1024x768 Comments 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk

DÖNEM: 23                            CİLT: 97                      YASAMA YILI: 5

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

83’üncü Birleşim

29 Mart 2011 Salı

 

 

 

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

   I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Genel Kurulu teşrif eden Finlandiya Cumhurbaşkanı Tarja Halonen’e Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 22 milletvekilinin, Orman Genel Müdürlüğünce toprak döküm ihalesi açılmadığı iddiasının araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1094)

2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, Niğde Altunhisar’ın ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1095)

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, Niğde Bor’un ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1096)

4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, Mersin Akkuyu’da kurulacak nükleer santralin etki ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1097)

C) Önergeler

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin (2/517) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/265)

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Muş Milletvekili Seracettin Karayağız’ın, üretimde ülkemizin dünyadaki yerine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Düzce ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ithal öğretmen istihdamına ilişkin gündem dışı konuşması

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel’in, bir buçuk yıl önce Kayseri’de 3 çocuğun katledilişine ilişkin açıklaması

2.- Düzce Milletvekili Celal Erbay’ın, Düzce ilinin bu Hükûmet döneminde en çok ilgi gösterilen illerin başında geldiğine ilişkin açıklaması

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ithal öğretmen istihdamına ilişkin açıklaması

4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, OECD ülkeleri arasında, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası verilerine göre ülkemizde eğitim durumunun oldukça kötü olduğuna ilişkin açıklaması

5.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Anayasa’nın 128’inci maddesine göre, memurların ve kamu görevlilerinin özlük haklarının kanunla düzenleneceğine, bu konuda kanun hükmünde kararname çıkarıla-mayacağına ilişkin açıklaması

6.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, seçime giden bir Mecliste, memurların ve kamu görevlilerinin özlük haklarıyla ilgili kanun hükmünde kararnamenin görüşülmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/411) esas numaralı, toplum içerisinde artan şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29/03/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

2.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve arkadaşlarınca verilen, taşımalı eğitimle ilgili sorunlar hakkındaki Meclis Araştırması Önergesi’nin, Genel Kurulun 29/03/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Amasya Milletvekili Avni Erdemir’in, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, grubuna sataşması nedeniyle konuşması

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698)

2.- Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Anayasa Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696 ve 696’ya 1’inci Ek)

X.- OYLAMALAR

1.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin oylaması

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, 2010 yılında Batman’da işsizlik oranı ve işsizlik sigortasından yararlananlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/18159)

2.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen taklit cep telefonlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan’ın cevabı (7/18282)

3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Cumhurbaşkanı Basın Danışmanının çalışmadığı hâlde TRT’den maaş aldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/18312)

4.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TRT’nin yapmış olduğu hizmet alımlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/18373)

5.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, TMSF tarafından el konulan bir kişiye ait şirket ve tesislerin satışına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/18464)

6.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun Türkiye Kalkınma Bankası 2009 Yılı Raporuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın cevabı (7/18474)

7.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Digiturk platformunda yayın yapan TRT kanallarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/18528)

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı müfettişleri ile idari görevlendirilmelerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/18593)

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetler ile personel atamalarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/18992)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.03’te açılarak dokuz oturum yaptı.

Birinci Oturum

Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan’ın, Zonguldak iline yapılan yatırımlara,

Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan’ın, Afyonkarahisar ilinin sorunlarına;

İlişkin gündem dışı konuşmalarına Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu cevap verdi.

İzmir Milletvekili Canan Arıtman, nükleer santral kazalarındaki radyasyonun etkilerine ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.

Zonguldak Milletvekili Ali Koçal,

Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk,

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun Zonguldak’la ilgili verdiği bilglilerin gerçeği yansıtmadığına;

Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş, hastanelerde uygulanmakta olan performans uygulamasının bir an önce durdurulmasına,

İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, çok hassas ilan edilen kullanım alanlarında, açık havada müzik çalmak, düğün yapmak konusundaki yasağa,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Yaşlılara Saygı Haftası’na,

Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan, Afyonkarahisar’daki bağlantı yollarının 2002 yılında yapıldığına,

Kütahya Milletvekili Alim Işık, Kütahya halkına verilen sözlerin yerine getirilip getirilmediğine,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve 28 milletvekilinin, toplu mezar iddialarının (10/1090),

Gaziantep Milletvekili Akif Ekici ve 28 milletvekilinin, faili meçhul cinayetlerin (10/1091),

Araştırılması;

Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ve 33 milletvekilinin, yoksulluk sorununun ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin (10/1092),

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, iş kazaları ve iş hastalıklarının (10/1093),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi;

Amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Libya’da istikrar ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesiyle ilgili Başbakanlık tezkeresinin görüşmelerinin İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre kapalı oturumda yapılmasına ilişkin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun önergesi üzerine, kapalı oturuma geçildi.

Birleşime saat 15.09’da ara verildi.

İkinci Oturum

(Kapalıdır)

Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci, Sekizinci ve Dokuzuncu Oturum

Üçüncü Oturuma saat 18.09’da başlandı.

Libya'da 15/2/2011 tarihinde başlayan olaylar neticesinde ortaya çıkan şiddet ortamının sona erdirilebilmesini teminen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından alınan 26/2/2011 tarihli ve 1970 sayılı Karar ile 17/3/2011 tarihli ve 1973 sayılı Karar’da kayıtlı hüküm ve çağrıları dikkate alarak ve mezkûr kararlar çerçevesinde Libya'da istikrar ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik uluslararası çabalara çok boyutlu katkıda bulunmak üzere, lüzum, sınır, kapsam, şekil, yöntem ve zamanı Hükûmetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükûmet tarafından yapılması için Anayasa’nın 92’nci maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir yıl süreyle izin istenilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresinin kapalı oturumda kabul edildiği açıklandı.

23 Mart 2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen “Mersin Akkuyu’da kurulması düşünülen nükleer santralin kurulma sebepleri ve sonuçlarının daha objektif bir şekilde araştırılarak, kurulacak olan santral ya da santrallerin kurulması aşamasında alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla” verilen Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 24 Mart 2011 Perşembe günkü birleşiminde okunması ve görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına ilişkin MHP,

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan (10/1080) esas numaralı, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararlara ilişkin Meclis Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin, Genel Kurulun 24/03/2011 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP,

Grubu önerileri yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal’ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698),

2’nci sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Anayasa Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696) üçüncü bölümün 76’ncı maddesine kadar kabul edildi. (71’inci madde Komisyona geri çekildi) Verilen aradan sonra;

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Mersin Milletvekili İsa Gök’ün,

Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın,

Gruplarına sataşmaları nedeniyle birer konuşma yaptılar.

Genel Kurulun, daha önce toplanması kararlaştırılan 25 ve 26 Mart 2011 Cuma ve Cumartesi günkü birleşimlerinde toplanmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

29 Mart 2011 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 02.19’da son verildi.

 

 

 

Sadık YAKUT

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

 

 

 

 Bayram ÖZÇELİK

 

Fatih METİN

 

 Burdur 

 

Bolu

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

    

 

 

 

 

 Harun TÜFEKCİ

 

 Yusuf COŞKUN

 

Konya 

 

Bingöl

 

 Kâtip Üye 

 

Kâtip Üye

No.: 111

II.- GELEN KÂĞITLAR

25 Mart 2011 Salı

Raporlar

1.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit ve Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin; Tarım Kanununun Değiştirilerek Tarımsal Destekleme ve Müdahale Kurumu Kurulmasına Dair Kanun Teklifi ile İçtüzüğün 37’nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/513) (S. Sayısı: 716) (Dağıtma tarihi: 25.3.2011) (GÜNDEME)

2.- Geçici İthalat Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/434) (S. Sayısı: 717) (Dağıtma tarihi: 25.3.2011) (GÜNDEME)

3.- Geçici İthalat Sözleşmesinde Yapılan Değişikliklerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/985) (S. Sayısı: 718) (Dağıtma tarihi: 25.3.2011) (GÜNDEME)

4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/1016) (S. Sayısı: 719) (Dağıtma tarihi: 25.3.2011) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergesi

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane’deki internet kesintilerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/2353) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gümüşhane Devlet Hastanesinin anjiyografi cihazı ve psikiyatri doktoru ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2354) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Hasköy Tarım Kredi Kooperatifinin Ardahan Tarım Kredi Kooperatifi ile birleştirileceği iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2354) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Devlete ait seyahat uçaklarına ve kıtalar arası uçuş yapabilen uçak siparişi verildiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18926) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

2.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, askerlikten önce sigorta başlangıcı olmayan çiftçilerin sorununun çözümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18927) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

3.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, çiftçilerin kullandıkları mazot ve gübrede ÖTV ve KDV indirimi yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18928) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

4.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, esnaf ve şirketlerin TEDAŞ’a olan borçlarının yapılandırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18929) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

5.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, kamu kurumlarına jeoloji mühendisi alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18930) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

6.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, 4/C statüsünde çalışan personelin aile yardımından yararlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18931) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

7.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, 2010 yılı işsizlik rakamlarına ve çözümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18932) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

8.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, eczacıların mağduriyetinin giderilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18933) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

9.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana-Sofulu 1. Bölge TOKİ Konutlarında yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18934) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

10.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, nükleer santrale ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18935) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

11.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, basında yer alan bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18936) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

12.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, emeklilere maaş promosyonu ödenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18937) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

13.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, Marmara Depremi nedeniyle toplanan kaynağın kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18938) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

14.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetler ile görevlendirilen personele ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18939) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

15.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Adli Tıp Kurumunun bir tutuklu hakkındaki raporuna ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18940) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

16.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18941) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

17.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, konut olarak inşa edilmiş binaların başka amaçlarla kullanımının denetlenmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18942) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

18.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, konut olarak inşa edilmiş binaların başka amaçlarla kullanımına izin verilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18943) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

19.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Bursa’da depreme karşı alınan önlemlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18944) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

20.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, 4/C statüsünde çalışan kamu personelinin aile yardımından yararlandırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18945) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

21.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Adana’nın 2000 yılından sonraki istihdamla ilgili verilerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18946) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

22.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kayıt dışı kadın istihdamının önlenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18947) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

23.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da verilen maden arama ve işletme ruhsatlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18948) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

24.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18949) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

25.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, Konya Kapalı Havzasının çölleşmesini önlemek amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18950) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

26.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, Çevre Bilgi Sistemi ve Tehlikeli Atık Beyan Sistemine yapılan başvurulara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18951) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

27.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, ülke genelinde ve Giresun’da SHÇEK’e bağlı yurtlardan ayrılan kız çocuklarına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18952) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

28.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ve Kütahya nüfusuna kayıtlı özürlü sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18953) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

29.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kayıt dışı kadın istihdamının önlenmesine ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18954) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

30.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18955) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

31.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’da verilen maden arama ve işletme ruhsatı başvurularına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18956) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

32.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, jeoloji mühendisi istihdamına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18957) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

33.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın, tarımsal sulamada çiftçilerden trafo kaybı adı altında alınan ücrete ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18958) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

34.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, yapılması planlanan nükleer santralden çıkacak nükleer atığın bertarafına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18959) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

35.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu ihalelerle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18960) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

36.- Samsun Milletvekili Osman Çakır’ın, Samsun’da eski garajın satışına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18961) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

37.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, bir büyükşehir belediye başkanının görevden alınıp alınmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18962) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

38.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18963) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

39.- Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in, Giresun-Espiye Belediyesine itfaiye eri kadrosuna personel alımında usulsüzlük yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18964) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

40.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa-İnegöl’e bağlı bazı köy yollarının onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18965) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ve ayrılan yatırım bütçelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18966) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

42.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, Türk Hava Yollarının tanıtımına ve sponsorluk anlaşmalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18967) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

43.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18968) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

44.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, öğretmen atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18969) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

45.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, Almanca öğretmenlerine kadro verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18970) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

46.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Bayburt’ta taşımalı eğitime ve branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18971) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

47.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman Bekirhan Beldesindeki ortaöğretim okulu ihtiyacına ve Türkiye geneli ortaöğretim okulu sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18972) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

48.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, aile hekimliği uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18973) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/03/2011)

49.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, kanser vakalarının yıllara ve bölgelere göre dağılımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18974) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

50.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Simav Devlet Hastanesinde görevden ayrılan personele ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18975) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

51.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18976) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

52.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle gazetelere verilen ilan ve reklamlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18977) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

53.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Osmaniye’deki sağlık kurumlarındaki şiddet mağduru kadınlara yönelik birimlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18978) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

54.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18979) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

55.- Manisa Milletvekili Mustafa Enöz’ün, tarımda kullanılan bir kimyasal maddenin içerdiği kurşun miktarının düşürülmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18980) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

56.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’da etkili yağışlar sebebiyle tarım alanlarında oluşan zarara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18981) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

57.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan-Posof’taki hayvan yetiştiricilerinin bir mağduriyetine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18982) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

58.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Marmaray Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18983) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

59.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18984) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

60.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’nın ulaşım sorunları ve yatırım projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18985) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

61.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18986) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

62.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/18987) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

63.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara, yeni istihdama, personel atamalarına ve meydana gelen göçe ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/18988) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

64.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ve Kütahya nüfusuna kayıtlı şehit ve gazilere ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18989) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

65.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ve verilen dış ticaret desteklerine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/18990) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

66.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ve AB fonlarından sağlanan desteğe ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/18991) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

67.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetler ile personel atamalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/18992) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

68.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetler ile personel atamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/18993) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

69.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18994) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

70.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/18995) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

71.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetler ile restorasyon çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18996) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

72.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya’ya yapılan yatırım ve hizmetlere ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/18997) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/03/2011)

73.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, etik davranış ilkelerini ihlal eden personele ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18998) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/03/2011)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Sinop Milletvekili Engin Altay’ın, kamu kuruluşları için kiralanan bina ve plazalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18299)

2.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meral’in, Ostim Organize Sanayi Bölgesinde meydana gelen patlamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18300)

3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, SGK tarafından ödeme emri gönderilen belediye ve belediye başkanlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18302)

4.- Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18304)

5.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Küre Dağları Milli Parkı alanına yapılması planlanan Ilıca HES Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18305)

6.- Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz’in, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkında görev yapacak alan kılavuzlarının alımı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18306)

7.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz’ın, İstanbul’da yeni bir TRT binası yapılacağı iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18310)

8.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, TRT’nin Anadolu Ajansı ile olan sözleşmesini feshetmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18313)

9.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, TRT’de yayınlanan bir programa ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18314)

10.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, enflasyon oranındaki düşüşe ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18316)

11.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Esnaf Kefalet Kooperatifi borçlularına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18318)

12.- İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın, 2012 Dünya Salon Atletizm Şampiyonasına yönelik çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/18321)

13.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, İstanbul-Gedikpaşa İlköğretim Okulunu satın alan şirkete ilişkin Devlet Bakanından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/18320) 

14.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki üniversite öğrencilerinin barınma sorununa ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/18322)

15.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılanlara GBT uygulaması yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18324)

16.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, valiliklerin aldıkları güvenlik tedbirlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18325)

17.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Başbakanın Ardahan’da açılışını yaptığı tesislere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18326)

18.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa-Karacabey’deki bozuk köy yollarının yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18327)

19.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, Trabzon-Akçaabat Belediyesi ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18328)

20.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Anayasada yapılan değişiklik uyarınca vergi borçları nedeniyle yurt dışı çıkış yasağı kaldırılan mükelleflere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18329)

21.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 2002’den sonra yapılan yeniden yapılandırma ve mali aflara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18331)

22.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir proje için öğrencilerden para toplandığı iddialarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18334)

23.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, yüksek internet fiyatlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18344)

24.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya’ya hızlı tren hattı yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18345)

25.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, ceza infaz kurumlarında HIV/AIDS virüsü taşıyan tutuklu ve hükümlülere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18346)

26.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, İzmir’deki OSB’lerin teşviklerden yararlandırılmamasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18347)

27.- Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe’nin, Ağrı-Patnos’taki 34 üncü Motorlu Piyade Tugayının lağvedilmesi kararına ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18348)

28.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Devlet Tiyatrosu olan illere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18349)

29.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Milas-Güllük Belde Belediye Başkanının görevden alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18351)

30.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, yapılan bir alt geçitle ilgili iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18352)

31.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, nişasta bazlı şeker üretimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18353)

32.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, yabancılara satılan taşınmaz mallara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18354)

33.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, yurt dışındaki Türk vakıf ve derneklerine yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18356)

34.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, fiziki mekanların özürlülerin kullanımına uygun hale getirilmesine yönelik yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18358)

35.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, Mısır’la ilgili konuşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18361)

36.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, 50’den az işçi çalıştıran işyerleri için işletme belgesi zorunluluğunun kaldırıldığı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18366)

37.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18370)

38.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, bir gazetenin manşetlerinin TRT’de yer almamasıyla ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18372)

39.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, “Yuvaya Kitap Uçur” kampanyasına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18376)

40.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18377)

41.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul İl Genel Meclisinde yapılan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının il ve ilçe mütevelli heyetleri seçimlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18381)

42.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı binasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18383)

43.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş’ın, müstafi sayılan memurların görevlerine dönmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18384)

44.- Mersin milletvekili Mehmet Şandır’ın, araç kundaklama olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18385)

45.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18386)

46.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, bazı belediyelerin trafik işaretlemede ve trafik levhalarında kullanılan yansıtıcı malzeme alımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18387)

47.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, bir davayla ilgili yapılan aramalara ve bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18388)

48.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, tarihi Kütahya evlerinin restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18390)

49.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Osmaniye’de ilköğretim 5. sınıflar için yapılan Başarı Değerlendirme Sınavı ile ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18392)

50.- Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığında görevlendirilen personele ve yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18393)

51.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir lisedeki bazı öğretmen ve idareciler hakkında hazırlanan inceleme ve soruşturma raporuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18394)

52.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, bazı kadroların ek göstergelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18395)

53.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18396)

54.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, 2010 KPSS Lisans Sınavı branş sıralamalarının yayınlanmamasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18397)

55.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, ilköğretimde bilişim teknolojileri dersinin kaldırılmasına ve sözleşmeli bilişim teknolojileri öğretmenlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18398)

56.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Ankara ve İstanbul’daki metro inşaatlarının tamamlanmasına ve diğer illerdeki raylı ulaşım sistemine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18405)

57.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, TCDD’de çalışan bir personelle ilgili bazı iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18406)

58.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, Ankara-Eskişehir yüksek hızlı tren hattının güvenlik raporunun hazırlanamamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18407)

59.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18408)

60.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, İzmir’e yeni havalimanı yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18409)

61.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, İzmir’in bazı ilçe yollarının bölünmüş yola dönüştürülmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18410)

62.- İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, Bergama-İvrindi yolunun yeniden yapılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18411

63.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18412

64.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18413)

65.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/18414)

No.: 112

28 Mart 2011 Pazartesi

Teklif

1.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/895) (Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.3.2011)

Tasarı

1.- Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu Tasarısı (1/1017) (Anayasa ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.3.2011)

Raporlar

1.- 2001, Gemilerdeki Zararlı Organik Tutunma Önleyici Sistemlerin Kontrolüne İlişkin Uluslararası Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/571) (S. Sayısı: 720) (Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)

2.- 2000 Tarihli Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Kirlenme Olaylarına Karşı Hazırlıklı Olma, Müdahale ve İşbirliği Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/637) (S. Sayısı: 721) (Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan Hükümeti Arasında Çevre ve Ormancılık Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Çevre ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/851) (S. Sayısı: 722) (Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı Arasında Çevre Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/973) (S. Sayısı: 723) (Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Çevre Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/977) (S. Sayısı: 724) (Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)

6.- Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1012) (S. Sayısı: 725) (Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)

7.- İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 8 Milletvekilinin; Yapı Denetimi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (2/883) (S. Sayısı: 726) (Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)

8.- İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 13 Milletvekilinin; İmar Kanunu ile Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (2/884) (S. Sayısı: 727) (Dağıtma tarihi: 28.3.2011) (GÜNDEME)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, bir kadın hükümlüye ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17953)

2.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, 2007 yılından itibaren hâkim adaylarının mülakat işlemleri için açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17954)

3.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, şeffaf plastik oy sandıklarının teminine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17955)

4.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, 2007-2010 yılları arasında ceza ve tutukevlerinde hayatını kaybeden hükümlü ve tutuklu sayısı ile bu sebeple açılan adli ve idari soruşturmalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17956)

5.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, 1980-84 yıllarında Diyarbakır Cezaevindeki tutuklu ve hükümlü sayısına ve ölenlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17957)

6.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, sözleşmeli sağlık personelinin sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18000)

7.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, İzmir’de bir devlet hastanesinin yaptığı göz ameliyatlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18002)

No.: 113

29 Mart 2011 Salı

Tezkereler

1. Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1440) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2011)

2.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1441) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2011)

3.- Van Milletvekili Ödal Üçer’in  Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1442) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2011)

4.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1443) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2011)

5.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1444) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2011)

6.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1445) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.3.2011)

Rapor

1.- Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Anayasa Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696’ya 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 29.3.2011) (GÜNDEME)

No.: 113’e Ek

29 Mart 2011 Salı

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 22 Milletvekilinin, Orman Genel Müdürlüğünce toprak döküm ihalesi açılmadığı iddiasının araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1094) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2011)

2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 Milletvekilinin, Niğde-Altunhisar’ın ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1095) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2011)

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 Milletvekilinin, Niğde-Bor’un ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1096) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/03/2011)

4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 Milletvekilinin, Mersin-Akkuyu’da kurulacak nükleer santralin etki ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1097) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/03/2011)

 


29 Mart 2011 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Çeşitli İşler

1.- Genel Kurulu teşrif eden Finlandiya Cumhurbaşkanı Tarja Halonen’e Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün davetlisi olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Finlandiya Cumhurbaşkanı Sayın Tarja Halonen şu anda Meclisimizi onurlandırmışlardır.

Kendilerine yüce Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, üretimde ülkemizin dünyadaki yeri hakkında söz isteyen Muş Milletvekili Sayın Seracettin Karayağız’a aittir.

Buyurun Sayın Karayağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Muş Milletvekili Seracettin Karayağız’ın, üretimde ülkemizin dünyadaki yerine ilişkin gündem dışı konuşması

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ’nin iktidarı devraldığı 2002 Kasımından bu yana ülkemizde meydana gelen değişim ve gelişmeleri sizlerle paylaşmak amacıyla söz almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkelerin kalkınmaları meydana getirdikleri katma değerle doğru orantılıdır. Petrol, doğal gaz ve değerli madenler yönünden hayli fakir olan ülkemizin kalkınması, üretim kalitesini geliştirmesine ve pazarlarını artırmasına bağlıdır.

Geldiği günden bu yana özel sektörün önündeki engelleri kaldırmak, ARGE çalışmalarını teşvik etmek, sanayicilerimizin dünyadaki meslektaşlarına karşı rekabet gücünü artırmak, komşu ülkeler arasındaki çelik duvarları kaldırmak için çalışan AK PARTİ çabasının meyvelerini almaya  başlamıştır. İmalatçı sektörlerimizin dünyadaki konumuna  bir göz atacak olursak bu gerçekleri rahatlıkla görebiliriz.

Türkiye, mücevherat, inşaat, otomotiv ve konfeksiyon gibi önemli sektörlerde başa güreşiyor. Mücevherat üretiminde Amerika ve Hindistan’dan sonra dünya 3’üncüsü olan Türkiye, konfeksiyonda Avrupa’nın 2’nci, dünyanın 5’inci büyük ihracatçısıdır.

Kot kumaşı üretiminde dünya lideri olan Türkiye, dünya iç giyim ihracatının yüzde 10’unu, çorap üretiminin ise yüzde 8’ini gerçekleştiriyor.

Türk firmaları, plastik işlemede de başarılı çalışmalar yapıp Avrupa’nın 5’incisi konumuna yükseldiler. Bu sektörün hedefi 2014 yılında Avrupa 1’inciliğini yakalamak.

Züccaciye sektöründe büyük başarı gösteren sanayicilerimiz, dünyada 3’üncü sıraya yerleştiler. Dünya cam üretiminin yüzde 8’i ülkemizde gerçekleşiyor. Seramik sektöründe teknoloji ve kaliteyi artıran Türk firmaları, dünyanın 4’üncü ihracatçısı konumundadır.

Halıcılık sektörü de Hükûmetimiz döneminde toparlanarak dünyanın 4’üncü büyük ihracatçısı konumuna yükselmiştir, makine halısında ise 5’inci sıradayız. 

Sanayicimiz, ev tekstilinde de ön sıralarda sıçrama yaparak üretim ve ihracatta dünyanın 4’üncü büyük sektörü hâline gelmiştir.

Türkiye'nin ihracattaki payı en yüksek olan sektörü otomotiv sektörü. Dünyadaki her 40 ticari araçtan ve her 100 otomobilden birini Türkiye üretmektedir. Otobüs üretiminde Avrupa 2’ncisi olan Türkiye, hafif ticari araç üretiminde Polonya, İspanya, Fransa ve İngiltere’yi geride bırakmış durumdadır.

Turizmde son yıllarda en fazla tercih edilen ülkemiz, AB konaklama kapasitesinin yüzde 7’sine sahip. 28 milyon 500 bin kişiyle dünyanın en çok turist çeken 9’uncu, en fazla turizm geliri sağlayan 10’uncu ülkesiyiz.

Deri ve deri giyim üretiminde dünya 8’incisi olan sektör, Avrupa’da 4’üncü sırada bulunuyor. Ayakkabı üretiminde ise dünyanın 9’uncu sırasına yükseldik.

İktidarı devraldığımızda dünyada 26’ncı sırada olan ülkemiz, bu gelişmeler sayesinde 9 basamak yükselerek dünyanın 17’nci büyük ekonomisi hâline gelmiştir. Bu başarı Değerli Başbakanımızın lideri olduğu AK PARTİ kadrosuyla birlikte çalışmalara destek veren Parlamentonun tüm değerli üyelerine ve kendi işletmelerinde gece gündüz çalışarak destansı mücadeleler veren sektörün tüm temsilcilerine aittir.

Daha nice başarılara imza atmak dileğiyle burada konuşmama son verirken yüce heyetinizi tekrar sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karayağız.

Gündem dışı ikinci söz, Düzce ilinin sorunları hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Kamil Erdal Sipahi’ye aittir. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Sipahi.

2.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Düzce ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, size ve yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Düzce ilinin sorunları hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Buradan şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak tüm Düzcelilere en iyi dileklerimi ve selam ve saygılarımı sunuyorum.

Düzce, 1999 yılı depreminin yaralarını sarmak üzere Milliyetçi Hareket Partisinin ortak olduğu 57’nci Cumhuriyet Hükûmeti tarafından il yapılmış ve yatırımlar başlatılmıştır. Ancak, ülkemizin en kalkınmış yörelerinin ortasında bulunan ve başta su havzası özelliği olmak üzere ülkenin en verimli topraklarına sahip olan Düzce, şu anda en çok ihmale uğrayan illerimizden birisi hâline gelmiştir. Kalkınmada öncelikli iller sıralamasında Düzce’nin 3’üncü sıradan 1’inci sıraya alınmasıyla bölgede her türlü yatırım durma noktasına gelmiştir. Bu nedenle işsizlik ve bundan kaynaklanan asayiş olayları, ekonomik ve sosyal sorunlar giderek artmakta olup Düzce âdeta işsizler ve fakirler kenti hâline gelmeye başlamıştır.

Düzce ili, başta Akçakoca olmak üzere, önemli bir fındık üretim bölgesidir. Ancak, Karadeniz’in diğer illerinde fındık üreticisi ne duruma düşürüldüyse Düzce’deki fındık üreticisi de benzer sıkıntılar ve sorunlar içindedir.

Esnaf ve sanatkârın durumu ise ülke genelinde olduğu gibi, siftah yapmadan dükkânını kapatma kaderiyle baş başadır. Kalkınmada öncelikli iller sıralamasında Düzce’nin tekrar 3’üncü sıraya alınarak yatırımların teşviki ve istihdamın artırılması konusunda bir çalışma acilen yapılmak zorundadır.

Düzce, diğer taraftan, nakliyecilik sektöründe önemli bir ilimizdir. Kamyoncu esnafı âdeta isyan hâlindedir. Trafik kontrol ve denetimleri, neredeyse kamyoncu esnafı ve onun ekmek parasını hedefleyen bir şikâyet konusu olmaya başlamıştır. Düzce’nin bu önemli kamyoncu sektörü, ülke genelinde olduğu gibi, mazot yerine 10 numaralı yağ kullanmak kaderine mahkûm edilmiş, ekmek parasını kazanamayan, gittikçe fakruzaruret içine düşen sahipsiz, desteksiz bir camia hâline gelmektedir.

Düzce’nin su kaynakları bu ilimize bölgenin en önemli su havzası özelliğini kazandırmıştır. Düzce’nin özelliği su kaynaklarının Düzce ili içinde doğup yine il hudutları içinde kalarak denize ulaşmasıdır. Ancak, Düzce ilinin su kaynakları İstanbul Belediyesi İSKİ teşkilatının vesayet ve istismarına terk edilmiştir. İSKİ’nin müdahalesiyle inşaat faaliyetleri olumsuz etkilenmekte, İSKİ Düzce’deki tüm köyler dâhil her türlü altyapı ve inşaat faaliyetlerine müdahale etmekte, hatta durdurmaktadır. Buna karşılık Düzce’nin su kaynaklarını âdeta sömüren İSKİ’nin Düzce’ye en küçük bir maddi yardımı, desteği veya altyapı faaliyetlerine katılımı ise söz konusu değildir. Her inşaat faaliyetine, hatta bir köy camisinin yapılmasına bile İSKİ müdahale edebilmekte, engel olabilmekte ama sıra bir altyapı inşasına geldiğinde taşın altına elini koymamakta ve Düzce’yi kendi mahdut kaynaklarıyla baş başa bırakmaktadır.

Âdeta Düzce İSKİ’nin vesayet ve sömürgesi hâline getirilmiştir. Düzce su havzasına yönelik İSKİ istismarına karşı Düzce ve Düzcelinin hak ve menfaatlerini korumak için Düzceli tedbir beklemektedir. Düzce su havzasının kullanılması karşılığında İSKİ tarafından bu ilimize maddi katkı yapılması, altyapı tesislerinin bir kısmının üstlenilmesi gibi haklı bir istek ve talep vardır.

Düzce il merkezinde Meteköy bölgesinde TOKİ tarafından yedi yüz kırk sekiz dairelik bir inşaat projesi başlatılmıştır. TOKİ konutları hak sahiplerine dağıtılmış ancak kalitesiz inşaat ve yarım kalmış altyapı hizmetleriyle konut sahipleri ciddi sorunlar yaşamaya başlamıştır; evlerin kapı, pencere bölümleri yetersizdir, atık su işlemi yarım bırakıldığı için her yağmur sonrası evlerin birinci katları su baskınına maruz kalmaktadır. Şikâyetçi konut sahiplerine yapımcı şirketin işi bıraktığı ifade edilmiş ve TOKİ mağdurları kaderlerine terk edilmiştir. Bu konuda verdiğim bir soru önergesine ise ciddi bir cevap aldığımı söylemek mümkün değildir.

Diğer yandan, Gümüşova’da eski E-5 yolunun genişletilme, tünel ve altgeçit yapımı faaliyetleri yıllardır devam etmekte ve bir türlü tamamlanamamaktadır.

Gölyaka ilçesinde ise, tabiat harikası Efteni Gölü ve çevresi Abant’a rakip olmak için ilgi ve destek beklemekte, deprem sonrası afet konutları için yapılan yolun Gölyaka ilçe merkezine bağlanması yıllardır beklenmektedir.

Yine, Gölyaka ilçesinde “mera” olarak adlandırılan yaklaşık 3 bin dönümlük bir başka alan birilerine, sırtı kalınlara peşkeş çekilmek istenmektedir. Bu konuda, Gölyaka halkı, bu oyunun sonunu merakla beklemektedir.

Evet, Düzce’nin daha birçok sorunu vardır ancak bu kısıtlı sürede ben önemlilerine değinebildim. 11 Hazirandan sonra Düzce’den seçilecek Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin Düzce’nin sadece sorunlarını değil, çözümlerini de beraber getireceklerine inanıyorum. Buradan Düzcelilere en iyi dileklerimi sunarım.

Yüce Meclise saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sipahi.

Gündem dışı üçüncü söz, öğretmen istihdamı hakkında söz isteyen Yalova Milletvekili Sayın Muharrem İnce’ye aittir.

Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, ithal öğretmen istihdamına ilişkin gündem dışı konuşması

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Eğitimimizin sorunlu olduğunu, hatta sorunlar yumağı olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Sayın Bakan, yabancı dil öğretimi konusunda “Sorunumuz ortadadır.” diyor. Bu, doğru fakat en öncelikli sorunumuz mu bu acaba, en öncelikli sorunumuz yabancı dil öğretimiyse bunun çözümü ithal öğretmen mi? İşte, bunu tartışmamız gerekiyor.

Hayvancılığımız sorunlu, Angus ithal edelim çözelim; sağlık sistemimiz sorunlu, doktor ithal edelim çözelim;  mühendis ithal edelim; şimdi de öğretmen ithal edelim.

Sayın milletvekilleri, o zaman dokuz yılda seksen üniversiteyi neden açtık? Eğitim fakültelerini, bu filolojileri neden açtık? Yabancı dil öğretimi sorunlu, ithal öğretmenle bunu çözdük diyelim. Peki, matematik öğretimimiz de sorunlu, bunu nasıl çözeceğiz? Fizik öğretimimiz de sorunlu, bunu nasıl çözeceğiz? Hatta Türkçe öğretimimiz sorunlu, bunu nasıl çözeceğiz?

2009 PISA sınavlarında okuma becerisi bakımından 33 OECD ülkesi arasında 31’inciyiz. Fen ve matematik okuryazarlığı konusunda 33 OECD ülkesi arasında 31’inciyiz. İlköğretimde okuyan öğrencilerimizin yüzde 51,2’si ikili eğitim görüyor yani 5,5 milyon çocuğumuz ikili eğitim görüyor. İlköğretimde okuyan öğrencilerin yüzde 3,3’ü birleştirilmiş sınıflarda okuyor yani ilköğretimdeki 359 bin çocuğumuz aynı sınıfta, birleştirilmiş sınıflarda okuyor. Ardahan’daki ilköğretim öğrencilerinin yüzde 17’si birleştirilmiş sınıflarda. Urfa’da yüzde 85,8’i ikili eğitim görüyor.

Tarihe baktığımızda bu uygulamanın çok yanlış olduğunu görürüz. 1838’de II. Mahmut’un Tıbbiyenin açılışında yaptığı konuşmayı hepinizin okumasını isterim. II. Mahmut orada diyor ki: “Bilgi Fransızca. Fransızcayı öğreneceksiniz ki tıptaki bu bilgileri Türkçeye aktarasınız.” diye… Mantık bu ama daha sonra 1955’te bu ülkede ithal öğretmen denendi, maarif kolejleri için tartışıldı, denendi, başarısız bulundu ve vazgeçildi.

Ben sizlere, kayıtlara geçmesi bakımından, 10 Ocak 1955 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisinin Tutanak Dergisi’ni okumanızı tavsiye ediyorum. Cilt 1’e baktığınızda o günkü eğitim kökenli milletvekillerinin buna nasıl karşı çıktıklarını, ithal öğretmen uygulamasının bu ülkeye ne kadar sakıncalar getireceğini hep birlikte oradan görebiliriz.

Sayın milletvekilleri, madem İngilizce öğretmekte başarısızız, başarılı olmak için neler yaptık, bunu tartışmıyoruz; bu ithal öğretmenleri hangi firmalar getirecek, o firmalarda kimlerin bağlantıları var, bunları tartışmıyoruz.

Ben sizlere 1955’te denenen, daha sonra 1985’te denenen, şimdi de 2011’de denenmek istenen ithal öğretmenlikle ilgili 1985 tarihli gazete kupürlerinden örnekler vermek istiyorum.

Bakınız, 1986’nın Kasım ayında öğretmenliğe başladım ben. Aldığım ilk maaş, 1986’nın Kasımında aldığım ilk maaş 64 bin liraydı. 1985 yılındaki Milliyet gazetesinde -o günkü tartışmalarda bir gazete kupürü- diyor ki: “İthal öğretmene 200 bin lira maaş.” Yani 1955’te rahmetli Adnan Menderes deniyor, 1985’te rahmetli Turgut Özal deniyor ve 2011’de Sayın Recep Tayyip Erdoğan deniyor bunu. İşte, bizim 300 bin çocuğumuz, 300 bin gencimiz işsiz gezerken, 1985’te 64 bin lira maaş alan öğretmenin olduğu yerde Pakistan’dan öğretmen getirilerek 200 bin lira maaş verilenin yeni üçüncü versiyonunu bugünlerde yaşamış oluyoruz.

Sayın milletvekilleri, pek çok kamu çalışanını yurt dışına yabancı dil öğrenmek için gönderiyoruz, kaymakamları gönderiyoruz, bazı bürokratları, akademisyenleri gönderiyoruz. Peki, İngilizce öğretmenlerini niye göndermiyoruz? LYS’de en başarılı olduğumuz alan, dil alanıdır. Kanun teklifimiz var sözleşmeli öğretmenlerle ilgili, on üç aydır bunu getirip onlara verdiğiniz sözü tutmuyorsunuz.

12 Haziranda seçim var. Taahhüt içeren, Türkiye'yi bağlayacak hiçbir anlaşmanın altına imza atmamasını özellikle bürokratlara tavsiye ediyorum ve Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu anlaşmaları size rücu ettireceğimizi bildiriyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnce.

60’ıncı maddeye göre pek kısa söz talepleri vardır, onları veriyorum.

Sayın Karayel…

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel’in, bir buçuk yıl önce Kayseri’de 3 çocuğun katledilişine ilişkin açıklaması

YAŞAR KARAYEL (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Saygıdeğer Başkanım.

Bir buçuk yıl önce Ramazan Bayramı’nda bayram sevinci yaşamak isteyen 3 yavrumuz hunharca katledilmişti Kayseri’de. Kayseri’de yaşayan hemşehrilerimiz ve Kayserililer, tüm Türkiye, bu çocukların katilinin bulunmasından dolayı son derece memnun olduk.

