DÖNEM: 24 CİLT: 2 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
8’inci Birleşim
18 Ekim 2011 Salı
(TBMM Tutanak Müdürlüğü tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak
içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili
Şükran Güldal Mumcu’nun, Anayasa yapma sorumluluğu altına giren Türkiye Büyük
Millet Meclisinin her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk’ün
belirlediği kurucu felsefesini yansıtan temel ilkelerini korumak zorunda
olduğuna; özgürlükçü demokrat bir anayasa yapmak için başta Türk Ceza Yasası
olmak üzere yasalarımızdaki antidemokratik düzenlemeleri temizlemek
gerektiğine; kanun hükmünde kararnamelerle yasama yetkisinin yürütme tarafından
gasbedildiğine; başta Meclisimizi kuran Mustafa Kemal Atatürk ve tüm Kurtuluş
Savaşı kahramanlarımızı şükran ve saygıyla andığına; PKK terörü sonucunda
öldürülen üniformalı-üniformasız tüm yurttaşlarımıza rahmet ve Genel Kurula
kolaylıklar ve başarılar dilediğine ilişkin konuşması
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Ankara Milletvekili Emine Ülker
Tarhan’ın, yargı bağımsızlığı ve yeni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
yapılanmasına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı
2.- Adıyaman Milletvekili Muhammed
Murtaza Yetiş’in, Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’ne ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz’ın, Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi’nin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı’nın, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı’nın, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın grubuna sataşması nedeniyle konuşması
4.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın,
İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın,
adalet duygusunu rencide edecek gelişmeler karşısında Türkiye Büyük Millet
Meclisinin adaletin doğru tecelli etmesi için çalışması gerektiğine, Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bu hususun peşinde olacaklarına ilişkin açıklaması
2.- Bursa Milletvekili İlhan
Demiröz’ün, Dünya Gıda Günü’ne ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen
Öğüt’ün, TRT’nin sansür uygulamalarına ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Abdullah
Levent Tüzel’in, TBMM’de yapılmakta olan binanın inşaatında çalışan Mustafa
Bulut isimli bir işçinin geçirmiş olduğu iş kazasına ve ülkemizin iş kazaları
ve iş güvenliği hususunda Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada olduğuna
ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, AK PARTİ İktidarında yoksulluğun azalmadığına, halkın yoksulluk ve
sefalet içinde olduğuna ilişkin açıklaması
6.- Adana Milletvekili Necdet
Ünüvar’ın, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 20’nci bağımsızlık yıl dönümünü
kutladıklarına ilişkin açıklaması
7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanının seçim öncesinde 2.500 dolayında ziraat
mühendisi ve veteriner hekimin 2011 yılı içerisinde istihdam edileceği sözünü
verdiğine, bu konuda açıklama yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlu’nun, Adalet Bakanının konuşma üslubuna, TBMM’de çok daha itidalli ve
dikkatli olunması gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken’in, Mardin, Nusaybin, Kızıltepe, Urfa, Muğla ve Aydın’da 78’in üzerinde
parti üyesinin, belediye başkan vekillerinin ve belediye meclis üyelerinin
gözaltına alındığına ilişkin açıklaması
10.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın,
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 20’nci bağımsızlık yıl dönümünü kutladıklarına
ilişkin açıklaması
11.- Tunceli Milletvekili Hüseyin
Aygün’ün, F tipi cezaevlerinde tutuklu bulunan 503 üniversite ve lise
öğrencisine ilişkin açıklaması
12.- Ankara Milletvekili Özcan
Yeniçeri’nin, son günlerde Hükûmetçe yapılan zamlara ilişkin açıklaması
13.- Bursa Milletvekili Aykan
Erdemir’in, ataması yapılmayan öğretmenlerin sorunlarına ilişkin açıklaması
14.- Edirne Milletvekili Kemal
Değirmendereli’nin, Edirne ilinde ürününü satış imkânı bulamayan çeltik
çiftçilerinin mağduriyetlerinin Toprak Mahsulleri Ofisince giderilmesine
ilişkin açıklaması
15.- Adana Milletvekili Mehmet Necati
Çetinkaya’nın, Adana iline yapılan hizmetlere ilişkin açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşi’nin, Adalet Bakanının Avrupa Birliği İlerleme Raporu’ndan bazı bölümleri
okumadığına, aynı raporda “ifade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle
karşılaşılan olayların çokluğu endişe sebebidir” denildiğine ilişkin açıklaması
17.- Adana Milletvekili Fatoş
Gürkan’ın, Adana iline yapılan yatırımlar için Başbakan ve bakanlara teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
18.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 20’nci bağımsızlık yıl dönümünü
kutladıklarına ilişkin açıklaması
19.- Kahramanmaraş Milletvekili
Yıldırım Mehmet Ramazanoğlu’nun, KCK davasından dolayı tutuklananlar hakkında
kamuoyunda çok ciddi bilgi kirliliği olduğuna, tutuklananların gerçek sayısının
601 olduğuna ilişkin açıklaması
20.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin’in, Hatay ilinin Dörtyol ilçesinde meydana gelen dolu afetine ilişkin
açıklaması
21.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz’ün, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 20’nci bağımsızlık yıl dönümünü
kutladıklarına ilişkin açıklaması
22.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın,
AK PARTİ milletvekillerinin “Adana’da bir şey yok, her şeyi yaptık.”
dediklerine; Adana’da yaptıklarını kürsüden anlatmalarına ilişkin açıklaması
23.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın,
Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile yaşamını
yitiren 2 sivil vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine ve terörü kınadığına
ilişkin açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı’nın, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru
ile yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine ve terörü
kınadığına ilişkin açıklaması
25.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile
yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine ve terörü
kınadığına ilişkin açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes’in, AK PARTİ Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin’in “Başbakana dokunmak
ibadettir” şeklindeki sözüne ilişkin açıklaması
27.- Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan’ın, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde yaşanan olaylardan üzüntü
duyduklarına ve sorunlara Mecliste çözüm üretilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
28.- Diyarbakır Milletvekili Oya
Eronat’ın, Diyarbakır’da 77 bin oyun gasbedilmesine, bile bile aday olan Hatip
Dicle’nin ve Barış ve Demokrasi Partisinin neden olduğuna ilişkin açıklaması
29.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakık’ın, Bitlis ilinin Güroymak
ilçesinde yaşanan olaylardan üzüntü duyduklarına ve sorunlara Mecliste çözüm
üretilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
30.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba’nın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi inancı dışındaki inançları
yok saydığına ilişkin açıklaması
31.- Karaman Milletvekili Mevlüt
Akgün’ün, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile
yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allah’tan rahmet dilediklerine ve terörü
kınadıklarına ilişkin açıklaması
32.- Bingöl Milletvekili İdris
Baluken’in, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile
yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine ve epilepsili
bir hastaya askerlik yaptırılmasının incelenmesi gereken bir konu olduğuna
ilişkin açıklaması
33.- Adıyaman Milletvekili Salih
Fırat’ın, Adıyaman’da okula gitmek isteyip de gidemeyen binlerce çocuğun
Ege’de, Akdeniz’de ve Güneydoğu’da pamuk tarlalarında çalıştığına ilişkin
açıklaması
34.- Ağrı Milletvekili Ekrem
Çelebi’nin, muhalefet milletvekillerinin başka illerle ilgili değil, kendi
illeriyle ilgili soru önergesi vermeleri gerektiğine ilişkin açıklaması
35.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçildikleri bölgeyi veya
kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ettiğine ilişkin açıklaması
36.- İstanbul Milletvekili Ünal
Kacır’ın, İç Tüzük’ün yerinden
açıklamayla ilgili 60’ıncı maddesinin istismar edildiğine ilişkin açıklaması
37.- Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydın’ın, İç Tüzük’ün yerinden açıklamayla ilgili 60’ıncı maddesinin istismar
edildiğine ilişkin açıklaması
38.- Kütahya Milletvekili İdris Bal’ın,
doğruyu söylemeye ilişkin Aristo’nun sözüne ilişkin açıklaması
39.- Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın,
Başbakanın Van Belediye Başkanını ziyaret etmediğine ilişkin açıklaması
40.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Ağrı iliyle ilgili vermiş olduğu soru önergesinin Ağrı iline katkı
sunduğuna ilişkin açıklaması
41.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, Ağrı Milletvekilinin “Herkes kendi bölgesiyle ilgili soru önergesi
versin” şeklindeki açıklamasının Anayasa’ya aykırılığına, İstanbul Anadolu
yakasının Mezarlıklar Müdürlüğüne yüksek ziraat mühendisinin atanmasının uygun
olmadığına ve ataması yapılamayan öğretmenlere ilişkin açıklaması
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Çanakkale Milletvekili Mustafa
Serdar Soydan ve 25 milletvekilinin, Kaz Dağları’ndaki çevre sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/20)
2.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer ve
28 milletvekilinin, Mersin-Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralin
başta insan ve hayvan sağlığı ile gıda üzerindeki etkileri olmak üzere tüm
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/21)
3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 23 milletvekilinin, tahıl ürünlerinin üretim ve tüketiminin
planlanmasında karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/22)
B)
GENSORU ÖNERGELERİ
1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bazı soruşturma ve operasyonlarda kolluk
güçlerine hukuka aykırı uygulamalar yaptırdığı; açıklamalarında kullandığı bazı
ifadelerle Devlet adamı ciddiyetinden uzaklaştığı; görev ve sorumluluklarını
kötüye kullandığı iddiasıyla İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/1)
C)
TEZKERELER
1.-
Amerika Birleşik Devletleri Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet
Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/546)
2.- Azerbaycan Parlamentosu ile Türkiye
Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/547)
IX.-
ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve
arkadaşları tarafından (84 sıra no.lu), TSK bünyesinde adı intihar ve kaza
kurşunu olan şüpheli asker ölümlerinin tüm boyutları ile araştırılarak,
alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 18/10/2011 Salı günkü
birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde
yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
2.- Ataması yapılmayan öğretmenlerin
yaşadığı sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilen Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 18/10/2011 Salı
günkü birleşiminde okunarak, görüşmelerinin aynı birleşiminde yapılmasına ilişkin Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu önerisi
3.- Bazı soruşturma ve operasyonlarda
kolluk güçlerine hukuka aykırı uygulamalar yaptırdığı; açıklamalarında
kullandığı bazı ifadelerle Devlet adamı ciddiyetinden uzaklaştığı; görev ve
sorumluluklarını kötüye kullandığı iddiasıyla İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin
hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı
hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 25/10/2011 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına; gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün,
TBMM’de kullanılan bilgisa-yarların internet güvenliğine ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/4)
2.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşi’nin, TBMM TV yayınlarının sınırlandırılmasına ilişkin soruları ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/525), (7/526)
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, Anayasa değişikliği çalışmaları kapsamında Anayasa hukukçuları ile
yapılan görüşmeye ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/527)
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak iki oturum yaptı.
Mersin Milletvekili İsa Gök ant içti.
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, 12.10.2011 tarihli 6’ncı
Birleşim Tutanak Dergisi’nde yer alan, “şerefsizlik etmeyin” şeklindeki
ifadesine,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, TBMM çatısı altında görev
yapan ve Meclis kürsüsünde konuşan hiçbir milletvekilinin “terörist” olarak
ifade edilemeyeceğine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Antalya Milletvekili Menderes Mehmet Tevfik Türel’in, Antalya ili
Aksu ve Serik ilçelerinde meydana gelen sel felaketine ilişkin gündem dışı
konuşmasına Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar,
Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Ankara’nın başkent oluşunun
88’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşmasına İçişleri Bakanı İdris Naim
Şahin,
Cevap verdiler.
Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iç
işleyişine ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın
partisine sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde,
Genel Kurul ve komisyonlarda grubuna ayrılan yerlerin yetersizliği nedeniyle
meydana gelen sıkıntılara;
Ankara Milletvekili Mustafa Erdem,
Ankara Milletvekili Tülay Selamoğlu,
Ankara’nın başkent oluşunun 88’inci yıl dönümüne;
İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde İnternet’te bazı sitelere
girilemediğine ve bu uygulamanın nedenlerini öğrenmek istediğine,
İlişkin birer açıklama yaptılar.
Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, İstanbul Üniversitesinin
açılışı sırasında yaşanan olaylara,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Ankara’nın başkent oluşuna
ve Merkez Bankasının İstanbul’a taşınmasına,
Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Türkiye’nin Doğu ve
Güneydoğu bölgelerinden göç eden vatandaşların sorunlarıyla ilgili bir çalışma
yapılmadığına;
Hatay Milletvekili Mehmet Dudu’nun,
Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in,
İskenderun ilçesinin Denizciler beldesindeki polis karakoluna
teröristlerce düzenlenen saldırıyı kınadığına;
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, İskenderun’da
teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit edilen polis memuruna Allah’tan rahmet
dilediğine ve terörü lanetle kınadığına ve Merkez Bankasının İstanbul’a
taşınmasına,
İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Zeytinburnu
ilçesinde meydana gelen olaylarda işletmeleri zarar gören yurttaşlara hasar
tazminatı ödenmesine,
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Erzurum ilinin Çat
ilçesi Tuzlataşı İlköğretim Okulunda görev yapan bir öğretmenin evinin
teröristlerce basılmasına ve öğretmenlerin yaşam güvenliklerinin sağlanmasına,
İlişkin açıklamalarına İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin;
Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın, ülkemizde meydana gelen sel
felaketine ve Adıyaman’daki binaların depreme dayanıklılık testlerinin
yapılması konusunda alınması gereken tedbirlere,
Antalya Milletvekili Arif Bulut’un, Antalya’da meydana gelen sel
felaketine,
Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, Ankara ve çevresinin
gelişmesi için özel bir çalışma yapılmasına,
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Malatya’da yapılan HES’lerin
çevreye vermiş olduğu zararlara,
Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, ülkemizde sel felaketine
uğrayan yurttaşlara başsağlığı dilediğine ve Serik ilçesinin Gebiz beldesine
yapılması planlanan Küçük Aksu Barajı’nın bir an önce yapılmasına,
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, afetlere dayanıklı
konutlar yapılması gerektiğine ve Projelerde Yapı Denetim Yasası kurallarının
uygulanmadığına,
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, Çevre ve Şehircilik
Bakanının kentsel dönüşüm hususundaki konuşmasına,
İlişkin açıklamalarına Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar;
Cevap verdiler.
Ankara Milletvekili Zelkif Kazdal’ın, Adalet Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 20
milletvekilinin, İstanbul’daki su havzalarının korunmasının (10/17),
Bursa Milletvekili Sena Kaleli ve 23 milletvekilinin, Uludağ’ın
doğal ve tarihi zenginliklerinin korunması, değerlendirilmesi ve çevre
kirliliğinin önlenmesinin (10/18),
Tokat Milletvekili Orhan Düzgün ve 24 milletvekilinin, Kırım-Kongo
kanamalı ateşi hastalığının (10/19),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
7 Ekim 2011 tarihinde, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve
arkadaşları tarafından (44 sıra nolu), güvenlik güçleri tarafından toplumsal
gösterilerde yaygın olarak kullanılan biber gazı, gaz bombası ve plastik
mermilerinin yol açtığı yaralanma, sakatlanma ve ölüm gibi ağır sonuçların
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 13.10.2011 Perşembe günkü birleşimde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP
Grubu önerisi üzerinde bir süre görüşüldü.
18 Ekim 2011 Salı günü saat
15.00’te toplanmak üzere birleşime 18.52’de son verildi.
Mehmet SAĞLAM
Başkan
Vekili
Muhammet Rıza YALÇINKAYA Özlem YEMİŞÇİ
Bartın Tekirdağ
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II.- GELEN KÂĞITLAR
14 Ekim 2011 Cuma
No: 10
Teklifler
1.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın;
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununa Ek Maddeler Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi (2/94) (Plan ve Bütçe ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.10.2011)
2.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın; Bazı Uluslararası
Sözleşmelere Konan Çekincelerin Kaldırılması Hakkında Kanun Teklifi (2/95)
(Adalet; Anayasa; Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler; Avrupa Birliği Uyum ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.10.2011)
3.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın; Suçu Övme Hakkında Kanun
Teklifi (2/96) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.10.2011)
4.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın; Cinsel Taciz Suçlarında
Cezanın Arttırılması Hakkında Kanun Teklifi (2/97) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.10.2011)
5.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın; Soyadı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/98) (İçişleri; Plan ve Bütçe; Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.10.2011)
6.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın; Gizli Soruşturmacı
Görevlendirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/99) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.10.2011)
7.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın; Terörle Mücadele Kanunu
Hakkındaki Değişiklik Teklifi (2/100) (İçişleri ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.10.2011)
No: 11
17 Ekim 2011 Pazartesi
Raporlar
1.- Türkiye-Azerbaycan Uzun Vadeli
Ekonomik ve Ticari İşbirliği Programı ve İcra Planının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/324) (S.
Sayısı: 33) (Dağıtma tarihi: 17.10.2011) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti ve Hırvatistan
Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına Yönelik
Anlaşmaya İlişkin Değişikliklere Dair Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/358) (S.
Sayısı: 34) (Dağıtma tarihi: 17.10.2011)
(GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti ve Slovakya
Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/368) (S. Sayısı: 35) (Dağıtma tarihi: 17.10.2011) (GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan
Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/384) (S.
Sayısı: 36) ) (Dağıtma tarihi: 17.10.2011) (GÜNDEME)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Planlama Alanında İşbirliğine
İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/408) (S. Sayısı: 37) (Dağıtma tarihi:
17.10.2011) (GÜNDEME)
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Senegal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/435) (S. Sayısı: 38) (Dağıtma tarihi: 17.10.2011)
(GÜNDEME)
7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik Alanında İşbirliği
Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/448) (S. Sayısı: 39) (Dağıtma tarihi: 17.10.2011) (GÜNDEME)
8.- Çok Taraflı Yatırım Garanti
Kuruluşu Sözleşmesinin Maddelerinde Yapılan Değişikliklerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/467) (S.
Sayısı: 40) (Dağıtma tarihi: 17.10.2011) (GÜNDEME)
No: 12
18 Ekim 2011 Salı
Kanun
Hükmünde Kararname
1.- Gümrük ve Ticaret Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/469) (Adalet; Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.10.2011)
Tasarı
1.- 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Tasarısı (1/470) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.10.2011)
Teklifler
1.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz'ün; 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/101) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 05.10.2011)
2.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan'ın;
29.08.1977 Tarihli 2108 Sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasasında,
18.03.1924 Tarihli ve 442 Sayılı Köy Kanununda, 04.1944 Tarihli ve 4541 Sayılı
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/102) (İçişleri; Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06.10.2011)
3.- Bursa Milletvekili Sena Kaleli'nin;
4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/103) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
06.10.2011)
4.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; İletişimin Tespiti,
Dinlenmesi ve Kayda Alınması Hakkında Kanun Teklifi (2/104) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.10.2011)
5.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Tutuklulukta Geçecek Süre
Hakkında Kanun Teklifi (2/105) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.10.1011)
6.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; 5442 Sayılı İl İdaresi
Kanunun 2 nci Maddesi (D) Fıkrasına (3) Numaralı Bendin Eklenerek Değiştirilen
Adların Kullanılması Hakkında Kanun Teklifi (2/106) (İçişleri Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 07.10.2011)
7.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; 5809 Sayılı ve 05.11.2020 Tarihli
Elektronik Haberleşme Kanunun 31 inci Maddesinin 4 üncü Fıkrasının
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/107) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 07.10.2011)
8.- Barış ve Demokrasi Partisi Grup
Başkanvekili Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın; Türk Silahlı Kuvvetleri İç
Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/108) (Anayasa ile Milli Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07.10.2011)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Romanya Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/330) (S.
Sayısı: 41) (Dağıtma tarihi: 18.10.2011)
(GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Dış
Ticaret Müsteşarlığı ile Irak Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı Arasında Yeni Sınır
Kapıları Oluşturulmasına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/399) (S.
Sayısı: 42) (Dağıtma tarihi: 18.10.2011) (GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Dış
Ticaret Müsteşarlığı ile Irak Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı Arasında Muhtemel
Bir Serbest Ticaret Anlaşmasının Etkilerinin Değerlendirilmesine Dair Bir Ortak
Komisyon Kurulmasına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/400) (S.
Sayısı: 43) (Dağıtma tarihi: 18.10.2011) (GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Arasında Ticaret İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/403) (S. Sayısı: 44) (Dağıtma tarihi: 18.10.2011) (GÜNDEME)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Dış
Ticaret Müsteşarlığı ile Irak Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı Arasında Serbest
Bölgeler Alanında İşbirliğine Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/409) (S.
Sayısı: 45) (Dağıtma tarihi: 18.10.2011) (GÜNDEME)
6.- Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Dış
Ticaret Müsteşarlığı ile Irak Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı Arasında Irak ve
Türkiye'de Düzenlenen Fuarlara Yönelik Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/420) (S. Sayısı:
46) (Dağıtma tarihi: 18.10.2011) (GÜNDEME)
7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Botsvana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/432) (S. Sayısı: 47) (Dağıtma tarihi: 18.10.2011) (GÜNDEME)
8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Ticari ve Ekonomik İşbirliğinin
Geliştirilmesi ve Derinleştirilmesine İlişkin Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/451) (S.
Sayısı: 48) (Dağıtma tarihi: 18.10.2011) (GÜNDEME)
Sözlü Soru
Önergeleri
1.- Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in,
yükseköğretim öğrencilerinin yurtlara yerleştirilmesiyle ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/202) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/10/2011)
2.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes’in, Büyükmelen Projesinin kapsama alanı ve tamamlanma sürecine ilişkin
Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/203) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/10/2011)
3.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes’in, Büyükmelen Projesi kapsamında yapılan kamulaştırmalara ve deprem için
alınan önlemlere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/204) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/10/2011)
4.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes’in, Diyanet İşleri Başkanlığınca Somali için toplanan yardım miktarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/205) (Başkanlığa geliş tarihi:
10/10/2011)
5.- İstanbul Milletvekili İhsan
Özkes’in, 2002-2011 yıllarında ilk defa veya yeniden açılan kilise ve havralara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/206) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/10/2011)
6.- İstanbul
Milletvekili İhsan Özkes’in, Ankara-İstanbul TEM yolunun Düzce TEM
bağlantısının yapılıp yapılmayacağına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/207) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/10/2011)
7.- Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş’ın,
internet bağımlılığını önlemek için yapılan çalışmalara ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/208) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/10/2011)
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
sözleşmeli Devlet memurlarının mağduriyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/209) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
akaryakıt fiyatlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/210)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
atama bekleyen öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/211) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
11.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
ilköğretim okullarında seçmeli olarak okutulan medya okuryazarlığı dersine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/212) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/10/2011)
12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
elektrik ve doğal gaza yapılan zamma ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/213) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
13.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
şeker pancarı üreticilerinin sorunlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/214) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
kamyonet sınıfı araçların yük kapasitelerinin yükseltilmesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/215) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Bakanlık bünyesinde çalışan personelin özlük haklarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/216) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
16.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
hayvancılığın desteklenmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/217) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
17.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
üniversitelerdeki araştırma görevlilerinin kadro sorununa ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/218) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
18.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
cezaevi personelinin hükümlü ve tutuklulara kötü muamelede bulunduğu iddiasına
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/219) (Başkanlığa geliş tarihi:
11/10/2011)
19.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
hac ve umre ziyaretlerinde görevlendirilen personel hakkındaki iddialara
ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi (6/220)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
20.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
muayene ücretlerine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/221) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11/10/2011)
21.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
il ve ilçe müftülüklerinde sözleşmeli olarak görev yapan Kur’an kursu
personeline ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü soru önergesi
(6/222) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
22.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/223) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
23.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
üniversite hastanelerinin Bakanlığa bağlanacağı iddialarına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/224) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
cezaevi ve adliye personelinin özlük ve sosyal haklarına ilişkin Adalet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/225) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
25.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
canlı hayvan ve et fiyatlarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/226) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
26.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
gümrük kapılarındaki kaçakçılık olayları ve bunların terör örgütü ile
bağlantısına ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/227)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
27.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
elektrik ve doğal gazdaki fiyat artışlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/228) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
28.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
emeklilerin intibak sorununa ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/229) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
29.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
emeklilerin durumunun iyileştirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/230) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/10/2011)
30.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
umre ve hac ücretlerine ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) sözlü
soru önergesi (6/231) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
TBMM’nin personel yapısına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/528) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
2.- İstanbul Milletvekili Aydın Ağan
Ayaydın’ın, personel sayısına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/529) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
3.- Hatay Milletvekili Refik
Eryılmaz’ın, Suriye-Türkiye ilişkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/530) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
4.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın,
Suriye’ye yapılan ihracata ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/531)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
5.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali
Ediboğlu’nun, Suriye’ye yapılan ihracat ve ithalatla ilgili yaşanan sorunlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/532) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/10/2011)
6.- Adana Milletvekili Ali
Demirçalı’nın, Alman vakıflarıyla ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/533) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/10/2011)
7.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz’ün, Hatay’da kurulan göçmen kamplarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/534) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/10/2011)
8.- İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın,
e-Devlet web sitesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/535)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/10/2011)
9.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin’in, 2002’den itibaren gerçekleşen terör olaylarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/536) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
10.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin’in, PKK terör örgütü ile yapıldığı iddia edilen görüşmelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/537) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
11.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in,
elektrik faturasındaki vergi tutarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/538) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
12.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova’nın, Rusya ile olan doğal gaz anlaşmasının sona erdirilmesine ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/539) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07/10/2011)
13.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgündüz’ün, ortaöğretim kurumlarında uygulanan öğrenci nöbet hizmetine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/540) (Başkanlığa geliş tarihi:
06/10/2011)
14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/541) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/10/2011)
15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
kan şekeri ölçüm cihazlarının büyük oranda hatalı çıktığı iddialarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/542) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/10/2011)
16.- Kırklareli Milletvekili Turgut
Dibek’in, Arapça ders müfredatına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/543) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/10/2011)
17.- Hatay Milletvekili Adnan Şefik
Çirkin’in, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/544) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
18.- Adana Milletvekili Ali Halaman’ın,
Seyhan’da kurulan HES’lere ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/545) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/10/2011)
19.- Tekirdağ Milletvekili Emre
Köprülü’nün, Rize’de dere yatakları için alınacak önlemlere ilişkin Orman ve Su
İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/546) (Başkanlığa geliş tarihi:
07/10/2011)
20.- Çanakkale Milletvekili Ali
Sarıbaş’ın, Biga’da tamamlanmayan baraj ve göletlere ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/547) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/10/2011)
21.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Beşkarış Sulama Barajıyla ilgili sulama projesine ilişkin Orman ve Su İşleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/548) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/10/2011)
22.- Ankara Milletvekili İzzet
Çetin’in, Ankara-Çankırı karayolu yapımında oluşan mağduriyete ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/549) (Başkanlığa geliş tarihi:
06/10/2011)
23.- Kırklareli Milletvekili Turgut
Dibek’in, hayvan ithalatına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/550) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
24.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu’nun, mübadele anlaşmaları dışında göç eden vatandaşlarımızın
haklarına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/551) (Başkanlığa
geliş tarihi: 07/10/2011)
25.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret
Akova’nın, Pembe Köşk, Huber Köşkü ve Av Köşkü’nün bakım ve onarımına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/552) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/10/2011)
26.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün,
Polanya’da yakalanan firari sanıklara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/553) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/10/2011)
27.- Bursa Milletvekili Sena
Kaleli’nin, Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatların
İyileştirilmesine dair genelgeye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/554) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/10/2011)
28.- İstanbul Milletvekili İhsan
Barutçu’nun, mahalle ve köy muhtarlarının sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/555) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/10/2011)
29.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, kadın koruma evi açma yükümlülüğünü yerine getirmeyen belediyelere
ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanından yazılı soru önergesi (7/556)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/10/2011)
30.- İstanbul Milletvekili Ali
Özgüngüz’ün, Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/557) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/10/2011)
31.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, dış ülkelere yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/558) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
32.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, sınır ötesi operasyonlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/559) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/10/2011)
33.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdu’nun, 2004-2010 yılları arası büyükşehir, il, ilçe ve belde belediye
başkanlıkları hakkında açılan soruşturma ve yargı kararlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/560) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/09/2011)
34.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, TKİ sosyal tesislerindeki bir uygulamaya ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/561) (Başkanlığa geliş tarihi:
06/10/2011)
35.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, Türkiye’de kurulacak radar hakkındaki iddialara ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/562) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
36.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, dış politikaya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/563) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/10/2011)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Çanakkale Milletvekili Mustafa
Serdar Soydan ve 25 Milletvekilinin, Kaz Dağlarındaki çevre sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/20) (Başkanlığa geliş tarihi:
06/10/2011)
2.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer ve
28 Milletvekilinin, Mersin-Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralin
başta insan ve hayvan sağlığı ile gıda üzerindeki etkileri olmak üzere tüm
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/21) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/10/2011)
3.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 23 Milletvekilinin, tahıl ürünlerinin üretim ve tüketiminin
planlanmasında karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi. (10/22) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
Gensoru
Önergesi
1.- Barış ve Demokrasi Partisi Grubu
adına Grup Başkanvekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bazı soruşturma ve operasyonlarda kolluk
güçlerine hukuka aykırı uygulamalar yaptırdığı; açıklamalarında kullandığı bazı
ifadelerle devlet adamı ciddiyetinden uzaklaştığı; görev ve sorumluluklarını
kötüye kullandığı iddiasıyla İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında bir
gensoru açılmasına ilişkin önergesi. (11/1) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/10/2011) (Dağıtma tarihi: 18.10.2011)
18
Ekim 2011 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul),
Fatih ŞAHİN (Ankara)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 8’inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayımız vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce sayın
milletvekilleri, izninizle bazı düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı, TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu’nun, Anayasa yapma
so-rumluluğu altına giren Türkiye Büyük Millet Meclisinin her şeyden önce
Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk’ün belirlediği kurucu felsefesini yansıtan
temel ilkelerini korumak zorunda olduğuna; özgür-lükçü demokrat bir anayasa
yapmak için başta Türk Ceza Yasası olmak üzere yasalarımızdaki antidemokratik
düzenlemeleri temizlemek gerektiğine; kanun hükmünde kararnamelerle yasama
yetkisinin yürütme tarafından gasbedildiğine; başta Meclisimizi kuran Mustafa
Kemal Atatürk ve tüm Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızı şükran ve saygıyla
andığına; PKK terörü sonucunda öldürülen üniformalı-üniformasız tüm
yurttaşlarımıza rahmet ve Genel Kurula kolaylıklar ve başarılar dilediğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN - Hepinizin bildiği gibi,
Fransızca kökenli “parlamento” sözcüğü, dar anlamıyla “konuşulan yer” demektir.
Geniş anlamda ise “halkın sorunlarının halk tarafından seçilen sizler gibi halk
temsilcileri arasında tartışıldığı, çözümlerin bulunduğu yer” diyebiliriz. Bu
işlevlerini yasa yaparak yerine getiren parlamentolar, yargı ve yürütme
organlarının uygulayacağı yasaları yapan yerlerdir. Parlamentolar yürütme
organının denetlendiği yerlerdir aynı zamanda. Parlamentonun yargıyla birlikte
yerine getirdiği bu işlev yürütme erkini elinde bulunduranların keyfîliğe
yönelmesini önlemek açısından özellikle önemlidir.
İnsanlığın demokrasi uğrunda verdiği
mücadelenin bu noktaya kolayca geldiği söylenemez. Orta Çağ’ın iktidar
sahipleri olan krallar, kendilerini Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak
görmüşler, kendilerine itaatsizliği de Tanrı’ya itaatsizlik olarak
nitelemişlerdir. Bu zorbalıklara karşı mücadele son derece zorlu, kanlı,
acımasız olmuştur.
