DÖNEM: 23 CİLT: 92 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
64’üncü Birleşim
11 Şubat 2011 Cuma
(Bu Tutanak Dergisi’nde yer
alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALARI
1.- Erzincan Milletvekili
Sebahattin Karakelle’nin, Erzincan ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun
93’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Isparta Milletvekili S.
Nevzat Kormaz’ın, Isparta ilinde yerel basının sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Van Milletvekili Fatma
Kurtulan’ın, Van ilinin ekonomik ve ticari sorunları ile Van-İran sınırında 2006-2010 yıllarında öldürülen vatandaşlara ilişkin gündem
dışı konuşması
V. - AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, MHP Grubu olarak Erzincan ilinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 93’üncü yıl dönümünü gönülden kutladıklarına ilişkin açıklaması
2.- Van Milletvekili İkram
Dinçer’in, Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın gündem dışı konuşmasında geçen
Van-İran sınırındaki ölümlerin hemen hemen tamamının İran tarafında olduğuna
ilişkin açıklaması
3.- Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Erzincan ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun
93’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
4.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Ata’nın, Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın gündem dışı konuşmasında
bahsettiği Van-İran sınırında yaşanan ölümlerin üçte 2’sinin Türkiye toprakları
içerisinde gerçekleştiğine ilişkin açıklaması
5.- Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in
konuşmasında adı geçen Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanı Ahmet Sever’in,
geçmişte TRT’ye program yaptığına, program başına kendisine ödeme yapıldığına,
bunun toplamının 15 bin lira olabileceğine, Ahmet Sever’in TRT’nin kadrolu
elemanı olmadığına ilişkin açıklaması
6.- Giresun Milletvekili H.
Hasan Sönmez’in, Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, konuşmasında Hükûmetin Ordu
ve Giresun illerinde yatırım yapmadığı sözlerine ilişkin açıklaması
7.- Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın, Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, kömür işletmeciliği
ve kömür yardımı üzerinde yaratılan sömürüye, bunun kamu yönetimini ne şekilde
etkilediğine dair sözlerine ilişkin açıklaması
8.- Sağlık Bakanı Recep
Akdağ’ın, Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı
resen soruşturma açabilirdi ancak hukuk dışı müdahalelere prim vererek dosyayı
sümen altı etti” sözlerine ilişkin açıklaması
9.- Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız’ın, Konya Milletvekili Atilla Kart’ın konuşmasında adı
geçen Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu’yla ilgili iddiaların doğru olmadığına,
bu durumun Tavşanlı Cumhuriyet Başsavcılığının yazısından anlaşılabileceğine,
yerli kömür dağıtılarak fakir fukaranın ihtiyacının giderildiğine ilişkin
açıklaması
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları
(1/883) (S. Sayısı: 568)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün; Tekirdağ Milletvekili
Enis Tütüncü’nün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili
Zeynep Dağı’nın; Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un; Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25
Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar
Tüzün’ün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat
Ata’nın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Tokat Milletvekili
Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in;
Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdoroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili
Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Gurup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya’nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Gurup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi
Hareket Partisi Gurup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin; Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaş’ın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın;
Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un; Koya Milletvekili
Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Gurup Başkanvekili Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu’nun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Bolu Milletvekili
Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki
Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar
, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235,
2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356,
2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540,
2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691,
2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801,
2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
3.- Kamu Denetçiliği Kurumu
Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları
(1/991) (S. Sayısı: 609)
4.- Bazı Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/877) (S. Sayısı: 535)
5.- Avrupa Konseyi Terörizmin
Önlenmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/339) (S. Sayısı: 62)
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Arasında Avrupa İmar ve Kalkınma
Bankasının Türkiye Cumhuriyetindeki İşbirliği ve Faaliyetleri Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/907) (S. Sayısı: 569)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Samsun Milletvekili Suat
Kılıç’ın, İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, iki ayrı önerge üzerinde
yaptığı konuşmada partilerine sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Özyürek’in, Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın,
grubuna sataşması nedeniyle konuşması
4.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu’nun, CHP Genel
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Kütahya Milletvekili
Hüsnü Ordu’nun, Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
6.- Trabzon Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllü’nün, Akkuyu Nükleer Santralinin yatırım maliyetine ilişkin sorusu
ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/17976)
2.- Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır’ın, akaryakıt fiyatlarındaki artışa ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/18046)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.04’te açılarak dokuz oturum yaptı.
Kahramanmaraş
Milletvekili Fatih Arıkan, Kahramanmaraş ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun
91’inci yıl dönümüne,
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse, Adıyaman ilinin sorunlarına,
Manisa
Milletvekili Erkan Akçay, Manisa ilinin sorunlarına, tamamlanamayan yatırımlara
ve alınması gereken tedbirlere,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Kahramanmaraş’ın “zafer günü”ne;
Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak,
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu,
Kahramanmaraş’ın
düşman işgalinden kurtuluşu nedeniyle “zafer günü”ne ve Afşin-Elbistan’da
Çöllolar kömür sahasında meydana gelen göçüğün altında kalan işçilere;
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Batman Milletvekili Ayla Akat
Ata’nın, üniversitelerde yaşanan olaylar ile öğrencilere yönelik idari
yaptırımların (10/1027),
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 21 milletvekilinin, akaryakıt fiyatlarındaki
artışın nedenlerinin (10/1028),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 25 milletvekilinin, özürlülerin sorunlarının
(10/1029),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına;
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Sayıştayın “Sağlık Bakanlığına Bağlı
Hastanelerde İlaç, Tıbbi Sarf Malzemesi ve Tıbbi Cihaz Yönetimi” adlı
performans denetim raporu hakkında (8/26), bir genel görüşme açılmasına;
İlişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan:
(10/150) esas
numaralı, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında
Kanun’un uygulamasından kaynaklanan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına dair
önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 10/02/2011
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP,
(10/510) esas
numaralı, uzman erbaş uygulamasındaki sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına dair
önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 10/02/2011
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP,
Grubu önerileri ile;
Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl ve arkadaşları tarafından 09/02/2011
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “Ankara OSTİM ve İvedik’te
meydana gelen patlamalar hakkında” verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin,
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer araştırma önergelerinin
önüne alınarak, 10/02/2011 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi,
Yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Görüşmeleri
izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden ve ülkemizde konuk olarak bulunan Irak
Meclis Başkanı Osama Abdul-Aziz Mohammed Al-Nujaifi’ye Başkanlıkça “Hoş
geldiniz” denildi.
Gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında
bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporlarının
(1/883) (S. Sayısı: 568),
3’üncü sırasında
bulunan, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve
Anayasa Komisyonları Raporlarının (1/991) (S. Sayısı: 609),
4’üncü sırasında
bulunan, Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve Alacaklarının Düzenlenmesine
Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/877) (S. Sayısı:
535),
5’inci sırasında
bulunan, Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/339) (S.
Sayısı: 62),
Görüşmeleri
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2’nci sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan İç Tüzük’ün
91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt’ün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağı’nın; Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Kemal Anadol’un; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin
İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhan’ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Adana Milletvekili
Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın;
Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Adana Milletvekili
Hulusi Güvel’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız’ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın;
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin; Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaş’ın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın;
Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır
ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2
Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134,
2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344,
2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507,
2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690,
2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800,
2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S.
Sayısı: 606), görüşmeleri sekizinci bölüme kadar kabul edildi; verilen aradan sonra
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
Başkanın, kürsüde
konuşan hatibin sözünü kesmesinin İç Tüzük’e uygun olup olmadığı hakkında usul
görüşmesi yapıldı.
Usul tartışması
sırasında yaşanan gerginlik nedeniyle, grubu bulunan siyasi parti grup başkan
vekillerinden; Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve Batman Milletvekili Ayla
Akat Ata,
Birer açıklama
yaptılar.
İzmir
Milletvekili Tuğrul Yemişci, Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın, ismini de
zikrederek İzmir’de bulunan “Vadeli İşlemler Borsası”yla ilgili sözlerine,
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, “Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’nde gösteri yapanları ‘besleme’ olarak nitelemek iktidar
sarhoşluğu içerisinde ortaya çıkan alt şuurdur” ifadelerine,
İlişkin birer
açıklamada bulundular.
11 Şubat 2011
Cuma günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime
03.28’de son verildi.
Sadık Yakut
Başkan
Vekili
Bayram
Özçelik Murat Özkan Fatih Metin Burdur Giresun Bolu Kâtip Üye Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun Tüfekci Yusuf
Coşkun Konya Bingöl Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 81
II.- GELEN KÂĞITLAR
11 Şubat 2011 Cuma
Teklif
1.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 5 Milletvekilinin; 2012 Yılının Bireysel
Silahsızlanma Yılı Olarak İlan Edilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/862)
(İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.2.2011)
Tezkere
1.- 5523
Sayılı Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Kurulması Hakkında Kanunun 9
uncu Maddesinin 4 üncü Fıkrası Uyarınca, T.C. Başbakanlık Türkiye Yatırım
Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA) 2007 Yılı Sayıştay Denetim Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1408) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.2.2011)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı’nın, bölücü terör örgütü lideriyle görüşme yapıldığı iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16851)
2.- İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel’in, Hayata Dönüş Operasyonu ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/16865)
3.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, bazı devlet görevlilerinin terör örgütü başı ile
görüştüğü iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16867)
4.- Bursa Milletvekili Onur
Öymen’in, terör örgütüyle görüşme yapıldığına dair basında çıkan haberlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/16878)
5.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçın’ın, 6008 sayılı Kanundan faydalanan çocuklara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16888)
6.- Kırşehir Milletvekili
Metin Çobanoğlu’nun, görevi kötüye kullanmak suçundan yargılanan kamu
görevlileri ve belediye başkanlarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/16889)
7.- Giresun Milletvekili
Murat Özkan’ın, idari dava sayısına ve türlerine ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/16890)
8.- Giresun Milletvekili
Murat Özkan’ın, son on yılda Başbakanların gazetecilere açtığı tazminat davası
sayısına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16891)
9.- Gaziantep Milletvekili
Akif Ekici’nin, HSYK’nın toplantılarına ve üye seçimine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/16892)
10.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Ata’nın, Osmaniye T Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu ve hükümlülerin
yaşadığı sorunlara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16893)
11.- Van Milletvekili Özdal
Üçer’in, Tekirdağ F Tipi Cezaevinde yaşandığı iddia edilen hak ihlallerine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/16894)
12.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Ufuk Uras’ın, AİHM’nin Hrant Dink davası kararı doğrultusunda sorumlular
hakkında işlem yapılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17534)
13.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllü’nün, Bülent Arınç’a suikast iddiasına ve Deniz Feneri davasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17540)
14.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Ata’nın, kadına şiddete yönelik çalışmalara ve bir cinayet olayına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/17594)
11 Şubat 2011 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 64’üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 13 Şubat
Erzincan ilinin düşman işgalinden kurtarılışının 93’üncü yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle’ye aittir.
Buyurun Sayın Karakelle. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Erzincan Milletvekili Sebahattin Karakelle’nin, Erzincan ilinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 93’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
SEBAHATTİN KARAKELLE
(Erzincan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; canlar diyarı güzel
Erzincan’ımızın düşman işgalinden kurtuluşunun 93’üncü şeref yılında gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
13 Şubat Türkiye Cumhuriyeti
devletinin temellerine yiğit Erzincanlının kanını harç, canını kurban ettiği
gündür.
“Elesem toprağın candır
Erzincan,
Mekânın yiğitlere handır
Erzincan.” diyor şairimiz Mehmet Yıldırım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kaynağını istiklal ve hürriyetten alan, mazisi kahramanlık
destanlarıyla dolu asil bir milletin torunlarıyız. Doksan üç yıl evvel bugün
mayası çileyle kurulmuş, hamuru gözyaşıyla yoğrulmuş yiğit Erzincanlı,
kanlarıyla suladıkları bu topraklardan büyük katliamlar yapan işgalci
düşmanları kovmuş, ay yıldızlı bayrağımızı sonsuza kadar dalgalanmak üzere
vatan semalarına dikmiştir. Tüten son ocağın sönmeden bu bayrağın
indirilemeyeceğini, minarelerden ezan seslerinin susmayacağını tüm dünyaya eşi
benzeri görülmemiş bir kahramanlıkla göstermiş bir milletiz. Şanlı atalarımız
mezhebi, meşrebi, dili ne olursa olsun tek yürek hâlinde bu destanları yazdı;
Çanakkale’de yazdı, Galiçya’da yazdı, Yemen’de yazdı, Sakarya’da yazdı,
Dumlupınar’da yazdı.
Tarihin seyri içerisinde bu
milletin huzur, güven ve istikrarını, birlik ve beraberliğini içine
sindiremeyen dış güçler içimizdeki bölücü PKK terör örgütü gibi bir kısım hainleri
de taşeron olarak kullanarak birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi
bozmaya çalışıyorlar. Bugün bizlere düşen bu şanlı bayrağın altında hiçbir
ayrım olmaksızın “Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…” diyerek korkusuz ve
kedersiz birlikte yaşamayı inşa etmektir. Doksan üç yıl evvel bu güzel ilimizin
düşman işgalinden kurtulduğu bu günde cennet vatanın müdafaasında dün
gösterilen birlikteliği yeniden ortaya koymak bu necip milletin ve onun biz
vekillerinin üzerine borçtur. Bugün de tek bayrak, tek vatan, tek millet, tek
devlet sevdasını içine sindiremeyenleri hayretle görüyor ve izliyoruz.
Unutulmamalıdır ki
milletimizin sağduyusu bu tür oyunların her zaman üstesinden gelmiş ve
gelecektir. Büyük gurur ve sevinçle kutladığımız kurtuluş günümüzde acımız bir,
tasamız bir, adımız bir, şanımız bir, tarihimiz, kültürümüz bir.
“Gelin canlar bir olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.” diyen
Yunus Emre, bu coğrafyanın, ortak kültürümüzün, dünya ufkunda dalgalanan sevgi,
barış, hoşgörü sancağı değil midir? Biz bu sancağa, tarihe ve kültürel
mirasımıza arkamızı dönemeyiz. Bizi biz yapan değerleri inkâr edemeyiz. Yanlışlarda
ısrar edemeyiz. Yeniden, dün olduğu gibi birlikte yaşama şuurunu, bu
beraberliği bozmaya çalışanlara inat yerleştirmek, dünya medeniyetleri
arenasında güçlü bir Türkiye'yi evlatlarımıza en nadide bir miras olarak
bırakmak mecburiyetindeyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ecdadımızın canları pahasına bizlere bahşettiği bu güzel
şehrimizin yılların ihmali olan ekonomik ve sosyal kalkınması, Başbakanımızın
liderliğinde AK PARTİ iktidarlarının ak kadroları sayesinde, seksen bir ilde
olduğu gibi ilimizde de hızlı bir gelişme göstermiştir. Erzincan’ımız büyük bir
değişim ve dönüşüm sürecine girmiş, hayaller, rüyalar gerçekleşmiştir.
Ulaştırmadan eğitime, sağlıktan tarıma yarım asra sığmayan projeler
gerçekleşmiş, ezberler bozulmuş, böylece artık hiçbir şey eskisi gibi olmadığı,
“Doğu’nun makûs talihi” kavramı da tarih olmuştur.
Takdir edersiniz ki eserler
sahipleriyle anılır. Bu eserlerin sahibi, millete efendiliğe değil, milletin
hizmetkârı olmaya talip olan, büyük Türkiye sevdalısı, “Söz de, karar da
milletindir.” diyen Başbakanımız ve onun ak kadrolarıdır. İlimiz adına bir
hakkın sahibi de hizmet ve gönül adamı Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali
Yıldırım’dır.
Ben, hemşehrilerim adına
minnet ve şükranlarımı arz ediyorum. Erzincan’ımızın düşman işgalinden
kurtuluşunun 93’üncü yıl dönümünde tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve
minnetle anıyor, tüm gazilerimize hayırlı, uzun ömürler diliyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Karakelle.
Gündem dışı ikinci söz,
Isparta ilinde yerel basının sorunları hakkında söz isteyen Isparta
Milletvekili Süleyman Korkmaz’a aittir.
Buyurun Sayın Korkmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Kormaz’ın, Isparta ilinde yerel
basının sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başbakan ve ekibi
kendilerini ileri demokrasinin sözcüsü ilan etmiş ancak yapılan uygulamalarla
ileri otokrasinin temellerini atmışlardır. Hükûmet, her kesime ve her sektöre
kendi düşüncelerini dayatmak ve çoğulculuğu ortadan kaldırmak için baskıcı
tavır ve davranışlar sergilemekten geri durmamaktadır. Bu baskılardan en büyük
payı medya almaktadır.
Böyle bir ortamda, yerel
medya büyük yaralar almaktadır. Tüm güçlüklere rağmen, yerel basının gelişmekte
olması, yerel iletişimi ve vatandaşın yönetime katılımını hızlandırarak yerel
demokrasinin gelişmesine katkı sağlamaktadır.
2002’den beri, AKP,
sayılarının fazla olması dolayısıyla kolayca kontrol edemediği yerel medyayı
döneminde yaptığı düzenlemelerle zayıflatmış, getirdiği yeni uygulamalar ile
“Benden yana olan yaşar, diğerleri kapansın, gitsin.” kararını ortaya
koymuştur.
Bugün ekonomik sıkıntı
içerisinde olan gazete sahiplerinin şikâyetlerinin başında resmî ilan
pastasından yeterince pay alamamak, ticari ilan ve reklam yetersizliği,
gazetenin hammaddesi olan kâğıdı teminde güçlük, ayrıca düşük tiraj sorunu ve devletin yerel gazeteleri yeteri kadar
desteklememesi vardır.
Belirtmek isterim ki yerel
demokrasinin vazgeçilmezleri olan yerel medyanın girdiği çıkmaz ve sıkıntılarda
AKP Hükûmetinin aldığı yanlış kararlar ve yaptığı yanlış uygulamalar vardır.
Nedir bunlar değerli milletvekilleri?
Gazetelerin yayın
maliyetlerindeki artışlara rağmen, son iki yılda resmî ilan ücretlerine zam
yapılmamıştır. Kaldı ki bu ücretler de çok geç ödenmektedir. Kamu İhale
Kanunu’nda yapılan değişiklikle 100 bin liranın altında yapılan alımlar ihaleye
çıkarılmadan, doğrudan temin ve teklif usulüyle yapılmaktadır. Yerel medyanın
gelirleri yüzde 30 kırpılmıştır. Bu yıl eşik değerin 112 bin liraya çıkarılmış
olması bu mağduriyeti daha da artırmaktadır.
Bir diğer sıkıntı, vergi
yükünün ağırlığıdır. Resmî ilan ücretlerinin yüzde 25’i gelir vergisi, yüzde
18’i KDV olmak üzere toplam yüzde 43’ü kesilmekte, geride kalan miktarıyla da
ayakta durmaları beklenmektedir. Basın İlan Kurumunun şubesi olmayan yerlerde
yetki tamamen valilere verildiği için bazı valilerin keyfî uygulamaları da söz
konusu olabilmektedir. Resmî ilanlar gazetelere eşit bir biçimde
dağıtılmamaktadır. Gazetesi bir iki sayfa olan, sadece iki üç kişi çalıştıran
gazeteler ilan sıkıntısı çekmez iken tirajı 5-10 bini
bulan ve onlarca kişi istihdam eden gazeteler kamu ilanı alamaz duruma
gelmişlerdir. Devlet, ihale şartlarını sık sık değiştirmekte, hukuk üzerinde
oyunlar oynayarak ya da boşlukları kullanarak yerel basının desteklenmesi
işlevini yerine getirmemektedir. İl özel idareleri ve Köylere Hizmet Götürme
Birliğinin yaptığı alımlar Kamu İhale Kanunu’na tabi olmadığı için resmî ilan
verilmemekte, kurum yetkilileri, istediklerinden tercih usulüyle alım
yapmaktadırlar. Bu noktada hem gazetelerin ilan geliri düşmekte hem de yapılan
alımlar tartışmalı olmaktadır. İcra dairelerinin satış ilanları mahallî
gazetelerde değil, astronomik ücretlerle ulusal gazetelerde yapılmaktadır.
Satış Isparta’da yapılmasına rağmen, ilan İstanbul’da, Ankara’da bir gazetede
çıkabilmektedir.
Bir önemli sıkıntı da yerel
basın çalışanlarının sigortası alanında yaşanan çıkmazdır. Bir yerel gazetenin
en az üç iletişim fakültesi mezununu sigortalı çalıştırması mecburiyeti vardır.
Bu vasıfta bir personele ücret ödenmesi de takdir ederseniz ki yerel imkânlarla
son derece güçtür. İşte, tam bu noktada da yerel basın devletin desteğini
beklemektedir.
Öte yandan, örgütlenme adına
gazetelerin, gazetecilerin hiçbir esnaf kuruluşunda ya da ticaret odalarında
grup kuramaması da ciddi bir sıkıntı yaratmaktadır.
Yine vasıflı eleman sıkıntısı
ve teknoloji eksikliklerinin giderilmesi konusunda da AKP Hükûmetinin bugüne
kadar üretebildiği bir çözüm olmamıştır. AKP Hükûmeti, yandaş yerel medyaya
“Durmak yok, yola devam.” derken, muhalif basına da “Taraf olmayan bertaraf
olur.” diyerek tehditler savurmaktadır.
Demokrasi herkes içindir
değerli milletvekilleri ve çoğulculuğun yerleşmesi bakımından resmî ilanların
dağıtımı, süreli yayınların satın alınması, yerel medyayı besleyen mali kılcal
damarların açılması gibi hususlarda günlük siyasetten uzak, objektif ölçülerde
adımlar atılmalıdır.
Yerel basının yaşatılması
açısından ortaya koyduğumuz bu tedbirleri bu kadar kısa bir zaman içerisinde
sizlere sunmakta gerçekten büyük güçlük çektik. Bu sektörün sorunlarının
kapsamlı, etraflıca ve onların da kararlarını alarak ortaya konmasında büyük
bir zaruret hasıl olduğunu düşünüyorum ve bu
düzenlemelerin, inşallah, Hükûmet tarafından bir an önce yapılması ümidini
taşıyorum.
Bu düşüncelerle de yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Korkmaz.
Gündem dışı üçüncü söz Van
ilinin ekonomik ve ticari sorunları hakkında söz isteyen Van Milletvekili Fatma
Kurtulan’a aittir.
Buyurun Sayın Kurtulan. (BDP
sıralarından alkışlar)
3.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Van ilinin ekonomik ve ticari
sorunları ile Van-İran sınırında 2006-2010 yıllarında
öldürülen vatandaşlara ilişkin gündem dışı konuşması
FATMA KURTULAN (Van) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Söz isterken “Van-İran
sınırındaki sorunlar” başlığını attırmak istemedim çünkü AKP’nin, bu konu
üzerinde, özel bir hassasiyetle gizleme durumu olduğu için “Van ilinin ekonomik
ve ticari sorunları” diyerek söz istemiştim, gündem dışı konuşmayı.
Kürtlerin yaşadıkları
işkenceleri, ölümleri, Kürt sorununun tanımını ve çözümlerini burada dile
getirmekten kimi arkadaşların rahatsız olduğunu biliyoruz. Bu rahatsızlık son
zamanlarda öyle bir düzeye varmış ki, artık, grup başkan vekilleri bile,
kimisinin sabrı taşıyor, kimisi gelip bu kürsüde küfür edecek kadar sınırı da
aşıyor. Ancak, bizler bu sorunu dile getirmek zorundayız, bu kararlılık
içerisinde olduğumuzu belirtmek istiyoruz çünkü Kürtler, ölerek, işkence
görerek, var olduğunu ispatlamaya çalışan bir mücadelenin sahibi, ne yazık ki
dayatılan bu.
Şimdi, Van ve İran sınırında
uzunca bir zamandır yaşanan bir sıkıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir
vahşet yaşanıyor arkadaşlar; haberiniz var mı yok mu bilmiyorum, çok
ilgilenmediğinizi biliyorum. Van-İran sınırında 2006-2010
yılları arasında örneğin, yaklaşık 100 kişinin, bir bidon benzin için
öldürüldüğünü biliyoruz. Kaç yıldır, sürekli, bu vakalar gündemimizde. Şu ana
kadar, yaklaşık yirmi tane soru önergesi verdim. Bir basın toplantısı
düzenledik Meclis bünyesinde. Aynı zamanda, Meclis İnsan Hakları Komisyonuna da
diğer vekil arkadaşımla birlikte bir başvurumuz oldu. O İnsan Hakları
Komisyonunun biraz da Başkanına “Acaba geçmiş gelenekten hâlâ izler var mı,
demokratik yönünden izler var mı?” diye düşünerek bir başvurumuz oldu. Bu
başvurunun sonucunda da Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı sadece 2 görevli
memur göndererek –Abdurrahman Bey siz de buradasınız, size de başvurumuz
olmuştu- oradaki Valiliğe bağlı İnsan Hakları Kurulundan görüş alıyor ve bize
yanıtı: “Böyle bir vaka yaşanmamıştır.” diye bir beyanda bulunuyor.
İçişleri Bakanının son
zamanlardaki basın şeylerimize, soru önergemize verdiği yanıt da çok dramatik
arkadaşlar, diyor ki: “İran yapıyor bunu.” Ben İçişleri Bakanına sormak
isterim: Acaba hiç aklınıza gelmiyor mu “İran’a neden benim vatandaşımı
öldürüyorsun, neden benim vatandaşımı bu kadar rahat katlediyorsun?” diye bu
soruyu sormak? Yirmi gün önce Van Valisinin sınırda kimi işte kapının
açılmasına dönük İran yetkilileriyle görüşmeler yaptığını biliyoruz. Acaba bu
yetkililerin, Van Valisinin aklına “Neden benim vatandaşımı öldürüyorsun?” diye
sormak gelmiyor mu? Şu ana kadar ortalama ayda 2-3
kişinin katli yaşanırken arkadaşlar, 3’ü çocuk olmak üzere 8 kişi yaşamını
yitirdi son bir ay içerisinde.
Ben ilginizin, dikkatinizin
buraya yöneleceğini umut ediyorum. AKP’li milletvekillerine de, Van
milletvekillerine de özellikle seslenmek isterim. Cumhurbaşkanı Tahran’a
gidecekmiş de gündeme getirecekmiş. Onlarcası öldürüldü. Sizler ne yaptınız? Ne
gibi çalışmanız, çabanız oldu? Kanal kanal gezip türkü söyleyeceğinize biraz,
oturun, Van’daki insanların sorunlarıyla lütfen ilgilenin. En başarısız
milletvekilleri arasında yer alıyor AKP’liler, en azından bu dönemin sonu
yaklaşırken ellerini vicdanlarına koyup biraz soruna eğilmelerini umut
ediyorum.
Muhalefete de seslenmek
istiyorum, ana muhalefet partisine özellikle: Arkadaşlar, sabrınız biraz bunun
için de taşsa çok iyi olur. “Ben yerimde duramıyorum.” diyorsunuz, bunun için
de biraz durmayın. Bir vekilinizi Van’a gönderip, kapalı bir salonda Kürt
sorununa dair bir iki açıklama yaparak durumu kurtaramazsınız. Orada her gün
bir bidon benzin için patır patır sizin vatandaşlarınız -tabii tırnak içinde de
şunu belirtiyorum: Eğer onları vatandaşlarınız olarak kabul ediyorsanız- patır
patır her gün birileri ölüyor ve İçişleri Bakanı çıkıp “İran yaptı, benim
askerim yapmadı.” diyor. Son zamanlarda…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Devamla) –
Bir teşekkür edeyim.
BAŞKAN – Süre vermiyoruz
Sayın Kurtulan, herkes biliyor.
Teşekkür ediyorum.
FATMA KURTULAN (Devamla) –
Sağ olun. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Şandır,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, MHP Grubu olarak Erzincan
ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 93’üncü yıl dönümünü gönülden
kutladıklarına ilişkin açıklaması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak biz de Erzincan’ın bu zafer gününü yürekten kutluyoruz. Dün de
ifade ettim; düşman işgalinden kurtuluşu Türkiye'nin hiçbir iline yakıştırmam,
Erzincan’a hiç yakıştırmam. Dolayısıyla, ülkemizi işgal etmek cüretini gösteren
müstevlileri yiğit Erzincanlıların kazma sapıyla yurtlarından kovmanın yıl
dönümünü kutluyoruz. Bu bir zafer günüdür. Erzincanlılara yakışmıştır. Bunu
başaran Erzincanlılara Milliyetçi Hareket Partisi olarak şükranlarımızı
sunuyoruz. Bu mücadelede hayatını kaybeden tüm yiğit Erzincanlılara rahmetler
diliyorum, buna emek veren gazilerimize ve tüm Erzincanlılara Milliyetçi
Hareket Partisi olarak şükranlar ve saygılar sunuyorum.
Ayrıca, Erzincan’a hizmet
etmiş herkesi, bunların arasında 21’inci Dönem Erzincan Milletvekilimiz rahmetli
Mihrali Aksu’yu, rahmete kavuşan diğer milletvekillerimizi ve Erzincan’ın
büyüklerini de saygıyla ve rahmetle anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Dinçer.
2.- Van Milletvekili İkram Dinçer’in, Van Milletvekili Fatma
Kurtulan’ın gündem dışı konuşmasında geçen Van-İran sınırındaki ölümlerin hemen
hemen tamamının İran tarafında olduğuna ilişkin açıklaması
İKRAM DİNÇER (Van) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, demin,
kürsüdeki Sayın Milletvekilimiz Sayın Kurtulan bu, Van sınırındaki ölümlerle
ilgili bir açıklama yaptılar. Şimdi tabii, bu ölümlerin hemen hemen tamamı
maalesef İran tarafında oluyor. Bizim yurttaşlarımız izinsiz bir şekilde öbür
tarafa geçtiklerinde İran askerinin “Dur!” ihtarına uymayan arkadaşlarımıza,
maalesef, İran askeri acımasızca ateş ediyor.
FATMA KURTULAN (Van) – Öyle
değil işte, yalan söylüyorsunuz!
İKRAM DİNÇER (Van) – Tabii,
bu ölümlerin başladığı 2008’den bugüne kadar bütün ölümlerle alakadar olduk,
yakinen ilgilendik, ilgililerle görüştük. Son ölümlerle alakalı olarak da biz
AK PARTİ’li 3 milletvekili sınır köylerimizdeki o sıkıntıların yaşandığı
yerlere gittik, ilgili ilçelerin kaymakamlarıyla görüştük. Onun öncesinde
burada Sayın Başbakanımızla ve Sayın Cumhurbaşkanımızla görüştük, konuyla
yakinen alakadarız. Konu Türk sınırında değil yani Türk tarafında değil İran
tarafında, maalesef, meydana gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İKRAM DİNÇER (Van) - Tabii ki
yasal olmayan bu girişimin karşılığı da ölüm olmamalıdır elbette.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dinçer.
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
3.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Erzincan ilinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 93’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Efendim, ben Erzincan’ın komşusuyum; Eğin, Arapgir bitişiktir.
Erzincan kültürünü bilirim. Erzincan bir kültürdür. Bu ülkenin çok önemli bir
ilidir. Bu nedenle tüm Erzincanlılara şükran duygularımızı iletiyoruz parti
olarak ve başarı dileklerimizi iletiyoruz tüm Erzincan’a.
Ayrıca da Hanımefendi, biz,
nerede ne yapacağımızı sizden talimat alarak yapmayız. Bizim partimiz nerede ne
yapacağını kendisi iyi bilir.
FATMA KURTULAN (Van) –
Talimat değil…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Lütfen… Sizden talimat alacak hâlimiz yoktur Hanımefendi. Bize
talimat değil…
FATMA KURTULAN (Van) – Ana
muhalefet partisisiniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Biz kendimiz yapacağımızı biliriz.
FATMA KURTULAN (Van) – Niye yapmıyorsunuz? Patır patır Kürtler
öldürülüyor, niye sahip çıkmıyorsunuz?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Biz ana muhalefetle ilgili
sorumluluklarımızı bilen kişileriz.
FATMA KURTULAN (Van) – Öldürülen Kürt olunca umurunuzda değil!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞUL (Malatya) – Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın Ata…
4.- Batman Milletvekili Ayla
Akat Ata’nın, Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın gündem dışı konuşmasında
bahsettiği Van-İran sınırında yaşanan ölümlerin üçte 2’sinin Türkiye toprakları
içerisinde gerçekleştiğine ilişkin açıklaması
AYLA AKAT ATA (Batman) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Sayın partimiz Van Milletvekilimiz
bir açıklamada bulundular. Burada milletvekili olmuş olmanın sorumluluğuyla
hareket ediyoruz. Bir gerçeğe, bir katliama parmak basmaya, işaret etmeye
çalışıyoruz. Ne yazık ki gerçeklerin üstünü gerçek olmayan beyanlarla
örtemeyiz. Van-İran sınırında, yine Şırnak’ta yaşanan ölümler ne yazık ki
sınırlarımızın dışında yaşanmıyor. Olayın canlı tanıklarının bizzat anlatımları
var, bu ölümlerin neredeyse üçte 2’si Türkiye toprakları içerisinde, sınırları
içerisinde yaşanan ölümlerdir. Bu konuya dikkat çekmenin sorumluluğunu
göstermiştir Sayın Milletvekilimiz. Bu konudaki tahammülsüzlüğü anlayabilmiş
değiliz. Bu Parlamento çatısı altında, sınırlarda gerçekleşen ve bir kaçakçılık
suçunun cezasının ölüm olmadığını bilerek, bu ölümlere dikkat çekmenin
ifadesinin ne yazık ki bir tahammülsüzlük olmaması gerektiğinin altını çizmek
istiyoruz. Hem ana muhalefet partisinin hem Parlamentodaki bizim, MHP Grubunun
hem de başta iktidar partisinin bu konuda sorumluluğunu hatırlatmak istiyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve
Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.26
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64’üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
2’nci
sırada yer alan, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile benzer
mahiyetteki 59 kanun teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün;
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağı’nın;
Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin;
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin
İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün; Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhan’ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Adana Milletvekili
Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın;
Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Tokat Milletvekili Reşat
Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Giresun
Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdoroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Gurup
Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir
Milletvekili Oktay Vural’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın;
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Gurup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Gurup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin; Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale
Ağırbaş’ın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın;
Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un; Koya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Gurup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1
Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2
Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin; Kahramanmaraş
Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ,
Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2,
2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235,
2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356,
2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540,
2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691,
2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801,
2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzük’ün
91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen kanun tasarısının yedinci
bölümünde yer alan maddelerinin oylamaları tamamlanmıştı. Şimdi sekizinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Sekizinci bölüm 180 ila 207’nci maddeleri
kapsamaktadır.
Sekizinci
bölüm üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Gürol Ergin,
Muğla Milletvekili.
Buyurun Sayın Ergin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜROL ERGİN
(Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın sekizinci bölümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken
Sayın Başkan, sizi, değerli milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz yasa tasarısına ilişkin söylemin, geçtiğimiz yılın temmuz
ayında Sayın Başbakan tarafından dile getirilişinin üzerinden altı ayı aşkın
süre geçmiş ancak görüşmeler hâlâ tamamlanamamıştır. Tamamlanamamıştır çünkü
İktidar bugün artık kanıksadığımız fırsatçı anlayışının yeni bir örneği olarak
tasarıyı, zavallı durumuna düşürdüğü halkın duygularını istismar vesilesi
yaparak büyük sermayenin lehine ve emekçi halkın aleyhine yüzlerce maddeyle
şişirmiştir. Görüştüğümüz tasarı, bu hâliyle, artık bir obez tasarıdır, Sayın
Başbakanın veciz deyimiyle ucube tasarıdır. Sizler bu tasarıyı içinde her türlü
sebzeyi içeren borç çorbasına da benzetebilirsiniz.
(x) 606 S. Sayılı Basmayazı 26/1/2011 tarihli 53’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.
Değerli milletvekilleri, biz,
tasarının yeniden yapılandırmayla ilgili bölümlerini destekliyoruz çünkü AKP
İktidarında uygulanan yanlı ve yanlış ekonomi politikalarının bu dönemde
esnafı, çiftçiyi ve tüccarı nasıl perişan ettiğini, “teğet” sözünün anlamını
yitirdiği bu dönemde halkımızın vergilerini ve sosyal güvenlik borçlarını
istese de ödeyemediğini biliyoruz. Bu nedenle, biz, bu gecikmiş ve mükellefe
pek çok sıkıntı yaratan tasarının bir an önce yasalaşarak çalışanı ve
çalıştıranıyla iş dünyasının rahatlatılmasını istiyoruz.
Tasarının hızla
yasalaştırılması istemimize yanaşmayan İktidar, düzenli olarak zamanında vergi
borcunu ödemiş olanlara yüzde 10 indirim yapalım şeklindeki önerimize de
yanaşmamıştır.
Halkın rahatlatılması için
yaptığımız önerilere kulaklarını tıkayan İktidar, sıkıntı içinde kıvranan çek
mağdurlarını da dikkate almadı. Bu tasarının getiriliş gerekçesi ekonomik kriz
olduğuna göre, ekonomik kriz nedeniyle çeklerini ödeyemeyen ve bu yüzden
ticaret yaşamından çekilmek zorunda kalıp adli para cezasını ödeyemeyen
yurttaşlarımıza kolaylık yapılması gerekmez miydi? Uyguladığınız ekonomik
politikalar sonucunda sefalete itip zavallı durumuna düşürdüğünüz, önemli bir
bölümü şimdi hapishanelerde olan bu yurttaşlarımızın ve ailelerinin acılarını dindirmek
doğru bir davranış olmaz mıydı?
Değerli milletvekilleri, bu
tasarının hazırlanış aşamasında ilgili hiçbir kesimin görüşü alınmamıştır.
İktidar olarak, referandumda “Ekonomik ve Sosyal Konseyi Anayasa’ya alacağız.”
sözü verdiniz ve kabul edilen değişiklikle de bu husus gerçekleşti. Temeli
ekonomik olan, iş yaşamını altüst eden sosyal düzenlemeler, daha doğrusu
düzensizlikler getiren bu tasarıyı hazırlarken Ekonomik ve Sosyal Konseyi
topladınız mı? Ekonomiyi ve sosyal yaşamı temsil eden kesimlerin görüşünü
aldınız mı? Elbette almadınız. Öyleyse bu Ekonomik ve Sosyal Konsey niye var ve
niye Anayasa’ya aldınız?
Değerli milletvekilleri, rant ekonomisine bel bağlayan AKP İktidarı toplum yapımızı
çok ağır tahribata uğratmış, sosyal devleti çökertmiş, yalnız işçileri değil,
esnafı ve çiftçileri de işsizliğe, açlığa ve borç batağında boğulmaya mahkûm
etmiştir. Şimdi biz bu insanlara bir ölçüde rahat nefes aldıracak bir yasayı
çıkaracağız derken asıl yapılmak istenenin bir kısım borçlu belediyeleri
kurtarmak, bir kısım açgözlü sermaye kesimine yeni rant
alanları yaratmak, emeği sermayenin tam esareti altına almak olduğunu
görüyoruz. Eğer öyle olmasaydı, bu tasarıda çek mağdurları, kredi kartı
mağdurları, Ziraat Bankası ve tarım satış kooperatiflerine borcu olan ve
ödeyemeyen çiftçiler ile Destekleme Fiyat İstikrar Fonu’ndan aldığı borcunu
ödeyemeyen tarım satış kooperatifleri de olurdu ama iş yaşamını emek aleyhine
bozan maddeler yer almazdı.
Bu
tasarıyla, genç işçi ve çırak sömürüsü yaygınlaştırılıyor, ilk kez işe
girenlerin deneme süresi dört aya çıkarılıyor, kuralsız çalışma biçimleri
yaygınlaştırılıyor, kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdam teşvik ediliyor,
kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışanlara prim ödeme yükümlülüğü getiriliyor,
kamuda sürgün politikalarının önü açılıyor, kamu çalışanlarına grev yasağı
sürdürülüyor, yerel yönetimlerde sürekli işçi kadrolarındaki ihtiyaç fazlası
görülen işçiler başka kurumlara aktarılarak hak kaybına uğratılıyor.
Değerli milletvekilleri, bu
genel açıklamalardan sonra sekizinci bölümün maddeleri üzerindeki görüşlerimi
de aktarmak istiyorum.
181’inci madde ile 4734
sayılı Kanun’un 3’üncü maddesine eklenen (r) bendi Türkiye Kömür İşletmeleri
Kurumu Genel Müdürlüğünün kendisine veya bağlı ortaklık ya da iştiraklerine ait
olan kömür sahalarından yapacağı mal ve hizmet alımlarını Kamu İhale Kanunu
kapsamı dışına çıkarıyor. Değişikliğe göre TKİ kendisine ait kömür sahalarından
kömür çıkaran özel sektör işletmelerinden Kamu İhale Kanunu’na tabi olmadan
kömür alabilecek.
Değerli iktidar
milletvekilleri, bütün kamu kurumları yapacağı mal ve hizmet alımlarını bu
Kanun’a göre yapıyor iken TKİ ne için kömür alımını İhale Kanunu dışında
yapacak? Yapılan düzenlemenin nedeni acaba TKİ ile ilgili yolsuzluk dosyasından
kurtulma arzusundan mı kaynaklanıyor? Hukuksuzluğa yol açacak bu madde tasarı
metninden çıkarılmalıdır.
182’nci maddeyle 4734 sayılı
Kanun’un 63’üncü maddesi değiştiriliyor. Getirilen değişiklik, yaklaşık
maliyeti eşik değerin üzerindeki mal alımlarında eğer yerli malı teslim
edilmişse yerli isteklilerin yanı sıra yabancılara da fiyat avantajından
yararlanma hakkı veriyor. Bu değişiklik, yerli malı teslim eden firmalarla daha
büyük ölçekteki yabancı firmaları rekabet etmeye zorlamakta olduğundan yerli
firmalar aleyhine bir düzenlemedir.
188 ve 189’uncu maddeler ile
kabulünün üzerinden henüz iki yıl bile geçmemiş olmasına karşın, Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da değişiklik
yapılarak il özel idarelerinin, il afet ve acil durum müdürlüklerinin
harcamaları için bütçelerine kendi bütçelerinin yüzde 1’inden az ödenek
konulmayacağı hükmü getiriliyor. Bu hükmün işlemeyeceğini zamanla göreceksiniz
çünkü Tarım Kanunu’nda tarımsal destekler için gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1’i oranında merkezî yönetim bütçesinden
ödenek ayrılacağı hükmüne yıllardır uymamaktasınız.
193’üncü maddenin düzenleniş
amaçlarından biri, Tam Gün Yasası’yla ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin
verdiği iptal gerekçelerine uymaktır. İptal gerekçesinde özetle “Yasa koyucu,
ödeme yapılacak kişilere yapılacak ödemelerin tavan oranlarını ayrıntılı olarak
düzenlemiş, ancak herhangi bir taban oranı belirlememiştir. Yürütmeye bırakılan
yetkinin üst sınırı ve çerçevesi belirlenirken alt sınırının belirlenmemiş
olması nedeniyle dava konusu kural, hukuk devletinin gereği olan hukuki
güvenlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.” denilmiştir.
Bu maddede yapılan
düzenlemeye göre, getirilen alt sınırın 1’inci derecenin 4’üncü kademesindeki
hekimler yönünden parasal karşılığı 384 liradır. Asgari ücretin bile altında
olan bu miktarın mahkeme kararında belirtilen asgari garantiyi karşıladığı
söylenemez. Kanunda üst sınır personelin almakta olduğu aylığa oranla
belirlendiğine göre alt sınır da aylığa göre belirlenebilir.
209 sayılı Kanun’un 5’inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan ve “Ancak” ile başlayan hüküm ise
Anayasa’nın eşit işe eşit ücret kuralına aykırıdır. Tam Gün Yasası’nın
belirlediği sürede çalıştıktan sonra biri evine, diğeri ek iş yapmaya giden 2
sağlık çalışanının kamuya verdiği mesai aynı olduğundan ücretlerinin de
farklılaştırılmaması gerekir. Bu nedenle “Ancak”la başlayan cümlenin söz konusu
fıkradan çıkarılması uygun olur.
195’inci maddeyle 406 sayılı
Telgraf ve Telefon Kanunu’nun ek 37’nci maddesinde yapılan değişikliklere
itirazımız olmamakla birlikte, değişikliklerin 23 Temmuz 2010 tarihli kanunla
yeni değiştirilen hükümler olması İktidarın yasama organını çalıştırmada ne
kadar yetersiz olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.
199’uncu maddeyle Turizmi
Teşvik Kanunu’na bir madde eklenmekte, mevzuata aykırı yapılaşmalar için
öngörülen cezalar hafifletilerek hukuka aykırı yapılaşmalarda cezaların
caydırıcılığı ortadan kaldırılmaktadır. Maddede sayılan fiiller için öngörülen
cezaların hafifletilmesi hukuk dışılığı teşvik edeceğinden bu madde tasarı
metninden çıkarılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
yasayı daha yararlı kılmak amacıyla maddeler üzerinde vereceğimiz değişiklik
önergelerimizin dikkate alınmasını diliyor, Sayın Başkan, sizi, değerli
milletvekillerini ve yüce Türk ulusunu tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Ergin.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Behiç Çelik, Mersin Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Çelik.
MHP GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın sekizinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
seçmene selam ağırlıklı bu tasarı, orta ve uzun vadede seçmene zulüm tasarısı
olarak kendini gösterecektir; teknik ve hukuki yanlışlarla doludur. Bugün ÜFE
hesaplaması yapılırken kanun TEFE’den bahsetmektedir.
2008 yılı ortalarında
halkımızı kasıp kavuran ve 2009 yılını bütünüyle cehenneme çeviren krizin sakat
bıraktığı vatandaşlarımıza bu tasarı aspirin tedavisidir. 2011 yılı verilerini
hatırlayarak bu tasarıyı eleştirmemizde yarar var. Biz 2011 şartlarına
geldiğimiz zaman şunu görüyoruz: İşsizlikte dünya rekoru kırıyoruz. Tüketici güven endeksi yüzde 90’a düşmüş, 2007’de 119 olan sanayi
üretim endeksi 104’e düşmüş, dış ticaret açığı 72 milyar dolara çıkmış,
kapasite kullanım oranı yüzde 74,6’da kalmış; vatandaşların bankalara olan
borcu 510 milyar TL’ye ulaşmış, fert başına banka borcu 7 bin TL’ye çıkmış, bu
arada daha da borçlanacağımızı söyleyen bir Maliye Bakanımız başımızda.
Vatandaşların kredi kartı
yoluyla çektiği kredi tutarı ayda 5 milyar TL’ye ulaşmış, 2006 yılında 124 olan
istihdam endeksi 96’ya düşmüş.
Vatandaşlarımız dünyanın en
pahalı akaryakıtını kullanmaya başlamış, benzinin litresi 2,6 TL’si vergi olmak
üzere 4 TL, mazot 1,8 TL’si vergi olmak üzere 3,44 TL’ye çıkmış.
Amerika Birleşik
Devletleri’nde dolaylı vergilerin oranı yüzde 18, diğer ülkelerde, Batı
ülkelerinde yüzde 30’larda iken Türkiye’de yüzde 70’leri aşmış. Tam bir vergi zulmü.
Ücretlerde, kalem oyunuyla
“vergi iadesi” yerine “asgari geçim indirimi” getirilmiş, aldatmacayla
ücretlerde yüzde 37’lik vergi yüküyle dünyada ilk 10’a girilmiş.
ARGE harcamalarında OECD
ülkelerinin ortalamasının yaklaşık üçte 1’ini dahi aşamamışız. Bütçe açığımız
40 milyar Türk lirasına ulaşmasına rağmen bununla övünülebilmektedir. 2008
yılında vergi gelirlerinde tahsilatın tahakkuka oranı
yüzde 89 iken bu oran yüzde 85’e düşmüş yani mükellefler vergi borcunu dahi
ödeyemez duruma gelmiş. Bütçe açıkları İşsizlik Fonu boşaltılarak kapatılmaya
çalışılmaktadır. İstihdam artışı olmadan göz boyamayla işsizlik rakamları
düşürülmektedir. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma yardımları ile övünülmeye
başlanılmıştır. Utanılacak olan bu durumun ortadan kaldırılması yerine vakfa
transfer edilen para ile övünülebilmektedir. Kamu borç stoku 482 milyar Türk
lirasına ulaşmış, fert başına toplam borç 6.600 Türk lirasına tırmanmış,
yoksulluk oranı yüzde 18 olarak açıklanmasına rağmen kırsalda bu oran yüzde
38’leri aşmış. Türkiye, tarımda kendi kendine yeten bir ülke olmaktan
çıkarılarak özellikle son üç yıldır dış ticaret açığı veren ülke konumuna
sokulmuş. Tarımda 2009, 2010 yılları ürün ve girdi fiyatlarındaki değişim
itibarıyla ana ürünlerde ortalama fiyat artışı yüzde 16 iken üretimin temel
girdilerindeki fiyat artışı yüzde 25 olarak gerçekleşmiş. Dolayısıyla çiftçi
üretemez duruma sokulmuş ve çiftçi iflas etmiş. 2002 yılında çiftinin toplam
530 milyar Türk lirası kredi borcu varken 2010 yılında bu rakam daha fazla, bu
rakamın üzerine çıkmış. Üretici ve tüketici arasında fiyat farkına ürün
grupları itibarıyla baktığımızda yine yaş sebze ve meyvede yüzde 242,
bakliyatta yüzde 210, hayvansal ürünlerde yüzde 106 oranında gerçekleşmiş.
Değerli milletvekilleri,
tarımda kullanılan elektriğe yapılan destek 2003 yılında kaldırıldığı için
fiyatlar yüzde 34 oranında artmış. Sulamada kullanılan elektriğin fiyatı son üç
yılda da yüzde 50 oranında artış gösteriyor.
Demek ki, burada Hükûmetin
son sekiz buçuk yılda izlediği genel ekonomi politikalarının verimleri, bu
Hükûmetin de iflas ettiğini gösteriyor. 12 Haziran seçimlerine gidilen bu
süreçte, büyük Türk milletinin bu rakamları, bu gerçekleri görerek bu İktidarın
sonlandırılması kaçınılmaz olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; torba tasarıya baktığımız zaman, özellikle sekizinci bölümde
ben birkaç hususa değinmek istiyorum. Yine, Kömür İşletmeleri Kurumunun daha
rahat kömür teminini içeren maddesine geçerek, orman alanlarında hayvan
otlatılması ve odun dışı orman emvalinin dağıtım usulüne ilişkin hükme değinmek
isterim.