Faili meçhul cinayetlerde polisimizin başarılı çalışmalarına hep birlikte tanık oluyoruz, bu faili meçhulün de aydınlatılmasına, Türk polisimizin, özellikle de asayiş şubede görev almış olan polislerimizin başarısı olarak bakıyoruz. Bu yavrularımızın katilini uzun ve yorucu bir takiple bulan görevli polis memurlarının ödüllendirilmesini de memnuniyetle karşılıyoruz. Kayseri ve Kayseri’de yaşayan hemşehrilerimiz şehirde bu başarıyı kutlamaktadırlar.

Tüm Kayserili hemşerilerimize geçmiş olsun diyoruz.

Bu katillerin bulunmasında katkısı bulunan Sayın Kayseri Valisine ve tüm emniyet mensuplarına huzurunuzda teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erbay…

2.- Düzce Milletvekili Celal Erbay’ın, Düzce ilinin bu Hükûmet döneminde en çok ilgi gösterilen illerin başında geldiğine ilişkin açıklaması

CELAL ERBAY (Düzce) – Efendim, Düzce Milletvekili olarak bütün arkadaşlarıma saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Elbette ki, her ilin olduğu gibi Düzce’nin de sorunları vardır. Hayat devam ettikçe insanoğlunun sorunları devam edecektir. Ama Sayın Konuşmacının ifade ettiği gibi Düzce en çok ihmal edilen ilimiz değil, bunun tam aksine, Düzce en çok Hükûmetimiz tarafından ilgi gösterilen illerimizin başında gelmektedir. Nitekim, 2002 yılından bu yana Düzce yeniden yapılanmış ve ayağa kalkmıştır. Adalet sarayıyla, emniyet sarayıyla, vilayet konağıyla ve Sakarya sınırına ulaşan bölünmüş yoluyla ve yine -adını verdiği için söylüyorum- Gümüşova dalçığıyla birlikte… Beyefendinin ifade ettiği gibi iki yılda değil. Gümüşova dalçığını Karayolları sekiz ayda tamamlamıştır ve şu anda gidişli-gelişli trafiğe açılmıştır.

İSKİ; elbette ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Işık…

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ithal öğretmen istihdamına ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Gerçi, Sayın Bakan yok ama gündeme taşınan ithal öğretmen konusu gerçekten Türkiye’de binlerce gencimizi derinden yaralamıştır. AKP İktidarında bir ilk olan ithal etten sonra ithal öğretmen de maalesef ülke gündemini meşgul etmektedir.

Sormak istiyorum buradan: Bu ithal edilecek İngilizce öğretmenleri nasıl belirlenecektir? Her ithal edilen İngilizce öğretmeninden hangi şirketler aracılık yaparak kaçar para kazanacaklardır? Acaba bu ithal öğretmen akımı bölgede başlatılan haçlı seferinin öncü kuvveti olarak Türkiye’ye getirilmek mi istenmektedir?

Buna kamuoyu önünde ilgili bakanın cevap vermesi gerekir diyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Güvel…

4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, OECD ülkeleri arasında, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası verilerine göre ülkemizde eğitim durumunun oldukça kötü olduğuna ilişkin açıklaması

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Değerli arkadaşlar, OECD ülkeleri arasında en kötü eğitim göstergelerine sahip olan Türkiye’dir. Birleşmiş Milletler verilerine göre, Dünya Bankası verilerine göre, yayımlanan raporlara göre ülkemizin eğitim göstergeleri oldukça kötüdür. Geçen yıl yayımlanan Küresel Rekabet Raporu sonuçlarına göre “Eğitimin Kalitesi” alt başlığında yerimiz 66’ncı sıradan 85’inci sıraya, eğitim sisteminin kalitesi pozisyonumuz da 77’den 95’e düşmüştür. 

Kanımca Hükûmet, eğitimin niteliğinin öğretmenin niteliğiyle doğru orantılı olduğu gerçeğini gözden kaçırmaktadır. Öğretmenlerimizin çalışma koşulları, yaşam koşulları eğitimin niteliğini etkileyecek denli zorludur. Öğretmenlerimizin yüzde 90’a yakını aldığı parayla geçinememektedir. Bu, Adana’da da böyledir, Ardahan’da da böyledir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HULUSİ GÜVEL (Adana) - Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır; ayrı ayrı okutuyorum:

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 22 milletvekilinin, Orman Genel Müdürlüğünce toprak döküm ihalesi açılmadığı iddiasının araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1094)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

"Ülkemizdeki orman alanlarında madencilik faaliyetleri sonucu bozulan sahaların rehabilite edilerek eski durumuna getirilmesi faaliyetlerinde keyfi uygulamalar nedeniyle Kamunun zarara uğratılmasının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi" amacıyla, aşağıda belirtilen gerekçelerle Anayasa'mızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 

1) Mehmet Şandır                        (Mersin)

2) Hamza Hamit Homriş              (Bursa)

3) Kadir Ural                                (Mersin)

4) Alim Işık                                  (Kütahya)

5) Behiç Çelik                               (Mersin)

6) Yıldırım Tuğrul Türkeş            (Ankara)

7) Kamil Erdal Sipahi                   (İzmir)

8) İzzettin Yılmaz                        (Hatay)

9) İsmet Büyükataman                 (Bursa)

10) Reşat Doğru                           (Tokat)

11) Mustafa Enöz                        (Manisa)

12) Süleyman Nevzat Korkmaz   (Isparta)

13) Abdülkadir Akcan                  (Afyonkarahisar)

14) Zeki Ertugay                          (Erzurum)

15) Necati Özensoy                     (Bursa)

16) Ahmet Bukan                         (Çankırı)

17) Mümin İnan                           (Niğde)

18) Süleyman Lâtif Yunusoğlu     (Trabzon)

19) Erkan Akçay                          (Manisa)

20) Emin Haluk Ayhan                (Denizli)

21) Cemaleddin Uslu                    (Edirne)

22) Osman Durmuş                      (Kırıkkale)

23) Mehmet Akif Paksoy            (Kahramanmaraş)

Gerekçe:

Anayasamızın 169. Maddesi ile 6831 sayılı Orman Kanununun 16. Maddesi gereği; orman alanlarında madencilik faaliyetleri sonucu bozulan sahaların rehabilite edilerek eski durumuna getirilmesi, orman teşkilatının en temel görevlerinden birisidir.

Bozulan bu alanların rehabilitasyonu genelde inşaat alanlarından çıkan hafriyat topraklarının dökümü ile gerçekleştirilmektedir. Bu uygulama ile bir yandan bozulan orman alanlarının rehabilitasyonu sağlanırken, diğer yandan da Orman Teşkilatına ekonomik anlamda önemli bir gelir sağlamaktaydı.

İstanbul ormanlarındaki maden ocakları nedeniyle tahrip olmuş sahaların tekrar ağaçlandırılmasına yönelik "toprak döküm ihaleleri" 1996 yılında başlamış, 2007 yılının son çeyreğine kadar büyük bir ivmeyle artarak devam etmiştir. Bu ihalelerin "sürdürülebilir ormancılığın" mutlak gereği ve "kamuya kaynak sağlayan önemli bir gelir kalemi" olduğu,  yasalar ve resmî  görüşlerin yanında yargı kararı ile de kesinlik kazanmıştır.

1996 yılından beri yapılmakta olan ihaleler sonucu bir yandan kamu adına önemli bir gelir elde edilirken, bir yandan da "İstanbul coğrafyasının" bozulmasına engel olunmuştur. Hatta 1996 ile 2007 yılları arası dikkate alındığında bu kaynak sayesinde İstanbul'un orman varlığı 25 bin dekar arttırılmıştır.

İstanbul'da toprak döküm alanı ihalesi Orman Genel Müdürlüğünce, 2007 yılından 2010 yılı sonuna kadar münferit birkaç küçük örnek alan dışında açılmadığı, yine aynı yıllarda inşaat sektörünün gelişmesiyle birlikte hafriyat toprağı döküm yeri özellikle İstanbul'da 100 bin dekar sahada 1 milyar metreküplük bir alan ile büyük bir ranta dönüştüğü, geçen üç yıllık dönemde Orman Genel Müdürlüğü ihale açmadığı için "yüz milyonlarca dolarlık" gelirden yoksun kaldığı ve bu işin rant olarak karşılığını kamu dışı belirli odakları paylaştığı iddiaları varittir.

Toprak döküm alanlarından elde edilen gelir ile ilgili bir ipucu vermek gerekirse; TOKİ Başkanlığının İstanbul'da orman yasasının değiştirildiği tarihlerde gerçekleştirmiş olduğu yaklaşık 170 milyon TL. tutarındaki toprak döküm ihalesi dikkate alındığında, bu alanın en az 25-30 katı kadar gelir sağlayabilecek devasa büyüklüklerde çukurlaşmış metruk maden ocaklarına sahip olan "Orman Genel Müdürlüğü"nün ne kadar büyük bir kaynaktan yoksun bırakıldığı açıkça ortaya çıkmaktadır.

2007 yılından sonra ihale açılmadığı için başlatılan soruşturmalar ve yargı süreçleri sonrasında, bu tür kanun değişikliği ile yapılan icraata kılıf aranması ise diğer sorgulanması gereken bir husustur.

Tüm bu sorunların sebepleri ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, Niğde Altunhisar’ın ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1095)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini ekte sunduğumuz, Niğde İlimize bağlı Altunhisar ilçesindeki vatandaşlarımız, geçimlerini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Burada sanayi yok denecek kadar azdır. 1991 yılında ilçe olan bu bölgemizde, son yıllarda kamu desteğinin sağlanamaması sebebiyle, vatandaşlarımız büyük ekonomik sıkıntılar yaşamaktadır. İlçemizdeki tarım, hayvancılık ve sanayi sektörünün canlandırılıp sorunlarının çözülmesi amacıyla, "Niğde İlimizin Altunhisar İlçesinin Ekonomik ve Sosyal Sorunlarının Araştırılması", gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi için, Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince, Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mümin İnan                               (Niğde)

2) Mehmet Şandır                          (Mersin)

3) Mehmet Akif Paksoy                (Kahramanmaraş)

4) Oktay Vural                               (İzmir)

5) Hakan Coşkun                           (Osmaniye)

6) Hasan Çalış                                (Karaman)

7) Reşat Doğru                               (Tokat)

8) Kadir Ural                                  (Mersin)

9) Hüseyin Yıldız                           (Antalya)

10) Durmuşali Torlak                     (İstanbul)

11) Hasan Özdemir                        (Gaziantep)

12) Necati Özensoy                       (Bursa)

13) Osman Durmuş                        (Kırıkkale)

14) Cemaleddin Uslu                      (Edirne)

15) Süleyman Lâtif Yunusoğlu       (Trabzon)

16) Ahmet Bukan                           (Çankırı)

17) Emin Haluk Ayhan                  (Denizli)

18) Mehmet Zekai Özcan              (Ankara)

19) Yılmaz Tankut                         (Adana)

20) Süleyman Nevzat Korkmaz     (Isparta)

21) Sabahattin Çakmakoğlu            (Kayseri)

22) Akif Akkuş                              (Mersin)

23) Metin Çobanoğlu                     (Kırşehir)

24) Beytullah Asil                          (Eskişehir)

25) Mehmet Günal                         (Antalya)

Gerekçe:

Çok eski bir tarihe sahip olan ve eskiden beri önemli bir yerleşim yeri olarak önemli bir özelliğe sahip Altunhisar İlçemizin ekonomisinin ağırlığı tarım ve hayvancılık sektöründe olup, bölge halkı geçimini özellikle çiftçilik, meyvecilik ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Arazi ve iklim özellikleri tarımsal üretim ve verimi önemli ölçüde etkilemektedir. Bölgemizde üretim büyük ölçüde doğa koşullarına bağlıdır. Bu nedenle, bölgemizde tarım faaliyetinde bulunan vatandaşlarımız olumsuz doğa ve piyasa koşullarından çok kötü etkilenmektedir. Son yıllarda AKP hükümetleri tarafından uygulanan yanlış politikalar sonucu tarım ve hayvancılıkla geçimini temin eden vatandaşlarımız çok zor duruma düşmüşlerdir. İlçemizde sanayi yok denecek kadar azdır. Bir iki un fabrikası dışında, fabrika benzeri, insanlarımızın çalışabileceği işletmeler yoktur. İlçemizdeki işsizlik had safhadadır. İşsizlik sebebiyle ilçemiz sürekli göç vermekte ilçeye bağlı birçok yerleşim yerinde, orada yaşayanların birkaç katı nüfusun başka illerde yaşadıkları ifade edilmektedir.

İlçemizde ve etrafında yaygın olan el sanatlarından halı dokumacılığı desteklenmeli, ürünlerin ihracı teşvik edilerek hak ettiği değeri elde etmesi sağlanmalıdır.

Bölgedeki tek akarsu olan ve yazları kuruyan Melendiz çayı üzerinde bulunan Altunhisar Barajının su kaçırma probleminin acilen giderilerek ilçemizin bu barajdan maksimum fayda etmesine imkân sağlanmalıdır.

İlçemizde halen birçok kamu kuruluşunun ilçe teşkilatı dahi bulunmamaktadır. Bölgeye bir an önce kamu yatırımlarının yapılması, tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımıza teşvik ve kredi desteğinin sağlanması gerekmektedir. İlçemizde sanayi tesislerinin kurulabilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

Bölgede son zamanlarda önemli miktarda patates üretimi gerçekleşmekte, ancak girdi maliyetlerinin aşırı yüksek olması ve piyasa şartlarının olumsuzluğundan dolayı, bu çiftçilerimiz tarımı toprağını terk etme noktasına gelmişlerdir.

Yukarıda açıklanan sorunların çözümü ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi için “Niğde İlimizin Altunhisar İlçesinin Ekonomik ve Sosyal Sorunlarının Araştırılması" amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, Niğde Bor’un ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1096)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini ekte sunduğumuz, Niğde İlimize bağlı Bor ilçesi, Dört yüz yılı aşkın bir süredir kaza olması ve Yüz elli yıla yakın bir süredir belediye teşkilatı bulunması dolayısıyla, emsallerine göre ülkemizin en eski kazalarından bir tanesidir. Ekonomisi, tarım, hayvancılık, meyvecilik ve kısmen küçük ölçekli üretim tesislerine dayanmaktadır. Son yıllarda kamu yatırımlarından mahrum kalmış ve AKP hükümetleri tarafından uygulanan yanlış tarım, hayvancılık ve ekonomik politikaları sebebiyle, ilçemiz işsizlikten dolayı sürekli göç vermekte ve bir önceki yıla göre nüfusu gerilemektedir.

Bu ilçemizdeki tarım, hayvancılık ve sanayi sektörünün canlandırılıp sorunlarının çözülmesi amacıyla, "Niğde İlimizin Bor İlçesinin Ekonomik ve Sosyal Sorunlarının Araştırılması", gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi için, Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince, Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mümin İnan                               (Niğde)

2) Mehmet Şandır                          (Mersin)

3) Mehmet Akif Paksoy                (Kahramanmaraş)

4) Oktay Vural                               (İzmir)

5) Hakan Coşkun                           (Osmaniye)

6) Hasan Çalış                                (Karaman)

7) Reşat Doğru                               (Tokat)

8) Kadir Ural                                  (Mersin)

9) Akif Akkuş                                (Mersin)

10) Durmuşali Torlak                     (İstanbul)

11) Hasan Özdemir                        (Gaziantep)

12) Ahmet Bukan                           (Çankırı)

13) Hüseyin Yıldız                         (Antalya)

14) Necati Özensoy                       (Bursa)

15) Cemaleddin Uslu                      (Edirne)

16) Yılmaz Tankut                         (Adana)

17) Osman Durmuş                        (Kırıkkale)

18) Süleyman Lâtif Yunusoğlu       (Trabzon)

19) Emin Haluk Ayhan                  (Denizli)

20) Mehmet Zekai Özcan              (Ankara)

21) Süleyman Nevzat Korkmaz     (Isparta)

22) Sabahattin Çakmakoğlu            (Kayseri)  

23) Metin Çobanoğlu                     (Kırşehir)

24) Mehmet Günal                          (Antalya)

25) Beytullah Asil                           (Eskişehir)

Gerekçe:

Niğde'ye onbeş km uzaklıkta olan ve tarihi neredeyse 7000 yıl öncesine dayanan bu ilçemiz, birçok medeniyete tanıklık etmesi nedeniyle derin bir siyasi ve kültürel birikime sahiptir. İlçemizin ekonomisi, tarım, hayvancılık, meyvecilik ve kısmen küçük ölçekli üretim tesislerine dayanmaktadır. Maalesef son yıllarda, AKP hükümetleri tarafından uygulanan yanlış politikalar yüzünden, ilçemiz ekonomik olarak zor duruma düşmüş, AKP hükümetlerinden de yeterli ilgi ve desteği göremediği için sorunlar giderek içinden çıkılamaz bir hâl almıştır.

Emen ovasının bir türlü ıslah edilememesinden dolayı ilçemizde ekilebilir arazi çok sınırlı ve düşük miktardadır. Ayrıca bölgedeki tarımsal sulama için en önemli kaynak niteliği taşıyan Akkaya barajının ıslah edilmesi ve su toplama kapasitesinin arttırılması için yeterli devlet desteğinin sağlanamaması ilçemiz tarımını çok olumsuz etkilemektedir. Hem tarımda verimliliği arttırmak için baraj suyunun rahat kullanılabilmesi hem de bundan insan sağlığının olumsuz etkilenmesinin önlenmesi için bu barajımızın bir an önce kirlilikten kurtarılıp gerekli drenaj sistemleri kurularak vatandaşlarımızın hizmetine sunulması gerekmektedir.

Turizm açısından kendisine bağlı, Kemerhisar ve Bahçeli kasabalarında bulunan Roma devrinden kalma su kemerleri, etrafı mermerle çevrili Roma devrine ait bir havuza ve içmecelere sahip olmasına rağmen turizmden neredeyse hiç pay almamaktadır.

İlgisizlik ve yeterli desteğin sağlanmaması nedeniyle, tarihi Beş Yüz yıl öncesine, Osmanlı dönemine dayanan dericilik işletmeleri, birer birer ilçemizi terk etmektedir. İlçemiz tam bir huzur ve güven merkezi olmasına rağmen, Organize sanayi bölgesi yatırımcıları çekememekte ve hak ettiği yatırımları alamamaktadır. Geçmişte Bin'e yakın işçi çalıştıran silah fabrikasında şimdi yüz eli civarında vatandaşımızın çalışması, yine birçok vatandaşımızın çalıştığı Bor şeker Fabrikasının özelleştirme programına alınması insanlarımızı tedirgin etmektedir. Buralarda çalışan vatandaşlarımız her an işsiz kalma korkusuyla yaşamaktadırlar.

Bölgemizde büyük umutların yeşermesine yol açan petrol bulundu haberlerinin, kesin bir netliğe kavuşmaması ve bölgedeki çalışmaların bir türlü neticelendirilmemesi, ayrıca yıllardan beri AKP Hükümetlerince oyalanan ve hâlâ temeli dahi atılmayan hava alanı projesinin gerçekleşmemesi bölge vatandaşlarımızın devlete ve hükümete olan güvenini sarsmaktadır.

İlçemiz, kamu yatırımlarını yeterince alamamış, AKP hükümetleri tarafından uygulanan tarım, hayvancılık ve turizmi teşvik imkânlarından yeterince faydalandırılmamış ve geri kalmıştır. Bu bölgemizde turizm, tarım ve hayvancılık desteklenerek teşvik edilmeli ve toplum üretime yönlendirilmelidir.

Yukarıda açıklanan sorunların çözümü ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi için “Niğde İlimizin Çamardı İlçesinin Ekonomik ve Sosyal Sorunlarının Araştırılması" amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

4.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 19 milletvekilinin, Mersin Akkuyu’da kurulacak nükleer santralin etki ve sonuçlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1097)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

"Mersin Akkuyu'da kurulması düşünülen nükleer santralin kurulma sebepleri ve sonuçlarının daha objektif bir şekilde araştırılarak, kurulacak olan santral ya da santrallerin kurulması aşamasında alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi" amacıyla, aşağıda belirtilen gerekçelerle Anayasa'mızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mehmet Şandır                          (Mersin)

2) Faruk Bal                                   (Konya)

3) Osman Durmuş                          (Kırıkkale)

4) Metin Ergun                               (Muğla)

5) Abdülkadir Akcan                      (Afyonkarahisar)

6) Şenol Bal                                    (İzmir)

7) Ahmet Bukan                             (Çankırı)

8) Yıldırım Tuğrul Türkeş              (Ankara)

9) Recep Taner                               (Aydın)

10) Beytullah Asil                          (Eskişehir)

11) Akif Akkuş                              (Mersin)

12) Behiç Çelik                               (Mersin)

13) Süleyman Nevzat Korkmaz     (Isparta)

14) Reşat Doğru                             (Tokat)

15) Süleyman Lâtif Yunusoğlu       (Trabzon)

16) Alim Işık                                  (Kütahya)

17) Kürşat Atılgan                         (Adana)

18) Hasan Çalış                              (Karaman)

19) Mustafa Kalaycı                      (Konya)

20) D. Ali Torlak                           (İstanbul)

Gerekçe:

Nükleer santraller, radyoaktif element olan uranyumun nötronlarla bombardımanı sonucunda parçalanmasıyla açığa çıkan enerjiden yararlanılması amacıyla birçok ülke tarafından kullanılmaktadır.

1986 yılındaki Çernobil faciasına kadar güvenli enerji üretimi olarak düşünülen nükleer santraller bu tarihten itibaren sorgulanmaya başlanmıştır.

Projelendirme aşaması 1970'lere kadar giden Akkuyu Nükleer Santralinin yapımı bu facianın ertesinde askıya alınmıştır.

Ancak Milliyetçi Hareket Partisinin haklı muhalefetine rağmen, Akkuyu Nükleer Santrali kurulmasıyla ilgili kanun tasarısı yasalaşmıştır.

Alternatif enerji gerçeğini göz önüne aldığımızda, ülkemizin dünyadaki hiçbir ülkeye nasip olmayacak bir konumda, birçok imkâna bir arada sahip olduğu bilinen bir gerçektir.

Güney bölgelerimiz neredeyse 4 mevsim güneş yüzü görmektedir ve nükleer santrale yapılacak yatırımın çok daha azı ile alternatif enerjilerden yararlanmamız her zaman için mümkündür.

Ülkemiz, hemen her bölgesinde rüzgâr enerjisinden yararlanılabilecek bir konumdadır ve bununla ilgili ilk yatırım maliyeti ve sonrasındaki üretim, bakım ve onarım maliyetleri nükleer santrallerle mukayese edilemeyecek kadar düşük seviyededir. Ne var ki, ülkemizin 85 bin MW'lik rüzgâr enerjisi potansiyeline karşılık, rüzgâr enerjisi kurulu gücü bunun ancak yüzde biri kadardır.

Yine jeotermal kaynaklar açısından da zengin olan ülkemiz, bu kaynaklardan faydalanma Bakımından yeterli düzeyde değildir.

Türkiye'de en fazla enerji üretimi hidroelektrik santrallerinden karşılanmasına rağmen, bu potansiyelin ancak üçte biri kullanılmaktadır. En az 35 bin MW'lik hidroelektrik santrali kurulabilecek kapasitemiz atıl durumdadır.

Bunlara karşılık nükleer santrallerin yapımı yüksek maliyetler gerektirmektedir. Yapım süresi en az on yıl sürmektedir.

Alternatif enerjilerin üretimi ve atıkları doğa için zararlı değilken, nükleer santrallerin atıkları yok edilememektedir. Bu atıkları izole etmenin maliyeti de ayrı bir yekûn tutmaktadır. Nükleer santraller kazalarda en büyük riski taşımaktadır.

Japonya'da meydana gelen deprem sonrasında ortaya çıkan Fukuşima nükleer reaktöründeki sızma ve patlamaların dünyayı endişeye sevk ettiği bir dönemde, Mersin Akkuyu'da kurulması düşünülen nükleer santralin inşası konusunda yetkililerin en ufak bir tereddüt göstermemesi yine Türk ve dünya kamuoyu tarafından hayretle karşılanmaktadır.

Mersin Akkuyu'da kurulması düşünülen nükleer santralinin kurulma sebepleri ve sonuçlarının daha objektif bir şekilde araştırılarak, kurulacak olan santral ya da santrallerin kurulması aşamasında alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/411) esas numaralı, toplum içerisinde artan şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergenin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 29/03/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu; 29.03.2011 Salı günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Oktay Vural

                                                                                                                   İzmir

                                                                                                    MHP Grup Başkanvekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan 10/411 esas numaralı, “Toplum İçerisinde Artan Şiddet Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla” Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis Araştırması önergemizin görüşmesinin Genel Kurulun 29.03.2011 Salı günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Eskişehir Milletvekili Sayın Tayfun İçli’ye aittir.

Buyurun Sayın İçli. (CHP sıralarından alkışlar)

H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Değerli Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi, toplum içerisinde artan şiddet olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98, İç Tüzük’ümüzün 104’üncü maddesi gereğince bir Meclis araştırması açılmasını istemektedir. Bu önerinin lehinde söz aldım.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin en önemli görevlerinden birisi şüphesiz yasa yapmaktır ama Türkiye Büyük Millet Meclisinin diğer önemli görevlerinden birisi de Hükûmeti denetlemektir, Başbakanı ve bakanları denetlemektir. Ne yazık ki, bu dönem, Parlamentoda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Başbakanı ve bakanları denetleme, millet adına denetleme yetkisinden yoksun bırakılmaktadır. Toplumun gündeminde olan çok ama çok önemli konular, her nedense, AKP’nin sayısal çoğunluğuyla -bu gelen önergeler- Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınmamaktadır.

Değerli arkadaşlarım, işte, biraz evvel Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinde ifade edilen konu da aynı önemdedir. Gerçekten, toplum cinnet geçirmektedir. Aile içi şiddetten tutun, toplumun her kesimine karşı şiddet artık bir gelenek hâlini almıştır. İntiharlar, saldırılar… Toplum artık çok önemli konuları konuşamamakta, konuşmaya başladığı an neredeyse kanlı bıçaklı bir hâle gelmektedir.

Değerli arkadaşlarım, eğer toplumda böyle bir ciddi sorun varsa Hükûmet bu konunun üzerine eğilmelidir ama her nedense, Hükûmet, bu sorumluluktan kaçmak için her türlü yola başvurmaktadır. İşte, söyledik, Anayasa’mızın 98’inci maddesi, bakanlar ve Hükûmet sadece Meclis araştırmasıyla denetlenmez ki. Yazılı ve sözlü soru önergelerimiz de, Hükûmet tarafından, AKP’nin sayısal çoğunluğuyla reddedilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bir ülkede ekonomi –bu tabii ki benim kişisel görüşüm- iyi yönetilmiyorsa, toplumun her yerinde sıkıntıların çıkması beklenen bir olaydır çünkü bir şiddet, eğer aile içindeyse, aile içinde şiddetin nedenleri, öncelikle, ağırlıklı olarak, ekonomik sorunlarla ilgilidir. Bir aile geçim derdindeyse, ailenin fertleri arasında… Tabii, şiddet anlamında söylemiyorum, şiddet artık en uç bir tepki ama insanlar sağlıklı düşünebilme yetilerini kaybediyorsa, bu, başta aile içinde olmak üzere toplumun her alanında şiddete dönüşmektedir ve bu, toplumun birinci öncelikli sorunlarından birisi oluyorsa eğer, Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu konuyu mutlaka ve mutlaka araştırmalı, bir araştırma komisyonu kurulmalı, toplumdaki bu şiddetin ne şekilde önleneceğine dair mutlaka gerekli tedbirlerin alınması konusunda başta Türkiye Büyük Millet Meclisine olmak üzere bu konuda görüşlerini ifade etmelidir.

Değerli arkadaşlarım, toplum içerisinde şiddetin artmasının nedenlerinden biri de eğer o toplumda hukuka saygı kalmadıysa, eğer o toplum anayasasına, yasalarına saygısını yitirmeye başlıyorsa şiddetin başka bir yönü de, nedeni de budur değerli arkadaşlarım. Şimdi, son yıllarda her nedense bu yüce Meclisin kabul ettiği Anayasa hükümleri uygulanmamakta, Anayasa rafa kaldırılmaktadır ve birçok yasamız da ne acıdır ki -kendi çıkardığımız yasalar dahi- tartışılır hâle gelmiştir değerli arkadaşlarım. İşte, son dönemde yargıda yaşanan sıkıntıları şöyle gözümüzün önüne getirelim; özel yetkili savcılıkların, özel yetkili mahkemelerin aldığı kararlar ve uygulamaları şöyle bir gözümüzün önüne getirelim.

Değerli arkadaşlarım, eğer bir toplum adaletin gerçekleşmesi konusunda tereddüde düşüyorsa veya o toplumda hukuka karşı bir saygı kalmadıysa istemeyerek de olsa toplum gittikçe şiddete yönelmeye başlar. Bunlara birçok konuları ekleyebiliriz. Sözü fazla uzatacak değilim.

Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinin yerinde olduğu, mutlaka ve mutlaka Meclis araştırması açılması gerektiğine dair inancımı ifade ediyorum.

Sizlere saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İçli.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde ilk söz İstanbul Milletvekili Sayın Ünal Kacır’a aittir.

Buyurun Sayın Kacır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışma dönemi sonuna yaklaşmış durumda. Şurada yaklaşık iki hafta -bu hafta ve önümüzdeki hafta- gibi bir çalışma dönemimiz var ve önümüzde de yoğun programımız olmasına rağmen yine muhalefet partimizin bir grup önerisi var ve bu grup önerisiyle “Mecliste bir Meclis araştırması açılması hususunu görüşelim.” diye öneri getiriyorlar. Bu önerinin ne olduğuna baktığımızda da “Ülkemizde işsizlik, durgunluk, efendim, sanayi durma noktasına gelmiş, işsizlik artmış, efendim, alım gücü düşmüş, yoksullaşmışız; bundan dolayı da toplum cinnet geçiriyor ve toplumsal olaylar meydana geliyor.” gibi bir görüşle bu öneriyi getirdiklerini görüyoruz.

AHMET YENİ (Samsun) – Rakamları bir konuştur bakalım!

ÜNAL KACIR (Devamla) - Tabii, biz de böyle bir grup önerisini saat üçe beş kala öğrendik ve bize bu konuda cevap mahiyetinde bir konuşma görevi verdiler. Onun için, kısaca bu grup önerisiyle ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi ilk etapta baktığımızda… Tabii, bu grup önerisi 2009 yılında verilmiş aslında, daha doğrusu araştırma önergesi 2009 yılında verilmiş, mesela işsizlikten bahsediliyor. İşsizliğe baktığımız zaman, Milliyetçi Hareket Partimizin de içinde bulunduğu koalisyonun işsizliği nereden alıp nereye getirdiğini önce bir görmek lazım. Mademki arkadaşlarımız böyle, işsizliğin cinnetlere ve toplumsal olaylara neden olduğunu söylüyorlar. O zaman bakalım, bu arkadaşlarımızın da içinde bulunduğu koalisyonun ilk yılında, 2000 yılında yüzde 6,5 işsizlik var, 1 milyon 497 bin işsiz var.

Peki, koalisyon Hükûmetinin son yılı 2002’ye geldiğimiz zaman 1 milyon 497 bin işsiz sayısını 2 milyon 464 bine çıkarmışlar. Yani yüzde 6,5 olan işsizlik oranını yüzde 10,3’e çıkarmışlar ve bize öylece teslim etmişler Hükûmeti ve biz de ne yapmışız? Yüzde 10,3’le aldığımız işsizliği 2007 yılı sonu itibarıyla ve 2008 yılı Ağustos ayı sonu itibarıyla da yüzde 9,8’e indirmişiz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Şimdi kaç Sayın Başkan, şimdi?

ÜNAL KACIR (Devamla) – Söyleyeceğim, sabrederseniz söyleyeceğim Hocam…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – İşine gelmez.

ALİM IŞIK (Kütahya) – 2011’de yüzde 20 çıktı.

BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen…

ÜNAL KACIR (Devamla) – Hocam, şimdi söyleyeceğim, onları söyleyeceğim.

Şimdi, siz işsizliği nereden aldınız, nereye getirdiniz…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – 2002’nin üstünden on sene geçti Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Yıldız, lütfen… Sayın Yıldız…

ÜNAL KACIR (Devamla) – Sevgili Hocam, 6,5’tan aldın 10,3’e çıkarttın, getirdin.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Yatıyorsunuz 2002, kalkıyorsunuz 2002, bildiğiniz başka bir şey yok mu?

ÜNAL KACIR (Devamla) – Biz ne yaptık? Biz de 10,3’ten, 2008 Ağustosunda, efendim, 9,8’e indirmişiz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yıl 2011, Sayın Başkan 2008 değil.

BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen… Lütfen…

ÜNAL KACIR (Devamla) – Ama dünyada global bir ekonomik kriz ortaya çıkmış…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sizin her tarafınız kriz!

ÜNAL KACIR (Devamla) - …ve bu global ekonomik krizde mesela İspanya’da yüzde 8,3’ten 17,9’a yükselmiş işsizlik.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Türkiye’ye gel, Türkiye’ye!

ÜNAL KACIR (Devamla) – Türkiye’ye de geleceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Milleti işsiz bıraktınız ya, yakında siz de kalacaksınız…

ÜNAL KACIR (Devamla) - Letonya’da yüzde 6’dan 18’e çıkmış, İrlanda’da 4,6’dan 13’e çıkmış, Türkiye’de de 10,3’ten 13’e çıkmış…

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Moğolistan’da kaç acaba (!)

ÜNAL KACIR (Devamla) - …ve şimdi, peki, sizin bu önergeyi verdiğiniz tarihten bugüne ne olmuş, şimdi bakalım arkadaşlar:

2009’un Aralığında yüzde 13 iken şu anda yüzde 11 işsizlik. Yani hızla işsiz sayısı azalmakta.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Hangi yeni fabrika açtın da işsizliği azalttın?

ÜNAL KACIR (Devamla) – Siz aldınız, katladınız. Bizde işsizlik sayısı, bak şimdi, 2009’un Aralığı 13…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Üniversite mezunlarında işsizlik oranını söyler misin Sayın Başkan.

ÜNAL KACIR (Devamla) – …mesela 2010’un Nisanı 12, şimdi de Aralık 2010’da yüzde 11’e indirmişiz. Peki, işsizlik bu.

Bir de son zamanlarda söylediğiniz yoksulluk olayı var, bir de ona bakalım.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Memleketin hepsi yoksul zaten.

ÜNAL KACIR (Devamla) – Yoksullukta nereden nereye gelmişiz…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Kacır, oraya hiç girme mahvolursun, çıkamazsın.

ÜNAL KACIR (Devamla) – Bak, TÜİK var, TÜİK’in raporu var, ben size onu takdim ediyorum değerli arkadaşlar. TÜİK’in raporuna göre gıda yoksulluğu Türkiye’de 2002 yılında yüzde 1,35 iken…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Raporlarda alicengiz oyunu var.

ÜNAL KACIR (Devamla) – …yani açlık sınırı bu, şimdi 2009 yılında 0,48 olmuş, yani 1,35’ten 0,48’e düşmüş.

Yoksulluk, bakın, siz bize nasıl teslim etmişsiniz, biliyor musunuz?

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Memleketi yoksul hâle getirdiniz, sadakaya muhtaç ettiniz insanları.

ÜNAL KACIR (Devamla) – Bak, bak, dinle dinle. Bak, burada rapor var.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Takla attırılmış raporlar onlar.

ÜNAL KACIR (Devamla) – 2003 yılında biz geldiğimizde yüzde 28 yoksulluk varken, şimdi yüzde 18 yoksulluk var. (MHP sıralarından “Vay be!” sesleri) Evet, işte burada. Bak, şimdi, sizin döneminizde…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Kaç kişi cinayet işlemiş yoksulluktan, açlıktan dolayı, bir de onları söyle.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Kaç kişi…

BAŞKAN – Sayın Işık, Sayın Yıldız…

ÜNAL KACIR (Devamla) – …günde 1 dolardan daha az geliri olanların oranı yüzde 0,20 iken, Allah’a şükür, 2006 yılından bu yana 1 doların altında geliri olan kalmamıştır.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Yeşil kart sayısı niye arttı?

ÜNAL KACIR (Devamla) – Ve yine bakın, kişi başı günlük 2,15 doların altı sizin döneminizde binde 30…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Niye af çıkarttın, niye af?

BAŞKAN – Sayın Yıldız, lütfen…

ÜNAL KACIR (Devamla) – Bak, sizin döneminizde binde 30, 2009 yılı en olumsuz yıl binde 2.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, iki ayda iki  torba getirdiniz,  sebebi ne?

ÜNAL KACIR (Devamla) – Binde 30 mu büyük binde 2 mi büyük? Binde 30 sizin döneminizde, biz bunu düşürmüşüz, düşürmüşüz binde 2’ye getirmişiz. Kişi başı günlük 4,3 doların altında…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Çek suçundan dolayı cezaevine kaç kişi girdi bugüne kadar?

BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen…

ÜNAL KACIR (Devamla) –…sizin döneminizde yüzde 30 bizim dönemimizde yüzde 4…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Meclisi doğru bilgilendirmiyor.

BAŞKAN – Ne yapalım canım!

ALİM IŞIK (Kütahya) – Doğru bilgi versin.

ÜNAL KACIR (Devamla) – Yani yoksullaşmaya gelince de, hayır dediğiniz gibi bir durum yok, bizim dönemimizde yoksullaşma olmamıştır.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Başka bir şey söylemedin, hep aynı şeyleri söylüyorsun Sayın Kacır…

ÜNAL KACIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, peki, alım gücüne bir bakalım, emeklilere bakalım. BAĞ-KUR köylü emeklisi, bak, 65 lira 80 kuruş veriyordunuz ayda.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – O zaman daha mutluydu insanlar, şimdi açlar. Kömür veriyorsun, yeşil kart veriyorsun eline.

ÜNAL KACIR (Devamla) – 65 lira 80 kuruş veriyordunuz. Bizim sadece bu sene yaptığımız zam 60 lira. Bak, 65 lira 80 kuruştan, efendim, 380 lira; 2010’un Temmuzu. Güncelleşmiş rakam burada yok. Üzerine bunun bir 60 lira daha ekleyeceksiniz, 440 lira.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Çok mu bir şey vermişsin? Kümülatif enflasyonu topla da hesap et. Daha geçen anlatmıştık ama hâlâ anlamamışsın.

