Normal 25669 2 15 2011-03-21T09:32:00Z 2011-03-21T09:32:00Z 84 46639 265847 TBMM 2215 623 311863 12.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

 

DÖNEM: 23                            CİLT: 93                    YASAMA YILI: 5

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

66’ncı Birleşim

15 Şubat 2011 Salı

 

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

  II. - GELEN KÂĞITLAR

 III. - YOKLAMA

 IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün, kara yollarında can güvenliğine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, yurt dışında çalışan işçilerimizin tasarruflarıyla Türkiye’de kurulmuş olan şirketlerin batması sonucu mağdur olan vatandaşlarımıza ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Kütahya Milletvekili İsmail Hakkı Biçer’in, Kütahya çevre yolunda infilak eden LPG yüklü bir araca ve kara yolu güvenliği açısından LPG taşıyan araçların şehir trafiğine sokulmamasına ilişkin açıklaması

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya çevre yolunda infilak eden LPG yüklü araca ve bu tür kazaların tekrar yaşanmaması için Hükûmetin daha ciddi tedbirler almasına ilişkin açıklaması

3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Türk Patent Enstitüsünde işine son verilen 110 taşeron işçiye ilişkin açıklaması

4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

5.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, gensoru görüşmelerinde bakandan sonra İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre yerinden söz verilemeyeceğine ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek ve 24 milletvekilinin, akaryakıt fiyatlarındaki artışın nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1034)

2.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan ve 20 milletvekilinin, NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesinde kabul edilen Stratejik Konsept Belgesi ve Füze Savunma Sisteminin etkilerinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1035)

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, ceza infaz kurumları personelinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1036)

4.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Van’daki hava kirliliğinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1037)

 

B) Tezkereler

1.- Spor kulüplerinin sorunları ile sporda şiddet sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/80, 91, 267, 674, 714, 737, 739, 876, 877, 878, 879, 880) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1415)

2.- TBMM ile Mozambik Parlamentosu arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1412)

3.- Bazı milletvekillerine, Başkanlık tezkeresinde belirtilen sebep ve sürelerle izin verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1413)

4.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’a ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1414)

C) Önergeler

1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Kredi Kartları Faizlerinin İndirilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/174) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/257)

 

VII.- GENSORU

A) Ön Görüşmeler

 

1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, uyguladığı tarımsal politikalarla çiftçileri işsizliğe ve yoksulluğa ittiği, kırmızı et fiyatlarında yükselişe neden olduğu, tarımsal üretimi ve üreticileri desteklemek yerine ithalatı teşvik ederek görevinin gereklerine aykırı davrandığı iddiasıyla Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/13)

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYON-LARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)

2.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/991) (S. Sayısı: 609)

3.- Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/877) (S. Sayısı: 535)

 

IX.- OYLAMALAR

1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, uyguladığı tarımsal politikalarla çiftçileri işsizliğe ve yoksulluğa ittiği, kırmızı et fiyatlarında yükselişe neden olduğu, tarımsal üretimi ve üreticileri desteklemek yerine ithalatı teşvik ederek görevinin gereklerine aykırı davrandığı iddiasıyla Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi’nin oylaması

2.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın oylaması

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, röntgen teknisyenlerinin özlük haklarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/17249)

2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, etik davranış ilkelerini ihlal eden personele ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/17370)

3.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün sağlık ocağının ebe ihtiyacına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/17505)

4.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahraman-maraş-Çağlayancerit’e adliye kurulmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in cevabı (7/17601)

5.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı işbirliğiyle şehit aileleri ve gaziler için toplanan yardımların dağıtımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Faruk Çelik’in cevabı (7/17673)

6.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün sulama ve içme suyu ihtiyacına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/17751)

7.- Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Türkiye-Avrupa Birliği üyelik müzekelerinde fasılların açılmasında yaşanan soruna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın cevabı (7/17839)

8.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, kamu yatırımlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı (7/17841)

9.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, deniz kirliliğinin önlenebilmesi için alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/17867)

10.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Burdur Onaç Barajı ve kış aylarında yaşanan mağduriyete ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/17868)

11.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa-Keles Dağdibi Köyü’nün göletine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/17870)

12.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, GAP kapsamında Gaziantep’teki sulama kanalları inşaatına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/17966)

13.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Mersin-Bozyazı Sazlıyokuş mevkisindeki Hazineye ait bir taşınmazla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/17968)

14.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, EPDK’nın aldığı kararlar çerçevesinde bazı elektrikle ilgili ücretlerdeki artışa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/18047)

15.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, yanlış düzenlenmiş elektrik faturalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/18049)

16.- Kırşehir Milletvekili Metin Çobanoğlu’nun, Kırşehir-Mucur’a doğal gaz getirilmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/18050)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 13.03’te açılarak altı oturum yaptı.

 

Pakistan Ulusal Meclisi Başkan Yardımcısı Faisal Karim Kundi ve beraberindeki,

Vietnam Ulusal Meclisi Başkan Vekili ve üyelerinden oluşan,

Almanya Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Meclis Başkanı ve üyelerinden oluşan;

Birer heyetin ülkemizi ziyaretlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

 

Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, 1937 ve 1938 yıllarında Tunceli’de meydana gelen olayların (10/1030),

Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ve 19 milletvekilinin, 1978’de Kahramanmaraş’ta meydana gelen olayların (10/1032),

Araştırılması amacıyla;

İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 22 milletvekilinin, Tuzla’daki çevre kirliliğinin ve etkilerinin (10/1031),

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, baz istasyonlarının insan sağlığına ve çevreye etkilerinin (10/1033),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla;

Bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Gündemin sunuşlar kısmında okunan Meclis Araştırması önergelerinden, BDP Grubunca verilmiş olan (10/1030) no.lu “1937 ve 1938 yıllarında Tunceli’de meydana gelen olayların araştırılması amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önerge”nin gerekçesinin asla kabul edilemeyeceği, bu nedenle işleme alınmaması, önergenin geri çekilmesi ve tutanaklardan çıkartılması gerektiğine ilişkin Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın açıklaması üzerine;

Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis,

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan,

İzmir Milletvekili K.Kemal Anadol,

Birer açıklamada bulundular.

Başkanlıkça, konuya ilişkin bir açıklamada bulunuldu.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporlarının (1/883) (S. Sayısı: 568),

Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

2’nci sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağı’nın; Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın; Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın; Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) görüşmeleri tamamlandı.

 

Geçici maddeler ilavesine ilişkin önergelerin görüşmelerine başlanıldı:

Geçici 17’nci maddenin görüşmeleri sırasında okunmuş bulunan önergenin gerekçesine ilişkin açıklama yapan Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın konuşması üzerine:

İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,

İzmir Milletvekili Harun Öztürk,

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu,

Geçici 18’inci maddenin görüşmeleri sırasında okunmuş bulunan önergenin gerekçesine ilişkin açıklama yapan Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın konuşması üzerine:

Manisa Milletvekili Erkan Akçay,

Birer açıklamada bulundular.

 

606 S. Sayılı Kanun Tasarısının görüşmeleri sırasında:

Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, BDP Grubunca verilmiş olan ve bugünkü birleşimin sunuşlar kısmında okunmuş bulunan (10/1030) no.lu “1937 ve 1938 yıllarında Tunceli’de meydana gelen olayların araştırılması amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önerge” nedeniyle bir açıklamada bulundu;

Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis,

Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ,

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,

Aynı konuya ilişkin birer açıklamada bulundular.

 

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun  Tasarısı’nın 17, 57, 76, 77, 78, 100, 122, 125 ve 179’uncu maddelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzük’ünün 89’uncu maddesine göre Genel Kurulda yeniden görüşülmesine ilişkin Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın talebinin uygun görüldüğüne ilişkin Danışma Kurulu önerisi bilgiye sunuldu; Hükûmetin önerisi kabul edildi.

 

Kabul edilen öneri doğrultusunda, görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 17, 57, 76, 77, 78, 100, 122, 125 ve 179’uncu maddeler üzerinde  tekriri müzakere yapıldı.

179’uncu maddenin tekriri müzakeresi sırasında, madde üzerinde söz alan Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, tekriri müzakere yapılmasıyla ilgili Danışma Kurulu toplantısının Başkanlık Makamında yapılmadığına, BDP Grubu adına böyle bir toplantıya katılmadığına ve önerinin sahte olduğuna ilişkin açıklaması üzerine:

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu,

Samsun Milletvekili Suat Kılıç,

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan,

Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ,

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır,

Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan,

Samsun Milletvekili Suat Kılıç,

İzmir Milletvekili K.Kemal Anadol,

Birer açıklamada bulundular.

 

Tekriri müzakerelerin tamamlanmasından sonra, 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısı yapılan açık oylaması sonucunda kabul edildi ve kanunlaştı.

 

Danışma Kurulunun, 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin 12 Şubat 2011 Cumartesi günkü (bugün) birleşiminde tamamlanması hâlinde başka işlerin görüşülmemesi ve Genel Kurulun 13-14 Şubat 2011 Pazar ve Pazartesi günlerine ilişkin çalışma kararının kaldırılması önerisi kabul edildi.

 

15 Şubat 2011 Salı günü, alınan karar gereğince saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 00.51’de son verildi.

 

 

 

Sadık YAKUT

 

 

 

Başkan Vekili

 

 

Yusuf COŞKUN

 

Murat ÖZKAN

 

Bingöl

 

Giresun

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

Bayram ÖZÇELİK

 

Fatih METİN

 

Burdur

 

Bolu

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

No.: 83

II.- GELEN KÂĞITLAR

14 Şubat 2011 Pazartesi

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.-    İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir bakanla ilgili suikast iddiası ve Genelkurmay Karargahında yapılan aramaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17142)

2.-    İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, TCK’nın 220. maddesinin 6. fıkrasından yargılananlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17149)

3.-    İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, yargılamalarda tıbbi tanı bilgilerinin gizliliğine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17150)

4.-    İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, HIV/AIDS taşıyıcılarının sivil toplum kuruluşlarınca temsiline ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17151)

5.-    Hakkari Milletvekili Hamit Geylani’nin, bir tutuklunun tedavisiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17222)

6.-    Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, bazı avukatların ölümlü kazalarda tazminat pazarlığı yaptığı iddialarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17224)

7.-    Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, son üç yılda hastanelere alınan sağlık malzemeleri ve ekipmanlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17248)

8.-    Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Zonguldak’taki esnaf ve sanatkârlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17662)  

9.-    Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Zonguldak ve diğer illerdeki KÖYDES ve BELDES Projelerine ayrılan ödenek miktarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17663)  

10.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, ahşap sandık imalatçılarının mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17664)  

11.-  Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan vakıf ve derneklere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17665)

12.-  Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu’nun, Rize’deki HES Projelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17667)  

13.-  İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla açılan soruşturmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17668)  

14.-  Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, kamu yararına çalışan derneklere yapılan yardıma ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17669)  

15.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, 6. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şûrasında İzmir’le ilgili gündeme getirilen konulara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17670)  

16.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Wikileaks’in yayınladığı belgelerdeki Türkiye’de nükleer silah bulunduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17671)  

17.-  Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, okullarda ücretsiz dağıtılan kitaplar için yapılan ödemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17672)  

18.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, ataması yapılan ve kurumdan ayrılan personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17674)  

19.-  Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un, üniversitelerden atılan ve kaydı silinen kişilerin af kapsamına alınmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17675)

20.-  Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Filyos Nehri Büyük Kanal Islah Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/17683)

21.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, çocuklara yönelik şiddet ve istismara ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/17686)  

22.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, ataması yapılan ve kurumdan ayrılan personele ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/17687)

23.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, kaçırılan çocuklara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17694)  

24.-  Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, Tunceli-Çemişgezek Belediye Başkanı ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17695)  

25.-  Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, yerleşim birimlerinin isimlerinin değiştirilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17696)  

26.-  İstanbul Milletvekili Atila Kaya’nın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bazı illerde belediye hizmetlerinde Kürtçe kullanılacağı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17697)  

27.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Jandarma Er Eğitim Tabur Komutanlığının taşınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17698)  

28.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Emniyet Teşkilatında görev yapan GİH sınıfındaki personelin sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanıdan yazılı soru önergesi (7/17699)  

29.-  Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, garnizon koşusuna ve seğmen alayı yürüyüşüne izin verilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17700)  

30.-  Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, garnizon koşusuna izin verilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17701)  

31.-  Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Koruma Hizmetleri Yönetmeliğinin uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17702)  

32.-  Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, korucu sayısının artırılacağı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17703)  

33.-  Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Muş-Malazgirt Tarım Makineleri İstihdam Sanayindeki bazı eksikliklere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17704)  

34.-  İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in, İstanbul Üniversitesinde güvenliği sağlamak amacıyla düzenlendiği iddia edilen “Önleme Araması Kararı”na ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17705)  

35.-  Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, garnizon koşusunun yapılmasına izin verilmemesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17706)  

36.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, mülteci, sığınmacı ve göçmenlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17707)  

37.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, ataması yapılan ve kurumdan ayrılan personele ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17708)

38.-  Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, Mehmet Akif Ersoy’un evinin müzeye dönüştürülmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/17709)

39.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Kahramanmaraş Havaalanı bağlantılı THY uçak seferlerinin artırılmasına ve pervaneli uçak kullanılacağı iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/17711)

40.-  Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, öğretmen atamalarında hizmet puanı üstünlüğü uygulamasının ihlal edildiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17713)  

41.-  Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, Dicle Üniversitesindeki bir öğretim üyesi ile ilgili bir iddiaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17714)  

42.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, eğitim sistemine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17715)  

43.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, öğretmenlik sertifikası alanların atanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17716)  

44.-  Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil’in, okul öncesi eğitim materyallerinin ücretsiz dağıtılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17717)  

45.-  Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil’in, kız meslek lisesi mezunlarının istihdam edilmelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17718)  

46.-  Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Muş Alparslan Üniversitesindeki araştırma görevlisi alımı sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17719)  

47.-  Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Muş İl Milli Eğitim Müdürüyle ilgili bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17720)  

48.-  Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, Burdur-Gölhisar’a Anadolu öğretmen lisesi yapılıp yapılmayacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/17721)

49.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, damızlık sığır işletme yatırımlarına hibe desteği uygulamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17724)  

50.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, ataması yapılan ve kurumdan ayrılan personele ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/17725)  

51.-  Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Filyos Vadisi Projesi kapsamındaki Filyos Limanına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17726)  

52.-  Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, Manisa-Salihli Garına asılan yeni tabelaya ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17727)  

53.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Türk Telekom A.Ş.’ye ait gayrimenkullere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/17728)


No.: 84

15 Şubat 2011 Salı

Rapor

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Samsun Milletvekili Suat Kılıç ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Samsun Milletvekili Suat Kılıç ile 6 Milletvekilinin; Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/849, 2/851) (S. Sayısı: 616) (Dağıtma Tarihi: 15.2.2011) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.-    Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, İran sınırında kaçakçılık yapanların infaz edildiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/2335) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2011)

2.-    Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Sivas-Şarkışla Devlet Hastanesine tıbbi donanım ve teknik personel alımına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/2336) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

Yazılı Soru Önergeleri

1.-    İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, yeni içki satışı yönetmeliğine ve Anayasa değişikliğinde konuyla ilgili düzenlemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18152) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

2.-    İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Düzce-Meteköy’deki TOKİ konutlarının eksikliklerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18153) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

3.-    İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, İzmir Bölge Hıfzıssıhha Enstitüsünün kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18154) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

4.-    Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı’nın, Wikileaks’in yayınladığı belgelerdeki bir iddiaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18155) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

5.-    Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Lübnan’da yaşanan hükümet krizi nedeniyle Dışişleri Bakanının yaptığı görüşmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18156) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

6.-    İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, iki inşaat firması ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18157) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2011)

7.-    Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’daki büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı ile mera yasağı uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18158) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2011)

8.-    Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, 2010 yılında Batman’da işsizlik oranı ve işsizlik sigortasından yararlananlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18159) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2011)

9.-    İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın, özelleştirme işlemlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18160) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

10.-  Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, ara malı ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18161) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

11.-  Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Muğla-Bodrum’da yaşanan sel ve zararlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18162) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

12.-  İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, bir bakanla ilgili suikast iddiası ve Genelkurmay Karargâhında yapılan aramaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18163) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

13.-  Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, 2010 yılında kadına yönelik şiddet olayları sebebiyle ölümlere, açılan soruşturmalar ile davalara ve AİHM’ye yapılan başvurulara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18164) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2011)

14.-  Van Milletvekili Özdal Üçer’in, tutuklu ve hükümlülerin ikametgahlarına yakın yerlerdeki cezaevlerine yerleştirilmelerine ve bir hükümlü yakınının başvurusuna ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/18165) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2011)

15.-  Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te depreme karşı alınacak önlemlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18166) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

16.-  Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, konut ihtiyacı ile yapı kooperatiflerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18167) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

17.-  Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Bakanlıkça düzenlendiği iddia edilen bir film festivaline ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18168) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

18.-  Çankırı Milletvekili Ahmet Bukan’ın, Çankırı’da yabancılara satılan gayrimenkullere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18169) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

19.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, SGK Başkanlığı taşra teşkilatı üst düzey kadrolara yapılan atamalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18170) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

20.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Emet Bor İşletme Müdürlüğünde çalışan tiraj işi alt işveren işçilerinin sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18171) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

21.-  İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, katarakt ameliyatı için hastanelere ödenen bedelin indirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18172) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

22.-  Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, çocuk işçiliğinin önlenmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18173) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

23.-  İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Kocaeli-Dilovası Beldesindeki çevre kirliliği ile ilgili kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun önerileri hakkında yapılan çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18174) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

24.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Zonguldak’taki hava ve çevre kirliliği ile doğalgaz projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18175) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

25.-  Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’da hava kirliliğine karşı yürütülen çalışmalara ve alınacak önlemlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18176) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2011)

26.-  Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, 2872 sayılı Çevre Kanununa muhalefet nedeniyle verilen cezalara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18177) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

27.-  İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Kocaeli-Dilovası Beldesindeki çevre kirliliği ile ilgili kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun önerileri hakkında yapılan çalışmalara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18178) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

28.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Düzce’nin kalkınması için alınacak tedbirlere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18179) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

29.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Filyos Projesinin tamamlanamamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18180) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

30.-  Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin, Yeni Türk Lirasının tedavülden kaldırılması işlemine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18181) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

31.-  Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’da 2009-2010 yıllarında şiddete maruz kalan kadınlara ve alınan önlemlere ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18182) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2011)

32.-  Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Kahramanmaraş’taki özürlü vatandaşlara ve sorunlarına ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18183) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

33.-  Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, Afşin-Elbistan Termik Santraline personel alımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18184) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

34.-  Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, elektrik santrallerinin sigortalanmadığı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18185) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

35.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Emet Bor İşletme Müdürlüğünde çalışan tiraj işi alt işveren işçilerinin sorunlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18186) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

36.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir köyün mahalle statüsüne geçmesiyle meydana gelen mağduriyetlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18187) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

37.-  Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, Bursa-Yenişehir’deki mevsimlik tarım işçilerinin geçici yerleşim alanına yönelik bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18188) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/01/2011)

38.-  Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, köy korucularının özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18189) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

39.-  Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat’ın, Kahramanmaraş’ta mikro kredi uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18190) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

40.-  Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün, bir avukatla ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18191) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

41.-  Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, köy ve mahalle muhtarlarının Bağ-Kur ve SGK primlerinin ödenmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18192) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

42.-  İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Kocaeli-Dilovası Beldesindeki çevre kirliliği ile ilgili kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun önerileri hakkında yapılan çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18193) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

43.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Gelir İdaresi Başkanlığınca uzmanlık sınavı açılıp açılmayacağına ve ücret adaletsizliğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18194) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

44.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, özel tiyatrolara vergi indirimi uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18195) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

45.-  Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, kamuya ait bazı taşınmazların rayiç yıllık kira bedeline ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18196) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

46.-  Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine yapılan atamalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18197) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

47.-  Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te okulların güvenliğinin sağlanmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18198) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

48.-  Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, İstanbul Beykoz Su Ürünleri Lisesinin bakım, onarım ve tadilatına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18199) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

49.-  Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Türkiye Bilinçli Gençlik Projesine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18200) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

50.-  Adana Milletvekili Yılmaz Tankut’un, öğretmen açığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18201) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

51.-  Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, bazı kişilerin açıktan atama yoluyla öğretmen olarak atandığı iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18202) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

52.-  İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, katarakt ameliyatlarında kullanılan bir malzemeye ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18203) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

53.-  Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, SGK’nın şeker ölçüm çubuklarıyla ilgili genelgesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18204) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

54.-  İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Kocaeli-Dilovası Beldesindeki çevre kirliliği ile ilgili kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun önerileri hakkında yapılan çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18205) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

55.-  Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, gıda üreten iş yerlerinin sorumlu yönetici istihdamına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18206) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

56.-  Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın, nişasta bazlı şeker kota oranının düşürülmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18207) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

57.-  Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir’in, Gaziantep’te Ulaştırma Bölge Müdürlüğünün veya şubesinin açılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18208) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

58.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Zonguldak’ın genel ulaşım sorununun çözümüne ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18209) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

59.-  İstanbul Milletvekili Mithat Melen’in, Avrupa Kongresinin Koordinasyonuna ilişkin Devlet Bakanından (Egemen Bağış) yazılı soru önergesi (7/18210) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

60.-  Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, özel tiyatrolara yapılan maddi desteğe ve destek olunan projelere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18211) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/01/2011)

61.-  İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi’nin, Suriye sınırındaki mayın temizleme ihalesine ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18212) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

62.-  Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Şırnak merkez ilçe nüfusuna ilişkin Devlet Bakanından (Cevdet Yılmaz) yazılı soru önergesi (7/18213) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

63.-  İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Kocaeli-Dilovası Beldesinde bulunan mevcut tesislere ve kirliliğe karşı alınması gereken önlemlere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18214) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

64.-  Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Tunus ve Mısır’da meydana gelen halk ayaklanmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18215) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

65.-  Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan’ın, açılış törenlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18216) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

66.-  İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Şırnak’taki bazı yol çalışmalarına ve havaalanı projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18217) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

67.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, telefon dinlemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18218) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

68.-  Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, çocukların cinsel istismarının önlenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18219) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

69.-  İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, suikast girişimi iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18220) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

70.-  Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, üremeye yardımcı tedaviler ile aile ve çocuk yardımlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18221) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

71.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza  Ertemür’ün, daha önce hizmete açılmış yerlerin tekrar açılışının yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18222) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

72.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Edirne F Tipi Cezaevindeki bir tutukluya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18223) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

73.-  Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, suikast iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18224) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

74.-  Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, nişasta bazlı şeker üretimi ve kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18225) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

75.-  İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, suikast iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18226) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

76.-  Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, gözaltında kaybolan kişilere ve toplu mezarlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18227) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

77.-  Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, İran sınırında öldürülen köylülere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18228) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

78.-  Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, Batman’da BDP il eş başkanları ile yöneticileri hakkında bilgi istendiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/18229) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

79.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/18230) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

80.-  Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, 2000-2010 yılları arasında SGK’dan maaş alan emeklilere ve yapılan ödemelere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18231) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

81.-  Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici’nin, iş kollarındaki işçi sayısı ve sendikaların üye sayısı ile ilgili 2011 yılı Ocak ayı istatistiğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18232) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

82.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, işitme cihazlarının temininde yaşanan soruna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18233) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

83.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, kan şekeri ölçüm çubuğu tedariki ile ilgili bir mahkeme kararına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18234) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

84.-  Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, mevsimlik tarım işçilerine yönelik çalışmalara ve sorunlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18235) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

85.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/18236) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

86.-  Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın, HES projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18237) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

87.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18238) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

88.-  Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, ambalaj atıklarının bertarafına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18239) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

89.-  Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Doğu Karadeniz’de hidroelektrik santrali kurmak amacıyla yapılan barajlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18240) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

90.-  Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Konya Ovası Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18241) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

91.-  Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Emet Bor İşletme Müdürlüğünün maden ocaklarının çevreye etkilerine ve Hisarcık’ta yapılması planlanan orman kadastrosuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18242) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

92.-  Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın, HES projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18243) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

93.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/18244) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

94.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18245) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

95.-  Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, TMSF’nin bir ihalesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/18246) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

96.-  Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, TRT’de yayınlanan bir habere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18247) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

97.-  Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, TRT personeline ve programlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18248) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

98.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Bülent Arınç) yazılı soru önergesi (7/18249) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

99.-  Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/18250) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

100.-                Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan’ın, bir açıklamaya ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/18251) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

101.-                Bursa Milletvekili Hamza Hamit Homriş’in, İznik Ayasofya Camisinin kilise olarak tahsis edildiği iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Çelik) yazılı soru önergesi (7/18252) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

102.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Devlet Bakanından (Faruk Nafız Özak) yazılı soru önergesi (7/18253) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

103.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/18254) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

104.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Devlet Bakanından (Selma Aliye Kavaf) yazılı soru önergesi (7/18255) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

105.-                İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, Mısır ve Tunus’ta meydana gelen olayların ticarete etkisi ile ihracat ve ithalata ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Zafer Çağlayan) yazılı soru önergesi (7/18256) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

106.-                Bursa Milletvekili Onur Öymen’in, Mavi Marmara saldırısında Amerika’nın tutumuna ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18257) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

107.-                Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, EÜAŞ bünyesindeki enerji üretimi santrali işletmelerinin özelleştirileceği iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18258) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

108.-                Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Emet Bor İşletme Müdürlüğüne personel alımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18259) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

109.-                Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Afşin Elbistan Termik Santrali İşletme Müdürlüğü fuel oil alım ihalesinde usulsüzlük yapıldığı iddiası üzerine açılan davaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18260) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

110.-                Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, EÜAŞ Genel Müdürlüğü ve bağlı işletmelerdeki personel hareketlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18261) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

111.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/18262) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

112.-                Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, Elazığ-Alacakaya’da meydana gelen bir saldırı olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18263) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

113.-                İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, İstanbul-Ulus’ta mezarlık olarak kullanılan yeşil alana ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18264) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

114.-                Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, bazı valilerin yaptıkları konuşma ve davranışlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18265) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

115.-                İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, bir trompet sanatçısının gözaltına alınmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18266) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

116.-                Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Kars’taki bir heykelin yıkılmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18267) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

117.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18268) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

118.-                İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, kırmızı bültenle aranan firari bir sanığın yakalanması çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18269) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

119.-                Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, çiftçilere Hazine arazilerinin satılmasına ve enerji kaynaklarında vergi indirimine gidilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18270) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

120.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/18271) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

121.-                Samsun Milletvekili Suat Binici’nin, Samsun ve ilçelerinde bulunan eski yazılı basma eserlerin değerlendirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18272) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

122.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/18273) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

123.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18274) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

124.-                Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, Adıyaman Gölbaşı Anadolu Lisesinin yeni bina ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/18275) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

125.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personele ilişkin Milli Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18276) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

126.-                İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, Şırnak Devlet Hastanesinin ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18277) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

127.-                Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, sağlık personelinin ihbar yükümlülüğüne ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18278) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

128.-                Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu’nun, ameliyathane teknikerliği kadrolarına atama yapılmamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18279) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

129.-                Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, Niğde’de kalp anjiyo ünitesi açılmasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18280) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

130.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/18281) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

131.-                İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen taklit cep telefonlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18282) (Başkanlığa geliş tarihi: 01/02/2011)

132.-                Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, KOSGEB kredilerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18283) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

133.-                İzmir Milletvekili Kâmil Erdal Sipahi’nin, Erdemir’in özelleştirilmesinden sonra bölgede yaşanan istihdam sorununa ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18284) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

134.-                İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun, bilişim vadisi projesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18285) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

135.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/18286) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

136.-                Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un, et ithalatına ve et fiyatlarındaki artışa ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18287) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

137.-                Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, GDO’lu ürünlerin etiketlerinde bir uyarının bulunmamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18288) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

138.-                Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, kiraz üreticisine destek verilmesine ve bazı doğal bitki ve tohumların korunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18289) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

139.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/18290) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

140.-                İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, TCDD’deki geçici kamu işçilerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18291) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/02/2011)

141.-                Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, Başbakanın açılışını yaptığı tesis ve yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18292) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

142.-                Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmez’in, Eskişehir’deki bir mahallenin üst geçit ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18293) (Başkanlığa geliş tarihi: 04/02/2011)

143.-                Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, havaalanı inşaatlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/18294) (Başkanlığa geliş tarihi: 02/02/2011)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek ve 24 Milletvekilinin, akaryakıt fiyatlarındaki artışın nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1034) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.12.2010)

2.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan ve 20 Milletvekilinin, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde kabul edilen Stratejik Konsept Belgesi ve Füze Savunma Sisteminin etkilerinin araştırılması amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1035) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.12.2010)

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 Milletvekilinin, ceza infaz kurumları personelinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1036) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.12.2010)

4.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 Milletvekilinin, Van’daki hava kirliliğinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1037) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.12.2010)
15 Şubat 2011 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.04

BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66’ncı Birleşimini açıyorum.

III. YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, kara yollarında can güvenliği hakkında söz isteyen Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’e aittir.

Buyurunuz Sayın Erdöl. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl’ün, kara yollarında can güvenliğine ilişkin gündem dışı konuşması

CEVDET ERDÖL (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında, dün gece idrak ettiğimiz mübarek Mevlit Kandili vesilesiyle hem sizin hem de tüm İslam âleminin kandilini tebrik ederken tüm insanlığa barış, mutluluk ve huzur getirmesini temenni ederim.

Bu arada, Kahramanmaraş'ta oluşan felakette kaybettiğimiz canlar için Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilerim. Milletimizin başı sağ olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde trafik kazaları ve onların neticesinde oluşan binlerce can ve mal kayıpları, yaralanmalar ve sakatlıklar en önemli halk sağlığı sorunlarından birisini oluşturmaktadır. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada görülen bu problemi gündemine alan Dünya Sağlık Örgütü “kara yollarında can güvenliği” konusunda aralarında Türkiye'nin de olduğu toplam on ülkede iki yıl süreyle hayırlı bir pilot çalışma başlatmıştır. Ülkemizdeki pilot çalışma Ankara ve Afyonkarahisar illerinde gerçekleştirilecektir. Bu amaçla yapılan ilk toplantı 26 Ocak tarihinde Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü temsilcilerinin katılımıyla Afyonkarahisar'da gerçekleştirildi. Dünya Sağlık Örgütünün kara yollarında can güvenliğiyle ilgili tedbir öncelikleri seçilen ülkeler arasında farklılıklar göstermekle beraber, ülkemizde seçilen öncelikler hızlı araç kullanımı ve emniyet kemeri takılmaması olmuştur.

Kanaatimce, kara yollarında can güvenliğiyle ilgili olarak belirlenen bu iki sorunun yanında, yola bağlı mühendislik, yapım hataları ve hava şartlarına bağlı sorunlar, araca bağlı fren, lastik gibi mekanik sorunlar ile far, stop lambası gibi elektrik ile ilgili sorunlar da oldukça önemlidir.

Ancak her şeye rağmen kazaların ekseriyeti sürücü hataları sonucunda ortaya çıkmaktadır. Hızlı araç kullanmak, emniyet kemeri takmamak, alkollü araç kullanmak, yorgun veya uykusuz araç kullanmak, uygunsuz şerit değiştirmek, hatalı sollamak, küçük çocukları ön koltukta oturtmak, bisiklet ve motosikletleri kasksız kullanmak gibi belli başlı sürücü hatalarını saymak mümkündür.

Ayrıca radyo veya televizyon ile uğraşmanın, cep telefonu ile elimizi ve zihnimizi meşgul etmenin, benzer şekilde elimizi ve zihnimizi meşgul eden sigara kullanmanın ne kadar cana ve mala sebep olduğu kesin olarak belli değildir.

Alkollü olarak araç kullanmak ile sarhoş olarak araç kullanmayı da birbirine karıştırmamak gerekir çünkü, sarhoş olduğunu bilen kişi belki hiç araç kullanmaya yeltenmezken, alkol almakla birlikte henüz tam sarhoş olmayan ise, diğerlerinin aksine kendinde fazladan bir cesaret bulmakta ve çok daha sıklıkla kazaya sebep olmaktadır. Bu nedenle özellikle kara yolları güzergâhlarında alkol satılmaması oldukça önemlidir. Kara yollarında kazaları engellemek için alınmış çok önemli olan bu tedbiri gerek araç kullananlar ve gerekse muhtemel kazalarda zarar görebilecek insanlar ve çocuklar açısından önemsediğimi ifade etmek isterim.

Kara yollarında can güvenliği bakımından vurgulanması gereken en önemli bulgulardan birisi de, bölünmüş yolların insan sağlığına olan olumlu etkisidir. Bölünmüş yolların yapımından önceki ve sonraki kaza, yaralanma ve ölüm istatistiklerinden elde edilen veriler, 2003 yılından bu yana trafiğe açılmış bölünmüş yollarda kaza sayısında yüzde 64, yaralanmalarda yüzde 36, ölümlerde ise yüzde 58 oranında azalma olduğunu göstermektedir.

Dikkati çeken diğer bir bilgi de şudur ki, bölünmüş yol yapılmadan önce daha çok kafa kafaya olan çarpışma şekilleri ve kazalar, bölünmüş yollarda şarampole yuvarlanma, devrilme gibi hıza bağlı sebeplerle ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, insanlarımızın can güvenliğini dikkate alarak kaliteli bölünmüş yolların daha yaygın hâle getirilmesi halk sağlığı bakımından oldukça önemlidir. Çünkü, net bir bilimsel veri olarak söylenebilir ki, bölünmüş yollar konfor ve ulaşım kolaylığı yanında can güvenliğine de olumlu katkı sağlamaktadır.

Yeri gelmişken, geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasalaşan ve halk arasında “torba yasa” denilen kanunla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum: Bu kanunda yapılan değişikliklerle, trafik kazası geçiren herkesin tedavi masrafları artık bundan sonra Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacaktır. Bundan önce kaza geçirip özel hastane veya üniversite hastanelerine ödenmesi gereken ancak ödenemeyen borçlar da aynı şekilde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacaktır.

Tekrar edecek olursak, yol ne kadar iyi olursa olsun trafik kazaları en çok sürücü hatalarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütünün ısrarla önerdiği şekilde, asla hızlı araç kullanmayınız, mutlaka emniyeti kemerinizi takınız, yorgun, uykusuz ve alkollüyken asla araç kullanmayınız, küçük çocuklarınızı asla ön koltukta oturtmayınız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

CEVDET ERDÖL (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Teşekkür ederim.

Çok önemli halk sağlığı sorunlarından biri olan kara yollarında can güvenliği konusunu gündemine alarak ülkemizde pilot bir çalışma başlatan Dünya Sağlık Örgütü yetkililerine teşekkür ediyorum. Bu projede görev alan İçişleri Bakanlığı personeline, Sağlık Bakanlığı personeline ve tüm yetkililere, tabii ki Dünya Sağlık Örgütü personeline başarılar diliyorum. Ankara ve Afyonkarahisar'da elde edilecek tecrübelerin, gerek ülkemize ve gerekse tüm dünyaya yol gösterici olmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle, projenin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Araç kullanan herkese sesleniyorum: Unutmayınız ki mutlaka sizi seven ve bekleyen birileri vardır.

Saygılar sunuyorum efendim, teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Erdöl.

Sayın Biçer, sisteme girmişsiniz.

Buyurunuz.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Kütahya Milletvekili İsmail Hakkı Biçer’in, Kütahya çevre yolunda infilak eden LPG yüklü bir araca ve kara yolu güvenliği açısından LPG taşıyan araçların şehir trafiğine sokulmamasına ilişkin açıklaması

İSMAİL HAKKI BİÇER (Kütahya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bu gece yarısından sonra, saat yarım sularında, İzmit’ten LPG yükleyerek Antalya’ya götürmekte olan bir araç Kütahya girişi, çevre yolunda, gaz sızıntısı sonucu infilak etmiştir. Beş aracın -bunlardan bir tanesi itfaiye aracı olmak üzere- yanmasına ve yedi aracın hasar görmesine ve maalesef 19 vatandaşımızın da yararlanmasına sebebiyet vermiştir. Kütahyalı hemşehrilerimize geçmiş olsun diyor, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Bu vesileyle, kara yolu güvenliği açısından, LPG gibi tehlikeli madde taşıyan araçların şehir trafiğine sokulmaması konusunun bir daha gündeme alınmasını saygılarımla arz ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Biçer.

Gündem dışı ikinci söz, yeşil sermaye mağdurları hakkında söz isteyen Giresun Milletvekili Murat Özkan’a aittir.

Buyurunuz Sayın Özkan. (MHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

2.- Giresun Milletvekili Murat Özkan’ın, yurt dışında çalışan işçilerimizin tasarruflarıyla Türkiye’de kurulmuş olan şirketlerin batması sonucu mağdur olan vatandaşlarımıza ilişkin gündem dışı konuşması

MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündem dışı yapacağım konuşmaya başlamadan önce hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bazı kesimlerce “yeşil sermaye” olarak tabir edilen, özellikle, yurt dışında çalışan Türk işçilerinin biriktirmiş olduğu tasarrufların yurda getirilmesi sonucunda kurulan birtakım şirketlerin batması sonucunda mağdur olan çok sayıda insanımız bulunmaktadır.

