandaşlardan edindiğimiz bilgi… Tabii, arama kurtarma çalışmaları devam etmekle birlikte birtakım binalarda çalışma olmaması açıkçası vatandaşlarımızı… Bu, arama kurtarmada eksiklik olarak mütalaa ediliyor. Dolayısıyla, ne olursa olsun her türlü cana ulaşmak lazım, oradaki insanlar bunu bekliyor, bu bakımdan daha yoğun bir şekilde birtakım çalışmaların yapılması gerektiği kanaatinde. Dolayısıyla, arama kurtarma çalışmaları sırasında gerçekten yirmi dört saat orada çalışan ekipleri gördük. Bu bakımdan kırk iki tane arama kurtarma ekibinin Erciş’e gönderildiği ifade edildi. Yaklaşık seksenin üzerinde tam yıkılmış bina vardı tabii. Bu kadar uzun süreli çalışmalar dikkate alındığı zaman belki de bu arama-kurtarma ekiplerinin daha fazla olması gerekir mi gerekmez mi diye bir sual ortaya çıktı.

Değerli arkadaşlarım, gördüğümüz manzaranın birisi de şudur: Oraya çadır ve yardımlar gelmektedir ama vatandaşlarımız bunların adil bir şekilde dağıtılmadığına ilişkin kanaatlerini ifade etmişlerdir. Gerek Erciş’te… Kriz Yönetim Merkezinde krizin başında bulunan Sayın Valiyi göremedik tabii. Herhâlde Sayın Bakanla dolaşıyordu. Orada Kaymakam vardı, Belediye Başkanı vardı.

Bir vesileyle de şunu ifade edeyim: Kriz yönetim başkanı kriz yönetir, yönetmelidir. Dolayısıyla, burada birtakım insanların gelmesiyle yani onları karşılamak, gitmek filan, bu görevler onların değil. Dolayısıyla, orada kapıda biriken vatandaşların içeriye dertlerini anlatamadığı gibi bir sorunla karşı karşıya kalındı.

Çadır ihtiyacı var, evet. Yani gerçekten bu konuda dağıtılan çadırların yerine ulaşmadığını… Birçok mahallenin ismini verdik. Vanyolu Mahallesi, İlçe Tarım Müdürlüğünün bulunduğu yerdeki mahallede… Buralara hiç gidilmediği ifade edildi. Çadırlar gelmiş muhtarlıklara verilmiş ama muhtarlıklardan sonrası, dağıtım kontrol edilmemiş. Bu konuda bir eksiklik var. Daha sonra Van’daki merkezde konuştuğumuz zaman… Önce vatandaşlara dağıtılmamasına ilişkin bir karar alındığı ifade edilmiş ama sonra da gelen talepler dikkate alındığı zaman aslında bunun yanlış olduğunu, vatandaşlara da verilmesi gerektiğine ilişkin bir kanaat oluşmuş.

Ancak, huzurunuzda bütün bunları ifade ettiğim zaman şunu da belirtmek istiyorum: Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç Bakanlar Kurulu toplantından sonra şunu söylüyor: “Bölgeye 8.964 çadır gönderildi. Bu çadır sayısının yeterli olduğu anlaşılabilir.” AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik “Yok canım, çadır yeterli değil.” diyor. Yani kriz belki de Türkiye’yi yöneten partinin içerisinde de var. Yani bu tip söylemler birtakım şeylere haklılık kazandırıyor. 8.964 çadır gönderildiği yerde, kriz masasından aldığımız bilgi 4.800 çadırdı. Gece yarısı da biz oradaydık, havaalanındaydık, 530 tane çadır geldi, bu çadırlar yerine ulaşmadı. Burada Hüseyin Çelik Bey diyor ki: “Gedikbulak köyünün nüfusu 2 bine yakın.” Doğru, 280 hane. 275 tanesi bitmiş durumda. “30 tane çadır gitti.” Hayır, biz dün akşam gittik oraya, bir tane çadır gelmemişti. Yolun üzerinde, kara yolunun üzerinde sağ tarafta hemen, bir tane çadır yok! “30 tane gönderilmiş.” diyor, sabah arıyoruz, 3 tane çadır var, 5 tane de katalitik gelmiş. Dolayısıyla bu konularda zannederim bu yardımların ve çadır meselesinin çözülmesi gerekiyor.

Arama kurtarma gerçekten çok gurur verici. Türkiye'nin her yerinden, Muş’tan, Şanlıurfa’dan, Ankara’dan, Yalova’dan, Gölcük’ten… Jandarmanın kurtarma ekipleri gerçekten önemli bir kapasiteye ulaşmış 1999 depreminden sonra. Özellikle jandarmanın verdiği o arama kurtarma çalışmaları gerçekten çok profesyonelce. Yani gurur kaynağı olduğu açık. Orada jandarmanın, askerimizin, polisimizin nasıl göğsünü siper ettiğini gururla gördük. Dolayısıyla bu bakımdan onların çalışmalarını desteklemek gerekiyor.

Bütün bu yardımların koordine edilmesi konusunda biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak hemen tabii yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcımız koordinatörlüğünde belediyelerden birtakım yardımlar organize edildi. Ahlat’tan, öncelikle yakın bir yerden 10 bin tane battaniye, 2 kamyon çadır, işte 3 kamyon ihtiyaç malzemesi, 3 tane iş makinesi, yine Manisa’dan, Isparta’dan, Gümüşhane’den, Tarsus’tan -Tarsus’un “Bir battaniye de sen ol” kampanyası- Gölcük’ten filan, Gölbaşı’ndan yardımlar geliyor.

Tabii, biz burada şunu ifade ediyoruz: Değerli arkadaşlarım, bu, milletimizin her ferdine yardımdır. Dolayısıyla bu, partilerin yardımı olamaz, siyasi değerlendirmemek lazım yardımları. Dolayısıyla siyasileştirmemek de lazım. Orada ihtiyaç olan yere ulaştırılmasını temin etmek, zemininde de ihtiyaç sahibi kimse ona gitmesi lazım. Bu hepimizin kapasitesi, hepimizin meselesi. Yok “Şurası şu belediyeler, şu partili belediye değil, şura şu partili belediyeler…” yerine bu konuda hepimizin, hep beraber birlikte yardımlarını yerine ulaştırmayı birinci öncelikli vazife görmemiz lazım. Bu tip yardımları bile eğer siyasileştirirsek ya da yardım dağıtırken bile insanları farklı ayrımcılığa tabi tutarsak zannederim en başta yaralayacağımız husus, bu milletin millî dayanışmacı ruhudur, bunu özellikle ifade etmek istiyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak da bizim yardımlarımız şu anda yerine ulaşmakta. Kriz yönetim merkezinin belirlediği yerlere bu yardımlar ulaştırılacaktır, öyle de dağıtılacaktır.

Bu çerçevede birkaç konuyu dile getirmek istiyorum: Bir, Mevlânâ evleri… ”Pakistan’a Mevlânâ evleri yapılıyor.” derken burada nerede bu Mevlânâ evleri, doğrusu bilmiyoruz. Oradaki bulunan kamu görevlilerinin tayini meselesi. Evleri filan yıkılmış. Bu, tayin meselesi yapılması lazım. Esnafın iş yeri, her şeyi gitmiş, sigortası yok ne olacak? Bunu çözmek gerekiyor. Eve dönüşümü temin için muhakkak hasar tespitlerini yaparak ivedilikle hasarı olmayan yerlere vatandaşın girişini temin etmek lazım. 100 kişilik bir hasar tespiti yeterli değil. 1999 depreminde 2 milyon ev hasar tespiti yapılmıştı.

Bir de Türkiye Büyük Millet Meclisi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) – …Deprem Araştırma Komisyonunun bir raporunu geçen dönem kabul etti. Şimdi, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Sayın Başkanım, bu rapor oradaysa, bu Meclis neler yapılması gerektiğini kararlaştırmışsa, lütfen, bir komisyon vasıtasıyla neler yapıldı neler yapılmadı, eksiklikler nelerdir? Bununla ilgili yeniden bir revize etmek suretiyle yapılan ve yapılamayanları değerlendirerek Meclis araştırma komisyonu raporlarının rafta kalmamasını temin etmemiz lazım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

OKTAY VURAL (Devamla) - Bu bakımdan, ben, tekrar başımız sağ olsun. Devletimizin gücü ve kapasitesinin bu yarayı sarabilecek güçte olduğuna inanıyoruz ve saracağımıza da inanıyorum.

Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, AK PARTİ Grubu adına Sinop Milletvekili Sayın Mehmet Ersoy.

Buyurun Sayın Ersoy. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERSOY (Sinop) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, ben de 23 Ekim Pazar günü saat 13.45’te Van ilimizde meydana gelen 7.2 şiddetindeki depremle ilgili düşüncelerimi grubum adına aktarmak üzere söz aldım. Şahsım ve grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken saat 13.00 itibarıyla sayıları 370 olarak ifade edilen bütün kayıplarımıza Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Van’da görev yapan, ikamet eden ve orada yaşayan bütün halkımıza da kolaylıklar diliyorum, sabırlar diliyorum.

Sayın milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, ülkemiz sahip olduğu sismik yapısı itibarıyla topraklarının yüzde 66’sı birinci ve ikinci derecede deprem kuşağında bulunuyor. Ancak son yıllarda yaşadığımız afetlerin sıklığı da giderek artıyor, kayıplarımız artıyor. 1995 Dinar, 98 Ceyhan, 99 Gölcük ve Düzce, 2003 Bingöl, 2010 Elâzığ, 2011 Gediz, yine 2011, bugün, Van.

Değerli milletvekilleri, elbette ki afetlere karşı mücadele etmek her şeyden önce afet öncesi riskleri azaltmayı, afetlere hazırlık yapmayı, iyi bir müdahaleyi ve iyileştirmeyi kapsar. Depremlerin meydana gelmesinde bir dahlimiz yoksa da bütün bu süreçlere dikkat ederek zararları azaltabilir, toplumsal olarak uğrayacağımız maddi, manevi, ekonomik, kültürel zararlarımızı ve can kayıplarımızı en aza indirebiliriz. Bunun için de, gerek merkezî idaresiyle gerek yerel yönetimleriyle, sivil toplumuyla, gönüllü kurumlarıyla afete dirençli bir toplum oluşturmamız lazım. Bunu ne kadar sağlayabilirsek kayıplarımız da o kadar az olacaktır.

Afet ve özellikle de deprem tecrübesini çok yoğun yaşayan ülkemizde 1999 Gölcük ve Düzce depremleri gerçekten bir milat olmuştur. Son on yıl içinde bir taraftan bilimsel çalışmalara ağırlık verilirken, diğer taraftan risklerin azaltılması bakımından yapı denetimi, deprem yönetmeliği gibi mevzuatlar yeniden düzenlenmiş, belediyelerimize kentsel dönüşümün yolları açılmış, sismik istasyonların sayısı artırılmış, geçmişte Bayındırlık Bakanlığınca şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Kentsel Gelişim Stratejisi ve Eylem Planı, Afet Acil Durum Yönetim Başkanlığınca Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı ve Ulusal Afet Platformu oluşturulmuştur.

Sayın milletvekilleri, çok kısa özetlemeye çalıştığım…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, konuşma yaparken Hükûmet salonda yok, görüşmeye devam edemezsiniz efendim. Yok, bir tane Hükûmet mensubu yok.

MEHMET ERSOY (Devamla) – Yine, bu süreçte arama kurtarma faaliyetlerinin yurt genelinde etkin bir şekilde yürütülebilmesi için on bir il merkezinde arama kurtarma birlikleri…

KAMER GENÇ (Tunceli) – İki tane bakan yok… Böyle bir şey olabilir mi! Hükümet konuşsun, Hükûmet… (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ERSOY (Devamla) –…her ilimizde de sayıları 50 ile 20 arasında değişen personelden oluşan arama kurtarma ekipleri oluşturulmuştur.

Sağlık Bakanlığımız ulusal medikal kurtarma ekiplerini oluşturmuş, haberleşme sistemiyle ilgili önemli çalışmalar tamamlanmış, sivil toplumun ve halkımızın duyarlılıkları artmış ve sivil savunmanın yanında belediyelerimizin ve STK’ların öncülüğünde birçok arama kurtarma ekibi oluşturmuştur.

Türk Kızılayı yapılanmasını yenilemiş, yurt genelinde birçok merkezde depolar kurulmuş, seyyar yardım ve operasyon ekipleri oluşturulmuştur. [CHP sıralarından alkışlar(!)]

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Hükûmetin olmadığı yerde konuşma devam edemez.

MEHMET ERSOY (Devamla) – Gerek kamunun önderliğinde gerek STK’ların katkılarıyla gerek Afet Acil Durum Başkanlığının çalışmalarıyla çok sayıda eğitim faaliyetleri icra edilmiş, ulusal ve uluslararası düzeyde sürekli tatbikatlar icra edilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok kısaca özetlemeye çalıştığım bu çalışmalar sonunda işte Sayın Başbakan Yardımcımızın az önce ifade ettiği çalışmaları çok kısa sürede gerçekleştiren bir yapımız oluşmuştur. Acı, elbette acıdır ve hepimiz için çok büyüktür ama devlet gidenleri geri getiremiyorsa, kalanların “Nerede bu devlet?” diye haykırmasına, sızlanmasına fırsat vermemelidir. Bugün, geçmişte gıpta ile baktığımız, “Büyük devlet böyle olur işte.” diye hayıflandığımız ülkelerin, bizim gerek yurt içinde gerekse yurt dışında ulaştığımız operasyon kabiliyetimize gıpta ediyor olduklarını görmekten, 7,2 şiddetinde bir depreme, hiçbir uluslararası yardıma ihtiyaç duymadan müdahale edebilen bir devletimizin varlığından gurur duyuyoruz. Yine, acı üstüne acı yaşıyorken, Van ilimizde meydana gelen deprem üzerine kenetlenen ve yardım için âdeta yarışan büyük Türk milletimizin bütün fertleriyle gurur duyuyoruz.

Bizi birbirimize düşürmek isteyen, bugüne kadar her türlü oyunları oynayan ve onlara her türlü iş birliği yollarını açık tutarak bizi birbirimize düşürmek isteyen bütün şer odaklarına ve onların işbirlikçilerine karşı inadına kardeşliğin, inadına kucaklaşmanın en güzel örneğini vererek açılan yardım kampanyasına bir günü bile dolmadan 1 trilyonun üzerinde yardım aktaran aziz milletimize şükranlarımızı sunuyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekillerim, her alanda sağlanan güvenin bir neticesi olan bu çalışmalarla bize bu gururu yaşatan, Ankara’dan Afyon’a iki günde çadır gönderemeyen yönetimlerden üç saatte neredeyse orada Bakanlar Kurulunu toplayabilen yönetimlere sahip olmamızı sağlayan, acıların dindirilmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan başta Sayın Başbakanımıza, ilgili Başbakan Yardımcımıza, değerli bakanlarımıza, afet olduğundan beri aralarında hiç uyumayanların olduğunu çok iyi bildiğim ve bölgeye intikal eden görevli sayısının saatler içinde binlere, araç ve ekipman sayısının da yüzlere ulaşmasını sağlayan Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Türk Kızılayı, Türk Hava Yolları, Van Valiliği ve adını sayamadığım birçok kamu kurum ve kuruluşlarımızın kıymetli çalışanlarına, Mehmetçiğimize, güvenlik görevlilerimize, çok yakınlarını kaybetmelerine rağmen arama kurtarma çalışmalarına katılan fedakâr arama kurtarmacı kardeşlerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, arama kurtarma faaliyetlerine katılan gönüllülerimize, yerel yöneticilerimize, gösterdikleri vakur tavır ve anlayış nedeniyle cefakâr Van halkımıza ve onlar için maddi-manevi bütün varlıklarını seferber eden aziz milletimize, yardım teklifinde bulunan bütün dost ülkelere teşekkürlerimizi sunuyor ve grubumuz adına bütün kahramanlarımızı saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Kayıplarımıza Cenabı Allah’tan tekrar rahmet, milletimize başsağlığı diliyor, Hükûmetimizin yaraların süratle sarılması için gereken her şeyi en kısa sürede yapacağına olan inancımızı bir kez daha vurgulayarak, bu felaketlerin afetlere dirençli toplum olmamızda yeni bir milat olmasını ve ülkemizin ve milletimizin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ERSOY (Devamla) – …afetlere daha dayanıklı hâle gelmesi için yapılacak yasal düzenlemelere Meclisimizin mutlaka öncelik vereceğini ifade ediyor, Cenabı Allah’tan böyle bir afeti tekrar yaşatmamasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ersoy.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi de yirmi dakikadır.

Gündem dışı ilk söz, Van ilinde meydana gelen deprem hakkında söz isteyen Iğdır Milletvekili Sayın Sinan Oğan’a aittir.

Buyurun Sayın Oğan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Oğan değil, Sayın Şandır konuşacak efendim.

BAŞKAN – Sayın Şandır, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

B) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ilişkin gündem dışı konuşması ve  Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Oğan bir başka konuda konuşacaktı ama söz konusu deprem ve Van olunca bu konunun dışında konuşulmaması gerektiğini düşünerek sözü ben almak durumundayım.

Değerli Başkanım, sayın milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Gerçekten bir acı karşısında zannediyorum bugün gönüllerimiz, düşüncelerimiz, duygularımız hep bir oldu. Acılar milleti birleştirir. İşte böyle bir güzel günde depremi konuşmak, Van’da yaşayan vatandaşlarımızın acılarını konuşmak hepimiz açısından çok önemli bir görev olsa gerektir diye düşünüyoruz.

Öncelikle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve şahsım olarak Van’da yaşanan bu acı felakette hayatını kaybeden insanlarımıza yüce Allah’tan rahmetler diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Sayın Grup Başkan Vekilimiz Oktay Vural’ın ifade ettiği gibi, milletimizin ve devletimizin iradesi ve gücü bu felaketin altından kalkmaya yeterlidir. Hem irademiz var hem gücümüz var, endişeye gerek yok. Tüm Vanlılar, tüm vatandaşlarımız devletlerine güvensinler, Meclislerine güvensinler ve inşallah bu felaketin altından en kısa sürede de kalkacağımızı bilsinler. Bunun örneğini geçmişte bu devlet de bu millet de ortaya koydu. İnşallah bu felaketten sonra da yaralar en kısa sürede sarılacaktır.

Öncelikle bu konuda gösterilen gayretlere çok teşekkür ediyorum. Bugün tenkit günü değil, bugün sahada bulunan, bu konunun sorumlusu olan herkesi teşvik günüdür. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz -bugün Sayın Genel Başkanımızın da grup konuşmasında uzun uzun ifade ettiği gibi, Sayın Oktay Vural’ın da ifade ettiği gibi- devletimizin ve milletimizin bu konudaki gücüne ve iradesine inanıyoruz ve bu yaraların sarılacağını biliyoruz.

Değerli milletvekilleri, tabii, acıların içerisinde güzel haberler de geliyor, on dört günlük Azra bebek sağ çıkmış enkazın altından, biraz önce öğrendim annesi de sağ çıkmış. Yani Yüce Allah bir yandan acındırıyor bir yandan da dermanı, sevinci beraberinde gönderiyor. Şükredelim, sabredelim, inşallah bir daha bu felaketlere düçar olmayalım diye düşünüyorum.

Bu anlamda, sayın Hükûmeti teşvik anlamında, meselenin yetkilisi ve sorumlusu Sayın Başbakan Yardımcısı buradayken bir çıta koymak, bir emsal koymak istiyorum: Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, 17 Ağustos 1999’da ülkemiz asrın depremi niteliğinde çok büyük bir deprem yaşadı. Resmî olan kayıtlara göre yaklaşık 20 bin insanımız, 18 bin insanımız, tam rakamlar var burada, 17.480 insanımız hayatını kaybetti; 23.781 yaralımız oldu; 285.211 konut, 42.902 iş yeri hasar gördü. Gayriresmî kayıtlara göre de ölü sayısının 50 bin olduğu ifade ediliyor. Yani gerçekten bugünkü depremle mukayese kabul edilmeyecek büyüklükte, dokuz vilayeti kapsayan bir bölgede çok ağır bir deprem yaşadık ama devletimiz ve milletimiz bu depremin üstesinden gelmeyi bihakkın başardı.

Bakın, size yine çıta olsun diye söylüyorum -Van halkı bunun en iyisine layıktır.- bugün yine gazetelerde, dün gazetelerde söylenen, işte “Ağlama sırası onlarda.” diye ayrımcılığı körükleyerek milletin acısının üzerinden siyaset, bölücülük yapmak isteyenleri de lanetleyerek söylüyorum, Hükûmetimiz ve devletimiz Marmara depreminde gösterdiği aciliyetin çok ötesinde bir dirayetle Van depreminde en kısa sürede bu yaraları sarmalıdır diye düşünüyorum ve Sayın Bakandan istirham ediyorum.

Bakın efendim, şimdi orada çok sayıda insanımız çadırda yaşıyor, önü, gelen kış, bunları hızla geçici konutlara taşımak lazım. 1999 depreminde yetmiş beş günde 44.107 geçici konut imal edildi, bütün altyapısıyla. Bu defa bu çok daha kısa sürede yapılmalıdır. Çünkü, önü, gelen kış. Yine 17 Ağustos depreminde 17  ay içerisinde 42.427 adet kalıcı konut inşa edildi. Bu, Hükûmet için bir çıta olsun, bir emsal olsun ve Meclis olarak bunu takip edelim. Bu geçici konutları, işte ocak ayı gelmeden, yani 75 günde tamamlamıştı 57’nci Cumhuriyet Hükûmeti, ama bu Hükûmet, inşallah bunu 50 günde, 60 günde tamamlayacak, sayı daha azdır çünkü, kalıcı konutları da yapmalı. Bu noktada, 1999 depreminde görev yapan tüm o Hükûmetimizin bakanlarını da şükranla anıyorum, yad etmemiz lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Gerçekten üstün bir başarı ortaya koydular. Bu noktada Hükûmetin o günün deneyiminden faydalanmak istediği takdirde o gün bakanlık yapan, bürokraside çalışan arkadaşlarımızla Hükûmetin bu noktadaki taleplerine açık olduklarını ifade ediyorum. Bu konuda o günün Sayın Bakanı Koray Aydın, bugün veya yarın bir basın toplantısıyla deneyimlerini anlatacak, Hükûmet talep ederse, Hükûmete de sunacağını ifade ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Şandır, teşekkür ediyorum efendim.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarıma tekrar rahmetler, yaralılara acil şifalar diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.. Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, aynı konuda söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Sezgin Tanrıkulu’na aittir.

Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ilişkin gündem dışı konuşması ve  Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, bu felakette yaşamını yitiren bütün yurttaşlarımıza, bütün halkımıza başsağlığı diliyorum. Yaralı bütün yurttaşlarımıza acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bu felaket yaşandığı sıralarda ben Van ilindeydim ve o tabloyu bütün çıplaklığıyla gördüm. Felaketten siyaset üretmememiz gerektiği görüşündeyim. Felaket üzerinden siyaset üretilmez. Felaket üzerinden ancak kardeşlik, dostluk, duygu ortaklığı yaratılabilinir. Eğer bir eksiklik varsa, bir yanlışlık varsa, bunun nasıl giderileceği konuşulur, başka bir şey konuşulmaz. Diğer eleştiriler daha sonra yapılır, siyaset daha sonra yapılır.