ÜNAL KACIR (Devamla) – Peki, başka bir rakam daha size söyleyeyim. BAĞ-KUR esnafına ayda 142 lira 80 kuruş emekli maaşı veriyordunuz. Şimdi bizim dönemimizde gelmişiz 2010’un sonunda 555 lira. 2010’un Temmuz rakamını söylüyorum. Enflasyona göre artırsaydık 277 lira ederdi, demek ki 277 lira yerine 555 lira yapmışız.

Peki, bunlarla ne alınabiliyor, ne satılabiliyor biraz da onlara bakalım isterseniz.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Dört yıl aynı şeyleri söyledin, konuşmalarını kontrol et, başka konuştuğun hiçbir şey yok.

BAŞKAN – Sayın Yıldız, lütfen…

ÜNAL KACIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, kendinizi yormayın, bunların hepsi tutanaklarda var, şeylerde var, okursunuz sakin sakin, öğrenirsiniz.

Evet, değerli arkadaşlar, bakın, en düşük devlet memuru 2002 yılında maaşının tamamıyla 386 kilo ekmek alabiliyordu. Kaçmış? 386 kilogram ekmek alabiliyordu.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Ekmek taneyle satılıyor, kiloyla değil Sayın Kacır.

ÜNAL KACIR (Devamla) – Bırak şimdi, taneyle satıldığını ben de biliyorum hoca ama her ilde farklı olduğu için ben kilo hesabını koydum buraya.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Başbakan simit hesabını kiloyla yapmadı, taneyle yaptı, siz de öyle yapın.

ÜNAL KACIR (Devamla) – Bak, bak, dinle, sen 386 kilo ekmek veriyordun, biz 683 kilo ekmek vermişiz. Az mı vermişiz?

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Ekmeğe muhtaç ettiniz, ekmekten başka bir şey vermediniz.

ÜNAL KACIR (Devamla) – Daha fazlasına layık benim vatandaşım.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Et yok, peynir yok, zeytin yok.

ÜNAL KACIR (Devamla) – Ama bak, 382 kilo makarna alınıyordu sizin verdiğiniz maaşla. Bizim verdiğimiz maaşla da 747 kilo makarna alınıyor. Bak, şimdi sana bir şey daha söyleyeyim.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Hep işine geleni söylüyorsun, zeytin ne kadar?

ÜNAL KACIR (Devamla) – Zeytini de söyleriz. Bak, beyaz peynir var, söyleyeyim, 73 kilo beyaz peynir yerine 108 kilo beyaz peynir alıyormuş en düşük devlet memuru maaşıyla.

Doğal gaza bakalım… Bak, bak, 1.047 metreküpmüş, şimdi 2.035 metreküp.

Peki, bu memurunki. Şimdi asgari ücretliye bakalım: 181 kilo ekmek alırken, 294 kilo ekmek alabiliyor.

Doğal gaz: 492 metreküp yerine 878 metreküp doğal gaz alabiliyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Mazot, mazot… Kaç litre mazot alabiliyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)

ÜNAL KACIR (Devamla) -  Başka, daha okuyalım, şeker: 111 kilo…

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kacır.

ÜNAL KACIR (Devamla) – Bitti mi?

Neyse, bana gel de anlatayım sana bunları.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Eti söyle Sayın Kacır, et. Angus olmasın.

ÜNAL KACIR (Devamla) – Değerli arkadaşlar, yani işsizlik olmuş da, yoksulluk olmuş da…

BAŞKAN – Sayın Kacır, teşekkür ederim.

ÜNAL KACIR (Devamla) - …alım gücü azalmış da, toplum cinnet geçiriyormuş da… Yok böyle bir şey. Cinnet geçirenler belli. Hiç merak etmeyin, hepsi çözülür.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum, hayırlı günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kacır, Sayın Işık ile Sayın Yıldız’a teşekkür ediyorsunuzdur herhâlde. Kimse dinlemiyordu, herkes uyku hâlindeydi, onlar uyandırdılar Meclisi siz konuşurken.

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Teşekkür ederiz efendim.

BAŞKAN – Evet, kendilerine teşekkür etmeniz lazım.

Sayın Akcan, buyurun.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Kacır yüce Genel Kurulu bilgilendirirken TÜİK verilerine dayanarak bazı rakamlar ifade etti. Geçen hafta bugün Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı verilere göre, Türk toplumunun yüzde 46’sı temel ihtiyaçlarını elde ettiği gelirlerle karşılayamıyor. Bunun üstüne bir bilgi de ben ilave edeyim: Eleştirdiği 2002’de 3 kilo buğdayla 1 kilo mazot alınırken, şimdi 8 kilo buğdayla 1 litre mazot alınıyor, tüm dost ve arkadaşlara ilanen duyurulur.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde, Gaziantep Milletvekili Sayın Hasan Özdemir. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, toplumda meydana gelen şiddet, yaralama ve öldürme olaylarının artmasıyla toplumsal dokumuzun zedelenmesine yol açan nedenlerin araştırılarak, gerekli tedbirlerin alınması amacıyla vermiş olduğumuz Meclis araştırma komisyonu önergesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz bugün sosyal bir çöküntünün eşiğindedir. Gazetelerin üçüncü sayfalarına da yansıyan toplumsal şiddet olaylarındaki artış giderek anormal bir durum olmaktan uzaklaşmıştır. Diğer bir ifadeyle, bu olaylar istisna niteliğini neredeyse kaybetmiş durumdadır. Yaşananlar toplumun içinde yuvarlandığı tehlikeli gidişi haber vermektedir. Toplum içerisinde şiddet olaylarındaki artış ve ahlaki çöküntünün bugün ulaştığı aşama sosyal yapının devamını tehdit etmektedir. Bütün bu gelişmeler karşısında çözüm bulması gereken siyasi iktidar ise olaylara çözüm bulamamanın yanında olayların gerekçelerini oluşturan sosyal, kültürel ve ekonomik dinamiklerin bertaraf edilmesi için hiçbir çaba göstermemektedir.

Türkiye bugün âdeta bir sorunlar yumağı hâline gelmiştir. Bu sorunlardan öne çıkanlar, ümitsizlik, kalitesizlik, terör, işsizlik, adaletsizlik ve yoksulluktur. AKP, üretim yerine tüketimi teşvik eden, işsizliği çözmek yerine sosyal yardımı yaygınlaştıran, terörü önleyecek tedbirleri almak yerine terör örgütüyle müzakere yapan bir strateji izlemektedir. İktidar, ülkenin gerçek sorunu olan üretim, ihracat, terör, adalet, kaliteli eğitim ve demokrasi konusunda karşılaşılan sorunlardan âdeta kaçmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin mahkûm edildiği bu sosyal tablo içerisinde siyasal iktidarın tavır, tutum ve politikalarını yok saymak mümkün değildir. AKP İktidarı, AKP’yle başlayan sosyal ve siyasal kurumlar inşa etme çabası içerisinde, sosyal problemleri yok saymaktadır. Ülkemizde bugün, AKP bürokrasisi, AKP zengini, AKP medyası, AKP sivil toplum kuruluşu, AKP aydını, AKP imamı, AKP yargısı, AKP memuru gibi sosyal kavramlar maalesef türemiştir. Devlet âdeta tepeden tırnağa tek tip zihniyet sahibi kişilerle doldurulmuştur. Bu tablo içerisinde iktidar, milletin ve devletin yapısını, çığlıklarını maalesef duymamaktadır. Bu çığlıkların en önemli müsebbibi ekonomik çöküntüdür.

İktidar yetkilileri kendi yönetimleri altındaki kurumların verdiği rakamlarla konuşmayı çok sevmektedir. O hâlde ben de Türkiye İstatistik Kurumunun rakamlarıyla seslenmek istiyorum. Kurumun 2009 gelir ve yaşam koşulları araştırmalarının sonuçlarına göre, Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 47,6 iken, en düşük gelire sahip grubun toplam gelirden aldığı pay maalesef yüzde 5,6’dır. Bu duruma göre en zenginlerin toplam gelirden aldığı pay, en fakirlerin aldığı paya göre 8,5 katı fazladır. Bakınız, Türkiye’de nüfusun yüzde 17,1’i yoksulluk sınırı içinde yaşamaktadır. Ülkemizde her 10 kişiden 6’sı yoksulluk riski altındadır. Nüfusumuzun yüzde 59,3’ünün taksitler ve konut alımı dışındaki borçları vardır. Yine, nüfusumuzun yüzde 87,4’ü eskimiş mobilyasını bile yenileyememekte; yüzde 43,9’u da yeni giysi alamamaktadır. Bu rakamlar, AKP’nin ekonomi politikaları, zengini daha zengin, fakiri daha fakirliğe itmektedir. Yoksulluktan, açlıktan ya da borçlardan dolayı intihar eden, organ satan ve diğer suç alanlarına yönelen insan sayısında büyük bir artış vardır. AKP İktidarı ise bu artışı görememekte, çözüm bulma hususunda büyük bir acziyet içerisinde bocalamaktadır. Bu rakamların sosyal alandaki yansıması bir gazete haberinin şu başlığında somutlaşmıştır: “Açlık aileyi yıktı.” Diplomalı işsizlerin rekor sayıya ulaştığı, insanları bir tarafta ezen, diğer tarafta ise haksız bir şekilde zenginleştiren bu ekonomide bu tür gazete başlıkları her geçen gün önümüze getirilmeye devam edilecektir.

Değerli milletvekilleri, bugün, halkın, yoksulluk, yokluk, işsizlik ve borç batağında çırpınmaktan, yaşanan sosyal ve siyasal gelişmeleri izleyecek takati kalmamıştır. Toplumsal şiddet olaylarındaki artış, sosyal yabancılaşma, kültürel ve ahlaki bozulma Türk toplum yapısının akıbetini tehdit eder hâle gelmiştir. Şiddet olaylarındaki artışla birlikte değinmek istediğim bir diğer konu da budur.

Değerli milletvekilleri, yaşanan bu tür gelişmeler başta büyük bir ahlak sorununu işaret etmektedir. Unutulmamalıdır ki ahlak, sosyal yapının devamlılığı için bütün diğer meziyet ve özelliklerden daha önemlidir. İnsani ve ahlaki değerler toplumun sigortasıdır. Bireysel ve toplumsal vicdan bu değer ve ilkelerle beslenmektedir. Ahlaki ve dinî, yasal ölçüleri azalmış toplumlarda her türlü aşırılık meşru görülmeye başlanmıştır. Davranış ve toplumlarda ölçü ve ilkenin önemsizleştirildiği yerlerde de her türden anormal davranışlar meşrulaşır.

Netice itibarıyla, aziz milletimiz, yaklaşık sekiz yıldır devam eden AKP iktidarları döneminde yoksulluğun pençesine düşmüş, ekonomik sorunlardan başını kaldıramamış, iş ve aş sorunlarıyla bunların altında ezilmiş bir toplum. Siyasi ve sosyal dünyaya ağır darbe vuran kamplaşmalardan dolayı yorulmuş, umutlarını kaybetmiş bir toplum. Bir türlü çözüme kavuşturulamayan kronik sorunlardan, yolsuzluk ve yozlaşma batağından çok olumsuz etkilenmişlerdir.

Bütün bu gelişmelerin ülkemizi mahkûm ettiği sosyal döngü şöyledir: Ekonomideki kötü yönetim siyasal istikrarsızlığı tetiklemekte, siyasal istikrarsızlık da kültürel yozlaşmayı ve neticede toplumsal bunalımı tetiklemektedir. Ülkemizde barış ve demokrasinin gelişmesinin, sağlam bir millî ekonomik yapının oluşmasının, hakkaniyetli gelir dağılımının gerçekleşmesinin, kültürel ve ahlaki bir yeniden canlanışın önündeki en büyük engel sekiz yıldır süregelen siyasal politikalardır. Dolayısıyla toplumsal bir ur hâline gelen şiddet olaylarının araştırılması için vermiş olduğumuz önergenin desteklenmesinin gereği açıktır.

Konuşmama burada son verirken yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özdemir.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde son söz Karaman Milletvekili Sayın Lutfi Elvan’da.

Buyurun Sayın Elvan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

LUTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu Meclis araştırma önergesinde Türkiye’de hayat standardının düştüğü, sanayi üretiminin durma noktasına geldiği, halkımızın yine alım standardının düştüğü, işsizlik oranının yüzde 16,2’ye yükseldiği ve gelir dağılımının bozulduğu ifade edilmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu söylenenlerin hiçbirisi doğru değildir. Bu rakamları biraz sonra sizlerle paylaşacağım.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sanal rakam kullanma, sanal rakam kullanma! (AK PARTİ sıralarından “Bağırma!” sesleri)

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Biz devletin resmî rakamlarını kullanıyoruz, sizin gibi farklı bir hayal dünyasında yaşamıyoruz.

Eğer biz bugün, Milliyetçi Hareket Partisinin izlemiş olduğu ekonomi politikalarını takip etmiş olsaydık… 

ALİM IŞIK (Kütahya) – Farklı bir şey mi istedik!

OKTAY VURAL (İzmir) – Anlamazsın, sen anlamazsın! Hazinedeyken şakşakçısıydın!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – …bize bugünkü maliyeti ne olacaktı biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Tam 750 milyar dolar olacaktı.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Politikanız neydi?

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Eğer biz bugün, Milliyetçi Hareket Partisinin takip etmiş olduğu ekonomi politikalarını takip etmiş olsaydık bugünkü millî gelirimize eş değer bir yükle karşı karşıya kalmış olacaktık.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Ne demek?

LUTFİ ELVAN (Devamla) – 2001 yılının...

OKTAY VURAL (İzmir) – Anlamadığın işler hakkında konuşma, MHP’ye de dil uzatma.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – 2001 yılında yaşanan krizin bize maliyeti 257 milyar dolardır değerli arkadaşlar. Biz o dönemde onlarca banka açmadık, bankaların hortumlanmasına izin vermedik.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Şu anda borç stokunu bir söyle, kaça geldi?

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bizim anlayışımız şu değerli arkadaşlar: Bizim sizden farklı olarak uygulamış olduğumuz hem ekonomi politikalarında hem demokratikleşme, hukukun üstünlüğü alanında yapmış olduğumuz çalışmalarda hem de sosyal alanda yapmış olduğumuz çalışmalarda sizden farklı olarak ne uyguluyoruz, kısaca -size- ona değinmek istiyorum.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sadaka ekonomisi, farkınız o.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – İşte, siz bunu anlayamamanız nedeniyle zaten bugün bu konumdasınız, bunu lütfen anlamaya gayret edin.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Göreceğiz, göreceğiz! Size yakışmıyor böyle bir konuşma.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bakın değerli arkadaşlar, eğer bir ülkede siz demokratikleşme alanında ciddi adımlar atmazsanız…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Demokratikleş, polise tokat at!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – …Kopenhag Siyasi Kriterleri’ne uyum alanında ciddi adımlar atmazsınız, siz sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma gerçekleştiremezsiniz. Biz bir taraftan demokratikleşme alanında çok ciddi adımlar attık…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yapma ya! Basılmayan kitapları topluyorsunuz.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – …ve buna paralel bir şekilde ekonomi alanında ciddi yapısal reformlar gerçekleştirdik ve bu iki temel unsurun üzerine de sosyal devlet anlayışını yerleştirdik değerli arkadaşlar.

Bakın, siz yoksulluktan bahsediyorsunuz. Lütfen yoksulluk oranlarına bir bakın, yoksulluk oranının azaldığını göreceksiniz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Anadolu’ya git yoksulu gör, buradan konuşmakla olmuyor. Karaman’a git de yoksullara bir bak.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – “Orta direk” dediğimiz, “orta sınıf” dediğimiz kesimin toplam millî gelirden aldığı paya bakacak olursak değerli arkadaşlar, aşağı yukarı Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarda olduğu dönemde yüzde 41-42 seviyesindeydi. Yani “orta direk” dediğim sınıf beş dilime ayrılan grubun ikinci, üçüncü, dördüncü grupları.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Devletin resmî rakamları geçen hafta açıklandı, yüzde 46 “geçinemiyorum” diyen.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bugün yüzde 40-41 oranında olan dilim aşağı yukarı yüzde 47-48’e çıkmıştır.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Orta direk mi kaldı yahu, orta direk mi kaldı? Orta direği kırdınız!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bakın, eğer siz rakamlar üzerinden hareket etmeye çalışırsanız o konuda yanlış bir noktaya ulaşırsınız, hiçbir zaman bizimle mücadele edemezsiniz.

 “İşsizlik oranı” dediniz değerli arkadaşlar, size soruyorum: 2010 yılında en fazla istihdam sağlayan ülke hangisidir Avrupa ülkeleri içerisinde, Türkiye dâhil 28 ülke arasında en fazla istihdam yaratan ülke hangi ülkedir söyler misiniz bana? Söyler misiniz bana?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Dünya rekoru kırdık! Hiç olmazsa dürüst konuşun, işsizlikte dünya rekoru kırdık İspanya’yla beraber, sayenizde!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – 2010 yılında tam 1 milyon 300 bin kişilik istihdam sağladık ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu bir ilktir değerli arkadaşlar, ilk.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – İşsizler gülüyor işsizler sana!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Lütfen dinlemeye tahammül edin, anlamaya çalışın bizleri.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Hayır, doğru bilgileri verin de dinleyelim!

BAŞKAN – Sayın Akkuş, Sayın Işık, lütfen…

LUTFİ ELVAN (Devamla) – İkinci temel husus değerli arkadaşlar: Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde tarihte yine bir ilki gerçekleştirdik 2010 yılında, 2010 yılında tam 218 bin kişiye istihdam sağladık. Eğer siz kendi döneminize bakacak olursanız kendi döneminizde sadece Türkiye genelinde o kadarlık bir istihdam sağladığınızı göreceksiniz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Lutfi Bey, asgari ücretin yarısına taşeron sistemine milleti mahkûm ettiniz, bunu istihdam sayma!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Ama biz sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 218 bin kişilik istihdam sağladık. Bunları görmezlikten gelemezsiniz, görmezlikten gelemezsiniz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Hangi tür istihdam, bunu da bir açıklayın!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bakın değerli arkadaşlar, biz bunları yaparken, size şunu söyledim: “Demokratikleşme” dedim…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Neresi demokratikleşme yahu, açık hava hapishanesi Türkiye!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – …“ekonomik alanda yapısal reformlar” dedim ve “sosyal devlet anlayışının yerleştirilmesi” dedim; bu üç parametreyi, bu üç unsuru birlikte biz geliştirmeye çalıştık ve birlikte yönetmeye çalıştık ve birlikte atılımlarımızı gerçekleştirdik.

Şimdi, bakın, ekonomiden bahsettiniz, işsizlikten bahsettiniz. Ekonomik alanda işsizliği gidermeye yönelik, genç istihdamını artırmaya yönelik neler yaptık biz acaba, bir hatırlayalım şöyle: Aktif iş gücü programlarını harekete geçirdik. Hangi dönemde uygulanıyordu aktif iş gücü programları? Bir yılda 200 binin üzerinde işçiye, işsize eğitim imkânı sağladık, meslek kazanma imkânı sağladık.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yüksek lisans yapmış üniversite mezunu asgari ücrete kuyrukta!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bakın, buna paralel olarak kadınımızın ve gençlerimizin istihdamı için gerekli altyapıyı oluşturduk. Ve üçüncü bir temel ayak olarak da sanayicimizin, üreticimizin üzerindeki vergi yüklerini ciddi ölçüde azalttık. Eğer biz bunları gerçekleştirmiş olmasaydık, eğer biz bugün sizin 1991-2002 döneminde takip etmiş olduğunuz politikaları takip etmiş olsaydık bugün Türkiye’nin durumu iflas olurdu değerli arkadaşlar, ne İspanya’dan ne de Yunanistan’dan farklı olmazdı.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Buna arkadaşlar da inanmıyor. İki dönemdir o programı devam ettirdiniz, stand-by anlaşmasını aynen uyguladınız.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Hatırlayınız, Türkiye 2010 yılında yüzde 8 oranında büyümüştür, yüzde 8’in üzerinde büyümüştür, hatırlayınız. Hangi ülke büyüdü yüzde 8 oranında? Bir de kendi döneminize bakın ve Türkiye’nin yüzde 8 oranında büyüdüğü bir dönemde dünyada ekonomik kriz yaşanıyordu, finansal kriz yaşanıyordu. Acaba, 2001 yılında dünyanın hangi ülkesinde finansal kriz yaşanıyordu, dünyanın hangi ülkesinde ekonomik kriz yaşanıyordu ki siz ülkeyi bu hâle soktunuz?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür edin o dönemde alınan tedbirlerden dolayı.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bunun bedelini siz ödediniz, daha da ödeyeceksiniz. Siz, kendi politikalarınızı, kendi anlayışınızı, yaklaşımlarınızı değiştirmediğiniz sürece bunun bedelini ödemeye devam edeceksiniz…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Başkasının bedelini bırak, kendiniz hangi bedeli ödeyeceksiniz onu söyle.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – …bundan kimsenin kuşkusu yok değerli arkadaşlar.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Bedeli siz ödeyeceksiniz.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bakın, Türkiye hızla büyüyor, gelişiyor. Sizin döneminizde, Türkiye’deki öğretim üyeleri, Türkiye’deki nitelikli iş gücü yurt dışına kaçıyordu.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Şimdi ithal öğretmen getiriyorsunuz.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bizim dönemimizde, yurt dışında yaşayan Türkler…

OKTAY VURAL (İzmir) – Anguslar geldi ya!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – …nitelikli iş gücü, profesörlerimiz, doçentlerimiz Türkiye’ye dönüyor.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Angus geldi, şimdi de ithal öğretmen geliyor, İngilizce öğretmeni.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Türkiye artık önemli bir çekim merkezi olmuştur değerli arkadaşlar, dünyanın çekim merkezi olmuştur.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Misyonerler geliyor sayenizde.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Eğer Türkiye dünyanın çekim merkezi olmasaydı bu kadar çok yabancı sermaye girmezdi arkadaşlar.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Misyonerler geliyor, bunun hesabını vereceksiniz. 40 bin misyoneri burada tek tek açıklayacaksınız.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bakın, değerli arkadaşlar, size şunu söyleyeyim: Bir yıl içerisinde -bunu dikkatli dinleyin arkadaşlar- Almanya’dan 40 bin Türk, nitelikli iş gücü Türkiye’ye geliyorsa bunun anlamı nedir arkadaşlar? Bilgisayar mühendisleri, makine mühendisleri, uçak mühendisleri…

ALİM IŞIK (Kütahya) – İngilizce öğretmenleri, bunu da söyleyin, ithal İngilizce öğretmenleri.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – …Almanya’daki işlerini bırakıp Türkiye’ye dönüyorlarsa bunun anlamı nedir? Türkiye bir çekim merkezi olmuştur artık arkadaşlar.

KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Anguslar gibi!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Siz ARGE nedir bilmiyordunuz, biz öğrettik sizlere.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Hadi canım!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Aktif iş gücü programları nedir bilmiyordunuz, bunu da biz öğrettik.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – ARGE…

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Evet, evet…

OKTAY VURAL (İzmir) – Çok cahil konuşuyorsunuz.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Cumhuriyeti de siz kurdunuz o zaman!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Yapmış olduğunuz ARGE harcamalarına bir bakın, bir de bizim dönemdekine bir bakın değerli arkadaşlar.

Bakın…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yazık, yazık!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Neresi yazık? Size rakamlar vereyim madem istiyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Demek sen devlette çalışırken ARGE’den haberin yoktu değil mi, Hazinede çalıştığın zaman?

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bakın, değerli arkadaşlar…

OKTAY VURAL (İzmir) – Vay!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Evet, kaygılanıyorsunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Seni milletvekili yaptılar…

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bakın, kişi başına ARGE harcamaları, yıl 2002, sadece 46 dolar; bizim dönemimizdeki ARGE harcamaları 135 dolar, kişi başına düşen ARGE harcamaları.

En düşük memur maaşı, 2002 yılında 392 Türk lirası; bugün 1.454 Türk lirası. En düşük memur maaşı aşağı yukarı 4,5 kat artırılmıştır değerli arkadaşlar.

Bugün siz şunu söyleyebilir misiniz: Herhangi bir devlet memurunun enflasyona ezildiğini söyleyebilir misiniz? Mümkün değil.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Bunu devlet memurlarına bir sor da… Seçim bölgesindeki memurlara sor, sana cevabını versin.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Enflasyon oranları ortada. Hesap kitap bilen, hesap yapmasını bilen, enflasyon oranı nedir bilir, memur maaşlarındaki artış nedir bilir. Bunu hepiniz görüyorsunuz, hepiniz bunun farkındasınız ama görmek istemiyorsunuz, duymak istemiyorsunuz, bilmek istemiyorsunuz.

Ben, çok teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Arayacağım.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati: 16.19

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.33

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verdiği önerisinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

2.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve arkadaşlarınca verilen, taşımalı eğitimle ilgili sorunlar hakkındaki Meclis Araştırması Önergesi’nin, Genel Kurulun 29/03/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi

                                                                                                                        29.03.2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu; 29.03.2011 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                            Kemal Anadol

                                                                                                                   İzmir

                                                                                                        Grup Başkan Vekili

Öneri:

Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve arkadaşları tarafından, 25 Mart 2011 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “Taşımalı Eğitimle ilgili sorunlar” hakkında verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin, (469 sıra nolu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 29.03.2011 Salı günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Bursa Milletvekili Sayın Kemal Demirel’de.

Buyurun Sayın Demirel. (CHP sıralarından alkışlar)

KEMAL DEMİREL (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; taşımalı eğitim ve öğretimin sorunlarıyla ilgili araştırma önergesi vererek bu araştırma önergesinin gündeme alınmasıyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, taşımalı eğitime geçildikten sonra Türkiye’deki kapanan okulların hangi durumda olduğu, hangi fiziki şartlar içerisinde bulundukları ve okullar kapandığı için taşınan öğrencilerin sorunları, yaşadıkları psikolojik durumları, ailelerinin yaşadıkları sorunları, öğretmenlerin bakışlarını öğrenmek amacıyla detaylı bir çalışma yaparak  Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirdim. Bu anlamda, toplam yüz elli üç köyü bizzat dolaşarak sorunları yerinde tespit ettim.

Bakın değerli arkadaşlarım, bu taşımalı eğitimden dolayı kapanan okulların şu andaki fiziki durumlarının ne olduğunu biraz sonra resimlerle size göstereceğim ama bu okullar kapandıktan sonra orada okuması gereken öğrencilerin başka köylere veya ilçelere giderek taşındıkları zaman yaşadıkları sorunların gerçekten çok önemli olduğunu bizzat dolaşarak öğrendim. Ama bu taşımalı eğitim ve öğretim 1989 ve 1990’dan sonra başladı ve ondan sonra zaman içerisinde hızla büyüdü ve şu anda elimdeki rakamlara göre 2006-2007 yılında Türkiye’de, taşımalı eğitimden dolayı kapanan toplam on dört bin dokuz yüz okul var. Şimdi, taşımalı eğitimden dolayı kapanan okulların durumu gerçekten çok vahim. Niçin vahim? O okullar kapatıldıktan sonra yok efendim PTT’ye, sağlık ocaklarına veya köy konağı veya başka sosyal tesisler amacıyla bırakılmasına rağmen, okulların gelmiş olduğu tabloyu birkaç resimle öncelikle göstermek istiyorum. Bakın, taşımalı eğitimden sonra kapanan bir okulun sınıfı. Bu sınıf içerisinde motosiklet var. Yine taşımalı eğitime geçtikten sonra kapanan bir okulun sınıfı, ahır olarak kullanılmış. Yani kısacası, taşımalı eğitime geçildikten sonra okulların vahim tablosunu ortaya koydum.

Bakın değerli arkadaşlarım, öğretmen kimdir? Öğretmen öğretendir. Öğretmen kimdir? Eğitendir. Öğretmen kimdir? Yol gösterendir. Öğretmen kimdir? Köyün ışığıdır, köyün aydınlanmasını sağlayandır. Şimdi siz köylerden taşımalı eğitimle okulları kapatırsanız, o kapanan okullarda öğretmenler olmayacağı için, o köyü aydınlatması gereken öğretmenler orada bulunmadığı için, o köyü kimler aydınlatacaklar arkadaşlar?

Şimdi, öğretmen kimdir? Öğretmen, öğrenci ve veli olarak değerlendirdiğimiz zaman, eğitimin bir sacayağıdır. Yani burada, öğretmenler köylerde olmadığı için çocuklar başka yerlerde okumaya çalışıyorlar ve okudukları zaman da öğretmenlerini velilerin tanıma şansları olmuyor. Sadece veli toplantılarında karşı karşıya gelmeleri söz konusu ama maalesef, veli toplantılarında karşı karşıya gelemiyorlar çünkü köylümüz, çiftçimiz, zaten köyden zaman ayırıp da o tür toplantılara dahi gidememektedir.

Değerli arkadaşlarım, yine, bakın, elimde bir fotoğraf daha var. Taşımalı eğitime geçtikten sonra kapanan okulları ziyaret ederken Karacabey Harmanlı’da, seksen altı yaşındaki Ayşe Satı nenemizle karşı karşıya geldim. İşte burada, fotoğrafını gösteriyorum, seksen altı veya seksen yedi yaşlarında. Bu nenemize sordum: “Nene, senin bir milletvekilinden beklentin nedir, derdin nedir, sıkıntın nedir, bana söyler misin?” dediğim zaman “Ben senden ne ekmek istiyorum ne aş istiyorum, ben senden sadece kapalı olan okulumuzun açılmasını istiyorum çünkü bu okullar açık olduğu zaman, bu okullarda 23 Nisan törenleri yapılırdı, 29 Ekim törenleri yapılırdı, Çanakkale kutlanırdı, Sakarya Dumlupınarlar konuşulurdu ama artık, köylerde kapalı okullardan dolayı öğretmenler olmadığı için, çocuklar orada olmadığı için cumhuriyet değerleri, onlar konuşulmuyor, onlar gündeme gelmiyor.”

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bayrak da var.

KEMAL DEMİREL (Devamla) – Evet, göndere bayrak çekilmiyor, İstiklal Marşı o köylerde okunmuyor. Bunlar rakamlar, 15 bine yakın köy okulu. Maalesef, acı bir gerçek.

Bakın değerli arkadaşlarım, taşımalı eğitim niçin yapıldı? Çocuklarımıza daha iyi eğitim ve öğretim verilsin diye. Ben, size bir örnek vereyim: Niçin dedik? 1, 2, 3’ler, 4’ler, 5’ler ayrı ayrı öğretmenler tarafından okutulsun diye.

Yine bu araştırmamda İnegöl’deki bir taşımalı eğitim okulunu ziyaret ettim, sınıfları dolaştım. Ne göreyim? Taşımalı eğitim yapılan bu okulda da 1, 2, 3 aynı sınıfta eğitim görülüyor. Yani siz köydeki okulları kapatıyorsunuz 1, 2, 3’ü ayrı okutalım diye ama taşımalı eğitim yapan bir okulda yine 1, 2, 3 bir arada eğitim yapılıyor. “Neden?” diye sorduğumda “İşte, efendim, öğretmen açığımız var. Öğretmen açığımız olduğu için 1, 2, 3’ü birlikte okutuyoruz.” dediler.

Değerli arkadaşlarım, her şeyden tasarruf yapabilirsiniz, her konuda tasarrufa gidebilirsiniz ama tasarrufa gidemeyeceğiniz konular vardır. Bunlardan bir tanesi eğitim ve öğretimdir. Yarınlarımız olan, geleceğimiz olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekçisi olacak olan bu çocuklarımızın eğitim ve öğretiminde tasarruf olmaz, olamaz. O yüzden bu çocuklarımızın en iyi şekilde eğitim ve öğretimlerini sağlayabilmesi, gerçekleştirebilmesi açısından bütün köylerin eğitime ve öğretime açılması, her köyde en az 1 öğretmenin bulunması, 1, 2, 3’ün açılarak o çocukların -Değerli Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi- analarının yanında eğitim ve öğretime devam etmesi noktasında gerekli çalışmaların bir an evvel başlatılması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.

Bakın, soruları sordum, aldığım cevaplar: “Efendim, eğer köyde 10 taneden aşağı çocuk olursa okul kapatılır, 10’u geçerse okul açılır.” Ben yine buradan sesleniyorum, elimdeki belgelerle konuşuyorum: Nilüfer Çaylı köyü, 23 tane öğrenci var. Niye okul açılmıyor? Gemlik Muratoba, 17 kişi var. Niye açılmıyor? Büyükorhan’daki Durhasan niye açılmıyor? Mudanya’daki Çağrışan niye açılmıyor? Yani millî eğitim taşımalı ilköğretimle ilgili vermiş olduğu, yayınlamış olduğu yönetmeliğe bile kendisi sahip çıkmıyor. “10’dan fazla olursa açılır -ama açmıyorlar- ama 60’tan aşağıya, 59’a düşerse okul kapatılabilir.” diyor. Yani yönetmelikleri… Eğitim ve öğretimle ilgili, sorumlu Millî Eğitim Bakanlığı gerçekten hassas davranmış olsa… O okulların, 10’dan aşağı düşmese bile, mutlaka açılması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten konu çok hassas. Bu hassas konunun, sadece bugün değil, Türkiye'nin önemli sorunlarından biri olduğunu ve çözümlenmesi gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.

Bakın, taşınan bu çocukların feryatlarını dinledim, ailelerini dinledim, muhtarları dinledim. Çocuklar ne diyor biliyor musunuz? “Biz, gittiğimiz okullarda doğru dürüst yemek yiyemiyoruz, karnımızı doyuramıyoruz, aç gidiyoruz, aç geliyoruz.” Çünkü o çocuklar taşımalı eğitime geçtikleri için erken kalkıyorlar. Hele bir çocuğun söylediği bir laf var: “Altıda kalkıyorum, sekizde okula gidiyorum.” Allah aşkına, hanginiz çocuğunuzu altıda kaldırıp sekizde okula gönderirsiniz? Hiçbiriniz göndermezsiniz. O yüzden, o çocuklar, o köy çocukları bu ülkenin çocuklarıdır, onlara sahip çıkmak hepimizin ortak görevidir ve sorumluluğudur.

Aç kaldıklarını söylüyorlar, uykusuz kaldıklarını söylüyorlar, arabalarda sıkıntı çektiklerini söylüyorlar, aldıkları gıdalardan dolayı sağlıklı beslenemediklerini söylüyorlar. “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” diyoruz. E bunun için de çocuklarımızın en iyi şekilde -sağlıklı- beslenmeleri, en iyi şekilde eğitim ve öğretim almaları gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.

O taşımalı okulların da sorunları var. Spor salonları yeterli değil, yok gibi, biyoloji sınıfları ya da teknik sınıflar yok gibi, müzik salonları yeterli değil gibi, rehberlik dersleri verecek rehber öğretmen açığı olduğu ortada. Yani nereden bakarsanız bakın, sorunlar gerçekten çok büyük. Eğitim ve öğretimin amacı çocuklarımıza sıkıntı çektirmek değil, ailelerine sıkıntı çektirmek değil, köylere sıkıntı yaşatmak değil. Onların en iyi şekilde eğitim ve öğretimini sağlayacak düzenlemelerin yapılması gerektiğini özellikle vurguluyorum.

Meclis kürsüsünden bir kez daha sesleniyorum: Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bütün köy okulları -1, 2, 3 olmak üzere- açılacak ve öğretmenler o köylerde çocuklarımıza en iyi eğitim ve öğretimi vereceklerdir diye inanıyorum çünkü o çocuklar bu ülkenin geleceğidir, yarınlarıdır. Onlara sahip çıkmak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Demirel.

KEMAL DEMİREL (Devamla) – Teşekkür için…

BAŞKAN – O mümkün değil.

KEMAL DEMİREL (Devamla) – Evet değerli arkadaşlarım, bu çocuklar hepimizin çocukları. Bu çocukların tartışıldığı bir konuda zaman kısıtlaması oluyor ama ben şunu söylüyorum: Bu ülkenin çocuklarına sahip çıkmak bu Parlamentonun ortak görevidir.

Sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Demirel.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde ilk söz, Kocaeli, Sayın Fikri Işık’a aittir.

Buyurun Sayın Işık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa 98, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince taşımalı sistemle ilgili Meclis araştırması açılmasına dair önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, taşımalı sistemin içeriğine girmeden aslında Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği grup önerisine bir bakmak gerektiğini düşünüyorum. Doğrusu, bir eğitimcinin kaleminden çıkmadığı her halinden belli olan bir metinle karşı karşıyayız. Eğitim dilinden ziyade bir duygusal metinle karşı karşıyayız.

Şimdi, yani bu konu Türkiye’de tartışılmalı mı? Tartışılmalı ama Cumhuriyet Halk Partisi öyle bir metinle konuyu Meclis gündemine taşımış ki bu metni okuduktan sonra zinhar, hemen Meclis bir kanun çıkarıp taşımalı sistemi iptal etmeli diyesiniz geliyor.

Şimdi bakınız metnin bir iki cümlesini okumak isterim: “Özellikle 1, 2, 3’üncü sınıflar için taşınan gözü yaşlı öğrenciler yaşadıkları sosyal ve psikolojik sorunlarla boğuşmakta, gözü yaşlı anne ve babaları da çocuklarının sosyal, psikolojik ve fiziksel sağlık sorunlarıyla mücadele etmektedir.” diyor.

Değerli arkadaşlarım, bugün şu şehirleşmenin bu kadar geliştiği dünyada çocuğunu servise vermeden acaba yürüyerek okula gönderen kaç velimiz var? Yani her çocuğunu servise bindiren annenin gözyaşı varsa o zaman Türkiye’de ağlamayan anne mi var, ağlamayan çocuk mu var? Ya, öyle bir dünyadayız ki artık ana okulundakiler de servise biniyor.

KEMAL DEMİREL (Bursa) – Ben ne diyorum, sen ne diyorsun?

FİKRİ IŞIK (Devamla) - Ya Değerli Milletvekilim, Nilüfer…

KEMAL DEMİREL (Bursa) - Sen dolaştın mı köyleri?

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Dolaştım, her gün dolaşıyoruz biz.

KEMAL DEMİREL (Bursa) – Gel beraber gezelim!

