TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ
YASAMA DÖNEMİ CİLT YASAMA YILI
24 2 2
TUTANAK DERGİSİ
6’ncı BİRLEŞİM
12 Ekim 2011 Çarşamba
DÖNEM: 24 CİLT: 2 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
6’ncı Birleşim
12 Ekim 2011 Çarşamba
(TBMM Tutanak Müdürlüğü
tarafından hazırlanan, bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler
tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ordu Milletvekili İhsan Şener’in,
Uluslararası Yaşlılar Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu’nun, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerindeki gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Denizli Milletvekili Emin Haluk
Ayhan’ın, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel
Kurulu teşrif eden, Pakistan’ın Enformasyon ve Yayıncılık Bakanı ve Hükûmet
Sözcüsü Dr. Firdevs Aşık Avan’a Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi
B) Meclisi Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ve 19 milletvekilinin, Riva Deresi ve havzasındaki kirliliğin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/14)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve
21 milletvekilinin, eğitim kurum-larındaki tarikat
örgütlenmesi iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/15)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve
22 milletvekilinin, su kaynakları potansiyelinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/16)
C) Tezkereler
1.- TBMM Dışişleri Komisyonu
üyelerinden oluşan bir parlamenter heyetin, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı
Hasan Bozer’in vaki davetine icabetle KKTC’ye resmî bir ziyarette bulunmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/545)
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi
Baydar’ın, aşırı yağışlardan dolayı hasat süresinin uzayacağına ve ürünün
parası gecikeceğinden vadesi gelmiş ve gelecek olan Ziraat Bankası ve tarım
kredi kooperatiflerine olan çiftçi borçlarının iki üç yıla yayılarak faizsiz
olarak ertelenmesine ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, Uluslararası Yaşlılar Günü’ne ve Hükûmetin emeklilere seçim öncesi
vadetmiş olduğu intibak yasasının ve sosyal hakların yerine getirilmemesine
ilişkin açıklaması
3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Aydın ilinde meydana gelen sel felaketinin
yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
4.- Erzincan Milletvekili Muharrem
Işık’ın, Erzincan depremzedeleri için yeni evlerin yapılmasının düşünülüp
düşünülmediğine ilişkin açıklaması
5.- Denizli Milletvekili Mehmet
Yüksel’in, Denizli ilinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve
alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
6.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın,
yıl dönümü ve geçit törenlerinde TBMM üyelerine şeref tribününde ayrılan
yerlerle ilgili düzenleme yapılması hususunda Dışişleri Bakanlığıyla
görüşülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
7.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün,
Bursa Karacabey Sanayi Sitesine ilişkin Bursa Valiliği, TOKİ Başkanlığı ve
KOTİYAK arasında imzalanan protokolde bakan imzasının olup olmadığına ilişkin
açıklaması
8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Simav depreminde konutları yıkılan vatandaşlara verilecek şehir merkezine uzak
TOKİ konutları yerine kendi arsalarına ev yaptırma hususunda avantaj sağlanıp
sağlanamayacağı ve orta hasarlı binalar için yapılan yardımın artırılmasına
ilişkin açıklaması
9.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Balıkesir ilinde meydana gelen sel felaketinin
yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
10.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın ve Antalya illerinde meydana gelen
sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
açıklaması
11.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın,
yurt sorunu yaşayan öğrencilere TOKİ’nin neden yurt yapmadığına ilişkin
açıklaması
12.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat Yasası’nın
değişmesi nedeniyle öğretmenlerin ocak ayı özür grup atamalarının
kaldırılmasına ilişkin açıklaması
13.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulut’un, Balıkesir, Manisa ve Aydın illerinde meydana gelen sel felaketinin
yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
14.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin,
yoksul ailelerin çocuklarının yurt sorunlarının çözümüne ilişkin açıklaması
15.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün,
TOKİ’nin AK PARTİ’nin inşaat şirketi gibi çalıştığına
ilişkin açıklaması
VI.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından (45 sıra nolu), "Bağımsız Yargı" sorunlarının
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 12/10/2011 Çarşamba günkü birleşimde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu
önerisi
VII.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.-Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Makine Mühendisleri Odasının Erzurum’a şube açıp açmayacağına ilişkin Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/3) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ardahan’daki hava kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/5) ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Posof’a bağlı bir köyde yapılan kadastro çalışmalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/14) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ardahan’ın imar planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/18) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı
5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ardahan’ın kentsel dönüşüm planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/20) ve Çevre
ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun,
deniz kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/56) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
7.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Bakırköy, Küçükçekmece ve
Avcılar sahilindeki deniz kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/64) ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ardahan’da depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle boşaltılan kamu binalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/77) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı
9.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Çıldır’ın bazı köylerindeki kadastro çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/81) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
10.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Çanakkale Gökçeada’daki bir otel inşaatına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/100) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
11.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, denizlerdeki kirliliğe ilişkin sözlü soru önergesi (6/104) ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
12.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Ardahan ve ilçe belediyelerinin itfaiye aracı ihtiyacına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/124) (Cevaplanmadı)
13.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, TOKİ’nin bazı illerdeki kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili bir takım
iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/129) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
14.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, TOKİ’nin Ardahan’daki kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili bazı
iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/137) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
15.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, bazı şehirlerdeki çarpık yapılaşmanın giderilmesine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/130) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
16.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, Türk malı otomobil üretimi çalışmalarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/52) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
17.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, futbol sahalarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/88) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
18.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Ardahan’daki spor kulüplerine maddi yardım yapılmasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/94) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
19.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, kamu kuruluşlarınca ödenen kira bedellerine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/97) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
20.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğru’nun, emeklilerin banka promosyonu alıp almayacaklarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/114) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın
cevabı
21.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, Ardahan, Kars, Ağrı ve Iğdır’daki futbol sahalarının bakım ve
onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/125) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıç’ın cevabı
22.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün, bazı illerdeki okulların spor malzemesi ihtiyacına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/136) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
bazı illere spor salonu yapımına ve spor kulüplerinin desteklenmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/138) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
VIII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Başkanlığın İç Tüzük’ün
“Sözlü soruların gündeme alınması ve cevaplandırılması” başlıklı 98’inci
maddesiyle ilgili yanlış uygulama yaptığı
hususunda usul görüşmesi
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
İran İslam Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Kapıköy ve
Razi Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/287) (S. Sayısı: 2)
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın,
devamsız milletvekillerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/2)
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, tutuklu milletvekillerinin özlük haklarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/465)
3.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşi’nin, soru önergelerinin işleme konulmasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/524)
ı.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
11
Ekim 2011 Salı
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te
açılarak iki oturum yaptı.
Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay,
Kütahya Milletvekili Alim Işık,
Kütahya ili Simav ilçesinde meydana
gelen depremin yol açtığı mağduriyetlere;
Antalya Milletvekili Arif Bulut,
Antalya ilinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı hasara,
İlişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
Antalya Milletvekili Gürkut Acar, Antalya’daki sel felaketinin yol açtığı zarara
ve alınması gereken önlemlere,
Tokat Milletvekili Reşat Doğru,
depremle ilgili önlemlerin alınmasına ve vatandaşların bilgilendirilmesine,
İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, Simav depremi nedeniyle kurulacak olan yeni
konutların Naşa fayı üzerinde olduğuna, TOKİ’nin bu konuda herhangi bir
araştırma yapıp yapmadığına,
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar,
Kocaeli depremi üzerinden yaklaşık on bir yıl geçmesine rağmen hâlâ kullanılmamakta
olan ve yıkılmayı bekleyen binalar hakkında neden hiçbir işlem yapılmadığına,
Tokat Milletvekili Orhan Düzgün,
Kuzeydoğu Anadolu fayının tam ortasında bulunan Tokat ilinin Erbaa, Niksar ve
Reşadiye ilçelerinde depremle ilgili tedbirlerin alınması yönünde Hükûmetin
daha fazla gayret göstermesine,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, MHP
Grubu olarak Antalya Haskızılören köyünde yaşanan sel
felaketi nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, ailelerine
ve dostlarına başsağlığı dilediğine ve bölgede gereken tedbirlerin alınmasına,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş AK PARTİ Grubu olarak Antalya’daki sel felaketiyle
ilgili araştırmaların sürdüğüne ve bu konuda grubunun hassasiyetine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Malatya Milletvekili Mahmut Mücahit
Fındıklı ve 21 milletvekilinin, kayısı üretimi ve pazarlamasında yaşanan
sorunların (10/11),
İzmir Milletvekili Erdal Kalkan ve 23
milletvekilinin, balıkçılığın sorunları ve çözüm yollarının (10/12),
Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ve 24
milletvekilinin, bal ve diğer arı ürünlerinin üretimi ve pazarlanmasında
yaşanan sorunların (10/13),
Araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
“Gelen Kâğıtlar” listesinde yayımlanan
ve bastırılarak dağıtılan 12 sıra sayılı İç Tüzük Teklifi ile 2, 3, 4, 5, ve 8
sıra sayılı kanun tasarılarının kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının sırasıyla 1, 2, 3,
4, 5 ve 6 ncı sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 11/10/2011 Salı günkü
birleşiminde bir saat süreyle sözlü soru önergelerinin görüşülmesinden sonra
diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu
teşrif eden, Hindistan Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Eyaletler Konseyi Başkanı
Sayın Hamid Ansari ve beraberindeki heyete Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denildi.
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının:
1’inci sırasında bulunan (6/2),
35’inci ” ” (6/41),
36’ncı ” ” (6/42),
48’inci ” ” (6/54),
49’uncu ” ” (6/55),
51’inci ” ” (6/57),
52’nci ” ” (6/58),
54’üncü ” ” (6/60),
61’inci ” ” (6/67),
79’uncu ” ” (6/86),
88’inci ” ” (6/95),
108’inci ” ” (6/117),
109’uncu ” ” (6/118),
Esas numaralı sözlü sorulara, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi; soru sahiplerinden
Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt de cevaplara
karşı görüşlerini açıkladı.
Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan, Ege
ve Akdeniz bölgelerinde devam eden aşırı yağışlara,
Antalya Milletvekili Mehmet Günal,
Antalya ili Serik ilçesinde meydana gelen sel felaketine,
İlişkin birer açıklamada bulundular.
Anayasa,
Adalet,
Millî Savunma,
İçişleri,
Dışişleri,
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm,
Çevre,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler,
Tarım, Orman ve Köyişleri,
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji,
Dilekçe,
Plan ve Bütçe,
Kamu İktisadi Teşebbüsleri,
İnsan Haklarını İnceleme,
Avrupa Birliği Uyum,
Komisyonları üyelikleri için Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunca aday gösterilen milletvekilleri;
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda
açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe Ağrı
Milletvekili Mehmet Kerim Yıldız,
Seçildiler.
Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan, tutuklu milletvekillerinin yemin merasiminin tamamlatılarak yasama
faaliyetlerine katılmasının sağlanmasına ilişkin bir açıklamada bulundu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin (S.Sayısı:
12) Komisyona geri verilmesi nedeniyle, Başkanın tutumu hakkında usul görüşmesi
açıldı; yapılan görüşmelerden sonra, Başkan, tutumunun usule uygun olduğunu açıkladı.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasına alınan Ordu
Milletvekili İhsan Şener ve Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül’ün, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/8) (S.Sayısı: 12)
görüşmeleri İç Tüzük’ün 88’inci maddesi uyarınca
Komisyona geri çekildiğinden,
2’nci sırasına alınan Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Kapıköy ve Razi Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanımına
İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/287) (S.Sayısı:
2) görüşmeleri Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,
Ertelendi.
12
Ekim 2011 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 18.08’de son
verildi.
Mehmet SAĞLAM |
Başkan
Vekili |
Muhammet
Rıza YALÇINKAYA Özlem YEMİŞÇİ |
Bartın Tekirdağ |
Kâtip Üye Kâtip
Üye |
Iı.-
GELEN KâĞITLAR
No:
8
12 Ekim 2011 Çarşamba
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar’ın, otoyollarda bazı merkez ilçe isimlerinin tabelalardan kaldırılmasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/200) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/10/2011)
2.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar’ın, temeli atılan POSCO Şirketinin ÇED raporuna ve OSB’nin çevreye
etkilerine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi
(6/201) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiray’ın, 02 Temmuz 1993’teki Sivas olaylarından aranan
üç kişinin Polonya’da yakalandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/462) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
2.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, gelir getiren taşınmazları bulunan camilere ve hakkında
icra takibi yapılan ve adli dava açılan din görevlilerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/463) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
3.-
Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Kıdem Tazminatı Fonuna
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/464) (Başkanlığa geliş tarihi:
06/10/2011)
4.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın, tutuklu milletvekillerinin özlük haklarına ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/465) (Başkanlığa geliş
tarihi: 04/08/2011)
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Türk Telekom Arena Stadyumunun ulaşım sorununa ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/466) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)
6.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, gelişmiş araştırma gemisi ihtiyacına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/467) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)
7.- İstanbul Milletvekili İhsan
Barutçu’nun, yasa dışı dinleme ve izleme faaliyetlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/468) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)
8.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın,
Hükümet ile terör örgütü arasında barış konseyi oluşturulacağı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/469) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/10/2011)
9.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
Alman vakıflarıyla ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/470) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)
10.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, 2005-2011 yılları arası mahkeme kararıyla telefon
dinlemesi yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/471) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)
11.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, bazı törenlerin camilerde ilan edilmesi ile
yıkılan ve ibadete kapatılan camilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/472) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)
12.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Alman vakıflarıyla ilgili bir açıklamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/473) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/10/2011)
13.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulut’un, bir bürokratın Bingöl’de yapılan ihalelerle ilgili bazı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/474) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/10/2011)
14.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, 2002-2011 yıllarında Diyanet İşleri Başkanlığınca
yapılan atama, tayin ve unvan değişiklikleri ile tamirat ve tadilatı yapılan
camilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/475) (Başkanlığa geliş
tarihi: 06/10/2011)
15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Anayasa Mahkemesi Başkanının ABD Ankara Büyükelçisini ziyaretine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/476) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)
16.- Antalya Milletvekili Tunca
Toskay’ın, 2002-2011 yılları arasında Antalya’daki icra takibi yapılan kişi ve
dava sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/477)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
17.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, 02 Temmuz 1993’te Sivas’ta meydana gelen
olaylarla ilgili aranmakta olan üç kişinin Polonya’da yakalandığıyla ilgili
basında çıkan haberlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/478)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
18.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkan’ın, kamu ve özel sektördeki özürlü istihdamına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/479) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/10/2011)
19.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan’ın, bir sendika şube yöneticisinin bilgisi ve onayı alınmaksızın görev
yerinin değiştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/480) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)
20.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, kronik yara hastalarının tedavileriyle ilgili
mağduriyetlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/481) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)
21.- Antalya Milletvekili Tunca
Toskay’ın, Antalya’daki kayıt dışı istihdama ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/482) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
22.- Antalya Milletvekili Tunca
Toskay’ın, Antalya’da çocuk işçiliğinin önlenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/483) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/10/2011)
23.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un,
1. derece doğal sit alanlarının korunmasına ilişkin Çevre ve Şehircilik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/484) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
24.- Antalya Milletvekili Tunca
Toskay’ın, kalitesiz kömür dağıtımına ve hava kirliliğine ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/485) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/10/2011)
25.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in,
yaş üzüm ihracatındaki sorunlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/486) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)
26.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi
Baydar’ın, 2011 yılı kütlü pamuk ürünü fark ödemesi destek miktarına ilişkin
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/487) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/10/2011)
27.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, süt hayvancılığına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/488) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/10/2011)
28.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Hatay-Dörtyol’da yağan dolu nedeniyle
meydana gelen zarara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/489) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)
29.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdu’nun, TMO tarafından yapılan 2003-2011 yılları arasındaki ihracat ve
deniz nakliyelerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/490) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
30.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
ziraat mühendisleri ve veteriner hekimlerin istihdamına ilişkin Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/491) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/10/2011)
31.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Rusya’dan Batı Hattından gelen doğal gaz
alımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/492) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)
32.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, doğal gaz alımı konusunda yapılmış olan Batı
Hattı kontratının iptaline ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/493) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
33.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal
Kaplan’ın, uluslararası doğal gaz alım ve satım anlaşmalarına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/494) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/10/2011)
34.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Kütahya’daki Jandarma 1. Er Eğitim Taburunun başka bir ile taşınacağı
haberlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/495)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)
35.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar’ın, Kocaeli-Kartepe Belediye Başkanıyla ilgili
bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/496)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)
36.- Gaziantep Milletvekili Mehmet
Şeker’in, köprü inşaatında suyun yükselmesi nedeniyle kaybolan ölçüm şefini
kurtarma çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/497)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
37.- Antalya Milletvekili Tunca
Toskay’ın, Antalya ve ilçe belediyelerinde görev yapan şehir plancısı sayısına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/498) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/10/2011)
38.- Antalya Milletvekili Tunca
Toskay’ın, Antalya’da imar planlarında okul yeri olarak belirlenen arsalara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/499) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/10/2011)
39.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın,
Konya-Selçuklu Bosna Hersek mahallesindeki bir arsaya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/500) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
40.- Ankara Milletvekili İzzet
Çetin’in, Ankara-Akyurt Karacakaya mahallesi altyapı
ve yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/501)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
41.- Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı’nın, Konya Ovası Projesine ve Konya’nın ekonomik ve sosyal bakımdan
gelişmesi için öngörülen projelerin hayata geçirilmesine ilişkin Kalkınma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/502) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
42.- Antalya Milletvekili Tunca
Toskay’ın, Antalya’da yarım kalan ve devam ettirilen kamu yatırımlarına ilişkin
Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/503) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/10/2011)
43.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerindeki öğretmen kadrosuna ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/504) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)
44.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/505)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)
45.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
kadrolu, sözleşmeli, vekil ve ücretli öğretmen statülerinde çalışan öğretmen
sayısına ve öğretmenlerin tek statüde çalıştırılmasına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/506) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)
46.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Kütahya-Simav’da deprem sonrası öğretmen adaylarının yaşadığı mağduriyetin
giderilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/507)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)
47.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, ortaöğretim 10. sınıf tarih kitabında
Süryaniler ile ilgili bir ifadeye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/508) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)
48.- İstanbul Milletvekili İhsan
Barutçu’nun, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/509) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
49.- Isparta Milletvekili Süleyman
Nevzat Korkmaz’ın, Isparta-Senirkent İmam Hatip Lisesi binasının yapılmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/510) (Başkanlığa geliş
tarihi: 05/10/2011)
50.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulut’un, okul öncesi eğitimdeki öğrencilerin bazı ihtiyaçlarına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/511) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/10/2011)
51.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulut’un, öğretmenlere verilen öğretim yılına hazırlık ödeneğine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/512) (Başkanlığa geliş tarihi:
05/10/2011)
52.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Anadolu meslek liselerine yeni bir ek
yerleştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/513) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
53.- Bursa Milletvekili Turhan
Tayan’ın, Bursa’daki bazı baraj, gölet ve sulama inşaatları projelerinin son
durumlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/514)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
54.- Antalya Milletvekili Tunca
Toskay’ın, Antalya’da su plan ve projeleri kapsamında gerçekleştirilen
yatırımlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/515)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
55.- Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı’nın, Karayolları 3. Bölge Müdürünün görevinden uzaklaştırılmasına ve
bazı iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/516)
(Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
56.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın,
Bor-Niğde yol çalışmalarında meydana gelen trafik kazalarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/517) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
57.- Antalya Milletvekili Tunca
Toskay’ın, Antalya’da bankalara olan borçlara ve icralık esnaf sayısına ilişkin
Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/518) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05/10/2011)
58.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın,
Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinin Almanya-Köln’deki merkez binasındaki
soyguna ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi
(7/519) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
59.- Antalya Milletvekili Tunca
Toskay’ın, Antalya’da AB fonlarından yararlanmak için yapılan başvurulara
ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/520) (Başkanlığa
geliş tarihi: 05/10/2011)
60.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali
Ediboğlu’nun, Akdeniz ve Ege bölgelerinde mevcut turizm tesislerinin yıl
boyunca açık kalmasının teşvikine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/521) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)
61.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
Kütahya’daki Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığına ilişkin Milli Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/522) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)
62.- İstanbul Milletvekili Melda
Onur’un, Malatya-Kürecik bölgesinde kurulması planlanan NATO Füze Savunma
Sisteminin insan sağlığına etkisine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/523) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)
63.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşi’nin, soru önergelerinin işleme konulmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/524) (Başkanlığa geliş tarihi:
06/10/2011)
64.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşi’nin, TBMM Tv yayınlarının sınırlandırılmasına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/525)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2011)
65.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay
Ekşi’nin, TBMM Tv yayınlarının sınırlandırılmasına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/526)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2011)
66.- Mersin Milletvekili Ali Rıza
Öztürk’ün, Anayasa değişikliği çalışmaları kapsamında Anayasa hukukçuları ile
yapılan görüşmeye ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/527) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/10/2011)
Geri
Alınan Yazılı Soru Önergesi
1.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Çelebi, üst düzey bir kamu görevlisi hakkında Kamu Görevlileri Etik Kurulu
tarafından verilen karara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesini 12.10.2011
tarihinde geri almıştır. (7/430)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi ve 19 Milletvekilinin, Riva Deresi ve havzasındaki kirliliğin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/14) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/10/2011)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve
21 Milletvekilinin, eğitim kurumlarındaki tarikat örgütlenmesi iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/15) (Başkanlığa geliş tarihi:
06/10/2011)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve
22 Milletvekilinin, su kaynakları potansiyelinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi. (10/16) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)
12 Ekim 2011 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Mehmet SAĞLAM
KÂTİP ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ
(Tekirdağ), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
6’ncı Birleşimini açıyorum.
Çoğunluğumuz var, toplantı yeter sayısı da bulunduğundan
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Konuşma süreleri beşer dakikadır.
Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi de
yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, Dünya Yaşlılar Günü münasebetiyle söz isteyen
Ordu Milletvekili İhsan Şener’e aittir.
Buyurun Sayın Şener. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ordu Milletvekili İhsan
Şener’in, Uluslararası Yaşlılar Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması
İHSAN ŞENER (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; yüce heyetinizi ve ekranları başında bizi izleyen aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Meclisimizin de açılış günü olan 1 Ekim, ülkemizde ve dünyada
Uluslararası Yaşlılar Günü olarak kabul edilmiştir. Küresel yaşlanma 21’inci
yüzyılın en önemli sorunlarından biridir. Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş
Milletler verilerine göre yaşam süresinin uzaması ve doğum oranındaki düşüş
sebebiyle dünyada altmış yaş ve üzeri nüfusun oranı hızla yükselmektedir. Bugün
dünya nüfusunun altıda 1’ini yaşlılar oluşturmaktadır. Bugün 600 milyon olan
sayının, sürekli artan yaşlı oranıyla 2050 yılında 2 milyara ulaşması
beklenmektedir.
Yaşlanma, sağlıktan sosyal güvenliğe, çevreyle ilgili konulardan
eğitime, iş olanaklarına, eğlence endüstrisine ve aile hayatına kadar toplumun
bütün yönlerini etkilemektedir. İnsanın özellikle yaşlandıkça kalabalıklar
arasında yalnızlığa itildiği gözle görülür bir gerçekliktir. Milletimizin moral
değerlerini yükseltmek için manevi bakım konusunu, sosyal devletin de
gerektirdiği biçiminde kurumsallaştırılması ve geliştirilmesi gerekmektedir.
Ülkemiz nüfusunda modern yaşam, çalışma koşulları ve ekonomik
zorluklar sonucu doğum sayısında görülen azalmanın yansımaları ortaya çıkmaya
başlamıştır. 1978 ila 2008 yılları arasında 4,33 olan doğurganlık hızı yarı
yarıya azalmıştır. Özellikle Türkiye'nin batısında bu sayı yüzde 1’e düşmüştür.
Araştırmalar Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “her
ailede 3 çocuk” ısrarını haklı çıkarmaktadır. Son nüfus sayımına göre Türkiye
nüfusunun yaklaşık yüzde 26’sı 0-14 yaş grubuna aittir. Yaş ortalamamız şu anda
28,5’tir. 65 yaş üzeri grup ise nüfusumuzun yüzde 7’sini oluşturmakta,
Türkiye’de yaklaşık 6 milyon yaşlı insan bulunmaktadır. Bu sayı 2025 yılında 9
milyona, 2050 yılında ise 18 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir.
Uluslararası Bakım Kongresi ve Küresel Yaşlanma Forumu,
İstanbul’da 2005 yılında Birleşmiş Milletler yetkilileri ve kırk beş ülkeden
politikacı, bürokrat ve özel sektörün katılımıyla Sayın Başbakanımız
himayelerinde gerçekleştirilmiş ve tüm katılımcılar Türkiye'nin yaşlanma
konusunun tüm aşamalarında uluslararası toplumun liderliğini yapacak
potansiyele sahip olduğunu belirtmişlerdir.
Merkezi ülkemizde olan uluslararası kurumların sayısı yok denecek
kadar azdır fakat bu tür uluslararası kurumlar, dünya üzerinde endüstriyel
yapılar olarak algılanmakta ve bulundukları ülkelere çok ciddi ekonomik
girdiler sağlamaktadır. Türkiye, nüfus yaşlanması konusunda küresel lider
olarak merkez rol oynayacak ideal bir ülke konumundadır.
İstanbul Küresel Yaşlanma ve Bakım Deklarasyonu tüm katılımcılar
tarafından onaylanmış, deklarasyonu takip etmek için 9 Ocak 2009 tarihinde
Dünya Yaşlanma Konseyi kurulmuştur. Bu konsey, Türkiye'nin Birleşmiş Milletlerde
2012-2022 yılları arasında yaşlı dostu ülke olması, 2012 yılının uluslararası
yaşlı hakları yılı, Birleşmiş Milletler Yaşlı Hakları Sözleşmesi’nin Türkiye’de
imzalanması, Uluslararası Yaşlanma Örgütü, Uluslararası Yaşlanma Ajansı,
Uluslararası Yaşlanma Fonu ve Uluslararası Yaşlanma Programı’nın Türkiye'nin
liderliğinde gerçekleştirilmesi için ciddi çalışmalar gerçekleştirmektedir.
Medeniyet, her yaştan insanın mutlu, huzurlu ve sağlık içinde
yaşadığı bir yerdir. Silahın, korkunun, ekonominin ve paranın hâkim olduğu
medeniyet değil, tam tersine paraya tahvil edilemeyen değerler üzerinden
yükselen medeniyetin mimarları olmak zorundayız.
Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şener.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.- Görüşmeleri izlemek
üzere Genel Kurulu teşrif eden, Pakistan’ın Enformasyon ve Yayıncılık Bakanı ve
Hükûmet Sözcüsü Dr. Firdevs Aşık Avan’a Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, ülkemizde konuk olarak bulunan
dost ve kardeş ülke Pakistan’ın Enformasyon ve Yayıncılık Bakanı ve Hükûmet
Sözcüsü Sayın Dr. Firdevs Aşık Avan misafirimizdir, kendilerine hoş geldiniz
diyorum.(Alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
(Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerindeki gelişmeler hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu’na aittir.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki gelişmeler üzerine söz almış
bulunmaktayım, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tutuklamalardan başlayacağım. Yargıdan
gelen, yıllarca baro başkanlığı yapan bir milletvekiliyim. Bu iktidar döneminde
bütün Türkiye açık bir cezaevine dönüşmüş durumda. Gözaltı ve tutuklamalar bu
Hükûmetin bir idari pratiği hâline dönüşmüş durumda. Gece yatağa giren bir
yurttaşımızın sabah hangi örgütün üyesi olarak uyanacağının belli olmadığı bir
ortam yaşamaktayız. Bu nedenle, Sayın Adalet Bakanı, Sayın Başbakan Yardımcısı,
Sayın İçişleri Bakanı bize şunu söylemesin: “Yargı bağımsız ve tarafsızdır.”
demesin. Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı iddiası sadece bugünkü ortamda
gülünç bir iddiadan başka bir şey değildir. Bu hâkim ve savcıların önüne bu
dosyaları herhâlde hâkim ve savcıların eşleri ve çocukları getirmiyor. İçişleri
Bakanının emrinde olan güvenlik güçleri getirmekte ve dosya içeri verildiği
zaman da kimlerin tutuklanacağı, kimlerin serbest bırakılacağı da liste hâlinde
verilmekte. Böyle güvensiz bir adalet ortamında, böyle güvensiz bir hukuk
ortamında Türkiye’de yurttaşların bu cumhuriyete aidiyet bağıyla bağlanmasını
bekleyemeyiz.
AHMET YENİ (Samsun) – Kimi savunuyorsunuz siz?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Dolayısıyla bu Hükûmet bu
kutuplaşmaya ve bu uygulamaya son vermelidir. Hükûmetin Başbakanı, Hükümetin
Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı da temenni makamında olunan yerler
değildir. Yirmi yedi yıldır bu ülkede çatışma vardır. Yirmi yedi yıldır bu
ülkede insanlar ölmektedir. Bu yirmi yedi yılın dokuz yılında bu Hükûmet
iktidardadır. 8 başbakan değişmiştir, 5 cumhurbaşkanı değişmiştir, 9
Genelkurmay başkanı değişmiştir, 16 hükûmet değişmiştir, 23 İçişleri Bakanı
değişmiştir, ama bu sorun bitmemiştir ve güvenlik eksenli politikalarla da bu
sorun çözülememiştir, yani Türkiye'nin Kürt meselesi çözülememiştir.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, cesaretle seçim öncesi çözüm
önerilerimizi ortaya koyduk, ama seçim bildirgemizin sizler tarafından
okunmadığını biliyorum. Hükûmet Programı da ortada, 14 ve 18’inci sayfaları bu
soruna ayrılmış, ama bu sorunla ilgili olarak tek bir cümle, bu sorunun
çözümüne ilişkin cesaretli bir çözüm önerisi yok.
O nedenle, biz, bu sorunu günlük siyasi tartışmaların dışına
çıkartalım, bu sorunu bir siyasi yarışma hâline getirmeyelim, ortak dil
yaratalım ve ortak bir komisyon kuralım, bu Meclisin çatısı altında
kutuplaşmaya son vererek, bu sorunun çözümü konusunda cesaretli adımlar atalım.
Toplumun bizden beklediği budur, toplumun bizden beklediği daha fazla
cesarettir, daha fazla sağduyudur, bunu birlikte becerebiliriz.
Doğu, Güneydoğu ve her taraf kan ağlıyor, bunun bilinmesini
istiyorum, Hükûmete düşen birinci görev de bu kutuplaşmaya son verecek adımı
atmak olmalıdır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak buna hazırız. Çözüm
önerilerimizi önceki gün “Ortak Akıl Heyeti” diye açıkladık ve altı başlık
altında da bu Meclisin çatısı altında ne yapılabileceğini ifade ettik.
Bu nedenle, Hükûmete buradan sesleniyorum, bu konuyu siyasi
yarışma dışında bırakalım, bu konuyu kişisel egomuzun tatmini dışında bırakalım
ve bu konuyu öfke diliyle, şiddet diliyle konuşmayalım, bu sorun konusunda
demokrasiyi, barışı ve özgürlükleri esas alan yeni bir program hazırlayalım.
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanrıkulu.
Gündem dışı üçüncü söz, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’a aittir.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
3.- Denizli Milletvekili
Emin Haluk Ayhan’ın, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ilişkin
gündem dışı konuşması
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu hakkında söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle Denizli Çameli ilçesi ve diğer illerde sel felaketinde
hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Yaraların en kısa zamanda sarılacağını umut ediyorum ve diliyorum.
5018 sayılı Kanun, AKP’nin üstün gayretleri sonucu Anayasa’ya
aykırı olarak yasalaşmış, daha sonra muhalefetin de iyi niyetli katkılarıyla
Anayasa değiştirilerek uygulamaya konulan bir mevzuat hâline gelmiştir.
Bu Kanunun 16’ncı maddesinde orta vadeli ekonomik ve mali
hedefleri ortaya koyan ve bütçeye yön veren Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli
Mali Planın yayımlanması hususları yer almaktadır. Mayıs ayı sonuna kadar Orta
Vadeli Programın DPT tarafından hazırlanması ve Bakanlar Kurulunca kabul
edilmesi gerekmektedir. Orta Vadeli Mali Planın ise haziran ayının 15’ine kadar
Maliye Bakanlığınca hazırlanması ve Yüksek Planlama Kurulunda kabul edilerek,
bu Kurulca yayımlanması gerekmektedir. Ancak Hükûmet tarafından 5018 sayılı
Kanun’un 16’ncı maddesinde öngörülen sürede bu dokümanlar yayımlanmamakta veya
yayımlanamamaktadır; bizce yayımlanamamaktadır. Bu durumun gerçekten Hükûmetin
kötü niyetinden değil beceriksizliğinden kaynaklandığı kanaati bizde hâkim
olmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçip kanun hâline gelmiş bu
Kanun, neden gereği yapılabiliyor olduğu hâlde yerine getirilip ilgili program
ve planı Hükûmet hazırlamak istemesin? Böyle bir düşünce AKP’ye ve Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmetine hakaret olur. Nitekim, 23’üncü Dönemde bu hususu Türkiye
Büyük Millet Meclisinde defalarca ifade ettik, ikaz ettik, hatta Sayın Bakana
“Bunu DPT ve Maliye Bakanlığı mı hazırlayamıyor yoksa Hükûmet olarak siz
‘Getirmeyin.’ diye talimat mı veriyorsunuz?” dedik. Kanunun amir hükmünün
gereğini yerine getirmeyen bize göre suçludur. Haydi, Hükûmet üyelerinin
dokunulmazlıkları var ama devlet memurları açısından herhangi bir tedbir
alınmadıysa gerçekten zor, onlara yazık.