Ben burada iki konuya değineceğim sadece. Öncelikle, depremden hemen sonra yaşanan koordinasyon eksikliği, benim bugün aldığım bilgiye göre devam ediyor. Biraz önce arkadaşlarımla görüştüm, Van’da bulunan dostlarımızla görüştüm, İl Başkanımızla görüştüm, bu koordinasyon eksikliği hâlen devam ediyor. Bir eş güdüm eksikliği var, bu eş güdüm eksikliğinin derhâl giderilmesi lazım. Bu sadece benim görüşüm değil ama orada bulunan hemen hemen herkesin aynı görüşü var. Bir çaba gösteriliyor fakat bu çaba bir eş güdüme dönüştürülemedi.

Şurası çok önemli bana göre. Bu yapılmadı ve bunu, bu duyguyu yaşadığım için burada ifade etmek istiyorum. Sonuçta, aynı görüşte olmayabiliriz, aynı görüşte olmayabilirsiniz ama Van ilinde seçilmiş bir belediye başkanı var, seçilmiş bir yerel yönetim var. Van ilinde büyük bir felaket yaşanmıştır. Bu felaketten hemen sonra Sayın Başbakan yapması gerekeni, Sayın İçişleri Bakanı yapması gerekeni yaptı mı? İçişleri Bakanını tam olarak bilmiyorum ama Sayın Başbakanın yapmadığını biliyorum. Sayın Vali gibi, o yerin seçilmiş belediye başkanını araması ve geçmiş olsun dileklerini iletmesi olmalıydı ama bunun bu saate kadar en azından yapılmadığı konusunda bilgi sahibiyim.

Felaketler ayrışmanın değil, bir arada yaşamanın günüdür dolayısıyla bu ortaklığı her türlü duygunun dışında bırakarak sağlamamız gerekirdi. Bu saate kadar sağlanmamış olmasını da büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Bunun derhâl giderilmesini ve bir eş güdüm birliğinin orada sağlanmasını talep ediyorum. Bunun derhâl yapılması gerekir. İçinden geçtiğimiz bu kritik süreçte böyle bir birlikteliğe ve bir arada olmaya ihtiyacımız var. Hükûmetin bu kararlılığı göstermesi lazım.

İkinci olarak, gerçekten, dün saat 16.00’da havaalanına giderken bizzat tanık oldum. Çadır dağıtımı konusunda bu kadar çok koordinasyonsuzluk yaşanamaz. Sadece yakınları olanların veya işte, ulaştığı bir siyasi vasıtasıyla çadır elde etmek bu dönemde olmaması gereken bir durumdur. O nedenle, yerel yönetimlerle birlikte çalışmanın büyük yararı var. Bu koşullarda, çadır dağıtımında, kalıcı barınma koşullarının yaratılması konusunda Hükûmetin acil tedbir alması lazım, bunun da derhâl yapılması lazım.

Biz, milletvekillerimiz olarak, Genel Başkanımızla beraber dün orada bulunduk, bugün milletvekillerimiz ve İstanbul’daki belediye başkanlarımız oradalar. İzmir Büyükşehir Belediyemiz, Mersin Büyükşehir Belediyemiz, Antalya Büyükşehir Belediyemiz ve Aydın Büyükşehir Belediyemizin yardımları oraya ulaştı. Bu acılar sarılıncaya kadar ve bunun sonu gelene kadar milletvekillerimiz ve belediyelerimiz bölgede olacaklar, insanlarımızla dayanışma içerisinde olacaklar, o duygu ortaklığını göstereceğiz. Bunu da burada belirtmek istiyorum çünkü bugünler tasada ve kıvançta bir arada olduğumuzu gösterme günüdür. Tasada ve kıvançta bir arada olduğumuzu eğer gösterebilirsek bir arada yaşama irademizi daha güçlü hâle getirebiliriz.

Ayrıca, şunu da söylemek istiyorum bu vesileyle: Biraz önce konuşmacılar da ifade etti, dünyanın hiçbir yerinde ırkçılık ve nefret söylemi düşünce ve örgütlenme özgürlüğü, toplantı özgürlüğü kapsamında değerlendirilmez ve hoşgörüyle karşılanmaz ama bu felaket nedeniyle maalesef, ırkçı ve nefret söylemini içeren söylemler medyada ve toplumun bir kesimi tarafından ortaya kondu, medyada yer buldu. “Bunlar küçük gruplar.” diye de geçiştirilemez. “Bunlar marjinal gruplar.” diye de geçiştirilemez. Bunlara hiçbir biçimde hoşgörü göstermemeliyiz, hoşgörü gösteremeyiz. Bu Meclisin bunlara en sert tepkiyi en üst düzeyde vermesi lazım. Hiçbir biçimde “Bunlar küçük gruplardır.” diye bir karşılık göstermezlik yapmamalıyız.

Ayrıca, Taksim Meydanı’nda o gösteriyi yapanlara -tabiri caizse- hoşgörülü davranan güvenlik güçlerinin başka gösteriyi yapanlara nasıl davrandığını da biliyoruz. Dolayısıyla, bu görüntünün ortadan kaldırılması lazım.

Tekrar teşekkür ediyorum. Ölenlerin yakınlarına başsağlığı diliyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanrıkulu.

Gündem dışı üçüncü söz, aynı konuda söz isteyen Kayseri Milletvekili Sayın Pelin Gündeş Bakır’a aittir.

Buyurun Sayın Bakır.

3.- Kayseri Milletvekili Pelin Gündeş Bakır’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ilişkin gündem dışı konuşması ve  Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

PELİN GÜNDEŞ BAKIR (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Deprem bölgelerinde, Van’da, Erciş’te incelemelerim sırasında gelişen soğuk algınlığı sebebiyle sesim kısıldı. Öncelikle onun için özür dilerim.

23 Ekim 2011 tarihinde Van ilimizde 7,2 şiddetinde yıkıcı bir deprem meydana gelmiştir. Sayın Başbakanımız ve bakanlarımız ile birlikte üç dört saat içinde bölgeye derhâl intikal ettik. Merkezî Hükûmet yerel idarelerle neredeyse eş zamanlı olarak olaya müdahale etmiştir. Yıllardır sistemin içinde olan bir inşaat mühendisliği profesörü olarak merkezî Hükûmetin bu derece büyük bir depreme ilk defa bu kadar hızlı ve başarılı bir biçimde müdahale ettiğini gördüğümü özellikle belirtmek istiyorum. Muhalefet partilerimiz de bölgeye intikal etmiş, incelemelerde bulunmuşlardır. 1999 depremlerinde olaya müdahaledeki gecikmeler düşünüldüğünde Meclisimizin hem iktidarıyla hem de muhalefetiyle bölge insanının yanında derhâl yer alması hakikaten takdire şayandır.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Çamur atma, çamur atma. 99 iktidarına çamur atma.

PELİN GÜNDEŞ BAKIR (Devamla) - Bugün, iktidarıyla, muhalefetiyle iş birliği zamanı, el ele tutuşma zamanıdır. Bütün muhalefet partilerimize iş birliği için en iyi duygularımızla elimizi uzatıyoruz. Şu anda vatandaşlarımız iktidarın ve muhalefetin el birliğiyle yaralarını sarmasını bekliyor. Muhalefet partilerimizin de tamamen insani amaçlı ve siyaset üstü gördüğümüz bu konuda bizlere tam destek vereceklerine olan inancım tamdır. Deprem zararlarının azaltılması noktasında geçmişe değil, geçmişten gerekli dersleri çıkartarak geleceğe bakmamız gerekmektedir.

Tüzük’ümüze göre gündem dışı konuşmalar sadece beş dakika olacağından bilimsel önerilerimi ana başlıklarıyla iyice özetleyerek vermek istiyorum.

Hepimizin bildiği gibi, ülkemizde hâlihazırda depremler açısından en büyük riski taşıyan ilimiz İstanbul’dur ancak ülkemizin hangi şehri olursa olsun bugün konuşmamız gereken asıl mesele, fayların nerede veya kaç parçalı kırılacağı değil, mevcut yapı stokumuzu ve şehirlerimizi depremlere nasıl daha dayanıklı hâle getireceğimiz olmalıdır. 2007 Türk Deprem Yönetmeliği’ne göre mevcut yapı stokumuz incelendiğinde binalarımızın yüzde 90’ı depreme dayanıksız çıkacaktır. Sadece İstanbul’da bu Yönetmeliğe göre dayanıksız yapıların hepsini güçlendirmeye kalksak en az yirmi beş sene zaman ve milyarlarca dolar gerekir.

1999 depremleri, depremlerde can kayıplarının toptan göçme veya yassı kadayıf biçiminde göçme yaşayan binalarda olduğunu göstermiştir. Yine 1999 depremleri istatistiklerine göre, bu tip binaların mevcut yapı stokuna oranı yüzde 6’dır. İşte, depreme dayanıklı şehirler inşa ederken amaç, mevcut yapı stokumuz içinde yönetmeliğimize göre göçme çıkan binaların tümünü güçlendirmek değil, toptan göçme yaşayacak yüzde 6’lık kısmını tespit etmek olmalıdır. Bunun için, bilimsel güvenilirliği kabul edilmiş hızlı değerlendirme teknikleri kullanılabilir ancak bu yüzde 6’lık dilime giren binaları güçlendirmek yerine yıkmak daha akılcı bir çözümdür. Zira, güçlendirme projelerinin sahada usulüne uygun işçilikle uygulanıp uygulanmadığı, iyi kontrol edilip edilmediği ve eski yapı elemanlarıyla bağlantıların ne kadar sağlıklı olduğu bir muammadır. Mevcut yapı stokumuz içinde oldukça fazla sayıda bina standart altıdır, düşük beton mukavemetine, korozyon ve deprem hasarına sahiptir. Benim bilimsel görüşüm, bu binaları güçlendirmek yerine yıkmanın ve tüm sosyal donatılarıyla ve orman arazilerini korumak şartıyla yeni depreme dayanıklı konut projeleri geliştirerek nüfusun önemli bir kısmını…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kocaeli’de daha 600 tane bina var, on yıl oldu.

PELİN GÜNDEŞ BAKIR (Devamla) - …İstanbul’un güneyindeki faylardan olabildiğince uzağa taşımanın daha akılcı bir seçenek olduğu doğrultusundadır. Bilim ve akıl, İstanbul’daki mevcut yapı stokunu güçlendirmenin çıkmaz sokak olduğuna işaret etmektedir.

Yine, sanayinin geliştiği Çatalca, Çerkezköy, Arnavutköy ve Çorlu gibi ilçelere uydu kentlerin taşınması da doğru bir seçenek olarak düşünülebilir.

Göçme riski olduğu belirlenen binaların yıkılıp yeniden yapılmalarını teşvik etmek için, altyapısı uygun olan yerlerde belediyelerin daha fazla kat izni vermesi, gecekondular için de daha büyük inşaat alanları ve daha fazla kat izni sağlanarak bunların yıkılıp yerlerine depreme dayanıklı sitelerin yapılması, hem can güvenliğinin sağlanması açısından kazançtır hem büyük şehirlerimizin gecekondulardan kurtulmaları için kazançtır hem de gecekondu sahibi için kazançtır.

Bazı meslektaşlarımızın, daha fazla kat izni vermek, daha fazla inşaat oturum alanı sağlamak gibi teşviklerin İstanbul gibi büyük şehirlerde nüfusu daha da artıracağı hususunda endişeleri vardır. Ancak benim görüşüme göre bu endişeler yersizdir, zira su yolunu bulur. Gelişme potansiyeli olmayan bir bölgeye istediğiniz kadar teşvik verin, orayı geliştiremezsiniz. Gelişme potansiyeli olan yerlere de siz istediğiniz kadar sınırlar, tahditler, yasaklar koyun, vatandaş yine orayı bir şekilde geliştirir ama siz yaptığınız baskıyla vatandaşı yasal olmayan yollara sevk edersiniz. Ayrıca bu tip teşvikler vaka bazında da değerlendirilebilir.

Bütün bu kentsel dönüşüm plan ve projeleri, göçü caydırıcı, paralel ilerleyen projelerle de desteklenmelidir. Önümüzdeki on iki yıl içinde İstanbul’da toplam konut ihtiyacının 8 milyon civarında olacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca büyük bir İstanbul depremi beklendiğinden insanlarımızın can güvenliği açısından da bu çözümler İstanbul için mecburi gözükmektedir.

Kamuoyunda bilgi kirliliği olmaması amacıyla inşaat mühendisi veya mimar olmayanların binaların deprem dayanıklılığı konusunda görüş beyan etmesinin doğru olmadığını bir kez daha önemle ifade etmek isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

PELİN GÜNDEŞ BAKIR (Devamla) – Son dokuz senelik AK PARTİ İktidarının takdire şayan çalışmalarına ek olarak bizim de Bayındırlık, İmar Komisyonu üyeleri olarak bu çalışmalarda çıtamızı daha yükseklere taşıyacağımızı temenni ediyor…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Son dokuz yılda bir tane yaptınız mı, bir tane?

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kocaeli’ne bir tane yaptınız mı son dokuz yılda?

BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekili, lütfen…

PELİN GÜNDEŞ BAKIR (Devamla) – …Van depreminde hayatını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Burası temenni etme yeri değil.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 10’a yakın arkadaşımız yerlerinden söz istemişlerdir. Sayın Bakan onları da dinledikten sonra cevap verme hakkını kullanmak istiyor.

Birinci sırada Sayın Sakık var.

Bir dakika, yerinizden lütfen.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Başbakan ve bir grup bakanın deprem bölgesinde yaptıkları durum değerlendirmesinde belediye başkanı ve yardımcısıyla diyalog kurulmadığına ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

SIRRI SAKIK (Muş) – Evet, Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Enkaz altında insanlar ölürken enkaz üstünde de insanlık ölüyor. Son günlerde bu faşist söylemleri görüyoruz. Mesela dinci bir gazetede, şurada, “İlahî İkaz” diye bir… Dinci, faşist bir gazete bunu çok rahatlıkla yayınlıyor ve Kürt coğrafyasını buradan çizerek ilahî bir adalet diye yansıtıyor. Bu bir faşist duygudur, bu bir faşist anlayıştır.

Şimdi, ülkemiz acı dolu bir süreçten geçiyor. Bir haftadır çok önemli acılarımız oldu, yaralarımızı sarmak istiyoruz. Belki bu deprem bir vesile olabilir. Bir diyalog için, bir müzakere için vesile olabilir çünkü 1999’da da Yunanistan’la Türkiye'nin arasında da böyle bir soğukluk vardı, bir küçük bebeğin enkazdan çıkarılması, oradaki yardıma gelenler bir vesile oluşturdu. Diliyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKIK (Muş) – Eğer müsaade ederseniz bir iki şey söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Özür dilerim Sayın Sakık, biliyorsunuz, herkese birer dakika…

SIRRI SAKIK (Muş) – Peki, Sayın Başkan, Sayın Bakan cevap verecek yani bölgeye gittiler, Sayın Başbakan gitti bir grup bakanla birlikte. O ilin Belediye Başkanı ve orada seçilmişlerle neden bir diyalog oluşturulmadı?

İkincisi, gece yapılan bir durum değerlendirmesinde Belediye Başkanı ve Yardımcısının neden komisyona alınmadığı…

BAŞKAN – Teşekkürler. Daha önce de söylendi onlar.

Şimdi, ikinci sırada İstanbul Milletvekili Sayın İncekara var.

Yerinizden lütfen, bir dakika.

2.- İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın, deprem nedeniyle yapılan yardım kampanyalarına ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Ekranda, görüntülerden, kamyonların yanaşıp topluluklara yardım dağıttığını görüyoruz. Benim sorum şudur ki Türkiye’den ya da dünyadan gelen bütün yardımlar orada tek elden toplanıp tek elden mi dağıtılıyor?

Yine, çadır dağıtımında bir kadının iteklenerek elinden çadırının alındığını gördük. Adrese dayalı sistem bu çadır dağıtmada kullanılmış mıdır? Adalet sağlanmış mıdır?

SIRRI SAKIK (Muş) – Adresler yerle bir oldu Sayın İncekara.

HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Her tarafta yardım kampanyaları başladı, bir sürü yardım toplama yetkisi olmayan kişiler ve kurumlar yardım topluyorlar. Bunlarla ilgili bir tedbir alınmış mıdır? Bunların yerlerine ulaşması konusunda bir tedbir alınmış mıdır?

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim Sayın İncekara.

Hakkâri Milletvekili Sayın Kurt…

Yerinizden lütfen.

3.- Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un, deprem bölgesi imar planının incelemeye alınması ge-rektiğine ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Başkan, Sayın Atalay’ı dinlerken Van’da gördüğümüz acıyı sanki yaşamamış gibi bir duyguya kapıldım. “Ulaşılmayan hiçbir köy kalmadı.” deniyor. Bazı köyler haritadan silindi. Sanırım, Sayın Atalay bu köyleri yok hükmünde saydı.

Erciş’te imar politikasının hilkat garibesi yaşandı. 2004-2011 yılları arasında Erciş’te belediye başkanlığı yapan ve çok katlı binalara ruhsat izni veren belediye başkanı şu anda AKP’nin sıralarında milletvekili olarak oturuyor. Sayın Bakan bu konuda bir araştırma, bir inceleme başlatmayı düşünmüşler midir? Kendilerine bunu soruyoruz.

Ayrıca, Kandilli Rasathanesi, Amerika Jeoloji Enstitüsünden tam altı saat sonra Van depreminin şiddetini tespit edebildi. Bunda da bir kasıt var mıydı? Yardımların gecikmesinde etkisi olmuş mudur?

Sayın Bakandan bunların cevaplanmasını istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, Gaziantep Milletvekili Sayın Serindağ...

Yerinizden lütfen.

4.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ve imar planı sorumluları hakkında  işlem yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Van ve Erciş’te meydana gelen depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.

Sayın Başkan, hasarın en çok meydana geldiği Van Yolu Caddesi’nde çok yakın zamana kadar tek katlı, iki katlı binalar vardı. Son üç beş yılda bu binalar yıkılmış, yerlerine yüksek katlı binalar yapılmıştır. Yıkılan binalar da bu yüksek katlı binalardır. Eski evler yıkılmamış, bu yeni yapılan yüksek binalar yıkılmıştır. Bu binalar ya imar planına aykırı olarak yüksek katlı yapılmış veya imar  planı değiştirilerek kat adedi artırılmıştır. Her iki durumda da o zamanki yetkililerin ve görevlilerin ağır sorumluluğu bulunmaktadır. Bu nedenle o tarihteki yetkililer ve sorumlular hakkında işlem yapmayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, İstanbul Milletvekili Sayın Tüzel…

Yerinizden lütfen.

5.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine  ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Van ilimizde meydana gelen depremin yol açtığı acıların ve kayıpların birlik, dayanışma ve kardeşlik duygularıyla aşılmasını diliyor, halkımıza başsağlığı ve devam eden savaş ortamının sonlanmasını diliyorum.

Devlete egemen olan zihniyetin sürdürdüğü siyasi ve ekonomik rant anlayışı bir kez daha enkaz yığınına dönüşmüştür. Bilim insanlarının 2003-2004’teki uyarılarına  rağmen bugünün iktidarındaki dönem yöneticileri neden  bir tedbir almamış, şehirleşmenin bu fay hattında kalmasına göz yummuştur? Zarar gören devlet bina ve yapılarının  altında kalanların hesabı halkımıza verilmelidir. 99’dan bu yana halkın emeğinden aktarılan fonlar nasıl yağmalanmıştır? Bu depremle birlikte bunlar açıklanmalı, halkımızın kandırılmasına, soyulmasına, acıların istismarına son verilmelidir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN –  Ben teşekkür ederim.

Şimdi, Bursa Milletvekili Sayın Kaleli…

6.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine  ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

SENA KALELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz hafta iki büyük acıyla sarsıldık; rahmet, sabır ve şifa diliyorum.

Terör de, deprem de bu güzel ve zor coğrafyanın birer gerçeği. Kendi araba ve uçağını üretebilecek iddiada olan bir ülke için bunların üstesinden gelebilecek güç de bir gerçektir, yeter ki isteyelim, çözüm konusunda samimi olalım. Son bir yılda dünyada 7 şiddeti ve üzerinde toplam on yedi deprem olmuştur, sadece üç ülkede can kayıpları yaşanmıştır. Biri 7 ve 9 şiddetindeki depremlerle sallanan Japonya, diğeri Pakistan, üçüncüsü Türkiye’dir. Bu kayıplardan yerelden merkeze herkesin sorumluluğu vardır.

Son on iki yılda depreme 20 binin üzerinde kayıp vermiş bir ülke olarak, öncelikle ne yaptığımızı sorgulamamız lazımdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaleli.

Şimdi, İstanbul Milletvekili Sayın Aslanoğlu...

7.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine  ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, Van depreminde hayatlarını kaybeden tüm kardeşlerimize Yüce Allah’tan rahmet diliyoruz, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz. Başta Genel Başkanımız olmak üzere tüm teşkilatımız derin üzüntü içindedir. Yaralarımızı acil sarmak için tüm belediyelerimiz seferber olmuştur. Başta Mersin, Antalya, İzmir Büyükşehir Belediyelerimizle birlikte İstanbul’daki on iki belediye başkanımız şu anda Van’dadır ve yörelerinden topladıkları tüm yardımları tırlar eşliğinde Van’a götürmüşlerdir ve o belediye başkanlarıma ben huzurunuzda teşekkür ediyorum. Bu, hepimizin üzüntüsüdür. Tüm kardeşlerimiz, bu ülke bizimdir. Bu acıya ortak olmalıyız, sonuna kadar ortak olacağız.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Şimdi, Tokat Milletvekili Sayın Düzgün...

8.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine  ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de Van’daki deprem nedeniyle hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza… Türk halkına başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkan, birkaç gün öncesinde 24 şehit ki bu sayıdan emin değiliz. Bu şehitlerden birisinin memleketi olan Yozgat’ta bir cenaze törenine katıldım. Sarıkaya Kaymakamı Sayın Yaşar Dönmez, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin elini sıkmadı protokolde. Bunu şiddetle kınıyorum ve İçişleri Bakanını göreve davet ediyorum.

Ayrıca bugün depremin riski açısından en yüksek riskli bölgelerden birisi olan Kelkit Ovası’nda Hükûmetin tedbir almasını bir kez daha öneriyorum.

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu bir soru-cevap kısmı değildi biliyorsunuz. Daha evvel söz isteyen arkadaşlarımıza da verdik. Dolayısıyla birkaç arkadaşımıza artık burada kesmek istiyorum müsaade edersiniz.

Son söz İstanbul Milletvekili Sayın Hamzaçebi’nin. (CHP sıralarından gürültüler)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, söz istiyoruz.

BAŞKAN - Buyurun.

9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine  ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Van’da meydana gelen depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza şifa diliyorum. Deprem vesilesiyle milletimiz kardeşlik duygularıyla dayanışmanın en güzel örneklerini sergilemektedir. Bu dayanışmanın hayatımızın diğer alanlarında da örnek olmasını diliyorum. Depremin yarattığı acıları hafifletmek, yaraları sarmak için devletin bütün imkânlarıyla elinden geleni yapacağına inanıyorum. Cumhuriyet Halk Partili belediyeler de bu çerçevede elinden geleni yapmaktadır, yapacaktır; bu yaraların süratle sarılması son derece önemlidir. Ayrıca önemli olan, bir daha can  kaybı yaşamayacağımız depremlerin alt yapısını oluşturmaktır, bunun için gerekli önlemleri almaktır. Bu vesileyle bunu da buradan hatırlatmak istiyorum.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

HAYDAR AKAR (Kocaeli)  - Başkan, kürsüden söz almak istiyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Söz istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi Sayın Başbakan Yardımcısı bütün bu sorulara cevap verecektir.

Sayın Bakan, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

İlelebet sürdüremeyiz değerli arkadaşlarım. Bir saniye… Bir saniyenizi…

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Neden sürdüremiyorsunuz? Peki sözü biz ne zaman alacağız? Bir milletvekili olarak söz istiyoruz. Kınıyoruz sizi, protesto ediyoruz.

