DÖNEM: 24 YASAMA
YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 3
11’inci
Birleşim
25 Ekim 2011 Salı
(TBMM Tutanak Müdürlüğü
tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler
tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili
Mehmet Sağlam’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü
olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle TBMM Başkanlık Divanı adına
milletimize ve hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil
şifalar dileyen konuşması
IV.-
KAPALI OTURUMLAR
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Hükûmetin Gündem Dışı Açıklamaları
1.-
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş
ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ve deprem bölgesine yapılan
hizmetlere ilişkin gündem dışı açıklaması ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Sinop
Milletvekili Mehmet Ersoy’un grupları adına, aynı konuda konuşmaları
B) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi
merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu’nun, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez
üssü olmak üzere meydana gelen depreme ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
3.- Kayseri Milletvekili Pelin Gündeş
Bakır’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak
üzere meydana gelen depreme ilişkin gündem dışı konuşması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın
cevabı
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Başbakan ve bir grup bakanın deprem bölgesinde
yaptıkları durum değerlendirmesinde belediye başkanı ve yardımcısıyla diyalog
kurulmadığına ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
2.- İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın, deprem nedeniyle yapılan yardım kampanyalarına
ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
3.- Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un,
deprem bölgesi imar planının incelemeye alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
4.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, deprem nedeniyle hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ve imar
planı sorumluları hakkında
işlem yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
5.- İstanbul Milletvekili Abdullah
Levent Tüzel’in, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen
deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet,
yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
6.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli’nin,
Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin
açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
7.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü
olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
8.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün,
Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin
açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen
deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet,
yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
10.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, deprem bölgesinde koordinasyonsuzluk nedeniyle
organize edilemeyen hizmetlere ilişkin açıklaması
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, ileri sürmüş olduğu
görüşten farklı bir görüşü kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Adıyaman Milletvekili Mehmet
Metiner’in, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın,
partisine sataşması nedeniyle konuşması
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak Milletvekili
Hasip Kaplan’ın, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin
hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru önergesini geri aldıklarına ilişkin
önergesi (4/9)
2.- Nevşehir Milletvekili Murat
Göktürk’ün, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/8)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, kayıt dışı istihdam
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/29)
2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23 milletvekilinin, alışveriş
merkezlerinin geleneksel ticaret sistemine etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/30)
3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 25 milletvekilinin, GAP kapsamında
yapılması planlanan sulama projelerinin tamamlanmama nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/31)
IX.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı
İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/417) (S. Sayısı: 6)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Kuveyt Devleti Hükûmeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/444) (S. Sayısı: 25)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/449) (S. Sayısı: 27)
XI.-
OYLAMALAR
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı
İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı’nın oylaması
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Kuveyt Devleti Hükûmeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı’nın oylaması
XII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, 2002-2011 döneminde Antalya’da faaliyette
bulunan maden ve taş ocakları sayısı ile HES projelerine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/50)
2.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlu’nun, işadamı ve sanayicilerin Suriye’de uğradıkları zararların
karşılanmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/53)
3.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulut’un, akaryakıt istasyonlarının denetimine ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün cevabı
(7/181)
4.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu’nun, yaş ve kuru üzüm ihracatındaki sorunlara ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı
(7/220)
5.- İzmir Milletvekili Alaattin
Yüksel’in, madencilik sektöründe faaliyet gösteren şirketler ve bölgeler ile
madenciliğin çevreye ve insan sağlığına olumsuz etkilerine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/221)
6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Türkiye’deki madenlerin kullanılma kapasitesine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/222)
7.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, İskenderun Körfezine yapılacak termik
santrallere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/229)
8.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Hatay-Payas’ın
ilçe yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahin’in cevabı (7/289)
9.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in,
Manisa-Turgutlu’da Çaldağı’nda maden çıkarılması
çalışmaları neticesinde yaşanacak sorunlara ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı
(7/376)
10.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Orman Genel Müdürlüğü Gazi Yerleşkesinin
Başbakanlığa devredileceğine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu’nun cevabı (7/378)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
14.00’te açılarak beş oturum yaptı.
Birinci
ve İkinci Oturum
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 2010 yılı harcamaları ile Sayıştayın 2010
yılına ilişkin dış denetim raporlarının inceleme sonuçlarına ilişkin Başkanlık
tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
İstanbul Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu ve 28 milletvekilinin, muhtarların
sosyal ve ekonomik sorunlarının araştırılarak (10/26),
İstanbul Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu ve 22 milletvekilinin, belediyelere
aktarılan ödeneklerin hizmette eşitliğin sağlanması açısından adil ve dengeli
tahsis edilmesi için alınması gereken önlemlerin (10/27),
İstanbul Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu ve 26 milletvekilinin, baz istasyonlarının insan sağlığına ve çevreye etkilerinin
araştırılarak (10/28),
Alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun
bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön
görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Barış ve Demokrasi Partisi
Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Kürt sorunu (8/1),
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Ankara
Milletvekili Emine Ülker Tarhan ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, terör olaylarında yaşanan artış ve terörle mücadele (8/2),
Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli ve 22 milletvekilinin, terör olaylarında yaşanan artış ve
terörle mücadele (8/3),
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, terör olaylarında yaşanan artış ve terörle
mücadele (8/4),
Konusunda genel görüşme
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin
gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
20/10/2011 tarihli (bugünkü) gelen kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulda
okunan son günlerde meydana gelen terör olayları konulu (8/1), (8/2), (8/3) ve
(8/4) esas numaralı genel görüşme önergelerinin ön görüşmelerinin
birleştirilerek Genel Kurulun 20/10/2011 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde
yapılmasına ve genel görüşme önergelerinin ön görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalara devam edilmesine; (8/1), (8/2), (8/3) ve (8/4) esas numaralı
genel görüşme önergelerinin bugünkü birleşimde kabul edilmesi hâlinde genel
görüşmenin 26/10/2011 Çarşamba günkü birleşimde yapılmasına; Genel Kurulun
25/10/2011 Salı günkü birleşiminde (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin
görüşmelerinin, 26/10/2011 Çarşamba günkü birleşiminde ise (8/1), (8/2), (8/3)
ve (8/4) önergelerinin birlikte yapılacak genel görüşmesinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi yapılan
görüşmelerden sonra kabul edildi.
AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Giresun Milletvekili Nurettin Canikli’nin, Genel Kurulun 20.10.2011 tarihli
(bugünkü) birleşiminde görüşülmesi kabul edilen (8/1), (8/2), (8/3) ve (8/4)
esas numaralı genel görüşme önergelerinin ön görüşmelerinin İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre kapalı oturumda yapılmasına
ilişkin önergesi üzerine kapalı oturuma geçildi.
Birleşime saat 15.15’te ara
verildi.
Üçüncü
ve Dördüncü Oturum
(Kapalıdır)
Beşinci
Oturum
Beşinci Oturuma saat
19.13’te başlandı.
Alınan karar gereğince,
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında Anayasa’nın 99’uncu ve İç Tüzük’ün 106’ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasına
ilişkin önergeyi görüşmek için 25 Ekim 2011 Salı günü saat 15.00’te toplanmak
üzere, birleşime 19.14’te son verildi.
Şükran
Güldal MUMCU |
Başkan
Vekili |
|
Muhammet Bilal
MACİT Fatih
ŞAHİN |
İstanbul Ankara |
Kâtip Üye Kâtip
Üye |
II.- GELEN
KâĞITLAR
No:
15
21
Ekim 2011 Cuma
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un,
Ağrı ve ilçelerinde bulunan tarihî eserlerin korunmasına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/232) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
2.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana-Kozan’daki TMO’ya ait kurutma tesisine
ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/233)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
3.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, selden zarar görenlerin mağduriyetlerinin
giderilmesine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) sözlü soru
önergesi (6/234) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
4.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’da köylüler tarafından kullanılan Hazine
arazilerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/235) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/10/2011)
5.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, HES’lere ve
etkilerine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/236) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/10/2011)
6.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Kozan Devlet Hastanesinin doktor ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/237) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/10/2011)
7.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Ankara-Adana arasında hızlı tren hattı yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/238)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
8.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana-Ankara karayoluna ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/239) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
9.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, pamuk fiyatlarına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/240) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
10.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, Adana’da artan orman yangınları ve alınan
önlemlere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/241)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
11.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan’ın, Gebze Meslek Yüksekokulu’nun Hereke’ye taşınmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/242) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2011)
12.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, baz istasyonlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/243) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/10/2011)
13.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, kıdem tazminatı ve işsizlik fonuna ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/244) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
14.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, bilgisayarlarda F klavye kullanımının
yaygınlaştırılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/245)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
15.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, ücret karşılığı görevlendirilen ve atanmayı
bekleyen öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
16.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Oymapınar HES’in
bedelsiz devrine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/247) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
17.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, akaryakıt ürünlerindeki vergi oranlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/248) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
18.- Eskişehir Milletvekili Kazım
Kurt’un, Eskişehir-Mahmudiye’ye hipodrom yapılmasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/249) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
19.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşi’nin, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/250) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
20.- Eskişehir Milletvekili Kazım
Kurt’un, Sivrihisar-Eskişehir-Bozüyük karayolu çalışmalarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/251) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
21.- Eskişehir Milletvekili Kazım
Kurt’un, Eskişehir-Bursa-Gemlik demiryolu hattının yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/252) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2011)
22.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, hayvanlarda şap hastalığına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/253) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
23.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, kapatılan hayvan pazarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/254) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
24.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, depremlere karşı alınacak önlemlere ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Beşir Atalay) sözlü soru önergesi (6/255) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
25.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, açığa alınan ve soruşturma açılan belediye başkanlarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/256) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
26.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, eş durumu tayin dönemlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/257) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
27.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, tarım ve hayvancılığa verilen desteğe ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından sözlü soru önergesi (6/258) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
28.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Amasya ve Tokat illerinde yapılan depreme dayanıklılık testine
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Beşir Atalay) sözlü soru önergesi (6/259)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
29.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Silivri’ye organize sanayi bölgesi
kurulmasına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi
(6/260) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
30.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Başakşehir
merkezli bir ilçe kurulmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/261) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
31.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Esenyurt
Devlet Hastanesinin kapasitesinin artırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/262) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
32.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, taksi plakalarının taksi esnafı
olmayanlara satılmamasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/263) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
33.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, taksici esnafına yeni taksi alımında
ÖTV ve KDV istisnası getirilmesine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/264) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
34.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Esenyurt’taki
yüksek gerilim hatlarının yer altına alınmasına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/265) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
35.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Bahçeşehir’in
hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/266)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
36.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, yarıcılık yapanların sosyal güvenlik
şemsiyesi altına alınmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü
soru önergesi (6/267) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
37.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul’da korsan taksilere karşı
alınacak önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/268)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
38.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, özelleştirilen ve devredilen enerji
dağıtım şirketlerinin ihtiyaç duydukları malzeme, araç ve gerece ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/269) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2011)
39.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, korsan taksilere karşı alınacak
önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/270) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/10/2011)
40.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in,
bir bakanla ilgili intihal iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/271) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
41.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Üsküdar Kuleli mahallesinde yıkım yapılan evlere
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/272) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
42.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, kümes sahiplerinin ruhsat sorunu ve
desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/273) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
43.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Balıkesir’in köylerindeki katı atık sorununun
çözümüne ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/274)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
44.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, vakıf üniversitelerine kamu kurum ve
kuruluşlarından yapılan arazi ve bina tahsislerine ilişkin Maliye Bakanından
sözlü soru önergesi (6/275) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
45.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, bazı illerin büyükşehir olmasıyla ilgili bir
açıklamasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/276) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2011)
46.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, kamu hastaneleri ve tıp
fakültelerinden ayrılan doktorlara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/277) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
47.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, uyuşturucu ile ilgili suçlardan dolayı cezaevlerinde bulunan
mahkumlara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/278) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/10/2011)
48.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, boru hatlarına yönelik hırsızlık girişimlerine ve bunlara karşı
alınacak önlemlere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/279) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, bankalarla yapılan promosyon
anlaşmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/564) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/10/2011)
2.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 632 sayılı KHK sonrası alınan sözleşmeli personelin kadroya
alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/565) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2011)
3.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 4-C’li çalışanların aile yardımı almalarına ve kadroya geçirilip
geçirilmeyeceklerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/566)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
4.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Milli Eğitim Bakanlığının tüm çalışanlarının ikramiye ve teşvik
ikramiyesinden yararlandırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/567) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
5.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, İDO’nun iptal ettiği seferlerden
dolayı vatandaşların yaşadığı mağduriyete ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/568) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
6.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Devlet memurlarına verilen çocuk yardımına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/569) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
7.- Tekirdağ Milletvekili Emre
Köprülü’nün, Tekirdağ-Çorlu Havaalanı kargo terminali işletmesinin bir İsrail
firmasına verildiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/570) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
8.- Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Afşin Çöllolar Kömür Havzasındaki
göçüğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/571) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2011)
9.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi
Baydar’ın, mahalli idarelerde sözleşmeli olarak çalışan personele ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/572) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
10.- Muğla Milletvekili Tolga
Çandar’ın, engellilerin sorunlarına ve engelli personel kadrolarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/573) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
11.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in,
siber suçlar ve bu suçlara karşı alınan önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/574) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
12.- Adana Milletvekili Osman Faruk
Loğoğlu’nun, Aden Körfezinde kaçırılan gemiler ve rehin alınan Türk mürettebatına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/575) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
13.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2010 KPSS sonuçlarına göre TRT’ye alınan personele ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/576) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/10/2011)
14.- Erzincan Milletvekili Muharrem
Işık’ın, Anadolu Ajansı yayınlarına ve çalışanlarına ilişkin Başbakan
Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/577) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2011)
15.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz’ın, mahalli idarelerde sözleşmeli olarak çalışan personel sayısına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/578)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
16.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, memur ve işçi sendikalarında üye sayılarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/579)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
17.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan’ın, motorin yerine kullanılan 10 numara yağın çevresel etkilerine
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/580) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/10/2011)
18.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin’in, İskenderun Körfezinde batan bir yük gemisine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/581) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
19.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, 17 Ağustos 1999 Kocaeli depremindeki hasarlı
binalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/582)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
20.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova’nın, Ayvalık’ta bir köydeki demir cevheri zenginleştirme tesisinin
bölgeye zarar verdiği iddialarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/583) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
21.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, insansız hava araçları satın alma talebine ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/584) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
22.- Muş Milletvekili Demir Çelik’in,
yurt dışında tutuklanan bir hükümlünün Türkiye’ye iadesine ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/585) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
23.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Rusya’dan gaz alımının özel sektöre devredileceği iddialarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/586)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
24.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bursa’da maden arama izni verilen yerlere ve maden ocaklarıyla
ilgili sorunlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/587) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
25.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bursa sınırları içinde maden arama izni verildiği iddialarına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/588)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
26.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in,
Gördes’deki bir köyün elektrik hatlarının onarımına
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/589)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
27.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in,
Nabucco projesine ve Rusya ile doğal gaz anlaşması
süresinin dolmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/590) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
28.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in,
hidroelektrik santrallerinin özelleştirilmesine ve elektrik fiyatlarındaki
artışa ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/591) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
29.- Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı’nın, Konya’daki Tarımsal Araştırma Enstitüsünün kaldırılmasına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/592) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/10/2011)
30.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz’ın, TBMM Başkanı için kiralanan bir araca ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/593) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2011)
31.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin’in, besicilik sektörüne ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/594) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
32.- Aydın Milletvekili Bülent
Tezcan’ın, kuru incir üreticilerinin sorunlarına ve desteklenmesine ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/595) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/10/2011)
33.- Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen’in, ithal edilen canlı hayvanlar için menşe şehadetnamesi
aranmamasına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/596) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
34.- Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen’in, bir çiftliğin faaliyetlerinin durdurulmasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/597) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
35.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Bitlis-Güroymak’taki gölet inşaatına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/598) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
36.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in, Köylere Hizmet Götürme Birlikleri tarafından
yapılan köprülere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/599)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
37.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Mudanya’da kaldırılan park alanına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/600) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
38.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz’ın, mahalli idarelerde sözleşmeli olarak çalışan personel sayısı ve
personel ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/601)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
39.- Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un,
iki teröristin cesedine kötü muamele yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/602) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
40.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Dikmen Vadisi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında yaşanan
mağduriyetin giderilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/603) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
41.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, ilköğretim okullarına asılan alfabe afişlerine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/604) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
42.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, ders dışı eğitim çalışmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/605) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
43.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, internet salonlarının denetlenmesi ve bu konuda alınması gereken
önlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/606)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
44.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, merkezi sistem sınavlarındaki görevlendirmelere ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/607) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
45.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, eğitim çalışanlarının çocuklarının kayıtlarını görev yaptıkları
okullara yaptırabilmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/608) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
46.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Kararda
öğretmenlerin de yer almasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/609) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
47.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, uzman öğretmenlik sınavını kazananlara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/610) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
48.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne bağlı yurt sayısına
ve yeni yurt yapım çalışmalarına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanından yazılı soru
önergesi (7/611) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
49.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, mesleki ve teknik eğitim okullarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/612) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
50.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, MEB ve ÖSYM’nin yaptığı sınavların istatistiklerinin elektronik
ortamda yayınlanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/613) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
51.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, norm kadro fazlası öğretmenlerin yer değiştirmelerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/614) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
52.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, liseyi yurt dışında okuyanların Türkiye’de üniversiteye
sınavsız girebilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/615) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
53.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, meslek öğretmenlerinin lisans tamamlama programlarında yaşadığı
mağduriyete ve bu konuda alınacak önlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/616) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
54.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, okul ve kurum müdürlerinin atanmasında sözlü sınav uygulamasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/617) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2011)
55.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, zorunlu görev yeri değişikliklerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/618) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
56.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, okul içi beden eğitimi, spor ve izcilik daire başkanlığının
kaldırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/619)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
57.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, modül kitapçıklarının çoğaltılıp
dağıtılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/620)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
58.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Devlet parasız yatılılık ve bursluluk sınavına ve öğretmen
çocuklarına ayrılan kontenjanlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/621) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
59.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, öğretmenlerin ek ders ücretlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/622) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
60.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, öğretmenlerin sınav görevine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/623) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
61.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, okullarda yapılan bakım-onarım çalışmalarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/624) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
62.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, öğretmenlerin özür gruplarına bağlı yer değiştirmelerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/625) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2011)
63.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 2012 Şubat döneminde yapılacak öğretmen atamalarına ve atanan
öğretmenlerin sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/626) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
64.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
öğretmenlerin bazı sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/627) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
65.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, ilköğretim ve ortaöğretimdeki parasız yatılılık ve bursluluk
kontenjan dağılımına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/628) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
66.-
Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, MEB’de sayman unvanıyla görev
yapan personelin özlük haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/629) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
67.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, geçici görevlendirmelere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/630) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
68.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, okul kütüphane otomasyon sisteminin güncellenmesine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/631) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
69.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, soruşturmaya konu olan sendika yöneticileri ve verilen cezalara
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/632) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2011)
70.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, okullardaki öğle yemeğinin süresine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/633) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
71.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında KHK’ye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/634)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
72.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, atölye ve laboratuvar öğretmenlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/635) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
73.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, eğitim yılına hazırlık ödeneğinin bakanlık personelinin
tamamına ödenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/636) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
74.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, ikramiye ve teşvik ikramiyesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/637) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
75.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, öğretmenevlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/638) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
76.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, teknoloji fakültesine dönüştürülen teknik eğitim fakülteleri
mezunlarının unvan sorununa ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/639) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
77.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın,
yönetici ve öğretmenlerin yıllık izinlerinde ve mazeret izinlerinde ek ders
ücretlerinin ödenmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/640) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
78.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki öğretmen açığına ve bu açığın
kapatılması için alınacak önlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/641) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
79.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, ek ders ücreti ve ek ödeme uygulamasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/642) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
80.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, yöneticilerin 6 saat derse girme zorunluluğuna ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/643) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
81.- Bursa Milletvekili İlhan
Demiröz’ün, Bursa, Mustafakemalpaşa’da bulunan Hamzabey
İlköğretim Okulunun boşaltılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/644) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
82.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, aile içi ve kadına yönelik şiddetin
önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/645) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
83.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, okullarda bağış toplanmasına ve bu konuda
alınacak önlemlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/646)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
84.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, özür grubu öğretmen atamalarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/647) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
85.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulut’un, ücretli öğretmenlerin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/648) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
86.- Ankara Milletvekili İzzet
Çetin’in, Gediz-Kayaköy beldesindeki ilköğretim
okulunun Simav depreminde zarar görmesi nedeniyle yeniden yapılmasına ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/649) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
87.- Denizli Milletvekili Adnan
Keskin’in, Bakanlık tarafından hazırlanıp ilköğretim öğretmenlerine gönderilen
kitapçıktaki değişikliğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/650) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
88.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi
Baydar’ın, bilişim teknolojileri öğretmenlerinin norm kadrolarına yönelik
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/651)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
89.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un,
Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki orman yangınlarına ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/652) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
90.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bursa Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün Uludağ’daki tesislerinin
devir teslim haberlerine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/653) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
91.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, gerçekleştirilen projelerde kullanılan kredi kaynakları ve hibelere
ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/654) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/10/2011)
92.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bursa sınırlarında bulunan orman arazilerine verilecek maden
arama ruhsatlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/655) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
93.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bursa’da meydana gelen orman yangınlarına ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/656) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
94.- Antalya Milletvekili Yıldıray
Sapan’ın, Antalya-Çıralı’da antreman
sahası olarak tahsis edilen orman arazisine ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/657) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
95.- Tekirdağ Milletvekili Candan
Yüceer’in, Tekirdağ’daki tarihî ve kültürel varlıkların korunmasına ve
tanıtılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/658)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
96.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bursa ve ilçelerinde yapılması planlanan hastanelere ve sağlık
hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/659) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/10/2011)
97.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman’ın, Bursa ve ilçelerindeki Devlet hastanelerinin sorunlarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/660) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/10/2011)
98.- Adana Milletvekili Ali Demirçalı’nın, Devlet ve özel hastanelere ödenen katkı
payları ve hekimlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/661)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
99.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Tam Gün Yasasından dolayı yaşanan mağduriyete ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/662) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
100.- Tekirdağ Milletvekili Candan
Yüceer’in, kadın doğum uzmanı eksikliğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/663) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
101.- Tekirdağ Milletvekili Candan
Yüceer’in, Tam Gün Yasasının sonuçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/664) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
102.- Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli’nin, Trakya’da kanser vakalarının arttığı
iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/665) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13/10/2011)
103.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali
Ediboğlu’nun, yük taşımacılığında kullanılan kamyon ve kamyonet sayısına
sınırlama getirilip getirilmeyeceğine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/666) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
104.- Çanakkale Milletvekili Ali
Sarıbaş’ın, 2007’den itibaren PTT Genel Müdürlüğünde yapılan inceleme ve
soruşturmalarda görev alan müfettişlere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/667) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
105.- Muğla Milletvekili Nurettin
Demir’in, CHP’nin resmi internet sitesine yapılan saldırı iddialarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/668) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
106.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Keçiören metrosuna ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/669) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
107.- Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un,
Terörle Mücadele Yasasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/670) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
108.- İstanbul Milletvekili Melda
Onur’un, Libya’da ayaklanan güçlere yardım yapıldığı iddiasına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/671) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
109.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Düzce Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünce
bankayla yapılan promosyon anlaşması doğrultusunda hak
sahiplerine ödenen bakım ücretlerine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/672) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
110.- Ankara Milletvekili Sinan
Aygün’ün, döviz kurları ve yabancı sermayeye ilişkin Başbakan Yardımcısından
(Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/673) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
111.- Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen’in, bir şirkete yönelik vergi incelemesi yapılmasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/674) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
112.- Konya Milletvekili Atilla
Kart’ın, Bahri Dağdaş Tarımsal Araştırma Enstitüsünün
uluslararası statüsünün kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/675) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
113.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin İl Özel İdaresi tarafından çıkarılan
bir ödeneğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/676) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/10/2011)
114.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, NATO Füze Kalkanı Projesi kapsamında erken
uyarı radarlarının Malatya-Kürecik bölgesinde kurulacağı ve halkın sağlığını
olumsuz etkileyeceği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/677) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
115.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürk’ün, seçim sürecinde TTK’ya 1400 işçi alınması
yönünde söz verildiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/678) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
116.- İstanbul Milletvekili Faik
Tunay’ın, maden mühendislerinin istihdamına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/679) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/10/2011)
117.- Eskişehir Milletvekili Kazım
Kurt’un, Eskişehir’e yeni bir stadyum yapılıp yapılmayacağına ilişkin Gençlik
ve Spor Bakanından yazılı soru önergesi (7/680) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/10/2011)
118.- Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli’nin, Edirne’deki bir yayla köyünde DLH’nın projesinden kaynaklanan sorunlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/681) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
119.- Tekirdağ Milletvekili Bülent
Belen’in, usulsüz bir işlem yapıldığı iddiasına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/682) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/10/2011)
No:
16
24
Ekim 2011 Pazartesi
Teklif
1.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz'ün; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/111) (Plan ve Bütçe ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.10.2011)
Tezkere
1.- 3346 Sayılı Kanun Uyarınca, 6085
Sayılı Kanun Kapsamında Sayıştay Denetimine Tabi Kuruluşlarla İlgili Olarak
Hazırlanan ve Denetim İşlemleri Tamamlanmış Bulunan Kuruluşların 2010 Yılı
Denetim Raporlarının Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/547)
(Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2011)
Süresi
İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergesi
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın,
bir gazetede yayınlanan bir röportajdaki iddialara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1)
No:
17
25
Ekim 2011 Salı
Tasarılar
1.-Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Bolivya Çokuluslu Devleti Hükümeti Arasında Ekonomik ve Ticari İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/475)
(Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2011)
2.-Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliğinin
Güçlendirilmesine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/476) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2011)
3.-Türkiye ile Ukrayna Arasında
Uluslararası Doğrudan Yük Demiryolu-Feribot Hizmetinin Organizasyonu Konusunda
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/477) (Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm; Milli Savunma ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18.10.2011)
4.-Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/478) (Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18.10.2011)
5.-Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş
Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/479) (Milli Savunma ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.10.2011)
6.-Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Ortaklık Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/480) (Plan ve Bütçe ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2011)
7.-Ekonomik İşbirliği Örgütü Ticaret ve
Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasının 21 inci Maddesinin Tadil Edilmesine
İlişkin Kararın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/481)
(Plan ve Bütçe; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2011)
8.-Çukurova Üniversitesinin KKTC’de
Kampüs Kurmasına İlişkin Çerçeve Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/482) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.10.2011)
9.-Ticari Sır, Banka Sırrı ve Müşteri Sırrı
Hakkında Kanun Tasarısı (1/483) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.10.2011)
10.-Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı
(1/484) (Avrupa Birliği Uyum ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)
11.-Çoğaltılmış Fikir ve Sanat
Eserlerini Derleme Kanunu Tasarısı (1/485) (Adalet ile Milli Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)
12.-Hukuk Uyuşmazlıklarında
Arabuluculuk Kanunu Tasarısı (1/486) (Plan ve Bütçe; Avrupa Birliği Uyum ile
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21.10.2011)
13.-Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu
Tasarısı (1/487) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)
14.-Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı (1/488) (Adalet; Avrupa Birliği Uyum; Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji
Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)
15.-Terörizmin Finansmanının Önlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı (1/489)
(İçişleri; Plan ve Bütçe; Dışişleri ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.10.2011)
16.-Turist Rehberliği Meslek Kanunu
Tasarısı (1/490) (Adalet ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.10.2011)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Malezya Hükümeti Arasında 27 Eylül 1994 Tarihinde Ankarada
İmzalanan Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve
Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasını Değiştiren Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/405) (S.
Sayısı: 49) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Avustralya Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Anlaşmaya İlişkin
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/424) (S. Sayısı: 50) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ormancılık Alanında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/430) (S. Sayısı: 51) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman
Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı Arasında Çevre Alanında
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/431) (S. Sayısı: 52) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011)
(GÜNDEME)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman
Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Orman ve Ormancılık
Araştırmaları Alanlarında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/436) (S. Sayısı: 53)
(Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)
6.- Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin
Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/292) (S. Sayısı: 54) (Dağıtma
tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)
7.- 2000 Tarihli Tehlikeli ve Zararlı
Maddelerle Kirlenme Olaylarına Karşı Hazırlıklı Olma, Müdahale ve İşbirliği
Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/336) (S. Sayısı: 55) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)
8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Gürcistan Hükümeti Arasında Çevre ve Ormancılık Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/385) (S. Sayısı: 56) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Ürdün Haşimi Krallığı Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/402) (S. Sayısı: 57) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011) (GÜNDEME)
10.- Eşyaların Karayolundan
Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi Elektronik Taşıma Belgesi ile
İlgili Ek Protokole Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/422) (S. Sayısı: 58) (Dağıtma tarihi: 25.10.2011)
(GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22 Milletvekilinin, kayıt dışı istihdam
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/29) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/10/2011)
2.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23 Milletvekilinin, alışveriş
merkezlerinin geleneksel ticaret sistemine etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi. (10/30) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 25 Milletvekilinin, GAP kapsamında
yapılması planlanan sulama projelerinin tamamlanmama nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi. (10/31) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
25 Ekim
2011 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mine
LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 11’inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı, TBMM Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin
Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle TBMM
Başkanlık Divanı adına milletimize ve hayatını kaybedenlerin yakınlarına
başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dileyen konuşması
BAŞKAN – Bundan önce, 279 ölü ve 1.300
yaralı vatandaşımızın Van Erciş merkezli bir depremle bütün ülkemizin büyük bir
üzüntüye boğulduğunu buradan ifadeyle yüce Meclis adına milletimize başsağlığı
diliyorum, ölenlerin yakınlarına başsağlığı diliyorum, yaralılara acil şifalar
diliyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşmelere
başlamadan önce 20 Ekim 2011 tarihli 10’uncu Birleşimde yapılan kapalı oturuma
ait tutanak özetinin İç Tüzük’ün 71’inci maddesine
göre okunabilmesi için kapalı oturuma geçmemiz gerekmektedir. Bu nedenle sayın
milletvekilleri ile Genel Kurul salonunda bulunabilecek yeminli stenograflar ve
yeminli görevliler dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica ediyorum.
Tutanak özeti okunduktan sonra açık
oturuma geçilecek ve görüşmelere devam edilecektir. Sayın idare amirlerinin bu
konuda yardımcı olmalarını ve salon boşaltıldıktan sonra Başkanlığa haber
vermelerini rica ediyorum.
Kapalı oturuma geçiyoruz.
Kapanma
Saati: 15.02
IV.- KAPALI OTURUMLAR
İKİNCİ
OTURUM
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.15
BAŞKAN:
Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 11’inci Birleşiminin kapalı oturumdan sonraki Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Sayın milletvekilleri, Başbakan
Yardımcısı Sayın Beşir Atalay’ın Van ili Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere
meydana gelen deprem hakkında İç Tüzük’ün 59’uncu
maddesine göre gündem dışı söz talebi vardır. Gündeme geçmeden önce bu talebi
yerine getireceğim.
Sayın Bakanın açıklamasından sonra,
istemleri hâlinde siyasi parti gruplarına ve grubu bulunmayan
milletvekillerinden birine söz vereceğim.
Konuşma süreleri Hükûmet için yirmi,
siyasi parti grupları için on, grubu bulunmayan milletvekili için de beş
dakikadır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Hükûmetin Gündem Dışı Açıklamaları
1.-
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin Erciş
ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ve deprem bölgesine
yapılan hizmetlere ilişkin gündem dışı açıklaması ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Sinop Milletvekili
Mehmet Ersoy’un grupları adına, aynı konuda konuşmaları
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Türkiye olarak büyük bir deprem yaşadık. Hepimize, milletimize
geçmiş olsun diyorum önce.
Tabii milletimiz tek vücut oldu. Büyük
bir dayanışma içinde, büyük bir duyarlılık içinde depremin yaralarını sarma
çalışmaları da devam ediyor. Böyle dönemler, esasen milletimiz için gerçekten
çok özel dönemlerdir. Ben de bu büyük afet ve daha sonrası yapılan çalışmalarla
ilgili yüce Meclisi bilgilendirmek için söz almış oldum. Tekrar hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz
gibi, geçen pazar günü -23/10/2011- saat 13.45 ve
13.55 arasında, peş peşe, Van ilimizde iki önemli, şiddeti yüksek deprem
meydana gelmiştir. Depremin şiddeti 7,2’dir ve devam eden artçı şoklar da söz
konusudur. Depremin etkisi ve hasarı ağırlıkla Erciş ve bazı köylerde
görülmüştür. Van merkezde çok katlı 6 bina tamamen yıkılmıştır ve enkaz hâline
gelmiştir, Erciş ilçemizde 80 bina tamamen yıkılmıştır, 19 köyümüzde de 1.362
konut, okul ve benzeri bina yıkılmıştır.
Şu ana kadar 370 can kaybı olmuştur.
Ölenlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bütün vatandaşlarımızın, hepimizin
başı sağ olsun. Bu can kayıplarından 248’i Erciş’te, 122’si Van merkez ve
köylerinde meydana gelmiştir.
