DÖNEM: 23 CİLT: 96 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
77’nci
Birleşim
15 Mart 2011 Salı
(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler
tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak
yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, 14 Mart Tıp Bayramı’na
ilişkin gündem dışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı
2.- Şanlıurfa
Milletvekili Ramazan Başak’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin turizm
potansiyeline ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçer’in, Japonya’da meydana gelen
deprem sonrasında nükleer santraldeki sızıntı tehlikesi göz önüne alınarak
Mersin Akkuyu’da nükleer santral kurulması kararının
bir kez daha gözden geçirilmesine ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, 14 Mart Tıp Bayramı’na ve sağlık çalışanlarının
sorunlarına ilişkin açıklaması
2.- Şanlıurfa
Milletvekili Yahya Akman’ın, sanatçı İbrahim Tatlıses’in uğradığı menfur
saldırıyı kınadığına ilişkin açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın, MHP olarak, sanatçı İbrahim Tatlıses’in uğradığı
menfur saldırıyı kınadıklarına ve 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutladıklarına ilişkin
açıklaması
4.- Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş’un, hekimlerin, halkın sağlık problemleriyle
uğraşırken zaman zaman saldırıya uğradıklarına, Sağlık Bakanlığının bu
saldırıları kınamadığına ilişkin açıklaması
5.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman’ın, 14 Mart Tıp Bayramı’nı
halkın ve sağlık çalışanlarının bir bayram olarak kutlayamadıklarına, ülkemizde
uzun yıllardır görülmeyen kızamık, difteri gibi hastalıkların tekrar görülmeye
başladığına ve difteriden insanlarımızın hayatlarını kaybetmeye başladıklarına
ilişkin açıklaması
6.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, sağlık çalışanlarının
Tıp Bayramı’na büyük sorunların gölgesinde girdiklerine ilişkin açıklaması
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya ili ve ilçelerinde
hekim ve diğer sağlık personeli açığına ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın, ülkemizde tıp eğitiminin
yetersiz olduğuna ilişkin açıklaması
9.- Gümüşhane
Milletvekili Kemalettin Aydın’ın, 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutladığına ve
yaklaşan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümü münasebetiyle Çanakkale Savaşı
sırasında şehit düşen İstanbul Tıp Fakültesi mensuplarını andığına ilişkin
açıklaması
10.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Japonya’daki deprem felaketinden üzüntü duyduğuna;
sanatçı İbrahim Tatlıses’e geçmiş olsun dileklerini ilettiğine, ayrıca AK PARTİ
Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın CHP hakkında söylediği sözlerden dolayı
gruplarından özür dilemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, MHP Grubu olarak Akkuyu nükleer santralinin yapılması konusunun yeniden
gözden geçirilmesini istediklerine ilişkin açıklaması
12.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Tan’ın, sanatçı İbrahim Tatlıses’e acil şifalar dilediğine
ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 31 milletvekilinin,
narenciye üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1070)
2.- Ordu
Milletvekili Rahmi Güner ve 26 milletvekilinin, fındık üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak daha etkin bir fındık politikasının belirlenmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1071)
3.- İstanbul
Milletvekili D. Ali Torlak ve 19 milletvekilinin, İstanbul’daki toplu taşıma
hizmeti veren esnafın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1072)
4.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmaz ve 21 milletvekilinin, ticari taksi esnafının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1073)
B) ÖNERGELER
1.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın; 6343 Sayılı “Veteriner Hekimlik Mesleğinin
İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve
Göreceği İşlere Dair Kanun’un 19’uncu ve 41’inci Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin (2/478) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/263)
VII.- ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine, 698 ve
646 sıra sayılı Kanun Tasarı ve Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak ve
bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş
ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698)
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol,
Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Yalova Milletvekili Muharrem İnce,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili
Batman Milletvekili Bengi Yıldız ve 306 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 59 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Anayasa Komisyonu Raporu (2/879) (S. Sayısı: 697)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın, bir köydeki köprünün tamamlanmasına ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/18053)
2.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, bir köyün su, yol ve elektrik sorununa ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/18109)
3.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan’ın, Van-Saray’ın kanalizasyon sorununa ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı (7/18110)
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin’in, İzmir Bölge Hıfzıssıhha Enstitüsünün kapatılacağı
iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı
(7/18154)
5.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı
ile mera yasağı uygulamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in
cevabı (7/18158)
6.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün mahalle statüsüne geçmesiyle meydana
gelen mağduriyetlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabı
(7/18187)
7.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın
açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Mustafa Demir’in cevabı (7/18230)
8.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, et ithalatına ve et fiyatlarındaki artışa,
- Niğde
Milletvekili Mümin İnan’ın, GDO’lu ürünlerin
etiketlerinde bir uyarının bulunmamasına,
Kiraz üreticisine
destek verilmesine ve bazı doğal bitki ve tohumların korunmasına,
- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın
açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara,
İlişkin soruları
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/18287), (7/18288), (7/18289), (7/18290)
9.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü hizmet
binasına ve yapılan kiralamaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/18357)
10.- Çankırı
Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak
yatırımlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın
cevabı (7/18379)
11.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, ithal edilen hayvanların sağlık kontrolleriyle
ilgili iddialara,
- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Gemlik ve Orhangazi’deki sel afetinden
dolayı çiftçilerin yaşadığı mağduriyete,
- Çankırı
Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’ya yapılacak
yatırımlara,
İlişkin soruları
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/18402), (7/18403), (7/18404)
12.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, makam araçlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçek’in cevabı (7/18517)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı.
Van Milletvekili
Kayhan Türkmenoğlu’nun, Devlet Planlama Teşkilatının kalkınma politikaları ve
çalışmalarına ilişkin gündem dışı konuşmasına Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz cevap
verdi.
Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış, Ergene Nehri’nin kirliliğine ve yarattığı çevre
sorunlarına,
Erzurum
Milletvekili Muhyettin Aksak, Erzurum ilinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 93’üncü yıl dönümüne,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Kütahya
Milletvekili Alim Işık, Kütahya ili Simav ilçesi
Kaymakamlığının küfürlü konuşmanın engellenmesi amacıyla başlattığı projenin
ulusal basın ve medyada farklı bir şekilde kamuoyu gündemine getirilmesine;
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu, Ergene Nehri’nin
kirliliğine;
Muş Milletvekili
M. Nuri Yaman,
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır,
Erzurum ilinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 93’üncü yıl dönümüne;
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
İstanbul
Milletvekili Mithat Melen ve 19 milletvekilinin, sağlık sistemindeki sorunların
(10/1066),
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 20 milletvekilinin, yardımcı doçentlerin
sorunlarının (10/1067),
Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl ve 37 milletvekilinin, Ankara OSTİM Organize Sanayi
Bölgesinde meydana gelen patlamaların nedenlerinin (10/1068),
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 23 milletvekilinin, nişasta bazlı şekerin insan sağlığına etkisinin ve şeker
sektöründeki sorunların (10/1069),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Anayasa’nın
114’üncü maddesine göre atanmış bulunan Adalet Bakanı Ahmet Kahraman ant içti.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç Tüzük’ün
91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu Tasarısı ile
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu
Raporu’nun (1/997, 1/1003) (S. Sayısı: 633),
2’nci sırasında bulunan, Taşınır Donanım
Üzerindeki Uluslararası Teminatlar Hakkında Sözleşme ve Bu Sözleşmeye İlişkin
Hava Aracı Donanımına Özgü Konulara Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/904) (S.
Sayısı: 622),
3’üncü sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Kuveyt Devleti Hükûmeti Arasında
Sürdürülebilir Kalkınma İçin Doğal Kaynakların ve Çevrenin Korunması Alanında
İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Çevre ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/927) (S. Sayısı:
652),
4’üncü sırasında
bulunan, Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru Hükûmetlerarası
Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/683) (S. Sayısı: 667),
5’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Tarım Alanında Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/856) (S. Sayısı: 624),
6’ncı sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri Alanlarında İşbirliğine
İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/870) (S. Sayısı: 625),
7’nci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Sınır Kapılarının Ortak Kullanımına İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/863) (S. Sayısı: 626),
8’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti İçişleri Bakanlığı ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Hükûmeti İçişleri Bakanlığı Arasında Güvenlik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/823) (S. Sayısı: 627),
9’uncu sırasında
bulunan, Samsun Limanı (Türkiye Cumhuriyeti) ve Kavkaz
Limanı (Rusya Federasyonu) Üzerinden Demiryolu Feribotu ile Uluslararası Karma
Taşımacılığın Organize Edilmesi Hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Rusya
Federasyonu Hükûmeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/941) (S. Sayısı: 651),
10’uncu sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Rusya Federasyonu Hükûmeti Arasında
Bitki Karantinası Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/910) (S.
Sayısı: 660),
11’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Rusya Federasyonu Hükûmeti Arasında
Petrol Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/793) (S. Sayısı: 668),
12’nci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ile Rusya Federasyonu İçişleri
Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/943) (S. Sayısı: 669),
13’üncü sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ile Rusya Federasyonu Uyuşturucu
Trafiği Kontrolü Federal Servisi Arasında Uyuşturucu, Psikotrop
ve Ara Kimyasal Maddelerin Kaçakçılığı ile Mücadelede İşbirliği Hususunda
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/945) (S. Sayısı: 670),
14’üncü sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Stratejik
Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/979) (S. Sayısı: 645),
15’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Yeni Zelanda Hükûmeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/921) (S. Sayısı: 650),
16’ncı sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Bitki Koruma ve
Karantina Alanında İşbirliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/950) (S.
Sayısı: 656),
17’nci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Tarım Alanında Ekonomik,
Bilimsel ve Teknik İşbirliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/894) (S.
Sayısı: 657),
18’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Hayvan Sağlığı Alanında
İşbirliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/885) (S. Sayısı: 658),
19’uncu sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Sırbistan Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Teknik ve Mali İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/908) (S. Sayısı: 662),
20’nci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ Hükûmeti Arasında TİKA
Program Koordinasyon Ofisinin Faaliyetlerine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/969)
(S. Sayısı: 665),
21’inci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini Temsilen Tarım ve Köyişleri
Bakanı ile Avusturya Cumhuriyeti Hükûmetini Temsilen Federal Tarım, Orman,
Çevre ve Su Yönetimi Bakanı Arasında Tarım Alanında İşbirliği Konulu Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/764) (S. Sayısı: 666),
22’nci sırasında
bulunan, Biyotıp Araştırmalarına İlişkin İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesine
Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/394) (S.
Sayısı: 604),
Görüşmeleri
tamamlanarak yapılan açık oylamalardan sonra kabul edildi ve kanunlaştı.
23’üncü sırasında
bulunan, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı ve Tunceli Milletvekili Kamer
Genç’in; Cumhurbaşkanlığı Seçimine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kanun
Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporu’nun (1/787, 2/62) (S. Sayısı: 527),
24’üncü sırasında
bulunan, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve
Anayasa Komisyonları Raporlarının (1/991) (S. Sayısı: 609),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
15 Mart 2011 Salı
günü, saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 19.06’da son verildi.
Sadık
YAKUT |
Başkan
Vekili |
Harun TÜFEKCİ Bayram
ÖZÇELİK |
Konya Burdur |
Kâtip
Üye Kâtip
Üye |
Yaşar TÜZÜN |
Bilecik |
Kâtip
Üye |
No.: 102
II. - GELEN KÂĞITLAR
14 Mart 2011 Pazartesi
Rapor
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Samsun
Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Osmaniye Milletvekili
Durdu Mehmet Kastal’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/875, 2/876)
(S. Sayısı: 698) (Dağıtma tarihi: 14.3.2011) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin, cezaevlerindeki kütüphanelerde bulundurulan
kitaplara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17666)
2.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bayburt
ve ilçelerindeki hastanelerin depreme dayanıklı olup olmadıklarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17722)
3.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın,
bir beldenin doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/17723)
No.: 103
15 Mart 2011 Salı
Tezkereler
1.- Samsun
Milletvekili Haluk Koç'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1428) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)
2.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu'nun Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1429) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.3.2011)
3.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata, Mardin Milletvekili Emine Ayna, Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici, Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ve Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş'ın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1430) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)
4.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1431) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)
5.- Van
Milletvekili Özdal Üçer'in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1432) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.3.2011)
6.- Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak'ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1433) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.3.2011)
7.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldız'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1434) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)
8.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1435) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)
9.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelik'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1436) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.3.2011)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, diyabet hastalarına ve tedavide kullanılan kan
şekeri ölçüm çubuğu alımıyla ilgili genelgeye ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/18571) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/02/2011)
2.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, özelleştirilen Tekel’in alkollü içecekler bölümüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18572) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
3.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut’un, Adana’daki sağlık kurumlarıyla ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18573) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
4.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, 2002 yılından bu yana yapılan kamu
ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18574) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/02/2011)
5.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Polis Meslek Yüksek
Okulundan ilişiği kesilen öğrencilere ve 5806 sayılı Kanun gereğince aftan
yararlananlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18575) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/02/2011)
6.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bazı şeker fabrikalarının
özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18576)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
7.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2010 ÖSYS Kılavuzundaki
hatalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18577) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
8.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikası
arazisinin imar değişikliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18578) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, özelleştirme gelirlerine ve
kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18579) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yeni yatırım teşvik
uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18580) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/02/2011)
11.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikası A.Ş.’nin mülkiyetindeki bir taşınmazın tescil işlemine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18581) (Başkanlığa geliş tarihi:
24/02/2011)
12.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, demokratik açılım projesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18582) (Başkanlığa geliş tarihi:
24/02/2011)
13.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, 2002-2010 yıllarında Türkiye’nin dünya
ekonomileri arasındaki yerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18583) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
14.- Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal’ın, toplu mezarların açılmasına ve bir komisyon
kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18584) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/02/2011)
15.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Hatay-Kırıkhan’da faaliyet gösteren taş
ocaklarının verdiği zararlara ve bölgede sit alanı bulunup bulunmadığına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18585) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
16.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürek’in, Kuzey Afrika ülkelerinde çalışan Türk
firmalarının siyasi ve toplumsal olaylar sebebiyle maruz kaldığı
mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/18586) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
17.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, kadına karşı şiddete ve yürütülen
mücadeleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18587) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/02/2011)
18.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bir gazetecinin
gözaltına alınmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18588) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/02/2011)
19.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin, 2002-2010 yıllarında tutuklu ve hükümlü sayısına,
ortalama yargılama süresine ve açılan kamu davaları ile sonuçlarına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18589) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
20.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, işçilere yönelik vergi
düzenlemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18590) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
21.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Emet Bor İşletmesinin bazı
servislerinde çalıştırılan taşeron işçilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18591) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, SGK tarafından bazı
nedenlerle maaşları kesilen emeklilerin mağduriyetinin önlenmesine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18592)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
23.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, SGK Rehberlik ve Teftiş
Başkanlığı müfettişleri ile idari görevlendirilmelerine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18593) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
24.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun, Bağ-Kur
ve SSK’lı çalışanların prim borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18594)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
25.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, 2005-2010 yıllarında Bursa’da özürlülerin
istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18595) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
26.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, özürlü istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18596) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
27.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, ekonomik krizin ülkemiz
ekonomisine etkilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali
Babacan) yazılı soru önergesi (7/18597) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
28.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürk’ün, Türkiye Kalkınma Bankasına dair YDK raporuna ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18598)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
29.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, Diyanet İşleri Başkanlığının internet
sitesiyle ilgili bir iddiaya ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı
soru önergesi (7/18599) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
30.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, camilerde yardım toplanmasına ilişkin Devlet
Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/18600) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
31.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, bir vakıf tarafından
organize edilen yardım konvoyuna İsrail’in saldırısına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18601) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
32.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, İsrail’in Mavi Marmara
Gemisine yaptığı saldırıya ve takip edilen dış politikaya ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18602) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
33.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, Libya’da yaşayan Türk vatandaşlarına ve bunların
tahliye edilmelerine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18603) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
34.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, tüp gazdaki verginin azaltılmasına, mutfak
tüplerinde doğal gaz kullanımına ve hidroelektrik santrallerinin kapasitesine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18604)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
35.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, maden mühendisi istihdamına
ve maden ocağı sayısı ile denetimlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18605) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
36.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekici’nin, Yozgat-Sarıkaya’daki jeotermal kaynak suyunun
kullanımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18606)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
37.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, EGM bünyesinde yapılan
komiser yardımcılığı sınavıyla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18607) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
38.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, uyuşturucu kaçakçılığına ve
ele geçirilen uyuşturucu miktarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18608) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
39.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Ankara’daki kent içi ulaşım
projelerine ve hava kirliliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18609) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
40.- Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan’ın, bir gazetecinin
gözaltına alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18610)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
41.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa-Orhaneli’de bir
köyün kanalizasyon sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18611) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
42.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü’nün, bir Dışişleri eski Bakanının 1937 ve 1938
yıllarında hangi görevde bulunduğuna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18612) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
43.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa İl Emniyet Müdürlüğü hizmet binası
inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18613)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
44.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, bazı Bakanlık personelinin belediye veya
iştiraklerinde geçici görevlendirilmelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/18614) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
45.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Bursa-Nilüfer’e bağlı bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18615) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
46.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, özelleştirme uygulamalarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18616) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
47.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Simav Gölü
arazisinin kullanımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18617)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
48.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Şeker Fabrikasının
özelleştirilmesi sürecindeki bir işleme ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18618) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
49.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Simav Gölünün
kurutulmasıyla ortaya çıkan arazinin kullanımına ve ecrimisil
bedellerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18619)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
50.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bazı okul müdürlerinin geçici süreli
görevlendirilmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18620) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
51.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, sözleşmeli
öğretmenlere kadro verilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18621) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
52.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, ÖSYM tarafından yapılan kamu
personeli yerleştirme işlemleri ile ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18622) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
53.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, sözleşmeli öğretmenlerin
özür grubu atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18623) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
54.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, yenilenen KPSS Eğitim
Bilimleri Sınavından sonra yapılan öğretmen atamaları ile ilgili bir iddiaya
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18624) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/02/2011)
55.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, 2010 KPSS ile ilgili
iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18625)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
56.- Mersin
Milletvekili Kadir Ural’ın, Mersin-Erdemli’de bir
lisenin isminin değiştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18626) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
57.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, aile içi şiddet konusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18627)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
58.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, Çukurova Üniversitesi
öğrencilerinin barınma ve maddi yönden desteklenmeleri ile ilişiği kesilen
öğrencilere ve öğrenci affından yararlananlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18628) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
59.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa-Nilüfer’e bağlı bir köyün okulunun
kapatılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18629)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
60.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel’in, Bursa ve ilçelerinde 2003-2004 ile 2010-2011 eğitim
yıllarında kapanan ve yeniden açılan okul sayısına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18630) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
61.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahramanmaraş-Türkoğlu Fizik
Tedavi Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18631)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
62.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahramanmaraş-Ekinözü Devlet
Hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18632)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
63.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahramanmaraş’taki bazı
hastanelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18633) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/02/2011)
64.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, aile hekimliği uygulamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18634) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/02/2011)
65.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan’ın, Marmaris Belediye Başkanı ile ilgili bir açıklamaya
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18635) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/02/2011)
66.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, çölyak
hastalığının bilinirliğinin artırılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18636) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
67.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır’ın, ithal edilen
hayvanlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18637) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
68.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, çiftçilerin tarım kredi kooperatiflerinden
ve bankalardan kullandıkları kredilere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18638) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
69.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan’ın, fındık üreticilerine yönelik projelere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18639) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
70.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya-Tavşanlı’da mera
arazisi olarak kullanılan alanlara ve mevcut büyükbaş ve küçükbaş hayvan
varlığına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18640) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
71.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Mersin-Bozyazı’da aşırı dolu yağışlarından
zarar gören çiftçilerin mağduriyetinin giderilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18641)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
72.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, canlı hayvan ithalatına ve 22 Aralık 2010’da
yayınlanan genelgeye ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18642) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
73.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, Bakanlıkça yapılan ürün ithaline ve miktarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/18643) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
74.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın,
Balıkesir-Dursunbey-Harmancık-Tavşanlı yolu projesinin tamamlanmasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18644) (Başkanlığa geliş tarihi:
24/02/2011)
75.- Kütahya
Milletvekili Alim Işık’ın, Zafer Bölgesel Havaalanı
Projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18645)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
76.- Mersin
Milletvekili Kadir Ural’ın, posta hizmetlerinde kullanılmak için kiralanan
araçlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18646)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
77.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, bazı tarihî binalarda çıkan
yangınlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç)
yazılı soru önergesi (7/18647) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/02/2011)
78.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, SHÇEK’de görev
yapan din görevlilerine ve bir yargı kararına ilişkin Devlet Bakanından (Selma
Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18648) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
79.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, belediye iştirakî şirketlerin denetimine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/18649) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
80.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in, 2002-2011 yıllarında
açılan kütüphanelere ve kitap sayısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/18650) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/02/2011)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 31 Milletvekilinin,
narenciye üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1070) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2011)
2.- Ordu Milletvekili
Rahmi Güner ve 26 Milletvekilinin, fındık üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak daha etkin bir fındık politikasının belirlenmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1071) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2011)
3.- İstanbul
Milletvekili Durmuşali Torlak ve 19 Milletvekilinin,
İstanbul’daki toplu taşıma hizmeti veren esnafın sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1072) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.02.2011)
4.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmaz ve 21 Milletvekilinin, ticari taksi esnafının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1073) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.02.2011)
15 Mart 2011 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN – Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 77’nci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN –
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk
söz, 14 Mart Tıp Bayramı münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’a aittir.