Şimdi, yurt dışına insan göndermeye 1960 sonrası başladık. 1960 sonrası başladığımız bu süreçte, insanlarımızın biriktirmiş olduğu paraları bir şekilde Türkiye’ye getirip Türkiye'nin hem sermaye hem de döviz açığını kapatmak istedik. Bunun ilk örnekleri, dövize çevrilebilir DÇM hesaplarıydı. Türkiye, uzun süre bu hesaplarla döviz ihtiyacını karşılamaya gitti, peşinden DESİYAB’la birlikte organize edilen işçi yatırımları. Bunların bir kısmı başarılı oldu, bir kısmı başarısız oldu. 1990’lı yıllara gelince de Türkiye’de yeniden sermaye hareketlerini başlatmak ve yeni bir yatırım hamlesi yapmak üzere yurt dışından paralar toplandı ve Türkiye’de birtakım yatırımlar yapılmaya başlandı.

Değerli milletvekilleri, bu yatırımları değerlendirirken özellikle bu dönemin şartlarını, yatırımların yapıldığı dönemin şartlarını göz önünde bulundurmak zorundayız. Bana göre iki faktör çok önemli rol oynadı bu şirketlerle ilgili olarak. Birisi, ponzi modeli. Ponzi oyununa dayanan bir anlayışla bu şirketler yönetildi yani dışarıdan sermaye getirildi, getirildikçe ilk katılımcılara yüksek primler ödendi fakat ekonomik alanda meydana gelen sıkıntılar ya da başarısız yönetim bunların iflas etmelerine, birçoğunun piyasadan çekilmesine sebep oldu. Diyebilirsiniz ki piyasa ekonomisi de böyle bir şey; girişler ve çıkışlar serbesttir, iflaslar olabilir. Doğrudur, iflaslar olabilir. Hepiniz, buna, risk faktörü olarak, iflas edene “Kardeşim, bunun kârını alırken yapıyorsun da iflas ederken de bunun zararına katılacaksın.” diyebilirsiniz ancak bu şirketler niye iflas etti, işte bütün sorun burada yatıyor. Bu şirketlerin iflas etmesinin sebeplerinde acaba 28 Şubatın, rakip şirketlerin ve medyanın rolü olmadı mı? Bu şirketler tasnif edilip bu şirketlerin mal ve ürünlerine ambargo konuldu mu, konulmadı mı? Bu şirketler Türkiye’de serbest piyasa koşullarında çalıştırıldı mı? Bana göre, bu şirketler, serbest piyasa koşullarında çalıştırılmalarını engelleyecek bir sürü sıkıntıyla karşılaştılar. Bunlardan birincisi: O dönemin şartlarında “yeşil sermaye” diye kenara atılan bu işletmeler birer birer iflas ederken devlet denetlememekle, bu şirketlerin mali yapılarını incelemeyerek de görevini yerine getirmemiştir.

Değerli arkadaşlar, peki, bu kötü yönetim, artı devletin denetlememesi, artı 28 Şubatta yaşanan piyasaya piyasa dışı müdahalelerle piyasanın dengesini bozanların hiç mi günahı yok? Bütün günah, bu şirketlere para yatıran insanlarla, bu şirketleri kuranların!

Değerli arkadaşlar, Türkiye’de yeterli yatırımı yapamıyoruz. Niye yapamıyoruz? Çünkü sermaye tasarruf oranımız yeterli değil. Tasarruf yapamıyoruz, yatırım yapamıyoruz. Tasarruf açığı olan bir milletin mutlaka dışarıdan sermaye gelişine ihtiyacı var. Hepimiz, affedersiniz, göbeğimizi çatlatıyoruz Türkiye’ye yabancı sermaye doğrudan gelsin diye. İşte, yabancı sermaye bile değil, o niteliğe bile girmeyen yurt dışındaki Türk işçilerinin alın teriyle elde ettikleri birikimin Türkiye’ye getirilmesi sonucunda oluşan bu doğrudan yatırımları bugün heba etmiş, bugün bu firmaların birçoğunu batırmışızdır. Bu batan firmaların belli bir oranda yönetim hatasından kaynaklanan sonuçları, yanlışlıkları vardır ama bunun, bu şirketlerin, o dönemin iktisada müdahale eden yönetim anlayışının da yani devletin de sorumluluğu olduğunu unutmadan bu sorunun üzerine gitmemiz ve nasıl bir banker krizini, nasıl bankacılık krizini önleyecek ve o banker mağdurlarını, bankacılık krizinde mevduat sahiplerini devlet olarak korudu isek bizim üzerimize düşen görev, bu “yeşil sermaye” olarak adlandırılan ki bana göre sermayenin rengi olmaz, olmamalıdır, ticaret koşulları içerisinde insanlara, herkese eşit muamele yapılarak, devlet de denetleme görevini yaparak bu insanları görünmez ele bırakmamalıyız… 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.

MURAT ÖZKAN (Devamla) – …sahip çıkmalıyız, Avrupa’daki insanlarımızın mağduriyetini önlemeliyiz, bu da İktidara düşüyor. Bizim de İktidara bu konuda destek olacağımızı ifade etmek istiyoruz ve hepinizi en kalbî duygularımla tekrar selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özkan.

Sayın Işık, sisteme girmişsiniz.

Buyurunuz.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya çevre yolunda infilak eden LPG yüklü araca ve bu tür kazaların tekrar yaşanmaması için Hükûmetin daha ciddi tedbirler almasına ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bugün saat 00.30 sıralarında Kütahya’dan Antalya’ya geçerken Kütahya çevre yolu üzeninde meydana gelen, bir LPG’li araçtaki gaz sızıntısı sonucundaki patlama ve yangın olayında yaralanan 21 itfaiye çalışanına acil şifalar diliyorum.

Bu tür kazaların tekrar yaşanmaması adına Hükûmeti daha ciddi tedbirler almaya davet ederek, söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Işık.

Gündem dışı üçüncü söz, çiftçilerin sorunları hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’e aittir. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Öğüt.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, çiftçilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; çiftçilerin sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, üç konu üzerinde duracağım: Yem bitkileri parasının ödenmesi, tarım ve hayvancılıkla ilgili verilen krediler, bir de Ziraat Bankası, tarım kredi kooperatifiyle ilgili görüşümü belirteceğim.

Değerli arkadaşlar, yem bitkileri parası şu ana kadar hâlen ödenmedi. Ben, Kars, Ardahan, Erzurum üzerinden geldim iki gün önce, kar, kış, hakikaten tipi var, çok soğuk, eksi 25 derece geceleri oluyor. Yem bitmiş, insan, hayvanını besleyemiyor. Yani bunun parası şimdi verilmeyip de ne zaman verilecek? Bu yem bitkileri parası otuz üç ile ödenmiş ama kışı ağır geçen, ağır koşulları olan illere, başta Ardahan, Kars, o bölgeye ödenmemiş. Rica ediyorum, Tarım Bakanımız ve Hükûmet bunu acilen doğu ve güneydoğudaki illere de ödesin. Batıya ödemiş, doğuya ödememiş.

İkincisi, değerli arkadaşlar, Hükûmet “Hayvancılıkla ilgili kredi vereceğim.” dedi fakat maalesef, kimse kredi alamıyor. Şu anda, kim Ziraat Bankasına giderse plasman yok, para yok. Evvelsi gün de Erzurum’dan gelirken Erzurum’da, Ziraat Bankası Bölge Müdürüyle görüştüm “Hükûmet bize para gönderirse biz de vereceğiz.” diyor. Şimdi, Hükûmet bas bas bağırıyor, diyor ki: “Ben tarım kredisini veriyorum, gitsinler alsınlar.”

Değerli arkadaşlar, hiç kimse kredi alamıyor çünkü… Teminatını veren de alamıyor. Zaten köylüden teminat istiyorlar, şehir merkezinden bina istiyorlar, “Memur kefil getir” diyorlar. Şehir merkezinde binası olursa zaten adamın köyde ne işi var. Köydeyse köydeki tarlasını, ahırını, hayvanını teminat olarak alırsanız o zaman köylü kredi alır, hayvancılık yapar ama maalesef, yine, zengin iş adamları krediyi alıyor, köylüye hiçbir şey kalmıyor, buradan söylüyorum.

Bunları söyleyenler kimler? Bizim köylümüz. Bakın, Asım Kılıç, ismini veriyorum, Ardahan Merkez Kuşuçmaz köyünden. Göle’den, Çalıdere köyünden Nurettin Öngel. Göle’nin Çalıdere köyüne gittim, menfezi ararken, Sayın Başbakanın açtığı menfezi ararken, orada Nurettin Öngel -ismini söylüyorum, şu anda beni izliyor- dedi ki: “Biz krediden faydalanamıyoruz, hep kendi adamlarına veriyorlar, bize gelince vermiyorlar, biz vatandaş değil miyiz?”

Değerli arkadaşlar, yani, Çalık grubuna 750 milyon doları teminatsız, bir kalemde veriyorsunuz da çiftçiye gelince niye vermiyorsunuz? Bunu, lütfen, rica ediyorum.

NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Teminatsız olduğunu nereden biliyorsun? Teminatsız kredi verilir mi?

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bunu araştırdık, hatta, krediler de ödenmemiş, onu da söyleyeyim, kredilerin bir bölümü de ödenmemiş.

Şimdi, bir zamanlar, Kars, Ardahan, Iğdır, Erzurum, Ağrı, Van, bu bölgenin yaylalarından yetişen hayvanların eti, sütü, batıyı besliyordu, Türkiye’yi besliyordu. Hayvancılık bitti. İthal hayvan gelmesiyle, maalesef, gözünüz aydın, hayvancılığı bitirdiniz. Sizin zamanınızda -ithal hayvan gelmiyordu, ithal et gelmiyordu- şimdi 25 milyon çiftçi kan ağlıyor.

Şimdi, ben buradan da çiftçiye sesleniyorum: “Değerli çiftiler, değerli kardeşlerim, değerli köylülerim; dört ay sonra seçim geliyor, demokratik hakkını kullan, oyunu Cumhuriyet Halk Partisine ver, bir de Cumhuriyet Halk Partisini dene, bak bakalım köylünün hakkı veriliyor mu verilmiyor mu?

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – Daha çok beklersin!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Hiç merak etmeyin!

Fındık üreticisi perişan, narenciye üreticisi perişan, işte Adanalı arkadaşım söylüyor, Adana’da çiftçi perişan, Ege’de öyle, İç Anadolu’da patatesçi, soğancı aynı durumda.

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) – CHP’nin durumu perişan.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Esnafın çeki dönüyor. Yani öyle bir duruma geldik ki, değerli arkadaşlar, hakikaten, esnafı ele aldığımız zaman perişan durumda.

Bakın, Ardahan’da bizim esnaf kefalet kooperatifi var, 500 küsur tane ortağı var, 300 milyara ihtiyacı var, devletten alamıyor, 300 milyar, 300 bin lira ve buradan da sesleniyorum işte. Yani burada hiç kimseye bir şey yapılmadı. Yapılmadı mı? Yapıldı ama nasıl yapıldı? Bir yapılıyorsa bin gösteriliyor ama şunu söyleyeyim değerli arkadaşlar: Eğer bizler, burada, tarım kredi kooperatifine borcu olanlara, Ziraat Bankasına borcu olanlara bir kolaylık getirmediysek bunlar da bizim ayıbımızdır. Bu Meclisten bir torba yasası çıktı. Üç yüze yakın madde, gece gündüz çalıştık, kabul edildi. Allah aşkına, çiftçilerle ilgili, çiftçi borçlarıyla ilgili, Ziraat Bankasıyla ilgili, tarım kredi kooperatifiyle ilgili herhangi bir şey çıktı mı?

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Çiftçi borçlarıyla ilgili var tabii.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Hayır efendim. Lütfen…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Öğüt.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Yanlış biliyorsun. Elektrik, su borçlarıyla ilgili yok mu? Var.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Toparlıyorum.

Bakın, ben AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Nurettin Canikli’yle konuştum, gayret gösterdi ama koyamadı. Dedi ki: “Evet, Ziraat Bankası kendisi bir yenileme yapabilir ama tarım kredi kooperatifi borçlarını koyamıyoruz.” Dedim ki: “Kardeşim, niye koyamıyorsun?”

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Tarım krediyi koyduk, geçici maddeyle koyduk.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Geçici maddeyle…

Şimdi, burada en önemli, 25 milyon, nüfusun üçte 1’ini temsil eden çiftçilerimizin Ziraat Bankasına olan borçlarını, tarım kredi kooperatifine olan borçlarının ertelenmesi, faizlerinin silinmesi…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Ziraat Bankası kendisi yapılandıracak.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Siz zaten faize karşıydınız, en büyük faizci oldunuz. Onun için, faizlerinin silinip… Bakın, özür diliyorum, faizleri silinip anaparada da kolaylık yapılarak çiftçilerimizi yaşatalım ve tarım kredi kooperatifine, Ziraat Bankasına olan borçların anaparalarını silelim. Bunun yanı sıra, çiftçilere olan kredilerde kolaylık tanıyalım ve yem bitkileri parasını derhâl, acilen ödeyelim. Yoksa çiftçimiz hakikaten çok perişan durumda oluyor.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.

Sayın Vural…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Türk Patent Enstitüsünde işine son verilen 110 taşeron işçiye ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, Türk Patent Enstitüsünde 110 taşeron işçinin işlerine son verilmesi münasebetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine bir haykırışları var, o münasebetle söz aldım.

Bu 110 kişi 1995 yılından bu yana çalışıyorlar ve yeni alınan kararla, bu 110 kişinin iş akdi feshediliyor, yerine 4/B’li alınıyor ve şu soruları soruyorlar Türkiye Büyük Millet Meclisinde: “Birçoğumuz evli ve çocuk sahibiyiz. Bizleri sokağa attığınız takdirde evimize ekmeği nasıl götüreceğiz? Çocuklarımızı okula nasıl göndereceğiz? Kış mevsiminde evimize odun ve kömürü nasıl alacağız? Karşılaştığımız bu durumun insan haklarına aykırı olduğu kanaatindeyiz. Sizler Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizlerin temsilcilerisiniz, sizlerden yardım bekliyoruz.” diyorlar.

Bugün 110 aile çöküyor ve 110 ailede ıztırap var. O bakımdan -ben bu konuyu Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanına da ilettim- ivedilikle bu 110 kişinin kendileri için uygun olan bir yerde istihdam edilmesini ve sorunun çözülmesini yüce Meclise arz ediyorum. İnşallah bu konuda Hükûmet gerekli tedbirleri alır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Vural.

Sayın Güvel

4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, Adana’daki çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Değerli arkadaşlar, tüm yurdumuzdaki çiftçiler gibi Adana çiftçisi de büyük sorunlarla boğuşmaktadır. Çiftçilerimiz, gübre, mazot, işçilik gibi girdi fiyatlarının aşırı yüksekliği nedeniyle, elde ettikleri ürünü maliyetinin altında satmak zorunda bırakılmaktadırlar.

Bu yıl Adana’da narenciye üreticisinin başına da bu gelmiştir. Bu sezon, narenciye, maliyetin altında fiyata alıcı bulduğundan dalında kalmıştır.

Yalnızca bu üreticilerimizin sorunu yoktur, mısır üreticisinden pamuk üreticisine, fıstık üreticisinden buğday üreticisine kadar bütün çiftçilerimiz perişan hâldedir. Hükûmet çiftçinin durumuna kayıtsızdır.

AKP hükûmetleri döneminde çiftçilerin millî gelirden aldıkları pay sürekli olarak gerilemiştir. Köylerimizde büyük bir yoksullaşma söz konusudur. Bu Hükûmet, kendi çiftçisinden esirgediği desteği, ithalat yoluyla başka ülkelerin çiftçilerine vermektedir.

Teşekkür ediyorum Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Güvel.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek ve 24 milletvekilinin, akaryakıt fiyatlarındaki artışın nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1034)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son dönemde dünyada petrol fiyatlarında önemli bir artış gerçekleşmezken, Türkiye'de dünya ortalamasının çok üzerinde bir fiyat politikası uygulanmaktadır. Tarımdan sanayiye tüm sektörlerde girdi olarak kullanılması nedeniyle, en önemli maliyet unsuru olarak üreticiyi ve tüm ekonomiyi etkileyen yurtiçi akaryakıt fiyatlarındaki artışın hangi politik tercihler sonucu oluştuğunun belirlenmesi amacıyla anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1)  Mustafa Özyürek                                 (İstanbul)

2)  Hulusi Güvel                                        (Adana)

3)  Ramazan Kerim Özkan                        (Burdur)

4)  Durdu Özbolat                                     (Kahramanmaraş)

5)  Ahmet Küçük                                       (Çanakkale)

6)  Mehmet Ali Özpolat                             (İstanbul)

7)  Mevlüt Çoşkuner                                 (Isparta)

8)  Hüsnü Çöllü                                         (Antalya)

9)    Mehmet Ali Susam                            (İzmir)

10)  Atila Emek                                         (Antalya)

11)  Suat Binici                                          (Samsun)

12)  Muhammet Rıza Yalçınkaya              (Bartın)

13)  Tacidar Seyhan                                   (Adana)

14)  Ferit Mevlüt Aslanoğlu                      (Malatya)

15)  Harun Öztürk                                     (İzmir)

16)  Onur Başaran Öymen                        (Bursa)

17)  Ahmet Ersin                                       (İzmir)

18)  Derviş Günday                                   (Çorum)

19)  Malik Ecder Özdemir                         (Sivas)

20)  Algan Hacaloğlu                                (İstanbul)

21)  Ergün Aydoğan                                  (Balıkesir)

22)  Bilgin Paçarız                                     (Edirne)

23)  Ahmet Tan                                         (İstanbul)

24)  Ali Rıza Öztürk                                  (Mersin)

25)  Vahap Seçer                                       (Mersin)

Gerekçe:

Son yıllarda Türkiye'de petrol fiyatları dünya ortalamasının çok üzerinde seyretmektedir. Benzinin rafineri çıkışı 0.990 TL, motorinin 1.03 TL, pompa satış fiyatı ise benzin 3,85, motorin 3,24 TL’dir. Maliye Bakanlığının yaptığı hesaplamalara göre bu fiyat farkının kaynağı ÖTV ve KDV'nin satış fiyatının yüzde 66,8'ini oluşturmasıdır. Akaryakıt üzerindeki bu yüksek vergi yükü akaryakıt fiyatlarının özellikle Avrupa Birliği ülkelerininkinin çok üzerinde gerçekleşmesine neden olmaktadır. Hükümetin vergi gelirlerini artırma amacıyla akaryakıt üzerindeki vergi yükünü yüksek tutması bir politika halini almıştır.

Türkiye'de tüketilen enerjinin % 32'lik kısmı petrolle karşılanmaktadır. Akaryakıt fiyatlarındaki en ufak bir oynama tüketiciye farklı sektörler üzerinden birikimli olarak yansımaktadır.

Maliye Bakanlığının akaryakıt istasyonlarını vergi dairesi gibi kullanma politikası sonucu, dünyada petrol fiyatları düşerken de Türkiye'de akaryakıt fiyatları yüksek seviyesini korumaktadır. Nitekim 2009'da EPDK, yurt içi akaryakıt fiyatlarını % 10-15 aşağı çekmişti, ancak Maliye Bakanlığı ek vergi koyarak indirimin halka yansımasını önledi.

Maliye Bakanlığı şu anda da ÖTV ve KDV'de bir indirime gitmeyeceğini açıkladı. Bugün 3,850 TL'ye satılan bir litre benzin fiyatının içinde 2,480 TL vergi, 0,184 TL dağıtımcı karı, 0,184 bayi karı vardır.

Vergide indirimi düşünmeyen Hükümet, rafinerinin, dağıtıcıların ve bayilerin kârlarında indirim yapılmasını istiyor. TÜPRAŞ % 2 indirim yapacağını açıkladı.

Bu indirimler akaryakıt fiyatlarındaki astronomik yüksekliğe çözüm olmaz. Çözüm Hükümetin akaryakıttan aldığı ÖTV ve KDV'de indirime gitmesidir.

Tüketicilerin dünyada en yüksek fiyattan benzin almasına neden olan hükümetin politikasının TBMM tarafından araştırılarak yeni çözümler üretilmesine ihtiyaç vardır.

2.- Adana Milletvekili Kürşat Atılgan ve 20 milletvekilinin, NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesinde kabul edilen Stratejik Konsept Belgesi ve Füze Savunma Sisteminin etkilerinin araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1035)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

19-20 Kasım 2010 tarihlerinde Lizbon'da gerçekleştirilen NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi'nin ve bu zirvede karara bağlanan Stratejik Konsept Belgesi ve Füze Savunma Sisteminin ülkemiz üzerindeki etkilerinin araştırılması amacıyla, Anayasa'nın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzük'ünün 104 ve 105 maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Kürşat Atılgan                             (Adana)

2) Murat Özkan                                (Giresun)

3) Necati Özensoy                            (Bursa)

4) Recep Taner                                 (Aydın)

5) Mehmet Günal                             (Antalya)

6) Mustafa Kalaycı                           (Konya)

7) Behiç Çelik                                  (Mersin)

8) Süleyman Lâtif Yunusoğlu          (Trabzon)

9) Rıdvan Yalçın                              (Ordu)

10) Hamza Hamit Homriş                (Bursa)

11) Kamil Erdal Sipahi                     (İzmir)

12) Oktay Vural                               (İzmir)

13) Hüseyin Yıldız                           (Antalya)

14) Sabahattin Çakmakoğlu             (Kayseri)

15) Kemalettin Nalcı                        (Tekirdağ)

16) Yılmaz Tankut                           (Adana)

17) Hasan Özdemir                          (Gaziantep)

18) Mümin İnan                               (Niğde)

19) Ali Uzunırmak                           (Aydın)

20) Süleyman Nevzat Korkmaz       (Isparta)

21) Metin Ergun                               (Muğla)

 

Gerekçe:

19-20 Kasım tarihlerinde Lizbon'da gerçekleştirilen NATO Devlet Başkanları ve Hükümet Başkanları zirvesinde NATO'nun yaklaşık 10-15 yıllık geleceğine yön verecek Stratejik Konsept belgesi, füze savunma sistemi gibi ülkemiz açısından büyük önem arz eden konular tartışılmıştır.

Zirvenin en önemli sonuçlarından biri ittifakın önümüzdeki geleceğine yön verecek Stratejik Konsept belgesinin kabulü olmuştur. Bu belge kamuoyuna açık bir tartışma süreci çerçevesinde şekillenmiş ve müttefikler arasında yapılan yoğun müzakereler sonucu nihai halini almıştır.

Yapılan müzakereler sonucu Türkiye'nin beklentilerinin belgeye tam manasıyla yansıdığını söylemek mümkün değildir. Türkiye gibi stratejik önemi büyük olan bir ülkenin Savunma ve Güvenlik konusunda hassasiyetleri ne kadar dikkate alınmıştır? Bu belgede ne kadar yer almıştır? Bu konuların dikkate alınması gerekmektedir.

Zirvede gündeme gelen ve ülkemiz için çok büyük önem arz eden diğer bir konu da Füze Savunma Sistemi'nin kurulması kararıdır. Bu sistemin komuta yapısı ve füzelerin önlenmesi esnasında serpinti etkisinin nasıl olacağı ülkemiz için önemlidir.

Bu konular müzakere edilirken bu zirvede Türkiye'nin öne sürmüş olduğu şartların ne kadar gündeme alındığı konusu da bir diğer tartışma konusudur. Füze Savunma Sisteminin ülkemize kurulmasının yanında diğer komşu ülkelerimizle ilişkilerimizi nasıl etkileyeceği konusu da dikkate alınarak tartışılmalıdır.

Kurulacak olan araştırma komisyonuyla gündeme gelen ve milletimizin zihnini meşgul eden soru işaretlerini ortadan kaldırmak ve kamuoyunu aydınlatmak mümkün olacaktır.

3.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, ceza infaz kurumları personelinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1036)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ceza İnfaz Kurumları personelleri gerek çalışma koşulları, gerekse de özlük hakları itibariyle ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Anayasal eşitlik ilkesine de aykırı olan bu sorunların araştırılarak alınacak önemleri tespit etmek üzere Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

1) Hasan Özdemir                          (Gaziantep)

2) Mehmet Akif Paksoy                 (Kahramanmaraş)

3) Necati Özensoy                          (Bursa)

4) Mustafa Enöz                             (Manisa)

5) Süleyman Nevzat Korkmaz        (Isparta)

6) Ali Uzunırmak                           (Aydın)

7) Muharrem Varlı                         (Adana)

8) Yılmaz Tankut                            (Adana)

9) Ahmet Deniz Bölükbaşı             (Ankara)

10) Recai Yıldırım                          (Adana)

11) Metin Çobanoğlu                     (Kırşehir)

12) Emin Haluk Ayhan                  (Denizli)

13) Kürşat Atılgan                          (Adana)

14) Mehmet Zekai Özcan               (Ankara)

15) Hasan Çalış                              (Karaman)

16) Mehmet Şandır                         (Mersin)

17) Sabahattin Çakmakoğlu            (Kayseri)

18) Ahmet Bukan                           (Çankırı)

19) Kemalettin Nalcı                       (Tekirdağ)

20) Recep Taner                             (Aydın)

21) Durmuş Ali Torlak                   (İstanbul)

Gerekçe:

Ceza infaz kurumları personelleri Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı ceza infaz kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi ve idari hizmetler sınıfına dâhil olarak çalışan kamu personelleridir.

Ceza infaz kurumları personelleri yapılan görev bakımından kolluk kuvvetleri gibi emniyet ve güvenlik hizmetleri sınıfına dâhil olmalıyken kamu personel yönetimi içerisinde idari hizmetler sınıfına dâhil olarak değerlendirilmiştir. Ancak 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nda yer alan düzenlemelerde dahi ceza infaz kurumlarının statüsü göz önünde bulundurularak, ceza infaz kurumları personelleri güvenlik ve asayiş hizmeti görenlerle birlikte ele alınmış ve sendika kurma hakları sınırlanmıştır. Ceza infaz kurumları personelleri sendikalaşma açısından bürokratik yapılanma içerisinde haksızlığa maruz kalmaktadır. Halen TBMM gündeminde olan 1/897 esas numaralı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nda öngörülen düzenlemelerde sözleşmeli personelin dahi sendikalar ve üst kuruluşlar kurabilmesinin önü açılmaktadır. Bu düzenlemeyle özlük hakları itibariyle tüm kamu çalışanlarından olumsuz bir durumda olan ceza infaz kurumları personelini sendikalaşma hakkı bakımından da bir başka haksızlığa ve eşitsizliğe maruz kalacaktır. Nitekim ceza infaz personelinin bir kısmı 657 sayılı yasanın 4/b maddesi ile sözleşmeli personel statüsünde istihdam edilmesine rağmen yine de bu haklardan istifade edemeyecektir.

Ceza infaz personeli bir taraftan emniyet hizmetlerinde sayılmayacak diğer taraftan ise emniyet hizmetleri sınıfındaymış gibi değerlendirilerek sendikalaşma hakkı tanınmamaktadır. Burada ceza infaz personelini mağdur eden hukuki mevzuatın kendi içerisinde bir çelişkiler yumağı vardır.

Bilindiği üzere ceza infaz kurumlarında toplum içerisinde kendilerine yer bulamayan, sosyal ve maddi çıkarları için örgüt kuran ve yöneten suç örgütü mensupları; siyasi ve politik suç işleyen, Devlete karşı gelen terör suçları ile adli ve yüz kızartıcı suçlar işleyen kişiler vb. yer almaktadır.

Ceza infaz kurumu çalışanları suçlularla cezaları süresince onların muhafazasını sağladığı gibi, ıslahını, eğitimini ve iyileştirilmesinde de emek sarf eden, mesai süresi belli olmayan, gerektiğinde 24 saat hizmet veren, resmi tatillerde de çalışan, görevi esnasında yoğun strese maruz kalan personeldir. Nitekim 2009-2010 yılları içerisinde 10 kişiden fazla ceza infaz kurumu personelinin intihar ettiği bilinmektedir.

Ülkemizde ceza infaz kurumu personelinin uluslararası sözleşmelerde gösterilen özlük haklarına dahi sahip olamadığı görülmektedir. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Ceza İnfaz Kurumları Asgari Standartları'nda öngörülen personele ilişkin düzenlemelerde infaz kurumlarında verimliliğin arttırılması, nitelikli personel çalıştırılması ve kalıcılığın özendirilmesi için çalışma koşullarının ve özlük haklarının iyileştirilmiş olması gerektiğine dikkat çekilmiştir.

Netice itibariyle, ceza infaz kurumu personelinin özlük hakları ve çalışma koşullarında çok büyük adaletsizlikler ve yanlışlıklar vardır. Bu durum yasalarımızdan, kanun hükmünde kararnamelerimizden vb. de kaynaklanmaktadır. Söz konusu personelin mağduriyetinin giderilmesi için mevzuattan kaynaklanan sorunlar ile çalışma şartlarındaki sorunlar araştırılarak sorunların çözümü için yapılacak düzenlemelerin belirlenmesi gerekmektedir.

4.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, Van’daki hava kirliliğinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1037)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Van'da özellikle kış aylarında meydana gelen hava kirliliğinin sebeplerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin tespit edilmesi için Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğü’nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1)  Fatma Kurtulan                            (Van)

2)  Selahattin Demirtaş                      (Diyarbakır)

3)  Gültan Kışanak                            (Diyarbakır)

4)  Ayla Akat Ata                              (Batman)

5)  Bengi Yıldız                                 (Batman)

6)  Sırrı Sakık                                    (Muş)

7)  Emine Ayna                                 (Mardin)

8)  Akın Birdal                                  (Diyarbakır)

9)  Hasip Kaplan                               (Şırnak)

10) Hamit Geylani                             (Hakkâri)

11) İbrahim Binici                             (Şanlıurfa)

12) M. Nuri Yaman                          (Muş)

13) Mehmet Nezir Karabaş               (Bitlis)

14) Mehmet Ufuk Uras                     (İstanbul)

15) Osman Özçelik                           (Siirt)

16) Özdal Üçer                                  (Van)

17) Pervin Buldan                             (Iğdır)

18) Sebahat Tuncel                            (İstanbul)

19) Sevahir Bayındır                         (Şırnak)

20) Şerafettin Halis                           (Tunceli)

Gerekçe:

Hava kirliliği Türkiye genelinde insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiye sahip en önemli çevre sorunlarından birini oluştururken; bazı illerde çok yoğun olması ve önlenmesi ya da azaltılması yönünde önlem alınmaması tedavisi mümkün olmayan çeşitli hastalıklara da neden olmaktadır. İnsan sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik dengeye zarar vererek, yaşam kalitesini düşüren ve solunum yolu hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa neden olan hava kirliliği Van'da da artış göstermiştir.

Kışların uzun ve sert geçtiği Van İlinde, ısınmak için kullanılan ucuz ve kalitesiz kömür nerdeyse yılın sekiz ayı yakılmaktadır. Van'da zorunlu köy boşaltmaları, hayvancılığın yok edilmesi, tarım alanlarının işletilmemesi şehir nüfusunu çoğalttığından, en yoğun hava kirliliği il merkezinde görülmektedir. İşsizlik ve yoksulluğun en çok yaşandığı illerden biri olan Van'da, merkez dahil olmak üzere ilçe ve köylerin hemen hemen hepsinde vatandaşlar ısınmak için düşük kalorili kömür kullanmaktadırlar. Vatandaş zorunlu olarak düşük kalorili kömüre yönelirken, Van Valiliğine bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu (SYDV) tarafından halka dağıtılan kömür de vatandaşın sağlını ciddi boyutlarda olumsuz etkilemektedir.

Kente girişi denetimsiz yapılan ve dağıtımının da aynı şekilde olduğu iddia edilen düşük kalorili ve kalitesiz kömür, Van ilinde hava kirliliğinin en önemli sebebi olmaktadır. Sağlığı açıkça tehdit eden ve geçen yıl dağıtımı yapılan kömürle kıyaslandığında kalite bakımından büyük bir farkı olmayan kömürün dağıtımı bütün uyarılara rağmen devam etmektedir. Van şu an hava kirliliğinin en yoğun olduğu illerden biridir. Valilik her ne kadar bu yıl dağıtımını yaptıkları kömürün, kalori ve kalite bakımından, geçen yıl dağıttıkları ve hava kirliliğine sebep olduğu kabul edilen Şırnak kömüründen önde olduğunu ileri sürse de oluşan hava kirliliği bunun aksini göstermektedir.

Özellikle akşam saatlerinde belirgin şekilde artış gösteren hava kirliliğinin, düşük kalorili kömürlerin kullanılmasından kaynaklı olduğunu söylemek mümkündür. Van İlinde Valilik tarafından 5 Ekimde dağıtımına başlandığı söylenen kömürün kalitesine dair kesin veriler bulunmamaktadır. Van Valiliği yaptığı bir açıklamada geçen yıl dağıtımını yaptıkları Şırnak kömürünün hava kirliliğine sebep olduğunu bir bakıma kabul etmiş sayılmaktadırlar. Bu yıl dağıtımını yaptıkları Kütahya-Tavşanlı kömürünün daha kaliteli olduğunu öne sürseler de meydana gelen hava kirliliği kullanılan kömürün geçen yıl dağıtılmış olunan kömürden farklı olmadığını göstermektedir. Van ilinde merkez mahalleleri dahil birçok yerinde gecekondu ve müstakil ev bulunmaktadır. Bu tür evlerde de filtre kullanımının mümkün olmadığı düşünüldüğünde dağıtılmış kömürün kullanımına devam edildiği sürece ilde hava kirliliğinin daha da artacağı söylenebilir.

Hava kirliliği Van'da yaşlılar, çocuklar, solunum güçlüğü çeken insanlar başta olmak üzere bütün vatandaşlar için açık bir tehdit haline gelmiştir. Bu nedenle Van ilinde meydana gelen hava kirliliğinin nedenleri ortaya çıkarılarak kamuoyu ile paylaşılmalıdır. İnsan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması için araştırma yapılarak önlem alınmalı, bu güne kadar yaratmış olduğu riskler tespit edilerek vatandaşlar uyarılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Spor kulüplerinin sorunları ile sporda şiddet sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/80, 91, 267, 674, 714, 737, 739, 876, 877, 878, 879, 880) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

B) Tezkereler

1.- Spor kulüplerinin sorunları ile sporda şiddet sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/80, 91, 267, 674, 714, 737, 739, 876, 877, 878, 879, 880) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1415)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Spor Kulüplerinin Sorunları ile Sporda Şiddet Sorununun Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan (10/80, 91, 267, 674, 714, 737, 739, 876, 877, 878, 879, 880) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu; 24.11.2010 tarihinde göreve başlamıştır.

Komisyonumuz, TBMM İçtüzüğünün 105 inci maddesi uyarınca kendisine verilen 3 aylık süre içerisinde (3 günlük araverme süresi dahil) çalışmalarını tamamlayamadığından 28.02.2011 tarihinden itibaren Genel Kuruldan 1 aylık ek süre istenmesine karar vermiştir.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                             Nazım Ekren

                                                                                                                 İstanbul

                                                                                                        Komisyon Başkanı

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 105’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir.” hükmü gereğince Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

2.- TBMM ile Mozambik Parlamentosu arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1412)

                                                                                                                        09/02/2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca, Mozambik Parlamentosu ile TBMM arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulması hususu Genel Kurul'un tasvibine sunulur.

                                                                                                       Mehmet Ali Şahin

                                                                                              Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                               Başkanı

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.47
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.01

BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER : Yusuf COŞKUN (Bingöl), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım. Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmasına dair bir tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

3.- Bazı milletvekillerine, Başkanlık tezkeresinde belirtilen sebep ve sürelerle izin verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1413)

                                                                                                                        10.02.2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Aşağıda adları yazılı sayın milletvekillerinin hizalarında gösterilen süre ve nedenlerle izinli sayılmaları Başkanlık Divanının 31.01.2011 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

                                                                                                    Mehmet Ali Şahin

                                                                                           Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                            Başkanı

“Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, hastalığı nedeniyle 27/09/2010 tarihinden itibaren 116 gün,”

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

“Ankara Milletvekili Faruk Koca, hastalığı nedeniyle 26/10/2010 tarihinden itibaren 15 gün,”

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

“Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş, hastalığı nedeniyle 08/12/2010 tarihinden itibaren 30 gün,”

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

“İstanbul Milletvekili Ali Topuz, hastalığı nedeniyle 15/12/2010 tarihinden itibaren 42 gün,”

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

“İzmir Milletvekili Şenol Bal, hastalığı nedeniyle 22/12/2010 tarihinden itibaren 21 gün,”

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

“Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, hastalığı nedeniyle 23/12/2010 tarihinden itibaren 15 gün,”

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

“Çorum Milletvekili Derviş Günday, hastalığı nedeniyle 22/12/2010 tarihinden itibaren 16 gün,”

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

“Bursa Milletvekili Mehmet Tunçak, mazereti nedeniyle 5/11/2010 tarihinden itibaren 11 gün,”

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

“İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, mazereti nedeniyle 13/12/2010 tarihinden itibaren 14 gün,”

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir milletvekiline ödenek ve yolluğunun verilebilmesine ilişkin bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

4.- Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’a ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1414)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hastalığı nedeniyle bir yasama yılında aralıksız 2 aydan fazla izin alan Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır’a İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi, Başkanlık Divanının 31/01/2011 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

                                                                                                    Mehmet Ali Şahin

                                                                                           Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                            Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir

Şimdi de İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

C) Önergeler

1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Kredi Kartları Faizlerinin İndirilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/174) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/257)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

22.02.2008 Tarihinde “4822 Sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki Kanuna Geçici 2 nci madde eklenmesine dair” ile ilgili vermiş olduğum Kanun Teklifimin İç Tüzüğün 37. maddesi gereğince 45 gün içinde Komisyonda görüşülmediği için, yine İç Tüzüğün 37. maddesi gereğince doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim. 17.02.2010 (2/174)

                                                                                                                        Hasip Kaplan

                                                                                                                            Şırnak

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.

