Gökhan KOÇMAN Normal Gökhan KOÇMAN 3 7 2011-11-14T12:36:00Z 2011-11-14T12:38:00Z 23 37824 215603 1796 505 252922 14.00 Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

 

 

 

 

 

TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ

 

YASAMA DÖNEMİ                 CİLT                YASAMA YILI

              24                                 2                             2

 

 

TUTANAK DERGİSİ

6’ncı BİRLEŞİM

 

12 Ekim 2011 Çarşamba

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DÖNEM: 24                            CİLT: 2                  YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

6’ncı Birleşim

12 Ekim 2011 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Müdürlüğü tarafından hazırlanan, bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I.  - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ordu Milletvekili İhsan Şener’in, Uluslararası Yaşlılar Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ilişkin gündem dışı konuşması

 

 

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden, Pakistan’ın Enformasyon ve Yayıncılık Bakanı ve Hükûmet Sözcüsü Dr. Firdevs Aşık Avan’a Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi

B) Meclisi Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 19 milletvekilinin, Riva Deresi ve havzasındaki kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/14)

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 21 milletvekilinin, eğitim kurum-larındaki tarikat örgütlenmesi iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/15)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 22 milletvekilinin, su kaynakları potansiyelinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/16)

 

C) Tezkereler

1.- TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter heyetin, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer’in vaki davetine icabetle KKTC’ye resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/545)

 

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, aşırı yağışlardan dolayı hasat süresinin uzayacağına ve ürünün parası gecikeceğinden vadesi gelmiş ve gelecek olan Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan çiftçi borçlarının iki üç yıla yayılarak faizsiz olarak ertelenmesine ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Uluslararası Yaşlılar Günü’ne ve Hükûmetin emeklilere seçim öncesi vadetmiş olduğu intibak yasasının ve sosyal hakların yerine getirilmemesine ilişkin açıklaması

3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Aydın ilinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması

4.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın, Erzincan depremzedeleri için yeni evlerin yapılmasının düşünülüp düşünülmediğine ilişkin açıklaması

5.- Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel’in, Denizli ilinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması

6.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, yıl dönümü ve geçit törenlerinde TBMM üyelerine şeref tribününde ayrılan yerlerle ilgili düzenleme yapılması hususunda Dışişleri Bakanlığıyla görüşülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

7.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Bursa Karacabey Sanayi Sitesine ilişkin Bursa Valiliği, TOKİ Başkanlığı ve KOTİYAK arasında imzalanan protokolde bakan imzasının olup olmadığına ilişkin açıklaması

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav depreminde konutları yıkılan vatandaşlara verilecek şehir merkezine uzak TOKİ konutları yerine kendi arsalarına ev yaptırma hususunda avantaj sağlanıp sağlanamayacağı ve orta hasarlı binalar için yapılan yardımın artırılmasına ilişkin açıklaması

9.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Balıkesir ilinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması

10.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın ve Antalya illerinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması

11.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, yurt sorunu yaşayan öğrencilere TOKİ’nin neden yurt yapmadığına ilişkin açıklaması

12.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat Yasası’nın değişmesi nedeniyle öğretmenlerin ocak ayı özür grup atamalarının kaldırılmasına ilişkin açıklaması

13.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir, Manisa ve Aydın illerinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması

14.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, yoksul ailelerin çocuklarının yurt sorunlarının çözümüne ilişkin açıklaması

15.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, TOKİ’nin AK PARTİ’nin inşaat şirketi gibi çalıştığına ilişkin açıklaması

 

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından (45 sıra nolu), "Bağımsız Yargı" sorunlarının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 12/10/2011 Çarşamba günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi

 

VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.-Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Makine Mühendisleri Odasının Erzurum’a şube açıp açmayacağına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/3) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki hava kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/5) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof’a bağlı bir köyde yapılan kadastro çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/14) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın imar planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/18)  ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

 

5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın kentsel dönüşüm planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/20) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

6.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, deniz kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/56) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

7.- İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Bakırköy, Küçükçekmece ve Avcılar sahilindeki deniz kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/64) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle boşaltılan kamu binalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/77) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

9.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çıldır’ın bazı köylerindeki kadastro çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/81) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

10.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çanakkale Gökçeada’daki bir otel inşaatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/100) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, denizlerdeki kirliliğe ilişkin sözlü soru önergesi (6/104) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

12.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan ve ilçe belediyelerinin itfaiye aracı ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/124) (Cevaplanmadı)

13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TOKİ’nin bazı illerdeki kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili bir takım iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/129) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

14.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TOKİ’nin Ardahan’daki kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili bazı iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/137) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

15.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı şehirlerdeki çarpık yapılaşmanın giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/130) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

16.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Türk malı otomobil üretimi çalışmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/52) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, futbol sahalarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/88) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

18.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki spor kulüplerine maddi yardım yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/94) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kamu kuruluşlarınca ödenen kira bedellerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/97) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, emeklilerin banka promosyonu alıp almayacaklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/114) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

21.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan, Kars, Ağrı ve Iğdır’daki futbol sahalarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/125) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki okulların spor malzemesi ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/136) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illere spor salonu yapımına ve spor kulüplerinin desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/138) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Başkanlığın İç Tüzük’ün “Sözlü soruların gündeme alınması ve cevaplandırılması” başlıklı 98’inci maddesiyle ilgili yanlış uygulama yaptığı  hususunda usul görüşmesi

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Kapıköy ve Razi Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/287) (S. Sayısı: 2)

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, devamsız milletvekillerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/2)

2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, tutuklu milletvekillerinin özlük haklarına ilişkin sorusu ve  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı (7/465)

3.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, soru önergelerinin işleme konulmasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Sağlam’ın cevabı  (7/524)

 

ı.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

11 Ekim 2011 Salı

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak iki oturum yaptı.

 

Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay,

Kütahya Milletvekili Alim Işık,

Kütahya ili Simav ilçesinde meydana gelen depremin yol açtığı mağduriyetlere;

Antalya Milletvekili Arif Bulut, Antalya ilinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı hasara,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Antalya Milletvekili Gürkut Acar, Antalya’daki sel felaketinin yol açtığı zarara ve alınması gereken önlemlere,

Tokat Milletvekili Reşat Doğru, depremle ilgili önlemlerin alınmasına ve vatandaşların bilgilendirilmesine,

İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan, Simav depremi nedeniyle kurulacak olan yeni konutların Naşa fayı üzerinde olduğuna, TOKİ’nin bu konuda herhangi bir araştırma yapıp yapmadığına,

Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Kocaeli depremi üzerinden yaklaşık on bir yıl geçmesine rağmen hâlâ kullanılmamakta olan ve yıkılmayı bekleyen binalar hakkında neden hiçbir işlem yapılmadığına,

Tokat Milletvekili Orhan Düzgün, Kuzeydoğu Anadolu fayının tam ortasında bulunan Tokat ilinin Erbaa, Niksar ve Reşadiye ilçelerinde depremle ilgili tedbirlerin alınması yönünde Hükûmetin daha fazla gayret göstermesine,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, MHP Grubu olarak Antalya Haskızılören köyünde yaşanan sel felaketi nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, ailelerine ve dostlarına başsağlığı dilediğine ve bölgede gereken tedbirlerin alınmasına,

Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş AK PARTİ Grubu olarak Antalya’daki sel felaketiyle ilgili araştırmaların sürdüğüne ve bu konuda grubunun hassasiyetine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Malatya Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı ve 21 milletvekilinin, kayısı üretimi ve pazarlamasında yaşanan sorunların (10/11),

İzmir Milletvekili Erdal Kalkan ve 23 milletvekilinin, balıkçılığın sorunları ve çözüm yollarının (10/12),

Bitlis Milletvekili Vahit Kiler ve 24 milletvekilinin, bal ve diğer arı ürünlerinin üretimi ve pazarlanmasında yaşanan sorunların (10/13),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

“Gelen Kâğıtlar” listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 12 sıra sayılı İç Tüzük Teklifi ile 2, 3, 4, 5, ve 8 sıra sayılı kanun tasarılarının kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının sırasıyla 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 ncı sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 11/10/2011 Salı günkü birleşiminde bir saat süreyle sözlü soru önergelerinin görüşülmesinden sonra diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden, Hindistan Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Eyaletler Konseyi Başkanı Sayın Hamid Ansari ve beraberindeki heyete Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denildi.

 

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:

1’inci        sırasında     bulunan        (6/2),

35’inci                                         (6/41),

36’ncı                                          (6/42),

48’inci                                         (6/54),

49’uncu                                       (6/55),

51’inci                                         (6/57),

52’nci                                          (6/58),

54’üncü                                       (6/60),

61’inci                                         (6/67),

79’uncu                                       (6/86),

88’inci                                         (6/95),

108’inci                                       (6/117),

109’uncu                                     (6/118),

 

Esas numaralı sözlü sorulara, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi; soru sahiplerinden Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt de cevaplara karşı görüşlerini açıkladı.

 

Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan, Ege ve Akdeniz bölgelerinde devam eden aşırı yağışlara,

Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Antalya ili Serik ilçesinde meydana gelen sel felaketine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

 

Anayasa,

Adalet,

Millî Savunma,

İçişleri,

Dışişleri,

Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor,

Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm,

Çevre,

Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler,

Tarım, Orman ve Köyişleri,

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji,

Dilekçe,

Plan ve Bütçe,

Kamu İktisadi Teşebbüsleri,

İnsan Haklarını İnceleme,

Avrupa Birliği Uyum,

Komisyonları üyelikleri için Barış ve Demokrasi Partisi Grubunca aday gösterilen milletvekilleri;

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe Ağrı Milletvekili Mehmet Kerim Yıldız,

Seçildiler.

 

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, tutuklu milletvekillerinin yemin merasiminin tamamlatılarak yasama faaliyetlerine katılmasının sağlanmasına ilişkin bir açıklamada bulundu.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifinin (S.Sayısı: 12) Komisyona geri verilmesi nedeniyle, Başkanın tutumu hakkında usul görüşmesi açıldı; yapılan görüşmelerden sonra, Başkan, tutumunun usule uygun olduğunu açıkladı.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasına alınan Ordu Milletvekili İhsan Şener ve Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül’ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/8) (S.Sayısı: 12) görüşmeleri İç Tüzük’ün 88’inci maddesi uyarınca Komisyona geri çekildiğinden,

2’nci sırasına alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Kapıköy ve Razi Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/287) (S.Sayısı: 2) görüşmeleri Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,

Ertelendi.

 

        12 Ekim 2011 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 18.08’de son verildi.

 

                                                                 Mehmet SAĞLAM

                                                                    Başkan Vekili

      Muhammet Rıza YALÇINKAYA                                                         Özlem YEMİŞÇİ

                           Bartın                                                                                    Tekirdağ

                       Kâtip Üye                                                                                Kâtip Üye       

 

Iı.- GELEN KâĞITLAR

                                                                                                                                              No: 8

12 Ekim 2011 Çarşamba

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, otoyollarda bazı merkez ilçe isimlerinin tabelalardan kaldırılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/200) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

2.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, temeli atılan POSCO Şirketinin ÇED raporuna ve OSB’nin çevreye etkilerine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/201) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiray’ın, 02 Temmuz 1993’teki Sivas olaylarından aranan üç kişinin Polonya’da yakalandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/462) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

2.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, gelir getiren taşınmazları bulunan camilere ve hakkında icra takibi yapılan ve adli dava açılan din görevlilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/463) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

3.-  Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün, Kıdem Tazminatı Fonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/464) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

4.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, tutuklu milletvekillerinin özlük haklarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/465) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2011)

5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Türk Telekom Arena Stadyumunun ulaşım sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/466) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

6.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan’ın, gelişmiş araştırma gemisi ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/467) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

7.- İstanbul Milletvekili İhsan Barutçu’nun, yasa dışı dinleme ve izleme faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/468) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

8.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Hükümet ile terör örgütü arasında barış konseyi oluşturulacağı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/469) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

9.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Alman vakıflarıyla ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/470) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)

10.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, 2005-2011 yılları arası mahkeme kararıyla telefon dinlemesi yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/471) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)

11.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, bazı törenlerin camilerde ilan edilmesi ile yıkılan ve ibadete kapatılan camilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/472) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)

12.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Alman vakıflarıyla ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/473) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

13.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bir bürokratın Bingöl’de yapılan ihalelerle ilgili bazı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/474) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

14.- İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in, 2002-2011 yıllarında Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılan atama, tayin ve unvan değişiklikleri ile tamirat ve tadilatı yapılan camilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/475) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Anayasa Mahkemesi Başkanının ABD Ankara Büyükelçisini ziyaretine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/476) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

16.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, 2002-2011 yılları arasında Antalya’daki icra takibi yapılan kişi ve dava sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/477) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

17.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, 02 Temmuz 1993’te Sivas’ta meydana gelen olaylarla ilgili aranmakta olan üç kişinin Polonya’da yakalandığıyla ilgili basında çıkan haberlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/478) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

18.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, kamu ve özel sektördeki özürlü istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/479) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

19.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, bir sendika şube yöneticisinin bilgisi ve onayı alınmaksızın görev yerinin değiştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/480) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)

20.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, kronik yara hastalarının tedavileriyle ilgili mağduriyetlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/481) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)

21.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’daki kayıt dışı istihdama ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/482) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

22.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da çocuk işçiliğinin önlenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/483) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

23.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, 1. derece doğal sit alanlarının korunmasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/484) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

24.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, kalitesiz kömür dağıtımına ve hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından yazılı soru önergesi (7/485) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

25.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, yaş üzüm ihracatındaki sorunlara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/486) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

26.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 2011 yılı kütlü pamuk ürünü fark ödemesi destek miktarına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/487) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

27.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, süt hayvancılığına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/488) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

28.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu’nun, Hatay-Dörtyol’da yağan dolu nedeniyle meydana gelen zarara ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/489) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)

29.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, TMO tarafından yapılan 2003-2011 yılları arasındaki ihracat ve deniz nakliyelerine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/490) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

30.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ziraat mühendisleri ve veteriner hekimlerin istihdamına ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanından yazılı soru önergesi (7/491) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

31.- Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın, Rusya’dan Batı Hattından gelen doğal gaz alımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/492) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)

32.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, doğal gaz alımı konusunda yapılmış olan Batı Hattı kontratının iptaline ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/493) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

33.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan’ın, uluslararası doğal gaz alım ve satım anlaşmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/494) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

34.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’daki Jandarma 1. Er Eğitim Taburunun başka bir ile taşınacağı haberlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/495) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

35.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, Kocaeli-Kartepe Belediye Başkanıyla ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/496) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)

36.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker’in, köprü inşaatında suyun yükselmesi nedeniyle kaybolan ölçüm şefini kurtarma çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/497) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

37.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya ve ilçe belediyelerinde görev yapan şehir plancısı sayısına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/498) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

38.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da imar planlarında okul yeri olarak belirlenen arsalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/499) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

39.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya-Selçuklu Bosna Hersek mahallesindeki bir arsaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/500) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

40.- Ankara Milletvekili İzzet Çetin’in, Ankara-Akyurt Karacakaya mahallesi altyapı ve yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/501) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

41.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya Ovası Projesine ve Konya’nın ekonomik ve sosyal bakımdan gelişmesi için öngörülen projelerin hayata geçirilmesine ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/502) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

42.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da yarım kalan ve devam ettirilen kamu yatırımlarına ilişkin Kalkınma Bakanından yazılı soru önergesi (7/503) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

43.- Manisa Milletvekili Hasan Ören’in, Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerindeki öğretmen kadrosuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/504) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

44.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/505) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

45.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kadrolu, sözleşmeli, vekil ve ücretli öğretmen statülerinde çalışan öğretmen sayısına ve öğretmenlerin tek statüde çalıştırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/506) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

46.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Simav’da deprem sonrası öğretmen adaylarının yaşadığı mağduriyetin giderilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/507) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

47.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, ortaöğretim 10. sınıf tarih kitabında Süryaniler ile ilgili bir ifadeye ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/508) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)

48.- İstanbul Milletvekili İhsan Barutçu’nun, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/509) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

49.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, Isparta-Senirkent İmam Hatip Lisesi binasının yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/510) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

50.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, okul öncesi eğitimdeki öğrencilerin bazı ihtiyaçlarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/511) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

51.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, öğretmenlere verilen öğretim yılına hazırlık ödeneğine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/512) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

52.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, Anadolu meslek liselerine yeni bir ek yerleştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/513) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

53.- Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın, Bursa’daki bazı baraj, gölet ve sulama inşaatları projelerinin son durumlarına ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/514) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

54.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da su plan ve projeleri kapsamında gerçekleştirilen yatırımlara ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/515) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

55.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Karayolları 3. Bölge Müdürünün görevinden uzaklaştırılmasına ve bazı iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/516) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

56.- Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın, Bor-Niğde yol çalışmalarında meydana gelen trafik kazalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/517) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

57.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da bankalara olan borçlara ve icralık esnaf sayısına ilişkin Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/518) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

58.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinin Almanya-Köln’deki merkez binasındaki soyguna ilişkin Başbakan Yardımcısından (Bekir Bozdağ) yazılı soru önergesi (7/519) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

59.- Antalya Milletvekili Tunca Toskay’ın, Antalya’da AB fonlarından yararlanmak için yapılan başvurulara ilişkin Avrupa Birliği Bakanından yazılı soru önergesi (7/520) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

60.- Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu’nun, Akdeniz ve Ege bölgelerinde mevcut turizm tesislerinin yıl boyunca açık kalmasının teşvikine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/521) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/10/2011)

61.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’daki Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/522) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

62.- İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, Malatya-Kürecik bölgesinde kurulması planlanan NATO Füze Savunma Sisteminin insan sağlığına etkisine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/523) (Başkanlığa geliş tarihi: 05/10/2011)

63.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, soru önergelerinin işleme konulmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/524) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

64.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, TBMM Tv yayınlarının sınırlandırılmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/525) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2011)

65.- İstanbul Milletvekili Osman Oktay Ekşi’nin, TBMM Tv yayınlarının sınırlandırılmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/526) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/08/2011)

66.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Anayasa değişikliği çalışmaları kapsamında Anayasa hukukçuları ile yapılan görüşmeye ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/527) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/10/2011)

 

 

Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi

1.- İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, üst düzey bir kamu görevlisi hakkında Kamu Görevlileri Etik Kurulu tarafından verilen karara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesini 12.10.2011 tarihinde geri almıştır. (7/430)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 19 Milletvekilinin, Riva Deresi ve havzasındaki kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/14) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/10/2011)

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 21 Milletvekilinin, eğitim kurumlarındaki tarikat örgütlenmesi iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/15) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 22 Milletvekilinin, su kaynakları potansiyelinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/16) (Başkanlığa geliş tarihi: 06/10/2011)

 

12 Ekim 2011 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet SAĞLAM

KÂTİP ÜYELER: Özlem YEMİŞÇİ (Tekirdağ), Muhammet Rıza YALÇINKAYA (Bartın)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6’ncı Birleşimini açıyorum.

Çoğunluğumuz var, toplantı yeter sayısı da bulunduğundan görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri beşer dakikadır.

Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi de yirmi dakikadır.

Gündem dışı ilk söz, Dünya Yaşlılar Günü münasebetiyle söz isteyen Ordu Milletvekili İhsan Şener’e aittir.

Buyurun Sayın Şener. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ordu Milletvekili İhsan Şener’in, Uluslararası Yaşlılar Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

İHSAN ŞENER (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; yüce heyetinizi ve ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Meclisimizin de açılış günü olan 1 Ekim, ülkemizde ve dünyada Uluslararası Yaşlılar Günü olarak kabul edilmiştir. Küresel yaşlanma 21’inci yüzyılın en önemli sorunlarından biridir. Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler verilerine göre yaşam süresinin uzaması ve doğum oranındaki düşüş sebebiyle dünyada altmış yaş ve üzeri nüfusun oranı hızla yükselmektedir. Bugün dünya nüfusunun altıda 1’ini yaşlılar oluşturmaktadır. Bugün 600 milyon olan sayının, sürekli artan yaşlı oranıyla 2050 yılında 2 milyara ulaşması beklenmektedir.

Yaşlanma, sağlıktan sosyal güvenliğe, çevreyle ilgili konulardan eğitime, iş olanaklarına, eğlence endüstrisine ve aile hayatına kadar toplumun bütün yönlerini etkilemektedir. İnsanın özellikle yaşlandıkça kalabalıklar arasında yalnızlığa itildiği gözle görülür bir gerçekliktir. Milletimizin moral değerlerini yükseltmek için manevi bakım konusunu, sosyal devletin de gerektirdiği biçiminde kurumsallaştırılması ve geliştirilmesi gerekmektedir.

Ülkemiz nüfusunda modern yaşam, çalışma koşulları ve ekonomik zorluklar sonucu doğum sayısında görülen azalmanın yansımaları ortaya çıkmaya başlamıştır. 1978 ila 2008 yılları arasında 4,33 olan doğurganlık hızı yarı yarıya azalmıştır. Özellikle Türkiye'nin batısında bu sayı yüzde 1’e düşmüştür.

Araştırmalar Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “her ailede 3 çocuk” ısrarını haklı çıkarmaktadır. Son nüfus sayımına göre Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 26’sı 0-14 yaş grubuna aittir. Yaş ortalamamız şu anda 28,5’tir. 65 yaş üzeri grup ise nüfusumuzun yüzde 7’sini oluşturmakta, Türkiye’de yaklaşık 6 milyon yaşlı insan bulunmaktadır. Bu sayı 2025 yılında 9 milyona, 2050 yılında ise 18 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir.

Uluslararası Bakım Kongresi ve Küresel Yaşlanma Forumu, İstanbul’da 2005 yılında Birleşmiş Milletler yetkilileri ve kırk beş ülkeden politikacı, bürokrat ve özel sektörün katılımıyla Sayın Başbakanımız himayelerinde gerçekleştirilmiş ve tüm katılımcılar Türkiye'nin yaşlanma konusunun tüm aşamalarında uluslararası toplumun liderliğini yapacak potansiyele sahip olduğunu belirtmişlerdir.

Merkezi ülkemizde olan uluslararası kurumların sayısı yok denecek kadar azdır fakat bu tür uluslararası kurumlar, dünya üzerinde endüstriyel yapılar olarak algılanmakta ve bulundukları ülkelere çok ciddi ekonomik girdiler sağlamaktadır. Türkiye, nüfus yaşlanması konusunda küresel lider olarak merkez rol oynayacak ideal bir ülke konumundadır.

İstanbul Küresel Yaşlanma ve Bakım Deklarasyonu tüm katılımcılar tarafından onaylanmış, deklarasyonu takip etmek için 9 Ocak 2009 tarihinde Dünya Yaşlanma Konseyi kurulmuştur. Bu konsey, Türkiye'nin Birleşmiş Milletlerde 2012-2022 yılları arasında yaşlı dostu ülke olması, 2012 yılının uluslararası yaşlı hakları yılı, Birleşmiş Milletler Yaşlı Hakları Sözleşmesi’nin Türkiye’de imzalanması, Uluslararası Yaşlanma Örgütü, Uluslararası Yaşlanma Ajansı, Uluslararası Yaşlanma Fonu ve Uluslararası Yaşlanma Programı’nın Türkiye'nin liderliğinde gerçekleştirilmesi için ciddi çalışmalar gerçekleştirmektedir.

Medeniyet, her yaştan insanın mutlu, huzurlu ve sağlık içinde yaşadığı bir yerdir. Silahın, korkunun, ekonominin ve paranın hâkim olduğu medeniyet değil, tam tersine paraya tahvil edilemeyen değerler üzerinden yükselen medeniyetin mimarları olmak zorundayız.

Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şener.

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden, Pakistan’ın Enformasyon ve Yayıncılık Bakanı ve Hükûmet Sözcüsü Dr. Firdevs Aşık Avan’a Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, ülkemizde konuk olarak bulunan dost ve kardeş ülke Pakistan’ın Enformasyon ve Yayıncılık Bakanı ve Hükûmet Sözcüsü Sayın Dr. Firdevs Aşık Avan misafirimizdir, kendilerine hoş geldiniz diyorum.(Alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki gelişmeler hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’na aittir.

Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki gelişmeler üzerine söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tutuklamalardan başlayacağım. Yargıdan gelen, yıllarca baro başkanlığı yapan bir milletvekiliyim. Bu iktidar döneminde bütün Türkiye açık bir cezaevine dönüşmüş durumda. Gözaltı ve tutuklamalar bu Hükûmetin bir idari pratiği hâline dönüşmüş durumda. Gece yatağa giren bir yurttaşımızın sabah hangi örgütün üyesi olarak uyanacağının belli olmadığı bir ortam yaşamaktayız. Bu nedenle, Sayın Adalet Bakanı, Sayın Başbakan Yardımcısı, Sayın İçişleri Bakanı bize şunu söylemesin: “Yargı bağımsız ve tarafsızdır.” demesin. Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı iddiası sadece bugünkü ortamda gülünç bir iddiadan başka bir şey değildir. Bu hâkim ve savcıların önüne bu dosyaları herhâlde hâkim ve savcıların eşleri ve çocukları getirmiyor. İçişleri Bakanının emrinde olan güvenlik güçleri getirmekte ve dosya içeri verildiği zaman da kimlerin tutuklanacağı, kimlerin serbest bırakılacağı da liste hâlinde verilmekte. Böyle güvensiz bir adalet ortamında, böyle güvensiz bir hukuk ortamında Türkiye’de yurttaşların bu cumhuriyete aidiyet bağıyla bağlanmasını bekleyemeyiz.

AHMET YENİ (Samsun) – Kimi savunuyorsunuz siz?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Dolayısıyla bu Hükûmet bu kutuplaşmaya ve bu uygulamaya son vermelidir. Hükûmetin Başbakanı, Hükümetin Başbakan Yardımcısı ve Adalet Bakanı da temenni makamında olunan yerler değildir. Yirmi yedi yıldır bu ülkede çatışma vardır. Yirmi yedi yıldır bu ülkede insanlar ölmektedir. Bu yirmi yedi yılın dokuz yılında bu Hükûmet iktidardadır. 8 başbakan değişmiştir, 5 cumhurbaşkanı değişmiştir, 9 Genelkurmay başkanı değişmiştir, 16 hükûmet değişmiştir, 23 İçişleri Bakanı değişmiştir, ama bu sorun bitmemiştir ve güvenlik eksenli politikalarla da bu sorun çözülememiştir, yani Türkiye'nin Kürt meselesi çözülememiştir.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, cesaretle seçim öncesi çözüm önerilerimizi ortaya koyduk, ama seçim bildirgemizin sizler tarafından okunmadığını biliyorum. Hükûmet Programı da ortada, 14 ve 18’inci sayfaları bu soruna ayrılmış, ama bu sorunla ilgili olarak tek bir cümle, bu sorunun çözümüne ilişkin cesaretli bir çözüm önerisi yok.

O nedenle, biz, bu sorunu günlük siyasi tartışmaların dışına çıkartalım, bu sorunu bir siyasi yarışma hâline getirmeyelim, ortak dil yaratalım ve ortak bir komisyon kuralım, bu Meclisin çatısı altında kutuplaşmaya son vererek, bu sorunun çözümü konusunda cesaretli adımlar atalım. Toplumun bizden beklediği budur, toplumun bizden beklediği daha fazla cesarettir, daha fazla sağduyudur, bunu birlikte becerebiliriz.

Doğu, Güneydoğu ve her taraf kan ağlıyor, bunun bilinmesini istiyorum, Hükûmete düşen birinci görev de bu kutuplaşmaya son verecek adımı atmak olmalıdır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak buna hazırız. Çözüm önerilerimizi önceki gün “Ortak Akıl Heyeti” diye açıkladık ve altı başlık altında da bu Meclisin çatısı altında ne yapılabileceğini ifade ettik.

Bu nedenle, Hükûmete buradan sesleniyorum, bu konuyu siyasi yarışma dışında bırakalım, bu konuyu kişisel egomuzun tatmini dışında bırakalım ve bu konuyu öfke diliyle, şiddet diliyle konuşmayalım, bu sorun konusunda demokrasiyi, barışı ve özgürlükleri esas alan yeni bir program hazırlayalım.

Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanrıkulu.

Gündem dışı üçüncü söz, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’a aittir.

Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

3.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ilişkin gündem dışı konuşması

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hakkında söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle Denizli Çameli ilçesi ve diğer illerde sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaraların en kısa zamanda sarılacağını umut ediyorum ve diliyorum.

5018 sayılı Kanun, AKP’nin üstün gayretleri sonucu Anayasa’ya aykırı olarak yasalaşmış, daha sonra muhalefetin de iyi niyetli katkılarıyla Anayasa değiştirilerek uygulamaya konulan bir mevzuat hâline gelmiştir.

Bu Kanunun 16’ncı maddesinde orta vadeli ekonomik ve mali hedefleri ortaya koyan ve bütçeye yön veren Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali Planın yayımlanması hususları yer almaktadır. Mayıs ayı sonuna kadar Orta Vadeli Programın DPT tarafından hazırlanması ve Bakanlar Kurulunca kabul edilmesi gerekmektedir. Orta Vadeli Mali Planın ise haziran ayının 15’ine kadar Maliye Bakanlığınca hazırlanması ve Yüksek Planlama Kurulunda kabul edilerek, bu Kurulca yayımlanması gerekmektedir. Ancak Hükûmet tarafından 5018 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesinde öngörülen sürede bu dokümanlar yayımlanmamakta veya yayımlanamamaktadır; bizce yayımlanamamaktadır. Bu durumun gerçekten Hükûmetin kötü niyetinden değil beceriksizliğinden kaynaklandığı kanaati bizde hâkim olmaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçip kanun hâline gelmiş bu Kanun, neden gereği yapılabiliyor olduğu hâlde yerine getirilip ilgili program ve planı Hükûmet hazırlamak istemesin? Böyle bir düşünce AKP’ye ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine hakaret olur. Nitekim, 23’üncü Dönemde bu hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinde defalarca ifade ettik, ikaz ettik, hatta Sayın Bakana “Bunu DPT ve Maliye Bakanlığı mı hazırlayamıyor yoksa Hükûmet olarak siz ‘Getirmeyin.’ diye talimat mı veriyorsunuz?” dedik. Kanunun amir hükmünün gereğini yerine getirmeyen bize göre suçludur. Haydi, Hükûmet üyelerinin dokunulmazlıkları var ama devlet memurları açısından herhangi bir tedbir alınmadıysa gerçekten zor, onlara yazık.

Acaba diyorum -İnanın bunu yutkunarak söylüyorum- üst yazısı tamamen evrakta belirlenen tarihte yerini almış, ancak eki olmayan, ihtiyati tedbir olsun diye işlem yapılmakta mıdır?

Burada neyi anlatmak istiyorum? Geçen yıl bütçe Türkiye Büyük Millet Meclisine teslim edilmeden on gün önce bu iki doküman, bütçe çağrısı ve yatırım genelgesi aynı gün yayınlandı. Gerçekten bu, milletle alay etmek demektir. Böyle bir durum beceriksizlik değilse, milletle alay etmek demektir. Bütün kurumlar bütçe görüşmelerine gelecek, Maliyeyle görüşecek, hangi parametrelere göre bunlar yapılıyor belli olmayacak. Bu, milletle alay etmek demektir.

Aslında Hükûmetin verdiği parametrelere göre bu görüşmeler yapılıyor. Ama Hükûmet, bunu kamuoyundan saklıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisinden saklıyor. Şu ana kadar, bakanlar, kendi kurumlarıyla ilgili bütçelerinin parametrelerine hâkim değil demektir bu hadise. Böyle bütçe ve makroekonomik hedeflerin ne kadar güvenilirliliği olabilir? AKP ve hükûmetleri tutarsızlık içinde. Sadece bu işte değil, malî kuralda benzer problemleri yaşadık, mahalli idarelerin gelirlerine ilişkin tasarılarda aynı problemleri yaşadık. Önce “acil” diye getiriyorsunuz, sonra vazgeçiyorsunuz çıkarmaktan.

İktidar şaşkın, bürokrat şaşkın. AKP Genel Başkan Yardımcısı “harcamayın” diyor, Başbakan farklı söylüyor, Merkez Bankası Başkanı farklı söylüyor. Hepsinin söylediğini topladığınızda bir sıfır bile etmiyor.

“Kur hedefimiz yok.” diyorsunuz. Hükûmet yanlısı yazarlar bile konuşmaların neleri ifade ettiğini Merkez Bankası Başkanının ifade etmeye başladılar. Başbakan Yardımcısı, her yerde, orta vadeli program olduğunu söylüyor. Bugüne kadar bunun vaktinde çıktığını bir Allah’ın kulu, bir milletvekili gördü mü?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Denizli büyükşehir oldu mu?