Burada bir Mersin
Milletvekili olarak, Toroslarda özellikle halkımızın en önemli hayvansal geçim
kaynaklarından olan keçi yetiştiriciliğinin önemini dikkatinize sunmak
istiyorum. Keçiler yüzyıllardır Toroslarda, orman alanı içerisinde otlatılırdı
ancak bu yasağın kaldırılması fevkalade önem arz ediyor. Bu hususta biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak soru önergeleri vermiştik, 6831’le ilgili
düzenleme yapılsın diye.
Şimdi, burada,
vatandaşlarımızı rahatlatma adına, hem keçi otlatılması hem de keçinin orman
alanlarında uygun görülen yerlerde, orman idaresince uygun görülen yerlerde
barındırılmasına ilişkin, sadece keçilerin değil, koyunların ve diğer
büyükbaşların da olabilir ama keçi popülasyonunu koruyarak, aşırı otlatmanın da
önüne geçilerek, burada optimal bir dengeyi kurma
lüzumu vardır. Buna dikkatinizi çekmek istiyorum.
Onun dışında, Devlet Planlama
Teşkilatındaki kadro düzenlemesinin ne amaçla yapıldığını burada izaha muhtaç
olarak görüyorum.
Afet ve Acil Durum İl
Müdürlüğü kuruldu. Burada eleştirilerimizi yineliyoruz: Böyle bir İl Müdürlüğü
kurulurken, özellikle dikkat edilmesi gereken husus sivil savunmanın önemi.
Sivil Savunma farklı fonksiyonlar ifa eden bir kurumdu. Bu ortadan
kaldırılmıştır. Ancak, yine, özellikle Bayındırlık Bakanlığına bağlı olan Afet
İşleri Genel Müdürlüğünün de farklı fonksiyonu vardı özellikle yangın, deprem
ve sel, su baskınlarına karşı aktif olan bir genel müdürlüktü -toprak kayması,
heyelan da dâhil olmak üzere- ama bunların hepsinin birleştirilerek ne idiği
belirsiz farklı bir yapılanmaya gidildi. Afet acil durum yönetimi hiç olmazsa
İçişleri Bakanlığı bünyesinde düşünülmeliydi, bu da düşünülmemiştir. Burada
karışıklıklar olmaktadır. İşte, torba yasanın içerisine maddeler getirerek bunu
telafi cihetine gitmeye çalışıyorsunuz. Daha çok gelecektir bu ama biz 12
Hazirandan sonra buna, bu hususlara yeni bir düzenleme getirmeyi elbette
düşünüyoruz.
Sağlık Bakanlığı döner
sermaye kuruluşlarının merkeze aktardığı payı niçin yüzde 4’ten 6’ya
çıkarıyorsunuz, niçin taşradaki döner sermaye payını azaltarak merkeze doğru
çekiyorsunuz? Oradaki çalışanlara bunu verseniz, hatta yüzde 2’ye düşürseniz
daha uygun olmaz mı?
Değerli
arkadaşlarım, biz her zaman “temiz toplum ve temiz siyaset” anlayışını
Türkiye’de hâkim kılmak için uğraşıyoruz, yoksulluğun ve yolsuzluğun kökünü
kazımak için uğraş veriyoruz, kayıt dışı ekonominin yok edilmesini amaçlıyoruz,
gelir dağılımında adaleti amaçlıyoruz, istihdam dostu sürdürülebilir bir büyüme
ortamı tesis etmek için uğraşıyoruz ama ne yazık ki İktidarın bu hazırlamış
olduğu torba tasarıda bunlar amaçlanmıyor, daha farklı amaçlar taşıyor ama buna
rağmen Milliyetçi Hareket Partisinin bölüm üzerindeki görüşlerini bu şekilde
özetliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Çelik.
Sekizinci bölüm üzerinde
Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Nuri Yaman, Muş
Milletvekili.
Buyurun Sayın Yaman.
BDP GRUBU ADINA M. NURİ YAMAN
(Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın sekizinci bölümü üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi adına söz
aldım. Yüce Meclisi bu nedenle saygıyla selamlıyorum.
Bu sekizinci bölümde yaklaşık
olarak yirmi kanunda çeşitli değişiklikler öngörülmektedir. Tabii, bu
değişikliklerin içinde en önemli bulduklarımızı sırasıyla sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bunlar, Sağlık Bakanlığının ilgili birimlerindeki çalışanlara
ilişkin verilecek olan döner sermaye ve bunun yanında Bakanlığın diğer
birimlerinde, örneğin, aile hekimliğinde çalışanlara yapılan haksızlıklar ve bu
önemli kurumun içinde bulunduğu duruma değineceğim.
Yine,
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda KİT’lerde hep karşılaştığımız bir sürü
kayırma ve yolsuzlukların devamını sağlamaya yönelik konulara değineceğim ve
eğer zamanım yeterse de bu ülke için bu birimde, özel güvenlik kurumlarında
çalışan özel güvenlik birimlerinin neden bu beklentilerini bu torba yasada dile
getirmediğinizi ve içinde bulundukları kısaca, sorunlarına değineceğim.
Değerli milletvekilleri, bu
torba yasasının bu bölümüyle ilgili yapılan önemli değişikliklerden biri de
Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurumları ile rehabilitasyon
verilecek döner sermaye hakkındaki kanunda değişiklik yapılmış ancak bu
değişiklikle yeni bu yılın sonu itibarıyla seksen bir ilde faaliyet gösteren
aile hekimliğiyle ilgili önemli olumsuzlukları ve bu aile hekimliğinin içinde
bulunduğu önemli sorunları da sizlerle paylaşacağım.
Bilindiği gibi, aile hekimliği
uygulaması ilk kez 2005 yılında pilot uygulama olarak Düzce ilimizde başlamış
ve 2000 yıl sonu itibarıyla da şu anda Türkiye’de
seksen bir ilimizde aile hekimliği uygulanıyor. Bu aile
hekimliğinden beklenen amaç ve karşılaşılan sıkıntılara göz attığımızda, amacı
hastanelerdeki yığılmayı önlemek, herkese daha hızlı sağlıklı hizmet vermek
olan aile hekimliği, ne yazık ki bu düzenlemeyle bugün bir hekime 3.500 kişi
düşürecek şekilde geniş bir alanda sorumluluk toplum sağlığı merkezlerini yine
işlevsiz hâle getirmiş ve haftalık çalışma saatlerini de kırk saatin üzerine
sağlayacak şekilde o çalışan hekimleri bunalıma sokacak duruma sokmuştur. Şu
anda aile hekimliği pozisyonunda olan ülkemizde 20.183 hekim, aile sağlığı
merkezi olarak 6.380 aile sağlık merkezi ve toplum sağlık merkezi de 986 olarak
görülmektedir.
Bu aile hekimi uzman açığı
nedeniyle, alelacele bu uygulamayı hayata geçirmek için pratisyen hekimlere,
dikkatinizi çekerim, bir haftalık bir eğitimle bir anda aile hekimi müessesi
oluşturulmuştur. Yine, aynı süratle hizmet puanına ve görev ve aile hekimi
uzmanlarına öncelik tanınarak il içinde bütün hekimlerin yerleri değiştirilmiş
ve bununla hekimleri, deyim yerindeyse, bulundukları yerlerde alabora durumuna
getirmişlerdir.
Yine, bu aile hekimliği sistemi
içinde memuriyetten ayrılıp sözleşme yaparak bu durumu zorunlu olarak kabul
etme dayatmasıyla bu hekimlerimiz karşı karşıya kalmışlardır. Bunlara
yardımcılık hizmeti yapan aile sağlığı elemanları yani hemşireler, doktorlarla
anlaşma yaparak sisteme dâhil olmuş ve bu da iş gücü sahibi hemşirelerin
kendini bir hekime beğendirmek için bir sürü çaba sarf etmesi gibi gereksiz bir
yola sürüklemiştir. Hekimler aile hekimi olduktan sonra bütün
giderler üzerlerine devredilmiş ve bulundukları yerlerdeki birimlerin elektrik,
su, telefon, İnternet, doğal gaz, bina kirası, tıbbi atık gideri, hizmetli
program bedelleri, bunun içindeki eşyaların kirası, kırtasiye masrafları, gazlı
bez, enjektör gibi tıbbi malzeme masrafları da bunların üzerine alınarak,
kendilerine verilen 1.350 TL’lik bu fazla -sözüm ona- maaş bir bakıma bunlarla,
bu işlemlerle geri alınmıştır. Bu merkezlere, bu giderlerin hekimlere
verilmesi adil bir uygulama olarak değerlendirilmemektedir.
Yine, Ankara’daki bir, 300
civarındaki aile sağlığı merkezinin ancak 200 civarı -o da çoğunlukla (D)
sınıfı olabilmiş- hastaların kayıtlı olmadıkları aile hekimlerine gitmelerinde,
bunların hizmetleri verilmeyerek geri gönderilmelerine neden olmuştur.
Sağlık çalışanlarının izin
veya hastalık raporu kullanması hâlinde, verilen bu 1.350 liralık maaşlarının
kesilmesi de sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Aşı, gebe ve çocuk
takiplerinin tek bir doktor ve tek bir hemşireyle yürütülmüş olması da aile
hekimliği bakımından uygulamanın ayrıca bir fiyaskosu olarak değerlendiriliyor.
Değerli milletvekilleri,
tabii, bu aile hekimliği sorunları dışında, yine bu yasal düzenleme içinde,
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle, bilhassa bu
değişikliklerin ne kadar yersiz olduğunu bütün değerli milletvekilleri, Avrupa
Birliği ilerleme raporlarının incelenmesinde sürekli eleştiri konusu olduğunu
göreceklerdir. Bu son değişiklikle, özellikle kamu bankaları, Ziraat Bankası ve
bunların bütün ortakları Kamu İhalesi Kurumu dışına çıkarılmıştır.
Yine, fakir ailelere
dağıtılacak kömür ihalelerinin Türkiye Kömür İşletmelerince temin edilmesi de
bu Kamu İhale Kanunu’nun dışına çıkarılan önemli bir konudur. KİT Komisyonunda çalışan arkadaşlarımız bilirler, dört yıla
yakındır incelediğimiz TKİ’nin ve Türkiye Taşkömürü Kurumu ihalelerinin nasıl
istismar edilerek, nasıl o ihale limitlerinin dışına çıkarılarak işlemlerin
yürütüldüğü apaçık müfettiş raporlarına bağlanmasına rağmen, hâlen masumane bir
gerekçeye dayanarak, fakir ailelere sanki bu yardımın yapılmasında daha iyi bir
yöntem olarak düşünülen Kamu İhale Kanunu dışında bilhassa redevansla çalışan
özel teşebbüse bana göre burada çok büyük bir ayrıcalık ve hukuksuzluk
tanınmaktadır ve bunlarla ilgili hukuksuzlukların da, değindiğim gibi, KİT
Komisyonunda soruşturma raporlarında bulunduğu herkesçe bilinen bir gerçektir.
Yine aylardır sürekli bizi
arayan ve bugün Türkiye’de iç güvenlik birimlerine yardımcı olan özel güvenlik
görevlilerinin sorunlarının da bugüne kadar hâlen İçişleri Komisyonunda bulunan
bir çalışmada sonuçlanmamasından dolayı üzüntülerimi belirtmek istiyorum. Bizi
arayan özel güvenlik birimleri sürekli olarak “Bu torba yasasında acaba bizimle
ilgili bir yasal düzenleme var mıdır?” diye soruyorlar. Ben de büyük bir umutla
bu özel güvenlik görevlilerinin bilhassa kıdem aylığı ve maaş sorunlarıyla
ilgili çok acil durumlarının torba yasası kapsamı içinde bir madde ile
yapılacak olan Özel Güvenlik Kanunu’ndaki değişiklikle bir iyileştirmeye
gidileceği umudunu taşıdım ama ne yazık ki özel güvenlik birimlerine, o 160-170 bin kişiye buradan sesleniyorum: Sizin
beklentileriniz iktidarın bu konuyu getirmemesinden dolayı maalesef bir dahaki
bahara kaldı.
Bakın, bu arkadaşların çok
önemli sorunları var. Bunların SSK primlerini -üç yüz altmış beş gün- ilgili
sözleşmeli firmalar ödemiyor.
Yine, bu kişiler sekiz
saatten fazla çalışıyorlar ve yıllık izinleri de on dört gündür.
Bu nedenle bununla ilgili bir
önerge vereceğiz, bu önergenin iktidar tarafından kabul edilmesini diliyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Yaman.
Bölüm üzerinde şahsı adına
söz isteyen Muzaffer Baştopçu, Kocaeli Milletvekili… Yok.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu,
Malatya Milletvekili.
Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu
bölümde bozuk orman alanları, araştırma alanları gibi bir madde var. Doğrudur…
Peki, size şöyle bir soru sorabilir miyim: Siz gidip bir ev, bahçe beğenip
alıyorsanız, parasını ödüyorsanız, arkasından yirmi beş yıl sonra “Haydi, sen
buradan git kardeşim!” Tapuya Orman Bakanlığı emriyle, orman idaresince “Burası
ormandır” diye bir şerh konulursa, böyle bir hukuk devleti olur mu arkadaşlar?
Maalesef, maalesef, maalesef! Gidiyor, mal alıyor, bahçe alıyor, mülk alıyor,
yirmi beş senedir kullanıyor, ne orman ne ağaç ne başka bir şey, arkasından
orman idaresinden tapuya bir şerh: “Burası ormandır, malını aldım.” Kimin
malını alıyorsun ya? Babanın malı mı burası? Babanın malı mı burası? Ondan
sonra da arkadaşlar, oradaki mallar rezil oluyor. Adam diyelim ki 100 liraya
aldıysa “Bura nasılsa orman idaresi, ormanla nizalı.” diyorlar, 100 liraya
alınan mal düşüyor 10 liraya. Yani bunu yapmaya, bu ülkede bu insanlarımıza
bunu yapmaya kimin hakkı var arkadaşlar?
ASIM AYKAN (Trabzon) – Necdet
Sezer’e söyle Kardeş.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Anlamam ben, Necdet Sezer Mecdet Sezer anlamam Kardeşim, ben hukuk
devleti anlarım.
ASIM AYKAN (Trabzon) – Biz de
sizinle beraberiz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Hukuk devletinde insanlar tapuya güvenmeli. Eğer hukuk devletinin
tapusu, tapu idaresi ben gidince tertemiz bana bir tapu veriyorsa, ben tapumu
alıyorsam ben tapuma güvenmeliyim. Kime güveneceğim? Kime güveneceğim
arkadaşlar?
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (İstanbul)
– Kesinlikle doğru söylüyorsun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Ve bugün bu konuda birçok yerde, birçok bölgede sorun var
arkadaşlar. Bir ülkede devlet, vatandaşını mahkeme kapısına sürükler mi
arkadaş? Hangi ülkede “Git, hakkını mahkemede ara.” denir? Benim hakkımı devlet
olarak sen vereceksin. Devlet olarak benim hakkımı elimden alıyorsun, “Git
mahkemede hakkını ara.” diyorsun. Mahkeme kim? Devlet kim? Kimin hakkı?
Sayın Bakan, ormanlar bizim
her şeyimiz ama yirmi beş sene bir insan bu malı kullanmış, ormanın “o”suyla
ilgisi yok. Vallahi, “Ben bunu yazayım da benden çıksın da ne olursa olsun.”
diye bir bürokrasi anlayışını ben hazmedemiyorum. Devlet, vatandaşının sorununu
çözmek zorundadır. Gönderirsin bilirkişi, işi… Mahkemeye siz başvurursunuz.
İnsanların tapusuna el koymadan önce, burası orman değildir, burada orman
yoktur, böyle bir kayıt görünüyor ama bunu, vatandaşın hakkını teslim etmek
sizin göreviniz olmasına rağmen, vatandaşı mahkeme kapısına git gel, git gel,
git gel… Ondan sonra birileri de çıkıyor, “Nasılsa ben bu sorunu çözerim.”
diyor, birilerinin malını alıyor ucuz fiyata kaçıyor. Durum bu arkadaşlar.
Bu ülke
bir hukuk devleti. Hukuk devletinde vatandaşın
hakkını ve hukukunu korumak devletin görevidir ama ne yazık ki hukuk devletinde
vatandaşın hakkına devlet tecavüz ediyor; bunun adı, vatandaşın mal güvenliğine
tecavüzdür.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (İstanbul)
– Doğru söylüyorsun.
ASIM AYKAN (Trabzon) – Söyle
kardeşim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Vallahi, gördüğümü söylemek benim görevim, bunu düzeltmek de sizin
göreviniz.
ŞEVKET GÜRSOY (Adıyaman) –
Doğru; doğru söylüyorsun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Nasıl, bak, dün akşam, aylardır, hep beraber tütün için mücadele
ettik, küçük de olsa sorun çözüldü, demek ki mücadele edersen sorun çözülüyor
Şevket Bey.
ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – Allah
sizden razı olsun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Onun için, Sayın Bakan, vatandaşı mahkeme kapılarına göndermeyin.
Vatandaşı “Acaba benim oturacak bir göz evim, bir bahçem elimden mi gidiyor?”
korkusuna kaptırtmak, hele, belli bir yaştan sonra da “Malım yok oluyor.”
dedirtmek bir vicdansızlık.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Şimdi bölüm üzerinde on beş
dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Coşkunoğlu, Sayın
Tankut, Sayın Özdemir, Sayın Çalış ve Sayın Işık.
Sayın Coşkunoğlu… Yok.
Sayın Tankut…
YILMAZ TANKUT (Adana) –
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, vergi ve sigorta
primlerini ödeyemeyen mükellefler, bu tasarıyla, borçlarını ödeyebilmek için
yeniden yapılandırma ve kolaylıklar almaktadır. Yani vergi ve sigorta
borçlarını ödeyemeyen vatandaşlarımız, bu tasarıyla, bu borçlarını yeniden
yapılandırmak suretiyle, faiz ve cezaların da büyük bir kısmından vazgeçilmesi
suretiyle ödeyebilecekler.
Sormak istediğim: Zamanında
vergi ve prim borçlarını ödeyen ve bazen de çok büyük zorluklarla karşı karşıya
kalıp evinin nafakasından, rızkından kesip ödeyen vatandaşlarımıza bu durumda
haksızlık yapılmış olmuyor mu? Bu vatandaşlarımızın devlete olan borçlarını
zamanında ödediklerinden dolayı pişmanlık duymamaları ve tabiri caizse
kendilerini enayi yerine koymamaları için, Hükûmet olarak bu vatandaşlarımıza
yönelik ne gibi özendirici tedbirler almayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Özdemir…
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana soruyorum: Bu
torba yasaya birçok maddeler konulmasına rağmen, özel güvenlik teşkilatlarıyla
ilgili, sorunlarıyla ilgili herhangi bir madde konulmamıştır. Şu anda
Türkiye’de 200 binin üzerinde özel güvenlik teşkilatı mensubu vardır ve bunlar
asgari ücretle çalışmaktadırlar ve birçoklarının da sigortası yoktur.
Bir Meclis araştırması
önergemiz vardı bugün, maalesef gündeme getiremedik. Bunların başkanları da
buradaydı. Bu konuda, dediğim gibi, Mecliste bulunan yasanın acilen
çıkarılmasında yarar vardır. Bu konuda bir yardımınız olur mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Çalış…
HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın
Başkan, teşekkürler.
Sayın Bakan, 4/C çalışanları
bizleri arıyor: “Torba yasanın torbasından herkesin derdine bir derman çıkar
gibi 4/C’lilere bir şeyler çıkacak mı?”
Sayın Bakanım, bir diğer
sorum da, tarım kredi kooperatiflerine borçları olan çiftçilerimiz “Diğer
borçlu olan kurumlara borçlarla ilgili çözüm varken niye bizim derdimize derman
olunmuyor?” diye soruyorlar. Torba yasa içerisinde tarım kredi kooperatiflerine
borcu olan çiftçilerle ilgili bir düzenleme yapılacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Işık…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, bu torba yasada
kredi kartı borçlarıyla ilgili bir düzenlemeyi düşünüyor musunuz? Şu ana kadar
geçen maddelerde böyle bir yapılandırma söz konusu değil. En azından, kalan
bölümde kredi kartı borcu nedeniyle birçok insanımız mağduriyetten
kurtarılabilir mi?
İkincisi, dün Sayın Bakana da
sordum ancak cevap alamadığım için tekrarlamak istiyorum: Şehit ailelerinden
ikinci bir kişiye daha KPSS zorunluluğu olmadan kamuda bir iş imkânını
sağlayacak düzenleme konusunda Hükûmetinizin bir çalışması var mıdır, varsa bu
ne aşamadadır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Nalcı…
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, daha önceden
de dile getirdim. Bu 2008’deki varlık barışı ile 2009’daki varlık barışı
arasında KDV’den doğan bir farklılık var. Yani bir inceleme esnasında, 2008’de
para yatırmışsa KDV’sini istiyor ve mahkemeye veriyor, 2009’da yatırmışsa
bundan muaf oluyor. Bunu acaba bu kanunda düzeltmeyi düşünüyor musunuz? En
azından, kanuni işlemler yani parasal olan kısmı değil ama ceza kısmını
düzeltmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Nalcı.
Sayın Bakan, buyurun.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
ben de saygıyla selamlıyorum.
Tabii Sayın Tankut’un sorusu
gerçekten güzel: Hakikaten “Zamanında vergisini, borcunu ödeyen vatandaşlara
haksızlık yapılıyor mu?” diye sordu. Tabii vatandaşlarımızın büyük kısmı zaten
zamanında vergilerini ödüyor. Bu, bir şekilde vergilerini ödeyemeyen veya
güçlük içinde olan… Yani hiç kimse kalkıp da keyif için vergi ödemezlik
yapmıyor. Dolayısıyla onların en azından geçmişten gelen sıkıntıları bir
şekilde taksitle ödemelerine imkân sağlamak için yapılmıştır. Tabii zamanında
vergisini ve diğer borçlarını ödeyen vatandaşlarımıza da teşekkür ediyoruz,
onlara şükranlarımızı sunuyoruz.
YILMAZ TANKUT (Adana) – Sayın
Bakan, bu gibi zamanında ödeyenlere de bir iskonto yapılması lazım.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) –Maliye Bakanlığımız belki bir şekilde onlara bir
takdirname, teşvik, destek vesaire verirse biz de memnun oluruz tabii ki.
Sayın Özdemir özellikle özel
güvenlik teşkilatı mensuplarından bahsetti, esasen haklı. Yani hakikaten benim
Bakanlığımda da çok sayıda özel güvenlik elemanı var, bunlar ciddi çalışıyor,
görevlerini yapıyorlar, ben de çok memnunum. Bunlarla ilgili belki bu torba
yasada değil de başka şekilde, personelle ilgili bir çalışma yapılacak, o
kapsamda ele alınması daha uygun olur ancak Sayın Özdemir “Sigortasız
çalışanlar var.” dediniz ama bizim bütün kurumlar sigorta şartı getiriyor. Yani
sigortasız çalışan olmaması gerekir diye düşünüyorum. Bunu da…
M. NURİ YAMAN (Muş) – Ama
yüzde 62’si ödemiyor, ödememek için çalıştırmıyor.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Tamam, ona bakalım, bir usulsüzlük varsa gerekirse
tahkikat yapılır diye düşünüyorum.
Sayın Hasan Çalış, tabii,
çiftçilerimiz için biliyorsunuz zaten büyük destekler veriyoruz. Bunlara
doğrudan gelir desteği, diğer destekler, mazot desteği, hakikaten, kredi
faizlerinin düşürülmesi, hatta hayvancılık desteğiyle biliyorsunuz bir noktada
faizsiz kredi imkânları tanındı. Yani biz de çiftçilerin her zaman yanındayız.
Tabii, tarım ve kredi
kooperatifleriyle alakalı hakikaten bana da pek çok kooperatiften geldi. Bunu
tabii, bir değerlendirmek lazım, bunda olur mu olamaz mı onu gruplarla görüşüp
ona göre karar vermek lazım. Yüce Meclisin takdiri tabii ki.
Sayın Alim
Işık “Kredi kartı borcu nedeniyle mağdur olanlarla ilgili herhangi bir şey
yapılabilir mi?” dedi. Bu torba kanunda bu konuda herhangi bir şey yok ama
tabii ki ileride belki bu düşünülebilir.
Şehit ailelerine biliyorsunuz,
şehit ailesinden 1 kişiye KPSS’ye girmeden devlet kurumlarına girme imkânı
tanınıyor. Bu konuda Sayın Başbakanımızın talimatı var, yeni bir çalışma
yapılıyor “Acaba onlara yeni imkânlar sağlanabilir mi?” diye. Onu ben de
gündeme getireceğim. Yani biliyorsunuz hakikaten o şehitler bizim şehitlerimiz.
Bu vatan için, bu millet için, bu bayrak için canlarını feda ettiler, onlar
için ne yapılsa azdır. Hatta biz onların hatıralarını yaşatmak için bütün
Türkiye’de şehitlerimiz adına şehitler ormanı kuruyoruz. Bunu da bilgilerinize
sunuyorum.
Sayın Nalcı, tabii, KDV’den
doğan, 2008-2009 yılında… Doğrusunu isterseniz bu
konuda ben de grubumuza konuyu getireceğim. Acaba, telafi edilebilir mi, en
azından ceza olan kısmı affedilebilir mi onunla ilgili bir çalışmayı
arkadaşlarımız yapsın. Yani ben de konuyu gündeme getireyim.
Ben çok teşekkür ediyorum
hepinize. Değerli görüşlerinizden, bilgilerinizden dolayı hepinize şükranlarımı
sunarım.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Başka soru yok.
Sekizinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, sekizinci bölümde yer
alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
180’inci madde üzerinde üç
adet önerge vardır, önergeleri geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 180 inci maddesinin (e)
fıkrasında yer alan "yarısından" ibaresinin "yüzde 25
inden", ikinci fıkrasında yer alan "yarısından" ibaresinin
" yüzde 25 inden" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı Behiç Çelik
Mersin Konya Mersin
Erkan Akçay Mehmet Günal Kemalettin Nalcı
Manisa Antalya Tekirdağ
Emin Haluk
Ayhan Hasan
Özdemir
Denizli Gaziantep
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi, bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım, önerge sahiplerinin istemi hâlinde
de kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 180'inci maddesinin çerçevesinden “ikinci fıkrası”
ibaresinin ve ikinci fıkranın madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Nuri Yaman Sebahat Tuncel Şerafettin Halis
Muş İstanbul Tunceli
Sırrı Sakık Fatma Kurtulan M. Nezir Karabaş
Muş Van Bitlis
Hasip
Kaplan
Şırnak
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Ramazan Kerim Özkan Atilla Kart Selçuk
Ayhan
Burdur Konya İzmir
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
BAŞKAN – Komisyon aynı
mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz
isteyen Nuri Yaman, Muş Milletvekili.
Buyurun Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Muş) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 180’inci
maddesi üzerine vermiş olduğumuz değişiklik önergesi nedeniyle huzurlarınızdayım.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Evet,
gerçekten, deyim yerindeyse, biraz önceki konuşmamda da belirttiğim gibi, Kamu
İhale Kanunu, 4734 sayılı Yasa, Avrupa Birliğinin de her yıl döneme ilişkin
açıklamalarında belirtildiği gibi, eleğe dönmüş, delik deşik edilmiştir ve bu
eleğe dönme sistemi de Adalet ve Kalkınma Partisinin, ne yazık ki, kendi
kafasına göre oluşturduğu senaryolara göre her gün yeni bir değişiklikle bir
ucube hâline gelmiştir. Bu sözcük, biliyorsunuz,
Sayın Başbakanın sözcüğü. Artık Türkiye’de ucubeler sultanlığı ve onun
temsilciliğini Sayın Başbakanla AKP yönetimi herhâlde tescil etmiş durumda.
Değerli milletvekilleri, bir
yasa yapıldıktan sonra, eğer şimdi burada sizin yaptığınız gibi alelacele,
çalakalem, böyle, mutfağında iyi hazırlanmadan, bürokratların ve uygulamadan
gelen insanların görüşleri alınmadan, komisyonlarda enine boyuna tartışılmadan
gelirseniz, böyle, ikide bir bu kanunları eleğe döndürürsünüz. Şu anda Kamu
İhale Kurumunun başında bulunan ve benim de yakından tanıdığım, Teftiş
Kurulundan görevlendirilen arkadaşlarımızın bu konuları takip etmekten başları
dönecek noktaya gelmiş. Gelin, bu ülkenin kurulu, düzenli birtakım
müesseselerini bu kadar yıpratmayalım.
Şimdi, bu son değişiklikler
yirmiyi bulmuştu, bunlarla herhâlde yirmi beşi bulacak. Öyle sanıyorum ki
yarın, bir daha kafanıza estiği zaman, bir alandaki bir amacınızı
gerçekleştirmek için bir daha bundan da vazgeçebilirsiniz.
Şimdi, bununla biz neyi
amaçlıyoruz? Evvela, bu yolla bankaların -ki biliyorsunuz, özelleştirme
kapsamı içinde bulunan Ziraat Bankasının, Türkiye Halk Bankasının ve Ziraat
Bankasına devredilen Türkiye Emlak Bankasının bir sürü ortaklıkları var-
serbest piyasa kanununa tabi gayrimenkul yatırım ortaklıkları ile bu saydığım
bankaların ortaklıklarının bilhassa enerji, su, ulaştırma ve telekomünikasyon
sektörlerinde faaliyet gösteren, çalışmalar yürüten bu teşebbüs, işletme ve
şirketlerini bu kapsam dışına çıkararak artık Türkiye’de özelleştirme konusunda
istediği gibi at koşturmalarına bu yolla katkı sunacaksınız.
Bu, şimdiye kadar
özelleştirmelerle ilgili sizlerle mücadele eden sivil toplum inisiyatiflerinin,
bana göre, önünü almanın başka bir yolu. Bugün İkizdere’nin ve Rize’nin,
Giresun’un o yaylalarını benim gibi eğer siz de gezdiyseniz, gördüyseniz,
oradaki doğal dengeyi, oralardaki o dünya harikası doğayı eğer bu amaçla
-enerji amacıyla- bozmayı, yine, kullanma sularını kirleterek bu insanların
kullanma sularından mahrum edilmesini kafanıza koyduysanız bu yasa da buradan
çıkacak ama ben diliyorum ve umuyorum ki bu dolambaçlı yollarla size karşı
oluşan bu kamuoyunu gidermeye yönelik bu çalışmalarınız, birlik içinde bulunan
o inisiyatifler tarafından geri tepecek.
Gelin, yapmayın. Özelleştirme
alanlarını Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında tutmanın size sağlayacağı bir
yarar yok. Bu yolla keyfinizin istediği birtakım yerlerde -belki ulaştırmayla
ilgili de- o yasal birtakım sıkıntıları aşmanın, yine, Türkiye’de bu
gayrimenkul yatırım ortaklıklarıyla bu bankaların…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
M. NURİ YAMAN (Devamla) –
…ortaklıklarının sağlanmasıyla yapacağınız işlemlerde size bir fayda
gelmeyeceğini belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Yaman.
Önerge üzerinde başka söz
talebi? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bilindiği gibi Kamu İhale
Kanunu kapsamına giren idareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde;
saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu
denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve
kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumlu tutulmuşlardır.
AKP iktidarı göreve geldikten sonra Kamu ihale Kanununun istisnaları
düzenleyen maddesinde;
• 30/7/2003 tarihli ve 4964
sayılı,
• 27/4/2004 tarihli ve 5148
sayılı,
• 14/7/2004 tarihli ve 5226
sayılı,
• 3/3/2005 tarihli ve 5312
sayılı,
• 22/2/2007 tarihli ve 5583
sayılı,
• 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı,
• 20/2/2008 tarihli ve 5737
sayılı,
• 9/7/2008 tarihli ve 5784
sayılı,
• 20/11/2008 tarihli ve 5812
sayılı,
• 25/6/2009 tarihli ve 5917
sayılı
kanunlarla 10 kez değiştirilmiştir. Bu
değişiklikler yukarıda özetlenen kamu ihalelerinde gözetilmesi gereken ilkelere
uygun olmayan düzenlemelerdir.
AKP iktidarı bugüne kadar 1/6/2007 tarihli ve
5680 sayılı, 30/7/2003 tarihli ve 4964 sayılı kanunlara dayanarak, Kamu İhale
Kanununun kapsamında da daraltma yönünde düzenlemeler yapmıştır.
Torba Tasarı ile 4603 sayılı Kanun kapsamındaki kamu bankalarının yanı
sıra doğrudan veya dolaylı iştiraklerinin yapım işleri de Kamu İhale Kanunu
kapsamına alınmaktadır. Bu düzenlemeyi uygun görmekteyiz. Ancak, kapsam
maddesinin ikinci fıkrasında yapılan bir başka değişiklikle kamu bankalarında
olduğu gibi bu bankaların iştiraklerinin yapım işleri dışındaki bütün işleri
Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılmaktadır ki hem bu değişiklik hem de
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa tabi gayrimenkul yatırım ortaklıklarının
kapsam dışına çıkarılması olumlu değerlendirilmemektedir.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Karar yeter sayısı...
BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım Sayın Hamzaçebi.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama
yapacağım.
Bir dakikalık süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ya, var demek… Yani
insanın bir vicdanı olması lazım. Yapma Allah aşkına… Şimdi var, o zaman
var mıydı?
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Dalga geçiyorlar…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Bunun adı dalga geçmek Sayın Başkan…
NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Ne bağırıyorsun?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yani mertçe yapalım bunu, mertçe
yapalım.
Kâtip üyeyim diye oturuyorsun orada...
NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Niye bağırıyorsun?
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.30
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64’üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 180’inci maddesi üzerinde verilen aynı mahiyetteki iki önergenin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeleri yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 180 inci maddesinin (e)
fıkrasında yer alan "yarısından" ibaresinin "yüzde 25
inden", ikinci fıkrasında yer alan "yarısından" ibaresinin
"yüzde 25 inden" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Kemalettin Nalcı efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Kemalettin Nalcı, Tekirdağ Milletvekili.
Buyurun Sayın Nalcı. (MHP
sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın sekizinci
bölümü ve 180’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
bu yapılmak istenen, Devlet İhale Kanunu’nda, bu maddede, kamu bankalarının
daha önceden mal alımlarının ihale kapsamı dışında bulunması, kamu bankalarının
yapım işlerinin 4734 sayılı Devlet İhale Kanunu’na tabi olmasıdır. Şimdi burada
yapılmak istenen konu şu: Belki doğru bir işlem ama suistimale yön verecek
şekilde bir uygulama bu. Şimdi, aynı kanunun, aynı bankaların iştirakleriyle,
yani yüzde 50’den fazla hissesi bulunan kamu bankalarının iştiraklerinin de bu
kanun kapsamından çıkartılması isteniyor.
Değerli milletvekilleri,
biliyoruz ki kanun kapsamı dışına çıkan her şeyde Türkiye’de suistimal söz
konusu. Şimdi, 4734 sayılı Devlet İhale Kanunu bu Meclise üç kere geldi. Her
geldiğinde de doğru geldi yanlış çıktı yani komisyonlardan buraya gelişi doğru
ama buradaki müdahalelerden dolayı yanlış çıktı. Ben bunlarla ilgili size
birkaç tane örnek vermek istiyorum. Tabii içinizde bu işleri bilen arkadaşlar
olmadığı için, bilmeyen arkadaşların müdahaleleri sonucunda bu noktaya geldik.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) –
Biliriz bu işleri.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) -
Sayın Milletvekili, bu konuları siz bilmezsiniz. Bilmediğiniz için de laf
atmayın lütfen Sayın Milletvekili.
Bakın, şimdi iş durum belgesi
vardır. İş durum belgesi nedir? Devam eden bir işte yüzde 80’i geçmişken o işi
yapan müteahhide “Sen bu işi yapıyorsun.” diye bir belge verirler. Bu,
Komisyondan bu şekilde geldi ama buradaki müdahaleler sonucunda öyle bir çıktı
ki, hani, bir laf var ya “Yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan…” Diyor ki:
“Bir işin yüzde 80’inin tamamlanması kaydıyla, ama ilk keşif bedeli bitmek
kaydıyla.” Bugün çıkartılmış olan İhale Kanunu’ndan dolayı iş durum belgesi
kullanılamıyor. Çünkü burada İhale Kanunu’nun ne olduğunu bilen arkadaşlarımız
yok. Müdahale ederken, dışarıdan birilerinin telkinleri sonucunda bunlar
oluyor. Yüzde 100’ü demek, o işin bitmesi anlamındadır. Bugünkü İhale
Kanunu’nda, bilindiği gibi, bir anahtar teslimi var, bir de teklif birim fiyatı
var. Anahtar tesliminde sadece yapılan işin miktarını yüzde 10
artırabiliyorsunuz, teklif birim fiyatta da yüzde 20 artırabiliyorsunuz. O
zaman bunun nasıl siz yüzde 100’ünü bitirtmeyi ve yüzde 80’ine iş durum belgesi
vermeyi düşünüyorsunuz? Hiç olmayacak bir işlemi kanunda çıkarttık, onu burada
becerdik biz.
İkinci bir konu daha var
değerli milletvekilleri: Aynı Kamu İhale Kanunu’nda şirket hissesinin yüzde 51…
Mühendis ve mimar olanlar kendi diplomalarını ve şahsi iş bitirmelerini
kullanabiliyorlar ve altında da şöyle bir ibare geçtik… O da burada yanlış
çıktı, Komisyondan doğru geldi. Her iki ortağın da mühendis olması durumunda
yüzde 50-50 kabul ettik ama mimarları unuttuk çünkü
alelacele buradan bir önerge verildi ve bugün mimarlar bu haktan
faydalanamıyor. Şimdi, biz bir kanun yapıyoruz ama kanunun hepsi, bu torba
kanunda olduğu gibi, hep arkadan bir şeyler geliyor, veriliyor.
Demin ben Sayın Bakana da
sordum, yine aynısını, sağ olsun, kendisi hassasiyet gösterdi... 2008’de bir
varlık barışı çıkarttık. Yatırılan paranın matrahı kadar daha sonraki
incelemelerden muaftı ama KDV’si muaf değildi, kanuni cezaları da muaf değildi.
2009’da aynı kanunun devamını çıkarttık, hepsi muaf. Yani gene bu kanundaki
gibi, ilk önce görevini yerine getiren herkes cezalandırılıyor. Bu kanunda da
aynısını yaptık. Kaç kere, bu üçüncü, dördüncü seferdir, biz cezaları
affediyoruz.
İnşallah, öteki maddede, bu
kanunla ilgili daha farklı görüşlerimi beyan edeceğim.
Hepinize saygılarımı
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Nalcı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
181’inci madde üzerinde üç
adet önerge vardır, geliş sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 181 inci maddesinin
"r" fıkrasında yer alan "yapacağı" ibaresinden sonra gelmek
üzere "50 bin TL'yi geçmeyen" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı Behiç Çelik
Mersin Konya Mersin
Erkan Akçay Mehmet Günal Emin Haluk Ayhan
Manisa Antalya Denizli
Abdülkadir
Akcan
Afyonkarahisar
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım, önerge sahiplerinin istemi hâlinde
de ayrı ayrı söz vereceğim.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 181
inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Selçuk Ayhan R.
Kerim Özkan
Malatya İzmir Burdur
Atilla
Kart
Konya
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Nuri Yaman Sebahat Tuncel Şerafettin Halis
Muş İstanbul Tunceli
M. Nezir Karabaş Fatma Kurtulan Hasip Kaplan
Bitlis Van Şırnak
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Atilla Kart konuşacak.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Atilla Kart, Konya Milletvekili… (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 181’inci maddeyle ilgili olarak tarafımızdan
verilen önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
181’inci maddede Kamu İhale Yasası’na yine bir istisna düzenlemesi getiriliyor.
Şöyle deniyor: “Fakir ailelere kömür yardımı yapılmasına ilişkin Bakanlar
Kurulu kararnameleri kapsamında; işleticisi kim olursa olsun, Türkiye Kömür
İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünün kendisine veya bağlı ortaklık veya
iştiraklerine ait olan kömür sahalarından yapacağı mal ve hizmet alımları,”
Değerli milletvekilleri,
bakıyoruz, Kamu İhale Kanunu’nda, 2002 yılında yasalaşan Kamu İhale Kanunu’nda
Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı zamanında 58 maddede değişiklik yapılmış.
Daha evvelki konuşmacı arkadaşlarım 20’li bir ifade kullandılar, o ifadelerin
hatalı olduğunu hemen ifade ediyorum. 58 maddede 157 değişiklik yapılmış
değerli milletvekilleri.
Kamu
İhale Kanunu, kamu yönetiminin en temel kanunlarından birisi. Peki, bir
siyasi iktidar Kamu İhale Kanunu’yla bu kadar oynama ihtiyacını neden duyar?
Bunu açıklamak gerekiyor. Aslında, bu ihtiyacın açıklanması, bu siyasi
iktidarın yönetim karakteristiğini göstermesi bakımından da önemlidir diye
düşünüyoruz. Bu çerçevede ben, bunun gerekçesini, bu istisnaların gerekçesini
sizlere anlatmak istiyorum.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
elimde Hazine Müsteşarlığı Hazine Kontrolörleri Kurulu Başkanlığının bir raporu
var. O rapordan belli paragrafları bu maddede ve devam eden maddelerde sizlerle
paylaşmak istiyorum, bu konuda sizleri bilgilendirmek istiyorum, bu konulardaki
gelişmeleri sizlerin sorumluluğunuza, duyarlılığınıza tevdi etmek istiyorum.
Ne deniyor bu raporlarda?
Aynen okuyorum değerli arkadaşlarım: “Kamu zararının firmalardan tahsiline
ilişkin olarak...” Aslında bunları okumanın çok da bir anlamının olmadığını
elbette çok iyi biliyoruz çünkü maalesef siyasi iktidar, yine bildiğini yapmaya
devam edecek ancak bu gerçeklerin, bu raporların Meclis kayıtlarına, Meclis
tutanaklarına geçmesi gerekiyor. Bu düşünceyle, bu gerekçeyle okuduğumuzu bir
kez daha, yeri gelmişken ifade ediyorum. Şöyle diyor raporlarda: “Türkiye Kömür
İşletmelerine böylesine yükseltilmiş fiyatlarla kömür satışları sırasında aşırı
kâr eden bu firmaların gerçekleştirilen işlemlerden haberdar olmadıkları ve bu
işlemler dolayısıyla masum olduklarını düşünmenin mümkün olmadığı,
gerçekleştirilen bu işlemler sonucunda kaybedenin kamu, kazananın ise özel
firmalar olduğu...” Devam ediyor: “İlgili firmalara ihtarlar yapılmasına rağmen
aynı durumun devam etmesi kapsamında sözleşmenin feshedilmesi ve ödenen
tutarların geri alınmasının Türkiye Kömür İşletmeleri yetkililerinin usulüne
uygun ve etkin muayene ve kabul komisyonu kurmayarak denetim yapmamaları
sebebiyle çok zor hâle geldiği…” Yani açıklaması şu: “Türkiye Kömür İşletmeleri
Kurumu suç delillerini yok ediyor.” diyor rapor. Hazine raporu bunu tespit
ediyor. Devam ediyor: “Yukarıda bahsedilen işlemlerden aşırı
kâr eden firmaların bu kazançlarından doğan vergilerini tam ve zamanında
ödediklerinden emin olunmasının bir diğer kamu sorumluluğu olduğu, bu sebeple
raporumuzda tespit edilen ihale işlemleri dolayısıyla kendilerine ödeme yapılan
firmalar hakkında vergi incelemesi yapılması amacıyla raporumuzun bir örneğinin
Maliye Bakanlığına gönderilmesi, yapılan vergi incelemesi dolayısıyla
düzenlenen raporun bir örneğinin de bilgi amacıyla Hazine Müsteşarlığına
gönderilmesi...” Yani kayıt dışı yapılanma ve vergi kaçağından söz ediliyor
ve vergi incelemesi yapılması yönünde ilgili birimlere suç duyurusu yapılıyor.
Buradan Hükûmete yöneltiyoruz sorumuzu, ilgili bakana yöneltiyoruz: Bu
incelemeler yapıldı mı? Yapılmadıysa hangi gerekçeyle yapılmadı? Bu konularda
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve kamuoyunun bilgilendirilmesi gereğini ifade
ediyorum.
Genel Kurulu bu
değerlendirmelerle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Kart.
Aynı mahiyetteki önerge
üzerinde söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu, kömür maddesidir. Tabii, seçimler
yaklaştı. Yine kömürü seçimde propaganda aracı olarak Sosyal Yardımlaşmayla
valilerimiz, kaymakamlarımız taşımaya başlayacak. Fakir ailelere kömür
dağıtımını ihalesiz yapmak gibi masum bir gerekçenin altında milyar dolarlık
yolsuzluklar, suistimal, ihale yolsuzlukları yaşandığı gibi -çok açık
söylüyorum- 2007-2009 seçimlerinde en fazla kullanılan
suistimal ve etik olmayan yollardan biri kömür olmuştur. Şırnak’ta şimdi,
Türkiye Kömür İşletmeleri yok ama orada müteahhitler
alıyor, rödovans sistemiyle il özel idarelerine -biliyoruz- bunları TKİ’ye
ihale ediyor. Şimdi, bu sistemle il özel idarelerine belli bir miktarda ödeme
yapılıyordu. Bu da baypas edilecek çünkü örneğin Şırnak İl Meclisinin yüzde
90’ı BDP’li üyelerden oluşuyor ve oranın da gelir kaynaklarını bir bakıma
azaltmayı hedefliyor. Bu, sadece bu kadar değil. Keşke bu kadar masum olsaydı,
keşke kömürü seçim propagandasında yalnızca kullansaydınız.
Bakın, kömür kaynaklarına
bakıyoruz. Meskenlerde kullanılan, kayıt şartlı, ısınma amaçlı kömür ithalatı
bir de sanayide kullanılan sanayi kömür ithalatı. Bunun rakamları dehşet verici
boyutlardadır. Gümrük başmüfettişliklerinin eli altında
yargıya sevk edilen suç fezlekeleri, sahte kargo manifestoları, Türkiye’deki
tüm kömür ithalat limanlarında -ithalat limanlarında diyorum- yapılan
yolsuzlukların milyar dolarları, özellikle kaliteli kömür analiz raporlarının
gümrük idarelerinde dayatma yapılarak ithal edilen Rusya ve Ukrayna menşeli
Türkiye devleti ısınma amaçlı kömür standartları konusu, bütün bunları
aldığımız zaman, burada hiç de masum olmayan bir yaklaşımı bu torbanın içine
koyarak, âdeta yolsuzlukların torbası durumuna getiriliyor.
Şimdi, kömürlerin yurda ithal
edilmesinin hangi menfaat karşılığında sağlandığı araştırılmadığı gibi, son
dokuz yılda sadece özel sektöre satılarak yurda sokulan ortalama 100 milyon
tonu aşkın standart dışı kömür var arkadaşlar. Standart dışı,
hem sanayi hem yakıt olarak kullanılan.
Şimdi, bu sahte kömür analiz
raporları var, sahte kömür kalite sertifikası var, sahte CIF, yine, kömür
maliyet faturası gibi işlemlerle, ayrıca devletin milyarlarca lira zarara
sokulması var.
Şimdi, arkadaşlar, elimizi
vicdanımıza koyalım. Bu kadar yolsuzluk, bu kadar usulsüzlük,
bu kadar adaletsiz seçim sisteminde, bu kömürün kullanılması ve bu kömür
kullanılırken bir taraftan da maden ocaklarında işçilerimizin göçükler altında
can vermesi, Zonguldak’ta yaşananlar, Kahramanmaraş’ta yaşananlar,
işçilerimizin asgari ücretle ölüme gidişlerini kıyasladığımız zaman vicdan ve
insaf sınırlarının zorlandığı bir Türkiye fotoğrafının ortaya çıktığını
görüyoruz.
Şimdi soruyorum: Fakir
ailelere kömür dağıtmak için, bu ihaleyi kaldırmak için illaki 2011
seçimlerinden dört ay öncesi mi gerekiyordu arkadaşlar? Zaten yapıyordunuz.
Zaten şu an, gidin, bu fakirlere dağıtılan 5 tane kömür numunesini alın. Bir
tane Doğu’da alın, bir tane Karadeniz’de alın, Akdeniz’de alın, Ege’de alın,
bir de İç Anadolu’da alın. Eğer bu alacağınız 5 numunenin de hepsi kalitesiz,
hepsi de bilimsel olarak tüketilmesi zararlı olan kömür değilse, göreceksiniz…
Hakkâri ili niye hava kirliliği yaşıyor diye sormak lazım.
M. NURİ YAMAN (Muş) – Ağrı’da,
Ağrı’da!
HASİP KAPLAN (Devamla) –
Yine, Ağrı’da niye hava kirliliği yaşanıyor, sormak lazım. Ağrı’nın 5 tane AK
PARTİ’li milletvekili var. İşte bu kalitesiz kömüre bol…
Bu da değil, bir de Şırnak’ta
6 tane termik santral çalışması var. Buna kaynak yaratılıyor.
Bunun maddeden çıkması vicdan
gereğidir diyor, saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Kaplan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki iki
önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
Elektronik cihazla oylama
yapacağım çünkü sayın kâtip üyeler arasında tenakuz var.
Oylama için bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır ve önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 181 inci maddesinin
"r" fıkrasında yer alan "yapacağı" ibaresinden sonra gelmek
üzere "50 bin TL'yi geçmeyen" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Behiç Çelik (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Abdülkadir Akcan, Afyonkarahisar Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun tasarısının
181’inci maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2002
seçimlerine gelirken, yoğun bir şekilde Adalet ve Kalkınma Partisi, ilk defa
seçime girerken yolsuzlukla mücadele edeceği vaadiyle oy istedi ve vatandaş da
bu oyu verdi. Gelir gelmez pek çok 58’inci Hükûmetten önce kurulmuş
hükûmetlerin bakanları hakkında Meclis soruşturması açılması talebiyle
önergeler verildi. Bu önergelerin mesnetlerinde, gerekçelerinde, yüzde 80’inde,
keşif artışları yoluyla görevi kötüye kullanmış olma gerekçesiyle verdi.