Buyurunuz Sayın
Yıldız. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldız’ın, 14 Mart Tıp Bayramı’na ilişkin gündem dışı konuşması ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı
SACİD YILDIZ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 Mart Tıp Bayramı
nedeniyle -gerçi son yıllarda artık Tıp Bayramı olarak kutlanmıyor- 14-20 Mart
Tıp Haftası nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Başta bizi dinleyen
hekimlerimiz ve tüm sağlık emekçileri olmak üzere yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan evvel, Japon halkının başına gelen felaket nedeniyle geçmiş olsun
diyorum; ölenlere rahmet diliyorum, kalanlara da acil şifalar diliyorum.
Aynı zamanda,
Değerli Sanatçı İbrahim Tatlıses’e de geçmiş olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu yıl bilimsel hekimliğin 184’üncü yılı kutlanmaktadır. Kendini bu kutsal
mesleğe adamış olan hekimlerimiz mesleğin ilk yıllarından günümüze insanları
sağlıklarına kavuşturmayı kendilerine amaç edinmişlerdir. Bu uğurda hiçbir
ayrım gözetmeden çalışan hekimlerimiz son yıllarda oldukça endişeliler,
“Sağlıkta dönüşüm” adı altında çıkarılan yasa ve yönetmelikler onların geleceğe
umutla bakmalarını imkânsızlaştırmıştır.
AKP Hükûmetinin
uygulamaları nedeniyle insanlar her gün sokaklara inerek sesini duyurmaya
çalışmaktadırlar. Daha önce işçiler, memurlar, öğrenciler, gazeteciler
sokaktaydılar ve hâlâ sokaktalar. 13 Mart Pazar günüyse Türkiye'nin her
yerinden gelen 10 binlerce hekim ve sağlık personeli çok ses tek yürek olarak
Sıhhiye Meydanı’nda, büyük bir kalp atışı olarak Ankara meydanlarında
yüreklerini attırdılar. Bu büyük coşkuya sağlık alanında hizmet veren on beş
birlik, dernek ve sendikanın yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum
örgütü de destek verdi. Başhekimlerin baskısıyla, fişlenme ve kayda geçme
korkusuyla binlerce hekim ve sağlık çalışanının da mitinge katılamadığını
biliyoruz, hatta miting alanına girişler bile zorlaştırıldı, engellenmeye
çalışıldı başlarda.
Bugüne kadar
yapılan en kalabalık, en coşkulu mitingi gerçekleştiren sağlık emekçileri,
Bakanlığın hemen önünde, hep bir ağızdan artık kandırılmak istemediklerini
haykırdılar. Sağlık Bakanlığının tüm uygulamalarının bir yalan olduğunu, Sayın
Bakanın iddia ettiğinin aksine hekimlerin mutsuz olduğunu herkese ispat
ettiler. Bugüne kadar sağlık çalışanlarının tüm sorunlarına kulağını tıkayan
Bakanlığın, bu kez hemen önünde dile getirilen sağlık emekçilerinin seslerini
duymaması mümkün değil.
Değerli
milletvekilleri, peki, sağlık emekçileri ne istemektedirler? Onlar performans baskısının
olmadığı nitelikli ortamlarda çalışmak istiyor. YÖK’ün 18 Şubatta çıkardığı
yönetmelik ile performans uygulaması iyice çıkmaza girdi. Performans
uygulamasıyla hekimler hastalarına gerekenden daha az zaman ayırmak zorunda
kalıyorlar, oysaki onlar yalnızca mesleklerinin gereği hastalarına yeterli
zamanı ayırarak, onları sağlıklarına kavuşturmaya çalışıyorlar. Daha çok hasta
değil, daha iyi hasta bakmak istiyorlar. Performans baskısıyla gereksiz
ameliyat yapmak istemiyorlar. Eğitim ve araştırmaya da zaman ayırmak
istiyorlar. Hekimler nitelikli bir sağlık hizmeti sunmak için emeklerine değer
verilen bir anlayışla, özlük haklarının korunmasını, kayıplarının telafi
edilmesi için yeni düzenlemeler yapılmasını bekliyorlar, mesleki bağımsızlık
istiyorlar ve emekliliğe yansıyan güvenceli gelir istiyorlar. Sokaklara
dökülerek taleplerini dile getirmeye çalışan on binlerce hekim, var olan
haklarının gasbedilmemesini istiyor.
Hekimler ve tüm
sağlık çalışanları şiddetsiz bir ortamda çalışmak istiyorlar, sağlık emekçilerine
yönelik her geçen gün artan şiddetin bütün boyutlarıyla değerlendirilmesini ve
önlem alınmasını istiyorlar. Daha dün, iki yerde, hekimlere, sağlık
emekçilerine şiddet uygulandı. Hekimlerin yarısı hayatları
boyunca bir kez şiddete maruz kalmakta, hemşirelerin ise üçte 1’i.
Sağlık
sistemindeki sorunlar ve yanlışlıklar hekimlerin üstüne atılıyor ve âdeta hedef
gösteriliyorlar. Bu durumun düzeltilmesini ve daha nitelikli hizmet verebilmek
için hekimlerin omuzlarındaki yükün hafifletilmesini istiyorlar.
Sağlık emekçileri
nöbet ertesi izin hakkı istiyorlar. Hekimlerimiz, çoğu zaman nöbet tuttukları
günün ertesinde, normal mesai saatleri içerisinde de çalışmak zorunda
kalıyorlar. Uzun ve kesintisiz çalışma saatleri, özel bir dikkat ve özeni
gerektiren sağlık hizmetinin gerektiği şekilde yapılmasını da engelliyor. Bu
durum sağlık emekçileri kadar hastaları da yakından ilgilendiriyor çünkü
nitelikli hizmet alma hakları bu şekilde ihlal edilmiş oluyor.
Aynı durum
asistanlar için de geçerlidir. Çalışma sürelerinin uzun olması, yoğun bir
çalışma temposu içinde, hiç yapmamaları gereken işlerin de üzerlerine yıkılması
nedeniyle asistanların uzmanlık eğitimleri sekteye uğruyor. Hekimler nitelikli
tıp eğitimi istiyorlar ama ne yazık ki yetmiş dokuz tıp fakültesinin olduğu bir
ülkede nitelikli tıp eğitiminden söz etmek çok zordur. Yeterli öğretim üyesinin
olmadığı hiç düşünülmemiştir bunlar kurulurken.
Gelecek on yirmi
yılda kaliteli ve nitelikli tıp eğitiminden söz etmek çok zor görülüyor değerli
arkadaşlar. Gereğinden fazla tıp fakültesi açılması, niteliksiz yetişecek
hekimlere bağlı olarak sağlık sistemini de kötüleştirecektir ve Sağlık Bakanı
da ileride, gelecekte bu kötü sağlık sistemiyle anılacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
SACİD YILDIZ
(Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
On binlerce hekim
ve sağlık çalışanı, anlamlı bir günde ve anlamlı bir yerde 13 Martta
toplandılar çünkü 14 Marttan bir gün evveldi ve Sağlık Bakanlığının önünde
toplandılar, değerli arkadaşlar ve gerçekleştirdikleri mitingle bu talepleri
yerine getirilmezse greve gideceklerini haykırdılar.
CHP olarak,
sağlık emekçilerinin bu, demin de, biraz evvel söylediğim haklı isteklerinin
yanında ve daima takipçisi olacağımızı bildirir, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yıldız.
Gündem dışı
ikinci söz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde turizmin sorunları ve çözüm
önerileri hakkında söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başak’a aittir.
Buyurunuz Sayın
Başak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başak’ın, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinin turizm potansiyeline ilişkin gündem dışı
konuşması
RAMAZAN BAŞAK
(Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Doğu ve Güneydoğu’daki turizm potansiyeli üzerinde gündem dışı
söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, İstiklal Marşı’mızın kabulünün 90’ıncı yıl dönümünü tebrik ederken,
Şanlıurfa evladı, içimizden biri, değerli dostumuz Sayın İbrahim Tatlıses’e
yapılan saldırıyı şiddetle lanetlediğimi ve kınadığımı belirtirken, maalesef ve
maalesef bazı değerlerimize sahip çıkmadığımızı da özellikle belirtmek
istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, hayat bu kadar ucuz olmamalı. Değerli siyasetçiler çünkü bu kadar
kolay yetişmiyor, değerli sanatçılar, akademisyenler, kanaat önderleri bu kadar
kolay yetişmiyor değerli arkadaşlar. Sayın Tatlıses’in ailesine, sevenlerine,
Şanlıurfa’ya geçmiş olsun derken, özellikle Sayın Tatlıses başta olmak üzere
acil şifa bekleyen tüm hastalarımıza Allah’tan şifa diliyor ve Sayın
Tatlıses’le birlikte bu hastalarımızın hepsine aziz milletimden dua temenni
ediyorum değerli arkadaşlar.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Doğu ve Güneydoğu turizminin AK PARTİ İktidarının öncesindeki
durumunu bir gözlerimizin önüne getirelim. Bırakın turizm kelimesini, “Doğu ve
Güneydoğu” denildiği anda akla maalesef terör, annelerimizin gözyaşı ve kan
geliyordu. Batıda, Doğu ve Güneydoğu’daki biraz sonra sayacağım turizm
potansiyellerinin, kültür potansiyellerinin yüzde 1’i akla gelmiyordu
arkadaşlar. Peki, bu kimin suçuydu? Benim suçum değildi ha, onu peşinen
söyleyeyim. O gün Doğu ve Güneydoğu’da asayişi sağlayamayan, batıda da Doğu ve
Güneydoğu’daki bu potansiyeli yeterince anlatamayan iktidarların suçuydu
değerli arkadaşlar.
Saygıdeğer
milletvekilleri, gelin, şöyle bir Şanlıurfa’ya bakalım. “Peygamberler şehri”
diyoruz, “Hazreti Âdem’in tarım yaptığı ve yaşadığı şehir” diyoruz. Tüm, bütün dinlerin atası kabul edilen
Hazreti İbrahim Şanlıurfa’da doğmuş ve Şanlıurfa’da yaşamış. Bilinen kaynaklara
göre, saygıdeğer arkadaşlar, bilinmeyenleri söylemiyorum, 12 tane peygamberimiz
Şanlıurfa’da yaşamış. Nuh Tufanı’ndan sonra -bakın
arkadaşlar, burası çok önemli- dünya üzerinde yaşamın olduğu her yerde kurulan
ilk 7 şehirden 1’i Şanlıurfa arkadaşlar. Bu, sadece benim anlatacağım birkaç
örnek.
Hani birileri
turizmi deniz olarak algılıyor ya, “Urfa’da deniz ne gezer?” diyecekler.
Şanlıurfa’nın en güzel ilçelerinden biri olan Halfeti’ye bir gelin bakalım. O
Atatürk Barajı’ndan kaynaklanan o devasa göleti
görün, emin olun Halfeti’nin Bodrum’dan aşağı kalmadığını göreceksiniz.
Birileri belki “Ben Şanlıurfa’ya gidip bir balık yemek istiyorum.” diyecek.
Gelin, Şanlıurfa’nın yine en güzel ilçelerinden biri olan Birecik’e bir gidin,
Fırat Nehri’nin kenarındaki o çok güzel restoranlardaki yiyeceğiniz balığın
tadını asla unutamayacaksınız.
Değerli
arkadaşlar, İktidarımızla birlikte Şanlıurfa başta olmak üzere Doğu ve
Güneydoğu’da turist
sayısındaki değişiklikleri üç beş rakamla hatırlatmak istiyorum.
2008 yılında Şanlıurfa’ya -yerli olarak yani İstanbul’dan, Antalya’dan,
Trabzon’dan, Türkiye'nin değişik illerinden- 134.688’i yerli, 11.433 yabancı;
329.028’i yerli, 44.868 yabancı turist Şanlıurfa’ya 2008 yılında gelmiş.
Değerli arkadaşlar, yüzde 400’den bahsediyorum ha, dikkatinizi çekmek
istiyorum. Gelelim 2010 yılına. Toplam 428.983 turist Şanlıurfa’ya gitmiş.
Değerli
arkadaşlar, altyapıya bakmak isterseniz bugün Şanlıurfa’da 3 tane beş yıldızlı
otel, 3 tane üç yıldızlı otel, 1 tane bir yıldızlı otel ve Şanlıurfa halkının,
Güneydoğu halkının misafirperverliğini yakından tanıyacağınız onlarca
konukevinin olduğunu göreceksiniz.
Değerli
milletvekilleri, neden bunları anlattım biliyor musunuz? Şanlıurfa’nın bu sahip
olduğu kültür ve yer altı, yer üstü hazinelerinin yüzde 1’ine sahip olamayan
iller, yurt dışında, milyonlarca turist çekmekte. Şanlıurfa’yı bir marka şehir
hâline getirmek için gece gündüz çalışan Adalet ve Kalkınma Partisinin
altyapıdan tutun üstyapıya…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
RAMAZAN BAŞAK
(Devamla) – …gece gündüz bu çalışmaların neticesinde, Allah’ın izniyle
grubumuzdan, Sayın Başbakanımızdan aldığımız güçle Türkiye'de 81 ilin
içerisinde Antalya’dan sonra turizmin ikinci başkenti olacaktır diyorum.
Değerli
arkadaşlar, Şanlıurfa’ya batıdan, Orta Anadolu’dan, Akdeniz’den, Karadeniz’den
yapılacak ziyaretlerin, Doğu ve Güneydoğu’ya yapılacak ziyaretlerin bu ülkenin
birlik ve beraberliği için çok önemli olduğunu bir daha özellikle size
hatırlatmak istiyorum.
Eğer birbirimizi
tanımazsak, birbirimizi tanımak için çocuklarımızın ellerinden tutup
Şanlıurfa’ya gitmezsek hepimiz çok sıkıntıya gireceğiz diyor, tüm Türkiye'nin
81 ilindeki vatandaşlarımı Şanlıurfa’ya davet ediyor, hepinizi Sayın Başkan
Vekilimiz şahsında saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Başak.
Hükûmet adına
Sağlık Bakanı Sayın Akdağ konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın
Akdağ.
1.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldız’ın, 14 Mart Tıp Bayramı’na ilişkin gündem dışı konuşması ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (Devam)
SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum, bizi evlerinden, iş yerlerinden izleyen değerli
vatandaşlarımıza da hürmetlerimi arz ediyorum.
Bugün 14 Mart Tıp
Bayramı’nın hemen ertesindeyiz. Dolayısıyla, yurdumuzda, ülkemizde son sekiz yıl
içerisinde sağlıkta neler değişti, yeni sağlık sistemi ne getirdi? Bu yeni
sağlık sistemiyle vatandaşlarımız ne gibi rahatlıklara kavuştu? Sağlık
çalışanlarının durumunda ne gibi değişiklikler oldu? Bu konularla ilgili olarak
yapılan gündem dışı konuşmayı cevaplamak üzere huzurunuzdayım.
Değerli
milletvekilleri, şunu öncelikle ifade etmem gerekir ki dünyanın belki de en zor
ama en onurlu işlerinden birini yapan hekimler ve onlarla birlikte çalışan
sağlık ekibidir, sağlık çalışanlarıdır çünkü hepimiz biliyoruz ki insanın en
kırılgan olduğu, en sıkıntılı olduğu zaman hekimlerle ya da sağlık sistemiyle
karşılaştığı zamanlarda karşısına gelir. Anamızın, babamızın, eşimizin,
çocuğumuzun ya da kendimizin ağır bir hastalığı olduğunu şöyle bir düşünelim:
Mutlaka şefkate en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyizdir, mutlaka bize her
türlü hizmetin en mükemmel bir şekilde yapılmasını, hizmetlerin yerine
getirilmesini arzu ederiz ve insan olarak da bu hakkımızdır. Dolayısıyla,
sağlık çalışanları da bu talepte bulunan insanla, vatandaşla karşı karşıya
geldikleri için gerçekten sağlık çalışanının işi kolay değildir. Özellikle
ülkemizde sağlık çalışanının işi birçok Batılı ülkeye kıyasla daha zordur çünkü
Türkiye’de, üzülerek ifade etmeliyim ki, bütün iyileştirmelere rağmen, Sağlıkta
Dönüşüm Programı’yla kurduğumuz yeni sağlık sistemine rağmen, sağlık iş
gücünün, sağlıktaki insan kaynağımızın yeterli olmayışı hem vatandaşımızın hem
de sağlık çalışanlarının işini birlikte zorlaştırmaktadır.
Acaba Türkiye’de
sağlık insan gücünün sayısı… Bakın, kalitesinden bahsetmiyorum çünkü Türkiye’de
hekimler de diğer sağlık çalışanları da gerçekten Avrupalı meslektaşlarıyla
kıyaslandığında, dünyadaki diğer meslektaşlarıyla kıyaslandığında oldukça iyi
eğitim almış insanlardır ve oldukça iyi bir hizmet de verirler, bilimin
gerekleri çerçevesinde iyi de bir hizmet verirler. Ancak, sayı söz konusu
olduğu anda Türkiye’de büyük bir sıkıntımız var ve bu sıkıntıyı ilk defa dile
getiren de, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, biz olduk. Maalesef bu sıkıntı hep
gözden kaçırıldı. Aksine, böyle bir sıkıntının olmadığı, zaman zaman bazı
meslek örgütleri tarafından, bazen üniversitelerimiz tarafından, bazen de
muhalefet cephesinden, insan kaynağının fazla olduğu bile iddia edildi. Şimdi, rakamlara bakmak lazım. Dünya nerede, biz neredeyiz?