Buyurunuz Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim kanun teklifimiz kredi kartları faizlerinin belli bir seviyeye çekilmesi ve tüketici haklarının korunmasıyla ilgilidir.

Bu faiz oranını “Merkez Bankasının hazine borçlanma faizlerinin 2 katından fazla olamaz.” şeklinde bir sınırlamayı öneriyoruz ve borçların da belli bir müddet yapılandırılmasıyla ilgilidir. Çünkü kanun teklifini verdiğimiz tarihte hemen hemen yüzde 78 bileşik faiz kredi kartlarına uygulanıyordu; oysaki hazine borçlanma faizlerinde yüzde 16 kanun teklifini verdiğimiz zamanda. Enflasyonun da yüzde 8 olduğu düşünüldüğünde, gerçekten banka kredi kartları faizlerine uygulanan faizin çok fahiş ve artık, bir bankacılık işleminden çok tefecilik düzeyine çıktığını görüyoruz.

Şimdi, o tarihlerde, 2008 Şubatında kredi kartı borç bakiyesi 27 milyar civarındaydı. Bunların büyük bir çoğunluğu icraya verilmişti ve o tarihler de küresel krizin başlangıç tarihleri. Bakıyoruz, en çok kredi kartı nerede kullanılmış? Yüzde 33,8 ile market ve gıda harcamalarında kullanıldığını görüyoruz ve kredi kartlarının özellikle market ve gıdada kullanılması bile tüketicilerin çok zorunlu hâllerde kullandığını gösteriyor.

Yine Sayın Başbakanın bir sözü var; işte “Borç yiğidin kamçısıdır. Bizim borcumuz leblebi, çekirdek, çerez.” Fakat bu tüketici kartlarında, kredi kartlarında bu, onların alım gücüyle kıyaslandığı zaman gerçekten aileyi yıkar, icra iflas işine getirir bir rakam.

Ankara Ticaret Odası tespiti: 40 milyon insanın bu konuda borcu olduğu yönünde. 32 milyonunun kredi kartı borçlusu olduğu yönünde ve bunların büyük bir çoğunluğunun da esnaf ve çiftçi olduğu yönünde.

Yine Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Sayın Kaya’nın açıklamaları var. “Tüketicinin mağduriyetine karşılık bankalar 2009 yılında kredi kartı faizinden 5,7 milyar lira kazanç sağladı.” Yani, burada, oransız bir kâr sağladığını görüyoruz.

Yine, torba kanun tasarısında bunun tartışmalarını yaşadık. Maalesef, bankaların alacaklarına yönelik olarak kredi kartı borçlarının yapılandırılmadığını, kapsama alınmadığını biliyorsunuz. Bunu da dikkate aldığımız zaman, gerçekten küresel krizin etkileri ışığında bunun sınırlandırılması gerektiğini düşünüyoruz.

Yine, bankalar, sorgulama yapmadan herkese kredi kartı veriyor, gelirinin çok üstünde limitler veriyor; asgari ödeme tutarlarını yüzde 20’lerde tutarak yani kredi kartını, ödeme aracı olmaktan çok, borçlanma aracı olarak düzenlemiş bulunmaktadırlar. Bu yönüyle de baktığımız zaman, gerçekten, Türkiye’de küresel krizden etkilenen, özellikle, işçi, ücretli, emekli kesimin çok büyük mağdur olduğunu görürüz.

Yine, burada kredi kartları borçlarına ilişkin Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu verilerine bakmak istiyorum: 2 milyon kişinin icra takibinde olduğunu söylüyor. Bunların aileleriyle beraber 10 milyon kişiyi buluyor. Yine, 2010 sonu itibarıyla takipteki kredi kartı borçlarının 3 milyar 792 milyon olduğunu görüyoruz. Toplam borcun da 43 milyar 629 milyon lira olduğunu görüyoruz.

Burada tabii ki bu kanun teklifimizin gündeme alınıp alınmaması görüşülüyor yani bu, direkt, bir kanun teklifinin görüşülmesi değil. Bugün bu kanun teklifimiz kabul edilse dahi, muhtemelen seçim sonrası yasama dönemine intikal edecek bir durumdur. Bu nedenle, ben, bütün milletvekillerinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

HASİP KAPLAN (Devamla) – Teşekkür ederim.

Bu dikkate alındığı zaman, bizim Şubat 2008’de verdiğimiz kanun teklifi, maalesef iktidar çoğunluğu komisyonlarda oluştuğu için Genel Kurula inememiş, biz de İç Tüzük 37’ye göre bunu indirmişiz. Kredi kartı faizleri gerçekten bileşik faizle yüzde 100’ü buluyor ve yüzde 100’ü bulan bu faizler karşısında tüketiciyi korumak gibi Meclisin bir sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz. Bu sorumluluk bilinciyle, özellikle bu teklifimizin gündeme alınması oylanacak, bunun oylanmasını… Çünkü görüşülmesi ancak seçimlerden sonraki yasama Parlamentosuna kısmet olacaktır.

Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan. (BDP sıralarından alkışlar)

Bir milletvekili olarak önerge hakkında Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Geylani.

HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anılan yasa teklifinin gündeme alınması hakkında söz aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, adına “torba” ve torba benzeri türevler denilen yasa tasarısı hafta sonu AKP’li üyelerin oylarıyla kabul edildi. Başta çalışma yaşamını altüst eden işsizliği ve sömürüyü dayatan, birçok olumsuz düzenlemeyle yasalaşan tasarı, haksız ve eşit olmayan, toplum içinde ayrımcılık yapan hükümleriyle de tarihe ucube bir not olarak düşecektir. Torbanın altında biriken çifte standartlı ve ayrıştırıcı tortu ise 100 bini aşan gencin eğitimini yasaklayan şoven prangasıdır, o da bir sonuçtur. Asıl neden, bu haktan alıkonan gençlerin “Kahrolsun savaş, yaşasın barış ve demokrasi.” sloganının iki parmak arasına sığmayan zafer işaretleridir. Onun için bu da böyle biline.

Sayın milletvekilleri, tüm ısrarlarımıza ve kamuoyunda oluşan büyük beklentiye karşın AKP Hükûmeti, her birinin sonu büyük trajedilere dönüşen kredi kartı borçlularının yaşadığı sorunları torbaya dâhil etmemiştir. Her konuda ve her yasada düzenlemeye gidilen bu tasarıda, ne yazık ki toplumun kanayan yarası olan kredi kartı borçlarını görmezden gelinmiştir. Oysa büyük şirketlerin, sermayedarların vergi borçlarına af getiren Hükûmet, her zamanki gibi işçinin, emekçinin, yoksulun ve borç batağına saplanmış yurttaşın sorunlarına uzak durmayı tercih etmiştir.

Günümüzde, tüketiciler, yaşamlarını kredi kartı ve tüketici kredisiyle sürdürme noktasına gelmişlerdir. Türkiye’de şu an yaklaşık 50 milyon kredi kartı mevcut olup, bunun yüzde 50’sinden fazlası hâlâ aktif durumdadır. Ne yazık ki şu anda 1,5 milyon tüketici, kredi kartı borcu nedeniyle icralık olmuştur. Yine 2 milyona yakın kişi kredi kartı borcunu ödeyemediği için kara listeye alınmıştır. Bu sayı giderek de çoğalmaya devam ediyor. Özellikle enerji kaynaklarına ve gıdaya yapılan zamlar, tüketiciyi yaşamını sürdüremez, borcunu ödeyemez hâle getirmiştir. Kredi kartı borçlarının bu noktaya gelmesinde en büyük etken, tüketicilerin gelirleri ile giderleri arasındaki oransızlıktır. Yurttaş, ihtiyaçlarını mutlaka karşılamak istiyor, ancak gelirleri yetmediği için kredi kartlarına sığınma durumunda kalıyor. Ancak bugün oluşan bu borç birikimi sonucu, insanlar artık çalıştıkları ve elde ettikleri geliri ailelerine, çocuklarına harcamaktan öte, öncelikle kredi kartı borçlarına, daha doğrusu faizlerine kullanıyorlar. Çoğu tüketici, oluşan kredi kartı borçlarını ödemek için yeni kredi kartları alıyor. Bunların da borçlarını ödemeyip faizler katlanınca çeşitli aile dramlarının yaşanmasına neden olmaktadır. Haber kanallarının ya da gazetelerin üçüncü sayfaları bu tür trajik haberlerle doludur. Bu da vatandaşın yaşadığı ekonomik bunalımı gözler önüne sermektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de kredi kartı borçlarının ve borçlu sayısının fazla olmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi de kuşkusuz kredi kartı faiz oranlarının yüksekliğidir. Ülke şartlarında, yüksek enflasyon nedeniyle faiz oranları çok yüksek seviyelerde seyretmektedir. Bu durum borçlanma maliyetlerini de yükseltmektedir. Özellikle artan faiz yükü banka alacaklarının tahsilini sınırlandırıcı bir etki yaratmakta, tüketiciyi de maddi- manevi bunalıma sürüklemektedir. Dünyada başka ülkelerle karşılaştırılmayacak düzeyde yüksek kredi kartı faizi uygulamasıyla Türkiye tüketicinin hiçbir şekilde korunmadığı, ancak bankaların kârına kâr kattığı, bir avuç insanın zenginleştiği bir ülke konumuna gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

HAMİT GEYLANİ (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.

Toplumsal bir soruna dönüşmesiyle boşanmalar ve intiharlar artmakta, yuvalar dağılmakta, insanlarımızın ruh sağlığı, toplumumuzun huzuru bozulmaktadır. Hükûmet, bir an önce, görmezden geldiği bu konu hakkında bir çalışma, bir proje başlatmalıdır. Öncelikle kredi kartı borçlarının yeniden yapılandırılmasına olanak tanımalı ve çok yüksek düzeylerde seyreden kredi kartı faizlerinin düşürülmesi gerekmektedir.

Bu duygu ve düşüncelerle yasa teklifini desteklediğimizi ve gündeme alınması gerektiğini söylüyor, Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Geylani.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmına geçiyoruz.

Bu kısımda yer alan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, uyguladığı tarımsal politikalarla çiftçileri işsizliğe ve yoksulluğa ittiği, kırmızı et fiyatlarında yükselişe neden olduğu, tarımsal üretimi ve üreticileri desteklemek yerine ithalatı teşvik ederek görevinin gereklerine aykırı davrandığı iddiasıyla Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında Anayasa’nın 99’uncu ve İç Tüzük’ün 106’ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin (11/13) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelere başlıyoruz.

VII.- GENSORU

A) Ön Görüşmeler

1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, uyguladığı tarımsal politikalarla çiftçileri işsizliğe ve yoksulluğa ittiği, kırmızı et fiyatlarında yükselişe neden olduğu, tarımsal üretimi ve üreticileri desteklemek yerine ithalatı teşvik ederek görevinin gereklerine aykırı davrandığı iddiasıyla Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/13)

BAŞKAN - Hükûmet? Hazır.

Önerge daha önce bastırılıp dağıtıldığı ve Genel Kurulun 7/2/2011 tarihli 60’ıncı birleşiminde okunduğu için tekrar okutmuyorum.

Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 99’uncu maddesine göre bu görüşmede önerge sahiplerinden 1 üyeye, siyasi parti grupları adına 1’er milletvekiline ve Bakanlar Kurulu adına Başbakan veya 1 bakana söz verilecektir.

Konuşma süreleri önerge sahibi için on dakika, gruplar ve Hükûmet için yirmişer dakikadır.

Şimdi söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Önerge sahibi olarak Mersin Milletvekili Vahap Seçer, Gruplar olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Gürol Ergin, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Bengi Yıldız konuşacaktır.

Şimdi ilk söz önerge sahibi olarak Mersin Milletvekili Vahap Seçer’e aittir.

Buyurunuz Sayın Seçer. (CHP sıralarından alkışlar)

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, son günlerde tarım sektöründe önemli sorunlar yaşanmaktadır. İstikrarsız tarım politikaları, artan girdi fiyatları, düşük ürün fiyatları, yetersiz tarım destekleri, Hükûmetin uygulamaya koyduğu günübirlik yanlış kararlar, oluşan sorunlara çözüm üretmede aciz kalan bir Hükûmet ve neticede, çaresiz ve sahipsiz kalan çiftçimiz.

Değerli arkadaşlarım, tarımsal üretimin bütün kalemlerinde, bütün sektörlerde sorunlar yaşanıyor. Son günlerin en önemli konularından bir tanesi hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlar. Bildiğiniz üzere, 2010 yılının başından bu yana özellikle kırmızı et fiyatlarında akıl almaz muazzam yükselişler oldu. Bu arada, yerli üreticilerimizin de üretim yapamaz duruma geldiği, besi çiftliklerini kapattığı hepinizce aşikâr bilinen gerçekler.

Değerli arkadaşlarım, aslında, hayvancılık sektöründe yaşanan sorunların evveliyatı var, ta 2008 yıllarına kadar gitmek lazım. O dönemde özellikle girdi fiyatlarında önemli artışlar olmuştu. Süt fiyatları önemli ölçüde düşüş göstermişti ve o süreç içerisinde Tarım Bakanlığından beklenen bu konularla ilgili, bu sorunlarla ilgili ivedi tedbirler alması, çözümler üretmesiydi ancak o süreç içerisinde Hükûmet bu konuda, tedbir alma konusunda aciz kalmıştır. Aciz kalmıştır ki binlerce süt ineği kesime gönderilmek zorunda kalmıştır ve üreticiler iflas etme noktasına gelmiştir, hatta iflas etmişlerdir. İşte o günlerde yaşanan o sorunlara çözüm üretemeyen Hükûmet, 2010 yılında, özellikle besicilikte, yani kırmızı et konusunda fiyatların yükselmesinin önünü alamamıştır.

Değerli arkadaşlarım, hatırlayınız o günleri, kırmızı et fiyatlarında yükseliş başladığında, Sayın Bakan, önce ret ve inkâr politikaları güttü, dedi ki: “Hayır, böyle bir şey yok.” Peki, et fiyatları yükseliyor, nedir bunun nedeni? “Bunun nedeni spekülatörler.” dedi. Zaman geçti, dedi ki: “Bizim hayvan varlığımız yeterlidir. Hayvan sayımı yaptırdım, 2 milyon 200 bin büyükbaş hayvanımız var ve ithalata gerek yok.” Zaman geçti, et fiyatları yükselmeye devam etti. Sonra, Sayın Başbakan, Tarım Bakanını uyardı: “Sayın Mehdi Eker, yanlış yapıyorsun, et fiyatlarının yükselmesini durduramadın, bu soruna bir çözüm bul.” dedi ve o zaman Tarım Bakanı çark etti. “İthalata gerek yok.” diyen Sayın Bakan, ithalatın kapılarını ardına kadar açtı. Öncelikle Et Balık Kurumuna canlı hayvan ve et ithalatını serbest bıraktık. O yetmedi, daha sonra özel sektöre de “Hadi bakalım sizler de özel firmalar canlı hayvan ithal edebilirsiniz, et ithal edebilirsiniz.” dedik. Bakın, o günden bu güne -Sayın Tarım Bakanının bu kürsüden verdiği rakamlarla söylüyorum- 64 bin ton karkas et, 69 bin baş besilik dana, 230 bin baş kasaplık sığır, 400 bin baş küçükbaş hayvan ithal etmişiz. Sadece hayvan ithal etmemişiz, birçok hastalık etmenini de, deli dana gibi, mavi dil gibi, şap gibi hastalık etmenlerini de bu yolla ülkemize ithal etmiş durumdayız.

Değerli arkadaşlarım, bu süreç içerisinde Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri döneminde ilk defa Kurban Bayramı’nda kurbanlık hayvan ithal edilmiştir. Çok enteresandır, daha önce yurt dışında çalışan vatandaşlarımız Türkiye’ye gelirken yakınlarına elektronik eşya ya da parfüm ya da çikolata gibi hediyelik eşyalar getirirdi. 2010 yılında yurt dışında çalışan vatandaşlarımız ülkeye gelirken akrabalarına oradan hediye olarak et getirdiler değerli arkadaşlarım.

M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) – Bu kadar abartma ya!

VAHAP SEÇER (Devamla) – Hayvancılık sektörü bu noktalara getirilmiştir. Değerli arkadaşlarım, gerçekten hayvancılık sektörü elden gitmiştir. Hükûmet kaş yapacağım derken göz çıkartmıştır. Et fiyatlarını düşürme amaçlı ithalatı seçmiştir ama diğer taraftan da yerli üreticiyi perişan etmiştir. Bugün yerli üretim yapan besici artık üretim yapamaz durumdadır. Siz de takdir edersiniz ki, ülke şartlarındaki üretim maliyetleri, yurt dışındaki üreticilerin yaptığı üretim maliyetinden katbekat fazladır. Yerli üretici ithal etle, ithal hayvanla rekabet edemez durumdadır. İflas etme noktasına gelmiştir. Küçük yerli üretici yerle yeksan olmuştur. Büyük üretici de üreticiliği bırakmış, artık, onlar da tüccar olmuştur, ithalatçı olmuştur. Et fiyatlarını düşüreceğim diye ithalata yönelen Sayın Bakan, maalesef, yerli üreticinin, çiftçinin katili olmuştur.

Değerli arkadaşlarım, bu krizden çıkmak için biliyorsunuz son günlerde Ziraat Bankası kanalıyla bu sektöre sıfır faizli kredi açıldı. Yaklaşık olarak 50 bin üreticiye 3,5 milyar liradan fazla kredi dağıtıldı. Aslında bu para çarçur edildi. Daha önceki, 2008 yılında süt sektöründe yaşanan krizde de aynı yol seçilmiş ama bugün gelinen noktada o günkü sorunlar ortadan kaldırılmamıştır.

Sayın Başbakan Sayın Bakana soruyor: “Sayın Eker, biz hayvancılığa oldukça fazla destek veriyoruz, sen böyle söylüyorsun. Bakın, krediler de veriyoruz. Peki, üretimi niye artıramıyoruz?” Ben, Sayın Başbakana cevabı vereyim: Tabii ki böyle önemli bir Bakanlığın başında böyle bir Bakan olursa bu sorunları çözemezsiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Ülkenin milyarlarca lira parasını sağa sola çarçur edersiniz. Bugün dağıttığınız krediden küçük üretici faydalanamıyor, büyük üreticiler faydalanıyor. Hani Sayın Bakanın “spekülatörler” diye itham ettiği, suçladığı büyük üreticiler bu kredilerden faydalanıyor. Hatta daha ileri gideyim, hayvancılıkla alakası olmayan, farklı sektörlerde faaliyet gösteren birçok firma şimdi bu bedava parayı bulunca bu parayı aldılar ve hayvancılık sektörüne girme kararı aldılar. Bunlar palyatif çözümlerdir, geçici çözümlerdir, istikrarlı politikalar değildir, geleceğe dönük politikalar değildir; bir an önce Hükûmetin bunlardan vazgeçmesi gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan üretime bir çare bulamayınca tüccarlığa soyundu, Et ve Balık Kurumu marifetiyle 100 tane mağaza açıyor, sanki ülkede kasaplar konusunda bir sorun yaşanıyormuş gibi ya da büyük alışveriş merkezlerinde, marketlerde et satış reyonları kapatılmış gibi. Bunlar çözüm değildir. Et fiyatlarını düşüreceğiz diye yabancı ülke çiftçilerine para kazandırıyorsunuz, kendi ülkenizin çiftçilerini bitiriyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, son yıllarda Türkiye’de birçok üründe üretim kaybı olmuştur. Sayın Bakan kürsüye çıktığında üretim artışı sağlanan birkaç üründen bahsediyor. Hoş, onların da pazarlamasında sorun yaşanıyor sebze meyvede olduğu gibi, narenciyede olduğu gibi.

Bakın son sekiz yılda buğdayda üretim yerinde saymıştır. Hatta bazı yıllara göre üretimde ciddi kayıplar söz konusu olmuştur bu yıl olduğu gibi. Biz daha önce Sayın Bakanı uyarmıştık: “2010 yılı üretiminde ciddi kayıplar olacak, kalitede kayıp olacak, üretim miktarında kayıp olacak.” demiştik, “Tedbirlerinizi alın.” demiştik. “Hayır.” demişti, bize karşı görüş belirtmişti. “Üretim de artacak, kalite de artacak.” demişti. Ama bugün Sayın Bakan aralık ayı içerisinde Bakanlar Kurulu kararıyla TMO’ya tarife kontenjanı uygulamasından 1 milyon ton buğday ithalat izni almıştı sıfır gümrükle. Ve bugün Türkiye buğday ithal etmek durumuyla karşı karşıya kalmıştır. 300 bin ton buğdayı da şu anda Türkiye Cumhuriyeti devleti ithal etmiş durumdadır.

Pamukta durum aynıdır. Pamukta üretim geriye gitmiştir. Bir dönem pamuk üretiminde ihracatçı konumda olan Türkiye bugün net ithalatçı konuma gelmiştir. 2002 yılında 1 milyon ton olan lif pamuk üretimimiz bugün 380 bin tonlara düşmüştür. Bunlar yanlış tarım politikalarının ortaya koyduğu sonuçlardır.

Bakınız, bakliyat üretiminde 2002 yılında 1,5 milyon tona yakın olan üretimimiz bugün 800 bin tona düşmüştür. Bakliyatta net ihracatçı olan Türkiye bugün ithalatçı konuma gelmiştir. 2002 yılında bakliyatta 420 bin ton ihracat yapan Türkiye bugün 250 bin ton ihracat yapar duruma düşmüştür. İthalatımız 2002 yılında 26 bin tonken bugün 300 bin ton seviyelerinde ithalat yapar duruma gelmişiz.

Şeker pancarında aynı durum. 16,5 milyon ton üretimden 14 milyon tona düşmüştür.

Yağlı tohumlar, soya, ayçiçeği, aspir, kanola… Bu kadar destek ödediğimizi iddia ediyoruz yağlı tohumlar üretimini artırmak için…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

VAHAP SEÇER (Devamla) – Diğer üretim kalemlerine göre, diğer ürün çeşitlerine göre üretimine daha fazla destek verdiğimizi iddia ediyoruz ama yaklaşık olarak yılda yağlı tohumlara ithalat için ödediğimiz para 3 milyar dolar seviyelerindedir değerli arkadaşlarım.

Diğer bütün üretim kalemlerinde sorunlar devam etmekte. Son günlerin en önemli konularından biri, özellikle Akdeniz ve Ege’de üretim yapan üreticileri ilgilendiren narenciye konusudur. Gerçekten perişan olmuşlardır; Akdeniz’de narenciye üretimi yapan çiftçilerimizin, Ege’de narenciye üretimi yapan çiftçilerimizin ürünleri dallarında kalmıştır. Çok bağırdık, aylardır bağırıyoruz “İhracata destek olalım, üretime destek olalım, destek miktarlarını arttıralım.” ama biz söyledik, biz duyduk.

Bu bir fırsattır, bu gensoru bir fırsattır. Eğer Sayın Tarım Bakanı değişmezse Türkiye’de tarım sektöründe sorunlar bitmeyecektir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Seçer.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan.

Buyurunuz Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;  Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker hakkında Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu gensoru önergesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sizi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken dün gece idrak ettiğimiz Mevlit Kandili’nin tüm İslam âlemine hayırlı olmasını da yürekten diliyorum.

Yine, Maraş’ta hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına, toprak altında kalanların yakınlarına olmak üzere sabırlar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in yönetimindeki Tarım Bakanlığıyla ilgili olarak başlangıçta insanlar sabırla beklediler iyi şeyler olabilir mi diye ama maalesef iyi şeyler olamadı. Her dakika, her saniye bir çiftçi, bir hayvan yetiştiricisi bizleri arıyor ve diyor ki: ”Şu problemim var.” En son, kapıdan içeri girerken Genel Kurul salonuna, Sayın Zeki Ertugay Bey’e Nevşehir’den bir patates üreticisi telefon ediyor, telefonu kapatır kapatmaz karşılaşıyoruz “Sayın Vekilim, ben patates ekmek istiyorum, tohumluk patatese ihtiyacım var, şahıs olduğu için bu Tarım Bakanlığı bana vermiyor şirketlere veriyor.” diyor. Biraz önce Sayın Seçer’in söylemeye çalıştığı bu, tabana yayılmıyor.

Türkiye Cumhuriyeti devletinde, ister doğru sayın ister yanlış sayın, 25 milyon insan bu sektörden geçimini temin ediyor. Bu sektörden geçimini temin edenler, özellikle tarım sektöründe… İşsizlik rakamları dünyanın her tarafında açıklanırken “tarım sektörü hariç” diye açıklanır. Tarım sektöründe, sürekli, bitkisel üretimin olmadığı dönemde bir gizli işsizlik mevcuttur. Bu işsizliği hiç kimse katmak istemez. Bu nedenle bu sektörde geçimini temin eden, yaşayanların sayısı 25 milyon insandır. Dolayısıyla, bunların her türlü problemi burayla ilgilidir. Ama diğer boyutuyla da, dünyanın hangi ülkesi olursa olsun devleti yönetenler, demokratik ülkelerde kendilerine anayasanın verdiği görevle, yönettikleri ülkenin hükümranlık alanında yaşayan insanların sağlıklı ve dengeli bir şekilde beslenmesinden ve sağlıklarının korunmasından sorumludur.

Biraz önce, Sayın Sağlık Bakanı buradaydı, inşallah, konuşmamın o bölümüne gelinceye kadar Sayın Bakan buraya gelir ve bir Sağlık Bakanı olarak, Türkiye'nin, Sayın Mehdi Eker’in yönetimindeki Tarım Bakanlığında nasıl bir tehlikenin içine atıldığını hep beraber, benimle beraber, ben söylerim sizlerle beraber o da dinler. İnanın, bunları söylemek, hayvancılık sektörüne yıllarını vermiş insan olarak bunları söylemek “Acaba, benim sorumlu olduğum sektörü, ‘Bu ülkede hayvancılık gelişsin.’ diye ömrünü vakfetmiş insan olarak sekteye uğratır mı, halel getirir mi, olumsuz etkiler mi?” diye bugüne kadar söylemem gerekip de söyleyemediklerimi şimdi söyleyeceğim.

Değerli milletvekilleri, şu anda, siz, burada temsil ettiğiniz insanlara karşı da sorumlusunuz. Dolayısıyla, o insanların sağlıklarının korunmasından da, otomatik olarak, muhalefetiyle iktidarıyla hep beraber sorumluyuz. Bu sorumluluğun gereğini yapmak zorundayız.

Biraz sonra Bakanlığın resmî evrakını okuyacağım size. O evrakı okuduktan sonra, Sayın Bakanın hâlâ orada oturur durumda olmasını da hayretle izleyeceğiz çünkü eğer bir gizli oylama olsun, isim konulmadan oylama olsun asla ve kata kendisinin orada kalmasına Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerimiz de müsaade etmeyeceklerdir, bunu biliyorum.

Değerli milletvekilleri, her şeyden önce, bu alanda çalışan insanların bu alanda çalışmaya ve yaşamaya devam etmelerini temin etmek gibi bir sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğu yerine getirirken insanlarımızın burada geçimini sağlıklı bir şekilde temin etmesi lazım. Yatırıp, yatırıp, yatırıp, yatırırken kullanıp, kullandığı krediye karşılık evini ipotek edip, daha sonra zarar edip, sonra da evinden olan insanlar ayyuka çıkmıştır. Her vesileyle herkes söylüyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinde adalet sektöründe veya Adalet Bakanlığı bünyesinde en fazla artan kurum ne diye baktığımızda, icra dairelerinin artışı vardır, katlanarak devam ediyor.

Değerli milletvekilleri, üretimi ve üreticiyi bu sektörde tutabilmek için sektörün sürdürülebilir bir faaliyet olarak kalmasını temin etmemiz lazım, dedik. Bunun için ne yapmamız lazım? Maliyet analizi yapmamız lazım. Bu yapılacak maliyet analiziyle her şeyi ortaya koymak ve fiyatın buna göre ayarlanmasını temin etmek zorundayız. Şimdi, bugünkü şartlarda 1 kilogram kemikli etin maliyetine bir bakalım. Besiye alınan bir dana normal ve ekonomik besleme şartlarında günde 6-7 kilogram sanayi yemi yer ve 8 kilogram civarında da silaj ağırlıklı kaba yem yer. Dolayısıyla, bunların bugünkü parasal değerine baktığımızda yemin çuvalı 35-38 lira arasında oynuyorsa, 50 kilogramlık çuvallar, 100 kilogram dediğiniz zaman çıkacağı rakam 75 TL’dir, bunun 1 kilogramı 75 kuruş eder. Eğer 7 kilogram günlük tüketimle çarparsanız günde ne kadar sanayi yemi tükettiğini bulursunuz ve bununla birlikte hükûmeti devraldığınız dönemde çiftçiyi kollama adına yüksek fiyat şeklinde şekillenmiş silajlık mısırın fiyatı o gün 12,5 kuruştu, bugün 10 kuruş, düşmüş durumda. Burada çiftçi zarar ediyor ama üretim maliyeti besicinin düşüyor bir boyutuyla. Şimdi, bunun 8 kilogramla çarpılması hâlinde çıkacak maliyet unsurunu da göz önüne aldığımızda, etin maliyeti, işçilikle beraber 11,5 liraya geliyor. Eğer bu besicinin kâr marjını yüzde 20 diye hesap eder, üstüne koyarsanız, etin satılması gereken fiyat 13,8 eder yani 13 lira 80 kuruş eder. Bu, besicinin, kesimciye, toptancı, et tüccarına satış rakamıdır.

Şimdi, bu rakamla olayın üstüne gittiğiniz zaman, 2004 yılında 7 lira olan kemikli etin satış fiyatı 2009’a kadar, beş yıl, altı yıl boyunca sadece 2 lira artmıştır. Bu artışı çiftçi, besici sineye çekmiş, sineye çekmiş, sineye çekmiş, en son pes etmiştir. Bu pes etmeden sonra üretimden vazgeçmiştir. Bu üretimden vazgeçilmiş olmasına rağmen, Sayın Bakanın dün Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerine dağıttığı tablo var elimde, tesadüfen elime geçti; orada ne diyor Sayın Bakan: “421 bin ton 2002’de üretim vardı, 2010’da bu rakam 781 bin ton.”

Değerli arkadaşlar, cumhuriyet tarihinde, 2002 yılına kadar fert başına kırmızı et üretimi 19 kilogramın altına düşmemişti. Şimdi Sayın Bakanın verdiği rakamı doğru kabul ederek 781 bin tonluk eti 73 milyona böldüğünüzde 10,5 kilogram et eder. Sayın Bakan, fiilî olarak, aktif olarak siz, yönetiminizle, fert başına 19 kilogram olan kırmızı et üretimini 10,5 kilograma düşürmüş durumdasınız. Sizin kendi teyidiniz bu. O verdiğiniz rakamlar doğru değil, 2002 dönemine ait rakam doğru değil.

Burada, TÜİK’le ilgili bir kanun tasarısı görüşülürken şunu söyledik: “Söylediğiniz rakamlar nereden elde ediliyor da böyle emin konuşuyorsunuz?” dedim, TÜİK’in Başkanına. Dedi ki: “Efendim, tarım sektörüyle ilgili olanlar bize Tarım Bakanlığı tarafından -çoğu- verilir; biz bunları işler, ilan ederiz.” Yani sizin kendi verdiğiniz rakamları TÜİK size, alın kullanın diye iade ediyor. Ne veriyorsanız onu alıyorsunuz rakam olarak. 421 bin ton et fert başına 19 kilogramı karşılamadığı için siz rakamlara takla attırıyorsunuz.

Şimdi, etin ithaline bu noktadan bakarsak değerli milletvekilleri, 2002 yılından 2010 yılına kadar nüfus, 69 küsur milyondan 73 küsur milyona çıkmış yani 4 milyon artmış. 4 milyon artış karşısında sizin söylediğiniz rakamlarla et artışı, 2002’den şimdiye tam yüzde 60. Yüzde 60’lık et artışına karşılık sadece yüzde 5,7’lik nüfus artışı var. Bu durumda, 5,7 nüfus artarken yüzde 60’a eti artırıyorsunuz da nasıl oluyor da Hükûmeti veya 2002 yılında fert başına 19 kilogram olan kırmızı et devri iktidarınızda 10,5 kilograma -sizin verdiğiniz rakamlarla- düşüyor? Rakamları hoplatarak bir yere varacağınızı zannediyorsunuz ama yanılıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bu ithalatın temelini ben size söyleyeyim. Değerli milletvekilleri, 2009 İlerleme Raporu’na bir bakalım. 2009 yılındaki İlerleme Raporu’nda ne diyor 11’inci faslın içerisinde: “Türkiye, Avrupa Birliğiyle yapılmış olan anlaşmalara rağmen et ithalatını, canlı hayvan ithalatını ve gıda ithalatını haksız yere engellemektedir. Bu engellemelerin kalkmaması hâlinde, veya başka bir ifadeyle bu fasılların açılıp kapanabilmesi bu engellerin kalkmasına bağlıdır.” Şimdi, bu engelleri kaldırma adına ne yaptınız? Sayın Başbakanın bildiği matematiği unutturdunuz, rakamlara takla attırdınız. Sayın Seçer’in ifade ettiği gibi, ithalata gerek yokken pat, ithalat gündeme geldi ve siz ithalatı yapmaya başladınız. İthalatı yaparken ne yaptınız? Bir: Et ve Balık Kurumunu görevlendirdiniz. Et ve Balık Kurumuna ithalatla ilgili olarak görevi verdiğiniz zaman bir idari, bir teknik şartname hazırlandı. Şimdi, idari şartname ve teknik şartnameye değerli milletvekilleri, bir bakalım.

Teknik şartnamede “Seçimi yapılan hayvanlar ihracatçı ülkede yükleme yapılmadan önce ara denetim komisyonu gözetiminde -yani bu Türkiye’den oraya giden komisyonun gözetiminde- denetiminde tartımları yapılacak. Tartımları yapılan hayvanların kulak küpe numaraları listelenecek ve buna ilişkin yüklenici firma yetkilileri ve ara denetim komisyonu elemanlarının ortak imzasıyla bir tutanak düzenlenecek, daha sonra faturalar kesilip Türkiye’ye bu hayvanlar gelmek üzere nakliye araçlarına yüklenecek.” Teknik şartname bu.

Bir de idari şartnameyi okuyayım size değerli milletvekilleri, idari şartnamede neler var? İdari şartnamede 2’nci maddenin (d) bendi: “Alıma ait diğer bilgiler şu sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan şu sayılı Bakanlar Kurulu kararı kapsamında ABD -Teksas, Alabama ve Washington eyaletleri hariç- Brezilya -Parama bölgesi hariç- Uruguay, Arjantin -Corrientes, Misiones bölgeleri hariç- Şili ülkelerinden ithal edilecektir. Ayrıca, bu ülkelerden –lütfen buraya dikkat edin- nakil vasıtaları ile ticari amaçlı olarak yola çıkmış olan canlı kasaplık sığırlar da bu ihalede teklif edilebilir.” Yani, siz bir teknik şartname ortaya koyuyorsunuz “Ben heyet göndereceğim. Alacağım yerden seçim yapılacak. Bu yapılacak seçimlerden sonra buraya hayvanları getirmek üzere ‘olur’ alan hayvanların kulak numaraları tespit edilip öyle hayvanlar nakil vasıtalarına bindirilecek.” diye teknik şartname düzenliyorsunuz ama dönüyorsunuz idari şartnamede “Efendim, bu amaçla önceden yola çıkmış hayvanlar da ihalede teklif edilebilir.” diyorsunuz. Bunun sonunda değerli milletvekilleri ne oluyor biliyor musunuz? Bunun sonunda, bakın, ne oluyor: Bunun sonunda, tesadüfen, pazar günü... “Sakatat uçuşa geçti.” Niye? Hayvanlar kesiliyor ama ortada sakatat yok. Niye? Çünkü söylediğimiz konuyla ilgili olarak bir genelge var. Değerli milletvekilleri, bu genelgeye göre, bu hayvanların kesilmesinden sonra ne yapılacak? Şimdi onu okuyorum.

Değerli milletvekilleri, torunlarınıza karşı sorumlusunuz, bırakın sizi seçen insanlara karşı sorumluluğunuzu. Şu okuyacağım, Tarım Bakanlığının, Sayın Bakanın genel müdürlük yaptığı kurumun daha yenilerde gönderdiği, valiliklere gönderdiği genelge:

“X Valiliğine,

Bilindiği üzere ithal edilen kasaplık canlı büyükbaş ve küçükbaş hayvanların mezbahalarda spesifik risk materyali olarak adlandırılan beyin, göz, spinal kord, tonsil ve distal ileum’larının imha edilmesi ve takibi hastalık riski taşıması nedeniyle büyük önem arzetmektedir.

Bu amaçla ülkemize ithal edilecek olan her yaştaki sığır cinsi kasaplık hayvanların; beyin, göz spinal kord, tonsil ve distal ileum’ları ile her yaştaki koyun cinsi hayvanların; dalak ve ileumları ile 12 aylıktan büyük hayvanların beyin ve gözleri dahil kafatası, tonsiller ve spinal kord’larının en kısa süre içerisinde uzaklaştırılarak imha edilmesi gerekmektedir.

