DÖNEM: 23 CİLT: 97 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
83’üncü Birleşim
29 Mart 2011 Salı
(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve
kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Genel Kurulu
teşrif eden Finlandiya Cumhurbaşkanı Tarja Halonen’e Başkanlıkça “Hoş geldiniz”
denilmesi
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 22 milletvekilinin, Orman Genel Müdürlüğünce
toprak döküm ihalesi açılmadığı iddiasının araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1094)
2.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, Niğde Altunhisar’ın ekonomik ve
sosyal sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1095)
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, Niğde Bor’un ekonomik ve sosyal
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1096)
4.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, Mersin Akkuyu’da kurulacak
nükleer santralin etki ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/1097)
C) Önergeler
1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin (2/517) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/265)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Muş
Milletvekili Seracettin Karayağız’ın, üretimde ülkemizin dünyadaki yerine
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Düzce ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce’nin, ithal öğretmen istihdamına ilişkin gündem dışı
konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Yaşar Karayel’in, bir buçuk yıl önce Kayseri’de 3 çocuğun
katledilişine ilişkin açıklaması
2.- Düzce
Milletvekili Celal Erbay’ın, Düzce ilinin bu Hükûmet döneminde en çok ilgi
gösterilen illerin başında geldiğine ilişkin açıklaması
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, ithal öğretmen istihdamına ilişkin açıklaması
4.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, OECD ülkeleri arasında, Birleşmiş Milletler ve
Dünya Bankası verilerine göre ülkemizde eğitim durumunun oldukça kötü olduğuna
ilişkin açıklaması
5.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Anayasa’nın 128’inci maddesine göre,
memurların ve kamu görevlilerinin özlük haklarının kanunla düzenleneceğine, bu
konuda kanun hükmünde kararname çıkarıla-mayacağına ilişkin açıklaması
6.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, seçime giden bir Mecliste, memurların ve kamu görevlilerinin
özlük haklarıyla ilgili kanun hükmünde kararnamenin görüşülmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/411) esas
numaralı, toplum içerisinde artan şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergenin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29/03/2011 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
2.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve arkadaşlarınca verilen, taşımalı eğitimle ilgili
sorunlar hakkındaki Meclis Araştırması Önergesi’nin, Genel Kurulun 29/03/2011
Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli
birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Amasya Milletvekili Avni Erdemir’in, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye
Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698)
2.- Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Anayasa
Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696 ve 696’ya 1’inci Ek)
X.- OYLAMALAR
1.- Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, 2010 yılında Batman’da işsizlik oranı ve
işsizlik sigortasından yararlananlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/18159)
2.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen taklit cep
telefonlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı
(7/18282)
3.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Cumhurbaşkanı Basın Danışmanının çalışmadığı
hâlde TRT’den maaş aldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/18312)
4.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’nin yapmış olduğu hizmet alımlarına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/18373)
5.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TMSF tarafından el konulan bir kişiye ait
şirket ve tesislerin satışına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/18464)
6.- Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun Türkiye
Kalkınma Bankası 2009 Yılı Raporuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/18474)
7.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü’nün, Digiturk platformunda yayın yapan TRT kanallarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı
(7/18528)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı müfettişleri ile
idari görevlendirilmelerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Ömer Dinçer’in cevabı (7/18593)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetler ile personel
atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçek’in cevabı (7/18992)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak dokuz oturum yaptı.
Birinci Oturum
Zonguldak
Milletvekili Fazlı Erdoğan’ın, Zonguldak iline yapılan yatırımlara,
Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, Afyonkarahisar ilinin sorunlarına;
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi.
İzmir
Milletvekili Canan Arıtman, nükleer santral kazalarındaki radyasyonun
etkilerine ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.
Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal,
Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk,
Çevre ve
Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun Zonguldak’la ilgili verdiği bilglilerin gerçeği
yansıtmadığına;
Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş, hastanelerde uygulanmakta olan performans
uygulamasının bir an önce durdurulmasına,
İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam, çok hassas ilan edilen kullanım alanlarında,
açık havada müzik çalmak, düğün yapmak konusundaki yasağa,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Yaşlılara Saygı Haftası’na,
Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan, Afyonkarahisar’daki bağlantı yollarının 2002
yılında yapıldığına,
Kütahya
Milletvekili Alim Işık, Kütahya halkına verilen sözlerin yerine getirilip
getirilmediğine,
İlişkin
birer açıklamada bulundular.
Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl ve 28 milletvekilinin, toplu mezar iddialarının
(10/1090),
Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve 28 milletvekilinin, faili meçhul cinayetlerin
(10/1091),
Araştırılması;
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek ve 33 milletvekilinin, yoksulluk sorununun ve gelir
dağılımındaki adaletsizliğin (10/1092),
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Batman Milletvekili Ayla Akat
Ata’nın, iş kazaları ve iş hastalıklarının (10/1093),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi;
Amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Libya’da
istikrar ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik uluslararası çabalara çok
boyutlu katkıda bulunmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere
gönderilmesiyle ilgili Başbakanlık tezkeresinin görüşmelerinin İç Tüzük’ün
70’inci maddesine göre kapalı oturumda yapılmasına ilişkin Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu’nun önergesi üzerine, kapalı oturuma geçildi.
Birleşime
saat 15.09’da ara verildi.
İkinci Oturum
(Kapalıdır)
Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci, Sekizinci ve
Dokuzuncu Oturum
Üçüncü
Oturuma saat 18.09’da başlandı.
Libya'da
15/2/2011 tarihinde başlayan olaylar neticesinde ortaya çıkan şiddet ortamının
sona erdirilebilmesini teminen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından
alınan 26/2/2011 tarihli ve 1970 sayılı Karar ile 17/3/2011 tarihli ve 1973
sayılı Karar’da kayıtlı hüküm ve çağrıları dikkate alarak ve mezkûr kararlar
çerçevesinde Libya'da istikrar ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik
uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere, lüzum, sınır, kapsam,
şekil, yöntem ve zamanı Hükûmetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve bununla ilgili gerekli
düzenlemelerin Hükûmet tarafından yapılması için Anayasa’nın 92’nci maddesi
uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir yıl süreyle izin istenilmesine
ilişkin Başbakanlık tezkeresinin kapalı oturumda kabul edildiği açıklandı.
23 Mart
2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen “Mersin
Akkuyu’da kurulması düşünülen nükleer santralin kurulma sebepleri ve sonuçlarının
daha objektif bir şekilde araştırılarak, kurulacak olan santral ya da
santrallerin kurulması aşamasında alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla” verilen Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 24 Mart 2011
Perşembe günkü birleşiminde okunması ve görüşmelerinin aynı birleşimde
yapılmasına ilişkin MHP,
Gündemin
“Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında
yer alan (10/1080) esas numaralı, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararlara
ilişkin Meclis Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin, Genel Kurulun 24/03/2011
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP,
Grubu
önerileri yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci
sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili
Durdu Mehmet Kastal’ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698),
2’nci
sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi
kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kabul edilen, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun Tasarısı ile Anayasa Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696) üçüncü
bölümün 76’ncı maddesine kadar kabul edildi. (71’inci madde Komisyona geri
çekildi) Verilen aradan sonra;
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, Mersin Milletvekili İsa Gök’ün,
Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın,
Gruplarına
sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Genel
Kurulun, daha önce toplanması kararlaştırılan 25 ve 26 Mart 2011 Cuma ve
Cumartesi günkü birleşimlerinde toplanmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi
kabul edildi.
29 Mart
2011 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 02.19’da son verildi.
|
|
Sadık YAKUT |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
Fatih METİN |
|
Burdur
|
|
Bolu |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Yusuf COŞKUN |
|
Konya |
|
Bingöl |
|
Kâtip Üye
|
|
Kâtip Üye |
No.: 111
II.- GELEN
KÂĞITLAR
25 Mart 2011 Salı
Raporlar
1.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macit ve Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin;
Tarım Kanununun Değiştirilerek Tarımsal Destekleme ve Müdahale Kurumu
Kurulmasına Dair Kanun Teklifi ile İçtüzüğün 37’nci Maddesine Göre Doğrudan
Gündeme Alınma Önergesi (2/513) (S. Sayısı: 716) (Dağıtma tarihi: 25.3.2011)
(GÜNDEME)
2.-
Geçici İthalat Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/434) (S. Sayısı: 717) (Dağıtma tarihi: 25.3.2011) (GÜNDEME)
3.-
Geçici İthalat Sözleşmesinde Yapılan Değişikliklerin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/985) (S.
Sayısı: 718) (Dağıtma tarihi: 25.3.2011) (GÜNDEME)
4.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/1016) (S. Sayısı: 719) (Dağıtma tarihi:
25.3.2011) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergesi
1.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane’deki internet kesintilerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2353) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/03/2011)
2.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane Devlet Hastanesinin anjiyografi
cihazı ve psikiyatri doktoru ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/2354) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
3.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Hasköy Tarım Kredi Kooperatifinin Ardahan
Tarım Kredi Kooperatifi ile birleştirileceği iddiasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2354) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/03/2011)
Yazılı Soru Önergeleri
1.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Devlete ait seyahat uçaklarına ve kıtalar
arası uçuş yapabilen uçak siparişi verildiği iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18926) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
2.-
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, askerlikten önce sigorta başlangıcı
olmayan çiftçilerin sorununun çözümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18927) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
3.-
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, çiftçilerin kullandıkları mazot ve gübrede
ÖTV ve KDV indirimi yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18928) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
4.-
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, esnaf ve şirketlerin TEDAŞ’a olan
borçlarının yapılandırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18929) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
5.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz’ün, kamu kurumlarına jeoloji mühendisi alınmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18930) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/03/2011)
6.-
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, 4/C statüsünde çalışan personelin aile
yardımından yararlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18931)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
7.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, 2010 yılı işsizlik rakamlarına ve çözümüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18932) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/03/2011)
8.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, eczacıların mağduriyetinin giderilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18933) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/03/2011)
9.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana-Sofulu 1. Bölge TOKİ Konutlarında yaşanan
sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18934) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/03/2011)
10.-
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, nükleer santrale ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/18935) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
11.-
Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, basında yer alan bir iddiaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18936) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/03/2011)
12.-
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, emeklilere maaş promosyonu ödenmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18937) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/03/2011)
13.-
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, Marmara Depremi nedeniyle toplanan kaynağın
kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18938) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/03/2011)
14.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetler ile
görevlendirilen personele ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18939) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
15.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Adli Tıp Kurumunun bir tutuklu
hakkındaki raporuna ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18940)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
16.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18941)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
17.-
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, konut olarak inşa edilmiş binaların başka
amaçlarla kullanımının denetlenmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18942) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
18.-
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, konut olarak inşa edilmiş binaların başka
amaçlarla kullanımına izin verilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18943) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
19.-
Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Bursa’da depreme karşı alınan önlemlere
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18944)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
20.-
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, 4/C statüsünde çalışan kamu personelinin
aile yardımından yararlandırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18945) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
21.-
Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana’nın 2000 yılından sonraki
istihdamla ilgili verilerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18946) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
22.-
Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kayıt dışı kadın istihdamının
önlenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18947) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
23.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da verilen maden arama ve işletme
ruhsatlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18948)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
24.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18949) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/03/2011)
25.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya Kapalı Havzasının çölleşmesini önlemek
amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18950) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
26.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, Çevre Bilgi Sistemi ve Tehlikeli Atık
Beyan Sistemine yapılan başvurulara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18951) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
27.-
Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, ülke genelinde ve Giresun’da SHÇEK’e bağlı
yurtlardan ayrılan kız çocuklarına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye
Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18952) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
28.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ve Kütahya
nüfusuna kayıtlı özürlü sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf)
yazılı soru önergesi (7/18953) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
29.-
Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kayıt dışı kadın istihdamının
önlenmesine ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi
(7/18954) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
30.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18955)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
31.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da verilen maden arama ve işletme
ruhsatı başvurularına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18956) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
32.-
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, jeoloji mühendisi istihdamına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18957) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/03/2011)
33.-
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, tarımsal sulamada çiftçilerden trafo
kaybı adı altında alınan ücrete ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18958) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
34.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, yapılması planlanan nükleer santralden
çıkacak nükleer atığın bertarafına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18959) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
35.-
Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun Büyükşehir Belediyesinin yapmış
olduğu ihalelerle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18960) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
36.-
Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun’da eski garajın satışına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18961) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/03/2011)
37.-
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, bir büyükşehir belediye
başkanının görevden alınıp alınmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18962) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
38.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18963) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/03/2011)
39.-
Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in, Giresun-Espiye Belediyesine itfaiye
eri kadrosuna personel alımında usulsüzlük yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18964) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
40.-
Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa-İnegöl’e bağlı bazı köy yollarının
onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18965)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
41.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ve ayrılan
yatırım bütçelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18966)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
42.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, Türk Hava Yollarının tanıtımına ve
sponsorluk anlaşmalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18967) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
43.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18968) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/03/2011)
44.-
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18969) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
45.-
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Almanca öğretmenlerine kadro verilmesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18970) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/03/2011)
46.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bayburt’ta taşımalı eğitime ve branş
öğretmeni ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18971) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
47.-
Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman Bekirhan Beldesindeki ortaöğretim
okulu ihtiyacına ve Türkiye geneli ortaöğretim okulu sayısına ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18972) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/03/2011)
48.-
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, aile hekimliği uygulamasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18973) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2011)
49.-
Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, kanser vakalarının yıllara ve bölgelere göre
dağılımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18974) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/03/2011)
50.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Simav Devlet Hastanesinde görevden
ayrılan personele ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18975)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
51.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18976) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/03/2011)
52.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle gazetelere
verilen ilan ve reklamlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18977) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
53.-
Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’deki sağlık kurumlarındaki şiddet
mağduru kadınlara yönelik birimlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18978) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
54.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18979)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
55.-
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, tarımda kullanılan bir kimyasal maddenin
içerdiği kurşun miktarının düşürülmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18980) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
56.-
Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’da etkili yağışlar sebebiyle tarım alanlarında
oluşan zarara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18981) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
57.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Posof’taki hayvan
yetiştiricilerinin bir mağduriyetine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18982) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
58.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Marmaray Projesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18983) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
59.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18984) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/03/2011)
60.-
Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’nın ulaşım sorunları ve yatırım
projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18985)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
61.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18986) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/03/2011)
62.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/18987)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
63.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara, yeni
istihdama, personel atamalarına ve meydana gelen göçe ilişkin Devlet Bakanından
(Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/18988) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/03/2011)
64.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ve Kütahya
nüfusuna kayıtlı şehit ve gazilere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18989) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
65.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ve verilen
dış ticaret desteklerine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer Çağlayan)
yazılı soru önergesi (7/18990) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
66.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ve AB
fonlarından sağlanan desteğe ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı
soru önergesi (7/18991) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
67.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetler ile
personel atamalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil
Çiçek) yazılı soru önergesi (7/18992) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
68.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetler ile
personel atamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru
önergesi (7/18993) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
69.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/18994) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
70.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere
ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/18995)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
71.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetler ile
restorasyon çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18996) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/03/2011)
72.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere
ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/18997)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)
73.-
Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, etik davranış ilkelerini ihlal eden
personele ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18998)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Sinop
Milletvekili Engin Altay’ın, kamu kuruluşları için kiralanan bina ve plazalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18299)
2.-
İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’in, Ostim Organize Sanayi Bölgesinde
meydana gelen patlamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18300)
3.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, SGK tarafından ödeme emri gönderilen
belediye ve belediye başkanlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18302)
4.-
Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun
Devreli Gelişme Planına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18304)
5.- Çanakkale
Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Küre Dağları Milli Parkı alanına
yapılması planlanan Ilıca HES Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18305)
6.-
Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Gelibolu Yarımadası Tarihi
Milli Parkında görev yapacak alan kılavuzlarının alımı ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18306)
7.-
Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, İstanbul’da yeni bir TRT
binası yapılacağı iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18310)
8.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, TRT’nin Anadolu Ajansı ile olan
sözleşmesini feshetmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent
Arınç) yazılı soru önergesi (7/18313)
9.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, TRT’de yayınlanan bir programa ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi
(7/18314)
10.-
Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, enflasyon oranındaki düşüşe ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/18316)
11.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Esnaf Kefalet Kooperatifi borçlularına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru
önergesi (7/18318)
12.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, 2012 Dünya Salon Atletizm
Şampiyonasına yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak)
yazılı soru önergesi (7/18321)
13.-
Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, İstanbul-Gedikpaşa İlköğretim Okulunu
satın alan şirkete ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru
önergesi (7/18320)
14.-
Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki üniversite öğrencilerinin
barınma sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru
önergesi (7/18322)
15.-
Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine
katılanlara GBT uygulaması yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18324)
16.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, valiliklerin aldıkları güvenlik
tedbirlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18325)
17.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Başbakanın Ardahan’da açılışını yaptığı
tesislere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18326)
18.-
Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa-Karacabey’deki bozuk köy yollarının
yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18327)
19.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner’in, Trabzon-Akçaabat Belediyesi ile ilgili iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18328)
20.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Anayasada yapılan değişiklik uyarınca vergi
borçları nedeniyle yurt dışı çıkış yasağı kaldırılan mükelleflere ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18329)
21.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 2002’den sonra yapılan yeniden
yapılandırma ve mali aflara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18331)
22.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir proje için öğrencilerden para
toplandığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18334)
23.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, yüksek internet fiyatlarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18344)
24.-
Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya’ya hızlı tren hattı yapılmasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18345)
25.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, ceza infaz kurumlarında HIV/AIDS
virüsü taşıyan tutuklu ve hükümlülere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18346)
26.-
İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, İzmir’deki OSB’lerin teşviklerden
yararlandırılmamasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18347)
27.-
Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe’nin, Ağrı-Patnos’taki 34 üncü Motorlu
Piyade Tugayının lağvedilmesi kararına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18348)
28.-
Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Devlet Tiyatrosu olan illere ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18349)
29.-
Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Milas-Güllük Belde Belediye Başkanının
görevden alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18351)
30.-
Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, yapılan bir alt geçitle ilgili iddiaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18352)
31.-
Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, nişasta bazlı şeker üretimine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18353)
32.-
Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, yabancılara satılan taşınmaz mallara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18354)
33.-
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, yurt dışındaki Türk vakıf ve
derneklerine yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18356)
34.-
Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, fiziki mekanların özürlülerin kullanımına
uygun hale getirilmesine yönelik yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/18358)
35.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Mısır’la ilgili konuşmaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18361)
36.-
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, 50’den az işçi çalıştıran işyerleri için
işletme belgesi zorunluluğunun kaldırıldığı iddialarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18366)
37.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18370)
38.-
Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, bir gazetenin manşetlerinin TRT’de yer
almamasıyla ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18372)
39.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, “Yuvaya Kitap Uçur” kampanyasına
ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18376)
40.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin
Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18377)
41.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul İl Genel Meclisinde yapılan
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının il ve ilçe mütevelli heyetleri
seçimlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18381)
42.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı
binasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18383)
43.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, müstafi sayılan memurların görevlerine dönmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18384)
44.-
Mersin milletvekili Mehmet Şandır’ın, araç kundaklama olaylarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18385)
45.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18386)
46.-
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, bazı belediyelerin trafik işaretlemede ve
trafik levhalarında kullanılan yansıtıcı malzeme alımına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18387)
47.-
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir davayla ilgili yapılan
aramalara ve bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18388)
48.-
Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, tarihi Kütahya evlerinin restorasyonuna
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18390)
49.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Osmaniye’de ilköğretim 5. sınıflar için
yapılan Başarı Değerlendirme Sınavı ile ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18392)
50.-
Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığında
görevlendirilen personele ve yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18393)
51.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir lisedeki bazı öğretmen ve idareciler
hakkında hazırlanan inceleme ve soruşturma raporuna ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18394)
52.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bazı kadroların ek göstergelerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18395)
53.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18396)
54.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici’nin, 2010 KPSS Lisans Sınavı branş sıralamalarının
yayınlanmamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18397)
55.-
Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, ilköğretimde bilişim teknolojileri
dersinin kaldırılmasına ve sözleşmeli bilişim teknolojileri öğretmenlerine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18398)
56.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Ankara ve İstanbul’daki metro
inşaatlarının tamamlanmasına ve diğer illerdeki raylı ulaşım sistemine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18405)
57.-
Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, TCDD’de çalışan bir personelle ilgili bazı
iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18406)
58.-
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, Ankara-Eskişehir yüksek hızlı tren hattının
güvenlik raporunun hazırlanamamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18407)
59.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18408)
60.-
İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, İzmir’e yeni havalimanı yapılmasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18409)
61.-
İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, İzmir’in bazı ilçe yollarının bölünmüş yola
dönüştürülmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18410)
62.-
İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, Bergama-İvrindi yolunun yeniden yapılmasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18411
63.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18412
64.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin
Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18413)
65.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin
Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/18414)
No.: 112
28 Mart 2011
Pazartesi
Teklif
1.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/895) (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.3.2011)
Tasarı
1.- Kamu
Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak
Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu Tasarısı (1/1017) (Anayasa ile
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.3.2011)
Raporlar
1.- 2001,
Gemilerdeki Zararlı Organik Tutunma Önleyici Sistemlerin Kontrolüne İlişkin
Uluslararası Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Çevre ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/571) (S. Sayısı: 720) (Dağıtma
tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)
2.- 2000
Tarihli Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Kirlenme Olaylarına Karşı Hazırlıklı
Olma, Müdahale ve İşbirliği Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Çevre ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/637) (S.
Sayısı: 721) (Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan Hükümeti Arasında Çevre ve Ormancılık
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Çevre ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/851) (S. Sayısı: 722)
(Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)
4.-
Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Çevre
Bakanlığı Arasında Çevre Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/973) (S.
Sayısı: 723) (Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)
5.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/977) (S. Sayısı: 724) (Dağıtma
tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)
6.- Yargı
Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1012) (S. Sayısı: 725)
(Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)
7.-
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 8 Milletvekilinin; Yapı Denetimi
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (2/883) (S. Sayısı: 726) (Dağıtma
tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)
8.-
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 13 Milletvekilinin; İmar Kanunu ile
Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve
Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (2/884) (S.
Sayısı: 727) (Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, bir kadın hükümlüye ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/17953)
2.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, 2007 yılından itibaren hâkim
adaylarının mülakat işlemleri için açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17954)
3.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, şeffaf plastik oy sandıklarının
teminine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17955)
4.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, 2007-2010 yılları arasında ceza
ve tutukevlerinde hayatını kaybeden hükümlü ve tutuklu sayısı ile bu sebeple
açılan adli ve idari soruşturmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/17956)
5.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, 1980-84 yıllarında Diyarbakır
Cezaevindeki tutuklu ve hükümlü sayısına ve ölenlere ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/17957)
6.-
Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, sözleşmeli sağlık personelinin sorunlarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18000)
7.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, İzmir’de bir devlet hastanesinin yaptığı göz
ameliyatlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18002)
No.: 113
29 Mart 2011 Salı
Tezkereler
1.
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1440) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2011)
2.-
Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1441) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2011)
3.- Van
Milletvekili Ödal Üçer’in Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1442) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.3.2011)
4.-
Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1443) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2011)
5.-
Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1444) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2011)
6.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1445) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2011)
Rapor
1.-
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Anayasa Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696’ya 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi:
29.3.2011) (GÜNDEME)
No.: 113’e Ek
29 Mart 2011 Salı
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 22 Milletvekilinin, Orman Genel Müdürlüğünce
toprak döküm ihalesi açılmadığı iddiasının araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1094) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/03/2011)
2.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 Milletvekilinin, Niğde-Altunhisar’ın ekonomik ve
sosyal sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1095)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2011)
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 Milletvekilinin, Niğde-Bor’un ekonomik ve sosyal
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1096) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/03/2011)
4.-
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 Milletvekilinin, Mersin-Akkuyu’da
kurulacak nükleer santralin etki ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1097) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/03/2011)
29 Mart 2011 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik),
Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN –
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Genel Kurulu teşrif eden Finlandiya
Cumhurbaşkanı Tarja Halonen’e Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün
davetlisi olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Finlandiya Cumhurbaşkanı Sayın
Tarja Halonen şu anda Meclisimizi onurlandırmışlardır.
Kendilerine
yüce Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, üretimde ülkemizin dünyadaki yeri hakkında söz isteyen Muş
Milletvekili Sayın Seracettin Karayağız’a aittir.
Buyurun
Sayın Karayağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Muş Milletvekili Seracettin
Karayağız’ın, üretimde ülkemizin dünyadaki yerine ilişkin gündem dışı konuşması
SERACETTİN
KARAYAĞIZ (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ’nin iktidarı
devraldığı 2002 Kasımından bu yana ülkemizde meydana gelen değişim ve
gelişmeleri sizlerle paylaşmak amacıyla söz almış bulunmaktayım. Konuşmama
başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkelerin kalkınmaları meydana getirdikleri katma değerle
doğru orantılıdır. Petrol, doğal gaz ve değerli madenler yönünden hayli fakir
olan ülkemizin kalkınması, üretim kalitesini geliştirmesine ve pazarlarını
artırmasına bağlıdır.
Geldiği
günden bu yana özel sektörün önündeki engelleri kaldırmak, ARGE çalışmalarını
teşvik etmek, sanayicilerimizin dünyadaki meslektaşlarına karşı rekabet gücünü
artırmak, komşu ülkeler arasındaki çelik duvarları kaldırmak için çalışan AK
PARTİ çabasının meyvelerini almaya
başlamıştır. İmalatçı sektörlerimizin dünyadaki konumuna bir göz atacak olursak bu gerçekleri
rahatlıkla görebiliriz.
Türkiye,
mücevherat, inşaat, otomotiv ve konfeksiyon gibi önemli sektörlerde başa
güreşiyor. Mücevherat üretiminde Amerika ve Hindistan’dan sonra dünya 3’üncüsü
olan Türkiye, konfeksiyonda Avrupa’nın 2’nci, dünyanın 5’inci büyük
ihracatçısıdır.
Kot
kumaşı üretiminde dünya lideri olan Türkiye, dünya iç giyim ihracatının yüzde
10’unu, çorap üretiminin ise yüzde 8’ini gerçekleştiriyor.
Türk
firmaları, plastik işlemede de başarılı çalışmalar yapıp Avrupa’nın 5’incisi
konumuna yükseldiler. Bu sektörün hedefi 2014 yılında Avrupa 1’inciliğini
yakalamak.
Züccaciye
sektöründe büyük başarı gösteren sanayicilerimiz, dünyada 3’üncü sıraya
yerleştiler. Dünya cam üretiminin yüzde 8’i ülkemizde gerçekleşiyor. Seramik
sektöründe teknoloji ve kaliteyi artıran Türk firmaları, dünyanın 4’üncü
ihracatçısı konumundadır.
Halıcılık
sektörü de Hükûmetimiz döneminde toparlanarak dünyanın 4’üncü büyük ihracatçısı
konumuna yükselmiştir, makine halısında ise 5’inci sıradayız.
Sanayicimiz,
ev tekstilinde de ön sıralarda sıçrama yaparak üretim ve ihracatta dünyanın
4’üncü büyük sektörü hâline gelmiştir.
Türkiye'nin
ihracattaki payı en yüksek olan sektörü otomotiv sektörü. Dünyadaki her 40
ticari araçtan ve her 100 otomobilden birini Türkiye üretmektedir. Otobüs
üretiminde Avrupa 2’ncisi olan Türkiye, hafif ticari araç üretiminde Polonya,
İspanya, Fransa ve İngiltere’yi geride bırakmış durumdadır.
Turizmde
son yıllarda en fazla tercih edilen ülkemiz, AB konaklama kapasitesinin yüzde
7’sine sahip. 28 milyon 500 bin kişiyle dünyanın en çok turist çeken 9’uncu, en
fazla turizm geliri sağlayan 10’uncu ülkesiyiz.
Deri ve
deri giyim üretiminde dünya 8’incisi olan sektör, Avrupa’da 4’üncü sırada
bulunuyor. Ayakkabı üretiminde ise dünyanın 9’uncu sırasına yükseldik.
İktidarı
devraldığımızda dünyada 26’ncı sırada olan ülkemiz, bu gelişmeler sayesinde 9
basamak yükselerek dünyanın 17’nci büyük ekonomisi hâline gelmiştir. Bu başarı
Değerli Başbakanımızın lideri olduğu AK PARTİ kadrosuyla birlikte çalışmalara
destek veren Parlamentonun tüm değerli üyelerine ve kendi işletmelerinde gece
gündüz çalışarak destansı mücadeleler veren sektörün tüm temsilcilerine aittir.
Daha nice
başarılara imza atmak dileğiyle burada konuşmama son verirken yüce heyetinizi
tekrar sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Karayağız.
Gündem
dışı ikinci söz, Düzce ilinin sorunları hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili
Sayın Kamil Erdal Sipahi’ye aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Sipahi.
2.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal
Sipahi’nin, Düzce ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
KAMİL
ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, size ve yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Düzce
ilinin sorunları hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Buradan şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak tüm
Düzcelilere en iyi dileklerimi ve selam ve saygılarımı sunuyorum.
Düzce,
1999 yılı depreminin yaralarını sarmak üzere Milliyetçi Hareket Partisinin
ortak olduğu 57’nci Cumhuriyet Hükûmeti tarafından il yapılmış ve yatırımlar
başlatılmıştır. Ancak, ülkemizin en kalkınmış yörelerinin ortasında bulunan ve
başta su havzası özelliği olmak üzere ülkenin en verimli topraklarına sahip
olan Düzce, şu anda en çok ihmale uğrayan illerimizden birisi hâline gelmiştir.
Kalkınmada öncelikli iller sıralamasında Düzce’nin 3’üncü sıradan 1’inci sıraya
alınmasıyla bölgede her türlü yatırım durma noktasına gelmiştir. Bu nedenle
işsizlik ve bundan kaynaklanan asayiş olayları, ekonomik ve sosyal sorunlar
giderek artmakta olup Düzce âdeta işsizler ve fakirler kenti hâline gelmeye
başlamıştır.
Düzce
ili, başta Akçakoca olmak üzere, önemli bir fındık üretim bölgesidir. Ancak,
Karadeniz’in diğer illerinde fındık üreticisi ne duruma düşürüldüyse Düzce’deki
fındık üreticisi de benzer sıkıntılar ve sorunlar içindedir.
Esnaf ve
sanatkârın durumu ise ülke genelinde olduğu gibi, siftah yapmadan dükkânını
kapatma kaderiyle baş başadır. Kalkınmada öncelikli iller sıralamasında Düzce’nin
tekrar 3’üncü sıraya alınarak yatırımların teşviki ve istihdamın artırılması
konusunda bir çalışma acilen yapılmak zorundadır.
Düzce,
diğer taraftan, nakliyecilik sektöründe önemli bir ilimizdir. Kamyoncu esnafı
âdeta isyan hâlindedir. Trafik kontrol ve denetimleri, neredeyse kamyoncu
esnafı ve onun ekmek parasını hedefleyen bir şikâyet konusu olmaya başlamıştır.
Düzce’nin bu önemli kamyoncu sektörü, ülke genelinde olduğu gibi, mazot yerine
10 numaralı yağ kullanmak kaderine mahkûm edilmiş, ekmek parasını kazanamayan,
gittikçe fakruzaruret içine düşen sahipsiz, desteksiz bir camia hâline
gelmektedir.
Düzce’nin
su kaynakları bu ilimize bölgenin en önemli su havzası özelliğini
kazandırmıştır. Düzce’nin özelliği su kaynaklarının Düzce ili içinde doğup yine
il hudutları içinde kalarak denize ulaşmasıdır. Ancak, Düzce ilinin su
kaynakları İstanbul Belediyesi İSKİ teşkilatının vesayet ve istismarına terk
edilmiştir. İSKİ’nin müdahalesiyle inşaat faaliyetleri olumsuz etkilenmekte,
İSKİ Düzce’deki tüm köyler dâhil her türlü altyapı ve inşaat faaliyetlerine
müdahale etmekte, hatta durdurmaktadır. Buna karşılık Düzce’nin su kaynaklarını
âdeta sömüren İSKİ’nin Düzce’ye en küçük bir maddi yardımı, desteği veya
altyapı faaliyetlerine katılımı ise söz konusu değildir. Her inşaat
faaliyetine, hatta bir köy camisinin yapılmasına bile İSKİ müdahale
edebilmekte, engel olabilmekte ama sıra bir altyapı inşasına geldiğinde taşın
altına elini koymamakta ve Düzce’yi kendi mahdut kaynaklarıyla baş başa
bırakmaktadır.
Âdeta
Düzce İSKİ’nin vesayet ve sömürgesi hâline getirilmiştir. Düzce su havzasına
yönelik İSKİ istismarına karşı Düzce ve Düzcelinin hak ve menfaatlerini korumak
için Düzceli tedbir beklemektedir. Düzce su havzasının kullanılması
karşılığında İSKİ tarafından bu ilimize maddi katkı yapılması, altyapı
tesislerinin bir kısmının üstlenilmesi gibi haklı bir istek ve talep vardır.
Düzce il
merkezinde Meteköy bölgesinde TOKİ tarafından yedi yüz kırk sekiz dairelik bir
inşaat projesi başlatılmıştır. TOKİ konutları hak sahiplerine dağıtılmış ancak
kalitesiz inşaat ve yarım kalmış altyapı hizmetleriyle konut sahipleri ciddi
sorunlar yaşamaya başlamıştır; evlerin kapı, pencere bölümleri yetersizdir,
atık su işlemi yarım bırakıldığı için her yağmur sonrası evlerin birinci katları
su baskınına maruz kalmaktadır. Şikâyetçi konut sahiplerine yapımcı şirketin
işi bıraktığı ifade edilmiş ve TOKİ mağdurları kaderlerine terk edilmiştir. Bu
konuda verdiğim bir soru önergesine ise ciddi bir cevap aldığımı söylemek
mümkün değildir.
Diğer yandan,
Gümüşova’da eski E-5 yolunun genişletilme, tünel ve altgeçit yapımı
faaliyetleri yıllardır devam etmekte ve bir türlü tamamlanamamaktadır.
Gölyaka
ilçesinde ise, tabiat harikası Efteni Gölü ve çevresi Abant’a rakip olmak için
ilgi ve destek beklemekte, deprem sonrası afet konutları için yapılan yolun
Gölyaka ilçe merkezine bağlanması yıllardır beklenmektedir.
Yine,
Gölyaka ilçesinde “mera” olarak adlandırılan yaklaşık 3 bin dönümlük bir başka
alan birilerine, sırtı kalınlara peşkeş çekilmek istenmektedir. Bu konuda,
Gölyaka halkı, bu oyunun sonunu merakla beklemektedir.
Evet,
Düzce’nin daha birçok sorunu vardır ancak bu kısıtlı sürede ben önemlilerine
değinebildim. 11 Hazirandan sonra Düzce’den seçilecek Milliyetçi Hareket
Partisi milletvekillerinin Düzce’nin sadece sorunlarını değil, çözümlerini de
beraber getireceklerine inanıyorum. Buradan Düzcelilere en iyi dileklerimi
sunarım.
Yüce
Meclise saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Sipahi.
Gündem
dışı üçüncü söz, öğretmen istihdamı hakkında söz isteyen Yalova Milletvekili
Sayın Muharrem İnce’ye aittir.
Buyurun
Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce’nin, ithal öğretmen istihdamına ilişkin gündem dışı konuşması
MUHARREM
İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Eğitimimizin
sorunlu olduğunu, hatta sorunlar yumağı olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Sayın
Bakan, yabancı dil öğretimi konusunda “Sorunumuz ortadadır.” diyor. Bu, doğru
fakat en öncelikli sorunumuz mu bu acaba, en öncelikli sorunumuz yabancı dil
öğretimiyse bunun çözümü ithal öğretmen mi? İşte, bunu tartışmamız gerekiyor.
Hayvancılığımız
sorunlu, Angus ithal edelim çözelim; sağlık sistemimiz sorunlu, doktor ithal
edelim çözelim; mühendis ithal edelim;
şimdi de öğretmen ithal edelim.
Sayın
milletvekilleri, o zaman dokuz yılda seksen üniversiteyi neden açtık? Eğitim
fakültelerini, bu filolojileri neden açtık? Yabancı dil öğretimi sorunlu, ithal
öğretmenle bunu çözdük diyelim. Peki, matematik öğretimimiz de sorunlu, bunu
nasıl çözeceğiz? Fizik öğretimimiz de sorunlu, bunu nasıl çözeceğiz? Hatta
Türkçe öğretimimiz sorunlu, bunu nasıl çözeceğiz?
2009 PISA
sınavlarında okuma becerisi bakımından 33 OECD ülkesi arasında 31’inciyiz. Fen ve
matematik okuryazarlığı konusunda 33 OECD ülkesi arasında 31’inciyiz.
İlköğretimde okuyan öğrencilerimizin yüzde 51,2’si ikili eğitim görüyor yani
5,5 milyon çocuğumuz ikili eğitim görüyor. İlköğretimde okuyan öğrencilerin
yüzde 3,3’ü birleştirilmiş sınıflarda okuyor yani ilköğretimdeki 359 bin
çocuğumuz aynı sınıfta, birleştirilmiş sınıflarda okuyor. Ardahan’daki
ilköğretim öğrencilerinin yüzde 17’si birleştirilmiş sınıflarda. Urfa’da yüzde
85,8’i ikili eğitim görüyor.
Tarihe
baktığımızda bu uygulamanın çok yanlış olduğunu görürüz. 1838’de II. Mahmut’un
Tıbbiyenin açılışında yaptığı konuşmayı hepinizin okumasını isterim. II. Mahmut
orada diyor ki: “Bilgi Fransızca. Fransızcayı öğreneceksiniz ki tıptaki bu
bilgileri Türkçeye aktarasınız.” diye… Mantık bu ama daha sonra 1955’te bu
ülkede ithal öğretmen denendi, maarif kolejleri için tartışıldı, denendi,
başarısız bulundu ve vazgeçildi.
Ben
sizlere, kayıtlara geçmesi bakımından, 10 Ocak 1955 tarihli Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Tutanak Dergisi’ni okumanızı tavsiye ediyorum. Cilt 1’e
baktığınızda o günkü eğitim kökenli milletvekillerinin buna nasıl karşı
çıktıklarını, ithal öğretmen uygulamasının bu ülkeye ne kadar sakıncalar
getireceğini hep birlikte oradan görebiliriz.
Sayın
milletvekilleri, madem İngilizce öğretmekte başarısızız, başarılı olmak için
neler yaptık, bunu tartışmıyoruz; bu ithal öğretmenleri hangi firmalar
getirecek, o firmalarda kimlerin bağlantıları var, bunları tartışmıyoruz.
Ben
sizlere 1955’te denenen, daha sonra 1985’te denenen, şimdi de 2011’de denenmek
istenen ithal öğretmenlikle ilgili 1985 tarihli gazete kupürlerinden örnekler
vermek istiyorum.
Bakınız,
1986’nın Kasım ayında öğretmenliğe başladım ben. Aldığım ilk maaş, 1986’nın
Kasımında aldığım ilk maaş 64 bin liraydı. 1985 yılındaki Milliyet gazetesinde
-o günkü tartışmalarda bir gazete kupürü- diyor ki: “İthal öğretmene 200 bin
lira maaş.” Yani 1955’te rahmetli Adnan Menderes deniyor, 1985’te rahmetli
Turgut Özal deniyor ve 2011’de Sayın Recep Tayyip Erdoğan deniyor bunu. İşte,
bizim 300 bin çocuğumuz, 300 bin gencimiz işsiz gezerken, 1985’te 64 bin lira
maaş alan öğretmenin olduğu yerde Pakistan’dan öğretmen getirilerek 200 bin
lira maaş verilenin yeni üçüncü versiyonunu bugünlerde yaşamış oluyoruz.