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – İnşallah olacak, geç kaldılar.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar, gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 3, 11, 15, 16, 45, 50, 61, 65, 82, 85, 102, 107 ve 108 ile 115’inci sıralardaki soruları cevaplandırmak istemişlerdir.

Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç ise, gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 44, 71, 77, 79, 94, 103, 114 ve 116’ncı sıralardaki soruları cevaplandırmak istemişlerdir.

Sayın Bakanların bu istemlerini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Sayın milletvekilleri, bazı arkadaşlarımız söz istemek üzere yerlerinden işaret buyurmuşlar.

İlk önce, Sayın Acar, nedir konu acaba, öğrenebilir miyim? Hangi maddeye göre, ne sözü istiyorsunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) – 60’ıncı maddeye göre, kısa bir açıklama…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – 4’üncü maddenin birinci bendi için söz istedim efendim. İran’la ilişkilerimiz için söz istedim.

BAŞKAN – İran’la ilişkilerde…

GÜRKUT ACAR (Antalya) – Evet, 4’üncü madde…

BAŞKAN – Anladım, ona geldiğimizde size söz vereceğim.

Değerli milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, gündeme yeni geçiyorsunuz. Sizin Meclisi yönetim tarzınız hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN - Şimdi, bir saniye…

KAMER GENÇ (Tunceli) - Usul tartışmasını açmak istiyorum. Dün benim sözümü, bakın…

BAŞKAN – Bir saniye… Bir saniye efendim. Burada, söz isteyen arkadaşlarımız var, onlara vereyim, ondan sonra o zaman.

Sayın Baydar, sizin neydi efendim? 60’a göre mi, ne için; hangi konuda konuşmak istiyorsunuz Sayın Baydar?

METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) – Bölgedeki gelişmelerle ilgili...

BAŞKAN – Yerinizden, bir dakika lütfen.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, aşırı yağışlardan dolayı hasat süresinin uzayacağına ve ürünün parası gecikeceğinden vadesi gelmiş ve gelecek olan Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan çiftçi borçlarının iki üç yıla yayılarak faizsiz olarak ertelenmesine ilişkin açıklaması

METİN LÜTFİ BAYDAR (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Ekim Cumartesi günü başlayıp 11 Ekim sabahına kadar süren ve aralıklarla devam etmekte olan şiddetli fırtına ve sağanak şeklinde yağan yağmur, pamuk ambarı olarak bilinen Söke Ovamızda büyük maddi zarara neden olmuştur. Makineli tarıma geçen çiftçimiz ürününe yaprak döktürücü uygulayıcı uygulayıp tam hasat yapacakken başlayan ve metrekareye 220 kilogramlık yağışla son yılların en büyük yağışını alan bölgemiz sel ve su baskınlarıyla ürününü hasat edemez hâle gelmiştir.

Pamuk ürünümüzde iki türlü zarar meydana gelmiştir. Birinci olarak standart 1 olan pamuğumuzun rengi matlaşarak kalite kaybına neden olmuş, ikinci olarak da verim yüzde 20-25 azalmıştır. Bu aşırı yağışlardan dolayı hasat süresinin uzayacağı ve ürünün parası gecikeceğinden vadesi gelmiş ve gelecek olan Ziraat Bankası ve Tarım Krediye olan çiftçi borçlarının iki üç yıla yayılarak faizsiz olarak ertelenmesini talep ediyoruz.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Sayın Tanal…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, Dünya Yaşlılar Günü’yle ilgili söz almak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, yerinizden bir dakika lütfen.

2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Uluslararası Yaşlılar Günü’ne ve Hükûmetin emeklilere seçim öncesi vadetmiş olduğu intibak yasasının ve sosyal hakların yerine getirilmemesine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

“Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bütün kuvveti ile çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin istikbale güvenli bakmaya hakkı yoktur.”

Emeklilerle ilgili, siyasal iktidar, seçim öncesi intibak yasasını çıkaracağını ve ücretle ilgili yaşam koşullarının geliştirileceğine ilişkin çok vaatlerde bulundu ama gelinen bu aşamada oy alma uğruna söylenilen, verilen vaatlerin hiçbirisini yerine getirmedi, bunun adı “istismarcılık”tır.

Sizden istirham ediyorum sayın Hükûmet yetkilileri, seçim öncesi emeklilerle ilgili vermiş olduğunuz intibak yasasının ve sosyal haklarının ve güvencesinin tüm teminatıyla ilgili vermiş olduğunuz vaatlerin hepsinin yerine getirilmesini istirham ediyorum, saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanal.

Sayın Uzunırmak

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – İç Tüzük 60’a göre yerimden kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – İç Tüzük 60’a göre…

Buyurun, yerinizden bir dakika.

3.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, Aydın ilinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Bir saygıdeğer milletvekilimiz konuyu gündeme getirdi, aynı mealde ben de bir vurguda bulunmak istiyorum.

Ülkemizin çeşitli illerinde, Aydın Milletvekili olarak başta Aydın’da olmak üzere sel felaketleri yaşanmıştır. Tabii ki tarım tabiata açık yapılan bir faaliyettir ve çiftçimiz çok büyük zararlar görmüştür. Pamukta hem ürün bazında bir kayıp vardır hem de ürünün kalitesi bazında bir kayıp vardır. Dolayısıyla, Hükûmetin bir an önce gündemine alıp, Antalya, Muğla, Denizli, Aydın, Manisa illerimizde, iç Ege bölgesinde bu felaketlere karşı çiftçimizin korunmasını tedbir altına almalı, çünkü vatandaş zaten ezilmiş durumda.

Ben, Hükûmetin bunu gündeme almasını rica ediyorum, Meclisimizin de bilgisine sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Şimdi Sayın Muharrem Işık, buyurun efendim yerinizden bir dakika lütfen.

4.- Erzincan Milletvekili Muharrem Işık’ın, Erzincan depremzedeleri için yeni evlerin yapılmasının düşünülüp düşünülmediğine ilişkin açıklaması

MUHARREM IŞIK (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22 Eylül 2011 Perşembe günü 06.22’de Erzincan’da Kemah-Refahiye-İliç üçgeninde meydana gelen deprem, Erzincan halkında yine büyük bir korkuya sebep olmuştur. Köylerimizde bulunan mevcut evler hâlen depreme dayanıklı yapılar değildir. Bu depremde, Kemah Gülbahçe ve Karacalar köylerinde hasar fazladır. Özellikle Karacalar köyü Kara Mustafalar mezrasındaki evlerde oturmak imkânsızdır. Depremden sonra çadır ve soba yardımları yapılmıştır, ancak kış mevsimine girmemiz nedeniyle depremzedeler için ne gibi bir çalışmanız var? Yeni evlerin yapılmasını düşünüyor musunuz? Hafif ya da orta hasarlı evler toprak ve taştan olduğu için en ufak bir depremde tekrar yıkılacağı için bu evleri de ağır hasarlı sayarak yeniden yapmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Sayın Yüksel…

MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Denizli Çameli’ndeki sel felaketiyle ilgili kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, yerinizden bir dakika lütfen.

5.- Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel’in, Denizli ilinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması

MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Sayın Başkanım, Denizli’de evvelsi gün yaşanan sel afetinde en fazla Çameli ilçemizde 1 insan kaybımız var, vatandaşımız vefat etmiştir. Onun dışında, yüz yirmi dört alabalık tesisinin yüz altı tanesi bu Çameli ilçemizdedir, bunlardan on dört tanesi zarar görmüştür. Çiftçilerimizin ve alabalıkçılarımızın gördüğü zarar tutarı toplam 1 milyon 449 bin TL’dir. Bu alabalık tesislerine de Hükûmetimiz olarak 2003-2010 yılları arasında 10 milyon 365 bin TL’lik yavru alabalık ve porsiyonluk alabalıklık projesine destekler verilmiştir. 2011 yılı içerisinde sadece bu kapsamda yavru alabalık ve porsiyonluk alabalık anlamında yine bu balıkçılarımıza proje kapsamında 942.675 TL’lik destekler verilmeye devam ediyor ve devam edecektir. Biz, yine de çiftçilerimize ve alabalık tesislerinde sadece Denizli’de değil, Türkiye’deki bütün vatandaşlarımıza Tarım Bakanımızın başlatmış olduğu bu sigorta kapsamında destek noktasında bu destekten yararlanıp bütün…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yüksel.

Sayın Vural…

6.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, yıl dönümü ve geçit törenlerinde TBMM üyelerine şeref tribününde ayrılan yerlerle ilgili düzenleme yapılması hususunda Dışişleri Bakanlığıyla görüşülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Efendim, ben bir konuda Başkanlığınızın dikkatini çekmek istiyorum. Bu, Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğünün Cumhuriyetin 88’inci Yıl Dönümü Törenleri; Atatürk Kültür Merkezi Geçit Töreni. Şeref locasında kendilerine yerleri ayrılanlar Meclis Başkanı, orgenerallere kadar, korgeneral ve koramiraller ile üst düzey sivil erkân şeref tribününün solunda, sağ tarafı da diplomatik misyon şeflerine ayrılmıştır. Şeref tribününün yanındaki kapalı tribünler TBMM üyeleri, mülki ve diğer sivil erkân, askerî erkân, kordiplomatik mensupları, silahlı kuvvetler emeklileri, dul ve yetimleri ve basın mensuplarına ayrılmıştır. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin şerefli üyeleri milletin nezdinde şeref yerini korumasını bilir her zaman ve orada da oturmasını bilir ama böyle bir konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin de Türk milletini temsil ettiğini dikkate alarak bununla ilgili düzenleme konusunda Dışişleri Bakanlığıyla görüşmenizi istirham ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural, arzunuz yerine getirilecektir.

Sayın Demiröz…

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Bakanımız buradayken bir bilgi almak üzere konuşmak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yerinizden bir dakika lütfen.

7.- Bursa Milletvekili İlhan Demiröz’ün, Bursa Karacabey Sanayi Sitesine ilişkin Bursa Valiliği, TOKİ Başkanlığı ve KOTİYAK arasında imzalanan protokolde bakan imzasının olup olmadığına ilişkin açıklaması

İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çevre ve Şehircilik Bakanımızın burada olması nedeniyle şu konuda bilgi öğrenmek istiyorum: Sayın Bakan TOKİ Başkanlığı sırasında Bursa Valiliği ile TOKİ Başkanlığı Sınırlı Sorumlu 75’inci Yıl KOBİ Sanayici Toplu İşyerleri Yapı Kooperatifi, kısaca KOTİYAK arasında Bursa Karacabey Sanayi Sitesine ilişkin 1/6/2010 tarihinde bir protokol imzalanmıştır. Sorum, daha doğrusu öğrenmek istediğim şu: İl Genel Meclisinde ve Büyükşehir Belediye Meclisinde 2023 1/100.000 ölçekli plan değişikliği görüşülmeden, onaylanmadan bu protokolün imzalanması sizce uygun mudur? Bu protokolde yukarıdaki taraflar; Bursa Valiliği, TOKİ Başkanlığı, KOTİYAK dışında bakan imzası var mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Alim Işık, yerinizden bir dakika lütfen. Buyurun.

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav depreminde konutları yıkılan vatandaşlara verilecek şehir merkezine uzak TOKİ konutları yerine kendi arsalarına ev yaptırma hususunda avantaj sağlanıp sağlanamayacağı ve orta hasarlı binalar için yapılan yardımın artırılmasına ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanın burada olmasını fırsat bilerek dün dile getiremediğim bir konuyu dile getirmek istiyorum. Bilindiği gibi, Simav depreminde konutları yıkılan, ağır hasar görmüş vatandaşlarımıza TOKİ konutlarından yararlanmak üzere bazı avantajlar sunulmuştur. Ancak, vatandaşlarımız şehir merkezine dört beş kilometre uzakta bulunan TOKİ konutlarına gitme yerine kendi arsalarına ev yaptırmayı tercih etmektedirler. Acaba bu vatandaşlarımıza TOKİ konutlarına geçmek isteyenlere sağlanan bazı avantajlar sağlanabilir mi?

Diğer taraftan, orta hasarlı binalar için verilen 12 bin TL’lik yardım proje ve dosya masraflarına dahi yetmemektedir. Bu yardımın artırılması mümkün olabilir mi?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Işık.

Sayın Havutça, buyurun efendim. Yerinizden bir dakika lütfen.

9.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Balıkesir ilinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Balıkesir’imizde son dönemde, son günlerde yaşanan sel felaketi bölgesinden geldik. Dün Balıkesir milletvekili 3 arkadaşımızla birlikte hortumdan zarar gören ve yaşamını kaybeden vatandaşlarımızı ziyaret ettik. Yine Bandırma’da son sel felaketinde ortaya çıkan zarar yaklaşık 7 trilyondur. Bu yaraların bir an önce sarılmasını ve Hükûmetimizin harekete geçerek vatandaşlarımızın sağlığını, güvenliğini ve esenliğini teminat altına almasını talep ediyoruz. Bunu buradan ifade ediyorum ve Hükûmet yetkililerimize sesleniyorum. Bandırma’nın gördüğü zarar 7 trilyon ve bugüne kadar tek kuruş lira yardım edilmemiştir. Bu noktada Hükûmet yetkililerinin harekete geçmesini talep ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Havutça.

Sayın Susam…

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – İç Tüzük 60’a göre söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

Bir dakika lütfen, yerinizden.

10.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın ve Antalya illerinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Diğer arkadaşlarımızın da belirttiği gibi son günlerde doğal felaket olarak hortum, sel baskını ve yağmurlar nedeniyle hem tarım kesiminde ciddi zararlar oluşmuştur hem de o çevrede yaşayan esnaflarımızın ciddi kayıpları oluşmuştur. Bu kayıplar, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın’dan Antalya’ya kadar varan süreç içerisinde çok ciddi maddi hasarlar şeklinde kendini göstermiştir.

Bu anlamıyla birçoğu da hem tarımda hem de esnaf kesimi olarak sigortasız olan bu kesimlerin kayıplarının telafi edilmesi konusunda Hükûmetimizin kısa sürede onların borçlarını ertelemekle birlikte kayıplarıyla ilgili olarak destek vermesi konusunda taleplerimi aracılığınızla Hükûmete iletmek istiyorum.

Saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Sakık… Yok mu efendim?

Sayın Oğan…

SİNAN OĞAN (Iğdır) – 60’a göre söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurun, yerinizden.

Bir dakika, lütfen.

11.- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın, yurt sorunu yaşayan öğrencilere TOKİ’nin neden yurt yapmadığına ilişkin açıklaması

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Teşekkür ederim.

Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan’ın burada olması münasebetiyle bir hususu yüce Meclisimizin dikkatine sunmak istiyorum.

Benim gibi zannediyorum birçok milletvekili arkadaşımızın da gündemindeki en önemli maddelerden birisi öğrencilerdir. Okulların açıldığı bugünlerde birçok öğrencimiz yurt bulamamaktadır ve öğrencilerimiz uzak şehirlerden gelip hakikaten de perişan olmaktadırlar.

TOKİ gibi güzel bir kuruluşumuz varken ve “Türkiye bugün dünyanın 17’nci büyük ekonomisi.” diye övünürken, neden hâlâ öğrencilerimize bir yurt imkânı sunamıyoruz? Öğrencilerimize TOKİ neden yurt yapmıyor? TOKİ yurt yapmak yerine neden villa yapmakla uğraşıyor? Bunu yüce Meclisin huzuruna sunmak istiyorum. Hakikaten de öğrencilerimiz perişan hâldedir. Bu meseleye bir an önce el atılması lazım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Biraz önce bulunamadınız. Sayın Sakık, yerinizden bir dakika, lütfen.

SIRRI SAKIK (Muş) – Teşekkür ediyorum Başkan. Vazgeçtim sözümden.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Yeniçeri…

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Efendim, ben de 60’a göre konuşmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, bir dakika, yerinizden lütfen.

12.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin, Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat Yasası’nın değişmesi nedeniyle öğretmenlerin ocak ayı özür grup atamalarının kaldırılmasına ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – 14/09/2011 tarih ve 28054 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Millî Eğitim Bakanlığı Teşkilat Yasası değişmiş ve bu bağlamda öğretmenlerin ocak ayı özür grup atamaları kaldırılmıştır. Böylece eş durumu özür grubundan olup ocak ayında ailesiyle bir araya gelmeyi bekleyen karı-koca öğretmenler bir araya gelemeyecektir.

Sayın Bakan, ocak ayı özür grubu tayinlerinin kaldırılması üzerine öğretmenlere “Üç-beş ay sabredip fedakârlık yapsınlar.” diyor. Bu öğretmenler gerçekte bir ya da bir buçuk yıldır zaten beklemektedirler. Üç-beş ay daha olduğu zaman, yapılan uygulama ile hiç kuşkusuz belirli sürelerde de olsa anneyi yavrusundan, eşi eşten, aileyi birbirinden ayırıyoruz. Bu durum, Anayasa’nın 41’inci maddesindeki; devlet, ailenin huzur ve refahıyla ilgili tedbirleri alır hükmüne açıkça aykırıdır. Bu durum, ayrıca, evladından, yuvasından, eşinden ayrı olan bir öğretmenin verimliliğini de tartışma konusu yapacaktır. Bakanlığın bu yanlış uygulamadan vazgeçmesi gerekir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bulut…

13.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, Balıkesir, Manisa ve Aydın illerinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı zararlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin açıklaması

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerdeki sel felaketleri sebebiyle, yağan yağmurlar sebebiyle Balıkesir, Manisa, Aydın gibi illerde zeytin ağaçları çok büyük hasar görmüştür. Zeytin meyvesi dalda oluşmuş, olgunlaşmayı beklerken bu yağmur ve dolu sebebiyle çiftçiler büyük zarar görmüştür. Hükûmetin, bu zararların tespit edilerek… Üreticilerin, zaten yağ fiyatlarının düşük olması sebebiyle geçen yıllardan borçlarını ödeyemediler, borçlarının ertelenmesi ve zararlarının giderilmesi konusunda Hükûmetin tedbir almasını istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Sayın Köse…

14.- Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin, yoksul ailelerin çocuklarının yurt sorunlarının çözümüne ilişkin açıklaması

TUFAN KÖSE (Çorum) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de bir konuyu, hem kamuoyuyla hem sizlerle paylaşmak istiyorum.

Memleketlerimizden, hepimizin memleketlerinden, özellikle yoksul ailelerin çocuklarının yurt sorununu çözmek için bir hayli gayret gösteriyoruz. Ama ben şuna tanık oldum: AKP milletvekillerinin Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü nezdinde yaptığı girişimlerinin tamamı sonuçlandırılırken, diğer partileri bilmiyorum ama Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak bizlerin taleplerinin hiç göz önüne alınmadığını üzülerek gözlemledim. Sayın Başkanlığınızı ve arkadaşlarımı bu anlamda uyarmak istiyorum. Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü ile bu konuda bir bağlantı sağlanarak bu taleplerin dikkate alınmasını sağlarsanız yoksul çocuklar adına hepimiz sevineceğiz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Sayın Öz son sözü istemiş.

Buyursunlar.

15.- Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün, TOKİ’nin AK PARTİ’nin inşaat şirketi gibi çalıştığına ilişkin açıklaması

SAKİNE ÖZ (Manisa) – Ben Çevre ve Şehircilik Bakanımıza soru sormak istiyorum.

Birçok AKP’li belediyenin veya AKP’li vekillerin seçim bölgelerinde vaatleri TOKİ ile konut kooperatifi yaptıracaklarıdır. Acaba -soruyorum Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza- TOKİ AKP’nin inşaat şirketi midir?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, bu 60’a göre olan sorularda bütün arkadaşlarımızın taleplerini yerine getirdik. Yalnız, şunu müşahede ediyorum ki arkadaşlarımız sayın bakanları burada görünce soru sormaya yöneliyorlar. Hâlbuki soru sorma İç Tüzük’ün ayrı bir yerinde düzenlenmiş bir olaydır ama bugün arkadaşlarımızı kırmamak için böyle bir uygulama yaptık. Bir dahaki sefere arkadaşların bunu hatırlamasında yarar görüyorum.

Şimdi, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, gündeme geçtiğinize göre, gündemin başında dün yaptığınız bir keyfî uygulamadan dolayı tutumunuz hakkında söz istiyorum. Müsaade ederseniz 63’üncü maddeye göre izah edeyim. Tutanakları da getirdim nasıl bir hata yaptığınızı… Daha Meclis Başkanlığına başlar başlamaz biraz iktidar partisine çok yaranmak için gayret içinde olduğunuzu gördüm. Bunlar devam etmesin diye, müsaade ederseniz, bu tutumunuz… Çünkü ben söz istiyorum bakın.

BAŞKAN – Efendim, söyledikleriniz tutanaklara geçti.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Yok, buradan, tutanaktan okuyacağım.

BAŞKAN - Dünkü konuşmaların bugün tartışılması mümkün değil. Dün ne yaptıysak bitmiştir. Şu anda, müsaade ederseniz, ben Genel Kurula, çalışmaya devam ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Meclisi yönetmekteki…

BAŞKAN – Meclisi yönetme şekli hakkında başka şekilde imkânlar var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, bakın, tutanaklarla ispatlayacağım.

BAŞKAN - Onları sorarsanız, onun usulünü dün tartıştık ve bir karara vardık.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, o usulü tartışmıyorum.

BAŞKAN - Şimdi onu tekrar tartışmak istemiyorum. Lütfen yerinize oturun…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır Sayın Başkan…

BAŞKAN - Lütfen yerinize oturun…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bir beni dinler misiniz.

BAŞKAN – Evet, Meclis araştırma önergelerini okuyun lütfen.

Üç önerge var, okutuyorum…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir ben meramımı anlatayım. Diyorum ki, dün ben söz istediğim hâlde söz hakkımı başkasına verdiniz.

BAŞKAN – Lütfen, lütfen yerinize oturun Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Neyini lütfedeceğiz canım!

BAŞKAN – Lütfen, lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli) - Benim söz hakkımı başkasına nasıl verirsiniz!

BAŞKAN – Okutuyorum:

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Meclisi Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve 19 milletvekilinin, Riva Deresi ve havzasındaki kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/14)

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Diğer adı Çayağzı Deresi olan Riva Deresi Kocaeli'nin Gebze ilçesine bağlı…”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, böyle davranırsanız o zaman Meclis kürsüsünde oturamazsınız! Beni dinlemek zorundasınız Sayın Başkan!

“Tepecik köyü yakınlarından doğup, İstanbul'da Pendik ve Çekmeköy ilçelerinden geçerek Beykoz'da Karadeniz'e dökülmektedir.”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle Meclis yönetilmez canım! Böyle Meclis yönetilmez!

BAŞKAN – Lütfen yerinize oturun…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Dün benim söz hakkımı başkasına verdiniz. Bu keyfî yönetimdir. 

BAŞKAN – Beni mecbur etmeyin! Lütfen yerinize oturun! 60’a göre söz istemediniz siz!

KAMER GENÇ (Tunceli) – Bu yönetimle devam edemezsiniz.

“Toplam uzunluğu 70 kilometre olan akarsuyun 38 kilometrelik bölümünden su toplayan Ömerli Barajı 1972 yılında tamamlanmıştır…”

KAMER GENÇ (Tunceli) - Milletvekili konuşurken orada Divan Kâtibine metin okutamazsınız. Böyle bir şey olmaz ki Başkan!

“Ömerli Barajı, İstanbul'un içmesuyu ihtiyacının % 48’ini karşılamaktadır.”

KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle nasıl Başkanlık yapacaksın sen! Sayın Başkan, bak, çok kötü bir davranışta bulunuyorsun.

“Riva Deresi, Ömerli Baraj Gölü'nden sonra Koçullu, Ömerli, Sırapınar, Hüseyinli, Bozhane, Öğümce, Göllü ve Paşamandıra köylerinden geçerek denize döküldüğü yer olan Çayağzı'na ulaşmaktadır. Akarsuyun bu ikinci bölümü % 75-80 oranında ormanlarla kaplıdır. Geri kalan toprakları ise tarım alanları ve otlaklar oluşturmaktadır.

Riva Deresi, 2005 yılından bu yana hızla kirlenmektedir. Bu durum Türkiye'de nadir görülen bitki ve balık türlerinin yanı sıra endemik türlerin de azalmasına, göçmen kuşların doğal ortamlarının bozulmasına, av ve yabani hayatın tehlikeye girmesine, mesire alanları ile buradaki tesislerin eski cazibesini yitirmesine neden olmaktadır. Riva Deresi ve Havzasındaki bu olumsuzluklar mikro düzeyde İstanbullular, yerli ve yabancı turistler; makro düzeydeyse ülkemiz ve dünyamız için önemli bir kayıptır.

Konu ile ilgili olarak 2009 yılında İstanbul İl Genel Meclisi'nin bazı üyelerinin girişimleri ile söz konusu bölgede İstanbul İl Genel Meclisi Çevre ve Sağlık Komisyonu incelemeler yapmıştır. Komisyon, incelemelerin sonucunda Riva Deresi'nin bazı kısımlarında farklı oranlarda kirlenmeler olduğunu tespit etmiştir. Komisyon, Riva Deresini kirleten unsurlar olarak aşağıdaki hususları belirtmiştir:

1. Çevre köylerin foseptiklerinin dereye verilmesi,

2. Dere çevresindeki küçük sanayi kuruluşlarının arıtma tesislerine sahip olmayışı,

3. 2005 yılında İSKİ (İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi) Paşaköy Arıtma Tesisi'nin ihtiyaç duyduğu revizyonun yapılması sırasında arıtmanın düşük verimlilikte çalıştırılması,

4. Dereye gizlice vidanjörlerle kaçak döküm yapıldığı iddiası,

5. Dere çevresindeki hayvan çiftliklerinin atıklarının dereye verilmesi,

6. Piknikçilerin atıklarını dereye atması.

Söz konusu tespitlerin ışığında gerek İstanbul İl Genel Meclisi'nin bazı üyeleri gerekse duyarlı sivil toplum örgütleri ve çevre sakinleri farklı platformlarda konuyu gündeme getirerek çözüm yollarının tespit edilmesi ve hayata geçirilmesine ilişkin girişimlerde bulunmuşlardır. İl Genel Meclisi'nin bazı üyelerinin girişimleri neticesinde yine 2009 yılında İSKİ tarafından Riva Bölgesi köylerinde oksidasyon hendeği tipi atıksu arıtma tesisi projesi ile atıksu hatları planlanmıştır. Ancak karar verilirken "oksidasyon hendeği" tip arıtmaya nazaran daha uygun maliyetlerle ekolojik sisteme daha uygun başka arıtma yöntemlerinin araştırılıp araştırılmadığı belli değildir. Ayrıca söz konusu bölgede Toprak Koruma Projesi adı altında İl Tarım Müdürlüğünün izni ile dolgu adı altında hafriyat dökümü yapılmaktadır. Bu durum bölgenin topoğrafyasının değişmesine neden olacağı gibi çevre köylerin olası bir sel felaketinde su altında kalma riskini artırmaktadır.

Bu güne kadar Riva Havzasında yaşanan kirlenme ve bu kirliliğin önlenmesine ilişkin olarak yetkili merciler tarafından ciddi bir girişimde bulunulup bulunulmadığı konusunda yöre halkı endişeler taşımaktadır. Bu konuda 23. Dönemde bir İstanbul milletvekili Çevre ve Orman Bakanı tarafından cevaplandırılması talebiyle TBMM Başkanlığına bir soru önergesi de vermiştir. Söz konusu soru önergesine verilen cevaplar Riva Deresi ve Havzasının korunması için gerekli çalışmaların o dönemki adıyla Çevre ve Orman Bakanlığı bünyesinde yapılmadığı ve bu konudaki sorumluluğun farklı kurumlarda olduğu yönündedir. Dolayısıyla bu hâliyle Devletin ilgili birimlerinin sorunun hayatiliğini kavramış olmaktan uzak olduğu söylenebilir.

Çevreye duyarlı bir grup insanımızın çabaları Riva Deresi ve Havzasında yaşanan tahribatı engellemeye yetmemektedir. Açıklanan nedenler doğrultusunda Riva Deresi ve Havzasındaki kirliliğin nedenlerinin, bu kirliliğin doğaya verdikleri zararların tespiti ve bu sorunların çözümü ile bölgenin korunması için gerekli önlemlerin araştırılarak belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mehmet Akif Hamzaçebi           (İstanbul)

2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu          (İstanbul)

3) Kadir Gökmen Öğüt                  (İstanbul)

4) Osman Taney Korutürk             (İstanbul)

5) Ali Özgündüz                             (İstanbul)

6) İhsan Özkes                               (İstanbul)

7) Ali Rıza Öztürk                          (Mersin)

8) Erdal Aksünger                          (İzmir)

9) Rıza Türmen                               (İzmir)

10) Veli Ağbaba                             (Malatya)

11) Ferit Mevlüt Aslanoğlu            (İstanbul)

12) Sena Kaleli                               (Bursa)

13) Celal Dinçer                             (İstanbul)

14) Mehmet Şevki Kulkuloğlu       (Kayseri)

15) Candan Yüceer                         (Tekirdağ)

16) Malik Ecder Özdemir               (Sivas)

17) Bülent Kuşoğlu                        (Ankara)

18) Şafak Pavey                             (İstanbul)

19) Ahmet İhsan Kalkavan             (Samsun)

20) Ayşe Gülsün Bilgehan             (Ankara)

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 21 milletvekilinin, eğitim kurumlarındaki tarikat örgütlenmesi iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/15)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Eğitim kurumlarımızda laik eğitim karşıtı uygulamalar son yıllarda ciddi boyutlarda artarak endişe verici ve aynı zamanda çok tehlikeli bir noktaya ulaşmıştır.

Daha önceleri bireysel olarak değerlendirilen bazı uygulamaların, artık örgütlü ve bilinçli yapıldığı hususu tereddüt götürmez bir hâl almıştır. Devlet okulları, özel okullar, dershaneler, kurslar, öğrenci pansiyonları ve yurtları dini baskılara maruz kalmakta ve tarikatların örgütlenme alanı olarak kullandıkları kurumlar haline gelmektedir.

Ancak basın yayın organlarımızda yer aldığında haberdar olabildiğimiz ve her gün artarak gündem bulmaya başlayan bu uygulamalar, hassasiyetle araştırılması ve üzerinde durulması gereken bir konudur. Kutlu doğum haftalarıyla gündeme gelen ve okullardaki dini yayınların dağıtımı, türban takma, oruç tutma ve namaz kılma baskılarıyla devam eden bu uygulamalar çağdaş, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti rejimini tehdit eder duruma gelmiştir. Çünkü bu baskılar özellikle geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinde kendini göstermekte, bu durum ise zihniyeti açıkça ortaya koymaktadır.

Yani gelecek hedefleri şimdiden belirlenmiştir. Eğitim kurumlarından başlayarak Türkiye Cumhuriyetini bir İslam Devleti haline getirmenin alt yapısını kurmak gibi bir amaç güdülmektedir. Bunları görmezden gelmez ya da münferit bazı olaylarmış gibi değerlendirmek mümkün değildir. Bugün tarikatların elindeki 3.000'e yakın okul, pansiyon, dershane ve kurs olduğu bilinmekte iken bu baskıların artık devlet okullarında da bariz bir şekilde artış gösteriyor olması düşündürücüdür.

Tarikatlar devlet okullarında camiye yardım, dini yayın dağıtımı vs. gibi birçok amaçla birçok okulumuzda cirit atar hale gelmiş ve okul yöneticileri de bu duruma seyirci kalmakta, hatta destek bile verebilmektedirler. Türk Ceza Yasasının “Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açanlara, bunları çalıştıranlara ve bu kurumlarda kanuna aykırı olarak açıldığını bildiği halde öğretmenlik yapanlar ile bunları çalıştıranlara 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilir. Yukarıdaki fıkrada gösterilen yerlerin kapatılmasına da karar verilir” hükmü yerine bu değiştirilerek "Kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan ve veya işleten kişi 3 aydan 1 yıla kadar hapis ya da adli para cezası ile cezalandırılır" hükmü getirilerek yasa dışı kurumların hem kapatılması engellenmiş hem de bu kurumların sayısında daha ciddi artışlara neden olmuştur. Yine Polis Vazife ve Salahiyet Yasasında yapılan değişiklikle "Öğrenci yurtlarında veya eklentilerinde suçun önlenmesi amacıyla kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kağıtlarını ve eşyasını arar, suç unsurlarına el koyar ve evrakı ile birlikte cumhuriyet savcılığına tevdi eder" hükmü kaldırılması ve Kur'an Kursları ile dernek ve vakıflarca açılan öğrenci yurtlarının Milli Eğitim Bakanlığınca denetim kapsamı dışında bırakılması bu tür yerlerdeki tarikat örgütlenmeleri artmış ve harekat alanları genişletilmiştir.