FİKRİ IŞIK (Devamla) - Nilüfer ilçesinin Çaylı köyünden bahsediyor. Bakın, Nilüfer ilçesi Çaylı köyü, evet, 1997 yılında binanın kullanılamaz hâle gelmesinden, yıkılma tehlikesinden dolayı valilik oluruyla kapatılmış ve öğrenciler 3 kilometre ötedeki Konaklı köyüne taşınıyor, her gün 3 kilometre.

Ya, arkadaşlar, yani Türkiye’de 3 kilometre yol gitmeden okuluna ulaşan kaç öğrencimiz var? Şimdi, yani önergenin, hazırlayan arkadaşların emeğine saygı duyuyorum ama, gerçekten bir eğitimci gözüyle hazırlanmadığı ortada. Öyle sorular sorulmuş ki dediğim gibi, bu sorulardan sonra ve Sayın Milletvekilinin burada önerge lehinde yaptığı konuşmadan sonra zinhar taşımalı sistemi kaldırmamız lazım. Ben de merak ettim…

Tabii, şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin bir açmazı var, bir eski CHP var, bir yeni CHP var. Şu anda bizim elimizdeki yazılı dokümanlar eski CHP’ye ait. Arkadaşlarımızın düzeltme hakkı var ama şunu ifade ediyorum: Cumhuriyet Halk Partisinin yazılı belgesi…

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Bir tane CHP var kardeşim ya!

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Cumhuriyet Halk Partisinin yazılı belgesi…

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Eskiye yeniye aklın ermez, sen işine bak!

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Hayır, bu sizin ifadeniz olduğu için söylüyorum. “Yeni CHP” ifadesi benim değil.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sen işine bak, işine!

FİKRİ IŞIK (Devamla) - Zorunlu hâllerde taşımalı eğitim. Eğitim kurumlarının eğitim görecek çocuk ve gençlerin yaşadıkları yerleşim biriminde eğitim görmesi esas olacak ancak istisnai durumlarda taşımalı eğitim yoluna gidilecektir. Yani şimdi kendi yazılı metinlerinizde “Taşımalı eğitim, gerektiğinde yapılacak.” diyorsunuz, ondan sonra buradaki gerek verdiğiniz yazılı belgede, sonra yaptığınız konuşmada “Her köyde okul olacak.” diyorsunuz. O zaman kendi kendinizle çelişmiyor musunuz?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok, yok, çelişmiyoruz.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Eyvallah. Biraz sonra siz de izah edersiniz.

Şimdi…

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Ya okumadın, ya anlamadın, ikisinden biri.

FİKRİ IŞIK (Devamla) – Ya ikisinden birisiyse o zaman niye taşımalı sistemin zorunlu hâllerde uygulamaya konması gerektiğini söylemiyorsunuz da taşımalı sistem dolayısıyla, efendim, köy okullarının kapandığından bahsediyorsunuz?

Şimdi, değerli arkadaşlarım, tabii ki öncelikle şunu ifade edeyim: Cumhuriyetin en önemli ideallerinden biri, her öğrencinin, köylü-kentli, zengin-fakir, her öğrencinin eğitime ulaşmasıdır. Eğitim her vatandaş için haktır, devlet için görevdir. Dolayısıyla, eğitime ulaşma noktasında cumhuriyetin attığı adımlar bugün Türkiye'nin geldiği noktada gerçekten fevkalade önemlidir ve taşımalı sistem de herkesin eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanabilmesi için atılmış önemli bir adımdır.

Elbette ki bütün eğitimcilerin ortak görüşü, mümkün olduğu ölçüde, her öğrencinin kendine en yakın mekânda, okulda eğitim almasıdır ama bu bazen fiziki şartlar gereği mümkün olmayabiliyor, bazen farklı gerekçelerle bunu başaramayabiliyorsunuz. İşte o zaman karşınıza iki seçenek çıkıyor: Ya birleştirilmiş sınıflarda eğitim yapma zorunluluğu ya da taşımalı sistem. İkisinden birini tercih etmek durumundasınız. Her ikisinin de avantajları var, dezavantajları var ama ortaya çıkan sonuç, bugün, taşımalı sistemin gerekli olduğu hâllerde taşımalı sistemin mutlaka yapılmasıdır.

Bakınız, arkadaşlarımız bir sürü soru sormuşlar. Yalnız, sanki taşımalı sistem AK PARTİ İktidarında yürürlüğe konmuş bir çalışma, bir uygulama gibi sormuşlar. Hayır, bu, 1989-90 yılının ikinci yarıyılında Kırklareli ve Kocaeli’de uygulamaya konmuş bir sistem. Daha sonra, burada pilot uygulama başarılı olduğu için 1991’de 10 ile, 1992’de 29 ile, 1993’te de 43 ile genişletilmiş ve sonunda da Türkiye'nin tamamına teşmil edilmiş ve bugüne kadar da devlete çok ciddi bir yük getirmesine rağmen taviz verilmeden uygulanan bir sistem. Başlangıçta mesafeler daha uzun tutulmuş olmasına rağmen, bugün 1,5 kilometreden daha uzak bir mesafe varsa bu taşımalı sistem kapsamına bu köy okulları alınıyor. Elbette arzumuz Türkiye’nin şartları elverdiği ölçüde her köye öğretmen verebilmektir ama arkadaşlar, bazılarımızın galiba eğitim ekonomisinden haberi yok. Türkiye’nin bir eğitim ekonomisi var. Evet, AK PARTİ iktidara geldiği dönemden bugüne kadar eğitim bütçesi Türkiye’de her zaman birinci bütçe oldu ve her yıl eğitim bütçesi artarak devam ediyor. Buna mukabil hâlâ tam arzu ettiğimiz noktada değiliz ama bunu başarabilmenin yolu da her zaman ayağını yorganına göre uzatmaktır, popülist politikalara sapmamaktır, hele hele seçim yaklaştı diye ayak üstü vaatler verip seçimden sonra milletten kaçmamaktır. Siyasetin en önemli handikabı seçimden önce popülist vaatleri verip seçimden sonra yerine getirmediğiniz zaman milletvekilinin halktan kopması, bakanların halkın içine çıkamaması, Başbakanın kapalı salon toplantılarının dışına çıkamaması gerçeğidir. Bunun önüne geçmek istiyorsak elbette taşımalı sistemde varsa sorunlar bu sorunlar giderilecektir. Bugün fiilî, fiziki şartları uygun olduğu sürece 10’dan fazla öğrencisi olan köylerde eğitime devam edilmektedir ama birleşik sınıflarda ama ayrı sınıflarda. 60’dan az öğrencisi olan köy okulları 4, 5, 6, 7, 8’inci sınıflarda taşınmaktadır, bu taşınmaya da devam edecektir.

Değerli arkadaşlarım, bu taşımalı sistemle ilgili Millî Eğitim Bakanlığının yeni çalışmalar yaptığını biliyoruz. Taşımalı sistemde karşılaşılan sorunların çözümü noktasında çok yoğun gayretler gösterildiğini biliyoruz ama şunu da biliyoruz ki: Yakın gelecekte çocuklarımızın daha iyi eğitim alması açısından, sosyalleşmelerinin daha ileri boyutlara ulaşması açısından, öğretmen istihdamında eğitimin kalitesi yönünden daha iyi noktalara gidilmesi açısından taşımalı sisteme devam edilecektir, edilmelidir de. Bu, bir siyasi polemik konusu da olmamalıdır. Hele hele seçim yaklaşıyor diye Meclisin artık yeni döneme başlamak için ara vermesine iki hafta kala böyle bir Meclis araştırması önergesinin verilmesini doğrusu çok gerekli bulmuyoruz.

Şunu ifade etmekte, son olarak, fayda görüyorum: Değerli arkadaşlar, bu konuda Meclis araştırması açılmasının gerektiğine inanmıyoruz ama bir gerekliliğe inanıyoruz, Cumhuriyet Halk Partisinin taşımalı sistemin avantajları ve dezavantajları konusunda ciddi bir bilgilendirmeye ihtiyacı olduğu kanaatindeyiz.

Bu duygu ve düşüncelerle grup önerisinin aleyhinde olduğumu ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

KEMAL DEMİREL (Bursa) – Sayın Başkan, sataşma var, söz istiyorum.

BAŞKAN – Hangi konuda sataşma var?

KEMAL DEMİREL (Bursa) – Benim konuşmalarımı çarpıtarak anlatmaya çalıştı.

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Cevap verdi efendim, söylenen şeylere cevap verdi.

KEMAL DEMİREL (Bursa) – Taşımalı eğitime karşı olduğumuzu falan söyledi, benim sözlerimde böyle bir şey yok.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Evet, çarpıtma var.

BAŞKAN – Ben getirtirim şimdi tutanakları, bakarım, size de veririm söz. Bakacağım, vereceğim. Şimdi bitirelim şunu. Vermeyeceğim demedim, bir bakayım ben çünkü takip edememiştim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tamam efendim.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi lehinde Mersin Milletvekili Sayın Akif Akkuş.

Buyurun Sayın Akkuş.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu taşımalı eğitimle ilgili Meclis araştırma önergesinin gündeme alınmasıyla ilgili olarak söz almış bulunuyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, daha önceki birçok konuşmamda da belirttim: Eğitim bir ülkenin, bir milletin en önemli işlerinin başında gelmektedir. Eğitim çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğe hazırlanmasıdır. Gelişmiş dünya milletleri eğitime verdikleri öneme ve değere bağlı olarak toplumlarını bugünün gelişmiş ve yüksek standartlı yaşantı merkezleri hâline getirmiş ve çağdaş dünya medeniyetine katkılar sunan çalışmalara eğitimle imza atmışlardır. Eğitimin kıymetini bilen bu ülkeler, bütün gelişmişliklerine rağmen eğitime genel bütçeden oldukça büyük paylar ayırmaya devam etmektedirler.

2011 yılı bütçe sunuş konuşmasında Sayın Millî Eğitim Bakanı “Millî Eğitim Bakanlığı bütçe ödeneklerini 34,1 milyar TL’ye çıkarıyoruz. Böylece 2011 yılında da Millî Eğitim Bakanlığı en büyük bütçeye sahip bakanlık olma özelliğini sürdürmektedir.” diye belirtti. Ancak ben şöyle bütçe ödeneklerine bir göz attım, Millî Eğitimin bütçesinden daha büyük bütçeye sahip bakanlıkların olduğunu gördüm. Bunlardan bir tanesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 35,8 milyar TL ayrılmış, Maliye Bakanlığına ise 72,1 milyar TL ayrılmıştır. Dolayısıyla, bu gösteriyor ki Millî Eğitim, demek ki genel bütçeden en büyük payı alan bakanlık değildir.

Bu ödenek miktarıyla bütçeden büyük paylardan birisini Millî Eğitim Bakanlığı almasına rağmen, millî eğitimin sıkıntıları AKP İktidarı döneminde de aşılamamıştır. Aşılamadığı gibi birtakım yeni sıkıntıları da beraberinde getirmiş olduğunu görüyoruz. Mesela, geçtiğimiz pazar günü yapılan ve gençlerimizin büyük stres yaşamasına sebep olan LGS imtihanları bile henüz ortaöğretimin sıkıntılarını aşamadığımızı göstermektedir. Bir ülke düşünün ki ortaöğretim son sınıflar, Millî Eğitimin bir önergesi ile tatil edilebiliyor. Hatırlıyorsunuz, Millî Eğitim okullara bir önerge gönderdi ve dedi ki: “İşte,  imtihanların yapılacağı 27 Mart gününe kadar yoklamalara dikkat edilmemesi...” diye belirtti. Bu da bize şunu gösteriyor: Yani o zaman çocuklarımız niye bu eğitim kurumlarımızda tutuluyor, niçin burada günlerini, zamanlarını harcıyorlar diye düşünebiliyoruz. Bakıyoruz, liseler dört yıla çıkartıldı. O zaman ne gereği vardı? Yine liseler üç yıl olmalı ve son sınıfta da öğrenciler dershaneye gitmeli yahut işte, derslerini görmeli. Tabii, “Bu dört yıla çıkarılması, öğrencilerin üniversite kapılarında yığılmalarını önlemek için mi istenmektedir?” gibi bir soruyu beraberinde getiriyor. Yoksa üniversite mezunlarının hayata bir yıl daha geç başlamaları mı istenmektedir? Çünkü böylece bir yıl insan hayatında çok önemli bir zaman. Belki bu çocukların içerisinde binlercesi bu ülkeye fevkalade faydalı olacak zihinlere, zekâlara sahip bulunmaktadırlar.

İlköğretim ve ortaöğretim, program ve müfredat olarak yeniden ele alınmalı,  Türk milletinin geleceği düşünülerek yeni düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, eğitim ve öğretimde fırsat eşitliği mutlaka sağlanmalıdır. Zorunlu eğitim okul öncesi eğitimle birlikte dokuz yıla çıkartılmalı ve iki kademe hâlinde yapılmalıdır.

Eğitimin her kademesinde eğitim dili mutlaka Türkçe olmalıdır. Türkçenin dışında başka bir ana dilde eğitim yapılmamalıdır: bu, teklif dahi edilmemelidir.

Ortaöğretim, program türünü esas alan yatay ve dikey geçişe imkân verecek şekilde yapılandırılmalıdır.

Üniversiteye giriş sınavı veya sınavları kaldırılmalıdır.

Yükseköğretimde kılık kıyafete bağlı olmaksızın eğitim hakkı verilmelidir.

Dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi teşvik edilmelidir.

Bütün bunlar dikkate alındığında Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretimden üniversiteye kadar yeniden ele alınması ve yapılandırılması âdeta bir zaruret hâlini almıştır diye belirtebiliriz.

Değerli milletvekilleri, verilen önergeye dönecek olursak -malumunuz- taşımalı eğitim sistemi 1990-1991 öğretim yılında ilk defa uygulanmaya başlanan ve bugün de devam etmekte olan, özellikle kırsal kesimde yaşayan öğrenci ve veliler için vazgeçilmez bir önem kazanmış olan sistemdir. Yani bugün bundan geriye dönülmesi söz konusu olamaz çünkü düşünün, köylerimizde nüfus kalmadı, nüfus kalmadığı için öğrenci de kalmadı, dolayısıyla biz bu taşımalı eğitimi iyileştirerek, kalitesini artırarak mutlaka devam ettirmek durumundayız. Bu sayede kırsal kesimdeki öğrenciler fırsat eşitliğinden, eğitim eşitliğinden istifade edebilmektedirler.

Millî Eğitim Bakanlığı Taşımalı Eğitim Yönetmeliği’ne göre bu sistemin amacı, ilköğretim okulu bulunmayan veya ilköğretimin ikinci kademesi için yeterli olmayan, çeşitli nedenlerle eğitim-öğretime kapalı okullardaki öğrencilerin merkezî ilköğretim okullarına günübirlik taşınarak daha kaliteli bir eğitim ve öğretim görmelerini sağlamak içindir.

Eğitimin yaygınlaştırılması, yerleşim birimlerinin dağınık olması, iç göçler, eğitim niteliğinin yükseltilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması vesaire gibi gerekçelerle ABD, Yeni Zelanda ve Avustralya gibi ülkelerdeki taşımalı eğitim sistemleri örnek alınarak UNESCO’nun da katkılarıyla taşımalı eğitim ülkemizde de uygulamaya konulmuştur.

Bölgeler arasında coğrafi ve iklim şartları bakımından büyük farkların bulunduğu ülkemizde, taşımalı eğitim bir gereklilik hâlini almış bulunmaktadır. Şöyle bir anekdot olarak belirtmek isterim ki ben köyde ilk, birinci sınıfta okuduğumda, köyümüzdeki öğrenci sayısı 138’di, bugün köye gittiğimde bakıyorum öğrenci sayısı 35-36 tane.

Dolayısıyla, biraz önce bir arkadaşımız eğitim ekonomisinden bahsetti. Bu eğitim ekonomisi içerisinde taşımalı eğitimin kullanılması bir zaruret hâlindedir diye belirtebiliriz. Ancak, uygulamada özellikle öğrencileri olumsuz yönde etkileyen birtakım eksiklikler de bulunmaktadır. Taşıma merkezlerinin fiziki durumu, sınıf kapasitesi, eğitim araç ve gereçleri ihtiyaca cevap verecek nitelikte değildir. O zaman demek ki biz bu fiziki yapıyı iyileştireceğiz, yeniden düzenleyeceğiz, okulların araç ve gerecini yenileyeceğiz ve bunları artıracağız, buralara çocukların ilgisini çeken laboratuvarlar kuracağız. Bu sayede, demek ki, niteliğini bir parça artırabileceğiz.

Öğrencileri taşıyan araçlar bu işi devletten gelecek bir gelir kapısı olarak değerlendirdiklerinden kapasiteleri ve nitelikleri yönünden yeterli hizmet sunamamaktadırlar yani bir minibüs düşünün: Minibüsün kaloriferi yok, çalışmıyor. Bunun yanında, oturakları düzenli değil. Ama bu, devletten gelen bir ödenek hâline geldiği için bu minibüs şoförleri yahut taşıyıcı kişiler için, bu birtakım çekişmelere, rekabetlere de konu olarak devam ettirilmektedir. Özellikle kış şartlarında çocukların taşınması için gerekli şartlar sağlanamamaktadır. Bu da ana babayı, öğretmen ve yöneticileri endişelendirmektedir.

Taşımalı eğitimde verilen yemekler kalitesiz ve maalesef yeterli değildir. Biraz önce arkadaşımız belirtti, gerçekten yemeklerin miktarı oldukça az, kalitesi de iyi değil. Ayrıca, taşıma merkezindeki yerli öğrencilere yemek verilmemesi önemli bir sorundur.

Değerli milletvekilleri, bir taşıma merkezine üç beş köyden çocuklar getiriliyor ve bunlara öğle yemekleri veriliyor, bir kazan kaynıyor yahut bir yemek şirketinden geliyor ama oradaki yerli çocuklara bunlar verilmiyor. Köylerimiz, çiftçilerimiz fakirleşti. Bu bakımdan, bu öğrencilere de bu yemeklerin verilmesi gerekiyor, bunların istifade etmesi gerekiyor diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AKİF AKKUŞ (Devamla) – Tabii, sözlerimi bitiremedim ama buraya kadar.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akkuş.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde son söz Amasya Milletvekili Sayın Avni Erdemir’e aittir.

Buyurun Sayın Erdemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AVNİ ERDEMİR (Amasya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin taşımalı eğitimin sorunlarının görüşülmesine dair Meclis araştırması açılmasıyla ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ Hükûmeti olarak, vizyonumuzu cumhuriyetimizin vizyonu kabul etmiştik. Cumhuriyetimizin vizyonu, çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmış bir Türkiye inşa etmekti. İktidarımız da kurulduğu günden bugüne kadar çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmış bir Türkiye’yi inşa etmek için çok önemli gayretler sarf etti ve 2023 yılını bu vizyonun sonuç yılı olarak kabul etti. İnşallah, AK PARTİ iktidarlarıyla birlikte 2023 yılında cumhuriyetimizin bu vizyonuna mutlaka Türkiye ulaşacaktır.

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Ama çok geç kaldın bunları söylemek için; listeler yapıldı!

AVNİ ERDEMİR (Devamla) – Tabii, bu vizyona nasıl ulaşacaktık? Elbette ki, eğitimle ulaşacağız. Onun içindir ki, yine kurulduğu günden bugüne hükûmetlerimiz en büyük payı eğitime ayırmış. Zira biz inanıyorduk ki, toplumumuzda feda edilecek bir ferdimiz yoktur ve yine eğitim sistemimizin temel amacı, ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasını sağlayacak, değişime açık, sorunları tespit ederek bunlara çözüm üretebilen, geleceği inşa edebilecek, maddi ve manevi değerlerimizin gelecek nesillere aktarılmasını sağlayacak zihinsel altyapıya sahip bireyler yetiştirmektir.

Değerli arkadaşlarım, öğrenci sayılarındaki önemli artışlara paralel olarak hükûmetlerimizde yapılan yatırımlar ve yürütülen kampanyalarla eğitimdeki derslik sayısında önemli artış gerçekleştirildi. Derslik başına düşen öğrenci sayılarını azaltarak bu konuda çok önemli iyileştirmeler gerçekleştirdik. Öğrenci sayılarındaki artış okullaşma oranlarını da artırmıştır. Özellikle, okul öncesi eğitiminde 2002 yılında yüzde 11 olan okullaşma oranı 2010-2011 yılında -altmış – yetmiş iki aylık dönemde- yüzde 57’nin üstüne çıkmıştır.

Değerli arkadaşlar, ilköğretimde son sekiz yılda, 26 bini hayırsever vatandaşlar tarafından olmak üzere, 160 bin yeni derslik yapılmıştır. Böylece, ilköğretimde 2002-2003 öğretim yılında 36 olan derslik başına düşen öğrenci sayısı, evet, 2010-2011 yılında 32’ye düşmüştür. Genel ortaöğretimde 2002-2003’te 34 iken bugün, 31’e düşmüştür.

Değerli arkadaşlarım, 2010 yılında 39.908 kadrolu öğretmenin ataması yapılmıştır. 2011 yılında, başta öğretmen ihtiyacı olmak üzere, eğitim-öğretim hizmetleri sınıfıyla diğer hizmet sınıflarındaki ihtiyaca yönelik atamalarda kullanılmak üzere 55 bin adet personel alımı planlanmıştır.

Değerli arkadaşlarım, 2002-2003 döneminden bugüne kadar 747 adet ilköğretim ve ortaöğretim pansiyon binası açılmış ve 92.462 yeni yatak kapasitesi eklenmiştir.

Eğitime erişimi artırma çalışmaları kapsamında uygulanan taşımalı ilköğretim uygulaması kapsamında, 2009-2010 eğitim-öğretim yılında 668 bin öğrenci 5.765 merkezî okula taşınmıştır. 2010-2011 eğitim-öğretim yılında ise özellikle kız çocuklarının okullaşmasını artırmak amacıyla ortaöğretimde de taşımalı eğitim uygulamasına geçilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, yine, özürlü öğrencilerimizin taşıması yapılmakta, rehabilitasyon merkezlerine öğrencilerimiz evlerinden alınıp okullarına, oradan yine evlerine taşınmaktadır.

Öğretmen başına düşen öğrenci sayısına da bakarsak, yine bir iyileşmenin olduğunu görüyoruz. Evet, ilköğretimde 2002’de öğretmen başına 28 öğrenci düşerken bugün 21 öğrenci düşmektedir. Genel ortaöğretimde, evet, 21 öğrenci düşüyordu öğretmen başına, bugün 18 öğrenci düşüyor. Bunlar nasıl yapılıyor? Okullaşma oranı artarak yapılıyor.

Değerli arkadaşlarım, -biraz önce de ifade edildi- taşımalı eğitimin gayesi, çıkış noktası nedir? Anayasa’mız ve Millî Eğitim Temel Kanunu’ndaki temel ilkelerdir. Nedir bu? Eğitimde fırsat eşitliği. Evet, işte, 1989-1990 yılında taşımalı eğitim bu anlayışla ortaya çıkmıştır. Zira, bağ köylerimiz boşalmıştır. 1970’li yıllarda nüfusumuzun yüzde 60’dan fazlası köylerde yaşarken, bugün köylerimizin nüfusu yüzde 30’lara düşmüştür.

Değerli arkadaşlar, göç bir olgudur, hayatın gerçeğidir, dünyanın gerçeğidir. Gelişmiş toplumlarda istihdam, hizmet sektörü, sanayi sektörü ve tarım sektörü diye sıralanır. Elbette, insanları doğduğu yerde doyurmak çok önemli ama dünyadaki değişmenin dışında kalmak, çarkları tersine çevirmek de mümkün değildir değerli arkadaşlarım.

Değerli arkadaşlar, YİBO’lar ve taşımalı eğitim bir ihtiyaçtan doğmuştur. Çok sık tartışılan bir konudur YİBO’lar ve taşımalı eğitim. Eğer çocuklarımızın eğitim almasını istiyorsak, çocuklarımızın fırsat eşitliğinden yararlanmasını istiyorsak YİBO’lar da olacak, taşımalı eğitim de olacak.

Değerli arkadaşlarım, eğer taşıma mümkünse mutlaka ve mutlaka öğrencilerimiz taşınmalıdır, YİBO’lara alınmamalıdır, Bakanlığımızın da temel felsefesi, yaklaşımı budur. YİBO nerede zaruridir? Çocuklarımız eğer eğitim sisteminin dışında kalacaksa, eğitim-öğretimin dışında kalacaksa, taşımalı eğitim mümkün değilse, köyünde eğitim alamayacaksa işte orada YİBO’lar zaruridir, olması gerekir, çocuklarımız YİBO’da eğitim-öğretim görmelidir.

Değerli arkadaşlar, diğer ikinci ifade edeceğim husus da şudur: Eğer köyde 1, 2 ve 3’üncü sınıflarda toplam 10 öğrenci varsa o köyde okul açık kalmalıdır. Okul o köyün ışığıdır, öğretmen o köyün ışığıdır. Değerli arkadaşıma inanıyorum ve katılıyorum. Eğitimcilerimize, eğitim yöneticilerimize de buradan duyuruyorum: Eğer köyde 1’inci, 2’nci, 3’üncü sınıflarda 10 öğrenci varsa mutlaka okullar onarılmalıdır ve okullar açılmalıdır, o ışık yanmaya devam etmelidir. Ancak, eğer köyde 1’inci, 2’nci, 3’üncü sınıfta toplam 5 tane öğrenci varsa -biraz önce değerli milletvekili arkadaşım ifade etti- eğitim ekonomisi açısından size soruyorum: Bir köye 2 öğrenci için öğretmen göndermemiz mümkün mü? Bunun gerçekliği ne kadar mümkün?

Değerli arkadaşlarım, o zaman 1989’da taşımalı eğitimi çıkaranlar doğru bir karar almışlardır. Eğer köyde eğitim-öğretim imkânı yoksa, öğrenci yoksa mutlaka ve mutlaka bunlar taşınmalıdır ama nereye? Elbette bunlar birleştirilmiş eğitim yapılan okullara taşınmamalıdır. Bunlar bugün de sekiz yıllık temel ilköğretim okullarına taşınmaktadırlar, bilgisayar laboratuvarı olan okullara taşınmaktadırlar, eğitim teknolojisi altyapısı olan okullara taşınmaktadırlar. Ve birleştirilmiş sınıflarda hiçbir surette eğitim, varsa istisnai durum, olmamalıdır değerli arkadaşlar.

Ben, bu vesileyle, taşımalı eğitim konusunun Meclisimizde tartışılmasına vesile oldukları için değerli arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Meclisimiz artık kapanma arifesine girdiğinden, böyle bir konunun Mecliste tartışılma imkânının olmadığını gördüğümüz için, aslında bunun gayesinin de Meclis çalışmalarını engellemek olduğunu gördüğümüz için önergenin aleyhinde olduğumu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Erdemir.

Sayın Demirel’e sataşmadan dolayı söz vereceğim.

Sayın Demirel, siz de bir sataşmaya mahal vermeyin; buyurun.

Üç dakika süre veriyorum.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Amasya Milletvekili Avni Erdemir’in, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

KEMAL DEMİREL (Bursa) – Sayın Başkan, teşekkür ederim söz verdiğiniz için.

Değerli milletvekilleri, şimdi, ben araştırma önergemi verdim. Araştırma önergemi verdiğim arkadaşlarımız da herhâlde okuma yazmaları var ki okumuşlar. Ben taşımalı eğitimin sorunlarının ortadan kaldırılması, tekrar gözden geçirilmesi, eksikler neyse o eksiklerin giderilmesi amacıyla verdim ve bunu verirken de köylerde 1, 2 ve 3’üncü sınıfların sayısının 10’u geçmesine rağmen kapatıldığını tespit ettim ve bu tespitimin de sonuçlarını buraya aktardım. Yani taşımalı eğitim bu ülkede 1989’dan sonra çıktı. Tabii ki bu sistem, çocuklarımızın daha iyi eğitim-öğretim görmeleri amacıyla çıktı ama bu yapılırken… Yine burada isim verdim, rakam da verdim. İşte, onlardan bir tanesini gösteriyorum. Bu arkadaşımız gitsin bu köye, Bursa Nilüfer’e bağlı Çaylı köyü. Tam 23 tane öğrenci var, 1, 2 ve 3’üncü sınıf. Okul kapalı ve açmıyorlar. Ne diyorlar biliyor musunuz? Okulu köylü yapsın. Devlet ne iş yapar arkadaşlar? Devlet ne iş yapar? Hükûmet ne iş yapar? Bu sorunları çözmek için iş yapar. O okulu yapmak devletin görevidir, hükûmetlerin görevidir, sadece orada yaşayan köylülerin değil. Zaten köylü perişan, ektiği ürünün karşılığını alamıyor, tarımla çok zor geçiniyor. Böyle geçinen insanlara kalkıp da “Sen bu köyün okulunu yap. Yapmazsan seni taşıyacağız.”

Peki, taşınan okulların yollarına gidip baktınız mı, dolaştınız mı? Onlarla ilgili birçok soru önergesi verdim. Çukurlarla dolu o yollarda seyahat ediyorlar. O çocukların can güvenliği önemli değil mi? Bakın, trafik kazalarında bugüne kadar taşımalı eğitimden dolayı 60’ı aşkın öğrencimiz hayatını kaybetmiş. Evet. Faydaları sıralanırken, bu hayatını kaybeden öğrencilerimiz bu ülkenin çocukları değil miydi? Onların anaları babaları bu üzüntüyü yaşıyorlar. O yaşadıkları üzüntüyü paylaşmak bizim görevimiz değil mi? Ama biz ne diyoruz? Taşımalı eğitimin eksikleri vardır. O eksikler mutlaka giderilmelidir, çözülmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi geçmişte ne demişti? Taşımalı eğitim gözden geçirilsin; bugün de söylüyoruz aynısını. Dün neyse bugün de aynı, o görüşlerimizi tekrarlıyoruz. Biz, taşımalı eğitimin…

Burada vermiş olduğum önergede açık ve net, 1, 2, 3 köylerde okutulabilmeli. Neden okutulabilmeli? Çünkü o okullar açık olduğu zaman –bir kez daha vurguluyorum- o köylerde 23 Nisanlar, 29 Ekimler mutlaka kutlanmalı ve devam etmeli diyorum.

Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi vardır.

Sayın Anadol, Sayın Özyürek, Sayın Akıncı, Sayın Keleş, Sayın Güvel, Sayın Çöllü, Sayın Özpolat, Sayın Baratalı, Sayın Erbatur, Sayın Demirel, Sayın Pazarcı, Sayın Öztürk, Sayın Aydoğan, Sayın Özer, Sayın Coşkuner, Sayın Günday, Sayın Kart, Sayın Koç, Sayın Susam, Sayın Seyhan, Sayın Ayhan.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve arkadaşlarınca verilen, taşımalı eğitimle ilgili sorunlar hakkındaki Meclis Araştırması Önergesi’nin, Genel Kurulun 29/03/2011 Salı günkü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Önergeler

1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin (2/517) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/265)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/517 esas numaralı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifim, süresi içinde ilgili komisyonda görüşülmediğinden İçtüzüğümüzün 37. maddesi gereğince doğrudan gündeme alınmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                        Mehmet Serdaroğlu

                                                                                                               Kastamonu

BAŞKAN – Teklif sahibi olarak Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu.

Buyurun Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kredi kartları hakkındaki kanun teklifimle ilgili söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde kredi kartları sorunu her geçen gün çığ gibi büyüyerek artmaktadır. İnsanlar ekonomik zorluklar nedeniyle kredi kartlarını bir ödeme aracı değil de yaşamlarını sürdürme aracı olarak kullanmaktadırlar ve bunun sonucu ülkemizde kredi kartı sayısı 40 milyonu aşmıştır.

Değerli milletvekilleri, kredi kartı sorunlarıyla ilgili olarak sizlere bu kürsüden defalarca seslendim, çözüm önerileri getiren kanun tekliflerimin gündeme alınması için uğraştım ama ne yazık ki İktidar, hep bildiğini okudu ve okumaya da devam ediyor.

Daha geçen ay kamuoyunda “torba yasa” olarak adlandırılan bazı alacakların yeniden yapılandırılmasını öngören bir düzenlemeyi birlikte Meclisten geçirdik. Torba yasada, vatandaşın birçok vergi ve prim borçlarına ödeme kolaylığı getirerek burada yeniden yapılandırdık.

Sayın İktidar kendisinin bile içine ne koyduğunu karıştırdığı torba yasada, ne hikmetse, kredi kartı borçlarının yapılandırılması konusunda duyarsız kalmış, bir düzenleme yapma gereği duymamıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak yaptığımız tüm uyarılara rağmen, kredi kartları konusunda duyarsız kalan ve bu soruna kulak tıkayan AKP Hükûmeti, üstüne üstlük Sayın Bakan Ali Babacan’ın, kredi kartı borçları tüketici kredisine çevrilerek kapatılmalı önerisini de dikkate almamıştır. Aynı sicil affında olduğu gibi, İktidar, bankalarla ve büyük şirketlerle kurduğu yakınlığı vatandaşına tercih etmiştir.

Değerli milletvekilleri, kredi kartlarıyla ilgili diğer önemli bir nokta da bankaların kart sahiplerinden haksız ve hukuksuzca aldığı 1,6 katrilyon liralık kart aidatları meselesidir. Bu 1,6 katrilyon lira her yıl vatandaşın cebinden bankalara transfer edilmektedir. Üstelik yargı kararlarına rağmen uygulama hâlen devam etmekte ve İktidar bu soygunu sürdürmektedir. İşte kanun teklifimizle bankaların bu haksız, bu zahmetsiz tatlı kazancının önlenmesini ve milyonlarca kredi kartı borçlusunun borçlarının yeniden yapılandırılmasını amaçlamaktayız.

Değerli milletvekilleri, İktidarın ekonomide yapacağı düzenlemelerde tercihlerini kullanırken öne sürdüğü bazı bahaneleri bir noktaya kadar anlayabiliyoruz ama Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının, kart aidatı soygununu görmezden gelip, her zaman bankaların yanında olması ve vatandaşını mağdur etmesi anlaşılabilir gibi değildir. Hele hele şu torba yasayla yaklaşık 50 katrilyonluk bir yapılandırma getirilirken, vatandaşın en önemli sorunlarından olan kart borçlarıyla ilgili bir düzenleme yapılmamasını gerçekten ama gerçekten anlamak mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, Allah’ın izni, büyük Türk milletinin teveccühü ile 12 Hazirandan sonra Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında haksızca alınan kredi kartı aidatlarına son verilecektir.

Yine Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında esnafın post makinesinden alınan ücretlere de son verilecektir.

Ayrıca, Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında banka hesap işletim ücretlerine de son verilecektir ve nihayetinde Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında 40 milyon kredi kartından problemli yaklaşık 20 milyon kredi kartı borcu önce tüketici kredisine çevrilecektir, dolayısıyla 20 milyon vatandaşımızın kart borcu Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında yeniden yapılandırılacaktır diyor, hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.

Edirne Milletvekili Sayın Cemaleddin Uslu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, İç Tüzük 37’nci maddeye göre Kastamonu Milletvekilimiz Mehmet Serdaroğlu’nun kanun teklifi üzerine söz aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kredi kartı günlük hayatımızda herkesin, her vatandaşın kullandığı argümanlardan bir tanesi.

Ülkemizde kredi kartları tüketicinin yaşamını idame ettirme aracı hâline gelmiştir. Kredi kartı bir ödeme aracı olmasına rağmen ülke şartlarında bir gelir unsuru gibi kullanılmaktadır. Tüketicinin kart kullanmaya zorunlu olması karşısında yüksek gecikme ve akdi faiz oranları ve haksız, kanunsuzca alınan kart aidatları tüketicilerin mağdur edilmesine, istismar edilmesine neden olmaktadır.

Kredi kartı sayısı ülkemizde 40 milyonu aşmıştır. Daha önce çeşitli yasal düzenlemelerle yapılandırılmasına rağmen temerrüde düşmüş 4 milyarın üzerinde bir kredi kartı borcu bir tarafa, vatandaş, yaklaşık 12 milyar TL’lik kredi kartı borcunun da asgari tutarlarını ödeyerek, o karttan bu karta yatırarak borcunu ödeyemez hâle gelmiş ve haciz durumuna düşmüştür. Kredi kartlarında uygulanan akdi ve gecikme faiz oranları tüketici kredi faiz oranlarından da yüksektir ne yazık ki. Enflasyonun çok üzerlerinde, yüzde 40 düzeyinde faiz oranlarıyla şişirilen kredi kartı borcu kredi kartı sorununu içinden çıkılmaz bir hâle getirmiştir ne yazık ki. Kredi kartı faizlerinin objektif kriterlere bağlanması bir zorunluluk hâline gelmiştir. Bankaların mevduata uyguladıkları faiz oranları baz alınmalıdır. Aksi hâlde kredi kartı faiz oranlarının keyfî olarak belirlenmeye devam edilmesi durumunda kredi kartı sorunu birkaç yılda bir tekrar karşımıza çözüm bulunması için gelecektir.

Kredi kartlarında uygulanan faizlerin yüksek olması, ödeme güçlüğüne düşüp borcunu kapatamayan kişilerin borcunun katlanarak artmasına, dolayısıyla borcun ödenemez duruma düşmesine sebep olmakta, kredi kartı verenlerin kart sahiplerinden “yıllık aidat”, “kart kullanım ücreti”, “yıllık ücret” ve benzeri adlar altında aldıkları ücretler vatandaşımızı mağdur etmektedir.

İşte, bu teklif de finans kurumlarının kredi kartı sahiplerinden “yıllık aidat” ve “kart kullanım ücreti”, “yıllık ücret” ve benzeri isimler altında herhangi bir ücret almamasını öngörmekte, yine kredi kartı faizlerinin makul ölçülere indirilmesini ortaya koymaktadır. Bu teklif bu hususları içermektedir.

Değerli milletvekilleri, kredi kartı mağdurlarının ülkemizde çoğunlukla yüksek rakamlara ulaşmış olması esasen ülkenin ne durumda olduğunu göstermektedir. Türkiye'nin bugün için en önemli sorunları nelerdir diye baktığımızda yoksulluk ve işsizliğin had safhada olduğunu, yine gelir dağılımındaki adaletsizliğin ve kayıt dışı ekonominin bu şekilde sıralanabileceğini öngörmek mümkün.