BAŞKAN – Bir saniye… Bir saniye… Efendim, ilk söz alan 12 kişiye söz verdik.

ALİM IŞIK (Kütahya) -  Sayın Başkan, 12 kişi milletvekili de diğerleri milletvekili değil mi?

BAŞKAN - Şimdi sonradan yani beş dakika önce 14, 15 kişi daha geldi, sorun bundan ibaret. Bütün gün soru-cevap olamaz yani müsaade edin. (CHP sıralarından gürültüler)

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Yani yirmi dört saat Hükûmet konuşacak, bizim bir dakikalık konuşmamıza tahammül edemiyorsunuz.

BAŞKAN – Tahammül meselesi değil efendim, vaktinde söz isteyin… Vaktinde söz isteyin…

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara)  - Hayır efendim, kendinize göre yorumluyorsunuz. Kınıyorum!

BAŞKAN - Bağırarak bir yere varamazsınız. Vaktinde söz isteyenlere verdik efendim.

Buyurun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Depremi yaşayan tek milletvekili burada biziz, Kocaeli.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Ben sözlerime Sayın Hamzaçebi’nin tabii…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Meclis açıldı, on dakika ara verdiniz. On dakikada sorulara cevap verilecekti ama…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ben Kocaeli’yim, Marmara depremiyim ben, ona cevap verecek…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – …son söz alan milletvekili olarak dile getirdiği kardeşlik dilekleriyle başlamak istiyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Burada çıktınız “Onu yaptık, bunu yaptık.” diyorsunuz. Hiç mi haber seyretmediniz sabah?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkanım, susturabilirsiniz…

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, susacağım, susacağım ama doğruları söyleyin millete!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkanım, lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakan, milletvekilini susturmak… İtiraz edebilirsiniz ama susturma konusu… Sayın Bakan, talimat vermeyin.

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ben Sayın Başkanla konuşuyorum, sizinle değil.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkana talimat vermeyin. “Susturabilirseniz…”

BAŞKAN - Lütfen… Lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda milletimiz çok farklı duygular yaşıyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ben sizi dinlemiyorum Sayın Bakan.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, bir dakikalık söz hakkını bir milletvekiline çok görmemeniz lazım.

BAŞKAN – Efendim, ilelebet devam edemeyiz, lütfen oturun yani.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Biz de deprem bölgesinden geldik.

BAŞKAN – İlelebet devam edemeyiz, konuştu arkadaşlarınız.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Milletimiz, Sayın Hamzaçebi’nin dediği kardeşlik duygusunu, dayanışma duygusunu yüreğinin en derinlerinde yaşıyor. Ne olur, biz de bunu yaşayalım.

Bakın, buraya çıkıp bu siyaset diliyle konuşulmasın diyoruz. En insani konuyu… Değerli milletvekillerimiz, ne olur, niye öyle konuşmuyoruz? Milletimiz… Dünyanın her yerinden, bırakın Türkiye’yi, dışarıdan diplomatımız arıyor, diyor ki: “Benim bir yazlığım var falanca yerde, orası emrinizdedir.” Dünyanın her yerinden insanlar böyle bir dayanışma içinde. O -kim- haddini bilmezler yaptıysa ben de kınıyorum. Milletimiz bugün, hele böyle insani konuda, deprem, yardım… Yardımların siyasi taraf falanla düşünülmesi… Bu kavramın kullanılmasından bile ben utanç duyarım. Bunu yapanlar iflah olmazlar. (BDP sıralarından gürültüler)

ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Atalay, Valinize sorun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu kadar hassas bir konuyu biz böyle karşılıyoruz.

Şimdi, Sayın İncekara’ya cevabım, biraz önce soru sorduğu için: Evet, hem Erciş’te hem Van’da yardımlar tek elden yürütülüyor. Valilerin görevlendirdiği bir vali yardımcısı bundan sorumlu. Onun tek işi, gelen yardımları almak, listelemek ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak. Onu ifade ediyorum.

İkincisi “Herkes yardım topluyor.” diyor. Değerli milletvekillerimiz, bu vesileyle, vatandaşlarımıza da buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum: Şu anda AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi) hesap numarası ilan etti. Lütfen, eğer varsa yardımlarınızı oraya yapın. Eğer ayni yardım gönderecekse gerek belediyelerimiz gerek sivil toplum gerek vatandaşlarımız -İhtiyaç var mı, yok mu? Neye ihtiyaç var?- mutlaka Van’la, Van Valiliğiyle irtibat kursun, koordinasyon merkeziyle irtibat kursun, ona göre göndersin. Daha dünden itibaren, bazı yardım malzemelerinin biraz fazla ve fonksiyonsuz kaldığını orada gördük.

ENVER ERDEM (Elâzığ) – Deniz Fenerine de yapabilir miyiz?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bravo! Tebrik ederim! Tebrik ederim, maşallah! En önemli günde, tebrik ederim! Bunlar kalite!

Sayın Kurt şunu söyledi: “Ulaşılmayan köyler var.” dedi.

ADİL KURT (Hakkâri) – Doğrudur.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Elimde liste var Sayın Kurt, bizzat Şehircilik Bakanımız Erdoğan Bey…

ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Bakanım, size yanlış bilgi verildi.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, hangi köye ne ulaştırıldı? Hangi köy? Siz o köylere gitmemişsiniz ve bilmiyorsunuz. Ne olur bana inanın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Bakan, ben oradan geliyorum.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Hangi köy? Söyleyin, hangi köy?

ADİL KURT (Hakkâri) – Size yanlış bilgi verilmiş Sayın Bakan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) – Değerli arkadaşlar, bakın, köylerin listesi: Kaç çadır verildi, kaç battaniye gitti, köyde ne kadar hasar var, ne kadar kayıp var, bunların hepsi… Böyle gayriciddi şey olur mu? Köylere uğranılmamış!

Bizzat dün sabahtan itibaren Şehircilik Bakanımız TOKİ Başkanıyla hem gidiyor hem de bu köy yeniden kurulduğunda nereye kurulacak, onun çalışmasını yapıyor, bütün köy köy… Böyle şey olur mu?

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Belediye Başkanıyla niye konuşmuyorlar?

ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Bakan, size yanlış bilgi veriyorlar.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Değerli arkadaşlar, şimdi geleyim o konuya. Bakın, ben, doğrusu bugün burada sizleri kıracak, incitecek en küçük bir ifadede bulunmak istemem, yanlış. Yani, bugün ne olur… Ben üç gündür, bakın, uyku uyumadan o insanların içinden geliyorum. Yani orada acılar var, bununla uğraşıyoruz. Ne olur, yani böyle bugün bunu hepiniz yardımlaşarak ve vatandaşlarımıza da o mesajı verelim.

Şimdi, bakın, Başbakan işte, Belediye Başkanını aramamış, işte Belediye Başkanıyla irtibat kurulmamış... Değerli arkadaşlar, Başbakan kimseyi aramadı. Başbakan, duyduğu anda uçağına atladı Van’a gitti ve onu karşıladı orada insanlar (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ve ben ondan önce gittim. Başbakan ne Valiliğe uğradı ne bir yere uğradı, hemen ayağının tozuyla... Biz dedik ki: “Size bir bilgi sunalım koordinasyon merkezinde.” Çünkü ben bir saat önce gitmiştim ve orada çalışma yapmıştık. “Hayır, ben hemen Erciş’e gideceğim.” dedi.

Şimdi, Başbakan, inanın o gün rahatsızdı, rahatsızlığı da vardı, sabahın 03.00’üne kadar ayakta, Erciş sokaklarında kendisine ne söylemek isteyen varsa vatandaşları dinledi, çalışmaları koordine etti. İdris Bey’e dedi ki, İçişleri Bakanına, “Sen buradasın, ayrılmayacaksın.” Ağrı Valisine dedi ki: “Sen buradasın.” Başbakan, tek tek hastalarla ilgilendi, ameliyatta yetersizlik var mı...

Şimdi, bunu anlamak kolay değil, arkadaşlar, etmeyin, biz oraya protokol için gitmedik. Vay Vali karşılayacakmış da... Arkadaşlar, biz çalıştık, Sağlık Bakanımız hastanedeydi, gece orada. İnanın orada bizler... Yani bu ortamı sizler de olsanız aynı yaşarsınız. Oraya gidip de protokolle, karşılamayla, uğurlamayla, çalışanları meşgul edecek bir şey olabilir mi? Yani biz o konuda hassasız.

Bakın, Van Belediye Başkanı, Yardımcısı, koordinasyon merkezinde, kriz merkezinde bütün toplantılarda bulundu ama bir belediye başkanı, Başbakan geliyor, oraya gitmiyorsa, koordinasyon merkezine kendisi değil de yardımcısını gönderiyorsa...

SIRRI SAKIK (Muş) – Efendim, Valiyle diyalog kuramıyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) - ...ve sonra da bilmem Fırat Haber Ajansına, vay, işte “Vali bilmem ne yaptı.” diye böyle bir günde açıklama yapıyorsa bu üzücüdür. Bakın, burada objektif bakalım.

SIRRI SAKIK (Muş) – Peki, hırsızın hiç günahı yok mu, Valinin hiç günahı yok mu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) - İnanın ben, yani bir şey olarak değil, objektif, konuyu bilen birisi olarak bakıyorum. Niye böyle suçluyoruz arkadaşlar?

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Belediyenin topladığı yardımlara niye el koydu Vali?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Kendiniz bir konuşun arkadaşlarınızla, böyle günde böyle bir şey olur mu?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Bakan, bakın, Belediye Başkanı aramış, saat on birde gelmiş…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Biz, biz bu ayrımları falan hele böyle… Çöpe attık bu ayrımları arkadaşlar, siz biliyorsunuz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Bakan, Başbakan telefonla da olsa arar, “Geçmiş olsun.” der, seçilmiş insanlara böyle yapar. AKP’li olsa böyle mi yapacaktı?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bunların dışında, Sayın Şandır’ın söylediği gibi Türkiye büyük bir ülke, Türkiye imkânları çok olan bir ülke. Türkiye bunların üstesinden gelir, geliyor ama o birlik bütünlük, o duyarlılık o hepsinden önemli. Bakın, ben Van’da o birlik bütünlüğü gördüm. Türkiye, 24 milyon bir bütün oldu. Oraya ne mesajlar, ne yardımlar geliyor. Ben tavsiye ederim herkes gitsin, oradaki o tabloyu görsün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Bakan, nüfus 74 milyon yalnız, 24 milyon değil. Yanlış yaptınız. Bunu düzeltin bir zahmet.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şimdi, burada, yani ne olur afet ve insani yardımları, durumları bile siyaset diliyle konuşmayalım.

Değerli arkadaşlar…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Bakan, büyüklük ölümleri önlemededir.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Arkadaşlar, ben konuşuyorum, siz de konuştunuz. Niye yerinizden bağırıyorsunuz ki? Lütfen, ne olur Sayın Milletvekilim ya…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ama nüfusu “24 milyon” dediniz Bakanım. 24 milyon değil, 74 milyon. Ne olur onu düzeltin bari.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Değerli arkadaşlar…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Büyüklük öldükten sonra çıkmaz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Değerli arkadaşlar, tabii, Sayın Şandır onu söyledi ama 99 depremine keşke gitmeseydi. Devletin iki-üç gün sonra ulaştığı bir olaydır bakın.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yanlış.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Hepimiz zihnimizde yaşıyoruz bunu.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya bilmiyorsun ya! Bilmiyorsun. Allah’ını seversen. Açıldıkça saçılıyorsun ya, saçıldıkça saçılıyorsun ya!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Değerli arkadaşlar, ben şunu söyleyeyim. Bir tartışma açmak için değil.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yazık, böyle bir günde nasıl siyaset yaparsın, yazık!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, bir tartışma açmak için değil…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yazık, siyaset yapıyorsun.

BAŞKAN – Oturun lütfen, lütfen.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bakın, bakın, bu olayda devlet en kısa sürede koordine olmuştur, en kısa sürede.

OKTAY VURAL (İzmir) – Şuraya bak ya! Böyle bir günde siyaset yapıyorsun.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hani anlayış bekliyordun sen bizden? Hani kalite, hani kalite?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ama biz yine de geçmiş bütün tecrübelerden ders alırız.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Teşekkür etmek çok mu zor? Yazık, yazık…

OKTAY VURAL (İzmir) – Bak, Hanımefendi Milletvekili teşekkür etti, “İktidarıyla muhalefetiyle oraya gittik.” dedi.

BAŞKAN – Sayın Vural lütfen, lütfen…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Siyaset yapıyorsunuz böyle acılı bir günde. Yazık, siyaset yapıyorsun. Hani kalite, hani kalite…

BAŞKAN – Sayın Korkmaz lütfen, lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Sayın Başkanım…

OKTAY VURAL (İzmir) – 400 bin tane… 2 bin tane eve ulaşamadın be!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Teşekkür etmek bu kadar mı zor?

BAŞKAN – Sayın Vural lütfen…

Sayın Korkmaz lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Değerli arkadaşlar, ben teşekkürümü yaptım. Sayın Şandır’a teşekkür ettim önce.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakanın konuşmalarında hep mayın var! Konuşmalarında hep patlayıcı madde var!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yazık! Sen ancak böyle teşekkür edersin! Yazık!

BAŞKAN – Lütfen, lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ben önce teşekkür ettim.

Böyle acı bir günde gelip burada olmadık eleştiriler yapılır mı?

OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir acı günde bu kadar şeyleri söyledik, değmezmiş sana be!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bir hakkı iade etmek bu kadar mı zor!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şöyle bir şey söylendi…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yazık!

BAŞKAN – Sayın Korkmaz…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şöyle bir şey söylendi… Biz, tabii, şu anda ülkemizin geçirdiği bütün depremler ve bunlarda yapılanlardan ders alıyoruz. Adapazarı, Marmara depreminden de ders alıyoruz, onu da ifade edeyim. Yani nerede ne vardı? Ben şimdi üç gün burada çalıştım, bu işten yeni sorumlu Başbakan Yardımcısıyım, ilk tecrübem…

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya “Üç gündür oradayım.” diyorsun, deprem olalı iki gün olmuş, bugün buradasın zaten!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – …ama ben çok ders aldım. Ben çok ders aldım ve bundan sonrasına ilişkin orada kararlar aldım.

HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Ben depremden beş saat sonra oradaydım, yıkılan binaların yüzde 85’inin yanında kimse yoktu.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Mesela çadır konusunda sadece Kızılaya mı bağımlı olmalıyız, yoksa alternatifimiz olmalı mı? Şu anda, ben bu depremi yaşadıktan sonra kendim yeni dersler alıyorum ve bu normal.

OKTAY VURAL (İzmir) – Ya 8 bin mi, 4.800’mü? Hüseyin Çelik’in dediği mi doğru, Bülent Arınç’ın dediği mi doğru?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Daha çadır sayısını bile bilmiyorsunuz!

BAŞKAN – Lütfen, lütfen…

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Değerli arkadaşlar, tekrar ifade ediyorum…

OKTAY VURAL (İzmir) – Biz de buna göre değerlendirmeler yaptık burada kalkıp! Senin yaptığın her işte zaten mayın var!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – …burada tabii “Yardıma siyasi bakan” falan ifadeleri oldu. Şunu söyleyeyim, yardıma siyasi bakan iflah olmaz, kim bakarsa baksın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bir hakkı inkâr eden de iflah olmaz!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Bunun dışında yine Şandır’ın andığı Azra bebeği gördüm, annesinin biraz sorunu var, ama bebek çok iyi, sağlıklı, onu da ifade edeyim. İkisi aynı anda çıkarıldı, o da çok önemli.

Değerli arkadaşlar, burada, Sayın Tanrıkulu oradaydı ve ilk cümlesi buraya konuşmaya çıkınca “Felaketten siyaset üretilmez.” oldu, ama siyaset üretti, kusura bakmasın.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Ayıp ediyorsunuz! Gerçekten ayıp ediyorsunuz!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar…

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İzmir) – Ben bir temenniyi ifade ettim. Sayın Başbakanın elinde bütün teknik imkânlar var. Bir telefon açıp “Geçmiş olsun.” diyebilirdi.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Değerli arkadaşlar, koordinasyon… Devletin en çabuk zamanda koordine olduğu, hatta sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bir müdahaleyi yaşadık. Burada sağlıkta mı bir aksama var? Söyleyin, sağlıkta mı bir aksama var? Arama kurtarmada mı bir aksama var? Hizmetlerde mi bir aksama var?

SIRRI SAKIK (Muş) – Hâlen insanlar enkaz altında.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Sayın Tanrıkulu biliyor Erciş’in kaç yerinde çadır kent kurulduğunu ama vatandaşlar çadır kenti tercih etmiyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Bakan, ölenler geri gelecek mi, ölenler?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Vatandaşlar, çadır alarak evinin yanında kurmak istiyor. Çadırdaki sorunu zaten ben kendim konuşmamda dile getirdim. Koordinasyonsuzluk diye bir şey yok arkadaşlar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yapamıyorsun Sayın Bakan, yapamıyorsun. Açılımı yüzüne gözüne bulaştırdın, şimdi de afeti.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Yalnız şunu biliyoruz: Böyle zamanların psikolojisi vardır. Böyle zamanların telaşı vardır. Kimi haklıdır kimi haksızdır, yanlış tutumlar da olur ama bunları…

Bakın, bir gün sonra göreceksiniz, her şey yoluna girecek yani burada ilk anların bazı telaşla meydana gelen şeylerini hemen çok büyük koordinasyonsuzluk gibi ele almamak lazım.

Ayrıca şunu da ifade ediyorum: İnanın, biz kendimizi daha çok eleştiriyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yorulmuşsunuz artık.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Yani hangi kurumumuz nerede gecikti? Onları şu anda daha iyi tespit ediyoruz.

Burada, bir arkadaşımız Mevlânâ evlerinden söz etti. Şu anda, Mevlânâ evleri, orası daha soğuk olduğu için elverişli görülmedi, yoksa 3 bin tane hazır var ama çadırın, kışa dayanıklı çadırın daha elverişli olacağı yönünde uzman görüşü var, benim bilebileceğim bir konu değil ama Şehircilik Bakanımız bunun üzerinde çalışıyor. Yani Mevlânâ evi burada kullanılmayacak, bir süre çadır, bir ay kadar, ondan sonra “konteyner” diye ifade ettiğimiz, kışa da dayanıklı malzemelerden -sürekli konutlara kavuşana kadar- kullanılacak. Öyle bir karar içindeler. Onu da ifade etmek isterim.

Bu arada, esnaf ve çiftçilerimizin, biliyorsunuz, kredi borçları ertelendi, Bakanlar Kurulu kararnamesi şu anda imzada, onu da ifade edeyim.

Değerli milletvekilleri, inanın, sizleri hiç üzmek falan istemedim. Konuşmalarımda bugün hiç yanlışlık olmasın.

Hepinizi en derin sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Son cümlem de Van ve Erciş’teki o vatandaşlarımız… Onlar çok sabırlı, tevekkül içinde, dayanıklı. İnanın, oradaki vatandaşlarımızın o enkazların başında, kendi yakınları oranın altındayken o tutumları, tavırları bizi çok etkiledi. Onlara hem geçmiş olsun diyorum tekrar hem teşekkür ediyorum ve hepinizi tekrar en derin sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanrıkulu.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 69’uncu maddesi uyarınca söz istiyorum.

Sayın Bakan söylemiş olduğum sözlerle ilgili olarak farklı bir anlama gelecek sözler söyledi; bu konuya açıklık getirmek istiyorum.

BAŞKAN – Lütfen iki dakika içinde…

Buyurun.

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, ileri sürmüş olduğu görüşten farklı bir görüşü kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu ifade edeyim: Bu sözümün arkasındayım. Felaketten siyaset üretilmez. Bir kez daha ifade ediyorum... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Lütfen, lütfen, lütfen… Ben burada çok insani bir durumu ifade etmek için çıktım o cümleyi kullandım.

Şimdi, siz akademisyensiniz, İçişleri Bakanlığı yaptınız. Bir ilde kim vardır? Vali vardır, belediye başkanı vardır. Vali, devleti temsil eder, belediye başkanı halkı temsil eder.

Başbakanın yapması gereken nedir burada? Eğer bir ilde, 800 bin nüfusu olan bir ilde bir felaket yaşanmışsa valiyi arar, bilgi alır. Belediye başkanını arar cep telefonu veya başka bir iletişim aracıyla “Geçmiş olsun” der. Bu imkânı yok mu Sayın Başbakanın? Acaba AKP’li bir belediye başkanı olsaydı veya CHP’li olsaydı veya MHP’li olsaydı aynı mı davranacaktı? İnanıyorum ki, aynı davranmazdı.

Dolayısıyla Başbakanın böyle bir dönemde ve sizin ayrımcı bir tutuma, dışlayıcı bir tutuma izin vermemeniz gerekirdi. Ben bir temennimi ve bir duygumu ifade ettim ve ben sizden önce oradaydım, sizden önce. Sizden önce o yerlere gittim, gezdim. Dolayısıyla bu duyguyu, ortak duyguyu yaratma imkânı varken böyle bir dönemde Sayın Başbakanın bunu yapmamasını eleştirdim. Bu, yapıcı bir eleştiridir. Ama bundan ben siyaset üretmiyorum. Yapıcı bir eleştiride bulundum. Sayın Başbakan herkesin Başbakanı ise eğer, o belediye başkanını da arayacak, halkın sorunlarını dinleyecek; böyle yapması gerekir. Bundan niye gocunuyorsunuz? (CHP ve BDP sıralarından alkışlar) Doğrusu da budur.

Ayrıca -orada ifade edemedik ama ifade edeceğiz- bu konuyla ilgili, depremle ilgili olarak da bir araştırma önergesi de vereceğiz. Sizin belediye başkanınız dâhil olmak üzere, o konuda hangi eksiklik varsa, ne varsa, hepsinin ortaya çıkarılmasını isteyeceğiz.

Bakın, bu Meclis hesap verme yeridir aynı zamanda; dostluğun, dayanışmanın, kardeşliğin oluşacağı yerdir. Benim temennim buna yönelikti. Dolayısıyla, sözlerimi başka bir anlama gelecek bir biçimde ifade etmenizi doğru bulmuyorum.

Teşekkür ederim, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, belediye başkanımıza yönelik birtakım cümleler kullandı. Ben de…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Vanlı olduğu için Sayın İdris…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, biz burada söz alıyoruz. Ne zaman söz vereceksiniz bize?

BAŞKAN – Sayın Şandır, siz neyle ilgili?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, Sayın Bakan, ismimi de anarak konuşmamın üzerine bazı sözler söyledi.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür etti Sayın Şandır. Size teşekkür etti Sayın Bakan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Bir yanlış anlamaya meydan vermemek açısından…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) -  Hayır, Sayın Bakan Sayın Şandır’a teşekkür etti ama. Size teşekkür etti Sayın Bakan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür etti mi?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Bakan size teşekkür etti.

BAŞKAN – Lütfen, iki dakika da size vereyim.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sizin konuşmalarınızdan ders alsınlar.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gitmesin Bakan, gitmesin!

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama bakın, değerli arkadaşlar, önde olan sorumludur, önde olanı taşlarlar. Önde olan geri dönüp kendisine taş atana taş atarsa, işte, o zaman çıngar çıkar. Yanlış olan bu. Şimdi, Sayın Bakanın geri dönüp 99’u ad etmesinin ne anlamı var? Benim konuşmam, 99’da… İçinizde Sakarya milletvekili vardır.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Ben belediye başkanıydım o zaman.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sabahın altı buçuğunda oradaydık, Yener Rakıcıoğlu hâlâ pijamayla geziyordu.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – 99 depremini bizzat yaşayan insanım.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Biz oradaydık kardeşim, ben oradaydım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet, İlyas Bey, bir şey söyle. Bir şey konuşmuyorsun İlyas Bey. On senedir ne yaptınız bu ülkede, Kocaeli’de?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ben oradaydım.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Enkazdan çıktık, biliyoruz.