Acaba diyorum -İnanın bunu yutkunarak söylüyorum- üst yazısı
tamamen evrakta belirlenen tarihte yerini almış, ancak eki olmayan, ihtiyati
tedbir olsun diye işlem yapılmakta mıdır?
Burada neyi anlatmak istiyorum? Geçen yıl bütçe Türkiye Büyük
Millet Meclisine teslim edilmeden on gün önce bu iki doküman, bütçe çağrısı ve
yatırım genelgesi aynı gün yayınlandı. Gerçekten bu, milletle alay etmek
demektir. Böyle bir durum beceriksizlik değilse, milletle alay etmek demektir.
Bütün kurumlar bütçe görüşmelerine gelecek, Maliyeyle görüşecek, hangi
parametrelere göre bunlar yapılıyor belli olmayacak. Bu, milletle alay etmek
demektir.
Aslında Hükûmetin verdiği parametrelere göre bu görüşmeler
yapılıyor. Ama Hükûmet, bunu kamuoyundan saklıyor, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden saklıyor. Şu ana kadar, bakanlar, kendi kurumlarıyla ilgili
bütçelerinin parametrelerine hâkim değil demektir bu hadise. Böyle bütçe ve
makroekonomik hedeflerin ne kadar güvenilirliliği
olabilir? AKP ve hükûmetleri tutarsızlık içinde. Sadece bu işte değil, malî
kuralda benzer problemleri yaşadık, mahalli idarelerin gelirlerine ilişkin
tasarılarda aynı problemleri yaşadık. Önce “acil” diye getiriyorsunuz, sonra
vazgeçiyorsunuz çıkarmaktan.
İktidar şaşkın, bürokrat şaşkın. AKP Genel Başkan Yardımcısı
“harcamayın” diyor, Başbakan farklı söylüyor, Merkez Bankası Başkanı farklı
söylüyor. Hepsinin söylediğini topladığınızda bir sıfır bile etmiyor.
“Kur hedefimiz yok.” diyorsunuz. Hükûmet yanlısı yazarlar bile
konuşmaların neleri ifade ettiğini Merkez Bankası Başkanının ifade etmeye
başladılar. Başbakan Yardımcısı, her yerde, orta vadeli program olduğunu
söylüyor. Bugüne kadar bunun vaktinde çıktığını bir Allah’ın kulu, bir
milletvekili gördü mü?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Denizli büyükşehir oldu mu?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – İnşallah olacak, geç kaldılar.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın
Erdoğan Bayraktar, gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 3,
11, 15, 16, 45, 50, 61, 65, 82, 85, 102, 107 ve 108 ile 115’inci sıralardaki
soruları cevaplandırmak istemişlerdir.
Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç ise, gündemin “Sözlü
Sorular” kısmında yer alan sorulardan 44, 71, 77, 79, 94, 103, 114 ve 116’ncı
sıralardaki soruları cevaplandırmak istemişlerdir.
Sayın Bakanların bu istemlerini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Sayın milletvekilleri, bazı arkadaşlarımız söz istemek üzere
yerlerinden işaret buyurmuşlar.
İlk önce, Sayın Acar, nedir konu acaba, öğrenebilir miyim? Hangi
maddeye göre, ne sözü istiyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) – 60’ıncı maddeye göre, kısa bir açıklama…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – 4’üncü maddenin birinci bendi için söz
istedim efendim. İran’la ilişkilerimiz için söz istedim.
BAŞKAN – İran’la ilişkilerde…
GÜRKUT ACAR (Antalya) – Evet, 4’üncü madde…
BAŞKAN – Anladım, ona geldiğimizde size söz vereceğim.
Değerli milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, gündeme yeni geçiyorsunuz.
Sizin Meclisi yönetim tarzınız hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN - Şimdi, bir saniye…
KAMER GENÇ (Tunceli) - Usul tartışmasını açmak istiyorum. Dün
benim sözümü, bakın…
BAŞKAN – Bir saniye… Bir saniye efendim. Burada, söz isteyen
arkadaşlarımız var, onlara vereyim, ondan sonra o zaman.
Sayın Baydar, sizin neydi efendim? 60’a göre mi, ne için; hangi
konuda konuşmak istiyorsunuz Sayın Baydar?
METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) – Bölgedeki gelişmelerle ilgili...
BAŞKAN – Yerinizden, bir dakika lütfen.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar’ın, aşırı yağışlardan dolayı hasat süresinin uzayacağına ve
ürünün parası gecikeceğinden vadesi gelmiş ve gelecek olan Ziraat Bankası ve
tarım kredi kooperatiflerine olan çiftçi borçlarının iki üç yıla yayılarak faizsiz
olarak ertelenmesine ilişkin açıklaması
METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 8 Ekim Cumartesi günü başlayıp 11 Ekim sabahına kadar süren ve
aralıklarla devam etmekte olan şiddetli fırtına ve sağanak şeklinde yağan yağmur,
pamuk ambarı olarak bilinen Söke Ovamızda büyük maddi zarara neden olmuştur.
Makineli tarıma geçen çiftçimiz ürününe yaprak döktürücü uygulayıcı uygulayıp
tam hasat yapacakken başlayan ve metrekareye 220 kilogramlık yağışla son
yılların en büyük yağışını alan bölgemiz sel ve su baskınlarıyla ürününü hasat
edemez hâle gelmiştir.
Pamuk ürünümüzde iki türlü zarar meydana gelmiştir. Birinci olarak
standart 1 olan pamuğumuzun rengi matlaşarak kalite kaybına neden olmuş, ikinci
olarak da verim yüzde 20-25 azalmıştır. Bu aşırı yağışlardan dolayı hasat
süresinin uzayacağı ve ürünün parası gecikeceğinden vadesi gelmiş ve gelecek
olan Ziraat Bankası ve Tarım Krediye olan çiftçi borçlarının iki üç yıla
yayılarak faizsiz olarak ertelenmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, Dünya Yaşlılar
Günü’yle ilgili söz almak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun, yerinizden bir dakika lütfen.
2.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanal’ın, Uluslararası Yaşlılar Günü’ne ve Hükûmetin emeklilere seçim
öncesi vadetmiş olduğu intibak yasasının ve sosyal hakların yerine
getirilmemesine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
“Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o
milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bütün
kuvveti ile çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin
istikbale güvenli bakmaya hakkı yoktur.”
Emeklilerle ilgili, siyasal iktidar, seçim öncesi intibak yasasını
çıkaracağını ve ücretle ilgili yaşam koşullarının geliştirileceğine ilişkin çok
vaatlerde bulundu ama gelinen bu aşamada oy alma uğruna söylenilen, verilen
vaatlerin hiçbirisini yerine getirmedi, bunun adı “istismarcılık”tır.
Sizden istirham ediyorum sayın Hükûmet yetkilileri, seçim öncesi
emeklilerle ilgili vermiş olduğunuz intibak yasasının ve sosyal haklarının ve
güvencesinin tüm teminatıyla ilgili vermiş olduğunuz vaatlerin hepsinin yerine
getirilmesini istirham ediyorum, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Sayın Uzunırmak…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – İç Tüzük 60’a göre yerimden kısa bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – İç Tüzük 60’a göre…
Buyurun, yerinizden bir dakika.
3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Aydın ilinde meydana gelen sel felaketinin
yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bir saygıdeğer milletvekilimiz konuyu
gündeme getirdi, aynı mealde ben de bir vurguda bulunmak istiyorum.
Ülkemizin çeşitli illerinde, Aydın Milletvekili olarak başta
Aydın’da olmak üzere sel felaketleri yaşanmıştır. Tabii ki tarım tabiata açık
yapılan bir faaliyettir ve çiftçimiz çok büyük zararlar görmüştür. Pamukta hem
ürün bazında bir kayıp vardır hem de ürünün kalitesi bazında bir kayıp vardır.
Dolayısıyla, Hükûmetin bir an önce gündemine alıp, Antalya, Muğla, Denizli,
Aydın, Manisa illerimizde, iç Ege bölgesinde bu felaketlere karşı çiftçimizin
korunmasını tedbir altına almalı, çünkü vatandaş zaten ezilmiş durumda.
Ben, Hükûmetin bunu gündeme almasını rica ediyorum, Meclisimizin
de bilgisine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Şimdi Sayın Muharrem Işık, buyurun efendim yerinizden bir dakika
lütfen.
4.- Erzincan Milletvekili
Muharrem Işık’ın, Erzincan depremzedeleri için yeni evlerin yapılmasının
düşünülüp düşünülmediğine ilişkin açıklaması
MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
22 Eylül 2011 Perşembe günü 06.22’de Erzincan’da Kemah-Refahiye-İliç üçgeninde
meydana gelen deprem, Erzincan halkında yine büyük bir korkuya sebep olmuştur.
Köylerimizde bulunan mevcut evler hâlen depreme dayanıklı yapılar değildir. Bu
depremde, Kemah Gülbahçe ve Karacalar köylerinde
hasar fazladır. Özellikle Karacalar köyü Kara Mustafalar mezrasındaki evlerde
oturmak imkânsızdır. Depremden sonra çadır ve soba yardımları yapılmıştır,
ancak kış mevsimine girmemiz nedeniyle depremzedeler için ne gibi bir
çalışmanız var? Yeni evlerin yapılmasını düşünüyor musunuz? Hafif ya da orta
hasarlı evler toprak ve taştan olduğu için en ufak bir depremde tekrar
yıkılacağı için bu evleri de ağır hasarlı sayarak yeniden yapmayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
Sayın Yüksel…
MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Denizli Çameli’ndeki sel felaketiyle
ilgili kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun, yerinizden bir dakika lütfen.
5.- Denizli Milletvekili
Mehmet Yüksel’in, Denizli ilinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı
zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması
MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Sayın Başkanım, Denizli’de evvelsi gün
yaşanan sel afetinde en fazla Çameli ilçemizde 1 insan kaybımız var,
vatandaşımız vefat etmiştir. Onun dışında, yüz yirmi dört alabalık tesisinin
yüz altı tanesi bu Çameli ilçemizdedir, bunlardan on dört tanesi zarar
görmüştür. Çiftçilerimizin ve alabalıkçılarımızın
gördüğü zarar tutarı toplam 1 milyon 449 bin TL’dir. Bu alabalık tesislerine de
Hükûmetimiz olarak 2003-2010 yılları arasında 10 milyon 365 bin TL’lik yavru
alabalık ve porsiyonluk alabalıklık projesine
destekler verilmiştir. 2011 yılı içerisinde sadece bu kapsamda yavru alabalık
ve porsiyonluk alabalık anlamında yine bu balıkçılarımıza proje kapsamında
942.675 TL’lik destekler verilmeye devam ediyor ve devam edecektir. Biz, yine
de çiftçilerimize ve alabalık tesislerinde sadece Denizli’de değil,
Türkiye’deki bütün vatandaşlarımıza Tarım Bakanımızın başlatmış olduğu bu
sigorta kapsamında destek noktasında bu destekten yararlanıp bütün…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yüksel.
Sayın Vural…
6.- İzmir Milletvekili
Oktay Vural’ın, yıl dönümü ve geçit törenlerinde TBMM üyelerine şeref
tribününde ayrılan yerlerle ilgili düzenleme yapılması hususunda Dışişleri
Bakanlığıyla görüşülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Efendim, ben bir konuda Başkanlığınızın dikkatini çekmek
istiyorum. Bu, Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğünün Cumhuriyetin
88’inci Yıl Dönümü Törenleri; Atatürk Kültür Merkezi Geçit Töreni. Şeref
locasında kendilerine yerleri ayrılanlar Meclis Başkanı, orgenerallere kadar,
korgeneral ve koramiraller ile üst düzey sivil erkân şeref tribününün solunda,
sağ tarafı da diplomatik misyon şeflerine ayrılmıştır. Şeref tribününün
yanındaki kapalı tribünler TBMM üyeleri, mülki ve diğer sivil erkân, askerî
erkân, kordiplomatik mensupları, silahlı kuvvetler emeklileri, dul ve yetimleri
ve basın mensuplarına ayrılmıştır. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin şerefli
üyeleri milletin nezdinde şeref yerini korumasını bilir her zaman ve orada da
oturmasını bilir ama böyle bir konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin
de Türk milletini temsil ettiğini dikkate alarak bununla ilgili düzenleme
konusunda Dışişleri Bakanlığıyla görüşmenizi istirham ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural, arzunuz yerine
getirilecektir.
Sayın Demiröz…
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Bakanımız buradayken bir bilgi almak üzere
konuşmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yerinizden bir dakika lütfen.
7.- Bursa Milletvekili İlhan
Demiröz’ün, Bursa Karacabey Sanayi Sitesine ilişkin Bursa Valiliği, TOKİ
Başkanlığı ve KOTİYAK arasında imzalanan protokolde bakan imzasının olup
olmadığına ilişkin açıklaması
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çevre ve Şehircilik Bakanımızın burada olması nedeniyle şu konuda
bilgi öğrenmek istiyorum: Sayın Bakan TOKİ Başkanlığı sırasında Bursa Valiliği
ile TOKİ Başkanlığı Sınırlı Sorumlu 75’inci Yıl KOBİ Sanayici Toplu İşyerleri
Yapı Kooperatifi, kısaca KOTİYAK arasında Bursa Karacabey Sanayi Sitesine
ilişkin 1/6/2010 tarihinde bir protokol imzalanmıştır. Sorum, daha doğrusu
öğrenmek istediğim şu: İl Genel Meclisinde ve Büyükşehir Belediye Meclisinde
2023 1/100.000 ölçekli plan değişikliği görüşülmeden, onaylanmadan bu
protokolün imzalanması sizce uygun mudur? Bu protokolde yukarıdaki taraflar;
Bursa Valiliği, TOKİ Başkanlığı, KOTİYAK dışında bakan imzası var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Alim Işık, yerinizden bir dakika lütfen. Buyurun.
8.- Kütahya Milletvekili
Alim Işık’ın, Simav depreminde konutları yıkılan vatandaşlara verilecek şehir
merkezine uzak TOKİ konutları yerine kendi arsalarına ev yaptırma hususunda
avantaj sağlanıp sağlanamayacağı ve orta hasarlı binalar için yapılan yardımın
artırılmasına ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanın burada olmasını fırsat bilerek dün dile
getiremediğim bir konuyu dile getirmek istiyorum. Bilindiği gibi, Simav
depreminde konutları yıkılan, ağır hasar görmüş vatandaşlarımıza TOKİ konutlarından
yararlanmak üzere bazı avantajlar sunulmuştur. Ancak, vatandaşlarımız şehir
merkezine dört beş kilometre uzakta bulunan TOKİ konutlarına gitme yerine kendi
arsalarına ev yaptırmayı tercih etmektedirler. Acaba bu vatandaşlarımıza TOKİ
konutlarına geçmek isteyenlere sağlanan bazı avantajlar sağlanabilir mi?
Diğer taraftan, orta hasarlı binalar için verilen 12 bin TL’lik
yardım proje ve dosya masraflarına dahi yetmemektedir. Bu yardımın artırılması
mümkün olabilir mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Havutça, buyurun efendim. Yerinizden bir dakika lütfen.
9.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutça’nın, Balıkesir ilinde meydana gelen sel
felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
açıklaması
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Balıkesir’imizde son dönemde, son günlerde yaşanan sel felaketi bölgesinden
geldik. Dün Balıkesir milletvekili 3 arkadaşımızla birlikte hortumdan zarar
gören ve yaşamını kaybeden vatandaşlarımızı ziyaret ettik. Yine Bandırma’da son
sel felaketinde ortaya çıkan zarar yaklaşık 7 trilyondur. Bu yaraların bir an
önce sarılmasını ve Hükûmetimizin harekete geçerek vatandaşlarımızın sağlığını,
güvenliğini ve esenliğini teminat altına almasını talep ediyoruz. Bunu buradan
ifade ediyorum ve Hükûmet yetkililerimize sesleniyorum. Bandırma’nın gördüğü
zarar 7 trilyon ve bugüne kadar tek kuruş lira yardım edilmemiştir. Bu noktada
Hükûmet yetkililerinin harekete geçmesini talep ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Havutça.
Sayın Susam…
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – İç Tüzük 60’a göre söz istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Buyurun.
Bir dakika lütfen, yerinizden.
10.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susam’ın, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın ve Antalya illerinde
meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Diğer arkadaşlarımızın da belirttiği
gibi son günlerde doğal felaket olarak hortum, sel baskını ve yağmurlar
nedeniyle hem tarım kesiminde ciddi zararlar oluşmuştur hem de o çevrede
yaşayan esnaflarımızın ciddi kayıpları oluşmuştur. Bu kayıplar, Balıkesir,
Manisa, İzmir, Aydın’dan Antalya’ya kadar varan süreç içerisinde çok ciddi
maddi hasarlar şeklinde kendini göstermiştir.
Bu anlamıyla birçoğu da hem tarımda hem de esnaf kesimi olarak
sigortasız olan bu kesimlerin kayıplarının telafi edilmesi konusunda
Hükûmetimizin kısa sürede onların borçlarını ertelemekle birlikte kayıplarıyla
ilgili olarak destek vermesi konusunda taleplerimi aracılığınızla Hükûmete
iletmek istiyorum.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Sakık… Yok mu efendim?
Sayın Oğan…
SİNAN OĞAN (Iğdır) – 60’a göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Buyurun, yerinizden.
Bir dakika, lütfen.
11.- Iğdır Milletvekili
Sinan Oğan’ın, yurt sorunu yaşayan öğrencilere TOKİ’nin neden yurt yapmadığına
ilişkin açıklaması
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Teşekkür ederim.
Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan’ın burada olması
münasebetiyle bir hususu yüce Meclisimizin dikkatine sunmak istiyorum.
Benim gibi zannediyorum birçok milletvekili arkadaşımızın da
gündemindeki en önemli maddelerden birisi öğrencilerdir. Okulların açıldığı
bugünlerde birçok öğrencimiz yurt bulamamaktadır ve öğrencilerimiz uzak
şehirlerden gelip hakikaten de perişan olmaktadırlar.
TOKİ gibi güzel bir kuruluşumuz varken ve “Türkiye bugün dünyanın
17’nci büyük ekonomisi.” diye övünürken, neden hâlâ öğrencilerimize bir yurt
imkânı sunamıyoruz? Öğrencilerimize TOKİ neden yurt yapmıyor? TOKİ yurt yapmak
yerine neden villa yapmakla uğraşıyor? Bunu yüce Meclisin huzuruna sunmak
istiyorum. Hakikaten de öğrencilerimiz perişan hâldedir. Bu meseleye bir an
önce el atılması lazım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
Biraz önce bulunamadınız. Sayın Sakık,
yerinizden bir dakika, lütfen.
SIRRI SAKIK (Muş) – Teşekkür ediyorum Başkan. Vazgeçtim sözümden.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Yeniçeri…
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Efendim, ben de 60’a göre konuşmak
istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun, bir dakika, yerinizden lütfen.
12.- Ankara Milletvekili
Özcan Yeniçeri’nin, Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat
Yasası’nın değişmesi nedeniyle öğretmenlerin ocak ayı özür grup atamalarının
kaldırılmasına ilişkin açıklaması
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – 14/09/2011 tarih ve 28054 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat
Yasası değişmiş ve bu bağlamda öğretmenlerin ocak ayı özür grup atamaları
kaldırılmıştır. Böylece eş durumu özür grubundan olup ocak ayında ailesiyle bir
araya gelmeyi bekleyen karı-koca öğretmenler bir araya gelemeyecektir.
Sayın Bakan, ocak ayı özür grubu tayinlerinin kaldırılması üzerine
öğretmenlere “Üç-beş ay sabredip fedakârlık yapsınlar.” diyor. Bu öğretmenler
gerçekte bir ya da bir buçuk yıldır zaten beklemektedirler. Üç-beş ay daha
olduğu zaman, yapılan uygulama ile hiç kuşkusuz belirli sürelerde de olsa
anneyi yavrusundan, eşi eşten, aileyi birbirinden ayırıyoruz. Bu durum,
Anayasa’nın 41’inci maddesindeki; devlet, ailenin huzur ve refahıyla ilgili
tedbirleri alır hükmüne açıkça aykırıdır. Bu durum, ayrıca, evladından,
yuvasından, eşinden ayrı olan bir öğretmenin verimliliğini de tartışma konusu yapacaktır.
Bakanlığın bu yanlış uygulamadan vazgeçmesi gerekir.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Bulut…
13.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir, Manisa ve Aydın illerinde meydana gelen sel
felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
açıklaması
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son günlerdeki sel felaketleri sebebiyle, yağan yağmurlar
sebebiyle Balıkesir, Manisa, Aydın gibi illerde zeytin ağaçları çok büyük hasar
görmüştür. Zeytin meyvesi dalda oluşmuş, olgunlaşmayı beklerken bu yağmur ve
dolu sebebiyle çiftçiler büyük zarar görmüştür. Hükûmetin, bu zararların tespit
edilerek… Üreticilerin, zaten yağ fiyatlarının düşük olması sebebiyle geçen
yıllardan borçlarını ödeyemediler, borçlarının ertelenmesi ve zararlarının
giderilmesi konusunda Hükûmetin tedbir almasını istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
Sayın Köse…
14.- Çorum Milletvekili
Tufan Köse’nin, yoksul ailelerin çocuklarının yurt sorunlarının çözümüne
ilişkin açıklaması
TUFAN KÖSE (Çorum) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben de bir konuyu, hem kamuoyuyla hem sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Memleketlerimizden, hepimizin memleketlerinden, özellikle yoksul
ailelerin çocuklarının yurt sorununu çözmek için bir hayli gayret gösteriyoruz.
Ama ben şuna tanık oldum: AKP milletvekillerinin Kredi ve Yurtlar Genel
Müdürlüğü nezdinde yaptığı girişimlerinin tamamı sonuçlandırılırken, diğer
partileri bilmiyorum ama Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak bizlerin taleplerinin
hiç göz önüne alınmadığını üzülerek gözlemledim. Sayın Başkanlığınızı ve
arkadaşlarımı bu anlamda uyarmak istiyorum. Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü
ile bu konuda bir bağlantı sağlanarak bu taleplerin dikkate alınmasını
sağlarsanız yoksul çocuklar adına hepimiz sevineceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
Sayın Öz son sözü istemiş.
Buyursunlar.
15.- Manisa Milletvekili
Sakine Öz’ün, TOKİ’nin AK PARTİ’nin inşaat şirketi
gibi çalıştığına ilişkin açıklaması
SAKİNE ÖZ (Manisa) – Ben Çevre ve Şehircilik Bakanımıza soru
sormak istiyorum.
Birçok AKP’li belediyenin veya AKP’li vekillerin seçim
bölgelerinde vaatleri TOKİ ile konut kooperatifi yaptıracaklarıdır. Acaba
-soruyorum Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza- TOKİ AKP’nin inşaat şirketi
midir?
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, bu 60’a göre olan sorularda bütün
arkadaşlarımızın taleplerini yerine getirdik. Yalnız, şunu müşahede ediyorum ki
arkadaşlarımız sayın bakanları burada görünce soru sormaya yöneliyorlar.
Hâlbuki soru sorma İç Tüzük’ün ayrı bir yerinde
düzenlenmiş bir olaydır ama bugün arkadaşlarımızı kırmamak için böyle bir
uygulama yaptık. Bir dahaki sefere arkadaşların bunu hatırlamasında yarar
görüyorum.
Şimdi, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, gündeme geçtiğinize göre,
gündemin başında dün yaptığınız bir keyfî uygulamadan dolayı tutumunuz hakkında
söz istiyorum. Müsaade ederseniz 63’üncü maddeye göre izah edeyim. Tutanakları
da getirdim nasıl bir hata yaptığınızı… Daha Meclis Başkanlığına başlar
başlamaz biraz iktidar partisine çok yaranmak için gayret içinde olduğunuzu
gördüm. Bunlar devam etmesin diye, müsaade ederseniz, bu tutumunuz… Çünkü ben
söz istiyorum bakın.
BAŞKAN – Efendim, söyledikleriniz tutanaklara geçti.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yok, buradan, tutanaktan okuyacağım.
BAŞKAN - Dünkü konuşmaların bugün tartışılması mümkün değil. Dün
ne yaptıysak bitmiştir. Şu anda, müsaade ederseniz, ben Genel Kurula, çalışmaya
devam ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Meclisi yönetmekteki…
BAŞKAN – Meclisi yönetme şekli hakkında başka şekilde imkânlar
var.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, bakın, tutanaklarla ispatlayacağım.
BAŞKAN - Onları sorarsanız, onun usulünü dün tartıştık ve bir
karara vardık.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, o usulü tartışmıyorum.
BAŞKAN - Şimdi onu tekrar tartışmak istemiyorum. Lütfen yerinize
oturun…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır Sayın Başkan…
BAŞKAN - Lütfen yerinize oturun…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bir beni dinler misiniz.
BAŞKAN – Evet, Meclis araştırma önergelerini okuyun lütfen.
Üç önerge var, okutuyorum…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir ben meramımı anlatayım. Diyorum ki, dün
ben söz istediğim hâlde söz hakkımı başkasına verdiniz.
BAŞKAN – Lütfen, lütfen yerinize oturun Sayın Genç…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Neyini lütfedeceğiz canım!
BAŞKAN – Lütfen, lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) - Benim söz hakkımı başkasına nasıl
verirsiniz!
BAŞKAN – Okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Meclisi Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi ve 19 milletvekilinin, Riva Deresi ve havzasındaki
kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/14)
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Diğer adı Çayağzı Deresi olan Riva Deresi Kocaeli'nin Gebze
ilçesine bağlı…”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, böyle davranırsanız o zaman
Meclis kürsüsünde oturamazsınız! Beni dinlemek zorundasınız Sayın Başkan!
“Tepecik köyü yakınlarından doğup, İstanbul'da Pendik ve Çekmeköy ilçelerinden geçerek Beykoz'da Karadeniz'e
dökülmektedir.”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle Meclis yönetilmez canım! Böyle Meclis
yönetilmez!
BAŞKAN – Lütfen yerinize oturun…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Dün benim söz hakkımı başkasına verdiniz.
Bu keyfî yönetimdir.
BAŞKAN – Beni mecbur etmeyin! Lütfen yerinize oturun! 60’a göre
söz istemediniz siz!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu yönetimle devam edemezsiniz.
“Toplam uzunluğu 70 kilometre olan akarsuyun 38 kilometrelik
bölümünden su toplayan Ömerli Barajı 1972 yılında tamamlanmıştır…”
KAMER GENÇ (Tunceli) - Milletvekili konuşurken orada Divan
Kâtibine metin okutamazsınız. Böyle bir şey olmaz ki Başkan!
“Ömerli Barajı, İstanbul'un içmesuyu
ihtiyacının % 48’ini karşılamaktadır.”
KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle nasıl Başkanlık yapacaksın sen! Sayın
Başkan, bak, çok kötü bir davranışta bulunuyorsun.
“Riva Deresi, Ömerli Baraj Gölü'nden sonra Koçullu,
Ömerli, Sırapınar, Hüseyinli, Bozhane,
Öğümce, Göllü ve Paşamandıra
köylerinden geçerek denize döküldüğü yer olan Çayağzı'na ulaşmaktadır.
Akarsuyun bu ikinci bölümü % 75-80 oranında ormanlarla kaplıdır. Geri kalan
toprakları ise tarım alanları ve otlaklar oluşturmaktadır.
Riva Deresi, 2005 yılından bu yana hızla kirlenmektedir. Bu durum
Türkiye'de nadir görülen bitki ve balık türlerinin yanı sıra endemik türlerin
de azalmasına, göçmen kuşların doğal ortamlarının bozulmasına, av ve yabani
hayatın tehlikeye girmesine, mesire alanları ile buradaki tesislerin eski cazibesini
yitirmesine neden olmaktadır. Riva Deresi ve Havzasındaki bu olumsuzluklar
mikro düzeyde İstanbullular, yerli ve yabancı turistler; makro düzeydeyse
ülkemiz ve dünyamız için önemli bir kayıptır.
Konu ile ilgili olarak 2009 yılında İstanbul İl Genel Meclisi'nin
bazı üyelerinin girişimleri ile söz konusu bölgede İstanbul İl Genel Meclisi
Çevre ve Sağlık Komisyonu incelemeler yapmıştır. Komisyon, incelemelerin
sonucunda Riva Deresi'nin bazı kısımlarında farklı oranlarda kirlenmeler
olduğunu tespit etmiştir. Komisyon, Riva Deresini kirleten unsurlar olarak
aşağıdaki hususları belirtmiştir:
1. Çevre köylerin foseptiklerinin dereye
verilmesi,
2. Dere çevresindeki küçük
sanayi kuruluşlarının arıtma tesislerine sahip olmayışı,
3. 2005 yılında İSKİ
(İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi) Paşaköy Arıtma Tesisi'nin ihtiyaç duyduğu revizyonun yapılması sırasında
arıtmanın düşük verimlilikte çalıştırılması,
4. Dereye gizlice vidanjörlerle kaçak döküm yapıldığı iddiası,
5. Dere çevresindeki hayvan
çiftliklerinin atıklarının dereye verilmesi,
6. Piknikçilerin atıklarını dereye atması.
Söz konusu tespitlerin ışığında gerek İstanbul İl Genel
Meclisi'nin bazı üyeleri gerekse duyarlı sivil toplum örgütleri ve çevre
sakinleri farklı platformlarda konuyu gündeme getirerek çözüm yollarının tespit
edilmesi ve hayata geçirilmesine ilişkin girişimlerde bulunmuşlardır. İl Genel
Meclisi'nin bazı üyelerinin girişimleri neticesinde yine 2009 yılında İSKİ
tarafından Riva Bölgesi köylerinde oksidasyon hendeği
tipi atıksu arıtma tesisi projesi ile atıksu hatları planlanmıştır. Ancak karar verilirken "oksidasyon hendeği" tip arıtmaya nazaran daha uygun
maliyetlerle ekolojik sisteme daha uygun başka arıtma yöntemlerinin araştırılıp
araştırılmadığı belli değildir. Ayrıca söz konusu bölgede Toprak Koruma Projesi
adı altında İl Tarım Müdürlüğünün izni ile dolgu adı altında hafriyat dökümü
yapılmaktadır. Bu durum bölgenin topoğrafyasının değişmesine neden olacağı gibi
çevre köylerin olası bir sel felaketinde su altında kalma riskini
artırmaktadır.
Bu güne kadar Riva Havzasında yaşanan kirlenme ve bu kirliliğin
önlenmesine ilişkin olarak yetkili merciler tarafından ciddi bir girişimde
bulunulup bulunulmadığı konusunda yöre halkı endişeler taşımaktadır. Bu konuda
23. Dönemde bir İstanbul milletvekili Çevre ve Orman Bakanı tarafından
cevaplandırılması talebiyle TBMM Başkanlığına bir soru önergesi de vermiştir.
Söz konusu soru önergesine verilen cevaplar Riva Deresi ve Havzasının korunması
için gerekli çalışmaların o dönemki adıyla Çevre ve Orman Bakanlığı bünyesinde
yapılmadığı ve bu konudaki sorumluluğun farklı kurumlarda olduğu yönündedir.
Dolayısıyla bu hâliyle Devletin ilgili birimlerinin sorunun hayatiliğini
kavramış olmaktan uzak olduğu söylenebilir.
Çevreye duyarlı bir grup insanımızın çabaları Riva Deresi ve
Havzasında yaşanan tahribatı engellemeye yetmemektedir. Açıklanan nedenler
doğrultusunda Riva Deresi ve Havzasındaki kirliliğin nedenlerinin, bu
kirliliğin doğaya verdikleri zararların tespiti ve bu sorunların çözümü ile
bölgenin korunması için gerekli önlemlerin araştırılarak belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Akif Hamzaçebi (İstanbul)
2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
3) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
4) Osman Taney Korutürk (İstanbul)
5) Ali Özgündüz (İstanbul)
6) İhsan Özkes (İstanbul)
7) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
8) Erdal Aksünger (İzmir)
9) Rıza Türmen (İzmir)
10) Veli Ağbaba (Malatya)
11) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (İstanbul)
12) Sena Kaleli (Bursa)
13) Celal Dinçer (İstanbul)
14) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
15) Candan Yüceer (Tekirdağ)
16) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
17) Bülent Kuşoğlu (Ankara)
18) Şafak Pavey (İstanbul)
19) Ahmet İhsan Kalkavan (Samsun)
20) Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt ve 21 milletvekilinin, eğitim kurumlarındaki tarikat örgütlenmesi
iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/15)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Eğitim kurumlarımızda laik eğitim karşıtı uygulamalar son yıllarda
ciddi boyutlarda artarak endişe verici ve aynı zamanda çok tehlikeli bir
noktaya ulaşmıştır.
Daha önceleri bireysel olarak değerlendirilen bazı uygulamaların,
artık örgütlü ve bilinçli yapıldığı hususu tereddüt götürmez bir hâl almıştır.
Devlet okulları, özel okullar, dershaneler, kurslar, öğrenci pansiyonları ve
yurtları dini baskılara maruz kalmakta ve tarikatların örgütlenme alanı olarak
kullandıkları kurumlar haline gelmektedir.
Ancak basın yayın organlarımızda yer aldığında haberdar
olabildiğimiz ve her gün artarak gündem bulmaya başlayan bu uygulamalar,
hassasiyetle araştırılması ve üzerinde durulması gereken bir konudur. Kutlu
doğum haftalarıyla gündeme gelen ve okullardaki dini yayınların dağıtımı,
türban takma, oruç tutma ve namaz kılma baskılarıyla devam eden bu uygulamalar
çağdaş, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti rejimini tehdit eder duruma
gelmiştir. Çünkü bu baskılar özellikle geleceğimiz olan çocuklarımız ve
gençlerimiz üzerinde kendini göstermekte, bu durum ise zihniyeti açıkça ortaya
koymaktadır.
