Murat Can KARABULUT Normal Murat Can KARABULUT 2 1 2011-08-25T06:54:00Z 2011-08-25T06:54:00Z 19 12690 72335 602 169 84856 14.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

DÖNEM: 24                           CİLT: 1                         YASAMA YILI: 1

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

6’ncı Birleşim

8 Temmuz 2011 Cuma

(TBMM Tutanak Müdürlüğü tarafından hazırlanan, bu Tutanak  Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar  tarafından   ifade  edilmiş  ve  tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - HÜKÜMET PROGRAMI

1.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması

III. - SEÇİMLER

1.- Başkanlık Divanı üyeliklerine seçim

 

 


I- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

7 Temmuz 2011 Perşembe

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

 

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/06/2011 tarihli ve 2009/191 esas numaralı yazısı ile İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay ve Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın;

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/06/2011 tarihli ve 2010/444 dosya numaralı yazısı ile Şırnak Milletvekili Selma Irmak ve Van Milletvekili Kemal Aktaş’ın;

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/06/2011 tarihli ve 2009/680 dosya numaralı yazısı ile Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın;

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/06/2011 tarihli ve 2010/283 esas numaralı yazısı ile İstanbul Milletvekili Engin Alan’ın;

Tutuklu olarak yargılanmalarına devam edildiğinin Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği bildirildiği hususu Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Gündemde görüşülecek başka bir konu bulunmadığından, Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması için, alınan karar gereğince 8 Temmuz 2011 Cuma günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 15.04’te son verildi.

 

                                                                    Cemil ÇİÇEK

                                                                          Başkan

 

            Muhammet Bilal MACİT                                                                 Mehmet MUŞ

                         İstanbul                                                                                   İstanbul

                  Geçici Kâtip Üye                                                                    Geçici Kâtip Üye


8 Temmuz 2011 Cuma

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.03

BAŞKAN: Cemil ÇİÇEK

KÂTİP ÜYELER: Geçici Kâtip Üye Muhammet Bilal MACİT (İstanbul),

Geçici Kâtip Üye Hamza DAĞ (İzmir)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6’ncı Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır.

Çalışmalarımızın ülkemiz, milletimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Evvela, Anayasa’mıza göre milletvekillerinin göreve başlamadan önce ant içmeleri gerekmektedir.

Şimdi, daha önce ant içememiş olan sayın milletvekillerinden bu birleşimde ant içmek isteyenler varsa onları kürsüye davet edeceğim.

Ant içmek isteyen sayın milletvekili var mı? Yok.

Gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmına geçiyoruz.

II.- HÜKÛMET PROGRAMI

1.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması

BAŞKAN - Şimdi, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulmuş bulunan Bakanlar Kurulunun Programı okunacaktır.

Bakanlar Kurulu Programını okumak üzere Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Başbakan. (AK PARTİ ve Hükûmet sıralarından ayakta alkışlar)

BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin 61’inci, Adalet ve Kalkınma Partisinin 4’üncü Hükûmeti adına aziz milletimizi ve siz değerli vekillerini saygıyla selamlıyorum. Meclisimizin 24’üncü Döneminin milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını Cenabıallah’tan temenni ediyorum.

Bu vesileyle, başta cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere muasır medeniyet yolunda bu büyük millete hizmeti geçen, eser bırakan, taş üstüne taş koyan bütün devlet ve siyaset adamlarına şükranlarımı sunuyorum.

12 Haziran 2011 seçimleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil yetkisi alan bütün siyasi partileri ve siz değerli milletvekillerini yürekten tebrik ediyor, hep birlikte milletimize yapacağımız hizmetlerde başarılar diliyorum.

Huzur ve güven ortamı içerisinde gerçekleşen, hızlı bir şekilde sonuçlandırılan adil ve özgür bir seçim süreci yaşadık. Bu vesileyle, bir kez de yüce heyetiniz önünde, seçim sürecine katkıda bulunan tüm kişi ve kurumlara bir kez daha teşekkür ediyorum.

12 Haziran seçimleriyle oluşan bu Meclis, yurt içinde yüzde 87 gibi çok yüksek düzeyde bir katılım oranı ile şekillendi. Meclisimize girmeye hak kazanan milletvekillerinin temsil ettiği seçmen oranı ise yüzde 95 gibi yine uzun zamandır rastlanmamış bir düzeye çıktı. Bu sonuçlar, demokrasimizin katılımcılık ve temsil niteliklerinin daha da güçlendiğini gösteriyor. Yine bu sonuçlar, milletimizin, Meclisi tüm sorunlarının çözüm adresi olarak gördüğünün ve bu Meclisten çok şeyler beklediğinin açık bir işareti.

Parlamentomuzun seçmenin kendisine yüklediği emaneti hakkıyla yerine getireceğinden, milletimizin beklentileri doğrultusunda dört yıl boyunca büyük bir özveriyle çalışacağından şüphe duymuyorum. Millet, Meclisten sorunları için çözüm bekliyor ve bu Meclis de inşallah bu beklentiyi azami ölçüde karşılayacaktır.

12 Haziran seçimlerinde, milletimiz yüksek katılım ve temsilin yanı sıra yönetimde istikrarı da güçlü bir şekilde sürdürme yönünde tartışmasız bir irade ortaya koymuştur. Demokrasi tarihimizde görülmemiş, dünyada da eşine az rastlanır bir şekilde, birbiri ardına üç dönem partimizin oylarının artması milletimizin iktidarımıza olan güvenini her dönem tazelediğini gösterdi. Siyaset tarihimize silinmez harflerle yazılacak olan bu başarı, aynı zamanda sorumluluğumuzu ve hassasiyetimizi de artırdı.

12 Haziran 2011 seçimlerinin asıl galibi hiç ama hiç şüphesiz Türkiye’dir, bu aziz millettir. Sahip olduğumuz tecrübeyle hiç eksilmeyen heyecanımızı birleştirerek bu millete efendi değil, hizmetkâr olmaya devam edeceğiz.

Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak, köklü tarihimizden ve medeniyetimizden aldığımız öz güvenle ilk günden itibaren “kaynak Türkiye’dir” dedik; ülkemizin sahip olduğu muazzam potansiyeli harekete geçirmek üzere, güven verici politikalarla milletimizin huzuruna çıkmayı en önemli ilke olarak benimsedik; milletimizi siyasetimizin öznesi olarak gördük; attığımız her adımda insanımızın değerlerini, talep ve beklentilerini esas aldık, siyaset kurumuna güvenin ancak böyle sağlanacağına inandık.

Türkiye’yi zenginleştiren, demokrasisini derinleştiren, ülkemizin itibarına itibar kazandıran siyasetimiz, yeni dönemde, daha güçlü bir Türkiye için, milletten aldığı yetkiyi yine milletin hizmetine sunacaktır. Ülkeler arasında kıyasıya bir rekabetin yaşandığı dünyamızda kaybedecek bir tek günümüzün dahi olmadığına inanıyoruz.

Programımızın hemen başında iki önemli hususu ifade etmek istiyorum.

Ben, burada, sizlere oldukça kapsamlı ve detaylı şekilde hazırladığımız Hükûmet programı’nın sadece bir özetini aktaracağım.

Hükûmet programı sizlere dağıtıldı. (CHP sıralarından “Dağıtılmadı” sesleri)

Herhâlde dağıtacaktır arkadaşlarımız çünkü dağıtılmasını kendilerinden ben de rica etmiştim.

İkinci olarak, programımızı devamlılık esasıyla 18 Kasım 2002’den bugüne ulaşan bir silsile etrafında kaleme aldık. 4’üncü AK PARTİ Hükûmeti önceki üç dönemde başlattığı çalışmaları bir devamlılık esasıyla geleceğe taşıyacak. 2015 yılına kadar olan dört yıllık dönemde bir yandan başlattığımız çalışmaları tamamlayacak, bir yandan da yeni projelerimizi hayata geçireceğiz. Bir başka deyişle, bu Hükûmet programında “yaptık”, “yapıyoruz”, “yapacağız” diyor, yaptıklarımızı yapacaklarımızın teminatı olarak sizlere ve kamuoyuna bir kez daha hatırlatıyoruz.

Değerli milletvekilleri, önceki hükûmet programlarımız ülkemizin yıllardır bekleyen sorunlarına gerçekçi çözümler içeriyordu. Dünyanın ve bölgemizin yaşadığı çalkantılı dönemlere rağmen, bu çözümlerin büyük bir bölümünü hayata geçirmiş bulunuyoruz. Diklenmeden dik durduk, omuzlarımıza yüklenen emanete sahip çıktık, milletimizin ekmeğinden de özgürlüğünden de taviz vermedik, demokratik siyaset kurumunu bir bütün olarak zayıflatmaya yönelik her türlü tahrik ve tertibi büyük bir sağduyuyla aştık. Bundan sonra da millî irade önüne çıkarılan her engeli kararlı ve cesur bir duruşla, milletimizin desteğiyle aşma noktasında hiçbir tereddüt taşımıyoruz.

Değişimden yana bir Hükûmet olarak demokrasi ve hukukta, ekonomide, sosyal alanda ve dış politikada ezberleri bozduk. Dokuz yılın ardından şunu büyük bir memnuniyetle, ülkem ve milletim adına çok büyük bir gururla ifade etmek istiyorum: Bugün artık Türkiye’de siyasetin alanı daha geniş, ekonomi daha büyük, sosyal bünye daha güçlüdür. Ülkemizin itibarı, bölgesinde ve dünyada çok daha yüksek bir konuma ulaşmıştır. Sorunlardan kaçmadık, yapay gündemlere takılıp kalmadık. Sorunlardan değil, sorunların çözümünden beslenen ve büyüyen bir iktidar olduk. Tüm bu reform ve dönüşüm sürecinde, milletimiz ve millî iradenin tecelligâhı olan Meclisimiz en büyük desteğimiz oldu. Önümüzdeki dönemde Meclisimiz içinde diyaloğa, uzlaşma arayışına ve iş birliğine önem vermeye devam edeceğiz. Meclisimizin daha verimli çalışması için, Hükûmet ve AK PARTİ Grubu olarak elimizden gelen tüm katkıyı vereceğiz.

Bir kez daha hatırlatmak isterim ki nasıl ki bu Meclis Türkiye'nin, 74 milyonun Meclisi ise, 4’üncü AK PARTİ Hükûmeti de hiç kuşkusuz 74 milyonun hükûmetidir. 81 vilayetin 78’inden milletvekili çıkarmış, 7 coğrafi bölgede 1’inci olmuş bir parti olarak milletimizi topyekûn kucaklayacak, ayrımcılıktan büyük bir hassasiyetle kaçınacağız. Tek bir kişi dahi olsa her vatandaşımızın diline, inancına, kültürüne, değerlerine, yaşam tarzına, tüm farklılıklarına saygı göstermeye devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

12 Haziran seçimlerinde hesap verdiğimiz halkımız, yapılanları takdir ettiğini gösterdiği gibi gelecekte yürümemiz gereken yol haritasını da hür iradesiyle tayin etti. Halkımız istikrar içinde yenilenmeye verdiği desteği açıkça ortaya koydu. Hepimize düşen görev, işte bu çatı altında milletimizin kutlu çağrısına cevap vermektir. Biz de Hükûmet olarak programımızı milletimizin sandıkta verdiği mesajı en iyi şekilde okuyarak hazırladık. İnanıyorum ki sizlerin onayıyla bu program yeni Türkiye'nin inşasına giden kapıyı sonuna kadar açacaktır. Bu program, 21’inci yüzyılın yükselen ülkesi olarak bölgemizde ve dünyada hak ettiğimiz konumu daha da pekiştirecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin cumhuriyetin kuruluşundan sonraki en büyük modernleşme hamlesi olan Avrupa Birliğine katılım sürecini kararlılıkla yürüttük, yürütüyoruz. Bazı Avrupa Birliği ülkelerinin objektif kriterlerden uzak -özellikle bunu söylüyorum, objektif kriterlerden uzak- yaklaşımları süreci olumsuz yönde etkilese de biz Avrupa Birliği standartlarına uyum konusundaki çalışmalarımıza samimi olarak devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde de sürdüreceğimiz reformlar, ekonomik gelişme ve aktif dış politikanın Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerini olması gereken noktaya taşıyacağına inanıyoruz. Zaman ülkemizin lehine işleyecektir.

Avrupa Birliğine tam üyelik sürecine verdiğimiz önemin bir gereği olarak Avrupa Birliği Bakanlığını kurmuş bulunuyoruz. Bu yeni kurumsal yapı içerisinde, Meclisimizin de hayati katkıları ile reformlarımızı sürdüreceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetleri olarak politikalarımızı bir bütünlük içerisinde şekillendirdik. Ekonomik istikrarı demokratik gelişmelerden ayrı düşünmedik. Gerçekçi sosyal politikaları ekonomik ve demokratik gelişmelerle bağlantılı gördük. Bu alanlarda aldığımız mesafelerin ülkemizin dış politikası ve dünyadaki konumu ile etkileşimini büyük bir hassasiyetle çözdük.

