DÖNEM: 24 CİLT: 1 YASAMA YILI: 1
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
6’ncı Birleşim
8 Temmuz 2011 Cuma
(TBMM Tutanak Müdürlüğü
tarafından hazırlanan, bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler
tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - HÜKÜMET PROGRAMI
1.- Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafından Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması
III. - SEÇİMLER
1.- Başkanlık Divanı
üyeliklerine seçim
I- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
7 Temmuz 2011 Perşembe
TBMM Genel Kurulu saat
15.00’te açıldı.
İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesinin 23/06/2011 tarihli ve 2009/191 esas
numaralı yazısı ile İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay ve Zonguldak
Milletvekili Mehmet Haberal’ın;
Diyarbakır 6. Ağır Ceza
Mahkemesinin 27/06/2011 tarihli ve 2010/444 dosya
numaralı yazısı ile Şırnak Milletvekili Selma Irmak ve Van Milletvekili Kemal
Aktaş’ın;
Diyarbakır 6. Ağır Ceza
Mahkemesinin 27/06/2011 tarihli ve 2009/680 dosya
numaralı yazısı ile Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın;
İstanbul 10. Ağır Ceza
Mahkemesinin 28/06/2011 tarihli ve 2010/283 esas
numaralı yazısı ile İstanbul Milletvekili Engin Alan’ın;
Tutuklu olarak
yargılanmalarına devam edildiğinin Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci
fıkrası gereği bildirildiği hususu Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Gündemde görüşülecek başka
bir konu bulunmadığından, Bakanlar Kurulu Programı’nın okunması için, alınan
karar gereğince 8 Temmuz 2011 Cuma günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime
15.04’te son verildi.
|
Cemil
ÇİÇEK |
Başkan |
|
Muhammet Bilal MACİT Mehmet
MUŞ |
İstanbul İstanbul |
Geçici Kâtip Üye Geçici
Kâtip Üye |
8 Temmuz 2011 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Cemil ÇİÇEK
KÂTİP ÜYELER: Geçici Kâtip Üye Muhammet Bilal MACİT (İstanbul),
Geçici Kâtip Üye Hamza DAĞ (İzmir)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6’ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı
vardır.
Çalışmalarımızın ülkemiz,
milletimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Evvela, Anayasa’mıza göre
milletvekillerinin göreve başlamadan önce ant içmeleri gerekmektedir.
Şimdi, daha önce ant
içememiş olan sayın milletvekillerinden bu birleşimde ant içmek isteyenler
varsa onları kürsüye davet edeceğim.
Ant içmek isteyen sayın
milletvekili var mı? Yok.
Gündemin “Özel Gündemde Yer
Alacak İşler” kısmına geçiyoruz.
II.- HÜKÛMET PROGRAMI
1.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Bakanlar Kurulu
Programı’nın okunması
BAŞKAN - Şimdi, Başbakan
Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulmuş bulunan Bakanlar Kurulunun
Programı okunacaktır.
Bakanlar Kurulu Programını
okumak üzere Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın Başbakan. (AK
PARTİ ve Hükûmet sıralarından ayakta alkışlar)
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP
ERDOĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin
61’inci, Adalet ve Kalkınma Partisinin 4’üncü Hükûmeti adına aziz milletimizi
ve siz değerli vekillerini saygıyla selamlıyorum. Meclisimizin 24’üncü
Döneminin milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını Cenabıallah’tan
temenni ediyorum.
Bu vesileyle, başta
cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere muasır
medeniyet yolunda bu büyük millete hizmeti geçen, eser bırakan, taş üstüne taş
koyan bütün devlet ve siyaset adamlarına şükranlarımı sunuyorum.
12 Haziran 2011
seçimleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil yetkisi alan bütün siyasi
partileri ve siz değerli milletvekillerini yürekten tebrik ediyor, hep birlikte
milletimize yapacağımız hizmetlerde başarılar diliyorum.
Huzur ve güven ortamı
içerisinde gerçekleşen, hızlı bir şekilde sonuçlandırılan adil ve özgür bir
seçim süreci yaşadık. Bu vesileyle, bir kez de yüce heyetiniz önünde, seçim
sürecine katkıda bulunan tüm kişi ve kurumlara bir kez daha teşekkür ediyorum.
12 Haziran seçimleriyle
oluşan bu Meclis, yurt içinde yüzde 87 gibi çok yüksek düzeyde bir katılım
oranı ile şekillendi. Meclisimize girmeye hak kazanan milletvekillerinin temsil
ettiği seçmen oranı ise yüzde 95 gibi yine uzun zamandır rastlanmamış bir
düzeye çıktı. Bu sonuçlar, demokrasimizin katılımcılık ve temsil niteliklerinin
daha da güçlendiğini gösteriyor. Yine bu sonuçlar, milletimizin, Meclisi tüm
sorunlarının çözüm adresi olarak gördüğünün ve bu Meclisten çok şeyler
beklediğinin açık bir işareti.
Parlamentomuzun seçmenin
kendisine yüklediği emaneti hakkıyla yerine getireceğinden, milletimizin
beklentileri doğrultusunda dört yıl boyunca büyük bir özveriyle çalışacağından
şüphe duymuyorum. Millet, Meclisten sorunları için çözüm bekliyor ve bu Meclis de
inşallah bu beklentiyi azami ölçüde karşılayacaktır.
12 Haziran seçimlerinde,
milletimiz yüksek katılım ve temsilin yanı sıra yönetimde istikrarı da güçlü
bir şekilde sürdürme yönünde tartışmasız bir irade ortaya koymuştur. Demokrasi
tarihimizde görülmemiş, dünyada da eşine az rastlanır bir şekilde, birbiri
ardına üç dönem partimizin oylarının artması milletimizin iktidarımıza olan
güvenini her dönem tazelediğini gösterdi. Siyaset tarihimize silinmez harflerle
yazılacak olan bu başarı, aynı zamanda sorumluluğumuzu ve hassasiyetimizi de
artırdı.
12 Haziran 2011
seçimlerinin asıl galibi hiç ama hiç şüphesiz Türkiye’dir, bu aziz millettir.
Sahip olduğumuz tecrübeyle hiç eksilmeyen heyecanımızı birleştirerek bu millete
efendi değil, hizmetkâr olmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak, köklü
tarihimizden ve medeniyetimizden aldığımız öz güvenle ilk günden itibaren
“kaynak Türkiye’dir” dedik; ülkemizin sahip olduğu muazzam potansiyeli harekete
geçirmek üzere, güven verici politikalarla milletimizin huzuruna çıkmayı en
önemli ilke olarak benimsedik; milletimizi siyasetimizin öznesi olarak gördük;
attığımız her adımda insanımızın değerlerini, talep ve beklentilerini esas
aldık, siyaset kurumuna güvenin ancak böyle sağlanacağına inandık.
Türkiye’yi zenginleştiren,
demokrasisini derinleştiren, ülkemizin itibarına itibar kazandıran siyasetimiz,
yeni dönemde, daha güçlü bir Türkiye için, milletten aldığı yetkiyi yine
milletin hizmetine sunacaktır. Ülkeler arasında kıyasıya bir rekabetin yaşandığı
dünyamızda kaybedecek bir tek günümüzün dahi olmadığına inanıyoruz.
Programımızın hemen başında
iki önemli hususu ifade etmek istiyorum.
Ben, burada, sizlere
oldukça kapsamlı ve detaylı şekilde hazırladığımız Hükûmet programı’nın
sadece bir özetini aktaracağım.
Hükûmet programı sizlere
dağıtıldı. (CHP sıralarından “Dağıtılmadı” sesleri)
Herhâlde dağıtacaktır
arkadaşlarımız çünkü dağıtılmasını kendilerinden ben de rica etmiştim.
İkinci olarak, programımızı
devamlılık esasıyla 18 Kasım 2002’den bugüne ulaşan bir silsile etrafında
kaleme aldık. 4’üncü AK PARTİ Hükûmeti önceki üç dönemde başlattığı çalışmaları
bir devamlılık esasıyla geleceğe taşıyacak. 2015 yılına kadar olan dört yıllık
dönemde bir yandan başlattığımız çalışmaları tamamlayacak, bir yandan da yeni
projelerimizi hayata geçireceğiz. Bir başka deyişle, bu Hükûmet programında
“yaptık”, “yapıyoruz”, “yapacağız” diyor, yaptıklarımızı yapacaklarımızın
teminatı olarak sizlere ve kamuoyuna bir kez daha hatırlatıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
önceki hükûmet programlarımız ülkemizin yıllardır bekleyen sorunlarına gerçekçi
çözümler içeriyordu. Dünyanın ve bölgemizin yaşadığı çalkantılı dönemlere
rağmen, bu çözümlerin büyük bir bölümünü hayata geçirmiş bulunuyoruz.
Diklenmeden dik durduk, omuzlarımıza yüklenen emanete sahip çıktık,
milletimizin ekmeğinden de özgürlüğünden de taviz vermedik, demokratik siyaset
kurumunu bir bütün olarak zayıflatmaya yönelik her türlü tahrik ve tertibi
büyük bir sağduyuyla aştık. Bundan sonra da millî irade önüne çıkarılan her
engeli kararlı ve cesur bir duruşla, milletimizin desteğiyle aşma noktasında
hiçbir tereddüt taşımıyoruz.
Değişimden yana bir Hükûmet
olarak demokrasi ve hukukta, ekonomide, sosyal alanda ve dış politikada
ezberleri bozduk. Dokuz yılın ardından şunu büyük bir memnuniyetle, ülkem ve
milletim adına çok büyük bir gururla ifade etmek istiyorum: Bugün artık
Türkiye’de siyasetin alanı daha geniş, ekonomi daha büyük, sosyal bünye daha
güçlüdür. Ülkemizin itibarı, bölgesinde ve dünyada çok daha yüksek bir konuma
ulaşmıştır. Sorunlardan kaçmadık, yapay gündemlere takılıp kalmadık.
Sorunlardan değil, sorunların çözümünden beslenen ve büyüyen bir iktidar olduk.
Tüm bu reform ve dönüşüm sürecinde, milletimiz ve millî iradenin tecelligâhı olan Meclisimiz en büyük desteğimiz oldu.
Önümüzdeki dönemde Meclisimiz içinde diyaloğa, uzlaşma arayışına ve iş
birliğine önem vermeye devam edeceğiz. Meclisimizin daha verimli çalışması
için, Hükûmet ve AK PARTİ Grubu olarak elimizden gelen tüm katkıyı vereceğiz.
Bir kez daha hatırlatmak
isterim ki nasıl ki bu Meclis Türkiye'nin, 74 milyonun Meclisi ise, 4’üncü AK
PARTİ Hükûmeti de hiç kuşkusuz 74 milyonun hükûmetidir. 81 vilayetin 78’inden
milletvekili çıkarmış, 7 coğrafi bölgede 1’inci olmuş bir parti olarak
milletimizi topyekûn kucaklayacak, ayrımcılıktan büyük bir hassasiyetle
kaçınacağız. Tek bir kişi dahi olsa her vatandaşımızın diline, inancına,
kültürüne, değerlerine, yaşam tarzına, tüm farklılıklarına saygı göstermeye
devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
12 Haziran seçimlerinde
hesap verdiğimiz halkımız, yapılanları takdir ettiğini gösterdiği gibi
gelecekte yürümemiz gereken yol haritasını da hür iradesiyle tayin etti.
Halkımız istikrar içinde yenilenmeye verdiği desteği açıkça ortaya koydu.
Hepimize düşen görev, işte bu çatı altında milletimizin kutlu çağrısına cevap
vermektir. Biz de Hükûmet olarak programımızı milletimizin sandıkta verdiği
mesajı en iyi şekilde okuyarak hazırladık. İnanıyorum ki sizlerin onayıyla bu
program yeni Türkiye'nin inşasına giden kapıyı sonuna kadar açacaktır. Bu
program, 21’inci yüzyılın yükselen ülkesi olarak bölgemizde ve dünyada hak
ettiğimiz konumu daha da pekiştirecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin cumhuriyetin kuruluşundan sonraki en büyük
modernleşme hamlesi olan Avrupa Birliğine katılım sürecini kararlılıkla
yürüttük, yürütüyoruz. Bazı Avrupa Birliği ülkelerinin objektif kriterlerden uzak -özellikle bunu söylüyorum, objektif
kriterlerden uzak- yaklaşımları süreci olumsuz yönde etkilese de biz Avrupa Birliği
standartlarına uyum konusundaki çalışmalarımıza samimi olarak devam ediyoruz.
Önümüzdeki dönemde de sürdüreceğimiz reformlar, ekonomik gelişme ve aktif dış
politikanın Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerini olması gereken noktaya
taşıyacağına inanıyoruz. Zaman ülkemizin lehine işleyecektir.
Avrupa Birliğine tam üyelik
sürecine verdiğimiz önemin bir gereği olarak Avrupa Birliği Bakanlığını kurmuş
bulunuyoruz. Bu yeni kurumsal yapı içerisinde, Meclisimizin de hayati katkıları
ile reformlarımızı sürdüreceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetleri olarak politikalarımızı bir bütünlük
içerisinde şekillendirdik. Ekonomik istikrarı demokratik gelişmelerden ayrı
düşünmedik. Gerçekçi sosyal politikaları ekonomik ve demokratik gelişmelerle
bağlantılı gördük. Bu alanlarda aldığımız mesafelerin ülkemizin dış politikası
ve dünyadaki konumu ile etkileşimini büyük bir hassasiyetle çözdük.