“Tanrı, iradesini hâkim kılmak için
yeryüzündeki iyi insanları kullanır, yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi
iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar.” sözleriyle ünlü, İtalyan
düşünür, gök bilimci ve din adamı Bruno, bu düşünceleri ve sözleri yüzünden
zamanının engizisyon mahkemesinde 1600 yılında Roma’da yakılarak öldürülmek
suretiyle cezalandırılmıştır. Gerçekleri dile getirmenin bedeli, günümüzde,
Bruno’nun akıbeti olmamalıdır. Parlamentoların da düşüncelerin ve gerçeklerin
özgürce dile getirilebildiği yer olması gerekir.
Günümüzde gücünü Tanrı’dan aldıklarını
söyleyen ve iktidarları babadan oğla geçen krallar ve sultanlar yoktur ama
onların yerine Fransız siyaset bilimci Maurice Duverger’in deyimiyle, seçimle
gelen krallar da gelmemelidir. Bu nedenledir ki “Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir.” sözü, kesinlikle, “Egemenlik kayıtsız şartsız seçimle gelen
krallarındır.” anlamına gelmez.
Sayın milletvekilleri, hepinizin
bildiği gibi, parlamento ve siyasetin birincil görevi halkın en iyi koşullarda
yaşamasını, yoksulluğun önlenmesini, kimsenin kimseye muhtaç olmamasını
sağlayacak düzenlemeler yapmaktır. Bu düzenlemeler yapılırken sadaka
anlayışından değil, yurttaşlık hakkı anlayışından, sosyal devlet anlayışından
hareket etmek gerekir -özellikle günümüzde- çünkü ünlü bir yazarın deyişiyle
“Sadaka vermekten duyulan haz mağrur, ahlaksız bir hazdır… Sadaka, vereni de
alanı da bozar. Üstelik amacına da varamaz, çünkü sadece yoksulluğu
kökleştirir.”
Sayın üyeler, Meclisimizin önünde bir
anayasa yapma görevi bulunmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan
Türkiye Büyük Millet Meclisi bir anayasa yapmak sorumluluğu altına girmiş ise
her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti’nin yine Atatürk’ün belirlediği kurucu
felsefesini yansıtan temel ilkeleri -başta değiştirilmesi teklif dahi
edilmeyecek ilk üç madde olmak üzere- korumak zorundadır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak özgürlükçü, demokrat bir anayasa yapmak niyetine gerçekten sahip
isek bunun en iyi göstergesi -başta Türk Ceza Yasası olmak üzere-
yasalarımızdaki antidemokratik düzenlemeleri temizlemek olacaktır. Bu
antidemokratik unsurların temizlenmesi Uzlaşma Komisyonunun çalışmalarına da
engel değildir. Bu çerçevede, yargıyı yeniden düzenleyen son Anayasa
değişikliklerinin demokrasinin olmazsa olmazı sayılması gereken kuvvetler
ayrılığı ilkesi ve demokrasiyle bağdaşıp bağdaşmadığını önemle dikkatlerinize
sunuyorum.
Hukuk devleti, demokrasinin olmazsa
olmaz koşuludur. Hukuk devleti, başka hususların yanı sıra mevcut Anayasa ve
yasaların da uygulanması demektir. Uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde
olduğunu, iç hukukla uyuşmazlık hâllerinde uluslararası sözleşmenin üstün
olduğunu düzenleyen mevcut Anayasa’nın 90’ıncı maddesi de uyulması gereken bir
hukuk kuralıdır. Bütün milletvekillerini bu çatı altında toplayarak eksikli
yasama görüntüsünü ortadan kaldırmak da bu Meclisin görevidir. Bu çerçevede,
yargının Anayasa’ya aykırı davranmayacağına inanmak istiyorum.
Öte yandan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak daha demokratik anayasa için çaba harcarken kanun hükmünde
kararnamelerle ülke yönetmenin yasama yetkisinin yürütme tarafından gaspı demek
olduğu açıktır çünkü darbe dönemlerinin zihniyetinin bir ürünü olması nedeniyle
zaten antidemokratik olan bu kararnameler…
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan,
orası siyaset kürsüsü değil ki Başkanlık kürsüsü.
BAŞKAN - …Türkiye Büyük Millet
Meclisinin onayına da sunulmamaktadır.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Başkanlık
kürsüsünde siyaset mi yapacaksınız?
BAŞKAN - Bu durumun demokrasi için
yarattığı tehlikeyi daha demokratik anayasa yapmaya hazırlanan siz değerli üyelerin
dikkatine sunuyorum. Demokrasiyi her boyutuyla ülkemizde yerleştirmek için bu
kadar çaba harcarken parasız öğretim isteyen -pankart açtıkları için-
öğrencileri, yayımlanmayan kitapları için gazetecileri tutuklamak…
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) –
Tarafsız olun Sayın Başkanım.
BAŞKAN - …yaman bir çelişkidir oysa
düşünce açıklama, eleştiri ve muhalefet etme özgürlükleri korunup
geliştirilmeden…
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan,
daha açış konuşmasında tarafsızlığınızı yitirdiniz.
BAŞKAN - …demokrasiyi her boyutuyla
yerleştirmek, hepinizin bildiği gibi, imkânsızdır.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Daha açış
konuşmasında tarafsız olmadığınızı ortaya koyuyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, terör
bir insanlık suçudur, bunu herkes kabul etmektedir ama birileri de bu insanlık
suçunu işlemeye devam etmektedir öyleyse bu suçu kimlerin işlediği kadar,
kimlerin desteklediğini de artık düşünmek ve görmek zorundayız.
DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) – Sayın
Başkanım, grup toplantısında değiliz.
BAŞKAN - Sadece ülkemizde değil bütün
dünyada insanları etnik ve dinsel kimlikleri üzerinden teröre teşvik edenler ve
hele bundan nemalananlar, en masum ve en basit ifadeyle, insanlığa karşı suç
işlemektedirler. Günümüz dünyasında insanlık, insan olma yolunda ilerlemeyi, gerçekten
insan olmayı mı seçecektir yoksa insanlıktan gittikçe uzaklaşmayı mı?
İnsanlığın geleceği bu sorunun yanıtına bağlıdır.
Değerli üyeler, gazi Meclisimiz,
kuruluş savaşının en şiddetli günlerinde “önce ordu” taleplerine rağmen,
Mustafa Kemal Atatürk’ün “önce Meclis, sonra ordu” anlayışıyla oluşmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni
kurarken ortaya koyduğu kuruluş felsefesine aykırı hiçbir işleme onay
vermemelidir. Türkiye elbette daha demokrat, daha özgür, daha güzel günler
görecektir. Ülkenin en yetkili organı, tüm sorunların çözüm yeri olarak bu
Meclis de elbette bu doğrultuda üzerine düşeni yapacaktır ama asla silah
tehdidi altında değil.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi
tamamlarken başta Meclisimizi kuran Mustafa Kemal Atatürk ve tüm Kurtuluş
Savaşı kahramanlarımızı şükran ve saygıyla anıyor, son dönemde PKK terörü
sonucunda öldürülen üniformalı-üniformasız tüm yurttaşlarımızı rahmet ile
anıyor, yüce Meclise de kolaylıklar ve başarılar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) –
“Öldürülen” değil şehit edilen.
BAŞKAN - Şimdi, gündeme geçiyoruz sayın
milletvekilleri.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – CHP bildirisi
okudunuz herhâlde.
BAŞKAN – Görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, yargı bağımsızlığı
ve yeni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yapılanması hakkında söz isteyen
Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’a aittir.
Buyurunuz Sayın Tarhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır, aşmamanızı rica
edeceğim.
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.-
Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın, yargı bağımsızlığı ve yeni Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapılanmasına ilişkin gündem dışı konuşması
ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
cevabı
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, bir yargıç
istifa etti geçen gün. Yirmi beş yıl daha çalışabilirdi, buna zamanı vardı ve
şöyle diyordu istifa dilekçesinde: “Türk yargısının hukukun üstünlüğü ve halka
adalet dağıtmak ülküsünden uzaklaşması bana bu kararı verdirtti.” Bir diğeri
ise dün istifa etti, mesleğinden koptu, kopartıldı. On sekiz yıl daha görev
yapabilirdi. Şöyle diyordu: “Bugünlere kadar yargıç olan, ulusun yargıcı olan
ben, birilerinin yargıcı olmamak için mesleğimden istifa ediyorum.”
Yargının ve majestelerinin hizmetkârı
olmasına dayanamayan yargıçların istifaları gündeme gelecek gibi görünüyor.
Tutuklamalara muhalefet şerhi koyan yargıçların sürgün ya da emekliliğe
zorlanmaları gibi, bunların da devam edeceğini anlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, bir tedbir
olan tutuklama, şüpheli ile arasındaki bir hesaplaşmaya dönüştü yargıçların.
Karanlıkta göz kırpmaya, ayağa kalkmayandan rövanş almaya dönüştürenlere belki
tepkiydi arkadaşlarımızın istifası. Yargılanan herkese terörist muamelesi yapıp
“Sen suçunu bilirsin, yat içerde!” diyen, demokratik itiraz haklarını
kullananları tutuklayan zihniyete tepkiydi bunlar. İstanbul Üniversitesi sanki
yasa dışı bir örgüt karargâhıymış gibi, öğrencilerin hepsi birer teröristmiş
gibi bir yıllık arama kararlarına tabi tutulmasına, bugün itibarıyla 503
üniversite öğrencisinin tutuklu bulunmasına tepkiydi bunlar.
Silivri’ye giden var mı aranızda
değerli milletvekilleri? (AK PARTİ sıralarından “Çok, çok!” sesleri) Yoktur, çünkü
ilgi alanınıza girmiyor sizin.
SONER AKSOY (Kütahya) – Var, var.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Biz her gün
halkın içindeyiz.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) – Biz
biliyoruz ki 12 Eylül 80 darbesinin simgesi Mamak ve Diyarbakır cezaevleridir,
12 Eylül 2010 darbesinin simgesi ise Silivri cezaevidir. Tarih bunu yazacaktır
değerli milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)
Postmodern darbe dönemlerinin
postmodern işkence metotları uygulanmaktadır orada. Halkın temsilcileri tecride
tabi tutulmakta, ölmeye yatırılmaktadır orada, Silivri’de. Bir yargıç olarak
deneyimim bu yargılamayı açıklamaya kesinlikle yetmiyor. Halkın iradesine
nafile çapraz sorgular yapılıyor orada. Duruşma salonu adı verilmiş bir infaz
kurumuna birbiriyle tamamen ilintisiz fikirler ve kişiler doldurulmuş, aynı
örgüte hizmet etmekle suçlanıyorlar. Bununla da yetinilmediği ve gözdağı
verilircesine yeni cezaevleri inşa ettiğiniz de anlaşılıyor.
Halkın kürsüsünden sesleniyorum: Halkın
seçtiği ve 1,5 milyon kişinin oy verdiği 8 milletvekili bugün tutuklu, bugün
tutsak. Tutulmuşlar ve görevlerini yapamaz hâle getirilmişler.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Sizin Yargıtayda
çalıştığınız döneme sorun onu.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) – Henüz
bir suç işlediklerini kimse söyleyemez. Yargılanmalarına kimsenin bir şey
diyeceği yok ancak bugün demokrasi, 1,5 milyon kişinin iradesi hapistedir ve
rehindir. Demokrasiyi iyi hâlli bir mahkûma dönüştürmeye çalışmaktasınız ki
buna ilk karşı çıkması gerekenler halkın temsilcileridir, topyekûn bu Meclistir
değerli milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Siz halkın
iradesinin nasıl gasbedildiğini daha iyi bilirsiniz.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) –
Milletvekillerini görev yapamaz kılan bu sahte davaları kimin yönetip
yönlendirdiği artık bir sır değil, bunu hepimiz biliyoruz. Evet, biz biliyoruz
ki adalet ve demokrasi kılığına da girse aslında diktatörlük diktatörlüktür
değerli milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)
Peki, kim yarattı bu canavarı? Kim
yargıyı yürütmenin yedeğine ve cebine koydu sizce, bir bakalım mı? Bir yıl önce
Adalet Bakanlığında hazırlanan ve referandumdan aylar önce adliye adliye
gezdirilerek vaat ve tehditlerle hayata geçirilen liste skandalıyla
taçlandırılan yeni HSYK kimin hizmetinde değerli milletvekilleri? Yargıtayda
blok oy uygulaması ile yerel mahkemelerdeki tüm dosyaların kaderini tek bir
işarete, düğmeye basmaya mahkûm eden kimin yargısıdır değerli milletvekilleri?
İktidara dokunan Deniz Feneri soruşturmasında görevini yapan savcıları türlü
komplolarla yıldıran, saldıran, “Dokunanı yakarım.” mesajını sürekli
güncelleyen kimin yargısıdır değerli milletvekilleri? Bugün de artık suç
vasfını değiştirerek… O dosyanın suç vasfını değiştirmeye çalışıyorlar ve
üstünü, bu utancı, yüz yılın utancını kalın bir örtü gibi örtmeye çalışan kimin
yargısıdır değerli milletvekilleri? Düşünenler için tutukluluk süresini bir
dünya rekoruna, on yıla, on yıla… Canice cinayet işleyenleri de sokaklara salan
kimin yargısıdır sizce? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Parasız eğitim
isteyen Berna’yı ve Kerem’i on dokuz ay boyunca hapislere tıkan…
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Bunu size sormak
lazım.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) – Parasız
eğitime ihtiyacı olmayanlar bunu bilmezler tabii. Sizlerin bilmesine imkân yok.
Ne demek istediklerini, evet…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tarhan.
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Biz
nereden geldiğimizi iyi biliyoruz.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Devamla) – Siz
anlayamazsınız, yabancı uyrukluymuş gibi… (CHP sıralarından alkışlar)
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) – Biz çok
iyi biliyoruz, geçmişimizi de biliyoruz geleceğimizi de Allah’ın izniyle.
BAŞKAN – Hükûmet adına Adalet Bakanı Sayın Ergin.
Buyurunuz efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Genel Kurulu, değerli
milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biraz önce bu kürsüden konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Sayın Grup Başkan
Vekili, yeni HSYK ve yargı bağımsızlığı konusunda söz istemişti Meclis
Başkanlığından ve bu kürsüye geldiğinde sekiz, on tane münferit, yargıdaki
devam etmekte olan soruşturma ve yargılamalara ait birtakım tespitlerle
sözlerini tamamladı. Ancak, yeni HSYK’nın yürürlüğe girmesini sağlayan 12 Eylül
2010 referandumu -yanılmıyorsam- için de “12 Eylül 2010 darbesi” ifadesini de
bu kürsüde kullandı.
Değerli milletvekilleri, Türk
yargısının öteden beri süregelen sorunları sistematik bir şekilde çözüme kavuşturulsun diye…
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – “Sistematik
işkence” demek istediniz Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– …2009 yılının sonbaharında “Yargı Reformu Stratejisi” adı altında bir plan
hazırlandı.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) –
Sistematik işkence…
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Bu planın hazırlanması sadece Adalet Bakanlığının değil yargının tüm
paydaşlarının görüşü alınmak suretiyle yapıldı. Yargıtayın, Danıştayın, askerî
yüksek mahkemelerin, Barolar Birliğinin, Noterler Birliğinin, akademisyenlerin,
Yükseköğretim Kurulunun ve Adalet Bakanlığı kanunlar departmanının
temsilcilerinden oluşan bu heyet, uzunca bir çalışma sonrasında Yargı Reformu
Stratejisi Belgesi’ni hazırladı. Bu belge Bakanlar Kurulumuzda görüşüldü,
olumlu bulundu ve Avrupa Komisyonu tarafından da Türkiye’yi ileriye taşıyacak
olumlu bir çalışma olarak değerlendirildi.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Danıştay öyle
bir şey söyledi mi yahu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Bu çalışma çerçevesinde iki yıllık süre içerisinde yapılan faaliyetlerle
eylem planının yüzde 67’si gerçekleştirildi ve 2011 yılı Türkiye İlerleme
Raporu’na bakarsanız -Avrupa Birliğinin- HSYK’nın yeni hâliyle ilgili önemli
değişiklikler, önemli gelişmeleri kaleme alan ve yeni HSYK’nın ne getirip ne
götürdüğünü anlatan güzel tespitler var. Bu tespitlere baktığımızda,
Türkiye’deki iç siyasi endişelerden bağımsız olarak Türkiye’de yargının
gelişimi ve değişimi açısından, yargının elde ettiği yeni gelişmeler açısından
önemli ifadeler var. “2010 Anayasa değişiklikleriyle yargı reformunda ilerleme
kaydedilmiştir.” İlk tespitleri bu.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yahu, yargıda
reform olur mu? Yargıda reform varsa hakkında yasaklanmış olan soruşturmada
nasıl savcının sen ifadesini alacaksın? Nasıl Deniz Feneri savcılarını çağırıp
ifadesini alıyorsun? Bundan sonra hangi yargı bağımsız olur?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Eylül 2010’da gerçekleşen referandumda kabul edilen Anayasa değişiklikleriyle
birlikte Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu, HSYK’nın daha çoğulcu ve
yargının bütününü temsil eder şekilde yeniden yapılandırılmasını sağlamıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Burada çıkıp da
doğru konuş, Meclisin karşısında!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– 2011 yılı yargı bütçesi yaklaşık
olarak 4,7 milyardan 6,1 milyara çıkarılmıştır. Etkili itiraz yolu, ihraç
kararları hakkında yargı makamlarına müracaat hakkı olarak tanınmıştır. Yeni
seçilen HSYK, hâkim ve savcıların reform önerilerini tartışmak üzere
vilayetlerde bölgesel toplantılar gerçekleştirmiştir.
HSYK, Adalet Bakanlığından idari ve
mali bakımdan özerk ve bir kamu tüzel kişisi olarak kasım ayında 22 üyesiyle
faaliyete geçmiştir. Nisan ayında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Şemdinli
davasında görevli olan ve meslekten ihraç edilen savcıyı tekrar mesleğe kabul
etmiştir. Kurul kararları isim belirtilmeden Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun web sayfasında yayınlanabilmektedir. Bu uygulama hukuki kesinliği ve
adaletin yönetimine güveni güçlendirecektir. Yüksek Kurul tarafından Yargıtay
ve Danıştaya üye seçiminde uygulanan atama prosedürü şeffaf olmuştur.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Nasıl şeffaf
olmuş? Yargıtayı bitirdin ya sen!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Her bir hâkim tarafından alınan oy sayısı ile seçim süreci sırasında takip
edilen usul Yüksek Kurulun İnternet sayfasında yayınlanmıştır. Bunlar benim
tespitlerim değil Avrupa Komisyonunun tespitleri.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Avrupa
Komisyonuna yanlış bilgi veriliyor.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Anayasa Mahkemesi Kanunu, Anayasa Mahkemesinde yüksek yargıdan gelen
üyeliklerin ağırlığını azaltmış ve mahkemeyi hukuk dünyası ve toplum tabanında
daha temsil edilir bir yapıya dönüştürmüştür. Anayasa Mahkemesinin yetkileri
bireysel başvurunun getirilmesi ile genişletilmiştir. Anayasa Mahkemesinin
yetkilerinin, bireysel başvurunun getirilmesiyle beraber, 2012 yılında
uygulanmasına başlanılacaktır. Hükûmet tarafından Ağustos 2009 tarihinde kabul
edilen yargı reformu stratejisinde belirtilen birçok tedbir Anayasa
değişiklikleriyle hayata geçirilmiş ve bunu mevzuat takip etmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Avrupa
Komisyonunun her şeyini söyle. Deniz Fenerinde yaptığın marifetleri de söyle.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Özetle, yargı alanında ilerleme kaydedilmiştir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu ile Anayasa Mahkemesine ilişkin mevzuatın kabulü ile yargı bağımsızlığı
ve tarafsızlığı yönündeki ilerleme kaydedilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Türkiye’de yargı
diye bir şey bırakmadın. Bunun hesabını çok ağır ödeyeceksin.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Yine, aynı şekilde, yargının etkililiğinin geliştirilmesi ve mahkemelerin
artan iş yükünün üstesinden gelinmesi için yeni adımlar atılmıştır. Bu
tespitler Avrupa Komisyonunun 2011 yılı Türkiye İlerleme Raporu’ndan alınmış
cümlelerdir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hepsini söyle.
Deniz Feneriyle ilgisini de söyle.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Ve bunlar Türkiye’deki iç siyasetin getirdiği atmosferde yapılan tespitler
değildir. Hem sizin temsilcilerinizi dinlediler hem Hükûmetin, HSYK’nın, yüksek
yargının temsilcilerini dinlediler, hepimizin görüşlerine başvurduktan sonra
yayınlamış oldukları rapor bunları söylüyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hesabına geleni
söylüyorsun, gelmeyeni söylesene…
İZZET ÇETİN (Ankara) – Adalet Bakanlığı
kim, sen kim!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Değerli milletvekilleri, 2010 yılında yapılmış olan Anayasa değişikliğiyle
oluşturulan yeni yargı sisteminin gelişim çizgisini beraberce izliyoruz.
Sayın Tarhan bu kürsüden 2 tane hâkimin
istifa ettiğini söyledi. Evet, istifa eden her 2 hâkim de YARSAV’a üye ve daha
önceki etkinliklerinde görev almış hâkimler. (CHP sıralarından gürültüler)
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – YARSAV’a
üye olmak suç mu Sayın Bakan?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Yanlış bir şeyse düzeltirsiniz ama ben sadece bir tespit yapıyorum… (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen
sakin dinleyiniz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– …Genel Kurulumuzu ve kamuoyunu bilgilendirmeye çalışıyorum.
YARSAV’a üye olmayı bir nakisa, bir
eksiklik olarak da söylemedim ama ben sadece olayı tavzih ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Siz bu kürsüden konuşurken
biz dikkatlice dinledik. Lütfen konuştuklarınızın cevabını dinlemeye tahammül
ediniz, tahammül gösteriniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Oradan doğru
bilgi ver, doğru!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Bu kürsüye gelip sadece iddia edeceksiniz, sadece itham edeceksiniz ama
cevabını dinlemeyeceksiniz. İşte bu, kürsüde söylediğiniz, diktatörlüklerden
kalan bir alışkanlıktır bu. İddianızın cevabını alacaksınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Adalet
Bakanlığını bu kadar batıran bir adam nasıl çıkıp burada konuşuyor ya!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Değerli milletvekilleri, “Yargı bitti.” diye istifa etmiş bir hâkimimiz.
Bakınız, bu ülkede biten bir şey var ama bitenin ne olduğunu ben sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Bu ülkede biten şey, millet iradesine
geçit vermeyen vesayet sistemidir, başka bir şey değil. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bu ülkede biten şey, seçkinleri
kollayıp kimsesizleri mağdur eden üstünlerin hukuku anlayışıdır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Millet
iradesi cezaevinde Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Bu ülkede biten şey, “Yargı kalemiz.” diyenlerin ideolojik hegemonyasıdır,
yargı değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hiç alakası
yok!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Değerli milletvekilleri, bu ülkede biten şey…
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Sizin
adaletiniz kömür dağıtmak Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– …“Onama mı istersin, bozma mı istersin?” anlayışıyla yürütülen kirli ve
çarpık ilişkilerdir, adalet değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
Bu ülkede biten şey, yüksek yargıda
ideolojik bildiri ve açıklamalar ile işini yapmaya zaman bulamayan anlayıştır,
başka bir şey değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yahu! Hesabına
dokunanların ne ilgisi var? Yani, hangi yüzle gelip bunları konuşuyorsun?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Ve bu ülkede biten şey, darbe hazırlığı içinde olanlardan brifing alan…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Darbeyi siz
yaptınız, yargıya darbeyi siz yaptınız!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- …darbe sonrasında darbecileri ayakta alkışlayıp selam duran anlayıştır biten
bu ülkede. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) – O darbeyle
iktidara geldiniz, kimi suçluyorsunuz? O darbenin sonucusunuz siz!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hâkimlerin
yerini değiştiren sen değil misin?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Son elli yılda Avrupa’nın tümünde kapatılan siyasi partilerin toplamı dördü,
beşi geçmez ama…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Darbeyi
yapana 1 trilyonluk araba aldınız, bize mi sordunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Deniz Feneri
savcılarını niye görevden aldın?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan, lütfen… Biz, cevap veren Sayın Bakanımızı dinlemek istiyoruz.
BAŞKAN – Konuşmayı dinliyoruz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Dinlemek istiyoruz. Lütfen, muhalefet sıralarına söylerseniz, müdahale
etmesinler. Lütfen…
BAŞKAN – Buyurunuz, yerinize oturunuz
lütfen. Konuşmayı dinliyoruz. Lütfen Sayın Bahçekapılı, yerinize oturunuz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Sayın Grup Başkan Vekilim, ben konuşurum, sen merak etme. Onlar konuşsunlar.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Cevap ver, bizim
söylediklerimize de cevap ver.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Değerli milletvekilleri, bu ülkede biten şey adalet değil, adalet adına
yıllardır bu milletin ensesinde boza pişirme, darbecileri destekleme, darbenin
lehinde beyanlarda bulunma ve siyaset kurumunu hasım görme anlayışıdır, başka
bir şey değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Darbeyi yapan
sizsiniz yahu!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Darbe yapana
1 trilyonluk arabayı siz aldınız!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Bakınız, son elli yılda Avrupa genelinde, Avrupa’nın tamamında kapatılan
parti sayısı dördü, beşi geçmez ama Türkiye’de son elli yılda yirmi beşin
üzerinde siyasi parti kapanmıştır.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Biz mi kapattık?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Bu ülkede biten şey, bakkal dükkânı kapatır gibi parti kapatma anlayışıdır,
başka bir şey değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bunları hangi
yüzle konuşuyorsun sen burada yahu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Yine, bu örnekleri artırmak mümkün, eski adalet bakanlarının incilerini
buraya dökmek mümkün.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) –
Yenisininkini de!
İZZET ÇETİN (Ankara) – Senin Ali
Diboları…
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) –
“Bu kadroları örgütüme vermeyip milliyetçilere mi verecektim?” diyenlerin
örnekleri ortada. Bunları tek tek konuşacak değilim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Senin Hatay’daki
ihalelerden biraz bahset!
İZZET ÇETİN (Ankara) – Hatay’daki
ihaleleri söyle.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen
sakin dinleyiniz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Değerli milletvekilleri, bakınız, burada bir savcının, bir yargıcın beyanları
okundu. Ben de size burada bir savcının feryadından bir küçük paragraf
okuyacağım.
İZZET ÇETİN (Ankara) – Deniz Fenerinden
bahset bir de hadi!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Bir hâkimin, bir ağır ceza mahkemesi başkanının beyanı: “Vallahi, eğer böyle
giderse, yine tehditvari şey yapacaksa ben çekip gideceğim Bakanlığa her şeyi
söyleyeceğim. Yani bir de 200 kilo uyuşturucu yakalanmış, bilmem ne baronunu
tahliye edeceğim. Nerede görülmüş şey bu? Ne adaleti dinliyor, hep kırmızı
pabuç peşinde...” Bir başkan, ağır ceza mahkemesi başkanı, bir avukata bir
başka avukatı şikâyet ediyor. Bu avukatlar da eski bir Adalet Bakanı kanalıyla
mahkemeye baskı yaptığı iddia edilen avukatlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Eski
Adalet Bakanı kadar başına taş düşsün.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, ağır ceza mahkemesi başkanı feryat ediyor, “Bana bu
tehditleriniz, bu şantajlarınız devam ederse gidip Adalet Bakanlığına hepsini
anlatacağım.” diyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Suç
duyurusunda bulunun. Bize niye anlatıyorsun?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Bu ülkede biten adalet değil, bu şekilde kuşatılmışlık duygusudur...
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yahu, kim suç
işlemişse hakkında soruşturma aç.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- ...bu şekildeki baskılardır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Polonya’da
yakalanan Sivas katilini niye getirmiyorsun Türkiye’ye?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Devam etmekte olan soruşturmalarda savcılar görevden alınmışmış… Sayın Tarhan
bunu dile getiriyor ama Sayın Tarhan’ın YARSAV Başkanı olduğu dönemdi
zannediyorum 2010 yılının Nisan ayı falan, değilse de yönetimdeydi, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcısı bir tasarruf yaptı, balyoz soruşturmasını yürüten 2
savcının yetkilerini aldı, başka savcılar görevlendirdi. Ben, YARSAV’ın ya da
Sayın Tarhan’ın bu tasarrufu eleştirdiğine dair bir şey duymadım. Sizler
duydunuz mu? (AK PARTİ sıralarından “Hayır” sesleri)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Deniz
Fenerindeki savcıyı da biz duymadık.
İZZET ÇETİN (Ankara) – Deniz Fenerinden
bahset.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bu ülkede soruşturma savcılarının –görevden-
değiştirilmesi, dosyaların elinden alınması uygulaması bir tek Deniz Feneri
savcıları için uygulanmış bir yöntem değildir. Kaldı ki balyoz savcıları
görevden alınırken onların hakkında en ufak bir iddia yoktu...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Nasıl yoktu
ya, Allah aşkına?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- ...en ufak bir takibat yoktu...
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Siz o
davanın savcısı mısınız Sayın Bakan?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- ...inceleme yoktu, soruşturma yoktu.
İZZET ÇETİN (Ankara) – Deniz Fenerinden
bahset.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Hiçbir inceleme ve soruşturmaya tabi olmaksızın soruşturmayı yürüten
savcılar...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Telekom’da 2
milyar dolarlık rüşvet iddiası hakkında dava açtın mı Sayın Bakan?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- ...İstanbul Başsavcısı tarafından görevden alındı ama bugün bu eleştirileri
yapanlardan, hiçbirinden bir ses çıkmadı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ya... Gitti Telekom, zavallı Telekom, halkın
malı Telekom!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
- Neden acaba? Onlar savcı değil miydi? Onlar soruşturma yapmıyor muydu yoksa
onlar sizin alınmasını istediğiniz kişiler miydi? Onun için mi sustunuz, onun
için mi konuşmadınız? (CHP sıralarından gürültüler)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Aynen
öyle yaptılar, aynen öyle!
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Aynı
Deniz Fenerinde sizin olduğunuz gibi Sayın Bakan, aynı Deniz Fenerindeki gibi!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Değerli milletvekilleri, Ankara Adliyesinde devam etmekte olan ve kamuoyunda
“Deniz Feneri savcıları” olarak bilinen olayda ise…
İZZET ÇETİN (Ankara) – Savcılardan
değil, Deniz Feneri davasından bahset!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– …şüpheli vekillerinin şikâyeti üzerine HSYK 3. Dairesinin vermiş olduğu bir
karar var, inceleme ve gerek görülürse soruşturmaya geçme kararı. Bu karar
üzerine müfettişler inceleme başlatıyorlar, bir müddet çalıştıktan sonra
soruşturmaya geçme kararı alıyorlar.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) – Şu,
kadını tecavüzcüsüyle evlendirmek isteyen HSYK mı Sayın Bakan?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– “Efendim, Adalet Bakanı bu soruşturmaya niye izin verdi?” diye sordular.
Değerli arkadaşlar, 12 Eylül 2010
referandumundan sonra yürürlüğe giren yeni Anayasa’mıza göre oluşan HSYK’nın 3.