Demokrasi açığının geçmişte insanımıza ve ülkemize ödettiği ağır bedellerin farkında olarak, siyaset kurumunun itibar kazanması ve demokrasimizin ayıplarından arındırılması temel önceliğimiz oldu.

Sonuncusu 12 Eylül 2010 Anayasa halk oylamasıyla olmak üzere pek çok reformu cesaretle hayata geçirdik. Ülkemizi yasaklardan, olağanüstü hâllerden uzaklaştırdık; vesayetçi anlayışların sultasına karşı millî iradeyi güçlendirdik.

Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleştirilmesi, eksik demokrasiden ileri demokrasiye geçişin tam olarak sağlanması üçüncü dönemde de temel hedefimiz.

Bu dönemde milletimizin Türkiye  Büyük Millet Meclisinden en önemli beklentisi yeni bir anayasa yapılmasıdır. Hükûmet ve AK PARTİ Grubu olarak bu konuda tam bir kararlılık içerisindeyiz.

AK PARTİ olarak yeni anayasanın mümkün olan en geniş katılımla hazırlanmasını, tüm toplumsal kesimlerin taleplerini yansıtan tam bir toplum sözleşmesi olmasını arzuluyoruz. Milletimiz ve Meclisimiz bunu yapacak olgunluğa ve birikime sahiptir.

Türkiye'nin her alanda katettiği mesafe ve artan toplumsal beklentiler yeni anayasayı ertelenemez hâle getirmiştir. Toplumun yaklaşık otuz yıl önce bir müdahale ürünü olarak kendisine dayatılan bu Anayasa’yı hak etmediği açıktır.

Seçim kampanyası sürecinde hemen tüm partiler yeni anayasa taahhüdüyle milletimizin karşısına çıktılar. Bu taahhüdün gereğini yapma noktasında toplumun, Meclis çalışmalarını ve tüm siyasi aktörlerin gayretlerini yakından izlediğini biliyoruz. Bu nedenle önümüzdeki dönem yeni anayasa dönemi olacaktır. Cumhuriyetimizi kuran, en zor şartlarda millî mücadelemize önderlik yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni anayasayı yapacak tam yetkiye, güce ve iradeye sahiptir.

24’üncü Dönem Meclis yapımız yeni anayasanın en geniş temsil ve uzlaşmayla yapılması için büyük bir fırsat sunuyor. AK PARTİ Grubu olarak, Meclisimizin yapacağı bu hayati çalışmalara en üst düzeyde destek olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Elbette yeni anayasanın nasıl olacağına milletimiz karar verecek. Biz bu anayasanın dışlayıcı değil kapsayıcı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, baskıcı değil özgürleştirici bir anayasa olması gerektiğine inanıyoruz. Yeni anayasanın bireyi ve onun haklarını esas alan, millî birliğimizi ve ortak değerlerimizi koruyan, toplumsal çeşitliliği bir zenginlik olarak kabul eden, tek sesliliği değil çoğulculuğu öne çıkaran ve demokratik hukuk devletinin tüm unsurlarını içeren bir metin olmasını savunuyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Yeni anayasanın “Temel Haklar” kısmı düzenlenirken Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi taraf olduğumuz uluslararası insan hakları belgeleri de esas alınmalı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu dönemdeki demokratikleşme hedefimizi “İleri demokrasi” olarak belirledik. Cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yıl dönümüne doğru ilerlerken hedefimiz, demokratikleşme alanında örnek ülkelerden birisi hâline gelmiş ve müzmin toplumsal sorunlarını asgariye indirmiş bir Türkiye’yi tesis etmektir.

AK PARTİ olarak, kurulduğumuz günden itibaren toplumsal sorunların daha fazla demokrasi ve daha fazla özgürlük ile çözüleceğine inandık. Kronikleşmiş toplumsal sorunları örtünün altına iten, görmezden gelen politikaları asla benimsemedik ve benimsemeyeceğiz.

Türkiye'nin, çözümü sürekli ertelenen ve ertelendikçe daha da karmaşık hâle gelen köklü sorunları ile cesaretle yüzleştik. Daha önceleri hayal dahi edilemeyen adımlar attık.

Yıllardan beri demokrasi eksikliği ile büyüyen, dil, din, mezhep, etnik köken gibi konularda ortaya çıkan çok boyutlu ve kalıcı çözüm arayışlarımız önümüzdeki dönemde de sürecek.

Türkiye, küresel sistemin geleceğinde etkili olacak karar mekanizmalarında yer alırken ve 2023 yılında ilk on ekonomiden biri olmayı hedeflerken iç bünyesini de sağlamlaştırmak zorunda.

AK PARTİ olarak bizim kararımız nettir. Hepimize kaybettiren ve büyük Türkiye'nin önündeki en ciddi engel olarak duran sorunların çözümü konusunda attığımız büyük adımları ilave adımlarla tahkim ederek sonuca ulaşmaya kararlıyız. Bu konuda bugüne kadar çok şeyler yaptık, denizi geçtik derede boğulmayacağız.

Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi daha köklü bir şekilde yerleştirmek ve kardeşliğimizi yüceltmek için Millî Birlik ve Kardeşlik Projemizin takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Bizler ortak bir tarihi ve medeniyeti paylaşan, ortak geleceğimizi birlikte inşa eden tek bir milletiz. Geçmişte tüm insanlığa örnek olacak birlikte yaşama tecrübesi göstermiş bir ecdadın mirasçılarıyız. Ortak değerlerimizi hiçbir şekilde göz ardı etmeden, farklılıklarımızı zenginlik olarak görmek ve çatışma konusu olmaktan çıkarmak hepimizin müşterek sorumluluğu.

Her kimliğin kendisini rahatça ifade edebildiği ve geliştirdiği bir ortamda ayrıştırıcı kimlik siyaseti yapmadan kimliklere saygı duyan birlikteliği esas alıyoruz. İktidarlarımız döneminde ret ve inkâr politikalarını sona erdirdik, asimilasyon politikalarını tamamen bitirme yönünde adımlar attık, bunları devam ettirmeye kararlıyız. Hiçbir insanımızın kendisini dışlanmış veya ikinci sınıf hissetmediği kapsayıcı ve evrensel değerlere dayalı bir vatandaşlık anlayışı içerisinde birliğimizi ve bütünlüğümüzü pekiştiriyoruz.

Toplumsal kesimlerin tümünün katılımıyla yürüyen tartışmalar, akademik incelemeler, siyasi partilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarının önerileri yaşanan sorunlara çok daha derinlemesine yaklaşma imkânı sağladı. Yeni anayasa başta olmak üzere Meclisimizin millî iradeyi esas alan çalışmalarıyla bu birikimin somut gelişmelere dönüşerek meyvelerini vereceğinden şüphemiz yok.

Bütün etnik gruplara Müslim veya gayrimüslim, Sünni veya Alevi, başörtülü veya başı açık, yoksul veya zengin, kadın veya erkek, engelli veya engelsiz her görüşten vatandaşlarımıza aynı nazarla bakıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Hedefimiz, her bireyin temel hak ve özgürlüğünü en ileri düzeyde hayata geçireceği bir ortamı oluşturmaktır. Uzun yıllardır yüreklerimizi yakan sorunların tam anlamıyla çözüme kavuşacağı yegâne yer bu yüce Meclis çatısıdır. Hükûmet ve AK PARTİ Grubu olarak tüm bu meselelere yönelik Meclisimizde oluşacak diyalog ve uzlaşma sürecine en güçlü şekilde destek olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi, kuşkusu olmamalı.

Ülkemizin geleceğini her türlü kısa vadeli menfaatin önünde tutarak, gerekenleri hep birlikte hayata geçirmek durumundayız. Millî birliğimizi ve gücümüzü pekiştirecek olan bu çabalar insanımızın huzur ve refahına katkıda bulunacağı gibi, ülkemizin uluslararası arenada çok daha etkili bir güç hâline dönüşmesini de hızlandıracaktır.

Ustalık dönemi olarak gördüğümüz üçüncü iktidar dönemimizde, bu temel sorunları millî birlik ve kardeşlik ruhunu egemen kılarak çözmekte kararlıyız.

Kürt meselesinin çözümü için önceki dönemlerimizde çok önemli adımlar attık. Olağanüstü hâlin kaldırılmasından Kürtçenin serbestçe kullanımına ve öğrenimine, ekonomik kalkınmadan sosyal ve kültürel alandaki reformlara kadar çok geniş bir alanda tarihî reformlar gerçekleştirdik. Kardeşliğimizi daha da pekiştirecek bu reformlara kararlı bir şekilde devam edeceğiz.

Biz aynı tarihi, acıyı, sevinci paylaşan bir milletin çocuklarıyız. Bu nedenle bu topraklarda ayrılıkçılığın tarihsel, sosyolojik ve kültürel hiçbir temeli ve zemini yoktur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bizim çözüm politikamızın odağında insan var. Bu nedenle cesaretle attığımız demokratikleşme adımları ülkenin bir bölgesine ya da toplumun bir kesimine değil, tamamına yöneliktir. Şiarımız, herkes için daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve daha fazla özgürlüktür. Bu yüzden diyoruz ki: “Biz hep birlikte Türkiye’yiz.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz dokuz yılda adalet hizmetleri alanında önemli atılımlar gerçekleştirdik. Öncelikle hukuk sistemimizde, başta Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu olmak üzere temel kanunları Meclisimizin iradesiyle yeniledik.

Uzun yargılama sürelerinin kısaltılması amacıyla yüksek mahkemelerin kapasitelerini artırdık.

Bilişim teknolojisini yargının hizmetine sunduk. Ulusal Yargı Ağı Projesi’yle (UYAP) adliye, nüfus, tapu, polis ve seçim kurulları gibi birçok kurumu elektronik ağlarla birbirine bağladık.

Modern adalet sarayları inşa ederek adliyeleri bodrum katlarından kurtardık. İktidarlarımız döneminde, cumhuriyet tarihinde yapılanın 5 katı kadar adalet hizmet binası inşa ettik.

Önümüzdeki dönemde güven veren bir adalet sistemine ulaşmak temel hedefimizdir. Bu süreçte, hazırlamış olduğumuz yargı reformu stratejisini bütün boyutlarıyla hayata geçireceğiz.

“Gecikmiş adalet, adalet değildir.” anlayışıyla yargı süreçlerini daha da hızlandıracağız.

Bilindiği gibi, hükûmetlerimiz döneminde istinaf mahkemeleri kurulmuş ancak faaliyete geçirilememişti. Bu mahkemelerin sayısı 9’dan 15’e çıkartıldı ve başsavcıları atandı. İstinaf mahkemelerinin en kısa sürede faaliyete geçirilmesine yönelik çalışmalar devam ediyor.

Adli Tıp Kurumunun kapasitesini daha da artırarak Kurumun hizmetlerini hızlandıracak ve ülke geneline yaygınlaştıracağız.

Hâkim, savcı ve diğer personelin sayısında önemli artış gerçekleştirdik. Hâlen ülkemizde, her 100 bin kişiye düşen hâkim sayısı 10’dur. Bu rakamı önümüzdeki dönemlerde Avrupa Birliği ortalaması olan 20 seviyelerine yaklaştırmayı hedefliyoruz.

Maddi durumu zayıf olan vatandaşlarımızın hukuk davalarında adli yardım almalarını kolaylaştıracak, koruyucu hukuk uygulamalarını geliştirecek avukatlık hizmetlerini etkinleştireceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ İktidarı olarak ortaya koyduğumuz güvenlik politikalarıyla yerleşik güvenlik anlayışında köklü bir paradigma değişikliği gerçekleştirdik, “özgürlük için güvenlik” yaklaşımını temel politika olarak benimseyerek uygulamaya koyduk. Güvenlik uygulamalarında ve güvenlik personelinin eğitiminde hukuk devletini ve insan haklarını esas alan önemli gelişmeler kaydettik.

“Toplum Destekli Polislik” uygulamasıyla polisimizin vatandaşlarımızla daha yakın ilişki içinde olması polise duyulan güveni artırdı, polis-halk yardımlaşması suç oranlarının düşmesine ciddi katkı sağladı.

2007 yılında başlatılan Güvenli Okul-Güvenli Eğitim Projesi başarılı bir şekilde uygulanıyor.