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ben oradaydım. Haksız bu niteleme. Biz de oradaydık efendim.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Enkazdan çıktık.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Anladım yani…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Konuşalım, tamam İlyas Bey.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Herkesten önce oradaydık. Bakın, değerli milletvekilleri… (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – 17 Ağustos depreminde Türkiye Cumhuriyeti devletinin ortaya koyduğu irade hepimizin övüncü olmalıdır. Bakın, size bir şey söyleyeyim… (Gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli milletvekilleri, efendim, bakın, 17/8/1999’da deprem olmuş. Yirmi sekiz günde, 15/9/1999‘da, yirmi sekiz gün içerisinde geçici konut alanları belirlenmiş, bu belirlenen alanların 25 binliği, binlik haritaları yapılmış, ihale şartnameleri hazırlanmış ve konut ihalelerine, imalatlarına başlanmış. Yetmiş beş günde, Kasımın 30’unda 44.107 geçici konut oraya yerleştirilmiş ve vatandaşlar yerleştirilmiş. Bu hepimizin övüncü olmalı ya. Buna bugünkü Hükûmet emsal olsun diyorum. Van’da bunun daha ilerisini de yapmak mecburiyetindesiniz. Şimdi, bu ortadayken Sayın Bakanın kalkıp… Bugünü konuşmak durumunda değiliz, yarını konuşacağız, yarın ne yapacağımızı konuşacağız. İnsanlar orada soğukta kıvranıyor, kar da yağmaya başlıyor. Geriye dönüp de 1999’u suçlamanın ne anlamı var? Bunun neresinde akıl Allah aşkına? Yanlış olmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ben teşekkür ederim.

BAŞKAN - Son olarak Bingöl Milletvekili Sayın İdris Baluken.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanım, “son” demeyin ama. Değerli Başkanım, “son söz” demeyin, burada söz istiyorum sizden.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

Lütfen, bir dakika içerisinde…

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Herkese iki dakika verdiniz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Eşitlik olsun Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika lütfen…

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

10.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, deprem bölgesinde koordinasyonsuzluk nedeniyle organize edilemeyen hizmetlere ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Öncelikle, Van’daki bu acı olayda, acı depremde yaşamını yitiren bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Burada Sayın Bakanın belirttiği birkaç hususa açıklık getirmek amacıyla söz istedim.

Öncelikle, şunu belirtmek istiyorum ki: Belediye Başkanıyla ilgili Sayın Bakanın söylemiş olduğu sözler tamamen siyaset yapmaktır. Bakan Bey üç gün boyunca uykusuz olduğunu söylüyor ama Van Belediye Başkanı, üç gün boyunca hem uykusuz hem de Van’ın bütün mahallelerinde çalışmalara bizzat aktif katılarak şu anda çalışmalarını yürütmektedir. Belediye Başkanıyla ilgili bizim ilettiğimiz husus şudur: Başkanımız, Valiyi aramasına rağmen, muhatap alınmıyor, muhatap alınıp tekrar kendisine geri dönülmüyor ve bununla ilgili vilayetle olan koordinasyonsuzluk nedeniyle de insanlarımız orada şu anda mağdur durumdalar. Bununla ilgili yanlış bilgilendirilmenin düzeltilmesini istiyoruz. Şu anda bütün belediyelerimize gönderilen bir genelge var ve belediyemizin oluşturduğu kriz masasına, koordinasyon merkezine yardım gönderilmemesi ve bütün yardımların sadece valiliğe yönlendirilmesi yönünde bir genelge yayınlanmıştır. Biz biliyoruz ki belediyeyle ilgili valiliğin de bir şekilde organize edemediği hizmetleri kapatma noktasında, belediye personeli dışında da gönüllü çalışanlarımız şu anda o açığı kapatmaya çalışıyorlar.

Birkaç hususu daha belirtmek istiyorum. Sayın Bakan, şu anda çadır ulaştırılmayan hasarlı köy olmadığını belirtti. Ben kendisine hemen şuradan bu saat itibarıyla almış olduğumuz bilgileri söyleyeyim: Güveçli köyü; nüfusu 1.500’ün üzerinde, 200’ün üzerinde hane var ve buraya sadece 30 çadır ulaşmış. Aynı şekilde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Baluken.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım, gündemle ilgili kısa bir söz istiyorum, sizden istirham ediyorum.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz, çok özür dilerim, bir daha sefere. Burada yeteri kadar konuşuldu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani bu özür dilemeyle oluyorsa ben sizden özür dilerim. Lütfen Başkanım…

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Gensoru önergesinin geri alınmasına dair önerge vardır, okutuyorum:

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru önergesini geri aldıklarına ilişkin önergesi (4/9)

                                                                                                                        24.10.2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

18.10.2011 tarihli 8. Birleşimde okunan İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin hakkındaki (11/1) esas numaralı Gensoru Önergesi Anayasanın 99. Maddesi gereğince 25.10.2011 günkü birleşiminde gündeme alınmıştır. Ancak Van depremi nedeni ile ülkemizin yaşadığı büyük ortak acıyı dikkate alarak Gensoru önergemizi geri çekiyoruz.

Gereğini bilgilerinize arz ederiz.

                                            Pervin Buldan                                   Hasip Kaplan

                                                    Iğdır                                                Şırnak

                                   BDP Grup Başkan Vekili                BDP Grup Başkan Vekili

BAŞKAN – Gensoru önergesi geri verilmiş ve gündemden çıkarılmıştır.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Tekrar gelecek.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, komisyondan bir istifa önergesi vardır, okutuyorum:

2.- Nevşehir Milletvekili Murat Göktürk’ün, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/8)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

KİT Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğinin yapılması hususunu arz ederim.

                                                                                                                        Murat Göktürk

                                                                                                                            Nevşehir

OKTAY VURAL (İzmir) – Darısı Beşir Atalay’ın başına. İnşallah onun istifasını da burada okuruz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Şimdi, Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, kayıt dışı istihdam sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/29)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde her iki çalışandan birisinin kayıtdışı olduğu bilinmektedir. Kaygı verici düzeylere ulaşan kayıtdışı istihdam, sosyal güvenlik sisteminde sıkıntılara yol açmakta, haksız rekabete neden olmakta ve çalışanlar açısından hak ve hizmet kaybı yaratmaktadır.

Kayıtdışı istihdam gerek ekonominin tamamında gerek işgücü piyasasında ağırlığını artırarak hissettirmektedir. Kayıtdışı istihdamın ve buna bağlı olarak kayıtdışı ekonominin önlenmesi, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sisteminin en temel unsurlarından birini oluşturmaktadır.

Bu nedenle, kayıtdışı istihdamın önlenmesi ile ilgili sorunların ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                               (İstanbul)

2) Candan Yüceer                                                            (Tekirdağ)

3) Erdal Aksünger                                                           (İzmir)

4) Atilla Kart                                                                   (Konya)

5) Veli Ağbaba                                                                               (Malatya)

6) Kamer Genç                                                                (Tunceli)

7) İhsan Özkes                                                                                (İstanbul)

8) Mevlüt Dudu                                                               (Hatay)

9) Kazım Kurt                                                                                 (Eskişehir)

10) Mehmet Şeker                                                           (Gaziantep)

11) Mehmet Ali Ediboğlu                                                (Hatay)

12) Metin Lütfi Baydar                                                    (Aydın)

13) Salih Fırat                                                                 (Adıyaman)

14) Aytuğ Atıcı                                                               (Mersin)

15) Özgür Özel                                                                (Manisa)

16) Nurettin Demir                                                          (Muğla)

17) Sinan Aydın Aygün                                                 (Ankara)

18) Ramazan Kerim Özkan                                             (Burdur)

19) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                                         (İstanbul)

20) Ali Rıza Öztürk                                                         (Mersin)

21) Celal Dinçer                                                              (İstanbul)

22) Mehmet Şevki Kulkuloğlu                                        (Kayseri)

23) Malik Ecder Özdemir                                                (Sivas)

2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23 milletvekilinin, alışveriş merkezlerinin geleneksel ticaret sistemine etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/30)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Alışveriş merkezleri ve zincir mağazaların geleneksel ticaret sistemimize olumsuz etkilerinin araştırılması, tespit edilen sorunların aşılması için gerekli önlemlerin ve çözüm önerilerinin tespiti amacıyla Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                               (İstanbul)

2) Candan Yüceer                                                            (Tekirdağ)

3) Erdal Aksünger                                                           (İzmir)

4) Atilla Kart                                                                   (Konya)

5) Veli Ağbaba                                                                                (Malatya)

6) Kamer Genç                                                                (Tunceli)

7) İhsan Özkes                                                                                (İstanbul)

8) Mehmet Şeker                                                             (Gaziantep)

9) Mevlüt Dudu                                                               (Hatay)

10) Aykut Erdoğdu                                                         (İstanbul)

11) Mehmet Ali Ediboğlu                                                (Hatay)

12) Kazım Kurt                                                               (Eskişehir)

13) Salih Fırat                                                                  (Adıyaman)

14) Ali Rıza Öztürk                                                         (Mersin)

15) Aytuğ Atıcı                                                               (Mersin)

16) Metin Lütfi Baydar                                                    (Aydın)

17) Özgür Özel                                                                (Manisa)

18) Nurettin Demir                                                          (Muğla)

19) Sinan Aydın Aygün                                                  (Ankara)

20) Ramazan Kerim Özkan                                             (Burdur)

21) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                                         (İstanbul)

22) Celal Dinçer                                                              (İstanbul)

23) Mehmet Şevki Kulkuloğlu                                        (Kayseri)

24) Malik Ecder Özdemir                                                (Sivas)

3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 25 milletvekilinin, GAP kapsamında yapılması planlanan sulama projelerinin tamamlanmama nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/31)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

GAP kapsamında yapılması planlanan sulama projelerinin tamamlanamamasının nedenlerinin tespit edilmesi, sulama projelerinin tamamlanması ve yöre halkının ekonomik ve sosyal gelişimine katkısının artırılması için alınması gerekli olan önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                               (İstanbul)

2) Candan Yüceer                                                            (Tekirdağ)

3) Erdal Aksünger                                                           (İzmir)

4) Sinan Aydın Aygün                                                    (Ankara)

5) Veli Ağbaba                                                                                (Malatya)

6) Atilla Kart                                                                   (Konya)

7) Kamer Genç                                                                (Tunceli)

8) Mehmet Şeker                                                             (Gaziantep)

9) Malik Ecder Özdemir                                                  (Sivas)

10) Mevlüt Dudu                                                             (Hatay)

11) Aykut Erdoğdu                                                         (İstanbul)

12) İhsan Özkes                                                              (İstanbul)

13) Mehmet Ali Ediboğlu                                                (Hatay)

14) Kazım Kurt                                                               (Eskişehir)

15) Salih Fırat                                                                  (Adıyaman)

16) Aytuğ Atıcı                                                               (Mersin)

17) Metin Lütfi Baydar                                                    (Aydın)

18) Özgür Özel                                                                (Manisa)

19) Nurettin Demir                                                          (Muğla)

20) Ramazan Kerim Özkan                                             (Burdur)

21) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                                         (İstanbul)

22) Rıza Mahmut Türmen                                               (İzmir)

23) Ali Rıza Öztürk                                                         (Mersin)

24) Sena Kaleli                                                                (Bursa)

25) Celal Dinçer                                                              (İstanbul)

26) Mehmet Şevki Kulkuloğlu                                        (Kayseri)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Şimdi, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

IX.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

                                                                                                                        25/10/2011

Danışma Kurulunun 25/10/2011 Salı günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                      Cemil Çiçek

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                         Başkanı

                     Ahmet Aydın                                                                     M. Akif Hamzaçebi

Adalet ve Kalkınma Partisi                                                                  Cumhuriyet Halk Partisi

               Grubu Başkan Vekili                                                              Grubu Başkan Vekili

                              

                   Mehmet Şandır                                                                         Hasip Kaplan

            Milliyetçi Hareket Partisi                                                       Barış ve Demokrasi Partisi

               Grubu Başkan Vekili                                                              Grubu Başkan Vekili

 

        Öneriler

Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 4, 26, 30, 32, 33, 37, 19, 20, 21, 22, 24, 41, 31 ve 3 üncü sıralarında bulunan kanun tasarılarının bu kısmın 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16 ncı sırasına alınarak diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun 25/10/2011 Salı günkü (bugünkü) birleşiminde; Başkanlığın sunuşlarından sonra gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve çalışmalarına saat 19.00’a kadar devam olunması;

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisi üzerinde söz isteyen? Yok.

Olmadığına göre kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/417) (S. Sayısı: 6)(x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 6 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, ilk söz talebi Ramazan Can, Kırıkkale, şahısları adına.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Yok, konuşmayacak.

BAŞKAN – Konuşmuyor.

Recep Özel, Isparta…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Konuşmayacak.

BAŞKAN – Konuşmuyor.

Emine Ülker Tarhan… Yok efendim.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BREZİLYA FEDERATİF CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜMRÜK KONULARINDA KARŞILIKLI İDARİ YARDIM ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 27 Mayıs 2010 tarihinde Brasilia’da imzalanan  “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Söz isteyen? Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre veriyorum. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen üç dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

                            

(x) 6 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Ayrıca vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmasını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım, bana söz vermediğin için ben de oy kullanmıyorum burada!

BAŞKAN – Lütfen oturun… Lütfen oturun… Her şeyin bir zamanı var. Zamanı var, İç Tüzük var, kurallar var. Size de rica ediyorum, uyun. Bu kadar.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu açıklıyorum:

 

        “Kullanılan oy sayısı : 227

         Kabul                        : 225

         Ret                             :     1    

         Çekimser                   :     1 (x)

                                                  Kâtip Üye                              Kâtip Üye

                                              Bayram Özçelik                    Mine Lök Beyaz

                                                     Burdur                               Diyarbakır”

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Sayın milletvekilleri, 2’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kuveyt Devleti Hükûmeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/444) (S. Sayısı: 25)(xx)

BAŞKAN – Komisyon yerinde.

Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 25 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde görüşmelere geçiyoruz.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, Milliyetçi Hareket Partisi Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 25 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerimin başında, bugün Sayın Genel Başkanımızın grup toplantısında da ifade ettiği gibi, Van’da meydana gelen depremin ardından ayrımcılığı körükleyecek “Ağlama sırası onlarda.” gibi yaklaşımları şiddetle kınadığımı ve bunu dile getirenlerin de insaflı olması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle, Van’da hayatlarını kaybeden aziz milletimizin değerli evlatlarına Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

                             

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa ektedir.

(xx) 25 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Sayın Başkan, sözlerimin başında milletvekillerinin birer dakikalık söz hakkına koyduğunuz kota uygulamasının doğru olmadığını ifade ediyorum. Sizin dışınızdaki her Meclis Başkan Vekili bu hakkı gayet rahat kullandırırken, her ne hikmetse, sizin oturum yönettiğiniz birleşimlerde bu hakka koyduğunuz kota gerçekten anlaşılabilir değildir. Kaldı ki birkaç milletvekilinin birer dakikalık sözüne karşılık bir Sayın Bakana yirmi dakikalık sözü rahat verebiliyorsunuz. Ama buradaki her milletvekilinin bir dakikalık söz hakkını kısıtlamanın bir anlamı olmadığını bir de bu kürsüden, yüce Meclisin bu kürsüsünden milletimiz adına ifade etmek istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar) Sayın Başkan Vekili bu Meclisin en tecrübeli vekillerinden ve bürokrasinin önemli kademelerinde oturum yönetmiş insanlardan birisi. Eğer bir dakikayı Meclisin bir milletvekiline çok görüyorsa, bunun değerlendirmesini siz değerli vekillere ve bizi dinleyen aziz vatandaşlarımıza bırakmanın daha doğru olduğunu ifade ediyorum.

Değerli milletvekilleri, son altı ayda, önce 19 Mayıs 2011 tarihinde Kütahya ili Simav ilçesinde ve çevre ilçelerinde 5,9 şiddetinde, 23 Ekim 2011 tarihinde de Van merkez ve diğer ilçelerinde meydana gelen deprem gerçeği bir kez daha aziz milletimize depremle beraber yaşamamızın zorunlu olduğunu ortaya koymuştur. Tabii, Simav depreminin üzerinden beş ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen vatandaşın beklediği devlet eli şefkatini görememiş olması acı bir gerçektir. Umarım Van depreminin acıları geçtikten sonra Van’da yaşayan depremzedelerimizin akıbeti de Simav depremzedelerine benzemez diyorum. Çünkü o günden bugüne Simav deprem bölgesi sadece TOKİ aracılığıyla yaptırılan konutların pazarlama sahası olmuştur, başka bir anlamda milletin derdine deva olmamıştır. Düşünebiliyor musunuz, 21’inci asırda vatandaş “Ben kendi arsama ev yapmak istiyorum.” diyor, yetkililer diyor ki: “Hayır, oraya yapamazsın, TOKİ’nin yaptığı konutlardan konut almak istiyorsan sıraya gir.”

Değerli milletvekilleri, böyle bir anlayışla bu ülke yönetilmez. Hele hele depremden acı çekmiş, yaralanmış, malını, mülkünü kaybetmiş insanlara bu söylenmez. Şimdi Van’da daha ağırını yaşıyoruz, inşallah onlara da benzer bir uygulama getirilmez. Yani TOKİ’nin yaptığı binaları depremzede almak zorunda değil. Hele hele bu binalar şehir merkezinden 5-6 kilometre uzakta, dağın başına yapılmışsa oraya da o vatandaşı çekemezsiniz. Şimdi, Hükûmetin bu anlayışını mutlaka gözden geçirmesini diliyorum.

Diğer taraftan, Sayın Başbakan Yardımcısı buraya gelip 1999 depremine atıfta bulunarak siyaset yapıyor ise bu anlayışın çoktan değişmesi lazım. Önce bu kafa değişecek. Bu kafa değişmezse, bu Mecliste böyle günde insanlar birbirini kırmaya devam ederler. 1999 depreminde beş altı saat içerisinde o günkü Hükûmetin beş altı tane bakanı oraya ulaşmıştır. “Üç gün devletin yok olduğu bir deprem” diye o günü yeniden hatırlatmak, hele hele böyle bir günde, Başbakan Yardımcısına yakışmamıştır.

İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Gündeme gel, gündeme artık.

ALİM IŞIK (Devamla) – Gündeme geleceğim, gündeme daha vaktim epeyce var. Merak etmeyin, gündeme geleceğim.

Değerli milletvekilleri, maalesef, bu depremler AKP iktidarları döneminde siyasi istismarların konusu olmaya devam etmektedir. Bakınız, Simav depreminde Kızılayın yardım malzemeleri iktidar partisinin seçim araçlarıyla dağıtılarak istismar konusu yapıldı. Van’da da benzerlerinin yaşandığını arkadaşlarımız söylüyorlar, oraya gidip görenler. Eğer belediye başkanları, muhtarlar eliyle vatandaşın ihtiyaç duyduğu bir çadırı, bir battaniyeyi ona dağıtmakta gecikirseniz o vatandaşı yanınızda göremezsiniz. Simav depreminde o acı gerçekler yaşandı. Belediye başkanı AKP’li ise ihtiyacı olmayana dahi çadır verildi ama başka bir partiden belediye başkanının olduğu belde halkı çadırı üç gün sonra alabildi.

Bu acı örneklerin Van’da yaşanmamasını temenni ederek şimdi Kuveyt konusuna gelmek istiyorum.

Bu sözleşmeye Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak olumlu katkıda bulunuyoruz ve onaylıyoruz. İki ülke arasındaki ticari anlaşmaların ve ekonomik kolaylıkların getirilmesinin amaçlandığı bu protokol yerinde bir protokoldür ve onaylanmasının doğru olduğunu düşünüyoruz.

Söz konusu Anlaşma 27 Mayıs 2010 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti adına Sayın Maliye Bakanı, Kuveyt Hükûmeti adına da Sayın Ticaret ve Sanayi Bakanı tarafından imzalanmış ve Meclisimizin gündemine bugün getirilmiştir.

Söz konusu Anlaşma on iki maddeden oluşmakta olup genelde diğer uluslararası anlaşmalardaki standart metne benzer bir metinle hazırlanmıştır. Ancak sizlerin de dikkatini çektiğini düşündüğüm iki madde, diğerleri Türkçe başlıkla yazılmış olmasına rağmen madde 10 ve madde 11 İngilizce başlıklarla bu metinde yer almıştır. Bu da Anlaşma’nın alelacele, rastgele, prosedür gereği yapıldığının ve titizlikle hazırlanmadığının bir örneğidir. Onun düzeltilmesi hâlinde daha doğru bir kanun çıkarmış olacağımız düşüncesini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, Körfez ülkeleri son dönemde hükûmetlerimiz tarafından ilgiyle izlenen ve ilişkilerin giderek artırılması yönünde çabaların yoğunlaştığı ülkelerdir. Kuveyt de bunlardan birisidir. Nitekim, 21 Aralık 2009 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımız Gül tarafından yapılan bir ziyarette Kuveytli iş adamları ve Türk iş adamlarının birlikte bazı görüşmeleri yapmalarına zemin hazırlanmıştır ve aradan geçen on yıllık bir süreden sonra Cumhurbaşkanlığı düzeyinde yapılan bir ziyarette iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin önemi vurgulanmıştır.

Diğer taraftan, yine 15 Mart 2010 tarihinde, Kuveyt Emiri’nin Türkiye’ye 3 milyar dolar daha yatırım yapacağı yönünde ilgili Emir’in Türkiye’deki yetkili sözcüleri tarafından basına yapılan açıklamada özellikle Kuveyt’in ve Kuveytli iş adamlarının Türkiye’deki gayrimenkul, emlak sektörü, borsadaki bazı portföy alımları ve turizm yatırımlarına ilgi duyduklarını ifade etmişlerdir. Ancak 2010 yılında sürpriz yapılabileceği ifade edilen bu toplantıda, bugüne kadar 2008 yılının sonunda başlayan ve 2009 yılında da devam eden krizin de etkisiyle bu 3 milyar dolar dolayındaki yatırımın ne kadarının geldiği gerçekten merak konusudur ama büyük bir bölümünün gelmediği hepimiz tarafından bilinmektedir.

8 Ocak 2011 tarihinde Sayın Başbakan tarafından da Kuveyt’e ve Katar’a ziyaretlerde bulunulmuş ve bu ziyaretlerde bir zamanlar Suriye örneğinde görüldüğü gibi, çok sıcak görüntüler her iki ülkenin basın ve medyasına yansıtılmıştır. Umarım, akıbetleri Suriye ile Türkiye arasındaki bu günlerde geldiğimiz noktada olmaz bu görüşmelerin. Çünkü bir zamanlar çok sarmaş dolaş olabildiğimiz, bu dostluk ilişkileriyle birlikte olduğumuz ülkelerle bir anda değişip karşıya âdeta düşman kesilecek boyutta tavır takınabiliyoruz. Bu tutarsızlığın en azından Kuveyt ve diğer Körfez ülkelerinde yaşanmaması gerektiğini düşünüyorum.