Sayın
milletvekilleri, pek çok kamu çalışanını yurt dışına yabancı dil öğrenmek için
gönderiyoruz, kaymakamları gönderiyoruz, bazı bürokratları, akademisyenleri
gönderiyoruz. Peki, İngilizce öğretmenlerini niye göndermiyoruz? LYS’de en
başarılı olduğumuz alan, dil alanıdır. Kanun teklifimiz var sözleşmeli
öğretmenlerle ilgili, on üç aydır bunu getirip onlara verdiğiniz sözü
tutmuyorsunuz.
12
Haziranda seçim var. Taahhüt içeren, Türkiye'yi bağlayacak hiçbir anlaşmanın
altına imza atmamasını özellikle bürokratlara tavsiye ediyorum ve Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarında bu anlaşmaları size rücu ettireceğimizi bildiriyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın İnce.
60’ıncı
maddeye göre pek kısa söz talepleri vardır, onları veriyorum.
Sayın
Karayel…
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Yaşar
Karayel’in, bir buçuk yıl önce Kayseri’de 3 çocuğun katledilişine ilişkin
açıklaması
YAŞAR
KARAYEL (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Saygıdeğer Başkanım.
Bir buçuk
yıl önce Ramazan Bayramı’nda bayram sevinci yaşamak isteyen 3 yavrumuz hunharca
katledilmişti Kayseri’de. Kayseri’de yaşayan hemşehrilerimiz ve Kayserililer,
tüm Türkiye, bu çocukların katilinin bulunmasından dolayı son derece memnun
olduk.
Faili
meçhul cinayetlerde polisimizin başarılı çalışmalarına hep birlikte tanık
oluyoruz, bu faili meçhulün de aydınlatılmasına, Türk polisimizin, özellikle de
asayiş şubede görev almış olan polislerimizin başarısı olarak bakıyoruz. Bu
yavrularımızın katilini uzun ve yorucu bir takiple bulan görevli polis
memurlarının ödüllendirilmesini de memnuniyetle karşılıyoruz. Kayseri ve
Kayseri’de yaşayan hemşehrilerimiz şehirde bu başarıyı kutlamaktadırlar.
Tüm
Kayserili hemşerilerimize geçmiş olsun diyoruz.
Bu
katillerin bulunmasında katkısı bulunan Sayın Kayseri Valisine ve tüm emniyet
mensuplarına huzurunuzda teşekkür ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Sayın Erbay…
2.- Düzce Milletvekili Celal Erbay’ın,
Düzce ilinin bu Hükûmet döneminde en çok ilgi gösterilen illerin başında
geldiğine ilişkin açıklaması
CELAL
ERBAY (Düzce) – Efendim, Düzce Milletvekili olarak bütün arkadaşlarıma saygı ve
sevgilerimi sunuyorum.
Elbette
ki, her ilin olduğu gibi Düzce’nin de sorunları vardır. Hayat devam ettikçe
insanoğlunun sorunları devam edecektir. Ama Sayın Konuşmacının ifade ettiği
gibi Düzce en çok ihmal edilen ilimiz değil, bunun tam aksine, Düzce en çok
Hükûmetimiz tarafından ilgi gösterilen illerimizin başında gelmektedir.
Nitekim, 2002 yılından bu yana Düzce yeniden yapılanmış ve ayağa kalkmıştır.
Adalet sarayıyla, emniyet sarayıyla, vilayet konağıyla ve Sakarya sınırına
ulaşan bölünmüş yoluyla ve yine -adını verdiği için söylüyorum- Gümüşova
dalçığıyla birlikte… Beyefendinin ifade ettiği gibi iki yılda değil. Gümüşova
dalçığını Karayolları sekiz ayda tamamlamıştır ve şu anda gidişli-gelişli
trafiğe açılmıştır.
İSKİ;
elbette ki…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Sayın Işık…
3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın,
ithal öğretmen istihdamına ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Gerçi,
Sayın Bakan yok ama gündeme taşınan ithal öğretmen konusu gerçekten Türkiye’de
binlerce gencimizi derinden yaralamıştır. AKP İktidarında bir ilk olan ithal
etten sonra ithal öğretmen de maalesef ülke gündemini meşgul etmektedir.
Sormak
istiyorum buradan: Bu ithal edilecek İngilizce öğretmenleri nasıl
belirlenecektir? Her ithal edilen İngilizce öğretmeninden hangi şirketler
aracılık yaparak kaçar para kazanacaklardır? Acaba bu ithal öğretmen akımı bölgede
başlatılan haçlı seferinin öncü kuvveti olarak Türkiye’ye getirilmek mi
istenmektedir?
Buna
kamuoyu önünde ilgili bakanın cevap vermesi gerekir diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN –
Sayın Güvel…
4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in,
OECD ülkeleri arasında, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası verilerine göre
ülkemizde eğitim durumunun oldukça kötü olduğuna ilişkin açıklaması
HULUSİ
GÜVEL (Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, OECD ülkeleri arasında en kötü eğitim göstergelerine sahip olan
Türkiye’dir. Birleşmiş Milletler verilerine göre, Dünya Bankası verilerine
göre, yayımlanan raporlara göre ülkemizin eğitim göstergeleri oldukça kötüdür.
Geçen yıl yayımlanan Küresel Rekabet Raporu sonuçlarına göre “Eğitimin
Kalitesi” alt başlığında yerimiz 66’ncı sıradan 85’inci sıraya, eğitim
sisteminin kalitesi pozisyonumuz da 77’den 95’e düşmüştür.
Kanımca
Hükûmet, eğitimin niteliğinin öğretmenin niteliğiyle doğru orantılı olduğu
gerçeğini gözden kaçırmaktadır. Öğretmenlerimizin çalışma koşulları, yaşam
koşulları eğitimin niteliğini etkileyecek denli zorludur. Öğretmenlerimizin
yüzde 90’a yakını aldığı parayla geçinememektedir. Bu, Adana’da da böyledir,
Ardahan’da da böyledir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HULUSİ
GÜVEL (Adana) - Teşekkür ederim.
BAŞKAN –
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır; ayrı ayrı okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve
22 milletvekilinin, Orman Genel Müdürlüğünce toprak döküm ihalesi açılmadığı
iddiasının araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1094)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Ülkemizdeki
orman alanlarında madencilik faaliyetleri sonucu bozulan sahaların rehabilite
edilerek eski durumuna getirilmesi faaliyetlerinde keyfi uygulamalar nedeniyle
Kamunun zarara uğratılmasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi" amacıyla, aşağıda belirtilen gerekçelerle Anayasa'mızın
98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104'üncü ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
3) Kadir Ural (Mersin)
4) Alim Işık (Kütahya)
5) Behiç Çelik (Mersin)
6) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
7) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
8) İzzettin Yılmaz (Hatay)
9) İsmet Büyükataman (Bursa)
10) Reşat Doğru (Tokat)
11) Mustafa Enöz (Manisa)
12) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
13) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
14) Zeki Ertugay (Erzurum)
15) Necati Özensoy (Bursa)
16) Ahmet Bukan (Çankırı)
17) Mümin İnan (Niğde)
18) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
19) Erkan Akçay (Manisa)
20) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
21) Cemaleddin Uslu (Edirne)
22) Osman Durmuş (Kırıkkale)
23) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
Gerekçe:
Anayasamızın
169. Maddesi ile 6831 sayılı Orman Kanununun 16. Maddesi gereği; orman
alanlarında madencilik faaliyetleri sonucu bozulan sahaların rehabilite
edilerek eski durumuna getirilmesi, orman teşkilatının en temel görevlerinden
birisidir.
Bozulan
bu alanların rehabilitasyonu genelde inşaat alanlarından çıkan hafriyat
topraklarının dökümü ile gerçekleştirilmektedir. Bu uygulama ile bir yandan
bozulan orman alanlarının rehabilitasyonu sağlanırken, diğer yandan da Orman
Teşkilatına ekonomik anlamda önemli bir gelir sağlamaktaydı.
İstanbul
ormanlarındaki maden ocakları nedeniyle tahrip olmuş sahaların tekrar
ağaçlandırılmasına yönelik "toprak döküm ihaleleri" 1996 yılında
başlamış, 2007 yılının son çeyreğine kadar büyük bir ivmeyle artarak devam
etmiştir. Bu ihalelerin "sürdürülebilir ormancılığın" mutlak gereği
ve "kamuya kaynak sağlayan önemli bir gelir kalemi" olduğu, yasalar ve resmî görüşlerin yanında yargı kararı ile de
kesinlik kazanmıştır.
1996
yılından beri yapılmakta olan ihaleler sonucu bir yandan kamu adına önemli bir
gelir elde edilirken, bir yandan da "İstanbul coğrafyasının"
bozulmasına engel olunmuştur. Hatta 1996 ile 2007 yılları arası dikkate
alındığında bu kaynak sayesinde İstanbul'un orman varlığı 25 bin dekar
arttırılmıştır.
İstanbul'da
toprak döküm alanı ihalesi Orman Genel Müdürlüğünce, 2007 yılından 2010 yılı
sonuna kadar münferit birkaç küçük örnek alan dışında açılmadığı, yine aynı
yıllarda inşaat sektörünün gelişmesiyle birlikte hafriyat toprağı döküm yeri
özellikle İstanbul'da 100 bin dekar sahada 1 milyar metreküplük bir alan ile
büyük bir ranta dönüştüğü, geçen üç yıllık dönemde Orman Genel Müdürlüğü ihale
açmadığı için "yüz milyonlarca dolarlık" gelirden yoksun kaldığı ve
bu işin rant olarak karşılığını kamu dışı belirli odakları paylaştığı iddiaları
varittir.
Toprak
döküm alanlarından elde edilen gelir ile ilgili bir ipucu vermek gerekirse;
TOKİ Başkanlığının İstanbul'da orman yasasının değiştirildiği tarihlerde
gerçekleştirmiş olduğu yaklaşık 170 milyon TL. tutarındaki toprak döküm ihalesi
dikkate alındığında, bu alanın en az 25-30 katı kadar gelir sağlayabilecek
devasa büyüklüklerde çukurlaşmış metruk maden ocaklarına sahip olan "Orman
Genel Müdürlüğü"nün ne kadar büyük bir kaynaktan yoksun bırakıldığı açıkça
ortaya çıkmaktadır.
2007
yılından sonra ihale açılmadığı için başlatılan soruşturmalar ve yargı
süreçleri sonrasında, bu tür kanun değişikliği ile yapılan icraata kılıf
aranması ise diğer sorgulanması gereken bir husustur.
Tüm bu
sorunların sebepleri ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif
ederiz.
2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24
milletvekilinin, Niğde Altunhisar’ın ekonomik ve sosyal sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1095)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini
ekte sunduğumuz, Niğde İlimize bağlı Altunhisar ilçesindeki vatandaşlarımız,
geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Burada sanayi yok denecek
kadar azdır. 1991 yılında ilçe olan bu bölgemizde, son yıllarda kamu desteğinin
sağlanamaması sebebiyle, vatandaşlarımız büyük ekonomik sıkıntılar
yaşamaktadır. İlçemizdeki tarım, hayvancılık ve sanayi sektörünün canlandırılıp
sorunlarının çözülmesi amacıyla, "Niğde İlimizin Altunhisar İlçesinin
Ekonomik ve Sosyal Sorunlarının Araştırılması", gereken tedbirlerin ve
bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi için, Anayasa'nın
98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince, Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mümin İnan (Niğde)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
4) Oktay Vural (İzmir)
5) Hakan Coşkun (Osmaniye)
6) Hasan Çalış (Karaman)
7) Reşat Doğru (Tokat)
8) Kadir Ural (Mersin)
9) Hüseyin Yıldız (Antalya)
10) Durmuşali Torlak (İstanbul)
11) Hasan Özdemir (Gaziantep)
12) Necati Özensoy (Bursa)
13) Osman Durmuş (Kırıkkale)
14) Cemaleddin Uslu (Edirne)
15) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
16) Ahmet Bukan (Çankırı)
17) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
18) Mehmet Zekai Özcan (Ankara)
19) Yılmaz Tankut (Adana)
20) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
21) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
22) Akif Akkuş (Mersin)
23) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
24) Beytullah Asil (Eskişehir)
25) Mehmet Günal (Antalya)
Gerekçe:
Çok eski
bir tarihe sahip olan ve eskiden beri önemli bir yerleşim yeri olarak önemli
bir özelliğe sahip Altunhisar İlçemizin ekonomisinin ağırlığı tarım ve
hayvancılık sektöründe olup, bölge halkı geçimini özellikle çiftçilik,
meyvecilik ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Arazi ve iklim özellikleri tarımsal
üretim ve verimi önemli ölçüde etkilemektedir. Bölgemizde üretim büyük ölçüde
doğa koşullarına bağlıdır. Bu nedenle, bölgemizde tarım faaliyetinde bulunan
vatandaşlarımız olumsuz doğa ve piyasa koşullarından çok kötü etkilenmektedir.
Son yıllarda AKP hükümetleri tarafından uygulanan yanlış politikalar sonucu
tarım ve hayvancılıkla geçimini temin eden vatandaşlarımız çok zor duruma
düşmüşlerdir. İlçemizde sanayi yok denecek kadar azdır. Bir iki un fabrikası
dışında, fabrika benzeri, insanlarımızın çalışabileceği işletmeler yoktur.
İlçemizdeki işsizlik had safhadadır. İşsizlik sebebiyle ilçemiz sürekli göç
vermekte ilçeye bağlı birçok yerleşim yerinde, orada yaşayanların birkaç katı
nüfusun başka illerde yaşadıkları ifade edilmektedir.
İlçemizde
ve etrafında yaygın olan el sanatlarından halı dokumacılığı desteklenmeli,
ürünlerin ihracı teşvik edilerek hak ettiği değeri elde etmesi sağlanmalıdır.
Bölgedeki
tek akarsu olan ve yazları kuruyan Melendiz çayı üzerinde bulunan Altunhisar
Barajının su kaçırma probleminin acilen giderilerek ilçemizin bu barajdan
maksimum fayda etmesine imkân sağlanmalıdır.
İlçemizde
halen birçok kamu kuruluşunun ilçe teşkilatı dahi bulunmamaktadır. Bölgeye bir
an önce kamu yatırımlarının yapılması, tarım ve hayvancılıkla uğraşan
vatandaşlarımıza teşvik ve kredi desteğinin sağlanması gerekmektedir. İlçemizde
sanayi tesislerinin kurulabilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Bölgede
son zamanlarda önemli miktarda patates üretimi gerçekleşmekte, ancak girdi
maliyetlerinin aşırı yüksek olması ve piyasa şartlarının olumsuzluğundan
dolayı, bu çiftçilerimiz tarımı toprağını terk etme noktasına gelmişlerdir.
Yukarıda
açıklanan sorunların çözümü ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi için “Niğde
İlimizin Altunhisar İlçesinin Ekonomik ve Sosyal Sorunlarının
Araştırılması" amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.
3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24
milletvekilinin, Niğde Bor’un ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1096)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini
ekte sunduğumuz, Niğde İlimize bağlı Bor ilçesi, Dört yüz yılı aşkın bir
süredir kaza olması ve Yüz elli yıla yakın bir süredir belediye teşkilatı
bulunması dolayısıyla, emsallerine göre ülkemizin en eski kazalarından bir
tanesidir. Ekonomisi, tarım, hayvancılık, meyvecilik ve kısmen küçük ölçekli
üretim tesislerine dayanmaktadır. Son yıllarda kamu yatırımlarından mahrum
kalmış ve AKP hükümetleri tarafından uygulanan yanlış tarım, hayvancılık ve
ekonomik politikaları sebebiyle, ilçemiz işsizlikten dolayı sürekli göç
vermekte ve bir önceki yıla göre nüfusu gerilemektedir.
Bu
ilçemizdeki tarım, hayvancılık ve sanayi sektörünün canlandırılıp sorunlarının
çözülmesi amacıyla, "Niğde İlimizin Bor İlçesinin Ekonomik ve Sosyal
Sorunlarının Araştırılması", gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin
yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi için, Anayasa'nın 98'inci, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince, Meclis araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz.
1) Mümin İnan (Niğde)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
4) Oktay Vural (İzmir)
5) Hakan Coşkun (Osmaniye)
6) Hasan Çalış (Karaman)
7) Reşat Doğru (Tokat)
8) Kadir Ural (Mersin)
9) Akif Akkuş (Mersin)
10) Durmuşali Torlak (İstanbul)
11) Hasan Özdemir (Gaziantep)
12) Ahmet Bukan (Çankırı)
13) Hüseyin Yıldız (Antalya)
14) Necati Özensoy (Bursa)
15) Cemaleddin Uslu (Edirne)
16) Yılmaz Tankut (Adana)
17) Osman Durmuş (Kırıkkale)
18) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
19) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
20) Mehmet Zekai Özcan (Ankara)
21) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
22) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
23) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
24) Mehmet Günal (Antalya)
25) Beytullah Asil (Eskişehir)
Gerekçe:
Niğde'ye
onbeş km uzaklıkta olan ve tarihi neredeyse 7000 yıl öncesine dayanan bu
ilçemiz, birçok medeniyete tanıklık etmesi nedeniyle derin bir siyasi ve kültürel
birikime sahiptir. İlçemizin ekonomisi, tarım, hayvancılık, meyvecilik ve
kısmen küçük ölçekli üretim tesislerine dayanmaktadır. Maalesef son yıllarda,
AKP hükümetleri tarafından uygulanan yanlış politikalar yüzünden, ilçemiz
ekonomik olarak zor duruma düşmüş, AKP hükümetlerinden de yeterli ilgi ve
desteği göremediği için sorunlar giderek içinden çıkılamaz bir hâl almıştır.
Emen
ovasının bir türlü ıslah edilememesinden dolayı ilçemizde ekilebilir arazi çok
sınırlı ve düşük miktardadır. Ayrıca bölgedeki tarımsal sulama için en önemli
kaynak niteliği taşıyan Akkaya barajının ıslah edilmesi ve su toplama
kapasitesinin arttırılması için yeterli devlet desteğinin sağlanamaması ilçemiz
tarımını çok olumsuz etkilemektedir. Hem tarımda verimliliği arttırmak için
baraj suyunun rahat kullanılabilmesi hem de bundan insan sağlığının olumsuz
etkilenmesinin önlenmesi için bu barajımızın bir an önce kirlilikten kurtarılıp
gerekli drenaj sistemleri kurularak vatandaşlarımızın hizmetine sunulması
gerekmektedir.
Turizm açısından
kendisine bağlı, Kemerhisar ve Bahçeli kasabalarında bulunan Roma devrinden
kalma su kemerleri, etrafı mermerle çevrili Roma devrine ait bir havuza ve
içmecelere sahip olmasına rağmen turizmden neredeyse hiç pay almamaktadır.
İlgisizlik
ve yeterli desteğin sağlanmaması nedeniyle, tarihi Beş Yüz yıl öncesine,
Osmanlı dönemine dayanan dericilik işletmeleri, birer birer ilçemizi terk
etmektedir. İlçemiz tam bir huzur ve güven merkezi olmasına rağmen, Organize
sanayi bölgesi yatırımcıları çekememekte ve hak ettiği yatırımları
alamamaktadır. Geçmişte Bin'e yakın işçi çalıştıran silah fabrikasında şimdi
yüz eli civarında vatandaşımızın çalışması, yine birçok vatandaşımızın
çalıştığı Bor şeker Fabrikasının özelleştirme programına alınması insanlarımızı
tedirgin etmektedir. Buralarda çalışan vatandaşlarımız her an işsiz kalma
korkusuyla yaşamaktadırlar.
Bölgemizde
büyük umutların yeşermesine yol açan petrol bulundu haberlerinin, kesin bir
netliğe kavuşmaması ve bölgedeki çalışmaların bir türlü neticelendirilmemesi,
ayrıca yıllardan beri AKP Hükümetlerince oyalanan ve hâlâ temeli dahi atılmayan
hava alanı projesinin gerçekleşmemesi bölge vatandaşlarımızın devlete ve
hükümete olan güvenini sarsmaktadır.
İlçemiz,
kamu yatırımlarını yeterince alamamış, AKP hükümetleri tarafından uygulanan
tarım, hayvancılık ve turizmi teşvik imkânlarından yeterince faydalandırılmamış
ve geri kalmıştır. Bu bölgemizde turizm, tarım ve hayvancılık desteklenerek
teşvik edilmeli ve toplum üretime yönlendirilmelidir.
Yukarıda
açıklanan sorunların çözümü ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi için “Niğde
İlimizin Çamardı İlçesinin Ekonomik ve Sosyal Sorunlarının Araştırılması"
amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve
19 milletvekilinin, Mersin Akkuyu’da kurulacak nükleer santralin etki ve
sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1097)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
"Mersin
Akkuyu'da kurulması düşünülen nükleer santralin kurulma sebepleri ve
sonuçlarının daha objektif bir şekilde araştırılarak, kurulacak olan santral ya
da santrallerin kurulması aşamasında alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi" amacıyla, aşağıda belirtilen gerekçelerle Anayasa'mızın
98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104'üncü ve 105'inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Şandır (Mersin)
2) Faruk Bal (Konya)
3) Osman Durmuş (Kırıkkale)
4) Metin Ergun (Muğla)
5) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
6) Şenol Bal (İzmir)
7) Ahmet Bukan (Çankırı)
8) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
9) Recep Taner (Aydın)
10) Beytullah Asil (Eskişehir)
11) Akif Akkuş (Mersin)
12) Behiç Çelik (Mersin)
13) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
14) Reşat Doğru (Tokat)
15) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
16) Alim Işık (Kütahya)
17) Kürşat Atılgan (Adana)
18) Hasan Çalış (Karaman)
19) Mustafa Kalaycı (Konya)
20) D. Ali Torlak (İstanbul)
Gerekçe:
Nükleer
santraller, radyoaktif element olan uranyumun nötronlarla bombardımanı
sonucunda parçalanmasıyla açığa çıkan enerjiden yararlanılması amacıyla birçok
ülke tarafından kullanılmaktadır.
1986
yılındaki Çernobil faciasına kadar güvenli enerji üretimi olarak düşünülen
nükleer santraller bu tarihten itibaren sorgulanmaya başlanmıştır.
Projelendirme
aşaması 1970'lere kadar giden Akkuyu Nükleer Santralinin yapımı bu facianın
ertesinde askıya alınmıştır.
Ancak
Milliyetçi Hareket Partisinin haklı muhalefetine rağmen, Akkuyu Nükleer
Santrali kurulmasıyla ilgili kanun tasarısı yasalaşmıştır.
Alternatif
enerji gerçeğini göz önüne aldığımızda, ülkemizin dünyadaki hiçbir ülkeye nasip
olmayacak bir konumda, birçok imkâna bir arada sahip olduğu bilinen bir
gerçektir.
Güney
bölgelerimiz neredeyse 4 mevsim güneş yüzü görmektedir ve nükleer santrale
yapılacak yatırımın çok daha azı ile alternatif enerjilerden yararlanmamız her
zaman için mümkündür.
Ülkemiz,
hemen her bölgesinde rüzgâr enerjisinden yararlanılabilecek bir konumdadır ve
bununla ilgili ilk yatırım maliyeti ve sonrasındaki üretim, bakım ve onarım
maliyetleri nükleer santrallerle mukayese edilemeyecek kadar düşük seviyededir.
Ne var ki, ülkemizin 85 bin MW'lik rüzgâr enerjisi potansiyeline karşılık,
rüzgâr enerjisi kurulu gücü bunun ancak yüzde biri kadardır.
Yine
jeotermal kaynaklar açısından da zengin olan ülkemiz, bu kaynaklardan
faydalanma Bakımından yeterli düzeyde değildir.
Türkiye'de
en fazla enerji üretimi hidroelektrik santrallerinden karşılanmasına rağmen, bu
potansiyelin ancak üçte biri kullanılmaktadır. En az 35 bin MW'lik
hidroelektrik santrali kurulabilecek kapasitemiz atıl durumdadır.
Bunlara
karşılık nükleer santrallerin yapımı yüksek maliyetler gerektirmektedir. Yapım
süresi en az on yıl sürmektedir.
Alternatif
enerjilerin üretimi ve atıkları doğa için zararlı değilken, nükleer
santrallerin atıkları yok edilememektedir. Bu atıkları izole etmenin maliyeti
de ayrı bir yekûn tutmaktadır. Nükleer santraller kazalarda en büyük riski
taşımaktadır.
Japonya'da
meydana gelen deprem sonrasında ortaya çıkan Fukuşima nükleer reaktöründeki
sızma ve patlamaların dünyayı endişeye sevk ettiği bir dönemde, Mersin
Akkuyu'da kurulması düşünülen nükleer santralin inşası konusunda yetkililerin
en ufak bir tereddüt göstermemesi yine Türk ve dünya kamuoyu tarafından hayretle
karşılanmaktadır.
Mersin
Akkuyu'da kurulması düşünülen nükleer santralinin kurulma sebepleri ve
sonuçlarının daha objektif bir şekilde araştırılarak, kurulacak olan santral ya
da santrallerin kurulması aşamasında alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- (10/411) esas numaralı, toplum
içerisinde artan şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 29/03/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 29.03.2011 Salı günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisini, İçtüzüğün 19 uncu Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan 10/411 esas numaralı, “Toplum
İçerisinde Artan Şiddet Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin
Belirlenmesi Amacıyla” Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri
Gereğince Meclis Araştırması önergemizin görüşmesinin Genel Kurulun 29.03.2011
Salı günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Eskişehir
Milletvekili Sayın Tayfun İçli’ye aittir.
Buyurun
Sayın İçli. (CHP sıralarından alkışlar)
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) – Değerli Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi, toplum içerisinde artan şiddet olaylarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98, İç
Tüzük’ümüzün 104’üncü maddesi gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
istemektedir. Bu önerinin lehinde söz aldım.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin en önemli görevlerinden birisi
şüphesiz yasa yapmaktır ama Türkiye Büyük Millet Meclisinin diğer önemli
görevlerinden birisi de Hükûmeti denetlemektir, Başbakanı ve bakanları
denetlemektir. Ne yazık ki, bu dönem, Parlamentoda, Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri, Başbakanı ve bakanları denetleme, millet adına denetleme
yetkisinden yoksun bırakılmaktadır. Toplumun gündeminde olan çok ama çok önemli
konular, her nedense, AKP’nin sayısal çoğunluğuyla -bu gelen önergeler- Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündemine alınmamaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, işte, biraz evvel Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinde
ifade edilen konu da aynı önemdedir. Gerçekten, toplum cinnet geçirmektedir.
Aile içi şiddetten tutun, toplumun her kesimine karşı şiddet artık bir gelenek
hâlini almıştır. İntiharlar, saldırılar… Toplum artık çok önemli konuları
konuşamamakta, konuşmaya başladığı an neredeyse kanlı bıçaklı bir hâle
gelmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, eğer toplumda böyle bir ciddi sorun varsa Hükûmet bu konunun
üzerine eğilmelidir ama her nedense, Hükûmet, bu sorumluluktan kaçmak için her
türlü yola başvurmaktadır. İşte, söyledik, Anayasa’mızın 98’inci maddesi,
bakanlar ve Hükûmet sadece Meclis araştırmasıyla denetlenmez ki. Yazılı ve
sözlü soru önergelerimiz de, Hükûmet tarafından, AKP’nin sayısal çoğunluğuyla
reddedilmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bir ülkede ekonomi –bu tabii ki benim kişisel görüşüm- iyi
yönetilmiyorsa, toplumun her yerinde sıkıntıların çıkması beklenen bir olaydır
çünkü bir şiddet, eğer aile içindeyse, aile içinde şiddetin nedenleri,
öncelikle, ağırlıklı olarak, ekonomik sorunlarla ilgilidir. Bir aile geçim
derdindeyse, ailenin fertleri arasında… Tabii, şiddet anlamında söylemiyorum, şiddet
artık en uç bir tepki ama insanlar sağlıklı düşünebilme yetilerini
kaybediyorsa, bu, başta aile içinde olmak üzere toplumun her alanında şiddete
dönüşmektedir ve bu, toplumun birinci öncelikli sorunlarından birisi oluyorsa
eğer, Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu konuyu mutlaka ve mutlaka araştırmalı,
bir araştırma komisyonu kurulmalı, toplumdaki bu şiddetin ne şekilde
önleneceğine dair mutlaka gerekli tedbirlerin alınması konusunda başta Türkiye
Büyük Millet Meclisine olmak üzere bu konuda görüşlerini ifade etmelidir.
Değerli
arkadaşlarım, toplum içerisinde şiddetin artmasının nedenlerinden biri de eğer
o toplumda hukuka saygı kalmadıysa, eğer o toplum anayasasına, yasalarına
saygısını yitirmeye başlıyorsa şiddetin başka bir yönü de, nedeni de budur değerli
arkadaşlarım. Şimdi, son yıllarda her nedense bu yüce Meclisin kabul ettiği
Anayasa hükümleri uygulanmamakta, Anayasa rafa kaldırılmaktadır ve birçok
yasamız da ne acıdır ki -kendi çıkardığımız yasalar dahi- tartışılır hâle
gelmiştir değerli arkadaşlarım. İşte, son dönemde yargıda yaşanan sıkıntıları
şöyle gözümüzün önüne getirelim; özel yetkili savcılıkların, özel yetkili
mahkemelerin aldığı kararlar ve uygulamaları şöyle bir gözümüzün önüne
getirelim.
Değerli
arkadaşlarım, eğer bir toplum adaletin gerçekleşmesi konusunda tereddüde
düşüyorsa veya o toplumda hukuka karşı bir saygı kalmadıysa istemeyerek de olsa
toplum gittikçe şiddete yönelmeye başlar. Bunlara birçok konuları
ekleyebiliriz. Sözü fazla uzatacak değilim.
Milliyetçi
Hareket Partisinin grup önerisinin yerinde olduğu, mutlaka ve mutlaka Meclis
araştırması açılması gerektiğine dair inancımı ifade ediyorum.
Sizlere
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın İçli.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde ilk söz İstanbul Milletvekili Sayın
Ünal Kacır’a aittir.
Buyurun
Sayın Kacır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÜNAL
KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisinin grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi çalışma dönemi sonuna yaklaşmış durumda. Şurada yaklaşık
iki hafta -bu hafta ve önümüzdeki hafta- gibi bir çalışma dönemimiz var ve
önümüzde de yoğun programımız olmasına rağmen yine muhalefet partimizin bir
grup önerisi var ve bu grup önerisiyle “Mecliste bir Meclis araştırması
açılması hususunu görüşelim.” diye öneri getiriyorlar. Bu önerinin ne olduğuna
baktığımızda da “Ülkemizde işsizlik, durgunluk, efendim, sanayi durma noktasına
gelmiş, işsizlik artmış, efendim, alım gücü düşmüş, yoksullaşmışız; bundan
dolayı da toplum cinnet geçiriyor ve toplumsal olaylar meydana geliyor.” gibi
bir görüşle bu öneriyi getirdiklerini görüyoruz.
AHMET
YENİ (Samsun) – Rakamları bir konuştur bakalım!
ÜNAL
KACIR (Devamla) - Tabii, biz de böyle bir grup önerisini saat üçe beş kala
öğrendik ve bize bu konuda cevap mahiyetinde bir konuşma görevi verdiler. Onun
için, kısaca bu grup önerisiyle ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, şimdi ilk etapta baktığımızda… Tabii, bu grup önerisi 2009 yılında
verilmiş aslında, daha doğrusu araştırma önergesi 2009 yılında verilmiş, mesela
işsizlikten bahsediliyor. İşsizliğe baktığımız zaman, Milliyetçi Hareket
Partimizin de içinde bulunduğu koalisyonun işsizliği nereden alıp nereye
getirdiğini önce bir görmek lazım. Mademki arkadaşlarımız böyle, işsizliğin
cinnetlere ve toplumsal olaylara neden olduğunu söylüyorlar. O zaman bakalım,
bu arkadaşlarımızın da içinde bulunduğu koalisyonun ilk yılında, 2000 yılında
yüzde 6,5 işsizlik var, 1 milyon 497 bin işsiz var.
Peki,
koalisyon Hükûmetinin son yılı 2002’ye geldiğimiz zaman 1 milyon 497 bin işsiz
sayısını 2 milyon 464 bine çıkarmışlar. Yani yüzde 6,5 olan işsizlik oranını
yüzde 10,3’e çıkarmışlar ve bize öylece teslim etmişler Hükûmeti ve biz de ne
yapmışız? Yüzde 10,3’le aldığımız işsizliği 2007 yılı sonu itibarıyla ve 2008
yılı Ağustos ayı sonu itibarıyla da yüzde 9,8’e indirmişiz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Şimdi kaç Sayın Başkan, şimdi?
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Söyleyeceğim, sabrederseniz söyleyeceğim Hocam…
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – İşine gelmez.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – 2011’de yüzde 20 çıktı.
BAŞKAN –
Sayın Işık, lütfen…
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Hocam, şimdi söyleyeceğim, onları söyleyeceğim.
Şimdi,
siz işsizliği nereden aldınız, nereye getirdiniz…
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – 2002’nin üstünden on sene geçti Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Sayın Yıldız, lütfen… Sayın Yıldız…
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Sevgili Hocam, 6,5’tan aldın 10,3’e çıkarttın, getirdin.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Yatıyorsunuz 2002, kalkıyorsunuz 2002, bildiğiniz başka bir
şey yok mu?
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Biz ne yaptık? Biz de 10,3’ten, 2008 Ağustosunda, efendim,
9,8’e indirmişiz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Yıl 2011, Sayın Başkan 2008 değil.
BAŞKAN –
Sayın Işık, lütfen… Lütfen…
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Ama dünyada global bir ekonomik kriz ortaya çıkmış…
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Sizin her tarafınız kriz!
ÜNAL
KACIR (Devamla) - …ve bu global ekonomik krizde mesela İspanya’da yüzde 8,3’ten
17,9’a yükselmiş işsizlik.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Türkiye’ye gel, Türkiye’ye!
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Türkiye’ye de geleceğim.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Milleti işsiz bıraktınız ya, yakında siz de kalacaksınız…
ÜNAL
KACIR (Devamla) - Letonya’da yüzde 6’dan 18’e çıkmış, İrlanda’da 4,6’dan 13’e
çıkmış, Türkiye’de de 10,3’ten 13’e çıkmış…
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) – Moğolistan’da kaç acaba (!)
ÜNAL
KACIR (Devamla) - …ve şimdi, peki, sizin bu önergeyi verdiğiniz tarihten bugüne
ne olmuş, şimdi bakalım arkadaşlar:
2009’un
Aralığında yüzde 13 iken şu anda yüzde 11 işsizlik. Yani hızla işsiz sayısı
azalmakta.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Hangi yeni fabrika açtın da işsizliği azalttın?
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Siz aldınız, katladınız. Bizde işsizlik sayısı, bak şimdi,
2009’un Aralığı 13…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Üniversite mezunlarında işsizlik oranını söyler misin Sayın Başkan.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – …mesela 2010’un Nisanı 12, şimdi de Aralık 2010’da yüzde 11’e
indirmişiz. Peki, işsizlik bu.
Bir de
son zamanlarda söylediğiniz yoksulluk olayı var, bir de ona bakalım.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Memleketin hepsi yoksul zaten.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Yoksullukta nereden nereye gelmişiz…
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Sayın Kacır, oraya hiç girme mahvolursun, çıkamazsın.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Bak, TÜİK var, TÜİK’in raporu var, ben size onu takdim
ediyorum değerli arkadaşlar. TÜİK’in raporuna göre gıda yoksulluğu Türkiye’de
2002 yılında yüzde 1,35 iken…
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Raporlarda alicengiz oyunu var.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – …yani açlık sınırı bu, şimdi 2009 yılında 0,48 olmuş, yani
1,35’ten 0,48’e düşmüş.
Yoksulluk,
bakın, siz bize nasıl teslim etmişsiniz, biliyor musunuz?
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Memleketi yoksul hâle getirdiniz, sadakaya muhtaç ettiniz
insanları.
ÜNAL KACIR
(Devamla) – Bak, bak, dinle dinle. Bak, burada rapor var.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Takla attırılmış raporlar onlar.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – 2003 yılında biz geldiğimizde yüzde 28 yoksulluk varken,
şimdi yüzde 18 yoksulluk var. (MHP sıralarından “Vay be!” sesleri) Evet, işte
burada. Bak, şimdi, sizin döneminizde…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Kaç kişi cinayet işlemiş yoksulluktan, açlıktan dolayı, bir de
onları söyle.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Kaç kişi…
BAŞKAN –
Sayın Işık, Sayın Yıldız…
ÜNAL
KACIR (Devamla) – …günde 1 dolardan daha az geliri olanların oranı yüzde 0,20
iken, Allah’a şükür, 2006 yılından bu yana 1 doların altında geliri olan
kalmamıştır.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Yeşil kart sayısı niye arttı?
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Ve yine bakın, kişi başı günlük 2,15 doların altı sizin
döneminizde binde 30…
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Niye af çıkarttın, niye af?
BAŞKAN –
Sayın Yıldız, lütfen…
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Bak, sizin döneminizde binde 30, 2009 yılı en olumsuz yıl
binde 2.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Sayın Başkan, iki ayda iki
torba getirdiniz, sebebi ne?
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Binde 30 mu büyük binde 2 mi büyük? Binde 30 sizin
döneminizde, biz bunu düşürmüşüz, düşürmüşüz binde 2’ye getirmişiz. Kişi başı
günlük 4,3 doların altında…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Çek suçundan dolayı cezaevine kaç kişi girdi bugüne kadar?
BAŞKAN –
Sayın Işık, lütfen…
ÜNAL
KACIR (Devamla) –…sizin döneminizde yüzde 30 bizim dönemimizde yüzde 4…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Meclisi doğru bilgilendirmiyor.
BAŞKAN –
Ne yapalım canım!
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Doğru bilgi versin.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Yani yoksullaşmaya gelince de, hayır dediğiniz gibi bir durum
yok, bizim dönemimizde yoksullaşma olmamıştır.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Başka bir şey söylemedin, hep aynı şeyleri söylüyorsun Sayın
Kacır…
ÜNAL
KACIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, peki, alım gücüne bir bakalım, emeklilere
bakalım. BAĞ-KUR köylü emeklisi, bak, 65 lira 80 kuruş veriyordunuz ayda.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – O zaman daha mutluydu insanlar, şimdi açlar. Kömür veriyorsun,
yeşil kart veriyorsun eline.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – 65 lira 80 kuruş veriyordunuz. Bizim sadece bu sene
yaptığımız zam 60 lira. Bak, 65 lira 80 kuruştan, efendim, 380 lira; 2010’un
Temmuzu. Güncelleşmiş rakam burada yok. Üzerine bunun bir 60 lira daha
ekleyeceksiniz, 440 lira.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Çok mu bir şey vermişsin? Kümülatif enflasyonu topla da
hesap et. Daha geçen anlatmıştık ama hâlâ anlamamışsın.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Peki, başka bir rakam daha size söyleyeyim. BAĞ-KUR esnafına
ayda 142 lira 80 kuruş emekli maaşı veriyordunuz. Şimdi bizim dönemimizde
gelmişiz 2010’un sonunda 555 lira. 2010’un Temmuz rakamını söylüyorum.
Enflasyona göre artırsaydık 277 lira ederdi, demek ki 277 lira yerine 555 lira
yapmışız.
Peki,
bunlarla ne alınabiliyor, ne satılabiliyor biraz da onlara bakalım isterseniz.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Dört yıl aynı şeyleri söyledin, konuşmalarını kontrol et,
başka konuştuğun hiçbir şey yok.
BAŞKAN –
Sayın Yıldız, lütfen…
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, kendinizi yormayın, bunların hepsi
tutanaklarda var, şeylerde var, okursunuz sakin sakin, öğrenirsiniz.