Yoksulluk ve işsizlik gerçekten Türkiye'nin en önemli meselesi. Zira yüzde 11-yüzde 12 seviyelerinde bir işsizlikten bahsedilmesine rağmen bugün fiiliyatta yüzde 20’nin üzerinde bir işsizliğin olduğunu biliyoruz. Sokakta gördüğümüz her 3 gençten 1 tanesi ne yazık ki işsizdir ve genel olarak işsizlik rakamlarına baktığımızda yüzde 40’ı yüksek tahsilli olan işsizlerdir. Gerçekten önemli bir konudur.

Yine, gelir dağılımındaki adaletsizliğe baktığımızda en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik dilimin toplam gelirden yüzde 47,6 pay aldığını görüyoruz. Bu önemli bir rakamdır. En düşük gelire sahip yüzde 20’lik dilim ise toplam gelirden yüzde 5,6 gibi bir pay almaktadır. Arada 8,5 kat fark vardır. Ciddi bir adaletsizliktir gerçekten.

Kayıt dışılıkta 162 ülke arasında 95’inci sıradayız.

İşte bütün bunlar ülkenin, Türkiye'nin ne durumda olduğunu ortaya koymaktadır.

Çokça konuşmacılar tarafından enflasyonun düşük seyrettiği ifade ediliyor ama 2007’de 35 lira olan bir küçük altın bugün 120 lira seviyesine çıkmıştır. Önemli bir göstergedir. Günlük hayatımızda da kullanılan bir argümandır gerçekten. Yine, 2002’de 1 litre mazot 3,1 kilogram buğdayla alınırken, bugün 5,5 kilogram buğdayla alınmaktadır. Ülkenin geldiği durumu göstermesi açısından önemli bir göstergedir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uslu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal’ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

17 Mart 2011 tarihli 79’uncu Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen teklifin birinci bölümde yer alan maddelerinin oylamaları tamamlanmıştı.

Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm 16 ila 30’uncu maddeleri kapsamaktadır.

                                   

(x) 698 S. Sayılı Basmayazı 15/3/2011 tarihli 77’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

İkinci bölüm üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz teklif bir ay önce yasalaşan 6111 sayılı torba yasaya yetiştirilemeyen bazı konuları içermektedir. Görüştüğümüz bu teklif komisyona 19 madde olarak gelmiş ve 30 madde olarak çıkmıştır. Bu teklife yetiştirilemeyen sağlık konularını içeren 17 maddelik yeni bir torba teklif ise yola çıkmış durumda.

Değerli milletvekilleri, görüşülen bu teklife ilişkin genel eleştirilerimiz şunlardır:

1) Bugüne kadar rastlanmadık bir biçimde kanun teklifi sahiplerinden hiçbiri tekliflerinin gerekçesi konusunda komisyonumuza gelip açıklama yapma gereği duymamışlardır.

2) Birleştirilen her iki kanun teklifinde madde gerekçelerinin bulunmaması Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 73’üncü ve 74’üncü maddelerine aykırıdır. Uyarılarımıza rağmen, eksiklikler komisyon aşamasında tamamlattırılmamıştır. Teklifler yasalaştıktan sonra tereddüde düşen uygulayıcılar bu teklifle ilgili madde gerekçelerine bakmak istediklerinde, ne yazık ki yazılı bir metne ulaşamayacaklardır.

3) Bu torba teklifte de beş ayrı komisyonu ilgilendiren konular Plan ve Bütçe Komisyonunda sözde görüşülmüştür.

4) Komisyon aşamasında tekliflere eklenen on bir yeni maddeyle komisyon yetkisini aşmış ve İç Tüzük’ün 35’inci maddesine aykırı bir biçimde âdeta kanun teklifini kaleme almıştır.

5) Teklifin Genel Kurulda temel yasa olarak görüşülmesi de İç Tüzük hükümlerine aykırıdır.

Değerli milletvekilleri, şimdi de teklifin geneli ve ikinci bölümü üzerinde bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca küçük sanayi sitesi yapı kooperatiflerine bütçe imkânlarından kullandırılan kredilerden vadesinde ödenmeyenlerin yeniden yapılandırılmasını CHP olarak biz de destekliyoruz. Ancak, tarihin en kapsamlı yapılandırma düzenlemesinde hatırlanmayıp bugüne kalmış olması yasama faaliyetinin ne denli kötü yürütüldüğünü göstermesi açısından önemlidir.

Değerli milletvekilleri, bu teklifle, genel bütçeli bir idare olan DSİ’nin dava ve icra takipleri 4353 sayılı Kanun kapsamı dışına çıkarılmaktadır. Bu değişiklik, hazine adına dava ve icra takibinde sağlanmak istenen disipline zarar verecektir. Zira, bu düzenlemeyle, DSİ’ye dava ve icra takiplerinden vazgeçme ya da ihtilafların sulh yoluyla hâllinde genelde öngörülen parasal limitlerin 3 katı tutarında yetki verilmektedir. Bu durum, hem keyfî uygulamalara yol açarak mali disipline zarar verecek hem de sistemden çıkma konusunda yeni talepleri beraberinde getirecektir. Nitekim yolda olduğunu söylediğim yeni torbada Sağlık Bakanlığı döner sermayeleri için benzer bir düzenleme bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, teklifin 17’nci maddesiyle, 26 Mart 2010 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan ve 26 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe girmesi gereken yeni Hal Yasası’nın yürürlüğü 1/1/2012 tarihine ertelenmektedir. 26 Mart tarihine kadar bu düzenleme yasalaşamadığına göre, yürürlüğe girmiş olan kanunun yürürlüğü 26 Marttan geçerli olmak üzere bir yıl ertelenmiş olacaktır. Parlamentodan hazırlık için bir yıl süre isteyen Hükûmetin “Bu süre içinde hazırlıkları tamamlayamadım, bana bir yıl daha süren verin.” demesini samimi bulmak mümkün değildir. Bu erteleme talebi öncelikle Hükûmetin öngörüsüzlüğünü ortaya koymaktadır. Bize göre ertelemenin asıl amacı ise seçimler öncesi bir olumsuzluk yaşanmasından duyulan kaygıdır. 20’nci maddede istihdam, yatırıma başlama ve tamamlama süresi, tahsis ve devir işlemleriyle diğer hususların yer alacağı yönetmeliğin ne kadar süre içinde hazırlanacağının belirtilmemiş olması bir eksikliktir.

5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 26’ncı maddesinde değişiklik yapan 21’inci madde, büyükşehir belediyesinin mülkiyet veya tasarrufundaki hafriyat sahaları ve toplu ulaşım hizmetlerinin de kendisine ait büfe, otopark ve çay bahçelerinde olduğu gibi belediye ve bağlı kuruluşlarının yüzde 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere ve bu şirketlerin yüzde 50’sinden fazlasına ortak olduğu diğer şirketlere Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın işletilmesinin devredilebileceğini hükme bağlamaktadır. Hafriyat sahalarının ve toplu taşım hizmetlerinin işletilmesinin bir büfe işletmesiyle aynı kategoriye konularak ihalesiz devredilmesini doğru bulmamaktayız.

Değerli milletvekilleri, 5543 sayılı İskân Kanunu’na bir madde eklenmesini öngören 22’nci madde, baraj ve gölet yapımı veya askerî yasak bölge sebebiyle bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan mahalle, köy veya belde halkının daha önce orman sınırları dışına çıkartılmış veya yeni çıkartılacak yerlere yerleştirilmelerini hükme bağlamaktadır. Bu maddenin hangi ihtiyaçtan kaynaklandığının sorgulanması yapılırken, ülkemizde ilk kez baraj ve gölet yapılmadığının bilinmesinde fayda vardır.

Maddeye göre Çevre ve Orman Bakanlığı bundan böyle bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerleri maddede öngörülen amaçlar için orman sınırları dışına çıkartıp Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredebilecektir. Bu hâliyle madde hükümleri geçici olmayıp devamlı niteliktedir. 1999 yılında meydana gelen deprem nedeniyle 7269 sayılı Umumi Afetlerle İlgili Kanun’a 15/10/1999 tarihli ve 581 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle eklenen hüküm bu düzenlemeye örnek olarak alınmıştır. Afetle ilgili olarak yapılan düzenlemenin dahi Anayasa’ya aykırılığı biline biline, yürütmenin normal bir faaliyeti için örnek alınmasını kabul etmek mümkün değildir.

Bu madde uygulamasında, orman vasfını kaybetmiş yerlerin orman sınırları dışına çıkarılmasında, Anayasa’mızın milat olarak kabul ettiği 31/12/1981 tarihinden önce bu vasıfların kaybedilmiş olması koşulu da aranmayacaktır. Maddede öngörülen gerekçelerle bugün veya gelecekte bir köyün taşınması ihtiyacı ortaya çıktığında, Çevre ve Orman Bakanlığı orman sınırları içinde kalan bir yeri “Maddede sayılan koşullar var.” diyerek orman sınırları dışına çıkartıp Bayındırlık ve İskân Bakanlığına devredebilecektir.

Yapılan düzenleme, uygulamanın daha önce 2/B çalışması yapılmış alanlarda tekrar tekrar yapılmasına da izin vermektedir. Oysa mevcut mevzuat, orman sınırları tespit edilip 2/B uygulaması yapıldıktan sonra aynı alanlarda yeni 2/B uygulaması yapılmasına izin vermemektedir. Orman Kanunu’nun 2/A maddesi, orman sayılan yerlerden, öncelikle orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen yerleştirilmesi maksadıyla orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerler ile hâlen orman rejimi içinde bulanan funda ve makilerle örtülü yerlerden tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen yerlerin orman sınırları dışına çıkarılabileceğini hükme bağlamaktadır. Bu hüküm ortada dururken Anayasa’nın 169 ve 170’inci maddelerine aykırı bir biçimde yeni düzenleme yapılmasının gerekçesini anlamak mümkün değildir. Öyle anlaşılıyor ki Anayasa Mahkemesinin üye yapısında yapılan siyasi değişiklik Hükûmeti cesaretlendirmektedir.

Bu arada Hükûmete Anayasa’nın 153’üncü maddesi hükmünü de hatırlatmak gerekir. Anılan maddenin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, yasama organı yapacağı düzenlemelerde, daha önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını göz önünde bulundurmak, bu kararları etkisiz kılacak biçimde yasa çıkarmamak, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar yasalaştırmamak yükümlülüğündedir diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu kanun teklifinde, son bir yıl içinde, hatta geçen ay çıkarılan kanunlarda değişiklikler yapılması dikkat çekmektedir. Teklifin 5’inci maddesi ile yapılan düzenlemeye geçen ay kabul edilen 6111 sayılı Kanun’a ilişkin tasarının 214’üncü maddesinde yer verilmesine karşın daha sonra tasarıdan çıkarılmış, aynı konuya şimdi tekrar bu kanun teklifinde yer verilmektedir.

Teklifin 13, 14 ve 16’ncı maddeleri 13 Ocak 2011 tarihli, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan ve 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen maddeler olup, bu kanun teklifi ile hemen yürürlüğe konulması öngörülmektedir.

Teklifin 17’nci maddesiyle, 11 Mart 2010 tarihinde kabul edilen ve “Hal Yasası” olarak bilinen 5957 sayılı Kanun’un 26 Mart 2011 olan yürürlük tarihi 1 Ocak 2012 tarihine ertelenmektedir.

Teklifin 26, 27 ve 28’inci maddeleriyle, daha geçtiğimiz ay kabul edilen ve 25 Şubat 2011 tarihinde, yani bir ay önce yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un üç maddesinde değişiklikler yapılmaktadır.

Daha önce de benzer durumla sıkça karşılaşıldığı üzere, bu düzenlemeler AKP Hükûmetinin ne kadar vizyonsuz, ufuksuz ve öngörüsüz olduğunu, çıkarılan kanunlarda daha uygulamaya girmeden değişiklik yapmak durumunda kaldığını göstermektedir. AKP zihniyeti şimdi de kalkmış 2023 vizyonundan bahsetmektedir. Siz daha bir ay sonrasını bile göremiyorsunuz!

Son günlerde, başta Sayın Başbakan olmak üzere, AKP’den her temsilci 2023 vizyonundan bahsetmektedir. Hatta Sayın Başbakan 22 Şubat 2011 tarihli grup konuşmasında “Şimdi on iki yılı kapsayan bir beyanname hazırlıyoruz. Bizimki, cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye'nin geleceği konumu hazırlayan bir beyanname olacak.” diyor, devam ediyor: “Şimdi 2023’ü konuşuyorlar, fakat söylediğimiz aynen çıktı işte. Dedik: ‘Bak bunlar şimdi bunu da sahiplenirler.’” diyor Sayın Başbakan. Şimdi buna ne diyeceksiniz? İnsaf! Sadece Google’da yapılacak kısa bir taramada bile 2023 vizyonunun kime ait olduğu görülebilir. Kopya çekerken yakalananlar suç bastırmaktadır. Bu, siyasi kapkaççılıktır. Son günlere gelinceye kadar Sayın Başbakanın hiçbir konuşmasında ve AKP’nin dokümanlarında 2023 vizyonunu bulamazsınız. AKP sekiz buçuk yıldır ülkemizi günübirlik politikalarla yönetmiş, öngörüsüz ve vizyonsuz olduğunu da ortaya koymuştur.

2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı AKP döneminde hazırlanmış, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 28 Haziran 2006 tarihli 121’inci Birleşiminde onaylanmıştır. AKP tarafından Dokuzuncu Kalkınma Planı’nın hiçbir yerinde 2023 hedeflerine yer verilmemiştir. Altı yılı kapsayan bu planda yıllık yüzde 7 büyüme öngörülmüş ancak daha ilk dört yılında yıllık ortalama büyüme yüzde 2’nin bile altında kalmıştır. AKP döneminde sekiz yılda yıllık ortalama büyüme ise yüzde 4,3 düzeyindedir. AKP’nin hazırladığı Orta Vadeli Program’da 2011, 2012 ve 2013 yılları için öngörülen yıllık ortalama büyüme yüzde 5 düzeyindedir. AKP’nin yapıp yapabileceği, olup olacağı bu, kapasitesi bu kadar, çapı bu kadar. Yıllık ortalama yüzde 4, yüzde 5 büyüme oranlarıyla 2023 yılında on büyük ekonomi arasına girebilmek mümkün değildir, ekonomist arkadaşlar bunu çok iyi bilirler.

Sayın Başbakan ve AKP’nin 2023 vizyonunu sahiplenmesi siyasi kapkaççılık olduğu kadar, Türkiye’ye vereceği hiçbir şeyi kalmayan AKP’nin iflasının da tescili olmuştur. Bu yaklaşımın, Milliyetçi Hareket Partisinin kamuoyuna çok önceden açıkladığı siyasi projeyi sahiplenmek olduğu da açıktır. En azından Sayın Başbakanın ilham kaynağının Milliyetçi Hareket Partisi olduğu inkâr ve tevil götürmez bir gerçektir. Sayın Başbakan ve AKP zihniyetinin siyasi kapkaç anlayışının, siyasi geçmişlerine ve siyasi anlayışlarına bakıldığında, aslında yadırganacak bir yönü de bulunmamaktadır.

Değerli milletvekilleri, “2023 vizyonu: Lider Ülke Türkiye” hedefi Milliyetçi Hareket Partisi tarafından belirlenmiştir. 2023 yılında Türkiye’nin nerede olması gerektiğini ilk açıklayan, ulaşılması gereken hedefleri ilk defa Türk milletiyle paylaşan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 23 Kasım 1997 tarihli 5. Olağan Büyük Kurultay konuşmasında “Milliyetçi hareketin uzun vadeli stratejiler konusunda ortaya koyduğu ilkeler ve hedefler bellidir. Bizler orta vadede lider ülke, uzun vadede süper güç olmanın heyecanını şimdiden yaşayan, bunun gerçekleşmesinin mümkün olduğuna yürekten inanan insanlarız. Türkiye niye, cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yıl dönümünü kutlayacağımız 2023 yılına lider ülke olarak girmesin?” diyor. İsteyen arkadaşlarıma bu konuşmanın bulunduğu kitapçığı da verebilirim: “2023 Türkiye Vizyonu.”

“2023 Lider Ülke Türkiye” vizyonunu bir siyasi proje olarak 1999 yılı seçim beyannamesiyle kamuoyuna takdim eden de Milliyetçi Hareket Partisidir. Uzun vadeli strateji ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda 2023 hedeflerini ortaya koyan yine Milliyetçi Hareket Partisi olmuştur. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 27 Haziran 2000 tarihli ve 119’uncu Birleşimi’nde kabul edilmiştir. 2001-2023 yıllarını içine alan uzun vadeli gelişmenin temel amaçları ve stratejisini biz daha o yıllarda milletimizle paylaşmış ve devlet politikası hâline getirmiştik. Sayın Bakanım siz bunu çok iyi bilirsiniz eski devlet planlamacı olarak, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda Milliyetçi Hareket Partisinin koydurduğu 2023 hedeflerinin en azından siz şahidisiniz.

Son günlerde Sayın Başbakanın ısrarla bahsettiği “2023’te ülkemizin dünyanın en büyük on ekonomisinden birisi olma.” beyanı bizim 2000 yılında tayin ettiğimiz bir hedeftir. Bununla kalmadık… Dünyada ekonomik ve sosyal anlamda gelişmiş ülkelerin tümü, uzun dönemli toplumsal, ekonomik ve siyasi hedefleriyle uyumlu bir bilim ve teknoloji vizyonu geliştirmişler ve bu vizyonu güncellerken teknoloji öngörüsü çalışmalarını etkin bir araç olarak kullanmaktadırlar. Ülkemizde de refah toplumuna ulaşma sürecinde bilim ve teknolojiden etkin bir araç olarak yararlanılmasını sağlamak üzere o dönemin Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli’nin Başkanlığında yapılan 13 Aralık 2000 tarihli Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Toplantısı’nda 2003-2023 yılları için Türkiye'nin bilim ve teknoloji strateji belgesinin hazırlanması kararı alınmıştır; karar da burada. Yaklaşık bir yıl süren hazırlık çalışmalarının ardından yine Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli’nin Başkanlığında yapılan 24 Aralık 2001 tarihli Yedinci Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Toplantısı’nda projenin adı “Vizyon 2023: Bilim ve Teknoloji Stratejileri” olarak belirlenmiş, projenin ana teması, temel yaklaşımı ve bu kapsamda yürütülecek alt projelerin ayrıntılı içeriğiyle yürütme planı ve yönetim şekli onaylanmıştır; o karar da burada.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak 2023 vizyonuna yıllardır partimizin program, proje ve beyannamelerinde yer verdik, 2023 hedeflerimizi yıllarca savunduk ve milletimize gelişmiş ve küresel klasmanda lider Türkiye'yi kuracağımızın her fırsatta sözünü verdik. 2023 hedeflerini merak edenler İnternet’ten ya da Devlet Planlama Teşkilatının arşivinden Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nı ve TÜBİTAK arşivinden Vizyon 2023 kapsamında hazırlanan proje ve raporları temin ederek 2023 vizyonunun içeriğini ve asıl sahibinin kim olduğunu açıklıkla görebilirler.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Şahıslar adına söz talebi yok.

Şimdi soru-cevap işlemine geçiyorum.

Sayın Genç…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu torba kanunun 21’inci maddesiyle büyükşehir belediyelerine bir yetki getirilmiş, büyükşehir belediyelerine şirket kurma yetkisi tanınmış. Bu şirkette genel sekreter ve belediyenin yetkilileri yönetim ve denetim kurulu üyeleri olacak ama ne maaş verilecek belli değil.

Ayrıca, büyükşehir belediyelerine hafriyat sahalarını işletme hakkı veriyor ki bu tamamen İstanbul Belediyesine verilen çok özel bir yetki. Biliyorsunuz, İstanbul Belediyesi hudutları içinde Orman İdaresine ait büyük alanlar vardı, burada, Orman İdaresinin büyük bir kazancını kanunla İstanbul Belediyesine devrettiler ve bu hafriyatı dökmeyle ilgili birimin  başına da o zamanki Bakanın -yani bugünkü Bakanın- yakını Türker Eroğlu’nu getirmişlerdir. Şimdi, öğrenmek istiyorum: İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu toprak hafriyatını dökmekten senede kaç lira alıyor, bir? İkincisi: Büyükşehir belediyeleri şirketler kuracak ama bu şirketlerin başına gelecek kişilere ne ücret verilecek yani hangi kıstaslara göre verilecek, bunlar layüsel bir ücret mi alacaklardır?

Ayrıca, bunlara, çay bahçelerini işletme ve bunlara bağlı birtakım işletme hakkını veriyorsunuz, bu günah bir şey. Yani niye büyükşehre veriyorsunuz da büyükşehrin hudutları içindeki öteki belediyelere de büfe ve benzeri şekilde işletme hakkını vermiyorsunuz, çay bahçelerini işletme hakkını vermiyorsunuz? Bu, tamamen büyükşehirleri korumak ve burada büyükşehir belediye başkanlarına çok özel imtiyazlar vererek, o belediyelerin -kendilerine göre- partililerine, hiçbir kıstasa bağlı olmadan orada ticari işletme açma hakkını vermek demektir. Yani bu tamamen, bence, büyükşehir belediyelerine verilmiş çok büyük bir imtiyazdır. Bu imtiyazla, bu kişileri, bu görevleri yaparken hiçbir kurala bağlı tutmuyorlar, tamamen bir derebeylik sistemi. Yani büyükşehir belediye başkanları, hudutları içinde olan birtakım çay bahçelerini işletecekler, toprak dökme işlerini yapacaklar, şirketler kuracaklar, bu şirketlerde istedikleri ücretleri alacaklar. Bu nasıl hükûmettir, nasıl yönetim anlayışıdır? Derebeyliklerde böyle bir şey yok. Yani bize bir cevap verirse memnun olurum Sayın Başkan.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, hem geçen sene hem evvelsi sene bu toprak hafriyat işlerinden dolayı ne kadar para elde etmiştir? Bu paraları nereye kullanmıştır? Bu paraların sarfı konusunda, kendilerine bağlı şirketler vardır, o şirketler kanalıyla bu paralar kullanılıyor ve o şirketlerin de yaptıkları işler ne İhale Kanunu’na tabi ne bir sınırlamaya tabi. Bu, tamamen, devleti bir çiftlik anlayışı ve zihniyetiyle yönetmedir. Bunlar hakikaten bu Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmayan kanunlardır ama bunların altında bugün AKP’nin belli bir çoğunluğu var, “Bize kimse hesap sormaz.” diyor, ama yarın, böyle suistimale elverişli kanunları yürüten kamu personelinin yaptığı suistimallerden dolayı bunların görecekleri cezanın sorumlusu bu Hükûmet olacaktır.

Teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aslında, bu kanun, zaten şu anda yürürlükte olan bir kanun. Yani büyükşehir belediyeleri kendi şirketlerine birtakım hizmetleri mevcut şartlarda, kanundaki yazılı olan şartlarda verebiliyorlar. Buna sadece hafriyat yerleri, burada…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ses gelmiyor ki… Ne cevap veriyorsunuz, anlaşılmıyor. Sesiniz gelmiyor, ne cevap verdiğiniz belli değil.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Büyükşehir belediyeleriyle ilgili kanunda, zaten buradaki düzenlemelerin hepsi var.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Varsa niye getiriyorsunuz?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Sadece buna eklenen, büyükşehir belediyelerinin kendi şirketlerine, yüzde 50’sinden fazlasına sahip olduğu şirketlere hafriyatla ilgili işleri de verebilme imkânı getiriliyor, yoksa diğer, işte çay bahçeleri, vesaire, otoparklar, bu konularla ilgili düzenlemeler aynen mevcut yasada var. Yani mevcut yasada bir değişiklik yapan, ilave şeyler veren bir düzenleme gelmiyor burada veya olmayan şeyleri ortaya koyan bir  düzenleme gelmiyor; mevcut yasaya sadece hafriyat yerleriyle ilgili bir düzenleme getiriliyor. Başka herhangi bir şey yok.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim sorduğum, İstanbul Belediyesi ne kadar para almıştır?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Efendim, ona yazılı olarak cevap verebiliriz. Biz, İstanbul Belediyesinin hafriyat işlerinden veya çay bahçelerinin kiralanmasından, diğer işlerinden ne kadar kaynak transferi yaptığını, ne kadar para kazandığını eğer şey yaparsanız yazılı olarak bildiririz. Bunların bilgisini size aktarırız.

Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam, peki.

BAŞKAN – İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

16’ncı madde üzerinde iki önerge vardır.

Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

698 Sıra sayılı Kanun teklifinin 16. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Şandır

Erkan Akçay

Y. Tuğrul Türkeş

 

Mersin

Manisa

Ankara

 

Recep Taner

Emin Haluk Ayhan

Mustafa Kalaycı

 

Aydın

Denizli

Konya

 

Hakan Coşkun

 

Metin Çobanoğlu

 

Osmaniye

 

Kırşehir

Madde 16- 6762 sayılı Kanuna ek 1 inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

"Çevrimiçi işlemler

Ek Madde 2- Poliçe, bono, çek, makbuz senedi, varant ve kambiyo senetlerine benzeyen senetler güvenli elektronik imza ile düzenlenemez. Bu senetlere ilişkin kabul, aval ve ciro gibi senet üzerinde gerçekleştirilen işlemler güvenli elektronik imza ile yapılamaz.

Konşimentonun, taşıma senedinin ve sigorta poliçesinin imzası elle, faksimile baskı, zımba, ıstampa, sembol şeklinde mekanik veya elektronik herhangi bir araçla da atılabilir. Düzenlendikleri ülke kanunlarının izin verdiği şekliyle bu senetlerde yer alacak kayıtlar el yazısı, telgraf, teleks, faks ve elektronik diğer araçlarla yazılabilir, oluşturulabilir, gönderilebilir.

Ticaret şirketleri ile gerçek ve tüzel kişi diğer tacirlere ilişkin olarak, bu kanunun zorunlu tuttuğu bütün işlemler elektronik ortamda güvenli elektronik imza ile de yapılabilir. Bu işlemlerin dayanağı olan belgeler de aynı usulle elektronik ortamda düzenlenebilir. Zaman unsurunun belirlenmesi gereken ve yönetmelikte düzenlenen hallerde güvenli elektronik imzaya eklenen zaman damgasının tarihi, diğer hâllerde merkezî veri tabanı sistemindeki tarih esas alınır.

Şirket adına imza yetkisini haiz kişiler şirket namına kendi adlarına üretilen güvenli elektronik imzayla imza atabilirler. Bu durumda,  kullanılacak nitelikli elektronik sertifikalarda sertifika sahibi alanı içerisine, sertifika sahibinin ismiyle birlikte temsil ettiği tüzel kişinin de ismi yazılır. Bu husus tescil ve ilan edilir.

Bu maddenin uygulanmasına dair usul ve esaslar Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 16 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bengi Yıldız

Sırrı Sakık

M. Nezir Karabaş

 

Batman

Muş

Bitlis

 

Osman Özçelik

 

M. Ufuk Uras

 

Siirt

 

İstanbul

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN  (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

13/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanununa paralel düzenlemeler içeren söz konusu maddelerin, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mevcut Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu olmaması, bu düzenlemelerin tek başına yetersiz kalması ve olası müktesep hak sorunları yaratması olasılığı nedeniyle maddelerin metinden çıkarılması amaçlanmaktadır.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma saati: 18.06

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.20

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesi üzerinde verilen Batman Milletvekili Sayın Bengi Yıldız ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Teklifin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

698 Sıra sayılı Kanun teklifinin 16. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları

Madde 16- 6762 sayılı Kanuna ek 1 inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

"Çevrimiçi işlemler

Ek Madde 2- Poliçe, bono, çek, makbuz senedi, varant ve kambiyo senetlerine benzeyen senetler güvenli elektronik imza ile düzenlenemez. Bu senetlere ilişkin kabul, aval ve ciro gibi senet üzerinde gerçekleştirilen işlemler güvenli elektronik imza ile yapılamaz.

Konşimentonun, taşıma senedinin ve sigorta poliçesinin imzası elle, faksimile baskı, zımba, ıstampa, sembol şeklinde mekanik veya elektronik herhangi bir araçla da atılabilir. Düzenlendikleri ülke kanunlarının izin verdiği şekliyle bu senetlerde yer alacak kayıtlar el yazısı, telgraf, teleks, faks ve elektronik diğer araçlarla yazılabilir, oluşturulabilir, gönderilebilir.

Ticaret şirketleri ile gerçek ve tüzel kişi diğer tacirlere ilişkin olarak, bu kanunun zorunlu tuttuğu bütün işlemler elektronik ortamda güvenli elektronik imza ile de yapılabilir. Bu işlemlerin dayanağı olan belgeler de aynı usulle elektronik ortamda düzenlenebilir. Zaman unsurunun belirlenmesi gereken ve yönetmelikte düzenlenen hallerde güvenli elektronik imzaya eklenen zaman damgasının tarihi, diğer hâllerde merkezî veri tabanı sistemindeki tarih esas alınır.

Şirket adına imza yetkisini haiz kişiler şirket namına kendi adlarına üretilen güvenli elektronik imzayla imza atabilirler. Bu durumda, kullanılacak nitelikli elektronik sertifikalarda sertifika sahibi alanı içerisine, sertifika sahibinin ismiyle birlikte temsil ettiği tüzel kişinin de ismi yazılır. Bu husus tescil ve ilan edilir.

Bu maddenin uygulanmasına dair usul ve esaslar Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN  (Kocaeli) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, daha önce yine bu kürsüden dile getirmiştim, AKP Hükûmetinde muhalif belediyeleri ortada bir suç olmaksızın cezalandırmak isteyen, kendi partililerine ve mensuplarına ise fırsatçı ve ayrımcı bir iktidar anlayışı bulunduğunu, denetimi kendi siyasi çıkarları doğrultusunda bir baskı aracı olarak ya da masa başında aklama vasıtası olarak kullandığını ifade etmiştim hatta örnek vermiştim. Bir AKP’li belediye başkanı hakkında, bir ihaleyle ilgili suç duyurusunda bulunulması üzerine İçişleri Bakanlığınca yapılan inceleme sonucu, Sayın İçişleri Bakanı, verdiği 12 Mart 2010 tarihli onayda, ihalenin ihale tekniği ve ihale mevzuatına aykırı olduğunu ancak bilgi eksikliği ve tecrübe yetersizliği nedeniyle böyle bir yola başvurulduğu anlaşıldığından 4483 sayılı Kanun hükümleri gereğince adı geçen hakkında işlem yapılmasına gerek olmadığını belirtiyor ve onay veriyor.

Buna karşın, Milliyetçi Hareket Partili olan, Belediye Başkanı Milliyetçi Hareket Partisinden olan Ereğli ilçemizde Konya Emniyet Müdürlüğü birimleri tarafından 28 Eylül 2010 tarihinde bir operasyon yapılmış, Belediye Başkanının evi dört saate yakın aranmış, 2 belediye başkan yardımcısı, şoför dâhil 11 kişi aynı aramalara muhatap olmuş, aynı gün belediye binası kuşatılmak suretiyle akşama kadar süren aramalar yapılmış, tüm ihale dosyaları, satın alma dosyaları emniyete götürülmüş ancak o gün itibarıyla gözaltına alınan hiçbir kişi olmamıştır. Aradan yaklaşık altı aylık bir süre geçtikten sonra, 25 Mart 2011 günü -geçen hafta cuma günü- yapılan operasyonla da Ereğli Belediye Başkanımız ve Belkaya Belediye Başkanımızın da aralarında bulunduğu 33 kişi gözaltına alınmış, dün gece ise Ereğli Cumhuriyet Savcılığınca 9 kişi, Ereğli Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliğince de 18 kişi olmak üzere, belediye başkanlarımızın da yer aldığı 27 kişi serbest bırakılmış, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yani “çete” suçlaması ortadan kalkmıştır.

Operasyonun başlatıldığı 28 Eylül 2010 tarihinden beri, yaşananların siyasi bir operasyon olduğunu, AKP İktidarının baskı, yıldırma, yıpratma politikasının bir uygulaması olduğunu açıkladık. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, her zaman olduğu gibi Türk adaletine güvendiğimizi söyledik ve sonucu bekledik. Adalet tecelli etmiş, bu haksızlığa, bu oyuna meydan vermemiştir. “Çete” suçlaması gibi çok ağır bir suç iddiası olmasına karşın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, başından beri, başta Ereğli Belediye Başkanımız Hüseyin Oprukçu olmak üzere arkadaşlarımızın yanında olduk ve güvencimizi ortaya koyduk.

Bu süreçte yaşananlara, sadece biz değil, Ereğli halkı da tepki göstermiş ve Belediye Başkanlarına olan güvenlerini ortaya koymuşlar, ne olduğu bile belli olmayan iddialara hiçbir şekilde inanmamışlardır çünkü Ereğli’ye hizmet, Türk milletine hizmet için çalışan, çabalayan Hüseyin Oprukçu’yu öteden beri çok iyi tanıyorlardı.

Sonuçta bu güven yerini bulmuş, iddiaların bir tezgâh olduğu gün ışığına çıkmıştır ancak bu süreçte Belediye Başkanı ve çalışma arkadaşları ile aile efradı küçük düşürülmüş, şeref, haysiyet ve itibarlarıyla oynanmış, rencide edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, soruyorum sizlere: Şimdi bunun hesabını kim verecek? Bunlar asla unutulmayacaktır, bunların hesabı AKP Hükûmetinden ve ilgililerden elbette sorulacaktır. İnanıyorum ki Ereğlili hemşehrilerim de Belediye Başkanlarına kurulan bu tezgâha karşı 12 Haziran günü AKP’yi sandığa gömerek cevap vereceklerdir.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 17’de bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 17 nci maddesinde geçen "1/1/2012" ibaresinin, "1/1/2014" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

Emin Haluk Ayhan

 

Konya

Isparta

Denizli

 

Recep Taner

Yılmaz Tankut

Alim Işık

 

Aydın

Adana

Kütahya

 

Mehmet Şandır

 

M. Akif Paksoy

 

Mersin

 

Kahramanmaraş

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN  (Kocaeli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Sebze ve meyve ticareti konusunda sektör mensuplarının beklentisi; kayıt dışı ticaretin önlenmesi, kayıtlı çalışan hal esnafının durumunun düzeltilmesi ve toptancı hallerinin fiziki yapılarının çağdaş standartlara yükseltilmesidir. Bu itibarla 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun yürürlük tarihinin ertelenmesi önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Madde 17’yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 18’de iki önerge vardır, sırasıyla okutuyorum: 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18 inci maddesi ile 1163 sayılı Kanuna eklenen Ek 3 üncü maddenin son fıkrasının aşağıdaki şekilde  değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

Emin Haluk Ayhan

 

Konya

Isparta

Denizli

 

Recep Taner

Alim Işık

Yılmaz Tankut

 

Aydın

Kütahya

Adana

 

Mehmet Şandır

 

M. Akif Paksoy

 

Mersin

 

Kahramanmaraş

"Bu  madde  hükümlerine  aykırı  uygulamalar  denetçiler  tarafından  araştırılır. Hazırlanan raporun bir örneği derhal Sanayi ve Ticaret Bakanlığına gönderilir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Suat Kılıç

Ahmet Aydın

Veysi Kaynak

 

Samsun

Adıyaman

Kahramanmaraş

 

Abdurrahman Arıcı

 

A. Sefer Üstün

 

Antalya

 

Sakarya

Madde 18- 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir. Bağdaşmayan görevler.   '

"Ek Madde 3- Kooperatifler ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve denetçileri; bu kooperatiflerin ve üst kuruluşlarının hissedarı oldukları şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerde yönetim kurulu üyesi veya denetçi olamazlar, personel olarak yahut başka bir şekilde ücretli görev alamazlar.

Birinci fıkrada belirtilen diğer görevleri bulunmasına rağmen kooperatif ve üst kuruluşlarında yönetim kurulu üyesi veya denetçi olarak seçilenler, seçildikleri tarih itibariyle diğer görevlerinden ayrılmak zorundadırlar. Bu görevlerinden ayrılmayanların yönetim kurulu üyeliğine veya denetçiliğe seçilmelerine ilişkin işlemler hükümsüzdür. Seçildikten sonra birinci fıkradaki diğer görevleri edinen kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerinin sonradan edindikleri görevlere ilişkin seçilme veya görevlendirme işlemleri ile sözleşmeler de hükümsüzdür. Yönetim kurulu üyeliğine veya denetçiliğe seçilme işlemleri bu şekilde hükümsüz olanların yerlerine yedekleri çağrılır.

Kooperatifler ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerinin fiilen bu görevleri yürüttükleri dönemde; bunların eş ve ikinci derece dâhil kan ve kayın hısımları, bu kooperatifler ve üst kuruluşları ile %50'den fazla hissedarı oldukları şirketlerde, katıldıkları vakıflarda ve diğer teşekküllerde yönetim kurulu üyesi veya denetçi olamazlar, personel olarak veya başka bir şekilde ücretli olarak işe alınamazlar.

Bu madde hükümlerine aykırı uygulamalar denetçiler tarafından araştırılır.

Birinci fıkraya aykırı olarak görev yapmakta olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde bu görevlerinden sadece birisini tercih ederek diğerlerinden ayrılırlar. Süresi içerisinde tercihte bulunmayanların seçilmiş oldukları kooperatif veya üst kuruluşlarındaki yönetim kurulu üyeliği veya denetçilik görevleri dışındaki diğer görevlerinin tamamı kendiliğinden sona erer."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN  (Kocaeli) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önerilen değişiklikle bu maddeye aykırı olarak görev yapmakta olan yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin hangi görevi tercih edeceğine ilişkin ikinci fıkrada öngörülen süre bir aydan üç aya çıkartılmakta, bu fıkra geçici hüküm olduğundan maddenin sonuna alınmaktadır.

Üçüncü fıkrada bazı ifade düzeltmeleri yapılmış ve maddeye aykırı hareket eden denetçilerle birlikte yönetim kurulu üyelerinin de görevlerinin sona ermesi kuralı getirilmiştir.