İnsanımızın beklentisiyle bunlar ne ölçüde bir araya geliyor?
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, Dünya Sağlık Örgütünün Avrupa bölgesinde yer alan bir
ülkedir ve Avrupa bölgesinde yer alan bir ülke olarak tabii ki kıyaslamaları
buna göre yapmamız lazım. 53 ülkenin ortalama olarak doktor sayısına
baktığımızda, her 100 bin kişiye 330’la 350 arasında hekim düşmektedir -yıldan
yıla bu biraz değişiyor- yani Dünya Sağlık Örgütünün Avrupa bölgesinde her 100
bin kişiye düşen hekim sayısı 340 civarındadır ortalamada. Peki, bu sayı acaba
Türkiye’de ne kadar? Türkiye’de bu sayı maalesef yüz binde 150’dir. Hemşire
sayısına baktığımızda, sayının çok daha az olduğunu görüyoruz.
Şimdi, hâl
böyleyken, bir taraftan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının üzerindeki iş
yükünden bahseder, bir taraftan da Türkiye’de sağlık insan gücü sayısının
artırılmasına karşı çıkarsak büyük bir çelişki içine düşmüş oluruz. Bu, ironik bir durum arz etmiş olur. Maalesef Türkiye’deki
meslek örgütleri yıllardır bu yanlışı yapıyorlar. Her 14 Mart Tıp Bayramı’nda,
haklı olarak hekimlerin üzerindeki iş yükü konuşuluyor. Hatta,
bizim, sisteme getirdiğimiz performans konuşulurken yani hekimlerin kendi
performansına göre çalışarak kazançlarının bir kısmını da bundan elde etmeleri
konuşulurken hep gündeme şu getiriliyor: “Nasıl olacak? Yani hekimler günde 100
hasta muayene ederek mi performans elde edecekler?” Hâlbuki,
bir insan hastalandığında ister istemez sağlık sisteminin karşısına çıkmak
zorundadır. Elbette, biz, AK PARTİ hükûmetleri olarak sağlıkta dönüşüm
çerçevesinde koruyucu hizmetleri çok geliştirdik ama nihayetinde insanlar hasta
olur, bunu her zaman engelleyemezsiniz ve hasta, hizmet alma ihtiyacı
içerisinde doktorun karşısına çıkar. E, biz, Türkiye’deki hastaları Yemen’e
gönderip, Afganistan’a gönderip ya da bir Avrupalı ülkeye gönderip orada hizmet
verecek durumda değiliz; vatandaşlarımıza Türkiye’de hizmet vermek zorundayız,
Türk hekimleriyle Türkiye’de hizmet vermek zorundayız.
Hâl böyle olunca elbette hekimlerin iş yükü çok artmış oluyor,
hangi sistemi getirirseniz getirin iş yükü artıyor, ister hekimlere sabit maaş
verin, ister hekimlerin kamuda ve özelde birlikte çalışmalarına müsaade edin,
isterse bizim şimdi yaptığımız gibi performans temelli, sabit maaşlarının
üzerine belli bir verimliliği de esas alan bir yöntem getirin, hekimin
üzerindeki, sağlık çalışanının üzerindeki iş yükü azalmıyor. Türkiye’de bir vatandaşın hekimin karşısına çıkma ortalaması
Avrupa ülkelerinden fazla değil ki daha düşük, sayı daha az. Sağlıkta Dönüşüm
Programı’ndan önce, bu, yılda ortalama 3 defaydı, 3 defanın altındaydı, şimdi
yılda 7’ye ulaştı. Buna rağmen Avrupalı ülkelerin ve birçok OECD ülkesinin,
gelişmiş ülkenin daha altında ortalama başvuru sayıları var. Bunun net anlamı nedir
değerli arkadaşlar? Türkiye’de sağlık insan gücü sayısını artırmalıyız. Bunu
tartışmaya başladığımız zaman yetersiz altyapıdan, üniversitelerin, özellikle
yeni kurulanların yetersiz kalacağından bahsetmek yerine, bu işi nasıl
başarırız, hem yüce Mecliste hem de yüce Meclisin çatısı dışında, ilgili
sektörlerle artık bunu konuşmalıyız. Ama gelin görün ki 2010 yılında bile,
sorduğunuz zaman, tabip örgütü Türkiye’de hekim sayısının yeterli olduğunu
iddia ediyor, Türkiye’de hekim sayısının da artırılmasına da karşı çıkıyor.
Maalesef zaman zaman muhalefet cephesinden de, özellikle bu örgütler tarafından
verilen bilgilere dayalı olarak bu işe karşı çıkılıyor.
Ben, bu 14 Mart
Tıp Bayramı’nda Türkiye'nin sağlık geleceği açısından yüce Meclisimize şu
çağrıda bulunuyorum: Hükûmet olarak Türkiye’de sağlık insan gücü sayısının
artırılmasına yönelik çabalarımıza lütfen destek veriniz. Son yıllarda YÖK’le
bu hususta önemli çalışmalarımız oldu ama bu sayıyı artırmak için ne
gerekiyorsa birlikte yapalım. Çünkü, değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; bu sayı artmadan biz her 14 Mart Tıp Bayramı’nda
hekimlerin üzerindeki ağır iş yükünden bahsedeceğiz, değerli asistan
kardeşlerimizin üzerindeki ağır iş yükünden bahsedeceğiz, diğer sağlık
çalışanlarının üzerindeki ağır iş yükünden bahsedeceğiz. O hâlde, bu çağrımı
özellikle vurguluyorum: Türkiye’de sağlık insan gücü sayısının, doktor
sayısının artışına engel olmayalım.
Evet, yeni sağlık
sistemiyle, Türkiye’de yeni bir düzen oluştu. Tam Gün Kanunu’nu yaptık. Değerli
ana muhalefet partimiz bunu Anayasa Mahkemesine götürdü, Anayasa Mahkemesi
belli maddeleri iptal verdi. Danıştaya götürenler
oldu ama sonuçta Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu bir karar verdi:
Türkiye’de ikili çalışma tarihe karıştı. Bunun için yüce Meclisimize
teşekkürlerimi sunuyorum bir 14 Mart Tıp Bayramı’nda.
Değerli
milletvekilleri, bu yüce Meclis, bu dönemde, bu açıdan milletin çilesini
sonlandıran çok hayırlı bir hizmet yapmıştır. Artık hem üniversite
hastanelerinde hem de devletin diğer hastanelerinde vatandaş hizmet almaya
gittiğinde ona başka bir adres gösterilmeyecektir. Bu, kesinleşmiş durumdadır.
Yargı kararları, yaptığımız kanundan sonraki tartışmaları sonlandırmıştır.
Türkiye’de kamuda çalışan hekimler kamuda çalışacaktır, ayrıca onların
muayenehaneleri olmayacaktır, özel hastaneleri olmayacaktır. Böylece, biz de
vatandaş olarak devletin kapısından hizmet alırken bir muayenehaneye gitmek
zorunda kalmayacağız, üniversite hastanesinin kapısından girdiğimizde yok özel
muayeneymiş, özel ameliyatmış, özel işlemmiş gibi bu çileleri çekmeyeceğiz,
bunlar için para ödemeyeceğiz. Geri kalan nedir? Geri kalan,
üniversitelerimizin değerli üniversite öğretim üyelerimizin finansmanının
sağlanmasıdır. Hükûmet olarak bunu da gerçekleştirdik. Yapılan son büyük torba
kanunda, üniversitelerimize vatandaşlarımız bir yılda, 2010 yılında ne kadar
para ödemişse bu parayı Hükûmet olarak ödemeyi taahhüt ettik. Geriye kalan
nedir? Şimdi üniversitelerimizin, üniversite yönetimlerimizin yapması gereken
nedir? Ortada un var, ortada yağ var, ortada şeker var, şimdi helvayı yapmak
lazım. Özellikle asistanların, hekimlik yapan uzmanlık öğrencisi kardeşlerimin
hakkını hukukunu bundan böyle koruyabilecek bütün enstrümanlar
üniversitelerimizin elindedir. Ben yüce Meclisin kürsüsünden üniversite
yönetimlerine ve YÖK yönetimine sesleniyorum: Asistanlarımızın emeklerinin
karşılığı artık mutlaka verilmelidir. Çünkü biz biliyoruz ki üniversite
hastanelerinde ve eğitim hastanelerinde hizmet yükünün büyük bir kısmını bu
asistan arkadaşlarımız karşılıyor. Finansman sağlanmış durumdadır. O hâlde,
bundan sonra yapılacak iş, hakkın teslimidir, emeğin karşılığının o emeği
verene ödenmesidir.
Ben, bu 14 Mart
Tıp Bayramı vesilesiyle, hemen 14 Martın arifesinde Sağlıkta Dönüşüm
Programı’yla kurduğumuz yeni sağlık sisteminde ülkeye hizmet eden bütün
sağlıkçılara ve bütün hekimlere şükranlarımı arz ediyorum. Türk halkı adına
bütün bu fedakâr insanlara bir borcumuz var. Allah hepsine sağlık, afiyet
versin. Bundan sonra da Hükûmet olarak onların işlerini kolaylaştırmak, onların
gelirlerini artırmak, onların imkânlarını genişletmek için elimizden gelen her
şeyi yapacağız.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Akdağ.
Gündem dışı
üçüncü söz, Japonya’da meydana gelen deprem sonrasında nükleer santraldeki
sızıntı tehlikesi göz önüne alınarak Mersin Akkuyu’da
nükleer santral kurulması kararının bir kez daha gözden geçirilmesi hakkında
söz isteyen Mersin Milletvekili Vahap Seçer’e aittir.
Buyurunuz Sayın
Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer’in,
Japonya’da meydana gelen deprem sonrasında nükleer santraldeki sızıntı
tehlikesi göz önüne alınarak Mersin Akkuyu’da nükleer
santral kurulması kararının bir kez daha gözden geçirilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
VAHAP SEÇER
(Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde Japonya’da binlerce kişinin
hayatını yitirdiği, milyarlarca dolar zararın meydana geldiği ve en önemlisi de
bu deprem ve tsunami sonucu meydana gelen o
bölgedeki, felaket bölgesindeki nükleer santrallerdeki hasar sonucunda oluşan
nükleer sızıntı, nükleer felaket durumunda kalan Japon halkının acısını
paylaştığımızı ifade etmek istiyorum. Türkiye de deprem kuşağında olan bir
ülke. Bu tip acıları bizler daha önce de yaşadık. Onun için Japon halkının
acılarını derinden hissediyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, deprem ve tsunami sonucu nükleer güç
santrallerinde meydana gelen nükleer sızıntıların boyutu her geçen gün artıyor.
Bu anlamda da dünyada büyük bir endişe söz konusu. Bilim
adamlarının tespitlerine göre felaket bölgesinde eğer nükleer felaketin
boyutları bir an önce zapturapt altına alınmazsa, burada felaketin kontrol
edilememesi durumunda orada çok büyük çevre felaketlerinin yaşanacağı, orada
canlı varlıkların hayatını idame ettirme şansının ortadan kalkacağı konusunda
endişeler her geçen gün artmakta.
Değerli
arkadaşlarım, bu Japonya’da meydana gelen nükleer sızıntı meselesinden sonra
dünyada nükleer enerji alarmı verildi, nükleer acil durum ilan edildi. Bugüne
kadar hep tartışılagelen nükleer güç santralleri konusu bir kez daha tartışmaya
açıldı. Japonya felaketi, tüm dünyada nükleer güç santrallerini yeniden
tartışılır hâle getirirken nükleer endişeye sürüklendi tüm dünya. Avrupa
Birliği enerji bakanları sektörün bu konudaki ileri gelenleriyle acil toplantı
gerçekleştirdi ve toplantının amacı Japonya’dan ders çıkartmak. Alman
Hükûmetinin bu konuda, enerji güç santralleri konusunda önemli bir kapasiteye
sahip Alman Hükûmetinin önemli bir kararı var. Daha önceki hükûmetler döneminde
nükleer güç santrallerinin kapatılması konusunda karar çıkmıştı ama Merkel
Hükûmeti bu süreci uzatmıştı. Tekrar şimdi Merkel Hükûmeti bu kararı geri almak
durumunda kaldı ve bir müddetliğine bu kararı da
erteleme durumunda kaldı.
Nükleer güç
santralleri kapasitesi konusunda dünyanın en önemli ülkeleri, Amerika Birleşik
Devletleri, Fransa büyük endişe yaşıyor. İsviçre, yaşlanan nükleer güç
santrallerinin tekrar yenilenmesi projelerini askıya almış durumda. Hülasa,
bütün dünya şu anda teyakkuz durumunda ve nükleer güç santralleri konusunu
tekrar gözden geçiriyor.
Bizde durum ne?
Bizde durum onlara göre çok farklı. Diğer ülkeler nükleer güç santrallerini
kapatırken biz belayı paramızla satın alıyoruz. Biliyorsunuz, daha önce Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bir uluslararası sözleşme geçti, Rusya Federasyonu’yla Akkuyu’da kurulacak olan nükleer güç santrali konusunda bir
uluslararası sözleşmeye imza attı yüce Meclis. Japonlarla temaslar devam
ediyor, Sinop’ta bir nükleer güç santrali kurulacak.
Japonya felaketi
ortaya çıktığı gün, depremin olduğu gün Sayın Bakan Taner Yıldız, zaten
Japonlarla, Japonların teknik heyetiyle Sinop’ta kurulacak nükleer güç
santralleriyle ilgili toplantı hâlindeydi. Bu haberi alır almaz Sayın Bakanın
ilk demeci şu oldu, -o anda henüz nükleer sızıntı tehlikesi yoktu, nükleer güç
santrallerinde bir tehlike söz konusu değildi- şöyle demeç verdi: “Japonya, bir
nevi kendini testten geçirdi, iyi bir sınav verdi. Türkiye’de nükleer güç
santrali yapımı devam edecek.” dedi ama bir müddet sonra nükleer sızıntılar baş
gösterince şöyle bir demeç verdi: “Fukuşima birinci
nesil santraldir. Oysaki bizim Sinop’a kuracağımız santral üçüncü nesil
santraldir.” Ne hikmetse daha güvenli bir model gibi bunu takdim etmeye
çalıştı. “Bizde tsunami olmaz. Bu büyüklükte bir
deprem söz konusu değil. Böyle bir tehlike yok.” dedi. Hülasa, Sayın Bakan
aslında ne dediğini bilmiyor, aslında kendi dediğine de kendisi inanmıyor.
Değerli arkadaşlarım,
bilindiği üzere, Akkuyu’da Rusya Federasyonu’yla
yapılan anlaşma sonucunda önümüzdeki günlerde nükleer güç santrali inşaatı
başlayacak, bu konuda yoğun çalışmalar var. Daha bugün Sayın Bakan ve Sayın
Başbakan, Rusya Federasyonu’na yapacakları ziyarette bu konuların da
tartışılacağını, görüşüleceğini söylediler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
VAHAP SEÇER
(Devamla) – Biz o zaman da söyledik, bu işe karşı çıktık, dedik ki: Bakınız,
yanlış yapıyorsunuz. O bölgede nükleer güç santrali yapımı oraya ihanet olur,
oraya bomba koymak gibi bir şey. Oranın yer lisansı bundan otuz beş yıl önce
alınmış. O günkü koşullara göre, meteorolojik, oşinografik,
jeolojik, sosyoekonomik koşullara göre yer lisansı alınmış. Bugün otuz beş yıl
sonra siz oraya santral yapıyorsunuz. Ora deprem kuşağı
içerisinde. Oradan hemen 30 kilometre mesafede bir Ecemiş fay hattı
geçiyor. Oradan hemen 150 kilometre ötede Doğu Anadolu fay hattı geçiyor.
Dolayısıyla, buraya nükleer güç santrali yapılmasının doğru olmadığını
söyledik. Ayrıca, Rusya ile yapılan anlaşma sonucu kurulacak VVER tipi
reaktörlerin güvenlik yönetmeliğine uymadığı Rusya Federasyonu mahkemeleri
kararıyla sabit olduğunu söyledik ve VVER tipi reaktörlerin daha dünyada bir
eşi, benzeri olmadığını, bu tip reaktörlerin işletmeye açılmadığını söyledik.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Bağlayınız lütfen.
Buyurunuz.
VAHAP SEÇER
(Devamla) – Ancak biz söyledik, biz duyduk. Bizler uyardık, çevre örgütleri
uyardı, tüm sağduyulu insanlar Hükûmeti uyardı, şimdi de doğa uyarıyor, hâlâ
bundan bir ders çıkartamıyorsunuz. Bizde bir söz vardır: Bir musibet bin nasihata bedeldir. Bin nasihat ettik anlamadınız, şimdi
başımıza bir musibet geldi, artık lütfen anlayın, bu sevdadan, bu inattan
vazgeçin diyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Seçer.
Sayın Köse,
buyurunuz.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 14 Mart Tıp Bayramı’na
ve sağlık çalışanlarının sorunlarına ilişkin açıklaması
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tıp hekimlerimiz,
yaşamını insanlığa hizmet için adamış, toplumun sağlığını her şeyin üzerinde
tutan, onurlu, kutsal, yüce bir mesleğin mensuplarıdır. Karşılaşılan bütün
zorluklara rağmen mesleklerinden ödün vermeden özverili bir şekilde çalışmaya
devam etmektedirler. Bu meslek gruplarının yaşamlarını sorunsuz
sürdürebilmeleri de gerekmektedir.
Atama ve tayin,
özlük hakları, döner sermaye ve bundan pay alma, nöbet süreleri, can
güvenliklerinin sağlanması gibi birçok konuda sağlık emekçilerinin sorunları
bulunmaktadır. Bu sorunların çözülmesi, daha sağlıklı gelecek kuşaklar
demektir. Bu anlamda demokrasi anlayışı da sağlıklı olur, gelecek mutluluk
üzerine inşa edilir ve kardeşlik duyguları daha da pekişir.
Bu duygu ve
düşüncelerle tüm hekimlerimizin ve diğer sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp
Haftası’nı en içten duygularımla kutlar, sevgi ve saygılarımı sunarım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Köse.
Sayın Akman…
2.- Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman’ın, sanatçı İbrahim
Tatlıses’in uğradığı menfur saldırıyı kınadığına ilişkin açıklaması
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz pazar günü menfur
bir saldırıya uğrayan değerli hemşehrimiz İbrahim
Tatlıses’e yapılmış olan saldırıyı hemşehrilerim
adına kınamak istiyorum. Bu menfur suikastı düzenleyen sanıkların bir an önce
adalete teslim edileceğine dair inancımı bir kez daha ifade etmek istiyorum.
“İmparator”
lakabıyla anılan, sadece Şanlıurfa’da değil, bütün Türkiye’de hatta dünyanın
birçok ülkesinde hayranlıkla izlenen, çok sayıda hayranı ve seveni olan değerli
hemşehrimiz, aynı zamanda memleketimiz ve ülkemiz
için bir sanat elçisi durumundadır. Bu menfur saldırının amacına ulaşmayacağına
biz inanıyoruz. Bu saldırıdan sonra hemşehrilerimiz
derin bir üzüntü içerisindedir.
Ben, bu konuyla
ilgili olarak gündem dışı söz almak istemiştim ama daha önce arkadaşlarımıza
söz verildiği için yerimden kısa bir açıklama…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Akman.