Evet,
değerli arkadaşlar, bakın, en düşük devlet memuru 2002 yılında maaşının
tamamıyla 386 kilo ekmek alabiliyordu. Kaçmış? 386 kilogram ekmek alabiliyordu.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Ekmek taneyle satılıyor, kiloyla değil Sayın Kacır.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Bırak şimdi, taneyle satıldığını ben de biliyorum hoca ama
her ilde farklı olduğu için ben kilo hesabını koydum buraya.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Başbakan simit hesabını kiloyla yapmadı, taneyle yaptı, siz de öyle
yapın.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Bak, bak, dinle, sen 386 kilo ekmek veriyordun, biz 683 kilo
ekmek vermişiz. Az mı vermişiz?
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Ekmeğe muhtaç ettiniz, ekmekten başka bir şey vermediniz.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Daha fazlasına layık benim vatandaşım.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Et yok, peynir yok, zeytin yok.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Ama bak, 382 kilo makarna alınıyordu sizin verdiğiniz maaşla.
Bizim verdiğimiz maaşla da 747 kilo makarna alınıyor. Bak, şimdi sana bir şey
daha söyleyeyim.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Hep işine geleni söylüyorsun, zeytin ne kadar?
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Zeytini de söyleriz. Bak, beyaz peynir var, söyleyeyim, 73
kilo beyaz peynir yerine 108 kilo beyaz peynir alıyormuş en düşük devlet memuru
maaşıyla.
Doğal
gaza bakalım… Bak, bak, 1.047 metreküpmüş, şimdi 2.035 metreküp.
Peki, bu
memurunki. Şimdi asgari ücretliye bakalım: 181 kilo ekmek alırken, 294 kilo
ekmek alabiliyor.
Doğal
gaz: 492 metreküp yerine 878 metreküp doğal gaz alabiliyor.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Mazot, mazot… Kaç litre mazot alabiliyor?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
ÜNAL
KACIR (Devamla) - Başka, daha okuyalım,
şeker: 111 kilo…
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Kacır.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Bitti mi?
Neyse,
bana gel de anlatayım sana bunları.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Eti söyle Sayın Kacır, et. Angus olmasın.
ÜNAL
KACIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, yani işsizlik olmuş da, yoksulluk olmuş
da…
BAŞKAN –
Sayın Kacır, teşekkür ederim.
ÜNAL KACIR
(Devamla) - …alım gücü azalmış da, toplum cinnet geçiriyormuş da… Yok böyle bir
şey. Cinnet geçirenler belli. Hiç merak etmeyin, hepsi çözülür.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum, hayırlı günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN –
Sayın Kacır, Sayın Işık ile Sayın Yıldız’a teşekkür ediyorsunuzdur herhâlde.
Kimse dinlemiyordu, herkes uyku hâlindeydi, onlar uyandırdılar Meclisi siz
konuşurken.
ÜNAL
KACIR (İstanbul) – Teşekkür ederiz efendim.
BAŞKAN –
Evet, kendilerine teşekkür etmeniz lazım.
Sayın
Akcan, buyurun.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Kacır yüce Genel Kurulu bilgilendirirken TÜİK verilerine dayanarak bazı
rakamlar ifade etti. Geçen hafta bugün Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı
verilere göre, Türk toplumunun yüzde 46’sı temel ihtiyaçlarını elde ettiği
gelirlerle karşılayamıyor. Bunun üstüne bir bilgi de ben ilave edeyim:
Eleştirdiği 2002’de 3 kilo buğdayla 1 kilo mazot alınırken, şimdi 8 kilo
buğdayla 1 litre mazot alınıyor, tüm dost ve arkadaşlara ilanen duyurulur.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN –
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde, Gaziantep Milletvekili
Sayın Hasan Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, toplumda meydana
gelen şiddet, yaralama ve öldürme olaylarının artmasıyla toplumsal dokumuzun
zedelenmesine yol açan nedenlerin araştırılarak, gerekli tedbirlerin alınması
amacıyla vermiş olduğumuz Meclis araştırma komisyonu önergesi üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz bugün sosyal bir çöküntünün eşiğindedir. Gazetelerin
üçüncü sayfalarına da yansıyan toplumsal şiddet olaylarındaki artış giderek anormal
bir durum olmaktan uzaklaşmıştır. Diğer bir ifadeyle, bu olaylar istisna
niteliğini neredeyse kaybetmiş durumdadır. Yaşananlar toplumun içinde
yuvarlandığı tehlikeli gidişi haber vermektedir. Toplum içerisinde şiddet
olaylarındaki artış ve ahlaki çöküntünün bugün ulaştığı aşama sosyal yapının
devamını tehdit etmektedir. Bütün bu gelişmeler karşısında çözüm bulması
gereken siyasi iktidar ise olaylara çözüm bulamamanın yanında olayların
gerekçelerini oluşturan sosyal, kültürel ve ekonomik dinamiklerin bertaraf
edilmesi için hiçbir çaba göstermemektedir.
Türkiye
bugün âdeta bir sorunlar yumağı hâline gelmiştir. Bu sorunlardan öne çıkanlar,
ümitsizlik, kalitesizlik, terör, işsizlik, adaletsizlik ve yoksulluktur. AKP,
üretim yerine tüketimi teşvik eden, işsizliği çözmek yerine sosyal yardımı
yaygınlaştıran, terörü önleyecek tedbirleri almak yerine terör örgütüyle
müzakere yapan bir strateji izlemektedir. İktidar, ülkenin gerçek sorunu olan
üretim, ihracat, terör, adalet, kaliteli eğitim ve demokrasi konusunda
karşılaşılan sorunlardan âdeta kaçmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizin mahkûm edildiği bu sosyal tablo içerisinde siyasal
iktidarın tavır, tutum ve politikalarını yok saymak mümkün değildir. AKP
İktidarı, AKP’yle başlayan sosyal ve siyasal kurumlar inşa etme çabası
içerisinde, sosyal problemleri yok saymaktadır. Ülkemizde bugün, AKP
bürokrasisi, AKP zengini, AKP medyası, AKP sivil toplum kuruluşu, AKP aydını,
AKP imamı, AKP yargısı, AKP memuru gibi sosyal kavramlar maalesef türemiştir.
Devlet âdeta tepeden tırnağa tek tip zihniyet sahibi kişilerle doldurulmuştur.
Bu tablo içerisinde iktidar, milletin ve devletin yapısını, çığlıklarını
maalesef duymamaktadır. Bu çığlıkların en önemli müsebbibi ekonomik çöküntüdür.
İktidar
yetkilileri kendi yönetimleri altındaki kurumların verdiği rakamlarla konuşmayı
çok sevmektedir. O hâlde ben de Türkiye İstatistik Kurumunun rakamlarıyla
seslenmek istiyorum. Kurumun 2009 gelir ve yaşam koşulları araştırmalarının
sonuçlarına göre, Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam
gelirden aldığı pay yüzde 47,6 iken, en düşük gelire sahip grubun toplam
gelirden aldığı pay maalesef yüzde 5,6’dır. Bu duruma göre en zenginlerin
toplam gelirden aldığı pay, en fakirlerin aldığı paya göre 8,5 katı fazladır. Bakınız,
Türkiye’de nüfusun yüzde 17,1’i yoksulluk sınırı içinde yaşamaktadır. Ülkemizde
her 10 kişiden 6’sı yoksulluk riski altındadır. Nüfusumuzun yüzde 59,3’ünün
taksitler ve konut alımı dışındaki borçları vardır. Yine, nüfusumuzun yüzde
87,4’ü eskimiş mobilyasını bile yenileyememekte; yüzde 43,9’u da yeni giysi
alamamaktadır. Bu rakamlar, AKP’nin ekonomi politikaları, zengini daha zengin,
fakiri daha fakirliğe itmektedir. Yoksulluktan, açlıktan ya da borçlardan
dolayı intihar eden, organ satan ve diğer suç alanlarına yönelen insan
sayısında büyük bir artış vardır. AKP İktidarı ise bu artışı görememekte, çözüm
bulma hususunda büyük bir acziyet içerisinde bocalamaktadır. Bu rakamların
sosyal alandaki yansıması bir gazete haberinin şu başlığında somutlaşmıştır:
“Açlık aileyi yıktı.” Diplomalı işsizlerin rekor sayıya ulaştığı, insanları bir
tarafta ezen, diğer tarafta ise haksız bir şekilde zenginleştiren bu ekonomide
bu tür gazete başlıkları her geçen gün önümüze getirilmeye devam edilecektir.
Değerli
milletvekilleri, bugün, halkın, yoksulluk, yokluk, işsizlik ve borç batağında
çırpınmaktan, yaşanan sosyal ve siyasal gelişmeleri izleyecek takati
kalmamıştır. Toplumsal şiddet olaylarındaki artış, sosyal yabancılaşma,
kültürel ve ahlaki bozulma Türk toplum yapısının akıbetini tehdit eder hâle
gelmiştir. Şiddet olaylarındaki artışla birlikte değinmek istediğim bir diğer
konu da budur.
Değerli
milletvekilleri, yaşanan bu tür gelişmeler başta büyük bir ahlak sorununu
işaret etmektedir. Unutulmamalıdır ki ahlak, sosyal yapının devamlılığı için
bütün diğer meziyet ve özelliklerden daha önemlidir. İnsani ve ahlaki değerler
toplumun sigortasıdır. Bireysel ve toplumsal vicdan bu değer ve ilkelerle
beslenmektedir. Ahlaki ve dinî, yasal ölçüleri azalmış toplumlarda her türlü
aşırılık meşru görülmeye başlanmıştır. Davranış ve toplumlarda ölçü ve ilkenin
önemsizleştirildiği yerlerde de her türden anormal davranışlar meşrulaşır.
Netice
itibarıyla, aziz milletimiz, yaklaşık sekiz yıldır devam eden AKP iktidarları
döneminde yoksulluğun pençesine düşmüş, ekonomik sorunlardan başını
kaldıramamış, iş ve aş sorunlarıyla bunların altında ezilmiş bir toplum. Siyasi
ve sosyal dünyaya ağır darbe vuran kamplaşmalardan dolayı yorulmuş, umutlarını
kaybetmiş bir toplum. Bir türlü çözüme kavuşturulamayan kronik sorunlardan,
yolsuzluk ve yozlaşma batağından çok olumsuz etkilenmişlerdir.
Bütün bu
gelişmelerin ülkemizi mahkûm ettiği sosyal döngü şöyledir: Ekonomideki kötü
yönetim siyasal istikrarsızlığı tetiklemekte, siyasal istikrarsızlık da kültürel
yozlaşmayı ve neticede toplumsal bunalımı tetiklemektedir. Ülkemizde barış ve
demokrasinin gelişmesinin, sağlam bir millî ekonomik yapının oluşmasının,
hakkaniyetli gelir dağılımının gerçekleşmesinin, kültürel ve ahlaki bir yeniden
canlanışın önündeki en büyük engel sekiz yıldır süregelen siyasal
politikalardır. Dolayısıyla toplumsal bir ur hâline gelen şiddet olaylarının
araştırılması için vermiş olduğumuz önergenin desteklenmesinin gereği açıktır.
Konuşmama
burada son verirken yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Özdemir.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde son söz Karaman Milletvekili Sayın
Lutfi Elvan’da.
Buyurun
Sayın Elvan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LUTFİ
ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisinin vermiş olduğu Meclis araştırma önergesinde Türkiye’de hayat
standardının düştüğü, sanayi üretiminin durma noktasına geldiği, halkımızın
yine alım standardının düştüğü, işsizlik oranının yüzde 16,2’ye yükseldiği ve
gelir dağılımının bozulduğu ifade edilmektedir.
Değerli
arkadaşlar, bu söylenenlerin hiçbirisi doğru değildir. Bu rakamları biraz sonra
sizlerle paylaşacağım.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) – Sanal rakam kullanma, sanal rakam kullanma! (AK PARTİ
sıralarından “Bağırma!” sesleri)
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Biz devletin resmî rakamlarını kullanıyoruz, sizin gibi
farklı bir hayal dünyasında yaşamıyoruz.
Eğer biz
bugün, Milliyetçi Hareket Partisinin izlemiş olduğu ekonomi politikalarını
takip etmiş olsaydık…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Farklı bir şey mi istedik!
OKTAY
VURAL (İzmir) – Anlamazsın, sen anlamazsın! Hazinedeyken şakşakçısıydın!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – …bize bugünkü maliyeti ne olacaktı biliyor musunuz değerli
arkadaşlar? Tam 750 milyar dolar olacaktı.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Politikanız neydi?
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Eğer biz bugün, Milliyetçi Hareket Partisinin takip etmiş
olduğu ekonomi politikalarını takip etmiş olsaydık bugünkü millî gelirimize eş
değer bir yükle karşı karşıya kalmış olacaktık.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) – Ne demek?
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – 2001 yılının...
OKTAY
VURAL (İzmir) – Anlamadığın işler hakkında konuşma, MHP’ye de dil uzatma.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – 2001 yılında yaşanan krizin bize maliyeti 257 milyar dolardır
değerli arkadaşlar. Biz o dönemde onlarca banka açmadık, bankaların
hortumlanmasına izin vermedik.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Şu anda borç stokunu bir söyle, kaça geldi?
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Bizim anlayışımız şu değerli arkadaşlar: Bizim sizden farklı
olarak uygulamış olduğumuz hem ekonomi politikalarında hem demokratikleşme,
hukukun üstünlüğü alanında yapmış olduğumuz çalışmalarda hem de sosyal alanda
yapmış olduğumuz çalışmalarda sizden farklı olarak ne uyguluyoruz, kısaca
-size- ona değinmek istiyorum.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Sadaka ekonomisi, farkınız o.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – İşte, siz bunu anlayamamanız nedeniyle zaten bugün bu
konumdasınız, bunu lütfen anlamaya gayret edin.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Göreceğiz, göreceğiz! Size yakışmıyor böyle bir konuşma.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Bakın değerli arkadaşlar, eğer bir ülkede siz demokratikleşme
alanında ciddi adımlar atmazsanız…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Demokratikleş, polise tokat at!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – …Kopenhag Siyasi Kriterleri’ne uyum alanında ciddi adımlar
atmazsınız, siz sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma gerçekleştiremezsiniz. Biz
bir taraftan demokratikleşme alanında çok ciddi adımlar attık…
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) – Yapma ya! Basılmayan kitapları topluyorsunuz.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – …ve buna paralel bir şekilde ekonomi alanında ciddi yapısal
reformlar gerçekleştirdik ve bu iki temel unsurun üzerine de sosyal devlet
anlayışını yerleştirdik değerli arkadaşlar.
Bakın,
siz yoksulluktan bahsediyorsunuz. Lütfen yoksulluk oranlarına bir bakın,
yoksulluk oranının azaldığını göreceksiniz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Anadolu’ya git yoksulu gör, buradan konuşmakla olmuyor. Karaman’a
git de yoksullara bir bak.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – “Orta direk” dediğimiz, “orta sınıf” dediğimiz kesimin toplam
millî gelirden aldığı paya bakacak olursak değerli arkadaşlar, aşağı yukarı
Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarda olduğu dönemde yüzde 41-42
seviyesindeydi. Yani “orta direk” dediğim sınıf beş dilime ayrılan grubun
ikinci, üçüncü, dördüncü grupları.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Devletin resmî rakamları geçen hafta açıklandı, yüzde 46
“geçinemiyorum” diyen.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Bugün yüzde 40-41 oranında olan dilim aşağı yukarı yüzde
47-48’e çıkmıştır.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) – Orta direk mi kaldı yahu, orta direk mi kaldı? Orta direği
kırdınız!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Bakın, eğer siz rakamlar üzerinden hareket etmeye
çalışırsanız o konuda yanlış bir noktaya ulaşırsınız, hiçbir zaman bizimle
mücadele edemezsiniz.
“İşsizlik oranı” dediniz değerli arkadaşlar,
size soruyorum: 2010 yılında en fazla istihdam sağlayan ülke hangisidir Avrupa
ülkeleri içerisinde, Türkiye dâhil 28 ülke arasında en fazla istihdam yaratan
ülke hangi ülkedir söyler misiniz bana? Söyler misiniz bana?
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Dünya rekoru kırdık! Hiç olmazsa dürüst konuşun, işsizlikte dünya
rekoru kırdık İspanya’yla beraber, sayenizde!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – 2010 yılında tam 1 milyon 300 bin kişilik istihdam sağladık
ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu bir ilktir değerli arkadaşlar, ilk.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) – İşsizler gülüyor işsizler sana!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Lütfen dinlemeye tahammül edin, anlamaya çalışın bizleri.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Hayır, doğru bilgileri verin de dinleyelim!
BAŞKAN –
Sayın Akkuş, Sayın Işık, lütfen…
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – İkinci temel husus değerli arkadaşlar: Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nde tarihte yine bir ilki gerçekleştirdik 2010 yılında, 2010 yılında
tam 218 bin kişiye istihdam sağladık. Eğer siz kendi döneminize bakacak olursanız
kendi döneminizde sadece Türkiye genelinde o kadarlık bir istihdam
sağladığınızı göreceksiniz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Lutfi Bey, asgari ücretin yarısına taşeron sistemine milleti mahkûm
ettiniz, bunu istihdam sayma!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Ama biz sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 218 bin kişilik
istihdam sağladık. Bunları görmezlikten gelemezsiniz, görmezlikten
gelemezsiniz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Hangi tür istihdam, bunu da bir açıklayın!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Bakın değerli arkadaşlar, biz bunları yaparken, size şunu
söyledim: “Demokratikleşme” dedim…
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) – Neresi demokratikleşme yahu, açık hava hapishanesi Türkiye!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – …“ekonomik alanda yapısal reformlar” dedim ve “sosyal devlet
anlayışının yerleştirilmesi” dedim; bu üç parametreyi, bu üç unsuru birlikte
biz geliştirmeye çalıştık ve birlikte yönetmeye çalıştık ve birlikte
atılımlarımızı gerçekleştirdik.
Şimdi,
bakın, ekonomiden bahsettiniz, işsizlikten bahsettiniz. Ekonomik alanda
işsizliği gidermeye yönelik, genç istihdamını artırmaya yönelik neler yaptık
biz acaba, bir hatırlayalım şöyle: Aktif iş gücü programlarını harekete
geçirdik. Hangi dönemde uygulanıyordu aktif iş gücü programları? Bir yılda 200
binin üzerinde işçiye, işsize eğitim imkânı sağladık, meslek kazanma imkânı
sağladık.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Yüksek lisans yapmış üniversite mezunu asgari ücrete kuyrukta!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Bakın, buna paralel olarak kadınımızın ve gençlerimizin
istihdamı için gerekli altyapıyı oluşturduk. Ve üçüncü bir temel ayak olarak da
sanayicimizin, üreticimizin üzerindeki vergi yüklerini ciddi ölçüde azalttık.
Eğer biz bunları gerçekleştirmiş olmasaydık, eğer biz bugün sizin 1991-2002
döneminde takip etmiş olduğunuz politikaları takip etmiş olsaydık bugün Türkiye’nin
durumu iflas olurdu değerli arkadaşlar, ne İspanya’dan ne de Yunanistan’dan
farklı olmazdı.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Buna arkadaşlar da inanmıyor. İki dönemdir o programı devam
ettirdiniz, stand-by anlaşmasını aynen uyguladınız.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Hatırlayınız, Türkiye 2010 yılında yüzde 8 oranında
büyümüştür, yüzde 8’in üzerinde büyümüştür, hatırlayınız. Hangi ülke büyüdü
yüzde 8 oranında? Bir de kendi döneminize bakın ve Türkiye’nin yüzde 8 oranında
büyüdüğü bir dönemde dünyada ekonomik kriz yaşanıyordu, finansal kriz
yaşanıyordu. Acaba, 2001 yılında dünyanın hangi ülkesinde finansal kriz
yaşanıyordu, dünyanın hangi ülkesinde ekonomik kriz yaşanıyordu ki siz ülkeyi
bu hâle soktunuz?
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür edin o dönemde alınan tedbirlerden dolayı.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Bunun bedelini siz ödediniz, daha da ödeyeceksiniz. Siz,
kendi politikalarınızı, kendi anlayışınızı, yaklaşımlarınızı değiştirmediğiniz
sürece bunun bedelini ödemeye devam edeceksiniz…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Başkasının bedelini bırak, kendiniz hangi bedeli ödeyeceksiniz onu
söyle.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – …bundan kimsenin kuşkusu yok değerli arkadaşlar.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Bedeli siz ödeyeceksiniz.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Bakın, Türkiye hızla büyüyor, gelişiyor. Sizin döneminizde,
Türkiye’deki öğretim üyeleri, Türkiye’deki nitelikli iş gücü yurt dışına
kaçıyordu.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Şimdi ithal öğretmen getiriyorsunuz.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Bizim dönemimizde, yurt dışında yaşayan Türkler…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Anguslar geldi ya!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – …nitelikli iş gücü, profesörlerimiz, doçentlerimiz Türkiye’ye
dönüyor.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Angus geldi, şimdi de ithal öğretmen geliyor, İngilizce öğretmeni.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Türkiye artık önemli bir çekim merkezi olmuştur değerli
arkadaşlar, dünyanın çekim merkezi olmuştur.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Misyonerler geliyor sayenizde.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Eğer Türkiye dünyanın çekim merkezi olmasaydı bu kadar çok
yabancı sermaye girmezdi arkadaşlar.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Misyonerler geliyor, bunun hesabını vereceksiniz. 40 bin misyoneri
burada tek tek açıklayacaksınız.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Bakın, değerli arkadaşlar, size şunu söyleyeyim: Bir yıl
içerisinde -bunu dikkatli dinleyin arkadaşlar- Almanya’dan 40 bin Türk, nitelikli
iş gücü Türkiye’ye geliyorsa bunun anlamı nedir arkadaşlar? Bilgisayar
mühendisleri, makine mühendisleri, uçak mühendisleri…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – İngilizce öğretmenleri, bunu da söyleyin, ithal İngilizce
öğretmenleri.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – …Almanya’daki işlerini bırakıp Türkiye’ye dönüyorlarsa bunun
anlamı nedir? Türkiye bir çekim merkezi olmuştur artık arkadaşlar.
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) – Anguslar gibi!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Siz ARGE nedir bilmiyordunuz, biz öğrettik sizlere.
KAMİL
ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Hadi canım!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Aktif iş gücü programları nedir bilmiyordunuz, bunu da biz
öğrettik.
KAMİL
ERDAL SİPAHİ (İzmir) – ARGE…
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Evet, evet…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Çok cahil konuşuyorsunuz.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Cumhuriyeti de siz kurdunuz o zaman!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Yapmış olduğunuz ARGE harcamalarına bir bakın, bir de bizim
dönemdekine bir bakın değerli arkadaşlar.
Bakın…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Yazık, yazık!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Neresi yazık? Size rakamlar vereyim madem istiyorsunuz.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Demek sen devlette çalışırken ARGE’den haberin yoktu değil mi,
Hazinede çalıştığın zaman?
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Bakın, değerli arkadaşlar…
OKTAY
VURAL (İzmir) – Vay!
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Evet, kaygılanıyorsunuz.
OKTAY
VURAL (İzmir) – Seni milletvekili yaptılar…
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Bakın, kişi başına ARGE harcamaları, yıl 2002, sadece 46
dolar; bizim dönemimizdeki ARGE harcamaları 135 dolar, kişi başına düşen ARGE
harcamaları.
En düşük
memur maaşı, 2002 yılında 392 Türk lirası; bugün 1.454 Türk lirası. En düşük
memur maaşı aşağı yukarı 4,5 kat artırılmıştır değerli arkadaşlar.
Bugün siz
şunu söyleyebilir misiniz: Herhangi bir devlet memurunun enflasyona ezildiğini
söyleyebilir misiniz? Mümkün değil.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Bunu devlet memurlarına bir sor da… Seçim bölgesindeki memurlara
sor, sana cevabını versin.
LUTFİ
ELVAN (Devamla) – Enflasyon oranları ortada. Hesap kitap bilen, hesap yapmasını
bilen, enflasyon oranı nedir bilir, memur maaşlarındaki artış nedir bilir. Bunu
hepiniz görüyorsunuz, hepiniz bunun farkındasınız ama görmek istemiyorsunuz,
duymak istemiyorsunuz, bilmek istemiyorsunuz.
Ben, çok
teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar?
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı…
BAŞKAN –
Arayacağım.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.19
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik),
Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verdiği önerisinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
2.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve
arkadaşlarınca verilen, taşımalı eğitimle ilgili sorunlar hakkındaki Meclis
Araştırması Önergesi’nin, Genel Kurulun 29/03/2011 Salı günkü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
29.03.2011
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu; 29.03.2011 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Kemal
Anadol
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve arkadaşları tarafından, 25 Mart 2011 tarihinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “Taşımalı Eğitimle ilgili sorunlar”
hakkında verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, (469 sıra nolu) Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
29.03.2011 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Bursa Milletvekili
Sayın Kemal Demirel’de.
Buyurun
Sayın Demirel. (CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL
DEMİREL (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; taşımalı eğitim ve
öğretimin sorunlarıyla ilgili araştırma önergesi vererek bu araştırma
önergesinin gündeme alınmasıyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, taşımalı eğitime geçildikten sonra Türkiye’deki kapanan
okulların hangi durumda olduğu, hangi fiziki şartlar içerisinde bulundukları ve
okullar kapandığı için taşınan öğrencilerin sorunları, yaşadıkları psikolojik
durumları, ailelerinin yaşadıkları sorunları, öğretmenlerin bakışlarını
öğrenmek amacıyla detaylı bir çalışma yaparak
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirdim. Bu anlamda, toplam yüz
elli üç köyü bizzat dolaşarak sorunları yerinde tespit ettim.
Bakın
değerli arkadaşlarım, bu taşımalı eğitimden dolayı kapanan okulların şu andaki
fiziki durumlarının ne olduğunu biraz sonra resimlerle size göstereceğim ama bu
okullar kapandıktan sonra orada okuması gereken öğrencilerin başka köylere veya
ilçelere giderek taşındıkları zaman yaşadıkları sorunların gerçekten çok önemli
olduğunu bizzat dolaşarak öğrendim. Ama bu taşımalı eğitim ve öğretim 1989 ve
1990’dan sonra başladı ve ondan sonra zaman içerisinde hızla büyüdü ve şu anda
elimdeki rakamlara göre 2006-2007 yılında Türkiye’de, taşımalı eğitimden dolayı
kapanan toplam on dört bin dokuz yüz okul var. Şimdi, taşımalı eğitimden dolayı
kapanan okulların durumu gerçekten çok vahim. Niçin vahim? O okullar kapatıldıktan
sonra yok efendim PTT’ye, sağlık ocaklarına veya köy konağı veya başka sosyal
tesisler amacıyla bırakılmasına rağmen, okulların gelmiş olduğu tabloyu birkaç
resimle öncelikle göstermek istiyorum. Bakın, taşımalı eğitimden sonra kapanan
bir okulun sınıfı. Bu sınıf içerisinde motosiklet var. Yine taşımalı eğitime
geçtikten sonra kapanan bir okulun sınıfı, ahır olarak kullanılmış. Yani
kısacası, taşımalı eğitime geçildikten sonra okulların vahim tablosunu ortaya
koydum.
Bakın
değerli arkadaşlarım, öğretmen kimdir? Öğretmen öğretendir. Öğretmen kimdir?
Eğitendir. Öğretmen kimdir? Yol gösterendir. Öğretmen kimdir? Köyün ışığıdır,
köyün aydınlanmasını sağlayandır. Şimdi siz köylerden taşımalı eğitimle
okulları kapatırsanız, o kapanan okullarda öğretmenler olmayacağı için, o köyü
aydınlatması gereken öğretmenler orada bulunmadığı için, o köyü kimler
aydınlatacaklar arkadaşlar?
Şimdi,
öğretmen kimdir? Öğretmen, öğrenci ve veli olarak değerlendirdiğimiz zaman,
eğitimin bir sacayağıdır. Yani burada, öğretmenler köylerde olmadığı için
çocuklar başka yerlerde okumaya çalışıyorlar ve okudukları zaman da
öğretmenlerini velilerin tanıma şansları olmuyor. Sadece veli toplantılarında
karşı karşıya gelmeleri söz konusu ama maalesef, veli toplantılarında karşı karşıya
gelemiyorlar çünkü köylümüz, çiftçimiz, zaten köyden zaman ayırıp da o tür
toplantılara dahi gidememektedir.
Değerli
arkadaşlarım, yine, bakın, elimde bir fotoğraf daha var. Taşımalı eğitime
geçtikten sonra kapanan okulları ziyaret ederken Karacabey Harmanlı’da, seksen
altı yaşındaki Ayşe Satı nenemizle karşı karşıya geldim. İşte burada,
fotoğrafını gösteriyorum, seksen altı veya seksen yedi yaşlarında. Bu nenemize
sordum: “Nene, senin bir milletvekilinden beklentin nedir, derdin nedir,
sıkıntın nedir, bana söyler misin?” dediğim zaman “Ben senden ne ekmek
istiyorum ne aş istiyorum, ben senden sadece kapalı olan okulumuzun açılmasını
istiyorum çünkü bu okullar açık olduğu zaman, bu okullarda 23 Nisan törenleri
yapılırdı, 29 Ekim törenleri yapılırdı, Çanakkale kutlanırdı, Sakarya
Dumlupınarlar konuşulurdu ama artık, köylerde kapalı okullardan dolayı
öğretmenler olmadığı için, çocuklar orada olmadığı için cumhuriyet değerleri,
onlar konuşulmuyor, onlar gündeme gelmiyor.”
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) – Bayrak da var.
KEMAL
DEMİREL (Devamla) – Evet, göndere bayrak çekilmiyor, İstiklal Marşı o köylerde
okunmuyor. Bunlar rakamlar, 15 bine yakın köy okulu. Maalesef, acı bir gerçek.
Bakın
değerli arkadaşlarım, taşımalı eğitim niçin yapıldı? Çocuklarımıza daha iyi
eğitim ve öğretim verilsin diye. Ben, size bir örnek vereyim: Niçin dedik? 1,
2, 3’ler, 4’ler, 5’ler ayrı ayrı öğretmenler tarafından okutulsun diye.
Yine bu
araştırmamda İnegöl’deki bir taşımalı eğitim okulunu ziyaret ettim, sınıfları
dolaştım. Ne göreyim? Taşımalı eğitim yapılan bu okulda da 1, 2, 3 aynı sınıfta
eğitim görülüyor. Yani siz köydeki okulları kapatıyorsunuz 1, 2, 3’ü ayrı
okutalım diye ama taşımalı eğitim yapan bir okulda yine 1, 2, 3 bir arada
eğitim yapılıyor. “Neden?” diye sorduğumda “İşte, efendim, öğretmen açığımız
var. Öğretmen açığımız olduğu için 1, 2, 3’ü birlikte okutuyoruz.” dediler.
Değerli
arkadaşlarım, her şeyden tasarruf yapabilirsiniz, her konuda tasarrufa
gidebilirsiniz ama tasarrufa gidemeyeceğiniz konular vardır. Bunlardan bir tanesi
eğitim ve öğretimdir. Yarınlarımız olan, geleceğimiz olan, Türkiye
Cumhuriyeti’nin bekçisi olacak olan bu çocuklarımızın eğitim ve öğretiminde
tasarruf olmaz, olamaz. O yüzden bu çocuklarımızın en iyi şekilde eğitim ve
öğretimlerini sağlayabilmesi, gerçekleştirebilmesi açısından bütün köylerin
eğitime ve öğretime açılması, her köyde en az 1 öğretmenin bulunması, 1, 2,
3’ün açılarak o çocukların -Değerli Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu’nun
dediği gibi- analarının yanında eğitim ve öğretime devam etmesi noktasında
gerekli çalışmaların bir an evvel başlatılması gerektiğini özellikle vurgulamak
istiyorum.
Bakın,
soruları sordum, aldığım cevaplar: “Efendim, eğer köyde 10 taneden aşağı çocuk
olursa okul kapatılır, 10’u geçerse okul açılır.” Ben yine buradan
sesleniyorum, elimdeki belgelerle konuşuyorum: Nilüfer Çaylı köyü, 23 tane
öğrenci var. Niye okul açılmıyor? Gemlik Muratoba, 17 kişi var. Niye açılmıyor?
Büyükorhan’daki Durhasan niye açılmıyor? Mudanya’daki Çağrışan niye açılmıyor?
Yani millî eğitim taşımalı ilköğretimle ilgili vermiş olduğu, yayınlamış olduğu
yönetmeliğe bile kendisi sahip çıkmıyor. “10’dan fazla olursa açılır -ama
açmıyorlar- ama 60’tan aşağıya, 59’a düşerse okul kapatılabilir.” diyor. Yani
yönetmelikleri… Eğitim ve öğretimle ilgili, sorumlu Millî Eğitim Bakanlığı
gerçekten hassas davranmış olsa… O okulların, 10’dan aşağı düşmese bile,
mutlaka açılması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten konu çok hassas. Bu hassas konunun, sadece bugün değil,
Türkiye'nin önemli sorunlarından biri olduğunu ve çözümlenmesi gerektiğini
özellikle vurgulamak istiyorum.
Bakın,
taşınan bu çocukların feryatlarını dinledim, ailelerini dinledim, muhtarları
dinledim. Çocuklar ne diyor biliyor musunuz? “Biz, gittiğimiz okullarda doğru
dürüst yemek yiyemiyoruz, karnımızı doyuramıyoruz, aç gidiyoruz, aç geliyoruz.”
Çünkü o çocuklar taşımalı eğitime geçtikleri için erken kalkıyorlar. Hele bir
çocuğun söylediği bir laf var: “Altıda kalkıyorum, sekizde okula gidiyorum.”
Allah aşkına, hanginiz çocuğunuzu altıda kaldırıp sekizde okula gönderirsiniz?
Hiçbiriniz göndermezsiniz. O yüzden, o çocuklar, o köy çocukları bu ülkenin
çocuklarıdır, onlara sahip çıkmak hepimizin ortak görevidir ve sorumluluğudur.
Aç
kaldıklarını söylüyorlar, uykusuz kaldıklarını söylüyorlar, arabalarda sıkıntı
çektiklerini söylüyorlar, aldıkları gıdalardan dolayı sağlıklı
beslenemediklerini söylüyorlar. “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” diyoruz.
E bunun için de çocuklarımızın en iyi şekilde -sağlıklı- beslenmeleri, en iyi
şekilde eğitim ve öğretim almaları gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.
O
taşımalı okulların da sorunları var. Spor salonları yeterli değil, yok gibi,
biyoloji sınıfları ya da teknik sınıflar yok gibi, müzik salonları yeterli değil
gibi, rehberlik dersleri verecek rehber öğretmen açığı olduğu ortada. Yani
nereden bakarsanız bakın, sorunlar gerçekten çok büyük. Eğitim ve öğretimin
amacı çocuklarımıza sıkıntı çektirmek değil, ailelerine sıkıntı çektirmek
değil, köylere sıkıntı yaşatmak değil. Onların en iyi şekilde eğitim ve
öğretimini sağlayacak düzenlemelerin yapılması gerektiğini özellikle
vurguluyorum.
Meclis
kürsüsünden bir kez daha sesleniyorum: Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
bütün köy okulları -1, 2, 3 olmak üzere- açılacak ve öğretmenler o köylerde
çocuklarımıza en iyi eğitim ve öğretimi vereceklerdir diye inanıyorum çünkü o
çocuklar bu ülkenin geleceğidir, yarınlarıdır. Onlara sahip çıkmak…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Demirel.
KEMAL
DEMİREL (Devamla) – Teşekkür için…
BAŞKAN –
O mümkün değil.
KEMAL
DEMİREL (Devamla) – Evet değerli arkadaşlarım, bu çocuklar hepimizin çocukları.
Bu çocukların tartışıldığı bir konuda zaman kısıtlaması oluyor ama ben şunu
söylüyorum: Bu ülkenin çocuklarına sahip çıkmak bu Parlamentonun ortak
görevidir.
Sevgiler,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Demirel.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde ilk söz, Kocaeli, Sayın Fikri Işık’a
aittir.
Buyurun
Sayın Işık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin Anayasa 98, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince taşımalı
sistemle ilgili Meclis araştırması açılmasına dair önergesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, taşımalı sistemin içeriğine girmeden aslında Cumhuriyet Halk
Partisinin verdiği grup önerisine bir bakmak gerektiğini düşünüyorum. Doğrusu,
bir eğitimcinin kaleminden çıkmadığı her halinden belli olan bir metinle karşı
karşıyayız. Eğitim dilinden ziyade bir duygusal metinle karşı karşıyayız.
Şimdi,
yani bu konu Türkiye’de tartışılmalı mı? Tartışılmalı ama Cumhuriyet Halk
Partisi öyle bir metinle konuyu Meclis gündemine taşımış ki bu metni okuduktan
sonra zinhar, hemen Meclis bir kanun çıkarıp taşımalı sistemi iptal etmeli
diyesiniz geliyor.
Şimdi
bakınız metnin bir iki cümlesini okumak isterim: “Özellikle 1, 2, 3’üncü
sınıflar için taşınan gözü yaşlı öğrenciler yaşadıkları sosyal ve psikolojik
sorunlarla boğuşmakta, gözü yaşlı anne ve babaları da çocuklarının sosyal,
psikolojik ve fiziksel sağlık sorunlarıyla mücadele etmektedir.” diyor.
Değerli
arkadaşlarım, bugün şu şehirleşmenin bu kadar geliştiği dünyada çocuğunu
servise vermeden acaba yürüyerek okula gönderen kaç velimiz var? Yani her
çocuğunu servise bindiren annenin gözyaşı varsa o zaman Türkiye’de ağlamayan
anne mi var, ağlamayan çocuk mu var? Ya, öyle bir dünyadayız ki artık ana okulundakiler
de servise biniyor.
KEMAL
DEMİREL (Bursa) – Ben ne diyorum, sen ne diyorsun?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) - Ya Değerli Milletvekilim, Nilüfer…
KEMAL
DEMİREL (Bursa) - Sen dolaştın mı köyleri?
FİKRİ
IŞIK (Devamla) – Dolaştım, her gün dolaşıyoruz biz.
KEMAL
DEMİREL (Bursa) – Gel beraber gezelim!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) - Nilüfer ilçesinin Çaylı köyünden bahsediyor. Bakın, Nilüfer
ilçesi Çaylı köyü, evet, 1997 yılında binanın kullanılamaz hâle gelmesinden,
yıkılma tehlikesinden dolayı valilik oluruyla kapatılmış ve öğrenciler 3
kilometre ötedeki Konaklı köyüne taşınıyor, her gün 3 kilometre.
Ya,
arkadaşlar, yani Türkiye’de 3 kilometre yol gitmeden okuluna ulaşan kaç
öğrencimiz var? Şimdi, yani önergenin, hazırlayan arkadaşların emeğine saygı
duyuyorum ama, gerçekten bir eğitimci gözüyle hazırlanmadığı ortada. Öyle
sorular sorulmuş ki dediğim gibi, bu sorulardan sonra ve Sayın Milletvekilinin
burada önerge lehinde yaptığı konuşmadan sonra zinhar taşımalı sistemi
kaldırmamız lazım. Ben de merak ettim…
Tabii,
şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin bir açmazı var, bir eski CHP var, bir yeni
CHP var. Şu anda bizim elimizdeki yazılı dokümanlar eski CHP’ye ait.
Arkadaşlarımızın düzeltme hakkı var ama şunu ifade ediyorum: Cumhuriyet Halk
Partisinin yazılı belgesi…
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) – Bir tane CHP var kardeşim ya!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) – Cumhuriyet Halk Partisinin yazılı belgesi…
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) – Eskiye yeniye aklın ermez, sen işine bak!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) – Hayır, bu sizin ifadeniz olduğu için söylüyorum. “Yeni CHP”
ifadesi benim değil.
