17612 Normal 17612 2 3 2011-05-09T11:01:00Z 2011-05-09T11:01:00Z 42 23886 136153 1134 319 159720 14.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk

DÖNEM: 23                            CİLT: 96                     YASAMA YILI: 5

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

77’nci Birleşim

15 Mart 2011 Salı

 

 

 

(Bu  Tutanak  Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, 14 Mart Tıp Bayramı’na ilişkin gündem dışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

2.- Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başak’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin turizm potansiyeline ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, Japonya’da meydana gelen deprem sonrasında nükleer santraldeki sızıntı tehlikesi göz önüne alınarak Mersin Akkuyu’da nükleer santral kurulması kararının bir kez daha gözden geçirilmesine ilişkin gündem dışı konuşması

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 14 Mart Tıp Bayramı’na ve sağlık çalışanlarının sorunlarına ilişkin açıklaması

2.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman’ın, sanatçı İbrahim Tatlıses’in uğradığı menfur saldırıyı kınadığına ilişkin açıklaması

3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, MHP olarak, sanatçı İbrahim Tatlıses’in uğradığı menfur saldırıyı kınadıklarına ve 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutladıklarına ilişkin açıklaması

4.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş’un, hekimlerin, halkın sağlık problemleriyle uğraşırken zaman zaman saldırıya uğradıklarına, Sağlık Bakanlığının bu saldırıları kınamadığına ilişkin açıklaması

5.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, 14 Mart Tıp Bayramı’nı halkın ve sağlık çalışanlarının bir bayram olarak kutlayamadıklarına, ülkemizde uzun yıllardır görülmeyen kızamık, difteri gibi hastalıkların tekrar görülmeye başladığına ve difteriden insanlarımızın hayatlarını kaybetmeye başladıklarına ilişkin açıklaması

6.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı’na büyük sorunların gölgesinde girdiklerine ilişkin açıklaması

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya ili ve ilçelerinde hekim ve diğer sağlık personeli açığına ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, ülkemizde tıp eğitiminin yetersiz olduğuna ilişkin açıklaması

9.- Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydın’ın, 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutladığına ve yaklaşan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümü münasebetiyle Çanakkale Savaşı sırasında şehit düşen İstanbul Tıp Fakültesi mensuplarını andığına ilişkin açıklaması

10.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Japonya’daki deprem felaketinden üzüntü duyduğuna; sanatçı İbrahim Tatlıses’e geçmiş olsun dileklerini ilettiğine, ayrıca AK PARTİ Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın CHP hakkında söylediği sözlerden dolayı gruplarından özür dilemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

11.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, MHP Grubu olarak Akkuyu nükleer santralinin yapılması konusunun yeniden gözden geçirilmesini istediklerine ilişkin açıklaması

12.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, sanatçı İbrahim Tatlıses’e acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 31 milletvekilinin, narenciye üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1070)

2.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner ve 26 milletvekilinin, fındık üreticilerinin sorunlarının araştırılarak daha etkin bir fındık politikasının belirlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1071)

3.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak ve 19 milletvekilinin, İstanbul’daki toplu taşıma hizmeti veren esnafın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1072)

4.- Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz ve 21 milletvekilinin, ticari taksi esnafının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1073)

B) ÖNERGELER

1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın; 6343 Sayılı “Veteriner Hekimlik Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun’un 19’uncu ve 41’inci Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin (2/478) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/263)

 

VII.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine, 698 ve 646 sıra sayılı Kanun Tasarı ve Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698)

2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Batman Milletvekili Bengi Yıldız ve 306 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 59 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/879) (S. Sayısı: 697)

 

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, bir köydeki köprünün tamamlanmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/18053)

2.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, bir köyün su, yol ve elektrik sorununa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/18109)

3.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Van-Saray’ın kanalizasyon sorununa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/18110)

4.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, İzmir Bölge Hıfzıssıhha Enstitüsünün kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/18154)

5.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı ile mera yasağı uygulamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/18158)

6.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün mahalle statüsüne geçmesiyle meydana gelen mağduriyetlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/18187)

7.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir’in cevabı (7/18230)

8.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, et ithalatına ve et fiyatlarındaki artışa,

- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, GDO’lu ürünlerin etiketlerinde bir uyarının bulunmamasına,

Kiraz üreticisine destek verilmesine ve bazı doğal bitki ve tohumların korunmasına,

- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/18287), (7/18288), (7/18289), (7/18290)

9.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü hizmet binasına ve yapılan kiralamaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/18357)

10.- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/18379)

11.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, ithal edilen hayvanların sağlık kontrolleriyle ilgili iddialara,

- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Gemlik ve Orhangazi’deki sel afetinden dolayı çiftçilerin yaşadığı mağduriyete,

- Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak yatırımlara,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/18402), (7/18403), (7/18404)

12.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, makam araçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in cevabı (7/18517)

 

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı.

Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu’nun, Devlet Planlama Teşkilatının kalkınma politikaları ve çalışmalarına ilişkin gündem dışı konuşmasına Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz cevap verdi.

Kırklareli Milletvekili Tansel Barış, Ergene Nehri’nin kirliliğine ve yarattığı çevre sorunlarına,

Erzurum Milletvekili Muhyettin Aksak, Erzurum ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 93’üncü yıl dönümüne,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Kütahya Milletvekili Alim Işık, Kütahya ili Simav ilçesi Kaymakamlığının küfürlü konuşmanın engellenmesi amacıyla başlattığı projenin ulusal basın ve medyada farklı bir şekilde kamuoyu gündemine getirilmesine;

Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu, Ergene Nehri’nin kirliliğine;

Muş Milletvekili M. Nuri Yaman,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,

Erzurum ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 93’üncü yıl dönümüne;

İlişkin birer açıklamada bulundular.

İstanbul Milletvekili Mithat Melen ve 19 milletvekilinin, sağlık sistemindeki sorunların (10/1066),

Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, yardımcı doçentlerin sorunlarının (10/1067),

Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve 37 milletvekilinin, Ankara OSTİM Organize Sanayi Bölgesinde meydana gelen patlamaların nedenlerinin (10/1068),

Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 23 milletvekilinin, nişasta bazlı şekerin insan sağlığına etkisinin ve şeker sektöründeki sorunların (10/1069),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Anayasa’nın 114’üncü maddesine göre atanmış bulunan Adalet Bakanı Ahmet Kahraman ant içti.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu Tasarısı ile Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına  Dair  Kanun  Tasarısı  ve  Millî  Savunma  Komisyonu  Raporu’nun (1/997, 1/1003) (S. Sayısı: 633),

 2’nci sırasında bulunan, Taşınır Donanım Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında Sözleşme ve Bu Sözleşmeye İlişkin Hava Aracı Donanımına Özgü Konulara Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/904) (S. Sayısı: 622),

3’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Kuveyt Devleti Hükûmeti Arasında Sürdürülebilir Kalkınma İçin Doğal Kaynakların ve Çevrenin Korunması Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/927) (S. Sayısı: 652),

4’üncü sırasında bulunan, Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru Hükûmetlerarası Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/683) (S. Sayısı: 667),

5’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Tarım Alanında Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/856) (S. Sayısı: 624),

6’ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/870) (S. Sayısı: 625),

7’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Sınır Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/863) (S. Sayısı: 626),

8’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti İçişleri Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükûmeti İçişleri Bakanlığı Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/823) (S. Sayısı: 627),

9’uncu sırasında bulunan, Samsun Limanı (Türkiye Cumhuriyeti) ve Kavkaz Limanı (Rusya Federasyonu) Üzerinden Demiryolu Feribotu ile Uluslararası Karma Taşımacılığın Organize Edilmesi Hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Rusya Federasyonu Hükûmeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/941) (S. Sayısı: 651),

10’uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Rusya Federasyonu Hükûmeti Arasında Bitki Karantinası Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/910) (S. Sayısı: 660),

11’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Rusya Federasyonu Hükûmeti Arasında Petrol Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/793) (S. Sayısı: 668),

12’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ile Rusya Federasyonu İçişleri Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/943) (S. Sayısı: 669),

13’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ile Rusya Federasyonu Uyuşturucu Trafiği Kontrolü Federal Servisi Arasında Uyuşturucu, Psikotrop ve Ara Kimyasal Maddelerin Kaçakçılığı ile Mücadelede İşbirliği Hususunda Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/945) (S. Sayısı: 670),

14’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/979) (S. Sayısı: 645),

15’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Yeni Zelanda Hükûmeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/921) (S. Sayısı: 650),

16’ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Bitki Koruma ve Karantina Alanında İşbirliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/950) (S. Sayısı: 656),

17’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Tarım Alanında Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/894) (S. Sayısı: 657),

18’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Hayvan Sağlığı Alanında İşbirliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/885) (S. Sayısı: 658),

19’uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Sırbistan Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Teknik ve Mali İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/908) (S. Sayısı: 662),

20’nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ Hükûmeti Arasında TİKA Program Koordinasyon Ofisinin Faaliyetlerine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/969) (S. Sayısı: 665),

21’inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini Temsilen Tarım ve Köyişleri Bakanı ile Avusturya Cumhuriyeti Hükûmetini Temsilen Federal Tarım, Orman, Çevre ve Su Yönetimi Bakanı Arasında Tarım Alanında İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/764) (S. Sayısı: 666),

22’nci sırasında bulunan, Biyotıp Araştırmalarına İlişkin İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesine Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/394) (S. Sayısı: 604),

Görüşmeleri tamamlanarak yapılan açık oylamalardan sonra kabul edildi ve kanunlaştı.

23’üncü sırasında bulunan, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Cumhurbaşkanlığı Seçimine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporu’nun (1/787, 2/62) (S. Sayısı: 527),

24’üncü sırasında bulunan, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporlarının (1/991) (S. Sayısı: 609),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

15 Mart 2011 Salı günü, saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 19.06’da son verildi.

 

                                                                   Sadık YAKUT

                                                                  Başkan Vekili     

                       Harun TÜFEKCİ                                                      Bayram ÖZÇELİK

                              Konya                                                                        Burdur

                           Kâtip Üye                                                                  Kâtip Üye         

                                                                  Yaşar TÜZÜN

                                                                        Bilecik

                                                                     Kâtip Üye

 

                                                                                                                                No.: 102

II. - GELEN KÂĞITLAR

14 Mart 2011 Pazartesi

Rapor

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698) (Dağıtma tarihi: 14.3.2011) (GÜNDEME)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.-    Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, cezaevlerindeki kütüphanelerde bulundurulan kitaplara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17666)

2.-    Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bayburt ve ilçelerindeki hastanelerin depreme dayanıklı olup olmadıklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17722)

3.-    Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, bir beldenin doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17723)

                                                                                                                                No.: 103

15 Mart 2011 Salı

Tezkereler

1.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1428) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)

2.- Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1429) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)

3.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Mardin Milletvekili Emine Ayna, Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici, Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ve Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş'ın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1430) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)

4.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1431) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)

5.- Van Milletvekili Özdal Üçer'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1432) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)

6.- Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1433) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)

7.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1434) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)

8.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1435) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)

9.- Siirt Milletvekili Osman Özçelik'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1436) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, diyabet hastalarına ve tedavide kullanılan kan şekeri ölçüm çubuğu alımıyla ilgili genelgeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18571) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/02/2011)

2.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, özelleştirilen Tekel’in alkollü içecekler bölümüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18572) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

3.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’daki sağlık kurumlarıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18573) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

4.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından bu yana yapılan kamu ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18574) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

5.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Polis Meslek Yüksek Okulundan ilişiği kesilen öğrencilere ve 5806 sayılı Kanun gereğince aftan yararlananlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18575) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

6.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bazı şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18576) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 2010 ÖSYS Kılavuzundaki hatalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18577) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

8.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikası arazisinin imar değişikliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18578) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

9.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, özelleştirme gelirlerine ve kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18579) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yeni yatırım teşvik uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18580) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

11.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikası A.Ş.’nin mülkiyetindeki bir taşınmazın tescil işlemine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18581) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

12.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, demokratik açılım projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18582) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

13.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, 2002-2010 yıllarında Türkiye’nin dünya ekonomileri arasındaki yerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18583) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

14.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal’ın, toplu mezarların açılmasına ve bir komisyon kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18584) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

15.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Hatay-Kırıkhan’da faaliyet gösteren taş ocaklarının verdiği zararlara ve bölgede sit alanı bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18585) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

16.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, Kuzey Afrika ülkelerinde çalışan Türk firmalarının siyasi ve toplumsal olaylar sebebiyle maruz kaldığı mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18586) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

17.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadına karşı şiddete ve yürütülen mücadeleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18587) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

18.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bir gazetecinin gözaltına alınmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18588) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

19.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 2002-2010 yıllarında tutuklu ve hükümlü sayısına, ortalama yargılama süresine ve açılan kamu davaları ile sonuçlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18589) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

20.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, işçilere yönelik vergi düzenlemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18590) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

21.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Emet Bor İşletmesinin bazı servislerinde çalıştırılan taşeron işçilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18591) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

22.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, SGK tarafından bazı nedenlerle maaşları kesilen emeklilerin mağduriyetinin önlenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18592) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

23.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı müfettişleri ile idari görevlendirilmelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18593) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

24.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Bağ-Kur ve SSK’lı çalışanların prim borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18594) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

25.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, 2005-2010 yıllarında Bursa’da özürlülerin istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18595) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

26.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, özürlü istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18596) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

27.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, ekonomik krizin ülkemiz ekonomisine etkilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18597) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

28.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Türkiye Kalkınma Bankasına dair YDK raporuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18598) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

29.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Diyanet İşleri Başkanlığının internet sitesiyle ilgili bir iddiaya ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/18599) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

30.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, camilerde yardım toplanmasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/18600) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

31.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, bir vakıf tarafından organize edilen yardım konvoyuna İsrail’in saldırısına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18601) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

32.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, İsrail’in Mavi Marmara Gemisine yaptığı saldırıya ve takip edilen dış politikaya ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18602) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

33.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, Libya’da yaşayan Türk vatandaşlarına ve bunların tahliye edilmelerine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18603) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

34.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, tüp gazdaki verginin azaltılmasına, mutfak tüplerinde doğal gaz kullanımına ve hidroelektrik santrallerinin kapasitesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18604) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

35.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, maden mühendisi istihdamına ve maden ocağı sayısı ile denetimlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18605) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

36.- Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, Yozgat-Sarıkaya’daki jeotermal kaynak suyunun kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18606) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

37.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, EGM bünyesinde yapılan komiser yardımcılığı sınavıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18607) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

38.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, uyuşturucu kaçakçılığına ve ele geçirilen uyuşturucu miktarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18608) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

39.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara’daki kent içi ulaşım projelerine ve hava kirliliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18609) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

40.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bir gazetecinin gözaltına alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18610) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

41.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa-Orhaneli’de bir köyün kanalizasyon sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18611) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

42.- Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, bir Dışişleri eski Bakanının 1937 ve 1938 yıllarında hangi görevde bulunduğuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18612) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

43.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa İl Emniyet Müdürlüğü hizmet binası inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18613) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

44.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, bazı Bakanlık personelinin belediye veya iştiraklerinde geçici görevlendirilmelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18614) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

45.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa-Nilüfer’e bağlı bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18615) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

46.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, özelleştirme uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18616) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

47.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Simav Gölü arazisinin kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18617) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

48.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının özelleştirilmesi sürecindeki bir işleme ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18618) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

49.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Simav Gölünün kurutulmasıyla ortaya çıkan arazinin kullanımına ve ecrimisil bedellerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18619) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

50.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bazı okul müdürlerinin geçici süreli görevlendirilmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18620) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

51.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, sözleşmeli öğretmenlere kadro verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18621) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

52.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, ÖSYM tarafından yapılan kamu personeli yerleştirme işlemleri ile ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18622) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

53.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli öğretmenlerin özür grubu atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18623) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

54.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, yenilenen KPSS Eğitim Bilimleri Sınavından sonra yapılan öğretmen atamaları ile ilgili bir iddiaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18624) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

55.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, 2010 KPSS ile ilgili iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18625) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

56.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, Mersin-Erdemli’de bir lisenin isminin değiştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18626) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

57.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, aile içi şiddet konusunda yapılan çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18627) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

58.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Çukurova Üniversitesi öğrencilerinin barınma ve maddi yönden desteklenmeleri ile ilişiği kesilen öğrencilere ve öğrenci affından yararlananlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18628) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

59.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa-Nilüfer’e bağlı bir köyün okulunun kapatılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18629) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

60.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa ve ilçelerinde 2003-2004 ile 2010-2011 eğitim yıllarında kapanan ve yeniden açılan okul sayısına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18630) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

61.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahramanmaraş-Türkoğlu Fizik Tedavi Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18631) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

62.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahramanmaraş-Ekinözü Devlet Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18632) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

63.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahramanmaraş’taki bazı hastanelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18633) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

64.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, aile hekimliği uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18634) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

65.- Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın, Marmaris Belediye Başkanı ile ilgili bir açıklamaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18635) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

66.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, çölyak hastalığının bilinirliğinin artırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18636) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

67.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, ithal edilen hayvanlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18637) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

68.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, çiftçilerin tarım kredi kooperatiflerinden ve bankalardan kullandıkları kredilere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18638) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

69.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, fındık üreticilerine yönelik projelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18639) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

70.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Tavşanlı’da mera arazisi olarak kullanılan alanlara ve mevcut büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18640) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

71.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Mersin-Bozyazı’da aşırı dolu yağışlarından zarar gören çiftçilerin mağduriyetinin giderilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18641) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

72.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, canlı hayvan ithalatına ve 22 Aralık 2010’da yayınlanan genelgeye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18642) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

73.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Bakanlıkça yapılan ürün ithaline ve miktarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18643) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

74.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Balıkesir-Dursunbey-Harmancık-Tavşanlı yolu projesinin tamamlanmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18644) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

75.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Zafer Bölgesel Havaalanı Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18645) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

76.- Mersin Milletvekili Kadir Ural’ın, posta hizmetlerinde kullanılmak için kiralanan araçlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18646) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

77.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, bazı tarihî binalarda çıkan yangınlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18647) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)

78.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, SHÇEK’de görev yapan din görevlilerine ve bir yargı kararına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18648) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

79.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, belediye iştirakî şirketlerin denetimine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18649) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

80.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2011 yıllarında açılan kütüphanelere ve kitap sayısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18650) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 31 Milletvekilinin, narenciye üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1070) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2011)

2.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner ve 26 Milletvekilinin, fındık üreticilerinin sorunlarının araştırılarak daha etkin bir fındık politikasının belirlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1071) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2011)

3.- İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak ve 19 Milletvekilinin, İstanbul’daki toplu taşıma hizmeti veren esnafın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1072) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2011)

4.- Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz ve 21 Milletvekilinin, ticari taksi esnafının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1073) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.02.2011)

 

15 Mart 2011 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77’nci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 14 Mart Tıp Bayramı münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’a aittir.