Ülkemizde yaşanan bu tür olayların daha tehlikeli boyutlara ulaşmasını, ileride toplumsal bir çatışmaya ve rejim tehlikesine dönüşmesini engellemek amacıyla, özellikle okul yöneticilerinin görevlerini kötüye kullanıp kullanmadığının ve okullarımızdaki, yurtlarımızdaki, pansiyonlarımız ve diğer eğitim kurumlarımızdaki tarikat örgütlenmelerinin tespiti amacıyla Anayasamızın 98. İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim. 12.07.2011

1) Ensar Öğüt                                 (Ardahan)

2) İhsan Özkes                               (İstanbul)

3) Candan Yüceer                           (Tekirdağ)

4) Erdal Aksünger                          (İzmir)

5) Atilla Kart                                  (Konya)

6) Kazım Kurt                                (Eskişehir)

7) Veli Ağbaba                               (Malatya)

8) Tufan Köse                                (Çorum)

9) Mehmet Şeker                            (Gaziantep)

10) Metin Lütfi Baydar                   (Aydın)

11) Mehmet Ali Ediboğlu               (Hatay)

12) Salih Fırat                                 (Adıyaman)

13) Özgür Özel                               (Manisa)

14) Aytuğ Atıcı                              (Mersin)

15) Nurettin Demir                         (Muğla)

16) Ramazan Kerim Özkan            (Burdur)

17) Ali Özgündüz                           (İstanbul)

18) Rıza Türmen                             (İzmir)

19) Kadir Gökmen Öğüt                (İstanbul)

20) Ali Rıza Öztürk                        (Mersin)

21) Celal Dinçer                             (İstanbul)

22) Mehmet Şevki Kulkuloğlu       (Kayseri)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 22 milletvekilinin, su kaynakları potansiyelinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/16)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sanayileşmiş ülkelerin atmosfere bıraktıkları gazların, dünya üzerinde sera etkisi yaratması sonucu, dünya yüzeyinin sıcaklığı çok artmaktadır. Bu da dünyamızı olumsuz etkilemekte ve küresel ısınmaya neden olmaktadır. Bilim adamlarının geçmişten günümüze kadar yaptıkları araştırmaların ortalamasına bakıldığında sıcaklığın arttığı görülmektedir. Önümüzdeki yüzyılda ise sıcaklığın daha da yükseleceği iddia edilmektedir.

Yıllardır araştırma yapan bilim adamları ve çevreci sivil toplum örgütleri, küresel ısınma, kuraklıkla mücadele, dünyada kıt olan su kaynaklarının tasarruflu kullanılması, doğayı koruma ve çevreye duyarlı olunması konularında uyarılarda bulunmasına ve acil önlemlerin alınmasına dikkat çekmektedir. Ancak tüm bu uyarılara rağmen hiçbir tedbir alınmadan kıt olan su kaynaklarımızın savurganca kullanılması bir yandan kaynakların hızla azalmasına yol açarken öte yandan küresel ısınmaya, doğanın tahrip edilmesine ve çevre kirliliğinin oluşmasına da yol açmaktadır.

Su doğal kaynaklar içinde hayati önem taşımaktadır. Ülkelerin bundan sonra kendi ulusal politikalarını belirlerken dikkate almaları gereken en önemli unsurlardan birisi ve en önemlisi sudur. Çünkü dünyadaki su kaynaklarının sadece % 3'ünün içilebilir nitelikte olduğunu göz önüne alırsak ülkeler ve insanlar açısından konunun ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz.

Ülkemizde su kaynaklarının potansiyeli kişi başına ortalama 3690 m3/yıldır. Su potansiyeli bakımından zengin görünmemize rağmen nüfus artışı, kentleşme, sanayileşmenin getirdiği kirlilik, küresel ısınma ve bilinçsiz kullanım, su kaynaklarımızın hızla yok olmasına neden olmaktadır. Bu durumda zaten kıt olan su kaynaklarımızın, bir de küresel ısınma, sanayi kirliliği, bilinçsiz kullanma sonucu çok yakın bir tarihte su kıtlığı ile karşı karşıya kalacağımızın işaretlerini verdiğini görmemek imkânsızdır.

Bu nedenle ülkemizdeki nüfus artışı da göz önüne alınarak su kaynaklarımızın potansiyelini tespit ederek önümüzdeki dönemde zaten kıt olan su kaynaklarımızın korunması, bilinçli kullanılması ve ileride karşılaşılacak su kıtlığına karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi ve bir an önce, uygulamaya konulması ile karşılaşılacak su kıtlığına karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi ve bir an önce uygulamaya konulması ile karşılaşılacak sorunların çözümlenmesi konusunda Anayasamızın 98. İçtüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.12.07.2011

1) Ensar Öğüt                                 (Ardahan)

2) Candan Yüceer                           (Tekirdağ)

3) Atilla Kart                                  (Konya)

4) Sinan Aydın Aygün                   (Ankara)

5) Erdal Aksünger                          (İzmir)

6) Tufan Köse                                (Çorum)

7) Mustafa Sezgin Tanrıkulu          (İstanbul)

8) Mehmet Şeker                            (Gaziantep)

9) İhsan Özkes                               (İstanbul)

10) Mehmet Ali Ediboğlu               (Hatay)

11) Kazım Kurt                              (Eskişehir)

12) Salih Fırat                                 (Adıyaman)

13) Özgür Özel                               (Manisa)

14) Aytuğ Atıcı                              (Mersin)

15) Nurettin Demir                         (Muğla)

16) Ramazan Kerim Özkan            (Burdur)

17) Ali Özgündüz                           (İstanbul)

18) Rıza Türmen                             (İzmir)

19) Ali Rıza Öztürk                        (Mersin)

20) Sena Kaleli                               (Bursa)

21) Celal Dinçer                             (İstanbul)

22) Mehmet Şevki Kulkuloğlu       (Kayseri)

23) Malik Ecder Özdemir               (Sivas)

BAŞKAN -  Sayın milletvekilleri, önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

C) Tezkereler

1.- TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter heyetin, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer’in vaki davetine icabetle KKTC’ye resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/545)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir parlamenter heyetin, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer’in vaki davetine icabetle KKTC'ye resmî bir ziyaret gerçekleştirmesi öngörülmektedir.

Söz konusu parlamenter heyetin KKTC'yi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanun'un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.

                                                                                                              Cemil Çiçek

                                                                                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                 Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından (45 sıra nolu), "Bağımsız Yargı" sorunlarının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 12/10/2011 Çarşamba günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi

                                                                                                               12.10.2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu’nun 12.10.2011 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Pervin Buldan

                                                                                                                    Iğdır

                                                                                                        Grup Başkan Vekili

Öneri:

07 Ekim 2011 tarihinde, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve arkadaşları tarafından (45 sıra nolu), "Bağımsız Yargı" sorunlarının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, Genel Kurul'un bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 12.10.2011 Çarşamba günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin lehinde Sayın Murat Bozlak, Adana Milletvekili.

Buyurun Sayın Bozlak.

Süreniz on dakika.

MURAT BOZLAK (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin yargı bağımsızlığı konusunda verdiği Meclis araştırma önergesinin kabulü için lehe söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, Antalya ilimizde meydana gelen sel felaketinde yaşamlarını yitiren yurttaşlarımızın ailelerine başsağlığı diliyor, sel felaketinde mağdur olan yurttaşlarımıza da geçmiş olsun dileğinde bulunuyorum.

Bu vesile ile de Hükûmete bir öneride bulunmak istiyorum. Diyarbakır’dan günübirlik Kandil’i bombalamak üzere kaldırdığınız jetlere harcanan parayı, bu gereksiz kalkışları durdurarak ve yine Kürtlerin haklarını tanımamak için gereksiz yere harcanan milyar dolarları Antalya’daki sel felaketinde mağdur olmuş yurttaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesinde, böylesi felaketlerin ülkemizde bir daha yaşanmaması için önleyici tedbirlerin alınmasında kullanılmasını öneriyorum.

MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) – Devletimiz güçlü, her ikisini de yerine getirir.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Baş örtüsünü çözemediniz “Önce çöz de gel.” derler.

MURAT BOZLAK (Devamla) – Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin birinci sınıfında anayasa dersi okutulur. Bizim dönemimizde bu dersi veren rahmetli Hocamız Profesör Doktor Bülent Nuri Esen’den geçerli not alabilmek için kanun devleti ile hukuk devleti arasındaki farkı iyi bilmek gerekirdi, bunu bilmeyen asla sınıf geçemezdi. Değerli Hocamız derdi ki: “Çocuklar, her dilde, her devlette kanun vardır, hukuk devletinde de kanun vardır, kanun devletinde de kanun vardır ancak kanun devletinde hak ve özgürlükler yoktur. Kanun devletinde insan haklarını, demokrasiyi aramayın. Orada kuvvetler ayrılığı ilkesi de yoktur, devlet erki tek elde toplanmıştır, rejim totaliter, baskıcı ve faşizandır. Hukuk devletinde ise esas olan, kutsal olan devlet değil insandır. Hukuk devletinde yurttaşların hak ve özgürlükleri vardır, demokrasi vardır, insan haklarına dayalı hukuk düzeni vardır, kuvvetler ayrılığı ilkesi vardır. Hukuk devletinde yargı bağımsız ve tarafsızdır, rejim demokratiktir.” Evet, Değerli Hocamız böyle diyordu, tespitlerine ben de harfiyen katılıyorum, bugün için de geçerli olan doğru tespitlerdir.

Kanun devletinden demokratik hukuk devletine doğru uzanan evrim süreci içerisinde yargı bağımsızlığı tüm dünya ülkelerinde genel kabul gören bir ilke hâline gelmiştir. Birçok ülkenin anayasa ve yasalarında yargı bağımsızlığı ilkesi yerini almıştır. Demokratik bir rejim için, adalet için, adil yargılanma için yargının bağımsızlığı şarttır. Yargının bağımsız olduğu demokratik ülkelerde mahkemeler bireysel hak ve özgürlüklerin güvencesidir. Ülkemizde de anayasal düzlemde ilke olarak yargı bağımsızlığı kabul edilmiş olmasına rağmen uygulamada yargının bağımsız olduğunu söylemek mümkün değildir.

Yargı bağımsızlığı konusunda grubumuzun verdiği önergede belirtilen ve her biri tek başına Meclis araştırmasına konu olabilecek önemdeki konulara tek tek girmeden bunlar içerisinden yürütmenin ve birçok kişi tarafından dördüncü kuvvet olarak tanımlanan basının yargı bağımsızlığı konusundaki tutumuna değinmek istiyorum.

Bilindiği gibi ülkemizde de kuvvetler ayrılığı ilkesi kabul edilmiş, devlet erki yasama, yürütme ve yargı organları arasında dağıtılmıştır. 23’üncü ve 24’üncü Dönem milletvekili seçimleri sonucunda AKP yüzde 10 Türkiye barajının da sağladığı imkânlarla Parlamentoda sayısal çoğunluğa sahip olmuştur. Bu sayısal çoğunlukla da yürütmenin yasama üzerindeki etkisi inkâr edilemez bir gerçekliktir. Yürütme organı yasama organı içerisindeki bu sayısal çoğunluğuna dayanarak çıkardığı kanun kuvvetindeki kararnameler ile de yasama organını baypas etmiştir, devre dışı bırakmıştır. Yürütme, süreç içerisinde çıkarılan yasalarla ve çeşitli bakanlıklara bağlı kurumlar, özellikle de Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığına bağlı birimler üzerinden âdeta arka bahçesi hâline getirdiği, kendi etrafında tekelleştirdiği yazılı ve görsel medyanın da yardımıyla yargı bağımsızlığını ciddi anlamda zedelemiştir. Yargının ve yasamanın etkisizleştirildiği, devlet erkinin yürütme organında tekleştirildiği bir sürece doğru gitmekteyiz. Önünü alamadığımız takdirde baskıcı bir rejime doğru gittiğimizin altını özellikle çizmek istiyorum.

AKP iktidarları döneminde yapılan yasal değişiklikler ile ceza yargılanmasında hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, savunma hakkının kısıtlandığı, haksız ve uzun tutukluluk süreleriyle toplumdaki barış ve huzur ortamının zedelendiği de bir gerçekliktir. Ceza hukukunda yargı bağımsızlığı hazırlık soruşturmasıyla birlikte başlar, tüm soruşturma evrelerinde de devam eder. Eğer yargılama mahkûmiyet ile sonuçlanmış ise infaz işleminin sonuna kadar da devam eder.

Ülkemizde pratik uygulama şudur: Kişi önce izlenmeye alınır, telefonları dinlenir, iş yeri telefonu, cep telefonu, ev telefonu dinlenir. Siyasal nitelikli toplu takiplerde ortam dinlenmesi de yapılır, hatta görsel kayıt da yapılır. Kim yapar bunu? İçişleri Bakanlığına bağlı birimler yapar. Bu bilgiler bir müddet sonra basınla  paylaşılır. Basın yazmaya başlar: “BDP’den 1.400 kişi gözaltına alınacak.” der. Gözaltı ve suçlanma için uygun ortam  hazırlanır. İlgi ve alakası olmayan ağır suçlamalarla perdeleme işlemi de yapılır. Daha sonra gözaltı süreci başlar. Gözaltı kararını savcı verir ancak uygulamayı kolluk kuvveti yapar. Sabaha karşı kişiler evlerinden tek tek alınır. Kolluk kuvvetleri gözaltına aldığı kişiler için gizlilik kararı çıkartılmasını savcıdan ister. Savcılık tarafından mahkemeden alınan gizlilik kararı ile dosya üzerindeki mahremiyet başlar. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere ulaşmak artık sanık için yasaktır, sanığın avukatı için de yasaktır. Suçlandığı  delilleri sanık bilmez. Gerekirse gizli tanık ifadesi de kolluk kuvvetlerince dosyaya konulur. Uzun bir süre sonra iddianameyle dava açıldığında mahkemede  dosyasını sanık görebilir, neyle suçlandığını ve dayanak yapılan delilleri öğrenebilir. Hazırlık soruşturmasının öznesi savcıdır ancak pratikte hukukçu olmayan kolluk kuvveti mensupları özne olmaktadır. Bu pratik uygulamalardan dolayı yargının  bağımsız olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Onun içindir ki Sayın Adalet Bakanı, BDP’li 5 bin kişiyi de gözaltına alıp tutuklatabileceğini çok rahatlıkla söyleyebilmektedir. Zira, emrindeki kolluk kuvvetleri vasıtasıyla bunu yapabilme imkânlarına da sahiptir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu an cezaevinde tutuklu bulunan BDP’nin il, ilçe yöneticileri, il başkanları ve üyeleri, belediye meclis üyeleri, belediye başkanları, il genel meclis üyelerinin ve toplam üye sayısının 3.480 olduğu BDP tarafından açıklandığı zaman Sayın İçişleri Bakanı itiraz etmişti. Oysa gerçeklik budur. İşte bütün bu arkadaşlarımız ve şu an 8 milletvekili arkadaşımızın dava süreci de bu şekilde gelişmiştir. BDP’li 5 milletvekili arkadaşımızın aldığı toplam oy 370 bindir. 370 bin seçmen iradesi bu haksız uygulama nedeniyle Parlamentoda şu an temsil edilmemektedir. Bu haksızlığa son verme görevi Meclise aittir. Bu haksızlığı giderme konusunda tarihî bir sorumlulukla Meclisimiz karşı karşıyadır.

Bu sorumluluğun gereğini yerine getireceğinize olan inancımla hepinizi saygıyla selamlıyor, önerimizin kabulünü rica ediyorum.

Teşekkürler. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bozlak.

Şimdi önerinin aleyhinde Sayın Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.

Buyurun Sayın Şandır.

Süreniz on dakika.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin Meclis gündemini yeniden belirlemek üzere vermiş olduğu Danışma Kurulu grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, önergenin konusu yargı bağımsızlığı, yargının sorunlarıyla ilgili geçen dönemde vermiş oldukları bir araştırma önergesinin gündeme alınması ve Meclis gündeminin buna göre tanzim edilmesini talep etmektedir. Tabii Meclisin, Genel Kurulun gündemi dün belli olmuştu ancak dün Danışma Kurulu kararıyla kesinleşen gündem Anayasa Komisyonu Başkanının müdahalesiyle sekteye uğradı. Gündeme aldığımız konuları görüşemeden bugüne intikal ettik. Bugün de Barış ve Demokrasi Partisi, İç Tüzük’ten kaynaklanan bir hakla böyle bir önergeyi vererek yeniden bir gündem belirlemeyi talep etmektedir. Bu, İç Tüzük’ten kaynaklanan bir haktır, bunun aleyhinde olmak, söz konusu değil. Ancak İç Tüzük’ün ilgili maddesine göre, Danışma Kurulu grup önerisi olması hâlinde grupların iki lehte iki aleyhte konuşma hakkı var. Bu kapsamda söz aldım. İki anlamda hem Danışma Kurulu grup önerisi talebinin aleyhinde olmak, İç Tüzük’ün bu hakkının karşısında olmak gibi bir sonuç olacağından hem de talep edilen husus yargı bağımsızlığı olunca onun aleyhinde konuşmak eşyanın tabiatına aykırı olması hasebiyle aleyhte söz almış olmama rağmen meselenin lehinde konuşacağımı da başta ifade etmek mecburiyetindeyim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç Tüzük’e aykırı hareket edeceksiniz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Bu, benim kusurum değil, bu, İç Tüzük’ün bir mecburiyeti, bunu da itiraf ederek sözlerime başlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii yargı bizim en büyük ortak paydamız. Adalet duygusu bizi bir arada tutan, birlikte yaşama irademizi hayata geçiren en değerli, en önemli değerimizdir, varlığımızdır. Adalet duygusunu geliştirmeyen bir yargı sistemi, bir yargılama hukuku, bir yargılama usulü bize zarar verir, geleceğimize zarar verir. Bunun için yargının bağımsızlığını, yargının bağımsızlığıyla ilgili sorunların konuşulmasını bu zeminde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda mümkün olabildiği kadar fazla konuşmamızda fayda var. Ülkenin sorunları burada konuşulmalı, birlikte konuşulmalı ve birlikte çözüm üretilmelidir. En büyük ortak paydamız olarak yargının sorunlarını burada konuşmamız lazım. Bu konuda Grubumun, Milliyetçi Hareket Partisinin de vermiş olduğu çok sayıda araştırma önergesi, bakanlara yönelttiğimiz soru önergeleri bulunmaktadır. Bunlar üzerinde de zamanı geldikçe konuşmalar yapacağız.

Değerli arkadaşlar, yargı sürecine müdahale edecek şekilde bir konuşma Anayasamıza ve hukukumuza göre doğru değildir, hukuka aykırı bir davranıştır. Ama bugün yargı bağımsızlığının çok doğrudan sorgulanmasına sebep olan uygulamalar var, yargı süreçleri var maalesef. Bu bizim ortak sorunumuz. Birini ilzam edecek… Suçlamak anlamında söylemiyorum ama bugün, tutuklama sürelerinin uzunluğu, zannediyorum, hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin, iktidarıyla muhalefetiyle tüm siyaset kurumunun ve tüm Türkiye’nin sorunu hâline geldi. Evrensel hukukta olması gereken, deliller toplandıktan sonra soruşturmanın başlanıp yargı sürecinin başlaması gerekirken, kaçacağı varsayımıyla, delilleri karartacağı varsayımıyla insanlar yani bir yıl, iki yıl, üç yıl hakkında dava açılmadan gözaltında tutuluyor, tutuklamalar yapılıyor. Bu, yargının bağımsızlığına veya yargının adalet sağlama özelliğine, beklentisine çok ciddi zararlar vermektedir. Bana göre Türkiye’nin Anayasa, ekonomik sorunlar, efendim terör, asayiş sorunları, tüm bu sorunlarından daha öncelikli olarak, daha önemli olarak yargı kurumunun, yargı bağımsızlığını zedeleyen, adalet duygusunu zedeleyen bu işleyişine çözüm üretmektir en önemli sorunumuz. Hukuk kurucu olmak vasfıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda bir hukuk kurmalı veya mevcut hukuku bu noktada sorgulamalıdır. Gerçekten, bugün, her anlamda, her kapsamda adaleti sağlamayan bir yargılama usulü, adaleti temin etmeyen bir yargı kurumu ve tartışılan bir yargı süreci ve sonucu ülkemizin çok temel sorunu, gelecekle ilgili sorunumuz; birlikte yaşama iradesini zayıflatan, bunu sorgulattıran bir sorunumuz.

Bu sebeple, yargının bağımsızlığı konusunda Barış ve Demokrasi Partisinin ve diğer partilerimizin vermiş olduğu araştırma önergelerinin öncelikli olarak gündeme alınarak, bu konuda Meclisimizde kurulacak bir komisyon marifetiyle, en geniş ölçekte, üniversiteleriyle, yargı kurumuyla, barolarıyla, meslek odalarıyla sorgulanması, tartışılması, sorunların tespiti, çözümlerin belirlenmesi konusunda bir çalışmanın yapılmasını biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak da çok önemsiyoruz.

Bu kapsamda, Meclisimizin -yani 24’üncü Dönem- ülkenin sorunlarına çözüm üretmek umuduyla kurulmuş Türkiye Büyük Millet Meclisinin öncelikle kendine ait bir sorunu çözmek gibi bir sorumluluğu var, o da: Bugün, maalesef, burada olması gereken, millet tarafından seçilmiş ama -yargı sürecine müdahale olmaksızın söylüyorum- bugün yemin edebilmek için buraya gelemeyen çok sayıda da milletvekilimiz var. Milletin seçtiği, milletin iradesiyle, yetkilendirmesiyle milletvekili vasfını kazanmış bu insanların ne zaman sonuçlanacağı belli olmayan bir sürecin tutuklaması altında adalet beklemesini de kabul edebilmemiz mümkün değil.

Her partinin bu noktada söyleyecekleri var. Milliyetçi Hareket Partisi olarak İstanbul birinci bölge milletvekilimiz Sayın Engin Alan’ın, ne zaman sonuçlanacağı belli olmayan, neyle itham edildiği de çok belli olmayan bir yargı süreci içerisinde, milletten aldığı yüz binin üzerinde oya rağmen bugün tutuklu olmasını kabul edebilmemiz mümkün değil. Bu yalnız Milliyetçi Hareket Partisinin sorunu değil, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin sorunu, bu siyaset kurumunun sorunu. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Siyaset kendi sorununu çözmekte bir beceri gösteremiyorsa bu milletin sorununu nasıl çözeceğiz? Bu sebeple zannediyorum Hükûmetin bu yönde bir çalışması var, bu tutukluluk sürelerinin kısaltılmasıyla ilgili, bugün gazetelerde yazıyor. Bu sorunu önemsememiz lazım. Suç işleyen insanı savunmak değil bu.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak söylüyorum: Milletin iradesine, milletin iradesiyle oluşmuş Türkiye Büyük Millet Meclisine, bu Meclisten çıkmış siyasi iktidara hukuk dışı yollarla müdahale etmek, sebebi ne olursa olsun, sahibi de kim olursa olsun buna birlikte karşı çıkmak hepimizin görevi. Milliyetçi Hareket Partisi olarak herkesten daha önce karşı çıkarız ve demokrasiyi, milletin iradesini savunuruz, bundan hiç kimsenin endişesi olmasın ama milletin iradesiyle seçilmiş bir insanı suçlama, yargı hükmü ortaya çıkmadan, yargılama sürecinin ne zaman tamamlanacağı  belli olmadan içerde tutulmasını da kabul edebilmemiz mümkün değil. Bunun adı demokrasi değil, bunun adı hukuk olmaz, bunun adı yargı olmaz. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, bu önerge kapsamında söylemiyorum ama Türkiye Büyük Millet Meclisi bu sorunu çözmek mecburiyetinde, çözebilmek için gerekeni birlikte yapmak, ne yapılacaksa onu oturup birlikte yapmak gibi bir mecburiyetimiz olduğunu da ifade ediyorum.

Ben, yargı bağımsızlığının önemine dikkati çekmek, yargının sorunlarına dikkati çekmek için grubum adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.

Önerinin lehinde Sayın Bedii Süheyl Batum, Eskişehir Milletvekili.

Buyurun Sayın Batum. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; bağımsız yargının sorunlarının araştırılması, tartışılması ve bu sorunların giderilmesi amacıyla, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, lehte görüşlerimizi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, bağımsız yargının sorunlarının araştırılmasını ve varsa bu sorunların giderilmesini bu çatı altında mutlaka zaman yitirmeden konuşmamız lazım.

Çok ünlü bir anayasa hukukçusu şöyle söylüyor -son dönemin en önemli sorunlarından bir tanesi olarak da devletin- Küresel Anayasacılık Hareketleri ve Yeni Anayasalar kitabında “Eğer, bana bir anayasa yapmaktan söz ediyorsanız ilk önce anayasa yargısı ve yargı hakkında neler düşündüğünüzü söyleyin.” Şimdi, Türkiye Cumhuriyetinde, bu çatının altında yeni bir anayasa yapacağız, bundan bahsediyoruz. Bu anayasayı yaparken Türkiye’de yargının sorunlarını görmezden geldiğimiz takdirde, yargının bağımsızlığını veya bağımlı olmasını görmezden geldiğimiz takdirde bu sorunlara yönelik bir anayasa yapabilmemiz çok zor olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, şunu söylemek istiyorum: Türkiye’de sorunlar ortada, bu sorunları benden önce söz alan arkadaşlar da, daha önce de bu Meclis çatısı altında hep tartıştık. Şimdi ortada bir gerçek var. Çağdaş, demokratik sistem dediğimiz demokratik sistemlerin en önemli özelliklerinden biri, bunların tümünde devlet organlarının tümünün -yasama dâhil- tüm işlemlerinde hukuka uygun davranmaları ve bu uygunluğun bağımsız, tarafsız yargı organları tarafından denetlenmesi olgusunun güvence altına alınmış olmasıdır. Şimdi, çağdaş demokratik anayasalara da baktığımız zaman, siyasal iktidarları, güçleri ne olursa olsun, Meclisteki sayısal çoğunlukları ne olursa olsun iktidarı denetlemeye ve dengelemeye yönelik en önemli kurumların başında da bağımsız yargı organları gelir.

Sevgili arkadaşlar, bizde -hepimiz biliyoruz- 1961 ve 82 anayasalarında hep şöyle yazardı: “Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir.” Bu çatının altında çok samimiyetle söyleyelim. 82’den beri özellikle, yargı bağımsız mıydı tam anlamıyla veya gerçek anlamda işleyen bir hukuk devleti var mıydı? Yoktu. Hep beraber gördük. Nitekim 82 Anayasası yargı yetkisinin sınırlanması yönünde çok önemli düzenlemeler getirmişti, denetlenmeyen işlemler teorisi geliştirmişti. Olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri, Cumhurbaşkanının işlemleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun işlemleri, YAŞ kararları… Bunlar bir hukuk devletinde olmayacak denetlenmeyen işlem kategorisi yaratmıştı. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesine başvuru yolları, yetkiler, görevler sınırlandırılmıştı. HSYK’nın içinde Adalet Bakanı ve Müsteşarının yer alması o dönemde bile hepimizin yargının, bağımsız yargının sorunları olarak gördüğümüz hususlardı ama değerli arkadaşlarım, bugün hepimiz görüyoruz ki, sorunlar inanılmaz derecede arttı. Maalesef “Türkiye’de artık bir hukuk devleti var, Türkiye bir hukuk devletidir.” dememizi olanaksız hâle getirecek ölçüde arttı sorunlar.

Şimdi, Sayın Bozlak da söyledi. Türkiye’de hukuka aykırı işlemleri hep  beraber izliyoruz. Bu yüce Meclisin çatısı altında yer alan çok değerli milletvekillerinin tamamının gözleri önünde bu oluyor. Tutukluluklar artık bir ceza niteliğini almış vaziyette. Ne Türkiye’de ne uluslararası hukukta ne sözleşmelerde bir tek düzenlemede buna cevaz verecek bir madde, bir düzenleme yoktur. Buna rağmen bizim yargıçlarımız, maalesef bağımsızlığı şaibeli hâle gelmiş yargıçlarımız tutukluluğu bir ceza tedbiri olarak açıkça uygulamaktan kesinlikle kaçınmamaktadır.

Sevgili  arkadaşlar, devam eden bütün davalardaki hukuka aykırılıklar artık hepimizin gözden kaçıramayacağımız bir boyuta gelmiştir. Hepimiz gözlüyoruz ama daha da kötüsü var. Şimdi devam eden davalarda hep beraber görüyoruz. Arkadaşlar, değerli milletvekilleri, hangi partiden olursak olalım bunu görmezden gelerek Türkiye’de hukuk devletini kurmamız mümkün değil. Örneğin tahliye kararları veren bütün yargıçlar, bütün bu alanda görüş bildiren savcıların yerleri değiştirildi. Bugün Türkiye’de çok açıklıkla -bunu hiç saklamayalım- davalarda hukuka aykırı uygulamaları nedeniyle şikâyet edilen savcılara ve hâkimlere hiçbir şey yapılmadı. Adalet Bakanı soruşturma izni vermedi, soruşturma iznine idare mahkemesinin, Danıştayın kararından sonra da hiçbir şey yapılmadı. Buna karşılık Deniz Feneri savcılarının durumu hepimizin gözü önünde gerçekleşti.

Şimdi, sakın burada değerli milletvekilim… Bakın, dışarıda siyasal açıdan da bunu söylesek şöyle olur: Adalet Bakanlığı soruşturmayı açtırmış, daha sonra HSYK görevden almıştır. Şimdi bunları hiç tartışmayalım. Önemli olan, hangi dava olursa olsun burada bunu gidermemiz lazım, bağımsız yargıyı oluşturmamız lazım.

Size bir şey okumak istiyorum, göstermek istiyorum. Sevgili arkadaşlar, burada avukat arkadaşımız çok var, hangi partiden olursa olsun. Şimdi Turgut Kazan’ı tanırsınız, Baro Başkanlığı yapmış çok değerli bir hukukçudur. Şimdi, Turgut Kazan’ın başına gelen dava şurada. Bakın, ne olursa olsun değerli milletvekilim…

Bakın, Turgut Kazan bir İlhan Cihaner’i savunuyor. Savunduğu için kendisine dört tane dava açıldı, biri tazminat davası olmak üzere. Tamam. Beşinci dava da şurada, bakın, iddianame. İnanılması mümkün değil. Bir hukuk devletinde buna rastlamak mümkün değil. Biz bunun örneklerini gördük ama, şuraya bakın, dava şunun için açılmış. Turgut Kazan bir konuşmasında -aynen böyle yazıyor- “…şeklindeki konuşmasıyla Osman Şanal’ı hedef almıştır. Osman Şanal özel yetkili savcı olarak terörle mücadelede görev aldığı için onu hedef alması, müvekkilini savunmak için terörle mücadele edeni hedef göstermektir.” deyip beşinci dava açılmış. Şimdi, hiçbirimiz, buna, efendim, benim görüşüm ondan değil, ben onun gibi görmüyorum, düşünmüyorum, o yüzden iyi olmuş, yapılmış diyemez, dememelidir. Hiçbirimiz dememeliyiz. Bağımsız yargının sorunu ortada, bütün açıklığıyla ortaya çıkmıştır.

HSYK, hep söyledik, “Adalet Bakanlığının güdümünde, Müsteşarın güdümünde olur.” dedik. Yargıtay, kanun yaptık, 160 blok oy çıkardık.

Değerli arkadaşlar, sorunlar çok arttı. Lütfen, el ele, el birliğiyle mutlaka bu sorunları araştırmalı ve çözüm üretmeliyiz. Çözüm üretmediğimiz takdirde, hukuk devletinden bahsetmemiz mümkün olmayacaktır. Buna izin vermemeliyiz.

Son bir şey söyleyeceğim: Bakıyoruz, dünyada artık yalnız başımıza yaşamıyoruz, dünyadaki örnekleri görüyoruz. Bu sorunların olduğu bütün ülkeler de eğer demokratik hukuk devleti olarak kalmak istiyorlarsa buna çözüm ürettiler. Ne yaptılar? Fransa bile cumhurbaşkanını HSYK’nın başı koymuştu, onu değiştirdi 2011 değişikliğiyle. Haa, biz ne yaptık? Devekuşu gibi, hiç kimse kusura bakmasın, kafamızı kuma gömdük. Ne yaptık? Adalet Bakanlığı referandum öncesinde bir metin yayımladı, bu değişikliği görmezden geldi, bize anlatmak için dedi ki: “Cumhurbaşkanı Fransa’da da HSYK’nın başında, ne var?” Biz anlatmaya çalıştık “Hayır, böyle bir şey yok, değişti.” diye.