Gerekçenin gerekçesini ifade ederken de “Efendim, keşif artışı, ihalesiz iş
vermek demektir.” denildi.
Şimdi, burada o dönemde,
57’nci Hükûmet döneminde yoğun çalışmalarımız sonunda çıkardığımız 4734 sayılı
Kanun’un “İstisnai Hükümler” maddesinde değişiklik yapmayı ve o maddeye bazı
ilaveler yapmayı öngörüyoruz. Sayın Atilla Kart biraz önce ifade etti. Doğru;
on beş sefer direkt bu kanunu değiştirmeye yönelik kanun tasarıları geldi ama
değişik kanun tasarıları içerisinde bu kanunu değiştirecek 158 teklifte
bulunuldu ve değişiklik gerçekleşti. Şimdi bu, 159’uncu.
Değerli milletvekilleri,
bizim önergemiz, bunu 50 bin lirayla sınırlandırın. Bizim amacımız bu.
“İhalesiz iş vermek görevi kötüye kullanmaktır.” mantığıyla hareket eden bir
Meclis grubunun güvenoyu verdiği Hükûmetin tasarısı bu. İhalesiz iş vermek
mademki görevi kötüye kullanmaksa, niçin görevi kötüye kullanmayı legal hâle
getiriyorsunuz?
Bizim itirazımız, asla ve
kesinlikle, fakir ailelere kömür yardımı yapmanın önüne engeller koymak değil,
bu amaçla değil. Devletin alım işlerinin düzgün, planlı, programlı, herkes
tarafından bilinir hâlde gerçekleşmesi, mal ve hizmet alımlarında. Bizim
amacımız bu. 2002 yılında çıkardığımız 4734 sayılı Kanun
“2003 yılında, bir sene sonra yürürlüğe girsin.” hükmünü ortaya koyarken
amacımız, hazırlık yapılsın, insanlar, kamu görevlileri, yapacakları
ihalelerde, yapım işleri de dâhil, ciddi bir hazırlık döneminden sonra ihale
noktasına gelinsin diye bir yıl gecikerek Kanun’u uygulamaya sokmayı
öngörmüştük yani önceden planlı davranmak işi kolaylaştırır. Önceden
planlı davranmayıp “El terazi, göz mizan.” mantığıyla bu devleti yönetmeye
kalkanlara kolaylık olsun diye bu madde değişikliğine gidiyoruz. Bunun anlamı,
mantığı budur.
Bu neyi getirir biliyor
musunuz değerli arkadaşlar? Üzerinde çalıştığımız torba tasarı, Sayın
Başbakanın Haziran 2010 ayında verdiği sözün gereğini yerine getirmek için. Bu
sözü yerine getirme de… Tasarı ilk Meclise sevk edildiğinde yirmi küsur
maddeliydi, burada da devletin alacaklarını tahsilde kolaylık getirmeyi
öngörüyordu. Yani, eğer devlete borcu olanlar varsa, bunlar sıkıntıdaydı,
devlete vergi borcu olan kişiler ihaleye giremiyordu. Şimdi,
bu önergeyle biz, doğrudan temin yoluna gittiğimiz zaman, kişide, kömürü
havzalarından, TKİ’ye, Kömür İşletmelerine ait olan havzalardan kömürü
çıkaracak olan şirketlerden doğrudan temin yoluna gitmek istiyoruz ya bu
maddeyle, doğrudan temin yoluna giderken o kömürü çıkaran iş adamları,
şirketler çalıştırdığı adamın sigortasını ödedi mi ödemedi mi, buna bakmadan,
devlete vergi borcu olup olmadığına bakmadan doğrudan alım yapacağız. Oysa,
ihaleyle olduğu zaman ihaleye gireceklerin devlete vergi borcu, prim borcu
olmaması ön plandaydı. İşte, bunların hepsini baypas yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) -
Bu nedenle, önergemizle bunun sınırlandırılmasını talep ediyoruz.
Önergemize destek bekliyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
182’nci madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 182 inci maddesinde yer alan
"yüzde 15" ibaresinin "yüzde 25" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı Behiç Çelik
Mersin Konya Mersin
Erkan Akçay Mehmet Günal Emin Haluk Ayhan
Manisa Antalya Denizli
Kemalettin
Nalcı
Tekirdağ
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Şimdi bu
önergeleri okutup birlikte işleme alacağım, önerge sahiplerinin istemi hâlinde
de kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 182
nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Atila Emek Selçuk
Ayhan
Malatya Antalya İzmir
Atilla
Kart
Konya
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Nuri Yaman Sebahat Tuncel Şerafettin Halis
Muş İstanbul Tunceli
M. Nezir Karabaş Fatma Kurtulan Hasip
Kaplan
Bitlis Van Şırnak
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, katılamıyoruz.
BAŞKAN – Aynı mahiyetteki
önerge üzerinde söz isteyen Atila Emek, Antalya Milletvekili.
Buyurun Sayın Emek. (CHP
sıralarından alkışlar)
ATİLA EMEK (Antalya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 182’nci maddesine ilişkin önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum.
Konuşmama başlarken yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, tasarının
182’nci maddesiyle 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 63’üncü maddesi
değiştirilmektedir. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana, Kamu İhale
Kanunu, doğrudan en çok değiştirilen, yer yer de şimdi olduğu gibi torba
yasalar içinde değişikliğe tabi tutulan bir kanundur. Toplumda yolsuzluğun,
vurgun ve talanın yapıldığı alan ihalelerde kendini göstermektedir. AKP
İktidarının bu avantajlı alanı daha avantajlı kılmak için bu değişiklikleri
yaptığı açıktır. AKP yönetiminde olan belediyelerden tutun, bakanlıklar
bünyesinde yapılan ihalelerde yolsuzluklar günlük olaylar hâline gelmiştir. Ne
acıdır ki, bu konuda, iktidarın gücü karşısında yolsuzluk yapanlar hakkında
sağlıklı sonuç elde etmeye yönelik bir soruşturma yürütülememiştir. Açık
ifadesiyle, AKP İktidarında yapanın yaptığı yanına kâr kalmıştır. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak halkımız aleyhine işleyen bu uygulama ve anlayışların
karşısında olduğumuzu, yolsuzluk yapanların bağımsız yargıda hesap verecekleri
günlerin yakın olduğunu ifade etmek isterim.
Sayın milletvekilleri,
tasarıya gece yarısı verilen önergeyle eklenen bu hükümle 4734 sayılı Kanun’un
63’üncü maddesi değiştirilmiştir. Bu değişikliğin bu şekilde torba yasa içinde
yapılmış olması düzenlemenin iyi niyetten uzak olduğunu açıkça ortaya
koymaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
düzenleme, yaklaşık maliyeti eşik değerlerin altında kalan ihalelerde sadece
yerli isteklilerin katılması konusunda bir değişiklik içermemektedir; yaklaşık
maliyeti eşik değerin üzerindeki ihalelerden hizmet alımı ve yapımı işlerinde
de bütün yerli isteklilerin lehine fiyat avantajı sağlamada herhangi bir
değişiklik öngörmemektedir. Getirilen değişiklik, yaklaşık maliyeti eşik değerin
üzerindeki mal alımlarında eğer yerli malı teslim edilmişse yerli isteklilerin
yanı sıra yabancılara da fiyat avantajlarından yararlanma hakkı vermektedir.
Sayın milletvekilleri,
bütünüyle bakıldığı zaman, bu değişiklik, yerli malı teslim eden firmalarla
daha büyük ölçekteki yabancı firmaları rekabet etmeye zorlamaktadır. Böylece
yerli firmaların aleyhine yapılmış bir düzenlemedir.
Değerli arkadaşlarım, bu
düzenlemenin AB Uyum Komisyonunda da değerlendirilmesi gerekirdi. Plan ve Bütçe
Komisyonunda tasarıya gece yarısı eklendiği için tartışma ve değerlendirme
olanağı olmamıştır. Ayrıca, değişikliğin, Türkiye'nin AB müktesebatına uyumu
açısından ne ölçüde uyuştuğu da bilinmemektedir.
Sayın milletvekilleri,
görüşülmekte olan torba yasa tasarısı ve 4734 sayılı Kanun’un 63’üncü maddesini
değiştiren 182’nci madde AKP anlayışını ortaya koymaktadır. AKP, toplumun temel
sorunlarını, işsizliği, yoksulluğu, yolsuzluğu ortadan kaldırmak yerine bu
konuda kimi yakın ve yandaş çevrelere olanak tanımak üzere bu düzenlemeleri
yapmaktadır. Toplumun büyük kesimi sıkıntı içinde kıvranırken, milyonlarca
insan gece yatağa aç girerken AKP bu tür düzenlemelerle belli kesimlere
avantajlar sağlamakta, vurguna ve talana yol vermektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; seçim yatırımı olarak yapılan bu değişiklikler büyük halk
kesimlerine bir katkı vermemekte, sıkıntı içinde kıvranan esnafı, çiftçiyi,
işsizi, yoksulu rahatlatma olanağından yoksundur. Bu nedenle, toplumun büyük
bir kesimini teşkil eden bu çevreler, yapılacak ilk seçimde AKP’ye “Dur”
diyecek ve AKP iktidarına son verecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle,
182’nci maddenin tasarı metninden çıkarılmasını takdirlerinize sunar, yüce
Meclise saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Emek.
Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Nezir Karabaş, Bitlis Milletvekili.
Buyurun Sayın Karabaş. (BDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 182’nci
maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
burada tek sözcüklü bir değişiklik var. Daha önce geçerli olan bir madde, bir
sözcük değiştiriliyor. Aslında çok dikkatli okunmadığı zaman göze de batmayan
bir değişiklik. Şimdi mevcut daha önceki yasada; “Sanayi ve Ticaret
Bakanlığıyla ilgili diğer kurum ve kuruluşların görüşleri alınmak şartıyla,
ihalelerde, alımlarda yerli malı veren yerli firmalara yüzde 15 oranında
avantaj sağlanır” diyor. Şimdi burada yapılan bir düzenlemeyle, yerli malı
teslim etme koşuluyla yabancı şirketler de yararlanacak. Şimdi bu hangi
ihtiyaçtan kaynaklanmıştır? Eğer, Avrupa Birliği uyum
yasaları çerçevesinde yapılması gereken bir düzenlemeyse, bu tür bir düzenleme
Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda tartışılır, değerlendirilir, ondan sonra da
Genel Kurula iner; fakat apar topar bu torba yasanın içine konulmasında acaba
hangi yabancı firmalar bu süre içinde bazı ihalelerde yerli malı verip yüzde 15
avantaj sağlama konusunda bir talep içindedirler? Hangi firmaların bu
tür bir baskısı vardır seçim üzerinde? Bu herkesin aklına gelir.
Değerli milletvekilleri,
torba yasayı tartışıyoruz. Bu yasada vergi, sigorta, diğer idari borçlarla
ilgili, alacaklarla ilgili bir sürü aflar, krizden kaynaklı belli kesimlere
sağlanan avantajlar var. Yine bu yasada toplumunun değişik kesimlerinin
beklenti içinde olduğu yasalar var. İktidarıyla, muhalefetiyle tartışılıyor.
Bazen, bazı maddelerde AKP’nin dayatması olsa bile tüm muhalefet diğer
konularda düşüncesini dile getiriyor.
Ancak mevcut yasa tasarısıyla
ilgili dünkü bölümde bir yasa maddesi vardı, 177’nci madde ve buradaki 58’inci
geçici madde, bu madde AKP, CHP ve MHP’nin ortak oylarıyla geçti. Değişiklik
önergeleri her ne kadar basit verilse bile geçti. Çok kapsamlı bir af yasası
getiriliyor. İşte, 80’den bu yana okulla ilişkisi kesilen hangi suçu işlemiş
olursa olsun tüm kesimlere, hangi mahkûmiyeti yaşamış olursa olsun tüm
kesimlere bir af getiriliyor ve Komisyonda verilen önergelerle bunun sınırı da
kaldırıldı. 70’te de, 60’ta da belli okulla ilişiği kesilenlere bu af getirildi
ancak bir istisna konuldu buna, terör suçlarından mahkûm olanlar.
Şimdi, ben, siyasi partilere
bir şey demiyorum. Trabzon’un, Rize’nin, İstanbul’un milletvekillerine de fazla
bir şey demiyorum, aslında herkesi ilgilendirir de bu sorun, ben şunu merak
ediyorum: Yarın öbür gün hem iktidar hem muhalefet milletvekilleri
Diyarbakır’da, Hakkâri’de, Bitlis’te, Dersim’de, Ağrı’da, Kars’ta çalışma
yürütürken, seçim çalışmaları, Kürt gençlerine, onların anne, babalarına dönüp
ne diyecekler? Biz bir torba yasa çıkardık, tüm kesimleri ilgilendiren maddeler
vardı ve bir af çıkardık. 1960’tan bu yana katillere de, tecavüzcülere de, hırsızlara
da, adam öldürenlere de, herkese af çıkardık ancak sizleri dışında tuttuk mu
diyecekler? Yarın öbür gün, insanlar, gençler, siz bölgeye gittiğiniz zaman,
değerli milletvekilleri, yüzlerinize dönüp “Ben bir mitinge katıldığım için,
bir Nevroz’a katıldığım için okuldan atıldım, ceza yedim…” 3713 sayılı Terörle
Mücadele Yasası’ndan ceza yemeyen Kürt neredeyse yoktur. Çocuklarımız, on üç
yaşındaki çocuklarımız ceza aldı. Ne diyeceksiniz, neyi savunacaksınız? İktidar
ve muhalefet milletvekilleri, Diyarbakır’da ne diyeceksiniz, Muş’ta ne
diyeceksiniz, çok merak ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 182 inci maddesinde yer alan
"yüzde 15" ibaresinin "yüzde 25" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Behiç Çelik (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Sivas) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Kemalettin Nalcı, Tekirdağ Milletvekili.
Buyurun Sayın Nalcı. (MHP
sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın sekizinci bölümünün 182’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
maddeyle burada yapılmak istenen, eşik değerin altındaki ihalelerde de yabancı
isteklilerin girmesini sağlamaktır. Bir önceki kanunda sadece eşik değerin
üzerindeki ihalelere yabancı isteklilerin katılımı sağlanmakta ve burada yerli
istekliler lehine yüzde 15 fiyat avantajı uygulanmaktaydı. Şimdi, bu getirilen
değişiklikle aynı eşik değerin altında da bu ihalelere girecek yabancı
isteklilerin katılımının sağlanması ve bunlarda da yerli istekliler lehine
yüzde 15 mertebesinde bir avantaj sağlanması öngörülmüştür. Fakat tabii, burada
önemli bir husus atlanıyor, bir önceki kanunda da, 181’de de atlandı. 181’de
biz, kömür alımlarında ihale kapsamı dışına çıkarttık ama,
bunu, sadece Türkiye Kömür İşletmelerini çıkarttınız. Bu kömür alımlarını yapan
özel idareler. Bu açmazı nasıl çıkacaksınız? Yani burada kanun çıkarırken
bunlara dikkat edilmiyor. Yani bir şey çıkıyor, işte şimdi de Komisyon
toplandı, yeni ek bir kanun daha çıkacak. Bu kömür alımlarını yapacak olan
Türkiye Kömür İşletmeleri mi yoksa il özel idareleri mi? Yine bu kanunun, sizin
çıkarmış olduğunuz 181’in uygulamasını göremeyeceksiniz.
Değerli milletvekilleri,
Devlet İhale Kanunu nedir? Kamu tarafından satın alınacak hizmetlerin rekabet
koşulları dâhilinde açık ihale şeklinde yapılmasıdır ama ne yazık ki bugün
gelmiş olduğumuz noktada Devlet İhale Kanunu’nun içindeki boşluklardan kaynaklanan
bir ton suistimal oluyor.
Bir kere, şunun altını çizmek
istiyorum: İdareler bu konuda çok keyfiyet içindeler değerli milletvekilleri.
Siz bir ihale açıyorsunuz, ihaleye istekliler dosya alıyor, hazırlanıyor, bir
ton hazırlık yapıyor, ihaleyi giriyor, ihale sonucunda ihale sonuçlanmadan
teklifler veriliyor fakat idare kalkıyor diyor ki: “Ben bu ihaleyi iptal
ettim.” Neye göre iptal ettin, suistimal mi var? Yok. Neden? “Alan kişiyi ben
beğenmedim.” Böyle çok örnekler var değerli milletvekilleri. Böyle keyfiyet
olmaz.
İkinci konu şu: Şimdi biz
“aşırı düşük sınırı” diye devlet ihalelerinde bir kıstas getirdik. “Aşırı
düşüğün altında sorgulama yapacağız.” diyoruz, idareye keyfiyet veriyoruz.
“Aşırı düşük.” diyoruz. Aşırı düşükse bunun altındaki savunması olmaz, bunun
altına ihale verilmez. O zaman bunu kanun olarak getireceksiniz, eğer
Türkiye’de devlet ihalelerini bir düzene sokmak, keyfiyetten çıkartmak
istiyorsanız aşırı düşük sınırın altındaki kişileri eleyeceksiniz. Ama ne
oluyor? İdarenin keyfiyetine veriliyor, aşırı düşüğün altındaki kişiler bir
sorgulamayla isteniyor, doğru veya yanlış, ihale verilebiliyor, ta ki o ihaleye
giren kişilerin itirazına kadar. Değerli milletvekilleri,
tabii, burada Devlet İhale Kanunu’nun içindeki hususlara çok iyi bakmak lazım. Buradaki
arkadaşların, demin de söylediğim gibi, bu konulardan bilgisi olmadığı için
bazı detayları kaçırıyorlar.
Şimdi “mal alımlarında,
doğrudan temin” diye bir kıstas var. Doğrudan temin hiç ihale kapsamı dâhilinde
değil. Ve kendi bölgemde bulunan bir belediye de (Kapaklı Belediyesi) 2005-2009 yılları arasında tam 15 trilyon liralık böyle alım
yapmış ve bir ton usulsüzlük var. Ama İhale Kanunu’nda değerlendirilmediği için
hiçbir işlem yapılamıyor. Değerli
milletvekilleri, doğrudan alımları da Devlet İhale Kanunu kapsamına sokmamız
lazım. Aynı çerçeve içinde ama kanun sayılmıyor.
Değerli milletvekilleri, bir
de şunun altını çizmek istiyorum: Bugün toplu konutlarda KDV uygulamasını
kaldırmamız lazım. Bu, Toplu Konut İdaresinin vatandaşlara yüzde 18, yüzde 20
daha ucuz konut vermesini sağlayacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle
hepinize saygılarımı sunuyorum.
Sağ olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Nalcı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni
madde ihdasına dair bir önerge vardır. Malumları olduğu üzere, görüşülmekte
olan tasarı ve teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı
veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini
isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açılacağı, İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası
hükmüdür.
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine
göre de yeni bir madde olarak görüşülmesine, komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır ve bu maddede, belirtilen sayıda
önerge verilebilir.
Bu nedenle, önergeyi okutup
Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısına aşağıdaki yeni çerçeve maddenin 183 üncü madde olarak eklenmesini ve
sonraki maddelerin buna göre sıralanmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Suat Kılıç İhsan Koca
Kayseri Samsun Malatya
Öznur Çalık Durdu Mehmet
Kastal
Malatya Osmaniye
Madde 183- 4734 sayılı
Kanunun 68 inci maddesinin (c) fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “toplu
konut projelerinde” ibaresi “projelerde” olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Sivas) – Sayın Başkan, salt çoğunlukla Komisyonumuz
çalışmalara…
BAŞKAN – Lütfen ellerini
kaldırırlarsa sayın üyeler…
HASAN ANGI (Konya) – 23
kişiyiz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın
Başkan, söz istiyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Emin
Haluk Ayhan konuşacak.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Başkan, biz de söz istiyoruz.
BAŞKAN - Madde üzerinde Barış
ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan.
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN
(Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu torba kanun, bir tuzak
kanun, bir zorba kanun, bir adaletsiz kanun tasarısı, bir haksız, hukuksuz,
eşitlikçi olmayan ve her gün yeni yeni maddelerin konulduğu, yeni yeni
eklemelerin yapıldığı ve her gün şişirildiği bir torba kanuna döndü. Bugün
Mecliste alt komisyonda bir ayı aşkın tartıştığımız bu tasarı, üst komisyonda
bir ayı aşkın tartıştığımız bu tasarı, üstelik dokuz tane ihtisas komisyonundan
geçmeyerek buraya gelirken şimdi de yeni bir madde ihdasıyla önerge veriyor
iktidar partisi yani son günde, görüşmelerin son dakikasında madde ihdasında
bulunuyor. Yine ihale kanunlarını baypas ediyor, yine önündeki bütün yolları
açıyor ve yine kendi yandaşlarına istedikleri ihaleleri vermek için maddeler
ihdas ediyor, şu an yapılan bu.
Efendim,
eski kanunda sadece Toplu Konut İdareleri projeleri için İhale Kanunu’nun var
olan hükmü yani TOKİ için var olun hükmü diyelim, TOKİ’nin sınır tanımaz,
istediği alana yaptığı binaların, istediği yerlerde yükselttiği binaların otuz
kat, yirmi kat, keyfince, istediği gibi belediye imar planlarını baypas ettiği,
istediği gibi şehirciliği katlettiği, istediği gibi şehir kültürünü, şehir
yaşamını, insan yaşamını beton blokların içine gömdüğü yetmiyormuş gibi şimdi
de projeler olarak değiştiriyor; sınırsız, sorumsuz, ne olduğu belli olmayan
projeler olarak, “bütün projeler…” Yani şu anlama da gelebilir:
İstediğiniz projeyi bu hükme uygulayabilirsiniz. Bu nasıl bir anlayıştır? Bu
niye ilgili komisyonunda, ilgili Bakanlığında, ilgili uzmanlık alanında
görüşülmeden son dakika maddesi olarak buraya geliyor?
Bu kalitesiz yasa çıkarma
anlayışı, bu milletin iradesiyle oynama anlayışı, bu yaklaşım Türkiye
demokrasisinde onarılmaz tahribatlar yaratacaktır. Bu tahribatların izini
silmek bile, inanın, zaten var olan, az olan, gelişmekte olan demokrasinin
bütün hayat damarlarını tıkayacaktır.
Önümüzde bir seçim var. Üç
dört ay sonra Meclis, şu veya bu şekilde milletin iradesi tecelli edecek fakat
buna dahi güveni olmayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Yani ne olur, ne
olmaz; bu Mecliste, millettir, halktır, bize bir şaka yapar, bu fırsatı
kaçırırız diye son dakika maddeleri getiriyor.
Arkadaşlar, demokrasi bu
değil. İnsan hakları, hukuk, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler bu değil.
Demokrasi denilen olay üç temel unsurun üzerinde gelişir: Biri siyasal
demokrasidir. O siyasal demokraside, milletin iradesine saygı duyanlar önce
lider sultasını kaldırır, parti içi hukuku geliştirir, sonra milletin, halkın
önüne koyduğu seçim barajlarını kaldırır ve milletin iradesine saygılıysa,
seçmenin kendi milletvekilini özgürce seçmesinin yollarını açar.
Bakıyoruz ki, demokrasinin
siyasi irade ayağını ayaklar altına almışsınız. Kenan Evren’in barajına, seçim
sistemine, parti diktatoryasına, tek parti rejimine gayet güzel alışmışsınız.
Yine, ekonomik boyutuna
baktığımız zaman, daha vahim bir tabloyla karşılaşıyoruz. Bu
madde onlardan birisi işte. İhale olayını baypas etmek, denetimi baypas
etmek ve istediği gibi, istediği işi engelsiz, pürüzsüz kaldırmak, “Nasılsa
yargıyı da siyasallaştırdım, kendi doğrultumda geliştiriyorum.” diyerek, yargı
engelinin de aşıldığı bir ortamı hazırlayarak yürümek…
Evet; ekonomi sacayağı da yok
bu demokrasinin Türkiye’de sayenizde çünkü şeffaflaşma yok, çünkü ekonomiyi
anlaşmazlıklar içine aldınız, uzmanlık alanından kurtarmadınız, günlük hayata
ve demokrasi bilincine taşımadınız. Bunun sonucudur Türkiye’de yüzde 1 çok
mutlu bir zengin yarattınız ve kendi zenginlerinizi yarattınız, TÜSİAD’ı bile
orta sınıfa indirdiniz; maşallah üç senede, beş senede holdingleri olan,
şirketleri olan, altında gıcır gıcır arabaları
demeyeceğim uçakları olan, sonradan, beş yılda türeyen zenginler yarattınız.
Bakıyoruz, bu sekiz yıllık iktidar süresi içinde Türkiye’nin fotoğrafında yüzde
99’larda ezilen, yoksulluk içinde olan, açlık sınırı altında olan bir fotoğraf;
bir tarafta da zenginleşenler, ihalesiz iş kapanlar, aş kapanlar, uçaklara da
binenler, gemiciği olanlar, yolsuzluk, ihale denince de her şeyi mübah gören
bir anlayış.
Arkadaşlar, bu, sosyal
devleti, sosyal toplumu dinamitliyor. Bu ekonomik ayağı olmadı mı demokrasinin,
ihalesiz projelerinizi hayata geçirmeye başladığınız zaman bu ülkenin DNA’sıyla
oynarsınız, sosyal toplumu dinamitlersiniz. Sosyal patlamalara zemin
hazırlayacak girişimlere neden oluyorsunuz bu şekilde. İşte, sosyal adalet,
21’inci yüzyılın bu nedenle en önemli göstergelerinden birisidir.
Yine, demokrasi anlayışınızda
da kültürel demokrasinin yeri yok çünkü demokrasinin üç önemli saç ayağından
biri de çoğulculuktur, kültürel farklılıkların zenginlik olarak kabulüdür,
onların yaşatılmasıdır, saygı gösterilmesidir. Sizin tekçi anlayışınızla,
herkesi yok sayan anlayışınızla, herkesi tek dine, herkesi tek mezhebe, herkesi
tek dile sokma gayretiniz torna siyasetinizle para etmeyecektir. Bu torna
siyasetinizi Mussolini ve Hitler faşizmi döneminde yine çok oy alarak;
Hitler’in çok oy alarak kazandığını ve dünyaya faşizmi bela ettiğini herkes
bilmelidir yakın tarih açısından. Auschwitz Kampı’na giden Sayın Mevlüt
Çavuşoğlu ve Egemen Bağış o kampta, yine o kampı yaratanların, yine oyla, salt
çoğunlukla iktidara gelen Hitler’in Nazi Partisi olduğunun da, gerçeğin altını
görmesi gerekir.
Şimdi, siz, bu kültürel
demokrasiden de nasibinizi alamıyorsunuz böyle torba kanunları getirerek ve en
vahimi “Lozan” demiyorsunuz, “azınlık hakları” demiyorsunuz, “evrensel
beyanname” demiyorsunuz, “insan hakları” demiyorsunuz, “çerçeve sözleşme”
demiyorsunuz, “çocuk sözleşmeleri” demiyorsunuz ve bütün bunlarda da eğer ki
bir farklı kültür, bir dil varsa ona da çekince koyuyorsunuz. Sadece o da
değil, bakıyoruz, Kıbrıs halkını aşağılıyorsunuz, “besleme” diyorsunuz; bir
bakanınız, Başbakan yardımcınız gidiyor, birkaç sendika protesto etti diye
“Aman, yavru vatan oldu gâvur vatan.” diyorsunuz. Size
oy vermiyor, İzmir’e gidiyorsunuz “Gâvur vatan.”
diyorsunuz. Geliyorsunuz, Amed’e, Şırnak’a... E, bizden de oy alamayınca da
bize “Bölücü.” diyorsunuz. Sizin anlayışınız bu. Bu bölücü anlayış, aslında,
gerçek anlayış bu bölücü anlayıştır, terörize eden anlayıştır, kendi çıkarları
üzerinde böyle korsan maddeleri getirip Komisyonun 25 tane üyesini buraya koyup
“Komisyonun çoğunluğunu sağladım.” diye. Bu Komisyonun, alanı olmayan dokuz
tane komisyondan, dokuz ayrı komisyondan geçmeyen maddeleri bu torbanın içine
koydunuz.
Allah kerimdir. Allah böyle
iktidarları da torbaya koyar. Bunun vebalini de ödersiniz. Sizi, torbanızla torbaya
gireceğiniz günlerle baş başa bırakıyoruz. Size, akıl, izan ihsan eylesin ya
Rab diyorum. Ne diyeyim başka? (BDP sıralarından alkışlar)
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş)
– Çok saygısızsın Hasip Bey, çok saygısız.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi şu
kanun tasarısı elimizde. Bunun içinde hakikaten Toplu
Konuta ilişkin bir şey yok diye üzülüyordum. Sevincimden mi? Değil ama yani
orada da bir şey bunun içine girdi.
Şimdi, biraz önce, dışarıda,
iktidara mensup milletvekili arkadaşlar muhalefete mensup milletvekili
arkadaşın bir tanesine soruyorlar: “Ya, bu, bugün ne zaman biter? Yarın olur
mu? Öbür gün olur mu?” Kulak misafiri oldum ve hakikaten bunu ifade etmekten de
hicap duyuyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi, hele iktidara mensup
milletvekillerinin buradaki görüşme aşamasını, Başkanlık gündeme hâkim olmasına
rağmen, bu derece düşünür olması, sıkıntı verici bir şey.
Şimdi, bunun hepsi dokuz
yılda AKP Hükûmetinin biriktirdiği problemlerin hülasası diyemeyeceğim, bundan
daha fazla da, getirebildikleri bu kadar. Aslında daha getirecekleri var. Sağ
olsun Sayın Komisyon Başkanı buna set çekmek istedi. Her ne kadar biz Alt
Komisyon Başkanını suçluyor isek de, o da gayret etti ama direnemedi. Bazı
şeylerin yanlış olmasına rağmen, bu kanun tasarısına dercedilmesine gönülleri
razı olmamasına rağmen, Anayasa’ya aykırı olduklarını bilmelerine rağmen,
hukuka aykırı olduklarını bilmelerine rağmen, problemin acele çözülmesi
gerektiği düşüncesinden kaynaklanan ve pratikte lazım olabilecek şeylerden
dolayı bunun içine lüzumsuz lüzumlu ne varsa doldu.
Şimdi, vatandaş dışarıda
bekliyor. Emekliye söz verdiniz 60 lira, kaç aydır bekliyor. Alacakların
yeniden yapılandırılmasıyla ilgili vatandaşlara söz verdiniz, temmuzdan beri
bekliyor. Bu işi bu kadar geciktirmenin anlamı vatandaşı suistimal etmektir.
Bakın, tahsilat tahakkuk oranlarında Denizli -her
zaman söylüyorum- sondan kötü 10’uncu il. Hiç bu hâle düşecek bir il değildi
Denizli. Sayın Başbakanın 17 kere gelip gittiği, her seferinde defalarca söz
verildiği bir il. Bu il bu duruma düşmüş.
Şimdi, baktığınız zaman bunun
içinde neler var? Olur olmadık birçok şey. Geliyoruz
bu hadiseye. Bugün, arkadaşlar, iktidara mensup grup başkan vekili ve başka
milletvekili arkadaşlar ne diyorlar? “606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na
aşağıdaki yeni çerçeve maddenin 183’üncü madde olarak eklenmesini ve sonraki
maddelerin buna göre sıralanmasını arz ve teklif ediyoruz.” Bunu söylüyorlar.
Peki, ihdas edilmek istenen madde ne diyor? 4734 sayılı Kanun’un 68’inci maddesinin
(c) fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “toplu konut projelerinde” ibaresi
“projelerde” olarak değiştiriliyor. Şimdi 4734’e uymadın mı ne oluyor? Hukukun
dışına çıkıyor. Bu maddeyi değiştirdiniz mi yeni bir hukuk yaratıyorsunuz,
hukukun dışına çıkmamış oluyorsunuz. Yani şu 4734’ü AKP geldiği gün tamamen
kaldırsaydı hiçbir problem kalmazdı, bu Meclisin gündemi de bu kadar işgal
edilmezdi, vatandaşlar da rahatsız olmazdı, müteahhitler
de sıkıntıya girmezdi, bürokratlar girmezdi, hele hele iktidar, hele Hükûmet
hiç girmezdi. Yani şimdi, iki güne bir 4734 şunda uygulanmaz, şu 4734’ün
kapsamı dışındadır. Yani vatandaş da bıktı. Ya bu 4734’te ne var AKP’yi
engelleyen?
Şimdi bakıyorsunuz… Ben Konut
Müsteşarlığı yaptım. Sayın Zeki Ergezen Bakan oldu, bizi Bayındırlığa
bağladılar. Biz 2010’a o günkü şeyde bir projeksiyon
yapmıştık ve finansman modeli olarak da ortaya koyduk. Bakın, Türkiye'nin konut
sektörü geçmişte de millî gelirin yüzde 5’idir, şimdi de yüzde 5’ler
civarındadır. Yani AKP döneminde konut sektöründe millî gelire oran olarak
baktığınız zaman, öyle önemli bir şey yok. Ha diyeceksiniz: “Yapılanı görmüyor
musunuz?” Şimdi millî gelir hadisesini şunun için söylüyorum: Borçlar 220
milyar dolardan 550 milyar dolara çıktı. Bize diyorsunuz ki: “Buna millî gelire
oran olarak bakılır.” O zaman da bunun çok ehemmiyeti yok. Buna da millî gelir
olarak baktığın zaman inşaat yüzde 5’i eder, konut da yüzde 5’i eder. Kabaca
baktığınız zaman bu, ne kadar büyütürseniz büyütün, millî geliri artırırsanız
artırın.
Şimdi dört milyona yakın
inşaat ruhsat izni alındı AKP döneminde. Bunun yarısı üç büyükşehirde. Yani ne
yapıyorsunuz? Düzenli bir planlama yok. Bütün herkesi üç büyükşehre doğru
sürüyorsunuz. Bu, artan milletvekili sayılarından belli. İnsanlar
zaten bizar olmuşlar, gidiyorsunuz, altyapısı olmayan bir yere bu insanları
sürüklüyorsunuz. Şimdi, bu yarısı dediğiniz hadise, üç büyükşehirdeki toplam
konutun yarısı dediğiniz inşaat ruhsat izninin yarısı da İstanbul’da.
İstanbul’da başlayanların bitişe oranı, yani yapı kullanım izninin inşaat
ruhsatına oranı yüzde 15’ler civarındaydı, son olduysa yüzde 20’ler civarında,
belki 25. Yani başlayanlar da bitmiyor. Bu sektör sıkıntıda. Dikkat
etmiyorsunuz. İstanbul’da konut lazımken top sahası yaptınız, ondan da kimse
memnun olmadı. Onu da gittiniz bir bürokratın üstüne yıktınız. Sahip çıkın ona.
Siz niye yuhalanıyorsunuz, bir de onun gerekçesine bakın.
Şimdi, bazı illerde konut
fazlası meydana geldi. Bu illerde bu dengeye bakmadınız. On binlerce konutun
Ankara’da boş olması, on binlerce konutun İstanbul’da boş olması, İzmir’de boş
olması bu ülke kaynaklarının rasyonel kullanıldığını, optimum
kullanıldığını göstermez. Demek ki ya siz oraya gereksiz konut yaptınız ya da
vatandaşların alım gücü yok. Bunu dengeleyemediniz, rasyonel kullanmadınız. Her
işten kaçıyorsunuz.
Türkiye'nin
özel sektörünün dünyada en iyi rekabet edebileceği sektör, inşaat sektörü,
konut sektörü. Siz bu sektöre devleti soktunuz. Şimdi “Beş
yüz bin konutu toplu konut idaresi yapıyor.” diyorsunuz. Daha oraya gelmedi de…
Şimdi, bakın, sizden önce de o Toplu Konut İdaresi yapmadı, onlar da bir milyon
konutu kredilendirdiler, özel sektör o işe girdi. Siz varını yoğunu ülkenin,
seksen yılda toplananı ne yapıyorsunuz? Satıyorsunuz seksen yıldakini. Bakın,
siz daha özel sektörün yaptığı kadar konutu orada yaptıramadınız, kendiniz
uğraşıyorsunuz.
Şimdi, özel sektörün en iyi
yapacağı işi, nemalı, onların elinden kapıyorsunuz. Bakın, bu planlama
yapılabilirdi. Doğu’da, Güneydoğu’da belli bölgelerde yeni sanayi merkezleri
oluşturabilirdiniz, bu kaynakları oraya yönlendirebilirdiniz. Sanayi planı
yapıyor Sanayi Bakanlığı, sanayi stratejisi yapıyor, arkasında konut yok. Ne
yapacaksınız bunu? Planı yok, programı yok, düşüncesi yok, fikri yok, zikri
yok. Getiriyorsunuz burada bir madde “Şunu da iki yüz ellinin arasına
sokuşturalım…” Hiçbir anlamı da yok, mantığı da yok.
Şimdi, bütün komisyon
üyelerini oraya topluyorsunuz, hiçbiri belki önergeyi -bir iki tanesi dışında-
okumadı. (Komisyon sıralarından gürültüler)
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) –
Sana göre öyle.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) -
İnsanları da zan altında bırakıp orada bunu desteklettiriyorsunuz. Bunun neresi
doğru?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) –
Nereden biliyorsun?
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) –
Biliyorum, evet…
BAŞKAN – Sayın Ayhan, lütfen…
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) –
Şimdi, biraz önce dediğim gibi, yaptığınız işin arkasında duramazsınız,
bilmezseniz.
SONER AKSOY (Kütahya) –
Bitti, bitti!
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) -
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Akif Hamzaçebi, Trabzon
Milletvekili.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki yüz kırk yedi
maddelik torba kanun tasarısında TOKİ’yi teşvik eden bir maddenin olmamasına
ben şaşırmıştım, nihayet bu şaşkınlığım Hükûmet tarafından giderildi ve TOKİ’yi
teşvik eden bir madde buraya konuldu.
Tabii, TOKİ’yi teşvik ediyor
da ne yapıyor maddeye bakmak gerekir. Bizim Kamu İhale Kanunu’muz toplu konut
projeleri için özel bir hüküm öngörmüştür ve ülkenin toplu konut ihtiyacını
dikkate alarak bu konularda Toplu Konut İdaresini Kamu İhale Kanunu’nun belirli
kurallarından muaf tutmuştur. Bu güzel bir şey, ülkenin konut ihtiyacı varken
TOKİ’yi bürokrasiye, kurallara boğmak doğru değil.
Bu getirilen önergeyle ne
yapılıyor? Burada toplu konut ihtiyacının, toplu konut inşaatının ötesine
gidilerek TOKİ’nin devlete yapmış olduğu birtakım kamu binaları nedeniyle Kamu
İhale Kanunu’nun kurallarından istisna edilmesi getiriliyor.
TOKİ
bugün amacından önemli ölçüde uzaklaştırılmış, kamunun, devletin işlerini yapan
bir inşaat birimine dönüştürülmüştür, âdeta Bayındırlık ve İskân Bakanlığıyla
rekabet eden, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının işlerini kendine alan ve bu
konuda Sayın Başbakan veya Hükûmet tarafından özel bir şekilde teşvik edilen
bir kuruma dönüşmüştür; karakol yapıyor, hastane yapıyor, yol yapıyor, köprü
yapıyor, diğer kamu binalarını yapıyor… Bu
inşaatların yapımı için yani söz konusu kamu binalarının yapımı için bizim
sistemimizde olan birtakım kurallardan TOKİ muaf olacak. Nedir bu kurallardan
bir tanesi? Güzel bir kuraldı, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti döneminde
geldi bu. Eskiden hükûmetler ödenek olmadan ihaleye çıkıyordu ve Türkiye bir
proje mezarlığına dönmüştü, bitmeyen işler vardı. Kural geldi, dendi ki:
“Artık, ödeneği olmadan herhangi bir işe girişilmeyecek.” Peki, bu önerge ne
diyor? “Ödeneği olmadan artık işler yapılabilir.” diyor. Önemli değil, nasıl
olsa TOKİ gibi bir kurum var elimizin altında. Başka? Kamulaştırma, mülkiyet,
arsa tahsisi, imar işlemleri gibi konularda çeşitli kurallar TOKİ’nin söz
konusu işleri yani kamu inşaat projeleri için uygulanmayacak. Yine, söz konusu
kamu hizmet binalarının yapımında ÇED raporu aranmayacak.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Başkan; TOKİ bu Hükûmet döneminde, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri
döneminde olağanüstü ölçüde teşvik edilmiş ve kurallardan müstesna tutulmuş bir
kurumdur. TOKİ’nin bugün ne yaptığını, kaynakları nasıl harcadığını hiç kimse
bilmemektedir çünkü Sayıştay denetimi yoktur. Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulu kamunun harcama kurallarından müstesna bir şekilde ancak
denetleyebiliyor. Denetleme sonuçlarını bir rapor olarak KİT Komisyonuna
sunuyor, KİT Komisyonunda tabii ki bunlar herhangi bir şekilde bir işlem de
görmüyor, daha doğrusu görüşülüyor belki ama sonuçta yaptırımlar uygulanmıyor.
Bir kamu kurumunun harcaması gibi Sayıştay TOKİ’yi denetleyemiyor, “Burada
fazla harcama yapmışsın, bu harcamayı geri al, yoksa sen sorumlusun.” diyemiyor
Sayıştay veya Yüksek Denetleme Kurulu TOKİ’ye.
Öte taraftan, TOKİ yurt dışı
çıkış harcını kullanıyor; öte taraftan, TOKİ hazine arazilerini bedelsiz olarak
Millî Emlakten devralabiliyor; yine bedelsiz olarak Arsa Ofisinden çok büyük
bir arazi stokunu devraldı. TOKİ’nin bunları ne yaptığını bilmiyoruz. Bir
şeyler yapıyor, temeller atılıyor, Sayın Başbakan TOKİ’nin konut teslim törenlerini
siyasi bir şova dönüştürüyor, TOKİ kaynaklarıyla orada Adalet ve Kalkınma
Partisinin reklamları yapılıyor. Evet, böyle bir kuruma Hükûmetin partizanlık
yapmak için ihtiyacı var, onun için Sayıştay denetimine tabi tutulmuyor. Onun
için, Hükûmet fütursuz bir şekilde TOKİ’nin konut inşatlarını ve konut teslim
törenlerini siyasi bir şova çevirebiliyor, bunlardan kaçınmıyor.
Bu işleri iyi yapıyor mu?
Konut işini işi yapıyor mu? Evet. Sizin Hükûmetiniz, Adalet ve Kalkınma Partisi
hükûmetleri döneminde, konut üretiminde sayısal olarak bir artış var, rakamlar
bunu gösteriyor. Peki, üretilen konutlardan, bu konutu teslim ettiğiniz,
sattığınız vatandaşlarımız mutlu mu? Hayır, mutlu değil. Sorun, etrafınızda
TOKİ’nin kooperatiflerine girip TOKİ’den konut alan kamu çalışanlarına, özel
sektör çalışanlarına sorun: “Aldığınız konutlardan memnun musunuz?” “Memnunum”
diyen insan sayısının çok az olduğunu göreceksiniz. Bunu, TOKİ’nin kendisi de
itiraf ediyor. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun raporlarına girmiş olan
TOKİ’nin bir memnuniyet araştırması var, 2008 yılı raporu Yüksek Denetleme
Kurulunun. TOKİ, vatandaşlara yani TOKİ’den konut alanlara sormuş, sorular
şunlar:
“Kullanılan malzemenin
kalitesi sizin beklentilerinizi karşılıyor mu?” Verilen cevapların yüzde 76,5’i
“Hayır, karşılamıyor.” kalan yüzde 23,5 “Evet, karşılıyor.”
“Tuvalet, banyo ve mutfak
kullanılabilir ve kalite açısından uygun mudur?” Konut alanlara sormuş TOKİ. Ne
demiş alanlar? Yüzde 66,5’i “Hayır; tuvaletler, banyolar kalitesiz ve kullanıma
uygun değil.”
Bir diğer soru: “Balkonlar
yeterli ve kullanıma uygun mu?” Yüzde 61,2’si “Hayır, uygun değil.” diyor.
Bir konuda, TOKİ’den konut
alanlar “evet”i fazla olarak söylüyor, o da şu: “Konuta yerleştikten sonra
sıhhi ve elektrik tesisatıyla ilgili herhangi bir tamirat yapılması ihtiyacı
var mıdır?” Burada TOKİ “evet” alıyor, yüzde 70 oranında “Bu konutun tamirata
ihtiyacı vardır.” cevabını alıyor.
Ne beklenir şimdi TOKİ’den?
Böyle bir memnuniyet araştırması sonucunda çıkan sonuçlar nedeniyle TOKİ, konut
politikasını gözden geçirmelidir, değil mi? “Nerede eksiğim var, bunu
düzelteyim. Tüketiciye, vatandaşa layık olayım. Onlardan aldığım paranın
hakkını, karşılığını onlara vereyim.”
TOKİ ne yaptı? TOKİ bunun
yerine, hemen birtakım başka kurumlar bularak, ısmarlama birtakım memnuniyet
araştırmalarına girişerek bu tabloyu tersine çevirmeye çalışıyor. Bu tablo
değişmez, tablo budur. TOKİ, kendisine verilen kaynakları hoyratça kullanan,
âdeta bir imparatorun, bir kralın, bir padişahın… “Padişahın” demeyeceğim,
padişahların tabi olduğu kurallar vardı yani keyfî olarak Osmanlı padişahları
da harcama yapmazdı. Fatih Kanunnamesi’nden bu yana Osmanlının harcama
kurallarını düzenleyen ve bizim, cumhuriyet kurulurken kurduğumuz kamu mali
yönetimine esas olan kurallar vardı. Padişahlar bile böyle davranmıyordu,
sorgusuz sualsiz harcama yapmıyordu.
TOKİ ne yapıyor? TOKİ,
verilen arazileri emanet bir görevin kendisine verilmiş olması gibi bir
anlayışla değerlendirmiyor. Kamuda görevler emanet görevlerdir, bu görevler
milletindir. Millet bu emaneti seçimlerle ehline vermek istiyor. Esas olan,
bunu milletin kararına uygun bir şekilde kullanmaktır ama TOKİ bu arazileri
adrese teslim bir şekilde ihale konusu yapmaktan çekinmiyor. Bu adrese teslim
ihale konularını bu kürsüden birkaç kez dile getirdim. Plan ve Bütçe Komisyonu
çalışmalarında birkaç kez dile getirdim örneklerini vermek suretiyle. Hiçbir
sayın bakan, hiçbir yetkili çıkıp da “Hayır, o dediğiniz ihaleler adrese teslim
ihaleler değildir.” diyememiştir. O adrese teslim ihalelerde TOKİ suçüstü
yakalanmıştır ve son aşamada bizim çıkışlarımız üzerine iptal etmek zorunda
kalmıştır.
Şimdi, TOKİ kapalı kutusuna
bir karanlık alan daha ekleniyor. TOKİ bu düzenlemeyle birçok kuraldan muaf
tutuluyor, TOKİ’nin ne yapacağını bilemiyoruz, TOKİ sorgusuz sualsiz, keyfî bir
şekilde harcama, ihale yapabilmektedir. Yapılması gereken, TOKİ’ye bu tür
muafiyetleri vermek değil, diğer kamu kurumlarının tabi olduğu harcama
denetimine Sayıştay tarafından tabi tutulmasının sağlanmasıdır, TOKİ’nin hesap
verilebilir bir yapıya kavuşturulmasıdır. O nedenle, bu önerge hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun olumsuz oy kullanacağını buradan ifade
ediyorum, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Madde
üzerinde şahsı adına söz isteyen Turgut Dibek, Kırklareli Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
TURGUT DİBEK (Kırklareli) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, bu yeni
madde ihdası üzerinde kişisel söz talebinde bulundum. Öncelikle Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
geçtiğimiz yaz aylarında gazetelerde bir yazı okumuştum, TOKİ Başkanı Sayın
Erdoğan Bayraktar’ın bir açıklaması vardı. Finans sıkıntısı yaşanıyor
kurumlarda ama TOKİ para buluyor, nereden buluyor, nasıl buluyor konuları
tartışılırken Sayın Bayraktar “Bize Allah para gönderiyor.” demişti, belki
sizler de hatırlarsınız yani böyle bir demeci vardı. Tabii, bunun altında da
daha sonra bir açıklamasını görmüştük. Ben, bunu daha sonra bir önergeyle
sunmuştum. Olay şuydu değerli arkadaşlar: Tabii, TOKİ bu paraları nasıl
buluyor, nereden buluyor, finansmanı nasıl sağlıyor tartışmaları gündeme
gelmişti. Bu, torba kanun içerisinde de var. O tarihlerde de Halk Bankası,
Ziraat Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun İstanbul’a
taşınması söz konusuydu, Ataşehir’de bunlara arsalar verilecekti. Halk Bankasına 57.500 metrekarelik bir yer alınacak İstanbul’dan,
bunun karşılığında Halk Bankasından 223 trilyon lira gibi bir meblağ -yani yeni
parayla 223 milyon diyelim- Ziraat Bankasına da yine 54 bin metrekarelik bir
arsa, ona da 211 milyon - yani 211
trilyon- bir para, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna ise miktarı henüz
orada belli değil ama ona da 168 milyon –yani 168 trilyon- liralık bir bedelle
yaklaşık 600 milyon parayı TOKİ devletten aldı. Şimdi, TOKİ, Halk
Bankası, Ziraat Bankası, Bankacılık Denetleme Kurulundan bu parayı alırken
karşılığında bu arsaları nereden temin etmişti? Yani “Bu arsaların karşılığında
bir para mı vermişti, bu arsalar TOKİ’nin eline nereden gelmişti?” diye
baktığımızda, bunların da Emlak Konuttan, aslında hazineden, TOKİ’nin bir para
ödemeden bu arsaları bu üç bankaya verdiğini görüyoruz.
İşin özü şu: Yani “TOKİ
işleri nasıl çeviriyor?” diye düşündüğümüzde, aslında devletten alıyor. Bakın,
devletten kendi finansman ihtiyacını karşılıyor. İşte, yüzlerce şantiyesi var
Türkiye'nin değişik yerlerinde, bu şantiyelerdeki müteahhitlere
de ödemelerini devletten aldığı parayla, yani Halk Bankasından, Ziraat
Bankasından, Bankacılık Denetleme Kurulundan -yaklaşık 600 trilyon- arsa tahsis
ederek, alıyor parayı ve ondan sonra da kendi şantiyelerindeki ödemelerini
yapıyor ve bu şekilde “Allah para gönderiyor.” diye bir açıklaması olmuştu.