Bu çerçevede ülkemize ithal edilen her yaştaki sığır ve koyun cinsi hayvanların imha edilmesi gereken spesifik risk materyallerinin insan tüketimine sunulmaması için; mezbahalarda takiplerinin yapılması, gıda ve yem zincirine girmeyecek şekilde (gömülerek ya da yakılarak) imha edilmesi ve kayıtlarının tutulması hususlarında gereğini önemle rica ederim.”

Değerli milletvekilleri, dünyanın neresine giderseniz gidin, dünyanın neresinde virolog konu uzmanlarına şu tamimi götürürseniz götürün, “Niye bu tamim yayımlanmıştır?” diye sorarsanız, size söyleyeceğinin “Orada deli dana riski olduğu için bu tamim yayımlanmıştır.” olması gerekir, başka türlü olamaz.

OKTAY VURAL (İzmir) – O eti yedirdiler şimdi millete.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Yani biz bu ithalatlarla deli danayı Türkiye’ye ithal ettik ve bunu, bakınız, yedik.

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Bakanın kendisi de yedi mi acaba?

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Şimdi, Sayın Bakan çıkıyor… Bunu bilen, şuurlu, bilgili tüketici, Et ve Balık Kurumunun mağazalarından veya kendi kasaplarından ithal etse almamaya özen gösteriyor, elinde kalıyor Sayın Bakanın Et ve Balık Kurumunun ithal ettiği hayvanlar. Bursa’da bu hayvanlar ölüyor, palas pandıras dışarıya atılıyor ve köpekler bu hayvanların leşlerini yiyor. Şundan da veteriner hekim olarak sorumlusunuz Sayın Bakan: Bir iktisatçı olsanız, bir tarlacı, ziraat mühendisi olsanız, bir makineci olsanız belki çok fazla bir şey söylenemeyebilir, uzman çalıştırmak zorundasınız ama siz bir veteriner hekimsiniz. İnanın, oraya veteriner hekim olarak Bakan olduğunuzda, Bakan oluşunuzdan sizin kadar mutluluk duymuştum. Şimdi o mutluluk duyma hadisesi bir kâbusa dönüştü bende. Niye? Bu hayvanların etini yiyecek olan insanların vebalini taşımış ve bunu ikaz etmemiş olmanın sıkıntısını yaşıyor.

Bunun siyasetle falan alakası yok değerli milletvekilleri, bunun parayla pulla alakası yok. Bakınız, bunun sıkıntılarını beş sene, on sene sonra Türkiye çekmeye başlayacak. O nedenle, Sayın Bakan veya Hükûmeti yönetenler -Sayın Mehdi Eker burada kalır veya gider, kim olursa olsun- ne olur şu hayvan ithalatını durdurun. Hayvanları sağlıklı bir şekilde muayene etmeden getiriyorsunuz. Delil mi istiyorsunuz? Bakınız, kurumları vermiyorum: Bir şirket bu hayvanları getiriyor. Nereye biliyor musunuz? TİGEM’e. Türkiye’de löykoz yoktu. Bundan on gün önce Sayın Bakan löykoz genelgesi yayımladı, yönetmeliğini bilahare hazırlamak üzere. Löykozis nedir biliyor musunuz? Sayın Sağlık Bakanımız geldi mi? Löykozis löseminin hayvanlardaki seyir şekli. Bu sütü içen buzağı bu hastalığa enfekte olur. Sivrisinekle hayvandan hayvana yayılır. TİGEM’e 3.701 baş hayvan getiriliyor, bu getirilen hayvanların 50’sine yakınında paratüberküloz ve löykoz çıkıyor. Eğer löykozlu hayvandan elde edilen sütü içerseniz… Ki pazar günü Şemsi Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Başkanı “Hayvancılığa ikinci katliam geliyor.” şeklinde bir açıklama yaptı. Doğru, süt fiyatları 60 kuruşa düştü, yemin fiyatı 75 kuruş olunca… Buraya her çıktığımda “1 kilo sütü sattığınızda 2 kilo yem alamazsanız bu faaliyet sürdürülemez.” diye söyledim.

Şimdi, bu sürdürülemez faaliyet konusunda sizin vermiş olduğunuz krediler, sıfır faizli krediler boşa gidecek. Sıfır faizli krediyi kimse babasının cebinden vermiyor. Sıfır faizli kredinin faizini hazine sübvanse ediyor, hazine Ziraat Bankasına ödüyor yani senin, benim, herkesin ödediği vergilerle biriken hazineyle veriliyor. Sayın Başbakanın söylediği gibi öyle babamızın cebinden vermiyoruz, hazine bunu karşılıyor ve herkesin hakkı var o sıfır faizli kredilerde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Öldürüp sonra o kredilerle ayağa kaldırmaya teşebbüs ettiğiniz hayvancılık, damızlıkla ilgili olarak yeniden çökmeye başlıyor. İşte löykozlu hayvanları, damızlığı, eksilen damızlığı telafi etmek için ithal ediyoruz, ithal ettiğimiz hayvanlardan elde edilen sütlerin veya genel toplam sütün yüzde 25’i “sokak arası süt” dediğimiz, insanların kendi arasında tükettiği süt. Bu sütü içenler doğrudan doğruya meme kanseri riski altındadır, ister erkek olun ister bayan.

Şimdi, bu halkın sağlığını, bu milletin sağlığını sırf orada oturma uğruna kimin ne sebeple gasbetmeye, riske atmaya veya tehlikeye sokmaya hakkı var değerli milletvekilleri?

O nedenle Sayın Bakanın kendine karşı saygılı olarak bu görevden çekilmesi gerekir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Akcan.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Gürol Ergin.

Buyurunuz Sayın Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA GÜROL ERGİN (Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehdi Eker hakkında verdiğimiz gensoru önergesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak için söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken Sayın Başkan sizi, değerli milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, son yıllarda tarım ve gıda sektörü geçmişle kıyaslanmayacak ölçüde stratejik bir önem kazanmıştır. Dünya Gıda Fiyatları Endeksi’nin tarihî rekorlar kırdığı bu dönemde ülkemizde yetersiz destekleme, öngörüden uzak, istikrarsız tarım politikaları, artan girdi maliyetleri ve düşük ürün fiyatları nedeniyle tarımda tarımsal üretim düşmüş, ithalat patlamış, çiftçi icra, haciz, borç batağına sürüklenmiştir.

Sayın Mehdi Eker’in 2005 yılı Haziranında Bakanlık görevini devralmasından sonra çiftçiye verilen sözler tutulmamış, gübre ve mazot fiyatları astronomik olarak artmasını sürdürmüş, Türkiye, üretimine en fazla güvendiğimiz hububatta, dünya lideri olduğumuz bakliyatta ve kırmızı ette bile ithalatçı bir ülke durumuna düşürülmüştür.

2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’na göre bütçeden tarıma her yıl gayrisafi millî hasılanın yüzde 1’i kadar destek ayrılması gerekiyordu. Sayın Bakan kendi döneminde çıkan bu yasaya bile hiç uymamış, 2007-2010 yılları arasındaki dört yıllık süreçte çiftçiye toplam olarak 16 milyar 988 milyon lira eksik ödeme yapılmıştır yani çiftçinin yaklaşık 17 milyar lirası gasbedilmiştir.

Tarım destekleme bütçesi her yıl 5 ila 6 milyar lira arasında değişirken çiftçinin aldığı kredi miktarı 2010 yılı Mayısında 17,8 milyar liraya yükselmiştir. Çiftçinin, bir yandan her yıl daha çok borçlanması diğer yandan borcunu ödeyemez hâle gelişi sonucunda 2010 yılının dokuz aylık döneminde ödeyemediği borç miktarı 1 milyar 25 milyon liraya yükselmiştir.

2010 yılında çiftçiye mazot desteği olarak verilen para 554 milyon liradır. Hükûmetin, çiftçinin bir yılda kullandığı mazottan aldığı vergi ise yaklaşık 3,5 milyar liradır. Hükûmet çiftçiye verdiği mazot desteğinin 7 katını çiftçiden vergi olarak almaktadır. 3 liralık mazotun 1 lira 70 kuruşu vergidir. Çiftçi traktörüne binmekten korkar hâle gelmiştir.

Sayın Bakanın döneminde gübre fiyatları mazottan daha da fazla yükseliş göstermiştir. Bu dönemde gübre tam bir rant aracı olmuştur.

Çiftçinin tarımsal sulamada kullandığı elektrik en pahalı elektriktir. 122 bin tarımsal sulama abonesi borçlu duruma düşmüş, bunlardan yüzde 30’unun elektriği kesilmiştir. Hükûmetin üst üste borç yapılandırmasına gitmesi çiftçinin elektrik borcunu ödeyemeyişinden ötürüdür.

Sayın Bakanın döneminde tarım katma değeri yılda yalnızca yüzde 0,22 oranında artmıştır. 2010 yılının büyüme hızı ise eksidir. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana hiçbir dönemde, AKP’nin iktidarda olduğu sekiz yıllık dönemdeki ve bu Bakanın yönetimde olduğu beş yıllık dönemdeki kadar düşük tarımsal büyüme görülmemiştir. Sayın Bakanın görev yaptığı dönemde bitkisel üretim de hayvansal üretim de düşmüştür. 2005 ila 2010 yılı üretimleri karşılaştırıldığında bu durum net olarak görülmektedir. Bu dönemde buğday üretimi 21,5 milyon tondan 19,5 milyon tona, arpa üretimi 9,5 milyon tondan 7,2 milyon tona, kırmızı mercimek üretimi 520 bin tondan 422 bin tona, lif pamuk üretimi 863 bin tondan 795 bin tona, tütün üretimi ise 135 bin tondan 55 bin tona düşmüştür; mısır üretimi sabit kalmış; çeltik, şeker pancarı ve ayçiçeğinde bir miktar artış olmuştur. Bu rakamları söyleyiş nedenim Sayın Başbakanın bu kürsüde Türkiye'nin kiraz üretimini ne kadar artırdığıyla övündüğü içindir.

Türkiye bugün, önemli bitkisel ürünlerin hiçbirinde kendine yeterli değildir. Kendine yeterlik oranı buğday, arpa ve pirinçte yüzde 90, kuru fasulye ve mısırda yüzde 80, kırmızı mercimek ve ayçiçeğinde yüzde 45’ler düzeyindedir. Tarımsal hammadde dış ticaretimiz Sayın Bakan Eker dönemindeki beş yıllık süreçte toplam olarak 18 milyar 334 milyon dolar açık vermiştir. 2006-2009 yılları arasında ithal edilen 9 milyon 725 bin ton buğdaya 3 milyar dolar, 2 milyon 794 bin ton mısıra 800 milyon dolar ödenmiş, oysa Sayın Bakan, Haziran 2006’da “Türkiye artık, buğday ithal etmiyor.” diye övünmüş, bu övünç, Tarım-Kredi haber bülteninde de manşetten yayınlanmıştır.

Aynı dönemde yağlı tohum ham yağ ve küspe ithalatına toplam 8 milyar 900 milyon dolar ödedik. Bakliyatta bu Bakan döneminde ithalatçı durumuna düştük ve yalnızca 2009 yılında 213 bin ton bakliyat ithalatı yaptık. Pamuk ithalatına son üç yılın her birinde 1 milyar doların üzerinde para verdik. Tütünde dünyanın en iyi tütün ülkesi olan Türkiye, 2009 yılında ithalata 388 milyon dolar ödedi.

Sayın Bakan döneminde tarımda uygulanan politikalarla iç ticaret hadleri radikal biçimde tarım aleyhine döndü, bu durum üreticinin tarımdan kopmasına ve köyünü terk etmesine neden oldu. Bu dönemde 2 milyon 288 bin hektar olan tarım alanı 1 milyon 907 bin hektara indi. Çiftçinin bu dönemde ekmekten vazgeçtiği arazinin büyüklüğü –lütfen, dikkat buyurun- Yalova, Kilis, Bartın, Düzce, Osmaniye, Zonguldak, Iğdır ve Kocaeli illerinin toplam alanından daha büyüktür.

Tarımdan kopup son bir umutla kentlerin varoşlarına savrulan yurttaşlarımız, işsiz kalıp gıda yardımlarına muhtaç hâle gelmiştir. Bu süreç bir kentleşme süreci değil, toplumsal anlamda bir altüst oluş sürecidir. Bütün bu gerçeklere karşılık Sayın Bakan sürekli olarak sanal üretim rakamlarıyla karşımıza gelmiş, hem kendini hem kamuoyunu sürekli yanıltmıştır; eminim, bugün de böyle yapacaktır. Bir Tarım Bakanını düşününüz ki gübre, mazot fiyatı artarken suskun kalacak, pirinç ve buğday fiyatı artarken, kendisinin ve TMO’nun sorumluluğunu hiç aklına getirmeyecek, yalnızca “Spekülasyon yapıyorlar.” diye feryat edecek ve pirinç bulamayanlara bulgur yemelerini önerecek. Neyse ki Sayın Bakan et fiyatlarındaki ciddi tırmanışta “Et yemeyin, patates yiyin.” dememiştir.

Sayın Bakan 2 Şubat 2007 tarihli açıklamasında, kuraklık nedeniyle Türkiye’nin buğdaysız kalıp ekmek sıkıntısı yaşayacağına ilişkin açıklama yapanları spekülasyon yapmakla suçlamış ve “Türkiye'de şu anda kuraklık tehlikesi yok. Kuraklık Eylem Planı hazırlıyoruz ancak bugün için değil, yirmi beş yıl sonrası için.” demiştir. Yirmi beş yıl sonrasını gören ancak gözünün önünü göremeyen Sayın Bakan bu demecinden iki ay sonra, 4 Nisan 2007’de Şanlıurfa’da yaptığı açıklamada “Türkiye'de bu yıl bir tarımsal kuraklık riski yok, bu nedenle hiç kimse spekülasyon yapmasın. İnşallah, Türkiye'de tarımla ilgili hiçbir problem beklemiyoruz.” ifadesini kullanmıştır. Bunları söyleyen Sayın Bakan, üç ay geçmeden, dört ürün ve kırk il için kuraklık kararnamesi yayımlamak zorunda kalmıştır. Biz şimdi bu Bakana nasıl inanacağız?

2007 sonbaharından itibaren piyasada buğday arz açığının hissedilmeye başlamasıyla Bakanlık, Toprak Mahsullerine, geç alınmış bir kararla, sıfır gümrükle 800 bin ton buğday ithal yetkisi verdi. Eğer bu ithalat vakit geçirilmeden zamanında yapılmış olsaydı, ton başına 150 dolar daha düşük fiyat ödeyecek ve 300 milyon dolar zarar etmeyecektik.

2007 yılında yaşanan kuraklıktan 5 milyar liranın üzerinde zarar gören çiftçiye ödenen ise yalnızca 514 milyon lira oldu. Bu süreçte, Denizli’de bir çiftçimiz, pembe tablolar çizen Sayın Başbakana “Sen bunları külahıma anlat.” diye gerçekleri hatırlatma gereğini duydu.

Doğu Karadeniz’de 5 Nisan 2004 gecesi yaşanan don felaketinde, 2090 sayılı Kanun’a göre, zararın 297 milyon liralık kısmının çiftçilere ödeneceği belirtildi. 2004-2009 yılları arasında zararın yalnızca 128 milyon liralık kısmı ödendi. 2011 bütçesine de bu miktarın ödenmesi için ödenek konmadı. Hükûmet, bu tavrıyla Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki 135.236 ailenin 169 milyon lira tutarındaki alacağını âdeta gasbetti.

Son yıllarda sürekli küçültülen TMO, sanki üstlendiği görevi hakkıyla yapıyormuş gibi trajikomik bir biçimde fındık işine girdi ve milyarlarca dolar görev zararı yaptıktan sonra fındık işini bıraktı. Sayın Bakana “Ne işin vardı senin fındık alımında? Sen kendi görevini hakkıyla yapsana.” diye sormazlar mı?

Narenciyeye gelince: Bu yıl Hatay’da, Adana’da, Mersin’de, Antalya’da, Muğla’da narenciye üreticileri büyük sıkıntı içinde. Hasat başladığında 83 kuruş olan limon, bugün 25-30 kuruş, mandalina 30-40, portakal 40 kuruş. Greyfurt 15 kuruşa düştü ama alıcı yok. Bütün narenciye dallarda kaldı. Sıkıntı karşısında Bakanlığın kılı bile kıpırdamadı.

Sayın Bakan, zirai mücadelede de sınıfta kaldı. Gerekli karantina önlemleri zamanında alınmadığı için domates güvesi önce Ege Bölgesi’ne, sonra Akdeniz’e yayıldı. Türk halkı bu Bakan sayesinde tarihinde ilk kez 10 liradan domates yedi.

2008 yılında, sanayici, süt fiyatlarını keyfî bir kararla 10-15 kuruş indirip 53 ila 57 kuruş arasına çekti, Tarım Bakanının umurunda olmadı. Bugünlerde de sanayici, süt fiyatlarını yine tüm Türkiye’de aşağı çekti. Çiftçi feryat ediyor, Tarım Bakanının yine umurunda değil. Çiftçinin sorunlarına bu kadar duyarsız kalan bir kişi Tarım Bakanlığı koltuğunda daha fazla oturabilir mi?

Zeytin ağacı sayısını artırmaya çalışan Bakanlık, şimdi, Zeytincilik Yönetmeliği’nde değişiklik yapma çabasında. Zeytincilik Yasası, zeytinliklerde zeytinyağı tesisi kurma dışında hiçbir faaliyete kesinlikle izin vermez iken, Bakanlığın yaptığı yönetmelik değişikliğinde, zeytinliklerde, jeotermal kaynaklı sera yatırımları, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri, madencilik, petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri, savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar ve bakanlıklarca kamu kararı alınmış plan ve yatırımlar yapılabilir hâle getirilmek isteniyor. Sayın Bakana soruyorum: İlgili yasaya yüzde yüz aykırı böyle bir yönetmelik düzenlemesini hangi hukuk, hangi mantık anlayışıyla yapıyorsunuz? Bu değişikliği gerçekleştirseniz bile, yargıdan mutlaka döneceğini bilmiyor musunuz? Öyleyse amacınız nedir, bu kürsüden açıklayın.

Sayın Bakan sürekli olarak hayvancılığı desteklediklerini ve desteğin giderek artırıldığını ifade ederken Bakanlar Kurulu 2008’de çıkardığı bir kararnameyle hayvancılık desteklerini yarı yarıya azalttı. Sayın Bakan bugün de yine hayvancılığa ne kadar büyük destekler verildiğinden söz ediyor. Bu nasıl destek ki destek arttıkça hayvancılık darboğaza giriyor! Keşke bu destekler yapılmasaydı çünkü destekler ya bir kısım haramzadelere yedirilip buharlaştırıldı ya da doğru yönde, doğru amaçla kullanılamadı.

Türkiye’de bugün inkâr edilmesi mümkün olmayan bir et sıkıntısı var. Kırmızı et üretimi 2006’da 439 bin ton iken, 2009’da 412 bin ton. Et üretimindeki düşüşün nedeni belli. Sayın Bakanın ette yaşanan sıkıntıya gösterdiği gerekçe ise evlere şenlik; şöyle diyor Sayın Bakan: “Efendim, AKP döneminde refah o derece ciddi arttı ki insanımız çok daha fazla et yemeye başladı, onun için sıkıntı çekiyoruz.” Biraz ciddiyet Sayın Bakan, biraz ciddiyet. Sayın Bakan basında bugün yer alan bir habere göre “Ette 450 bin tonluk bir üretim var deniliyordu, oysa TÜİK rakamlarına göre on bir ayda kırmızı ette toplam 750 bin tonluk üretim tespit edildi.” diyor. Sayın Bakanın söyledikleri gerçek olsa dağ, taş, tüm memleket hayvanla dolu olurdu. Sayın Bakan milleti çocuk yerine koyuyor. 750 bin tonluk üretim TÜİK’in üretim miktarını belirleme yöntemini değiştirmesinden doğdu. Tıpkı millî gelir hesaplamalarında olduğu gibi yöntem değiştirildi, miktar artmış göründü. Eğer aynı yöntem geçmişe de uygulanırsa geçmişteki rakamların 750 bin tonun üzerinde olduğu net olarak ortaya çıkar. Adama sormazlar mı: Et üretimi 450 bin tonlardan 750 bin tonlara çıktıysa, yani et üretimi arttıysa bu et ithalatı ne anlama geliyor? Milleti ne ayak oyunları ile ne de hesap oyunları ile kandırmaya çalışmayın. Sayın Bakanın “Şu ana kadar 60 bin ton et, 130 bin ton canlı hayvan ithal ettik, fiyatları düşürdük.” şeklindeki övünmesi ise akıl ve mantık dışı. Kendi çiftçine ürettirmeyeceksin, çiftçini, milletini zora sokacaksın, sonra da “Et ithal ettim, fiyatlar düştü.” diye övüneceksin, böyle bir bakanlık yönetim anlayışı olamaz. Kaldı ki geçtiğimiz aralık ayında Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünün, il tarım müdürlüklerine gönderdiği yazıyı biraz önce burada Milliyetçi Hareket Partisinin sayın sözcüsü açıkladı, ben de tekrar etmek istiyorum, şöyle diyor Koruma ve Kontrol: “Ülkemize ithal edilecek olan her yaştaki sığır cinsi kasaplık hayvanların beyin, göz, spinal kord, tonsil ve distal ileum’ları ile her yaştaki koyun cinsi hayvanların dalak ve ileum’ları, on iki aylıktan büyük hayvanların beyin ve gözleri dâhil kafatası tonsil’ler ve spinal kord’larının en kısa sürede uzaklaştırılarak imha edilmesi, sayılan risk materyallerinin insan tüketimine sunulmaması için mezbahalarda takiplerinin yapılması, gıda ve yem zincirine girmeyecek şekilde gömülerek ya da yakılarak imha edilmesi…” talimatını veriyor.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce de söylendi, bunun bir tek anlamı var, bu hayvanlarda deli dana hastalığı riski olduğunu bu Bakanlık biliyor, bu Bakan biliyor ama bu hayvanların etlerini bu millete hiç tereddüt etmeden yediriyor.

TÜİK’in kullandığı yöntemi değiştirerek üretilen et miktarını birdenbire yükseltmesi Sayın Bakanın o kadar hoşuna gitmiş ve TÜİK’e öylesine güven duymuş ki bu sefer de TÜİK’ten kırsal kesimdeki yoksulluk oranını değiştirmesini istiyor. “2002 yılında yüzde 34,48 olan ve 2009’da yüzde 38,9’a yükselen kırsal kesimdeki yoksulluk oranı doğru değil, TÜİK bunu düzeltecek.” diyor. Konuyu makalesine alan yazar da bugün “CHP gensorusuna yanıt, sanırım, Tarım Bakanlığı yerine Türkiye İstatistik Kurumundan gelecek.” şeklinde müstehzi bir ifade kullanıyor.

Sayın Bakan, gerçekleri TÜİK’i yanlış rakam vermeye zorlayarak değiştiremezsiniz. Bugün, Türk çiftçisinin yüzde 38’i yani 5 çiftçiden 2’si yoksul. Yoksul köylü sayısı 6,5 milyon, aç yatağa giren köylü sayısı 250 bin. Bunlar, TÜİK’in rakamları.

Hayvancılıkta başarısız olunan bir başka konu da hayvan hastalıklarıyla mücadele. Tüberküloz ve brusella çok yaygın. Bakanlığın kooperatiflere hayvan alımı için 2008 yılında açtığı on beş ihaleye, şartnamede hayvanların brusella ve tüberkülozlu olmaması şartı konulduğu için hiçbir firma girmedi çünkü Türkiye’de, brusella ve tüberküloz olmadığından emin olunan hayvan yoktu. Bakanlık çözümü, brusella ve tüberkülozu yok etmede değil de ihale şartnamesinden bu iki hastalığın aranacağı şartını kaldırmakta buldu.

Şap, Türkiye’yi kasıp kavuruyor. Şimdi öğreniyoruz ki Anadolu’da giderek yaygınlaşan şap, şaptan ari ilan edilen Trakya’yı da tehdit ediyor. Bulgaristan Tarım Bakanı, şap girmemesi için, Türkiye sınırına 142 kilometrelik tel örgü çekileceğini bildiriyor. Bu arada, bizim Gümrük Müsteşarlığımız da Tarım Bakanlığına yazdığı bir uyarı yazısı ile ithal hayvanların sağlık kontrollerinin yetersizliğine dikkat çekiyor. Gümrük Müsteşarlığına göre, Bulgaristan sınırından giren hayvanlar yeterince sağlık kontrolünden geçirilmiyor. Bunu biz söylemiyoruz, Gümrük Müsteşarlığı söylüyor.

Gıda denetimlerinde büyük sıkıntı var. Salmonella ve listeria’lı olduğu belirlenen 12 ton hamburger köftesi tespit edildiği hâlde, bu köfteler imha edilmeyip halkımıza yedirildi. Bu duruma neden göz yumduğunu Tarım Bakanının açıklaması gerekir.

Sayın Bakan, kene ilacı ihalesi konusundaki sorularımıza doyurucu hiçbir cevap vermediniz. Memnun olmadığınız ilk raporu veren müfettişleri niçin görevden aldığınızı, bu müfettişler hakkında niçin uydurma gerekçelerle soruşturma açtığınızı açıklayamadınız. Sayın Bakanın kendisini memnun eden ikinci raporu veren müfettişleri ödüllendirişi de ayrı bir anlam taşımaktadır.

Sayın Bakanın Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunda yaşanan özellikle ihale oyunları konusundaki sorularımıza verdiği yanıtlar da gerçeğe hiçbir şekilde uymamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

GÜROL ERGİN (Devamla) – Biliyorum, biraz sonra AKP sözcüleri ve Sayın Bakan bu kürsüye gelerek, çiftçiye verilen desteklerin ne kadar artırıldığını söyleyecek, çiftçinin durumunu ballandıra ballandıra anlatacak. Anlatacak da bir anlam ifade etmeyecek.

Değerli milletvekilleri, bakınız, bir çiftçimizin şu sözleri çiftçinin durumunu ne kadar güzel açıklıyor: “Tarlamı ekemiyorum, bu sayede köyümde borçsuz tek çiftçi benim.” Eskiden çiftçi “Toprağımı ekiyorum.” diye seviniyordu, şimdi ekemediği için seviniyor çünkü ektikçe zarar ediyor.

Değerli milletvekilleri, Türk tarımının bugünkü Sayın Bakanın başında bulunduğu Bakanlıktan umudu kalmamıştır. Ülkemiz çiftçilerini işsizlik ve yoksulluğa mahkûm eden, ithalat yoluyla yabancı ülke çiftçilerine yeni iş olanakları yaratarak onları destekleyen, böylece görevinin gereklerine aykırı hareket eden Tarım Bakanı Mehdi Eker hakkında gensoru açılması için desteklerinizi bekliyor, sözlerime son verirken Sayın Başkana, siz değerli milletvekillerine, yüce Türk ulusuna ve sevgili çiftçi kardeşlerime içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ergin.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Bengi Yıldız. (BDP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Yıldız.

BDP GRUBU ADINA BENGİ YILDIZ (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım.

Sayın Başkan, sözlerime başlamadan önce iki önemli hususu dile getirmek istiyorum.

Bir: Sayın Ufuk Uras’ın bir sorusuyla başlayalım. Sayın Uras bir iktisatçı, diyor ki: “Türkiye'nin altı büyük ovası tarım dışı amaç için kullanıma açılmış, bunun bir açıklaması var mı?” Ben de Sayın Bakanıma soruyorum. Kaldı ki aslında, birçok şehirlerimizin, ilçelerimizin gittikçe tarımsal alanlarda kullanıldığını, oraların imara açıldığını da biliyoruz.

Yine, bugün Maraş’ın Pazarcık ilçesinin Hürriyet köyünden vatandaşlarımız aradı. Hürriyet köyü Muhtarı diyor ki: “Atalarımızdan, dedelerimizden aldığımız topraklar, tapulu topraklar, sınırları dere tepelerle belirli olan topraklar tapuya daha az miktarda geçirildiği için… Şimdi kadastral çalışmalar yapılmakta ve  bu sınırlar esas alınarak değil de tapudaki metrekareler esas alınarak tapularımız verilmektedir, diğerleri de hazineye aktarılmaktadır.”

Gerçekten, bu çok önemli bir sorun, kadastral çalışmaların yapıldığı bütün bölgelerde, illerde ve ilçelerde yaşadığımız bir problem. Vatandaşın parasıyla satın aldığı araziler bir ölçüde devletleştirilmektedir, zaten ülke topraklarının yüzde 60’ına yakını hâlen hazinenin kontrolünde olmasına rağmen. Bu uygulamaların vatandaşları ciddi bir zarara uğrattığı düşüncesindeyiz. Bu konuyu da dile getirme gereğini duydum.

Adalet ve Kalkınma Partisinin 2002 Seçim Bildirgesi’nde tarım politikalarına ilişkin  önemli tespitler var, bunu sürekli dile getirme gereğini duyuyorum. “Tarım ve Hayvancılık” başlığı altında “Türkiye’de tarım sektörü yıllarca ihmal edilmiş, özellikle son yıllarda yaşanan derin ekonomik krizden çiftçilerimiz, köylülerimiz çok olumsuz etkilenmiştir. Uygulanmakta olan ekonomik program da tarım sektörünün problemlerine çözüm getirmemiş, çiftçilerimiz daha da zor duruma düşmüştür.

Son yıllarda mazot, gübre, ilaç, tohumluk, makine gibi tarım girdilerinin fiyatlarında büyük artışlar meydana gelirken, tarım ürünlerinin fiyatlarındaki artış sınırlı kalmıştır. Örneğin, 1998 yılında 2 kilo buğday parasıyla 1 litre mazot alabilen köylümüz, bugün ancak 6 kilo buğday parasıyla 1 litre mazot alabilmektedir.” tespitini yapıyor.

“Türkiye’de tarım sektörünün gayrisafi millî hasıla  içerisindeki payı yüzde 14’e gerilemiştir. Öte yandan toplam sivil istihdamın yaklaşık yüzde 40’ı tarım sektöründe çalışmaktadır. Bu nedenle, tarım sektörü sadece ekonomik politikalar kapsamında değil, öncelikli olarak sosyal politikalar kapsamında da ele alınmalı.” Devletin tarım sektörüne destek vermek zorunda olduğu tespitini yaparak yine hayvancılık kısmına geçiyor ve bizim aslında bugün iktidar partisine yönelttiğimiz eleştirileri o da seçim programına koymuş ve bir önceki hükûmetlere karşı bu eleştirileri yöneltmektedir.

Tabii, Sayın Tarım Bakanımız hakkında bir gensoru açılmıştır. Biz bu gensorunun Bakanlık hakkında değil, Hükûmet hakkında, Sayın Başbakan hakkında verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Türkiye'nin tarım politikalarını aslında tarım bakanları belirlemiyor, hatta hükûmetler de belirlemiyor diyebiliriz. 1980’den beri Türkiye’ye dayatılan bir IMF politikası vardır. Tarım ve hayvancılık gittikçe gerilemekte bütün hükûmetler döneminde ve bu süreç AKP iktidarları döneminde de devam etmektedir. Dolayısıyla, aslında Sayın Tarım Bakanı hakkında verilen bu gensorunun da çok anlam ifade etmediğini Barış ve Demokrasi Partisi açısından belirtmek isteriz ama tarım ve hayvancılık alanında Türkiye’nin çok temel büyük sorunları vardır. Bu sorunlardan 1980’den bugüne kadarki bütün hükûmetler sorumludur. Bu sorumluluğu tekrar dile getirme gereğini duyuyoruz.

Tutarlı bir tarım politikası olmayan ülkelerin 21’inci yüzyılda insanlığı karşı karşıya bıraktıkları zorluklarla mücadele etmesi beklenemez. Kapitalist barbarlığın tarih sahnesinde kendisini daha da etkin biçimde göstermeye başladığı 16’ncı yüzyıldan beri toplumlar arası süregelen ve ticaretin en katı kurallarına konu olan tarımsal ürünler geldiğimiz yüzyıl itibarıyla da önemini arttırarak sürdürmektedir. İnsanların yaşamak için ihtiyacı olan malların üretiminin tarım üzerinden sağlandığı göz önüne alındığında ülkelerin tarım politikalarının insanı esas almayan, insanları düşünmeyen, önemsemeyen siyasi yapılara terk edilemeyeceği açıktır.

Değerli milletvekilleri, dünyaya egemen olan siyasal sistemi ve bu sistemin işleyişini algılamadan bugün ne AKP’nin ne de bakanlarının durumunu analiz etmek mümkün olmaz. Bugün Türkiye’nin başta tarım olmak üzere birçok alandaki politikası oldukça bilinçli tercih edilmiş ve belirli hedeflere kilitlenmiştir. Onun için, dünya egemen sistemi ışığında AKP’yi ve politikalarını değerlendirmek hem daha aydınlatıcı hem de tabloyu gözler önüne serici olacaktır.

Normal şartlarda bilim ve teknolojinin almış olduğu boyut  ve bununla beraber üretim araçlarının gelmiş olduğu nokta gezegenimizde 12 milyar insanın karnını doyurabilecek bir potansiyelin olduğunu göstermektedir. Gerçeklik böyle iken istatistiklere göre dünyada 2,5 milyon insan yoksul ve 1 milyarın üzerinde insan açtır. Her gün 20 bin insan açlıktan ölüyor. Her beş saniyede 1 çocuk açlık nedeniyle ölüyor. Yoksulluğun doğrudan ve dolaylı etkileri sonucu günde 300 bin çocuk ölüyor. Aç kalanların yüzde 70’i kadın ve çocuklardır. Bir sermaye krizi olan 2008-2009 ekonomik krizi nedeniyle 100 milyon insan açlığın pençesine düşmüştür.

Dünyada milyonlarca ton tahıl ve gıda maddesi, piyasa aktörlerinin elinde fiyat manipülasyonu için kullanılıyor, depolarda tutuluyor çünkü kapitalizm ve muhtaç olduğu kudreti, pazar kuralları bunu dayatmaktadır. Çünkü birilerinin zengin olması için başka birilerinin açlıktan ölmesi gerekiyor. İşte, piyasanın kuralları bunu gerektiriyor. Peki, bu aç kalanların ülkesinde kuraklık mı var? Hayır, sadece hegemonya var ve bu hegemonyanın adı da “neoliberalizm”, uygulayıcıları da hükûmetlerdir.

Kendilerine “gelişmiş” adı veren ancak vicdanen yoksul olan ülkeler, bugün kendi tarımsal politikalarını ülkesel çıkarları bağlamında ele alıyor ve buna göre politika oluşturmaya devam ediyorlar. Ancak geri bırakılan ya da “gelişmekte olan ülke” adıyla avutulmaya çalışılan Türkiye gibi ülkelerde ise hükûmetler eliyle gelişmiş ülkelerin istediği rotada politikalar üretilmektedir. Gizli bir el âdeta ülkeyi belli bir hedefe götürüyor. Bu hedef, her alanda yıkım ve piyasanın kurallarına tam teslimiyettir. İşte, Türkiye’de bu elin adı AKP hükûmetleridir.

Türkiye’de 1980 darbesiyle birlikte başlayan neoliberal ekonomiyi inşa etme çabaları, bugün AKP siyaseti döneminde zirve yapmıştır. Bunun en önemli göstergelerinden biri tarımsal desteklemenin boyutlarıdır. 1970’li yıllarda 30’un üzerinde tarımsal ürün desteklenirken 2004 yılında bu ürün sayısı 5’e düşürülmüştür. Bakanlık şahsında Hükûmetin sürekli övünerek bulduğu her meydanda dile getirdiği destekleme primleri, bugün tarım sektörünün fişini çaktırmadan çekme girişiminden başka bir şey değildir. Tarımı ve çiftçiyi geliştirmeyen, âdeta öldürmeyip süründüren destekleme politikaları çiftçiye aba altından sopa göstererek “Tarımsal faaliyetleri bırakmazsan daha çok sürünürsün.” demektedir. Kırsal kesimde yaşayan insanlarımızı, çiftçiyi, köylüyü metropollerde ucuz iş gücü hâline getirmek için oluşturulmuş bu politikalar tarımsal üretimi büyük şirketlerin tekeline bırakma girişimidir. Aksi takdirde, bugün Ege’de, Trakya’da ve daha birçok yerde çiftçilerin bankalardan almış oldukları krediler karşılığında arazilerin yarısından fazlasının ipotekli olmasını açıklamak mümkün değildir.

Bugün çiftçinin kullandığı krediler, çiftçiyi yüksek faizlerle borç altına ve batağına sürüklemişken çiftçinin son sekiz yılda kullandığı kredilerin ve faizlerin enflasyona oranı yüzde 30 civarında artmıştır. Bu da çiftçiye daha fazla faiz yüklemek anlamına gelmektedir. Bugün çiftçi maalesef yüksek kredi faizleri altında inim inim inlemektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yanlış ve yetersiz tarımsal desteklemeler borç batağında bulunan çiftçi gerçeğini yarattı. Bankaların takipteki alacaklarında patlamalar yaşanırken AKP’nin bunu gizleyecek gücü de kalmamıştır. Bugün takipteki kredilerin toplam kredilere oranı yüzde 2 dolayındadır. Bu tablo bir ilerlemenin değil, tam tersine bir çöküşün ifadesidir.