Geliştirilen ileri teknoloji ve uzmanlık sayesinde, işlenen suçları ve olayları aydınlatmada en başarılı ülkelerden biri hâline geldik. Geçmişte “faili meçhul” konusunda suçlanan ülkelerden biri olan Türkiye, iktidarımız döneminde, eleştirilen değil övülen bir sicile kavuştu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ İktidarı, güvenlik alanında, organize suç örgütleriyle, çetelerle, illegal yapılarla etkin bir mücadele yürüttü. Ülkemizde geçmişte görülen mafya ve çete örgütlenmeleri önemli ölçüde çökertildi. Suç oranlarının düşmesinde organize suç örgütlerinin çökertilmesinin de büyük payı var.

Hükûmetimizin esas aldığı “işkenceye sıfır tolerans” ilkesi kararlılıkla uygulanıyor. Artık, Türkiye işkenceyle anılan bir ülke olmaktan çıktı. Uyguladığımız başarılı güvenlik politikaları sonucu gelinen nokta, vatandaşlarımız tarafından da takdirle karşılanıyor.

Bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da bireylerin, kurumların ve mülkiyetin güvenliğini, özgürlük ve güvenlik arasındaki hassas dengeyi dikkate alarak, insan haklarını ve evrensel değerleri esas alan bir asayiş ve güvenlik ortamının sağlanması temel amacımızdır.

Özellikle mafya, çeteler ve organize suç örgütleriyle mücadelemizden hiçbir taviz vermeyeceğiz. Vatandaşlarımız için baskı ve tehdit oluşturabilecek bütün yapıların üzerine kararlı bir şekilde gitmeye devam edeceğiz.

Bugüne kadar idarede, merkeziyetçi, içe kapanık, kırtasiyeciliğe dayalı, katı hiyerarşik yapıların aşılması için çeşitli reformlar yaptık.

İlk defa kamu yöneticileri için etik kurallar getirdik, denetim mekanizmaları kurduk. Kırtasiyeciliği azaltan mevzuat sadeleştirmeleri yaptık, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygın bir şekilde kullanımına önem verdik.

Yenilediğimiz Kamu Mali Yönetimi Kanunu’yla şeffaflığı artırdık. Bilgi edinme hakkını getirerek yönetimin tasarrufları üzerinde vatandaşımızın denetimini artırdık. 2003 yılından bugüne kadar Türkiye İstatistik Kurumuna düzenli bir şekilde “yaşam memnuniyeti” araştırması yaptırdık.

Vatandaş ve sonuç odaklı yönetim anlayışımız önümüzdeki dönemde de hız kesmeden devam edecek.

Bakanlıkların yeniden düzenlenmesi başta olmak üzere önümüzdeki dönemde merkezî idare reformlarına ağırlık vereceğiz. “İdarenin bütünlüğü ilkesinden” hareketle, yerel yönetimleri hizmet odaklı bir anlayışla daha da güçlendireceğiz. Bununla birlikte merkezî idarenin strateji geliştirme, standart koyma, izleme ve denetleme fonksiyonlarını da geliştireceğiz.

61’inci Hükûmet döneminde yeni ve daha icracı bir yapıyla etkin bir şekilde hizmet sunacağız. Bu çerçevede, Başbakanlığa bağlı kuruluşların sayısını azalttık, Başbakanlığın asli görevi olan koordinasyon işlevini güçlendirdik. Devlet bakanlıklarını kaldırarak bazı bakanlıkları yeniden yapılandırdık.

Oluşturduğumuz bu yeni yapıyla, devlet vatandaşa daha iyi hizmet sunacak kurumlara kavuştu. Bu çerçevede Kalkınma Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını kurduk.

Yerel yönetimlerin başta öz gelirleri olmak üzere finansman ve hizmet imkânlarını kuvvetlendireceğiz. Yerel yönetimlerin bazı altyapı projelerini merkezî idare bütçesinden aktarılacak kaynaklar yoluyla da destekleyeceğiz.

Büyükşehir belediyeleri konusunda köklü değişiklikler yapıyoruz. Nüfusu 750 binden fazla olan illerde büyükşehir belediyesi kurarak, il bazında üst ölçekli plan ve hizmet bütünlüğü sağlamayı hedefliyoruz.

Taslağının hazırlıklarını büyük oranda tamamladığımız Köy Kanunu da bu dönemde yenilenecek.

Türkiye, Uluslararası Saydamlık Örgütü tarafından yayınlanan Yolsuzluk Algılama Endeksi’nde 2003 yılında 3,1 puanla 133 ülke arasında 77’nci sırada yer alırken, 2010 yılında 4,4 puanla 178 ülke arasında 56’ncı sıraya yükseldi. Bu yöndeki çabalarımız 61’inci Hükûmet döneminde de kapsamlı bir strateji çerçevesinde kararlılıkla ve kesintisiz bir şekilde devam edecek.

Kamu hizmetlerinin sunumu sırasında, vatandaşlarımızdan diğer kamu kurumlarında bulunan bilgi ve belgeler artık istenmeyecek. Bugün vatandaşlarımız devletle olan işlerinin büyük bir kısmını İnternet üzerinden kolaylıkla yapabiliyor. Okul kaydından vergi ödemelerine, araç satışından tapu muamelelerine, ihracat ithalattan trafik işlemlerine kadar birçok hizmeti elektronik ortamda verilebilir hâle getirdik. Kamudaki işlemlerin resmî olarak elektronik ortamda gerçekleşmesine imkân sağlayan elektronik imza uygulamasını hayata geçirdik.

Tüm vatandaşlarımıza elektronik vatandaşlık kartı dağıtımını gerçekleştireceğiz. Elektronik vatandaşlık kartı, kamu hizmetlerinin sunumunda kimlik doğrulama işlemleri için kullanılacak; böylece, vatandaşlarımız kamu hizmetlerine yedi gün yirmi dört saat evlerinden veya iş yerlerinden ulaşabilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; artık uluslararası bir başarı örneği hâline gelmiş bulunan ekonomi politikalarımızı etkili bir şekilde uygulamaya devam edeceğiz.

Güçlü bir ekonominin temelinde güven ve istikrar kavramları vardır. Oluşturduğumuz güven ortamı ve inşa ettiğimiz istikrarla, dokuz yıllık iktidarımız döneminde enflasyon ve kamu açıkları gibi temel sorunları çözdük. Aynı şekilde bu dönemde yüksek büyüme oranları yakaladık, dünyada yükselen bir ekonomi olarak ön plana çıktık. Gerçekleştirdiğimiz yapısal reformlar ve güçlü düzenlemelerle bir yandan ekonominin kırılganlığını azaltırken diğer yandan da piyasaların rekabetçi bir ortamda serbestçe işleyişini sağladık.

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve birçok ülkenin hâlâ etkilerinden sıyrılamadığı küresel ekonomik krizden hızlı ve güçlü bir şekilde çıkan ve örnek olarak gösterilen bir ülke konumuna gelmiş durumdayız. Bu sonuca ulaşmamızda ekonomi politikalarımızda esas aldığımız şeffaflık, süreklilik, tutarlılık ve öngörülebilirlik ilkelerimiz önemli rol oynadı, 61’inci Hükûmet döneminde de bu ilkeleri esas almaya devam edeceğiz. Uzun vadeli bakış açısıyla sorunlarımıza çözüm üreterek büyüme potansiyelimizi artıracak bir çizgi izleyeceğiz.

Sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmanın güçlü bir demokrasiye ve evrensel normlara dayalı olarak işleyen adil bir hukuk düzeniyle mümkün olacağının farkındayız. Yargı reformu başta olmak üzere bu konularda sağlanacak ilerleme, önemli bir aşamaya gelmiş olan ekonomik dönüşüm sürecini sağlamlaştırmak açısından da kritik bir rol oynayacak.

Ekonomi politikalarımızın temel hedefi insanımızın mutluluğunu ve refahını artırmaktır. Günümüzün rekabetçi dünyasında insana, insanın niteliklerine, sağlıklı bir sosyal ortama yapılan yatırımların aynı zamanda ekonomik potansiyelimize yapılan bir yatırım olduğunu biliyoruz. Bu anlayışla ekonomi politikalarımızı güçlü sosyal politikalar ile bütünleştirdik ve bir sosyal restorasyon dönemi başlattık.

Değerli milletvekilleri, dünya, istikrar arayışı içinde çalkantılı bir dönemden geçiyor. Küresel ekonomide toparlanma süreci devam etmekle birlikte, dünya ekonomisinde var olan kırılganlık ve belirsizlik ortamı sürüyor.

AK PARTİ İktidarının ekonomide gerçekleştirdiği yapısal dönüşüm ve bu kapsamda uygulamaya koyduğu reformlar ekonomimizin dayanıklılığını artırdı. Nitekim, küresel kriz bu açıdan bir test süreci oldu, ekonomimiz bu sınavdan başarıyla çıktı.

G-20 çerçevesinde alınan tüm kararlarda da şu anda Türkiye etkin bir rol oynuyor. Kararlılıkla uyguladığı tutarlı politikalarla Türkiye, dünya ekonomi ve finans çevrelerinde takdir ediliyor ve örnek gösteriliyor.

Yerinde ve makul düzeyde aldığımız tedbirlerin etkisiyle, küresel krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini kısa sürede ortadan kaldırdık. 2010 yılında ekonomimiz hızla toparlanarak millî gelirimiz yüzde 8,9 oranında arttı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Böylece OECD ülkeleri içerisinde en yüksek büyüme hızına ulaşarak kişi başına gelirimizi 10 bin doların üzerine çıkardık. Satın alma gücü paritesine göre ise millî gelir sıralamasında yaklaşık 1 trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasılası ile ülkemiz dünyada 16’ncı sırada yer alıyor.

Satın alma gücü paritesine göre 2002 yılında Türkiye’de kişi başına düşen gelir Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 36’sı iken, 2010 yılında Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 48’ine yükseldi. Bir başka ifadeyle, bu dokuz yıllık dönemde Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki refah farkı azaldı.

İktidarımız döneminde mali disiplinin, güçlü büyüme performansının ve enflasyondaki düşüşün eş zamanlı olarak gerçekleştirilebileceğini ortaya koyduk. Böylece geçmişte ülkemizde hâkim olan büyüme için enflasyonun gerekli olduğu kanaati kırılmış oldu. Artık işletmelerimiz belirsizliklerin azaldığı bir ortamda geleceği çok daha sağlıklı bir şekilde öngörebiliyor ve planlayabiliyorlar. Diğer yandan, yıllarca enflasyon ortamında gelir kaybına uğrayan sabit ve dar gelirli vatandaşlarımız da gerçekçi gelir artışına kavuştular.

Türkiye, orta vadeli programla maliye politikası açısından çıkış stratejisini erken aşamada ilan eden az sayıda ülke arasında yer aldı. Bu durum, Türkiye'nin birçok ülkeden olumlu bir şekilde ayrışmasını sağladı.

Küresel krizi, IMF gibi uluslararası kuruluşlardan kaynak kullanmadan kendi politikalarımız ve imkânlarımızla başarıyla yönettik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2002 yılında 23,5 milyar dolar olarak devraldığımız IMF borcunu şu an itibarıyla 4,7 milyar dolara indirmiş durumdayız. Küresel kriz sürecinde tek bir bankamız batmadı, borç faiz sarmalına girmedik, finansal piyasalarda çalkantılar yaşamadık.

Önümüzdeki dönemde de temel amacımız, istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak, istihdamı artırmak, fiyat istikrarını sürdürmek, mali dengeleri sağlamlaştırmak ve finansal istikrarı korumaktır.

Dokuz yıllık kazanımlarımızdan hareketle, 2023 yılında dünyanın en büyük on ekonomisi arasına girmeyi hedefliyoruz.

2023 hedeflerine ulaşma doğrultusunda önümüzdeki dört yıllık Hükûmet dönemimizde mali  disiplin, enflasyonla mücadele ve istihdam esaslı yüksek ve sürdürülebilir büyüme konusundaki kararlılığımızı sürdüreceğiz. Sermaye hareketlerinin ve ticaretin serbest olmasını savunmaya devam edeceğiz. Dalgalı kur rejimini sürdüreceğiz. Yoksulluk ve fakirlikle mücadelede uyguladığımız güçlü sosyal politikalarla başlattığımız sosyal restorasyon sürecine devam edeceğiz. Hükûmet olarak, makro-parasal dengeleri göz önünde bulundururken, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını da dikkate alan uygulamaları sürdüreceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; makroekonomide sağladığımız önemli başarıların da katkısıyla eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve sosyal yardım harcamalarının toplamından oluşan sosyal harcamalarda ciddi artışlar gerçekleştirdik.

2002 yılı sonrasında kamu yatırımlarına önemli kaynaklar ayırarak daha önceki dönemlerde başlanılıp bitirilmeyen yatırımları süratle tamamladık. Bu çerçevede, 2002 yılında ortalama dokuz yılda bitirilen kamu yatırımlarını 2011 yılında 4,2 yılda bitirir hâle geldik. Böylece yatırımların ekonominin ve vatandaşımızın hizmetine daha hızlı ve daha az maliyetle sunulmasını sağladık.