Buyurunuz Sayın Yıldız. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, 14 Mart Tıp Bayramı’na ilişkin gündem dışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

SACİD YILDIZ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle -gerçi son yıllarda artık Tıp Bayramı olarak kutlanmıyor- 14-20 Mart Tıp Haftası nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Başta bizi dinleyen hekimlerimiz ve tüm sağlık emekçileri olmak üzere yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan evvel, Japon halkının başına gelen felaket nedeniyle geçmiş olsun diyorum; ölenlere rahmet diliyorum, kalanlara da acil şifalar diliyorum.

Aynı zamanda, Değerli Sanatçı İbrahim Tatlıses’e de geçmiş olsun diyorum.

Değerli milletvekilleri, bu yıl bilimsel hekimliğin 184’üncü yılı kutlanmaktadır. Kendini bu kutsal mesleğe adamış olan hekimlerimiz mesleğin ilk yıllarından günümüze insanları sağlıklarına kavuşturmayı kendilerine amaç edinmişlerdir. Bu uğurda hiçbir ayrım gözetmeden çalışan hekimlerimiz son yıllarda oldukça endişeliler, “Sağlıkta dönüşüm” adı altında çıkarılan yasa ve yönetmelikler onların geleceğe umutla bakmalarını imkânsızlaştırmıştır.

AKP Hükûmetinin uygulamaları nedeniyle insanlar her gün sokaklara inerek sesini duyurmaya çalışmaktadırlar. Daha önce işçiler, memurlar, öğrenciler, gazeteciler sokaktaydılar ve hâlâ sokaktalar. 13 Mart Pazar günüyse Türkiye'nin her yerinden gelen 10 binlerce hekim ve sağlık personeli çok ses tek yürek olarak Sıhhiye Meydanı’nda, büyük bir kalp atışı olarak Ankara meydanlarında yüreklerini attırdılar. Bu büyük coşkuya sağlık alanında hizmet veren on beş birlik, dernek ve sendikanın yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü de destek verdi. Başhekimlerin baskısıyla, fişlenme ve kayda geçme korkusuyla binlerce hekim ve sağlık çalışanının da mitinge katılamadığını biliyoruz, hatta miting alanına girişler bile zorlaştırıldı, engellenmeye çalışıldı başlarda.

Bugüne kadar yapılan en kalabalık, en coşkulu mitingi gerçekleştiren sağlık emekçileri, Bakanlığın hemen önünde, hep bir ağızdan artık kandırılmak istemediklerini haykırdılar. Sağlık Bakanlığının tüm uygulamalarının bir yalan olduğunu, Sayın Bakanın iddia ettiğinin aksine hekimlerin mutsuz olduğunu herkese ispat ettiler. Bugüne kadar sağlık çalışanlarının tüm sorunlarına kulağını tıkayan Bakanlığın, bu kez hemen önünde dile getirilen sağlık emekçilerinin seslerini duymaması mümkün değil.

Değerli milletvekilleri, peki, sağlık emekçileri ne istemektedirler? Onlar performans baskısının olmadığı nitelikli ortamlarda çalışmak istiyor. YÖK’ün 18 Şubatta çıkardığı yönetmelik ile performans uygulaması iyice çıkmaza girdi. Performans uygulamasıyla hekimler hastalarına gerekenden daha az zaman ayırmak zorunda kalıyorlar, oysaki onlar yalnızca mesleklerinin gereği hastalarına yeterli zamanı ayırarak, onları sağlıklarına kavuşturmaya çalışıyorlar. Daha çok hasta değil, daha iyi hasta bakmak istiyorlar. Performans baskısıyla gereksiz ameliyat yapmak istemiyorlar. Eğitim ve araştırmaya da zaman ayırmak istiyorlar. Hekimler nitelikli bir sağlık hizmeti sunmak için emeklerine değer verilen bir anlayışla, özlük haklarının korunmasını, kayıplarının telafi edilmesi için yeni düzenlemeler yapılmasını bekliyorlar, mesleki bağımsızlık istiyorlar ve emekliliğe yansıyan güvenceli gelir istiyorlar. Sokaklara dökülerek taleplerini dile getirmeye çalışan on binlerce hekim, var olan haklarının gasbedilmemesini istiyor.

Hekimler ve tüm sağlık çalışanları şiddetsiz bir ortamda çalışmak istiyorlar, sağlık emekçilerine yönelik her geçen gün artan şiddetin bütün boyutlarıyla değerlendirilmesini ve önlem alınmasını istiyorlar. Daha dün, iki yerde, hekimlere, sağlık emekçilerine şiddet uygulandı. Hekimlerin yarısı hayatları boyunca bir kez şiddete maruz kalmakta, hemşirelerin ise üçte 1’i.

Sağlık sistemindeki sorunlar ve yanlışlıklar hekimlerin üstüne atılıyor ve âdeta hedef gösteriliyorlar. Bu durumun düzeltilmesini ve daha nitelikli hizmet verebilmek için hekimlerin omuzlarındaki yükün hafifletilmesini istiyorlar.

Sağlık emekçileri nöbet ertesi izin hakkı istiyorlar. Hekimlerimiz, çoğu zaman nöbet tuttukları günün ertesinde, normal mesai saatleri içerisinde de çalışmak zorunda kalıyorlar. Uzun ve kesintisiz çalışma saatleri, özel bir dikkat ve özeni gerektiren sağlık hizmetinin gerektiği şekilde yapılmasını da engelliyor. Bu durum sağlık emekçileri kadar hastaları da yakından ilgilendiriyor çünkü nitelikli hizmet alma hakları bu şekilde ihlal edilmiş oluyor.

Aynı durum asistanlar için de geçerlidir. Çalışma sürelerinin uzun olması, yoğun bir çalışma temposu içinde, hiç yapmamaları gereken işlerin de üzerlerine yıkılması nedeniyle asistanların uzmanlık eğitimleri sekteye uğruyor. Hekimler nitelikli tıp eğitimi istiyorlar ama ne yazık ki yetmiş dokuz tıp fakültesinin olduğu bir ülkede nitelikli tıp eğitiminden söz etmek çok zordur. Yeterli öğretim üyesinin olmadığı hiç düşünülmemiştir bunlar kurulurken.

Gelecek on yirmi yılda kaliteli ve nitelikli tıp eğitiminden söz etmek çok zor görülüyor değerli arkadaşlar. Gereğinden fazla tıp fakültesi açılması, niteliksiz yetişecek hekimlere bağlı olarak sağlık sistemini de kötüleştirecektir ve Sağlık Bakanı da ileride, gelecekte bu kötü sağlık sistemiyle anılacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

SACİD YILDIZ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

On binlerce hekim ve sağlık çalışanı, anlamlı bir günde ve anlamlı bir yerde 13 Martta toplandılar çünkü 14 Marttan bir gün evveldi ve Sağlık Bakanlığının önünde toplandılar, değerli arkadaşlar ve gerçekleştirdikleri mitingle bu talepleri yerine getirilmezse greve gideceklerini haykırdılar.

CHP olarak, sağlık emekçilerinin bu, demin de, biraz evvel söylediğim haklı isteklerinin yanında ve daima takipçisi olacağımızı bildirir, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yıldız.

Gündem dışı ikinci söz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde turizmin sorunları ve çözüm önerileri hakkında söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başak’a aittir.

Buyurunuz Sayın Başak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başak’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin turizm potansiyeline ilişkin gündem dışı konuşması

RAMAZAN BAŞAK (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Doğu ve Güneydoğu’daki turizm potansiyeli üzerinde gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, İstiklal Marşı’mızın kabulünün 90’ıncı yıl dönümünü tebrik ederken, Şanlıurfa evladı, içimizden biri, değerli dostumuz Sayın İbrahim Tatlıses’e yapılan saldırıyı şiddetle lanetlediğimi ve kınadığımı belirtirken, maalesef ve maalesef bazı değerlerimize sahip çıkmadığımızı da özellikle belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, hayat bu kadar ucuz olmamalı. Değerli siyasetçiler çünkü bu kadar kolay yetişmiyor, değerli sanatçılar, akademisyenler, kanaat önderleri bu kadar kolay yetişmiyor değerli arkadaşlar. Sayın Tatlıses’in ailesine, sevenlerine, Şanlıurfa’ya geçmiş olsun derken, özellikle Sayın Tatlıses başta olmak üzere acil şifa bekleyen tüm hastalarımıza Allah’tan şifa diliyor ve Sayın Tatlıses’le birlikte bu hastalarımızın hepsine aziz milletimden dua temenni ediyorum değerli arkadaşlar.

Saygıdeğer milletvekilleri, Doğu ve Güneydoğu turizminin AK PARTİ İktidarının öncesindeki durumunu bir gözlerimizin önüne getirelim. Bırakın turizm kelimesini, “Doğu ve Güneydoğu” denildiği anda akla maalesef terör, annelerimizin gözyaşı ve kan geliyordu. Batıda, Doğu ve Güneydoğu’daki biraz sonra sayacağım turizm potansiyellerinin, kültür potansiyellerinin yüzde 1’i akla gelmiyordu arkadaşlar. Peki, bu kimin suçuydu? Benim suçum değildi ha, onu peşinen söyleyeyim. O gün Doğu ve Güneydoğu’da asayişi sağlayamayan, batıda da Doğu ve Güneydoğu’daki bu potansiyeli yeterince anlatamayan iktidarların suçuydu değerli arkadaşlar.

Saygıdeğer milletvekilleri, gelin, şöyle bir Şanlıurfa’ya bakalım. “Peygamberler şehri” diyoruz, “Hazreti Âdem’in tarım yaptığı ve yaşadığı şehir” diyoruz.  Tüm, bütün dinlerin atası kabul edilen Hazreti İbrahim Şanlıurfa’da doğmuş ve Şanlıurfa’da yaşamış. Bilinen kaynaklara göre, saygıdeğer arkadaşlar, bilinmeyenleri söylemiyorum, 12 tane peygamberimiz Şanlıurfa’da yaşamış. Nuh Tufanı’ndan sonra -bakın arkadaşlar, burası çok önemli- dünya üzerinde yaşamın olduğu her yerde kurulan ilk 7 şehirden 1’i Şanlıurfa arkadaşlar. Bu, sadece benim anlatacağım birkaç örnek.

Hani birileri turizmi deniz olarak algılıyor ya, “Urfa’da deniz ne gezer?” diyecekler. Şanlıurfa’nın en güzel ilçelerinden biri olan Halfeti’ye bir gelin bakalım. O Atatürk Barajı’ndan kaynaklanan o devasa göleti görün, emin olun Halfeti’nin Bodrum’dan aşağı kalmadığını göreceksiniz. Birileri belki “Ben Şanlıurfa’ya gidip bir balık yemek istiyorum.” diyecek. Gelin, Şanlıurfa’nın yine en güzel ilçelerinden biri olan Birecik’e bir gidin, Fırat Nehri’nin kenarındaki o çok güzel restoranlardaki yiyeceğiniz balığın tadını asla unutamayacaksınız.

Değerli arkadaşlar, İktidarımızla birlikte Şanlıurfa başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu’da turist  sayısındaki değişiklikleri üç beş rakamla hatırlatmak istiyorum. 2008 yılında Şanlıurfa’ya -yerli olarak yani İstanbul’dan, Antalya’dan, Trabzon’dan, Türkiye'nin değişik illerinden- 134.688’i yerli, 11.433 yabancı; 329.028’i yerli, 44.868 yabancı turist Şanlıurfa’ya 2008 yılında gelmiş. Değerli arkadaşlar, yüzde 400’den bahsediyorum ha, dikkatinizi çekmek istiyorum. Gelelim 2010 yılına. Toplam 428.983 turist Şanlıurfa’ya gitmiş.

Değerli arkadaşlar, altyapıya bakmak isterseniz bugün Şanlıurfa’da 3 tane beş yıldızlı otel, 3 tane üç yıldızlı otel, 1 tane bir yıldızlı otel ve Şanlıurfa halkının, Güneydoğu halkının misafirperverliğini yakından tanıyacağınız onlarca konukevinin olduğunu göreceksiniz.

Değerli milletvekilleri, neden bunları anlattım biliyor musunuz? Şanlıurfa’nın bu sahip olduğu kültür ve yer altı, yer üstü hazinelerinin yüzde 1’ine sahip olamayan iller, yurt dışında, milyonlarca turist çekmekte. Şanlıurfa’yı bir marka şehir hâline getirmek için gece gündüz çalışan Adalet ve Kalkınma Partisinin altyapıdan tutun üstyapıya…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

RAMAZAN BAŞAK (Devamla) – …gece gündüz bu çalışmaların neticesinde, Allah’ın izniyle grubumuzdan, Sayın Başbakanımızdan aldığımız güçle Türkiye'de 81 ilin içerisinde Antalya’dan sonra turizmin ikinci başkenti olacaktır diyorum.

Değerli arkadaşlar, Şanlıurfa’ya batıdan, Orta Anadolu’dan, Akdeniz’den, Karadeniz’den yapılacak ziyaretlerin, Doğu ve Güneydoğu’ya yapılacak ziyaretlerin bu ülkenin birlik ve beraberliği için çok önemli olduğunu bir daha özellikle size hatırlatmak istiyorum.

Eğer birbirimizi tanımazsak, birbirimizi tanımak için çocuklarımızın ellerinden tutup Şanlıurfa’ya gitmezsek hepimiz çok sıkıntıya gireceğiz diyor, tüm Türkiye'nin 81 ilindeki vatandaşlarımı Şanlıurfa’ya davet ediyor, hepinizi Sayın Başkan Vekilimiz şahsında saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Başak.

Hükûmet adına Sağlık Bakanı Sayın Akdağ konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Akdağ.

1.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, 14 Mart Tıp Bayramı’na ilişkin gündem dışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (Devam)

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum, bizi evlerinden, iş yerlerinden izleyen değerli vatandaşlarımıza da hürmetlerimi arz ediyorum.

Bugün 14 Mart Tıp Bayramı’nın hemen ertesindeyiz. Dolayısıyla, yurdumuzda, ülkemizde son sekiz yıl içerisinde sağlıkta neler değişti, yeni sağlık sistemi ne getirdi? Bu yeni sağlık sistemiyle vatandaşlarımız ne gibi rahatlıklara kavuştu? Sağlık çalışanlarının durumunda ne gibi değişiklikler oldu? Bu konularla ilgili olarak yapılan gündem dışı konuşmayı cevaplamak üzere huzurunuzdayım.

Değerli milletvekilleri, şunu öncelikle ifade etmem gerekir ki dünyanın belki de en zor ama en onurlu işlerinden birini yapan hekimler ve onlarla birlikte çalışan sağlık ekibidir, sağlık çalışanlarıdır çünkü hepimiz biliyoruz ki insanın en kırılgan olduğu, en sıkıntılı olduğu zaman hekimlerle ya da sağlık sistemiyle karşılaştığı zamanlarda karşısına gelir. Anamızın, babamızın, eşimizin, çocuğumuzun ya da kendimizin ağır bir hastalığı olduğunu şöyle bir düşünelim: Mutlaka şefkate en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyizdir, mutlaka bize her türlü hizmetin en mükemmel bir şekilde yapılmasını, hizmetlerin yerine getirilmesini arzu ederiz ve insan olarak da bu hakkımızdır. Dolayısıyla, sağlık çalışanları da bu talepte bulunan insanla, vatandaşla karşı karşıya geldikleri için gerçekten sağlık çalışanının işi kolay değildir. Özellikle ülkemizde sağlık çalışanının işi birçok Batılı ülkeye kıyasla daha zordur çünkü Türkiye’de, üzülerek ifade etmeliyim ki, bütün iyileştirmelere rağmen, Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla kurduğumuz yeni sağlık sistemine rağmen, sağlık iş gücünün, sağlıktaki insan kaynağımızın yeterli olmayışı hem vatandaşımızın hem de sağlık çalışanlarının işini birlikte zorlaştırmaktadır.

Acaba Türkiye’de sağlık insan gücünün sayısı… Bakın, kalitesinden bahsetmiyorum çünkü Türkiye’de hekimler de diğer sağlık çalışanları da gerçekten Avrupalı meslektaşlarıyla kıyaslandığında, dünyadaki diğer meslektaşlarıyla kıyaslandığında oldukça iyi eğitim almış insanlardır ve oldukça iyi bir hizmet de verirler, bilimin gerekleri çerçevesinde iyi de bir hizmet verirler. Ancak, sayı söz konusu olduğu anda Türkiye’de büyük bir sıkıntımız var ve bu sıkıntıyı ilk defa dile getiren de, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, biz olduk. Maalesef bu sıkıntı hep gözden kaçırıldı. Aksine, böyle bir sıkıntının olmadığı, zaman zaman bazı meslek örgütleri tarafından, bazen üniversitelerimiz tarafından, bazen de muhalefet cephesinden, insan kaynağının fazla olduğu bile iddia edildi. Şimdi, rakamlara bakmak lazım. Dünya nerede, biz neredeyiz? İnsanımızın beklentisiyle bunlar ne ölçüde bir araya geliyor?

Değerli milletvekilleri, Türkiye, Dünya Sağlık Örgütünün Avrupa bölgesinde yer alan bir ülkedir ve Avrupa bölgesinde yer alan bir ülke olarak tabii ki kıyaslamaları buna göre yapmamız lazım. 53 ülkenin ortalama olarak doktor sayısına baktığımızda, her 100 bin kişiye 330’la 350 arasında hekim düşmektedir -yıldan yıla bu biraz değişiyor- yani Dünya Sağlık Örgütünün Avrupa bölgesinde her 100 bin kişiye düşen hekim sayısı 340 civarındadır ortalamada. Peki, bu sayı acaba Türkiye’de ne kadar? Türkiye’de bu sayı maalesef yüz binde 150’dir. Hemşire sayısına baktığımızda, sayının çok daha az olduğunu görüyoruz.