Türkiye birçok tarımsal üründe kendi kendine yeterliliğini oluşturacak bir ülke iken bugün artık buğday başta olmak üzere arpa, mısır, pirinç, kuru fasulye ithalatçısı konumuna düşmüştür. İthal edilen her ürün üreticiyi daha da yıkmıştır, yıkmaktadır. Türkiye'nin tarımsal üretiminde kendi kendine yeterliliğinin yaklaşık ilk on ülke arasında olduğu günler vardı, ancak bu tablo bugün çok gerilerde kalmıştır.

Birçok politikayı “AKP’den önce” ve “AKP’den sonra” diye ikiye ayırmak mümkün, ancak bu mümkünlük AKP’den önceki hükûmetlerin de sorumluluğunu görmediğimiz anlamına gelmemelidir. Özellikte tarım alanında “beterin beteri” diyebileceğimiz AKP Hükûmetinin uygulamalarının rakamsal karşılığı oldukça açıklayıcıdır. Örneğin, 2002 yılında bir çiftçinin 1 litre mazot almak için 3 kilogram buğday ve 1,5 kilogram pamuk satması gerekirken, bugün bu rakamlar 5,5 kilogram buğday ve 3,5 kilogram pamuk şeklinde karşılığını bulmaktadır. 

Yine, ürede 2002 yılından bugüne kilogram başına fiyat artışı yüzde 250 dolayındayken, DAP’ta daha da yüksek fiyat artışları gerçekleşmiştir.

AKP’nin tüccar siyasetinin başka bir sonucu da tarımsal ürünlere ulaşımda vatandaşın karşı karşıya kaldığı sorunlardır. Bugün çiftçi, binbir güçlükle ürettiği malını tüketiciye birkaç elden geçirdikten sonra ulaştırabilmektedir. Üreticinin tüccarlara çok küçük rakamlarla sattığı mal, vatandaşın eline geçene kadar fahiş fiyatlara yükseliyor ve bu durumda mağdur olan üreticiler ve diğer vatandaşlar olurken, bu işten tek kazançlı çıkan AKP’nin her fırsatta desteklediği tüccar kesimler olmaktadır.

Bugün üretici fiyatlarıyla market fiyatları arasında fark, yüzde 400’lerin üzerinde seyretmeye devam ediyor. Ürün grupları itibarıyla baktığımızda ise bu oranın yaş sebzede ve meyvede yüzde 498, kurutulmuş ürünlerde yüzde 286, baklagillerde yüzde 252, pirinçte yüzde 199’lara ve hayvansal ürünlerde yüzde 206’lara kadar çıktığı görülmektedir.

Peki, kimin buna hakkı vardır? Üreten, ter döken, üreticiden yok pahasına malını alan tüccar, hiç zahmet etmeden, değer üretmeden tüketicinin yüzlerce kat fazlasını kazanıyor. Bu, açıkça çiftçiye “Üretme, olabiliyorsan tüccar ol.” demektir. İşte tüccar siyasetin halkın başına getirdiği şey bugün tam olarak budur ve bu siyasal yaklaşım oldukça problemli ve ahlaki olarak da sorunludur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarımda olduğu gibi hayvancılıkta da iç açıcı bir tablodan söz etmek mümkün değil. Hayvancılığa oldukça elverişli bir ülke olmamıza rağmen Türkiye, canlı hayvan üretiminde de “ihracatçı” konumundan “ithalat eden ülke” konumuna düşmüştür. Hayvancılığa sadece Güneydoğu Anadolu Bölgesi bazında baktığımızda dahi hayvancılığın artık sinyal verir düzeyde olduğu apaçık ortaya çıkmaktadır. 1991 yılında büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı güneydoğu için 8 milyon 386 bin iken 2008 yılına geldiğimizde bu sayı 5 milyon 880 bine kadar gerilemiştir. Bu yaklaşık yüzde 30 oranında bir azalma demektir. Yine bölgenin Türkiye nüfusuna göre kişi başına ürettiği süt miktarı 1991 yılında yıllık 12 kilogram iken 2008’de 8 kilograma kadar gerilemiştir. Bu da yaklaşık yüzde 30’luk bir azalmaya denk gelmektedir.

Ülkemiz bir tarım ve hayvancılık ülkesiyken şimdi dünyanın en pahalı etini yiyen bir ülke oldu. Otuz yıllık hayvancılık politikasının geldiği nokta, koyun sayısı 40 milyondan 20 milyona, keçi sayısı 16 milyondan 5 milyona düşmüştür. Hayvancılık politikası yanlış olan Hükûmet büyükbaş besiciliğine de önem verirken hayvancılığın yeniden üretiminin önünü kestiği ve ithalata doğru kayan bir sistem oluştu. Et ithalatının serbest bırakılmasına karşın fiyatlar düşmedi. Şimdi Anadolu da tam olarak şap hastalığına teslim olmuş durumda. Şapla mücadelede yol katetmeyen Hükûmet Anadolu’nun birçok yerinde hayvan pazarlarını tek tek kapatmaktadır. Bu şekilde hayvan ticaretinin tek elden yürütülmesinin de yolu açılmış oldu.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarım ülkesi olan Türkiye, halkımızın et ihtiyacını Amerika ve Avustralya kıtasından getirdiği hayvanlarla sağlamaya çalışıyorsa başka bir şey anlatmaya gerek var mı? Bu tarım politikası halkın çıkarına   yoksa büyük sermaye gruplarının çıkarına mı gerçekleştiriliyor? Cevabı: “Ülke gelişiyor, kalkınıyor.” verilerine rağmen, fakirin daha fakir, zenginin daha zengin olduğu bir sömürge düzenidir. Yakında sadaka dağıttıklarınıza da “besleme” diyeceksiniz, bu çok nettir. “Biz olmasak aç kalacaktınız, kömürsüz ve makarnasız kalacaktınız.” da diyebilirsiniz.

Yoksul Türkiye halklarının yaşadığı bu tablo, 2,5 milyar dünya yoksulunun başına gelenden farklı değildir. Egemenler çok kazanmak için dünyanın neredeyse yarısını aç ve perişan bırakırken, Türkiye'deki siyasal sistem de bu temelle ve bu anlayışla örgütlenmiştir, aksi takdirde bir tarafta tıksırıncaya kadar yiyen kesimler varken, diğer tarafta çöpte ekmek toplayan insan manzarasını görmek mümkün olabilir miydi?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, buradaki beş üniversitenin, Atatürk, Fırat, Kafkas, Yüzüncü Yıl Üniversitesi gibi üniversitelerin bu bölge için çözüm önerilerinden birkaç tanesini sıralamak gerekiyor.

Birkaç il dışında bölgenin tarım ağırlıklı bir ekonomiye sahip olduğu gerçekliği var. Bölgeyi kalkındırmanın yolunun öncelikle tarımdan geçtiği, bölgede birkaç il dışında ham madde azlığı, kişisel gelirin düşüklüğü ve bölgesel pazarın darlığı, ulaşımdaki güçlükler nedeniyle sanayinin gelişmediği, birçok ilin ekonomisinin daha ziyade kamu görevlilerinin aldıkları maaş ve ücretlere dayandığı, bölgedeki kamu harcamalarının azalmasının bölge ekonomisini daha da daraltacağı gibi önemli saptamalar yapıyor. Buna karşılık Sayın Başbakan, bölgeye kamu yatırımlarının yapılmasının önemli olmadığını, böyle bir ihtiyaç duyulmadığını, serbest piyasa ekonomisinin geçerli olması gerektiğini söylemektedir.

Sayın Başkan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

BENGİ YILDIZ (Devamla) – Özetlersek, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24 Ocak 1980’de alınan kararlar ülkemizin geleceğini ipotek altına almıştır.

Türkiye’de tarım ve hayvancılık politikaları stratejiktir, bakandan bakana hatta hükûmetten hükûmete değişiklik arz etmemektedir. Dolayısıyla, Sayın Tarım Bakanı aleyhine verilen bu gensoruda taraf olmayacağımızı, çekimser olacağımızı belirtiyor, bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Vahit Kirişci.

Buyurunuz Sayın Kirişci. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Tarım ve Köyişleri Bakanımız Sayın Doktor Mehmet Mehdi Eker hakkında, Anayasa’nın 99’uncu, İç Tüzük’ün 106’ncı maddeleri gereğince, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından verilen gensoru üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi, ekranların başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. Geçmiş Mevlit Kandili’nizi de bu vesileyle tebrik ediyorum. Kahramanmaraş’ta hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, toprak altında kalanlara da sabrı cemil, ihsan diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu gensoruya tarım sektörüne ve dolayısıyla eli nasırlı ve alın teri döken çiftçilerimize AK PARTİ hükûmetlerimizin sağladıklarını bir kez daha anlatma fırsatı vermiş olmasından dolayı tek olumlu nokta olarak bakıyoruz.

Değerli arkadaşlar, konuşmamda özellikle 3 Kasım öncesinde Türkiye’de neler yaşandı, özellikle genel ekonomi ve tarım ekonomisi adına yaşanılanları özetlemeye çalışacağım. Enkaz edebiyatı yapmadan, nasıl bir Türkiye’yi devraldığımızı vurgulamaya, belirtmeye özen göstereceğim. Hükûmet olarak yaptıklarımızı özetlerken, gensoruda yer alan iddialara da değineceğim.

Değerli arkadaşlar, bizler 3 Kasım 2002’yi her açıdan bir milat olarak ilan ediyoruz. Zira, oy sandıkta slogan akılda kalır ilkesi çerçevesinde geçmiş hükûmetlerin seçimlerdeki en önemli vaatlerinin enflasyonu düşürmek olduğu, sloganlarına yansımamış mıydı? O dönemde, enflasyon canavar olarak tarif edilmemiş miydi? Sloganlar arasında canavarı beş yüz günde hatta hızını alamayıp yüz günde alt edeceğini ifade edenlere bu ülke şahit olmamış mıydı?

Sonuçta; bırakın alt etmeyi, canavarı daha da azdırmadılar mı? Seçimde vatandaşa iki anahtar vaat edenler, devri iktidarlarında vatandaşın hazır elindekini de alıp gitmediler mi? Canavar, yine o günkü siyasilerin söylemiyle işçiyi, memuru, emekliyi, esnafı, çiftçiyi, köylüyü, dul ve yetimi yutmadı mı? Pek çok vaat siyasi yalanlara bu süreçte dönüşmedi mi?

Cumhuriyet tarihimize en ağır ekonomik ve sosyal krizler olarak geçen Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri ülkemizin üzerinden silindir gibi ezip, geçmemiş miydi? Sürekli kriz üreten Hükûmet, çareyi 1 Mart 2001’de Kemal Derviş’i Türkiye’ye davet etmekte bulmamış mıydı? Böylelikle, ülkemiz, bakan düzeyinde ithal ekonomi yöneticileriyle de ilk kez tanışmamış mıydı?

Fabrikası, bankası ve pazarlama şirketleri olan ve bunları yabancı ortakları ve profesyonel yöneticileriyle yönetirken, kriz sonrası, 23 Şubat 2001 günü “Hepimiz üç dört gün içinde varlığımızın, gücümüzün yüzde 40’ını kaybettik.” diyen iş dünyamızın duayeni rahmetli Sakıp Ağa değil miydi?

Sakıp Ağa öyle derken, Türkiye’nin direği olan ve ahilik kültürüne bağlı esnaf Ahmet Çakmak, kriz sonucuna daha fazla dayanamayarak yazar kasasını 4 Nisan 2001 tarihinde Başbakanlık Merkez Binası önünde fırlatmamış mıydı?

Değerli arkadaşlar, özellikle çarpıcı olması bakımından şu elimdeki grafikleri göstermek istiyorum. Size göre bu grafiklerin, baktığınızda, sol tarafı bizden önceki hükûmetler dönemini, sağ tarafı ise bizim iktidarımız olan dönemi yansıtmaktadır. Dolayısıyla değerli arkadaşlar, 2002-2009 döneminde yüzde 60’ın altına enflasyonu indirmeyi başarı olarak addeden iktidarların yerine AK PARTİ iktidarları bunu ortalama 12,5 düzeyine çekmiş, 2010’da ise bu rakam yüzde 6,4 mertebesine gerilemiştir.

Değerli arkadaşlar, bir başka grafiğimiz daha var. Bu grafik de son derece çarpıcı. Yine aynı şekilde Türkiye, maalesef o iktidarlar döneminde enflasyon sıralamasında üst sıralarda yer alan ülkeydi. En iyi olduğumuz dönemde 13’üncü sıradaydık. 2008 yılında, bu ülke, bunu 85’inci sıraya kadar düşürmüş oldu. 2009’da bir kriz yaşandı, 65’e belki gerilemiş oldu ama 2010 yılındaki enflasyon rakamıyla, yeniden, daha iyi bir noktada olacağımızı buradan rahatlıkla söyleyebiliriz. Dolayısıyla, enflasyon sıralamasında şampiyonlar liginden ülkemizi “G-20 ligi” olarak tanımlanabilecek lige çıkarmış olduk.

Değerli arkadaşlarım, tabii ki yüksek enflasyon ve istikrarsız süreçte, sürekli yaşanılan krizlerle birlikte, ortalama yüzde 4,5, yüzde 5 düzeyinde gerçekleşen büyüme rakamları, özellikle 1997-2001 döneminde yüzde 1,5 seviyesinde kalmıştır ama iktidarımız döneminde, 2009’da yaşanan krize rağmen, bu, 3 katı mertebesinde gerçekleşmiş, inşallah 2010 yılı büyüme rakamlarıyla bu rakamın daha da yükseleceğini düşünüyoruz.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Sen bütçede konuşsaydın ya!

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Tarıma gel, tarıma!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu gördüğünüz, Kandilli Rasathanesinden alınmış bir deprem çıktısı değil. Bu gördüğünüz grafikler, bu ülkede, geçmiş hükûmetler döneminde genel ekonomide ve tarım ekonomisinde yaşanılan sıkıntıları ortaya koymaktadır. Özellikle kahverengi renkte olanlar genel ekonomideki, yeşil renkte olanlar ise tarım ekonomisindeki, büyüme değil, daralmaları göstermektedir. Çiftçinin mutlu olduğu yıllar maalesef seçimlerin öncesine denk gelmekte ama o büyümenin küçülmeye dönüştüğü yıllar ise hemen seçimlerden sonraya denk gelmekte, kaşıkla verilen kepçeyle, çomçayla tekrar geri alınmaktadır.

Değerli arkadaşlar, aslında, bu grafikte 3 Kasım 2002 sonrasında genel ekonomide ve tarım ekonomisinde Türkiye’deki büyüme eğrilerini veyahut da büyüme grafiklerini görüyoruz…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Alttaki yeşil ne, alttaki? Onu da söyle.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – …ve sadece 2003 ve 2007 yıllarında -ki, bu, özellikle 2007 yılında da biliyorsunuz kuraklık yaşandı- kuraklıktan kaynaklı olarak bir küçülme söz konusu ama onların dışında, sürekli büyüyen bir Türkiye tarımı söz konusu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – O yeşiller neden küçük sarıdan? Bir bak bakayım, yan yana, söylesene onu, çabuk geçtin. Yeşiller çok daha küçük duruyor. Hızlı gitme, anlat da görelim.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, özellikle bu grafiğe de bakmanızı istiyorum, bu tabloya da bakmanızı istiyorum. Çünkü burada dile getirildi, denildi ki: “Kredi geri dönüş oranları çok düşük.”

Değerli arkadaşlar, yıl 2002, kredi geri dönüş oranı Ziraat Bankasında yüzde 38, tarım kredi ortağı olduğu için yüzde 71; 2009 yılındaki rakam bile yüzde 97,5, değerli arkadaşlar, Ziraat Bankasında. Dolayısıyla tarım kredi yüzde 95’lerde, Ziraat Bankası da yüzde 98,4’lerde seyrediyor bugün geri dönüş oranında.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne kadar verdin, ne kadar?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Dolayısıyla, bu, ülke tarım ekonomisinin gelmiş olduğu noktayı göstermekte.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kendi çıkardığın kanuna uymuyorsun!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, yine çarpıcı olması bakımından, şu görmüş olduğumuz grafik 2002 yılından itibaren artan bir seyirde Ziraat Bankası ve tarım kredinin vermiş olduğu kredileri gösteriyor.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Çiftçinin fakirleştiğini gösteriyor! Cebinde para olan borç alır mı?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – 2002 yılında 529 milyon lirayı paylaşan 550 bin çiftçi var, 2010 yılında ise, değerli arkadaşlar, 15,7 milyar Türk lirasını paylaşan 1 milyon 200 bin üretici var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ne kadar almış? Haczedilen çiftçilerin grafiğini de göster!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İcra dairelerinin sayısını göster! İcra dosyalarını göster!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bakın, burada da faizi sıfırladık. Sayın Seçer, burada, kürsüden şunu ifade etti, dedi ki: “Bunu yüksek gelir grubuna sahip olan üreticiler veyahut da üretici olmayanlar alıyor.”

Değerli arkadaşlar, bunlar hiç doğru değil. Bakın, 31/12/2010 tarihi itibarıyla sıfır faizli hayvancılık kredisinden, bu verilmiş olan krediden 48.644 üretici yararlandı. Kullandırılan kredinin miktarı, değerli arkadaşlar, 3,6 milyar Türk lirası, bunu da bilgilerinize sunuyorum.

4 bin yıl önce, Kral Hammurabi, tarım sigortasını hayata geçirmişti.

Değerli arkadaşlar, bu, AK PARTİ iktidarları döneminde Türk çiftçisiyle buluştu biliyor musunuz? Bakın, bu, tarım sigortasıyla ilgili 1 Haziran 2006 tarihinde başlayıp üç buçuk yıllık bir süreçte tarım sigortasında gelinen noktayı gösteriyor.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Sen onlara göster, onlara!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Bunu biraz daha yakından göstereceğim değerli arkadaşlar.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İcra dosyalarının grafiği yok mu?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – İzniniz olursa biraz daha yakından göstereceğim.

Değerli arkadaşlar, yine sizin gensoru önergenizde var, gensoru metninde var; Doğu Karadeniz çiftçilerine, özellikle görmüş oldukları zarardan dolayı ödeme yapılmadığını söylüyorsunuz. Bakın, şu tabloda üç buçuk yıllık sürede tarım sigortası uygulaması kapsamında 312 milyon Türk lirası hasar ödemesi yapılmıştır.

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Çiftçi yatağından kalkamıyor, traktörüne mazot alamıyor!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Allah aşkına hanginizin haberi oldu bundan? Hiçbiriniz haberi olmadı ama Türk çiftçisinin bunda haberi var.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yatağından çıkamaz hâle geldi çiftçi!

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Yatağına girdi, çıkamıyor!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Sen, mangal tahtasıyla bayram haftasını karıştırıyorsun! Biz, 2004’deki olaydan ötürü verilmesi gereken parayı söylüyoruz.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu ülkenin ihtiyacı olan, arz açığı olan ürünlerle ilgili sürekli desteklerimizi artırdık.

GÜROL ERGİN (Muğla) – O verdiğin para FİSKOBİRLİK’i batırdığınız için! Kimi kandırıyorsun?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Bakınız, 2002 yılında 186 milyon Türk lirası olan destek, 2010 yılında 2 milyar Türk lirasının üzerine çıktı.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – İcra dosyalarının grafiği yok mu?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Artık “Bu, bunun kaç katıdır?” demeye gerek bile yok. Dolayısıyla, şurada çok çarpıcı olarak gözüküyor.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Angusların grafiği yok mu, angusların?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, şimdi sıkı durun, bir başka grafik daha göstereceğim; özellikle muhalefete gösteriyorum.

Değerli arkadaşlar, 2002 yılında, bakın orada bir ok var: “Dikkat seçim var!” 2000 yılında 344 trilyon vereceksiniz, 2001 yılında 593 trilyona çıkaracaksınız. Ama ne olur, ne biter? 2002 yılında, hani seçim var ya, bunu 1,8 milyar Türk lirasına çıkaracaksınız. Değerli arkadaşlar, işte popülizm budur.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Senin Bakanın demedi mi “Hazirandan önce tarım desteklerinin hepsini ödeyeceğiz.” diye? Hangi sene hepsini ödediniz tarım desteklerinin?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Tarım sektörünün, Türk çiftçisinin üzerinden siyaset yapmak budur.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Aynen senin dediğini, bugün senin Tarım Bakanın aynen  söylüyor, aynen söylüyor, aynen.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Bir konuya daha açıklık getirmek istiyorum.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Allah aşkına doğru şeyler konuşun be!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bakınız, burada dile getirildi, denildi ki, değerli arkadaşlar, denildi ki…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Yahu kardeşim, ne olur biraz doğruları söyleyin, ne olur!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – … “Tarım Kanunu’na göre, 21’inci maddeye göre verilen destekler yüzde 1’den daha az olamaz. Ama verdiğiniz destekler yüzde 1’den daha azdır.” dediniz. Doğru mu?

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Anguslar ne olacak, anguslar?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – İşinize geldiği zaman OECD’nin raporlarını kapar buraya gelir, konuşursunuz. Ben de size OECD’nin yapmış olduğu bir değerlendirmeyi sunuyorum. Değerli arkadaşlar, bakınız, OECD ülkeleri ortalaması yüzde 1’in altındayken Türkiye'de yüzde 4’lere yaklaşmakta. Bu sizin nereden baktığınıza bağlı. Siz, tarım kredileri için, bu tarımsal kredilerdeki sübvansiyon için hazineden aktarılan kaynağın 532 trilyon olduğunu biliyor musunuz?

GÜROL ERGİN (Muğla) – Millet televizyonda izliyor “Ananızı al git.” demiyor “Grafiğini al git.” diyor. “Grafiğini al git.” diyor millet.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – 2011 yılında bunun 776 milyon Türk lirası olduğunu biliyor musunuz değerli arkadaşlar?

Değerli arkadaşlar, bizler AK PARTİ hükûmetleri olarak tarıma bir tavla gibi bakmadık. Bu işi şansa bırakmadık. Biz buna satranç gibi baktık. Satranç oynamak akıl ister, strateji ister, vizyon ister. Satranç birikim ister değerli arkadaşlar, donanım ister.

OKTAY VURAL (İzmir) – Oyun oynuyordunuz ha!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Oyun oynuyorlarmış, oyun! Tarımı oyun biliyorlarmış. Aferin!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Ocak 2011’de bu ülkede enflasyon rakamları TÜFE’de yüzde 4,9’a geriledi mi? Geriledi. Peki, bu süre zarfında, 1962 yılından bugüne kaç tane hükûmet geldi geçti? Yirmi dokuz hükûmet geldi geçti. Değerli arkadaşlar, 6 tane de cumhurbaşkanı eskitti.

Şimdi ben size soruyorum: Enflasyon canavarının ortadan kaldırılmasıyla bu ülkede repo, faiz, stokçuluk, karaborsa tedavülden kalktı mı kalkmadı mı?

OKTAY VURAL (İzmir) – Kalkmadı. Başbakan dedi ya “Ette spekülatörler var.” diye.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Döviz büroları üreticilerimizin, vatandaşlarımızın uğrak yeri olmaktan çıktı mı çıkmadı mı? On bir yıl aradan sonra yeniden iktidar olabilmek için “Kim ne verirse ben beş fazlasını veririm.” diyen siyasilere bu ülke tanık oldu mu olmadı mı? Oldu.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Ona da tanık oldu, size de tanık oluyor!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Tek başına bu söylemin kendisi bile 2002 öncesi Türkiye’de tarıma popülizmin hâkim olduğunu göstermeye yetmez mi değerli arkadaşlar?

GÜROL ERGİN (Muğla) – Onları arattınız, arattınız!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Daha hafızalarımızda taze, 22 Temmuz seçimlerinde vatandaşın karşısına çıkıp “1 litre mazot 1 YTL”, “ucuz mazot” sloganlarını gündeme getirdiniz mi getirmediniz mi?

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Getirdik, gene getiririz.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Ne dedi size, değerli Cumhuriyet Halk Partililer? “Siz yüzde 20’de kalın.” dedi.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Olmadı, yakışmadı.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, şubat ve kasım krizleri…

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Uçaklara verin, uçaklara. Gemilere verin!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Yatlara verin, yatlara!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – …Sakıp Ağa’nın sözlerini, esnaf Ahmet Çakmak’ın sözlerini sizlerle paylaştım ama inanın Türk çiftçisinin üzerinden bir silindir gibi geldi geçti…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ananı da al git!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – …ve bu çiftçinin, sayısı 1, bin, 10 bin, 100 bin değildi, biz iktidara geldiğimizde ilk işimiz 765 bin çiftçinin 2,7 milyar Türk liralık borcunun 1,5 milyar liralık faizini sildik, 1,2 milyar lirayı da üç yılda ödeme imkânı getirdik.

Değerli arkadaşlar, bu 765 bin çiftçi kimin döneminde bu almış olduğu o cüzi miktardaki kredileri ödeyemez hâle gelmişti?

Bunları bilgilerinize sunuyorum.

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Limon gibi sıktınız, limon gibi!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, işte enflasyon yüzde 45, Ziraat Bankasının verdiği kredinin faizi yüzde 59, tarım kredi yüzde 69.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Şu narenciyeyi bir topla şu daldan!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bunları gerçekten çok önemsiyorum.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Niye tütün alıyoruz, onu söyle.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Bir başka konu, değerli arkadaşlar, bunlar bugün tarımdan müşteki olanların dönüp bakması gereken ve kendilerinin de altında imzası olan metinlerdir.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Vatandaşın kurbanlık koyun bulamadığını söyle be!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – 9 Aralık 1999 tarihli niyet mektubuna lütfen dönüp bir bakın.

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Tarih boyuncu ilk defa kurbanlık koyun ithal ettiniz!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – 18 Aralık 2000 tarihli niyet mektuplarına dönüp bir bakın. Orada ne taahhütler verildi? On beş günde on beş yasa bu Mecliste çıkmadı mı? Çıktı.

OKTAY VURAL (İzmir) – 2005’tekine de baktın mı, imzaladığınız stand-by’a baktınız mı?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) - Peki, ben şimdi size soruyorum: O gün hububat fiyatlarını, şeker pancarı fiyatlarını, tütün fiyatlarını o mektupta taahhüt edilen oranları geçmeyecek şekilde ifade edenler ve bu fiyatları bu şekilde açıklayanlar kimler?

“Tarımda reform” adı altında bu ülkenin aziz çiftçilerine bir zehir içirildi değerli arkadaşlar ama bu millet bunları unutmadı.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Zehir etkisini göstermeyince siz zehir verdiniz, öldürdünüz!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) - Kredi sübvansiyonlarının kaldırılacağı vaadi, yine aynı şekilde tarım satış kooperatiflerinin ve birliklerinin yapılandırılması, bütün dolaylı destekler yerine doğrudan gelir desteğinin ikame edilmesi taahhütleri, bunların hepsi IMF’nin bu niyet mektuplarında yer aldı değerli arkadaşlar.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Uygulamadın mı sen onu? Uygulamadın mı doğrudan geliri? Yedi senedir uyguladın. Kendinle çelişiyorsun!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) - Tütün Yasası, Şeker Yasası, bunlarla ilgili her türlü düzenlemeler yine aynı şekilde bu iktidarlar döneminde gündeme geldi.

Değerli arkadaşlar, bakınız, ben size bir şey daha söyleyeceğim: Cumhuriyetin yetmiş dokuz yılında, bizim iktidarımıza kadar 57 hükûmetin gelip geçmiş olması herhâlde bir istikrar olmasa gerek. Aynı şekilde, 1924’te çıkarılan Ziraat Vekâletiyle ilgili kanun ve bunun devamında yaklaşık yetmiş sekiz yılda 44 Tarım Bakanının gelmiş geçmiş olması da bir başka istikrarsızlıktır.

AK PARTİ hükûmetleri Türk çiftçisine ne verdi? Bakın, ben bir meslek adamı olarak…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Zulüm, zulüm! Açlık, açlık!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) - Allah çarpar Hocam sizi!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Seni çarpsın!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) - Allah çarpar!

GÜROL ERGİN (Muğla) - Allah seni çarpsın!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) - Türk çiftçisine…

GÜROL ERGİN (Muğla) - Senin gibi düşünenleri çarpsın! Seninle beraber olanların hepsini çarpsın!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yalan söyleyeni çarpsın!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Evet, yalan söyleyeni çarpsın! Sizin içinizde çarpılmayacak bir tek kişi yok!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) - Eğer enflasyon bir canavarsa bu canavarın alt edilmesi bile…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Sizde çarpılmayacak adam kalmadı!

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) - Bu ülkede sağlanan istikrar, tek başına enflasyonun yenilmesi, bu ülke çiftçisine yapılabilecek en büyük hizmettir.

Değerli arkadaşlar, bir konuya da açıklık getirmek istiyorum: Sayın Kılıçdaroğlu, “İşsizlik Mitingi” adı altında Adana’mızda bir miting düzenledi hafta sonu. Tabii ki Adanalılar yürekleri geniş insanlardır, sıcak kalpli insanlardır, bağırlarına bastılar.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Seni bile bağırlarına bastıklarına göre…

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Ama değerli arkadaşlar, Sayın Başbakanımıza Sayın Kılıçdaroğlu’nun orada bir hitabı var, diyor ki: “Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana.”

GÜROL ERGİN (Muğla) – Yalan mı?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Doğru, doğru.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Muhtaç ettiniz.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) - Sayın Genel Başkana, sokakta yaşayan oğlu Ferhat ile gündeme gelmiş, 1990’da Murat Karayalçın’ın, Cumhuriyet Halk Partili Murat Karayalçın’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde danışman olmuş ama kendisine danışılmayınca, danışılmayan danışman olunca buna çok içerlemiş, bozulmuş, istifa etmiş o aşık Mahsuni’nin, aşık Mahsuni Şerif’in yine dizeleriyle cevap vereceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜROL ERGİN (Muğla) – Şair oldun hemşehrim!

BAŞKAN – Lütfen sözünüzü tamamlayınız.

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) – Diyor ki: “Danışman oldum.”

GÜROL ERGİN (Muğla) – Ya, sizin hepiniz mi şairsiniz?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) - “Bakın şu başıma gelen işlere/Ben Karayalçın’a danışman oldum/Toplayıp getirdim çoluk çocuğu/Ben Karayalçın’a danışman oldum/Sözler verdi gardaş gardaş konuştu/Berhan’ınan Talip’inen buluştu/Ne yüzümü gördü, ne de tanıştı/Ben Karayalçın’a danışman oldum/Birsen Hanım derler özel kalemi/Murat Bey’e yetiştirmez selamı/Geldim Ankara’ya buldum belamı/Ben Karayalçın’a danışman oldum/Murat gardaş, sen de yerli insansın/Niye diyorsun ki kurban başkası yansın/Dönen dolaplara gardaş düşen utansın/Ben Karayalçın’a danışman oldum/Mahsuni Şerif’im asırlar yaşar/Beş yıllık insanın aklına şaşar/Demokrat adama saygınlık düşer/Ben Karayalçın’a danışman oldum”

GÜROL ERGİN (Muğla) – Sen şimdi Tarım Bakanlığı konusunda mı konuşuyorsun?

VAHİT KİRİŞCİ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu “danışman oldum” şiirlerinin, dizelerinin sahibi ebediyete intikal etti ama bu garibana dahi sahip çıkmayan bir Cumhuriyet Halk Partisinin Adana’ya gelip, Adana’da fakirlik edebiyatı yapması, işsizlik üzerinden siyaset yapması haddi değildir.

Hepinize saygılar sunuyorum.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÜROL ERGİN (Muğla) – Hadi be sen de! Hadi oradan!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ne alakası var?

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kirişçi.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, birçok vatandaşımız bizi izliyor. Bakın, Nevşehir’in Çardak köyünden Mehmet Bey kardeşim arıyor. “Gözümüze baka baka bu yalanlar nasıl söyleniyor? Elektrik parasını bile ödeyemiyoruz, elektriğimizi kestiler.” diye sesleniyor. Telefonda kendisi, buyurun Sayın Bakan. Nevşehir Çardak’tan Mehmet Bey.

BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen yerinize oturunuz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, Genel Başkanımızı ismen telaffuz ederek sataşmada bulundu.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim, sataşma yok.

BAŞKAN – Kürsüye buyurun o zaman.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yerimden...

BAŞKAN – Yerinizden mi? Peki. Kürsüye de buyurabilirsiniz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Açık bir sataşma var ama böyle saçma sapan iddiaları cevaba değer bulmuyorum.

BAŞKAN – Peki.

Evet, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Eker.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gensoru ciddi bir müessesedir, dolayısıyla ciddiyete alınması gerekir diye düşünüyoruz.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Bakanlık yapmak da ciddiyet ister.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, gensoru metnine baktım, önergeye, okudum, burada, bugüne kadar, 23’üncü Dönemde altmış dört tane Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri tarafından gündem dışı konuşma yapılmış, bunların büyük bir çoğunluğuna da ben cevap vermişim veya diğer bakan arkadaşlarım cevap vermiş. Bunlar tarımla ilgili olanlar. Metne baktığımızda bunların gündem dışı konuşmalarda dile getirilenler dışında hiçbir farklı bir şey getirmediği görülüyor, net.  Fakat tabii bu ciddiyetsizlik sadece bununla bitmiyor, bakın, şöyle söylüyor -metinden okuyorum- diyor ki: “3 milyon hububat üreticisi perişan olmuştur.” Tabii, 3 milyon hububat üreticisi yok, o sayıda bir üretici yok.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Kaç tane var?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – 2 milyon var, hepsini katarsanız, hepsini katarsak. 1 milyonluk bir mübalağada bulunmuşsunuz sadece!

İki… Diyor ki: “2002’de 375 milyon 605 bin dolar olan hububat ithalatı 2009’da 1 milyar 202 milyon dolara çıkmıştır.” Dikkat buyurun. Hemen altındaki paragrafta, burada. Yine hububat ithalatı. Diyor ki: “Hububat ithalatı 2002 yılında 35 milyon ABD dolarından 2010 yılında 256 milyon dolara çıkmıştır.” Şimdi bunların hangisi doğru? Bunu nasıl ciddiye alacağız? Hangisini ne şekilde ciddiye alacağız? Burada bu kadar üstünkörü, bu kadar, yani iki paragrafta aynı şeyi söyleyemeyen bir ifadeyle bu kadar gerçekte üstünkörü, baştan savma, alelacele yazılmış bir gensoru metni.

Biraz önce önerge sahipleri adına çıkan bir arkadaşımız geldi burada dedi ki… Tutanaklarda var. Hatta çek ettim acaba bir yanlışlık mı var diye. Diyor ki mesela pamukla ilgili: “Bugün pamuk 380 bin lif üretimine düştü.” diyor. Değerli arkadaşlar, bugün lif pamuk üretimi 860 bin tondur, 2010 yılı.

Şimdi metinde bunlar gibi bir sürü böyle maddi hatalar, fiziki yanlışlar vesaire var. Biz tabii bunları milletimizin takdirine, yüce Meclisin dikkatine sunuyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim elimde bazı kararlar var. Ben bunları sadece size göstereceğim. Yani gerçekte AK PARTİ’yi çiftçiye destek vermemekle, çiftçiyi perişan etmekle suçlayanlar kendileri iktidar koltuğunda oturduklarında neler yapmışlar, onların size sadece kararnamelerini göstereceğim.

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Hüsnü Yusuf Gökalp’i örnek al Sayın Bakan. Mersin’e gidelim beraber, Mersin’e!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bakın, 31/12/2001 tarihli Tohumculuğun Teşvikine İlişkin Kararname, Zirai Mücadele İlaçları ile Hayvan Sağlığında Kullanılan İlaçlar İçin Çiftçilere Destekleme Ödemesi Yapılmasına İlişkin Kararname, bu kararnamelerin yürürlükten kaldırılması, burada.

Arka tarafta, Tarım ve Hayvancılık Sektörüne Destekleme Ödemesi Yapılması Hakkındaki Bazı Bakanlar Kurulu Kararlarının Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Karar, o da burada.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelerin Desteklenmesinin Kaldırılması Hakkındaki Karar, burada. Bu da ne günü? 21 Eylül 2001, 24530 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmış. Burada Bakanlar Kurulu üyelerinin isimleri var; bir kısmı şu anda aramızda oturuyor imzası bulunanların.

M. CEVDET SELVİ (Kocaeli) – Sen yaptıklarını anlat Sayın Bakan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bir tane daha. Diyor ki -yine Resmî Gazete- burada: 5254 sayılı Muhtaç Çiftçilere Ödünç Tohumluk Verilmesi Hakkında Kanunun Yürürlükten Kaldırılması.

Bu nedir biliyor musunuz? Çiftçi tabii afetle karşı karşıya geliyor, bir sorun yaşıyor. Sigortası yok, bir şeyi yok. Muhtaçsa, devlet kendisine tohumluk yardımında bulunuyor. Bunu kaldırıyor, tohumluk desteği kaldırılıyor, faiz borçları kaldırılıyor, diyor ki: “Bir daha böyle, borç falan bir şey olmayacak.” ve buna ait birçok değişiklik.