Yani gelecek hedefleri şimdiden belirlenmiştir. Eğitim
kurumlarından başlayarak Türkiye Cumhuriyetini bir İslam Devleti haline
getirmenin alt yapısını kurmak gibi bir amaç güdülmektedir. Bunları görmezden
gelmez ya da münferit bazı olaylarmış gibi değerlendirmek mümkün değildir.
Bugün tarikatların elindeki 3.000'e yakın okul, pansiyon, dershane ve kurs
olduğu bilinmekte iken bu baskıların artık devlet okullarında da bariz bir
şekilde artış gösteriyor olması düşündürücüdür.
Tarikatlar devlet okullarında camiye yardım, dini yayın dağıtımı
vs. gibi birçok amaçla birçok okulumuzda cirit atar hale gelmiş ve okul
yöneticileri de bu duruma seyirci kalmakta, hatta destek bile
verebilmektedirler. Türk Ceza Yasasının “Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu
açanlara, bunları çalıştıranlara ve bu kurumlarda kanuna aykırı olarak
açıldığını bildiği halde öğretmenlik yapanlar ile bunları çalıştıranlara 6 aydan
3 yıla kadar hapis cezası verilir. Yukarıdaki fıkrada gösterilen yerlerin
kapatılmasına da karar verilir” hükmü yerine bu değiştirilerek "Kanuna
aykırı olarak eğitim kurumu açan ve veya işleten kişi 3 aydan 1 yıla kadar
hapis ya da adli para cezası ile cezalandırılır" hükmü getirilerek yasa
dışı kurumların hem kapatılması engellenmiş hem de bu kurumların sayısında daha
ciddi artışlara neden olmuştur. Yine Polis Vazife ve Salahiyet Yasasında
yapılan değişiklikle "Öğrenci yurtlarında veya eklentilerinde suçun
önlenmesi amacıyla kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kağıtlarını ve
eşyasını arar, suç unsurlarına el koyar ve evrakı ile birlikte cumhuriyet
savcılığına tevdi eder" hükmü kaldırılması ve Kur'an Kursları ile dernek
ve vakıflarca açılan öğrenci yurtlarının Milli Eğitim Bakanlığınca denetim
kapsamı dışında bırakılması bu tür yerlerdeki tarikat örgütlenmeleri artmış ve
harekat alanları genişletilmiştir.
Ülkemizde yaşanan bu tür olayların daha tehlikeli boyutlara
ulaşmasını, ileride toplumsal bir çatışmaya ve rejim tehlikesine dönüşmesini
engellemek amacıyla, özellikle okul yöneticilerinin görevlerini kötüye kullanıp
kullanmadığının ve okullarımızdaki, yurtlarımızdaki, pansiyonlarımız ve diğer
eğitim kurumlarımızdaki tarikat örgütlenmelerinin tespiti amacıyla Anayasamızın
98. İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımla arz ederim. 12.07.2011
1) Ensar Öğüt (Ardahan)
2) İhsan Özkes (İstanbul)
3) Candan Yüceer (Tekirdağ)
4) Erdal Aksünger (İzmir)
5) Atilla Kart (Konya)
6) Kazım Kurt (Eskişehir)
7) Veli Ağbaba (Malatya)
8) Tufan Köse (Çorum)
9) Mehmet Şeker (Gaziantep)
10) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
11) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
12) Salih Fırat (Adıyaman)
13) Özgür Özel (Manisa)
14) Aytuğ Atıcı (Mersin)
15) Nurettin Demir (Muğla)
16) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17) Ali Özgündüz (İstanbul)
18) Rıza Türmen (İzmir)
19) Kadir Gökmen Öğüt (İstanbul)
20) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
21) Celal Dinçer (İstanbul)
22) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt ve 22 milletvekilinin, su kaynakları potansiyelinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/16)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sanayileşmiş ülkelerin atmosfere bıraktıkları gazların, dünya
üzerinde sera etkisi yaratması sonucu, dünya yüzeyinin sıcaklığı çok
artmaktadır. Bu da dünyamızı olumsuz etkilemekte ve küresel ısınmaya neden
olmaktadır. Bilim adamlarının geçmişten günümüze kadar yaptıkları
araştırmaların ortalamasına bakıldığında sıcaklığın arttığı görülmektedir.
Önümüzdeki yüzyılda ise sıcaklığın daha da yükseleceği iddia edilmektedir.
Yıllardır araştırma yapan bilim adamları ve çevreci sivil toplum
örgütleri, küresel ısınma, kuraklıkla mücadele, dünyada kıt olan su
kaynaklarının tasarruflu kullanılması, doğayı koruma ve çevreye duyarlı
olunması konularında uyarılarda bulunmasına ve acil önlemlerin alınmasına
dikkat çekmektedir. Ancak tüm bu uyarılara rağmen hiçbir tedbir alınmadan kıt
olan su kaynaklarımızın savurganca kullanılması bir yandan kaynakların hızla
azalmasına yol açarken öte yandan küresel ısınmaya, doğanın tahrip edilmesine
ve çevre kirliliğinin oluşmasına da yol açmaktadır.
Su doğal kaynaklar içinde hayati önem taşımaktadır. Ülkelerin
bundan sonra kendi ulusal politikalarını belirlerken dikkate almaları gereken
en önemli unsurlardan birisi ve en önemlisi sudur. Çünkü dünyadaki su
kaynaklarının sadece % 3'ünün içilebilir nitelikte olduğunu göz önüne alırsak
ülkeler ve insanlar açısından konunun ne kadar önemli olduğunu daha iyi
anlayabiliriz.
Ülkemizde su kaynaklarının potansiyeli kişi başına ortalama 3690
m3/yıldır. Su potansiyeli bakımından zengin görünmemize rağmen nüfus artışı,
kentleşme, sanayileşmenin getirdiği kirlilik, küresel ısınma ve bilinçsiz
kullanım, su kaynaklarımızın hızla yok olmasına neden olmaktadır. Bu durumda
zaten kıt olan su kaynaklarımızın, bir de küresel ısınma, sanayi kirliliği,
bilinçsiz kullanma sonucu çok yakın bir tarihte su kıtlığı ile karşı karşıya
kalacağımızın işaretlerini verdiğini görmemek imkânsızdır.
Bu nedenle ülkemizdeki nüfus artışı da göz önüne alınarak su
kaynaklarımızın potansiyelini tespit ederek önümüzdeki dönemde zaten kıt olan
su kaynaklarımızın korunması, bilinçli kullanılması ve ileride karşılaşılacak
su kıtlığına karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi ve bir an önce,
uygulamaya konulması ile karşılaşılacak su kıtlığına karşı alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi ve bir an önce uygulamaya konulması ile karşılaşılacak
sorunların çözümlenmesi konusunda Anayasamızın 98. İçtüzüğümüzün 104. ve 105.
maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.12.07.2011
1) Ensar Öğüt (Ardahan)
2) Candan Yüceer (Tekirdağ)
3) Atilla Kart (Konya)
4) Sinan Aydın Aygün (Ankara)
5) Erdal Aksünger (İzmir)
6) Tufan Köse (Çorum)
7) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
8) Mehmet Şeker (Gaziantep)
9) İhsan Özkes (İstanbul)
10) Mehmet Ali Ediboğlu (Hatay)
11) Kazım Kurt (Eskişehir)
12) Salih Fırat (Adıyaman)
13) Özgür Özel (Manisa)
14) Aytuğ Atıcı (Mersin)
15) Nurettin Demir (Muğla)
16) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
17) Ali Özgündüz (İstanbul)
18) Rıza Türmen (İzmir)
19) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
20) Sena Kaleli (Bursa)
21) Celal Dinçer (İstanbul)
22) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
23) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım:
C)
Tezkereler
1.- TBMM Dışişleri
Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter heyetin, KKTC Cumhuriyet Meclisi
Başkanı Hasan Bozer’in vaki davetine icabetle KKTC’ye resmî bir ziyarette
bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/545)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter
heyetin, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer’in vaki davetine icabetle
KKTC'ye resmî bir ziyaret gerçekleştirmesi öngörülmektedir.
Söz konusu parlamenter heyetin KKTC'yi ziyareti, Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanun'un
6. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
Cemil
Çiçek
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından (45 sıra nolu), "Bağımsız Yargı" sorunlarının
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak, 12/10/2011 Çarşamba günkü birleşimde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu
önerisi
12.10.2011
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu’nun 12.10.2011 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından
Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Pervin
Buldan
Iğdır
Grup Başkan
Vekili
Öneri:
07 Ekim 2011 tarihinde, Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan ve arkadaşları tarafından (45 sıra nolu),
"Bağımsız Yargı" sorunlarının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un
bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 12.10.2011
Çarşamba günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin lehinde Sayın Murat Bozlak, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Bozlak.
Süreniz on dakika.
MURAT BOZLAK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisinin yargı bağımsızlığı konusunda verdiği Meclis
araştırma önergesinin kabulü için lehe söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, Antalya ilimizde meydana gelen sel
felaketinde yaşamlarını yitiren yurttaşlarımızın ailelerine başsağlığı diliyor,
sel felaketinde mağdur olan yurttaşlarımıza da geçmiş olsun dileğinde
bulunuyorum.
Bu vesile ile de Hükûmete bir öneride bulunmak istiyorum.
Diyarbakır’dan günübirlik Kandil’i bombalamak üzere kaldırdığınız jetlere
harcanan parayı, bu gereksiz kalkışları durdurarak ve yine Kürtlerin haklarını
tanımamak için gereksiz yere harcanan milyar dolarları Antalya’daki sel
felaketinde mağdur olmuş yurttaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesinde,
böylesi felaketlerin ülkemizde bir daha yaşanmaması için önleyici tedbirlerin
alınmasında kullanılmasını öneriyorum.
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Devletimiz güçlü, her ikisini de
yerine getirir.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Baş örtüsünü çözemediniz “Önce çöz de
gel.” derler.
MURAT BOZLAK (Devamla) – Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin
birinci sınıfında anayasa dersi okutulur. Bizim dönemimizde bu dersi veren
rahmetli Hocamız Profesör Doktor Bülent Nuri Esen’den geçerli not alabilmek
için kanun devleti ile hukuk devleti arasındaki farkı iyi bilmek gerekirdi,
bunu bilmeyen asla sınıf geçemezdi. Değerli Hocamız derdi ki: “Çocuklar, her
dilde, her devlette kanun vardır, hukuk devletinde de kanun vardır, kanun devletinde
de kanun vardır ancak kanun devletinde hak ve özgürlükler yoktur. Kanun
devletinde insan haklarını, demokrasiyi aramayın. Orada kuvvetler ayrılığı
ilkesi de yoktur, devlet erki tek elde toplanmıştır, rejim totaliter, baskıcı
ve faşizandır. Hukuk devletinde ise esas olan, kutsal olan devlet değil
insandır. Hukuk devletinde yurttaşların hak ve özgürlükleri vardır, demokrasi
vardır, insan haklarına dayalı hukuk düzeni vardır, kuvvetler ayrılığı ilkesi
vardır. Hukuk devletinde yargı bağımsız ve tarafsızdır, rejim demokratiktir.”
Evet, Değerli Hocamız böyle diyordu, tespitlerine ben de harfiyen katılıyorum,
bugün için de geçerli olan doğru tespitlerdir.
Kanun devletinden demokratik hukuk devletine doğru uzanan evrim
süreci içerisinde yargı bağımsızlığı tüm dünya ülkelerinde genel kabul gören
bir ilke hâline gelmiştir. Birçok ülkenin anayasa ve yasalarında yargı
bağımsızlığı ilkesi yerini almıştır. Demokratik bir rejim için, adalet için,
adil yargılanma için yargının bağımsızlığı şarttır. Yargının bağımsız olduğu
demokratik ülkelerde mahkemeler bireysel hak ve özgürlüklerin güvencesidir.
Ülkemizde de anayasal düzlemde ilke olarak yargı bağımsızlığı kabul edilmiş
olmasına rağmen uygulamada yargının bağımsız olduğunu söylemek mümkün değildir.
Yargı bağımsızlığı konusunda grubumuzun verdiği önergede
belirtilen ve her biri tek başına Meclis araştırmasına konu olabilecek önemdeki
konulara tek tek girmeden bunlar içerisinden yürütmenin ve birçok kişi
tarafından dördüncü kuvvet olarak tanımlanan basının yargı bağımsızlığı
konusundaki tutumuna değinmek istiyorum.
Bilindiği gibi ülkemizde de kuvvetler ayrılığı ilkesi kabul
edilmiş, devlet erki yasama, yürütme ve yargı organları arasında dağıtılmıştır.
23’üncü ve 24’üncü Dönem milletvekili seçimleri sonucunda AKP yüzde 10 Türkiye
barajının da sağladığı imkânlarla Parlamentoda sayısal çoğunluğa sahip
olmuştur. Bu sayısal çoğunlukla da yürütmenin yasama üzerindeki etkisi inkâr
edilemez bir gerçekliktir. Yürütme organı yasama organı içerisindeki bu sayısal
çoğunluğuna dayanarak çıkardığı kanun kuvvetindeki kararnameler ile de yasama
organını baypas etmiştir, devre dışı bırakmıştır. Yürütme, süreç içerisinde
çıkarılan yasalarla ve çeşitli bakanlıklara bağlı kurumlar, özellikle de Adalet
Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığına bağlı birimler üzerinden âdeta arka bahçesi
hâline getirdiği, kendi etrafında tekelleştirdiği yazılı ve görsel medyanın da
yardımıyla yargı bağımsızlığını ciddi anlamda zedelemiştir. Yargının ve
yasamanın etkisizleştirildiği, devlet erkinin yürütme organında tekleştirildiği
bir sürece doğru gitmekteyiz. Önünü alamadığımız takdirde baskıcı bir rejime
doğru gittiğimizin altını özellikle çizmek istiyorum.
AKP iktidarları döneminde yapılan yasal değişiklikler ile ceza
yargılanmasında hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, savunma hakkının
kısıtlandığı, haksız ve uzun tutukluluk süreleriyle toplumdaki barış ve huzur
ortamının zedelendiği de bir gerçekliktir. Ceza hukukunda yargı bağımsızlığı
hazırlık soruşturmasıyla birlikte başlar, tüm soruşturma evrelerinde de devam
eder. Eğer yargılama mahkûmiyet ile sonuçlanmış ise infaz işleminin sonuna
kadar da devam eder.
Ülkemizde pratik uygulama şudur: Kişi önce izlenmeye alınır,
telefonları dinlenir, iş yeri telefonu, cep telefonu, ev telefonu dinlenir.
Siyasal nitelikli toplu takiplerde ortam dinlenmesi de yapılır, hatta görsel
kayıt da yapılır. Kim yapar bunu? İçişleri Bakanlığına bağlı birimler yapar. Bu
bilgiler bir müddet sonra basınla
paylaşılır. Basın yazmaya başlar: “BDP’den
1.400 kişi gözaltına alınacak.” der. Gözaltı ve suçlanma için uygun ortam hazırlanır. İlgi ve alakası olmayan ağır
suçlamalarla perdeleme işlemi de yapılır. Daha sonra gözaltı süreci başlar.
Gözaltı kararını savcı verir ancak uygulamayı kolluk kuvveti yapar. Sabaha
karşı kişiler evlerinden tek tek alınır. Kolluk kuvvetleri gözaltına aldığı
kişiler için gizlilik kararı çıkartılmasını savcıdan ister. Savcılık tarafından
mahkemeden alınan gizlilik kararı ile dosya üzerindeki mahremiyet başlar. Dosya
içerisindeki bilgi ve belgelere ulaşmak artık sanık için yasaktır, sanığın
avukatı için de yasaktır. Suçlandığı
delilleri sanık bilmez. Gerekirse gizli tanık ifadesi de kolluk
kuvvetlerince dosyaya konulur. Uzun bir süre sonra iddianameyle dava
açıldığında mahkemede dosyasını sanık
görebilir, neyle suçlandığını ve dayanak yapılan delilleri öğrenebilir.
Hazırlık soruşturmasının öznesi savcıdır ancak pratikte hukukçu olmayan kolluk
kuvveti mensupları özne olmaktadır. Bu pratik uygulamalardan dolayı
yargının bağımsız olduğunu iddia etmek
mümkün değildir. Onun içindir ki Sayın Adalet Bakanı, BDP’li
5 bin kişiyi de gözaltına alıp tutuklatabileceğini çok rahatlıkla
söyleyebilmektedir. Zira, emrindeki kolluk kuvvetleri vasıtasıyla bunu
yapabilme imkânlarına da sahiptir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu an cezaevinde tutuklu
bulunan BDP’nin il, ilçe yöneticileri, il başkanları
ve üyeleri, belediye meclis üyeleri, belediye başkanları, il genel meclis
üyelerinin ve toplam üye sayısının 3.480 olduğu BDP tarafından açıklandığı
zaman Sayın İçişleri Bakanı itiraz etmişti. Oysa gerçeklik budur. İşte bütün bu
arkadaşlarımız ve şu an 8 milletvekili arkadaşımızın dava süreci de bu şekilde
gelişmiştir. BDP’li 5 milletvekili arkadaşımızın
aldığı toplam oy 370 bindir. 370 bin seçmen iradesi bu haksız uygulama
nedeniyle Parlamentoda şu an temsil edilmemektedir. Bu haksızlığa son verme
görevi Meclise aittir. Bu haksızlığı giderme konusunda tarihî bir sorumlulukla
Meclisimiz karşı karşıyadır.
Bu sorumluluğun gereğini yerine getireceğinize olan inancımla
hepinizi saygıyla selamlıyor, önerimizin kabulünü rica ediyorum.
Teşekkürler. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bozlak.
Şimdi önerinin aleyhinde Sayın Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Şandır.
Süreniz on dakika.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Barış ve Demokrasi Partisinin Meclis gündemini yeniden belirlemek üzere vermiş
olduğu Danışma Kurulu grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, önergenin konusu yargı bağımsızlığı,
yargının sorunlarıyla ilgili geçen dönemde vermiş oldukları bir araştırma
önergesinin gündeme alınması ve Meclis gündeminin buna göre tanzim edilmesini
talep etmektedir. Tabii Meclisin, Genel Kurulun gündemi dün belli olmuştu ancak
dün Danışma Kurulu kararıyla kesinleşen gündem Anayasa Komisyonu Başkanının
müdahalesiyle sekteye uğradı. Gündeme aldığımız konuları görüşemeden bugüne
intikal ettik. Bugün de Barış ve Demokrasi Partisi, İç Tüzük’ten
kaynaklanan bir hakla böyle bir önergeyi vererek yeniden bir gündem belirlemeyi
talep etmektedir. Bu, İç Tüzük’ten kaynaklanan bir
haktır, bunun aleyhinde olmak, söz konusu değil. Ancak İç Tüzük’ün
ilgili maddesine göre, Danışma Kurulu grup önerisi olması hâlinde grupların iki
lehte iki aleyhte konuşma hakkı var. Bu kapsamda söz aldım. İki anlamda hem
Danışma Kurulu grup önerisi talebinin aleyhinde olmak, İç Tüzük’ün
bu hakkının karşısında olmak gibi bir sonuç olacağından hem de talep edilen
husus yargı bağımsızlığı olunca onun aleyhinde konuşmak eşyanın tabiatına
aykırı olması hasebiyle aleyhte söz almış olmama rağmen meselenin lehinde
konuşacağımı da başta ifade etmek mecburiyetindeyim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç Tüzük’e
aykırı hareket edeceksiniz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu, benim kusurum değil, bu, İç Tüzük’ün bir mecburiyeti, bunu da itiraf ederek sözlerime
başlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii yargı bizim en büyük ortak paydamız.
Adalet duygusu bizi bir arada tutan, birlikte yaşama irademizi hayata geçiren
en değerli, en önemli değerimizdir, varlığımızdır. Adalet duygusunu
geliştirmeyen bir yargı sistemi, bir yargılama hukuku, bir yargılama usulü bize
zarar verir, geleceğimize zarar verir. Bunun için yargının bağımsızlığını,
yargının bağımsızlığıyla ilgili sorunların konuşulmasını bu zeminde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda mümkün olabildiği kadar fazla konuşmamızda
fayda var. Ülkenin sorunları burada konuşulmalı, birlikte konuşulmalı ve
birlikte çözüm üretilmelidir. En büyük ortak paydamız olarak yargının
sorunlarını burada konuşmamız lazım. Bu konuda Grubumun, Milliyetçi Hareket
Partisinin de vermiş olduğu çok sayıda araştırma önergesi, bakanlara
yönelttiğimiz soru önergeleri bulunmaktadır. Bunlar üzerinde de zamanı geldikçe
konuşmalar yapacağız.
Değerli arkadaşlar, yargı sürecine müdahale edecek şekilde bir
konuşma Anayasamıza ve hukukumuza göre doğru değildir, hukuka aykırı bir
davranıştır. Ama bugün yargı bağımsızlığının çok doğrudan sorgulanmasına sebep
olan uygulamalar var, yargı süreçleri var maalesef. Bu bizim ortak sorunumuz.
Birini ilzam edecek… Suçlamak anlamında söylemiyorum ama bugün, tutuklama
sürelerinin uzunluğu, zannediyorum, hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin,
iktidarıyla muhalefetiyle tüm siyaset kurumunun ve tüm Türkiye’nin sorunu
hâline geldi. Evrensel hukukta olması gereken, deliller toplandıktan sonra
soruşturmanın başlanıp yargı sürecinin başlaması gerekirken, kaçacağı
varsayımıyla, delilleri karartacağı varsayımıyla insanlar yani bir yıl, iki
yıl, üç yıl hakkında dava açılmadan gözaltında tutuluyor, tutuklamalar
yapılıyor. Bu, yargının bağımsızlığına veya yargının adalet sağlama özelliğine,
beklentisine çok ciddi zararlar vermektedir. Bana göre Türkiye’nin Anayasa,
ekonomik sorunlar, efendim terör, asayiş sorunları, tüm bu sorunlarından daha
öncelikli olarak, daha önemli olarak yargı kurumunun, yargı bağımsızlığını
zedeleyen, adalet duygusunu zedeleyen bu işleyişine çözüm üretmektir en önemli
sorunumuz. Hukuk kurucu olmak vasfıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda
bir hukuk kurmalı veya mevcut hukuku bu noktada sorgulamalıdır. Gerçekten,
bugün, her anlamda, her kapsamda adaleti sağlamayan bir yargılama usulü,
adaleti temin etmeyen bir yargı kurumu ve tartışılan bir yargı süreci ve sonucu
ülkemizin çok temel sorunu, gelecekle ilgili sorunumuz; birlikte yaşama
iradesini zayıflatan, bunu sorgulattıran bir
sorunumuz.
Bu sebeple, yargının bağımsızlığı konusunda Barış ve Demokrasi
Partisinin ve diğer partilerimizin vermiş olduğu araştırma önergelerinin
öncelikli olarak gündeme alınarak, bu konuda Meclisimizde kurulacak bir
komisyon marifetiyle, en geniş ölçekte, üniversiteleriyle, yargı kurumuyla,
barolarıyla, meslek odalarıyla sorgulanması, tartışılması, sorunların tespiti,
çözümlerin belirlenmesi konusunda bir çalışmanın yapılmasını biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak da çok önemsiyoruz.
Bu kapsamda, Meclisimizin -yani 24’üncü Dönem- ülkenin sorunlarına
çözüm üretmek umuduyla kurulmuş Türkiye Büyük Millet Meclisinin öncelikle
kendine ait bir sorunu çözmek gibi bir sorumluluğu var, o da: Bugün, maalesef,
burada olması gereken, millet tarafından seçilmiş ama -yargı sürecine müdahale
olmaksızın söylüyorum- bugün yemin edebilmek için buraya gelemeyen çok sayıda
da milletvekilimiz var. Milletin seçtiği, milletin iradesiyle,
yetkilendirmesiyle milletvekili vasfını kazanmış bu insanların ne zaman
sonuçlanacağı belli olmayan bir sürecin tutuklaması altında adalet beklemesini
de kabul edebilmemiz mümkün değil.
Her partinin bu noktada söyleyecekleri var. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak İstanbul birinci bölge milletvekilimiz Sayın Engin Alan’ın, ne zaman sonuçlanacağı belli olmayan, neyle itham
edildiği de çok belli olmayan bir yargı süreci içerisinde, milletten aldığı yüz
binin üzerinde oya rağmen bugün tutuklu olmasını kabul edebilmemiz mümkün
değil. Bu yalnız Milliyetçi Hareket Partisinin sorunu değil, bu Türkiye Büyük
Millet Meclisinin sorunu, bu siyaset kurumunun sorunu. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
Siyaset kendi sorununu çözmekte bir beceri gösteremiyorsa bu
milletin sorununu nasıl çözeceğiz? Bu sebeple zannediyorum Hükûmetin bu yönde
bir çalışması var, bu tutukluluk sürelerinin kısaltılmasıyla ilgili, bugün
gazetelerde yazıyor. Bu sorunu önemsememiz lazım. Suç işleyen insanı savunmak
değil bu.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak söylüyorum: Milletin iradesine,
milletin iradesiyle oluşmuş Türkiye Büyük Millet Meclisine, bu Meclisten çıkmış
siyasi iktidara hukuk dışı yollarla müdahale etmek, sebebi ne olursa olsun,
sahibi de kim olursa olsun buna birlikte karşı çıkmak hepimizin görevi.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak herkesten daha önce karşı çıkarız ve
demokrasiyi, milletin iradesini savunuruz, bundan hiç kimsenin endişesi olmasın
ama milletin iradesiyle seçilmiş bir insanı suçlama, yargı hükmü ortaya
çıkmadan, yargılama sürecinin ne zaman tamamlanacağı belli olmadan içerde tutulmasını da kabul
edebilmemiz mümkün değil. Bunun adı demokrasi değil, bunun adı hukuk olmaz,
bunun adı yargı olmaz. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, bu önerge kapsamında söylemiyorum
ama Türkiye Büyük Millet Meclisi bu sorunu çözmek mecburiyetinde, çözebilmek için
gerekeni birlikte yapmak, ne yapılacaksa onu oturup birlikte yapmak gibi bir
mecburiyetimiz olduğunu da ifade ediyorum.
Ben, yargı bağımsızlığının önemine dikkati çekmek, yargının
sorunlarına dikkati çekmek için grubum adına söz aldım. Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Önerinin lehinde Sayın Bedii Süheyl Batum, Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın Batum. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, çok saygıdeğer
milletvekilleri; bağımsız yargının sorunlarının araştırılması, tartışılması ve
bu sorunların giderilmesi amacıyla, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, lehte
görüşlerimizi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bağımsız yargının sorunlarının
araştırılmasını ve varsa bu sorunların giderilmesini bu çatı altında mutlaka
zaman yitirmeden konuşmamız lazım.
Çok ünlü bir anayasa hukukçusu şöyle söylüyor -son dönemin en
önemli sorunlarından bir tanesi olarak da devletin- Küresel Anayasacılık
Hareketleri ve Yeni Anayasalar kitabında “Eğer, bana bir anayasa yapmaktan söz
ediyorsanız ilk önce anayasa yargısı ve yargı hakkında neler düşündüğünüzü
söyleyin.” Şimdi, Türkiye Cumhuriyetinde, bu çatının altında yeni bir anayasa
yapacağız, bundan bahsediyoruz. Bu anayasayı yaparken Türkiye’de yargının
sorunlarını görmezden geldiğimiz takdirde, yargının bağımsızlığını veya bağımlı
olmasını görmezden geldiğimiz takdirde bu sorunlara yönelik bir anayasa
yapabilmemiz çok zor olacaktır.
Değerli arkadaşlarım, şunu söylemek istiyorum: Türkiye’de sorunlar
ortada, bu sorunları benden önce söz alan arkadaşlar da, daha önce de bu Meclis
çatısı altında hep tartıştık. Şimdi ortada bir gerçek var. Çağdaş, demokratik
sistem dediğimiz demokratik sistemlerin en önemli özelliklerinden biri,
bunların tümünde devlet organlarının tümünün -yasama dâhil- tüm işlemlerinde
hukuka uygun davranmaları ve bu uygunluğun bağımsız, tarafsız yargı organları
tarafından denetlenmesi olgusunun güvence altına alınmış olmasıdır. Şimdi,
çağdaş demokratik anayasalara da baktığımız zaman, siyasal iktidarları, güçleri
ne olursa olsun, Meclisteki sayısal çoğunlukları ne olursa olsun iktidarı
denetlemeye ve dengelemeye yönelik en önemli kurumların başında da bağımsız
yargı organları gelir.
Sevgili arkadaşlar, bizde -hepimiz biliyoruz- 1961 ve 82
anayasalarında hep şöyle yazardı: “Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk
devletidir.” Bu çatının altında çok samimiyetle söyleyelim. 82’den beri
özellikle, yargı bağımsız mıydı tam anlamıyla veya gerçek anlamda işleyen bir
hukuk devleti var mıydı? Yoktu. Hep beraber gördük. Nitekim 82 Anayasası yargı
yetkisinin sınırlanması yönünde çok önemli düzenlemeler getirmişti,
denetlenmeyen işlemler teorisi geliştirmişti. Olağanüstü hâl kanun hükmünde
kararnameleri, Cumhurbaşkanının işlemleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun
işlemleri, YAŞ kararları… Bunlar bir hukuk devletinde olmayacak denetlenmeyen
işlem kategorisi yaratmıştı. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesine başvuru yolları,
yetkiler, görevler sınırlandırılmıştı. HSYK’nın
içinde Adalet Bakanı ve Müsteşarının yer alması o dönemde bile hepimizin
yargının, bağımsız yargının sorunları olarak gördüğümüz hususlardı ama değerli
arkadaşlarım, bugün hepimiz görüyoruz ki, sorunlar inanılmaz derecede arttı.
Maalesef “Türkiye’de artık bir hukuk devleti var, Türkiye bir hukuk
devletidir.” dememizi olanaksız hâle getirecek ölçüde arttı sorunlar.
Şimdi, Sayın Bozlak da söyledi. Türkiye’de hukuka aykırı işlemleri
hep beraber izliyoruz. Bu yüce Meclisin
çatısı altında yer alan çok değerli milletvekillerinin tamamının gözleri önünde
bu oluyor. Tutukluluklar artık bir ceza niteliğini almış vaziyette. Ne
Türkiye’de ne uluslararası hukukta ne sözleşmelerde bir tek düzenlemede buna
cevaz verecek bir madde, bir düzenleme yoktur. Buna rağmen bizim yargıçlarımız,
maalesef bağımsızlığı şaibeli hâle gelmiş yargıçlarımız tutukluluğu bir ceza
tedbiri olarak açıkça uygulamaktan kesinlikle kaçınmamaktadır.
Sevgili arkadaşlar, devam
eden bütün davalardaki hukuka aykırılıklar artık hepimizin gözden
kaçıramayacağımız bir boyuta gelmiştir. Hepimiz gözlüyoruz ama daha da kötüsü
var. Şimdi devam eden davalarda hep beraber görüyoruz. Arkadaşlar, değerli
milletvekilleri, hangi partiden olursak olalım bunu görmezden gelerek
Türkiye’de hukuk devletini kurmamız mümkün değil. Örneğin tahliye kararları
veren bütün yargıçlar, bütün bu alanda görüş bildiren savcıların yerleri
değiştirildi. Bugün Türkiye’de çok açıklıkla -bunu hiç saklamayalım- davalarda
hukuka aykırı uygulamaları nedeniyle şikâyet edilen savcılara ve hâkimlere
hiçbir şey yapılmadı. Adalet Bakanı soruşturma izni vermedi, soruşturma iznine
idare mahkemesinin, Danıştayın kararından sonra da
hiçbir şey yapılmadı. Buna karşılık Deniz Feneri savcılarının durumu hepimizin
gözü önünde gerçekleşti.
Şimdi, sakın burada değerli milletvekilim… Bakın, dışarıda siyasal
açıdan da bunu söylesek şöyle olur: Adalet Bakanlığı soruşturmayı açtırmış,
daha sonra HSYK görevden almıştır. Şimdi bunları hiç tartışmayalım. Önemli
olan, hangi dava olursa olsun burada bunu gidermemiz lazım, bağımsız yargıyı
oluşturmamız lazım.
Size bir şey okumak istiyorum, göstermek istiyorum. Sevgili
arkadaşlar, burada avukat arkadaşımız çok var, hangi partiden olursa olsun. Şimdi
Turgut Kazan’ı tanırsınız, Baro Başkanlığı yapmış çok değerli bir hukukçudur.
Şimdi, Turgut Kazan’ın başına gelen dava şurada. Bakın, ne olursa olsun değerli
milletvekilim…
Bakın, Turgut Kazan bir İlhan Cihaner’i
savunuyor. Savunduğu için kendisine dört tane dava açıldı, biri tazminat davası
olmak üzere. Tamam. Beşinci dava da şurada, bakın, iddianame. İnanılması mümkün
değil. Bir hukuk devletinde buna rastlamak mümkün değil. Biz bunun örneklerini
gördük ama, şuraya bakın, dava şunun için açılmış. Turgut Kazan bir
konuşmasında -aynen böyle yazıyor- “…şeklindeki konuşmasıyla Osman Şanal’ı
hedef almıştır. Osman Şanal özel yetkili savcı olarak terörle mücadelede görev
aldığı için onu hedef alması, müvekkilini savunmak için terörle mücadele edeni
hedef göstermektir.” deyip beşinci dava açılmış. Şimdi, hiçbirimiz, buna,
efendim, benim görüşüm ondan değil, ben onun gibi görmüyorum, düşünmüyorum, o
yüzden iyi olmuş, yapılmış diyemez, dememelidir. Hiçbirimiz dememeliyiz.