Peki, “Kuveyt’le olan ilişkiler ekonomik ve ticari anlamda nedir?”, “Kuveyt’le Türkiye’yi bazı genel göstergeler açısından değerlendirdiğimizde bu ilişkinin önemi nedir?” dersek birkaç cümle de onun üzerinde durmak istiyorum. Kuveyt, ülkemizin nüfusunun yaklaşık yirmi ikide 1’i, yüz ölçümünün kırk beşte 1’i, yıllık gayrisafi yurt içi hasılası ise Türkiye'nin beşte 1’i hasılaya denk gelen ama kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla değerleri karşılaştırıldığında, ülkemizde kişi başına düşen millî gelirin 4 katı millî gelire sahip. Özetle, Türkiye’ye göre çok zengin sayılabilecek bir ülkedir.

İhracat ve ithalat rakamları Türkiye'nin ihracatının bir buçukta 1’i, ithalat rakamı ise ülkemizin altıda 1’i düzeyindedir, işsizlik ise Türkiye’deki işsizlik oranının yaklaşık beşte, altıda 1’i düzeyinde. Ekonomik refah düzeyinin yüksek olduğu bir ülkedir ancak Kuveyt’in bir tipik özelliği var: Yaklaşık 3,5 milyon dolayındaki nüfusunun yüzde 70’i yabancılardan oluşmaktadır dolayısıyla oraya giden yabancı iş adamları Kuveytli bir kefil bularak oradaki kurulmuş sisteme uyum sağlayıp orada yaşamlarını sürdürebilmektedir.

Kuveyt’teki dış ticaret ilişkilerimiz açısından hangi ürünler Türkiye ve Kuveyt arasında öne çıkıyor, onlara da baktığımızda, Kuveyt’in başlıca ihracat ürünleri arasında petrol ve işlenmiş petrol ürünleriyle gübrenin geldiğini görmekteyiz.

“Gübre” demişken bugün keşke Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız burada olsaydı. Türkiye’de son bir ayda “taban gübresi” olarak tanımlanan 20/20 gübrenin fiyatı yaklaşık 2 katına çıkmıştır değerli milletvekilleri. Bir ay önce 700 TL/ton olan gübre fiyatı bugün peşin 1.200 TL, eğer vade devreye girerse 1.400-1.500 TL’ye kadar çıkmakta ve üreticiler gübre bulmakta sıkıntı çekmektedirler. Bu Meclisin derhâl bu konuya da bu vesileyle çözüm bulması gerektiğini sizlerle paylaşmak istiyorum.

İthal ürünlerine baktığımızda, gıda ürünleri, inşaat malzemeleri, taşıt ve taşıt aksamları, giyim gibi ürünler başta gelmektedir.

İhracatında başlıca ülkeler sıralanırsa 1’inci sırada Japonya, Güney Kore, Hindistan, Tayvan gelmekte ve Türkiye, Kuveyt ihracatından aldığı payla ilk on ülke arasına son sıralarda ve binde 3,6’lık bir paya sahip.

İthalat rakamlarına bakıldığında: İthalatta ise Kuveyt başta ABD, Çin, Almanya gibi ülkelerden ithal ürünler almakta. Türkiye’den aldığı ithal ürünlerin payı ise tüm ithalatı içerisinde yüzde 1’ler civarındadır.

Özetlenirse: Türkiye ile Kuveyt arasındaki dostluk ilişkileri gelişme göstermiş ancak bu gelişmeye paralel ticari ilişkilerde gelişme beklendiği düzeye çıkamamıştır, çıkartılma potansiyeli vardır eğer ilişkiler düzgün ayarlanır, Suriye, İran ve diğer ülkelerdeki dış politika örneği bu ülkeye uygulanmaz ise inanıyorum, uzun vadeli dostluk ilişkileri devam ederse ticari ilişkiler de buna paralel olarak artacaktır diyorum.

Türkiye'nin, özellikle ihracatında öne çıkan ürünlere baktığımızda demir çelik ürünleri önde, tekstil, elyaf ve mamulleri, elektrikli makine ve cihazlar, sebze meyve ve diğer tarım ürünleri başta yer almaktadır. Yani, Türkiye'nin tarımsal potansiyelini değerlendirme açısından önemli ülkelerden birisi olarak Kuveyt göze çarpmaktadır. Buna karşılık Türkiye'nin Kuveyt’ten aldığı temel ithal ürünleri nelerdir derseniz, organik kimyasal ürünler ve plastik mamuller başta olmak üzere anorganik kimyasal, radyoaktif nadir elementler ve bileşikleri ve taş kömürü katranı, ham petrolden elde edilen ürünler gibi petrole dayalı ve plastiğe dayalı ürünler öne çıkmaktadır.

Tabii, bu anlaşma, Kuveyt Hükûmetiyle yapılan ilk anlaşma değildir, son anlaşma da olmayacaktır. Bundan önce, 1970’li yıllardan başlayan ve bugüne kadar devam etmiş 9 tane anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşma, Kuveyt’le Türkiye hükûmetleri arasında imzalanan 10’uncu anlaşma özelliğini taşımaktadır.

Kuveyt’le yapılacak bu anlaşmanın her iki ülkeye de hayırlı olmasını temenni ediyor, bu vesileyle tekrar, ülkemizde yaşanan deprem ve ondan önceki terör olaylarında hayatlarını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyor, yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Tasarının tümü üzerinde ikinci söz, İstanbul Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’na ait.

Buyurun Sayın Aslanoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türkiye’de kim yatırım yapıyorsa onun önünde eğiliyorum ben, kim istihdam sağlıyorsa önünde eğiliyorum. Bu anlaşmaya biz karşı değiliz ancak Türkiye’deki yatırım yapan insanların acaba ihtiyaçlarını karşılıyor muyuz? İki bakanım burada, biri Sayın Bakanım, biri Turizm Bakanım, ikisine de lafım var.

Bir: Sayın Bakan, siz, KOBİ’nin, küçük sanayicilerin her şeyisiniz, onların sorumlusu sizsiniz. Dokuz yıldır mücadele ediyorum. Leasing yapan KOBİ’lere, yatırım yapan… Küçük makine alacak, bankadan kredi alamıyor, bankalar kredi vermiyor bunlara, sadece leasingler, makine kendilerine ait olduğu için ancak leasing yoluyla finansman bulabiliyorlar bankalardan kredi bulamayan insanlar. Ama hâlâ peşin ithalatta bunlara sıfır KDV uygulanıyor, ama zavallı KOBİ’m gidip leasingden makine yani yatırım malı aldığı zaman, önce yüzde 18’di nihayet, söyleye söyleye dilimde tüy bitti, lütfettiler 8’e getirdiler. Haksız rekabettir.

KOBİ’leri kollamak, onları yatırıma teşvik etmek Sayın Bakan sizin göreviniz. Ama maalesef, bazı yatırım mallarında -hepsinde değil- bir KOBİ eğer gidip bir makine alacaksa, leasing yapıyorsa… Çünkü bankalardan kredi alamıyor, bankalar kredi vermiyor. Bankalar, makine sahibi leasing olduğu için, ancak borcu bittikten sonra ilgili firmaya devrettiği için malı istediği zaman çekebiliyor oradan leasing. Mal leasingin yani o küçük sanayicinin değil. Ancak kredi olanağı oradan buluyor.

Ama, Sayın Bakan, sahip çıkmıyorsunuz. KOBİ’lerin tüm yatırım mallarının KDV’si sıfır olmalıdır. Ayrıca, 8’le yapmışsa 8, 18’se KDV oranı 18’den hizmet faturalarında KOBİ’lere fatura ediliyor leasingler.

Sayın Bakanım, KOBİ’ler bu ülkenin işçi çalıştıran, istihdam yaratan en temel taşıdır. Ama maalesef, her ne hikmetse küçük sanayiciye, orta ölçekli firmalara Türkiye’de her nedense bazı kapılar kapanıyor. Bunların kredi olanağı yok, bunlar kredi bulamıyor; bunlara siz sahip çıkmalısınız. Bunların yaptığı makine, ekipman ithalatında veya alımında sıfır KDV uygulamak zorundasınız ama maalesef olmuyor. Hatta hatta leasinglerin fatura ettikleri aylık taksitlerine -hangi faturadan? 8’se 8, 18’se 18 üzerinden- KDV yükleniyor Sayın Bakanım. Yazıktır! Diğer ithalatta, bankadan peşin parayla yapılan ithalatta ne KDV var ne bir şey var. Haksız bir rekabet var, haksız bir rekabet var. Bunu kaldırmak zorundayız.

Arkadaşlar, bu ülke bizim. Yine söylüyorum, bu ülkede kim istihdam yaratıyorsa, kim üretim yapıyorsa önünde saygıyla eğiliyorum ama sahip çıkmıyorsunuz. Önce bu ülkede küçük yatırımcıların hakkını koruyan uygulamayı yapmalıyız.

Aynı şey turizmde. Otel… Turizm, Türkiye’nin önemli bir sektörü. Sadece, turizmde, bir kısım makine, ekipman ve yatırım mallarına teşvik belgesi veriliyor. Örneğin, asansöre veriliyor, kalorifer dairesine veriliyor. Bu ekipmanlara veriliyor, yatağına, mobilyasına -bu bir yatırımdır, otelin yatırımıdır bu, yani yatak da otelde bir yatırımdır, mobilya da bir yatırımdır ama- maalesef verilmiyor ve yüzde 18 uygulanıyor. Bu insanlara daha sonra “KDV iadesi” altında kestiği fatura… Hizmet faturası kesiyor, insan yatırıyor, oradan aldığı KDV beş yılda, altı yılda iade ediliyor.

Arkadaşlar, para çok kıymetli. Beş yılda, altı yılda bana dönen para para değildir. Hangi yatırımı yapıyorsa, o yatırım, o makine, o ekipman o işletmenin bir mütemmim cüzü ise tümüne sıfır KDV uygulanmalıdır. Bu insanlar otel… Yani turizm yatırımlarında altı yıl sonra ancak parasını geri alabiliyor. Altı yıl sonra alınan paranın kıymeti harbiyesi yok. Zaten finansman zorluğu içinde yüzüyor bu insanlar.

Değerli arkadaşlarım, durum bu. Bununla da kalmadı Sayın Bakan, bununla da kalmadılar, vadeli ithalatta bir günde fonu yüzde 6’ya çıkardılar yüzde 3’ten.

Arkadaşlar, bir günde yüzde 3’ten yüzde 6’ya. Yani Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu peşin ithalatta sıfır. Yine söylüyorum, herhangi bir firma gidip peşin ithalat yapıyorsa Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu sıfır ama gariban insanlar, küçük işletmeler ancak vadeli bir şekilde bu ithalatı yapıyorsa yüzde 6. Bir kere bu insanlar 1-0 maça mağlup başlıyor. Bir malda yüzde 0 ila yüzde 6 arasında çok önemli bir maliyet farkı var arkadaşlar. Ama ne hikmetse bir gecede yüzde 3’ten yüzde 6’ya çıkardılar, geçen ay, yeni.

KORAY AYDIN (Trabzon) – On beş gün oldu, on beş gün.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yeni.

Yine, bu ülkede bir leasing ve factoring… Artık leasingler arkadaşlar, bu ülkedeki küçük sanayicinin çaldığı tek kapı. Minimum beş yıl vadeli veriyor, kazanıp ödüyor; bir makine alıyor, kazanıp ancak borcunu o şekilde ödeyebiliyor. Mal da leasingin olduğu için kolayca finansman bulabiliyor. Eğer bir işletme bankadan kredi alıp makine almak istiyorsa makine işletmenin olduğu için bankalar eğer  bu işletmenin çok büyük bir kredi değerliği yoksa kredi vermiyor. Mal leasingin olduğu için kolayca verilebiliyor ama maalesef bu ülkede hâlâ bir leasing ve factoring kanununu dokuz senedir -söylememize rağmen- niye, kim çıkarmaz, niçin çıkarmaz? Bunu anlamakta çok güçlük çekiyorum arkadaşlar. Takdir sizin.

Önce bu ülkenin insanına, bu ülkede -gene altını çiziyorum- kim yatırım yapıyorsa, kim istihdam yapıyorsa önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Bu saygıyla eğildiğim insanlara önce elinizi uzatın. Bunlara elinizi uzatmıyorsunuz. Bunlar istihdam yaratan, 3 kişi, 5 kişi, 10 kişi, 20 kişi, 50 kişi çalıştıran kurumlar. Bunlara sahip çıkmalıyız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Tasarının tümü üzerinde başka söz isteyen? Yok.

Soru-cevap kısmında soru sormak isteyen? Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının 1’inci maddesini okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KUVEYT DEVLETİ  HÜKÜMETİ ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE KORUNMASI ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 27 Mayıs 2010 tarihinde Kuveyt’te  imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Yatırımların  Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Olmadığına göre maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Olmadığına göre maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması konusunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama işlemini başlatıyorum ve üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kuveyt Devleti Hükûmeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:

“Kullanılan oy sayısı       : 263

  Kabul                             : 262       

  Ret                                 : 1 (x)

 

                                              Kâtip Üye                                    Kâtip Üye

                                         Bayram Özçelik                           Mine Lök Beyaz

                                                Burdur                                      Diyarbakır”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

3’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/449) (S. Sayısı: 27)(xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 27 sıra sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan.

Buyurun Sayın Türkkan. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Yüce Meclisimizin Sayın Başkan ve değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Türkiye ve Brezilya hükûmetleri arasında, Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında MHP Grubu adına görüş belirtmek üzere huzurlarınızda bulunuyorum.

Bu vesileyle, geçtiğimiz pazar günü Van’da hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Cenabıallah’tan rahmet diliyorum, geride bıraktıklarına da sabrı cemil niyaz ediyorum.

Biraz evvel, Sayın Bakanın, deprem bölgesindeki çalışmalar hakkında Meclisi bilgilendirmesini dikkatle izledik. Buna karşın, bölgeye giden Grup Başkan Vekilimiz ve milletvekillerinin ve diğer parti temsilcilerinin oradaki aksaklıklara istinaden değerlendirmelerini dinledik.

Sayın Bakanın söylemlerine sonuna kadar katılıyorum. Bu, milletçe beraber yaşadığımız bir acı. Bu acının üzerine siyaset yapmamak, bizim esas nihai hedefimiz olmalı. Gerçekten, bu sıralarda geçmişte depremde çok ciddi acılar yaşamış -ben Kocaeli Milletvekiliyim- hem Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarında hem kendi grubumda ciddi acılar yaşamış, çok yakınlarını kaybetmiş arkadaşlarımız var. Onlar bu acıyı gerçekten iyi bilirler. Bu acının üstüne siyaset yapmanın çok doğru olmadığına kesinlikle katılıyorum ama kalkıp on iki sene evvelki depreme atıfta bulunarak Milliyetçi Hareket Partisinin Hükûmetinin o günkü yaptığı uygulamaları konusunda siyasi sataşmada bulunmak -çok özür diliyorum- Sayın Bakan gibi tecrübeli, yaşını başını almış bir büyüğümüze çok yakışık almadı, uygun da olmadı.

Biraz evvel bir arkadaşımızın bizim grubumuzdan kalkıp, yardımları nereye yapacağımız konusundaki Sayın Bakanın söylemlerine karşılık, “Deniz Fenerine de yapalım mı?” sorusunu kalkıp kalitesizlik olarak nitelendirmesi çok maksadı aşan bir ifade olmuştur. Deniz Feneri eğer bugün yardımları kabul eden bir kurumsa Sayın Milletvekili arkadaşımız da bu kuruma yardım yapılıp yapılmayacağı konusunda samimi bir soru yöneltmiştir. Deniz Feneri konusu bu kadar çok rahatsız ediyorsa konu hakkında gereğini yapmak bu Hükûmetin görevi olmalı. Deniz Feneri hakkında sorulan sorulara kızmak, terk etmek, hakaret etmek yerine Deniz Feneri davasıyla ilgili müdahale etmekten vazgeçip gereğini yapmak zorundadır.

                            

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 27 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Deniz Feneri yargının işi, Hükûmetin işi değil.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Deniz Feneri davasıyla ilgili Sayın Mehmet Metiner’in de bir sıkıntısı olduğunu bilmiyordum, onu da öğrenmiş oldum. İnşallah bir an önce biter.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Yargının işi ile Hükûmetin işini karıştırmayın.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Efendim, deprem konusunda yapılanların, sivil toplum kuruluşlarının 99 depreminden sonra kendilerini geliştirerek çok ciddi kurtarma çalışmalarına iştirak ettiklerini sevinçle karşıladık. Gerçekten devletin yetersiz kaldığı yerlerde sivil toplum kuruluşları gerçek manada ciddi destekler sağlamışlardır. Kendilerine burada, her kim olursa olsun, hangi cenahtan gelirse gelsin, hangi belediye gönderirse göndersin hepsinden Allah razı olsun diyorum.

Bu konuda Sayın Demirtaş’ın bir ifadesine takıldığımı da belirtmek istiyorum. Batıdan gelen yardımlara teşekkür etmeyi çok anlamlı bulmadım. Zira, ben, bu memleketin Van’ını da, Edirne’sini de aynı görüyorum. Nasıl ki Marmara depreminde doğudan gelen yardımlara ayrıca teşekkür etmenin bir gereği yoksa doğudaki bir depreme batı da yardımcı olacak, kuzey de yardımcı olacak, güney de yardımcı olacak, zira da ölen oradaki vatandaşlarımız bizim akrabalarımız. Sayın Demirtaş’ın kalbi ne kadar acıyorsa hepimizin kalbi o kadar acıyor. Burada, böyle bir ayrımın gereksiz olduğunu düşünüyorum ama ben, bu, acıyla söylenmiş bir ifade, iyi niyetli bir ifade olarak kabul ediyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Atmayanlar da vardı, onu söyledik, ifade ettik zaten.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Teşekkür ederim.

Depremle ilgili en önemli mesele, bu depremin, 99 depreminde daha az olmasına rağmen çok daha fazla hasar vermesiyle ilgili bir konu. Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Sebebi de şu: Ahmet Mete Işıkara söylüyor ya “Deprem öldürmez, bina öldürür.”

Biz, bugüne kadar 23 milyar dolar deprem vergisi ödemişiz, tam 23 milyar dolar. Bu 23 milyar dolarla kaç tane binanın, kaç tane kamu binasının onarıldığını, güçlendirildiğini hesap soracak bir makam varsa bize bunun hesabını versin ama 2004 yılında o zamanın Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan, kendisine deprem vergilerinin nereye gittiğine dair bir soru sorulduğunda “Biz, IMF’nin taksiti gelmişti, o taksiti ödedik.” diye bir cevap vermiştir. Yani şu anda Van’da enkaz altında kalan vatandaşımızın canıyla biz IMF’nin taksitlerini ödemişiz. 23 milyar dolar çok önemli bir rakam. Bu rakamın nerelere harcandığı konusunda sayın Hükûmetimizden açıklama beklemek vatandaşlarımızın, bizlerin en önemli haklarından birisidir.

TOKİ’yle ilgili birkaç şey söyleyeceğim. TOKİ, o bölgede çok ciddi çalışmalar yapacağına dair sözler ifade etti. Sayın Bakanın da ifadeleri bu yönde. TOKİ sekiz senede 110 bin tane konut yapmış, sosyal konut. Yaptığı çok konut var ama hepsi de çok ciddi, milyon dolarlarla satılan konutlar. 110 bin konut senede 12.500 konut yapar. 81 vilayete bölerseniz her sene 150 konut yapmış, sosyal konut. Yani her ilde 150 tane aileye konut yapmakla sosyal konut problemini çözemeyiz. Lüks konutlar yapmak yerine, rant dağıtan bir kurum yapmak yerine TOKİ’yi sosyal konut yapan bir kurum hâline getirmeyi bu Hükûmetin de vazifesi olarak görüyorum.

Biz, şu anda gelelim konumuza. Türkiye, üçüncü ülkelerle çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları imzalamaya 1970 yılında başladı. Bugüne dek seksenin üzerinde ülkeyle çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaşması imzalamışız. Bunların çok büyük bir bölümü de yürürlüğe girmiş bulunuyor.

Konuya genel çerçeveden yaklaştığımızda bu anlaşmaların iki önemli işlevi bulunmakta. Birincisi uluslararası çifte vergi problemini çözmek, ikincisi ise vergilemeye ilişkin taraf mevzuatlarını birbiriyle uyumlu hâle getirmek suretiyle vergi mükelleflerinin vergi kaçırmasının ya da vergiden kaçmalarının önüne geçmektir.

Vergilemede kural, vergi konusu olan şeyin bir kez vergilendirilmesidir. Aynı matrah üzerinden, aynı dönem içinde ve aynı nitelikli mükerrer vergi alınması vergi adaleti ve eşitliğine aykırıdır. Nitekim çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarıyla ya gelirin ikamet veya kaynak ülkelerden yalnızca birinde vergilendirilmesi ya da vergilendirme hakkının her iki ülke arasında bölüşülmesi konularında düzenlemeler yapılır.

Böylece Türkiye ile üçüncü ülkeler arasında mevcut ve muhtemel ekonomik ve teknik iş birliği çerçevesinde anlaşmaya taraf devletlerden birine transfer edilen sermaye, teknoloji ve hizmetlerden elde edilen gelir üzerinden alınan vergilerde çifte vergilendirmenin önlenmesi hedeflenir. Ayrıca ekonomik ve ticari ilişkilerden ve iş gücü hareketlerinden doğabilecek faydanın artırılması öngörülür. Burada önemli bir nokta da şudur: Anlaşmalar yürürlüğe girdiğinde kanun kuvveti kazanırlar ve bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulamamaktadır. Bu nedenle anlaşmanın her maddesinin ülkemizin ve vatandaşlarımızın menfaatlerini boşluk bırakmayacak ve tereddütlere yer vermeyecek şekilde korumasına azami dikkat göstermek zorundayız.

Bu anlaşmalardan en fazla yararı hangi taraf görüyor? İşin teorik durumu biraz evvel anlattığım gibi. Görüldüğü üzere, bu anlaşmalar elbette gayet gerekli ve faydalıdır. Ayrıca, diğer ülkelerle imzalanan bu anlaşmaların üç aşağı beş yukarı içerikleri de aynıdır. Yani Brezilya ya da (A) ülkesiyle yapılan anlaşma metni, iki ülkeye özgü bazı detaylar dışında pek farklılık göstermez. Ancak konu uygulamaya gelince şu noktalara dikkat etmek ve elbette dokuz yıldır tek başına iktidarda olan AKP Hükûmetine sormak gerekir. Bu anlaşmalardan en fazla yararı hangi taraf görüyor? Anlaşma yapılan ülkelerle yalnız toplam ticaret hacmimiz değil, ihracatımız ne oranda büyüyor? İhracatımızın ithalat kalemleri ve rakamları karşısındaki durumu nedir? Bir diğer deyişle, ülkenin ihraç ettiği mal ve hizmetlerden elde ettiği gelir, ülkenin yurt dışından elde ettiği mal ve hizmetlerle yaptığı ödemelerden az mıdır? Yani cari açık mevcut mudur? Bu anlaşmalar Türkiye'deki yabancı yatırımlarını ve taraf ülkelerdeki Türk yatırımlarını nasıl etkiliyor? AKP İktidarının çizdiği tüm pembe tablolara rağmen, Merkez Bankasının rakamları maalesef Hükûmeti yalanlıyor, cari açık canavarının ülkeyi ahtapot gibi kollarıyla sardığını gösteriyor.

Nasıl mı? Gelin birlikte göz atalım. Cari açık 2011 yılı Ocak-Ağustos döneminde, yani geçen yılın aynı dönemine göre 27 milyar 447 milyon dolar, yani yüzde 102,4 artarak 54 milyar 261 milyon doları bulmuş.

Konuya bir de yabancı gözüyle bakalım isterseniz. 18 Ekim 2011 tarihli Financial Times gazetesi Türkiye'nin büyüme performansının sürdürülebilirliği konusunda uyarıda bulunuyor ve diyor ki: “Türkiye'nin cari açığını ekonomideki en büyük leke olarak tanımlayabiliriz.”