Demokrasi açığının geçmişte
insanımıza ve ülkemize ödettiği ağır bedellerin farkında olarak, siyaset
kurumunun itibar kazanması ve demokrasimizin ayıplarından arındırılması temel
önceliğimiz oldu.
Sonuncusu 12 Eylül 2010
Anayasa halk oylamasıyla olmak üzere pek çok reformu cesaretle hayata geçirdik.
Ülkemizi yasaklardan, olağanüstü hâllerden uzaklaştırdık; vesayetçi
anlayışların sultasına karşı millî iradeyi güçlendirdik.
Demokrasinin tüm kurum ve
kurallarıyla yerleştirilmesi, eksik demokrasiden ileri demokrasiye geçişin tam
olarak sağlanması üçüncü dönemde de temel hedefimiz.
Bu dönemde milletimizin Türkiye Büyük Millet
Meclisinden en önemli beklentisi yeni bir anayasa yapılmasıdır. Hükûmet ve AK
PARTİ Grubu olarak bu konuda tam bir kararlılık içerisindeyiz.
AK PARTİ olarak yeni
anayasanın mümkün olan en geniş katılımla hazırlanmasını, tüm toplumsal
kesimlerin taleplerini yansıtan tam bir toplum sözleşmesi olmasını arzuluyoruz.
Milletimiz ve Meclisimiz bunu yapacak olgunluğa ve birikime sahiptir.
Türkiye'nin her alanda katettiği mesafe ve artan toplumsal beklentiler yeni
anayasayı ertelenemez hâle getirmiştir. Toplumun yaklaşık otuz yıl önce bir
müdahale ürünü olarak kendisine dayatılan bu Anayasa’yı hak etmediği açıktır.
Seçim kampanyası sürecinde
hemen tüm partiler yeni anayasa taahhüdüyle milletimizin karşısına çıktılar. Bu
taahhüdün gereğini yapma noktasında toplumun, Meclis çalışmalarını ve tüm
siyasi aktörlerin gayretlerini yakından izlediğini biliyoruz. Bu nedenle
önümüzdeki dönem yeni anayasa dönemi olacaktır. Cumhuriyetimizi kuran, en zor
şartlarda millî mücadelemize önderlik yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni
anayasayı yapacak tam yetkiye, güce ve iradeye sahiptir.
24’üncü Dönem Meclis
yapımız yeni anayasanın en geniş temsil ve uzlaşmayla yapılması için büyük bir
fırsat sunuyor. AK PARTİ Grubu olarak, Meclisimizin yapacağı bu hayati
çalışmalara en üst düzeyde destek olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Elbette yeni anayasanın
nasıl olacağına milletimiz karar verecek. Biz bu anayasanın dışlayıcı değil
kapsayıcı, ötekileştirici değil kucaklayıcı,
ayrıştırıcı değil bütünleştirici, baskıcı değil özgürleştirici bir anayasa
olması gerektiğine inanıyoruz. Yeni anayasanın bireyi ve onun haklarını esas
alan, millî birliğimizi ve ortak değerlerimizi koruyan, toplumsal çeşitliliği
bir zenginlik olarak kabul eden, tek sesliliği değil çoğulculuğu öne çıkaran ve
demokratik hukuk devletinin tüm unsurlarını içeren bir metin olmasını
savunuyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yeni anayasanın “Temel
Haklar” kısmı düzenlenirken Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi taraf olduğumuz uluslararası insan hakları
belgeleri de esas alınmalı.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu dönemdeki demokratikleşme hedefimizi “İleri demokrasi”
olarak belirledik. Cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yıl dönümüne doğru
ilerlerken hedefimiz, demokratikleşme alanında örnek ülkelerden birisi hâline
gelmiş ve müzmin toplumsal sorunlarını asgariye indirmiş bir Türkiye’yi tesis
etmektir.
AK PARTİ olarak,
kurulduğumuz günden itibaren toplumsal sorunların daha fazla demokrasi ve daha
fazla özgürlük ile çözüleceğine inandık. Kronikleşmiş toplumsal sorunları
örtünün altına iten, görmezden gelen politikaları asla benimsemedik ve
benimsemeyeceğiz.
Türkiye'nin, çözümü sürekli
ertelenen ve ertelendikçe daha da karmaşık hâle gelen köklü sorunları ile
cesaretle yüzleştik. Daha önceleri hayal dahi edilemeyen adımlar attık.
Yıllardan beri demokrasi
eksikliği ile büyüyen, dil, din, mezhep, etnik köken gibi konularda ortaya
çıkan çok boyutlu ve kalıcı çözüm arayışlarımız önümüzdeki dönemde de sürecek.
Türkiye, küresel sistemin
geleceğinde etkili olacak karar mekanizmalarında yer alırken ve 2023 yılında
ilk on ekonomiden biri olmayı hedeflerken iç bünyesini de sağlamlaştırmak
zorunda.
AK PARTİ olarak bizim
kararımız nettir. Hepimize kaybettiren ve büyük Türkiye'nin önündeki en ciddi
engel olarak duran sorunların çözümü konusunda attığımız büyük adımları ilave
adımlarla tahkim ederek sonuca ulaşmaya kararlıyız. Bu konuda bugüne kadar çok
şeyler yaptık, denizi geçtik derede boğulmayacağız.
Çoğulcu ve özgürlükçü
demokrasiyi daha köklü bir şekilde yerleştirmek ve kardeşliğimizi yüceltmek
için Millî Birlik ve Kardeşlik Projemizin takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Bizler ortak bir tarihi ve
medeniyeti paylaşan, ortak geleceğimizi birlikte inşa eden tek bir milletiz.
Geçmişte tüm insanlığa örnek olacak birlikte yaşama tecrübesi göstermiş bir
ecdadın mirasçılarıyız. Ortak değerlerimizi hiçbir şekilde göz ardı etmeden,
farklılıklarımızı zenginlik olarak görmek ve çatışma konusu olmaktan çıkarmak
hepimizin müşterek sorumluluğu.
Her kimliğin kendisini
rahatça ifade edebildiği ve geliştirdiği bir ortamda ayrıştırıcı kimlik
siyaseti yapmadan kimliklere saygı duyan birlikteliği esas alıyoruz.
İktidarlarımız döneminde ret ve inkâr politikalarını sona erdirdik, asimilasyon
politikalarını tamamen bitirme yönünde adımlar attık, bunları devam ettirmeye
kararlıyız. Hiçbir insanımızın kendisini dışlanmış veya ikinci sınıf hissetmediği
kapsayıcı ve evrensel değerlere dayalı bir vatandaşlık anlayışı içerisinde
birliğimizi ve bütünlüğümüzü pekiştiriyoruz.
Toplumsal kesimlerin
tümünün katılımıyla yürüyen tartışmalar, akademik incelemeler, siyasi
partilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarının önerileri yaşanan sorunlara çok
daha derinlemesine yaklaşma imkânı sağladı. Yeni anayasa başta olmak üzere
Meclisimizin millî iradeyi esas alan çalışmalarıyla bu birikimin somut
gelişmelere dönüşerek meyvelerini vereceğinden şüphemiz yok.
Bütün etnik gruplara Müslim
veya gayrimüslim, Sünni veya Alevi, başörtülü veya başı açık, yoksul veya
zengin, kadın veya erkek, engelli veya engelsiz her görüşten vatandaşlarımıza
aynı nazarla bakıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Hedefimiz, her bireyin temel
hak ve özgürlüğünü en ileri düzeyde hayata geçireceği bir ortamı oluşturmaktır.
Uzun yıllardır yüreklerimizi yakan sorunların tam anlamıyla çözüme kavuşacağı
yegâne yer bu yüce Meclis çatısıdır. Hükûmet ve AK PARTİ Grubu olarak tüm bu
meselelere yönelik Meclisimizde oluşacak diyalog ve uzlaşma sürecine en güçlü
şekilde destek olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi, kuşkusu olmamalı.
Ülkemizin geleceğini her
türlü kısa vadeli menfaatin önünde tutarak, gerekenleri hep birlikte hayata
geçirmek durumundayız. Millî birliğimizi ve gücümüzü pekiştirecek olan bu
çabalar insanımızın huzur ve refahına katkıda bulunacağı gibi, ülkemizin
uluslararası arenada çok daha etkili bir güç hâline dönüşmesini de
hızlandıracaktır.
Ustalık dönemi olarak
gördüğümüz üçüncü iktidar dönemimizde, bu temel sorunları millî birlik ve
kardeşlik ruhunu egemen kılarak çözmekte kararlıyız.
Kürt meselesinin çözümü
için önceki dönemlerimizde çok önemli adımlar attık. Olağanüstü hâlin
kaldırılmasından Kürtçenin serbestçe kullanımına ve öğrenimine, ekonomik
kalkınmadan sosyal ve kültürel alandaki reformlara kadar çok geniş bir alanda
tarihî reformlar gerçekleştirdik. Kardeşliğimizi daha da pekiştirecek bu
reformlara kararlı bir şekilde devam edeceğiz.
Biz aynı tarihi, acıyı,
sevinci paylaşan bir milletin çocuklarıyız. Bu nedenle bu topraklarda
ayrılıkçılığın tarihsel, sosyolojik ve kültürel hiçbir temeli ve zemini yoktur.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bizim çözüm politikamızın
odağında insan var. Bu nedenle cesaretle attığımız demokratikleşme adımları
ülkenin bir bölgesine ya da toplumun bir kesimine değil, tamamına yöneliktir.
Şiarımız, herkes için daha fazla demokrasi, daha fazla hak ve daha fazla özgürlüktür.
Bu yüzden diyoruz ki: “Biz hep birlikte Türkiye’yiz.” (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçtiğimiz dokuz yılda adalet hizmetleri alanında önemli
atılımlar gerçekleştirdik. Öncelikle hukuk sistemimizde, başta Ceza Kanunu,
Ceza Muhakemesi Kanunu, Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu olmak üzere temel
kanunları Meclisimizin iradesiyle yeniledik.
Uzun yargılama sürelerinin
kısaltılması amacıyla yüksek mahkemelerin kapasitelerini artırdık.
Bilişim teknolojisini
yargının hizmetine sunduk. Ulusal Yargı Ağı Projesi’yle (UYAP) adliye, nüfus,
tapu, polis ve seçim kurulları gibi birçok kurumu elektronik ağlarla birbirine
bağladık.
Modern adalet sarayları
inşa ederek adliyeleri bodrum katlarından kurtardık. İktidarlarımız döneminde,
cumhuriyet tarihinde yapılanın 5 katı kadar adalet hizmet binası inşa ettik.
Önümüzdeki dönemde güven
veren bir adalet sistemine ulaşmak temel hedefimizdir. Bu süreçte, hazırlamış
olduğumuz yargı reformu stratejisini bütün boyutlarıyla hayata geçireceğiz.
“Gecikmiş adalet, adalet
değildir.” anlayışıyla yargı süreçlerini daha da hızlandıracağız.
Bilindiği gibi,
hükûmetlerimiz döneminde istinaf mahkemeleri kurulmuş ancak faaliyete
geçirilememişti. Bu mahkemelerin sayısı 9’dan 15’e çıkartıldı ve başsavcıları
atandı. İstinaf mahkemelerinin en kısa sürede faaliyete geçirilmesine yönelik
çalışmalar devam ediyor.
Adli Tıp Kurumunun
kapasitesini daha da artırarak Kurumun hizmetlerini hızlandıracak ve ülke
geneline yaygınlaştıracağız.
Hâkim, savcı ve diğer
personelin sayısında önemli artış gerçekleştirdik. Hâlen ülkemizde, her 100 bin
kişiye düşen hâkim sayısı 10’dur. Bu rakamı önümüzdeki dönemlerde Avrupa
Birliği ortalaması olan 20 seviyelerine yaklaştırmayı hedefliyoruz.
Maddi durumu zayıf olan
vatandaşlarımızın hukuk davalarında adli yardım almalarını kolaylaştıracak,
koruyucu hukuk uygulamalarını geliştirecek avukatlık hizmetlerini
etkinleştireceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ İktidarı olarak ortaya koyduğumuz güvenlik
politikalarıyla yerleşik güvenlik anlayışında köklü bir paradigma
değişikliği gerçekleştirdik, “özgürlük için güvenlik” yaklaşımını temel
politika olarak benimseyerek uygulamaya koyduk. Güvenlik uygulamalarında ve
güvenlik personelinin eğitiminde hukuk devletini ve insan haklarını esas alan
önemli gelişmeler kaydettik.
“Toplum Destekli Polislik”
uygulamasıyla polisimizin vatandaşlarımızla daha yakın ilişki içinde olması
polise duyulan güveni artırdı, polis-halk yardımlaşması suç oranlarının
düşmesine ciddi katkı sağladı.
2007 yılında başlatılan
Güvenli Okul-Güvenli Eğitim Projesi başarılı bir şekilde uygulanıyor.