Sayın Vural…
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, MHP olarak, sanatçı
İbrahim Tatlıses’in uğradığı menfur saldırıyı kınadıklarına ve 14 Mart Tıp
Bayramı’nı kutladıklarına ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak da Türk müziğinin değerli ismi İbrahim
Tatlıses’e yönelik menfur saldırıdan büyük üzüntü duyduğumuzu ve bu saldırıyı
kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Sanatçı kimliğiyle sevgi ve ilgiye mazhar
olmuş Sayın Tatlıses’e acil şifalar, ailesine ve sevenlerine geçmiş olsun
dileklerimizi iletiyoruz. Bir an önce de saldırganların bulunması ümidimizi
ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, 14 Mart
Tıp Bayramı. Tüm sağlık sektöründe çalışanların bu bayramını kutluyoruz. Tabii,
sağlık sektörü ve çalışanların çok önemli sorunları vardır gerçekten. Bu
sorunlarını dile getirdiler protesto eylemleriyle ama orada özellikle bu sağlık
çalışanlarının sorununun, işte “Doktor Che’nin yolundayız.” demek suretiyle
siyasi bir noktaya getirilmiş olmasını da doğru bulmadığımı ifade etmek
istiyorum ve böyle toplantıların siyasi mülahazalarla ilişkilendirilmesinin
sektörün sorunlarını topluma iletmekten uzaklaştıracağını paylaşmak istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Vural.
Sayın Durmuş…
4.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuş’un, hekimlerin,
halkın sağlık problemleriyle uğraşırken zaman zaman saldırıya uğradıklarına,
Sağlık Bakanlığının bu saldırıları kınamadığına ilişkin açıklaması
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) - Teşekkür ederim Başkanım.
Hekimlerimiz
yıllarca halkımızın sağlık problemleriyle uğraşırken zevkle, şevkle yardımcı
olmaya çalışmışlardır. Zaman zaman hasta yakınlarıyla birlikte üzülür ve onlarla
birlikte sevinirler. Hasta ve yakınları için hekim saygın bir insan ve
hastasına şifa dağıtan büyük bir yardımcı olarak, eli öpülesi bir kişi olarak
tanımlanırdı. AKP İktidarında yolsuzluk ve suiistimaller ayyuka çıktığında
hekim ve sağlık çalışanları hedef gösterilmiştir. Hekimler günümüzde
tokatlanıyor, yumruklanıyor, bıçaklanıyor, kurşunlanıyor. Bir gün olsun Sağlık
Bakanlığı hekimlere karşı bu çirkin saldırıları kınayan veya hasta yakınlarını
uyaran ve rehabilite eden açıklama yapmamaktadır.
Hâlen hastalarımız bir ahşap gibi görülerek hastaların her yerine iğneler
batırılıyor, kesiliyor, ameliyat yapılıyor ve performansla paralar Hazineden
buraya aktarılıyor, Sağlık Bakanlığına da yüzde 6 pay aktarılarak orada harcama
imkânı sağlanıyor. Hastalarımızın sağlığı üzerinden Sağlık Bakanlığına…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Durmuş.
Sayın Arıtman…
5.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın,
14 Mart Tıp Bayramı’nı halkın ve sağlık çalışanlarının bir bayram olarak
kutlayamadıklarına, ülkemizde uzun yıllardır görülmeyen kızamık, difteri gibi
hastalıkların tekrar görülmeye başladığına ve difteriden insanlarımızın
hayatlarını kaybetmeye başladıklarına ilişkin açıklaması
CANAN ARITMAN
(İzmir) – Ne yazık ki bu 14 Martı hem sağlık çalışanları hem halkımız hem de
ülkemiz açısından bir bayram olarak kutlayamıyoruz. Biliyorsunuz OECD’nin
AB’nin araştırma şirketiyle iş birliğiyle hazırladığı 2010 Sağlık Raporu’na
göre sağlıkta sağlık göstergeleri en geri olan ülke ne yazık ki biziz. Bunun
ötesinde sağlık çalışanlarımız, doktorlar meydanlarda protesto eylemlerinde.
Halkımız açısından bakarsak, yıllardan beri bu ülkede görülmeyen kızamık,
difteri gibi hastalıklar tekrar görülmeye ve insanlar difteriden hayatını
kaybetmeye başladı. Sayın Bakan kalem aşısı mı yapılıyor devri iktidarınızda?
Yani sağlığın bu kadar gerilediğinin en önemli göstergelerinden biridir
difteriden artık bu ülkede ölümlerin olduğunu görmek, yıllardan beri eradike edilmiş bir hastalık idi.
Ayrıca, yine OECD
Sağlık Raporu’na göre…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Arıtman.
Sayın Güvel…
6.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in,
sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı’na büyük sorunların gölgesinde girdiklerine
ilişkin açıklaması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli
arkadaşlar, bu yıl da sağlık çalışanları bir tıp bayramına daha, büyük
sorunların gölgesi altında girmektedir. Sağlıkta dönüşüm politikalarıyla
birlikte sağlık hizmetleri bir mal hâline getirilmektedir. Kamu sağlığı serbest
piyasanın insafına bırakılmaktadır. “Performansa dayalı çalışma” adı altında
her hastanın puan ve para olarak görüldüğü bir sistem kurulmaktadır. Aile
hekimliği kurumunda sorunlar vardır. Asistan hekimlerin, hemşirelerin çalışma
sürelerine ilişkin sorunları, parasal sorunları devam etmektedir. Döner sermaye
yönetmeliğindeki kat sayı adaletsizliklerinden dolayı pratisyen hekimlere büyük
haksızlık yapılmaktadır. Bunları dile getiren sağlık çalışanlarından sürekli
şikâyetçi olan, onları düşman gibi gören bir sağlık bakanı sağlık sistemini
yönetmektedir. En acı olanı da budur.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Güvel.
Sayın Işık…
7.- Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, Kütahya ili ve ilçelerinde hekim ve diğer sağlık personeli açığına
ilişkin açıklaması
ALİM IŞIK (Kütahya) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Sağlık
Bakanının açıklamaları nedeniyle söz talebinde bulundum. Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanın da
bildiği gibi Kütahya ili ve ilçelerinde hekim ve diğer sağlık personeli açığı
hızla devam etmektedir. Yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle çalışma huzuru
bozulmuştur. Örneğin, en son Kütahya ili Simav ilçesindeki Doçent Doktor İsmail
Karakuyu Devlet Hastanesinden son dönemde 10’a yakın hekim istifa ya da tayin yoluyla
görevinden ayrılmıştır. Hastanede çalışma huzuru kalmamış, sağlık hizmetleri
aksar hâle gelmiştir. Bu konuda Bakanlığın derhâl acil önlemleri alıp
vatandaşın mağduriyetinin giderilmesini talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Işık.
Sayın Yıldız…
8.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldız’ın, ülkemizde tıp eğitiminin yetersiz olduğuna ilişkin açıklaması
SACİD YILDIZ
(İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Sağlık
Bakanı, sağlık insan gücü sayısı açısından yetersiz olduğumuzu ama kalite
açısından iyi olduğumuzu söyledi Avrupa ülkelerinde. Doğru, bu sözlerine
katılıyorum ama bu tıp eğitimiyle, yetmiş dokuz tane tıp fakültesinde yeterli
olmayan eğitimde, önümüzdeki yıllarda -yirmi yılda- sağlıktaki kalitemiz de,
hekimlik de özellikle bozulacak. Bunu ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, 2011
yılında torba yasaya geçici 15’inci maddeyle 2010’daki özel muayene, tetkik ve
ameliyatlardaki gelirleri koyduğunu söyledi. Doğru, 430 milyonluk bir kayıp
konulmuş. Fakat bu diğer yıllar ne olacak? Bu sene, 2011 yılı, seçim yılı ve
seçim yılı olduğu için yeni bir sisteme girdiği için hem tepkiler hafiflesin
diye hem de seçim yılı olması nedeniyle bu konuldu ama her yıl konulmayacak,
bundan sonra üniversite hastaneleri daha da kötü durumda olacak, zaten
durumları kötü. Sadece 2011 yılı için bir geçici rahatlatma kökten bir çözüm
değil. Bunları ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Yıldız.
Sayın Aydın…
9.- Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydın’ın, 14 Mart Tıp
Bayramı’nı kutladığına ve yaklaşan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümü
münasebetiyle Çanakkale Savaşı sırasında şehit düşen İstanbul Tıp Fakültesi
mensuplarını andığına ilişkin açıklaması
KEMALETTİN AYDIN
(Gümüşhane) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüzde 39’lardan
yüzde 80’lere çıkan “sağlıkta memnuniyet”te emeği
geçen -başta doktorlar olmak üzere- tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp
Bayramı’nı kutluyorum.
Ayrıca yaklaşan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü nedeniyle
de tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun diyerek Çanakkale Zaferi’nin
kazanılmasında İstanbul Üniversitesinin -İstanbul Tıp Fakültesinin- bir
sınıfının tümünün orada şehit olarak -İstanbul Tıp Fakültesinin bir yıl mezun
vermediğini- tıp doktorlarının bu ülke için hangi noktalarda nasıl hizmetler
verdiğini tüm kamuoyunun bilmesini arzu ettim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Aydın.
Sayın Ağyüz…
10.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Japonya’daki
deprem felaketinden üzüntü duyduğuna; sanatçı İbrahim Tatlıses’e geçmiş olsun
dileklerini ilettiğine, ayrıca AK PARTİ Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın CHP
hakkında söylediği sözlerden dolayı gruplarından özür dilemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
YAŞAR AĞYÜZ
(Gaziantep) – Teşekkür ederim.
Japonya’daki
felaketten büyük üzüntü duyduk.
Büyük sanatçı
İbrahim Tatlıses’e de büyük geçmiş olsun diyoruz.
Ülkemizde neden
deprem ve nükleer başka ülkelerde bir felaket geldiği zaman aklımıza geliyor?
Bu deprem kuşağı üzerinde olduğumuz yeni mi biliniyor? O nedenle, sayın
bakanların bu konuda duyarlı olması lazım.
Ayrıca, AKP Grup
Başkanı Sayın Bozdağ, CHP’yi yeniden tanımlıyor. Yanlış ve etik olmayan sözler
için Bozdağ grubumuzdan özür dilemelidir, CHP’liden özür dilemelidir. Hiç
kimsenin Cumhuriyet Halk Partisini yeniden tanımlamaya hakkı da yoktur, yetkisi
de yoktur, cesareti de yoktur.
Ayrıca, Sayın
Sağlık Bakanı, 14 Mart ilanlarınızı verirken niye bazı gazeteleri
ayırıyorsunuz? Kendi cebinizden mi veriyorsunuz ilanları? Bakanlık kesesini bu
kadar hovardaca harcamaya, dilediğinizce kullanmaya hakkınız var mı sizin?
Doktorlar
perişan, alanlarda seslerini çıkarıyorlar. Onlara kulağınızı tıkayın, sevgi
mesajları verin. Sevgi alanlarda, onlara sevgi gösterin önce. Gazete
ilanlarıyla sevgi olmaz. Cebinizden harcasanız parayı neyse. Sözcü
gazetesine niye ilan vermiyorsunuz? Hovardaca harcama seçime yakın… Sizin
hakkınız mı bu? O nedenle bu tür duyarsızlıklara karşı…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Ağyüz.
Sayın Şandır…
11.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,
MHP Grubu olarak Akkuyu nükleer santralinin yapılması
konusunun yeniden gözden geçirilmesini istediklerine ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, Japonya’da yaşanan bu nükleer sızıntı bir
kıyamet, bir felaket, gözlerimizin önünde. Ne kadar insanın öldüğünün bile
tespiti mümkün olmuyor. Dolayısıyla nükleer santral tehlikesinin, riskinin
gözümüz önünde bir örneği var. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz de Akkuyu Nükleer Santralinin yapılması konusunun yeniden
gözden geçirilmesini, teknolojisiyle, yeriyle yeniden gözden geçirilmesini
talep ediyoruz. Mersin Gülnar Büyükeceli beldesinin Akkuyu
bölgesindeki dört koyda kurulacak olan bu nükleer santral şu anda o yöre
halkında çok ciddi bir korku yaratmış bulunmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz de bu santralin kuruluşunun yeniden gözden geçirilmesini,
Türkiye’nin elektrik temini, enerji temininin başka yollardan sağlanmasının
araştırılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Şandır.
Sayın Tan…
12.- İstanbul Milletvekili Ahmet Tan’ın, sanatçı İbrahim
Tatlıses’e acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
AHMET TAN
(İstanbul) – Teşekkür ederim efendim.
Ben de
Anadolu’nun, Güneydoğu Anadolu’nun ve doğunun eşsiz sesi durumundaki İbrahim
Tatlıses’e acil şifalar diliyorum ve kendisine yapılan saldırının faili meçhul
kalmamasını diliyorum çünkü bu iktidar döneminde 116’yı bulan faili meçhullere
birisinin eklenmemesi dileğindeyim.
Öteki konu da,
Türkiye’deki mevzuata göre İzmir ile Ankara arasında tek şoförle gelme imkânı
olmuyor çünkü sürekli olarak beş saatten fazla araba kullanamıyor şoförler,
sürücüler biliyorsunuz ama asistan hekimler, acillerde çalışan değerli hekimler
dokuz saat değil, on dokuz saatten fazla çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu
durumda şoförlük hekimlikten daha mı önem arz ediyor insan sağlığı bakımından?
Bunu merak ediyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Tan.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel
ve 31 milletvekilinin, narenciye üretimindeki ve ihracatındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1070)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de son
yıllarda üretilen narenciyenin önemli bir kısmında uygulanan yanlış
politikalardan dolayı pazarlama sorunları yaşanmakta, ürünler ağaçlarda
kalmaktadır. Piyasada oluşan fiyat dalgalanmalarına karşı önlem alınmaması
nedeniyle üreticilerimiz büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Ülkemizin yaş meyve ve
sebze ihracatının yarıya yakınının narenciyeden karşılanıyor olması narenciye
üretiminin Türkiye açısından önemini ortaya koymaktadır.
Ülkemizde
yaklaşık 100 bin hektara yakın alanda narenciye üretimi yapılmakta, toplam
narenciyenin yüzde 70'inden fazlası Çukurova bölgesinde üretilmektedir.
Çukurova bölgesi ekonomisi için çok önemli bir yere sahip olan narenciye
üretiminde girdi fiyatlarının yüksekliği başta olmak üzere, yanlış ihracat
politikaları ve iç talep yetersizliğinden kaynaklı bir dizi sorun
bulunmaktadır.
Bu nedenlerle,
narenciye üreticilerimizin piyasada oluşan fiyat dalgalanmalarından korunması
ve narenciye ihracatında ülkemizin potansiyelinin değerlendirilmesi ile ilgili
sorunların tespiti ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Kemal Demirel (Bursa)
3) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
4) Selçuk Ayhan (İzmir)
5) Ali Oksal (Mersin)
6) Gürol Ergin (Muğla)
7) Tekin Bingöl (Ankara)
8) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
9) Eşref Karaibrahim (Giresun)
10) Hüsnü Çöllü (Antalya)
11) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
12) Rasim Çakır (Edirne)
13) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
14) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
15) Ahmet Küçük (Çanakkale)
16) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
17) Şahin Mengü (Manisa)
18) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
19) M. Fatih Atay (Aydın)
20) Hüseyin Tayfun İçli (Eskişehir)
21) Rahmi Güner (Ordu)
22) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
23) Ali Arslan (Muğla)
24) Tayfur Süner (Antalya)
25) Osman Kaptan (Antalya)
26) Bülent Baratalı (İzmir)
27) Birgen Keleş (İstanbul)
28) Ahmet Tan (İstanbul)
29) Atila Emek (Antalya)
30) Necla Arat (İstanbul)
31) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
32) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
Gerekçe:
Türkiye yıllık 3
milyon ton civarında üretim ile dünya narenciye üretiminde ilk on ülke arasında
yer almaktadır. Bu üretim miktarının ancak üçte bir ihraç edilebilmekte kalan
kısmı iç piyasaya sunulmaktadır.
Ülkemizin
narenciye ihracatında diğer ülkelerle rekabet edebilirliğinin artırılması için
ton başına verilen teşviklerin üreticiler açısından yeterli bir noktaya
getirilmesi gerekmektedir. Öte yandan iç piyasada fiyat istikrarının
sağlanması, ürünün bahçe fiyatı ile market fiyatı arasındaki uçurumun
kapanması, narenciye ürünleri için tanıtım grupları oluşturulması son derece
önemlidir.
İhracat yapılan
ülkelerin sayısının artırılması ve yapılan ihracat miktarının yükseltilmesi
gereği vardır. İhracatı olumsuz etkileyen faktörlerin başında gelen zirai ilaç
kalıntısı konusunda üreticilerin eğitilmesi ve denetim mekanizmalarının
işletilmesi zorunludur. İhracatın artırılması için etkin ve iyi işleyen bir
pazarlama organizasyonuna ihtiyaç olduğu açıktır. Bunu gerçekleştirmek için
Devlet kurumları öncü rol üstlenmelidir.
Özellikle
2010-2011 sezonunda narenciye ürünleri maliyetinin altında fiyata alıcı
bulduğundan dalında kalmıştır. Mazot, gübre, sulama ve işçilik maliyetlerinin
sürekli yükselmesine rağmen narenciye fiyatları bir önceki yılın altına inmiş,
üretici bu sezonu da zararla kapatmak zorunda kalmıştır. Narenciye üreticisi
açısından bir sahipsizlik söz konusudur. Üreticinin hak ettiği geliri elde
edebilmesi bakımından girdi fiyatlarının aşağı çekilmesi büyük rol
oynayacaktır. Narenciye üretiminde bahçe oluşturma ve bakım masrafları
yüksektir. Öte yandan yeni dikilen narenciye ağaçlarının meyve vermesi beş altı
yıl almakta büyük ölçüde yatırım yapıldığından ürün profili
kısa dönemde değiştirilememektedir.
Üretilen
narenciyenin üçte ikilik kısmının iç pazarda tüketildiği göz önüne alınarak iç
pazara yönelik stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir. Bunun için üretici
örgütlerinin temel beklentisi narenciyenin Hal Yasası kapsamı dışına
çıkarılmasıdır. Üreticiden tüketiciye kadarki süreçte aracıların yüksek kâr
elde ettiği bilinmektedir. Narenciye ürünleri Hal Yasası kapsamı dışına
çıkarılırsa market fiyatını aşağı çekmek ve talebi artırmak mümkün
olabilecektir.
Narenciye
sektöründe üreticiler lehine sürdürülebilirliğin sağlanması için temel girdiler
konusunda destek sağlanması gereği vardır. Bu önleme paralel olarak kooperatifler
ve üretici birlikleri Devletçe desteklenmeli ve özendirilmelidir. Yurtiçi
talebi artırmak için tanıtım ve reklam kampanyaları düzenlenmelidir.
İşleme sanayi
yatırımları desteklenmelidir. Hastalık ve zararlılarla mücadelede dış
pazarların karantina uygulamaları ve üst kalıntı sınırları göz önünde
bulundurulmalıdır.
Yukarıda sayılan
gerekçelerle narenciye üreticilerinin yaşadıkları sorunların ve bu ürünlerin
ihracat politikasında var olan eksikliklerin saptanması ve alınacak tedbirlerin
Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasının yerinde
olacağı kanısını taşımaktayız.