MUSTAFA
ÖZYÜREK (İstanbul) – Sen işine bak, işine!
FİKRİ
IŞIK (Devamla) - Zorunlu hâllerde taşımalı eğitim. Eğitim kurumlarının eğitim
görecek çocuk ve gençlerin yaşadıkları yerleşim biriminde eğitim görmesi esas olacak
ancak istisnai durumlarda taşımalı eğitim yoluna gidilecektir. Yani şimdi kendi
yazılı metinlerinizde “Taşımalı eğitim, gerektiğinde yapılacak.” diyorsunuz,
ondan sonra buradaki gerek verdiğiniz yazılı belgede, sonra yaptığınız
konuşmada “Her köyde okul olacak.” diyorsunuz. O zaman kendi kendinizle
çelişmiyor musunuz?
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) – Yok, yok, çelişmiyoruz.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) – Eyvallah. Biraz sonra siz de izah edersiniz.
Şimdi…
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) – Ya okumadın, ya anlamadın, ikisinden biri.
FİKRİ
IŞIK (Devamla) – Ya ikisinden birisiyse o zaman niye taşımalı sistemin zorunlu
hâllerde uygulamaya konması gerektiğini söylemiyorsunuz da taşımalı sistem
dolayısıyla, efendim, köy okullarının kapandığından bahsediyorsunuz?
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, tabii ki öncelikle şunu ifade edeyim: Cumhuriyetin en
önemli ideallerinden biri, her öğrencinin, köylü-kentli, zengin-fakir, her
öğrencinin eğitime ulaşmasıdır. Eğitim her vatandaş için haktır, devlet için
görevdir. Dolayısıyla, eğitime ulaşma noktasında cumhuriyetin attığı adımlar
bugün Türkiye'nin geldiği noktada gerçekten fevkalade önemlidir ve taşımalı
sistem de herkesin eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanabilmesi için atılmış
önemli bir adımdır.
Elbette
ki bütün eğitimcilerin ortak görüşü, mümkün olduğu ölçüde, her öğrencinin
kendine en yakın mekânda, okulda eğitim almasıdır ama bu bazen fiziki şartlar
gereği mümkün olmayabiliyor, bazen farklı gerekçelerle bunu
başaramayabiliyorsunuz. İşte o zaman karşınıza iki seçenek çıkıyor: Ya birleştirilmiş
sınıflarda eğitim yapma zorunluluğu ya da taşımalı sistem. İkisinden birini
tercih etmek durumundasınız. Her ikisinin de avantajları var, dezavantajları
var ama ortaya çıkan sonuç, bugün, taşımalı sistemin gerekli olduğu hâllerde
taşımalı sistemin mutlaka yapılmasıdır.
Bakınız,
arkadaşlarımız bir sürü soru sormuşlar. Yalnız, sanki taşımalı sistem AK PARTİ
İktidarında yürürlüğe konmuş bir çalışma, bir uygulama gibi sormuşlar. Hayır,
bu, 1989-90 yılının ikinci yarıyılında Kırklareli ve Kocaeli’de uygulamaya
konmuş bir sistem. Daha sonra, burada pilot uygulama başarılı olduğu için
1991’de 10 ile, 1992’de 29 ile, 1993’te de 43 ile genişletilmiş ve sonunda da
Türkiye'nin tamamına teşmil edilmiş ve bugüne kadar da devlete çok ciddi bir
yük getirmesine rağmen taviz verilmeden uygulanan bir sistem. Başlangıçta
mesafeler daha uzun tutulmuş olmasına rağmen, bugün 1,5 kilometreden daha uzak
bir mesafe varsa bu taşımalı sistem kapsamına bu köy okulları alınıyor. Elbette
arzumuz Türkiye’nin şartları elverdiği ölçüde her köye öğretmen verebilmektir
ama arkadaşlar, bazılarımızın galiba eğitim ekonomisinden haberi yok.
Türkiye’nin bir eğitim ekonomisi var. Evet, AK PARTİ iktidara geldiği dönemden
bugüne kadar eğitim bütçesi Türkiye’de her zaman birinci bütçe oldu ve her yıl
eğitim bütçesi artarak devam ediyor. Buna mukabil hâlâ tam arzu ettiğimiz
noktada değiliz ama bunu başarabilmenin yolu da her zaman ayağını yorganına
göre uzatmaktır, popülist politikalara sapmamaktır, hele hele seçim yaklaştı
diye ayak üstü vaatler verip seçimden sonra milletten kaçmamaktır. Siyasetin en
önemli handikabı seçimden önce popülist vaatleri verip seçimden sonra yerine
getirmediğiniz zaman milletvekilinin halktan kopması, bakanların halkın içine
çıkamaması, Başbakanın kapalı salon toplantılarının dışına çıkamaması
gerçeğidir. Bunun önüne geçmek istiyorsak elbette taşımalı sistemde varsa
sorunlar bu sorunlar giderilecektir. Bugün fiilî, fiziki şartları uygun olduğu
sürece 10’dan fazla öğrencisi olan köylerde eğitime devam edilmektedir ama
birleşik sınıflarda ama ayrı sınıflarda. 60’dan az öğrencisi olan köy okulları
4, 5, 6, 7, 8’inci sınıflarda taşınmaktadır, bu taşınmaya da devam edecektir.
Değerli
arkadaşlarım, bu taşımalı sistemle ilgili Millî Eğitim Bakanlığının yeni
çalışmalar yaptığını biliyoruz. Taşımalı sistemde karşılaşılan sorunların
çözümü noktasında çok yoğun gayretler gösterildiğini biliyoruz ama şunu da
biliyoruz ki: Yakın gelecekte çocuklarımızın daha iyi eğitim alması açısından,
sosyalleşmelerinin daha ileri boyutlara ulaşması açısından, öğretmen
istihdamında eğitimin kalitesi yönünden daha iyi noktalara gidilmesi açısından
taşımalı sisteme devam edilecektir, edilmelidir de. Bu, bir siyasi polemik
konusu da olmamalıdır. Hele hele seçim yaklaşıyor diye Meclisin artık yeni döneme
başlamak için ara vermesine iki hafta kala böyle bir Meclis araştırması
önergesinin verilmesini doğrusu çok gerekli bulmuyoruz.
Şunu
ifade etmekte, son olarak, fayda görüyorum: Değerli arkadaşlar, bu konuda
Meclis araştırması açılmasının gerektiğine inanmıyoruz ama bir gerekliliğe
inanıyoruz, Cumhuriyet Halk Partisinin taşımalı sistemin avantajları ve
dezavantajları konusunda ciddi bir bilgilendirmeye ihtiyacı olduğu
kanaatindeyiz.
Bu duygu
ve düşüncelerle grup önerisinin aleyhinde olduğumu ifade ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Işık.
KEMAL
DEMİREL (Bursa) – Sayın Başkan, sataşma var, söz istiyorum.
BAŞKAN –
Hangi konuda sataşma var?
KEMAL
DEMİREL (Bursa) – Benim konuşmalarımı çarpıtarak anlatmaya çalıştı.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Cevap verdi efendim, söylenen şeylere cevap verdi.
KEMAL
DEMİREL (Bursa) – Taşımalı eğitime karşı olduğumuzu falan söyledi, benim
sözlerimde böyle bir şey yok.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) – Evet, çarpıtma var.
BAŞKAN –
Ben getirtirim şimdi tutanakları, bakarım, size de veririm söz. Bakacağım,
vereceğim. Şimdi bitirelim şunu. Vermeyeceğim demedim, bir bakayım ben çünkü
takip edememiştim.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) – Tamam efendim.
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi lehinde Mersin Milletvekili Sayın Akif
Akkuş.
Buyurun
Sayın Akkuş.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin vermiş olduğu taşımalı eğitimle ilgili Meclis araştırma önergesinin
gündeme alınmasıyla ilgili olarak söz almış bulunuyor, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, daha önceki birçok konuşmamda da belirttim: Eğitim bir
ülkenin, bir milletin en önemli işlerinin başında gelmektedir. Eğitim
çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe hazırlanmasıdır. Gelişmiş dünya
milletleri eğitime verdikleri öneme ve değere bağlı olarak toplumlarını bugünün
gelişmiş ve yüksek standartlı yaşantı merkezleri hâline getirmiş ve çağdaş
dünya medeniyetine katkılar sunan çalışmalara eğitimle imza atmışlardır.
Eğitimin kıymetini bilen bu ülkeler, bütün gelişmişliklerine rağmen eğitime
genel bütçeden oldukça büyük paylar ayırmaya devam etmektedirler.
2011 yılı
bütçe sunuş konuşmasında Sayın Millî Eğitim Bakanı “Millî Eğitim Bakanlığı
bütçe ödeneklerini 34,1 milyar TL’ye çıkarıyoruz. Böylece 2011 yılında da Millî
Eğitim Bakanlığı en büyük bütçeye sahip bakanlık olma özelliğini
sürdürmektedir.” diye belirtti. Ancak ben şöyle bütçe ödeneklerine bir göz
attım, Millî Eğitimin bütçesinden daha büyük bütçeye sahip bakanlıkların
olduğunu gördüm. Bunlardan bir tanesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
35,8 milyar TL ayrılmış, Maliye Bakanlığına ise 72,1 milyar TL ayrılmıştır.
Dolayısıyla, bu gösteriyor ki Millî Eğitim, demek ki genel bütçeden en büyük
payı alan bakanlık değildir.
Bu ödenek
miktarıyla bütçeden büyük paylardan birisini Millî Eğitim Bakanlığı almasına
rağmen, millî eğitimin sıkıntıları AKP İktidarı döneminde de aşılamamıştır.
Aşılamadığı gibi birtakım yeni sıkıntıları da beraberinde getirmiş olduğunu
görüyoruz. Mesela, geçtiğimiz pazar günü yapılan ve gençlerimizin büyük stres
yaşamasına sebep olan LGS imtihanları bile henüz ortaöğretimin sıkıntılarını
aşamadığımızı göstermektedir. Bir ülke düşünün ki ortaöğretim son sınıflar,
Millî Eğitimin bir önergesi ile tatil edilebiliyor. Hatırlıyorsunuz, Millî
Eğitim okullara bir önerge gönderdi ve dedi ki: “İşte, imtihanların yapılacağı 27 Mart gününe kadar
yoklamalara dikkat edilmemesi...” diye belirtti. Bu da bize şunu gösteriyor:
Yani o zaman çocuklarımız niye bu eğitim kurumlarımızda tutuluyor, niçin burada
günlerini, zamanlarını harcıyorlar diye düşünebiliyoruz. Bakıyoruz, liseler
dört yıla çıkartıldı. O zaman ne gereği vardı? Yine liseler üç yıl olmalı ve
son sınıfta da öğrenciler dershaneye gitmeli yahut işte, derslerini görmeli.
Tabii, “Bu dört yıla çıkarılması, öğrencilerin üniversite kapılarında
yığılmalarını önlemek için mi istenmektedir?” gibi bir soruyu beraberinde
getiriyor. Yoksa üniversite mezunlarının hayata bir yıl daha geç başlamaları mı
istenmektedir? Çünkü böylece bir yıl insan hayatında çok önemli bir zaman.
Belki bu çocukların içerisinde binlercesi bu ülkeye fevkalade faydalı olacak
zihinlere, zekâlara sahip bulunmaktadırlar.
İlköğretim
ve ortaöğretim, program ve müfredat olarak yeniden ele alınmalı, Türk milletinin geleceği düşünülerek yeni
düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, eğitim ve öğretimde fırsat eşitliği mutlaka sağlanmalıdır.
Zorunlu eğitim okul öncesi eğitimle birlikte dokuz yıla çıkartılmalı ve iki
kademe hâlinde yapılmalıdır.
Eğitimin
her kademesinde eğitim dili mutlaka Türkçe olmalıdır. Türkçenin dışında başka
bir ana dilde eğitim yapılmamalıdır: bu, teklif dahi edilmemelidir.
Ortaöğretim,
program türünü esas alan yatay ve dikey geçişe imkân verecek şekilde
yapılandırılmalıdır.
Üniversiteye
giriş sınavı veya sınavları kaldırılmalıdır.
Yükseköğretimde
kılık kıyafete bağlı olmaksızın eğitim hakkı verilmelidir.
Dershanelerin
özel okullara dönüştürülmesi teşvik edilmelidir.
Bütün
bunlar dikkate alındığında Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretimden üniversiteye
kadar yeniden ele alınması ve yapılandırılması âdeta bir zaruret hâlini
almıştır diye belirtebiliriz.
Değerli
milletvekilleri, verilen önergeye dönecek olursak -malumunuz- taşımalı eğitim
sistemi 1990-1991 öğretim yılında ilk defa uygulanmaya başlanan ve bugün de
devam etmekte olan, özellikle kırsal kesimde yaşayan öğrenci ve veliler için
vazgeçilmez bir önem kazanmış olan sistemdir. Yani bugün bundan geriye
dönülmesi söz konusu olamaz çünkü düşünün, köylerimizde nüfus kalmadı, nüfus
kalmadığı için öğrenci de kalmadı, dolayısıyla biz bu taşımalı eğitimi
iyileştirerek, kalitesini artırarak mutlaka devam ettirmek durumundayız. Bu
sayede kırsal kesimdeki öğrenciler fırsat eşitliğinden, eğitim eşitliğinden
istifade edebilmektedirler.
Millî
Eğitim Bakanlığı Taşımalı Eğitim Yönetmeliği’ne göre bu sistemin amacı,
ilköğretim okulu bulunmayan veya ilköğretimin ikinci kademesi için yeterli
olmayan, çeşitli nedenlerle eğitim-öğretime kapalı okullardaki öğrencilerin
merkezî ilköğretim okullarına günübirlik taşınarak daha kaliteli bir eğitim ve
öğretim görmelerini sağlamak içindir.
Eğitimin
yaygınlaştırılması, yerleşim birimlerinin dağınık olması, iç göçler, eğitim
niteliğinin yükseltilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması vesaire gibi
gerekçelerle ABD, Yeni Zelanda ve Avustralya gibi ülkelerdeki taşımalı eğitim
sistemleri örnek alınarak UNESCO’nun da katkılarıyla taşımalı eğitim ülkemizde
de uygulamaya konulmuştur.
Bölgeler
arasında coğrafi ve iklim şartları bakımından büyük farkların bulunduğu
ülkemizde, taşımalı eğitim bir gereklilik hâlini almış bulunmaktadır. Şöyle bir
anekdot olarak belirtmek isterim ki ben köyde ilk, birinci sınıfta okuduğumda,
köyümüzdeki öğrenci sayısı 138’di, bugün köye gittiğimde bakıyorum öğrenci
sayısı 35-36 tane.
Dolayısıyla,
biraz önce bir arkadaşımız eğitim ekonomisinden bahsetti. Bu eğitim ekonomisi
içerisinde taşımalı eğitimin kullanılması bir zaruret hâlindedir diye
belirtebiliriz. Ancak, uygulamada özellikle öğrencileri olumsuz yönde etkileyen
birtakım eksiklikler de bulunmaktadır. Taşıma merkezlerinin fiziki durumu,
sınıf kapasitesi, eğitim araç ve gereçleri ihtiyaca cevap verecek nitelikte
değildir. O zaman demek ki biz bu fiziki yapıyı iyileştireceğiz, yeniden düzenleyeceğiz,
okulların araç ve gerecini yenileyeceğiz ve bunları artıracağız, buralara
çocukların ilgisini çeken laboratuvarlar kuracağız. Bu sayede, demek ki,
niteliğini bir parça artırabileceğiz.
Öğrencileri
taşıyan araçlar bu işi devletten gelecek bir gelir kapısı olarak
değerlendirdiklerinden kapasiteleri ve nitelikleri yönünden yeterli hizmet
sunamamaktadırlar yani bir minibüs düşünün: Minibüsün kaloriferi yok,
çalışmıyor. Bunun yanında, oturakları düzenli değil. Ama bu, devletten gelen
bir ödenek hâline geldiği için bu minibüs şoförleri yahut taşıyıcı kişiler
için, bu birtakım çekişmelere, rekabetlere de konu olarak devam
ettirilmektedir. Özellikle kış şartlarında çocukların taşınması için gerekli
şartlar sağlanamamaktadır. Bu da ana babayı, öğretmen ve yöneticileri
endişelendirmektedir.
Taşımalı
eğitimde verilen yemekler kalitesiz ve maalesef yeterli değildir. Biraz önce
arkadaşımız belirtti, gerçekten yemeklerin miktarı oldukça az, kalitesi de iyi
değil. Ayrıca, taşıma merkezindeki yerli öğrencilere yemek verilmemesi önemli
bir sorundur.
Değerli
milletvekilleri, bir taşıma merkezine üç beş köyden çocuklar getiriliyor ve
bunlara öğle yemekleri veriliyor, bir kazan kaynıyor yahut bir yemek
şirketinden geliyor ama oradaki yerli çocuklara bunlar verilmiyor. Köylerimiz,
çiftçilerimiz fakirleşti. Bu bakımdan, bu öğrencilere de bu yemeklerin
verilmesi gerekiyor, bunların istifade etmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKİF
AKKUŞ (Devamla) – Tabii, sözlerimi bitiremedim ama buraya kadar.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Akkuş.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde son söz Amasya Milletvekili Sayın Avni
Erdemir’e aittir.
Buyurun
Sayın Erdemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin taşımalı eğitimin sorunlarının görüşülmesine dair Meclis araştırması
açılmasıyla ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, AK PARTİ Hükûmeti olarak, vizyonumuzu cumhuriyetimizin vizyonu
kabul etmiştik. Cumhuriyetimizin vizyonu, çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne
çıkmış bir Türkiye inşa etmekti. İktidarımız da kurulduğu günden bugüne kadar
çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmış bir Türkiye’yi inşa etmek için çok
önemli gayretler sarf etti ve 2023 yılını bu vizyonun sonuç yılı olarak kabul
etti. İnşallah, AK PARTİ iktidarlarıyla birlikte 2023 yılında cumhuriyetimizin
bu vizyonuna mutlaka Türkiye ulaşacaktır.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) – Ama çok geç kaldın bunları söylemek için; listeler yapıldı!
AVNİ
ERDEMİR (Devamla) – Tabii, bu vizyona nasıl ulaşacaktık? Elbette ki, eğitimle
ulaşacağız. Onun içindir ki, yine kurulduğu günden bugüne hükûmetlerimiz en
büyük payı eğitime ayırmış. Zira biz inanıyorduk ki, toplumumuzda feda edilecek
bir ferdimiz yoktur ve yine eğitim sistemimizin temel amacı, ülkemizin
sürdürülebilir kalkınmasını sağlayacak, değişime açık, sorunları tespit ederek
bunlara çözüm üretebilen, geleceği inşa edebilecek, maddi ve manevi
değerlerimizin gelecek nesillere aktarılmasını sağlayacak zihinsel altyapıya
sahip bireyler yetiştirmektir.
Değerli
arkadaşlarım, öğrenci sayılarındaki önemli artışlara paralel olarak
hükûmetlerimizde yapılan yatırımlar ve yürütülen kampanyalarla eğitimdeki
derslik sayısında önemli artış gerçekleştirildi. Derslik başına düşen öğrenci
sayılarını azaltarak bu konuda çok önemli iyileştirmeler gerçekleştirdik.
Öğrenci sayılarındaki artış okullaşma oranlarını da artırmıştır. Özellikle,
okul öncesi eğitiminde 2002 yılında yüzde 11 olan okullaşma oranı 2010-2011
yılında -altmış – yetmiş iki aylık dönemde- yüzde 57’nin üstüne çıkmıştır.
Değerli
arkadaşlar, ilköğretimde son sekiz yılda, 26 bini hayırsever vatandaşlar
tarafından olmak üzere, 160 bin yeni derslik yapılmıştır. Böylece, ilköğretimde
2002-2003 öğretim yılında 36 olan derslik başına düşen öğrenci sayısı, evet,
2010-2011 yılında 32’ye düşmüştür. Genel ortaöğretimde 2002-2003’te 34 iken
bugün, 31’e düşmüştür.
Değerli
arkadaşlarım, 2010 yılında 39.908 kadrolu öğretmenin ataması yapılmıştır. 2011
yılında, başta öğretmen ihtiyacı olmak üzere, eğitim-öğretim hizmetleri
sınıfıyla diğer hizmet sınıflarındaki ihtiyaca yönelik atamalarda kullanılmak
üzere 55 bin adet personel alımı planlanmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, 2002-2003 döneminden bugüne kadar 747 adet ilköğretim ve
ortaöğretim pansiyon binası açılmış ve 92.462 yeni yatak kapasitesi
eklenmiştir.
Eğitime
erişimi artırma çalışmaları kapsamında uygulanan taşımalı ilköğretim uygulaması
kapsamında, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında 668 bin öğrenci 5.765 merkezî
okula taşınmıştır. 2010-2011 eğitim-öğretim yılında ise özellikle kız
çocuklarının okullaşmasını artırmak amacıyla ortaöğretimde de taşımalı eğitim
uygulamasına geçilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, yine, özürlü öğrencilerimizin taşıması yapılmakta, rehabilitasyon
merkezlerine öğrencilerimiz evlerinden alınıp okullarına, oradan yine evlerine
taşınmaktadır.
Öğretmen
başına düşen öğrenci sayısına da bakarsak, yine bir iyileşmenin olduğunu
görüyoruz. Evet, ilköğretimde 2002’de öğretmen başına 28 öğrenci düşerken bugün
21 öğrenci düşmektedir. Genel ortaöğretimde, evet, 21 öğrenci düşüyordu
öğretmen başına, bugün 18 öğrenci düşüyor. Bunlar nasıl yapılıyor? Okullaşma
oranı artarak yapılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, -biraz önce de ifade edildi- taşımalı eğitimin gayesi, çıkış
noktası nedir? Anayasa’mız ve Millî Eğitim Temel Kanunu’ndaki temel ilkelerdir.
Nedir bu? Eğitimde fırsat eşitliği. Evet, işte, 1989-1990 yılında taşımalı
eğitim bu anlayışla ortaya çıkmıştır. Zira, bağ köylerimiz boşalmıştır. 1970’li
yıllarda nüfusumuzun yüzde 60’dan fazlası köylerde yaşarken, bugün köylerimizin
nüfusu yüzde 30’lara düşmüştür.
Değerli
arkadaşlar, göç bir olgudur, hayatın gerçeğidir, dünyanın gerçeğidir. Gelişmiş
toplumlarda istihdam, hizmet sektörü, sanayi sektörü ve tarım sektörü diye
sıralanır. Elbette, insanları doğduğu yerde doyurmak çok önemli ama dünyadaki
değişmenin dışında kalmak, çarkları tersine çevirmek de mümkün değildir değerli
arkadaşlarım.
Değerli
arkadaşlar, YİBO’lar ve taşımalı eğitim bir ihtiyaçtan doğmuştur. Çok sık
tartışılan bir konudur YİBO’lar ve taşımalı eğitim. Eğer çocuklarımızın eğitim
almasını istiyorsak, çocuklarımızın fırsat eşitliğinden yararlanmasını
istiyorsak YİBO’lar da olacak, taşımalı eğitim de olacak.
Değerli
arkadaşlarım, eğer taşıma mümkünse mutlaka ve mutlaka öğrencilerimiz
taşınmalıdır, YİBO’lara alınmamalıdır, Bakanlığımızın da temel felsefesi,
yaklaşımı budur. YİBO nerede zaruridir? Çocuklarımız eğer eğitim sisteminin
dışında kalacaksa, eğitim-öğretimin dışında kalacaksa, taşımalı eğitim mümkün
değilse, köyünde eğitim alamayacaksa işte orada YİBO’lar zaruridir, olması
gerekir, çocuklarımız YİBO’da eğitim-öğretim görmelidir.
Değerli
arkadaşlar, diğer ikinci ifade edeceğim husus da şudur: Eğer köyde 1, 2 ve
3’üncü sınıflarda toplam 10 öğrenci varsa o köyde okul açık kalmalıdır. Okul o
köyün ışığıdır, öğretmen o köyün ışığıdır. Değerli arkadaşıma inanıyorum ve
katılıyorum. Eğitimcilerimize, eğitim yöneticilerimize de buradan duyuruyorum:
Eğer köyde 1’inci, 2’nci, 3’üncü sınıflarda 10 öğrenci varsa mutlaka okullar
onarılmalıdır ve okullar açılmalıdır, o ışık yanmaya devam etmelidir. Ancak,
eğer köyde 1’inci, 2’nci, 3’üncü sınıfta toplam 5 tane öğrenci varsa -biraz
önce değerli milletvekili arkadaşım ifade etti- eğitim ekonomisi açısından size
soruyorum: Bir köye 2 öğrenci için öğretmen göndermemiz mümkün mü? Bunun
gerçekliği ne kadar mümkün?
Değerli
arkadaşlarım, o zaman 1989’da taşımalı eğitimi çıkaranlar doğru bir karar
almışlardır. Eğer köyde eğitim-öğretim imkânı yoksa, öğrenci yoksa mutlaka ve
mutlaka bunlar taşınmalıdır ama nereye? Elbette bunlar birleştirilmiş eğitim
yapılan okullara taşınmamalıdır. Bunlar bugün de sekiz yıllık temel ilköğretim
okullarına taşınmaktadırlar, bilgisayar laboratuvarı olan okullara
taşınmaktadırlar, eğitim teknolojisi altyapısı olan okullara taşınmaktadırlar.
Ve birleştirilmiş sınıflarda hiçbir surette eğitim, varsa istisnai durum,
olmamalıdır değerli arkadaşlar.
Ben, bu
vesileyle, taşımalı eğitim konusunun Meclisimizde tartışılmasına vesile
oldukları için değerli arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Meclisimiz artık
kapanma arifesine girdiğinden, böyle bir konunun Mecliste tartışılma imkânının
olmadığını gördüğümüz için, aslında bunun gayesinin de Meclis çalışmalarını
engellemek olduğunu gördüğümüz için önergenin aleyhinde olduğumu ifade ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Erdemir.
Sayın
Demirel’e sataşmadan dolayı söz vereceğim.
Sayın
Demirel, siz de bir sataşmaya mahal vermeyin; buyurun.
Üç dakika
süre veriyorum.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in,
Amasya Milletvekili Avni Erdemir’in, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
KEMAL
DEMİREL (Bursa) – Sayın Başkan, teşekkür ederim söz verdiğiniz için.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, ben araştırma önergemi verdim. Araştırma önergemi
verdiğim arkadaşlarımız da herhâlde okuma yazmaları var ki okumuşlar. Ben
taşımalı eğitimin sorunlarının ortadan kaldırılması, tekrar gözden geçirilmesi,
eksikler neyse o eksiklerin giderilmesi amacıyla verdim ve bunu verirken de
köylerde 1, 2 ve 3’üncü sınıfların sayısının 10’u geçmesine rağmen
kapatıldığını tespit ettim ve bu tespitimin de sonuçlarını buraya aktardım.
Yani taşımalı eğitim bu ülkede 1989’dan sonra çıktı. Tabii ki bu sistem,
çocuklarımızın daha iyi eğitim-öğretim görmeleri amacıyla çıktı ama bu
yapılırken… Yine burada isim verdim, rakam da verdim. İşte, onlardan bir
tanesini gösteriyorum. Bu arkadaşımız gitsin bu köye, Bursa Nilüfer’e bağlı
Çaylı köyü. Tam 23 tane öğrenci var, 1, 2 ve 3’üncü sınıf. Okul kapalı ve
açmıyorlar. Ne diyorlar biliyor musunuz? Okulu köylü yapsın. Devlet ne iş yapar
arkadaşlar? Devlet ne iş yapar? Hükûmet ne iş yapar? Bu sorunları çözmek için
iş yapar. O okulu yapmak devletin görevidir, hükûmetlerin görevidir, sadece
orada yaşayan köylülerin değil. Zaten köylü perişan, ektiği ürünün karşılığını
alamıyor, tarımla çok zor geçiniyor. Böyle geçinen insanlara kalkıp da “Sen bu
köyün okulunu yap. Yapmazsan seni taşıyacağız.”
Peki,
taşınan okulların yollarına gidip baktınız mı, dolaştınız mı? Onlarla ilgili
birçok soru önergesi verdim. Çukurlarla dolu o yollarda seyahat ediyorlar. O
çocukların can güvenliği önemli değil mi? Bakın, trafik kazalarında bugüne
kadar taşımalı eğitimden dolayı 60’ı aşkın öğrencimiz hayatını kaybetmiş. Evet.
Faydaları sıralanırken, bu hayatını kaybeden öğrencilerimiz bu ülkenin
çocukları değil miydi? Onların anaları babaları bu üzüntüyü yaşıyorlar. O
yaşadıkları üzüntüyü paylaşmak bizim görevimiz değil mi? Ama biz ne diyoruz?
Taşımalı eğitimin eksikleri vardır. O eksikler mutlaka giderilmelidir,
çözülmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi geçmişte ne demişti? Taşımalı eğitim
gözden geçirilsin; bugün de söylüyoruz aynısını. Dün neyse bugün de aynı, o
görüşlerimizi tekrarlıyoruz. Biz, taşımalı eğitimin…
Burada
vermiş olduğum önergede açık ve net, 1, 2, 3 köylerde okutulabilmeli. Neden
okutulabilmeli? Çünkü o okullar açık olduğu zaman –bir kez daha vurguluyorum- o
köylerde 23 Nisanlar, 29 Ekimler mutlaka kutlanmalı ve devam etmeli diyorum.
Hepinize
sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN –
Yoklama talebi vardır.
Sayın
Anadol, Sayın Özyürek, Sayın Akıncı, Sayın Keleş, Sayın Güvel, Sayın Çöllü,
Sayın Özpolat, Sayın Baratalı, Sayın Erbatur, Sayın Demirel, Sayın Pazarcı,
Sayın Öztürk, Sayın Aydoğan, Sayın Özer, Sayın Coşkuner, Sayın Günday, Sayın
Kart, Sayın Koç, Sayın Susam, Sayın Seyhan, Sayın Ayhan.
Yoklama
için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN –
Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
2.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve
arkadaşlarınca verilen, taşımalı eğitimle ilgili sorunlar hakkındaki Meclis
Araştırması Önergesi’nin, Genel Kurulun 29/03/2011 Salı günkü birleşimde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
İç
Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
C) Önergeler
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın; Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin (2/517) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/265)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/517
esas numaralı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifim, süresi içinde ilgili komisyonda görüşülmediğinden
İçtüzüğümüzün 37. maddesi gereğince doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla
arz ederim.
Mehmet
Serdaroğlu
Kastamonu
BAŞKAN –
Teklif sahibi olarak Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu.
Buyurun
Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kredi kartları
hakkındaki kanun teklifimle ilgili söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde kredi kartları sorunu her geçen gün çığ gibi
büyüyerek artmaktadır. İnsanlar ekonomik zorluklar nedeniyle kredi kartlarını
bir ödeme aracı değil de yaşamlarını sürdürme aracı olarak kullanmaktadırlar ve
bunun sonucu ülkemizde kredi kartı sayısı 40 milyonu aşmıştır.
Değerli
milletvekilleri, kredi kartı sorunlarıyla ilgili olarak sizlere bu kürsüden
defalarca seslendim, çözüm önerileri getiren kanun tekliflerimin gündeme
alınması için uğraştım ama ne yazık ki İktidar, hep bildiğini okudu ve okumaya
da devam ediyor.
Daha
geçen ay kamuoyunda “torba yasa” olarak adlandırılan bazı alacakların yeniden
yapılandırılmasını öngören bir düzenlemeyi birlikte Meclisten geçirdik. Torba
yasada, vatandaşın birçok vergi ve prim borçlarına ödeme kolaylığı getirerek
burada yeniden yapılandırdık.
Sayın
İktidar kendisinin bile içine ne koyduğunu karıştırdığı torba yasada, ne
hikmetse, kredi kartı borçlarının yapılandırılması konusunda duyarsız kalmış,
bir düzenleme yapma gereği duymamıştır.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak yaptığımız tüm uyarılara rağmen, kredi kartları
konusunda duyarsız kalan ve bu soruna kulak tıkayan AKP Hükûmeti, üstüne üstlük
Sayın Bakan Ali Babacan’ın, kredi kartı borçları tüketici kredisine çevrilerek
kapatılmalı önerisini de dikkate almamıştır. Aynı sicil affında olduğu gibi,
İktidar, bankalarla ve büyük şirketlerle kurduğu yakınlığı vatandaşına tercih
etmiştir.
Değerli
milletvekilleri, kredi kartlarıyla ilgili diğer önemli bir nokta da bankaların
kart sahiplerinden haksız ve hukuksuzca aldığı 1,6 katrilyon liralık kart
aidatları meselesidir. Bu 1,6 katrilyon lira her yıl vatandaşın cebinden
bankalara transfer edilmektedir. Üstelik yargı kararlarına rağmen uygulama
hâlen devam etmekte ve İktidar bu soygunu sürdürmektedir. İşte kanun
teklifimizle bankaların bu haksız, bu zahmetsiz tatlı kazancının önlenmesini ve
milyonlarca kredi kartı borçlusunun borçlarının yeniden yapılandırılmasını
amaçlamaktayız.
Değerli
milletvekilleri, İktidarın ekonomide yapacağı düzenlemelerde tercihlerini
kullanırken öne sürdüğü bazı bahaneleri bir noktaya kadar anlayabiliyoruz ama
Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının, kart aidatı soygununu görmezden gelip,
her zaman bankaların yanında olması ve vatandaşını mağdur etmesi anlaşılabilir
gibi değildir. Hele hele şu torba yasayla yaklaşık 50 katrilyonluk bir
yapılandırma getirilirken, vatandaşın en önemli sorunlarından olan kart
borçlarıyla ilgili bir düzenleme yapılmamasını gerçekten ama gerçekten anlamak
mümkün değildir.
Değerli
milletvekilleri, Allah’ın izni, büyük Türk milletinin teveccühü ile 12
Hazirandan sonra Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında haksızca alınan kredi
kartı aidatlarına son verilecektir.
Yine
Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında esnafın post makinesinden alınan
ücretlere de son verilecektir.
Ayrıca,
Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında banka hesap işletim ücretlerine de son
verilecektir ve nihayetinde Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında 40 milyon
kredi kartından problemli yaklaşık 20 milyon kredi kartı borcu önce tüketici
kredisine çevrilecektir, dolayısıyla 20 milyon vatandaşımızın kart borcu
Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında yeniden yapılandırılacaktır diyor,
hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.
Edirne
Milletvekili Sayın Cemaleddin Uslu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, İç Tüzük 37’nci maddeye göre Kastamonu Milletvekilimiz Mehmet
Serdaroğlu’nun kanun teklifi üzerine söz aldım. Sizleri saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kredi kartı günlük hayatımızda herkesin, her vatandaşın
kullandığı argümanlardan bir tanesi.
Ülkemizde
kredi kartları tüketicinin yaşamını idame ettirme aracı hâline gelmiştir. Kredi
kartı bir ödeme aracı olmasına rağmen ülke şartlarında bir gelir unsuru gibi
kullanılmaktadır. Tüketicinin kart kullanmaya zorunlu olması karşısında yüksek
gecikme ve akdi faiz oranları ve haksız, kanunsuzca alınan kart aidatları
tüketicilerin mağdur edilmesine, istismar edilmesine neden olmaktadır.
Kredi
kartı sayısı ülkemizde 40 milyonu aşmıştır. Daha önce çeşitli yasal
düzenlemelerle yapılandırılmasına rağmen temerrüde düşmüş 4 milyarın üzerinde
bir kredi kartı borcu bir tarafa, vatandaş, yaklaşık 12 milyar TL’lik kredi
kartı borcunun da asgari tutarlarını ödeyerek, o karttan bu karta yatırarak
borcunu ödeyemez hâle gelmiş ve haciz durumuna düşmüştür. Kredi kartlarında
uygulanan akdi ve gecikme faiz oranları tüketici kredi faiz oranlarından da
yüksektir ne yazık ki. Enflasyonun çok üzerlerinde, yüzde 40 düzeyinde faiz
oranlarıyla şişirilen kredi kartı borcu kredi kartı sorununu içinden çıkılmaz
bir hâle getirmiştir ne yazık ki. Kredi kartı faizlerinin objektif kriterlere
bağlanması bir zorunluluk hâline gelmiştir. Bankaların mevduata uyguladıkları
faiz oranları baz alınmalıdır. Aksi hâlde kredi kartı faiz oranlarının keyfî
olarak belirlenmeye devam edilmesi durumunda kredi kartı sorunu birkaç yılda
bir tekrar karşımıza çözüm bulunması için gelecektir.
Kredi
kartlarında uygulanan faizlerin yüksek olması, ödeme güçlüğüne düşüp borcunu
kapatamayan kişilerin borcunun katlanarak artmasına, dolayısıyla borcun
ödenemez duruma düşmesine sebep olmakta, kredi kartı verenlerin kart
sahiplerinden “yıllık aidat”, “kart kullanım ücreti”, “yıllık ücret” ve benzeri
adlar altında aldıkları ücretler vatandaşımızı mağdur etmektedir.
İşte, bu
teklif de finans kurumlarının kredi kartı sahiplerinden “yıllık aidat” ve “kart
kullanım ücreti”, “yıllık ücret” ve benzeri isimler altında herhangi bir ücret
almamasını öngörmekte, yine kredi kartı faizlerinin makul ölçülere
indirilmesini ortaya koymaktadır. Bu teklif bu hususları içermektedir.
Değerli
milletvekilleri, kredi kartı mağdurlarının ülkemizde çoğunlukla yüksek
rakamlara ulaşmış olması esasen ülkenin ne durumda olduğunu göstermektedir.
Türkiye'nin bugün için en önemli sorunları nelerdir diye baktığımızda yoksulluk
ve işsizliğin had safhada olduğunu, yine gelir dağılımındaki adaletsizliğin ve
kayıt dışı ekonominin bu şekilde sıralanabileceğini öngörmek mümkün.
Yoksulluk
ve işsizlik gerçekten Türkiye'nin en önemli meselesi. Zira yüzde 11-yüzde 12
seviyelerinde bir işsizlikten bahsedilmesine rağmen bugün fiiliyatta yüzde
20’nin üzerinde bir işsizliğin olduğunu biliyoruz. Sokakta gördüğümüz her 3
gençten 1 tanesi ne yazık ki işsizdir ve genel olarak işsizlik rakamlarına
baktığımızda yüzde 40’ı yüksek tahsilli olan işsizlerdir. Gerçekten önemli bir
konudur.
Yine,
gelir dağılımındaki adaletsizliğe baktığımızda en yüksek gelire sahip yüzde
20’lik dilimin toplam gelirden yüzde 47,6 pay aldığını görüyoruz. Bu önemli bir
rakamdır. En düşük gelire sahip yüzde 20’lik dilim ise toplam gelirden yüzde
5,6 gibi bir pay almaktadır. Arada 8,5 kat fark vardır. Ciddi bir
adaletsizliktir gerçekten.
Kayıt
dışılıkta 162 ülke arasında 95’inci sıradayız.
İşte
bütün bunlar ülkenin, Türkiye'nin ne durumda olduğunu ortaya koymaktadır.
Çokça
konuşmacılar tarafından enflasyonun düşük seyrettiği ifade ediliyor ama 2007’de
35 lira olan bir küçük altın bugün 120 lira seviyesine çıkmıştır. Önemli bir
göstergedir. Günlük hayatımızda da kullanılan bir argümandır gerçekten. Yine,
2002’de 1 litre mazot 3,1 kilogram buğdayla alınırken, bugün 5,5 kilogram
buğdayla alınmaktadır. Ülkenin geldiği durumu göstermesi açısından önemli bir
göstergedir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Alınan
karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor
ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz.
1’inci
sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal’ın Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu
Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698) (x)
BAŞKAN –
Komisyon? Burada.
Hükûmet?
Burada.