Gübre desteğinin kaldırılması, kredi faiz sübvansiyonunun kaldırılması, Toprak Mahsulleri Ofisinin Fiyat Desteğinin Kaldırılacağına Dair Taahhüt, Çay Budama Ödemelerinin 2003’te Sona Erdirileceğine Dair Taahhüt. “Bunların bütün hepsinin yerine doğrudan gelir desteği konacak.” diyor.

Burada, hep işte, milliyetçi söylemler kullanılır. Bu, Dünya Bankasına yazılmış bir mektuptur; Dünya Bankasına yazılmış, Dünya Bankası Başkanına. Bu, mektubun Türkçesi, burası da İngilizcesi, orijinali.

Şimdi, bütün bunlar çiftçilere dönük iyileştirmeler, çiftçilere dönük yardımlar, çiftçilere dönük destekler… Bunlar kaldırılmıştır.

Şimdi, biz ne yapmışız?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidara gelmiş, önce 2003 tarihinde mazot desteğini uygulamaya koymuş “Türk çiftçisine artık mazot desteği ödeyeceğiz.” demiş, burada Bakanlar Kurulu kararı.

Arkasından, 2004 yılında, biraz önce söylediğim, kaldırılmış bulunan kredi faiz sübvansiyonunu -yani çiftçilere özel faiz indirimi uygulayan kararname kaldırılmıştı- biz, bunu, tekrar ihdas ediyoruz, diyoruz ki: “Türk çitçisine kredi verilecekse bu normal piyasa faizlerinden değil, indirimli olarak ödenecektir.” Bu da bunun kararnamesi 2004 yılında.

Sayın milletvekilleri, bu, 2005 yılında, kaldırılmış bulunan 2001 yılında -biraz önce söylediğim- gübre desteğinin tekrar ödenmeye başladığına dair Bakanlar Kurulu kararı. Bunlar AK PARTİ’nin icraatları. AK PARTİ Türkiye’de çiftçiye destek vermiş mi, vermemiş mi, bunlar bunun delilleri.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sadece gübre ve mazot için değil, çitçinin kullandığı tohumluğa destek veren, sertifikalı tohum kullanımının destekleneceğine dair 2005 yılında yapılan Bakanlar Kurulu kararı uygulaması…

Sertifikalı tohum üretim desteği, 2008 yılında Bakanlar Kurulu kararı, AK PARTİ’nin icraatı. Aynı tarihte devlet destekli -biraz önce Sayın Kirişci de söyledi- tarım sigortaları uygulamalarını biz başlattık, bu onun kanunu ve uygulaması 1 Haziran 2006’da başladı. Şu ana kadar çiftçi 292 milyon lira prim ödemiş, biz 320 milyon lira kendisine ilave prim desteği ödemişiz yani yüzde 50’sini o veriyor, yüzde 50’sini biz veriyoruz, çiftçiyi doğal afetlere karşı koruyoruz.

Bu sene yeni bir uygulama başlattık, neydi o? Çiçeklenme döneminde yüzde 67 destek veriyoruz eğer sigorta yaptırırsa, özellikle meyvecilikte. Diğer hasarlarda da yüzde 50, bu da yine bizim çiftçi için çıkardığımız bir uygulama. Bütün bunlara rağmen Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en şiddetli kuraklık dönemlerinden birini yaşadı 2007-2008’de. Onunla birlikte biz de kuraklık desteği verdik ve toplam 800 milyon liranın üzerinde, iki yılda, 815-820 milyon civarında kuraklık desteği ödendi; bu da onun kararnamesi.

Şimdi bunlardan sonra benim söyleyeceğim, sayın milletvekilleri, gensoruda şöyle bir husus var, diyor ki: “3 milyon hububat üreticisi perişan olmuştur.” Değerli arkadaşlar, biz bugün hububat üreticisine iyi bir toprak işlemesi için aldığı, alıp kullandığı makineye ve ekipmana yüzde 50 hibe veriyoruz. Toprağını analiz yaptırıyor, ona destek veriyoruz, dekar başına 2,5 lira. Tohum maliyetinin yüzde 30’unu ödüyoruz, mazot maliyetinin yüzde 17’sini ödüyoruz, gübre maliyetinin yüzde 15’ini ödüyoruz. İyi bir sulama yapması için, damla sulama yapması için ya faizsiz kredi veriyoruz veya alet ekipmanına yüzde 50 hibe veriyoruz. Tabii afetlerden korunması gerektiğinde sigorta yapacaksa sigorta prim bedelinin yüzde 50’sini ödüyoruz. Ayrıca prim desteği ödüyoruz, ayrıca Toprak Mahsulleri Ofisi destekleme alımı da yapıyor.

Şimdi bunlarla birlikte 2002-2010’u mukayese edeceğim. Bakalım hububat üreticisi perişan mı olmuş, yoksa gerçekte alabileceği, alması gereken desteği almış mı? Şimdi, 2002 yılında buğdayın maliyeti 253 lira/ton, fiyatı 230 lira. Maliyete bakın, fiyata bakın, 2002’den bahsediyorum. Verilen destek toplamda ton başına 45 lira. Doğrudan gelir desteği koydulardı, halk ona “tarla parası” diyordu; tarlası olan, tapusu olan alıyordu; ürünle, üretimle, verimlilikle hiçbir ilişkisi yoktu. Dünya fiyatı 204 liraydı, kârlılığı sadece yüzde 8,7 idi. Desteğin maliyeti karşılama oranı da yüzde 17, desteğin maliyetini karşılama oranı yüzde 17.

Şimdi geliyorum 2010 yılına. Buğdayın maliyeti 437 lira/ton, fiyatı 550 lira 2010 Haziranında. Toprak Mahsulleri Ofisinin verdiği fiyat bu. Verdiğimiz destek 103 lira ton başına, çiftçinin eline geçen 653 lira, dünya fiyatı 308 lira/ton ve kârlılığı yüzde 49. Şimdi ben size soruyorum: Yüzde 8 mi, yüzde 49 mu; hangisi çiftçiyi perişan ediyor?

Değerli milletvekilleri, hububatla ilgili olarak birkaç tane noktayı söylemem gerekiyor. Bir tanesi şu: Biz kaliteyi artırdık. Süneyle etkin mücadele yaptık. 917 ton, süne mücadelesinde ilaç kullanılırken, biz bunu 163 tona düşürdük. Havadan ilaçlamayı yasakladık, yer aletlerine geçtik. Buğdayda kalite arttı. Onun için, Türkiye daha önceden, ürettiği, miktar olarak kendine yettiği hâlde, kalite sebebiyle ithalat yapmak durumunda kalıyordu, yediği ekmeği ithal ediyordu. Bugün böyle bir ihtiyaç yok, böyle bir durum yok. Biraz sonra söyleyeceğim size, Türkiye artık ihtiyaçtan dolayı değil, kalite sorunundan dolayı değil, ürettiğini işliyor; üstüne, dünya piyasalarından uygun fiyatla alıp ihraç ediyor ve…

VAHAP SEÇER (Mersin) – Yani 300 bin ton buğdayı kim ithal etti? Göstere göstere yalan söylüyorsun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - …2002 yılında Türkiye buğday unu ihracatında dünyada sıralamada bile değilken -dünya sıralaması 11’di 2002’de- bugün, 2009’da dünyada bir numara, 2010 yılında dünyada iki numaradır. Yani buğday unu ihracatında Türkiye dünyada iki…

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Canlı hayvandan bahset biraz, canlı hayvan ithalatından bahset.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Oraya da geleceğim, oraya da… Oraya da geleceğim.

Üretim…

VAHAP SEÇER (Mersin) – 300 bin ton buğdayı kim ithal etti Sayın Bakan?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Bakın, hububat ürünlerinden olan mısır, Türkiye 2 milyon ton üretiyordu, bugün 4,2 milyon ton üretiyor.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bildiğimiz matematiği unutturdun bize.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) –Çeltik 360 bin ton üretiyordu, bugün 860 bin ton üretiyor, 860 bin ton…

Değerli arkadaşlar, çavdar 255 bin üretiyordu, 353 bin ton üretiyor. Yani Türkiye’de toplam hububatta artma var, azalma yok. Bir de ilave olarak, bu üretim kaliteli bir üretimdir. Verimlilik arttı.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Gübre fiyatlarına yaptığınız zamdan bahsedin, mazot fiyatlarına yaptığınız zamdan bahsedin.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, buğdayda 210 kilogram dekar başına alınıyordu, bugün 254 kilogram alınıyor, 254 kilogram 1 dekardan alınıyor. Çeltikte 600 alınıyordu, 775 alınıyor şimdi. Dane mısırda 422 alınıyordu, şu anda 719 kilogram alınıyor dönüm başına. Bakın, ihracat arttı, 2002 de Türkiye, hububat ithalat-ihracatında net ithalatçıdır.1 milyon 400 bin ton Türkiye’nin hububatta açığı vardı, 2010 yılında 1 milyon 700 bin ton fazlası var. Yani ürettiğinin, içeride kullandığının üstüne 1 milyon 700 bin ton da ihracat yapıyor. Onun için bunlar…

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Niye ithalat yapıyorsunuz?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) –Evet, yani, bir gerçekte, bir perişan durumlar var ama o perişan durum hububat üreticisinin perişan durumu değil…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Hükûmetin perişan durumu.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – …o perişanlık muhalefetin millet nezdindeki itibarının perişanlığıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; “Türkiye’de kırsal alanda yoksulluk arttı.” deniyor.

BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Anadolu’da çiftçi tarlasını ekemiyor Sayın Bakanım.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) –Bakın, gıda yoksulluk oranını size söyleyeceğim. 2002 yılında Türkiye’de yüzde 1,4’tür gıda yoksulluk oranı, 2009 yılında yüzde 0,5. Ne demektir bu? Yaklaşık üçte 1 oranında azalma var veya 3 kat iyileşme var diyebiliriz. Tarımda kişi başına düşen gelir bin dolardan 2.870 dolara çıktı bu süre zarfında. Eğer Türkiye’de tarım sektörü iyi bir noktaya gelmeseydi bu olmazdı.

Bakın, cumhuriyet tarihinde bizim başlattığımız, ilk defa bizimle başlayan kırsal kalkınma hamlesinde… Bakın, şu kitapta 2010 yılındaki 2010 proje var, kırsal kalkınma projesi. Sadece bunların fotoğrafı yer alıyor bu kitapta. Türkiye’de, seksen bir vilayetinde…

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Bırak kitapları.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Gelin size de göstereyim bunları.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Milletin karnı aç.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) –İlinize gidin. İlinizde kaç tane olduğunu da size göstereyim, kendi ilinizde kaç tane yapıldığını göstereyim.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – O kitaplar karın doyurmuyor.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) –Bunlar kırsal kalkınma yatırımları, kırsal kalkınma yatırımlarının tesisleri. Bunlarla Türkiye 30 bin kişilik istihdam sağladı kırsal alanda. 500 bin liraya kadar, maliyetin yüzde 50’sini hibe olarak veriyoruz. Yetmiyor, çiftçi üretim yapabilsin, verimli üretim yapsın diye kullandığı makine ekipmandan 78 bin tane projeye 350 milyon lira da hibe destek verdik.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Sen köye gittin mi hayatında, köye?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Dolayısıyla Türkiye’de kırsal kalkınmadan, kırsal alandaki vatandaşlarımızın yoksulluğundan, kalkınmasından vesaire biz bahsederiz ve bakın, bunları da hem stratejik planımız hem kırsal kalkınma planımız yani sadece bugüne kadar yaptığımız değil, 2015’e kadar da hangi stratejiyle, hangi planı yaptığımız da belli, bunlar da uygulamaya giriyor.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Bırak o kitapları, gösterme bize. Hayatın kendisine bak, icraata bak!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Burada 26 milyar liranın on beş tane bakanlık ve kuruluş tarafından kırsal alanda nasıl kullanılacağına dair ayrıntılı planlar var, 90’ın üzerinde tedbir var. Bunların hepsi ayrıntılı bir şekilde burada yer alıyor.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – O kitaplara karnı tok milletin Sayın Bakan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Şimdi, bir başka konu şu: Hayvancılıktan bahsedildi. Değerli arkadaşlar, Türkiye’de -şunu söyleyeyim size- büyükbaş hayvan varlığında artma vardır, azalma yoktur. Küçükbaş hayvan varlığında bir miktar azalma var. Bunun sebebi, kentleşme başta olmak üzere, kırsal alandan şehre olan göçtür. Bunun sebebi budur.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – O zaman fiyatlar niye yüksek?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ama buna karşı bir hayvandan elde edilen verim artmıştır. Bakın, eskiden 1.705 litre süt alınabilirken bir hayvandan şimdi 2.800 litre süt alınıyor.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Hani ariydi Trakya? Trakya’da hastalık var.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Yüzde 64’lük artış var. Türkiye’nin toplam süt üretimi 8 milyon tondan 12,5 milyon tona çıktı. Türkiye’de bir hayvan başına et verimi 184 kilogramdan 217 kilograma çıktı. Bütün bunlar, Türkiye’de, hayvan popülasyonu içerisindeki kültür ırkı oranında yüzde 19’dan yüzde 35’e çıktı ki bu, çok çok büyük bir sayıdır.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Peki, bu etleri yandaşlar mı götürdü? Nerede bu etler?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Şimdi, deniyor ki: “Efendim, kurbanlık koyun ithal ettiniz.” Şimdi, ben size söylüyorum...

GÜROL ERGİN (Muğla) – Evet, “deli dana”  var mı, “deli dana”, onu söyle bakayım.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Türkiye Cumhuriyeti’nin hangi yılında Türkiye’nin bir bölgesi şap hastalığından ari hâle geldi? AK PARTİ döneminde ilk defa Türkiye’nin Trakya bölgesi şap hastalığından ari hâle geldi...

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Kasaplar kapalı Trakya’da. Trakya’ya hastalık getirdin.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -...ve biz bu pozisyonu korumak için de Kurban Bayramı’nda sadece Trakya için kurbanlık koyun ithal ettik.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Bakan, doğruyu söyle. Trakya yıllardır şaptan ari.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Dolayısıyla burada kimsenin yanlış bir şey söylemesine biz fırsat vermeyiz.

GÜROL ERGİN (Muğla) – İhaleleri niye yapamadın, onu söyle. Tüberkülozdan ihale yapamadın. Mahvettin hayvancılığı!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Şimdi, süt üretimiyle ilgili olarak da süt üreticisinin, ilk defa Türkiye’de, biz, süt tozunun desteklenmesi yoluyla...

GÜROL ERGİN (Muğla) – Kendin “Deli dana var” dedin. Onu söyle.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Süt tozunun desteklenmesi yoluyla, Türkiye’nin sanayinin ihtiyacı olan süt tozunu biz içeriden karşılıyoruz.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Deli danalı etleri yedirdin millete; yediriyorsun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bugün 380 bin ton taze sütü alacak şekilde süt tozunu biz destekleme kapsamına aldık ve bunu yapıyoruz.

Bakın, besicilerle ilgili olarak da 400 milyon liralık bir paket geliyor.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Bırak besiciyi! O deli danayı bir anlat bakayım! Hadi bakayım!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Dolayısıyla, sonuç olarak, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

GÜROL ERGİN (Muğla) – Şu deli danayı bir anlat!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Öyle bir şey yok.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Deli danalı eti niye yediriyorsun?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Doğru konuşmuyorsunuz. Doğru konuşmuyorsunuz. Kesinlikle deli dana eti yedirilmedi. Kesinlikle yedirilmiyor. Kesinlikle yedirilmiyor. Doğru değil.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Bu ne anlama geliyor? Bu senin yazın.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarım sektörü son altı yılın...

GÜROL ERGİN (Muğla) – Buraya bak! Burada kendin yazıyorsun, kendin. “Deli dana var” diyorsun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Ben sana anlatırım onu.

BAŞKAN – Sayın Ergin... Sayın Ergin...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan...

GÜROL ERGİN (Muğla) – Bu senin yazın, benim yazım değil.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Otur yerine! Otur yerine! Ben sana anlatırım onu.

BAŞKAN - Sayın Ergin, lütfen yerinize oturunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, lütfen...

BAŞKAN – Sayın Ergin, lütfen yerinize oturunuz.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

GÜROL ERGİN (Muğla) – Kendi yazmış, kendi. “Deli dana var” diyor “Türkiye’de.”

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Doğru değil...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Tarım sektörü son altı yılın beşinde büyümüştür.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Trakya’nın bereketini kaçırdın, hastalık getirdin Trakya’ya. Uğursuz Bakan!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bir tane istisna yılı vardır, o da aşırı kuraklıktır.

İki: Türkiye’nin tarımsal üretim değeri 23 milyar dolardan 51 milyar dolara çıkmıştır. Türkiye’nin dünya sıralaması 11’inci sırada idi. 11’inci sırada idi tarım ekonomisi açısından, bugün 8’inci sıraya yükseldi. Türkiye’nin ihracatı, gıda maddeleri ihracatı 3,6 milyar dolardı, bugün 11,9 milyar dolar. Türkiye asla, kat’a net ithalatçı değil, net ihracatçıdır. Bunu herkes böyle bilsin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Dünya...

GÜROL ERGİN (Muğla) – Tarımsal ham maddeleri söyle! Tarımsal ham maddeleri söyle! Yüreğin yetiyorsa söyle!

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bunu, bizim, bütün bu gelişmelerle, sağlanan gelişmelerle, gerek Dünya Bankası yaptığı sıralamada...

GÜROL ERGİN (Muğla) – Elin buğdayını alıyorsun, onunla övünüyorsun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, bu TÜİK’ten bahsetmiyorum, Dünya Bankasından bahsediyorum. Bilgisayara girerseniz görürsünüz. Dünya Bankası orada Türkiye’nin sıralamasını yazıyor.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Tabii, tabii! Tabii, biz bu ülkede yaşamıyoruz, onun için Dünya Bankasından öğreniyoruz.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – 2002’de 11’inci sıradan 8’inci sıraya çıktığını yazıyor ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) Türkiye’nin tarımdaki başarısını da başarı hikâyesi olarak kaydetmiş...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Eker, lütfen Genel Kurulu selamlayınız.

Buyurunuz, lütfen selamlayınız.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı bütün bu anlattıklarımın hepsini başarı hikâyesi kabul etti ve Türkiye'nin başarı hikâyesini dünyaya yayınladı. Bunu da ben milletimize ve sizlerin takdirine sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu gensorunun ciddi olmasını isterdim doğrusu, ama belli ki seçime doğru, hani “Biraz tarım konuşalım.” diye yaptılar. Biz de kendilerine ve milletimize tarımla ilgili gelişmeleri bir miktar anlatma imkânı bulduk.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Bildiğimiz matematiği unutturdun bize, matematiği.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Eker.

Sayın Çelik, sisteme girmişsiniz, ne için acaba?

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – 60’ıncı maddeye göre bir açıklama getirmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz.

Bir dakika süre veriyorum.

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Özellikle Sayın Başbakan da buradayken, Kabinenin sanıyorum en zayıf halkası Tarım Bakanımız. Tarım Bakanı icraatlarıyla, konuşmasıyla, burada renkli kitapları Genel Kurula göstermesiyle zaten başarısızlığını da kanıtlamış oluyor.

Kaç kez söyledik, afet oluyor “Köylüye bakın.” diyoruz, bakmıyorlar. “Narenciye 22 kuruşa düştü.” diyoruz, bakmıyorlar. Bütün üretici perişan oldu. Türkiye’de sadece Sayın Bakanın döneminde 2 milyon 800 bin kişi evlerini barklarını terk ederek büyük şehirlere, üstelik işsiz olarak göçtü. Sayın Bakanın bu konuda çok ağır sorumluluğu olduğunu arz etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.

Sayın Ergin…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, kendisi hakkında verilen gensoruya kendi dönemini açıklayarak yanıt vermek gibi bir gerçekçiliğe düşmedi, tamamen önceki dönemlerden söz etti.

Şimdi bakınız, kendisine kene ilacı ihalesini sordum, kırsal kalkınma ihalelerini sordum, güneydoğudaki hibe yardımlarında yapılanları sordum, hiçbirine yanıt yok. Deli dana hastalığını kendi söylediği hâlde açıklayamadı. Şap, brusella, tüberkülozdan neler yaşandığını anlattım, yanıt veremedi. “3 milyon hububat üreticisi yok.” dedi çünkü O “hububat üreticisi” deyince bunu yalnız buğday üreticisi olarak zannediyor, o bakımdan bu kadar olmadığını söylüyor. “Buğday maliyeti 45 kuruş.” dedi. O kendi hesabıdır, 62 kuruştur buğday maliyeti. “Yoksulluk oranı üçte 1 azaldı.” dedi, yanlış söyledi. Kendi ifadesi, bugünkü ifadesi: “2002 yılında yüzde 34 olan yoksulluk, 2009’da 38,9’a yükseldi. TÜİK bunu düzeltecek.” diyor. Emir verecek, TÜİK’e düzelttirecek, diğer rakamlar gibi.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ergin.

Sayın milletvekilleri, burada bir soru-cevap işlemi yapmıyoruz. 60’a göre milletvekillerimiz söz istediği için söz veriyorum.

Buyurunuz Sayın Aydoğan.

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, bakanlık ciddi bir iştir. Sayın Bakan Türkiye kamuoyuna ve çiftçilere yanlış bilgi vermiş ve yanlış yönlendirmiştir.

Biraz önce Sındırgı’dan bir çiftçimiz aradı, “Ben 50 dönüm tarlamı Sayın Bakana vereyim, buğday eksin. Eğer masrafını karşılayabiliyorsa tarlayı ona hibe ediyorum.” diyor ve Sayın Bakan yine kamuoyunu yanlış yönlendiriyor, diyor ki: “Türkiye ithalatçı bir ülke değildir.” Türkiye temel tarım ürünleri ithal eden bir ülke olmuştur. Tükettiği etin dörtte 1’ini ithal etmektedir. Eğer aldığınız tedbirler doğru ise Türkiye niye temel tarım ürünleri ve et ithal ediyor? Lütfen onun cevabını verin.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Aydoğan.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım, şimdi yaptığımız görüşme, gensorunun ön görüşmesi.

Gensoruya ilişkin Anayasa özel bir düzenleme yapıyor. Tabii, Sayın Bakan da bir savunma geliştirdi, kendine göre savunmasını yaptı burada. Herkes söyleyeceğini söyledi.

Gensoruyla ilgili görüşmeyi düzenleyen Anayasa’nın ilgili hükmü de çok açık. Bakanın konuşmasından sonra İç Tüzük 60’ı işletmek suretiyle burada söz vermek, gensorunun amacına da ruhuna da uygun değil ve Anayasa’nın…

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesi, biliyorsunuz Sayın Bozdağ, milletvekillerinin…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim, İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre söz verilemez.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, gensoru Anayasa’da düzenlenmiş.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Anayasa’nın 99’uncu maddesinde, Sayın Başkanım, burada kimlerin söz hakkı olduğu tek tek sayılmış. 

BAŞKAN – 60’ıncı maddeye göre söz verdiğim zaman…

AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) – Özel bir düzenleme var efendim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Burada 60, uygulama bulmaz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, bu söz hakları milletvekillerinin var, biliyorsunuz.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim, savunmadan sonra…

BAŞKAN – Gensoruda 60’ı yasaklamıyor efendim.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Son söz savunmanındır. “Savunmadan sonra bütün Parlamento konuşabilir…” Bunun amacına uygun değil Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Bozdağ, “Gensoruda İç Tüzük’ün 60’ıncı…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim, bu ayrı bir konu, bu gensoru konusu.

BAŞKAN - “…maddesi kullanılmaz.” diye bir madde yok.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Efendim, burada İç Tüzük 60’ı uygulayamazsınız, Anayasa 99’u uygulamak zorundasınız.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Bozdağ’a mı soracaksınız Sayın Başkan söz vermek için!

BAŞKAN – Efendim, “İç Tüzük 60’a göre söz verilmez.” diye bir şey yok, bu soru-cevap değil, 60’a göre de söz hakkı vardır. Zaten bu konuşmamız sırasında arkadaşlar sözlerini söyleyip sonuca ulaşacaktık.

Buyurunuz Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, bu görüşmeler sırasında vatandaşlarımız izledi. Gerçekten yörelerinden vatandaşlarımız, çiftçilerimiz, köylülerimiz arıyor, “Sayın Bakan Türkiye Cumhuriyeti’nin Tarım Bakanı mı yoksa Fransa’nın bakanı mı?” diye soruyor, “perişan olduk.” diyor, “gerçekleri anlatmıyorlar, bittik.” diye feryat ediyor.

Diğer taraftan, grup adına konuşma yapan Sayın Abdülkadir Akcan… Özellikle deli dana hastalığıyla ilgili bir risk olduğuna ve risk materyallerinin insanlara ulaştırılmaması gerektiğine, imha edilmesi gerektiğine ilişkin Bakanlığın yazısı var.

Şimdi, vatandaşlarımızın sağlığı tehlikede yani böyle bir konuda, vatandaşın sağlığının tehlikede olduğu bir konuda Sayın Bakan “doğru değildir” deyip sıradan geçiştiriyor.

Sağlık Bakanını göreve çağırıyorum: Vatandaşın hayatını tehlikeye atan bu konu hakkında lütfen vatandaşlarımızı bilgilendiriniz.

Bunu arz etmek istedim, teşekkür ederim söz verdiğiniz için.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Vural.

Sayın Kaplan, buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ana muhalefet partisinin verdiği bir gensoruyu görüştük demin, Sayın Bakan, iktidar partisi cevap verdi fakat doğrusu çok üzüldük, hayvancılık, tarım konuşulurken GAP gibi kırk yıllık bir proje, 1 milyon 862 bin hektar sulanacak araziden AKP öncesi yüzde 14,201’i sulanmış, AKP döneminde 2 puan artarak yüzde 16 sulama olmuş. Son olarak Sayın Bakan Yılmaz’ın açıklamalarına göre 7 milyar İşsizlik Fonu’ndan, artı, bu yıl da 9 milyar ayrılmış. Sayın Başbakan ifadelerinde 16 milyar, GAP’a ayırdıklarını söylediler. Bu, Türkiye'de 5 milyon kişiye istihdam demek. Bu 5 milyon kişiye istihdamın konuşulmaması…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.

Sayın Öğüt, buyurun.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başbakanım, şu anda köylü kredi alamıyor, köylünün toprağını kimse teminat kabul etmiyor, 2 tane memur kefil isteniyor ve hakikaten köylü perişan durumda. Memur isteniyor bir de şehir merkezinden bina isteniyor. E, köylünün zaten binası olsa şehir merkezinde, köyde durmaz. Bunun için, bunu mutlak surette çözmemiz lazım.

Bir de şu anda gelen ithal hayvanlarda mavidil hastalığı var. Bu mavidil hastalığından duran hayvanlar da Adapazarı’nda bir karantina altında. Oradaki bir vatandaş da Tarım Bakanlığına dava açmış “Bana hastalıklı hayvanları sattınız.” diye. Bu hastalıklı hayvanları şu anda kestirerek millete yediriyorlar. Bunun üzerinde durarak bunun bir araştırmasının yapılmasını arz ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.

SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, kaç kişiye söz vereceksiniz?

BAŞKAN – Sayın Hıdır…

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, tabii, Sayın Bakanımızın köylerdeki icraatını bilmeyen arkadaşlarımız Sayın Bakanımıza muhalefet ediyor. Oysa zeytinyağında 40 bin tondan başlayan ihracatımız 140 bin tona çıkmış, zeytin fidanlarımız Türkiye genelinde 2 milyon ilave zeytin fidanıyla Akdeniz havzasında iddialı hâle gelmiş, tarımsal kredi faizlerimizle, sıfır faizli kredilerle köylümüzün, çiftçimizin yüzü güldürülmüş. Yine, yüzde 6,5 işletme faiziyle köylülerimiz yüzde 59, yüzde 60’lardan kullandıkları kredilerle bugün mukayese edildiği zaman ne kadar memnun olduklarını ifade ediyorlar. Ama köylere çıkmayan muhalefet, köylünün derdini anlamayan muhalefet burada tabii ki tarımı eleştiriyor ve milletin derdine derman olmaktan ziyade sadece kuru kuruya muhalefet yapıyor. Sütte 4 milyon ton olan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Hıdır.

Sayın milletvekilleri, iki sayın milletvekiline daha 60’a göre söz vereceğim, bundan sonra oylamaya geçeceğiz.

Buyurun Sayın seçer.

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, Sayın Bakan kürsüde yapılan konuşmalarda sehven yapılan hataları bulmakta mahir ama bakanlığı yönetmekte mahir değil. Sayın Bakan gensorunun ciddi bir iş olduğundan bahsetti, ben de katılıyorum, ciddi bir iştir. Bizim yaptığımız sehven rakamsal hatalardır ama kendisi, muhalefet partilerinin sözcülerinin, hatiplerin kürsüde yaptığı değerlendirmelere, yaptığı suçlamalara cevap vermemiştir. Türkiye’de bir et krizi yaşanmaktadır. Bunu Sayın Başbakan da takdir etmiştir. “Bu kadar destek veriyoruz, bu kadar hayvancılık konusunda para harcıyoruz ama niçin üretimi artıramıyoruz?” demiştir Sayın Bakana. “Bana matematiği unutturdun.” demiştir Sayın Başbakan. Bunları söyleyen Sayın Başbakandır ama bunlara yanıt vermemiştir. Türkiye’de ithalattan kaynaklanan ciddi hastalık riskleri vardır. Deli dana gibi önemli bir hastalık riskinden söz ediyoruz ama Sayın Bakan bunu kürsüde yanıtlamamıştır. Gerçekten, duymamız gereken cevapları vermemiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Seçer.

Buyurunuz Sayın Elitaş, en son size söz vereceğim.

Buyurunuz.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, gensoru görüşmelerinde bakandan sonra İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre yerinden söz verilemeyeceğine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, ben, İç Tüzük 60’a göre söz istemiş değilim. Anayasa’nın 99’uncu maddesi gensoruyu açık ve net düzenlemiş, gensoruda kimlerin konuşacağını ifade etmiş: Önerge sahipleri adına bir kişi, siyasi parti grupları adına bir kişi ve ilgili bakan veya Başbakan bu konuyla ilgili görüşlerini açıklayabilir, demiş. Bakınız, bütün uygulamalarımızda bakandan sonra herhangi bir milletvekili konuşabilir ama sadece gensoruda bakandan sonra hiç kimse konuşamaz. İç Tüzük’ümüzün 60’ıncı maddesinin ikinci fıkrasına göre, gündemde özel olarak düzenlenmiş konular varsa, bu konuyla ilgili kâtip üyeler söz kaydı yapamazlar, diye açık ve net hüküm olmasına rağmen maalesef bu konuyla ilgili İç Tüzük’ü ihlal ediyorsunuz.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, işleminiz doğru.

BAŞKAN – İç Tüzük’ü ihlal etmiyorum Sayın Elitaş.

OKTAY VURAL (İzmir) – Milletvekillerinin konuşmasından korkmayın.

VII.- GENSORU (Devam)

A) Ön Görüşmeler (Devam)

1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, uyguladığı tarımsal politikalarla çiftçileri işsizliğe ve yoksulluğa ittiği, kırmızı et fiyatlarında yükselişe neden olduğu, tarımsal üretimi ve üreticileri desteklemek yerine ithalatı teşvik ederek görevinin gereklerine aykırı davrandığı iddiasıyla Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/13) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker hakkındaki (11/13) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmeler tamamlanmıştır.

Gensoru önergesinin gündeme alınıp alınması konusunun oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır.

Önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çiftçileri ve köylüleri yoksulluğa ve işsizliğe mahkûm eden Tarım ve Köyişleri Bakanı M. Mehdi Eker hakkındaki gensorunun gündeme alınmasının açık oylama şeklinde yapılmasını arz ederiz.

BAŞKAN – Oktay Vural? Burada.

Mehmet Günal? Burada.

Behiç Çelik? Burada.

Sabahattin Çakmakoğlu? Burada.

Reşat Doğru? Burada.

Recep Taner? Burada.

Muharrem Varlı? Burada.

H. Hamit Homriş? Burada.

Hasan Özdemir? Burada.

Zeki Ertugay? Burada.

K. Erdal Sipahi? Burada.

Mustafa Enöz? Burada.

Murat Özkan? Burada.

Hasan Çalış? Burada.

M. Akif Paksoy? Burada.

Emin Haluk Ayhan? Burada.

Mehmet Serdaroğlu? Burada.

Mustafa Kalaycı? Burada.

Mustafa Kemal Cengiz? Burada.

Ertuğrul Kumcuoğlu? Burada.

Zekai Özcan? Burada.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, (11/13) esas numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmaması hususunun yapılan açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı     :  374

Kabul                            :    83

Ret                                :   291   (x)

 

                            Kâtip Üye                                                     Kâtip Üye

                           Fatih Metin                                                Yusuf Coşkun

                                Bolu                                                           Bingöl”

Böylece, gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.41


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.02

BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Fatih METİN (Bolu)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66’ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

6/1/2011 tarihli 48’inci Birleşimde, tasarının ikinci bölümünde yer alan 43’üncü maddesi kabul edilmişti.

Şimdi, bu bölümde yer alan diğer maddeleri, varsa önerge işlemlerini yaptıktan sonra oylarınıza sunacağım.

44’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 44. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “enterferanslar” ibaresinin “elektromanyetik girişimler” 4. ve 5. fıkrasında yer alan “enterferansa” ibaresinin “elektromanyetik girişime” ve 5. fıkrasında yer alan “enterferansın” ibaresinin “elektromanyetik girişimin” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Behiç Çelik

Faruk Bal

M. Akif Paksoy

 

Mersin

Konya

Kahramanmaraş

 

Mümin İnan

Hasan Özdemir

 

 

Niğde

Gaziantep

 

T.B.M. Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 sıra sayılı yasa tasarısının 44. maddesinin 7. fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ederiz.

 

Kamer Genç

Selçuk Ayhan

Ali Rıza Öztürk

 

Tunceli

İzmir

Mersin

 

Şevket Köse

Osman Kaptan

 

 

Adıyaman

Antalya

 

BAŞKAN – Komisyon son okuttuğum önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

K. Kemal ANADOL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

5651 sayılı kanuna yapılan atıf hatalı olduğu için çıkarılması gerekir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 44. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “enterferanslar” ibaresinin “elektromanyetik girişimler” 4. ve 5. fıkrasında yer alan “enterferansa” ibaresinin “elektromanyetik girişime” ve 5. fıkrasında yer alan “enterferansın” ibaresinin “elektromanyetik girişimin” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Behiç Çelik (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Madde içinde yer alan terimin aynı anlama gelen ve daha kullanılır olan elektromanyetik girişim ibaresi ile değiştirilerek kanun maddesinin anlaşılır hale getirilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

44’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

45’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 45. Maddesinin, 2. fıkrasının son cümlesinde yer alan “Bakanlığa” kelimesinin “Başbakanlığa” şeklinde değiştirilmesini, fıkraya son cümle olarak “İhlalin devamı halinde ilgilisinin görevden alınmasını Başbakanlığa teklif eder” cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

 

S. Nevzat Korkmaz

 

Behiç Çelik

 

Konya

 

Isparta

 

Mersin

 

 

Mümin İnan

 

Akif Akkuş

 

 

 

Niğde

 

Mersin

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 45. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şahin Mengü

 

Onur Öymen

 

Tayfun İçli

 

Manisa

 

Bursa

 

Eskişehir

 

Akif Ekici

 

Abdullah Özer

 

Rahmi Güner

 

Gaziantep

 

Bursa

 

Ordu

 

Atila Emek

 

Ali İhsan Köktürk

 

M. Rıza Yalçınkaya

 

Antalya

 

Zonguldak

 

Bartın

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Mengü, buyurunuz efendim.

ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu RTÜK, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Yasası’nın 8’inci maddesindeki yayın ilkelerinde bir ihlal olduğu takdirde, bunu da TRT televizyonları yaptığı takdirde Kurula bildirmek gibi bir ikilem yaşanıyor, daha doğrusu bir çifte standart var. Bu yayın ilkelerini herhangi bir özel televizyon kuruluşu veya radyo kuruluşu ihlal ederse ona uygulanacak müeyyide farklı, TRT bu kuralları çiğnerse ona sadece yazıyla bildiriyorsun. Peki, yapmazsa, yerine getirmezse ne yapacaksın? Yani, böyle bir çifte standart var.

Şimdi, bu “rekabet hukuku, liberalizm” dediğiniz zaman bunların hepsi çelişiyor. Bu, onunla bir kere bağdaşmıyor, hani, ileri demokrasiyle hiç bağdaşmıyor. TRT yaparsa dilediğini yapacak, siyasi iktidarın emrinde, ama özel televizyon kuruluşları yaparsa ben ona müeyyide uygularım! Bu nasıl bir mantık, ben pek anlamadım.

Şimdi, herhâlde ilgili bakan arkadaşım veya Komisyon Başkanı bir müddet sonra izah eder. Ama Türkiye’de çifte standart yeni uygulanmıyor. Yani hakikaten bir felaketin içinde gidiyoruz.

Belki TRT Kanunu’nun RTÜK Yasası’yla alakası yok ama arkadaşlar, bakın çok acı bir şey yaşadık. Bugünkü gazetelerde var. Dün, Sayın Cemil Çiçek bir demeç veriyor, “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yerine getirsin, açıklama yapsın.” diye. Bugün devlet memuru Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan Vekili açıklama yapıyor. Bu kadar çifte standartla yaşanan bir ülke olur mu ya? Nasıl bir iştir bu? “Açıklama yapsın.” diyor Bakan, açıklama yapıyor. Güya bağımsız.