Maddenin dördüncü fıkrasının uygulamada belirsizlik yaratabilme ihtimali dikkate alınarak, bu kuruluşların personeli ile ilgili olarak bu fıkra yeniden düzenlenmiş, maddede belirtilen yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin belirli dereceye kadar hısımlarını personel olarak veya başka bir şekilde işe almak suretiyle bu kuruluşların istismar edilmesinin önüne geçilmek istenilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergede maddenin tümü değiştiğinden bu önergeyi işleme koyma imkânı kalmamıştır, önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Madde 18’i oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 19’da bir önerge vardır, okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 19 uncu maddesi ile 4562 sayılı Kanuna eklenen Geçici 8 inci maddenin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

Mehmet Şandır

 

Konya

Isparta

Mersin

 

Behiç Çelik

Emin Haluk Ayhan

Alim Işık

 

Mersin

Denizli

Kütahya

 

Yılmaz Tankut

Recep Taner

M. Akif Paksoy

 

Adana

Aydın

Kahramanmaraş

“Bu maddenin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar üç ay içerisinde hazırlanarak, OSB Uygulama Yönetmeliğinde belirlenir.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Çelik, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 19’uncu maddesinde geçen 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’na eklenen geçici madde hakkında verdiğimiz önerge için söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Organize sanayi bölgeleri, ülkemizin dört bir yanında, özellikle müteşebbis insanların endüstriyi geliştirmesi bağlamında fevkalade önem arz eden, yoğun olarak sanayi sektörüne hizmet eden ciddi gelişim alanlarıdır. Organize sanayi bölgelerini geliştiren illerimizin hızla büyüdüğünü, geliştiğini ve güzelleştiğini hepimiz biliyoruz ve görüyoruz. Bu itibarla, organize sanayi bölgesi kurmuş bir kişi olarak, organize sanayi bölgelerinin alan seçimi, o alanda yapılan imar faaliyetleri, çalışmalar, komisyon çalışmaları, parselasyon yapımı, bunların müteşebbis teşekkülün -şimdi artık müteşebbis heyet olarak da adlandırılıyor yasayla- yaptığı bütün faaliyetlerin Sanayi Bakanlığınca onaylanması ve İdare Kurulu kararıyla kabulü ve ilanından sonra girişimcilerin bu parselasyonu yapılan yerlere başvurularını sağlayarak bölgede hem sanayinin gelişmesi hem de istihdamın arttırılması anlamında büyük katkılar sağladığını biliyoruz. Bu itibarla, bugün Denizli güçlü bir endüstri kenti hâline gelmişse Gaziantep, Kahramanmaraş, Mersin, Kayseri gelmişse hep organize sanayi bölgelerinin gelişmişliği sayesinde belli düzeyleri yakalamış illerimiz ve kentlerimizdir. Sadece bunlar değil, ilk 10’a giren bütün illerimiz, başta İstanbul olmak üzere organize sanayi bölgelerine verilen önem sayesinde ülkemizin çehresi değişmiş ve illerimiz, kentlerimiz güzelleşmiştir. Bu itibarla, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında Nitelikli Endüstri Bölgeleri Yasası da çıkarılarak sanayinin özellikle dışa dönük yönünün de geliştirilmesi için Milliyetçi Hareket Partisi en büyük katkı ve desteği aslında vermiştir. Bugün ben huzurlarınızda Mersin Milletvekili olarak sizlere hitap ederken Mersin Organize Sanayi Bölgesi’nin Tarsus yolu üzerinde -ismi de doğal olarak Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi olarak geçiyor- Mersin’e, Mersin insanına, Çukurova’ya çok büyük ve maksimum düzeyde katkı yaptığını yöre halkı çok iyi biliyor ancak bu bölgede, organize sanayi bölgesinde          büyükşehir belediyesinin yanlış yer seçimi nedeniyle çöp depolama alanını kaydırması organize sanayi bölgesi için ciddi bir talihsizlik olmuştur. Bu itibarla özellikle büyük kentlerde çöp depolama alanlarının… Hükûmetin bu konuya dikkatini de çekmek istiyorum, sadece Mersin’de değil, Mersin gibi özellikle çöp sorunu olan illere, kentlere Hükûmetin ciddi katkı yapması ve yol gösterici olması gerektiğini huzurlarınızda vurgulamak istiyorum. Bu itibarla bu vahşi depolama alanının buradan kaldırılarak, uygun yer tespitiyle çöp alanının Mersin Organize Sanayi Bölgesinin bulunduğu alandan çıkartılması oldukça önem arz etmektedir. Onun için organize sanayi bölgeleri için yer seçimi yönetmeliğinde belirtilen hususların Sanayi Bakanlığı gözetiminde en iyi şekilde uygulanması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.

Sözüme son verirken önergemizdeki süre şartının onaylanmasını yüce heyetinizden diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Madde 19’u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 20’de bir önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 20 nci maddesi ile 4562 sayılı Kanuna eklenen Geçici 9 uncu maddenin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

Mehmet Şandır

 

Konya

Isparta

Mersin

 

Emin Haluk Ayhan

Alim Işık

Yılmaz Tankut

 

Denizli

Kütahya

Adana

 

 

M. Akif Paksoy

 

 

 

Kahramanmaraş

 

“İl ve ilçelerde bulunan OSB’lerdeki parsellerin tamamen veya kısmen bedelsiz tahsisleri Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenir.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Vural, gerekçeyi mi okutayım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe...

BAŞKAN – Okutuyorum.

Gerekçe:

İl ve ilçelerin sosyoekonomik durumuna ilişkin güncel veri bulunmaması ve iller arası eşitsizliğe meydan verilmemesi dikkate alınmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

21’inci maddede üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Teklifinin 21 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.           

 

Nurettin Canikli

Fatih Arıkan

İbrahim Yiğit

 

Giresun

Kahramanmaraş

İstanbul

 

A. Sibel Gönül

Yılmaz Helvacıoğlu

Ahmet Yeni

 

Kocaeli

Siirt

Samsun

Madde 21- 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 26- Büyükşehir Belediyesi kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye şirketleri kurabilir. Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilirler. Büyükşehir belediyesi, mülkiyeti veya tasarrufundaki hafriyat sahalarını, toplu ulaşım hizmetlerini, sosyal tesisler, büfe, otopark ve çay bahçelerini işletebilir; ya da bu yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının yüzde 50'sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin yüzde 50'sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebilir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 21 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

Emin Haluk Ayhan

 

Konya

Isparta

Denizli

 

Alim Işık

Yılmaz Tankut

M. Akif Paksoy

 

Kütahya

Adana

Kahramanmaraş

 

Recep Taner

 

Mehmet Şandır

 

Aydın

 

Mersin

"Madde 21- 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 26 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 21 inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Harun Öztürk

Fehmi Murat Sönmez

 

İstanbul

İzmir

Eskişehir

 

Eşref Karaibrahim

Akif Ekici

Bayram Meral

 

Giresun

Gaziantep

İstanbul

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

Kamer Genç

 

Malatya

 

Tunceli

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kamer Genç...

BAŞKAN – Sayın Genç, buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 21’inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasıyla ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu maddeyle büyükşehir belediyeleri âdeta bir çiftlik hâline getirilmiş. Büyükşehir belediyeleri hudutları içindeki, sahalarında kalan yerleri, otopark, çay bahçelerini, büfelerini işletmeyi büyükşehir belediyelerine veriyorlar. Peki, o büyükşehir belediyeleri içinde bulunan şehir belediyeleri, ilçe belediyelerinin niye yetkileri yok? Bunların hepsini alıyorsunuz, tamamen yetkiyi… Bugün, Bakırköy Belediyesinin hudutları içinde olan çay bahçelerini, otoparkları hepsini alıp anakent belediyesine veriyorsunuz.

Yine, anakent belediyesine sermaye şirketleri kurma yetkisini veriyorsunuz ve bu şirketlere de genel sekreter ve belediyelerin bütün yetkili müdürlerinin burada görev alıp istedikleri maaşla çalıştırma imkânını getiriyorsunuz.

Yine, bunların yaptıkları, mesela burada tabii, en önemli konu bu toprak döküm sahalarının işletilmesidir. Biliyorsunuz, İstanbul hudutları içinde orman idaresinin işletmekte olduğu büyük toprak sahaları vardı ve burada muazzam paralar, senede milyar dolarlar para elde ediliyordu fakat tabii, AKP nerede paralı şey varsa gözünü oraya koyuyor, hemen onu nasıl yaparım da kendime ve yandaşlarımın cebine aktarırım diye burada da Meclis çoğunluyla yine getirildi, orman idaresinden alındı, o, İstanbul Belediyesine devredildi, İstanbul Belediyesinde bu işin başına Türker Eroğlu diye bakanın yakını getirildi. Dolayısıyla kaç kamyon toprak dökülüyor, kaç lira para alınıyor, kimin cebine gidiyor, bunların hesabı yok.

Yani sayın milletvekilleri, bir parlamentonun görevi o memlekette hırsızlarla, soygunlarla, namussuzlarla mücadele etmektir, soygunu, talanı önlemektir ama siz her getirdiğiniz kanunda soyguna prim veriyorsunuz, namussuza prim veriyorsunuz, hırsıza prim veriyorsunuz. Sizi hangi düşünceyle bu millet buraya seçti, gönderdi? Yani burada getirdiğiniz kanunlarda…

Ayrıca da bu büyükşehir belediyesinin yaptığı bu işlerde Kamu İhale Kanunu’na tabi olmayacak. Ee, ne oluyor? Yani şimdi gidecek İstanbul Belediyesi, Ankara Belediyesi, kendi hudutları içindeki bütün otoparklarını, çay bahçelerini, büfelerini, toprak dağıtma alanlarını ne yapacaklar? Kendi yandaşlarına verecekler, kendileri işletecekler. Kendi çocuklarına, kendi yakınlarına, kendi partisine ait olan milletvekillerinin çocuklarına, bunlara verecekler, büyük rantlar sağlayacaklar, ötekilerin canı çıksın! Ya, böyle bir anlayış olur mu, böyle bir mantık olur mu, bu hangi dine, hangi inanca, hangi İslam’a sığar, bunu bir açıklar mısınız! Yani böyle bir, gerçekten onursuz bir durumu ortaya çıkaran bir yasa düzenlemesi olmaz. Yani siz diyorsunuz, tamamen artık layüsel olacak, denetimden uzak olacak, adam getirecek sermaye şirketini kuracak, orada belediye başkanı kendi yandaşlarını getirecek, istediği maaşla çalıştıracak, o toprak sahalarından elde edilen paralar, kaç lira elde ediliyor, nasıl harcanacak, onlar da belli değil. Bunları, buradaki işletmeleri belediyelere bağlı şirketlere devredecek, orada o şirketlere de birtakım işler yaptıracaksınız, bu şirketlerin yaptıkları işler denetime tabi olmayacak, yine yandaşlar gidecek, istedikleri maaşı burada alacaklar; bu, ne hakka, ne adalete, ne insanlığa hiç sığmayan bir şey.

Biliyoruz, bazı AKP milletvekillerinin mesela Ankara Belediyesinde çok yüksek ücretle çalışan eşleri var. Şimdi, böyle bir şey olmaz ki! Memlekette insanlar açlıktan sürünürken, siz oy vermek için gidip de ondan sonra makarna ve kömür dağıtırken trilyonları cebinize atıyorsunuz, öte tarafta bu devletin trilyonluk kaynaklarını kendi yandaşlarınıza kontrolsüz olarak aktarıyorsunuz. Bu hiçbir surette kabul edilemeyecek bir durumdur.

Bu maddeyi bence kabul etmek demek, memlekete en büyük ihanete prim vermek demektir. Böyle bir madde kabul edilemez sayın milletvekilleri. Normal demokrasinin olduğu ülkelerde böyle bir madde getirilemez bu Parlamentonun karşısına.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Süre vermiyor musunuz?

BAŞKAN – Yok, hiç olmuyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Tamam.

Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati: 18.48

 


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.54

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 21’inci maddesi üzerinde verilen Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Teklifin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 21 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları

"Madde 21- 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 26 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır."

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Paksoy.

MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

12 Haziran seçimleri yaklaştıkça AKP Hükûmetinin yüreğine düşen korku öylesine derinleşmiş ki, birbiriyle ilgili ilgisiz, kamunun yararına, zararına, akıllarına ne gelirse, yüce Meclise getiriyorlar.

Kıymetli arkadaşlar, daha çok kısa bir süre önce bir torba veya çuval yasasını kanunlaştırmadınız mı? Şimdi, bir milletvekiliniz bir teklif sunuyor, sonra öbürü de bir teklif sunuyor. Bu tekliflerin muhtevaları, hatta maddeleri bile aynı. İkincisi, teklifine bir kısım hususlar ilave ediyor, sonra yetmiyor, Komisyonda ilave ediyorsunuz, sonra yetmiyor Genel Kurulda ilave ediyorsunuz. Ben şöyle düşünüyorum: Sizler, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile AKP Parti Meclisini herhâlde karıştırıyorsunuz! Aklınıza gelen, seçimde işinize yarayacağını düşündüğünüz, hatta yandaşlara, yoldaşlara yol açmak kabilinden her hususu yasalaştırmaya kalkarsanız kaos olur. Bu kaosun da mimarı siz olursunuz. Bizler muhalefet olarak gerekli katkı ve tenkitlerimizi yüce Meclise sunuyoruz ancak kale almamakta ısrar ediyorsunuz.

Bu kanun teklifinde, son bir yıl içinde, hatta geçen ay çıkarılan kanunlarda değişiklik yapılması dikkat çekmektedir. Bu düzenlemeler, AKP hükûmetlerinin ne kadar ufuksuz, öngörüsüz ve beceriksiz olduğunu, çıkarılan kanunlarda daha uygulamaya girmeden değişiklik yapmak durumunda kaldığını göstermektedir.

Bu kanun teklifi ile büyükşehir belediyelerinin mülkiyeti veya tasarrufundaki hafriyat sahalarını, toplu ulaşım hizmetlerini, büfe, otopark ve çay bahçelerini, belediye ve bağlı kuruluşlarının yüzde 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin yüzde 50’sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebileceği öngörülmektedir. Büyükşehir belediyelerinin hafriyat sahalarının, toplu ulaşım hizmetlerinin, büfe, otopark ve çay bahçelerinin özel kişi ve şirketlerin de ortak olduğu şirketlere ihalesiz bir şekilde verilmesi, birtakım AKP yandaşı kişi ve şirketlere kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesine imkân sağlamaktır. Dolayısıyla ihale Kanunu’nda yeni bir delik açmayı öngören bu düzenleme hukuka da ahlaka da aykırıdır.

Siz bu tasarıdan önce, Türkiye'nin başkentine 20 santim kar yağdığı zaman hayatın felç olmasından sorumlu, hatta seyirci olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanınızın yetkilerini sorgulayın, basın mensuplarına nezaketsizce “Ben tuz döktüm, inanmıyorsanız gidip yalayın.” aculluğunu cezalandırın.

Kıymetli arkadaşlar, bu konuyla ilgili değil ama bu hususu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Bilindiği gibi, İstiklal Marşı’mızın Şairi Mehmet Âkif Ersoy’un İstanbul Halkalı’da eğitim gördüğü okul, tam da Hükûmetinize yakışır şekilde, mevzuat hileleriyle ve idari atraksiyonlarla bir özel üniversiteye devredilmiştir. Çeşitli vesilelerle Türkiye'nin bütün varlıklarını kendiniz veya yandaşlarınız üzerine geçirmeye çalışmanız son derece ayıp bir girişimdir. Sabahattin Zaim, merhum, saygın ve hayatında sizin bu desteğinize ihtiyaç duymayacak evsafta bir şahsiyetti. Son yaptığınız bu işlemle hem merhum Âkif’in hem de rahmetli hocamız Sabahattin Zaim Beyefendi’nin manevi varlıklarını muazzep ettiniz diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Teklifinin 21 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                       Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

Madde 21- 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 26- Büyükşehir Belediyesi kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye şirketleri kurabilir. Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilirler. Büyükşehir belediyesi, mülkiyeti veya tasarrufundaki hafriyat sahalarını, toplu ulaşım hizmetlerini, sosyal tesisler, büfe, otopark ve çay bahçelerini işletebilir; ya da bu yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının yüzde 50'sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin yüzde 50'sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebilir."

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sosyal Tesisler Kanunca ilave edilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge çerçevesinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 22’de üç önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 22 inci maddesi ile 5543 sayılı Kanuna eklenen Ek 1 inci maddenin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

Mehmet Şandır

 

Konya

Isparta

Mersin

 

Emin Haluk Ayhan

Alim Işık

Yılmaz Tankut

 

Denizli

Kütahya

Adana

 

Recep Taner

 

M. Akif Paksoy

 

Aydın

 

Kahramanmaraş

(2) Birinci fıkra hükümlerine göre iskan edilecek ailelerin hak sahipliğine ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca belirlenir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 22 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nurettin Canikli

Fatih Arıkan

İbrahim Yiğit

 

Giresun

Kahramanmaraş

İstanbul

 

A. Sibel Gönül

Yılmaz Helvacıoğlu

Ahmet Yeni

 

Kocaeli

Siirt

Samsun

"Madde 22- 19/9/2006 tarihli ve 5543 sayılı İskan Kanununa aşağıdaki geçici 5 inci maddenin eklenmiştir.

Geçici Madde 5- (1) Kıbrıs'a Anamur (Dragon) Çayından Boru İle Su Götürme Projesi kapsamındaki Alaköprü Barajı rezervuarı ile inşaat alanında kalan ve bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan mahalle, köy veya belde halkının iskânlarının temini için, Çevre ve Orman Bakanlığınca bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan orman sınırlan dışına çıkarılmış ve çıkarılacak alanlar, Bakanlar Kurulunca alınacak kararda belirtilen şekil ve şartlar çerçevesinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığına devredilir.

(2) Birinci fıkra hükümlerine göre iskân edilecek ailelerin hak sahipliliği ve borçlandırılmalarına ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca belirlenir.

(3) Çevre ve Orman Bakanlığınca belirlenen alanlarda, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22 nci maddesinin kadastrosu yapılmış olan yerlerin ikinci defa kadastroya tabi tutulamayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz.

(4) Birinci fıkraya göre Bayındırlık ve İskan Bakanlığına devredilecek alanların tespiti amacıyla Çevre ve Orman Bakanlığınca yeteri kadar orman kadastro komisyonu görevlendirilir ve bu tespit sırasında ilan süresi bir hafta, itiraz süresi bir ay olarak uygulanır.

(5) 6831 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ilk defa yapılacak orman kadastrosu uygulamasındaki işlemlere ilişkin sürelerde de dördüncü fıkra hükümleri uygulanır."

TBMM Başkanlığı’na

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 22 nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Harun Öztürk

Fehmi Murat Sönmez

 

İstanbul

İzmir

Eskişehir

 

Eşref Karaibrahim

Akif Ekici

Bayram Meral

 

Giresun

Gaziantep

İstanbul

 

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

 

 

Malatya

 

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ormanların dağıtılması sonucunu doğuracak bu madde Anayasamızın 169 ve 170 inci maddelerine aykırıdır. İşbu değişiklik önergesi bu nedenle verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve 22 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                       Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

"Madde 22- 19/9/2006 tarihli ve 5543 sayılı İskan Kanununa aşağıdaki geçici 5 inci maddenin eklenmiştir.

Geçici Madde 5- (1) Kıbrıs'a Anamur (Dragon) Çayından Boru ile Su Götürme Projesi kapsamındaki Alaköprü Barajı rezervuarı ile inşaat alanında kalan ve bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan mahalle, köy veya belde halkının iskânlarının temini için, Çevre ve Orman Bakanlığınca bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan orman sınırları dışına çıkarılmış ve çıkarılacak alanlar, Bakanlar Kurulunca alınacak kararda belirtilen şekil ve şartlar çerçevesinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığına devredilir.

 (2) Birinci fıkra hükümlerine göre iskân edilecek ailelerin hak sahipliliği ve borçlandırılmalarına ilişkin usul ve esaslar Bakanlar Kurulunca belirlenir.

(3) Çevre ve Orman Bakanlığınca belirlenen alanlarda, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22 nci maddesinin kadastrosu yapılmış olan yerlerin ikinci defa kadastroya tabi tutulamayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz.

(4) Birinci fıkraya göre Bayındırlık ve İskan Bakanlığına devredilecek alanların tespiti amacıyla Çevre ve Orman Bakanlığınca yeteri kadar orman kadastro komisyonu görevlendirilir ve bu tespit sırasında ilan süresi bir hafta, itiraz süresi bir ay olarak uygulanır.

(5) 6831 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ilk defa yapılacak orman kadastrosu uygulamasındaki işlemlere ilişkin sürelerde de dördüncü fıkra hükümleri uygulanır."

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Kılıç..

SUAT KILIÇ (Samsun) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddede yapılan değişiklikle; Kıbrıs'a Anamur (Dragon) Çayından Boru ile Su Götürme Projesi kapsamındaki Alaköprü Barajı rezervuar ile inşaat alanında kalan ve bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunan mahalle, köy veya belde halkının iskânlarının temini için, Çevre ve Orman Bakanlığınca bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan orman sınırları dışına çıkarılmış ve çıkarılacak alanların, Bakanlar Kurulunca alınacak kararda belirtilen şekil ve şartlar çerçevesinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığına devredilmesi ve bu işlemlere ilişkin diğer esas ve usullerin belirlenmesi öngörülmüştür.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Biraz önce kabul edilen önergeyle madde tümüyle değiştiğinden bu önergeyi işleme koyma imkânı kalmamıştır. Bu nedenle diğer…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, hangi önergeyi işleme koymadınız?

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisinin önergesini.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bir anlatır mısınız, yani bizim önergede getirdiğimiz husus nasıl gündemden çıkartılıyor?

BAŞKAN – Madde tümüyle değiştiği için… Bu kabul edilen önerge ile tümü değişti maddenin.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, şimdi, bu Mecliste üç tane orman yüksek mühendisi var. Getirilen 22’nci madde Anayasa’nın 169 ve 170’nci maddelerine aykırıdır. Önergelerle yapılan düzenleme ve madde ile getirilen husus, orman dışına çıkartılan arazilere kamu kurumlarının yaptığı göletlerin, barajların altında kalan köylerin iskan edilmesi. Orman arazilerinin, orman dışına çıkartılan arazilerin kullanımı Anayasa’nın 169 ve 170’nci maddelerinde belirtilmiştir, bunun dışında bir kullanım Anayasa’ya aykırı olur. Önerge ile yapılan değişiklik, kanun teklifiyle getirilen düzenleme Anayasa’ya aykırıdır. Bizim önergemizle ilgili husus bunu içermektedir bir anlamda. Dolayısıyla, gündemden düşürülmesi veya müzakereden çıkartılması doğru olmamıştır.

BAŞKAN – Şimdi, ama o yani hukuki bir sonuç, benim inisiyatifimde, burada yöneten herhangi bir kişinin inisiyatifinde olan bir şey değil. Maddenin tümü…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama Anayasa’ya aykırılık konusuna öncelik verilmesi gerekir.

BAŞKAN – Bugüne kadar hep öyle oldu Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bakın, bir kere daha tekrar ediyorum -yani arkadaşlarımız da, Nuri Uslu, Sayın Müsteşar burada- orman dışına çıkartılan arazilerin kullanımı Anayasa’da tanımlanmıştır. Dolayısıyla, bu yapılan düzenleme Anayasa’ya aykırıdır, Anayasa’ya aykırı bir hususun göz göre göre işleme alınması da İç Tüzük’ümüze göre yanlıştır.

Dolayısıyla, burada el kaldırarak gerçekleştirdiğimiz şey kanun olmaz, meşru olmaz; bunu ifade ediyorum. Konu bir teknik konudur, bu teknik konunun müzakere edilmesi için de, işte, orman yüksek mühendisi arkadaşlar da buradadır, orman dışına çıkartılan arazilerin kullanımı… Siz 2/B’yi burada bu şekilde çözemezsiniz, bu 2/B konusu farklı bir konu.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – 2/B değil…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama bu 2/B arazilerin kullanımında bir kanunda bir madde geçirerek yeni bir çığır açarsınız ve bu Anayasa’ya aykırıdır, bunu ifade ediyorum. Doğru olmamıştır. Yani yanlış söylüyorsak arkadaşımız buyursun. Bir yanlışın düzenlenmesine alet edilmesin Genel Kurul, bunu ifade ediyorum.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, sanıyorum bir yanlış anlama var, orada yapılan… Aslında, şu anda tasarıda bir düzenleme var; esas itibarıyla, Kıbrıs’a su taşınmasına imkân sağlamak üzere bir düzenleme yapılıyor. O daimî düzenleme. Hatta muhalefetten bazı arkadaşlarımızca “Bu daimî düzenlemenin yanlış olduğu, sadece bu sorunu çözmek üzere, bu baraj için ne gerekiyorsa onun ihtiyaçlarını karşılamak üzere geçici bir madde formatında yapalım ve genel madde düzenlemesi yapmayalım.” denildi ve o çerçevede bir önerge verildi ve kabul edildi. Dolayısıyla, burada Sayın Şandır’ın söylediği tarzda en ufak bir tehlike, bir risk söz konusu değil. Hele verilen önergeyle daimî hâlden geçici hâle getirildiği için ve sadece Kıbrıs’a su taşınmasına imkân sağlayacak barajın yapımında kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan yerlerle sınırlandırıldığı için herhangi bir sorun yok Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım yani geçici de olsa…

KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Ara ara… Beş dakika ara…

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Önerge kabul edildikten sonra neyi konuşuyoruz efendim? Kabul edilmiş önerge…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yani hiç görüşme yapmayalım, müzakere yapmayalım… Yani Anayasa’ya aykırı bir düzenleme yapmamanız için uyarıyorum.

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Şandır…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım, bu düzenleme, yapılan düzenleme Anayasa’ya aykırıdır.

BAŞKAN - Anladım…

Şimdi, sizin iddianız şu: Anayasa’ya aykırı bir madde var.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bir işlem yapıldı.

BAŞKAN – “İşlem yapılıyor…” Peki, kabul ama sizin itirazınız şu, ben doğru anladıysam diye söylüyorum…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yani bizim önergenin işleme konulması anlamında da söylemiyorum. Onu da biz çekiyoruz.

BAŞKAN – Ha, ben öyle anladığım için…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Ama yapılan bu düzenleme Anayasa’nın 169 ve 170’inci maddelerine aykırıdır. Bu aykırılığı burada oylayarak meşru hâle getiremeyiz, yanlış yapıyoruz.

BAŞKAN – Tamam, siz yanlış yapıldığını söylüyorsunuz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Onun için ben bu önergenin işleme alınmasına itiraz ediyorum.

BAŞKAN – Anladım, şimdi oyladığımız önergenin işleme alınmasına itiraz ediyorsunuz.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, Sayın Şandır’ın kabul edilen önergeyle Anayasa’ya aykırılık noktasında bir iddiası var ise şayet, Anayasa’ya aykırılık denetimini yapacak olan yer Türkiye Büyük Millet Meclisi değil, konunun sonraki süreçleri var. Dolayısıyla, bu konu üzerinde müzakere yapmanın İç Tüzük açısından bir…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Başkanlık Divanının Anayasa’ya aykırılığı çok açık olan bir önergeyi işleme alması yanlış. Bunun izahı için gerekiyorsa usul tartışması açalım. Bir yanlışlık yapılıyor. Ben şunu söylemiyorum: Kıbrıs’a su taşınması için bir hukuk düzenlenmesi gerekiyorsa bu düzenlensin ama orman dışına çıkarılan arazilerin bu iş için kullanılması Anayasa’nın 169 ve 170’inci maddelerine aykırıdır, işlem yapamazsınız.

BAŞKAN – Şimdi ben birleşime bir saat ara veriyorum ama bu arada grup başkan vekillerini de kürsü arkasına rica ediyorum.

 

 

Kapanma Saati: 19.14

 


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.18

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Teklifin 23’üncü maddesi üzerinde verilen Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli ve arkadaşlarının önergesinin kabul edilmesiyle madde tümüyle değiştirilmiş ve Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır ve arkadaşlarının önergesini işleme koyma imkânı kalmamıştı.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylamadan önce Komisyonun bir düzeltme talebini yerine getireceğim.

Buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Sayın Başkanım, geçici madde 5’te üçüncü satırda “zorunlu bulunan”dan sonra ”orman içi ve kenarı” kelimesinin ilave edilmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN – Maddeyi kabul edilen…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı.

BAŞKAN – Maddeyi kabul edilen önerge ve Komisyonun düzeltme talebi doğrultusunda oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati: 20.19


ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 20.24

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 22’nci maddesinin kabul edilen önerge ve Komisyonun düzeltme talebi doğrultusunda oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, maddeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Teklifin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

23’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 23 üncü maddesi ile değiştirilen 5661 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan "Tarım Kredi Kooperatiflerinden" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketinden 20/08/2002 ve" ibaresinin, yedinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Tarım Kredi Kooperatiflerinin" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketinin ve" ibaresinin, ikinci cümlesinde yer alan "Tarım Kredi Kooperatiflerince" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi ve" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bayram Meral

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Algan Hacaloğlu

 

İstanbul

Malatya

İstanbul

 

Mustafa Kalaycı

Ali Rıza Öztürk

Fehmi Murat Sönmez

 

Konya

Mersin

Eskişehir

 

 

Mehmet Şandır

 

 

 

Mersin

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 23 üncü maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Şandır

Nevzat Korkmaz

Mustafa Kalaycı

 

Mersin

Isparta

Konya

 

Emin Haluk Ayhan

Recep Taner

Alim Işık

 

Denizli

Aydın

Kütahya

 

Yılmaz Tankut

 

M. Akif Paksoy

 

Adana

 

Kahramanmaraş

“(6) T.C. Ziraat Bankası A.Ş. veya Tarım Kredi Kooperatiflerinden 30/1/2004 tarihinden önce üreticilerin kullandıkları, toplu köy ikrazatı/grup kredileri dışındaki tüm tarımsal kredilerden (18/4/2001 tarihli ve 2001/2312 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında Hazine kaynağına dönüştürülmüş tarımsal kredilerin kefilleri de dahil) bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Tasfiye Olunacak Alacaklar/Takip Hesaplarında kayıtlı borcu bulunanların (borcu yeniden yapılandırılmış olanlar dahil) kefillerinin sorumluluğu bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihte sona erer. Kefiller hakkında başlatılmış bulunan idarî veya kanunî takibat işlemleri, hangi aşamada olursa olsun kendiliğinden durur, mahkûmiyet kararlarının infazı ertelenir, infazı devam edenler derhal tahliye edilir.

(7) Altıncı fıkrada belirtilen borçlular hakkındaki yasal takipler neticesinde, kesin aciz vesikasına bağlanan (faiz, masraf, yargılama gideri, vekâlet ücreti ve diğer her türlü fer'ileri dahil) T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin alacakları (18/4/2001 tarihli ve 2001/2312 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındakiler hariç) Hazine tarafından karşılanır. Kesin aciz vesikasına bağlanan alacaklar Hazine adına Tarım Kredi Kooperatiflerince takip edilir ve yapılan tahsilat, tahsilatın yapıldığı ayı izleyen ayın ilk haftası içerisinde Hazinenin hesabına aktarılır. Kesin aciz vesikasına bağlanan alacakların takip işlemleriyle ilgili masraflar Hazine hesabına aktarılacak tahsilattan mahsup edilir.

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Şandır, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önerge doğru bir önergedir. Bu önergede bizim grubumuzun üyesi arkadaşlarımızın da imzası bulunmaktadır, doğru bir önergedir. Biz bu önergeyi destekliyoruz.

Benim söz almaktaki maksadım, biraz önce yaşadığımız tartışmayla ilgili Sayın Genel Kurula bilgi sunmaktır, vatandaşlarımıza da bilgi sunmaktır bir yanlış anlamaya meydan vermemek için.

Öncelikle şunu ifade etmem gerekiyor: Mersin Milletvekili ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, Mersin’in Anamur ilçesindeki Dragon Çayı’nın üzerinde bir Alaköprü Barajı yapılması çok gerekli, çok doğru, çok mübarek bir iştir, buna karar veren, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu suyun Kıbrıs’a taşınması da çok güzel bir iştir, cumhuriyetimizin yüz akı projelerden biridir, buna da çok teşekkür ederim. Tebrik ediyorum, güzel bir iştir, inşallah zamanında da bitirilir, bir hizmet kazandırılır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu projeye yürekten destek veriyoruz, hiçbir karşıtlığımız yoktur ancak değerli arkadaşlar, biraz önce iktidar partisinin verdiği önergeyle yapılan düzenleme Anayasa’ya aykırıydı. Burada yapacağımız iş hukuk kuruculuk, hukuk bozuculuk olmamalıdır.

Bakınız, o önergeyle şu söyleniyordu: Dragon Çayı üzerinde kurulacak Alaköprü Barajı’nın rezervuarı ve kanalları altında kalan köylerin ormandan çıkartılan arazilere taşınabileceğini, bu taşınma işi için bu arazilerin Bayındırlık Bakanlığına devredilmesini amir bir hükümdü. Hâlbuki Anayasa’nın 170’inci maddesinde, ormandan çıkartılan arazilerin nasıl kullanılacağı çok açık, net yazılmıştır, açıp okursanız orada da görürsünüz, diyor ki: “…31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin… orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.” Yani ormandan çıkartılan alanlara siz ancak orman içi ve kenarı köylerini taşıyabilirsiniz, bir başka köyü taşıyamazsınız. Bu “2/B” dediğimiz hadisenin bugüne kadar çözülemeyişinin sebebi bu. Anayasa’da bu kadar açık, net hüküm varken burada bir kanun maddesiyle, siz, bir barajın altında kalan orman dışı köyü taşıyamazsınız, onu genel hükümlere göre taşıyacaksınız, onu hazine arazilerinin üzerine taşıyacaksınız. Bu yanlıştı, kanunun getirilen maddesi zaten bütünüyle yanlıştı, getirilen önerge de o yanlışlığın devamıydı. Geç fark ettik, fark edince bilginin sorumluluğuyla da burada itiraz ettik, sonra arkada bir düzenleme yaptık. Yani bu barajın göleti altında ve kanalları altında kalacak ova köylerinin taşınması ayrı bir statüdür, ayrı bir hukuktur; orman içi köylerin veya orman kenarındaki köylerin taşınması ayrı bir hukuktur. Bu yapılan düzenlemeyle kanun düzeltilmiş oldu.

Minareyi düzeltmeden cami inşaatı bitmez. Kanun bozuculuğa gerek yok. Burada hukuk kuruyorsak öncelikle Anayasa’ya uygun iş yapmak mecburiyetindeyiz. “Ben dedim, oldu. Benim dediğim haktır, yaptığım doğrudur.” iddiasından ve inatlaşmasından vazgeçmemiz gerekiyor. Bir Molla Kasım gelir ve düzeltir. Onu yapmaya çalıştık. Bilgilerinize sunulur.

Saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 23 üncü maddesi ile değiştirilen 5661 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan "Tarım Kredi Kooperatiflerinden" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketinden 20/08/2002 ve" ibaresinin, yedinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Tarım Kredi Kooperatiflerinin" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketinin ve" ibaresinin, ikinci cümlesinde yer alan "Tarım Kredi Kooperatiflerince" ibaresinden önce gelmek üzere "Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi ve" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                          Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ  (Bingöl) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ziraat Bankasından 20/08/2002 tarihinden önce kullanılmış olan kredilere ilişkin olarak kredi borçluları ve kefilleri için de aynı imkânın sağlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge çerçevesi içinde madde 23’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 24’te bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 24 üncü maddesi ile 5664 sayılı Kanuna eklenen Ek 2 nci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Şandır

Nevzat Korkmaz

Mustafa Kalaycı

 

Mersin

Isparta

Konya

 

Emin Haluk Ayhan

Recep Taner

Alim Işık

 

Denizli

Aydın

Kütahya

 

Yılmaz Tankut

 

M. Akif Paksoy

 

Adana

 

Kahramanmaraş

“Ek Madde 2- (1) Bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren, hak sahiplerine ödenen tutarların çeşitli sebeplerle iade edilmesi hâlinde, iade edilen tutarlar EGYO tarafından herhangi bir faiz/gecikme zammı tahakkuk ettirilmeksizin Hazine Müsteşarlığının ilgili hesabına aktarılır. 5 inci maddenin onuncu fıkrası hükümleri saklıdır.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ  (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 698 sıra sayılı mini torba yasasının 24’üncü maddesi üzerinde verilmiş olan bir önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Söz konusu önerge 22 Mayıs 2007 tarihli, 5664 sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun’da bir düzenlemeyi içeriyor. Bu Kanun 2007 yılında çıkmış, toplam on maddelik bir kanun. 2009 yılında ve 2010 yılında yeni düzenlemelerle birçok maddesi yeniden değiştirilmiş. Örneğin 5’inci madde toplam on bir fıkradan ibaret, 5’inci maddenin 1’inci, 2’nci fıkraları dışındaki tüm fıkraları 2009 ve 2010 yılında yapılan bazı değişikliklerle yeniden düzenlenmiş. Yine aynı şekilde madde 6, madde 8 ve geçici maddeyle ilgili düzenlemeler daha Kanun’un üzerinden iki yıl bile geçmeden yeniden yapılmak zorunda kalınmış. Bu demek oluyor ki Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı döneminde yapılan her kanun en geç bir iki yıl içerisinde yeniden bu Mecliste düzeltilmek zorunda kalınıyor.

İşte, bu madde de bununla ilgili bir düzenlemeyi kapsıyor. Mevcut hâlini okuduğumuzda “Bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren, hak sahiplerine ödenen tutarların çeşitli sebeplerle iade edilmesi hâlinde, EGYO -yani Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketi- tarafından iade edilen tutarlar herhangi bir faiz/gecikme zammı tahakkuk ettirilmeksizin Hazine Müsteşarlığının ilgili hesabına aktarılır. 5’inci maddenin onuncu fıkrası hükümleri saklıdır.” diyor.

Bizim önergemiz ise -“EGYO tarafından iade edilen tutarlar” ibaresinin- iade edilen tutarların EGYO tarafından herhangi bir faiz veya gecikmeye mahal bırakmadan düzenlemeye tabi tutulmasını kapsıyor.  İşte, buradaki anlam bozukluğunun giderilmesi lazım. Dolayısıyla, değerli Komisyon üyesinin ve Bakanın katılmamış olması gerçekten bizi üzüntüye sevk etti. Bu anlam bozukluğunun mutlaka giderilmesi lazım Sayın Bakanım. Umarım, Genel Kurulun siz değerli üyeleri bu talebimizi makul göreceksiniz.