Geliştirilen ileri
teknoloji ve uzmanlık sayesinde, işlenen suçları ve olayları aydınlatmada en
başarılı ülkelerden biri hâline geldik. Geçmişte “faili meçhul” konusunda
suçlanan ülkelerden biri olan Türkiye, iktidarımız döneminde, eleştirilen değil
övülen bir sicile kavuştu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ İktidarı, güvenlik
alanında, organize suç örgütleriyle, çetelerle, illegal yapılarla etkin bir
mücadele yürüttü. Ülkemizde geçmişte görülen mafya ve çete örgütlenmeleri
önemli ölçüde çökertildi. Suç oranlarının düşmesinde organize suç örgütlerinin
çökertilmesinin de büyük payı var.
Hükûmetimizin esas aldığı
“işkenceye sıfır tolerans” ilkesi kararlılıkla uygulanıyor. Artık, Türkiye
işkenceyle anılan bir ülke olmaktan çıktı. Uyguladığımız başarılı güvenlik politikaları
sonucu gelinen nokta, vatandaşlarımız tarafından da takdirle karşılanıyor.
Bundan önce olduğu gibi,
bundan sonra da bireylerin, kurumların ve mülkiyetin güvenliğini, özgürlük ve
güvenlik arasındaki hassas dengeyi dikkate alarak, insan haklarını ve evrensel
değerleri esas alan bir asayiş ve güvenlik ortamının sağlanması temel
amacımızdır.
Özellikle mafya, çeteler ve
organize suç örgütleriyle mücadelemizden hiçbir taviz vermeyeceğiz.
Vatandaşlarımız için baskı ve tehdit oluşturabilecek bütün yapıların üzerine
kararlı bir şekilde gitmeye devam edeceğiz.
Bugüne kadar idarede,
merkeziyetçi, içe kapanık, kırtasiyeciliğe dayalı, katı hiyerarşik yapıların
aşılması için çeşitli reformlar yaptık.
İlk defa kamu yöneticileri
için etik kurallar getirdik, denetim mekanizmaları kurduk. Kırtasiyeciliği
azaltan mevzuat sadeleştirmeleri yaptık, bilgi ve iletişim teknolojilerinin
yaygın bir şekilde kullanımına önem verdik.
Yenilediğimiz Kamu Mali
Yönetimi Kanunu’yla şeffaflığı artırdık. Bilgi edinme hakkını getirerek
yönetimin tasarrufları üzerinde vatandaşımızın denetimini artırdık. 2003
yılından bugüne kadar Türkiye İstatistik Kurumuna düzenli bir şekilde “yaşam
memnuniyeti” araştırması yaptırdık.
Vatandaş ve sonuç odaklı
yönetim anlayışımız önümüzdeki dönemde de hız kesmeden devam edecek.
Bakanlıkların yeniden
düzenlenmesi başta olmak üzere önümüzdeki dönemde merkezî idare reformlarına
ağırlık vereceğiz. “İdarenin bütünlüğü ilkesinden” hareketle, yerel yönetimleri
hizmet odaklı bir anlayışla daha da güçlendireceğiz. Bununla birlikte merkezî
idarenin strateji geliştirme, standart koyma, izleme ve denetleme
fonksiyonlarını da geliştireceğiz.
61’inci Hükûmet döneminde
yeni ve daha icracı bir yapıyla etkin bir şekilde hizmet sunacağız. Bu
çerçevede, Başbakanlığa bağlı kuruluşların sayısını azalttık, Başbakanlığın
asli görevi olan koordinasyon işlevini güçlendirdik. Devlet bakanlıklarını
kaldırarak bazı bakanlıkları yeniden yapılandırdık.
Oluşturduğumuz bu yeni
yapıyla, devlet vatandaşa daha iyi hizmet sunacak kurumlara kavuştu. Bu
çerçevede Kalkınma Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Ekonomi
Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı, Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri
Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını
kurduk.
Yerel yönetimlerin başta öz
gelirleri olmak üzere finansman ve hizmet imkânlarını kuvvetlendireceğiz. Yerel
yönetimlerin bazı altyapı projelerini merkezî idare bütçesinden aktarılacak
kaynaklar yoluyla da destekleyeceğiz.
Büyükşehir belediyeleri
konusunda köklü değişiklikler yapıyoruz. Nüfusu 750 binden fazla olan illerde
büyükşehir belediyesi kurarak, il bazında üst ölçekli plan ve hizmet bütünlüğü
sağlamayı hedefliyoruz.
Taslağının hazırlıklarını
büyük oranda tamamladığımız Köy Kanunu da bu dönemde yenilenecek.
Türkiye, Uluslararası
Saydamlık Örgütü tarafından yayınlanan Yolsuzluk Algılama Endeksi’nde 2003
yılında 3,1 puanla 133 ülke arasında 77’nci sırada yer alırken, 2010 yılında
4,4 puanla 178 ülke arasında 56’ncı sıraya yükseldi. Bu yöndeki çabalarımız
61’inci Hükûmet döneminde de kapsamlı bir strateji çerçevesinde kararlılıkla ve
kesintisiz bir şekilde devam edecek.
Kamu hizmetlerinin sunumu
sırasında, vatandaşlarımızdan diğer kamu kurumlarında bulunan bilgi ve belgeler
artık istenmeyecek. Bugün vatandaşlarımız devletle olan işlerinin büyük bir
kısmını İnternet üzerinden kolaylıkla yapabiliyor. Okul kaydından vergi
ödemelerine, araç satışından tapu muamelelerine, ihracat ithalattan trafik
işlemlerine kadar birçok hizmeti elektronik ortamda verilebilir hâle getirdik.
Kamudaki işlemlerin resmî olarak elektronik ortamda gerçekleşmesine imkân
sağlayan elektronik imza uygulamasını hayata geçirdik.
Tüm vatandaşlarımıza
elektronik vatandaşlık kartı dağıtımını gerçekleştireceğiz. Elektronik
vatandaşlık kartı, kamu hizmetlerinin sunumunda kimlik doğrulama işlemleri için
kullanılacak; böylece, vatandaşlarımız kamu hizmetlerine yedi gün yirmi dört
saat evlerinden veya iş yerlerinden ulaşabilecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; artık uluslararası bir başarı örneği hâline gelmiş bulunan
ekonomi politikalarımızı etkili bir şekilde uygulamaya devam edeceğiz.
Güçlü bir ekonominin
temelinde güven ve istikrar kavramları vardır. Oluşturduğumuz güven ortamı ve
inşa ettiğimiz istikrarla, dokuz yıllık iktidarımız döneminde enflasyon ve kamu
açıkları gibi temel sorunları çözdük. Aynı şekilde bu dönemde yüksek büyüme
oranları yakaladık, dünyada yükselen bir ekonomi olarak ön plana çıktık.
Gerçekleştirdiğimiz yapısal reformlar ve güçlü düzenlemelerle bir yandan
ekonominin kırılganlığını azaltırken diğer yandan da piyasaların rekabetçi bir
ortamda serbestçe işleyişini sağladık.
Tüm dünyayı etkisi altına
alan ve birçok ülkenin hâlâ etkilerinden sıyrılamadığı küresel ekonomik krizden
hızlı ve güçlü bir şekilde çıkan ve örnek olarak gösterilen bir ülke konumuna
gelmiş durumdayız. Bu sonuca ulaşmamızda ekonomi politikalarımızda esas
aldığımız şeffaflık, süreklilik, tutarlılık ve öngörülebilirlik ilkelerimiz
önemli rol oynadı, 61’inci Hükûmet döneminde de bu ilkeleri esas almaya devam
edeceğiz. Uzun vadeli bakış açısıyla sorunlarımıza çözüm üreterek büyüme
potansiyelimizi artıracak bir çizgi izleyeceğiz.
Sürdürülebilir bir ekonomik
kalkınmanın güçlü bir demokrasiye ve evrensel normlara dayalı olarak işleyen
adil bir hukuk düzeniyle mümkün olacağının farkındayız. Yargı reformu başta
olmak üzere bu konularda sağlanacak ilerleme, önemli bir aşamaya gelmiş olan
ekonomik dönüşüm sürecini sağlamlaştırmak açısından da kritik bir rol
oynayacak.
Ekonomi politikalarımızın
temel hedefi insanımızın mutluluğunu ve refahını artırmaktır. Günümüzün
rekabetçi dünyasında insana, insanın niteliklerine, sağlıklı bir sosyal ortama
yapılan yatırımların aynı zamanda ekonomik potansiyelimize yapılan bir yatırım
olduğunu biliyoruz. Bu anlayışla ekonomi politikalarımızı güçlü sosyal
politikalar ile bütünleştirdik ve bir sosyal restorasyon
dönemi başlattık.
Değerli milletvekilleri,
dünya, istikrar arayışı içinde çalkantılı bir dönemden geçiyor. Küresel
ekonomide toparlanma süreci devam etmekle birlikte, dünya ekonomisinde var olan
kırılganlık ve belirsizlik ortamı sürüyor.
AK PARTİ İktidarının
ekonomide gerçekleştirdiği yapısal dönüşüm ve bu kapsamda uygulamaya koyduğu
reformlar ekonomimizin dayanıklılığını artırdı. Nitekim,
küresel kriz bu açıdan bir test süreci oldu, ekonomimiz bu sınavdan başarıyla
çıktı.
G-20 çerçevesinde alınan
tüm kararlarda da şu anda Türkiye etkin bir rol oynuyor. Kararlılıkla
uyguladığı tutarlı politikalarla Türkiye, dünya ekonomi ve finans çevrelerinde
takdir ediliyor ve örnek gösteriliyor.
Yerinde ve makul düzeyde
aldığımız tedbirlerin etkisiyle, küresel krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki
etkilerini kısa sürede ortadan kaldırdık. 2010 yılında ekonomimiz hızla
toparlanarak millî gelirimiz yüzde 8,9 oranında arttı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Böylece OECD ülkeleri içerisinde en yüksek büyüme hızına ulaşarak
kişi başına gelirimizi 10 bin doların üzerine çıkardık. Satın alma gücü paritesine göre ise millî gelir sıralamasında yaklaşık 1
trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasılası ile ülkemiz dünyada 16’ncı sırada
yer alıyor.
Satın alma gücü paritesine göre 2002 yılında Türkiye’de kişi başına düşen
gelir Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 36’sı iken, 2010 yılında Avrupa
Birliği ortalamasının yüzde 48’ine yükseldi. Bir başka ifadeyle, bu dokuz
yıllık dönemde Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki refah farkı azaldı.
İktidarımız döneminde mali
disiplinin, güçlü büyüme performansının ve enflasyondaki düşüşün eş zamanlı
olarak gerçekleştirilebileceğini ortaya koyduk. Böylece geçmişte ülkemizde
hâkim olan büyüme için enflasyonun gerekli olduğu kanaati kırılmış oldu. Artık
işletmelerimiz belirsizliklerin azaldığı bir ortamda geleceği çok daha sağlıklı
bir şekilde öngörebiliyor ve planlayabiliyorlar. Diğer yandan, yıllarca
enflasyon ortamında gelir kaybına uğrayan sabit ve dar gelirli vatandaşlarımız
da gerçekçi gelir artışına kavuştular.
Türkiye, orta vadeli
programla maliye politikası açısından çıkış stratejisini erken aşamada ilan
eden az sayıda ülke arasında yer aldı. Bu durum, Türkiye'nin birçok ülkeden
olumlu bir şekilde ayrışmasını sağladı.
Küresel krizi, IMF gibi
uluslararası kuruluşlardan kaynak kullanmadan kendi politikalarımız ve
imkânlarımızla başarıyla yönettik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2002
yılında 23,5 milyar dolar olarak devraldığımız IMF borcunu şu an itibarıyla 4,7
milyar dolara indirmiş durumdayız. Küresel kriz sürecinde tek bir bankamız
batmadı, borç faiz sarmalına girmedik, finansal piyasalarda çalkantılar
yaşamadık.
Önümüzdeki dönemde de temel
amacımız, istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak, istihdamı artırmak,
fiyat istikrarını sürdürmek, mali dengeleri sağlamlaştırmak ve finansal
istikrarı korumaktır.
Dokuz yıllık kazanımlarımızdan
hareketle, 2023 yılında dünyanın en büyük on ekonomisi arasına girmeyi
hedefliyoruz.
2023 hedeflerine ulaşma
doğrultusunda önümüzdeki dört yıllık Hükûmet dönemimizde mali disiplin, enflasyonla mücadele ve
istihdam esaslı yüksek ve sürdürülebilir büyüme konusundaki kararlılığımızı
sürdüreceğiz. Sermaye hareketlerinin ve ticaretin serbest olmasını savunmaya
devam edeceğiz. Dalgalı kur rejimini sürdüreceğiz. Yoksulluk ve fakirlikle
mücadelede uyguladığımız güçlü sosyal politikalarla başlattığımız sosyal restorasyon sürecine devam edeceğiz. Hükûmet olarak,
makro-parasal dengeleri göz önünde bulundururken, vatandaşlarımızın
ihtiyaçlarını da dikkate alan uygulamaları sürdüreceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; makroekonomide sağladığımız önemli başarıların da katkısıyla
eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve sosyal yardım harcamalarının toplamından
oluşan sosyal harcamalarda ciddi artışlar gerçekleştirdik.