Bağımsız yargının sorunu ortada, bütün açıklığıyla ortaya çıkmıştır.
HSYK, hep söyledik, “Adalet Bakanlığının güdümünde, Müsteşarın
güdümünde olur.” dedik. Yargıtay, kanun yaptık, 160 blok oy çıkardık.
Değerli arkadaşlar, sorunlar çok arttı. Lütfen, el ele, el
birliğiyle mutlaka bu sorunları araştırmalı ve çözüm üretmeliyiz. Çözüm
üretmediğimiz takdirde, hukuk devletinden bahsetmemiz mümkün olmayacaktır. Buna
izin vermemeliyiz.
Son bir şey söyleyeceğim: Bakıyoruz, dünyada artık yalnız başımıza
yaşamıyoruz, dünyadaki örnekleri görüyoruz. Bu sorunların olduğu bütün ülkeler
de eğer demokratik hukuk devleti olarak kalmak istiyorlarsa buna çözüm
ürettiler. Ne yaptılar? Fransa bile cumhurbaşkanını HSYK’nın
başı koymuştu, onu değiştirdi 2011 değişikliğiyle. Haa,
biz ne yaptık? Devekuşu gibi, hiç kimse kusura bakmasın, kafamızı kuma gömdük.
Ne yaptık? Adalet Bakanlığı referandum öncesinde bir metin yayımladı, bu
değişikliği görmezden geldi, bize anlatmak için dedi ki: “Cumhurbaşkanı
Fransa’da da HSYK’nın başında, ne var?” Biz anlatmaya
çalıştık “Hayır, böyle bir şey yok, değişti.” diye.
Değerli dostlar, bence…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) -
… bağımsız yargıyı, tarafsız yargıyı oluşturmak için elimizden geleni
yapmak zorundayız. …
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Biz biliyoruz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – Mutlaka bunu yapmak zorundayız.
BAŞKAN –Sayın Batum, Teşekkür ederim.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - 5 bin kişi yerleştirdiniz, hâlâ
konuşuyorsunuz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – Siz de söylersiniz…
BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim, süreniz doldu.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – Bağımsız yargıyı tam kurum ve
kurallarıyla geçerli kılmadığımız takdirde Türkiye bir hukuk devletidir demeye
hakkımız yoktur. (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Siz işinize bakın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Oradan konuşma, burada konuş.
BAŞKAN – Sayın Batum, teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Oradan konuşmak bir işe
yaramıyor Beyefendi, burada konuş. (AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf
atmalar)
BAŞKAN – Lütfen…
Önerinin aleyhinde İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Doğan Kubat.
Buyurun Sayın Kubat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanlığının Meclis gündeminde
değişiklik yapılmasına dair önerisi aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
BDP’nin gündeme alınmasını arzu
ettiği teklif, bağımsız yargı sorunlarının araştırılması, bu konuda yürütülecek
çalışmaların ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
araştırma komisyonu kurulması talebidir Tüzük’ün 98,
104 ve 105’inci maddeleri gereğince.
Öncelikle, Anayasa’nın 98’inci maddesinde Meclis araştırmasının
hangi konuda yapılabileceğine dair emredici hükmü var; müsaadenizle onu arz
etmek isterim.
98’inci maddenin üçüncü fıkrasına göre “Meclis araştırması, belli
bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir.” İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri de bu araştırmanın usul
ve esaslarını göstermektedir.
Değerli arkadaşlarım, Anayasa’nın 6’ncı maddesinde, egemenliğin
kayıtsız ve şartsız Türk milletine ait olduğu belirtilmiş, yine egemenliğin
yetkili organları eliyle kullanılacağı hükme bağlanmıştır.
Anayasa’nın 7, 8 ve 9’uncu maddelerinde de egemenliği kullanma
yetkisini haiz olan bu organlar düzenlenmiştir ve bunlardan 9’uncu maddede yargı
yetkisinin Türk milleti adına bağımsız yargı, bağımsız mahkemelerce
kullanılacağı hükme bağlanmıştır.
Anayasa’nın 138 ve devamı maddelerinde de yargıyla ilgili
düzenlemeler yapılmıştır. Mahkemelerin kuruluş esasları, kararlarındaki
uyacakları usuller, kararlara karşı kanun yolları -olağan ve olağanüstü olmak
üzere- ve bunları inceleyecek üst yargı mercileri, detaylı biçimde, burada
düzenlenmiştir.
Dolayısıyla “yargı bağımsızlığı” denildiği zaman, Anayasa’yı yine
okumak lazım. 138’inci maddede yargı bağımsızlığından bizim anladığımız şudur:
“Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında
mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye
ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı
yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya
herhangi bir beyanda bulunulamaz.”
SIRRI SAKIK (Muş) – İçişleri Bakanına sor onu!
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu kürsü
herkese açık. Medeni, özgür biçimde, buradan… Benim fikirlerimi beğenme zorunda
da değil kimse ama bunun aksini düşünenlere de bu kürsü zaten açık. Sayın
Başkanımız da toleransıyla söz veriyor herkese.
Dolayısıyla -devam etmek istiyorum- değerli arkadaşlar, yargı
bağımsızlığı, hâkimin sadece dıştan gelen müdahalelere yani herhangi bir
organın -bu yasama da olabilir veya devlet dairesinin veya bir kişinin- emir,
talimatına karşı bağımsızlığı değil, idari yönden de yani onun özlük hakları
yönünden de, kendi görev suçlarıyla ilgili denetim yetkisi yönünden de bağımsız
kılmasını zorunlu kılar.
İşte bu esastan hareketle 2010 yılında yapılan, 5982 sayılı
Kanun’la Anayasa’da yapılan değişiklik,
gerçekten cumhuriyet tarihinde yargı bağımsızlığı konusunda yapılmış en
kapsamlı değişikliktir. Burada biraz önce saydığım değişiklikle, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun, bunların, yargı mekanizmasının asli unsuru olan
hâkim ve savcıların gerek özlük, atama, tayin, terfi, nakil, görevden
uzaklaştırma gibi konularda daha önce idari mercilere yani Adalet Bakanlığına
çoğu zaman ait olan yetkileri, tamamen demokratik bir seçim süreciyle de
desteklenen 22 kişilik bir kurula, yine hâkim ve savcıların oluşturduğu bir
demokratik kurula tevdi edilmiştir. Bu, onlar açısından da bağımsızlık adına
önemli bir güvence teşkil etmektedir.
Yine değerli arkadaşlarım, hâkim ve savcıların haklarında vuku
bulan şikâyetler üzerine inceleme ve denetim yetkisi, araştırma yetkisi daha
önce Adalet Bakanlığına bağlı teftiş kurulunca müfettişler eliyle
gerçekleştirilmekteydi. Elbette, siyasi otoriteye doğrudan bağlı, onun emir ve
talimatı altında olan böyle bir kurulun belki siyasi saiklerle
hareket etmesi düşünülebilir idi ama Anayasa’da yapılan bu değişiklikten sonra
bu yetki tamamen HSYK’ya verilmiştir. Bu da hâkim ve
savcıların görevlerini yaparken tarafsız ve bağımsız biçimde hareket etmeleri
adına önemli bir güvence olduğu kanaatindeyim.
Ülkemizde yargı kararlarından herkesin memnun olduğu söylenemez.
Çünkü her davanın iki tarafı vardır, birini memnun etseniz, öbürü elbette
memnun olmayacaktır ama önemli olan bu hukuk uygulamalarından, mahkeme
kararlarından, adli işlemlerden memnun olmayan vatandaşların hak arama
özgürlüğünü kullanıp kullanamadığına bakmak lazım. Yine, Anayasa elbette bu
konuda -36’ncı maddesi- bir güvence getirmiş olmakla birlikte, daha önce
vatandaşlarımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı başvuruların çokluğu
da Meclisin malumudur. Bu konuda Türkiye’de de bu yol açılmış, Anayasa
Mahkemesine, anayasal şikâyet dediğimiz bireysel başvuru hakkı getirilmiştir.
Yani, hukuk uygulamalarından mağdur olduğunu iddia veya beyan eden kimselerin
önünde olağan yargı yolları açık olmakla birlikte, olağanüstü bir yargı yolu
olarak da yine hak arama özgürlüğü çerçevesinde 148’inci maddede bu bireysel
başvuru hakkı getirilmiştir.
Kurulun denetim yetkisi dışında kalan ve yargı göreviyle ilgili
olmayan adalet hizmetlerinin denetimindeyse Adalet Bakanlığı yetkili
kılınmıştır; örneğin, cezaevleri, noterler, yine Adalet Bakanlığının icra
daireleri, bunların denetimi Adalet Bakanlığına bağlı Teftiş Kurulu marifetiyle
yapılacaktır.
Değerli dostlar, yargı bağımsızlığı, hâkim ve savcıların dışa
karşı bağımsız olması yanında kendilerine karşı da bağımsız olmasını zorunlu
kılar. Yani, hâkimin, mahkemenin inancından veya ideolojisinden doğan
farklılaşmayı işine bulaştırmamasını da zorunlu kılar. İşte bu HSYK’da öngörülen özerk bağımsız yapı, bu, hâkimin ve
mahkemenin kendisine karşı olan bağımsızlığını da güvence altına almayı
hedefleyen bir düzenleme olmuştur.
Bu çerçevede, Sayın BDP Grubu tarafından verilen bu önerinin,
hâkimleri ve mahkemeleri ve bunların yargısal nitelikteki işlemlerini politik
alanın sorgulamasına maruz bırakacak siyasi bir komisyonun kurulmasının
Anayasa’nın 6, 9, 138 ve 159’uncu maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle aleyhte
oy kullanacağımı belirtir, hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kubat.
Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 3, 11, 15,
16, 45, 50, 61, 65, 82, 85, 102, 107, 108 ve 115’inci sıralardaki soruları
birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Şimdi soruları sırasıyla okutuyorum...
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, bir usul tartışması
açmak istiyoruz.
Konu şu: Anayasa’nın 91’inci maddesi uyarınca bu Bakanlık kanun
hükmünde kararnameyle kuruldu. 91’in son fıkrası uyarınca kanun hükmünde
kararnamelerin ivedilikle ve öncelikle Parlamentonun onayına sunulması gerekir
ve bu aşamada bu Bakanlığın yaptığı işlemlerin tamamı bir idari işlemdir, bir
yasama işlemi değildir. Dolayısıyla, askıda bir Bakanlık söz konusudur ve
bugüne kadar askıda olan bu Bakanlık Sayın Parlamentonun önüne getirilmediği
için bu Parlamento bu kanun hükmünde kararnameyi onaylamış olsaydı yaptığı tüm
işlemler yasama işlemi olacaktı ancak gelmediği için tamamen idari işlem. Bu
açıdan Sayın Bakanlığın ilk önce bu kurulmasına yönelik kanun hükmünde
kararnamenin Meclisin onayına gelmesi gerekir ki konuşabilsin. Bu anlamda usul
tartışmasını açmak istiyoruz efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Alakası yok efendim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Güvenoyu aldı ya! Ne diyorsunuz siz!
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Arkadaşlar, muhatabınız Başkanlık yani
birbirimizle konuşmak ahlaki anlamda hoş bir hadise değil; varsa yüreğiniz,
varsa bilginiz, varsa donanımınız kalkar konuşursunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bu Meclis güvenoyu verdi o Bakana.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bakın, Başkana bir saygı gösterin, tek
tek bir söz alın lütfen.
BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen… Siz sözünüzü söylediniz. Buyurun
yerinize.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Buyurun.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, 91’inci maddenin altıncı
paragrafında çok açık: “Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede
yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler.” “Bu aynı gün zaten Parlamentonun
bilgisine de sunulur, Türkiye Büyük Millet Meclisine de sunulur.” diye yazıyor.
Şimdi bu kanun hükmünde kararnameyle kuruldu, Resmî Gazetede de yayımlandı ve
yürürlüğe girdi. Burada da güven oylaması aldı. Bu hususla ilgili bir usul
tartışmasını gerektirecek hiçbir durum söz konusu değildir. Dolayısıyla aynı
şekilde devam etmesinden yanayız.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Son bir dakika, özür diliyorum.
BAŞKAN – Buyurun efendim, bir dakika vereyim size. Mikrofonunuzu
açıyorum, yerinizden lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun “Türk Anayasa
Hukukunda Kanun Hükmünde Kararnameler” isimli Üçdal
Neşriyattan çıkan kitabının fotokopisinin sayfa 374 ve 373’ü, bir.
İkincisi: Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu’nun kanun hükmünde
kararnamelerle ilgili…
Üçüncüsü: Yasal dayanağımız Meclisin… Anayasa 91’in son fıkrası…
Yani bu tür kanun hükmünde kararnamelerin ivedilikle ve acilen
Parlamentonun onayına sunulması lazım. Aksi takdirde anayasal bir suç işlenmektedir ve bunun bizim huzurumuza
getirilmemesi, Parlamento onayına sunulmaması ayrı bir suç teşkil etmektedir.
Yani özellikle Sayın Meclis Başkanının Anayasa’nın 91’inci maddesinin son fıkrasını
tekrar gözden geçirerek… Bunun Meclisin onayına sunulması farklı bir husus,
Hükûmetin programının Meclisin onayına sunulması farklı bir husus. Bunları
birbirinden ayrıştırmak lazım.
Teşekkürler, saygılar.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şimdi…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkanım, bu konuda…
BAŞKAN – Buyurun efendim, bu konuda. Bir dakika lütfen.
Yerinizden. Size de mikrofonu açayım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, yani usul tartışması
istenildi.
BAŞKAN – İstenilmedi… Sayın Şandır, usul tartışması istenilmedi,
itiraz ediyor, biz de söz veriyoruz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Usul tartışması istedi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Evet, usul tartışması istedim.
BAŞKAN – Usul tartışması açılması söz konusu olsa…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Usul tartışması istedik, evet efendim.
BAŞKAN – Ee, şimdi siz söyleyince
söyledi… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Cümlelerimin başında…
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – İlk başından söyledi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, şu anda usul tartışması
açmaya münasip bir durum yok efendim çünkü İç Tüzük’ün
63’üncü maddesi açık ve net, gündemdeki olan konularda Başkanlığı usule,
gündeme davet etmek üzere yapılan bir iştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündemi yayınlanmıştır. Nitekim, Sayın Gençlik Spor Bakanıyla ilgili sorulan
sorularda da “Gençlik Spor Bakanının cevap vermesi üzere…” diye sözlü sorular
gönderilmiştir. Gençlik Spor Bakanı gündemde yayınlanan konuları cevaplamak
üzere buraya gelmiştir ve gündemde yayınlanmıştır.
Sayın Milletvekilinin sizi usule ve gündeme davet etmesi için
gündem dışında bir işleme girdiğiniz takdirde bu olabilir ama şu anda gündem
devam ediyor efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun, siz de yerinizden bir dakika lütfen.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkanım, AK PARTİ Mecliste
çoğunluğu olan bir parti. Hadi anladık, haziranda alelacele Meclis tatile girdi
ama 3 Kasım tarihine kadar bir yetki aldı ve kararname çıkardı. Şimdi, burada
bir usul tartışması zorunluluğu nereden?
Şimdi, burada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı var. Biz geçmişte
kanun teklifleri verdik, “Çevre ve Orman Bakanlığı” diye verdik. Yine soru
önergelerini öyle verdik. Şimdi, Gençlik ve Spor Bakanlığı için düzenlemeler
değişti. Yani şimdi orada verdiğimiz kanun teklifleri, soru önergeleri ve
araştırma önergelerini yeniledik. Burada bir sıkıntı doğuyor görev alanlarıyla
ilgili. Onun için, Anayasa 91 çok açık: “Derhâl Mecliste görüşülür bu konuda.”
diyor. Bu konuyu görüşmemiz lazım. Bakın, gündemimiz bir haftadır boş. Dün de
bir tane teklif vardı, geri alındı. Bu bakanlıklarla ilgili kararnameyi bir an
önce -bugün, yarın- bu hafta içinde çözmemiz gerekiyor. Usul tartışmasını bu
noktada açmak lazım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, kanun gücünde kararnamelerin derhâl
Meclise sevk edilebilmesi Anayasa gereği, bu doğru ama bu sevk kararnameler
çıktıktan sonra Meclise sevk ediliyor ama onun da gelmesinin bir usulü var yani
Anayasa Komisyonundan geçecek, ondan sonra Meclise gelecek. Geçmiş uygulamalarda
da bu, bu bakanlıkların yeniden kurulması, bütünüyle lağvedilmesi anlamına
gelmiyor. Devlette devamlılık esastır. Yani Sayın Bakan burada çıkıp daha evvel
de konuştu Sayın Kaplan. Şimdi, bunu yeniden “Kanun gücünde kararname derhâl
Meclise gelir.” dedi diye bütün kanun gücünde kararnamelerle teşkilatında
değişiklik yapılan bakanlıkları, görevlerinde değişiklik yapılan bakanlıkları
burada onaylanmadan yok saymak mümkün değil. Dolayısıyla ben uygulamamızın
doğru olduğu kanaatindeyim ve usule ve devlet geleneklerine uygun olduğu
kanaatindeyim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, şu teknik noktaya
dikkatinizi çekmek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Kararname çıktı, doğru; Bakanlık kuruldu,
doğru. Burada bir usul tartışması açan arkadaşımızın değindiği nokta da önemli.
Hukuken, ahlaken bunu bir an önce bitirmek lazım. Ancak, buradaki bakanlıkların
görev alanları değişti yani bir bakanlık iki kamyona ayrıldı, iki ayrı
istikamete gidiyor şu an ama biz Meclis denetimi için kanun teklifi vermişiz.
Şimdi, kanun teklifi iki parçaya bölündü, iki ayrı bakanlık var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Olur mu efendim, bu kanun tekliflerini
verdilerse yanlış vermişler.
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kanun teklifi ne zaman verdiniz?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Arkadaşlar, durun, dinleyin.
Bakın, yasa teklifi öyle, soru önergesi öyle… Bakın, Şehircilik
Bakanlığı yoktu, şimdi Çevre ve Orman Bakanlığı var. Hasankeyf’le ilgili
verdiğimiz araştırma önergesini Orman Bakanlığı mı, Çevre Bakanlığı mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kanun teklif verme hakkın yoktu, yetkin
yoktu, daha yeni vermeye başladın.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bakın, barajla ilgili araştırma önergesini
hangi bakanlık görüşecek? Artık bu karmaşanın netleşmesi lazım. Mecliste kanun
teklifi vermişiz, soru önergesi vermişiz, denetleyeceğiz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Soru önergelerinin hepsi “Şehircilik ve
Çevre Bakanlığı” diye geçiyor Sayın Başkanım.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Şimdi, burada Sayın Bakan Bayraktar mı
karşımızda olacak yoksa önceki Bakan şimdi de aynı görevi sürdürür…
BAŞKAN – Sayın Kaplan, tamam anlaşıldı efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Şimdiye kadarki işlemleri geçersiz mi
sayacağız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Güvenoyunu kime verdiyse o, bu Meclis.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, ama…
BAŞKAN - Rica edeyim, bakın, şimdi, bir dakika… Anayasa’da kanun
hükmündeki kararnamelerin de derhâl yürürlüğe gireceği de yazılı.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ama yürümüyor.
BAŞKAN - Dolayısıyla bütün bu söyledikleriniz yürürlüğe girmiş
olan -Anayasa’ya göre yine- bir kanun hükmünde kararnameye göre kurulmuş bir
bakanlıkla ilgili. Yok sayamazsınız. Mümkün değil…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, o bakanlığın yürümesi için
yol olması lazım. Kamyon yürümüyor, iki tane yola ayrılmış…
BAŞKAN – Hayır, hayır… Böyle bir şey yok. Rica edeyim… Rica
edeyim…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aynı bakanlık iki ayrı bakanlığa ayrılmış.
BAŞKAN – Ben uygulamamızın doğru olduğu kanaatindeyim Sayın
Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – İki ayrı bakanı var, iki ayrı yardımcısı
var.
BAŞKAN - Tamam, tamam ama şöyle bir şey var: Aynı Anayasa kanun
hükmünde kararnamelerinin derhâl yürürlüğe gireceğini de emrediyor. O prosedür
yürüyecektir ama bakanlık boş kalmaz. Devletin devamlılığı esastır. Bizim
yaptığımız işlem normaldir. Lütfen… Lütfen…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, herhâlde, ben, ya
derdimi anlatamadım veya sizler anlayamadınız, bilemiyorum ama…
BAŞKAN – Belki biz anlamadık efendim, olabilir ama sizin…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bilemiyorum. Ben, burada…
BAŞKAN - Lütfen… Lütfen…
Ben uygulamamızın usule aykırı olmadığı kanaatindeyim…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Usul 63’le ilgili son bir cümleyi
söyleyeceğim Değerli Başkanım.
BAŞKAN - …ama tam tersine devlet geleneklerine de uyduğu
kanaatindeyim çünkü kanun gücünde kararname aynı Anayasa’nın ilgili maddesinde
derhâl yürürlüğe giriyor ve bu yürürlük aylardır da uygulanıyor. Arkadaşlarımız
imzalar attılar, tayinler yaptılar ve yalnız Meclisteki konuşmaya gelince mi
yok sayacağız? Bakanlıklar yok olmaz. Böyle bir devlet devamlılığı olmaz.
Kusura bakmayın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, yanlış bilginiz var,
eksik biliyorsunuz. Ben cevap vereyim.
BAŞKAN – Eksik bildiklerimi tamamlarsınız. Ben, yaptığım işin
usule uygun olduğu kanaatindeyim. Lütfen yerinize oturunuz. Görüşü aldık,
zabıtlara da geçti. Lütfen yerinize oturunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, özür dilerim. Bakın,
benim buradaki talebim şu: 63’üncü maddeye göre benim bu talebimin görüşmeye
alınıp alınmaması, uygun olup olmaması… Usul açısından dile getiriyorum ben.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Efendim, usule aykırı bir şey yok ki,
gündemi konuşuyoruz.
BAŞKAN – Zaten onu konuşuyoruz biz de efendim. Biz de gündemi
konuşuyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gündemi konuşuyoruz. 63’le alakalı bir
şey yok ki burada!
BAŞKAN - Gündemi konuşuyoruz biz de.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani, burada benim sizden istirhamım,
bir Meclis Başkanı olarak, saygı duyduğumuz bir kurum olarak bizi ne olur
işlenen suça ortak etmeyiniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ne suç var burada?
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Anayasa’ya uygun davet ediyorum.
Anayasa’nın 91’inci maddesinin son fıkrasına göre kanun hükmünde kararnamelerin
derhâl yani bugüne kadar 237 tane kanun hükmünde kararname Parlamentonun önüne
getirilmemekte. Yani, burada, evet, kanun hükmünde kararnameler derhâl
yürürlüğe girer -ben aynen katılıyorum size- ancak Parlamento eğer bunu tasdik
etmezse yürürlükten kalkar; bir. İki, eğer derhâl Parlamentoya sunulmazsa,
Meclis Başkanlığına sunulmazsa yine kendiliğinden otomatik olarak, 91’inci
maddenin son fıkrasına göre yine yürürlükten kalkar. Yani bunları niye
görmemezlikten geliyoruz Değerli Başkanım!
BAŞKAN – Efendim, beni dinler misiniz lütfen.
Türkiye’de binlerce kanun hükmünde kararname geldi geçti.
Yıllardır kanun hükmünde kararname yürürlükte olduğu hâlde Meclise gönderilip
komisyonlarda kalan, komisyonlardan gelmeyenler de var. Bugün göndermiş olsalar
bile komisyonların gündemine gelmesi lazım. Onun gelmesini beklemek demek,
bakanlıkları tamamen ortadan kaldırmak anlamına gelmez. Size anlatamıyorum.
Sonra da “Bizi anlamıyorsunuz.” diyorsunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, kötü emsal, emsal
olmaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bu, Meclis Başkanlığı ile
Sayın Milletvekili arasındaki tartışmaya döndü efendim. Lütfen, gündeme geçelim
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, lütfen şu gündemimize geçelim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Elitaş mı konuşacak, Sayın Milletvekili mi konuşacak?
BAŞKAN – Buyurun, soruları okuyun lütfen.
VII.- SÖZLÜ SORULAR VE
CEVAPLARI
1.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Makine Mühendisleri Odasının Erzurum’a şube açıp açmayacağına
ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/3) ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz
ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Makine Mühendisleri Odasının kuruluşu 57 yıl önceye dayanmaktadır.
Ülke genelinde 18 şube 55 il Temsilciliği 41 ilçe temsilciliği 10 mesleki
denetim bürosu 1500 e yakın işyeri temsilciliği ile hizmet etmektedir. 1954
yılında 902 olan üye sayısı her geçen gün artan mezunlarla sayı bugünlerde 77
binin üzerine çıkmıştır. MMO'sının Doğu Anadolu
Bölgesindeki 13 vilayette şubesi bulunmamaktadır. Doğunun 14 iline Temsilcilik
vererek şubelere bağlanmış ancak Ardahan unutulmuştur. Erzurum ve Malatya
Büyükşehir olmasına rağmen şube yoktur.
1- Erzurum'da açılacak bir şube ile Erzincan, Ağrı, Kars, Iğdır ve
Ardahan'da işlerini takip etmede rahatlayacaktır. MMO Erzurum'a şube açılacak
mı?
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki hava kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/5)
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.06.07.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan İli hava kirliliği bakımından 3. derece iller arasında
olup, genelde yakıt olarak kömür başta olmak üzere odun, tezek, elektrik, fuel-oil ve motorin kullanılmaktadır. İl genelinde
kullanılan yakıtlar ile ilgili olarak 4856 sayılı kanununun 2.11.1986 tarihli
ve 19269 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan hava kalitesinin korunması
yönetmeliği ile ilgili belli standartlar getirilmiştir. Sıvı yakıtlarla ilgili
olarak kükürt miktarı en çok 1,5 olan 615 kalorifer yakıtının kullanılmasına ve
6 nolu fuel-oilin, baca
gazı arıtım tesisine teknolojisine sahip sanayi tesislerinde kullanımına izin
verilmiştir.
1- 1992 yılından başlayarak Ardahan ilinde hava kirliliği ile
ilgili olarak sayısal veriye dayalı bir çalışma neden yapılmamıştır? Bundan
sonra yapılacak mı? Yapılacaksa ne zaman yapılacak?
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof’a
bağlı bir köyde yapılan kadastro çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/14) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim.14.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Posof İlçesi Kaleönü köyünde
yapılan ve vatandaşlarımızı çok ciddi sıkıntılara sokmuştur. Vatandaşın atadan
dededen kalma yerleri başka isimler adı altında kaydedilmiş yine yapılan
yanlışlar sonucu yerlerin büyük bir kısmı hazineye bırakılmıştır. Göç nedeniyle
köylerinden uzakta olanların bu işten haberdar olmaları nedeniyle mahkemeye
verme zamanları da kalmamıştır.
1-Ardahan Posof İlçesi Kaleönü köyünde
yapılan kadastro çalışmaları içerisinde yapılan yanlışlar sonucu hemşehrilerimizin atadan dededen kalma arazileri başka
isimlere kaydedilmiş, yine büyük bir bölümü hazineye kalmıştır. Bu
yanlışlıkların giderilmesi için bir çalışma yapılacak mı?
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ardahan’ın imar planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/18) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruları Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan 1992 yılında il olmasına rağmen bugüne kadar geniş
kapsamlı bir imar planı çalışması yapılmamıştır. Yapılan imar plan çalışması şu
anda devam etmektedir. Ardahan’ın üniversitenin gelmesi ve gelişmekte olan bir
il olmasının yolunun açılması için imar planının uzun yıllara yönelik yapılması
gerekmektedir.
1- Ardahan’da yapımına başlanan imar planının kapsamının uzun
yıllara yönelik olması ve Üniversitenin kısa zamanda gelişmesinin yanında
uluslararası iki kapının da açılacak olması nedeniyle planların bu değerler
üzerinde yapılması gerekmektedir. İmar planı ne zaman tamamlanacaktır?
5.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın kentsel dönüşüm planına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/20) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Merkez Yenimahalle Gecekondu. Kentsel dönüşümü yapılması
planlanmıştır. Bu yapılaşmanın yapılmasıyla 1992 yılında il olan Ardahan'da
Şehircilik anlamında büyük gelişmeler sağlayacaktır. Kentsel dönüşümün içinde
alt ve üst yapıların yapılmasına ne zaman başlanacaktır?
1- Ardahan 1992 yılında il olmuştur. Ancak şehircilik açısından
çok geri kalmıştır. Ardahan Yenimahalle kentsel dönüşüm planı içine alınmıştır.
Yenimahalle’nin alt ve üst yapıları başta olmak üzere şehircilik açısından da
önemli bir ivme kazandırılacaktır. Kentsel dönüşüm planı ne zaman yapılacaktır?
6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, deniz
kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/56) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizde Ege, Karadeniz ve Marmara'ya her yıl binlerce ton
plastik ve organik atıklar atılmaktadır. Bu yüzden doğal balık miktarı düşmekte
ve yok olmaktadır. Denizin kirlenmesi ile ilgili halkın bilgilendirilmesi
konusunda çalışmalar ne durumdadır? Deniz, nehir, dere gibi yerleri kirleten
kaç işletme uyarılmış veya kanuni işlem başlatılmıştır?
7.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Bakırköy, Küçükçekmece ve
Avcılar sahilindeki deniz kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/64) ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul
İstanbul Bakırköy, Küçükçekmece ve Avcılar sahilinde, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi tarafından "Denize girmek tehlikeli ve
yasaktır" levhaları yerleştirilmesine karşın vatandaşlarımız bu bölgeden
denize girmeye devam etmektedir. Bu levhaların konuluş amacı;
a) Denizin kirli olmasından mıdır?
b) Bu bölgeden denize girerken mil ve diğer unsurlardan mı
tehlikeli görülmektedir?
c) Eğer denizin kirliliğinden dolayı konuldu ise bakanlığınızın bu
konuda herhangi bir ölçümlemesi var mıdır?
d) Denizin insan sağlığı açısından kirliliği had safhada ise bu
bölgede hala vatandaşlarımızın denize girmesine neden müsaade edilmektedir?
e) Deniz kirli değilse bu levhaların kaldırılması gerekmez mi?
8.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle boşaltılan
kamu binalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/77) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehirleşme Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 16.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan'da başta 28 resmi kamu kurumuna ait binaların da içinde
olduğu depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle boşaltıldığı ve uzun zamandır
atıl kaldığından dolayı çürümeye başlamıştır. Bu binalarda hizmet
verilmediğinden dolayı binalar başta dış cephelerinde kopmalar olduğundan o
bölgeden geçenleri tehdit etmektedir.
1- Ardahan’da 28 kamu kuruluşuna ait olan kamu binaları ki
bunların içinde okullarda mevcut depreme dayanıklı olmayan binalar bir an evvel
yıkılmalı ve yerlerini yeni hizmet binaları yapılmalı bu binalar ne zaman
yıkılacak?
9.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çıldır’ın
bazı köylerindeki kadastro çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/81) ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 25.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan Çıldır Sami Şakir köyü ve Taşdeğirmen
köyünde yapılan kadastro çalışması sonucu bir çok hemşehrimiz
çok ciddi oranda hak mağduriyeti yaşamaktadır. Atadan dededen kalma arsa ve
tarlaları maalesef eksik ve yanlış bilgilendirme neticesinde başkalarının
üzerine olduğu gibi hazineye de kaydedilmiştir. Bu hak mağduriyetlerinin
ortadan kaldırılması gerekmektedir.
1- Ardahan Çıldır ilçesi Sami Şakir köyü ve Taşdeğirmen
köyünde yapılan kadastro çalışmalarında hemşehrilerimiz
çok ciddi şekilde hak mağduru edilmiştir. Kendi arazileri başkalarının üzerine
yazılmış hatta hazinenin üzerine de yazılan olmuştur. Bu kadastro
çalışmasındaki yanlışlıkların düzeltilmesi için bir çalışma yapacak mısınız?
10.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Çanakkale Gökçeada’daki bir otel inşaatına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/100) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı (Erdoğan
Bayraktar) tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 20.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Tarih ve doğası ile farklılık yaratan Gökçeada’da 150 yıllık taş
binalar bulunmakta ve burası sit alanıdır, bu bölge buram buram
tarih kokmaktadır. Bu bölgenin gelişigüzel turizme açılması buranın kültürel ve
tarihi dokusunu yok edecektir.
1- Çanakkale Gökçeada’da yapılan otel inşaatı ek yapı ruhsatıyla
verilen iznin iptali ve inşaatın durdurulması gerekmektedir. Arazinin sit alanı
kararının iptali söz konusu mudur?
11.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, denizlerdeki kirliliğe ilişkin sözlü soru önergesi (6/104) ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 20.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
İç ve dış turizme açık olan denizlerimizin sahilleri kirlilik
nedeniyle alarm vermektedir. Teknelerin sintine atıklarını denize boşaltması
nedeniyle, birçok yerde deniz yüzeyini yağ kaplamış durumdadır. Her gün
milyonlarca kişinin denize girdiği plajlardaki kirlilik tatilcilerin tepkisine
neden olmaktadır.
1- Denizlerimizdeki kirlilik oranı denetimsizlikten had safhaya
çıkmıştır. Bu durumda önümüzdeki yıllarda beklenen turist sayısına ulaşmakta
zorluk çekeceğiz. Denizlerin temizlenmesi için hangi önlemleri alıyorsunuz?