17 Mart
2011 tarihli 79’uncu Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülen teklifin birinci bölümde yer alan maddelerinin oylamaları
tamamlanmıştı.
Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm 16 ila 30’uncu maddeleri kapsamaktadır.
(x) 698 S. Sayılı Basmayazı 15/3/2011 tarihli 77’nci Birleşim
Tutanağı’na eklidir.
İkinci
bölüm üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Sayın Harun Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU
ADINA HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz teklif bir ay önce yasalaşan 6111 sayılı
torba yasaya yetiştirilemeyen bazı konuları içermektedir. Görüştüğümüz bu
teklif komisyona 19 madde olarak gelmiş ve 30 madde olarak çıkmıştır. Bu
teklife yetiştirilemeyen sağlık konularını içeren 17 maddelik yeni bir torba
teklif ise yola çıkmış durumda.
Değerli
milletvekilleri, görüşülen bu teklife ilişkin genel eleştirilerimiz şunlardır:
1) Bugüne
kadar rastlanmadık bir biçimde kanun teklifi sahiplerinden hiçbiri
tekliflerinin gerekçesi konusunda komisyonumuza gelip açıklama yapma gereği
duymamışlardır.
2)
Birleştirilen her iki kanun teklifinde madde gerekçelerinin bulunmaması Türkiye
Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 73’üncü ve 74’üncü maddelerine aykırıdır.
Uyarılarımıza rağmen, eksiklikler komisyon aşamasında tamamlattırılmamıştır.
Teklifler yasalaştıktan sonra tereddüde düşen uygulayıcılar bu teklifle ilgili
madde gerekçelerine bakmak istediklerinde, ne yazık ki yazılı bir metne
ulaşamayacaklardır.
3) Bu
torba teklifte de beş ayrı komisyonu ilgilendiren konular Plan ve Bütçe
Komisyonunda sözde görüşülmüştür.
4)
Komisyon aşamasında tekliflere eklenen on bir yeni maddeyle komisyon yetkisini
aşmış ve İç Tüzük’ün 35’inci maddesine aykırı bir biçimde âdeta kanun teklifini
kaleme almıştır.
5)
Teklifin Genel Kurulda temel yasa olarak görüşülmesi de İç Tüzük hükümlerine
aykırıdır.
Değerli
milletvekilleri, şimdi de teklifin geneli ve ikinci bölümü üzerinde bazı
değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Sanayi ve
Ticaret Bakanlığınca küçük sanayi sitesi yapı kooperatiflerine bütçe
imkânlarından kullandırılan kredilerden vadesinde ödenmeyenlerin yeniden
yapılandırılmasını CHP olarak biz de destekliyoruz. Ancak, tarihin en kapsamlı
yapılandırma düzenlemesinde hatırlanmayıp bugüne kalmış olması yasama
faaliyetinin ne denli kötü yürütüldüğünü göstermesi açısından önemlidir.
Değerli
milletvekilleri, bu teklifle, genel bütçeli bir idare olan DSİ’nin dava ve icra
takipleri 4353 sayılı Kanun kapsamı dışına çıkarılmaktadır. Bu değişiklik,
hazine adına dava ve icra takibinde sağlanmak istenen disipline zarar
verecektir. Zira, bu düzenlemeyle, DSİ’ye dava ve icra takiplerinden vazgeçme
ya da ihtilafların sulh yoluyla hâllinde genelde öngörülen parasal limitlerin 3
katı tutarında yetki verilmektedir. Bu durum, hem keyfî uygulamalara yol açarak
mali disipline zarar verecek hem de sistemden çıkma konusunda yeni talepleri
beraberinde getirecektir. Nitekim yolda olduğunu söylediğim yeni torbada Sağlık
Bakanlığı döner sermayeleri için benzer bir düzenleme bulunmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, teklifin 17’nci maddesiyle, 26 Mart 2010 tarihli Resmî
Gazete’de yayınlanan ve 26 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe girmesi gereken yeni
Hal Yasası’nın yürürlüğü 1/1/2012 tarihine ertelenmektedir. 26 Mart tarihine
kadar bu düzenleme yasalaşamadığına göre, yürürlüğe girmiş olan kanunun
yürürlüğü 26 Marttan geçerli olmak üzere bir yıl ertelenmiş olacaktır.
Parlamentodan hazırlık için bir yıl süre isteyen Hükûmetin “Bu süre içinde
hazırlıkları tamamlayamadım, bana bir yıl daha süren verin.” demesini samimi
bulmak mümkün değildir. Bu erteleme talebi öncelikle Hükûmetin öngörüsüzlüğünü
ortaya koymaktadır. Bize göre ertelemenin asıl amacı ise seçimler öncesi bir
olumsuzluk yaşanmasından duyulan kaygıdır. 20’nci maddede istihdam, yatırıma
başlama ve tamamlama süresi, tahsis ve devir işlemleriyle diğer hususların yer
alacağı yönetmeliğin ne kadar süre içinde hazırlanacağının belirtilmemiş olması
bir eksikliktir.
5216
sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 26’ncı maddesinde değişiklik yapan
21’inci madde, büyükşehir belediyesinin mülkiyet veya tasarrufundaki hafriyat
sahaları ve toplu ulaşım hizmetlerinin de kendisine ait büfe, otopark ve çay
bahçelerinde olduğu gibi belediye ve bağlı kuruluşlarının yüzde 50’sinden
fazlasına ortak olduğu şirketlere ve bu şirketlerin yüzde 50’sinden fazlasına
ortak olduğu diğer şirketlere Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın
işletilmesinin devredilebileceğini hükme bağlamaktadır. Hafriyat sahalarının ve
toplu taşım hizmetlerinin işletilmesinin bir büfe işletmesiyle aynı kategoriye
konularak ihalesiz devredilmesini doğru bulmamaktayız.
Değerli
milletvekilleri, 5543 sayılı İskân Kanunu’na bir madde eklenmesini öngören
22’nci madde, baraj ve gölet yapımı veya askerî yasak bölge sebebiyle
bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan mahalle, köy
veya belde halkının daha önce orman sınırları dışına çıkartılmış veya yeni
çıkartılacak yerlere yerleştirilmelerini hükme bağlamaktadır. Bu maddenin hangi
ihtiyaçtan kaynaklandığının sorgulanması yapılırken, ülkemizde ilk kez baraj ve
gölet yapılmadığının bilinmesinde fayda vardır.
Maddeye
göre Çevre ve Orman Bakanlığı bundan böyle bilim ve fen bakımından orman olarak
muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün
olmayan yerleri maddede öngörülen amaçlar için orman sınırları dışına çıkartıp
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredebilecektir. Bu hâliyle madde hükümleri
geçici olmayıp devamlı niteliktedir. 1999 yılında meydana gelen deprem
nedeniyle 7269 sayılı Umumi Afetlerle İlgili Kanun’a 15/10/1999 tarihli ve 581
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle eklenen hüküm bu düzenlemeye örnek olarak
alınmıştır. Afetle ilgili olarak yapılan düzenlemenin dahi Anayasa’ya
aykırılığı biline biline, yürütmenin normal bir faaliyeti için örnek alınmasını
kabul etmek mümkün değildir.
Bu madde
uygulamasında, orman vasfını kaybetmiş yerlerin orman sınırları dışına
çıkarılmasında, Anayasa’mızın milat olarak kabul ettiği 31/12/1981 tarihinden
önce bu vasıfların kaybedilmiş olması koşulu da aranmayacaktır. Maddede
öngörülen gerekçelerle bugün veya gelecekte bir köyün taşınması ihtiyacı ortaya
çıktığında, Çevre ve Orman Bakanlığı orman sınırları içinde kalan bir yeri
“Maddede sayılan koşullar var.” diyerek orman sınırları dışına çıkartıp
Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredebilecektir.
Yapılan
düzenleme, uygulamanın daha önce 2/B çalışması yapılmış alanlarda tekrar tekrar
yapılmasına da izin vermektedir. Oysa mevcut mevzuat, orman sınırları tespit
edilip 2/B uygulaması yapıldıktan sonra aynı alanlarda yeni 2/B uygulaması
yapılmasına izin vermemektedir. Orman Kanunu’nun 2/A maddesi, orman sayılan
yerlerden, öncelikle orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen
yerleştirilmesi maksadıyla orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından
hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu
tespit edilen yerler ile hâlen orman rejimi içinde bulanan funda ve makilerle
örtülü yerlerden tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen
yerlerin orman sınırları dışına çıkarılabileceğini hükme bağlamaktadır. Bu
hüküm ortada dururken Anayasa’nın 169 ve 170’inci maddelerine aykırı bir
biçimde yeni düzenleme yapılmasının gerekçesini anlamak mümkün değildir. Öyle
anlaşılıyor ki Anayasa Mahkemesinin üye yapısında yapılan siyasi değişiklik
Hükûmeti cesaretlendirmektedir.
Bu arada
Hükûmete Anayasa’nın 153’üncü maddesi hükmünü de hatırlatmak gerekir. Anılan
maddenin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve
yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı
öngörülmüştür. Bu kural gereğince, yasama organı yapacağı düzenlemelerde, daha
önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını göz önünde bulundurmak,
bu kararları etkisiz kılacak biçimde yasa çıkarmamak, Anayasa’ya aykırı
bulunarak iptal edilen kuralları tekrar yasalaştırmamak yükümlülüğündedir
diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.
Buyurun
Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU
ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bu kanun
teklifinde, son bir yıl içinde, hatta geçen ay çıkarılan kanunlarda
değişiklikler yapılması dikkat çekmektedir. Teklifin 5’inci maddesi ile yapılan
düzenlemeye geçen ay kabul edilen 6111 sayılı Kanun’a ilişkin tasarının
214’üncü maddesinde yer verilmesine karşın daha sonra tasarıdan çıkarılmış,
aynı konuya şimdi tekrar bu kanun teklifinde yer verilmektedir.
Teklifin
13, 14 ve 16’ncı maddeleri 13 Ocak 2011 tarihli, 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu’nda yer alan ve 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen maddeler
olup, bu kanun teklifi ile hemen yürürlüğe konulması öngörülmektedir.
Teklifin
17’nci maddesiyle, 11 Mart 2010 tarihinde kabul edilen ve “Hal Yasası” olarak
bilinen 5957 sayılı Kanun’un 26 Mart 2011 olan yürürlük tarihi 1 Ocak 2012
tarihine ertelenmektedir.
Teklifin
26, 27 ve 28’inci maddeleriyle, daha geçtiğimiz ay kabul edilen ve 25 Şubat
2011 tarihinde, yani bir ay önce yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un üç
maddesinde değişiklikler yapılmaktadır.
Daha önce
de benzer durumla sıkça karşılaşıldığı üzere, bu düzenlemeler AKP Hükûmetinin
ne kadar vizyonsuz, ufuksuz ve öngörüsüz olduğunu, çıkarılan kanunlarda daha
uygulamaya girmeden değişiklik yapmak durumunda kaldığını göstermektedir. AKP
zihniyeti şimdi de kalkmış 2023 vizyonundan bahsetmektedir. Siz daha bir ay
sonrasını bile göremiyorsunuz!
Son
günlerde, başta Sayın Başbakan olmak üzere, AKP’den her temsilci 2023
vizyonundan bahsetmektedir. Hatta Sayın Başbakan 22 Şubat 2011 tarihli grup
konuşmasında “Şimdi on iki yılı kapsayan bir beyanname hazırlıyoruz. Bizimki,
cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye'nin geleceği konumu hazırlayan bir
beyanname olacak.” diyor, devam ediyor: “Şimdi 2023’ü konuşuyorlar, fakat
söylediğimiz aynen çıktı işte. Dedik: ‘Bak bunlar şimdi bunu da
sahiplenirler.’” diyor Sayın Başbakan. Şimdi buna ne diyeceksiniz? İnsaf!
Sadece Google’da yapılacak kısa bir taramada bile 2023 vizyonunun kime ait
olduğu görülebilir. Kopya çekerken yakalananlar suç bastırmaktadır. Bu, siyasi
kapkaççılıktır. Son günlere gelinceye kadar Sayın Başbakanın hiçbir
konuşmasında ve AKP’nin dokümanlarında 2023 vizyonunu bulamazsınız. AKP sekiz
buçuk yıldır ülkemizi günübirlik politikalarla yönetmiş, öngörüsüz ve vizyonsuz
olduğunu da ortaya koymuştur.
2007-2013
dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı AKP döneminde hazırlanmış, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 28 Haziran 2006 tarihli 121’inci
Birleşiminde onaylanmıştır. AKP tarafından Dokuzuncu Kalkınma Planı’nın hiçbir
yerinde 2023 hedeflerine yer verilmemiştir. Altı yılı kapsayan bu planda yıllık
yüzde 7 büyüme öngörülmüş ancak daha ilk dört yılında yıllık ortalama büyüme
yüzde 2’nin bile altında kalmıştır. AKP döneminde sekiz yılda yıllık ortalama
büyüme ise yüzde 4,3 düzeyindedir. AKP’nin hazırladığı Orta Vadeli Program’da
2011, 2012 ve 2013 yılları için öngörülen yıllık ortalama büyüme yüzde 5
düzeyindedir. AKP’nin yapıp yapabileceği, olup olacağı bu, kapasitesi bu kadar,
çapı bu kadar. Yıllık ortalama yüzde 4, yüzde 5 büyüme oranlarıyla 2023 yılında
on büyük ekonomi arasına girebilmek mümkün değildir, ekonomist arkadaşlar bunu
çok iyi bilirler.
Sayın
Başbakan ve AKP’nin 2023 vizyonunu sahiplenmesi siyasi kapkaççılık olduğu
kadar, Türkiye’ye vereceği hiçbir şeyi kalmayan AKP’nin iflasının da tescili
olmuştur. Bu yaklaşımın, Milliyetçi Hareket Partisinin kamuoyuna çok önceden
açıkladığı siyasi projeyi sahiplenmek olduğu da açıktır. En azından Sayın
Başbakanın ilham kaynağının Milliyetçi Hareket Partisi olduğu inkâr ve tevil
götürmez bir gerçektir. Sayın Başbakan ve AKP zihniyetinin siyasi kapkaç
anlayışının, siyasi geçmişlerine ve siyasi anlayışlarına bakıldığında, aslında
yadırganacak bir yönü de bulunmamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, “2023 vizyonu: Lider Ülke Türkiye” hedefi Milliyetçi Hareket
Partisi tarafından belirlenmiştir. 2023 yılında Türkiye’nin nerede olması
gerektiğini ilk açıklayan, ulaşılması gereken hedefleri ilk defa Türk
milletiyle paylaşan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli
olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 23 Kasım 1997
tarihli 5. Olağan Büyük Kurultay konuşmasında “Milliyetçi hareketin uzun vadeli
stratejiler konusunda ortaya koyduğu ilkeler ve hedefler bellidir. Bizler orta
vadede lider ülke, uzun vadede süper güç olmanın heyecanını şimdiden yaşayan,
bunun gerçekleşmesinin mümkün olduğuna yürekten inanan insanlarız. Türkiye
niye, cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yıl dönümünü kutlayacağımız 2023 yılına
lider ülke olarak girmesin?” diyor. İsteyen arkadaşlarıma bu konuşmanın
bulunduğu kitapçığı da verebilirim: “2023 Türkiye Vizyonu.”
“2023
Lider Ülke Türkiye” vizyonunu bir siyasi proje olarak 1999 yılı seçim
beyannamesiyle kamuoyuna takdim eden de Milliyetçi Hareket Partisidir. Uzun
vadeli strateji ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda 2023 hedeflerini
ortaya koyan yine Milliyetçi Hareket Partisi olmuştur. Sekizinci Beş Yıllık
Kalkınma Planı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 27 Haziran 2000
tarihli ve 119’uncu Birleşimi’nde kabul edilmiştir. 2001-2023 yıllarını içine
alan uzun vadeli gelişmenin temel amaçları ve stratejisini biz daha o yıllarda
milletimizle paylaşmış ve devlet politikası hâline getirmiştik. Sayın Bakanım
siz bunu çok iyi bilirsiniz eski devlet planlamacı olarak, Sekizinci Beş Yıllık
Kalkınma Planı’nda Milliyetçi Hareket Partisinin koydurduğu 2023 hedeflerinin
en azından siz şahidisiniz.
Son
günlerde Sayın Başbakanın ısrarla bahsettiği “2023’te ülkemizin dünyanın en
büyük on ekonomisinden birisi olma.” beyanı bizim 2000 yılında tayin ettiğimiz
bir hedeftir. Bununla kalmadık… Dünyada ekonomik ve sosyal anlamda gelişmiş
ülkelerin tümü, uzun dönemli toplumsal, ekonomik ve siyasi hedefleriyle uyumlu
bir bilim ve teknoloji vizyonu geliştirmişler ve bu vizyonu güncellerken
teknoloji öngörüsü çalışmalarını etkin bir araç olarak kullanmaktadırlar. Ülkemizde
de refah toplumuna ulaşma sürecinde bilim ve teknolojiden etkin bir araç olarak
yararlanılmasını sağlamak üzere o dönemin Başbakan Yardımcısı Devlet
Bahçeli’nin Başkanlığında yapılan 13 Aralık 2000 tarihli Bilim ve Teknoloji
Yüksek Kurulu Toplantısı’nda 2003-2023 yılları için Türkiye'nin bilim ve
teknoloji strateji belgesinin hazırlanması kararı alınmıştır; karar da burada.
Yaklaşık bir yıl süren hazırlık çalışmalarının ardından yine Başbakan
Yardımcısı Devlet Bahçeli’nin Başkanlığında yapılan 24 Aralık 2001 tarihli
Yedinci Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Toplantısı’nda projenin adı “Vizyon
2023: Bilim ve Teknoloji Stratejileri” olarak belirlenmiş, projenin ana teması,
temel yaklaşımı ve bu kapsamda yürütülecek alt projelerin ayrıntılı içeriğiyle yürütme
planı ve yönetim şekli onaylanmıştır; o karar da burada.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak 2023 vizyonuna yıllardır partimizin program, proje ve
beyannamelerinde yer verdik, 2023 hedeflerimizi yıllarca savunduk ve
milletimize gelişmiş ve küresel klasmanda lider Türkiye'yi kuracağımızın her
fırsatta sözünü verdik. 2023 hedeflerini merak edenler İnternet’ten ya da
Devlet Planlama Teşkilatının arşivinden Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nı
ve TÜBİTAK arşivinden Vizyon 2023 kapsamında hazırlanan proje ve raporları
temin ederek 2023 vizyonunun içeriğini ve asıl sahibinin kim olduğunu açıklıkla
görebilirler.
Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Şahıslar
adına söz talebi yok.
Şimdi
soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın
Genç…
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu torba kanunun 21’inci maddesiyle büyükşehir
belediyelerine bir yetki getirilmiş, büyükşehir belediyelerine şirket kurma
yetkisi tanınmış. Bu şirkette genel sekreter ve belediyenin yetkilileri yönetim
ve denetim kurulu üyeleri olacak ama ne maaş verilecek belli değil.
Ayrıca,
büyükşehir belediyelerine hafriyat sahalarını işletme hakkı veriyor ki bu
tamamen İstanbul Belediyesine verilen çok özel bir yetki. Biliyorsunuz,
İstanbul Belediyesi hudutları içinde Orman İdaresine ait büyük alanlar vardı,
burada, Orman İdaresinin büyük bir kazancını kanunla İstanbul Belediyesine
devrettiler ve bu hafriyatı dökmeyle ilgili birimin başına da o zamanki Bakanın -yani bugünkü
Bakanın- yakını Türker Eroğlu’nu getirmişlerdir. Şimdi, öğrenmek istiyorum:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu toprak hafriyatını dökmekten senede kaç lira
alıyor, bir? İkincisi: Büyükşehir belediyeleri şirketler kuracak ama bu
şirketlerin başına gelecek kişilere ne ücret verilecek yani hangi kıstaslara
göre verilecek, bunlar layüsel bir ücret mi alacaklardır?
Ayrıca,
bunlara, çay bahçelerini işletme ve bunlara bağlı birtakım işletme hakkını
veriyorsunuz, bu günah bir şey. Yani niye büyükşehre veriyorsunuz da
büyükşehrin hudutları içindeki öteki belediyelere de büfe ve benzeri şekilde
işletme hakkını vermiyorsunuz, çay bahçelerini işletme hakkını vermiyorsunuz?
Bu, tamamen büyükşehirleri korumak ve burada büyükşehir belediye başkanlarına
çok özel imtiyazlar vererek, o belediyelerin -kendilerine göre- partililerine,
hiçbir kıstasa bağlı olmadan orada ticari işletme açma hakkını vermek demektir.
Yani bu tamamen, bence, büyükşehir belediyelerine verilmiş çok büyük bir
imtiyazdır. Bu imtiyazla, bu kişileri, bu görevleri yaparken hiçbir kurala
bağlı tutmuyorlar, tamamen bir derebeylik sistemi. Yani büyükşehir belediye
başkanları, hudutları içinde olan birtakım çay bahçelerini işletecekler, toprak
dökme işlerini yapacaklar, şirketler kuracaklar, bu şirketlerde istedikleri
ücretleri alacaklar. Bu nasıl hükûmettir, nasıl yönetim anlayışıdır?
Derebeyliklerde böyle bir şey yok. Yani bize bir cevap verirse memnun olurum
Sayın Başkan.
İstanbul
Büyükşehir Belediyesi, hem geçen sene hem evvelsi sene bu toprak hafriyat
işlerinden dolayı ne kadar para elde etmiştir? Bu paraları nereye kullanmıştır?
Bu paraların sarfı konusunda, kendilerine bağlı şirketler vardır, o şirketler
kanalıyla bu paralar kullanılıyor ve o şirketlerin de yaptıkları işler ne İhale
Kanunu’na tabi ne bir sınırlamaya tabi. Bu, tamamen, devleti bir çiftlik
anlayışı ve zihniyetiyle yönetmedir. Bunlar hakikaten bu Türkiye Cumhuriyeti’ne
yakışmayan kanunlardır ama bunların altında bugün AKP’nin belli bir çoğunluğu
var, “Bize kimse hesap sormaz.” diyor, ama yarın, böyle suistimale elverişli
kanunları yürüten kamu personelinin yaptığı suistimallerden dolayı bunların
görecekleri cezanın sorumlusu bu Hükûmet olacaktır.
Teşekkür
ederim efendim.
BAŞKAN –
Sayın Bakan, buyurun.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aslında,
bu kanun, zaten şu anda yürürlükte olan bir kanun. Yani büyükşehir belediyeleri
kendi şirketlerine birtakım hizmetleri mevcut şartlarda, kanundaki yazılı olan
şartlarda verebiliyorlar. Buna sadece hafriyat yerleri, burada…
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Ses gelmiyor ki… Ne cevap veriyorsunuz, anlaşılmıyor. Sesiniz
gelmiyor, ne cevap verdiğiniz belli değil.
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Büyükşehir belediyeleriyle ilgili
kanunda, zaten buradaki düzenlemelerin hepsi var.
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Varsa niye getiriyorsunuz?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Sadece buna eklenen, büyükşehir
belediyelerinin kendi şirketlerine, yüzde 50’sinden fazlasına sahip olduğu
şirketlere hafriyatla ilgili işleri de verebilme imkânı getiriliyor, yoksa
diğer, işte çay bahçeleri, vesaire, otoparklar, bu konularla ilgili
düzenlemeler aynen mevcut yasada var. Yani mevcut yasada bir değişiklik yapan,
ilave şeyler veren bir düzenleme gelmiyor burada veya olmayan şeyleri ortaya koyan
bir düzenleme gelmiyor; mevcut yasaya
sadece hafriyat yerleriyle ilgili bir düzenleme getiriliyor. Başka herhangi bir
şey yok.
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Benim sorduğum, İstanbul Belediyesi ne kadar para almıştır?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Efendim, ona yazılı olarak cevap
verebiliriz. Biz, İstanbul Belediyesinin hafriyat işlerinden veya çay
bahçelerinin kiralanmasından, diğer işlerinden ne kadar kaynak transferi
yaptığını, ne kadar para kazandığını eğer şey yaparsanız yazılı olarak bildiririz.
Bunların bilgisini size aktarırız.
Teşekkür
ederim.
KAMER
GENÇ (Tunceli) – Tamam, peki.
BAŞKAN –
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
16’ncı
madde üzerinde iki önerge vardır.
Önergeleri
önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
698 Sıra sayılı
Kanun teklifinin 16. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Mehmet Şandır |
Erkan Akçay |
Y. Tuğrul
Türkeş |
|
Mersin |
Manisa |
Ankara |
|
Recep Taner |
Emin Haluk
Ayhan |
Mustafa Kalaycı |
|
Aydın |
Denizli |
Konya |
|
Hakan Coşkun |
|
Metin Çobanoğlu |
|
Osmaniye |
|
Kırşehir |
Madde 16-
6762 sayılı Kanuna ek 1 inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde
eklenmiştir.
"Çevrimiçi
işlemler
Ek Madde
2- Poliçe, bono, çek, makbuz senedi, varant ve kambiyo senetlerine benzeyen
senetler güvenli elektronik imza ile düzenlenemez. Bu senetlere ilişkin kabul,
aval ve ciro gibi senet üzerinde gerçekleştirilen işlemler güvenli elektronik
imza ile yapılamaz.
Konşimentonun,
taşıma senedinin ve sigorta poliçesinin imzası elle, faksimile baskı, zımba,
ıstampa, sembol şeklinde mekanik veya elektronik herhangi bir araçla da
atılabilir. Düzenlendikleri ülke kanunlarının izin verdiği şekliyle bu
senetlerde yer alacak kayıtlar el yazısı, telgraf, teleks, faks ve elektronik
diğer araçlarla yazılabilir, oluşturulabilir, gönderilebilir.
Ticaret
şirketleri ile gerçek ve tüzel kişi diğer tacirlere ilişkin olarak, bu kanunun
zorunlu tuttuğu bütün işlemler elektronik ortamda güvenli elektronik imza ile
de yapılabilir. Bu işlemlerin dayanağı olan belgeler de aynı usulle elektronik
ortamda düzenlenebilir. Zaman unsurunun belirlenmesi gereken ve yönetmelikte
düzenlenen hallerde güvenli elektronik imzaya eklenen zaman damgasının tarihi,
diğer hâllerde merkezî veri tabanı sistemindeki tarih esas alınır.
Şirket
adına imza yetkisini haiz kişiler şirket namına kendi adlarına üretilen güvenli
elektronik imzayla imza atabilirler. Bu durumda, kullanılacak nitelikli elektronik
sertifikalarda sertifika sahibi alanı içerisine, sertifika sahibinin ismiyle
birlikte temsil ettiği tüzel kişinin de ismi yazılır. Bu husus tescil ve ilan
edilir.
Bu
maddenin uygulanmasına dair usul ve esaslar Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 16 ncı maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Bengi Yıldız |
Sırrı Sakık |
M. Nezir
Karabaş |
|
Batman |
Muş |
Bitlis |
|
Osman Özçelik |
|
M. Ufuk Uras |
|
Siirt |
|
İstanbul |
BAŞKAN –
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) –
Katılmıyoruz.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
13/01/2011
tarihli ve 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanununa paralel düzenlemeler içeren
söz konusu maddelerin, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mevcut Türk Ticaret
Kanunu ile uyumlu olmaması, bu düzenlemelerin tek başına yetersiz kalması ve
olası müktesep hak sorunları yaratması olasılığı nedeniyle maddelerin metinden
çıkarılması amaçlanmaktadır.
K. KEMAL
ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN –
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 18.06
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
18.20
BAŞKAN: Başkan
Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER:
Yusuf COŞKUN (Bingöl), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
83’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesi üzerinde verilen
Batman Milletvekili Sayın Bengi Yıldız ve arkadaşlarının önergesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Teklifin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
698 Sıra sayılı Kanun teklifinin 16. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
Madde 16- 6762 sayılı Kanuna ek 1 inci maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki madde eklenmiştir.
"Çevrimiçi işlemler
Ek Madde 2- Poliçe, bono, çek, makbuz senedi, varant ve kambiyo
senetlerine benzeyen senetler güvenli elektronik imza ile düzenlenemez. Bu
senetlere ilişkin kabul, aval ve ciro gibi senet üzerinde gerçekleştirilen
işlemler güvenli elektronik imza ile yapılamaz.
Konşimentonun, taşıma senedinin ve sigorta poliçesinin imzası
elle, faksimile baskı, zımba, ıstampa, sembol şeklinde mekanik veya elektronik
herhangi bir araçla da atılabilir. Düzenlendikleri ülke kanunlarının izin
verdiği şekliyle bu senetlerde yer alacak kayıtlar el yazısı, telgraf, teleks,
faks ve elektronik diğer araçlarla yazılabilir, oluşturulabilir,
gönderilebilir.
Ticaret şirketleri ile gerçek ve tüzel kişi diğer tacirlere
ilişkin olarak, bu kanunun zorunlu tuttuğu bütün işlemler elektronik ortamda
güvenli elektronik imza ile de yapılabilir. Bu işlemlerin dayanağı olan
belgeler de aynı usulle elektronik ortamda düzenlenebilir. Zaman unsurunun
belirlenmesi gereken ve yönetmelikte düzenlenen hallerde güvenli elektronik
imzaya eklenen zaman damgasının tarihi, diğer hâllerde merkezî veri tabanı
sistemindeki tarih esas alınır.
Şirket adına imza yetkisini haiz kişiler şirket namına kendi
adlarına üretilen güvenli elektronik imzayla imza atabilirler. Bu durumda,
kullanılacak nitelikli elektronik sertifikalarda sertifika sahibi alanı
içerisine, sertifika sahibinin ismiyle birlikte temsil ettiği tüzel kişinin de
ismi yazılır. Bu husus tescil ve ilan edilir.
Bu maddenin uygulanmasına dair usul ve esaslar Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, daha önce yine bu kürsüden dile getirmiştim,
AKP Hükûmetinde muhalif belediyeleri ortada bir suç olmaksızın cezalandırmak
isteyen, kendi partililerine ve mensuplarına ise fırsatçı ve ayrımcı bir
iktidar anlayışı bulunduğunu, denetimi kendi siyasi çıkarları doğrultusunda bir
baskı aracı olarak ya da masa başında aklama vasıtası olarak kullandığını ifade
etmiştim hatta örnek vermiştim. Bir AKP’li belediye başkanı hakkında, bir
ihaleyle ilgili suç duyurusunda bulunulması üzerine İçişleri Bakanlığınca
yapılan inceleme sonucu, Sayın İçişleri Bakanı, verdiği 12 Mart 2010 tarihli
onayda, ihalenin ihale tekniği ve ihale mevzuatına aykırı olduğunu ancak bilgi
eksikliği ve tecrübe yetersizliği nedeniyle böyle bir yola başvurulduğu
anlaşıldığından 4483 sayılı Kanun hükümleri gereğince adı geçen hakkında işlem
yapılmasına gerek olmadığını belirtiyor ve onay veriyor.
Buna karşın, Milliyetçi Hareket Partili olan, Belediye Başkanı
Milliyetçi Hareket Partisinden olan Ereğli ilçemizde Konya Emniyet Müdürlüğü
birimleri tarafından 28 Eylül 2010 tarihinde bir operasyon yapılmış, Belediye
Başkanının evi dört saate yakın aranmış, 2 belediye başkan yardımcısı, şoför dâhil
11 kişi aynı aramalara muhatap olmuş, aynı gün belediye binası kuşatılmak
suretiyle akşama kadar süren aramalar yapılmış, tüm ihale dosyaları, satın alma
dosyaları emniyete götürülmüş ancak o gün itibarıyla gözaltına alınan hiçbir
kişi olmamıştır. Aradan yaklaşık altı aylık bir süre geçtikten sonra, 25 Mart
2011 günü -geçen hafta cuma günü- yapılan operasyonla da Ereğli Belediye
Başkanımız ve Belkaya Belediye Başkanımızın da aralarında bulunduğu 33 kişi
gözaltına alınmış, dün gece ise Ereğli Cumhuriyet Savcılığınca 9 kişi, Ereğli
Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliğince de 18 kişi olmak üzere, belediye başkanlarımızın
da yer aldığı 27 kişi serbest bırakılmış, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak,
yani “çete” suçlaması ortadan kalkmıştır.
Operasyonun başlatıldığı 28 Eylül 2010 tarihinden beri,
yaşananların siyasi bir operasyon olduğunu, AKP İktidarının baskı, yıldırma,
yıpratma politikasının bir uygulaması olduğunu açıkladık. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, her zaman olduğu gibi Türk adaletine güvendiğimizi söyledik ve
sonucu bekledik. Adalet tecelli etmiş, bu haksızlığa, bu oyuna meydan
vermemiştir. “Çete” suçlaması gibi çok ağır bir suç iddiası olmasına karşın,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, başından beri, başta Ereğli Belediye
Başkanımız Hüseyin Oprukçu olmak üzere arkadaşlarımızın yanında olduk ve
güvencimizi ortaya koyduk.
Bu süreçte yaşananlara, sadece biz değil, Ereğli halkı da tepki
göstermiş ve Belediye Başkanlarına olan güvenlerini ortaya koymuşlar, ne olduğu
bile belli olmayan iddialara hiçbir şekilde inanmamışlardır çünkü Ereğli’ye
hizmet, Türk milletine hizmet için çalışan, çabalayan Hüseyin Oprukçu’yu öteden
beri çok iyi tanıyorlardı.
Sonuçta bu güven yerini bulmuş, iddiaların bir tezgâh olduğu gün
ışığına çıkmıştır ancak bu süreçte Belediye Başkanı ve çalışma arkadaşları ile
aile efradı küçük düşürülmüş, şeref, haysiyet ve itibarlarıyla oynanmış,
rencide edilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, soruyorum sizlere: Şimdi bunun hesabını kim
verecek? Bunlar asla unutulmayacaktır, bunların hesabı AKP Hükûmetinden ve
ilgililerden elbette sorulacaktır. İnanıyorum ki Ereğlili hemşehrilerim de
Belediye Başkanlarına kurulan bu tezgâha karşı 12 Haziran günü AKP’yi sandığa
gömerek cevap vereceklerdir.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Madde 17’de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 17 nci
maddesinde geçen "1/1/2012" ibaresinin, "1/1/2014" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Isparta |
Denizli |
|
Recep Taner |
Yılmaz Tankut |
Alim Işık |
|
Aydın |
Adana |
Kütahya |
|
Mehmet Şandır |
|
M. Akif Paksoy |
|
Mersin |
|
Kahramanmaraş |
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Sebze ve meyve ticareti konusunda sektör mensuplarının beklentisi;
kayıt dışı ticaretin önlenmesi, kayıtlı çalışan hal esnafının durumunun
düzeltilmesi ve toptancı hallerinin fiziki yapılarının çağdaş standartlara
yükseltilmesidir. Bu itibarla 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve
Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun
yürürlük tarihinin ertelenmesi önerilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Madde 17’yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Madde 18’de iki önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18 inci maddesi
ile 1163 sayılı Kanuna eklenen Ek 3 üncü maddenin son fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Isparta |
Denizli |
|
Recep Taner |
Alim Işık |
Yılmaz Tankut |
|
Aydın |
Kütahya |
Adana |
|
Mehmet Şandır |
|
M. Akif Paksoy |
|
Mersin |
|
Kahramanmaraş |
"Bu madde hükümlerine
aykırı uygulamalar denetçiler tarafından
araştırılır. Hazırlanan raporun bir örneği derhal Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına gönderilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Suat Kılıç |
Ahmet Aydın |
Veysi Kaynak |
|
Samsun |
Adıyaman |
Kahramanmaraş |
|
Abdurrahman
Arıcı |
|
A. Sefer Üstün |
|
Antalya |
|
Sakarya |
Madde 18- 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa
aşağıdaki ek madde eklenmiştir. Bağdaşmayan görevler. '
"Ek Madde 3- Kooperatifler ve üst kuruluşlarının yönetim
kurulu üyeleri ve denetçileri; bu kooperatiflerin ve üst kuruluşlarının
hissedarı oldukları şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerde
yönetim kurulu üyesi veya denetçi olamazlar, personel olarak yahut başka bir
şekilde ücretli görev alamazlar.
Birinci fıkrada belirtilen diğer görevleri bulunmasına rağmen
kooperatif ve üst kuruluşlarında yönetim kurulu üyesi veya denetçi olarak seçilenler,
seçildikleri tarih itibariyle diğer görevlerinden ayrılmak zorundadırlar. Bu
görevlerinden ayrılmayanların yönetim kurulu üyeliğine veya denetçiliğe
seçilmelerine ilişkin işlemler hükümsüzdür. Seçildikten sonra birinci fıkradaki
diğer görevleri edinen kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri
ve denetçilerinin sonradan edindikleri görevlere ilişkin seçilme veya
görevlendirme işlemleri ile sözleşmeler de hükümsüzdür. Yönetim kurulu
üyeliğine veya denetçiliğe seçilme işlemleri bu şekilde hükümsüz olanların
yerlerine yedekleri çağrılır.
Kooperatifler ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve
denetçilerinin fiilen bu görevleri yürüttükleri dönemde; bunların eş ve ikinci
derece dâhil kan ve kayın hısımları, bu kooperatifler ve üst kuruluşları ile
%50'den fazla hissedarı oldukları şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer
teşekküllerde yönetim kurulu üyesi veya denetçi olamazlar, personel olarak veya
başka bir şekilde ücretli olarak işe alınamazlar.
Bu madde hükümlerine aykırı uygulamalar denetçiler tarafından
araştırılır.
Birinci fıkraya aykırı olarak görev yapmakta olanlar, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde bu görevlerinden sadece
birisini tercih ederek diğerlerinden ayrılırlar. Süresi içerisinde tercihte
bulunmayanların seçilmiş oldukları kooperatif veya üst kuruluşlarındaki yönetim
kurulu üyeliği veya denetçilik görevleri dışındaki diğer görevlerinin tamamı
kendiliğinden sona erer."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerilen değişiklikle bu maddeye aykırı olarak görev yapmakta olan
yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin hangi görevi tercih edeceğine ilişkin
ikinci fıkrada öngörülen süre bir aydan üç aya çıkartılmakta, bu fıkra geçici
hüküm olduğundan maddenin sonuna alınmaktadır.
Üçüncü fıkrada bazı ifade düzeltmeleri yapılmış ve maddeye aykırı
hareket eden denetçilerle birlikte yönetim kurulu üyelerinin de görevlerinin
sona ermesi kuralı getirilmiştir.
Maddenin dördüncü fıkrasının uygulamada belirsizlik yaratabilme
ihtimali dikkate alınarak, bu kuruluşların personeli ile ilgili olarak bu fıkra
yeniden düzenlenmiş, maddede belirtilen yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin
belirli dereceye kadar hısımlarını personel olarak veya başka bir şekilde işe
almak suretiyle bu kuruluşların istismar edilmesinin önüne geçilmek
istenilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergede maddenin
tümü değiştiğinden bu önergeyi işleme koyma imkânı kalmamıştır, önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
Madde 18’i oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 19’da bir önerge vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 19 uncu maddesi
ile 4562 sayılı Kanuna eklenen Geçici 8 inci maddenin son fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
|
Behiç Çelik |
Emin Haluk
Ayhan |
Alim Işık |
|
Mersin |
Denizli |
Kütahya |
|
Yılmaz Tankut |
Recep Taner |
M. Akif Paksoy |
|
Adana |
Aydın |
Kahramanmaraş |
“Bu maddenin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar üç ay
içerisinde hazırlanarak, OSB Uygulama Yönetmeliğinde belirlenir.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Çelik, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 698
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 19’uncu maddesinde geçen 4562 sayılı Organize
Sanayi Bölgeleri Kanunu’na eklenen geçici madde hakkında verdiğimiz önerge için
söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Organize sanayi bölgeleri, ülkemizin dört bir yanında, özellikle
müteşebbis insanların endüstriyi geliştirmesi bağlamında fevkalade önem arz
eden, yoğun olarak sanayi sektörüne hizmet eden ciddi gelişim alanlarıdır.