2002 yılı sonrasında kamu
yatırımlarına önemli kaynaklar ayırarak daha önceki dönemlerde başlanılıp
bitirilmeyen yatırımları süratle tamamladık. Bu çerçevede, 2002 yılında
ortalama dokuz yılda bitirilen kamu yatırımlarını 2011 yılında 4,2 yılda
bitirir hâle geldik. Böylece yatırımların ekonominin ve vatandaşımızın
hizmetine daha hızlı ve daha az maliyetle sunulmasını sağladık.
Önümüzdeki dönemde, kamu
harcamalarında kalkınma potansiyelimizi destekleyici mahiyette olan altyapı
yatırımlarına ve sosyal amaçlı alanlara öncelik vereceğiz.
Değerli milletvekilleri,
fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek para politikamızın temel amacıdır.
Bununla birlikte para politikamız, finansal istikrarı gözetecek ve fiyat
istikrarını sağlama amacıyla çelişmemek kaydıyla büyüme ve istihdam
politikalarını destekleyecektir.
Tek haneli rakamlara inmiş
olan enflasyon ve faiz oranlarını kalıcı hâle getireceğiz.
Enflasyon hedeflemesi temel
para politikası rejimi olmaya devam edecek.
Hükûmetimiz ve Merkez
Bankası tarafından enflasyon hedefleri üç yıllık vadede belirlenecek ve kamuoyuna
duyurulacaktır.
Bir kez daha tekrar etmek
istiyorum: Dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasını sürdüreceğiz.
Merkez Bankası, fiyat
istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para
politikası araçlarını bağımsız bir şekilde belirlemeye devam edecek.
İstanbul Uluslararası
Finans Merkezi Projesi’ni hayata geçiriyoruz. Burada vizyonumuzu, İstanbul’un öncelikle
bölgesel, nihai olarak da küresel bir finans merkezi olması şeklinde
belirledik. Bu amaca yönelik olarak ilan ettiğimiz strateji ve eylem planını
titizlikle uyguluyoruz. Bu faaliyetlerimizle, İstanbul’un 2023 yılında
dünyadaki en önemli on finans merkezi içinde yer almasını hedefliyoruz.
Değerli milletvekilleri,
ekonomik ve siyasi alanda oluşturulan güven ve istikrar ortamı sonucunda,
ekonominin dış kaynak ihtiyacından fazla sermaye girişi yaşandı. Bu sayede
Merkez Bankası brüt döviz rezervi -buraya çok önem veriyorum- 2002 yılı Kasım
ayında 27 milyar dolar seviyesinden 30 Haziran 2011 itibarıyla -altın dâhil-
99,5 milyar dolar seviyesine yükseldi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Nereden
nereye…
2002 yılı sonunda 36 milyar
dolar olan ihracat hacmi, küresel krizin ve son bölgesel gelişmelerin olumsuz
etkilerine rağmen 2011 yılında yeniden 130 milyar doları aşacak. İhracattaki bu
olumlu performansın yanında cari açık konusunu da dikkatle takip ediyoruz.
Türkiye’nin hızlı büyüme
dönemlerinde yaşadığı yüksek cari açığın altında bazı yapısal nedenler
bulunuyor. Enerjide dışa bağımlılığın yüzde 74’ler seviyesinde olduğu
ülkemizde, petrol ve doğal gazın neredeyse tümü, kömürün ise beşte 1’i ithal
ediliyor. Bu nedenle uluslararası enerji fiyat hareketleri Türkiye’nin cari
açığını doğrudan etkiliyor. Cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2008
yılında yüzde 5,7 iken 2010 yılında yüzde 6,5 olarak gerçekleşti. Enerji fiyat
etkisinden arındırıldığında ise bu oranlar sırasıyla yüzde 1,8’e ve yüzde 4’e
geriliyor.
Cari açığı daha düşük
seviyelere indirmek ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla
yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payını artıracağız.
Yine bu amaçla nükleer santrallere yönelik çalışmalara kararlılıkla devam
edeceğiz.
Önümüzdeki dönemde, başta
makine ve otomotiv olmak üzere demir çelik, tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon, elektrik ve elektronik ile kimyevi maddeler
ihracat stratejimizin lokomotif sektörleri olmaya devam edecek. Bununla
birlikte, yeni rafineri inşası, elektrikli otomobil imalatı, ileri teknoloji
içeren hava taşıtı motorları ve parçalarının imalatı konularında teşvik
sistemini güçlendirerek yurt içi üretim kapasitesini artıracağız.
Sektörlerin uluslararası rekabet
gücünün ve ülkemizin dünya ölçeğinde pazar payının artırılması, dış ticaret
dengesi ve cari dengenin makul seviyelerde tutulması için etkin dış ticaret
politikaları uygulayacağız. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için eş güdümü sağlamak
amacıyla Ekonomi Bakanlığını kurduk.
Üretim ve ihracatın
ithalata olan bağımlılığını azaltmak amacıyla ara malı ve yatırım mallarında
yurt içi üretim kapasitesini artırıcı politikaları sürdüreceğiz. Bildiğiniz
gibi 2023 yılı ihracat hedefimiz 500 milyar dolar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu Hükûmet döneminde yani 2015 yılı itibarıyla ihracatımızı 200
milyar dolara ulaştırmış olacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2012-2014 dönemini kapsayacak orta vadeli programımızı
önümüzdeki aylarda açıklayacağız. Orta vadeli programı mevcut küresel ekonomik
gelişmeler ışığında, krizin etkilerinin özellikle gelişmiş ekonomilerde bir
süre daha devam edeceğini dikkate alan ihtiyatlı bir yaklaşımla hazırlayacağız.
Güven ortamının korunması
ve büyümenin istikrarlı bir şekilde devam etmesi için en küçük bir taviz dahi
vermeyeceğiz. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da gereken tedbirleri
kararlılıkla hayata geçireceğiz. Ayrıca, bütçe dengelerinin kalıcı bir şekilde
tesisi ve diğer tedbirlerle cari işlemler açığını sürdürülebilir seviyelere
çekerek bankalarımızın ve özel sektörümüzün güçlü bir sermaye yapısıyla
çalışmasını sağlayacağız. Özel sektörümüzün ve hane halkımızın borçlanmalarında
ise daha makul miktarları, daha uzun vadeleri ve para birimi olarak Türk
lirasını tercih etmelerini teşvik edeceğiz.
Değerli milletvekilleri,
2002 yılında Türkiye’ye gelen turist sayısı 13 milyon kişi, turizm gelirleri
ise 12 milyar dolar iken 2010 yılında turist sayısı 29 milyon kişiye ve turizm
gelirleri de 21 milyar dolara yükseldi. Bu ivmeyi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Türkiye'nin Avrupa’da ve Orta Doğu’da termal turizm ve sağlık turizmi konusunda
önemli bir merkez olması yolunda çalışacağız. Termal turizm, hidroterapi
merkezleri, kış sporları ve yayla turizmi merkezlerinin altyapılarını ve
yollarını hızla tamamlayacağız.
Gümrük hizmetlerinin daha
süratli, etkin, kaliteli ve standartlara uygun biçimde yürütülmesi için Gümrük
ve Ticaret Bakanlığını kurduk. Bu Bakanlığa, iç piyasaların takibiyle ilgili
ilave görevler de verdik.
Önümüzdeki dönemde gümrük
işlemlerinin basitleştirilmesi ve hızlandırılması ile kaçakçılığın önlenmesi
konusunda altyapı başta olmak üzere gerekli çalışmalara devam edeceğiz.
Bu çerçevede, bütün gümrük
idarelerimizde gümrük işlemlerini kâğıtsız ve insansız bir ortamda uygulanır
hâle getirecek, gümrük işlemlerinde “tek pencere” uygulamasına geçeceğiz.
Hükûmet olarak, çalışabilir
durumdaki bütün vatandaşlarımıza iş sağlamak daima en önemli önceliklerimizden
biridir. Büyümenin daha fazla istihdam sağlaması için iş gücü piyasasında
gerekli reformları yapmaya devam ediyoruz.
İstihdamda sağlanan artış
bakımından da krizden en çabuk çıkan ülkelerden birisi durumundayız.
2008 yılında ortaya çıkan
küresel ekonomik kriz, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyada iş gücü
talebinde büyük bir düşüşe ve işsizliğe yol açtı. 2007-2010 döneminde işsizlik
oranları İspanya’da yüzde 8,3’ten 19,9’a; Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde
4,6’dan yüzde 9,7’ye; İngiltere’de yüzde 5,4’ten yüzde 7,9’a; İrlanda’da yüzde
4,6’dan yüzde 13,5’a; Yunanistan’da ise yüzde 8,3’ten yüzde 11,8’e çıktı.
Ülkemizde ise zamanında
alınan önlemlerle işsizlikteki artış sınırlı kaldı. Türkiye’de daha 2009 yılı
bitmeden güçlü büyüme dönemi yeniden başladı.
İşsizlik 2008 yılında yüzde
11, 2009 yılında yüzde 14 olarak gerçekleşmesine rağmen 2009 yılının ikinci
yarısından itibaren düşme eğilimine girdi. 2011 yılı Mart ayı itibarıyla
işsizlik bir önceki yıla göre tam 2,9 puan azalarak yüzde 10,8’e indi.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranımız ise yüzde 9,9 olarak
gerçekleşti, böylece işsizlik kriz öncesi seviyesine gerilemiş oldu. Kriz
döneminde işsizlik oranında artış olmasına rağmen toplam istihdam hiçbir zaman
azalmadı.
Değerli milletvekilleri,
2013 yılından itibaren her yıl 400 bin işsizimizi özellikle hazırladığımız
aktif iş gücü programlarından yararlandıracağız. Ülkemizde işsizlik sorununun
aynı zamanda bir mesleksizlik sorunu olduğundan hareketle, işsizlerimize beceri
kazandırmak amacıyla Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri Projesi’ni
başlattık. Beş yıl devam edecek olan bu projeyle, her yıl 200 bin kişi olmak
üzere toplam 1 milyon işsizimizi eğitimden geçirecek ve işe yerleştireceğiz.
İşsizliği kalıcı bir şekilde çözmeyi amaçlayan 22 adet somut hedef ile 102
politika ve tedbirden oluşan Ulusal İstihdam Stratejisi’ni kararlılıkla
uygulayacağız. İş gücü piyasamızın ihtiyaç duyduğu ulusal meslek
standartlarının tamamını 2012 yılı sonuna kadar hazırlayacağız.
Önümüzdeki dönemde, İŞKUR’a
kayıtlı her işsizin bir iş ve meslek danışmanı olacak. İşsizlerimize bire bir
hizmet verilecek. İş arayıp da mesleği olmayan herkese mesleğe yönlendirme ve
iş bulma hizmeti sunulacak. Bu amaçla, İŞKUR 2011 yılında 2 bin, 2012 yılında
da 2 bin olmak üzere toplam 4 bin sözleşmeli iş ve meslek danışmanı istihdam
edecek.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hükûmet olarak amacımız sosyal adaletin sağlanması suretiyle
çalışma hayatında barış ve huzurun temin edilmesidir. Bu amaç doğrultusunda,
çalışanlarımızın haklarının ve işletmelerimizin rekabet gücünün korunduğu
Avrupa Birliği standartları ve ILO normlarına uygun bir çalışma hayatının
geliştirilmesi için çalışıyoruz.
2010 yılında yapılan
Anayasa değişikliğiyle çalışanlarımızın sendikal hak ve özgürlüklerinde önemli
iyileştirmeler yaptık. Memur sendikalarına getirilen toplu sözleşme hakkı
bunların en önemlilerinden biri. Ayrıca, Ekonomik ve Sosyal Konseye anayasal
güvence sağlayarak sosyal diyalog yolunda güçlü bir adım attık.
Hükûmet olarak önümüzdeki
dönemde evrensel standartlara uygun kaliteli ve güvenceli bir çalışma hayatı
tesis etmek için gerekli düzenlemeleri yapacağız.
Aralık 2002 döneminde brüt
251 lira olan asgari ücret, bugün itibarıyla 797 liraya yükseldi, artış oranı yüzde
218.
Önümüzdeki dönemde
kadınların çalışma
hayatına katılımını artırmak amacıyla çocuk bakımevleri ve kreş
hizmetleri için teşvik uygulamalarını hayata geçireceğiz.
Gençlerimizin,
kadınlarımızın ve mesleki eğitim alan işsizlerimizin istihdamı hâlinde, elli
dört aya kadar işveren sigorta primi payının devletçe karşılanması uygulamasını
sürdüreceğiz.
Özürlü vatandaşlarımızın
çalışma hayatında daha fazla yer alması için yaptığımız çalışmalar sonuç verdi.
2002-2010 döneminde kamu kurumlarında istihdam edilen engelli memur sayısını
6.103’ten 19 bine, kamu ve özel sektörde istihdam edilen engelli işçi sayısını
ise 10.883’ten 32.257’ye yükselterek 3 kat artırdık.
Kamu ve özel sektördeki
özürlü kontenjanlarının kullanılmasına yönelik tedbirleri almaya devam
edeceğiz.