Bu vesileyle, saygıdeğer milletvekilleri, şu anda özellikle esnafımızın çok ciddi sıkıntı içerisinde olduğu düşünüldüğünde, Halk Bankasından alınmış olan kredilerin mutlaka bu torba yasa içerisinde yapılacak bir düzenlemeyle yapılandırılması ihtiyacı doğmuştur. Biraz önce verilen bir önergeyle Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerindeki kefil ya da borçlularla ilgili bir rahatlama getirildi ancak esnafın kredi borçlarının yapılandırılması kaçınılmaz hâldedir. Esnaf ve kefalet kooperatiflerinden alınan kredilerin yapılandırılması sorunu çözmemektedir. O kredilerin toplam kredi içerisindeki payı yüzde 10’lar dolayındadır.

Kimseyi kandırmayalım. Eğer gerçekten bu vatandaşa hizmet etmek ve sıkıntı içerisindeki aileleri rahatlatmak istiyorsak bu torba yasa içerisinde mutlaka esnafın kredilerinin ve kredi kartı borçlarının düzenlenmesi gerekmektedir.

Ben, bu duygu ve düşüncelerle, önergemizin kabulü yönünde oy kullanmanızı talep ediyorum. Aksi takdirde, bu bozuk anlamdan doğacak uygulama sıkıntılarının vebali hepimizin ortak olacaktır.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 25’te iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25 inci maddesi ile 5684 sayılı Kanuna eklenen 33/A nolu maddenin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde  değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Şandır

Emin Haluk Ayhan

Nevzat Korkmaz

 

 

Mersin

Denizli

Isparta

 

 

Mustafa Kalaycı

Recep Taner

Alim Işık

 

 

Konya

Aydın

Kütahya

 

 

Yılmaz Tankut

 

M. Akif Paksoy

 

 

Adana

 

Kahramanmaraş

 

“(3) Verilecek teminatın kapsamı, süresi, türü, limitleri, karşılığında bir bedel alınıp alınmayacağı, bedel alınacak ise bedelin tutarı, alınacak bedelin nemalandırılması ve yönetimine ilişkin usul ve esaslar Müsteşarlık tarafından üç ay içinde hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25 inci maddesi ile 5684 sayılı Kanuna 33 üncü maddesinden sonra gelmek üzere eklenen madde 33/A’nın birinci  fıkrasının aşağıdaki şekilde  değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Harun Öztürk

Şevket Köse

 

İstanbul

İzmir

Adıyaman

 

Eşref Karaibrahim

Bayram Meral

Akif Ekici

 

Giresun

İstanbul

Gaziantep

 

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

 

 

Malatya

 

“Madde 33/A - (1) Terör, savaş hali, doğal afetler ve benzeri olağanüstü durumlarda,  yurt içinden veya uluslararası piyasalardan söz konusu riskler için sigorta teminatı sağlanamaması ya da sağlanmasında güçlük bulunması  hâlinde, Müsteşarlıkça sivil hava ve deniz ulaşım araçları için teminat sağlanmasına karar vermeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Maddede öngörülen durumlarda teminat sağlanmasına gerek görülmesine “Başbakanlığın” değil “Bakanlar Kurulunun”  karar vermesinin daha doğru olacağı düşüncesi ile işbu değişiklik önergesi verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25 inci maddesi ile 5684 sayılı Kanuna eklenen 33/A nolu maddenin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde  değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

“(3) Verilecek teminatın kapsamı, süresi, türü, limitleri, karşılığında bir bedel alınıp alınmayacağı, bedel alınacak ise bedelin tutarı, alınacak bedelin nemalandırılması ve yönetimine ilişkin usul ve esaslar Müsteşarlık tarafından üç ay içinde hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir)  – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Usul ve esasların Bakan yerine, Hazine Müsteşarlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirlenmesi önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.

İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre de yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir.

Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Tasarısının 25 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Elitaş

Fatih Arıkan

A. Sibel Gönül

 

Kayseri

Kahramanmaraş

Kocaeli

 

İbrahim Yiğit

Yılmaz Helvacıoğlu

Ahmet Yeni

 

İstanbul

Siirt

Samsun

Madde 26 - 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 17 inci maddesinin (21) numaralı fıkrasının (a) ve (b) alt bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"(21) a) Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca, tarımsal amaçlı kooperatiflere veya bu kooperatiflerin ortaklarına 31/12/2010 tarihinden önce kullandırılan ve bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla muaccel hale gelen krediler ile müteakiben yeniden yapılandırılan kredi alacaklarının bakiye asılları ile ödenmeyen alacağın vadesinin başlangıç tarihi itibarıyla bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Bakanlıkça bu Kanunun yayımlandığı tarihte kredilere uygulanan sözleşme faiz oranı esas alınarak hesaplanacak tutar ile TEFE/ÜFE aylık değişim oranlarının yıllık toplamı dikkate alınarak basit usulde hesaplanacak tutardan düşük olanı esas alınarak hesaplanacak borç tutarının; bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen dördüncü ayın sonuna kadar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı il müdürlüklerine başvuruda bulunularak kredinin kalan vadesi beş yıldan az olan borçlular için ilk taksit 2011 yılı Eylül ayından başlamak üzere ve her yıl ilk taksitin tekabül ettiği ayda toplam beş eşit taksitte ödenmesi şartıyla, kredinin kalan vadesi beş yıldan fazla olan borçlular için de kalan vade süresinde ve aynı koşullarla ödenmesi şartıyla bu alacakların ödenen kısmına isabet eden fer'ilerin tahsilinden vazgeçilir.

b) Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce dava konusu edilmiş ve/veya icra takibi başlatılmış alacaklar için, borçlunun bu fıkra hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunması halinde davalar sonlandırılır ve icra takipleri durdurulur. Bu fıkra kapsamında borçları yapılandırılan kooperatif ve/veya ortaklarının borçları müteakiben tasfiye olunacak alacaklar hesaplarından çıkarılarak vadesi gelmemiş hesaplara aktarılır."

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Sayın Başkanım, Komisyonumuzun salt çoğunluğu vardır, salt çoğunlukla önergeye katılıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Söz isteyen?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben kişisel söz istiyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Şahsınız adına?

KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.

Gruplar yok mu?

BAŞKAN – Gruplar yok.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim kararı almış. Seçim kararı alınan bir Mecliste artık yasa çıkarılmaz. Bunun usulü böyle.

Bakın, sizler ön seçim yaptırmıyorsunuz ama -şimdi, 8 Nisanda veya 7 Nisanda ön seçim var- burada birçok milletvekili arkadaşımız ön seçime gidiyor.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 3 Nisan.

KAMER GENÇ (Devamla) – Pardon, 3 Nisanda, özür dilerim.

Şimdi, milletvekillerinin ön seçimde olmaları, -otuz ilde biz de ön seçim kararı aldık- o insanların da, milletvekillerinin de  burada bulunma hakkı var, bunu gasbetmeye hakkınız yok. Ayrıca da Yüksek Seçim Kurulunun, bana göre, bu duruma da müdahale etmesi lazım. Ama siz öyle bir grupsunuz ki Tayyip Erdoğan ne derse onu yapıyorsunuz. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar ya. Tayyip Erdoğan’ın sözüyle bir grup, otur otur, kalk kalk, olmaz. Türkiye’de rejimi çok tehlikeye getirmişsiniz.

Bir de yetki kanunu getirmişsiniz şimdi. Yetki kanununun benzerini Anayasa Mahkemesi iptal etmiş, tutuyorsunuz bugüne kadar çıkardığınız af kanunları, talanları affetmek için getirdiğiniz kanunların yerine yeni bir yetki kanunu getiriyorsunuz, devleti yeniden düzenliyor yani Millî Eğitimden, memurundan, Çevresinden, devletin bakanlıklarını yıkıp yerine yenisini yapmaktan… Halbuki Anayasa’da hüküm var, “Bakanlık kuruluşu kanunla olur.” diyor ama siz kanun hükmünde kararnameyle yetki istiyorsunuz. Ya, bir Mecliste bu kadar hukuk ihlali olmaz, bir Mecliste bu kadar hak ihlali olmaz, bir Mecliste bu kadar Anayasa, anayasal düzen ayak altına alınmaz.

Yani, şimdi seçim yaklaşmış, Tayyip Erdoğan Erbil’e gidiyor. Niye? Oy almak için. Dün ne diyordun oraya, dün ne diyordun oraya? Niye şimdi gidiyorsun? Ya, böyle bir şey olur mu? Yani, bakın beyler, bir memleketin…

AHMET YENİ (Samsun) – Size mi soracaktı?

KAMER GENÇ (Devamla) – Herhâlde soracak bana. Mantıksız hareket ederse, tutarsız hareket ederse biz onu burada dile getirmek zorundayız.

Getirdiğiniz torba kanunda yani öyle bir, memleketi kendi yandaşlarınıza peşkeş çektiriyorsunuz ki. Belediyelere, getiriyorsunuz en büyük avantajları veriyorsunuz. İstanbul Belediyesinin bir sorunu varsa çözüyorsunuz, kanunla çözüyorsunuz. Yaptığı ihalelerde usulsüzlükler yapmışsa usulsüzlüklere hemen af getiriyorsunuz.

AHMET YENİ (Samsun) - Bütün belediyeler için yapıyor.

KAMER GENÇ (Devamla) - Belediyenin yaptığı ihalelerde yolsuzluklar var, İstanbul Belediye Başkanlığı yaptığı belediyesinde seksenin üzerinde yolsuzluk var. Bu yolsuzlukların yapıldığına dair Danıştayın…

MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) – Belge var mı?

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Danıştayın kararı var, belge…

Beyefendi, İstanbul Başsavcısına gidin, İstanbul Başsavcılığında şu anda bir seneden fazladır bekleyen, Danıştay kararına göre, İstanbul Belediye Başkanlığı yaptığı seksen ihalede suistimal yapılmıştır diye ve hakkında soruşturma açılmasın diye, İstanbul Başsavcılığında geçen sene, 2010’un Nisanından beri bekleyen kararlar var.

AHMET YENİ (Samsun) – Kanunda “İstanbul” diye yazıyor mu?

KAMER GENÇ (Devamla) – Savcılar korkuyor. Korkuyor arkadaşlar, korkuyor, korkuyor… Yani, korkuyor, savcılar maalesef…

MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) – Niye korkuyorlar?

KAMER GENÇ (Devamla) – İşte, Tayyip Erdoğan’dan korkuyor.

Bakın, Tayyip Erdoğan, şimdi çıktı, gitti Kars’ta bir sanat eserine “ucube” dedi. Bunun yıkım kararını oradaki belediye başkanı verdi. Onun yıkım kararına karşı açılan davada yürütmenin durdurulmasını veren mahkeme başkanını, işte sizin “bağımsız” dediğiniz Hâkimler ve Savcılar Kurulu görevden aldı, getirdi başka bir yere düz üye yaptı. Bunun kararına itiraz eden bölge idare mahkemesi o kararı kaldırdı, onu getirdi başkan yaptı.

İşte, beyler, bakın bunlar az işler değil. Öyle bir yargı getirdiniz ki yarına iktidardan düştüğünüz zaman yargının karşısında hak arama özgürlüğünü bırakmadınız. Yargıtayı ve Danıştayı kendinize tabi bir kurum hâline getirdiniz, Türkiye’de yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdınız.

Şimdi, bunun günahını kim çekecek? Bunun günahını siz çekeceksiniz, sizin parmaklarınız çekecek. Sizin o kaldırdığınız, devletin ve milletin hakkını yok ettiğiniz, o yetimin hakkını kendi yandaşlarınıza kanalize ettiğiniz bu parmaklarınız var ya, öteki dünyada size çok büyük günahlar kazandırır. Yeriniz cehennem olacak, bunu bilesiniz. Yahu, bir memleketin, devletin malına, mülküne el uzatanı affeden parmakların sahipleri dünyada en büyük günahı işlemiş olan parmaklardır. Dolayısıyla, işte, maalesef sizin sayenizde her gün geliyor, burada kanun çıkmaması lazımken, bu zamanlarda hiç gereksiz yere kanun çıkarıyorsunuz. Seçime gidelim gelelim, yeni Parlamento bunları yapsın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, söz talebim var.

BAŞKAN – Maddeyi oya sunayım da ondan sonra.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sunmadan önce isterseniz çok kısa bir şekilde ifade edeyim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sunayım da ondan sonra.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, siz ne istiyorsunuz?

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, 69’a göre söz talebinde bulunuyorum. Sayın Hatip konuşması sırasında grubumuza...

BAŞKAN – Sataşmaya yönelik...

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sataşma nedeniyle, evet.

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, grubuna sataşması nedeniyle konuşması

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, Sayın Hatip, konuşması sırasında pek çok defa tekrar ettiği üzere, grubumuza hiç hak etmediğimiz isnat ve iftiralarda bulunmuştur. Bu isnat ve iftiraları iade etmeye lüzum bile görmüyorum, sadece elimin tersiyle bir kenara itiyorum.

Bu Meclisi takip edenler, Meclis Televizyonunu dinleyenler, aynı şahıs üzerinden pek çok defa isnat ve iftiraya AK PARTİ Grubunun maruz kaldığına ilişkin beyan ve cümleleri defaatle dinlediler. Esasında bir düzeltme yapma, reddetme ihtiyacı bile çok fazla söz konusu değil ama tutanakları temize çıkarmak adına, tutanaklara doğru cümleleri kaydettirmek adına ve ilk defa olarak belki Meclis Televizyonunu dinleyenler varsa duyduklarının hakikat olmadığını bir kere daha anlamalarını temin etmek adına bu sözü alma ihtiyacı hasıl olmuştur.

Çok ciddiye alarak, çok şey söyleyecek değilim. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa’ya göre çalışmak mecburiyetinde olan bir Meclistir ve dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkilerini sıralayan madde de Anayasa’nın 87’nci maddesi olarak dizayn edilmiştir. Önümüzdeki günlerde Hükûmete kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verecek olan tasarının görüşmelerini Türkiye Büyük Millet Meclisinde kuvvetle muhtemeldir ki gerçekleştireceğiz.

Anayasa’nın 87’nci maddesi diyor ki: “Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri”  madde başlığı. “Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek...” ve devam ediyor. Yani Bakanlar Kuruluna belli konularda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermesi Anayasa’nın 87’nci maddesine göre dizayn edilmiş olan bir yetkidir. Hiç kimse ya da hiçbir kurum, kaynağı Anayasa’da açıkça belirtilmeyen bir devlet yetkisini kullanamaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – Millî irade lazım, bir kere.

SUAT KILIÇ (Devamla) - Bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi de kullanamaz, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti de kullanamaz…

OKTAY VURAL (İzmir) - Hiç ahlaki değil. Seçime giden Parlamentoda gelip parmaklarla şey istiyor....

SUAT KILIÇ (Devamla) - ...Sayın Cumhurbaşkanı da kullanamaz, bağlı kurumlar da kullanamaz, yargı da kullanamaz, hiç kimse kullanamaz. Dolayısıyla kaynağı Anayasa’da açıkça belirtilen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Hiç ahlaki değil. Bu yetki kanununu aynen iade edin.

 SUAT KILIÇ (Devamla) – …bir maddeye dayalı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Hükûmete kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermesi tamamen anayasal bir haktır.

OKTAY VURAL (İzmir) – İadeli taahhütlü sahibine iade edin.

SUAT KILIÇ (Devamla) – Bunun üzerinden bir polemik yaratma çabasına girişmek…

OKTAY VURAL (İzmir) – “Milletvekilleri yok, ben yapacağım…”

SUAT KILIÇ (Devamla) – …bunun üzerinden Anayasa’ya aykırı bir işlem yapılıyormuş gibi birtakım iddiaları gündeme getirmek kesinlikle gereksizdir…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bu neye sataşmadan dolayı aldı? Hangi sataşmaya cevap veriyor, anlayabilmiş değilim.

SUAT KILIÇ (Devamla) – …ve hukuka, yürürlükte bulunan Anayasa’ya uygun davranışlar değildir. Yüce Meclisi bu vesileyle bilgilendirmek istedim.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Ne bilgilendirmesi? Bilgilendirmek değil ki!

BAŞKAN – Sayın Anadol, buyurun.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – 60’ıncı maddeye göre yerimden bir beyanda bulunmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bu arkadaşımız hukuktan anlamaz, daha kanun hükmündeki kararnamenin ne olduğunu bilmez.

BAŞKAN – Sayın Genç…

Buyurun Sayın Anadol.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol’un, Anayasa’nın 128’inci maddesine göre, memurların ve kamu görevlilerinin özlük haklarının kanunla düzenleneceğine, bu konuda kanun hükmünde kararname çıkarılamayacağına ilişkin açıklaması

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, teşekkür ederim size.

Değerli arkadaşlar, ben de Anayasa’nın 128’inci maddesinin ikinci fıkrasını okuyorum: “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri -altını çizerek söylüyorum- kanunla düzenlenir.” Anayasa’nın 128’inci maddesi.

Daha perşembe günü komisyona gelecek yetki kanununun tartışmalarına şimdiden başladık. Açık beyanda bulunuyorum tutanaklara geçmesi için. Kanun hükmündeki kararname demiyor, böyle bir yetkisi yok, yetki vermiyor Anayasa. Anayasa’nın 128’inci maddesine şimdiden aykırı olduğunu burada tespit ve tescil ediyorum.

Teşekkür ederim.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, teklife yeni eklenen 26’ncı madde nedeniyle madde numaraları değişmiştir. Bundan sonraki maddeler mevcut madde numaraları üzerinden görüşülmeye devam edilecek ve madde teselsülü kanun yazımı sırasında sağlanacaktır.

Sayın Vural, buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

6.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, seçime giden bir Mecliste, memurların ve kamu görevlilerinin özlük haklarıyla ilgili kanun hükmünde kararnamenin görüşülmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yani sataşmadan dolayı söz alıp ondan sonra, bu milletin egemenliğini ve iradesini gasbetmeye ve kullanmaya yönelik bir yetki kanununu savunanlara aynen iadeli taahhütlü bunun geriye gönderilmesi gerekir.

Bu Meclis, seçimde millete yetkisini devretmiş bir Meclistir, şimdi gelip parmaklarını Başbakanlığa devretmek bu millete yakışmaz. Onun için, seçim sonrası yenilenmiş bir Parlamento, seçim sonrası yenilenecek bir hükûmet olacak iken, bugünkü Hükûmet bu yetkilerle kamu görevini seçimlerde bir sopa olarak kullanmak istemektedir.

Bu teklif bu Mecliste görüşülmemelidir, bunu da ifade etmek istiyorum.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698) (Devam)

BAŞKAN – Madde 26’da bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 26 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Şandır

Nevzat Korkmaz

Mustafa Kalaycı

 

Mersin

Isparta

Konya

 

Alim Işık

Recep Taner

Emin Haluk Ayhan

 

Kütahya

Aydın

Denizli

 

M. Akif Paksoy

 

Yılmaz Tankut

 

Kahramanmaraş

 

Adana

"Madde 26- 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 83 üncü maddesinin (a) bendiyle 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümüne eklenen fıkranın (40) olan numarası (41) olarak ve (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

b) "V- Kurumlarla ilgili kâğıtlar" başlıklı kısmının sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"25. Kamu kurum ve kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı ile döner sermaye işletmelerinin kadrolarında ve sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilen sözleşmeli personel ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında istihdam edilen geçici personel ile yapılan hizmet sözleşmeleri."

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe efendim…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında istihdam edilen geçici personel ile yapılan hizmet sözleşmelerinden damga vergisi alınmaması hususu da maddeye dâhil edilmekte, böylelikle eşitlik ve hakkaniyet sağlanmaktadır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

27’nci maddede iki önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Kalaycı

Recep Taner

Emin Haluk Ayhan

 

Konya

Aydın

Denizli

 

Mehmet Günal

Nevzat Korkmaz

Alim Işık

 

Antalya

Isparta

Kütahya

 

 

Mehmet Şandır

 

 

 

Mersin

 

“Madde 27- 6111 Sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında geçen “İl özel idarelerinin sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler, Karayolları Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadrolarına” ibaresi metinden çıkartılarak, yerine “nüfusu 5.000 in altında olan” ibaresi eklenmiş ve üçüncü fıkrasında yer alan “bu Kanunun yayımından itibaren” ibaresi “1/8/2011 tarihinden itibaren” şeklinde değiştirilmiştir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Harun Öztürk

Şevket Köse

 

İstanbul

İzmir

Adıyaman

 

Eşref Karaibrahim

Akif Ekici

Bayram Meral

 

Giresun

Gaziantep

İstanbul

 

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

 

 

 

Malatya

 

 “Madde 27- 6111 sayılı Kanunun 166 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Meral, buyurun.

BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan 698 sayılı Yasa Teklifi’nin 27’nci maddesiyle ilgili verilen önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu madde bundan önceki torba yasa görüşülürken bayağı tartışıldı.

Biliyorsunuz değerli arkadaşlarım, daha önce, yine bu yüce Mecliste 2 binin altına düşen belde belediyeleri kapatıldı bir çoğu. “Orada çalışan işçiler ne olacak?” diye sorduğumuzda,  saygıdeğer bakanlarımız ve sayın milletvekillerimiz “Hiçbir işçinin hakkına halel gelmeyecek, diğer belediyelere dağıtım yapılacak.” diye söylediniz.

Şimdi, bugün geldiniz, buradaki işçileri emniyet müdürlüklerine ve Millî Eğitim Bakanlığının bazı bölümlerine tayinini çıkarıyorsunuz. 

Değerli arkadaşlarım, burada çalışan işçiler içerisinde dozerci var, greyderci var, yükleyici var, yani vasıflı birçok işçi arkadaşımız var. Siz bunlara diyorsunuz ki “Gidin, tayin edildiğiniz yerlerde odacılık yapın, garsonluk yapın, buna benzer görevlerde bulunun.” Bu yanlıştır, bir.

İkincisi: Yine Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü vardı, dev gibi bir kuruluştu. Darmadağın ettiniz, oradaki işçileri özel idarelere verdiniz. Yetmiyormuş gibi şimdi oradaki işçilere de -ne oldu- efendim “Sizi yine Millî Eğitim Bakanlığına ve emniyet genel müdürlüklerine tayin ediyoruz.” dediniz.

Muhterem arkadaşlarım, bakınız, bazen konuşmalarımızda kırıcı oluyoruz, sonra üzülüyoruz. Allah aşkına! Dokuz senedir burada çalışıyoruz. Eskiden bazı iş yerlerinde vardı, “Bugün Allah rızası için ne yaptın?” diye yazılırdı bazı iş yerlerinde. Allah rızası için dokuz senedir işçi yararına, emekli yararına, çalışan yararına, köylü yararına, esnaf yararına yaptığınız bir işi burada söyleyebilir misiniz? Ne alacağınız, vereceğiniz var bu kadar insandan? Kul hakkını elinden alıyorsunuz. Ondan sonra da aşağıya iniyorsunuz “Abdest aldım, namaz kıldım. Allah’ım beni affet.” Eder ya! Allah’ın seni affetmesi için, hakkını aldığın insanın seni affetmesi lazım. Sen fakir fukaranın hakkını elinden alacaksın, ondan sonra değerli arkadaşlarım “Allah beni affetsin...”

Değerli arkadaşlarım, bakınız, kusura bakmayın, biraz önce Genç burada konuşurken Grup Başkan Vekiliniz çıktı, hiç kusuru kabahati yokmuş gibi… Vicdanlarınızın, konuştuğunu tasvip ettiği kanısında değilim. Hiçbir şey yapılmadı. Değerli arkadaşlarım, TÜPRAŞ’ı 1 milyar 400 milyon liraya satmadınız mı? İptal ettirdik. Bu sıra, yüzde 51’i 4 milyar 140 milyon dolara satılmadı mı? Nasıl “Hiçbir şey yapmadık.” diyorsunuz? Tekel işçilerini yerden yerde süründürdünüz -gazetelerde okuduğumuz- hiç ciğeriniz sızlamadı mı? Adam, aldığını -hem de kredi verdiniz- 200 küsura aldığını, 2 milyar bilmem neye sattı değerli arkadaşlarım. Hangi birini sayayım? Şurada notlar var, zaman dar.

Geliniz değerli arkadaşlarım, hiç olmazsa şu verilen önergeye katılınız, bu madde ortadan kaldırılsın ki zaten Sayın Başbakanın da böyle bir görüşü vardı -grup başkan vekilleri ne ettiyse bilemiyorum- bu maddeyi kaldırın. Zaten burada, çok sayıda emekli olacak arkadaşımız var. Neymiş efendim? Belediyelerde kaynak yokmuş. Sayın milletvekilleri, taşeronlara nasıl kaynak buluyorsunuz? Buradaki çalışan işçinin işini taşeron yapıyor. Yani oraya, taşerona gelince para var, öbür tarafa gelince para yok. Yani, biraz elinizi şöyle bir göğsünüze koyun, insafa gelin. Cumhuriyet tarihinde hiçbir Meclis, işçiye, emekliye, fakire fukaraya verdiği zararı, sizin kadar hiçbir parti, hiçbir siyasi iktidar vermedi. Ortada bunların hepsi değerli arkadaşlarım, insaf edin biraz. Neymiş efendim? Ben senin hakkını elinden alıyorum. Niye hakkını elinden alıyorsunuz? Sizin hakkınızı birisi elinizden alsa, ücretinizi yarıya düşürse kabul eder misiniz sayın milletvekilleri?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Bu insanların ücretlerini düşürüyorsunuz. “4/C” diye bir şey icat ettiniz.

Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Meral.

AHMET YENİ (Samsun) – Selamlar…

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Ahmet Bey, sana bir şey söyleyeceğim ya, söylemiyorum. Çiçekler diyor ki: “Söyleme sakın ha.”

Evet, değerli arkadaşlarım…

Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Meclis kararı var Sayın Meral.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, o Meclis kararı yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Oylamaya sunuldu Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle Meclis kararı olmaz canım.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, sizin vicdanınıza bırakıyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Meclis Başkanının takdiri, isterse daha fazla zaman da verir yani.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

“Madde 27- 6111 Sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında geçen “İl özel idarelerinin sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler, Karayolları Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadrolarına” ibaresi metinden çıkartılarak, yerine “nüfusu 5.000 in altında olan” ibaresi eklenmiş ve üçüncü fıkrasında yer alan “bu Kanunun yayımından itibaren” ibaresi “1/8/2011 tarihinden itibaren” şeklinde değiştirilmiştir.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Taner, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 27’nci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu madde, 6111 sayılı Kanun’un 166’ncı maddesiyle, yani il özel idareleri ve belediyelerin norm kadro fazlası işçilerinin diğer kurumlara dağıtılmasının yürürlük tarihinin seçimler sonrasına, yani 1 Ağustos 2011 tarihine ertelenmesiyle ilgilidir. Oy kaygısıyla getirilen bu madde de seçimlerden önce oralarda çalışan işçilerin oyunu alabilmek için yapılmış olan bir düzenlemedir.

Vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle de bir ay önce Meclisten geçirdiğimiz “İl özel idarelerinin sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler Karayolları Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatlarına, belediyelerin norm fazlası işçileri ise Millî Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü taşra teşkilatlarına atanır.” düzenlemesindeki il özel idare işçileri ile nüfusu 5 binin üzerinde olan belediyelerde çalışan işçileri kapsam dışına çıkarmaya çalışmaktayız.

Değerli milletvekilleri, torba kanunun bu maddesi görüşmeleri sırasında iktidar partisi olarak bu maddeyle ilgili ana gerekçeniz, özellikle küçük belediyelerin ödedikleri işçi ücretleri yüzünden yatırım yapamadıkları, hizmet üretemedikleri idi. İşte size bir fırsat. Gelin, önergemize destek verin ve genel seçimler öncesinde yapmış olduğunuz haksızlığı hep beraber ortadan kaldıralım. Düzenlenen 166’ncı maddede hâlâ ihtiyaç fazlası kadronun hangi kıstaslarla tespit edileceği yeterince açık değil. İşçi devreden mahallî idarelerin daha sonra beş yıl süreyle işçi alamayacağı şartı getiriliyor ama diğer taraftan da hizmet alımı teşvik edilerek taşeronlaşma sistemi yaygınlaştırılıyor. Taşeronlaşma, iktidarınız döneminde mahallî idarelerde, sağlıkta ve millî eğitimde had safhaya ulaştı. Son sekiz yılda devletin çalışanları kadrolara geçici görevlendirmelerle “Seninle çalışacağım ama her an görevden alabilirim.” veya işçilere iş güvencesi yeterli olmayan 4/B’li, 4/C’li sistemlerle veya taşeron sistemiyle yandaş kadrolar oluşturmak için bir düzenleme yaptınız. Bu görüştüğümüz madde de AKP’nin kadrolu ve sendikalı işçileri keyfî uygulamalarla, yer değişiklikleriyle ya istifaya veya 4/C’li taşeron işçiler hâline getirmeye yönelik bir çabasıdır.

Değerli milletvekilleri, dün köyümüzün yol, su, elektrik gibi her türlü ihtiyacını gideren ve köylere hizmet için kurulmuş olan Köy Hizmetlerini kapattınız. Çalışan işçileri il özel idarelerine verdiniz. Şimdi de o işçileri tekrar dağıtıma tabi tutuyor ve Karayollarına veriyorsunuz. Tabii bu arada kabul etmek istemeseniz de il özel idarelerinin norm kadro fazlası işçiler görev yaptıkları merkezlerden “kamu yararı” gerekçesiyle farklı il ve ilçelere de görevlendirilebilecekler. Çalışanlar açısından en büyük sıkıntı da budur. Yine belediye çalışanları açısından da AKP İktidarı tarafından 2007 yılında yapılan bir düzenlemeyle norm kadro tespitindeki kıstaslar daraltılmış, çalışanların bir kısmı norm fazlası durumuna düşürülmüştür. Alt işverenlere, taşeronlara alan açılmıştır. Şimdi de sürekli kadroda ve sendikalı olarak çalışan bu işçiler Emniyet ve Millî Eğitim Bakanlığının taşra teşkilatlarındaki sürekli işçi kadrolarına nakledilir denmesine rağmen, Millî Eğitimde ve Emniyette sendika olmadığına göre önceki sözleşmeleri biten çalışanlar artık bundan sonra yandaş kadroların takdir yetkisiyle çalışma imkânı bulabileceklerdir.

Değerli milletvekilleri, aslında 166’ncı maddenin (3)’üncü bendinde belirtilen “İldeki diğer kamu kurum ve kuruluşlarının talepte bulunması hâlinde, işçinin muvafakatı alınmak kaydıyla bu idarelerde sürekli işçi kadrosunda atanabilirler.” şeklindeki düzenlemeye istinaden, Hükûmet, özellikle sanat sınıfı personellerin bu kurum ve kuruluşlara atanmasını yapabilirdi. Böylece o kurumlar sendikalı çalışmaya tabi olduğundan işçilerimizin sorunları kısmen çözülmüş olurdu ama maalesef bunlar yapılmadı.

Değerli milletvekilleri, gelin, bu önergemize destek verin ve sorunu kökten çözelim. Nüfusu 5 binin altında olan küçük belediyelerin norm kadro fazlası işçilerinin diğer kamu kurum ve kuruluşlara atanması gerçekleştirilsin, diğer büyük belediyeler ile il özel idareleri kapsamdan çıkarılsın.

Bu duygu ve düşüncelerle önergemizin kabulünü rica ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

28’inci maddede bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 28 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Şandır

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

 

Mersin

Konya

Isparta

 

Emin Haluk Ayhan

Recep Taner

Alim Işık

 

Denizli

Aydın

Kütahya

 

Yılmaz Tankut

 

M. Akif Paksoy

 

Adana

 

Kahramanmaraş

 

“Madde 28- 6111 sayılı Kanunun 63, 96, 101, 103, 115, 131, 141, 147, 148, 152 ve 177 nci maddeleri ile Geçici 11 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

ALİM IŞIK (Kütahya) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Çırakların ücretinin düşürülmesi, memurların kadrolarının iptali ve sürgün edilmesi, memuriyeti olmayanların üst düzey kadrolara atanması, Vakıflar ve Kalkınma Bankası ile BDDK ve SPK’nın İstanbul’a taşınması gibi hususları içeren maddelerin de yürürlükten kaldırılması önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati: 21.17

 


YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.45

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Tasarıya yeni geçici madde eklenmesine dair beş önerge vardır, ayrı

ayrı okutup işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

 Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Şandır

Mustafa Kalaycı

Nevzat Korkmaz

 

Mersin

Konya

Isparta

 

Emin Haluk Ayhan

Hasan Çalış

Recep Taner

 

Denizli

Karaman

Aydın

 

Alim Işık

M. Akif Paksoy

Yılmaz Tankut

 

Kütahya

Kahramanmaraş 

Adana

"Geçici Madde - T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin tarım ve hayvancılıkla ilgili olarak üreticilere, Türkiye Halk Bankası ve Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatiflerinin esnafa kullandırdığı kredilerden kaynaklanan ve 31/12/2010 tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan kredi asıllarının tamamı ile bu kredilere! ilişkin faiz, gecikme faizi gibi fer'ileri yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın;  bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami onsekiz eşit taksitte tamamen ödenmesi şartıyla, bu alacaklara hesaplanan faiz, gecikme faizi gibi fer'i alacakların tahsillinden vazgeçilir. Bu takdirde mahkeme ve icra masrafları ile vekâlet ücreti iki taksit tutarı ile birlikte tahsil edilir. Bu madde hükümlerinden yararlanılabilmesi için dava açılmaması ve açılmış davalardan vazgeçilmesi şarttır. Bu maddenin uygulanmasına   ilişkin   usul   ve   esasları   belirlemeye   anılan   bankalar  ve kooperatifler yetkilidir. Bu uygulama sonucunda oluşan gelir kayıpları Hazine Müsteşarlığı tarafından karşılanır."

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 698 sıra sayılı mini torba yasanın bir geçici madde ilavesiyle daha anlamlı hâle getirilmesine yönelik bir önerge verdik. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, verdiğimiz önerge Türkiye’de 73,5 milyon insanımızın en az yarısını doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren bir önerge çünkü bu ülkenin nüfusunun yarısına yakını çiftçilerimizi ve esnaflarımızı içine almakta. Bizim önergemiz çiftçilerimizin değişik vesilelerle gerek Ziraat Bankasından gerekse tarım kredi kooperatiflerinden kullandıkları kredilerin, yine esnafımızın Türkiye Halk Bankası veya esnaf kredi kefalet kooperatiflerinden aldıkları kredilerin yapılandırılmasıyla ilgili.

Bilindiği gibi, özellikle çiftçilerimiz, AKP İktidarı döneminde 4 liraya yaklaşan mazot ve hızla artan tohum, gübre, ilaç, traktör ve tarım iş makineleri bedelleri nedeniyle çok ciddi anlamda borçlanmışlardır. Ancak bu borçlarını zamanında ödeyemedikleri gerekçesiyle de birçok yerde, örneğin kendi seçim bölgem olan Kütahya’nın Simav, Tavşanlı, Gediz, Pazarlar, Şaphane, Altıntaş gibi ilçelerinde tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarını zamanında ödeyemedikleri ve bu ödeyemedikleri borçlar için kefalette bulunmaları sebebiyle, onun da zamanı geldiğinde yine ödeyemediklerinden dolayı şu anda evlerine giremeyecek düzeyde ve kaçak durumdadır. Yani bu insanlar bu borçlarını ödeyemedikleri için akşam evine gelip bir sıcak çorbayı çocuklarıyla içemiyorlar. Bu önergeyle bu insanlarımızın derdine derman olmaya çalışıyoruz. Eğer siz bunu… Bu Meclisin son döneminde, her ne kadar hukuki olsa da etik olup olmadığı tartışılacak böyle bir yasanın çıktığı bir dönemde geliniz hayırlı bir işe imza atalım. Belki önümüzdeki dönem içimizden birçok arkadaşımız burada olmayacağız ama buraya bir iz bırakalım, bu insanların dertlerini gelin çözelim istiyoruz.

Diğer taraftan, özellikle esnafımız -biraz önceki önergemde de bahsettim- Halk Bankasından yaklaşık yüzde 90 oranında, esnaf kefalet kooperatiflerinden de yüzde 10 oranında toplam 40 milyar TL civarında kredi kullanmıştır. 4 milyar TL dolayındaki esnaf kefalet kooperatiflerinin yapılandırması kendileri tarafından yapılmıştır ve yine bunun yükü esnafın üzerindedir. Bu önergede, doğacak sorumluluklar Hazine Müsteşarlığı tarafından karşılanacağı için hem kefalet kooperatifleri hem Halk Bankasından kredi kullanan kredi sahipleri rahatlatılmış olacaktır. O nedenle bu önergenin mutlaka destekleneceğini umuyorum.

Diğer taraftan, bir ay önce çıkarılmış olan torba kanun bugün maalesef daha önceki maddelerle de yeniden değiştirildi. Yani yanlışta ısrar etmenin bir anlamı yok. Siz ne yaptınız biraz önce? Seçim öncesinde belediyelerdeki ya da il özel idarelerindeki işçileri başka yerlere göndermekle tepki toplanacağını gördünüz, “Oylarını alalım, sonra oyulması gerekiyorsa…” o anlayışla, “Bunları o zaman oyalım.” anlayışıyla tarihi değiştirdiniz. Geliniz, seçim endeksli çalışmayınız. Bu ülkede birçok insan bugün bu saatte bu yapılandırmayı bekliyor. Eğer buna katkıda bulunursanız inanıyorum ki evine gidemeyen insanların evindeki çocuklarının, beşikteki torunlarının duasını alacaksınız.