Değerli dostlar, bence…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) -  … bağımsız yargıyı, tarafsız yargıyı oluşturmak için elimizden geleni yapmak zorundayız. …

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Biz biliyoruz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – Mutlaka bunu yapmak zorundayız.

BAŞKAN –Sayın Batum, Teşekkür ederim.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - 5 bin kişi yerleştirdiniz, hâlâ konuşuyorsunuz. 

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – Siz de söylersiniz…

BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim, süreniz doldu.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – Bağımsız yargıyı tam kurum ve kurallarıyla geçerli kılmadığımız takdirde Türkiye bir hukuk devletidir demeye hakkımız yoktur. (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Siz işinize bakın.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Oradan konuşma, burada konuş.

BAŞKAN – Sayın Batum, teşekkür ederim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Oradan konuşmak bir işe yaramıyor Beyefendi, burada konuş. (AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Lütfen…

Önerinin aleyhinde İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Doğan Kubat.

Buyurun Sayın Kubat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanlığının Meclis gündeminde değişiklik yapılmasına dair önerisi aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.

BDP’nin gündeme alınmasını arzu ettiği teklif, bağımsız yargı sorunlarının araştırılması, bu konuda yürütülecek çalışmaların ve alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırma komisyonu kurulması talebidir Tüzük’ün 98, 104 ve 105’inci maddeleri gereğince.

Öncelikle, Anayasa’nın 98’inci maddesinde Meclis araştırmasının hangi konuda yapılabileceğine dair emredici hükmü var; müsaadenizle onu arz etmek isterim.

98’inci maddenin üçüncü fıkrasına göre “Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir.” İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri de bu araştırmanın usul ve esaslarını göstermektedir.

Değerli arkadaşlarım, Anayasa’nın 6’ncı maddesinde, egemenliğin kayıtsız ve şartsız Türk milletine ait olduğu belirtilmiş, yine egemenliğin yetkili organları eliyle kullanılacağı hükme bağlanmıştır.

Anayasa’nın 7, 8 ve 9’uncu maddelerinde de egemenliği kullanma yetkisini haiz olan bu organlar düzenlenmiştir ve bunlardan 9’uncu maddede yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız yargı, bağımsız mahkemelerce kullanılacağı hükme bağlanmıştır.

Anayasa’nın 138 ve devamı maddelerinde de yargıyla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Mahkemelerin kuruluş esasları, kararlarındaki uyacakları usuller, kararlara karşı kanun yolları -olağan ve olağanüstü olmak üzere- ve bunları inceleyecek üst yargı mercileri, detaylı biçimde, burada düzenlenmiştir.

Dolayısıyla “yargı bağımsızlığı” denildiği zaman, Anayasa’yı yine okumak lazım. 138’inci maddede yargı bağımsızlığından bizim anladığımız şudur: “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.

Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.”

SIRRI SAKIK (Muş) – İçişleri Bakanına sor onu!

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bu kürsü herkese açık. Medeni, özgür biçimde, buradan… Benim fikirlerimi beğenme zorunda da değil kimse ama bunun aksini düşünenlere de bu kürsü zaten açık. Sayın Başkanımız da toleransıyla söz veriyor herkese.

Dolayısıyla -devam etmek istiyorum- değerli arkadaşlar, yargı bağımsızlığı, hâkimin sadece dıştan gelen müdahalelere yani herhangi bir organın -bu yasama da olabilir veya devlet dairesinin veya bir kişinin- emir, talimatına karşı bağımsızlığı değil, idari yönden de yani onun özlük hakları yönünden de, kendi görev suçlarıyla ilgili denetim yetkisi yönünden de bağımsız kılmasını zorunlu kılar.

İşte bu esastan hareketle 2010 yılında yapılan, 5982 sayılı Kanun’la Anayasa’da yapılan değişiklik,  gerçekten cumhuriyet tarihinde yargı bağımsızlığı konusunda yapılmış en kapsamlı değişikliktir. Burada biraz önce saydığım değişiklikle, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun, bunların, yargı mekanizmasının asli unsuru olan hâkim ve savcıların gerek özlük, atama, tayin, terfi, nakil, görevden uzaklaştırma gibi konularda daha önce idari mercilere yani Adalet Bakanlığına çoğu zaman ait olan yetkileri, tamamen demokratik bir seçim süreciyle de desteklenen 22 kişilik bir kurula, yine hâkim ve savcıların oluşturduğu bir demokratik kurula tevdi edilmiştir. Bu, onlar açısından da bağımsızlık adına önemli bir güvence teşkil etmektedir.

Yine değerli arkadaşlarım, hâkim ve savcıların haklarında vuku bulan şikâyetler üzerine inceleme ve denetim yetkisi, araştırma yetkisi daha önce Adalet Bakanlığına bağlı teftiş kurulunca müfettişler eliyle gerçekleştirilmekteydi. Elbette, siyasi otoriteye doğrudan bağlı, onun emir ve talimatı altında olan böyle bir kurulun belki siyasi saiklerle hareket etmesi düşünülebilir idi ama Anayasa’da yapılan bu değişiklikten sonra bu yetki tamamen HSYK’ya verilmiştir. Bu da hâkim ve savcıların görevlerini yaparken tarafsız ve bağımsız biçimde hareket etmeleri adına önemli bir güvence olduğu kanaatindeyim.

Ülkemizde yargı kararlarından herkesin memnun olduğu söylenemez. Çünkü her davanın iki tarafı vardır, birini memnun etseniz, öbürü elbette memnun olmayacaktır ama önemli olan bu hukuk uygulamalarından, mahkeme kararlarından, adli işlemlerden memnun olmayan vatandaşların hak arama özgürlüğünü kullanıp kullanamadığına bakmak lazım. Yine, Anayasa elbette bu konuda -36’ncı maddesi- bir güvence getirmiş olmakla birlikte, daha önce vatandaşlarımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı başvuruların çokluğu da Meclisin malumudur. Bu konuda Türkiye’de de bu yol açılmış, Anayasa Mahkemesine, anayasal şikâyet dediğimiz bireysel başvuru hakkı getirilmiştir. Yani, hukuk uygulamalarından mağdur olduğunu iddia veya beyan eden kimselerin önünde olağan yargı yolları açık olmakla birlikte, olağanüstü bir yargı yolu olarak da yine hak arama özgürlüğü çerçevesinde 148’inci maddede bu bireysel başvuru hakkı getirilmiştir.

Kurulun denetim yetkisi dışında kalan ve yargı göreviyle ilgili olmayan adalet hizmetlerinin denetimindeyse Adalet Bakanlığı yetkili kılınmıştır; örneğin, cezaevleri, noterler, yine Adalet Bakanlığının icra daireleri, bunların denetimi Adalet Bakanlığına bağlı Teftiş Kurulu marifetiyle yapılacaktır.

Değerli dostlar, yargı bağımsızlığı, hâkim ve savcıların dışa karşı bağımsız olması yanında kendilerine karşı da bağımsız olmasını zorunlu kılar. Yani, hâkimin, mahkemenin inancından veya ideolojisinden doğan farklılaşmayı işine bulaştırmamasını da zorunlu kılar. İşte bu HSYK’da öngörülen özerk bağımsız yapı, bu, hâkimin ve mahkemenin kendisine karşı olan bağımsızlığını da güvence altına almayı hedefleyen bir düzenleme olmuştur.

Bu çerçevede, Sayın BDP Grubu tarafından verilen bu önerinin, hâkimleri ve mahkemeleri ve bunların yargısal nitelikteki işlemlerini politik alanın sorgulamasına maruz bırakacak siyasi bir komisyonun kurulmasının Anayasa’nın 6, 9, 138 ve 159’uncu maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle aleyhte oy kullanacağımı belirtir, hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kubat.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar gündemin “Sözlü Sorular” kısmında yer alan sorulardan 1, 3, 11, 15, 16, 45, 50, 61, 65, 82, 85, 102, 107, 108 ve 115’inci sıralardaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.

Şimdi soruları sırasıyla okutuyorum...

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, bir usul tartışması açmak istiyoruz.

Konu şu: Anayasa’nın 91’inci maddesi uyarınca bu Bakanlık kanun hükmünde kararnameyle kuruldu. 91’in son fıkrası uyarınca kanun hükmünde kararnamelerin ivedilikle ve öncelikle Parlamentonun onayına sunulması gerekir ve bu aşamada bu Bakanlığın yaptığı işlemlerin tamamı bir idari işlemdir, bir yasama işlemi değildir. Dolayısıyla, askıda bir Bakanlık söz konusudur ve bugüne kadar askıda olan bu Bakanlık Sayın Parlamentonun önüne getirilmediği için bu Parlamento bu kanun hükmünde kararnameyi onaylamış olsaydı yaptığı tüm işlemler yasama işlemi olacaktı ancak gelmediği için tamamen idari işlem. Bu açıdan Sayın Bakanlığın ilk önce bu kurulmasına yönelik kanun hükmünde kararnamenin Meclisin onayına gelmesi gerekir ki konuşabilsin. Bu anlamda usul tartışmasını açmak istiyoruz efendim.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Alakası yok efendim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Güvenoyu aldı ya! Ne diyorsunuz siz!

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Arkadaşlar, muhatabınız Başkanlık yani birbirimizle konuşmak ahlaki anlamda hoş bir hadise değil; varsa yüreğiniz, varsa bilginiz, varsa donanımınız kalkar konuşursunuz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bu Meclis güvenoyu verdi o Bakana.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bakın, Başkana bir saygı gösterin, tek tek bir söz alın lütfen.

BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen… Siz sözünüzü söylediniz. Buyurun yerinize.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Buyurun.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, 91’inci maddenin altıncı paragrafında çok açık: “Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler.” “Bu aynı gün zaten Parlamentonun bilgisine de sunulur, Türkiye Büyük Millet Meclisine de sunulur.” diye yazıyor. Şimdi bu kanun hükmünde kararnameyle kuruldu, Resmî Gazetede de yayımlandı ve yürürlüğe girdi. Burada da güven oylaması aldı. Bu hususla ilgili bir usul tartışmasını gerektirecek hiçbir durum söz konusu değildir. Dolayısıyla aynı şekilde devam etmesinden yanayız.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tanal…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Son bir dakika, özür diliyorum.

BAŞKAN – Buyurun efendim, bir dakika vereyim size. Mikrofonunuzu açıyorum, yerinizden lütfen.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun “Türk Anayasa Hukukunda Kanun Hükmünde Kararnameler” isimli Üçdal Neşriyattan çıkan kitabının fotokopisinin sayfa 374 ve 373’ü, bir.

İkincisi: Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu’nun kanun hükmünde kararnamelerle ilgili…

Üçüncüsü: Yasal dayanağımız Meclisin… Anayasa 91’in son fıkrası…

Yani bu tür kanun hükmünde kararnamelerin ivedilikle ve acilen Parlamentonun onayına sunulması lazım. Aksi takdirde anayasal bir suç  işlenmektedir ve bunun bizim huzurumuza getirilmemesi, Parlamento onayına sunulmaması ayrı bir suç teşkil etmektedir. Yani özellikle Sayın Meclis Başkanının Anayasa’nın 91’inci maddesinin son fıkrasını tekrar gözden geçirerek… Bunun Meclisin onayına sunulması farklı bir husus, Hükûmetin programının Meclisin onayına sunulması farklı bir husus. Bunları birbirinden ayrıştırmak lazım.

Teşekkürler, saygılar.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkanım, bu konuda…

BAŞKAN – Buyurun efendim, bu konuda. Bir dakika lütfen. Yerinizden. Size de mikrofonu açayım.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, yani usul tartışması istenildi.

BAŞKAN – İstenilmedi… Sayın Şandır, usul tartışması istenilmedi, itiraz ediyor, biz de söz veriyoruz.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Usul tartışması istedi.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Evet, usul tartışması istedim.

BAŞKAN – Usul tartışması açılması söz konusu olsa…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Usul tartışması istedik, evet efendim.

BAŞKAN – Ee, şimdi siz söyleyince söyledi… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Cümlelerimin başında…

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – İlk başından söyledi.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, şu anda usul tartışması açmaya münasip bir durum yok efendim çünkü İç Tüzük’ün 63’üncü maddesi açık ve net, gündemdeki olan konularda Başkanlığı usule, gündeme davet etmek üzere yapılan bir iştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemi yayınlanmıştır. Nitekim, Sayın Gençlik Spor Bakanıyla ilgili sorulan sorularda da “Gençlik Spor Bakanının cevap vermesi üzere…” diye sözlü sorular gönderilmiştir. Gençlik Spor Bakanı gündemde yayınlanan konuları cevaplamak üzere buraya gelmiştir ve gündemde yayınlanmıştır.

Sayın Milletvekilinin sizi usule ve gündeme davet etmesi için gündem dışında bir işleme girdiğiniz takdirde bu olabilir ama şu anda gündem devam ediyor efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun, siz de yerinizden bir dakika lütfen.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkanım, AK PARTİ Mecliste çoğunluğu olan bir parti. Hadi anladık, haziranda alelacele Meclis tatile girdi ama 3 Kasım tarihine kadar bir yetki aldı ve kararname çıkardı. Şimdi, burada bir usul tartışması zorunluluğu nereden?

Şimdi, burada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı var. Biz geçmişte kanun teklifleri verdik, “Çevre ve Orman Bakanlığı” diye verdik. Yine soru önergelerini öyle verdik. Şimdi, Gençlik ve Spor Bakanlığı için düzenlemeler değişti. Yani şimdi orada verdiğimiz kanun teklifleri, soru önergeleri ve araştırma önergelerini yeniledik. Burada bir sıkıntı doğuyor görev alanlarıyla ilgili. Onun için, Anayasa 91 çok açık: “Derhâl Mecliste görüşülür bu konuda.” diyor. Bu konuyu görüşmemiz lazım. Bakın, gündemimiz bir haftadır boş. Dün de bir tane teklif vardı, geri alındı. Bu bakanlıklarla ilgili kararnameyi bir an önce -bugün, yarın- bu hafta içinde çözmemiz gerekiyor. Usul tartışmasını bu noktada açmak lazım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, kanun gücünde kararnamelerin derhâl Meclise sevk edilebilmesi Anayasa gereği, bu doğru ama bu sevk kararnameler çıktıktan sonra Meclise sevk ediliyor ama onun da gelmesinin bir usulü var yani Anayasa Komisyonundan geçecek, ondan sonra Meclise gelecek. Geçmiş uygulamalarda da bu, bu bakanlıkların yeniden kurulması, bütünüyle lağvedilmesi anlamına gelmiyor. Devlette devamlılık esastır. Yani Sayın Bakan burada çıkıp daha evvel de konuştu Sayın Kaplan. Şimdi, bunu yeniden “Kanun gücünde kararname derhâl Meclise gelir.” dedi diye bütün kanun gücünde kararnamelerle teşkilatında değişiklik yapılan bakanlıkları, görevlerinde değişiklik yapılan bakanlıkları burada onaylanmadan yok saymak mümkün değil. Dolayısıyla ben uygulamamızın doğru olduğu kanaatindeyim ve usule ve devlet geleneklerine uygun olduğu kanaatindeyim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, şu teknik noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Kararname çıktı, doğru; Bakanlık kuruldu, doğru. Burada bir usul tartışması açan arkadaşımızın değindiği nokta da önemli. Hukuken, ahlaken bunu bir an önce bitirmek lazım. Ancak, buradaki bakanlıkların görev alanları değişti yani bir bakanlık iki kamyona ayrıldı, iki ayrı istikamete gidiyor şu an ama biz Meclis denetimi için kanun teklifi vermişiz. Şimdi, kanun teklifi iki parçaya bölündü, iki ayrı bakanlık var.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Olur mu efendim, bu kanun tekliflerini verdilerse yanlış vermişler.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Kanun teklifi ne zaman verdiniz?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Arkadaşlar, durun, dinleyin.

Bakın, yasa teklifi öyle, soru önergesi öyle… Bakın, Şehircilik Bakanlığı yoktu, şimdi Çevre ve Orman Bakanlığı var. Hasankeyf’le ilgili verdiğimiz araştırma önergesini Orman Bakanlığı mı, Çevre Bakanlığı mı?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kanun teklif verme hakkın yoktu, yetkin yoktu, daha yeni vermeye başladın.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bakın, barajla ilgili araştırma önergesini hangi bakanlık görüşecek? Artık bu karmaşanın netleşmesi lazım. Mecliste kanun teklifi vermişiz, soru önergesi vermişiz, denetleyeceğiz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Soru önergelerinin hepsi “Şehircilik ve Çevre Bakanlığı” diye geçiyor Sayın Başkanım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Şimdi, burada Sayın Bakan Bayraktar mı karşımızda olacak yoksa önceki Bakan şimdi de aynı görevi sürdürür…

BAŞKAN – Sayın Kaplan, tamam anlaşıldı efendim.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Şimdiye kadarki işlemleri geçersiz mi sayacağız?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Güvenoyunu kime verdiyse o, bu Meclis.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, ama…

BAŞKAN - Rica edeyim, bakın, şimdi, bir dakika… Anayasa’da kanun hükmündeki kararnamelerin de derhâl yürürlüğe gireceği de yazılı.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ama yürümüyor.

BAŞKAN - Dolayısıyla bütün bu söyledikleriniz yürürlüğe girmiş olan -Anayasa’ya göre yine- bir kanun hükmünde kararnameye göre kurulmuş bir bakanlıkla ilgili. Yok sayamazsınız. Mümkün değil…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, o bakanlığın yürümesi için yol olması lazım. Kamyon yürümüyor, iki tane yola ayrılmış…

BAŞKAN – Hayır, hayır… Böyle bir şey yok. Rica edeyim… Rica edeyim…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Aynı bakanlık iki ayrı bakanlığa ayrılmış.

BAŞKAN – Ben uygulamamızın doğru olduğu kanaatindeyim Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İki ayrı bakanı var, iki ayrı yardımcısı var.

BAŞKAN - Tamam, tamam ama şöyle bir şey var: Aynı Anayasa kanun hükmünde kararnamelerinin derhâl yürürlüğe gireceğini de emrediyor. O prosedür yürüyecektir ama bakanlık boş kalmaz. Devletin devamlılığı esastır. Bizim yaptığımız işlem normaldir. Lütfen… Lütfen…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, herhâlde, ben, ya derdimi anlatamadım veya sizler anlayamadınız, bilemiyorum ama…

BAŞKAN – Belki biz anlamadık efendim, olabilir ama sizin…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bilemiyorum. Ben, burada…

BAŞKAN - Lütfen… Lütfen…  Ben uygulamamızın usule aykırı olmadığı kanaatindeyim…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Usul 63’le ilgili son bir cümleyi söyleyeceğim Değerli Başkanım.

BAŞKAN - …ama tam tersine devlet geleneklerine de uyduğu kanaatindeyim çünkü kanun gücünde kararname aynı Anayasa’nın ilgili maddesinde derhâl yürürlüğe giriyor ve bu yürürlük aylardır da uygulanıyor. Arkadaşlarımız imzalar attılar, tayinler yaptılar ve yalnız Meclisteki konuşmaya gelince mi yok sayacağız? Bakanlıklar yok olmaz. Böyle bir devlet devamlılığı olmaz. Kusura bakmayın.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, yanlış bilginiz var, eksik biliyorsunuz. Ben cevap vereyim.

BAŞKAN – Eksik bildiklerimi tamamlarsınız. Ben, yaptığım işin usule uygun olduğu kanaatindeyim. Lütfen yerinize oturunuz. Görüşü aldık, zabıtlara da geçti. Lütfen yerinize oturunuz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, özür dilerim. Bakın, benim buradaki talebim şu: 63’üncü maddeye göre benim bu talebimin görüşmeye alınıp alınmaması, uygun olup olmaması… Usul açısından dile getiriyorum ben.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Efendim, usule aykırı bir şey yok ki, gündemi konuşuyoruz.

BAŞKAN – Zaten onu konuşuyoruz biz de efendim. Biz de gündemi konuşuyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gündemi konuşuyoruz. 63’le alakalı bir şey yok ki burada!

BAŞKAN - Gündemi konuşuyoruz biz de.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani, burada benim sizden istirhamım, bir Meclis Başkanı olarak, saygı duyduğumuz bir kurum olarak bizi ne olur işlenen suça ortak etmeyiniz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ne suç var burada?

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Anayasa’ya uygun davet ediyorum. Anayasa’nın 91’inci maddesinin son fıkrasına göre kanun hükmünde kararnamelerin derhâl yani bugüne kadar 237 tane kanun hükmünde kararname Parlamentonun önüne getirilmemekte. Yani, burada, evet, kanun hükmünde kararnameler derhâl yürürlüğe girer -ben aynen katılıyorum size- ancak Parlamento eğer bunu tasdik etmezse yürürlükten kalkar; bir. İki, eğer derhâl Parlamentoya sunulmazsa, Meclis Başkanlığına sunulmazsa yine kendiliğinden otomatik olarak, 91’inci maddenin son fıkrasına göre yine yürürlükten kalkar. Yani bunları niye görmemezlikten geliyoruz Değerli Başkanım!

BAŞKAN – Efendim, beni dinler misiniz lütfen.

Türkiye’de binlerce kanun hükmünde kararname geldi geçti. Yıllardır kanun hükmünde kararname yürürlükte olduğu hâlde Meclise gönderilip komisyonlarda kalan, komisyonlardan gelmeyenler de var. Bugün göndermiş olsalar bile komisyonların gündemine gelmesi lazım. Onun gelmesini beklemek demek, bakanlıkları tamamen ortadan kaldırmak anlamına gelmez. Size anlatamıyorum. Sonra da “Bizi anlamıyorsunuz.” diyorsunuz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, kötü emsal, emsal olmaz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bu, Meclis Başkanlığı ile Sayın Milletvekili arasındaki tartışmaya döndü efendim. Lütfen, gündeme geçelim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, lütfen şu gündemimize geçelim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Elitaş mı konuşacak, Sayın Milletvekili mi konuşacak?

BAŞKAN – Buyurun, soruları okuyun lütfen.

VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.-Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Makine Mühendisleri Odasının Erzurum’a şube açıp açmayacağına ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından sözlü soru önergesi (6/3) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Makine Mühendisleri Odasının kuruluşu 57 yıl önceye dayanmaktadır. Ülke genelinde 18 şube 55 il Temsilciliği 41 ilçe temsilciliği 10 mesleki denetim bürosu 1500 e yakın işyeri temsilciliği ile hizmet etmektedir. 1954 yılında 902 olan üye sayısı her geçen gün artan mezunlarla sayı bugünlerde 77 binin üzerine çıkmıştır. MMO'sının Doğu Anadolu Bölgesindeki 13 vilayette şubesi bulunmamaktadır. Doğunun 14 iline Temsilcilik vererek şubelere bağlanmış ancak Ardahan unutulmuştur. Erzurum ve Malatya Büyükşehir olmasına rağmen şube yoktur.

1- Erzurum'da açılacak bir şube ile Erzincan, Ağrı, Kars, Iğdır ve Ardahan'da işlerini takip etmede rahatlayacaktır. MMO Erzurum'a şube açılacak mı?

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki hava kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/5) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.06.07.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan İli hava kirliliği bakımından 3. derece iller arasında olup, genelde yakıt olarak kömür başta olmak üzere odun, tezek, elektrik, fuel-oil ve motorin kullanılmaktadır. İl genelinde kullanılan yakıtlar ile ilgili olarak 4856 sayılı kanununun 2.11.1986 tarihli ve 19269 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan hava kalitesinin korunması yönetmeliği ile ilgili belli standartlar getirilmiştir. Sıvı yakıtlarla ilgili olarak kükürt miktarı en çok 1,5 olan 615 kalorifer yakıtının kullanılmasına ve 6 nolu fuel-oilin, baca gazı arıtım tesisine teknolojisine sahip sanayi tesislerinde kullanımına izin verilmiştir.

1- 1992 yılından başlayarak Ardahan ilinde hava kirliliği ile ilgili olarak sayısal veriye dayalı bir çalışma neden yapılmamıştır? Bundan sonra yapılacak mı? Yapılacaksa ne zaman yapılacak?

3.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Posof’a bağlı bir köyde yapılan kadastro çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/14) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.14.7.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan Posof İlçesi Kaleönü köyünde yapılan ve vatandaşlarımızı çok ciddi sıkıntılara sokmuştur. Vatandaşın atadan dededen kalma yerleri başka isimler adı altında kaydedilmiş yine yapılan yanlışlar sonucu yerlerin büyük bir kısmı hazineye bırakılmıştır. Göç nedeniyle köylerinden uzakta olanların bu işten haberdar olmaları nedeniyle mahkemeye verme zamanları da kalmamıştır.

1-Ardahan Posof İlçesi Kaleönü köyünde yapılan kadastro çalışmaları içerisinde yapılan yanlışlar sonucu hemşehrilerimizin atadan dededen kalma arazileri başka isimlere kaydedilmiş, yine büyük bir bölümü hazineye kalmıştır. Bu yanlışlıkların giderilmesi için bir çalışma yapılacak mı?

4.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın imar planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/18)  ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruları Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.7.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan 1992 yılında il olmasına rağmen bugüne kadar geniş kapsamlı bir imar planı çalışması yapılmamıştır. Yapılan imar plan çalışması şu anda devam etmektedir. Ardahan’ın üniversitenin gelmesi ve gelişmekte olan bir il olmasının yolunun açılması için imar planının uzun yıllara yönelik yapılması gerekmektedir.

1- Ardahan’da yapımına başlanan imar planının kapsamının uzun yıllara yönelik olması ve Üniversitenin kısa zamanda gelişmesinin yanında uluslararası iki kapının da açılacak olması nedeniyle planların bu değerler üzerinde yapılması gerekmektedir. İmar planı ne zaman tamamlanacaktır?

5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’ın kentsel dönüşüm planına ilişkin sözlü soru önergesi (6/20) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.7.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan Merkez Yenimahalle Gecekondu. Kentsel dönüşümü yapılması planlanmıştır. Bu yapılaşmanın yapılmasıyla 1992 yılında il olan Ardahan'da Şehircilik anlamında büyük gelişmeler sağlayacaktır. Kentsel dönüşümün içinde alt ve üst yapıların yapılmasına ne zaman başlanacaktır?

1- Ardahan 1992 yılında il olmuştur. Ancak şehircilik açısından çok geri kalmıştır. Ardahan Yenimahalle kentsel dönüşüm planı içine alınmıştır. Yenimahalle’nin alt ve üst yapıları başta olmak üzere şehircilik açısından da önemli bir ivme kazandırılacaktır. Kentsel dönüşüm planı ne zaman yapılacaktır?

6.-  Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, deniz kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/56) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Ülkemizde Ege, Karadeniz ve Marmara'ya her yıl binlerce ton plastik ve organik atıklar atılmaktadır. Bu yüzden doğal balık miktarı düşmekte ve yok olmaktadır. Denizin kirlenmesi ile ilgili halkın bilgilendirilmesi konusunda çalışmalar ne durumdadır? Deniz, nehir, dere gibi yerleri kirleten kaç işletme uyarılmış veya kanuni işlem başlatılmıştır?

7.-  İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, İstanbul-Bakırköy, Küçükçekmece ve Avcılar sahilindeki deniz kirliliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/64) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                 İstanbul

İstanbul Bakırköy, Küçükçekmece ve Avcılar sahilinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından "Denize girmek tehlikeli ve yasaktır" levhaları yerleştirilmesine karşın vatandaşlarımız bu bölgeden denize girmeye devam etmektedir. Bu levhaların konuluş amacı;

a) Denizin kirli olmasından mıdır?

b) Bu bölgeden denize girerken mil ve diğer unsurlardan mı tehlikeli görülmektedir?

c) Eğer denizin kirliliğinden dolayı konuldu ise bakanlığınızın bu konuda herhangi bir ölçümlemesi var mıdır?

d) Denizin insan sağlığı açısından kirliliği had safhada ise bu bölgede hala vatandaşlarımızın denize girmesine neden müsaade edilmektedir?

e) Deniz kirli değilse bu levhaların kaldırılması gerekmez mi?

8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’da depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle boşaltılan kamu binalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/77) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehirleşme Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 16.7.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan'da başta 28 resmi kamu kurumuna ait binaların da içinde olduğu depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle boşaltıldığı ve uzun zamandır atıl kaldığından dolayı çürümeye başlamıştır. Bu binalarda hizmet verilmediğinden dolayı binalar başta dış cephelerinde kopmalar olduğundan o bölgeden geçenleri tehdit etmektedir.

1- Ardahan’da 28 kamu kuruluşuna ait olan kamu binaları ki bunların içinde okullarda mevcut depreme dayanıklı olmayan binalar bir an evvel yıkılmalı ve yerlerini yeni hizmet binaları yapılmalı bu binalar ne zaman yıkılacak?

9.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çıldır’ın bazı köylerindeki kadastro çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/81) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 25.7.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan Çıldır Sami Şakir köyü ve Taşdeğirmen köyünde yapılan kadastro çalışması sonucu bir çok hemşehrimiz çok ciddi oranda hak mağduriyeti yaşamaktadır. Atadan dededen kalma arsa ve tarlaları maalesef eksik ve yanlış bilgilendirme neticesinde başkalarının üzerine olduğu gibi hazineye de kaydedilmiştir. Bu hak mağduriyetlerinin ortadan kaldırılması gerekmektedir.

1- Ardahan Çıldır ilçesi Sami Şakir köyü ve Taşdeğirmen köyünde yapılan kadastro çalışmalarında hemşehrilerimiz çok ciddi şekilde hak mağduru edilmiştir. Kendi arazileri başkalarının üzerine yazılmış hatta hazinenin üzerine de yazılan olmuştur. Bu kadastro çalışmasındaki yanlışlıkların düzeltilmesi için bir çalışma yapacak mısınız?

10.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Çanakkale Gökçeada’daki bir otel inşaatına ilişkin sözlü soru önergesi (6/100) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı (Erdoğan Bayraktar) tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 20.7.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Tarih ve doğası ile farklılık yaratan Gökçeada’da 150 yıllık taş binalar bulunmakta ve burası sit alanıdır, bu bölge buram buram tarih kokmaktadır. Bu bölgenin gelişigüzel turizme açılması buranın kültürel ve tarihi dokusunu yok edecektir.

1- Çanakkale Gökçeada’da yapılan otel inşaatı ek yapı ruhsatıyla verilen iznin iptali ve inşaatın durdurulması gerekmektedir. Arazinin sit alanı kararının iptali söz konusu mudur?

11.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, denizlerdeki kirliliğe ilişkin sözlü soru önergesi (6/104) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 20.7.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

İç ve dış turizme açık olan denizlerimizin sahilleri kirlilik nedeniyle alarm vermektedir. Teknelerin sintine atıklarını denize boşaltması nedeniyle, birçok yerde deniz yüzeyini yağ kaplamış durumdadır. Her gün milyonlarca kişinin denize girdiği plajlardaki kirlilik tatilcilerin tepkisine neden olmaktadır.

1- Denizlerimizdeki kirlilik oranı denetimsizlikten had safhaya çıkmıştır. Bu durumda önümüzdeki yıllarda beklenen turist sayısına ulaşmakta zorluk çekeceğiz. Denizlerin temizlenmesi için hangi önlemleri alıyorsunuz?

12.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan ve ilçe belediyelerinin itfaiye aracı ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/124) (Cevaplanmadı)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 24.8.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ardahan'da yaşayan hemşehrilerimizin tek geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Ardahan merkeze bağlı köyler başta olmak üzere diğer ilçelere bağlı köylerde çıkan yangınlarda tonlarca ot yanmasına karşın kent genelinde bulunan itfaiyenin yenilenmediği ve takviye edilmediği görülmektedir. Bir kış boyunca hayvanlarına yedirecekleri otları yanan insanlarımız çaresizdir.

1- Ardahan il belediyesine ait itfaiye aracının bozulmasından dolayı çıkan yangınlara zamanında müdahale edilemediğinden tonlarca ot yanmaktadır. Ardahan il belediyemiz başta olmak üzere ilçe belediyelerimize birer adet itfaiye aracı verecek misiniz?