Yani bunu burada tekrar, bu madde görüşülürken aklıma geldiği için sizlerle
paylaşmak istemiştim.
Sayın Bakan, Sayın Arınç
burada. Onunla ilgili tabii, TRT’yle ilgili olarak çok sayıda… Değerli
arkadaşlar, yani her gün, gün geçmiyor ki, inanın gün geçmiyor ki biz, TRT’yle
ilgilenmeyelim, TRT’yle ilgili herhangi bir haber konusu olmasın. Sayın Bakan
da buradayken onu da dile getirmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde basına da
yansıdı -onu da ben gündeme getirdim- Sayın Cumhurbaşkanımızın basın danışmanı
var Ahmet Sever, biliyorsunuz. Şimdi, Sayın Ahmet Sever’in, TRT’den aylık 15
bin lira para aldığına dair iddialar var. Yani bu paraları ne karşılığında
alıyor, işte program mı yapıyor, ne yapıyor bilmiyorum. Bunu ben sordum, Sayın
Bakanımız burada, kendisinden öğreneceğiz, yazılı olarak da verilebilir, şu anda
da bilgisi varsa yanıt verebilir, bilemiyorum. Ama şimdi, Sayın Ahmet Sever
TRT’de bir iş yapmıyor benim bildiğim kadarıyla, yani TRT’ye herhangi bir
program şu anda yapmıyor ama 15 bin lira, yani aylık 15 milyar lira paranın her
ay kendisine ödendiğine dair iddialar var.
Bu soru önergesi basında
çıktı. Çıktıktan sonra, Ahmet Sever’in yine basına yaptığı bir açıklama var:
“Ben, geçen yıl sonuna kadar bir program yapıyordum, o
program karşılığında cüzi miktarda TRT’den paralar aldım.” diyor.
“Geçen yıl” dediği de değerli
arkadaşlar yani 2010’un sonu oluyor, Aralık, şu anda 2011’in biz Şubat
ayındayız, bir ay, yani zannedersiniz ki sanki yıllar geçmiş “geçen yıl”
deyince. “Aralık sonuna kadar ben bir para aldım ama cüzi bir meblağ aldım.”
diyor. Tabii, 15 milyar kendisine göre cüzi meblağ olabilir bilemiyorum ama
meblağın ne kadar olduğunu da söylemiyor.
Bu konunun da mutlaka değerli
arkadaşlar, açığa çıkması lazım. Yani TRT, vergilerle, halkımızın çok değişik
kalemlerden, dolaylı vergilerle finanse ediliyor. Bununla ilgili de aslında çok
fazla şaibe var, bununla ilgili sorular da sorduk, bununla ilgili de
açıklamalar olsun isterdik fakat TRT Genel Müdürü soru yanıtlarımızı
gönderiyor, Sayın Bakan, zannediyorum onları okurken de imzalamıyor ve o
yanıtlar, maalesef değerli arkadaşlar, gerçek yanıtlar olmadan bizlere
gönderiliyor.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Dibek.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Sayın Dibek’in konuşmasına kısa bir açıklama
yapabilirim takdirleriniz olursa.
BAŞKAN – Buyurun, yerinizden…
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibek’in konuşmasında adı geçen Cumhurbaşkanlığı Basın
Danışmanı Ahmet Sever’in, geçmişte TRT’ye program yaptığına, program başına
kendisine ödeme yapıldığına, bunun toplamının 15 bin lira olabileceğine, Ahmet
Sever’in TRT’nin kadrolu elemanı olmadığına ilişkin açıklaması
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Dibek’in, TRT ve oradan
maaş aldığı iddia edilen kişiyle ilgili konuşmasına kısa bir açıklama yapmak
istiyorum, kendisine çok teşekkür ederim.
Ben de gazetelerde okuyunca
Genel Müdürlükten bilgi almıştım ama soru önergesi gelmedi, geldiğinde hiç
geciktirmeden cevaplandıracağım. Ben, sadece soru önergelerinin cevaplarını
değil, imza attığım her şeyi mutlaka okuyarak, anlayarak ve bilerek
gönderiyorum ama Genel Müdürlüğün verdiği cevabı gönderiyorum size çünkü ben,
TRT’yle, bana doğrudan bağlı bir kurum ilişkisi içinde değilim ama sorular ve
cevaplarını okuyorum. Siz de zaten hemen hemen bütün sorularınızı TRT üzerine
teksif ettiniz. Bu, TRT konusunda bir ihtisaslaşma demektir, sizi ayrıca
kutluyorum.
Bu bahsettiğiniz kişiyle
ilgili olarak… Geçen sene mi, evvelki sene mi, son iki yıl içerisinde, Avrupa
Konseyiyle ilgili -sanıyorum, ismi Avrupa Gözüyle olabilir, şu anda yazılı
cevap elimde değil- bir program yapılmış. Bu program beş hafta devam etmiş ve
sanıyorum, bölüm başına 3 bin lira kendisine ödeme yapılmış. Yani sorunuzun
cevabı şudur: Geçmişte bir program yapmış, program başına kendisine ödeme
yapılmış ve bunun toplamı belki 15 bin lira olabilir. Ama TRT’de kadrolu bir
eleman değil ve TRT’den aylık alan bir eleman değil.
Bilgilerinize sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN – Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen, Ferit Mevlüt Aslanoğlu Malatya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Madde ihdas edildi de, işte,
arazi, proje, bunlar konuşuldu da, galiba, arkadaşlar, Özelleştirme İdaresinin
herhâlde Türkiye’de daha özelleştirilecek bir şey yok ki, bulamıyor ki işi gücü
yok, gidiyor, Malatya’nın Akçadağ ilçesinin İkinciler köyünde bir araziyi özelleştiriyor.
Arkadaşlar, Valilik diyor ki: “Burası mera, köyün merası.” Ey Özelleştirme
İdaresi, Türkiye’de her yer bitti, her şeyi sattın, hiçbir şeyi bırakmadın,
Malatya’nın Akçadağ ilçesinin İkinciler köyünde 200 dönüm yer kaldı, bunu
özelleştireceksin; maşallah, maşallah! Arkadaşlar, bu, işin gerçeği. Valilik
diyor ki: “Kardeşim, burası köyün merası.” Tarım İl Komisyonu diyor ki: “Burası
köyün merası.” Ama Özelleştirme kendisi yapıyor ya kendi yasasına göre,
istediği gibi yapıyor, istediği gibi satıyor.
Değerli arkadaşlarım, eğer
Türkiye’de hakikaten hiçbir yer kalmadıysa, Türkiye’de Özelleştirme İdaresinin
yapacağı başka iş kalmadıysa biz de kaderimize razı oluruz.
Durum bu arkadaşlar, sadece
bilgilerinize sunuyorum. Özelleştirme İdaresi artık bu işlerle uğraşıyor, artık
köylerin merasını satma işine soyundu ve sattı, sattı arkadaşlar. Ya kardeşim, burası mera!
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
– Hazine arazileri ne zaman satıldı? İkinciler köyünün kenarı… Ecevit döneminde
hazine arazileri tek tek satılmadı mı?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Mücahit Bey, gelirsin, konuşursun.
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
– Konuşurum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Tabii. Yani ben Özelleştirme İdaresinin artık arazi satışıyla
ilgilendiğini söylüyorum. Artık, başka hiçbir yer kalmamış, Türkiye'nin her
yerini satmış -evet, satmış- Malatya’nın İkinciler köyünde…
M. MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya)
– Hazine arazilerinin nasıl talan edildiğini sen biliyorsun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Ben bilmem. Köyün merası burası, köyün merasını satıyor. Köyün
merası burası arkadaşlar. Onun için, siz de gider, başka bir şekilde, başka bir
köyün merasını sattırmazsınız. Bu, köyün merasıdır; köyün merası satılmaz.
Özelleştirmenin her işi bitmiş, bir tek bu kalmış arkadaşlar.
Takdirlerinize sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Madde üzerinde bir adet
önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
T.B.M.M. Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan yasa
tasarısına ilave edilen yeni 183. maddenin tasarı metninden çıkartılmasını arz
ederiz.
Saygılarımızla.
Mustafa Özyürek Ahmet Tan Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İstanbul Malatya
Harun Öztürk F. Murat Sönmez Abdullah Özer
İzmir Eskişehir Bursa
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Sivas) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Katılmıyoruz Değerli Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Özyürek konuşacak.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Mustafa Özyürek, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Özyürek. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ihdas edilmek istenen maddeyle ilgili
değişiklik önergemiz hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, TOKİ
ile ilgili Sayın Grup Başkan Vekilimiz ayrıntılı değerlendirmeler yaptı, ben
bir iki noktanın daha altını çizmek istiyorum, onlardan biri şudur:
Değerli arkadaşlarım, AKP
piyasa ekonomisine inandığını söyleyen bir partidir. Oysa TOKİ vasıtasıyla
Türkiye’de konut inşaatını bütünüyle devletleştirmiştir. Artık, özel sektörden
bina yapmak isteyen müteahhitler devletle rekabet eder
hâle gelmektedirler. Bu, konut sektöründe çok önemli bir dengesizliğe neden
olmaktadır. Bu konunun altını öncelikle çizmek istiyorum.
Tabii, özel sektördeki bir
müteahhidin TOKİ’yle yarışması, rekabet etmesi olanaksız çünkü TOKİ kamu arazilerini
alma yetkisine sahip. TOKİ, istediği gibi plan yapma yetkisine sahip ve TOKİ,
kamu ihale mevzuatına tabi olmayan bir kuruluş. TOKİ, bütçe dışı olduğu için de
ne Plan Bütçe Komisyonunda ne de Genel Kurulda TOKİ’yle ilgili bir görüşme
yapmak mümkün. İşte şimdi önümüze TOKİ’yle ilgili bir madde geldi de, bu
konudaki düşüncelerimizi anlatma fırsatı bulduk.
Şimdi, TOKİ bir ihtiyaç mı?
Elbette ihtiyaç. Önemli işler yapıyor mu? Yapıyor. Ama değerli arkadaşlarım,
kamu parasını harcayan bir kuruluşun kesinlikle şeffaf olması lazım. Niçin
bütçe dışı bir kuruluş hâline getirilmiştir? İşte denilebilir
ki “Sayıştay denetimine, son değişikliklerle tabi oldu.” ama Sayıştay
denetiminde performans denetimini de kaldırdığımız için buradaki denetim bir
uygunluk denetimi olacaktır, şeklî bir denetim olacaktır ve o nedenle de artık
kamu parası harcayan böylesine devasa bir kuruluşun istediğini yapma yetkisi
var ve bizim, milletvekilleri olarak, milletin temsilcileri olarak, burada ne
yapılıyor, hangi harcamalar yapılıyor, bunlar nasıl denetleniyor konusunda bir
değerlendirme yapma yetkimiz ne yazık ki yok.
Son olarak şimdi ihdas
edilmek istenen maddeyle de artık kamu hizmeti şeklinde kamunun bazı
inşaatlarını üstlendiğinde de her türlü kuralın dışına çıkarılmasını kabul etmiş
oluyoruz. Bu, devlet hayatında kabul edilemez bir yaklaşımdır, anlayıştır ve ne
yazık ki TOKİ’ye öylesine de bir görev yükleniyor ki muhalefet partileri bir
miting yapabilmek için milyarlarca liralık para harcarken Sayın Başbakan
“TOKİ’nin açılışlarını yapıyorum.” diye gidiyor, çeşitli illerimizde sürekli
miting yapıyor. Yani TOKİ’nin bir diğer görevi de Başbakanın konuşacağı
mitingleri hazırlamak şeklinde ortaya çıkıyor. Bu da devlet parasıyla miting
yapılması sonucunu doğuruyor. Ayrıca AKP gidip kendi parasıyla bir miting yapsa
oraya belki kamu personelini davet edemeyecek, taşıyamayacak, öğrencileri
taşıyamayacak ama TOKİ’nin yaptığı bu miting resmî açılış şeklinde
nitelendirilerek bütün kamu görevlilerinin, öğrencilerin de toplandığı bir
miting hâline dönüştürülüyor.
Bu vesileyle bu görüşlerimizi
ifade ettikten sonra bu ihdas edilen maddenin reddedilmesini istiyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Aynı zamanda karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Kabul
etmeyenler...
Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı yoktur, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.18
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram Özçelik (Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64’üncü Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın yeni 183’üncü maddesi üzerinde verilen İstanbul Milletvekili
Mustafa Özyürek ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Yeni 183’üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın
Başkan, soru-cevap yok mu?
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, soru-cevap işlemi geçti çünkü önerge işleminden önceydi,
önerge işleminden önce de…
M. FATİH ATAY (Aydın) – Hayır
Sayın Başkan, oturumdan önce istedik.
BAŞKAN – Hayır, önerge
işleminden önce soru sorulmadı.
M. FATİH ATAY (Aydın) –
Oturumdan önce istedik Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Atay, itiraz
etmenizin hiçbir anlamı yok çünkü burada yoktu. Giriş saatinize ve buradaki
önerge işleminin saatine bakarız, tutanakları isteriz, cevap veririm. Ben
tutanakları istetiyorum. Sizin de giriş saatinize bakacağım.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın
Başkan, madde üzerindeki görüşmelerden sonra soru-cevap işlemi yapılmıyor mu?
BAŞKAN – Doğru, yapmamız
gerekir ama soru girilmediği için ben önerge işlemini yaptırdım.
M. FATİH ATAY (Aydın) –
Girdik, yanıyor efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Sayın Başkan, soruları girdi arkadaşlarımız ama siz tutanakları
alıp bakınız.
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi,
önerge işlemini yaptırdıktan sonra girmişlerdir. Ben tutanakları isteteceğim,
cevap vereceğim efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Tutanakları alın, saatlere bakın efendim.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
böylece tasarıya yeni 183’üncü madde eklenmiştir.
Kanun yazılırken tasarının
madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Şimdi, tasarının mevcut madde
numaraları üzerinden görüşmelerine devam edeceğiz.
183’üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, geliş sırası göre okutup aykırılıklarına göre işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının çerçeve 183 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Suat Kılıç Abdurrahman Kurt
Giresun Samsun Diyarbakır
İhsan
Koca Ali
Temür
Malatya Giresun
"Madde 183- 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun
74 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümleler ile aynı maddeye ikinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Ancak yapılacak kanuna
uygunluk denetimi siyasi partilerin amaçlarına ulaşmak için yapılmasında fayda
görülen faaliyetleri daraltacak veya bu faaliyetlerin yerindeliğini içerecek
şekilde yapılamaz. Denetimde harcamaların gerçek mahiyeti esas alınır. Şekle ve
usule ilişkin eksiklikler harcamaların kabul edilmemesini gerektirmez."
"Siyasi parti hakkında
kapatma kararı verilmiş olması halinde kapatma kararının verildiği tarihe kadar
olan döneme ilişkin hesaplar da Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenerek
karara bağlanır. Bu takdirde denetime esas kesin hesabın verilmesi ve denetime
ilişkin diğer esas ve usuller Anayasa Mahkemesi tarafından belirlenir.
Siyasi partiler amaçlarına
ulaşmak için gerekli gördükleri siyasi faaliyetleri kapsamında her türlü
harcama yapabilirler.
Siyasi partiler mal ve hizmet
alımı ile yapım işlerini, açık ihale, kapalı zarf usulü ve yazılı veya sözlü
olmak üzere doğrudan veya pazarlık usullerinden herhangi biri ile yapabilir.
Siyasi partiler harcamalarını
fatura, fatura yerine geçen belgeler ile bu belgelerin temin edilmesinin mümkün
olmadığı hallerde harcamanın doğruluğunu gösterecek muhtevaya sahip olmak
şartıyla diğer belgelerle tevsik ederler. Ancak kaybolma, yırtılma ve yanma
gibi mücbir sebeplerle aslının temin edilemediği hallerde, fatura ve fatura
yerine geçen belgeler yerine bu belgeleri düzenleyenlerden alınacak tasdikli
örnekleri kullanılabilir.
Siyasi partiler ücret
mukabili geçici veya sürekli olarak çalıştırdıkları kişilere ödedikleri ayni ve
nakdi sağlık ve sosyal yardım giderleri ile amaçlarına ulaşmak için görevlendirdikleri
kişiler tarafından yapılan yurt içi ve yurt dışı seyahatlere ilişkin konaklama,
yol masrafları ve diğer zorunlu harcamaları gider olarak kayıt edebilirler.
Siyasi partiler, mal ve
hizmet alım sözleşmelerinden kaynaklanan mahkeme kararları ile ödedikleri
miktarı ve masraflarını gider olarak kaydedebilirler."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan; 606 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 183’üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 183: 2820 sayılı
Kanunun 74. maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Siyasi partiler mal ve
hizmet alımı ile yapım işlerini yetkili kurulların belirlediği usul ve esaslara
göre gerçekleştirirler.”
Mustafa Özyürek Ferit Mevlüt Aslanoğlu Bilgin Paçarız
İstanbul Malatya Edirne
Turgut Dibek Rahmi Güner Atilla Kart
Kırklareli Ordu Konya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair Kanun Tasarısının 183.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde
183. 2820 sayılı Kanunun 74. maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Siyasi
partiler amaçlarına ulaşmak için gerekli gördükleri siyasi faaliyetler için
yetkili kurulların kararı ile harcama yapabilirler.”
Nuri Yaman Sebahat Tuncel Ayla Akat Ata
Muş İstanbul Batman
Hasip Kaplan Sırrı Sakık
Şırnak Muş
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (Sivas) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Katılmıyoruz Değerli Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Sebahat Tuncel, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (BDP sıralarından
alkışlar)
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; madde üzerine verdiğimiz değişikliğe
ilişkin söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten, Türkiye’de
demokrasi sorunlarının başında da Siyasi Partiler Kanunu geliyor. Biz Barış ve
Demokrasi Partisi olarak, daha önce kapatılan partimiz Demokratik Toplum
Partisi döneminde de Siyasi Partiler Kanunu’nun demokratikleşmesi ve
değiştirilmesi konusunda önergeler verdik ama ne yazık ki burada gündeme
gelmedi.
Şimdi, torba yasada en
azından bu konuya ilişkin değişiklik var ama bu Türkiye'nin ihtiyacını
karşılıyor mu? Gerçekten siyasi partilerin demokratikleşmesi konusunda,
demokratik siyaset yapması konusunda bir ön açıcılığı var mı? Hayır. Daha çok
yine maddi anlamda bir düzenleme yapılmış durumda.
Tabii, bu vesileyle aslında,
biz, Türkiye’de Siyasi Partiler Kanunu’nun değiştirilmesi gerektiğini bir kez
daha sizlerle paylaşmak istedik. Hem siyasi Partiler Kanunu’nun eril
karakterinden kurtulması, Türkiye’de gerçekten demokratik bir yönetime vâkıf
olacak bir Siyasi Partiler Kanunu’nun geliştirilmesi gerekir ve bunlar
geliştirilirken örneğin kotanın Siyasi Partiler Kanunu’nda yer alması... Çünkü
biliyorsunuz Türkiye’de erkek egemen sisteme göre siyaset yapılıyor, siyaseti
erkekler yapıyor, dolayısıyla erkeklerin alanı genişken, kadınların alanı
daralıyor, hele seçimler öncesi bu çok daha daralıyor.
Muhtemelen siyasi partilerde
seçim tartışması başlamıştır. Kadınlar mesele olunca nitelik tartışılıyor,
nasıl olacak, yer ediniyor mu, aşireti var mı, parası var mı noktasında. O
açıdan Siyasi Partiler Kanunu’nda kotanın yer alması önemlidir. Bu, siyasi
partilerin keyfine göre olmaz. Örneğin bugün bizim partimizde yüzde 40 gibi
büyük cinsiyet kotası var ama diğer partilerde yok. Bazılarında liderlerin iki
dudağı arasındadır kadınların seçilmesi, ki çoğu zaman
mesela lidere yakın kadın seçiliyor. Dolayısıyla siyaset yaparken de liderin
beğeneceği ölçülerde siyaset yapıyor. Bu, kadın bakış açısına göre siyaset
yapmayı da engelliyor.
Diğer bir konu, Siyasi
Partiler Kanunu’nda... Örneğin bizde eş başkanlık sistemi var. Yani 1’i kadın
1’i erkek olmak üzere 2 tane genel başkanımız var ama mevcut Siyasi Partiler
Kanunu bunu engelliyor ancak bir tane genel başkan seçiyorsunuz. En azından
bunu engel olmaktan çıkartalım. İsteyen parti istediği kadar genel başkan
seçsin. Biz 2 tane seçiyoruz toplumsal cinsiyet eşitliğini de esas alan, 1’i
kadın olmak üzere. Diğerleri 3 seçsin ya da birisi 1 seçsin. En azından bu
engel olmaktan çıksın. Bu ciddi bir problem.
Sayın milletvekilleri, diğeri
ve Türkiye'nin en ayıplı meselesi yüzde 10 seçim barajı. Yüzde 10 seçim
barajıyla bir kez daha 2011 seçimlerine gideceğiz. İktidar bunu hem ekonomik
istikrar için hem siyasi istikrar için şart olarak görüyor çünkü AKP İktidarı
bedava milletvekillikleri yani torbada bir de bedavadan gelen milletvekilleri
olsun istiyor. O açıdan işte, siyasi partiler baraj altında kalsın ya da işte,
bizim gibi bağımsız olarak girmeyi tercih etsin ve buraya gelip zar zor bir
grup kursun yaklaşımı içerisindeler. Bu aslında Türkiye demokrasisisin temel
göstergesidir, hiçbir şeye bakmaya gerek yok. Dünyanın neresinde yüzde 10 gibi
yüksek bir seçim barajı var? Dünyanın neresinde yüzde 10 gibi yüksek seçim
barajı olan yerde demokrasi var denilebilir? Demokrasi olabilmesi için temsilde
adaleti sağlayabilmesi gerekir. Bu ülkede en küçük grupların bile buradan,
gelip bu kürsüyü kullanması gerekiyor 1 tane oyu dahi varsa ama burada parmak
demokrasisi geçerli. Zaten hani farklılıkların gelip burada temsil edilmesi
diyelim ki işte, kadınların gelip burada daha güçlü temsil edilmesi meselesi
yok. Yüzde 10 seçim barajı da mesela ilk başta biz kadınları vuruyor çünkü
zaten yüzde 10 seçim barajıyla bazı kesimler Parlamento dışında kalıyor. Onlar
da seçimde diyelim ki siyasi partilerde seçimlerde yer edinebilmek için daha
çok, hani, seçilebilecek, çevresi olan, parası olan kesimleri tercih ediyorlar.
Bu konuda bile çok ciddi sorunlar var.
Biz yüzde 10 barajının
düşürülmesi konusunda önergeler verdik, ana muhalefet verdi. Türkiye'de çok
geniş bir kesim 2011 seçimine bu ayıpla gitmemek gerektiğini söylüyor ama AKP
İktidarı torbaya her şeyi koymuş, demokrasi konusunda en küçük bir adım olan
yüzde 10 seçim barajının kaldırılması konusunda bir şey yok. Ee, torbaya bir de
bunu koysaydınız, sığmadı mı? Sığmaz çünkü Başbakan torbanın ağzını bükmüş ki
bu yüzde 10 seçim barajına ilişkin şey olmasın, direktifini baştan verdi. Böyle
bir dönemde demokrasi olmaz. Demokrasiden bahsedebilir miyiz? Dolayısıyla torba
yasanın kendisi zaten ayıplı bir yasa, bu ayrı bir şey ancak Siyasi Partiler Kanunu’na ilişkin, sadece
ekonomik şeylere ilişkin bir düzenleme yapmak da ayrı bir nokta. Yani bu kadar sorun varken Siyasi Partiler Kanunu’nda,
antidemokratikken, şeffaf değilken, denetime açık değilken, yüzde 10 seçim
barajı gibi bir baraj varken, bu baraj Türkiye'de demokrasiden yana, emekten
yana, hem kadınlara hem Kürtlere, gençlere, Romenlere, yani Türkiye'de farklı
olan kesimlere kurulmuşken, buna dair herhangi bir düzenleme yapılmamasını iktidar
milletvekillerinin dahi kabul etmesi anlaşılır değildir diyorum.
Saygılar sunuyorum. (BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Karar yeter sayısı Sayın Başkan…
BAŞKAN – Arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan, beklemeyin lütfen.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.46
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64’üncü Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 183’üncü maddesi üzerinde verilen İstanbul Milletvekili Sebahat
Tuncel ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan; 606 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 183’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 183: 2820 sayılı
Kanunun 74. maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Siyasi partiler mal ve
hizmet alımı ile yapım işlerini yetkili kurulların belirlediği usul ve esaslara
göre gerçekleştirirler.”
Mustafa Özyürek
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Mustafa Özyürek, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, önergemizle ilgili söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu
madde, torba yasada yer alan bu madde siyasi partilerin Anayasa Mahkemesi
tarafından nasıl denetleneceğine ilişkin usulleri, esasları belirleyen bir
madde.
Şimdi, Anayasa Mahkemesi, bir
süreden beri siyasi partilerin denetiminde gerçekten yasal hükümlerin dışına
çıkarak raporlar yazmaktadır. Denetçilerin yazdığı bu raporlar da ne yazık ki
Anayasa Mahkemesi heyeti tarafından aynen kabul edildiği zaman, sanki siyasi
partilerde büyük yolsuzluk, usulsüzlük varmış gibi bir izlenim doğuyor. Sayın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP sözcüleri de “Cumhuriyet Halk Partisine bu
yolla acaba vurabilir miyiz?” diye işin aslını, esasını araştırmadan “İşte,
siz, şu kadar parayı yok ettiniz.” filan diye konuşmalar yapıyorlar.
Değerli arkadaşlarım, Resmî
Gazetede yayımlanmıştır. Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili inceleme oradadır. O
raporlara baktığınızda göreceksiniz ki yapılan ödemelerin hepsi banka dekontuyla belgelendirilmiştir, kimsenin yediği içtiği bir
şey yoktur, muhataplarına ödeme yapılmıştır. Ama,
nedir? Mesela, faturanın aslı bulunamamış, onun yerine, noterden tasdikli
sureti konulmuştur. Anayasa Mahkemesi diyor ki: “Mutlaka aslını bulacaksınız.”
Bazı işçiler işten ayrıldıktan sonra onlara ihbar tazminatı ödemiştir
Cumhuriyet Halk Partisi, sosyal demokrat bir parti olarak çalışanlarını
düşünmüştür. “Hayır, siz ihbar tazminatı ödeyemezsiniz.” diyor. Şimdi, emekli
olduktan sonra bazı personeli, tekrar, parti çalıştırmış, onlara ücretler
ödemiş, bu ödemelerin hepsi banka vasıtasıyla yapılmıştır. Buna rağmen, “Hayır,
siz bunu yapamazsınız.” diyerek çok büyük miktarda parayı hazineye irat
kaydetmiştir ve Anayasa Mahkemesinin yapacağı iş, hazineye irat kaydetmekten
ibarettir ve bu, tabii, bir parti için de mükerrer ödemedir, hem bir yere para
ödemişsiniz hem de tekrar aynı miktarda parayı hazineye iade ediyorsunuz.
Şimdi, gülme komşuna gelir
başına. AKP’nin 2004 yılı Raporu da burada. Burada da pek çok eleştiri var ve
pek çok harcama kabul edilmemiş ve hazineye irat yazılmıştır. Nedir bunlar? Bir
kısmı bilet paraları. Uçak biletini herhangi bir AKP’li yetkili gidip kendi
adına aldığı zaman Anayasa Mahkemesi diyor ki: “Bunu ben kabul etmem.” Ya ne olacaktı?
“Parti adına alacaktınız.” Ee şimdi, aceleyle, bir görev vermişsiniz bir
partiliye -bu Cumhuriyet Halk Partisinde de böyledir, AKP’de de herhâlde
öyledir- gitti havaalanından biletini aldı, uçağa bindi, geldi, bileti partiye
verdi. “Hayır, bunu ben kabul etmem.” diyor.
Burada pek çok şey var, biraz
sonraki konuşmamda da ifade edeceğim. Mesela “Zeyno Baran” diye bir gazetecinin
otel parasını AKP ödemiş, Anayasa Mahkemesi kabul etmemiş. Parfümeri
faturalarını AKP gider yazmış, bunu da şey kabul etmemiş.
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) –
Ayıp! Ayıp!
BAŞKAN – Sayın milletvekilim,
lütfen…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) –
Evet, parfümeri faturasını burada numarasıyla filan şey ederim. Sayın Başbakan,
önünü arkasını düşünmeden Cumhuriyet Halk Partisine hücum etmeye gelince her
şeyi söylüyor. Biz Sayın Başbakan gibi yapmıyoruz, biz buradaki yanlışları
ortaya koyuyoruz. Bunların bir kısmı, bilet parasını ister şahsı adına alsın
isterse parti adına alsın bunun kabul edilmemesi diye bir şey kabul edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) –
Ama Cumhuriyet Halk Partisi bunu gider yazdığı zaman hemen hazineye irat
kaydediyor ve Sayın Başbakan bunu eleştiriyor.
Açık mı Sayın Başkan?
BAŞKAN – Süre tamamlandı
Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) –
Şimdi, onun için, ben bu çifte standarda dikkatinizi çekiyorum. Sayın Başbakan,
Cumhuriyet Halk Partisine büyük bir haksızlık yapmıştır. Kendileriyle ilgili
rapor ortaya çıktığı zaman o haksızlığı hepiniz bir kez daha görürsünüz diye
bunları söylüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama talebi var,
yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Öztürk, Sayın Kaptan, Sayın Özyürek, Sayın Köse, Sayın Atay,
Sayın Coşkunoğlu, Sayın Güner, Sayın Paçarız, Sayın Çakır, Sayın Özkan, Sayın
Dibek, Sayın Pazarcı, Sayın Sönmez, Sayın Serter, Sayın Ünsal, Sayın Günday,
Sayın Hacaloğlu, Sayın Arslan.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere devam ediyoruz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar , Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235,
2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363,
2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553,
2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698,
2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802,
2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının çerçeve 183 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
"Madde 183- 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun
74 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümleler ile aynı maddeye ikinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Ancak yapılacak kanuna
uygunluk denetimi siyasi partilerin amaçlarına ulaşmak için yapılmasında fayda
görülen faaliyetleri daraltacak veya bu faaliyetlerin yerindeliğini içerecek
şekilde yapılamaz. Denetimde harcamaların gerçek mahiyeti esas alınır. Şekle ve
usule ilişkin eksiklikler harcamaların kabul edilmemesini gerektirmez."
"Siyasi parti hakkında
kapatma kararı verilmiş olması halinde kapatma kararının verildiği tarihe kadar
olan döneme ilişkin hesaplar da Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenerek
karara bağlanır. Bu takdirde denetime esas kesin hesabın verilmesi ve denetime
ilişkin diğer esas ve usuller Anayasa Mahkemesi tarafından belirlenir.
Siyasi partiler amaçlarına
ulaşmak için gerekli gördükleri siyasi faaliyetleri kapsamında her türlü
harcama yapabilirler.
Siyasi partiler mal ve hizmet
alımı ile yapım işlerini, açık ihale, kapalı zarf usulü ve yazılı veya sözlü
olmak üzere doğrudan veya pazarlık usullerinden herhangi biri ile yapabilir.
Siyasi partiler harcamalarını
fatura, fatura yerine geçen belgeler ile bu belgelerin temin edilmesinin mümkün
olmadığı hallerde harcamanın doğruluğunu gösterecek muhtevaya sahip olmak
şartıyla diğer belgelerle tevsik ederler. Ancak kaybolma, yırtılma ve yanma
gibi mücbir sebeplerle aslının temin edilemediği hallerde, fatura ve fatura
yerine geçen belgeler yerine bu belgeleri düzenleyenlerden alınacak tasdikli
örnekleri kullanılabilir.
Siyasi partiler ücret
mukabili geçici veya sürekli olarak çalıştırdıkları kişilere ödedikleri ayni ve
nakdi sağlık ve sosyal yardım giderleri ile amaçlarına ulaşmak için
görevlendirdikleri kişiler tarafından yapılan yurt içi ve yurt dışı seyahatlere
ilişkin konaklama, yol masrafları ve diğer zorunlu harcamaları gider olarak
kayıt edebilirler.
Siyasi partiler, mal ve
hizmet alım sözleşmelerinden kaynaklanan mahkeme kararları ile ödedikleri
miktarı ve masraflarını gider olarak kaydedebilirler."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Katılıyoruz Değerli Başkanım.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Gerekçe
okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 69'uncu maddesi ve
2820 sayılı Siyasal Partiler Kanununun 74'üncü maddesine göre Siyasal
Partilerin mali denetimi Anayasa Mahkemesince yapılır. Verilen önerge ile, hakkında kapatma kararı verilen siyasi partilerin
kapatma kararının verildiği tarihe kadar olan döneme ilişkin hesapların mali
denetiminin Anayasa Mahkemesi tarafından yerine getirilmesi ve özellik arz
etmesi nedeniyle bu denetimin yapılma esas ve usullerini belirleme hususunda
Anayasa Mahkemesine yetki verilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
184’üncü madde üzerinde bir
adet önerge vardır; okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın 184 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Selçuk Ayhan Atilla
Kart
Malatya İzmir Konya
Madde 184 – 2820 sayılı
Kanunun 66 ncı maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Siyasi partilerin adına
açılmış banka hesaplarına yapılan ve mevzuatın öngördüğü tutarı aşmayan
bağışlar için ayrıca gelir makbuzu düzenlenmez.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Mustafa Özyürek, İstanbul Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Değerli arkadaşlarım, siyasi partilerin denetimiyle ilgili konudaki
açıklamalarımı devam ettirmek istiyorum.
Bu maddeyle de yapılmak
istenilen: Banka hesabına bir para yatırılmışsa ayrıca makbuz düzenlenmesine
gerek olmadığına dair bir düzenleme var. Doğru bir düzenlemedir.
Değerli arkadaşlarım,
gerçekten, burada Sayın Canikli de zaman zaman gündeme getirdi, Sayın Başbakan
en son Denizli konuşmasında da gündeme getirdi, işte, “Cumhuriyet Halk Partisi
bu kayıp paraların hesabını versin.” diye. Biraz önce de söylediğim gibi,
ortada kayıp bir para filan yok. Bunların hepsi muhataplarına banka
aracılığıyla yapılmış ödemelerdir. Bunu, raporda da yazar, baktığınızda da
görürsünüz ama -bir Başbakan düzeyinde- konuyu yakından bilmeyenlere
“Cumhuriyet Halk Partisi bu paraların hesabını versin.” diye meydana
çıkarsanız, bu büyük bir aldatmacadır, bu büyük bir kandırmacadır. Biraz önce
söylediğim gibi, etme bulma dünyası, biraz sonra olay döner dolaşır sizin
önünüze gelir.
Şimdi,
burada uzun uzun uçak biletlerinin kimlere ait olduğu yazılı AKP’den, otel
faturalarının kimlere bağlı olduğu yazılı. Mesela
İdris Naim Şahin’in bileti, bunu Anayasa Mahkemesi gider kabul etmemiş. Sayın
Çalık’ın bileti, Anayasa Mahkemesi bunu kabul etmemiş.
Şimdi, biz diyoruz ki, bir
kere, yöntem olarak, usul olarak ille parti adına fatura kesilmesi gerekmiyor
ama Anayasa Mahkemesi ille parti adına kesilsin diyorsa Resmî Gazete’de bunun
şahıs şahıs ilanı doğru bir iş midir? Eminim ki Öznur Çalık da, parti görev
vermiştir, bir yere gitmiştir, biletini almıştır; İdris Naim Şahin de almıştır;
Zeyno Baran da herhâlde partinin daveti üzerine yurt dışına gitmiş ve oradaki
otel parasını parti vermiştir.
Tabii, kişisel bakım ürünü
gibi, parfümeri gibi harcamaların belgesi olsa da bir siyasi partinin
hesaplarında bulunması kesinlikle doğru değildir, kabul edilebilen bir şey
değildir. Herhâlde bundan sonra Adalet ve Kalkınma Partisi de bu konularda daha
dikkatli olacaktır.
Gene, bu çerçevede gelirler
bölümüne baktığımızda, Adalet ve Kalkınma Partisinin bazı köy muhtarlarından
bağış aldığını görüyoruz. Tabii, köy muhtarından bağış alınmaz değerli
arkadaşlarım. Bunun belgesi var, yok tartışmasının ötesinde, kim bağış
yapabilir, kim bağış yapamaz, bunu görmek lazım. Bir resmî daireden parti bağış
alabilir mi? Elbette alamaz. Bir muhtardan bağış alabilir mi? Elbette alamaz.
Sayın Başbakanın bütün dikkatine rağmen, demek ki böyle gözden kaçan noktalar
oluyor. Onun için, bazı şeyleri istismar ederken, gündeme getirirken çok dikkat
etmek gerekiyor değerli arkadaşlarım.
Biz, hepimiz, siyasi
partilerin nasıl çalıştığını biliriz. Her partide ufak tefek yanlış olabilir
ama Sayın Başbakanın takdim ettiği gibi, böyle büyük paraların hesabının
verilmemesi söz konusu değildir. Bütün paralar, dediğim gibi, şeffaf bir
şekilde harcanmıştır. Usul yönünden tartışma olmuştur. O usulle ilgili
tartışmaları da, umarım, bu Meclisin kabul ettiği maddeden sonra ortadan
kaldırmaya çalışırız.
Değerli
arkadaşlarım, şunu da ifade etmek istiyorum: Bundan beş altı yıl öncesine
kadar, mesela Cumhuriyet Halk Partisinde bütün hesaplar aynı yöntemle tutulmuş
olmasına rağmen, bir kere bile eleştiri olmamıştır, aynı mahkeme denetlemiştir
ama son zamanlarda her nedense Cumhuriyet Halk Partisinin hesaplarına da,
Adalet ve Kalkınma Partisinin hesaplarına da, diğer partilerin hesaplarına da
gereksiz bir şekilde takılmaktalar ve bunu Resmî Gazete’de ilan etmek suretiyle
siyaset kurumunu yıpratmaktadırlar. Bunun önüne geçilmesini
diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunacağım ancak yoklama talebi vardır, onu yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Öztürk, Sayın Özyürek, Sayın Tan, Sayın Atay, Sayın Köse,
Sayın Kaptan, Sayın Güner, Sayın Çakır, Sayın Kart, Sayın Pazarcı, Sayın Emek,
Sayın Dibek, Sayın Sönmez, Sayın Serter, Sayın Hacaloğlu, Sayın Ünsal, Sayın
Günday, Sayın Ayhan, Sayın Arslan.
Yoklama için iki dakika süre
veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere devam ediyoruz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın
Başkanım, Sayın Özyürek iki ayrı önerge üzerinde yapmış olduğu konuşmalarda AK
PARTİ hesaplarıyla ilgili hilafıhakikat birtakım
beyanlarda bulundu. Bununla ilgili düzeltme adına 69’a göre kısa bir söz talep
ediyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kılıç.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika süre veriyorum.
M. FATİH ATAY (Aydın) – Sayın
Başkan, nasıl bir söz hakkı doğdu yani?
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Samsun Milletvekili Suat Kılıç’ın, İstanbul Milletvekili Mustafa
Özyürek’in, iki ayrı önerge üzerinde yaptığı konuşmada partilerine sataşması
nedeniyle konuşması
SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın
Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Özyürek, ilk
önergesinde bahse konu etti ancak çalışmaların huzuru açısından cevap vermeye
gerek görmedim, ikinci defa aynı konuya temas etti…
Sayın Özyürek, öncelikle şunu
ifade etmez lazım: AK PARTİ hesaplarıyla ilgilendiğiniz kadar Cumhuriyet Halk
Partisinin hesaplarıyla da ilgilenmiş olsaydınız CHP’nin hesapları Anayasa
Mahkemesine intikal etmezdi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu bir ifade
edeyim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Sizinki!
SUAT KILIÇ (Devamla) - Diğer
taraftan, dilinize doladığınız bir şey var “parfümeri harcaması” diye.
Parfümeri harcaması partilerde söz konusu olmaz ancak burada parti sözcümüz
tarafından konunun gereği ifade edildi. AK PARTİ Genel Merkezinde -inşallah bir
gün iadeiziyaret için Genel Merkezimizi ziyaret ederseniz orayı da size
gezdiririz- küçük bir berber salonu var, Genel Merkez personelinin ya da Genel
Merkezden yararlanan milletvekillerinin gerektiğinde kullanabilmeleri amacıyla.
Buranın ihtiyaçları noktasında yapılmış bir harcama orada İnternet üzerinde de
ilan edilmiş bir kalem olarak yerini aldı. Dolayısıyla üzerinde çok fazla
durmanın gereği olan bir konu başlığı kesinlikle değil.
Diğer taraftan, Adalet ve
Kalkınma Partisi, Türkiye'nin siyaset geleneğine partinin harcadığı her kuruşu
İnternet ortamında açık bir şekilde ilan etme geleneğini kazandıran bir siyasal
partidir. Yani bu yönüyle bakıldığında, pek çok konu başlığında olduğu gibi,
harcama usulleri, harcama hukuku noktasında da gerek gelirler gerekse giderler
hususunda son derece aleni, şeffaf bir yönetim anlayışını bizler benimsemiş
durumdayız. Elbette ki bu diğer siyasal partiler tarafından da örnek
alınacaktır, elbette ki herkes bunun gereğini yerine getirecektir.
Bağışlar hususunda ise
siyasal partilerin kimlerden hangi miktarlarda ve hangi yöntemlerle bağış
edinebileceği bellidir; bu, sizin partiniz açısından ne ise bizim partimiz
açısından da aynı şekilde geçerlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SUAT KILIÇ (Devamla) – Bu
bilgiyi arz etme ihtiyacı doğdu.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) -
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Sayın Hatip benim hilafıhakikat beyanda bulunduğumu
söylemek suretiyle bir sataşmada bulunmuştur. Cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Özyürek.
Sataşma nedeniyle size de iki
dakika süre veriyorum.
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek’in, Samsun Milletvekili Suat
Kılıç’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Değerli arkadaşlar, Sayın Kılıç Türkçeye hâkim bir arkadaşımızdır. “Hilafıhakikat” demek, yani gerçek dışı bir şey… Benim
buradaki açıklamalarımın hepsi Anayasa Mahkemesi kararına dayalı
açıklamalardır. “Anayasa Mahkemesi yanlış yaptı.” diyebilirsiniz fakat “Mustafa
Özyürek hilafıhakikat beyanda bulunmuş.” derseniz bu
bir çarpıtma olur. Bunu açıkça ifade etmek zorundayım.
Burada -ama nerede harcanmış
olursa olsun- ben de “AKP parfümeri ticareti yapıyor.” demedim ama “Bazı parfümeri
faturalarını gider yazmıştır ve Anayasa Mahkemesi de bunu kabul etmeyip irat
yazmıştır.” dedim. Siz diyorsunuz ki: “Bizim berber dükkânımız var. Berber
dükkânında yapılan harcamaları biz kaydederiz.” (AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler)
SUAT KILIÇ (Samsun) – Tamam
Sayın Özyürek, orada durdum! Daha bir şey demiyorum!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) –
Anladım, bunu anladım. Yani bizim partide böyle bir şey yok. Demek ki sizin
partide bir kuaför var, şey var. Oranın masrafları şey tarafından gider olarak
yazılıyor.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) –
Mecliste de var.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) -
Şimdi ben bunun doğru olmadığını, belgesi, faturası olsa bile bunun gider
yazılmaması gerektiğini ifade ediyorum. Keza muhtardan bağış almanın da doğru
olmadığını ifade ediyorum. Benim söylediğim her şey bu karardır.
Onun için, bu tip yanlışlar
olabilir ayrıca. Ama Sayın Başbakanın meydan meydan dolaşıp buna benzer
yanlışları Cumhuriyet Halk Partisine söyledikten sonra benim de bunları burada
ifade etme hakkım doğdu.
Onun için hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101,
2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267,
2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501,
2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688,
2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780,
2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812,
2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN – 185’inci madde
üzerinde üç adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 185 inci maddesinde yer alan
"otlatılmasına" ibaresinin "otlatılması ve
barındırılmasına" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır Behiç
Çelik Erkan
Akçay
Mersin Mersin Manisa
Mehmet Günal Emin Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı
Antalya Denizli Konya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 185
inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Özyürek Harun
Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Selçuk Ayhan R.
Kerim Özkan
Malatya İzmir Burdur
Atilla Kart Fehmi Murat Sönmez
Konya Eskişehir
Madde 185 -
31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 19 uncu maddesinin
birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ancak, orman idaresi
ile orman köylüleri arasındaki ilişkiyi koruma kullanma dengesi gözetilerek en
üst düzeye çıkarmak için, orman idaresince belirlenen orman alanlarında; orman
idaresince tespit edilen usul ve esaslar çerçevesinde hayvan otlatılmasına izin
verilebilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 185'inci maddesinin Tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nuri Yaman Sebahat Tuncel Şerafettin Halis
Muş İstanbul Tunceli
M. Nezir Karabaş Fatma Kurtulan Hasip Kaplan
Bitlis Van Şırnak
Ayla
Akat Ata
Batman
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Ayla Akat Ata, Batman Milletvekili.
Buyurun. (BDP sıralarından
alkışlar)
AYLA AKAT ATA (Batman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doğal kaynaklarımız arasında çok önemli
bir yeri olan ormanlarımızın geçmişten günümüze kadar sürekli tahrip edilir
şekilde kullanılmış olması bu alanların korunmasını da beraberinde getirmiştir.
Kaldı ki bu koruma anayasal düzeyde hem 1961 Anayasası’nda hem de 1982
Anayasası’nda sağlanmıştır. Yine Orman Koruma Kanunu’yla da ilgili düzenlemeler
yapılmıştır. Şimdi mevcut tasarının 185’inci maddesiyle 6831 sayılı Orman
Kanunu’nun 19’uncu maddesi değiştirilmek istenmektedir. Hâlen yürürlükteki
maddede yer alan düzenlemeye göre ormanlık alanlarda hayvan otlatılmasına izin
verilmesi kuraklık gibi olağanüstü durumlarda mümkündür. Şimdi bu yetki kime
veriliyor? Kamu yararı gözetilerek ormanlık alanlarda orman idaresince tespit
edilecek usul ve esaslarla… Şimdi bu durumda idareye gerçekten çok geniş bir
yetki tanıyorsunuz. Hele karşınızdaki kavram kamu yararı kavramıysa yani kişiye
göre değişebilen, siyasi gruplara göre değişebilen, kişinin sosyal eğilimlerine
göre değişebilen bir kavramla hareket edilecekse idareye tanınan bu yetkinin
sınırlanmış olması mutlaka gerekiyor.
Şimdi, bakıyoruz “kamu
yararı” kavramı için “Toplumun ortak çıkarı için yapılan ve idarenin kamu
hizmetlerini yerine getirmek için birtakım faaliyetlerde araması gereken
olgudur.” deniliyor. Peki, idarenin son yapılan değişiklikle, Danıştay Kanunu
itibarıyla yapılan değişiklikle Anayasa’mızda yargı yetkisi idari eylem ve
işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimiyle sınırlı olup hiçbir surette
yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Şimdi bu düzenlemeden sonra idare
mahkemeleri artık bir yerindelik denetimi de yapamayacak, kamu yararı da aramayacak.
Bunun sonucu ne olacak? Doğa katledilecek. Biz Barış ve Demokrasi Partisi
olarak hiçbir ticari faaliyetin, hiçbir sosyal faaliyetin doğaya rağmen
olmaması gerektiğini, öncelikli olanın doğanın korunması olması gerektiğini
düşünüyoruz ama ne yazık ki bu Parlamentodan çıkan yasalarla doğa tahrip
ediliyor.
Şimdi, bakıyoruz, ormanlık
alanlarımızın, şu an kullanıma açık olmayan ormanlık alanlarımızın, ticari
amaçlarla kullanılan ormanlık alanlarımızın bugün itibarıyla neredeyse yüzde
50’si kamu yararı gözetilerek yapılmış, orman olmaktan çıkmış, bu vasıftan
çıkmış. Peki, nasıl oluyor? O zaman bu kamu yararı ancak yasalarla
belirlenebildiğine ve yasa yapma organı da burası olduğuna göre, biz, bizzat bu
ormanların yok edilmesi için onay vermiş oluyoruz. Bundan sonra yapılan son
düzenlemeyle de -2010 yılının sonunda- Danıştay da yerindelik denetimi
yapamayacak. Bu durumda HES’lerin ortaya çıkarmış olduğu zararlar, ticari
faaliyetlerin ortaya çıkarmış olduğu zararlar ve bunun doğaya rağmen yapılmış
olmasının ne yazık ki önüne geçemeyeceğiz. Bu nedenle, bu düzenlemenin mutlaka
tasarı metninden çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz ama orman köylülerinin
orman alanında yaşam koşullarının yeniden düzenlenmesi gerekebilir. Bu konuda,
ilgili sivil toplum örgütleri yeniden dinlenebilirler, ihtiyaçlara uygun
düzenlemeler yapılabilir ama aklımıza ilk gelen şudur: Evet, ormanlık
alanların, orman alanlarının ticari faaliyetlerde kullanılabilmesinin önü açık
değildir ancak bundan sonra ne yapılacak? Bu alanlarda hayvan otlatılacak,
orman vasfı kaybedilecek, sonra ticari amaçla kullanımının önü açılmış olacak.
Bu nedenle bu düzenlemeye karşıyız ama bir hususa daha değinmek istiyoruz.
Sonuç
itibarıyla, ormanlar ülkemizin sadece bir bölgesinde değil, ülkemizin
doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde de, siz gitmemiş olsanız da, biz
belli yerlere gitmemiş olsak da, bu Parlamentoda bulunan milletvekilleri her
ilimizi, her bölgemizi bilmiyor olsa da, sonuç itibarıyla bu ülkenin her
tarafında ormanlar var ancak ormanlarımızın tahrip edilmesine, hatta güvenlik
gerekçesiyle yakılabiliyor olmasına karşı bu Parlamentoda bir sessizlik var. Hatta en
son bunu dile getirdiğimizde, Sayın Bakanımız “Ne olacak? Olan 60 bin hektar.”
dedi. Bu kadar küçümseyen bir yaklaşımı biz kabul etmiyoruz. Bir tek ağaç,
değil hektarı kapsayan, bir tek ağacın bile yakılıyor olması, yok ediliyor
olması, bu ülkenin doğal kaynaklarının yok ediliyor olmasıdır.