12.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan ve ilçe belediyelerinin itfaiye aracı ihtiyacına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/124) (Cevaplanmadı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 24.8.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan'da yaşayan hemşehrilerimizin tek
geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Ardahan merkeze bağlı köyler başta olmak
üzere diğer ilçelere bağlı köylerde çıkan yangınlarda tonlarca ot yanmasına
karşın kent genelinde bulunan itfaiyenin yenilenmediği ve takviye edilmediği
görülmektedir. Bir kış boyunca hayvanlarına yedirecekleri otları yanan
insanlarımız çaresizdir.
1- Ardahan il belediyesine ait itfaiye aracının bozulmasından
dolayı çıkan yangınlara zamanında müdahale edilemediğinden tonlarca ot
yanmaktadır. Ardahan il belediyemiz başta olmak üzere ilçe belediyelerimize
birer adet itfaiye aracı verecek misiniz?
13.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, TOKİ’nin bazı illerdeki kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili bir
takım iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/129) ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 12.9.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı yurdumuzun birçok bölgesinde bana
arsa verin ben size ev yapayım diyerek başta hazineden olmak üzere köylünün
merasında köylüye ait olan yerleri ederinin çok altında istimlak ederek yok
pahasına almış ve daha sonra kendisine tahsis edilen araziyi parselleyerek
üçüncü şahıslara devretmiştir.
1- Kars, Erzurum, Ağrı, Iğdır, Bayburt, Gümüşhane ve Van illerinde
Kentsel Dönüşüm adı altında projelendirme yapıldı mı, yapıldıysa buralarda ne
kadar yer istimlak edildi, hazineye ve vatandaşa ait yerlere ne kadar ücret
ödendi?
2- Kars, Erzurum, Ağrı, Iğdır, Bayburt, Gümüşhane ve Van'da gerek
hazine arsası gerekse vatandaşın arsasını istimlak ettikten sonra üçüncü
şahıslara bu yolla satış yapıldı mı?
14.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, TOKİ’nin Ardahan’daki kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili bazı
iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/137) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.9.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ağrı, Hakkâri ve Şırnak illerinde yapılması planlanan kentsel
dönüşüm alanlarının yerleri belirlendi mi? Bu belirlenen bölgelerde hak
sahiplerinin hakları nasıl korunacak, yıllardan beri vergilerini vererek
kullandıkları yerlerinin değerleri neye göre belirlenecek, bu bölgeler
yapılaşmaya mı ayrılacak, eğitim ve spor alanlarına mı ayrılacak?
1 - Ağrı, Hakkâri ve Şırnak illerinde şehrin kalkınması,
ilerlemesi, göçün durması, eğitimin ve sağlığın iyileşmesi yolunda hızla
adımlar atılacaktır. Bunun için şehrin çarpık yapılaşmasını durdurmak için
kentsel dönüşüm yapılacak yerlerde hak sahiplerinin mağduriyetlerinin
giderilmesi için özel bir çalışma var mıdır?
2 - Şehirlerin merkezindeki cadde ve sokaklar başta olmak üzere
şehirdeki çarpık yapılaşmanın giderilmesi için hangi önlemleri aldınız?
15.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, bazı şehirlerdeki çarpık yapılaşmanın giderilmesine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/130) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan
Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 12.9.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Toplu Konut İdaresi bana arsa verin ben size ev yapayım diyerek
hazineden ve köylünün merasında kendisine tahsis edilen araziyi istimlak
ettikten sonra parselleyerek satan toplu konut idaresi Şimdi de Ardahanlı
yoksulun arazilerine göz koymuştur. Ardahan'da Kentsel Dönüşüm yapılacak olan
yerlerde yoksul insanlara ait arazileri değerinin altında bir parayla almak
istemektedir.
1- Ardahan'da yıllardan beri atadan dededen kalan arsaların bugüne
kadar vergisini veren hemşehrilerimiz şu günlerde
Ardahan'da arsa ve ev fiyatlarının değerlendiği günlerde TOKİ Kentsel Dönüşüm
yapacağım diyerek vatandaşın elinden arsaları değerinin altından aldığı doğru
mudur?
2- TOKİ Ardahan'da yapacağı konutlar için elinde bulunan arsaları
üçüncü şahıslara sattı mı?
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Şimdi, soruları cevaplandırmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanı
Sayın Erdoğan Bayraktar.
Buyurun Sayın Bayraktar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Sayın Başkan, usul hakkında söz
talebim oldu. Söz talebi usul hakkında önceliklidir. Müsaade ederseniz kendimi
ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, bu bittikten sonra dikkate alacağım. Anında
kesme diye bir şey yok, usul hakkında diye. Kusura bakmayınız.
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Sayın Başkan, şu yaptığınız yanlış…
BAŞKAN – Zamanı geldiğinde vereceğim. Bunu bitirelim, sonra.
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Şu anda yaptığınız yanlış Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Doğru yaptığım kanaatindeyim. Size söz vereceğim, usul
hakkında o zaman konuşuruz.
Buyurun Sayın Bayraktar.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 98’inci maddeyi okuyun…
BAŞKAN – Sen de oku. Çok okudum 98’i ben.
KAMER GENÇ (Tunceli) – …diyor ki “Bakan, soruya cevap verecek.”
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen oturun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Sayın
Başkan, yüce Meclisimizin saygıdeğer üyeleri…
KAMER GENÇ (Tunceli) – “Lütfen, lütfen…” demeyin yani… Sizin bu
yaptığınız fiilen bu Meclisi esir altına almaktır.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -
…öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bir dakika… Bir dakika Sayın
Bakan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Sayın
Başkan, saygıdeğer Meclisin milletvekilleri…
KAMER GENÇ (Tunceli) – 98’inci madde…
BAŞKAN – Lütfen yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bana karşı özel, kinli
hareket ediyorsunuz.
BAŞKAN – Ben söz verdim konuşuyor, söz ister konuşursunuz.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Öncelikle
müsaadenizle...
KAMER GENÇ (Tunceli) – 98’inci maddeye göre…
BAŞKAN – Size söz vermedim, lütfen. Lütfen yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sözümü bir dinler misin!
BAŞKAN - Söz isterseniz ondan sonra. Size söz vermedim şimdi,
oturun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) - …9 Ekim
Pazar akşamı…
KAMER GENÇ (Tunceli) – 98’inci maddeye göre, önce, bakan beş
dakika cevap verecek, soru sahibi ona cevap verecek, ondan sonra, bakan, cevap
verecek. 98’inci maddeyi aç oku!
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) -
…Antalya’mız başta olmak üzere Balıkesir, Denizli, Aydın; Muğla, Bandırma,
Balıkesir illerinde meydana gelen…
BAŞKAN – Size söz veririm, ondan sonra konuşursunuz Sayın Genç.
Lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Daha dün geldin oraya, orada keyfî hareket
ediyorsun. Seni oturtmayız oraya. Sen bakma ben şimdi yalnız konuşuyorum.
BAŞKAN – Lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben buraya geldiğim zaman, bundan sonra 135
milletvekili gelecek. Sen orada Başkanlık yapamazsın.
BAŞKAN – Lütfen terbiyeli olun, yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Dediklerimize uymak zorundasın.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) - …sel
baskını ve sel taşkınında hayatını kaybeden 6 vatandaşımıza yüce Allah’tan
rahmet diliyorum. Yine, zarar gören vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi
sunuyorum.
Dün Antalya’ya gittim, oradan da Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
üyesi olarak Serik Haskızılören köyü Pınargözü Mahallesi’ndeki sel baskınını yerinde inceledim.
Saygıdeğer milletvekilleri, gerçekten çok büyük bir afet. Burada
mesire yeri olarak kullanılan köyün okulunun bulunduğu, sağlık ocağının
bulunduğu, camisinin bulunduğu ve yaklaşık elli beş hanenin bulunduğu bölge
tamamen sele gitmiş ama ifade etmek istiyorum, sizlere arz etmek istiyorum, gerçekten,
devletimizin nereden nereye geldiğini orada çok net bir şekilde görmek mümkün.
Pazar günü akşam aniden başlayan yağmurdan hemen bir saat sonra, başta
Valiliğin kurumları olmak üzere, Özel İdare, Devlet Su İşleri, Jandarma, Sahil
Güvenlik mensupları yöreye intikal ettiler. Hemen pazartesi günü sabahleyin de
Vali bizzat kendisi, Vali Muavini, Kaymakam, Antalya milletvekilleri de yöreye
intikal ettiler.
Yine, orada bir muhtarın ifadesini sizlere nakletmek istiyorum,
muhtar: “Eğer cuma günü -yani bu sel
felaketinden iki buçuk gün önce- bize Meteorolojinin uyarısı, akabinde
Valiliğin yazısı ve Kaymakamlığın bize olan yazısı ve tek tek ikazları
olmasaydı buradaki can kaybı 50’nin üzerinde olurdu.” dedi. İnanın, bugün
sabahleyin 10’da-11’de muhtarın bana ifade ettiğidir bu ve bugün gördüğüm,
orada 100’ün üzerinde makine çalışıyor ve 10’un üzerinde devletin değişik
kurumları orada çalışmakta.
İnşallah, şu anda bulunamayan 3 vatandaşımızı da kısa sürede
bulacağız. Orada tamamen sele giden evler var, sekiz tane ev, onlar devletimiz
tarafından yapılacak. Zarar görenler, yine hem evleri zarar görenler hem de
ilçelerde pamuk tarlaları, narenciye bahçeleri, nar bahçeleri ve seralarda olan
zararların da giderilmesi için yasal çerçeve içerisinde çalışmalarımız devam
ediyor.
Yine, burada milletvekillerimiz de ifade ettiler, soru olarak da,
bilgi olarak da istediler “Ne yapacaksınız?” diye. Borçlarının yapılandırılması
noktasında ne gerekiyorsa orada bayındırlık, Valilik çalışmalar yapıyor.
Bunları, devletimizin yapması gereken neyse onları da yapacağız. Özellikle bunu
sözlerimin başında ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığımıza yöneltilmiş olan bir soru var, öncelikle bu sorunun
cevabını vereceğim, arkasından Bakanlığıma yönelik yaklaşık 14 tane soru var,
bir kısmı birleştirilmesi gereken sorular, bunların hepsini cevaplandıracağım.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün Makine Mühendisleri Odası
açılmasına dair (6/3) esas sayılı sorusu var. Bu soruya ilişkin olarak, 27 Ocak
1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’nun
18’inci maddesinde “Her oda kendi umumi heyeti kararı ile tayin ve tespit
olunacak yerlerde şubeler açabilir ve mümessillikler ihdas edebilir.” hükmü yer
almıştır. Bu yasa maddesi gereğince meslek odalarının şube açabilmeleri bugün
için meslek odalarının genel kurul kararının alınmasına bağlıdır. Meslek
odalarının yerinden yönetim esasına dayalı tam demokratik ve katılımcı yönetim
anlayışıyla işlevini sürdürebilmesi için oda nerede şube açması gerekiyorsa
burada açabilme muhtariyetine sahiptir. Gerekirse, bizden de bir yardım isterse
biz de kendilerine yardım edebiliriz ama böyle bir şart olmadığını özellikle
ifade etmek istiyorum.
İstanbul Milletvekili Sayın Mevlüt
Aslanoğlu’nun bir sorusu var “Bakırköy-Küçükcekmece-Avcılar sahilinde “denize girmek tehlikeli ve
yasaktır” şeklinde, bu levhalar niye buralara yerleştirilmiştir, denizi mi
kirli?” diye. Hayır, bunlar denizin fiziksel yapısından dolayı belediyelerin
mahallinde yaptığı uygulamalardır. Burada boğulmaya karşı, boğulma olmasın diye
yapılan ikaz levhalarıdır, çevre kirliliğiyle, deniz kirliliğiyle bir alakası
yoktur.
Arz ederim.
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün, 1992 yılından başlayarak
Ardahan ilinde hava kirliliği hakkında Bakanlığıma yöneltmiş olduğu (6/5) esas
sayılı soru önergesiyle ilgili olarak: Ardahan ili ikinci derecede kirli il
olarak değerlendirilmekte olup, 2010-2011 yılı kış sezonu kükürtdioksit
ve partiküler madde değerleri Hava Kalitesi
Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’nde belirtilen limit değerleri
aşmamıştır. Ardahan’daki hava kirliliği durumu budur. Şu anda Ardahan için
tespit edilen kirlilik limit değerlerin altındadır. Bu konuda Bakanlığımızın
genelgesine istinaden Ardahan Valiliğince hazırlanmış olan Temiz Hava Eylem
Planı Bakanlığımızda mevcut olup, istenilmesi hâlinde takdim edilebilecektir.
Arz ederim.
Yine, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün, (6/14) ve (6/81)
sayılı sözlü soru önergeleriyle ilgili olarak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun
11’inci maddesinde otuz günlük ilan süresi içerisinde kadastro mahkemesine dava
açılabileceği belirtilmektedir yani otuz günlük askı süresi içerisinde…
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – On yıl…
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) –
Arz edeyim: Otuz gün içerisinde kadastroya yani bu tespitleri yapan
kadastroya itiraz edilebileceği açıkça ifade edilmektedir. Aynı kanunun 12’nci
maddesi hükmü gereğince kadastro çalışmaları askı ilanı sonucu kesinleşen
taşınmazların kadastro tespitlerinin resen ve idari yoldan iptali veya
düzeltilmesi mümkün değildir ancak bu durumdaki taşınmazlara yönelik olarak hak
iddialarının taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihten
itibaren on yıllık süre içerisinde mahallî hukuk mahkemelerine müracaat etmek
suretiyle hak arama ve tespit yapma işlemi gerçekleştirilmektedir.
Yine, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/18) esas sayılı
soru önergesiyle ilgili olarak: Ardahan ilinin de içinde bulunduğu Ardahan,
Kars, Iğdır ve Ağrı planlama bölgesine dair 1/100.000 ölçekli çevre düzeni
planı, 2009-2011 yılı yatırım programları kapsamında ihale edilerek planlama
başlatılmış ve nihai aşamaya gelinmiştir. Çok kısa süre içerisinde, belki bu
dört-beş ay içerisinde mezkûr planlar bitirilerek askıya çıkartılacaktır. Bu
süre içerisinde gerekli itirazlar, gerekli değerlendirmeler de aynı şekilde
yapılabilir.
Yine, Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı planlama bölgesi, 1/100.000
ölçekli çevre düzeni planı çalışmasında Ardahan ilinin sosyal, ekonomik,
fiziki, doğal, kültürel yapısı ve potansiyelleri de dikkate alınmakta,
üniversitelerden gerekli görüş ve bilgiler alınmakta ve uluslararası kriterler
de göz önünde bulundurularak bu planlar ve plan kararları oluşturulmaktadır.
Arz ederim.
Yine, Sayın Milletvekilimizin (6/20) esas sayılı sözlü soru
önergesiyle ilgili olarak: Bakanlığımızın seksen bir il valiliğinden, doğal
afetlere hazırlıklı bir Türkiye için, şehirlerimizin modernleşmesi ve insan
hayatını tehdit eden risklerden arındırılacak şekilde yaşanılabilir şehirler
oluşturulması amacıyla, valilik ve il dâhilindeki belediyelerin iş birliğinde,
öncelikle afetlerden azami zarar görebilecek olan ve bölgelerin araştırılarak
bu alanlardan kentsel dönüşüm alanı olarak belirlenebilecek bölgelerin tespit
edilmesi, bu alanlara ilişkin gerekli bilgi ve belgelerin Bakanlığımıza
iletilmesi istenmiş olup Bakanlığımıza bu hususta valilik ve belediyelerden
gelen ve gelmekte olan bilgiler çerçevesinde şehirlerin kentsel dönüşüm
planları hazırlanmaktadır. Önümüzdeki süreçte çok kapsamlı bir şekilde fiilen
kentsel dönüşümlere başlayacağız. Ardahan’da da kentsel dönüşüm yapmak üzere
bizzat kendim TOKİ Başkanı iken mahalline gittim, orada, Ardahan’da en
öncelikli olan Yenimahalle’nin kentsel dönüşümü için yerinde incelemeler
yaptık. Bu veriler de elimizdedir. Burada yine valilikle ve belediyeyle
organize bir biçimde kentsel dönüşümlere en kısa süre başlayacağız.
Arz ederim.
Tokat Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğru’nun deniz kirliliği
hakkında Bakanlığıma yöneltmiş olduğu (6/56) esas sayılı soru önergesiyle
ilgili olarak: 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ilgili mevzuat kapsamında kara kökenli ve denizcilik faaliyetlerinden
kaynaklanan katı atıkların denizlerimize girişinin önlenmesine yönelik esaslar
belirlenmiş olup bununla ilgili çalışmalar Bakanlığımızca yürütülmektedir. Buna
ilaveten, deniz atıklarıyla mücadelede önemli olan unsurlardan birisi de halkın
bilinçlendirilmesine yönelik çalışmaların gerçekleştirilmesidir. Bu kapsamda 26
Mayıs ile 28 Mayıs 2011 tarihleri arasında Muğla’da, Fethiye Göcek’te
Bakanlığımız ve Deniz Temiz Derneği iş birliğiyle deniz dibi ve kıyı temizliği
aktiviteleri gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte bazı belediyeler ve sivil
toplum kuruluşları deniz atıklarıyla mücadele kapsamında halkta farkındalık
oluşturabilmek amacıyla deniz ve kıyı temizliği kampanyaları organize
etmektedirler. Diğer taraftan, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bu Kanun uyarınca
çıkarılan mevzuat kapsamında deniz, nehir, dere gibi alıcı ortamları
kirletenlerle ilgili olarak bu kapsamda yapılan sürekli denetimlerde 63 milyon
551 bin TL idari ceza yani yaptırım uygulanmıştır.
Arz ederim.
Yine, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün, depreme dayanıklı
olmadığı gerekçesiyle boşaltılan kamu binaları hakkında Bakanlığıma yöneltmiş
olduğu (6/77) esas sayılı soru önergesiyle ilgili olarak, sözü edilen kamu
binaları hâlihazırda kullanılmakta olup bu binaların bir kısmı yeni bir kısmı
ise eski binalardır. Binalara yönelik olarak mahallinde yapılan ön inceleme ve
tespitlerde, depremsel etkilere dayalı sorunlar ve güçlendirme çalışmalarına
gerek duyulabilecek bölümler için gerekli işlemler bugüne kadar yapılmış,
bundan sonra da bu faaliyetler yürütülmektedir.
Ayrıca, konu edilen yirmi sekiz kamu binasına yönelik yapılan
çalışmaları ve tüm ayrıntıları gösteren raporlar, arzu edildiği takdirde yine
tarafımdan takdim edilebilecektir.
Yine, Ardahan Milletvekilimizin (6/100) esas sayılı sorusuna
ilişkin olarak, Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun
23 Aralık 2004 tarih ve 482 sayılı Kararı ile Kurulca onaylı, 1/25.000 ölçekli
sit haritasının, bu zikredilen Gökçeada Kaleköy köyü ile Eski Bademli köyünü de
kapsayan 1/10.000 ölçekli kadastral haritaya
işlenmesi sonucu söz konusu parsel, sözünü ettiğiniz parsel Eski Bademli köyü
kentsel sit sınırı dışında kalmaktadır. Dolayısıyla, yani bu bahse konu edilen
parsel ve bahse konu edilen bina sit kapsamı alanında bulunmamaktadır.
Arz ederim.
Yine, Sayın Milletvekilimizin, “Denizlerimizin temizlenmesiyle
ilgili hangi önlemleri aldınız?” şeklindeki (6/104) esas sayılı sorusuyla
ilgili olarak: Bakanlığımız deniz ortamlarının korunması maksadıyla taraf
olunan uluslararası sözleşmeleri de dikkate alarak, ilgili kurum ve kuruluşlar
ile koordinasyon hâlinde yeni mevzuat ve uygulamalar yaparak, gerek gemilerden
gerekse kıyı tesislerinden kaynaklanacak deniz kirliliğinin önlenmesi
doğrultusunda çalışmaları en etkin bir biçimde sürdürmektedir. Gemilerden Atık
Alınması ve Atıkların Kontrolü Yönetmeliği çerçevesinde mavi kart ve gemi atık
takip sistemi uygulamaları başlatılmıştır. Uygulamaya geçilen bir diğer
projeyle de gemi atık takip sistemi ile gemi atıklarının daha etkin kontrolü
hedeflenmektedir.
Mavi bayrak çalışmalarıyla ilgili olarak ülkemiz 2011 yılında üç
yüz kırk bir mavi bayrak ile şu anda Avrupa’da 3’üncü sıradadır. Daha evvel
90-100 sıralarındaydık, şu anda 3’üncü sıraya yükseldik.
Arz ederim.
Yine, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün, TOKİ’nin aldığı
araziler ve bu arazileri nasıl kullandığı, kentsel dönüşümler konusunda ne
yaptığı şeklindeki (6/129) ve buna benzeyen (6/130) esas sayılı soru
önergeleriyle ilgili olarak: Toplu Konut İdaresi kendi mülkiyetindeki arsalar
üzerinde konut inşa etmekte, ettirmekte ve bu konutları kredilendirerek satışa
sunmaktadır. Konut satışlarıyla hedeflenen, mevcut piyasa koşullarıyla konut
sahibi olamayan ancak belirli bir birikime sahip dar ve orta gelirli ailelerin
gelirlerine uygun ödeme koşulları ile âdeta kira öder gibi taksitlerle ev
sahibi olmalarını temin etmektir. Bu itibarla, TOKİ Ocak 2003 ile 12 Ekim 2011
tarihleri arasında -bugün itibarıyla- 81 il, 800 ilçede, 2.131 şantiyede,
toplam 513 bin konut rakamına ulaşmıştır. Bu konutların 400 bine yakını
bitirilerek hak sahiplerine teslim edilmiştir. Bu uygulamalardan Kars ilinde
1.920, Erzurum ilinde 5.094, Ağrı ilinde 3.063, Ardahan ilimizde 1.154, Iğdır
ilimizde 612, Bayburt ilimizde 928, Gümüşhane ilimizde 1.214 ve Van ilimizde
6.221 konut olmak üzere, bu illerde 20 binin üzerinde konut projelendirilmiş ve
inşaatları başlatılmıştır.
Söz konusu illerde idare tarafından satışı yapılan arsalar, sayın
milletvekillerimizin de ifade ettiği gibi, Hazineden, Milli Emlak Genel
Müdürlüğünden 1164 sayılı Yasa’nın ek 4’üncü maddesi uyarınca yoksullara, alt
gelir grubuna ve orta gelir grubuna satılacak olanlar bedelsiz, diğerleri ise
bir kısmı emlak değeri üzerinden bir kısmı da ekspertiz değeri üzerinden satın
alınmaktadır.
Emniyet Genel Müdürlüğü gibi, diğer kamu kuruluşlarımızla
yaptığımız protokoller çerçevesinde buralardan, devletin bu kurum ve
kuruluşlarından aldığımız arsalar tamamen piyasa değeri üzerinden alınmaktadır.
Bu arsa ve arazilerden TOKİ olarak illerde uygulama yapmadığımız arsalar imar
durumları yapılmak suretiyle değerlendirilerek TOKİ’ye gelir temin etmek
maksadıyla halkımıza satılmaktadır.
Saygılarımla arz ederim, yüce Meclisi tekrar selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, şimdi Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat
Kılıç, gündemin sözlü sorular kısmında yer alan sorulardan 44, 71, 77, 79, 94,
103, 114 ve 116’ncıyı cevaplandıracaklardır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, önce Sayın
Bakanı bir gönderelim, ona soracaklarımızı soralım, ondan sonra...
BAŞKAN – Sonra size söz vereceğim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Efendim, önce Sayın Bakanı bir
gönderelim.
BAŞKAN – Hayır, hayır bir saniye efendim, bir saniye. Beraber diye
karar aldık.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Efendim, Sayın Bakana
soracaklarımızı soralım, Sayın Bakanı gönderelim.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkanım, usulen biz…
BAŞKAN – Sonra vereceğim arkadaşlara.
Buyurun.
16.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, Türk malı otomobil üretimi çalışmalarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/52) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Müteaddit defalarda Türk malı otomobil üretimi basında
gündeme gelmektedir. Hükümet olarak bu yönlü bir çalışma var mıdır? Varsa ne
zaman üretime geçilecektir?
17.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, futbol sahalarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/88) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 22.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Futbolda gerek liglerin gerekse Ziraat Türkiye Kupası maçlarının
oynanacağı 2011-2012 sezonunda futbol sahalarının futbol oynamaya elverişli
hale getirilmesi gerekmektedir. Sahaların çimlenmesi, soyunma odalarının
yeniden gözden geçirilmesi futbolcuların ve hakemlerin duş alacağı yerler başta
olmak üzere seyirci tuvaletlerinin bakım ve onarımı yapıldı mı? Seyircilerin
maçlara rahatça gelip gitmesi için yol ve çevre düzenlemeleri yapıldı mı?
1- Ağustos ayında başlaması planlanan 2011-2012 futbol sezonunda
stadyumlar futbol oynamaya elverişli hâle getirildi mi? Sahanın çimlenmesi
yapıldı mı?
2- Yine stüdyolarda gerek futbolcuların gerekse hakemlerin soyunma
odalarındaki duşlar ve düzenlemeler yapıldı mı?
3- Seyircilerin maçlara daha rahat gidip gelmeleri için çevre
düzenlemesi ve ulaşım imkânları sağlandı mı?
4- Seyirci tuvaletlerinin bakım ve onarımı yapıldı mı?
18.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki spor kulüplerine maddi yardım yapılmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/94) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 20.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Sporun Anadolu’ya yayılması ve gençlerimizin daha çok spor
yapmaları yanı sıra Ardahan'da spor kulüplerimiz maddi imkânsızlıklar nedeniyle
spor müsabakalarına yeterince iştirak edememektedirler. İlimizde göçün yoğun
olması, ticaretin kısıtlı olması nedeniyle spora yatırım yapılmamaktadır.
1- Ardahan'daki spor kulüplerimize müsabakalara katılabilmeleri
için başta maddi yardım olmak üzere malzeme yardımı yapmayı düşünüyor musunuz?
2- Ardahan Üniversitesine yarı olimpik yüzme havuzu yapılması için
bir çalışmanız var mıdır?
3- Kapalı spor salonumuzda eksikliği görülen araç ve gereç ile
spor malzemelerinin temini için bir çalışmanız var mıdır?
19.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, kamu kuruluşlarınca ödenen kira bedellerine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/97) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 21.7.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ülkemizde arazi sorunu olmamasına rağmen başta büyük illerde olmak
üzere bütün Türkiye’de bulunan kamu kuruluşları kiralık binalarda hizmet
vermektedirler. Kiralık binalara ödenen yıllık bedellerle yeni ve daha
elverişli hizmet binalarının oluşmasıyla kamu binaları yapılabilir.
1) Bütün ülkede kirada oturan kamu kuruluşlarının sayısı ne
kadardır?
2) Kamu kuruluşlarının bina kira bedellerinin toplamı ne kadardır?
20.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğru’nun, emeklilerin banka promosyonu alıp almayacaklarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/114) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın
cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Memur ve işçilere verilen banka promosyonlarından
emeklilerin de yararlanması konusunda bir çalışmanız var mıdır?
21.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, Ardahan, Kars, Ağrı ve Iğdır’daki futbol sahalarının bakım ve
onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/125) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat
Kılıç’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 24.8.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
2011-2012 Futbol müsabakalarının başlayacağı Eylül ayında futbol
sahalarının futbol oynamaya elverişli hâle getirilmesi gerekmektedir. Sahaların
çimlenmesi, soyunma odalarının yeniden gözden geçirilmesi, futbolcuların ve
hakemlerin duş alacağı yerler başta olmak üzere seyirci tuvaletlerinin bakım ve
onarımı yapılmalıdır. Seyircilerin maçlara rahatça gelip gitmeleri için yol ve
çevre düzenlemeleri yapıldı mı?
1) Ardahan, Kars, Ağrı ve Iğdır'da futbol müsabakalarının
yapılacağı futbol sahalarının çimlenmesi, soyunma odalarının bakımının
yapılması, tuvaletlerin ve maçlara gelip gidilecek yolların bakım onarımı
yapıldı mı?
22.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki okulların spor malzemesi ihtiyacına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/136) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 14.9.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Kars, Iğdır, Gümüşhane ve Bayburt illerindeki orta dereceli
okullarda spor malzemelerine acilen ihtiyaç bulunmaktadır. Bu illerimize bağlı
il merkezlerindeki liseler ve ilçelerdeki liselerde okuyan gençlerimiz okulda
spor malzemesi olmadığından dolayı spor yapamamaktadır. Gençlerimizin boş
zamanlarında kahve köşelerine gitmeden spor yapabilmeleri için gerekli olan
spor malzemelerinin gönderilmesi gerekmektedir.
1- Kars, Iğdır, Gümüşhane ve Bayburt illerindeki orta dereceli
okullarda spor malzemelerine acilen ihtiyaç bulunmaktadır. Bu illerimize bağlı
il merkezlerindeki liseler ve ilçelerdeki liselerde okuyan gençlerimizin spor
yapabilmeleri için gerekli olan spor malzemeleri gönderilecek mi?
23.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt’ün, bazı illere spor salonu yapımına ve spor kulüplerinin
desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/138) ve Gençlik ve Spor Bakanı
Suat Kılıç’ın cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 14.9.2011
Ensar
Öğüt
Ardahan
Kars, Iğdır, Ağrı, Gümüşhane ve Bayburt illerinde sporun
Anadolu'ya yayılması ve gençlerimizin daha çok spor yapmaları yanı sıra bu
illerimizdeki spor kulüplerimiz maddi imkânsızlıklar nedeniyle spor
müsabakalarına yeterince iştirak edememektedirler. İllerimizde göçün yoğun
olması, ticaretin kısıtlı olması nedeniyle spora yatırım yapılmamaktadır.
1- Kars, Iğdır, Ağrı, Gümüşhane ve Bayburt illerinde bulunan spor
kulüplerimize müsabakalara katılabilmeleri için başta maddi yardım olmak üzere
malzeme yardımı yapmayı düşünüyor musunuz?
2- Adı geçen illerimizin ilçelerinde kapalı spor salonu
bulunmamaktadır. Kapalı spor salonu yapılacak mı?
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Şimdi, soruları yanıtlamak üzere Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat
Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
24’üncü Dönemde yemin merasimi dışında kürsüye ilk gelişim. Bu
vesileyle çalışmaların iktidar ve muhalefet gruplarına hayırlı uğurlu olmasını,
yüce Mevla’nın hepimizi milletimize hizmete vesile kılmasını canıgönülden arzu ediyorum.
Çok değerli milletvekilleri, önce Sayın Başbakanımıza tevcih
edilen sorulara cevap vereceğim, geliş sırasına göre değil. Sayın Başbakanımıza
yöneltilen soruları önce cevaplandırdıktan sonra şahsıma ve Bakanlığımıza
yönelik soruların cevaplarını sizlerle paylaşmanın gayreti içerisinde olacağım.
(6/52) esas numaralı, Tokat Milletvekili Sayın Doğru’nun Sayın
Başbakanımıza yönelttiği soru “Müteaddit defalarda Türk malı otomobil üretimi
basında gündeme gelmektedir. Hükûmet olarak bu yönlü bir çalışma var mıdır?
Varsa ne zaman üretime geçilecektir?” şeklinde tecelli etmiştir.
Bu konuda Sayın Başbakanlığımızın Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı çerçevesinde hazırlamış olduğu cevabı sizlerle paylaşıyorum:
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından bütün ilgili
paydaşların katılımıyla Türkiye Otomotiv Stratejisi ve Eylem Planı 2011-2014
hazırlanmış ve 5 Mayıs 2011 tarihli Yüksek Planlama Kurulu kararıyla uygulamaya
konmuştur.
Söz konusu strateji planında Türkiye'nin bir otomotiv üretim ve
ARGE üssü olması hedefi yanında, yerli bir otomobilin üretilmesine zemin
hazırlayacak eylemler de yerini bulmuştur. Bu çerçevede, Türkiye’de otomotiv
sanayisinde faaliyet gösteren bütün büyük firmaların bir araya geldiği çatı
örgüt olan Otomotiv Sanayi Derneğine görev verilerek, Türkiye’de yerli bir
otomobilin üretilmesine yönelik bir rapor hazırlanması istenmiştir.
Sözü edilen rapor, uzun ve detaylı bir çalışmanın ardından
Otomobil Sanayicileri Derneği tarafından 29 Eylül 2011 tarihinde Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanımız Sayın Nihat Ergün’e sunulmuştur. Bu raporda ülkemizin
yerli bir otomobil üretmesine yönelik çalışmaların nasıl yürütülmesi gerektiği,
bu üretimin maliyetinin ne olabileceği gibi hususlar yanında konunun teknik
detayları da değerlendirilmiştir.
Otomotiv Sanayi Derneğinin Bakanlığa sunmuş olduğu rapor ve
Bakanlık olarak yapılan bu değerlendirmeler, bu konuda iç ve dış pazarlarda
büyük tüketici kitlesine sahip olan B ve C segmentinde
farklı modellerdeki otomobillerle üretime başlanması gerektiği yönündedir.
Diğer taraftan, bu konuda Sayın Başbakanımızın kamuoyuna ve
otomotiv sektörüne yaptığı çağrılar sektörün üretici temsilcileri tarafından da
olumlu karşılanmış, başta otomotiv sektöründeki yan sanayi ve dağıtım pazarlama
şirketlerinden oluşan ilgili sivil toplum kuruluşları Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığına başvurarak, yerli bir otomobilin üretimi konusunda
desteklerini dile getirmişlerdir.
Sözü edilen kişi ve kuruluşlarla konu hakkında görüşmeler Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çerçevesinde devam ettirilmektedir.