Şimdi, hâl böyleyken, bir taraftan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının üzerindeki iş yükünden bahseder, bir taraftan da Türkiye’de sağlık insan gücü sayısının artırılmasına karşı çıkarsak büyük bir çelişki içine düşmüş oluruz. Bu, ironik bir durum arz etmiş olur. Maalesef Türkiye’deki meslek örgütleri yıllardır bu yanlışı yapıyorlar. Her 14 Mart Tıp Bayramı’nda, haklı olarak hekimlerin üzerindeki iş yükü konuşuluyor. Hatta, bizim, sisteme getirdiğimiz performans konuşulurken yani hekimlerin kendi performansına göre çalışarak kazançlarının bir kısmını da bundan elde etmeleri konuşulurken hep gündeme şu getiriliyor: “Nasıl olacak? Yani hekimler günde 100 hasta muayene ederek mi performans elde edecekler?” Hâlbuki, bir insan hastalandığında ister istemez sağlık sisteminin karşısına çıkmak zorundadır. Elbette, biz, AK PARTİ hükûmetleri olarak sağlıkta dönüşüm çerçevesinde koruyucu hizmetleri çok geliştirdik ama nihayetinde insanlar hasta olur, bunu her zaman engelleyemezsiniz ve hasta, hizmet alma ihtiyacı içerisinde doktorun karşısına çıkar. E, biz, Türkiye’deki hastaları Yemen’e gönderip, Afganistan’a gönderip ya da bir Avrupalı ülkeye gönderip orada hizmet verecek durumda değiliz; vatandaşlarımıza Türkiye’de hizmet vermek zorundayız, Türk hekimleriyle Türkiye’de hizmet vermek zorundayız.

Hâl böyle olunca elbette hekimlerin iş yükü çok artmış oluyor, hangi sistemi getirirseniz getirin iş yükü artıyor, ister hekimlere sabit maaş verin, ister hekimlerin kamuda ve özelde birlikte çalışmalarına müsaade edin, isterse bizim şimdi yaptığımız gibi performans temelli, sabit maaşlarının üzerine belli bir verimliliği de esas alan bir yöntem getirin, hekimin üzerindeki, sağlık çalışanının üzerindeki iş yükü azalmıyor. Türkiye’de bir vatandaşın hekimin karşısına çıkma ortalaması Avrupa ülkelerinden fazla değil ki daha düşük, sayı daha az. Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan önce, bu, yılda ortalama 3 defaydı, 3 defanın altındaydı, şimdi yılda 7’ye ulaştı. Buna rağmen Avrupalı ülkelerin ve birçok OECD ülkesinin, gelişmiş ülkenin daha altında ortalama başvuru sayıları var. Bunun net anlamı nedir değerli arkadaşlar? Türkiye’de sağlık insan gücü sayısını artırmalıyız. Bunu tartışmaya başladığımız zaman yetersiz altyapıdan, üniversitelerin, özellikle yeni kurulanların yetersiz kalacağından bahsetmek yerine, bu işi nasıl başarırız, hem yüce Mecliste hem de yüce Meclisin çatısı dışında, ilgili sektörlerle artık bunu konuşmalıyız. Ama gelin görün ki 2010 yılında bile, sorduğunuz zaman, tabip örgütü Türkiye’de hekim sayısının yeterli olduğunu iddia ediyor, Türkiye’de hekim sayısının da artırılmasına da karşı çıkıyor. Maalesef zaman zaman muhalefet cephesinden de, özellikle bu örgütler tarafından verilen bilgilere dayalı olarak bu işe karşı çıkılıyor.

Ben, bu 14 Mart Tıp Bayramı’nda Türkiye'nin sağlık geleceği açısından yüce Meclisimize şu çağrıda bulunuyorum: Hükûmet olarak Türkiye’de sağlık insan gücü sayısının artırılmasına yönelik çabalarımıza lütfen destek veriniz. Son yıllarda YÖK’le bu hususta önemli çalışmalarımız oldu ama bu sayıyı artırmak için ne gerekiyorsa birlikte yapalım. Çünkü, değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; bu sayı artmadan biz her 14 Mart Tıp Bayramı’nda hekimlerin üzerindeki ağır iş yükünden bahsedeceğiz, değerli asistan kardeşlerimizin üzerindeki ağır iş yükünden bahsedeceğiz, diğer sağlık çalışanlarının üzerindeki ağır iş yükünden bahsedeceğiz. O hâlde, bu çağrımı özellikle vurguluyorum: Türkiye’de sağlık insan gücü sayısının, doktor sayısının artışına engel olmayalım.

Evet, yeni sağlık sistemiyle, Türkiye’de yeni bir düzen oluştu. Tam Gün Kanunu’nu yaptık. Değerli ana muhalefet partimiz bunu Anayasa Mahkemesine götürdü, Anayasa Mahkemesi belli maddeleri iptal verdi. Danıştaya götürenler oldu ama sonuçta Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu bir karar verdi: Türkiye’de ikili çalışma tarihe karıştı. Bunun için yüce Meclisimize teşekkürlerimi sunuyorum bir 14 Mart Tıp Bayramı’nda.

Değerli milletvekilleri, bu yüce Meclis, bu dönemde, bu açıdan milletin çilesini sonlandıran çok hayırlı bir hizmet yapmıştır. Artık hem üniversite hastanelerinde hem de devletin diğer hastanelerinde vatandaş hizmet almaya gittiğinde ona başka bir adres gösterilmeyecektir. Bu, kesinleşmiş durumdadır. Yargı kararları, yaptığımız kanundan sonraki tartışmaları sonlandırmıştır. Türkiye’de kamuda çalışan hekimler kamuda çalışacaktır, ayrıca onların muayenehaneleri olmayacaktır, özel hastaneleri olmayacaktır. Böylece, biz de vatandaş olarak devletin kapısından hizmet alırken bir muayenehaneye gitmek zorunda kalmayacağız, üniversite hastanesinin kapısından girdiğimizde yok özel muayeneymiş, özel ameliyatmış, özel işlemmiş gibi bu çileleri çekmeyeceğiz, bunlar için para ödemeyeceğiz. Geri kalan nedir? Geri kalan, üniversitelerimizin değerli üniversite öğretim üyelerimizin finansmanının sağlanmasıdır. Hükûmet olarak bunu da gerçekleştirdik. Yapılan son büyük torba kanunda, üniversitelerimize vatandaşlarımız bir yılda, 2010 yılında ne kadar para ödemişse bu parayı Hükûmet olarak ödemeyi taahhüt ettik. Geriye kalan nedir? Şimdi üniversitelerimizin, üniversite yönetimlerimizin yapması gereken nedir? Ortada un var, ortada yağ var, ortada şeker var, şimdi helvayı yapmak lazım. Özellikle asistanların, hekimlik yapan uzmanlık öğrencisi kardeşlerimin hakkını hukukunu bundan böyle koruyabilecek bütün enstrümanlar üniversitelerimizin elindedir. Ben yüce Meclisin kürsüsünden üniversite yönetimlerine ve YÖK yönetimine sesleniyorum: Asistanlarımızın emeklerinin karşılığı artık mutlaka verilmelidir. Çünkü biz biliyoruz ki üniversite hastanelerinde ve eğitim hastanelerinde hizmet yükünün büyük bir kısmını bu asistan arkadaşlarımız karşılıyor. Finansman sağlanmış durumdadır. O hâlde, bundan sonra yapılacak iş, hakkın teslimidir, emeğin karşılığının o emeği verene ödenmesidir.

Ben, bu 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle, hemen 14 Martın arifesinde Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla kurduğumuz yeni sağlık sisteminde ülkeye hizmet eden bütün sağlıkçılara ve bütün hekimlere şükranlarımı arz ediyorum. Türk halkı adına bütün bu fedakâr insanlara bir borcumuz var. Allah hepsine sağlık, afiyet versin. Bundan sonra da Hükûmet olarak onların işlerini kolaylaştırmak, onların gelirlerini artırmak, onların imkânlarını genişletmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akdağ.

Gündem dışı üçüncü söz, Japonya’da meydana gelen deprem sonrasında nükleer santraldeki sızıntı tehlikesi göz önüne alınarak Mersin Akkuyu’da nükleer santral kurulması kararının bir kez daha gözden geçirilmesi hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Vahap Seçer’e aittir.

Buyurunuz Sayın Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in, Japonya’da meydana gelen deprem sonrasında nükleer santraldeki sızıntı tehlikesi göz önüne alınarak Mersin Akkuyu’da nükleer santral kurulması kararının bir kez daha gözden geçirilmesine ilişkin gündem dışı konuşması

VAHAP SEÇER (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde Japonya’da binlerce kişinin hayatını yitirdiği, milyarlarca dolar zararın meydana geldiği ve en önemlisi de bu deprem ve tsunami sonucu meydana gelen o bölgedeki, felaket bölgesindeki nükleer santrallerdeki hasar sonucunda oluşan nükleer sızıntı, nükleer felaket durumunda kalan Japon halkının acısını paylaştığımızı ifade etmek istiyorum. Türkiye de deprem kuşağında olan bir ülke. Bu tip acıları bizler daha önce de yaşadık. Onun için Japon halkının acılarını derinden hissediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, deprem ve tsunami sonucu nükleer güç santrallerinde meydana gelen nükleer sızıntıların boyutu her geçen gün artıyor. Bu anlamda da dünyada büyük bir endişe söz konusu. Bilim adamlarının tespitlerine göre felaket bölgesinde eğer nükleer felaketin boyutları bir an önce zapturapt altına alınmazsa, burada felaketin kontrol edilememesi durumunda orada çok büyük çevre felaketlerinin yaşanacağı, orada canlı varlıkların hayatını idame ettirme şansının ortadan kalkacağı konusunda endişeler her geçen gün artmakta.

Değerli arkadaşlarım, bu Japonya’da meydana gelen nükleer sızıntı meselesinden sonra dünyada nükleer enerji alarmı verildi, nükleer acil durum ilan edildi. Bugüne kadar hep tartışılagelen nükleer güç santralleri konusu bir kez daha tartışmaya açıldı. Japonya felaketi, tüm dünyada nükleer güç santrallerini yeniden tartışılır hâle getirirken nükleer endişeye sürüklendi tüm dünya. Avrupa Birliği enerji bakanları sektörün bu konudaki ileri gelenleriyle acil toplantı gerçekleştirdi ve toplantının amacı Japonya’dan ders çıkartmak. Alman Hükûmetinin bu konuda, enerji güç santralleri konusunda önemli bir kapasiteye sahip Alman Hükûmetinin önemli bir kararı var. Daha önceki hükûmetler döneminde nükleer güç santrallerinin kapatılması konusunda karar çıkmıştı ama Merkel Hükûmeti bu süreci uzatmıştı. Tekrar şimdi Merkel Hükûmeti bu kararı geri almak durumunda kaldı ve bir müddetliğine bu kararı da erteleme durumunda kaldı.

Nükleer güç santralleri kapasitesi konusunda dünyanın en önemli ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa büyük endişe yaşıyor. İsviçre, yaşlanan nükleer güç santrallerinin tekrar yenilenmesi projelerini askıya almış durumda. Hülasa, bütün dünya şu anda teyakkuz durumunda ve nükleer güç santralleri konusunu tekrar gözden geçiriyor.

Bizde durum ne? Bizde durum onlara göre çok farklı. Diğer ülkeler nükleer güç santrallerini kapatırken biz belayı paramızla satın alıyoruz. Biliyorsunuz, daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir uluslararası sözleşme geçti, Rusya Federasyonu’yla Akkuyu’da kurulacak olan nükleer güç santrali konusunda bir uluslararası sözleşmeye imza attı yüce Meclis. Japonlarla temaslar devam ediyor, Sinop’ta bir nükleer güç santrali kurulacak.

Japonya felaketi ortaya çıktığı gün, depremin olduğu gün Sayın Bakan Taner Yıldız, zaten Japonlarla, Japonların teknik heyetiyle Sinop’ta kurulacak nükleer güç santralleriyle ilgili toplantı hâlindeydi. Bu haberi alır almaz Sayın Bakanın ilk demeci şu oldu, -o anda henüz nükleer sızıntı tehlikesi yoktu, nükleer güç santrallerinde bir tehlike söz konusu değildi- şöyle demeç verdi: “Japonya, bir nevi kendini testten geçirdi, iyi bir sınav verdi. Türkiye’de nükleer güç santrali yapımı devam edecek.” dedi ama bir müddet sonra nükleer sızıntılar baş gösterince şöyle bir demeç verdi: “Fukuşima birinci nesil santraldir. Oysaki bizim Sinop’a kuracağımız santral üçüncü nesil santraldir.” Ne hikmetse daha güvenli bir model gibi bunu takdim etmeye çalıştı. “Bizde tsunami olmaz. Bu büyüklükte bir deprem söz konusu değil. Böyle bir tehlike yok.” dedi. Hülasa, Sayın Bakan aslında ne dediğini bilmiyor, aslında kendi dediğine de kendisi inanmıyor.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği üzere, Akkuyu’da Rusya Federasyonu’yla yapılan anlaşma sonucunda önümüzdeki günlerde nükleer güç santrali inşaatı başlayacak, bu konuda yoğun çalışmalar var. Daha bugün Sayın Bakan ve Sayın Başbakan, Rusya Federasyonu’na yapacakları ziyarette bu konuların da tartışılacağını, görüşüleceğini söylediler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Biz o zaman da söyledik, bu işe karşı çıktık, dedik ki: Bakınız, yanlış yapıyorsunuz. O bölgede nükleer güç santrali yapımı oraya ihanet olur, oraya bomba koymak gibi bir şey. Oranın yer lisansı bundan otuz beş yıl önce alınmış. O günkü koşullara göre, meteorolojik, oşinografik, jeolojik, sosyoekonomik koşullara göre yer lisansı alınmış. Bugün otuz beş yıl sonra siz oraya santral yapıyorsunuz. Ora deprem kuşağı içerisinde. Oradan hemen 30 kilometre mesafede bir Ecemiş fay hattı geçiyor. Oradan hemen 150 kilometre ötede Doğu Anadolu fay hattı geçiyor. Dolayısıyla, buraya nükleer güç santrali yapılmasının doğru olmadığını söyledik. Ayrıca, Rusya ile yapılan anlaşma sonucu kurulacak VVER tipi reaktörlerin güvenlik yönetmeliğine uymadığı Rusya Federasyonu mahkemeleri kararıyla sabit olduğunu söyledik ve VVER tipi reaktörlerin daha dünyada bir eşi, benzeri olmadığını, bu tip reaktörlerin işletmeye açılmadığını söyledik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bağlayınız lütfen.

Buyurunuz.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Ancak biz söyledik, biz duyduk. Bizler uyardık, çevre örgütleri uyardı, tüm sağduyulu insanlar Hükûmeti uyardı, şimdi de doğa uyarıyor, hâlâ bundan bir ders çıkartamıyorsunuz. Bizde bir söz vardır: Bir musibet bin nasihata bedeldir. Bin nasihat ettik anlamadınız, şimdi başımıza bir musibet geldi, artık lütfen anlayın, bu sevdadan, bu inattan vazgeçin diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Seçer.

Sayın Köse, buyurunuz.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 14 Mart Tıp Bayramı’na ve sağlık çalışanlarının sorunlarına ilişkin açıklaması

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tıp hekimlerimiz, yaşamını insanlığa hizmet için adamış, toplumun sağlığını her şeyin üzerinde tutan, onurlu, kutsal, yüce bir mesleğin mensuplarıdır. Karşılaşılan bütün zorluklara rağmen mesleklerinden ödün vermeden özverili bir şekilde çalışmaya devam etmektedirler. Bu meslek gruplarının yaşamlarını sorunsuz sürdürebilmeleri de gerekmektedir.

Atama ve tayin, özlük hakları, döner sermaye ve bundan pay alma, nöbet süreleri, can güvenliklerinin sağlanması gibi birçok konuda sağlık emekçilerinin sorunları bulunmaktadır. Bu sorunların çözülmesi, daha sağlıklı gelecek kuşaklar demektir. Bu anlamda demokrasi anlayışı da sağlıklı olur, gelecek mutluluk üzerine inşa edilir ve kardeşlik duyguları daha da pekişir.

Bu duygu ve düşüncelerle tüm hekimlerimizin ve diğer sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Haftası’nı en içten duygularımla kutlar, sevgi ve saygılarımı sunarım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Köse.

Sayın Akman…

2.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman’ın, sanatçı İbrahim Tatlıses’in uğradığı menfur saldırıyı kınadığına ilişkin açıklaması

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz pazar günü menfur bir saldırıya uğrayan değerli hemşehrimiz İbrahim Tatlıses’e yapılmış olan saldırıyı hemşehrilerim adına kınamak istiyorum. Bu menfur suikastı düzenleyen sanıkların bir an önce adalete teslim edileceğine dair inancımı bir kez daha ifade etmek istiyorum.

“İmparator” lakabıyla anılan, sadece Şanlıurfa’da değil, bütün Türkiye’de hatta dünyanın birçok ülkesinde hayranlıkla izlenen, çok sayıda hayranı ve seveni olan değerli hemşehrimiz, aynı zamanda memleketimiz ve ülkemiz için bir sanat elçisi durumundadır. Bu menfur saldırının amacına ulaşmayacağına biz inanıyoruz. Bu saldırıdan sonra hemşehrilerimiz derin bir üzüntü içerisindedir.

Ben, bu konuyla ilgili olarak gündem dışı söz almak istemiştim ama daha önce arkadaşlarımıza söz verildiği için yerimden kısa bir açıklama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akman.

Sayın Vural…

3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, MHP olarak, sanatçı İbrahim Tatlıses’in uğradığı menfur saldırıyı kınadıklarına ve 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutladıklarına ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak da Türk müziğinin değerli ismi İbrahim Tatlıses’e yönelik menfur saldırıdan büyük üzüntü duyduğumuzu ve bu saldırıyı kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Sanatçı kimliğiyle sevgi ve ilgiye mazhar olmuş Sayın Tatlıses’e acil şifalar, ailesine ve sevenlerine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Bir an önce de saldırganların bulunması ümidimizi ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, 14 Mart Tıp Bayramı. Tüm sağlık sektöründe çalışanların bu bayramını kutluyoruz. Tabii, sağlık sektörü ve çalışanların çok önemli sorunları vardır gerçekten. Bu sorunlarını dile getirdiler protesto eylemleriyle ama orada özellikle bu sağlık çalışanlarının sorununun, işte “Doktor Che’nin yolundayız.” demek suretiyle siyasi bir noktaya getirilmiş olmasını da doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum ve böyle toplantıların siyasi mülahazalarla ilişkilendirilmesinin sektörün sorunlarını topluma iletmekten uzaklaştıracağını paylaşmak istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.

Sayın Durmuş…

4.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş’un, hekimlerin, halkın sağlık problemleriyle uğraşırken zaman zaman saldırıya uğradıklarına, Sağlık Bakanlığının bu saldırıları kınamadığına ilişkin açıklaması

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) - Teşekkür ederim Başkanım.