2.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner ve 26 milletvekilinin,
fındık üreticilerinin sorunlarının araştırılarak daha etkin bir fındık
politikasının belirlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1071)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye, fındık
üretiminde hem üretim miktarı ve hem de üretilen fındığın kalitesi bakımından
dünyada tam anlamıyla rakipsizdir. Dünya fındık üretiminin 3/4'ünü üreten
Türkiye, dünya ihracatının da % 80'ine sahiptir. Ülkemizin Karadeniz'e kıyısı
olan hemen her ilinde fındık üretilmekte, Doğu Karadeniz Bölgesi Fındık üretimi
için ekolojik bakımdan en uygun koşullara sahip
bulunmaktadır.
Fındık
üreticisinin emeğinin karşılığını alması; bölgede yaşanan yoğun göçün yerinde
istihdamla çözülmesini sağlayacağı gibi, Karadeniz Bölgesinin temel
problemlerinden olan erozyonla mücadelede de önemli yer tutan fındık
bahçelerinin korunmasını, dolayısıyla erozyonla mücadelede de başarılı
olunmasını sağlayacaktır.
Üretici olarak
dünya piyasasında neredeyse tekel konumunda bulunduğumuz bir üründe bile
kontrol edilemeyen fiyat dalgalanmalarının oluşmasının ana nedeni hükümetin
uyguladığı Fındık politikasının yanlışlığıdır.
Arz fazlası
fındığın müdahale alımlarıyla alındığı geçmiş dönemlerde, özellikle 2005-2006
yıllarında yaklaşık 2 milyar dolar düzeyinde Fındık ihracatından gelir
sağlanırken bu rakam; 2007 yılında 1,5 milyar dolara, 2008 yılında 1,4 milyar
dolar, 2009 yılında 1,1 milyar dolar civarına düşmüştür. Fındık fiyatındaki
artış üreticinin gelirinin yükselmesinin yanında bununla doğru orantılı olarak
ihracat gelirini de artırmıştır.
Devlet
müdahalesiyle üreticinin alın terinin karşılığı verilmediği takdirde ülkemizin
fındıktan elde ettiği döviz cinsinden ihracat gelirinin düşme eğiliminin
süreceği anlaşılmaktadır. Yine müdahale yöntemiyle alınan fındığın zarar olarak
gösterilmesi de kamuoyunu yanlış bilgilendirmekten başka bir anlam ifade
etmemektedir. Arz fazlası fındık yağlığa ayrılmakta bu da ülkemize işlenmiş
sanayi ürünü olarak döviz getirisi sağlamaktadır.
Bir üretici
kuruluşu olan Fiskobirlik 2005-2006 sezonunda destekleme fiyat istikrar
fonundan kredi talep etmiş, hükümet bu kredi talebine yanıt bile vermemiştir.
230.892 ortağı bulunan ve fındık ürünü konusunda ülkemizin en donanımlı üretici
kuruluşu olan Fiskobirlik kaderine terk edilmiştir. Başbakan 2009 yılında
Trabzon'da yaptığı bir konuşmada "fındık TMO'nun işi değil” dediği kuruma
ise piyasada düzenleyici olma görevi verebilmiştir. Nihayetinde üretici serbest
piyasa koşullarına terk edilmiş ve TMO da piyasadan çekilmiştir.
Uygulamasına
başlanan fındıkta alan bazlı destekleme politikası
terk edilerek ürün bazlı destek sistemine geçilmeli ve ABD'nin bademde
uyguladığı gibi bir stok istikrar yapısının oluşturulması ve fiyatın arz
dalgalanmalarından etkilenmemesi sağlanmalıdır.
03-05 Nisan 2004
tarihlerinde Ordu, Giresun, Samsun ve Trabzon illerimizde fındık ürününde don
afeti yaşanmış ve il hasar tespit komisyonunca 633 trilyon hasar bedeli
belirlenmiş fakat Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca bunun toplam 135.220
üreticiye 288 trilyon olarak ödenmesi kararlaştırılmıştır. En son 2009 yılında
yapılan %7'lik ödeme ile şu ana kadar hasar bedelinin ancak % 44 ödenmiştir. Bu
gün itibariyle 135.220 üreticinin 161 trilyon alacağı bulunmaktadır. Hükümet
2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun Bazı Ödeneklerin Kullanılmasına ve
Harcanmasına İlişkin Esasları İçeren E-Cetvelinin 45. maddesinde yaptığı
düzenleme ile üreticinin alacaklarını ödememe yoluna gitmiştir. Bu engelleyici
hüküm düzeltilerek üreticinin alacakları ödenmelidir.
İklim şartları sebebiyle alternatif ürün ekimine uygun olmayan
Doğu Karadeniz Bölgesinde yaklaşık 3 milyon vatandaşımızı doğrudan, 8 milyon
yurttaşımızı da dolaylı olarak ilgilendiren, fındık ürünü ile fındık
üreticilerinin sorunların tespiti, Fiskobirlik'in yeniden piyasa aktörü
olabilmesi ve istikrarlı bir fındık piyasasının oluşabilmesi için alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98. ve İç Tüzüğün 104 ve 105.
maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ye teklif ederiz.
1) Rahmi Güner (Ordu)
2) Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
3) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
4) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
5) Rasim Çakır (Edirne)
6) Ali Oksal (Mersin)
7) H. Tayfun İçli (Eskişehir)
8) Şahin Mengü (Manisa)
9) M. Fatih Atay (Aydın)
10) Şevket Köse (Adıyaman)
11) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
12) Ali Arslan (Muğla)
13) Osman Kaptan (Antalya)
14) Tayfur Süner (Antalya)
15) Bülent Baratalı (İzmir)
16) Birgen Keleş (İstanbul)
17) Ahmet Tan (İstanbul)
18) Atila Emek (Antalya)
19) Necla Arat (İstanbul)
20) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
21) Ahmet Küçük (Çanakkale)
22) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
23) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
24) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
25) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
26) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
27) Eşref Karaibrahim (Giresun)
3.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak ve 19
milletvekilinin, İstanbul’daki toplu taşıma hizmeti veren esnafın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1072)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Yaklaşık 13
milyonluk nüfusu ile dünyadaki 118 ülkeden daha fazla nüfus yoğunluğuna sahip
olan İstanbul ilimizde yıllardır zor şartlarda zaman zaman hayati riskler
yaşayarak toplu taşımacık hizmeti veren taksi,
minibüs ve otobüs esnafı toplu taşıma hizmetlerinin yürütülmesi,
ruhsatlandırılması ve işletilmesi yetkisine sahip Büyükşehir Belediyesince
mağdur edilmektedir. Toplu taşıma hizmetlerindeki eşitsizliğin giderilmesi,
taksi, minibüs ve otobüs esnafının yaşadığı sıkıntıların nedenlerinin ve çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve
105'inci maddeleri gereğince "Meclis Araştırması" açılmasını arz ve
talep ederiz. 11.02.2011
1) Durmuşali Torlak (İstanbul)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
4) Kürşat Atılgan (Adana)
5) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
6) Erkan Akçay (Manisa)
7) Mustafa
Kalaycı (Konya)
8) Osman Durmuş (Kırıkkale)
9) Akif Akkuş (Mersin)
10) Kemalettin
Nalcı (Tekirdağ)
11) Ahmet Bukan (Çankırı)
12) Emin Haluk
Ayhan (Denizli)
13) Metin
Çobanoğlu (Kırşehir)
14) Metin Ergun (Muğla)
15) Mithat Melen (İstanbul)
16) Yılmaz Tankut (Adana)
17) Hasan Özdemir (Gaziantep)
18) Hakan Coşkun (Osmaniye)
19) Hüseyin
Yıldız (Antalya)
20) Necati
Özensoy (Bursa)
Gerekçe:
Bilindiği üzere
raylı sistemin yoğun olarak kullanıldığı dünya metropollerinde
dahi ulaşımı tamamlayıcı unsur olarak görülen lastikli taşımacılık tabiriyle
hizmet veren taksi, minibüs ve otobüsler şehir içi taşımacılıkta geliştirilmeye
devam etmektedir. Her geçen gün artan nüfusuyla ülkemizin en büyük, dünyanın
sayılı illerinden olan megakent İstanbul'da raylı
sistem taşımacılığın yanı sıra şehrin yerleşim yapısı dikkate alındığında
lastikli taşımacılık büyük önem arz etmektedir.
Günümüzde büyük
şehirlerde en önemli sorun olan ulaşımın sıkıntısının çözümü noktasında trafik
yoğunluğunu ve akaryakıt kullanımını azaltmak, çağdaş, güvenli ve konforlu
ulaşımı sağlayabilmek amacıyla teknolojik gelişmeler ışığında yeni toplu taşıma
alternatifleri olarak kent içi toplu taşımacılıkta raylı taşımacılık ve metro sistemi teşvik edilmekle birlikte şehrin yapısı,
hareketliliği ve yerleşimi göz önüne alınarak lastikli taşımacılıktan
kaçınılamayacağı açıktır. Bununla beraber minibüs ve halk otobüslerinin belirli
standartlara getirilmesi kaçınılmazdır.
10.09.2009
tarihli UKOME kararı ile şehir içi taşımacılık yapan konforlu, izli, emniyetli
ulaşımın sağlanması için çevre kirliliğine sebep olmayan (doğalgazlı Euro4 veya
Euro5) motorlu otobüslerin teşvik
edilmesine, İstanbul genelinde ihtiyaç duyulan 1.500 adet otobüs ilave
edilmesinin zorunluluk arz ettiğine karar verilmiştir. Bunlardan 840 adetinin mevcut minibüslerin otobüse dönüştürülerek revize
edilmesi yoluyla ve 730 adetinin ihale yoluyla satış yapılmasına karar
verilmiştir. Ancak İstanbul Otobüs İşletmeleri AŞ adına bu ihalenin yapılmasına
neden olan 8 Aralık 2010 tarihli İETT İdare Encümeni kararı alınmış, bu karara
göre ilan yapılmadan, davet
usulü ile teklif alınan 3
firmanın bilgilerine açıklamada yer verilmemiştir. Bu firmaların
toplu taşıma ile ilgili bilgi birikimi ve deneyimi kamuoyundan gizlenmiştir.
Söz konusu ihale ile ilgili yasaya aykırılık iddiaları ve uygulamaları
karşısında sessiz kalan belediye yönetimi, 25 Ocak 2011 tarihinde 172 adet
otobüs ihalesi yapmıştır. Bu durum minibüsçü esnafı arasında büyük güvensizliğe
neden olmuş, 840 adetinin de kendi bilgileri dışında
satılacağı kanaati oluşturmuştur.
Ayrıca İstanbul'da çok zor şartlarda kar-kış, gece-gündüz demeden
hizmet veren taksi şoförleri gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması nedeniyle
zaman zaman hayatlarını kaybetmekte, 18.000 ticari taksiye karşılık sayıları
40.000'i bulan kayıt dışı çalışan korsan taksiler tarafından hakları gasp
edilmekte, sürekli yapılan akaryakıt zamları ve sadece İstanbul’da kaldıran
gece tarifesi uygulaması ile emeklerinin karşılığını alamamaktadır.
4.- Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz ve 21
milletvekilinin, ticari taksi esnafının sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1073)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Taksici Esnafının
sorunları ve bu sorunların çözümüne ilişkin alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir
Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz. 15.02.2011
1) İzzettin Yılmaz (Hatay)
2) Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
5) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
6) Akif Akkuş (Mersin)
7) Mithat Melen (İstanbul)
8) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
9) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
10) Behiç Çelik (Mersin)
11) Hasan Özdemir (Gaziantep)
12) Zeki Ertugay (Erzurum)
13) Alim Işık (Kütahya)
14) Hasan Çalış (Karaman)
15) Osman Durmuş (Kırıkkale)
16) Yılmaz Tankut (Adana)
17) Erkan Akçay (Manisa)
18) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
19) Mustafa
Kalaycı (Konya)
20) Sabahattin
Çakmakoğlu (Kayseri)
21) Kamil Erdal
Sipahi (İzmir)
22) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
Gerekçe:
Türkiye'nin en
önemli sektörlerinden biri olan taksicilik sektörü, yaşadığı sorunlar sebebiyle
çok büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Sektörün sıkıntıları azalacağı yerde gün
geçtikte artarak devam etmektedir.
Bu sebepten
dolayı taksici esnafımız kontak kapatma noktasına gelmiştir. Ayrıca birçok
taksici de mesleği bırakmak zorunda kalmıştır. Yıllar itibariyle taksicilik
yapan vatandaşlarımızın sayısına baktığımızda büyük bir oranda azalma
görmekteyiz.
Günümüzde her
sektörde yaşanan sıkıntılar taksicilik sektöründe de kendisini göstermiş,
taksicilikte faaliyet neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bunların yanı sıra
sektörün sorunlarına duyarsızlık da taksici esnafını çaresizliğe itmiştir.
Kamuoyunu
rahatsız eden taksici cinayetleri, başta sektörün temsilcileri olmak üzere
toplumun her kesimini endişeye sevk etmektedir. Ayrıca bu cinayetlere karşı
herhangi bir önlem alınamaması taksici esnafında huzursuzluk yaratmaktadır.
Avrupa
ülkelerinde taksici gasp ve cinayetlerini önlemek amacıyla gerçekçi önlemler
alınmasına rağmen ekonomik olarak yalnız bırakılan taksicilerimiz kaderine terk
edilmiştir. Güvenlik açısından oldukça yetersiz olan taksilerimizin
standartları yeni olayları tetiklemektedir. Bu amaçla taksici esnafının can ve
mal güvenliğini sağlayacak araçların sağlanması hayati önem taşımaktadır.
Geçim sıkıntısı
içinde, her geçen gün kazancında azalma olan taksici esnafı, ekonomik olarak
darboğazın içindedir. Akaryakıt fiyatlarında meydana gelen artışlar
taksicilerin ekonomik kayıplar yaşamasına neden olmaktadır.
Taksicilik
sektörünü krizden çıkarmak ve kazançlı bir duruma getirmek için, akaryakıt
fiyatlarında ticari taşımacılık yapan esnafımıza KDV ve ÖTV oranlarında indirim
yapılması gerekmektedir.
Taksici esnafının
en önemli sıkıntılarından biri olan korsan taksicilik, haksız kazanca neden
olduğu gibi, sektörü bitirme noktasına da getirmiştir. Ayrıca sebep olduğu
kayıt dışılık nedeniyle de devlete milyonlarca liralık vergi kaybına neden
olmaktadır.
Taksicilik
sektörünü bu şekilde derinden sarsan korsan taksiciliğe karşı gereken
önlemlerin alınmamış olması, taksicilerde hükümetlere karşı güven eksikliğine
neden olmaktadır. Anayasanın 173. maddesinde çok açık bir şekilde belirtilen
"Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri
alır." hükmü taksici esnafına uygulanmamaktadır.
Vergisini veren,
ekonomiye artı değer yaratan taksici esnafının korsan taksicilere karşı
korunması gerekmektedir. Bu amaçla korsan taksiciliği önlemek için gerçekçi ve
önleyici tedbirlerin alınması gerekmektedir.
A-türü yetki
belgesine sahip ticari araçların 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı
Büyükşehir Belediye Kanunu uyarınca belediye idari sınırları ve mücavir alanı
dışına yolcu taşımaları engellenmektedir.
Kara Ulaştırması
Genel Müdürlüğü 26 Şubat 2010 tarihinde yayınladığı genelgeyle A - türü yetki
belgesine sahip araçların yerleşim merkezlerinden, bu merkezlerin dışındaki bir
noktaya gidişi tek yönlü olarak izin vermiştir. Kara Ulaştırma Genel
Müdürlüğü'nün genelgesinin "gidiş- dönüş dolu" şeklinde olarak
yeniden düzenlemesi gerekmektedir. Ancak bu sayede yaşanan mağduriyetin giderilmesi
mümkün olacaktır.
Taksici esnafına
araçlarını yenilemesi amacıyla bir kereye mahsus KDV ve ÖTV'den muaf araç satın
alma hakkı sağlanmalıdır.
Sosyal Güvenlik
açısından karışık mevzuata kurban edilen taksici esnafına sektörün gerçekleri
göz önünde bulundurularak yeniden sigorta sistemi uygulanmalıdır. Sigorta
sistemi istihdamı destekler nitelikte olmalıdır.
Vergi adaletini
sağlamak amacıyla vergilendirme, kilometre baz
alınarak tekrardan düzenlenmelidir. Zira taşrada ticari faaliyet gösteren
taksiciler günde birkaç kez yolcu taşıyabilmektedirler. Haksız rekabetin
önlenmesi amacıyla kilometre esas alınarak uygulanacak bir vergi sistemi daha
adaletli olacaktır.
Ayrıca trafik
ceza puanların kazaları önleyecek şekilde uygulanması ve arkadan trafik
cezalarının yazılmasında keyfiyeti önleyecek önlemlerin alınması gerekmektedir.
Bunların dışında trafik cezalarının tahsilinde indirimli ödeme zamanın, ödeme
güçlüğü çeken taksici esnafının ekonomik gücünü de göz önünde bulundurularak 15
günden 1 aya çekilmesi daha faydalı olacaktır.
İşte tüm bu
nedenlerle taksici esnafının sorunların çözümü için alınacak tedbirleri
belirlemek amacıyla Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri
gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN –
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine, 698 ve 646 sıra sayılı Kanun Tasarı ve Teklifi’nin İç Tüzük’ün 91’inci
maddesine göre temel kanun olarak ve bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
Tarihi:
15/03/2011
Danışma Kurulunun
yaptığı toplantıda, ekteki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun
görülmüştür.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi |
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili |
Mustafa
Elitaş Muharrem
İnce |
Milliyetçi
Hareket Partisi Barış
ve Demokrasi Partisi |
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili |
Oktay
Vural Bengi
Yıldız |
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan ve Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan 698
Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 48 saat geçmeden gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 1 inci sırasına
alınması ve bu kısımda yer alan 697, 646, 623, 653, 654, 655, 663, 664, 671,
672, 673, 674, 675, 676, 677, 678, 679, 680, 681, 682, 683, 684, 685, 686, 687,
688, 689, 690, 691, 692, 693, 694 ve 695 sıra sayılı Kanun Tasarı ve
Tekliflerinin ise bu kısmın 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16,
17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33 ve 34 üncü
sıralarına alınması, diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
15 ve 16 Mart
2011 Salı ve Çarşamba günlerindeki birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer
denetim konularının görüşülmeyerek bu birleşimlerde gündemin kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesi,
16 ve 17 Mart
2011 Çarşamba ve Perşembe günlerinde saat 14.00'te toplanması,
15 Mart 2011 Salı günkü birleşimlerinde 697 sıra sayılı Anayasa Deği-şikliği Kanun Teklifinin I. Tur oylamasının bitimine
kadar, 16 Mart 2011 Çar-şamba günkü birleşiminde 623
sıra sayılı kanun teklifinin bitimine kadar, 17 Mart 2011 Perşembe günkü
birleşiminde ise 697 sıra sayılı kanun teklifinin II. Tur oylamasının bitimine
kadar çalışması,
698 ve 646 Sıra
Sayılı Kanun Tasarı ve Teklifinin, İçtüzüğün 91. mad-desine
göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle
olması,
Önerilmiştir.
698 Sıra Sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/875,
2/876)
BÖLÜMLER
BÖLÜM MADDELERİ BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI
1. BÖLÜM
1 ila 15 inci maddeler 15
2. BÖLÜM
16 ila 30 uncu maddeler 15
TOPLAM MADDE SAYISI 30
646 Sıra Sayılı
Sporda Şiddet ve
Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/990)
BÖLÜMLER
BÖLÜM MADDELERİ BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI
1. BÖLÜM
1 ila 15 inci maddeler 15
2. BÖLÜM
16 ila 27 nci maddeler 13
(Geçici Madde 1
dâhil)
TOPLAM MADDE
SAYISI 28
BAŞKAN – Kabul
edenler… Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan
gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) ÖNERGELER
1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın; 6343 Sayılı
“Veteriner Hekimlik Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile
Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun’un 19’uncu ve 41’inci
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin
(2/478) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/263)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/478 sıra sayılı
“6343 Sayılı “Veteriner Hekimlik Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri
Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun”un “19. ve 41. Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifim” yasal süresi içinde gündeme alınmadığından adı geçen Kanun
Teklifimin İç Tüzük gereğince doğrudan gündeme alınmasını arz ederim.