Türkiye’de yerli bir otomobilin üretilmesi için ne gibi destek
mekanizmalarının oluşturulması gerektiği yönünde yine Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığında kapsamlı çalışmalara devam edilmektedir.
Önümüzdeki dönemde yasa değişikliği ihtiyaçlarının söz konusu
olması hâlinde, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki ilgili ihtisas komisyonuna
konuyla ilgili yasa değişikliğine yönelik teklif veya tasarılar intikal
edebilecektir.
Yerli bir otomobil markasına Türkiye’nin sahip olması hususu ne
sadece iktidarın meselesi ne de tek başına muhalefetin meselesi değildir. Bu
millî bir meseledir.
Türkiye’de çok sayıda otomobil firması büyük ölçüde katma değeri
Türkiye’de kalacak şekilde üretimlerine devam etmektedir. Ancak burada arzu
edilen şey, yüzde 100 Türk mühendislerinin ürünü olan bir otomobili önce
Türkiye’ye kabul ettirmek, sonra yüzde 100 katma değeri Türk coğrafyasında
kalacak olan bu otomobili dış piyasalara, pazarlara sunabilmektir.
(6/97) esas numaralı, Ardahan Milletvekili Sayın Öğüt’ün Sayın
Başbakanımıza tevcih ettiği kamu kuruluşlarınca ödenen kira bedellerine ilişkin
sözlü soru önergesine cevabımızı, değerli milletvekilleri, sizlerle paylaşmak
istiyorum:
Kamu kurumlarında hizmet binası ihtiyacı kira, satın alma veya
yaptırma, yeniden inşa yollarıyla temin edilmektedir. İlk kurulan idareler
genellikle kiralama yapmak zorunda kalmaktadırlar. Kiralama, satın alma veya
yeniden inşa tercihi imkânların değerlendirilmesi neticesinde şekillenmektedir.
Merkezî yönetim kapsamındaki yaklaşık 200’ü aşkın idarece 2010
yılında ödenen hizmet binası kiralama tutarı 202 milyon liradır. Mahallî
idarelerce aynı yıl içinde ödenen hizmet binası kira tutarı ise 81 milyon Türk
lirası rakamına ulaşmış bulunmaktadır.
Cevaptan da anlaşılacağı gibi cumhuriyet Hükûmetimizin kiralama
yoluyla kamu binalarının hizmetlerini halka ulaştırmak gibi bir öncelikli
tercihi söz konusu değil. Ancak yeniden inşanın uzun zamanlar alabilecek olması
durumunda kiralama metodu, fiziki mekân ihtiyacını karşılamaya yönelik bir ara
çözüm formülü olarak değerlendirilmektedir.
(6/114) esas numaralı, Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun
Sayın Başbakanımıza yöneltmiş oldukları, emeklilerin de banka promosyonlarından
faydalandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesinin cevabını sizlerle paylaşıyorum:
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından her ay yaklaşık 9 milyon 800 bin emekli ve
hak sahibine, 3’ü kamu bankası olmak üzere, 21 banka ve PTT aracılığıyla
ödemeler yapılmaktadır. Gelir veya aylık alanların yüzde 95’i 3 kamu bankasıyla
PTT üzerinden gelir veya aylıklarına ulaşmaktadır, sadece yüzde 5’i, kalan 18
özel sektör bankası tarafından yürütülmektedir.
Tahsilat, ödeme ve nakit varlıklarının değerlendirilmesinde
günümüz ekonomik şartlarına uygun, kurumlar açısından hizmet sunumunun tüm
maliyetlerini ortadan kaldıran, bunu sağlarken aynı zamanda hizmetin yerinden,
etkin ve verimli olarak sunulabilmesini ve bankalar arası uygulama
farklılıklarını gidererek kamunun nakit yönetimini kolaylaştıran bir anlayışla
2009 yılında yeni protokoller imza altına alınmış bulunmaktadır. Bankalarla
imzalanan protokoller gereğince, gelir veya aylıkların tutarı ödeme gününden
iki iş günü önce, 3 milyon adet ödemeyi geçtiği takdirde üç iş günü önce,
ödenen kişi sayısı bağlamında 3 milyon kişiyi geçtiği takdirde üç iş günü önce
ilgili banka hesaplarına aktarılmakta, bu ödemeler karşılığında bankalara
herhangi bir komisyon ödenmemekte ancak yalnız PTT’ye olmak üzere binde 3
oranında bir komisyon ödemesi gerçekleştirilmektedir.
Sosyal güvenlik sistemine her gün yeni emeklilerin veya hak
sahiplerinin dâhil olması, ayrılması, aylığın kesilmesi, yeniden bağlanması
veya hak sahibine gelir bağlanması, kesilmesi ve yeniden bağlanması nedeniyle
sistemden yararlananların sayısında günden güne büyük rakamlı değişiklikler
yaşanmaktadır. Diğer taraftan emekliler, aylık aldıkları banka veya şubelerini
diledikleri zaman, iradi olarak değiştirebilmektedir. Kamu tarafından, emekli
ve hak sahipleri, gelir ve aylıklarını alacağı bankayla ilgili bir yönlendirme
yapılmamaktadır. Gelir, aylık alan emekli ve hak sahibi, aylık alacağı bankayı
kendi tercihleri doğrultusunda belirlemektedir.
Bankalar, müşterilerine, kendilerine sağladıkları fayda ve kazanca
göre bazı avantajlar sağlamaktadır, bu bilinen bir gerçektir. Emeklilerin çoğu,
aylıklarının tamamını ödeme gününde bankadan almaktadır yani bankaların emekli
maaşlarını ve aylıklarını uzunca bir süre banka hesaplarında değerlendirebilme
imkânı bulunmamaktır. Değişik zamanlarda bankalarla görüşmeler yapıldı, bunları
özetleyerek geçiyorum. Kurumdan, kamudan gelir ve aylık alanlarla bunların hak
sahiplerinin promosyon alabileceklerine dair hiçbir açıklama yapılmamışken
ilgili bakanlık tarafından, yazılı ve görsel basında emeklilere promosyon
ödeneceğine dair yoğun haberler maalesef yapılmış ve bu yönde büyükçe bir
beklentiye yol açılmıştır. Bu haberler doğrudan promosyonun bir tarafı
olmamasına rağmen, emeklilerimizin ilgili bakanlıktan bir beklenti içerisine
girmelerine neden olmuştur.
Bunun üzerine, ilgili bakanlık yetkilileri tarafından sosyal sorumluluğun
gereği olarak bankaların genel müdür yardımcılarıyla 23 Haziran 2010 tarihinde
ilki, 7 Temmuz 2010 tarihinde ise ayrıca genel müdürleriyle ikinci toplantılar
gerçekleştirilmiştir. Bu toplantıların neticesinde, bankaların emeklilere
promosyon verilmesine dair bir düzenlemesinin bulunmadığı, bankaların bu konuda
bir bütçesinin olmadığı, emekli aylığı ödemelerinden çok cüzi kazanç
sağladıkları, operasyonel maliyetlerinin yüksek
olduğu ve emekli maaşlarından sağlanan cüzi maliyetlerin ancak bu maliyeti
karşılamaya yettiği, hiçbir şekilde emeklilere promosyon ödenmesinin bankalar
açısından rasyonel ya da uygulanabilir bir durumunun bulunmadığı banka
yetkilileri tarafından ilgili bakanlık yetkililerine ifade edilmiştir.
Diğer taraftan, bakanlık yöneticileri de kurumun bankalar
üzerinden yüksek miktarlarda işlem gerçekleştirdiği, bu kadar yüksek tutarların
bankacılık sistemi açısından muhakkak rasyonel ve fizibıl
bir getirisinin bulunduğu, bu nedenle emeklilere promosyon ödenmesi konusunun
bankalar tarafından tekrar değerlendirilmesi gerektiği hususunu ilgili
bankaların genel müdürleri ve genel müdür yardımcılarına ifade etmişlerdir.
İlgili bakanlık kamudan aylık veya maaş alan emeklilerimizin haklarını ve
hukukunu koruma noktasında ilgili kurumlar nezdinde yani bankalar nezdinde
girişimlerine devam etmektedir ancak bankalar şu ana kadar emeklilere promosyon
ödemeye yönelik bir pozitif, yapıcı yaklaşım içerisine girmiş değillerdir kendi
maliyetlerini gerekçe göstermek suretiyle.
Çok saygıdeğer milletvekilleri, Sayın Başbakanımıza tevcih edilmiş
bulunan üç sözlü soru önergesine bu suretle cevabımızı paylaşmış oldum. Sayın
Doğru’yu göremedim sadece, bugün belki burada bulunmuyor olabilir ama biz
cevabımızı paylaşmış olduk.
Şimdi, şahsıma ya da Bakanlığımıza tevcih edilen sorulara cevabı
vermek istiyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili Sayın Öğüt’ün (6/88) esas
numaralı sorusu; özü itibarıyla, futbol sezonunda stadyumların futbol oynamaya
uygun olup olmadığına ilişkin sözlü soru önergesi.
Kısaca ifade edeyim. Soruya gerekçe yapılan Ziraat Türkiye Kupası
müsabakalarının yapılacağı Spor Genel Müdürlüğümüze ait bulunan futbol
sahaları, Türkiye Futbol Federasyonu Stadyum ve Güvenlik Komitesi
Talimatnamesine uygun olarak hazırlanmakta ve hizmete sunulmaktadır. Statların
bakım ve onarımı, protokolle devrettiğimiz statlarda protokolle devri sağlanan
kulüplere, devretmediğimiz stadyumlarda ise bakım ve onarım hizmetleri tamamen
Bakanlığımıza ait bulunmaktadır. Her iki durumda da statların bakım ve onarımı
Türkiye Futbol Federasyonu Stadyum Talimatnamesine, uluslararası maçların
oynanacağı stadyumlarda ise UEFA ve FIFA kriterlerine göre şekillenmek
durumundadır. Bu çerçevede Bakanlığımız, protokolle kullanım hakkını başka
kulüplere devrettiğimiz stadyumların bile UEFA şartnamesinin gerektirdiği
standartlara kavuşması yönünde gereken harcamaları yapmaktan bugüne kadar
imtina etmemiştir. Kulüp adı zikretmek istemiyorum ama herhangi bir spor
kulübüne bir futbol sahası teslim edilmiş olduğu hâlde, bozulan çiminin,
yanmayan ışıklandırma sisteminin ya da buna benzer sarf malzemelerinin gideri,
kulübün yükümlülüğüne rağmen, kulüplerimizin içinde bulunduğu mali güçlükler
nedeniyle harfiyen Bakanlığımız tarafından karşılanmaktadır. İktidar ve muhalefet
milletvekillerimiz, kendi illerindeki, Bakanlığımızdan illerindeki kulüplere
devredilen stadyumlarla ilgili o kulüplerin yöneticileriyle temas kurdukları
takdirde bu değişmez gerçeği emin olun öğrenmiş olacaksınız.
Son olarak, Trabzon’da Avni Aker Stadyumu Şampiyonlar Ligi’ne
hazır hâle getirildi, bununla ilgili harcama da Bakanlığımız tarafından
karşılandı. Ben, bir iki örnekle daha devam edeyim. Mersin İdman Yurdu Spor
Toto Süper Lig’e bu sene çıkma hakkını geçen sezondan kazandığı için -tabii
akşam maçları var ve stadyum aydınlatması yoktu- Mersin İdman Yurdu’nun
stadyumunu da aynı şekilde aydınlatmaya kavuşturmak üzere tüm harcamalar
Bakanlığımız tarafından yürütülmektedir.
Yine, Sayın Öğüt’ün (6/94) esas numaralı, Ardahan ilinde spor
kulüpleri ve spor tesislerine ilişkin soru önergesi. “Ardahan’daki spor
kulüplerimize yardım” başlığı var. Ardahan Üniversitesine yarı olimpik bir
yüzme havuzu yapılıp yapılamayacağı konusu var ve yine “Ardahan’da kapalı spor
salonumuzda eksiği görülen araç ve gereç ile spor malzemelerinin temini yönünde
bir çalışmanız var mıdır?” sorusu var. Biz, doğrusu Ardahan’daki kapalı spor
salonuyla ilgili malzeme gereksinimlerini karşıladık, temin ettik ama Sayın
Öğüt’ün elinde eğer ki kapalı spor salonuyla ilgili malzeme tedarik ihtiyacına
yönelik bir liste varsa bu listeyi yeniden alır, bunlar sarf malzemeleridir, bu
eksikliklerin tamamını tamamlarız.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Size getireceğim Sayın Bakan.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) - Ama tüm kapalı spor
salonlarıyla ilgili tedarikleri ivedi bir şekilde sağlamaya devam ediyoruz.
Sayın Öğüt Ağrı’yı sormuş bu arada, kapsamı biraz genişletmiş,
Ardahan dışında illere de sorularıyla yönelmiş, orada da, ifade edeyim, spor
kulüplerine yardımlar konusu.
Değerli milletvekilleri, tek tek sıralamaya kalksam zamanım
yetmeyecek ama eldeki listeden birkaç örnek vereyim ki kalpler mutmain olsun.
Ağrı 04 Spor Kulübü, Ağrı Atletik Spor Kulübü, Ağrı Cumhuriyet Lisesi Spor
Kulübü, Ağrı Doğubeyazıt, Ağrı Dağı Halk Oyunları
Spor Kulübü, Ağrı Doğubeyazıt Dağcılık ve Doğa Spor
Kulübü, Ağrı Şeker, Ağrı TEDAŞ gibi, alfabetik bir şekilde devam ediyor, Ağrı
Cumhuriyet Lisesi, Ağrı Gençlik Spor Kulübü… Ardahan’a geçelim. Atlayarak
geçiyorum yalnız, onu ifade edeyim. Bunlar yardım yaptığımız kulüplerin tamamı
değil. Ardahan 23 Şubat Spor Kulübü, Ağzıpek Spor
Kulübü, Çayırbaşı, Çıldır, Ardahan Gençlik, Ardahan
Göle, Ardahan Kale, Ardahan Karagöl, Ardahan Sulakyurt gibi devam eden yardım
listeleri mevcut. Bir diğer liste daha var, okumuyorum çünkü okuduğum takdirde
diğer sorularınıza cevap verme imkânı kalmayacak.
Ardahan Üniversitesine yarı olimpik veya olimpik bir yüzme havuzu
yapıp yapamayacağımıza ilişkin sorunuz. Bildiğiniz gibi Bakanlığımız tüzel
kişilik olarak YÖK’ün ve üniversiteler sisteminin hareket ve faaliyet sahası,
eylem sahası dışında. Dolayısıyla, Bakanlığımın görevleri arasında Ardahan
Üniversitesi kampüsüne herhangi bir spor tesisi kazandırmak gibi bir görev yok.
Ama eğer yapacak olsak, bu ancak Ardahan Üniversitesi kampüsü içerisinde bir
gayrimenkulün, yani bir arsanın tapusuyla birlikte Bakanlığımıza devrinden
sonra mümkün olabilir ki bununla ilgili de bir görevimiz yok. Lakin Anadolu’da
yeni kurulan üniversitelerin, dönemimizin eseri olan Anadolu üniversitelerinin
faaliyet ve imkânlarının genişletilmesi adına üniversite bir spor salonu ya da
yüzme havuzu yapımına başlarsa biz oraya imkânlarımız ölçüsünde, Ardahan
halkının da gönlünü kazanmak üzere belli katkıları sağlamayı tasarlayabiliriz.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Bakan, hemen arsayı veriyorum. Arsa
var, hazır, hiç merak etmeyin.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Arsaya hemen öyle
peşin peşin yüzme havuzu, spor salonu yok Ensar Bey.
Faaliyet alanımın dışında kalıyor. Ama üniversite başlarsa üniversitenin
başladığına ben katkı sağlarım imkânlarımız elverdiği nispette. Niye? Bütün
illerimizde…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Bakanım, devletin gençliği koruma
kollama görevi var. Üniversite gençliği bu kapsam dışında değil.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Elbette ki. Çok
teşekkür ediyorum. Bundan sonra inşallah gençlik politikalarında daha fazla
müşterek çalışmaları yürütürüz. Bu noktada görevimiz var. Bayburt’a, Ardahan’a,
Iğdır’a, Hakkâri’ye, Şırnak’a, Batman’a, Türkiye'nin üniversite olmayan bütün illerine
üniversite kuran bir siyasal anlayışı temsil ediyoruz. Ve elbette ki bu
üniversitelerle ilgili kanun tasarıları burada görüşülürken doğaldır ki
muhalefet de bu tasarılara destek sağladı. Dolayısıyla, bu kampüsleri
geliştirmek gibi bir imkânımız varsa bu imkânlardan imtina etmeyeceğimizin siz
değerli milletvekilleri tarafından bilinmesini isterim.
Yine Sayın Öğüt’ün, Ardahan, Kars, Ağrı ve Iğdır’da futbol
müsabakalarının yapılacağı futbol sahalarının çimlenmesi, soyunma odalarıyla
alakalı bir soru. Hemen cevaben özet olarak ifade ediyorum: Anılan illerimizde,
zikredilen illerimizde futbol müsabakalarının yapılacağı futbol sahaları
çimlendirilmiş, soyunma odalarının bakımları yapılmış ve futbol sahalarına
gidilecek yolların bakım ve onarımları tamamlanmıştır. Ancak, bu yollarla
ilgili konuda Karayolları, yerel yönetimler, belediyeler, il özel idaresi gibi
kurumlara da Bakanlığımız dışında düşen görevler var. Bizim yol yapmak gibi bir
görevimiz yok ama yolları yerel idareyle dizayn etmek gibi bir sorumluluğumuz
var. Eksikler olabilir, tamamlanacaktır mutlaka. Hâlen adı geçen illerimizdeki
salonlarda ve aynı zamanda sahalarda müsabakalara devam edilmektedir. 2011
yılında sırf bakım onarım amacıyla Ağrı’ya 825 bin, Ardahan’a 290 bin, Iğdır’a
410 bin, Kars’a 100 bin TL ödenek aktarımı gerçekleştirilmiştir. Fakat burada
hemen ifade ediyorum, bakım onarım amacıyla -bütçelerimiz açık- tesislerimizin
en kısa sürede, ivedilikle bakım onarımlarının yapılması aynı zamanda işletme
maliyetlerinde de bize tasarruf imkânlarını beraberinde getiriyor. O yüzden, bu
konudaki bütçelerde hiçbir kısıntımız, sıkıntımız, darlığımız söz konusu
değildir.
Sayın Öğüt’ün (6/136) esas numaralı, Kars, Iğdır, Gümüşhane,
Bayburt illerinde orta dereceli okullarda spor malzemesi ihtiyacına ilişkin
soru önergesi.
Burada hemen ifade edeyim, yine Gençlik ve Spor Bakanlığının,
Millî Eğitim Bakanlığı bünyesindeki okulların spor ve sarf malzemelerinin
tedarikiyle ilgili bir vazifesi yok ancak adı geçen illerimize, Gümüşhane’ye,
Bayburt’a, Kars’a, Ardahan’a ve Iğdır’a, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullar
noktasında belli sarf malzemesi ve spor malzemesi tedarikini sağlamışız.
Yeterli miktarda mı? Bizim vazifemiz olmadığı için ne kadar
gönderirsek gönderelim yeterli sayılması gereken miktarda ama her şeye rağmen
bu konuyla ilgili sponsorluk noktasında da çalışmalarımıza devam ediyoruz. Hem
üretici firmalar hem sanayicilerimizin destekleme paketleri üzerinden inşallah,
vazifemiz olmadığı hâlde çocuklarımızın ihtiyacı olan spor ve sarf malzemelerini
tedarik etmeye gayret edeceğiz.
Yine Sayın Öğüt’ün (6/138) esas numaralı sorusu, Kars, Iğdır,
Ağrı, Gümüşhane ve Bayburt illerinde bulunan spor kulüplerine yardım
yapılmasına ilişkin soru.
Burada kulüp kulüp rakamları
sıralayabilmemiz mümkün değil ama Kars ilimizde 12 spor kulübüne 97.500, Iğdır
ilimizde 21 spor kulübümüze 75 bin, Ağrı’da 18 kulübe 42.500, Gümüşhane’de 10
spor kulübüne 57.500, Bayburt’ta 37 spor kulübüne Bakanlık imkânlarımızdan,
kısıtlı ve ufak işlerinin görülmesi için yaptıkları talepler doğrultusunda 147
bin Türk lirası kaynak aktarılmış bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Sayın Başkanım,
cümleyi tamamlamak için müsaade ederseniz sadece bir dakika.
BAŞKAN – Hiç vermiyorum Sayın Bakanım, özür dilerim.
Cümleyi lütfen…
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Siz söyleyin, biz duyarız. Ne yapalım,
sağlık olsun.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Peki, değerli
arkadaşlarım, teşekkür ediyorum, saygıdeğer milletvekillerimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, İç Tüzük’ün
98’inci maddesi, sadece soru sahiplerine bulundukları yerlerden sayın
bakanlardan açıklama isteyebileceğini amirdir. Dolayısıyla, sisteme giren
arkadaşlarımızdan özür diliyorum.
İki soru sahibi, Sayın Aslanoğlu ve Sayın Öğüt.
Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.
Süreniz üç dakika, yerinizden.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Üç dakikayı Sayın Bayraktar Bakanıma kullanmayacağım, üç dakikayı
Sayın Spor Bakanıma kullanacağım.
Sayın Bakanım, verdiğiniz cevaptan şunu anlıyorum: İstanbul
Bakırköy, Küçükçekmece, Avcılar, Büyükçekmece, Silivri sahili deniz temiz. Öyle
anlıyorum, öyle algıladım. Oraya, sadece, konulan levhalar orada boğulmayı
önlemek açısından olduğunu anlıyorum. O zaman, siz… O sahildeki halka, burada
deniz temizdir, denize girmekte hiçbir sakınca yoktur diyebilir miyim? Çok
açık, net cevap istiyorum: Deniz temiz mi, kirli mi?
Sayın Spor Bakanım, duyduğuma göre dört büyük kulübe 5’er milyon
yardım etmişsiniz, 5’er milyon, Spor Toto Teşkilatından.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Malatyaspor
ne oldu?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Elitaş,
ben İstanbul milletvekiliyim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Malatya’yı unuttun demek. Malatya’yı
anında terk ettin, helal olsun sana be!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ben Türkiye milletvekiliyim
Ensar gibi.
Sayın Bakanım, diğer kulüplere 1’er milyon vermişsiniz, dört
büyüklerin dışındakilere. Peki, gariban Bank Asya, Üçüncü Lig’deki kulüplere
kaç para verdiniz? Bunları niye… 5 milyondan bahsediyorum. Dört büyüğe 5
milyon, doğru mudur? Öbür kulüplere gariban gariban
100 bin lira, 50 bin lira... Sayın Bakan, o parayı vermeyin.
AHMET İHSAN KALKAVAN (Samsun) – Samsun’a...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Samsun’a versin, versin.
Vermesin demiyorum.
Sayın Bakan, doğru mudur? Diğer kulüplere niye eşit vermiyorsunuz,
onların özelliği nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Sayın Öğüt, yerinizden lütfen.
Süreniz üç dakika.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanıma teşekkür ederim, bazı şeylere
cevap verdi. Yalnız, Sayın Bakanım, Ardahan merkeze bağlı Sugöze
köyü sınırlarında TOKİ konut yaptı. Sugöze köyünün
arazilerini TOKİ gasbetti. Köylülere para vermeden
binaları yaptı ve köylüler de devamlı şikâyet ediyorlar. Biraz önce de o köyden
Yılmaz Özdemir beni aradı: “Ne olur, Sayın Bakanımıza söyleyin. Bizim
yerlerimizi aldılar. Bizim paramızı versinler.” Bu bir.
İkincisi: 28 adet, kamuya ait bina var arkadaşlar. Yani devlete
ait binaların hepsi çürük, çürük raporu var. Sayın Bakanım “Bunlarla ilgili
çalışma yapıyoruz.” dedi. Kendisinin tabii ki döneminde yapılmadı ama Sayın
Bakanım, bunların hem güçlendirilmesi doğru dürüst yapılmadı hem de bazı
binaların yıkılıp yeniden yapılması lazım. Şu anda insanlar çürük binalarda
oturuyorlar. Bunların içinde okullar da var değerli arkadaşlar. Yarın, Allah
göstermesin, bir deprem olursa, inanın, bunun sorumlusu kim olacak? Onu ben
merak ediyorum ve burada da tutanaklara geçmesini istiyorum.
Üç: Kadastro çalışmaları… Bütün köylerde yapılan kadastrolar hep
yanlış. Sadece Ardahan’da değil, bu Kars’ta da var, bütün şeylerde de var. Ben
şimdi sizden istirham ediyorum: Tapu Kadastro Genel Müdürünü çağırın, ne kadar
itiraz var, bütün herkesin… Mesela, bir köy, Ardahan merkeze bağlı Ölçek
köyünde 860 tane yanlış var. Mahkemeye vermişler. Bir ay içerisinde askı,
itiraz etti, olmadı, on yıl içerisinde dava ama adam diyor ki: “Arazinin
parasından, değerinden çok ben mahkemeye, avukata para ödüyorum.” Yani bunu bir
yeniden gözden geçirin ve bu kadastro çalışmalarını lütfen yeniden sağlıklı
yapın.
Spor Bakanımıza gelince… Ben teşekkür ederim, açıklamaları yaptı
Sayın Kılıç.
Sayın Bakanım, doğu ve güneydoğu illerimizde sporcular,
gençlerimiz, çocuklarımız, biliyorsunuz, boşta kaldıkları zaman farklı yerlere
başvuruyorlar.
Sayın Bakanım, beni dinlerseniz iki dakika… Sayın Suat Kılıç… Bir
arkadaş meşgul etmesin.
Maçlara çocuklar giderken… Bakın, bunu not alın, lütfen, sizden
rica ediyorum. Şimdi, saydınız, Ardahan’da 8 tane takım var. Bu takımlar amatör
kümede veya diyelim diğer gruplarda oynuyorlar. Şimdi, Erzurum’a gidecek, yol
paraları yok, araç yok. Efendim, gittikleri zaman orada kalacak yeri yok.
Şimdi, sizden istirham ediyorum: Doğu ve güneydoğuya değil bütün Türkiye’deki
bu tip çalışmalara bir ödenek ayırın. Sadece yol ve konaklama parası olursa
çocukların şevki kırılmadan gidip maç oynayabiliyorlar.
Bu, Ardahan Üniversitesine gelince: Ardahan Üniversitesi yeni
kampüs kuruluyor, temelini attık, çok da güzel oldu. Ama kampüsün orada siz
arazi istediniz. Çamlıçatak köyüyle ben görüştüm,
arazi verebiliyorlar. Oraya olimpik ve yarı olimpik bir yüzme havuzu
yapabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öğüt.
Şimdi, değerli bakanlarımız açıklamak üzere soruları, son
sorulardan sonra…
İlk önce, Çevre Bakanımız Sayın Bayraktar, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Beş dakika süreniz var.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Sayın
Başkan, yüce Meclisimizin çok değerli üyeleri, çok değerli milletvekillerimiz;
tekrar hepinize saygılarımı arz ederim.
Değerli Milletvekilimiz, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun sorusuna istinaden… Sorudan bizim
anladığımız, buradaki tabelaların mahiyeti neydi, bunu bize söyleyin. Biz de
tabelaların mahiyetini araştırdık ve “Bu tabelalar, Bakırköy’de,
Küçükçekmece’de, Avcılar’daki sahillerde fiziksel imkân olmadığı için denize
girilemeyeceği yönünde belediyelerin ikazlarına yönelik tabelalardır.” şeklinde
ifade ettim. Arz edeyim.
İstanbul’un şu anda, İstanbul’un birçok bölgesinden denize
girilebilmektedir ama bu bölgelerde araştırma yapıp size yazılı olarak arz edeceğim.
Teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sorum burada var.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Ama
tabelaların maksadını arz ettim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır, hayır, “Deniz kirli mi
değil mi?” dedim Sayın Bakanım.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Onu da
size yazılı olarak arz edeyim müsaade ederseniz.
Sayın Ensar Öğüt, milletvekillerimizin eksik gördüğü sorular var.
Yalnız benim bir tane cevaplandıramadığım soru var, (6/137) sayılı soru. Onu
kısaca arz edeyim.
Bakanlığımızca 81 il valiliğine yazı yazılmış ve doğal afetlere
hazırlıklı bir Türkiye için şehirlerimizin modernleşmesi ve insan hayatını
tehdit eden risklerden arındırılacak şekilde yaşanılabilir şehirler oluşturulması
amacıyla kentsel dönüşüm alanı olarak değerlendirilebilecek bölgelerin tespit
edilmesi, bu alanlara ilişkin gerekli bilgi ve belgelerin Bakanlığıma
iletilmesi istenilmiş. Bu doğrultuda özellikle hem şehirlerde hem kasabalarda
hem köylerde depreme dayanıksız yapılar, salaş yapılar, ruhsatsız yapılar,
mühendislik biliminden yoksun yapıların değerlendirilerek en önemli yerlerden,
en acil yerlerden, en öncelikli yerlerden, en kolay yerlerden başlamak
suretiyle, cadde ve sokak düzenlerini de, meydan düzenlerini de dikkate almak
suretiyle hep birlikte -ben çocukluğumdan beri kentsel dönüşümle uğraşan bir
kardeşinizim- özellikle istirham ediyorum, bu kentsel dönüşümleri Türkiye’de
başlatalım. Yani, ben, Sayın Milletvekilime de çok teşekkür ediyorum bu uyarısı
için, bu ikazı için. Kentsel dönüşüm dünyanın en zor bir işidir çok değerli
milletvekili arkadaşlarım. Yani bugün Japonya’da şehrin en kıymetli
yerlerindeki çöküntü alanları da kentsel dönüşümdür, bizim bir ücra köyümüzdeki
salaş yapıları da bir dönüşümdür. Bu da bir kentsel… Köydedir ama ismi
gecekondu dönüşümüdür, salaş yapı dönüşümüdür, deprem dönüşümüdür ama mahiyet
itibarıyla bunlar bir dönüşümdür, kentsel dönüşümdür. Bunları hep beraber
başlatmamız lazım. Bu doğrultuda biz çok ciddi çalışıyoruz. Geçtiğimiz
dönemlerde Türkiye’nin aşağı yukarı -tam bilemiyorum ama- 25 vilayetinde fiilen
başlattık. Aslında 45 bölgede çalışmalarımız oldu. Hiçbir ayrım gözetmeksizin,
hiçbir siyasi düşünceye takılıp kalmaksızın Diyarbakır’da da yaptık, İzmir’de
de yaptık, İstanbul’da da yaptık, Kars’ta da yaptık, Erzincan’da da yaptık,
Ankara Kent Girişi Protokol Yolu’nda da yaptık. Bunları da sizlerin yardımıyla
bundan sonra yapmaya devam edeceğiz.
Şimdi “Kadastro çalışmalarıyla ilgili olarak 860 tane yanlış var”
dediniz ama şimdi Türkiye’nin kadastrosunun yüzde 80’inini bitirdik. Diğer
kalan yerler tesissiz arazilerdir ve güneydoğudaki
birtakım yöresel problemlerinden dolayı bitirilemeyen yerlerdir. Burada yasa
çok açık. Otuz günlük süre içerisinde bunları aritmetik olarak, matematik
olarak düzeltmek mümkün ama otuz günlük süre geçtikten sonra mahkeme çok fazla
masraf değil. Çok masraf diye söyleniyor, yani “Adamın arazisinin parası kadar
mahkeme para istiyor.” Hayır, çok basit bir dilekçeyle hukuk mahkemelerine
gidilmek suretiyle bunlar düzeltilebilir. Başka yolu yok bunun. Yani o zaman
burada beraber yasayı değiştirmemiz lazım. Yasa değiştirilebilir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yasa değişti Değerli Bakanım, Tapu
Kanunu’nun 106’ncı madde değişti. Peşin para yatıyor.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) –
Getirirsiniz teklif, burada inceler, yasal değişiklik yaparız.
Yine “Sugöze sınırları içerisinde konut
yapıldı” dedi, “Araziler gasp edildi.” Saygıdeğer milletvekilleri, bir kamu
kurumunun, bir kamu kuruluşunun herhangi bir şahsın arazisini yasaya dayanmadan
alması mümkün değil. Bunlar zannediyorum mera vasfında, köylünün kullandığı
hazine arazileri idi. Bunları kastettiniz.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Zilyetliydi
efendim. Yani, iki yüz yıldır, beş yüz yıldır zilyetlik olan…
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Şimdi,
eğer bunları köylü istiyorsa biz bunları satmıyoruz, köylüye veriyoruz ve tapulandırarak veriyoruz, çok cüzi miktarda… Yani şu anda
2/B için yapacağımız, diğer olarak, vatandaşın lehine yapacağımız yasalara
benzer düzenlemeyi biz TOKİ olarak zaten, eğer vatandaşın kullandığı bir mera
yeri varsa, bir otlak alanı varsa, bunları talep ediyorsa, bunları da
vatandaşın talebi doğrultusunda biz ahara, yani üçüncü şahıslara satmıyoruz,
vatandaşlara veriyoruz. Böyle bir talep varsa getirin lütfen, siz bana eğer
verirseniz bunları, bunları da vatandaşlara veririz.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Ben Sugöze
köyüyle ilgili dokümanları getireceğim efendim, tamam.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Verin
lütfen, bunları verelim.
Kamu binalarıyla ilgili “Yirmi sekiz bina oturulamaz hâlde.”
dediniz. Oturulamaz binada raporlar var, hem üniversitelerden aldığımız
raporlar var hem bu deprem konusunda yapılan çalışmalardaki raporlar var. Eğer
oturulamazsa… Bizim kendi eski Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğümüz
var örneğin Ankara’da, oturulamaz raporu var, burada oturmuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Diğer
sağlıklı… Üç bloktan oluşuyor, bir blokta oturuyoruz, diğerlerinde oturmuyoruz.