Toplam yaralı sayısı 1.300’dür, bir
kısmı ayakta tedavi görmüş, bir kısmının ise tedavisi devam etmektedir. Şu anda
hastanelerde, Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 181 yaralı, Van’a çevre
illerde 273 yaralı tedavi görmektedir. Genel olarak sonuçlarıyla ilgili
vereceğim rakamsal bilgiler hem hasar olarak hem tabii, insanımızın gördüğü
zarar olarak bunlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tabii, olay pazar günü olmuştu, bildiğiniz gibi, hemen haber aldıktan kısa süre
sonra Başbakanlıkta afet acil durum koordinasyon toplantısı yapılmıştır benim
başkanlığımda. Bütün bakanlıklarımıza ve kurumlarımıza kendi görevleri orada
bir defa daha hatırlatılmıştır ve acele kararlar alınmış ve hemen uygulamaya
geçirilmiştir. AFAD, Afet ve Acil Durum Başkanlığı Ankara’da koordinasyonu
yürütmektedir ve biz de Ankara’dan bazı bakan arkadaşlarımızla birlikte hemen
Van’a hareket ettik o gün, Başbakanımız İstanbul’dan yine aynı şekilde ve ilk
anda, daha Van’a hareket etmeden önce, Türkiye genelinde arama ve kurtarma
ekipleri harekete geçirilmiştir. Biliyorsunuz, böyle afet durumlarında,
özellikle bu afet ağır bir depremse ilk anda en önemli husus, arama ve kurtarma
çalışmalarının en hızlı şekilde yürütülmesidir. Önce yakın illerden olmak üzere
bütün Türkiye’de kamu veya özel veya sivil topluma ait bu tür uzmanlığı olan
çalışma ekipleri Van’a yönlendirilmiştir ve buna paralel olarak da hemen en
etkili şekilde sağlık sistemi orada çalışmaya başlatılmıştır, yaralılar için
çok kapsamlı hemen çalışmalar başlatılmıştır.
Biz, Başbakanımızla birlikte hemen
Erciş’e ulaştık, çalışmaları yerinde gördük, vatandaşlarımızla görüşmeler
yaptık. Sonra tekrar Van’a döndük, gerekli talimatlar verildi ve gece 03.00’e
kadar da hastanede daha çok yaralı yakınları ve yaralılarla ilgilenildi. Bu
süreç içinde çalışmaları, Erciş’te İçişleri Bakanımız ve Kalkınma Bakanımız ve
Ağrı Valimiz yürüttüler, Van’da ise ben, Sağlık Bakanımız, Şehircilik Bakanımız
ve Van Valimiz birlikte yürüttük.
Arama kurtarma çalışmalarıyla ilgili
biraz daha detay vermek istiyorum. Bu tabii, şuna şükretmek
lazım, Türkiye bu konuda çok büyük bir birikime sahip. Evet, acı
tecrübelerle bu birikim oluşmuştur ama dünyanın bu konuda neredeyse en
tecrübeli ekipleri Türkiye’de. Bu konuda doğrusu hemen hava
köprüsü kuruldu, bütün illerimizden, Ankara, İstanbul, İzmir, nerede bu konuda
bir ekip varsa hepsinin en hızlı şekilde, önce Van’a, sonra Erciş ve merkez
köylerimize ulaştırılması sağlandı ve orada da, doğrusu, Van Havaalanında da
helikopterler hazırdı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, emniyetin ve Sağlık
Bakanlığının, tabii, ambulans helikopterleri. Çok hızlı şekilde olay
yerine ulaşıldı. Yani şunu söyleyebilirim: Türkiye'nin her tarafından bütün birikimimiz
-depremle ilgili, arama kurtarma ve diğer hizmetlerle ilgili- şu anda
Van’dadır.
Burada, personel olarak yaklaşık 3 bin
arama kurtarma personeli var. Her enkazın başında mutlaka iki üç grup var.
Ulaşılmamış bir enkaz, bir köy yok. Bütün binalarda, bir kısmında enkaz
çalışmaları tamamlandı. Mesela Van merkezde 3 binada şu anda sürüyor, 3’ü
tamamlandı. Köylerimizde tamamen bitmiştir enkaz çalışmaları. Sadece Erciş’te
devam ediyor, orada da hiç aralık vermeden, gece gündüz devam ediliyor.
Burada, iş makinesi, vinç vesaire
sıkıntısı çekilmedi. Özellikle buradan huzurunuzda vatandaşlarımıza çok
teşekkür ediyoruz, özel teşebbüse. Herkes kendi elindeki vinci veya bu konudaki
faydalanılacak araçları çevre illerden oraya seferber etmiştir. Burada özel olarak
anmaya değer.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tabii, üzerinde önemle durulan, en kapsamlı ve başarılı şekilde yürütülen bir
diğer çalışma sağlık çalışmasıdır. Hemen çevre illerden yine oraya büyük bir
takviye olmuştur. 2 ambulans uçağımız hemen oraya gelmiştir ki Sağlık Bakanımız
bizzat Erzincan’dan hemen uçağın biriyle gelmiştir. 7 ambulans helikopterimiz
hemen orada hazır olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetlerinin helikopterleri orada
hazır olmuştur ve Erciş’ten yaralıların tamamı helikopterlerle, ambulanslarla
taşınmıştır. 210 tane de ambulans vardır ve özellikle Van’da daha yeni hizmete
açılan eğitim ve araştırma hastanesi gerçekten büyük bir hizmet görmüştür.
Çünkü Erciş’te hastanede belli bir tahribat vardır. Van’daki bir iki
hastanemizde biraz çatlaklar oluştu ama Van merkezde büyük hastane, yeni
hastane gerçekten bu konuda en önemli hizmeti gördü. Aynı şekilde, tabii,
uçaklarla mesela Ankara’ya 37 yaralı getirilmiştir daha ilk akşam ve büyük
hastanelere, çevre hastanelere de hızlı şekilde ulaştırılmıştır.
Hızlı şekilde, tabii, hasar tespiti
yapılıyor, önce kamu binaları ve sonra da vatandaşların oturulamayacak durumda
olan binaları. Mesela, Van’da sadece 10 apartman çökmüştür ama oturulamayacak
durumda, ağır hasarlı binalar vardır ve bazı okullarımızda yine hasarlar
vardır. Mesela, Van merkezde, Emniyet Müdürlüğü binası da dâhil, kamu
binalarında bir miktar hasar vardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tabii, ihtiyaçların karşılanmasıyla ilgili -çadır başta- ve diğer malzemelerle
ilgili hemen bir hava köprüsü kurulmuştur. Şu ana kadar Van, Erciş ve
köylerimize 15 bin civarında çadır ulaşmıştır. Tabii, çadırdan bilindiği gibi
Kızılay sorumludur, Kızılayın bu hizmeti yürütmesi
daima esas alınmıştır. Yarın sabaha kadar da çadır sayısı 25 bine ulaşacaktır.
Yani sürekli, Türkiye’nin neresinde varsa -Kızılayın
veya diğer kurumlarımızın- çadırlar, uçaklarla oraya ulaştırılıyor.
Ama yine de çadır konusunda
vatandaşlarımızın daha fazla talebi olmuştur ve belli bir yetersizlik de
çekilmektedir, bunu da ifade etmek istiyorum. Bunun sebebi şu: Aslında, hemen
ilk akşam çadır kentler kuruldu, evi tamamen yıkılan vatandaşlar oraya
yerleştirildi ama artçı sarsıntılar olduğu için, Van’da ve Erciş’te hiçbir
vatandaşımız kendi evine girip oturmak istemiyor. Şiddetli bir deprem, onun
psikolojik etkisi var. Dolayısıyla vatandaşlarımız çadır kentlere de gitmek
istemiyor, bir çadır sahibi olmak ve evinin yakınında bir yerde çadırı kurmak,
evden de zaman zaman ihtiyaçlarını karşılamak istiyor. Bu da
çok tabii bir ihtiyaç, tabii bir talep. Biz de bunu haklı bir talep
olarak gördük ve mümkün olabildiğince bu yolu da açtık. Evi hiç olmayanlar
genelde çadır kentlerde ama diğer vatandaşlarımıza yettiği kadar çadır
veriliyor. Özellikle ben bunu Erciş’te gördüm, evinin yanında bir çadırı var
ama evine de girip çıkıyor zaman zaman.
Tabii çadır konusunda -işin doğrusu- bu
kadar yüksek talep beklenmiyordu. Şimdi kısa sürede artık bu hasar tespiti
hızlı yapılıyor, vatandaşlarımıza “Evlerinize girebilirsiniz.” telkini
yapılıyor -sağlam evi olanlara tabii- diğerlerine kırmızı çarpı işareti
konuluyor ki asla burada oturulmasın diye. Ama vatandaşlarımızın hepsi -ki, bu
Van ve Erciş yaklaşık 100 bin hanedir- 100 bin hane çadır talebinde
bulunduğunda tabii onu karşılayamıyorsunuz. Şu anda çadır dışında ve ısıtıcı
dışında özellikle gıda ve diğer ihtiyaçlarla ilgili orada bir sıkıntı yok. Hem bölgede diğer
şehirlerden hem devlet kurumlarımızdan hem sivil toplum kuruluşlarından doğrusu
çok ciddi şekilde yardım, özellikle dün geceden itibaren Van’a akmaya başladı
ama çadırla ilgili -biraz önce ifade ettiğim sebeple- hâlen belli bir
sıkışıklık da söz konusu. Biz de onu
karşılamak için çadır üreticileri de dâhil, bütün stoklar da dâhil, Türkiye'nin
bütün imkânlarını seferber ettik hatta komşu ülkelerden de -bir, iki yerden- bu
konuda çadır nakli sağlanıyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şu anda doğrusu Van merkezde normal hayata dönülüyor, marketler açık, mağazalar
açık, işyerleri açık. Van’ın merkezinde bir deprem şehri, atmosferi giderek
azalıyor. Sadece gece eve girme endişesi olduğu için çadır talepleri ve onun
karşılanmasıyla ilgili çalışmalar sürüyor.
Sıcak yemek konusunda bir sıkıntı yok.
Köylere kadar dün akşam mesela bütün köylere… 19 köyümüz özellikle hasarlıdır,
bunların içinden 5 tanesi tamamen hasarlıdır, okul ve cami de dâhil köyde
gerçekten bina kalmamıştır. Buralara dün akşamdan itibaren sıcak yemek de
gönderilmeye başlandı.
Tabii böyle dönemler -başta da ifade
ettiğim gibi- hem kamu kurumlarımızın hem sivil toplumun hem bütün
vatandaşlarımızın çok yakın, duyarlı bir iş birliğini getiriyor. Bizim
milletimizin temel özelliklerinden birisi bu ve dün, tabii, Ana Muhalefet
Partisi Genel Başkanı, muhalefet partilerimizin üst yöneticilerinin bölgeyi
ziyareti ve gelip bilgi almaları da bu bütünleşmenin başka bir parçası ve
önemli bir destektir; kendilerine de teşekkür ediyorum. Meclisimiz,
kurumlarımız, milletimiz iş birliği içinde bunların üstesinden gelecektir.
Ben, şunu da ifade edeyim: Çadırla
ilgili, şu anda, köyler de dâhil -bugün, bu gece yine köylerimize takviye
ettik- evi yıkılan ve çadır ihtiyacı olan vatandaşımızın ihtiyacı
karşılanmıştır ama diğerleriyle ilgili de ekstra çadır isteyen, evi olduğu
hâlde girmeyen, onlar için de çalışılıyor.
Yaklaşık bir ay çadırlarda geçici
iskânı öngörüyoruz köylerimizde ve Erciş’te. Bir ay sonra kışa dayanıklı,
soğuya dayanaklı, içinde banyo, tuvalet ve mutfağı da olan konteynerleri
devreye sokmayı planlıyoruz. Şu anda TOKİ Başkanımız, Şehircilik Bakanımız,
bunun çalışması, pazarı ve ihale şartları vesaire üzerinde Van’da çalışıyorlar.
Konteynerlerle bu kışı geçirmeyi planlıyoruz ama şu günlerde de hemen kalıcı
konutlar için ihale şartları, arazi temini vesaire konusunda çalışmalar
başlatıldı. En geç bir yıl içinde de inşallah bu vatandaşlarımıza, evi tamamen
yıkılan vatandaşlarımıza en iyi şartlarda konutları teslim edilecek. Bunun
planı içindeyiz.
Okullar, Kurban Bayramı sonrası
pazartesi gününe kadar tatil edildi çünkü bazı okullarımızda hasar var.
Bunların iyi tespiti ve kolay telafi edileceklerin telafisi gerekiyor.
Üniversite de tatil edildi. Böylece o güne kadar okullarımız tekrar eğitime
hazırlanmış olacaktır.
Enerji olarak, Van’ın tamamında
elektrik var. Dün akşam itibarıyla Erciş’in yüzde 70’ine elektrik verildi ve
bugün yoğun şekilde tamamına verilmesi için çalışmalar yürütülüyor.
Köylerimizde elektrik hâlen verilemiyor.
Ulaşımla ilgili: Van Havaalanı en yoğun
günlerini yaşıyor, tabii hem kargo uçakları Türkiye’nin her tarafından ihtiyaç
maddeleri taşıyor hem ekstra, ek yolcu uçakları seferleri konuldu
vatandaşlarımız başka yere gidecekleri için, orada da çok ciddi bir
hareketlilik var.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
benim genel olarak size kısaca sunmak istediğim temel bilgiler bunlar.
Milletvekillerimiz, grup temsilcilerimiz söz alacaklar, soruları olursa daha
sonra cevap verebilirim.
Tekrar milletimize geçmiş olsun
diyorum, vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Büyük bir hassasiyet
içinde, büyük bir gayret içinde oralarda çalışan, gece gündüz gerçekten yirmi
dört saat hiç uyumadan çalışan sağlık personeline, arama kurtarma personeline,
sivil, kamu bütün yetkililere de buradan huzurunuzda bir defa daha teşekkür
ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, sağ
olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Şimdi grup sözcülerine söz vereceğim.
Barış ve Demokrasi Partisi adına Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan. (BDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Sayın Başkan, değerli üyeler; 74 milyon nüfus, 800 bin metrekare Türkiye
hepimiz fay hattındayız. Deprem kimlik, din, mezhep, bölge, adres sormuyor. 97
Marmara, 99, şimdi 2011, hazırlıksız yakalanmak kaderimiz olmamalı. İmar
yolsuzluklarını, çarpık kentleşmeleri, denetimsizlikleri, alınmayan önlemleri,
ihale rezaletlerini, rantları, çürümüşlüğü, ülkemin
yaşam politikalarını ortaya çıkaran bu büyük doğa felaketleri karşısında
acıları ortaklaştıran, dayanışmayı yükselten, kenetlenen, kardeşliği yücelten
halkımıza sonsuz teşekkürler. Bin yıldır tarihin kardeşliğe mahkûm ettiği, Türk
Kürt birlikte yaşayan, Anadolu’nun tüm renklerinin, güzelliklerinin, kenetlenen
Türkiye halkının, “İnsanlık henüz ölmedi.” diyen bu asil duruşun, yüce
dayanışma duygularının, yardımlardaki kardeşlik kokusunun karşısında hepinizin
önünde saygıyla eğiliyorum.
Sayıları çok az olsa da TV’lerde,
İnternet’te, Twitter’da, Facebook’ta, sosyal ağlarda,
Ku Klux Klan zihniyetinde
ırkçı haber ve yorumlarda bulunanları, intikamcılık, ayrımcılık yapanları, insanlık
suçu işleyen bir sosyal çürümüşlüğün girdabında debelenen bir avuç zavallıyı,
onlara görev veren, koruyan ve kollayanları, en acı günlerimizde fırsatçılık,
yağma, hırsızlık, kalleşlik yapanları, izninizle, huzurlarınızda kınamak
istiyorum.
Sayın milletvekilleri, tarih bize
yaşanan korkunç doğa felaketleri sonucu ülkemiz ve dünya deneyimlerinden büyük
dersler çıkarmamız gerektiğini uyarıyor.
“Van Gölü kıyısında sular yükseldi.”
gerekçesiyle afet bölgesi ilan edilen, boşaltılan yerlere hastane, okul, lojman,
imara aykırı olarak devlet tarafından yapılmış. Bir gazetemizde, depremden bir
gün önce “Asıl afet devletmiş” manşetiyle çıkmıştı.
Bir afet anında ilk akla gelen Kızılay
olur. Başbakanın Yardımcısı Sayın Çelik -bizzat kendisi- Başbakan ve 7 bakanla
yaptığı inceleme sonucu “Kızılay iyi sınav vermedi.” diyor. Evet, Kızılay tuz
gibi kokmaya başladı, el atmak lazım.
Erciş’te bir TV kanalına bağlanan Eda Hemşire’nin çaresizlik çığlığı hep yankılandı: “100’ün
üzerinde ölü var. Yetkililer el atsın, elektrik kesik, çadır yok.”
Van depreme gündüz yakalandı, saat
13.45 sıraları. İlk olay yerinde BDP’li Van
Belediyesi, Eş Başkanımız Sayın Demirtaş, yakın belediyelerimiz ve anında
yardım çalışmalarına başladı. Saat 19.00’a kadar, özverili çalışan birkaç
görevliden, sağlık personelinden başkası yoktu.
Van Belediye Başkanımız Van Valisinin
birlikte çalışma yapmayı reddettiği söylüyor. Bir afet anında ilk müdahaleyi
yapacak olan merkezî idareler ve yerel yönetimler arasındaki bu kopukluğu,
taraflı yaklaşımı kimse izah edemez.
Vatandaş enkaz altında can çekişirken
Başbakan ve bakanları karşılama hazırlığı içinde olan aymazlığa dikkat çekmek
istiyorum, yoksa böyle acı günlerde siyaset yapacak değiliz.
Okulların, hastanelerin, yurtların,
emniyet binalarının ilk yıkılan binalar olduğu açık. İlk enkaz altında kalan
devletin kurumlarıydı.
Sormak istiyoruz, 250 bin polis, 230
bin jandarma, 20 bin sahil güvenlik, 450 bin özel güvenlik, 700 bin ordusu olan
ülkemizde neden bunların içinde kritik fay hatlarının olduğu merkezlerde kendi
birimleri içinde doğru dürüst bir kurtarma ekibi yok? Her ilde bir üniversite
var, üniversiteli gençler enkaz altında kalıyor, bu dinamik güçlerden neden
kurtarma ekipleri olarak, sosyal yardım olarak bir çalışma yapılmıyor?
Yardımların toplanması, dağıtılması,
düzeni hep ayrı bir sorun oldu. Kaç deprem kaç afet yaşadık, Marmara’da, Van’da
hâlâ değişen bir şey yok. Devleti dış yardımlar, Hükûmeti
bugüne kadar toplanan 20 milyar lira deprem vergisi konusunda, yine STK’ları,
belediyeleri, gönüllü yardım kuruluşlarını, herkesi, bu konuda şeffaflığa davet
ediyoruz ama asla ve asla İçişleri Bakanlığının belediyelere genelge göndererek
belediyelerin topladığı yardımlara el koymasını da kabul etmiyoruz çünkü bugün,
yardım rezaletinde gazlanan ve coplanan deprem mağdurlarını gördükten sonra
bunun Hükûmete ve onun merkezî idaresine bırakılacak bir konu olmadığının
gerçeği ortaya çıkmıştır.
Sayın milletvekilleri New Orleans’te Katrina Kasırgası
sonrası sistemin düşünce kuruluşları, müteahhitlik
şirketleri heyecan verici fırsatlardan söz ediyordu. Küresel ekonominin
savunucuları yıkılan devlet okulları yerine özel okul fırsatlarını
konuşuyorlardı. 2004 tsunami felaketi sonrası Sri
Lanka’da yüzde 80 zarar gören kıyılarda, küçük kayıklarda balıkçılık yapan 100
binlerce kişi barınacak yer ve yardım malzemelerinden yararlanmak için ülkenin
iç kısımlarına kamplara gönderilmişti. Afet nedeniyle boşaltılan Van sahilleri…
6 mahalle boşaltıldı, devletin kararı -valiliğin- ama devlet oraya 8 tane resmî
bina yaptı. Bu örnekler bize Hükûmetin kontrolündeki sermayenin TOKİ gibi sözde
kamu kurumları aracığıyla nasiplenme çağrıları, Deniz Feneri gibi yardım
kuruluşlarını sorgulama hakkını veriyor.
Sayın milletvekilleri, Hükûmeti buradan
uyarıyoruz. Van Belediyemizin deprem sonrası Van Valiliğiyle ortak çalışma
isteği ve hatta ortak kriz masasının kurulması talebini reddetmesi seçilmiş
iradelere saygısızlığın en büyüğüdür. Van’ın kedisi meşhurdu, bir de ayrımcı valisiyle meşhur olmaya
başladı. Bu, merkezî idarenin yüzde 50 oy alan bir partiye olan saygısızlığının
bir ölçüsüdür. Sağduyu zamanı merhamet yoksunluğu, cehalet histerisi içinde
olanlar olabilir. Önemli olan siyaset kurumunun bir vicdan körelmesi, akıl
tutulması yaşamamasıdır. Van’da oyların yarıdan fazlasını almış, deprem
incelemelerinde bulunan eş başkanı BDP’li, belediye
başkanı BDP’li, 4 milletvekili BDP’li;
Başbakanı ve bakanları gidiyor orada karşılaşamıyorsa bu siyaset adına rezalet
bir fotoğraftır. Bunun altını çizmek istiyorum. Bütün Türkiye yardım ve dayanışmada
acıları ortaklaştırıyor ve bir araya geliyorsa, siyasetçiler bir araya
gelemiyorsa Hükûmet akıl tutulması yaşıyor demektir.
Bugün Meclis gündeminde İçişleri Bakanı
hakkında verdiğimiz gensoru vardı, sorumlu siyasetin gereğini yaptık, gensoru
önergemizi çektik.
Sayın milletvekilleri, Kandil ile
Kandilli arasında yüreğimiz parçalanıyor. Bir haftada yüzü aşkın cenaze,
ağlayan Kürt ve Türk analarına, depremin, afetin eklediği yüzlerce ölümün
feryadı eklendi. Bir yandan acıları ortaklaştıran halkımız, yardımlar,
dayanışma, diğer yandan Kobralar, Skorskyler,
tanklar, uçaklar, bombalar, operasyonlar, çatışmalar. Gücünü, ekonomisini,
insanını yirmi yedi yıldır süren kirli bir savaşta, kardeşin kardeşi öldürdüğü
bir savaşta harcayan bir Türkiye. İnsani fay hattı üstünde milyonlar. “Kurşun
adres sormuyor, deprem kimlik sormuyor.” diyen çaresizliğe isyan ediyoruz.
Bütünlük, birlik, barış, kardeşçe bir
arada yaşamak varken kardeşin kardeşi vurması kader değildir. Böylesi acılı
günlerde, Kurban Bayramı’nın arifesinde daha fazla kurban vermek istemiyoruz.
Yaraları sarmak mı istiyoruz? Acıları ortaklaştırmak, paylaşmak mı istiyoruz?
Bin yıllık tarihin kardeşliğe mahkûm ettiği halklarının, Anadolu’nun güzel
renklerinin güçlü olan birlikte yaşama arzusuna güç katmak mı istiyoruz?
Evet, yapılacak çok önemli bir şey var.
PKK de, Hükûmet de, devlet de artık silahları sustursun. Silaha, çatışmalara,
ölüme giden harcamaları yaraları sarmada kullanalım, bundan daha ulvi, kutsal,
içten, samimi bir dayanışma olmaz.
Ölenlere rahmet, yaralılara şifa, enkaz
altındakilere mucizevi kurtuluşlar diliyorum. Bütün yüreğimiz onlarla, hep
beraber kenetlendik.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Haluk Eyidoğan.
(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Eyidoğan.
CHP GRUBU ADINA HALUK EYİDOĞAN
(İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1999 depremlerinden sonra on
iki yıl doğanın bize bahşettiği bir sakin dönemde 6,5’ten daha büyük bir deprem
yaşamadık ancak çok iyi kullanamadığımız bu şanslı dönem, 23 Ekim 2011’de
bitti. 23 Ekim 2011 Pazar günü öğleden sonra Van ve çevresini şiddetle sarsan
7,2 büyüklüğünde bir deprem oldu, feryatlar yeri göğü kapladı, yüzlerce
vatandaşımızı kaybettik, 1000’den fazla yaralımız var. Acımız büyüktür.
Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu depremden sonra bölgeye giden ilk parti
lideridir. Kendisi, bölgede incelemeler yaptı ekibiyle ve aldığı beton
örneklerinin elinde tuz buz olduğunu gördü. Dolayısıyla, ciddi bir sorunla
karşı karşıyayız hâlâ Türkiye’de depremlerle ilgili.
Cumhuriyet Halk Partisi bugünden
itibaren bölgede il başkanlarını, belediye başkanlarını topluyor ve halkımıza
her türlü yardım ve katkıyı yapmak üzere hazır.
17 Ağustos 1999 depremiyle başlayan
süreçte depremin yıkıcı etkisini azaltacak öneriler, alınması gereken önlemler,
yapılması gereken yasal değişiklikler, bilimsel toplantılarda, sempozyumlarda, şûralarda önemli bir yer tutmuş, konu
bilimsel içerikli toplantılarda ele alınmış, yol haritaları ve kuramsal altyapı
oluşturulmuştur. Bilim insanları, üniversiteler, meslek odaları ve ilgili sivil
toplum örgütleri üzerlerine düşen sorumlulukları fedakârca yerine
getirmişlerdir. Bundan sonrası, siyasi iktidarın bilimin yol göstericiliğinde
düzenlemeler ve eylem planları gerçekleştirmesi ve çözümü ortaya koyan uygulama
örnekleri vermesidir. Van’da yaşadığımız örnekler hâlâ çok yolumuz olduğunu,
çok eksikler olduğunu ortaya koyuyor.
Sayın Bakan konuşmasında, daha çok
deprem sonrası yardımlar, arama kurtarma çalışmaları, ilk yardım çalışmaları,
lojistik destekler üzerine konuştu. Aslında, eğer çok iş varsa arama
kurtarmada, yardımda çok iş varsa, bu demektir ki, risk azaltmada ciddi
eksiklerimiz var ve görevlerimizi yerine getirememişizdir; bunu böyle düşünmek
lazım.
Yaşanan bu son depremin yarattığı
sonuçlar, önemli bir deprem kuşağı üzerindeki ülkemizde son on iki yıldır bu
ülkede tartışmaktan bıkmadığımız “Deprem risklerini nasıl azaltırız?” sorusunun
yanıtını tam bulamadığımızı kanıtlamaktadır. Bu kanıtlar yeniden, iki gün önce,
bütün dünyanın gözü önünde yoğun, ağır hasar alan ve toptan çöken çok sayıda
binalarla kendini en acı biçimiyle göstermiştir.
160 üniversitesi, binlerce uzmanı ve
mühendisi, uluslararası çimento fabrikaları, her türlü inşaat malzemesi, çok
sayıda büyük inşaat şirketleri, 400 bin konut yapan TOKİ’si ve yeni yapılan
deprem yönetmeliği bulunan bu ülkede, neden hâlâ binalarımız depremde ölüm
makinelerine dönüşmektedir? Neden hâlâ birçok binamız toptan göçmektedir?
Neyimiz eksiktir?
Önemli eksiğimiz şudur: Yapılarımızın
önemli bir bölümünü hâlâ plansız ve mühendislik ve bilim kurallarına uymadan
yapıyoruz ve yapılmasına göz yumuyoruz. Türkiye’de hasar görebilirlik oranı
gelişmiş ülkelere oranla 10 kat fazladır.
Bu dönemde Hükûmet uzmanlar tarafından
sürekli hatırlatılan ve deprem risklerinin azaltılması amacıyla yapılması
gerekli olan bazı yasal ve kurumsal düzenlemeleri gerçekleştirememiş, deprem
risklerinin azaltılmasıyla ilgili 3194 sayılı İmar Yasası’nı değiştirememiş on
iki senedir, kentsel dönüşüm yasasını çıkaramamış, Yapı Denetim Yasası’ndaki
gedikleri, kara delikleri, eksikleri giderememiş, DASK kararnamesini yasalaştıramamıştır.
Plancılık bilimine aykırı, rant amaçlı imar tadilatlarıyla ana kent planları yamalı
bohçaya dönmektedir. Yüksek yapılarla ilgili yönetmelikler çıkarılamadan kat
sayıları hızla artmakta, bu yapılarda kullanılacak beton ve donatının mühendislik
ve malzeme kalitesi denetimi ciddi sorunlar içermektedir. Büyük kentlerde 20-30
kat gibi kat yarışına girişilmiş. Bu yüksek yapılaşmalar, başta deprem olmak
üzere gelecekte deprem, ulaşım, çevre ve nüfus yoğunluklarıyla ilgili ciddi
sorunlar ortaya çıkaracaktır.
17 Ağustos depremi herkesin gerekli
dersleri almasını sağlamıştır ancak Hükûmet, üzerine düşen ev ödevlerini gereği
gibi yapamamıştır. Toplanan deprem vergileriyle ilgili soru önergeleri bile
cevapsız kalmıştır. Hükûmet, seçimlerden hemen önce, yeni bakanlıklar
kurmuştur, Meclis kapalıyken. Bu bakanlıklardan biri de deprem risklerinin
azaltılmasında önemli söz sahibi olacak Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır. Bu
kararname incelendiğinde, TMMOB’ye bağlı odaların kamusal, toplumsal hizmet
sunumu, izleme, sorgulama ve denetim gibi işlevlerinin ortadan kaldırılması
yoluyla iktidarın siyasal plandaki tekelci yönetim anlayışını toplumun geneline
yaymak istediği anlaşılmaktadır. Bu durum, ilgili meslek odalarının, deprem
riskini artıran politika ve uygulamaları izleme, sorgulama ve denetleme
olanağını ortadan kaldıracaktır.
Yapı denetimi üzerine de birkaç şey
söylemek istiyorum çünkü sorunun özü buradadır. 1999 Kocaeli ve Düzce
depremleri ve ondan öncekiler dâhil, bu son Van depremi dâhil, kayıplar ve alınan
acı dersler, bize, gelişme ve kalkınma sürecindeki ülkemizde, işleyen, suistimal edilmeyen ve bilimsel temellere dayanan bir yapı
denetimi sisteminin acilen sağlanması gerektiğini göstermiştir. 2000 tarihinde,
595 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmıştır. Söz
konusu kararname Anayasa Mahkemesi tarafından 2001 tarihinde iptal edilmiş,
yerine, Haziran 2001 tarihinde TBMM’ce kabul edilen 4708 sayılı Yapı Denetimi
Hakkında Kanun 2001 tarihinde Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Daha sonra, günümüze kadar, yine bazı
düzenlemeler yapılmıştır. Yapı denetim sistemiyle ilgili yapılan tüm bu
düzenlemelere rağmen, ne yazık ki, ideal bir yapı denetim sistemi de
oluşturulamamıştır. Yapı denetim sisteminin gevşemesinin, çalıştırılmamasının
ve suistimale açık olmasının tek bir faturası vardır,
o da depremde yıkılmaktır. Van Erciş’te yine yıkıldık.
Nüfusun yüzde 71’inin birinci ve ikinci
derece deprem tehlikesi olan bölgelerde yaşadığı ülkemizde, nüfusu 1 milyonun
üzerinde 11 kentinin deprem tehlikeli bölgelerde olduğu ülkemizde yapı
sistemindeki aksaklık ve yetersizliklerin faturası topluma ve ekonomiye çok
ağır olmaktadır ve böyle giderse olmaya devam edecektir. Depremde yıkılmamak
için zafiyetleri belirlenen Yapı Denetim Yasası ve sisteminde aksayan
hususların düzeltilerek ideal bir sistemin yerleşmesi için kanun, yönetmelik
düzenlemelerinde ve uygulamada yapılması gerekenlere bizim CHP olarak
önerilerimiz vardır ve bu konuda elimizden geleni yapacağız.
Deprem tehlikesi çok yüksek ülkemizde
yapıların “mış” gibi denetlemesine yol açabilecek bir
yapı denetim yasasının neden olacağı fatura herkes için çok ağır olacaktır.