Önümüzdeki dönemde, kamu harcamalarında kalkınma potansiyelimizi destekleyici mahiyette olan altyapı yatırımlarına ve sosyal amaçlı alanlara öncelik vereceğiz.

Değerli milletvekilleri, fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek para politikamızın temel amacıdır. Bununla birlikte para politikamız, finansal istikrarı gözetecek ve fiyat istikrarını sağlama amacıyla çelişmemek kaydıyla büyüme ve istihdam politikalarını destekleyecektir.

Tek haneli rakamlara inmiş olan enflasyon ve faiz oranlarını kalıcı hâle getireceğiz.

Enflasyon hedeflemesi temel para politikası rejimi olmaya devam edecek.

Hükûmetimiz ve Merkez Bankası tarafından enflasyon hedefleri üç yıllık vadede belirlenecek ve kamuoyuna duyurulacaktır.

Bir kez daha tekrar etmek istiyorum: Dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasını sürdüreceğiz.

Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını bağımsız bir şekilde belirlemeye devam edecek.

İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi’ni hayata geçiriyoruz. Burada  vizyonumuzu, İstanbul’un öncelikle bölgesel, nihai olarak da küresel bir finans merkezi olması şeklinde belirledik. Bu amaca yönelik olarak ilan ettiğimiz strateji ve eylem planını titizlikle uyguluyoruz. Bu faaliyetlerimizle, İstanbul’un 2023 yılında dünyadaki en önemli on finans merkezi içinde yer almasını hedefliyoruz.

Değerli milletvekilleri, ekonomik ve siyasi alanda oluşturulan güven ve istikrar ortamı sonucunda, ekonominin dış kaynak ihtiyacından fazla sermaye girişi yaşandı. Bu sayede Merkez Bankası brüt döviz rezervi -buraya çok önem veriyorum- 2002 yılı Kasım ayında 27 milyar dolar seviyesinden 30 Haziran 2011 itibarıyla -altın dâhil- 99,5 milyar dolar seviyesine yükseldi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Nereden nereye…

2002 yılı sonunda 36 milyar dolar olan ihracat hacmi, küresel krizin ve son bölgesel gelişmelerin olumsuz etkilerine rağmen 2011 yılında yeniden 130 milyar doları aşacak. İhracattaki bu olumlu performansın yanında cari açık konusunu da dikkatle takip ediyoruz.

Türkiye’nin hızlı büyüme dönemlerinde yaşadığı yüksek cari açığın altında bazı yapısal nedenler bulunuyor. Enerjide dışa bağımlılığın yüzde 74’ler seviyesinde olduğu ülkemizde, petrol ve doğal gazın neredeyse tümü, kömürün ise beşte 1’i ithal ediliyor. Bu nedenle uluslararası enerji fiyat hareketleri Türkiye’nin cari açığını doğrudan etkiliyor. Cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2008 yılında yüzde 5,7 iken 2010 yılında yüzde 6,5 olarak gerçekleşti. Enerji fiyat etkisinden arındırıldığında ise bu oranlar sırasıyla yüzde 1,8’e ve yüzde 4’e geriliyor.

Cari açığı daha düşük seviyelere indirmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payını artıracağız. Yine bu amaçla nükleer santrallere yönelik çalışmalara kararlılıkla devam edeceğiz.

Önümüzdeki dönemde, başta makine ve otomotiv olmak üzere demir çelik, tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon, elektrik ve elektronik ile kimyevi maddeler ihracat stratejimizin lokomotif sektörleri olmaya devam edecek. Bununla birlikte, yeni rafineri inşası, elektrikli otomobil imalatı, ileri teknoloji içeren hava taşıtı motorları ve parçalarının imalatı konularında teşvik sistemini güçlendirerek yurt içi üretim kapasitesini artıracağız.

Sektörlerin uluslararası rekabet gücünün ve ülkemizin dünya ölçeğinde pazar payının artırılması, dış ticaret dengesi ve cari dengenin makul seviyelerde tutulması için etkin dış ticaret politikaları uygulayacağız. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için eş güdümü sağlamak amacıyla Ekonomi Bakanlığını kurduk.

Üretim ve ihracatın ithalata olan bağımlılığını azaltmak amacıyla ara malı ve yatırım mallarında yurt içi üretim kapasitesini artırıcı politikaları sürdüreceğiz. Bildiğiniz gibi 2023 yılı ihracat hedefimiz 500 milyar dolar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu Hükûmet döneminde yani 2015 yılı itibarıyla ihracatımızı 200 milyar dolara ulaştırmış olacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012-2014 dönemini kapsayacak orta vadeli programımızı önümüzdeki aylarda açıklayacağız. Orta vadeli programı mevcut küresel ekonomik gelişmeler ışığında, krizin etkilerinin özellikle gelişmiş ekonomilerde bir süre daha devam edeceğini dikkate alan ihtiyatlı bir yaklaşımla hazırlayacağız.

Güven ortamının korunması ve büyümenin istikrarlı bir şekilde devam etmesi için en küçük bir taviz dahi vermeyeceğiz. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da gereken tedbirleri kararlılıkla hayata geçireceğiz. Ayrıca, bütçe dengelerinin kalıcı bir şekilde tesisi ve diğer tedbirlerle cari işlemler açığını sürdürülebilir seviyelere çekerek bankalarımızın ve özel sektörümüzün güçlü bir sermaye yapısıyla çalışmasını sağlayacağız. Özel sektörümüzün ve hane halkımızın borçlanmalarında ise daha makul miktarları, daha uzun vadeleri ve para birimi olarak Türk lirasını tercih etmelerini teşvik edeceğiz.

Değerli milletvekilleri, 2002 yılında Türkiye’ye gelen turist sayısı 13 milyon kişi, turizm gelirleri ise 12 milyar dolar iken 2010 yılında turist sayısı 29 milyon kişiye ve turizm gelirleri de 21 milyar dolara yükseldi. Bu ivmeyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Türkiye'nin Avrupa’da ve Orta Doğu’da termal turizm ve sağlık turizmi konusunda önemli bir merkez olması yolunda çalışacağız. Termal turizm, hidroterapi merkezleri, kış sporları ve yayla turizmi merkezlerinin altyapılarını ve yollarını hızla tamamlayacağız.

Gümrük hizmetlerinin daha süratli, etkin, kaliteli ve standartlara uygun biçimde yürütülmesi için Gümrük ve Ticaret Bakanlığını kurduk. Bu Bakanlığa, iç piyasaların takibiyle ilgili ilave görevler de verdik.

Önümüzdeki dönemde gümrük işlemlerinin basitleştirilmesi ve hızlandırılması ile kaçakçılığın önlenmesi konusunda altyapı başta olmak üzere gerekli çalışmalara devam edeceğiz.

Bu çerçevede, bütün gümrük idarelerimizde gümrük işlemlerini kâğıtsız ve insansız bir ortamda uygulanır hâle getirecek, gümrük işlemlerinde “tek pencere” uygulamasına geçeceğiz.

Hükûmet olarak, çalışabilir durumdaki bütün vatandaşlarımıza iş sağlamak daima en önemli önceliklerimizden biridir. Büyümenin daha fazla istihdam sağlaması için iş gücü piyasasında gerekli reformları yapmaya devam ediyoruz.

İstihdamda sağlanan artış bakımından da krizden en çabuk çıkan ülkelerden birisi durumundayız.

2008 yılında ortaya çıkan küresel ekonomik kriz, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyada iş gücü talebinde büyük bir düşüşe ve işsizliğe yol açtı. 2007-2010 döneminde işsizlik oranları İspanya’da yüzde 8,3’ten 19,9’a; Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 4,6’dan yüzde 9,7’ye; İngiltere’de yüzde 5,4’ten yüzde 7,9’a; İrlanda’da yüzde 4,6’dan yüzde 13,5’a; Yunanistan’da ise yüzde 8,3’ten yüzde 11,8’e çıktı.

Ülkemizde ise zamanında alınan önlemlerle işsizlikteki artış sınırlı kaldı. Türkiye’de daha 2009 yılı bitmeden güçlü büyüme dönemi yeniden başladı.

İşsizlik 2008 yılında yüzde 11, 2009 yılında yüzde 14 olarak gerçekleşmesine rağmen 2009 yılının ikinci yarısından itibaren düşme eğilimine girdi. 2011 yılı Mart ayı itibarıyla işsizlik bir önceki yıla göre tam 2,9 puan azalarak yüzde 10,8’e indi. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranımız ise yüzde 9,9 olarak gerçekleşti, böylece işsizlik kriz öncesi seviyesine gerilemiş oldu. Kriz döneminde işsizlik oranında artış olmasına rağmen toplam istihdam hiçbir zaman azalmadı.

Değerli milletvekilleri, 2013 yılından itibaren her yıl 400 bin işsizimizi özellikle hazırladığımız aktif iş gücü programlarından yararlandıracağız. Ülkemizde işsizlik sorununun aynı zamanda bir mesleksizlik sorunu olduğundan hareketle, işsizlerimize beceri kazandırmak amacıyla Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesi’ni başlattık. Beş yıl devam edecek olan bu projeyle, her yıl 200 bin kişi olmak üzere toplam 1 milyon işsizimizi eğitimden geçirecek ve işe yerleştireceğiz. İşsizliği kalıcı bir şekilde çözmeyi amaçlayan 22 adet somut hedef ile 102 politika ve tedbirden oluşan Ulusal İstihdam Stratejisi’ni kararlılıkla uygulayacağız. İş gücü piyasamızın ihtiyaç duyduğu ulusal meslek standartlarının tamamını 2012 yılı sonuna kadar hazırlayacağız.

Önümüzdeki dönemde, İŞKUR’a kayıtlı her işsizin bir iş ve meslek danışmanı olacak. İşsizlerimize bire bir hizmet verilecek. İş arayıp da mesleği olmayan herkese mesleğe yönlendirme ve iş bulma hizmeti sunulacak. Bu amaçla, İŞKUR 2011 yılında 2 bin, 2012 yılında da 2 bin olmak üzere toplam 4 bin sözleşmeli iş ve meslek danışmanı istihdam edecek.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet olarak amacımız sosyal adaletin sağlanması suretiyle çalışma hayatında barış ve huzurun temin edilmesidir. Bu amaç doğrultusunda, çalışanlarımızın haklarının ve işletmelerimizin rekabet gücünün korunduğu Avrupa Birliği standartları ve ILO normlarına uygun bir çalışma hayatının geliştirilmesi için çalışıyoruz.

2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle çalışanlarımızın sendikal hak ve özgürlüklerinde önemli iyileştirmeler yaptık. Memur sendikalarına getirilen toplu sözleşme hakkı bunların en önemlilerinden biri. Ayrıca, Ekonomik ve Sosyal Konseye anayasal güvence sağlayarak sosyal diyalog yolunda güçlü bir adım attık.

Hükûmet olarak önümüzdeki dönemde evrensel standartlara uygun kaliteli ve güvenceli bir çalışma hayatı tesis etmek için gerekli düzenlemeleri yapacağız.

Aralık 2002 döneminde brüt 251 lira olan asgari ücret, bugün itibarıyla  797 liraya yükseldi, artış oranı yüzde 218.

Önümüzdeki dönemde kadınların çalışma  hayatına katılımını artırmak amacıyla çocuk bakımevleri ve kreş hizmetleri için teşvik uygulamalarını hayata geçireceğiz.

Gençlerimizin, kadınlarımızın ve mesleki eğitim alan işsizlerimizin istihdamı hâlinde, elli dört aya kadar işveren sigorta primi payının devletçe karşılanması uygulamasını sürdüreceğiz.

Özürlü vatandaşlarımızın çalışma hayatında daha fazla yer alması için yaptığımız çalışmalar sonuç verdi. 2002-2010 döneminde kamu kurumlarında istihdam edilen engelli memur sayısını 6.103’ten 19 bine, kamu ve özel sektörde istihdam edilen engelli işçi sayısını ise 10.883’ten 32.257’ye yükselterek 3 kat artırdık.

Kamu ve özel sektördeki özürlü kontenjanlarının kullanılmasına yönelik tedbirleri almaya devam edeceğiz.

Yeşil kart sahibi olan vatandaşlarımızın hizmet akdiyle ya da vergi kaydı olmadan esnaf olarak çalışmaları veya tarımsal faaliyette bulunmaları durumunda yeşil kartları iptal ediliyordu. Yapılan düzenleme ile yeşil kart sahibi vatandaşlarımızın çalışması hâlinde yeşil kartı iptal edilmeyerek askıya alınacak. Söz konusu vatandaşımızın çalışması sona erdiğinde ise diğer bürokratik iş ve işlemlere gerek kalmaksızın yeşil kartı aktif hâle getirilecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, önümüzdeki dönemde, yeni oluşturulan Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile reel sektöre yönelik politika ve uygulamaların daha etkin şekilde yürütülmesini sağlayacağız.