Dairesi göreve başladıktan itibaren bugüne kadar 812 adet inceleme ve
soruşturma kararı vermiştir. Buraya dikkatinizi çekiyorum, 12 Eylül 2010
tarihinden itibaren tam 812 adet inceleme ve gerek görülmesi hâlinde
soruşturmaya geçilmesi kararı veriyor HSYK 3. Dairesi. Anayasa’mız gereğince bu
kararların Kurul Başkanı tarafından olura tabi tutulması gerekiyor. Bu 812
karar Kurul Başkanı olan Adalet Bakanına olura sunulmuş. Ne olmuş sonuç biliyor
musunuz? 812’sine de olur vermiş Bakan. Bir iddia varsa, bir tarafın şikâyeti
varsa, bunlar araştırılsın, incelensin, gerçekler ortaya çıksın, kimse
gerçeklerden korkmasın, kimse gerçeklerden kaçmasın diye tüm araştırma,
inceleme ve soruşturma taleplerine olur vermiştir Adalet Bakanı. (CHP
sıralarından gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Soruşturma
sonuçları ne olmuş?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– 811 tanesine olur verip 812’ncisi HSYK’da görüşülür iken…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Kaç tanesi
izlediğiniz soruşturma Sayın Bakan? Müfettişleriniz bağımsız mı?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Efendim, bunlar Deniz Feneri iddiasını soruşturan savcılardır. Bunlar önemli
davaları inceliyorlar, önemli iddiaları inceliyorlar. Bu iddialar incelenirken
bir kısım siyasi partilerin temsilcileri de adliyede mekik dokuyor, savcılarla
sık sık görüşmeler yapıyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Adalet
Vakfının Yaşarkent’teki sitesini inceleyin o zaman!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Dolayısıyla, bu soruşturma, inceleme iznini vermemesi gerekiyor Adalet
Bakanının. Öyle mi davranacaktı? 811’inde nasıl davrandıysak 812’ncisinde de
aynı izni verdik ve bütün iddialar araştırılmıştır, bir tek istisnası yoktur.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla bu olayda Adalet Bakanının
dahli, Anayasa’mızın vermiş olduğu görev gereğince Kurulun vermiş olduğu
inceleme ve gerekirse soruşturmaya geçme kararına olur vermekten ibarettir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bunlar hep tek
taraflı senin söylediğin fikirler. Bir de işin özünü… Sana güven olmuyor ki,
tek taraflı konuşuyorsun, tek taraflı!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Onun dışındakilerin tamamı gazete haberlerine dayalı, gerçeği yansıtmayan
bilgilerdir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Balyoz
davalarında niye tahliye kararını veren hâkimleri görevden aldın?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu ülkede güven veren adalet sisteminin
gerçekleşmesi için yoğun bir çalışma devam etmektedir. Fiziki altyapı, yasal
mevzuat çalışmaları, insan kaynaklarını güçlendirme çalışmaları ve yüksek
yargıyı güçlendirme çalışmalarımız aralıksız devam etmektedir.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – “Mevzuat”
zaten yasal demek Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Allah’ın izniyle bir buçuk iki yıla kadar bu ülkede uzun süren
yargılamalardan, uzun tutukluluklardan artık bahsetme imkânı kalmayacaktır
kimsenin.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Yahu, insaf
et Allah aşkına! Neyi anlatıyorsun ya?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Parası
olan dava açacak Sayın Bakan! “Paran kadar adalet” diyorsunuz!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Bunu kendimize amaç edindik ve bu milletin adalet beklentisini karşılamak
üzere her türlü çalışmayı gece gündüz demeden yapıyoruz, bundan sonra da
yapmaya devam edeceğiz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) –
Milletvekilleri üç yıldır içeride Sayın Bakan! Kime ne anlatıyorsun ya?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Sözlerimi sona erdirirken bir tespitimi de paylaşmak istiyorum. Genel Kurul
açılırken Sayın Meclis Başkan Vekilimiz bir değerlendirmede bulundu. Sayın
Başkana şunu hatırlatmak istiyorum: Sadaka veren ve alanlara ilişkin yakışık
almayan sözler söyledi Sayın Başkan, yargıya yönelik o kürsüden telkinlerde
bulundu Sayın Başkan, Hükûmeti eleştiren değerlendirmeler yaptı Sayın Başkan.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Meclis
Başkanına mı müdahale etmeye başladın bu sefer de?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla)
– Bunların hepsi yapılabilir, bu eleştirilerin hepsi yapılabilir ama Sayın
Başkanım, kusura bakmayın, o kürsüden yapılamaz bunlar, buradan yaparsınız, o
eleştirileri bu kürsüden yaparsınız ama orada oturan Başkan Genel Kurulu
tarafsız yönetmek zorundadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ergin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Stadyuma
çevirdiniz ya burayı!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, benim
burada yaptığım değerlendirmeler bir hukuk devletinde olması gereken
unsurlardır, Türkiye Büyük Millet Meclisinin koruması gereken onuru
hakkındadır, teşekkürlerimi sunuyorum dinlediğiniz için de o değerlendirmeleri.
Buyurun Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
Sayın Bakan Cumhuriyet Halk Partisine sataşmıştır… (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen
sakin olursanız talebi dinleyebileyim.
MUHARREM İNCE (Yalova) – …bizi
darbelere destek olmakla suçlamıştır. İç Tüzük 69’a göre söz istiyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – CHP’sinin ismi
geçmedi Sayın Başkan. Kendi üzerine alınmışsa yapılacak bir şey yok, ama öyle
bir söz…
BAŞKAN – Buyurunuz efendim.
Sataşmaya mahal vermeyiniz tekrar
efendim.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in
partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan şuna alışmış tabii: Burada
Meclis Başkanına dönüp “Sen mi susturacaksın, ben mi susturacağım.” diyen
zihniyetten geldiği için böyle davranması çok doğal.
Bakınız, size sesleniyorum. İç Hizmet
Kanunu’nun 35’inci maddesinin değiştirilmesi için kanun teklifi orada,
yüreğiniz varsa gelin değiştirelim!
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Yüreğimiz
var!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Kenan
Evren’in maaşına zam yapan sizsiniz. Darbeciler orada, gidin yargılayın,
gereğini yapın! Muhtıra verenlere trilyonluk araç alan sizsiniz! Muhtıra
verenlere madalya veren sizsiniz! Asıl darbe nedir biliyor musunuz? Bakın, asıl
darbe nedir biliyor musunuz? Meclis açıkken kanun hükmünde kararname
çıkartmaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
11 Ekimde… Yazıklar olsun ki ben neysem
siz de osunuz. Sizi devre dışı bırakarak Hükûmet, 11 Ekimde kanun hükmünde
kararname çıkarttı. “Siz kimsiniz.” dedi, “Sizi takmıyorum.” dedi, “Sizi
saymıyorum.” dedi, sizi devre dışı bıraktı. Şimdi, bu gidişle korkarım ki bu
kış faşizm gelir.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Faşizmi
CHP’den öğrendik!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Ama
zannetmeyin ki korkuyoruz sizden! Ferman sizinse meydanlar bizimdir, merak
etmeyin! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yüz yıl sonra hiçbirimizi
hatırlamayacaklar, ama Adalet Bakanını hatırlayacaklar, terminolojimize “Ali
Dibo”yu kattığı için yüz yıl sonra bile Sayın Sadullah Ergin’i hatırlayacaklar.
(CHP sıralarından alkışlar)
Size bir çağrıda bulunmak istiyorum.
Ergenekon sanıklarını Silivri’de ziyaret eden milletvekillerinin listesini ben
imzaladım grup başkan vekili olarak. Açıklamaya hazırım, yarın o listeyi
açıklarım. Bakanlık açıklasın. Onlar düşünce suçlusu. Siz Deniz Feneri
sanıklarını ziyaret eden götürme suçlularını açıklayın. Haydi, birlikte
açıklayalım. (CHP sıralarından alkışlar) Yarın Sayın Bahçekapılı’yla birlikte
bir basın toplantısı yapalım, ben Cumhuriyet Halk Partisinden Silivri’ye
ziyarete giden milletvekillerinin listesini açıklayayım, siz de Deniz Fener’ine
gidenlerin listesini açıklayın. Bizim gizlimiz, saklımız yok. Sizin adınız AK,
bizim alnımız ak. (CHP sıralarından alkışlar)
Hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan, konuşmacı… (AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Sakin olunuz lütfen, talebi
dinleyeceğim.
Buyurunuz Sayın Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan, konuşmacı adımı anarak bazı söylemlerde bulundu, cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bahçekapılı.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Lütfen, bir daha sataşmaya mahal
vermemenizi rica edeceğim.
2.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, biraz önceki
konuşmacı -ismini bu sefer doğru söyleyeceğim- Sayın İnce, yine her zamanki
klasiklerinden birini gerçekleştirdi. Maalesef, nöbetçi olduğu zamanlarda,
tesadüfen de benim nöbetçi olduğum zamanlarda o klasiklerini oynamaya devam
ediyor. Tabii ki, biz de dinlemekten bazen zevk alıyoruz bazen sinirleniyoruz
ama bugün şöyle bir şey söyleyeceğim size:
Dediler ki: “Sayın Bahçekapılı’yla
yarın basın toplantısı yapalım.” Hiç gerek yok, ben söyleyeceğim. Ben,
Sincan’da cezaevindeki arkadaşlarımı ziyaret ettim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Onlar benim dostlarım, onlar benim arkadaşlarım. (CHP sıralarından
“Hangi dostlar” sesleri)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Ne güzel
söylüyorsunuz, bak.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) - Şimdi,
size soruyorum: Siz dostluk ne demektir bilir misiniz? (AK PARTİ sıralarından
“Bilmezler” sesleri) Arkadaşlık ne demek bilir misiniz? Arkadaşlarınızın zor
gününde…
MUHARREM İNCE (Yalova) – Düşünce
suçlusu mu götürme suçlusu mu? Hangisi?
AYŞENUR BAHÇEKAPILI (Devamla) - …
arkadaşlarınızın kötü günlerinde yanlarında olmazsanız dostluğun ne anlama
geldiğini bilebilir misiniz?
MUHARREM İNCE (Yalova) – Siz de benim
bir zamanlar dostumdunuz, dönmeden önce.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Önce,
dostluk ve arkadaşlığın ne demek olduğunu öğrenin, dostluk ve arkadaşlığın
örneğini verin, sonradan gelip bu kürsüyü kullanın. Benim arkadaşlarım o veya
bu suçlamayla Sincan Cezaevinde yatıyorlar.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Siz
konuşmalarını engellemek için mi gittiniz Sayın Milletvekili?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) - Dilerim tahliye olurlar ama eğer orada
kalmaya devam ediyorlarsa dün gittim, yarın da gideceğim çünkü onlar benim
arkadaşlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) –
Konuşmasınlar, gerçekleri söylemesinler diye mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) - Ben
Sincan Cezaevine gidip basın toplantısı yapmadım. Bu kürsüyü kullanıp,
Anayasa’nın 138’inci maddesine aykırı beyanlarda bulunmadım. Hâkimleri
etkilemek anlamında hiçbir beyanda bulunmadım. Sadece ve sadece arkadaşlarımı
ziyaret ettim.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) – Zaten
talimat veriyorsunuz, gerek yok!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) -
Arkadaşlığın ne olduğunu öğrenin, ondan sonra bu kürsüyü insanlık adına
kullanın.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Dostluk başka,
ortaklık başka. O ortaklık!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) -
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Bahçekapılı. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri, lütfen biraz
sakin olunuz.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
Sayın Bahçekapılı dostlukla ortaklığı birbirine karıştırıyor. Yanılmıyorsam,
kendisi Kanal 7’nin avukatıydı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Evet.
MUHARREM İNCE (Yalova) –
Karıştırmayalım. Siz avukatıydınız. Dostluk değil bu.
BAŞKAN – Sayın grup başkan vekilleri,
lütfen…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Kanal
7’nin avukatlığını yaptım.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Bu başka bir
şey.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – O
dönemimle ilgili olarak da çok sevdiğim ve onur duyduğum anılarım var; şerefle
söylüyorum.
BAŞKAN – Anlaşılmıştır efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Vural, buyurunuz.
VII.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, adalet duygusunu rencide edecek gelişmeler
karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisinin adaletin doğru tecelli etmesi için
çalışması gerektiğine, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu hususun peşinde
olacaklarına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım,
tabii, adalet mülkün temeli. Adaletin siyasileştirilmesi ve tuzun kokmasına yol
açan gelişmelerden hepimiz endişe etmeliyiz. Vatandaşlarımızın aradığı haktır,
hakikattir, adalettir.
Bu eksende, adalet duygusunu rencide
edecek gelişmeler karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisi adaletin doğru
tecelli etmesi için çalışmalıdır. Ama adaleti kısır birtakım siyasi
çekişmelerin aracı hâline dönüştürürsek, bu konuda kutuplaşma oluşturursak
vatandaşımız soracak: “Adalet güçlüden yana mı, yoksa haklıdan yana mı?”
Bu durumda, Sayın Bakanın ifadesiyle,
eğer adalet siyasileşirse, işte, Habur’da, Başbakanın özel temsilcisinin
bulunduğu toplantıda diyor ki: “Habur... Hukuk ihlal edildi, her şey yok
edildi. Amaç, size verilen birtakım sözlerin tutulmasıydı.” Sayın Bakan,
adaleti orada dik tutacaktınız.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) –
Siz orada mıydınız?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) - Orada dik
tutacaktınız. İşte, burada, adaleti nasıl, teröristlerin ayağına gönderdiğinizi
gösteriyor. O bakımdan, gelin, hep beraber, birlikte… Adaleti siyasi amaçlar
için kullanmaktan vazgeçiniz. Adaleti güçlülerin sopası hâline getirmekten
vazgeçiniz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) –
Tam da bunu yapıyoruz şu anda.
OKTAY VURAL (İzmir) - Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz bunun peşinde olacağız. (MHP sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan, bu ne usulü? Bu usul nedir?
BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz Dünya
Yoksullukla Mücadele Günü münasebetiyle söz isteyen Adıyaman Milletvekili
Muhammed Murtaza Yetiş’e aittir.
Buyurunuz Sayın Yetiş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Adıyaman Milletvekili Muhammed Murtaza Yetiş’in, Dünya Yoksullukla Mücadele
Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Adıyaman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dünya Yoksullukla Mücadele Günü
nedeniyle söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Birleşmiş Milletler 1993 yılında
yoksulluğa dikkat çekmek üzere 17 ekimi “Yoksullukla Mücadele Günü” ilan etti.
Değerli milletvekilleri, yakın zamanda
Somali’deydim. Somali’de her gün kadın, genç, çocuk, onlarca masum insanın
açlık nedeniyle hayatını kaybettiğini gördüm. Orada insanların sefalete mahkûm
bırakıldıklarına şahitlik ettim.
Şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor ki,
yoksulluğun nedeni, bugün açlık sınırında yaşayan insanların tembelliği
değildir. Emperyalist güçler, yüzyıllardır, bu topraklarda iç savaşlar
çıkarmış, doğal kaynakları, emekleri ve bedenleri sömürmüştür. Bu topraklarda,
yoksulluk kalıcı hâle getirilmiştir. Bugün sahip olduğumuz hiçbir değer sistemi
dünya nüfusunun yarıya yakınının açlıkla pençeleşir bir durumda kalmasına göz
yumamaz.
Ülkemiz, devletiyle, milletiyle
Somali’de insani bir duruş sergilemiştir.
UNICEF verilerine göre, dünyada
yoksulluk ve açlık yüzünden her gün 30 bin çocuk ölmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
aslında, tarihe baktığımızda yoksulluktan çok yoksullaştırma süreciyle karşı
karşıyayız. Bu süreç, çağımızda, farklı enstrüman ve yöntemlerle yürümekte. Bu
yöntemler, Afrika’daki fil avcılığı yöntemlerini hatırlatmakta. Afrika'da fil
avcıları, fillerin her gün kullandıkları yol üzerine bir çukur kazar, üzerini
ince bir tabakayla örterek en önde yürüyen filin bu çukura düşmesini sağlarlar.
Sonrasında, fil avcıları yüzleri maskeli ve siyah elbiseler giyerek gelir,
çukur içerisindeki fili dövüp kırbaçlar ve onu birkaç gün aç bırakırlar.
Sonraki gün aynı avcılar bu defa beyaz elbiseler giyerek gelirler ve aynı filin
karnını doyurur, sevip okşar. İşte bu döngü ta ki fil beyaz giysili avcılara
alışıncaya kadar sürüp gider. En son, fil bu bembeyaz giysili adamları
kurtarıcısı zannederek ömür boyu onlara hizmet eder.
Küresel aktörler, insanlığı kendine
hizmet ettirme aracı olarak bu yöntemi uyguladı ve uygulamaya devam ediyor. Çok
şükür ki ülkemizde bu tehlikeli enstrümanın uygulama biçimlerini gören ve
bununla mücadele eden AK PARTİ var. TÜİK verilerine göre Türkiye'de gıda artı
gıda dışı yoksullukta fert başı yoksulluk oranı 2002'de yüzde 27 iken bu oran
2009'da yüzde 18'e gerilemiştir.
Yine değerli arkadaşlar, ülkemizdeki
zengin-fakir arasındaki uçurum 2002'de 18 kat iken şu anda 2009'a göre 13 kata
inmiştir. Bu iyileştirmeler elbette yeterli değildir. Bu nedenle, AK PARTİ
kadroları tablonun daha da yileştirilmesi adına yeni sosyoekonomik projeler
üzerinde çalışmaya devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, toplumlar
mümkün olduğu kadar pasivize edilmekte ve sadece tüketici konumunda
bırakılmaktadır. Artık, nuhafazakârlar uslu bir tüketici, solcular itirazsız
alıcılardır. Bu, devletlerin değil, insanlığın iflasıdır. Fransız filozof
Sartre 20'nci yüzyıl toplumu için "Gazete okur ve nazlarını
giderirlerdi." demiştir, 21 'inci yüzyıl için de muhtemelen "Onlar
iyi bir tüketiciydi." denecektir.
Değerli milletvekilleri, bizim
refahımız başkalarının yoksullaştırılması hesabına dayanmayacaktır.
Başkalarının mutsuzluğu üzerine kurulan saadetlerin insanlık adına felaket
olacağını biliyoruz. Yoksulluğun azaldığı bir dünya dileyerek, şairin diliyle
“Yoksulluğu anladık da sevmek neden kıt kanaat?”
Hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yetiş.
Gündem dışı üçüncü söz, Ceyhan Enerji
İhtisas Bölgesi’nin sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Seyfettin
Yılmaz’a aittir.
Buyurunuz Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
3.-
Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz’ın, Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri
Bölgesi’nin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adana ve Ceyhan Enerji İhtisas Bölgesi’nin sorunları hakkında gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bir şehir
düşünün: Plaka kodundaki sıralaması 01. Dört bin yıldır adı aynı olan ve
Hititlerden Perslere, Romalılardan Bizanslılara, Selçuklulardan Osmanlılara
kadar on bin yıldır nice medeniyetlere ev sahipliği yapmış. Doğu ile Batı
arasında bir geçiş köprüsü, Orta Doğu’ya açılan bir pencere. Seyhan ve Ceyhan
nehirleri arasında dünyanın en bereketli ovalarından birine sahip. 46
kilometrelik, Türkiye'nin en bakir ve en güzel kumsalında denize girip, aynı
anda karlar üzerinde yürüyebileceğiniz turizm için potansiyeli olan bir şehir.
Bir zamanlar “beyaz altın” denilen pamuğun başkenti olmuş, Türkiye'nin ilk
sanayi tesislerine ev sahipliği yapmış, başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak
üzere iş, aş bulmak umuduyla insanların akın ettiği bir kentimiz Adana. Ticaretin
merkezi diye başta komşu iller, Kayseri, Niğde, Gaziantep, Kahramanmaraş olmak
üzere çeşitli illerden ticaret yapmak için göçenlerin kenti Adana.
Değerli milletvekilleri, bu, geçmişin
Adanası; bir de bugünün Adanası’na bakalım. Bugün, İktidarın ve Sayın
Başbakanın ajandasından çıkardığı ve âdeta cezalandırdığı bir kent Adana. Nasıl
mı? Bugünün Adanası’na ait birkaç veriyi sizlerle paylaşmak istiyorum: Son on
yılda otuz dokuz fabrika kapanmış, 40 bin kişi işini kaybetmiş. Adana,
işsizlikte TÜİK’in raporuna göre yüzde 19,1 oranıyla Türkiye’nin işsizlik
oranının en yüksek olduğu kenttir. BDDK’nın raporuna göre batık kredi kartları
sıralamasında Adana Türkiye şampiyonu. Osmaniye’den sonra en az kamu yatırımı
alan ikinci il. Kamu yatırımı olarak Ankara’da kişi başına 283 TL düşerken
Adana’da kişi başına 75 TL düşüyor; Ankara ikinci büyükşehir, Adana ise beşinci
büyükşehir ama dörtte 1 yatırımı anca alıyor. Emniyet Genel Müdürlüğünün
raporuna göre planlı yolsuzluk ve sağlık yolsuzluğunda Türkiye birincisi Adana.
Yaşanabilir iller sıralamasında on üçüncü sıradan elli üçüncü sıraya gerilemiş.
Okuryazarlık oranında kırkıncı sırada. Ortaöğretime geçiş sisteminde il millî
eğitim müdürlüğü verilerine göre elli altıncı sırada. Her yıl 50 bin niteliksiz
göç alan, 50 bin nitelikli göç veren kent Adana. Daha başka ne söylenebilir ki!
Saysak maddelerce sayabileceğimiz, Adana’nın durumuyla ilgili,
olumsuzluklarıyla ilgili konular var.
Oysa Sayın Başbakan, seçim öncesinde
Adana mitinginde “Adanalı Karacaoğlan bu toprakları ne kadar seviyorsa inanın
biz de bu toprakları o kadar seviyoruz.” diyordu. Sayın Başbakan, bu nasıl
sevgidir, bir de sevmeseniz Adana’nın durumu nice olacaktır?
Devam ediyor Sayın Başbakan: “Adana
medeniyet şehridir, Adana ticaret şehridir, sanayi şehridir, Adana Çukurova’nın
fedakâr çiftçisinin şehridir.” diyor. Evet öyleydi, ancak siz cezalandırmadan
önce, sizin iktidarınızdan önce. Şimdiyse, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve
çarpık kentleşme gibi sorunlarla anılan bir kent olmuştur Adana.
Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Suat
Kılıç geçen hafta Adana ziyaretinde şöyle diyor: “Sayın Başbakanımızın
siyasetine yön veren temel felsefe, aldanan da olmayacağız aldatan da olmayacağız.”
Bu, şu anlama geliyor; ne söz verildiyse bilfiil harfiyen yerine getirilecek. O
zaman kabinenin ilgili bakanlarına
sormak istiyorum: Sayın Başbakanın 04/06/2011 tarihlerinde
Adana İstasyon Meydanı’nda yaptığı
mitingdeki verdiği sözlerden
hangisi gerçekleşti? Bırakın gerçekleşmeyi hiçbiri projelendirildi
mi?
Sayın Başbakanın seçimden önce verdiği
sözleri kendi ifadeleriyle hatırlatmak istiyorum: “Metroyla ilgili müjdemle
geliyorum. Şu anda Adana Büyükşehir Belediyesinin gelirinin yüzde 40’ı metro
borcuna kesiliyor. Biz bundan dolayı metroyu Ulaştırma Bakanlığına
devrediyoruz. Biz, ne söz verdiysek yaparız, Türkiye genelinde yaptığımız
gibi.” Sayın Recep Tayyip Erdoğan söylüyor bunları. Kaç ay önce? Dört ay önce.
Şimdi Ulaştırma Bakanımıza soruyorum:
Metronun borcuyla ilgili tek adım atıldı mı? Tabii ki hayır.
Evet, çok teşekkür ediyorum. Süre
yetmedi herhâlde . (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Yılmaz.
Gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Sayın Fatma Şahin gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan
sorulardan 1, 9, 31, 35, 59, 73, 99 ve 104’üncü sıralardaki soruları; Gümrük ve
Ticaret Bakanı Sayın Hayati Yazıcı gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan
sorulardan 2, 4, 5, 8 ve 51’inci sıralardaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanların bu istemlerini sırası geldiğinde yerine
getireceğim.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Sayın Başkanım,
60’a göre söz istemiştik.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Demiröz.
Süreniz bir dakika.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Dünya Gıda Günü’ne ilişkin açıklaması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun kuruluş yıl dönümü nedeniyle her yıl 16
Ekimde Dünya Gıda Günü kutlanıyor. FAO’nun bu yılki kutlamalarının ana temasını
gıda fiyatlarındaki dalgalanmaların yoksullar üzerindeki etkilerini azaltmak
için neler yapılması gerektiğine ciddi bir şekilde bakılmasını sağlamak
amacıyla “Gıda fiyatları, krizden istikrara” olarak belirlenmiştir. İnsanların
aç kalmadığı, yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanabildiği bir dünya hepimizin
özlemi ancak bilimsel ve teknik gelişmelere ve bu alandaki olumlu çalışmalara
rağmen dünyada en büyük sorunların başında hâlâ açlık gelmektedir. Dünya
nüfusunun yaklaşık 1 milyarının üzerinde aç insan vardır. Her altı dakikada 1
bebek açlıktan ölüyor. Peki, yanlış nerede? Kalıcı çözümün yardımlarla ya da
hibelerle olmadığı açıktır. Açlığın temel nedeni yoksulluk, adaletsiz dağılım…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Demiröz.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Öğüt…
3.-
İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, TRT’nin sansür uygulamalarına
ilişkin açıklaması
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; kullandığımız elektrik paralarından, aldığımız
maydanozdan, sigaradan kesilen vergilerden finanse edilen TRT her zamankinden
fazla sansürcü olmuş, her zamankinden fazla iktidarın borazanı olmaktadır.
TRT’den sorumlu Bakan kurumun özerk olduğunu unutmuş ve “Benim televizyonum”
diyebilmiştir. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Köstebek
Davası”nı açıkladığı konuşması sansür edilmiştir. Yine, on beş aydır hapiste
yatan, gözaltında olan çocuklarımızın mahkemeleri sansüre uğramıştır. Bu durumu
protesto ediyorum, TRT’nin gerçek görevini halkın yararına yapmasını talep
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öğüt.
Sayın Tüzel…
4.-
İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in, TBMM’de yapılmakta olan binanın
inşaatında çalışan Mustafa Bulut isimli bir işçinin geçirmiş olduğu iş kazasına
ve ülkemizin iş kazaları ve iş güvenliği hususunda Avrupa’da birinci, dünyada
üçüncü sırada olduğuna ilişkin açıklaması
ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) –
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurula ilk defa sesleniyorum. Meclisin, yeni döneminde, ülkemizin
halklarının birliğine, barışına, kardeşliğine hizmet etmesini diliyorum.
Sizlere bugün değişik bir konudan söz
edeceğim. Meclisimizle ilgili biliyorsunuz bir akıllı bina yapılmakta ve dün bu
akıllı binanın inşasında çalışan bir işçi -Mustafa Bulut isimli işçi- ağır bir
iş kazası geçirmiş, Numune Hastanesinde yatmakta. Bugün bu konuyla ilgili bir
basın açıklamasında da bulundum.
Aslında dikkatimizi çekmesi gereken
şey, ülkemizin “iş cinayetleri” diyebileceğimiz iş kazaları ve iş güvenliği
meselesinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sıraları teşkil etmesidir. Daha
çok madencilik, tersane ve inşaat sektörlerinde olan bu iş kazaları ülkemizde
her on beş saniyede bir gerçekleşmektedir.
Öte yandan Sayın Bakan Egemen Bağış bir
soru önergesine taşeron işçinin daha ucuz olduğu için tercih edildiği
söylemiyle yanıt vermişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tüzel.
Sayın Tanal…
5.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, AK PARTİ İktidarında yoksulluğun
azalmadığına, halkın yoksulluk ve sefalet içinde olduğuna ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; Dünya Yoksulluk Günü’yle ilgili söz alan Sayın
AKP’li Milletvekili Arkadaşımız şöyle bir cümle sarf etti: “AKP İktidarında
yoksulluk azalmıştır.” Tam tersine, bana gelen mektupta, Zeytinburnu Belediyesi
kaldırımlarda harcamalara “iştirak payı” adı altında 247 TL ihbarname
gönderdiği için vatandaş “Ne olur…” diye yardım istiyor.
Yani bu şekilde AKP İktidarıyla
birlikte her örnekte Somali gösterilirken, Türkiye’deki halkımız yoksulluk ve
sefalet içerisinde, Türk halkı… AKP İktidarıyla bu yoksulluk, zamlarla birlikte
derinleşmiş durumda. Vatandaş artık mektupla dilenir bir vaziyettedir. Lütfen,
Somali’den önce, önce Türk halkının sefalet, yoksulluk durumuna bir baksınlar.
Bu son zamlar halkın belini bükmüştür, halkı sıkıntıya sokmuştur. Bu anlamda buna
“Güncelleme” demek, halkıyla alay etmektir, “Güncellemek” demek…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tanal.
Sayın Moroğlu… Yok.
Sayın Ünüvar, buyurunuz.
6.-
Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ın, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 20’nci
bağımsızlık yıl dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması
NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün 18 Ekim, dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın bağımsızlık günü.
Kardeşlerimin bu mutlu gününü kutluyorum.
Azerbaycan her zaman
Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, Dışişleri Bakanımızın günde-mindedir.
Azerbaycan’ın problemleri bizim problemlerimizdir. Türkiye’yle Azerbaycan
arasında çok yoğun bir ticari ilişki vardır ama hiçbir ticari anlaşma, dostluk
ve kardeşliğimizden daha ileride değildir.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Projesi’yle hem Bakü
hem Ceyhan dünyanın en gözde iki şehridir. Şu anda çalışmaları hızla yürütülen
enerji endüstri bölgesiyle Ceyhan dünyanın da incisi olacaktır.
Bu vesileyle tekrar Azerbaycanlı
kardeşlerin bağımsızlık gününü kutluyor, dostluğumuzun ezelî, kardeşliğimizin
ebedî olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ünüvar.
Sayın Işık…
7.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanının seçim
öncesinde 2.500 dolayında ziraat mühendisi ve veteriner hekimin 2011 yılı
içerisinde istihdam edileceği sözünü verdiğine, bu konuda açıklama yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanının burada olması hasebiyle kısa bir açıklamada bulunmak istedim.
Bilindiği gibi, Sayın Bakan seçim
öncesinde değişik platformlarda TARGEL Projesi kapsamında 2.500 dolayında
ziraat mühendisi ve veteriner hekimin 2011 yılı içerisinde istihdam edileceği
sözünü vermiştir ancak bu yılın bitmesine iki ay gibi bir zaman kalmıştır.
Sayın Bakan, verdiğiniz sözleri siz de diğerleri gibi unutacak mısınız?
Özellikle, uyguladığınız yanlış tarım politikaları nedeniyle işsiz kalan
veteriner hekimler ve ziraat mühendisleri adına bir açıklamada bulunursanız
memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın Batum... Yok.
Sayın Kuşoğlu…
8.-
Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, Adalet Bakanının konuşma üslubuna,
TBMM’de çok daha itidalli ve dikkatli olunması gerektiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biraz önce Sayın Adalet Bakanının
üslubuyla ilgili olarak hakikaten derin bir üzüntü duydum. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Türkiye’nin kalbidir. Burada çok daha itidalli, çok daha dikkatli
olmamız gerekir. Bizler milletvekilleri olarak, yasama organı olarak yürütme
üzerinde denetim görevine haiziz. Tabii ki bazı konuları soracağız, bazı
konularda detaylı sorularımız olacak; kendisini, sayın bakanları
kızdırabileceğiz de zaman zaman ama kendilerinin çok daha dikkatli olması
lazım. Buradaki üslup maalesef tüm Türkiye’ye yansıyor, hepimizi etkiliyor, tüm
Türkiye’yi etkiliyor, sonra da sokaklarda hepimizi üzen davranışlar söz konusu
olabiliyor. Örnek olmamız gerekir. Tekrar, üzüldüğümü ifade ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Kuşoğlu.
Sayın Baluken…
9.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Mardin, Nusaybin, Kızıltepe, Urfa, Muğla
ve Aydın’da 78’in üzerinde parti üyesinin, belediye başkan vekillerinin ve
belediye meclis üyelerinin gözaltına alındığına ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bugün, Mardin, Nusaybin, Kızıltepe,
Urfa, Muğla ve Aydın’da 78’in üzerinde parti üyemiz, belediye başkan
vekillerimiz ve belediye meclis üyelerimiz gözaltına alınmıştır. Sadece son
altı ayda 4.500 partilimiz gözaltına alınıp bunlardan 1.600’ü tutuklanmıştır.