Organize sanayi bölgelerini geliştiren illerimizin hızla büyüdüğünü,
geliştiğini ve güzelleştiğini hepimiz biliyoruz ve görüyoruz. Bu itibarla,
organize sanayi bölgesi kurmuş bir kişi olarak, organize sanayi bölgelerinin
alan seçimi, o alanda yapılan imar faaliyetleri, çalışmalar, komisyon
çalışmaları, parselasyon yapımı, bunların müteşebbis teşekkülün -şimdi artık
müteşebbis heyet olarak da adlandırılıyor yasayla- yaptığı bütün faaliyetlerin
Sanayi Bakanlığınca onaylanması ve İdare Kurulu kararıyla kabulü ve ilanından
sonra girişimcilerin bu parselasyonu yapılan yerlere başvurularını sağlayarak
bölgede hem sanayinin gelişmesi hem de istihdamın arttırılması anlamında büyük
katkılar sağladığını biliyoruz. Bu itibarla, bugün Denizli güçlü bir endüstri
kenti hâline gelmişse Gaziantep, Kahramanmaraş, Mersin, Kayseri gelmişse hep
organize sanayi bölgelerinin gelişmişliği sayesinde belli düzeyleri yakalamış
illerimiz ve kentlerimizdir. Sadece bunlar değil, ilk 10’a giren bütün
illerimiz, başta İstanbul olmak üzere organize sanayi bölgelerine verilen önem
sayesinde ülkemizin çehresi değişmiş ve illerimiz, kentlerimiz güzelleşmiştir.
Bu itibarla, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında Nitelikli
Endüstri Bölgeleri Yasası da çıkarılarak sanayinin özellikle dışa dönük yönünün
de geliştirilmesi için Milliyetçi Hareket Partisi en büyük katkı ve desteği
aslında vermiştir. Bugün ben huzurlarınızda Mersin Milletvekili olarak sizlere
hitap ederken Mersin Organize Sanayi Bölgesi’nin Tarsus yolu üzerinde -ismi de
doğal olarak Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi olarak geçiyor- Mersin’e,
Mersin insanına, Çukurova’ya çok büyük ve maksimum düzeyde katkı yaptığını yöre
halkı çok iyi biliyor ancak bu bölgede, organize sanayi bölgesinde büyükşehir belediyesinin yanlış yer
seçimi nedeniyle çöp depolama alanını kaydırması organize sanayi bölgesi için
ciddi bir talihsizlik olmuştur. Bu itibarla özellikle büyük kentlerde çöp
depolama alanlarının… Hükûmetin bu konuya dikkatini de çekmek istiyorum, sadece
Mersin’de değil, Mersin gibi özellikle çöp sorunu olan illere, kentlere
Hükûmetin ciddi katkı yapması ve yol gösterici olması gerektiğini
huzurlarınızda vurgulamak istiyorum. Bu itibarla bu vahşi depolama alanının
buradan kaldırılarak, uygun yer tespitiyle çöp alanının Mersin Organize Sanayi
Bölgesinin bulunduğu alandan çıkartılması oldukça önem arz etmektedir. Onun
için organize sanayi bölgeleri için yer seçimi yönetmeliğinde belirtilen
hususların Sanayi Bakanlığı gözetiminde en iyi şekilde uygulanması gerektiğini
özellikle vurgulamak istiyorum.
Sözüme son verirken önergemizdeki süre şartının onaylanmasını yüce
heyetinizden diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Madde 19’u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Madde 20’de bir önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 20 nci maddesi
ile 4562 sayılı Kanuna eklenen Geçici 9 uncu maddenin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
|
Emin Haluk
Ayhan |
Alim Işık |
Yılmaz Tankut |
|
Denizli |
Kütahya |
Adana |
|
|
M. Akif Paksoy |
|
|
|
Kahramanmaraş |
|
“İl ve ilçelerde bulunan OSB’lerdeki parsellerin tamamen veya
kısmen bedelsiz tahsisleri Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenir.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Vural, gerekçeyi mi okutayım?
OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe...
BAŞKAN – Okutuyorum.
Gerekçe:
İl ve ilçelerin sosyoekonomik durumuna ilişkin güncel veri
bulunmaması ve iller arası eşitsizliğe meydan verilmemesi dikkate alınmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
21’inci maddede üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Teklifinin 21 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Nurettin
Canikli |
Fatih Arıkan |
İbrahim Yiğit |
|
Giresun |
Kahramanmaraş |
İstanbul |
|
A. Sibel Gönül |
Yılmaz
Helvacıoğlu |
Ahmet Yeni |
|
Kocaeli |
Siirt |
Samsun |
Madde 21- 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanununun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 26- Büyükşehir Belediyesi kendisine verilen görev ve
hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye
şirketleri kurabilir. Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında
yöneticilik sıfatını haiz personel bu şirketlerin yönetim ve denetim
kurullarında görev alabilirler. Büyükşehir belediyesi, mülkiyeti veya
tasarrufundaki hafriyat sahalarını, toplu ulaşım hizmetlerini, sosyal tesisler,
büfe, otopark ve çay bahçelerini işletebilir; ya da bu yerlerin belediye veya
bağlı kuruluşlarının yüzde 50'sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu
şirketlerin yüzde 50'sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 8/9/1983 tarihli
ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye
meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 21 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Isparta |
Denizli |
|
Alim Işık |
Yılmaz Tankut |
M. Akif Paksoy |
|
Kütahya |
Adana |
Kahramanmaraş |
|
Recep Taner |
|
Mehmet Şandır |
|
Aydın |
|
Mersin |
"Madde 21- 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanununun 26 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 21 inci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Harun Öztürk |
Fehmi Murat
Sönmez |
|
İstanbul |
İzmir |
Eskişehir |
|
Eşref
Karaibrahim |
Akif Ekici |
Bayram Meral |
|
Giresun |
Gaziantep |
İstanbul |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
Kamer Genç |
|
Malatya |
|
Tunceli |
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz
efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kamer Genç...
BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 698
sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 21’inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasıyla ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu maddeyle büyükşehir
belediyeleri âdeta bir çiftlik hâline getirilmiş. Büyükşehir belediyeleri
hudutları içindeki, sahalarında kalan yerleri, otopark, çay bahçelerini,
büfelerini işletmeyi büyükşehir belediyelerine veriyorlar. Peki, o büyükşehir
belediyeleri içinde bulunan şehir belediyeleri, ilçe belediyelerinin niye
yetkileri yok? Bunların hepsini alıyorsunuz, tamamen yetkiyi… Bugün, Bakırköy
Belediyesinin hudutları içinde olan çay bahçelerini, otoparkları hepsini alıp
anakent belediyesine veriyorsunuz.
Yine, anakent belediyesine sermaye şirketleri kurma yetkisini
veriyorsunuz ve bu şirketlere de genel sekreter ve belediyelerin bütün yetkili
müdürlerinin burada görev alıp istedikleri maaşla çalıştırma imkânını
getiriyorsunuz.
Yine, bunların yaptıkları, mesela burada tabii, en önemli konu bu
toprak döküm sahalarının işletilmesidir. Biliyorsunuz, İstanbul hudutları
içinde orman idaresinin işletmekte olduğu büyük toprak sahaları vardı ve burada
muazzam paralar, senede milyar dolarlar para elde ediliyordu fakat tabii, AKP
nerede paralı şey varsa gözünü oraya koyuyor, hemen onu nasıl yaparım da
kendime ve yandaşlarımın cebine aktarırım diye burada da Meclis çoğunluyla yine
getirildi, orman idaresinden alındı, o, İstanbul Belediyesine devredildi,
İstanbul Belediyesinde bu işin başına Türker Eroğlu diye bakanın yakını
getirildi. Dolayısıyla kaç kamyon toprak dökülüyor, kaç lira para alınıyor,
kimin cebine gidiyor, bunların hesabı yok.
Yani sayın milletvekilleri, bir parlamentonun görevi o memlekette
hırsızlarla, soygunlarla, namussuzlarla mücadele etmektir, soygunu, talanı
önlemektir ama siz her getirdiğiniz kanunda soyguna prim veriyorsunuz,
namussuza prim veriyorsunuz, hırsıza prim veriyorsunuz. Sizi hangi düşünceyle
bu millet buraya seçti, gönderdi? Yani burada getirdiğiniz kanunlarda…
Ayrıca da bu büyükşehir belediyesinin yaptığı bu işlerde Kamu
İhale Kanunu’na tabi olmayacak. Ee, ne oluyor? Yani şimdi gidecek İstanbul
Belediyesi, Ankara Belediyesi, kendi hudutları içindeki bütün otoparklarını,
çay bahçelerini, büfelerini, toprak dağıtma alanlarını ne yapacaklar? Kendi
yandaşlarına verecekler, kendileri işletecekler. Kendi çocuklarına, kendi
yakınlarına, kendi partisine ait olan milletvekillerinin çocuklarına, bunlara
verecekler, büyük rantlar sağlayacaklar, ötekilerin canı çıksın! Ya, böyle bir
anlayış olur mu, böyle bir mantık olur mu, bu hangi dine, hangi inanca, hangi
İslam’a sığar, bunu bir açıklar mısınız! Yani böyle bir, gerçekten onursuz bir
durumu ortaya çıkaran bir yasa düzenlemesi olmaz. Yani siz diyorsunuz, tamamen
artık layüsel olacak, denetimden uzak olacak, adam getirecek sermaye şirketini
kuracak, orada belediye başkanı kendi yandaşlarını getirecek, istediği maaşla
çalıştıracak, o toprak sahalarından elde edilen paralar, kaç lira elde
ediliyor, nasıl harcanacak, onlar da belli değil. Bunları, buradaki işletmeleri
belediyelere bağlı şirketlere devredecek, orada o şirketlere de birtakım işler
yaptıracaksınız, bu şirketlerin yaptıkları işler denetime tabi olmayacak, yine
yandaşlar gidecek, istedikleri maaşı burada alacaklar; bu, ne hakka, ne
adalete, ne insanlığa hiç sığmayan bir şey.
Biliyoruz, bazı AKP milletvekillerinin mesela Ankara Belediyesinde
çok yüksek ücretle çalışan eşleri var. Şimdi, böyle bir şey olmaz ki!
Memlekette insanlar açlıktan sürünürken, siz oy vermek için gidip de ondan
sonra makarna ve kömür dağıtırken trilyonları cebinize atıyorsunuz, öte tarafta
bu devletin trilyonluk kaynaklarını kendi yandaşlarınıza kontrolsüz olarak
aktarıyorsunuz. Bu hiçbir surette kabul edilemeyecek bir durumdur.
Bu maddeyi bence kabul etmek demek, memlekete en büyük ihanete
prim vermek demektir. Böyle bir madde kabul edilemez sayın milletvekilleri.
Normal demokrasinin olduğu ülkelerde böyle bir madde getirilemez bu
Parlamentonun karşısına.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) – Süre vermiyor musunuz?
BAŞKAN – Yok, hiç olmuyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Tamam.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.48
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
18.54
BAŞKAN: Başkan
Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER:
Yusuf COŞKUN (Bingöl), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
83’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 21’inci maddesi üzerinde verilen
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Teklifin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 21 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
"Madde 21- 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanununun 26 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır."
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz
değişiklik önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
12 Haziran seçimleri yaklaştıkça AKP Hükûmetinin yüreğine düşen
korku öylesine derinleşmiş ki, birbiriyle ilgili ilgisiz, kamunun yararına,
zararına, akıllarına ne gelirse, yüce Meclise getiriyorlar.
Kıymetli arkadaşlar, daha çok kısa bir süre önce bir torba veya
çuval yasasını kanunlaştırmadınız mı? Şimdi, bir milletvekiliniz bir teklif
sunuyor, sonra öbürü de bir teklif sunuyor. Bu tekliflerin muhtevaları, hatta
maddeleri bile aynı. İkincisi, teklifine bir kısım hususlar ilave ediyor, sonra
yetmiyor, Komisyonda ilave ediyorsunuz, sonra yetmiyor Genel Kurulda ilave
ediyorsunuz. Ben şöyle düşünüyorum: Sizler, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile
AKP Parti Meclisini herhâlde karıştırıyorsunuz! Aklınıza gelen, seçimde işinize
yarayacağını düşündüğünüz, hatta yandaşlara, yoldaşlara yol açmak kabilinden
her hususu yasalaştırmaya kalkarsanız kaos olur. Bu kaosun da mimarı siz
olursunuz. Bizler muhalefet olarak gerekli katkı ve tenkitlerimizi yüce Meclise
sunuyoruz ancak kale almamakta ısrar ediyorsunuz.
Bu kanun teklifinde, son bir yıl içinde, hatta geçen ay çıkarılan
kanunlarda değişiklik yapılması dikkat çekmektedir. Bu düzenlemeler, AKP
hükûmetlerinin ne kadar ufuksuz, öngörüsüz ve beceriksiz olduğunu, çıkarılan
kanunlarda daha uygulamaya girmeden değişiklik yapmak durumunda kaldığını
göstermektedir.
Bu kanun teklifi ile büyükşehir belediyelerinin mülkiyeti veya
tasarrufundaki hafriyat sahalarını, toplu ulaşım hizmetlerini, büfe, otopark ve
çay bahçelerini, belediye ve bağlı kuruluşlarının yüzde 50’sinden fazlasına
ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin yüzde 50’sinden fazlasına ortak
olduğu şirketlere, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın
belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebileceği
öngörülmektedir. Büyükşehir belediyelerinin hafriyat sahalarının, toplu ulaşım
hizmetlerinin, büfe, otopark ve çay bahçelerinin özel kişi ve şirketlerin de
ortak olduğu şirketlere ihalesiz bir şekilde verilmesi, birtakım AKP yandaşı
kişi ve şirketlere kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesine imkân sağlamaktır.
Dolayısıyla ihale Kanunu’nda yeni bir delik açmayı öngören bu düzenleme hukuka
da ahlaka da aykırıdır.
Siz bu tasarıdan önce, Türkiye'nin başkentine 20 santim kar
yağdığı zaman hayatın felç olmasından sorumlu, hatta seyirci olan Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanınızın yetkilerini sorgulayın, basın mensuplarına
nezaketsizce “Ben tuz döktüm, inanmıyorsanız gidip yalayın.” aculluğunu
cezalandırın.
Kıymetli arkadaşlar, bu konuyla ilgili değil ama bu hususu da ifade
etmeden geçemeyeceğim. Bilindiği gibi, İstiklal Marşı’mızın Şairi Mehmet Âkif
Ersoy’un İstanbul Halkalı’da eğitim gördüğü okul, tam da Hükûmetinize yakışır
şekilde, mevzuat hileleriyle ve idari atraksiyonlarla bir özel üniversiteye
devredilmiştir. Çeşitli vesilelerle Türkiye'nin bütün varlıklarını kendiniz
veya yandaşlarınız üzerine geçirmeye çalışmanız son derece ayıp bir girişimdir.
Sabahattin Zaim, merhum, saygın ve hayatında sizin bu desteğinize ihtiyaç
duymayacak evsafta bir şahsiyetti. Son yaptığınız bu işlemle hem merhum Âkif’in
hem de rahmetli hocamız Sabahattin Zaim Beyefendi’nin manevi varlıklarını
muazzep ettiniz diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Teklifinin 21 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Madde 21- 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanununun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 26- Büyükşehir Belediyesi kendisine verilen görev ve
hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye şirketleri
kurabilir. Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik
sıfatını haiz personel bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev
alabilirler. Büyükşehir belediyesi, mülkiyeti veya tasarrufundaki hafriyat
sahalarını, toplu ulaşım hizmetlerini, sosyal tesisler, büfe, otopark ve çay
bahçelerini işletebilir; ya da bu yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının
yüzde 50'sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin yüzde
50'sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı
Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince
belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebilir."
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) –
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sosyal Tesisler Kanunca ilave edilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge çerçevesinde maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 22’de üç önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 22 inci maddesi
ile 5543 sayılı Kanuna eklenen Ek 1 inci maddenin ikinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
|
Emin Haluk
Ayhan |
Alim Işık |
Yılmaz Tankut |
|
Denizli |
Kütahya |
Adana |
|
Recep Taner |
|
M. Akif Paksoy |
|
Aydın |
|
Kahramanmaraş |
(2) Birinci fıkra hükümlerine göre iskan edilecek ailelerin hak
sahipliğine ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca belirlenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 22 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Nurettin
Canikli |
Fatih Arıkan |
İbrahim Yiğit |
|
Giresun |
Kahramanmaraş |
İstanbul |
|
A. Sibel Gönül |
Yılmaz
Helvacıoğlu |
Ahmet Yeni |
|
Kocaeli |
Siirt |
Samsun |
"Madde 22- 19/9/2006 tarihli ve 5543 sayılı İskan Kanununa
aşağıdaki geçici 5 inci maddenin eklenmiştir.
Geçici Madde 5- (1) Kıbrıs'a Anamur (Dragon) Çayından Boru İle Su
Götürme Projesi kapsamındaki Alaköprü Barajı rezervuarı ile inşaat alanında
kalan ve bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan
mahalle, köy veya belde halkının iskânlarının temini için, Çevre ve Orman
Bakanlığınca bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar
görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan orman sınırlan
dışına çıkarılmış ve çıkarılacak alanlar, Bakanlar Kurulunca alınacak kararda
belirtilen şekil ve şartlar çerçevesinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığına
devredilir.
(2) Birinci fıkra
hükümlerine göre iskân edilecek ailelerin hak sahipliliği ve
borçlandırılmalarına ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca belirlenir.
(3) Çevre ve Orman Bakanlığınca belirlenen alanlarda, 3402 sayılı
Kadastro Kanununun 22 nci maddesinin kadastrosu yapılmış olan yerlerin ikinci
defa kadastroya tabi tutulamayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz.
(4) Birinci fıkraya göre Bayındırlık ve İskan Bakanlığına
devredilecek alanların tespiti amacıyla Çevre ve Orman Bakanlığınca yeteri
kadar orman kadastro komisyonu görevlendirilir ve bu tespit sırasında ilan
süresi bir hafta, itiraz süresi bir ay olarak uygulanır.
(5) 6831 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ilk defa yapılacak
orman kadastrosu uygulamasındaki işlemlere ilişkin sürelerde de dördüncü fıkra
hükümleri uygulanır."
TBMM Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 22 nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Harun Öztürk |
Fehmi Murat
Sönmez |
|
İstanbul |
İzmir |
Eskişehir |
|
Eşref
Karaibrahim |
Akif Ekici |
Bayram Meral |
|
Giresun |
Gaziantep |
İstanbul |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
|
Malatya |
|
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ormanların dağıtılması sonucunu doğuracak bu madde Anayasamızın
169 ve 170 inci maddelerine aykırıdır. İşbu değişiklik önergesi bu nedenle
verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 22 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"Madde 22- 19/9/2006 tarihli ve 5543 sayılı İskan Kanununa
aşağıdaki geçici 5 inci maddenin eklenmiştir.
Geçici Madde 5- (1) Kıbrıs'a Anamur (Dragon) Çayından Boru ile Su
Götürme Projesi kapsamındaki Alaköprü Barajı rezervuarı ile inşaat alanında
kalan ve bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan
mahalle, köy veya belde halkının iskânlarının temini için, Çevre ve Orman
Bakanlığınca bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar
görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan orman sınırları
dışına çıkarılmış ve çıkarılacak alanlar, Bakanlar Kurulunca alınacak kararda
belirtilen şekil ve şartlar çerçevesinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığına
devredilir.
(2) Birinci fıkra
hükümlerine göre iskân edilecek ailelerin hak sahipliliği ve
borçlandırılmalarına ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca belirlenir.
(3) Çevre ve Orman Bakanlığınca belirlenen alanlarda, 3402 sayılı
Kadastro Kanununun 22 nci maddesinin kadastrosu yapılmış olan yerlerin ikinci
defa kadastroya tabi tutulamayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz.
(4) Birinci fıkraya göre Bayındırlık ve İskan Bakanlığına
devredilecek alanların tespiti amacıyla Çevre ve Orman Bakanlığınca yeteri
kadar orman kadastro komisyonu görevlendirilir ve bu tespit sırasında ilan
süresi bir hafta, itiraz süresi bir ay olarak uygulanır.
(5) 6831 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ilk defa yapılacak
orman kadastrosu uygulamasındaki işlemlere ilişkin sürelerde de dördüncü fıkra
hükümleri uygulanır."
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Kılıç..
SUAT KILIÇ (Samsun) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede yapılan değişiklikle; Kıbrıs'a Anamur (Dragon) Çayından
Boru ile Su Götürme Projesi kapsamındaki Alaköprü Barajı rezervuar ile inşaat
alanında kalan ve bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu
bulunan mahalle, köy veya belde halkının iskânlarının temini için, Çevre ve
Orman Bakanlığınca bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir
yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan orman
sınırları dışına çıkarılmış ve çıkarılacak alanların, Bakanlar Kurulunca
alınacak kararda belirtilen şekil ve şartlar çerçevesinde Bayındırlık ve İskan
Bakanlığına devredilmesi ve bu işlemlere ilişkin diğer esas ve usullerin
belirlenmesi öngörülmüştür.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Biraz önce kabul edilen önergeyle madde tümüyle değiştiğinden bu
önergeyi işleme koyma imkânı kalmamıştır. Bu nedenle diğer…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, hangi önergeyi işleme
koymadınız?
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisinin önergesini.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bir anlatır mısınız, yani bizim önergede
getirdiğimiz husus nasıl gündemden çıkartılıyor?
BAŞKAN – Madde tümüyle değiştiği için… Bu kabul edilen önerge ile
tümü değişti maddenin.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, şimdi, bu Mecliste üç
tane orman yüksek mühendisi var. Getirilen 22’nci madde Anayasa’nın 169 ve
170’nci maddelerine aykırıdır. Önergelerle yapılan düzenleme ve madde ile
getirilen husus, orman dışına çıkartılan arazilere kamu kurumlarının yaptığı
göletlerin, barajların altında kalan köylerin iskan edilmesi. Orman
arazilerinin, orman dışına çıkartılan arazilerin kullanımı Anayasa’nın 169 ve
170’nci maddelerinde belirtilmiştir, bunun dışında bir kullanım Anayasa’ya
aykırı olur. Önerge ile yapılan değişiklik, kanun teklifiyle getirilen
düzenleme Anayasa’ya aykırıdır. Bizim önergemizle ilgili husus bunu
içermektedir bir anlamda. Dolayısıyla, gündemden düşürülmesi veya müzakereden
çıkartılması doğru olmamıştır.
BAŞKAN – Şimdi, ama o yani hukuki bir sonuç, benim inisiyatifimde,
burada yöneten herhangi bir kişinin inisiyatifinde olan bir şey değil. Maddenin
tümü…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama Anayasa’ya aykırılık konusuna öncelik
verilmesi gerekir.
BAŞKAN – Bugüne kadar hep öyle oldu Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bakın, bir kere daha tekrar ediyorum
-yani arkadaşlarımız da, Nuri Uslu, Sayın Müsteşar burada- orman dışına
çıkartılan arazilerin kullanımı Anayasa’da tanımlanmıştır. Dolayısıyla, bu
yapılan düzenleme Anayasa’ya aykırıdır, Anayasa’ya aykırı bir hususun göz göre
göre işleme alınması da İç Tüzük’ümüze göre yanlıştır.
Dolayısıyla, burada el kaldırarak gerçekleştirdiğimiz şey kanun
olmaz, meşru olmaz; bunu ifade ediyorum. Konu bir teknik konudur, bu teknik
konunun müzakere edilmesi için de, işte, orman yüksek mühendisi arkadaşlar da
buradadır, orman dışına çıkartılan arazilerin kullanımı… Siz 2/B’yi burada bu
şekilde çözemezsiniz, bu 2/B konusu farklı bir konu.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – 2/B değil…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama bu 2/B arazilerin kullanımında bir
kanunda bir madde geçirerek yeni bir çığır açarsınız ve bu Anayasa’ya
aykırıdır, bunu ifade ediyorum. Doğru olmamıştır. Yani yanlış söylüyorsak
arkadaşımız buyursun. Bir yanlışın düzenlenmesine alet edilmesin Genel Kurul,
bunu ifade ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, sanıyorum bir yanlış
anlama var, orada yapılan… Aslında, şu anda tasarıda bir düzenleme var; esas
itibarıyla, Kıbrıs’a su taşınmasına imkân sağlamak üzere bir düzenleme
yapılıyor. O daimî düzenleme. Hatta muhalefetten bazı arkadaşlarımızca “Bu
daimî düzenlemenin yanlış olduğu, sadece bu sorunu çözmek üzere, bu baraj için
ne gerekiyorsa onun ihtiyaçlarını karşılamak üzere geçici bir madde formatında
yapalım ve genel madde düzenlemesi yapmayalım.” denildi ve o çerçevede bir
önerge verildi ve kabul edildi. Dolayısıyla, burada Sayın Şandır’ın söylediği
tarzda en ufak bir tehlike, bir risk söz konusu değil. Hele verilen önergeyle
daimî hâlden geçici hâle getirildiği için ve sadece Kıbrıs’a su taşınmasına
imkân sağlayacak barajın yapımında kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan yerlerle
sınırlandırıldığı için herhangi bir sorun yok Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım yani geçici de olsa…
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Ara ara… Beş dakika ara…
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Önerge kabul edildikten sonra neyi
konuşuyoruz efendim? Kabul edilmiş önerge…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yani hiç görüşme yapmayalım, müzakere
yapmayalım… Yani Anayasa’ya aykırı bir düzenleme yapmamanız için uyarıyorum.
BAŞKAN – Şimdi, Sayın Şandır…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, bu düzenleme, yapılan
düzenleme Anayasa’ya aykırıdır.
BAŞKAN - Anladım…
Şimdi, sizin iddianız şu: Anayasa’ya aykırı bir madde var.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bir işlem yapıldı.
BAŞKAN – “İşlem yapılıyor…” Peki, kabul ama sizin itirazınız şu,
ben doğru anladıysam diye söylüyorum…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yani bizim önergenin işleme konulması
anlamında da söylemiyorum. Onu da biz çekiyoruz.
BAŞKAN – Ha, ben öyle anladığım için…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama yapılan bu düzenleme Anayasa’nın 169
ve 170’inci maddelerine aykırıdır. Bu aykırılığı burada oylayarak meşru hâle
getiremeyiz, yanlış yapıyoruz.
BAŞKAN – Tamam, siz yanlış yapıldığını söylüyorsunuz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Onun için ben bu önergenin işleme
alınmasına itiraz ediyorum.
BAŞKAN – Anladım, şimdi oyladığımız önergenin işleme alınmasına
itiraz ediyorsunuz.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, Sayın Şandır’ın kabul edilen
önergeyle Anayasa’ya aykırılık noktasında bir iddiası var ise şayet, Anayasa’ya
aykırılık denetimini yapacak olan yer Türkiye Büyük Millet Meclisi değil,
konunun sonraki süreçleri var. Dolayısıyla, bu konu üzerinde müzakere yapmanın
İç Tüzük açısından bir…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Başkanlık Divanının Anayasa’ya aykırılığı
çok açık olan bir önergeyi işleme alması yanlış. Bunun izahı için gerekiyorsa
usul tartışması açalım. Bir yanlışlık yapılıyor. Ben şunu söylemiyorum:
Kıbrıs’a su taşınması için bir hukuk düzenlenmesi gerekiyorsa bu düzenlensin
ama orman dışına çıkarılan arazilerin bu iş için kullanılması Anayasa’nın 169
ve 170’inci maddelerine aykırıdır, işlem yapamazsınız.
BAŞKAN – Şimdi ben birleşime bir saat ara veriyorum ama bu arada
grup başkan vekillerini de kürsü arkasına rica ediyorum.
Kapanma Saati:
19.14
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
20.18
BAŞKAN: Başkan
Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER:
Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
83’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Teklifin 23’üncü maddesi üzerinde verilen Giresun Milletvekili
Sayın Nurettin Canikli ve arkadaşlarının önergesinin kabul edilmesiyle madde
tümüyle değiştirilmiş ve Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır ve
arkadaşlarının önergesini işleme koyma imkânı kalmamıştı.
Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylamadan önce
Komisyonun bir düzeltme talebini yerine getireceğim.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Sayın
Başkanım, geçici madde 5’te üçüncü satırda “zorunlu bulunan”dan sonra ”orman
içi ve kenarı” kelimesinin ilave edilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN – Maddeyi kabul edilen…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı.
BAŞKAN – Maddeyi kabul edilen önerge ve Komisyonun düzeltme talebi
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
20.19
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati:
20.24
BAŞKAN: Başkan
Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER:
Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
83’üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 22’nci maddesinin kabul edilen
önerge ve Komisyonun düzeltme talebi doğrultusunda oylanmasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, maddeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Teklifin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
23’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 23 üncü maddesi ile değiştirilen 5661 sayılı
Kanunun 1 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan "Tarım Kredi
Kooperatiflerinden" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye
Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketinden 20/08/2002 ve" ibaresinin,
yedinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Tarım Kredi
Kooperatiflerinin" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye Cumhuriyeti
Ziraat Bankası Anonim Şirketinin ve" ibaresinin, ikinci cümlesinde yer
alan "Tarım Kredi Kooperatiflerince" ibaresinden önce gelmek üzere
"Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi ve" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bayram Meral |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Algan Hacaloğlu |
|
İstanbul |
Malatya |
İstanbul |
|
Mustafa Kalaycı |
Ali Rıza Öztürk |
Fehmi Murat
Sönmez |
|
Konya |
Mersin |
Eskişehir |
|
|
Mehmet Şandır |
|
|
|
Mersin |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 23 üncü
maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet Şandır |
Nevzat Korkmaz |
Mustafa Kalaycı |
|
Mersin |
Isparta |
Konya |
|
Emin Haluk
Ayhan |
Recep Taner |
Alim Işık |
|
Denizli |
Aydın |
Kütahya |
|
Yılmaz Tankut |
|
M. Akif Paksoy |
|
Adana |
|
Kahramanmaraş |
“(6) T.C. Ziraat Bankası A.Ş. veya Tarım Kredi Kooperatiflerinden
30/1/2004 tarihinden önce üreticilerin kullandıkları, toplu köy ikrazatı/grup
kredileri dışındaki tüm tarımsal kredilerden (18/4/2001 tarihli ve 2001/2312
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında Hazine kaynağına dönüştürülmüş
tarımsal kredilerin kefilleri de dahil) bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla Tasfiye Olunacak Alacaklar/Takip Hesaplarında kayıtlı borcu
bulunanların (borcu yeniden yapılandırılmış olanlar dahil) kefillerinin
sorumluluğu bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihte sona erer. Kefiller hakkında
başlatılmış bulunan idarî veya kanunî takibat işlemleri, hangi aşamada olursa
olsun kendiliğinden durur, mahkûmiyet kararlarının infazı ertelenir, infazı
devam edenler derhal tahliye edilir.
(7) Altıncı fıkrada belirtilen borçlular hakkındaki yasal takipler
neticesinde, kesin aciz vesikasına bağlanan (faiz, masraf, yargılama gideri,
vekâlet ücreti ve diğer her türlü fer'ileri dahil) T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve
Tarım Kredi Kooperatiflerinin alacakları (18/4/2001 tarihli ve 2001/2312 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındakiler hariç) Hazine tarafından karşılanır.
Kesin aciz vesikasına bağlanan alacaklar Hazine adına Tarım Kredi Kooperatiflerince
takip edilir ve yapılan tahsilat, tahsilatın yapıldığı ayı izleyen ayın ilk
haftası içerisinde Hazinenin hesabına aktarılır. Kesin aciz vesikasına bağlanan
alacakların takip işlemleriyle ilgili masraflar Hazine hesabına aktarılacak
tahsilattan mahsup edilir.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Şandır, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önerge doğru bir önergedir. Bu önergede bizim grubumuzun üyesi
arkadaşlarımızın da imzası bulunmaktadır, doğru bir önergedir. Biz bu önergeyi
destekliyoruz.
Benim söz almaktaki maksadım, biraz önce yaşadığımız tartışmayla
ilgili Sayın Genel Kurula bilgi sunmaktır, vatandaşlarımıza da bilgi sunmaktır
bir yanlış anlamaya meydan vermemek için.
Öncelikle şunu ifade etmem gerekiyor: Mersin Milletvekili ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, Mersin’in Anamur ilçesindeki Dragon
Çayı’nın üzerinde bir Alaköprü Barajı yapılması çok gerekli, çok doğru, çok
mübarek bir iştir, buna karar veren, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu
suyun Kıbrıs’a taşınması da çok güzel bir iştir, cumhuriyetimizin yüz akı
projelerden biridir, buna da çok teşekkür ederim. Tebrik ediyorum, güzel bir
iştir, inşallah zamanında da bitirilir, bir hizmet kazandırılır. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz bu projeye yürekten destek veriyoruz, hiçbir
karşıtlığımız yoktur ancak değerli arkadaşlar, biraz önce iktidar partisinin
verdiği önergeyle yapılan düzenleme Anayasa’ya aykırıydı. Burada yapacağımız iş
hukuk kuruculuk, hukuk bozuculuk olmamalıdır.
Bakınız, o önergeyle şu söyleniyordu: Dragon Çayı üzerinde
kurulacak Alaköprü Barajı’nın rezervuarı ve kanalları altında kalan köylerin
ormandan çıkartılan arazilere taşınabileceğini, bu taşınma işi için bu
arazilerin Bayındırlık Bakanlığına devredilmesini amir bir hükümdü. Hâlbuki
Anayasa’nın 170’inci maddesinde, ormandan çıkartılan arazilerin nasıl
kullanılacağı çok açık, net yazılmıştır, açıp okursanız orada da görürsünüz,
diyor ki: “…31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini
tamamen kaybetmiş yerlerin… orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen
bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu
halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.” Yani ormandan çıkartılan
alanlara siz ancak orman içi ve kenarı köylerini taşıyabilirsiniz, bir başka
köyü taşıyamazsınız. Bu “2/B” dediğimiz hadisenin bugüne kadar çözülemeyişinin
sebebi bu. Anayasa’da bu kadar açık, net hüküm varken burada bir kanun
maddesiyle, siz, bir barajın altında kalan orman dışı köyü taşıyamazsınız, onu
genel hükümlere göre taşıyacaksınız, onu hazine arazilerinin üzerine
taşıyacaksınız. Bu yanlıştı, kanunun getirilen maddesi zaten bütünüyle
yanlıştı, getirilen önerge de o yanlışlığın devamıydı. Geç fark ettik, fark
edince bilginin sorumluluğuyla da burada itiraz ettik, sonra arkada bir
düzenleme yaptık. Yani bu barajın göleti altında ve kanalları altında kalacak
ova köylerinin taşınması ayrı bir statüdür, ayrı bir hukuktur; orman içi
köylerin veya orman kenarındaki köylerin taşınması ayrı bir hukuktur. Bu
yapılan düzenlemeyle kanun düzeltilmiş oldu.
Minareyi düzeltmeden cami inşaatı bitmez. Kanun bozuculuğa gerek
yok. Burada hukuk kuruyorsak öncelikle Anayasa’ya uygun iş yapmak
mecburiyetindeyiz. “Ben dedim, oldu. Benim dediğim haktır, yaptığım doğrudur.”
iddiasından ve inatlaşmasından vazgeçmemiz gerekiyor. Bir Molla Kasım gelir ve
düzeltir. Onu yapmaya çalıştık. Bilgilerinize sunulur.
Saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 23 üncü maddesi ile değiştirilen 5661 sayılı Kanunun 1
inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan "Tarım Kredi
Kooperatiflerinden" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye
Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketinden 20/08/2002 ve" ibaresinin,
yedinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Tarım Kredi
Kooperatiflerinin" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye Cumhuriyeti
Ziraat Bankası Anonim Şirketinin ve" ibaresinin, ikinci cümlesinde yer
alan "Tarım Kredi Kooperatiflerince" ibaresinden önce gelmek üzere
"Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi ve" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ziraat Bankasından 20/08/2002 tarihinden önce kullanılmış olan
kredilere ilişkin olarak kredi borçluları ve kefilleri için de aynı imkânın
sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge çerçevesi içinde madde 23’ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 24’te bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 24 üncü maddesi
ile 5664 sayılı Kanuna eklenen Ek 2 nci maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet Şandır |
Nevzat Korkmaz |
Mustafa Kalaycı |
|
Mersin |
Isparta |
Konya |
|
Emin Haluk
Ayhan |
Recep Taner |
Alim Işık |
|
Denizli |
Aydın |
Kütahya |
|
Yılmaz Tankut |
|
M. Akif Paksoy |
|
Adana |
|
Kahramanmaraş |
“Ek Madde 2- (1) Bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren, hak
sahiplerine ödenen tutarların çeşitli sebeplerle iade edilmesi hâlinde, iade
edilen tutarlar EGYO tarafından herhangi bir faiz/gecikme zammı tahakkuk
ettirilmeksizin Hazine Müsteşarlığının ilgili hesabına aktarılır. 5 inci
maddenin onuncu fıkrası hükümleri saklıdır.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 698 sıra sayılı mini torba yasasının 24’üncü maddesi üzerinde
verilmiş olan bir önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve
bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu önerge 22 Mayıs 2007 tarihli, 5664 sayılı Konut
Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun’da bir
düzenlemeyi içeriyor. Bu Kanun 2007 yılında çıkmış, toplam on maddelik bir
kanun. 2009 yılında ve 2010 yılında yeni düzenlemelerle birçok maddesi yeniden
değiştirilmiş. Örneğin 5’inci madde toplam on bir fıkradan ibaret, 5’inci
maddenin 1’inci, 2’nci fıkraları dışındaki tüm fıkraları 2009 ve 2010 yılında
yapılan bazı değişikliklerle yeniden düzenlenmiş. Yine aynı şekilde madde 6,
madde 8 ve geçici maddeyle ilgili düzenlemeler daha Kanun’un üzerinden iki yıl
bile geçmeden yeniden yapılmak zorunda kalınmış. Bu demek oluyor ki Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarı döneminde yapılan her kanun en geç bir iki yıl
içerisinde yeniden bu Mecliste düzeltilmek zorunda kalınıyor.
İşte, bu madde de bununla ilgili bir düzenlemeyi kapsıyor. Mevcut
hâlini okuduğumuzda “Bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren, hak sahiplerine
ödenen tutarların çeşitli sebeplerle iade edilmesi hâlinde, EGYO -yani Emlak
Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketi- tarafından iade edilen
tutarlar herhangi bir faiz/gecikme zammı tahakkuk ettirilmeksizin Hazine
Müsteşarlığının ilgili hesabına aktarılır. 5’inci maddenin onuncu fıkrası
hükümleri saklıdır.” diyor.
Bizim önergemiz ise -“EGYO tarafından iade edilen tutarlar”
ibaresinin- iade edilen tutarların EGYO tarafından herhangi bir faiz veya
gecikmeye mahal bırakmadan düzenlemeye tabi tutulmasını kapsıyor. İşte, buradaki anlam bozukluğunun giderilmesi
lazım. Dolayısıyla, değerli Komisyon üyesinin ve Bakanın katılmamış olması
gerçekten bizi üzüntüye sevk etti. Bu anlam bozukluğunun mutlaka giderilmesi
lazım Sayın Bakanım. Umarım, Genel Kurulun siz değerli üyeleri bu talebimizi
makul göreceksiniz.