Ramazan
Kerim Özkan
Burdur
BAŞKAN – Teklif
sahibi olarak Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan.
Buyurunuz Sayın
Özkan.
RAMAZAN KERİM
ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
6343 Sayılı
Veteriner Hekimlik Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile
Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanunun 19’uncu ve 41’inci
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin
doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum ve desteklerinizi
bekliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ilgili kanun bundan elli beş yıl önce çıkmıştır ve veteriner
hekimler odasının ve Türk Veteriner Hekimleri Birliğinin sorunlarına cevap
vermemektedir. 19’uncu maddede aidatlar söz konusudur. O dönemde, aidatlar
yıllık 5 lira olarak tespit edilmiştir ama bu aidatlarla o odada görev yapan
değerli arkadaşlarımız ücretsiz çalışmaktadırlar ama o odanın elektrik faturası
vardır, telefon faturası vardır, personel gideri vardır, bugün İnternet
çağındayız, İnternet masrafları vardır. Bu masrafları karşılama adına 19’uncu
maddedeki değişiklik isteğimiz, aidatların günün koşullarına uyarlanması
yönündedir.
Yine 41’inci
madde de Haysiyet Divanının görevlerini belirlemektedir. Haysiyet Divanında da
veteriner hekimlik etik kurallarına uymayanlar, odaya kayıt olmayanlarla ilgili
cezai hükümler vardır. Bu hükümler de günün koşullarına cevap vermemektedir.
Onun için, bunun da değişmesi gerekmektedir.
Türkiye’de, veteriner
hekimler gerçekten, geçtiğimiz günlerde… Hep eti konuşuyoruz, yumurtayı
konuşuyoruz, sütü konuşuyoruz, üretimi ve ürünü konuşuyoruz ama ne yazık ki
bunların altyapısında, oluşmasında cansiparane
çalışan veteriner hekimlerin özlük haklarında, bir türlü iyileştirme anlamında,
bu Parlamento döneminde, 23’üncü Dönemde bir iyileştirme yapmadık. Bu konuda
bizim uyarlamamız… Biz tabipler olarak… Bir veteriner hekim de insan
hekimliğine direkt bir katkı koyma anlamında çalışma yapmaktadır, zoonos hastalıklarla uğraşmaktadır. Ülkemizde şap
görülmektedir, brusella hastalığı vardır, kuduz
vardır, şarbon vardır. Bunlarla koruyucu hekimlikte cansiparane
çalışan veteriner hekimler, veteriner sağlık teknisyenleri tarım il
müdürlüklerinde gerçekten bugün atıl konumda çalışmaktadırlar. Veteriner
hekimlere ancak büro işleri yaptırılmaktadır. Bundan dolayı, ülkemizin her
yerinde bugün şap hastalığı görülmektedir, şarbon görülmektedir, kuduz
görülmektedir, mavi dil görülmektedir. Bunlar ülkenin gelir ve getiri kaynakları
olan hayvanlarımızın bir anlamda ülke ekonomisine katkı koymasını
engellemektedir. Hâlbuki bu katkılar, bu veteriner hekimlere verilen özlük
hakları düzenlenmiş olsa ülkemizde bugün, yurt dışından aldığımız kurbanlıkları
elimizin tersiyle iterdik, bugün hâlâ devam etmekte olan et ithalatını elimizin
dışıyla, tersiyle iterdik ama ne yazık ki bu veteriner hekimlerin, veteriner
sağlık teknisyenlerinin emekleri ülkemizde heba edilmektedir. Hâlâ şu anda,
besicilerimiz, Türkiye genelinde taleplerini devamlı iletmektedir bizlere. Bu
taleplerinde, biz sadece entansif besi yapanları
düşünüyoruz ama aile işletmelerini düşünmüyoruz. Hâlâ ülkemize yurt dışından şu
anda dahi ithal et gelmekte ama varıyorsunuz, et reyonlarında, süpermarketlerde
et fiyatlarında bir değişikliğin olmadığını görüyorsunuz. Bir an önce Hükûmet
yetkililerinin, Et-Balık Kurumuna işlerlik kazandırarak üreticilerimizin
ürettiği ürüne, ürün maliyeti hesap edilerek –bugün 15 liradan aşağıya et mal
olmuyor- en az 15 lira, 16 lira bir fiyat vererek Et Balık Kurumuna bu
besicilerimizin, aile işletmelerimizin korunması gerekmektedir. Bu konuda
taleplerimizi Tarım Bakanlığı yetkililerine, Hükûmet yetkililerine iletiyoruz
ama bir kulaktan giriyor, bir kulaktan çıkıyor.
Yine şu anda süt
üreticileri perişan; 1 kilo süt parasıyla 1 kilo yem alamıyor. Süt fiyatını 73
kuruş olarak belirlediniz ama hiçbir yerde süt 73 kuruş olarak alınmıyor, 60
kuruştan fatura teslim ediliyor, 60 kuruştan, 40 kuruştan, 50 kuruştan. Yani bu
üzüntümüzü sizlerle paylaşmak isterim. Bir an önce o sanayicilere verdiğiniz
desteği üreticiye ayırmanız gerekiyor, üreticiye ayırmadığınız sürece bu
bacasız fabrikalar yine kesime gidecek ve yine ülke, hayvancılık perişan
olacaktır.
Bu duygularla
hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Özkan.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt… Yok.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi alınan
karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor,
gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz.
1’inci sıraya alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Yozgat Milletvekili
Bekir Bozdağ'ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/875, 2/876) (S. Sayısı: 698) (x)
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
698 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu teklif, İç Tüzük’ün
91’inci maddesi kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle
teklif, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul
edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler
ayrı ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü
üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili
Veysi Kaynak konuşacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Kaynak.
AK PARTİ GRUBU
ADINA VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, çok saygıdeğer
milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla,
bütün doktorlarımızın bu bayramlarını kutluyorum; ülkemize, insanımıza
yaptıkları hizmetlerden dolayı kendilerine şükranlarımı sunuyorum.
Ayrıca, 18 Mart
Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönümü münasebetiyle, Çanakkale’de şehit olan,
gazi olarak vatanımıza hizmet eden, bize bu vatanı kazandıran aziz
şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle ve rahmetle anıyorum.
(x)
698 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
698 sıra sayılı Kanun Teklifi, bir yandan özel güvenlik görevlilerinin
statüleriyle ilgili düzenlemeler getirirken, diğer yandan, küçük sanayi
sitelerine Bakanlık bütçesinden tahsis edilen ödeneklerden, kredilerden ödeme
güçlüğüne düşmüş olan müteşebbislerin borçlarının yeniden yapılandırılması
imkânı getirilmekte ve yine bu teklifle, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
taraf olduğu davaların, idari davalar yanında adli davaların da Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü avukatlarınca yürütülmesi öngörülmektedir. Bunun dışında, Komisyonda eklenen bir kısım maddelerle birlikte bu
teklif otuz maddeye çıkmıştır.
Birazdan
geçeceğimiz Anayasa oylamaları sebebiyle sözlerimi fazla uzatmadan, Büyük
Birlik Partisinin merhum Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun hatırasını da yâd
etmek üzere, sadece özel güvenlik kısmıyla ilgili bölüme değineceğim.
Koruma ve
güvenlik hizmetlerinin bir bütünlük içerisinde yerine getirilmesi, önleyici
kolluk hizmetlerinin sağlıklı ve ahenk içinde yürütülebilmesi, genel kolluk
birimleriyle özel güvenlik görevlilerinin uyum içerisinde birlikte çalışmasıyla
mümkün olacaktır. Özel güvenlik alanında sürekliliği ve profesyonelliği
sağlamak için bu alanda başarılı çalışanların kesintisiz olarak görevlerine
devam etmeleri gerekmektedir. Bu noktadan hareketle, özel güvenlik alanında
sürekliliğin sağlanabilmesi amacıyla uygulamada karşılaşılan aksaklıklar ve yeni
ihtiyaçlar doğrultusunda bazı hukuki düzenlemelerin yapılması ihtiyacı gündeme
gelmiştir.
Özel güvenlik
görevlilerinin her beş yılda bir yeniden ruhsat harcı ödeyerek yenilemek
durumunda kaldıkları çalışma izinlerinin sürekli hâle getirilmesi, özel güvenlik
alanında çalışan görevlilerin tecrübe ve birikimlerinden de istifadeyle koruma
ve güvenliğin istenilen düzeyde yerine getirilmesi ve mesleğin kalıcılığının
sağlanması daha uygun olacaktır. Böylelikle, özel güvenlik görevlileri bir
defaya mahsus ruhsat harcı ödeyerek görevlerine devam edebileceklerdir.
Güvenlik
şirketlerinde olduğu üzere, alarm izleme merkezleriyle eğitim kurumlarının
kurucu ve yöneticilerinde de güvenlik soruşturması yapılması ve özel güvenlik
görevlileri de dâhil olmak üzere her beş yılda bir güvenlik soruşturmalarının
yenilenmesi kuralı getirilmektedir.
Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; koruma ve güvenlik hizmetinin sağlanacağı yerlerde
sözleşmenin imzalanmasıyla eş zamanlı olarak bu hizmetlerin yerine
getirilmesinin istenmesi nedeniyle, hizmetin başlamasından en geç bir hafta
önce ilgili valiliğe yazılı olarak bildirimde bulunma mecburiyeti hizmet veren
şirketleri cezalı duruma düşürmektedir. Koruma ve güvenlik hizmetlerinin takibi
ve kontrolü açısından, bildirimin hizmetin başlamasından belli bir süre önce
veya sonra yapılması arasında bir farklılık bulunmamaktadır. Bu nedenle,
hizmetin başladığı gün mesai saati bitimine kadar valiliğe bildirilmesi yönünde
düzenleme yapılarak bu olumsuzluğun giderilmesi ve şirketlerin cezai yaptırıma
maruz kalmalarının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Özel güvenlik
şirketlerinin cezai yaptırıma maruz kalmalarının önüne geçilmesi amacıyla, özel
güvenlik hizmetinin, hizmetin başladığı günün mesai saati bitimine kadar
valiliğe bildirilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır. Valilik tarafından özel
güvenlik hizmetleri verecek kurumların ve özel güvenlik şirketlerinin
yöneticilerine yönelik yapılmakta olan güvenlik soruşturmasının alarm izleme
merkezlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi ve bu kurumların
kurucularının da güvenlik soruşturması kapsamına alınması sağlanacaktır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Millî İstihbarat Teşkilatı ve genel kolluk emeklileri ile en
az beş yıl süreyle çalışıp kendi istekleriyle buralardan ayrılanlara ve daha
önce yükseköğretim kurumlarının güvenlikle ilgili fakülte ve meslek
yüksekokullarından mezun olanlar ile fakülte ve meslek yüksekokullarının
güvenlikle ilgili bölümlerinden mezun olanlara temel eğitim şartı
kaldırılmaktadır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bu yasa teklifi, hatırlayacağınız gibi, Büyük Birlik
Partisinin Genel Başkanı, Sivas Milletvekilimiz merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun bu
istikamette bir kanun teklifi ile gündeme gelmişti. Bu teklif, rahmetlinin bir
vasiyeti olarak bizim grubumuz tarafından da kabul edilmiş ve grup başkan
vekillerimizin imzasıyla huzurlarınıza getirilmiştir.
Bu teklif, yine
rahmetliden sonra Büyük Birlik Partisinin şimdiki Genel Başkanı Sayın Yalçın
Topçu ve arkadaşları tarafından da ısrarla ve bizzat İçişleri Komisyonumuza
kadar gelerek -kendileri tarafından- takip edilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) – Keşke teklifi kendi ismiyle getirseydiniz.
VEYSİ KAYNAK
(Devamla) – Ben bu vesileyle bütün yaşamını, bütün hayatını ülkemize adamış ve
bu uğurda rahmeti Rahman’a kavuşmuş olan Sayın Muhsin Yazıcıoğlu’nu rahmetle ve
minnetle bir kez daha anıyorum. Onunla beraber ahirete intikal eden dava
arkadaşlarına ve helikopter kazasında vefat edenlere Cenabıallah’tan
bir kez daha rahmet diliyorum.
Özel güvenlik
görevlileriyle ilgili bu iyileşmenin onun anısına yasalaşmasından dolayı da
ayrıca şahsım ve AK PARTİ Grubu olarak büyük mutluluk duyduğumuzu ifade
ediyorum.
Bu kanunun
hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Kaynak.
Sayın
milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.31
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Gülşen ORHAN (Van), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77’nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
698 sıra sayılı
teklifin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Şimdi de 2’nci sıraya alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat
Kılıç, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur
Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Barış ve
Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili Batman Milletvekili Bengi Yıldız ve 306
Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 59 uncu Maddesinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporu’nun birinci
görüşmelerine başlayacağız.
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol,
Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi, Yalova Milletvekili Muharrem İnce,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural,
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Barış ve Demokrasi Partisi Grup Başkanvekili
Batman Milletvekili Bengi Yıldız ve 306 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 59 uncu Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ile Anayasa Komisyonu Raporu (2/879) (S. Sayısı: 697) (x)
BAŞKAN – Komisyon
ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
697 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Şahin Mengü
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın
Mengü. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son yıllarda
alışmadığımız kadar güzel bir yasama çalışmasının bugün burada ilk turunu
yapıyoruz.
(x)
697 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Komisyonda bir
şeyi gösterdik: Uzlaşmayla bir Anayasa değişikliğinin ne kadar kolay, ne kadar
seri olduğunu hep beraber yaşadık. İlk defa -özellikle bu Parlamento süreci, bu
seçim dönemi için de söylüyorum- 23’üncü Dönemde, bir Parlamento çalışmasında
uzlaşmanın Türk demokrasisine ne kadar büyük fayda sağlayacağını hep beraber
yaşadık. Hakikaten, Futbol Federasyonunun ve Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünün
yetkililerinin de katılımıyla evvela bir kendi aramızda ciddi ciddi hukuk
tartıştık, siyaset yapmadan, olayın hukuki çözümünün nasıl olabileceğini tartıştık.
Hatta bazı arkadaşlarımız -benim de zaman zaman yandaş
olduğum- işte, Anayasa’nın 36’ncı maddesine mi girer, 125’e mi girer, yok 59’un
altına ilave mi edelim, oraya mı... Çok ciddi bir hukuki tartışma oldu.
Hakikaten, gerek Federasyondan gelen gerekse Beden Terbiyesi Genel
Müdürlüğünden gelen arkadaşlar çok önemli katkılarda bulundular ve inşallah,
Türk sporunun önündeki çok büyük bir engeli, daha doğrusu Türkiye açısından çok
büyük sorun yaratacak bir siyasi, daha doğrusu sportif siyasi gelişmenin, uluslararası
bir gelişmenin, Türkiye’nin aleyhine olacak bir gelişmenin önüne geçiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, yapılan değişiklik, uluslararası taahhütlerimizin, sportif olarak
uluslararası taahhütlerimizin yerine getirilmesinden başka bir şey değildir.
Zaman zaman devletler, uluslararası ilişkilerde uluslararası taahhütlerde
bulunurlar, bu bulundukları taahhüdün gereğini de yerine getirirler. İşte, bu
yaptığımız Anayasa değişikliği, tüm spor federasyonlarında… Çünkü sporun
kendine has özelliği nedeniyle, bu disiplin suçlarından başlayarak kulüpler
arası ilişkilerden de kaynaklanarak bir olayın sonuçlandırılmasının çok seri
olması gerektiği… Futbol anlamında anlatırsam çünkü hepimizin, toplumun daha
çok büyük bir kesiminin çok yakından takip ettiği futbol olarak alırsanız,
dünya futbolunu yönlendiren FIFA, onun altında Avrupa’yı, bizi ilgilendiren
UEFA gibi bir süreç içinde, bir yapılanma içinde spor faaliyetleri
götürülmektedir. Eğer, siz, Türk sporu içindeki bu tip
ihtilafları yani oyuncuya verilen kart cezasından tutun her türlü disiplin
cezasında olduğu gibi, kulüplerin kendi aralarındaki ihtilaflar,
kulüp-federasyon ilişkileri gibi parasal olmayan, hukuken bir parasal ilişkiden
kaynaklanmayan, oyuncunun kulübünden alacağı, vereceği gibi şeyler değil ama disiplin
suçunu da ilgilendiren konuların bir an evvel çözülmesi ve sonuçlandırılması
dünya spor camiasının kabul ettiği bir sistem. Çünkü -disiplin cezası-
adamı pazar günü oyundan atıyorsunuz, pazartesi cezasını veriyorsunuz, cuma
gününe o kararın bir şekilde kesinleşerek gelmesi lazım. Hatta,
hatırlayacaksınız, çok yakın zamanlarda Ankara yakınlarındaki bir ilçe
adliyesinden alınan bir kararla Futbol Federasyonu Genel Kurulu bile
erteletilmişti. Zaman zaman kulüpler düşerdi, kulüpler bir dava açardı, Danıştaydan bir yürütmeyi durdurma kararı alır, gelir,
çünkü sporun kendi içinde yapılan değerlendirmesiyle bir mahkemenin hukuk
mantığı içinde değerlendirmesi, yani salt hukuk mantığı içinde değerlendirmesi
zaman zaman çok büyük farklılıklar gösterebilir. Bu tabii, sporu çok olumsuz
yönde etkiliyordu.
Bildiğim
kadarıyla, sonraki yıllarda, -özellikle son bir senenin içine girdik- bu nisan
ayına kadar bu Anayasa değişikliğini yapmazsak Türk sporcularının uluslararası
müsabakalarda temsil edilmelerinin önünde büyük bir engel olacak, yani bir FIFA
Türkiye’yi veya Türk takımlarını herhangi bir uluslararası müsabaka yapmaktan
men edebilecek. İşte yapılan Anayasa değişikliğinin gayesi budur, yani bu
yapılan değişiklikle bütün spor federasyonlarının tahkim kurullarından geçen
kararlar son tahkim kararından sonra kesinleşmiş, yargı yolu kapatılmış
olacaktır. Bu tip kararlara karşı yargı yoluna başvurmak imkân dışı
bırakılmıştır, yani yargı yolu kapatılmaktadır.
Bu Anayasa’nın
36’ncı maddesine mi ilave edilebilirdi, 59’uncu maddeye mi ilave edilebilirdi,
125’in içine mi konabilirdi, bu çok tartışıldı. 59’uncu maddenin, yani
gençlikle ilgili maddenin içine -hem başlığını değiştirdik- olayı
genelleştirmek açısından oraya ilave ettik. Bunun temel nedeni de 59’uncu madde
-çünkü bakın başlık da şudur- spor federasyonu, spor faaliyetleriyle ilgili. O
59’uncu madde gençliğin spor faaliyetlerinin düzenlenmesi yetkisini vermiştir.