Gazete ayrıca şu görüşlere yer veriyor: “Türkiye'nin borçlarını ödemesi giderek güçleşmektedir. Türk lirası son bir yılda dolar ve euroya karşı yüzde 20’den fazla değer kaybetmiş, düşük faiz oranları ve cari açık gibi unsurların bedeli ödenmiştir. Türkiye ticaret ve özellikle finansman konusunda sanayileşmiş ekonomilere olan bağımlılığı nedeniyle son birkaç yıldır gurur siciline rağmen, tam güvenli bir liman olamamaktadır. Liranın düşüşü enflasyonu körükleyeceği kaygılarını artırmış, kredideki büyümede problem oluşturmuştur.”

IMF’in son Dünya Ekonomik Görünümü Raporu’ndaki bir grafik G20 ülkeleri arasında ve bu ülkelerin ekonomileri arasında en yüksek finansal kriz riskinin Türkiye’de olduğuna işaret etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclisi açtığı gün kendisinin ifade ettiği bir konuşma da bunu doğrulamaktadır. İhracatımızın artmasıyla övündüğümüz ülkemizin ihracat yapması için sadece ve sadece 82 dolar ithalat yapması gerekmektedir. Yani Türkiye'nin ihracatı konusunda afaki rakamlara sığınmak yerine, sadece yüzde 18’inin reel ihracat olduğu gerçeğini lütfen kabul edelim.

Bilmiyorum, yerli-yabancı kaynaklarla ortaya konan bu tablo karşısında AKP Hükûmetinin hâlâ söyleyecek bir sözü var mıdır ekonomide?

İHSAN ŞENER (Ordu) – Yapacağı iş belli.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Yapılan işlerin Türkiye’yi getirdiği nokta ortada. Umuyorum, bundan sonra bu İktidarın son günü olan 2015 seçimlerine kadar daha iyi şeyler yapar.

Brezilya’yla anlaşma 16 Aralık 2010 tarihinde Iguassu’da Türkiye adına Devlet Bakanı Egemen Bağış ve Brezilya Dışişleri Bakanı tarafından imzalanmış. Ancak önceki yasama döneminde Meclis Başkanlığına sunulan anlaşmanın uygun bulunmasına ilişkin kanun tasarısı Haziran 2011 seçimlerine denk olan süreçte sonuçlandırılamadığı için Meclis İç Tüzüğü’nün 77’nci maddesi gereğince hükümsüz sayılmış, 22 Eylül 2011 tarihinde yeniden Meclis Başkanlığına sunularak, esas olarak Dışişleri, tali olarak da Plan ve Bütçe Komisyonlarının görüşlerine başvurulmuş.

Bu tasarıyla Türkiye ile Brezilya arasında sermaye, teknoloji ve hizmet hareketlerinin geliştirilmesi, bu hareketlerin geliştirilmesinde çifte vergilendirme nedeniyle ortaya çıkan sorunların çözümü ve karşılıklı olarak iki ülkede yatırımların artırılmasının amaçlandığı belirtiliyor. Diğer bir deyişle, Brezilyalı yatırımcılar için Türkiye'nin, Türk yatırımcılar için de Brezilya’nın daha cazip hâle gelmesi hedefleniyor.

Ben, size birkaç rakam vermek istiyorum Brezilya’yla ilgili ihracat ve ithalatımızla ilgili. 2005 ve 2009 yılları arasına ait bu rakamlar. 2005 yılında 103 bin dolar ihracat yapmışız Brezilya’ya, 103 milyon dolar, ithalatımız 798 milyon dolar. 2006-2007’de bu çok daha hızlanıyor. 2008’de ihracatımız 318 milyon dolar, ithalatımız 1 milyon 423 bin dolar. 2009’da bu rakam, 388 milyon dolar ihracat, 1 milyar 105 milyon dolar ithalat olarak gerçekleşiyor.

Brezilya konusunda bir konuya daha dikkatinizi çekmek istiyorum: Brezilya, ekilebilir tarım alanları açısından dünyada çok önemli tarım ihracatı yapan ülkeler arasında yer almaktadır. Türkiye’de yağlı tohum ithalatının yaklaşık yüzde 45’i Brezilya’dan ithal edilmektedir. Bu süreç böyle devam ettiği sürece yağlı tohum ithalatındaki Brezilya baskısı Türkiye’de önümüzdeki süreçte, 78’de, bizlerin üniversitede olduğumuz dönemde çektiğimiz yağ sıkıntısını da beraber getirecektir. Hatırlarsınız, 78 yılında Sana yağı almak için bakkal dostlarımız oluşmuştu. Türkiye’nin bu tarım politikasıyla, Brezilya’nın tarımdaki bu hızlı sıçrayışıyla, ithalatını Brezilya’dan yoğunlaştırmasıyla biraz daha yağ kuyruklarına geleceğiz anlamı çıkarmaktayım.

Değerli milletvekilleri, konuşmamın başlangıcında genel olarak ortaya koyduğum tablo ve cari açık hikâyesi görüldüğü üzere Brezilya ile ticari ve ekonomik ilişkilerimiz için de aynen geçerli olmaktadır. Dolayısıyla mesele, Brezilya ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının diğer ülkelerle yapılan anlaşmalara benzer maddeleri üzerinde konuşmak değildir. Temel sorun, bu anlaşmalardan ülkemizin, yatırımcılarımızın fayda elde etmesini sağlamak ve bunun için bu soruların cevabının bulundurulması sebebidir.

Cari açık sorununu çözmek için parasal ve mali tedbirlerin yanı sıra yapısal çözümler üretebiliyor muyuz? Sanayimizin rekabet gücünü artıracak yapısal tedbirlerle ihracat artışının da desteklenmesi için ne gibi önlemler alıyoruz? Yerli ara malı üretimini artırarak ara malı ithalatını azaltacak herhangi bir tedbir alıyor muyuz? Başta enerji olmak üzere girdi maliyetlerimizi düşürerek ihracatta rekabet gücümüzü artıracak tedbirler alıyor musunuz Sayın Bakan?

Sayın Meclis, konuşmamı saygıyla dinlediğiniz için hepinize saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, hürmet ediyorum, sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Türkkan.

Sayın Metiner, bir şey mi var efendim?

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Efendim, Sayın Başkan, ismimi anarak bir sataşmada bulundu. Cevap hakkımı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN – Efendim?

MEHMET METİNER (Adıyaman) – İsmime atıfta bulunarak bir sataşmada bulundular. Deniz Feneri’yle ilintilendirerek.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Yerinden laf attı!

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Deniz Feneri’nden duyduğum rahatsızlıkla bir suçlama getirdiler. Kendisine yanıt vermek istiyorum.

BAŞKAN – Yerinizden lütfen.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Peki.

BAŞKAN - Bir dakika. Bir yanıt verin.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Olur mu öyle şey ya?

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Nasıl bir iş bu? Yerinden laf atıyor, cevabını…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Yani, yerinden laf atıyor, yerinden cevap veriyor.

BAŞKAN – Buyurun, siz yönetin o zaman.

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’in, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Siz her Meclisi yönettiğinizde bu sorunları yaşıyoruz. Zannediyorum, bu konuda bir rahatsızlığınız var. Geçen dönem de bu Meclis sayenizde birbirine girdi, bu sefer de talihsiz bir şekilde…

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Siz konuşacaksınız, başkaları size yanıt vermeyecek, öyle mi? Demokrasi anlayışınız bu mu sizin?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – İzin aldın mı, izin?

BAŞKAN – Efendim, lütfen…Lütfen, lütfen… Lütfen, lütfen… Hatibi dinleyelim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Siz Meclisin insicamını bozuyorsunuz.

BAŞKAN – Bir dakika süre verdim. Lütfen…

Buyurun.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Başbakandan izin aldın mı? O  yazının arkasında duruyor musun? Önce onu söyle.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Metiner.

MEHMET METİNER (Adıyaman)- Ne Mehmet Metiner’in ne de grubumuza mensup diğer milletvekili arkadaşlarımızın Deniz Feneri’nden duyabileceği hiçbir rahatsızlıkları olamaz.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Allah, Allah!

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Ama, süregiden bir davayla ilgili konuşmamak gerektiğini Ergenekon davası söz konusu olduğunda en yüksek perdeden söyleyen birilerinin Deniz Feneri davasında hem savcı hem yargıç hem cellat olmasını, bir milletvekili üslubuyla, tarzıyla, siyasetçinin tarzıyla bağdaştıramadığımı belirtiyorum ve kınıyorum bu söylemi ve davranış tarzını.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – En son kınayacak kişi sensin!

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başbakan Sayın Mehmet Metiner’i affetmeyecek. Affetse de konuşmasıyla yetmeyecek.

BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.

Sayın Sakık, devreye girmişsiniz. Buyurun. Bir şey mi var efendim?

SIRRI SAKIK (Muş) – Hayır, ben, sonra Sayın Bakana bir soru soracağım, bu konuyla ilgili değil.

BAŞKAN – Sonra, tamam… Soru- cevap…

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/449) (S. Sayısı: 27) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ikinci konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Tanju Özcan.

Buyurun Sayın Özcan, Bolu Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TANJU ÖZCAN (Bolu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de sözlerime başlarken hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Benden önceki konuşmacılarda olduğu gibi burada yaşadığımız üzüntülerden dolayı konuşma zorluğu çektiğimi ifade ederek başlamak istiyorum.

Gerçekten de ülkemiz son zamanlarda en acılı dönemlerinden bir tanesini yaşıyor. Bir taraftan, ciğeri beş para etmez teröristlerin geçen hafta Mehmetçiğimizi ve polislerimizi şehit etmesi ki bunun acısını daha atamadan Van’da meydana gelen elim deprem faciası ve burada hayatını kaybeden yüzlerce vatandaşımız…

Ben, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hem şehit olan asker ve polislerimiz için hem de Van’da yaşamını yitiren vatandaşlarımız için başsağlığı dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; “deprem” demiş iken benim de on iki yıl önce deprem felaketi yaşamış bir şehrin milletvekili olarak muhakkak sizlerle paylaşacağım hususlar var. Bazı düşüncelerim ve duygularımı paylaşmak istiyorum.

Sayın milletvekilleri, belki çoğunuz depremi yaşamadınız veya deprem anında neler olduğunu, deprem sonrasında neler olduğunu bilmiyorsunuz, muhakkak yaşayan arkadaşlarımız da var. Bundan on iki yıl önce ben Bolu’da iki büyük deprem felaketi yaşamış bir arkadaşınızım. Bunlardan bir tanesi 17 Ağustos 1999’da Gölcük’te meydana gelen. Yine Arifiye’de meydana gelen… İki depreme ben toptan “Marmara Depremi” diyorum. Gece 03.02’de Türkiye bu depremle sallandı, Bolu da bu depremle sallandı. Çok şükür, Bolu’da ölen insan olmadı, yaralananlar oldu; hasar  gören binalar oldu, yıkılan binalar olmadı. Ancak biz de Yalova’daki hemşehrilerimiz gibi, Adapazarı’ndaki hemşehrilerimiz gibi her gün yaşanan artçı depremlerle ölüm korkusunu yaşadık ve aylarca evimize giremedik, araçlarımızda ve çadırlarımızda yaşamak zorunda kaldık. Tam korkumuzu yendik, “Haydi, artık normal hayatımıza dönelim.” dedik, bu defa 12 Kasımda saat tam 18.57’de merkez üssü Bolu’nun 20 kilometre yakını olan Kaynaşlı ilçemizde 7,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. O deprem esnasında ben araçtaydım. Lastik patladı zannettim önce, sonra deprem olduğunu anlayınca saniyeler saatler gibi geldi. Depremin bittiği anda bir toz bulutu kapladı Bolu’yu, tıpkı dün Van’da olduğu gibi. Bağrışan insanlar, çöken binalar, enkaz altında yardım isteyen insanlar… Tam bir can pazarı yaşandı o gün Bolu’da ve Düzce’de. Yüzlerce insan öldü, birçok insan sakat kaldı, yine birçok çocuk anasız babasız kaldı. Tam bir trajediydi yaşananlar. Depremin üzerinden saatler geçti, bu defa açlık ortaya çıktı, hem soğuk hem açlık. Düşünün bir kere, hava -5 derece, gece saat üç olmuş, arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Enkazın başında kurtarma ekipleri depremle özdeşleşen şu soruyu soruyor: “Orada kimse var mı?” Yine enkazın başında o binanın altında kalan insanların yakınları dua ediyor, gözyaşı döküyor. Kalanlar için ise başka sorunlar gündeme geliyor. Evi ağır hasar almış, belki de yıkılmış, borç harçla aldığı eşyalar yok olmuş, “Ben ne yapacağım?” sorusunu kendisine soruyor hem de her dakika. Saatler geçiyor, insanlar acıkmaya devam ediyor. Ne bir tek fırın çalışıyor ne bir tek süpermarket ne de bir tek bakkal açık. O esnada bir belediyenin gönderdiği sıcak ekmek için, yavan ekmek için insanların yüzlerce metre kuyruk oluşturduğunu herhâlde ömrüm boyunca unutamayacağım.

İşte değerli milletvekilleri, ben Van’a gitmedim ama ben Van’da neler yaşandığını belki burada herkesten daha iyi biliyorum. Tablo çok vahim, her deprem sonrasında olduğu gibi. Burada benden önceki konuşmacılar ifade etti: “Efendim, kriz koordinasyon merkezi çalışmıyor.” Doğaldır, depremi yaşayan insanları siz depremle ilgili yardımları koordine etmeye gönderirseniz bunun böyle olacağı belli. Van’da insanlar her şeye muhtaç, battaniyeye muhtaç, çadıra muhtaç, katalitiğe muhtaç, yiyeceğe muhtaç, içeceğe muhtaç. O yüzden ben bütün vatandaşlarıma çağrıda bulunuyorum: Muğla’daki vatandaşım da, Hakkâri’deki vatandaşım da, Trabzon’daki de, Edirne’deki de elindeki imkânları Van’daki hemşehrilerimizle paylaşmak durumunda. Van’daki insanlar moral arıyor. Bir yardım köprüsü oluşturmak durumundayız diye düşünüyorum. Ancak  tabii şu çağrıyı yapmadan da geçemiyorum: Ne olur sağlıklı yardım kuruluşları aracılığıyla yardımınızı yapın. Yardımlarınızın nereye götürüldüğünü bilmediğiniz yardım kuruluşlarına yardım etmeyin, Türk Kızılayı aracılığıyla bu yardımları yapın diyorum.

Değerli dostlar, değerli milletvekilleri; az önce MHP’li arkadaşım grubu adına yaptığı konuşmada özel iletişim vergisinden ve özel işlem vergisinden bahsetti. 57’nci Hükûmet zamanında Marmara depreminin yaralarını sarabilmek için geçici olarak çıkarılmıştı bu vergiler ancak bu vergilerin -ben 23 milyar dolar değil 28 milyar dolar olarak hesapladım bunu- yüzde 85’e ve 90’a yakını AKP Hükûmeti tarafından toplandı ve bu tatlı bir kazanç olarak görüldüğü için özellikle özel iletişim vergisi kalıcı hâle getirildi. Ben de bugün bir soru önergesiyle sordum, dedim ki: Bu toplanan 28 milyar doları nereye harcadınız? Van bundan ne kadar pay alacak? Hasarlı binaların güçlendirilmesi için, depremle ilgili yardım çalışmalarının koordine edilmesi için, master planlar yapılması için bu paradan yararlandınız mı yoksa bu paraları başka yerlerde çarçur mu ettiniz diye sordum. Bunun cevabını da bekliyorum.

Sayın Başkan, çok değerli üyeler; ben de grubum adına bugün Brezilya ile Türkiye Cumhuriyeti arasında yapılan anlaşmayla ilgili düşüncelerimi paylaşmak için bulunuyorum. Öncelikle belirtmek istiyorum ki imzalanan uluslararası anlaşma gerek Brezilya devletinin gerekse Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatinedir ve partimiz tarafından da desteklenmektedir. Ancak Brezilya deyince de izin verirseniz birkaç hususa değinmek istiyorum. Bir mukayese yapmak istiyorum. Hatırlarsınız, on iki yıl önce hem Türkiye’de hem de Brezilya’da bir ekonomik kriz yaşanmıştı ve ekonomik kriz sonrasında da her iki ülkenin ekonomik göstergeleri aşağı yukarı aynıydı. Aradan geçen on iki yılda her iki ülke de büyüdü, ancak bir farkla: Türkiye tüketerek büyüdü, Brezilya üreterek büyüdü. On iki yılın sonunda Brezilya cari açık fazlası veren bir ülke oldu, Türkiye ise cari açıkta rekor kıran bir ülke oldu. Brezilya on iki yıl sonra borç veren ülke oldu uluslararası piyasalarda, Türkiye ise hâlâ uygun faizle borç arayan ülke olarak kaldı. Türkiye on yılda borcunu ikiye katladı, Brezilya ise borcunu önemli ölçüde eritti. Maalesef işte iki ülke yöneticilerinin zihniyeti arasındaki, yönetim anlayışı arasındaki farktır bu.

Tabii “Brezilya” deyince önemli bir konu da akla geliyor. Brezilya aynı zamanda dünyanın en büyük beyaz et üreticilerinden bir tanesi. Beyaz et üretimi noktasında Brezilya dünya üçüncüsü. İhracatta ise açık ara birinci. Brezilya dünya beyaz et ihracatının yüzde 45’ini tek başına yapıyor.

Yine Türkiye 1980’li yıllardan sonra beyaz et üretimi konusunda bir adım attı. Özallı yıllarda -hakkını vermek lazım- ciddi destekler de verildi. Ancak, özellikle AKP Hükûmetinin iş başına gelmesinden sonra beyaz et sektörü yerinde saymaya başladı, hatta geriye gitmeye başladı. Bugün rakip olarak gördüğümüz Brezilya dünya ihracatının yüzde 45’ini yapıyor, biz Türkiye olarak daha yüzde 1’ini bile yapamıyoruz.

Yine Türkiye beyaz et tüketimi konusunda dünyanın çok gerisinde, Avrupa Birliğinin çok daha gerisinde. Ancak, değerli milletvekilleri, beyaz et üretimi her şeye rağmen Türkiye'nin en umut veren sektörlerinden biridir. Sorunlarının çözümü hâlinde de büyük bir atılım yapmaya hazır bir sektördür. Bu anlamda Hükûmet tarafından bunun desteklenmesi gerekir, en azından kösteklenmemesi gerekir diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, benim temsilcisi bulunduğum Bolu ili tavukçuluğun Türkiye’de merkezidir. Beyaz et üretiminin yüzde 30’una yakınını Bolu tek başına karşılamaktadır. Binlerce aile tavukçuluktan geçimini sağlamaktadır.

Bu nedenle, beyaz et sektörünün sorunlarını iyi bilen bir milletvekili arkadaşınız olarak bazı önerilerde bulunmak istiyorum.

Bana göre tavukçuluk sektörünün sorunlarını, işletme sahiplerinin sorunları ve üreticilerin sorunları olarak ikiye ayırmak gerekir.

Peki, işletme sahiplerinin sorunları nedir? Bir, üretim maliyetlerinin yüksekliği. Çok önemli bir sorun. İşte, mısır ve soya ile ilgili ithalata bağımlı olduğumuzu hatırlatırsam, yüksek gümrük vergilerini hatırlatırsam herhâlde anlaşılır.

İhracat noktasında diğer ülkelerin üreticilerine verdikleri destek, işletme sahiplerine verdikleri destek maalesef Türkiye’de verilmiyor.

Damızlık üretiminde Türkiye hâlâ dışa bağımlı. Türkiye’de beyaz et noktasında tüketim hâlâ çok yetersiz, devlet olarak bunun desteklenmesi lazım. Yine tavukçuluk alanında çok ciddi teşvikler verilmesi gerekir.

Peki, küçük üreticilerin sorunları neler? Küçük üreticilerin büyük üreticilere karşı rekabet edememesi en büyük sorunlarından bir tanesi.

Yine, üreticilere devletin destek vermemesi, bazı konularda muafiyet sağlamamaları son derece önemli bir etken.

Yine, özellikle Bolu ili başta olmak üzere birçok ilde, geçmişte devlet kredileriyle yapılmış, özellikle Özal zamanında devlet kredileriyle yapılmış kümesler var. Devlet bu kredileri yaparken vatandaşa demiş ki: “Yap sen kardeşim, ben bunun kredisini veriyorum sana, seni ciddi anlamda destekliyorum, ruhsat da aramıyorum, hemen üretime başla.” Vatandaş da böyle yapmış.

Şimdi ne yapıyor biliyor musunuz aynı devlet? “Sen geçmişte bunu ruhsatsız yapmışsın ama ben artık bunu anlamam. Bundan sonra ruhsat ararım.” diyor ve daha ileri gidiyor, bugün bu kümesleri mühürlemeye başlıyor.

Beyaz et sektörünün yaklaşık yüzde 30’unu Bolu karşılıyor dedim. Yaklaşık 6 bin tane ruhsatsız kümes var, 300 de ruhsatlı kümes var Bolu’da. Şimdi siz bu 6 bin tane kümesi ruhsatlandırmaya kalkarsanız veya ruhsatsız diye bunları kapatmaya, mühürlemeye kalkarsanız neler olur biliyor musunuz?

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Kayıt dışı…

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Hayır, kayıt dışı olmaz.

Türkiye’deki ve Bolu’daki binlerce insan mağdur olur, sefil olur bu insanlar ve beyaz et üretimine de çok önemli bir darbe vurmuş olursunuz.

Değerli arkadaşlar, ben bu sorunu Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirmeden önce Sayın Bakanın gündemine taşıdım, Sayın Bakandan randevu aldım. Dedim ki: Sayın Bakanım, böyle bir durum var Bolu’da. Bolu’da yaklaşık 10 bin insan tavukçuluktan doğrudan gelir elde ediyor. Hükûmet ve Hükûmetin memuru konumunda bulunan yerel yetkililer sorunu çözmek için adım dahi atmıyorlar Bolu’da.

Değerli arkadaşlar, ruhsatsız kümesler bugün Bolu’nun sorunudur çünkü mühürleme işlemleri başladı, her kümes için milyarlarca liralık cezalar kesiliyor ama yarın, yakında Türkiye’nin sorunu hâline gelecek. Tavukçuluk sektörü de bundan büyük yara alacak diye konuşuyorum.

İHSAN ŞENER (Ordu) – Ruhsatsız mı çalışsın?

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Ben ruhsatlandırılmasın demedim. Sayın Bakana bunu yazılı olarak da, önerilerimi, sundum. Dedim ki: Bakın, bir kanun hükmünde kararname çıkarttınız. 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin içinde var. Bununla ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Tarım Bakanlığı -Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yeni adıyla- bir yönetmelik hazırlayacak. Hâlâ hazırlayacak. Bu yönetmeliğin içerisinde şu maddeler olursa bu sorunu kökten çözeriz dedik. İyi niyetle kendisine ulaştık ancak Sayın Bakan, maalesef, aradan bir buçuk ay zaman geçmesine rağmen -sizlere şikâyet ediyorum- dönüp, biz bu konuda şu çalışmayı yaptık bile demediler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ruhsatsız kümes meselesi hem Bolu’da hem de Türkiye’de hemen çözülmelidir. Bununla ilgili yasal düzenlemeler derhâl yapılmalıdır. Bu da yetmez, dünyada beyaz et sektörü konusunda söz sahibi olabilmemiz için de başta Bolu olmak üzere tespit edilecek bazı illerde beyaz et sektörü sektörel bazda ciddi olarak teşvik edilmelidir. Başka türlü, bu noktadan sonra tavukçuluk sektörünün, beyaz et sektörünün daha ileriye doğru adım atabilmesi maalesef mümkün değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, konumuz Hükûmet mi, Brezilya mı?