Adalet Bakanı burada özgür bir siyaseti belirten ve darbe günlerini kınayan bir
konuşma yaptı ancak bu kadar tutuklamanın darbe dönemlerinde bile olmadığını
belirtmek istiyoruz.
Ayrıca, Türkiye’yi parti kapatmalarının
bittiği bir ülke gibi lanse etti ama partimize karşı şu anda kapatma davası
açılmış durumda ve partimizin ardılı olduğu Demokratik Toplum Partisinin
kapatma kararını da, kapatma çağrısını da Başbakan tarafından hâkim ve
savcılara yapıldığını biliyoruz. Bu nedenle buradaki ileri demokrasi
hikâyelerini sadece tebessümle karşıladığımızı belirtmek istiyorum.
Ben, ayrıca, iki yıldır KCK…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Baluken.
Sayın Oğan…
10.-
Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 20’nci bağımsızlık
yıl dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 16 Ekim tarihinde Kazakistan’ın bağımsızlığının 20’nci
yıl dönümünü hep beraber kutladık. Bugün, 18 Ekim tarihi ve bir başka Türk
cumhuriyetinin, bir milletin iki devlet olduğumuz dost ve kardeş Azerbaycan’ın
bağımsızlığını hep beraber kutluyoruz. Her ne kadar bu bizim Meclisimizin
çalışmalarına maalesef yansımasa da, biz millet olarak bu bağımsızlığı
kutluyoruz.
Son dönemlerde Türkiye, maalesef, Arap
coğrafyasının dehlizlerinde nereye gideceğini bilmez bir şekilde sağa sola
yalpa yapmaktadır. Hâlbuki yanı başımızda koskoca bir Türk dünyası vardır,
koskoca bir Azerbaycan vardır, biraz önce Sayın Ünüvar’ın bahsettiği Ceyhan
şehrimizin petrolünü veren Azerbaycan vardır ama Türkiye’nin gündeminde yoktur.
Türkiye’nin gündemine Ermenistan’la sınır kapılarının açılması protokolleri yeniden
konulmuştur ama 2007 tarihinde Azerbaycan’la imzaladığımız anlaşma, aradan
geçen dört seneye rağmen hâlâ Meclis gündemine gelmemiştir. Bu da bu İktidarın
Türk dünyasına bakışını göstermektedir.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Oğan.
Sayın Aygün…
11.-
Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, F tipi cezaevlerinde tutuklu bulunan 503
üniversite ve lise öğrencisine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Adalet Bakanı az evvelki sunumunda yargının münferit sorunları
olabileceğini, HSYK’daki düzenlemenin esasen ileriye doğru atılmış bir adım
olduğunu belirttiler ancak yüce Meclisin dikkatini tutuklu olan 503 öğrenciye
çekmek istiyoruz. Bunlar, bakan ve milletvekili ziyaretçileri olmayan,
şemsiyeleri, sloganları, attıkları yumurtalar nedeniyle kırk iki yıla kadar
hapis edilmeleri talep edilen üniversite ve lise öğrencileridir, Türkiye
Cumhuriyeti’nin gençleridir, aralarında onlarca kız ve erkek çocuğu henüz
lisede okuyan vardır, Diyarbakır’dan Tekirdağ’a F tiplerinde kalmaktadırlar.
Dolayısıyla Sayın Bakanın HSYK düzeniyle ilgili olumlu sözleri havada kalıyor.
Yüce Meclis reşit dahi olmayan bu çocuklar konusunda daha duyarlı olmalıdır ve
bu konuda öğrencilerin sorunlarına dair adımlar atılmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aygün.
Sayın Yeniçeri…
12.-
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, son günlerde Hükûmetçe yapılan zamlara
ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Sayın Başkan,
değerli milletvekillerim; son dönemlerde Türk parası dolar karşısında yüzde 20
değer kaybetti; doğal gaz, elektrik ve akaryakıta yüzde 20 dolaylarında zam
yapıldı. Kış günü vatandaşın belini büken bu zamlar içki, sigara ve lüks
araçlara yapılan ÖTV zammının gölgesinde bırakıldı. Zammın adını “güncelleme”,
vergi artırmanın adını “yeniden değerleme” koymakla vatandaşın geçim sıkıntısı
göz ardı edilemez. Hükûmeti, vatandaşın aklıyla alay etmekten vazgeçmeye davet
ediyoruz; Türkiye’nin, süratle, dar ve yoksul gelirli vatandaşların kış
sorununu nasıl aşacaklarına yönelik tedbirler almaya çağırıyoruz. İçmeyenlerin
de üşüdüğünü burada yüksek sesle hatırlatmak istiyorum Hükûmet yetkililerine.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Yeniçeri.
Sayın Erdemir…
13.-
Bursa Milletvekili Aykan Erdemir’in, ataması yapılmayan öğretmenlerin
sorunlarına ilişkin açıklaması
AYKAN ERDEMİR (Bursa) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hafta sonu seçim bölgem olan Bursa’da yürüttüğüm
çalışmalar kapsamında Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu Bursa Şubesi
temsilcileriyle bir araya geldim. Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli olmak üzere üç
farklı kasta, üç farklı zümreye ayrılan, bölünen öğretmenlerimiz çok büyük
sıkıntılar içindedir. Ücretli köle statüsünde, güvencesiz olarak çalıştırılan
öğretmenlerimiz bir yanda yoksullukla, diğer yanda da keyfî idari tasarruflarla
karşı karşıyadır. Son bir yıl içinde atama bekleyen çok sayıda öğretmenimiz
mevcut anlayış yüzünden intihar etmiştir.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Yine
çocuklardan...
AYKAN ERDEMİR (Bursa) –
Öğretmenlerimizin yaşama sevincini bitiren politikaların bir an önce gözden
geçirilmesini…
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Yine öğrencilerden…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) –
Halide Hanım, bırak, sorusunu sorsun.
AYKAN ERDEMİR (Bursa) – …seçimler
öncesinde Hükûmet tarafından verilen fakat sonra unutulan 55 bin atamanın bir
an önce gerçekleştirilmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Erdemir.
Sakin olunuz lütfen sayın
milletvekilleri…
Sayın Değirmendereli…
14.-
Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli’nin, Edirne ilinde ürününü satış
imkânı bulamayan çeltik çiftçilerinin mağduriyetlerinin Toprak Mahsulleri
Ofisince giderilmesine ilişkin açıklaması
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Edirne ilimiz, Türkiye’nin çeltik ve pirinç
üretiminin yaklaşık yüzde 50’sini üretmektedir. Bugün itibarıyla çeltik
üretiminin yüzde 65’inin hasadı gerçekleşmiş olmasına rağmen, üretici satış
imkânı bulamamaktadır. Ne tüccar ne de Ofis alım yapmamaktadır. Çiftçilerimiz
borçlarını ödeyemez durumda kalmıştır. Çeltik tarlalarında yangın vardır.
Çiftçinin kara gün dostu olması gereken Toprak Mahsulleri Ofisimiz çiftçinin
bugün değil de ne zaman yanında olacaktır? Ofisin bir an önce alıma geçerek
çeltik çiftçisinin mağduriyetini gidermesi uygun olacaktır, buna acil ihtiyaç
vardır.
Sayın Bakanın da burada olması
vesilesiyle bu bilgiyi kendilerine de sunmak, kendileriyle paylaşmak isterim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Değirmendereli.
Sayın Çetinkaya…
15.-
Adana Milletvekili Mehmet Necati Çetinkaya’nın, Adana iline yapılan hizmetlere
ilişkin açıklaması
MEHMET NECATİ ÇETİNKAYA (Adana) – Sayın
Başkan, biraz önce MHP milletvekili arkadaşım Seyfettin Yılmaz “Adana’ya neler
yapıldı…” Sayın Başbakanın konuşmalarını mahreç tutarak...
Adana’ya çağ atlatmış Sayın Seyfettin
Yılmaz. Sağlık kampüsü yakında ihaleye çıkacak ve yalnız Adana’nın değil, bir
bölge sağlık kampüsü olacak. Olimpik stadın yakında temeli atılacak ve programa
alınmış durumda. Toroslar bir ova yolu hâline getirildi ve bir gurur
abidesidir. Siz herhâlde daha önce Çakıt Vadisi’nden Pozantı-Ulukışla arasında
çekilen çileleri çabuk unuttunuz. Tabii insan geçmişi çabuk unutmamalı.
“Hafızayı beşer nisyan ile maluldür.” derler ama bu kadar çabuk olmaması
gerekir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bir sayın
milletvekiline cevap vermek için bu ortamı kullanmak doğru değil.
MEHMET NECATİ ÇETİNKAYA (Adana) – Şu
anda bir otoyol… Öyle bir otoyol gurur abidesidir.
Yumurtalık-Bakü-Tiflis boru hattı çağın
bir harikasıdır ve Yumurtalık bir enerji havzası hâline getirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NECATİ ÇETİNKAYA (Adana) –
Eğitim sektöründe de aynı şekilde… (Gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Çetinkaya.
Sayın milletvekilleri, biraz sessiz
olalım.
Buyurunuz Sayın Ekşi.
16.-
İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, Adalet Bakanının Avrupa Birliği
İlerleme Raporu’ndan bazı bölümleri okumadığına, aynı raporda “ifade
özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle karşılaşılan olayların çokluğu endişe
sebebidir” denildiğine ilişkin açıklaması
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Adalet Bakanı az
önce yaptığı konuşma sırasında Avrupa Birliği İlerleme Raporu’ndan bazı
parçalar okudu. Öyle düşünüyorum ki Sayın Bakan bu okuma sırasında kendisine
düşen dürüstçe davranıştan uzak durdu. Daha doğrusu bazı bölümlerini o raporun
okumadı. İzninizle ben sayın milletvekillerinin ve sizin bilginize sunmak
istiyorum. Aynı raporda “İfade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle
karşılaşılan olayların çokluğu endişe sebebidir.” denilmektedir. “Gazetecilerin
hapse atılması, henüz yayımlanmamış kitap ve müsveddelerine el konulması,
Ergenekon soruşturması bağlamında el konulması endişeleri daha da güçlendirdi.”
denilmektedir. “Çok sayıda gazeteci tutuklu.” diye ayrıca vurgulanmaktadır.
Bunun…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ekşi.
Sayın Gürkan…
17.-
Adana Milletvekili Fatoş Gürkan’ın, Adana iline yapılan yatırımlar için
Başbakan ve ba-kanlara teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
FATOŞ GÜRKAN (Adana) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Biraz önce MHP’li bir hatip Adana’yla
ilgili bir konuşma yaptı. Tabii Adana, konuşmasına göre Türkiye'nin en kötü
şehri hâline getirildi.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, böyle
bir sistem yok ki! Vekiller birbirine cevap veriyor.
FATOŞ GÜRKAN (Adana) – Adana çok büyük
ve ekonomisi en güçlü şehirlerden birisi. Sayın Başbakanımızın da seçimlerden
önce geldiğinde taahhüt ettiği tüm projeleri tüm vekillerimizle birlikte biz
taahhüt ediyoruz. Hatta MHP koalisyonu döneminde atıl hâle gelmiş yatırımları da
biz tamamlama fırsatını bulduk. Kendilerini bu konuda gerçekten eleştiriyorum.
Çünkü kendileri de görüyorlar, biz taahhüt ettiğimiz her şeyi yerine
getiriyoruz. Bundan sonra hepsini takip edeceğiz.
Ben bir Adana vekili olarak yapılan tüm
yatırımlar için başta Sayın Başbakanımıza ve bakanlarımıza teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gürkan.
Sayın Öğüt…
18.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 20’nci
bağımsızlık yıl dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, bugün 18 Ekim 2011.
18 Ekim 1991 yılında, yirmi yıl önce dost ve kardeş Azerbaycan devleti yeniden
bağımsızlığını kazandı. Bugün Azerbaycan’ın çok önemli bağımsızlık günü.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türkiye Cumhuriyeti Meclisi olarak dost ve
kardeş Azerbaycan’ın bağımsızlık gününü kutluyor, bütün Azerbaycan’a selam ve
saygılarımızı sunuyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Sayın Ramazanoğlu…
19.-
Kahramanmaraş Milletvekili Yıldırım Mehmet Ramazanoğlu’nun, KCK davasından
dolayı tutuklananlar hakkında kamuoyunda çok ciddi bilgi kirliliği olduğuna,
tutuklananların gerçek sayısının 601 olduğuna ilişkin açıklaması
YILDIRIM MEHMET RAMAZANOĞLU
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Son zamanlarda özellikle bu KCK
davasından dolayı tutuklananlar hakkında kamuoyunda çok ciddi bir bilgi
kirliliği var. Şu an itibarıyla toplam, gerçek, tutuklananların sayısı 601’dir.
Arz ederim efendim.
Teşekkürler.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Ramazanoğlu.
Sayın Çirkin…
20.-
Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin’in, Hatay ilinin Dörtyol ilçesinde
meydana gelen dolu afetine ilişkin açıklaması
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla Sayın Tarım Bakanımıza
sormak istiyorum.
BAŞKAN – Bu bir soru-cevap işlemi
değildir. Kısa sorunuzu alabilir miyim, konuşmanızı alalım.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Devam
ediyorum efendim.
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde geçtiğimiz
günlerde bir dolu afeti olmuştur. Bu afette hasada yirmi gün kala narenciye
üreticileri büyük zarar görmüştür. Ürününü satın alan tüccar da zarardadır,
henüz satamayan çiftçi de zarardadır. TARSİM vasıtasıyla ürününü sigorta
ettirenlerde sorun büyük ölçüde çözülmekte ancak çeşitli sebeplerle ürününü
sigorta ettiremeyen çiftçilerin son derece büyük sorunları vardır ve bunlar
çözüm beklemektedir. Sayın Tarım Bakanımıza, burada, çiftçilerimizin bu
sorunlarıyla ilgili bir çalışma yapması noktasında bir çağrıda bulunmak
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çirkin.
Sayın Özgündüz.
21.-
İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz’ün, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 20’nci
bağımsızlık yıl dönümünü kutladıklarına ilişkin açıklaması
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) – Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Azerbaycan Cumhuriyeti’nin
kuruluşunun 20’nci yıl dönümü. Buradan dost ve kardeş Azerbaycan halkını
selamlıyorum. Selam olsun Bakü’ye, Gence’ye, Kelbecer’e, Şuşa’ya, Sumgayıt’a ve
Karabağ’a.
Bir millet, iki devlet olan Azerbaycan
ve Türkiye’nin dostluğu her daim ilelebet kaim olsun diyerek hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Özgündüz.
Son olarak Sayın Halaman’a söz veriyorum.
22.-
Adana Milletvekili Ali Halaman’ın, AK PARTİ milletvekillerinin “Adana’da bir
şey yok, her şeyi yaptık.” dediklerine; Adana’da yaptıklarını kürsüden
anlatmalarına ilişkin açıklaması
ALİ HALAMAN (Adana) – Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Adana’yla ilgili konuşan arkadaş için,
MHP milletvekili olarak kendisine çok teşekkür ediyorum; Adana’nın bütün
sorunlarını gündeme taşıdı. AKP milletvekilleri “Adana’da bir şey yok, her şeyi
yaptık.” dediler. Yaptıklarını kürsüden lütfen anlatsınlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Halaman.
Sayın milletvekilleri, Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan ve 25 milletvekilinin, Kaz
Dağları’ndaki çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/20)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Son yıllarda çevre duyarlılığından
yoksun, plansız ve çarpık sanayileşme sonucu Kaz Dağları; ormanları, bitki
örtüsü, havası, suyu, toprağı ve bölgede yaşayan yöre halkı ile ciddi tehdit
altındadır. Kaz Dağları'nda yaşanan çevresel sorunların ivedilikle çözülmesi,
sağlıklı ve dengeli bir çevre için gereken yasal tedbirlerin tespit edilmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve
105 inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
1) Mustafa Serdar Soydan (Çanakkale)
2) Candan Yüceer (Tekirdağ)
3) İhsan Özkes (İstanbul)
4) Erdal Aksünger (İzmir)
5) Bülent Kuşoğlu (Ankara)
6) Mehmet Şeker (Gaziantep)
7) Tufan Köse (Çorum)
8) Atilla Kart (Konya)
9) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
10) Kazım Kurt (Eskişehir)
11) Salih Fırat (Adıyaman)
12) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
13) Aytuğ Atıcı (Mersin)
14) Nurettin Demir (Muğla)
15) Özgür Özel (Manisa)
16) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
17) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
18) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
19) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
20) Ali Özgündüz (İstanbul)
21) Rıza Türmen (İzmir)
22) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
23) Sena Kaleli (Bursa)
24) Celal Dinçer (İstanbul)
25) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
26) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
Gerekçe:
Kaz Dağı ya da Kaz Dağları olarak iki
biçimde adlandırılan dağ büyük ölçüde Çanakkale-Biga Yarımadası'nda
uzanmaktadır. Toplam alanı 380.000 ha dır. Kaz Dağı yörede yer üstü ve yer altı
su kaynaklarını oluşturan, besleyen ve onların sürekliliğini sağlayan,
Bandırma'dan Ayvalık'a kadar yaklaşık 2 milyon insanın temiz, güvenilir ve
sürekli su kaynağıdır. Barındırdığı bitkilerle, hayvanlarla, temiz havasıyla ve
sularıyla can verdiği tarım alanlarıyla yüz yıllardır tüm yörenin yaşam kaynağı
olmuştur.
Bölgede bütünlüğü korunan önemli
miktardaki orman örtüsünün ürettiği oksijen, yöreyi dünyanın en zengin oksijen
deposu haline getirmiştir. Kaz Dağı yöresi barındırdığı bitki ve hayvan
topluluklarıyla Anadolu'nun en önemli sığınaklarından birini oluşturmaktadır.
Yaban hayatı için çok değerli bir yaşam alanıdır. İçerdiği 82 nadir bitki
türünden 37 tanesi sadece Kaz Dağı'na özgüdür. Bu nedenle önemli bir gen
merkezidir. Aynı zamanda kuşların ikincil göç yollarından biridir. Bölge zengin
biyolojik çeşitliliği nedeniyle uluslararası değerlendirme ölçütlerine göre
Önemli Bitki Alanı ve Önemli Doğa Alanı olarak kabul edilmiştir.
Kaz Dağ'ları, geçmişten devraldığımız,
koruyarak gelecek kuşaklara devretmemiz gereken tarih ve mitoloji alanıdır.
Bölge halkının yaklaşık yüzde 50 si tarımla uğraşmaktadır.
Dünyanın en çok korunması gereken
sayılı birkaç bölgesinden birisi olan Kaz Dağları'nın doğal bitki örtüsü, suyu,
havası, yer altı ve yer üstü zenginlikleri ciddi tehdit altındadır. Bölgede
birçok uluslararası firma başta altın ve gümüş olmak üzere maden arama ve
işletme ruhsatı almış ve almaya devam etmektedirler. Kaz Dağları'nda altın
madeni işletmeciliğinin başlaması durumunda;
2,5 milyar ton kayaç ve toprak
işlenecek, yaklaşık 400.000 ton siyanür kullanılacak, 2.580.000 da orman alanı
ve başta 10 milyon adet zeytin ağacı ve kiraz, şeftali, elma gibi dünyanın en
kaliteli meyve ağaçları ile birlikte tüm bitkisel üretim olumsuz etkilenecek,
yöre tarımının can damarı olan su kaynaklarının tamamı kirlenecek, tarımla
uğraşan, geçimini sağlayan yaklaşık 750.000 kişi olumsuz etkilenecektir.
Tüm bu olumsuzluklara ilave olarak,
Çanakkale ilinin kuzeyine kurulmuş ve kurulmaya devam eden termik santraller,
çimento fabrikaları, demir çelik fabrikaları başta Biga Yarımadası ve Kaz
Dağları bölgesini yaşanılabilir bir çevre olmaktan çıkarmaya başlamıştır.
Bölgede, çevre duyarlılığından yoksun,
plansız ve çarpık bir sanayileşme sürecinin bu şekilde devam etmesi durumunda
tarım yapılacak toprak kalmayacak, sular içme ve kullanma suyu olarak kullanılamayacaktır.
Başta yöre halkı olmak üzere yörede yaşayan tüm canlılar olumsuz etkilenecek,
bölgede telafisi mümkün olmayan hava su toprak kaybı ve kirliliği yaşanacaktır.
Dünyanın cennet köşesi olan bölge yıllar içerisinde yaşanılamayan, üretilemeyen
bir bölge halini alacaktır.
Bu doğrultuda;
Son yıllarda, plansız sanayileşmenin
sonucu Kaz Dağları; ormanları, bitki örtüsü, havası, suyu, toprağı ve bölgede
yaşayan yöre halkı ciddi tehdit altındadır. Bölgede yaşanan çevresel sorunların
ivedilikle çözülmesi ve yaşanılabilinir ve üretilebilinir bir çevre için
gereken yasal tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla bir Meclis Araştırmasına
ihtiyaç bulunmaktadır.
2.-
Mersin Milletvekili Vahap Seçer ve 28 milletvekilinin, Mersin-Akkuyu’da
kurulması planlanan nükleer santralin başta insan ve hayvan sağlığı ile gıda
üzerindeki etkileri olmak üzere tüm etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/21)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Nükleer tehlike ve gıda güvenilirliği
ile ilgili sorunların tespiti ve çözümleri konusunda Anayasamızın 98. Maddesi
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105. Maddeleri gereğince
bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Vahap Seçer (Mersin)
2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
3) Birgül Ayman Güler (İzmir)
4) Hasan Ören (Manisa)
5) Atilla Kart (Konya)
6) Candan Yüceer (Tekirdağ)
7) İhsan Özkes (İstanbul)
8) Erdal Aksünger (İzmir)
9) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
10) Mehmet Şeker (Gaziantep)
11) Kazım Kurt (Eskişehir)
12) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
13) Tufan Köse (Çorum)
14) Bülent Kuşoğlu (Ankara)
15) Veli Ağbaba (Malatya)
16) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
17) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
18) Salih Fırat (Adıyaman)
19) Aytuğ Atıcı (Mersin)
20) Özgür Özel (Manisa)
21) Nurettin Demir (Muğla)
22) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
23) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
24) Ali Özgündüz (İstanbul)
25) Rıza Türmen (İzmir)
26) Sena Kaleli (Bursa)
27) Celal Dinçer (İstanbul)
28) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
29) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
Gerekçe:
Bu yılın Mart ayında 8.9 şiddetinde
meydana gelen deprem ile sarsılan Japonya'da zarar gören nükleer enerji
santralindeki radyasyon sızıntısı, santrale yakın bölgeleri tam anlamıyla
vurmuştur. Sızıntının en önemli etkilerinden biri de gıdalarda radyoaktivite
tespitidir. Bu olay sonrasında Japonya'dan ithal edilen gıdalarda gıda
güvenilirliği konusunda şüpheye düşülmüş, bu birçok ülkede haklı bir endişeyi
beraberinde getirmiştir. Japon yetkililerin yaptığı ölçümlerde, özellikle
santrale yakın bölgelerde üretilen sebze ve sütte radyoaktivite olduğu
doğrulanmıştır. Özellikle radyoaktif iyot konsantrasyonlarının dünya ölçeğinin
kabul limitlerinin çok üzerinde olduğu tespit edilmiştir.
Nükleer sızıntı sonucu havadaki
radyoaktif maddeler tarım arazilerindeki ekili tüm meyve, sebze ve yem
bitkilerinin üzerine rüzgârla veya yağmurla bulaşır. Bu serpinti sonrası
bitkilerde yüzeye tutunan radyoaktif maddeler, bitkinin yapısına geçerek risk
seviyesine geçer. Bu bitkilerden elde edilen gıdalar, bu bitkileri yiyerek beslenen
hayvanlardan elde edilen et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri de bu risklerin
hepsini barındırarak tüketicilerin sofralarına kadar gelir. Bunun dışında
radyoaktif maddelerin denizlere, akarsulara ve göllere yağmasıyla hem
buralardan yapılan sulamalar ile birlikte hem de buralarda yaşayan tüm
canlılara nüfuz ederek risk önemli bir seviyeye ulaşır. Bunların dışında en
önemli risklerden biri de içme sularında oluşur. Bu tür kazalarda oluşabilecek
içme suyu sıkıntıları, önceden hesaplanamayacak kadar ağır olabilmektedir.
Çok yakın bir zamanda tanık olduğumuz
bu tehlike, bunun yanında Çernobil gerçeğini de yaşamış bir ülke olarak Mersin
Akkuyu'da kurulacak santral ile Türkiye’de de risklerin tam odağına
yerleşmiştir. Kaza tehlikesi açısından önemli bir kaygı uyandıran, yaşanmış
facialar ve son derece pahalı bir enerji türü olması nedeniyle gelişmiş
ülkelerde artık kabul görmeyen (ki Almanya 2022 yılında kapatacağını
açıklamıştır) nükleer santralin Mersin-Akkuyu'da kurulması ile ilgili
çalışmalar tüm hızıyla sürdürülmektedir. Bölge halkı gelişmeleri endişe ile
izlemeye devam ederken, TBMM'de daha önce birçok kez Meclis Araştırma Önergesi
verilmesine rağmen bir Araştırma Komisyonu kurulamamıştır. Mersin-Akkuyu'da
yapılacak nükleer santralin, bu gelişmeler ışığında bir kez daha gözden
geçirilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelinmesi hem bölge insanına
hem de tüm Türkiye adına daha doğru bir adım olacaktır.
Türkiye'nin turizm bölgesi olan, koy ve
sahillerinin güzelliğinin yanı sıra tarım ve hayvancılık alanında ülke
ekonomisine önemli katkı sağlayan Mersin'in geleceğini tehdit eden bu girişimin
başta insan olmak üzere gıda ve hayvan sağlığına etkileri olmak üzere tüm
yönleri ile araştırılması, gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasa'nın
98'nci, İçtüzüğün 14 ve 105'nci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
3.-
İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23 milletvekilinin, tahıl
ürünlerinin üretim ve tüketiminin planlanmasında karşılaşılan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/22)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Dünyada enerji talebine bağlı olarak
artan petrol fiyatları ile birlikte tahıl ürünleri bio yakıt üretiminde daha
fazla kullanılmaya başlanmıştır. Nüfus artışı ile birlikte artan tüketim ve
tüketim çeşitliliğine bağlı olarak ekim alanlarının daralması ve küresel
ısınmanın da neden olduğu kuraklıkla birlikte dünyada ve ülkemizde buğday
üretiminde ciddi kayıplar oluşmuş, stoklar tükenme noktasına gelmiştir.
Bu nedenle, tahıl ürünlerinin üretim ve
tüketim planlamasında karşılaşılan sorunların tespit edilerek, çözüm yollarının
bulunması amacıyla, Anayasanın 98 nci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımla arz ederim.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
2) Candan Yüceer (Tekirdağ)
3) Atilla Kart (Konya)
4) Erdal Aksünger (İzmir)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Kamer Genç (Tunceli)
7) Mehmet Şeker (Gaziantep)
8) İhsan Özkes (İstanbul)
9) Mevlüt Dudu (Hatay)
10) Salih Fırat (Adıyaman)
11) Haluk Ahmet Gümüş (Balıkesir)
12) Özgür Özel (Manisa)
13) Bedii Süheyl Batum (Eskişehir)
14) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
15) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
16) Kazım Kurt (Eskişehir)
17) Nurettin Demir (Muğla)
18) Aytuğ Atıcı (Mersin)
19) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
20) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
21) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
22) Celal Dinçer (İstanbul)
23) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
24) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak
ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Bir gensoru önergesi vardır, önerge
bugün bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
B)
GENSORU ÖNERGELERİ
1.-
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili
Pervin Buldan ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bazı soruşturma ve
operasyonlarda kolluk güçlerine hukuka aykırı uygulamalar yaptırdığı;
açıklamalarında kullandığı bazı ifadelerle Devlet adamı ciddiyetinden
uzaklaştığı; görev ve sorumluluklarını kötüye kullandığı iddiasıyla İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Hukuk devleti yerine, Polis devleti
uygulamaları ile anayasayı, yasaları hiçe sayan, gözaltı ve soruşturmalarda
partizanca davranan, milletvekillerine, seçilmiş yöneticilere pervasızca
saldıran; basiretsiz ve yaptığı açıklamalarla devlet adamı ciddiyetini ayaklar
altına alan, muhalefeti tehdit eden, vatandaşın can ve mal güvenliğini riske
sokan, sevgisiz, umutsuz, başarısız bir şiddet toplumunun oluşmasına yol açan
İçişleri bakanı sayın İdris Naim Şahin hakkında anayasanın 99 uncu içtüzüğün
106 ncı maddeleri uyarınca gensoru açılması için gereğini arz ve talep ederiz.
BDP Grup Başkanvekili BDP Grup
Başkanvekili
Pervin Buldan Hasip
Kaplan
Iğdır Şırnak
Gerekçe:
Siyasi partiler anayasaya göre, anayasa
mahkemesinin denetimine tabi olmasına rağmen, içişleri bakanlığının talimatıyla
polis BDP'nin seçilmiş temsilcilerine her ilde toplu operasyonlar yapıyor.
Anayasa mahkemesinin denetimini hiçe sayarak, anayasayı ihlal ederek, terörle
mücadele bahanesiyle demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partileri
ve temsilcilerini, “Özel yetkili mahkemelerde" yargılanmaları, uzun süreli
tutuklu kalmaları için komplo teorileri üretiyor.
BDP'ye yapılan siyasi operasyonlar sınır
tanımıyor, hukuka aykırı olarak; savunma hakkı ortadan kaldırılıyor, gizli
görüşme, gizli dinleme, gizli soruşturmalarla adil yargılanma hakkı daha
hazırlık aşamasında içişleri bakanlığının talimatları ile ortadan kaldırılıyor.
KCK operasyonu adı altında, siyasi
rakiplerini muhalefeti sindirmek için 12 eylül askeri darbesi döneminde dahi
görülmemiş baskılar uygulanıyor. BDP'li seçilmiş yöneticilerin iddianame ve
fezlekelerinde “müşteki” “mağdur” “eylem" “bir tırnak çakısı" dahi
bulunmamasına rağmen; sözde "şehir yapılanması” adı altında parti tüzük ve
programına göre BDP genel merkezinin aldığı yasal kararlar, terörle mücadele
bahanesiyle tüm demokratik etkinlikler, yasadışı ilan ediliyor.
Gözaltı ve soruşturmalarda
tutuklananların sayısını çarpıtarak 7.749 gözaltı ve 4 bine yakın tutuklu için
sadece 485 ve 277 rakamlarını söyleyerek tehdit ediyor, “gerekirse o sayıyı da
tutuklarım" diyerek kendisini savcının, hakimin, yargının yerine koyuyor,
yargısız infaz yapıyor.
Milletvekillerinin, parti başkanlarının
üzerine TOMA ve zırhlı araçları süren, gaz bombaları ile saldıran, su sıkan,
“ben devletim diyen" milletvekillerine diklenen görevlileri koruyarak;
âdeta saldırmaları için teşvik ediyor, gece tek başına evde kalan kadın
belediye başkanlarının evinin kapısı kırılarak giyinmelerine dahi fırsat
verilmeden gözaltına alınıyor. Güvenlik güçleri toplumsal olaylarda yasadışı
"orantısız güç" kullanma odağı haline getirildi.
Hukuk, ahlak, vicdan, insaf sınırlarını
aşan saldırganlık sınır tanımıyor, başta Şırnak ili olmak üzere tüm belediye
başkanları, il ve belediye meclis üyeleri gözaltına alınarak, tutuklanarak
milletin sandıkta iradesiyle seçilen, sandıkla gelen seçilmiş temsilciler aynı
hızla görevden alınıyor, yetmiyor Alman Vakıfları gibi saçma sapan iddialarla
BDP'li belediye teftiş kıskacına alıyor, yerine yandaş ve bürokratlarını
getirme çabası içine giriliyor. Kantarın topuzu öylesine kaçırılıyor ki AB
İlerleme raporuna olumsuzluğuyla damgasını vuruyor.