Hekimlerimiz yıllarca halkımızın sağlık problemleriyle uğraşırken zevkle, şevkle yardımcı olmaya çalışmışlardır. Zaman zaman hasta yakınlarıyla birlikte üzülür ve onlarla birlikte sevinirler. Hasta ve yakınları için hekim saygın bir insan ve hastasına şifa dağıtan büyük bir yardımcı olarak, eli öpülesi bir kişi olarak tanımlanırdı. AKP İktidarında yolsuzluk ve suiistimaller ayyuka çıktığında hekim ve sağlık çalışanları hedef gösterilmiştir. Hekimler günümüzde tokatlanıyor, yumruklanıyor, bıçaklanıyor, kurşunlanıyor. Bir gün olsun Sağlık Bakanlığı hekimlere karşı bu çirkin saldırıları kınayan veya hasta yakınlarını uyaran ve rehabilite eden açıklama yapmamaktadır. Hâlen hastalarımız bir ahşap gibi görülerek hastaların her yerine iğneler batırılıyor, kesiliyor, ameliyat yapılıyor ve performansla paralar Hazineden buraya aktarılıyor, Sağlık Bakanlığına da yüzde 6 pay aktarılarak orada harcama imkânı sağlanıyor. Hastalarımızın sağlığı üzerinden Sağlık Bakanlığına…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Durmuş.

Sayın Arıtman…

5.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, 14 Mart Tıp Bayramı’nı halkın ve sağlık çalışanlarının bir bayram olarak kutlayamadıklarına, ülkemizde uzun yıllardır görülmeyen kızamık, difteri gibi hastalıkların tekrar görülmeye başladığına ve difteriden insanlarımızın hayatlarını kaybetmeye başladıklarına ilişkin açıklaması

CANAN ARITMAN (İzmir) – Ne yazık ki bu 14 Martı hem sağlık çalışanları hem halkımız hem de ülkemiz açısından bir bayram olarak kutlayamıyoruz. Biliyorsunuz OECD’nin AB’nin araştırma şirketiyle iş birliğiyle hazırladığı 2010 Sağlık Raporu’na göre sağlıkta sağlık göstergeleri en geri olan ülke ne yazık ki biziz. Bunun ötesinde sağlık çalışanlarımız, doktorlar meydanlarda protesto eylemlerinde. Halkımız açısından bakarsak, yıllardan beri bu ülkede görülmeyen kızamık, difteri gibi hastalıklar tekrar görülmeye ve insanlar difteriden hayatını kaybetmeye başladı. Sayın Bakan kalem aşısı mı yapılıyor devri iktidarınızda? Yani sağlığın bu kadar gerilediğinin en önemli göstergelerinden biridir difteriden artık bu ülkede ölümlerin olduğunu görmek, yıllardan beri eradike edilmiş bir hastalık idi.

Ayrıca, yine OECD Sağlık Raporu’na göre…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Arıtman.

Sayın Güvel

6.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı’na büyük sorunların gölgesinde girdiklerine ilişkin açıklaması

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Değerli arkadaşlar, bu yıl da sağlık çalışanları bir tıp bayramına daha, büyük sorunların gölgesi altında girmektedir. Sağlıkta dönüşüm politikalarıyla birlikte sağlık hizmetleri bir mal hâline getirilmektedir. Kamu sağlığı serbest piyasanın insafına bırakılmaktadır. “Performansa dayalı çalışma” adı altında her hastanın puan ve para olarak görüldüğü bir sistem kurulmaktadır. Aile hekimliği kurumunda sorunlar vardır. Asistan hekimlerin, hemşirelerin çalışma sürelerine ilişkin sorunları, parasal sorunları devam etmektedir. Döner sermaye yönetmeliğindeki kat sayı adaletsizliklerinden dolayı pratisyen hekimlere büyük haksızlık yapılmaktadır. Bunları dile getiren sağlık çalışanlarından sürekli şikâyetçi olan, onları düşman gibi gören bir sağlık bakanı sağlık sistemini yönetmektedir. En acı olanı da budur.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Güvel.

Sayın Işık…

7.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya ili ve ilçelerinde hekim ve diğer sağlık personeli açığına ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Sağlık Bakanının açıklamaları nedeniyle söz talebinde bulundum. Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanın da bildiği gibi Kütahya ili ve ilçelerinde hekim ve diğer sağlık personeli açığı hızla devam etmektedir. Yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle çalışma huzuru bozulmuştur. Örneğin, en son Kütahya ili Simav ilçesindeki Doçent Doktor İsmail Karakuyu Devlet Hastanesinden son dönemde 10’a yakın hekim istifa ya da tayin yoluyla görevinden ayrılmıştır. Hastanede çalışma huzuru kalmamış, sağlık hizmetleri aksar hâle gelmiştir. Bu konuda Bakanlığın derhâl acil önlemleri alıp vatandaşın mağduriyetinin giderilmesini talep ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.

Sayın Yıldız…

8.- İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, ülkemizde tıp eğitiminin yetersiz olduğuna ilişkin açıklaması

SACİD YILDIZ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Sağlık Bakanı, sağlık insan gücü sayısı açısından yetersiz olduğumuzu ama kalite açısından iyi olduğumuzu söyledi Avrupa ülkelerinde. Doğru, bu sözlerine katılıyorum ama bu tıp eğitimiyle, yetmiş dokuz tane tıp fakültesinde yeterli olmayan eğitimde, önümüzdeki yıllarda -yirmi yılda- sağlıktaki kalitemiz de, hekimlik de özellikle bozulacak. Bunu ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, 2011 yılında torba yasaya geçici 15’inci maddeyle 2010’daki özel muayene, tetkik ve ameliyatlardaki gelirleri koyduğunu söyledi. Doğru, 430 milyonluk bir kayıp konulmuş. Fakat bu diğer yıllar ne olacak? Bu sene, 2011 yılı, seçim yılı ve seçim yılı olduğu için yeni bir sisteme girdiği için hem tepkiler hafiflesin diye hem de seçim yılı olması nedeniyle bu konuldu ama her yıl konulmayacak, bundan sonra üniversite hastaneleri daha da kötü durumda olacak, zaten durumları kötü. Sadece 2011 yılı için bir geçici rahatlatma kökten bir çözüm değil. Bunları ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yıldız.

Sayın Aydın…

9.- Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydın’ın, 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutladığına ve yaklaşan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümü münasebetiyle Çanakkale Savaşı sırasında şehit düşen İstanbul Tıp Fakültesi mensuplarını andığına ilişkin açıklaması

KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yüzde 39’lardan yüzde 80’lere çıkan “sağlıkta memnuniyet”te emeği geçen -başta doktorlar olmak üzere- tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyorum.

Ayrıca yaklaşan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü nedeniyle de tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun diyerek Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasında İstanbul Üniversitesinin -İstanbul Tıp Fakültesinin- bir sınıfının tümünün orada şehit olarak -İstanbul Tıp Fakültesinin bir yıl mezun vermediğini- tıp doktorlarının bu ülke için hangi noktalarda nasıl hizmetler verdiğini tüm kamuoyunun bilmesini arzu ettim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aydın.

Sayın Ağyüz…

10.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Japonya’daki deprem felaketinden üzüntü duyduğuna; sanatçı İbrahim Tatlıses’e geçmiş olsun dileklerini ilettiğine, ayrıca AK PARTİ Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın CHP hakkında söylediği sözlerden dolayı gruplarından özür dilemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim.

Japonya’daki felaketten büyük üzüntü duyduk.

Büyük sanatçı İbrahim Tatlıses’e de büyük geçmiş olsun diyoruz.

Ülkemizde neden deprem ve nükleer başka ülkelerde bir felaket geldiği zaman aklımıza geliyor? Bu deprem kuşağı üzerinde olduğumuz yeni mi biliniyor? O nedenle, sayın bakanların bu konuda duyarlı olması lazım.

Ayrıca, AKP Grup Başkanı Sayın Bozdağ, CHP’yi yeniden tanımlıyor. Yanlış ve etik olmayan sözler için Bozdağ grubumuzdan özür dilemelidir, CHP’liden özür dilemelidir. Hiç kimsenin Cumhuriyet Halk Partisini yeniden tanımlamaya hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur, cesareti de yoktur.

Ayrıca, Sayın Sağlık Bakanı, 14 Mart ilanlarınızı verirken niye bazı gazeteleri ayırıyorsunuz? Kendi cebinizden mi veriyorsunuz ilanları? Bakanlık kesesini bu kadar hovardaca harcamaya, dilediğinizce kullanmaya hakkınız var mı sizin?

Doktorlar perişan, alanlarda seslerini çıkarıyorlar. Onlara kulağınızı tıkayın, sevgi mesajları verin. Sevgi alanlarda, onlara sevgi gösterin önce. Gazete ilanlarıyla sevgi olmaz. Cebinizden harcasanız parayı neyse. Sözcü gazetesine niye ilan vermiyorsunuz? Hovardaca harcama seçime yakın… Sizin hakkınız mı bu? O nedenle bu tür duyarsızlıklara karşı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ağyüz.

Sayın Şandır…

11.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, MHP Grubu olarak Akkuyu nükleer santralinin yapılması konusunun yeniden gözden geçirilmesini istediklerine ilişkin açıklaması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, Japonya’da yaşanan bu nükleer sızıntı bir kıyamet, bir felaket, gözlerimizin önünde. Ne kadar insanın öldüğünün bile tespiti mümkün olmuyor. Dolayısıyla nükleer santral tehlikesinin, riskinin gözümüz önünde bir örneği var. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de Akkuyu Nükleer Santralinin yapılması konusunun yeniden gözden geçirilmesini, teknolojisiyle, yeriyle yeniden gözden geçirilmesini talep ediyoruz. Mersin Gülnar Büyükeceli beldesinin Akkuyu bölgesindeki dört koyda kurulacak olan bu nükleer santral şu anda o yöre halkında çok ciddi bir korku yaratmış bulunmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de bu santralin kuruluşunun yeniden gözden geçirilmesini, Türkiye’nin elektrik temini, enerji temininin başka yollardan sağlanmasının araştırılmasını talep ediyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şandır.

Sayın Tan…

12.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, sanatçı İbrahim Tatlıses’e acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

AHMET TAN (İstanbul) – Teşekkür ederim efendim.

Ben de Anadolu’nun, Güneydoğu Anadolu’nun ve doğunun eşsiz sesi durumundaki İbrahim Tatlıses’e acil şifalar diliyorum ve kendisine yapılan saldırının faili meçhul kalmamasını diliyorum çünkü bu iktidar döneminde 116’yı bulan faili meçhullere birisinin eklenmemesi dileğindeyim.

Öteki konu da, Türkiye’deki mevzuata göre İzmir ile Ankara arasında tek şoförle gelme imkânı olmuyor çünkü sürekli olarak beş saatten fazla araba kullanamıyor şoförler, sürücüler biliyorsunuz ama asistan hekimler, acillerde çalışan değerli hekimler dokuz saat değil, on dokuz saatten fazla çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu durumda şoförlük hekimlikten daha mı önem arz ediyor insan sağlığı bakımından? Bunu merak ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tan.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 31 milletvekilinin, narenciye üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1070)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'de son yıllarda üretilen narenciyenin önemli bir kısmında uygulanan yanlış politikalardan dolayı pazarlama sorunları yaşanmakta, ürünler ağaçlarda kalmaktadır. Piyasada oluşan fiyat dalgalanmalarına karşı önlem alınmaması nedeniyle üreticilerimiz büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Ülkemizin yaş meyve ve sebze ihracatının yarıya yakınının narenciyeden karşılanıyor olması narenciye üretiminin Türkiye açısından önemini ortaya koymaktadır.

Ülkemizde yaklaşık 100 bin hektara yakın alanda narenciye üretimi yapılmakta, toplam narenciyenin yüzde 70'inden fazlası Çukurova bölgesinde üretilmektedir. Çukurova bölgesi ekonomisi için çok önemli bir yere sahip olan narenciye üretiminde girdi fiyatlarının yüksekliği başta olmak üzere, yanlış ihracat politikaları ve iç talep yetersizliğinden kaynaklı bir dizi sorun bulunmaktadır.

Bu nedenlerle, narenciye üreticilerimizin piyasada oluşan fiyat dalgalanmalarından korunması ve narenciye ihracatında ülkemizin potansiyelinin değerlendirilmesi ile ilgili sorunların tespiti ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Hulusi Güvel                          (Adana)

2) Kemal Demirel                       (Bursa)

3) Yaşar Ağyüz                           (Gaziantep)

4) Selçuk Ayhan                         (İzmir)

5) Ali Oksal                                (Mersin)

6) Gürol Ergin                             (Muğla)

7) Tekin Bingöl                           (Ankara)

8) Mehmet Ali Özpolat               (İstanbul)

9) Eşref Karaibrahim                   (Giresun)

10) Hüsnü Çöllü                         (Antalya)

11) Algan Hacaloğlu                   (İstanbul)

12) Rasim Çakır                          (Edirne)

13) Ali Rıza Ertemür                   (Denizli)

14) Durdu Özbolat                      (Kahramanmaraş)

15) Ahmet Küçük                       (Çanakkale)

16) Hikmet Erenkaya                  (Kocaeli)

17) Şahin Mengü                        (Manisa)

18) Ali İhsan Köktürk                 (Zonguldak)

19) M. Fatih Atay                        (Aydın)

20) Hüseyin Tayfun İçli              (Eskişehir)

21) Rahmi Güner                        (Ordu)

22) Ferit Mevlüt Aslanoğlu         (Malatya)

23) Ali Arslan                             (Muğla)

24) Tayfur Süner                         (Antalya)

25) Osman Kaptan                      (Antalya)

26) Bülent Baratalı                      (İzmir)

27) Birgen Keleş                         (İstanbul)

28) Ahmet Tan                            (İstanbul)

29) Atila Emek                            (Antalya)

30) Necla Arat                            (İstanbul)

31) Mevlüt Coşkuner                  (Isparta)

32) Ramazan Kerim Özkan         (Burdur)

Gerekçe:

Türkiye yıllık 3 milyon ton civarında üretim ile dünya narenciye üretiminde ilk on ülke arasında yer almaktadır. Bu üretim miktarının ancak üçte bir ihraç edilebilmekte kalan kısmı iç piyasaya sunulmaktadır.

Ülkemizin narenciye ihracatında diğer ülkelerle rekabet edebilirliğinin artırılması için ton başına verilen teşviklerin üreticiler açısından yeterli bir noktaya getirilmesi gerekmektedir. Öte yandan iç piyasada fiyat istikrarının sağlanması, ürünün bahçe fiyatı ile market fiyatı arasındaki uçurumun kapanması, narenciye ürünleri için tanıtım grupları oluşturulması son derece önemlidir.

İhracat yapılan ülkelerin sayısının artırılması ve yapılan ihracat miktarının yükseltilmesi gereği vardır. İhracatı olumsuz etkileyen faktörlerin başında gelen zirai ilaç kalıntısı konusunda üreticilerin eğitilmesi ve denetim mekanizmalarının işletilmesi zorunludur. İhracatın artırılması için etkin ve iyi işleyen bir pazarlama organizasyonuna ihtiyaç olduğu açıktır. Bunu gerçekleştirmek için Devlet kurumları öncü rol üstlenmelidir.

Özellikle 2010-2011 sezonunda narenciye ürünleri maliyetinin altında fiyata alıcı bulduğundan dalında kalmıştır. Mazot, gübre, sulama ve işçilik maliyetlerinin sürekli yükselmesine rağmen narenciye fiyatları bir önceki yılın altına inmiş, üretici bu sezonu da zararla kapatmak zorunda kalmıştır. Narenciye üreticisi açısından bir sahipsizlik söz konusudur. Üreticinin hak ettiği geliri elde edebilmesi bakımından girdi fiyatlarının aşağı çekilmesi büyük rol oynayacaktır. Narenciye üretiminde bahçe oluşturma ve bakım masrafları yüksektir. Öte yandan yeni dikilen narenciye ağaçlarının meyve vermesi beş altı yıl almakta büyük ölçüde yatırım yapıldığından ürün profili kısa dönemde değiştirilememektedir.

Üretilen narenciyenin üçte ikilik kısmının iç pazarda tüketildiği göz önüne alınarak iç pazara yönelik stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir. Bunun için üretici örgütlerinin temel beklentisi narenciyenin Hal Yasası kapsamı dışına çıkarılmasıdır. Üreticiden tüketiciye kadarki süreçte aracıların yüksek kâr elde ettiği bilinmektedir. Narenciye ürünleri Hal Yasası kapsamı dışına çıkarılırsa market fiyatını aşağı çekmek ve talebi artırmak mümkün olabilecektir.

Narenciye sektöründe üreticiler lehine sürdürülebilirliğin sağlanması için temel girdiler konusunda destek sağlanması gereği vardır. Bu önleme paralel olarak kooperatifler ve üretici birlikleri Devletçe desteklenmeli ve özendirilmelidir. Yurtiçi talebi artırmak için tanıtım ve reklam kampanyaları düzenlenmelidir.

İşleme sanayi yatırımları desteklenmelidir. Hastalık ve zararlılarla mücadelede dış pazarların karantina uygulamaları ve üst kalıntı sınırları göz önünde bulundurulmalıdır.

Yukarıda sayılan gerekçelerle narenciye üreticilerinin yaşadıkları sorunların ve bu ürünlerin ihracat politikasında var olan eksikliklerin saptanması ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasının yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.

2.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner ve 26 milletvekilinin, fındık üreticilerinin sorunlarının araştırılarak daha etkin bir fındık politikasının belirlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1071)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye, fındık üretiminde hem üretim miktarı ve hem de üretilen fındığın kalitesi bakımından dünyada tam anlamıyla rakipsizdir. Dünya fındık üretiminin 3/4'ünü üreten Türkiye, dünya ihracatının da % 80'ine sahiptir. Ülkemizin Karadeniz'e kıyısı olan hemen her ilinde fındık üretilmekte, Doğu Karadeniz Bölgesi Fındık üretimi için ekolojik bakımdan en uygun koşullara sahip bulunmaktadır.

Fındık üreticisinin emeğinin karşılığını alması; bölgede yaşanan yoğun göçün yerinde istihdamla çözülmesini sağlayacağı gibi, Karadeniz Bölgesinin temel problemlerinden olan erozyonla mücadelede de önemli yer tutan fındık bahçelerinin korunmasını, dolayısıyla erozyonla mücadelede de başarılı olunmasını sağlayacaktır.

Üretici olarak dünya piyasasında neredeyse tekel konumunda bulunduğumuz bir üründe bile kontrol edilemeyen fiyat dalgalanmalarının oluşmasının ana nedeni hükümetin uyguladığı Fındık politikasının yanlışlığıdır.