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Bağlayacağım efendim, Brezilya’yla ilgili kısma.

Tabii, geçtiğimiz hafta Türkiye sadece depremi konuşmadı. Türkiye aynı zamanda, sözlerimin başında da söyledim, şehitlerimizi konuştu. Türkiye’nin bütün illerinde, neredeyse, şehitlerimizle ilgili terörü lanet mitingleri düzenlendi, yürüyüşleri düzenlendi. Türkiye bu kadar neden hassaslaştı bu konuda diye baktım. 2003 yılından bu yana, yani AKP Hükûmeti döneminde bine yakın şehit vermişiz, asker ve polis. 2001’de, 2002’de hemen hemen hiç şehit yok. Şimdi bine yakın şehit vermişiz. Dokuz yılda bin şehit.

Şimdi, sözde dünya lideri Sayın Başbakanımız çıkıyor, dünya lideri pozlarıyla dolaşıyor, Orta Doğu’yu dizayn etmeye çalışıyor, Suriye’ye, Mısır’a, Libya’ya rol biçmeye çalışıyor ama ülkede akan kanı hâlâ durduramıyor. Sevsinler böyle dünya liderini diyorum! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Ne alakası var bu söylediğinin?

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen… Lütfen…

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, ateş bacayı sardı. Bu terör olaylarıyla ilgili alışılmış sloganlar dışında sloganlar atılmaya başlandı.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Kan üzerinden siyaset yapma.

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Mesela bunlardan bir tanesi neydi biliyor musunuz? “Hükûmet şaşırma, sabrımızı taşırma!” Vatandaş bunu niye söylüyor?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Vatandaş 12 Haziranda söyledi.

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Vatandaş bunu niye söylüyor biliyor musunuz? Çünkü Hükûmet şaşırdı, vatandaşın sabrını da taşırdı. Vatandaşımız, AKP Hükûmetine…

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sen ruhsatsız kümeslerden bahset!

BAŞKAN – Sayın Hatip, lütfen konuya gelir misiniz biraz.

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Geliyorum efendim. Bağlayacağım şimdi.

BAŞKAN – İşlemediğiniz konu kalmadı.

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Bağlayacağım efendim.

BAŞKAN – Lütfen…

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Efendim, vatandaş AKP Hükûmetine bir mesaj veriyor. Diyor ki: Biz terörle müzakere eden değil, terörle mücadele eden Hükûmet istiyoruz. Oslo’da teröristler ile çay kahve içen Hükûmet değil…

BAŞKAN – Lütfen…

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Kandil’de, Zap’ta teröristlerle göğüs göğse mücadele eden kahraman bir Hükûmet istiyoruz diyor.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Milletvekili, yakışmıyor şahsınıza.

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Halkımız, Habur’da teröristlerin törenle karşılandığı fotoğrafları görmek istemiyor. Tıpkı, terör örgütü liderinin yakalanıp Türk Bayrağı altında boynunu büküp elleri kelepçeli şekilde çekilmiş fotoğrafını görmek istiyor. Halkımız Hükûmete bu mesajı veriyor.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Lütfen ajitasyon yapmayın.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan, konuya davet etsenize efendim.

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Son cümle olarak söylüyorum: AKP Hükûmetinin önünde artık iki seçenek kalmıştır. AKP Hükûmetinin önünde iki seçenek kalmıştır. Ya terörle adam gibi mücadele edip Türk tarihine kahraman olarak geçecek bu Hükûmet ve Sayın Başbakan ya da terörle müzakere etmeye devam edip, Damat Ferit Paşa gibi anılıp tarih sayfasındaki yerini alacak. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Terörle müzakere yok, terörle mücadele var.

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Bunun başka yolu yok. Karar verecek olan Hükûmettir… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Özcan…

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Önce meseleyi öğreneceksin, sonra konuşacaksın.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Metin Bey’e sor, izin almış mı diye sor.

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Karar verecek olan sizlersiniz.

Niye sabırla dinlemiyorsunuz? Buraya gelen… Buraya gelen…

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – O zaman konuya gel.

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Özür diliyorum Sayın Başkanım… Niye müdahale etmiyorsunuz?

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Gündeme gel, gündeme gel.

BAŞKAN – Sayın Özcan, lütfen konuyla ilgili konuşun.

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Efendim, konuyla ilgili konuşuyorum.

BAŞKAN – Geçmediğiniz konu kalmadı. Rica ediyorum…

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Sayın Başkanım, çok değerli üyeler; söyleyeceklerimizi söyledik.

AHMET YENİ (Samsun) – Söylemedin, söylemedin!

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Sayın Başbakan ve AKP Hükûmeti artık terör konusundaki tavrını net olarak koymak zorundadır. Halk kendisinden bunları beklemektedir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Bravo, bravo! Tebrik ederiz!

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Sokaklarda yürüyen milyonlarca insan kendisinden bunları beklemektedir diyorum.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Onun için milyonlar sizi seçmedi değil mi? Milyonlar sizi sandığa gömdü.

TANJU ÖZCAN (Devamla) – Türkiye ile Brezilya arasında imzalanan Anlaşma’nın her iki tarafa da hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özcan.

Değerli arkadaşlarım…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkanım.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Yalnız, Konuşmacının bir düzeltme yapması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir hükûmeti teröristle çay kahve içmez.

SIRRI SAKIK (Muş) – İçse ne olur! Oslo’da içtiniz, kıyamet mi koptu?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Bu kadar yanlış bir ifadeyi burada kullandığı için bunu düzeltme… Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir hükûmeti, gelmiş, geçmiş ve gelecek olan hiçbir hükûmeti teröristle çay kahve içmez.

BAŞKAN – Sözleriniz kayıtlara geçti, çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, tasarının tümü üzerinde başka söz talebi yok.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sırrı Bey’in bir sorusu var.

BAŞKAN – Biraz evvel sordum, “Hayır.” dedi.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Konuşmadan sonra soru soruluyor Başkan, bütünü üzerindeki konuşmadan…

BAŞKAN – Sayın Sakık, buyurun efendim.

Bir dakika…

Soru-cevap işleminde, buyurun.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Yani, uluslararası sözleşmeleri burada konuşuyoruz. Sözleşmeler bir halkın, hem ülkenin çıkarlarını hem de kendi halkının çıkarlarını korumak üzere imzalanır. Şimdi, hemen yanı başımızda Kıbrıs denilen bir ülke, yanı başımızda ve burada insan haklarıyla ilgili ihlalleri size söylemek istiyorum.

Burada 24 tane Kürt öğrenci, geçen, hemen bir iki gün içerisinde sınır dışı edildiler. Gerekçe ne? Biraz önce bazı hatipler de yine kürsüde tetikliyor sokakları. Buradaki o milliyetçi dalgalar ta Kıbrıs’ı vuruyor ve oradaki Kürt öğrenciler saldırıya maruz kalıyor, kendisini koruyor kolluyor. Saldıranlara hiçbir şey olmuyor, saldırıya maruz kalanlar 4’üncü sınıf öğrencisi olmalarına… 4’üncü sınıfta iki dersleri var, üç dersleri var ve hiçbir yargı kararı yok, bunlar sınır dışı ediliyor. Şimdi, hukukun olmadığı bir ülke ve yargının olmadığı bir ülke… Bir muz cumhuriyetinde bile olmayacak şeyler oluyor. Şimdi, burada ben…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık, sağ olun.

SIRRI SAKIK (Muş) – Daha zamanımız var, zannediyorum çok kimse de yok, söz falan da yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Genellikle sorular bir dakika, biliyorsunuz.

Sağ olun.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, şimdi önemli bir şey…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yoksa yirmi dakika söz alabiliriz yani.

BAŞKAN – Sayın Sakık, önemsiz demedim ama sorular bir dakika içinde soruluyor. Vaktimiz var, doğru. Söylediniz, kayıtlara geçti.

SIRRI SAKIK (Muş ) – Ama bakın, başkası söz almış…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Zaman sıkıntısı yoksa istediği kadar verebilir Başkan.

BAŞKAN – Başka söz hakkı isteyen de var.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, o hâlde çok fazla varsa ben feragat edeyim ama yoksa ben yirmi dakika konuşayım o zaman.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yirmi dakika konuştururuz o zaman Sayın Başkan. Eğer bir dakikayı çok görürseniz bundan sonra yirmişer dakika konuşuruz.

BAŞKAN – İsteseydiniz verirdik yani, siz bilirsiniz.

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, önemli bir konuyu konuşuyoruz. Bu ülkenin vatandaşları orada mağdur ediliyor ve bu Parlamentoyu, buradaki Sayın Bakanı gündeme davet ediyoruz. Sığınabilecekleri liman bu ülkenin yargısı, hukuku ve Parlamentosudur. Bu insanlar nereye sığınsınlar? Orada hukuk yok. Muz cumhuriyetinde... Burada dört yıldır okuyan öğrencilerin hakları gasbediliyor. Bunu söylüyoruz, herkesin duyarlı olması gerekir ve gerçekten bu konularda bize bilgi sunmaları gerektiğini düşünüyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık, gayet açık bir şekilde belirttiniz, kayıtlara da geçti.

Sayın Şandır…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, öncelikle kanun tasarı ve tekliflerinin tümü üzerinde soru-cevap yirmi dakikadır. Bakanla sorucular arasında eşit olarak kullanılması lazım. Dolayısıyla soruları çok olursa birer dakikayla sınırlamak usuldür. Öncelikle bunu arz edeyim.

Benim sorum, tabii, Sayın Sanayi Bakanını burada bulmuşken… Yeni isminizi telaffuz edemedim, lütfen bağışlayın Sayın Bakanım ama ben sizi üretimden sorumlu Bakan olarak görüyorum ve bunu da bir fırsat olarak değerlendirip toplumu bilgilendirmeniz açısından bir konuyu takdirlerinize sunacağım.

Biliyorsunuz, özellikle KOBİ’ler üretim araçlarının haczi konusunda, haczedilmesi konusunda çok büyük sorunlar yaşıyorlar. Bir borcundan dolayı geliyorlar, takım tezgâhları, işte mesleğini icra etmek için gerekli olan alet ve edevatları haczediliyor. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82’nci maddesinin ikinci ve üçüncü bendinde bu husus düzenleniyor. Onun için, biz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, eğer müsaade ederseniz daha beş dakika gibi bir süremiz var. Yani yirmi dakikanın on dakikasını soru soranlar kullanabilir, müsaade ederseniz sorumu tamamlayalım. Yani önemli bir konuyu konuşuyoruz, böyle siyaset filan anlamında sormuyorum. Lütfen…

BAŞKAN – Efendim, şimdi soru-cevap kısmına geçtik. Yirmi dakika olduğunu biliyorum ama başka soru soran olabilir diye söyledim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Başka söz yoksa yirmi dakika konuşabilir.

BAŞKAN – Buyurun, buyurun, iki dakika daha… Rica edeyim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Tamamlayayım efendim yani önemli bir konu, Hükûmet açısından da önemli bir konu.

Efendim, biz bu konuda geçen dönemde de, yenileyerek bu dönemde de bir kanun teklifi verdik. 82’nci maddenin ikinci ve üçüncü bentlerini değiştirerek borçlunun mesleğini sürdürmesi için gerekli olan eşya, alet ve edevatının haczedilemeyeceğini, ikinci fıkra olarak da para, kıymetli evrak, antika, değerli taş ve madenî süs eşyaları hariç olmak üzere ev eşyalarının haczedilemeyeceğini bir hüküm hâline getirdik. Bu kanun teklifi şu anda Başkanlıkta beklemektedir.

Bu konuda bir düzenleme yapmayı düşünür müsünüz? Üretimden sorumlu bakan olarak özellikle de KOBİ’leri çok yakından ilgilendiren bu konuda bu durumu düzeltmeyi düşünür müsünüz? Sorum budur. Bu konuda, muhtemel, vereceğiniz cevap da bilgilendirici ve bir, KOBİ’ler için müjde olarak nitelendirilecek mahiyette olur diye ümit ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.

Sayın Bakan…

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; teşekkür ediyorum soru soran arkadaşlarıma.

Öncelikle Sayın Şandır’ın sorduğu soruya cevap vermek isterim. Bakanlığımızın yeni ismi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – “Sanayi” var ama içinde.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Var tabii ki sanayinin bilimle, teknolojiyle yan yana gelmesi ve Türkiye’nin rekabet gücünün artması açısından böyle bir kompozisyona Türkiye’nin ihtiyacı vardı. Bu nedenle, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak yeni bir dönem başlamış oldu. Bu dönemde KOBİ’ler de dâhil olmak üzere bütün işletmelerimizin özellikle araştırma-geliştirme faaliyetlerine, yeni teknolojileri kullanma ve rekabet gücü avantajı elde etmek için ileri teknolojili ve yüksek katma değerli ürünler üretmesi için her türlü desteği alabilecekleri bir sanayi strateji belgesinin, bir KOBİ strateji belgesinin ve sektörel strateji belgelerinin bu amaçla hazırlanmış olduğu bir döneme başlamış bulunuyoruz.

Aynı zamanda, KOSGEB vasıtasıyla KOBİ’lerin yeni dönemdeki destekleriyle ilgili çok önemli AR-GE destekleri, yönetim destekleri, fuar destekleri, nitelikli eleman destekleri, her türlü krediye ulaşma, kredi-faiz destekleri gibi birçok destek mekanizmalarını devreye soktuğumuzu da, arkadaşlarıma daha önce de değişik vesilelerle hatırlatmıştım. Bu vesileyle bir kere daha hatırlatmak istiyorum. Onları herhâlde yeni dönemde milletvekili arkadaşlarımıza “KOBİ’ler hangi desteklere nasıl ulaşabilirler” diye bir broşür formatında milletvekili arkadaşlarımıza ulaştırmakta fayda olacaktır. Onları en kısa zamanda ulaştıracağız.

KOBİ’lerin üretim araçlarının haczi konusu önemli bir konu. Siz de bir kanun teklifi vermişsiniz. Şu anda Adalet Bakanlığımız da İcra İflas Kanunu’yla ilgili bir düzenleme, bir çalışma içerisinde ve en kısa zaman içerisinde bu söylediğiniz konuyu da içerecek şekilde İcra İflas Kanunu’nun, bu 82’nci madde de dâhil olmak üzere, bazı düzenlemelerini burada hep birlikte hayata geçirmek imkânına sahip olacağız. Bu vesileyle size bunu hatırlatmak isterim.

Sayın Sakık, söylemiş olduğunuz konu, şimdi, sizin tarafınızdan bize intikal ettirilmiş olan bir konu. Tabii ki, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hiçbir tanesinin dünyanın hiçbir yerinde haksız bir muameleye tabi tutulması bizim açımızdan kabul edilebilir bir durum değildir. Her vatandaşımızın her türlü hakkı o ülkelerde, o coğrafyalarda da Hükûmetimiz tarafından, ilgili kurumlar tarafından elbette aranacaktır. Bu gençlerin, üniversite öğrencilerinin Kıbrıs’ta hangi nedenlerle böyle bir muameleye tabi tutulduklarını en kısa zamanda araştırmak yani nedenleri…

SIRRI SAKIK (Muş) – Bakanlar Kurulu kararıyla.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) - Bakanlar Kurulu kararı bir şekil. “Kim yaptı bunu?” meselesi değil “Niye yaptı?” Bu çocuklar neyle suçlandılar, hangi yanlış işin içinde oldular, neyle itham ediliyorlar; bunları bilmiyoruz. Sizin söylediğinize göre, bunlar Kürt öğrenciler. Ben Kıbrıs’ta veya dünyanın bir başka yerinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herhangi bir öğrencinin veya başka bir kişinin etnik kökeni Kürt olduğu için veya Çerkez olduğu için veya Arap olduğu için böyle bir muameleye tabi tutulduğunu ve tutulacağını zannetmiyorum. Eğer Kıbrıs’ta veya dünyanın başka yerinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından herhangi birisini etnik kökenini sorgulayarak bir kötü muameleye, haksız muameleye tabi tutmuşlarsa onun hesabını sormak, onun hakkını aramak bizim bir numaralı görevimiz olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SIRRI SAKIK (Muş) – Biz de onu söylüyoruz.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Ama tabii ki her ülkenin kendi yasaları, kendi uygulamaları içerisinde suça karışmış kişilerin, suça karıştığı iddia edilen kişilerin de bir yargılamaya tabi tutulması elbette gerekir. Haksız idari işlemler yapmış olabilirler. Haksız idari işlemlerle ilgili de hem uluslararası hukukun gereği olan hem de o ülkenin iç hukukundaki mekanizmalar devreye sokularak bu öğrencilerimizin hakları en iyi şekilde aranacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Çok teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BREZİLYA FEDERATİF CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME VE VERGİ KAÇAKÇILIĞINA ENGEL OLMA ANLAŞMASI VE EKİ PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 16 Aralık 2010 tarihinde Foz do Iguaçu’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması” ve eki “Protokol”ün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Kocaeli Milletvekili Haydar Akar söz istemiştir.

Sayın Akar, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben de diğer milletvekili arkadaşlarım gibi, Van Erciş’te meydana gelen depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum, yaralananlara da acil şifalar diliyorum.

Evet, Kocaeli bölgesi Milletvekiliyim. 1999 senesinin 17 Ağustosunda ben de diğer arkadaş MHP Milletvekili Lütfü Bey’in konuştuğu gibi, onunla birlikte yine AKP sıralarında milletvekili arkadaşım olan değerli arkadaşlarla birlikte bu depremi yaşadık. Bazı arkadaşlarımızın daha büyük kayıpları oldu ama bu deprem bize örnek olmalıydı diye düşünüyorum. Gördüğüm kadarıyla 1999’dan bu yıla kadar geçen zaman içerisinde bu depremin Türkiye Cumhuriyeti’ne örnek olmadığını görüyorum. Niye örnek olmadığını görüyorum? Kısaca özetleyeyim de o deprem gecesini: Üçü beş geçe o büyük sarsıntıyla ayağa kalktığımızda, çocuklarımızı kollarımızın altına alarak bir şekilde çıktık ama çıktığımızda her taraf toz bulutu içerisindeydi ve hiçbir taraftan da haber alamıyorduk, ailemizden, annemizden, babamızdan, akrabalarımızdan haber alamıyorduk. Tabii, gün aydınlanmaya başladı, yavaş yavaş depremin büyüklüğü ve boyutu ortaya çıkmaya başlamıştı. Önce Adapazarı depremi zannetmiştik “Deprem Adapazarı’nda oldu, biz de etkilendik.” diye düşünüyorduk fakat depremin merkez üssünün Gölcük olduğu anlaşıldı. Ben o gün Adapazarı dâhil Kocaeli’nin tüm bölgeleri ve Yalova Termal’e kadar gittim çünkü o günkü aile büyüklerimden bir kısmı Termal’deydi ve bütün deprem bölgesini dolaştım. Bir telaş yaşanıyordu. Bu telaş haklı bir telaştı çünkü kimse böyle bir felaketle daha önce karşılaşmamıştı, biz bu felaketle karşılaşmıştık ve kimse ne yapacağını bilmiyordu. Öğleye kadar, yaklaşık bir ikiye kadar bu durum sürdü, daha sonra yine Silahlı Kuvvetlerimiz sahneye çıktı ve kontrolü eline aldı. Niye Silahlı Kuvvetlerimiz çıktı da polis teşkilatımız daha geç çıktı? Çünkü, polis teşkilatımızdaki arkadaşlar da deprem felaketini yaşadılar ve onlar da ailelerini düşünmek zorundaydılar, onlar da nöbetteyken ailelerinin ne durumda olduğunu merak ediyorlardı, nöbette olmayan arkadaşlar da o can havliyle etraflarındaki insanları kurtarmaya çalışıyorlardı.

Evet, bu kadar büyük boyutta son yıllarda bir depremle karşılaşmamıştık. Coğrafyası çok büyüktü, Sakarya ili, Kocaeli ili, Yalova ili ve İstanbul da buna dâhildi, bir kısmı İstanbul’un buna dâhildi ve çok büyük kayıplar verdik. Ama düşünün, 1999 ve 2011. Biraz evvel konuşmacı arkadaşlarım belirtti burada, dünyanın parası, iletişim vergileri ve başka vergiler adı altında, vatandaşlarımızdan, bu deprem olmadan önceki tedbirler için kullanılmak üzere, bakın, deprem olduktan sonraki tedbirler için değil, deprem olmadan önceki tedbirler için kullanılmak üzere, bugüne kadar 40 milyar Türk lirası para toplandı. Eski parayla demiyorum arkadaşlar, bu yeni parayla 40 milyar Türk lirası toplandı. Bu paranın akıbetini bilen yok. Ben bu Meclise gelmeden evvel, birkaç tane milletvekili arkadaşım, bu konuyla ilgili soru önergesi vermiş ama şimdiye kadar bu soru önergesinin yanıtı alınamamış. Ben de 21 Ağustosta yani bizim 17 Ağustosun yıl dönümünde, 21 Ağustosta, yine Türkiye Büyük Millet Meclisine, Maliye Bakanlığının cevaplaması isteğiyle soru önergesi verdim. “Bu 40 milyar TL nerede, nasıl kullanılmış veya kullanılmakta mıdır?” Ama yine cevap alamıyoruz.

Şimdi, 2005 yılında, Kocaeli Üniversitesinde bir sempozyum düzenleniyor. Bu sempozyumda, Van ilinde beklenen depremin altı çiziliyor. “Birkaç yıl içerisinde Van ilinde deprem olacak.” diyorlar. Evet, bizim Kocaeli ilinde garip bir şey var, bilim adamları açıklama yaptığı zaman, oradaki kamu yöneticileri “Bunlar şarlatan.” diye dava açıyorlar. Evet “Şarlatan.” diye dava açıyorlar bilim adamları için. Bunu yaşadık, başka bir şeyde yaşadık, kanser ovası Dilovası’nda yaşadık. Dilovası için rapor hazırlayan bilim adamına, Büyükşehir Belediye Başkanımız “Şarlatan.” diye dava açtı. 2005 yılında, Kocaeli Üniversitesinin dikkate alınmayan bu raporunu eğer dikkate almış olsaydı on yıldır bu ülkeyi yönetmekte olan Hükûmet, o günkü Belediye Başkanını yani 2005 yılında Van’da Belediye Başkanlığı yapan ve daha sonraki yıllarda yapan Belediye Başkanını AKP milletvekili olarak Meclise taşımazdı, ona bugün hesabını sorardı.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Sana mı soracak?

HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, bugün…

Bana sorsun, bana. Ben o depremi yaşadım. AKP milletvekili olarak Meclise taşımazdı.

Arkadaşlar, Erciş’te son beş yılda yapılan binaların yüzde 80’i yıkılmış, devlet dairelerinin binaları yıkılmış, yurt yıkılmış ama o günkü Belediye Başkanı, bunlara izin veren, yapımına izin veren Belediye Başkanı bugün Mecliste.

Şimdi, tabii, bu depremler için depremden sonra ağlamak, terörist saldırılar için terörist saldırılar yapıldıktan sonra ağlamak, başsağlıkları dilemek, iyi niyet temennilerinde bulunmak hiçbir şeyi çözmüyor. Çözmediğini de sizin on yıllık İktidarınız döneminde gördük ve görmeye de devam ediyoruz.

Ben izliyorum, bu Meclis kürsüsüne çıkan arkadaşlarımızın hepsi iyi dilek temennilerinde bulunuyor, bir daha bu depremleri yaşamamamız için dua etmemiz konusunda hemfikir oluyoruz burada.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Yaşın yeterse bu İktidarı daha çok göreceksin.

HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, bu depremleri yaşamayalım. Depremler olacak, doğal felaketler ama Kocaeli’nde 20 bin kişi ölmedi aslında depremden, 1 kişi öldü, diğer kalanları binalar öldürdü. 1 kişi de Ford Otosan Fabrikası yanında -Kocaeli milletvekillerim bilir- yerin yarılması sonucu içeri düşen güvenlik görevlisinin ölümüydü. Depremde 1 kişi öldü ama o günkü bilanço 20 bin kişiydi. Demek ki bir şeyi eksik yapıyoruz, yapmaya da devam ediyoruz.

Bugün, TOKİ binlerce ev yapıyor, alkışlıyoruz. Geçende -ben KİT Komisyonundayım- TOKİ’yi denetledik. 500 küsur milyar lira kâr açıkladı TOKİ. Bu TOKİ her şeyi yapıyor, sosyal konutlar da yapıyor -biraz evvel yine açıkladılar sosyal konutların oranını- havuzlu lüks villalar da yapıyor ama en çok Ataşehir’de yapıyor. Ataşehir’de konut yapıyor, orada getirisi çok fazla. Ama TOKİ bir şeyi yapmıyor.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Oradan alıp fakirlere veriyor.

HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, 100 fakirlere veriyor,1.000 tane zenginlere veriyor.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Hastane yapıyor.

HAYDAR AKAR (Devamla) – Metin Bey, siz önce bir, Başbakandan izin alın, o konuşmalarınızdan dolayı, “Bir daha konuşabilir miyim?” diye, ondan sonra bana laf yetiştirin lütfen, tamam. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…

HAYDAR AKAR (Devamla) – Burada ciddi bir konuyu konuşuyoruz, sizi de ciddiyete davet ediyorum.

BAŞKAN – Lütfen Genel Kurula… Lütfen… Lütfen Genel Kurula…

HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, zamanım çok az kaldı. Geçen sefer Kocaelili kardeşlerim bana sitem etmişlerdi.

Sayın Bakanım, Kocaeli’de 16 tane organize sanayi bölgesi bulunuyor. Bunlardan birinin temelini, sanayi bölgesi içerisindeki POSCO’nun temelini yeni attınız. Henüz ÇED raporu tamamlanmadan attınız o temeli. Belki “Tamamlandı.” diyeceksiniz bana çünkü o ÇED toplantısına gittim.

Türkiye’de yüz ölçümü en küçük illerden bir tanesi Kocaeli ama en büyük ilde bile olmayan organize sanayi bölgeleri var Kocaeli’de, 16 tane. Bunlardan 3 tanesi kent merkezinde, İzmit’in ve Kartepe’nin göbeğinde. Hangisi? Size sayıyorum: Arslanbey Organize Sanayi Bölgesi, Asım Kibar Organize Sanayi Bölgesi, Alikahya Organize Sanayi Bölgesi. Arslanbey yüzde 70 doluluk oranında, yüzde 42 Asım Kibar, Alikahya yüzde sıfır doluluk oranında. Yeni organize edildi bu organize sanayi bölgesi.

İHSAN ŞENER (Ordu) – Sayın Başkan, maddeye gelsin, maddeye. Ne anlatıyor?

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Maddeye gel.

HAYDAR AKAR (Devamla) – Yeni organize edildi. Nasıl bir rant hesabı yapıldığı, kent merkezinde olduğu belli. 70 bin insan yaşıyor bunun etrafında. İzmit Ovası’nın göbeğinde yapıldı. Sizlerle hep birlikte kalkıp gidelim, bir tane taş bulamazsınız bu ovada. Taş bulamazsınız, Türkiye’nin en verimli toprakları. 70 bin insan yaşıyor etrafında ve bu 70 binin içerisine 2 tane organize sanayi bölgesi sıkıştırdılar. Bu nasıl vatana ihanetse kentimize ihanettir, başka bir şey değil.

Tanju Bey buradan haykırıyor, diyor ki: “Ben kentime sanayi istiyorum.” Size öneriyorum Sayın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanım -aynı kentliyiz- Kocaeli’yi İstanbul’un çöplüğü yapmaktan çıkaralım ve Türkiye’nin her tarafına bu sanayiyi yayalım. Niye 16 tane organize sanayi bölgesi Kocaeli’de kuruluyor? Niye lojistik üssü oluyor?

Bakın, her taraf konteyner ve tırlardan geçilmeyecek. Kocaeli’ye bugün 2 bin tane tır giriyor, Kocaeli’nin lojistik köyü olduğunda Köseköy 10 bin tane tır girecek. 10 bin tır girecek.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Maddeyle ne ilgisi var?

HAYDAR AKAR (Devamla) – İlyas Bey, sizin bunlara destek vermeniz lazım İlyas Bey.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Ne ilgisi var? Konuya gel.

HAYDAR AKAR (Devamla) – Konuya geleceğim, geleceğim.

Sayın Sanayi Bakanımdan rica ediyorum, eğer Kocaeliliyse -ki Kocaelili olduğuna canıgönülden inanıyorum- artık Kocaeli’yi yaşanabilir bir kent hâline dönüştürmemiz, sanayiye “dur” dememiz… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İHSAN ŞENER (Ordu) –  Sayın Başkanım, niye müdahale etmiyorsunuz?

HAYDAR AKAR (Devamla) – Size bir şey söylemek istiyorum arkadaşlar, bunu dinlemenizi rica ediyorum. Kocaeli’nin her tarafı denizle çevrilidir fakat Kocaelili denize hasret yaşar Metin Bey. Kocaeli’nin her tarafı denizle çevrilidir, 44 tane liman yapılmıştır.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Konuya gel, konuya! Söyleyecek sözün yoksa çıkma oraya!

HAYDAR AKAR (Devamla) – Konuya geleceğiz. Brezilya’yla çok ilişki kurarız biz, merak etmeyin ama önce Kocaeli’nin problemini çözeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

44 tane liman, Sayın Bakanım, 16 tane organize sanayi bölgesi. Nüfus yoğunluğu bakımından Türkiye'nin ikinci ili. Bakın, Türkiye’de nüfus yoğunluğu kilometre kareye düşen 91 kişidir, Kocaeli’de 496 kişidir, İstanbul’da 4 bin kişidir. İkinci kent ama binde 47…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İHSAN ŞENER (Ordu) – O ruhsatları Sefa Sirmen verdi.

HAYDAR AKAR (Devamla) – Bravo! Siz hiçbir şey yapmıyorsunuz on yıldır.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Akar, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin tamamlanmasına çok az bir zaman kalmıştır. Ancak, bu maddenin yani 1’inci maddeyle ilgili ve bu kanunun kabulüne kadar çalışma süremizin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, Sayın Kaplan, buyurun efendim, 1’inci madde üzerinde.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın Başkan, 60’a göre yerimden kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

BAŞKAN –  Başladı artık, sonra vereyim.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Hayır, söz istedim…

BAŞKAN –  Hayır, kusura bakmayın, başladı artık.

Buyurun Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Doğrusu Brezilya’yla yapılan sözleşmeleri gecikmiş olarak değerlendiriyorum çünkü Latin Amerika’yla çok fazla ilişkilerimiz, ekonomimiz, ithalatımız, ihracatımız gelişmiş değil ama Brezilya’yla ilgili bu sözleşme nedeniyle 1’inci madde nedeniyle söz aldım.

Burada Brezilya’daki yönetimi, sosyal devleti, Lula da Silva’dan sonra Dilma’nın bir gerilla hareketinden gelen devlet başkanını veya Che Guevara’yı, bunların hepsini konuşacak bir hava görmüyorum Mecliste. Yoksa Brezilya üzerinde çok şey konuşulur, Brezilya üzerinde saatlerce konuşulur. Ama demin soru sorarken Sayın Sakık, Kıbrıs’ta, Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu bir yavru vatan, dikkat edin, Kuzey Kıbrıs, Türkiye Cumhuriyeti devleti, yavru vatan ve bunu tanıyan devletler Türkiye dışında da yok. Bakın, bu ülkede Yakın Doğu Üniversitesi var ve binlerce gencimiz gidip Yakın Doğu Üniversitesinde okuyor. Yakın Doğu Üniversitesinde herkes okuyor ve Kıbrıs da Türkiye gibi, Türkiye'nin ikliminden, yaşamından, her şeyden etkileniyor.

Dün bana Kıbrıslı öğrenciler geldi. Şu elimdeki evraka bakın. Bir üniversitede bu çocukların katılmadığı bir olay yaşanıyor ve bu olayda da ne yaralanan var ne darp edilen var ne bir şey var ne de engellenen bir durum var. Mahkemeye de gidilip serbest bırakılan öğrenciler var ama bu öğrenciler, hukuk fakültesinin son sınıf öğrencisi, kiminin iki dersi, kiminin üç tane dersi kalmış, bir ay sonra mezun olacak öğrenciler. Onları getiriyorlar ve şöyle bir belge veriyorlar ellerine: Bakın yani işte dandik bir belge. Devlet belgesine benziyor mu? Bakanlar Kurulu kararı görüyor musunuz arkadaşlar? Muhaceret tebligat belgesi, muhaceret tebligat belgesi, fasıl 105. Nedir? Mahkemeye getirdiği öğrenciyi mahkeme serbest bırakıyor, bir suçu yok. Mahkeme serbest bırakıyor ama Yakın Doğu Üniversitesinin Rektörü, bu çocukları çağırmış “Olayları önleyin.” diye bunlardan rica etmiş. Bu çocuklar da ayırmak için ellerinden geleni yapmışlar. Bir de tuhaf tarafı bu. Bunlardan bir tanesi de sınavdan çıkarken yakalanıyor.

EMRULLAH İŞLER (Ankara) – 500 tane adam, 100 tane öğrenciyi taşladınız orada. Arabaların camları kırıldı. Saptırmayın olayı…

HASİP KAPLAN (Devamla) – Şimdi, bakın, işte basın, işte olaylar, işte Kıbrıs’taki mahkemeler. Burada kalkıp siz bu zulmü alkışlarsanız, Kıbrıs’taki bir devlet, devlet deyip, yavru vatan deyip orayı dandik cumhuriyet, muz cumhuriyetine çevirip Türkiye’den de emniyet genel müdürü gönderirseniz, oranın İçişleri Bakanlığını da Türkiye’deki Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlarsanız, Türk Silahlı Kuvvetleri oranın İçişleri Bakanı görevini yaparsa arkasından da bir saat içinde mahkemenin serbest bıraktığı bu öğrencileri sınır dışı ediyorlar, yetmiyor okuldan atıyorlar. Eğer vicdanınız tahammül ediyorsa bu şekilde bir sınır dışı olayına. İki dersi kalmış okuldan bu şekilde atılmaya kendi ülken gibi gördüğün Kıbrıs’ta, ki buralarda bütün üniversitelerde bu tür şeyler yaşanıyor. Eğer vicdanınız tahammül ediyorsa seyirci kalın, bir şey demiyorum ama bana gelen öğrencilerin isimleri burada, avukatları burada, belgeleri burada. Siz ki muhalefete tahammül etmeyi, bütün Türkiye’de olduğu gibi herkes muhalefete tahammül etmeyi bilecek, Kıbrıs’ta da, oradaki üniversitelerde de bilecek.

Şimdi burada benim Dışişleri Bakanlığım var Hükûmeti  temsil ediyor, Komisyon Başkanım da oraya gitti geldi. Bakanlar Kurulumuz, Hükûmetimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bu vatandaşına sahip çıkacak. Diyecek mi: “Orada yargı varsa kardeşim yargı kararı olmadan sen bunu nasıl sınır dışı edersin?” Yargı kararı olmadan dört sene okutup dünyanın parasını alıp denklik verip Millî Eğitim Bakanlığına, bu üniversite, Yakın Doğu Üniversitesini denklik olarak bağlayacaksın, sonra da bu üniversitede gelmiş son sınıfa iki dersi kalmış öğrenciyi atacaksın. Bu, sabıka mı arkadaşlar? Bakın, şu kimliğe bakın. Hamdi Seren Türkiye Cumhuriyeti Silopi doğum yeri. Bu sabıka mı? Silopi’de doğmak, Şırnak’ta doğmak sabıka mı? Kıbrıs’ı Türk’üyle Kürt’üyle beraber Kıbrıs çıkartmalarında biz almadık mı, kazanmadık mı? Kıbrıs’ta Türk’ü de Kürt’ü de birlikte mücadeleye gitmedi mi? Yani orada Kıbrıs yerlisi olmayanların, dışarıdan gelen, Türkiye’den giden Türkiyeli olan orada yerleşenlerin nüfusunun yerli Kıbrıslılardan fazla olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama bu zulmü, bu zorbalığı Kıbrıs’ta birileri Yakın Doğu Üniversitesinde yapıyorsa bilsin ki burada onların sahipleri var, onlara sahip çıkacaklar var. Bu hukuksuzluğa, bu zorbalığa Meclisin de sahip çıkması lazım, Hükûmetin de sahip çıkması lazım, Dışişleri Bakanlığımızın da sahip çıkması lazım. Bu, muz cumhuriyeti değil. Hiçbir dandik cumhuriyette hiçbir neden yokken “Ben seni sınır dışı ediyorum.” diye bir evrakı verip, Ercan Havaalanı’nda uçağa bindirip sınır dışı etmezler. Hiçbir öğrenciyi, iki dersi kalmışken parasını alıp, Yakın Doğu Üniversitesinde okutup göndermelerine izin vermeyiz. Bu rektörün, bu üniversite rektörünün buradaki günahı, vebali büyüktür; aracılık etti, bu çocukları çağırdı.

Yine, burada Ada Genel Müdür Yardımcısı Erdal Emanet bu insanları çağırdı, yardımcı olmalarını istedi; arkasından da getirdi -mahkeme serbest bıraktıktan sonra- Ercan Havaalanı’na, sınır dışı etti. Arkadaşlar, biz vicdanlı olmasak, biz insani davranmasak, biz hukuki davranmasak, buradaki gerilim ve çatışmalarımızın uzantıları… Ki Kıbrıs’ta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde mafyanın, kara paranın, fuhşun merkezine dönmüş bu topraklarda, bizim insanlarımızı da o zaman üniversitelerde okutmasınlar, paralarını almasınlar, kapılarını açmasınlar, Millî Eğitim Bakanlığı denklik vermesin, Dışişleri Bakanı da vatandaş görüyorsa vatandaşına sahip çıksın. Bizim burada söylemek istediğimiz konu bu.

Bu konu, bu haksızlık, bu mağduriyet giderilene kadar ben ve partim ve grubum bunun peşini bırakmayacağız. Bunun peşini bırakmayacağız çünkü bu zulmü, bu zorbalığı zaman zaman Türkiye’de de gördüğümüz oluyor.

Üniversitelerimizde, bu dışarıdan emniyet müdürleri, terörle mücadele adı altında, yok rektörlerin bilmem nesi adı altında, çağıracak, öğrencilerden rica edecek “Grupları yatıştırın.” diye. Bu öğrenci de gidip yardımcı olacak, sonra sınır dışı edilecek. Böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde yok arkadaşlar.

Biz burada bunları konuşmak zorundayız. Eğer Kıbrıs yavru vatansa, eğer kardeşlerimiz, soydaşlarımız orada yaşıyor ve kaderimiz birse, aynı kadere sahip vatandaşlar Kıbrıs Savaşı’nda Türk’üyle, Kürt’üyle oraya gitmişse bu ayrımcılığı Ankara’da da kabul etmeyiz, Lefkoşa’da da kabul etmeyiz. Ayrımcılık her yerde ayrımcılıktır, ırkçılık her yerde ırkçılıktır, zorbalık her yerde zorbalıktır, hukuksuzluk her yerde hukuksuzluktur. Orada çok ciddi bir genç nüfusumuz var. Binlerce insan okuyor orada. O binlerce insanın kaderine sahip çıkmak istiyorsak bu gençlerimize sahip çıkacağız. Bunu söylemek istiyorum. Bunun için söz almak zorunda kaldım ve bunun için de Meclisi… Özellikle Ana Muhalefet Partisinin bu iktidarla yakın ilişkisi var.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hangi iktidarla?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Kiminle ya?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ne münasebet ya?

HASİP KAPLAN (Devamla) – Şu anki, Kıbrıs’taki Hükûmetle ilişkileriniz var. Sizin de bu konuda o Hükûmeti uyarmanızı istiyorum. İktidarı iktidar olduğu için, şu anki Hükûmeti de… Sizin Cumhuriyet Halk Partisi olarak onların üzerinde son derece etkiniz var biliyorum.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Keşke olsa keşke.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Sizi ve ana muhalefet olarak sizi ve iktidar olarak AKP’yi -Hükûmet olarak- bu konuda göreve davet ediyorum.

Hepinize teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir sataşmada bulundu. İzninizle, çok kısa bir…

BAŞKAN – Lütfen iki dakika.

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, partisine sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok kısaca görüşlerimi ifade edeceğim.

Sayın Kaplan konuşmasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde etnik kökeni nedeniyle ayrımcılığa uğrayan, kötü muameleye tabi olan bazı vatandaşlarımıza yönelik kaygılarını, endişelerini ifade etti.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz hiçbir vatandaşımızın etnik kökeni nedeniyle ne Türkiye Cumhuriyeti içerisinde ne de bir başka ülkede veya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ayrımcılığa, haksız muameleye tabi olmasının yanında olamayız, bunun kesinlikle karşısındayız. Bunun öncelikle kayıtlara geçmesini arzu ederim.

İkincisi: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 1974 Barış Harekâtı’ndan sonra kurulmuştur. Çok sayıda yatırımcının turizm yatırımı yaptığı bir yerdir. Orada birtakım kötü muameleler olmuş ise bundan dolayı koskoca bir cumhuriyeti feda etmeyi, onu dünya kamuoyu nezdinde prestiji sarsılacak bir şekilde konumlandırmayı doğru bulmam. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bizim korumamız, kollamamız, destek olmamız gereken bir cumhuriyettir, burada yapılan bir yanlışlık kesinlikle önlenmelidir, bu yanlışlığı Hükûmet mutlaka düzeltmelidir. İddiayı ve doğruluk derecesini bilemiyorum ama, Sayın Kaplan’ın iddialarının ciddiye alınması gerektiği kanaatindeyim. “Cumhuriyet Halk Partisinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle yakın ilişkisi vardır.” cümlesini, ben “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Cumhuriyet Halk Partisi bir heyet göndermiştir.” olarak alıyorum. Bu çerçevede Cumhuriyet Halk Partisinin beyan edeceği bir iyi niyet varsa, biz bunu tabii ki ifade etmekten de hiçbir zaman çekinmeyiz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/449) (S. Sayısı: 27) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Tanal, soru-cevap şeklinde, herhâlde sorunuz var.

Bulunduğunuz yerden lütfen.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, değerli milletvekillerim; Van’da olan depremle ilgili Sayın Hükûmete şöyle bir önerim var: Deprem günü itibarıyla karşılıksız çekten dolayı cezası kesinleşmiş vatandaşımızın veya aleyhine icra takibi kesinleşmiş vatandaşlarımızla ilgili, sosyal devlet ilkesi uyarınca devletin bu borçları ödemesini, borçlarıyla ilgili rücu meselesini de üç yıl sonra ödemesini ben öneriyorum. Bu bir sosyal devlet ilkesidir. Yani bu anlamda gerçekten bu vatandaşlarımızın ihtiyacı var, bu bir.

İkinci bir önerim Değerli Başkanım, 5651 sayılı İnternet Yasası’nda, nefret ve ırkçılık söylemleriyle ilgili Hükûmet yetkilerinin İnternet kurumuyla irtibata girip bu yasanın çalıştırılarak bu sitelerin kapatılmasını öneriyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Ben teşekkür ediyorum.

Sayın Ağbaba, buyurun efendim.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Ben Sayın Bakana bir soru sormak istiyorum:

Malatya, Erzincan, Elbistan ve Elâzığ’da bulunan şeker fabrikalarının bu yıl içerisinde özelleştirilmesi kararı alınmıştır. Ancak geçmişteki özelleştirme uygulamalarına bakıldığı zaman, özelleştirmenin tamamının halkın ve kamunun zararına olduğu ortadadır. Malatya’daki Sümerbank fabrikasının satılması, Tekel’in satılması, hal binasının satılması tamamen Malatya halkının zararına olmuştur. Buradaki, özelleşecek Malatya Şeker Fabrikası da tamamen arsa değeri üzerinden, arsası için özelleştirilecektir. Bu nedenle, burasının da peşkeş çekileceğine inanıyoruz. Bu konuda, doğuda sosyal alanda kurulan fabrikaların özelleştirilmesine karşı olduğumuzu belirtmek istiyorum. Bunun bir kez daha gözden geçirilmesini Sayın Bakandan diliyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Aygün, buyurun.

HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Sayın Başkanım, teşekkürler.

Gerek Sayın Bakan Nihat Ergün gerekse Beşir Atalay Kıbrıs konusunda olsun, deprem meselesinde olsun veya Hükûmetin icraatlarının geneli bakımından olsun bir ayrımcılık olamayacağını, ayrım kavramının AKP İktidarına ters olduğunu söylediler.

Bu konuda Sayın Bakanlara hatırlatmak isterim: Ayrımcılık, sadece kişisel ilişkilerde meydana gelen ihlaller bakımından değil, ekonomik hayattaki ayrımcılık bakımından da Türk Ceza Kanunu’na bir suç olarak girdi ve altı yıldır Türk Ceza Kanunu’nda “Ayrımcılık” diye bir suç bulunuyor. Bu altı yılda, insan hakları derneklerinin yaptığı araştırmalara göre Türkiye’de açılmış tek bir dava var, o davada henüz bir karar verilmemiş, herhangi bir ayrımcılık suçu nedeniyle mahkûm olmuş tek bir sanık bulunmuyor. Bu durumda, Romanlara, Kürtlere, diğer azınlıklara yönelik sistematik saldırılar düşünüldüğünde, özellikle şehit cenazelerinden sonra…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aygün.

Sayın Halaman

ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde söz alan, konuşma yapan milletvekillerinin, konuşmacıların sürekli “Türk, Laz, Çerkez” diyerek cümle kurmasını kınıyorum. Bunun doğru olmadığını düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Poyraz.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın Başkanım, ben Sayın Haydar Akar Bey’in, Kocaeli Milletvekilimiz ve aynı zamanda KİT Komisyon üyemizin konuşması sırasında teknik bir hata yaptığı kanaatindeyim.

Bizim Komisyonda görüştüğümüz, Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına ait hesap ve işlemleri görüştük ve Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı doğrudur TOKİ’nin bir iştirakidir. Ancak tamamen ticari kriterlere göre hasılat paylaşımı biçiminde faaliyet gösteren ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında da işlem gören bir şirkettir.

Toplu Konut İdaresi, gelir artırıcı projeler uygulamakla birlikte ağırlıklı olarak sosyal projelere yönelik çalışan bir kurumumuzdur. Bunun tutanaklara bu şekilde geçmesi için söz aldım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Tasarının 1’inci maddesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – 2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, sataşma var. Arkadaş, Sayın Komisyon Başkanı…

BAŞKAN – Getirip bakacağım zabıtlara; varsa sonra olabilir…

2’nci  maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:

“Kullanılan oy sayısı       : 268

  Kabul                             : 266

  Çekimser                       : 2 (x)

                       

                       Kâtip Üye                                                     Kâtip Üye

                   Bayram Özçelik                                           Mine Lök Beyaz

                          Burdur                                                         Diyarbakır”

Değerli milletvekilleri, bu şekilde, Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı uğurlu olsun.

Çalışma süremiz tamamlanmıştır.

Alınan karar gereğince, (8/1, 8/2, 8/3 ve 8/4) esas numaralı önergeler üzerine açılması kabul edilen genel görüşmeyi yapmak için 26 Ekim 2011 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.22

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.