Sandıkla gelen, halkın özgür iradesi
ile seçilen mecliste grubu bulunan partimize karşı, hukuku, nezaket kurallarını ve devlet adamlığını hiçe sayarak
agresifleşen içişleri bakanı sürekli kavgalı üslubu ile makamın görev ve
sorumluluklarını kötüye kullanmakta sınır tanımadığı gibi; emrindeki polis,
Jandarma dahil bir milyonun üzerinde silahlı gücü kötüye kullanabilecek
sınırsız ve kontrolsüz bir güce dönüştüğü açığa çıkmıştır.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in
basın toplantılarında yaşamını yitiren vatandaşların sayısını açıklarken
insanları eşya olarak gören bir anlayışla “3 adet vatandaşımız", Zap
suyunda kaybolan uzman çavuş için "ceset parçaları" yaralılar için
"önemli" veya "ciddiyet arz ediyor" gibi ifadeler
kullanıyor. Kara harekâtı konusunda "her an olabilir, olamaz” eylemler
için "hedef gözetmeden yapılan hedef” gibi cevaplarla devlet adamı
ciddiyetinden uzaklaşmış, vatandaşın can ve mal güvenliğini tehlikeye sokmuştur.
Sayın içişleri bakanı İdris Naim Şahin
hakkında Anayasanın 98 ve 99 uncu, TBMM İçtüzüğünün 106. maddeleri gereğince
gensoru açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergenin görüşme günü daha sonra
belirlenecek, oylarınıza sunulacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:
C)
TEZKERELER
1.-
Amerika Birleşik Devletleri Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
arasında par-lamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/546)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca,
Amerika Birleşik Devletleri Parlamentosu ile TBMM arasında Parlamentolararası
Dostluk Grubu kurulması hususu Genel Kurulun tasvibine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2.-
Azerbaycan Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında
parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/547)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca,
Azerbaycan Parlamentosu ile TBMM arasında Parlamentolararası Dostluk Grubu
kurulması hususu Genel Kurulun tasvibine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.32
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 16.48
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul),
Fatih ŞAHİN (Ankara)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 8’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Şimdi, Barış ve Demokrasi Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
IX.-
ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından (84 sıra no.lu), TSK
bünyesinde adı intihar ve kaza kurşunu olan şüpheli asker ölümlerinin tüm
boyutları ile araştırılarak, alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
18/10/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
18.10.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu’nun 18.10.2011 Salı günü
(Bugün) Toplanamadığından Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hasip
Kaplan
Şırnak
Grup
Başkan Vekili
Öneri
14 Ekim 2011 tarihinde, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından (84 sıra nolu), TSK
Bünyesinde adı intihar ve kaza kurşunu olan şüpheli asker ölümlerinin tüm
boyutları ile araştırılarak, alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisline verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurul’un
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 18.10.2011
Salı günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin lehine Muş
Milletvekili Sırrı Sakık.
Buyurunuz Sayın Sakık. (BDP
sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; Barış ve Demokrasi Partisinin asker ölümleri ve askerlerin
intiharlarıyla ilgili vermiş olduğu Meclis araştırma önergesiyle ilgili grubum
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sevgili arkadaşlar, 23’üncü Dönemde de
buna benzer yüzlerce önergemiz oldu ama ne yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisi,
sayısal çoğunluğuna dayanarak bu önergelerimizin tümünü reddetti. Hatta bu
önerge gündeme geldiğinde AKP’den bir konuşmacı arkadaşımız: “Çok önemli bir
görüşmemiz var, bu ara zaman ayıramayız.” diye böyle bir cümle kullanmıştı.
Oysaki her gün her uyandığımızda yeni bir askerin ölümüyle ya kaza kurşunu
dedikleri bir kurşun veyahut da bir işkence sonucu yaşamını yitiren askerlerin
ailelerinin feryatlarıyla uyanıyoruz. Son olarak da birkaç gün içerisinde
kamuoyunda bilinen ve bu asker kardeşimiz Uğur ve ailesinin yaşadığı
sıkıntılara hep birlikte tanıklık ettik. Kıbrıs’ta askerlik yaparken bir
disiplin suçu alıyor bu Uğur ve gözaltına alınıyor. “Disko” denilen yerde
işkence görüyor ve yaşamını yitiriyor. Uzun süre burada tedavi altına alınıyor.
Bu kardeşimiz tedavi altına alınırken ailesi burada mağdur ve perişan bir
hâlde. Aile türbanlı olduğu için GATA’ya giremiyor. Yoksul olduğu için günlerce
bankta yatıyor ve suçu, günahı türban taktığı için ve feryat ediyor anne, diyor
ki: “Eğer benim türbanımla ilgili bu kadar hassasiyetiniz varsa benim çocuğumu
alıp götürüp öldürtmeyin, size vereceğim çocuklarım yok.” Ve buna benzer
yüzlerce çocuk ve ailelerinin feryadıyla her gün uyanıyoruz. Ve Ağrılı bir
asker; boğazına üç kurşun sıkılmış en son kurşun, dördüncü kurşun ve “Bu bir
kaza sonucu.” diyorlar. Batmanlı yine öyle. Son on beş yıl içerisinde binlerce
asker kurşunla katledilmiştir, adına intihar denilmiştir.
Şimdi, ailelerin feryadı var. Daha
önce, mesela Hakkâri’de 2009 Mayıs ayında, 27 Mayısta da mayına basıp ölen 7
tane asker vardı ve o dönemde alelacele hemen bir açıklama yapıldı, bu
açıklamada da şu söylendi: “PKK’nın hain tuzağı ve mayınlara bastılar öldüler.”
Sonra ses kayıtları medyaya düştüğünde, bir tuğgeneral ve bir korgeneralin
konuşmalarında aynen şu söyleniyordu: “Mayınları biz döşedik.” Ve ondan sonra
suçüstü yakalandılar ve aileler davacı oldu.
Yine, 2009 yılında Elâzığ’da
Karakoçan’da, bir teğmen bir el bombasının pimini çekerek bir askerin eline
veriyor ve o bombanın patlaması sonucu 4 asker yaşamını yitiriyor, 3 asker de
ağır yaralanıyor. Yine alelacele, hemen hırsızlara, katillere kılıf bulmak
adına Elâzığ Valisi derhâl çıkıp, bir kaza kurşunu olduğunu söylüyor ve ailenin
feryadı ve ölen askerlerin silah arkadaşlarının beyanları… Çıkıp diyorlar ki:
“Hayır, tam tersi, bir teğmen geldi, pimi çekti ve bu bombayı askerin eline
verdi ve bu askerler yaşamlarını bu şekilde yitirdiler.” Sonra yapılan
araştırmada, sorgulamada, yargıda -hani o yüce Türk adaleti dediğimiz askerî
yargı var ya, o adalet yerin dibine batsın, o yargı yerin dibine batsın- 4
ölüm, 3 yaralıdan sonra verilen karar ne biliyor musunuz? Sekiz yıllık bir
mahkûmiyet. Ve oradan bir vicdan seslendi, AKP Grubundan bir el kalktı, dedi
ki: “Bu bir cinayettir.” Sonra Bakan oldu, Grup Başkan Vekiliydi. “Bu bir
cinayettir. Trafik cezası olsa bile 4 insanın ölümü, 3 insanın yaralanması
affedilemez ve sekiz yılla geçiştirilemez.” dedi. Biz de onun üzerine Barış ve
Demokrasi Partisi olarak alelacele “Gelin, bunları araştıralım, bir Meclis
araştırma önergesi çıkaralım, bu katillerden hesap soralım.” dedik. Ama orada
hani “Bunu kabullenemeyiz, bu bir cinayettir.” diyenler… Tekrar elleri bu
önergenin reddi konusunda havaya kalktı.
Şimdi, bugün de aynı şeyi söylüyoruz:
Cinayetler işleniyor, onlarca ve binlerce ve bu cinayetlerin büyük bir
çoğunluğu Kürt ve Alevi gençlerden oluşuyor, solcu gençlerden oluşuyor.
Varsayalım ki bu ailelerin iddialarının hiçbiri doğru değil ama bir intihar
varsa, eğer bu gencecik insanlar yirmi yaşında askere gidiyor, hiçbir sorunu
yoksa, binlerce bu gencecik insan Türk Silahlı Kuvvetlerinde intihar ediyorsa
bunu bile araştırmak gerekir diyoruz ve buradan soruyoruz: Peki, bu aileleri
başörtüleri olduğu için siz neden GATA’ya almadınız? Dün akşam Genelkurmay
açıklama yapıyor: “Yok böyle bir şey.” Biz sizi iyi tanırız, var böyle bir şey.
Siz daha önce Manisa’da da, İzmir’de de türbanlı aileleri tel örgünün dışında
bıraktınız, çocuklarının yeminini gidip izleyemediler.
Ben söylüyorum, Sayın Başbakanın eşi
GATA’ya girebildi mi? Bir sanatçı hastaydı ve Başbakanın eşi gitmek istemişti,
o sanatçının eşi döndü, Başbakanın eşini aradı “GATA’ya gelirseniz sizi rencide
ederler.” dedi. Sayın Başbakan bir kanalda çıkıp bunları anlattı ve eşinin
ağladığını da söyledi. İşte, o gün grubumuz çıkıp dedi ki: “Gelin, bu rezaleti,
bu türbanı bu ülkenin gündeminden çıkaralım.” Ne yaptınız? Siz gittiniz
-yüreğiniz yok tabii- ne yaptınız? Hemen önergeyi geri çektiniz ve sonra
Başbakanınız ne dedi? Döndü dedi ki: “Yahu! Bunların ne işi var türbanla?
Bunlar Zerdüşti’dir.”
Şimdi ben soruyorum size: AKP’li
Kürtler, siz Zerdüşti misiniz? Sizin atalarınız Zerdüşti midir? Siz bu hakareti
nasıl kabullenirsiniz? Yani sizin nemalandığınız tek şey türban mı olmalıdır?
Yüreğiniz yetiyorsa gelin yapın. Ben bilmem ama şunu açıkça söylüyorum: Sizin
atalarınız Müslüman olmadan önce Kürtlerin ataları Araplardan sonra Müslüman
olan ikinci halktır ve Muhammedî’dirler, Müslüman’dırlar. O dönemler sizin
atalarınız putperestti, Şamanist’ti. Şimdi çıkıp bu muhasebeyi mi yapmamız
lazım?
Yani bir halkın inançlarına,
duygularına bu kadar haksızlık ve hakaret etmeyiniz. Eğer yüreğiniz yetiyorsa
gelin, sorunları birlikte çözelim. Yani birileri Zerdüşti de olabilir, Müslüman
da olmayabilir, bu sizi ilgilendirebilir mi? Peki, halka niye bu kadar
saldırıyorsunuz, niye haksızlık ediyorsunuz?
İşte, bunları biz seslendirdiğimiz için
bizden ürküyorsunuz, bizden korkuyorsunuz ve sesimizi kısmaya çalışıyorsunuz,
çünkü biz, haksızlığın üzerine bedeli ne olursa olsun gideriz. Bu bedeli
ödemeye de mecburuz ve mahkûmuz ama siz... Evet, “Biz kral çıplaktır.” diyoruz,
siz krallardan korkuyorsunuz, onun için yaptıklarımızın arkasında
durmuyorsunuz.
Sizin milletvekilleriniz çıkıp ekranlarda
bizleri tehdit etmeye çalışıyorlar. Vallahi, bizi dost da tanır, düşman da
tanır. Yani bizi ekranlardan tehdit etmeyin. Kürtlerde bir söz var. Diyor ki:
“.... ...” (*) Türkçesi de şudur: Şam uzak ama arşın buradadır.” Bizi öyle
ekranlardan tehdit etmek, evirip çevirip dövmek, bilmem ne... Aha buradayız,
aha grubumuz burada, aha alanlardayız. Kimin ki gücü böyle yetiyorsa “hodri
meydan” diyoruz. (BDP sıralarından alkışlar) Biz, şiddet için buraya gelmedik,
kavga için gelmedik.
Sorunların çözüm yeri Türkiye Büyük
Millet Meclisidir, burada oturup konuşmalıyız, tartışmalıyız. Siz, sayısal
çoğunluklarınıza güveniyorsanız yanılırsınız. Böyle haddini bilmeyen
milletvekillerine biz had bildirmesini de biliriz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Siz de tehdit
etmeyin.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Öyle açıkça
çıkıp bizi tehdit etmeye... Sayısal çoğunluğunuza güvenmeyeceksiniz. Açıkça
söylüyorum, siz çıkıp onları terbiye edeceksiniz bize laf atacağınıza. Çıkıp
bir halkın temsilcilerini tehdit etmenin ne olduğunu bilin. O tetikçileri biz
çok iyi tanırız, dolaşmadıkları kapı kalmadı, gitmedikleri parti kalmadı, gidip
de seçilmedikleri parti kalmadı. Kendi köşelerinde sürekli tetikçilik yaparak
bizi ürküteceklerini, korkutacaklarını düşünüyorlarsa vallahi çok yanılırlar.
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sen temsilci
değilsin.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Şimdi, siz hiç
konuşmayın çünkü siz hiçbir şeyi haketmiyorsunuz. Gasbettiğiniz bir koltukta
oturuyorsunuz. Siz neyi konuşuyorsunuz? Siz Yüksek Seçim Kurulunun hileleriyle
orada oturan bir vekilsiniz. (BDP sıralarından alkışlar) Siz halkın oylarıyla
değil, Seçim Kurulunun hileleriyle oturmuş birisiniz. En son konuşması gereken
sizsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sakık.
(*) Bu
bölümde Hatip tarafından, Türkçe olmayan bir dille birtakım kelimeler ifade
edildi.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan...
SIRRI SAKIK (Devamla) – Onun için
diliyorum, umuyorum...
Bize el işareti yapmayın.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Diliyorum,
umuyorum..
BAŞKAN – Sayın Sakık, lütfen yerinize
geçer misiniz?
SIRRI SAKIK (Devamla) – ...bu noktada
grubunuzun kararını değil, vicdanınızın sesini duyarak Meclis araştırma
önergemize evet oyu vereceğinizi umut ediyor, teşekkür ediyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sakık.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Sakık konuşması esnasında… (BDP sıralarından gürültüler)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sataşmasaydınız!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Müsaade et.
BAŞKAN – Bir dakika sayın
milletvekilleri, sessiz olunuz.
Buyurunuz Sayın Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
…Grubumu hedef alarak rencide edici sözler sarf etmiştir. Çok kısa bir cevap vermek
istiyorum.
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Kendisiyle
ilişkili bir şey değil Sayın Başkan.
BAŞKAN – Tam anlayamadım Sayın
Bahçekapılı.
Lütfen sessiz olunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Grubumla ilgili rencide edici bazı sözler sarf etmiştir, izninizle cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN – Neyle ilgili, sizinle mi
ilgili?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Grubumla ilgili. Ben Grup Başkan Vekiliyim.
BAŞKAN – Grubunuzla ilgili.
Buyurunuz efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İki dakika süre.
Yeniden bir sataşmaya mahal vermeyiniz
lütfen.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın
grubuna sataşması nedeniyle konuşması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Sakık biraz
önce grup önerileri lehinde konuştu. Barışın dilinden bahsetti, burada
tartışmamız, ortak bir dil oluşturmamız gerektiğini vurguladı ama dikkat ettim,
konuşmasının başından bitimine kadar hep “siz” ve “biz” kelimelerini kullandı.
SIRRI SAKIK (Muş) – Yalan mı
söylüyorum? Siz zalimlik ediyorsunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (Devamla) – Biz,
siz ve biz demiyoruz, biz birlikte Türkiye’yiz diyoruz, biz birlikte kardeşiz
diyoruz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Biz, Türk’üyle,
Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle birlikte kardeşiz diyoruz.
Eğer bir barış dilini tutturmak
istiyorsak Sayın Sakık, bundan sonraki konuşmalarınızda itham eder gibi, tehdit
eder gibi “siz” kelimenizi lütfen literatürünüzden kaldırınız çünkü burada
hepimiz milletvekiliyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu anlamda, cevap
verme konusunda şurada bulunan bütün milletvekili arkadaşlarım aynı tarzda
cevap verebilme yetkisine sahip. Ama lütfen bu arkadaşlarımın, Gruptaki
milletvekili arkadaşlarımın diline dikkat edelim, aynı dilde konuşalım ve biz
birlikte olduğumuzu ve biz kardeş olduğumuzu unutmadan “siz” ve “biz”
kelimelerinizi ortak bir dil, ortak barış adına lütfen literatürünüzden
kaldıralım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Bahçekapılı.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan,
Türkçe’de hitap olarak “siz” dışında nasıl bir kelime kullanılıyor acaba?
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından (84 sıra no.lu), TSK
bünyesinde adı intihar ve kaza kurşunu olan şüpheli asker ölümlerinin tüm
boyutları ile araştırılarak, alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
18/10/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Önerinin aleyhine İstanbul
Milletvekili Halide İncekara. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, BDP sıralarından
gürültüler)
Buyurunuz Sayın İncekara.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Meclisin
sükûnetini sağlarsanız ve süremi ondan sonra başlatırsanız sevinirim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Meclis sakin efendim.
Buyurunuz.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Saygıdeğer
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sırrı Bey beni yani hayal
kırıklığına uğrattı. Ben kendisini tebrik etmek için buraya çıkmıştım. Bir
Türkiye partisi olmak yolunda askerimizin can güvenliğini kendine dert edinmiş
bir milletvekilini kutlamaya çıkmıştım buraya fakat konuşmalar süresince
dirileri ayırdıkları gibi rahmetlileri, ölüleri de dinlere, ırklara ayırdılar.
Çok üzüldüm, çok üzüldüm, çok çok üzüldüm!
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Başbakan
ayırıyor, Başbakan ayırıyor.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sizin Başbakanınız ayırıyor.
HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Efendim,
ana acısının Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı olmaz. Acının dini olmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Biliyor musunuz
siz bunları? Bravo, Sayın İncekara bravo!
HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Olmaz
Hanımefendi.
Bakın, ben yine de bu yürekliliği
gösterdiğiniz için sizi tebrik ediyorum. Sırrı Bey diyor ki: “Peygamber ocağı
olarak gönderdiğimiz evlatlarımızın, orada olduğu süre içinde, içeride ve dışarıda
can güvenliğinden sorumluyuz. Onların gönderdiğimiz gibi babalarının evine
dönmesinden mesulüz. Kim ki onları içeride ve dışarıda şiddete maruz bırakırsa
hesabını soralım.” Helal olsun Sırrı Bey’e! Lakin, bir şey daha söyledi.
Yüreklilik falan diye bir test yapmak gerekirse Sırrı Bey, sanıyorum bu işte en
zararlı çıkacak olan sizsiniz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar)
Bu ekip var ya, bu ekip 2002’den değil
90’lı yıllardan beri ip boynunda siyaset yapmaktadır, korkarak, ürkerek değil.
SIRRI SAKIK (Muş) – Siz “90’dan beri”
diyorsunuz, biz cumhuriyetin kuruluşundan beri.
HALİDE İNCEKARA (Devamla) – İmza
kâğıdını almadan yemin etmeye giremedin sen buraya, yemin etmeye. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – 12 Eylülden beslenerek
geldiniz buraya, el insaf!
HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Şimdi,
karşıma geçip de sakın yürekti, cesaretti gibi falan dersler bize aman ha
vermeyin. Bizim, bırakın erkeğimizi, kadınımız, kızımız, çoluğumuz çocuğumuz
bir yürek var ki mangal gibi.
Parti kapatmanın karşısında duracak
yürek olmadı sizde. Biz burada durduk da siz kapı dışarılarda beklediniz.
Gözünüzü seveyim ya! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sizde çürükler
niye çıktı partinizden o zaman? Siz çürüklerinize sahip çıksaydınız
geçirseydiniz o kadar inanıyorsanız. Siz çürüklerinize sahip çıkacaktınız o
zaman.
HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Şimdi, yani
yürek mürek, vicdan mı dediniz? Çok doğru bir şey söyledi arkadaşım, dedi ki:
“Vicdanı olan elini vicdanına koyar.” Ya sende yok ki vicdan nereye koyacaksın
acaba? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
PERVİN BULDAN (Iğdır) – Söyleyen çok mu
vicdanlı? Söyleyen arkadaşımız Sayın Hatip Dicle’nin yerine gelen bir vekil,
YSK’nın vekili; Diyarbakır vekili değil, YSK’nın vekili.
BAŞKAN – Lütfen dinleyiniz.
HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Şimdi yine
de Sırrı Bey’i kutluyorum. Diyor ki: “Peygamber ocağına gönderdiğin evladım,
baba ocağına sağlıklı dönsün.” Haklıdır… (BDP sıralarından gürültüler)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Diyarbakır
halkı da onun için saygı göstermiyor, onu bilmesi lazım.
HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Meclis
Başkanımız lütfen sükûneti sağlar mısınız, vaktimden gidiyor.
BAŞKAN – Devam ediniz lütfen.
HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Şimdi, çok
tebrik ediyorum, güzel bir önerge, fakat araştırma komisyonlarının süresi bu
Sırrı Bey’in arzu ettiğini yerine getirmek için yeterli değil, onun için
aleyhine söz aldım araştırma önergesinin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Alışkanlığınızdır, siz bir tane lehe konuştuğunuz önerge sayabilir misiniz? Bir
tane lehe konuştunuz mu Allah aşkına?
HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Uzun bir
süreçten beri çocuklarımız asker ocağında, arazide, her gün şiddet, terör ve
eşkıyayla karşı karşıya gelirken, gözümüz onların üzerinde. Sayıları arttı mı,
yoksa o Anayasa sokağa giderken hani hep birlikte oldunuz da “hayır” demiştiniz
ya, hani insan özgürlükleri, hani mahkemede kendi hukukunu koruma, hakkını
koruma cesaretini göstersin diye insanların önünü açmamız var ya, yüreklendirdi
insanları; daha çok itiraz ediyorlar, daha çok şikâyet ediyorlar, doğrudur.
Ve İnsan Hakları Komisyonu, arkadaşlar,
bir alt komisyon kurdu, her türlü şiddet ve terörün karşısında asker ocağındaki
insanlarımızın hak ihlalleri olduğu takdirde bunların tespitine yönelik, tabii
ki BDP Grubunun da orada bir arkadaşı var. Sadece İnsan Hakları Komisyonunun
değil, hepimizin gözü kulağı o peygamber ocağına gönderdiklerimizin üzerinde
olacaktır. Aksi takdirde şöyle bir şey oluyor: Meclis yargının rolünü kapmaması
lazım. Bizim Meclis olarak bakacağımız, çocukların itirazları ve şikâyetlerinde
yargı usule uygun işlenmiş mi? Şikâyet dilekçeleri alınmış mı ve şiddete
iltifat edenler diyelim, yargı karşısına çıkarılmış mı?
Evet Sırrı Bey, bütün yüreğimle
destekliyorum araştırma önergesini, İnsan Hakları Komisyonunda bunu muhatap
alan bütün şikâyet dilekçelerinin yanında seninle birlikte yer alacağım ama
araştırma komisyonu bu ihtiyacımızı karşılamaya müsait olmadığından, şartları
yeterli olmadığından dolayı İnsan Hakları Komisyonu altında bunun devam
ettirilmesini daha uygun görüyorum.
Evet efendim, yürek bizde, yüreği başka
yerde aramayın; cesaret bizde, sevseniz de sevmeseniz de isteseniz de
istemeseniz de.
Çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
İncekara.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, Sayın
Hatip adımdan bahsederek, zaten bütün konuşmasını böyle şekillendirdi,
söylemediğim şeyleri bana mal etti. Cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Lütfen, iki dakika… Yeni
sataşmalara mahal vermezseniz… Lütfen… Rica edeceğim.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; ben burada yürek testi falan yapmadım, herkesin vicdan
sahibi olmasını söyledim. Eğer yürek testi ise, dönün bakın Kürtlerin nereden,
nasıl geldiğini… Siz 1900 bilmem kaçları… Ben size 1920’leri hatırlatırım yani
Kürtlerin geldiği süreçten bugüne kadar nasıl ayakta kaldıklarını hepiniz de
bilirsiniz. Bu ülkede bütün zulüm politikalarına karşı dimdik duran bir halk ve
onların… Bütün hilelerinize rağmen, bağımsız gelen bir grubu siz burada
küçümseyemezsiniz. Ben, burada, yürek testi değil, tam tersi, bir vicdan testi
yapmanız gerektiğini söylüyorum. Burada çıkıp, yoksul Anadolu çocukları
üzerinde siyaset yapmayın, çocuklarınızı gül gibi kollayıp, koruyup…
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Siz
yapıyorsunuz.
SIRRI SAKIK (Devamla) – Bırakın…
Dinleyeceksiniz.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Her şeyi
siz yapın!
SIRRI SAKIK (Devamla) - Çocuklarınızı
gül gibi kollayıp koruyacaksınız, ondan sonra döneceksiniz…
Bakın, sadece burada nutuklarla
dinmiyor anaların acısı. Anaların her gün ölümü var ve her gün o çocuklarını
yitiren anneler acıyla her gün ölüyorlar. Şimdi, bana söyleyebilir misiniz, dün
kaybettiğimiz Uğur’un annesinin ruhu,
bedeni… Bedeni yaşıyor, ruhu yaşıyor mu? Babasının yaşıyor mu? İşte,
gelin, hep birlikte bunları, yüreğiniz yetiyorsa olumlu bir Meclis araştırma
önergesiyse sadece grubunuzun sesine kulak vererek değil…
Bakın, biraz önce ne söyledim:
Elâzığ’da o askerlerin ölümünde bir ses oradan “Bu, bir zalimane şeydir,
karardır.” dedi ve çıkıp ama ne yazık ki, bizim önergemizin aleyhinde oy
kullandı. Eğer yüreğiniz yetiyorsa, bu mazlum, mağdur Anadolu çocuklarının evet
ölümlerini araştırmak istiyorsanız, bugün bu önergeye “evet” deyin ki, biz de
destekleyelim.
Bizim sorunumuz, partinin kapatılıp
kapatılmaması değil. O tarihte sizin yüreğiniz yetmedi bizimle birlikte hareket
etmeye. Biz 5 arkadaşla gelip oy kullandık. Sizin grup başkan vekilleriniz
çıkıp dediler ki: “Bunlar gelip aleyhte oy kullandılar.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) – Yani onun için,
yani bu testleri… Hepimiz birbirimizi iyi tanırız, iyi biliriz. Eğer sizin
yüreğiniz yetiyorsa, Anayasa’da Kürtlerin, Türklerin, diğer halkların özgürce
kendisini ifade edebileceği bir süreci hep birlikte göreceğiz.
Teşekkür ederim. (BDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Sakık, teşekkür ediyoruz.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından (84 sıra no.lu), TSK
bünyesinde adı intihar ve kaza kurşunu olan şüpheli asker ölümlerinin tüm
boyutları ile araştırılarak, alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
18/10/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı
tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Önerinin lehinde, Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurunuz Sayın Kaplan. (BDP
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kışlada şüpheli asker ölümleri, intiharlarla ilgili
olarak vermiş olduğumuz araştırma önergesinin gündeme alınmasını istedik bugün.
Bundan önce de geçtiğimiz dönemde
-elimde şöyle dosyaları getirdim- çok fazla sayıda araştırma önergesi vermişiz
bu konuda. Öyle ayrım da yapmamışız Kürt’tü Türk’tü, doğuluydu, Trakyalıydı,
Karadenizliydi diye.
Bakın, önergelerimizde verdiğimiz bu
şüpheli ölümlerle ilgili Sivas’tan, Erzincan’dan, İstanbul’dan, Bingöl’den,
Yozgat’tan, Malatya’dan, Muş’tan, Batman, Siirt, Diyarbakır, Kastamonu, Çorum,
İzmir, Kayseri, Mardin gibi birçok yerden var.
Burada temel bir sorun var: Büyük bir
camia ordu, sayısı 600-700 binlerde ve insan unsurunun olduğu her yerde, emir
komuta da olsa, vatani görev de olsa, ne olursa olsun, insan hakları ihlal
edilir. Burada temel tartışma konumuz şu olmalı: İnsan hakları kışlanın kapısından
içeri girecek mi, girmeyecek mi? Yani, temel argümanımız bu olmalı. Eğer insan
hakları kışlanın içinde de olacaksa -ki olmalıdır- elbette ki bunun bir yolu da
askerî vesayetin kırılmasıdır, Sayıştayın denetimidir, İç Hizmet Kanunu 35’in
kaldırılmasıdır, Genelkurmayın Millî Savunma Bakanlığına bağlanmasıdır, MGK’nın
kaldırılmasıdır. Fakat, bunlar elbette ki yeni bir anayasa konusu ve yarın
Anayasa Hazırlık Komisyonumuz ilk toplantısını yapacaktır. Buradaki
tartışmaların buna zemin vermesini, buna uygun olmasını biz de temenni
ediyoruz. Bunu açıklıkla ifade etmek istiyorum.
Tabii, bir iki nokta var, buna
değinmeden edemeyeceğim. Gerçekten “Disko’da Ölüm” diye iki gündür basına
yansıyan bir konu var. Her insan olanın vicdanını sızlatır. Terhisine beş gün
kala, üç gün, aç susuz, bir sandalyeye kelepçelenen bir askerin, üstelik
başkentte, Ankara’da ölümü ve dün de 5N 1K’da izledik, 20 kişilik bir grup bu
aileye saldırmış. Nedir Allah aşkına bu? Yani, bu Ankara’nın göbeğinde insanlar
bu kadar rahat saldırıyorsa böyle bir acılı aileye, siz, Meclis İnsan Hakları
Komisyonunun alt komisyonuna havale ederek bu sorunu ancak öteleyebilirsiniz.
Sistemsel, bakın, sistemsel çözülür.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Havale
etmiyorum efendim, görevi o, görevi.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bakın, ben bir şey söylüyorum: İnsan hakları
hukuku -Mecliste sözleşme kabul edilmiş, Anayasa 90, Anayasa var- kışlanın
kapısında beklemez, kışlanın kapısından girer. İşte, Rıza Türmen hocam,
yargıcımız burada. Kendisi, bu konularda, çok örnekleri var…
Şimdi, şüpheli asker ölümleri konusu
çok fazla var. Koşaner’in İnternet’e düşen ses kaydında: “Askerimizi alnından
vurduk…” Elâzığ’da işte sınama için el bombasının verilip 4 erin öldürülmesi,
Hantepe’de askerin kendi döşediği mayın. Bunlar olmuş, yaşanan, öne çıkan
olaylar, Meclis bunları cesaretle, hatta birlikte araştırabilmeli.
Burada şunu ifade etmek istiyorum
samimiyetimle: Biliyorsunuz otuz yıldır süren bir çatışma süreci var, hepimiz
bundan mustaribiz, bunu aşmak zorundayız. Bu Meclis birlikte yaşamın adresiyse,
çözüm adresiyse çözmek zorunda. Şimdi ben size vicdanen bir soru sormak
istiyorum: Lice, Bingöl, Kulp üçgeninde biri uzatmalı çavuş, birisi başçavuş,
birisi de kaymakam adayı kaçırıldı, daha önce de 12 öğretmen kaçırılmıştı, 12
öğretmen serbest bırakıldı. Nerede bu askerler? Bakın, bir astsubay, bir
uzatmalı çavuş, bir kaymakam… Bugüne kadar Hükûmet ne yaptı bu konuda, bir
açıklaması oldu mu? Bakın, bu aileler insan hakları kuruluşlarına gitti, İHD’ye
gitti, MAZLUMDER’e gitti, Türkiye Barış Meclisine gitti ve bunlar insani olarak
bir çaba sarf ediyor. Ama geçmiş dönem örnekleri var, Irak’a gidip getiren,
onları sağ salim getirip analarına, babalarına teslim eden insan hakları
kuruluşları hakkında soruşturma açıldı, dava açıldı. TMK uyarınca terör
örgütünü propagandadan insanlar hakkında on-on beş yıl ceza istemiyle dava
açıldı. Hükûmet bir şey yapmayacak, bu konuda arabulucu olan, çaba gösteren
insanları frenleyeceksiniz, engelleyeceksiniz ve Hükûmet olarak bir şey
yapmayacaksınız. Peki, bir şey sormak istiyorum vicdanen: Bu İsrailli er Gilat
Şalit, 1 kişi; beş senedir Hamas’ın elindeydi. Bugün tam 477 Filistinli
bırakılmış Hamas’tan. 1 asker için 1.027 asker, hükümlü, tutuklu bırakıyor
İsrail. Bu olayda Başbakanın devrede olduğu söyleniyor. Şimdi, burada
Hamas’tan, İsrail’in kabul etmediği bir grubun da bir kısmının
Türkiye-İstanbul’a getirileceği, bir kısmının Katar’a götürüleceği söyleniyor.