Yeşil kart sahibi olan
vatandaşlarımızın hizmet akdiyle ya da vergi kaydı olmadan esnaf olarak
çalışmaları veya tarımsal faaliyette bulunmaları durumunda yeşil kartları iptal
ediliyordu. Yapılan düzenleme ile yeşil kart sahibi vatandaşlarımızın çalışması
hâlinde yeşil kartı iptal edilmeyerek askıya alınacak. Söz konusu
vatandaşımızın çalışması sona erdiğinde ise diğer bürokratik iş ve işlemlere
gerek kalmaksızın yeşil kartı aktif hâle getirilecek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
önümüzdeki dönemde, yeni oluşturulan Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile reel
sektöre yönelik politika ve uygulamaların daha etkin şekilde yürütülmesini
sağlayacağız.
Bu yıl, 2011-2014 yıllarını
kapsayan Sanayi Stratejisi’ni uygulamaya başladık. Sanayide uzun dönemli vizyonumuz, orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın
üretim üssü olmaktır.
Orta ve yüksek teknolojili
sektörlerin katma değerini, üretim ve ihracat içindeki payını artıracağız.
Düşük teknolojili sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçişi sağlayacağız.
Bu hedeflere ulaşabilmek
için yatırım ve iş ortamını iyileştirmeye devam edecek, rekabet gücümüzü
artıracak şekilde altyapıyı güçlendirmeyi sürdüreceğiz.
2009 yılında uygulamaya
başladığımız yeni yatırım teşvik sistemini geliştirerek uygulamaya devam
edeceğiz.
Önümüzdeki dönemde, dünya
piyasalarında yer bulabilen Türk malı otomobilin üretilebilmesi için gereken
destek ve teşvik mekanizmasını harekete geçireceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ülkemizin çeşitli alanlardaki ihtiyacını karşılamak üzere çok amaçlı
hava araçlarının üretilmesini de destekleyeceğiz.
Ekonomideki dinamizmin
kaynağı olan esnaf, sanatkâr ve KOBİ’lerimize önem vermeyi sürdüreceğiz.
Özel önem verdiğimiz bir
diğer alan olan savunma sanayisinde bugüne kadar çok ciddi bir aşama kaydettik.
Sektörün ihracatını 1 milyar dolara, cirosunu 2,3 milyar dolara ulaştırdık.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin silah ve teçhizat ihtiyaçlarının yurt içinden
karşılanma oranını yüzde 50’ye çıkardık.
Savunma sanayisinde yürüttüğümüz
projelerle 2023’te kendi millî tüfeğini, topunu, tankını, helikopterini,
uçağını, insansız hava araçlarını, uydularını tasarlayan, üreten ve ihraç eden
bir Türkiye hedefliyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ARGE’ye ayrılan kaynakların
etkin ve verimli kullanılması ve daha çok faydaya dönüşmesini sağlamak üzere
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını kurduk. Kurulan Bakanlığımız ARGE ve
yenilik alanında özel sektörle yakın çalışmayı sağlayarak bilgi ve teknolojinin
ürüne dönüşmesinde önemli rol oynayacak.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde 5,8 milyon kişinin geçimini sağlayan ve insanımızın gıda ihtiyacını
karşılayan tarımda geçtiğimiz dokuz yılda yapısal dönüşüme özellikle ağırlık
verdik.
2002 yılında 24 milyar
dolar olan tarımsal üretimimiz 2010 yılında 62 milyar dolara, tarım ürünleri
ihracatımız da aynı dönemde 4 milyar dolardan 13 milyar dolara yükseldi.
2002-2010 döneminde
tarımsal desteklemelerde yüzde 255 oranında artış sağladık. Tarım kesiminde
kredi faizleri yüzde 59’dan yüzde 5’e inerken, kredilerin tutarı da 30 kat
arttı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Özel önem verdiğimiz hayvancılık ve
damlama-yağmurlama sulama yatırımlarında ise kredi faizlerini sıfırladık.
Tarladan sofraya gıda
güvenliğini sağlamak amacıyla Bakanlığımızı Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı olarak yeniden yapılandırdık.
Tarımda kendi nüfusunu
yeterli, kaliteli ve güvenilir gıda ile besleyebilen, rekabet gücünü artırmış,
üretimimizle dünyada ve bölgemizde söz sahibi olacağımız bir ülke konumuna
erişmeyi hedefliyoruz.
Bu çerçevede su
kaynaklarının da etkin kullanımı ve korunması için bütüncül su kaynakları
yönetimi modelini gerçekleştireceğiz. Bu çalışmaları yeni oluşturduğumuz Orman
ve Su İşleri Bakanlığı ile daha etkin şekilde yürüteceğiz.
Arazilerin miras yoluyla
bölünmesinin önüne geçmek amacıyla başlattığımız yasal ve yapısal
değişiklikleri sonuçlandıracağız.
Önümüzdeki dönemde tarımsal
desteklemeleri, tarım havzaları modeli kapsamında belirlenen bölgeler ve
ürünler itibarıyla uygulayacağız.
Meraların ıslahı ve
kullanımında yaşanan sorunları çözecek ve hayvancılık yatırımlarına imkân
tanıyacak düzenlemeler gerçekleştirerek meralarımızın verimli ve sürdürülebilir
kullanımını sağlayacağız.
Besi ve süt hayvancılığının
dengeli bir şekilde gelişmesi için başlatılan destekleme programlarına devam
ediyoruz, devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri,
son yıllarda yeterli seviyede elektrik enerjisi üretim kapasitesinin
oluşturulmasına, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine ve üretim ve dağıtım
tesislerinin özelleştirilmesine önem verdik.
Bu doğrultuda 2002 yılında
yaklaşık 31 bin megavat olan elektrik kurulu gücünü dokuz yıllık iktidarımızda
yaklaşık 50 bin megavata yükselttik.
Yenilenebilir enerji
kaynaklarının kullanımına önem verdik. Enerji verimliliği konusunda gerekli
strateji hazırlıklarını tamamladık.
Bu çerçevede önümüzdeki
dönemde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını en üst düzeyde
değerlendireceğiz.
Özellikle hidroelektrik
santraller kapsamında 2015 yılı sonuna kadar kamu ve özel sektör eliyle
yürütülen toplam 5.500 megavatlık ilave gücü devreye alacağız.
Termik kaynaklar ile başta
rüzgâr enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından da yararlanarak
bu iki alanda toplam 4.800 megavat kurulu güce sahip yeni santralleri devreye
alacağız.
Nükleer santral kurulmasına
ilişkin çalışmalarımızı hızlandıracağız.
Bütün bu yeni kapasitelerin
eklenmesiyle şu an itibarıyla yaklaşık toplam 50 bin megavat olan elektrik
kurulu gücümüzü 2015 yılı sonunda 62 bin megavata çıkaracağız.
2003 yılı öncesinde
yalnızca 9 ilimizin doğal gaza erişimi mevcutken, bunu Haziran 2011 itibarıyla
70 ile çıkardık. Kalan 11 ili de konumları itibarıyla teknik güçlükler ve
yüksek yapım maliyetleri içermesine karşın, dört yıllık iktidar dönemimizde
doğal gaz ile buluşturacağız. Artık, ülkemizde doğal gazı olmayan il
kalmayacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Önümüzdeki dönemde maden
aramalarını artırmaya ve jeotermal potansiyelimizi geliştirmeye de devam edeceğiz.
Ayrıca, denizlerimizde kendi gemilerimizle araştırma yapmaya başlayacağız.
Değerli milletvekilleri,
ulaştırmada vizyonumuz, güvenli, ekonomik, konforlu,
hızlı ve çevreye duyarlı hizmetlerin sunulduğu sürdürülebilir bir sistemi
kurmaktır.
Ankara-İstanbul hızlı tren
hattının Ankara-Eskişehir arasını daha önce hizmete açtık. Önümüzdeki dönemde
de Eskişehir-İstanbul arasını ve İstanbul Boğaz demir yolu tüp geçişini
tamamlayacağız.
Yapımını tamamladığımız
Ankara-Konya hattına ilave olarak Ankara-Sivas hızlı tren hattının yapımına
devam ediyoruz.
Hızlı tren ağımızı 2015
yılı itibarıyla 3.500 kilometreye ulaştırmayı hedefliyoruz.
Kara yollarında, dokuz
yıllık iktidarımız süresince, yetmiş dokuz yılda yapılmış bölünmüş yolun 2
katından fazlasını tamamladık. Otoyollar dâhil 6.101 kilometre olarak
devraldığımız bölünmüş yol uzunluğuna, biz, dokuz yılda 13.800 kilometre
ekledik.
Toplam bölünmüş yol
uzunluğumuz 20 bin kilometreye şu anda ulaşmış vaziyette.
Hedefimiz, bölünmüş yol
uzunluğunu 2015 yılında 26 bin kilometreye ulaştırmaktır. Ayrıca, önümüzdeki
dört yıllık dönemde, 18 bin kilometre sıcak asfalt yaparak devlet yollarımızın
büyük bölümünde sıcak asfalt kaplama çalışmalarını bitirmeyi hedefliyoruz.
Otoyollarda
yap-işlet-devret modelini kullanarak muazzam bir otoyol hamlesi başlattık.
Başlattığımız projelerle, hâlen 2.225 kilometre olan otoyol ağı uzunluğumuza
750 kilometre daha ilave ediyoruz.
Dönemimizde, iç hatlardaki
yolcu sayısı 6 kat artışla 51 milyona, hava yolunu kullanan toplam yolcu sayısı
ise 3 kattan fazla artarak 34 milyon kişiden 103 milyon kişiye ulaşmıştır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu atılımlarla hava yolunu
halkımızın yolu hâline getirdik. Hedefimiz, 2023 yılında 750 uçaklık dev bir
filo ile yılda 350 milyon yolcu taşımak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Denizcilik sektöründe de
geçtiğimiz dönemde birçok projeyi hayata geçirdik. Özellikle gemi inşa
sanayisinde büyük atılımlar yaptık. Verdiğimiz desteklerle tersane sayısı
37’den 70’e çıktı. Böylece, daha önce gemi inşa sanayisinde dünya sıralamasında
23’üncü olan ülkemiz bugün dünya 6’ncılığına yükseldi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
hükûmetlerimiz döneminde, öncelikle eğitim sistemimizin fiziki mekân, personel
ve erişim boyutunu ele alarak donanımlı insan yetiştirmenin temel altyapısını
oluşturduk.
2002-2011 yılları arasında
163 bin yeni derslik inşa ettik.
Eğitim hizmetlerini
kapsamlı bir yaklaşımla ele alıp çocuklarımızın barınma, spor ve kültürel
faaliyetlerine yönelik altyapı hizmetlerini de güçlendirdik. 747 adet yeni
pansiyon, 920 adet yeni spor salonu ve 6.146 adet yeni okul kütüphanesini
hizmete açtık.
Çocuklarımızı bilgi
toplumuna hazırlama hedefimiz çerçevesinde, 2002’de okullarımızda çok az sayıda
ve çoğunluğu demode bilgisayar varken, biz 1 milyona yakın yeni bilgisayarı
okullarımıza tahsis ettik. Okullarımızın yüzde 97’sine hızlı İnternet erişimi sağladık.
Cumhuriyet tarihimizde ilk
defa İktidarımız döneminde ilköğretim ve ortaöğretimde her çocuğumuza ücretsiz
ders kitabı verilmesi uygulamasını başlattık.
Engellilerin eğitimine ve rehabilitasyonuna harcanan kaynağı 2002 yılı seviyesine göre
16 kat artırarak 2011 bütçesinde 3,2 milyar liraya çıkardık. Eğitim gören
engelli sayısını ise tam 10 kat artırdık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Öğretmenlerimizin
eğitimdeki kritik rolleri dikkate alınarak maaşlarında 2002-2011 yılları
arasında yüzde 300’den fazla iyileşme sağladık.
2002’de toplam 76
üniversitemiz varken 89 yeni üniversite daha kurarak yükseköğretimi bütün yurt
sathına yaygınlaştırdık. Böylece, seksen bir vilayetimizin tamamında üniversite
var.
Bütün bu olumlu gelişmeler
neticesinde eğitime erişimi kolaylaştırmış bir Hükûmet olarak önümüzdeki dönemi
kaliteye daha fazla önem vereceğimiz bir süreç olarak görüyoruz.
Bu çerçevede, derslik,
altyapı, donanım ve öğretmen gibi zaten büyük oranda gelişme kaydettiğimiz
alanlara ilaveten eğitime erişim sorunlarını sıfıra indirmek, nitelikli bir
eğitim sistemini yurt sathında yerleştirmek en öncelikli hedefimiz.
Okul öncesinden
üniversiteye uzanan eğitim basamaklarında millî değerlerimizi ve uluslararası
standartları esas alarak eğitim sistemimizi tamamen gözden geçirecek ve
kaliteyi merkeze alan bir dönüşüm programı uygulayacağız.
Kaliteyi yükselten, okulu
öne alıp sınava hazırlık süreçlerini azaltan, şekle ve törenselliğe
değil içerik ve işlevselliğe önem veren, öğrenciyi ve aileleri rahatlatan bir
anlayışla eğitim sistemini yeniden yapılandıracağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Tüm okullar, öğretmenler ve
öğrenciler arasında kesintisiz bir elektronik iletişim ortamı sağlayacağız.