Ayrıca, nüfus yoğunluğu gittikçe
fazlalaşan kentlerimizde yerel sorunlar depremle ilişkilendirilebilir. Düşük
standartlarda, sağlıksız, ranta dayalı, hızlı ve düşük
nitelikli kentleşmenin önüne geçilmeli, arazi kullanım ve yer seçimi
kararlarının rantsal kaygılara yenik düşmesi
engellenmelidir. Kentsel ve kırsal alanlarda yer seçimi, planlama ve yapılaşma
karar süreçlerinde yer bilimleri, mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı
hizmetleri etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Kentsel risk belirleme ve risk
yönetimi konularında teknik yöntemlerin geliştirilmesi, bunların imar
sistemiyle bütünleştirilmesi ve ilgili mevzuatta kapsamlı değişiklikler
yapılması gerekmektedir. Kentsel dönüşümde ve konut edinme hakkında halkı
yurttaş olmaktan çıkarıp müşteri konumuna dönüştüren hizmet anlayışı terk
edilmeli, sosyal devletin kamusal hizmet anlayışları egemen kılınmalıdır. Öncelikle,
birinci derece deprem bölgelerinde zayıf yapıların güçlendirilmesi,
güçlendirilemeyenlerin kamulaştırılması ve yeniden planlama için afet odaklı
kentsel dönüşüm uygulaması -yalnız kentsel dönüşüm değil- çalışmaları ivedi
olarak başlamalıdır. Dönüşüm için kaynaklar vardır, deprem vergileri bunlardan
biridir ama nerede olduğu bilinmemektedir. Ülkemizde afet risklerini azaltmaya
yönelik afet odaklı harcamalar bütçe dengelerini bozan bir gider kalemi olarak
görülmemelidir. Afet öncesi yapılacak 1 birim harcama, afet sonrası 7 birim
harcamaya denk gelmektedir. Gidişata bakıldığında dört yıl içerisinde de
Hükûmetin deprem riskini azaltacak önlemler ve uygulamalar konusunda başarılı
olacağına dair kanaatimiz oluşmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALUK EYİDOĞAN (Devamla) – Depremlerin
afet olarak yaşanmasının ülkemizin ve halkımızın yazgısı olmamasını diliyorum.
Halkımıza buradan tekrar başsağlığı diliyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Eyidoğan.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Oktay Vural.
Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gerçekten şehitlerimizin acısını saramadan yine bir derin üzüntü içerisindeyiz.
74 milyonun yüreği aslında o şehitler için atarken bugün de aynı yürekler
depremde kaybettiklerimiz için atıyor. Acımız büyük, üzüntümüz tarifsiz.
Depremde hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet,
yaralananlara acil şifalar, herkese geçmiş olsun diliyorum. Cenabıhak bizi daha
büyük musibetlerden, afetlerden korusun; niyazım odur.
Tabii tedbir almamız gerekiyor. Her on
yılda bir felaketle karşı karşıya kalıyoruz. Gerçekten bir fay hattı Erciş-Van
arasında. Evet, kayıplarımız oldu, şu oldu, bu oldu ama bu
fay hattından oluşan kayıplar karşısında 74 milyonun yüreğinin orada atmış
olması da aslında bu milletin birlik ve bütünlüğünün arasına fay hattı sokmak
isteyenlere karşı bu milletin nasıl bir ve bütün olmaya kararlı olduğunu, nasıl
beraber ve birlikte geleceğe doğru yürüyeceğini de ifade etmiştir. Bu
bakımdan da büyük Türk milletinin bu kadirşinas yaklaşımına, bu millî
dayanışmacı ruhuna teşekkür ediyorum. Gerçekten bir taraftan şehitlerimize al
bayrağını sallayarak sahip çıkanlar, aynı zamanda buradaki kayıplar karşısında
da yardım için her şeyi yapıyorlar. Biz büyük Türk milletiyiz, bu acıları
sarmasını biliriz; yeter ki milletimizin arasına fay hattı döşemek isteyenlere
izin vermeyelim.
Evet, Marmara depremi gibi önemli bir
depremin yaralarını büyük bir bedelle açıkçası sardık. Gerçekten devletimizin
bugün bu tip daha küçük depremler karşısında kapasitesinin büyük olduğunu
düşünüyoruz, bunları sarabilecek gücü vardır. Tabiatıyla bu çerçevede birtakım
dersler alınması gerektiğini hep ifade ediyoruz. Zannederim bu depremde de
hepimizin aldığı dersler ve gözlemler vardır. Bu bakımdan biz de Milliyetçi
Hareket Partisi olarak dün sabah bölgeye bir heyet hâlinde gittik, Genel Başkan
Yardımcımız Sayın Sadir Durmaz’la, eski Sağlık
Bakanımız Sayın Osman Durmuş Bey’le gittik. Buradaki birtakım gözlemlerimizi de
paylaşmak istiyoruz. Bunlar alınması gereken derslerdir. Dolayısıyla, bu süreç
içerisinde yaptığımız gözlemleri hem Erciş’teki kriz yönetim merkezine hem de
Van’daki kriz yönetim merkezine ilettik. Havaalanından itibaren başladığımız
gözlemler, Erciş’te, yıkılan, enkaz altında kalanları kurtarma çalışmalarına
nezaret etmek, dediğim gibi kriz yönetimini ziyaret etmek, aynı zamanda birtakım
köylere giderek, daha sonra Van merkezinde hastanelerde devam etti.
Şunu ifade etmeliyim ki gerçekten bu
tip depremler karşısında organizasyonda zaman zaman birtakım koordinasyon
eksiklikleri olduğunu mütalaa ettik. Mesela, gider gitmez Zonguldak’tan gelen
40 kişilik bir kurtarma ekibi bizi buldu, “Nereye gideceğiz, nasıl gideceğiz?”
diye sorguluyor. Demek ki burada belki de o yoğun trafik içerisinde bu konuda
bir koordinasyon eksikliği hissediliyor ama Erciş’e gittiğimiz zaman o süreç
içerisinde vatandaşlardan edindiğimiz bilgi… Tabii, arama kurtarma çalışmaları
devam etmekle birlikte birtakım binalarda çalışma olmaması açıkçası
vatandaşlarımızı… Bu, arama kurtarmada eksiklik olarak mütalaa ediliyor.
Dolayısıyla, ne olursa olsun her türlü cana ulaşmak lazım, oradaki insanlar
bunu bekliyor, bu bakımdan daha yoğun bir şekilde birtakım çalışmaların
yapılması gerektiği kanaatinde. Dolayısıyla, arama kurtarma çalışmaları
sırasında gerçekten yirmi dört saat orada çalışan ekipleri gördük. Bu bakımdan
kırk iki tane arama kurtarma ekibinin Erciş’e gönderildiği ifade edildi.
Yaklaşık seksenin üzerinde tam yıkılmış bina vardı tabii. Bu kadar uzun süreli
çalışmalar dikkate alındığı zaman belki de bu arama-kurtarma ekiplerinin daha
fazla olması gerekir mi gerekmez mi diye bir sual ortaya çıktı.
Değerli arkadaşlarım, gördüğümüz
manzaranın birisi de şudur: Oraya çadır ve yardımlar gelmektedir ama
vatandaşlarımız bunların adil bir şekilde dağıtılmadığına ilişkin kanaatlerini
ifade etmişlerdir. Gerek Erciş’te… Kriz Yönetim Merkezinde krizin başında
bulunan Sayın Valiyi göremedik tabii. Herhâlde Sayın Bakanla dolaşıyordu. Orada
Kaymakam vardı, Belediye Başkanı vardı.
Bir vesileyle de şunu ifade edeyim:
Kriz yönetim başkanı kriz yönetir, yönetmelidir. Dolayısıyla, burada birtakım
insanların gelmesiyle yani onları karşılamak, gitmek filan, bu görevler onların
değil. Dolayısıyla, orada kapıda biriken vatandaşların içeriye dertlerini
anlatamadığı gibi bir sorunla karşı karşıya kalındı.
Çadır ihtiyacı var, evet. Yani gerçekten
bu konuda dağıtılan çadırların yerine ulaşmadığını… Birçok mahallenin ismini
verdik. Vanyolu Mahallesi, İlçe Tarım Müdürlüğünün
bulunduğu yerdeki mahallede… Buralara hiç gidilmediği ifade edildi. Çadırlar
gelmiş muhtarlıklara verilmiş ama muhtarlıklardan sonrası, dağıtım kontrol
edilmemiş. Bu konuda bir eksiklik var. Daha sonra Van’daki merkezde
konuştuğumuz zaman… Önce vatandaşlara dağıtılmamasına ilişkin bir karar
alındığı ifade edilmiş ama sonra da gelen talepler dikkate alındığı zaman
aslında bunun yanlış olduğunu, vatandaşlara da verilmesi gerektiğine ilişkin
bir kanaat oluşmuş.
Ancak, huzurunuzda bütün bunları ifade
ettiğim zaman şunu da belirtmek istiyorum: Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent
Arınç Bakanlar Kurulu toplantından sonra şunu söylüyor: “Bölgeye 8.964 çadır
gönderildi. Bu çadır sayısının yeterli olduğu anlaşılabilir.” AKP Genel Başkan
Yardımcısı Hüseyin Çelik “Yok canım, çadır yeterli değil.” diyor. Yani kriz
belki de Türkiye’yi yöneten partinin içerisinde de var. Yani bu tip söylemler birtakım
şeylere haklılık kazandırıyor. 8.964 çadır gönderildiği yerde, kriz masasından
aldığımız bilgi 4.800 çadırdı. Gece yarısı da biz oradaydık, havaalanındaydık,
530 tane çadır geldi, bu çadırlar yerine ulaşmadı. Burada Hüseyin Çelik Bey
diyor ki: “Gedikbulak köyünün nüfusu 2 bine yakın.”
Doğru, 280 hane. 275 tanesi bitmiş durumda. “30 tane çadır gitti.” Hayır, biz
dün akşam gittik oraya, bir tane çadır gelmemişti. Yolun üzerinde, kara yolunun
üzerinde sağ tarafta hemen, bir tane çadır yok! “30 tane gönderilmiş.” diyor,
sabah arıyoruz, 3 tane çadır var, 5 tane de katalitik gelmiş. Dolayısıyla bu
konularda zannederim bu yardımların ve çadır meselesinin çözülmesi gerekiyor.
Arama kurtarma gerçekten çok gurur
verici. Türkiye'nin her yerinden, Muş’tan, Şanlıurfa’dan, Ankara’dan,
Yalova’dan, Gölcük’ten… Jandarmanın kurtarma ekipleri gerçekten önemli bir
kapasiteye ulaşmış 1999 depreminden sonra. Özellikle jandarmanın verdiği o
arama kurtarma çalışmaları gerçekten çok profesyonelce. Yani
gurur kaynağı olduğu açık. Orada jandarmanın, askerimizin, polisimizin
nasıl göğsünü siper ettiğini gururla gördük. Dolayısıyla bu bakımdan onların
çalışmalarını desteklemek gerekiyor.
Bütün bu yardımların koordine edilmesi
konusunda biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak hemen tabii yerel
yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcımız koordinatörlüğünde
belediyelerden birtakım yardımlar organize edildi. Ahlat’tan,
öncelikle yakın bir yerden 10 bin tane battaniye, 2 kamyon çadır, işte 3 kamyon
ihtiyaç malzemesi, 3 tane iş makinesi, yine Manisa’dan, Isparta’dan,
Gümüşhane’den, Tarsus’tan -Tarsus’un “Bir battaniye de sen ol” kampanyası-
Gölcük’ten filan, Gölbaşı’ndan yardımlar geliyor.
Tabii, biz burada şunu ifade ediyoruz:
Değerli arkadaşlarım, bu, milletimizin her ferdine yardımdır. Dolayısıyla bu,
partilerin yardımı olamaz, siyasi değerlendirmemek lazım yardımları.
Dolayısıyla siyasileştirmemek de lazım. Orada ihtiyaç olan yere ulaştırılmasını
temin etmek, zemininde de ihtiyaç sahibi kimse ona gitmesi lazım. Bu hepimizin kapasitesi, hepimizin meselesi. Yok “Şurası şu
belediyeler, şu partili belediye değil, şura şu partili belediyeler…” yerine bu
konuda hepimizin, hep beraber birlikte yardımlarını yerine ulaştırmayı birinci
öncelikli vazife görmemiz lazım. Bu tip yardımları bile eğer siyasileştirirsek
ya da yardım dağıtırken bile insanları farklı ayrımcılığa tabi tutarsak
zannederim en başta yaralayacağımız husus, bu milletin millî dayanışmacı
ruhudur, bunu özellikle ifade etmek istiyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak da bizim
yardımlarımız şu anda yerine ulaşmakta. Kriz yönetim merkezinin belirlediği
yerlere bu yardımlar ulaştırılacaktır, öyle de dağıtılacaktır.
Bu çerçevede birkaç konuyu dile
getirmek istiyorum: Bir, Mevlânâ evleri… ”Pakistan’a Mevlânâ evleri yapılıyor.”
derken burada nerede bu Mevlânâ evleri, doğrusu bilmiyoruz. Oradaki
bulunan kamu görevlilerinin tayini meselesi. Evleri filan yıkılmış. Bu, tayin meselesi yapılması lazım. Esnafın iş yeri, her
şeyi gitmiş, sigortası yok ne olacak? Bunu çözmek gerekiyor. Eve dönüşümü temin
için muhakkak hasar tespitlerini yaparak ivedilikle hasarı olmayan yerlere
vatandaşın girişini temin etmek lazım. 100 kişilik bir hasar tespiti yeterli
değil. 1999 depreminde 2 milyon ev hasar tespiti yapılmıştı.
Bir de Türkiye Büyük Millet Meclisi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKTAY VURAL (Devamla) – …Deprem
Araştırma Komisyonunun bir raporunu geçen dönem kabul etti. Şimdi, bugün,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Sayın Başkanım, bu rapor oradaysa, bu Meclis
neler yapılması gerektiğini kararlaştırmışsa, lütfen, bir komisyon vasıtasıyla
neler yapıldı neler yapılmadı, eksiklikler nelerdir? Bununla ilgili yeniden bir
revize etmek suretiyle yapılan ve yapılamayanları değerlendirerek Meclis
araştırma komisyonu raporlarının rafta kalmamasını temin etmemiz lazım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bu bakımdan,
ben, tekrar başımız sağ olsun. Devletimizin gücü ve kapasitesinin bu yarayı
sarabilecek güçte olduğuna inanıyoruz ve saracağımıza da inanıyorum.
Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Şimdi, AK PARTİ Grubu adına
Sinop Milletvekili Sayın Mehmet Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERSOY (Sinop)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, ben de 23 Ekim
Pazar günü saat 13.45’te Van ilimizde meydana gelen 7.2
şiddetindeki depremle ilgili düşüncelerimi grubum adına aktarmak üzere söz
aldım. Şahsım ve grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken saat 13.00
itibarıyla sayıları 370 olarak ifade edilen bütün kayıplarımıza Cenabı
Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Van’da görev
yapan, ikamet eden ve orada yaşayan bütün halkımıza da kolaylıklar diliyorum,
sabırlar diliyorum.
Sayın milletvekilleri, hepimizin
bildiği gibi, ülkemiz sahip olduğu sismik yapısı itibarıyla topraklarının yüzde
66’sı birinci ve ikinci derecede deprem kuşağında bulunuyor. Ancak son yıllarda
yaşadığımız afetlerin sıklığı da giderek artıyor, kayıplarımız artıyor. 1995
Dinar, 98 Ceyhan, 99 Gölcük ve Düzce, 2003 Bingöl, 2010 Elâzığ, 2011 Gediz,
yine 2011, bugün, Van.
Değerli milletvekilleri, elbette ki
afetlere karşı mücadele etmek her şeyden önce afet öncesi riskleri azaltmayı,
afetlere hazırlık yapmayı, iyi bir müdahaleyi ve iyileştirmeyi kapsar.
Depremlerin meydana gelmesinde bir dahlimiz yoksa da bütün bu süreçlere dikkat
ederek zararları azaltabilir, toplumsal olarak uğrayacağımız maddi, manevi,
ekonomik, kültürel zararlarımızı ve can kayıplarımızı en aza indirebiliriz.
Bunun için de, gerek merkezî idaresiyle gerek yerel yönetimleriyle, sivil
toplumuyla, gönüllü kurumlarıyla afete dirençli bir toplum oluşturmamız lazım.
Bunu ne kadar sağlayabilirsek kayıplarımız da o kadar az olacaktır.
Afet ve özellikle de deprem tecrübesini
çok yoğun yaşayan ülkemizde 1999 Gölcük ve Düzce depremleri gerçekten bir milat
olmuştur. Son on yıl içinde bir taraftan bilimsel çalışmalara
ağırlık verilirken, diğer taraftan risklerin azaltılması bakımından yapı
denetimi, deprem yönetmeliği gibi mevzuatlar yeniden düzenlenmiş,
belediyelerimize kentsel dönüşümün yolları açılmış, sismik istasyonların sayısı
artırılmış, geçmişte Bayındırlık Bakanlığınca şimdi Çevre ve Şehircilik
Bakanlığınca Kentsel Gelişim Stratejisi ve Eylem Planı, Afet Acil Durum Yönetim
Başkanlığınca Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı ve Ulusal Afet Platformu
oluşturulmuştur.
Sayın milletvekilleri, çok kısa
özetlemeye çalıştığım…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
konuşma yaparken Hükûmet salonda yok, görüşmeye devam edemezsiniz efendim. Yok,
bir tane Hükûmet mensubu yok.
MEHMET ERSOY (Devamla) – Yine, bu
süreçte arama kurtarma faaliyetlerinin yurt genelinde etkin bir şekilde
yürütülebilmesi için on bir il merkezinde arama kurtarma birlikleri…
KAMER GENÇ (Tunceli) – İki tane bakan
yok… Böyle bir şey olabilir mi! Hükümet konuşsun, Hükûmet… (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ERSOY (Devamla) –…her ilimizde
de sayıları 50 ile 20 arasında değişen personelden oluşan arama kurtarma
ekipleri oluşturulmuştur.
Sağlık Bakanlığımız ulusal medikal
kurtarma ekiplerini oluşturmuş, haberleşme sistemiyle ilgili önemli çalışmalar
tamamlanmış, sivil toplumun ve halkımızın duyarlılıkları artmış ve sivil
savunmanın yanında belediyelerimizin ve STK’ların öncülüğünde birçok arama
kurtarma ekibi oluşturmuştur.
Türk Kızılayı
yapılanmasını yenilemiş, yurt genelinde birçok merkezde depolar kurulmuş,
seyyar yardım ve operasyon ekipleri oluşturulmuştur. [CHP sıralarından
alkışlar(!)]
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan,
Hükûmetin olmadığı yerde konuşma devam edemez.
MEHMET ERSOY (Devamla) – Gerek kamunun
önderliğinde gerek STK’ların katkılarıyla gerek Afet Acil Durum Başkanlığının
çalışmalarıyla çok sayıda eğitim faaliyetleri icra edilmiş, ulusal ve
uluslararası düzeyde sürekli tatbikatlar icra edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
çok kısaca özetlemeye çalıştığım bu çalışmalar sonunda işte Sayın Başbakan
Yardımcımızın az önce ifade ettiği çalışmaları çok kısa sürede gerçekleştiren
bir yapımız oluşmuştur. Acı, elbette acıdır ve hepimiz için çok büyüktür ama
devlet gidenleri geri getiremiyorsa, kalanların “Nerede bu devlet?” diye
haykırmasına, sızlanmasına fırsat vermemelidir. Bugün, geçmişte gıpta ile
baktığımız, “Büyük devlet böyle olur işte.” diye hayıflandığımız ülkelerin,
bizim gerek yurt içinde gerekse yurt dışında ulaştığımız operasyon
kabiliyetimize gıpta ediyor olduklarını görmekten, 7,2 şiddetinde bir depreme,
hiçbir uluslararası yardıma ihtiyaç duymadan müdahale edebilen bir devletimizin
varlığından gurur duyuyoruz. Yine, acı üstüne acı yaşıyorken, Van ilimizde
meydana gelen deprem üzerine kenetlenen ve yardım için âdeta yarışan büyük Türk
milletimizin bütün fertleriyle gurur duyuyoruz.
Bizi birbirimize düşürmek isteyen, bugüne
kadar her türlü oyunları oynayan ve onlara her türlü iş birliği yollarını açık
tutarak bizi birbirimize düşürmek isteyen bütün şer odaklarına ve onların
işbirlikçilerine karşı inadına kardeşliğin, inadına kucaklaşmanın en güzel
örneğini vererek açılan yardım kampanyasına bir günü bile dolmadan 1 trilyonun
üzerinde yardım aktaran aziz milletimize şükranlarımızı sunuyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekillerim, her alanda
sağlanan güvenin bir neticesi olan bu çalışmalarla bize bu gururu yaşatan,
Ankara’dan Afyon’a iki günde çadır gönderemeyen yönetimlerden üç saatte
neredeyse orada Bakanlar Kurulunu toplayabilen yönetimlere sahip olmamızı
sağlayan, acıların dindirilmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan başta
Sayın Başbakanımıza, ilgili Başbakan Yardımcımıza, değerli bakanlarımıza, afet
olduğundan beri aralarında hiç uyumayanların olduğunu çok iyi bildiğim ve
bölgeye intikal eden görevli sayısının saatler içinde binlere, araç ve ekipman sayısının da yüzlere ulaşmasını sağlayan Başbakanlık,
Genelkurmay Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı, Türk Kızılayı, Türk Hava
Yolları, Van Valiliği ve adını sayamadığım birçok kamu kurum ve
kuruluşlarımızın kıymetli çalışanlarına, Mehmetçiğimize, güvenlik
görevlilerimize, çok yakınlarını kaybetmelerine rağmen arama kurtarma
çalışmalarına katılan fedakâr arama kurtarmacı
kardeşlerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, arama kurtarma faaliyetlerine
katılan gönüllülerimize, yerel yöneticilerimize, gösterdikleri vakur tavır ve
anlayış nedeniyle cefakâr Van halkımıza ve onlar için maddi-manevi bütün
varlıklarını seferber eden aziz milletimize, yardım teklifinde bulunan bütün
dost ülkelere teşekkürlerimizi sunuyor ve grubumuz adına bütün kahramanlarımızı
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kayıplarımıza Cenabı Allah’tan tekrar
rahmet, milletimize başsağlığı diliyor, Hükûmetimizin yaraların süratle
sarılması için gereken her şeyi en kısa sürede yapacağına olan inancımızı bir
kez daha vurgulayarak, bu felaketlerin afetlere dirençli toplum olmamızda yeni
bir milat olmasını ve ülkemizin ve milletimizin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ERSOY (Devamla) – …afetlere daha
dayanıklı hâle gelmesi için yapılacak yasal düzenlemelere Meclisimizin mutlaka
öncelik vereceğini ifade ediyor, Cenabı Allah’tan böyle bir afeti tekrar
yaşatmamasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ersoy.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer dakikadır.
Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi de yirmi
dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, Van ilinde meydana
gelen deprem hakkında söz isteyen Iğdır Milletvekili Sayın Sinan Oğan’a aittir.
Buyurun Sayın Oğan.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Oğan değil,
Sayın Şandır konuşacak efendim.
BAŞKAN – Sayın Şandır, buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
B) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde
Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ilişkin
gündem dışı konuşması ve
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Oğan bir
başka konuda konuşacaktı ama söz konusu deprem ve Van olunca bu konunun dışında
konuşulmaması gerektiğini düşünerek sözü ben almak durumundayım.
Değerli Başkanım, sayın
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Gerçekten bir acı karşısında
zannediyorum bugün gönüllerimiz, düşüncelerimiz, duygularımız hep bir oldu.
Acılar milleti birleştirir. İşte böyle bir güzel günde depremi konuşmak, Van’da
yaşayan vatandaşlarımızın acılarını konuşmak hepimiz açısından çok önemli bir
görev olsa gerektir diye düşünüyoruz.
Öncelikle Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu ve şahsım olarak Van’da yaşanan bu acı felakette hayatını kaybeden
insanlarımıza yüce Allah’tan rahmetler diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar
diliyorum.
Sayın Grup Başkan Vekilimiz Oktay
Vural’ın ifade ettiği gibi, milletimizin ve devletimizin iradesi ve gücü bu
felaketin altından kalkmaya yeterlidir. Hem irademiz var hem gücümüz var,
endişeye gerek yok. Tüm Vanlılar, tüm vatandaşlarımız devletlerine güvensinler,
Meclislerine güvensinler ve inşallah bu felaketin altından en kısa sürede de
kalkacağımızı bilsinler. Bunun örneğini geçmişte bu devlet de bu millet de
ortaya koydu. İnşallah bu felaketten sonra da yaralar en kısa sürede
sarılacaktır.
Öncelikle bu konuda gösterilen
gayretlere çok teşekkür ediyorum. Bugün tenkit günü değil, bugün sahada
bulunan, bu konunun sorumlusu olan herkesi teşvik günüdür. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak biz -bugün Sayın Genel Başkanımızın da grup konuşmasında uzun
uzun ifade ettiği gibi, Sayın Oktay Vural’ın da ifade ettiği gibi- devletimizin
ve milletimizin bu konudaki gücüne ve iradesine inanıyoruz ve bu yaraların
sarılacağını biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, tabii,
acıların içerisinde güzel haberler de geliyor, on dört günlük Azra bebek sağ
çıkmış enkazın altından, biraz önce öğrendim annesi de sağ çıkmış. Yani Yüce
Allah bir yandan acındırıyor bir yandan da dermanı, sevinci beraberinde
gönderiyor. Şükredelim, sabredelim, inşallah bir daha bu felaketlere düçar olmayalım diye düşünüyorum.
Bu anlamda, sayın
Hükûmeti teşvik anlamında, meselenin yetkilisi ve sorumlusu Sayın Başbakan
Yardımcısı buradayken bir çıta koymak, bir emsal koymak istiyorum: Değerli
milletvekilleri, biliyorsunuz, 17 Ağustos 1999’da ülkemiz asrın depremi
niteliğinde çok büyük bir deprem yaşadı. Resmî olan kayıtlara göre yaklaşık 20
bin insanımız, 18 bin insanımız, tam rakamlar var burada, 17.480 insanımız
hayatını kaybetti; 23.781 yaralımız oldu; 285.211 konut, 42.902 iş yeri hasar
gördü. Gayriresmî kayıtlara göre de ölü sayısının 50
bin olduğu ifade ediliyor. Yani gerçekten bugünkü depremle mukayese kabul
edilmeyecek büyüklükte, dokuz vilayeti kapsayan bir bölgede çok ağır bir deprem
yaşadık ama devletimiz ve milletimiz bu depremin üstesinden gelmeyi bihakkın
başardı.
Bakın, size yine çıta olsun diye
söylüyorum -Van halkı bunun en iyisine layıktır.- bugün yine gazetelerde, dün
gazetelerde söylenen, işte “Ağlama sırası onlarda.” diye ayrımcılığı
körükleyerek milletin acısının üzerinden siyaset, bölücülük yapmak isteyenleri
de lanetleyerek söylüyorum, Hükûmetimiz ve devletimiz Marmara depreminde
gösterdiği aciliyetin çok ötesinde bir dirayetle Van
depreminde en kısa sürede bu yaraları sarmalıdır diye düşünüyorum ve Sayın
Bakandan istirham ediyorum.
Bakın efendim, şimdi orada çok sayıda insanımız
çadırda yaşıyor, önü, gelen kış, bunları hızla geçici konutlara taşımak lazım.
1999 depreminde yetmiş beş günde 44.107 geçici konut imal edildi, bütün
altyapısıyla. Bu defa bu çok daha kısa sürede yapılmalıdır. Çünkü,
önü, gelen kış. Yine 17 Ağustos depreminde 17 ay içerisinde 42.427 adet kalıcı konut
inşa edildi. Bu, Hükûmet için bir çıta olsun, bir emsal olsun ve Meclis olarak
bunu takip edelim. Bu geçici konutları, işte ocak ayı gelmeden, yani 75 günde
tamamlamıştı 57’nci Cumhuriyet Hükûmeti, ama bu Hükûmet, inşallah bunu 50
günde, 60 günde tamamlayacak, sayı daha azdır çünkü,
kalıcı konutları da yapmalı. Bu noktada, 1999 depreminde görev yapan tüm o
Hükûmetimizin bakanlarını da şükranla anıyorum, yad
etmemiz lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Gerçekten
üstün bir başarı ortaya koydular. Bu noktada Hükûmetin o günün deneyiminden
faydalanmak istediği takdirde o gün bakanlık yapan, bürokraside çalışan
arkadaşlarımızla Hükûmetin bu noktadaki taleplerine açık olduklarını ifade
ediyorum. Bu konuda o günün Sayın Bakanı Koray Aydın, bugün veya yarın bir
basın toplantısıyla deneyimlerini anlatacak, Hükûmet talep ederse, Hükûmete de
sunacağını ifade ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Şandır, teşekkür
ediyorum efendim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Depremde
hayatını kaybeden vatandaşlarıma tekrar rahmetler, yaralılara acil şifalar
diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.. Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, aynı
konuda söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Sezgin Tanrıkulu’na aittir.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 23 Ekim 2011 tarihinde Van
ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ilişkin
gündem dışı konuşması ve
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu felakette yaşamını yitiren bütün yurttaşlarımıza, bütün halkımıza
başsağlığı diliyorum. Yaralı bütün yurttaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bu felaket
yaşandığı sıralarda ben Van ilindeydim ve o tabloyu bütün çıplaklığıyla gördüm.
Felaketten siyaset üretmememiz gerektiği görüşündeyim. Felaket üzerinden
siyaset üretilmez. Felaket üzerinden ancak kardeşlik, dostluk, duygu ortaklığı yaratılabilinir. Eğer bir eksiklik varsa, bir yanlışlık
varsa, bunun nasıl giderileceği konuşulur, başka bir şey konuşulmaz. Diğer
eleştiriler daha sonra yapılır, siyaset daha sonra yapılır.
Ben burada iki konuya değineceğim
sadece. Öncelikle, depremden hemen sonra yaşanan koordinasyon eksikliği, benim
bugün aldığım bilgiye göre devam ediyor. Biraz önce arkadaşlarımla görüştüm,
Van’da bulunan dostlarımızla görüştüm, İl Başkanımızla görüştüm, bu
koordinasyon eksikliği hâlen devam ediyor. Bir eş güdüm eksikliği var, bu eş
güdüm eksikliğinin derhâl giderilmesi lazım. Bu sadece benim görüşüm değil ama
orada bulunan hemen hemen herkesin aynı görüşü var. Bir çaba gösteriliyor fakat
bu çaba bir eş güdüme dönüştürülemedi.
Şurası çok önemli bana göre. Bu
yapılmadı ve bunu, bu duyguyu yaşadığım için burada ifade etmek istiyorum.
Sonuçta, aynı görüşte olmayabiliriz, aynı görüşte olmayabilirsiniz ama Van
ilinde seçilmiş bir belediye başkanı var, seçilmiş bir yerel yönetim var. Van
ilinde büyük bir felaket yaşanmıştır. Bu felaketten hemen sonra Sayın Başbakan
yapması gerekeni, Sayın İçişleri Bakanı yapması gerekeni yaptı mı? İçişleri
Bakanını tam olarak bilmiyorum ama Sayın Başbakanın yapmadığını biliyorum.
Sayın Vali gibi, o yerin seçilmiş belediye başkanını araması ve geçmiş olsun
dileklerini iletmesi olmalıydı ama bunun bu saate kadar en azından yapılmadığı
konusunda bilgi sahibiyim.
Felaketler ayrışmanın değil, bir arada
yaşamanın günüdür dolayısıyla bu ortaklığı her türlü duygunun dışında bırakarak
sağlamamız gerekirdi. Bu saate kadar sağlanmamış olmasını da büyük bir eksiklik
olarak görüyorum. Bunun derhâl giderilmesini ve bir eş güdüm birliğinin orada
sağlanmasını talep ediyorum. Bunun derhâl yapılması gerekir. İçinden geçtiğimiz
bu kritik süreçte böyle bir birlikteliğe ve bir arada olmaya ihtiyacımız var.
Hükûmetin bu kararlılığı göstermesi lazım.
İkinci olarak, gerçekten, dün saat
16.00’da havaalanına giderken bizzat tanık oldum. Çadır dağıtımı konusunda bu
kadar çok koordinasyonsuzluk yaşanamaz. Sadece yakınları olanların veya işte,
ulaştığı bir siyasi vasıtasıyla çadır elde etmek bu dönemde olmaması gereken
bir durumdur. O nedenle, yerel yönetimlerle birlikte çalışmanın büyük yararı
var. Bu koşullarda, çadır dağıtımında, kalıcı barınma koşullarının yaratılması
konusunda Hükûmetin acil tedbir alması lazım, bunun da derhâl yapılması lazım.
Biz, milletvekillerimiz olarak, Genel
Başkanımızla beraber dün orada bulunduk, bugün milletvekillerimiz ve
İstanbul’daki belediye başkanlarımız oradalar. İzmir Büyükşehir Belediyemiz,
Mersin Büyükşehir Belediyemiz, Antalya Büyükşehir Belediyemiz ve Aydın
Büyükşehir Belediyemizin yardımları oraya ulaştı. Bu acılar sarılıncaya kadar
ve bunun sonu gelene kadar milletvekillerimiz ve belediyelerimiz bölgede
olacaklar, insanlarımızla dayanışma içerisinde olacaklar, o duygu ortaklığını
göstereceğiz. Bunu da burada belirtmek istiyorum çünkü bugünler tasada ve
kıvançta bir arada olduğumuzu gösterme günüdür. Tasada ve kıvançta bir arada
olduğumuzu eğer gösterebilirsek bir arada yaşama irademizi daha güçlü hâle
getirebiliriz.