Nerede olduğuna bakmayacağız,
hangi gerekçeyle olduğuna bakmayacağız. Eğer ormanın yok edilmesi bizim
inançlarımıza, bizim ortaya koymuş olduğumuz siyasete, orada yaşayan
insanımıza, vatandaşımıza bir yarar sağlamıyorsa -ki, sağlamıyor- bunun
karşısında durmamız gerekiyor. O ormanlar yakılırken kimse orada yaşayan
insanlarımıza sormuyor: Siz bu ormandan nasıl sebepleniyorsunuz? Bu ormanın
sizin yaşamınızda, doğal yaşamınızda nasıl bir etkisi var? Odunu mu oradan
sağlıyorsunuz? Yaşamınıza nasıl bir etkisi var? Ekonomik bir kaynak mıdır sizin
için aynı zamanda? Hayvanlarınızı otlatamıyorsunuz ama hangi ölçekte meralardan
yararlanıyorsunuz? O insanlara sorulmuyor. Doğal kaynaklar orada yaşayan
insanlara rağmen tahrip ediliyor. Bu yasa metniyle de son değişikliği de
dikkate alırsak, yapılan son Danıştaydaki değişikliği de dikkate alırsak…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
AYLA AKAT ATA (Devamla) -
…bizzat biz kamu yararı adı altında açmış olacağız.
Teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 185 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
Madde 185 -
31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 19 uncu maddesinin
birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ancak, orman idaresi
ile orman köylüleri arasındaki ilişkiyi koruma kullanma dengesi gözetilerek en
üst düzeye çıkarmak için, orman idaresince belirlenen orman alanlarında; orman
idaresince tespit edilen usul ve esaslar çerçevesinde hayvan otlatılmasına izin
verilebilir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Murat Sönmez…
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Murat Sönmez, Eskişehir Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
FEHMİ MURAT SÖNMEZ
(Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın
185’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu hafta Mecliste Danıştay ve
Yargıtayla ilgili yasa tasarısı görüşüldü. Muhalefet kendisine söz hakkı
verilmediğini, bu konudaki düşüncelerini anlatma haklarının AKP tarafından yok
edildiğini defalarca söyledi. Muhalefet değişik platformlarda bu görüşlerini
aktarabilir esasında. Fakat, burada özellikle
düşüncelerimizi söylemek istememizin nedeni “Acaba yaptığınız yanlışları
düzeltebilir miyiz? Bu kanun tasarısına bir katkı sunarak doğru bir iş yapmayı
birlikte becerebilir miyiz?” çabasıdır. Yoksa biz görüşlerimizi her yerde
söyleriz ama Meclis çatısı altında söylememizin esas nedeni sizi
yanlışlarınızdan biraz daha döndürme çabasıdır. Ama bu çabalardan bir sonuç
alınamayacağını da bizim muhalefet partilerimizin de bilmesi gerekmektedir
çünkü AKP, düşüncelerinde samimi değildir.
Geriye baktığımız zaman AKP
bir Kürt açılımı yapmıştır ama “Herkesin fikrini soracağız.” demiştir. Aydınlardan
gazetecilere, sanatçılardan uzmanlara kadar herkesle toplantılar düzenlemiştir,
onların fikirlerini almışlardır. Sonra onların düşüncelerini değerlendirmiş
midir acaba? Hayır. Yoksa, herhâlde bu uzmanlar,
aydınlar “Gidin, ‘Ben pişman değilim.’ diyen insanları Habur sınırında törenle
karşılayın” dememiştir. Yani o toplantıların hepsi göstermelik olarak
kalmıştır.
Sonra Alevi açılımı
yapılmıştır. Yine bir dizi toplantılar yapılmıştır. Sonra gene AKP bildiğini
okumuştur.
Yani netice olarak İktidar,
tüm adımlarında bilenlere danışıyor gibi yapıyor, herkesten aferin almayı
bekliyor ama sonunda bunların hiçbirisine değer vermeyip kendi yanlışlarına
devam ediyor.
Evet değerli milletvekilleri,
AKP samimi değildir. Mecliste tüm muhalefet partileri grup önerileri
getirmektedir, Türkiye için önemli konulardır, güncel konulardır ama AKP’liler
buraya çıktığı zaman “Çok haklısınız, çok önemli konular bunlar.” demiştir ama
vakit yoktur. Onun için, bunun arkasına sığınarak ertelemişlerdir. Ama
Türkiye’nin yararına olmayan veyahut da Anayasa’ya aykırı bile bulunan
maddelere ise bu çatı altında zaman bulunabilmiştir.
Evet, AKP samimi değildir.
İktidara geldiğinde “Komşu ülkelerle sınırımız, sorunumuz olmayacaktır,
kalmayacaktır, sıfır sorun.” diye yola
çıkmıştır. Bırakın komşu ülkelerle sıfır sorunu, bugün, Kuzey Kıbrıs’la bile
problemli hâle gelmiş bulunmaktayız ve ülkede yarattığı ayrılık söylemleri
devam ederken bir bakıyoruz ki artık yapılan konuşmalarla Kuzey Kıbrıs’ta bile
insanlar birbirine artık düşman gibi bakar hâle gelmiştir hep yanlış
politikalardan dolayı.
Evet, değerli
milletvekilleri, AKP samimi değildir. “Biz herkese eşit davranıyoruz.”
diyorsunuz. “Tüm belediyelere eşit davranıyoruz, tüm belediyelere eşit katkıda
bulunuyoruz.” diyorsunuz ama muhalefetin belediyelerinden transfer yapabilmek
için her türlü yolu deniyorsunuz aynı Beypazarı’nda olduğu gibi.
Halkımızın gözünde en kutsal
olarak yaptığımız iş askerliktir. Askere gitmeme hakkına sahip olmayı, sanki
kötü bir şeyden kurtulmuş gibi “askerlikten yırtmak” olarak söyleyen Başbakanı
da burada kınıyorum ve Sayın Başbakan seçimler yaklaştıkça, yıllardır sesini
duymadığı Cumartesi Annelerinin de sesini duyar olmuştur. Kendisinin
de bir bank üzerinde bir gece odada soğukta kalarak işkence gördüğünü -doğrudur
ya da yanlıştır- söylemiştir ama şunu da bilmelidir ki, ülkemizin sınırları
içinde özgür olarak ama o şartlarda yaşayan birçok vatandaşımız bulunmaktadır
ve kredi kartı mağdurlarını, çek mağdurlarını, Ziraat Bankasına borçlarından
dolayı sıkıntıda olan çiftçilerimizin sıkıntılarını giderecek maddeleri bu
torba yasasına koymadıkları için AKP’nin de vatandaşı düşünmediğini bu
davranışları göstermektedir.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Sönmez.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN – Karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 185 inci maddesinde yer alan
"otlatılmasına" ibaresinin "otlatılması ve
barındırılmasına" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç
Çelik (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Gerçekten bu torba yasada
yok, yok.
RECEP KORAL (İstanbul) –
Akdeniz Oyunları bile var.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Akdeniz Oyunları bile var. Deprem çadırı gibi.
NURİ USLU (Uşak) – İhtiyaç
varsa ne yapalım?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
İhtiyaç varsa, nerede yara varsa pansuman polikliniği gibi, sayemizde de
geçiyor diyorsunuz.
Tabii böyle bir yasada
ormancılığın olmaması kabul edilemezdi. Ormancılıkla ilgili de orman köylerini
ilgilendiren iki madde var, 185 ve 186. Bu iki maddede, orman yüksek mühendisi
olarak ben huzurlarınızda olacağım.
Değerli milletvekilleri,
tabii, ormanların öneminden bahsetmek haksızlık olur, size karşı saygısızlık
olur. Herkes, burada, ormanların gereğini, önemini, değerini hepimiz biliyoruz.
Ormanlar bu toplumun malı, dünüyle, bugünüyle ve geleceğiyle. Dolayısıyla mutlaka
gözümüz gibi korunmalıdır ve gelecek nesillere intikal ettirilmelidir. Bugün,
ülkemizin -bendeki rakamlar yanlış değilse- yüzde 27,22’si orman alanı.
Yaklaşık 21 milyon hektar ormanımız var. Bu hepimizin en değerli varlığıdır, bu
mutlaka korunmalıdır. Ormanların içerisinde de yaklaşık 8-9
milyon insan yaşamaktadır. Sürekli değişiyor, göç verdiği için kesin rakamları
bilmiyorum ama orman içi ve orman kenarında yaşayan ve toplumun en alt düzeyde
gelir seviyesine sahip, dişiyle tırnağıyla, çoluk çocuğuyla, o topraklarda,
doğduğu o topraklarda onuruyla yaşamaya çalışan vatan evlatları insanlarımız
var. Dolayısıyla ormancılık konusu, ormanın ağaçlarıyla, yeriyle, toprağıyla ve
içinde yaşayan insanları ve tüm canlılarıyla, ben inanıyorum ki bu Meclisin çok
önemli gündem maddelerinden de biri olmalıdır. Bu torba yasada iki maddenin
düşmüş olması, teşekkür ederiz ama bence yeterli değildir, çünkü ormancılık
bugün sorun içerisindedir. Gerek ormanların korunması, geliştirilmesi, ıslah
edilmesi, ağaçlandırma çalışmaları, orman içi köyleri, orada yaşayan insanlar,
ormancıların bizatihi kendilerinin devasa sorunları bulunmaktadır. Böyle bir
yok yok kanununda, böyle bin bir çeşit mağazası türündeki bu kanunda
ormancılığın sorunlarıyla ilgili başka eklemeler de yapılabilirdi,
yapılmalıydı.
Özellikle, ormanlarımızı
bugünlere taşıyan orman mühendisi ve ormancılık çalışanlarının tamamına burada
hepiniz adına, şahsım adına şükranlarımı sunuyorum. Onlar gerçekten çok fedakâr
insanlardır. Hiçbir kuralın, hiçbir menfaatin hesabını yapmadan canlarını
ortaya koyarak ormanlara ve orman içinde yaşayan insanlarımıza hizmet
etmektedirler.
Değerli milletvekilleri,
bizim ormancılığımızın gerek öğretisinde gerek hukukunda çok yanlış, çağımıza
yakışmaz bir anlayış bulunmaktadır, orman mühendisi olarak söylüyorum. Bakın
bugün burada, bu 185’inci maddede değiştirmek istediğimiz 6831 sayılı Orman
Kanunu’nun 19’uncu maddesinin başlangıcı şudur: “Ormanlara her türlü hayvan
sokulması yasaktır.” Şimdi düşünün, bu ormanlarda 10 milyona yakın insan
yaşıyor ve bu insanlar köyde yaşıyor. Ne kadar insan varsa muhtemel onun 5 katı
da hayvan vardır. Bunu şöyle düzenlemek lazım: “Ormanlara insan girmesi
yasaktır.” diye yazmak lazım. Yani orman içerisinde yaşayacaksınız, hayvanınız
olmayacak ve bunu ormana sokmayacaksınız!
Sayın Bakanım, tabii, burada
hukuk kuruyoruz. Kurduğumuz hukuk hem doğru olmalı, kalıcı olmalı ve bir sonuç
getirmeli. Dolayısıyla bundan sonraki maddede esas söylemek istediklerimi
söyleyeceğim ama esas üzerinde durmamız gereken, bu konuyu köklü, kalıcı
şekilde tanzim etmektir.
2’nci maddede tekrar
konuşacağım, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Şandır.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
186’ncı madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 186 ncı maddenin sonuna “Yöre
halkına bu bedel % 25 oranında düşük uygulanabilir.” İbaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Behiç
Çelik Erkan
Akçay Mehmet
Şandır
Mersin Manisa Mersin
Mehmet
Günal E. Haluk
Ayhan Mustafa
Kalaycı
Antalya
Denizli Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın 186 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şevket
Köse Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin Pazarcı
Adıyaman İstanbul İzmir Balıkesir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ramazan Kerim Özkan Atilla Kart
Malatya Burdur Konya
Madde 186- 6831 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Ek madde 12- Bozuk veya
verimsiz orman alanları; ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve rehabilitasyon
çalışmalarına konu edilir. Bu alanlarda; mevcut türler korunur, aşılanır
ve/veya rehabilite edilir. Ayrıca orman içi boşluk alanlar, bölgede doğal
olarak yetişen türlerle ekim, dikim ve aşılama suretiyle imar-ihya ve/veya
rehabilite edilerek doldurulur. Ağaçlandırılan, erozyon kontrolü yapılan,
imar-ihya ve rehabilite edilen sahalardan elde edilen odun dışı orman ürünleri;
öncelikle bu sahaların bakımını gerçekleştiren köy tüzel kişiliklerine, yöre
halkına, tarımsal kalkınma kooperatiflerine, 5200 sayılı Kanunla kurulmuş
üretici birlikleri ve birliklere tarife bedeli ile verilebilir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Adıyaman Milletvekili Şevket Köse, buyurun.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın
186’ncı maddesi üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, 186’ncı
maddede bahsi olan düzenleme Orman Kanunu’nda düzenleme yapıyor. AKP’nin
istediği de aslında orman kanunu uygulamaktır! Bu hevesleri de yeni değildir,
daha önce defalarca çıkarılmaya çalışılan ancak kamuoyunun tepkisi karşısında
geri adım atılarak ötelenen 2/B yasası bir gece yarısı operasyonuyla 23 Temmuz
2010 tarihinde çıkartılmaya çalışılmıştır. Önceki Cumhurbaşkanı tarafından veto
edilen ve Anayasa Mahkemesince iptal edilen bu yasa, bir torba yasa olan Vergi
Yasası’yla beraber çıkarılmıştır ama bir farkla, “Üzerinde yapılaşma olan
hazine arazileri” tanımlamasıyla. Oysa, daha önce
yasalarda orman vasfını kaybetmiş yerlerin tarım amaçlı olarak köylüye
kazandırılması gündeme getiriliyordu, bu yasada ise böyle bir durum yoktur.
Değerli milletvekilleri, 2008
yılında çıkarılan 5731 sayılı Yasa’yla orman dışına çıkarılan araziler
ölçülerek önce üzerindeki işgalciler belirlenmiştir. Bu alanların mülkiyeti
hazine adına tescil edilmiş ve sonra da satışlara geçilmiştir. Amaçlanan ise hazine
arazileri üzerine yapılan yapılar ile orman dışına çıkarılan sözde orman
vasfını kaybetmiş 2/B alanlarındaki kaçak yapıların affedilmesidir.
Yine “Bu madde kapsamında
hazine adına tescil edilen taşınmazlar büyükşehirlerde öncelikle büyükşehir
belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin talebi olmaması hâlinde ilgili
belediyelere bedelsiz olarak devredilir. Bu taşınmazların yapı sahiplerine
satışı ve genel hükümlere göre değerlendirilmesi bu Kanun’un 5’inci maddesine
göre yapılır.” şeklinde düzenlenerek hazine arazileri üzerine inşa edilmiş olan
her türlü kaçak yapının satışına onay verilmektedir.
Sayın milletvekilleri,
halkımız tarafından “2/B” olarak bilinen 6831 sayılı Orman Yasası’nın 2’nci
maddesinin (B) bendiyle orman dışına çıkarılan alanların da satışını
içermektedir.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir
de Çevre ve Orman Bakanlığı yaptığı açıklamada, yeni bir yasa çıkarılacağını ve
2/B alanlarının yarısının satışının yapılacağını açıkladı. Hazırlandığı
açıklanan yasa taslağına göre yaklaşık, Türkiye'de bulunan 473.419 hektarlık
2/B alanının yarısının birilerine rant sağlaması
planlanıyor. Belediye mücavir alanı sınırları içinde yapılaşma bulunan yerler,
bina ve bahçe gibi kullanım alanlarıyla birlikte metrekare sınırlaması
olmaksızın hak sahiplerine doğrudan satılabilecek. Tarım arazileri dışında
kalan, üzerinde yapılaşma bulunan ve Maliye Bakanlığınca uygun görülen
taşınmazlar, TOKİ, büyükşehir ve ilçe belediyelerine kentsel dönüşüm projeleri
gerçekleştirmek üzere devredilecektir. Anlaşılan, devletin mülküne, kamu
malına, halkın malı üzerine kaçak yapı yapanların ödüllendirilmesi, bir anlamda
yasa dışılığın olağan hâle getirilmesi, suçun yaygınlaştırılması dönemine
geçilmiş olunacaktır.
Değerli arkadaşlar,
ormanlarımızı sadece usulüne uygun olarak genişletmek değil, aynı zamanda
ormanların çeşitli tehlikelere karşı korunması ve bu yönde gerekli tedbirlerin
zamanında alınması… Bu tedbirlere rağmen ortaya çıkabilecek tehlikelerle
mücadeleye hazır bulunulması gerekmektedir ama görünen o ki tüm bunların tam tersi
yapılmaktadır.
Sayın milletvekilleri, yeni
2/B düzenlemesi, köylüyü düşünmekten öte, yabancılar ve villa kondular için
çıkarılmaktadır. Asıl yapılması gereken, atalarından beri kullandıkları
tarlaları köylülere ücretsiz vermektir, bir yandan da topraksız köylüye tarla
verilerek çalışma alanı yaratılmasıdır. AKP Hükûmeti ormanlarımızı ve 2/B
statüsündeki orman alanlarını bir avuç rantçıya
satmaktan da artık vazgeçmelidir. Sosyal toplum ve kamu yararına dayanan
projelere sırtını dönen AKP Hükûmeti, varlık nedeni olan yağma, talan ve peşkeş
projeleriyle kendine yeni rant alanları yaratmaktadır.
Evet, ormanlık alanlarımızın
yok olması durdurulmalıdır. Bu alanların korunması bir zorunluluktur ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak önlem alınmasını beklemekteyiz.
Değerli milletvekilleri,
verdiğim önergenin kabul edilmesini diler, yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 186 ncı maddesinin sonuna “Yöre
halkına bu bedel % 25 oranında düşük uygulanabilir.” ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Mehmet Şandır, Mersin milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok
teşekkür ediyorum ve tekrar saygılar sunuyorum.
Neden katılamıyorsunuz Sayın
Bakan? Yani, bunları topluca, birlikte konuşmamız lazım ama bana göre, yanlış
yapıyorsunuz. Bakın, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 19’uncu maddesi “Ormanlara
hayvan sokulması yasaktır” diye başlıyor, “ancak” diye bir hükümle yeni bir şey
getiriyorsunuz. Getirdiğiniz hususla başına yine bir sakınca getiriyorsunuz:
“Kamu yararı gereklerine uygun olarak…” Şimdi, bu gerekleri karşılayıp karşılamadığının
takdirini kime bırakıyorsunuz?
NURİ USLU
(Uşak) – Orman teşkilatına.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) –
Sayın Bakanım, yani siyasi irade olarak yapılması gerekene karar verme
yetkisine, erkine sahipsiniz. “Ormanlara hayvanlar sokulamaz ancak…” Niye?
Ormanlara hayvanlar sokulur ama belirlenen yerlere, belirlenen usullerle
sokulur. Önce yasağı koyuyorsunuz, sonra bu yasağın uygulanmasından dolayı da
yüz binlerce, milyonlarca orman köylüsü mahkeme kapısında sürünüyor. Sayın
Bakanım, engeliniz ne, eksiğiniz ne?
Bir başka husus: Şimdi,
getirdiğiniz şeyde orman içi ve kenarı köylülere bir ayrıcalık getirmiyorsunuz.
Çok genel bir tanımla, “Orman idaresince tespit edilen usul ve esaslar
çerçevesinde hayvan otlatılmasına izin verilebilir.” diyorsunuz. Hâlbuki eski
metinde “Orman içinde yaşayan köylülerin ve mülki hudutları içerisinde devlet
ormanı bulunan köyler halkına ait hayvanların” diye bir hüküm vardı.
Böylelikle, orman içi köylüsünü bir anlamda koruyordunuz, şimdi böyle bir
korumayı da kaldırıyorsunuz Sayın Bakanım.
Bir başka şey: Orman içi
köylülerine, orman içi boşluklarındaki ağaçlardan elde edilen orman asli
ürünleri dışındaki ürünlerin satışına imkân veriyorsunuz; zaten vardı bu. Biz
diyoruz ki buradan bedel almayın, hatta hiç bedel almayın çünkü o insan orada
yaşasın, emeğiyle o ormandan faydalansın, nimetlensin. Oradan aldığınız bedelle
neyi kurtaracaksınız? Hiç bedel almadan, o insanlar, orada ektiği, sürdüğü,
aşıladığı zeytinin geliriyle yaşasın. Onu tutup bir de ona satmanın bir anlamı
var mı? Dolayısıyla, kafamızı kuma sokmayalım değerli milletvekilleri. Millet
adına kullandığınız siyasi erkin gereğini, siyasi gücün gereğini bu millet için
kullanmak mecburiyetindesiniz.
Yine, yasaklar koyarak, kamu
gereklerine göre… Nasıl yapacağız bunu? Ben size bir şey söyleyeyim: Ben orman
mühendisiyim. Orman işletme veya orman mühendisleri, orman bölge şefleri idare
etmesin, orman muhafaza memurları idare etmesin, ormanların içerisinden
arabayla bile geçemezsiniz. Mevcut kanun… İşte Sayın Müsteşar karşımda oturuyor.
Ormana zarar vereceğiniz varsayımıyla orman muhafaza memuru sizi ormanın
içinden geçen yoldan geri çevirebilir. Tekrar ediyorum: Bu mevcut ormancılık
anlayışının merkezinde insan yok, orman var, ormanı koruma var, E bu yanlış bir
anlayış, bunu düzeltmek noktasında engeliniz yok. Evet, orman mühendisleri
cansiparane çalışıyor, fedakârca çalışıyor. “Orman idaresi” derler biliyor
musunuz “orman işletmesi” demezler Orman Genel Müdürlüğünün taşradaki
uzantılarına. Niye? Çünkü orman mühendisleri idare ettikleri için; idare
etmeseler, orman içinde yaşayan bir tek insan olmaz, canlıyı bile yaşatmazlar;
kanun bu. E bunu düzeltelim. “Ormanlara hayvan sokulması yasaktır.” dedikten
sonra sizin arkaya dizdiğiniz hiçbir şeyin anlamı yok.
Dolayısıyla ben şundan endişeliyim:
Bu torba yasa referandum öncesinde referandum rüşvetiydi. Uzattınız, uzattınız,
seçimin öncesinde çıkartıyorsunuz. Bu bir seçim rüşveti olarak kullanılacak.
Siz akıllısınız, millet aptal değil. Yarın Toros dağlarına giderek “Keçiye
serbestlik verdik.” diye propaganda yaparsanız yalan söylemiş olursunuz.
Değerli milletvekilleri, özür
dileyerek söylüyorum, eğer bu çıkarttığınız düzenlemeyle seçim öncesinde orman
içi köylüsüne giderek “Keçiye serbestlik bıraktık, artık, keçileriniz ormana
girer.” diye bir propaganda yaparsanız -çok doğrudan söylüyorum- doğruyu
söylememişsinizdir.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Efendim, Mersin’e giderek izah edeceğim ben. Siz
merak etmeyin.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) -
Buna sizi yakıştırmam, buna müsaade etmeyin.
Çok teşekkür ederim. Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Şandır.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
187’nci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 187 nci maddesinde yer alan
“yüzyetmiş” ibaresinin “ikiyüz” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç Çelik Mehmet Şandır Erkan Akçay
Mersin Mersin Manisa
Mustafa Kalaycı E. Haluk Ayhan Mehmet Günal
Konya Denizli Antalya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 187 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Atilla Kart Ramazan Kerim Özkan Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Konya Burdur Malatya
M.
Fatih Atay
Aydın
Madde 187 – 19/6/1994 tarihli ve 540 sayılı Devlet Planlama Teşkilatı
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 2 nci maddesinin
onikinci fıkrasının altıncı cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Rehberler hariç olmak üzere
Merkezde her ne şekilde olursa olsun istihdam edilecek personel sayısı
yüzyetmiş kişiden fazla olamaz.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Fatih Atay, Aydın Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
M. FATİH ATAY (Aydın) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, 606
sıra sayılı torba yasanın sekizinci bölümünde madde üzerindeki değişiklik
önergesi üzerine söz aldım, yüce heyeti saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri,
siyaset yapan hepimiz, milletvekilleri olarak bazı sorumluluklar içerisindeyiz.
Hükûmet devleti yönetiyor, bazı sorumlulukları var, bununla ilgili de bazı
icraatlar da bulunuyor. Hükûmet son zamanlarda, Dışişleri Bakanımızın göreve
gelmesinden sonra, yeni bir söylem tutturdu; “Komşularımızla sıfır sorun.”
anlayışı içerisinde bir dış politika yapmayı tercih ettiklerini söyledi ve
bunda da çok başarılı olduklarını bu kürsüde, medyada, gazetelerde, dışarıdaki
toplantılarda dile getirdiler.
Değerli arkadaşlarım, bizim
ülkemiz gerçekten çok stratejik bir bölgede, güneyimizde Suriye, Irak, İran,
Ermenistan gibi çok önemli ülkeler var, bunlarla ilgili sorunlarımızı sıfıra
indirmeyi kim istemez? Bu ülkede yaşayan bütün insanlar,
ülkemizin komşularıyla ilgili sorunlarının olmamasından dolayı elbette büyük
bir mutluluk duyar ama arada sorunlar da olabilir ancak bizim dış politika
konusunda hiç aklımıza gelmeyen, tek sorun bile çıkmasını rüyamızda bile görsek
inanamayacağımız bir ülke vardı ki o da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ydi,
maalesef onunla da sorun çıktı arkadaşlar. Böylesine başarılı olduğu
iddiasında olan bir Dışişleri Bakanı, hiç rüyamızda bile görsek
inanamayacağımız bir ülke ile sorun çıkması hâlinde kendisinin başarısız olduğu
inancıyla istifa etmeyi düşünmüyor mu acaba?
Değerli arkadaşlarım, bir
başka konuyu da, bir başka bakan arkadaşı da burada eleştirmek istiyorum.
Kendisi burada yok ama inanın tarihimizde ilk kez –öyle hatırlıyorum bu
yaşımda- Kurban Bayramı’nda -et ithal etmek için- ihtiyacımızı karşılamak için
canlı hayvan ithal edilmesine neden olan bir Tarım Bakanımız oldu,
hayvancılıkla ilgili olan olayı yerine getiremedi, başarısız oldu. Bununla
ilgili olarak hepimizin vicdanının sızladığını biliyorum. Peki, bu arkadaşımız
başarısız olduğu inancıyla istifa etmesi gerekmiyor mu, böyle bir şey
düşünmüyor mu arkadaşlar ya? Hepimiz milletvekiliyiz, hepimiz sorumluluk
anlayışı içerisindeyiz.
Değerli milletvekilleri,
Sayın Çevre Bakanı dün Karadeniz’e gitti –buradaydı Sayın Bakan- ama oradaki
öğrenciler protesto ettiler. O öğrenciler de düşüncelerini aktarabilmek için
keşke o toplantıya alınsalardı, düşüncelerini söyleselerdi ancak polisin
gerçekten çok fazla şiddet kullanması herkesin gözünü korkuttu. O polisin,
yerde yatan çocuğun boğazına ayağıyla beraber basışı herkesin… Bugün
kamuoyunda, fotoğraflardan izledik gerçekten çok acı verici bir fotoğraftı.
Bunların bir daha yaşanmamasını diliyorum.
Bir de Sayın Başbakan
Yardımcımıza bağlı olan RTÜK’le ilgili olarak müfettişler bir şey buldular
arkadaşlar, yazılım ihalesinde yolsuzluk yapıldığı konusunda tespitte
bulundular. Halkın parası bu, devletin parası, hepimizin
parası. Yemin ettik, yasa yapacağız ve denetim görevimizi yerine
getireceğiz. Ben, böyle bir usulsüzlüğün eski Başkan tarafından sümen altı
edilmesini içime sindiremiyorum. Ben inanıyorum, hepinizin de içinize
sindirdiğinizi düşünmüyorum. Tanıdığım kadarıyla Sayın Arınç’ın da böyle bir şeyi
içine sindirdiğini düşünemiyorum.
Peki, bunu araştırmamız
gerekmiyor mu, bunu soruşturmamız gerekmiyor mu arkadaşlar? Halkın parasını
kötü harcayan, zamansız harcayan, usulsüz harcayan insanlara karşı bir tepki,
bir tedbir alınması gerekmiyor mu arkadaşlar? Böyle bir sorumluluğumuz yok mu?
Bu sorumluluğumuzu yerine getireceğimizi düşünüyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Atay.
Karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri, karar
yeter sayısı yoktur, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati . 19.04
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64’üncü Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 187’nci maddesi üzerinde verilen Aydın Milletvekili Fatih Atay ve
arkadaşlarının önergesinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 187 nci maddesinde yer alan
“yüzyetmiş” ibaresinin “ikiyüz” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Emin Haluk Ayhan konuşacak efendim.
BAŞKAN – Emin Haluk Ayhan,
Denizli Milletvekili, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizle, görüşülmekte
olan tasarının 187’nci maddesinde yer alan “yüzyetmiş” ibaresinin “ikiyüz”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz. Gerekçemiz ise, Devlet
Planlama Teşkilatı madem ihtiyaç duydu böyle bir şeye, bu düzenlemeyle bunun
artırılması.
Şimdi, Devlet Planlama
Teşkilatında yirmi sene ben de çalıştım. Ücret olarak, burada çalışan
arkadaşlarımız, kalifiye personel olmalarına rağmen, diğer kamu kuruluşlarına
göre irtifa kaybetti. Personel niteliği açısından durum
düşündürücü. Makroekonomide çok kıymetli uzmanlar olmasına rağmen,
eskiden en önde değerlendirme yapabilen bir kuruluş bugün diğer kurumların
gerisinde kaldı ve makroekonomik değerlendirmeleri sadece yazılı metinlerde.
Gerek ilgili Sayın Bakan gerekse yöneticiler açısından değerlendirdiğinizde
Devlet Planlama Teşkilatının makroekonomiye yaklaşımda ülke genelinde geride
kaldığı ifade ediliyor, böyle düşünülüyor.
Şimdi, tabii ki bu önemli. Ancak
Devlet Planlama Teşkilatı, Bakanlar Kurulu kararı eki olarak 2011 yılı
programını yayınladı. Ondan önce de Yüksek Planlama Kurulunda gözüken genel
ekonomik ve hedef yatırımlar… Bunlar da 2011 yılında Yüksek Planlama Kurulunda
görüşüldü. Daha sonra Plan Bütçede de konu değerlendirildi, bütçe geçti. Fakat
şöyle bir problem
vardı: Hükûmet -şu gördüğünüz orta vadeli programın özeti ama- orta vadeli
programı ne yapması lazımdı? Mayıs ayı sonunda açıklaması lazımdı. Hükûmet
“Rakamlarım yanlış olur.” diye korktu. Hukuku çiğnedi, ileride yargılanma
pahasına 10 Ekimde bunu teslim etti. 10 Ekimde bütçe de geldi, 10 Ekimde bütçe
çağrısı da geldi, 10 Ekimde Planlamanın yatırım genelgesi de geldi. Her şey 10
Ekimde geldi. Yani ne yaptınız? Bütçenin çıkmasının dibine doğru her şeyi
koydunuz. Sırf ne uğruna? Biz tahminlerde yanılmadık, uluslararası konjonktür böyle der… Farklı demenize rağmen yine de
yanılmamak için tahmini sonuna kadar, hukuku da zorlayarak nereye götürdünüz?
Ekimin 10’una kadar götürdünüz. Bütçeyi de 15 Ekimde verdiniz, zaten Anayasa
gereği 17 idi. Hatta “Anayasa’nın gereğini iki gün önce yerine getirdik.” diye
de millete bir şeyler söylenildi ama işin haddizatında beş ay piyasalar sizin
ne yapacağınızı bilmeden, ne yaptı? Hareket etti, bilmeden hareket etti.
Kesilmiş tavuk başı gibi fırladı kaçtı milletin elinden, millet sallandı gitti.
Şimdi, bakın, dış ticaret
rakamları açıklandı: 113,9; 2010 için, 111,7 demişsiniz. İthalat ne oldu milyar
dolar olarak? 177,5 demişsiniz. İhracatta 1 milyar dolar fark, ithalatta aşağı
yukarı 9-10 milyar dolar fark.
Devam ediyoruz… Dış ticaret
dengesi “65 milyar dolar” demişsiniz, 72 milyar dolar olmuş. Yani neredeyse
gerçekleştiği zaman siz bu rakamları yazdınız. Cari işlemler dengesi ne
dediniz? “39 milyar dolar olacak.” dediniz.
Tövbe, 50 olmadı da 49 oldu, 48,6 oldu.
Şimdi devam ediyoruz… Bunun
dışında bütçe rakamlarını da benzer şekilde ilan etmeye çalıştınız ama netice
orada da hasıl olmadı. Hatta orada şöyle bir şeyi de
ifade ediyorsunuz: “Bütçe açığı bir önceki seneye göre yüzde 25 azaldı.” Azaldı da 2008’de 17
milyar TL idi, şimdi 39-40 milyar TL’ye çıktı. Yani şu
hazırlananları neredeyse dün hazırladınız, daha bir ay geçmeden bütün hepsi yok
oldu.
Devlet Planlama Teşkilatının
Müsteşar Yardımcısını, kendi getirdiğinizi alıyorsunuz, kamuoyuna öcü gibi
takdim ediyorsunuz, Kıbrıs’a ne yapıyorsunuz? Öcü gibi takdim edip oraya
koyuyorsunuz. O insana da yazık, Kıbrıs’a da yazık, Türkiye Cumhuriyeti’ne de yazık.
Ben, fazla uzatmak istemiyorum.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Karar yeter sayısı, Sayın Başkan…
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum ancak karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler arasında
anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağım.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
188’inci madde üzerinde üç
adet önerge vardır; gelişlerine göre okutup, aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 188 inci maddesindeki
"yüzde 1'inden" ibaresinin "yüzde 2'sinden" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Behiç Çelik Erkan Akçay
Mersin Mersin Manisa
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal E.
Haluk Ayhan
Konya Antalya Denizli
Kemalettin
Nalcı
Tekirdağ
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
606 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 188'inci Maddesi ile 5092 sayılı kanunun
18'inci maddesinin değiştirilen 3'üncü fıkrasının madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ayla Akat Ata Nuri Yaman Şerafettin Halis
Batman Muş Tunceli
M. Nezir Karabaş İbrahim Binici
Bitlis Şanlıurfa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın
188 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Rahmi
Güner
İstanbul İzmir Ordu
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Hüseyin Pazarcı Ramazan
Kerim Özkan
Malatya Balıkesir Burdur
Atilla
Kart
Konya
Madde 188- 29/5/2009
tarihli ve 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"(3) İl Afet ve Acil Durum
Müdürlüklerinin harcamaları, il özel idarelerinin bütçelerine bu amaçla
konulacak ödenekten karşılanır. İl özel idareleri, bu harcamaları karşılayacak
ödeneği ilgili yıl bütçesinden tefrik etmek zorundadır. Bu şekilde tefrik
edilecek ödenek tutarı her hâlükârda il özel idaresinin ilgili yıl bütçesinin
yüzde 1'inden az olamaz. Müdürlüklerin personel harcamaları ve personel ile
ilgili diğer harcamaları Başkanlık bütçesinden karşılanır. İl özel idarelerinin
afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetler kapsamındaki
yatırım projelerinden Başkanlıkça uygun görülenlere Başkanlık bütçesinden
belirlenen tutarda yardım yapılabilir. Harcamalarda, İl Özel İdaresi Kanununda
il genel meclisi ve il encümenine verilen yetkiler vali tarafından kullanılır."
"(6) Müdürlüklerin il
dışı geçici görevlendirmeleri Başkanlıkça yapılır.
(7) Başkanlık faaliyete
geçtikten sonra bu Kanun kapsamında valiliklerce tesis edilen iş ve işlemler
dolayısıyla açılmış ve açılacak davalar valilikler husumetiyle yürütülür ve
bunlar hakkında geçici 1 inci maddenin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Rahmi Güner, Ordu Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Güner.
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 188’inci
maddesine bazı fıkraların ilave edilmesi için önerge verdik, bu önerge
doğrultusunda söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu
188’inci madde gerçekten Türkiye’de çok önemli sorunları arz eden, sorunların
çözümünde katkıda bulunacak olan bir maddedir. Dikkat edilirse Türkiye'nin
birçok yerinde, erozyon gibi, toprak kayması gibi felaketler olmaktadır. Bazı
bölgelerimizde yine deprem felaketleri olmakta ve bu gibi felaketlere karşı bir
tedbir almak durumundayız. Bu tedbir alma şeyinde özel idarelerin bütçelerinden
yüzde 1 şeklinde bir ödenek ayrılması kabul edilmiş. Acaba bu yeterli mi, değil
mi? Tartışılacak bir konu olarak bunu görüyorum.
Değerli arkadaşlarım, daha
önce kendi bölgemizde, bilhassa Karadeniz’de erozyon gibi, toprak kayması gibi
olaylar devamlı olmaktadır. Yine, bu bölgemizde hassas olan fındık konusunda 5
Nisan 2004 tarihinde bir don afeti olmuştu. Bu afete karşı da Hükûmet tarafından
bir zarar tespit edilmişti. Bu zarar 297 milyon TL fakat öyle bir durum oldu
ki, 2004 senesinden beri, 2011 senesindeyiz, bu para Hükûmet tarafından hâlen
ödenmedi. 2009 tarihli bütçede de yine bunun ödenmemesine dair bir karar
alındı, ödemeden çıkarıldı. Şu anda 169 milyon TL para ödenmemiş durumdadır.
Değerli
arkadaşlarım, bu konuda gerçekten çok önemli bir sorun olduğunu belirttim fakat
önemli bir sorun da şu: Bugün, Karadeniz Bölgesi’nde en önemli geçim
kaynaklarından birisi olan fındık konusunda Hükûmetin hiçbir tedbir almaması ve
bu üreticinin alın terinin, emeğinin karşılanmaması, değerlendirilmemesi,
üretici kuruluşu FİSKOBİRLİK’in tamamen devreden çıkarılması gibi durumlarda
büyük bir göç meydana gelmiştir. Bir milletvekili arkadaşım bu
göçün daha önceden fazla kayıt yapılmasından ileri geldiğini söylüyor ama
dikkat edilirse ekonomik krizden, ekonomik çıkmazdan bunun meydana geldiğini
maalesef söylemek istememektedir.
Ben bu arkadaşıma bazı
yatırım ve tesisleri hatırlatmak istiyorum. Giresun’da geçmişte çok önemli bir
kâğıt fabrikası vardı. Bu kâğıt fabrikasında hem Giresunlu hem Ordulu işçiler
çalışmaktaydı. Soruyorum, ne oldu bu fabrika? Ortadan kayboldu gitti ve
binlerce işçi de işsiz kaldı.
Değerli arkadaşlarım, yine,
fındık konusunda, dikkat ederseniz, Giresun’da 2 bin küsur işçi çalıştıran entegre tesisleri vardı. Bu tesiste sadece Giresunlular
değil, Ordulular da çalışmaktaydı, maalesef, dikkat ederseniz, bu fabrika da
tamamen ortadan kalktı. Şimdi bu fabrikanın olduğu yeri de üniversiteye
devretme durumu ortaya çıktı.
İşte bu ekonomik krizlerden,
bu ekonomik çıkmazlardan, dikkat ederseniz, Karadeniz Bölgesi’nde büyük göç
başladı. İşte Karadeniz’in iki güzide ili olan Giresun ve Ordu, bugün,
gerçekten, ekonomik çıkmazda olan il durumundadır ve bu illere işçi istihdam
edecek olan yatırım konusunda da ne bir özel teşebbüsü teşvik var ne de
devletin bir teşvik yatırımı var. O bakımdan bu göçlerin meydana geldiğini ben
belirtmek istiyorum değerli arkadaşlarım. İşte, bu çıkmaza karşı hiçbir tedbir
de alınmış değildir ve bu ekonomik sıkıntı iki tane ilde de devam etmektedir.
Herhâlde sürem bitiyor. Geri
kalan kısmı bir dahaki önergede konuşacağım. Onun için hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun
tasarısının çerçeve 188’inci Maddesi ile 5092 sayılı kanunun 18’inci maddesinin
değiştirilen 3’üncü fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ayla Akat Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Nuri Yaman, Muş Milletvekili… (BDP sıralarından alkışlar)
M. NURİ YAMAN (Muş) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, vermiş
olduğumuz önergenin ilgili değişikliği üzerine söz almış bulunuyorum. Bu
nedenle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten bu maddeyi
incelediğim zaman ilgili arkadaşlardan da gerekçesinin ne olduğunu sordum ve şu
saate kadar da gerekçesine ulaşmış değilim. Yani deyim
yerinde ise, bundan beş yıl önce 5302 sayılı İl Özel İdaresi Yasası’nı çıkaran
aynı Hükûmet, bu defa o Yasa’da yerinden yönetim ve demokrasinin yerelde
gelişmesini sağlamaya yönelik il genel meclislerine, il encümenine ve ilin
valisine verilen ayrı ayrı yetkiler arasında şimdi bir karmaşaya gidecek
şekilde bir düzenleme getiriyor.
Değerli arkadaşlar, söz
konusu İl Özel İdaresi Yasası’nın 3’üncü maddesinde organları sayılırken il
genel meclisi, il encümeni ve vali olarak sayılmış ve hepsinin de yetki ve
görevlerini ilgili maddelerinde net ve açık olarak göstermiştir. İl genel meclisinin
görevlerini 10’uncu maddede tadat etmiş, yine il encümeninin yetkilerini 26’ncı
maddesinde ve valinin de görev ve yetkilerini aynı Yasa’nın 30’uncu maddesinde
sıralamıştır. Bildiğiniz gibi, beş yıldan bu yana illerimizde il genel meclisi
başkanlıklarını artık valiler yürütmüyor ve il encümeninin de başkanlığını
artık ya sayın valinin görevlendirdiği bir vali yardımcısı veya genel sekreter
yürütüyor.
Şimdi, bu düzenlemeyle, yeni
bir özel yasayla valiye il özel idaresinin yasasında verilmeyen bir yetkinin bu
birimlerden encümenin ve il genel meclisinin yetkileri gasbedilerek sadece afet
ve acil durum il müdürlükleri harcamaları için verilmesine ben bir anlam
veremedim. Lütfen, bunu bilen biri varsa çıksın buradan izah etsin.
Şimdi, bu, tabii, günlük harcamaların
dışında yıllık çalışma ve yatırım programları yapılacak. Bunun tek yetkilisi il
genel meclisidir. Yine, il özel idaresine ait gayrimenkullerin her türlü
satışı, tahsisi ve benzeri işlemler il genel meclisinin kararlarına bağlıdır.
Aynı şekilde il encümeni de hem bu çalışma programlarını il genel meclisine
önermede bulunacak ve bir de il özel idaresiyle ilgili kamulaştırma işlemlerini
yapacaktır. Şimdi, bu durumda yasaların, ilgili kamulaştırma yasasının bir il
özel idaresiyle ilgili il afet ve acil durum il müdürlüğü için bir kamulaştırma
işlemi söz konusu olduğunda acaba sayın valiler hangi yasaya göre ne gibi karar
vereceklerdir?
Yine, il genel meclislerince
kabul edilen yatırım programlarında eğer bütçeye konulmuş olan o yüzde 1
paylarla il afet acil yardım işlemleri için bir harcama yapılacaksa, programda
olmayan ve yatırıma alınmayan bir harcamayı sayın vali nasıl yapacak? Bu
yasanın ilgili maddesinin gerekçesini arkadaşlarımız değerlendirdiler mi,
değerlendirmediler mi, bilmiyorum. Ancak, gördüğüm kadarıyla, yıllarca bu işin
içinden gelen bir kişi olarak şunu net ve açık olarak söylüyorum: Burada
tamamıyla il genel meclislerinin ve il encümenlerinin yetkilerinin bir şekilde
gaspı söz konusu. Hani, günlük harcamalarla ilgili olarak il afet ve acil
işlerle ilgili herhangi bir harcama, günlük harcamalarla ilgili olarak da yine
encümenin ve ilgili kurulun, eğer bir ihale yapılacaksa ihale kurulunun kararı
olmadan sayın vali bu yapılacak yatırımları ve bu işlemleri nasıl yürütecek,
gerçekten hayret ediyorum.
Bir de il özel idareleri
bütçelerine bütçenin yüzde 1’inden az olmamak üzere ödenek konulması isteniyor.
Tabii bu konuda acil işlerde kullanmak üzere ödenek ayrılması
güzel. Ama hepimiz biliyoruz ki, il özel idarelerine genelde buna benzer
yasal paylarla ilgili ve diğer birtakım katılım paylarıyla ilgili ayrılan
ödenekler, yıllarca ve yıllarca ilgili birimlere gitmemiştir.
Diliyorum ve umuyorum ki bu
yüzde 1 ayrılan afet ve acil işlerle ilgili ödeneklerin bu amaçlara uygun
olarak kullanılması ancak hem il genel meclisinin ve hem de encümen
yetkilerinin gasbedilmesinin de yasaya aykırı bir işlem olduğunu belirtir,
hepinizi saygıyla selamlarım. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunacağım ancak bir yoklama talebi var, yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın Tan, Sayın Güner, Sayın Köse,
Sayın Bingöl, Sayın Özkan, Sayın Özer, Sayın Kart, Sayın Pazarcı, Sayın Emek,
Sayın Tüzün, Sayın Hacaloğlu, Sayın Serter, Sayın Ünsal, Sayın Okay, Sayın
Arslan, Sayın Baratalı, Sayın Sönmez.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 188 inci maddesindeki
"yüzde 1'inden" ibaresinin "yüzde 2'sinden" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
BÜLENT ARINÇ (Manisa)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Kemalettin Nalcı, Tekirdağ Milletvekili.
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın sekizinci bölümünün 188’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tasarının 188’inci maddesiyle 29/5/2009 tarihli ve
5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun’un 18’inci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Henüz iki yılını
doldurmamış bir kanun üzerinde bugün değişiklik yapılmasına ihtiyaç duyulması,
kuruluş aşamasında kanunun yanlış kurgulandığına delalettir. Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, bir buçuk yıl önce çıkarılan bu kanunla oluşturulan teşkilat ve
sistemle ilgili yaşanacak sorunlar konusunda uyarılarda bulunmuştuk ve
muhalefet şerhinde de bu durumu ifade etmiştik. Nitekim,
sistemde yaşanan sorunlar nedeniyle kanunun ilgili maddelerinde değişikliğe
gidilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
il afet ve acil durum müdürlükleri bütçe ve ödeneklerini belirlemek de, il özel
idare bütçeleri içerisinde il genel meclislerinin kararıyla oluşturulmaktadır. Temel yetki ve imkânları olmayan bütçe ve malî yönetim içerisinde
sadece personelle ilgili harcamaların başkanlık bütçesinden karşılanacağı;
tüketime yönelik mal ve malzeme alımları, yoksulluk hizmet alımları,
gayrimenkul bakımı ve onarım giderleri, tedavi giderleri gibi birçok temel
ödeneklerin nasıl ve hangi birim tarafından karşılanacağı belli olmadığı için
malî açıdan zayıf bir yapı oluşturmuştur.
Bu
tasarıyla yapılan değişikliklerde, müdürlüklerin personel harcamaları ve
personelle ilgili diğer harcamalarının başkanlık bütçesinden karşılanması, il
özel idarelerinin afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetler
kapsamındaki yatırım projelerinden başkanlıkça uygun görülenlere başkanlık
bütçesinde belirlenen tutarda yardım yapılabilmesi, müdürlüklerin il dışı
geçici görevlendirmesinin valiliklerin yanı sıra, ihtiyaç duyulması hâlinde
başkanlıkça resen de yapılabilmesi, sivil savunma müdürlüklerinin bulundukları
ilin il afet ve acil durum müdürlüklerinin bünyesinde ve il afet ve acil durum
müdürlüğü emrinde görev yapmaları hususları düzenlenmektedir. Ancak
sonuç olarak, getirilmeye çalışılan söz konusu düzenlemeler ile ödenekler,
harcırahlar, yetkiler Başkanlık ile valilikler arasında birbirine geçmiş, daha
da karmaşık bir yapı almıştır değerli milletvekilleri.
Saygıdeğer milletvekilleri,
bilindiği gibi Afet İşleri Bayındırlık Bakanlığından geçen sene alınarak
Başbakanlığa bağlanmıştır. Ama o kadar hantal ve siyasi bir yapıya
kavuşturulmuştur ki… Ben burada sizlere bir şeyden bahsetmek istiyorum. Geçen
sene Tekirdağ’da Kumbağ bölgesinde, Saray bölgesinde sel felaketleri yaşandı;
bu, diğer bölgelere de rücu etti. Ama şu ana kadar o bölgelerde yapılan
çalışmaların hiçbirisiyle ilgili ödemeler belediyelere yapılmadı. O zaman şunu
soruyorum: Bu Afet Başkanlığı ne işe yarar? Ki o zaman, tüm siyasiler burada,
diğer Tekirdağ milletvekillerimiz de burada, buna eğer cevap verirlerse ben çok
sevineceğim. İktidar milletvekillerimiz de gitti. Kumbağ altyapısı çökmüş
durumda. Geliri çok ufak olan bir yer ve şu anda sağlıksız altyapıyla o bölge,
hâlen, yaşamaya mahkûm edilmiş durumda. O zaman, o kadar devlet memurunu boşu
boşuna göndermeye gerek yok eğer bir şey yapılmayacaksa. Yapılan ortada. Saray da aynı. Saray bölgesine de gidildi, 4 cana mal olan
yer. Altyapılar çöktü. Yardımlar gelecek… Ve bir kuruş yardım yapılamadı. Ha o
andaki sellerden dolayı vatandaşlara 3 kuruş para verildi ama yerleşim birimi
yerel yönetimlere, afet yönetimine para verilmedi. Burada partizanlık
yapılmaktadır. Bunun bir şekilde düzeltilmesi gerekmektedir.