Arz fazlası fındığın müdahale alımlarıyla alındığı geçmiş dönemlerde, özellikle 2005-2006 yıllarında yaklaşık 2 milyar dolar düzeyinde Fındık ihracatından gelir sağlanırken bu rakam; 2007 yılında 1,5 milyar dolara, 2008 yılında 1,4 milyar dolar, 2009 yılında 1,1 milyar dolar civarına düşmüştür. Fındık fiyatındaki artış üreticinin gelirinin yükselmesinin yanında bununla doğru orantılı olarak ihracat gelirini de artırmıştır.

Devlet müdahalesiyle üreticinin alın terinin karşılığı verilmediği takdirde ülkemizin fındıktan elde ettiği döviz cinsinden ihracat gelirinin düşme eğiliminin süreceği anlaşılmaktadır. Yine müdahale yöntemiyle alınan fındığın zarar olarak gösterilmesi de kamuoyunu yanlış bilgilendirmekten başka bir anlam ifade etmemektedir. Arz fazlası fındık yağlığa ayrılmakta bu da ülkemize işlenmiş sanayi ürünü olarak döviz getirisi sağlamaktadır.

Bir üretici kuruluşu olan Fiskobirlik 2005-2006 sezonunda destekleme fiyat istikrar fonundan kredi talep etmiş, hükümet bu kredi talebine yanıt bile vermemiştir. 230.892 ortağı bulunan ve fındık ürünü konusunda ülkemizin en donanımlı üretici kuruluşu olan Fiskobirlik kaderine terk edilmiştir. Başbakan 2009 yılında Trabzon'da yaptığı bir konuşmada "fındık TMO'nun işi değil” dediği kuruma ise piyasada düzenleyici olma görevi verebilmiştir. Nihayetinde üretici serbest piyasa koşullarına terk edilmiş ve TMO da piyasadan çekilmiştir.

Uygulamasına başlanan fındıkta alan bazlı destekleme politikası terk edilerek ürün bazlı destek sistemine geçilmeli ve ABD'nin bademde uyguladığı gibi bir stok istikrar yapısının oluşturulması ve fiyatın arz dalgalanmalarından etkilenmemesi sağlanmalıdır.

03-05 Nisan 2004 tarihlerinde Ordu, Giresun, Samsun ve Trabzon illerimizde fındık ürününde don afeti yaşanmış ve il hasar tespit komisyonunca 633 trilyon hasar bedeli belirlenmiş fakat Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca bunun toplam 135.220 üreticiye 288 trilyon olarak ödenmesi kararlaştırılmıştır. En son 2009 yılında yapılan %7'lik ödeme ile şu ana kadar hasar bedelinin ancak % 44 ödenmiştir. Bu gün itibariyle 135.220 üreticinin 161 trilyon alacağı bulunmaktadır. Hükümet 2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun Bazı Ödeneklerin Kullanılmasına ve Harcanmasına İlişkin Esasları İçeren E-Cetvelinin 45. maddesinde yaptığı düzenleme ile üreticinin alacaklarını ödememe yoluna gitmiştir. Bu engelleyici hüküm düzeltilerek üreticinin alacakları ödenmelidir.

İklim şartları sebebiyle alternatif ürün ekimine uygun olmayan Doğu Karadeniz Bölgesinde yaklaşık 3 milyon vatandaşımızı doğrudan, 8 milyon yurttaşımızı da dolaylı olarak ilgilendiren, fındık ürünü ile fındık üreticilerinin sorunların tespiti, Fiskobirlik'in yeniden piyasa aktörü olabilmesi ve istikrarlı bir fındık piyasasının oluşabilmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98. ve İç Tüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ye teklif ederiz.

1) Rahmi Güner                           (Ordu)

2) Mehmet Akif Hamzaçebi         (Trabzon)

3) Algan Hacaloğlu                      (İstanbul)

4) Ali İhsan Köktürk                    (Zonguldak)

5) Rasim Çakır                             (Edirne)

6) Ali Oksal                                  (Mersin)

7) H. Tayfun İçli                          (Eskişehir)

8) Şahin Mengü                            (Manisa)

9) M. Fatih Atay                           (Aydın)

10) Şevket Köse                           (Adıyaman)

11) Ferit Mevlüt Aslanoğlu          (Malatya)

12) Ali Arslan                              (Muğla)

13) Osman Kaptan                       (Antalya)

14) Tayfur Süner                          (Antalya)

15) Bülent Baratalı                       (İzmir)

16) Birgen Keleş                          (İstanbul)

17) Ahmet Tan                             (İstanbul)

18) Atila Emek                             (Antalya)

19) Necla Arat                              (İstanbul)

20) Yaşar Ağyüz                          (Gaziantep)

21) Ahmet Küçük                        (Çanakkale)

22) Ramazan Kerim Özkan          (Burdur)

23) Durdu Özbolat                       (Kahramanmaraş)

24) Mevlüt Coşkuner                   (Isparta)

25) Mehmet Ali Özpolat               (İstanbul)

26) Ali Rıza Ertemür                    (Denizli)

27) Eşref Karaibrahim                  (Giresun)

3.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak ve 19 milletvekilinin, İstanbul’daki toplu taşıma hizmeti veren esnafın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1072)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yaklaşık 13 milyonluk nüfusu ile dünyadaki 118 ülkeden daha fazla nüfus yoğunluğuna sahip olan İstanbul ilimizde yıllardır zor şartlarda zaman zaman hayati riskler yaşayarak toplu taşımacık hizmeti veren taksi, minibüs ve otobüs esnafı toplu taşıma hizmetlerinin yürütülmesi, ruhsatlandırılması ve işletilmesi yetkisine sahip Büyükşehir Belediyesince mağdur edilmektedir. Toplu taşıma hizmetlerindeki eşitsizliğin giderilmesi, taksi, minibüs ve otobüs esnafının yaşadığı sıkıntıların nedenlerinin ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince "Meclis Araştırması" açılmasını arz ve talep ederiz.                                                                                                                11.02.2011

1) Durmuşali Torlak                     (İstanbul)

2) Mehmet Şandır                         (Mersin)

3) Abdülkadir Akcan                    (Afyonkarahisar)

4) Kürşat Atılgan                          (Adana)

5) Hamza Hamit Homriş                              (Bursa)

6) Erkan Akçay                            (Manisa)

7) Mustafa Kalaycı                       (Konya)

8) Osman Durmuş                        (Kırıkkale)

9) Akif Akkuş                               (Mersin)

10) Kemalettin Nalcı                     (Tekirdağ)

11) Ahmet Bukan                         (Çankırı)

12) Emin Haluk Ayhan                 (Denizli)

13) Metin Çobanoğlu                    (Kırşehir)

14) Metin Ergun                           (Muğla)

15) Mithat Melen                          (İstanbul)

16) Yılmaz Tankut                        (Adana)

17) Hasan Özdemir                       (Gaziantep)

18) Hakan Coşkun                        (Osmaniye)

19) Hüseyin Yıldız                       (Antalya)

20) Necati Özensoy                      (Bursa)

Gerekçe:

Bilindiği üzere raylı sistemin yoğun olarak kullanıldığı dünya metropollerinde dahi ulaşımı tamamlayıcı unsur olarak görülen lastikli taşımacılık tabiriyle hizmet veren taksi, minibüs ve otobüsler şehir içi taşımacılıkta geliştirilmeye devam etmektedir. Her geçen gün artan nüfusuyla ülkemizin en büyük, dünyanın sayılı illerinden olan megakent İstanbul'da raylı sistem taşımacılığın yanı sıra şehrin yerleşim yapısı dikkate alındığında lastikli taşımacılık büyük önem arz etmektedir.

Günümüzde büyük şehirlerde en önemli sorun olan ulaşımın sıkıntısının çözümü noktasında trafik yoğunluğunu ve akaryakıt kullanımını azaltmak, çağdaş, güvenli ve konforlu ulaşımı sağlayabilmek amacıyla teknolojik gelişmeler ışığında yeni toplu taşıma alternatifleri olarak kent içi toplu taşımacılıkta raylı taşımacılık ve metro sistemi teşvik edilmekle birlikte şehrin yapısı, hareketliliği ve yerleşimi göz önüne alınarak lastikli taşımacılıktan kaçınılamayacağı açıktır. Bununla beraber minibüs ve halk otobüslerinin belirli standartlara getirilmesi kaçınılmazdır.

10.09.2009 tarihli UKOME kararı ile şehir içi taşımacılık yapan konforlu, izli, emniyetli ulaşımın sağlanması için çevre kirliliğine sebep olmayan (doğalgazlı Euro4 veya Euro5)  motorlu otobüslerin teşvik edilmesine, İstanbul genelinde ihtiyaç duyulan 1.500 adet otobüs ilave edilmesinin zorunluluk arz ettiğine karar verilmiştir. Bunlardan 840 adetinin mevcut minibüslerin otobüse dönüştürülerek revize edilmesi yoluyla ve 730 adetinin ihale yoluyla satış yapılmasına karar verilmiştir. Ancak İstanbul Otobüs İşletmeleri AŞ adına bu ihalenin yapılmasına neden olan 8 Aralık 2010 tarihli İETT İdare Encümeni kararı alınmış, bu karara göre ilan yapılmadan, davet  usulü  ile   teklif alınan  3  firmanın   bilgilerine   açıklamada yer verilmemiştir. Bu firmaların toplu taşıma ile ilgili bilgi birikimi ve deneyimi kamuoyundan gizlenmiştir. Söz konusu ihale ile ilgili yasaya aykırılık iddiaları ve uygulamaları karşısında sessiz kalan belediye yönetimi, 25 Ocak 2011 tarihinde 172 adet otobüs ihalesi yapmıştır. Bu durum minibüsçü esnafı arasında büyük güvensizliğe neden olmuş, 840 adetinin de kendi bilgileri dışında satılacağı kanaati oluşturmuştur.

Ayrıca İstanbul'da çok zor şartlarda kar-kış, gece-gündüz demeden hizmet veren taksi şoförleri gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması nedeniyle zaman zaman hayatlarını kaybetmekte, 18.000 ticari taksiye karşılık sayıları 40.000'i bulan kayıt dışı çalışan korsan taksiler tarafından hakları gasp edilmekte, sürekli yapılan akaryakıt zamları ve sadece İstanbul’da kaldıran gece tarifesi uygulaması ile emeklerinin karşılığını alamamaktadır.

4.- Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz ve 21 milletvekilinin, ticari taksi esnafının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1073)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Taksici Esnafının sorunları ve bu sorunların çözümüne ilişkin alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.                                                        15.02.2011

 1) İzzettin Yılmaz                                       (Hatay)

 2) Süleyman Turan Çirkin                          (Hatay)

 3) Mehmet Şandır                                       (Mersin)

 4) Süleyman Nevzat Korkmaz                    (Isparta)

 5) Metin Çobanoğlu                                    (Kırşehir)

 6) Akif Akkuş                                                            (Mersin)

 7) Mithat Melen                                          (İstanbul)

 8) Emin Haluk Ayhan                                 (Denizli)

 9) Kemalettin Nalcı                                     (Tekirdağ)

10) Behiç Çelik                                            (Mersin)

11) Hasan Özdemir                                      (Gaziantep)

12) Zeki Ertugay                                          (Erzurum)

13) Alim Işık                                               (Kütahya)

14) Hasan Çalış                                           (Karaman)

15) Osman Durmuş                                     (Kırıkkale)

16) Yılmaz Tankut                                       (Adana)

17) Erkan Akçay                                         (Manisa)

18) Abdülkadir Akcan                                 (Afyonkarahisar)

19) Mustafa Kalaycı                                    (Konya)

20) Sabahattin Çakmakoğlu                         (Kayseri)

21) Kamil Erdal Sipahi                                (İzmir)

22) Hamza Hamit Homriş                            (Bursa)

Gerekçe:

Türkiye'nin en önemli sektörlerinden biri olan taksicilik sektörü, yaşadığı sorunlar sebebiyle çok büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Sektörün sıkıntıları azalacağı yerde gün geçtikte artarak devam etmektedir.

Bu sebepten dolayı taksici esnafımız kontak kapatma noktasına gelmiştir. Ayrıca birçok taksici de mesleği bırakmak zorunda kalmıştır. Yıllar itibariyle taksicilik yapan vatandaşlarımızın sayısına baktığımızda büyük bir oranda azalma görmekteyiz.

Günümüzde her sektörde yaşanan sıkıntılar taksicilik sektöründe de kendisini göstermiş, taksicilikte faaliyet neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bunların yanı sıra sektörün sorunlarına duyarsızlık da taksici esnafını çaresizliğe itmiştir.

Kamuoyunu rahatsız eden taksici cinayetleri, başta sektörün temsilcileri olmak üzere toplumun her kesimini endişeye sevk etmektedir. Ayrıca bu cinayetlere karşı herhangi bir önlem alınamaması taksici esnafında huzursuzluk yaratmaktadır.

Avrupa ülkelerinde taksici gasp ve cinayetlerini önlemek amacıyla gerçekçi önlemler alınmasına rağmen ekonomik olarak yalnız bırakılan taksicilerimiz kaderine terk edilmiştir. Güvenlik açısından oldukça yetersiz olan taksilerimizin standartları yeni olayları tetiklemektedir. Bu amaçla taksici esnafının can ve mal güvenliğini sağlayacak araçların sağlanması hayati önem taşımaktadır.

Geçim sıkıntısı içinde, her geçen gün kazancında azalma olan taksici esnafı, ekonomik olarak darboğazın içindedir. Akaryakıt fiyatlarında meydana gelen artışlar taksicilerin ekonomik kayıplar yaşamasına neden olmaktadır.

Taksicilik sektörünü krizden çıkarmak ve kazançlı bir duruma getirmek için, akaryakıt fiyatlarında ticari taşımacılık yapan esnafımıza KDV ve ÖTV oranlarında indirim yapılması gerekmektedir.

Taksici esnafının en önemli sıkıntılarından biri olan korsan taksicilik, haksız kazanca neden olduğu gibi, sektörü bitirme noktasına da getirmiştir. Ayrıca sebep olduğu kayıt dışılık nedeniyle de devlete milyonlarca liralık vergi kaybına neden olmaktadır.

Taksicilik sektörünü bu şekilde derinden sarsan korsan taksiciliğe karşı gereken önlemlerin alınmamış olması, taksicilerde hükümetlere karşı güven eksikliğine neden olmaktadır. Anayasanın 173. maddesinde çok açık bir şekilde belirtilen "Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır." hükmü taksici esnafına uygulanmamaktadır.

Vergisini veren, ekonomiye artı değer yaratan taksici esnafının korsan taksicilere karşı korunması gerekmektedir. Bu amaçla korsan taksiciliği önlemek için gerçekçi ve önleyici tedbirlerin alınması gerekmektedir.

A-türü yetki belgesine sahip ticari araçların 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu uyarınca belediye idari sınırları ve mücavir alanı dışına yolcu taşımaları engellenmektedir.

Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü 26 Şubat 2010 tarihinde yayınladığı genelgeyle A - türü yetki belgesine sahip araçların yerleşim merkezlerinden, bu merkezlerin dışındaki bir noktaya gidişi tek yönlü olarak izin vermiştir. Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğü'nün genelgesinin "gidiş- dönüş dolu" şeklinde olarak yeniden düzenlemesi gerekmektedir. Ancak bu sayede yaşanan mağduriyetin giderilmesi mümkün olacaktır.

Taksici esnafına araçlarını yenilemesi amacıyla bir kereye mahsus KDV ve ÖTV'den muaf araç satın alma hakkı sağlanmalıdır.

Sosyal Güvenlik açısından karışık mevzuata kurban edilen taksici esnafına sektörün gerçekleri göz önünde bulundurularak yeniden sigorta sistemi uygulanmalıdır. Sigorta sistemi istihdamı destekler nitelikte olmalıdır.

Vergi adaletini sağlamak amacıyla vergilendirme, kilometre baz alınarak tekrardan düzenlenmelidir. Zira taşrada ticari faaliyet gösteren taksiciler günde birkaç kez yolcu taşıyabilmektedirler. Haksız rekabetin önlenmesi amacıyla kilometre esas alınarak uygulanacak bir vergi sistemi daha adaletli olacaktır.

Ayrıca trafik ceza puanların kazaları önleyecek şekilde uygulanması ve arkadan trafik cezalarının yazılmasında keyfiyeti önleyecek önlemlerin alınması gerekmektedir. Bunların dışında trafik cezalarının tahsilinde indirimli ödeme zamanın, ödeme güçlüğü çeken taksici esnafının ekonomik gücünü de göz önünde bulundurularak 15 günden 1 aya çekilmesi daha faydalı olacaktır.

İşte tüm bu nedenlerle taksici esnafının sorunların çözümü için alınacak tedbirleri belirlemek amacıyla Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine, 698 ve 646 sıra sayılı Kanun Tasarı ve Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

                                                                                                                 Tarihi: 15/03/2011

Danışma Kurulunun yaptığı toplantıda, ekteki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                                                       Mehmet Ali Şahin

                                                                                              Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                               Başkanı

               Adalet ve Kalkınma Partisi                               Cumhuriyet Halk Partisi

                    Grubu Başkan Vekili                                      Grubu Başkan Vekili

                         Mustafa Elitaş                                                Muharrem İnce

                 Milliyetçi Hareket Partisi                               Barış ve Demokrasi Partisi

                    Grubu Başkan Vekili                                      Grubu Başkan Vekili

                           Oktay Vural                                                   Bengi Yıldız

Öneri:

Bastırılarak dağıtılan ve Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan 698 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 48 saat geçmeden gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 1 inci sırasına alınması ve bu kısımda yer alan 697, 646, 623, 653, 654, 655, 663, 664, 671, 672, 673, 674, 675, 676, 677, 678, 679, 680, 681, 682, 683, 684, 685, 686, 687, 688, 689, 690, 691, 692, 693, 694 ve 695 sıra sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin ise bu kısmın 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33 ve 34 üncü sıralarına alınması, diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun;

15 ve 16 Mart 2011 Salı ve Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek bu birleşimlerde gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,

16 ve 17 Mart 2011 Çarşamba ve Perşembe günlerinde saat 14.00'te toplanması,

15 Mart 2011 Salı günkü birleşimlerinde 697 sıra sayılı Anayasa Deği-şikliği Kanun Teklifinin I. Tur oylamasının bitimine kadar, 16 Mart 2011 Çar-şamba günkü birleşiminde 623 sıra sayılı kanun teklifinin bitimine kadar, 17 Mart 2011 Perşembe günkü birleşiminde ise 697 sıra sayılı kanun teklifinin II. Tur oylamasının bitimine kadar çalışması,

698 ve 646 Sıra Sayılı Kanun Tasarı ve Teklifinin, İçtüzüğün 91. mad-desine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması,

Önerilmiştir.