Fatih Projesi ile eğitim ve
öğretim teknolojilerinde çağın gerektirdiği teknolojik gelişmelere uygun ve
dünyaya örnek olacak yeni bir uygulamaya geçeceğiz. Her öğrencimize, eğitim
müfredatını da içeren birer elektronik kitabı ücretsiz dağıtacağız.
Yükseköğretim sistemimizi
bu dönemde tüm yönleriyle reforme edeceğiz.
Üniversitelerimizin daha özerk olacağı ve kendi özgün gelişme alanları
içerisinde yarışacağı rekabetçi bir ortam oluşturacağız.
Özel sektörün üniversite
kurmasının önünü açacağız.
Yeni kurulan
üniversitelerimizin öğretim üyesi açığını hızla kapatmak için öğretim üyesi
yetiştirme programlarını yaygınlaştıracağız.
Değerli milletvekilleri, İktidarımız
süresince kültürü, devletin yanı sıra bütün milletimizin bir ortak faaliyet
alanı olarak gördük ve özel kültürel oluşum ve faaliyetlere büyük destekler
verdik.
İktidarımız döneminde, tarihî vakıflarımızı ve
vakıf eserlerimizi yaşatmak yolunda dev hizmetler yaptık. Onarılan eser
sayısını dokuz yıl içinde 70 kat artırdık.
Önümüzdeki dönemde,
arkeolojik, doğal, kentsel ve tarihî sit niteliği taşıyan alanlar ile kültür ve
tabiat varlığı niteliği taşıyan yapı ve anıtların tespit ve tescil çalışmalarına
devam edeceğiz. Envanterleri dijital ortama aktararak kamuoyu ile paylaşacağız.
Türk kültür, sanat ve
edebiyatının ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtılması çalışmalarına
devam edeceğiz. Elektronik kitap çalışmaları kapsamında, Türk edebiyatının
klasik kaynaklarını elektronik ortamda yayınlayacağız.
Tarihî eserlerimizin restorasyonuna devam edecek, kültürel mirasımızın korunması
için gerekli teknik elemanların yetiştirilmesini sağlayacağız.
Özel sanat kurumlarına,
sanat ve kültür ile ilgilenen sivil toplum kuruluşlarına verilen destekler
artarak devam edecek.
Tarihimizin önemli
şahsiyetleri, olayları, masal kahramanları ve kültürel zenginlik unsurlarımız
belgesel, dizi ve çizgi filmlere dönüştürülerek kültür dünyamıza
kazandırılacak.
Vakıf mirasımızın
korunması, yaşatılması, vakıf anlayışının geliştirilmesi ve yarınımızın
teminatı olan gençlere bu anlayışın kazandırılması için büyük bir gayret ve
özveri içerisinde çalışmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri,
sağlık hizmetlerini temel bir insan hakkı olarak kabul eden Hükûmetimiz hayata
geçirdiği “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile sağlık alanında pek çok yapısal
düzenlemeler gerçekleştirdi. Daha kaliteli, daha adil ve daha kolay
ulaşılabilir sağlık hizmeti sunma yolunda geçmişte hayal dahi edilemeyen
başarılar kazandık.
Sağlıktaki dönüşüm
programımızın başarıya ulaşmasında büyük katkı ve fedakârlıkları olan
hekimlerimiz ve tüm sağlık çalışanlarımıza buradan bir kez daha şükranlarımı
iletiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Göreve geldikten sonra
sağlık çalışanlarımızın çalışma ve iş yeri güvenliği şartlarını iyileştirdik,
gelirlerini artırdık. Önümüzdeki dönemde de iyileştirmelerimiz devam edecek.
İlaçtaki KDV oranını
düşürdük ve ilaç fiyatlarında önemli oranda indirme sağladık. Bu indirim tabii
ki bir rahatlama getirdi.
Modern sağlık anlayışının
temel unsurları arasında yer alan aile hekimliği uygulamasına geçtik.
Hastaneleri tek çatı
altında topladık, vatandaşlarımızın sağlık sigortalarıyla bütün sağlık
kuruluşlarından hizmet almasını sağladık.
Sağlık personeli sayısında
önemli artışlar sağladık.
2002 yılında 161 bin olan
hasta yatağı sayısını 2010 yılında 201 bine yükselttik. Hastanelerdeki
nitelikli yatak oranı yüzde 6’dan yüzde 30’a çıktı. Hedefimiz 2015 yılı sonuna
kadar tüm yataklarımızı nitelikli hâle getirmek.
Koruyucu sağlık
hizmetlerinin bütçesinde yaklaşık 7 kat artış sağladık.
2010 yılında başlattığımız
evde sağlık bakımı hizmetleriyle yatağa bağımlı hastalarımızın evlerinde
kaliteli, etkin, ulaşılabilir ve güvenli sağlık hizmeti almasını sağlıyoruz. Bu
uygulama ile bugüne kadar 60 bin kişiye ulaştık. 2012 yılında evde bakıma
ihtiyacı olanların tamamına bu hizmeti ulaştırmayı hedefliyoruz.
2002 yılı sonunda 618 adet
olan tam donanımlı “112 ambulansı” sayısını 2.547 adete
çıkardık. Ulaşımda güçlük çekilen bölgelerde 194 adet kar paletli ambulansı
halkımızın hizmetine sunduk. Bu gelişmelerle “112 acil hizmeti” sadece
şehirlerde değil köylerde de yaygın olarak verilen bir hizmet niteliği kazandı.
Hava ambulans sistemini 2008 yılında faaliyete geçirdik. Temmuz 2011 itibarıyla
ülke geneline hizmet verecek şekilde 19 ambulans helikopterimiz ve 2 ambulans
uçağımız bulunuyor. Hava ambulans sistemiyle bugüne kadar 10 bine yakın hasta
ve yaralı taşıdık. 2011 yılı içinde 3 uçağı daha filomuza dâhil ediyoruz.
Bu gelişmeler neticesinde
sağlık hizmetlerinde vatandaşlarımızın memnuniyet oranı yüzde 39’dan yüzde 73’e
yükseldi.
Önümüzdeki dönemde ülkemizi
sadece kendi halkımız için değil bölge ülkeleri için de cazip bir sağlık üssü
hâline getireceğiz.
Vatandaşlarımızı
hastalıktan ve yüksek tedavi maliyetlerinden korumak için kapsamlı bir koruyucu
sağlık stratejisini hayata geçireceğiz.
Hizmet kalitesini artırmak
ve maliyet-etkin sağlık hizmeti dengesini kurabilmek amacıyla inşasına
başladığımız şehir hastanelerini ülkenin dört bir tarafına yaygınlaştıracağız.
Toplum temelli sağlık
hizmetlerini geliştirmeye devam edeceğiz. Yurt sathında oluşturulacak 29 sağlık
bölgesinde -istisnalar hariç- hastaların diğer bölgelere gitmesini
gerektirmeyecek seviyede gelişmiş bir hizmet altyapısını kurmuş olacağız.
Bugün 120 bin olan doktor
sayısını 2015’te 130 bine, 163 bin olan ebe hemşire sayısını 238 bine
çıkaracağız.
2015 yılında
hastanelerimizdeki nitelikli yatak oranını yüzde 45’e yükselteceğiz.
Aile hekimi başına ortalama
2015’te 3.200 nüfusun düştüğü bir yapıyı gerçekleştireceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçmiş dönemlerde yaptığımız reformlarla nüfusumuzun yüzde
83’ü sosyal güvenlik kapsamına alındı. Yeşil kartlı vatandaşlarımızı dâhil ettiğimizde,
sağlık hizmetlerinden yararlanan nüfusumuzun oranı yüzde 96’ya ulaşıyor.
Tüm imkânlarımızı
zorlayarak emeklilerimizin maaşlarında ciddi artışlar sağladık.
2002-2011 yılı Ocak döneminde en düşük emekli maaşlarını çiftçi
emeklimiz için yüzde 619 oranında artırarak 65 liradan 473 liraya, esnaf
emeklimiz için yüzde 326 oranında artırarak 149 liradan 634 liraya, işçi
emeklimiz için yüzde 204 oranında artırarak 257 liradan 782 liraya, memur
emeklimiz için yüzde 149 oranında artırarak 377 liradan 936 liraya çıkarttık.
Çalışanlarımızın ve
emeklilerimizin zenginleşen Türkiye'nin yeni imkânlarından, millî gelirden daha
fazla pay almalarını sağlamaya devam edeceğiz. Emeklilerimiz için adil bir
intibak sistemini kademeli olarak hayata geçireceğiz.
Yeni dönemde tüm
vatandaşlarımızın sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası kapsamına alınması
temel hedefimiz.
Çalışanların emekli
olduklarında oluşabilecek gelir kayıplarını en aza indirmek amacıyla
tamamlayıcı emeklilik sistemlerini çeşitlendirerek geliştireceğiz.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşlarımıza daha hızlı, etkin ve verimli hizmet sunmak amacıyla sosyal
yardım ve hizmet alanındaki bütün kurum ve kuruluşlarımızı Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı altında birleştirerek tek çatı altında topladık. Böylece,
ülkemizde tüm sosyal yardım ve hizmetlerin tek elden ve etkin bir şekilde
yürütülmesini sağlayacağız.
Bizim diğer toplumlardan en
büyük fark ve üstünlüklerimizden birisi sağlam bir aile yapısına sahip
olmamızdır. Önümüzdeki dönemde ailenin korunması ve güçlendirilmesi sosyal
politikalarımızın merkezinde olacak.
2010 yılında yaklaşık 10
milyon vatandaşımıza ulaştık. İktidarımız döneminde toplam 60,5 milyar liralık
sosyal yardım harcaması yaptık.
Yoksul vatandaşlarımızı bir
yandan sosyal yardımlarla desteklerken, onların iş bulmalarına ve üretken
bireyler olmalarına da büyük önem veriyoruz.
GAP illerinde başlayan ve
sonra DAP bölgesine de yaygınlaştırılan SODES ile yoksulluk, göç ve
kentleşmeden kaynaklanan sosyal sorunları, değişen sosyal yapının ortaya
çıkardığı ihtiyaçları giderme yolunda büyük adımlar attık.
Sosyal Yardım Sisteminin
İstihdam ile Bağlantısının Kurulması ve Etkinleştirilmesi Eylem Planı’nı 2010
yılında uygulamaya koyduk. Bu Eylem Planı çerçevesinde sosyal yardım
başvurusunda bulunan veya sosyal yardım alan çalışabilir durumdaki
vatandaşların İŞKUR’a kayıtlarını yapıyoruz.
İŞKUR, yoksul
vatandaşlarımızla özel olarak ilgilenmeye, onlara yönelik özel mesleki eğitim
programları geliştirmeye, iş bulmalarını kolaylaştırmak için rehberlik ve
danışmanlık hizmetlerini vermeye başladı.
İktidarlarımız döneminde
uyguladığımız sosyal politikalar sonucunda ülkemizdeki yoksulluğun azaltılması
ve gelir dağılımının düzeltilmesi konusunda çok önemli mesafeler katettik.
2002 yılında kişi başına
aylık 30 doların altında bir gelire sahip 136 bin kişi varken 2009 yılında 30
doların altında bir gelire sahip nüfus kalmadı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Aylık 65 doların altında bir gelirle yaşayan nüfus 2002 yılında 2
milyon kişi iken, 2009 yılında bu rakam 159 bin kişiye düştü.
129 doların altında bir
gelirle yaşamak zorunda kalan vatandaşlarımızın toplam nüfus içindeki sayısı
2002’de 20 milyon iken 2009 yılında bunu 3 milyona indirdik.
2015 yılına kadar aylık 65
doların altında bir gelirle yaşamak zorunda olan vatandaşımız kalmayacak. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
2023 için temel hedefimiz
mutlak yoksulluğu ortadan kaldırmak. Hükûmet olarak yoksullukla mücadelede
önemli bir başarı ve tecrübe birikimi oluşturduk. Bu alanda tecrübelerimizi
dikkate alarak yeni bir dönemi başlatıyoruz.
Önümüzdeki dönemde sosyal
yardımlar sosyal hizmetlerle eş zamanlı bir biçimde uygulanacak. Örneğin,
engellisi olan bir aileye sosyal yardım verilirken, ailenin başvurusuna gerek
kalmadan, o ailedeki engelliye de gerekli rehabilitasyon
hizmetleri sağlanacaktır.
Sosyal yardımlarda ailenin
durumu esas olacak. Her aileye aynı tür ve aynı miktar yardımı yapmak yerine, o
ailedeki kişi sayısı, kişilerin yaşları, sağlık ve özürlülük durumları dikkate
alınarak yardım miktarı belirlenecek. Ailede çalışabilecek durumda ama
çalışmayan kişiler varsa iş gücü piyasasına yönlendirilecek.
Kayıtlı çalışan kişiler de
yoksul durumuna düşerse sosyal yardımlarla onları destekleyeceğiz.
Sosyal Konut Projesi’yle
yoksul hanelere teslim edilmek üzere ilk aşamada elli bin, ikinci aşamada da
elli bin olmak üzere toplam yüz bin konut yapacağız. Bu konutları ayda 100 lira
taksitle vatandaşımıza vereceğiz. Yeni evlenecek yoksul çiftlerimizin yirmi yıl
geri ödemeli, çeyizi içinde, konut edinmelerini sağlayacağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ iktidarları olarak
engellilerimize, yaşlılarımıza, korunmaya muhtaç çocuklarımıza, şehit
ailelerimize, gazi ve malullerimize, muhtaçlarımıza sıcak bir gönül ve yaygın
imkânlar sunduk.