Hepinize saygılarımı
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
189’uncu madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 189 uncu maddesinde yer alan
"yaparlar" ibaresinin "alırlar" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Behiç Çelik Mehmet Şandır Mustafa Kalaycı
Mersin Mersin Konya
Erkan Akçay Alim Işık Emin Haluk Ayhan
Manisa Kütahya Denizli
Mehmet
Günal
Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 189 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
R. Kerim Özkan Rahmi Güner Atilla Kart
Burdur Ordu Konya
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Madde 189- 5902 sayılı
Kanunun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(3) Müdürlükler görev
yaptıkları ilin il afet ve acil durum müdürlüğü emrinde görev yaparlar."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Kabul etmiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Rahmi Güner, Ordu Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Değerli
arkadaşlarım, bir önceki önergede Karadeniz Bölgesi’nin bu afet konusunda
bayağı önde olduğunu, sıkıntılı olduğunu belirtmiştim.
Değerli arkadaşlarım, bu
konuda ben alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu görüyorum. Ayrıca, daha önce de
belirttiğim gibi, don afetinden verilen paraların ödenmemesine dair de bir
karar alındığını ve bu yönden de bu üreticilerin mağdur olduğunu belirttim.
Değerli arkadaşlarım,
Karadeniz’de iki tane il var: Birisi Ordu, birisi Giresun. Bunların ikisinin de
sorunları çok iç içedir. Bunu şu şekilde tarif etmek istiyorum: İki il tek halk
durumundadır.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Güner, Trabzon da var.
RAHMİ GÜNER (Devamla) - Bütün üretimi de, ürünleriyle, sorunlarıyla
gerçekten bu iki il sizin sekiz yıllık iktidarınızda hiçbir hizmet almamıştır.
Şu anda bu iki ilin bir talebi var. Bu talepleri on beş sene önce mendirek
temeli atılan ve yeri belirlenen, ta o zaman krokisi çizilen ORGİ Havaalanıdır.
Siz sekiz sene beklediniz. Bu temeli atılan havaalanına hiçbir yatırım
yapmadınız. Yalnız 2011 seçimleri geldiğinde, tuttunuz “Biz şimdi bunu
yapacağız.” diyorsunuz. Bu halk size ne kadar güvenecek, ne kadar inanacak, onu
zaman gösterecektir. Elbette ki böyle bir hizmetin yapılmasını biz Cumhuriyet
Halk Partililer, her şeyden önce biz istiyoruz ve yapılmasını da arzuluyoruz
değerli arkadaşlarım.
Bu iki ilin milletvekili
sayısı 5’ten 4’e, 7’den 6’ya düştü. Acaba neden düştü? Bunun cevabını ben yüce
Mecliste sormak istiyorum değerli arkadaşlarım. Bugün, sekiz senede, benim
ilimde, Ordu’yu 200-300 bin kişi terk etti gitti.
Ekonomisi iyi de madem neden gitti değerli arkadaşlar? İşte, daha önce de
belirttik yine, 6,5-7 milyon lira olan fındık fiyatını
2,5 liraya düşürdünüz, 3 liraya düşürdünüz, tamamen FİSKOBİRLİK’i ortadan
kaldırdınız, yerine Toprak Mahsulleri Ofisini getirdiniz. Toprak Mahsulleri
Ofisinin fındıkla ne ilgisi vardı Allah aşkına ve o Toprak Mahsulleri Ofisinin
uygulamasıyla devleti de milyonlarca lira zarara soktunuz, daha sonra da Sayın
Başbakan dedi ki Trabzon’da: “Toprak Mahsulleri Ofisinin fındıkla ne alakası
var?”
Değerli arkadaşlarım, kim
getirdi Toprak Mahsulleri Ofisini? Neden FİSKOBİRLİK’i kapattınız? 230 küsur
bin ortağı olan bir kuruluşu ortadan kaldırdınız, tesislerini yok ettiniz.
Değerli arkadaşlarım, bu
FİSKOBİRLİK’in fabrikalarında sadece 2-3 bin kadın
çalışmaktaydı, evine ekmek götürmekteydi. Bunlar yok oldu gitti. Entegre tesisi
kapandı gitti. Fabrikalar kapandı gitti, büyük bir ekonomik darboğaza girildi
değerli arkadaşlarım.
Yine bir konuyu daha
belirtmek istiyorum. Karadeniz’in yetiştirdiği koyun ve sığırın, hayvanın eti
hiçbir yerde kalite bakımından yoktur. En kaliteli koyun eti, sığır eti
Karadeniz Bölgesi’nde yetiştirilir. Ne oldu? Ordu’nun yaylalarında binlerce
koyun vardı; değerli arkadaşlarım, yüzlerle sayılacak duruma indi. Giresun
yaylalarında böyle idi, Trabzon yaylalarında böyle idi. Ne oldu? Siz
hayvancılığı da yok ettiniz. Geçen televizyonda gördüm, binlerce koyun
Avustralya’dan ithal ediliyor değerli arkadaşlarım ve şunu belirtmek istiyorum.
Çok değerli arkadaşım kürsüden dedi. Bütün bu uygulamalara karşı Sayın Tarım
Bakanı hâlâ görevde. Türkiye’yi zarara sokan, Türkiye’yi yabancı ülkelere
muhtaç eden, hayvan ithal eden, ettiren bir Tarım Bakanı hâlâ görevde değerli
arkadaşlarım. İşte bizim bölgemizin en önemli sorunlarından birisi, bizim
ilçelerimizde hayvanlar kesim için İstanbul, Ankara, İzmir’e giderdi, şimdi
dışarıdan Karadeniz Bölgesi’ne kesim hayvanları gelmektedir değerli
arkadaşlarım. Teşvik yok, bu konuda üreticiyi...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RAHMİ GÜNER (Devamla) -
...hayvancılıkla geçimini sağlayanları destekleme yok. İnşallah, bu sorunları
biz iktidara geldiğimiz zaman çözeceğiz. Siz de bir gün bizim bunları nasıl
yaptığımızı uygulamalarımızla göreceksiniz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Güner.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
H. HASAN SÖNMEZ (Giresun) –
Sayın Başkan, 60’a göre kısa bir söz istiyorum, Sayın Vekilin açıklamalarıyla
ilgili.
BAŞKAN – Buyurun, yerinizden
bir dakikalık süre veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Giresun Milletvekili H. Hasan Sönmez’in, Ordu Milletvekili Rahmi
Güner’in, konuşmasında Hükûmetin Ordu ve Giresun illerinde yatırım yapmadığı
sözlerine ilişkin açıklaması
H. HASAN SÖNMEZ (Giresun) –
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Ordu Milletvekilinin açıklamalarını
dinledim ve hayretler içinde kaldım. Çünkü Ordu ve Giresun illerine Hükûmetimiz
tarafından herhangi bir yatırım yapılmadığı şeklinde bir açıklamada bulundu,
özellikle havalimanıyla ilgili. Ordu ve Giresun’da yaşayan vatandaşlarımız, her
iki ilimize Hükûmetimiz döneminde yapılan yatırımları yakinen takip etmekte,
takdir etmekte ve her seçimde bunu takdirleriyle beraber sandığa
yansıtmaktadır.
Son olarak, bilindiği gibi
2011 yılı yatırım programına havalimanıyla ilgili proje alınmış, ödeneği
ayrılmış, yeterli ödenek şu anda DPT tarafından aktarılmış. Şu anda ihale
aşaması sürmektedir. O nedenle, vatandaşlarımızın yanlış bilgilendirilmemesi
açısından bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 189 uncu maddesinde yer alan "
yaparlar" ibaresinin " alırlar" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Alim IŞIK (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Alim Işık, Kütahya Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın 189’uncu maddesinde yer alan bir değişiklik için
önerge verdik. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önerge, söz konusu tasarının
189’uncu maddesinde geçen üçüncü fıkranın “(3) Müdürlükler bulundukları ilin il
afet ve acil durum müdürlüğünün bünyesinde ve il afet ve acil durum müdürlüğü
emrinde görev yaparlar.” ibaresindeki “yaparlar”ın “görev alırlar” şeklinde değiştirilmesinden
ibarettir. Bu şekliyle cümlenin daha anlamlı olacağını düşünüyoruz. Tabii ki bu
yapılanmaya da Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu katkı yapacağımızı
ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle, Sayın Başbakan
Yardımcımız Bülent Arınç Bey’in burada, aramızda bulunmasını da fırsat bilerek
iki konuyu tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum.
Dün saat 03.00 sıralarında
burada bir önerge oylandı, geçti. Tasarının 177’nci maddesinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak verdiğimiz önergede üniversitelerimizde görev
yapan yardımcı doçentlerin içinde bulundukları sıkıntının çözümünü amaçlayan
bir geçici madde yer almaktaydı. Fakat katılıyorum, çok yorgun bir dönemde bir çoğunuz bu önergedeki söz konusu geçici maddenin ne
anlama geldiğini bilmeden ret oyu verdiniz ve bu üniversitelerimizde görev
yapan 100 bin dolayındaki öğretim elemanı içerisindeki yaklaşık 40 bin
civarındaki öğretim üyesinin yarısından fazlası olan yardımcı doçentlerin
problemini maalesef yine öteledik. Bu önerge iki fıkrayı öngörüyordu.
Birinci fıkrada “Yardımcı
doçentlerin görev süresinde sınırlama aranmaksızın atamaları yapılır. On iki
yıldan fazla çalışamama şartı yüzünden emekli olan ya da görevlerinden ayrılmış
olan yardımcı doçentlerin bir defaya mahsus olmak üzere görevlerinden
ayrıldıkları üniversiteye başvurmaları hâlinde görevlerine dönüş hakkı
verilir.” ibaresi vardı.
İkinci fıkrasında da
“Yükseköğretim kurumlarının yardımcı doçent kadrolarında görev yapan yardımcı
doçentlerin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte başka bir işleme gerek
kalmaksızın hak ettikleri derece ve kademelere intibakları yapılır. 78 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname’ye ekli (1) sayılı cetvelde düzenlemeler yapılarak
1’inci derecenin 4’üncü kademesine kadar intibakları sağlanır.” şeklinde bir
ibare yer almaktaydı.
Değerli milletvekilleri, dört
yıldır her bütçe görüşmeleri sırasında bu konuyu bu kürsüden dile getirmiş bir
arkadaşınız olarak en azından şu yasama yılının sonunda bu konuyu yeniden ele
alarak bu üniversitelerimizde çok fedakârca görev yapan değerli arkadaşlarımızın
sıkıntısını çözelim istiyorum. Çünkü yardımcı doçentlerin eğitim-öğretim
verdiği ve mezun ettiği gençlerimizin emeklilik dönemi geldiğinde 1’inci
dereceden emeklilikleri sağlanırken, maalesef bunlara hocalık yapmış birçok
arkadaşımızın 3’üncü derecenin altına inemeyip 3’üncü dereceden emekli olmaları
gerçekten bu ülkeye yakışmıyor, bunu düzeltmek amacıyla tekrar bu konuyu
gündeme getirdim.
İkinci konu da, Sayın
Başbakan Yardımcımızın dile getirdiği ifade edilen şehit ve gazilerimizin
yakınlarına ikinci bir istihdam imkânının sağlanmasıyla ilgili konudur. Bu
amaçla vermiş olduğum (7/15421) sayılı yazılı soru önergesine cevaben Millî
Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül aynen şöyle bir ifadede bulunmuştur: “İlgili
Kanun gereğince ataması yapılan şehit/malul gazi yakınlarından 1 kişiye daha iş
imkânı verilmesi yönünde bir düzenleme yapılmasının uygun olduğu yönündeki
Bakanlık görüşümüz İçişleri Bakanlığına bildirilmiştir.” Buna istinaden
İçişleri Bakanlığına da bir önerge sunduk. Bakanlar Kurulunda bu konu
tartışılıp şimdiye kadar çözülmüş olması gerekirdi. En azından bu torba yasada
her türlü yasa değişikliğinin yapıldığı bir süreçteyiz, geliniz, buna da bir
önergeyle, bugün birçok insanımızın gerçekten yüreklerini parçalayan, bu şehit
ve gazi ailelerimizin ikinci evlatlarına bir iş imkânı sağlayalım diyorum.
Bu konuda Sayın Bülent Arınç
Bey gerçekten katkı yapar ve daha önce verdiği söylenen sözün gereğini burada
gerçekleştirebilirse hepimiz buna müteşekkir oluruz diyor, önergemize destek
vereceğinizi umarak saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
190’ıncı madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 190 ıncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Ramazan Kerim Özkan Harun Öztürük Hüseyin
Pazarcı
Burdur İzmir Balıkesir
Atilla Kart Ahmet Tan Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Konya İstanbul Malatya
Madde 190- 18/3/1924
tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Geçici Madde 1- 31/12/2009
tarihinden önce belediye haline dönüşmek veya başka bir belediyenin sınırlarına
dahil olmak suretiyle tüzel kişiliğini kaybeden
köylerde, kendilerine bu Kanunun ek 13 üncü maddesine göre taşınmaz satışı
yapılan hak sahipleri hakkında satış bedelinin ödenmesi kaydıyla bu maddede
öngörülen diğer şartlar uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla henüz kesinleşmemiş davalar hakkında da bu madde hükümleri
uygulanır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 190 ıncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç Çelik Erkan Akçay Mehmet Şandır
Mersin Manisa Mersin
Mehmet Günal E. Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı
Antalya Denizli Konya
Madde 190- 18/3/1924
tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 1-
31/12/2009 tarihinden önce belediye haline dönüşmek veya başka bir belediyenin
sınırlarına dahil olmak suretiyle tüzel kişiliğini
kaybeden köylerde, kendilerine bu Kanuna göre taşınmaz satışı yapılan hak
sahipleri hakkında satış bedelinin ödenmesi kaydıyla bu kanunda öngörülen
şartlar uygulanmaz. Hak sahipleri, komşu taşınmazlar üzerinde en az 20 yıllık
zilyed veya Köy İhtiyar meclisince kiralama suretiyle 2000 metrekareye kadar
olan alanlarda 01.06.2011 tarihine kadar rayiç bedelini yatırmaları halinde
öngörülen şartlar uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
henüz kesinleşmemiş davalarda da bu madde hükümleri uygulanır."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Emin Haluk Ayhan, Denizli Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizde, görüşülmekte
olan tasarının 190’ıncı maddesinde değişiklik öneriyoruz. Gerekçemiz ise,
gerekçede yapmak istediğimiz, taşınmazların satışı yapılan hak sahiplerinin
hakkının korunması amaçlanmakta.
Zaman zaman sinirleniyoruz,
ağır şeyler söylüyoruz. Şu yaşamakta olduğumuz durumu normal karşılamak mümkün
mü? Bazı konularda görüş beyan ediyoruz, yoklama istiyoruz, hurra, hiç alakası
olmayan, dinlemeyen milletvekilleri geliyorlar, alelacele basıyorlar tuşlara.
Şimdi, bunun neresi ciddi bir şekilde, yasayı takip etmek, incelemek, yasa
tasarısını yasalaştırmak? Böyle baktığımız zaman hadisenin gerçekten
ciddiyetini kaybetmekte olduğunu görüyoruz.
Şimdi bunu niçin söylüyorum:
Birincisi, burada tasarının içine olur olmaz, birbiriyle benzer benzemez birçok
şeyi koyduk. Aslında dün dedik, bürokratların AKP’ye güvenmemesi, AKP’nin
bürokratlara güvenmemesi… Herkes kendini garantiye almak için bu kanunun içine
ne varsa koydu. Nitekim yap-işlet-devretle ilgi husus görüşülürken biz burada
endişelerimizi belirttik. Yüksek Planlama Kurulunda üye bakanların bu hadiseye
bakmasını, oradaki projelerin YPK’dan izin almasından nasıl canhıraş çıkıp da
diğer tarafa göstermeden, sadece bakanlık bünyesinde bu projelerin geçirilmeye
çalıştığına şahit olduk. Şimdi, Sayın Bakan burada. Sayın Bakan aynı zamanda
yüksek Planlama Kurulu üyesi. Yap-işlet-devretle ilgili Ulaştırma Bakanlığının
bir projesi nereye geliyor? Yüksek Planlama Kuruluna. Şimdi, “izin verebilir”,
“izin verir”i kaldırıyorsunuz, kim belirler? İlgili bakanın onayıyla idare
belirliyor. Yani Ulaştırma Bakanlığı bir projeyi Bakan Bey’in, Enerji
Bakanımızın onayından kaçıracak! Gerekçe ne? Söylenen gerekçe şu: “İşler
gecikiyor”, “Planlama menfi yazıyor”, “Hazine bekletiyor” vesaire. Onların
bekletmesi falan mümkün değil. Hükûmet olarak kendinize güveniyorsanız, onların
görüşünü de almadan, basarsınız imzayı, çıkarırsınız projeyi, hiçbir sıkıntı
olmaz. Şimdi, buradaki problem şu: Bakın, bu 2011 yılı programı. Şimdi,
yap-işlet-devretle ilgili hususlarda bu program kararnamesinin zorunluluğundan
kaçırılıyor. Ne getiriliyor? Bakanlar Kurulu, Başbakan onayı. Ya zaten bu
program kararnamesi, yatırım programı hadisesi, yılı programının uygulanması,
koordinasyonu, izlenmesine dair karar da Bakanlar Kurulu kararı. Yani Bakanlar
Kurulu kararını Bakanlar Kurulundan kaçırmaya çalışıyorsunuz. Oradaki hadise
şu: Bu yıllık, o istediği zaman alabilir. Hâlbuki o hükmü bunun içine de
koyarsanız aynı şeyi yapabilirsiniz, bu mümkün ama siz ona da bulaşmak
istemiyorsunuz. Peki ya “Bunu -şurada seçime ne kadar süre kaldı- gelen hükûmet
yapsın.” deseniz, onu da düşünmüyorsunuz. Neden? Çünkü ben burada konuşurken
yap-işlet-devretle ilgili maddelerde “Acele var, bilmediğimiz bir şey mi var?
Bunu bir söyleyin, bilelim.” dedim. Ha bugün çıktı hadise, Ulaştırma Bakanı bu
ay içinde üçüncü köprüyle ilgili ihalenin olabileceğini ne yapmış, ifade etmiş.
Şimdi, bizim öngörülerimiz, tahminlerimiz… Ne yapıyoruz? Biz bunları biliyoruz,
oralardan geliyoruz. Hileişeriyesi nedir? Onu da biliyoruz. “Yok, değil”
derseniz Sayın Bakanım, onu bilmem ama şunu bilin ki artık AKP’li bakanlar bile
YPK onayından kaçtığına göre birbirinden endişe eder hâle gelmiştir,
birbirinden şüphelenir hâle gelmiştir. O makamdan ayrılan bakanlar, yeni
gelenler için korkudur, oturanlar için de gidenler korkudur; bu çok sıkıntılı
bir iştir. Bunu ifade etmek istedim.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 190 ıncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Ramazan Kerim
Özkan (Burdur) ve arkadaşları
Madde 190- 18/3/1924
tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Geçici Madde 1- 31/12/2009
tarihinden önce belediye haline dönüşmek veya başka bir belediyenin sınırlarına
dahil olmak suretiyle tüzel kişiliğini kaybeden
köylerde, kendilerine bu Kanunun ek 13 üncü maddesine göre taşınmaz satışı
yapılan hak sahipleri hakkında satış bedelinin ödenmesi kaydıyla bu maddede
öngörülen diğer şartlar uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla henüz kesinleşmemiş davalar hakkında da bu madde hükümleri
uygulanır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Köy Kanununa eklenen geçici
maddede, 31/12/2009 tarihinden önce belediye haline dönüşmek veya başka bir
belediyenin sınırlarına dahil olmak suretiyle tüzel
kişiliğini kaybeden köylerde, kendilerine bu Kanunun ek 13 üncü maddesine göre
taşınmaz satışı yapılan hak sahipleri hakkında, satış bedelinin ödenmesi
kaydıyla bu maddede öngörülen diğer şartların uygulanmayacağı hükme
bağlanmaktadır.
Uygulanmayacağı öngörülen
koşullar arasında, kendilerine verilen taşınmaz üzerine 5 yıl içinde bina
yapılması ve verilen taşınmazları on yıl süreyle satmamaları gibi koşullar da
bulunmaktadır.
Öneri maddenin daha iyi
anlaşılmasına yöneliktir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunacağım...
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Yoklama talebi var
yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın Aslanoğlu, Sayın Bingöl, Sayın Köse, Sayın Güner,
Sayın Tan, Sayın Kart, Sayın Pazarcı, Sayın Özkan, Sayın Emek, Sayın Serter,
Sayın Hacaloğlu, Sayın Sönmez, Sayın Ünsal, Sayın Arslan, Sayın Koçal, Sayın
Akıncı, Sayın Ersin.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
191’nci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 191 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Atilla Kart Hüseyin Pazarcı Algan Hacalooğlu
Konya Balıkesir İstanbul
Madde 191- 21/3/2007
tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"Geçici madde 5- (1) 31/12/2007 tarihinden önce, kaçak eşya naklinde kullanılması
nedeniyle elkonulan veya alıkonulan taşıma araçları hakkında bu Kanunun 16 ncı
maddesi hükümleri uygulanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 191 inci maddenin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
"21/3/2007
tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
Geçici Madde 5- (1) 31/3/2007 tarihinden önce, bu Kanun hükümleri gereğince
elkonulan veya alıkonulan taşıma araçları hakkında bu Kanunun 16 ncı maddesi
hükümleri uygulanır.
Hasan Özdemir Erkan Akçay Mehmet
Şandır
Gaziantep Manisa Mersin
Mehmet Günal E. Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı
Antalya Denizli Konya
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen Hasan Özdemir, Gaziantep Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 191’inci maddesi için vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 191’nci maddesi
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na 31 Mart 2007 öncesinde kaçak eşya
nakillerinde kullanılması nedeniyle el konulan veya alıkonulan taşıma araçları
hakkında kanunun 16’ncı maddesinin uygulanmasına hükmetmektedir. Önergemizde,
söz konusu hükmün uygulanması esnasında ortaya çıkabilecek muhtemel
belirsizlikleri, anlaşmazlıkları giderebilmek için bir düzenleme öngörmekteyiz.
Böylece kanunun 16’ncı maddesinde, bu kanun hükümleri doğrultusunda el konulan
veya alıkonulan bütün taşıma araçları için uygulanmasını sağlamak istiyoruz.
Değerli milletvekilleri,
kanunda ifade edildiği gibi kaçakçılık, ülkemize ithali ya da ülkemizden ihracı
yasak olan veya ithal veya ihracı gümrük muamelelerine tabi olan bir maddeyi
gümrük işlemleri yaptırmadan ithal, ihraç etmek ve bu maddeleri yurt içinde
satmak veya satın almaktır. Kaçakçılıkla mücadele, devletin asli görevlerinden
birisidir. Kaçakçılıkla mücadele, hem ekonomik hem de güvenlik saikleriyle
birlikte düşünüldüğünde devletin sosyal dokusunu da etkileyen bir süreçtir.
Küresel, bölgesel ve ulusal değişimlerin doğrudan ya da dolaylı yansımalarının
sonucu olarak ortaya çıktığı varsayılan kaçakçılık, ülke ekonomisini ve kamu
düzenini olumsuz yönde etkilemektedir.
Değerli milletvekilleri, bu
teori çerçevesinde düşünüldüğünde, bir ülke ekonomisinde kaçakçılığa konu olan
mallar, o ülke ekonomisi içerisinde tüketimi fazla olan ve ürün fiyatı da fazla
olan ürünler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Ülkemiz için düşünüldüğünde, AKP ile
geçen bu 9’uncu yılda, Türkiye âdeta kaçakçılık merkezi hâline gelmiştir.
AKP’nin yanlış ekonomik politikaları neticesinde giderek yoksullaşan
vatandaşımız, günlük tüketim maddelerini kaçak yollardan temin etme yoluna
gitmektedir. Bunun son örneğini de akaryakıt ve kırmızı et üretiminde görülen
kaçakçılık faaliyetlerinde yaşadık. 2010 yılında Türkiye ekonomisinde fiyatı en
çok artan bu iki ürün, kaçakçılık faaliyetlerinin ana maddesi hâline geldi. Nitekim
2010 yılında, ilk on aylık dönemde, bir önceki yılın aynı dönemine göre ele
geçirilen kaçak kırmızı et miktarında yüzde 1.156 artış olmuştur. Aynı dönemde
kaçak akaryakıt oranında ise yüzde 411’lik bir artış olmuştur. Öte yandan, aynı
dönem içerisinde ülkemizde 3.054 kaçakçılık olayında 420 milyon 295 bin 59 lira
değerinde yakalama gerçekleşmiştir. Bu rakam içerisinde, kaçak gıda girişiminin
yüzde 42 artışla 44 milyon lira yükselmesi dikkat çekicidir.
Netice itibarıyla, rakamların
gerçek dili, ülke ekonomisinin gerçek tablosunu da ortaya koymaktadır. AKP
hükûmetlerinin ekonomi politikalarının karnesini, kaçakçılık olaylarında artış
ve çeşitlenmede görmek mümkündür. Bugün akaryakıt fiyatlarında artışların
konuşulduğu bir durumda akaryakıt kaçakçılıklarında yüzde 411 artış söz konusu
oluyorsa sorunu Hükûmetin ekonomi politikalarında aramak gerekmektedir.
Konuşmama burada son verirken
yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 191 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek (İstanbul) ve
arkadaşları
Madde 191- 21/3/2007
tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"Geçici madde 5- (1) 31/12/2007 tarihinden önce, kaçak eşya naklinde kullanılması
nedeniyle elkonulan veya alıkonulan taşıma araçları hakkında bu Kanunun 16 ncı
maddesi hükümleri uygulanır."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen, Algan Hacaloğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinize saygılar sunuyorum.
606 sıra sayılı Hükûmet
Tasarısı’nın 191’inci maddesinde getirilen öneriyle, “5607 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu’na… 31/3/2007 tarihinden önce, kaçak
eşya naklinde kullanılması nedeniyle elkonulan veya alıkonulan taşıma araçları
hakkında bu Kanunun 16 ncı maddesi hükümleri uygulanır.” denmektedir.
Bilindiği gibi, hâlen
ülkemize yasa dışı yollardan girdiği tespit edilen kaçak eşyalarla ilgili
olarak 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca, arama ve alıkoyma
madde 9 ve 10’a göre, müsadere madde 13’e göre, mülkiyetin kamuya geçirilmesi
madde 14’e göre, tasfiye ise madde 16’ya göre işleme tabi tutulmaktadır.
Şu anda sadece Şırnak’ta,
değerli arkadaşlarım, iki yüz kamyon kaçakçılık nedeniyle alıkonulmuş,
beklemektedir. Bunun dışında, keza, Emniyet Genel Müdürlüğünün kontrol alanları
içinde olan, elde edilmiş, çok sayıda emtianın gümrük başmüdürlüklerine, gümrük
idaresine devrinde sıkıntılar olduğu için ciddi sorunların yaşanmakta olduğu
iletilmiş bulunmaktadır. Gümrüklü maddeler, kozmetik ürünler, ev tekstilleri
geçen yıl 2 milyon 400 bin iken bu yıl 5 milyon 600 bine tırmanmıştır. Bunların
örneklerini çoğaltmak istemiyorum ama kaçakçılıkta bir artış olduğu
gözlenmektedir.
Bu arada miktar bakımından
fazla veya saklanması özel tesis ve tertibatı gerektiren kaçak eşyayla ilgili
olarak ilgili Bakanlık tarafından 31 Aralık 2007’de yayınlanan tebliğ hükümleri
uygulanmaktadır. Şimdi sormak lazım: Tebliğ tarihi 31/12/2007,
Hükûmetin getirmiş olduğu, yakalanmış olan kamyonların tasfiyesine esas olacak
tarih ise 31/3/2007. Nedir burada bilemediğimiz husus? 31/3/2007
ile 31/12/2007 arasında özellikle dikkate alınması gereken bir alıkoyma işlemi
mi gerçekleştirilmiştir? 2007 yılının ilk üç ayından önce başlatılmak istenen
tasfiye kararı uygun mudur? Ne diye tasfiye işlemlerine, tebliğ tarihiyle
örtüşecek şekilde, 31/12/2007 tarihinde
başlanmamaktadır?
Bu nedenlerle, sunmuş
olduğumuz değişiklik önergesiyle, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilleri
olarak biz, yasa tasarısında yer alan, 31/3/2007
olarak belirtilen tarihi 31/12/2007 olarak öngörmekteyiz.
Değerli arkadaşlarım, bunlar
konunun ağaçları. Biz, ormanı görmüyoruz, ağaçlara bakıyoruz. Ülkemizde etkin
noktalarda kamu görevinde bulunmuş bir saygın kişi çok ciddi iddialarda
bulunmaktadır. Bu iddiaya göre bir önemli siyasallaşmış dinî cemaatin 25 milyar
dolar serveti vardır. Ülkemizde iç barışı kanatmakta olan terör örgütünün de
türlü kaçakçılık ve baskı yöntemleriyle Avrupa’da 25 milyar dolarlık bir kaynak birikimi
yarattığı söylenmektedir. Benzeri şekilde, bir Türkiye siyasetçisinin toplam
mal varlığının da bu düzeye çok yakın olduğu ifade edilmektedir. Bana doğrudan,
birinci elden aktarılmış olan bu iddiaları bu kürsüden sayın kamuoyuna ve
kayıtlara geçirmeyi bir görev biliyorum.
Değerli arkadaşlar, sosyal
demokrat iktidarımızda hedefimiz, temiz siyaset, dürüst yönetim, açık toplum
olacaktır. Milletvekili dokunulmazlığını kaldıracağız, siyasi etik ahlak
yasasını çıkartacağız, tüccar siyaset anlayışına son vereceğiz, siyaset ile
ticaretin göbek
bağlarını keseceğiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi siyasi etik
kurulunu kuracağız, siyasetin finansmanını şeffaflaştıracağız, yürütmenin tüm
işlem ve eylemlerinin yargı denetimine tabi olmasını sağlayacağız.
Bu çerçeve içinde değerli
arkadaşlar, getirmiş olduğumuz önerinin kabulü doğrultusunda oy vermenizi
temenni eder, hepinize saygılarımı sunarım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
192’nci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 192 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Madde 192- 25/6/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesinin
dördüncü fıkrasında yer alan “altı ay” ibaresi “dokuz ay” olarak
değiştirilmiştir.
Hasan Özdemir Erkan Akçay Mehmet Şandır
Gaziantep Manisa Mersin
Mustafa Kalaycı E. Haluk Ayhan Mehmet Günal
Konya Denizli Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 192 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
R. Kerim Özkan Fatih Atay Hüseyin Pazarcı
Burdur Aydın Balıkesir
Atilla
Kart
Konya
Madde 192- 25/6/2010
tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan
"altı ay" ibaresi "onsekiz" olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen Atilla Kart, Konya Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 192’nci maddesiyle
ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, daha
evvelki madde görüşmelerinde kömür işletmeciliği ve kömür yardımı üzerinden
yaratılan sömürüyü, bunun kamu yönetimini ne şekilde etkilediğini Hazine
raporundan alıntılar yaparak açıklamıştım. İzninizle bu açıklamalarıma devam
etmek istiyorum.
Bakın, değerli
milletvekilleri, Hazine tarafından hazırlanan rapora göre, 2008 yılında Türkiye
Kömür İşletmelerinde yapılan yolsuzluğun tutarı 433 trilyon civarında. 2003 ile
2008 yılları arasında ise bu rakam 1,5 katrilyon seviyesinde yani 1 milyar dolar
seviyesinde değerli milletvekilleri. Bunlar, Hazinenin düzenlemiş olduğu
raporlara dayanarak ortaya çıkan rakamlar.
Raporda
şunlar tespit ediliyor ayrıca: Sorumlu oldukları tespit edilen ve TKİ
yetkilileri olarak belirtilenlerin, ihale veya satın alma kararlarını
hazırlayanlar, bu kararları onaylayanlar, ihale komisyonu üyeleri, ihale sonucu
veya ihalesiz sözleşme imzalayanlar ve bütün bu işlemleri onaylayan yönetim
kurulu üyeleri olduğu, yani organize bir çıkar yapılanmasının söz konusu olduğu
raporda dile getiriliyor ve bu bulgular karşısında da, 3628 sayılı Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu uyarınca soruşturma yapılması için raporun bir
örneğinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına 10 Haziran 2009 tarihi itibarıyla
gönderildiği ifade ediliyor. Bütün bu sürecin de, kamu
görevlileri hakkında soruşturma izni verme mevkisinde olan Enerji Bakanının da
bu konuda sorumluluğu söz konusu olduğu için, Başbakan tarafından soruşturma
izni prosedürünün değerlendirilmesi gerektiği ifade
ediliyor, hükme bağlanıyor, rapora bağlanıyor.
Peki, bu
süreçten sonra Hazine tarafından, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının
milletvekili dokunulmazlığına sahip olması dolayısıyla Anayasa gereğince işlem
yapılmak üzere bu raporun Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmesine karar verildiği
hâlde, bu rapor hakkında ne gibi bir işlem yapıldığını burada, huzurunuzda
öncelikle Meclis Başkanından soruyoruz, daha sonra da Sayın Bakandan soruyoruz
ve devam ediyoruz. Bütün bu işlemleri gerçekleştiren TKİ yetkililerinin raporun
işleme konulmasının ardından başlayacak hukuki süreçte karar vericilere
tarafsız bilgi ve değerlendirmeler sunmalarının mümkün olamaması sebebiyle,
yani bir başka ifadeyle soruşturmanın selameti sebebiyle açığa alınmaları
gerekmiş olmasına rağmen, ortada 1 milyar dolar seviyesinde bir yolsuzluk söz
konusu olmasına rağmen bugüne kadar bu kamu görevlileri hakkında neden işlem
yapılmadı?
Değerli arkadaşlarım, değerli
milletvekilleri; bakın, Türkiye Kömür İşletmelerinin genel olarak tablosunu
anlattım. Böyle bir tablo içinde, böyle bir yolsuzluk mekanizması içinde
Zonguldak facialarına şaşırmak gerekir mi? Kahramanmaraş’ta son üç dört günde
yaşamakta olduğumuz o göçük facialarına şaşırmak gerekir mi? Böyle bir yapı
içinde iş güvenliği mekanizmasının oluşması mümkün müdür?
Ne diyor Sayın Çalışma
Bakanı, “Efendim, iş güvenliği kültürünü geliştirmeye ihtiyacımız var.” diyor.
Zannedersiniz üç ay evvel iktidara gelen bir hükûmet söz konusu. Dokuz yıldır
Türkiye’yi yönetiyorsunuz. Dokuz yıl boyunca iş güvenliği kültürünü geliştiremediniz
mi? Bunu kim geliştirecek? Bunun tedbirlerini kim alacak? Bunun eğitimini kim
yapacak? Bunun kadro yapılanmasını kim gerçekleştirecek? Siz Türkiye’yi
yönetmiyor musunuz? Türkiye’yi dokuz yıldan bu yana yöneten bir iktidar ama
bakıyorsunuz, dokuz yılın sonunda bile ya da sekiz buçuk yılın sonunda bile
hâlen sisteme muhalefet eder görünen bir siyasi iktidar. Bu gerçekten büyük bir
oyundur, büyük bir maharettir, büyük bir merkezî oyundur. Sistemi
sömüreceksiniz, kamu kaynaklarını TKİ’de olduğu gibi talan edeceksiniz, ondan
sonra da, “Efendim, iş güvenliği kültürünü geliştirmeye ihtiyacımız var.”
diyeceksiniz! Bunun izahı gerçekten çok zor. Bunun siyaset bilimi anlamında
izahı çok zor ama inanıyorum ki halkımız ve kamuoyu bu siyasi iktidarı, AKP’yi
artık bütün boyutuyla, gerçek boyutuyla tanımaya başlıyor. Biz, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bu kimliği, bu karakteristiği anlatmaya devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Kart.
Sayın Bakanın bir açıklama
talebi var.
Buyurun Sayın Bakan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, kömür işletmeciliği ve kömür yardımı üzerinde
yaratılan sömürüye, bunun kamu yönetimini ne şekilde etkilediğine dair
sözlerine ilişkin açıklaması
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Sayın Kart’ı dinleyince bu işler gerçekten böyle
midir diye düşünenler olabilir ama bu kadar açık, fahiş bir hatanın, bu kadar
açık, fahiş bir yanlışın bu kadar cesaretle söylenebilmesini ben hayretle
karşıladım. Sonucunu bildiği halde kendisi… (CHP sıralarından gürültüler)
Bakınız değerli arkadaşlar,
bir gerçeğin mutlaka zikredilmesi lazım. 2003 ila 2008 yılları arasındaki
-özellikle bir önceki oturumda da söylenmişti, akışı bozmamak açısından
müdahale etmemiştik- Güneydoğu illerinde fakir ailelerin kömür ihtiyacını temin
etmek üzere Şırnak İl Özel İdaresine işletilen TKİ sahasında yapılan kömür
alımlarına ilişkin bir vatandaşın şikâyeti üzerine Şırnak Cumhuriyet
Savcılığınca soruşturma başlatılmış. Dosya daha sonra Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığına intikal ettirilmiş. Başsavcılığın Enerji Bakanlığından
soruşturma izni istemesi üzerine, Bakanlıkça, 4483 sayılı Yasa’nın 3 ve 6’ncı
maddeleri kapsamında yaptırılan ön incelemede, TKİ Genel Müdürlüğünce yapılan
eylem ve işlemlerin usul ve mevzuatına uygun olduğu, kamu yararı düşünülerek
yapıldığı ve herhangi bir zararın oluşmadığı gerekçesiyle isnat olunan suç
hakkında soruşturma yapılmasına izin verilmemiş. Kararın tebliği üzerine,
Başsavcılık, ön inceleme raporu ve eki belge ve ifade tutanaklarının
incelenmesi sonucunda verilen kararın yeniden yerinde olduğuna kanaat
getirdiğinden, itiraz yoluna gitmeyerek, evrakın işlemden kaldırılmasına karar
vermiştir.
Değerli arkadaşlar,
Başsavcılığa intikal eden ve hakkında hüküm verilen bir konuyla alakalı bu
kadar açık ve net bir hatanın yapılmış olmasını ben kabul edemem gerek
Hükûmetimiz adına gerekse gerçeklerin söylenmesi adına. Tabii ki fakir ailelere
dağıtılan kömürün, -ki yaklaşık bu yıl 2,2 milyon ton
civarında olacak- her yıl 2 milyon ton civarında dağıtılan bu kömürün
gönüllerde taht kurduğunu ve bunu muhalefetin farklı yollarla alt etmeye
çalışmış olmasını normal karşılayamayız. Bu, fakir fukaranın
hakkıdır ve kamunun yine istihdam yoluyla, kamyonlarıyla, tırlarıyla, tren
yoluyla, her türlü yolla, batıdaki üretilen kaynakların önemli ölçüde doğuda
kullanılması işidir çünkü tekrar baktığımızda gerek Tunçbilek gerek Soma gerek
Seyitömer, Muğla’da üretilen spektleri uygun kömürlerin Türkiye'nin dört bir
yanındaki bu yere gönderilmesiyle alakalı size somut ve net bir rakam vereceğim
değerli arkadaşlar. Yaklaşık 190 TL/tonla üretilen kömürün bedeli…
Bakın, 190 TL/ ton, öyle yerler var ki nakliyesi 350 TL/ton tutuyor. Siz şimdi
bunu batıdan oraya taşır mısınız yoksa bulunduğu yerden çıkartıp direkt
doğrudan alım mı yaparsınız?
Değerli arkadaşlar, bununla
alakalı bilgi notları önümüzdeki hafta içerisinde iktidarıyla muhalefetiyle
bütün milletvekillerine dağıtılacaktır, bunu arz ediyorum Sayın Başkanım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
ATİLLA KART (Konya) – Diğer
maddelerde gerekli açıklamayı vereceğiz. Genel Kurulu izlemeye devam edin,
gerekli cevap verilecektir.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 192 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Madde 192- 25/6/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesinin
dördüncü fıkrasında yer alan “altı ay” ibaresi “dokuz ay” olarak
değiştirilmiştir.
Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen Hasan Özdemir, Gaziantep Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 192’nci maddesi için vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 192’nci maddesi
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki
Kanun’un geçici 1’inci maddesindeki bir değişikliği öngörmektedir. Buna göre
Maliye Bakanlığı tarafından Karayolları Genel Müdürlüğüne devredilmesi gereken
dava dosyalarına ilişkin devir sürelerinin Genel Müdürlük avukat sayısının
yeterli düzeye ulaştırılamaması nedeniyle bir yıla çıkarılmasını hüküm altına
almak istemektedir. Vermiş olduğumuz önergede ise bu sürenin dokuz ay ile
sınırlandırılmasını öngörmekteyiz. Önümüzdeki dönemde Genel Müdürlüğün avukat
sayısında görülecek bir artış ile işlemlerin daha hızlı çözüleceği dikkate
alınırsa bu bir yıllık süre önümüzdeki günlerde yeni bir şikâyet ve değişiklik
teklifi konusu olabilir. Bu sebeple önergemizde sürenin dokuz ay ile
sınırlandırılarak işlemlerin de zamanında çözülmesini öngörmekteyiz.
Değerli milletvekilleri,
bugün, özel güvenlik mensuplarının sorunlarına dair vermiş olduğumuz Meclis
araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili önergem işlem yoğunluğundan gündeme
alınmamıştır ancak ben bu vesileyle görüşlerimi kısaca aktarmakta yarar görüyorum.
5188 sayılı Özel Güvenlik
Hizmetlerine Dair Kanun yürürlüğe girdiğinden beri 1 milyon 71 bin 808 kişi
özel güvenlik sınavına girmiş, 227.334 kişi başarılı olmuştur. Şu anda polis ve
jandarma bölgesinde fiilen çalışan yaklaşık 200 bin özel güvenlikçi bulunmaktadır.
Bu kadar geniş bir toplumsal kesimin sorunlarına dair Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bir an önce bir irade göstermesi gerekir ve bu torba yasasında bu
arkadaşlarımızın sorunlarının da acilen çözülmesi gerekirdi diye
değerlendiriyorum.
5188 sayılı Kanun yürürlüğe
girdiği andan itibaren, aradan altı yıl geçmesine rağmen özel güvenlik
çalışanlarının çok ciddi sorunları ortaya çıkmaya başlamıştır. Özel güvenlik
görevlilerimizin özlük haklarına dair çok acil tedbirler yerine getirilmelidir.
Bu insanlar çok zor şartlarda asgari ücretle çalışıyorlar. Asgari ücretli bir
kişinin güvenliği sağlaması öngörülebilir mi? Nimet-külfet dengesinden bu
noktada bahsedilebilir mi? Bu tür kişilerin yaptıkları iş ile aldıkları maaş
arasında hiçbir denge yoktur. Bir de bu arkadaşlarımızın birçoğu sigortasız
çalışmaktadırlar. Şirketler bazı kayırıcı ve özel durumlar uygulamaktadırlar.
Özlük hakları bağlamında bir
diğer önemli nokta ise özel güvenlik görevlilerinin çalışma saatleriyle
ilgilidir. Sekiz saat yerine on iki saat çalışmaktadırlar ve birçokları ayakta
durmaktadırlar. On iki saat içerisinde fizik güçlerinde de ciddi aşınmalar
olmaktadır. Yani görevlerini tam anlamıyla yerine getiremedikleri gibi, bir
fiziki yapıyı da yerine getirememektedirler. Bununla birlikte fazla
mesailerinin karşılığını da maalesef alamamaktadırlar.
Yine, kıdem tazminatı
konusunda da özel güvenlik mensuplarının ciddi sorunları vardır.
Özel güvenlik mensuplarının
en önemli sorunlarından birisi, de harç meselesidir. Sınav kazananlar mesleğe başlamak
için harç parası, kimlik parası vesaire derken yaklaşık bin TL ücret ödeme
zorunda kalmaktadırlar. Maalesef bu iş sahasına başvuran vatandaşlarımızın
büyük bir kısmı işsiz ya da belirli miktarın altında geliri bulunan
insanlardır. Bu insanlar mesleğe başlayabilmeleri için gerekli olan bu parayı
bulamamaktadırlar. Özel güvenlik sınavına girenlerin ancak yarısı özel güvenlik
kimliği alabilmektedirler. Aradaki bu uçuruma dikkat edilmesi gerekmektedir.
Yine, özel güvenlik
elemanlarının eğitimleri çok önemlidir. Bunlar bulunduğu yerlerde polis görevi
yapmaktadırlar ve silah kullanma eğitimleri de ciddi verilmelidir.
Netice itibarıyla özel
güvenlik mensuplarının çok acil çözüm bekleyen sorunları vardır. Bu konuda
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir an önce harekete geçmesi gerekmektedir.
Konuşmama burada son verirken
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
193’üncü madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 193 üncü maddesinde yer alan
"yüzde 6'ya kadar" ibaresinin "yüzde 3’e kadar" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Behiç
Çelik Erkan
Akçay Mehmet
Şandır
Mersin Manisa Mersin
Mehmet Günal Hasan Çalış E. Haluk Ayhan
Antalya Karaman Denizli
Mustafa
Kalaycı
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 193
üncü maddesi ile değiştirilen 209 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin dördüncü
fıkrasında yer alan “eczacılarda” ibaresinin “eczacılar ve kimyagerlerde”
olarak ve son iki cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Mustafa
Özyürek Bülent
Baratalı
İzmir İstanbul İzmir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kemal Demirel Atilla
Kart
Malatya Bursa Konya
“Bu fıkra uyarınca yapılacak
ek ödeme alt sınırı, ilgili personelin bir ayda alacağı aylık (ek gösterge dahil), yan ödeme ve her türlü tazminat (makam, temsil ve
görev tazminatı ile yabancı dil tazminatı hariç) toplamının; klinik şef ve şef
yardımcıları ile uzman tabip kadrosuna atanan profesör ve doçentler için %
700'ünden, uzman tabip, tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar ile uzman
diş tabipleri için % 600'ünden az olamaz. Pratisyen tabip ve dış tabipleri ile
diğer personel için bu fıkra uyarınca yapılacak ek ödemenin üst sınırı aynı
zamanda alt sınırdır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI
TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu maddenin düzenleniş
amaçlarından birinin, tam gün yasası ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi
tarafından verilen bazı iptal gerekçelerine uymak olduğu anlaşılmaktadır.
209 Sayılı Kanunun 5947
sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değiştirilen 5 inci maddesinin dördüncü
fıkrası, Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya aykırı bulunmuş ve iptal
edilmiştir. İptal gerekçesinde özetle; "Yasa koyucu, bu kuralda ödeme
yapılacak çalışanların niteliği ve statülerine göre bu kişilere yapılacak
ödemelerin tavan oranlarını ayrıntılı olarak düzenlemiş, ancak yürütmeye
bırakılan yetkinin sınırlarının belirlenmesi açısından yapılacak ödemelerde
herhangi bir taban oranı belirlememiştir. Yürütmeye bırakılan yetkinin üst
sınırı ve çerçevesi belirlenirken alt sınırının belirlenmemiş olması, kuralda
belirtilen personelin alacakları döner sermaye katkı paylarında asgari bir
garanti içermemektedir. Bu nedenle dava konusu kural, devletin tüm işlem ve
eylemlerine bireylerin güven duymasını zedeleyici nitelik taşıdığından hukuk
devletinin gereği olan hukuki güvenlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır"
denilmiştir.
Tasarı ile söz konusu alt
sınır; "bu bent uyarınca personele her ay yapılacak ek ödeme tutarı, 375
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı
veya pozisyon unvanı itibarıyla belirlenmiş olan ek ödeme tutarından az
olamaz." şeklinde belirlenmiştir. Bu düzenlemeye göre getirilen alt
sınırın 1/4 'ündeki hekimler yönünden parasal karşılığı 384,01 TL'dir. Asgari
ücretin bile altında olan bu miktarın Mahkeme kararında belirtilen "asgari
garantiyi" karşıladığı söylenemez. Mademki kanunda üst sınır personelin
almakta oldukları aylıklara oranla belirlenmiştir, alt sınır da almakta
oldukları aylıklara göre belirlenmelidir.
Bu doğrultuda 5 inci maddenin
dördüncü fıkrasının son iki cümlesinin değiştirilmesi önerilmektedir.
209 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan ve "ancak" ile başlayan hüküm,
ilgili kanunları uyarınca, mesai saatleri dışında özel sektörde çalışma hakkı
bulunanlardan bu hakkı kullananlara bu Kanunun ek 3 üncü maddesine göre yapılan
ödemeden başka ek ödeme yapılamayacağını, öngörmektedir. İki sağlık çalışanı
düşünün, tam gün yasasının belirlediği, örneğin saat 17'ye kadar her ikisi
çalışıyor ve aynı saatte işten çıkıyorlar. Biri evine, diğeri ek iş yapmaya
gidiyor. Her ikisinin de kamuya verdiği mesai aynı olduğuna göre ücretlerinin
birbirinden farklılaştırılmaması gerekir.
Bu düzenleme, Anayasanın
"ücret emeğin karşılığıdır" ve "eşit işe eşit ücret"
kurallarına aykırıdır. Bu nedenle "ancak" ile başlayan cümlenin söz
konusu fıkradan çıkarılması uygun olur.
Öte yandan, halen mahalli
idareler ile kurum tabipliklerinde çalışan ve döner sermaye ek ödemesi almayan
tabipler, aynı unvan ve görevdeki meslektaşlarına oranla oldukça düşük ücret
almaktadır. Oysa tabip ve uzman tabiplerin çalıştıkları, kadrolarının bulunduğu
kurumlardan bağımsız olarak görev ve sorumlulukları aynı biçimde
tanımlanmıştır. Sadece kadrolarının bulunduğu yerlerin farklı olduğu ölçütünden
hareketle; kurum tabipleri ve mahalli idarelerde çalışan hekimlerin düşük
ücretler almaları ivedilikle giderilmesi gereken bir eşitsizliktir. Bu konuda
Tasarıda bir düzenlemenin yer almaması eksikliktir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığın
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 193 üncü maddesinde yer alan
"yüzde 6'ya kadar" ibaresinin "yüzde 3’e kadar" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Hasan Çalış, Karaman Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunuyla ilgili teklifin 193’üncü maddesi üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde görüşlerimizi
açıklamak üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Kıymetli arkadaşlar,
önergemizle, emeğin karşılığının hakkaniyet ölçülerine göre yansıtılması
amaçlanmıştır.