Şimdi, vicdanen sorgulayın kendinizi. Başbakan, İsrailli erin veya Hamas
örgütünün… Ki Hamas’la yakın ilişkisi var, organik bağı var AK PARTİ’nin;
Hamas’ın temsilcilerini de buraya davet etmiştir, görüşmüştür Başbakan. Fakat
Hamas örgütü, terör örgütleri listesinin 1’inci sırasında yer alıyor. İşine
geldiği zaman bir örgüte “Terörist örgütler listesindesin.” diyor ama işine
geldiği gibi Hamas’a da “Özgürlük savaşçısı.” diyor, bilmem ne diyor. Şimdi,
burada, bu İsrailli er olayında gösterdiğiniz davranışın zerresini bu astsubay,
uzatmalı çavuş ve stajyer kaymakam için göstermeniz gerekmiyor mu Hükûmet
olarak? Bunu soruyorum vicdanınıza.
Şimdi, başka bir şey daha sormak
istiyorum, bu ayrı bir konu. Şimdi, bu askerlik denen olayın içine battığınız
zaman çok ciddi sıkıntılar yaşarsınız. Bunlardan birisi de İnternet Andıcı’dır.
2005’te Başbakan Diyarbakır’da konuşmalar yaptı, hakikaten çok önemli
konuşmalardı ve umut vericiydi. Oysaki 19 Aralık 2005’te, yani iki buçuk, üç ay
sonra İnternet Andıcı’nı imzalayan Başbakan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
Şimdi soracağız: İnternet Andıcı’nın asker tutukluları şu an tutuklu mu,
yargılanıyor mu? Yargılanıyor. Bu İnternet Andıcı, bölücü faaliyetlere karşı
eylem destek planı çerçevesinde hazırlanan bir eylem destek planı. “Bunları
terörist gösterin, bunlara basında yer vermeyin, bunları meşrulaştırmayın,
bunları düşman gösterin, bunları içeriye alın, bunlara Terörle Mücadele
Kanunu’yla cezalar verin.” diyen bir faaliyetin baş imzacısı. Yani bu davanın
bir numaralı imzası Başbakanındır çünkü Genelkurmay Başbakana bağlıdır,
komutanlar da o tutuklu olanlar da Genelkurmaya bağlıdır. Şimdi, Hasip Kaplan
olarak ben, Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, bu davada müşteki olarak dilekçe verdik
ve iddianamede ismimiz var. Şimdi Sayın Başbakanın imzası da çıktı ortaya.
Bakın, bu askerdeki bütün bu olayları,
bugüne kadar gelen operasyonları hepsini çok iyi değerlendirmek gerekiyor. Eğer
bunu iyi değerlendiremezseniz gerçekten sıkıntı olur. Birlikte bu son
operasyonların… Herkes espri yapıyor, Şırnak’ta bir tek seçilmiş ben kaldım
milletvekili, bütün belediye başkanlarımız alındı, seçilmişler alındı ve bir
hanımefendi milletvekili, Diyarbakırlı Hatip Dicle’nin üyeliğini düşüren
YSK’nın ardından alınıyor ve milletvekili yapılıyor. Diyarbakır halkının
iradesini temsil etmiyor, 80 bin oy Hatip Dicle’ye verildi. Çıkıyor, olmaması
gereken bir komisyonda, milletin iradesinin alınmasıyla geldiği, gasp ettiği
bir makamda, İnsan Hakları Komisyonunda diyor ki: “Hasip Kaplan Mecliste diyor
ki: ‘Şırnak’ta yüzde 80 oy aldık.’ Nasıl aldığınızı biliyoruz.” Biz de sizin
nasıl milletvekili olduğunuzu biliyoruz, Diyarbakır halkı da bunu biliyor, onun
için saygı göstermiyor. Bunu anlamanız lazım, millî iradeye saygı denen bir
olay var.
Şamil Tayyar’a gelince… Bunu sizlerden
beklerdim, bunu kendisinin düzeltmesini isterdim. Kendisinin bu kürsüye gelip
“Ya benim sözlerim kastı aştı, ben herkesi şu göbekte döverim demedim.”
demesini beklerdik. Ayıptır, kürsüye gelir konuşur ve ifade eder.
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Bizim yanımıza
gelir.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Der ki: “Ben
böyle düşünüyorum.” alır cevabını. Ama, böyle konuşulursa bu tartışma gereksiz
tartışmalara neden olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Kaplan.
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Bizim karşımıza
gelir.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bunun için
bunlara mahal vermeyelim, bu tür tartışmalar kimseye kazandırmaz diyorum.
Bu araştırma önergesine, herkes elini
vicdanına koysun, isteyen oy verir isteyen vermez. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önerinin aleyhinde Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Can.
Buyurunuz Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, “Disko” tabir edilen
Kıbrıs’taki cezaevinde vefat eden merhum Uğur Kantar’la ilgili bilgi vermek
istiyorum. Her şeyden önce, bu kardeşimiz, birliğinde arkadaşıyla kavga etmek
suretiyle hoşnutsuzluk yaratmak suçundan dolayı bölük komutanı tarafından yedi
gün oda hapsiyle cezalandırılmıştır…
SIRRI SAKIK (Muş) – Siz Genelkurmay
mısınız arkadaşım ya!
RAMAZAN CAN (Devamla) - …ve epilepsi,
sara hastalığı nedeniyle bir subay refakatinde kışla revirine, ardından da
Lefkoşa Doktor Nalbantoğlu Devlet Hastanesine sevk edilmiştir. Akabinde hadise şüpheli
addedilmiş, tutukevinde görevli 6 gardiyan görevlerinden alınmış, yerlerine
yeni personel görevlendirilmiştir. Olayla ilişiği olan 2 gardiyanı askerî savcı
gözaltına almıştır ve neticede 27 Temmuz günü gözaltına alınan 2 gardiyan
tutuklanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104, 105’inci maddeleri gereğince her zaman
biliyorsunuz denetim fonksiyonlarından biri olan araştırma istenebilir fakat bu
araştırma istemenin de sınırları vardır. Bunlardan biri devletin sırrı, ticari
sır, diğer taraftan Anayasa’nın 138’inci maddesidir. Anayasa’nın 138’inci
maddesine göre bağımsız mahkemelerde devam eden yargı sürecine, tahkikatlara
biliyorsunuz Meclis olarak bizler o konuda soru yöneltemiyoruz, araştırma talep
edemiyoruz, böyle bir hukuki durum var. Tabii ki parlamenter sistemde yargı,
yasama, yürütme fonksiyonlarının görev alanları bu şekilde belirlenmiştir. Buna
rağmen askerî savcılık ve askerî ceza yargısı konuya el atmıştır. Peki, bu
demek değildir ki 138’inci madde kapsamında elimiz bağlı, bizler bir şey
yapmayacak mıyız?
SIRRI SAKIK (Muş) – Dün akşamki
Genelkurmayın açıklamalarını burada okumak üzere görevlendirilmiş.
RAMAZAN CAN (Devamla) – Tabii ki bizler
de bir şeyler yapacağız. Netice itibarıyla bu konuda İnsan Hakları Komisyonu
2009 yılında, 23’üncü Dönemde,
Türkiye siyasi tarihinde
bir ilktir, Meclis
siyasi tarihinde -araştırma
komisyonu talebi üzerine konuşuyorum ben, bu manada, özellikle dinlemenizi
istirham ediyorum- askerî cezaevlerinde de araştırma yapmıştır. Bunlar Mamak,
Hasdal, Eskişehir ve İzmir cezaevleri. Burada Komisyonun hazırlamış olduğu
raporda eksiklikler tespit edilmiş, tavsiye ve telkinde bulunulmuştur. Bu
eksikliklerin giderilmesi anlamında da, biliyorsunuz, bireysel başvuru… Bütün
muhalefet 12 Eylül referandumuna karşı çıktı biliyorsunuz. Ama yüce milletimiz
yüzde 58’le “evet” dedi. Burada Anayasa Mahkemesine bireysel müracaat hakkı
verildi. Dolayısıyla, burada mağdur olan insanların, vefat eden insanların
yakınları bire bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat edebilir iç hukuk
yolları tüketildikten sonra.
İkincisi: Referandumda kabul edilen
yetkiyle beraber Anayasa Mahkemesine bireysel müracaat hakkı vardır. Ayrıca,
tabii ki yargıya ve cumhuriyet savcılıklarına da müracaat etme hakkı vardır.
Diğer taraftan, AK PARTİ Hükûmeti
döneminde 2009 yılında çıkan bir yönetmelikle Askerî Cezaevi Yönetmeliği’nde
değişiklik yapılmıştır. Tutuklular ve hükümlüler yakınlarıyla görüşmede ana
dillerini kullanamıyorlardı.
SIRRI SAKIK (Muş) – Bravo!
RAMAZAN CAN (Devamla) - Yapılan bu
değişiklikle ana dilleri kullanımı yönünde yönetmelikte değişiklik yapılmıştır.
Bu bir temel haktır, mutlak haktır, bu hak yerine getirilmiştir.
SIRRI SAKIK (Muş) – Ya biz asker
ölümlerinden bahsediyoruz, sen neden bahsediyorsun.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yaşam hakkı kutsal bir haktır. Yaşam hakkı üzerinde
ihlal varsa bu ihlal tabii ki araştırılmalıdır. Bu araştırma hususu Barış ve
Demokrasi Partisinin tekelinde değildir. Bizler bu konuda onlardan daha da
kararlıyız. Bunu uygulamalarımızda da gördük diyorum.
BDP grup önerisinin aleyhinde ret oyu
kullanacağımızı bildiriyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) – Neredeyse
Kıbrıs’taki çocuğun ölümüne “İyi oldu.” diyorsunuz.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Can.
Sayın milletvekilleri, Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Şimdi de, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun…
OKTAY VURAL (İzmir) –Sayın Başkanım,
yerimden kısa bir söz talebim oldu 60’a göre.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Efendim, kısa bir söz istedik.
BAŞKAN – Evet.
Sayın Vural, buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
23.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit
edilen 5 polis memuru ile yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allah’tan rahmet
dilediğine ve terörü kınadığına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Çok teşekkür
ederim.
Tabii, bir konu, önemli gelişme: Bitlis
Güroymak ilçesinde bölücü terör örgütünün kahpe saldırısı, 5 tane polisimiz
şehit, 1’i kız çocuğu 2 vatandaşımız öldü.
Yani bilemiyorum, yani ne olacak,
“Bıçak kemiğe mi dayanıyor”, ne oluyor, ne bitiyor bilemiyorum ama gerçekten
üzüntümüz büyük ancak buradan şunu ifade etmek istiyorum ki Türk milleti ve
devleti dün bölücü terör örgütüne karşı nasıl mücadelesini kazanmışsa bu
mücadeleyi kazanacak güç ve kudretinin olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu
gücümüz ve kudretimiz vardır ve bu gücün ve kudretin kullanılması gerektiğini
ifade ediyorum.
Başımız sağ olsun.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.
Biz de başsağlığı dileklerimizi
iletiyoruz.
Sayın Bahçekapılı, buyurunuz.
24.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Bitlis ilinin Güroymak
ilçesinde şehit edilen 5 polis memuru ile yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa
Allah’tan rahmet dilediğine ve terörü kınadığına ilişkin açıklaması
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Teşekkür ederim.
Bitlis Güroymak ilçesinde, ilçe
girişinde bir menfeze konulan uzaktan kumandalı bir bombanın patlaması üzerine
5 güvenlik görevlisinin ve 1’i iki yaşında bir kız çocuğu olmak üzere 2 sivil
vatandaşımızın teröre kurban olduğunu öğrendik.
Gerçekten üzüntülüyüz, üzüntümüz büyük,
acılarını paylaşıyoruz. Başları sağ olsun diyoruz, hepimizin başı sağ olsun
diyoruz ve Grubum adına terörü bir kez daha kınıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bahçekapılı.
Sayın İnce, buyurunuz.
25.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit
edilen 5 polis memuru ile yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allah’tan rahmet
dilediğine ve terörü kınadığına ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak Bitlis’teki şehit polislerimize ve yaşamını yitiren vatandaşlarımıza
Allah’tan rahmet diliyoruz ve terörü bir kez daha lanetliyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sisteme girerseniz lütfen…
Bu arada, söz talebi olan diğer
milletvekillerimize de söz vereceğim bu vesileyle.
Buyurunuz Sayın Çelebi... Yok.
Sayın Özkes…
26.-
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, AK PARTİ Bursa Milletvekili Hüseyin
Şahin’in “Başbakana dokunmak ibadettir” şeklindeki sözüne ilişkin açıklaması
İHSAN ÖZKES (İstanbul) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; AKP Bursa Milletvekili Sayın Hüseyin Şahin “Başbakana
dokunmak ibadettir, ben bunu söylüyorum.” dedi.
Sayın Şahin’in “Başbakana dokunmak
ibadettir.” sözü alenen şirktir. Bunu hiçbir Müslüman kabul edemez. Maalesef
Sayın Başbakan bugüne kadar “Hayır, bana dokunmak ibadet değildir.” demedi.
AKP’li arkadaşlar şayet Başbakana dokunulmasını istiyorlarsa dokunulmazlığı
kaldıralım, Başbakana da iyice dokunalım.
Saygılarımla. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özkes.
Sayın Ağbaba…
Buyurunuz Sayın Kaplan…
27.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde yaşanan
olaylardan üzüntü duyduklarına ve sorunlara Mecliste çözüm üretilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bugün Güroymak’ta yaşanan acı olay
nedeniyle biz de üzüntülerimizi belirtirken şunu özellikle vurgulamak
istiyorum: Polis, asker, gençlerimiz, insanlarımız, bu ülkenin insanlarının her
ölümü bize korkunç acı veriyor. Bu Mecliste artık bu sorunu konuşalım. Sadece
Meclisi ağlama duvarına çevirmek, sadece kınamak yetmiyor. Demek ki bir adım
daha, bütün grupların sorumluluk duyup, bir adım atıp bu konuyu yüreklice
konuşması, açık açık konuşması, çözüm üretmesinin zamanıdır. Beşinci yılımdır,
Meclisteyim. Beş yıldır bu şekilde yapılan konuşmalarla geçiyor ama olaylar
devam ediyor, çatışmalar devam ediyor, tezkereler geçiyor, operasyonlar
yapılıyor; gözaltılar, operasyonlar, tutuklamalar sürüyor ve bunların hiçbirisi
olmamış gibi bu Mecliste, bu koltuklarda oturmamız gerçekten rahatsız edicidir,
vicdan sızlatıcıdır, çözüm gerektiricidir. Bir adım olarak Anayasa bir
fırsattır elbette ama ondan önce bir…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Şırnak) - …çatışmasızlık
ortamını Meclis sağlayabilir diyoruz. Herkesi buna davet ediyoruz. Gelin, bu
konuda birlikte bir şey yapalım diyoruz. Diyarbakır’da 714 STK’nın çağrısı var.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın
Kaplan.
Sayın Eronat…
28.-
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın, Diyarbakır’da 77 bin oyun
gasbedilmesine, bile bile aday olan Hatip Dicle’nin ve Barış ve Demokrasi
Partisinin neden olduğuna ilişkin açıklaması
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Diyarbakır’da 77 bin oyun gasbedildiğini kabul ediyorum. Bu
gaspı milletvekili olamayacağını bile bile aday olan Hatip Dicle, onun avukatı
ve BDP partisi yapmıştır.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımla. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Eronat.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Onurunuz olsa
milletin iradesinin üstüne oturup burada vekil diye oturtmazdınız. Gidin
Diyarbakır’a -bölgeye anlatın- rahat gezebilecek misiniz?
BAŞKAN - Sayın Ramazanoğlu?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Milletin
iradesini çalarak, burada oturarak vekâlet olmuyor.
BAŞKAN – Sayın Ramazanoğlu?
Sayın Sakık, buyurun.
29.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Bitlis
ilinin Güroymak ilçesinde yaşanan olaylardan üzüntü duyduklarına ve sorunlara
Mecliste çözüm üretilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Aslında…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Biraz da
dilinize hâkim olun!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Hep
sen mi konuşacaksın Allah’ını seversen ya!
BAŞKAN – Sakin olunuz lütfen.
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Aslında konuşmayacaktım. Grup Başkan
Vekilimiz bizim dileklerimizi, temennilerimizi, acılarımızı dile getirdi. Ben
de bu kirli savaşta kimliği ne olur, asker, polis, gerilla ne ise, her ölen
benim kardeşimdir. Acılarını yüreğimde hissediyorum ve bu savaşın bir an önce
bitmesi gerekir.
Buradan karşılıklı polemiklere girerek
sorunlarımızı çözemeyiz. Diyarbakır’da siz böyle ettiniz, biz böyle ettik…
Bütün halk da biliyor ki siz halkın iradesi ve Diyarbakır’ın iradesi
değilsiniz. Siz ayak oyunlarıyla gelen bir vekilsiniz. Hiçbir şey bilmiyorsanız
haddinizi bileceksiniz!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan, lütfen…
BAŞKAN – Lütfen Sayın Sakık… Teşekkür
ediyoruz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aynen bu. Fazla
da konuşturmayın.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Konuş, istediğini konuş!
BAŞKAN - Sayın Ağbaba…
30.-
Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi
inancı dışındaki inançları yok saydığına ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan…
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Vekillerinize
sahip çıkacaksınız.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sen
ağzına sahip çık, ben milletvekillerime sahip çıkarım.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen
karşılıklı konuşmayınız. Çok rica ediyorum…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sen
önce bir ağzına sahip çık. Nedir bu ya!
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Nedir orada,
milletin iradesi yazıyor değil mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sen
de oku onu!
BAŞKAN – Sayın grup başkan vekilleri,
lütfen… Sükûnete davet ediyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Okuyoruz da
sizin gibi okumuyoruz!
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Oku,
içine de sindir! Sus!
BAŞKAN – Lütfen… Sayın grup başkan
vekilleri, lütfen… Sükûnete davet ediyorum.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Yeter
arkadaşlar…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yeter değil mi?
Zorunuza gitti değil mi? Yeterse, susun!
BAŞKAN – Sayın Ağbaba, devam ediniz
lütfen.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta “Dini Zerdüştlük olanlar”
şeklinde bir beyanda bulunmuştur. Bu beyan, Başbakanın Alevilikle ilgili
ayrımcı sözlerini akla getirmiştir. Başbakanın Alevilik, Zerdüştlük gibi
insanların inanç değerlerini kullanarak yaftalama alışkanlığı bu son söylemiyle
iyice netleşmiştir. Başbakanın kendi inancını hâkim inanç sayarak, bunun
dışındaki diğer inançları yok sayan, aşağılayan, ötekileştiren söylemi artık
tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. İnsanlık tarihi ötekileştiren, yok sayan, dış
sayan, tekçi zihniyetin acı hatıralarıyla doludur. Sorumluluk mevkisinde
bulunan bir başbakanın sadece kendi ülkesi içindeki inançlar için değil, tüm dünyanın
inanç değerlerine saygılı bir…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Ağbaba.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan, biz grup başkan vekilleri olarak, bugün Bitlis’te yaşanan elim olayla
ilgili olarak konuşma aldık, dileklerimizi ve acılarını paylaştığımız
şeklindeki düşüncelerimizi söyledik.
BAŞKAN – Evet.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Siz
söz verdiniz milletvekillerine ama milletvekilleri farklı farklı konuları dile
getiriyorlar. Böyle bir usul yok.
BAŞKAN – Sayın Bahçekapılı…
ÖZDAL ÜÇER (Van) – Herkesin yerinden
kısa bir söz alma hakkı var. Meclis İçtüzüğü’nün genel sorumlusu siz misiniz?
Başkan doğru yapıyor. Tebrik ediyorum.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Böyle
bir usul yok, lütfen…
BAŞKAN – Sayın Bahçekapılı, ben sizin
gibi birkaç dönemdir grup başkan vekilliği yapan bir grup başkan vekilimize İç
Tüzük’ü hatırlatmak istemem. 60’a göre sisteme girmiş arkadaşlarımıza, sayın
vekil arkadaşlarımıza söz vermek durumundayım.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Ben
İç Tüzük’ü biliyorum Sayın Başkan. Benim itirazım…
BAŞKAN – Araya bir vesile gelmişken
verdim. Lütfen nasıl yöneteceğimi bana söylemeyiniz. Lütfen…
Sayın Akgün, buyurunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan, benim itirazım İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesini suistimal etmenizedir. Siz
İç Tüzük 60’ı suistimal ediyorsunuz.
BAŞKAN – İstismar etmiyorum Sayın
Bahçekapılı, lütfen yerinize oturunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Parmak sallama,
otur yerine!
31.-
Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün’ün, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit
edilen 5 polis memuru ile yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allah’tan rahmet
dilediklerine ve terörü kınadıklarına ilişkin açıklaması
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) – Sayın
Başkanım, ben de Bitlis’in Güroymak ilçesinde 5 polis memuru ve 2
vatandaşımızın ölmesi, şehit olması sebebiyle söz aldım. Türk milletinin başı
sağ olsun. Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum. PKK terörünü, destekçilerini ve sözcülerini
buradan lanetliyorum. İnsanı öldürüyorsunuz, peki insanlığı öldürebilecek
misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Akgün.
Son olarak, sisteme girmiş olan Sayın
Baluken…
32.-
Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Bitlis ilinin Güroymak ilçesinde şehit
edilen 5 polis memuru ile yaşamını yitiren 2 sivil vatandaşa Allah’tan rahmet
dilediğine ve epilepsili bir hastaya askerlik yaptırılmasının incelenmesi
gereken bir konu olduğuna ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan,
ben de yaşamını yitiren polislere Allah’tan rahmet diliyorum. Son olmasını
temenni ediyorum.
Demin asker ölümleri hakkında konuşan
sayın konuşmacının, gerçekten özrü kabahatinden beter cümleleri oldu. Sayın
konuşmacı, epilepsili bir hastaya askerlik yaptırıldığını ima eden cümleler
kullandı. Eğer böylesi bir olay doğruysa bu zaten başlı başına, epilepsili bir
hastaya askerlik yaptırmak başlı başına incelenmesi gereken önemli bir konudur.
Eğer olay epilepsi değil de travma sonrası oluşmuş olan bir konvülsiyon atağı
ise, epilepsiyi taklit eden bir konvülsiyon atağı ise bu da travmanın oluş
şekliyle ilgili bize değerli bilgiler veriyor. Bununla ilgili sadece 2
gardiyanın yargılanmasını da biz olayı örtbas etme çabası olarak
değerlendiriyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Baluken.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
2.-
Ataması yapılmayan öğretmenlerin yaşadığı sorunların araştırılarak alınması
gereken ön-lemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 18/10/2011 Salı günkü birleşiminde okunarak,
görüşmelerinin aynı birleşiminde
yapılmasına ilişkin Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18.10.2011 Salı günü
(bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
06 Ekim 2011 tarih ve 242 sayı ile
vermiş olduğumuz “Ataması Yapılmayan Öğretmenlerin Yaşadığı Sorunların
Araştırılarak Alınacak Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla” verdiğimiz Meclis
Araştırma önergemizin 18.10.2011 Salı günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin
bugünkü Birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin lehinde Kütahya
Milletvekili Alim Işık.
Buyurunuz Sayın Işık. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; ben de sözlerimin başında Bitlis Güroymak’ta bir
patlama sonucu hayatlarını kaybeden ve Allah’ın rahmetine kavuşmuş olan 5
polisimizle beraber, birisi iki yaşında yavrumuz olmak üzere 2 vatandaşımıza
Allah’tan rahmet diliyor, yakınlarına
başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Milletimizin başı sağ olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün, aslında
sadece ataması yapılmayan öğretmenlerin değil, hayaller kurup, en az iki yıl,
dört yıl ya da yerine göre altı sekiz yıl üniversite eğitimi yaptıktan sonra
“Ben de bu ülkeme hizmet etmek istiyorum.” diyen gençlerimizin ıstırabını
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sadece ataması yapılmayan öğretmenler
bunların içerisinde bir grup ama ziraat mühendislerinden, veterinerlerden,
iktisatçılardan, fen edebiyat fakültesi mezunlarından tutunuz üniversitelerimizin
birçok fakültesinden mezun gençlerimiz bugün iş beklemekte, aş beklemektedir.
İşte, atanamayan öğretmenler bugün bir platform kurmuş, verilen sözlerin
tutulmamasından dolayı diğerlerine göre toplumda ve kamuoyunda sesleri biraz
daha öne çıkmış olan gruptur ama sessiz binlerce, yüz binlerce gencin feryadı
hepimizin yüreklerini yakmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi
2011 genel seçimleri öncesinde tüm bakanlar gibi, kabinenin tüm değerli üyeleri
gibi zamanın Millî Eğitim Bakanı Sayın Çubukçu da -o günkü soyismiyle
söylüyorum- yüz binlerce gencin sadece oylarını almak adına, olmayacağını belki
bile bile “55 bin öğretmen atamasını ağustos ayında yapacağız.” demişti. Bugün
kendisi o koltuklarda değil ama sözleri kayıtlarda. Sayın Çubukçu burada mı
bilmiyorum. 13 Ekim Perşembe günü eğer görüşebilmiş olsaydık bunu -geçen hafta
kendisi buradaydı- ona söyleyecek birkaç sözüm daha vardı ama şu anda kendisini
göremediğim için diğer sözlerimi saklı tutarak onunla ilgili bölümü bitiriyorum.
Bu sözler ne oldu? Şimdi, 55 bin
öğretmenin 11 bininin ataması gerçekleştirildi ve ülkemizin değişik yörelerinde
bugün görevlerine başladılar, yavrularımızı eğitmeye devam ediyorlar ama geride
kalan 44 bin kadro kullanılmadı. Okulların açılış töreninde, günün, bugünün
Sayın Bakanı Sayın Ömer Dinçer bir erdemlilik örneği gösterdi, “Gençlerimize,
öğretmen adaylarımıza verdiğimiz sözü tutamadık, onlardan özür diliyorum.”
dedi. Bu gerçekten alkışlanacak bir durumdur ama bu sorun çözmüyor. Özür
dilemek evet bir erdemdir ama sorunun çözümü için çare değildir. Çare, o gün de
bir başka bakanlık koltuğunda bulunan, dokuz yıldır tek başına Türkiye’yi
yöneten AKP İktidarının her yılında mutlaka bir sorumluluk makamında olan Sayın
Ömer Dinçer’in buna çözüm bulmasıdır. Bu çözümü bulmadığı sürece o atanamayan
öğretmenlerin iki elleri onun yakasından inmeyecektir. Bunu, bu vesileyle,
maalesef, Sayın Bakanı üzecek sözler olsa da, buradan sizlerle paylaşmak
zorundayım.
Değerli milletvekilleri, sadece
bakanlar mı söz verip de tutmuyor? Hayır. Asıl büyük bakan, Sayın Başbakan
bakınız zamanında ne demiş. 2002, Sayın Başbakanın partisi Mecliste değil,
dışarıda, yeni kurulmuş bir partinin genel başkanı olarak, haklı olarak kendisi
miting meydanlarında iktidara talip olduğunu söylüyor ve hemen hemen her
gittiği miting meydanında atanamayan öğretmenlerle ilgili çok güzel sözler
veriyor. Birkaç tanesini sizlerle paylaşacağım. Örneğin İzmit mitinginde aynen
şöyle diyor: “Şu sisteme bakın hele, 72 bin öğretmen açığı var, sen sınavla öğretmen
seçiyorsun. Hangi akla hizmet ediyorsunuz? Bırak da öğretmenlerimiz okul
seçsin, göreve başlasın. Önüne neden engel koyuyorsunuz? inşallah biz
hükûmetimizi kurduğumuzda bütün öğretmenleri göreve başlatacağız ve öncelikli
olarak eğitim sorununu çözeceğiz.”
Sözlerinin tamamına aynen katılıyorum.
Yıl 2002 ama bugün yıl 2011, aradan geçen dokuz yıllık süre boyunca atanamayan
öğretmenlerimiz adına ben Sayın Başbakana -grubum adına- şunu soruyorum: Siz
hükûmete geldiğinizde, hükûmeti kurduğunuzda bütün öğretmenleri göreve
başlattınız mı? Hayır.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Açığı
kapattık, öğretmen açığı kapandı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Siz MHP
döneminde yapmış mıydınız bunu?
ALİM IŞIK (Devamla) – Sayın Kacır, siz
çok tecrübeli bir milletvekilisiniz, hangi dönemde ne yapıldığını çok iyi
biliyorsunuz. 72 bin öğretmen açığı bugün 3 katına çıktı.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Açığı
kapattık.
ALİM IŞIK (Devamla) – O gün 60 bin olan
atanamayan öğretmen sayısı bugün 300 bini geçti. Sayın Kacır, siz dokuz yıldır
ne yapıyorsunuz? Neden buna katkıda bulunmadınız? (MHP sıralarından alkışlar)
Dokuz yıldır siz bu koltuklarda oturuyorsunuz, hangi katkınız var bu konuyla
ilgili? (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Daha
bitmedi, bakınız Sayın Başbakan neler diyor, Samsun mitinginde konuşuyor Sayın
Başbakan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Konuşur, konuşur!
ALİM IŞIK (Devamla) – “Buradan sözüm
tüm genç öğretmen adaylarımıza: Siz merak etmeyin, biz geldiğimizde
‘üniversiteyi bitirdiğinizde ne yapacağım, sınavı ya kazanmazsam’ korkunuz
olmayacak, çünkü sınav olmayacak.”
BÜLENT TURAN (İstanbul) – Memura maaş
veremiyordunuz!
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – İşiniz
gücünüz para!
ALİM IŞIK (Devamla) – Evet, şimdi
soruyorum o gençlerimiz adına: Sayın Başbakan, on yıla yakın süredir, tek
başına yönettiğiniz hükûmetlerinizin hangi döneminde öğretmenlere verdiğiniz
“sınav olmayacak” sözünü yerine getirebildiniz? Bırakınız sınav olmamasını,
ondan vazgeçtik, sınav olmuş, sınavdan 90, 95, 85 puan aldığı hâlde atanamayan
öğretmenlerin hangisini göreve başlattınız? Değerli milletvekilleri, evet,
miting meydanlarında konuşmak güzel ama sorumluluk sahibi olduğunuz zaman
bunları çözmek en az onun kadar görev olmalı.
Yine İstanbul mitinginde, bakınız başka
ne diyor Sayın Başbakan: “Birçok gencimiz, özellikle öğretmen adaylarımız işsiz
kaldı, ülkede eğitim çökmüş, köy okulları kapanmış, merkezdeki okullar bile
‘öğretmen’ diye can çekişiyorken sen sınavla öğretmen seçmeye kalkıyorsun.
Bıraksana genç öğretmenlerimiz gitsin çalışsın. O kadar sene beklet, sonra al,
adamda artık heves kalır mı, öğretmenlik yapabilir mi? Ama inşallah biz
iktidar olunca öğretmenler okulun
bittiği gün hazırlıklarını yapacak, ertesi gün görev aşkıyla okuluna gidecek,
hiç merak etmeyin.”
FATOŞ GÜRKAN (Adana) – 100 kişilik sınıflar
vardı!