Önümüzdeki dönemde
Türkiye’yi sosyal hizmet alanında evrensel yaklaşımlarla model ülke hâline
getireceğiz.
Dört ilde pilot uygulama
olarak başlayan Engelsiz Kent Projesi’ni genişleteceğiz. Uygun büyüklükteki
yerel yönetimlerin özel durumdaki engellilerin taşınması için donanımlı araç
bulundurmalarını sağlayacağız. Kamu hizmet binalarıyla kültürel ve sosyal
tesislerin engelli kullanımına uygun projelendirilmesini sağlayacağız.
Kadınlarımızın hakları,
refahı, sosyal hayatta karşılaştığı engellerin ortadan kaldırılması, güçlü
toplum hedefimiz için vazgeçilmezdir.
Kadınlarımızın istihdam
imkânlarında ve sosyal güvenlik haklarında, girişimcilik desteklerinde, doğum
izinlerinde önemli ilerlemeler sağladık. Sosyal destek ve proje desteklerinin
yüzde 70’ini kadınlarımıza verdik. “Ana-Kız Okuldayız” kampanyası ile 567 bin
kız çocuğu ve kadınımıza okuma yazma öğrettik.
Önümüzdeki dönemde de
hanımlara yönelik bu tutumumuzu devam ettireceğiz. Kadınların karar alma
mekanizmalarındaki etkinliğini artıracağız. Kadın konukevlerinde kalan mağdur
kadınlarımız için daha geniş istihdam imkânları oluşturacağız.
Çocukları ile birlikte
yalnız yaşayan annelere barınma öncelikli “Stüdyo evler” ile birlikte her türlü
sosyal desteği temin edeceğiz.
Giderek yaşlanan nüfusumuza
yönelik yapılan bütün bu çalışmaları tek çatı altında daha etkin şekilde
yürüteceğiz.
Korunmaya muhtaç
çocuklarımıza yönelik yaptığımız hizmetlerimizi daha da artıracak ve kalitesini
yükselteceğiz.
Kurumsal bakım hizmeti alan
çocuklarımızın, ev ve aile ortamının güvenliğini ve sıcaklığını hissetmeleri
için çocuk evleri ve sevgi evlerini yaygınlaştıracağız.
Aileye Dönüş ve Aile
Yanında Destek Uygulaması’yla bugüne dek 30 bin
çocuğu ailesinin yanında destekledik ve bu uygulamayı güçlendirerek devam
ettireceğiz.
Değerli milletvekilleri,
insanı odak alan Hükûmetimiz gençlerimizin hem aile içinde ve yaşadıkları
çevrede hem de okullarda ve sosyal mekânlarda iyi yetişmeleri için önemli
adımlar attı.
Seçilme yaşını yirmi beşe
düşürerek gençlerin siyasete daha fazla katılımının önünü açtık.
Üniversiteye giriş sınavlarında
uygulanan kat sayı adaletsizliğine son verdik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2003’ten bu yana müracaat
eden her üniversite öğrencisine burs veya öğrenim kredisi verdik.
Yurtların hem kapasitesini
hem de fiziki durumlarını iyileştirerek tüm yurtlarda tek kişilik veya 3
kişilik odalara geçtik, koğuş sistemini kaldırdık, kaldırıyoruz.
Yurt dışı eğitim ve değişim
programlarından yararlanan öğrenci sayısını artırdık.
Ülke gençliğine özgü ve
daha yoğun bir hizmet sunacak Gençlik ve Spor Bakanlığını kurduk.
Gençliğin sivil toplum
örgütlerine üyeliğini teşvik edeceğiz. Gençlerin kendi projelerini hayata
geçirebilecekleri gençlik merkezlerini yaygınlaştıracağız.
Sporu sadece boş zamanları
değerlendirme aracı olarak değil, aynı zamanda sosyalleşmenin ve sağlıklı bir
toplum olmanın da önemli bir aracı olarak görüyoruz.
Toplumumuzun bütün
katmanlarının spor ile tanışması, spor faaliyetlerine aktif olarak katılması
yönünde büyük yatırımlar yaptık.
2002’den bu yana tesis
sayısını yüzde 500, sporun tesisleşmesi için ayrılan kaynağı yüzde 600,
lisanslı sporcu sayısını yüzde 1000 oranında artırdık. 4.366 amatör millî
sporcumuza verilen aylık burs miktarını 3 kat artırarak karşılıksız burs
miktarını 2011’de 720 liraya çıkardık.
Geçtiğimiz dönemde
uluslararası şampiyonalara ve üniversite oyunlarına başarılı bir şekilde ev
sahipliği yaptık. Bundan sonra da bu tür organizasyonlara ülkemizin ev
sahipliği yapması için her türlü girişimi yapacağız.
Değerli milletvekilleri,
Avrupa Birliğinde ortalama olarak halkın yüzde 85’i kentlerde yaşıyor.
Türkiye’de ise bu oran İktidarımız döneminde 9 puan artarak yüzde 73’e
yükseldi.
Önümüzdeki dönemde
yapacağımız çalışmalara daha kapsamlı bir bakış açısı ve uygulama birliği
kazandıracak olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığını bu vesileyle kurduk.
Bakanlığımız fiziksel planlama ve yapılaşma konusundaki düzenlemeleri ve
standartları geliştirecek, kalkınma politikalarına uygun ulusal ve bölgesel
nitelikli mekânsal gelişme stratejilerini hazırlayacaktır. Çevreye ilişkin
düzenlemeler, işlemler ve denetimler de bu Bakanlığımız tarafından planlara
uyumlu şekilde yürütülecek.
TOKİ ve yerel yönetimlerle
müştereken, toplam 60 ilde 188 bin konutluk 248 gecekondu dönüşüm ve kentsel
yenileme uygulaması başlattık.
Buna ilaveten, TOKİ eliyle
505 bin konutun yapımına başladık, 360 binini tamamlayıp hak sahiplerine teslim
ettik. Sosyal adalet anlayışımızı burada da göstererek, hiç geliri olmayan
yoksul ailelere peşinatsız 100 ila 350 lira taksitle, 10 ila 20 yıl vade sosyal
konutlar inşa ettik.
Kent içi ulaşımda yerel
yönetimlerimizin kısıtlı kaynaklarıyla üstesinden gelemediği raylı sistem
inşaatlarının merkezî yönetim tarafından üstlenilmesini sağladık.
Kent içi trafiği şehirler arası trafikten ayırmak için 58 il merkezinde, 474
adet ilçe ve 209 adet belde yerleşiminde 3.786 kilometre uzunluğunda kent
geçişi yaptık.
Vatandaşlarımızın sağlıklı
içme suyuna erişmelerine imkân veren ve çevre açısından önem arz eden atık su
ve yağmur suyu sistemlerini kökten çözüyoruz. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum.
Bu amaçla Su ve Kanalizasyon Altyapı Projesi’ni başlattık, kısa adıyla SUKAP
denilen projeyi başlattık. Şu anda paramız hazır, hangi belediye olursa olsun
müracaatını yapmak suretiyle bu projeden istifade edebilir. Önümüzdeki dönem bu
projeye sağlayacağımız kaynaklarla nüfusu 25 binin altında olan
belediyelerimize proje maliyetinin yüzde 50’sine kadar hibe desteği
sağlayacağız.
Önümüzdeki dönemde
şehirlerimizi âdeta yeniden tasarlayıp kendi finansman dinamikleriyle yeniden
inşa etme, kentsel estetiği, kaliteyi, kültürel değerleri ve çevresel
hassasiyeti ihya etme anlayışımızı sürdüreceğiz.
Bu hedefe uygun olarak imar
mevzuatını “yaşanabilir mekânlar” ve “marka şehirler” hedefine hizmet edecek
şekilde yenileyecek, kentsel tasarıma ve estetiğe imkân tanıyacağız.
Orman vasfını kaybetmiş,
ihmalle yıllardır fiilî kullanıma açılmış ve kazanılması mümkün olmayan
alanları, kamu yararı ve kişisel fayda dengesi içerisinde tekrar
düzenleyeceğiz.
Kentsel dönüşüm projelerini
süratle hayata geçirebilmek için ilave düzenlemeler yapacağız.
Depreme karşı hazırlıklı
olabilmek için başta İstanbul olmak üzere riskli şehirlerde dönüşüm
çalışmalarına devam edeceğiz.
Şebekeli içme ve kullanma
suyundan yararlanan belediye nüfusu oranını yüzde 100’e çıkaracağız. Susuz belde
bırakmayacak ve ihtiyaç duyulan yerlerde içme suyu arıtma tesisleri yapacağız.
Şehirlerde toplu taşıma
altyapısını geliştirmeye devam edeceğiz. Yoğun hatlarda raylı sistemleri hızla
tamamlayacak ve şehir içi-şehirler arası bütünleşmeyi
sağlayacağız.
Değerli milletvekilleri, 12
Haziran seçimleri öncesinde bazı şehirlerimize yönelik olarak büyük
projelerimizi kamuoyuna açıklamıştık.
İstanbul, Ankara, İzmir ve
Diyarbakır başta olmak üzere şehirlerimize ilişkin hazırladığımız bu projeler,
bu şehirlerimizin marka değerini güçlendireceği kadar, merkezinde bulundukları
bölgelere de çok önemli kazanımlar sunacak.
Bu projeler, gerek inşa
aşamasında gerekse inşa sonrasında, istihdam başta olmak üzere ulaşım, ticaret,
çevre, şehirleşme gibi alanlarda farklı bir süreci de başlatacak.
Bütün bu projelerin inşa
aşamasında yüz binlerce kişinin istihdam edilmesini hedefliyoruz.
Oluşacak yeni yaşam
alanlarında depreme dayanıklı sağlıklı yaşam alanları inşa edeceğiz.
Bu projelerle çevrenin
korunmasına da katkı sağlıyoruz.
Seçim öncesinde milletimize
taahhüt ettiğimiz hiçbir vaadi unutmuş değiliz, üzerini örtmüş değiliz.
Şehirlerimize yönelik
açıkladığımız o projeleri, Hükûmet programımıza da alarak, taahhüdümüze böylece
resmiyet de kazandırmış oluyoruz.
Ben, burada sadece bir özet
vermek istiyorum, ayrıntılı bir listeyi elinizdeki kitaplarda bulacaksınız.
KANALİSTANBUL Projesi’yle
İstanbul’un batısında, Karadeniz ile Marmara Denizi arasında bir kanal inşa
edeceğiz. Bu kanalın inşasıyla, İstanbul Boğazı’ndaki gemi trafiğini kanala
kaydıracak, İstanbul’un ve Boğaz’ın güvenliğini tesis etmiş olacağız.
İstanbul’a biri Avrupa
diğeri Anadolu yakasında olmak üzere iki yeni şehir inşa edeceğiz. Bu yeni
şehirler de İstanbul içindeki kentsel dönüşümü destekler nitelikte olacak.
İstanbul’a üçüncü bir
havaalanı ve üçüncü bir köprü kazandıracağız.
Taksim’deki Topçu
Kışlası’nı aslına uygun olarak yeniden inşa edecek, Taksim trafiğini yer altına
alacağız.
Yassıada ve Sivriada’yı farklı bir konseptle
yeniden ele alacak, Yassıada’yı bir Demokrasi Müzesi’ne dönüştüreceğiz. (AK
PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)
İzmir’de Körfez Geçişi
Projesi, diğer adıyla İzkaray’ı inşa edecek, İzmir
Körfezi’nin iki ucunu birbirine bağlayacağız.
Ankara-Afyonkarahisar-Uşak-Manisa-İzmir
güzergâhında 583 kilometre uzunluğunda çift hatlı yüksek hızlı tren hattını iki
etap hâlinde inşa edeceğiz.
İzmir-Manisa arası ulaşımın
uzun yıllardır riskli bir bölgesi olan Sabuncubeli
geçişinde bir tünel inşa edeceğiz.
İzmir-Ankara ve
İzmir-İstanbul otoyolları ile Türkiye'nin üç büyük ilini, birbirine kesintisiz,
konforlu, güvenli şekilde bağlıyoruz.
İzmir şehir merkezini,
şehir içindeki diğer semtlere ve çevre ilçelere, inşa edeceğimiz dört metro hattıyla bağlayacağız.
Bütün bu projelerle,
İzmir’i çok farklı bir kent konumuna yükseltiyoruz.
Aynı şekilde Diyarbakır
projelerimizi de bu Hükûmet döneminde başlatacağız.
Diyarbakır’da, Suriçi’ndeki beş yüz civarında sivil mimari örneği yapıyı
aslına uygun şekilde yeniden inşa edeceğiz.
Diyarbakır’da askerî ve
sivil havaalanlarını birbirinden ayırıyoruz.
Dicle Nehri’ne rağmen yeşil
alan miktarının oldukça düşük olduğu Diyarbakır’a, yeşil ile mimarinin uyum
içinde yükseldiği yeni bir yaşam alanı kazandırıyoruz.