Özel televizyona müeyyide uygula, TRT’ye geldiği zaman yazıyla bildir. Yapmadığı zaman ne yapacağını söylemiyorsun. Tabii, şimdi hemen cevap gelir, genel müdür görevden alınır, şu, bu gibi ama yasada düpedüz bir çelişki ve bir çifte standart var.

Devleti yönetirken çifte standartla yönetemezsiniz. Devleti herkese eşit mesafede, eşit kurallarla yönetmek durumundasınız. TRT’nin olması demek özel televizyon kuruluşlarına uyguladığın müeyyideyi ona uygulamama hakkını sana vermez. Bu nedenle önergemizin kabulünü arz ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Mengü.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 45. Maddesinin, 2. fıkrasının son cümlesinde yer alan “Bakanlığa” kelimesinin “Başbakanlığa” şeklinde değiştirilmesini, fıkraya son cümle olarak “İhlalin devamı halinde ilgilisinin görevden alınmasını Başbakanlığa teklif eder” cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

TRT’nin bu kanuna aykırı olarak yayın yapması halinde sorumluların cezalandırılması mekanizmasının daha etkin hale gelmesini sağlamak için bu önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

45’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 45’inci madde kabul edilmiştir.

46’ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 46. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendinde yer alan "yüksek öğrenim" ibaresinin "fakülte" ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Şahin Mengü

 

Akif Ekici

 

Onur Öymen

 

Manisa

 

Gaziantep

 

Bursa

 

Abdullah Özer

 

Tayfun İçli

 

Atila Emek

 

Bursa

 

Eskişehir

 

Antalya

 

Rahmi Güner

 

Algan Hacaloğlu

 

Ali İhsan Köktürk

 

Ordu

 

İstanbul

 

Zonguldak

 

 

 

M. Rıza Yalçınkaya

 

 

 

 

 

Bartın

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 46. Maddesinin 1. fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

(1) Yayından doğan sorumluluk, yayın kuruluşunun bu kanundan doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacak şekilde, yayını yöneten ve programı yapanla birlikte sorumlu müdüre aittir.

 

Behiç Çelik

 

Faruk Bal

 

M. Akif Paksoy

 

Mersin

 

Konya

 

Kahramanmaraş

 

 

Mehmet Serdaroğlu

 

Mümin İnan

 

 

 

Kastamonu

 

Niğde

 

BAŞKAN – Komisyon bu son okuttuğum önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu düzenleme ile kanun maddesinin daha anlaşılır hale getirilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 46. maddesinin 3. fıkrasının b bendinde yer alan "yüksek öğrenim" ibaresinin "fakülte" ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Şahin Mengü (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sorumlu müdür veya müdürlerin öğrenimleriyle ilgili düzenleme yapılmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

46’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 46’ncı madde kabul edilmiştir.

47’nci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 47’inci maddesinin birinci fıkrasındaki “Elektronik tebligata ilişkin hükümler hariç bu” ifadesinin fıkradan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bekir Bozdağ

 

Mehmet Erdoğan

 

Mehmet Erdoğan

 

Yozgat

 

Gaziantep

 

Adıyaman

 

 

Asım Aykan

 

Hamza Yanılmaz

 

 

 

Trabzon

 

Elâzığ

 

                  

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Tasarının 47 inci maddesinin 1 inci fıkrasındaki “Elektronik tebligata ilişkin hükümler hariç” ibaresinin fıkra metninden çıkarılmasını arz ederiz.

           Faruk Bal                                  Behiç Çelik                               Oktay Vural

             Konya                                        Mersin                                         İzmir

                                   Mümin İnan                           M. Akif Paksoy

                                        Niğde                                Kahramanmaraş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 47. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şahin Mengü

 

Akif Ekici

 

Onur Öymen

 

Manisa

 

Gaziantep

 

Bursa

 

Abdullah Özer

 

Tayfun İçli

 

Atila Emek

 

Bursa

 

Eskişehir

 

Antalya

 

Algan Hacaloğlu

 

Ali İhsan Köktürk

 

M. Rıza Yalçınkaya

 

İstanbul

 

Zonguldak

 

Bartın

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Son önergeye katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Aslanoğlu konuşacak efendim.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, karasal yayın yapan yerel televizyonlar ve yerel radyolar... Karasal yayın yapan, altını çiziyorum, uydu değil ve ulusal değil. Bunlar her ilimizde var ve çok zor koşullarda hizmet veriyorlar, gerek radyolar gerek televizyonlar. Geçen de söyledim, siz ulusal yayın yapan televizyonlar ve radyolar ile karasal yayın yapanları, -sadece kendi ilinde, bazılarının ilçelerine dahi ulaşmadığını- aynı kefeye koyarsanız, aynı reklam pastasından, aynı ücreti alırsanız büyük haksızlık yaparsınız. Aslında, RTÜK bütçesinden bunlara yardım yapılması lazım. Karasal yayın yapan televizyonlar ve radyolar o bölgenin sesi; bunların desteklenmesi lazım.

Bir kere, bunu açıkça söylüyorum: Gelin, tekriri müzakere yapalım. Geçti o madde. Eğer siz karasal yayın yapanlar ile ulusal yayın yapanlardan reklam payından aynı oranda alırsanız büyük bir haksızlık yaparsınız. Bu haksızlığı gidermek zorundayız arkadaşlar. Zaten çok zor koşullar altında geçiniyorlar. Zaten çok zor koşullar… Eğer biz bir ilde objektif yayın yapan bir televizyon istiyorsak, bir radyo istiyorsak ve net bir şekilde, birilerine çamur atmadan, sadece yayıncılık ilkesiyle yayın yapmasını istiyorsak bunlar ekonomik olarak desteklenmek zorunda çünkü o ilin her şeyi o televizyonlar. Çok izleniyor bunlar illerinde. İlle ilgili haberleri, ille ilgili olup bitenleri oradan izliyorlar. Bunlara destek olmamız lazım. Ancak hâlâ biz ulusal yayın yapan ile çok az bütçesi olan karasal yayın yapanları aynı kefeye koyarsak yazıklar olsun bize. Yazıklar olsun bize. Bir kere, bu bir.

İkincisi, bir geçici 4’üncü madde var. Burada frekans ihalesi yapılacak ve frekans ihalesiyle birileri daha yüksek fiyat vererek… Frekans ihalesi yapılmasın demiyorum ama eğer bir ilde yeteri kadar yerel TV varsa, yeteri kadar yerel radyo varsa bu ilde yeniden ihale yapmanın bir anlamı yok arkadaşlar. Birileri gelip birilerini göndermeyin. Yıllarca emek verilmiş, yıllarca yayıncılık yapmışlar, yıllarca dürüstçe, namusluca hizmet etmeye çalışmışlar. Siz, durup dururken “Ben o ilde frekans ihalesi yapacağım.” derseniz, eğer o ilde yeterince hizmet eden televizyonlar varsa neyin ihalesini yapıyorsunuz? Mutlaka, mutlaka bu geçici 4’üncü maddedeki bu olayın en az iki yıl sonra yapılması lazım. Bir kere, iki yıllık, insanların kendi kendine düzen verecek, bu yasaya uyum sağlayacak iki yıllık bir geçiş süresi olması lazım. İki yıllık geçiş süresi vermezseniz, insanlar damdan düşmüş gibi olur, ne yapacağını bilmezler. Eğer Trabzon’da yıllardır yayın yapan bir televizyon varsa, Malatya’da varsa ve yeterince varsa, daha bu ilde frekans ihalesi yapmanın bir anlamı yok. Siz yeterli televizyonu olmayan illerimizde frekans ihalesini yapın, bir şey demiyorum ama yeterince televizyon var, yeterince radyo varsa… 25 radyolu bir Malatya’da neyin ihalesini yapacaksınız veya 5 tane, 6 tane televizyonu olan, karasal yayın yapan bir ilde neyin frekans ihalesini yapacaksınız? Yıllarca hizmet vermeye çalışmış bu insanlar; bunların bir özelliği olmalı. Bunların bir özelliği olmalı. Bunlara bir geçiş süreci tanımalıyız. Ama yine söylüyorum, en büyük olgu, ulusal yayın yapanlarla karasal yayın yapanları aynı kefeye koyarak ve RTÜK, bunlardan minicik, ayda 5 bin lira reklam geliri olmayan insandan para alıyorsa, hakikaten üzülüyorum. Bunların yıllık bütçeleri nedir? Bakın yıllık bütçesine ve belli bir rakam koyalım, şu kadar bütçenin altında olan, şu kadar reklam geliri olan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Bir dakika verir misiniz?

BAŞKAN – Vermiyorum efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Peki efendim.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette olup, birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 47’inci maddesinin birinci fıkrasındaki “Elektronik tebligata ilişkin hükümler hariç bu” ifadesinin fıkradan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                       Bekir Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları

Diğer önergenin imza sahipleri:

Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Behiç Çelik konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Çelik, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın 47’nci maddesinin (1)’inci fıkrasındaki hükümle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

RTÜK Yasa Tasarısı’yla ilgili, önceki aylarda görüşmelerimizde, aslında, gerek tasarının bütünü üzerinde gerekse maddeleri üzerinde parti grubum olarak olumlu katkılar yapmak için gayret gösterdik. Önceki safahatında da yine aynı şekilde, Anayasa Komisyonunda ve alt komisyonda bu çalışmalarımız sürmüştü.

Değerli milletvekilleri, medya, toplumun gözü, kulağı, dili ve her şeyi. Bizim, toplum olarak meseleleri kavramamız, doğruyu ve güzeli anlamamız için medyanın yadsınamaz bir özelliği vardır, gücü vardır. Ancak, bu gücü sürekli olarak kontrol etmek isteyen antidemokratik güçler, gerek ulusal düzlemde gerekse uluslararası düzlemde, her zaman olacaktır. Bizlere düşen, bu vatanı, bu milleti seven bizlere düşen görev, böyle eğilim içerisinde olan birtakım odakların etkinliklerini kırmak olmalıdır. Bu anlamda, özellikle siyasal iktidara, kanun koyucu rolünü üstlenirken çok büyük görev düşmektedir. Daha önceki konuşmalarımızda da ifade ettik, eğer bu olmazsa, yani doğru habercilik olmazsa, doğru bilgilendirme olmazsa, manipülasyona açıklık âdeta teşvik edilirse, tartışma ve diyaloglar dengeli olmazsa ve eğitim unsuru medya yayıncılığında ön planda tutulmaz ve millî kültürün işlenmesi ve geliştirilmesi gözetilmezse, bunun yanında uluslararası birtakım dalgalardan etkilenerek, ilham alınarak toplumumuzda kültürsüzleştirme faaliyetine yol verilir ya da tam tersi çok kültürlülük özendirilirse, eğlendirme genel ahlakın boyutlarını aşacak duruma geçerse, toplumda birlik ve bütünlüğümüzü sağlayan temel, millî ve manevi değerlerimiz göz ardı edilirse böyle bir medya yayıncılığından, maalesef, ülkemiz çok büyük hasar alır, çok büyük zarar görür. O hâlde, burada, kitleleri daima doğru bilgilendirecek, onlara doğruyu, güzeli, hakkı, adaleti öğütleyecek bir yapının oluşturulması gerekir. Burada, tek parti diktasını çağrıştıran bir medya yayıncılığı ve demokrasinin en önemli kurumlarından olan medya sektörünün bütün faaliyetleri, eylem ve işlemlerinin demokrasiye katkı vermek yerine, âdeta demokrasiyi parçalıyor konuma sokulmak istenmesinin ya da sokulmasının ülkemizin geleceği açısından çok büyük bir karanlık noktaya doğru bizi götüreceği açık ve inkâr edilemez bir gerçektir. Bu itibarla, bir müstemleke medyası ya da yayıncılığını asla kabul etmememiz gerekir ve medya üzerinde doğrudan ya da dolaylı bir sansürü de kabul etmememiz gerekir.

Değerli milletvekilleri, 7201 sayılı Tebligat Yasası çok eski bir yasadır. Bu itibarla, bu Yasa’nın günümüz iletişim imkânlarının arttığı şartlara uygun hâle getirilmesi, yeni bir tebligat yasasının çıkarılması gereği de ortadadır. Bu itibarla, sanırım 24’üncü Dönemde, birlikte, böyle bir tebligat yasasının, günümüz şartlarına uygun bir yasanın hazırlanmasını sağlayacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Ben önergemizin özellikle kabulünü diler, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.

Diğer önerge üzerinde…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Gerekçe Sayın Başkan…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

11/1/2011 tarih ve 6099 sayılı kanunla Tebligat Kanununda değişiklik yapılarak elektronik tebligata ilişkin hükümler getirilmiştir. Bu bakımdan elektronik tebligat yönünden de Tebligat Kanununa tabi olunması sağlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Komisyonun 47’nci maddede bir redaksiyon talebi vardır.

Buyurunuz.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bu maddenin 2’nci fıkrasında geçen “duyumlar” ibaresi “duyurular” şeklinde olmalıdır.

BAŞKAN – Peki.

Bu redaksiyon ve kabul edilen önergeler doğrultusunda 47’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

48’inci madde üzerinde önerge yoktur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 1 üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 1. maddesinin 7. fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Şahin Mengü

Onur Öymen

Tayfun İçli

 

Manisa

Bursa

Eskişehir

 

Akif Ekici

Abdullah Özer

Algan Hacaloğlu

 

Gaziantep

Bursa

İstanbul

 

Atila Emek

Rahmi Güner

Ali Rıza Köktürk

 

Antalya

Ordu

Zonguldak

 

M. Rıza Yalçınkaya

Turgut Dibek

 

 

Bartın

Kırklareli

 

“Emeklilik yönünden kadrosu kaldırılan Teftiş Kurulu Başkanı ve daire başkanı bakanlık genel müdür yardımcısına denk sayılır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 1’inci maddesinin üçüncü ve beşinci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bekir Bozdağ

Mehmet Erdoğan

 

 

Yozgat

Gaziantep

 

 

Mehmet Erdoğan

Bayram Özçelik

Hamza Yanılmaz

 

Adıyaman

Burdur

Elâzığ

 

(3) Bu Kanunla yapılan yeni düzenlemeler nedeniyle kadro ve görev unvanı değişmeyenlerden bu Kanunda öngörülen eğitim şartlarını taşıyanlar başka bir işleme gerek kalmaksızın durumlarına uygun aynı unvanlı kadrolara atanmış sayılır. Kadro ve görev unvanları değişen yahut kaldırılan veya anılan kadrolar için aranan eğitim şartlarını taşımayan personelden; Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Sekreter, Daire Başkanı ve Bölge Müdürü kadrolarında bulunanlar Üst Kurul Müşaviri kadrolarına, Başmüfettiş ve bölge müdür yardımcısı kadrolarında bulunanlar uzman denetçi kadrolarına, başka bir işleme ve tebligata gerek kalmaksızın bu Kanunun yayımı tarihinde atanmış sayılır; diğerleri Başkan tarafından üç ay içinde Üst Kurulda durumlarına uygun kadrolara atanırlar. Bunlar atama işlemi yapılıncaya kadar Başkan tarafından ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilirler. Bunlar, yeni bir kadroya atanıncaya kadar, eski kadrolarına ait ücret ve diğer mali haklarını almaya devam ederler. Söz konusu personelin, atandıkları yeni kadroların aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, bir aya isabet eden ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar (fazla çalışma ücreti hariç) diğer malî hakları toplam net tutarının, atandıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, bir aya isabet eden ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar (fazla çalışma ücreti hariç) diğer malî hakları toplam net tutarından az olması hâlinde, aradaki fark, atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece, herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın ve farklılık giderilinceye kadar kendilerine tazminat olarak ödenir.

(5) Üst Kurul Müşaviri ve Uzman Denetçi kadrosunda bulunanlar, Üst Kurulda Başkan tarafından uygun görülen birim ve işlerde görevlendirilirler. Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren Üst Kurulda yeni Üst Kurul Müşaviri ve Uzman Denetçi ataması yapılmaz ve bu kadrolarda herhangi bir şekilde boşalma olması hâlinde, anılan kadrolar herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının Geçici 1.Maddesinin 1.Fıkrasında yer alan "5510 sayılı Kanunun kamu personeli için uygulanmaya başlandığı 15.10.2008 tarihinden daha önceki bir tarihi geçmemek kaydıyla, Üst Kurul üyesi olarak göreve başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren geçen hizmet süreleri itibarıyla" ibaresinin metinden çıkarılmasını. Ayrıca 5. Fıkrasının "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Üst Kurulda, Üst Kurul müşaviri, uzman denetçi, başmüfettiş, hukuk müşaviri, avukat, mühendis, sistem çözümleyici ve uzman kadrolarında görev yapanlar dört yıllık fakülte mezunu olmaları şartıyla kanunun yürürlüğünden itibaren Üst Kurul uzmanı kadrolarına atanırlar. Bunların eski kadrolarında geçirdikleri süreler yeni kadrolarında geçirilmiş sayılır." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

Recep Taner

Osman Durmuş

 

Konya

Aydın

Kırıkkale

 

D. Ali Torlak

S. Nevzat Korkmaz

Behiç Çelik

 

İstanbul

Isparta

Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Taner, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 568 sıra sayılı RTÜK Kanun Tasarısı’nın geçici 1’inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle geçici 1’inci maddenin birinci fıkrasının metinden çıkarılmasını ve beşinci fıkrasının da eski hâline getirilmesini talep etmekteyiz. Bundan amacımız Üst Kurulda görev yapan üyeler arasında oluşan adaletsizliği ortadan kaldırmaktır.

Görüşmekte olduğumuz maddelerde RTÜK kanununun sonlarına geldiğimiz görülmektedir. Temennimiz, bu kanunla birlikte radyo ve TV yayınlarının beklediğimiz seviyeye ulaşması ve 8’inci maddede kabul edilen yayın ilkelerine uygun yayınların olduğu bir dönemin başlamasıdır.

Değerli milletvekilleri, bugünkü TV yayınlarıyla ilgili söyleyeceklerime geçmeden önce bir örnek ile konuya girmek istiyorum. Hepimizin bildiği bir kurbağa haşlama tekniği vardır. Hani anlatırlar ya kurbağayı haşlamak için kaynayan kazanın içine atmışlar, refleksleri güçlü olan kurbağa anında sıçramış ama kurbağayı haşlamak amacında olanlar bir teknik geliştirmişler, önce onları soğuk su kazanlarının içine atmışlar, daha sonra da kısık ateşte altından haşlamaya başlamışlar. Soğuk suda dolaşan kurbağa yavaş yavaş ısınan sudaki reflekslerini kaybetmiş ve kazandaki su kaynamaya başladığında, reflekslerini kaybeden kurbağa maalesef haşlanmaktan kurtulamamıştır.

Değerli milletvekilleri, bu örneği neden anlattım? Bugünkü toplumsal olumsuzluklar karşısında vermiş olduğumuz tepki de, daha doğrusu tepkisizlik, toplumsal olarak reflekslerimizi kaybetmeye başladığımızın göstergesidir. Örneğin, işçilerin maaşlarından kesilen işsizlik sigortası primlerinden oluşan fon Hükûmet tarafından farklı amaçlarla kullanılıyor, yüzde 30 oranı yüzde 50’ye çıkarılmaya çalışılıyor, maalesef işçilerden veya işçi sendikalarından yeterli tepki yok.

Devletin seksen yıllık birikimleri “özeleştirme” adı altında eşe dosta peşkeş çekiliyor; Ali Dibolar, rüşvetin belgeleri ortaya çıkıyor; yandaş medyalar, yandaş sendikalar, yandaş zenginler türüyor, yeterli tepki yok.

Esnaf, sanatkâr ve ticaret erbabı yeni yatırım için değil işini devam ettirebilmek için, çiftçi tarlasını ekebilmek için, vatandaş gününü devam ettirebilmek için bankalara borçlanıyor, geleceğimiz ipotek altına alınıyor; neticesinde, borçlar ödenemezse tarlalarımız, bahçelerimiz gidiyor ama maalesef ne sivil toplum örgütlerinden ne de vatandaşımızdan yeterince tepki yok.

Üreten ürettiğini ederinde satamıyor, sattığının parasını alamıyor; tarım, hayvancılık bitme noktasına gelmiş; köylü, doğduğu köyde, yıllarca yaşadığı köyde geçinemediği için şehrin varoşlarına göç etmek zorunda kalıyor, yeterli tepki yok.

Yine, “açılım” saçmalığı sonucu Habur rezaleti yaşanmış, Sayın Başbakan umut tablosu olarak değerlendiriyor. Terörist başıyla görüşmeler yapılabiliyor, yol haritaları, haftalık mülakatlar, TV programları vazgeçilmez şekilde yayınlanıyor, yeterli tepki yok.

Kongreler toplanıyor ve toplantılarda “iki dillilik”, ”özerklik” adı altında federasyon, ayrı bayrak talepleri gündeme geliyor. Mecliste birileri Kürtçe konuştu diye Sayın Bakan da Kürtçe bir şeyler söylüyor ama tepki vermesi gerekenlerden gerekli tepki yok!

Yoksa biz de reflekslerimizi mi kaybediyoruz değerli milletvekilleri? Bu millet nasıl bu hâle geldi? Maalesef görsel ve yazılı medya AKP İktidarının yabancı fon ve desteklerin ülkemize girişini 2004 yılında serbest bırakmasıyla AB fonlarından, Soros Vakfı’ndan değişik destekler alınmaya başlanmış, sonrasında ise bir kısım medya almış oldukları parasal desteklerin karşılığını yayın politikalarıyla maalesef vermişlerdir. Yayınların en fazla izlendiği saatlerde yapılan yayınlara baktığımızda bu gayet açık bir şekilde de gözükmektedir. Ülkemin insanları yarışma, magazin veya evlenme programlarıyla, televole kültürüyle, dizilerle avutulmakta. Vatandaşın televizyon izlediği saatlerde bir tane ülke gündemini veya vatandaşın gündemini ilgilendiren konuların konuşulduğu programları maalesef televizyonlarda izleyememekteyiz. İşte, neticesinde geldiğimiz nokta bugünkü durum, malumlarınız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle önerimizin kabulünü diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Taner.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 1’inci maddesinin üçüncü ve beşinci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Bekir Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları

(3) Bu Kanunla yapılan yeni düzenlemeler nedeniyle kadro ve görev unvanı değişmeyenlerden bu Kanunda öngörülen eğitim şartlarını taşıyanlar başka bir işleme gerek kalmaksızın durumlarına uygun aynı unvanlı kadrolara atanmış sayılır. Kadro ve görev unvanları değişen yahut kaldırılan veya anılan kadrolar için aranan eğitim şartlarını taşımayan personelden; Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Sekreter, Daire Başkanı ve Bölge Müdürü kadrolarında bulunanlar Üst Kurul Müşaviri kadrolarına, Başmüfettiş ve bölge müdür yardımcısı kadrolarında bulunanlar uzman denetçi kadrolarına, başka bir işleme ve tebligata gerek kalmaksızın bu Kanunun yayımı tarihinde atanmış sayılır; diğerleri Başkan tarafından üç ay içinde Üst Kurulda durumlarına uygun kadrolara atanırlar. Bunlar atama işlemi yapılıncaya kadar Başkan tarafından ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilirler. Bunlar, yeni bir kadroya atanıncaya kadar, eski kadrolarına ait ücret ve diğer mali haklarını almaya devam ederler. Söz konusu personelin, atandıkları yeni kadroların aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, bir aya isabet eden ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar (fazla çalışma ücreti hariç) diğer malî hakları toplam net tutarının, atandıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, bir aya isabet eden ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar (fazla çalışma ücreti hariç) diğer malî hakları toplam net tutarından az olması hâlinde, aradaki fark, atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece, herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın ve farklılık giderilinceye kadar kendilerine tazminat olarak ödenir.

(5) Üst Kurul Müşaviri ve Uzman Denetçi kadrosunda bulunanlar, Üst Kurulda Başkan tarafından uygun görülen birim ve işlerde görevlendirilirler. Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren Üst Kurulda yeni Üst Kurul Müşaviri ve Uzman Denetçi ataması yapılmaz ve bu kadrolarda herhangi bir şekilde boşalma olması hâlinde, anılan kadrolar herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılıyoruz Başkanım.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Fıkraların uygulanmasında ortaya çıkacak sorunların önüne geçilmesi için açıklayıcı hükümler eklenmiş ve ara kadro ihtiyacı dikkate alınarak uzman kadrosu şahsa bağlı kadro olmaktan çıkarılmıştır. Zira tasarıda kadrosu kaldırılan ve değiştirilen personelin ataması ile ilgili düzenleme yapılmışken kadrosu kaldırılmayan personelin durumu ile ilgili düzenlemeye yer verilmemiş olması uygulamada tereddütlere neden olacaktır. Ayrıca meslek personeli dışında idari işlerde istihdam edilmek üzere ara kadroya ihtiyaç bulunması nedeniyle uzman kadrolarının korunmasına ihtiyaç bulunduğundan bu kadrolar şahsa bağlı kadro olmaktan çıkarılmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 1. maddesinin 7. fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“Emeklilik yönünden kadrosu kaldırılan Teftiş Kurulu Başkanı ve daire başkanı bakanlık genel müdür yardımcısına denk sayılır.”

                                                                                            Şahin Mengü (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Dibek. (CHP sıralarından alkışlar)

TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Geçici 1’inci maddeyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum değerli arkadaşlar.

Gerek Maliye Bakanı gerekse RTÜK’ten sorumlu olan ilgili Bakan Sayın Arınç, ikisi birden burada olunca ben bir konuya değinmek istiyorum. Daha önce bu konuyu gündeme de getirmiştim aslında, bu RTÜK üyelerinin lojmanlarıyla ilgili, lojman tahsisleriyle ilgili bir konu vardı. Aslında, sadece RTÜK’ü ilgilendirmiyor değerli arkadaşlar, bütün yüksek kurullarla ilgili bir konu ama bu konunun biraz daha anlaşılması gerektiğini ve bu konuya biraz daha dikkat çekmek gerektiğini düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, RTÜK üyeleri 4 bin lira kira yardımı alıyorlar. Daha doğrusu, onlara 4 bin liralık -yani üst limit 4 bin lira, bilmiyorum belki son olarak değişti mi, bildiğim kadarıyla bir yıl öncesi meblağ 4 bin liraydı- o meblağ kadar kiralık konut tahsis ediliyor. Kimin tarafından? İlgili Bakanın önerisiyle Maliye Bakanlığı da uygun görüyor. Ona Sayın Başbakan da bu konuda izin verdikten sonra bir Kamu Konutları Yönetmeliği var, onun ilgili maddesine göre kendilerine kiralık konut tahsis ediliyor RTÜK üyelerine; 4 bin lira!

Değerli arkadaşlar, şimdi, tabii bunu değişik açılardan değerlendirmek lazım bana göre. Biliyorsunuz, 2002’de işte iktidara geldikten sonra AKP, milletvekilleri lojman tahsislerini kaldırmıştı. Lojmanlar işte satıldı, hatta oralara inşaatlar da yapıldı, arsalara satıldı. Yani milletvekillerine lojmanla ilgili herhangi bir tahsis yok. İşin bu tarafı var, bir.

İkincisi: Milletvekili arkadaşlarımız sıralarda. Ankara’da oturanların birçoğu, sanıyorum kiralık konutlarda oturuyorlardır. Belki gidip gelen var, belki burada misafirhanelerde kalan var ama 4 bin liralık kiralık konutta oturan arkadaşımız var mı merak ediyorum ben. Yani kendi adıma söyleyeyim, ben bin liraya oturuyorum aylık, kiralık konutum var. Diğer arkadaşlarımız da, kiralık konut eğer burada tuttularsa milletvekilleri, acaba 4 bin lira bir kira ödüyorlar mı?

İşin ilginç tarafı, milletvekillerine, bildiğim kadarıyla, bir kira yardımı da ödenmiyor maaş içerisinde.

Değerli arkadaşlar, Türkiye’de kaç tane üst kurul var biliyor musunuz? Yani bununla ilgili değişik rivayetler var. Yani, bilmiyorum, arkadaşlarımıza sorulsa, birçok arkadaşımız belki farklı rakam söyleyecek ama ellinin altın da olabilir üzeri de olabilir. Yani üst kurullardan bahsediyorum. Yani YÖK’ten başlarız, işte Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu -buraya not aldım az önce, aklımdan neler olabilir diye- Elektrik Piyasası Üst Kurulu, Şeker Piyasası Üst Kurulu, Tütün Piyasası Üst Kurulu, HSYK -Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu var biliyorsunuz- Sermaye Piyasası Kurulu -aklıma gelenler- Kamu İhale Kurulu…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Anayasa Mahkemesi… Kırmızı plakalı hepsi…

TURGUT DİBEK (Devamla) – Devlet Denetleme Kurulu, Para Politikası Kurulu… Yani say say bunlar bitmez aslında, elliden fazla bunlar. “Arpalık” da denebiliyor bunlara, yani öyle şeyleri de var bunların, nitelemesi de var. Düşünebiliyor musunuz, aynı yönetmeliğe tabi hepsi, yani Kamu Konutları Yönetmeliği var, o Yönetmeliğin bir 4’üncü maddesi var, o maddeye göre ilgili bakan -burada Sayın Arınç- talepte bulunacak, Maliye Bakanı bunu uygun görecek, Başbakan izin verecek ve artık onların aldığı karara göre… Buradaki karar 4 bin lira. Aslında, 3.500 liraydı, Başkanlar için 4 bin liraydı. Sayın Zahid Akman Başkanken 4 bin liralık konutta oturuyordu -yani ona o kadarlık yardım yapılıyordu- üyeler için 3.500 liraydı. Sayın Zahid Akman üye olduktan sonra aradaki farkı kaldırdılar alınan kararla, Başkan ve üyeler için değerli arkadaşlar, aynı meblağ ödeniyor, 4 bin liralık konut tutuluyor kendilerine. Bunun mutlaka değerlendirilmesi lazım değerli arkadaşlar. Bakın, milletvekiliyiz, bizler buradayız, biz herhangi bir kira yardımı almıyoruz, herhangi bir lojman tahsisi milletvekillerine yok. Hepimiz, bize ödenen maaşın içinden burada konut tutuyorsak kiramızı oradan ödüyoruz değerli arkadaşlar.

Ha, bunun yanında, şimdi, RTÜK üyeleri -RTÜK konuşulduğu için burada konuşmak gerekir- yurt dışına çıkıyorlar, işte harcırah alıyorlar, burada oturmayanların uçak biletlerini kurum ödüyor, yine bildiğim kadarıyla hafta içerisinde Ankara dışında olanlar yurt içi harcırahlarını alıyorlar. Ne kadar maaş aldıklarını da biliyorum. Yani hayır görevlerini yapıyorlar, bir şey demiyorum. Ne kadar maaş aldıklarını da biliyorum ama bunu da burada söylemeye gerek yok.

Ha, şimdi, bir yanlışlık varsa, değerli arkadaşlar, ilgili bakanların bu konuyu oturup düşünmesi lazım, 4 bin lira arkadaşlar, dikkatinizi çekiyorum.

Evet, önergemizin kabulünü diliyor, saygılar sunuyorum değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Dibek.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Komisyon Başkanının bir redaksiyon talebi vardır.

Buyurunuz efendim.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bu geçici maddenin sekizinci fıkrasının (d) bendinde geçen ÜDS’nin açılımı Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı biçiminde olacaktır, bunu düzeltmek için söz talep etmiştim.

BAŞKAN – Kabul edilen önerge ve bu redaksiyon talebi doğrultusunda geçici madde 1’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 2 üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “altı” ibaresinin “sekiz” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Şahin Mengü

Onur Öymen

Abdullah Özer

 

Manisa

Bursa

Bursa

 

Akif Ekici

Algan Hacaloğlu

Atila Emek

 

Gaziantep

İstanbul

Antalya

 

Ali İhsan Köktürk

M. Rıza Yalçınkaya

 

 

Zonguldak

Bartın

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 sıra sayılı…

OKTAY VURAL (İzmir) – Önergemizi geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Peki.

Daha önce okutmuş olduğum önergeye Komisyon katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Ali İhsan Köktürk, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçici 2’nci maddeye yönelik önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi öncelikle saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının genel gerekçesinde Avrupa Birliği mevzuatına uyum çalışmaları kapsamında düzenlendiği ifade edilmektedir ancak tasarının içeriğine bakıldığında Avrupa Birliği mevzuatına uyumundan söz etmek olanaklı değildir. Avrupa Komisyonunun 2007 İlerleme Raporu’nun “İşitsel ve Görsel Medya Politikası” başlıklı bölümüne baktığımızda aynen şu ifadeler yer almaktadır: “İşitsel ve görsel medya alanında müktesebata uyuma ilişkin hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir. Bağımsızlık konusu, daha önceki ilerleme raporlarında olduğu gibi, kamu hizmeti veren yayın organı TRT’nin ve RTÜK’ün yeterli miktarda finansmanı hususu da dâhil olmak üzere, endişe konusu olmaya devam etmektedir. Özellikle RTÜK’ün özel yayın organlarına uyguladığı bir dizi yaptırım da bu kurumun bağımsızlığı konusunda soru işaretleri yaratmaktadır.”

Değerli arkadaşlar, bu, Avrupa Birliğinin 2007 İlerleme Raporu’nun açık ifadesi. Yani Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda kamu yayıncılığı yapan, tarafsız olması gereken TRT’nin ve aynı zamanda özerk olması gereken TRT’nin ve RTÜK’ün bağımsızlığının endişe konusu olmaya devam ettiği açıkça belirtilmektedir. Buna rağmen, bu tasarıda bağımsızlığı sağlamaya yönelik herhangi bir düzenleme de yer almamaktadır. Ayrıca, Üst Kurulun üyelerinin seçimi ve oluşumu da Avrupa Birliğindeki benzer kurumlarla hiçbir şekilde bir benzerlik taşımamaktadır.

Değerli milletvekilleri, yine bir yasa metnine idari ve malî açıdan özerk olduğunun yazılması, o yasa metninde yer alan kurumların özerkliklerini sağlayamaz. Bu bağlamda, Anayasa’da ve yasada özerk olarak tanımlanan TRT’nin özerkliği söz konusu olmadığı, TRT’nin Adalet ve Kalkınma Partisinin yani siyasal iktidarın ideolojik bir propaganda aracı hâline geldiği gibi, RTÜK’ün de işleyiş olarak özerk bir anlayışa sahip olduğundan söz edilemez. Önemli olan, idari ve malî anlamda gerçek bir özerkliği sağlayacak fiilî durumun da yaratılmasıdır ancak bu tasarıyla gerek hukuki gerekse fiilî olarak özerkliğin yaratılması olgusu kesinlikle söz konusu olmamaktadır.

Değerli milletvekilleri, ayrıca RTÜK, düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar arasında yer almaktadır. Yaşananlara baktığımızda ise bizzat RTÜK’ün icraatlarının denetlenmeye ihtiyaç hissettiğini görüyoruz. Bugün TRT nasıl Adalet ve Kalkınma Partisinin, siyasal iktidarın tek yanlı ideolojik propaganda aracı hâline dönüşmüşse, maalesef RTÜK de Adalet ve Kalkınma Partisinin muhalefetin sesini kısmak için kullandığı önemli araçlardan birisi hâline gelmiştir. Yargıda özel yetkili mahkemelerin yaptığını maalesef bugün medya alanında RTÜK yapmaktadır. Bir yandan “Oda TV” örneğinde görüldüğü gibi muhalif sesler baskın ve gözaltılarla susturulmaya çalışılmakta, diğer taraftan RTÜK kanalıyla Adalet ve Kalkınma Partisinin politikalarını eleştiren yayınlar yapan medya kuruluşlarına ceza üstüne ceza yağdırılmaktadır. Ayrıca RTÜK Yasası’nda açıkça belirtilmesine rağmen, yayın ilkelerini ihlal eden, tek taraflı yayınlarla Adalet ve Kalkınma Partisine gözü kapalı destek veren radyo ve televizyon kuruluşları ise açık açık görmezden gelinmektedir.

Değerli milletvekilleri, RTÜK bunu o kadar abartılı bir şekilde yapmaktadır ki özellikle geride bıraktığımız 12 Eylül referandum sürecinde Yüksek Seçim Kurulunun bile tahammül sınırları aşılmıştır. Yüksek Seçim Kurulu, RTÜK’ün, TRT’nin özellikle, kamu yayıncılığı yapan TRT’nin tek taraflı yayınlarını görmezden gelmesi karşısında âdeta isyan etmiş ve RTÜK’e bir uyarı yazısı göndermek zorunda kalmıştır.

Sonuç olarak, bu yasayla RTÜK ve medya alanı yeniden düzenlenmekte, sermaye paylarıyla ilgili olarak yapılan değişikliklerle medya tam kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu tasarıyla gerçekleştirilmek istenenleri görmezden gelmemiz ve bu tasarıya onay vermemiz mümkün değildir.