13.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TOKİ’nin bazı illerdeki kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili bir takım iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/129) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 12.9.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Toplu Konut İdaresi Başkanlığı yurdumuzun birçok bölgesinde bana arsa verin ben size ev yapayım diyerek başta hazineden olmak üzere köylünün merasında köylüye ait olan yerleri ederinin çok altında istimlak ederek yok pahasına almış ve daha sonra kendisine tahsis edilen araziyi parselleyerek üçüncü şahıslara devretmiştir.

1- Kars, Erzurum, Ağrı, Iğdır, Bayburt, Gümüşhane ve Van illerinde Kentsel Dönüşüm adı altında projelendirme yapıldı mı, yapıldıysa buralarda ne kadar yer istimlak edildi, hazineye ve vatandaşa ait yerlere ne kadar ücret ödendi?

2- Kars, Erzurum, Ağrı, Iğdır, Bayburt, Gümüşhane ve Van'da gerek hazine arsası gerekse vatandaşın arsasını istimlak ettikten sonra üçüncü şahıslara bu yolla satış yapıldı mı?

14.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, TOKİ’nin Ardahan’daki kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili bazı iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/137) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.9.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ağrı, Hakkâri ve Şırnak illerinde yapılması planlanan kentsel dönüşüm alanlarının yerleri belirlendi mi? Bu belirlenen bölgelerde hak sahiplerinin hakları nasıl korunacak, yıllardan beri vergilerini vererek kullandıkları yerlerinin değerleri neye göre belirlenecek, bu bölgeler yapılaşmaya mı ayrılacak, eğitim ve spor alanlarına mı ayrılacak?

1 - Ağrı, Hakkâri ve Şırnak illerinde şehrin kalkınması, ilerlemesi, göçün durması, eğitimin ve sağlığın iyileşmesi yolunda hızla adımlar atılacaktır. Bunun için şehrin çarpık yapılaşmasını durdurmak için kentsel dönüşüm yapılacak yerlerde hak sahiplerinin mağduriyetlerinin giderilmesi için özel bir çalışma var mıdır?

2 - Şehirlerin merkezindeki cadde ve sokaklar başta olmak üzere şehirdeki çarpık yapılaşmanın giderilmesi için hangi önlemleri aldınız?

15.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı şehirlerdeki çarpık yapılaşmanın giderilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/130) ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 12.9.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Toplu Konut İdaresi bana arsa verin ben size ev yapayım diyerek hazineden ve köylünün merasında kendisine tahsis edilen araziyi istimlak ettikten sonra parselleyerek satan toplu konut idaresi Şimdi de Ardahanlı yoksulun arazilerine göz koymuştur. Ardahan'da Kentsel Dönüşüm yapılacak olan yerlerde yoksul insanlara ait arazileri değerinin altında bir parayla almak istemektedir.

1- Ardahan'da yıllardan beri atadan dededen kalan arsaların bugüne kadar vergisini veren hemşehrilerimiz şu günlerde Ardahan'da arsa ve ev fiyatlarının değerlendiği günlerde TOKİ Kentsel Dönüşüm yapacağım diyerek vatandaşın elinden arsaları değerinin altından aldığı doğru mudur?

2- TOKİ Ardahan'da yapacağı konutlar için elinde bulunan arsaları üçüncü şahıslara sattı mı?

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Şimdi, soruları cevaplandırmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar.

Buyurun Sayın Bayraktar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Sayın Başkan, usul hakkında söz talebim oldu. Söz talebi usul hakkında önceliklidir. Müsaade ederseniz kendimi ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, bu bittikten sonra dikkate alacağım. Anında kesme diye bir şey yok, usul hakkında diye. Kusura bakmayınız.

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Sayın Başkan, şu yaptığınız yanlış…

BAŞKAN – Zamanı geldiğinde vereceğim. Bunu bitirelim, sonra.

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Şu anda yaptığınız yanlış Sayın Başkan.

BAŞKAN – Doğru yaptığım kanaatindeyim. Size söz vereceğim, usul hakkında o zaman konuşuruz.

Buyurun Sayın Bayraktar.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, 98’inci maddeyi okuyun…

BAŞKAN – Sen de oku. Çok okudum 98’i ben.

KAMER GENÇ (Tunceli) – …diyor ki “Bakan, soruya cevap verecek.”

BAŞKAN – Lütfen… Lütfen oturun.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Sayın Başkan, yüce Meclisimizin saygıdeğer üyeleri…

KAMER GENÇ (Tunceli) – “Lütfen, lütfen…” demeyin yani… Sizin bu yaptığınız fiilen bu Meclisi esir altına almaktır.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) - …öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bir dakika… Bir dakika Sayın Bakan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Sayın Başkan, saygıdeğer Meclisin milletvekilleri…

KAMER GENÇ (Tunceli) – 98’inci madde…

BAŞKAN – Lütfen yerinize oturun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bana karşı özel, kinli hareket ediyorsunuz.

BAŞKAN – Ben söz verdim konuşuyor, söz ister konuşursunuz.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Öncelikle müsaadenizle...

KAMER GENÇ (Tunceli) – 98’inci maddeye göre…

BAŞKAN – Size söz vermedim, lütfen. Lütfen yerinize oturun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sözümü bir dinler misin!

BAŞKAN - Söz isterseniz ondan sonra. Size söz vermedim şimdi, oturun.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) - …9 Ekim Pazar akşamı…

KAMER GENÇ (Tunceli) – 98’inci maddeye göre, önce, bakan beş dakika cevap verecek, soru sahibi ona cevap verecek, ondan sonra, bakan, cevap verecek. 98’inci maddeyi aç oku!

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) - …Antalya’mız başta olmak üzere Balıkesir, Denizli, Aydın; Muğla, Bandırma, Balıkesir illerinde meydana gelen…

BAŞKAN – Size söz veririm, ondan sonra konuşursunuz Sayın Genç. Lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Daha dün geldin oraya, orada keyfî hareket ediyorsun. Seni oturtmayız oraya. Sen bakma ben şimdi yalnız konuşuyorum.

BAŞKAN – Lütfen…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben buraya geldiğim zaman, bundan sonra 135 milletvekili gelecek. Sen orada Başkanlık yapamazsın.

BAŞKAN – Lütfen terbiyeli olun, yerinize oturun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Dediklerimize uymak zorundasın.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) - …sel baskını ve sel taşkınında hayatını kaybeden 6 vatandaşımıza yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Yine, zarar gören vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

Dün Antalya’ya gittim, oradan da Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin üyesi olarak Serik Haskızılören köyü Pınargözü Mahallesi’ndeki sel baskınını yerinde inceledim.

Saygıdeğer milletvekilleri, gerçekten çok büyük bir afet. Burada mesire yeri olarak kullanılan köyün okulunun bulunduğu, sağlık ocağının bulunduğu, camisinin bulunduğu ve yaklaşık elli beş hanenin bulunduğu bölge tamamen sele gitmiş ama ifade etmek istiyorum, sizlere arz etmek istiyorum, gerçekten, devletimizin nereden nereye geldiğini orada çok net bir şekilde görmek mümkün. Pazar günü akşam aniden başlayan yağmurdan hemen bir saat sonra, başta Valiliğin kurumları olmak üzere, Özel İdare, Devlet Su İşleri, Jandarma, Sahil Güvenlik mensupları yöreye intikal ettiler. Hemen pazartesi günü sabahleyin de Vali bizzat kendisi, Vali Muavini, Kaymakam, Antalya milletvekilleri de yöreye intikal ettiler.

Yine, orada bir muhtarın ifadesini sizlere nakletmek istiyorum, muhtar: “Eğer cuma günü     -yani bu sel felaketinden iki buçuk gün önce- bize Meteorolojinin uyarısı, akabinde Valiliğin yazısı ve Kaymakamlığın bize olan yazısı ve tek tek ikazları olmasaydı buradaki can kaybı 50’nin üzerinde olurdu.” dedi. İnanın, bugün sabahleyin 10’da-11’de muhtarın bana ifade ettiğidir bu ve bugün gördüğüm, orada 100’ün üzerinde makine çalışıyor ve 10’un üzerinde devletin değişik kurumları orada çalışmakta.

İnşallah, şu anda bulunamayan 3 vatandaşımızı da kısa sürede bulacağız. Orada tamamen sele giden evler var, sekiz tane ev, onlar devletimiz tarafından yapılacak. Zarar görenler, yine hem evleri zarar görenler hem de ilçelerde pamuk tarlaları, narenciye bahçeleri, nar bahçeleri ve seralarda olan zararların da giderilmesi için yasal çerçeve içerisinde çalışmalarımız devam ediyor.

Yine, burada milletvekillerimiz de ifade ettiler, soru olarak da, bilgi olarak da istediler “Ne yapacaksınız?” diye. Borçlarının yapılandırılması noktasında ne gerekiyorsa orada bayındırlık, Valilik çalışmalar yapıyor. Bunları, devletimizin yapması gereken neyse onları da yapacağız. Özellikle bunu sözlerimin başında ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza yöneltilmiş olan bir soru var, öncelikle bu sorunun cevabını vereceğim, arkasından Bakanlığıma yönelik yaklaşık 14 tane soru var, bir kısmı birleştirilmesi gereken sorular, bunların hepsini cevaplandıracağım.

Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün Makine Mühendisleri Odası açılmasına dair (6/3) esas sayılı sorusu var. Bu soruya ilişkin olarak, 27 Ocak 1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’nun 18’inci maddesinde “Her oda kendi umumi heyeti kararı ile tayin ve tespit olunacak yerlerde şubeler açabilir ve mümessillikler ihdas edebilir.” hükmü yer almıştır. Bu yasa maddesi gereğince meslek odalarının şube açabilmeleri bugün için meslek odalarının genel kurul kararının alınmasına bağlıdır. Meslek odalarının yerinden yönetim esasına dayalı tam demokratik ve katılımcı yönetim anlayışıyla işlevini sürdürebilmesi için oda nerede şube açması gerekiyorsa burada açabilme muhtariyetine sahiptir. Gerekirse, bizden de bir yardım isterse biz de kendilerine yardım edebiliriz ama böyle bir şart olmadığını özellikle ifade etmek istiyorum.

İstanbul Milletvekili Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun bir sorusu var  “Bakırköy-Küçükcekmece-Avcılar sahilinde “denize girmek tehlikeli ve yasaktır” şeklinde, bu levhalar niye buralara yerleştirilmiştir, denizi mi kirli?” diye. Hayır, bunlar denizin fiziksel yapısından dolayı belediyelerin mahallinde yaptığı uygulamalardır. Burada boğulmaya karşı, boğulma olmasın diye yapılan ikaz levhalarıdır, çevre kirliliğiyle, deniz kirliliğiyle bir alakası yoktur.

Arz ederim.

Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün, 1992 yılından başlayarak Ardahan ilinde hava kirliliği hakkında Bakanlığıma yöneltmiş olduğu (6/5) esas sayılı soru önergesiyle ilgili olarak: Ardahan ili ikinci derecede kirli il olarak değerlendirilmekte olup, 2010-2011 yılı kış sezonu kükürtdioksit ve partiküler madde değerleri Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’nde belirtilen limit değerleri aşmamıştır. Ardahan’daki hava kirliliği durumu budur. Şu anda Ardahan için tespit edilen kirlilik limit değerlerin altındadır. Bu konuda Bakanlığımızın genelgesine istinaden Ardahan Valiliğince hazırlanmış olan Temiz Hava Eylem Planı Bakanlığımızda mevcut olup, istenilmesi hâlinde takdim edilebilecektir.

Arz ederim.

Yine, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün, (6/14) ve (6/81) sayılı sözlü soru önergeleriyle ilgili olarak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 11’inci maddesinde otuz günlük ilan süresi içerisinde kadastro mahkemesine dava açılabileceği belirtilmektedir yani otuz günlük askı süresi içerisinde…

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – On yıl…

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR  (Devamla) –  Arz edeyim: Otuz gün içerisinde kadastroya yani bu tespitleri yapan kadastroya itiraz edilebileceği açıkça ifade edilmektedir. Aynı kanunun 12’nci maddesi hükmü gereğince kadastro çalışmaları askı ilanı sonucu kesinleşen taşınmazların kadastro tespitlerinin resen ve idari yoldan iptali veya düzeltilmesi mümkün değildir ancak bu durumdaki taşınmazlara yönelik olarak hak iddialarının taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içerisinde mahallî hukuk mahkemelerine müracaat etmek suretiyle hak arama ve tespit yapma işlemi gerçekleştirilmektedir.

Yine, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün (6/18) esas sayılı soru önergesiyle ilgili olarak: Ardahan ilinin de içinde bulunduğu Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı planlama bölgesine dair 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı, 2009-2011 yılı yatırım programları kapsamında ihale edilerek planlama başlatılmış ve nihai aşamaya gelinmiştir. Çok kısa süre içerisinde, belki bu dört-beş ay içerisinde mezkûr planlar bitirilerek askıya çıkartılacaktır. Bu süre içerisinde gerekli itirazlar, gerekli değerlendirmeler de aynı şekilde yapılabilir.

Yine, Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı planlama bölgesi, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı çalışmasında Ardahan ilinin sosyal, ekonomik, fiziki, doğal, kültürel yapısı ve potansiyelleri de dikkate alınmakta, üniversitelerden gerekli görüş ve bilgiler alınmakta ve uluslararası kriterler de göz önünde bulundurularak bu planlar ve plan kararları oluşturulmaktadır.

Arz ederim.

Yine, Sayın Milletvekilimizin (6/20) esas sayılı sözlü soru önergesiyle ilgili olarak: Bakanlığımızın seksen bir il valiliğinden, doğal afetlere hazırlıklı bir Türkiye için, şehirlerimizin modernleşmesi ve insan hayatını tehdit eden risklerden arındırılacak şekilde yaşanılabilir şehirler oluşturulması amacıyla, valilik ve il dâhilindeki belediyelerin iş birliğinde, öncelikle afetlerden azami zarar görebilecek olan ve bölgelerin araştırılarak bu alanlardan kentsel dönüşüm alanı olarak belirlenebilecek bölgelerin tespit edilmesi, bu alanlara ilişkin gerekli bilgi ve belgelerin Bakanlığımıza iletilmesi istenmiş olup Bakanlığımıza bu hususta valilik ve belediyelerden gelen ve gelmekte olan bilgiler çerçevesinde şehirlerin kentsel dönüşüm planları hazırlanmaktadır. Önümüzdeki süreçte çok kapsamlı bir şekilde fiilen kentsel dönüşümlere başlayacağız. Ardahan’da da kentsel dönüşüm yapmak üzere bizzat kendim TOKİ Başkanı iken mahalline gittim, orada, Ardahan’da en öncelikli olan Yenimahalle’nin kentsel dönüşümü için yerinde incelemeler yaptık. Bu veriler de elimizdedir. Burada yine valilikle ve belediyeyle organize bir biçimde kentsel dönüşümlere en kısa süre başlayacağız.

Arz ederim.

Tokat Milletvekilimiz Sayın Reşat Doğru’nun deniz kirliliği hakkında Bakanlığıma yöneltmiş olduğu (6/56) esas sayılı soru önergesiyle ilgili olarak: 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ilgili mevzuat kapsamında kara  kökenli ve denizcilik faaliyetlerinden kaynaklanan katı atıkların denizlerimize girişinin önlenmesine yönelik esaslar belirlenmiş olup bununla ilgili çalışmalar Bakanlığımızca yürütülmektedir. Buna ilaveten, deniz atıklarıyla mücadelede önemli olan unsurlardan birisi de halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmaların gerçekleştirilmesidir. Bu kapsamda 26 Mayıs ile 28 Mayıs 2011 tarihleri arasında Muğla’da, Fethiye Göcek’te Bakanlığımız ve Deniz Temiz Derneği iş birliğiyle deniz dibi ve kıyı temizliği aktiviteleri gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte bazı belediyeler ve sivil toplum kuruluşları deniz atıklarıyla mücadele kapsamında halkta farkındalık oluşturabilmek amacıyla deniz ve kıyı temizliği kampanyaları organize etmektedirler. Diğer taraftan, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan mevzuat kapsamında deniz, nehir, dere gibi alıcı ortamları kirletenlerle ilgili olarak bu kapsamda yapılan sürekli denetimlerde 63 milyon 551 bin TL idari ceza yani yaptırım uygulanmıştır.

Arz ederim.

Yine, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün, depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle boşaltılan kamu binaları hakkında Bakanlığıma yöneltmiş olduğu (6/77) esas sayılı soru önergesiyle ilgili olarak, sözü edilen kamu binaları hâlihazırda kullanılmakta olup bu binaların bir kısmı yeni bir kısmı ise eski binalardır. Binalara yönelik olarak mahallinde yapılan ön inceleme ve tespitlerde, depremsel etkilere dayalı sorunlar ve güçlendirme çalışmalarına gerek duyulabilecek bölümler için gerekli işlemler bugüne kadar yapılmış, bundan sonra da bu faaliyetler yürütülmektedir.

Ayrıca, konu edilen yirmi sekiz kamu binasına yönelik yapılan çalışmaları ve tüm ayrıntıları gösteren raporlar, arzu edildiği takdirde yine tarafımdan takdim edilebilecektir.

Yine, Ardahan Milletvekilimizin (6/100) esas sayılı sorusuna ilişkin olarak, Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 23 Aralık 2004 tarih ve 482 sayılı Kararı ile Kurulca onaylı, 1/25.000 ölçekli sit haritasının, bu zikredilen Gökçeada Kaleköy köyü ile Eski Bademli köyünü de kapsayan 1/10.000 ölçekli kadastral haritaya işlenmesi sonucu söz konusu parsel, sözünü ettiğiniz parsel Eski Bademli köyü kentsel sit sınırı dışında kalmaktadır. Dolayısıyla, yani bu bahse konu edilen parsel ve bahse konu edilen bina sit kapsamı alanında bulunmamaktadır.

Arz ederim.

Yine, Sayın Milletvekilimizin, “Denizlerimizin temizlenmesiyle ilgili hangi önlemleri aldınız?” şeklindeki (6/104) esas sayılı sorusuyla ilgili olarak: Bakanlığımız deniz ortamlarının korunması maksadıyla taraf olunan uluslararası sözleşmeleri de dikkate alarak, ilgili kurum ve kuruluşlar ile koordinasyon hâlinde yeni mevzuat ve uygulamalar yaparak, gerek gemilerden gerekse kıyı tesislerinden kaynaklanacak deniz kirliliğinin önlenmesi doğrultusunda çalışmaları en etkin bir biçimde sürdürmektedir. Gemilerden Atık Alınması ve Atıkların Kontrolü Yönetmeliği çerçevesinde mavi kart ve gemi atık takip sistemi uygulamaları başlatılmıştır. Uygulamaya geçilen bir diğer projeyle de gemi atık takip sistemi ile gemi atıklarının daha etkin kontrolü hedeflenmektedir.

Mavi bayrak çalışmalarıyla ilgili olarak ülkemiz 2011 yılında üç yüz kırk bir mavi bayrak ile şu anda Avrupa’da 3’üncü sıradadır. Daha evvel 90-100 sıralarındaydık, şu anda 3’üncü sıraya yükseldik.

Arz ederim.

Yine, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt’ün, TOKİ’nin aldığı araziler ve bu arazileri nasıl kullandığı, kentsel dönüşümler konusunda ne yaptığı şeklindeki (6/129) ve buna benzeyen (6/130) esas sayılı soru önergeleriyle ilgili olarak: Toplu Konut İdaresi kendi mülkiyetindeki arsalar üzerinde konut inşa etmekte, ettirmekte ve bu konutları kredilendirerek satışa sunmaktadır. Konut satışlarıyla hedeflenen, mevcut piyasa koşullarıyla konut sahibi olamayan ancak belirli bir birikime sahip dar ve orta gelirli ailelerin gelirlerine uygun ödeme koşulları ile âdeta kira öder gibi taksitlerle ev sahibi olmalarını temin etmektir. Bu itibarla, TOKİ Ocak 2003 ile 12 Ekim 2011 tarihleri arasında -bugün itibarıyla- 81 il, 800 ilçede, 2.131 şantiyede, toplam 513 bin konut rakamına ulaşmıştır. Bu konutların 400 bine yakını bitirilerek hak sahiplerine teslim edilmiştir. Bu uygulamalardan Kars ilinde 1.920, Erzurum ilinde 5.094, Ağrı ilinde 3.063, Ardahan ilimizde 1.154, Iğdır ilimizde 612, Bayburt ilimizde 928, Gümüşhane ilimizde 1.214 ve Van ilimizde 6.221 konut olmak üzere, bu illerde 20 binin üzerinde konut projelendirilmiş ve inşaatları başlatılmıştır.

Söz konusu illerde idare tarafından satışı yapılan arsalar, sayın milletvekillerimizin de ifade ettiği gibi, Hazineden, Milli Emlak Genel Müdürlüğünden 1164 sayılı Yasa’nın ek 4’üncü maddesi uyarınca yoksullara, alt gelir grubuna ve orta gelir grubuna satılacak olanlar bedelsiz, diğerleri ise bir kısmı emlak değeri üzerinden bir kısmı da ekspertiz değeri üzerinden satın alınmaktadır.

Emniyet Genel Müdürlüğü gibi, diğer kamu kuruluşlarımızla yaptığımız protokoller çerçevesinde buralardan, devletin bu kurum ve kuruluşlarından aldığımız arsalar tamamen piyasa değeri üzerinden alınmaktadır. Bu arsa ve arazilerden TOKİ olarak illerde uygulama yapmadığımız arsalar imar durumları yapılmak suretiyle değerlendirilerek TOKİ’ye gelir temin etmek maksadıyla halkımıza satılmaktadır.

Saygılarımla arz ederim, yüce Meclisi tekrar selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, şimdi Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç, gündemin sözlü sorular kısmında yer alan sorulardan 44, 71, 77, 79, 94, 103, 114 ve 116’ncıyı cevaplandıracaklardır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, önce Sayın Bakanı bir gönderelim, ona soracaklarımızı soralım, ondan sonra...

BAŞKAN – Sonra size söz vereceğim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Efendim, önce Sayın Bakanı bir gönderelim.

BAŞKAN – Hayır, hayır bir saniye efendim, bir saniye. Beraber diye karar aldık.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Efendim, Sayın Bakana soracaklarımızı soralım, Sayın Bakanı gönderelim.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkanım, usulen biz…

BAŞKAN – Sonra vereceğim arkadaşlara.

Buyurun.

16.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Türk malı otomobil üretimi çalışmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/52) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Müteaddit defalarda Türk malı otomobil üretimi basında gündeme gelmektedir. Hükümet olarak bu yönlü bir çalışma var mıdır? Varsa ne zaman üretime geçilecektir?

17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, futbol sahalarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/88) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 22.7.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Futbolda gerek liglerin gerekse Ziraat Türkiye Kupası maçlarının oynanacağı 2011-2012 sezonunda futbol sahalarının futbol oynamaya elverişli hale getirilmesi gerekmektedir. Sahaların çimlenmesi, soyunma odalarının yeniden gözden geçirilmesi futbolcuların ve hakemlerin duş alacağı yerler başta olmak üzere seyirci tuvaletlerinin bakım ve onarımı yapıldı mı? Seyircilerin maçlara rahatça gelip gitmesi için yol ve çevre düzenlemeleri yapıldı mı?

1- Ağustos ayında başlaması planlanan 2011-2012 futbol sezonunda stadyumlar futbol oynamaya elverişli hâle getirildi mi? Sahanın çimlenmesi yapıldı mı?

2- Yine stüdyolarda gerek futbolcuların gerekse hakemlerin soyunma odalarındaki duşlar ve düzenlemeler yapıldı mı?

3- Seyircilerin maçlara daha rahat gidip gelmeleri için çevre düzenlemesi ve ulaşım imkânları sağlandı mı?

4- Seyirci tuvaletlerinin bakım ve onarımı yapıldı mı?

18.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan’daki spor kulüplerine maddi yardım yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/94) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 20.7.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Sporun Anadolu’ya yayılması ve gençlerimizin daha çok spor yapmaları yanı sıra Ardahan'da spor kulüplerimiz maddi imkânsızlıklar nedeniyle spor müsabakalarına yeterince iştirak edememektedirler. İlimizde göçün yoğun olması, ticaretin kısıtlı olması nedeniyle spora yatırım yapılmamaktadır.

1- Ardahan'daki spor kulüplerimize müsabakalara katılabilmeleri için başta maddi yardım olmak üzere malzeme yardımı yapmayı düşünüyor musunuz?

2- Ardahan Üniversitesine yarı olimpik yüzme havuzu yapılması için bir çalışmanız var mıdır?

3- Kapalı spor salonumuzda eksikliği görülen araç ve gereç ile spor malzemelerinin temini için bir çalışmanız var mıdır?

19.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, kamu kuruluşlarınca ödenen kira bedellerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/97) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 21.7.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Ülkemizde arazi sorunu olmamasına rağmen başta büyük illerde olmak üzere bütün Türkiye’de bulunan kamu kuruluşları kiralık binalarda hizmet vermektedirler. Kiralık binalara ödenen yıllık bedellerle yeni ve daha elverişli hizmet binalarının oluşmasıyla kamu binaları yapılabilir.

1) Bütün ülkede kirada oturan kamu kuruluşlarının sayısı ne kadardır?

2) Kamu kuruluşlarının bina kira bedellerinin toplamı ne kadardır?

20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, emeklilerin banka promosyonu alıp almayacaklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/114) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim.

                                                                                                           Dr. Reşat Doğru

                                                                                                                   Tokat

Soru: Memur ve işçilere verilen banka promosyonlarından emeklilerin de yararlanması konusunda bir çalışmanız var mıdır?

21.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan, Kars, Ağrı ve Iğdır’daki futbol sahalarının bakım ve onarımına ilişkin sözlü soru önergesi (6/125) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 24.8.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

2011-2012 Futbol müsabakalarının başlayacağı Eylül ayında futbol sahalarının futbol oynamaya elverişli hâle getirilmesi gerekmektedir. Sahaların çimlenmesi, soyunma odalarının yeniden gözden geçirilmesi, futbolcuların ve hakemlerin duş alacağı yerler başta olmak üzere seyirci tuvaletlerinin bakım ve onarımı yapılmalıdır. Seyircilerin maçlara rahatça gelip gitmeleri için yol ve çevre düzenlemeleri yapıldı mı?

1) Ardahan, Kars, Ağrı ve Iğdır'da futbol müsabakalarının yapılacağı futbol sahalarının çimlenmesi, soyunma odalarının bakımının yapılması, tuvaletlerin ve maçlara gelip gidilecek yolların bakım onarımı yapıldı mı?

22.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illerdeki okulların spor malzemesi ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/136) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.9.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Kars, Iğdır, Gümüşhane ve Bayburt illerindeki orta dereceli okullarda spor malzemelerine acilen ihtiyaç bulunmaktadır. Bu illerimize bağlı il merkezlerindeki liseler ve ilçelerdeki liselerde okuyan gençlerimiz okulda spor malzemesi olmadığından dolayı spor yapamamaktadır. Gençlerimizin boş zamanlarında kahve köşelerine gitmeden spor yapabilmeleri için gerekli olan spor malzemelerinin gönderilmesi gerekmektedir.

1- Kars, Iğdır, Gümüşhane ve Bayburt illerindeki orta dereceli okullarda spor malzemelerine acilen ihtiyaç bulunmaktadır. Bu illerimize bağlı il merkezlerindeki liseler ve ilçelerdeki liselerde okuyan gençlerimizin spor yapabilmeleri için gerekli olan spor malzemeleri gönderilecek mi?

23.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, bazı illere spor salonu yapımına ve spor kulüplerinin desteklenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/138) ve Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç tarafından sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 14.9.2011

                                                                                                               Ensar Öğüt

                                                                                                                 Ardahan

Kars, Iğdır, Ağrı, Gümüşhane ve Bayburt illerinde sporun Anadolu'ya yayılması ve gençlerimizin daha çok spor yapmaları yanı sıra bu illerimizdeki spor kulüplerimiz maddi imkânsızlıklar nedeniyle spor müsabakalarına yeterince iştirak edememektedirler. İllerimizde göçün yoğun olması, ticaretin kısıtlı olması nedeniyle spora yatırım yapılmamaktadır.

1- Kars, Iğdır, Ağrı, Gümüşhane ve Bayburt illerinde bulunan spor kulüplerimize müsabakalara katılabilmeleri için başta maddi yardım olmak üzere malzeme yardımı yapmayı düşünüyor musunuz?

2- Adı geçen illerimizin ilçelerinde kapalı spor salonu bulunmamaktadır. Kapalı spor salonu yapılacak mı?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, soruları yanıtlamak üzere Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç.

Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakika.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

24’üncü Dönemde yemin merasimi dışında kürsüye ilk gelişim. Bu vesileyle çalışmaların iktidar ve muhalefet gruplarına hayırlı uğurlu olmasını, yüce Mevla’nın hepimizi milletimize hizmete vesile kılmasını canıgönülden arzu ediyorum.

Çok değerli milletvekilleri, önce Sayın Başbakanımıza tevcih edilen sorulara cevap vereceğim, geliş sırasına göre değil. Sayın Başbakanımıza yöneltilen soruları önce cevaplandırdıktan sonra şahsıma ve Bakanlığımıza yönelik soruların cevaplarını sizlerle paylaşmanın gayreti içerisinde olacağım.

(6/52) esas numaralı, Tokat Milletvekili Sayın Doğru’nun Sayın Başbakanımıza yönelttiği soru “Müteaddit defalarda Türk malı otomobil üretimi basında gündeme gelmektedir. Hükûmet olarak bu yönlü bir çalışma var mıdır? Varsa ne zaman üretime geçilecektir?” şeklinde tecelli etmiştir.

Bu konuda Sayın Başbakanlığımızın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çerçevesinde hazırlamış olduğu cevabı sizlerle paylaşıyorum:

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından bütün ilgili paydaşların katılımıyla Türkiye Otomotiv Stratejisi ve Eylem Planı 2011-2014 hazırlanmış ve 5 Mayıs 2011 tarihli Yüksek Planlama Kurulu kararıyla uygulamaya konmuştur.

Söz konusu strateji planında Türkiye'nin bir otomotiv üretim ve ARGE üssü olması hedefi yanında, yerli bir otomobilin üretilmesine zemin hazırlayacak eylemler de yerini bulmuştur. Bu çerçevede, Türkiye’de otomotiv sanayisinde faaliyet gösteren bütün büyük firmaların bir araya geldiği çatı örgüt olan Otomotiv Sanayi Derneğine görev verilerek, Türkiye’de yerli bir otomobilin üretilmesine yönelik bir rapor hazırlanması istenmiştir.

Sözü edilen rapor, uzun ve detaylı bir çalışmanın ardından Otomobil Sanayicileri Derneği tarafından 29 Eylül 2011 tarihinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Nihat Ergün’e sunulmuştur. Bu raporda ülkemizin yerli bir otomobil üretmesine yönelik çalışmaların nasıl yürütülmesi gerektiği, bu üretimin maliyetinin ne olabileceği gibi hususlar yanında konunun teknik detayları da değerlendirilmiştir.

Otomotiv Sanayi Derneğinin Bakanlığa sunmuş olduğu rapor ve Bakanlık olarak yapılan bu değerlendirmeler, bu konuda iç ve dış pazarlarda büyük tüketici kitlesine sahip olan B ve C segmentinde farklı modellerdeki otomobillerle üretime başlanması gerektiği yönündedir.

Diğer taraftan, bu konuda Sayın Başbakanımızın kamuoyuna ve otomotiv sektörüne yaptığı çağrılar sektörün üretici temsilcileri tarafından da olumlu karşılanmış, başta otomotiv sektöründeki yan sanayi ve dağıtım pazarlama şirketlerinden oluşan ilgili sivil toplum kuruluşları Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına başvurarak, yerli bir otomobilin üretimi konusunda desteklerini dile getirmişlerdir.

Sözü edilen kişi ve kuruluşlarla konu hakkında görüşmeler Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çerçevesinde devam ettirilmektedir.

Türkiye’de yerli bir otomobilin üretilmesi için ne gibi destek mekanizmalarının oluşturulması gerektiği yönünde yine Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığında kapsamlı çalışmalara devam edilmektedir.

Önümüzdeki dönemde yasa değişikliği ihtiyaçlarının söz konusu olması hâlinde, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki ilgili ihtisas komisyonuna konuyla ilgili yasa değişikliğine yönelik teklif veya tasarılar intikal edebilecektir.

Yerli bir otomobil markasına Türkiye’nin sahip olması hususu ne sadece iktidarın meselesi ne de tek başına muhalefetin meselesi değildir. Bu millî bir meseledir.