Ben özellikle seçim sonrasına bıraktığınız bir konuyu daha paylaşmak istiyorum: Enerji özelleştirmeleri. İşçilerin başka kurumlara gönderilmesine ilave olarak enerji kurumlarının özelleştirilmesini de 2011 yılı sonuna kadar ertelediniz. Niye? 2010 yılı sonuna kadar özelleştirme kararı olan bu kurumlarla ve çevrelerinde çok ciddi tepkiler oluştu ama diyorsunuz ki: “Biz hele bu seçimi geçelim, ondan sonra bunların duruma bakacağız.” anlayışının doğru olmadığını düşünüyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle önergemize desteğinizi bekliyor, son oylarınızla hayırlı bir iş yapınız diyorum.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 Sıra Sayılı Teklife aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Harun Öztürk

Hulusi Güvel

 

İstanbul

İzmir

Adana

 

Atila Emek

Halil Ünlütepe

Rahmi Güner

 

Antalya

Afyonkarahisar

Ordu

 

 

Yaşar Ağyüz

 

 

 

Gaziantep

 

Geçici Madde.- 12.5.2001 tarihli ve 4672 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinin (a) fıkrası hükmü uyarınca genel hükümlere göre tasfiye edilmekte olan özel finans kurumlarının tasfiyesi fon tarafından yürütülür. Genel hükümlere göre atanmış olan tasfiye memurlarının görevi bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sona erer. Özel Finans Kurumlarının iradî tasfiyesine kaldığı yerden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından devam edilir. Tasfiye kapsamındaki alacakların tasfiye kapsamındaki borçları karşılayacak olmaması hâlinde aradaki fark özel finans kurumunun yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklardan tahsil edilir.

Fon söz konusu özel finans kurumlarının tasfiyesine ilişkin olarak 19.10.2005 tarih ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile diğer kanunların kendisine vermiş olduğu görev ve yetkilere sahiptir."

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özyürek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, günlerdir buralarda torba yasa görüşüyoruz. Daha önce 6111 sayılı çok kapsamlı bir torba yasayı çıkardık, şimdi, onun biraz küçüğünü bugün görüşüyoruz. Bu iki torbaya baktığınız zaman yok yok, her konu bu tasarılarda düzenlenmiştir ancak geniş kitlelerin beklediği pek çok konu bu torbalarda öngörülmemiştir, düşünülmemiştir. Mesela, Türkiye'de milyonlarca çek mağduru, sürekli, bu Hükûmetten, bu Parlamentodan bir çözüm beklemektedir. Pek çok insan hapistedir, pek çok insan işini gücünü, düzenini kaybetmiştir. Bu insanlara dönük, biz, torba yasalar görüşülürken hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem de Genel Kurulda, sürekli, çek mağdurları için bir çözüm bulunmasını istedik. Zaman zaman Sayın Ali Babacan “Biz çalışıyoruz, çözüm bulacağız.” dediler. Komisyonda bizi oyalamak için “Genel Kurulda görüşülünceye kadar bu torba yasa, çek mağdurları için bir çözüm buluruz.” dediler ama şu ana kadar geldik, Parlamento süresini tamamladı, ömrünü tamamladı, her konuda düzenleme yapıldı fakat çek mağdurları görmezden gelindi.

Gene, kredi kartı kullananlar, kredi kartı borçlarını ödeyemeyenler buna bir çözüm beklediler, bir çözüm istediler ama o konuda da bir adım atılmadı.

Sicil affı konusu gündeme getirilsin istendi, zaman zaman konuşuldu fakat o noktada da bir adım atılamadı.

Şimdi, biz, verdiğimiz bu geçici madde önergesiyle istiyoruz ki İhlas Finans Kurumundan alacaklı olan kişilerin haklarını koruyalım. Şu anda, İhlas Finansın tasfiyesini, o camiada, İhlas Finans camiasında görevli kişiler yapmaktadır. O kişiler istedikleri malları satmakta, istediklerini satmamakta ve topladıkları paraları gene gayet keyfî bir şekilde dağıtmaktadırlar. O nedenle, binlerce insan oradan hakkını, beklediğini alamamaktadır.

Hatırlayacaksınız, bir süre önce İhlas Finansın şirketlerinden biri halka açıldı. O zaman da biz dedik ki toplanan bu paraları, halktan toplanan bu paraları İhlas Finans mağdurlarına, İhlas Finanstan alacaklı olanlara ödenmesi noktasında Sermaye Piyasası Kurulu bir inisiyatif alsın, bu insanlara yapılan haksızlığı çözelim istedik ama ne yazık ki bu noktada da bir adım atılmadı.

Daha önce, Bankalar Yasası görüşülürken, biz, Plan ve Bütçe Komisyonunda Cumhuriyet Halk Partili üyeler olarak dedik ki bu İhlas Finansın tasfiyesi bugünkü memurlar eliyle, daha çok İhlas Finansta görev yapmış kişiler eliyle yapıldığı sürece buradan alacaklı olanların alacaklarının ödenmesi mümkün değildir. Öyleyse ne yapalım, bunu TMSF’ye, bankaların tasfiyesiyle görevli olan kurula verelim dedik. Plan ve Bütçe Komisyonunda AKP’li üyelerin oylarıyla da kabul edildi ama ne yazık ki daha sonra Sayın Başbakan devreye girdi ve imzasını atan arkadaşlar, önergemize imza veren arkadaşlar teker teker imzalarını çektiler ve o önerge burada reddedildi. İhlas Finanstan alacağı olan binlerce insan mağdur olmaya devam ediyor ama İhlas Finansa, o camiaya dâhil olan şirketler halka açılmak suretiyle sürekli halktan para toplamaya devam ediyorlar.

Bu haksızlığı gelin hep beraber giderelim. Meclis, son döneminde yararlı, geniş kitlelerin lehine olan bir çözüm bulsun diyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özyürek.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 Sıra Sayılı Kanun Teklifine 28 inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki Geçici Maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin de buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                            Cevdet Yılmaz

                                                                                                            Devlet Bakanı

"Geçici madde 1.- 25/6/1958 tarihli ve 7163 Sayılı Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Teşkilat Kanununa dayalı olarak eğitim-öğretim yapan Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünde lisansüstü öğrenim görmekte iken terör suçundan hüküm giyenler hariç her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilenler 25 Temmuz 2011 tarihine kadar Enstitüye başvuruda bulunmaları halinde 6111 sayılı kanunun 173. Maddesiyle 2547 sayılı kanuna eklenen geçici 58. Madde ile tanınan haklardan Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Lisansüstü Öğretim Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde yararlandırılırlar.

Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Sevk ve İdare Yüksekokulu öğrencisi iken terör suçundan hüküm giyenler hariç her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilenlerin de bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yukarıda belirtilen başvuru süresi içerisinde başvurmaları halinde Yükseköğretim Kurulunca uygun görülen yükseköğretim kurumu belirlenerek bu kanunla verilen hakların kullanılması sağlanır."

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

7163 sayılı Teşkilat Kanununa dayalı olarak Lisansüstü Öğretim Yönetmeliği hükümleri uyarınca kamu personelinin Yüksek Lisans ve Doktora eğitimi aldığı Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü öğrencilerinin de öğrenci affı yasa kapsamına alınmasının ve kapatılmış bulunması nedeniyle Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Sevk ve İdare Yüksekokulundan ilişiği kesilmiş öğrencilerin de Yükseköğretim Kurulunca denklik yönünden uygun yükseköğretim kurumları belirlenerek bu Kanunla verilen haklardan yararlandırılmalarının aynı statüdeki öğrenciler arasında eşitlik sağlayacağı ve kamu yararı bulunduğu gerekçesiyle ile geçici madde eklenmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Önerge kabul edilmiş ve teklife geçici 1’inci madde olarak eklenmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı kanun teklifine aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Nihat Ergün

                                                                                                    Sanayi ve Ticaret Bakanı

"Geçici madde 2- Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edilen serbest öğretmen kadrolarından boş bulunan 24.745 öğretmen kadrosuna, 6091 sayılı 2011 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 22 nci maddesi kapsamında yapılan atamaların dışında 31/12/2011 tarihine kadar atama yapılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL  (Denizli) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

2011 yılında Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarına, 6091 sayılı 2011 Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 22 nci maddesi çerçevesinde 2010 yılında emeklilik, istifa, ölüm ve diğer yollarla sistemden ayrılan personel sayısının %50'sine karşılık gelen 4.755 kadro yanı sıra, ihtiyacı giderilemeyen kurumlar için ilave olarak verilen 21.000 kadrodan Milli Eğitim Bakanlığına ayrılan 10.500 olmak üzere toplam 15.255 öğretmen ataması yapılabilecektir.

Çeşitli yollarla sistemden ayrılan öğretmenler yanında yeni okul veya derslik açılması gibi nedenlerle 2011 yılında atama yapılması planlanan 15.255 kadro ile bu ihtiyacın  giderilebilmesi mümkün görülmemektedir.

Bu nedenle eğitim-öğretim hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yerine getirilebilmesi bakımından öğretmen ihtiyacının giderilmesi için Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edilen serbest öğretmen kadrolarından boş bulunan 24.745 kadroya öğretmen ataması yapılabilmesi için bu düzenleme önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler…  Kabul edilmiştir.

Önerge kabul edilmiş ve teklife geçici 2’nci madde olarak eklenmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı kanun teklifine aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                              Nihat Ergün

                                                                                                    Sanayi ve Ticaret Bakanı

Geçici Madde 3 - Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında boş bulunan kadrolara yılı merkezi yönetim bütçe kanununda yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın 2011 yılı için 1500 adet atama yapılır.

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sosyal Güvenlik Kurumunun 2009 yılından bu yana sürekli kapsam genişlemesi nedeniyle iş yükünde önemli artışlar meydana gelmiş, ayrıca 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren ise yaklaşık 9.500.000 kişi civarındaki yeşil kartlıların iş ve işlemleri de doğrudan Kurum tarafından yapılmaya başlanacaktır. Bu iş yükünün gerektirdiği nitelikli personel ihtiyacının karşılanması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Önerge kabul edilmiş ve teklife geçici 3’üncü madde olarak eklenmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati : 22.06


SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.13

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Gülşen ORHAN (Van)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 83’üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

698 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon burada.

Hükûmet burada.

Madde 29 üzerinde iki önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 29 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Suat Kılıç

Ahmet Yeni

Osman Kılıç

 

Samsun

Samsun

Sivas

 

A. Sibel Gönül

 

Durdu Mehmet Kastal

 

Kocaeli

 

Osmaniye

“Madde 29- Bu Kanunun;

a) 17 nci maddesi 26/3/2011 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

b) Diğer hükümleri ise yayımı tarihinde

yürürlüğe girer.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

 

Mustafa Kalaycı

Mehmet Şandır

Emin Haluk Ayhan

 

Konya

Mersin

Denizli

 

Recep Taner

Nevzat Korkmaz

Alim Işık

 

Aydın

Isparta

Kütahya

 

Yılmaz Tankut

 

M. Akif Paksoy

 

Adana

 

Kahramanmaraş

“Madde 29- Bu Kanun 1/7/2011 tarihinde yürürlüğe girer.”

OKTAY VURAL (İzmir) – Önergeyi çektik.

BAŞKAN – Önergeyi çektiler.

Diğer önergeyi tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 698 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 29 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Suat Kılıç (Samsun) ve arkadaşları

“Madde 29- Bu Kanunun;

a) 17 nci maddesi 26/3/2011 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

b) Diğer hükümleri ise yayımı tarihinde

yürürlüğe girer.”

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

5957 sayılı Kanunun yürürlük tarihi dikkate alınarak bir düzenleme yapılmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge çerçevesi içinde 29’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 30’da önerge yoktur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma  rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen iki dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı         : 276

Kabul                                 : 261

Ret                                     : 15 (x)

               Kâtip Üye                                                                               Kâtip Üye

            Yusuf Coşkun                                                                         Gülşen Orhan

                   Bingöl                                                                                       Van”

Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

2’nci sırada yer alan, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

                                      

(x)  Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

2.- Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Anayasa Komisyonu Raporu (1/993) (S. Sayısı: 696 ve 696’ya 1’inci Ek) (x) (xx)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

24 Mart 2011 tarihli 82’nci Birleşimde, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının üçüncü bölümünde yer alan 75’inci maddesi kabul edilmişti.

Tasarının 71’inci maddesi, İç Tüzük’ün 88’inci maddesine göre komisyona geri verilmişti. 71’inci maddeye ilişkin komisyon raporu 696’ya 1’inci ek sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Şimdi, 71’inci madde üzerinde görüşme açacağım.

Maddeyi okutuyorum:

ANAYASA MAHKEMESİNİN KURULUŞU VE YARGILAMA USÛLLERİ

HAKKINDA KANUN TASARISI

Sağlık işleri ve tedavi

"MADDE 71- (1) Başkan ve üyeler ile bunların emeklileri ve bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin sağlık giderleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin tabi olduğu hükümler ve esaslar çerçevesinde Mahkeme bütçesinden ödenir."

BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın İsa Gök.  (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Anayasa Mahkemesinin Kuruluş Kanunu’nun 71’inci maddesinde geçen perşembe yaşanan sorunlar ve özellikle AKP Grubunun da bu maddeye ilişkin itirazları üzerine söz konusu madde Komisyona geri çekildi, Komisyona geri çekildi ama bizim itirazlarımız neydi? Anayasa, yüksek yargı arasında eşitlik sistemi getirmiştir. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Uyuşmazlık Mahkemesi, Askerî Yargıtay, hepsi yüksek yargıdır. Bir de adli ve idari yargı içerisinde yüksek yargıya seçilmemesine rağmen o vasıfları taşıyan hâkimlerimiz, savcılarımız da vardır. Bizim dediğimiz şu idi Sayın AKP, Sayın Meclis, dedik ki: Eşitlik. Eğer ki Anayasa, yüksek yargı arasında yargı bölümünde eşitliği öngörmüşse, siz burada tüm düzenlemelerde, hele ki mali ve sosyal haklarda eşit davranmak zorundasınız. Aksi hâlde bu eşitliği bozarsanız, bu dengeyi bozarsanız, kamu görevi yapan tüm kurumlarla beraber özellikle yargı içerisinde sorun yaratırsınız. Bizim dediğimiz bu.

Dedik ki: Eğer ki Anayasa Mahkemesi üyelerine son derece yüksek vasıflı sağlık yardımı getirmek istiyorsanız getirin ama bunu yüksek yargının diğer unsurlarına da verin.

Biz dedik ki: Anayasa Mahkemesi üyelerine eğer ki 69’uncu maddede arz olduğu üzere yüksek maaş yani 9.500-10 bin liralık maaş getiriyorsanız -ki getirdiniz- getirin ama bunu yargının diğer unsurlarına da verin.

Biz dedik ki: Eğer ki harcırahla veyahut da o kaldırılan özel emeklilikle yani bu kıyak emeklilikle bir şey getiriyorsanız yargının diğer unsurlarına da, Yargıtayıyla, Danıştayıyla, Yargıtaya seçilme yeterliliğini kazanmış ama bidayet mahkemelerinde çalışan hâkim-savcılara da, Askerî Yargıtaya da, uyuşmazlık mahkemesine de getirin.

                                   

(x)  696  S. Sayılı Basmayazı 22/3/2011 tarihli 80’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(xx)  696’ya 1’inci Ek S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Ve yine dedik ki: Bakın, pasaport… 75’inci madde, ikinci fıkra. Kırmızı pasaport veriyorsanız bu kırmızı pasaportu yargının aynı statüdeki diğer çalışanlarına da verin.

Ve yine dedik ki: Getirdiğiniz her farklılığı, bakın, kullandıkları makam arabalarının plakalarını bile kırmızı plaka yapmak istiyorsanız tamam ama eşitlikten uzaklaşmayın, adaletten uzaklaşmayın. Eğer ki adaletten uzaklaşılırsa, eşitlikten uzaklaşılırsa, yalnızca Anayasa Mahkemesine bu imkân tanınırsa bunun adına biz değil, siyasi literatürde buna siyasi rüşvet denir dedik ve işin üzücü yanı şu olur dedik: Biz bu kanunu Anayasa’nın eşitlik ilkesinden hareketle Anayasa Mahkemesine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak götürdüğümüzde, bu hâkimler, bu kanunun Anayasa’ya uygunluğunu denetlerken verecekleri her kararda töhmet altında kalacaklar. Bunlar yargıç, kökleri hâkim, kökleri yargıç olmasa da Anayasa gereği seçimle beraber yargıç statüsüne geliyorlar. Bu mahkemeyi töhmet altında bırakmayın, her şey söylenir dedik çünkü bu mahkemenin bir özelliği var, bu mahkeme bakanları, başbakanı yargılayacak, Yüce Divan görevi görecek.

Bu mahkeme kanunların Anayasa’ya uygunluk denetimini yapacak, bu mahkeme Anayasa değişikliklerinin ilk üç maddeye aykırılıklarının denetimini yapacak. Bunları yapacak denli önemli, yetkili bir mahkemeye siz kalkıp da izahı olmayan bir şekilde -izahı olmayan bir şekilde- tüm eşit yüksek yargıdan farklı ve fazla olarak maaşıyla, arabasıyla, pasaportuyla, harcırahıyla ve hatta ve hatta hiçbir kanundaki sınırlamalar dikkate alınmaksızın sağlık ve tedavi giderlerinin karşılanmasıyla yaklaşırsanız yanlış edersiniz dedik.

Şimdi, bizim bunu dediğimiz perşembe günüydü, Komisyonda da kaç gündür bu konuları tartışıyoruz. AKP’li geniş bir milletvekili grubu da bu yanlışlığı gördü ve itiraz etti. Gelinen son nokta ne? Bir önerge gelecek AKP Grubundan, önerge faslında onu konuşuruz ama bakın arkadaşlar, dedik ya kanunların Anayasa’ya uygunluk denetimini yapacak… Buyurun işte, dakika bir, gol bir! Anayasa Mahkemesinin önemle, özenle ve dikkatle üzerinde duracağı bir kanun tasarısı, yetki kanunu önümüze geldi. Tarih 28 Mart. Kanun hükmünde kararname yetkisi istiyor Hükûmet.

Kanun hükmünde kararname yetkisi isterken geçmişe baktığınızda Anayasa Mahkemesinin -ki bu en çok rahmetli Özal döneminde kullanılmıştı- bir sürü iptali var. Neden? Çünkü Anayasa Mahkemesi diyor ki: “İvedilik ve zorunluluk ve hemen yapılması, mutlaka yapılması, derhâl yapılması gereken işlerde, kısa süreli ve çok dar yetkili olmak zorundadır.” diyor. Buna uymadığı için de birçok kanun hükmünde kararname iptal edilmiştir. Neden iptal ediliyor? Çünkü Anayasa’mızın 7’nci, 87’nci ve 91’inci maddeleri sınırlamış.

Her şeyden önce, arkadaşlar, sizler milletvekilisiniz. Yasama yetkisi genel ve asli bir yetkidir, bu yetki devredilemez. Anayasa Mahkemesi, kanun hükmünde kararnameler çıkararak, hele altı ay gibi süre için, yasama organının, yani sizin, yani Meclisin baypas edilerek ülke yönetilmesini Anayasa’ya aykırı buluyor, bir sürü iptal var.

Bu Parlamento niye var? İki buçuk ay daha görevdesiniz. Süre altı aylığına isteniyor, yani yeni bir hükûmet kurulacak veya kurulamayacak ama sizin asli ve kesin yetkiniz olan kanun çıkarma yetkinizi Hükûmet kendi uhdesine alacak, bütün yapıyı değiştirebilecek. Bu yetki sizin, bu yetki Hükûmetin değil. Bu yetki yasama organının. Yasama organının yetkisi baypas edilemez ama gelin görün ki Başbakan imzasıyla yasama organının, Meclisin, demokrasinin baypas edilmesi kanunu geldi önünüze. Yarın bu konu görüşülecek. Bu konu eğer ki AKP’nin çoğunluk oyuyla kabul edilirse, muhalefet olarak Anayasa’nın bize verdiği bir görev var, yetki değil görev var, bu Anayasa’ya aykırı işlemi biz Anayasa Mahkemesine götüreceğiz.

Şimdi, siz, bu Anayasa Mahkemesi kanunuyla birçok –amiyane tabirle- kıyak geçiyorsunuz ve ben bu kıyakların üzerine, Anayasa Mahkemesine, Anayasa’ya aykırı olarak ve bakın, özellikle Parlamentonun şu çizgiden sol tarafında oturan AKP heyetinin kanun çıkarma konusundaki yetkisini elinden alan, demokrasiyi, Meclisi baypas eden kanun hükmünde kararnamenin iptali için ben Anayasa Mahkemesine gittiğimde, bu kanundan sonra gideceğim.

İşte, dedik ki size, buna siyasi literatürde “siyasi rüşvet” denir, bu hoş olmaz. Bu kanunu geçen hafta konuşmaya başladık, perşembe günü tartışma çıktı, bugün günlerden daha 29 Mart Salı.

Arkadaşlar, kanun bitmeden, yıllardır uygulanmayan, 2000’den beri uygulanmayan... 11’inci yılında kanun hükmünde kararnamelerle yüce Meclisin baypas edildiği, diktatöryal bir şekilde, faşizan bir şekilde, bir hükûmete Meclis adına kanun yapma yetkisi veren bir kanun tasarısı geliyor. Bu kabul edilebilir mi? İşte, o zaman, bizim dediğimiz siyasi rüşvete gelirsiniz. Yetkiniz gidiyor arkadaşlar. Ey AKP, milletvekilleri, yetkinizi veriyorsunuz.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ÜNAL KACIR (İstanbul) – Biz ne yaptığımızı biliyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 696 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 71’inci maddesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.

Sonuç itibarıyla, Anayasa Mahkemesi teşkilat kanununun son maddelerine geldiğimiz şu anda, Anayasa yargısının önemli bir kurumunun çalışma esas ve usulleriyle yeni yapısını da Genel Kurul olarak bu vesileyle artık belirlemiş oluyoruz. Ben peşinen söz konusu çıkacak olan bu kanunun ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum, her şeye rağmen.

Bu tasarının içeriğine baktığımız zaman, Anayasa Mahkemesi hizmet birimlerinin neler olduğu, personel ve atanması, geçici görevlendirmeler, sözleşmeli personel çalıştırması, hizmet satın almalar, idari personelin Adalet Bakanlığı kadrolarına atanması yöntemleri, inceleme ve yargılama usulleri, iptal davası açmaya yetkili olanlar, şekil bakımından iptal davası ve sınırı, süresi ve temsil ve uyulması gereken esasları, eksiklerin tamamlanması, itiraz yolu, Anayasa’ya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi, iptal ve itiraz davalarına ilişkin ortak hükümler ve nihayet yeni bir kavram, bireysel başvuru, siyasi parti kapatma ve dokunulmazlığın kaldırılması davaları, siyasi partilerin mali denetimi ve sonuç olarak Yüce Divan yargılaması.

Değerli milletvekilleri, bugün, Anayasa Komisyonunda görüşmüş olduğumuz 71’inci madde, aslında orada da ifade ettiğimiz üzere “Diğer kanunlardaki sınırlamalar dikkate alınmaksızın…” diye bir ibareyle başlatılmış cümle. Bu şunu gösteriyor: Burada ciddi ve büyük bir ayrıcalık sunuluyor Anayasa Mahkemesi Başkan, üye ve raportörlerine ve onların yakınlarına, tedavi konusunda.

Elimizde, milletvekilleriyle ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri için “Milletvekillerine, Yasama Organı Eski Üyelerine, Dışarıdan Atandıkları Bakanlık Görevi Sona Erenlere Tedavi Yardımı Yapılmasına Dair Yönetmelik” var. Bu Yönetmelik içeriğine, amaç, kapsam, yasal dayanak maddelerine baktığımız zaman, söz konusu tasarıdaki bu ibarenin hiç yer almadığını görüyoruz. Aslında milletvekillerinin sağlık güvencesi, bu tasarıdaki Anayasa Mahkemesi Başkan, üye ve raportörlerine tanınan güvenceden mahrum bırakıldığını görüyoruz. Burada milletvekillerini aşan bir düzenlemenin niçin, hangi akla hizmet olduğunu doğrusu kestirebilmiş değiliz. Bu itibarla, söz konusu düzenlemenin yerleşik hukuk kaidelerine ve teamüllere, Anayasa’nın genel, ilgili hükümlerine tamamen aykırılık teşkil ettiğini de bu vesileyle belirtmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5510 sayılı Sigorta Kanunu’nun 60’ıncı maddesinden başlayıp 73’üncü maddesine kadar devam eden düzenlemeleri var. Burada yol gideri, gündelik ve refakatçi durumları, yurt dışında tedavi, sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları, katılım payı alınması ve katılım payı alınamayacak sağlık hizmetleri, sevk zinciri ve sağlık giderlerinin ödenmesine ilişkin hükümleri içermekte, ancak bu hükümle Anayasa Mahkemesi Başkan, üye ve raportörlerine ve onların yakınlarına 5510 sayılı Yasa’yı aşan ayrı bir düzenlemeyi getirmiş oluyoruz. Bu, gerçekten, biraz önce arz etmiş olduğum 5510 sayılı çıkarmış olduğunuz, iktidarın çıkarmış olduğu Sigorta Yasası’nın da dışına çıkmak suretiyle, Anayasa Mahkemesinin âdeta devlet içinde devlet olan bir kurum hâline dönüşmesini kendi ellerimizle sağlamış oluyoruz. Hâlbuki, Türk devlet yapısının en önemli organlarından biri durumunda olan Anayasa Mahkemesinin elbette statüsüne uygun birtakım düzenlemeleri hak ettiğini ben de düşünmekteyim ancak bu düzenleme ciddi ayrıcalıklar içermektedir. Bugün, devlet kurumları arasında yerleşik kuralları ve çokça kullandığımız muvazeneyi terk eder, birtakım ayrıcalıkları kendimize nispeten yakın gördüğümüz kurumlara peşkeş çekmek suretiyle tevdi edersek, o zaman kurumlar arasındaki o hakkaniyetli dengeyi gözetmemiş oluruz, bozmuş oluruz. Yargıtayın, Yargıtay mensuplarının, Yargıtay Başkanının, Yargıtay üyelerinin, Danıştay Başkan ve üyelerinin de bu konuda rahatsız olduklarını söylemek herhâlde yanlış olmaz.

Bu itibarla, yüksek yargı kurumları arasında hiyerarşik yapıya kaçmamak, yüksek yargı kurumları arasında alışılmış statüleri bozmamak adına bunun gözden geçirilmesi ve üyelerin tedavi ve muayenelerine ilişkin düzenlemelerin birbirine müsavi hâle getirilmesi kaçınılmaz bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer böyle bir düzenlemeye gidilirse yarın Yargıtay mensuplarının ciddi eleştirilerine muhatap olmamız kaçınılmazdır.

Bu itibarla, biz burada Anayasa Mahkemesine bir şey verirken, muhalefet sözcüleri bu kürsülere gelip konuştukları zaman “bunlar ne kadar da Anayasa Mahkemesine karşı” gibi bir imajın oluşması da oldukça yanıltıcıdır, yanlıştır. Biz Anayasa Mahkemesine asla karşı olmayız. Anayasa Mahkemesinin sınırı aşan birtakım yetkilendirilmeleri ve sağlık düzenlemelerine ilişkin böyle hükümlerin olması elbette eleştirilecektir. Buna da doğal olarak hakkımızın olduğunu düşünmekteyiz. Bu itibarla, söz konusu sağlık düzenlemesinin Anayasa Mahkemesi üyeleri tarafından da ileride ciddi şekilde eleştirileceğini burada belirtmek istiyorum.

Yargıtayın üstünde bir kurum, süper temyiz mahkemesi hâline getirilmek istenen Anayasa Mahkemesinin yarın Yargıtayda yapılacak, Yargıtayın talep edeceği mevzuat düzenlemeleriyle tekrar Yargıtayın da onların üzerine çıkma girişimlerinin olmayacağını hiç kimse garanti edemez.

Onun için, bozulan yüksek yargı kurumları arasındaki dengenin belli bir düzeye oturtulması elbette siyasal iradenin olmazsa olmaz en önemli görevidir. Burada iktidar partisi görevini yapmamış demektir, yapmamış oluyor; tam tersine bunu bozmuş oluyor. Bu bozulma, bu yozlaşma sadece yargıda değil, devletin bütün organlarında olmakta ve AKP’nin yıkıcı politikalarının bir eseri olarak karşımıza çıkmaktadır.

İnşallah büyük Türk milleti 12 Haziran 2011’de bu yıkıcı iktidar uygulamalarından kurtulacaktır diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.

Hükûmet adına Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil Çiçek.

Buyurun Sayın Çiçek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bir önemli yasa tasarısının sonuna geldik. Aslında yeni bir tartışma başlatmak istemiyorum, sadece bir iki hususu tavzih etmekte zaruret gördüğümü ifade etmek istiyorum. Evvela, Komisyona çekilen bu 71’inci maddenin yukarıdaki müzakeresi sırasında da ifade edildi. Orada biz de sarf edilen sözler karşısında düşüncemizi ifade etmiş idik. Şimdi, İç Tüzük’ün 67’nci maddesine göre, konuşmalarımızın yaralayıcı olmaması lazım, hele hele lisanımızın, üslubumuzun temiz bir dille olması gerektiği İç Tüzük’te yazılı.

Şimdi, yapılan buradaki konuşmaya bakarsak, Hükûmet bu tasarıyla bir siyasi rüşvet veriyor, Yüksek Mahkeme de bu kanunlaşırsa rüşvet alan durumda oluyor, siyasi rüşvet. Rüşvetin önüne ne koyarsanız koyun, bir insanın hayatta yapabileceği en kötü şeydir. Şimdi, bugün orada görev yapan insanların kişiliklerini, rüşvet karşılığı, siyasi rüşvet karşılığı, yarın, bu Hükûmetin çıkardığı yasalarla ilgili düşüncesini, vicdanını, hukukunu bir tarafa koyarak, alacağı kırmızı pasaport sebebiyle, sizin hissiyatınıza uygun olarak da getirdiğimiz 71’inci maddedeki sağlık harcamaları sebebiyle veya buna benzer, bir kısım, burada dile getirilen işlerden dolayı, sağlanan faydalardan dolayı hukuku ikinci tarafa itip, arkalayıp, bunun karşılığı, Hükûmetten gidecek her tasarıya “evet” diyecek gibi, onların kişiliklerini rencide edecek bir tarzda  tavsif etmek bence çok doğru değil. Bunu yukarıda da ifade etmeye çalıştık çünkü rüşvet, adına ne derseniz deyin, kanunen yapması gereken bir şeyi yapmaması için ya da yapmaması gereken bir şeyi yapması için temin edilen menfaattir. Eğer, en yüksek mevkide bulunan yüksek yargı mensuplarını bu türlü fiilleri yapabilecek tıynette, kabiliyette, kişilikte, karakterde insanlar olarak nitelersek, bunu yumuşatmak adına da bunun önüne “siyasi” lafını getirip koymaya çalışırsak bu çok doğru olmaz, bu çok yaralayıcı olur. Bunu açıkça ifade etmek isterim. O arkadaşlarımızı da buradan tenzih ediyorum. Kararlarını tartıştığımız zamanlar oldu, sert tartıştık, katılmadık vesaire ama her birisi ayrı dönemlerde orada görev yapmaya çalışan bu arkadaşlarımızı bu şekliyle tavsif etmek, nitelemek veya böyle bir zan altında tutmak bence kendilerine haksızlık olur diye düşünüyorum. Bunu tavzih etmek istedim.

İkinci husus: Elbette, biz teorik olarak yüksek yargı organları arasında eşitliğin olduğunu kabul ediyoruz, ancak bir de hukuki realite var, onu da bilginize sunmak istiyorum. Şimdi, Anayasa’nın 153’üncü maddesi “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” diyor. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi tarafından verilen her karar bizim teorik düşüncemiz, kabulümüz ne olursa olsun herkesi bağlayıcı niteliktedir. Şimdi, bu açıdan baktığımızda, Anayasa Mahkemesinin, bugün orada görev yapan arkadaşlarımızdan hiçbirisi yokken 1992/37 esas 1993/18 sayılı bir kararı var 27/4/1993’te, karar metninden okuyorum: Yukarıda analizleri yaptıktan sonra, “Anayasa’da öngörülen görev ve yetkilerinin değişikliğiyle statüsünün özelliği Anayasa Mahkemesini diğer yüksek yargı organlarından ayırmaktadır. Anayasa Mahkemesinin kaynağı diğer yüksek mahkemeler ile Sayıştay ve Yükseköğretim Kuruludur. Cumhurbaşkanı tarafından üst düzey yöneticiler ile avukatlar arasından doğrudan üye seçimiyle kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını da bağlaması da (Anayasa, madde 153) oluşumunun ayrılığını vurgulamaktadır. Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştayın başkan, başsavcı ve üyeleri Anayasa’nın 146’ncı maddesi gereğince Anayasa Mahkemesinin üye adayı konumundadırlar. Bu karar karşısında, bu söylenen yüksek yargı organları ve kurumlar Anayasa Mahkemesi açısından üye adayı belirleyen konumdadır.” diyor. Doğrudur, yanlıştır, katılırız, katılmayız ama bağlayıcı bir karar vardır, bunu da bilginize sunmak istiyorum.

71’inci maddeyle ilgili olarak da demin ifade ettim, sizlerin o günkü tepkisini de dikkate alarak Komisyon yeni bir düzenleme yaptı. Ümit ediyorum, sizin de oylarınızla bu madde geçtiği takdirde bu sıkıntı da ortadan kalmış olacaktır.

Hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çiçek.

Şahıslar adına Adıyaman Milletvekili Sayın Ahmet Aydın…

Ankara Milletvekili Sayın Faruk Koca…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben istiyorum.

BAŞKAN – Tabii, buyurun.

Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesinin kuruluş ve görevleriyle ilgili yasa tasarısının maddesiyle ilgili olarak Hükûmet adına konuşan Cemil Bey’in konuşmalarına karşılık bir iki şey söylemek istiyorum.

Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii burada gerçeklerin dile getirilmesi lazım. Denildi ki: “Efendim, Anayasa Mahkemesi yüksek bir mahkeme.” Biz de biliyoruz yüksek mahkeme ama yüksek mahkeme başkan ve üyelerinin yüksek mahkemenin gerektirdiği tarafsızlık içinde hareket etmesi lazım. Şimdi, maalesef, AKP Hükûmetiyle beraber, devletin rejimini koruyan temel kurumlar da büyük bir sarsıntı geçirdi. Bunun başında Anayasa Mahkemesi geliyor. Şimdi, AKP’yle ilgili bir kapatma davası açıldı, biliyorsunuz. Daha o karar Anayasa Mahkemesinde karara bağlanmadan, Anayasa Mahkemesinin bir üyesi Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı, hemen alelacele o Uyuşmazlık Mahkemesine özel bir statü getiren, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanının maaşına zam yapan ve ona birtakım özel statü getiren bir kanun geldi, hemen geçti buradan. Arkasından oylamada o arkadaşımız AKP’nin davasında kapatılmama yönünde oy verdi. Yine…

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Rüşvet mi verildi yani?

KAMER GENÇ (Devamla) – Onu artık siz şey edin.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Çok ayıp, çok ayıp!

KAMER GENÇ (Devamla) – Mahkemenin Başkanı, dava açılmış, AKP’lilerle her yerde kebap yiyor. Görünüyor böyle… Yani arkadaşlar, hâkimlik mesleği çok hassas bir meslektir. Hâkimin tarafsız olması lazım. Şimdi, maalesef, o kebap yeme dışında o davayı getirdi öyle bir kritik güne koydu ki -şimdi, bakın, mahkeme başkanları davaların duruşma günlerini tayin eder- getirdi 27 mi 28 Ağustosa koydu AKP davasının karara bağlanmasını. 27 ve 28 Ağustos… Yani o tarihlerinden birisi. Çok kritik bir tarih. Şimdi o tarihte Anayasa Mahkemesi AKP’yi kapatsa Hükûmet düşüyor. 30 Ağustosta ordunun terfileri var. İşte -4 tane- komutanlar atanacak, Türk ordusu komutansız kalacak. Yani, bunlar hepsi düşünülerek yapılan maalesef şeylerdir ve dolayısıyla Anayasa Mahkemesi burada da AKP’yi çok açıkça destekledi.

Gelelim… Bir Anayasa değişikliğini biz burada yaptık. İşte, yirmi altı maddenin değişikliğini yaptık. Anayasa Mahkemesinin görevi nedir? Eğer hakikaten yüce bir mahkemeyse kendi görev alanı içinde kalacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi -bir Anayasa değişikliği verdi- Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve Anayasa Mahkemesinin yapısıyla ilgili, buraya seçilecek üyelerle ilgili ve bu üyelerin oy kullanmasıyla ilgili bir metin kabul etti. Şimdi, Anayasa Mahkemesi tuttu, bu Anayasa değişikliğini dedi ki, şekil değişikliği yönünden ben bunu incelemiyorum, Anayasa’nın 4’üncü maddesine göre yapılan, özellikle bu Hâkimler ve Savcılar Kuruluyla ilgili olarak yapılan değişiklik ile Anayasa Mahkemesinin yapısıyla ilgili yapılan değişiklikleri ben Anayasa’nın 4’üncü maddesine göre teklif edilmeyecek maddeler gibi görüyorum dedi, şekil yönünden incelemeden işin esasına girdi. Şimdi normal olarak, işin esasına girdiğine göre, o zaman ne yapması lazım? Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi yetkisini aşan Anayasa’nın teklif edilemez maddelerine göre teklif edilemez maddeleri teklif etmiştir. Dolayısıyla bu teklifi keenlemyekûn, yok hükmünde sayması ve incelememesi lazımdı. Hâlbuki böyle yapmadı, Anayasa Mahkemesi -işte o Başkanının- tuttu orada Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabul ettiği metnin bazı kelimelerini çıkardı, sildi. Ya, böyle bir şey olur mu? O zaman o referanduma giden metni kim yaptı? Meclis yapmadı, Anayasa Mahkemesi yaptı.

MEHMET SALİH ERDOĞAN (Denizli) – Davayı kim açtı?

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, davayı biz açtık. Açtık ama aklınız eriyor mu benim dediğime? Diyorum ki: “Biz davayı açtık ama Anayasa Mahkemesi kendini Meclis yerine koydu ve kendisi Anayasa yaptı.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMER GENÇ (Devamla) – Burada en büyük gafı yaptı, en büyük yetki gaspını yaptı. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisini… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – O zaman niye söylemedin, şimdi niye konuşuyorsun? Aylar geçti, şimdi konuşuyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Hayır, sizin aklınız ermez buna. Anayasa hukukçularının aklı erer buna. Anayasa Mahkemesi Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen bir metni değiştiremez.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Devamla) – Sayın Başkan, ama devamlı söz attılar efendim.

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi kontenjanına düşen Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda boş bulunan 1 üyelik için seçim yapmak ve alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 30 Mart 2011 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

 

Kapanma Saati: 22.54