Arkadaşlar, birkaç ay öncesinde,
acil toplumsal ihtiyaçların karşılanması için, bazı alacakların yeniden
yapılandırılması ve sosyal sigortalarla ilgili yirmi iki maddelik bir torba
kanun tasarısı olduğunu televizyonlar aracılığıyla haberlerden öğrendik ancak
bu torba önümüze gelene kadar gerçekten devasa bir torba hâlini aldı. O günden
bugüne, her bakan elinde bekleyen hangi kanun teklifi varsa onu bu torbanın
içine attı, gücü olan her AKP siyasetçisi elinde bekleyen hangi tasarı, hangi
teklif varsa bunu içerisine koydu ya da AKP içerisinde güçlü dostları olanların
talepleri bu torbaya yerleştirildi. Öyle bir hâl aldı ki otuz-otuz beş maddelik
kanun teklifleri bir madde ve maddenin fıkraları şeklinde önümüze geldi ve
acayip bir torba olarak şu anda görüşmeye devam ediyoruz. Hâlen önergelerle
torbayı şişirmeye de devam ediyoruz.
Kıymetli arkadaşlar, nitekim
görüşmekte olduğumuz bu önergenin girişi de Anayasa Mahkemesinin tam gün yasası
üzerindeki bir itirazı değerlendirmesi ve iptaliyle ilgilidir. Tabii, bu
tasarının yanında bu iptalle ilgili olarak değerli arkadaşlar, Anayasa
Mahkemesinin Tam Gün Yasası’nın 5’inci maddesinin dördüncü fıkrasını iptal etme
gerekçesi sağlık çalışanlarına ödenen döner sermaye gelirlerinin üst hududunun
açık olarak ilgili personelin bir ayda alacağı aylık, ek gösterge dâhil, yan
ödeme ve her türlü tazminat, makam, temsil, görev ve yabancı dil tazminatı
dikkate alınarak, toplam baz alınarak belirlenmesine
rağmen alt sınırın açık olarak belirlenmemesiydi. Tabii ki değerli arkadaşlar,
bu tasarıyla alt sınır ödeme asgari tabanını kadro, görev unvanı ve pozisyon
unvanı itibarıyla belirlemiştir. Bizim kanaatimizce bu belirleme, Anayasa
Mahkemesinin iptal gerekçesini karşılamaz arkadaşlar. Bunun karşılayabilmesi
için üst hudut nasıl ki aylık eline geçen maaş baremine göre hesaplanmışsa alt
hududun da aynı bareme göre hesaplanmış olması daha doğru olurdu diye
düşünüyoruz.
Bir diğer husus ise kıymetli
arkadaşlar, böyle bir torbanın içine bu tasarıyı, bu teklifi koymak yerine, Tam
Gün Yasası’nın uygulamaya koyulduğu günden bugüne gerçekten ortaya çıkan önemli
sıkıntılar var. Bu sıkıntıları ortadan kaldıracak şekilde yeni bir düzenlemeyle
buraya gelinebilirdi. Mesela, o gün
kanunlaşırken Tam Gün Yasası, üzerinde önemle durduğumuz klinik şefi ve
üniversite hastanelerindeki hocaların muayenehanelerini kapattırdığımız zaman
hastanelerde vatandaşın bu hocalardan nasıl hizmet alacağının formülünün
bulunması gerekir yönündeki itirazımız dikkate alınmamıştı. Bugün görüyoruz ki
bu itirazımızda biz haklı çıktık. Gerçekten çok önemli sıkıntılar var ve bu
sıkıntılar artarak kamuoyuna yansımaya, sizleri de, bizleri de rahatsız etmeye
devam edecektir.
Bir diğer husus ise, mahallî
idarelerde ve kamu kurumlarında çalışan hekimler değerli arkadaşlar. Aynı
unvana sahip, aynı titre sahip hekimlerin çok farklı özlük haklarıyla
çalışmasının hakkaniyetle bir ilgisi yoktur. Bu ve benzeri eksiklikler
düzeltilebilir.
Önerimiz, daha düzgün bir
şekilde getirilmesidir. Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Komisyonun bir düzeltme
talebi var.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkanım, madde içerisinde son
fıkrada “bu bent uyarınca” ifadesi geçiyor. Bunun “bu fıkra uyarınca” olarak
düzeltilmesi gerekiyor.
BAŞKAN – Komisyonun bu
düzeltme talebiyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
194’üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı yasa tasarısının 194 üncü maddesi ikinci fıkrasındaki “iki yıl”
ibaresinin “Dört yıl”, “Dört yıl” ibaresinin “Sekiz yıl” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Ayla Akat Ata M. Nezir Karabaş
Şırnak Batman Bitlis
Nuri Yaman Şerafettin Halis
Muş Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 194 üncü maddesinde yer alan
"TEFE" ibaresinin "ÜFE" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Behiç Çelik Erkan Akçay Mehmet Şandır
Mersin Manisa Mersin
Mehmet Günal E. Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı
Antalya Denizli Konya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın
194 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Algan Hacaloğlu Hüseyin Pazarcı Atilla Kart
İstanbul Balıkesir Konya
Madde 194- 16/8/1961
tarihli ve 351 sayılı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununun 16 ncı
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve beşinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Öğrenci, borcunu
öğrenim gördüğü öğretim kurumunun normal eğitim süresinin bitiminden itibaren
iki yıl, öğrencinin lisansüstü eğitim yapması halinde dört yıl sonra başlamak
üzere, kredi aldığı sürede ve aylık dönemler halinde kuruma ödemek zorundadır.
Öğrencinin bir işe girmemesi halinde bu süre kurumca işe girene kadar
uzatılabilir. Şu kadar ki bu süre üç yılı aşamaz. Ödeme askerlik dönemine
rastlarsa TEFE uygulanmadan askerlik döneminin sonuna kadar ertelenir."
"Ancak bu süre kurumca
bir yıl daha uzatılabilir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Katılmıyoruz Değerli Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Algan Hacaloğlu…
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Algan Hacaloğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Hükûmetimiz madde 194 ile 351 sayılı Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanunu’nun 16’ncı maddesinin ikinci fıkrasını
değiştirmektedir. Buna göre, “Öğrenci öğrenim gördüğü öğretim kurumunun normal
eğitim süresinin bitiminden itibaren iki yıl (öğrencinin lisansüstü eğitim
görmesi hâlinde dört yıl) sonra başlamak üzere, kredi aldığı sürede ve aylık ödemeler
hâlinde kuruma ödemek zorundadır. Ancak bu süre kurumca bir yıl daha
uzatılabilir. Ödeme askerlik dönemine rastlarsa TEFE uygulanmadan askerlik
döneminin sonuna kadar ertelenir.” şeklinde değiştirilmesini öngörmektedir.
Bizim bu konudaki önerimiz ise bu aşamada, şimdilik, geçici olarak “Öğrencinin
işe girmemesi hâlinde bu süre işe girinceye kadar uzatılabilir. Şu kadar ki bu
süre üç yılı aşamaz.” şeklindedir.
Zira ülkemizde, bildiğiniz
gibi, değerli arkadaşlar, işsizlik fiilen yüzde 20’lerin üstüne çıkmış olup
özellikle gençlerimiz ve hatta diplomalı gençlerimizi vurmaktadır. 2010 yılı
sonu itibarıyla Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun, 2 milyon 33 bin
lisans öğrencisi, 139 bini yüksek lisans öğrencisi, 44 bini ise doktora
öğrencisi olmak üzere toplam 3 milyon 10 bin öğrenciye burs ve kredi sağladığı
bilinmektedir. Hükûmetin 2010 yılı bütçesi ile lisans öğrencilerine ayda 240
lira kredi verilmektedir. 240 lirayla öğrenci ne yapacaktır değerli arkadaşlar?
Sadece otobüsle üniversiteye gidip gelecek, sonra üç simit ve üç çayla karnını
doyurmaya çalışacak. Yani gerçekten açlıkla boğuşmakta olan gençlerimiz buna
dahi razı olmaktadırlar. Zira 2011 yılında 1 milyon gencimiz bu kredi için
başvurmuşlardır. Kredi Yurtlar Kurumundan eğitim kredisi alıp geri ödeme
yapamayan öğrenci sayısı ise 745 bindir.
Bu sistemi tümüyle yeniden
kurmak lazımdır değerli arkadaşlarım. Üniversite gençliği, Türkiye’nin geleceğe
yönelik en önemli yatırımıdır. 2010 yılı gayri safi millî hasılasının
yüzde 0,25 düzeyinde olan Kredi ve Yurtlar Kurumu desteğini asgari 2’ye
çıkartarak yüzde 0,5’e artırmak gerekir. Yani bundan ne kaybederiz? Gerçekten
bunu sormak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, eğitim
hakkı temel insan hakları arasında yer almaktadır. Cumhuriyet Halk Partisinin
sosyal demokrat iktidarında YÖK’ü kaldıracağız.
Üniversitelerimizin dış
dünyayla rekabet edebilmeleri için gerekli yapılanmayı gerçekleştireceğiz.
Üniversiteler ve
yüksekokullarda harçları kaldıracağız.
Yükseköğretimde tüm başarılı
gençlerimizi yeterli düzeyde karşılıksız bursla destekleyeceğiz.
Tüm üniversite ve yüksekokul
öğrencilerimize geri dönüşümlü, kamu destekli, bugün uygulanmakta olanın 2 katı
düzeyinde yüksek eğitim yaşam destek kredisi sağlayacağız.
Üniversite ve yüksekokul
öğrencilerimizin yurt ihtiyaçlarını en geç üç yıl içinde çözeceğiz. Tüm
üniversite öğrencilerine bedelsiz, çağdaş yurt hizmeti sunacağız.
Üniversite ile
öğrencilerimize yönelik bu vaatlerimiz iktidarımızda gerçekleştireceğimiz
koruyucu sosyal devletin ve bilgi toplumuna geçişin en önemli yapı taşlarını
oluşturacaktır.
Ben sık sık, konuşmalarımda,
bazı vaat niteliğinde maddeler sayıyorum. Bunlar benim değil, bunlar bizim 2008
yılı sonunda Kurultayımızda kabul ettiğimiz parti programımızda yer alan
vaatlerdir ve önümüzdeki genel seçimlerde partimizin seçim bildirgelerine de bu
şekilde yansıyacaktır.
Bu çerçeve içinde, önerimizin
kabul edilmesi dileğiyle hepinize en derin saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 194 üncü maddesinde yer alan
"TEFE" ibaresinin "ÜFE" şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Behiç Çelik (Mersin) ve
arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu düzenleme ile TÜİK
tarafından TEFE yerine ÜFE hesaplanması nedeniyle TEFE yerine ÜFE yazılarak
yapılan hatanın düzeltilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı yasa tasarısının 194 üncü maddesi ikinci fıkrasındaki “iki yıl”
ibaresinin “Dört yıl”, “Dört yıl” ibaresinin “Sekiz yıl” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayla Akat
Ata (Batman) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurun efendim. (BDP
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Mısır halkının mutluluğunu paylaşıyoruz.
Mübarek gitti, inşallah diğer mübareklere de sıra gelir diye düşünüyoruz ve
inanıyoruz ki zamanı gelmiş bir fikrin önünde hiçbir ordu duramaz, tarih böyle
yazar.
Öğrenciler söz konusu olunca,
öğrenciler konusundaki, gençler konusundaki hassasiyetimiz maalesef burada
çukur siyaset kavramlarına boğdurularak gençlerimizin geleceklerini karartan
kararlar rahatlıkla çıkarılabiliyor. Yani kredi zaten ne veriliyor? Öğrenciye,
üniversite öğrencisine kredi az, gaz çok; kredi az ama çok olan gaz. Bugün de
Karadeniz Teknik Üniversitesinde HES’leri protesto eden üniversite
öğrencilerini yerlerde sürüklediniz. Yani Mübarek de farklı bir şey yapmıyordu
aslında Mısır’da otuz yıllık dönemde.
Şimdi, yumurta atıyor
öğrenci, bir tepki koyuyor. Bakan, koskoca Bakan karakola gidip zabıt
tutturuyor. Bu kürsüden söyledim, “Sayın Bağış, soyadın ‘Bağış’tır, bu davadan
vazgeç.” dedim. İllaki yargıçlar “Bu demokratik bir haktır.” diyecek, bizi
Avrupa Birliğinde temsil eden Bakana böyle bir karar verecek. Avrupa Birliğinde temsil eden bakana. Şimdi, böyle olunca
da…
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN
(Balıkesir) – Yumurta atmak demokratik hak mı, hayret bir şey ya!
HASİP KAPLAN (Devamla) –
Tabii ki bu kanun teklifleri hazırlanırken, siz, hiçbir zaman bu üniversite
gençliğinden yoksul olanını, ne sıkıntılar yaşadığını… Üniversiteyi bitirene
iki yıl sonra iş veriyor musunuz? Yani üniversiteyi bitiren iki yıl içinde iş
bulabiliyor mu bu ülkede? En yüksek işsizlik oranının üniversite mezunlarında
olduğunu biliyorsunuz.
Üniversiteyi bitirenler o iki
yıl içinde iş arıyor, o iki yıl içinde evleniyor, o iki yıl içinde staj
yapıyor, o iki yıl içinde master yapıyor, o iki yıl içinde taksitlerle
boğuşuyor, siz diyorsunuz ki “Hemen iki yıl sonra ödeyin.” Biz diyoruz ki
önergemizde: Biraz vicdanlı olun, bu iki yıl dört yıl olsun. Yani siz yoksul ve
emekten yana olanları görmek istemezsiniz, hep holdinglere, şirketlere kıyak geçersiniz bu torbada. Bu torbada bu öğrencilere de
biraz kıyak yapın, iki yılı dört yıl yapın, lisansüstü
eğitim yapan öğrencilerinkini de dört yıl yerine sekiz yıl yapın. Lisansüstü
eğitim yapan öğrencilerin dışarıda hangi koşullarda okuduğunu, hangi
sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu, ne kadar pahalı bir süreçten geçtiğini, o
pahalı sürecin içinde kaygılarla okuduğunu biliyor musunuz? Bunu öneriyoruz.
Şimdi, biz bunu önerdiğimiz
zaman bakıyoruz ki tık yok. Yani bu önergeyi de reddedeceksiniz, biliyorum ama
biz bunu tarihe şerh düşüyoruz gençlerimiz için çünkü Türkiye’nin geleceği
gençleri ve çocukları, gençleri ve çocukları. Gençlerini, dün 100 bin tane
gencini sadece sadece bir slogan attı diye terörist saydınız, af kapsamına
almadınız; sadece sadece bir nevruza katıldığı için, bir ana dilde eğitim istediği
için üniversite kapılarını dün kapattınız 100 bin öğrenciye. O 100 bin öğrenci
üzerindeki tartışmalarımızı da burada farklı şekilde boğdunuz. Bir özür bile,
küfredenler, beyan etme gereğini duymadı. Yani tutanaklara bakınca benim yüzüm
kızardı, beş dakikada 33 defa sataşma yapan kişiler var. Allah aşkına yani
böyle uygarca bir yasama Meclisi ilişkisi olabilir mi? Şimdi, o tutanağa
bakıyorum, onlarca küfür.
Ve yine tabii, oylarınıza
sunacağız; çoğunluk sizsiniz, buyurun.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Kaplan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
195’inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 195 inci maddesinde yer alan
“yüzde 15’ini” ibaresinin “yüzde 14’ünü” şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Behiç Çelik Erkan Akçay Mehmet Şandır
Mersin Manisa Mersin
Mehmet Günal E. Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı
Antalya Denizli Konya
Münir
Kutluata
Sakarya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 195
inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Atilla Kart Ramazan Kerim Özkan Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Konya Burdur Malatya
Madde 195- 4/2/1924
tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun ek 37 nci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasında yer
alan "Hazine payının hesabında süresinde ödenmeyen bedeller için"
ibaresinden sonra gelmek üzere "abonelerine" ibaresi eklenmiştir.
"b) Yetkilendirilen
işletmecilerin şebekeleri üzerinden elektronik haberleşme hizmeti sunan diğer
işletmeciler, bu yetkilendirme kapsamında doğan aylık brüt satışlarının yüzde
15'ini,"
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Değiştirilen
Ek Madde 37'nin (b) bendi, Kurum tarafından sayısı sınırlandırılarak, ulusal
çapta, kamuya açık mobil elektronik haberleşme hizmeti sunmak üzere;
yetkilendirilen işletmecilerin şebekeleri üzerinden elektronik haberleşme
hizmeti sunan diğer işletmeciler brüt satışlarından, hizmet sunmak için şebeke
kullanımı karşılığında söz konusu işletmecilere ödedikleri ya da borçlandıkları
tutar düşüldükten sonra kalan tutarın yüzde 15'ini Hazine payı olarak
ödeyeceklerini, hükme bağlamaktaydı.
Düzenleme, söz konusu
işletmecilerin net hasılattan ödedikleri Hazine
payının brüt hasılattan alınmasını öngörmektedir.
Değişiklik önerimiz yeni
yorum farklılıklarına yol açılmamasını amaçlamaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 195 inci maddesinde yer alan
“yüzde 15’ini” ibaresinin “yüzde 14’ünü” şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Münir
Kutluata (Sakarya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Münir Kutluata, Sakarya milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Yasa
Tasarısı’nın 195’inci maddesi hakkında verdiğimiz önerge vesilesiyle Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarı hakkında yapılmadık
ikaz, söylenmedik söz kalmadı bildiğiniz gibi fakat yanlışlıkların hiçbirinden
hemen hemen dönülmedi. Bu arada, vergi ve prim borçlarını ödeyememiş kriz
mağdurlarının durumu unutulmuş, Hükûmetin bitmek tükenmek bilmeyen hesapları ön
plana çıkmıştır. Çok önemli birçok konu, önemsizmiş gibi, ilgili komisyonlara
götürülmeden bu tasarıya sıkıştırılmıştır. Bu yetmiyormuş gibi, yasanın
görüşülmesine ara verilerek hayati mahiyetteki yasal düzenlemeler aralara sokulmuştur.
Hükûmetin, istisnai hâllerde başvurması gereken torba yasa uygulamasını
fazlasıyla istismar ettiğini biliyoruz. Bu uygulamayla, yasalarımızın
iyileştirilmesinden ziyade, karşılaşılan bazı zorlukların aşılması yolunun
seçildiği anlaşılıyor. Bu defa, torba yasa yapma usulünün de dışına çıkıldığı
görüyoruz. Maksadın, farklı yasalarla ilgili bazı düzenleme ve düzeltme
ihtiyacının bu torba yasa vasıtasıyla giderilmesinden ibaret olmadığı
ortadadır.
Bu tasarının içinde birçok
ayrı torbacıklar var. Mesela, İstanbul’un finans merkezi yapılması iddiasıyla
gelen düzenlemeler gibi, YÖK’ü ilgilendiren düzenlemeler, ulaştırma ve
haberleşmeyle ilgili düzenlemeler gibi. Eğer İstanbul’un finans merkezi
yapılması gibi bir hedef varsa ve bununla ilgili yasal düzenlemeler gerekiyorsa
bunlar bir torba yasa içinde âdeta gizlenerek mi gelmeliydi, yoksa enine boyuna
tartışılan ayrı bir düzenleme mi olmalıydı? Kamu bankalarının genel
merkezlerinin, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun, Sermaye Piyasası
Kurulunun İstanbul’a taşınması çok sıradan işler midir ki aralara
sıkıştırılarak ve dikkatlerden kaçırılarak geçirildi? Yükseköğrenimin bu kadar
sorunu varken içinden bir kısmını alıp bu torbaya sıkıştırmanın ne anlamı
vardı? Ayrı bir düzenleme daha ciddi olmaz mıydı? Öğrenci affına destek
vereceğimizi söyledik, Millî Eğitim Komisyonu baypas edilerek diğer maddeler
görüşülmesin istedik ama sonuç alamadık. Şimdi de ulaştırma ve haberleşmeyle
ilgili peş peşe maddeler getirilmiş bulunuyor. Mademki çok sayıda maddeyi
gerektirecek bir ihtiyaç vardı, bunlar neden ayrı getirilmedi, bunu sormak
zorundayız.
Görüşmekte olduğumuz 195’inci
maddeye bakalım. Bu madde neyi düzenliyor? 406 sayılı Telgraf ve Telefon
Kanunu’nun 37’nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendini değiştiriyor. Bu
madde ve bu bentte daha beş buçuk ay önce değişiklik yapılmış. 23/07/2010 tarihinde yapılan değişiklik şimdi tekrar
değiştiriliyor. Bu tasarının Meclise geliş tarihini dikkate alırsak, 2010
yılının Temmuz ayında yapılan bir değişikliğin iki üç ay içinde yeniden
değiştirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmış. Söz konusu (b) bendinin yeni hâlinde,
yetkilendirilen işletmecilerin şebekeleri üzerinden elektronik haberleşme
hizmeti sunmak üzere yetkilendirilen diğer işletmecilere vurgu yapılıyor. 23
Temmuz 2010’da yapılan düzenlemede de aşağı yukarı aynı ifadeler var. Şimdi ne
yapılıyor? İfade daha anlaşılır hâle getirilmiş yani daha önce çalakalem
yasalaşan bir düzenleme yine yasa ile düzeltiliyor. Yasa çıkarmanın bu kadar
hafife alınmasını ne Hükûmetimize yakıştırabiliriz ne de Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bu şekilde meşgul edilmesini hoş karşılayabiliriz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
196’ncı madde üzerinde aynı
mahiyette iki önerge vardır. Şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım, önerge sahiplerinin istemi hâlinde de kendilerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 196 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç Çelik Erkan Akçay Mehmet Şandır
Mersin Manisa Mersin
Mustafa Kalaycı Emin Haluk Ayhan Mehmet Günal
Konya Denizli Antalya
Madde 196 -
8/4/1965 tarihli ve 580 sayılı Milli Prodüktivite Merkezi Kuruluş
Kanununun “Gelirleri” başlıklı 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
madde metninden çıkarılmıştır.
Aynı mahiyetteki diğer
önergenin imza sahipleri:
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Atilla Kart R. Kerim Özkan Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Konya Burdur Malatya
BAŞKAN – Komisyon aynı
mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen Atilla Kart, Konya Milletvekili.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 196’ncı maddeyle ilgili önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biraz evvel, Sayın Bakanın açıklamaları esnasında, Sayın Enerji
Bakanına Genel Kurulu izlemesini önermiştim, vereceğim cevapların olduğunu
söylemiştim ama Sayın Bakanın acil bir işi çıktığı anlaşılıyor, şu anda Genel
Kurulda göremiyorum Sayın Bakanı ama herhâlde şu anda Hükûmet sıralarında
bulunan Sayın Sağlık Bakanı bu anlatacaklarımı bir şekilde cevaplandırmak,
kamuoyunu bilgilendirmek durumundadır Hükûmetin sorumluluğu adına.
Değerli milletvekilleri,
bakın, Hazinenin hazırlamış olduğu yetmiş iki sayfalık bir rapordan söz
ediyorum. Bu raporda “2003 ile 2008 yılları arasında, Türkiye Kömür
İşletmelerinde 1 milyar dolar seviyesinde yolsuzluk yapılmıştır. Burada 3628
sayılı Yasa gereğince resen soruşturma yapılması gerekir. Bu olayda Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı bürokrat kadrosu doğrudan işin içinde olduğu için, o
bürokrat kadroyu da denetlemek mevkisinde olan ilgili bakanın soruşturma izni
vermesi bu sebeple usulen söz konusu olamayacağı için, bu soruşturma izninin
Başbakanlıktan istenmesi gerekir.” diyor. Sayın Bakan bütün bu gerçekleri,
bütün bu yasal gerçekleri, yasal zorunlulukları olağanüstü bir maharetle yine
karartmaya devam ediyor. Burada aslında soruşturma izni prosedürünün
işlemesi de gerekmez. Burada doğrudan 3628 sayılı Yasa kapsamında örgütlü bir
çıkar yapılanması kamu gücü kötüye kullanılmak suretiyle, devlet nüfuzu kötüye
kullanılmak suretiyle bir çıkar örgütlenmesi söz konusu olduğuna göre ne olması
gerekir? Cumhuriyet savcılığının, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının resen
soruşturma yapması gerekir ama geldiğimiz noktada neyi görüyoruz? İleri
demokrasinin yeni tezahürlerini görüyoruz. Olayın bu kadar açık olmasına
rağmen, kamu zararının olağanüstü boyutlara ulaşmasına rağmen, Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığının durumdan vazife çıkararak, öyle anlaşılıyor ki hukuk
dışı müdahalelere açık bir şekilde prim vererek dosyayı kapattığını, dosyanın
sümen altı edildiğini sayın bakanın açıklamalarından anlıyoruz. Aslında, sayın
bakanın açıklamaları bir itiraftır, gerçekten olağanüstü bir itiraftır.
Sayın bakana soru sormaya
devam ediyoruz: Bakın, genel bir tablodan söz etmiştik, bir de nereden söz
edelim? Kütahya Tavşanlı’daki yolsuzluklardan da söz edelim. Hangi yolsuzluklar
bunlar? Ağır ceza mahkemesi kararıyla ortaya çıkan yolsuzluklar. Ne diyor
orada? Kütahya Tavşanlı mahkemesinin kararına göre, kurum müdür muavini, satın
alma şube müdürü, pazarlama satış şube müdürü, pazarlama şefi, kooperatif
başkanı, iş adamları ve şoförlerin de bulunduğu 9 sanık hakkında ihalelere
fesat karıştırdıkları sabit olduğundan altı yıldan başlayan on yıla ulaşan
hapis cezalarına hükmediliyor. Mahkeme neyi tespit ediyor? Organize ve mütemadi
hâle gelen suç ve çıkar ilişkisini hüküm altına alıyor. Bu ilişkinin içinde ne
vardır biliyor musunuz? Kömür ticareti yapan iş adamı ile kurumun üst düzey
bürokratları vardır. Buradaki siyasetçi ise sadece Kütahya milletvekili
değildir, buradaki siyasetçi siyasi iktidardır çünkü bu kirli ilişkiler siyasi
iktidar tarafından himaye edilmektedir. Kamunun zarara uğratıldığı, iş birliği
içinde ihaleye fesat karıştırıldığı sabit olmasına rağmen, yargı kararıyla
sabit olmasına rağmen, siyasi iktidar, görevden uzaklaştırma ya da benzeri
idari önlemleri almamaktadır. Milletvekili ne yapıyor? Yargı yerine geçiyor.
KİT Komisyonundaki milletvekili, Alt Komisyon Başkanı, yolsuzluğu denetleme
mevkisinde olan milletvekili, cumhuriyet savcılığına mektup yazıyor, dilekçe
yazıyor, “O delillerden suç çıkmaz.” diyor, o delillerin takdirini yapıyor
milletvekili. Bu da aslında nedir biliyor musunuz? Bu da ileri demokrasinin,
AKP’nin yaratmak istediği ileri demokrasinin bir başka tezahürüdür, ibret
verici bir tezahürüdür. Şunlara, birileri çıkıp Hükûmet adına şu
söylediklerimize cevap vermeyecek mi değerli milletvekilleri?
Bakın, soyut iddialardan söz
etmiyoruz, mahkeme kararlarından söz ediyoruz, hazine raporlarından söz
ediyoruz. Nerede Enerji Bakanı? Biraz evvel buradaydı. Karartmasını yaptı…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ATİLLA KART (Devamla) –
Nerede değerli arkadaşlarım, nerede?
HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) – Cevap verseydin sen. Niye cevap vermiyorsun?
ATİLLA KART (Devamla) –
Cevabını izleyeceğiz. O cevaba da elbette karşılığını vereceğiz.
Teşekkür ediyorum, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Bakan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın, Konya Milletvekili Atilla Kart’ın,
“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı resen soruşturma açabilirdi ancak hukuk dışı
müdahalelere prim vererek dosyayı sümen altı etti” sözlerine ilişkin açıklaması
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Kart’ın konuşmasını
dikkatle takip ettim. Enerji Bakanımız burada yok ama,
mutlaka kendisi burada olsaydı teknik açıdan da çok daha doyurucu bir cevap
verecekti.
Sayın Kart’ın konuşmasındaki
bir hususa hakikaten ciddi biçimde hayret ettim. Şöyle bir iddiada bulundu
Sayın Kart: “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı resen soruşturma açabilirdi ancak
hukuk dışı müdahalelere prim vererek dosyayı sümen altı etti.”
Şimdi, bunun hemen peşine de
bir başka mahkeme kararından bahsederek Kütahya’daki yolsuzluklara mahkemenin
nasıl gerekli cezaları verdiğini söyledi.
Şimdi, bu
anlayış çok enteresan bir anlayış. Bağımsız yargı Sayın Kart’ın
istediği gibi ya da siyaseten kullanabileceğini düşündüğü gibi bir karar
verince iyi oluyor, aynı bağımsız yargı bir başka karar verince yanlış yapmış
oluyor, hem de sümen altı etmiş oluyor. Böyle bir demokrasi
anlayışı, böyle bir bağımsız yargı anlayışı hakikaten çok tuhaf.
Sadece şunu söylüyorum: Sayın
Kart bu çakma yolsuzluk iddialarından vazgeçmelidir, bunun hiçbir yararı
yoktur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
ATİLLA KART (Konya) – Cevap
mı verdiniz Sayın Bakan? İddialarımıza cevap mı verdiniz şimdi?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Çok güzel bir cevap verdim, anlayana!
ATİLLA KART (Konya) –
Cevabınızı alacaksınız bilahare.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Erkan Akçay, Manisa Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz 606 sıra sayılı Tasarı’nın
196’ncı maddesi üzerinde verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Muhterem
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizdeki iş yerlerinin yaklaşık yüzde 99,5’u esnaf ve küçük işletmelerden
oluşmaktadır. İstihdamın yüzde 77’si, ekonomide yaratılan katma değerin yüzde
36’sı esnaf ve sanatkârlarımız tarafından sağlanmaktadır. Bu nedenle, esnaf ve
sanatkâr kesiminin sorunlarını ülkemizin genel sorunlarından ayrı düşünmek
mümkün değildir.
Ülkemizin temel direği olan
ve etki alanı itibarıyla her tarafa hitap eden milyonlarca esnafımız gerçekten
çok zor durumdadır. Esnaf ve sanatkârımız finansmana erişimde zorluk
yaşamaktadır. Yine, esnaf ve sanatkârımız ekonomik daralmaya bağlı talep
yetersizliği ile de karşı karşıyadır ve sosyal güvenlik sorunları
bulunmaktadır. Mesleki eğitim yetersizliği konusunda ciddi sorunları vardır.
Hipermarketler ve zincir
mağazalar, esnaf ve sanatkârın karşısında ciddi bir haksız rekabet gücü
oluşturmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi tarafından 25 Mart 2008 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan Perakende Ticaret, Alışveriş Merkezleri
ve Büyük Mağazalar ile Esnaf ve Sanatkârlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Teklifi hâlen İktidar tarafından bekletilmektedir ve işleme alınmamıştır.
250 bine yakın esnafımızın
kredi borcu bulunmaktadır ve bundan dolayı da ciddi sıkıntılar içerisindedir.
Bugün esnafımızın Halk Bankasından kullandığı krediler 3,5 milyara ulaşmıştır.
Bu 606 sıra sayılı torba Kanun Tasarısı’nda da esnafın Halk Bankasına olan
borçları yapılandırma içerisine alınmamıştır.
Yine, ticaret siciline
kayıtta ustalık belgesi istenmezken esnaf ve sanatkârlar siciline kayıt
yapılırken esnaf ve sanatkârlarımızdan ustalık belgesi istenmektedir. Bu
eşitsizliğin giderilmesi gerekmektedir ve bu torba tasarı bunun için bir
vesileyken, maalesef, torba tasarı çalışmalarında bu husus da
değerlendirilmemiştir.
Anayasa’nın 173’üncü maddesi
gereğince küçük esnaf ve sanatkârın devlet tarafından korunması ve
desteklenmesi gerekmektedir ancak AKP Hükûmetinin, esnaf ve sanatkârımıza,
sözde verdiği desteği ve bir sonuç ifade etmeyen bazı girişimleri haricinde,
ilgisizliği ve duyarsızlığı vardır. Nitekim, 2010
Nisan ayında Hükûmet tarafından açıklanan Esnaf Değişim, Dönüşüm ve Destek
Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nın da diğer paketler gibi içi boş çıkmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi, esnaf ve sanatkârlarımızın başta
finans ve kredi olmak üzere, vergi, mesleki eğitim ile hukuki ve idari
problemlerini, esnaf ve sanatkârlar ana planıyla, bir program çerçevesinde
çözüme kavuşturacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında esnaf ve
sanatkâr üzerindeki istihdam maliyetleri azaltılacaktır. Alışveriş merkezleri
ve büyük mağazalar kanunu mutlaka çıkarılacaktır. Muhtaç durumdaki ailelere
aylık temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri, “hilal kart” ismiyle harcama
kartları verilecek, çeşitli adlar altında yapılması öngörülen bu destek ve
ödeme tutarları bu kartlara yüklenecektir. Küçük esnafın desteklenmesi
amacıyla, bu kartlar, sadece ikamet edilen mahaldeki, ilçe veya beldedeki esnaftan
yapılacak alışverişte geçerli olacaktır. Şoför esnafının mevcut aracını
yenilemek amacıyla alacağı yeni araçlardan katma değer vergisi ve özel tüketim
vergisi alınmayacaktır. Emekli olan ve işyeri açan esnaf ve sanatkârların
emekli aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesilmeyecektir. Esnaf ve
sanatkârların yanında çalışanların asgari ücret düzeyindeki gelirlerinden de
vergi alınmayacaktır. Esnaf muaflığı belgesi alma yükümlülüğünü yeniden
getireceğiz ve esnaf muaflığının meslekler bazında kapsamını artıracağız ve
basit usulde vergilendirilen esnaf ve sanatkârlardan beyana dayalı gelir
vergisi alınmayacaktır.
Bu düşüncelerle muhterem
heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Akçay.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
197’nci madde üzerinde dört
adet önerge vardır, geliş sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 197 nci maddesinde yer alan
“iki” ibaresinin “beş” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç Çelik Erkan Akçay Mehmet Şandır
Mersin Manisa Mersin
Kemalettin Nalcı Emin Haluk Ayhan Mehmet Günal
Tekirdağ Denizli Antalya
Mustafa
Kalaycı
Konya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra
Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 197 nci maddesiyle 634
sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasından sonra
gelmek üzere eklenmesi öngörülen fıkraya aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli A. Sibel Gönül Öznur Çalık
Giresun Kocaeli Malatya
Fikri Işık Fatma Şahin Yılmaz Tunç
Kocaeli Gaziantep Bartın
Yılmaz
Helvacıoğlu
Siirt
“Bu hüküm 3568 sayılı Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda ilgili
düzenleme yapılıncaya kadar meslek mensupları tarafından açılan bürolar
hakkında da uygulanır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan; Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 197’nci maddesi ile 634 sayılı
Yasa'nın 24'üncü maddesine eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Bülent
Baratalı
İstanbul İzmir İzmir
Atilla Kart R.
Kerim Özkan Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Konya Burdur Malatya
"1136 sayılı Avukatlık
Kanununda ve 3568 sayılı
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanununda düzenleme yapılıncaya kadar tapuda mesken olarak görünen
taşınmazlarda bulunan avukatlık ve hukuk büroları ile muhasebe ve mali müşavirlik
büroları faaliyetlerine devam ederler. Bu süre, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren iki yıldır.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı'nın 197'inci maddesi ile 634 sayılı Yasa'nın 24'üncü maddesine eklenen
fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"1136 sayılı Avukatlık
Kanununda ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanununda düzenleme yapılıncaya kadar tapuda mesken olarak görünen
taşınmazlarda bulunan avukatlık ve hukuk büroları ile muhasebe ve mali
müşavirlik büroları faaliyetlerine devam ederler. Bu süre, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıldır.”
M. Nuri Yaman Sebahat Tuncel Şerafettin Halis
Muş İstanbul Tunceli
Hasip Kaplan Fatma Kurtulan M. Nezir Karabaş
Şırnak Van Bitlis
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz
isteyen Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Buyurun. (BDP sıralarından
alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; küresel krizin ekonomik alanda toplumun farklı
kesimlerini etkilediğini biliyoruz. Zaten bu torba kanunda da
gerekçelerden biri olarak gösteriliyor ve bunların içinde özellikle iki meslek
grubu, avukatlar ile mali müşavirler, serbest çalışanlar, son yılların hem
küresel kriz hem etkileri hem şirketlerin kapanması hem siyasal konjonktürel
ortam nedeniyle en çok etkilenen, en çok işsiz kalan, en çok ekonomik sıkıntı
yaşayan, en zorda olan iki meslek grubuna dönüşmüştür. İstanbul’da İstanbul
Barosuna bağlı avukat sayısının 30 bini geçtiği düşünüldüğü zaman ve her gün
burada, Mecliste patır patır üniversitelerin açıldığı, açılan üniversitelerde fakülte
sayılarının kırkı elliyi aştığı ve her açılan fakülteden sonra da binlerce
kişinin mezun olduğu, bu yetmediği gibi, Kıbrıs’taki üniversitelerden,
Azerbaycan’daki üniversitelerden, yurt dışı üniversitelerden, denklik
üniversitelerinden de çok mezun olduğu dikkate alındığı zaman, özellikle kutsal
olan savunma hakkını icra eden avukatların son küresel kriz nedeniyle en çok
etkilenen gruplardan birisi olduğu görülüyor. Salt bu değil, adalete
güven kalmadı arkadaşlar, yargıya güven kalmadı, hukuka güven zedelendi.
Vatandaş artık mahkemelere gitmek istemiyor çünkü gittiği zaman, iş
yoğunluğundan sekiz ay sonraya duruşma günü verildiğinde, bu işin dört beş
senede çözülemeyeceğini biliyor. O zaman avukata da gitmesine gerek kalmıyor.
Avukat da bu nedenle işsiz kalıyor.
Mali müşavirlere gelince;
vallahi sayenizde her gün bir erteleme, bir mali af, bir kara parayı aklama
yasası… Öyle yasalar, sekiz tane, bu sekiz yıl içinde yasa çıkarmışsınız.
Vallahi mükellef de “Ben niye mali müşavire gideyim? Nasılsa bir af çıkacak,
oradan da yırtacağım.” diyor. Buradan da mali müşavirlerin
durumu zor.
Bu da yetmiyor, Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu da bir karar vermiş, diyor ki; kendi meskenlerinde olanları
atın. Yani, kendi meskenlerinde bunu icra edenleri atın diyor. Şimdi, bu kadar
sıkıntı içinde bu meslek gruplarının, bir de kullandıkları meskenlerin, işte
Kat Mülkiyeti Kanunu veya diğer hususlar dikkate alındığında çok ciddi ağır
sonuçları söz konusu. Burada şunu ifade etmek istiyoruz, bir başka gerçeklik şu
ki: Türkiye’de ofis ev modası çok yaygın artık, ofis evler yapılıyor. Hem ev
hem ofis tarzı modern binalar, ucuz, daha donanımlı merkezî siteler de
yapılıyor ve yine akıllı ev denen, özellikle bilişimin gelişmesiyle beraber
bütün bilgisayarını, çalışmasını CD’lere sığdıran, bir masa etrafına sığdıran
ofis tiplerine doğru gidiyor. Bu çağdaş gelişimin de getirdiği bir durum
dikkate alındığı zaman, bu durumda olan avukatlar ve mali müşavirlere yönelik
197’nci maddede getirilen iki yıllık sürenin az olduğunu düşünüyoruz. Bunun beş
yıla çıkarılmasını…
Yine burada sadece avukatlara
ilişkin bir hüküm getirilmiş, biz mali müşavirleri de kapsamasını istiyoruz.
Şimdi, bakıyoruz, biz saat
15.00’te önerge vermişiz, AK PARTİ de saat 22.10’da, on beş dakika önce
önergesini vermiş. Şimdi bu oylanacak, vallahi siz bilirsiniz, şaşırmayın ha,
ikisi de aynı. Hele hele bu torbada bir önergede buluştuk. BDP’nin diye, ret
diye hemen elinizi kaldırmayın, vallahi kendi önergenizi reddetmiş olursunuz.
Benden uyarması. Çünkü uyku, yorgunluk, hepsi birleşince… Nasıl olsa BDP’nin
önergesidir, refleks olmuş, böyle, iniyor çıkıyor eller, iniyor çıkıyor,
uyarayım bir daha, şaşırmayın oy verin.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunacağım ancak yoklama talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi, Sayın
Öztürk, Sayın Özyürek, Sayın Tan, Sayın Susam, Sayın Sönmez, Sayın Köktürk,
Sayın Ayhan, Sayın Kart, Sayın Serter, Sayın Pazarcı, Sayın Hacaloğlu, Sayın
Köse, Sayın Akıncı, Sayın Ünsal, Sayın Koçal, Sayın Özkan, Sayın Özer, Sayın
Ertemür, Sayın Bingöl.
Yoklama için bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer
Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar , Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235,
2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363,
2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553,
2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698,
2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802,
2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
(Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan; Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 197’nci maddesi ile 634 sayılı
Yasa’nın 24’üncü maddesine eklenen fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek (İstanbul) ve
arkadaşları
"1136 sayılı Avukatlık
Kanununda ve 3568 sayılı
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanununda düzenleme yapılıncaya kadar tapuda mesken olarak görünen
taşınmazlarda bulunan avukatlık ve hukuk büroları ile muhasebe ve mali
müşavirlik büroları faaliyetlerine devam ederler. Bu süre, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıldır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen Atilla Kart, Konya Milletvekili.
ATİLLA KART (Konya) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 197’nci maddeyle ilgili önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuya kaldığımız yerden
devam etmek gerekiyor. Tabii, Sayın Sağlık Bakanının bu konu hakkında doğrudan
ya da dolaylı olarak bilgisi olmadığı için, daha çok demagojiye
yönelik, karartmaya yönelik cevaplarını kayda değer görmüyorum. Konunun
muhatapları şu anda Genel Kurul salonunda gerek Sayın Enerji Bakanı gerekse
Kütahya Milletvekili arkadaşımız burada hazır olduklarına göre, umarım, bundan
sonraki aşamada, tatminkâr, somut ve kamuoyunu ve sizleri tatmin edecek bir
şekilde açıklama yaparlar.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
değerli milletvekilleri; Hazinenin hazırladığı bir rapordan söz ediyoruz.
Hükûmetin sorumluluğu altında görev yapan bir devlet biriminden söz ediyoruz; 1
milyar dolar seviyesindeki bir yolsuzluk iddiasından söz ediyoruz. Böyle bir
yolsuzluk iddiasının soruşturma iznine tabi olmadan idari ve adli bakımdan
soruşturmasının yapılması gerektiğini Hükûmet mensupları bilmez mi? Bilmemesi
söz konusu olabilir mi? O zaman böylesine ağır bir iddianın sümen altı
edilmesine, işlemden kaldırılmasına hangi vicdani duyguyla, hangi yasal
sorumluluk anlayışıyla bunu karartmaya tenezzül ederler, tevessül ederler? Buna
bir cevap vermek gerekmiyor mu değerli milletvekilleri? Bu geçiştirilecek bir
konu mudur? Burada tekrar ifade ediyorum: Bir Hazine raporundan söz ediyoruz, 1
milyar dolar seviyesindeki bir yolsuzluktan söz ediyoruz. Buna çıkıp
birilerinin cevap vermesi gerekmiyor mu değerli milletvekilleri?
Devam eden bir adli
soruşturmaya bir milletvekilinin antetli kâğıdını
kullanarak o soruşturmadaki delilleri değerlendirmesinin hukuk devletinde yeri
olabilir mi? Bunun devlet sorumluluğu ve ciddiyetiyle bağdaşır bir yönü
olabilir mi değerli milletvekilleri? Bunlara bir açıklama getirmek gerekmiyor
mu?
Şunu diyoruz: Hükûmete gayet
açık bir şekilde soruyoruz: Bu raporun gereği neden yapılmadı, neden sümen altı
edildi? Bu, sanki Şırnak’taki bir vatandaşın gelişigüzel, soyut olarak yaptığı
bir şikâyetten, duyurudan ibaret değil, son derece ciddi bir suç duyurusu
olduğu içindir ki devletin ilgili mekanizması çalışmış, uzun uzadıya araştırma
yapmış, yetmiş iki sayfalık rapor hazırlamış. Hangi vicdani gerekçeyle, hangi
sorumluluk duygusuyla bunu karartabiliriz, bunu sümen altı edebiliriz? Bunu
mutlaka açıklamak zorundasınız. Bunun hesabı mutlaka sorulacaktır. Yasal
zeminde, anayasal zeminde bunların hesabı mutlaka sorulacaktır.
Ama şu tablodan sonra, bakın,
şunu görmemiz gerekiyor: Biraz evvel yine Türkiye Kömür İşletmeleriyle ilgili
Tavşanlı Mahkemesinin kararından söz ettim yani ilgisiz bir mahkeme kararından
söz etmiyorum, tam da konuyla doğrudan ilgili olan bir karardan söz ediyorum.
Orada da kurumun tamamını kapsayacak şekilde bir mahkûmiyet kararı
verildiğinden söz ediyoruz. O zaman peki, sorumlu bir idare, sorumlu bir
hükûmet, dürüst olduğunu ifade eden bir hükûmetin yapması gereken nedir? İdari
açıdan, görevden uzaklaştırma dâhil olmak üzere, gerekli yasal tedbirleri almak
değil midir değerli arkadaşlarım? Bunu hepiniz en az benim kadar bilirsiniz. O
zaman bunun yasal gereğinin yapılmamasının gerekçesi nedir, bunun bir
açıklaması yapılmayacak mı? Bu açıklama yapılmadığı içindir ki bugüne kadar
burada, huzurunuzda şu değerlendirmeyi yapıyoruz: Nedir o değerlendirme? Şu:
Kömür ticareti ve yolsuzluğu üzerinden siyaset yapan bir zihniyetin ve yönetim
anlayışının yarattığı bir kirlilik tablosuyla, bir karanlık tabloyla karşı
karşıyayız. Bunun başka bir açıklaması olamaz. Bir taraftan, kömür üzerinden
yolsuzluk yapılarak haksız çıkar sağlanmakta, diğer taraftan ise yolsuzluk
yoluyla ticareti yapılan kömür üzerinden “sosyal yardım” adı altında hayır
aşamasında bile bir yolsuzluk mekanizması işletilmektedir. Kapitalizmi kendince
modernize eden, neoliberal bir kalıba dönüştüren ya da böyle sunan acımasız bir
soygun ve sömürü anlayışından söz ediyorum. Kayıt dışı yapılanmayı hızlandıran,
yolsuzluğu hızlandıran, yolsuzluğu kurumsal hâle getiren bir siyaset
anlayışından söz ediyorum değerli milletvekilleri. Birileri çıksın, şunlara
somut olarak cevap versin.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Kart.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Elitaş,
buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nı görüşüyoruz. Görüştüğümüz madde 197’nci
madde. 197’nci madde avukatların, serbest muhasebeci, mali müşavirlerin, bütün
siyasi parti gruplarının benzer mahiyetteki…
ATİLLA KART (Konya) – Şimdiye
kadar hatırlamadınız mı bunu Sayın Elitaş?
FATMA NUR SERTER (İstanbul) –
Şimdiye kadar hatırlamadınız mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkanım, lütfen susturur musunuz?
BAŞKAN – Sayın Kart, lütfen…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
197 sayılı maddede…
ATİLLA KART (Konya) – Bu
anlatılanlardan rahatsız mı oldunuz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, lütfen susturur musunuz?
197’nci madde avukatların,
serbest meslek erbabının mesken olan yerlerdeki kullandığı iş yerlerinin iki
yıl süreyle belediyeden izin almadan meskeninin devam etmesini ifade ediyor. Ama
üçtür sayın konuşmacı burada hiç alakası olmayan meselelerden bahsediyor. Sayın
Bakan gerekli cevabı verdi. İç Tüzük 66’ncı maddeye göre konunun dışına
çıkılmaması gerekir. Eğer Sayın Milletvekilinin bu konuyla ilgili öğrenmek
istediği bir şey varsa yine İç Tüzük bu konuda maddeler düzenlemiş. İç
Tüzük’ümüzün 96’ncı maddesinden itibaren yazılı ve sözlü sorular verebilir ve
Sayın Bakandan da bu konuyla ilgili cevap alabilir. Bu konuda Sayın Bakan
herhâlde cevap verecektir.
Aynı zamanda Kütahya
Milletvekili arkadaşımızdan bahsetti. Kütahya Milletvekili arkadaşımız da bu
konuyla ilgili, izin verirseniz…
BAŞKAN – Sayın Elitaş,
Kütahya Milletvekili kendisi ister eğer söz isteyecekse.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
İsteyecek efendim kendisi zaten.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Başkan…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bu
konuyu açıklığa kavuşturmamız gerekir. Sayın Milletvekili bunları ya sözlü soru
olarak versin ya da yazılı soru olarak versin, cevabını alsın. Ama burada Genel
Kurulun gündemini farklı konularla işgal etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Elitaş.
ATİLLA KART (Konya) – Soru
önergesine cevap almıyorsak ne yapacağız? Sorularımıza cevap verilmiyorsa ne
yapacağız?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon)
– Sayın Başkan…
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye Sayın
Bakan.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Grup Başkan Vekili Cumhuriyet Halk
Partisi sözcülerinin nasıl konuşacağını programlayamaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç
Tüzük 66 yazıyor. İç Tüzük 66’yı söylüyorum efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Efendim, izin verir misiniz bir saniye Sayın Elitaş?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç
Tüzük 66’yı söylüyorum.
BAŞKAN – Sayın Elitaş,
lütfen… İzah ettiniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Yani biz nasıl konuşacağız, nasıl adım atacağız, hangi soruları
soracağız…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Neyi konuşacağınızı bilin, neyi konuşacağınız belli İç Tüzük 66’da.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Bunu hangi hakla Sayın Grup Başkan Vekili burada iddia konusu
yapabiliyor? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen sayın
milletvekilleri…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Ayrıca, düzenlemeleri temel yasa olarak getirmek suretiyle Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Parlamentoda grubu olan siyasi partilerin
milletvekillerinin söz hakkını kısıtlayan bir anlayışa sahip iktidar partisi.