Diğerlerini tahkim ettik, tahkim ettiğimiz binalarda oturuyoruz.
Bu bakımdan, tekrar teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Şimdi, kendileriyle ilgili açıklayıcı sorulara cevap vermek üzere,
Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Suat Kılıç.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Beş dakika süreniz var.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, çok
saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Sayın Aslanoğlu’nun sorusuyla başlamak istiyorum.
Sayın Aslanoğlu, size intikal eden rakamlar ve bilgi doğru değil.
Genelde rakamlarla ilgili…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Verdiniz mi, vermediniz mi?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Hani üç dönemdir
beraber çalışıyoruz, bu zamana kadar
rakamlarla ilgili söyledikleriniz genelde doğru çıkardı ama bu sefer
çıkmadı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Geneli doğru. Verdiniz.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Hemen söylüyorum.
Türkiye Futbol Federasyonu ve Spor Toto Süper Lig’de temsil
edilen, futbol oynayan on sekiz kulübümüzün başkanlarıyla İstanbul’da bir
toplantı gerçekleştirdik ve bu toplantıda kulüplerimiz ağırlıklı olarak,
özellikle Anadolu kulüplerinin finansman problemlerine yönelik taleplerini bize
intikal ettirdiler. Dört büyük kulübümüz, Trabzonspor, Fenerbahçe, Galatasaray
ve Beşiktaşın başkanları da, diğer on dört Anadolu
takımının taleplerinin yerinde, haklı ve makul talepler olduğunu, rakiplerini
sezon boyunca sahada güçlü görmek istediklerini ve parasal beklenti
taleplerinin karşılanması ricasını onlar da bizimle paylaştılar. Buradan
hareketle ben kendilerine şunu ifade ettim: Mademki rakiplerinizin güçlü
olmasına bu kadar istekli, bu kadar heveslisiniz, o zaman -dört büyük takım-
sizin için öngörülen rakamdan feragat edin, sizin payınıza düşeni de biz diğer
on dört Anadolu takımına tevzi edelim, dağıtalım. Bu teklifimizi kabul ettiler
ve bunun nihayetinde on dört takıma, Spor Toto Süper Lig’de temsil edilen on
dört takıma her biri için 800 bin Türk lirası tutarında bir ödemeyi
gerçekleştirdik. Bir iki takım istisna kaldı hukuki sorunlar nedeniyle, o da
önümüzdeki bir hafta içinde tamamlanacak.
Spor Toto Süper Lig’in -altını çize çize, vurgulayarak ifade
ediyorum- nedeni şudur: Spor Toto Teşkilat Başkanlığı Bakanlığımıza bağlı bir
birim ve Süper Lig’in isim hakkı doğrudan Spor Toto’ya ait. Bu bir reklam
bedeli, isim hakkı karşılığı olarak kulüplere ödediğimiz paranın, nakdin
karşılığı olarak isim hakkı bizde. “Birinci Lig” olarak bilinen Bank Asya
Ligi’nin finansörü, sponsoru ve isim hakkı sahibi ise Bank Asya kurumu.
Dolayısıyla ikisini birbirine karıştırmadan süreci değerlendirmek zorundayız.
Diğer dört büyük takıma bahsettiğiniz anlamda standart, eşit, 800
bin TL’nin muadili olmak üzere bir sezon başlangıç destekleme ödeneği verilmiş
değildir. Sizi bu konuda temin ederim.
Diğer konu, Ensar Bey’in sorusu, “Amatör kulüplere maçlara
giderken bir otobüs ve ulaşım desteği sağlanabilir mi?” diye. Bununla ilgili
konuyu hemen ifade edeyim. Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu Genel Başkanı
yeni dönemde Spor Genel Müdürümüz oldu, Spor Genel Müdürlüğüne tayin edildi. Dolayısıyla
bu tercihteki esas gayemiz sporun temelinin amatör branşlar ve amatör kulüpler
olduğu gerçeğidir. Buradan hareket edeceğiz ve inşallah yeni Genel Müdürümüzün
amatör sporun içerisinden gelen bir isim olmasını da iyi değerlendirmek yoluyla
Anadolu’daki bütün kulüplerimiz Anadolu’ya… Tabii ki “Anadolu”dan
kastım vatanın, coğrafyanın tamamıdır, İstanbul’u, Trakya’sı da “Anadolu”
kavramının içerisindedir bu anlamda. Anadolu’daki bütün amatör spor kulüplerini
ve amatör spor branşlarını ciddi manada ekonomik olarak da desteklemeyi
hedefliyor ve planlıyoruz ama elbette ki bunlar hangi ölçüde yapılacak?
Bakanlığımıza tayin edilen, tevdi edilen bütçelerin el verdiği ölçüde
yapılacak. Fakat belki şu anlamda kaynakları daha ekonomik, verimli ve hızlı
kullanmak suretiyle burada bir artı değer yakalayabiliriz diye düşünüyorum.
Diğer bir konu, Sayın Başkan önceki turda süre verseydi bir dakika
bu konuyu anlatacaktım, İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine
göre gündem dışı konuşmalar sonrasında söz alan milletvekillerimizden birinin
gündeme getirdiği konu, Kredi ve Yurtlar Kurumu kontenjanlarının artırılması
meselesi.
Değerli milletvekilleri, talep yerinde, haklı ve doğru bir talep.
Son dönemde, son yedi-sekiz yılda özellikle Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından
inşa edilen yurtların 1 ve 3 kişilik odalara sahip olması, İnternet altyapısına
sahip olması, sosyal donatılarının çok kuvvetli olması nedeniyle yurtlara talep
gerçekten çok çok fazla. Gayret ediyoruz ama ihtiyacı karşılamaya maalesef
henüz yetişebilecek durumda değiliz.
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Efendim, dokuz senedir iktidardasınız, dokuz
senede 90 bin kişilik yurt yapabilirdiniz.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Hemen söylüyorum:
168 bin yatak kapasitesiyle devraldığımız yurtlar, seksen senede 168 bin, sekiz
senede bu rakamı çıkardığımız yer 263 bin. Bu rakam takdire şayan bir rakam.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bununla beraber önümüzdeki altı ay ila bir
yıllık zaman dilimi içerisinde 39.800 yeni yatak kapasitesini de bu yurtlara
ilave edeceğiz. Bununla beraber önümüzdeki yılın yatırım programında yetmiş beş
ayrı yeni yurt binası inşa etmek üzere kapasiteye birtakım yeni ilavelerimiz de
olacak.
Sayın Şandır’la göz göze geldiğim için
söylüyorum, yatırım programına 75’inci sıradan ilave ettiğimiz yeni bir madde
başlığı Hatay ilimize 1.000 kişilik yeni kız yurdu inşaatı olmuştur; hayırlı,
uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Şandır’ın
Hatay’la ne ilgisi var, o Mersin milletvekili.
SİNAN OĞAN (Iğdır) – Türkiye’nin ayıbıdır. Bugün öğrenciler
yurtlarda kalamıyor, Türkiye’nin ayıbıdır bu.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım… Sayın milletvekilleri…
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçmeden
önce, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Oktay Ekşi’nin Başkanlığın tutumu hakkında
söz talebi var; kendilerine söz veriyorum, sabırları için de teşekkür ediyorum.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Neye istinaden söz veriyorsunuz?
BAŞKAN – Süreniz beş dakika, yeter mi efendim?
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
VIII.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Başkanlığın İç Tüzük’ün “Sözlü soruların gündeme alınması ve
cevaplandırılması” başlıklı 98’inci maddesiyle ilgili yanlış uygulama
yaptığı hususunda usul görüşmesi
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; zannediyorum ki hepimizin özellikle üzerinde durması gereken
ciddi bir yanlışı düzeltebilir miyiz diye huzurunuza çıktım.
Sevgili milletvekilleri, ben, Sayın Başkanın uygulamasını görünce,
acaba dedim benim bildiğim, benim okuduğum bu İç Tüzük ve Anayasa ile Sayın
Başkanımızın burayı yönetirken kullandığı İç Tüzük birbirinden farklı mı? Değil
elbette, biliyorsunuz.
Saygıdeğer milletvekilleri, İç Tüzük’ün
63’üncü maddesi, Başkanlığın uygulamasının ciddi yanlışlarla dolu olduğunu
düşündürttüğü için huzurunuza gelmiş bulunmaktayım. Anayasa’mızın ve İç Tüzük’ün 98’inci maddesi bildiğiniz gibi Meclisin denetleme
fonksiyonu ile ilgili hükümler ihtiva etmektedir. Özellikle, İç Tüzük’ün 98’inci maddesi, sözlü soru önergelerinin burada
uygulandığı gibi bir torbaya konmuş hâlde yanıtlanmasına bendenizin anlayışına
göre izin vermemektedir.
Oysa, dün Saygıdeğer Başkanın uygulaması bendenizi hayretler
içinde bıraktı. Çünkü uzun yıllar Meclisi izlemiş bir gazeteci sıfatıyla arz
edeyim ki, 1957 yılında İç Tüzük’te denetleme
fonksiyonunu kısıtlama amacıyla yapılan İç Tüzük değişiklikleri dahi bugünkü
uygulamadan çok daha demokratik idi. Niçin? Çünkü sözlü soru önergesi üzerinde
görüşme açıldıktan sonra ilgili bakan gelirdi, yanıt verirdi, sonra son söz
milletvekilinin olduğu için milletvekili tekrar kürsüye gelebilirdi. Şimdi, bu
iç Tüzük’te o yok, doğrudur. Yani son sözü bence
doğru olmayan bir şekilde Hükûmete bırakmıştır ama doğrusunu isterseniz, on sözlü
sorunun bir defada yanıtlanması, araya bir başka bakanın girmesi, ondan sonra
soru sahibine Başkanın lütfettiği kadar, bazen bir dakika, bazen bugün olduğu
gibi üç dakika söz hakkı verilmesi Meclisin denetleme fonksiyonunun felç
edilmesidir. Buna hiçbirinizin izin verebileceğini, vermeniz gerektiğini,
vermenizin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca, yapılanın…
İç Tüzük’ün açık hükmünü okuyorum:
“Hükümet adına verilecek cevabın süresi beş dakikayı geçemez. Bu cevap üzerine
soru sahibi, yerinden, konu ile ilgili çok kısa ek bir açıklama isteyebilir.
Hükümet adına verilecek cevapla görüşme tamamlanır. İkinci cevap süresi de beş
dakikayı geçemez.”
Burada bugün uygulanan sadece ikinci beş dakikayla ilgili İç Tüzük
hükmüdür. Tamamı, kalan uygulamanın tamamı Sayın Başkanın -çok üzgünüm bu
şekilde ifade etmek zorunda kaldığım için ama- İç Tüzük’ü
dikkate almayan, hatta keyfî şekilde diyebileceğim uygulamasının ortaya koyduğu
bir tablodur. Buna izin vermemenizi istirham ediyorum.
İç Tüzük böyle değil. Başkanlığın uygulaması üzerinde görüşme
açılmasını talep ediyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Şimdi, değerli milletvekilleri, Sayın Ekşi’yi dinledik.
Daha önce Danışma Kurulunun önerisi ve aldığımız bir karar var.
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Bunun üzerinde değil Danışma Kurulu.
BAŞKAN - Kararı okuyorum: “Genel Kurulun toplantı günlerinden Salı
gününün denetim konularına (Anayasanın süreye bağladığı konular hariç),
Çarşamba ve Perşembe günlerinin de kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işlerin görüşülmesine ayrılması, Salı ve Çarşamba
günlerinde birleşimin başında bir saat süre ile sözlü soruların görüşülmesi,
"Sunuşlar" ve işaret oyu ile yapılacak seçimlerin her gün yapılması…”
Bu karardan da başka, Sayın Ekşi’nin biraz evvel bahsettiği 98’inci maddede de
aynen şöyle diyor: “Sözlü soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve
İçtüzük gereği zorunluluklar hariç olmak üzere, haftanın en az iki gününde,
birleşimin başında ve birer saatten az olmamak şartıyla, Danışma Kurulunun
önerisi ve Genel Kurulun onayı ile belli bir süre ayrılır.”
Görüyorsunuz ki gerek İç Tüzük’ün
maddesi gerekse Danışma Kurulunun bir saat yapması konusundaki zamanı buradan
yaptık, kendiliğimizden uydurmadık.
İki, bir saati sayın bakanların sorularının sayısına göre bölmek
suretiyle kendilerine yirmişer dakika, soru sahiplerine de tekrar soru
sordukları takdirde geri kalan kısmı paylaştırmak suretiyle ve son beş dakikayı
da bir saat içinde tamamlamak suretiyle İç Tüzük’ün
ve Danışma Kurulunun kararını yerine getirdiğimiz kanaatindeyim.
Bilgilerinize arz ederim.
Şimdi, alınan karar gereğince gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kapıköy ve Razi Kara
Hudut Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun
görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Kapıköy
ve Razi Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/287) (S. Sayısı: 2) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 2 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümünün görüşmelerine başlıyoruz.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen milletvekillerine söz
vereceğim.
Şimdi, gruplar adına birinci söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Haydar Akar, Kocaeli Milletvekilimizin.
Sayın Akar, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika efendim.
CHP GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bugün, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam
Cumhuriyeti Arasında Kapıköy ve Razi Kara Hudut
Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu hakkında CHP
Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Size, bu metinden bir paragraf okuyarak sözlerime başlayacağım:
“İran ile son dönemlerdeki siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkilerimiz, iki ülke
halklarının ortak çıkarlarının yanı sıra bölgemizin istikrar ve güvenliğine
katkıda bulunmak ana hedefi doğrultusunda gelişmeye devam etmektedir.” diye
devam ediyor. İsterseniz bir kez daha okuyayım size: “İran ile son dönemlerdeki
siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkilerimiz, iki ülke halklarının ortak
çıkarlarının yanı sıra bölgemizin istikrar ve güvenliğine katkıda bulunmak ana
hedefi doğrultusunda gelişmeye devam etmektedir.” diye devam ediyor. Metinden
anlaşılacağı gibi, dokuz yıldır Türkiye’yi yönetmekte olan AKP İktidarı, dış
politikada komşularla sıfır sorun olarak kendisine hedef koymuş ve bu projesini
uygulamaya devam etmektedir. Etrafımızdaki komşularımıza baktığımızda gerçekten
sıfır sorun olarak görülmekte ve AKP Hükûmetinin bu konuda göstermiş olduğu
başarıyı kısaca size özetlemek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından “Başarımız
olmasın.” sesi)
(x) 2 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Evet, başarınızı özetleyeceğim.
Gerçi, birkaç gün önce Sayın Dışişleri Bakanı Meclis kürsüsünden
yaptığı konuşmada aslında bunları özetlemişti fakat eksik bıraktığı bazı şeyler
var, ben de bunları tamamlamak ve sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle Irak
ile başlayacağım.
Irak politikamız, bir gün, Amerika’nın, yani baba Bush’un “Irak’ta
demokrasi yok, ben bundan çok rahatsız oluyorum.” demesiyle başlamış, buna
bahane olarak da “Irak’ın elinde kitle imha silahları bulunuyor.” diye bir
yalan uydurmuştu, sonra da bu söylediği yalanları kendileri itiraf etmişlerdi.
Sizleri çok uzağa değil birkaç yıl geriye götürüyorum. Amerika, bizden
güneydoğuda 80 bin Amerikan askerini konuşlandırmamızı istemişti. Dönemin
duyarlı AKP milletvekillerinin desteğiyle Amerikan tezkeresi Mecliste
reddedilmişti, hepiniz hatırlarsınız. Gerçi, o dönemde bu tezkerenin aleyhinde
oy veren hiçbir AKP milletvekilini Mecliste göremiyoruz ancak bu
arkadaşlarımızın bugün gönül ve vicdan rahatlığı içinde olduklarından hiç
şüphemin bulunmadığını da belirterek kendilerine huzurlarınızda teşekkür
ediyorum.
Yine, AKP Hükûmeti ile Amerika, Dubai’de gizli bir anlaşma
yapmışlar, bu anlaşma kamuoyundan saklanmış ve daha sonra CHP tarafından ortaya
çıkarılınca anlaşma bozulmuştur.
Yine hatırlarsınız, o dönemde, AKP Hükûmetinin ve Başbakanımızın
kırmızı çizgileri vardı. Neydi bu kırmızı çizgiler? Irak’ın toprak bütünlüğü,
Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kurulamayacak olmasıydı. Peki, şimdi size
soruyorum: Bugün bu kırmızı çizgiler nerede? Bırakın kırmızı çizgileri, Kuzey
Irak yol geçen hanına dönmüş, ne çizgi kalmış ne de sınır kalmış.
Yine, Irak’ta Amerika ve diğer işgalci güçler demokrasi adına
Irak’ı işgal ederken ve binlerce Müslüman’ı öldürürken, Müslüman kadınlara
tecavüz edilirken, arkadaşlar, siz neredeydiniz? Bırakın söz söylemeyi,
Meclisin kararı olmaksızın Türkiye'nin birtakım olanaklarını işgalcilere
kullandırarak illegal bir şekilde Meclisin tasarrufu dışında yardımcı oldunuz.
Sayın milletvekilleri, sıradan gidiyorum Türkiye'nin dış
politikası hakkında.
Ermenistan ile sizce hangi durumdayız? Cumhurbaşkanımız gitti,
Cumhurbaşkanları geldi. Sonuç? Ermenistan politikamızda bir adım daha ileri
gidemezken en kadim dostu Azerbaycan’ı bile küstürdük ve bizden uzaklaşmasına
neden olduk.
Hemen Suriye’ye geliyorum. Suriye, bundan birkaç ay öncesine kadar
ortak Bakanlar Kurulu toplantısı yaptığımız kardeş ülkeydi. Birden ne oldu, ne
değişti? Suriye rejimi o zaman Baas rejimi değil
miydi? Esad o zaman, bugün de aynı Esad değil miydi? Suriye rejimi o zaman
bunları yapıyordu da bugün farklı bir şey mi yapıyor? Daha önce Suriye’ye nasıl
güvendiniz de bugün de güveni kaybetmiş bulunuyorsunuz? Bu soruyu Suriye Devlet
Başkanına sorduklarında, kendisinin değişmediğini, Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanının değiştiğini ifade ediyor.
Birden Başbakanımıza bir ilham geldi ve yıllarca kendisine örnek
aldığı demokrasi dışında değişik yönetim şekilleriyle yönetilen bu ülkelere
demokrasiyi getirmek istedi ve düğmeye bastı. İnsana sormazlar mı arkadaşlar,
senin ülkende demokrasi var mı ki? Halkın iradesiyle seçilmiş milletvekillerinin
tutuklu olarak bulundurulması, parasız eğitim isteyen öğrencilerin on dokuz ay
hapiste yattığı, Hükûmet tarafından dizayn edilmiş özel mahkemelerin olduğu, 12
Eylül darbesinde bile 23 gazeteci yazar tutuklanırken bugün 70’e yakın gazeteci
yazarın tutuklu bulunduğu, Meclisin baypas edilerek kanun hükmünde kararnameler
ile ülkenin yönetilmesi, hukukun bağımsızlığının ortadan kalktığı, taslak
hâlindeki kitapların toplatıldığı, yolsuzlukları örtbas etmek için özel
kanunların çıkarıldığı, sudan gerekçeler ile savcıların, hâkimlerin görevden
alındığı, hastanın doktorunu seçme özgürlüğünün elinden alındığı, Mecliste
muhalefeti susturmak için… Ki bunun örneğini dün yaşadık, Başbakan grup
toplantısını yaparken birçok haber kanalından naklen yayın yapılıyordu fakat Genel
Başkanımız, Almanya’da “yüzyılın soygunu” diye adlandırılan Deniz Feneri
köstebeğini açıklamasına rağmen, baskıdan dolayı yayın yapamayan medya
kuruluşlarını gördük.
TRT 3’ün yayınlarının kısıtlanarak muhalefetin sesi kısılmış olan
bir ülkede demokrasiden ne kadar söz edebiliriz ki diye sormazlar mı? Sorarlar
tabii ki. Suriye Devlet Başkanı da bunu soruyor. Daha olaylar başlamadan
Hatay’a 10 bin kişilik çadırlar kurduran… Başka bir ülkenin iç işlerine bu
kadar müdahale etme gerekçesinin demokrasi olduğunu ben düşünmediğim gibi
sizlerin de düşündüğünüzü zannetmiyorum. Burada tek gerekçenin Orta Doğu’daki
enerji rezervlerinin kontrol altına alınmak istenmesi olduğu hepimiz
bilmekteyiz.
Genel Başkanımız “Amerikan taşeronluğunu yapıyorsunuz.” dediğinde
Dışişleri Bakanımız Suriye’ye kendi inisiyatifleri ve Başbakanın
görevlendirmesi sonucunda gittiğini açıklamış fakat birkaç gün sonra Amerikan
Dışişleri Sözcüsü Sayın Davutoğlu’nun kendi mesajlarını Suriye Devlet Başkanına
iletmek üzere Suriye’ye gittiğini dünya kamuoyuyla paylaşmıştır.
Suriye’yle sıfır problemi gerçekleştirdikten sonra gelelim Güney
Kıbrıs’a. Güney Kıbrıs ile ilişkilerimizi Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerle
birlikte değerlendirmek gerektiğine inanıyorum. Güney Kıbrıs, yine sizin
döneminizde, her türlü karşı çıkmamıza ve Türkiye’yle problemleri devam
etmesine rağmen 2004 yılında Avrupa Birliğine dâhil edilmiştir. Bu da yetmezmiş
gibi, gelecek dönemde Avrupa Birliğinin dönem başkanlığını üstlenecek Güney
Kıbrıs, bundan bir süre önce Akdeniz’de petrol arayacağını beyan etmiştir. 2007
yılında Lübnan, 2003 yılında Mısır, 2010 yılında İsrail ile iş birliği
anlaşmaları yapmıştır. Lübnan ve Mısır ile çok iyi ilişkilerimizin olduğunu iddia
etmenize rağmen niçin bu anlaşmaları bozdurmadınız diye sormak istiyorum.
Bu arada, Türkiye olarak, yine Başbakanın ağzından, Güney
Kıbrıs’ın petrol arayamayacağını söylemiştik. Bugün Güney Kıbrıs, İsrail’le
anlaşma yapmış, Akdeniz’de platformunu kurmuş ve petrol aramaya başlamıştır.
Güney Kıbrıs’ın petrol arayamayacağını belirten Sayın Başbakan, bugün, buna
karşılık, yerinden zor kalkan ve sadece doğal gaz tespit yeteneği olan Piri
Reis’i Akdeniz’e yollamış, sözüm ona Kıbrıs ile birtakım anlaşmalar yaparak
konunun kamuoyunda unutulmasını sağlamıştır. Bugün Güney Kıbrıs İsrail’le
birlikte petrol aramayı sürdürürken bizim emektar doğal gaz tespit gemimiz Piri
Reis Kuzey Kıbrıs limanlarına demirlemiştir.
Evet, sayın milletvekilleri, Libya’yı da konuşmak istiyorum biraz.
Hükûmetin bütün üyeleri, özellikle Başbakan ve Dışişleri Bakanı “Kaddafi
gitsin.” diye bağırıyorlar ve sağ sola tehditler savuruyorlardı. Kaddafi’nin
suçu neymiş? Halkın istediği reformları yapmıyormuş, demokrasi yokmuş. O zaman
şu soruyu bu kadar içten bir şekilde Kaddafi’nin gitmesini isteyen arkadaşlara
sormak lazım: Kaddafi kaç yıldır iktidarda? Tam kırk iki yıldır. AKP Türkiye’de
kaç yıldır iktidarda? Tam dokuz yıldır iktidarda. Yani “Libya’da demokrasi
yoktu da bugün mü geldi aklınıza?” diye sormak gerekiyor. Hayır, bugün gelmedi.
Tetiğe Amerika tarafından bugün basıldı ve siz de Amerika’nın Ortadoğu’yu
yeniden şekillendirme projesinin başaktörü olarak rol aldınız. Zaten Başbakanın
kendi açıklamalarından da Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanı olduğunu
biliyoruz, kendileri söylüyor.
Önce “Libya’ya NATO giremez, orada ne işi var?” dediniz fakat
NATO, sizin bu söyleminizden iki gün sonra, bizim de içinde yer aldığımız NATO
operasyonuyla Libya’yı vurmaya başladı ve yüzlerce Müslüman Libyalının ölümüne
neden oldu. Şimdi Libya’nın durumuna bakıyor musunuz? İkiye bölünmüş bir Libya,
Fransa yüzde 35’lik petrolden imtiyaz sahibi oluyor, Amerikalılar, Fransızlar,
İngilizler Libya’dan pay alıyor. Biz ne yapıyoruz? İsyancılara valizle para taşıyoruz,
Kurtuluş Savaşı’nda bizi işgal eden, Kıbrıs’ta bize ambargo koyan ülkelerle
birlikte oluyoruz. 1974 yılında Kıbrıs Savaşı’nda Türkiye’ye tek yardım eden,
tek lider olan Kaddafi bundan birkaç ay öncesine kadar Sayın Başbakanın en
kadim dostu değil miydi? Bu kadar insan haklarını ihlal ettiğini düşündüğünüz
Kaddafi’nin elinden insan hakları ödülünü aldınız mı? Aldınız. AKP Hükûmetinin
İsrail’le ilişkileri de çok fazla olmasına rağmen biraz hafızanızı zorlamak
istiyorum. Hafızanızı zorlamak için de Galataport ve Ofer’i hatırlatmak istiyorum, çok detayına girmeyeceğim
hepiniz hatırlıyorsunuz. Ayrıca Güneydoğu’da 800 kilometre uzunluğunda 150
metre minimum genişliği olan ve dünyanın en verimli zirai arazileri kabul
edilen topraklarımızı, mayın temizleme karşılığında kırk dokuz yıllığına
İsraillilere vermediniz mi arkadaşlar?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Vermedik ya, nerede verdik?
HAYDAR AKAR (Devamla) –
Verdiniz, verdiniz ama Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesine
gitti…
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Tabii tabi…
HAYDAR AKAR (Devamla) – Bugünkü Anayasa Mahkemesi olsaydı o da
geri dönerdi.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Çok yanlış, çok yanlış.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Ama
o günkü Anayasa Mahkemesi bunu geri döndürerek bugün sizin bu kadar rahat
konuşmanıza neden oldu.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Kime vermişiz, kime?
HAYDAR AKAR (Devamla) – İsrail’le ilişkiler bununla da bitmiyor
arkadaşlar, sayın milletvekilleri; bakın, Malatya’da füze kalkanı ve radarları
kuruyorlar. Bu füze kalkanı ve radarlar niçin kuruluyor? Zannetmeyin ki
Türkiye’yi İran füzelerinden korumak için kurulduğunu.
Biraz evvel İran’la ilişkileri size 2 defa okudum. Yani şu metinde
geçen İran’la ilişkilerimizin nasıl düzenlendiğini size 2 kez okudum. Şimdi de
İran’a karşı İsrail’i korumak için Malatya’ya füze kalkanları ve radarları
kurduruyoruz. Bununla ilgili Amerika’yla yapılan ikili anlaşmalar tarafımızdan
talep edilmiş olmasına rağmen bu anlaşmanın metinleri Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulmamaktadır. Yani İsrail’in, Amerika’nın bildiklerini arkadaşlar ne sizler ne de
muhalefet partisi grubundaki milletvekili arkadaşlarımız biliyor.
İsrail’le ilişkilerde asıl konuya şimdi gelmek istiyorum, şimdi
size soruyorum: Gazze ne zaman bombalandı? 2008’de. Gazze tam elli yedi, elli
sekiz gün sürekli bombalandı İsrail tarafından. İnternet’i araştırdım,
Başbakanın konuşmalarına baktım, elli sekiz günde kaç tane Gazze’yle ilgili
konuşma yaptığına baktım, iki tane kınama konuşmasını gördüm.
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Siz kaç tane yaptınız?
HAYDAR AKAR (Devamla) – Biz sürekli yapıyoruz arkadaşlar, merak
etmeyin, sürekli yapıyoruz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Dünya şahidimiz, siz farkında
değilsiniz herhâlde.
HAYDAR AKAR (Devamla) –
Şimdi, füze kalkanı, daha sonra İsrail’le ilişkilerimiz… Asıl konuya gelmek
istiyorum. Şimdi size soruyorum: “Bu iki ay süresince 1.300 tane Filistinli
Müslüman öldürülürken İsrail’e ne gibi bir yaptırım uyguladınız?” diyorum,
sonuç alamıyoruz. Davos’la başlayan, iç siyasete dönük…
Buyurun Metin Bey.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Sana uluslararası ilişkiler dersi verdirttireceğiz şeye...
HAYDAR AKAR (Devamla) – Davos’la başlayan iç siyasete dönük
popülizm bugün de sürmektedir. Bu popülizm Mavi Marmara’yla tavan yapmış.
İsrail’in tüm uyarılarına rağmen kendi milletvekillerini gemiden indirip Mavi
Marmara’yı oraya yollayan ve 9 yurttaşımızın İsrail askerlerince uluslararası
sularda acımasızca öldürülmesine neden olmadınız mı?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Ben oradaydım…
HAYDAR AKAR (Devamla) – Peki, İsrail, uluslararası sularda Mavi
Marmara’ya operasyon düzenlerken…
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –
Yalan konuşuyorsun…
HAYDAR AKAR (Devamla) - …Sayın Başbakan Arjantin gezisini yarıda
kesmiş, yine uçakta verdiği beyanatlarla İsrail’e karşı her türlü eylemi
gerçekleştirecekmiş gibi Türkiye’ye dönmüş -Ben de yurt dışındaydım, hatta
korktum, herhâlde savaş ilan edeceğiz, Türkiye’ye dönemeyeceğiz diye- ve aradan
geçen bir yıldan fazla süre olmasına rağmen İsrail’in yaptırımları devam
etmekte. Bugün Orta Doğu’da temsilciliğine soyunduğunuz Amerika’nın her türlü
korumasıyla Gazze ambargosunun Birleşmiş Milletler soruşturması sonunda
sayenizde legal hâle getirilmesine neden oldunuz.
Bir taraftan füze kalkanlarıyla İsrail’i korurken diğer taraftan
özür dilemesini bekliyorsunuz. Daha çok beklersiniz orada Beyefendi! (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Tavrınız belli…
HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, evet; bu söylediklerimde bir tane
eksik yok. Türk kamuoyu sizin popülizminizi değerlendirecek.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Değerlendirdi, 12 Haziranda
kamuoyu değerlendirdi!
HAYDAR AKAR (Devamla) – Zaten ona sığınıyorsunuz. Mübarek de
Mısır’da yüzde 86’yla, yüzde 96’yla demokratik seçimleri alıyordu ama
Mübarek’in bugünkü hâlini hep birlikte görüyoruz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Değerlendirdi bizi!
HAYDAR AKAR (Devamla) – Bununla da kalmamış, birkaç hafta önce
Sayın Başbakan Gazze’ye yardım gemilerinin Türk Deniz Kuvvetleri eşliğinde
gideceğini, hatta kendisinin de refakat edeceğini söylemesine rağmen çıktığı
Orta Doğu gezisinde çark etmiş bulunuyor.
Şimdi Başbakana sesleniyorum: Madem dünya liderisin, gücün var ise
bin gemiye ve Gazze’ye git. Gidemiyorsan “Gideceğim” deyip Türkiye’yi dünya
kamuoyunda gülünç duruma düşürme. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Sen de beraber binersin.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Sen
binersin, sen binersin…
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar… Sayın Akar…
HAYDAR AKAR (Devamla) – Avrupa Birliğiyle… (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Lütfen…
Sayın Akar, 66’ncı maddeye göre biraz konunuza geliniz lütfen.
HAYDAR AKAR (Devamla) – Geleceğim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – Gelin lütfen, süreniz bitiyor, daha konuya gelmediniz!
Buyurun şimdi.
Evet, lütfen…
HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet bende yürek var hem de mangal gibi
yürek var, gelin bakalım isterseniz. (AK PARTİ sıralarından “Hadi oradan”
sesleri.)
BAŞKAN – Evet… Evet… Meclise…
HAYDAR AKAR (Devamla) – Avrupa Birliğiyle ilişkilerimiz sıfır
sorun düzeyinde değil sıfır ilişki düzeyinde sürmekte olup her türlü karşı
çıkmamıza rağmen Güney Kıbrıs’ta da gelecek dönem Avrupa Birliği dönem başkanı
olacaktır. Otuz beş adet Avrupa Birliği müktesebatının sadece biri kapanmıştır.
“Avrupa Birliğine girdik.” diye gündüz vakti Kızılay’da havai fişek patlatan
bizlerle birlikte olan ülkeler bugün Avrupa Birliğine girmişler, biz hâlen
yerimizde saymaktayız! Aslında bu olay AKP’nin gerçek yüzünü göstermekte olup
böyle bir niyetlerinin olmadığını da açıklamaktadır. Yani Avrupa Birliğine
girmek gibi bir niyetiniz yok. Sizin için demokrasi bir araçtır.