Bu duygu ve düşüncelerle önergemizin kabulünü diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Köktürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 2’yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 3 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 3. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “altı” ibaresinin “oniki” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Şahin Mengü

Onur Öymen

Tayfun İçli

 

Manisa

Bursa

Eskişehir

 

Akif Ekici

Abdullah Özer

M. Rıza Yalçınkaya

 

Gaziantep

Bursa

Bartın

 

Atila Emek

Rahmi Güner

Ali İhsan Köktürk

 

Antalya

Ordu

Zonguldak

 

 

Algan Hacaloğlu

 

 

 

İstanbul

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Atilla Kart…

BAŞKAN – Sayın Kart, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; geçici 3’üncü maddeyle ilgili önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarıyla birlikte Türkiye’nin ekonomik yönden, iletişim ve güvenlik bakımından, siyasi bakımdan ve nihayet kültürel bakımdan sömürgeleştirildiği bir dönemin yaşandığını görüyoruz. Bunları, hemen, çok ana başlıklarıyla sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu ana başlıkları, alt başlıkları çoğaltmak mümkündür ama şu zaman dilimi içinde son derece sınırlı değerlendirmeler yapacağız.

Ekonomide, bakıyoruz, Türkiye’nin altı büyük ovasının tarım dışı  bırakıldığını görüyoruz. Yine, ekonomide, bakıyoruz –işte, bugün de arkadaşlarımız anlattılar- tarımda, hayvancılıkta ve pancar üretiminde Türkiye’nin nasıl bağımlı hâle getirildiğini, üretim gücünü kaybettiğini görüyoruz, yaşıyoruz.

İletişim ve güvenlik olayında Türkiye’nin Telekom özelleştirilmesiyle nasıl kuşatıldığını görüyoruz. Sermaye yapısı belli olmayan bir uluslararası sermaye grubuna Türkiye’nin iletişim ve güvenliğinin nasıl teslim edildiğini görüyoruz.

Siyasi bakımdan bakıyoruz, mayınlı araziler olayıyla ve Kamu Güvenliği Müsteşarlığındaki yabancı uzman istihdamıyla Türkiye’nin siyasi bakımdan, güvenlik bakımından yine nasıl kuşatıldığını görüyoruz. Öyle ki, Sayın İçişleri Bakanı bu konudaki ısrarlı sorularımıza yani Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığında yabancı uzman istihdam edilip edilmediği ya da 5 Kasım 2007 tarihinden sonra Türkiye’de 500 civarında yabancı uzmanın bulunduğu, istihbaratçının bulunduğu ve bu istihbaratçıların Türkiye gündemini yönlendirdiği yönündeki sorularımıza karşılık Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı “Ben de bilmiyorum.” diyebilmektedir. Bu, hiçbir şekilde kabul edilemez bir tablodur ve elbette sizleri de rahatsız etmesi gereken bir tablodur.

Böyle bir yapılanma içinde değerli milletvekilleri, RTÜK tasarısının kültürel bakımdan, Türkiye’nin, kuşatılması, Türkiye’nin sömürgeleştirilmesi, Türkiye’nin millî ve manevi değerlerinin baskı altına alınması noktasında önemli bir rol üstlendiğini görüyoruz.

Bakın değerli milletvekilleri, daha evvelki maddelerde de konuşmalarımda ifade etmiştim. 22’nci Dönemde Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri Ertuğrul Yalçınbayır ve Sayın Nevzat Yalçıntaş, bugün görüşmekte olduğumuz tasarıdan daha hafif hükümler içeren RTÜK’le ilgili değişiklikler konusunda aynen şu ifadeleri kullanmışlardı: Bu tasarının şaşkınlıkla karşılandığını, yıkıcı unsurlar içerdiğini ve bunun, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı için çok ağır bir vebal olduğunu ifade etmişlerdi. Ve yine, orada, 21’inci Dönem’de görev yapan, 22’nci Dönem’de ve 23’üncü Dönem’de şu anda AKP kadrolarında, sıralarında görev yapan 53 milletvekilinin de aslında 21’inci Dönem’de bu görüşlerine katıldığını ifade etmişlerdi.

Peki değişen nedir? Aradan bir dönem geçti, değişen nedir? Millî görüş gömleğini çıkardıklarını ifade edenler bu kadar değişebilirler mi? Böyle bir değişim doğru ve hayırlı bir değişim olabilir mi? Bakıyorsunuz, bu değişimi gerçekleştirdiklerini ifade edenler, bir taraftan da hâlen, görünürde, millî ve manevi değerlere sahip çıkmaktan söz ediyorlar. Hemen ifade ediyorum. Bakıyoruz, RTÜK Başkanı bir beyanatında “Etiler’de oturanların değerleri ile toplumun millî ve manevi değerleri aynı mı?” diyebilmiştir. Daha sonra bu açıklamasını “Şu toplumun” diyerek kendince tevil etmeye çalışmıştır. RTÜK Başkanı bir başka beyanatında ise “Bir kişinin kanaatini merak ediyorsam o kişiyi mutlaka izliyorum. Mesela Ruhat Mengi’nin programını hiç izlemiyorum. Onun konukları ilgimi çekmiyor. Çünkü ne diyeceklerini tahmin ediyorum. Mümtaz’er Türköne’nin milliyetçilikle ilgili yorumunu ise merak ediyorum ve izliyorum.” diyebilmiştir.

Değerli milletvekilleri, RTÜK Başkanı bu açıklamalarıyla aslında önyargılı olduğunu, tarafsız olmadığını ve daha da önemlisi, daha da ötesi bu göreve ehil olmadığını aslında itiraf etmiştir. Bir program ve konuklarını tümden izlemeye değer görmediğini ifade eden RTÜK Başkanı, aslında Hükûmetin sözcüsü konumunda olduğu kamuoyu tarafından bilinen bir başka yazarın milliyetçilikle ilgili yorumunu merak ettiğini ifade edebilmiştir. O kişiyi elbette izleyebilir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kart.

ATİLLA KART (Devamla) – Hemen ifade edip, teşekkür edeceğim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

ATİLLA KART (Devamla) – Efendim, izin vermiyor musunuz?

BAŞKAN - Teşekkür ederiz, vermiyorum efendim, bu yasalarla ilgili Genel Kurulun kararı var.

ATİLLA KART (Devamla) – Peki, teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 3’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 4 üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve ikinci fıkradaki "en geç bir yıl" ifadesinin "en geç iki yıl", "en fazla üç yıl" ifadesinin "en fazla iki yıl", "üç yıllık" ifadesinin "iki yıllık", "üç ay" ifadesinin "altı ay" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bekir Bozdağ

 

Mehmet Erdoğan

 

Mehmet Erdoğan

 

Yozgat

 

Gaziantep

 

Adıyaman

 

 

Hamza Yanılmaz

 

Asım Aykan

 

 

 

Elazığ

 

Trabzon

 

(1) Üst Kurulca sıralama ihalesi yapılıp, karasal yayın lisansları verilene kadar geçecek süre içerisinde, sadece 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun geçici 6 ncı maddesi uyarınca karasal ortamda yayında olan radyo ve televizyon kuruluşları, Üst Kurulca yayın yapmalarına müsaade edilmiş olan yerleşim yerleri ile sınırlı olmak kaydıyla, yayınlarına devam ederler. Bu kuruluşlardan, 41 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen kanal ve frekans yıllık kullanım bedeli, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren tahsil edilir. Kanal ve frekans kullanım bedelini 42 nci maddeye göre ödemeyen veya karasal yayın lisansları için sıralama ihalesinin yapılmasının ardından tahsise hak kazanmayan kuruluşların karasal yayınları bir ay içinde Üst Kurulca durdurulur. Sıralama ihalesinde tahsise hak kazanan kuruluşların yayınları Üst Kurulca belirlenen takvimde, daha önce yayın yaptıkları kanal ve frekanslardan, tahsis edilen kanal, multipleks kapasitesi ve frekanslara taşınır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 4. maddesinin 5. fıkrasında yer alan “bir yıl” ibaresinin “iki yıl” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Şahin Mengü

 

Akif Ekici

 

Onur Öymen

 

 

Manisa

 

Gaziantep

 

Bursa

 

 

Abdullah Özer

 

Tayfun İçli

 

Atila Emek

 

 

Bursa

 

Eskişehir

 

Antalya

 

 

Rahmi Güner

 

Algan Hacaloğlu

 

Ali İhsan Köktürk

 

 

Ordu

 

İstanbul

 

Zonguldak

 

 

 

 

M. Rıza Yalçınkaya

 

 

 

 

 

 

Bartın

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının Geçici 4. Maddesinin 2. ve 5. Fıkralarında yer alan “bir yıl” ibarelerinin “iki yıl” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Bal

S. Nevzat Korkmaz

Behiç Çelik

 

Konya

Isparta

Mersin

 

Mümin İnan

Mehmet Akif Paksoy

Hasan Özdemir

 

Niğde

Kahramanmaraş

Gaziantep

 

 

Akif Akkuş

 

 

 

Mersin

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) –  Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Özdemir, buyurunuz.

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın geçici 4’üncü maddesi için vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının geçici 4’üncü maddesinde kanal ve frekanslarla ilgili geçiş hükümleri düzenlenmektedir. Önergemizde konu ettiğimiz değişikliklerde ikinci ve beşinci fıkralarda yer alan “bir yıl” ibarelerinin “iki yıl” olarak değiştirilmesini öngörmekteyiz. Bu değişiklikle ulaşmak istediğimiz amaç ihale sürecinde piyasa koşullarına uygun şartların oluşturulmasıdır.

Değerli milletvekilleri, AKP’yle geçen sekiz yılda kamuoyunda en çok tartışılan konulardan birisi medya hizmetlerinin bağımsızlığı, tarafsızlığı ve denetimi olmuştur. AKP’li, sekiz yılda, bağımsız ve tarafsız medya tartışmalarının bu kadar çok gündemde yer alması tesadüfi değildir. Nitekim iktidara geldiği ilk günden itibaren AKP, medyayı kontrol etme gayreti içerisinde olmuştur. Özellikle RTÜK AKP’nin medyayı kontrol etme gayretlerinin bir aracı olmuştur.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz medya sektöründeki tartışmalar, RTÜK’ün kurumsal yapısı ve denetim organları üzerine yoğunlaşmıştır.

Radyo ve televizyon yayıncılığıyla ilgili olarak en çok eleştirilen konu, RTÜK’ün oluşumunda siyasilerin etkisini en yüksek derecede hissettirilebilecek ve kararlarında iktidar partisinin görüş ve düşüncelerini kaçınılmaz olarak hissedebilecek bir kurum yapısına sahip olmasıdır. AKP’nin sekiz yıllık iktidarları döneminde bu eleştirilerin haklılığı kanıtlanmıştır.

Şimdi, yeni bir RTÜK yasa tasarısıyla karşı karşıyayız. Ancak yasayı yenilerken en çok ihtiyaç duyulan konu olan, RTÜK’ü siyasal etkilerin dışına çıkarıp onu özerkleştirecek bir kurumsallaşma sistemini burada göremiyoruz.

Görüşmekte olduğumuz yeni tasarının diğer bir tehlikeli düzenlemesi, medya sektöründeki yabancı sermaye oranıyla ilgili düzenlemelerde ortaya çıkmaktadır. Tasarıda yabancı sermaye oranının artırılması hususu, basitçe küreselleşen dünyaya uyum sağlama süreci olarak değerlendirilebilir ancak medya sektöründeki yabancı sermaye oranının artırılması, belirli düşüncenin ve politikaların da yayılmasını içermektedir. Medya alanındaki sermaye sahipliliğinin, aynı zamanda zihinsel üretim aracı sahipliliği olduğu gerçeği hiçbir zaman gözden uzak tutulmamalıdır. Daha açık bir ifadeyle, bu değişikliğin felsefi tabanlı siyasi, ekonomik ve sosyal hayatı etkileyecek sonuçları olacaktır. Denetim sürecindeki düzenlemeler bu gerçeği örtbas etmeye yetmemektedir. Yayıncılık alanının RTÜK tarafından denetlendiği sürece medyaya ve medya/sermaye oranının değiştirilmesinin önemli olamayacağına dair bir öngörü kabul edilemez.

Netice itibarıyla RTÜK, yüklendiği misyonu ve görevi itibarıyla bağımsız ve tarafsız bir özerk kuruluş olmak zorundadır, ancak görüşmekte olduğumuz tasarı, RTÜK’ün bu niteliklerini sağlaması için herhangi bir hüküm içermemektedir. Önergelerimizde bu yanlışlıkların düzeltilmesini amaçlamaktayız. Ancak iktidar partisinin tutumu ortadadır. Tarih, bu tutum sahiplerine hükmünü elbette verecektir.

Konuşmama burada son verirken yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 4. maddesinin 5. fıkrasında yer alan “bir yıl” ibaresinin “iki yıl” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Şahin Mengü (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Frekans planları ve uygulama takviminin hazırlanmasına ilişkin süreler yeniden belirlenmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve ikinci fıkradaki “en geç bir yıl” ifadesinin “en geç iki yıl”, “en fazla üç yıl” ifadesinin “en fazla iki yıl”, “üç yıllık” ifadesinin “iki yıllık”, “üç ay” ifadesinin “altı ay” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                        Bekir Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları

(1) Üst Kurulca sıralama ihalesi yapılıp, karasal yayın lisansları verilene kadar geçecek süre içerisinde, sadece 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun geçici 6 ncı maddesi uyarınca karasal ortamda yayında olan radyo ve televizyon kuruluşları, Üst Kurulca yayın yapmalarına müsaade edilmiş olan yerleşim yerleri ile sınırlı olmak kaydıyla, yayınlarına devam ederler. Bu kuruluşlardan, 41 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen kanal ve frekans yıllık kullanım bedeli, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren tahsil edilir. Kanal ve frekans kullanım bedelini 42 nci maddeye göre ödemeyen veya karasal yayın lisansları için sıralama ihalesinin yapılmasının ardından tahsise hak kazanmayan kuruluşların karasal yayınları bir ay içinde Üst Kurulca durdurulur. Sıralama ihalesinde tahsise hak kazanan kuruluşların yayınları Üst Kurulca belirlenen takvimde, daha önce yayın yaptıkları kanal ve frekanslardan, tahsis edilen kanal, multipleks kapasitesi ve frekanslara taşınır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Hâlihazırda karasal ortamdan radyo ve televizyon yayını yapan kuruluşların mevcut verici tesisleri ile yayına devam etmelerinin sağlanması, yoğun kullanılan ve ciddi oranda yurt içi ve dışı enterferansa neden olan yayınlara sıralama ihalesi yapılıncaya kadar mevcut ile sınırlı olmak kaydıyla sınırlama getirilmesi sağlanmaktadır. Ayrıca tasarıda geçiş dönemi için öngörülen sürelerin kısa olabileceği ihtimaline binaen bu sürelerin daha makul süreler olarak belirlenmesine yönelik düzenleme öngörülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önerge doğrultusunda geçici madde 4’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 5’in üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 5. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Geçici madde 5 – (1) 2020 yılına kadar Üst Kurul tarafından mükerrer yaptırım uygulanmaz.”

 

Şahin Mengü

Abdullah Özer

Tayfun İçli

 

Manisa

Bursa

Eskişehir

 

Atila Emek

Onur Öymen

Algan Hacaloğlu

 

Antalya

Bursa

İstanbul

 

Rahmi Güner

M. Rıza Yalçınkaya

Ali İhsan Köktürk

 

Ordu

Bartın

Zonguldak

 

 

Fatih Altay

 

 

 

Aydın

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) - Katılmıyoruz efendim.           

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçe...

BAŞKAN – Gerekçe...

Gerekçe:

Maddenin anlaşılır kılınması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 5’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici madde 6 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 6. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şahin Mengü

Akif Ekici

Onur Öymen

 

Manisa

Gaziantep

Bursa

 

M. Rıza Yalçınkaya

Ali İhsan Köktürk

Abdullah Özer

 

Bartın

Zonguldak

Bursa

 

Atila Emek

Tayfun İçli

Rahmi Güner

 

Antalya

Eskişehir

Ordu

 

 

Algan Hacaloğlu

 

 

 

İstanbul

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) -  Katılmıyoruz efendim.          

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçe...

BAŞKAN – Gerekçe...

Gerekçe:

Uygulamanın genel kurallara göre yapılması yeterli olacağından, söz konusu maddenin teknik olarak Tasarı metninde yer alması gereksiz olarak değerlendirilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 6’yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Geçici madde     6 kabul edilmiştir.

Geçici madde 7 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 7. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Onur Öymen

Akif Ekici

Şahin Mengü

 

Bursa

Gaziantep

Manisa

 

Atila Emek

Tayfun İçli

Abdullah Özer

 

Antalya

Eskişehir

Bursa

 

Ali İhsan Köktürk

Rahmi Güner

M. Rıza Yalçınkaya

 

Zonguldak

Ordu

Bartın

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Onur Öymen.

BAŞKAN – Sayın Öymen, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ONUR ÖYMEN (Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; geçici 7’nci maddeyle Türkiye'nin Avrupa Birliğine üye olmasına bağlantılı olarak 15’inci ve 19’uncu maddelerin yürürlüğe konulması önerilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, keşke Avrupa Birliğine tam üye olsaydık da buna benzer maddeleri görüşseydik ama Sayın Başbakan bile söylüyor, “Türkiye’yi üye yapacak mısınız, yapmayacak mısınız; artık, kararınızı verin.” diyor. Ne yazık ki şu anda Türkiye'nin üyeliği yakın bir ihtimal olarak gözükmüyor. Onun için biz bu maddenin geri çekilmesini öneriyoruz ama bir şey bizi memnun etti. Bu metnin içinde Avrupa Birliğinden söz edildiğine göre demek ki Hükûmet Avrupa Birliği ilkelerine ilgi duyuyor. Şimdi, metne bakıyoruz. Acaba metin Avrupa Birliği ilkeleri doğrultusunda mı hazırlanmıştır? Size bir örnek vereceğim. Mesela esas 7’nci maddeye bakıyoruz: 7’nci maddenin başında o kadar özgürlükçü hükümler var ki “Savaş da olsa, terörist saldırı da olsa ifade hürriyeti, basın hürriyeti kısıtlanamaz; haber alma hürriyeti, ifade hürriyeti kısıtlanamaz.” diyor. Çok güzel. Altına bir madde koyuyor: “Ama kamu düzeninin tehlikeye düşebileceği yolunda şüpheler olursa Başbakan veya tayin edeceği bakan yayın yasağı koyabilir.” diyor.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu yöntem maalesef demokrasi adı altında yaşayan fakat demokrasiden rahatsız olan hükûmetlerin başvurduğu yöntemdir. Önce bir özgürlük vadedeceksiniz, arkadan kısıtlama maddesi getireceksiniz. İşte, bu metinde yapılanlar bunlardır. Yani siz takdir edeceksiniz, siz hüküm vereceksiniz, siz uygulayacaksınız. Metin bunu söylüyor.

Şimdi, maalesef, son yıllarda, son aylarda, son günlerde basın üzerinde, yayın organları üzerinde büyük bir baskı olduğunu görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, son zamanlarda 4 tane Hükûmete muhalif yayın yapan televizyonun kurucusu veya yöneticisi, sahibi gözaltına alınmıştır; üç tane televizyon kapanmak zorunda bırakılmıştır, üçü de muhalif, bir tanesi satılmak zorunda bırakılmıştır. Son olarak, önümüzdeki günlerde yeni bir kanal açmak üzere olan bir İnternet programı yöneticisi, İnternet gazetesi yöneticisi olan değerli gazeteci Soner Yalçın ve arkadaşları dün gözaltına alınmıştır.

Değerli arkadaşlarım, bütün bunlar tesadüf olabilir mi? Diyelim ki bunlar tesadüf, peki, dünya nasıl görüyor bizim basın özgürlüğümüzü? Freedom House, ünlü Freedom House Örgütü’ne göre, değerli arkadaşlarım, basın özgürlüğünde dünyada 106’ncı sıradayız, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’ne göre dünyada tam 122’nci sıradayız basın özgürlüğünde. Dünya bizi böyle görüyor. Acaba, bu örgütlerin, bu uluslararası örgütlerin yöneticileri, sahipleri, sakın onlar da Ergenekon örgütüne üye olmasınlar veya bir darbe hazırlığı içinde olmasınlar? Nasıl oluyor Türkiye'yi bu kadar geride görüyor bütün dünya basın özgürlüğünde? Biz basın özgürlüğüne saygılıyız ama kimse farkında değil, böyle mi diyeceğiz?

Değerli arkadaşlarım, başka ülkelerde de benzeri durumlar oldu, yargı hataları oldu, bu yargı hatalarına karşı çıkanlar oldu. Ünlü Dreyfus Davası’nı hatırlayınız. Hükûmetin, belli çevrelerin baskısı altında mahkeme Dreyfus’u mahkûm ediyor, ama orada cesaretli insanlar var. Emile Zola diye bir insan çıkıyor ve yıllarca mücadele ediyor, sonunda bağımsız bir mahkeme bunun hata olduğunu kabul ediyor, beraatına karar veriyor yıllarca hapis yatırdıktan sonra.

Bugün Dreyfus’u mahkûm eden hâkimlerin ismini hatırlıyor musunuz? Ama Dreyfus’un adı ve aynı zamanda Emile Zola’nın ismi unutulmazlar arasındadır.

Siz şu tesadüfe bakın ki 6 Şubat günü Soner Yalçın’ın yazdığı yazının başlığı şöyle: “Türkiye'de Bir Emile Zola Yok.” Düşünebiliyor musunuz?

Değerli arkadaşlarım, huzurunuzda ifade ediyorum, haksızlıklara karşı, baskılara karşı, özgürlükleri sınırlayacak girişimlere karşı bütün Cumhuriyet Halk Partililer birer Emile Zola’dır. Herkesin bundan haberi olsun.

Değerli arkadaşlarım, sizi uyarmak istiyoruz: Tuttuğunuz yol yanlıştır. Size muhalif olanları ülke düşmanı gibi görmekten vazgeçiniz, demokrasiyi tahrip etme yoluna gitmeyiniz ve şunu unutmayınız ki, karanlığın en yoğun olduğu an sabahın en yakın olduğu andır.

Yüce Meclisi saygılarla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öymen.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 7’yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici madde 7 kabul edilmiştir.

Geçici madde 8 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının Geçici 8. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “kadro iptal ve ihdasları, sayısı” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Şahin Mengü

Onur Öymen

Akif Ekici

 

Manisa

Bursa

Gaziantep

 

Abdullah Özer

Atila Emek

Tayfun İçli

 

Bursa

Antalya

Eskişehir

 

Ali İhsan Köktürk

Rahmi Güner

Algan Hacaloğlu

 

Zonguldak

Ordu

İstanbul

 

 

M. Rıza Yalçınkaya

 

 

 

Bartın

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçe…

Gerekçe:

Personel kadro iptal ve ihdasları ile sayısı konuları Üst Kurulun görev ve yetkisinden çıkarılmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 8’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Geçici madde 8 kabul edilmiştir.

Şimdi, tasarıya yeni bir geçici madde eklenmesine dair bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan 568 sıra sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Orhan Ziya Diren

Şevket Köse

Necla Arat

 

Tokat

Adıyaman

İstanbul

 

Tayfur Süner

Ali Oksal

 

 

Antalya

Mersin

 

Geçici Madde 9- 2954 sayılı kanunun Geçici 11. maddesi gereğince, 5767 sayılı kanunda öngörülen yeni teşkilat düzenlemeleri nedeniyle kaldırılan, birleştirilen, ismi veya yapısı değiştirilen birimlerde unvanlı/unvansız olmak üzere, görevleri sonlandırılarak Araştırmacı kadrosuna atanan; Daire Başkanı, Başkan, Üye, Başkan Yardımcısı, Bölge Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Müdür, Şube Müdürü, Müdür Yardımcısı, Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Savunma Sekreteri, Başuzman, Uzman (Teknik Hizmetler Sınıfı Hariç) ve Kurum Genel Müdür Uzmanları’ndan bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar başka bir kadroya atanmayan; Başkan, Daire Başkanı, Başuzman kadrolarındaki personel Müşavir kadrosuna, diğer personel ise Strateji Uzmanı kadrosuna atanır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Sayın Başkanım, sanıyorum bu önergede yanlışlık var. Biz Radyo Televizyon Üst Kuruluş Kanunu hakkında görüşmeler yapıyoruz. Bu, TRT ile ilgilidir ve TRT Kanunu’nda personelle ilgili yer alması gereken bir düzenlemedir.

Kabul etmiyoruz, katılmıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

2954 sayılı TRT yasasının geçici 11. Maddesi ile maaşları dondurularak Araştırmacı kadrosuna atananların mağduriyetlerinin ve hak kayıplarının giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiş; böylece yeni geçici madde ihdası kalkmıştır, kabul edilmemiştir.

Madde 49 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 568 Sıra Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısının 49. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Şahin Mengü

Onur Öymen

M. Rıza Yalçınkaya

 

Manisa

Bursa

Bartın

 

Abdullah Özer

Tayfun İçli

Akif Ekici

 

Bursa

Eskişehir

Gaziantep

 

Atila Emek

Rahmi Güner

Algan Hacaloğlu

 

Antalya

Ordu

İstanbul

 

 

Ali İhsan Köktürk

 

 

 

Zonguldak

 

Madde 49 – (1) Bu Kanunun 15 ve 19. maddeleri Avrupa Birliğine tam üye olunduğu tarihten itibaren, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bazı maddelerin Avrupa Birliğine tam üyelik sonrasında yürürlüğe girmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Madde 49’u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde 49 kabul edilmiştir.

Madde 50 üzerinde önerge yoktur.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.

Buyurunuz efendim.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Sayın Başkanım, daha önce 1’inci maddede “medya hizmet sağlayıcılarının” şeklinde yapılan değişikliğin tasarının tümünde, ilgili yerlerde redakte edilmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN – Bu redaksiyon talebiyle birlikte, düzeltmeyle, tasarının oylamasına geçeceğim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Medya hizmet sağlayıcıları…

BAŞKAN - Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Anlamadık Sayın Başkan.

BAŞKAN - Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Medya hizmet sağlayıcıları…

BAŞKAN - Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Komisyonun açıklaması anlaşılmadı. Komisyon bir daha tekrar ederse…

BAŞKAN – Komisyonun düzeltmesini tekrar, yineleyelim efendim.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) – Sayın Başkanım, bu tasarının 1’inci maddesinde “medya hizmet sağlayıcılarının” şeklinde bir düzeltme yapılmıştı. Aynı şekilde, kanunun diğer maddelerinde de bu düzeltmenin yapılmasını, redakte edilmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN – Peki.

Elektronik cihazla oylama yapacağız.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı      :      247

Kabul                              :      237

Ret                                           10    (x)

                             Kâtip Üye                                               Kâtip Üye

                            Fatih Metin                                         Bayram Özçelik

                                 Bolu                                                     Burdur”

BAŞKAN – Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bir teşekkür konuşması vardır.

Buyurunuz Sayın Arınç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Sayın Başkana söz verdikleri için çok teşekkür ediyorum. İzin verirseniz bir teşekkür, bir de öz eleştiri yapmak istiyorum.

Teşekkürüm şunadır: On altı yıldır yürürlükte olan ama Anayasa Mahkemesinin bazı maddelerini iptal etmesiyle, bazı maddelerde kendilerinden oluşan boşluklar sebebiyle ve daha da önemlisi Avrupa Birliği yönergesine uyum sağlanamamış bir RTÜK Kanunu’yla bugüne gelmiştik. Son on yıldan beri bu Kanun’un yenilenmesi düşünülmüş ama gerçekleşememişti. Bu dönemde, göreve atandığımdan itibaren bir-bir buçuk yıldır üzerinde çalıştığımız tasarı, çok seviniyorum, Genel Kuruldaki görüşmeler sırasında fevkalade olumlu, fevkalade yapıcı bir anlayışla bugün kanunlaştı. Pek çok kanunda böyle olmadığını bildiğim için ayrıca teşekkür ediyorum. Yani, bu üçüncü görüşmedir. Her defasında grup başkan vekillerimizin, milletvekillerimizin hep olumlu katkılarını gördük; bundan dolayı minnettarım.

Sayın Başkana, Başkanlık Divanı üyesi arkadaşlarıma, Anayasa Komisyonumuzun Başkan ve üyelerine, özellikle kanunu toparlayıp önümüze bir özet hâlinde sunan Alt Komisyon Başkanı ve üyelerimize, siyasi partilerimizin grup başkan vekillerine ve çok değerli milletvekillerine candan teşekkür ediyorum. Umarım ki Avrupa Birliği sürecinde çok önemli bir kanunu gerçekleştirdik. Bugüne kadar ihtiyaç duyuluyordu. Umarım Üst Kurul bu konuda çok kararlı, çok ilkeli, çok prensipli bir çalışma yapacak ve hepimizin beklediği konularda radyo ve televizyon yayıncılığını çağdaş prensiplere ulaştıracaktır.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce Sayın Turgut Dibek’in konuşmasında ileriye sürdüğü konu hepimiz için çok önemlidir. Böyle bir kanun çıktıktan sonra benim de Üst Kuruldan, Başkan ve üyelerinden tek istirhamım budur, yıpranmışlığın önüne geçmeleri lazım, etik açıdan yanlışlıklar varsa bunları süratle düzeltmeleri lazım ve Üst Kurulun çok süratli kararlar alarak iyi bir yapılanmaya kavuşması lazım. Devlet Denetleme Kurulu raporlarında öngörülen bazı eleştirilerin açık yüreklilikle, mutlaka çözülmesi, yanlışlıklar varsa bunlardan vazgeçilmesi ve süratle doğruların yapılması lazım.

Sayın Dibek’in ortaya koyduğu konu şu açıdan bir gerçektir -bakın, bir teşekkür konuşmasında bunu ifade etmek ne kadar doğrudur bilmiyorum ama- bu yanlış varsa Üst Kuruldaki sadece belli üyelerin değil tümünü ilgilendiren ve tümünün iş birliğiyle alınmış bir karardır. Üst Kurul üyeleri için, Başbakanlıktan alınan izinle 2006 yılında 3.500 lirayı geçmemek üzere konut kiralanması yapılmıştır; benim dönemim değil, mutlaka bir başka bakan arkadaşımızın dönemi. Üst Kurul üyelerinin tamamı için de konut kiralanması söz konusu olmamıştır. Bildiğiniz gibi 9 arkadaşımız var, bunlardan 7’si bu kiralanan konutlardan istifade ediyorlar. Kira bedelleri ise 1.500 lira ile 3.500 lira arasında değişmektedir. Kim 1.500’de oturuyor, kim 3.500’de oturuyor bunların isimlerini söylemek istemiyorum ama Arkadaşım emin olsun ki, bildiğiniz gibi bu üyeler partilerin kontenjanlarından seçilmektedir. Şu anda üç partimizin kontenjanından seçilen üyeler vardır. Hepsi de saygın arkadaşlarımızdır. Dolayısıyla, Sayın Dibek sadece belli bir partiyi kastetmişse -ki zannetmiyorum- böyle bir şey gerçek değildir. Üst Kurul üyeleri parti kontenjanlarından seçilmeleri fark etmeksizin bu kiralanan konutlardan yararlanmaktadırlar.

Bu konu Kamu Görevlileri Etik Kuruluna da intikal ettirilmiştir ve Etik Kurul, yaptığı inceleme sonucunda bu işin usulüne uygun olduğu konusunda karar vermiş ve itirazı reddetmiştir. Ancak, kendi kanaatimi söylüyorum: Etik Kurulun bu kararına rağmen bu tür kiralamanın doğru olmadığı kanaatindeyim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sayın Başkanımızın ve Üst Kurul üyelerinin bu konuyu dikkate almalarını kendilerinden ayrıca rica ediyorum.

Arkadaşlar, Sayın Başkanım izin verecek mi bilmiyorum ama -iki dakikada- yaşadığımız bir olayı da iyice bilmemiz gerekir. Çünkü bu üyeler 6 bin lira maaş alıyorlar, 3.500 liralık kiralık evde oturmaları doğru da değil, mümkün de değil. Eğer bu maaşlara bir ilave olarak düşünülmüşse o zaman bunun adına “kiralanma” denmemesi lazım. Her şeyimiz açık olmalı, her şeyimiz dürüst olmalı, her şeyimiz ahlaki olmalı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Üst Kurulun yapacağı iş budur.

Biz siyasetçiler bunun acısını çekmiş insanlarız. 2002 sonunda alınan bir kararla lojmanlardan çıkmamız gerekmiştir. Hepimiz lojmanlarda oturduk. Ahmet Tan’ı hatırlıyorum, Sayın Vural var mıydı o dönemde bilemiyorum. 2003’ün 15 Ocağında Başkanlık Divanı olarak karar aldık, ben de Meclis Başkanıyım, arkadaşlarımız bu kararı aldılar. Bu fevkalade önemli, özel bir karardır. Neden? O tarihte 237 bin tane lojman vardı Türkiye’de, biz bunların sadece 550’sinde oturuyorduk. Avantajımız da şuydu: Ben özellikle “tripleks” denen bir yerde oturuyordum, altından rüzgâr giriyor, üstünden hava çıkıyordu. Her ay da onların bakımı vesairesi gerekiyordu. Ulaşım vardı, komşuluk vardı, ortak hizmetler vardı, güvenlik vardı; buna rağmen biz dedik ki: Vatandaşlarımızla aynı apartmanda oturacağız, birbirimize selam vereceğiz, halkımızla daha çok birlikte olacağız. Çok ulvi, çok ideal bir karar. 15 Ocakta çıktık, 237 bin lojmanın 550’sini hazinenin bize verdiği intifa hakkını kaldırtarak onlara teslim ettik. Bizden sonra bir tek lojman bile boşaltılmadı. Dolayısıyla, Meclis Başkanı olarak o tarihte dedim ki: Sivil ve askerî bürokrasi örnek alsın, darısı onların başına. Günler geçti, yıllar geçti, milletvekili arkadaşlarımız ya kirada ya borçlandılar ev sahibi oldular ya memleketlerine gidip gelerek misafirhane kullandılar.

Değerli arkadaşlarım, o dönemde TOKİ ile anlaşarak, bedeli mukabilinde milletvekillerini ev sahibi yapmaya kalktım, basın başımıza yıktı. Ulufe istemiyorduk, parasını vereceğiz, karşılığında TOKİ’den konut alacaktık. O başımıza yıkıldığı anda herkes dilekçesini çekmeye başladı. Biz siyasetçiler kendi meselemize sahip çıkmayız, başkalarının işini görürüz genelde ve birbirimizin ayağına da hep kurşun sıkmaktan hoşlanırız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli kardeşlerim, ben bunu milletvekilleri için yapamadım, 2.300 tane konutu personelim için yaptım; güle güle otursunlar. Gölbaşı Örencik’te 2.300 konutluk muazzam bir mahalle meydana geldi, oturuyorlar. Benden sonra Sayın Toptan geldi ve milletvekilleri için, Yenimahalle’de zannediyorum, TOKİ’ye konut yaptırıldı. Belki de piyasasından daha yüksek fiyatla milletvekillerimiz oradan konut aldılar.

Sayın Başkanım, lütfen bir cümleyle bitirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, o günden bu yana, -dört dönemdir Parlamentodayım- geldiğimiz günden beri milletvekillinin lojmanı, milletvekilinin maaşı, milletvekilinin dokunulmazlığı konuşulur. Lojman gitti, sıra maaşa geldi. Grup başkan vekilleri bilirler, hâlimizi birbirimize anlatıyoruz, “Başkanım şöyle bir düzenleme yapsak falan…” Kapının önüne çıkıyorlar, “Asgari ücret bu kadarken milletvekili maaşı bu kadar olur mu?” diyorlar. İçeride dertlenen, kapının önünde bizi birbirimize şikâyet ediyorlar Kaç defa toplandık, bir araya geldik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) – Efendim, bu bir dertleşmedir, ne olur izin verin, bir dakikayla bitireyim bunu.

Değerli arkadaşlarım, o günden bu yana da maaş skalasında 32’nci sırada olan bir üst kurul üyesinin ayrıcalıklarının onda 1’ine sahip olmayan milletvekilleri olarak çalışıyoruz.

Değerli arkadaşlar, Turgut Dibek bu konuşmasında ne kadar haklıysa, milletvekilleri olarak da, genç yaşta Parlamentoya girip seçilemedikten sonra sağda solda takipçilik yapmaya başlayan, kötü anlamda değil, bir avukat yazıhanesinde evrak götürüp getirerek haftalığını çıkarmaya çalışan arkadaşlarımız varken biz bunlarla ilgili bir düzenleme yapamıyoruz. Ne olur, birbirimize sahip çıkalım. Siyasetçilerin birbirlerine sahip çıkmaları lazım. Birbirimizi yıpratarak, örseleyerek bir yere varamayız.

Sahip çıkmamız anlamında güzel bir örnekle bitirmek istiyorum: Kendisi sözlerimi beklemeden ayrıldı, Sayın Kemal Anadol bundan bir hafta kadar önce Yunanistan’da yeni bir kitabı dolayısıyla Atina Barosu tarafından ödüle layık görüldü. Değerli arkadaşımız Anadol’u candan tebrik ediyorum.

Sizlere çok teşekkür ediyorum. Hayırlı akşamlar. Birbirimize sahip çıkacağımız günlerin de yakın olması dileğiyle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Arınç.

Sayın milletvekilleri, 2’nci sırada yer alan, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

2.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/991) (S. Sayısı: 609)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’ncü sırada yer alan, Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

3.- Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/877) (S. Sayısı: 535)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Grupların uzlaşması üzerine, sıradaki diğer işlerde de komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 16 Şubat 2011 Çarşamba günü saat 13.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 20.36