Bu yıl, 2011-2014 yıllarını kapsayan Sanayi Stratejisi’ni uygulamaya başladık. Sanayide uzun dönemli vizyonumuz, orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olmaktır.

Orta ve yüksek teknolojili sektörlerin katma değerini, üretim ve ihracat içindeki payını artıracağız. Düşük teknolojili sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçişi sağlayacağız.

Bu hedeflere ulaşabilmek için yatırım ve iş ortamını iyileştirmeye devam edecek, rekabet gücümüzü artıracak şekilde altyapıyı güçlendirmeyi sürdüreceğiz.

2009 yılında uygulamaya başladığımız yeni yatırım teşvik sistemini geliştirerek uygulamaya devam edeceğiz.

Önümüzdeki dönemde, dünya piyasalarında yer bulabilen Türk malı otomobilin üretilebilmesi için gereken destek ve teşvik mekanizmasını harekete geçireceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ülkemizin çeşitli alanlardaki ihtiyacını karşılamak üzere çok amaçlı hava araçlarının üretilmesini de destekleyeceğiz.

Ekonomideki dinamizmin kaynağı olan esnaf, sanatkâr ve KOBİ’lerimize önem vermeyi sürdüreceğiz.

Özel önem verdiğimiz bir diğer alan olan savunma sanayisinde bugüne kadar çok ciddi bir aşama kaydettik. Sektörün ihracatını 1 milyar dolara, cirosunu 2,3 milyar dolara ulaştırdık. Türk Silahlı Kuvvetlerinin silah ve teçhizat ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranını yüzde 50’ye çıkardık.

Savunma sanayisinde yürüttüğümüz projelerle 2023’te kendi millî tüfeğini, topunu, tankını, helikopterini, uçağını, insansız hava araçlarını, uydularını tasarlayan, üreten ve ihraç eden bir Türkiye hedefliyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ARGE’ye ayrılan kaynakların etkin ve verimli kullanılması ve daha çok faydaya dönüşmesini sağlamak üzere Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını kurduk. Kurulan Bakanlığımız ARGE ve yenilik alanında özel sektörle yakın çalışmayı sağlayarak bilgi ve teknolojinin ürüne dönüşmesinde önemli rol oynayacak.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde 5,8 milyon kişinin geçimini sağlayan ve insanımızın gıda ihtiyacını karşılayan tarımda geçtiğimiz dokuz yılda yapısal dönüşüme özellikle ağırlık verdik.

2002 yılında 24 milyar dolar olan tarımsal üretimimiz 2010 yılında 62 milyar dolara, tarım ürünleri ihracatımız da aynı dönemde 4 milyar dolardan 13 milyar dolara yükseldi.

2002-2010 döneminde tarımsal desteklemelerde yüzde 255 oranında artış sağladık. Tarım kesiminde kredi faizleri yüzde 59’dan yüzde 5’e inerken, kredilerin tutarı da 30 kat arttı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Özel önem verdiğimiz hayvancılık ve damlama-yağmurlama sulama yatırımlarında ise kredi faizlerini sıfırladık.

Tarladan sofraya gıda güvenliğini sağlamak amacıyla Bakanlığımızı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak yeniden yapılandırdık.

Tarımda kendi nüfusunu yeterli, kaliteli ve güvenilir gıda ile besleyebilen, rekabet gücünü artırmış, üretimimizle dünyada ve bölgemizde söz sahibi olacağımız bir ülke konumuna erişmeyi hedefliyoruz.

Bu çerçevede su kaynaklarının da etkin kullanımı ve korunması için bütüncül su kaynakları yönetimi modelini gerçekleştireceğiz. Bu çalışmaları yeni oluşturduğumuz Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile daha etkin şekilde yürüteceğiz.

Arazilerin miras yoluyla bölünmesinin önüne geçmek amacıyla başlattığımız yasal ve yapısal değişiklikleri sonuçlandıracağız.

Önümüzdeki dönemde tarımsal desteklemeleri, tarım havzaları modeli kapsamında belirlenen bölgeler ve ürünler itibarıyla uygulayacağız.

Meraların ıslahı ve kullanımında yaşanan sorunları çözecek ve hayvancılık yatırımlarına imkân tanıyacak düzenlemeler gerçekleştirerek meralarımızın verimli ve sürdürülebilir kullanımını sağlayacağız.

Besi ve süt hayvancılığının dengeli bir şekilde gelişmesi için başlatılan destekleme programlarına devam ediyoruz, devam edeceğiz.

Değerli milletvekilleri, son yıllarda yeterli seviyede elektrik enerjisi üretim kapasitesinin oluşturulmasına, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine ve üretim ve dağıtım tesislerinin özelleştirilmesine önem verdik.

Bu doğrultuda 2002 yılında yaklaşık 31 bin megavat olan elektrik kurulu gücünü dokuz yıllık iktidarımızda yaklaşık 50 bin megavata yükselttik.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına önem verdik. Enerji verimliliği konusunda gerekli strateji hazırlıklarını tamamladık.

Bu çerçevede önümüzdeki dönemde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını en üst düzeyde değerlendireceğiz.

Özellikle hidroelektrik santraller kapsamında 2015 yılı sonuna kadar kamu ve özel sektör eliyle yürütülen toplam 5.500 megavatlık ilave gücü devreye alacağız.

Termik kaynaklar ile başta rüzgâr enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından da yararlanarak bu iki alanda toplam 4.800 megavat kurulu güce sahip yeni santralleri devreye alacağız.

Nükleer santral kurulmasına ilişkin çalışmalarımızı hızlandıracağız.

Bütün bu yeni kapasitelerin eklenmesiyle şu an itibarıyla yaklaşık toplam 50 bin megavat olan elektrik kurulu gücümüzü 2015 yılı sonunda 62 bin megavata çıkaracağız.

2003 yılı öncesinde yalnızca 9 ilimizin doğal gaza erişimi mevcutken, bunu Haziran 2011 itibarıyla 70 ile çıkardık. Kalan 11 ili de konumları itibarıyla teknik güçlükler ve yüksek yapım maliyetleri içermesine karşın, dört yıllık iktidar dönemimizde doğal gaz ile buluşturacağız. Artık, ülkemizde doğal gazı olmayan il kalmayacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Önümüzdeki dönemde maden aramalarını artırmaya ve jeotermal potansiyelimizi geliştirmeye de devam edeceğiz. Ayrıca, denizlerimizde kendi gemilerimizle araştırma yapmaya başlayacağız.

Değerli milletvekilleri, ulaştırmada vizyonumuz, güvenli, ekonomik, konforlu, hızlı ve çevreye duyarlı hizmetlerin sunulduğu sürdürülebilir bir sistemi kurmaktır.

Ankara-İstanbul hızlı tren hattının Ankara-Eskişehir arasını daha önce hizmete açtık. Önümüzdeki dönemde de Eskişehir-İstanbul arasını ve İstanbul Boğaz demir yolu tüp geçişini tamamlayacağız.

Yapımını tamamladığımız Ankara-Konya hattına ilave olarak Ankara-Sivas hızlı tren hattının yapımına devam ediyoruz.

Hızlı tren ağımızı 2015 yılı itibarıyla 3.500 kilometreye ulaştırmayı hedefliyoruz.

Kara yollarında, dokuz yıllık iktidarımız süresince, yetmiş dokuz yılda yapılmış bölünmüş yolun 2 katından fazlasını tamamladık. Otoyollar dâhil 6.101 kilometre olarak devraldığımız bölünmüş yol uzunluğuna, biz, dokuz yılda 13.800 kilometre ekledik.

Toplam bölünmüş yol uzunluğumuz 20 bin kilometreye şu anda ulaşmış vaziyette.

Hedefimiz, bölünmüş yol uzunluğunu 2015 yılında 26 bin kilometreye ulaştırmaktır. Ayrıca, önümüzdeki dört yıllık dönemde, 18 bin kilometre sıcak asfalt yaparak devlet yollarımızın büyük bölümünde sıcak asfalt kaplama çalışmalarını bitirmeyi hedefliyoruz.

Otoyollarda yap-işlet-devret modelini kullanarak muazzam bir otoyol hamlesi başlattık. Başlattığımız projelerle, hâlen 2.225 kilometre olan otoyol ağı uzunluğumuza 750 kilometre daha ilave ediyoruz.

Dönemimizde, iç hatlardaki yolcu sayısı 6 kat artışla 51 milyona, hava yolunu kullanan toplam yolcu sayısı ise 3 kattan fazla artarak 34 milyon kişiden 103 milyon kişiye ulaşmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bu atılımlarla hava yolunu halkımızın yolu hâline getirdik. Hedefimiz, 2023 yılında 750 uçaklık dev bir filo ile yılda 350 milyon yolcu taşımak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Denizcilik sektöründe de geçtiğimiz dönemde birçok projeyi hayata geçirdik. Özellikle gemi inşa sanayisinde büyük atılımlar yaptık. Verdiğimiz desteklerle tersane sayısı 37’den 70’e çıktı. Böylece, daha önce gemi inşa sanayisinde dünya sıralamasında 23’üncü olan ülkemiz bugün dünya 6’ncılığına yükseldi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, hükûmetlerimiz döneminde, öncelikle eğitim sistemimizin fiziki mekân, personel ve erişim boyutunu ele alarak donanımlı insan yetiştirmenin temel altyapısını oluşturduk.

2002-2011 yılları arasında 163 bin yeni derslik inşa ettik.

Eğitim hizmetlerini kapsamlı bir yaklaşımla ele alıp çocuklarımızın barınma, spor ve kültürel faaliyetlerine yönelik altyapı hizmetlerini de güçlendirdik. 747 adet yeni pansiyon, 920 adet yeni spor salonu ve 6.146 adet yeni okul kütüphanesini hizmete açtık.

Çocuklarımızı bilgi toplumuna hazırlama hedefimiz çerçevesinde, 2002’de okullarımızda çok az sayıda ve çoğunluğu demode bilgisayar varken, biz 1 milyona yakın yeni bilgisayarı okullarımıza tahsis ettik. Okullarımızın yüzde 97’sine hızlı İnternet erişimi sağladık.

Cumhuriyet tarihimizde ilk defa İktidarımız döneminde ilköğretim ve ortaöğretimde her çocuğumuza ücretsiz ders kitabı verilmesi uygulamasını başlattık.

Engellilerin eğitimine ve rehabilitasyonuna harcanan kaynağı 2002 yılı seviyesine göre 16 kat artırarak 2011 bütçesinde 3,2 milyar liraya çıkardık. Eğitim gören engelli sayısını ise tam 10 kat artırdık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Öğretmenlerimizin eğitimdeki kritik rolleri dikkate alınarak maaşlarında 2002-2011 yılları arasında yüzde 300’den fazla iyileşme sağladık.

2002’de toplam 76 üniversitemiz varken 89 yeni üniversite daha kurarak yükseköğretimi bütün yurt sathına yaygınlaştırdık. Böylece, seksen bir vilayetimizin tamamında üniversite var.

Bütün bu olumlu gelişmeler neticesinde eğitime erişimi kolaylaştırmış bir Hükûmet olarak önümüzdeki dönemi kaliteye daha fazla önem vereceğimiz bir süreç olarak görüyoruz.

Bu çerçevede, derslik, altyapı, donanım ve öğretmen gibi zaten büyük oranda gelişme kaydettiğimiz alanlara ilaveten eğitime erişim sorunlarını sıfıra indirmek, nitelikli bir eğitim sistemini yurt sathında yerleştirmek en öncelikli hedefimiz.

Okul öncesinden üniversiteye uzanan eğitim basamaklarında millî değerlerimizi ve uluslararası standartları esas alarak eğitim sistemimizi tamamen gözden geçirecek ve kaliteyi merkeze alan bir dönüşüm programı uygulayacağız.

Kaliteyi yükselten, okulu öne alıp sınava hazırlık süreçlerini azaltan, şekle ve törenselliğe değil içerik ve işlevselliğe önem veren, öğrenciyi ve aileleri rahatlatan bir anlayışla eğitim sistemini yeniden yapılandıracağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Tüm okullar, öğretmenler ve öğrenciler arasında kesintisiz bir elektronik iletişim ortamı sağlayacağız.

Fatih Projesi ile eğitim ve öğretim teknolojilerinde çağın gerektirdiği teknolojik gelişmelere uygun ve dünyaya örnek olacak yeni bir uygulamaya geçeceğiz. Her öğrencimize, eğitim müfredatını da içeren birer elektronik kitabı ücretsiz dağıtacağız.

Yükseköğretim sistemimizi bu dönemde tüm yönleriyle reforme edeceğiz. Üniversitelerimizin daha özerk olacağı ve kendi özgün gelişme alanları içerisinde yarışacağı rekabetçi bir ortam oluşturacağız.