698 Sıra Sayılı

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/875, 2/876)

BÖLÜMLER        BÖLÜM MADDELERİ                   BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI

1. BÖLÜM              1 ila 15 inci maddeler                                               15

2. BÖLÜM             16 ila 30 uncu maddeler                                                           15

                               TOPLAM MADDE SAYISI                                      30

 

646 Sıra Sayılı

Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/990)

BÖLÜMLER         BÖLÜM MADDELERİ                BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI

1. BÖLÜM             1 ila 15 inci maddeler                                            15

2. BÖLÜM           16 ila 27 nci maddeler                                             13

                              (Geçici Madde 1 dâhil) 

                              TOPLAM MADDE SAYISI                                  28

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) ÖNERGELER

1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın; 6343 Sayılı “Veteriner Hekimlik Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun’un 19’uncu ve 41’inci Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin (2/478) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/263)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2/478 sıra sayılı “6343 Sayılı “Veteriner Hekimlik Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun”un “19. ve 41. Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifim” yasal süresi içinde gündeme alınmadığından adı geçen Kanun Teklifimin İç Tüzük gereğince doğrudan gündeme alınmasını arz ederim.

                                                                                                   Ramazan Kerim Özkan

                                                                                                                Burdur

BAŞKAN – Teklif sahibi olarak Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan.

Buyurunuz Sayın Özkan.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

6343 Sayılı Veteriner Hekimlik Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanunun 19’uncu ve 41’inci Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum ve desteklerinizi bekliyorum.

Değerli arkadaşlarım, ilgili kanun bundan elli beş yıl önce çıkmıştır ve veteriner hekimler odasının ve Türk Veteriner Hekimleri Birliğinin sorunlarına cevap vermemektedir. 19’uncu maddede aidatlar söz konusudur. O dönemde, aidatlar yıllık 5 lira olarak tespit edilmiştir ama bu aidatlarla o odada görev yapan değerli arkadaşlarımız ücretsiz çalışmaktadırlar ama o odanın elektrik faturası vardır, telefon faturası vardır, personel gideri vardır, bugün İnternet çağındayız, İnternet masrafları vardır. Bu masrafları karşılama adına 19’uncu maddedeki değişiklik isteğimiz, aidatların günün koşullarına uyarlanması yönündedir.

Yine 41’inci madde de Haysiyet Divanının görevlerini belirlemektedir. Haysiyet Divanında da veteriner hekimlik etik kurallarına uymayanlar, odaya kayıt olmayanlarla ilgili cezai hükümler vardır. Bu hükümler de günün koşullarına cevap vermemektedir. Onun için, bunun da değişmesi gerekmektedir.

Türkiye’de, veteriner hekimler gerçekten, geçtiğimiz günlerde… Hep eti konuşuyoruz, yumurtayı konuşuyoruz, sütü konuşuyoruz, üretimi ve ürünü konuşuyoruz ama ne yazık ki bunların altyapısında, oluşmasında cansiparane çalışan veteriner hekimlerin özlük haklarında, bir türlü iyileştirme anlamında, bu Parlamento döneminde, 23’üncü Dönemde bir iyileştirme yapmadık. Bu konuda bizim uyarlamamız… Biz tabipler olarak… Bir veteriner hekim de insan hekimliğine direkt bir katkı koyma anlamında çalışma yapmaktadır, zoonos hastalıklarla uğraşmaktadır. Ülkemizde şap görülmektedir, brusella hastalığı vardır, kuduz vardır, şarbon vardır. Bunlarla koruyucu hekimlikte cansiparane çalışan veteriner hekimler, veteriner sağlık teknisyenleri tarım il müdürlüklerinde gerçekten bugün atıl konumda çalışmaktadırlar. Veteriner hekimlere ancak büro işleri yaptırılmaktadır. Bundan dolayı, ülkemizin her yerinde bugün şap hastalığı görülmektedir, şarbon görülmektedir, kuduz görülmektedir, mavi dil görülmektedir. Bunlar ülkenin gelir ve getiri kaynakları olan hayvanlarımızın bir anlamda ülke ekonomisine katkı koymasını engellemektedir. Hâlbuki bu katkılar, bu veteriner hekimlere verilen özlük hakları düzenlenmiş olsa ülkemizde bugün, yurt dışından aldığımız kurbanlıkları elimizin tersiyle iterdik, bugün hâlâ devam etmekte olan et ithalatını elimizin dışıyla, tersiyle iterdik ama ne yazık ki bu veteriner hekimlerin, veteriner sağlık teknisyenlerinin emekleri ülkemizde heba edilmektedir. Hâlâ şu anda, besicilerimiz, Türkiye genelinde taleplerini devamlı iletmektedir bizlere. Bu taleplerinde, biz sadece entansif besi yapanları düşünüyoruz ama aile işletmelerini düşünmüyoruz. Hâlâ ülkemize yurt dışından şu anda dahi ithal et gelmekte ama varıyorsunuz, et reyonlarında, süpermarketlerde et fiyatlarında bir değişikliğin olmadığını görüyorsunuz. Bir an önce Hükûmet yetkililerinin, Et-Balık Kurumuna işlerlik kazandırarak üreticilerimizin ürettiği ürüne, ürün maliyeti hesap edilerek –bugün 15 liradan aşağıya et mal olmuyor- en az 15 lira, 16 lira bir fiyat vererek Et Balık Kurumuna bu besicilerimizin, aile işletmelerimizin korunması gerekmektedir. Bu konuda taleplerimizi Tarım Bakanlığı yetkililerine, Hükûmet yetkililerine iletiyoruz ama bir kulaktan giriyor, bir kulaktan çıkıyor.

Yine şu anda süt üreticileri perişan; 1 kilo süt parasıyla 1 kilo yem alamıyor. Süt fiyatını 73 kuruş olarak belirlediniz ama hiçbir yerde süt 73 kuruş olarak alınmıyor, 60 kuruştan fatura teslim ediliyor, 60 kuruştan, 40 kuruştan, 50 kuruştan. Yani bu üzüntümüzü sizlerle paylaşmak isterim. Bir an önce o sanayicilere verdiğiniz desteği üreticiye ayırmanız gerekiyor, üreticiye ayırmadığınız sürece bu bacasız fabrikalar yine kesime gidecek ve yine ülke, hayvancılık perişan olacaktır.

Bu duygularla hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özkan.

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt… Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler…  Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sıraya alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 698 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince bu teklif, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.

Teklifin tümü üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak konuşacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Kaynak.

AK PARTİ GRUBU ADINA VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla, bütün doktorlarımızın bu bayramlarını kutluyorum; ülkemize, insanımıza yaptıkları hizmetlerden dolayı kendilerine şükranlarımı sunuyorum.

Ayrıca, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönümü münasebetiyle, Çanakkale’de şehit olan, gazi olarak vatanımıza hizmet eden, bize bu vatanı kazandıran aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle ve rahmetle anıyorum.

                               

(x) 698 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 698 sıra sayılı Kanun Teklifi, bir yandan özel güvenlik görevlilerinin statüleriyle ilgili düzenlemeler getirirken, diğer yandan, küçük sanayi sitelerine Bakanlık bütçesinden tahsis edilen ödeneklerden, kredilerden ödeme güçlüğüne düşmüş olan müteşebbislerin borçlarının yeniden yapılandırılması imkânı getirilmekte ve yine bu teklifle, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün taraf olduğu davaların, idari davalar yanında adli davaların da Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü avukatlarınca yürütülmesi öngörülmektedir. Bunun dışında, Komisyonda eklenen bir kısım maddelerle birlikte bu teklif otuz maddeye çıkmıştır.

Birazdan geçeceğimiz Anayasa oylamaları sebebiyle sözlerimi fazla uzatmadan, Büyük Birlik Partisinin merhum Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun hatırasını da yâd etmek üzere, sadece özel güvenlik kısmıyla ilgili bölüme değineceğim.

Koruma ve güvenlik hizmetlerinin bir bütünlük içerisinde yerine getirilmesi, önleyici kolluk hizmetlerinin sağlıklı ve ahenk içinde yürütülebilmesi, genel kolluk birimleriyle özel güvenlik görevlilerinin uyum içerisinde birlikte çalışmasıyla mümkün olacaktır. Özel güvenlik alanında sürekliliği ve profesyonelliği sağlamak için bu alanda başarılı çalışanların kesintisiz olarak görevlerine devam etmeleri gerekmektedir. Bu noktadan hareketle, özel güvenlik alanında sürekliliğin sağlanabilmesi amacıyla uygulamada karşılaşılan aksaklıklar ve yeni ihtiyaçlar doğrultusunda bazı hukuki düzenlemelerin yapılması ihtiyacı gündeme gelmiştir.

Özel güvenlik görevlilerinin her beş yılda bir yeniden ruhsat harcı ödeyerek yenilemek durumunda kaldıkları çalışma izinlerinin sürekli hâle getirilmesi, özel güvenlik alanında çalışan görevlilerin tecrübe ve birikimlerinden de istifadeyle koruma ve güvenliğin istenilen düzeyde yerine getirilmesi ve mesleğin kalıcılığının sağlanması daha uygun olacaktır. Böylelikle, özel güvenlik görevlileri bir defaya mahsus ruhsat harcı ödeyerek görevlerine devam edebileceklerdir.

Güvenlik şirketlerinde olduğu üzere, alarm izleme merkezleriyle eğitim kurumlarının kurucu ve yöneticilerinde de güvenlik soruşturması yapılması ve özel güvenlik görevlileri de dâhil olmak üzere her beş yılda bir güvenlik soruşturmalarının yenilenmesi kuralı getirilmektedir.

Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; koruma ve güvenlik hizmetinin sağlanacağı yerlerde sözleşmenin imzalanmasıyla eş zamanlı olarak bu hizmetlerin yerine getirilmesinin istenmesi nedeniyle, hizmetin başlamasından en geç bir hafta önce ilgili valiliğe yazılı olarak bildirimde bulunma mecburiyeti hizmet veren şirketleri cezalı duruma düşürmektedir. Koruma ve güvenlik hizmetlerinin takibi ve kontrolü açısından, bildirimin hizmetin başlamasından belli bir süre önce veya sonra yapılması arasında bir farklılık bulunmamaktadır. Bu nedenle, hizmetin başladığı gün mesai saati bitimine kadar valiliğe bildirilmesi yönünde düzenleme yapılarak bu olumsuzluğun giderilmesi ve şirketlerin cezai yaptırıma maruz kalmalarının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

Özel güvenlik şirketlerinin cezai yaptırıma maruz kalmalarının önüne geçilmesi amacıyla, özel güvenlik hizmetinin, hizmetin başladığı günün mesai saati bitimine kadar valiliğe bildirilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır. Valilik tarafından özel güvenlik hizmetleri verecek kurumların ve özel güvenlik şirketlerinin yöneticilerine yönelik yapılmakta olan güvenlik soruşturmasının alarm izleme merkezlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi ve bu kurumların kurucularının da güvenlik soruşturması kapsamına alınması sağlanacaktır.

Saygıdeğer milletvekilleri, Millî İstihbarat Teşkilatı ve genel kolluk emeklileri ile en az beş yıl süreyle çalışıp kendi istekleriyle buralardan ayrılanlara ve daha önce yükseköğretim kurumlarının güvenlikle ilgili fakülte ve meslek yüksekokullarından mezun olanlar ile fakülte ve meslek yüksekokullarının güvenlikle ilgili bölümlerinden mezun olanlara temel eğitim şartı kaldırılmaktadır.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu yasa teklifi, hatırlayacağınız gibi, Büyük Birlik Partisinin Genel Başkanı, Sivas Milletvekilimiz merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun bu istikamette bir kanun teklifi ile gündeme gelmişti. Bu teklif, rahmetlinin bir vasiyeti olarak bizim grubumuz tarafından da  kabul edilmiş ve grup başkan vekillerimizin imzasıyla huzurlarınıza getirilmiştir.

Bu teklif, yine rahmetliden sonra Büyük Birlik Partisinin şimdiki Genel Başkanı Sayın Yalçın Topçu ve arkadaşları tarafından da ısrarla ve bizzat İçişleri Komisyonumuza kadar gelerek -kendileri tarafından- takip edilmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Keşke teklifi kendi ismiyle getirseydiniz.

VEYSİ KAYNAK (Devamla) – Ben bu vesileyle bütün yaşamını, bütün hayatını ülkemize adamış ve bu uğurda rahmeti Rahman’a kavuşmuş olan Sayın Muhsin Yazıcıoğlu’nu rahmetle ve minnetle bir kez daha anıyorum. Onunla beraber ahirete intikal eden dava arkadaşlarına ve helikopter kazasında vefat edenlere Cenabıallah’tan bir kez daha rahmet diliyorum.

Özel güvenlik görevlileriyle ilgili bu iyileşmenin onun anısına yasalaşmasından dolayı da ayrıca şahsım ve AK PARTİ Grubu olarak büyük mutluluk duyduğumuzu ifade ediyorum.

Bu kanunun hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaynak.

Sayın milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.31

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.48

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

698 sıra sayılı teklifin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Şimdi de 2’nci sıraya alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Batman Milletvekili Bengi Yıldız ve 306 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 59 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporu’nun birinci görüşmelerine başlayacağız.

2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Batman Milletvekili Bengi Yıldız ve 306 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 59 uncu Maddesinde  Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/879) (S. Sayısı: 697) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 697 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Şahin Mengü konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Mengü. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son yıllarda alışmadığımız kadar güzel bir yasama çalışmasının bugün burada ilk turunu yapıyoruz.

                          

(x) 697 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Komisyonda bir şeyi gösterdik: Uzlaşmayla bir Anayasa değişikliğinin ne kadar kolay, ne kadar seri olduğunu hep beraber yaşadık. İlk defa -özellikle bu Parlamento süreci, bu seçim dönemi için de söylüyorum- 23’üncü Dönemde, bir Parlamento çalışmasında uzlaşmanın Türk demokrasisine ne kadar büyük fayda sağlayacağını hep beraber yaşadık. Hakikaten, Futbol Federasyonunun ve Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün yetkililerinin de katılımıyla evvela bir kendi aramızda ciddi ciddi hukuk tartıştık, siyaset yapmadan, olayın hukuki çözümünün nasıl olabileceğini tartıştık. Hatta bazı arkadaşlarımız -benim de zaman zaman yandaş olduğum- işte, Anayasa’nın 36’ncı maddesine mi girer, 125’e mi girer, yok 59’un altına ilave mi edelim, oraya mı... Çok ciddi bir hukuki tartışma oldu. Hakikaten, gerek Federasyondan gelen gerekse Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünden gelen arkadaşlar çok önemli katkılarda bulundular ve inşallah, Türk sporunun önündeki çok büyük bir engeli, daha doğrusu Türkiye açısından çok büyük sorun yaratacak bir siyasi, daha doğrusu sportif siyasi gelişmenin, uluslararası bir gelişmenin, Türkiye’nin aleyhine olacak bir gelişmenin önüne geçiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, yapılan değişiklik, uluslararası taahhütlerimizin, sportif olarak uluslararası taahhütlerimizin yerine getirilmesinden başka bir şey değildir. Zaman zaman devletler, uluslararası ilişkilerde uluslararası taahhütlerde bulunurlar, bu bulundukları taahhüdün gereğini de yerine getirirler. İşte, bu yaptığımız Anayasa değişikliği, tüm spor federasyonlarında… Çünkü sporun kendine has özelliği nedeniyle, bu disiplin suçlarından başlayarak kulüpler arası ilişkilerden de kaynaklanarak bir olayın sonuçlandırılmasının çok seri olması gerektiği… Futbol anlamında anlatırsam çünkü hepimizin, toplumun daha çok büyük bir kesiminin çok yakından takip ettiği futbol olarak alırsanız, dünya futbolunu yönlendiren FIFA, onun altında Avrupa’yı, bizi ilgilendiren UEFA gibi bir süreç içinde, bir yapılanma içinde spor faaliyetleri götürülmektedir. Eğer, siz, Türk sporu içindeki bu tip ihtilafları yani oyuncuya verilen kart cezasından tutun her türlü disiplin cezasında olduğu gibi, kulüplerin kendi aralarındaki ihtilaflar, kulüp-federasyon ilişkileri gibi parasal olmayan, hukuken bir parasal ilişkiden kaynaklanmayan, oyuncunun kulübünden alacağı, vereceği gibi şeyler değil ama disiplin suçunu da ilgilendiren konuların bir an evvel çözülmesi ve sonuçlandırılması dünya spor camiasının kabul ettiği bir sistem. Çünkü -disiplin cezası- adamı pazar günü oyundan atıyorsunuz, pazartesi cezasını veriyorsunuz, cuma gününe o kararın bir şekilde kesinleşerek gelmesi lazım. Hatta, hatırlayacaksınız, çok yakın zamanlarda Ankara yakınlarındaki bir ilçe adliyesinden alınan bir kararla Futbol Federasyonu Genel Kurulu bile erteletilmişti. Zaman zaman kulüpler düşerdi, kulüpler bir dava açardı, Danıştaydan bir yürütmeyi durdurma kararı alır, gelir, çünkü sporun kendi içinde yapılan değerlendirmesiyle bir mahkemenin hukuk mantığı içinde değerlendirmesi, yani salt hukuk mantığı içinde değerlendirmesi zaman zaman çok büyük farklılıklar gösterebilir. Bu tabii, sporu çok olumsuz yönde etkiliyordu.

Bildiğim kadarıyla, sonraki yıllarda, -özellikle son bir senenin içine girdik- bu nisan ayına kadar bu Anayasa değişikliğini yapmazsak Türk sporcularının uluslararası müsabakalarda temsil edilmelerinin önünde büyük bir engel olacak, yani bir FIFA Türkiye’yi veya Türk takımlarını herhangi bir uluslararası müsabaka yapmaktan men edebilecek. İşte yapılan Anayasa değişikliğinin gayesi budur, yani bu yapılan değişiklikle bütün spor federasyonlarının tahkim kurullarından geçen kararlar son tahkim kararından sonra kesinleşmiş, yargı yolu kapatılmış olacaktır. Bu tip kararlara karşı yargı yoluna başvurmak imkân dışı bırakılmıştır, yani yargı yolu kapatılmaktadır.