Bu vesileyle, saygıdeğer milletvekilleri, şu anda özellikle
esnafımızın çok ciddi sıkıntı içerisinde olduğu düşünüldüğünde, Halk
Bankasından alınmış olan kredilerin mutlaka bu torba yasa içerisinde yapılacak
bir düzenlemeyle yapılandırılması ihtiyacı doğmuştur. Biraz önce verilen bir
önergeyle Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerindeki kefil ya da
borçlularla ilgili bir rahatlama getirildi ancak esnafın kredi borçlarının
yapılandırılması kaçınılmaz hâldedir. Esnaf ve kefalet kooperatiflerinden
alınan kredilerin yapılandırılması sorunu çözmemektedir. O kredilerin toplam
kredi içerisindeki payı yüzde 10’lar dolayındadır.
Kimseyi kandırmayalım. Eğer gerçekten bu vatandaşa hizmet etmek ve
sıkıntı içerisindeki aileleri rahatlatmak istiyorsak bu torba yasa içerisinde
mutlaka esnafın kredilerinin ve kredi kartı borçlarının düzenlenmesi
gerekmektedir.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle, önergemizin kabulü yönünde oy
kullanmanızı talep ediyorum. Aksi takdirde, bu bozuk anlamdan doğacak uygulama
sıkıntılarının vebali hepimizin ortak olacaktır.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Madde 25’te iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25 inci maddesi
ile 5684 sayılı Kanuna eklenen 33/A nolu maddenin üçüncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mehmet Şandır |
Emin Haluk
Ayhan |
Nevzat Korkmaz |
|
|
Mersin |
Denizli |
Isparta |
|
|
Mustafa Kalaycı
|
Recep Taner |
Alim Işık |
|
|
Konya |
Aydın |
Kütahya |
|
|
Yılmaz Tankut |
|
M. Akif Paksoy |
|
|
Adana |
|
Kahramanmaraş |
|
“(3) Verilecek teminatın kapsamı, süresi, türü, limitleri,
karşılığında bir bedel alınıp alınmayacağı, bedel alınacak ise bedelin tutarı,
alınacak bedelin nemalandırılması ve yönetimine ilişkin usul ve esaslar
Müsteşarlık tarafından üç ay içinde hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25 inci maddesi
ile 5684 sayılı Kanuna 33 üncü maddesinden sonra gelmek üzere eklenen madde
33/A’nın birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Harun Öztürk |
Şevket Köse |
|
İstanbul |
İzmir |
Adıyaman |
|
Eşref
Karaibrahim |
Bayram Meral |
Akif Ekici |
|
Giresun |
İstanbul |
Gaziantep |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
|
Malatya |
|
“Madde 33/A - (1) Terör, savaş hali, doğal afetler ve benzeri
olağanüstü durumlarda, yurt içinden veya
uluslararası piyasalardan söz konusu riskler için sigorta teminatı
sağlanamaması ya da sağlanmasında güçlük bulunması hâlinde, Müsteşarlıkça sivil hava ve deniz
ulaşım araçları için teminat sağlanmasına karar vermeye Bakanlar Kurulu
yetkilidir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Maddede öngörülen durumlarda teminat sağlanmasına gerek
görülmesine “Başbakanlığın” değil “Bakanlar Kurulunun” karar vermesinin daha doğru olacağı düşüncesi
ile işbu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25 inci maddesi
ile 5684 sayılı Kanuna eklenen 33/A nolu maddenin üçüncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
“(3) Verilecek teminatın kapsamı, süresi, türü, limitleri,
karşılığında bir bedel alınıp alınmayacağı, bedel alınacak ise bedelin tutarı,
alınacak bedelin nemalandırılması ve yönetimine ilişkin usul ve esaslar
Müsteşarlık tarafından üç ay içinde hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Usul ve esasların Bakan yerine, Hazine Müsteşarlığınca
hazırlanacak yönetmelikle belirlenmesi önerilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun,
komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi
bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç
Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre de yeni bir madde olarak
görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme
açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.
Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye
salt çoğunlukla yani 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise
önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Tasarısının 25 inci
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Elitaş |
Fatih Arıkan |
A. Sibel Gönül |
|
Kayseri |
Kahramanmaraş |
Kocaeli |
|
İbrahim Yiğit |
Yılmaz
Helvacıoğlu |
Ahmet Yeni |
|
İstanbul |
Siirt |
Samsun |
Madde 26 - 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun 17 inci maddesinin (21) numaralı fıkrasının (a) ve (b) alt
bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(21) a) Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca, tarımsal amaçlı
kooperatiflere veya bu kooperatiflerin ortaklarına 31/12/2010 tarihinden önce
kullandırılan ve bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla muaccel hale gelen
krediler ile müteakiben yeniden yapılandırılan kredi alacaklarının bakiye
asılları ile ödenmeyen alacağın vadesinin başlangıç tarihi itibarıyla bu
Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Bakanlıkça bu Kanunun yayımlandığı tarihte
kredilere uygulanan sözleşme faiz oranı esas alınarak hesaplanacak tutar ile
TEFE/ÜFE aylık değişim oranlarının yıllık toplamı dikkate alınarak basit usulde
hesaplanacak tutardan düşük olanı esas alınarak hesaplanacak borç tutarının; bu
Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen dördüncü ayın sonuna kadar Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı il müdürlüklerine başvuruda bulunularak kredinin kalan
vadesi beş yıldan az olan borçlular için ilk taksit 2011 yılı Eylül ayından
başlamak üzere ve her yıl ilk taksitin tekabül ettiği ayda toplam beş eşit
taksitte ödenmesi şartıyla, kredinin kalan vadesi beş yıldan fazla olan
borçlular için de kalan vade süresinde ve aynı koşullarla ödenmesi şartıyla bu
alacakların ödenen kısmına isabet eden fer'ilerin tahsilinden vazgeçilir.
b) Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce dava konusu edilmiş
ve/veya icra takibi başlatılmış alacaklar için, borçlunun bu fıkra
hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunması halinde davalar
sonlandırılır ve icra takipleri durdurulur. Bu fıkra kapsamında borçları
yapılandırılan kooperatif ve/veya ortaklarının borçları müteakiben tasfiye
olunacak alacaklar hesaplarından çıkarılarak vadesi gelmemiş hesaplara
aktarılır."
BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Sayın
Başkanım, Komisyonumuzun salt çoğunluğu vardır, salt çoğunlukla önergeye
katılıyoruz.
BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan,
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben kişisel söz istiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Şahsınız adına?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.
Gruplar yok mu?
BAŞKAN – Gruplar yok.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim kararı almış. Seçim kararı alınan bir
Mecliste artık yasa çıkarılmaz. Bunun usulü böyle.
Bakın, sizler ön seçim yaptırmıyorsunuz ama -şimdi, 8 Nisanda veya
7 Nisanda ön seçim var- burada birçok milletvekili arkadaşımız ön seçime
gidiyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 3 Nisan.
KAMER GENÇ (Devamla) – Pardon, 3 Nisanda, özür dilerim.
Şimdi, milletvekillerinin ön seçimde olmaları, -otuz ilde biz de
ön seçim kararı aldık- o insanların da, milletvekillerinin de burada bulunma hakkı var, bunu gasbetmeye
hakkınız yok. Ayrıca da Yüksek Seçim Kurulunun, bana göre, bu duruma da
müdahale etmesi lazım. Ama siz öyle bir grupsunuz ki Tayyip Erdoğan ne derse
onu yapıyorsunuz. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar ya. Tayyip Erdoğan’ın sözüyle
bir grup, otur otur, kalk kalk, olmaz. Türkiye’de rejimi çok tehlikeye
getirmişsiniz.
Bir de yetki kanunu getirmişsiniz şimdi. Yetki kanununun benzerini
Anayasa Mahkemesi iptal etmiş, tutuyorsunuz bugüne kadar çıkardığınız af
kanunları, talanları affetmek için getirdiğiniz kanunların yerine yeni bir
yetki kanunu getiriyorsunuz, devleti yeniden düzenliyor yani Millî Eğitimden,
memurundan, Çevresinden, devletin bakanlıklarını yıkıp yerine yenisini
yapmaktan… Halbuki Anayasa’da hüküm var, “Bakanlık kuruluşu kanunla olur.”
diyor ama siz kanun hükmünde kararnameyle yetki istiyorsunuz. Ya, bir Mecliste
bu kadar hukuk ihlali olmaz, bir Mecliste bu kadar hak ihlali olmaz, bir
Mecliste bu kadar Anayasa, anayasal düzen ayak altına alınmaz.
Yani, şimdi seçim yaklaşmış, Tayyip Erdoğan Erbil’e gidiyor. Niye?
Oy almak için. Dün ne diyordun oraya, dün ne diyordun oraya? Niye şimdi
gidiyorsun? Ya, böyle bir şey olur mu? Yani, bakın beyler, bir memleketin…
AHMET YENİ (Samsun) – Size mi soracaktı?
KAMER GENÇ (Devamla) – Herhâlde soracak bana. Mantıksız hareket ederse,
tutarsız hareket ederse biz onu burada dile getirmek zorundayız.
Getirdiğiniz torba kanunda yani öyle bir, memleketi kendi
yandaşlarınıza peşkeş çektiriyorsunuz ki. Belediyelere, getiriyorsunuz en büyük
avantajları veriyorsunuz. İstanbul Belediyesinin bir sorunu varsa çözüyorsunuz,
kanunla çözüyorsunuz. Yaptığı ihalelerde usulsüzlükler yapmışsa usulsüzlüklere
hemen af getiriyorsunuz.
AHMET YENİ (Samsun) - Bütün belediyeler için yapıyor.
KAMER GENÇ (Devamla) - Belediyenin yaptığı ihalelerde yolsuzluklar
var, İstanbul Belediye Başkanlığı yaptığı belediyesinde seksenin üzerinde
yolsuzluk var. Bu yolsuzlukların yapıldığına dair Danıştayın…
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) – Belge var mı?
KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Danıştayın kararı var, belge…
Beyefendi, İstanbul Başsavcısına gidin, İstanbul Başsavcılığında
şu anda bir seneden fazladır bekleyen, Danıştay kararına göre, İstanbul
Belediye Başkanlığı yaptığı seksen ihalede suistimal yapılmıştır diye ve
hakkında soruşturma açılmasın diye, İstanbul Başsavcılığında geçen sene,
2010’un Nisanından beri bekleyen kararlar var.
AHMET YENİ (Samsun) – Kanunda “İstanbul” diye yazıyor mu?
KAMER GENÇ (Devamla) – Savcılar korkuyor. Korkuyor arkadaşlar,
korkuyor, korkuyor… Yani, korkuyor, savcılar maalesef…
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) – Niye korkuyorlar?
KAMER GENÇ (Devamla) – İşte, Tayyip Erdoğan’dan korkuyor.
Bakın, Tayyip Erdoğan, şimdi çıktı, gitti Kars’ta bir sanat
eserine “ucube” dedi. Bunun yıkım kararını oradaki belediye başkanı verdi. Onun
yıkım kararına karşı açılan davada yürütmenin durdurulmasını veren mahkeme
başkanını, işte sizin “bağımsız” dediğiniz Hâkimler ve Savcılar Kurulu görevden
aldı, getirdi başka bir yere düz üye yaptı. Bunun kararına itiraz eden bölge
idare mahkemesi o kararı kaldırdı, onu getirdi başkan yaptı.
İşte, beyler, bakın bunlar az işler değil. Öyle bir yargı
getirdiniz ki yarına iktidardan düştüğünüz zaman yargının karşısında hak arama
özgürlüğünü bırakmadınız. Yargıtayı ve Danıştayı kendinize tabi bir kurum
hâline getirdiniz, Türkiye’de yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdınız.
Şimdi, bunun günahını kim çekecek? Bunun günahını siz
çekeceksiniz, sizin parmaklarınız çekecek. Sizin o kaldırdığınız, devletin ve
milletin hakkını yok ettiğiniz, o yetimin hakkını kendi yandaşlarınıza kanalize
ettiğiniz bu parmaklarınız var ya, öteki dünyada size çok büyük günahlar
kazandırır. Yeriniz cehennem olacak, bunu bilesiniz. Yahu, bir memleketin,
devletin malına, mülküne el uzatanı affeden parmakların sahipleri dünyada en
büyük günahı işlemiş olan parmaklardır. Dolayısıyla, işte, maalesef sizin
sayenizde her gün geliyor, burada kanun çıkmaması lazımken, bu zamanlarda hiç
gereksiz yere kanun çıkarıyorsunuz. Seçime gidelim gelelim, yeni Parlamento
bunları yapsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, söz talebim var.
BAŞKAN – Maddeyi oya sunayım da ondan sonra.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sunmadan önce isterseniz çok kısa bir
şekilde ifade edeyim Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sunayım da ondan sonra.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Şimdi, siz ne istiyorsunuz?
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, 69’a göre söz talebinde
bulunuyorum. Sayın Hatip konuşması sırasında grubumuza...
BAŞKAN – Sataşmaya yönelik...
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sataşma nedeniyle, evet.
BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Samsun
Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, Sayın Hatip, konuşması
sırasında pek çok defa tekrar ettiği üzere, grubumuza hiç hak etmediğimiz isnat
ve iftiralarda bulunmuştur. Bu isnat ve iftiraları iade etmeye lüzum bile
görmüyorum, sadece elimin tersiyle bir kenara itiyorum.
Bu Meclisi takip edenler, Meclis Televizyonunu dinleyenler, aynı
şahıs üzerinden pek çok defa isnat ve iftiraya AK PARTİ Grubunun maruz
kaldığına ilişkin beyan ve cümleleri defaatle dinlediler. Esasında bir düzeltme
yapma, reddetme ihtiyacı bile çok fazla söz konusu değil ama tutanakları temize
çıkarmak adına, tutanaklara doğru cümleleri kaydettirmek adına ve ilk defa
olarak belki Meclis Televizyonunu dinleyenler varsa duyduklarının hakikat
olmadığını bir kere daha anlamalarını temin etmek adına bu sözü alma ihtiyacı
hasıl olmuştur.
Çok ciddiye alarak, çok şey söyleyecek değilim. Ama Türkiye Büyük
Millet Meclisi, Anayasa’ya göre çalışmak mecburiyetinde olan bir Meclistir ve
dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkilerini sıralayan
madde de Anayasa’nın 87’nci maddesi olarak dizayn edilmiştir. Önümüzdeki
günlerde Hükûmete kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verecek olan
tasarının görüşmelerini Türkiye Büyük Millet Meclisinde kuvvetle muhtemeldir ki
gerçekleştireceğiz.
Anayasa’nın 87’nci maddesi diyor ki: “Türkiye Büyük Millet
Meclisinin görev ve yetkileri” madde
başlığı. “Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak,
değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek; Bakanlar
Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek...” ve
devam ediyor. Yani Bakanlar Kuruluna belli konularda, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermesi Anayasa’nın 87’nci
maddesine göre dizayn edilmiş olan bir yetkidir. Hiç kimse ya da hiçbir kurum,
kaynağı Anayasa’da açıkça belirtilmeyen bir devlet yetkisini kullanamaz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Millî irade lazım, bir kere.
SUAT KILIÇ (Devamla) - Bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi de
kullanamaz, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti de kullanamaz…
OKTAY VURAL (İzmir) - Hiç ahlaki değil. Seçime giden Parlamentoda
gelip parmaklarla şey istiyor....
SUAT KILIÇ (Devamla) - ...Sayın Cumhurbaşkanı da kullanamaz, bağlı
kurumlar da kullanamaz, yargı da kullanamaz, hiç kimse kullanamaz. Dolayısıyla
kaynağı Anayasa’da açıkça belirtilen…
OKTAY VURAL (İzmir) – Hiç ahlaki değil. Bu yetki kanununu aynen
iade edin.
SUAT KILIÇ (Devamla) – …bir
maddeye dayalı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Hükûmete kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi vermesi tamamen anayasal bir haktır.
OKTAY VURAL (İzmir) – İadeli taahhütlü sahibine iade edin.
SUAT KILIÇ (Devamla) – Bunun üzerinden bir polemik yaratma
çabasına girişmek…
OKTAY VURAL (İzmir) – “Milletvekilleri yok, ben yapacağım…”
SUAT KILIÇ (Devamla) – …bunun üzerinden Anayasa’ya aykırı bir
işlem yapılıyormuş gibi birtakım iddiaları gündeme getirmek kesinlikle
gereksizdir…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bu neye sataşmadan dolayı
aldı? Hangi sataşmaya cevap veriyor, anlayabilmiş değilim.
SUAT KILIÇ (Devamla) – …ve hukuka, yürürlükte bulunan Anayasa’ya
uygun davranışlar değildir. Yüce Meclisi bu vesileyle bilgilendirmek istedim.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne bilgilendirmesi? Bilgilendirmek değil ki!
BAŞKAN – Sayın Anadol, buyurun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 60’ıncı maddeye göre yerimden bir
beyanda bulunmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu arkadaşımız hukuktan
anlamaz, daha kanun hükmündeki kararnamenin ne olduğunu bilmez.
BAŞKAN – Sayın Genç…
Buyurun Sayın Anadol.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
5.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Anayasa’nın 128’inci maddesine göre,
memurların ve kamu görevlilerinin özlük haklarının kanunla düzenleneceğine, bu
konuda kanun hükmünde kararname çıkarılamayacağına ilişkin açıklaması
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, teşekkür ederim size.
Değerli arkadaşlar, ben de Anayasa’nın 128’inci maddesinin ikinci
fıkrasını okuyorum: “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri,
atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri
ve diğer özlük işleri -altını çizerek söylüyorum- kanunla düzenlenir.”
Anayasa’nın 128’inci maddesi.
Daha perşembe günü komisyona gelecek yetki kanununun
tartışmalarına şimdiden başladık. Açık beyanda bulunuyorum tutanaklara geçmesi
için. Kanun hükmündeki kararname demiyor, böyle bir yetkisi yok, yetki vermiyor
Anayasa. Anayasa’nın 128’inci maddesine şimdiden aykırı olduğunu burada tespit
ve tescil ediyorum.
Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
(Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye
Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698)
(Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, teklife yeni eklenen 26’ncı madde
nedeniyle madde numaraları değişmiştir. Bundan sonraki maddeler mevcut madde
numaraları üzerinden görüşülmeye devam edilecek ve madde teselsülü kanun yazımı
sırasında sağlanacaktır.
Sayın Vural, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
6.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, seçime giden bir Mecliste, memurların ve kamu
görevlilerinin özlük haklarıyla ilgili kanun hükmünde kararnamenin
görüşülmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yani sataşmadan dolayı söz alıp ondan sonra, bu milletin
egemenliğini ve iradesini gasbetmeye ve kullanmaya yönelik bir yetki kanununu
savunanlara aynen iadeli taahhütlü bunun geriye gönderilmesi gerekir.
Bu Meclis, seçimde millete yetkisini devretmiş bir Meclistir,
şimdi gelip parmaklarını Başbakanlığa devretmek bu millete yakışmaz. Onun için,
seçim sonrası yenilenmiş bir Parlamento, seçim sonrası yenilenecek bir hükûmet
olacak iken, bugünkü Hükûmet bu yetkilerle kamu görevini seçimlerde bir sopa
olarak kullanmak istemektedir.
Bu teklif bu Mecliste görüşülmemelidir, bunu da ifade etmek
istiyorum.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
(Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye
Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698)
(Devam)
BAŞKAN – Madde 26’da bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 26 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet Şandır |
Nevzat Korkmaz |
Mustafa Kalaycı |
|
Mersin |
Isparta |
Konya |
|
Alim Işık |
Recep Taner |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Kütahya |
Aydın |
Denizli |
|
M. Akif Paksoy |
|
Yılmaz Tankut |
|
Kahramanmaraş |
|
Adana |
"Madde 26- 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun 83 üncü maddesinin (a) bendiyle 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı
Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV-Ticari ve medeni
işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümüne eklenen fıkranın (40) olan
numarası (41) olarak ve (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
b) "V- Kurumlarla ilgili kâğıtlar" başlıklı kısmının
sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"25. Kamu kurum ve kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı
ile döner sermaye işletmelerinin kadrolarında ve sözleşmeli personel
pozisyonlarında istihdam edilen sözleşmeli personel ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında istihdam edilen
geçici personel ile yapılan hizmet sözleşmeleri."
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe efendim…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi
kapsamında istihdam edilen geçici personel ile yapılan hizmet sözleşmelerinden
damga vergisi alınmaması hususu da maddeye dâhil edilmekte, böylelikle eşitlik
ve hakkaniyet sağlanmaktadır.
OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
27’nci maddede iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Recep Taner |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Aydın |
Denizli |
|
Mehmet Günal |
Nevzat Korkmaz |
Alim Işık |
|
Antalya |
Isparta |
Kütahya |
|
|
Mehmet Şandır |
|
|
|
Mersin |
|
“Madde 27- 6111 Sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci
fıkrasında geçen “İl özel idarelerinin sürekli işçi kadrolarında çalışan
ihtiyaç fazlası işçiler, Karayolları Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki
sürekli işçi kadrolarına” ibaresi metinden çıkartılarak, yerine “nüfusu 5.000
in altında olan” ibaresi eklenmiş ve üçüncü fıkrasında yer alan “bu Kanunun
yayımından itibaren” ibaresi “1/8/2011 tarihinden itibaren” şeklinde
değiştirilmiştir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Harun Öztürk |
Şevket Köse |
|
İstanbul |
İzmir |
Adıyaman |
|
Eşref
Karaibrahim |
Akif Ekici |
Bayram Meral |
|
Giresun |
Gaziantep |
İstanbul |
|
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
|
Malatya |
|
“Madde 27- 6111 sayılı
Kanunun 166 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Meral, buyurun.
BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; görüşülmekte olan 698 sayılı Yasa Teklifi’nin 27’nci
maddesiyle ilgili verilen önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu madde bundan önceki torba yasa
görüşülürken bayağı tartışıldı.
Biliyorsunuz değerli arkadaşlarım, daha önce, yine bu yüce
Mecliste 2 binin altına düşen belde belediyeleri kapatıldı bir çoğu. “Orada
çalışan işçiler ne olacak?” diye sorduğumuzda,
saygıdeğer bakanlarımız ve sayın milletvekillerimiz “Hiçbir işçinin
hakkına halel gelmeyecek, diğer belediyelere dağıtım yapılacak.” diye
söylediniz.
Şimdi, bugün geldiniz, buradaki işçileri emniyet müdürlüklerine ve
Millî Eğitim Bakanlığının bazı bölümlerine tayinini çıkarıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, burada çalışan işçiler içerisinde dozerci
var, greyderci var, yükleyici var, yani vasıflı birçok işçi arkadaşımız var.
Siz bunlara diyorsunuz ki “Gidin, tayin edildiğiniz yerlerde odacılık yapın,
garsonluk yapın, buna benzer görevlerde bulunun.” Bu yanlıştır, bir.
İkincisi: Yine Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü vardı, dev gibi bir
kuruluştu. Darmadağın ettiniz, oradaki işçileri özel idarelere verdiniz.
Yetmiyormuş gibi şimdi oradaki işçilere de -ne oldu- efendim “Sizi yine Millî
Eğitim Bakanlığına ve emniyet genel müdürlüklerine tayin ediyoruz.” dediniz.
Muhterem arkadaşlarım, bakınız, bazen konuşmalarımızda kırıcı
oluyoruz, sonra üzülüyoruz. Allah aşkına! Dokuz senedir burada çalışıyoruz.
Eskiden bazı iş yerlerinde vardı, “Bugün Allah rızası için ne yaptın?” diye
yazılırdı bazı iş yerlerinde. Allah rızası için dokuz senedir işçi yararına,
emekli yararına, çalışan yararına, köylü yararına, esnaf yararına yaptığınız
bir işi burada söyleyebilir misiniz? Ne alacağınız, vereceğiniz var bu kadar
insandan? Kul hakkını elinden alıyorsunuz. Ondan sonra da aşağıya iniyorsunuz
“Abdest aldım, namaz kıldım. Allah’ım beni affet.” Eder ya! Allah’ın seni
affetmesi için, hakkını aldığın insanın seni affetmesi lazım. Sen fakir
fukaranın hakkını elinden alacaksın, ondan sonra değerli arkadaşlarım “Allah
beni affetsin...”
Değerli arkadaşlarım, bakınız, kusura bakmayın, biraz önce Genç
burada konuşurken Grup Başkan Vekiliniz çıktı, hiç kusuru kabahati yokmuş gibi…
Vicdanlarınızın, konuştuğunu tasvip ettiği kanısında değilim. Hiçbir şey
yapılmadı. Değerli arkadaşlarım, TÜPRAŞ’ı 1 milyar 400 milyon liraya satmadınız
mı? İptal ettirdik. Bu sıra, yüzde 51’i 4 milyar 140 milyon dolara satılmadı
mı? Nasıl “Hiçbir şey yapmadık.” diyorsunuz? Tekel işçilerini yerden yerde
süründürdünüz -gazetelerde okuduğumuz- hiç ciğeriniz sızlamadı mı? Adam,
aldığını -hem de kredi verdiniz- 200 küsura aldığını, 2 milyar bilmem neye
sattı değerli arkadaşlarım. Hangi birini sayayım? Şurada notlar var, zaman dar.
Geliniz değerli arkadaşlarım, hiç olmazsa şu verilen önergeye
katılınız, bu madde ortadan kaldırılsın ki zaten Sayın Başbakanın da böyle bir
görüşü vardı -grup başkan vekilleri ne ettiyse bilemiyorum- bu maddeyi
kaldırın. Zaten burada, çok sayıda emekli olacak arkadaşımız var. Neymiş
efendim? Belediyelerde kaynak yokmuş. Sayın milletvekilleri, taşeronlara nasıl
kaynak buluyorsunuz? Buradaki çalışan işçinin işini taşeron yapıyor. Yani
oraya, taşerona gelince para var, öbür tarafa gelince para yok. Yani, biraz
elinizi şöyle bir göğsünüze koyun, insafa gelin. Cumhuriyet tarihinde hiçbir
Meclis, işçiye, emekliye, fakire fukaraya verdiği zararı, sizin kadar hiçbir
parti, hiçbir siyasi iktidar vermedi. Ortada bunların hepsi değerli
arkadaşlarım, insaf edin biraz. Neymiş efendim? Ben senin hakkını elinden alıyorum.
Niye hakkını elinden alıyorsunuz? Sizin hakkınızı birisi elinizden alsa,
ücretinizi yarıya düşürse kabul eder misiniz sayın milletvekilleri?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Bu insanların ücretlerini düşürüyorsunuz.
“4/C” diye bir şey icat ettiniz.
Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Meral.
AHMET YENİ (Samsun) – Selamlar…
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Ahmet Bey, sana bir şey söyleyeceğim
ya, söylemiyorum. Çiçekler diyor ki: “Söyleme sakın ha.”
Evet, değerli arkadaşlarım…
Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Meclis kararı var Sayın Meral.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, o Meclis kararı yok Sayın Başkan.
BAŞKAN – Oylamaya sunuldu Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle Meclis kararı olmaz canım.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, sizin vicdanınıza
bırakıyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Meclis Başkanının takdiri, isterse daha
fazla zaman da verir yani.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
“Madde 27- 6111 Sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci
fıkrasında geçen “İl özel idarelerinin sürekli işçi kadrolarında çalışan
ihtiyaç fazlası işçiler, Karayolları Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki
sürekli işçi kadrolarına” ibaresi metinden çıkartılarak, yerine “nüfusu 5.000
in altında olan” ibaresi eklenmiş ve üçüncü fıkrasında yer alan “bu Kanunun
yayımından itibaren” ibaresi “1/8/2011 tarihinden itibaren” şeklinde
değiştirilmiştir.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Taner, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
RECEP TANER (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 27’nci maddesiyle ilgili
vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde, 6111 sayılı Kanun’un 166’ncı
maddesiyle, yani il özel idareleri ve belediyelerin norm kadro fazlası
işçilerinin diğer kurumlara dağıtılmasının yürürlük tarihinin seçimler
sonrasına, yani 1 Ağustos 2011 tarihine ertelenmesiyle ilgilidir. Oy kaygısıyla
getirilen bu madde de seçimlerden önce oralarda çalışan işçilerin oyunu
alabilmek için yapılmış olan bir düzenlemedir.
Vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle de bir ay önce Meclisten
geçirdiğimiz “İl özel idarelerinin sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç
fazlası işçiler Karayolları Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatlarına,
belediyelerin norm fazlası işçileri ise Millî Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Genel
Müdürlüğü taşra teşkilatlarına atanır.” düzenlemesindeki il özel idare işçileri
ile nüfusu 5 binin üzerinde olan belediyelerde çalışan işçileri kapsam dışına
çıkarmaya çalışmaktayız.
Değerli milletvekilleri, torba kanunun bu maddesi görüşmeleri
sırasında iktidar partisi olarak bu maddeyle ilgili ana gerekçeniz, özellikle
küçük belediyelerin ödedikleri işçi ücretleri yüzünden yatırım yapamadıkları,
hizmet üretemedikleri idi. İşte size bir fırsat. Gelin, önergemize destek verin
ve genel seçimler öncesinde yapmış olduğunuz haksızlığı hep beraber ortadan
kaldıralım. Düzenlenen 166’ncı maddede hâlâ ihtiyaç fazlası kadronun hangi
kıstaslarla tespit edileceği yeterince açık değil. İşçi devreden mahallî
idarelerin daha sonra beş yıl süreyle işçi alamayacağı şartı getiriliyor ama
diğer taraftan da hizmet alımı teşvik edilerek taşeronlaşma sistemi
yaygınlaştırılıyor. Taşeronlaşma, iktidarınız döneminde mahallî idarelerde,
sağlıkta ve millî eğitimde had safhaya ulaştı. Son sekiz yılda devletin
çalışanları kadrolara geçici görevlendirmelerle “Seninle çalışacağım ama her an
görevden alabilirim.” veya işçilere iş güvencesi yeterli olmayan 4/B’li, 4/C’li
sistemlerle veya taşeron sistemiyle yandaş kadrolar oluşturmak için bir
düzenleme yaptınız. Bu görüştüğümüz madde de AKP’nin kadrolu ve sendikalı
işçileri keyfî uygulamalarla, yer değişiklikleriyle ya istifaya veya 4/C’li
taşeron işçiler hâline getirmeye yönelik bir çabasıdır.
Değerli milletvekilleri, dün köyümüzün yol, su, elektrik gibi her
türlü ihtiyacını gideren ve köylere hizmet için kurulmuş olan Köy Hizmetlerini
kapattınız. Çalışan işçileri il özel idarelerine verdiniz. Şimdi de o işçileri
tekrar dağıtıma tabi tutuyor ve Karayollarına veriyorsunuz. Tabii bu arada
kabul etmek istemeseniz de il özel idarelerinin norm kadro fazlası işçiler
görev yaptıkları merkezlerden “kamu yararı” gerekçesiyle farklı il ve ilçelere
de görevlendirilebilecekler. Çalışanlar açısından en büyük sıkıntı da budur.
Yine belediye çalışanları açısından da AKP İktidarı tarafından 2007 yılında
yapılan bir düzenlemeyle norm kadro tespitindeki kıstaslar daraltılmış,
çalışanların bir kısmı norm fazlası durumuna düşürülmüştür. Alt işverenlere,
taşeronlara alan açılmıştır. Şimdi de sürekli kadroda ve sendikalı olarak
çalışan bu işçiler Emniyet ve Millî Eğitim Bakanlığının taşra teşkilatlarındaki
sürekli işçi kadrolarına nakledilir denmesine rağmen, Millî Eğitimde ve
Emniyette sendika olmadığına göre önceki sözleşmeleri biten çalışanlar artık
bundan sonra yandaş kadroların takdir yetkisiyle çalışma imkânı
bulabileceklerdir.
Değerli milletvekilleri, aslında 166’ncı maddenin (3)’üncü
bendinde belirtilen “İldeki diğer kamu kurum ve kuruluşlarının talepte
bulunması hâlinde, işçinin muvafakatı alınmak kaydıyla bu idarelerde sürekli
işçi kadrosunda atanabilirler.” şeklindeki düzenlemeye istinaden, Hükûmet,
özellikle sanat sınıfı personellerin bu kurum ve kuruluşlara atanmasını
yapabilirdi. Böylece o kurumlar sendikalı çalışmaya tabi olduğundan
işçilerimizin sorunları kısmen çözülmüş olurdu ama maalesef bunlar yapılmadı.
Değerli milletvekilleri, gelin, bu önergemize destek verin ve
sorunu kökten çözelim. Nüfusu 5 binin altında olan küçük belediyelerin norm
kadro fazlası işçilerinin diğer kamu kurum ve kuruluşlara atanması
gerçekleştirilsin, diğer büyük belediyeler ile il özel idareleri kapsamdan
çıkarılsın.
Bu duygu ve düşüncelerle önergemizin kabulünü rica ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
28’inci maddede bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 28 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet Şandır |
Mustafa Kalaycı
|
Nevzat Korkmaz |
|
Mersin |
Konya |
Isparta |
|
Emin Haluk
Ayhan |
Recep Taner |
Alim Işık |
|
Denizli |
Aydın |
Kütahya |
|
Yılmaz Tankut |
|
M. Akif Paksoy |
|
Adana |
|
Kahramanmaraş |
“Madde 28- 6111 sayılı Kanunun 63, 96, 101, 103, 115, 131, 141,
147, 148, 152 ve 177 nci maddeleri ile Geçici 11 inci maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim konuşacak?
ALİM IŞIK (Kütahya) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Çırakların ücretinin düşürülmesi, memurların kadrolarının iptali
ve sürgün edilmesi, memuriyeti olmayanların üst düzey kadrolara atanması,
Vakıflar ve Kalkınma Bankası ile BDDK ve SPK’nın İstanbul’a taşınması gibi
hususları içeren maddelerin de yürürlükten kaldırılması önerilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
21.17
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
21.45
BAŞKAN: Başkan
Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER:
Yusuf COŞKUN (Bingöl), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
83’üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarıya yeni geçici madde eklenmesine dair beş önerge vardır,
ayrı
ayrı okutup işleme alacağım.
Birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra
sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mehmet Şandır |
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
|
Mersin |
Konya |
Isparta |
|
Emin Haluk
Ayhan |
Hasan Çalış |
Recep Taner |
|
Denizli |
Karaman |
Aydın |
|
Alim Işık |
M. Akif Paksoy |
Yılmaz Tankut |
|
Kütahya |
Kahramanmaraş |
Adana |
"Geçici Madde - T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi
Kooperatiflerinin tarım ve hayvancılıkla ilgili olarak üreticilere, Türkiye
Halk Bankası ve Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatiflerinin esnafa kullandırdığı
kredilerden kaynaklanan ve 31/12/2010 tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde bu
Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan kredi asıllarının tamamı
ile bu kredilere! ilişkin faiz, gecikme faizi gibi fer'ileri yerine bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak
hesaplanacak tutarın; bu Kanunun
yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler
halinde azami onsekiz eşit taksitte tamamen ödenmesi şartıyla, bu alacaklara
hesaplanan faiz, gecikme faizi gibi fer'i alacakların tahsillinden vazgeçilir.
Bu takdirde mahkeme ve icra masrafları ile vekâlet ücreti iki taksit tutarı ile
birlikte tahsil edilir. Bu madde hükümlerinden yararlanılabilmesi için dava açılmaması
ve açılmış davalardan vazgeçilmesi şarttır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin
usul ve esasları
belirlemeye anılan bankalar
ve kooperatifler yetkilidir. Bu uygulama sonucunda oluşan gelir
kayıpları Hazine Müsteşarlığı tarafından karşılanır."
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 698 sıra sayılı mini torba yasanın bir geçici madde
ilavesiyle daha anlamlı hâle getirilmesine yönelik bir önerge verdik. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, verdiğimiz önerge Türkiye’de 73,5 milyon
insanımızın en az yarısını doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren bir
önerge çünkü bu ülkenin nüfusunun yarısına yakını çiftçilerimizi ve
esnaflarımızı içine almakta. Bizim önergemiz çiftçilerimizin değişik
vesilelerle gerek Ziraat Bankasından gerekse tarım kredi kooperatiflerinden
kullandıkları kredilerin, yine esnafımızın Türkiye Halk Bankası veya esnaf
kredi kefalet kooperatiflerinden aldıkları kredilerin yapılandırılmasıyla
ilgili.
Bilindiği gibi, özellikle çiftçilerimiz, AKP İktidarı döneminde 4
liraya yaklaşan mazot ve hızla artan tohum, gübre, ilaç, traktör ve tarım iş
makineleri bedelleri nedeniyle çok ciddi anlamda borçlanmışlardır. Ancak bu
borçlarını zamanında ödeyemedikleri gerekçesiyle de birçok yerde, örneğin kendi
seçim bölgem olan Kütahya’nın Simav, Tavşanlı, Gediz, Pazarlar, Şaphane,
Altıntaş gibi ilçelerinde tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarını
zamanında ödeyemedikleri ve bu ödeyemedikleri borçlar için kefalette
bulunmaları sebebiyle, onun da zamanı geldiğinde yine ödeyemediklerinden dolayı
şu anda evlerine giremeyecek düzeyde ve kaçak durumdadır. Yani bu insanlar bu
borçlarını ödeyemedikleri için akşam evine gelip bir sıcak çorbayı çocuklarıyla
içemiyorlar. Bu önergeyle bu insanlarımızın derdine derman olmaya çalışıyoruz.
Eğer siz bunu… Bu Meclisin son döneminde, her ne kadar hukuki olsa da etik olup
olmadığı tartışılacak böyle bir yasanın çıktığı bir dönemde geliniz hayırlı bir
işe imza atalım. Belki önümüzdeki dönem içimizden birçok arkadaşımız burada
olmayacağız ama buraya bir iz bırakalım, bu insanların dertlerini gelin çözelim
istiyoruz.
Diğer taraftan, özellikle esnafımız -biraz önceki önergemde de
bahsettim- Halk Bankasından yaklaşık yüzde 90 oranında, esnaf kefalet
kooperatiflerinden de yüzde 10 oranında toplam 40 milyar TL civarında kredi
kullanmıştır. 4 milyar TL dolayındaki esnaf kefalet kooperatiflerinin
yapılandırması kendileri tarafından yapılmıştır ve yine bunun yükü esnafın
üzerindedir. Bu önergede, doğacak sorumluluklar Hazine Müsteşarlığı tarafından
karşılanacağı için hem kefalet kooperatifleri hem Halk Bankasından kredi
kullanan kredi sahipleri rahatlatılmış olacaktır. O nedenle bu önergenin
mutlaka destekleneceğini umuyorum.
Diğer taraftan, bir ay önce çıkarılmış olan torba kanun bugün
maalesef daha önceki maddelerle de yeniden değiştirildi. Yani yanlışta ısrar
etmenin bir anlamı yok. Siz ne yaptınız biraz önce? Seçim öncesinde
belediyelerdeki ya da il özel idarelerindeki işçileri başka yerlere göndermekle
tepki toplanacağını gördünüz, “Oylarını alalım, sonra oyulması gerekiyorsa…” o
anlayışla, “Bunları o zaman oyalım.” anlayışıyla tarihi değiştirdiniz. Geliniz,
seçim endeksli çalışmayınız. Bu ülkede birçok insan bugün bu saatte bu yapılandırmayı
bekliyor. Eğer buna katkıda bulunursanız inanıyorum ki evine gidemeyen
insanların evindeki çocuklarının, beşikteki torunlarının duasını alacaksınız.