Ayrıca, şunu da söylemek istiyorum bu
vesileyle: Biraz önce konuşmacılar da ifade etti, dünyanın hiçbir yerinde
ırkçılık ve nefret söylemi düşünce ve örgütlenme özgürlüğü, toplantı özgürlüğü
kapsamında değerlendirilmez ve hoşgörüyle karşılanmaz ama bu felaket nedeniyle
maalesef, ırkçı ve nefret söylemini içeren söylemler medyada ve toplumun bir
kesimi tarafından ortaya kondu, medyada yer buldu. “Bunlar
küçük gruplar.” diye de geçiştirilemez. “Bunlar marjinal
gruplar.” diye de geçiştirilemez. Bunlara hiçbir biçimde hoşgörü
göstermemeliyiz, hoşgörü gösteremeyiz. Bu Meclisin bunlara en
sert tepkiyi en üst düzeyde vermesi lazım. Hiçbir biçimde “Bunlar küçük
gruplardır.” diye bir karşılık göstermezlik
yapmamalıyız.
Ayrıca, Taksim Meydanı’nda o gösteriyi
yapanlara -tabiri caizse- hoşgörülü davranan güvenlik güçlerinin başka
gösteriyi yapanlara nasıl davrandığını da biliyoruz. Dolayısıyla,
bu görüntünün ortadan kaldırılması lazım.
Tekrar teşekkür ediyorum. Ölenlerin
yakınlarına başsağlığı diliyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Tanrıkulu.
Gündem dışı üçüncü söz, aynı konuda söz
isteyen Kayseri Milletvekili Sayın Pelin Gündeş Bakır’a aittir.
Buyurun Sayın Bakır.
3.-
Kayseri Milletvekili Pelin Gündeş Bakır’ın, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinin
Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen depreme ilişkin gündem dışı
konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
PELİN GÜNDEŞ BAKIR (Kayseri) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Deprem bölgelerinde, Van’da, Erciş’te
incelemelerim sırasında gelişen soğuk algınlığı sebebiyle sesim kısıldı. Öncelikle
onun için özür dilerim.
23 Ekim 2011 tarihinde Van ilimizde 7,2
şiddetinde yıkıcı bir deprem meydana gelmiştir. Sayın Başbakanımız ve
bakanlarımız ile birlikte üç dört saat içinde bölgeye derhâl intikal ettik.
Merkezî Hükûmet yerel idarelerle neredeyse eş zamanlı olarak olaya müdahale
etmiştir. Yıllardır sistemin içinde olan bir inşaat mühendisliği profesörü
olarak merkezî Hükûmetin bu derece büyük bir depreme ilk defa bu kadar hızlı ve
başarılı bir biçimde müdahale ettiğini gördüğümü özellikle belirtmek istiyorum.
Muhalefet partilerimiz de bölgeye intikal etmiş, incelemelerde bulunmuşlardır.
1999 depremlerinde olaya müdahaledeki gecikmeler düşünüldüğünde Meclisimizin
hem iktidarıyla hem de muhalefetiyle bölge insanının yanında derhâl yer alması
hakikaten takdire şayandır.
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Çamur atma, çamur
atma. 99 iktidarına çamur atma.
PELİN GÜNDEŞ BAKIR (Devamla) - Bugün,
iktidarıyla, muhalefetiyle iş birliği zamanı, el ele tutuşma zamanıdır. Bütün
muhalefet partilerimize iş birliği için en iyi duygularımızla elimizi
uzatıyoruz. Şu anda vatandaşlarımız iktidarın ve muhalefetin el birliğiyle
yaralarını sarmasını bekliyor. Muhalefet partilerimizin de tamamen insani
amaçlı ve siyaset üstü gördüğümüz bu konuda bizlere tam destek vereceklerine
olan inancım tamdır. Deprem zararlarının azaltılması noktasında geçmişe değil,
geçmişten gerekli dersleri çıkartarak geleceğe bakmamız gerekmektedir.
Tüzük’ümüze
göre gündem dışı konuşmalar sadece beş dakika olacağından bilimsel önerilerimi
ana başlıklarıyla iyice özetleyerek vermek istiyorum.
Hepimizin bildiği gibi, ülkemizde
hâlihazırda depremler açısından en büyük riski taşıyan ilimiz İstanbul’dur
ancak ülkemizin hangi şehri olursa olsun bugün konuşmamız gereken asıl mesele,
fayların nerede veya kaç parçalı kırılacağı değil, mevcut yapı stokumuzu ve
şehirlerimizi depremlere nasıl daha dayanıklı hâle getireceğimiz olmalıdır.
2007 Türk Deprem Yönetmeliği’ne göre mevcut yapı stokumuz incelendiğinde
binalarımızın yüzde 90’ı depreme dayanıksız çıkacaktır. Sadece İstanbul’da bu
Yönetmeliğe göre dayanıksız yapıların hepsini güçlendirmeye kalksak en az yirmi
beş sene zaman ve milyarlarca dolar gerekir.
1999 depremleri, depremlerde can
kayıplarının toptan göçme veya yassı kadayıf biçiminde göçme yaşayan binalarda
olduğunu göstermiştir. Yine 1999 depremleri istatistiklerine göre, bu tip
binaların mevcut yapı stokuna oranı yüzde 6’dır. İşte, depreme dayanıklı
şehirler inşa ederken amaç, mevcut yapı stokumuz içinde yönetmeliğimize göre
göçme çıkan binaların tümünü güçlendirmek değil, toptan göçme yaşayacak yüzde
6’lık kısmını tespit etmek olmalıdır. Bunun için, bilimsel güvenilirliği kabul
edilmiş hızlı değerlendirme teknikleri kullanılabilir ancak bu yüzde 6’lık
dilime giren binaları güçlendirmek yerine yıkmak daha akılcı bir çözümdür. Zira, güçlendirme projelerinin sahada usulüne uygun
işçilikle uygulanıp uygulanmadığı, iyi kontrol edilip edilmediği ve eski yapı
elemanlarıyla bağlantıların ne kadar sağlıklı olduğu bir muammadır. Mevcut yapı
stokumuz içinde oldukça fazla sayıda bina standart altıdır, düşük beton
mukavemetine, korozyon ve deprem hasarına sahiptir. Benim bilimsel görüşüm, bu
binaları güçlendirmek yerine yıkmanın ve tüm sosyal donatılarıyla ve orman
arazilerini korumak şartıyla yeni depreme dayanıklı konut projeleri
geliştirerek nüfusun önemli bir kısmını…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kocaeli’de daha 600 tane bina var, on yıl oldu.
PELİN GÜNDEŞ BAKIR (Devamla) -
…İstanbul’un güneyindeki faylardan olabildiğince uzağa taşımanın daha akılcı
bir seçenek olduğu doğrultusundadır. Bilim ve akıl, İstanbul’daki mevcut yapı
stokunu güçlendirmenin çıkmaz sokak olduğuna işaret etmektedir.
Yine, sanayinin geliştiği Çatalca,
Çerkezköy, Arnavutköy ve Çorlu gibi ilçelere uydu kentlerin taşınması da doğru
bir seçenek olarak düşünülebilir.
Göçme riski olduğu belirlenen binaların
yıkılıp yeniden yapılmalarını teşvik etmek için, altyapısı uygun olan yerlerde
belediyelerin daha fazla kat izni vermesi, gecekondular için de daha büyük
inşaat alanları ve daha fazla kat izni sağlanarak bunların yıkılıp yerlerine
depreme dayanıklı sitelerin yapılması, hem can güvenliğinin sağlanması
açısından kazançtır hem büyük şehirlerimizin gecekondulardan kurtulmaları için
kazançtır hem de gecekondu sahibi için kazançtır.
Bazı meslektaşlarımızın, daha fazla kat
izni vermek, daha fazla inşaat oturum alanı sağlamak gibi teşviklerin İstanbul
gibi büyük şehirlerde nüfusu daha da artıracağı hususunda endişeleri vardır.
Ancak benim görüşüme göre bu endişeler yersizdir, zira su
yolunu bulur. Gelişme potansiyeli olmayan bir bölgeye istediğiniz kadar
teşvik verin, orayı geliştiremezsiniz. Gelişme potansiyeli olan yerlere de siz
istediğiniz kadar sınırlar, tahditler, yasaklar koyun,
vatandaş yine orayı bir şekilde geliştirir ama siz yaptığınız baskıyla
vatandaşı yasal olmayan yollara sevk edersiniz. Ayrıca bu tip teşvikler vaka
bazında da değerlendirilebilir.
Bütün bu kentsel dönüşüm plan ve
projeleri, göçü caydırıcı, paralel ilerleyen projelerle de desteklenmelidir.
Önümüzdeki on iki yıl içinde İstanbul’da toplam konut ihtiyacının 8 milyon
civarında olacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca büyük bir İstanbul depremi
beklendiğinden insanlarımızın can güvenliği açısından da bu çözümler İstanbul
için mecburi gözükmektedir.
Kamuoyunda bilgi kirliliği olmaması
amacıyla inşaat mühendisi veya mimar olmayanların binaların deprem
dayanıklılığı konusunda görüş beyan etmesinin doğru olmadığını bir kez daha
önemle ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
PELİN GÜNDEŞ BAKIR (Devamla) – Son
dokuz senelik AK PARTİ İktidarının takdire şayan çalışmalarına ek olarak bizim
de Bayındırlık, İmar Komisyonu üyeleri olarak bu çalışmalarda çıtamızı daha
yükseklere taşıyacağımızı temenni ediyor…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Son dokuz yılda
bir tane yaptınız mı, bir tane?
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kocaeli’ne bir
tane yaptınız mı son dokuz yılda?
BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekili,
lütfen…
PELİN GÜNDEŞ BAKIR (Devamla) – …Van
depreminde hayatını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Burası temenni
etme yeri değil.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 10’a
yakın arkadaşımız yerlerinden söz istemişlerdir. Sayın Bakan onları da
dinledikten sonra cevap verme hakkını kullanmak istiyor.
Birinci sırada Sayın Sakık var.
Bir dakika, yerinizden lütfen.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Başbakan ve bir grup
bakanın deprem bölgesinde yaptıkları durum değerlendirmesinde belediye başkanı
ve yardımcısıyla diyalog kurulmadığına ilişkin açıklaması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
SIRRI SAKIK (Muş) – Evet, Sayın Başkan,
çok teşekkür ediyorum.
Enkaz altında insanlar ölürken enkaz
üstünde de insanlık ölüyor. Son günlerde bu faşist söylemleri görüyoruz. Mesela
dinci bir gazetede, şurada, “İlahî İkaz” diye bir… Dinci, faşist bir gazete
bunu çok rahatlıkla yayınlıyor ve Kürt coğrafyasını buradan çizerek ilahî bir
adalet diye yansıtıyor. Bu bir faşist duygudur, bu bir faşist anlayıştır.
Şimdi, ülkemiz acı dolu bir süreçten
geçiyor. Bir haftadır çok önemli acılarımız oldu, yaralarımızı sarmak
istiyoruz. Belki bu deprem bir vesile olabilir. Bir diyalog için, bir müzakere
için vesile olabilir çünkü 1999’da da Yunanistan’la Türkiye'nin arasında da
böyle bir soğukluk vardı, bir küçük bebeğin enkazdan çıkarılması, oradaki
yardıma gelenler bir vesile oluşturdu. Diliyorum…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Muş) – Eğer müsaade
ederseniz bir iki şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN – Özür dilerim Sayın Sakık, biliyorsunuz, herkese birer dakika…
SIRRI SAKIK (Muş) – Peki, Sayın Başkan,
Sayın Bakan cevap verecek yani bölgeye gittiler, Sayın Başbakan gitti bir grup
bakanla birlikte. O ilin Belediye Başkanı ve orada seçilmişlerle neden bir
diyalog oluşturulmadı?
İkincisi, gece yapılan bir durum
değerlendirmesinde Belediye Başkanı ve Yardımcısının neden komisyona
alınmadığı…
BAŞKAN – Teşekkürler. Daha önce de
söylendi onlar.
Şimdi, ikinci sırada İstanbul
Milletvekili Sayın İncekara var.
Yerinizden lütfen, bir dakika.
2.-
İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın, deprem
nedeniyle yapılan yardım kampanyalarına ilişkin açıklaması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Sayın
Bakanıma sormak istiyorum: Ekranda, görüntülerden, kamyonların yanaşıp
topluluklara yardım dağıttığını görüyoruz. Benim sorum şudur ki Türkiye’den ya
da dünyadan gelen bütün yardımlar orada tek elden toplanıp tek elden mi
dağıtılıyor?
Yine, çadır dağıtımında bir kadının
iteklenerek elinden çadırının alındığını gördük. Adrese dayalı sistem bu çadır
dağıtmada kullanılmış mıdır? Adalet sağlanmış mıdır?
SIRRI SAKIK (Muş) – Adresler yerle bir
oldu Sayın İncekara.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Her
tarafta yardım kampanyaları başladı, bir sürü yardım toplama yetkisi olmayan
kişiler ve kurumlar yardım topluyorlar. Bunlarla ilgili bir tedbir alınmış
mıdır? Bunların yerlerine ulaşması konusunda bir tedbir alınmış mıdır?
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim Sayın İncekara.
Hakkâri Milletvekili Sayın Kurt…
Yerinizden lütfen.
3.-
Hakkâri Milletvekili Adil Kurt’un, deprem bölgesi imar planının incelemeye
alınması ge-rektiğine ilişkin açıklaması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Başkan,
Sayın Atalay’ı dinlerken Van’da gördüğümüz acıyı sanki yaşamamış gibi bir
duyguya kapıldım. “Ulaşılmayan hiçbir köy kalmadı.” deniyor. Bazı köyler
haritadan silindi. Sanırım, Sayın Atalay bu köyleri yok hükmünde saydı.
Erciş’te imar politikasının hilkat
garibesi yaşandı. 2004-2011 yılları arasında Erciş’te belediye başkanlığı yapan
ve çok katlı binalara ruhsat izni veren belediye başkanı şu anda AKP’nin
sıralarında milletvekili olarak oturuyor. Sayın Bakan bu konuda bir araştırma,
bir inceleme başlatmayı düşünmüşler midir? Kendilerine bunu soruyoruz.
Ayrıca, Kandilli Rasathanesi, Amerika
Jeoloji Enstitüsünden tam altı saat sonra Van depreminin şiddetini tespit
edebildi. Bunda da bir kasıt var mıydı? Yardımların gecikmesinde etkisi olmuş
mudur?
Sayın Bakandan bunların cevaplanmasını
istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şimdi, Gaziantep Milletvekili Sayın Serindağ...
Yerinizden lütfen.
4.-
Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ’ın, deprem
nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil
şifalar dilediğine ve imar planı sorumluları hakkında işlem yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Van ve Erciş’te meydana gelen depremde
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza
acil şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, hasarın en çok meydana
geldiği Van Yolu Caddesi’nde çok yakın zamana kadar tek katlı, iki katlı
binalar vardı. Son üç beş yılda bu binalar yıkılmış, yerlerine yüksek katlı
binalar yapılmıştır. Yıkılan binalar da bu yüksek katlı binalardır. Eski evler
yıkılmamış, bu yeni yapılan yüksek binalar yıkılmıştır. Bu binalar ya imar
planına aykırı olarak yüksek katlı yapılmış veya imar planı değiştirilerek kat adedi
artırılmıştır. Her iki durumda da o zamanki yetkililerin ve görevlilerin ağır
sorumluluğu bulunmaktadır. Bu nedenle o tarihteki yetkililer ve sorumlular
hakkında işlem yapmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şimdi, İstanbul Milletvekili Sayın
Tüzel…
Yerinizden lütfen.
5.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, Van ilinin Erciş ilçesi merkez
üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Van ilimizde meydana gelen depremin yol
açtığı acıların ve kayıpların birlik, dayanışma ve kardeşlik duygularıyla
aşılmasını diliyor, halkımıza başsağlığı ve devam eden savaş ortamının
sonlanmasını diliyorum.
Devlete egemen olan zihniyetin
sürdürdüğü siyasi ve ekonomik rant anlayışı bir kez
daha enkaz yığınına dönüşmüştür. Bilim insanlarının 2003-2004’teki uyarılarına rağmen
bugünün iktidarındaki dönem yöneticileri neden
bir tedbir almamış, şehirleşmenin bu fay hattında kalmasına göz
yummuştur? Zarar gören devlet bina ve yapılarının altında kalanların hesabı halkımıza
verilmelidir. 99’dan bu yana halkın emeğinden aktarılan fonlar nasıl yağmalanmıştır?
Bu depremle birlikte bunlar açıklanmalı, halkımızın kandırılmasına,
soyulmasına, acıların istismarına son verilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
Şimdi, Bursa Milletvekili Sayın Kaleli…
6.- Bursa
Milletvekili Sena Kaleli’nin, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere
meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan
rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
SENA KALELİ (Bursa) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; geçtiğimiz hafta iki büyük acıyla sarsıldık; rahmet,
sabır ve şifa diliyorum.
Terör de, deprem de bu güzel ve zor
coğrafyanın birer gerçeği. Kendi araba ve uçağını üretebilecek iddiada olan bir
ülke için bunların üstesinden gelebilecek güç de bir gerçektir, yeter ki
isteyelim, çözüm konusunda samimi olalım. Son bir yılda dünyada 7 şiddeti ve
üzerinde toplam on yedi deprem olmuştur, sadece üç ülkede can kayıpları
yaşanmıştır. Biri 7 ve 9 şiddetindeki depremlerle sallanan Japonya, diğeri
Pakistan, üçüncüsü Türkiye’dir. Bu kayıplardan yerelden merkeze herkesin
sorumluluğu vardır.
Son on iki yılda depreme 20 binin
üzerinde kayıp vermiş bir ülke olarak, öncelikle ne yaptığımızı sorgulamamız
lazımdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaleli.
Şimdi, İstanbul Milletvekili Sayın
Aslanoğlu...
7.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Van
ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin
açıklaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkanım, Van depreminde hayatlarını kaybeden tüm kardeşlerimize Yüce
Allah’tan rahmet diliyoruz, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz. Başta
Genel Başkanımız olmak üzere tüm teşkilatımız derin üzüntü içindedir.
Yaralarımızı acil sarmak için tüm belediyelerimiz seferber olmuştur. Başta
Mersin, Antalya, İzmir Büyükşehir Belediyelerimizle birlikte İstanbul’daki on
iki belediye başkanımız şu anda Van’dadır ve yörelerinden topladıkları tüm
yardımları tırlar eşliğinde Van’a götürmüşlerdir ve o belediye başkanlarıma ben
huzurunuzda teşekkür ediyorum. Bu, hepimizin üzüntüsüdür. Tüm kardeşlerimiz, bu
ülke bizimdir. Bu acıya ortak olmalıyız, sonuna kadar ortak olacağız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Aslanoğlu.
Şimdi, Tokat Milletvekili Sayın
Düzgün...
8.- Tokat
Milletvekili Orhan Düzgün’ün, Van ilinin Erciş ilçesi merkez üssü olmak üzere
meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan
rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması ve Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay’ın cevabı
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ben de Van’daki deprem nedeniyle
hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza… Türk halkına başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, birkaç gün öncesinde 24
şehit ki bu sayıdan emin değiliz. Bu şehitlerden birisinin memleketi olan
Yozgat’ta bir cenaze törenine katıldım. Sarıkaya Kaymakamı Sayın Yaşar Dönmez,
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin elini sıkmadı protokolde. Bunu
şiddetle kınıyorum ve İçişleri Bakanını göreve davet ediyorum.
Ayrıca bugün depremin riski açısından
en yüksek riskli bölgelerden birisi olan Kelkit Ovası’nda Hükûmetin tedbir
almasını bir kez daha öneriyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu
bir soru-cevap kısmı değildi biliyorsunuz. Daha evvel söz isteyen arkadaşlarımıza
da verdik. Dolayısıyla birkaç arkadaşımıza artık burada kesmek istiyorum
müsaade edersiniz.
Son söz İstanbul Milletvekili Sayın
Hamzaçebi’nin. (CHP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan,
söz istiyoruz.
BAŞKAN - Buyurun.
9.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Van ilinin Erciş ilçesi merkez
üssü olmak üzere meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması ve Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalay’ın cevabı
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak Van’da meydana gelen depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza şifa diliyorum. Deprem vesilesiyle
milletimiz kardeşlik duygularıyla dayanışmanın en güzel örneklerini
sergilemektedir. Bu dayanışmanın hayatımızın diğer alanlarında da örnek
olmasını diliyorum. Depremin yarattığı acıları hafifletmek, yaraları sarmak
için devletin bütün imkânlarıyla elinden geleni yapacağına inanıyorum.
Cumhuriyet Halk Partili belediyeler de bu çerçevede elinden geleni yapmaktadır,
yapacaktır; bu yaraların süratle sarılması son derece önemlidir. Ayrıca önemli
olan, bir daha can
kaybı yaşamayacağımız depremlerin alt yapısını oluşturmaktır,
bunun için gerekli önlemleri almaktır. Bu vesileyle bunu da buradan hatırlatmak
istiyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Başkan, kürsüden söz almak istiyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Söz istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi
Sayın Başbakan Yardımcısı bütün bu sorulara cevap verecektir.
Sayın Bakan, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
İlelebet sürdüremeyiz değerli
arkadaşlarım. Bir saniye… Bir saniyenizi…
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Neden
sürdüremiyorsunuz? Peki sözü biz ne zaman alacağız?
Bir milletvekili olarak söz istiyoruz. Kınıyoruz sizi, protesto ediyoruz.
BAŞKAN – Bir saniye… Bir saniye…
Efendim, ilk söz alan 12 kişiye söz verdik.
ALİM
IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, 12 kişi
milletvekili de diğerleri milletvekili değil mi?
BAŞKAN - Şimdi sonradan yani beş dakika
önce 14, 15 kişi daha geldi, sorun bundan ibaret. Bütün gün soru-cevap olamaz
yani müsaade edin. (CHP sıralarından gürültüler)
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Yani yirmi
dört saat Hükûmet konuşacak, bizim bir dakikalık konuşmamıza tahammül
edemiyorsunuz.
BAŞKAN – Tahammül meselesi değil
efendim, vaktinde söz isteyin… Vaktinde söz isteyin…
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Hayır efendim, kendinize göre
yorumluyorsunuz. Kınıyorum!
BAŞKAN - Bağırarak bir yere
varamazsınız. Vaktinde söz isteyenlere verdik efendim.
Buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Depremi yaşayan
tek milletvekili burada biziz, Kocaeli.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Ben sözlerime Sayın Hamzaçebi’nin tabii…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Meclis
açıldı, on dakika ara verdiniz. On dakikada sorulara cevap verilecekti ama…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ben
Kocaeli’yim, Marmara depremiyim ben, ona cevap verecek…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
– …son söz alan milletvekili olarak dile getirdiği kardeşlik dilekleriyle
başlamak istiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Burada çıktınız
“Onu yaptık, bunu yaptık.” diyorsunuz. Hiç mi haber seyretmediniz sabah?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Sayın Başkanım, susturabilirsiniz…
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan,
susacağım, susacağım ama doğruları söyleyin millete!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Sayın Başkanım, lütfen…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakan, milletvekilini
susturmak… İtiraz edebilirsiniz ama susturma konusu… Sayın Bakan, talimat
vermeyin.
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Ben Sayın Başkanla konuşuyorum, sizinle değil.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkana
talimat vermeyin. “Susturabilirseniz…”
BAŞKAN - Lütfen… Lütfen…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda milletimiz çok
farklı duygular yaşıyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ben sizi
dinlemiyorum Sayın Bakan.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan,
bir dakikalık söz hakkını bir milletvekiline çok görmemeniz lazım.
BAŞKAN – Efendim, ilelebet devam
edemeyiz, lütfen oturun yani.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Biz de deprem
bölgesinden geldik.
BAŞKAN – İlelebet devam edemeyiz, konuştu
arkadaşlarınız.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Milletimiz, Sayın Hamzaçebi’nin dediği kardeşlik duygusunu,
dayanışma duygusunu yüreğinin en derinlerinde yaşıyor. Ne olur, biz de bunu
yaşayalım.
Bakın, buraya çıkıp bu siyaset diliyle
konuşulmasın diyoruz. En insani konuyu… Değerli milletvekillerimiz, ne olur,
niye öyle konuşmuyoruz? Milletimiz… Dünyanın her yerinden, bırakın Türkiye’yi,
dışarıdan diplomatımız arıyor, diyor ki: “Benim bir yazlığım var falanca yerde,
orası emrinizdedir.” Dünyanın her yerinden insanlar böyle bir dayanışma içinde.
O -kim- haddini bilmezler yaptıysa ben de kınıyorum. Milletimiz bugün, hele
böyle insani konuda, deprem, yardım… Yardımların siyasi taraf falanla
düşünülmesi… Bu kavramın kullanılmasından bile ben utanç duyarım. Bunu yapanlar
iflah olmazlar. (BDP sıralarından gürültüler)
ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Atalay,
Valinize sorun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu kadar hassas bir konuyu biz böyle
karşılıyoruz.
Şimdi, Sayın İncekara’ya
cevabım, biraz önce soru sorduğu için: Evet, hem Erciş’te hem Van’da yardımlar
tek elden yürütülüyor. Valilerin görevlendirdiği bir vali
yardımcısı bundan sorumlu. Onun tek işi, gelen yardımları almak,
listelemek ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak. Onu ifade ediyorum.
İkincisi “Herkes yardım topluyor.”
diyor. Değerli milletvekillerimiz, bu vesileyle, vatandaşlarımıza da buradan
bir çağrıda bulunmak istiyorum: Şu anda AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi)
hesap numarası ilan etti. Lütfen, eğer varsa yardımlarınızı oraya yapın. Eğer
ayni yardım gönderecekse gerek belediyelerimiz gerek sivil toplum gerek
vatandaşlarımız -İhtiyaç var mı, yok mu? Neye ihtiyaç var?- mutlaka Van’la, Van
Valiliğiyle irtibat kursun, koordinasyon merkeziyle irtibat kursun, ona göre
göndersin. Daha dünden itibaren, bazı yardım malzemelerinin biraz fazla ve
fonksiyonsuz kaldığını orada gördük.
ENVER ERDEM (Elâzığ) – Deniz Fenerine
de yapabilir miyiz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Bravo! Tebrik ederim! Tebrik ederim, maşallah! En önemli günde,
tebrik ederim! Bunlar kalite!
Sayın Kurt şunu söyledi: “Ulaşılmayan
köyler var.” dedi.
ADİL KURT (Hakkâri) – Doğrudur.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Elimde liste var Sayın Kurt, bizzat Şehircilik Bakanımız Erdoğan
Bey…
ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Bakanım,
size yanlış bilgi verildi.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Bakın, hangi köye ne ulaştırıldı? Hangi köy? Siz o köylere
gitmemişsiniz ve bilmiyorsunuz. Ne olur bana inanın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Bakan, ben
oradan geliyorum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Hangi köy? Söyleyin, hangi köy?
ADİL KURT (Hakkâri) – Size yanlış bilgi
verilmiş Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Kırıkkale) – Değerli arkadaşlar, bakın, köylerin listesi: Kaç çadır verildi,
kaç battaniye gitti, köyde ne kadar hasar var, ne kadar kayıp var, bunların
hepsi… Böyle gayriciddi şey olur mu? Köylere uğranılmamış!
Bizzat dün sabahtan itibaren Şehircilik
Bakanımız TOKİ Başkanıyla hem gidiyor hem de bu köy yeniden kurulduğunda nereye
kurulacak, onun çalışmasını yapıyor, bütün köy köy… Böyle şey olur mu?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Belediye
Başkanıyla niye konuşmuyorlar?
ADİL KURT (Hakkâri) – Sayın Bakan, size
yanlış bilgi veriyorlar.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, şimdi geleyim o konuya. Bakın, ben, doğrusu
bugün burada sizleri kıracak, incitecek en küçük bir ifadede bulunmak istemem,
yanlış. Yani, bugün ne olur… Ben üç gündür, bakın, uyku uyumadan o insanların
içinden geliyorum. Yani orada acılar var, bununla uğraşıyoruz. Ne olur, yani
böyle bugün bunu hepiniz yardımlaşarak ve vatandaşlarımıza da o mesajı verelim.
Şimdi, bakın, Başbakan işte, Belediye
Başkanını aramamış, işte Belediye Başkanıyla irtibat kurulmamış... Değerli
arkadaşlar, Başbakan kimseyi aramadı. Başbakan, duyduğu anda uçağına atladı
Van’a gitti ve onu karşıladı orada insanlar (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ve
ben ondan önce gittim. Başbakan ne Valiliğe uğradı ne bir yere uğradı, hemen
ayağının tozuyla... Biz dedik ki: “Size bir bilgi sunalım koordinasyon
merkezinde.” Çünkü ben bir saat önce gitmiştim ve orada çalışma yapmıştık.
“Hayır, ben hemen Erciş’e gideceğim.” dedi.
Şimdi, Başbakan, inanın o gün
rahatsızdı, rahatsızlığı da vardı, sabahın 03.00’üne kadar ayakta, Erciş
sokaklarında kendisine ne söylemek isteyen varsa vatandaşları dinledi,
çalışmaları koordine etti. İdris Bey’e dedi ki, İçişleri Bakanına, “Sen
buradasın, ayrılmayacaksın.” Ağrı Valisine dedi ki: “Sen buradasın.” Başbakan, tek tek hastalarla ilgilendi, ameliyatta yetersizlik var
mı...
Şimdi, bunu anlamak kolay değil,
arkadaşlar, etmeyin, biz oraya protokol için gitmedik. Vay Vali karşılayacakmış
da... Arkadaşlar, biz çalıştık, Sağlık Bakanımız hastanedeydi, gece orada.
İnanın orada bizler... Yani bu ortamı sizler de olsanız aynı yaşarsınız. Oraya
gidip de protokolle, karşılamayla, uğurlamayla, çalışanları meşgul edecek bir
şey olabilir mi? Yani biz o konuda hassasız.
Bakın, Van Belediye Başkanı,
Yardımcısı, koordinasyon merkezinde, kriz merkezinde bütün toplantılarda
bulundu ama bir belediye başkanı, Başbakan geliyor, oraya gitmiyorsa,
koordinasyon merkezine kendisi değil de yardımcısını gönderiyorsa...
SIRRI SAKIK (Muş) – Efendim, Valiyle
diyalog kuramıyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - ...ve sonra da bilmem Fırat Haber Ajansına, vay, işte “Vali bilmem
ne yaptı.” diye böyle bir günde açıklama yapıyorsa bu üzücüdür. Bakın, burada
objektif bakalım.
SIRRI SAKIK (Muş) – Peki, hırsızın hiç
günahı yok mu, Valinin hiç günahı yok mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - İnanın ben, yani bir şey olarak değil, objektif, konuyu bilen
birisi olarak bakıyorum. Niye böyle suçluyoruz arkadaşlar?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Belediyenin
topladığı yardımlara niye el koydu Vali?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Kendiniz bir konuşun arkadaşlarınızla, böyle günde böyle bir şey
olur mu?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) –
Sayın Bakan, bakın, Belediye Başkanı aramış, saat on birde gelmiş…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Biz, biz bu ayrımları falan hele böyle… Çöpe attık bu ayrımları
arkadaşlar, siz biliyorsunuz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) –
Sayın Bakan, Başbakan telefonla da olsa arar, “Geçmiş olsun.” der, seçilmiş
insanlara böyle yapar. AKP’li olsa böyle mi yapacaktı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, bunların dışında, Sayın Şandır’ın
söylediği gibi Türkiye büyük bir ülke, Türkiye imkânları çok olan bir ülke.
Türkiye bunların üstesinden gelir, geliyor ama o birlik bütünlük, o duyarlılık
o hepsinden önemli. Bakın, ben Van’da o birlik bütünlüğü gördüm. Türkiye, 24
milyon bir bütün oldu. Oraya ne mesajlar, ne yardımlar geliyor. Ben tavsiye
ederim herkes gitsin, oradaki o tabloyu görsün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Bakan,
nüfus 74 milyon yalnız, 24 milyon değil. Yanlış yaptınız. Bunu düzeltin bir
zahmet.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Şimdi, burada, yani ne olur afet ve insani yardımları, durumları
bile siyaset diliyle konuşmayalım.
Değerli arkadaşlar…
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Bakan,
büyüklük ölümleri önlemededir.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Arkadaşlar, ben konuşuyorum, siz de konuştunuz. Niye yerinizden
bağırıyorsunuz ki? Lütfen, ne olur Sayın Milletvekilim ya…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ama nüfusu
“24 milyon” dediniz Bakanım. 24 milyon değil, 74 milyon. Ne olur onu düzeltin
bari.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Değerli arkadaşlar…
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Büyüklük
öldükten sonra çıkmaz.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, tabii, Sayın Şandır onu söyledi ama 99
depremine keşke gitmeseydi. Devletin iki-üç gün sonra ulaştığı bir olaydır
bakın.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yanlış.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Hepimiz zihnimizde yaşıyoruz bunu.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ya bilmiyorsun
ya! Bilmiyorsun. Allah’ını seversen. Açıldıkça saçılıyorsun ya, saçıldıkça
saçılıyorsun ya!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
– Değerli arkadaşlar, ben şunu söyleyeyim. Bir tartışma açmak için değil.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yazık,
böyle bir günde nasıl siyaset yaparsın, yazık!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Bakın, bir tartışma açmak için değil…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yazık,
siyaset yapıyorsun.