Diyarbakır’ı yüksek
standartlı bir otoyolla, hem Habur’a hem de Şanlıurfa, Gaziantep, Adana,
Mersin, Niğde, Ankara, Bolu, Düzce, İstanbul ve Edirne’ye kesintisiz
bağlıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Silvan Projesi ile 2 milyon
450 bin dekar tarım arazisinin sulanabilmesini sağlayacağız. Bu projeyle hayata
geçecek sulama sistemi sayesinde çiftçilerimize yılda 735 milyon lira ilave
gelir elde etme imkânı getiriyoruz.
Projenin enerji alanındaki
faydası ise yılda 102 milyon lira olacaktır.
Silvan Projesi’yle 318 bin
kişiye iş imkânı oluştururken, ülke ekonomisine de toplamda yılda 837 milyon
lira katkı sağlayacağız.
Ankara için projelerimizi
de burada hatırlatmak isterim:
Ankara, savunma sanayimizin
başkenti. İnşallah, yeni projelerle Ankara’nın bu vasfını daha da
güçlendiriyor, dünyanın en önemli savunma sanayi merkezlerinden biri hâline
getiriyoruz.
Ankara’ya yeni bir adalet
sarayı kazandıracağız.
Ankara’ya UEFA kriterlerine uygun bir stadyum inşa edeceğiz.
Akyurt ilçemize 1 milyon
800 bin metrekare alan üzerine kurulu uluslararası standartlarda bir fuar
merkezi inşa ediyoruz.
Ankara-Yozgat-Sivas-Erzincan
yüksek hızlı tren hattının çalışmaları devam ediyor.
Ankara-Afyonkarahisar, Uşak
ve İzmir hattının da çalışmalarına başlayacak, Ankara’yı hızlı trenin merkezi,
kesişme noktası, ortak istasyonu konumuna yükselteceğiz.
Ankara merkez olmak üzere
üç otoyol projesini tamamlayacağız.
Kuzey Ankara Protokol Yolu
Kentsel Dönüşüm Projesi, Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi, 50’nci yıl kentsel
dönüşüm çalışmaları devam edecek.
Güneykent adını verdiğimiz bir
projeyle, Ankara’ya 500 bin kişilik yeni bir şehir kazandıracağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sadece Ankara, Diyarbakır,
İzmir ve İstanbul değil, seksen bir vilayetimiz için hazırladığımız projeleri
yeni Hükûmet dönemimizde başta büyük şehirler olmak üzere başlatacak, en kısa
zamanda tamamlayacağız.
Değerli milletvekilleri,
İktidarımız döneminde bölgesel kalkınma projelerimizi çok yönlü ve kararlı
şekilde hayata geçirdik. Güneydoğu Anadolu Projesi, Doğu Anadolu Projesi, Konya
Ovası Projesi gibi bölgesel kalkınma projelerini hızla uygulamaya koyduk. Son
olarak, çıkardığımız kanun hükmünde kararname ile Konya’da KOP ve Erzurum’da
DAP bölge kalkınma idarelerinin kuruluşlarını da gerçekleştirdik.
Ülkemizde ilk defa cazibe
merkezi niteliğindeki şehirlerimizin bulundukları bölgelere ekonomik güç,
dinamizm ve kalkınma ivmesi kazandırmasına yönelik programları uygulamaya
koyduk.
Geçmiş uygulamalar
temelinde, yurdun her yerinde bölgesel gelişmenin hızlandırılmasına yönelik
program ve projelerimizi güçlendireceğiz ve yaygınlaştıracağız.
Kalkınma ajanslarının
kaynaklarını ve imkânlarını artıracağız.
Bölgesel ve sektörel teşvik sistemini güçlendireceğiz.
Gelişme düzeyi zayıf kalan
bölgelerimizin cazibe merkezi şehirler etrafında kentleşmesini ve daha hızlı
kalkınmasını teşvik edeceğiz.
KÖYDES ve BELDES
programlarıyla köylerimizde ve beldelerimizde içme suyu, yol ve benzeri temel
ihtiyaçların karşılanması için hummalı bir çalışma yaptık.
Önümüzdeki dönemde de
kentler ve kırsal alanlar arasındaki gelir ve refah farkını dengelemek için
özel gayret sarf edeceğiz.
KÖYDES Program’ını,
kaynaklarını artırarak, kapsamlı bir kırsal kalkınma programına dönüştüreceğiz.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, göreve geldiğimiz günden bu yana, dış politikada temel hedefimiz
Türkiye’yi bölgesel bir güç ve küresel bir aktör yapmak, uluslararası sistemin
belirleyici ülkelerinden birisi hâline getirmek oldu. Bu nedenle, dış
politikada sorun odaklı yaklaşım yerine vizyoner bir
yaklaşım benimsedik.
İktidara geldiğimizden
bugüne kadar, demokrasimizin güçlenmesi, ülkemizin bölgesel ve küresel
sorunlarda daha etkin ve belirleyici bir aktör hâline gelmesi için Avrupa
Birliğine tam üyeliği stratejik bir hedef olarak gördük. Bu süreçte, bazı
ülkelerin haksız muhalefetine, yolumuza çıkartılan suni engellere rağmen tam
üyelik hedefimiz yolunda gerekli adımları kararlılıkla atmaya devam edeceğiz.
Kıbrıs’ta Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti halkının ve Türkiye'nin stratejik çıkarlarını gözeterek, iki
toplumlu ve iki kesimli, tarafların siyasi eşitliğine dayanan kapsamlı bir
çözüme ulaşılması yönündeki çabaları sürdüreceğiz.
Derin tarihî ve kültürel
bağlarımızın bulunduğu Orta Doğu ile ilişkiler ülkemizin dış politikasına güç
katan önemli bir stratejik unsurdur.
Türkiye ile Orta Doğu
coğrafyası arasındaki mevcut ekonomik ilişkileri derinleştirmeye yönelik
çabalarımız bu dönemde daha da güçlenerek sürecek.
Orta Doğu’da son dönemde
cereyan eden değişim hareketlerinin, bölgenin daha demokratik, şeffaf ve etkin
yönetimlere kavuşması bakımından önemli fırsatlar barındırdığını düşünüyoruz.
Bu sürecin, kardeş halklarımızın meşru özlem ve taleplerini karşılayacak
şekilde neticelenmesi ve bölgenin bu süreçten daha demokratik, daha istikrarlı
ve daha müreffeh olarak çıkması için her türlü gayreti göstereceğiz. Nihai istikrarın
ancak yönetimlerin meşruiyetlerini halktan aldıkları sistemlerle
sağlanabileceği anlayışıyla, kardeş bölge halklarının meşru taleplerinin
karşılanacağı reformların gerçekleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Özellikle,
Suriye, Libya, Mısır, Tunus ve Yemen’de, bir an evvel iç barış, huzur ve
istikrarın tesis edilmesi için aktif bir politika izliyoruz, izleyeceğiz.
Bu ülkelerdeki siyasi
istikrarsızlık ortamının yol açtığı insani sorunların halli için her türlü
yardımı yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Hükûmetimiz, Libya’daki kriz baş
gösterdiğinde, tarihin en büyük tahliye operasyonlarından birini yaparak 25
binin üzerinde sivilin ülke dışına transferini sağladı. Hâlen Suriye’deki
güvenlik sorunları sebebiyle sınırı geçerek ülkemize sığınan 10 bin civarındaki
Suriyeli kardeşimize her türlü insani yardım ve destek hizmetini sunuyoruz.
Türkiye, Irak’ın güvenlik,
barış ve demokrasiye kavuşması için en fazla çaba sarf eden ülkelerin başında
oldu.
Bölgede istikrarın
sağlanmasının en önemli koşullarından biri, Filistin sorununun insani ve
barışçıl bir yolla çözülmesidir. Barışın anahtarı, Birleşmiş Milletler
kararları kapsamında, birbiriyle barış içinde yaşayan iki devletli çözümden
geçiyor. Bu doğrultuda, Türkiye, gerek Filistin uzlaşmasının sağlanması gerekse
de barış sürecinin yeniden canlandırılması için aktif çaba göstermeye devam
edecek.
Sivil toplum kuruluşları
tarafından Gazze’ye insani yardım amacıyla gönderilen sivil konvoya yapılan
saldırının ilgili uluslararası platformlarda takipçisi olacağız.
İsrail, uluslararası hukuka
ve her türlü insani değerlere aykırı bu yasa dışı eyleminden dolayı resmen özür
dilemedikçe, bu menfur olayda… (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından
alkışlar) …hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına tazminat ödemedikçe,
Gazze’ye yönelik ambargoyu kaldırmadıkça iki ülke arasında ilişkilerin
normalleşmesi düşünülemez. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)
Balkan ülkeleriyle
ilişkilerimizi güçlendirmeye, barış, huzur ve istikrarın sürekli hâle gelmesine
katkı sunmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kafkaslarda barış ve
istikrarın temin edilmesi ve korunması ülkemiz açısından stratejik bir
önceliktir. Türkiye, Güney Kafkasya’da barış, istikrar ve refahın tesis
edilmesi, Azerbaycan toprakları ile Yukarı Karabağ’daki işgalin sona
erdirilmesi ve böylelikle Kafkaslardaki bütün akraba topluluklar arasındaki
ilişkilerin düzeltilmesi için çaba göstermeye devam edecektir.
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi dâhil olmak üzere Kafkaslarda en
geniş barış, istikrar ve refah ortamının doğması gerektiğine inanıyoruz.
İktidarlarımız süresince
yürüttüğümüz aktif ve ön alıcı dış politika neticesinde bugün Türkiye bölgesel
ve küresel aktör konumuna yükseldi. Uzun yıllar boyunca sadece kriz ve
afetlerle anılan Türkiye imajının yerini, uluslararası barış ve güvenliğin tesisi
için görüşlerine ihtiyaç duyulan ve özgün vizyonuyla
çözüm üreten Türkiye algısı aldı. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünyanın son derece stratejik bir coğrafyasında köklü bir
tarih ve medeniyete yaslanan büyük bir milletin vekilleri olarak ne kadar gurur
duysak azdır.
Cumhuriyetimizin 100’üncü
yılında 2023 hedeflerine doğru ilerleyen ülkemiz, bölgesinde ve küresel düzeyde
imrenilerek bakılan başarılarına koşar adımlarla devam edecektir.
Daha önceki hükûmet
programlarımızdaki hedeflerimizi gerçekleştirdiğimiz gibi buradaki
hedeflerimizi de inşallah gerçekleştireceğiz. Böylece milletimizi ileri
demokrasiye, daha çok refaha, daha çok sosyal adalete, daha güçlü bir
Türkiye’ye kavuşturacağız.
Toplumumuzu oluşturan tüm
kesimleri kucaklayan bir anlayış içinde çalışmalarını yürütecek olan
Hükûmetimiz, aziz milletimizden ve yüce Meclisten bir kez daha güven ve destek
bekliyor.
Çalışmalarımızı başta
muhalefet partilerimiz olmak üzere, sivil toplum kuruluşları ve ilgili tüm
taraflarla diyalog ve iş birliği içinde şeffaf biçimde yürüteceğiz.
Bütün bu çalışmalar sonucu
elde edilecek olan başarılar sadece bize ait olmayacak, tüm tarafların
katkısıyla milletimizin başarısı hâline gelecektir.
Bu yeni dönemin ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Allah yâr ve yardımcımız
olsun, yolumuz, bahtımız açık olsun diyor, sizleri sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından ayakta alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Başbakan.
Sayın milletvekilleri,
Bakanlar Kurulunun programı Sayın Başbakan tarafından bilgilerinize
sunulmuştur.
Anayasa’mızın 110 ve İç Tüzük’ümüzün 124’üncü maddeleri Bakanlar Kurulu Programı
üzerindeki görüşmelerin programın okunmasından iki tam gün geçtikten sonra
yapılmasını öngörmektedir.
Buna göre, program
üzerindeki görüşmeler 11 Temmuz 2011 Pazartesi günü yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri,
şimdi gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
III.- SEÇİMLER
1.- Başkanlık Divanı üyeliklerine seçim
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanı üyelikleri için seçim yapacağız.
Başkanlık Divanı
üyeliklerine iki siyasi parti grubunca bildirilen adayları gösteren listeyi
okutup oylarınıza sunacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanı
Üyelikleri Aday Listesi
Başkanvekilleri
Meral Akşener İstanbul MHP
Mehmet Sağlam Kahramanmaraş AK PARTİ
Sadık Yakut Kayseri AK PARTİ
Kâtip Üyelikler
Fatih Şahin Ankara AK PARTİ
Bayram Özçelik Burdur
AK PARTİ
Mine Lök Beyaz Diyarbakır AK PARTİ
Muhammet Bilal Macit İstanbul AK PARTİ
Mustafa Hamarat Ordu AK PARTİ
Özlem Yemişçi Tekirdağ AK PARTİ
İdare Amirlikleri
Ali Uzunırmak Aydın MHP
Salim Uslu Çorum AK PARTİ
Mustafa Kabakcı Konya AK
PARTİ
BAŞKAN – Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Başkanlık Divanı
üyeliklerine seçilen sayın milletvekillerini kutluyor, başarılar diliyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
gündemimizde görüşülecek başka konu bulunmamaktadır.
Alınan karar gereğince,
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulan Bakanlar Kurulunun
programını görüşmek için 11 Temmuz 2011 Pazartesi günü saat 15.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.