Ben özellikle seçim sonrasına bıraktığınız bir konuyu daha
paylaşmak istiyorum: Enerji özelleştirmeleri. İşçilerin başka kurumlara
gönderilmesine ilave olarak enerji kurumlarının özelleştirilmesini de 2011 yılı
sonuna kadar ertelediniz. Niye? 2010 yılı sonuna kadar özelleştirme kararı olan
bu kurumlarla ve çevrelerinde çok ciddi tepkiler oluştu ama diyorsunuz ki: “Biz
hele bu seçimi geçelim, ondan sonra bunların duruma bakacağız.” anlayışının
doğru olmadığını düşünüyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle önergemize desteğinizi bekliyor, son
oylarınızla hayırlı bir iş yapınız diyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 Sıra Sayılı Teklife aşağıdaki geçici
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Harun Öztürk |
Hulusi Güvel |
|
İstanbul |
İzmir |
Adana |
|
Atila Emek |
Halil Ünlütepe |
Rahmi Güner |
|
Antalya |
Afyonkarahisar |
Ordu |
|
|
Yaşar Ağyüz |
|
|
|
Gaziantep |
|
Geçici Madde.- 12.5.2001 tarihli ve 4672 sayılı Kanunun geçici 2
nci maddesinin (a) fıkrası hükmü uyarınca genel hükümlere göre tasfiye
edilmekte olan özel finans kurumlarının tasfiyesi fon tarafından yürütülür.
Genel hükümlere göre atanmış olan tasfiye memurlarının görevi bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sona erer. Özel Finans Kurumlarının iradî
tasfiyesine kaldığı yerden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından devam
edilir. Tasfiye kapsamındaki alacakların tasfiye kapsamındaki borçları
karşılayacak olmaması hâlinde aradaki fark özel finans kurumunun yönetim ve
denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde
bulunduran ortaklardan tahsil edilir.
Fon söz konusu özel finans kurumlarının tasfiyesine ilişkin olarak
19.10.2005 tarih ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile diğer kanunların
kendisine vermiş olduğu görev ve yetkilere sahiptir."
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) –
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Özyürek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, günlerdir buralarda torba yasa görüşüyoruz.
Daha önce 6111 sayılı çok kapsamlı bir torba yasayı çıkardık, şimdi, onun biraz
küçüğünü bugün görüşüyoruz. Bu iki torbaya baktığınız zaman yok yok, her konu
bu tasarılarda düzenlenmiştir ancak geniş kitlelerin beklediği pek çok konu bu
torbalarda öngörülmemiştir, düşünülmemiştir. Mesela, Türkiye'de milyonlarca çek
mağduru, sürekli, bu Hükûmetten, bu Parlamentodan bir çözüm beklemektedir. Pek
çok insan hapistedir, pek çok insan işini gücünü, düzenini kaybetmiştir. Bu
insanlara dönük, biz, torba yasalar görüşülürken hem Plan ve Bütçe Komisyonunda
hem de Genel Kurulda, sürekli, çek mağdurları için bir çözüm bulunmasını
istedik. Zaman zaman Sayın Ali Babacan “Biz çalışıyoruz, çözüm bulacağız.”
dediler. Komisyonda bizi oyalamak için “Genel Kurulda görüşülünceye kadar bu
torba yasa, çek mağdurları için bir çözüm buluruz.” dediler ama şu ana kadar
geldik, Parlamento süresini tamamladı, ömrünü tamamladı, her konuda düzenleme
yapıldı fakat çek mağdurları görmezden gelindi.
Gene, kredi kartı kullananlar, kredi kartı borçlarını
ödeyemeyenler buna bir çözüm beklediler, bir çözüm istediler ama o konuda da
bir adım atılmadı.
Sicil affı konusu gündeme getirilsin istendi, zaman zaman
konuşuldu fakat o noktada da bir adım atılamadı.
Şimdi, biz, verdiğimiz bu geçici madde önergesiyle istiyoruz ki
İhlas Finans Kurumundan alacaklı olan kişilerin haklarını koruyalım. Şu anda,
İhlas Finansın tasfiyesini, o camiada, İhlas Finans camiasında görevli kişiler
yapmaktadır. O kişiler istedikleri malları satmakta, istediklerini satmamakta
ve topladıkları paraları gene gayet keyfî bir şekilde dağıtmaktadırlar. O
nedenle, binlerce insan oradan hakkını, beklediğini alamamaktadır.
Hatırlayacaksınız, bir süre önce İhlas Finansın şirketlerinden
biri halka açıldı. O zaman da biz dedik ki toplanan bu paraları, halktan
toplanan bu paraları İhlas Finans mağdurlarına, İhlas Finanstan alacaklı
olanlara ödenmesi noktasında Sermaye Piyasası Kurulu bir inisiyatif alsın, bu insanlara
yapılan haksızlığı çözelim istedik ama ne yazık ki bu noktada da bir adım
atılmadı.
Daha önce, Bankalar Yasası görüşülürken, biz, Plan ve Bütçe
Komisyonunda Cumhuriyet Halk Partili üyeler olarak dedik ki bu İhlas Finansın
tasfiyesi bugünkü memurlar eliyle, daha çok İhlas Finansta görev yapmış kişiler
eliyle yapıldığı sürece buradan alacaklı olanların alacaklarının ödenmesi
mümkün değildir. Öyleyse ne yapalım, bunu TMSF’ye, bankaların tasfiyesiyle
görevli olan kurula verelim dedik. Plan ve Bütçe Komisyonunda AKP’li üyelerin
oylarıyla da kabul edildi ama ne yazık ki daha sonra Sayın Başbakan devreye
girdi ve imzasını atan arkadaşlar, önergemize imza veren arkadaşlar teker teker
imzalarını çektiler ve o önerge burada reddedildi. İhlas Finanstan alacağı olan
binlerce insan mağdur olmaya devam ediyor ama İhlas Finansa, o camiaya dâhil
olan şirketler halka açılmak suretiyle sürekli halktan para toplamaya devam
ediyorlar.
Bu haksızlığı gelin hep beraber giderelim. Meclis, son döneminde
yararlı, geniş kitlelerin lehine olan bir çözüm bulsun diyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 Sıra Sayılı Kanun Teklifine 28 inci maddeden
sonra gelmek üzere aşağıdaki Geçici Maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin de
buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cevdet
Yılmaz
Devlet
Bakanı
"Geçici madde 1.- 25/6/1958 tarihli ve 7163 Sayılı Türkiye ve
Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Teşkilat Kanununa dayalı olarak eğitim-öğretim
yapan Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünde lisansüstü öğrenim
görmekte iken terör suçundan hüküm giyenler hariç her ne sebeple olursa olsun
ilişiği kesilenler 25 Temmuz 2011 tarihine kadar Enstitüye başvuruda
bulunmaları halinde 6111 sayılı kanunun 173. Maddesiyle 2547 sayılı kanuna
eklenen geçici 58. Madde ile tanınan haklardan Türkiye ve Orta Doğu Amme
İdaresi Enstitüsü Lisansüstü Öğretim Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde
yararlandırılırlar.
Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Sevk ve İdare
Yüksekokulu öğrencisi iken terör suçundan hüküm giyenler hariç her ne sebeple
olursa olsun ilişiği kesilenlerin de bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren yukarıda belirtilen başvuru süresi içerisinde başvurmaları halinde
Yükseköğretim Kurulunca uygun görülen yükseköğretim kurumu belirlenerek bu
kanunla verilen hakların kullanılması sağlanır."
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7163 sayılı Teşkilat Kanununa dayalı olarak Lisansüstü Öğretim
Yönetmeliği hükümleri uyarınca kamu personelinin Yüksek Lisans ve Doktora
eğitimi aldığı Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü öğrencilerinin de
öğrenci affı yasa kapsamına alınmasının ve kapatılmış bulunması nedeniyle
Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Sevk ve İdare Yüksekokulundan
ilişiği kesilmiş öğrencilerin de Yükseköğretim Kurulunca denklik yönünden uygun
yükseköğretim kurumları belirlenerek bu Kanunla verilen haklardan
yararlandırılmalarının aynı statüdeki öğrenciler arasında eşitlik sağlayacağı
ve kamu yararı bulunduğu gerekçesiyle ile geçici madde eklenmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Önerge kabul edilmiş ve teklife geçici 1’inci madde olarak
eklenmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı kanun teklifine aşağıdaki geçici
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün
Sanayi
ve Ticaret Bakanı
"Geçici madde 2- Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edilen
serbest öğretmen kadrolarından boş bulunan 24.745 öğretmen kadrosuna, 6091
sayılı 2011 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 22 nci maddesi kapsamında
yapılan atamaların dışında 31/12/2011 tarihine kadar atama yapılır."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
2011 yılında Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarına,
6091 sayılı 2011 Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 22 nci maddesi çerçevesinde
2010 yılında emeklilik, istifa, ölüm ve diğer yollarla sistemden ayrılan
personel sayısının %50'sine karşılık gelen 4.755 kadro yanı sıra, ihtiyacı
giderilemeyen kurumlar için ilave olarak verilen 21.000 kadrodan Milli Eğitim
Bakanlığına ayrılan 10.500 olmak üzere toplam 15.255 öğretmen ataması
yapılabilecektir.
Çeşitli yollarla sistemden ayrılan öğretmenler yanında yeni okul
veya derslik açılması gibi nedenlerle 2011 yılında atama yapılması planlanan
15.255 kadro ile bu ihtiyacın
giderilebilmesi mümkün görülmemektedir.
Bu nedenle eğitim-öğretim hizmetlerinin etkin ve verimli bir
şekilde yerine getirilebilmesi bakımından öğretmen ihtiyacının giderilmesi için
Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edilen serbest öğretmen kadrolarından boş
bulunan 24.745 kadroya öğretmen ataması yapılabilmesi için bu düzenleme
önerilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Önerge kabul edilmiş ve teklife geçici 2’nci madde olarak
eklenmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı kanun teklifine aşağıdaki geçici
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün
Sanayi
ve Ticaret Bakanı
Geçici Madde 3 - Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının merkez ve
taşra teşkilatında boş bulunan kadrolara yılı merkezi yönetim bütçe kanununda
yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın 2011 yılı için 1500 adet atama yapılır.
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sosyal Güvenlik Kurumunun 2009 yılından bu yana sürekli kapsam
genişlemesi nedeniyle iş yükünde önemli artışlar meydana gelmiş, ayrıca 1 Ocak
2012 tarihinden itibaren ise yaklaşık 9.500.000 kişi civarındaki yeşil
kartlıların iş ve işlemleri de doğrudan Kurum tarafından yapılmaya
başlanacaktır. Bu iş yükünün gerektirdiği nitelikli personel ihtiyacının
karşılanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Önerge kabul edilmiş ve teklife geçici 3’üncü madde olarak
eklenmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati :
22.06
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
22.13
BAŞKAN: Başkan
Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER:
Yusuf COŞKUN (Bingöl), Gülşen ORHAN (Van)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
83’üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Madde 29 üzerinde iki önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 29 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Suat Kılıç |
Ahmet Yeni |
Osman Kılıç |
|
Samsun |
Samsun |
Sivas |
|
A. Sibel Gönül |
|
Durdu Mehmet
Kastal |
|
Kocaeli |
|
Osmaniye |
“Madde 29- Bu Kanunun;
a) 17 nci maddesi 26/3/2011
tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) Diğer hükümleri ise yayımı
tarihinde
yürürlüğe girer.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Kalaycı |
Mehmet Şandır |
Emin Haluk
Ayhan |
|
Konya |
Mersin |
Denizli |
|
Recep Taner |
Nevzat Korkmaz |
Alim Işık |
|
Aydın |
Isparta |
Kütahya |
|
Yılmaz Tankut |
|
M. Akif Paksoy |
|
Adana |
|
Kahramanmaraş |
“Madde 29- Bu Kanun 1/7/2011 tarihinde yürürlüğe girer.”
OKTAY VURAL (İzmir) – Önergeyi çektik.
BAŞKAN – Önergeyi çektiler.
Diğer önergeyi tekrar okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 29 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Suat Kılıç (Samsun) ve arkadaşları
“Madde 29- Bu Kanunun;
a) 17 nci maddesi 26/3/2011 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı
tarihinde,
b) Diğer hükümleri ise
yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5957 sayılı Kanunun yürürlük tarihi dikkate alınarak bir düzenleme
yapılmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge çerçevesi içinde 29’uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 30’da önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi
bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile
imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen iki dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
“Kullanılan oy sayısı :
276
Kabul :
261
Ret :
15 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Yusuf Coşkun Gülşen
Orhan
Bingöl Van”
Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
2’nci sırada yer alan, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo
tutanağa eklidir.
2.- Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Anayasa
Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696 ve 696’ya 1’inci Ek) (x) (xx)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
24 Mart 2011 tarihli 82’nci Birleşimde, İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının üçüncü bölümünde yer alan
75’inci maddesi kabul edilmişti.
Tasarının 71’inci maddesi, İç Tüzük’ün 88’inci maddesine göre
komisyona geri verilmişti. 71’inci maddeye ilişkin komisyon raporu 696’ya
1’inci ek sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Şimdi, 71’inci madde üzerinde görüşme açacağım.
Maddeyi okutuyorum:
ANAYASA
MAHKEMESİNİN KURULUŞU VE YARGILAMA USÛLLERİ
HAKKINDA KANUN
TASARISI
Sağlık işleri ve tedavi
"MADDE 71- (1) Başkan ve üyeler ile bunların emeklileri ve
bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin sağlık giderleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyelerinin tabi olduğu hükümler ve esaslar çerçevesinde Mahkeme
bütçesinden ödenir."
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın İsa Gök.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Anayasa Mahkemesinin Kuruluş Kanunu’nun 71’inci maddesinde geçen
perşembe yaşanan sorunlar ve özellikle AKP Grubunun da bu maddeye ilişkin
itirazları üzerine söz konusu madde Komisyona geri çekildi, Komisyona geri
çekildi ama bizim itirazlarımız neydi? Anayasa, yüksek yargı arasında eşitlik
sistemi getirmiştir. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Uyuşmazlık
Mahkemesi, Askerî Yargıtay, hepsi yüksek yargıdır. Bir de adli ve idari yargı
içerisinde yüksek yargıya seçilmemesine rağmen o vasıfları taşıyan
hâkimlerimiz, savcılarımız da vardır. Bizim dediğimiz şu idi Sayın AKP, Sayın
Meclis, dedik ki: Eşitlik. Eğer ki Anayasa, yüksek yargı arasında yargı
bölümünde eşitliği öngörmüşse, siz burada tüm düzenlemelerde, hele ki mali ve
sosyal haklarda eşit davranmak zorundasınız. Aksi hâlde bu eşitliği bozarsanız,
bu dengeyi bozarsanız, kamu görevi yapan tüm kurumlarla beraber özellikle yargı
içerisinde sorun yaratırsınız. Bizim dediğimiz bu.
Dedik ki: Eğer ki Anayasa Mahkemesi üyelerine son derece yüksek
vasıflı sağlık yardımı getirmek istiyorsanız getirin ama bunu yüksek yargının
diğer unsurlarına da verin.
Biz dedik ki: Anayasa Mahkemesi üyelerine eğer ki 69’uncu maddede
arz olduğu üzere yüksek maaş yani 9.500-10 bin liralık maaş getiriyorsanız -ki
getirdiniz- getirin ama bunu yargının diğer unsurlarına da verin.
Biz dedik ki: Eğer ki harcırahla veyahut da o kaldırılan özel
emeklilikle yani bu kıyak emeklilikle bir şey getiriyorsanız yargının diğer
unsurlarına da, Yargıtayıyla, Danıştayıyla, Yargıtaya seçilme yeterliliğini
kazanmış ama bidayet mahkemelerinde çalışan hâkim-savcılara da, Askerî
Yargıtaya da, uyuşmazlık mahkemesine de getirin.
(x) 696 S.
Sayılı Basmayazı 22/3/2011 tarihli 80’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.
(xx) 696’ya 1’inci Ek S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir.
Ve yine dedik ki: Bakın, pasaport… 75’inci madde, ikinci fıkra.
Kırmızı pasaport veriyorsanız bu kırmızı pasaportu yargının aynı statüdeki
diğer çalışanlarına da verin.
Ve yine dedik ki: Getirdiğiniz her farklılığı, bakın,
kullandıkları makam arabalarının plakalarını bile kırmızı plaka yapmak
istiyorsanız tamam ama eşitlikten uzaklaşmayın, adaletten uzaklaşmayın. Eğer ki
adaletten uzaklaşılırsa, eşitlikten uzaklaşılırsa, yalnızca Anayasa Mahkemesine
bu imkân tanınırsa bunun adına biz değil, siyasi literatürde buna siyasi rüşvet
denir dedik ve işin üzücü yanı şu olur dedik: Biz bu kanunu Anayasa’nın eşitlik
ilkesinden hareketle Anayasa Mahkemesine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
götürdüğümüzde, bu hâkimler, bu kanunun Anayasa’ya uygunluğunu denetlerken
verecekleri her kararda töhmet altında kalacaklar. Bunlar yargıç, kökleri
hâkim, kökleri yargıç olmasa da Anayasa gereği seçimle beraber yargıç statüsüne
geliyorlar. Bu mahkemeyi töhmet altında bırakmayın, her şey söylenir dedik
çünkü bu mahkemenin bir özelliği var, bu mahkeme bakanları, başbakanı
yargılayacak, Yüce Divan görevi görecek.
Bu mahkeme kanunların Anayasa’ya uygunluk denetimini yapacak, bu
mahkeme Anayasa değişikliklerinin ilk üç maddeye aykırılıklarının denetimini
yapacak. Bunları yapacak denli önemli, yetkili bir mahkemeye siz kalkıp da
izahı olmayan bir şekilde -izahı olmayan bir şekilde- tüm eşit yüksek yargıdan
farklı ve fazla olarak maaşıyla, arabasıyla, pasaportuyla, harcırahıyla ve
hatta ve hatta hiçbir kanundaki sınırlamalar dikkate alınmaksızın sağlık ve
tedavi giderlerinin karşılanmasıyla yaklaşırsanız yanlış edersiniz dedik.
Şimdi, bizim bunu dediğimiz perşembe günüydü, Komisyonda da kaç
gündür bu konuları tartışıyoruz. AKP’li geniş bir milletvekili grubu da bu
yanlışlığı gördü ve itiraz etti. Gelinen son nokta ne? Bir önerge gelecek AKP
Grubundan, önerge faslında onu konuşuruz ama bakın arkadaşlar, dedik ya
kanunların Anayasa’ya uygunluk denetimini yapacak… Buyurun işte, dakika bir,
gol bir! Anayasa Mahkemesinin önemle, özenle ve dikkatle üzerinde duracağı bir
kanun tasarısı, yetki kanunu önümüze geldi. Tarih 28 Mart. Kanun hükmünde
kararname yetkisi istiyor Hükûmet.
Kanun hükmünde kararname yetkisi isterken geçmişe baktığınızda
Anayasa Mahkemesinin -ki bu en çok rahmetli Özal döneminde kullanılmıştı- bir
sürü iptali var. Neden? Çünkü Anayasa Mahkemesi diyor ki: “İvedilik ve
zorunluluk ve hemen yapılması, mutlaka yapılması, derhâl yapılması gereken
işlerde, kısa süreli ve çok dar yetkili olmak zorundadır.” diyor. Buna uymadığı
için de birçok kanun hükmünde kararname iptal edilmiştir. Neden iptal ediliyor?
Çünkü Anayasa’mızın 7’nci, 87’nci ve 91’inci maddeleri sınırlamış.
Her şeyden önce, arkadaşlar, sizler milletvekilisiniz. Yasama
yetkisi genel ve asli bir yetkidir, bu yetki devredilemez. Anayasa Mahkemesi,
kanun hükmünde kararnameler çıkararak, hele altı ay gibi süre için, yasama
organının, yani sizin, yani Meclisin baypas edilerek ülke yönetilmesini
Anayasa’ya aykırı buluyor, bir sürü iptal var.
Bu Parlamento niye var? İki buçuk ay daha görevdesiniz. Süre altı
aylığına isteniyor, yani yeni bir hükûmet kurulacak veya kurulamayacak ama
sizin asli ve kesin yetkiniz olan kanun çıkarma yetkinizi Hükûmet kendi
uhdesine alacak, bütün yapıyı değiştirebilecek. Bu yetki sizin, bu yetki
Hükûmetin değil. Bu yetki yasama organının. Yasama organının yetkisi baypas
edilemez ama gelin görün ki Başbakan imzasıyla yasama organının, Meclisin,
demokrasinin baypas edilmesi kanunu geldi önünüze. Yarın bu konu görüşülecek.
Bu konu eğer ki AKP’nin çoğunluk oyuyla kabul edilirse, muhalefet olarak
Anayasa’nın bize verdiği bir görev var, yetki değil görev var, bu Anayasa’ya
aykırı işlemi biz Anayasa Mahkemesine götüreceğiz.
Şimdi, siz, bu Anayasa Mahkemesi kanunuyla birçok –amiyane
tabirle- kıyak geçiyorsunuz ve ben bu kıyakların üzerine, Anayasa Mahkemesine,
Anayasa’ya aykırı olarak ve bakın, özellikle Parlamentonun şu çizgiden sol
tarafında oturan AKP heyetinin kanun çıkarma konusundaki yetkisini elinden
alan, demokrasiyi, Meclisi baypas eden kanun hükmünde kararnamenin iptali için
ben Anayasa Mahkemesine gittiğimde, bu kanundan sonra gideceğim.
İşte, dedik ki size, buna siyasi literatürde “siyasi rüşvet”
denir, bu hoş olmaz. Bu kanunu geçen hafta konuşmaya başladık, perşembe günü
tartışma çıktı, bugün günlerden daha 29 Mart Salı.
Arkadaşlar, kanun bitmeden, yıllardır uygulanmayan, 2000’den beri
uygulanmayan... 11’inci yılında kanun hükmünde kararnamelerle yüce Meclisin
baypas edildiği, diktatöryal bir şekilde, faşizan bir şekilde, bir hükûmete
Meclis adına kanun yapma yetkisi veren bir kanun tasarısı geliyor. Bu kabul
edilebilir mi? İşte, o zaman, bizim dediğimiz siyasi rüşvete gelirsiniz.
Yetkiniz gidiyor arkadaşlar. Ey AKP, milletvekilleri, yetkinizi veriyorsunuz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR (İstanbul) – Biz ne yaptığımızı biliyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın
Behiç Çelik, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 696 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 71’inci maddesi üzerinde
söz aldım. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.
Sonuç itibarıyla, Anayasa Mahkemesi teşkilat kanununun son
maddelerine geldiğimiz şu anda, Anayasa yargısının önemli bir kurumunun çalışma
esas ve usulleriyle yeni yapısını da Genel Kurul olarak bu vesileyle artık
belirlemiş oluyoruz. Ben peşinen söz konusu çıkacak olan bu kanunun ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyorum, her şeye rağmen.
Bu tasarının içeriğine baktığımız zaman, Anayasa Mahkemesi hizmet
birimlerinin neler olduğu, personel ve atanması, geçici görevlendirmeler,
sözleşmeli personel çalıştırması, hizmet satın almalar, idari personelin Adalet
Bakanlığı kadrolarına atanması yöntemleri, inceleme ve yargılama usulleri,
iptal davası açmaya yetkili olanlar, şekil bakımından iptal davası ve sınırı,
süresi ve temsil ve uyulması gereken esasları, eksiklerin tamamlanması, itiraz
yolu, Anayasa’ya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi, iptal ve itiraz
davalarına ilişkin ortak hükümler ve nihayet yeni bir kavram, bireysel başvuru,
siyasi parti kapatma ve dokunulmazlığın kaldırılması davaları, siyasi
partilerin mali denetimi ve sonuç olarak Yüce Divan yargılaması.
Değerli milletvekilleri, bugün, Anayasa Komisyonunda görüşmüş
olduğumuz 71’inci madde, aslında orada da ifade ettiğimiz üzere “Diğer
kanunlardaki sınırlamalar dikkate alınmaksızın…” diye bir ibareyle başlatılmış
cümle. Bu şunu gösteriyor: Burada ciddi ve büyük bir ayrıcalık sunuluyor Anayasa
Mahkemesi Başkan, üye ve raportörlerine ve onların yakınlarına, tedavi
konusunda.
Elimizde, milletvekilleriyle ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri için “Milletvekillerine, Yasama Organı Eski Üyelerine, Dışarıdan
Atandıkları Bakanlık Görevi Sona Erenlere Tedavi Yardımı Yapılmasına Dair
Yönetmelik” var. Bu Yönetmelik içeriğine, amaç, kapsam, yasal dayanak
maddelerine baktığımız zaman, söz konusu tasarıdaki bu ibarenin hiç yer
almadığını görüyoruz. Aslında milletvekillerinin sağlık güvencesi, bu tasarıdaki
Anayasa Mahkemesi Başkan, üye ve raportörlerine tanınan güvenceden mahrum
bırakıldığını görüyoruz. Burada milletvekillerini aşan bir düzenlemenin niçin,
hangi akla hizmet olduğunu doğrusu kestirebilmiş değiliz. Bu itibarla, söz
konusu düzenlemenin yerleşik hukuk kaidelerine ve teamüllere, Anayasa’nın
genel, ilgili hükümlerine tamamen aykırılık teşkil ettiğini de bu vesileyle
belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5510 sayılı Sigorta
Kanunu’nun 60’ıncı maddesinden başlayıp 73’üncü maddesine kadar devam eden
düzenlemeleri var. Burada yol gideri, gündelik ve refakatçi durumları, yurt
dışında tedavi, sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları, katılım payı
alınması ve katılım payı alınamayacak sağlık hizmetleri, sevk zinciri ve sağlık
giderlerinin ödenmesine ilişkin hükümleri içermekte, ancak bu hükümle Anayasa
Mahkemesi Başkan, üye ve raportörlerine ve onların yakınlarına 5510 sayılı
Yasa’yı aşan ayrı bir düzenlemeyi getirmiş oluyoruz. Bu, gerçekten, biraz önce
arz etmiş olduğum 5510 sayılı çıkarmış olduğunuz, iktidarın çıkarmış olduğu
Sigorta Yasası’nın da dışına çıkmak suretiyle, Anayasa Mahkemesinin âdeta
devlet içinde devlet olan bir kurum hâline dönüşmesini kendi ellerimizle
sağlamış oluyoruz. Hâlbuki, Türk devlet yapısının en önemli organlarından biri
durumunda olan Anayasa Mahkemesinin elbette statüsüne uygun birtakım
düzenlemeleri hak ettiğini ben de düşünmekteyim ancak bu düzenleme ciddi
ayrıcalıklar içermektedir. Bugün, devlet kurumları arasında yerleşik kuralları
ve çokça kullandığımız muvazeneyi terk eder, birtakım ayrıcalıkları kendimize
nispeten yakın gördüğümüz kurumlara peşkeş çekmek suretiyle tevdi edersek, o
zaman kurumlar arasındaki o hakkaniyetli dengeyi gözetmemiş oluruz, bozmuş
oluruz. Yargıtayın, Yargıtay mensuplarının, Yargıtay Başkanının, Yargıtay
üyelerinin, Danıştay Başkan ve üyelerinin de bu konuda rahatsız olduklarını
söylemek herhâlde yanlış olmaz.
Bu itibarla, yüksek yargı kurumları arasında hiyerarşik yapıya
kaçmamak, yüksek yargı kurumları arasında alışılmış statüleri bozmamak adına
bunun gözden geçirilmesi ve üyelerin tedavi ve muayenelerine ilişkin
düzenlemelerin birbirine müsavi hâle getirilmesi kaçınılmaz bir gerçeklik
olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer böyle bir düzenlemeye gidilirse yarın Yargıtay
mensuplarının ciddi eleştirilerine muhatap olmamız kaçınılmazdır.
Bu itibarla, biz burada Anayasa Mahkemesine bir şey verirken,
muhalefet sözcüleri bu kürsülere gelip konuştukları zaman “bunlar ne kadar da
Anayasa Mahkemesine karşı” gibi bir imajın oluşması da oldukça yanıltıcıdır,
yanlıştır. Biz Anayasa Mahkemesine asla karşı olmayız. Anayasa Mahkemesinin
sınırı aşan birtakım yetkilendirilmeleri ve sağlık düzenlemelerine ilişkin
böyle hükümlerin olması elbette eleştirilecektir. Buna da doğal olarak hakkımızın
olduğunu düşünmekteyiz. Bu itibarla, söz konusu sağlık düzenlemesinin Anayasa
Mahkemesi üyeleri tarafından da ileride ciddi şekilde eleştirileceğini burada
belirtmek istiyorum.
Yargıtayın üstünde bir kurum, süper temyiz mahkemesi hâline
getirilmek istenen Anayasa Mahkemesinin yarın Yargıtayda yapılacak, Yargıtayın
talep edeceği mevzuat düzenlemeleriyle tekrar Yargıtayın da onların üzerine
çıkma girişimlerinin olmayacağını hiç kimse garanti edemez.
Onun için, bozulan yüksek yargı kurumları arasındaki dengenin
belli bir düzeye oturtulması elbette siyasal iradenin olmazsa olmaz en önemli
görevidir. Burada iktidar partisi görevini yapmamış demektir, yapmamış oluyor;
tam tersine bunu bozmuş oluyor. Bu bozulma, bu yozlaşma sadece yargıda değil,
devletin bütün organlarında olmakta ve AKP’nin yıkıcı politikalarının bir eseri
olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnşallah büyük Türk milleti 12 Haziran 2011’de bu yıkıcı iktidar
uygulamalarından kurtulacaktır diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Hükûmet adına Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek.
Buyurun Sayın Çiçek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, bir önemli yasa tasarısının sonuna geldik.
Aslında yeni bir tartışma başlatmak istemiyorum, sadece bir iki hususu tavzih
etmekte zaruret gördüğümü ifade etmek istiyorum. Evvela, Komisyona çekilen bu
71’inci maddenin yukarıdaki müzakeresi sırasında da ifade edildi. Orada biz de
sarf edilen sözler karşısında düşüncemizi ifade etmiş idik. Şimdi, İç Tüzük’ün
67’nci maddesine göre, konuşmalarımızın yaralayıcı olmaması lazım, hele hele
lisanımızın, üslubumuzun temiz bir dille olması gerektiği İç Tüzük’te yazılı.
Şimdi, yapılan buradaki konuşmaya bakarsak, Hükûmet bu tasarıyla
bir siyasi rüşvet veriyor, Yüksek Mahkeme de bu kanunlaşırsa rüşvet alan
durumda oluyor, siyasi rüşvet. Rüşvetin önüne ne koyarsanız koyun, bir insanın
hayatta yapabileceği en kötü şeydir. Şimdi, bugün orada görev yapan insanların
kişiliklerini, rüşvet karşılığı, siyasi rüşvet karşılığı, yarın, bu Hükûmetin
çıkardığı yasalarla ilgili düşüncesini, vicdanını, hukukunu bir tarafa koyarak,
alacağı kırmızı pasaport sebebiyle, sizin hissiyatınıza uygun olarak da
getirdiğimiz 71’inci maddedeki sağlık harcamaları sebebiyle veya buna benzer,
bir kısım, burada dile getirilen işlerden dolayı, sağlanan faydalardan dolayı
hukuku ikinci tarafa itip, arkalayıp, bunun karşılığı, Hükûmetten gidecek her
tasarıya “evet” diyecek gibi, onların kişiliklerini rencide edecek bir
tarzda tavsif etmek bence çok doğru
değil. Bunu yukarıda da ifade etmeye çalıştık çünkü rüşvet, adına ne derseniz
deyin, kanunen yapması gereken bir şeyi yapmaması için ya da yapmaması gereken
bir şeyi yapması için temin edilen menfaattir. Eğer, en yüksek mevkide bulunan
yüksek yargı mensuplarını bu türlü fiilleri yapabilecek tıynette, kabiliyette,
kişilikte, karakterde insanlar olarak nitelersek, bunu yumuşatmak adına da
bunun önüne “siyasi” lafını getirip koymaya çalışırsak bu çok doğru olmaz, bu
çok yaralayıcı olur. Bunu açıkça ifade etmek isterim. O arkadaşlarımızı da
buradan tenzih ediyorum. Kararlarını tartıştığımız zamanlar oldu, sert
tartıştık, katılmadık vesaire ama her birisi ayrı dönemlerde orada görev
yapmaya çalışan bu arkadaşlarımızı bu şekliyle tavsif etmek, nitelemek veya
böyle bir zan altında tutmak bence kendilerine haksızlık olur diye düşünüyorum.
Bunu tavzih etmek istedim.
İkinci husus: Elbette, biz teorik olarak yüksek yargı organları
arasında eşitliğin olduğunu kabul ediyoruz, ancak bir de hukuki realite var,
onu da bilginize sunmak istiyorum. Şimdi, Anayasa’nın 153’üncü maddesi “Anayasa
Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” diyor.
Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi tarafından verilen her karar bizim teorik
düşüncemiz, kabulümüz ne olursa olsun herkesi bağlayıcı niteliktedir. Şimdi, bu
açıdan baktığımızda, Anayasa Mahkemesinin, bugün orada görev yapan
arkadaşlarımızdan hiçbirisi yokken 1992/37 esas 1993/18 sayılı bir kararı var
27/4/1993’te, karar metninden okuyorum: Yukarıda analizleri yaptıktan sonra,
“Anayasa’da öngörülen görev ve yetkilerinin değişikliğiyle statüsünün özelliği
Anayasa Mahkemesini diğer yüksek yargı organlarından ayırmaktadır. Anayasa
Mahkemesinin kaynağı diğer yüksek mahkemeler ile Sayıştay ve Yükseköğretim
Kuruludur. Cumhurbaşkanı tarafından üst düzey yöneticiler ile avukatlar
arasından doğrudan üye seçimiyle kararlarının yasama, yürütme ve yargı
organlarını da bağlaması da (Anayasa, madde 153) oluşumunun ayrılığını
vurgulamaktadır. Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare
Mahkemesi ve Sayıştayın başkan, başsavcı ve üyeleri Anayasa’nın 146’ncı maddesi
gereğince Anayasa Mahkemesinin üye adayı konumundadırlar. Bu karar karşısında,
bu söylenen yüksek yargı organları ve kurumlar Anayasa Mahkemesi açısından üye
adayı belirleyen konumdadır.” diyor. Doğrudur, yanlıştır, katılırız, katılmayız
ama bağlayıcı bir karar vardır, bunu da bilginize sunmak istiyorum.
71’inci maddeyle ilgili olarak da demin ifade ettim, sizlerin o
günkü tepkisini de dikkate alarak Komisyon yeni bir düzenleme yaptı. Ümit
ediyorum, sizin de oylarınızla bu madde geçtiği takdirde bu sıkıntı da ortadan
kalmış olacaktır.
Hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çiçek.
Şahıslar adına Adıyaman Milletvekili Sayın Ahmet Aydın…
Ankara Milletvekili Sayın Faruk Koca…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben istiyorum.
BAŞKAN – Tabii, buyurun.
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesinin
kuruluş ve görevleriyle ilgili yasa tasarısının maddesiyle ilgili olarak
Hükûmet adına konuşan Cemil Bey’in konuşmalarına karşılık bir iki şey söylemek
istiyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii burada gerçeklerin dile
getirilmesi lazım. Denildi ki: “Efendim, Anayasa Mahkemesi yüksek bir mahkeme.”
Biz de biliyoruz yüksek mahkeme ama yüksek mahkeme başkan ve üyelerinin yüksek
mahkemenin gerektirdiği tarafsızlık içinde hareket etmesi lazım. Şimdi,
maalesef, AKP Hükûmetiyle beraber, devletin rejimini koruyan temel kurumlar da
büyük bir sarsıntı geçirdi. Bunun başında Anayasa Mahkemesi geliyor. Şimdi,
AKP’yle ilgili bir kapatma davası açıldı, biliyorsunuz. Daha o karar Anayasa
Mahkemesinde karara bağlanmadan, Anayasa Mahkemesinin bir üyesi Uyuşmazlık
Mahkemesi Başkanı, hemen alelacele o Uyuşmazlık Mahkemesine özel bir statü
getiren, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanının maaşına zam yapan ve ona birtakım özel
statü getiren bir kanun geldi, hemen geçti buradan. Arkasından oylamada o
arkadaşımız AKP’nin davasında kapatılmama yönünde oy verdi. Yine…
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Rüşvet mi verildi yani?
KAMER GENÇ (Devamla) – Onu artık siz şey edin.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Çok ayıp, çok ayıp!
KAMER GENÇ (Devamla) – Mahkemenin Başkanı, dava açılmış,
AKP’lilerle her yerde kebap yiyor. Görünüyor böyle… Yani arkadaşlar, hâkimlik
mesleği çok hassas bir meslektir. Hâkimin tarafsız olması lazım. Şimdi,
maalesef, o kebap yeme dışında o davayı getirdi öyle bir kritik güne koydu ki
-şimdi, bakın, mahkeme başkanları davaların duruşma günlerini tayin eder-
getirdi 27 mi 28 Ağustosa koydu AKP davasının karara bağlanmasını. 27 ve 28
Ağustos… Yani o tarihlerinden birisi. Çok kritik bir tarih. Şimdi o tarihte
Anayasa Mahkemesi AKP’yi kapatsa Hükûmet düşüyor. 30 Ağustosta ordunun
terfileri var. İşte -4 tane- komutanlar atanacak, Türk ordusu komutansız
kalacak. Yani, bunlar hepsi düşünülerek yapılan maalesef şeylerdir ve
dolayısıyla Anayasa Mahkemesi burada da AKP’yi çok açıkça destekledi.
Gelelim… Bir Anayasa değişikliğini biz burada yaptık. İşte, yirmi
altı maddenin değişikliğini yaptık. Anayasa Mahkemesinin görevi nedir? Eğer
hakikaten yüce bir mahkemeyse kendi görev alanı içinde kalacak. Türkiye Büyük
Millet Meclisi -bir Anayasa değişikliği verdi- Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve
Anayasa Mahkemesinin yapısıyla ilgili, buraya seçilecek üyelerle ilgili ve bu
üyelerin oy kullanmasıyla ilgili bir metin kabul etti. Şimdi, Anayasa Mahkemesi
tuttu, bu Anayasa değişikliğini dedi ki, şekil değişikliği yönünden ben bunu
incelemiyorum, Anayasa’nın 4’üncü maddesine göre yapılan, özellikle bu Hâkimler
ve Savcılar Kuruluyla ilgili olarak yapılan değişiklik ile Anayasa Mahkemesinin
yapısıyla ilgili yapılan değişiklikleri ben Anayasa’nın 4’üncü maddesine göre
teklif edilmeyecek maddeler gibi görüyorum dedi, şekil yönünden incelemeden
işin esasına girdi. Şimdi normal olarak, işin esasına girdiğine göre, o zaman
ne yapması lazım? Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi yetkisini aşan Anayasa’nın
teklif edilemez maddelerine göre teklif edilemez maddeleri teklif etmiştir.
Dolayısıyla bu teklifi keenlemyekûn, yok hükmünde sayması ve incelememesi
lazımdı. Hâlbuki böyle yapmadı, Anayasa Mahkemesi -işte o Başkanının- tuttu
orada Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabul ettiği metnin bazı kelimelerini
çıkardı, sildi. Ya, böyle bir şey olur mu? O zaman o referanduma giden metni
kim yaptı? Meclis yapmadı, Anayasa Mahkemesi yaptı.
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Denizli) – Davayı kim açtı?
KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, davayı biz açtık. Açtık ama
aklınız eriyor mu benim dediğime? Diyorum ki: “Biz davayı açtık ama Anayasa
Mahkemesi kendini Meclis yerine koydu ve kendisi Anayasa yaptı.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) – Burada en büyük gafı yaptı, en büyük yetki
gaspını yaptı. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisini… (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – O zaman niye söylemedin, şimdi niye
konuşuyorsun? Aylar geçti, şimdi konuşuyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) – Hayır, sizin aklınız ermez buna. Anayasa
hukukçularının aklı erer buna. Anayasa Mahkemesi Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kabul edilen bir metni değiştiremez.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, ama devamlı söz attılar
efendim.
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi kontenjanına düşen Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunda boş bulunan 1 üyelik için seçim yapmak ve alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 30 Mart 2011 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
22.54