O maddenin başlığını da değiştirerek, o maddenin başlığına bir hüküm kondu,
yani “tahkim”i oraya ilave ettik, başlığına da onu
koyduk. Bu, olayı sadece sporla sınırlandırma mantığıdır. 36’ncı
madde bu yargıya gitme yolunun bütün temelini teşkil ettiği için, bunun sadece
sporla ilgili değerlendirilmesini oraya hasretmek, bunun ileride başka
noktalardan başka şeylerde kullanılmasını da engellemek üzere bu maddeyi buraya
getirdik ve dedik ki: “Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine
ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna
başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı
hiçbir yargı merciine başvurulamaz.” Özellikle bu, “hiçbir yargı merciine
başvurulamaz” lafı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndan kaynaklanan, zaman
zaman tahkim kurulu kararlarının yargıya taşınabilmesini önlemek içindir. Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda diğer ticari ve hukuki tahkim kararlarına karşı,
tahkim kararından sonra onu temyiz mahkemesine götürebiliriz. Bunu önlemek
içindir çünkü bizim Futbol Federasyonunun tabi olduğu hukuk sistemi, kendine
özgü, yani diğer Latince tabiriyle sui generis bir yapıdır, özel hukuk hükümlerine tabidir ama
yakın zamana kadar spor faaliyetleri, bir kamu kurumu gibi mütalaa ediliyordu,
ondan da kurtarıldı Futbol Federasyonu. Son eksiklik bu tahkim hadisesiydi.
Yani bir kamu kurumu gibi siyasal, yani hükûmetlerin müdahale etmesinden de
kurtuldu. Federasyonlar, kendi tüm faaliyetlerini özgürce yapabilmektedirler.
Bu getirilen
değişiklik, bunun son halkasıdır, Türk sporu için çok önemli bir şeydir. Bu,
uzlaşmayla da olduğu için zaten herhangi bir sorun çıkacağına inanmıyorum. Bu
Anayasa değişikliğinin Türk sporuna hayırlı olmasını diliyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Mengü.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Faruk
Bal.
Buyurunuz Sayın
Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; spor faaliyetlerini
tanzim eden Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün teşkilatlarıyla ilgili Kanun’un
bir maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi üzerine uluslararası
spor hukukuyla ilgili Türkiye'nin önünde ciddi bir sorun ortaya çıkmıştı. Bu
ciddi sorunun aşılabilmesi, spor faaliyetlerinin uluslararası standartlarda
Türkiye’de yürütülebilmesi ve spor federasyonlarımızın uluslararası
federasyonlarla ilişkilerinin düzenlenebilmesi için bu Anayasa değişikliği
teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisinde grupları bulunan partiler tarafından
bir mutabakat içerisinde yüce Meclisin huzuruna getirilmiştir. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz, spor faaliyetlerinin kendine özgü ihtiyaçlarının
karşılanabilmesi, uzun zamana yayılan bir denetim sürecinin spor faaliyetlerine
vermiş olduğu engelin ortadan kaldırılabilmesi ve spor federasyonlarımızın
ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için mutabakata varılmasında önemli bir katkıda
bulunduk. Milliyetçi Hareket Partisinin bu katkısı spor camiamıza hayırlı
sonuçlar getirecektir diye düşünüyorum. Bu vesileyle, spor camiasında
bulunanları saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu Anayasa değişikliği aynı zamanda bir gerçeği daha ortaya
koymuştur. Bu gerçek, anayasa değişikliklerinin veya yeni anayasanın
yapılmasının toplumsal mutabakat çerçevesi içerisinde gerçekleştirilmesine
ilişkin evrensel bir değer. Dolayısıyla, anayasa değişikliklerinin toplumsal
mutabakat içerisinde yapılabilmesine, böyle bir imkânın Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 24’üncü Döneminde gerçekleştirilebileceğine de güzel bir örnektir.
Bunu biz daha önce de görmüştük. 2000 yılında Anayasa’nın otuz üç maddesi
değiştirilirken o tarihte Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan beş siyasi
parti de bu mutabakata ulaşabilmişti. Dolayısıyla, bu şekilde, mutabakat
içerisinde yapılan anayasa değişiklikleri toplumsal bir karşılığı olan,
toplumsal bir değeri olan ve toplumsal bir ihtiyacı da cevaplayabilen anayasa
değişikliği olmaktadır. İşte, bu açıdan değerlendirdiğimiz zaman, Milliyetçi
Hareket Partisi, 12 Eylül Anayasası’nın, yani 1982 Anayasası’nın da
değiştirilmesini, ya yeniden yapılandırılmasını ya da topyekûn bir anayasa
ortaya konulmasını düşünmekte, bununla ilgili genel çizgilerini sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biz devlet olarak, millet olarak çok büyük bedeller ödeyerek,
anayasa yapımında ve değiştirilmesinde dünyanın en tecrübeli devleti, en
tecrübeli milleti hâline geldik. 1876 Anayasası’yla, Osmanlı İmparatorluğu’nun
çöküşünü durdurabilmek için bir anayasa yaptık, Teşkilatı Esasiye Kanunu.
Maalesef, amacı Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü durdurmak iken bu Anayasa
çöküşü hızlandırmış ve 1876 tarihi itibarıyla imparatorluk sınırları içerisinde
bulunan pek çok vatan toprağı, neticede 1920’li yıllara gelindiğinde elimizden
çıkmış ve imparatorluk da İstanbul’da küçücük bir alanda müstevli güçlerin
tahakkümü altına girmiştir.
İşte, bir
imparatorluğun çöküşünün sebepleri ve sonuçlarıyla ilgili olmak üzere biz
devlet olarak, millet olarak, bedel ödemiş bir millet olarak büyük bir
tecrübeye sahibiz. Onun için, 21’inci yüzyıla girdiğimiz şu süreçte yeni bir
anayasa ihtiyacı var olduğuna, kesin olduğuna göre, Milliyetçi Hareket Partisi
imparatorluğu çökerten 1876 Anayasası’nın, Anayasa’nın uygulanmasıyla ilgili
süreçten bu dönemde yararlanılması, bunun faydalı yönlerinin benimsenmesi,
çöküşe sebep olan noktalarından ise sakınılması gerektiğini düşünmektedir.
Diğer taraftan,
çöken imparatorluğun arkasından verilen muhteşem bir Kurtuluş Savaşı’ndan sonra
1921 Anayasası’nı yapmışız. 1921 Anayasası’nda millet bütünlüğü ve üniter devlet yapısına geçmişiz. Vatandaşın tebaa
düzeninden eşit vatandaşlık düzeyine geçmişiz ve bir Kurtuluş Savaşı bedeli
ödemiş millet olarak, devlet olarak bu tecrübeden yararlanmamız, bunun olumlu
yönlerini almamız ve olumsuz yönlerinden ise sakınmamız gerekmektedir.
Yine 1924
yılında, kurmuş olduğumuz üniter ve millî devlet
yapısına siyasi bir model getirmişiz ve bu siyasi modelin de adı “cumhuriyet”
olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla 1924 Anayasası’nın bu önemli özelliğinden,
21’inci yüzyılın değerleriyle de örtüşmek kaydıyla yeni anayasa yapımında
yararlanmamız gerekmektedir.
Bir ihtilal
yaşamışız, yine bir bedel ödemişiz, 1960 ihtilali ve 1961 Anayasası. İhtilal
mantığıyla yapılmış olan 1961 Anayasası “Bol geldi bu millete.” denilerek
eleştirilmiş ve Türkiye’yi belirli bir süreç içerisinde önemli noktalara kadar
taşımıştır. Bu bol gelen Anayasa’nın da iyi yönünün, kötü yönünün
değerlendirilmesi ve 21’inci yüzyılda evrensel değerlerle barışık bir anayasa
yapımında bundan yararlanmamız gerekmektedir.
1982 Anayasası,
bir ihtilal anayasasıdır, ihtilal mantığıyla hazırlanmıştır. Dolayısıyla, bu
Anayasa da, o mantığın gerektirdiği kurum ve kuruluşlar ile millet iradesini
paylaşma özelliği itibarıyla “Dar geldi.” diye eleştirilmiştir. Dolayısıyla,
dar gelen bu Anayasa’nın da olumlu ve olumsuz yönleri 21’inci yüzyılın evrensel
değerleriyle bağdaştırılmak kaydıyla değerlendirilmeli, yeni anayasa yapımında
dikkate alınmalıdır.
İşte bütün bu
saydığım beş tane anayasayı yüz otuz beş yıl içerisinde biz değiştirirken, bir
imparatorluk kaybetmişiz, bir Kurtuluş Savaşı yaşamışız ve iki tane de ihtilal
görmüşüz. Dolayısıyla, dünyanın en zengin anayasa yapan ülkesi olarak bu
anayasaları yaparken en büyük bedelleri ödemiş bir devlet, bir millet olarak
anayasa hukuku konusunda bizim 21’inci yüzyılda başkalarından alacak dersimiz
yoktur, yeter ki, tarihten çıkardığımız dersi dikkatle inceleyelim ve tarihin
tekerrür etmesine izin vermeyelim.
Değerli
arkadaşlarım, bu beş anayasa yapılırken Türkiye çok sayıda anayasa değişikliği
yapmış, anayasaların 230’a yakın maddesi değiştirilmiştir. Şaşırtıcı bir
şekilde bu anayasaların değişikliği üç tane muhtıranın neticesinde
gerçekleşmiştir. Bu anayasa değişikliklerinin büyük bir bölümü 12 Mart 1971, 28
Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 tarihi itibarıyla bu muhtıralar milletin iradesi
üzerinde ciddi bir ipotek unsuru olmuştur.
Şimdi, buradan
çıkarak yeni Anayasa’yı nasıl yapmamız lazım? Değerli arkadaşlarım, bugün
örneğini görüyoruz. Bugün dört parti bir araya gelebildi. Demek ki haklı ve
makul bir noktada siyasi partilerimiz uzlaşma içerisine girebiliyor ve bu
uzlaşmayı da, geçmişte olduğu gibi, 2000’li yıllarda beş partinin bir araya
gelerek Anayasa’yı değiştirdiği gibi, 23’üncü Dönemde de değiştirebiliyoruz.
Böyle bir
değişikliğin toplumsal mutabakat zemininde yapılabilmesi için Milliyetçi
Hareket Partisi, 2007 yılında, yani 23'üncü Dönem milletvekilliği, yasama
faaliyeti başlar bazlamaz
milletimize ilan etmiştir: “Gelin, bu Anayasa’yı toplumsal bir mutabakat ile
değiştirelim veya yenisini yapalım.” diye. Bunun için yol ve yöntem de
göstermiştir. Mecliste bir uzlaşma komisyonu kurulsun, bu uzlaşma komisyonuna
siyasi partiler üyelerini versin. Böyle bir teşebbüs olmuş ve Milliyetçi
Hareket Partisi de uzlaşma komisyonuna üyesini vermiştir, lakin burada
tartışmaya gerek görmediğim sebeplerle bu komisyon kurulamamıştır. Ama, vakit geç değildir. Önümüzde bir seçim vardır. Bu
seçimde, belli belli besbelli ki 24’üncü Dönem Parlamentosu, yani bundan sonra
seçilecek Parlamentonun ağırlıklı çalışma konusu Anayasa değişikliği olacaktır.
O zaman, gelin, demokrasinin gerektirdiğini birlikte yapalım, vakit geç değil.
Siyasi partiler bir uzlaşma komisyonu etrafında bir araya gelsinler ve
uzlaşabildikleri maddeleri alt alta yazsınlar. Seçime giderken diyelim ki: “Ey
millet! Biz Mecliste bulunan partiler olarak Anayasa’nın şu, şu, şu maddelerini
değiştirme konusunda anlaştık. Bize oyunu verirken ona göre ver.” Elbette ki
tam mutabakat sağlanamaz. Bu takdirde, mutabakat sağlanamayan alanlarda, buna
karşı çıkan partiler de desin ki: “Ben sağlanmış olan bu mutabakatın şu
maddelerine karşıyım.” Millet de onları bilsin, ona göre oyunu versin. Böylece
millî irade tecelli etsin ve 24’üncü Dönem Parlamentosu artık kurucu Meclis,
tali kurucu Meclis gibi tartışmaları ortadan kaldıracak şekilde 21’inci
yüzyılın evrensel değerleriyle barışık bir anayasayı yapabilsin ve yüz otuz beş
yıllık Anayasa tartışmalarımıza bir son verebilsin.
İşte, böyle bir
zemin içerinde Milliyetçi Hareket Partisinin ortaya koyduğu ve Anayasa
değişikliğinde savunduğu, bir bakıma da kırmızı çizgiler
olarak ilan ettiği hususlar şunlar olacaktır: Biz, tarihî tecrübeden
yararlanıyoruz, tarihin tekerrür etmemesi için. İşte, bu nedenle diyoruz ki:
1876 Anayasası, Osmanlıya bir imparatorluk kaybetmesi sonucunu doğuran,
imparatorluğun çöküşünü hızlandıran bir anayasa olmuştur. Dolayısıyla 21’inci
yüzyılda Türkiye’yi büyük ufuklara, lider ülke ufkuna taşıyacak evrensel
değerle barışık Anayasa’nın yapımında, imparatorluğu çökerten bu husus dikkate
alınmalıdır ve etnik ayrışmalar, etnisite temelindeki
tartışmalar ortadan kardırılarak 21’inci yüzyılın evrensel değeri olan eşit
haklara sahip vatandaşlık esasında bir mutabakat sağlansın.
Diğer taraftan,
imparatorluk çok uluslu, çok hukuklu bir yapıya sahipti. Bu çöken Osmanlı
İmparatorluğu’nun külleri arasından bir Türkiye Cumhuriyeti devleti oluşmuştur.
Bu devlet millî bir devlettir, üniter bir devlettir
ve millet bütünlüğüne dayalı bir devlettir. Bir kurtuluş savaşıdır bu devletin
kurulmasının bedeli. Bu bedeli ödemiş bir devlet, bir millet olarak devletin
kuruluş felsefesine uygun davranılmalı ve yeni Anayasa tartışmasında uyduruk ve
ucube birtakım söylemlerle devletin üniter yapısını
ve milletin bütünlüğünü tahrip edecek, örseleyecek, onları aşındıracak
söylemlerden kaçınılmalı.
Diğer taraftan,
kurulan yeni üniter ve millî devletin siyasi yapısı
parlamenter demokrasi ve cumhuriyet olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla
Milliyetçi Hareket Partisi ilan etmektedir ki yeni Anayasa’da, 21’inci yüzyılın
değerlerini taşıyan yeni Anayasa’da, cumhuriyetin temel değerleri, parlamenter
demokrasi, kuvvetler ayrılığı ilkesi, yargı bağımsızlığı ilkesi tartışılmadan,
iyileştirilecek şekilde kabullenilmelidir.
Değerli
arkadaşlarım, bu ifade ettiğim altı tane madde, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
kuruluş felsefesidir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesini
aşındıracak, numaralı cumhuriyetçilere laf söyleyecek bir yol açacak,
Türkiye’yi etnik parçalara bölecek, mozaiklere bölecek her teklifin karşısında
Milliyetçi Hareket Partisi dimdik ayakta olacaktır. Ödediğimiz bedellerin
kıymetini, kadrini bilen bir parti olarak Milliyetçi Hareket Partisi tarihin
tekerrür etmesine müsaade etmeyecektir.
Değerli
arkadaşlarım, tabii bütün bunları anlatırken bir de son günlerde, yasama
Meclisinin son döneminde yaşadığımız bir Anayasa değişikliği olmuştur. 2007 ve
2010 yıllarında referandum ile kabul edilen Anayasalar, eğer iyi niyetle, halis
niyetle yaklaşılmış olunsaydı, mutlaka toplumsal bir mutabakat temin edilerek
milletin Anayasa değişikliği olarak kabullenilebilir bir hâle getirilebilinirdi. Keşke bu Anayasa değişiklikleri toplumsal
mutabakatı arayan bir niyetin ürünü olabilseydi, dayatma olmasaydı. İşte bu
Anayasa değişikliğinde, insanımızın, milletimizin millî ve manevi değeri olarak
kadına duyduğu saygı, milletimizin çocuğa duyduğu şefkat, milletimizin şehide
duyduğu muhabbet, milletimizin özürlüye duyduğu merhamet, milletimizin baş örtüsüne duyduğu hürmet ve milletimizin 12 Eylül’e
duyduğu nefret duyguları propaganda aracı olarak kullanılmamalıydı. Nitekim, 12 Eylül tarihi itibarıyla, Anayasa’nın kabul
edilmesinden bu yana ciddi bir zaman geçmiştir. Bu süreç
içerisinde -altı yedi ay geçtiği hâlde- ne Anayasa değişikliğinin pozitif
ayrımcılık yapılacak diye ilan ettiği kadına ne çocuğa ne şehide ne özürlüye ne
yaşlıya ne başörtülüye pozitif bir ayrımcılığı öngören bir değerlendirme
yapılmamış ama 12 Eylül’le ilgili burada yapılmış olan gözyaşı propagandasının
arkasında 12 Eylül’ün mimarları, 12 Eylül’ün mühendisleri, 12 Eylül’ün
darbecileri hâlâ 12 Eylül’ün yarattığı bu Anayasa düzeni içerisinde bir koruma
altındadır.
Değerli arkadaşlarım,
keşke “12 Eylül’ü yargılayacağız.” iddiası gerçek olarak ortaya çıkabilseydi.
Keşke 12 Eylül’de insanları işkencelere, Mamaklara, C-5’lere götürüp orada
insanlık dışı muamele eden insanlar yargı önüne getirilebilseydi.
Getirilemeyeceği belliydi çünkü bu Anayasa değişikliği yapılırken niyet halis
değildi. Sadece, milletimizin millî iradeyi ortadan kaldıran 12 Eylül’e karşı
nefret duygusu bir “evet” oyuna dönüştürülme aracı olarak kullanılmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, 12 Eylül hareketini yapanların yargılanması… Çocuklara,
kadınlara, özürlülere, şehit yakınlarına ve devletin merhametli ve şefkatli
elini uzatması gereken diğer kesimlere herhangi bir pozitif ayrımcılık
yapılmazken, Anayasa’nın asıl öngördüğü, içinde cumhuriyetin temel nitelikleri,
yargı bağımsızlığı, parlamenter demokrasiyi ilgilendiren konularda süratli bir
düzenleme yapılmıştır. Yani asıl, Anayasa’nın çıkış,
değiştirilme nedeni olarak öngörülmüş olan Anayasa Mahkemesinin yapısının
değiştirilmesine, Yargıtayın yapısının değiştirilmesine,
Danıştayın yapısının değiştirilmesine, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının değiştirilmesine ilişkin kanunlar süratle
geçirilmiş ancak bu amacı elde etmek için dolgu malzemesi olarak kullanıldığı
izlenimi ortaya çıkan pozitif ayrımcılık yapılacak kesimlerle ilgili olmak
üzere herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır.
Değerli
arkadaşlarım, bu duygu ve düşüncelerle, Meclisimizde sağlanmış olan bu
mutabakata, gönülden bir, halis niyetli mutabakata ulaşma gayretiyle ortaya
koyduğu çalışmalarla destek veren Milliyetçi Hareket Partisi, bu duygu ve
düşüncelerle, spor camiamıza değişikliğin hayırlı olmasını dilemektedir.
Önümüzdeki süreç içerisinde spor federasyonlarımızın yapacağı karşılaşmalarda
ve uluslararası karşılaşmalarda ve yönetimi ve disipliniyle ilgili spor
faaliyetlerinde başarılı bir şekilde hizmetler sunacağına inanıyor, bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyoruz Sayın Bal.
Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler sona ermiştir.
Anayasa
değişikliğine dair teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandığı için
teklifin maddelerine geçilmesi hususunda gizli oylama yapacağız.