Özel sektörün üniversite kurmasının önünü açacağız.

Yeni kurulan üniversitelerimizin öğretim üyesi açığını hızla kapatmak için öğretim üyesi yetiştirme programlarını yaygınlaştıracağız.

Değerli milletvekilleri, İktidarımız süresince kültürü, devletin yanı sıra bütün milletimizin bir ortak faaliyet alanı olarak gördük ve özel kültürel oluşum ve faaliyetlere büyük destekler verdik.

 İktidarımız döneminde, tarihî vakıflarımızı ve vakıf eserlerimizi yaşatmak yolunda dev hizmetler yaptık. Onarılan eser sayısını dokuz yıl içinde 70 kat artırdık.

Önümüzdeki dönemde, arkeolojik, doğal, kentsel ve tarihî sit niteliği taşıyan alanlar ile kültür ve tabiat varlığı niteliği taşıyan yapı ve anıtların tespit ve tescil çalışmalarına devam edeceğiz. Envanterleri dijital ortama aktararak kamuoyu ile paylaşacağız.

Türk kültür, sanat ve edebiyatının ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtılması çalışmalarına devam edeceğiz. Elektronik kitap çalışmaları kapsamında, Türk edebiyatının klasik kaynaklarını elektronik ortamda yayınlayacağız.

Tarihî eserlerimizin restorasyonuna devam edecek, kültürel mirasımızın korunması için gerekli teknik elemanların yetiştirilmesini sağlayacağız.

Özel sanat kurumlarına, sanat ve kültür ile ilgilenen sivil toplum kuruluşlarına verilen destekler artarak devam edecek.

Tarihimizin önemli şahsiyetleri, olayları, masal kahramanları ve kültürel zenginlik unsurlarımız belgesel, dizi ve çizgi filmlere dönüştürülerek kültür dünyamıza kazandırılacak.

Vakıf mirasımızın korunması, yaşatılması, vakıf anlayışının geliştirilmesi ve yarınımızın teminatı olan gençlere bu anlayışın kazandırılması için büyük bir gayret ve özveri içerisinde çalışmaya devam edeceğiz.

Değerli milletvekilleri, sağlık hizmetlerini temel bir insan hakkı olarak kabul eden Hükûmetimiz hayata geçirdiği “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile sağlık alanında pek çok yapısal düzenlemeler gerçekleştirdi. Daha kaliteli, daha adil ve daha kolay ulaşılabilir sağlık hizmeti sunma yolunda geçmişte hayal dahi edilemeyen başarılar kazandık.

Sağlıktaki dönüşüm programımızın başarıya ulaşmasında büyük katkı ve fedakârlıkları olan hekimlerimiz ve tüm sağlık çalışanlarımıza buradan bir kez daha şükranlarımı iletiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Göreve geldikten sonra sağlık çalışanlarımızın çalışma ve iş yeri güvenliği şartlarını iyileştirdik, gelirlerini artırdık. Önümüzdeki dönemde de iyileştirmelerimiz devam edecek.

İlaçtaki KDV oranını düşürdük ve ilaç fiyatlarında önemli oranda indirme sağladık. Bu indirim tabii ki bir rahatlama getirdi.

Modern sağlık anlayışının temel unsurları arasında yer alan aile hekimliği uygulamasına geçtik.

Hastaneleri tek çatı altında topladık, vatandaşlarımızın sağlık sigortalarıyla bütün sağlık kuruluşlarından hizmet almasını sağladık.

Sağlık personeli sayısında önemli artışlar sağladık.

2002 yılında 161 bin olan hasta yatağı sayısını 2010 yılında 201 bine yükselttik. Hastanelerdeki nitelikli yatak oranı yüzde 6’dan yüzde 30’a çıktı. Hedefimiz 2015 yılı sonuna kadar tüm yataklarımızı nitelikli hâle getirmek.

Koruyucu sağlık hizmetlerinin bütçesinde yaklaşık 7 kat artış sağladık.

2010 yılında başlattığımız evde sağlık bakımı hizmetleriyle yatağa bağımlı hastalarımızın evlerinde kaliteli, etkin, ulaşılabilir ve güvenli sağlık hizmeti almasını sağlıyoruz. Bu uygulama ile bugüne kadar 60 bin kişiye ulaştık. 2012 yılında evde bakıma ihtiyacı olanların tamamına bu hizmeti ulaştırmayı hedefliyoruz.

2002 yılı sonunda 618 adet olan tam donanımlı “112 ambulansı” sayısını 2.547 adete çıkardık. Ulaşımda güçlük çekilen bölgelerde 194 adet kar paletli ambulansı halkımızın hizmetine sunduk. Bu gelişmelerle “112 acil hizmeti” sadece şehirlerde değil köylerde de yaygın olarak verilen bir hizmet niteliği kazandı. Hava ambulans sistemini 2008 yılında faaliyete geçirdik. Temmuz 2011 itibarıyla ülke geneline hizmet verecek şekilde 19 ambulans helikopterimiz ve 2 ambulans uçağımız bulunuyor. Hava ambulans sistemiyle bugüne kadar 10 bine yakın hasta ve yaralı taşıdık. 2011 yılı içinde 3 uçağı daha filomuza dâhil ediyoruz.

Bu gelişmeler neticesinde sağlık hizmetlerinde vatandaşlarımızın memnuniyet oranı yüzde 39’dan yüzde 73’e yükseldi.

Önümüzdeki dönemde ülkemizi sadece kendi halkımız için değil bölge ülkeleri için de cazip bir sağlık üssü hâline getireceğiz.

Vatandaşlarımızı hastalıktan ve yüksek tedavi maliyetlerinden korumak için kapsamlı bir koruyucu sağlık stratejisini hayata geçireceğiz. 

Hizmet kalitesini artırmak ve maliyet-etkin sağlık hizmeti dengesini kurabilmek amacıyla inşasına başladığımız şehir hastanelerini ülkenin dört bir tarafına yaygınlaştıracağız.

Toplum temelli sağlık hizmetlerini geliştirmeye devam edeceğiz. Yurt sathında oluşturulacak 29 sağlık bölgesinde -istisnalar hariç- hastaların diğer bölgelere gitmesini gerektirmeyecek seviyede gelişmiş bir hizmet altyapısını kurmuş olacağız.

Bugün 120 bin olan doktor sayısını 2015’te 130 bine, 163 bin olan ebe hemşire sayısını 238 bine çıkaracağız.

2015 yılında hastanelerimizdeki nitelikli yatak oranını yüzde 45’e yükselteceğiz.

Aile hekimi başına ortalama 2015’te 3.200 nüfusun düştüğü bir yapıyı gerçekleştireceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçmiş dönemlerde yaptığımız reformlarla nüfusumuzun yüzde 83’ü sosyal güvenlik kapsamına alındı. Yeşil kartlı vatandaşlarımızı dâhil ettiğimizde, sağlık hizmetlerinden yararlanan nüfusumuzun oranı yüzde 96’ya ulaşıyor.

Tüm imkânlarımızı zorlayarak emeklilerimizin maaşlarında ciddi artışlar sağladık.

2002-2011 yılı Ocak döneminde en düşük emekli maaşlarını çiftçi emeklimiz için yüzde 619 oranında artırarak 65 liradan 473 liraya, esnaf emeklimiz için yüzde 326 oranında artırarak 149 liradan 634 liraya, işçi emeklimiz için yüzde 204 oranında artırarak 257 liradan 782 liraya, memur emeklimiz için yüzde 149 oranında artırarak 377 liradan 936 liraya çıkarttık.

Çalışanlarımızın ve emeklilerimizin zenginleşen Türkiye'nin yeni imkânlarından, millî gelirden daha fazla pay almalarını sağlamaya devam edeceğiz. Emeklilerimiz için adil bir intibak sistemini kademeli olarak hayata geçireceğiz.

Yeni dönemde tüm vatandaşlarımızın sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası kapsamına alınması temel hedefimiz.

Çalışanların emekli olduklarında oluşabilecek gelir kayıplarını en aza indirmek amacıyla tamamlayıcı emeklilik sistemlerini çeşitlendirerek geliştireceğiz.

Değerli milletvekilleri, vatandaşlarımıza daha hızlı, etkin ve verimli hizmet sunmak amacıyla sosyal yardım ve hizmet alanındaki bütün kurum ve kuruluşlarımızı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı altında birleştirerek tek çatı altında topladık. Böylece, ülkemizde tüm sosyal yardım ve hizmetlerin tek elden ve etkin bir şekilde yürütülmesini sağlayacağız.

Bizim diğer toplumlardan en büyük fark ve üstünlüklerimizden birisi sağlam bir aile yapısına sahip olmamızdır. Önümüzdeki dönemde ailenin korunması ve güçlendirilmesi sosyal politikalarımızın merkezinde olacak.

2010 yılında yaklaşık 10 milyon vatandaşımıza ulaştık. İktidarımız döneminde toplam 60,5 milyar liralık sosyal yardım harcaması yaptık.

Yoksul vatandaşlarımızı bir yandan sosyal yardımlarla desteklerken, onların iş bulmalarına ve üretken bireyler olmalarına da büyük önem veriyoruz.

GAP illerinde başlayan ve sonra DAP bölgesine de yaygınlaştırılan SODES ile yoksulluk, göç ve kentleşmeden kaynaklanan sosyal sorunları, değişen sosyal yapının ortaya çıkardığı ihtiyaçları giderme yolunda büyük adımlar attık.

Sosyal Yardım Sisteminin İstihdam ile Bağlantısının Kurulması ve Etkinleştirilmesi Eylem Planı’nı 2010 yılında uygulamaya koyduk. Bu Eylem Planı çerçevesinde sosyal yardım başvurusunda bulunan veya sosyal yardım alan çalışabilir durumdaki vatandaşların İŞKUR’a kayıtlarını yapıyoruz.

İŞKUR, yoksul vatandaşlarımızla özel olarak ilgilenmeye, onlara yönelik özel mesleki eğitim programları geliştirmeye, iş bulmalarını kolaylaştırmak için rehberlik ve danışmanlık hizmetlerini vermeye başladı.

İktidarlarımız döneminde uyguladığımız sosyal politikalar sonucunda ülkemizdeki yoksulluğun azaltılması ve gelir dağılımının düzeltilmesi konusunda çok önemli mesafeler katettik.

2002 yılında kişi başına aylık 30 doların altında bir gelire sahip 136 bin kişi varken 2009 yılında 30 doların altında bir gelire sahip nüfus kalmadı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Aylık 65 doların altında bir gelirle yaşayan nüfus 2002 yılında 2 milyon kişi iken, 2009 yılında bu rakam 159 bin kişiye düştü.

129 doların altında bir gelirle yaşamak zorunda kalan vatandaşlarımızın toplam nüfus içindeki sayısı 2002’de 20 milyon iken 2009 yılında bunu 3 milyona indirdik.

2015 yılına kadar aylık 65 doların altında bir gelirle yaşamak zorunda olan vatandaşımız kalmayacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2023 için temel hedefimiz mutlak yoksulluğu ortadan kaldırmak. Hükûmet olarak yoksullukla mücadelede önemli bir başarı ve tecrübe birikimi oluşturduk. Bu alanda tecrübelerimizi dikkate alarak yeni bir dönemi başlatıyoruz.

Önümüzdeki dönemde sosyal yardımlar sosyal hizmetlerle eş zamanlı bir biçimde uygulanacak. Örneğin, engellisi olan bir aileye sosyal yardım verilirken, ailenin başvurusuna gerek kalmadan, o ailedeki engelliye de gerekli rehabilitasyon hizmetleri sağlanacaktır.

Sosyal yardımlarda ailenin durumu esas olacak. Her aileye aynı tür ve aynı miktar yardımı yapmak yerine, o ailedeki kişi sayısı, kişilerin yaşları, sağlık ve özürlülük durumları dikkate alınarak yardım miktarı belirlenecek. Ailede çalışabilecek durumda ama çalışmayan kişiler varsa iş gücü piyasasına yönlendirilecek.

Kayıtlı çalışan kişiler de yoksul durumuna düşerse sosyal yardımlarla onları destekleyeceğiz.

Sosyal Konut Projesi’yle yoksul hanelere teslim edilmek üzere ilk aşamada elli bin, ikinci aşamada da elli bin olmak üzere toplam yüz bin konut yapacağız. Bu konutları ayda 100 lira taksitle vatandaşımıza vereceğiz. Yeni evlenecek yoksul çiftlerimizin yirmi yıl geri ödemeli, çeyizi içinde, konut edinmelerini sağlayacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ iktidarları olarak engellilerimize, yaşlılarımıza, korunmaya muhtaç çocuklarımıza, şehit ailelerimize, gazi ve malullerimize, muhtaçlarımıza sıcak bir gönül ve yaygın imkânlar sunduk.