Bu Anayasa’nın 36’ncı maddesine mi ilave edilebilirdi, 59’uncu maddeye mi ilave edilebilirdi, 125’in içine mi konabilirdi, bu çok tartışıldı. 59’uncu maddenin, yani gençlikle ilgili maddenin içine -hem başlığını değiştirdik- olayı genelleştirmek açısından oraya ilave ettik. Bunun temel nedeni de 59’uncu madde -çünkü bakın başlık da şudur- spor federasyonu, spor faaliyetleriyle ilgili. O 59’uncu madde gençliğin spor faaliyetlerinin düzenlenmesi yetkisini vermiştir. O maddenin başlığını da değiştirerek, o maddenin başlığına bir hüküm kondu, yani “tahkim”i oraya ilave ettik, başlığına da onu koyduk. Bu, olayı sadece sporla sınırlandırma mantığıdır. 36’ncı madde bu yargıya gitme yolunun bütün temelini teşkil ettiği için, bunun sadece sporla ilgili değerlendirilmesini oraya hasretmek, bunun ileride başka noktalardan başka şeylerde kullanılmasını da engellemek üzere bu maddeyi buraya getirdik ve dedik ki: “Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.” Özellikle bu, “hiçbir yargı merciine başvurulamaz” lafı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndan kaynaklanan, zaman zaman tahkim kurulu kararlarının yargıya taşınabilmesini önlemek içindir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda diğer ticari ve hukuki tahkim kararlarına karşı, tahkim kararından sonra onu temyiz mahkemesine götürebiliriz. Bunu önlemek içindir çünkü bizim Futbol Federasyonunun tabi olduğu hukuk sistemi, kendine özgü, yani diğer Latince tabiriyle sui generis bir yapıdır, özel hukuk hükümlerine tabidir ama yakın zamana kadar spor faaliyetleri, bir kamu kurumu gibi mütalaa ediliyordu, ondan da kurtarıldı Futbol Federasyonu. Son eksiklik bu tahkim hadisesiydi. Yani bir kamu kurumu gibi siyasal, yani hükûmetlerin müdahale etmesinden de kurtuldu. Federasyonlar, kendi tüm faaliyetlerini özgürce yapabilmektedirler.

Bu getirilen değişiklik, bunun son halkasıdır, Türk sporu için çok önemli bir şeydir. Bu, uzlaşmayla da olduğu için zaten herhangi bir sorun çıkacağına inanmıyorum. Bu Anayasa değişikliğinin Türk sporuna hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Mengü.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Faruk Bal.

Buyurunuz Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; spor faaliyetlerini tanzim eden Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün teşkilatlarıyla ilgili Kanun’un bir maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi üzerine uluslararası spor hukukuyla ilgili Türkiye'nin önünde ciddi bir sorun ortaya çıkmıştı. Bu ciddi sorunun aşılabilmesi, spor faaliyetlerinin uluslararası standartlarda Türkiye’de yürütülebilmesi ve spor federasyonlarımızın uluslararası federasyonlarla ilişkilerinin düzenlenebilmesi için bu Anayasa değişikliği teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisinde grupları bulunan partiler tarafından bir mutabakat içerisinde yüce Meclisin huzuruna getirilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, spor faaliyetlerinin kendine özgü ihtiyaçlarının karşılanabilmesi, uzun zamana yayılan bir denetim sürecinin spor faaliyetlerine vermiş olduğu engelin ortadan kaldırılabilmesi ve spor federasyonlarımızın ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için mutabakata varılmasında önemli bir katkıda bulunduk. Milliyetçi Hareket Partisinin bu katkısı spor camiamıza hayırlı sonuçlar getirecektir diye düşünüyorum. Bu vesileyle, spor camiasında bulunanları saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu Anayasa değişikliği aynı zamanda bir gerçeği daha ortaya koymuştur. Bu gerçek, anayasa değişikliklerinin veya yeni anayasanın yapılmasının toplumsal mutabakat çerçevesi içerisinde gerçekleştirilmesine ilişkin evrensel bir değer. Dolayısıyla, anayasa değişikliklerinin toplumsal mutabakat içerisinde yapılabilmesine, böyle bir imkânın Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24’üncü Döneminde gerçekleştirilebileceğine de güzel bir örnektir. Bunu biz daha önce de görmüştük. 2000 yılında Anayasa’nın otuz üç maddesi değiştirilirken o tarihte Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan beş siyasi parti de bu mutabakata ulaşabilmişti. Dolayısıyla, bu şekilde, mutabakat içerisinde yapılan anayasa değişiklikleri toplumsal bir karşılığı olan, toplumsal bir değeri olan ve toplumsal bir ihtiyacı da cevaplayabilen anayasa değişikliği olmaktadır. İşte, bu açıdan değerlendirdiğimiz zaman, Milliyetçi Hareket Partisi, 12 Eylül Anayasası’nın, yani 1982 Anayasası’nın da değiştirilmesini, ya yeniden yapılandırılmasını ya da topyekûn bir anayasa ortaya konulmasını düşünmekte, bununla ilgili genel çizgilerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, biz devlet olarak, millet olarak çok büyük bedeller ödeyerek, anayasa yapımında ve değiştirilmesinde dünyanın en tecrübeli devleti, en tecrübeli milleti hâline geldik. 1876 Anayasası’yla, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü durdurabilmek için bir anayasa yaptık, Teşkilatı Esasiye Kanunu. Maalesef, amacı Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü durdurmak iken bu Anayasa çöküşü hızlandırmış ve 1876 tarihi itibarıyla imparatorluk sınırları içerisinde bulunan pek çok vatan toprağı, neticede 1920’li yıllara gelindiğinde elimizden çıkmış ve imparatorluk da İstanbul’da küçücük bir alanda müstevli güçlerin tahakkümü altına girmiştir. 

İşte, bir imparatorluğun çöküşünün sebepleri ve sonuçlarıyla ilgili olmak üzere biz devlet olarak, millet olarak, bedel ödemiş bir millet olarak büyük bir tecrübeye sahibiz. Onun için, 21’inci yüzyıla girdiğimiz şu süreçte yeni bir anayasa ihtiyacı var olduğuna, kesin olduğuna göre, Milliyetçi Hareket Partisi imparatorluğu çökerten 1876 Anayasası’nın, Anayasa’nın uygulanmasıyla ilgili süreçten bu dönemde yararlanılması, bunun faydalı yönlerinin benimsenmesi, çöküşe sebep olan noktalarından ise sakınılması gerektiğini düşünmektedir.

Diğer taraftan, çöken imparatorluğun arkasından verilen muhteşem bir Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 1921 Anayasası’nı yapmışız. 1921 Anayasası’nda millet bütünlüğü ve üniter devlet yapısına geçmişiz. Vatandaşın tebaa düzeninden eşit vatandaşlık düzeyine geçmişiz ve bir Kurtuluş Savaşı bedeli ödemiş millet olarak, devlet olarak bu tecrübeden yararlanmamız, bunun olumlu yönlerini almamız ve olumsuz yönlerinden ise sakınmamız gerekmektedir.

Yine 1924 yılında, kurmuş olduğumuz üniter ve millî devlet yapısına siyasi bir model getirmişiz ve bu siyasi modelin de adı “cumhuriyet” olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla 1924 Anayasası’nın bu önemli özelliğinden, 21’inci yüzyılın değerleriyle de örtüşmek kaydıyla yeni anayasa yapımında yararlanmamız gerekmektedir.

Bir ihtilal yaşamışız, yine bir bedel ödemişiz, 1960 ihtilali ve 1961 Anayasası. İhtilal mantığıyla yapılmış olan 1961 Anayasası “Bol geldi bu millete.” denilerek eleştirilmiş ve Türkiye’yi belirli bir süreç içerisinde önemli noktalara kadar taşımıştır. Bu bol gelen Anayasa’nın da iyi yönünün, kötü yönünün değerlendirilmesi ve 21’inci yüzyılda evrensel değerlerle barışık bir anayasa yapımında bundan yararlanmamız gerekmektedir.

1982 Anayasası, bir ihtilal anayasasıdır, ihtilal mantığıyla hazırlanmıştır. Dolayısıyla, bu Anayasa da, o mantığın gerektirdiği kurum ve kuruluşlar ile millet iradesini paylaşma özelliği itibarıyla “Dar geldi.” diye eleştirilmiştir. Dolayısıyla, dar gelen bu Anayasa’nın da olumlu ve olumsuz yönleri 21’inci yüzyılın evrensel değerleriyle bağdaştırılmak kaydıyla değerlendirilmeli, yeni anayasa yapımında dikkate alınmalıdır.

İşte bütün bu saydığım beş tane anayasayı yüz otuz beş yıl içerisinde biz değiştirirken, bir imparatorluk kaybetmişiz, bir Kurtuluş Savaşı yaşamışız ve iki tane de ihtilal görmüşüz. Dolayısıyla, dünyanın en zengin anayasa yapan ülkesi olarak bu anayasaları yaparken en büyük bedelleri ödemiş bir devlet, bir millet olarak anayasa hukuku konusunda bizim 21’inci yüzyılda başkalarından alacak dersimiz yoktur, yeter ki, tarihten çıkardığımız dersi dikkatle inceleyelim ve tarihin tekerrür etmesine izin vermeyelim.

Değerli arkadaşlarım, bu beş anayasa yapılırken Türkiye çok sayıda anayasa değişikliği yapmış, anayasaların 230’a yakın maddesi değiştirilmiştir. Şaşırtıcı bir şekilde bu anayasaların değişikliği üç tane muhtıranın neticesinde gerçekleşmiştir. Bu anayasa değişikliklerinin büyük bir bölümü 12 Mart 1971, 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 tarihi itibarıyla bu muhtıralar milletin iradesi üzerinde ciddi bir ipotek unsuru olmuştur.

Şimdi, buradan çıkarak yeni Anayasa’yı nasıl yapmamız lazım? Değerli arkadaşlarım, bugün örneğini görüyoruz. Bugün dört parti bir araya gelebildi. Demek ki haklı ve makul bir noktada siyasi partilerimiz uzlaşma içerisine girebiliyor ve bu uzlaşmayı da, geçmişte olduğu gibi, 2000’li yıllarda beş partinin bir araya gelerek Anayasa’yı değiştirdiği gibi, 23’üncü Dönemde de değiştirebiliyoruz.

Böyle bir değişikliğin toplumsal mutabakat zemininde yapılabilmesi için Milliyetçi Hareket Partisi, 2007 yılında, yani 23'üncü Dönem milletvekilliği, yasama faaliyeti başlar bazlamaz milletimize ilan etmiştir: “Gelin, bu Anayasa’yı toplumsal bir mutabakat ile değiştirelim veya yenisini yapalım.” diye. Bunun için yol ve yöntem de göstermiştir. Mecliste bir uzlaşma komisyonu kurulsun, bu uzlaşma komisyonuna siyasi partiler üyelerini versin. Böyle bir teşebbüs olmuş ve Milliyetçi Hareket Partisi de uzlaşma komisyonuna üyesini vermiştir, lakin burada tartışmaya gerek görmediğim sebeplerle bu komisyon kurulamamıştır. Ama, vakit geç değildir. Önümüzde bir seçim vardır. Bu seçimde, belli belli besbelli ki 24’üncü Dönem Parlamentosu, yani bundan sonra seçilecek Parlamentonun ağırlıklı çalışma konusu Anayasa değişikliği olacaktır. O zaman, gelin, demokrasinin gerektirdiğini birlikte yapalım, vakit geç değil. Siyasi partiler bir uzlaşma komisyonu etrafında bir araya gelsinler ve uzlaşabildikleri maddeleri alt alta yazsınlar. Seçime giderken diyelim ki: “Ey millet! Biz Mecliste bulunan partiler olarak Anayasa’nın şu, şu, şu maddelerini değiştirme konusunda anlaştık. Bize oyunu verirken ona göre ver.” Elbette ki tam mutabakat sağlanamaz. Bu takdirde, mutabakat sağlanamayan alanlarda, buna karşı çıkan partiler de desin ki: “Ben sağlanmış olan bu mutabakatın şu maddelerine karşıyım.” Millet de onları bilsin, ona göre oyunu versin. Böylece millî irade tecelli etsin ve 24’üncü Dönem Parlamentosu artık kurucu Meclis, tali kurucu Meclis gibi tartışmaları ortadan kaldıracak şekilde 21’inci yüzyılın evrensel değerleriyle barışık bir anayasayı yapabilsin ve yüz otuz beş yıllık Anayasa tartışmalarımıza bir son verebilsin.

İşte, böyle bir zemin içerinde Milliyetçi Hareket Partisinin ortaya koyduğu ve Anayasa değişikliğinde savunduğu, bir bakıma da kırmızı çizgiler olarak ilan ettiği hususlar şunlar olacaktır: Biz, tarihî tecrübeden yararlanıyoruz, tarihin tekerrür etmemesi için. İşte, bu nedenle diyoruz ki: 1876 Anayasası, Osmanlıya bir imparatorluk kaybetmesi sonucunu doğuran, imparatorluğun çöküşünü hızlandıran bir anayasa olmuştur. Dolayısıyla 21’inci yüzyılda Türkiye’yi büyük ufuklara, lider ülke ufkuna taşıyacak evrensel değerle barışık Anayasa’nın yapımında, imparatorluğu çökerten bu husus dikkate alınmalıdır ve etnik ayrışmalar, etnisite temelindeki tartışmalar ortadan kardırılarak 21’inci yüzyılın evrensel değeri olan eşit haklara sahip vatandaşlık esasında bir mutabakat sağlansın.

Diğer taraftan, imparatorluk çok uluslu, çok hukuklu bir yapıya sahipti. Bu çöken Osmanlı İmparatorluğu’nun külleri arasından bir Türkiye Cumhuriyeti devleti oluşmuştur. Bu devlet millî bir devlettir, üniter bir devlettir ve millet bütünlüğüne dayalı bir devlettir. Bir kurtuluş savaşıdır bu devletin kurulmasının bedeli. Bu bedeli ödemiş bir devlet, bir millet olarak devletin kuruluş felsefesine uygun davranılmalı ve yeni Anayasa tartışmasında uyduruk ve ucube birtakım söylemlerle devletin üniter yapısını ve milletin bütünlüğünü tahrip edecek, örseleyecek, onları aşındıracak söylemlerden kaçınılmalı.

Diğer taraftan, kurulan yeni üniter ve millî devletin siyasi yapısı parlamenter demokrasi ve cumhuriyet olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi ilan etmektedir ki yeni Anayasa’da, 21’inci yüzyılın değerlerini taşıyan yeni Anayasa’da, cumhuriyetin temel değerleri, parlamenter demokrasi, kuvvetler ayrılığı ilkesi, yargı bağımsızlığı ilkesi tartışılmadan, iyileştirilecek şekilde kabullenilmelidir.

Değerli arkadaşlarım, bu ifade ettiğim altı tane madde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesidir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesini aşındıracak, numaralı cumhuriyetçilere laf söyleyecek bir yol açacak, Türkiye’yi etnik parçalara bölecek, mozaiklere bölecek her teklifin karşısında Milliyetçi Hareket Partisi dimdik ayakta olacaktır. Ödediğimiz bedellerin kıymetini, kadrini bilen bir parti olarak Milliyetçi Hareket Partisi tarihin tekerrür etmesine müsaade etmeyecektir.

Değerli arkadaşlarım, tabii bütün bunları anlatırken bir de son günlerde, yasama Meclisinin son döneminde yaşadığımız bir Anayasa değişikliği olmuştur. 2007 ve 2010 yıllarında referandum ile kabul edilen Anayasalar, eğer iyi niyetle, halis niyetle yaklaşılmış olunsaydı, mutlaka toplumsal bir mutabakat temin edilerek milletin Anayasa değişikliği olarak kabullenilebilir bir hâle getirilebilinirdi. Keşke bu Anayasa değişiklikleri toplumsal mutabakatı arayan bir niyetin ürünü olabilseydi, dayatma olmasaydı. İşte bu Anayasa değişikliğinde, insanımızın, milletimizin millî ve manevi değeri olarak kadına duyduğu saygı, milletimizin çocuğa duyduğu şefkat, milletimizin şehide duyduğu muhabbet, milletimizin özürlüye duyduğu merhamet, milletimizin baş örtüsüne duyduğu hürmet ve milletimizin 12 Eylül’e duyduğu nefret duyguları propaganda aracı olarak kullanılmamalıydı. Nitekim, 12 Eylül tarihi itibarıyla, Anayasa’nın kabul edilmesinden bu yana ciddi bir zaman geçmiştir. Bu süreç içerisinde -altı yedi ay geçtiği hâlde- ne Anayasa değişikliğinin pozitif ayrımcılık yapılacak diye ilan ettiği kadına ne çocuğa ne şehide ne özürlüye ne yaşlıya ne başörtülüye pozitif bir ayrımcılığı öngören bir değerlendirme yapılmamış ama 12 Eylül’le ilgili burada yapılmış olan gözyaşı propagandasının arkasında 12 Eylül’ün mimarları, 12 Eylül’ün mühendisleri, 12 Eylül’ün darbecileri hâlâ 12 Eylül’ün yarattığı bu Anayasa düzeni içerisinde bir koruma altındadır.

Değerli arkadaşlarım, keşke “12 Eylül’ü yargılayacağız.” iddiası gerçek olarak ortaya çıkabilseydi. Keşke 12 Eylül’de insanları işkencelere, Mamaklara, C-5’lere götürüp orada insanlık dışı muamele eden insanlar yargı önüne getirilebilseydi. Getirilemeyeceği belliydi çünkü bu Anayasa değişikliği yapılırken niyet halis değildi. Sadece, milletimizin millî iradeyi ortadan kaldıran 12 Eylül’e karşı nefret duygusu bir “evet” oyuna dönüştürülme aracı olarak kullanılmıştır.

Değerli arkadaşlarım, 12 Eylül hareketini yapanların yargılanması… Çocuklara, kadınlara, özürlülere, şehit yakınlarına ve devletin merhametli ve şefkatli elini uzatması gereken diğer kesimlere herhangi bir pozitif ayrımcılık yapılmazken, Anayasa’nın asıl öngördüğü, içinde cumhuriyetin temel nitelikleri, yargı bağımsızlığı, parlamenter demokrasiyi ilgilendiren konularda süratli bir düzenleme yapılmıştır. Yani asıl, Anayasa’nın çıkış, değiştirilme nedeni olarak öngörülmüş olan Anayasa Mahkemesinin yapısının değiştirilmesine, Yargıtayın yapısının değiştirilmesine, Danıştayın yapısının değiştirilmesine, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının değiştirilmesine ilişkin kanunlar süratle geçirilmiş ancak bu amacı elde etmek için dolgu malzemesi olarak kullanıldığı izlenimi ortaya çıkan pozitif ayrımcılık yapılacak kesimlerle ilgili olmak üzere herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır.