Gizli oylamanın
ne şekilde yapılacağını arz ediyorum:
Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden Komisyon
sırasındaki Kâtip Üye Adana'dan başlayarak Denizli’ye kadar (Denizli dâhil) ve
Diyarbakır’dan başlayarak İstanbul’a kadar (İstanbul dâhil), Hükûmet
sırasındaki Kâtip Üye ise İzmir'den başlayarak Mardin’e kadar (Mardin dâhil) ve
Mersin’den başlayarak Zonguldak'a kadar (Zonguldak dâhil) adı okunan
milletvekiline, biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak
pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad
defterinde işaretleyecektir. Milletvekilleri,
Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden başka yerde
oylarını kullanmayacaklardır.
Vekâleten oy
kullanacak bakanlar da, yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu
bölümde oylarını kullanacaklardır.
Bildiğiniz üzere,
bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu
ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak
sayın üye, Kâtip Üyeden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad
defterine işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak
kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta
kutusuna atacaktır.
Bilahare oy verme
yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı
kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.
Oylamada adı
okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Şimdi, gizli
oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların
toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 697 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin maddelerine geçilmesinin gizli oylamasında,
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yerine Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa
Demir, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın yerine Devlet Bakanı Faruk
Çelik, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in yerine Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf vekâleten oy
kullanacaklardır.
(Oyların toplanmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Oyunu
kullanmayan sayın milletvekili arkadaşımız var mı?
Oy kullanma
işlemi tamamlanmıştır.
Kupalar
kaldırılsın.
(Oyların ayrımı
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi’nin maddelerine geçilmesine
dair gizli oylamanın sonucunu açıklıyorum:
“Kullanılan Oy
Sayısı : 350
Kabul : 343
Ret : 1
Çekimser : 6
Kâtip Üye Kâtip Üye
Gülşen
Orhan Yusuf
Coşkun
Van Bingöl”
Teklifin
maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ ANAYASASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 59’uncu maddesinin kenar başlığı “B. Sporun geliştirilmesi ve
tahkim” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Spor
federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin
kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu
kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.”
BAŞKAN –
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay.
Buyurunuz Sayın
Atay. (CHP sıralarından alkışlar)
M. FATİH ATAY
(Aydın) – Ben böyle bir ortamda konuşmayı uygun bulmuyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Atay, siz buyurunuz kürsüye lütfen.
Sayın
milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturunuz ya da sizi kulise davet ediyorum.
Buyurunuz Sayın
Atay.
CHP GRUBU ADINA
M. FATİH ATAY (Aydın) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 59’uncu Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisinin görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım.
Değerli
milletvekilleri, spor evrensel bir olaydır. Spor oyun kuralları dünyanın her
yerinde aynıdır. Futbolla ilgili kurallar, basketbol ve diğer bütün spor branşlarıyla ilgili kurallar dünyanın her yerinde aynıdır ve
uluslararası alanda spor branşları örgütlenmiş ve bu konularda küresel kurallar
egemen olmuştur.
Sporun
yargılanmasının ani ve hızlı olması ve doğru yapılması gerekmektedir. Ancak ülkemizdeki
bu Anayasa değişikliğinde, duyulan ihtiyaç nedeniyle, şöyle bir durum söz
konusudur: Anayasa Mahkemesi 5894 sayılı Yasa’nın tahkimle ilgili olan kuralını
Anayasa’nın 36 ve 9’uncu maddelerine, hak arama hürriyetlerine aykırı bulduğu
için iptal etmiştir. Dünyanın her yerinde sporla ilgili, tahkimle ilgili,
özellikle futbolla ilgili yargıya başvurmama kuralı söz konusudur ancak
Türkiye’de bir istisna söz konusudur, o da Futbol Federasyonunun kurullarının
dışında genel yargıya da gidilmektedir. Bu, sporda iki başlılığı doğurmaktadır.
Bu nedenle spor faaliyetleri ve disiplin konularıyla ilgili olarak sorunları
Futbol Federasyonu kurullarının zorunlu tahkim yoluyla çözümlemesi sporda hızlı
ve çabuk çözüm getirilebilmesi için önemli bir olaydır ve bu Anayasa
değişikliği de ortak olarak tüm siyasal partiler tarafından birlikte
verilmiştir.
Bu ortaklık
elbette güzel bir olayı beraberinde getirmiştir, ülkenin çıkarları için Anayasa
değişikliğindeki uzlaşı kültürümüz bir örnek olay olarak siyasal tarihimize geçecektir.
Ancak bu değişiklik yapılmaz ise bazı sorunlarla karşı karşıya kalacağımız da
bir gerçektir. Örneğin, yıllar önce, iki ilimiz, küme düşmelerine rağmen,
Futbol Federasyonunun verdiği kararları genel yargıya götürerek -tedbir kararı
verildi- idare mahkemesinden almış oldukları kararla da bir üst lige çıktılar.
Ayrıca, Ankaraspor’un -şimdi düştü- sahası Futbol Federasyonu
tarafından kapatılmıştı, onlar da anında tedbir kararı aldırdılar -nasıl
aldılarsa- ve sahalarının kapatılmasını engelleyen bir kararla kendi
sahalarında oynama hakkını elde ettiler.
Ayrıca, aynı
örnekler kırmızı kartlarda da söz konusu oldu.
Değerli
arkadaşlar, burada hep birlikte yasalar çıkarıyoruz ve bu yasaların hepimiz
için, Türkiye’de yaşayan bütün yurttaşlar için uygulanması gerekir. Yani burada çıkardığımız yasaların bir kişi tarafından
uygulanmaması gibi bir durum söz konusu olamaz ama bir spor kulübünün onursal
başkanı var, o onursal başkan ne yazık ki bu spor kulübünden elini çekmiyor -bu
spor kulübünün, onursal başkanlığın ötesinde devamlı olarak kendisi tarafından
yönetildiği bütün spor kamuoyu tarafından bilinmekte, Federasyon tarafından
bilinmekte, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü tarafından bilinmekte, Bakanlık
tarafından bilinmekte- ve kendisi, Twitter’da kendi
takımıyla ilgili olarak birçok mesaj vermekten de çekinmiyor. Demek ki
yasalar karşısında hakkı olmadığı bir şeyi yapan kişiye karşı hiçbir şey
yapılamamasını da hayretle karşıladığımı bildirmek isterim.
Geçen hafta kar
yağdı Ankara’da, birçok parlamenter arkadaşımız mahsur kaldı, birçok insan
evine ulaşamadı ama o arkadaşımız Twitter’da kendi
takımıyla ilgili birçok şeyler yazmaktan çekinmedi. Bunu da doğru bulmadığımı,
spor kamuoyunun, bu çıkacak olan yasalar karşısında herkesin eşit olduğunu ve
herkese aynı yaptırımın uygulanması gerektiğini düşünüyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bu Anayasa değişikliğine, bu maddeye de olumlu bakıyor ve
değişikliğe katkı vereceğimizi düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Atay.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Oktay
Vural.
Buyurunuz Sayın
Vural.
MHP GRUBU ADINA
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında bugün
Parlamentoda bir Anayasa değişikliğinin nasıl yapılması gerektiğini ve usulüne
uygun yapılacak bir Anayasa değişikliğinin de nasıl, millet ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından kabul edilebileceğini göstermesi bakımından önemli
bir örneği yaşıyoruz. Bu konuda özellikle Danıştayın
başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesinin verdiği tahkim kararlarına karşı yargıya
gidilemeyeceğine ilişkin kanun maddesinin iptaline yönelik bir irade karşısında
gerçekten durumu müzakere ettik ve bu çerçevede Türkiye Futbol Federasyonunun
yaptığı girişimler neticesinde bu safhaya kadar geldik.
Aslında Futbol
Federasyonu Başkanı Sayın Genel Başkanımızla bu konuda bir görüşme talep etti.
Sayın Genel Başkanımızla yaptıkları görüşmede, ortaya çıkan sorunu ve bununla
ilgili bir düzenleme yapılmazsa Türk sporunda bir kaosun
doğacağını ifade etti ve kendileri de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu
konuda üzerimize düşeni yapacağımızı ve katkı sağlayacağımızı ve böyle bir
Anayasa değişikliğinin gerçekleştirilmesi için de öncelikle adım atılacağını
ifade etti. O görüşmede Sayın Genel Başkanımız diğer partilerle de müzakere
ederek bu uzlaşma zemininin temin edilmesini ifade etti ve bugün bu noktaya
kadar geldik. Spordan sorumlu Sayın Devlet Bakanımız da bu konuda görüşmeler
yaparak, partiler arasında böyle bir uzlaşmanın temin edilmesine katkı sağladı.
İşte, bugün, burada milletle uzlaşınca iyi oluyor tabii, milletin tamamıyla
uzlaşınca daha iyi oluyor.
Daha önce
söyledik, diyor ki, “Hükümlerin en yücesi uzlaşmadır.” Dolayısıyla, bugün
Türkiye’de bir Anayasa değişikliği yapılırken partiler arasında uzlaşmanın ne
kadar önemli olduğu kadar Komisyonda yapılan görüşmelerde teklifin dışında da,
o Komisyonda bu teklifin nasıl şekillendirilmesi konusunda da bir uzlaşma temin
edilmesi bence son derece önemli. Bu bakımdan çıkarılması gereken dersler
vardır. Aslında burada çıkarılması gereken dersler Anayasa gibi bir konuda
partiler arasında diyalog olduğu zaman uzlaşma olabilir ve partiler arasında bu
uzlaşmaya zemin teşkil edecek görüşmelerde de en uygun yolu bulabiliriz.
Dolayısıyla, inşallah, bundan sonraki Anayasa değişikliklerinde de Türkiye’de
böyle bir uzlaşma temin etme yoluna gidilmesinde, hatta ve hatta bizim daha
önce ifade ettiğimiz, partiler arasında bir uzlaşma komisyonu oluşturarak bu
zeminin aranmasında büyük bir fayda olduğunu bu vesileyle ifade etmek
istiyorum.
Ben böyle bir
Anayasa değişikliğinin gerçekten uzlaşma zemininde bu Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna gelmesine vesile olan herkese teşekkür ediyorum, başta
siyasi partilerin grup başkan vekillerine teşekkür ediyorum. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak olumlu katkıyı nasıl yapacağımızı, makul ve mümkün olanın, doğru
olanın yanında da nasıl beraber ve birlikte hareket edeceğimizi ortaya koymuş
bulunmaktayız. Bu Anayasa değişikliğinin Türk sporuna katkı sağlaması ve Türk
sporunun, açıkçası, rasyonel kararları kendisinin alabilmesini temin edecek bir
zemin oluşturması bakımından da gerçekten faydalı gördüğümüzü ifade etmek
istiyorum.
Bu vesileyle bir
konuyu da belirtmek istiyorum: Anayasa Mahkemesi, sporla ilgili tahkim kararlarını
zorunlu tahkim yoluna sunan maddeyi iptal ediyor. Aslında, belki de bugün bizim
burada bir Anayasa değişikliğine gitmeksizin de bu sorunun Anayasa Mahkemesi
tarafından da çözümlenmesi gerekir. Yani bir spor faaliyeti
olmuş, günlük, haftalık oynanan bir maçla ilgili, sürekli olarak bunları
yargıya götürmenin nasıl bir pratik yarar sağlayacağı, sporu nasıl bu şekilde
yönetebileceğimiz konusunda keşke Anayasa Mahkemesi de mütalaa yapmış olsaydı;
orada bir anayasal yorum getirmek suretiyle, spor faaliyetlerinin yönetilmesi
ve denetimiyle ilgili hususların aslında bu şekilde, bir yargı yoluna
başvurulmaksızın zorunlu tahkim yoluyla yapılabileceğine ilişkin bir karar
almış olabilseydi. Doğrusu bu yönüyle bakıldığı zaman da hukukun bu
şekilde, doğru bir şekilde yorumlanıp sorunları bu yorum vesilesiyle çözebilme
kabiliyetine erişmesini de dilediğimi ifade etmek istiyorum.
Bu Anayasa
değişikliğinin başta spor camiasına, milletimize hayırlı, uğurlu olması
dileğiyle hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Vural.
Başka söz isteyen
yok.
Soru-cevap yok.
Bir önerge
vardır, okutuyorum:
TBM Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
697 sıra sayılı yasa teklifinin birinci maddesinde geçen “başvurulabilinir”
ibaresinin “başvurulur” biçiminde değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, metin çok açık. “Ancak”
kelimesi olduğu için başta bu önergeye katılamıyoruz, ifade yerinde ve
doğrudur.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI
FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN –
Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 697 sıra sayılı Anayasa
Değişikliği Teklifi’nde -bir maddelik değişiklik
zaten- burada deniliyor ki: Spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine
ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir.” Hâlbuki
“başvurulabilir” ifadesi kulağı tırmalıyor, başvurulur... Zaten ihtilaflara
karşı bir tek yol vardır, o da tahkim usulüdür. Anayasa
yapmak bence önemli bir olay. Burada ifadelere dikkat etmek gerekiyor.
Ben “başvurulur” kelimesinin buraya daha uygun düşeceğine inanıyorum.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, tabii ki dört senedir şurada, şu Parlamento çatısı altında bu
kadroyla hizmet ediyoruz. Hatırlarsanız, Meclis daha başlangıç zamanında…
Tabii, Futbol Federasyonunda büyük paralar vardı. Tayyip Bey ne yaptı? Futbol
Federasyonunu elde etmek istedi. Elde etmenin yolu neydi? O zaman kulüplerin…
Bir kanun getirdi buraya -işte sizin parmaklarınızla- o spor kulüplerinin 35
trilyon liralık vergi borçları affedildi. Affedildikten sonra Tayyip Bey’in
arkadaşı rahmetli Hasan Doğan seçildi Futbol Federasyonu Başkanlığına. Ondan
sonra, tabii, bu arada, “Hasan Doğan’dan bir gemi de alındı” denildi, yani
Tayyip Bey’in oğlu bir gemi aldı, acaba Hasan Doğan’ın şirketinden mi aldı,
başkasından mı alındı, o zaman ortalıkta böyle şeyler de dolaşıyordu. Tabii, bu
konuda sorduğumuz sorulara cevap verilmediği için bu geminin burada alındığı
konusundaki durum bir açıklık kazanmadı.
AKP, Tayyip
Erdoğan spora müdahale etti de ne oldu spor? Uluslararası dünya şampiyonasında,
uluslararası arenada Türk sporunun parlak durumu Tayyip Bey’in müdahalesiyle
maalesef, bugün, artık, dünyada isminden bahsedilmez bir hâle geldi.
ABDURRAHMAN ARICI
(Antalya) – Dünya Basketbol Şampiyonası’nda ikinci kim oldu? Ayıp ya!
KAMER GENÇ
(Devamla) – Efendim, Dünya Basketbol Şampiyonası değil; futbol, futbol, bizim
esas şeyimiz futboldu. Futbolda, tabii, büyük para vardı, orası elde edildi,
elde edildikten sonra yandaşlara peşkeş çekildi. Yandaşlara da peşkeş
çekildiğinde…
Şimdi, değerli
milletvekilleri, bakın, seçime gidiyoruz. Seçime giderken -AKP’lilere özellikle
belirtmek istiyorum- Türkiye’de tek bir kişinin dikta rejimi var. Bakın,
geçenlerde, içeriye alınan 2 subay arkadaşımızın yakınları vefat etti. Bunlar
tutuklu. Şimdi, kanuna göre tutuklu kişilerin yakınlarının cenazelerine gitmesi
yasak, mümkün değil. Şimdi, burada tutukluların da yakınlarının cenazesi olduğu
takdirde cenazeye katılması konusunda kanun değişikliği yapmamız gerekirken,
maalesef Tayyip Erdoğan “Ya, bırakın gitsinler.” dedi. Böyle
bir devlet olur mu! Böyle bir kişi, kanun dinlemiyor, hukuk dinlemiyor,
yargıyı dinlemiyor. Şimdi, biz neyin peşindeyiz? Bir dikta rejimi… Bakın,
değerli milletvekilleri, dolayısıyla, burada kanun yapmak da bir şey ifade
etmiyor, o kanuna saygı göstermek önemli.
Şimdi, AKP seçime
giderken diyor ki: “Ben Anayasa değişikliği yapacağım.” Hangi değişikliği
yapacaksan, çık burada -nitekim birtakım partilerimiz de söylüyor- bunları
söyle. Anayasa toplumun tümüne uygulanan kurallardır. Bu
kurallarda insanların asgari müştereklerde uzlaşması lazım. Ama işte,
Cumhurbaşkanı seçiminde buna riayet etmezsiniz. Cumhurbaşkanı, işte, bir kişiyi
seçtiniz Çankaya’ya. Ne yapıyor? Danıştaya üye
atıyor. Danıştay nedir? Yüce bir idari yargı, en son merci, oraya Tayyip Bey’in
yakınını atıyor. Kimdir bu kişi? İmam-hatip mezunu. Ne
tahsili vardır? Gazi Eğitimi bitirmiş, öğretmenlik yapmış. Peki, bu Gazi
Eğitimi bitiren imam-hatipli arkadaş Danıştayda Türk
milleti adına hangi hukuki kararları verecek arkadaşlar? Yani böyle, devletin
kurumlarını ne duruma çevirdiğinizi icraatlarınız
ortaya koydu. Hukuk bir memlekette işlemiyorsa, bir kişinin iradesiyle eğer
devlet şekilleniyorsa orada dikta rejimi vardır. Seçimden sonra da, dilerim ki
bu dikta rejimini isteyenlerin burnu kırılsın, ondan sonra memlekete demokrasi
gelsin.
Ben bu vesileyle
bunu belirtmek istedim.
Saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederiz Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
1’inci madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi maddenin
gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, 697 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
1’inci maddesinin oylamasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yerine Bayındırlık ve
İskân Bakanı Mustafa Demir, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yerine
Devlet Bakanı Faruk Çelik, Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Eker yerine Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf vekâleten oy
kullanacaktır.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu
kullanmayan sayın milletvekili arkadaşımız var mı? Yok.
Oylama işlemi
tamamlanmıştır.
Kupaları
kaldırınız lütfen.
(Oyların ayrımı
yapıldı)
BAŞKAN – 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
“Kullanılan Oy
Sayısı : 354
Kabul : 344
Ret : 2
Çekimser : 8
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Yusuf
Coşkun
Burdur Bingöl”
2’nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması hâlinde oylanır.
BAŞKAN – 2’nci
madde üzerinde söz talebi yok.
2’nci maddenin
gizli oylamasına Adana ilinden başlıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, 697 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
2’nci maddesinin oylamasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yerine Bayındırlık ve
İskân Bakanı Mustafa Demir, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yerine
Devlet Bakanı Faruk Çelik, Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Eker yerine Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf vekâleten oy
kullanacaklardır.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu
kullanmayan sayın milletvekili var mı? Yok.
Oy verme işlemi
tamamlanmıştır.
Kupalar
kaldırılsın.
(Oyların ayrımı
yapıldı)
BAŞKAN – 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinin gizli oylamasının sonucunu
açıklıyorum:
“Kullanılan Oy
Sayısı : 357
Kabul : 349
Ret : 4
Çekimser : 4
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Yusuf
Coşkun
Burdur Bingöl”
Sayın
milletvekilleri, 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi’nin birinci görüşmeleri
tamamlanmıştır. İkinci görüşmeye en az kırk sekiz saat geçtikten sonra
başlanabilecektir.
Alınan karar
gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 16 Mart 2011 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.58