Önümüzdeki dönemde Türkiye’yi sosyal hizmet alanında evrensel yaklaşımlarla model ülke hâline getireceğiz.

Dört ilde pilot uygulama olarak başlayan Engelsiz Kent Projesi’ni genişleteceğiz. Uygun büyüklükteki yerel yönetimlerin özel durumdaki engellilerin taşınması için donanımlı araç bulundurmalarını sağlayacağız. Kamu hizmet binalarıyla kültürel ve sosyal tesislerin engelli kullanımına uygun projelendirilmesini sağlayacağız.

Kadınlarımızın hakları, refahı, sosyal hayatta karşılaştığı engellerin ortadan kaldırılması, güçlü toplum hedefimiz için vazgeçilmezdir.

Kadınlarımızın istihdam imkânlarında ve sosyal güvenlik haklarında, girişimcilik desteklerinde, doğum izinlerinde önemli ilerlemeler sağladık. Sosyal destek ve proje desteklerinin yüzde 70’ini kadınlarımıza verdik. “Ana-Kız Okuldayız” kampanyası ile 567 bin kız çocuğu ve kadınımıza okuma yazma öğrettik.

Önümüzdeki dönemde de hanımlara yönelik bu tutumumuzu devam ettireceğiz. Kadınların karar alma mekanizmalarındaki etkinliğini artıracağız. Kadın konukevlerinde kalan mağdur kadınlarımız için daha geniş istihdam imkânları oluşturacağız.

Çocukları ile birlikte yalnız yaşayan annelere barınma öncelikli “Stüdyo evler” ile birlikte her türlü sosyal desteği temin edeceğiz.

Giderek yaşlanan nüfusumuza yönelik yapılan bütün bu çalışmaları tek çatı altında daha etkin şekilde yürüteceğiz.

Korunmaya muhtaç çocuklarımıza yönelik yaptığımız hizmetlerimizi daha da artıracak ve kalitesini yükselteceğiz.

Kurumsal bakım hizmeti alan çocuklarımızın, ev ve aile ortamının güvenliğini ve sıcaklığını hissetmeleri için çocuk evleri ve sevgi evlerini yaygınlaştıracağız.

Aileye Dönüş ve Aile Yanında Destek Uygulaması’yla bugüne dek 30 bin çocuğu ailesinin yanında destekledik ve bu uygulamayı güçlendirerek devam ettireceğiz.

Değerli milletvekilleri, insanı odak alan Hükûmetimiz gençlerimizin hem aile içinde ve yaşadıkları çevrede hem de okullarda ve sosyal mekânlarda iyi yetişmeleri için önemli adımlar attı.

Seçilme yaşını yirmi beşe düşürerek gençlerin siyasete daha fazla katılımının önünü açtık.

Üniversiteye giriş sınavlarında uygulanan kat sayı adaletsizliğine son verdik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2003’ten bu yana müracaat eden her üniversite öğrencisine burs veya öğrenim kredisi verdik.

Yurtların hem kapasitesini hem de fiziki durumlarını iyileştirerek tüm yurtlarda tek kişilik veya 3 kişilik odalara geçtik, koğuş sistemini kaldırdık, kaldırıyoruz.

Yurt dışı eğitim ve değişim programlarından yararlanan öğrenci sayısını artırdık.

Ülke gençliğine özgü ve daha yoğun bir hizmet sunacak Gençlik ve Spor Bakanlığını kurduk.

Gençliğin sivil toplum örgütlerine üyeliğini teşvik edeceğiz. Gençlerin kendi projelerini hayata geçirebilecekleri gençlik merkezlerini yaygınlaştıracağız.

Sporu sadece boş zamanları değerlendirme aracı olarak değil, aynı zamanda sosyalleşmenin ve sağlıklı bir toplum olmanın da önemli bir aracı olarak görüyoruz.

Toplumumuzun bütün katmanlarının spor ile tanışması, spor faaliyetlerine aktif olarak katılması yönünde büyük yatırımlar yaptık.

2002’den bu yana tesis sayısını yüzde 500, sporun tesisleşmesi için ayrılan kaynağı yüzde 600, lisanslı sporcu sayısını yüzde 1000 oranında artırdık. 4.366 amatör millî sporcumuza verilen aylık burs miktarını 3 kat artırarak karşılıksız burs miktarını 2011’de 720 liraya çıkardık.

Geçtiğimiz dönemde uluslararası şampiyonalara ve üniversite oyunlarına başarılı bir şekilde ev sahipliği yaptık. Bundan sonra da bu tür organizasyonlara ülkemizin ev sahipliği yapması için her türlü girişimi yapacağız.

Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliğinde ortalama olarak halkın yüzde 85’i kentlerde yaşıyor. Türkiye’de ise bu oran İktidarımız döneminde 9 puan artarak yüzde 73’e yükseldi.

Önümüzdeki dönemde yapacağımız çalışmalara daha kapsamlı bir bakış açısı ve uygulama birliği kazandıracak olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığını bu vesileyle kurduk. Bakanlığımız fiziksel planlama ve yapılaşma konusundaki düzenlemeleri ve standartları geliştirecek, kalkınma politikalarına uygun ulusal ve bölgesel nitelikli mekânsal gelişme stratejilerini hazırlayacaktır. Çevreye ilişkin düzenlemeler, işlemler ve denetimler de bu Bakanlığımız tarafından planlara uyumlu şekilde yürütülecek.

TOKİ ve yerel yönetimlerle müştereken, toplam 60 ilde 188 bin konutluk 248 gecekondu dönüşüm ve kentsel yenileme uygulaması başlattık.

Buna ilaveten, TOKİ eliyle 505 bin konutun yapımına başladık, 360 binini tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. Sosyal adalet anlayışımızı burada da göstererek, hiç geliri olmayan yoksul ailelere peşinatsız 100 ila 350 lira taksitle, 10 ila 20 yıl vade sosyal konutlar inşa ettik.

Kent içi ulaşımda yerel yönetimlerimizin kısıtlı kaynaklarıyla üstesinden gelemediği raylı sistem inşaatlarının merkezî yönetim tarafından üstlenilmesini sağladık.

Kent içi trafiği şehirler arası trafikten ayırmak için 58 il merkezinde, 474 adet ilçe ve 209 adet belde yerleşiminde 3.786 kilometre uzunluğunda kent geçişi yaptık.

Vatandaşlarımızın sağlıklı içme suyuna erişmelerine imkân veren ve çevre açısından önem arz eden atık su ve yağmur suyu sistemlerini kökten çözüyoruz. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Bu amaçla Su ve Kanalizasyon Altyapı Projesi’ni başlattık, kısa adıyla SUKAP denilen projeyi başlattık. Şu anda paramız hazır, hangi belediye olursa olsun müracaatını yapmak suretiyle bu projeden istifade edebilir. Önümüzdeki dönem bu projeye sağlayacağımız kaynaklarla nüfusu 25 binin altında olan belediyelerimize proje maliyetinin yüzde 50’sine kadar hibe desteği sağlayacağız.

Önümüzdeki dönemde şehirlerimizi âdeta yeniden tasarlayıp kendi finansman dinamikleriyle yeniden inşa etme, kentsel estetiği, kaliteyi, kültürel değerleri ve çevresel hassasiyeti ihya etme anlayışımızı sürdüreceğiz.

Bu hedefe uygun olarak imar mevzuatını “yaşanabilir mekânlar” ve “marka şehirler” hedefine hizmet edecek şekilde yenileyecek, kentsel tasarıma ve estetiğe imkân tanıyacağız.

Orman vasfını kaybetmiş, ihmalle yıllardır fiilî kullanıma açılmış ve kazanılması mümkün olmayan alanları, kamu yararı ve kişisel fayda dengesi içerisinde tekrar düzenleyeceğiz.

Kentsel dönüşüm projelerini süratle hayata geçirebilmek için ilave düzenlemeler yapacağız.

Depreme karşı hazırlıklı olabilmek için başta İstanbul olmak üzere riskli şehirlerde dönüşüm çalışmalarına devam edeceğiz.

Şebekeli içme ve kullanma suyundan yararlanan belediye nüfusu oranını yüzde 100’e çıkaracağız. Susuz belde bırakmayacak ve ihtiyaç duyulan yerlerde içme suyu arıtma tesisleri yapacağız.

Şehirlerde toplu taşıma altyapısını geliştirmeye devam edeceğiz. Yoğun hatlarda raylı sistemleri hızla tamamlayacak ve şehir içi-şehirler arası bütünleşmeyi sağlayacağız.

Değerli milletvekilleri, 12 Haziran seçimleri öncesinde bazı şehirlerimize yönelik olarak büyük projelerimizi kamuoyuna açıklamıştık.

İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır başta olmak üzere şehirlerimize ilişkin hazırladığımız bu projeler, bu şehirlerimizin marka değerini güçlendireceği kadar, merkezinde bulundukları bölgelere de çok önemli kazanımlar sunacak.

Bu projeler, gerek inşa aşamasında gerekse inşa sonrasında, istihdam başta olmak üzere ulaşım, ticaret, çevre, şehirleşme gibi alanlarda farklı bir süreci de başlatacak.

Bütün bu projelerin inşa aşamasında yüz binlerce kişinin istihdam edilmesini hedefliyoruz.

Oluşacak yeni yaşam alanlarında depreme dayanıklı sağlıklı yaşam alanları inşa edeceğiz.

Bu projelerle çevrenin korunmasına da katkı sağlıyoruz.

Seçim öncesinde milletimize taahhüt ettiğimiz hiçbir vaadi unutmuş değiliz, üzerini örtmüş değiliz.

Şehirlerimize yönelik açıkladığımız o projeleri, Hükûmet programımıza da alarak, taahhüdümüze böylece resmiyet de kazandırmış oluyoruz.

Ben, burada sadece bir özet vermek istiyorum, ayrıntılı bir listeyi elinizdeki kitaplarda bulacaksınız.

KANALİSTANBUL Projesi’yle İstanbul’un batısında, Karadeniz ile Marmara Denizi arasında bir kanal inşa edeceğiz. Bu kanalın inşasıyla, İstanbul Boğazı’ndaki gemi trafiğini kanala kaydıracak, İstanbul’un ve Boğaz’ın güvenliğini tesis etmiş olacağız.

İstanbul’a biri Avrupa diğeri Anadolu yakasında olmak üzere iki yeni şehir inşa edeceğiz. Bu yeni şehirler de İstanbul içindeki kentsel dönüşümü destekler nitelikte olacak.

İstanbul’a üçüncü bir havaalanı ve üçüncü bir köprü kazandıracağız.

Taksim’deki Topçu Kışlası’nı aslına uygun olarak yeniden inşa edecek, Taksim trafiğini yer altına alacağız.

Yassıada ve Sivriada’yı farklı bir konseptle yeniden ele alacak, Yassıada’yı bir Demokrasi Müzesi’ne dönüştüreceğiz. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)

İzmir’de Körfez Geçişi Projesi, diğer adıyla İzkaray’ı inşa edecek, İzmir Körfezi’nin iki ucunu birbirine bağlayacağız.

Ankara-Afyonkarahisar-Uşak-Manisa-İzmir güzergâhında 583 kilometre uzunluğunda çift hatlı yüksek hızlı tren hattını iki etap hâlinde inşa edeceğiz.

İzmir-Manisa arası ulaşımın uzun yıllardır riskli bir bölgesi olan Sabuncubeli geçişinde bir tünel inşa edeceğiz.

İzmir-Ankara ve İzmir-İstanbul otoyolları ile Türkiye'nin üç büyük ilini, birbirine kesintisiz, konforlu, güvenli şekilde bağlıyoruz.

İzmir şehir merkezini, şehir içindeki diğer semtlere ve çevre ilçelere, inşa edeceğimiz dört metro hattıyla bağlayacağız.

Bütün bu projelerle, İzmir’i çok farklı bir kent konumuna yükseltiyoruz.

Aynı şekilde Diyarbakır projelerimizi de bu Hükûmet döneminde başlatacağız.

Diyarbakır’da, Suriçi’ndeki beş yüz civarında sivil mimari örneği yapıyı aslına uygun şekilde yeniden inşa edeceğiz.

Diyarbakır’da askerî ve sivil havaalanlarını birbirinden ayırıyoruz.

Dicle Nehri’ne rağmen yeşil alan miktarının oldukça düşük olduğu Diyarbakır’a, yeşil ile mimarinin uyum içinde yükseldiği yeni bir yaşam alanı kazandırıyoruz.