Değerli arkadaşlarım, bu duygu ve düşüncelerle, Meclisimizde sağlanmış olan bu mutabakata, gönülden bir, halis niyetli mutabakata ulaşma gayretiyle ortaya koyduğu çalışmalarla destek veren Milliyetçi Hareket Partisi, bu duygu ve düşüncelerle, spor camiamıza değişikliğin hayırlı olmasını dilemektedir. Önümüzdeki süreç içerisinde spor federasyonlarımızın yapacağı karşılaşmalarda ve uluslararası karşılaşmalarda ve yönetimi ve disipliniyle ilgili spor faaliyetlerinde başarılı bir şekilde hizmetler sunacağına inanıyor, bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bal.

Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler sona ermiştir.

Anayasa değişikliğine dair teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandığı için teklifin maddelerine geçilmesi hususunda gizli oylama yapacağız.

Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum:

Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden Komisyon sırasındaki Kâtip Üye Adana'dan başlayarak Denizli’ye kadar (Denizli dâhil) ve Diyarbakır’dan başlayarak İstanbul’a kadar (İstanbul dâhil), Hükûmet sırasındaki Kâtip Üye ise İzmir'den başlayarak Mardin’e kadar (Mardin dâhil) ve Mersin’den başlayarak Zonguldak'a kadar (Zonguldak dâhil) adı okunan milletvekiline, biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterinde işaretleyecektir. Milletvekilleri, Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden başka yerde oylarını kullanmayacaklardır.

Vekâleten oy kullanacak bakanlar da, yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde oylarını kullanacaklardır.

Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.

Oyunu kullanacak sayın üye, Kâtip Üyeden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır.

Bilahare oy verme yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.

Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.

Şimdi, gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oyların toplanmasına başlandı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 697 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin maddelerine geçilmesinin gizli oylamasında, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yerine Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın yerine Devlet Bakanı Faruk Çelik, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in yerine Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf vekâleten oy kullanacaklardır.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekili arkadaşımız var mı?

Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin maddelerine geçilmesine dair gizli oylamanın sonucunu açıklıyorum:

“Kullanılan Oy Sayısı : 350

Kabul                           :                343

Ret                               :    1

Çekimser                     :                    6

                                Kâtip Üye                                                    Kâtip Üye

                             Gülşen Orhan                                              Yusuf Coşkun

                                    Van                                                           Bingöl”

Teklifin maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA

KANUN TEKLİFİ

MADDE 1- 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 59’uncu maddesinin kenar başlığı “B. Sporun geliştirilmesi ve tahkim” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.”

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay.

Buyurunuz Sayın Atay. (CHP sıralarından alkışlar)

M. FATİH ATAY (Aydın) – Ben böyle bir ortamda konuşmayı uygun bulmuyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Atay, siz buyurunuz kürsüye lütfen.

Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturunuz ya da sizi kulise davet ediyorum.

Buyurunuz Sayın Atay.

CHP GRUBU ADINA M. FATİH ATAY (Aydın) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 59’uncu Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım.

Değerli milletvekilleri, spor evrensel bir olaydır. Spor oyun kuralları dünyanın her yerinde aynıdır. Futbolla ilgili kurallar, basketbol ve diğer bütün spor branşlarıyla ilgili kurallar dünyanın her yerinde aynıdır ve uluslararası alanda spor branşları örgütlenmiş ve bu konularda küresel kurallar egemen olmuştur.

Sporun yargılanmasının ani ve hızlı olması ve doğru yapılması gerekmektedir. Ancak ülkemizdeki bu Anayasa değişikliğinde, duyulan ihtiyaç nedeniyle, şöyle bir durum söz konusudur: Anayasa Mahkemesi 5894 sayılı Yasa’nın tahkimle ilgili olan kuralını Anayasa’nın 36 ve 9’uncu maddelerine, hak arama hürriyetlerine aykırı bulduğu için iptal etmiştir. Dünyanın her yerinde sporla ilgili, tahkimle ilgili, özellikle futbolla ilgili yargıya başvurmama kuralı söz konusudur ancak Türkiye’de bir istisna söz konusudur, o da Futbol Federasyonunun kurullarının dışında genel yargıya da gidilmektedir. Bu, sporda iki başlılığı doğurmaktadır. Bu nedenle spor faaliyetleri ve disiplin konularıyla ilgili olarak sorunları Futbol Federasyonu kurullarının zorunlu tahkim yoluyla çözümlemesi sporda hızlı ve çabuk çözüm getirilebilmesi için önemli bir olaydır ve bu Anayasa değişikliği de ortak olarak tüm siyasal partiler tarafından birlikte verilmiştir.

Bu ortaklık elbette güzel bir olayı beraberinde getirmiştir, ülkenin çıkarları için Anayasa değişikliğindeki uzlaşı kültürümüz bir örnek olay olarak siyasal tarihimize geçecektir. Ancak bu değişiklik yapılmaz ise bazı sorunlarla karşı karşıya kalacağımız da bir gerçektir. Örneğin, yıllar önce, iki ilimiz, küme düşmelerine rağmen, Futbol Federasyonunun verdiği kararları genel yargıya götürerek -tedbir kararı verildi- idare mahkemesinden almış oldukları kararla da bir üst lige çıktılar.

Ayrıca, Ankaraspor’un -şimdi düştü- sahası Futbol Federasyonu tarafından kapatılmıştı, onlar da anında tedbir kararı aldırdılar -nasıl aldılarsa- ve sahalarının kapatılmasını engelleyen bir kararla kendi sahalarında oynama hakkını elde ettiler.

Ayrıca, aynı örnekler kırmızı kartlarda da söz konusu oldu.

Değerli arkadaşlar, burada hep birlikte yasalar çıkarıyoruz ve bu yasaların hepimiz için, Türkiye’de yaşayan bütün yurttaşlar için uygulanması gerekir. Yani burada çıkardığımız yasaların bir kişi tarafından uygulanmaması gibi bir durum söz konusu olamaz ama bir spor kulübünün onursal başkanı var, o onursal başkan ne yazık ki bu spor kulübünden elini çekmiyor -bu spor kulübünün, onursal başkanlığın ötesinde devamlı olarak kendisi tarafından yönetildiği bütün spor kamuoyu tarafından bilinmekte, Federasyon tarafından bilinmekte, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü tarafından bilinmekte, Bakanlık tarafından bilinmekte- ve kendisi, Twitter’da kendi takımıyla ilgili olarak birçok mesaj vermekten de çekinmiyor. Demek ki yasalar karşısında hakkı olmadığı bir şeyi yapan kişiye karşı hiçbir şey yapılamamasını da hayretle karşıladığımı bildirmek isterim.

Geçen hafta kar yağdı Ankara’da, birçok parlamenter arkadaşımız mahsur kaldı, birçok insan evine ulaşamadı ama o arkadaşımız Twitter’da kendi takımıyla ilgili birçok şeyler yazmaktan çekinmedi. Bunu da doğru bulmadığımı, spor kamuoyunun, bu çıkacak olan yasalar karşısında herkesin eşit olduğunu ve herkese aynı yaptırımın uygulanması gerektiğini düşünüyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu Anayasa değişikliğine, bu maddeye de olumlu bakıyor ve değişikliğe katkı vereceğimizi düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Atay.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Oktay Vural.

Buyurunuz Sayın Vural.

MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aslında bugün Parlamentoda bir Anayasa değişikliğinin nasıl yapılması gerektiğini ve usulüne uygun yapılacak bir Anayasa değişikliğinin de nasıl, millet ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilebileceğini göstermesi bakımından önemli bir örneği yaşıyoruz. Bu konuda özellikle Danıştayın başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesinin verdiği tahkim kararlarına karşı yargıya gidilemeyeceğine ilişkin kanun maddesinin iptaline yönelik bir irade karşısında gerçekten durumu müzakere ettik ve bu çerçevede Türkiye Futbol Federasyonunun yaptığı girişimler neticesinde bu safhaya kadar geldik.

Aslında Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Genel Başkanımızla bu konuda bir görüşme talep etti. Sayın Genel Başkanımızla yaptıkları görüşmede, ortaya çıkan sorunu ve bununla ilgili bir düzenleme yapılmazsa Türk sporunda bir kaosun doğacağını ifade etti ve kendileri de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuda üzerimize düşeni yapacağımızı ve katkı sağlayacağımızı ve böyle bir Anayasa değişikliğinin gerçekleştirilmesi için de öncelikle adım atılacağını ifade etti. O görüşmede Sayın Genel Başkanımız diğer partilerle de müzakere ederek bu uzlaşma zemininin temin edilmesini ifade etti ve bugün bu noktaya kadar geldik. Spordan sorumlu Sayın Devlet Bakanımız da bu konuda görüşmeler yaparak, partiler arasında böyle bir uzlaşmanın temin edilmesine katkı sağladı. İşte, bugün, burada milletle uzlaşınca iyi oluyor tabii, milletin tamamıyla uzlaşınca daha iyi oluyor.

Daha önce söyledik, diyor ki, “Hükümlerin en yücesi uzlaşmadır.” Dolayısıyla, bugün Türkiye’de bir Anayasa değişikliği yapılırken partiler arasında uzlaşmanın ne kadar önemli olduğu kadar Komisyonda yapılan görüşmelerde teklifin dışında da, o Komisyonda bu teklifin nasıl şekillendirilmesi konusunda da bir uzlaşma temin edilmesi bence son derece önemli. Bu bakımdan çıkarılması gereken dersler vardır. Aslında burada çıkarılması gereken dersler Anayasa gibi bir konuda partiler arasında diyalog olduğu zaman uzlaşma olabilir ve partiler arasında bu uzlaşmaya zemin teşkil edecek görüşmelerde de en uygun yolu bulabiliriz. Dolayısıyla, inşallah, bundan sonraki Anayasa değişikliklerinde de Türkiye’de böyle bir uzlaşma temin etme yoluna gidilmesinde, hatta ve hatta bizim daha önce ifade ettiğimiz, partiler arasında bir uzlaşma komisyonu oluşturarak bu zeminin aranmasında büyük bir fayda olduğunu bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

Ben böyle bir Anayasa değişikliğinin gerçekten uzlaşma zemininde bu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna gelmesine vesile olan herkese teşekkür ediyorum, başta siyasi partilerin grup başkan vekillerine teşekkür ediyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu katkıyı nasıl yapacağımızı, makul ve mümkün olanın, doğru olanın yanında da nasıl beraber ve birlikte hareket edeceğimizi ortaya koymuş bulunmaktayız. Bu Anayasa değişikliğinin Türk sporuna katkı sağlaması ve Türk sporunun, açıkçası, rasyonel kararları kendisinin alabilmesini temin edecek bir zemin oluşturması bakımından da gerçekten faydalı gördüğümüzü ifade etmek istiyorum.

Bu vesileyle bir konuyu da belirtmek istiyorum: Anayasa Mahkemesi, sporla ilgili tahkim kararlarını zorunlu tahkim yoluna sunan maddeyi iptal ediyor. Aslında, belki de bugün bizim burada bir Anayasa değişikliğine gitmeksizin de bu sorunun Anayasa Mahkemesi tarafından da çözümlenmesi gerekir. Yani bir spor faaliyeti olmuş, günlük, haftalık oynanan bir maçla ilgili, sürekli olarak bunları yargıya götürmenin nasıl bir pratik yarar sağlayacağı, sporu nasıl bu şekilde yönetebileceğimiz konusunda keşke Anayasa Mahkemesi de mütalaa yapmış olsaydı; orada bir anayasal yorum getirmek suretiyle, spor faaliyetlerinin yönetilmesi ve denetimiyle ilgili hususların aslında bu şekilde, bir yargı yoluna başvurulmaksızın zorunlu tahkim yoluyla yapılabileceğine ilişkin bir karar almış olabilseydi. Doğrusu bu yönüyle bakıldığı zaman da hukukun bu şekilde, doğru bir şekilde yorumlanıp sorunları bu yorum vesilesiyle çözebilme kabiliyetine erişmesini de dilediğimi ifade etmek istiyorum.

Bu Anayasa değişikliğinin başta spor camiasına, milletimize hayırlı, uğurlu olması dileğiyle hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Vural.

Başka söz isteyen yok.

Soru-cevap yok.

Bir önerge vardır, okutuyorum:

TBM Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 697 sıra sayılı yasa teklifinin birinci maddesinde geçen “başvurulabilinir” ibaresinin “başvurulur” biçiminde değiştirilmesini arz ederim.

                                                                                                           Kamer Genç

                                                                                                               Tunceli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, metin çok açık. “Ancak” kelimesi olduğu için başta bu önergeye katılamıyoruz, ifade yerinde ve doğrudur.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 697 sıra sayılı Anayasa Değişikliği Teklifi’nde -bir maddelik değişiklik zaten- burada deniliyor ki: Spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir.” Hâlbuki “başvurulabilir” ifadesi kulağı tırmalıyor, başvurulur... Zaten ihtilaflara karşı bir tek yol vardır, o da tahkim usulüdür. Anayasa yapmak bence önemli bir olay. Burada ifadelere dikkat etmek gerekiyor. Ben “başvurulur” kelimesinin buraya daha uygun düşeceğine inanıyorum.

Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii ki dört senedir şurada, şu Parlamento çatısı altında bu kadroyla hizmet ediyoruz. Hatırlarsanız, Meclis daha başlangıç zamanında… Tabii, Futbol Federasyonunda büyük paralar vardı. Tayyip Bey ne yaptı? Futbol Federasyonunu elde etmek istedi. Elde etmenin yolu neydi? O zaman kulüplerin… Bir kanun getirdi buraya -işte sizin parmaklarınızla- o spor kulüplerinin 35 trilyon liralık vergi borçları affedildi. Affedildikten sonra Tayyip Bey’in arkadaşı rahmetli Hasan Doğan seçildi Futbol Federasyonu Başkanlığına. Ondan sonra, tabii, bu arada, “Hasan Doğan’dan bir gemi de alındı” denildi, yani Tayyip Bey’in oğlu bir gemi aldı, acaba Hasan Doğan’ın şirketinden mi aldı, başkasından mı alındı, o zaman ortalıkta böyle şeyler de dolaşıyordu. Tabii, bu konuda sorduğumuz sorulara cevap verilmediği için bu geminin burada alındığı konusundaki durum bir açıklık kazanmadı.

AKP, Tayyip Erdoğan spora müdahale etti de ne oldu spor? Uluslararası dünya şampiyonasında, uluslararası arenada Türk sporunun parlak durumu Tayyip Bey’in müdahalesiyle maalesef, bugün, artık, dünyada isminden bahsedilmez bir hâle geldi.

ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) – Dünya Basketbol Şampiyonası’nda ikinci kim oldu? Ayıp ya!

KAMER GENÇ (Devamla) – Efendim, Dünya Basketbol Şampiyonası değil; futbol, futbol, bizim esas şeyimiz futboldu. Futbolda, tabii, büyük para vardı, orası elde edildi, elde edildikten sonra yandaşlara peşkeş çekildi. Yandaşlara da peşkeş çekildiğinde…

Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, seçime gidiyoruz. Seçime giderken -AKP’lilere özellikle belirtmek istiyorum- Türkiye’de tek bir kişinin dikta rejimi var. Bakın, geçenlerde, içeriye alınan 2 subay arkadaşımızın yakınları vefat etti. Bunlar tutuklu. Şimdi, kanuna göre tutuklu kişilerin yakınlarının cenazelerine gitmesi yasak, mümkün değil. Şimdi, burada tutukluların da yakınlarının cenazesi olduğu takdirde cenazeye katılması konusunda kanun değişikliği yapmamız gerekirken, maalesef Tayyip Erdoğan “Ya, bırakın gitsinler.” dedi. Böyle bir devlet olur mu! Böyle bir kişi, kanun dinlemiyor, hukuk dinlemiyor, yargıyı dinlemiyor. Şimdi, biz neyin peşindeyiz? Bir dikta rejimi… Bakın, değerli milletvekilleri, dolayısıyla, burada kanun yapmak da bir şey ifade etmiyor, o kanuna saygı göstermek önemli.

Şimdi, AKP seçime giderken diyor ki: “Ben Anayasa değişikliği yapacağım.” Hangi değişikliği yapacaksan, çık burada -nitekim birtakım partilerimiz de söylüyor- bunları söyle. Anayasa toplumun tümüne uygulanan kurallardır. Bu kurallarda insanların asgari müştereklerde uzlaşması lazım. Ama işte, Cumhurbaşkanı seçiminde buna riayet etmezsiniz. Cumhurbaşkanı, işte, bir kişiyi seçtiniz Çankaya’ya. Ne yapıyor? Danıştaya üye atıyor. Danıştay nedir? Yüce bir idari yargı, en son merci, oraya Tayyip Bey’in yakınını atıyor. Kimdir bu kişi? İmam-hatip mezunu. Ne tahsili vardır? Gazi Eğitimi bitirmiş, öğretmenlik yapmış. Peki, bu Gazi Eğitimi bitiren imam-hatipli arkadaş Danıştayda Türk milleti adına hangi hukuki kararları verecek arkadaşlar? Yani böyle, devletin kurumlarını ne duruma çevirdiğinizi icraatlarınız ortaya koydu. Hukuk bir memlekette işlemiyorsa, bir kişinin iradesiyle eğer devlet şekilleniyorsa orada dikta rejimi vardır. Seçimden sonra da, dilerim ki bu dikta rejimini isteyenlerin burnu kırılsın, ondan sonra memlekete demokrasi gelsin.

Ben bu vesileyle bunu belirtmek istedim.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Genç.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

1’inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi maddenin gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, 697 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin oylamasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yerine Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yerine Devlet Bakanı Faruk Çelik, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker yerine Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf vekâleten oy kullanacaktır.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili arkadaşımız var mı? Yok.

Oylama işlemi tamamlanmıştır.

Kupaları kaldırınız lütfen.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

“Kullanılan Oy Sayısı : 354

Kabul                           :                344

Ret                               :    2

Çekimser                     :                   8

                                  Kâtip Üye                                                    Kâtip Üye

                              Bayram Özçelik                                            Yusuf Coşkun

                                     Burdur                                                         Bingöl”

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması hâlinde oylanır.

BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde söz talebi yok.

2’nci maddenin gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, 697 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinin oylamasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yerine Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yerine Devlet Bakanı Faruk Çelik, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker yerine Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf vekâleten oy kullanacaklardır.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.

Oy verme işlemi tamamlanmıştır.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinin gizli oylamasının sonucunu açıklıyorum:

“Kullanılan Oy Sayısı : 357

Kabul                          : 349

Ret                               :                    4

Çekimser                    :     4

                                Kâtip Üye                                                     Kâtip Üye

                           Bayram Özçelik                                             Yusuf Coşkun

                                  Burdur                                                          Bingöl”

Sayın milletvekilleri, 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin birinci görüşmeleri tamamlanmıştır. İkinci görüşmeye en az kırk sekiz saat geçtikten sonra başlanabilecektir.

Alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 16 Mart 2011 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.58