BAŞKAN – Oturun lütfen, lütfen.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Bakın, bakın, bu olayda devlet en kısa sürede koordine olmuştur, en
kısa sürede.
OKTAY VURAL (İzmir) – Şuraya bak ya!
Böyle bir günde siyaset yapıyorsun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hani
anlayış bekliyordun sen bizden? Hani kalite, hani kalite?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen,
lütfen…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Ama biz yine de geçmiş bütün tecrübelerden ders alırız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Teşekkür
etmek çok mu zor? Yazık, yazık…
OKTAY VURAL (İzmir) – Bak, Hanımefendi
Milletvekili teşekkür etti, “İktidarıyla muhalefetiyle oraya gittik.” dedi.
BAŞKAN – Sayın Vural lütfen, lütfen…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Siyaset
yapıyorsunuz böyle acılı bir günde. Yazık, siyaset yapıyorsun. Hani kalite,
hani kalite…
BAŞKAN – Sayın Korkmaz lütfen, lütfen…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Sayın Başkanım…
OKTAY VURAL (İzmir) – 400 bin tane… 2
bin tane eve ulaşamadın be!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Teşekkür
etmek bu kadar mı zor?
BAŞKAN – Sayın Vural lütfen…
Sayın Korkmaz lütfen…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, ben teşekkürümü yaptım. Sayın Şandır’a teşekkür ettim önce.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakanın
konuşmalarında hep mayın var! Konuşmalarında hep patlayıcı madde var!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yazık!
Sen ancak böyle teşekkür edersin! Yazık!
BAŞKAN – Lütfen, lütfen…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Ben önce teşekkür ettim.
Böyle acı bir günde gelip burada
olmadık eleştiriler yapılır mı?
OKTAY VURAL (İzmir) – Böyle bir acı
günde bu kadar şeyleri söyledik, değmezmiş sana be!
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bir hakkı
iade etmek bu kadar mı zor!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Şöyle bir şey söylendi…
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Yazık!
BAŞKAN – Sayın Korkmaz…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Şöyle bir şey söylendi… Biz, tabii, şu anda ülkemizin geçirdiği
bütün depremler ve bunlarda yapılanlardan ders alıyoruz. Adapazarı, Marmara
depreminden de ders alıyoruz, onu da ifade edeyim. Yani nerede ne vardı? Ben
şimdi üç gün burada çalıştım, bu işten yeni sorumlu Başbakan Yardımcısıyım, ilk
tecrübem…
OKTAY VURAL (İzmir) – Ya “Üç gündür
oradayım.” diyorsun, deprem olalı iki gün olmuş, bugün buradasın zaten!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – …ama ben çok ders aldım. Ben çok ders aldım ve bundan sonrasına
ilişkin orada kararlar aldım.
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) – Ben
depremden beş saat sonra oradaydım, yıkılan binaların yüzde 85’inin yanında
kimse yoktu.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Mesela çadır konusunda sadece Kızılaya mı
bağımlı olmalıyız, yoksa alternatifimiz olmalı mı? Şu anda, ben bu depremi
yaşadıktan sonra kendim yeni dersler alıyorum ve bu normal.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ya 8 bin mi,
4.800’mü? Hüseyin Çelik’in dediği mi doğru, Bülent Arınç’ın
dediği mi doğru?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Daha
çadır sayısını bile bilmiyorsunuz!
BAŞKAN – Lütfen, lütfen…
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Değerli arkadaşlar, tekrar ifade ediyorum…
OKTAY VURAL (İzmir) – Biz de buna göre
değerlendirmeler yaptık burada kalkıp! Senin yaptığın her işte zaten mayın var!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – …burada tabii “Yardıma siyasi bakan” falan ifadeleri oldu. Şunu
söyleyeyim, yardıma siyasi bakan iflah olmaz, kim bakarsa baksın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Bir hakkı
inkâr eden de iflah olmaz!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Bunun dışında yine Şandır’ın andığı Azra
bebeği gördüm, annesinin biraz sorunu var, ama bebek çok iyi, sağlıklı, onu da
ifade edeyim. İkisi aynı anda çıkarıldı, o da çok önemli.
Değerli arkadaşlar, burada, Sayın
Tanrıkulu oradaydı ve ilk cümlesi buraya konuşmaya çıkınca “Felaketten siyaset
üretilmez.” oldu, ama siyaset üretti, kusura bakmasın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) –
Ayıp ediyorsunuz! Gerçekten ayıp ediyorsunuz!
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar…
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İzmir) – Ben
bir temenniyi ifade ettim. Sayın Başbakanın elinde bütün teknik imkânlar var.
Bir telefon açıp “Geçmiş olsun.” diyebilirdi.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, koordinasyon… Devletin en çabuk zamanda koordine olduğu,
hatta sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bir müdahaleyi yaşadık. Burada
sağlıkta mı bir aksama var? Söyleyin, sağlıkta mı bir aksama var? Arama
kurtarmada mı bir aksama var? Hizmetlerde mi bir aksama var?
SIRRI SAKIK (Muş) – Hâlen insanlar
enkaz altında.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Sayın Tanrıkulu biliyor Erciş’in kaç yerinde çadır kent kurulduğunu
ama vatandaşlar çadır kenti tercih etmiyor.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Bakan,
ölenler geri gelecek mi, ölenler?
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Vatandaşlar, çadır alarak evinin yanında kurmak istiyor. Çadırdaki
sorunu zaten ben kendim konuşmamda dile getirdim. Koordinasyonsuzluk diye bir
şey yok arkadaşlar.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yapamıyorsun
Sayın Bakan, yapamıyorsun. Açılımı yüzüne gözüne bulaştırdın, şimdi de afeti.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Yalnız şunu biliyoruz: Böyle zamanların psikolojisi vardır. Böyle
zamanların telaşı vardır. Kimi haklıdır kimi haksızdır, yanlış tutumlar da olur
ama bunları…
Bakın, bir gün sonra göreceksiniz, her
şey yoluna girecek yani burada ilk anların bazı telaşla meydana gelen şeylerini
hemen çok büyük koordinasyonsuzluk gibi ele almamak lazım.
Ayrıca şunu da ifade ediyorum: İnanın,
biz kendimizi daha çok eleştiriyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yorulmuşsunuz
artık.
BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY
(Devamla) - Yani hangi kurumumuz nerede gecikti? Onları şu anda daha iyi tespit
ediyoruz.
Burada, bir arkadaşımız Mevlânâ
evlerinden söz etti. Şu anda, Mevlânâ evleri, orası daha soğuk olduğu için
elverişli görülmedi, yoksa 3 bin tane hazır var ama çadırın, kışa dayanıklı
çadırın daha elverişli olacağı yönünde uzman görüşü var, benim bilebileceğim
bir konu değil ama Şehircilik Bakanımız bunun üzerinde çalışıyor. Yani Mevlânâ
evi burada kullanılmayacak, bir süre çadır, bir ay kadar, ondan sonra
“konteyner” diye ifade ettiğimiz, kışa da dayanıklı malzemelerden -sürekli
konutlara kavuşana kadar- kullanılacak. Öyle bir karar içindeler. Onu da ifade
etmek isterim.
Bu arada, esnaf ve çiftçilerimizin,
biliyorsunuz, kredi borçları ertelendi, Bakanlar Kurulu kararnamesi şu anda
imzada, onu da ifade edeyim.
Değerli milletvekilleri, inanın,
sizleri hiç üzmek falan istemedim. Konuşmalarımda bugün hiç yanlışlık olmasın.
Hepinizi en derin sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Son cümlem de Van ve Erciş’teki o
vatandaşlarımız… Onlar çok sabırlı, tevekkül içinde, dayanıklı. İnanın, oradaki
vatandaşlarımızın o enkazların başında, kendi
yakınları oranın altındayken o tutumları, tavırları bizi çok etkiledi. Onlara
hem geçmiş olsun diyorum tekrar hem teşekkür ediyorum ve hepinizi tekrar en
derin sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) –
Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 69’uncu maddesi uyarınca
söz istiyorum.
Sayın Bakan söylemiş olduğum sözlerle ilgili
olarak farklı bir anlama gelecek sözler söyledi; bu konuya açıklık getirmek
istiyorum.
BAŞKAN – Lütfen iki dakika içinde…
Buyurun.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakan Yardımcısı Beşir
Atalay’ın, ileri sürmüş olduğu görüşten farklı bir görüşü kendisine atfetmesi
nedeniyle konuşması
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu ifade edeyim: Bu sözümün
arkasındayım. Felaketten siyaset üretilmez. Bir kez daha ifade ediyorum... (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Lütfen, lütfen, lütfen… Ben burada çok insani
bir durumu ifade etmek için çıktım o cümleyi kullandım.
Şimdi, siz akademisyensiniz, İçişleri
Bakanlığı yaptınız. Bir ilde kim vardır? Vali vardır, belediye başkanı vardır.
Vali, devleti temsil eder, belediye başkanı halkı temsil eder.
Başbakanın yapması gereken nedir
burada? Eğer bir ilde, 800 bin nüfusu olan bir ilde bir felaket yaşanmışsa
valiyi arar, bilgi alır. Belediye başkanını arar cep telefonu veya başka bir
iletişim aracıyla “Geçmiş olsun” der. Bu imkânı yok mu Sayın Başbakanın? Acaba
AKP’li bir belediye başkanı olsaydı veya CHP’li olsaydı veya MHP’li olsaydı
aynı mı davranacaktı? İnanıyorum ki, aynı davranmazdı.
Dolayısıyla Başbakanın böyle bir
dönemde ve sizin ayrımcı bir tutuma, dışlayıcı bir tutuma izin vermemeniz
gerekirdi. Ben bir temennimi ve bir duygumu ifade ettim ve ben sizden önce
oradaydım, sizden önce. Sizden önce o yerlere gittim, gezdim. Dolayısıyla bu
duyguyu, ortak duyguyu yaratma imkânı varken böyle bir dönemde Sayın Başbakanın
bunu yapmamasını eleştirdim. Bu, yapıcı bir eleştiridir. Ama bundan ben siyaset
üretmiyorum. Yapıcı bir eleştiride bulundum. Sayın Başbakan herkesin Başbakanı
ise eğer, o belediye başkanını da arayacak, halkın sorunlarını dinleyecek;
böyle yapması gerekir. Bundan niye gocunuyorsunuz? (CHP ve BDP sıralarından
alkışlar) Doğrusu da budur.
Ayrıca -orada ifade edemedik ama ifade
edeceğiz- bu konuyla ilgili, depremle ilgili olarak da bir araştırma önergesi
de vereceğiz. Sizin belediye başkanınız dâhil olmak üzere, o konuda hangi
eksiklik varsa, ne varsa, hepsinin ortaya çıkarılmasını isteyeceğiz.
Bakın, bu Meclis hesap verme yeridir
aynı zamanda; dostluğun, dayanışmanın, kardeşliğin oluşacağı yerdir. Benim
temennim buna yönelikti. Dolayısıyla, sözlerimi başka bir anlama gelecek bir
biçimde ifade etmenizi doğru bulmuyorum.
Teşekkür ederim, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan,
belediye başkanımıza yönelik birtakım cümleler kullandı. Ben de…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Vanlı olduğu
için Sayın İdris…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan,
biz burada söz alıyoruz. Ne zaman söz vereceksiniz bize?
BAŞKAN – Sayın Şandır, siz neyle
ilgili?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Efendim, Sayın
Bakan, ismimi de anarak konuşmamın üzerine bazı sözler söyledi.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür
etti Sayın Şandır. Size teşekkür etti Sayın Bakan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Bir yanlış
anlamaya meydan vermemek açısından…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Hayır, Sayın Bakan Sayın Şandır’a
teşekkür etti ama. Size teşekkür etti Sayın Bakan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür etti
mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın
Bakan size teşekkür etti.
BAŞKAN – Lütfen, iki dakika da size
vereyim.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sizin
konuşmalarınızdan ders alsınlar.
OKTAY VURAL (İzmir) – Gitmesin Bakan,
gitmesin!
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Başbakan Yardımcısı
Beşir Atalay’ın şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama bakın,
değerli arkadaşlar, önde olan sorumludur, önde olanı taşlarlar. Önde olan geri
dönüp kendisine taş atana taş atarsa, işte, o zaman çıngar
çıkar. Yanlış olan bu. Şimdi, Sayın Bakanın geri dönüp
99’u ad etmesinin ne anlamı var? Benim konuşmam, 99’da… İçinizde Sakarya
milletvekili vardır.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Ben belediye
başkanıydım o zaman.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sabahın altı
buçuğunda oradaydık, Yener Rakıcıoğlu hâlâ pijamayla
geziyordu.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – 99 depremini
bizzat yaşayan insanım.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Biz oradaydık
kardeşim, ben oradaydım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet, İlyas
Bey, bir şey söyle. Bir şey konuşmuyorsun İlyas Bey. On senedir ne yaptınız bu
ülkede, Kocaeli’de?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ben
oradaydım.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Enkazdan
çıktık, biliyoruz.
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ben
oradaydım. Haksız bu niteleme. Biz de oradaydık efendim.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Enkazdan
çıktık.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Anladım yani…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Konuşalım,
tamam İlyas Bey.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Herkesten
önce oradaydık. Bakın, değerli milletvekilleri… (Gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – 17 Ağustos
depreminde Türkiye Cumhuriyeti devletinin ortaya koyduğu irade hepimizin övüncü
olmalıdır. Bakın, size bir şey söyleyeyim… (Gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekilleri,
hatibi dinleyelim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, efendim, bakın, 17/8/1999’da deprem
olmuş. Yirmi sekiz günde, 15/9/1999‘da, yirmi sekiz
gün içerisinde geçici konut alanları belirlenmiş, bu belirlenen alanların 25
binliği, binlik haritaları yapılmış, ihale şartnameleri hazırlanmış ve konut
ihalelerine, imalatlarına başlanmış. Yetmiş beş günde, Kasımın 30’unda 44.107
geçici konut oraya yerleştirilmiş ve vatandaşlar yerleştirilmiş. Bu hepimizin
övüncü olmalı ya. Buna bugünkü Hükûmet emsal olsun diyorum. Van’da bunun daha
ilerisini de yapmak mecburiyetindesiniz. Şimdi, bu ortadayken Sayın Bakanın
kalkıp… Bugünü konuşmak durumunda değiliz, yarını konuşacağız, yarın ne
yapacağımızı konuşacağız. İnsanlar orada soğukta kıvranıyor, kar da yağmaya
başlıyor. Geriye dönüp de 1999’u suçlamanın ne anlamı var? Bunun neresinde akıl
Allah aşkına? Yanlış olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Ben teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Son olarak Bingöl Milletvekili
Sayın İdris Baluken.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli
Başkanım, “son” demeyin ama. Değerli Başkanım, “son söz” demeyin, burada söz
istiyorum sizden.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
Lütfen, bir dakika içerisinde…
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Herkese iki
dakika verdiniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Eşitlik olsun Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika lütfen…
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
10.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, deprem
bölgesinde koordinasyonsuzluk nedeniyle organize edilemeyen hizmetlere ilişkin
açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de hepinizi selamlayarak sözlerime başlamak
istiyorum.
Öncelikle, Van’daki bu acı olayda, acı
depremde yaşamını yitiren bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara
acil şifalar diliyorum.
Burada Sayın Bakanın belirttiği birkaç
hususa açıklık getirmek amacıyla söz istedim.
Öncelikle, şunu belirtmek istiyorum ki:
Belediye Başkanıyla ilgili Sayın Bakanın söylemiş olduğu sözler tamamen siyaset
yapmaktır. Bakan Bey üç gün boyunca uykusuz olduğunu söylüyor ama Van Belediye
Başkanı, üç gün boyunca hem uykusuz hem de Van’ın bütün mahallelerinde
çalışmalara bizzat aktif katılarak şu anda çalışmalarını yürütmektedir.
Belediye Başkanıyla ilgili bizim ilettiğimiz husus şudur: Başkanımız, Valiyi
aramasına rağmen, muhatap alınmıyor, muhatap alınıp tekrar kendisine geri
dönülmüyor ve bununla ilgili vilayetle olan koordinasyonsuzluk nedeniyle de
insanlarımız orada şu anda mağdur durumdalar. Bununla ilgili yanlış
bilgilendirilmenin düzeltilmesini istiyoruz. Şu anda bütün belediyelerimize
gönderilen bir genelge var ve belediyemizin oluşturduğu kriz masasına,
koordinasyon merkezine yardım gönderilmemesi ve bütün yardımların sadece
valiliğe yönlendirilmesi yönünde bir genelge yayınlanmıştır. Biz biliyoruz ki
belediyeyle ilgili valiliğin de bir şekilde organize edemediği hizmetleri
kapatma noktasında, belediye personeli dışında da gönüllü çalışanlarımız şu
anda o açığı kapatmaya çalışıyorlar.
Birkaç hususu daha belirtmek istiyorum.
Sayın Bakan, şu anda çadır ulaştırılmayan hasarlı köy olmadığını belirtti. Ben
kendisine hemen şuradan bu saat itibarıyla almış olduğumuz bilgileri
söyleyeyim: Güveçli köyü; nüfusu 1.500’ün üzerinde, 200’ün üzerinde hane var ve
buraya sadece 30 çadır ulaşmış. Aynı şekilde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Baluken.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım,
gündemle ilgili kısa bir söz istiyorum, sizden istirham ediyorum.
BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz, çok özür
dilerim, bir daha sefere. Burada yeteri kadar konuşuldu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani bu özür
dilemeyle oluyorsa ben sizden özür dilerim. Lütfen Başkanım…
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Gensoru önergesinin geri alınmasına
dair önerge vardır, okutuyorum:
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın,
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru
önergesini geri aldıklarına ilişkin önergesi (4/9)
24.10.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
18.10.2011 tarihli 8. Birleşimde okunan
İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin hakkındaki (11/1) esas numaralı Gensoru
Önergesi Anayasanın 99. Maddesi gereğince 25.10.2011 günkü birleşiminde gündeme
alınmıştır. Ancak Van depremi nedeni ile ülkemizin yaşadığı büyük ortak acıyı
dikkate alarak Gensoru önergemizi geri çekiyoruz.
Gereğini bilgilerinize arz ederiz.
Pervin
Buldan Hasip Kaplan |
Iğdır Şırnak |
BDP
Grup Başkan Vekili BDP
Grup Başkan Vekili |
BAŞKAN – Gensoru önergesi geri verilmiş
ve gündemden çıkarılmıştır.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Tekrar gelecek.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
komisyondan bir istifa önergesi vardır, okutuyorum:
2.-
Nevşehir Milletvekili Murat Göktürk’ün, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/8)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
KİT Komisyonu üyeliğinden istifa
ediyorum.
Gereğinin yapılması hususunu arz
ederim.
Murat
Göktürk
Nevşehir
OKTAY VURAL (İzmir) – Darısı Beşir
Atalay’ın başına. İnşallah onun istifasını da burada
okuruz.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Şimdi, Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 22
milletvekilinin, kayıt dışı istihdam sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/29)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde her iki çalışandan birisinin kayıtdışı olduğu bilinmektedir. Kaygı verici düzeylere
ulaşan kayıtdışı istihdam, sosyal güvenlik sisteminde
sıkıntılara yol açmakta, haksız rekabete neden olmakta ve çalışanlar açısından
hak ve hizmet kaybı yaratmaktadır.
Kayıtdışı
istihdam gerek ekonominin tamamında gerek işgücü piyasasında ağırlığını
artırarak hissettirmektedir. Kayıtdışı istihdamın ve
buna bağlı olarak kayıtdışı ekonominin önlenmesi,
sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sisteminin en temel unsurlarından birini
oluşturmaktadır.
Bu nedenle, kayıtdışı
istihdamın önlenmesi ile ilgili sorunların ve alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul)
2) Candan Yüceer (Tekirdağ)
3) Erdal Aksünger (İzmir)
4) Atilla Kart (Konya)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Kamer Genç (Tunceli)
7) İhsan Özkes
(İstanbul)
8) Mevlüt
Dudu (Hatay)
9) Kazım Kurt (Eskişehir)
10) Mehmet Şeker (Gaziantep)
11) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
12) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
13) Salih Fırat (Adıyaman)
14) Aytuğ Atıcı (Mersin)
15) Özgür Özel (Manisa)
16) Nurettin Demir (Muğla)
17) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
18) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
19) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
20) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
21) Celal Dinçer (İstanbul)
22) Mehmet Şevki Kulkuloğlu
(Kayseri)
23) Malik Ecder
Özdemir (Sivas)
2.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23
milletvekilinin, alışveriş merkezlerinin geleneksel ticaret sistemine
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/30)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Alışveriş merkezleri ve zincir
mağazaların geleneksel ticaret sistemimize olumsuz etkilerinin araştırılması,
tespit edilen sorunların aşılması için gerekli önlemlerin ve çözüm önerilerinin
tespiti amacıyla Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince
Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul)
2) Candan Yüceer (Tekirdağ)
3) Erdal Aksünger (İzmir)
4) Atilla Kart (Konya)
5) Veli Ağbaba
(Malatya)
6) Kamer Genç (Tunceli)
7) İhsan Özkes (İstanbul)
8) Mehmet Şeker (Gaziantep)
9) Mevlüt
Dudu (Hatay)
10) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
11) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
12) Kazım Kurt (Eskişehir)
13) Salih Fırat (Adıyaman)
14) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
15) Aytuğ Atıcı (Mersin)
16) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
17) Özgür Özel (Manisa)
18) Nurettin Demir (Muğla)
19) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
20) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
21) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
22) Celal Dinçer (İstanbul)
23) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
24) Malik Ecder
Özdemir (Sivas)
3.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 25
milletvekilinin, GAP kapsamında yapılması planlanan sulama projelerinin
tamamlanmama nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/31)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
GAP kapsamında yapılması planlanan
sulama projelerinin tamamlanamamasının nedenlerinin tespit edilmesi, sulama
projelerinin tamamlanması ve yöre halkının ekonomik ve sosyal gelişimine
katkısının artırılması için alınması gerekli olan önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca
Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (İstanbul)
2) Candan Yüceer (Tekirdağ)
3) Erdal Aksünger (İzmir)
4) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Atilla Kart (Konya)
7) Kamer Genç (Tunceli)
8) Mehmet Şeker (Gaziantep)
9) Malik Ecder
Özdemir (Sivas)
10) Mevlüt
Dudu (Hatay)
11) Aykut Erdoğdu (İstanbul)
12) İhsan Özkes (İstanbul)
13) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
14) Kazım Kurt (Eskişehir)
15) Salih Fırat (Adıyaman)
16) Aytuğ Atıcı (Mersin)
17) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
18) Özgür Özel (Manisa)
19) Nurettin Demir (Muğla)
20) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
21) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
22) Rıza Mahmut Türmen (İzmir)
23) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
24) Sena Kaleli (Bursa)
25) Celal Dinçer (İstanbul)
26) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, Danışma Kurulunun bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
IX.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
25/10/2011
Danışma Kurulunun 25/10/2011
Salı günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına
sunulması uygun görülmüştür.
Cemil
Çiçek |
Türkiye
Büyük Millet Meclisi |
Başkanı |
Ahmet
Aydın M.
Akif Hamzaçebi |
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi |
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili |
|
Mehmet
Şandır Hasip Kaplan |
Milliyetçi
Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi |
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili |
Öneriler
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 4, 26, 30, 32, 33, 37, 19, 20, 21,
22, 24, 41, 31 ve 3 üncü sıralarında bulunan kanun tasarılarının bu kısmın 3,
4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16 ncı
sırasına alınarak diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun 25/10/2011
Salı günkü (bugünkü) birleşiminde; Başkanlığın sunuşlarından sonra gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmında yer
alan işlerin görüşülmesi ve çalışmalarına saat 19.00’a kadar devam olunması;
Önerilmiştir.
BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisi
üzerinde söz isteyen? Yok.
Olmadığına göre kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/417) (S.
Sayısı: 6)(x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 6 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen,
ilk söz talebi Ramazan Can, Kırıkkale, şahısları adına.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Yok,
konuşmayacak.
BAŞKAN – Konuşmuyor.
Recep Özel, Isparta…
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Konuşmayacak.
BAŞKAN – Konuşmuyor.
Emine Ülker Tarhan… Yok efendim.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BREZİLYA FEDERATİF CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA
GÜMRÜK KONULARINDA KARŞILIKLI İDARİ YARDIM ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 27 Mayıs 2010 tarihinde
Brasilia’da imzalanan “Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşması”nın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – Söz isteyen? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Söz isteyen? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını
oylama için öngörülen üç dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
(x) 6 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
Ayrıca vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını taşıyan oy pusulasını yine oylama için
öngörülen üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmasını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım,
bana söz vermediğin için ben de oy kullanmıyorum burada!
BAŞKAN – Lütfen oturun… Lütfen oturun…
Her şeyin bir zamanı var. Zamanı var, İç Tüzük var, kurallar var. Size de rica
ediyorum, uyun. Bu kadar.
(Elektronik cihazla oylamaya devam
edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu açıklıyorum:
“Kullanılan
oy sayısı : 227
Kabul : 225
Ret :
1
Çekimser :
1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Bayram
Özçelik Mine Lök
Beyaz |
Burdur Diyarbakır” |
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, 2’nci sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kuveyt Devleti Hükûmeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/444) (S. Sayısı: 25)(xx)
BAŞKAN – Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 25 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde görüşmelere
geçiyoruz.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen,
Milliyetçi Hareket Partisi Kütahya Milletvekili Sayın Alim
Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİM
IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 25
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerimin
başında, bugün Sayın Genel Başkanımızın grup toplantısında da ifade ettiği
gibi, Van’da meydana gelen depremin ardından ayrımcılığı körükleyecek “Ağlama
sırası onlarda.” gibi yaklaşımları şiddetle kınadığımı ve bunu dile
getirenlerin de insaflı olması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle,
Van’da hayatlarını kaybeden aziz milletimizin değerli evlatlarına Allah’tan
rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa ektedir.
(xx) 25 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
Sayın Başkan, sözlerimin başında
milletvekillerinin birer dakikalık söz hakkına koyduğunuz kota uygulamasının
doğru olmadığını ifade ediyorum. Sizin dışınızdaki her Meclis Başkan Vekili bu
hakkı gayet rahat kullandırırken, her ne hikmetse, sizin oturum yönettiğiniz
birleşimlerde bu hakka koyduğunuz kota gerçekten anlaşılabilir değildir. Kaldı
ki birkaç milletvekilinin birer dakikalık sözüne karşılık bir Sayın Bakana
yirmi dakikalık sözü rahat verebiliyorsunuz. Ama buradaki her milletvekilinin
bir dakikalık söz hakkını kısıtlamanın bir anlamı olmadığını bir de bu
kürsüden, yüce Meclisin bu kürsüsünden milletimiz adına ifade etmek istiyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) Sayın Başkan Vekili bu Meclisin en tecrübeli
vekillerinden ve bürokrasinin önemli kademelerinde oturum yönetmiş insanlardan
birisi. Eğer bir dakikayı Meclisin bir milletvekiline çok görüyorsa, bunun
değerlendirmesini siz değerli vekillere ve bizi dinleyen aziz vatandaşlarımıza
bırakmanın daha doğru olduğunu ifade ediyorum.
Değerli milletvekilleri, son altı ayda,
önce 19 Mayıs 2011 tarihinde Kütahya ili Simav ilçesinde ve çevre ilçelerinde
5,9 şiddetinde, 23 Ekim 2011 tarihinde de Van merkez ve diğer ilçelerinde
meydana gelen deprem gerçeği bir kez daha aziz milletimize depremle beraber
yaşamamızın zorunlu olduğunu ortaya koymuştur. Tabii, Simav depreminin
üzerinden beş ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen vatandaşın beklediği devlet eli
şefkatini görememiş olması acı bir gerçektir. Umarım Van depreminin acıları
geçtikten sonra Van’da yaşayan depremzedelerimizin akıbeti de Simav
depremzedelerine benzemez diyorum. Çünkü o günden bugüne Simav deprem bölgesi
sadece TOKİ aracılığıyla yaptırılan konutların pazarlama sahası olmuştur, başka
bir anlamda milletin derdine deva olmamıştır. Düşünebiliyor musunuz, 21’inci
asırda vatandaş “Ben kendi arsama ev yapmak istiyorum.” diyor, yetkililer diyor
ki: “Hayır, oraya yapamazsın, TOKİ’nin yaptığı konutlardan konut almak
istiyorsan sıraya gir.”
Değerli milletvekilleri, böyle bir
anlayışla bu ülke yönetilmez. Hele hele depremden acı çekmiş, yaralanmış,
malını, mülkünü kaybetmiş insanlara bu söylenmez. Şimdi Van’da daha ağırını
yaşıyoruz, inşallah onlara da benzer bir uygulama getirilmez. Yani TOKİ’nin
yaptığı binaları depremzede almak zorunda değil. Hele hele bu binalar şehir
merkezinden 5-6 kilometre uzakta, dağın başına yapılmışsa oraya da o vatandaşı
çekemezsiniz. Şimdi, Hükûmetin bu anlayışını mutlaka gözden geçirmesini
diliyorum.
Diğer taraftan, Sayın Başbakan
Yardımcısı buraya gelip 1999 depremine atıfta bulunarak siyaset yapıyor ise bu
anlayışın çoktan değişmesi lazım. Önce bu kafa değişecek. Bu kafa değişmezse,
bu Mecliste böyle günde insanlar birbirini kırmaya devam ederler. 1999
depreminde beş altı saat içerisinde o günkü Hükûmetin beş altı tane bakanı
oraya ulaşmıştır. “Üç gün devletin yok olduğu bir deprem” diye o günü yeniden
hatırlatmak, hele hele böyle bir günde, Başbakan Yardımcısına yakışmamıştır.
İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) – Gündeme gel,
gündeme artık.
ALİM
IŞIK (Devamla) – Gündeme geleceğim, gündeme daha vaktim epeyce var. Merak
etmeyin, gündeme geleceğim.
Değerli milletvekilleri, maalesef, bu
depremler AKP iktidarları döneminde siyasi istismarların konusu olmaya devam
etmektedir. Bakınız, Simav depreminde Kızılayın
yardım malzemeleri iktidar partisinin seçim araçlarıyla dağıtılarak istismar
konusu yapıldı. Van’da da benzerlerinin yaşandığını arkadaşlarımız söylüyorlar,
oraya gidip görenler. Eğer belediye başkanları, muhtarlar eliyle vatandaşın
ihtiyaç duyduğu bir çadırı, bir battaniyeyi ona dağıtmakta gecikirseniz o
vatandaşı yanınızda göremezsiniz. Simav depreminde o acı gerçekler yaşandı.
Belediye başkanı AKP’li ise ihtiyacı olmayana dahi çadır verildi ama başka bir
partiden belediye başkanının olduğu belde halkı çadırı üç gün sonra alabildi.
Bu acı örneklerin Van’da yaşanmamasını
temenni ederek şimdi Kuveyt konusuna gelmek istiyorum.
Bu sözleşmeye Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak olumlu katkıda bulunuyoruz ve onaylıyoruz. İki ülke
arasındaki ticari anlaşmaların ve ekonomik kolaylıkların getirilmesinin
amaçlandığı bu protokol yerinde bir protokoldür ve onaylanmasının doğru
olduğunu düşünüyoruz.
Söz konusu Anlaşma 27 Mayıs 2010
tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti adına Sayın Maliye Bakanı, Kuveyt
Hükûmeti adına da Sayın Ticaret ve Sanayi Bakanı tarafından imzalanmış ve
Meclisimizin gündemine bugün getirilmiştir.
Söz konusu Anlaşma on iki maddeden
oluşmakta olup genelde diğer uluslararası anlaşmalardaki standart metne benzer
bir metinle hazırlanmıştır. Ancak sizlerin de dikkatini çektiğini düşündüğüm
iki madde, diğerleri Türkçe başlıkla yazılmış olmasına rağmen madde 10 ve madde
11 İngilizce başlıklarla bu metinde yer almıştır. Bu da Anlaşma’nın alelacele,
rastgele, prosedür gereği yapıldığının ve titizlikle
hazırlanmadığının bir örneğidir. Onun düzeltilmesi hâlinde daha doğru bir kanun
çıkarmış olacağımız düşüncesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bilindiği
gibi, Körfez ülkeleri son dönemde hükûmetlerimiz tarafından ilgiyle izlenen ve
ilişkilerin giderek artırılması yönünde çabaların yoğunlaştığı ülkelerdir.
Kuveyt de bunlardan birisidir. Nitekim, 21 Aralık 2009
tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımız Gül tarafından yapılan bir ziyarette Kuveytli
iş adamları ve Türk iş adamlarının birlikte bazı görüşmeleri yapmalarına zemin
hazırlanmıştır ve aradan geçen on yıllık bir süreden sonra Cumhurbaşkanlığı
düzeyinde yapılan bir ziyarette iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin önemi
vurgulanmıştır.