Türkiye’de çok sayıda otomobil firması büyük ölçüde katma değeri Türkiye’de kalacak şekilde üretimlerine devam etmektedir. Ancak burada arzu edilen şey, yüzde 100 Türk mühendislerinin ürünü olan bir otomobili önce Türkiye’ye kabul ettirmek, sonra yüzde 100 katma değeri Türk coğrafyasında kalacak olan bu otomobili dış piyasalara, pazarlara sunabilmektir.

(6/97) esas numaralı, Ardahan Milletvekili Sayın Öğüt’ün Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği kamu kuruluşlarınca ödenen kira bedellerine ilişkin sözlü soru önergesine cevabımızı, değerli milletvekilleri, sizlerle paylaşmak istiyorum:

Kamu kurumlarında hizmet binası ihtiyacı kira, satın alma veya yaptırma, yeniden inşa yollarıyla temin edilmektedir. İlk kurulan idareler genellikle kiralama yapmak zorunda kalmaktadırlar. Kiralama, satın alma veya yeniden inşa tercihi imkânların değerlendirilmesi neticesinde şekillenmektedir.

Merkezî yönetim kapsamındaki yaklaşık 200’ü aşkın idarece 2010 yılında ödenen hizmet binası kiralama tutarı 202 milyon liradır. Mahallî idarelerce aynı yıl içinde ödenen hizmet binası kira tutarı ise 81 milyon Türk lirası rakamına ulaşmış bulunmaktadır.

Cevaptan da anlaşılacağı gibi cumhuriyet Hükûmetimizin kiralama yoluyla kamu binalarının hizmetlerini halka ulaştırmak gibi bir öncelikli tercihi söz konusu değil. Ancak yeniden inşanın uzun zamanlar alabilecek olması durumunda kiralama metodu, fiziki mekân ihtiyacını karşılamaya yönelik bir ara çözüm formülü olarak değerlendirilmektedir.

(6/114) esas numaralı, Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’nun Sayın Başbakanımıza yöneltmiş oldukları, emeklilerin de banka promosyonlarından faydalandırılmasına ilişkin sözlü soru önergesinin cevabını sizlerle paylaşıyorum: Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından her ay yaklaşık 9 milyon 800 bin emekli ve hak sahibine, 3’ü kamu bankası olmak üzere, 21 banka ve PTT aracılığıyla ödemeler yapılmaktadır. Gelir veya aylık alanların yüzde 95’i 3 kamu bankasıyla PTT üzerinden gelir veya aylıklarına ulaşmaktadır, sadece yüzde 5’i, kalan 18 özel sektör bankası tarafından yürütülmektedir.

Tahsilat, ödeme ve nakit varlıklarının değerlendirilmesinde günümüz ekonomik şartlarına uygun, kurumlar açısından hizmet sunumunun tüm maliyetlerini ortadan kaldıran, bunu sağlarken aynı zamanda hizmetin yerinden, etkin ve verimli olarak sunulabilmesini ve bankalar arası uygulama farklılıklarını gidererek kamunun nakit yönetimini kolaylaştıran bir anlayışla 2009 yılında yeni protokoller imza altına alınmış bulunmaktadır. Bankalarla imzalanan protokoller gereğince, gelir veya aylıkların tutarı ödeme gününden iki iş günü önce, 3 milyon adet ödemeyi geçtiği takdirde üç iş günü önce, ödenen kişi sayısı bağlamında 3 milyon kişiyi geçtiği takdirde üç iş günü önce ilgili banka hesaplarına aktarılmakta, bu ödemeler karşılığında bankalara herhangi bir komisyon ödenmemekte ancak yalnız PTT’ye olmak üzere binde 3 oranında bir komisyon ödemesi gerçekleştirilmektedir.

Sosyal güvenlik sistemine her gün yeni emeklilerin veya hak sahiplerinin dâhil olması, ayrılması, aylığın kesilmesi, yeniden bağlanması veya hak sahibine gelir bağlanması, kesilmesi ve yeniden bağlanması nedeniyle sistemden yararlananların sayısında günden güne büyük rakamlı değişiklikler yaşanmaktadır. Diğer taraftan emekliler, aylık aldıkları banka veya şubelerini diledikleri zaman, iradi olarak değiştirebilmektedir. Kamu tarafından, emekli ve hak sahipleri, gelir ve aylıklarını alacağı bankayla ilgili bir yönlendirme yapılmamaktadır. Gelir, aylık alan emekli ve hak sahibi, aylık alacağı bankayı kendi tercihleri doğrultusunda belirlemektedir.

Bankalar, müşterilerine, kendilerine sağladıkları fayda ve kazanca göre bazı avantajlar sağlamaktadır, bu bilinen bir gerçektir. Emeklilerin çoğu, aylıklarının tamamını ödeme gününde bankadan almaktadır yani bankaların emekli maaşlarını ve aylıklarını uzunca bir süre banka hesaplarında değerlendirebilme imkânı bulunmamaktır. Değişik zamanlarda bankalarla görüşmeler yapıldı, bunları özetleyerek geçiyorum. Kurumdan, kamudan gelir ve aylık alanlarla bunların hak sahiplerinin promosyon alabileceklerine dair hiçbir açıklama yapılmamışken ilgili bakanlık tarafından, yazılı ve görsel basında emeklilere promosyon ödeneceğine dair yoğun haberler maalesef yapılmış ve bu yönde büyükçe bir beklentiye yol açılmıştır. Bu haberler doğrudan promosyonun bir tarafı olmamasına rağmen, emeklilerimizin ilgili bakanlıktan bir beklenti içerisine girmelerine neden olmuştur.

Bunun üzerine, ilgili bakanlık yetkilileri tarafından sosyal sorumluluğun gereği olarak bankaların genel müdür yardımcılarıyla 23 Haziran 2010 tarihinde ilki, 7 Temmuz 2010 tarihinde ise ayrıca genel müdürleriyle ikinci toplantılar gerçekleştirilmiştir. Bu toplantıların neticesinde, bankaların emeklilere promosyon verilmesine dair bir düzenlemesinin bulunmadığı, bankaların bu konuda bir bütçesinin olmadığı, emekli aylığı ödemelerinden çok cüzi kazanç sağladıkları, operasyonel maliyetlerinin yüksek olduğu ve emekli maaşlarından sağlanan cüzi maliyetlerin ancak bu maliyeti karşılamaya yettiği, hiçbir şekilde emeklilere promosyon ödenmesinin bankalar açısından rasyonel ya da uygulanabilir bir durumunun bulunmadığı banka yetkilileri tarafından ilgili bakanlık yetkililerine ifade edilmiştir.

Diğer taraftan, bakanlık yöneticileri de kurumun bankalar üzerinden yüksek miktarlarda işlem gerçekleştirdiği, bu kadar yüksek tutarların bankacılık sistemi açısından muhakkak rasyonel ve fizibıl bir getirisinin bulunduğu, bu nedenle emeklilere promosyon ödenmesi konusunun bankalar tarafından tekrar değerlendirilmesi gerektiği hususunu ilgili bankaların genel müdürleri ve genel müdür yardımcılarına ifade etmişlerdir. İlgili bakanlık kamudan aylık veya maaş alan emeklilerimizin haklarını ve hukukunu koruma noktasında ilgili kurumlar nezdinde yani bankalar nezdinde girişimlerine devam etmektedir ancak bankalar şu ana kadar emeklilere promosyon ödemeye yönelik bir pozitif, yapıcı yaklaşım içerisine girmiş değillerdir kendi maliyetlerini gerekçe göstermek suretiyle.

Çok saygıdeğer milletvekilleri, Sayın Başbakanımıza tevcih edilmiş bulunan üç sözlü soru önergesine bu suretle cevabımızı paylaşmış oldum. Sayın Doğru’yu göremedim sadece, bugün belki burada bulunmuyor olabilir ama biz cevabımızı paylaşmış olduk.

Şimdi, şahsıma ya da Bakanlığımıza tevcih edilen sorulara cevabı vermek istiyorum:

Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili Sayın Öğüt’ün (6/88) esas numaralı sorusu; özü itibarıyla, futbol sezonunda stadyumların futbol oynamaya uygun olup olmadığına ilişkin sözlü soru önergesi.

Kısaca ifade edeyim. Soruya gerekçe yapılan Ziraat Türkiye Kupası müsabakalarının yapılacağı Spor Genel Müdürlüğümüze ait bulunan futbol sahaları, Türkiye Futbol Federasyonu Stadyum ve Güvenlik Komitesi Talimatnamesine uygun olarak hazırlanmakta ve hizmete sunulmaktadır. Statların bakım ve onarımı, protokolle devrettiğimiz statlarda protokolle devri sağlanan kulüplere, devretmediğimiz stadyumlarda ise bakım ve onarım hizmetleri tamamen Bakanlığımıza ait bulunmaktadır. Her iki durumda da statların bakım ve onarımı Türkiye Futbol Federasyonu Stadyum Talimatnamesine, uluslararası maçların oynanacağı stadyumlarda ise UEFA ve FIFA kriterlerine göre şekillenmek durumundadır. Bu çerçevede Bakanlığımız, protokolle kullanım hakkını başka kulüplere devrettiğimiz stadyumların bile UEFA şartnamesinin gerektirdiği standartlara kavuşması yönünde gereken harcamaları yapmaktan bugüne kadar imtina etmemiştir. Kulüp adı zikretmek istemiyorum ama herhangi bir spor kulübüne bir futbol sahası teslim edilmiş olduğu hâlde, bozulan çiminin, yanmayan ışıklandırma sisteminin ya da buna benzer sarf malzemelerinin gideri, kulübün yükümlülüğüne rağmen, kulüplerimizin içinde bulunduğu mali güçlükler nedeniyle harfiyen Bakanlığımız tarafından karşılanmaktadır. İktidar ve muhalefet milletvekillerimiz, kendi illerindeki, Bakanlığımızdan illerindeki kulüplere devredilen stadyumlarla ilgili o kulüplerin yöneticileriyle temas kurdukları takdirde bu değişmez gerçeği emin olun öğrenmiş olacaksınız.

Son olarak, Trabzon’da Avni Aker Stadyumu Şampiyonlar Ligi’ne hazır hâle getirildi, bununla ilgili harcama da Bakanlığımız tarafından karşılandı. Ben, bir iki örnekle daha devam edeyim. Mersin İdman Yurdu Spor Toto Süper Lig’e bu sene çıkma hakkını geçen sezondan kazandığı için -tabii akşam maçları var ve stadyum aydınlatması yoktu- Mersin İdman Yurdu’nun stadyumunu da aynı şekilde aydınlatmaya kavuşturmak üzere tüm harcamalar Bakanlığımız tarafından yürütülmektedir.

Yine, Sayın Öğüt’ün (6/94) esas numaralı, Ardahan ilinde spor kulüpleri ve spor tesislerine ilişkin soru önergesi. “Ardahan’daki spor kulüplerimize yardım” başlığı var. Ardahan Üniversitesine yarı olimpik bir yüzme havuzu yapılıp yapılamayacağı konusu var ve yine “Ardahan’da kapalı spor salonumuzda eksiği görülen araç ve gereç ile spor malzemelerinin temini yönünde bir çalışmanız var mıdır?” sorusu var. Biz, doğrusu Ardahan’daki kapalı spor salonuyla ilgili malzeme gereksinimlerini karşıladık, temin ettik ama Sayın Öğüt’ün elinde eğer ki kapalı spor salonuyla ilgili malzeme tedarik ihtiyacına yönelik bir liste varsa bu listeyi yeniden alır, bunlar sarf malzemeleridir, bu eksikliklerin tamamını tamamlarız.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Size getireceğim Sayın Bakan.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) - Ama tüm kapalı spor salonlarıyla ilgili tedarikleri ivedi bir şekilde sağlamaya devam ediyoruz.

Sayın Öğüt Ağrı’yı sormuş bu arada, kapsamı biraz genişletmiş, Ardahan dışında illere de sorularıyla yönelmiş, orada da, ifade edeyim, spor kulüplerine yardımlar konusu.

Değerli milletvekilleri, tek tek sıralamaya kalksam zamanım yetmeyecek ama eldeki listeden birkaç örnek vereyim ki kalpler mutmain olsun. Ağrı 04 Spor Kulübü, Ağrı Atletik Spor Kulübü, Ağrı Cumhuriyet Lisesi Spor Kulübü, Ağrı Doğubeyazıt, Ağrı Dağı Halk Oyunları Spor Kulübü, Ağrı Doğubeyazıt Dağcılık ve Doğa Spor Kulübü, Ağrı Şeker, Ağrı TEDAŞ gibi, alfabetik bir şekilde devam ediyor, Ağrı Cumhuriyet Lisesi, Ağrı Gençlik Spor Kulübü… Ardahan’a geçelim. Atlayarak geçiyorum yalnız, onu ifade edeyim. Bunlar yardım yaptığımız kulüplerin tamamı değil. Ardahan 23 Şubat Spor Kulübü, Ağzıpek Spor Kulübü, Çayırbaşı, Çıldır, Ardahan Gençlik, Ardahan Göle, Ardahan Kale, Ardahan Karagöl, Ardahan Sulakyurt gibi devam eden yardım listeleri mevcut. Bir diğer liste daha var, okumuyorum çünkü okuduğum takdirde diğer sorularınıza cevap verme imkânı kalmayacak.

Ardahan Üniversitesine yarı olimpik veya olimpik bir yüzme havuzu yapıp yapamayacağımıza ilişkin sorunuz. Bildiğiniz gibi Bakanlığımız tüzel kişilik olarak YÖK’ün ve üniversiteler sisteminin hareket ve faaliyet sahası, eylem sahası dışında. Dolayısıyla, Bakanlığımın görevleri arasında Ardahan Üniversitesi kampüsüne herhangi bir spor tesisi kazandırmak gibi bir görev yok. Ama eğer yapacak olsak, bu ancak Ardahan Üniversitesi kampüsü içerisinde bir gayrimenkulün, yani bir arsanın tapusuyla birlikte Bakanlığımıza devrinden sonra mümkün olabilir ki bununla ilgili de bir görevimiz yok. Lakin Anadolu’da yeni kurulan üniversitelerin, dönemimizin eseri olan Anadolu üniversitelerinin faaliyet ve imkânlarının genişletilmesi adına üniversite bir spor salonu ya da yüzme havuzu yapımına başlarsa biz oraya imkânlarımız ölçüsünde, Ardahan halkının da gönlünü kazanmak üzere belli katkıları sağlamayı tasarlayabiliriz.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Bakan, hemen arsayı veriyorum. Arsa var, hazır, hiç merak etmeyin.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Arsaya hemen öyle peşin peşin yüzme havuzu, spor salonu yok Ensar Bey. Faaliyet alanımın dışında kalıyor. Ama üniversite başlarsa üniversitenin başladığına ben katkı sağlarım imkânlarımız elverdiği nispette. Niye? Bütün illerimizde…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Bakanım, devletin gençliği koruma kollama görevi var. Üniversite gençliği bu kapsam dışında değil.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Elbette ki. Çok teşekkür ediyorum. Bundan sonra inşallah gençlik politikalarında daha fazla müşterek çalışmaları yürütürüz. Bu noktada görevimiz var. Bayburt’a, Ardahan’a, Iğdır’a, Hakkâri’ye, Şırnak’a, Batman’a, Türkiye'nin üniversite olmayan bütün illerine üniversite kuran bir siyasal anlayışı temsil ediyoruz. Ve elbette ki bu üniversitelerle ilgili kanun tasarıları burada görüşülürken doğaldır ki muhalefet de bu tasarılara destek sağladı. Dolayısıyla, bu kampüsleri geliştirmek gibi bir imkânımız varsa bu imkânlardan imtina etmeyeceğimizin siz değerli milletvekilleri tarafından bilinmesini isterim.

Yine Sayın Öğüt’ün, Ardahan, Kars, Ağrı ve Iğdır’da futbol müsabakalarının yapılacağı futbol sahalarının çimlenmesi, soyunma odalarıyla alakalı bir soru. Hemen cevaben özet olarak ifade ediyorum: Anılan illerimizde, zikredilen illerimizde futbol müsabakalarının yapılacağı futbol sahaları çimlendirilmiş, soyunma odalarının bakımları yapılmış ve futbol sahalarına gidilecek yolların bakım ve onarımları tamamlanmıştır. Ancak, bu yollarla ilgili konuda Karayolları, yerel yönetimler, belediyeler, il özel idaresi gibi kurumlara da Bakanlığımız dışında düşen görevler var. Bizim yol yapmak gibi bir görevimiz yok ama yolları yerel idareyle dizayn etmek gibi bir sorumluluğumuz var. Eksikler olabilir, tamamlanacaktır mutlaka. Hâlen adı geçen illerimizdeki salonlarda ve aynı zamanda sahalarda müsabakalara devam edilmektedir. 2011 yılında sırf bakım onarım amacıyla Ağrı’ya 825 bin, Ardahan’a 290 bin, Iğdır’a 410 bin, Kars’a 100 bin TL ödenek aktarımı gerçekleştirilmiştir. Fakat burada hemen ifade ediyorum, bakım onarım amacıyla -bütçelerimiz açık- tesislerimizin en kısa sürede, ivedilikle bakım onarımlarının yapılması aynı zamanda işletme maliyetlerinde de bize tasarruf imkânlarını beraberinde getiriyor. O yüzden, bu konudaki bütçelerde hiçbir kısıntımız, sıkıntımız, darlığımız söz konusu değildir.

Sayın Öğüt’ün (6/136) esas numaralı, Kars, Iğdır, Gümüşhane, Bayburt illerinde orta dereceli okullarda spor malzemesi ihtiyacına ilişkin soru önergesi.

Burada hemen ifade edeyim, yine Gençlik ve Spor Bakanlığının, Millî Eğitim Bakanlığı bünyesindeki okulların spor ve sarf malzemelerinin tedarikiyle ilgili bir vazifesi yok ancak adı geçen illerimize, Gümüşhane’ye, Bayburt’a, Kars’a, Ardahan’a ve Iğdır’a, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullar noktasında belli sarf malzemesi ve spor malzemesi tedarikini sağlamışız.

Yeterli miktarda mı? Bizim vazifemiz olmadığı için ne kadar gönderirsek gönderelim yeterli sayılması gereken miktarda ama her şeye rağmen bu konuyla ilgili sponsorluk noktasında da çalışmalarımıza devam ediyoruz. Hem üretici firmalar hem sanayicilerimizin destekleme paketleri üzerinden inşallah, vazifemiz olmadığı hâlde çocuklarımızın ihtiyacı olan spor ve sarf malzemelerini tedarik etmeye gayret edeceğiz.

Yine Sayın Öğüt’ün (6/138) esas numaralı sorusu, Kars, Iğdır, Ağrı, Gümüşhane ve Bayburt illerinde bulunan spor kulüplerine yardım yapılmasına ilişkin soru.

Burada kulüp kulüp rakamları sıralayabilmemiz mümkün değil ama Kars ilimizde 12 spor kulübüne 97.500, Iğdır ilimizde 21 spor kulübümüze 75 bin, Ağrı’da 18 kulübe 42.500, Gümüşhane’de 10 spor kulübüne 57.500, Bayburt’ta 37 spor kulübüne Bakanlık imkânlarımızdan, kısıtlı ve ufak işlerinin görülmesi için yaptıkları talepler doğrultusunda 147 bin Türk lirası kaynak aktarılmış bulunmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Sayın Başkanım, cümleyi tamamlamak için müsaade ederseniz sadece bir dakika.

BAŞKAN – Hiç vermiyorum Sayın Bakanım, özür dilerim.

Cümleyi lütfen…

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Siz söyleyin, biz duyarız. Ne yapalım, sağlık olsun.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Peki, değerli arkadaşlarım, teşekkür ediyorum, saygıdeğer milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlarım, İç Tüzük’ün 98’inci maddesi, sadece soru sahiplerine bulundukları yerlerden sayın bakanlardan açıklama isteyebileceğini amirdir. Dolayısıyla, sisteme giren arkadaşlarımızdan özür diliyorum.

İki soru sahibi, Sayın Aslanoğlu ve Sayın Öğüt.

Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.

Süreniz üç dakika, yerinizden.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Üç dakikayı Sayın Bayraktar Bakanıma kullanmayacağım, üç dakikayı Sayın Spor Bakanıma kullanacağım.

Sayın Bakanım, verdiğiniz cevaptan şunu anlıyorum: İstanbul Bakırköy, Küçükçekmece, Avcılar, Büyükçekmece, Silivri sahili deniz temiz. Öyle anlıyorum, öyle algıladım. Oraya, sadece, konulan levhalar orada boğulmayı önlemek açısından olduğunu anlıyorum. O zaman, siz… O sahildeki halka, burada deniz temizdir, denize girmekte hiçbir sakınca yoktur diyebilir miyim? Çok açık, net cevap istiyorum: Deniz temiz mi, kirli mi?

Sayın Spor Bakanım, duyduğuma göre dört büyük kulübe 5’er milyon yardım etmişsiniz, 5’er milyon, Spor Toto Teşkilatından.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Malatyaspor ne oldu?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Elitaş, ben İstanbul milletvekiliyim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Malatya’yı unuttun demek. Malatya’yı anında terk ettin, helal olsun sana be!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Ben Türkiye milletvekiliyim Ensar gibi.

Sayın Bakanım, diğer kulüplere 1’er milyon vermişsiniz, dört büyüklerin dışındakilere. Peki, gariban Bank Asya, Üçüncü Lig’deki kulüplere kaç para verdiniz? Bunları niye… 5 milyondan bahsediyorum. Dört büyüğe 5 milyon, doğru mudur? Öbür kulüplere gariban gariban 100 bin lira, 50 bin lira... Sayın Bakan, o parayı vermeyin.

AHMET İHSAN KALKAVAN (Samsun) – Samsun’a...

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Samsun’a versin, versin. Vermesin demiyorum.

Sayın Bakan, doğru mudur? Diğer kulüplere niye eşit vermiyorsunuz, onların özelliği nedir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.

Sayın Öğüt, yerinizden lütfen.

Süreniz üç dakika.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanıma teşekkür ederim, bazı şeylere cevap verdi. Yalnız, Sayın Bakanım, Ardahan merkeze bağlı Sugöze köyü sınırlarında TOKİ konut yaptı. Sugöze köyünün arazilerini TOKİ gasbetti. Köylülere para vermeden binaları yaptı ve köylüler de devamlı şikâyet ediyorlar. Biraz önce de o köyden Yılmaz Özdemir beni aradı: “Ne olur, Sayın Bakanımıza söyleyin. Bizim yerlerimizi aldılar. Bizim paramızı versinler.” Bu bir.

İkincisi: 28 adet, kamuya ait bina var arkadaşlar. Yani devlete ait binaların hepsi çürük, çürük raporu var. Sayın Bakanım “Bunlarla ilgili çalışma yapıyoruz.” dedi. Kendisinin tabii ki döneminde yapılmadı ama Sayın Bakanım, bunların hem güçlendirilmesi doğru dürüst yapılmadı hem de bazı binaların yıkılıp yeniden yapılması lazım. Şu anda insanlar çürük binalarda oturuyorlar. Bunların içinde okullar da var değerli arkadaşlar. Yarın, Allah göstermesin, bir deprem olursa, inanın, bunun sorumlusu kim olacak? Onu ben merak ediyorum ve burada da tutanaklara geçmesini istiyorum.

Üç: Kadastro çalışmaları… Bütün köylerde yapılan kadastrolar hep yanlış. Sadece Ardahan’da değil, bu Kars’ta da var, bütün şeylerde de var. Ben şimdi sizden istirham ediyorum: Tapu Kadastro Genel Müdürünü çağırın, ne kadar itiraz var, bütün herkesin… Mesela, bir köy, Ardahan merkeze bağlı Ölçek köyünde 860 tane yanlış var. Mahkemeye vermişler. Bir ay içerisinde askı, itiraz etti, olmadı, on yıl içerisinde dava ama adam diyor ki: “Arazinin parasından, değerinden çok ben mahkemeye, avukata para ödüyorum.” Yani bunu bir yeniden gözden geçirin ve bu kadastro çalışmalarını lütfen yeniden sağlıklı yapın.

Spor Bakanımıza gelince… Ben teşekkür ederim, açıklamaları yaptı Sayın Kılıç.

Sayın Bakanım, doğu ve güneydoğu illerimizde sporcular, gençlerimiz, çocuklarımız, biliyorsunuz, boşta kaldıkları zaman farklı yerlere başvuruyorlar.

Sayın Bakanım, beni dinlerseniz iki dakika… Sayın Suat Kılıç… Bir arkadaş meşgul etmesin.

Maçlara çocuklar giderken… Bakın, bunu not alın, lütfen, sizden rica ediyorum. Şimdi, saydınız, Ardahan’da 8 tane takım var. Bu takımlar amatör kümede veya diyelim diğer gruplarda oynuyorlar. Şimdi, Erzurum’a gidecek, yol paraları yok, araç yok. Efendim, gittikleri zaman orada kalacak yeri yok. Şimdi, sizden istirham ediyorum: Doğu ve güneydoğuya değil bütün Türkiye’deki bu tip çalışmalara bir ödenek ayırın. Sadece yol ve konaklama parası olursa çocukların şevki kırılmadan gidip maç oynayabiliyorlar.

Bu, Ardahan Üniversitesine gelince: Ardahan Üniversitesi yeni kampüs kuruluyor, temelini attık, çok da güzel oldu. Ama kampüsün orada siz arazi istediniz. Çamlıçatak köyüyle ben görüştüm, arazi verebiliyorlar. Oraya olimpik ve yarı olimpik bir yüzme havuzu yapabiliriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öğüt.

Şimdi, değerli bakanlarımız açıklamak üzere soruları, son sorulardan sonra…

İlk önce, Çevre Bakanımız Sayın Bayraktar, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Beş dakika süreniz var.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Trabzon) – Sayın Başkan, yüce Meclisimizin çok değerli üyeleri, çok değerli milletvekillerimiz; tekrar hepinize saygılarımı arz ederim.

Değerli Milletvekilimiz, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nun sorusuna istinaden… Sorudan bizim anladığımız, buradaki tabelaların mahiyeti neydi, bunu bize söyleyin. Biz de tabelaların mahiyetini araştırdık ve “Bu tabelalar, Bakırköy’de, Küçükçekmece’de, Avcılar’daki sahillerde fiziksel imkân olmadığı için denize girilemeyeceği yönünde belediyelerin ikazlarına yönelik tabelalardır.” şeklinde ifade ettim. Arz edeyim.

İstanbul’un şu anda, İstanbul’un birçok bölgesinden denize girilebilmektedir ama bu bölgelerde araştırma yapıp size yazılı olarak arz edeceğim.

Teşekkür ederim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sorum burada var.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Ama tabelaların maksadını arz ettim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hayır, hayır, “Deniz kirli mi değil mi?” dedim Sayın Bakanım.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Onu da size yazılı olarak arz edeyim müsaade ederseniz.

Sayın Ensar Öğüt, milletvekillerimizin eksik gördüğü sorular var. Yalnız benim bir tane cevaplandıramadığım soru var, (6/137) sayılı soru. Onu kısaca arz edeyim.

Bakanlığımızca 81 il valiliğine yazı yazılmış ve doğal afetlere hazırlıklı bir Türkiye için şehirlerimizin modernleşmesi ve insan hayatını tehdit eden risklerden arındırılacak şekilde yaşanılabilir şehirler oluşturulması amacıyla kentsel dönüşüm alanı olarak değerlendirilebilecek bölgelerin tespit edilmesi, bu alanlara ilişkin gerekli bilgi ve belgelerin Bakanlığıma iletilmesi istenilmiş. Bu doğrultuda özellikle hem şehirlerde hem kasabalarda hem köylerde depreme dayanıksız yapılar, salaş yapılar, ruhsatsız yapılar, mühendislik biliminden yoksun yapıların değerlendirilerek en önemli yerlerden, en acil yerlerden, en öncelikli yerlerden, en kolay yerlerden başlamak suretiyle, cadde ve sokak düzenlerini de, meydan düzenlerini de dikkate almak suretiyle hep birlikte -ben çocukluğumdan beri kentsel dönüşümle uğraşan bir kardeşinizim- özellikle istirham ediyorum, bu kentsel dönüşümleri Türkiye’de başlatalım. Yani, ben, Sayın Milletvekilime de çok teşekkür ediyorum bu uyarısı için, bu ikazı için. Kentsel dönüşüm dünyanın en zor bir işidir çok değerli milletvekili arkadaşlarım. Yani bugün Japonya’da şehrin en kıymetli yerlerindeki çöküntü alanları da kentsel dönüşümdür, bizim bir ücra köyümüzdeki salaş yapıları da bir dönüşümdür. Bu da bir kentsel… Köydedir ama ismi gecekondu dönüşümüdür, salaş yapı dönüşümüdür, deprem dönüşümüdür ama mahiyet itibarıyla bunlar bir dönüşümdür, kentsel dönüşümdür. Bunları hep beraber başlatmamız lazım. Bu doğrultuda biz çok ciddi çalışıyoruz. Geçtiğimiz dönemlerde Türkiye’nin aşağı yukarı -tam bilemiyorum ama- 25 vilayetinde fiilen başlattık. Aslında 45 bölgede çalışmalarımız oldu. Hiçbir ayrım gözetmeksizin, hiçbir siyasi düşünceye takılıp kalmaksızın Diyarbakır’da da yaptık, İzmir’de de yaptık, İstanbul’da da yaptık, Kars’ta da yaptık, Erzincan’da da yaptık, Ankara Kent Girişi Protokol Yolu’nda da yaptık. Bunları da sizlerin yardımıyla bundan sonra yapmaya devam edeceğiz.

Şimdi “Kadastro çalışmalarıyla ilgili olarak 860 tane yanlış var” dediniz ama şimdi Türkiye’nin kadastrosunun yüzde 80’inini bitirdik. Diğer kalan yerler tesissiz arazilerdir ve güneydoğudaki birtakım yöresel problemlerinden dolayı bitirilemeyen yerlerdir. Burada yasa çok açık. Otuz günlük süre içerisinde bunları aritmetik olarak, matematik olarak düzeltmek mümkün ama otuz günlük süre geçtikten sonra mahkeme çok fazla masraf değil. Çok masraf diye söyleniyor, yani “Adamın arazisinin parası kadar mahkeme para istiyor.” Hayır, çok basit bir dilekçeyle hukuk mahkemelerine gidilmek suretiyle bunlar düzeltilebilir. Başka yolu yok bunun. Yani o zaman burada beraber yasayı değiştirmemiz lazım. Yasa değiştirilebilir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yasa değişti Değerli Bakanım, Tapu Kanunu’nun 106’ncı madde değişti. Peşin para yatıyor.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Getirirsiniz teklif, burada inceler, yasal değişiklik yaparız.

Yine “Sugöze sınırları içerisinde konut yapıldı” dedi, “Araziler gasp edildi.” Saygıdeğer milletvekilleri, bir kamu kurumunun, bir kamu kuruluşunun herhangi bir şahsın arazisini yasaya dayanmadan alması mümkün değil. Bunlar zannediyorum mera vasfında, köylünün kullandığı hazine arazileri idi. Bunları kastettiniz.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Zilyetliydi efendim. Yani, iki yüz yıldır, beş yüz yıldır zilyetlik olan…

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Şimdi, eğer bunları köylü istiyorsa biz bunları satmıyoruz, köylüye veriyoruz ve tapulandırarak veriyoruz, çok cüzi miktarda… Yani şu anda 2/B için yapacağımız, diğer olarak, vatandaşın lehine yapacağımız yasalara benzer düzenlemeyi biz TOKİ olarak zaten, eğer vatandaşın kullandığı bir mera yeri varsa, bir otlak alanı varsa, bunları talep ediyorsa, bunları da vatandaşın talebi doğrultusunda biz ahara, yani üçüncü şahıslara satmıyoruz, vatandaşlara veriyoruz. Böyle bir talep varsa getirin lütfen, siz bana eğer verirseniz bunları, bunları da vatandaşlara veririz.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Ben Sugöze köyüyle ilgili dokümanları getireceğim efendim, tamam.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Verin lütfen, bunları verelim.

Kamu binalarıyla ilgili “Yirmi sekiz bina oturulamaz hâlde.” dediniz. Oturulamaz binada raporlar var, hem üniversitelerden aldığımız raporlar var hem bu deprem konusunda yapılan çalışmalardaki raporlar var. Eğer oturulamazsa… Bizim kendi eski Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğümüz var örneğin Ankara’da, oturulamaz raporu var, burada oturmuyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR (Devamla) – Diğer sağlıklı… Üç bloktan oluşuyor, bir blokta oturuyoruz, diğerlerinde oturmuyoruz. Diğerlerini tahkim ettik, tahkim ettiğimiz binalarda oturuyoruz.