ALİM IŞIK (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, şimdi, yine o öğretmenlerimiz adına soruyorum: Bu sözlerin
hangisi acaba gerçekleşti? Sanki Sayın Başbakan o günlerde Türkiye’nin eğitimde
geldiği bugünkü noktayı anlatıyor. Köy okulları kapandı, doğru; taşımalı eğitim
sistemi, taşeronluk sistemi getirdiniz, köylerdeki öğretmenleri aldınız,
merkezlerde, başka köylere taşıdınız, köylerde sadece eğitim görmüş din
adamları kaldı.
Sözleşmeli öğretmen uygulamasını
başlattınız ama ıstırap çektiriyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Kadroya aldık.
ALİM IŞIK (Devamla) - Hadi onu da bir
ölçüde kabul edelim ama “ücretli öğretmenlik” denen kölelik sistemini nasıl
açıklayabilirsiniz? Bu sistemi mutlaka değiştirmemiz gerekiyor. O nedenle, 2002
yılında yaklaşık 60 bin dolayında olan ve atama bekleyen öğretmen sayısının 300
binlere dayandığı bugün, bir çözüm bulmak zorundayız. O nedenle, mutlaka bu
araştırma önergesinin lehinde oy vermeniz gerektiğini düşünüyorum çünkü sizler,
hepiniz, bizler dâhil, bu genç öğretmen adaylarının verdiği oyların katkısıyla
buradayız.
Ben bu sorumluluk bilinci içerisinde
ellerinizi vicdanlarınıza götürüp bu konunun mutlaka Meclis gündemine bir an
önce taşınması lehinde oy vereceğinize olan inancımı yitirmediğimi ifade etmek
istiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle
öğretmenlerimizin içinde bulunduğu çok ciddi bunalımların bir an önce sona
erdirilmesi konusunda Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak verdiğimiz
önergeye desteğinizi bekliyor, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Aleyhinde, Bitlis Milletvekili
Husamettin Zenderlioğlu.
Buyurunuz Sayın Zenderlioğlu.
HUSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi adına aleyhte
söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce yeni yasama döneminden
dolayı herkese başarılar diliyorum.
Şu anda öğrenmiş olduğumuz olayı…
Ailelerine başsağlığı diliyorum, acılarını paylaşıyorum. Umut ederim ki bir
daha böyle olaylar olmasın. Biz böyle bir çatının altında bunu çözemediğimiz
için üzüntü duyuyorum. (AK PARTİ sıralarından “kına, kına” sesleri)
Herkes biliyor ki bir ülkenin
kalkınmasında öncelikle eğitim çok önemlidir ama maalesef ülkemizde buna fazla
bir değer biçildiğini sanmıyorum çünkü daha önceleri köy enstitüleri vardı,
sonradan öğretmen yetiştiren enstitüler oldu, fakülteler oldu ancak şimdi
baktığımız bu tabloda ne yazık ki her meslekten insanlar öğretmenliğe
soyunmuştur. Bu çok acı bir tablodur. Bir öğretmen olarak yıllardır acı çeken
insanların ıstırabını biliyoruz, yoksulluğun ne anlama geldiğini biliyoruz,
işsizliğin ne olduğunu biliyoruz ancak buna bir çözüm aramada ne yazık ki
anlaşamıyoruz. Oysaki herkes kendi çevresinde, bütün sorunların çözümünün bu
Meclis çatısının altında olabileceğini söyledi ve bu sözler verildi. Sayın
Çubukçu da sanıyorsam böyle bir söz verdi, dedi ki: “12 Hazirandan önce ben 55
bin öğretmeni kadroya alacağım.” Peki, Sayın eski Millî Eğitim Bakanımızın
şimdi nerede olduğunu da bilmiyorum ama Sayın Bakanımıza, şimdiki, yeni Millî
Eğitim Bakanımıza soruyoruz: Sayın Bakanım, her ne kadar kamuoyundan bir özür
dilediniz ama bu yetmiyor, kimse bunu yemez! Siz, 12 Hazirandan önce halka söz
verdiniz, sözünüzü yerine getirin ve sözünüzün arkasında durun.
Şimdi, bu 55 bin öğretmenden 11 bin 544
kişinin ataması yapıldı, doğru.
ALİ AYDINLIOĞLU (Balıkesir) – Doğru
değil…
HUSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla) –
Doğru değilse araştırırsınız, elimizdeki veriler bunu böyle söylüyor.
Sayın Maliye Bakanı, bundan bir iki gün
önce sanıyorsam, bir açıklama yaptı, dedi ki: “Bütçemiz 3,1 milyon TL fazla
vermiştir.” Yani bütçe fazlası olmuştur. Peki, Sayın Bakanım, 44 bin öğretmen
atama bekliyor. Bu atamayı, 2 Kasım 2011’de kanun hükmündeki kararname sona
erdiğinde siz böyle bir atamayı düşünüyor musunuz? Eğer düşünüyorsanız
kamuoyuyla paylaşmaya davet ediyorum.
Öğretmenlerin atanmasının önünde
herhangi bir engel yok. Peki, yapamadığımız bir iş için neden söz verelim,
halkımızı yanıltalım? Doğru söyleyelim ve doğru konuşalım. Eğer, biz doğru
söylemezsek, doğru konuşmazsak inandırıcılığımız olmaz, her olayda olduğu gibi
burada da olmaz. Oysaki halk size güvenmiş, size inanmış ve sizi buraya
taşımıştır, sadece burada bağırıp çağırmak olayı değildir. Biraz önceki
manzarayı gördüm. Yani bize yakışmayan, gerçekten, bu ortamda bir diyalog dahi
sağlayamıyorsak, peki, sokakta nasıl bir diyalog sağlanacaktır?
Bu öğretmenlerin, KPSS’ye giren
öğretmenlerimizin mağduriyeti gözler önündedir, ailelerin mağduriyeti gözler
önündedir. Beklentileri, Sayın Bakandan bir açıklama sözünün verilmesi söz
konusudur. Bu vesileyle, işsiz durumda olan, güçsüz durumda olan hatta
hastaları olan birçok öğretmen vardır. Bu öğretmenlerin birçoğu, söylediğim
gibi, mağdurdur, mağduriyetleri ailelere de yansımıştır. Toplum içinde beş yıl,
on yıl bekleyen, hatta altı yedi yıl bekleyen öğretmenlerimizi böyle mağdur mu
edeceğiz?
Biraz önceki hatip burada ifade etti.
Gerçekten, hani deniliyordu ya “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.” Hazreti
Ali’nin bir sözüdür. Peki, biz şimdi ne yapıyoruz bu öğretmenlerimize?
Atamalarını durduruyoruz, bütçe fazlalığı vardır diyoruz. Peki, neden bu
öğretmenlerin atamasını geciktiriyoruz? Bu da yetmiyor çünkü Sayın Millî Eğitim
Bakanımız -böyle bir şey düşündüğünü de sanmıyorum ki- böyle, toplumdan özür
dilemeye kadar, öğretmenlerden özür dilemeye kadar gitmiştir.
Birçok öğretmen sorunu vardır. Bu
sorunları temelden çözmek için, mutlaka öğretmen yetiştiren fakültelere önem
vermeliyiz. Eğer biz buna önem vermezsek bu sorunu çözemeyiz çünkü bu ham
maddeye şekil veren öğretmendir. Onu yetiştiren, biçimlendiren, topluma
kazandıran öğretmendir. Dolayısıyla, yapılan bir araştırmada da 24 işsiz
öğretmen ne yazık ki intihar etmiştir. Fazla intiharlara mahal vermeden, bu
sorunun çözülmesini talep ediyorum yüce Meclisten. Her ne kadar aleyhte söz
almışsam da bu sorunun gerçek yüzü biraz böyledir.
Teşekkür ederim hepinize. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Zenderlioğlu.
Lehinde, Sinop Milletvekili Engin
Altay. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben de bir saattir Güroymak’taki
olayları takip ediyorum. Bunun derin üzüntüsü içindeyim ama Türkiye Büyük
Millet Meclisi taziye dileme yeri değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu
ülkede yaşanan bütün sorunların tek ve meşru çözüm mercisidir.
Kaldı ki zaman zaman BDP Grubuyla AKP
Grubu arasındaki atışmalara baktığım zaman kayıkçı kavgası yaptığınızı
düşünmüyor da değilim. Yani bir yandan İmralı’da belli görüşmeler yapılıyor
-devlet ya da Hükûmet, onu tam bilmiyoruz, zamları da devletin yaptığı
söyleniyor- ama bir yandan da bu ne menem görüşmeyse herhâlde şöyle
görüşülüyor: “Ya, siz seçim öncesinde, seçim arifesinde pek bir hareket
yapmayın, gürültü patırtı yapmayın; seçimden sonra, bir dahaki seçimin ortalarına
kadar bakarız, yapılır, edilir.” Onlar da diyor ki: “Siz bize bu sözleri
verdiniz de gereğini yapmadınız.” Velhasıl ülke yangın yerine dönmüştür.
Burada oturan Hükûmet “Ben bu işten
mesul değilim.” diyemez. Burada oturan Hükûmet bugün -Tanrı’dan rahmet
diliyorum- ölen 5 şehit polisimizden, birisi iki yaşında olan 2 sivil
vatandaşımızın ölümünden birinci derecede sorumludur ve Hükûmetin bu konuda
daha dikkatli, daha duyarlı bir şekilde görevini yapmasını bekliyorum.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sizin zihniyetiniz
sorumlu. Bu sorunu siz yarattınız.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Nurettin
Canikli’ye söyleyin, size laf atma teknikleri konusunda biraz daha ders versin.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – CHP
zihniyetinin yarattığı bir sorunla cebelleşiyoruz.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Sayın
milletvekilleri, üç haftadır Türkiye Büyük Millet Meclisi açık ve hemen hemen
üç haftadır burada Danışma Kurulunda mutabakat sağlanamadığı için grup
önerileriyle bütün günü katlediyoruz. İhsan Özkes hocama sormak lazım ama yani
Başbakana dokunmak ibadet mi değil mi, onu bilmem ama israf haramdır…
AHMET AYDIN (Adıyaman) – İnançlarla
oynamayın, lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) –…ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çoğunluk partisi olarak sizin, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bu değerli zamanını ve harcanan bunca parayı israf ettiğinizi de
milletimiz görmektedir ve tarih bunu kayıt altına almaktadır.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Biz
mi yapıyoruz bunu?
ENGİN ALTAY (Devamla) – MHP Grubunun,
atamasını yapmadığınız öğretmenlerin sorunlarıyla ilgili önerisinin lehinde söz
aldım.
1923’te Mustafa Kemal’e sormuşlar:
“Paşam, vekil maaşlarını düzenleyeceğiz bir tasarrufunuz olur mu?” diye. Demiş
ki: “Öğretmen maaşlarını geçmesin.” (CHP sıralarından alkışlar) Bir 1923’e
bakın, bir şu Parlamentoya bakın. 24’üncü Dönemin, 8 üyesi cezaevinde haksız
yere, hukuksuz yere, bir hâkimin inisiyatifiyle orada tutularak açılmasına göz
yuman bir Parlamento olarak da 24’üncü Dönemde tarihe geçiyoruz. 8 üyesinin
hakkını, yasama hakkını kullanmasını sağlayamayan bir Parlamentonun “Hak ve
özgürlük temelli bir anayasa yapacağız.” diye yola çıkmasına bırakın insanları,
şu çatıdaki kargalar dahi güler.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Bahane
aramayın.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Aynı şekilde
24’üncü Dönem Parlamentosuna böyle başlarken 2011-2012 eğitim öğretim yılına da
hemen hemen eş zamanlı başladık.
2011-2012 eğitim öğretim yılına da
şöyle başladık: Şüpheli ve şifreli sınavlar, çok kalabalık sınıflar, mutsuz
öğretmenler, umutsuz veliler ve söz verilip de ataması yapılmayan, atama
bekleyen 60 binden sayıları devri iktidarınız döneminde 300 bine çıkan öğretmen
adaylarının umutsuz bekleyişiyle de 2011-2012 öğretim yılını açıyoruz.
İSMET UÇMA (İstanbul) – Siz olsaydınız
bütün öğretmenler intihar ederdi.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, şimdi… Ataması yapılmadığı için kaç öğretmenin intihar
ettiğini söyleyeyim mi Sayın Vekil?
İSMET UÇMA (İstanbul) – Söyleyin.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Söyleyeyim:
Devri iktidarınızda altı yılda sadece ataması yapılmadığı için ekonomik, psikolojik,
sosyolojik bunalımlara girip, bunlara dayanamayıp 22 öğretmenimiz intihar etti.
Bu 22 intihar vakasından kim sorumlu? (CHP sıralarından “AKP” sesleri) Evet,
AKP sorumlu ve daha vahimi var. Öğretmen olmuş, atama bekliyor, atanamayınca
“Gideyim bari polis olayım.” demiş. Gitmiş polis olmuş, o da -Allah rahmet
eylesin- orada şehit olmuş. Bu trajik bir durumdur.
Sayın milletvekilleri, oturduğunuz
yerden gülüp duruyorsunuz, hepinizin çoluk çocuğu var. Hepimiz çoluk çocuğumuz
için yaşıyoruz. Türkiye’de 1,5 milyon insanı ilgilendiren bir sorunu ben burada
konuşuyorum. Ben, burada bu sorunu müteaddit defalar da konuştum, geçmiş dönem Parlamentolarda da konuştum. Biraz önce
MHP Grubu adına konuşan Sayın Vekil söyledi, bu konuda Millî Eğitim Bakanı
çıktı, selefi adına özür diledi, dedi ki “Ben, bu yıl önceki Bakanımızın 55 bin
öğretmen alacağı sözünü yerine getiremediğimiz için tüm öğretmenlerimizden özür
diliyorum.” İyi… Ne zaman dedi? 19/9/2011.
Şimdi, gene Sayın Vekil söyledi, tekrar
olmasın. Sayın Başbakanın da 2002’de İzmit’te, Antep’te, Samsun’da, İstanbul’da
çeşitli defalar söylediği ve verdiği sözler var. Biz, Anadolu’da bir şey
biliriz, sözü her kişi verir, sözünde er kişi durur.
Şimdi, Millî Eğitim Bakanından rica
ediyorum, gelsin bu kürsüye, nasıl ki Nimet Çubukçu adına “55 bin öğretmeni
alamadık, özür diliyorum.” dediyse Millî Eğitim Bakanı buraya gelecek “Ya,
Recep Tayyip Erdoğan 2002’de söz verdi ama olmadı, yapamadık. Öğretmenlerimden
ve milletimden özür diliyorum.” desin, ben de muhalefet sıralarından Sayın
Bakanı alkışlayayım.
İSMAİL AYDIN (Bursa) - Verdiği sözü
tutar...
MEHMET METİNER (Adıyaman) – Siz
erliğini tartışamazsınız.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Şimdi, bakın,
55 bin kadro da, Sayın BDP Grubu temsilcisinin söylediği gibi, gerçi o kadar
değil, 32 bin kişi alındı toplam…
İSMET UÇMA (İstanbul) – “40 bin” deyin
şuna.
ENGİN ALTAY (Devamla) - 40 bin alınmadı
kardeşim. Sözleşmeli olarak çalışan öğretmenleri kadroya geçirdiniz. Onlar
zaten sistemin içindeydi, bilmeden konuşma. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, durum budur. Ben size sayı
vereyim. 1 Haziran 2011’de 28.627 kişi, 6 Temmuzda 6.472 kişi, 26 Ağustosta
11.475 kişi aldınız ama “55 bin” demiştiniz. Velev ki Sayın Bakanın kendisi
“150 bin açığım var, 72 bin de acil ihtiyacım var.” diyor. Aynı hafta
İstanbul’da -Sayın Bakanın “72 bin öğretmen lazım.” dediği hafta- 288 tane
ücretli öğretmeni göreve başlattınız. İyi de hayvan yetiştiriciliği mezunu bir
vatandaşımızı ilköğretim okulu birinci sınıfa öğretmen diye soktunuz. Sizin eğitimden
anladığınız bu kadar işte.
İSMET UÇMA (İstanbul) - Nerede, Nerede?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - İstanbul
Arnavuktöy’de.
ENGİN ALTAY (Devamla) – Evet,
İstanbul’da.
Gene, mimarlık mezununu sınıf öğretmeni
yaptınız, turizm otelcilik mezununu okul öncesinde ücretli derse sokuyorsunuz.
Sözleşmeli öğretmenliği aklınız sıra kaldırdınız, keşke kaldırmasaydınız.
Ücretli öğretmenlik diye daha köleliğe, daha sefalet ücretine mahkûm bir
sistemi getirdiniz. Ayıptır, 300 lira para verip okula çağırıp derse soktuğunuz
öğretmenden hiç mi utanmıyorsunuz? Bunların maaşında da…
İSMET UÇMA (İstanbul) - Yalan
söylüyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sana dava
açarım. “Yalan söylüyor.” denmiyor bu Mecliste.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Daha
mazbatanın mürekkebi kurumadı. Bir otur,
9 senedir o kürsüde o arkadaş.
Bir otur… Yoğurt kesesi ağzından eskir. Fazla laf atma. İşine bak… O kürsüye
çıktığımda yediririm o lafı. Dinle… Dinlemesini öğren.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, ayıptır
-içinizde öğretmenler var, öğretmen çocukları var- bu Parlamentoda 11 milyar
lira maaş alacaksınız -ben dahil- ve 300 liraya öğretmeni sınıfa sokacaksınız,
ondan sonra da Meclisin Çankaya kapısından çıkıp Ankara sokaklarında
dolaşacaksınız. Yarınlarda sokağa çıkacak yüzünüz kalmayacak, yarınlarda bu milletin
yüzüne bakacak yüzünüz kalmayacak, ben sizi buradan uyarıyorum. Ve Sayın Bakan,
öğretmenlere “Çok tatil yapıyor.” diyen Sayın Bakan, azıcık şu Millî Eğitimde
ne olup ne bittiğine baksın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) - Türkiye’deki
öğretmenler dünyanın en çok çalışan, saat olarak da çalışan öğretmenleridir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Altay.
Önerinin aleyhinde, Balıkesir
Milletvekili Ali Aydınlıoğlu.
Buyurunuz Sayın Aydınlıoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ AYDINLIOĞLU (Balıkesir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sözlerimin başında Bitlis’ten gelen acı
haberle üzüldüğümüzü yüce Meclise beyan ediyorum. Şehitlerimize Allah’tan
rahmet diliyorum, kalanlara başsağlığı diliyorum ve bu milletimizin kürsüsünden
terörü şiddetle lanetliyorum.
Çok değerli arkadaşlarım, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun Türkiye Büyük Millet Meclisimize vermiş olduğu,
ataması yapılamayan öğretmenlerin yaşadığı sorunların araştırılarak alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırma önergesiyle
ilgili AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Ancak, MHP Grubunun vermiş olduğu
önergede verilen sözlerin tutulmayarak sadece 11 bin öğretmenin atamasının
yapıldığı beyan edilmektedir. Öncelikle bunu düzeltmek istiyorum. 2011 yılında
40 bin öğretmenimiz atanmıştır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – 55 bin kişi
arasından 11 bin bahsediliyor. Hesap kitabı yanlış mı yapıyorsun?
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla) – Evet…
Böyle yanlış, bir eksik ifade vardır,
bunu düzeltmek istiyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Yanlış
bakmışsın. 55 bin kişiden 11 bin…
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla) – Önceki
Millî Eğitim Bakanımız Sayın Nimet Çubukçu’nun “Bu yıl 55 bin öğretmen ataması
yapmayı planlıyoruz.” sözünden sonra 2011 yılında bununla ilgili olarak Maliye
Bakanlığından 55 bin adet kadro istenmiş, ancak her türlü çalışmaya rağmen
dünyadaki ekonomik koşulların da verdiği zorlukla sadece 40 bin kadro
alınabilmiştir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Dünyadaki
ekonomik kriz yüzünden mi öğretmenler atanamıyor?
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla) – Bundan
sonra 2011 yılında 40 bin öğretmenimizin ataması yapılmıştır. Aslında gönlümüz,
bütün öğretmenlerimizin hepsinin atanmasını istemektedir elbette ki, ancak
dünyadaki ekonomik olumsuzluklardan dolayı sadece bu yıl 40 bin öğretmen
ataması yapılabilmiştir.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Allah Allah!
Yeni bir kriter bu!
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla) – Bundan
sonra, şu andaki Millî Eğitim Bakanımız Sayın Ömer Dinçer bu konuda 2011-2012
eğitim öğretim yılının başlaması dolayısıyla Haymana Yenice Dilaver Temizhan
Çok Programlı Lisesinin açılışında yapılan törende “Ben bu yıl önceki
Bakanımızın 55 bin öğretmen alacağı sözünü yerine getiremediğimiz için tüm
öğretmen adaylarımızdan özür diliyorum.” diyerek gerçekten büyük bir olgunluk
ve erdemlilik örneği göstermiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Öğretmen
olarak AKP’li veterinerleri atıyorsunuz. AKP’li veterinerler öğretmenlik
yapıyor.
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla) – Özür
dilemenin bir gurur vesilesi olmadığını ve gerçekten kazanılması gereken bir
erdem olduğunu beyan etmiştir.
Buradaki en önemli sorun, Maliye
Bakanlığından istenilen 55 bin kadro yerine 40 bin kadro alınabilmesidir.
Ancak, 2012 ve ondan sonraki yıllarda öğretmen atamaları kesinlikle devam
edecektir. Kaldı ki, AK PARTİ hükûmetleri 2003 yılından 13 Eylül 2011 tarihine
kadar 300 bin 817 kadrolu öğretmen alımı sağlamıştır. Bu, dokuz yıldan beri üst
üste yılda 33 bin 500 öğretmen ataması yaptığımız demektir.
Değerli arkadaşlarım, bu kadar sayıda,
bizim Hükûmetimizden önce hiçbir hükûmet gerçekten kadrolu öğretmen ataması
yapmamıştır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hiç veteriner
ataması da olmamıştı!
ALİ AYDINLIOĞLU (Devamla) – AK PARTİ
hükûmetlerinin eğitime verdiği önem ortadadır. Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi
2002 yılında 7,5 milyar TL iken bugün 35 milyar TL’lere çıkarılmıştır. Yani,
hakikaten cumhuriyet tarihimizde ilk kez Millî Eğitim Bakanlığımız bütçeden en
büyük payı almaktadır.
Toplam derslik sayımız 2011-2012
itibarıyla 503 bin 744’tür. Bu dersliklerin 163 bini bu dönemde, yani sekiz
yıldan beri yapılmıştır.
Yine, ücretsiz ders kitapları bu
dönemde dağıtılmaya başlanmıştır. Elindeki parasıyla aylarca kapı kapı kitap
aramak için, kitap almak için dolanan vatandaşlarımız, öğrencilerimiz ve
velilerimiz okulun açıldığı ilk gün şehirlerde, ilçelerde, beldelerde ve
köylerde ders kitaplarını okul sıralarının üzerinde bulup sosyal ve adil bir
devletin vatandaşları olmanın haz ve mutluluğunu yaşamaktadır.
Bugüne kadar AK PARTİ hükûmetleri
döneminde 187,4 milyon adet kitap dağıtılmıştır ve bu uygulama dünyanın hiçbir
yerinde yoktur.
Yine, 2002’de yüzde 10,6 olan okul
öncesi eğitimi şu anda yüzde 48’lere çıkmıştır.
Okullaşma oranı ilköğretimde yüzde 90,6
iken bugün çeşitli kampanya ve desteklerle yüzde 99,4’e ulaşmıştır. Eğitimde,
her alanda olduğu gibi değişim, dönüşüm yaşanmaktadır.
Öğretim programlarında okul öncesi,
ilköğretim ve ortaöğretimde müfredat programları tamamen yenilenmiş ve çağın
gerekliliklerine uyarlanmıştır.
Sekiz derslik ve üstü tüm okullarımıza
bilgisayar teknoloji sınıfları kazandırılmıştır. Yaklaşık bugüne kadar dokuz
yıldan beri okullarımıza 750 bin ücretsiz bilgisayar gönderilmiştir.
En son yapılan düzenlemeyle de
geleceğimizin teminatı olan yavrularımızın yaşdaşları ile aynı oranda
eğitilmeleri için etkinlik, verimlilik ve yerindelik ilkesi çerçevesinde
düzenlemeyle gençlerimizi daha güvenli yarınlara taşımanın gayreti içinde
olmaya devam edeceğiz.
Yine, yurt dışına gönderdiğimiz öğrenci
projesi dâhilinde, şu anda, 5 bin öğrenci projesinden yurt dışında 2 bini aşkın
öğrencimiz master ve doktora öğretimlerini yapmaktadırlar. Daha önce yurt
dışında yılda 30 veya 40 öğrencimiz öğretim görebiliyordu.
Cumhuriyet tarihinde yapılan dersliğin
yüzde 40’ı şu son sekiz yılda yapılmıştır.
Bilgi teknoloji sınıfları ve
İnternet köylerimize kadar
ulaştırılmıştır.
Dokuzuncu Kalkınma Planı’na göre,
nüfusumuzun yüzde 48’ini üniversitelileştirmemiz gerekirken şu anda bunun yüzde
50’yi geçkini gerçekten üniversitelileşme oranına ulaşmıştır. Avrupa’da bu oran
yüzde 60’lar civarındadır.
Değerli arkadaşlarımız, değerli
milletvekillerimiz; Hükûmetimiz her şeye rağmen eğitime verdiği katkı ve
destekle ortadadır. Bir taraftan özel eğitime verilen destekle beraber, bir
taraftan da Millî Eğitim Bakanlığının okulları gerçekten kalite ve öğretimde
özel okullarla yarışır hâle getirilmiştir. Tüm güçlüklere rağmen her yıl 40
binlere yakın öğretmen atamasıyla Hükûmetimiz yoluna devam etmektedir ve
önümüzdeki dönemde öğretmenlerimizin puana dayalı, hakka ve adalete dayalı
atamaları devam edecektir ve daha fazla sayıda öğretmen ataması için bu Hükûmet
her türlü çalışmayı yapacaktır.
Bu vesileyle, tüm öğretmenlerimizin
ve öğrencilerimizin 2011-2012 öğretim
yılının başarılı geçmesini dilerken hepinize sevgiler ve saygılar sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın
Aydınlıoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
önerisini oylarınıza…
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
yoklama talebimiz var.
BAŞKAN – Sayın İnce, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Güven, Sayın Şeker, Sayın Tanal…
Sayın Grup Başkan Vekilimiz lütfen
isimlerinizi söylerseniz.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Yardımcı
olayım.
BAŞKAN – Evet.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Çelebi,
Sayın Soydan, Sayın Fırat, Sayın Ağbaba, Sayın Akar, Sayın Demir, Sayın Yüceer,
Sayın Özgündüz, Sayın Canalioğlu, Sayın Acar, Sayın Tayan, Sayın Değirmendereli,
Sayın Öner, Sayın Erdemir, Sayın Atıcı.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, iki
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
IX.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
2.-
Ataması yapılmayan öğretmenlerin yaşadığı sorunların araştırılarak alınması
gereken ön-lemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun 18/10/2011 Salı günkü birleşiminde okunarak,
görüşmelerinin aynı birleşiminde
yapılmasına ilişkin Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri
kabul edilmemiştir.
Şimdi de Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.-
Bazı soruşturma ve operasyonlarda kolluk güçlerine hukuka aykırı uygulamalar
yaptırdığı; açıklamalarında kullandığı bazı ifadelerle Devlet adamı
ciddiyetinden uzaklaştığı; görev ve sorumluluklarını kötüye kullandığı
iddiasıyla İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkındaki (11/1) esas numaralı
gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel
Kurulun 25/10/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına; gündemdeki sıralama ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi
18/10/2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18.10.2011 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Ayşe
Nur Bahçekapılı
İstanbul
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
18.10.2011 tarihinde dağıtılan ve Genel
Kurulun 18.10.2011 tarihli 8 inci Birleşiminde okunan İçişleri Bakanı Sayın
İdris Naim Şahin hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin gündemin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması, Anayasanın 99
uncu maddesi gereğince gün-deme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin
Genel Kurulun 25.10.2011 Salı günkü Birleşiminde yapılması,
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmında yer alan 9, 30, 23, 18, 6, 25, 32 ve
27 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 uncu
sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
25 Ekim 2011 Salı günkü birleşiminde
sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin kanun tasarı
ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi; 19 ve 26 Ekim ile 2, 16, 23 ve 30 Kasım 2011 Çarşamba günkü
birleşimlerde ise sözlü soruların görüşülmemesi,
19, 20, 26 ve 27 Ekim 2011 ile 2, 3,
10, 16, 17, 23, 24 ve 30 Kasım 2011 Çarşamba ve Perşembe günkü birleşimlerde
saat 14.00-19.00 arası çalışmalarını sürdürmesi
önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin lehinde İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; AK PARTİ Grubunun grup önerisi lehinde söz
aldım. Hepinize iyi çalışmalar diliyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Bitlis’te
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, acılı ailelerin
acısını paylaşıyorum ve terörü bir kez daha lanetliyorum.
Bugün, Danışma Kurulunu yapamadık,
toplanamadığımızdan dolayı Danışma Kurulu gerçekleşemedi. Ben, çok kısa olarak
AK PARTİ Grubunun grup önerisini bilginize sunmak istiyorum:
Grup önerimizde, İçişleri Bakanı Sayın
İdris Naim Şahin’le ilgili olarak Barış ve Demokrasi Partisi tarafından verilen
gensoru önergesinin 25 Ekim 2011 Salı günü görüşülmesini uygun gördük ve talep
ettik.
Sekiz adet uluslararası sözleşmeyi yine
öne çekme konusunda bir talebimiz vardı grup önerimizde.
25 Ekim 2011 Salı günü gensoru
görüşüleceği için sözlü sorular ve diğer denetim maddelerini doğal olarak
görüşemeyeceğimiz için bir güne mahsus olmak üzere kaldırdık, diğer salı
günlerinde sözlü sorulara, denetim faaliyetine elbette ki devam edeceğiz,
yalnız çarşamba günleri denetim faaliyeti bağlamında sözlü soruların olmamasını
uygun görüyoruz ve öneriyoruz çünkü bakanlarımızın cevap verebileceği ölçüde
soru birikmemiş durumda.
Günlük çalışma süremizin ise yine 1
Aralık 2011 tarihine kadar salı günleri 15.00-19.00, yine 1 Aralık tarihine
kadar çarşamba ve perşembe günleri 14.00-19.00 arasında olmasını öneriyoruz.
Bilginize sunarım.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Bahçekapılı.
Aleyhinde, Yalova Milletvekili Muharrem
İnce.
Buyurunuz Sayın İnce. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce, ataması yapılmayan
öğretmenlerin atamasını yapmadığınız gibi sorunlarının da araştırılmasını
istemediğinizi …
Özellikle parmak kaldırmanızı istedik
ki, oylamada yoklama istedik ki, sizleri de burada görelim diye. Herhâlde
öğretmenler sizinle gurur duymuyordur.
Değerli milletvekilleri, denetim niçin
önemli? Bizim iki tane görevimiz var; yasama faaliyetlerine katılmak, denetim
faaliyetlerine katılmak.
Meclis keyfî olarak çalıştırılamaz.
Geçen gün, burada Meclis Başkan Vekili bu yüce Meclisi bir saat on dakika
bekletiyor. Böyle bir şey yok. Burası, Sayın Başbakanın ya da Sayın Cemil
Çiçek’in yazıhanesi değildir. Burası, Sayın Cemil Çiçek’in bürosu değildir,
ofisi değildir. Burası, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. “Büyük millet” kavramı
vardır ve seçilmiş insanlar vardır burada. Türkiye’nin seçilmiş en yüce
organıdır burası.
Değerli milletvekilleri, Meclis açılır
açılmaz bir araya geliyoruz grup başkan vekilleriyle, bir karar alıyoruz.