Diğer taraftan, yine 15 Mart 2010
tarihinde, Kuveyt Emiri’nin Türkiye’ye 3 milyar dolar
daha yatırım yapacağı yönünde ilgili Emir’in Türkiye’deki yetkili sözcüleri
tarafından basına yapılan açıklamada özellikle Kuveyt’in ve Kuveytli iş
adamlarının Türkiye’deki gayrimenkul, emlak sektörü, borsadaki bazı portföy alımları ve turizm yatırımlarına ilgi duyduklarını
ifade etmişlerdir. Ancak 2010 yılında sürpriz yapılabileceği ifade edilen bu
toplantıda, bugüne kadar 2008 yılının sonunda başlayan ve 2009 yılında da devam
eden krizin de etkisiyle bu 3 milyar dolar dolayındaki yatırımın ne kadarının
geldiği gerçekten merak konusudur ama büyük bir bölümünün gelmediği hepimiz
tarafından bilinmektedir.
8 Ocak 2011 tarihinde Sayın Başbakan
tarafından da Kuveyt’e ve Katar’a ziyaretlerde bulunulmuş ve bu ziyaretlerde
bir zamanlar Suriye örneğinde görüldüğü gibi, çok sıcak görüntüler her iki
ülkenin basın ve medyasına yansıtılmıştır. Umarım, akıbetleri Suriye ile
Türkiye arasındaki bu günlerde geldiğimiz noktada olmaz bu görüşmelerin. Çünkü
bir zamanlar çok sarmaş dolaş olabildiğimiz, bu dostluk ilişkileriyle birlikte
olduğumuz ülkelerle bir anda değişip karşıya âdeta düşman kesilecek boyutta
tavır takınabiliyoruz. Bu tutarsızlığın en azından Kuveyt ve diğer Körfez
ülkelerinde yaşanmaması gerektiğini düşünüyorum.
Peki, “Kuveyt’le olan ilişkiler
ekonomik ve ticari anlamda nedir?”, “Kuveyt’le Türkiye’yi bazı genel
göstergeler açısından değerlendirdiğimizde bu ilişkinin önemi nedir?” dersek
birkaç cümle de onun üzerinde durmak istiyorum. Kuveyt, ülkemizin nüfusunun
yaklaşık yirmi ikide 1’i, yüz ölçümünün kırk beşte 1’i, yıllık gayrisafi yurt
içi hasılası ise Türkiye'nin beşte 1’i hasılaya denk gelen ama kişi başına
gayrisafi yurt içi hasıla değerleri
karşılaştırıldığında, ülkemizde kişi başına düşen millî gelirin 4 katı millî
gelire sahip. Özetle, Türkiye’ye göre çok zengin sayılabilecek bir ülkedir.
İhracat ve ithalat rakamları
Türkiye'nin ihracatının bir buçukta 1’i, ithalat rakamı ise ülkemizin altıda
1’i düzeyindedir, işsizlik ise Türkiye’deki işsizlik oranının yaklaşık beşte,
altıda 1’i düzeyinde. Ekonomik refah düzeyinin yüksek olduğu bir ülkedir ancak
Kuveyt’in bir tipik özelliği var: Yaklaşık 3,5 milyon dolayındaki nüfusunun
yüzde 70’i yabancılardan oluşmaktadır dolayısıyla oraya giden yabancı iş
adamları Kuveytli bir kefil bularak oradaki kurulmuş sisteme uyum sağlayıp
orada yaşamlarını sürdürebilmektedir.
Kuveyt’teki dış ticaret ilişkilerimiz
açısından hangi ürünler Türkiye ve Kuveyt arasında öne çıkıyor, onlara da
baktığımızda, Kuveyt’in başlıca ihracat ürünleri arasında petrol ve işlenmiş
petrol ürünleriyle gübrenin geldiğini görmekteyiz.
“Gübre” demişken bugün keşke Sayın
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız burada olsaydı. Türkiye’de son bir ayda
“taban gübresi” olarak tanımlanan 20/20 gübrenin fiyatı yaklaşık 2 katına
çıkmıştır değerli milletvekilleri. Bir ay önce 700 TL/ton olan gübre fiyatı
bugün peşin 1.200 TL, eğer vade devreye girerse 1.400-1.500 TL’ye kadar
çıkmakta ve üreticiler gübre bulmakta sıkıntı çekmektedirler. Bu Meclisin
derhâl bu konuya da bu vesileyle çözüm bulması gerektiğini sizlerle paylaşmak
istiyorum.
İthal ürünlerine baktığımızda, gıda
ürünleri, inşaat malzemeleri, taşıt ve taşıt aksamları, giyim gibi ürünler başta
gelmektedir.
İhracatında başlıca ülkeler sıralanırsa
1’inci sırada Japonya, Güney Kore, Hindistan, Tayvan gelmekte ve Türkiye,
Kuveyt ihracatından aldığı payla ilk on ülke arasına son sıralarda ve binde
3,6’lık bir paya sahip.
İthalat rakamlarına bakıldığında:
İthalatta ise Kuveyt başta ABD, Çin, Almanya gibi ülkelerden ithal ürünler
almakta. Türkiye’den aldığı ithal ürünlerin payı ise tüm ithalatı içerisinde
yüzde 1’ler civarındadır.
Özetlenirse: Türkiye ile Kuveyt
arasındaki dostluk ilişkileri gelişme göstermiş ancak bu gelişmeye paralel
ticari ilişkilerde gelişme beklendiği düzeye çıkamamıştır, çıkartılma
potansiyeli vardır eğer ilişkiler düzgün ayarlanır, Suriye, İran ve diğer
ülkelerdeki dış politika örneği bu ülkeye uygulanmaz ise inanıyorum, uzun vadeli
dostluk ilişkileri devam ederse ticari ilişkiler de buna paralel olarak
artacaktır diyorum.
Türkiye'nin, özellikle ihracatında öne
çıkan ürünlere baktığımızda demir çelik ürünleri önde, tekstil, elyaf ve
mamulleri, elektrikli makine ve cihazlar, sebze meyve ve diğer tarım ürünleri
başta yer almaktadır. Yani, Türkiye'nin tarımsal potansiyelini değerlendirme
açısından önemli ülkelerden birisi olarak Kuveyt göze çarpmaktadır. Buna
karşılık Türkiye'nin Kuveyt’ten aldığı temel ithal ürünleri nelerdir derseniz,
organik kimyasal ürünler ve plastik mamuller başta olmak üzere anorganik
kimyasal, radyoaktif nadir elementler ve bileşikleri ve taş kömürü katranı, ham
petrolden elde edilen ürünler gibi petrole dayalı ve plastiğe dayalı ürünler
öne çıkmaktadır.
Tabii, bu anlaşma, Kuveyt Hükûmetiyle
yapılan ilk anlaşma değildir, son anlaşma da olmayacaktır. Bundan önce, 1970’li
yıllardan başlayan ve bugüne kadar devam etmiş 9 tane anlaşma imzalanmıştır. Bu
anlaşma, Kuveyt’le Türkiye hükûmetleri arasında imzalanan 10’uncu anlaşma
özelliğini taşımaktadır.
Kuveyt’le yapılacak bu anlaşmanın her
iki ülkeye de hayırlı olmasını temenni ediyor, bu vesileyle tekrar, ülkemizde
yaşanan deprem ve ondan önceki terör olaylarında hayatlarını kaybeden tüm
vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyor, yüce
Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.
Tasarının tümü üzerinde ikinci söz,
İstanbul Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu’na
ait.
Buyurun Sayın Aslanoğlu, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türkiye’de kim yatırım
yapıyorsa onun önünde eğiliyorum ben, kim istihdam sağlıyorsa önünde
eğiliyorum. Bu anlaşmaya biz karşı değiliz ancak Türkiye’deki yatırım yapan
insanların acaba ihtiyaçlarını karşılıyor muyuz? İki bakanım burada, biri Sayın
Bakanım, biri Turizm Bakanım, ikisine de lafım var.
Bir: Sayın Bakan, siz, KOBİ’nin, küçük
sanayicilerin her şeyisiniz, onların sorumlusu sizsiniz. Dokuz yıldır mücadele
ediyorum. Leasing yapan KOBİ’lere, yatırım yapan… Küçük makine alacak, bankadan
kredi alamıyor, bankalar kredi vermiyor bunlara, sadece leasingler, makine
kendilerine ait olduğu için ancak leasing yoluyla finansman bulabiliyorlar
bankalardan kredi bulamayan insanlar. Ama hâlâ peşin ithalatta bunlara sıfır
KDV uygulanıyor, ama zavallı KOBİ’m gidip leasingden makine yani yatırım malı
aldığı zaman, önce yüzde 18’di nihayet, söyleye söyleye dilimde tüy bitti,
lütfettiler 8’e getirdiler. Haksız rekabettir.
KOBİ’leri kollamak, onları yatırıma
teşvik etmek Sayın Bakan sizin göreviniz. Ama maalesef, bazı yatırım mallarında
-hepsinde değil- bir KOBİ eğer gidip bir makine alacaksa, leasing yapıyorsa…
Çünkü bankalardan kredi alamıyor, bankalar kredi vermiyor. Bankalar, makine
sahibi leasing olduğu için, ancak borcu bittikten sonra ilgili firmaya
devrettiği için malı istediği zaman çekebiliyor oradan leasing. Mal leasingin
yani o küçük sanayicinin değil. Ancak kredi olanağı oradan buluyor.
Ama,
Sayın Bakan, sahip çıkmıyorsunuz. KOBİ’lerin tüm yatırım mallarının KDV’si
sıfır olmalıdır. Ayrıca, 8’le yapmışsa 8, 18’se KDV oranı 18’den hizmet
faturalarında KOBİ’lere fatura ediliyor leasingler.
Sayın Bakanım, KOBİ’ler bu ülkenin işçi
çalıştıran, istihdam yaratan en temel taşıdır. Ama maalesef, her ne hikmetse
küçük sanayiciye, orta ölçekli firmalara Türkiye’de her nedense bazı kapılar
kapanıyor. Bunların kredi olanağı yok, bunlar kredi bulamıyor; bunlara siz
sahip çıkmalısınız. Bunların yaptığı makine, ekipman
ithalatında veya alımında sıfır KDV uygulamak zorundasınız ama maalesef
olmuyor. Hatta hatta leasinglerin fatura ettikleri
aylık taksitlerine -hangi faturadan? 8’se 8, 18’se 18 üzerinden- KDV yükleniyor
Sayın Bakanım. Yazıktır! Diğer ithalatta, bankadan peşin parayla yapılan
ithalatta ne KDV var ne bir şey var. Haksız bir rekabet var, haksız bir rekabet
var. Bunu kaldırmak zorundayız.
Arkadaşlar, bu ülke bizim. Yine
söylüyorum, bu ülkede kim istihdam yaratıyorsa, kim üretim yapıyorsa önünde
saygıyla eğiliyorum ama sahip çıkmıyorsunuz. Önce bu ülkede küçük
yatırımcıların hakkını koruyan uygulamayı yapmalıyız.
Aynı şey turizmde. Otel…
Turizm, Türkiye’nin önemli bir sektörü. Sadece,
turizmde, bir kısım makine, ekipman ve yatırım
mallarına teşvik belgesi veriliyor. Örneğin, asansöre veriliyor, kalorifer
dairesine veriliyor. Bu ekipmanlara veriliyor,
yatağına, mobilyasına -bu bir yatırımdır, otelin yatırımıdır bu, yani yatak da
otelde bir yatırımdır, mobilya da bir yatırımdır ama- maalesef verilmiyor ve
yüzde 18 uygulanıyor. Bu insanlara daha sonra “KDV iadesi” altında kestiği
fatura… Hizmet faturası kesiyor, insan yatırıyor, oradan aldığı KDV beş yılda,
altı yılda iade ediliyor.
Arkadaşlar, para çok kıymetli. Beş
yılda, altı yılda bana dönen para para değildir.
Hangi yatırımı yapıyorsa, o yatırım, o makine, o ekipman
o işletmenin bir mütemmim cüzü ise tümüne sıfır KDV uygulanmalıdır. Bu insanlar
otel… Yani turizm yatırımlarında altı yıl sonra ancak parasını geri alabiliyor.
Altı yıl sonra alınan paranın kıymeti harbiyesi yok.
Zaten finansman zorluğu içinde yüzüyor bu insanlar.
Değerli arkadaşlarım, durum bu. Bununla
da kalmadı Sayın Bakan, bununla da kalmadılar, vadeli ithalatta bir günde fonu
yüzde 6’ya çıkardılar yüzde 3’ten.
Arkadaşlar, bir günde yüzde 3’ten yüzde
6’ya. Yani Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu peşin ithalatta sıfır. Yine
söylüyorum, herhangi bir firma gidip peşin ithalat yapıyorsa Kaynak Kullanımını
Destekleme Fonu sıfır ama gariban insanlar, küçük işletmeler ancak vadeli bir
şekilde bu ithalatı yapıyorsa yüzde 6. Bir kere bu insanlar 1-0 maça mağlup
başlıyor. Bir malda yüzde 0 ila yüzde 6 arasında çok önemli bir maliyet farkı
var arkadaşlar. Ama ne hikmetse bir gecede yüzde 3’ten yüzde 6’ya çıkardılar,
geçen ay, yeni.
KORAY AYDIN (Trabzon) – On beş gün
oldu, on beş gün.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) –
Yeni.
Yine, bu ülkede bir leasing ve factoring… Artık leasingler arkadaşlar, bu ülkedeki küçük
sanayicinin çaldığı tek kapı. Minimum beş yıl vadeli veriyor, kazanıp ödüyor;
bir makine alıyor, kazanıp ancak borcunu o şekilde ödeyebiliyor. Mal da
leasingin olduğu için kolayca finansman bulabiliyor. Eğer bir işletme bankadan
kredi alıp makine almak istiyorsa makine işletmenin olduğu için bankalar eğer bu işletmenin
çok büyük bir kredi değerliği yoksa kredi vermiyor. Mal leasingin olduğu için
kolayca verilebiliyor ama maalesef bu ülkede hâlâ bir leasing ve factoring kanununu dokuz senedir -söylememize rağmen- niye,
kim çıkarmaz, niçin çıkarmaz? Bunu anlamakta çok güçlük çekiyorum arkadaşlar.
Takdir sizin.
Önce bu ülkenin insanına, bu ülkede
-gene altını çiziyorum- kim yatırım yapıyorsa, kim istihdam yapıyorsa önünde
bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Bu saygıyla eğildiğim insanlara önce elinizi
uzatın. Bunlara elinizi uzatmıyorsunuz. Bunlar istihdam yaratan, 3 kişi, 5
kişi, 10 kişi, 20 kişi, 50 kişi çalıştıran kurumlar. Bunlara sahip çıkmalıyız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Aslanoğlu.
Tasarının tümü üzerinde başka söz
isteyen? Yok.
Soru-cevap kısmında soru sormak
isteyen? Yok.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının 1’inci maddesini okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KUVEYT DEVLETİ HÜKÜMETİ ARASINDA YATIRIMLARIN
KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE KORUNMASI ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 27 Mayıs 2010 tarihinde Kuveyt’te imzalanan
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunması Anlaşması”nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
Olmadığına göre maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
Olmadığına göre maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılması konusunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Oylama işlemini başlatıyorum ve üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kuveyt Devleti Hükûmeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:
“Kullanılan oy sayısı : 263
Kabul :
262
Ret :
1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Bayram
Özçelik Mine
Lök Beyaz |
Burdur Diyarbakır” |
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
3’üncü sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve
Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/449) (S. Sayısı:
27)(xx)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 27 sıra sayıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan.
Buyurun Sayın Türkkan. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
– Yüce Meclisimizin Sayın Başkan ve değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Türkiye ve Brezilya hükûmetleri
arasında, Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve
Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında MHP Grubu adına görüş belirtmek üzere
huzurlarınızda bulunuyorum.
Bu vesileyle, geçtiğimiz pazar günü
Van’da hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Cenabıallah’tan
rahmet diliyorum, geride bıraktıklarına da sabrı cemil niyaz ediyorum.
Biraz evvel, Sayın Bakanın, deprem
bölgesindeki çalışmalar hakkında Meclisi bilgilendirmesini dikkatle izledik.
Buna karşın, bölgeye giden Grup Başkan Vekilimiz ve milletvekillerinin ve diğer
parti temsilcilerinin oradaki aksaklıklara istinaden değerlendirmelerini
dinledik.
Sayın Bakanın söylemlerine sonuna kadar
katılıyorum. Bu, milletçe beraber yaşadığımız bir acı. Bu acının üzerine
siyaset yapmamak, bizim esas nihai hedefimiz olmalı. Gerçekten, bu sıralarda
geçmişte depremde çok ciddi acılar yaşamış -ben Kocaeli Milletvekiliyim- hem
Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarında hem kendi grubumda ciddi acılar yaşamış,
çok yakınlarını kaybetmiş arkadaşlarımız var. Onlar bu acıyı gerçekten iyi
bilirler. Bu acının üstüne siyaset yapmanın çok doğru olmadığına kesinlikle
katılıyorum ama kalkıp on iki sene evvelki depreme atıfta bulunarak Milliyetçi
Hareket Partisinin Hükûmetinin o günkü yaptığı uygulamaları konusunda siyasi
sataşmada bulunmak -çok özür diliyorum- Sayın Bakan gibi tecrübeli, yaşını
başını almış bir büyüğümüze çok yakışık almadı, uygun da olmadı.
Biraz evvel bir arkadaşımızın bizim
grubumuzdan kalkıp, yardımları nereye yapacağımız konusundaki Sayın Bakanın
söylemlerine karşılık, “Deniz Fenerine de yapalım mı?” sorusunu kalkıp
kalitesizlik olarak nitelendirmesi çok maksadı aşan bir ifade olmuştur. Deniz
Feneri eğer bugün yardımları kabul eden bir kurumsa Sayın Milletvekili
arkadaşımız da bu kuruma yardım yapılıp yapılmayacağı konusunda samimi bir soru
yöneltmiştir. Deniz Feneri konusu bu kadar çok rahatsız ediyorsa konu hakkında
gereğini yapmak bu Hükûmetin görevi olmalı. Deniz Feneri hakkında sorulan
sorulara kızmak, terk etmek, hakaret etmek yerine Deniz Feneri davasıyla ilgili
müdahale etmekten vazgeçip gereğini yapmak zorundadır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 27 S.Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Deniz
Feneri yargının işi, Hükûmetin işi değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Deniz Feneri
davasıyla ilgili Sayın Mehmet Metiner’in de bir sıkıntısı olduğunu bilmiyordum,
onu da öğrenmiş oldum. İnşallah bir an önce biter.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Yargının
işi ile Hükûmetin işini karıştırmayın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Efendim,
deprem konusunda yapılanların, sivil toplum kuruluşlarının 99 depreminden sonra
kendilerini geliştirerek çok ciddi kurtarma çalışmalarına iştirak ettiklerini
sevinçle karşıladık. Gerçekten devletin yetersiz kaldığı yerlerde sivil toplum
kuruluşları gerçek manada ciddi destekler sağlamışlardır. Kendilerine burada,
her kim olursa olsun, hangi cenahtan gelirse gelsin, hangi belediye gönderirse
göndersin hepsinden Allah razı olsun diyorum.
Bu konuda Sayın Demirtaş’ın bir
ifadesine takıldığımı da belirtmek istiyorum. Batıdan gelen yardımlara teşekkür
etmeyi çok anlamlı bulmadım. Zira, ben, bu memleketin
Van’ını da, Edirne’sini de aynı görüyorum. Nasıl ki Marmara depreminde doğudan
gelen yardımlara ayrıca teşekkür etmenin bir gereği yoksa doğudaki bir depreme
batı da yardımcı olacak, kuzey de yardımcı olacak, güney de yardımcı olacak,
zira da ölen oradaki vatandaşlarımız bizim akrabalarımız. Sayın Demirtaş’ın
kalbi ne kadar acıyorsa hepimizin kalbi o kadar acıyor. Burada, böyle bir
ayrımın gereksiz olduğunu düşünüyorum ama ben, bu, acıyla söylenmiş bir ifade,
iyi niyetli bir ifade olarak kabul ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Atmayanlar da
vardı, onu söyledik, ifade ettik zaten.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Teşekkür ederim.
Depremle ilgili en önemli mesele, bu
depremin, 99 depreminde daha az olmasına rağmen çok daha fazla hasar vermesiyle
ilgili bir konu. Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Sebebi de şu: Ahmet Mete
Işıkara söylüyor ya “Deprem öldürmez, bina öldürür.”
Biz, bugüne kadar 23 milyar dolar
deprem vergisi ödemişiz, tam 23 milyar dolar. Bu 23 milyar
dolarla kaç tane binanın, kaç tane kamu binasının onarıldığını,
güçlendirildiğini hesap soracak bir makam varsa bize bunun hesabını versin ama
2004 yılında o zamanın Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan, kendisine deprem
vergilerinin nereye gittiğine dair bir soru sorulduğunda “Biz, IMF’nin taksiti
gelmişti, o taksiti ödedik.” diye bir cevap vermiştir. Yani şu anda
Van’da enkaz altında kalan vatandaşımızın canıyla biz IMF’nin taksitlerini
ödemişiz. 23 milyar dolar çok önemli bir rakam. Bu rakamın nerelere harcandığı
konusunda sayın Hükûmetimizden açıklama beklemek
vatandaşlarımızın, bizlerin en önemli haklarından birisidir.
TOKİ’yle ilgili birkaç şey
söyleyeceğim. TOKİ, o bölgede çok ciddi çalışmalar yapacağına dair sözler ifade
etti. Sayın Bakanın da ifadeleri bu yönde. TOKİ sekiz senede 110 bin tane konut
yapmış, sosyal konut. Yaptığı çok konut var ama hepsi de çok ciddi, milyon
dolarlarla satılan konutlar. 110 bin konut senede 12.500 konut yapar. 81
vilayete bölerseniz her sene 150 konut yapmış, sosyal konut. Yani her ilde 150
tane aileye konut yapmakla sosyal konut problemini çözemeyiz. Lüks konutlar
yapmak yerine, rant dağıtan bir kurum yapmak yerine
TOKİ’yi sosyal konut yapan bir kurum hâline getirmeyi bu Hükûmetin de vazifesi
olarak görüyorum.
Biz, şu anda gelelim konumuza. Türkiye,
üçüncü ülkelerle çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları imzalamaya 1970
yılında başladı. Bugüne dek seksenin üzerinde ülkeyle çifte vergilendirmenin
önlenmesi anlaşması imzalamışız. Bunların çok büyük bir bölümü de yürürlüğe
girmiş bulunuyor.
Konuya genel çerçeveden yaklaştığımızda
bu anlaşmaların iki önemli işlevi bulunmakta. Birincisi uluslararası çifte
vergi problemini çözmek, ikincisi ise vergilemeye ilişkin taraf mevzuatlarını
birbiriyle uyumlu hâle getirmek suretiyle vergi mükelleflerinin vergi
kaçırmasının ya da vergiden kaçmalarının önüne geçmektir.
Vergilemede kural, vergi konusu olan
şeyin bir kez vergilendirilmesidir. Aynı matrah üzerinden, aynı dönem içinde ve
aynı nitelikli mükerrer vergi alınması vergi adaleti ve eşitliğine aykırıdır.
Nitekim çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarıyla ya gelirin ikamet veya
kaynak ülkelerden yalnızca birinde vergilendirilmesi ya da vergilendirme
hakkının her iki ülke arasında bölüşülmesi konularında düzenlemeler yapılır.
Böylece Türkiye ile üçüncü ülkeler
arasında mevcut ve muhtemel ekonomik ve teknik iş birliği çerçevesinde
anlaşmaya taraf devletlerden birine transfer edilen sermaye, teknoloji ve
hizmetlerden elde edilen gelir üzerinden alınan vergilerde çifte
vergilendirmenin önlenmesi hedeflenir. Ayrıca ekonomik ve ticari ilişkilerden
ve iş gücü hareketlerinden doğabilecek faydanın artırılması öngörülür. Burada
önemli bir nokta da şudur: Anlaşmalar yürürlüğe girdiğinde kanun kuvveti
kazanırlar ve bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvurulamamaktadır. Bu nedenle anlaşmanın her maddesinin ülkemizin
ve vatandaşlarımızın menfaatlerini boşluk bırakmayacak ve tereddütlere yer
vermeyecek şekilde korumasına azami dikkat göstermek zorundayız.
Bu anlaşmalardan en fazla yararı hangi
taraf görüyor? İşin teorik durumu biraz evvel anlattığım gibi. Görüldüğü üzere,
bu anlaşmalar elbette gayet gerekli ve faydalıdır. Ayrıca, diğer ülkelerle
imzalanan bu anlaşmaların üç aşağı beş yukarı içerikleri de aynıdır. Yani
Brezilya ya da (A) ülkesiyle yapılan anlaşma metni, iki ülkeye özgü bazı
detaylar dışında pek farklılık göstermez. Ancak konu uygulamaya gelince şu
noktalara dikkat etmek ve elbette dokuz yıldır tek başına iktidarda olan AKP
Hükûmetine sormak gerekir. Bu anlaşmalardan en fazla yararı hangi taraf
görüyor? Anlaşma yapılan ülkelerle yalnız toplam ticaret hacmimiz değil,
ihracatımız ne oranda büyüyor? İhracatımızın ithalat kalemleri ve rakamları
karşısındaki durumu nedir? Bir diğer deyişle, ülkenin ihraç ettiği mal ve
hizmetlerden elde ettiği gelir, ülkenin yurt dışından elde ettiği mal ve
hizmetlerle yaptığı ödemelerden az mıdır? Yani cari açık mevcut mudur? Bu
anlaşmalar Türkiye'deki yabancı yatırımlarını ve taraf ülkelerdeki Türk
yatırımlarını nasıl etkiliyor? AKP İktidarının çizdiği tüm pembe tablolara
rağmen, Merkez Bankasının rakamları maalesef Hükûmeti yalanlıyor, cari açık
canavarının ülkeyi ahtapot gibi kollarıyla sardığını gösteriyor.
Nasıl mı? Gelin birlikte göz atalım.
Cari açık 2011 yılı Ocak-Ağustos döneminde, yani geçen yılın aynı dönemine göre
27 milyar 447 milyon dolar, yani yüzde 102,4 artarak 54 milyar 261 milyon
doları bulmuş.
Konuya bir de yabancı gözüyle bakalım
isterseniz. 18 Ekim 2011 tarihli Financial Times gazetesi Türkiye'nin büyüme
performansının sürdürülebilirliği konusunda uyarıda bulunuyor ve diyor ki:
“Türkiye'nin cari açığını ekonomideki en büyük leke olarak tanımlayabiliriz.”
Gazete ayrıca şu görüşlere yer veriyor:
“Türkiye'nin borçlarını ödemesi giderek güçleşmektedir. Türk lirası son bir
yılda dolar ve euroya karşı yüzde 20’den fazla değer
kaybetmiş, düşük faiz oranları ve cari açık gibi unsurların bedeli ödenmiştir.
Türkiye ticaret ve özellikle finansman konusunda sanayileşmiş ekonomilere olan
bağımlılığı nedeniyle son birkaç yıldır gurur siciline rağmen, tam güvenli bir
liman olamamaktadır. Liranın düşüşü enflasyonu körükleyeceği kaygılarını
artırmış, kredideki büyümede problem oluşturmuştur.”
IMF’in son Dünya Ekonomik Görünümü
Raporu’ndaki bir grafik G20 ülkeleri arasında ve bu ülkelerin ekonomileri
arasında en yüksek finansal kriz riskinin Türkiye’de olduğuna işaret
etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclisi açtığı gün kendisinin ifade ettiği
bir konuşma da bunu doğrulamaktadır. İhracatımızın artmasıyla övündüğümüz
ülkemizin ihracat yapması için sadece ve sadece 82 dolar ithalat yapması
gerekmektedir. Yani Türkiye'nin ihracatı konusunda afaki rakamlara sığınmak
yerine, sadece yüzde 18’inin reel ihracat olduğu gerçeğini lütfen kabul edelim.
Bilmiyorum, yerli-yabancı kaynaklarla
ortaya konan bu tablo karşısında AKP Hükûmetinin hâlâ söyleyecek bir sözü var
mıdır ekonomide?
İHSAN ŞENER (Ordu) – Yapacağı iş belli.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Yapılan
işlerin Türkiye’yi getirdiği nokta ortada. Umuyorum, bundan sonra bu İktidarın
son günü olan 2015 seçimlerine kadar daha iyi şeyler yapar.
Brezilya’yla anlaşma 16 Aralık 2010
tarihinde Iguassu’da Türkiye adına Devlet Bakanı
Egemen Bağış ve Brezilya Dışişleri Bakanı tarafından imzalanmış. Ancak önceki
yasama döneminde Meclis Başkanlığına sunulan anlaşmanın uygun bulunmasına
ilişkin kanun tasarısı Haziran 2011 seçimlerine denk olan süreçte
sonuçlandırılamadığı için Meclis İç Tüzüğü’nün 77’nci maddesi gereğince
hükümsüz sayılmış, 22 Eylül 2011 tarihinde yeniden Meclis Başkanlığına
sunularak, esas olarak Dışişleri, tali olarak da Plan ve Bütçe Komisyonlarının
görüşlerine başvurulmuş.
Bu tasarıyla Türkiye ile Brezilya
arasında sermaye, teknoloji ve hizmet hareketlerinin geliştirilmesi, bu
hareketlerin geliştirilmesinde çifte vergilendirme nedeniyle ortaya çıkan
sorunların çözümü ve karşılıklı olarak iki ülkede yatırımların artırılmasının
amaçlandığı belirtiliyor. Diğer bir deyişle, Brezilyalı yatırımcılar için
Türkiye'nin, Türk yatırımcılar için de Brezilya’nın daha cazip hâle gelmesi
hedefleniyor.
Ben, size birkaç rakam vermek istiyorum
Brezilya’yla ilgili ihracat ve ithalatımızla ilgili. 2005 ve 2009 yılları
arasına ait bu rakamlar. 2005 yılında 103 bin dolar ihracat yapmışız
Brezilya’ya, 103 milyon dolar, ithalatımız 798 milyon dolar. 2006-2007’de bu
çok daha hızlanıyor. 2008’de ihracatımız 318 milyon dolar, ithalatımız 1 milyon
423 bin dolar. 2009’da bu rakam, 388 milyon dolar ihracat, 1 milyar 105 milyon
dolar ithalat olarak gerçekleşiyor.
Brezilya konusunda bir konuya daha
dikkatinizi çekmek istiyorum: Brezilya, ekilebilir tarım alanları açısından
dünyada çok önemli tarım ihracatı yapan ülkeler arasında yer almaktadır.
Türkiye’de yağlı tohum ithalatının yaklaşık yüzde 45’i Brezilya’dan ithal
edilmektedir. Bu süreç böyle devam ettiği sürece yağlı tohum ithalatındaki
Brezilya baskısı Türkiye’de önümüzdeki süreçte, 78’de, bizlerin üniversitede
olduğumuz dönemde çektiğimiz yağ sıkıntısını da beraber getirecektir.
Hatırlarsınız, 78 yılında Sana yağı almak için bakkal dostlarımız oluşmuştu.
Türkiye’nin bu tarım politikasıyla, Brezilya’nın tarımdaki bu hızlı
sıçrayışıyla, ithalatını Brezilya’dan yoğunlaştırmasıyla biraz daha yağ
kuyruklarına geleceğiz anlamı çıkarmaktayım.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
başlangıcında genel olarak ortaya koyduğum tablo ve cari açık hikâyesi
görüldüğü üzere Brezilya ile ticari ve ekonomik ilişkilerimiz için de aynen
geçerli olmaktadır. Dolayısıyla mesele, Brezilya ile çifte vergilendirmeyi
önleme anlaşmasının diğer ülkelerle yapılan anlaşmalara benzer maddeleri
üzerinde konuşmak değildir. Temel sorun, bu anlaşmalardan ülkemizin,
yatırımcılarımızın fayda elde etmesini sağlamak ve bunun için bu soruların
cevabının bulundurulması sebebidir.
Cari açık sorununu çözmek için parasal
ve mali tedbirlerin yanı sıra yapısal çözümler üretebiliyor muyuz? Sanayimizin
rekabet gücünü artıracak yapısal tedbirlerle ihracat artışının da desteklenmesi
için ne gibi önlemler alıyoruz? Yerli ara malı üretimini artırarak ara malı
ithalatını azaltacak herhangi bir tedbir alıyor muyuz? Başta enerji olmak üzere
girdi maliyetlerimizi düşürerek ihracatta rekabet gücümüzü artıracak tedbirler
alıyor musunuz Sayın Bakan?
Sayın Meclis, konuşmamı saygıyla
dinlediğiniz için hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, hürmet ediyorum, sağ
olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Türkkan.
Sayın Metiner, bir şey mi var efendim?
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Efendim,
Sayın Başkan, ismimi anarak bir sataşmada bulundu. Cevap hakkımı kullanmak
istiyorum.
BAŞKAN – Efendim?
MEHMET METİNER (Adıyaman) – İsmime
atıfta bulunarak bir sataşmada bulundular. Deniz Feneri’yle ilintilendirerek.
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Yerinden laf attı!
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Deniz
Feneri’nden duyduğum rahatsızlıkla bir suçlama getirdiler. Kendisine yanıt
vermek istiyorum.