Bu bakımdan, tekrar teşekkür ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Şimdi, kendileriyle ilgili açıklayıcı sorulara cevap vermek üzere, Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Suat Kılıç.

Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Beş dakika süreniz var.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Sayın Aslanoğlu’nun sorusuyla başlamak istiyorum.

Sayın Aslanoğlu, size intikal eden rakamlar ve bilgi doğru değil. Genelde rakamlarla ilgili…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Verdiniz mi, vermediniz mi?

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Hani üç dönemdir beraber çalışıyoruz, bu zamana kadar  rakamlarla ilgili söyledikleriniz genelde doğru çıkardı ama bu sefer çıkmadı.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Geneli doğru. Verdiniz.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Hemen  söylüyorum.

Türkiye Futbol Federasyonu ve Spor Toto Süper Lig’de temsil edilen, futbol oynayan on sekiz kulübümüzün başkanlarıyla İstanbul’da bir toplantı gerçekleştirdik ve bu toplantıda kulüplerimiz ağırlıklı olarak, özellikle Anadolu kulüplerinin finansman problemlerine yönelik taleplerini bize intikal ettirdiler. Dört büyük kulübümüz, Trabzonspor, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaşın başkanları da, diğer on dört Anadolu takımının taleplerinin yerinde, haklı ve makul talepler olduğunu, rakiplerini sezon boyunca sahada güçlü görmek istediklerini ve parasal beklenti taleplerinin karşılanması ricasını onlar da bizimle paylaştılar. Buradan hareketle ben kendilerine şunu ifade ettim: Mademki rakiplerinizin güçlü olmasına bu kadar istekli, bu kadar heveslisiniz, o zaman -dört büyük takım- sizin için öngörülen rakamdan feragat edin, sizin payınıza düşeni de biz diğer on dört Anadolu takımına tevzi edelim, dağıtalım. Bu teklifimizi kabul ettiler ve bunun nihayetinde on dört takıma, Spor Toto Süper Lig’de temsil edilen on dört takıma her biri için 800 bin Türk lirası tutarında bir ödemeyi gerçekleştirdik. Bir iki takım istisna kaldı hukuki sorunlar nedeniyle, o da önümüzdeki bir hafta içinde tamamlanacak.

Spor Toto Süper Lig’in -altını çize çize, vurgulayarak ifade ediyorum- nedeni şudur: Spor Toto Teşkilat Başkanlığı Bakanlığımıza bağlı bir birim ve Süper Lig’in isim hakkı doğrudan Spor Toto’ya ait. Bu bir reklam bedeli, isim hakkı karşılığı olarak kulüplere ödediğimiz paranın, nakdin karşılığı olarak isim hakkı bizde. “Birinci Lig” olarak bilinen Bank Asya Ligi’nin finansörü, sponsoru ve isim hakkı sahibi ise Bank Asya kurumu. Dolayısıyla ikisini birbirine karıştırmadan süreci değerlendirmek zorundayız.

Diğer dört büyük takıma bahsettiğiniz anlamda standart, eşit, 800 bin TL’nin muadili olmak üzere bir sezon başlangıç destekleme ödeneği verilmiş değildir. Sizi bu konuda temin ederim.

Diğer konu, Ensar Bey’in sorusu, “Amatör kulüplere maçlara giderken bir otobüs ve ulaşım desteği sağlanabilir mi?” diye. Bununla ilgili konuyu hemen ifade edeyim. Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu Genel Başkanı yeni dönemde Spor Genel Müdürümüz oldu, Spor Genel Müdürlüğüne tayin edildi. Dolayısıyla bu tercihteki esas gayemiz sporun temelinin amatör branşlar ve amatör kulüpler olduğu gerçeğidir. Buradan hareket edeceğiz ve inşallah yeni Genel Müdürümüzün amatör sporun içerisinden gelen bir isim olmasını da iyi değerlendirmek yoluyla Anadolu’daki bütün kulüplerimiz Anadolu’ya… Tabii ki “Anadolu”dan kastım vatanın, coğrafyanın tamamıdır, İstanbul’u, Trakya’sı da “Anadolu” kavramının içerisindedir bu anlamda. Anadolu’daki bütün amatör spor kulüplerini ve amatör spor branşlarını ciddi manada ekonomik olarak da desteklemeyi hedefliyor ve planlıyoruz ama elbette ki bunlar hangi ölçüde yapılacak? Bakanlığımıza tayin edilen, tevdi edilen bütçelerin el verdiği ölçüde yapılacak. Fakat belki şu anlamda kaynakları daha ekonomik, verimli ve hızlı kullanmak suretiyle burada bir artı değer yakalayabiliriz diye düşünüyorum.

Diğer bir konu, Sayın Başkan önceki turda süre verseydi bir dakika bu konuyu anlatacaktım, İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre gündem dışı konuşmalar sonrasında söz alan milletvekillerimizden birinin gündeme getirdiği konu, Kredi ve Yurtlar Kurumu kontenjanlarının artırılması meselesi.

Değerli milletvekilleri, talep yerinde, haklı ve doğru bir talep. Son dönemde, son yedi-sekiz yılda özellikle Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından inşa edilen yurtların 1 ve 3 kişilik odalara sahip olması, İnternet altyapısına sahip olması, sosyal donatılarının çok kuvvetli olması nedeniyle yurtlara talep gerçekten çok çok fazla. Gayret ediyoruz ama ihtiyacı karşılamaya maalesef henüz yetişebilecek durumda değiliz.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Efendim, dokuz senedir iktidardasınız, dokuz senede 90 bin kişilik yurt yapabilirdiniz.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ (Devamla) – Hemen söylüyorum: 168 bin yatak kapasitesiyle devraldığımız yurtlar, seksen senede 168 bin, sekiz senede bu rakamı çıkardığımız yer 263 bin. Bu rakam takdire şayan bir rakam. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bununla beraber önümüzdeki altı ay ila bir yıllık zaman dilimi içerisinde 39.800 yeni yatak kapasitesini de bu yurtlara ilave edeceğiz. Bununla beraber önümüzdeki yılın yatırım programında yetmiş beş ayrı yeni yurt binası inşa etmek üzere kapasiteye birtakım yeni ilavelerimiz de olacak.

Sayın Şandır’la göz göze geldiğim için söylüyorum, yatırım programına 75’inci sıradan ilave ettiğimiz yeni bir madde başlığı Hatay ilimize 1.000 kişilik yeni kız yurdu inşaatı olmuştur; hayırlı, uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Sayın Şandır’ın Hatay’la ne ilgisi var, o Mersin milletvekili.

SİNAN OĞAN (Iğdır) – Türkiye’nin ayıbıdır. Bugün öğrenciler yurtlarda kalamıyor, Türkiye’nin ayıbıdır bu.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım… Sayın milletvekilleri…

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçmeden önce, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Oktay Ekşi’nin Başkanlığın tutumu hakkında söz talebi var; kendilerine söz veriyorum, sabırları için de teşekkür ediyorum.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Neye istinaden söz veriyorsunuz?

BAŞKAN – Süreniz beş dakika, yeter mi efendim?

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Başkanlığın İç Tüzük’ün “Sözlü soruların gündeme alınması ve cevaplandırılması” başlıklı 98’inci maddesiyle ilgili yanlış uygulama yaptığı  hususunda usul görüşmesi

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; zannediyorum ki hepimizin özellikle üzerinde durması gereken ciddi bir yanlışı düzeltebilir miyiz diye huzurunuza çıktım.

Sevgili milletvekilleri, ben, Sayın Başkanın uygulamasını görünce, acaba dedim benim bildiğim, benim okuduğum bu İç Tüzük ve Anayasa ile Sayın Başkanımızın burayı yönetirken kullandığı İç Tüzük birbirinden farklı mı? Değil elbette, biliyorsunuz.

Saygıdeğer milletvekilleri, İç Tüzük’ün 63’üncü maddesi, Başkanlığın uygulamasının ciddi yanlışlarla dolu olduğunu düşündürttüğü için huzurunuza gelmiş bulunmaktayım. Anayasa’mızın ve İç Tüzük’ün 98’inci maddesi bildiğiniz gibi Meclisin denetleme fonksiyonu ile ilgili hükümler ihtiva etmektedir. Özellikle, İç Tüzük’ün 98’inci maddesi, sözlü soru önergelerinin burada uygulandığı gibi bir torbaya konmuş hâlde yanıtlanmasına bendenizin anlayışına göre izin vermemektedir.

Oysa, dün Saygıdeğer Başkanın uygulaması bendenizi hayretler içinde bıraktı. Çünkü uzun yıllar Meclisi izlemiş bir gazeteci sıfatıyla arz edeyim ki, 1957 yılında İç Tüzük’te denetleme fonksiyonunu kısıtlama amacıyla yapılan İç Tüzük değişiklikleri dahi bugünkü uygulamadan çok daha demokratik idi. Niçin? Çünkü sözlü soru önergesi üzerinde görüşme açıldıktan sonra ilgili bakan gelirdi, yanıt verirdi, sonra son söz milletvekilinin olduğu için milletvekili tekrar kürsüye gelebilirdi. Şimdi, bu iç Tüzük’te o yok, doğrudur. Yani son sözü bence doğru olmayan bir şekilde Hükûmete bırakmıştır ama doğrusunu isterseniz, on sözlü sorunun bir defada yanıtlanması, araya bir başka bakanın girmesi, ondan sonra soru sahibine Başkanın lütfettiği kadar, bazen bir dakika, bazen bugün olduğu gibi üç dakika söz hakkı verilmesi Meclisin denetleme fonksiyonunun felç edilmesidir. Buna hiçbirinizin izin verebileceğini, vermeniz gerektiğini, vermenizin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca, yapılanın…

İç Tüzük’ün açık hükmünü okuyorum: “Hükümet adına verilecek cevabın süresi beş dakikayı geçemez. Bu cevap üzerine soru sahibi, yerinden, konu ile ilgili çok kısa ek bir açıklama isteyebilir. Hükümet adına verilecek cevapla görüşme tamamlanır. İkinci cevap süresi de beş dakikayı geçemez.”

Burada bugün uygulanan sadece ikinci beş dakikayla ilgili İç Tüzük hükmüdür. Tamamı, kalan uygulamanın tamamı Sayın Başkanın -çok üzgünüm bu şekilde ifade etmek zorunda kaldığım için ama- İç Tüzük’ü dikkate almayan, hatta keyfî şekilde diyebileceğim uygulamasının ortaya koyduğu bir tablodur. Buna izin vermemenizi istirham ediyorum.

İç Tüzük böyle değil. Başkanlığın uygulaması üzerinde görüşme açılmasını talep ediyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, değerli milletvekilleri, Sayın Ekşi’yi dinledik. Daha önce Danışma Kurulunun önerisi ve aldığımız bir karar var.

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Bunun üzerinde değil Danışma Kurulu.

BAŞKAN - Kararı okuyorum: “Genel Kurulun toplantı günlerinden Salı gününün denetim konularına (Anayasanın süreye bağladığı konular hariç), Çarşamba ve Perşembe günlerinin de kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işlerin görüşülmesine ayrılması, Salı ve Çarşamba günlerinde birleşimin başında bir saat süre ile sözlü soruların görüşülmesi, "Sunuşlar" ve işaret oyu ile yapılacak seçimlerin her gün yapılması…” Bu karardan da başka, Sayın Ekşi’nin biraz evvel bahsettiği 98’inci maddede de aynen şöyle diyor: “Sözlü soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve İçtüzük gereği zorunluluklar hariç olmak üzere, haftanın en az iki gününde, birleşimin başında ve birer saatten az olmamak şartıyla, Danışma Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun onayı ile belli bir süre ayrılır.”

Görüyorsunuz ki gerek İç Tüzük’ün maddesi gerekse Danışma Kurulunun bir saat yapması konusundaki zamanı buradan yaptık, kendiliğimizden uydurmadık.

İki, bir saati sayın bakanların sorularının sayısına göre bölmek suretiyle kendilerine yirmişer dakika, soru sahiplerine de tekrar soru sordukları takdirde geri kalan kısmı paylaştırmak suretiyle ve son beş dakikayı da bir saat içinde tamamlamak suretiyle İç Tüzük’ün ve Danışma Kurulunun kararını yerine getirdiğimiz kanaatindeyim.

Bilgilerinize arz ederim.

Şimdi, alınan karar gereğince gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kapıköy ve Razi Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile İran İslam Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Kapıköy ve Razi Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/287) (S. Sayısı: 2) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 2 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümünün görüşmelerine başlıyoruz.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen milletvekillerine söz vereceğim.

Şimdi, gruplar adına birinci söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Haydar Akar, Kocaeli Milletvekilimizin.

Sayın Akar, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakika efendim.

CHP GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İran İslam Cumhuriyeti Arasında Kapıköy ve Razi Kara Hudut Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu hakkında CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Size, bu metinden bir paragraf okuyarak sözlerime başlayacağım: “İran ile son dönemlerdeki siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkilerimiz, iki ülke halklarının ortak çıkarlarının yanı sıra bölgemizin istikrar ve güvenliğine katkıda bulunmak ana hedefi doğrultusunda gelişmeye devam etmektedir.” diye devam ediyor. İsterseniz bir kez daha okuyayım size: “İran ile son dönemlerdeki siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkilerimiz, iki ülke halklarının ortak çıkarlarının yanı sıra bölgemizin istikrar ve güvenliğine katkıda bulunmak ana hedefi doğrultusunda gelişmeye devam etmektedir.” diye devam ediyor. Metinden anlaşılacağı gibi, dokuz yıldır Türkiye’yi yönetmekte olan AKP İktidarı, dış politikada komşularla sıfır sorun olarak kendisine hedef koymuş ve bu projesini uygulamaya devam etmektedir. Etrafımızdaki komşularımıza baktığımızda gerçekten sıfır sorun olarak görülmekte ve AKP Hükûmetinin bu konuda göstermiş olduğu başarıyı kısaca size özetlemek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından “Başarımız olmasın.” sesi)

                                     

(x) 2 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Evet, başarınızı özetleyeceğim.

Gerçi, birkaç gün önce Sayın Dışişleri Bakanı Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada aslında bunları özetlemişti fakat eksik bıraktığı bazı şeyler var, ben de bunları tamamlamak ve sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle Irak ile başlayacağım.

Irak politikamız, bir gün, Amerika’nın, yani baba Bush’un “Irak’ta demokrasi yok, ben bundan çok rahatsız oluyorum.” demesiyle başlamış, buna bahane olarak da “Irak’ın elinde kitle imha silahları bulunuyor.” diye bir yalan uydurmuştu, sonra da bu söylediği yalanları kendileri itiraf etmişlerdi. Sizleri çok uzağa değil birkaç yıl geriye götürüyorum. Amerika, bizden güneydoğuda 80 bin Amerikan askerini konuşlandırmamızı istemişti. Dönemin duyarlı AKP milletvekillerinin desteğiyle Amerikan tezkeresi Mecliste reddedilmişti, hepiniz hatırlarsınız. Gerçi, o dönemde bu tezkerenin aleyhinde oy veren hiçbir AKP milletvekilini Mecliste göremiyoruz ancak bu arkadaşlarımızın bugün gönül ve vicdan rahatlığı içinde olduklarından hiç şüphemin bulunmadığını da belirterek kendilerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Yine, AKP Hükûmeti ile Amerika, Dubai’de gizli bir anlaşma yapmışlar, bu anlaşma kamuoyundan saklanmış ve daha sonra CHP tarafından ortaya çıkarılınca anlaşma bozulmuştur.

Yine hatırlarsınız, o dönemde, AKP Hükûmetinin ve Başbakanımızın kırmızı çizgileri vardı. Neydi bu kırmızı çizgiler? Irak’ın toprak bütünlüğü, Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kurulamayacak olmasıydı. Peki, şimdi size soruyorum: Bugün bu kırmızı çizgiler nerede? Bırakın kırmızı çizgileri, Kuzey Irak yol geçen hanına dönmüş, ne çizgi kalmış ne de sınır kalmış.

Yine, Irak’ta Amerika ve diğer işgalci güçler demokrasi adına Irak’ı işgal ederken ve binlerce Müslüman’ı öldürürken, Müslüman kadınlara tecavüz edilirken, arkadaşlar, siz neredeydiniz? Bırakın söz söylemeyi, Meclisin kararı olmaksızın Türkiye'nin birtakım olanaklarını işgalcilere kullandırarak illegal bir şekilde Meclisin tasarrufu dışında yardımcı oldunuz.

Sayın milletvekilleri, sıradan gidiyorum Türkiye'nin dış politikası hakkında.

Ermenistan ile sizce hangi durumdayız? Cumhurbaşkanımız gitti, Cumhurbaşkanları geldi. Sonuç? Ermenistan politikamızda bir adım daha ileri gidemezken en kadim dostu Azerbaycan’ı bile küstürdük ve bizden uzaklaşmasına neden olduk.

Hemen Suriye’ye geliyorum. Suriye, bundan birkaç ay öncesine kadar ortak Bakanlar Kurulu toplantısı yaptığımız kardeş ülkeydi. Birden ne oldu, ne değişti? Suriye rejimi o zaman Baas rejimi değil miydi? Esad o zaman, bugün de aynı Esad değil miydi? Suriye rejimi o zaman bunları yapıyordu da bugün farklı bir şey mi yapıyor? Daha önce Suriye’ye nasıl güvendiniz de bugün de güveni kaybetmiş bulunuyorsunuz? Bu soruyu Suriye Devlet Başkanına sorduklarında, kendisinin değişmediğini, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının değiştiğini ifade ediyor.

Birden Başbakanımıza bir ilham geldi ve yıllarca kendisine örnek aldığı demokrasi dışında değişik yönetim şekilleriyle yönetilen bu ülkelere demokrasiyi getirmek istedi ve düğmeye bastı. İnsana sormazlar mı arkadaşlar, senin ülkende demokrasi var mı ki? Halkın iradesiyle seçilmiş milletvekillerinin tutuklu olarak bulundurulması, parasız eğitim isteyen öğrencilerin on dokuz ay hapiste yattığı, Hükûmet tarafından dizayn edilmiş özel mahkemelerin olduğu, 12 Eylül darbesinde bile 23 gazeteci yazar tutuklanırken bugün 70’e yakın gazeteci yazarın tutuklu bulunduğu, Meclisin baypas edilerek kanun hükmünde kararnameler ile ülkenin yönetilmesi, hukukun bağımsızlığının ortadan kalktığı, taslak hâlindeki kitapların toplatıldığı, yolsuzlukları örtbas etmek için özel kanunların çıkarıldığı, sudan gerekçeler ile savcıların, hâkimlerin görevden alındığı, hastanın doktorunu seçme özgürlüğünün elinden alındığı, Mecliste muhalefeti susturmak için… Ki bunun örneğini dün yaşadık, Başbakan grup toplantısını yaparken birçok haber kanalından naklen yayın yapılıyordu fakat Genel Başkanımız, Almanya’da “yüzyılın soygunu” diye adlandırılan Deniz Feneri köstebeğini açıklamasına rağmen, baskıdan dolayı yayın yapamayan medya kuruluşlarını gördük.

TRT 3’ün yayınlarının kısıtlanarak muhalefetin sesi kısılmış olan bir ülkede demokrasiden ne kadar söz edebiliriz ki diye sormazlar mı? Sorarlar tabii ki. Suriye Devlet Başkanı da bunu soruyor. Daha olaylar başlamadan Hatay’a 10 bin kişilik çadırlar kurduran… Başka bir ülkenin iç işlerine bu kadar müdahale etme gerekçesinin demokrasi olduğunu ben düşünmediğim gibi sizlerin de düşündüğünüzü zannetmiyorum. Burada tek gerekçenin Orta Doğu’daki enerji rezervlerinin kontrol altına alınmak istenmesi olduğu hepimiz bilmekteyiz.

Genel Başkanımız “Amerikan taşeronluğunu yapıyorsunuz.” dediğinde Dışişleri Bakanımız Suriye’ye kendi inisiyatifleri ve Başbakanın görevlendirmesi sonucunda gittiğini açıklamış fakat birkaç gün sonra Amerikan Dışişleri Sözcüsü Sayın Davutoğlu’nun kendi mesajlarını Suriye Devlet Başkanına iletmek üzere Suriye’ye gittiğini dünya kamuoyuyla paylaşmıştır.

Suriye’yle sıfır problemi gerçekleştirdikten sonra gelelim Güney Kıbrıs’a. Güney Kıbrıs ile ilişkilerimizi Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerle birlikte değerlendirmek gerektiğine inanıyorum. Güney Kıbrıs, yine sizin döneminizde, her türlü karşı çıkmamıza ve Türkiye’yle problemleri devam etmesine rağmen 2004 yılında Avrupa Birliğine dâhil edilmiştir. Bu da yetmezmiş gibi, gelecek dönemde Avrupa Birliğinin dönem başkanlığını üstlenecek Güney Kıbrıs, bundan bir süre önce Akdeniz’de petrol arayacağını beyan etmiştir. 2007 yılında Lübnan, 2003 yılında Mısır, 2010 yılında İsrail ile iş birliği anlaşmaları yapmıştır. Lübnan ve Mısır ile çok iyi ilişkilerimizin olduğunu iddia etmenize rağmen niçin bu anlaşmaları bozdurmadınız diye sormak istiyorum.

Bu arada, Türkiye olarak, yine Başbakanın ağzından, Güney Kıbrıs’ın petrol arayamayacağını söylemiştik. Bugün Güney Kıbrıs, İsrail’le anlaşma yapmış, Akdeniz’de platformunu kurmuş ve petrol aramaya başlamıştır. Güney Kıbrıs’ın petrol arayamayacağını belirten Sayın Başbakan, bugün, buna karşılık, yerinden zor kalkan ve sadece doğal gaz tespit yeteneği olan Piri Reis’i Akdeniz’e yollamış, sözüm ona Kıbrıs ile birtakım anlaşmalar yaparak konunun kamuoyunda unutulmasını sağlamıştır. Bugün Güney Kıbrıs İsrail’le birlikte petrol aramayı sürdürürken bizim emektar doğal gaz tespit gemimiz Piri Reis Kuzey Kıbrıs limanlarına demirlemiştir.

Evet, sayın milletvekilleri, Libya’yı da konuşmak istiyorum biraz. Hükûmetin bütün üyeleri, özellikle Başbakan ve Dışişleri Bakanı “Kaddafi gitsin.” diye bağırıyorlar ve sağ sola tehditler savuruyorlardı. Kaddafi’nin suçu neymiş? Halkın istediği reformları yapmıyormuş, demokrasi yokmuş. O zaman şu soruyu bu kadar içten bir şekilde Kaddafi’nin gitmesini isteyen arkadaşlara sormak lazım: Kaddafi kaç yıldır iktidarda? Tam kırk iki yıldır. AKP Türkiye’de kaç yıldır iktidarda? Tam dokuz yıldır iktidarda. Yani “Libya’da demokrasi yoktu da bugün mü geldi aklınıza?” diye sormak gerekiyor. Hayır, bugün gelmedi. Tetiğe Amerika tarafından bugün basıldı ve siz de Amerika’nın Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme projesinin başaktörü olarak rol aldınız. Zaten Başbakanın kendi açıklamalarından da Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanı olduğunu biliyoruz, kendileri söylüyor.

Önce “Libya’ya NATO giremez, orada ne işi var?” dediniz fakat NATO, sizin bu söyleminizden iki gün sonra, bizim de içinde yer aldığımız NATO operasyonuyla Libya’yı vurmaya başladı ve yüzlerce Müslüman Libyalının ölümüne neden oldu. Şimdi Libya’nın durumuna bakıyor musunuz? İkiye bölünmüş bir Libya, Fransa yüzde 35’lik petrolden imtiyaz sahibi oluyor, Amerikalılar, Fransızlar, İngilizler Libya’dan pay alıyor. Biz ne yapıyoruz? İsyancılara valizle para taşıyoruz, Kurtuluş Savaşı’nda bizi işgal eden, Kıbrıs’ta bize ambargo koyan ülkelerle birlikte oluyoruz. 1974 yılında Kıbrıs Savaşı’nda Türkiye’ye tek yardım eden, tek lider olan Kaddafi bundan birkaç ay öncesine kadar Sayın Başbakanın en kadim dostu değil miydi? Bu kadar insan haklarını ihlal ettiğini düşündüğünüz Kaddafi’nin elinden insan hakları ödülünü aldınız mı? Aldınız. AKP Hükûmetinin İsrail’le ilişkileri de çok fazla olmasına rağmen biraz hafızanızı zorlamak istiyorum. Hafızanızı zorlamak için de Galataport ve Ofer’i hatırlatmak istiyorum, çok detayına girmeyeceğim hepiniz hatırlıyorsunuz. Ayrıca Güneydoğu’da 800 kilometre uzunluğunda 150 metre minimum genişliği olan ve dünyanın en verimli zirai arazileri kabul edilen topraklarımızı, mayın temizleme karşılığında kırk dokuz yıllığına İsraillilere vermediniz mi arkadaşlar?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Vermedik ya, nerede verdik?

HAYDAR AKAR (Devamla) –  Verdiniz, verdiniz ama Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesine gitti…

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Tabii tabi…

HAYDAR AKAR (Devamla) – Bugünkü Anayasa Mahkemesi olsaydı o da geri dönerdi.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Çok yanlış, çok yanlış.

HAYDAR AKAR (Devamla) –  Ama o günkü Anayasa Mahkemesi bunu geri döndürerek bugün sizin bu kadar rahat konuşmanıza neden oldu. 

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Kime vermişiz, kime?

HAYDAR AKAR (Devamla) – İsrail’le ilişkiler bununla da bitmiyor arkadaşlar, sayın milletvekilleri; bakın, Malatya’da füze kalkanı ve radarları kuruyorlar. Bu füze kalkanı ve radarlar niçin kuruluyor? Zannetmeyin ki Türkiye’yi İran füzelerinden korumak için kurulduğunu.

Biraz evvel İran’la ilişkileri size 2 defa okudum. Yani şu metinde geçen İran’la ilişkilerimizin nasıl düzenlendiğini size 2 kez okudum. Şimdi de İran’a karşı İsrail’i korumak için Malatya’ya füze kalkanları ve radarları kurduruyoruz. Bununla ilgili Amerika’yla yapılan ikili anlaşmalar tarafımızdan talep edilmiş olmasına rağmen bu anlaşmanın metinleri Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmamaktadır. Yani İsrail’in, Amerika’nın  bildiklerini arkadaşlar ne sizler ne de muhalefet partisi grubundaki milletvekili arkadaşlarımız biliyor.

İsrail’le ilişkilerde asıl konuya şimdi gelmek istiyorum, şimdi size soruyorum: Gazze ne zaman bombalandı? 2008’de. Gazze tam elli yedi, elli sekiz gün sürekli bombalandı İsrail tarafından. İnternet’i araştırdım, Başbakanın konuşmalarına baktım, elli sekiz günde kaç tane Gazze’yle ilgili konuşma yaptığına baktım, iki tane kınama konuşmasını gördüm.

İBRAHİM  KORKMAZ (Düzce) – Siz kaç tane yaptınız?

HAYDAR AKAR (Devamla) – Biz sürekli yapıyoruz arkadaşlar, merak etmeyin, sürekli yapıyoruz.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Dünya şahidimiz, siz farkında değilsiniz herhâlde. 

HAYDAR AKAR (Devamla)  – Şimdi, füze kalkanı, daha sonra İsrail’le ilişkilerimiz… Asıl konuya gelmek istiyorum. Şimdi size soruyorum: “Bu iki ay süresince 1.300 tane Filistinli Müslüman öldürülürken İsrail’e ne gibi bir yaptırım uyguladınız?” diyorum, sonuç alamıyoruz. Davos’la başlayan, iç siyasete dönük…

Buyurun Metin Bey.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Sana uluslararası ilişkiler dersi verdirttireceğiz şeye...

HAYDAR AKAR (Devamla) – Davos’la başlayan iç siyasete dönük popülizm bugün de sürmektedir. Bu popülizm Mavi Marmara’yla tavan yapmış. İsrail’in tüm uyarılarına rağmen kendi milletvekillerini gemiden indirip Mavi Marmara’yı oraya yollayan ve 9 yurttaşımızın İsrail askerlerince uluslararası sularda acımasızca öldürülmesine neden olmadınız mı?

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Ben oradaydım…

HAYDAR AKAR (Devamla) – Peki, İsrail, uluslararası sularda Mavi Marmara’ya operasyon düzenlerken…

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) –  Yalan konuşuyorsun…

HAYDAR AKAR (Devamla) - …Sayın Başbakan Arjantin gezisini yarıda kesmiş, yine uçakta verdiği beyanatlarla İsrail’e karşı her türlü eylemi gerçekleştirecekmiş gibi Türkiye’ye dönmüş -Ben de yurt dışındaydım, hatta korktum, herhâlde savaş ilan edeceğiz, Türkiye’ye dönemeyeceğiz diye- ve aradan geçen bir yıldan fazla süre olmasına rağmen İsrail’in yaptırımları devam etmekte. Bugün Orta Doğu’da temsilciliğine soyunduğunuz Amerika’nın her türlü korumasıyla Gazze ambargosunun Birleşmiş Milletler soruşturması sonunda sayenizde legal hâle getirilmesine neden oldunuz.

Bir taraftan füze kalkanlarıyla İsrail’i korurken diğer taraftan özür dilemesini bekliyorsunuz. Daha çok beklersiniz orada Beyefendi! (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Tavrınız belli…

HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, evet; bu söylediklerimde bir tane eksik yok. Türk kamuoyu sizin popülizminizi değerlendirecek.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Değerlendirdi, 12 Haziranda kamuoyu değerlendirdi!

HAYDAR AKAR (Devamla) – Zaten ona sığınıyorsunuz. Mübarek de Mısır’da yüzde 86’yla, yüzde 96’yla demokratik seçimleri alıyordu ama Mübarek’in bugünkü hâlini hep birlikte görüyoruz.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Değerlendirdi bizi!

HAYDAR AKAR (Devamla) – Bununla da kalmamış, birkaç hafta önce Sayın Başbakan Gazze’ye yardım gemilerinin Türk Deniz Kuvvetleri eşliğinde gideceğini, hatta kendisinin de refakat edeceğini söylemesine rağmen çıktığı Orta Doğu gezisinde çark etmiş bulunuyor.

Şimdi Başbakana sesleniyorum: Madem dünya liderisin, gücün var ise bin gemiye ve Gazze’ye git. Gidemiyorsan “Gideceğim” deyip Türkiye’yi dünya kamuoyunda gülünç duruma düşürme. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) – Sen de beraber binersin.

HAYDAR AKAR (Devamla) –  Sen binersin, sen binersin…

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar… Sayın Akar…

HAYDAR AKAR (Devamla) – Avrupa Birliğiyle… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sayın Başkan…

BAŞKAN – Lütfen…

Sayın Akar, 66’ncı maddeye göre biraz konunuza geliniz lütfen.

HAYDAR AKAR (Devamla) – Geleceğim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Gelin lütfen, süreniz bitiyor, daha konuya gelmediniz!

Buyurun şimdi.

Evet, lütfen…

HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet bende yürek var hem de mangal gibi yürek var, gelin bakalım isterseniz. (AK PARTİ sıralarından “Hadi oradan” sesleri.)

BAŞKAN – Evet… Evet… Meclise…

HAYDAR AKAR (Devamla) – Avrupa Birliğiyle ilişkilerimiz sıfır sorun düzeyinde değil sıfır ilişki düzeyinde sürmekte olup her türlü karşı çıkmamıza rağmen Güney Kıbrıs’ta da gelecek dönem Avrupa Birliği dönem başkanı olacaktır. Otuz beş adet Avrupa Birliği müktesebatının sadece biri kapanmıştır. “Avrupa Birliğine girdik.” diye gündüz vakti Kızılay’da havai fişek patlatan bizlerle birlikte olan ülkeler bugün Avrupa Birliğine girmişler, biz hâlen yerimizde saymaktayız! Aslında bu olay AKP’nin gerçek yüzünü göstermekte olup böyle bir niyetlerinin olmadığını da açıklamaktadır. Yani Avrupa Birliğine girmek gibi bir niyetiniz yok. Sizin için demokrasi bir araçtır.