Diyarbakır’ı yüksek standartlı bir otoyolla, hem Habur’a hem de Şanlıurfa, Gaziantep, Adana, Mersin, Niğde, Ankara, Bolu, Düzce, İstanbul ve Edirne’ye kesintisiz bağlıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Silvan Projesi ile 2 milyon 450 bin dekar tarım arazisinin sulanabilmesini sağlayacağız. Bu projeyle hayata geçecek sulama sistemi sayesinde çiftçilerimize yılda 735 milyon lira ilave gelir elde etme imkânı getiriyoruz.

Projenin enerji alanındaki faydası ise yılda 102 milyon lira olacaktır.

Silvan Projesi’yle 318 bin kişiye iş imkânı oluştururken, ülke ekonomisine de toplamda yılda 837 milyon lira katkı sağlayacağız.

Ankara için projelerimizi de burada hatırlatmak isterim:

Ankara, savunma sanayimizin başkenti. İnşallah, yeni projelerle Ankara’nın bu vasfını daha da güçlendiriyor, dünyanın en önemli savunma sanayi merkezlerinden biri hâline getiriyoruz.

Ankara’ya yeni bir adalet sarayı kazandıracağız.

Ankara’ya UEFA kriterlerine uygun bir stadyum inşa edeceğiz.

Akyurt ilçemize 1 milyon 800 bin metrekare alan üzerine kurulu uluslararası standartlarda bir fuar merkezi inşa ediyoruz.

Ankara-Yozgat-Sivas-Erzincan yüksek hızlı tren hattının çalışmaları devam ediyor.

Ankara-Afyonkarahisar, Uşak ve İzmir hattının da çalışmalarına başlayacak, Ankara’yı hızlı trenin merkezi, kesişme noktası, ortak istasyonu konumuna yükselteceğiz.

Ankara merkez olmak üzere üç otoyol projesini tamamlayacağız.

Kuzey Ankara Protokol Yolu Kentsel Dönüşüm Projesi, Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi, 50’nci yıl kentsel dönüşüm çalışmaları devam edecek.

Güneykent adını verdiğimiz bir projeyle, Ankara’ya 500 bin kişilik yeni bir şehir kazandıracağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sadece Ankara, Diyarbakır, İzmir ve İstanbul değil, seksen bir vilayetimiz için hazırladığımız projeleri yeni Hükûmet dönemimizde başta büyük şehirler olmak üzere başlatacak, en kısa zamanda tamamlayacağız.

Değerli milletvekilleri, İktidarımız döneminde bölgesel kalkınma projelerimizi çok yönlü ve kararlı şekilde hayata geçirdik. Güneydoğu Anadolu Projesi, Doğu Anadolu Projesi, Konya Ovası Projesi gibi bölgesel kalkınma projelerini hızla uygulamaya koyduk. Son olarak, çıkardığımız kanun hükmünde kararname ile Konya’da KOP ve Erzurum’da DAP bölge kalkınma idarelerinin kuruluşlarını da gerçekleştirdik.

Ülkemizde ilk defa cazibe merkezi niteliğindeki şehirlerimizin bulundukları bölgelere ekonomik güç, dinamizm ve kalkınma ivmesi kazandırmasına yönelik programları uygulamaya koyduk.

Geçmiş uygulamalar temelinde, yurdun her yerinde bölgesel gelişmenin hızlandırılmasına yönelik program ve projelerimizi güçlendireceğiz ve yaygınlaştıracağız.

Kalkınma ajanslarının kaynaklarını ve imkânlarını artıracağız.

Bölgesel ve sektörel teşvik sistemini güçlendireceğiz.

Gelişme düzeyi zayıf kalan bölgelerimizin cazibe merkezi şehirler etrafında kentleşmesini ve daha hızlı kalkınmasını teşvik edeceğiz.

KÖYDES ve BELDES programlarıyla köylerimizde ve beldelerimizde içme suyu, yol ve benzeri temel ihtiyaçların karşılanması için hummalı bir çalışma yaptık.

Önümüzdeki dönemde de kentler ve kırsal alanlar arasındaki gelir ve refah farkını dengelemek için özel gayret sarf edeceğiz.

KÖYDES Program’ını, kaynaklarını artırarak, kapsamlı bir kırsal kalkınma programına dönüştüreceğiz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, göreve geldiğimiz günden bu yana, dış politikada temel hedefimiz Türkiye’yi bölgesel bir güç ve küresel bir aktör yapmak, uluslararası sistemin belirleyici ülkelerinden birisi hâline getirmek oldu. Bu nedenle, dış politikada sorun odaklı yaklaşım yerine vizyoner bir yaklaşım benimsedik.

İktidara geldiğimizden bugüne kadar, demokrasimizin güçlenmesi, ülkemizin bölgesel ve küresel sorunlarda daha etkin ve belirleyici bir aktör hâline gelmesi için Avrupa Birliğine tam üyeliği stratejik bir hedef olarak gördük. Bu süreçte, bazı ülkelerin haksız muhalefetine, yolumuza çıkartılan suni engellere rağmen tam üyelik hedefimiz yolunda gerekli adımları kararlılıkla atmaya devam edeceğiz.

Kıbrıs’ta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının ve Türkiye'nin stratejik çıkarlarını gözeterek, iki toplumlu ve iki kesimli, tarafların siyasi eşitliğine dayanan kapsamlı bir çözüme ulaşılması yönündeki çabaları sürdüreceğiz.

Derin tarihî ve kültürel bağlarımızın bulunduğu Orta Doğu ile ilişkiler ülkemizin dış politikasına güç katan önemli bir stratejik unsurdur.

Türkiye ile Orta Doğu coğrafyası arasındaki mevcut ekonomik ilişkileri derinleştirmeye yönelik çabalarımız bu dönemde daha da güçlenerek sürecek.

Orta Doğu’da son dönemde cereyan eden değişim hareketlerinin, bölgenin daha demokratik, şeffaf ve etkin yönetimlere kavuşması bakımından önemli fırsatlar barındırdığını düşünüyoruz. Bu sürecin, kardeş halklarımızın meşru özlem ve taleplerini karşılayacak şekilde neticelenmesi ve bölgenin bu süreçten daha demokratik, daha istikrarlı ve daha müreffeh olarak çıkması için her türlü gayreti göstereceğiz. Nihai istikrarın ancak yönetimlerin meşruiyetlerini halktan aldıkları sistemlerle sağlanabileceği anlayışıyla, kardeş bölge halklarının meşru taleplerinin karşılanacağı reformların gerçekleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Özellikle, Suriye, Libya, Mısır, Tunus ve Yemen’de, bir an evvel iç barış, huzur ve istikrarın tesis edilmesi için aktif bir politika izliyoruz, izleyeceğiz.

Bu ülkelerdeki siyasi istikrarsızlık ortamının yol açtığı insani sorunların halli için her türlü yardımı yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Hükûmetimiz, Libya’daki kriz baş gösterdiğinde, tarihin en büyük tahliye operasyonlarından birini yaparak 25 binin üzerinde sivilin ülke dışına transferini sağladı. Hâlen Suriye’deki güvenlik sorunları sebebiyle sınırı geçerek ülkemize sığınan 10 bin civarındaki Suriyeli kardeşimize her türlü insani yardım ve destek hizmetini sunuyoruz.

Türkiye, Irak’ın güvenlik, barış ve demokrasiye kavuşması için en fazla çaba sarf eden ülkelerin başında oldu.

Bölgede istikrarın sağlanmasının en önemli koşullarından biri, Filistin sorununun insani ve barışçıl bir yolla çözülmesidir. Barışın anahtarı, Birleşmiş Milletler kararları kapsamında, birbiriyle barış içinde yaşayan iki devletli çözümden geçiyor. Bu doğrultuda, Türkiye, gerek Filistin uzlaşmasının sağlanması gerekse de barış sürecinin yeniden canlandırılması için aktif çaba göstermeye devam edecek.

Sivil toplum kuruluşları tarafından Gazze’ye insani yardım amacıyla gönderilen sivil konvoya yapılan saldırının ilgili uluslararası platformlarda takipçisi olacağız.

İsrail, uluslararası hukuka ve her türlü insani değerlere aykırı bu yasa dışı eyleminden dolayı resmen özür dilemedikçe, bu menfur olayda… (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar) …hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına tazminat ödemedikçe, Gazze’ye yönelik ambargoyu kaldırmadıkça iki ülke arasında ilişkilerin normalleşmesi düşünülemez. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)

Balkan ülkeleriyle ilişkilerimizi güçlendirmeye, barış, huzur ve istikrarın sürekli hâle gelmesine katkı sunmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Kafkaslarda barış ve istikrarın temin edilmesi ve korunması ülkemiz açısından stratejik bir önceliktir. Türkiye, Güney Kafkasya’da barış, istikrar ve refahın tesis edilmesi, Azerbaycan toprakları ile Yukarı Karabağ’daki işgalin sona erdirilmesi ve böylelikle Kafkaslardaki bütün akraba topluluklar arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi için çaba göstermeye devam edecektir. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi dâhil olmak üzere Kafkaslarda en geniş barış, istikrar ve refah ortamının doğması gerektiğine inanıyoruz.

İktidarlarımız süresince yürüttüğümüz aktif ve ön alıcı dış politika neticesinde bugün Türkiye bölgesel ve küresel aktör konumuna yükseldi. Uzun yıllar boyunca sadece kriz ve afetlerle anılan Türkiye imajının yerini, uluslararası barış ve güvenliğin tesisi için görüşlerine ihtiyaç duyulan ve özgün vizyonuyla çözüm üreten Türkiye algısı aldı. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyanın son derece stratejik bir coğrafyasında köklü bir tarih ve medeniyete yaslanan büyük bir milletin vekilleri olarak ne kadar gurur duysak azdır.

Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında 2023 hedeflerine doğru ilerleyen ülkemiz, bölgesinde ve küresel düzeyde imrenilerek bakılan başarılarına koşar adımlarla devam edecektir.

Daha önceki hükûmet programlarımızdaki hedeflerimizi gerçekleştirdiğimiz gibi buradaki hedeflerimizi de inşallah gerçekleştireceğiz. Böylece milletimizi ileri demokrasiye, daha çok refaha, daha çok sosyal adalete, daha güçlü bir Türkiye’ye kavuşturacağız.

Toplumumuzu oluşturan tüm kesimleri kucaklayan bir anlayış içinde çalışmalarını yürütecek olan Hükûmetimiz, aziz milletimizden ve yüce Meclisten bir kez daha güven ve destek bekliyor.

Çalışmalarımızı başta muhalefet partilerimiz olmak üzere, sivil toplum kuruluşları ve ilgili tüm taraflarla diyalog ve iş birliği içinde şeffaf biçimde yürüteceğiz.

Bütün bu çalışmalar sonucu elde edilecek olan başarılar sadece bize ait olmayacak, tüm tarafların katkısıyla milletimizin başarısı hâline gelecektir.

Bu yeni dönemin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Allah yâr ve yardımcımız olsun, yolumuz, bahtımız açık olsun diyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından ayakta alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Başbakan.

Sayın milletvekilleri, Bakanlar Kurulunun programı Sayın Başbakan tarafından bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasa’mızın 110 ve İç Tüzük’ümüzün 124’üncü maddeleri Bakanlar Kurulu Programı üzerindeki görüşmelerin programın okunmasından iki tam gün geçtikten sonra yapılmasını öngörmektedir.

Buna göre, program üzerindeki görüşmeler 11 Temmuz 2011 Pazartesi günü yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, şimdi gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

III.- SEÇİMLER

1.- Başkanlık Divanı üyeliklerine seçim

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı üyelikleri için seçim yapacağız.

Başkanlık Divanı üyeliklerine iki siyasi parti grubunca bildirilen adayları gösteren listeyi okutup oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı

Üyelikleri Aday Listesi

                                              Başkanvekilleri

Meral Akşener                   İstanbul                        MHP

Mehmet Sağlam                 Kahramanmaraş           AK PARTİ

Sadık Yakut                       Kayseri                         AK PARTİ

 

                                              Kâtip Üyelikler

Fatih Şahin                         Ankara                         AK PARTİ

Bayram Özçelik                 Burdur                          AK PARTİ

Mine Lök Beyaz                Diyarbakır                    AK PARTİ

Muhammet Bilal Macit      İstanbul                        AK PARTİ

Mustafa Hamarat               Ordu                             AK PARTİ

Özlem Yemişçi                  Tekirdağ                       AK PARTİ

 

                                             İdare Amirlikleri

Ali Uzunırmak                   Aydın                           MHP

Salim Uslu                         Çorum                          AK PARTİ

Mustafa Kabakcı                Konya                          AK PARTİ

 

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Başkanlık Divanı üyeliklerine seçilen sayın milletvekillerini kutluyor, başarılar diliyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, gündemimizde görüşülecek başka konu bulunmamaktadır.

Alınan karar gereğince, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulan Bakanlar Kurulunun programını görüşmek için 11 Temmuz 2011 Pazartesi günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 17.02