BAŞKAN – Yerinizden lütfen.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Peki.
BAŞKAN - Bir dakika. Bir
yanıt verin.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Olur mu öyle
şey ya?
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Nasıl bir iş bu?
Yerinden laf atıyor, cevabını…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Yani,
yerinden laf atıyor, yerinden cevap veriyor.
BAŞKAN – Buyurun, siz yönetin o zaman.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’in, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Siz her
Meclisi yönettiğinizde bu sorunları yaşıyoruz. Zannediyorum, bu konuda bir
rahatsızlığınız var. Geçen dönem de bu Meclis sayenizde birbirine girdi, bu
sefer de talihsiz bir şekilde…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Siz
konuşacaksınız, başkaları size yanıt vermeyecek, öyle mi? Demokrasi anlayışınız
bu mu sizin?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – İzin aldın mı,
izin?
BAŞKAN – Efendim, lütfen…Lütfen,
lütfen… Lütfen, lütfen… Hatibi dinleyelim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Siz Meclisin
insicamını bozuyorsunuz.
BAŞKAN – Bir dakika süre verdim.
Lütfen…
Buyurun.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Başbakandan
izin aldın mı? O
yazının arkasında duruyor musun? Önce onu söyle.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Metiner.
MEHMET METİNER (Adıyaman)- Ne Mehmet
Metiner’in ne de grubumuza mensup diğer milletvekili arkadaşlarımızın Deniz
Feneri’nden duyabileceği hiçbir rahatsızlıkları olamaz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Allah,
Allah!
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Ama, süregiden bir davayla ilgili konuşmamak gerektiğini
Ergenekon davası söz konusu olduğunda en yüksek perdeden söyleyen birilerinin
Deniz Feneri davasında hem savcı hem yargıç hem cellat olmasını, bir
milletvekili üslubuyla, tarzıyla, siyasetçinin tarzıyla bağdaştıramadığımı
belirtiyorum ve kınıyorum bu söylemi ve davranış tarzını.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – En son
kınayacak kişi sensin!
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın
Başbakan Sayın Mehmet Metiner’i affetmeyecek. Affetse de konuşmasıyla
yetmeyecek.
BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın Sakık,
devreye girmişsiniz. Buyurun. Bir şey mi var efendim?
SIRRI SAKIK (Muş) – Hayır, ben, sonra
Sayın Bakana bir soru soracağım, bu konuyla ilgili değil.
BAŞKAN – Sonra, tamam… Soru- cevap…
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve
Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/449) (S.
Sayısı: 27) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ikinci
konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Tanju Özcan.
Buyurun Sayın Özcan, Bolu Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TANJU ÖZCAN (Bolu) –
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de sözlerime başlarken hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Benden önceki konuşmacılarda olduğu
gibi burada yaşadığımız üzüntülerden dolayı konuşma zorluğu çektiğimi ifade
ederek başlamak istiyorum.
Gerçekten de ülkemiz son zamanlarda en
acılı dönemlerinden bir tanesini yaşıyor. Bir taraftan, ciğeri beş para etmez
teröristlerin geçen hafta Mehmetçiğimizi ve polislerimizi şehit etmesi ki bunun
acısını daha atamadan Van’da meydana gelen elim deprem faciası ve burada
hayatını kaybeden yüzlerce vatandaşımız…
Ben, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına hem şehit olan asker ve polislerimiz için hem de Van’da yaşamını yitiren
vatandaşlarımız için başsağlığı dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
“deprem” demiş iken benim de on iki yıl önce deprem felaketi yaşamış bir şehrin
milletvekili olarak muhakkak sizlerle paylaşacağım hususlar var. Bazı
düşüncelerim ve duygularımı paylaşmak istiyorum.
Sayın milletvekilleri, belki çoğunuz
depremi yaşamadınız veya deprem anında neler olduğunu, deprem sonrasında neler
olduğunu bilmiyorsunuz, muhakkak yaşayan arkadaşlarımız da var. Bundan on iki
yıl önce ben Bolu’da iki büyük deprem felaketi yaşamış bir arkadaşınızım.
Bunlardan bir tanesi 17 Ağustos 1999’da Gölcük’te meydana gelen. Yine Arifiye’de meydana gelen… İki depreme ben toptan “Marmara
Depremi” diyorum. Gece 03.02’de Türkiye bu depremle sallandı, Bolu da bu
depremle sallandı. Çok şükür, Bolu’da ölen insan olmadı, yaralananlar oldu; hasar gören binalar
oldu, yıkılan binalar olmadı. Ancak biz de Yalova’daki hemşehrilerimiz
gibi, Adapazarı’ndaki hemşehrilerimiz gibi her gün
yaşanan artçı depremlerle ölüm korkusunu yaşadık ve aylarca evimize giremedik,
araçlarımızda ve çadırlarımızda yaşamak zorunda kaldık. Tam korkumuzu yendik,
“Haydi, artık normal hayatımıza dönelim.” dedik, bu defa 12 Kasımda saat tam
18.57’de merkez üssü Bolu’nun 20 kilometre yakını olan Kaynaşlı
ilçemizde 7,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. O deprem esnasında ben
araçtaydım. Lastik patladı zannettim önce, sonra deprem olduğunu anlayınca
saniyeler saatler gibi geldi. Depremin bittiği anda bir toz bulutu kapladı
Bolu’yu, tıpkı dün Van’da olduğu gibi. Bağrışan insanlar, çöken binalar, enkaz
altında yardım isteyen insanlar… Tam bir can pazarı yaşandı o gün Bolu’da ve
Düzce’de. Yüzlerce insan öldü, birçok insan sakat kaldı, yine birçok çocuk
anasız babasız kaldı. Tam bir trajediydi yaşananlar. Depremin üzerinden saatler
geçti, bu defa açlık ortaya çıktı, hem soğuk hem açlık. Düşünün bir kere, hava
-5 derece, gece saat üç olmuş, arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Enkazın
başında kurtarma ekipleri depremle özdeşleşen şu soruyu soruyor: “Orada kimse
var mı?” Yine enkazın başında o binanın altında kalan insanların yakınları dua
ediyor, gözyaşı döküyor. Kalanlar için ise başka sorunlar gündeme geliyor. Evi
ağır hasar almış, belki de yıkılmış, borç harçla aldığı eşyalar yok olmuş, “Ben
ne yapacağım?” sorusunu kendisine soruyor hem de her dakika. Saatler geçiyor,
insanlar acıkmaya devam ediyor. Ne bir tek fırın çalışıyor ne bir tek
süpermarket ne de bir tek bakkal açık. O esnada bir belediyenin gönderdiği
sıcak ekmek için, yavan ekmek için insanların yüzlerce metre kuyruk
oluşturduğunu herhâlde ömrüm boyunca unutamayacağım.
İşte değerli milletvekilleri, ben Van’a
gitmedim ama ben Van’da neler yaşandığını belki burada herkesten daha iyi
biliyorum. Tablo çok vahim, her deprem sonrasında olduğu
gibi. Burada benden önceki konuşmacılar ifade etti: “Efendim, kriz
koordinasyon merkezi çalışmıyor.” Doğaldır, depremi yaşayan insanları siz
depremle ilgili yardımları koordine etmeye gönderirseniz bunun böyle olacağı
belli. Van’da insanlar her şeye muhtaç, battaniyeye muhtaç, çadıra muhtaç,
katalitiğe muhtaç, yiyeceğe muhtaç, içeceğe muhtaç. O yüzden ben bütün
vatandaşlarıma çağrıda bulunuyorum: Muğla’daki vatandaşım da, Hakkâri’deki
vatandaşım da, Trabzon’daki de, Edirne’deki de elindeki imkânları Van’daki hemşehrilerimizle paylaşmak durumunda. Van’daki insanlar
moral arıyor. Bir yardım köprüsü oluşturmak durumundayız diye düşünüyorum. Ancak tabii şu
çağrıyı yapmadan da geçemiyorum: Ne olur sağlıklı yardım kuruluşları
aracılığıyla yardımınızı yapın. Yardımlarınızın nereye götürüldüğünü
bilmediğiniz yardım kuruluşlarına yardım etmeyin, Türk Kızılayı
aracılığıyla bu yardımları yapın diyorum.
Değerli dostlar, değerli
milletvekilleri; az önce MHP’li arkadaşım grubu adına yaptığı konuşmada özel iletişim
vergisinden ve özel işlem vergisinden bahsetti. 57’nci
Hükûmet zamanında Marmara depreminin yaralarını sarabilmek için geçici olarak
çıkarılmıştı bu vergiler ancak bu vergilerin -ben 23 milyar dolar değil 28
milyar dolar olarak hesapladım bunu- yüzde 85’e ve 90’a yakını AKP Hükûmeti
tarafından toplandı ve bu tatlı bir kazanç olarak görüldüğü için özellikle özel
iletişim vergisi kalıcı hâle getirildi. Ben de bugün bir soru
önergesiyle sordum, dedim ki: Bu toplanan 28 milyar doları nereye harcadınız? Van
bundan ne kadar pay alacak? Hasarlı binaların güçlendirilmesi için, depremle
ilgili yardım çalışmalarının koordine edilmesi için, master
planlar yapılması için bu paradan yararlandınız mı yoksa bu paraları başka
yerlerde çarçur mu ettiniz diye sordum. Bunun cevabını da bekliyorum.
Sayın Başkan, çok değerli üyeler; ben
de grubum adına bugün Brezilya ile Türkiye Cumhuriyeti arasında yapılan
anlaşmayla ilgili düşüncelerimi paylaşmak için bulunuyorum. Öncelikle belirtmek
istiyorum ki imzalanan uluslararası anlaşma gerek Brezilya devletinin gerekse
Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatinedir ve partimiz tarafından da
desteklenmektedir. Ancak Brezilya deyince de izin verirseniz birkaç hususa
değinmek istiyorum. Bir mukayese yapmak istiyorum. Hatırlarsınız, on iki yıl
önce hem Türkiye’de hem de Brezilya’da bir ekonomik kriz yaşanmıştı ve ekonomik
kriz sonrasında da her iki ülkenin ekonomik göstergeleri aşağı yukarı aynıydı.
Aradan geçen on iki yılda her iki ülke de büyüdü, ancak bir farkla: Türkiye
tüketerek büyüdü, Brezilya üreterek büyüdü. On iki yılın sonunda Brezilya cari
açık fazlası veren bir ülke oldu, Türkiye ise cari açıkta rekor kıran bir ülke
oldu. Brezilya on iki yıl sonra borç veren ülke oldu uluslararası piyasalarda,
Türkiye ise hâlâ uygun faizle borç arayan ülke olarak kaldı. Türkiye on yılda
borcunu ikiye katladı, Brezilya ise borcunu önemli ölçüde eritti. Maalesef işte
iki ülke yöneticilerinin zihniyeti arasındaki, yönetim anlayışı arasındaki
farktır bu.
Tabii “Brezilya” deyince önemli bir
konu da akla geliyor. Brezilya aynı zamanda dünyanın en büyük beyaz et
üreticilerinden bir tanesi. Beyaz et üretimi noktasında Brezilya dünya
üçüncüsü. İhracatta ise açık ara birinci. Brezilya dünya beyaz et ihracatının
yüzde 45’ini tek başına yapıyor.
Yine Türkiye 1980’li yıllardan sonra
beyaz et üretimi konusunda bir adım attı. Özallı yıllarda -hakkını vermek
lazım- ciddi destekler de verildi. Ancak, özellikle AKP Hükûmetinin iş başına
gelmesinden sonra beyaz et sektörü yerinde saymaya başladı, hatta geriye
gitmeye başladı. Bugün rakip olarak gördüğümüz Brezilya dünya ihracatının yüzde
45’ini yapıyor, biz Türkiye olarak daha yüzde 1’ini bile yapamıyoruz.
Yine Türkiye beyaz et tüketimi
konusunda dünyanın çok gerisinde, Avrupa Birliğinin çok daha gerisinde. Ancak,
değerli milletvekilleri, beyaz et üretimi her şeye rağmen Türkiye'nin en umut
veren sektörlerinden biridir. Sorunlarının çözümü hâlinde de büyük bir atılım
yapmaya hazır bir sektördür. Bu anlamda Hükûmet tarafından bunun desteklenmesi
gerekir, en azından kösteklenmemesi gerekir diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, benim
temsilcisi bulunduğum Bolu ili tavukçuluğun Türkiye’de merkezidir. Beyaz et
üretiminin yüzde 30’una yakınını Bolu tek başına karşılamaktadır. Binlerce aile
tavukçuluktan geçimini sağlamaktadır.
Bu nedenle, beyaz et sektörünün
sorunlarını iyi bilen bir milletvekili arkadaşınız olarak bazı önerilerde
bulunmak istiyorum.
Bana göre tavukçuluk sektörünün
sorunlarını, işletme sahiplerinin sorunları ve üreticilerin sorunları olarak
ikiye ayırmak gerekir.
Peki, işletme sahiplerinin sorunları
nedir? Bir, üretim maliyetlerinin yüksekliği. Çok
önemli bir sorun. İşte, mısır ve soya ile ilgili ithalata bağımlı olduğumuzu
hatırlatırsam, yüksek gümrük vergilerini hatırlatırsam herhâlde anlaşılır.
İhracat noktasında diğer ülkelerin
üreticilerine verdikleri destek, işletme sahiplerine verdikleri destek maalesef
Türkiye’de verilmiyor.
Damızlık üretiminde Türkiye hâlâ dışa
bağımlı. Türkiye’de beyaz et noktasında tüketim hâlâ çok yetersiz, devlet
olarak bunun desteklenmesi lazım. Yine tavukçuluk alanında çok ciddi teşvikler
verilmesi gerekir.
Peki, küçük üreticilerin sorunları
neler? Küçük üreticilerin büyük üreticilere karşı rekabet
edememesi en büyük sorunlarından bir tanesi.
Yine, üreticilere devletin destek
vermemesi, bazı konularda muafiyet sağlamamaları son derece önemli bir etken.
Yine, özellikle Bolu ili başta olmak
üzere birçok ilde, geçmişte devlet kredileriyle yapılmış, özellikle Özal
zamanında devlet kredileriyle yapılmış kümesler var. Devlet bu kredileri
yaparken vatandaşa demiş ki: “Yap sen kardeşim, ben bunun kredisini veriyorum
sana, seni ciddi anlamda destekliyorum, ruhsat da aramıyorum, hemen üretime
başla.” Vatandaş da böyle yapmış.
Şimdi ne yapıyor biliyor musunuz aynı
devlet? “Sen geçmişte bunu ruhsatsız yapmışsın ama ben artık bunu anlamam.
Bundan sonra ruhsat ararım.” diyor ve daha ileri gidiyor, bugün bu kümesleri
mühürlemeye başlıyor.
Beyaz et sektörünün yaklaşık yüzde
30’unu Bolu karşılıyor dedim. Yaklaşık 6 bin tane ruhsatsız kümes var, 300 de
ruhsatlı kümes var Bolu’da. Şimdi siz bu 6 bin tane kümesi ruhsatlandırmaya
kalkarsanız veya ruhsatsız diye bunları kapatmaya, mühürlemeye kalkarsanız
neler olur biliyor musunuz?
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Kayıt
dışı…
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Hayır, kayıt
dışı olmaz.
Türkiye’deki ve Bolu’daki binlerce
insan mağdur olur, sefil olur bu insanlar ve beyaz et üretimine de çok önemli
bir darbe vurmuş olursunuz.
Değerli arkadaşlar, ben bu sorunu
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirmeden önce Sayın Bakanın gündemine
taşıdım, Sayın Bakandan randevu aldım. Dedim ki: Sayın Bakanım, böyle bir durum
var Bolu’da. Bolu’da yaklaşık 10 bin insan tavukçuluktan doğrudan gelir elde
ediyor. Hükûmet ve Hükûmetin memuru konumunda bulunan yerel yetkililer sorunu
çözmek için adım dahi atmıyorlar Bolu’da.
Değerli arkadaşlar, ruhsatsız kümesler
bugün Bolu’nun sorunudur çünkü mühürleme işlemleri başladı, her kümes için
milyarlarca liralık cezalar kesiliyor ama yarın, yakında Türkiye’nin sorunu
hâline gelecek. Tavukçuluk sektörü de bundan büyük yara alacak diye
konuşuyorum.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Ruhsatsız mı
çalışsın?
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Ben
ruhsatlandırılmasın demedim. Sayın Bakana bunu yazılı olarak da, önerilerimi,
sundum. Dedim ki: Bakın, bir kanun hükmünde kararname çıkarttınız. 648 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname’nin içinde var. Bununla ilgili olarak Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ile Tarım Bakanlığı -Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
yeni adıyla- bir yönetmelik hazırlayacak. Hâlâ hazırlayacak. Bu yönetmeliğin
içerisinde şu maddeler olursa bu sorunu kökten çözeriz dedik. İyi niyetle
kendisine ulaştık ancak Sayın Bakan, maalesef, aradan bir buçuk ay zaman
geçmesine rağmen -sizlere şikâyet ediyorum- dönüp, biz bu konuda şu çalışmayı
yaptık bile demediler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ruhsatsız kümes meselesi hem Bolu’da hem de Türkiye’de hemen çözülmelidir.
Bununla ilgili yasal düzenlemeler derhâl yapılmalıdır. Bu da yetmez, dünyada
beyaz et sektörü konusunda söz sahibi olabilmemiz için de başta Bolu olmak
üzere tespit edilecek bazı illerde beyaz et sektörü sektörel
bazda ciddi olarak teşvik edilmelidir. Başka türlü, bu
noktadan sonra tavukçuluk sektörünün, beyaz et sektörünün daha ileriye doğru
adım atabilmesi maalesef mümkün değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…
AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan,
konumuz Hükûmet mi, Brezilya mı?
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Bağlayacağım
efendim, Brezilya’yla ilgili kısma.
Tabii, geçtiğimiz hafta Türkiye sadece
depremi konuşmadı. Türkiye aynı zamanda, sözlerimin başında da söyledim,
şehitlerimizi konuştu. Türkiye’nin bütün illerinde, neredeyse, şehitlerimizle
ilgili terörü lanet mitingleri düzenlendi, yürüyüşleri düzenlendi. Türkiye bu
kadar neden hassaslaştı bu konuda diye baktım. 2003 yılından bu yana, yani AKP
Hükûmeti döneminde bine yakın şehit vermişiz, asker ve polis. 2001’de, 2002’de
hemen hemen hiç şehit yok. Şimdi bine yakın şehit vermişiz. Dokuz yılda bin
şehit.
Şimdi, sözde dünya lideri Sayın
Başbakanımız çıkıyor, dünya lideri pozlarıyla dolaşıyor, Orta Doğu’yu dizayn etmeye çalışıyor, Suriye’ye, Mısır’a, Libya’ya rol
biçmeye çalışıyor ama ülkede akan kanı hâlâ durduramıyor. Sevsinler böyle dünya
liderini diyorum! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Ne alakası
var bu söylediğinin?
BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen… Lütfen…
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, ateş bacayı sardı. Bu terör olaylarıyla ilgili alışılmış
sloganlar dışında sloganlar atılmaya başlandı.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Kan üzerinden
siyaset yapma.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Mesela
bunlardan bir tanesi neydi biliyor musunuz? “Hükûmet şaşırma, sabrımızı
taşırma!” Vatandaş bunu niye söylüyor?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Vatandaş 12
Haziranda söyledi.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Vatandaş bunu
niye söylüyor biliyor musunuz? Çünkü Hükûmet şaşırdı, vatandaşın sabrını da
taşırdı. Vatandaşımız, AKP Hükûmetine…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sen
ruhsatsız kümeslerden bahset!
BAŞKAN – Sayın Hatip, lütfen konuya
gelir misiniz biraz.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Geliyorum
efendim. Bağlayacağım şimdi.
BAŞKAN – İşlemediğiniz konu kalmadı.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Bağlayacağım
efendim.
BAŞKAN – Lütfen…
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Efendim,
vatandaş AKP Hükûmetine bir mesaj veriyor. Diyor ki: Biz terörle müzakere eden
değil, terörle mücadele eden Hükûmet istiyoruz. Oslo’da teröristler ile çay
kahve içen Hükûmet değil…
BAŞKAN – Lütfen…
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Kandil’de, Zap’ta teröristlerle göğüs göğse mücadele eden kahraman bir
Hükûmet istiyoruz diyor.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Milletvekili,
yakışmıyor şahsınıza.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Halkımız,
Habur’da teröristlerin törenle karşılandığı fotoğrafları görmek istemiyor.
Tıpkı, terör örgütü liderinin yakalanıp Türk Bayrağı altında boynunu büküp
elleri kelepçeli şekilde çekilmiş fotoğrafını görmek istiyor. Halkımız Hükûmete
bu mesajı veriyor.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Lütfen ajitasyon yapmayın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan,
konuya davet etsenize efendim.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Son cümle
olarak söylüyorum: AKP Hükûmetinin önünde artık iki seçenek kalmıştır. AKP
Hükûmetinin önünde iki seçenek kalmıştır. Ya terörle adam gibi mücadele edip
Türk tarihine kahraman olarak geçecek bu Hükûmet ve Sayın Başbakan ya da
terörle müzakere etmeye devam edip, Damat Ferit Paşa gibi anılıp tarih
sayfasındaki yerini alacak. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Terörle müzakere yok, terörle mücadele var.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Bunun başka
yolu yok. Karar verecek olan Hükûmettir… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Özcan…
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Önce
meseleyi öğreneceksin, sonra konuşacaksın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Metin Bey’e
sor, izin almış mı diye sor.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Karar verecek
olan sizlersiniz.
Niye sabırla dinlemiyorsunuz? Buraya
gelen… Buraya gelen…
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – O zaman
konuya gel.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Özür diliyorum
Sayın Başkanım… Niye müdahale etmiyorsunuz?
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Gündeme
gel, gündeme gel.
BAŞKAN – Sayın Özcan, lütfen konuyla
ilgili konuşun.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Efendim,
konuyla ilgili konuşuyorum.
BAŞKAN – Geçmediğiniz konu kalmadı.
Rica ediyorum…
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Sayın Başkanım,
çok değerli üyeler; söyleyeceklerimizi söyledik.
AHMET YENİ (Samsun) – Söylemedin,
söylemedin!
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Sayın Başbakan
ve AKP Hükûmeti artık terör konusundaki tavrını net olarak koymak zorundadır.
Halk kendisinden bunları beklemektedir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Bravo,
bravo! Tebrik ederiz!
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Sokaklarda
yürüyen milyonlarca insan kendisinden bunları beklemektedir diyorum.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Onun için
milyonlar sizi seçmedi değil mi? Milyonlar sizi sandığa gömdü.
TANJU ÖZCAN (Devamla) – Türkiye ile
Brezilya arasında imzalanan Anlaşma’nın her iki tarafa da hayırlı olmasını
temenni ediyorum.
Hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özcan.
Değerli arkadaşlarım…
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın
Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkanım.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Yalnız,
Konuşmacının bir düzeltme yapması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir
hükûmeti teröristle çay kahve içmez.
SIRRI SAKIK (Muş) – İçse ne olur!
Oslo’da içtiniz, kıyamet mi koptu?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Bu kadar
yanlış bir ifadeyi burada kullandığı için bunu düzeltme… Türkiye
Cumhuriyeti’nin hiçbir hükûmeti, gelmiş, geçmiş ve gelecek olan hiçbir hükûmeti
teröristle çay kahve içmez.
BAŞKAN – Sözleriniz kayıtlara geçti,
çok teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, tasarının tümü
üzerinde başka söz talebi yok.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sırrı Bey’in
bir sorusu var.
BAŞKAN – Biraz evvel sordum, “Hayır.”
dedi.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Konuşmadan
sonra soru soruluyor Başkan, bütünü üzerindeki konuşmadan…
BAŞKAN – Sayın Sakık,
buyurun efendim.
Bir dakika…
Soru-cevap işleminde, buyurun.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Yani, uluslararası sözleşmeleri burada
konuşuyoruz. Sözleşmeler bir halkın, hem ülkenin çıkarlarını hem de kendi
halkının çıkarlarını korumak üzere imzalanır. Şimdi, hemen yanı başımızda
Kıbrıs denilen bir ülke, yanı başımızda ve burada insan haklarıyla ilgili
ihlalleri size söylemek istiyorum.
Burada 24 tane Kürt öğrenci, geçen,
hemen bir iki gün içerisinde sınır dışı edildiler. Gerekçe ne? Biraz önce bazı
hatipler de yine kürsüde tetikliyor sokakları. Buradaki o milliyetçi dalgalar
ta Kıbrıs’ı vuruyor ve oradaki Kürt öğrenciler saldırıya maruz kalıyor,
kendisini koruyor kolluyor. Saldıranlara hiçbir şey olmuyor, saldırıya maruz
kalanlar 4’üncü sınıf öğrencisi olmalarına… 4’üncü sınıfta iki dersleri var, üç
dersleri var ve hiçbir yargı kararı yok, bunlar sınır dışı ediliyor. Şimdi,
hukukun olmadığı bir ülke ve yargının olmadığı bir ülke… Bir muz cumhuriyetinde
bile olmayacak şeyler oluyor. Şimdi, burada ben…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık, sağ olun.
SIRRI SAKIK (Muş) – Daha zamanımız var,
zannediyorum çok kimse de yok, söz falan da yok Sayın Başkan.
BAŞKAN – Genellikle sorular bir dakika,
biliyorsunuz.
Sağ olun.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, şimdi
önemli bir şey…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yoksa yirmi
dakika söz alabiliriz yani.
BAŞKAN – Sayın Sakık,
önemsiz demedim ama sorular bir dakika içinde soruluyor. Vaktimiz var, doğru.
Söylediniz, kayıtlara geçti.
SIRRI SAKIK (Muş ) – Ama bakın, başkası
söz almış…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Zaman sıkıntısı
yoksa istediği kadar verebilir Başkan.
BAŞKAN – Başka söz hakkı isteyen de
var.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, o
hâlde çok fazla varsa ben feragat edeyim ama yoksa ben yirmi dakika konuşayım o
zaman.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yirmi dakika
konuştururuz o zaman Sayın Başkan. Eğer bir dakikayı çok görürseniz bundan
sonra yirmişer dakika konuşuruz.
BAŞKAN – İsteseydiniz verirdik yani,
siz bilirsiniz.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan,
önemli bir konuyu konuşuyoruz. Bu ülkenin vatandaşları orada mağdur ediliyor ve
bu Parlamentoyu, buradaki Sayın Bakanı gündeme davet ediyoruz.
Sığınabilecekleri liman bu ülkenin yargısı, hukuku ve Parlamentosudur. Bu
insanlar nereye sığınsınlar? Orada hukuk yok. Muz cumhuriyetinde... Burada dört
yıldır okuyan öğrencilerin hakları gasbediliyor. Bunu
söylüyoruz, herkesin duyarlı olması gerekir ve gerçekten bu konularda bize
bilgi sunmaları gerektiğini düşünüyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık, gayet açık bir şekilde belirttiniz, kayıtlara da
geçti.
Sayın Şandır…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, öncelikle kanun tasarı
ve tekliflerinin tümü üzerinde soru-cevap yirmi dakikadır. Bakanla sorucular
arasında eşit olarak kullanılması lazım. Dolayısıyla soruları çok olursa birer
dakikayla sınırlamak usuldür. Öncelikle bunu arz edeyim.
Benim sorum, tabii, Sayın Sanayi
Bakanını burada bulmuşken… Yeni isminizi telaffuz edemedim, lütfen bağışlayın
Sayın Bakanım ama ben sizi üretimden sorumlu Bakan olarak görüyorum ve bunu da
bir fırsat olarak değerlendirip toplumu bilgilendirmeniz açısından bir konuyu
takdirlerinize sunacağım.
Biliyorsunuz, özellikle KOBİ’ler üretim
araçlarının haczi konusunda, haczedilmesi konusunda çok büyük sorunlar
yaşıyorlar. Bir borcundan dolayı geliyorlar, takım tezgâhları, işte mesleğini
icra etmek için gerekli olan alet ve edevatları haczediliyor. 2004 sayılı İcra
ve İflas Kanunu’nun 82’nci maddesinin ikinci ve üçüncü bendinde bu husus
düzenleniyor. Onun için, biz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın
Başkanım, eğer müsaade ederseniz daha beş dakika gibi bir süremiz var. Yani
yirmi dakikanın on dakikasını soru soranlar kullanabilir, müsaade ederseniz
sorumu tamamlayalım. Yani önemli bir konuyu konuşuyoruz, böyle siyaset filan
anlamında sormuyorum. Lütfen…
BAŞKAN – Efendim, şimdi soru-cevap
kısmına geçtik. Yirmi dakika olduğunu biliyorum ama başka soru soran olabilir
diye söyledim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Başka söz yoksa
yirmi dakika konuşabilir.
BAŞKAN – Buyurun, buyurun, iki dakika
daha… Rica edeyim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Tamamlayayım
efendim yani önemli bir konu, Hükûmet açısından da önemli bir konu.
Efendim, biz bu konuda geçen dönemde
de, yenileyerek bu dönemde de bir kanun teklifi verdik. 82’nci maddenin ikinci
ve üçüncü bentlerini değiştirerek borçlunun mesleğini sürdürmesi için gerekli
olan eşya, alet ve edevatının haczedilemeyeceğini, ikinci fıkra olarak da para,
kıymetli evrak, antika, değerli taş ve madenî süs eşyaları hariç olmak üzere ev
eşyalarının haczedilemeyeceğini bir hüküm hâline getirdik. Bu kanun teklifi şu
anda Başkanlıkta beklemektedir.
Bu konuda bir düzenleme yapmayı düşünür
müsünüz? Üretimden sorumlu bakan olarak özellikle de KOBİ’leri çok yakından
ilgilendiren bu konuda bu durumu düzeltmeyi düşünür müsünüz? Sorum budur. Bu
konuda, muhtemel, vereceğiniz cevap da bilgilendirici ve bir, KOBİ’ler için
müjde olarak nitelendirilecek mahiyette olur diye ümit ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Sayın Bakan…
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT
ERGÜN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; teşekkür
ediyorum soru soran arkadaşlarıma.
Öncelikle Sayın Şandır’ın
sorduğu soruya cevap vermek isterim. Bakanlığımızın yeni ismi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – “Sanayi” var
ama içinde.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT
ERGÜN (Kocaeli) – Var tabii ki sanayinin bilimle, teknolojiyle yan yana gelmesi
ve Türkiye’nin rekabet gücünün artması açısından böyle bir kompozisyona
Türkiye’nin ihtiyacı vardı. Bu nedenle, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
olarak yeni bir dönem başlamış oldu. Bu dönemde KOBİ’ler de
dâhil olmak üzere bütün işletmelerimizin özellikle araştırma-geliştirme
faaliyetlerine, yeni teknolojileri kullanma ve rekabet gücü avantajı elde etmek
için ileri teknolojili ve yüksek katma değerli ürünler üretmesi için her türlü
desteği alabilecekleri bir sanayi strateji belgesinin, bir KOBİ strateji
belgesinin ve sektörel strateji belgelerinin bu
amaçla hazırlanmış olduğu bir döneme başlamış bulunuyoruz.
Aynı zamanda, KOSGEB vasıtasıyla
KOBİ’lerin yeni dönemdeki destekleriyle ilgili çok önemli AR-GE destekleri,
yönetim destekleri, fuar destekleri, nitelikli eleman destekleri, her türlü
krediye ulaşma, kredi-faiz destekleri gibi birçok destek mekanizmalarını
devreye soktuğumuzu da, arkadaşlarıma daha önce de değişik vesilelerle
hatırlatmıştım. Bu vesileyle bir kere daha hatırlatmak istiyorum. Onları
herhâlde yeni dönemde milletvekili arkadaşlarımıza “KOBİ’ler hangi desteklere
nasıl ulaşabilirler” diye bir broşür formatında milletvekili arkadaşlarımıza
ulaştırmakta fayda olacaktır. Onları en kısa zamanda ulaştıracağız.
KOBİ’lerin üretim araçlarının haczi
konusu önemli bir konu. Siz de bir kanun teklifi vermişsiniz.
Şu anda Adalet Bakanlığımız da İcra İflas Kanunu’yla ilgili bir düzenleme, bir
çalışma içerisinde ve en kısa zaman içerisinde bu söylediğiniz konuyu da
içerecek şekilde İcra İflas Kanunu’nun, bu 82’nci madde de dâhil olmak üzere,
bazı düzenlemelerini burada hep birlikte hayata geçirmek imkânına sahip
olacağız. Bu vesileyle size bunu hatırlatmak isterim.