Yine, Başbakan her gittiği yerde vizeleri kaldırdığından
bahsetmektedir değil mi arkadaşlar? Başbakanımız her gittiği yerde, her yaptığı
açıklamada vizeleri kaldırdığını söylemektedir. Doğru. Aslında yiğidin hakkını
yememek lazım. Evet vizeleri kaldırdı. Bizim daha önce vize koyduğumuz
ülkelerden vizeleri kaldırdı. Bir bakın bakalım vize kalkan ülkelere. Eğer
Amerika’dan, Kanada’dan, Avustralya’dan, İngiltere’den, İtalya’dan, Fransa’dan
herhangi bir ufak Avrupa ülkesinden yani Türkiye’de herhangi bir ilin yüzölçümü
kadar olan Avrupa ülkesinden vizeleri kaldırmış iseniz bize de söyleyin, biz de
bilelim, oraya vizesiz gidelim arkadaşlar. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, AKP’nin seçim kampanyası boyunca ve AKP adına her kürsüye
çıkışlarında dünya liderliği kavramından bahsedilmektedir. Geçen Dışişleri
Bakanımız da dünya liderinden bahsetti. (AK PARTİ sıralarından “Rahatsız mı oldunuz?”sesleri)
Hayır, rahatsız olmadım, ben de dünya liderini açıklıyorum zaten.
Arkadaşlar, şimdi dünya liderini açıklıyorum size merak etmeyin.
Yukarıda komşularla sıfır sorun olarak yola çıkan dünya liderinin
kısaca ilişkilerinden bahsettik ve bazı olaylarla hafızanızı tazeledim.
Şimdi size bir dünya liderinden örnek vermek istiyorum: Her türlü
olanaksızlıklara rağmen, Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya’nın karşı çıkmasına
rağmen Kıbrıs’a çıkma kararı veren, Amerika’nın karşı çıkmasına rağmen
Türkiye’de haşhaş üretimine izin veren Bülent Ecevit’ti dünya lideri. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Birinci İnönü, İkinci İnönü savaşlarını yapan, Lozan Anlaşması’nı
imzalayarak Misakımillî sınırlarını belirleyen İsmet İnönü’ydü dünya lideri.
(CHP sıralarından alkışlar)
Asıl en önemlisine geliyorum şimdi. Asıl en önemlisi, bugün Meclis
çatısı altında olmanıza olanak sağlayan, adımızın Haydar, Ahmet, Mehmet, Tayyip
olmasını sağlayan, ülkemizde ezanların okunmasını, serbestçe ibadet yapmamızı
sağlayan, ülkemizin sahip olduğu her karış toprakta emeği olan, bugün
taşeronluğunu yaptığınız ülkelere karşı kurtuluş mücadelesi vermiş ve bunu
gerçekleştirmiş olan Mustafa Kemal Atatürk’tür dünya lideri. (CHP sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar)
Bunlar dışındakiler olsa olsa çakma dünya lideri olur diyorum.
Arkadaşlar, evet… (AK PARTİ sıralarından “Yüzde 50” sesleri,
gürültüler) Doğru, doğru yüzde 50; bekliyoruz, yüzde 80’nin altıyla gelip
Mübarek gibi olmanızı.
Sayın milletvekilleri… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Doğru
söylüyorsunuz!
Sayın milletvekilleri, size biraz ilimizden bahsetmek istiyorum.
Ben Kocaeli ili milletvekiliyim, sayın milletvekillerim de orada oturuyor.
Kocaeli ilinde iki belediyeden bahsetmek istiyorum size.
Bu Meclise ilk geldiğimde -Sayın Canikli geldi- bir konu olmuştu.
Ben özel sektörden geliyorum. Hızlı karar almayı, risk almayı seven insanım. Bu
Meclisteki gidişatın… Çok hoşuma gitmiyor aslında ama bu Meclise ilk geldiğimde
Sayın Canikli bu kürsüye koşarak, dedi ki: “Benim ilimin bir ilçesinde…”
Evet, zamanım kalmadı herhâlde.
BAŞKAN – Evet, lütfen…
HAYDAR AKAR (Devamla) – Ama ben bunu Sayın Canikli’ye
hatırlatacağım daha sonra.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, hepinize sevgiler,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Kocaeli’ye bir
hayrın olmadı.
BAŞKAN – Sayın Akar, teşekkür ederim.
Şimdi, Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Volkan Bozkır söz
istemişlerdir.
İç Tüzük’e göre öncelikle, yirmi dakika,
sizin hakkınız.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, daha bizim söz talebimiz
var.
BAŞKAN – Biliyorum, sonra sizi alacağım, öncelik alıyor Komisyon
olunca.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, Komisyona sonra veya önce
verebilirsiniz.
SIRRI SAKIK (Muş) – Grupları dinleyin, sonra Komisyona söz verin.
BAŞKAN – Hayır, aynı şey… Komisyon öncelik alıyor, öteden beri
uygulama bu.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yani, sırf 19.00’dan sonraya kalsın, canlı
yayında izlemesinler istiyorsanız…
BAŞKAN – Hayır, kapatacağız efendim. Sizinki yarına, süre
yetmiyorsa.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Öyle bir niyet varsa…
BAŞKAN – Öyle bir şey yok.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yirmi dakika var.
BAŞKAN – Yirmi dakika var, doğrudur.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hasip
Bey, bugün çalışma 19.00’a kadar.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Canlı yayını sabote etmek için yapılan bir
davranış yani.
BAŞKAN – Alakası yok, yarın ilk söz sizin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – 19.00’da kapanacak zaten Sayın
Başkan. Yarın devam edersiniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ayıp denen bir şey var yani, saat
19.00’da…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Hangisi ayıp değil Hasip
Bey, ayıp olmayan şey var mı?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yani, grup konuşmaları başladıktan sonra
nasıl araya sıkıştırırsınız?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sıkıştırabilir İç Tüzük gereği.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hoş bir yaklaşım değil.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) – Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri
Komisyonu Başkanı olarak aslında Türkiye Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti
arasında iki tane hudut kapısının açılması amacıyla yüce Meclisimizin Genel
Kuruluna sunulmuş olan anlaşmaların görüşülmesi sırasında söz alan temsilcinin,
hudut kapılarının görüşülmesinden başlayarak bir dış politika turu attığını ve
konuyla hiç alakası olmayan en son belediye hizmetlerine kadar indiğini
görmekten dolayı da üzüntü duyuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dış politika konularında otuz sekiz yılını vermiş birisi olarak
gerçekten son günlerde yaşadıklarımı, gördüklerimi de şaşkınlıkla görmekteyim.
Türkiye dış politikası bir devlet politikasıdır. Türkiye dış politikası burada
konuşulur ama yurt dışında veyahut yabancılarla konuşulduğunda hiçbir zaman
aramızda ayrılık olduğunu görmediğim yıllar yaşadım. Ancak şimdi maalesef başka
bir yöntem uygulanıyor ve seçimler kampanyasında, seçim sonrasında dile getirilmeyen
hususlar, âdeta yurt dışından medet umulurcasına, yurt dışındaki kuruluşlara
gidilerek Hükûmet şikâyet ediliyor, raporlar veriliyor ve bunu ben son derece
yadırgıyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, Komisyonu temsil ediyor,
başka şeyler söylüyor.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) – Burada,
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Başbakanının Orta Doğu ülkelerine gidip canı
gönülden sevgi seliyle karşılaşıldığında herkesin mutlu olması gerekirken…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bunun konuyla ne alakası var?
BAŞKAN – Lütfen oturun efendim, lütfen…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkanım, Komisyon Başkanı, yani
sıradan bir milletvekili olsa olur yani!
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) – …bunun neden
burada tenkit edildiğini ve neden biz yapamadık anlayışıyla buralara kadar
getirildiğini de gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Daha sen çok şeyler yapacaksın!
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Cumhuriyet
tarihinin hiçbir döneminde, hiçbir hükûmet başkanı bu kadar büyük bir sevgiyle,
gittiği ülkelerde karşılanmamıştır, bundan hepimizin gurur duyması ve bundan
memnuniyet duyması lazımdı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, bunu
yadırgadığımı burada beyan etmek istiyorum.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Türkiye’yi Avrupa Birliğine soktun
Volkan Bozkır! Çok şeyler başardın! Hiçbir iş başaramadın.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Burada Mavi
Marmara olayına değinilirken, Mavi Marmara’da insani amaçlarla Gazze’deki
açlıktan kıvranan, ilaç bulamayan insanlara yardım malzemesi götüren konvoya...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi daha kötü durumları, daha kötü
sayenizde.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI
VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...saldırıda bulanan İsrailli komandoların 9 Türk
vatandaşını öldürdüğünü unutarak âdeta bundan da bir...
VELİ AĞBABA (Malatya) - 9 tane insan öldürenleri koruyorsun şimdi.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Sanki biz
kabahat işlemişiz gibi, burada Gazze konvoyuna duyulan saldırıları unutarak,
burada âdeta yargılar bir tutum içinde olunmasını da yadırgıyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) – İsrail’i koruyan sizsiniz.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Burada
unutmamamız gereken 9 Türk vatandaşı 30’un üzerinde kurşunla öldürülmüştür, 3
santimetreden ateş edilmiştir, bundan dolayı da Türk Hükûmeti ve Başbakanı eğer
tepki göstermeyecekse...
VELİ AĞBABA (Malatya) – 9 tane insanı katledenleri siz
koruyorsunuz.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...o zaman
bu ülkenin Başbakanı değildir ve burada Başbakanın arkasında durması gereken
bütün partiler ve insanlar... Burada Başbakanımız tepki gösterdi...
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Gösterdiniz de ne oldu Volkan Bozkır?
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...ondan
sonra “Gösterdiği tepkiyi niye savaşa dönüştürmedi?” diye de âdeta bir
memnuniyetsizlik duyuyorlar.
Türkiye'nin derdi ona buna savaş açmak değildir, Türkiye'nin derdi
vatandaşlarını korumaktır, öldürülmüş vatandaşların hakkını korumaktır ve
Gazze’de inim inim inleyen oradaki ilaçsız ve gıdasız kalmış insanlara yardım
götürme imkânlarını da açmaktır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Milletvekilleri niye indi gemiden?
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Dolayısıyla,
burada gerçekten muhalefetimizin....
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - 9 tane adam ölürken milletvekilleri niye
indi aşağıya onu da anlatır mısınız?
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) – Onların
hiçbirisi önemli değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – O milletvekilleri niye indi aşağıya? O
gidenler karpuz muydu can verdiler? Milletvekilleri özel miydi?
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Eğer burada
muhalefet diyebiliyorsa ki “Türk vatandaşlarının canı başka bir ülke
vatandaşından daha az kıymetlidir.” ben o zaman bunu tabii memnuniyetle kabul
etmek durumunda kalacağım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Milletin evladını götürüp
öldürtüyorsunuz orada.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Buradaki
hesabını soracak olan Hükûmettir ve Meclistir. Meclisin de el birliği içinde
katledilmiş vatandaşlarımızın hakkını koruması ve orada açlık içinde...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – İnsanların evlatlarını öldürdünüz,
vicdanen rahat mısınız?
DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...Gazze’de abluka altında yaşayan
Filistinlilerin de haklarını korumasından tabii hiçbir şey yoktur.
Çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bozkır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Avrupa Birliğinin “B”sini
bile alamadınız.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi söz sırası Sayın Hasip Kaplan’da.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına
Sayın Hasip Kaplan.
BAŞKAN – Buyursunlar.
Çalışma süremizin sonuna yaklaşıyoruz, yirmi dakikasını kullanması
için belki birkaç dakika geçeceğiz. Konuşmasının sonuna kadar uzatılması için
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Vay, adalete bak!
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan.
Yirmi dakikalık süreniz var.
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerçekten Mecliste ahenkli bir çalışma ortamı yakalamak
istiyoruz. İstiyoruz ki herkes konuşsun, sözünün sırasında konuşsun, Komisyon
Başkanı da olsa, Hükûmet adına da olsa, gruplar adına da olsa yapılan
konuşmalar bu meyanda dikkatlice yapılsın. Demin Komisyon Başkanını dinlerken
ben… Teknik bir sözleşme bu, uluslararası bir sözleşme ve teknik bir sözleşme
üzerinde elbette siyaset yapılır ama Komisyon Başkanının kalkıp burada Hükûmeti
savunan, avukatlığını yapan bir konuşma yapması ilk kez görülen bir şeydir.
(BDP ve CHP sıralarından alkışlar)
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Tanıklığını anlattı, tanıklığını.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Arkadaş, Komisyon Başkanı olmuşsun,
yağcılığa gerek yok. Komisyon Başkanı olmuşsunuz, yağcılık yapmayın Hükûmete,
bu yakışmıyor. (BDP ve CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Komisyon
Başkanını uyarıyorum buradan: Hariciyeden geldiniz, diplomasinin nezaket
kuralları var, o kurallara uyacaksınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Burada sizi böyle konuşturmayız. Muhalefet olarak konuşturmayız, açık
söylüyorum, böyle bir yaklaşımı kabul etmeyiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sus be! Saygısızlık etme, otur!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Çok mu başarılı bir bürokrat o? Avrupa
Birliğinin desteğini yanına aldığı için mi milletvekili olmuş? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HASİP KAPLAN (Devamla) – Sayın Başkanım, müdahale edenleri uyarırsanız,
saygısızlık yapmamayı öğrenirler. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen, lütfen…
HASİP KAPLAN (Devamla) – Uyarmak zorundasınız Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, siz de Meclise hitap edin lütfen,
söyleyeceğim, siz de Meclise hitap edin lütfen.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Siz de vekillerinize biraz sahip çıkın,
nasıl Grup Başkan Vekilisiniz?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ben sahip çıkarım da siz de yerinize
sahip çıkın.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Karşılıklı yapalım, karşılıklı. Sen
de aynı şekilde davranırsan biz de aynı şekilde davranabiliriz belki. Tamam mı?
HASİP KAPLAN (Devamla) – Ayşe Nur Hanım…
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Efendim.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Çok saygılıysanız, deminden beri sataşan
milletvekilleriniz var önceki konuşmalara.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Aynısını siz de
yapıyorsunuz, siz de yapıyorsunuz,
uyarın!
SIRRI SAKIK (Muş) – Grubumuz sakin.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Sayın Başkan uyarır, bir uyarır, iki
uyarır, üç uyarır, bunu anlarsınız.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Siz de aynısını yapıyorsunuz.
Yapmayın siz de!
HASİP KAPLAN (Devamla) – Siz burada bunu alışkanlık hâline…
Çoğunluksunuz, çoğunluk diktasını kuracaksınız bu Mecliste. Ee,
Başkan da uyarmayacak, sadece muhalefet hakkında disiplini, oylamaları sunacak.
Böyle bir anlayışa size zemin vermeyiz, yer vermeyiz.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Hakikaten yani bunu
söyleyebilecek en son insan sensin Sayın Kaplan, lütfen…
HASİP KAPLAN (Devamla) – Bunu kafanıza yerleştirin.
BAŞKAN – Tamam, tamam Sayın Başkan lütfen.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Bakın, bunu kafanıza yerleştireceksiniz.
Bu Mecliste bu kürsü milletin kürsüsüdür, milletin iradesidir. Milletin
iradesine saygıyı size göstereceğiz. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar) Size bu
milletin iradesine, bu kürsüye, sandığa, seçmenin oyuna, iradesine saygıyı
göstereceğiz. Size bu Meclisin nasıl çalıştırılacağını da göstereceğiz. Siz,
dün… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Senin iraden kimin elinde, önce ona
bak bakalım! Burası milletin iradesi, doğru, burası milletin Meclisi. Senin
iraden nerede?
HASİP KAPLAN (Devamla) – Bakın, dinleyin, sakin sakin dinleyin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Adam gibi konuş!
HASİP KAPLAN (Devamla) – Canikli, zıplama dinle.
BAŞKAN – Sayın Kaplan…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Adam gibi konuş, adam gibi konuş!
Burayı tehdit etme! Adam gibi konuş!
HASİP KAPLAN (Devamla) – Canikli, zıplama dinle, bak. Dinle, bak.
Dün teklifi getirdin geri çektin. Önce getirdiğin tekliflerin arkasında bir
saat durmayı öğrenin. Getirdiğiniz, Genel Kurula getirdiğiniz tekliflerin
arkasında bir saat durmayı öğrenin. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz!
HASİP KAPLAN (Devamla) – Ondan sonra gelin konuşun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Milletin iradesine saygı göster!
BAŞKAN – Arkadaşlar, müdahale etmeyin lütfen. Müdahale etmeyin,
ona da ettirmeyelim. Hep beraber…
HASİP KAPLAN (Devamla) – Daha çok böyle, anlaşıldı, bu dönem böyle
gidecek, böyle başladı.
Bir, İran’la sözleşme yapılıyor, biliyorsunuz, teknik bu, kapı,
gümrük, hudut vesaire. Yakın zamanda Suriye’yle ilgili yüksek strateji
uluslararası sözleşme çalışmaları vardı. Sınır boyundaki milletvekilleri,
belediye başkanları beraber gittik. Hatırlarsınız, o Antep, Antakya, Şanlıurfa,
Mardin, Şırnak milletvekilleri. Ben de gitmiştim Halep’e. Vizeyi kaldırdık.
Kilis’e doğru o kapıda törenler yaptık. Sonra Esad geldi, Başbakanımızla öpüştüler,
kucaklaştılar, gezdiler Boğaz’da tur attılar, Kapalı Çarşı’ya gittiler.
Birdenbire de kanlı bıçaklı oldular. Bu Orta Doğu coğrafyası denen olay
böylesine bir olaydır. Orta Doğu’da dengeler de kaypaktır, siyasetler de
kaypaktır, bir gün kardeşin olan altı ay sonra düşmanın olur. Esad altı ay önce
kardeşti, bugün düşman.
Bakın, Esad’ın bir özelliği var. Suriye yönetiminde babasından bu
yana gelmiş, Şii olması nedeniyle mezhepsel olarak…
SONER AKSOY (Kütahya) – Ne Şiisi ya!
HASİP KAPLAN (Devamla) – …yönetimsel olarak Suriye’de yaşanan son
olaylarla bağlantılandırdığınız zaman, maalesef
Suriye’de bir mezhep çatışmasına doğru gidiş var. İran’a baktığınız zaman,
İran’da da yine Şii ağırlıklı bir yönetim olayı var.
Eğer bu sözleşmeleri yaptığınız zaman Türkiye'nin içinde bulunduğu
bu fırtınalı coğrafyada, Orta Doğu’da hep beraber ortaklaşmazsak, yani ülkenin
çıkarları konusunda, geleceği konusunda birlikte çalışmanın yöntemini
yakalamazsak, tıpkı Suriye’de olduğu gibi bolca heyetler gideriz, bolca imzalar
atarız, bolca konuşuruz, televizyonlara çıkarız ve arkasından altı ay sonra da
kanlı bıçaklı olunur.
Bir zamanlar, düşünün, bakın, İran’la yakın zamana kadar ilişkiler
iyi, şu Kandil Operasyonu olayına getireceğim. Şu Karayılan hikâyesi niye yılan
hikâyesine döndü? Her bakan ayrı bir tel çalıyor. Hani derler ya “Ben ne derem
tamburam ne der.” Üç tane bakan, üç ayrı açıklama! Üç tane bakan “Karayılan’ı
yakaladık, tutukladık, paketliyoruz, getiriyoruz.” dedi. Ne oldu arkadaşlar?
Hangi İran hükümetiyle ilişki kurdunuz Sayın Komisyon Başkanı? Lütfen çıkın
Sayın Bakan, çıkın bir anlatın bakalım, hangi İran Dışişleri Bakanıyla
diplomatik temas kurdunuz? Kiminle ilişki geliştirdiniz? İran’ın
Genelkurmayıyla mı görüştünüz, istihbaratıyla mı görüştünüz, yoksa dördüncü
sınıf bir basın mensubuyla mı görüştünüz, yan derecede görev yapan? Bağışlayın,
basın mensuplarından özür diliyorum, o anlamda söylemedim. Şimdi, böyle
asparagas haberleri yayınlayıp, Hükûmet olarak da üzerine balıklama atladığınız
zaman sazan gibi olursunuz. Şu anki Karayılan’ın yakalanması propagandası
olayı, vesaire bir sazanlık örneğidir. Hükûmetin bu konuda, bir kere, halktan
özür dilemesi lazım. Yani düne kadar defalarca görüştüğünüz, Kandil’de,
Oslo’da, İmralı’da görüşmeler yaptığınız bir trafiğin içinde, sizin en üst
düzeyde Hükûmetle icraatınız varken, yaptığınız görüşme trafiğinin içinde bu
kadar boşluğa düşmeniz çok ciddi yanlış bir dış politika izlediğinin farkında
mısınız?
Bakın, İran’la beraber Kandil’e operasyonu düşünürken, hemen
arkasından Malatya Kürecik’e füze kalkanı olayına
imza atmak akıl kârı bir şey mi? İran Türkiye’ye dış politika alanında bugüne
kadar hayatının en sert notasını vermiştir, füze kalkanı nedeni ve füze kalkanı
İran’a karşı İsrail’i koruyan bir kalkan olarak geçiyor.
Burada, gerçekten Dışişleri Bakanı gayret gösteriyor anlatmaya,
partimizi de ziyaret etti, ettiği için de teşekkür ediyoruz, doğru olanı
yaptı -doğru olan birbirimize
anlatmaktır, konuşmaktır- ama şu füze kalkanını bir türlü Hükûmetin resmî
ağızlarından doğru dürüst öğrenemedik. Başbakan geldi “Bir şey değil, radar
gibi bir şeydir, alettir, parçadır, koyduk oraya.” dedi. Sonra, Sayın Davutoğlu
geldi buraya “Sinyal, minyal alıyor.” dedi. Ya, sizin
sinyal alma, algılama logonuz niye bu kadar zayıf arkadaşlar?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – O anlattı da siz algılayamadınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Yani şimdi birisi diyor “Sinyal minyal alıyor.” birisi diyor “Radar görevi yapıyor.” birisi
diyor “Füze kalktığında vuracak.”
Arkadaşlar, bu askerî konularda bari konuşurken dikkatli davranın.
NATO’ya, yeterince, ülkenin toprakları peşkeş çekilmiş, istediği yerde,
İncirlik’ten tutun da her tarafa üslerini kurmuş, her tarafta kulakları var,
her tarafta radarları var. Evet, Orta Doğu yeniden dizayn ediliyor. Yeniden
elli yılın politikaları dizayn edilirken, Türkiye’deki siyaset de bir yol ayrımına
geliyor. Enerji ve güvenlik denklemi Türkiye’de saflarını net belirlemeyi
zorluyor.
Sayın Enerji Bakanım burada. Dışişleri Bakanımız muhtemelen
görevli bir yerde; yok.
Şimdi, İran’ın, İran-Kandil-Suriye-Laskiye koridorundan bir
petrol, doğal gaz boru hattı çalışması var. Biliyor muyuz onu? Biliyoruz ve
Kandil sıkıntısı da bir noktada İran’ın bu. Doğubeyazıt
üzerinden gelen bir petrol boru hattı var İran’ın; onun da sıkıntısı o. Arada
bir de PJAK’la çatışmalar var. Patlayan boru hatları
var.
Bu yanda, diğer boru hatları çalışmaları var Azerbaycan’dan,
Rusya’dan gelen ve Katar’dan ve diğer Arap ülkelerinden, Mısır’dan gelecek olan
doğal gazın, Kerkük-Yumurtalık petrol hattına paralel olarak doğal gazın
geçirilmesi olayı var.
Şimdi, bütün bu coğrafyalardan bu boru hatları nereden geçiyor
dikkat edin? Irak Kürdistan’ından
geçiyor. İran’da Kürtlerin yaşadığı coğrafyadan geçiyor. Türkiye’de Kürtlerin
yaşadığı coğrafyadan geçiyor hatta Kafkaslarda Kürtlerin yaşadığı coğrafyadan
geçiyor. Bu gerçeği göreceğiz.
Evet, Orta Doğu’da bir devlet değildir Kürtler. Dünyanın en
kalabalık nüfusuna sahip, 50 milyon civarında nüfusu olan, dünyanın en büyük
devletsiz halkıdır, milletidir Kürtler. Bu bir gerçek.
Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi ki, buna alışana kadar
gerçekten sıkıntı yaşandı. Bugün Hoşyar Zebari burada. Irak Federe Cumhuriyetinin Dışişleri Bakanı.
Kürdistan Bölge Yönetiminden seçilen, federal parlamentoda görev alan… Onların
bir bölge parlamentosu var biliyorsunuz, bir de Bağdat’ta bir parlamento var.
Burada yarın da -tesadüf müdür bilmiyorum- Irak’la ilgili, terör
ve güvenlik sözleşmeleri -iki tane- görüşülecek. Gerçekten, oturalım, doğru
doğru konuşalım.
Şimdi, burada, Orta Doğu’da otuz yıldır süren bir çatışma süreci,
acı yaşıyoruz. Sizce -bir düşünün-
Türkiye’nin Washington’la, Bağdat’la, Tahran’la, Şam’la “Ben kendi
ülkemdeki nüfusuma bağlı Kürtlerle mücadele edeceğim ve o alanları
boşaltacağım.” diyerek yaptığı bir mücadele mi kârlıdır, sonuca götürür, yoksa
bunların karşısında “Benim çıkarım, Türkiye’de bin yıldır beraber yaşayan Türk
ve Kürt halkının kardeşliğinden geçer, tarih bizi buna mecbur ediyor, biz bu
kardeşliği tesis etmek için bu Meclisi işletmeliyiz. Bu Meclis, diyaloğu,
müzakereyi, neyi sağlarsa sağlasın ama bu çatışmaları bitirsin.” diyebilecek,
sağlayabilecek bir Meclis tarihi geçer?
23’üncü Dönemde de söyledim, 24’üncü Dönemde de söylüyorum: Kendi
çocuklarınızı öldürmek için Obama’ya yalvarmayın. Kendi çocuklarınızı öldürmek
için Ahmedinejad’a yalvarmayın. Kendi çocuklarınızı
öldürmek için, Celal Talabani bir Kürt cumhurbaşkanı olarak seçildiğinde,
Ankara’ya geldiğinde, bir Kürt cumhurbaşkanını karşılamak konusunda bile korku
duvarlarını aşamadınız. Oysaki biz, Türki cumhuriyetlerden gelen her devlet
başkanını, her temsilcisini, kardeş ülkenin bir temsilcisi olarak gördük,
önünde saygıyla durduk.
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Onu biz yıktık işte…
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Aynı saygıyı, bu Meclisten, aynı şekilde seçilmiş, cumhurbaşkanı olmuş
ve Irak Federal Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanına da Irak Kürdistan Yönetiminin
seçilmiş parlamenterlerine de gösterilmesini bekliyoruz. Bunu sağladığınız
zaman, sağlandığı zaman Türkiye’de kardeş kardeşi öldüremeyecek. Eğer üç aydır
uçaklar durmadan havalanıp Kandil’e bomba atıyorsa ve bunun neticesinde üç ay
sonra burada çıkıp konuşulmuyorsa ne yapıldığı, ne kadar bomba atıldığı, ne
kadar mevzinin tahrip edildiği, ne kadar zayiatın
olduğu rakam olarak konmuyorsa bu Meclise, bu Hükûmet bunun hesabını vermiyorsa
ve bu Hükûmetten de bu Meclis, üç tane muhalefet partisi hesap soramıyorsa bu
da bizim ayıbımızdır. Çok açık söylüyorum, İran’la iş birliği yapabilirsiniz
ama asla ve asla Kürt kardeşlerinizden daha elzem size yakın bir halk yoktur.
Bugün bu Mecliste bulunmamız bir şanstır. Bakın, Şırnak Milletvekiliyim.
Demokratik siyaseti konuşuyoruz. Başbakan dedi ki: “Siyasetle müzakere, terörle
mücadele...” Benim -Şırnak’ta yüzde 80 oy aldık bağımsız aday olarak- 2 tane
milletvekilim tutuklu arkadaşlar. Dinleyin. Şırnak Merkez Belediye Başkanım
Ramazan Uysal yüzde 65 oy aldı, tutuklu, Silopi Belediye Başkanım tutuklu,
Cizre Belediye Başkanım tutuklu, İdil Belediye Başkanım tutuklu. Bakın,
dinleyin. Kumçatı Belediye Başkanım tutuklu, Balveren Belediye Başkanım tutuklu, il genel meclislerimin,
belediye meclislerimin yüzde 70’i tutuklanmış. Bunların hepsi sandıktan
seçilerek geldiler, milletin iradesini temsil ediyorlar. Eğer kayıtsız şartsız
egemenlik milletinse o sandığın iradesine saygı gösterilecek. Eğer o sandığın
iradesine saygı gösterilmiyorsa, ki o topraklarda ben de milletvekili seçildim
ve şu an Meclisteyim, bu kürsüde konuşuyorum… Şırnak halkının nüfusu 550
bindir. Yani Başbakan geldi, orada yüz görmedi, oy alamadı, oyları yarı yarıya
indi diye bu kadar intikam, nefret, kin, saldırganlık, baskı, zulüm nedir bu,
ne?
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ne alakası var! Ne alakası var!
HASİP KAPLAN (Devamla) - Ne bu? Nereye varacaksınız, nereye?
Hadi dosyalarda bir eylem olsa, bir çakı olsa, hadi bir müşteki
olsa, bir mağdur olsa! Bakın, şunu unutmayın: Ana dilde eğitim, sonuna kadar
bunun mücadelesini sürdüreceğiz ve insan olan herkes doğuştan gelen haklara
saygılı olur. İster Kürt ister Çerkez ister Laz ister Hemşinli Hemşince
konuşsun, ama kendi kültürünü ve kimliğini yaşatmak isteyen bir halka, ona bu
taleplerinden dolayı terörist muamelesi yapmak, bu terörizm bahanesiyle
muhalefeti bastırmaya kalkmak ve hele hele yüzde 10 oy alamadığı bir Şırnak’ta
bir Botan halkını susturacağını sanmak gafletin ve dalaletin en büyüğüdür.
İstediğiniz kadar komşularınızla anlaşma yapın… Size bir örnek
vereceğim, yakın tarih. Bir zamanlar Saddam da Orta Doğu’da Sünni Arapların
liderliğine soyunmuştu. Uluslararası güçler hemen Saddam’ı bir Kuveyt’e
gönderdiler ve Kuveyt işgali, arkasından bir Irak’ı İran’la çatışmaya soktular,
sekiz sene İran’la çatıştı ve binlerce insan öldü. Peki, vicdanınıza sığınarak
bir şey soracağım, bunu samimi olarak soruyorum ve cevabını istiyorum
Hükûmetten. Irak’ta ABD’nin işgalinden, girişinden bu yana Şii ve Sünni Araplar
arasındaki çatışmalarda 1 milyona yakın Müslüman öldü, sizi vicdanen hiç mi
rahatsız etmiyor? 1 milyona yakın insan Irak’ta ölürken bir gün olsun Başbakan
bu kürsüden, Dışişleri Bakanı bu kürsüden “Irak’takiler Müslüman benim
kardeşimdir, her gün birbirlerini öldürüyorlar, birbirlerinin camilerini
bombalıyorlar, taziyelerine bomba atıyorlar” deyip, bir gün olsun 1 milyon
insan, her gün 100 kişi ölürken Irak’ta bu feryadı duyamadınız. İşinize gelen
Müslümanın acısını kullanıyorsunuz, öbür tarafta 1 milyon Müslüman ölürken bir
gün olsun Irak’ta barış için ne çaba sarf ettiniz? Çok samimi söylüyorum,
yanlış yoldadır Hükûmet. Yanlış yola girmiş, otobana ters girmiş bir Volkswagen
gibi gidiyorsunuz. Orta Doğu’da kazanımlarınız sizi bir günde yok edebilir, bir
günde dibe düşürebilir, bir günde, unutmayın. En büyük hatanız Kürt halkını
karşı hedefe alıp düşman bellemenizdir. Kürt halkı kazanımlarınızı bir günde
yere indirebilir ve sizin iktidarınızı al aşağı edebilir.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Onlar bizim vatandaşımız, ayrımcılık
yapma!
HASİP KAPLAN (Devamla) – Kendinizi, aklınızı başınıza toplayın.
Şırnaklılar adına, onların oyları adına, milletin adına, bütün Türkiye adına
söylüyorum, kendinize gelin. Bu tür siyasetle muharebe anlayışınızı terk edin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) – Siyasetle muharebe olunmaz. Bu Meclise
biz muharebe için gelmedik.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Onlar bizim vatandaşlarımız.
BAŞKAN – Sayın Kaplan…
HASİP KAPLAN (Devamla) – Aklınızı başınıza toplayın. Eğer onlar
teröristse ben de teröristim. (AK PARTİ sıralarından “Zaten teröristsin.” sesi,
gürültüler)
İSMET UÇMA (İstanbul) – Siz düşmanlık yapıyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HASİP KAPLAN (Devamla) – Şerefsizlik etmeyin! Doğru dürüst
konuşun, herkes doğru dürüst konuşsun! Öyle ikide bir sataşarak, küfrederek
burada olmaz…
BAŞKAN – Sayın Kaplan, lütfen, süreniz doldu. Çok teşekkür
ediyorum.
METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Özür dile!
HASİP KAPLAN (Devamla) – “Zaten teröristsin” diyenlere
suskunluğunu boz.
BAŞKAN – Siz de onlara direkt hitap etmeyin, Meclise hitap edin.
Süreniz doldu. Çok teşekkür ediyorum.
HASİP KAPLAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkan.
Uyarı görevinizde ihmalkâr davrandınız.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Her iki tarafı da…
METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Sayın Başkan, “Şerefsizlik etme”
tabirini geri alacak!
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Konuşma, git otur yerine!
METİN KÜLÜNK (İstanbul) –
“Şerefsizlik etme” tabirini geri alacaksınız!
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Her gün “şerefsiz” kelimesini en bolca
sizin Başbakan kullanıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET AYDIN (Adıyaman) – Efendim, özür dilemesi lazım.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hiç kimse bana özür dilettiremez, hele
hele AK PARTİ… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna
geldiğimizden kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek üzere 13 Ekim 2011 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.05