Diyoruz ki: Salı günleri, çarşamba günleri birer saat denetim, çarşamba,
perşembe yasama faaliyetleri. Geçen hafta tamam bir istisna vardı, anladık.
Bugün ne var? Böyle bir keyfilik olamaz.
Yasamaya şekil verme girişimleri var.
Yol olur diye söylüyorum. Meclis bürokratlarını uyarıyorum buradan. Sakın ola
bunları görmediğimizi zannetmeyin!
Bakın, uyarıyorum: 7 Ekim Cuma akşamı,
7 Ekim Cuma akşamı mesai saati bitimine dört dakika kala grup bürosunun
kapısına sıra sayılarını asıyorlar sanki cami avlusuna çocuk bırakır gibi.
Burada kişisel konuşmalar hemen kapatılıyor. Yasama organına saygısızlık bu.
Böyle bir şeye hakkınız yok. Keyfiliğe son vereceksiniz. Kesinlikle bunu
yapacağız. İç Tüzük’le, Anayasa’yla, ilgili konularla yapacağız bunu.
Değerli arkadaşlarım, yasama
organındaki saygısızlık öyle noktalara gelmiş ki, apartman yönetimi bile böyle
toplanmaz. Geri gönderilen soru önergeleri –biraz sonra örnekleriyle
anlatacağım- yok böyle bir hakkınız. Bunu Sayın Cemil Çiçek mi geri gönderiyor,
Meclis bürokratları mı geri gönderiyor? Bunların hesabını soracağız. “İstifa
etmeyi düşünüyor musun?” diye bir bakana soru soruluyor. Ben dokuz yıldır
milletvekiliyim, yüzlerce, binlerce soru önergesi var bu şekilde. “İstifa
etmeyi düşünüyor musun?” Bu, bir başbakana da sorulabilir, bakana da
sorulabilir. Şimdi, geri gönderme modası başladı. Siz, yasamayı kontrol altına
alma, yasamayı dizayn etme, yasamayı terbiye etme çabalarından bir kere
vazgeçin. Bunları size yaptırmayız biz. Bunu biliniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – İç Tüzük’e
uygun olarak verecek, İç Tüzük’e.
MUHARREM İNCE (Devamla) – Önemli bir
gündem yokken, önemli bir gündem yokken bunu yapanlar, önemli bir gündem
geldiğinde neleri yapmazlar, artık size bırakıyorum. Biz Mecliste 2 tane
bürokratın oyuncağı olmayız, olmadığımızı göreceksiniz. Tekrar tekrar
uyarıyorum: O soru önergelerini Sayın Cemil Çiçek mi geri gönderdi, Meclis
bürokratları mı geri gönderdi? Herkes hakkını bilsin, herkes haddini bilsin!
Komisyonları bile yönergeyle yönetmeyi
düşünebiliyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bu, kreş yönergesi mi? Bu, yangın
yönetmeliği mi? Ne bu? Meclis, bir şov yeri değildir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan… [AK PARTİ
sıralarından gürültüler, alkışlar (!)]
Bak, bak, o mazbatasındaki mürekkebi
kurumadan kendini göstermek isteyen sayın vekiller var ya onlarla önümüzdeki
günlerde bu kürsüden hesaplaşacağım. O, tek tek laf atanları yazıyorum bir
kenara, merak etmeyin. Sizinle hesaplaşacağım. Sizinle hesaplaşacağım.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, burada,
Başbakan böyle düşünüyor olabilir…
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Şov yapma!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Soru
önergelerini cevaplamayacaksınız, Meclis Başkanı geri gönderecek, burada
yoklamalara katılmayacaksınız, Başbakan Meclisi şov yeri görecek, TRT 3’ten
sesimizi kısacaksınız. Biz majestelerinin muhalefeti değiliz, siz de
majestelerinin meclisi hâline getiremezsiniz burayı.
Şimdi size şunu söyleyeyim: Ben az önce
sordum. Biz, Cumhuriyet Halk Partisinden 57 milletvekili düşünce suçlusu olan
arkadaşlarımızı Silivri’de gittik, ziyaret ettik.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sana
göre!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ben bu
isimleri açıklamaya hazırım Sayın Bahçekapılı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Açıkla! Açıkla!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Siz kendinizi
açıkladınız. Sizinkiler düşünce suçlusu değil, sizinkiler götürme suçlusu. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Arkadaşlıkta suç ayrımı olmaz!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Siz o 26
kişiyi açıklayınız. Bunlar kim?
METİN METİNER (Adıyaman) - Siz savcı
mısınız, hâkim misiniz? Yargısız infaz yapıyorsunuz!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Bakın, bu
soru önergesi çok önemlidir.
2002 yılında, şu anda AKP’den
milletvekili olan bir değerli şahsiyet o zaman milletvekili değil, dedi ki:
“Bir ihaleye girdim, AKP’nin Çankaya Belediye Meclis üyesi bu ihaleyi aldı,
bana haksızlık yapıldı.”
İSMET UÇMA (İstanbul) – Kim o açıkla!
MUHARREM İNCE (Devamla) – “Sayın
Milletvekilim bir soru önergesi verir misin?” dedi. Sayın Gazalcı’ya geldi,
Denizli Milletvekilimize.
İSMET UÇMA (İstanbul) – Açıkla! Açıkla!
MUHARREM İNCE (Devamla) –Sayın Gazalcı
da o arkadaşın isteği üzerine bir soru önergesi verdi. O değerli şahsiyet şimdi
sizin aranızda milletvekili olarak bulunuyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, siz
milletvekillerinin soru önergelerini geri döndüreceksiniz, milletvekillerinin
soru önergelerine cevap vermeyeceksiniz yani milletvekillerini ciddiye
almayacaksınız, sonra o milletvekilleriyle burada anayasa yapmaya
çalışacaksınız.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, şunu
söyleyeyim… Sayın Bahçekapılı, biz size dedik ki: Din ile devlet işlerini
ayırın. Türkiye’de anlamadınız, Mısır’a gidince anladınız, Libya’da anladınız.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Bana
niye cevap veriyorsun, Kurula konuş Kurula!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Şimdi, ben
size şunu söylüyorum, bakın diyorum ki: Siyasetle dostluğu da ayırın.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Bana
deme!
MUHARREM İNCE (Devamla) – “Dostlarımı
satmam.” dediniz de.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Satmam!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Ben hiç
satmadım, yirmi yıl otuz yıl önceki dostlarım hâlâ burada, ben hiç satmadım,
onu ayrıca belirteyim.
Şimdi, bakınız, hangi soru önergeleri
geri döndürülmüş? Ben demişim ki Sayın Başbakana: “Bizim bunlarla 4 kez,
PKK’yla bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça
iftirada bulunanlar bunun hesabını her yerde vereceklerdir.” Ben, bunu Sayın
Başbakana sormuşum, “Bu ifadeyi kullandınız mı?” diyorum, ben kullandığını
biliyorum. Siyaset bu değil midir zaten, soru önergesi bu değil midir? Meclis
Başkanı bunu geri gönderiyor.
MEHMET METİNER (Adıyaman) – İsmini
açıklar mısınız Sayın İnce?
MUHARREM İNCE (Devamla) – Bakın, yine
aranızda bir milletvekili… On ay önce soru önergesi vermişim, on ay önce;
demişim ki: ”O anda İstanbul Belediye Meclis üyesi olan değerli şahsiyet
ilansız ihale aldı mı, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyesiyken aldı mı?”
Şimdi kendisi Büyük Millet Meclisi üyesi. On aydır buna niye cevap
veremiyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Savcılığa ver,
savcılığa!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Yine bir
başka soru önergesi, demişim ki :”İDO çalışanlarının maaşlarından 500 lira
civarında para düştü mü?” Sekiz aydır buna cevap veremiyorsunuz.
Demişim ki: ”Van Belediyesinden Sayın
Başbakana halı hediyesi yapılmış.” Belki yapmadılar bu hediyeyi, belki halı
almış gibi gösterdiler. “Bunlar ne oldu?” diye soru önergesi vermişim. Ne zaman
vermişim? Söyleyeyim: 21/01/2011. Hâlâ cevap yok. On aydır, on bir aydır, bir senedir
soru önergelerine cevap veremiyorsunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Ciddi
sorulara cevap veriyoruz, ciddi!
MUHARREM İNCE (Devamla) – Şimdi de
bunları kısmaya çalışıyorsunuz. Meclis TV’nin sesini kıstığınız zamana, saat
19.00’a kadar size bu Genel Kurul meydanını, burayı size dar ederiz! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Sesimizi kısmaya çalışmayın, her gün saat 19.00’a
kadar burada gereğini yaparız.
Hepinize teşekkür ediyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın İnce.
Önerinin lehinde, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunç.
Buyurun Sayın Tunç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup önerisinin lehinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Ben de öncelikle Bitlis’teki terörist
saldırıyı kınıyorum, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, geride kalanlara
başsağlığı diliyorum. Bütün milletimizin başı sağ olsun diyorum.
AK PARTİ grup önerisi, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalışma saatlerini 14.00-19.00 saatleri şeklinde düzenleyen,
önemli uluslararası sözleşmelerin gündemde daha öne alınmasını sağlayan ve
gensorunun da İç Tüzük hükümleri gereğince belirtilen süre içerisinde
görüşülmesini sağlayan bir öneridir. Bu önerinin lehinde oy kullanacağımı
belirtiyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tunç.
Aleyhinde İzmir Milletvekili Oktay
Vural.
Buyurunuz Sayın Vural. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AKP grup önerisinin aleyhinde söz
aldım. Bu vesileyle, tekrar, Bitlis’in Güroymak ilçesinde gerçekten kahpe
saldırı canımızı, kanımızı aldı, üzüntümüz büyük elbette. Sayıları ifade
etmenin anlamı yok, bugün maalesef Türkiye artık sayılarla uyanacak duruma
geldi. Şehit 1, 2 olduğu zaman burada geçiştiriyoruz, 5, 6, 7 olduğu zaman
“Zamanı gelince yaparız” diyoruz, 13, 15’e yükseldiği zaman “Bıçak kemiğe
dayandı” diye yine toplumun gazını almaya devam ediyoruz.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Ediyorlar,
ediyoruz değil.
OKTAY VURAL (Devamla) - O bakımdan,
gerçekten böyle bir konuda Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenlerin, terör
örgütüyle müzakere masası kuranların, bu hain saldırıları yapanların “O bombaları
koyanların nerede olduklarını biliyoruz” diyenlerin bu Meclise hesap vereceği
günler yakındır.
Bugün bir devlet, gerçekten, eğer
metropollerde nerelerde patlayıcı olduğunu biliyoruz diyerek konuşuyorsa,
düşünüyorsa, gerçekten acaba kim kimi yönetiyor, hep beraber kimler bizi nereye
götürmek istiyor, hangi pis ve kirli tuzağa doğru sürüklenmek isteniyoruz, bu
oyunun farkına varmamız lazım. Bize kimler oyun oynuyor, kırk katır mı kırk
satır mı adı altında bu milleti, bir taraftan “müzakere”, bir taraftan
“mücadele” adı altında duble yol döşeyerek bu yolla bizi nereye götürmek
istiyorlar bunun gerçekten idrakinde olmamız gerekiyor.
İSMET UÇMA (İstanbul) – Huzura,
kalkınmaya, refaha, esenliğe götürmek istiyoruz.
OKTAY VURAL (Devamla) – Evet, işte,
Sayın Milletvekili “Terörle huzura doğru gidiyoruz.” diye ifadede bulunuyor.
İSMET UÇMA (İstanbul) – Çarpıtma,
çarpıtma!
OKTAY VURAL (Devamla) - Kınıyorum sizin
bu ifadenizi, ifadenizi kınıyorum. Eğer size öğretilen laf atma teknikleri
buysa boş kuyuya atlamış olursunuz dolayısıyla bunu idrak edin.
Evet…
İSMET UÇMA (İstanbul) – Yakışmıyor
size. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Tansiyonun
yükselecek ya, biraz daha sakin ol; yaşın, başın müsait değil bu kadar
bağırmaya.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan,
lütfen müdahale ediniz.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural, devam
ediniz lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Tansiyonuna
hâkim olun beyefendinin. Şekeri yükselmiş, şekeri!
OKTAY VURAL (Devamla) – Efendim, çok
değerli bir sayın milletvekili yerinden bir katkıda bulunmak istiyor da onu
dinlemek için nezaket gösterdim dolayısıyla eğer sözünüz varsa burada
kullanacaksınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) – Yanlış
beyanlarda bulunuyorsunuz dolayısıyla
bildiğiniz konularda konuşsanız daha iyi olur, bu milletvekilleri de neyi
bildiğinizin farkına varır. (MHP sıralarından alkışlar)
Kimse bununla oynamasın, öyle bir oyun
yok. Bir taraftan orada müzakere masasına oturacaksınız, ondan sonra bunu biz
kınayacağız, buradan kalkıp diyeceksiniz ki, “İyi olmuş.”
İSMET UÇMA (İstanbul) – Yanlış
beyanlarda bulunuyorsunuz.
OKTAY VURAL (Devamla) - Öyle bir şey
olur mu canım! “İyi olmuş” diyorsunuz bir de. Huzura, refaha götürecekmiş!
İşte, bugün kimse iddia edemez ki Güroymak’ta o hain saldırıyı yapanlar, 5 tane
polisimizi şehit edenler Güroymak’ın isminin “Norşin” olmadığından dolayı bunu
yapmamıştır herhâlde değil mi? Ya, bununla siz çözeceğinizi zannettiniz değil
mi?
İSMET UÇMA (İstanbul) – Otuz yıldır…
OKTAY VURAL (Devamla) – 30 binmiş!
2002’de bitirilmiş terörü bu noktalara getirip canlandırdınız, geldiğiniz bu
noktada bir de kalkıp açıkçası bu konuda hiçbir noktada nedamet göstermeden
yani zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorsunuz.
Evet, yani böyle bir konuda gerçekten
söylenecek çok şey var. Bunları hep tartışacağız tabiatıyla.
Şimdi değerli milletvekilleri, bu,
sizlere dağıtılan Meclis gündemi. Bu Meclis gündeminde diyor ki: “Salı günleri
denetim, salı-çarşamba birer saat sözlü soru.” Bu kararı da biz Sayın Cemil
Çiçek’in imzasıyla… O zaman Nurettin Canikli -burada yok galiba- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu Başkan Vekili imzalamış. Diyor ki: “Çarşamba günleri bir
saat sözlü soru yapılsın.” Şimdi Ayşe Nur Hanım geliyor, “Bir saat sözlü soruları
alalım.” diyor. Niye? “Yeterince sözlü soru birikmemiş.” diyor. Değerli
arkadaşlar, işte 145 tane sözlü soru bugün Meclis gündeminde dağıtılmış.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Bakanlara dağıtımını…
OKTAY VURAL (Devamla) – Yani bütün
bunları yaparken Meclisin daha önceden belirlemiş olduğu çalışma gündemine ve
esaslarına uyulmamasını son derece yadırgıyorum. Dün söylediniz, bugün böyle!
Çok farklı. Yarın da farklı bir şey yapacaksınız. Oysa…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Olabilir Meclis çalışma pratiğinde.
OKTAY VURAL (Devamla) - Hayır, olmaz
işte, olmaz, bazı şeyler olmaz. Bazı şeyler olursa uzlaşmayla olur.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Olur
böyle şeyler. Yaptık, siz de yaptınız, herkes yaptı. Çalışma pratiği bu.
OKTAY VURAL (Devamla) – Yoksa,
parmağınızı kaldırmakla olabilir ama o parmağın ucunda biraz akıl, biraz
vicdan, biraz da adalet olması gerekiyor, öyle olması gerekiyor. (MHP
Sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Aynısını size iade ediyorum.
OKTAY VURAL (Devamla) – Parmaklar her
şeyi doğru söylemez, her şeyi doğru söylemez.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Doğru. Bak, siz de parmağınızı gösteriyorsunuz!
OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın, dün
yaptıklarınızı bugün başka bir şekilde gündeme getiriyorsunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Siz
de parmağınızı gösteriyorsunuz. Bakın, parmağınızı gösterdiniz!
OKTAY VURAL (Devamla) - Size söyledim.
Bakın, dedim ki… Saat 21.00’e kadar çalışma saatleri vermişler. Burada
milletvekili farkı yok. Değerli milletvekilleri, “Saat 21.00’e kadar çalışma
saati veriyorsunuz, bu milletvekili ne zaman yemeğe gidecek?” dedim. Şimdi saat
19.00’a aldınız. O zaman bu ne perhiz bu ne lahana turşusu be! Yani, değil mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Siz
istediniz, size uyduk.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Uzlaşma adına,
uzlaşma adına.
OKTAY VURAL (Devamla) - “Daha fazla
çalışmak istiyoruz.” diye söylüyorsunuz, şimdi de 19.00’a alıyorsunuz. Buna ne
hikmet buyuracaksınız? Dedik ki: “Yapmayın öyle, doğru değil. 21.00’e kadar ara
verirseniz, Meclis Başkanı da yemek için bir saat filan ara verir. Gereksiz.
Bunu 15.00’ten 14.00’e alalım. 19.00’da da medeni bir şekilde bitsin.” dedik.
Bakın…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Uzlaştık… Uzlaştık…
OKTAY VURAL (Devamla) – Ayşe Nur Hanım,
Ayşe Nur Hanım, yani…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Uzlaştık. Siz önerdiniz, biz de “peki” dedik. Daha bunu niye konu ediyorsunuz?
OKTAY VURAL (Devamla) – Bakın, sizin
öneriniz buydu.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Değiştirdik; talep ettiniz değiştirdik.
OKTAY VURAL (Devamla) – Bakın, aslında
bu öneriyi daha sonra düzelttiniz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Evet.
OKTAY VURAL (Devamla) - Ne
karşılığında?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Sizle
diyaloğumuz karşılığında.
OKTAY VURAL (Devamla) – Hayır.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Evet.
OKTAY VURAL (Devamla) - Maalesef
diyaloğu kapattınız ve bu konuda aslında bu önergenin bile bugün görüşülmemesi
lazım çünkü Meclis Başkanlığına verilen önergeden başkasını konuşuyoruz şimdi.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Pes
doğrusu! Pes!
OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın,
başkasını konuşuyoruz ama bu konuda gösterdiğiniz niyet ve doğru noktada
gelmenizi doğru bulduk ve bu konuda size öneride bulunduk.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Anlaştık.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın, bunların
hepsi… Bu Meclis AKP Meclisi değil. Diğer bütün…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Ama
imzaladık beraber Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) – Hayır, biz
imzalamadık beraber.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Hayır, paraf ettik, hep birlikte imzaladık. Lütfen…
BAŞKAN – Lütfen, karşılıklı
konuşmayalım.
Buyurunuz Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) – İşte, yanlış
hesap her yerden döner Ayşe Nur Hanım, ona göre.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Ama
size söylüyorum onu. Demek ki sözünüze güvenmememiz gerekiyor.
OKTAY VURAL (Devamla) - Şimdi, bütün
gruplar, milletvekilleri olarak bir çalışma takvimi oluşturuyoruz. Bir çalışma
takvimini oluşturduğumuz zaman kurallara uymamız gerekiyor. Yani bu kadar,
gündemi zoraki bir şekilde grup önerisi hâline getirmenin ne anlamı var?
Gelirsiniz önceden, konuşursunuz, dersin ki: “Bizim şu uluslararası
sözleşmeleri çıkartmamız gerekiyor.” Nitekim, yarın için, Sayın
Cumhurbaşkanının birtakım uluslararası sözleşmeden çıkmasını istediğini ifade
ettiniz ve bu konuda da grubumuz olumlu yaklaştı ve baktı.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Evet.
Niye söylüyorsunuz bunu?
OKTAY VURAL (Devamla) - Yani
dolayısıyla, bu konuda grubunuzun “Parmaklar bende, ben istediğim gibi olur.”
demesi mümkün olmuyor. Bir kere, bunu kabul edin.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Yapmıyoruz zaten Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) – Kabul ettiniz
mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Şu,
burada okuduğunuz grup önerisini birlikte yaptık, hepimiz.
OKTAY VURAL (Devamla) – Kabul ettiniz
mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Hepimiz yaptık.
OKTAY VURAL (Devamla) - Kabul ettiniz
mi?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Anlaştık.
OKTAY VURAL (Devamla) – Evet,
dolayısıyla, bugün geldiğimiz bu noktada…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Gereksiz konuşuyorsunuz, gereksiz…
OKTAY VURAL (Devamla) - ...bu
oluşturulan gündem konusunda dayatmacı bir anlayışla bu tür gündemleri
belirlemek doğru değil. Yoğun bir gündem olmadığının farkındayız.
Evet, biz Meclisin daha fazla
çalışmasını istiyoruz. “Meclis daha fazla çalışsın.” derken niye sözlü soruları
kesiyoruz, niye soru sorulmasını engelliyoruz? Bunun kabul edilebilir bir
tarafı var mıdır? Yani saat 21.00’e kadar çalışmak değil, gerekirse 24.00’e
kadar hep beraber, birlikte çalışırız ama bugün geldiğimiz bu noktada böyle bir
aciliyet yok iken… Yani sizin kaç tane tasarınız var ki? Kaç tane? Toplam 30
tane ya! Toplam 30 tane ya! Bakın değerli milletvekilleri, topu topu 30 tane
tasarı var. Belirlediğimiz günden 30 Kasıma kadar olan gündem. Ne yapacaksınız?
Elinizde yok ki. Yok, gündemde yok. Dolayısıyla bunları getirmek dayatmacı bir
anlayışın tezahürüdür. Bunlardan vazgeçin. Bunlardan vazgeçin. 30 tane kanun
tasarısı, yarın 9 tanesini bitireceğiz. 30 Kasıma kadar 30 tane kanun tasarısı
için saat 21.00’e kadar çalışma saati getiriyorsunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Tebrik ediyorum sizi!
OKTAY VURAL (Devamla) – Yani vallahi
ben de sizi tebrik ediyorum. Bence hesap kitabınızı yanlış yapıyorsunuz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) –
Sözünüzde durmuş olmanın getirdiği rahatlıkla konuşuyorsunuz ama ünlem işaretli
bir söz bu.
OKTAY VURAL (Devamla) – O bakımdan,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz Türkiye’nin ihtiyacı olan konularda eğer
gerçekten Türkiye’nin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Evet, çoğu da Ayşe Nur Hanım’ın
sataşmalarından alınmış...
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Oktay
Bey, gerekti, gerekti.
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge
kabul edilmiştir.
Sayın Fırat, sisteme girmişsiniz.
Buyurunuz lütfen.
VII.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
Adıyaman Milletvekili Salih Fırat’ın, Adıyaman’da okula gitmek isteyip de
gidemeyen binlerce çocuğun Ege’de, Akdeniz’de ve Güneydoğu’da pamuk
tarlalarında çalıştığına ilişkin açıklaması
SALİH FIRAT (Adıyaman) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, okullar
açılalı yaklaşık kırk gün oldu ancak Adıyaman’da okula gitmeyi isteyip de
gidemeyen binlerce çocuk, okula gitmiyor, yok! Neredeler biliyor musunuz?
Ege’de, Akdeniz’de, Güneydoğu’da pamuk tarlalarında pamuk topluyorlar. Bu
çocuklar okula gitmesi gerekiyor ama gidemiyorlar. Neden mi? Çünkü dokuz yıllık
AKP İktidarı Adıyaman’ı giderek fakirleştirdi, yoksullaştırdı. Adıyaman’ı
Türkiye’de bir marka yaptı. Türkiye’de ilk işsizler derneği, ilk mevsimlik
işçiler derneği kuruldu Adıyaman’da. Dolayısıyla, Adıyaman Türkiye’nin her
bölgesine ırgat ihraç eden bir il oldu ve şu anda dokuz yıllık iktidarın
Adıyaman’a verdiği hediye binlerce öğrencisinin okumayı isteyip de okula
gidememesine yol açmıştır. Bunun sorumluluğu mevcut Hükûmettedir. Hükûmetin hiç
vicdanı sızlamıyor mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Fırat.
Sayın Çelebi… Sayın Çelebi…
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Sayın Başkanım,
buradayım Sayın Başkanım. Elimi kaldırayım mı, ister misiniz?
BAŞKAN – Tamam, buyurunuz efendim.
34.-
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, muhalefet milletvekillerinin başka illerle
ilgili değil, kendi illeriyle ilgili soru önergesi vermeleri gerektiğine
ilişkin açıklaması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Sayın Başkanım,
yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, demin konuklar da çıktılar
konuştular sözlü soru önergeleriyle ilgili olarak, ben de bir şey arz etmek
istiyorum.
Şimdi, bazı muhalefet milletvekilleri
kendi illeriyle ilgili konuşmuyorlar veya yazılı soru önergeleri veriyorlar.
Benim ilim Ağrı. Dolayısıyla Ağrı’yla ilgili soru önergeleri veriyorlar. Benim
sizlerden ve ilgili milletvekillerinden de ricam şu: Lütfen kendi illerine
sahip çıksınlar. Ağrı’nın mevcut vekilleri var. Dolayısıyla kendi illerine
sahip de çıkarlar. Ben bunu özellikle bilgilerinize arz etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın İnce.
35.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin
seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil
ettiğine ilişkin açıklaması
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan,
bir küçük düzeltme yapayım. Anayasa’nın 80’inci maddesini Sayın Milletvekiline
okuyorum: “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya
kendilerini seçenleri değil, bütün Milleti temsil ederler.” (CHP sıralarından
alkışlar)
Böyle bir mantık olamaz.
BAŞKAN – Sayın Kacır…
36.-
İstanbul Milletvekili Ünal Kacır’ın, İç
Tüzük’ün yerinden açıklamayla ilgili 60’ıncı maddesinin istismar edildiğine
ilişkin açıklaması
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan,
İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesinde, pek kısa bir sözü olduğunu belirten üyeye söz
vermek Başkanlığın yetkilerindendir ama bugün gördük ki bu madde maalesef
istismar ediliyor. Her aşamada herkese istediğinde bir dakikalık söz verilmesi
bu Meclisi çalıştıramaz hâle getirir. Bugün, bakın, bir yandan da denetim günü.
Sayın Bakanlarımız buradalar. Verilmiş olan sözlü sorulara cevap verecekler ama
maalesef İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesini doğru uygulamadığımız için onlara bu
fırsatı vermedik. Bu uygulamanın yanlış olduğunu ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kacır.
Sayın Aydın, buyurunuz.
37.-
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, İç Tüzük’ün yerinden açıklamayla ilgili
60’ıncı maddesinin istismar edildiğine ilişkin açıklaması
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Evet, Meclis 24’üncü Dönem İkinci
Yasama Yılına başlandığında maalesef İç Tüzük 60’ıncı maddesi… Tabii ki bir
hakkı verirken, bunda, “Sayın Başkan söz vermek zorundadır.” diye bir ibare de
yok, Sayın Başkanın takdirine bağlı.
Bir ikincisi, Medeni Kanun’da da
Borçlar Kanunu’nda da vardır, dürüstlük kuralları vardır. Bir hakkın
suistimalidir bu aynı zamanda. Evet, Meclis birleşimine başlandığından sonuna
kadar sürekli pek kısa sözler ve konuyla alakasız, önemli önemsiz her konuda ve
çok da sataşmaya mahal verebilecek sözler sarf ediliyor. Biz, sırf Meclisi çalıştırmak
adına birçok söze cevap vermiyorsak bu bizim iyi niyetimizdendir ve Meclisi
çalıştırmak içindir ve burada aslında verilecek her söze çok güzel cevaplarımız
var. Bu sözlerin hepsi yersizdir, haksız ithamlardır. Ancak milletin bizden
beklemiş oldukları birtakım kanunlar var, tasarılar var, Meclisin çalışması
lazım. Bütün bu sorunları burada çözmek için buradayız. Samimi olalım, dürüst
olalım ve burada çalışmaya gelmişsek en iyi şekilde milletin bize verdiği
görevi yerine getirelim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
Sayın Bal…
38.-
Kütahya Milletvekili İdris Bal’ın, doğruyu söylemeye ilişkin Aristo’nun sözüne
ilişkin açıklaması
İDRİS BAL (Kütahya) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yakın zamanda okuduğum güzel bir yazıdan bir satırı
paylaşmak istedim. Bir gün Aristo’ya sormuşlar: “Yalan söylemenin, doğruyu
konuşmamanın en büyük kötü tarafı nedir?” demişler, o da demiş ki: “Bir gün
doğruyu söylersiniz, kimse inanmaz.” Herkese saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bal.
Sayın Sakık…
39.-
Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, Başbakanın Van Belediye Başkanını ziyaret
etmediğine ilişkin açıklaması
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Biraz önce CHP Grup Başkan Vekili Van
Belediyesiyle ilgili bir soru önergesi verdiğini söylüyor. Yanılmıyorsam bir
miktar karıştırıyor, yani bugüne kadar Başbakanın bizim Van Belediye
Başkanımızı ziyaret ettiğini hiç duymadık, görmedik.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Daha önceki
başkanı.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – AKP’li Başkan
dersen olur.
SIRRI SAKIK (Muş) – Bilemiyorum. Çünkü,
daha önceki belediye başkanı olmuşsa eğer, onu bilmiyorum ama şu anki Belediye
Başkanının böyle bir derdi yok. Onu düzeltmek istedim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sakık.
Sayın Öğüt, buyurunuz.
40.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ağrı iliyle ilgili vermiş olduğu soru
önergesinin Ağrı iline katkı sunduğuna ilişkin açıklaması
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Biraz önce Ağrı Milletvekilimiz “Herkes
kendi iliyle ilgili soru önergesi versin.” dedi. Ağrı’yla ilgili ben soru
önergesi vermiştim. Ben isterdim ki Ağrı Milletvekili benim vermiş olduğum soru
önergelerinin gerçek soru önergesi olduğunu ve eksiklerin tamamlanmasıyla
ilgili Hükûmetten bir ricada bulunsun veya onun yapılmasıyla ilgili katkı
sunsun. Ona katkı sunmadığı gibi burada eleştiriyor. Bu takdiri Ağrı halkına
bırakıyorum ben.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.
Son olarak Sayın Tanal’a söz veriyorum.
41.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Ağrı Milletvekilinin “Herkes kendi
bölgesiyle ilgili soru önergesi versin” şeklindeki açıklamasının Anayasa’ya
aykırılığına, İstanbul Anadolu yakasının Mezarlıklar Müdürlüğüne yüksek ziraat
mühendisinin atanmasının uygun olmadığına ve ataması yapılamayan öğretmenlere
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür
ederim Başkan.
Değerli milletvekilleri, Sayın Ağrı
Milletvekilinin “Herkes kendi bölgesiyle ilgili soru önergesi versin.”
şeklindeki bir açıklaması Anayasa’ya aykırılık teşkil ediyor çünkü bizler
Türkiye milletvekilleriyiz. Yani Değerli Ağrı Milletvekili arkadaşımız İstanbul
hakkında da verebilir, ben İstanbul Milletvekili olarak Ağrı hakkında da
verebilirim. Yani oradaki bir sorunu duyarlı bir milletvekili dile getirmiş ise
bu şekildeki eleştirisi yerinde değil. Bu bir.
İkincisi, sayın siyasal iktidarın
yapmış olduğu atamalarla ilgili. İstanbul Anadolu yakasında Mezarlıklar
Müdürlüğüne yüksek ziraat mühendisi atanmış durumda. Yani Anadolu yakasının
Mezarlıklar Müdürlüğüne müdür olarak yüksek ziraat mühendisinin mi atanması
gerekir; yoksa, o alanla ilgili, ziraat alanıyla ilgili olan bir bölüme mi
atanması gerekir?
Üçüncü bir olay: Siyasal iktidar oy
uğruna, ataması yapılamayan öğretmenlerden atama yapılacağı sözünü verdi. Eğer
yapamayacağınız bir sözü “Yapacağız.” diye…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın milletvekilleri, çalışma
süremizin sonuna geldiğimiz için, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan
gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 19 Ekim 2011 Çarşamba günü saat
14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.