Sayın Sakık,
söylemiş olduğunuz konu, şimdi, sizin tarafınızdan bize intikal ettirilmiş olan
bir konu. Tabii ki, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hiçbir tanesinin
dünyanın hiçbir yerinde haksız bir muameleye tabi tutulması bizim açımızdan
kabul edilebilir bir durum değildir. Her vatandaşımızın her türlü hakkı o
ülkelerde, o coğrafyalarda da Hükûmetimiz tarafından, ilgili kurumlar
tarafından elbette aranacaktır. Bu gençlerin, üniversite öğrencilerinin
Kıbrıs’ta hangi nedenlerle böyle bir muameleye tabi tutulduklarını en kısa
zamanda araştırmak yani nedenleri…
SIRRI SAKIK (Muş) – Bakanlar Kurulu
kararıyla.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT
ERGÜN (Kocaeli) - Bakanlar Kurulu kararı bir şekil. “Kim yaptı bunu?” meselesi
değil “Niye yaptı?” Bu çocuklar neyle suçlandılar, hangi yanlış işin içinde
oldular, neyle itham ediliyorlar; bunları bilmiyoruz. Sizin söylediğinize göre,
bunlar Kürt öğrenciler. Ben Kıbrıs’ta veya dünyanın bir başka yerinde, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olan herhangi bir öğrencinin veya başka bir kişinin etnik
kökeni Kürt olduğu için veya Çerkez olduğu için veya Arap olduğu için böyle bir
muameleye tabi tutulduğunu ve tutulacağını zannetmiyorum. Eğer Kıbrıs’ta veya
dünyanın başka yerinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından herhangi birisini
etnik kökenini sorgulayarak bir kötü muameleye, haksız muameleye tabi
tutmuşlarsa onun hesabını sormak, onun hakkını aramak bizim bir numaralı
görevimiz olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) – Biz de onu
söylüyoruz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT
ERGÜN (Kocaeli) – Ama tabii ki her ülkenin kendi yasaları, kendi uygulamaları
içerisinde suça karışmış kişilerin, suça karıştığı iddia edilen kişilerin de
bir yargılamaya tabi tutulması elbette gerekir. Haksız idari işlemler yapmış
olabilirler. Haksız idari işlemlerle ilgili de hem uluslararası hukukun gereği
olan hem de o ülkenin iç hukukundaki mekanizmalar devreye sokularak bu
öğrencilerimizin hakları en iyi şekilde aranacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu
olmasın.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BREZİLYA FEDERATİF CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GELİR
ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME VE VERGİ KAÇAKÇILIĞINA
ENGEL OLMA ANLAŞMASI VE EKİ PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 16 Aralık 2010 tarihinde Foz do Iguaçu’da imzalanan
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve
Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması” ve eki “Protokol”ün
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Kocaeli Milletvekili Haydar Akar söz istemiştir.
Sayın Akar, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; ben de diğer milletvekili arkadaşlarım gibi, Van
Erciş’te meydana gelen depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet
diliyorum, yaralananlara da acil şifalar diliyorum.
Evet, Kocaeli bölgesi Milletvekiliyim.
1999 senesinin 17 Ağustosunda ben de diğer arkadaş MHP Milletvekili Lütfü Bey’in
konuştuğu gibi, onunla birlikte yine AKP sıralarında milletvekili arkadaşım
olan değerli arkadaşlarla birlikte bu depremi yaşadık. Bazı arkadaşlarımızın
daha büyük kayıpları oldu ama bu deprem bize örnek olmalıydı diye düşünüyorum.
Gördüğüm kadarıyla 1999’dan bu yıla kadar geçen zaman içerisinde bu depremin
Türkiye Cumhuriyeti’ne örnek olmadığını görüyorum. Niye örnek olmadığını
görüyorum? Kısaca özetleyeyim de o deprem gecesini: Üçü beş geçe o büyük
sarsıntıyla ayağa kalktığımızda, çocuklarımızı kollarımızın altına alarak bir
şekilde çıktık ama çıktığımızda her taraf toz bulutu içerisindeydi ve hiçbir
taraftan da haber alamıyorduk, ailemizden, annemizden, babamızdan,
akrabalarımızdan haber alamıyorduk. Tabii, gün aydınlanmaya başladı, yavaş
yavaş depremin büyüklüğü ve boyutu ortaya çıkmaya başlamıştı. Önce Adapazarı
depremi zannetmiştik “Deprem Adapazarı’nda oldu, biz de etkilendik.” diye
düşünüyorduk fakat depremin merkez üssünün Gölcük olduğu anlaşıldı. Ben o gün
Adapazarı dâhil Kocaeli’nin tüm bölgeleri ve Yalova Termal’e
kadar gittim çünkü o günkü aile büyüklerimden bir kısmı Termal’deydi
ve bütün deprem bölgesini dolaştım. Bir telaş yaşanıyordu. Bu telaş haklı bir
telaştı çünkü kimse böyle bir felaketle daha önce karşılaşmamıştı, biz bu
felaketle karşılaşmıştık ve kimse ne yapacağını bilmiyordu. Öğleye kadar,
yaklaşık bir ikiye kadar bu durum sürdü, daha sonra yine Silahlı Kuvvetlerimiz
sahneye çıktı ve kontrolü eline aldı. Niye Silahlı Kuvvetlerimiz çıktı da polis
teşkilatımız daha geç çıktı? Çünkü, polis
teşkilatımızdaki arkadaşlar da deprem felaketini yaşadılar ve onlar da
ailelerini düşünmek zorundaydılar, onlar da nöbetteyken ailelerinin ne durumda
olduğunu merak ediyorlardı, nöbette olmayan arkadaşlar da o can havliyle
etraflarındaki insanları kurtarmaya çalışıyorlardı.
Evet, bu kadar büyük boyutta son
yıllarda bir depremle karşılaşmamıştık. Coğrafyası çok büyüktü, Sakarya ili,
Kocaeli ili, Yalova ili ve İstanbul da buna dâhildi, bir kısmı İstanbul’un buna
dâhildi ve çok büyük kayıplar verdik. Ama düşünün, 1999 ve
2011. Biraz evvel konuşmacı arkadaşlarım belirtti burada, dünyanın parası,
iletişim vergileri ve başka vergiler adı altında, vatandaşlarımızdan, bu deprem
olmadan önceki tedbirler için kullanılmak üzere, bakın, deprem olduktan sonraki
tedbirler için değil, deprem olmadan önceki tedbirler için kullanılmak üzere,
bugüne kadar 40 milyar Türk lirası para toplandı. Eski parayla demiyorum
arkadaşlar, bu yeni parayla 40 milyar Türk lirası toplandı. Bu paranın
akıbetini bilen yok. Ben bu Meclise gelmeden evvel, birkaç tane milletvekili
arkadaşım, bu konuyla ilgili soru önergesi vermiş ama şimdiye kadar bu soru
önergesinin yanıtı alınamamış. Ben de 21 Ağustosta yani bizim 17 Ağustosun yıl
dönümünde, 21 Ağustosta, yine Türkiye Büyük Millet Meclisine, Maliye
Bakanlığının cevaplaması isteğiyle soru önergesi verdim. “Bu 40 milyar TL
nerede, nasıl kullanılmış veya kullanılmakta mıdır?” Ama yine cevap alamıyoruz.
Şimdi, 2005 yılında, Kocaeli
Üniversitesinde bir sempozyum düzenleniyor. Bu sempozyumda, Van ilinde beklenen depremin altı çiziliyor.
“Birkaç yıl içerisinde Van ilinde deprem olacak.” diyorlar. Evet, bizim Kocaeli
ilinde garip bir şey var, bilim adamları açıklama yaptığı zaman, oradaki kamu
yöneticileri “Bunlar şarlatan.” diye dava açıyorlar. Evet
“Şarlatan.” diye dava açıyorlar bilim adamları için. Bunu yaşadık, başka bir
şeyde yaşadık, kanser ovası Dilovası’nda yaşadık. Dilovası için rapor
hazırlayan bilim adamına, Büyükşehir Belediye Başkanımız “Şarlatan.” diye dava
açtı. 2005 yılında, Kocaeli Üniversitesinin dikkate alınmayan bu raporunu eğer
dikkate almış olsaydı on yıldır bu ülkeyi yönetmekte olan Hükûmet, o günkü
Belediye Başkanını yani 2005 yılında Van’da Belediye Başkanlığı yapan ve daha
sonraki yıllarda yapan Belediye Başkanını AKP milletvekili olarak Meclise
taşımazdı, ona bugün hesabını sorardı.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Sana mı
soracak?
HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, bugün…
Bana sorsun, bana. Ben o depremi
yaşadım. AKP milletvekili olarak Meclise taşımazdı.
Arkadaşlar, Erciş’te son beş yılda
yapılan binaların yüzde 80’i yıkılmış, devlet dairelerinin binaları yıkılmış,
yurt yıkılmış ama o günkü Belediye Başkanı, bunlara izin veren, yapımına izin
veren Belediye Başkanı bugün Mecliste.
Şimdi, tabii, bu depremler için
depremden sonra ağlamak, terörist saldırılar için terörist saldırılar
yapıldıktan sonra ağlamak, başsağlıkları dilemek, iyi niyet temennilerinde
bulunmak hiçbir şeyi çözmüyor. Çözmediğini de sizin on yıllık İktidarınız
döneminde gördük ve görmeye de devam ediyoruz.
Ben izliyorum, bu Meclis kürsüsüne
çıkan arkadaşlarımızın hepsi iyi dilek temennilerinde bulunuyor, bir daha bu
depremleri yaşamamamız için dua etmemiz konusunda hemfikir oluyoruz burada.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Yaşın
yeterse bu İktidarı daha çok göreceksin.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, bu
depremleri yaşamayalım. Depremler olacak, doğal felaketler ama Kocaeli’nde 20
bin kişi ölmedi aslında depremden, 1 kişi öldü, diğer kalanları binalar
öldürdü. 1 kişi de Ford Otosan Fabrikası yanında -Kocaeli milletvekillerim bilir-
yerin yarılması sonucu içeri düşen güvenlik görevlisinin ölümüydü. Depremde 1
kişi öldü ama o günkü bilanço 20 bin kişiydi. Demek ki bir şeyi eksik
yapıyoruz, yapmaya da devam ediyoruz.
Bugün, TOKİ binlerce ev yapıyor,
alkışlıyoruz. Geçende -ben KİT Komisyonundayım- TOKİ’yi denetledik. 500 küsur
milyar lira kâr açıkladı TOKİ. Bu TOKİ her şeyi yapıyor, sosyal konutlar da
yapıyor -biraz evvel yine açıkladılar sosyal konutların oranını- havuzlu lüks
villalar da yapıyor ama en çok Ataşehir’de yapıyor. Ataşehir’de konut yapıyor, orada getirisi çok fazla. Ama
TOKİ bir şeyi yapmıyor.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Oradan alıp
fakirlere veriyor.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, 100
fakirlere veriyor,1.000 tane zenginlere veriyor.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Hastane
yapıyor.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Metin Bey, siz
önce bir, Başbakandan izin alın, o konuşmalarınızdan dolayı, “Bir daha
konuşabilir miyim?” diye, ondan sonra bana laf yetiştirin lütfen, tamam. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
HAYDAR AKAR (Devamla) – Burada ciddi
bir konuyu konuşuyoruz, sizi de ciddiyete davet ediyorum.
BAŞKAN – Lütfen Genel Kurula… Lütfen…
Lütfen Genel Kurula…
HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, zamanım
çok az kaldı. Geçen sefer Kocaelili kardeşlerim bana sitem etmişlerdi.
Sayın Bakanım, Kocaeli’de
16 tane organize sanayi bölgesi bulunuyor. Bunlardan birinin temelini, sanayi
bölgesi içerisindeki POSCO’nun temelini yeni attınız.
Henüz ÇED raporu tamamlanmadan attınız o temeli. Belki “Tamamlandı.”
diyeceksiniz bana çünkü o ÇED toplantısına gittim.
Türkiye’de yüz ölçümü en küçük illerden
bir tanesi Kocaeli ama en büyük ilde bile olmayan organize sanayi bölgeleri var
Kocaeli’de, 16 tane. Bunlardan 3 tanesi kent
merkezinde, İzmit’in ve Kartepe’nin göbeğinde.
Hangisi? Size sayıyorum: Arslanbey Organize Sanayi
Bölgesi, Asım Kibar Organize Sanayi Bölgesi, Alikahya
Organize Sanayi Bölgesi. Arslanbey yüzde 70 doluluk
oranında, yüzde 42 Asım Kibar, Alikahya yüzde sıfır
doluluk oranında. Yeni organize edildi bu organize sanayi bölgesi.
İHSAN ŞENER (Ordu) – Sayın Başkan,
maddeye gelsin, maddeye. Ne anlatıyor?
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Maddeye
gel.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Yeni organize
edildi. Nasıl bir rant hesabı yapıldığı, kent
merkezinde olduğu belli. 70 bin insan yaşıyor bunun etrafında. İzmit Ovası’nın
göbeğinde yapıldı. Sizlerle hep birlikte kalkıp gidelim, bir tane taş
bulamazsınız bu ovada. Taş bulamazsınız, Türkiye’nin en verimli toprakları. 70
bin insan yaşıyor etrafında ve bu 70 binin içerisine 2 tane organize sanayi
bölgesi sıkıştırdılar. Bu nasıl vatana ihanetse kentimize ihanettir, başka bir
şey değil.
Tanju Bey buradan haykırıyor, diyor ki:
“Ben kentime sanayi istiyorum.” Size öneriyorum Sayın Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanım -aynı kentliyiz- Kocaeli’yi
İstanbul’un çöplüğü yapmaktan çıkaralım ve Türkiye’nin her tarafına bu sanayiyi
yayalım. Niye 16 tane organize sanayi bölgesi Kocaeli’de
kuruluyor? Niye lojistik üssü oluyor?
Bakın, her taraf konteyner ve tırlardan
geçilmeyecek. Kocaeli’ye bugün 2 bin tane tır
giriyor, Kocaeli’nin lojistik köyü olduğunda Köseköy
10 bin tane tır girecek. 10 bin tır girecek.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Maddeyle ne
ilgisi var?
HAYDAR AKAR (Devamla) – İlyas Bey,
sizin bunlara destek vermeniz lazım İlyas Bey.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Ne ilgisi var?
Konuya gel.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Konuya
geleceğim, geleceğim.
Sayın Sanayi Bakanımdan rica ediyorum,
eğer Kocaeliliyse -ki Kocaelili olduğuna canıgönülden
inanıyorum- artık Kocaeli’yi yaşanabilir bir kent
hâline dönüştürmemiz, sanayiye “dur” dememiz… (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İHSAN ŞENER (Ordu) – Sayın Başkanım, niye müdahale etmiyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Devamla) – Size bir şey
söylemek istiyorum arkadaşlar, bunu dinlemenizi rica ediyorum. Kocaeli’nin her
tarafı denizle çevrilidir fakat Kocaelili denize hasret yaşar Metin Bey.
Kocaeli’nin her tarafı denizle çevrilidir, 44 tane liman yapılmıştır.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Konuya gel,
konuya! Söyleyecek sözün yoksa çıkma oraya!
HAYDAR AKAR (Devamla) – Konuya
geleceğiz. Brezilya’yla çok ilişki kurarız biz, merak etmeyin ama önce
Kocaeli’nin problemini çözeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
44 tane liman, Sayın Bakanım, 16 tane
organize sanayi bölgesi. Nüfus yoğunluğu bakımından Türkiye'nin ikinci ili.
Bakın, Türkiye’de nüfus yoğunluğu kilometre kareye düşen 91 kişidir, Kocaeli’de 496 kişidir, İstanbul’da 4 bin kişidir. İkinci
kent ama binde 47…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İHSAN ŞENER (Ordu) – O ruhsatları Sefa
Sirmen verdi.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Bravo! Siz
hiçbir şey yapmıyorsunuz on yıldır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Akar, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, çalışma
süremizin tamamlanmasına çok az bir zaman kalmıştır. Ancak, bu maddenin yani
1’inci maddeyle ilgili ve bu kanunun kabulüne kadar çalışma süremizin
uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, Sayın Kaplan, buyurun efendim,
1’inci madde üzerinde.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın
Başkan, 60’a göre yerimden kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri…
BAŞKAN – Başladı artık, sonra vereyim.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Hayır, söz
istedim…
BAŞKAN – Hayır, kusura bakmayın, başladı artık.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Doğrusu
Brezilya’yla yapılan sözleşmeleri gecikmiş olarak değerlendiriyorum çünkü Latin
Amerika’yla çok fazla ilişkilerimiz, ekonomimiz, ithalatımız, ihracatımız
gelişmiş değil ama Brezilya’yla ilgili bu sözleşme nedeniyle 1’inci madde
nedeniyle söz aldım.
Burada Brezilya’daki yönetimi, sosyal
devleti, Lula da Silva’dan
sonra Dilma’nın bir gerilla hareketinden gelen devlet
başkanını veya Che Guevara’yı, bunların hepsini
konuşacak bir hava görmüyorum Mecliste. Yoksa Brezilya üzerinde çok şey
konuşulur, Brezilya üzerinde saatlerce konuşulur. Ama demin soru sorarken Sayın
Sakık, Kıbrıs’ta, Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti
devleti, bu bir yavru vatan, dikkat edin, Kuzey Kıbrıs, Türkiye Cumhuriyeti
devleti, yavru vatan ve bunu tanıyan devletler Türkiye dışında da yok. Bakın,
bu ülkede Yakın Doğu Üniversitesi var ve binlerce gencimiz gidip Yakın Doğu
Üniversitesinde okuyor. Yakın Doğu Üniversitesinde herkes okuyor ve Kıbrıs da
Türkiye gibi, Türkiye'nin ikliminden, yaşamından, her şeyden etkileniyor.
Dün bana Kıbrıslı öğrenciler geldi. Şu
elimdeki evraka bakın. Bir üniversitede bu çocukların katılmadığı bir olay
yaşanıyor ve bu olayda da ne yaralanan var ne darp edilen var ne bir şey var ne
de engellenen bir durum var. Mahkemeye de gidilip serbest bırakılan öğrenciler
var ama bu öğrenciler, hukuk fakültesinin son sınıf öğrencisi, kiminin iki
dersi, kiminin üç tane dersi kalmış, bir ay sonra mezun olacak öğrenciler.
Onları getiriyorlar ve şöyle bir belge veriyorlar ellerine: Bakın yani işte dandik bir belge. Devlet belgesine benziyor mu? Bakanlar
Kurulu kararı görüyor musunuz arkadaşlar? Muhaceret tebligat belgesi, muhaceret
tebligat belgesi, fasıl 105. Nedir? Mahkemeye getirdiği öğrenciyi mahkeme
serbest bırakıyor, bir suçu yok. Mahkeme serbest bırakıyor ama Yakın Doğu Üniversitesinin
Rektörü, bu çocukları çağırmış “Olayları önleyin.” diye bunlardan rica etmiş.
Bu çocuklar da ayırmak için ellerinden geleni yapmışlar. Bir de tuhaf tarafı
bu. Bunlardan bir tanesi de sınavdan çıkarken yakalanıyor.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) – 500 tane
adam, 100 tane öğrenciyi taşladınız orada. Arabaların camları kırıldı.
Saptırmayın olayı…
HASİP KAPLAN (Devamla) – Şimdi, bakın,
işte basın, işte olaylar, işte Kıbrıs’taki mahkemeler. Burada kalkıp siz bu
zulmü alkışlarsanız, Kıbrıs’taki bir devlet, devlet deyip, yavru vatan deyip
orayı dandik cumhuriyet, muz cumhuriyetine çevirip
Türkiye’den de emniyet genel müdürü gönderirseniz, oranın İçişleri Bakanlığını
da Türkiye’deki Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlarsanız, Türk Silahlı Kuvvetleri
oranın İçişleri Bakanı görevini yaparsa arkasından da bir saat içinde
mahkemenin serbest bıraktığı bu öğrencileri sınır dışı ediyorlar, yetmiyor
okuldan atıyorlar. Eğer vicdanınız tahammül ediyorsa bu şekilde bir sınır dışı
olayına. İki dersi kalmış okuldan bu şekilde atılmaya kendi ülken gibi gördüğün
Kıbrıs’ta, ki buralarda bütün üniversitelerde bu tür
şeyler yaşanıyor. Eğer vicdanınız tahammül ediyorsa seyirci kalın, bir şey
demiyorum ama bana gelen öğrencilerin isimleri burada, avukatları burada,
belgeleri burada. Siz ki muhalefete tahammül etmeyi, bütün Türkiye’de olduğu
gibi herkes muhalefete tahammül etmeyi bilecek, Kıbrıs’ta da, oradaki
üniversitelerde de bilecek.
Şimdi burada benim Dışişleri Bakanlığım
var Hükûmeti temsil
ediyor, Komisyon Başkanım da oraya gitti geldi. Bakanlar Kurulumuz, Hükûmetimiz
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bu vatandaşına sahip çıkacak. Diyecek mi: “Orada
yargı varsa kardeşim yargı kararı olmadan sen bunu nasıl sınır dışı edersin?”
Yargı kararı olmadan dört sene okutup dünyanın parasını alıp denklik verip
Millî Eğitim Bakanlığına, bu üniversite, Yakın Doğu Üniversitesini denklik
olarak bağlayacaksın, sonra da bu üniversitede gelmiş son sınıfa iki dersi
kalmış öğrenciyi atacaksın. Bu, sabıka mı arkadaşlar? Bakın, şu kimliğe bakın. Hamdi Seren Türkiye Cumhuriyeti Silopi doğum yeri. Bu sabıka
mı? Silopi’de doğmak, Şırnak’ta doğmak sabıka mı? Kıbrıs’ı Türk’üyle Kürt’üyle
beraber Kıbrıs çıkartmalarında biz almadık mı, kazanmadık mı? Kıbrıs’ta Türk’ü
de Kürt’ü de birlikte mücadeleye gitmedi mi? Yani orada Kıbrıs yerlisi
olmayanların, dışarıdan gelen, Türkiye’den giden Türkiyeli olan orada
yerleşenlerin nüfusunun yerli Kıbrıslılardan fazla olduğunu hepimiz biliyoruz.
Ama bu zulmü, bu zorbalığı Kıbrıs’ta birileri Yakın Doğu Üniversitesinde yapıyorsa
bilsin ki burada onların sahipleri var, onlara sahip çıkacaklar var. Bu
hukuksuzluğa, bu zorbalığa Meclisin de sahip çıkması lazım, Hükûmetin de sahip
çıkması lazım, Dışişleri Bakanlığımızın da sahip çıkması lazım. Bu, muz
cumhuriyeti değil. Hiçbir dandik cumhuriyette hiçbir
neden yokken “Ben seni sınır dışı ediyorum.” diye bir evrakı verip, Ercan
Havaalanı’nda uçağa bindirip sınır dışı etmezler. Hiçbir öğrenciyi, iki dersi
kalmışken parasını alıp, Yakın Doğu Üniversitesinde okutup göndermelerine izin
vermeyiz. Bu rektörün, bu üniversite rektörünün buradaki günahı, vebali
büyüktür; aracılık etti, bu çocukları çağırdı.
Yine, burada Ada Genel Müdür Yardımcısı
Erdal Emanet bu insanları çağırdı, yardımcı olmalarını istedi; arkasından da
getirdi -mahkeme serbest bıraktıktan sonra- Ercan Havaalanı’na, sınır dışı
etti. Arkadaşlar, biz vicdanlı olmasak, biz insani davranmasak, biz hukuki
davranmasak, buradaki gerilim ve çatışmalarımızın uzantıları… Ki Kıbrıs’ta,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde mafyanın, kara paranın, fuhşun merkezine
dönmüş bu topraklarda, bizim insanlarımızı da o zaman üniversitelerde
okutmasınlar, paralarını almasınlar, kapılarını açmasınlar, Millî Eğitim
Bakanlığı denklik vermesin, Dışişleri Bakanı da vatandaş görüyorsa vatandaşına
sahip çıksın. Bizim burada söylemek istediğimiz konu bu.
Bu konu, bu haksızlık, bu mağduriyet
giderilene kadar ben ve partim ve grubum bunun peşini bırakmayacağız. Bunun
peşini bırakmayacağız çünkü bu zulmü, bu zorbalığı zaman zaman Türkiye’de de
gördüğümüz oluyor.
Üniversitelerimizde, bu dışarıdan
emniyet müdürleri, terörle mücadele adı altında, yok rektörlerin bilmem nesi
adı altında, çağıracak, öğrencilerden rica edecek “Grupları yatıştırın.” diye.
Bu öğrenci de gidip yardımcı olacak, sonra sınır dışı edilecek. Böyle bir şey
dünyanın hiçbir yerinde yok arkadaşlar.
Biz burada bunları konuşmak zorundayız.
Eğer Kıbrıs yavru vatansa, eğer kardeşlerimiz, soydaşlarımız orada yaşıyor ve
kaderimiz birse, aynı kadere sahip vatandaşlar Kıbrıs Savaşı’nda Türk’üyle,
Kürt’üyle oraya gitmişse bu ayrımcılığı Ankara’da da kabul etmeyiz, Lefkoşa’da
da kabul etmeyiz. Ayrımcılık her yerde ayrımcılıktır, ırkçılık her yerde
ırkçılıktır, zorbalık her yerde zorbalıktır, hukuksuzluk her yerde
hukuksuzluktur. Orada çok ciddi bir genç nüfusumuz var. Binlerce insan okuyor
orada. O binlerce insanın kaderine sahip çıkmak istiyorsak bu gençlerimize
sahip çıkacağız. Bunu söylemek istiyorum. Bunun için söz almak zorunda kaldım
ve bunun için de Meclisi… Özellikle Ana Muhalefet Partisinin bu iktidarla yakın
ilişkisi var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Hangi iktidarla?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Kiminle ya?
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ne münasebet ya?
HASİP KAPLAN (Devamla) – Şu anki,
Kıbrıs’taki Hükûmetle ilişkileriniz var. Sizin de bu konuda o Hükûmeti
uyarmanızı istiyorum. İktidarı iktidar olduğu için, şu anki Hükûmeti de… Sizin
Cumhuriyet Halk Partisi olarak onların üzerinde son derece etkiniz var
biliyorum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Keşke olsa
keşke.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Sizi ve ana muhalefet
olarak sizi ve iktidar olarak AKP’yi -Hükûmet olarak- bu konuda göreve davet
ediyorum.
Hepinize teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, bir sataşmada bulundu. İzninizle, çok kısa bir…
BAŞKAN – Lütfen iki dakika.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok kısaca görüşlerimi ifade edeceğim.
Sayın Kaplan konuşmasında Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’nde etnik kökeni nedeniyle ayrımcılığa uğrayan, kötü muameleye
tabi olan bazı vatandaşlarımıza yönelik kaygılarını, endişelerini ifade etti.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz
hiçbir vatandaşımızın etnik kökeni nedeniyle ne Türkiye Cumhuriyeti içerisinde
ne de bir başka ülkede veya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ayrımcılığa,
haksız muameleye tabi olmasının yanında olamayız, bunun kesinlikle
karşısındayız. Bunun öncelikle kayıtlara geçmesini arzu ederim.
İkincisi: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
1974 Barış Harekâtı’ndan sonra kurulmuştur. Çok
sayıda yatırımcının turizm yatırımı yaptığı bir yerdir. Orada birtakım kötü
muameleler olmuş ise bundan dolayı koskoca bir cumhuriyeti feda etmeyi, onu
dünya kamuoyu nezdinde prestiji sarsılacak bir şekilde
konumlandırmayı doğru bulmam. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bizim korumamız,
kollamamız, destek olmamız gereken bir cumhuriyettir, burada yapılan bir
yanlışlık kesinlikle önlenmelidir, bu yanlışlığı Hükûmet mutlaka düzeltmelidir.
İddiayı ve doğruluk derecesini bilemiyorum ama, Sayın
Kaplan’ın iddialarının ciddiye alınması gerektiği kanaatindeyim. “Cumhuriyet
Halk Partisinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle yakın ilişkisi vardır.”
cümlesini, ben “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Cumhuriyet Halk Partisi bir
heyet göndermiştir.” olarak alıyorum. Bu çerçevede Cumhuriyet Halk Partisinin
beyan edeceği bir iyi niyet varsa, biz bunu tabii ki ifade etmekten de hiçbir
zaman çekinmeyiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve
Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/449) (S.
Sayısı: 27) (Devam)
BAŞKAN – Şimdi, Sayın Tanal, soru-cevap
şeklinde, herhâlde sorunuz var.
Bulunduğunuz yerden lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli
Başkanım, değerli milletvekillerim; Van’da olan depremle ilgili Sayın Hükûmete şöyle
bir önerim var: Deprem günü itibarıyla karşılıksız çekten dolayı cezası
kesinleşmiş vatandaşımızın veya aleyhine icra takibi kesinleşmiş
vatandaşlarımızla ilgili, sosyal devlet ilkesi uyarınca devletin bu borçları
ödemesini, borçlarıyla ilgili rücu meselesini de üç yıl sonra ödemesini ben
öneriyorum. Bu bir sosyal devlet ilkesidir. Yani bu
anlamda gerçekten bu vatandaşlarımızın ihtiyacı var, bu bir.
İkinci bir önerim Değerli Başkanım,
5651 sayılı İnternet Yasası’nda, nefret ve ırkçılık söylemleriyle ilgili
Hükûmet yetkilerinin İnternet kurumuyla irtibata girip bu yasanın
çalıştırılarak bu sitelerin kapatılmasını öneriyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Ben teşekkür ediyorum.
Sayın Ağbaba,
buyurun efendim.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Ben Sayın
Bakana bir soru sormak istiyorum:
Malatya, Erzincan, Elbistan ve
Elâzığ’da bulunan şeker fabrikalarının bu yıl içerisinde özelleştirilmesi
kararı alınmıştır. Ancak geçmişteki özelleştirme uygulamalarına bakıldığı
zaman, özelleştirmenin tamamının halkın ve kamunun zararına olduğu ortadadır.
Malatya’daki Sümerbank fabrikasının satılması, Tekel’in satılması, hal
binasının satılması tamamen Malatya halkının zararına olmuştur. Buradaki,
özelleşecek Malatya Şeker Fabrikası da tamamen arsa değeri üzerinden, arsası
için özelleştirilecektir. Bu nedenle, burasının da peşkeş çekileceğine
inanıyoruz. Bu konuda, doğuda sosyal alanda kurulan fabrikaların
özelleştirilmesine karşı olduğumuzu belirtmek istiyorum. Bunun bir kez daha
gözden geçirilmesini Sayın Bakandan diliyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Aygün, buyurun.
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Gerek Sayın Bakan Nihat Ergün gerekse
Beşir Atalay Kıbrıs konusunda olsun, deprem meselesinde olsun veya Hükûmetin
icraatlarının geneli bakımından olsun bir ayrımcılık olamayacağını, ayrım
kavramının AKP İktidarına ters olduğunu söylediler.
Bu konuda Sayın Bakanlara hatırlatmak
isterim: Ayrımcılık, sadece kişisel ilişkilerde meydana gelen ihlaller
bakımından değil, ekonomik hayattaki ayrımcılık bakımından da Türk Ceza
Kanunu’na bir suç olarak girdi ve altı yıldır Türk Ceza Kanunu’nda “Ayrımcılık”
diye bir suç bulunuyor. Bu altı yılda, insan hakları derneklerinin yaptığı
araştırmalara göre Türkiye’de açılmış tek bir dava var, o davada henüz bir
karar verilmemiş, herhangi bir ayrımcılık suçu nedeniyle mahkûm olmuş tek bir
sanık bulunmuyor. Bu durumda, Romanlara, Kürtlere, diğer azınlıklara yönelik
sistematik saldırılar düşünüldüğünde, özellikle şehit cenazelerinden sonra…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aygün.
Sayın Halaman…
ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde söz alan, konuşma yapan
milletvekillerinin, konuşmacıların sürekli “Türk, Laz, Çerkez” diyerek cümle
kurmasını kınıyorum. Bunun doğru olmadığını düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Poyraz.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın
Başkanım, ben Sayın Haydar Akar Bey’in, Kocaeli Milletvekilimiz ve aynı zamanda
KİT Komisyon üyemizin konuşması sırasında teknik bir hata yaptığı
kanaatindeyim.
Bizim Komisyonda görüştüğümüz, Emlak
Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına ait hesap ve işlemleri görüştük ve Emlak
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı doğrudur TOKİ’nin bir iştirakidir. Ancak tamamen
ticari kriterlere göre hasılat paylaşımı biçiminde
faaliyet gösteren ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında da işlem gören bir
şirkettir.
Toplu Konut İdaresi, gelir artırıcı
projeler uygulamakla birlikte ağırlıklı olarak sosyal projelere yönelik çalışan
bir kurumumuzdur. Bunun tutanaklara bu şekilde geçmesi için söz aldım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Tasarının 1’inci maddesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – 2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan,
sataşma var. Arkadaş, Sayın Komisyon Başkanı…
BAŞKAN – Getirip bakacağım zabıtlara;
varsa sonra olabilir…
2’nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ile Brezilya Federatif Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu arz ediyorum:
“Kullanılan oy sayısı : 268
Kabul :
266
Çekimser : 2 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Bayram
Özçelik Mine
Lök Beyaz |
Burdur
Diyarbakır” |
Değerli milletvekilleri, bu şekilde,
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı uğurlu olsun.
Çalışma süremiz tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince, (8/1, 8/2, 8/3
ve 8/4) esas numaralı önergeler üzerine açılması kabul edilen genel görüşmeyi
yapmak için 26 Ekim 2011 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.22
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını
gösteren tablo tutanağa eklidir.