Yine, Başbakan her gittiği yerde vizeleri kaldırdığından bahsetmektedir değil mi arkadaşlar? Başbakanımız her gittiği yerde, her yaptığı açıklamada vizeleri kaldırdığını söylemektedir. Doğru. Aslında yiğidin hakkını yememek lazım. Evet vizeleri kaldırdı. Bizim daha önce vize koyduğumuz ülkelerden vizeleri kaldırdı. Bir bakın bakalım vize kalkan ülkelere. Eğer Amerika’dan, Kanada’dan, Avustralya’dan, İngiltere’den, İtalya’dan, Fransa’dan herhangi bir ufak Avrupa ülkesinden yani Türkiye’de herhangi bir ilin yüzölçümü kadar olan Avrupa ülkesinden vizeleri kaldırmış iseniz bize de söyleyin, biz de bilelim, oraya vizesiz gidelim arkadaşlar. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Sayın milletvekilleri, AKP’nin seçim  kampanyası boyunca ve AKP adına her kürsüye çıkışlarında dünya liderliği kavramından bahsedilmektedir. Geçen Dışişleri Bakanımız da dünya liderinden bahsetti. (AK PARTİ sıralarından “Rahatsız mı oldunuz?”sesleri)

Hayır, rahatsız olmadım, ben de dünya liderini açıklıyorum zaten. Arkadaşlar, şimdi dünya liderini açıklıyorum size merak etmeyin.

Yukarıda komşularla sıfır sorun olarak yola çıkan dünya liderinin kısaca ilişkilerinden bahsettik ve bazı olaylarla hafızanızı tazeledim.

Şimdi size bir dünya liderinden örnek vermek istiyorum: Her türlü olanaksızlıklara rağmen, Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya’nın karşı çıkmasına rağmen Kıbrıs’a çıkma kararı veren, Amerika’nın karşı çıkmasına rağmen Türkiye’de haşhaş üretimine izin veren Bülent Ecevit’ti dünya lideri. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Birinci İnönü, İkinci İnönü savaşlarını yapan, Lozan Anlaşması’nı imzalayarak Misakımillî sınırlarını belirleyen İsmet İnönü’ydü dünya lideri. (CHP sıralarından alkışlar)

Asıl en önemlisine geliyorum şimdi. Asıl en önemlisi, bugün Meclis çatısı altında olmanıza olanak sağlayan, adımızın Haydar, Ahmet, Mehmet, Tayyip olmasını sağlayan, ülkemizde ezanların okunmasını, serbestçe ibadet yapmamızı sağlayan, ülkemizin sahip olduğu her karış toprakta emeği olan, bugün taşeronluğunu yaptığınız ülkelere karşı kurtuluş mücadelesi vermiş ve bunu gerçekleştirmiş olan Mustafa Kemal Atatürk’tür dünya lideri. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Bunlar dışındakiler olsa olsa çakma dünya lideri olur diyorum.

Arkadaşlar, evet… (AK PARTİ sıralarından “Yüzde 50” sesleri, gürültüler) Doğru, doğru yüzde 50; bekliyoruz, yüzde 80’nin altıyla gelip Mübarek gibi olmanızı.

Sayın milletvekilleri… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Doğru söylüyorsunuz!

Sayın milletvekilleri, size biraz ilimizden bahsetmek istiyorum. Ben Kocaeli ili milletvekiliyim, sayın milletvekillerim de orada oturuyor. Kocaeli ilinde iki belediyeden bahsetmek istiyorum size.

Bu Meclise ilk geldiğimde -Sayın Canikli geldi- bir konu olmuştu. Ben özel sektörden geliyorum. Hızlı karar almayı, risk almayı seven insanım. Bu Meclisteki gidişatın… Çok hoşuma gitmiyor aslında ama bu Meclise ilk geldiğimde Sayın Canikli bu kürsüye koşarak, dedi ki: “Benim ilimin bir ilçesinde…”

Evet, zamanım kalmadı herhâlde.

BAŞKAN – Evet, lütfen…

HAYDAR AKAR (Devamla) – Ama ben bunu Sayın Canikli’ye hatırlatacağım daha sonra.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Kocaeli’ye bir hayrın olmadı.

BAŞKAN – Sayın Akar, teşekkür ederim.

Şimdi, Dışişleri Komisyonu Başkanı Sayın Volkan Bozkır söz istemişlerdir. 

İç Tüzük’e göre öncelikle, yirmi dakika, sizin hakkınız.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, daha bizim söz talebimiz var.

BAŞKAN – Biliyorum, sonra sizi alacağım, öncelik alıyor Komisyon olunca.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, Komisyona sonra veya önce verebilirsiniz.

SIRRI SAKIK (Muş) – Grupları dinleyin, sonra Komisyona söz verin.

BAŞKAN – Hayır, aynı şey… Komisyon öncelik alıyor, öteden beri uygulama bu.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yani, sırf 19.00’dan sonraya kalsın, canlı yayında izlemesinler istiyorsanız…

BAŞKAN – Hayır, kapatacağız efendim. Sizinki yarına, süre yetmiyorsa.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Öyle bir niyet varsa…

BAŞKAN – Öyle bir şey yok.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yirmi dakika var.

BAŞKAN – Yirmi dakika var, doğrudur.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) – Hasip Bey, bugün çalışma 19.00’a kadar.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Canlı yayını sabote etmek için yapılan bir davranış yani.

BAŞKAN – Alakası yok, yarın ilk söz sizin.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – 19.00’da kapanacak zaten Sayın Başkan. Yarın devam edersiniz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ayıp denen bir şey var yani, saat 19.00’da…

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Hangisi ayıp değil Hasip Bey, ayıp olmayan şey var mı?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yani, grup konuşmaları başladıktan sonra nasıl araya sıkıştırırsınız?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sıkıştırabilir İç Tüzük gereği.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hoş bir yaklaşım değil.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı olarak aslında Türkiye Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti arasında iki tane hudut kapısının açılması amacıyla yüce Meclisimizin Genel Kuruluna sunulmuş olan anlaşmaların görüşülmesi sırasında söz alan temsilcinin, hudut kapılarının görüşülmesinden başlayarak bir dış politika turu attığını ve konuyla hiç alakası olmayan en son belediye hizmetlerine kadar indiğini görmekten dolayı da üzüntü duyuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Dış politika konularında otuz sekiz yılını vermiş birisi olarak gerçekten son günlerde yaşadıklarımı, gördüklerimi de şaşkınlıkla görmekteyim. Türkiye dış politikası bir devlet politikasıdır. Türkiye dış politikası burada konuşulur ama yurt dışında veyahut yabancılarla konuşulduğunda hiçbir zaman aramızda ayrılık olduğunu görmediğim yıllar yaşadım. Ancak şimdi maalesef başka bir yöntem uygulanıyor ve seçimler kampanyasında, seçim sonrasında dile getirilmeyen hususlar, âdeta yurt dışından medet umulurcasına, yurt dışındaki kuruluşlara gidilerek Hükûmet şikâyet ediliyor, raporlar veriliyor ve bunu ben son derece yadırgıyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, Komisyonu temsil ediyor, başka şeyler söylüyor.

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) – Burada, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Başbakanının Orta Doğu ülkelerine gidip canı gönülden sevgi seliyle karşılaşıldığında herkesin mutlu olması gerekirken…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bunun konuyla ne alakası var?

BAŞKAN – Lütfen oturun efendim, lütfen…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkanım, Komisyon Başkanı, yani sıradan bir milletvekili olsa olur yani!

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) – …bunun neden burada tenkit edildiğini ve neden biz yapamadık anlayışıyla buralara kadar getirildiğini de gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Daha sen çok şeyler yapacaksın!

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde, hiçbir hükûmet başkanı bu kadar büyük bir sevgiyle, gittiği ülkelerde karşılanmamıştır, bundan hepimizin gurur duyması ve bundan memnuniyet duyması lazımdı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, bunu yadırgadığımı burada beyan etmek istiyorum.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Türkiye’yi Avrupa Birliğine soktun Volkan Bozkır! Çok şeyler başardın! Hiçbir iş başaramadın.

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Burada Mavi Marmara olayına değinilirken, Mavi Marmara’da insani amaçlarla Gazze’deki açlıktan kıvranan, ilaç bulamayan insanlara yardım malzemesi götüren konvoya...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi daha kötü durumları, daha kötü sayenizde.

 DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...saldırıda bulanan İsrailli komandoların 9 Türk vatandaşını öldürdüğünü unutarak âdeta bundan da bir...

VELİ AĞBABA (Malatya) - 9 tane insan öldürenleri koruyorsun şimdi.

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Sanki biz kabahat işlemişiz gibi, burada Gazze konvoyuna duyulan saldırıları unutarak, burada âdeta yargılar bir tutum içinde olunmasını da yadırgıyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) – İsrail’i koruyan sizsiniz.

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Burada unutmamamız gereken 9 Türk vatandaşı 30’un üzerinde kurşunla öldürülmüştür, 3 santimetreden ateş edilmiştir, bundan dolayı da Türk Hükûmeti ve Başbakanı eğer tepki göstermeyecekse...

VELİ AĞBABA (Malatya) – 9 tane insanı katledenleri siz koruyorsunuz.

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...o zaman bu ülkenin Başbakanı değildir ve burada Başbakanın arkasında durması gereken bütün partiler ve insanlar... Burada Başbakanımız tepki gösterdi...

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Gösterdiniz de ne oldu Volkan Bozkır?

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - ...ondan sonra “Gösterdiği tepkiyi niye savaşa dönüştürmedi?” diye de âdeta bir memnuniyetsizlik duyuyorlar.

Türkiye'nin derdi ona buna savaş açmak değildir, Türkiye'nin derdi vatandaşlarını korumaktır, öldürülmüş vatandaşların hakkını korumaktır ve Gazze’de inim inim inleyen oradaki ilaçsız ve gıdasız kalmış insanlara yardım götürme imkânlarını da açmaktır.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Milletvekilleri niye indi gemiden?

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Dolayısıyla, burada gerçekten muhalefetimizin....

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - 9 tane adam ölürken milletvekilleri niye indi aşağıya onu da anlatır mısınız?

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) – Onların hiçbirisi önemli değil.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – O milletvekilleri niye indi aşağıya? O gidenler karpuz muydu can verdiler? Milletvekilleri özel miydi?

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Eğer burada muhalefet diyebiliyorsa ki “Türk vatandaşlarının canı başka bir ülke vatandaşından daha az kıymetlidir.” ben o zaman bunu tabii memnuniyetle kabul etmek durumunda kalacağım.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Milletin evladını götürüp öldürtüyorsunuz orada.

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) - Buradaki hesabını soracak olan Hükûmettir ve Meclistir. Meclisin de el birliği içinde katledilmiş vatandaşlarımızın hakkını koruması ve orada açlık içinde...

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – İnsanların evlatlarını öldürdünüz, vicdanen rahat mısınız?

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VOLKAN BOZKIR (Devamla) -  ...Gazze’de abluka altında yaşayan Filistinlilerin de haklarını korumasından tabii hiçbir şey yoktur.

Çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bozkır.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Avrupa Birliğinin “B”sini bile alamadınız.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi söz sırası Sayın Hasip Kaplan’da.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sayın Hasip Kaplan.

BAŞKAN – Buyursunlar.

Çalışma süremizin sonuna yaklaşıyoruz, yirmi dakikasını kullanması için belki birkaç dakika geçeceğiz. Konuşmasının sonuna kadar uzatılması için oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Vay, adalete bak!

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan.

Yirmi dakikalık süreniz var.

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten Mecliste ahenkli bir çalışma ortamı yakalamak istiyoruz. İstiyoruz ki herkes konuşsun, sözünün sırasında konuşsun, Komisyon Başkanı da olsa, Hükûmet adına da olsa, gruplar adına da olsa yapılan konuşmalar bu meyanda dikkatlice yapılsın. Demin Komisyon Başkanını dinlerken ben… Teknik bir sözleşme bu, uluslararası bir sözleşme ve teknik bir sözleşme üzerinde elbette siyaset yapılır ama Komisyon Başkanının kalkıp burada Hükûmeti savunan, avukatlığını yapan bir konuşma yapması ilk kez görülen bir şeydir. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Tanıklığını anlattı, tanıklığını.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Arkadaş, Komisyon Başkanı olmuşsun, yağcılığa gerek yok. Komisyon Başkanı olmuşsunuz, yağcılık yapmayın Hükûmete, bu yakışmıyor. (BDP ve CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Komisyon Başkanını uyarıyorum buradan: Hariciyeden geldiniz, diplomasinin nezaket kuralları var, o kurallara uyacaksınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Burada sizi böyle konuşturmayız. Muhalefet olarak konuşturmayız, açık söylüyorum, böyle bir yaklaşımı kabul etmeyiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sus be! Saygısızlık etme, otur!

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Çok mu başarılı bir bürokrat o? Avrupa Birliğinin desteğini yanına aldığı için mi milletvekili olmuş? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HASİP KAPLAN (Devamla) – Sayın Başkanım, müdahale edenleri uyarırsanız, saygısızlık yapmamayı öğrenirler. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen, lütfen…

HASİP KAPLAN (Devamla) – Uyarmak zorundasınız Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, siz de Meclise hitap edin lütfen, söyleyeceğim, siz de Meclise hitap edin lütfen.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Siz de vekillerinize biraz sahip çıkın, nasıl Grup Başkan Vekilisiniz?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ben sahip çıkarım da siz de yerinize sahip çıkın.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Karşılıklı yapalım, karşılıklı. Sen de aynı şekilde davranırsan biz de aynı şekilde davranabiliriz belki. Tamam mı?

HASİP KAPLAN (Devamla) – Ayşe Nur Hanım…

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Efendim.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Çok saygılıysanız, deminden beri sataşan milletvekilleriniz var önceki konuşmalara.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Aynısını siz de yapıyorsunuz,  siz de yapıyorsunuz, uyarın!

SIRRI SAKIK (Muş) – Grubumuz sakin.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Sayın Başkan uyarır, bir uyarır, iki uyarır, üç uyarır, bunu anlarsınız.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Siz de aynısını yapıyorsunuz. Yapmayın siz de!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Siz burada bunu alışkanlık hâline… Çoğunluksunuz, çoğunluk diktasını kuracaksınız bu Mecliste. Ee, Başkan da uyarmayacak, sadece muhalefet hakkında disiplini, oylamaları sunacak. Böyle bir anlayışa size zemin vermeyiz, yer vermeyiz.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Hakikaten yani bunu söyleyebilecek en son insan sensin Sayın Kaplan, lütfen…

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bunu kafanıza yerleştirin.

BAŞKAN – Tamam, tamam Sayın Başkan lütfen.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bakın, bunu kafanıza yerleştireceksiniz. Bu Mecliste bu kürsü milletin kürsüsüdür, milletin iradesidir. Milletin iradesine saygıyı size göstereceğiz. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar) Size bu milletin iradesine, bu kürsüye, sandığa, seçmenin oyuna, iradesine saygıyı göstereceğiz. Size bu Meclisin nasıl çalıştırılacağını da göstereceğiz. Siz, dün… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Senin iraden kimin elinde, önce ona bak bakalım! Burası milletin iradesi, doğru, burası milletin Meclisi. Senin iraden nerede?

HASİP KAPLAN (Devamla) – Bakın, dinleyin, sakin sakin dinleyin.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Adam gibi konuş!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Canikli, zıplama dinle.

BAŞKAN – Sayın Kaplan…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Adam gibi konuş, adam gibi konuş! Burayı tehdit etme! Adam gibi konuş!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Canikli, zıplama dinle, bak. Dinle, bak. Dün teklifi getirdin geri çektin. Önce getirdiğin tekliflerin arkasında bir saat durmayı öğrenin. Getirdiğiniz, Genel Kurula getirdiğiniz tekliflerin arkasında bir saat durmayı öğrenin. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Ondan sonra gelin konuşun.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Milletin iradesine saygı göster!

BAŞKAN – Arkadaşlar, müdahale etmeyin lütfen. Müdahale etmeyin, ona da ettirmeyelim. Hep beraber…

HASİP KAPLAN (Devamla) – Daha çok böyle, anlaşıldı, bu dönem böyle gidecek, böyle başladı.

Bir, İran’la sözleşme yapılıyor, biliyorsunuz, teknik bu, kapı, gümrük, hudut vesaire. Yakın zamanda Suriye’yle ilgili yüksek strateji uluslararası sözleşme çalışmaları vardı. Sınır boyundaki milletvekilleri, belediye başkanları beraber gittik. Hatırlarsınız, o Antep, Antakya, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak milletvekilleri. Ben de gitmiştim Halep’e. Vizeyi kaldırdık. Kilis’e doğru o kapıda törenler yaptık. Sonra Esad geldi, Başbakanımızla öpüştüler, kucaklaştılar, gezdiler Boğaz’da tur attılar, Kapalı Çarşı’ya gittiler. Birdenbire de kanlı bıçaklı oldular. Bu Orta Doğu coğrafyası denen olay böylesine bir olaydır. Orta Doğu’da dengeler de kaypaktır, siyasetler de kaypaktır, bir gün kardeşin olan altı ay sonra düşmanın olur. Esad altı ay önce kardeşti, bugün düşman.

Bakın, Esad’ın bir özelliği var. Suriye yönetiminde babasından bu yana gelmiş, Şii olması nedeniyle mezhepsel olarak…

SONER AKSOY (Kütahya) – Ne Şiisi ya!

HASİP KAPLAN (Devamla) – …yönetimsel olarak Suriye’de yaşanan son olaylarla bağlantılandırdığınız zaman, maalesef Suriye’de bir mezhep çatışmasına doğru gidiş var. İran’a baktığınız zaman, İran’da da yine Şii ağırlıklı bir yönetim olayı var.

Eğer bu sözleşmeleri yaptığınız zaman Türkiye'nin içinde bulunduğu bu fırtınalı coğrafyada, Orta Doğu’da hep beraber ortaklaşmazsak, yani ülkenin çıkarları konusunda, geleceği konusunda birlikte çalışmanın yöntemini yakalamazsak, tıpkı Suriye’de olduğu gibi bolca heyetler gideriz, bolca imzalar atarız, bolca konuşuruz, televizyonlara çıkarız ve arkasından altı ay sonra da kanlı bıçaklı olunur.

Bir zamanlar, düşünün, bakın, İran’la yakın zamana kadar ilişkiler iyi, şu Kandil Operasyonu olayına getireceğim. Şu Karayılan hikâyesi niye yılan hikâyesine döndü? Her bakan ayrı bir tel çalıyor. Hani derler ya “Ben ne derem tamburam ne der.” Üç tane bakan, üç ayrı açıklama! Üç tane bakan “Karayılan’ı yakaladık, tutukladık, paketliyoruz, getiriyoruz.” dedi. Ne oldu arkadaşlar? Hangi İran hükümetiyle ilişki kurdunuz Sayın Komisyon Başkanı? Lütfen çıkın Sayın Bakan, çıkın bir anlatın bakalım, hangi İran Dışişleri Bakanıyla diplomatik temas kurdunuz? Kiminle ilişki geliştirdiniz? İran’ın Genelkurmayıyla mı görüştünüz, istihbaratıyla mı görüştünüz, yoksa dördüncü sınıf bir basın mensubuyla mı görüştünüz, yan derecede görev yapan? Bağışlayın, basın mensuplarından özür diliyorum, o anlamda söylemedim. Şimdi, böyle asparagas haberleri yayınlayıp, Hükûmet olarak da üzerine balıklama atladığınız zaman sazan gibi olursunuz. Şu anki Karayılan’ın yakalanması propagandası olayı, vesaire bir sazanlık örneğidir. Hükûmetin bu konuda, bir kere, halktan özür dilemesi lazım. Yani düne kadar defalarca görüştüğünüz, Kandil’de, Oslo’da, İmralı’da görüşmeler yaptığınız bir trafiğin içinde, sizin en üst düzeyde Hükûmetle icraatınız varken, yaptığınız görüşme trafiğinin içinde bu kadar boşluğa düşmeniz çok ciddi yanlış bir dış politika izlediğinin farkında mısınız?

Bakın, İran’la beraber Kandil’e operasyonu düşünürken, hemen arkasından Malatya Kürecik’e füze kalkanı olayına imza atmak akıl kârı bir şey mi? İran Türkiye’ye dış politika alanında bugüne kadar hayatının en sert notasını vermiştir, füze kalkanı nedeni ve füze kalkanı İran’a karşı İsrail’i koruyan bir kalkan olarak geçiyor.

Burada, gerçekten Dışişleri Bakanı gayret gösteriyor anlatmaya, partimizi de ziyaret etti, ettiği için de teşekkür ediyoruz, doğru olanı yaptı     -doğru olan birbirimize anlatmaktır, konuşmaktır- ama şu füze kalkanını bir türlü Hükûmetin resmî ağızlarından doğru dürüst öğrenemedik. Başbakan geldi “Bir şey değil, radar gibi bir şeydir, alettir, parçadır, koyduk oraya.” dedi. Sonra, Sayın Davutoğlu geldi buraya “Sinyal, minyal alıyor.” dedi. Ya, sizin sinyal alma, algılama logonuz niye bu kadar zayıf arkadaşlar?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – O anlattı da siz algılayamadınız.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Yani şimdi birisi diyor “Sinyal minyal alıyor.” birisi diyor “Radar görevi yapıyor.” birisi diyor “Füze kalktığında vuracak.”

Arkadaşlar, bu askerî konularda bari konuşurken dikkatli davranın. NATO’ya, yeterince, ülkenin toprakları peşkeş çekilmiş, istediği yerde, İncirlik’ten tutun da her tarafa üslerini kurmuş, her tarafta kulakları var, her tarafta radarları var. Evet, Orta Doğu yeniden dizayn ediliyor. Yeniden elli yılın politikaları dizayn edilirken, Türkiye’deki siyaset de bir yol ayrımına geliyor. Enerji ve güvenlik denklemi Türkiye’de saflarını net belirlemeyi zorluyor.

Sayın Enerji Bakanım burada. Dışişleri Bakanımız muhtemelen görevli bir yerde; yok.

Şimdi, İran’ın, İran-Kandil-Suriye-Laskiye koridorundan bir petrol, doğal gaz boru hattı çalışması var. Biliyor muyuz onu? Biliyoruz ve Kandil sıkıntısı da bir noktada İran’ın bu. Doğubeyazıt üzerinden gelen bir petrol boru hattı var İran’ın; onun da sıkıntısı o. Arada bir de PJAK’la çatışmalar var. Patlayan boru hatları var.

Bu yanda, diğer boru hatları çalışmaları var Azerbaycan’dan, Rusya’dan gelen ve Katar’dan ve diğer Arap ülkelerinden, Mısır’dan gelecek olan doğal gazın, Kerkük-Yumurtalık petrol hattına paralel olarak doğal gazın geçirilmesi olayı var.

Şimdi, bütün bu coğrafyalardan bu boru hatları nereden geçiyor dikkat edin?  Irak Kürdistan’ından geçiyor. İran’da Kürtlerin yaşadığı coğrafyadan geçiyor. Türkiye’de Kürtlerin yaşadığı coğrafyadan geçiyor hatta Kafkaslarda Kürtlerin yaşadığı coğrafyadan geçiyor. Bu gerçeği göreceğiz.

Evet, Orta Doğu’da bir devlet değildir Kürtler. Dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip, 50 milyon civarında nüfusu olan, dünyanın en büyük devletsiz halkıdır, milletidir Kürtler. Bu bir gerçek.

Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi ki, buna alışana kadar gerçekten sıkıntı yaşandı. Bugün Hoşyar Zebari burada. Irak Federe Cumhuriyetinin Dışişleri Bakanı. Kürdistan Bölge Yönetiminden seçilen, federal parlamentoda görev alan… Onların bir bölge parlamentosu var biliyorsunuz, bir de Bağdat’ta bir parlamento var.

Burada yarın da -tesadüf müdür bilmiyorum- Irak’la ilgili, terör ve güvenlik sözleşmeleri -iki tane- görüşülecek. Gerçekten, oturalım, doğru doğru konuşalım.

Şimdi, burada, Orta Doğu’da otuz yıldır süren bir çatışma süreci, acı yaşıyoruz. Sizce -bir düşünün-  Türkiye’nin Washington’la, Bağdat’la, Tahran’la, Şam’la “Ben kendi ülkemdeki nüfusuma bağlı Kürtlerle mücadele edeceğim ve o alanları boşaltacağım.” diyerek yaptığı bir mücadele mi kârlıdır, sonuca götürür, yoksa bunların karşısında “Benim çıkarım, Türkiye’de bin yıldır beraber yaşayan Türk ve Kürt halkının kardeşliğinden geçer, tarih bizi buna mecbur ediyor, biz bu kardeşliği tesis etmek için bu Meclisi işletmeliyiz. Bu Meclis, diyaloğu, müzakereyi, neyi sağlarsa sağlasın ama bu çatışmaları bitirsin.” diyebilecek, sağlayabilecek bir Meclis tarihi geçer?

23’üncü Dönemde de söyledim, 24’üncü Dönemde de söylüyorum: Kendi çocuklarınızı öldürmek için Obama’ya yalvarmayın. Kendi çocuklarınızı öldürmek için Ahmedinejad’a yalvarmayın. Kendi çocuklarınızı öldürmek için, Celal Talabani bir Kürt cumhurbaşkanı olarak seçildiğinde, Ankara’ya geldiğinde, bir Kürt cumhurbaşkanını karşılamak konusunda bile korku duvarlarını aşamadınız. Oysaki biz, Türki cumhuriyetlerden gelen her devlet başkanını, her temsilcisini, kardeş ülkenin bir temsilcisi olarak gördük, önünde saygıyla durduk.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Onu biz yıktık işte…

HASİP KAPLAN (Devamla) -  Aynı saygıyı, bu Meclisten, aynı şekilde seçilmiş, cumhurbaşkanı olmuş ve Irak Federal Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanına da Irak Kürdistan Yönetiminin seçilmiş parlamenterlerine de gösterilmesini bekliyoruz. Bunu sağladığınız zaman, sağlandığı zaman Türkiye’de kardeş kardeşi öldüremeyecek. Eğer üç aydır uçaklar durmadan havalanıp Kandil’e bomba atıyorsa ve bunun neticesinde üç ay sonra burada çıkıp konuşulmuyorsa ne yapıldığı, ne kadar bomba atıldığı, ne kadar mevzinin tahrip edildiği, ne kadar zayiatın olduğu rakam olarak konmuyorsa bu Meclise, bu Hükûmet bunun hesabını vermiyorsa ve bu Hükûmetten de bu Meclis, üç tane muhalefet partisi hesap soramıyorsa bu da bizim ayıbımızdır. Çok açık söylüyorum, İran’la iş birliği yapabilirsiniz ama asla ve asla Kürt kardeşlerinizden daha elzem size yakın bir halk yoktur.

Bugün bu Mecliste bulunmamız bir şanstır. Bakın, Şırnak Milletvekiliyim. Demokratik siyaseti konuşuyoruz. Başbakan dedi ki: “Siyasetle müzakere, terörle mücadele...” Benim -Şırnak’ta yüzde 80 oy aldık bağımsız aday olarak- 2 tane milletvekilim tutuklu arkadaşlar. Dinleyin. Şırnak Merkez Belediye Başkanım Ramazan Uysal yüzde 65 oy aldı, tutuklu, Silopi Belediye Başkanım tutuklu, Cizre Belediye Başkanım tutuklu, İdil Belediye Başkanım tutuklu. Bakın, dinleyin. Kumçatı Belediye Başkanım tutuklu, Balveren Belediye Başkanım tutuklu, il genel meclislerimin, belediye meclislerimin yüzde 70’i tutuklanmış. Bunların hepsi sandıktan seçilerek geldiler, milletin iradesini temsil ediyorlar. Eğer kayıtsız şartsız egemenlik milletinse o sandığın iradesine saygı gösterilecek. Eğer o sandığın iradesine saygı gösterilmiyorsa, ki o topraklarda ben de milletvekili seçildim ve şu an Meclisteyim, bu kürsüde konuşuyorum… Şırnak halkının nüfusu 550 bindir. Yani Başbakan geldi, orada yüz görmedi, oy alamadı, oyları yarı yarıya indi diye bu kadar intikam, nefret, kin, saldırganlık, baskı, zulüm nedir bu, ne?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Ne alakası var! Ne alakası var!

HASİP KAPLAN (Devamla) - Ne bu? Nereye varacaksınız, nereye?

Hadi dosyalarda bir eylem olsa, bir çakı olsa, hadi bir müşteki olsa, bir mağdur olsa! Bakın, şunu unutmayın: Ana dilde eğitim, sonuna kadar bunun mücadelesini sürdüreceğiz ve insan olan herkes doğuştan gelen haklara saygılı olur. İster Kürt ister Çerkez ister Laz ister Hemşinli Hemşince konuşsun, ama kendi kültürünü ve kimliğini yaşatmak isteyen bir halka, ona bu taleplerinden dolayı terörist muamelesi yapmak, bu terörizm bahanesiyle muhalefeti bastırmaya kalkmak ve hele hele yüzde 10 oy alamadığı bir Şırnak’ta bir Botan halkını susturacağını sanmak gafletin ve dalaletin en büyüğüdür.

İstediğiniz kadar komşularınızla anlaşma yapın… Size bir örnek vereceğim, yakın tarih. Bir zamanlar Saddam da Orta Doğu’da Sünni Arapların liderliğine soyunmuştu. Uluslararası güçler hemen Saddam’ı bir Kuveyt’e gönderdiler ve Kuveyt işgali, arkasından bir Irak’ı İran’la çatışmaya soktular, sekiz sene İran’la çatıştı ve binlerce insan öldü. Peki, vicdanınıza sığınarak bir şey soracağım, bunu samimi olarak soruyorum ve cevabını istiyorum Hükûmetten. Irak’ta ABD’nin işgalinden, girişinden bu yana Şii ve Sünni Araplar arasındaki çatışmalarda 1 milyona yakın Müslüman öldü, sizi vicdanen hiç mi rahatsız etmiyor? 1 milyona yakın insan Irak’ta ölürken bir gün olsun Başbakan bu kürsüden, Dışişleri Bakanı bu kürsüden “Irak’takiler Müslüman benim kardeşimdir, her gün birbirlerini öldürüyorlar, birbirlerinin camilerini bombalıyorlar, taziyelerine bomba atıyorlar” deyip, bir gün olsun 1 milyon insan, her gün 100 kişi ölürken Irak’ta bu feryadı duyamadınız. İşinize gelen Müslümanın acısını kullanıyorsunuz, öbür tarafta 1 milyon Müslüman ölürken bir gün olsun Irak’ta barış için ne çaba sarf ettiniz? Çok samimi söylüyorum, yanlış yoldadır Hükûmet. Yanlış yola girmiş, otobana ters girmiş bir Volkswagen gibi gidiyorsunuz. Orta Doğu’da kazanımlarınız sizi bir günde yok edebilir, bir günde dibe düşürebilir, bir günde, unutmayın. En büyük hatanız Kürt halkını karşı hedefe alıp düşman bellemenizdir. Kürt halkı kazanımlarınızı bir günde yere indirebilir ve sizin iktidarınızı al aşağı edebilir.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Onlar bizim vatandaşımız, ayrımcılık yapma!

HASİP KAPLAN (Devamla) – Kendinizi, aklınızı başınıza toplayın. Şırnaklılar adına, onların oyları adına, milletin adına, bütün Türkiye adına söylüyorum, kendinize gelin. Bu tür siyasetle muharebe anlayışınızı terk edin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) – Siyasetle muharebe olunmaz. Bu Meclise biz muharebe için gelmedik.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Onlar bizim vatandaşlarımız.

BAŞKAN – Sayın Kaplan…

HASİP KAPLAN (Devamla) – Aklınızı başınıza toplayın. Eğer onlar teröristse ben de teröristim. (AK PARTİ sıralarından “Zaten teröristsin.” sesi, gürültüler)

İSMET UÇMA (İstanbul) – Siz düşmanlık yapıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HASİP KAPLAN (Devamla) – Şerefsizlik etmeyin! Doğru dürüst konuşun, herkes doğru dürüst konuşsun! Öyle ikide bir sataşarak, küfrederek burada olmaz…

BAŞKAN – Sayın Kaplan, lütfen, süreniz doldu. Çok teşekkür ediyorum.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Özür dile!

HASİP KAPLAN (Devamla) – “Zaten teröristsin” diyenlere suskunluğunu boz.

BAŞKAN – Siz de onlara direkt hitap etmeyin, Meclise hitap edin.

Süreniz doldu. Çok teşekkür ediyorum.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkan.

Uyarı görevinizde ihmalkâr davrandınız.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Her iki tarafı da…

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Sayın Başkan, “Şerefsizlik etme” tabirini geri alacak!

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Konuşma, git otur yerine!

METİN KÜLÜNK (İstanbul) –  “Şerefsizlik etme” tabirini geri alacaksınız!

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Her gün “şerefsiz” kelimesini en bolca sizin Başbakan kullanıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Efendim, özür dilemesi lazım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Hiç kimse bana özür dilettiremez, hele hele AK PARTİ… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna geldiğimizden kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere 13 Ekim 2011 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.05