Şimdi, hem söz hakkını
kısıtlayacaksınız hem de burada İç Tüzük’ün imkân verdiği ölçüde önergelerde
beşer dakika süreyle muhalefet milletvekilleri görüşlerini açıklayacak ve
bundan rahatsız olacaksınız. Böyle bir demokrasi anlayışı ancak Adalet ve
Kalkınma Partisine yakışır. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Tutanaklara geçti
Sayın Hamzaçebi.
Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, hiçbir şeyden rahatsız değiliz, Sayın Bakan açıkladı.
BAŞKAN – Sayın Bakan, İç
Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre söz talebiniz var.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Bakan açıkladı, üç haftadır bu konuyu konuşuyoruz, daha ne konuşacaklar!
BAŞKAN - Lütfen Sayın Elitaş…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Elitaş, Sayın Bakanın vereceği cevap sizi neden
ilgilendiriyor? Sayın Bakan açıklama yapsın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Hayır, konuya geçin diyorum.
BAŞKAN – Sayın Elitaş,
lütfen…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – “Kütahya Milletvekili arkadaşımıza da söz verin.” gibi… Sayın
Bakan, Sayın Milletvekili aciz mi söz istemekte? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Biz istedik grubu adına…
BAŞKAN - Lütfen sayın
milletvekilleri…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Grup Başkan Vekili olarak ben bunu ifade ediyorum, siz ne hakla konuşuyorsunuz?
Ben burada milletvekilinin hakkını koruyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Milletvekili söz isteme hakkına kendisi sahiptir, siz değil.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Milletvekiliniz, siz ne hakla konuşuyorsunuz, o konuşamıyor mu?
BAŞKAN – Sayın Elitaş…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Ben grup adına konuşuyorum, grubu itham ediyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Ben de grup adına konuşuyorum. Ben İç Tüzüğe davet ediyorum Başkanlığı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Başkan, bu şekilde bir tartışma olmaz. Ben tutumunuz hakkında
söz istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Allah Allah!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye Sayın
Bakanım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Tutumunuz aleyhinde söz istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Başkanın tutumuyla ne alakası var? Başkan ne yaptı?
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi,
Başkanlığın tutumu mu yoksa Sayın grup başkan vekillerinin kendi aralarında
diyalog mu?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sizin tutumunuz hakkında istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Başkanın tutumuyla ne alakası var?
Sayın Başkan, böyle bir
isteme hakkı bile yok.
BAŞKAN – Bir saniye Sayın
Elitaş… Lütfen oturun… Lütfen…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, onu istemeye bile hakkı yok, Sayın Grup Başkan Vekilinin.
BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi,
zaten her grup başkan vekillerinin yani sizlerin sözleri tutanaklara geçti.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Efendim, Sayın Grup Başkan Vekili benim konuşmama müdahale etti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Ettim…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – İç Tüzük’e göre uyarı…
BAŞKAN – Anladım. Ben de
birkaç defa uyardım kendisini. Nasıl uyarayım?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Disiplin hakkınız var Sayın Başkan, “Uyarı” kelimesi bile çıkmadı
ağzınızdan.
BAŞKAN – Size de yaptım aynı
uyarıyı Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Elitaş’a müdahale etmiyorsunuz.
BAŞKAN - Sözleriniz
tutanaklara geçti; buyurun lütfen…
Sayın Bakanın söz talebi var.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Başkan, hayır, ben tutumunuz aleyhinde söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Bakana
vereyim, ondan sonra.
Buyurun Sayın Bakan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın konuşmasında adı geçen Kütahya Milletvekili Hüsnü
Ordu’yla ilgili iddiaların doğru olmadığına, bu durumun Tavşanlı Cumhuriyet
Başsavcılığının yazısından anlaşılabileceğine, yerli kömür dağıtılarak fakir
fukaranın ihtiyacının giderildiğine ilişkin açıklaması
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Sayın Kart
birçok evrakı ortaya koymakla alakalı, dürüst olma imajıyla alakalı burada bir
konuşma yaptı. Ben ona yardımcı olmak açısından herhâlde unuttuğu bir evrakı da
hatırlatmak istiyorum. Bir milletvekilimiz, Kütahya Milletvekilimizle alakalı
-adını söylemedi diye herhâlde belli değil, olmayacak- Hüsnü Ordu’yla alakalı
konuşma yaptı. Bakın, aslında bu evrak Sayın Kart’ın elinde var ama okumadı.
Ben yardımcı olmak açısından herhâlde ona bir ek yapmak istiyorum.
Hüsnü Ordu için Osman Nuri
Güler Tavşanlı Cumhuriyet Başsavcısı cevabi bir yazı yazıyor. Tekrara girmemek
açısından söylüyorum. Eğer siz çok dürüst davranacaksanız bu evrakı
okumalıydınız Sayın Kart; bunu, bal gibi bu evrakı biliyorsunuz siz:
“İlgili yazı ile yazı
içeriğinde geçen GLİ’de jandarmanın savcılık izni ile devam eden
soruşturmasıyla ilgili olarak Hüsnü Ordu’nun Kütahya Milletvekili olarak
şahsının ve AK PARTİ örgütünün ilgisi olup olmadığı sorulmakta olup; Cumhuriyet
Başsavcılığımızın 2006/411 soruşturma no’lu soruşturması ile yazı içeriğinde
geçen soruşturmanın yürütüldüğü, 15/11/2006 tarihi
itibarıyla incelenen soruşturma dosyasında Cumhuriyet Başsavcılığımıza
soruşturma dışındaki kişi ve kuruluşlardan bir talep gelmediği gibi soruşturma
dışındaki kişi ve kuruluşların soruşturulmasıyla ilintisinin bulunmadığı tespit
olunmuştur. 4982 sayılı Yasa’nın 5 ve 12’nci maddeleri gereği bilgilerinize
sunulur.”
ATİLLA KART (Konya) – Kim
veriyor bu cevabı?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Tavşanlı Cumhuriyet Başsavcısı Osman Nuri
Güler.
ATİLLA KART (Konya) – Osman
Nuri Güler kim?
HÜSNÜ
ORDU (Kütahya) – Cumhuriyet Başsavcısı.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, lütfen sabredin.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Değerli arkadaşlar, siz şimdi bir ilgisinin
olduğunu söylüyorsunuz bu arkadaşın. Biraz öncekinde de evrakın bir kısmını
okuyorsunuz, devamını okumuyorsunuz. Onun devamını söyleyeyim isterseniz size.
Normalde Hazine başkontrolörlüğü tarafından görevlendirilen Aykut Bey’den sonra
3 kişi daha görevlendiriliyor. Onun hazırladığı da bir rapor var. Niye o
rapordan hiçbir şey okumuyorsunuz? Burası yol geçen
hanı mı?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Türkiye Büyük Millet Meclisine yol geçen
hanı mı diyorsunuz Sayın Bakan?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Normalde Bakanlık kanun ve mevzuat dâhilinde
bunları yapıyor.
Asıl bunun temelinde yatan bir
şey var değerli arkadaşlar. İftira kötü değil de, bu mu kötü oluyor? 2,2 milyon
ton civarında, fakir ve fukaranın o kış günlerindeki ısınmasını sağlayan kömür
dağıtılıyor, asıl sıkıntı budur değerli arkadaşlar. Muhalefet partisinin bir
türlü gönlüne ve içine sığdıramadığı konu budur. Yoksa bunun üzerinden herhangi
yapılacak bir yolsuzluk olmadığı gibi, bununla alakalı, sonuna kadar da
tahkikatımız devam edecektir. Kimseyi kayıracak durumda değiliz.
Bakın, biraz önce bir hesap
yapıldı, devleti zarara uğratmakla alakalı. 190 TL/ton…
ABDULLAH ÖZER (Bursa) –
Çöküyor ama kömür aldığınız ocaklar, çöküyor.
BAŞKAN – Lütfen Sayın
Milletvekili…
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Çıkartılan kömürün 375 TL/ton, nakliye ücreti
tutmaktadır. 565 TL…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – 60’a
göre söz istemedi mi Sayın Bakan? On beş dakika konuştu.
BAŞKAN – Sayın Kaplan, soru
soruldu. Cevap verilmezse “Cevap verilmedi.” deniyor. Konuşmaları dinledik.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) –Bakın, Şırnak’a maliyeti 565 TL. Biz şu anda onu
250 ila 255 TL civarında mal ediyoruz. Bu mudur zarara uğratmak?
Aynı zamanda bakın, burada
dikkat etmemiz gereken bir şey var: Buradaki sağlanan istihdam. Yaklaşık 40 bin
kişi bu istihdamdan faydalanıyor. Mademki işsizlik diyoruz, hem yerli
kaynaklarımızın, yerli kömürümüzün değerlendirildiği…
BAŞKAN – Sayın Bakan,
teşekkür ediyorum.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – …hem de bununla alakalı, fakir fukaranın
ihtiyacının giderildiği bir ortamdır.
Arz ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Başkan, Sayın Bakan açıklamalarında Sayın Kart’ın konuşmasını
kast ederek “Burası yol geçen hanı mı?” diyerek…(AK PARTİ
sıralarından “Doğru söylüyor.” sesleri, gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen sayın
milletvekilleri… Bir sabredin lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Sataşmada bulunmuştur, sataşma nedeniyle söz istiyorum efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Kime sataştı Sayın Başkan?
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanın açıklamalarını
dinledikçe üzülüyorum.
Ben size şunu sormak isterim
Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Siz benim söyleyeceğimi
dinleyin de, ondan sonra Sayın Bakana soracağınız bazı sorular olabilir belki.
Siz, fakir fukaraya dağıtılan
kömürün arkasına sığınarak başka bir şey yapıyorsunuz: Fakir fukarayı burada
suistimal ediyorsunuz.
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) –
Yapma ya!
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) - Siz bana şunun cevabını verebiliyor musunuz Sayın Bakan, bu
sorulara cevap veremediniz: TKİ’nin kömür alımı bugüne kadar Kamu İhale
Kanunu’na tabi idi. Bu tasarı ile Kamu İhale Kanunu’na tabi olmaktan
çıkarılıyor. Soru budur. Yok, cumhuriyet savcısı takipsizlik kararı vermiş,
mahkemeye gitmemiş, dosya kapanmış. Siz asıl sorunun cevabını verin. Bu sorunun
cevabını vermiyorsunuz. Siz, geçen yıl sonunda yapılan
enerji dağıtım ihalelerinden sonra elektriğin kilovatsaatine yaptığınız zamdan
söz edin bakalım. İhaleye fesat karışmış mı, karışmamış mı? Herkesi ihaleye
çağırıyorsunuz, ihale yapıyorsunuz. O ihaleleri alanları kayıracak şekilde
elektrik fiyatında bir değişiklik yapılıyor mu, yapılmıyor mu? Dağıtıcı
şirketlerin, üretici şirketlerin… Ve dağıtıcı şirketler arasındaki paylaşımda
bir taraf kollanıyor mu, kollanmıyor mu? Siz buna cevap verin.
Biraz önce burada kabul
edilen bir 195’inci madde oldu. Tabii ki temel yasa kabulü altında neler
konuşuldu, neler görüşüldü, yeterince irdelenmiyor. Soruyorum size: 195’inci
maddenin yürürlük tarihi neden yayımı tarihi değil de 1 Ağustos 2010? Çünkü
geçmişe yönelik olarak bazı telefon operatörlerinden almanız gereken hazine
payını siliyorsunuz. Bunu açıklayabiliyor musunuz? 195’inci madde orada
geçerken neden sesiniz çıkmıyor? Neden açıklamıyorsunuz? Neden onun yürürlük
tarihi 1 Ağustos 2010’dur? Kimi affediyorsunuz? Telekom altyapısı üzerinden
servis sağlayan, sahibi Telekom olan bir şirketi mi kolluyorsunuz? Bunun cevabı
yok.
Biraz sonra çıkıp bu konuyu
biraz daha açıklayacağım. Siz dürüstlükten konuşuyorsanız gelin, bunlara cevap
verin, topu taca atmayın. Topu taca atıyorsunuz her zaman yaptığınız gibi.
Sözlerimi burada bitiriyorum.
Sayın Başkan, usul
konusundaki talebimden de vazgeçtiğimi burada ifade ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra
Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 197 nci maddesiyle 634
sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasından sonra
gelmek üzere eklenmesi öngörülen fıkraya aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hüsnü Ordu (Kütahya) ve arkadaşları
“Bu hüküm 3568 sayılı Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda ilgili düzenleme
yapılıncaya kadar meslek mensupları tarafından açılan bürolar hakkında da
uygulanır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
uyuyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Kabul ediyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Hüsnü Ordu konuşacak.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen Hüsnü Ordu, Kütahya Milletvekili.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvel Sağlık Bakanımızın ifade ettiği
gibi, hakikaten, tam anlamıyla çakma iddialarla buraya çıkıp burada bu gündemi
saptırmaya çalışan, maalesef, arkadaşlarımız var.
Bakın, bu olayın özü şudur:
2005 yılında jandarmanın telefon takibatıyla yapılan bir takipte –bunların
buradan tutanaklara da geçmesinde yarar var- birtakım insanları alıyorlar
telefon dinlemelerinde...
ATİLLA KART (Konya) – Bugün
olduğu gibi...
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) - ...ve jandarma soruşturmaya esas olmak üzere bunları ilk
incelemede sorguluyor ve daha sonra oradaki bir kamu görevlisine o gün için
-ben de o ifadeleri, o yazıları, bilgileri daha sonra, birkaç yıl sonra
edindim- bir astsubay arkadaşımız –o kamu görevlisinden ben bunları duydum, çok
enteresandır- diyor ki: “Siz eğer bu konuyla ilgili Kütahya milletvekilimiz bu
konuda, işte, bize böyle yaptı, şöyle yaptı derseniz, sizinle ilgili bu
incelemeden soruşturmadan vazgeçeceğim.” Çok net…
Bakın, tutanaklara geçiyor. Tarihî bir şey bu. Ben
bunu bana söyleyen kamu görevlisinden duydum. Bu bilgileri de elde ettim. O da
diyor ki: “Kütahya Milletvekilimiz bize on yıl belediye başkanlığı yaptı, bu
süreçte de milletvekilliği yapıyor.” Satın alma şube müdürü o tarihlerde.
“Değil böyle bir konuyla ilgili bugüne kadar ihale konusunda, pazarlama
konusunda bize en ufak bir lafı olmamıştır. Ben böyle bir şeyi söyleyemem.”
diyor. Tutanakların altına imza atmıyor ve bu süreçten sonra aynı operasyonun
aynı günü…
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Başkanım, önergeyle ne alakası var bu konuşmanın? İç Tüzük 66, biliyorsunuz
değil mi Başkanım? Hep bize işletiyorsunuz. Bir tek bize işletebiliyorsunuz.
HÜSNÜ ORDU (Devamla) -
…Hürriyet gazetesinde Yalçın Bayer’in bir yazısı çıktı…
BAŞKAN – Sayın Ordu, lütfen
konudan ayrılmayalım.
HÜSNÜ ORDU (Devamla) – …ve bu
konuyla ilgili hem bizimle ilgili hem AK PARTİ örgütüyle ilgili suçlamalar da
yaptı gazete haberinde.
M. NURİ YAMAN (Muş) – İkaz
edin...
HASİP KAPLAN (Şırnak) –
Nezaketen yapın onu bari. İç Tüzük 66’yı bize işletirsiniz.
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) – Şimdi, biz de bu yazı çıkınca, biraz evvel Sayın Bakanımın
ifade ettiği gibi, direkt bu konuyla ilgili cumhuriyet savcılığına yazı yazdık;
dedik ki: “Bu konudaki yapılan soruşturmada bizim, partimizin, örgütümüzün,
herhangi birimizin –öyle bir yazı çıktı- bir ilintisi olup olmadığına dair –o
tarihlerde Meclis Başkanımız da Sayın Bülent Arınç Bey, Sayın Bakanım- bilgi
vermek üzere Meclis Başkanlığına bu konuyla ilgili Bilgi Edinme Yasası’na göre
sizden bilgi istiyoruz.” diye yazdık buradan, komisyondan ve biraz evvel Sayın
Bakanımız okudu. Bu dava da sonuçlandı. Bu
dava konusuyla ilgili, bizimle ilgili en ufak bir ilinti olmadığına dair hem
savcılık yazı yazdı o günkü tarihlerde hem de daha sora dava sonuçlandığı zaman
bu ortaya çıktı.
Şimdi, bu milletvekili
arkadaşımızın dışında bu konuyla ilgili, ben gene bir gün burada duruyordum,
beni bilgilendirdiler. Habertürk’te, dışarıda, bugün Cumhuriyet Halk Partisinin
Saygıdeğer Genel Başkanı bu konuyla ilgili buna benzer bir iddiada bulunuyor.
Ben bu belgeleri aldım götürdüm. Canlı yayına “Bir dakika, ben de girebilir
miyim?” dedim. Beni aldılar. Benzer şeyleri söylüyor. Belgeleri önünü koyduk;
dedik ki: “Ayıp ya, bu ayıp. Bu bize yakışmaz. Milletvekillerine yakışmaz.” ve
orada gereken cevabı Sayın Genel Başkanınız aldı, şimdi siz de alıyorsunuz. O
işin özü budur.
Teşekkür ederim, hepinize
saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
FATMA NUR SERTER (İstanbul) –
Neye cevap verdin?
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Konuşmacı...
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, bir saniye.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Konuşmacı bir tuhaf konuşuyor. Bir şey söylüyor, flu, net
olmayan cümlelerle...
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN
(Balıkesir) – Yanlış mı söylüyor? Hakkı yok mu söylemeye?
FATMA NUR SERTER (İstanbul) –
Ne diyorsun be?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – “Sayın Genel Başkan gereken cevabı aldı” diyerek Genel Başkanımıza
bir sataşmada bulunmuştur. Söz istiyorum.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) – Aldı,
Habertürk’te aldı. Canlı yayında, canlı. Canlı yayında
aldı.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
“Ben cevap verdim” diyebilirsin ama “Genel Başkan cevabı aldı” diyemezsin.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) – Ben
söyleyeceğimi söyledim.
BAŞKAN – Yerinizden
veriyorum.
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Kütahya
Milletvekili Hüsnü Ordu’nun, CHP Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Başkan, Sayın Konuşmacı, tabii ki burada, kürsüde meydana
gelen konuşmalar, ortaya konan iddialar nedeniyle görüşlerini açıklayacaktır,
kendisini savunacaktır.
SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) –
Belge açıkla, belge.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Varsa görüşleri, iddiaları muhalefet partilerine de bunu
yöneltebilecektir. Bu bağlamda Cumhuriyet Halk Partisine de bunu yöneltebilir
ama siz, kendi kendinize bir televizyon programında bir konuşma yapıp...
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) –
Beraber çıktık. Grup Başkan Vekiliydi o zaman.
BAŞKAN – Sayın Ordu, lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – ...“Gereken cevabı aldı” derseniz, bu konuşma değildir; siz bir
cevap vermiş olursunuz, kendinize göre bir ders vermiş sayabilirsiniz kendinizi
ama vatandaşa göre, karşı taraftaki insana, kişiye göre o bir cevap teşkil
etmez. Siz, sizin cevabınızın ne olduğunu önce bir söyleyin. Cevabı
söylemezseniz burada nasıl değerlendireceğiz? Onu söyleme cesaretiniz yok.
Bakın, biraz önce kürsüden ciddi iddialar ortaya koydum. Çıkıp ona cevap
vermenizi beklerdim ben sizin. Ona cevap vermek yerine başka yerlerde
geziniyorsunuz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan...
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum... Kabul edenler...
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Ama bu sefer gerçekten tutumunuz hakkında bir görüşme açmanız lazım.
BAŞKAN – Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan...
BAŞKAN – Lütfen Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Sayın Başkan, biraz önce konuyla ilgili bir cevap vermemi istedi.
BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen
oturun. Vermiyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 197 nci maddesinde yer alan
“iki” ibaresinin “beş” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç
Çelik (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Kemalettin Nalcı konuşacak.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Kemalettin Nalcı, Tekirdağ Milletvekili, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 197’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu arada Sayın Grup
Başkan Vekiline de sormak istiyorum: Nasıl konuşayım? Yani, konuyla mı ilgili…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İç
Tüzük’e uygun konuşacaksın.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) –
Yani biz muhalefet olduğumuz için mecburen o tarzda… Peki, sizi kırmayalım.
Şimdi, sayın milletvekilleri…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Tutanakları incele, önergeyle ilgili, konuyla ilgili kim ne konuşmuş bak.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) –
Efendim, ben konuşmamı bitireyim, ondan sonra.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Bana sorma o zaman.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) –
Ama grup başkan vekilim öyle söyledi “Bir müsaade alın” diye. Ben de müsaade
alıyorum sizden.
BAŞKAN – Sayın Nalcı, lütfen
karşılıklı konuşmayalım, Genel Kurula hitap edin.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) –
Şimdi, burada yapılmak istenen, değerli milletvekilleri, belli meslek
gruplarına ticari mekânlar dışında, meskenlerde faaliyetlerini devam ettirme
hakkı veriliyor, ama bu yapılırken sadece avukatlara ve serbest mali
müşavirlere... Mühendislere, mimarlara, diğer meslek gruplarına niye bu hakkı
tanımıyoruz? Eğer birisine bir şekilde… Kanun yapıyoruz Sayın Grup Başkan
Vekili, lütfen…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Farkında değil.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) –
Yani, öteki meslek gruplarına neden bunu vermiyoruz? Eğer bunu…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Bizim önergenin ne ilgisi var?
KEMALETTİN NALCI (Devamla) –
Getiren sizsiniz efendim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Var, serbest meslek grupları da var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Oyladığımız önerge o, senin konuştuğun.
BAŞKAN – Sayın Elitaş,
lütfen…
KEMALETTİN NALCI (Devamla) –
Efendim, siz serbest mali müşavirlerden bahsediyorsunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Hayır, hayır, ek olarak serbest meslek mensupları da var, tamamı var.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) –
Şimdi verdiklerinde?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Kabul ettik.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) –
Doğrudur efendim, zaten sizin aşağıdan çıkanla yukarıya gelenler arasında o
kadar şey değişiyor ki, bakın…
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yirmi
dakika önce verdiler.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Kemalettin, karıştırdın.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) –
Şimdi, şunun özüne girmek gerekiyor: Bunlara gelinceye kadar, bakın, sayın
milletvekilleri, şu Yapı Denetimi Hakkında Kanun’u bir elden geçirmek lazım.
Yapı Denetimi Hakkında Kanun’da bugün baktığınız zaman…
M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt)
– İnşaatçı kendisi!
KEMALETTİN NALCI (Devamla) –
Tabii, inşaatçı olduğumuz için bu konular önemli efendim.
Şimdi,
siz bir yapı denetim firmasıyla anlaşıyorsunuz, bir inşaat yaptırmaya kalkıyorsunuz,
aynı zamanda bu yapı denetim firması bilindiği gibi 300 bin, 350 bin
metrekareye kadar inşaat hakkı, denetleme hakkı alıyor ama 1.500 metrekarelik
bir inşaatta o yapı denetimin bir hatası çıktığı zaman sizin inşaatınız da
yapım müsaadesi dışına çıkıyor yani yapılan bir hatadan dolayı vatandaşın
inşaatı mühürleniyor.
Şimdi ben buradan soruyorum…
Şimdi kat mülkiyetine doğru gidiyoruz ama Türkiye’de şu andaki yapıların yüzde
80-85’i kat mülkiyetinde değildir, kat irtifak tapusundadır.
Biz burada bir kanun
çıkarttık, neyi çıkarttık? Kat irtifaklarının kat mülkiyetine çevrilmesi diye…
Fakat bunu getirirken biz tam bir uygulama içine sokamadık. Ben buradan
soruyorum: Yirmi sene geçmiş olan bir yapının müteahhidini bulup, onun SSK’sını
kim takip edecek? Böyle bir şansı yok ki.
Yapı denetimleri şu anda on
sekiz ilden seksen bir ile çıkarttık. Bu seksen bir ildeki uygulamada… Ki eski
uygulamadaki ilk müracaat sırasına göre kurayla tespit edilen firmalar
görevlerine başladı. Peki, bu inşaat firmalarının denetlendikleri zaman hangi sisteme
göre denetlendiğini burada biz takip edebiliyor muyuz? Hayır. Ne şekilde
yapıldığını da… Onun içindir ki kat mülkiyetlerinin oluşabilmesi için Yapı
Denetimi Hakkında Kanun’un yeniden bir… Ki bu konuyla ilgili Bayındırlık
Bakanlığının çalışmaları olduğunu ve…
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) –
Önergeye gel.
KEMALETTİN NALCI (Devamla) –
Evet.
Bununla ilgili de burada
Sayın Milletvekilim bu konuyla şey yapıyor. Gerçekten, Meclis kapanmadan önce
bunun bir ele alınması lazım ve burada bu kanunun çıkması lazım.
Ben bu duygu ve düşüncelerle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İnşallah konunun dışına
çıkmamışımdır Sayın Gurup Başkan Vekilim!
Teşekkür ediyorum.
Sağ olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) –
Okusaydın nereye girdiğimizi anlardın.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.06
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64’üncü Birleşiminin
Yedinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra
sayılı Tasarı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
198’inci
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 198 inci maddesinde yer alan
“yüzde beş” ibaresinin “yüzde iki” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Behiç Çelik Erkan Akçay Mehmet Şandır
Mersin Manisa Mersin
Mehmet Günal E. Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı
Antalya Denizli Konya
Metin
Çobanoğlu
Kırşehir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 198
inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Atilla Kart R. Kerim Özkan Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Konya Burdur Malatya
Madde
198- 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık
Kanununun 27 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ödenecek
kredinin kaynağı; avukatların yetkili mercilere sunduğu vekaletnamelere
avukatın yapıştıracağı pul bedelleri ile geri ödemeden gelen paralar ve
bunların gelirleridir. Bu pullar, Türkiye Barolar Birliğince bastırılır.
Yapıştırılacak pulun değeri; 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun
Yargı Harçları bölümünde yer alan vekâletname örnekleri için kullanılan harç
tarifesinin yüzde ellibeş fazlası kadarıdır. Avukat stajyerlerinin genel sağlık
sigortası primleri de bu kaynaktan Türkiye Barolar Birliği tarafından ödenir.
Bu şekilde toplanan tüm pul bedelleri mali yönden Sayıştay denetimine tâbidir.”
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.
Önerge üzerinde söz isteyen Atilla Kart, Konya milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
ATİLLA
KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri…
BAŞKAN –
Sayın Kart, tartışmaya mahal vermeyelim, lütfen önerge üzerinde…
ATİLLA
KART (Devamla) – Hayhay efendim, tabii.
198’inci
maddeyle ilgili önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Sayın Başkan, doğal
olarak, eksik kalan, açıklanması gereken hususlara cevap vermek durumundayım.
Bu çerçevede elbette bir sataşmaya yol açmadan, hakarete tevessül etmeden
kamuoyunu doğru bilgilendirmek durumundayız.
Sayın Grup
Başkan Vekili, aslında doğru bir şey söyledi. Bunları daha çok, bu konuları
elbette zemininde konuşmamız gerekiyor, elbette basın toplantıları, soru
önergeleriyle daha çok dile getirmemiz gerekiyor ama,
Değerli Grup Başkan Vekilim, oradan cevap alamıyorsanız, ne yapıyorsunuz? İşte
bu zeminleri kullanıyorsunuz. Neden cevap alamıyoruz, nasıl cevap alamıyoruz;
onları da gene biraz sonra başka örnekleriyle bilgilerinize sunayım. Öyle
anlaşılıyor ki, bu konuda uygulama hakkında fazla bilginizin olmadığı anlaşılıyor.
Tabii,
şöyle bir tartışmanın üstüne, olayın doğrudan muhatapları olan Sayın Bakanın ve
ilgili milletvekili arkadaşımızın bulunmamasını yadırgadığımı yine yeri
gelmişken ifade edeyim. Bu konunun tartışılmaya devam edeceği belliydi. Burada,
tabii şunu görüyorsunuz: İlgili bakanın, Sayın Enerji Bakanının geldiğimiz
aşamada bile karartma yapmaya devam ettiğini, bilgi kirliliği yarattığını
görüyorsunuz. Ben, Hazinenin 72 sayfalık raporundan söz ettim, bunun ciddi
içeriğinin bulunduğunu, ciddi iddiaları kapsadığını ifade ettim. Sayın Bakan
yarım ağızla, üç sayfalık, o raporu çürüten başka bir bilirkişi raporu ya da
bir teknik rapordan söz etti ama böyle bir raporun kimler tarafından
hazırlandığını, bunun içeriğinin neden ibaret olduğunu Sayın Bakan açıklamadı.
Bir an için öyle bir raporun olduğunu varsayalım. Ortada, uzmanlar tarafından
hazırlanan… Ki o ikinci raporu hangi yetkinlikteki uzmanların hazırladığını
bilemiyoruz. Burada böylesine mutlak çelişkiler içeren bir
raporlar manzumesi söz konusuysa, bunun mutlaka daha üst bir merci tarafından
giderilmesi gerekirken, Sayın Enerji Bakanı burada karartmasını, bilgi
kirliliğini sürdürmeye yine devam etmiştir ve şöyle bir tartışmanın üstüne de
Genel Kuruldan kaçmakla, aslında, Türkiye Büyük Millet Meclisine olan o
sorumluluk duygusunu -tırnak içinde söylüyorum- bunu bir kez daha göstermiştir.
Burada,
Sayın Hüsnü Ordu’ya yönelik olarak da değerli arkadaşlarım, bu Milletvekili
Arkadaşımızın, o ihaleye fesat karıştırmadan mahkûmiyete yol açan dosyadan
dolayı suç ilişkileri içinde olduğunu söylemiyorum. İşte, tutanaklar ortada,
daha evvel yaptığımız basın toplantısı ortada. Gayet açık olarak, KİT TKİ Alt
Komisyon Başkanı Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu’nun Tavşanlı Cumhuriyet
Başsavcılığına hitaben yazdığı 26/9/2005 tarihli üç
sayfalık dilekçeden söz ediyoruz. Bu arkadaşımız ne yapıyor? Devam eden
yargılamaya üç sayfalık dilekçe yazıyor, orada diyor ki Değerli Arkadaşımız:
“İşte, şu ilişkilere göre, şu delillere göre burada suç oluşmamıştır.” Devam
eden bir yargılamaya yönelik olarak, soruşturmaya yönelik olarak delillerin
değerlendirmesini yapıyor. Ha, Cumhuriyet Başsavcılığı ne cevap vermiş? Bunları
biz tartışmıyoruz, konumuz o değil.
TAHİR
ÖZTÜRK (Elâzığ) – Yargı süreci ne oldu?
BAŞKAN –
Sayın Milletvekili, lütfen…
ATİLLA
KART (Devamla) – Bir milletvekili devam eden yargılamayla, o soruşturma
konusuyla ilgili delilleri nasıl tartışır? Bir milletvekilinin böyle bir
yetkisi söz konusu olabilir mi? Bu, başlı başına, adil yargılamaya müdahale
değil midir? Bunu sorguluyoruz. “Bunun demokrasilerde yeri olabilir mi?”
diyoruz. “Bu, yoksa, Adalet ve Kalkınma Partisinin
bugün yaratmak istediği yargı düzeninin ta dört beş yıl evvelden bir işareti
midir?” diyoruz. Bunun anlamı budur, bunun açıklaması budur. Bunlara cevap vermek
gerekiyor değerli arkadaşlarım.
Tabii,
bakın, şunu artık görmemiz gerekiyor, bunu gizleyemezsiniz: Burada Sayın Grup
Başkan Vekiline yine atıfta bulunacağım. Önergelerimize cevap alamıyoruz.
Bakın, camilerde cami onarımlarında bile yolsuzluklar yapıldığını görüyoruz,
cami onarımlarında… İşte, soruyoruz: “2009 ve 2010 yıllarında cami, mevlevihane
ya da benzeri konularda yapılan işler hangileridir?” diyoruz, Sayın Bülent
Arınç cevap veriyor. O yapılan onarımların ismini vermiyor, söylemiyor, onların
bedellerini söylemiyor…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ATİLLA
KART (Devamla) - …sadece soyut olarak…
BAŞKAN –
Sayın Kart, teşekkür ediyorum.
ATİLLA
KART (Devamla) - …“İşte, efendim, 74 trilyonluk harcama yapılmıştır.” diyor ve
bunun adına da “cevap” diyoruz öyle mi? Bunun adına da “yasama denetimine cevap
vermek” diyoruz.
BAŞKAN –
Sayın Kart…
ATİLLA
KART (Devamla) – Bunları anlatıyoruz değerli arkadaşlarım.
BAŞKAN –
Sayın Kart, teşekkür ediyorum.
ATİLLA
KART (Devamla) - İnanıyorum ki cami onarımlarındaki yolsuzluklardan sizler de
rahatsız oluyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Hatip kürsüden inene kadar işleme geçmeyecek
misiniz?
ATİLLA
KART (Devamla) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Yalnız,
bu konuyla ilgili İç Tüzük’ün 66’ncı maddesine göre bundan sonra konudan hiç
kimseyi ayırttırmayacağım.
HÜSNÜ
ORDU (Kütahya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Sayın Hüsnü Ordu, buyurun.
HÜSNÜ
ORDU (Kütahya) – Direkt ismimi zikrederek “Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu”
diye…
BAŞKAN –
Buyurun.
HÜSNÜ
ORDU (Kütahya) – Yargıya müdahale olarak…
BAŞKAN –
Buyurun, sisteme girin Sayın Ordu.
HÜSNÜ
ORDU (Kütahya) – Ben oradan…
BAŞKAN –
Buyurun, buyurun…
HÜSNÜ
ORDU (Kütahya) – Direkt sataşma oldu.
BAŞKAN –
Buyurun, iki dakikalık süre veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, bu torba yasayı ne zaman bitirmek
niyetindesiniz?
BAŞKAN –
Lütfen Sayın Özyürek…
Şimdi,
Sayın Milletvekili gelecek, önergeyle hiç ilgili olmadan konuşma yapacak ve
buna cevap verilmeyecek.
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu’nun, Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HÜSNÜ
ORDU (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; -Sayın Vekilim, beni
dinlerseniz- bakın, o sizin söylediğiniz konuyla ilgili yazı Cumhuriyet
Savcılığına nasıl gitmiştir? Orada bu sıkıntıya maruz kalan insanlar, GLİ’de
kömürle ilgili bu konudaki sıkıntılarını komisyonumuza da iletmişlerdir.
ATİLLA
KART (Konya) – Onların avukatları yok mu?
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) – Alt komisyon başkanı olarak bize bir şikâyet dilekçeleri
geldi…
ATİLLA
KART (Devamla) – Siz onların avukatı mısınız? Siz milletvekilisiniz.
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) – …“Böyle, böyle bir hadise var burada, bu konuyu bir inceler
misiniz?” diye.
ATİLLA
KART (Konya) – Sizin o dosyada ne işiniz var?
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) – Biz de bu konuyu inceletip, araştırma aşamasında belli bir
noktaya geldik…
ATİLLA
KART (Konya) – Hangi sıfatla müdahale ediyorsunuz?
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) - …bilgiler, belgeler topladık ve bu süreç içerisinde de bir duyum
aldık, aynı şikâyet dilekçesinin Tavşanlı Cumhuriyet Savcılığına da gittiğini
duyduk. Açtım telefonu, şu anda Tarsus’ta, Başsavcı Adem
Bey…
AHMET
YENİ (Samsun) – KİT Komisyonu olarak görev yaptığınızı söylüyorsunuz, değil mi?
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) – Evet, KİT Komisyonu olarak yapıyoruz, bize verilen resmî bir
görev. (CHP sıralarından gürültüler)
ATİLLA
KART (Konya) – Delilleri araştıramazsınız!
ABDULLAH
ÖZER (Bursa) – Sen KİT Komisyonunda yap görevini, orada yapma.
ATİLLA
KART (Konya) – Arkadaşımız konuşmaya devam etsin.
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) – Bir dakika… Müsaade edin… Müsaade edin… (CHP sıralarından
gürültüler)
“Böyle
bir araştırma var, bize gelen bir şikâyet konusu var, size de bu şikâyetin
iletildiğini duyduk. Bu konuda elimizde olan bilgi ve belgeler var. Bu konu
size intikal etmiş, ne yapalım bunları?” dedik.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) – Böyle bir saçmalık var mı ya!
ATİLLA
KART (Konya) – Yargıya müdahale ettiğinizi itiraf ediyorsunuz!
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) – Adem Bey de, Başsavcı, bir yazı yazdı
bize “Sizin elinizdeki bilgi ve belgeleri inceleme aşamasında bize de
gönderin.” dedi.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) – Yok canım öyle şey!
ATİLLA
KART (Konya) – Sizin sıfatınız nedir dosyada? Dosyada sıfatınız var mı sizin?
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) – O bilgiler de var elimizde Savcılıktan.
ATİLLA
KART (Konya) – Dosyanın avukatı mısınız?
HÜSNÜ
ORDU (Devamla) – Biz de Savcının talebi üzerine, bu bilgileri oradan gelen
yazıya ilgi tutarak gönderdik. Söylediği şey budur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Savcı istemiş, o da göndermiş, bundan tabii ne
olabilir?
BAŞKAN –
Sayın Ordu, teşekkür ediyorum.
Konu
yeteri kadar anlaşılmıştır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237,
2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400,
2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591,
2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740,
2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806,
2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN –
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 198 inci maddesinde yer alan
“yüzde beş” ibaresinin “yüzde iki” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Behiç
Çelik (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen Metin Çobanoğlu, Kırşehir Milletvekili, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
METİN
ÇOBANOĞLU (Kırşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın 198’inci maddesiyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu 198’inci madde, stajyer avukatların genel sağlık
sigortalarının, avukatların her yıl aldıkları vekâlet pullarıyla ilgili. Bu
alınan pulların üzerinden yüzde 5’lik bir ilave yapılarak bu yüzde 5’lik
kısımdan da stajyer avukatların genel sağlık sigortalarının karşılanması için
yapılmış. Biz bu yüzde 5’lik kısmın yüzde 2’ye düşürülmesiyle ilgili bir değişiklik
önergesi verdik.
Tabii,
yargılamanın çok önemli bir ayağı da savunma. Savunmasız bir yargılanmanın
olması düşünülemez. Türkiye’de mutlaka davalarda tarafların bir avukatla temsil
edilmesi gerektiği ve bu şekilde de daha iyi bir yargılama, daha adil bir
yargılama neticesine ulaşılacağı kanaatindeyiz. Bu anlamda, verilen herhangi
bir dilekçenin bile mutlaka bir avukat vesilesiyle verilmesi ve tarafların
mutlaka avukatlar tarafından temsil edilmesi, buna uygun bir fon oluşturulması
gerektiğine de inanıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, son yıllarda gerçekten yargıyla ilgili, adaletle ilgili,
kamuoyunda ciddi endişeler taşınmakta. Bu süreç özellikle Anayasa
değişikliğinden sonra, Anayasa Mahkemesiyle, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kuruluyla ilgili yapılan değişikliklerden sonra kamuoyunda bu endişeler giderek
artmaktadır. Bakıyorsunuz, ülkemiz gündemini ilgilendiren çok önemli davalarla
ilgili tahliye kararları vermiş hâkimler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulundaki değişikliklerden sonra kendi istekleri dışında başka yerlere tayin
ediliyor. Daha sonra da aynı mahkemelerde daha önce tahliye edilmiş tutuklular
tekrar tutuklanıyor.
Değerli
milletvekilleri, bu da kamuoyunda gerçekten yargıya olan güveni, adalet
duygusuna olan güveni sarsmaktadır.
Yine,
hepimizin yakından bildiği, bugün de yine haberlerde izlediğimiz, Türkiye'nin
de yakından takip ettiği bir Haberal davası var. İki seneye yakın bir süredir
tutuklanan, ülkemizin çok önemli bir bilim adamı olan Mehmet Haberal’ın, bugün,
tedavi görmüş olduğu hastaneden, Kardiyoloji Enstitüsünden, bir başka devlet
hastanesine nakli gündeme geldi. Bu davayla da yakından ilgileniyoruz, vatandaş
olarak takip ediyoruz. Terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan iki yıla
yakındır tutuklu olan Mehmet Haberal, tutuklu olduğu sürece birçok defa tahliye
dilekçesi veriyor avukatları tarafından; bunların reddolduğunu da kamuoyunda
takip ettik. Daha sonra da kendisinin tahliye taleplerini reddeden hâkimler,
savcılarla ilgili Yargıtayda bir tazminat davası açıyor ve bu tazminat davalarının
da hepsini de kazanıyor.
Değerli
milletvekilleri, daha sonra, bu davaya devam ediliyor. Kim tarafından?
Aleyhinde tazminat davası kazandığı hâkimler tarafından. Sonra ne oluyor?
Yatmış olduğu Kardiyoloji Enstitüsünün Müdürü, yine aynı mahkeme tarafından
tutuklanıyor. Bugün yine haberlerde izledik, yine Sayın Haberal’ın doktoru
tekrar tutuklanmış.
Bunu
şuradan sormak istiyorum: Gerçekten acaba, bundan sonra, tutuklu olup da hasta
olan bir tutukluyla ilgili hiçbir doktor “Bunun
hastanede yatması gerekir.” diye bir karar verebilecek midir değerli
milletvekilleri? Türkiye nereye gidiyor?
Bakın, 12
Eylül’ü yaşadık. 12 Eylül’de bile bu uygulamalar yoktu ama maalesef, sizin
iktidarınızda bu tür uygulamalara şahit oluyoruz. Gerçekten, hepimizin aklımızı
başımıza almamız lazım. Bir gün hukuk, bir gün adalet, hepimize lazım
olacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
AKMAN (Çankırı) – Kaç yıldır hastanede yatıyor, kaç yıldır?
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla) – Onun için, değerli arkadaşlarım, ben bu konuda, bu konuya
da vurgu yapmak istedim. Önergemizi desteklemenizi istiyor, hepinize
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum Sayın Çobanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
199’uncu
madde üzerinde dört adet önerge vardır. Bu önergeler aynı mahiyette olduğundan
şimdi bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım, önerge sahiplerinin
istemleri hâlinde de kendilerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 199 uncu
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Algan Hacaloğlu Harun Öztürk Hüseyin Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Mustafa Özyürek Atilla
Kart
Malatya İstanbul Konya
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Erkan Akçay Hüseyin Yıldız Mehmet Şandır
Manisa Antalya Mersin
Emin Haluk Ayhan H. Hamit Homriş
Denizli Bursa
Diğer
önergenin imza sahipleri:
M. Nezir Karabaş Nuri Yaman Fatma
Kurtulan
Bitlis Muş Van
Hasip Kaplan Şerafettin Halis
Şırnak Tunceli
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Nurettin Canikli Abdulkadir Akgül Ahmet Öksüzkaya
Giresun Yozgat Kayseri
Mustafa Elitaş Ahmet Yeni A. Müfit Yetkin
Kayseri Samsun Şanlıurfa
BAŞKAN –
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılıyoruz Değerli Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Hüseyin Yıldız, Antalya
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 199’uncu
maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Öncelikle, yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, turizme tahsis alanlarında projelere aykırı yapılanmalara
“Proje bedelinin yüzde 10’unu, amacı dışında kullanılması hâlinde yüzde 3’ünü
öde, bunları da yapmaya devam edebilirsin.” demektesiniz. Böyle bir
düzenlemenin yapılmasını nasıl düşünebilir, nasıl Meclise getirebilirsiniz,
gerçekten pes doğrusu!
Bu
kanunla, imar mevzuatını, turizm mevzuatını, Turizm Bakanlığı turizm alanları
planlamasını, Bayındırlık Bakanlığı imar planlarını, depremle ilgili yasaları, mimarlık ve
mühendislik mevzuatını, turizmi teşvik için ayrılan hazine ve orman alanlarını,
yapı denetim mevzuatını, mücavir alan mevzuatını, yerel yönetimler mevzuatını,
Anayasa’nın eşitlik ilkesini, hukuku katletmektesiniz. Böyle bir kanunu,
bırakınız yapmayı, nasıl düşünebiliyorsunuz, hayretler içerisindeyim! Bu yasayı
kimler için çıkarıyorsunuz, hangi adrese teslim edecektiniz?
Ey
AKP’liler, dokuz yıldır yasamayı katlediyorsunuz, bu katliama bir yenisini daha
ekleyeceksiniz.
Meclis
Başkanım, yetiş, yasamayı katlediyorlar!
AKP
milletvekilleri, hukuku katlediyorlar!
Yüzünden
tebessüm eksilmeyen Kültür ve Turizm Bakanı, yetiş, turizm alanlarını, turizmi
katlediyorlar!
Bayındırlık
ve İskân Bakanı, yetiş, imar mevzuatını katlediyorlar!
Çevre ve
Orman Bakanı, yetiş, çevreyi ve ormanı katlediyorlar!
Adalet
Bakanı, yetiş, adaleti katlediyorlar!
“Üstünlerin
hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü sağlayacağım.” diyen Sayın Başbakan, yetiş,
yandaşların üstünlüğü hukukunu kanunla gerçekleştiriyorlar!
Avukatlar,
hukuk fakültesi dekanları, hukuku katlediyorlar!
Rektörler,
bilimi katlediyorlar!
Anlı
şanlı köşe yazarları, gözleri görmez, kulakları duymaz yandaş basın, korkudan
doğrudan yazılmasını, söylenmesini engelleyen medya patronları, hırsızlıklar
karşısında, haksızlıklar karşısında sesini çıkarmayan sivil toplum örgütleri,
mimarlar, mühendis odaları, barolar, iş adamları, turizmciler, ismini burada
sayamadıklarım, doğruları ne zaman söyleyeceksiniz, haksızlıklara ne zaman
karşı çıkacaksınız? Doğruları sadece mezarda mı söyleyeceksiniz?
Ey Türk
milleti, verdiğiniz güç, doğruları yapmamıza, yanlışları engellememize,
haksızlıklara karşı çıkmamıza, sizin hakkınızı savunmamıza, sorunlarınızı
çözmemize, hukuksuzlukları engellememize, yolsuzlukları ortaya çıkarmamıza, yoksulluğu,
işsizliği önlememize yetmiyor.
Ey Türk
milleti, sen de yetiş, sesimize ses ver, gücümüze güç ver!
Ey
Sakarya, sen de yetiş, artık kıvrım kıvrım akma, ikinci kez ayağa kalk Sakarya!
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. [MHP ve CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından alkışlar (!)]
Ayrıca,
Değerli Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekiline de teşekkür ediyorum bu
maddeyi metinden çıkaracağı için. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Yanlıştan döndüğünüz için teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde başka söz talebi?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Algan Hacaloğlu…
BAŞKAN –
Algan Hacaloğlu, İstanbul Milletvekili, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ALGAN
HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 199’uncu maddesine yapılmış olan, yapılmak
istenen, yapılıp da şimdi bu oturumda geri çekileceği ifade edilen madde
üzerinde yine de bazı görüşlerimi ifade etmek istiyorum.
Maddenin
geri çekilmiş olması AKP’yi aklamaz. Bu maddenin getirilmiş olması gerçekten
AKP’nin kent politikalarının, vurguncu, yağmacı, rantçı kent politikalarının bir simgesi olarak
tarihte yerini alacaktır.
Bu
maddeyle mevzuata aykırı yapılaşmalar için öngörülen cezalar hafifletilerek
hukuka aykırı yapılaşmalarda cezaların caydırıcılığı ortadan kalkmaktadır. Bu
kapsamda, tahsis edilen kamu arazisi üzerinde, inşaatın yapıldığı tarihte
geçerli olan onaylı plan ve projesine aykırı olarak veya ilgili idarelerden
izin alınmadan bedel tespitine esas teşkil edecek şekilde ilave yapı, tesis
veya kapasite artışı ya da tür değişikliklerinin gerçekleştirilmesini, yani
bunların tümünü bir cüzi cezayla gerçekleştirebilirseniz.
“(b)
Tahsis edilen kamu arazisi üzerindeki yapı ve tesislerin, Kültür ve Turizm
Bakanlığınca belgelendirilen turizm tesisi türleri dışında başka bir amaçla
kullanılması veya amaç dışı yapı yapılması…” “Bunu da mı yaptınız? Sizi de
kurtaracağız!”
“(c) Sözleşmelerinde belirtilen veya ilgili idarelerce verilen ek süre
içerisinde, adlarına tahsis edilen taşınmazın üzerinde yatırıma
başlanılmaması…” ve son olarak, “İrtifak hakkının üçüncü kişilere devredilmesi,
tesislerin asli unsurunun üçüncü kişilere kiralanması ya da işletme hakkının
devredilmesi, şirket hisselerinin yüzde elliden fazlasının mevcut ortaklar veya
bu ortakların yüzde elli ve daha fazla hissesine sahip oldukları diğer
şirketler dışında üçüncü kişilere devri, sözleşmeden doğan bedellerin herhangi
birinin iki yıl üst üste hiç ödenmemesi…” “Ödemesinler!”
Bu
fiiller için öngörülen cezaların hafifletilmesi, gerçekten AKP’nin ayıbı olarak
geçmiştir tarihe. Geri alsanız bile bu ayıp oradadır. Mecbur kaldınız çünkü bu,
özünde, temelinde bir af düzenlemesidir, bu bir hukuk dışılığı teşvik edecek
bir düzenlemedir. Bu nedenle, biz de CHP Grubu olarak, bu maddenin tasarı
metninden çıkartılmasını önerdik.
Değerli
arkadaşlar, turizm belgeleri ve merkezleri belirlenerek turizm yatırım ve
işletmelerinin teşvik edilmesi doğru bir stratejidir ancak uygulama kısa sürede
parsel bazında imar değişikliklerine, firma bazında özel kayırmalara ve
tercihlere dönüşünce sonuçtan bir talan çıktı.
12 Mart
1982 yılında, 12 Eylül sonrasının kuralsızlık döneminde çıkartılan Turizmi
Teşvik Kanunu, 1991 yılının ortasına değin beş değişiklik geçirerek kıyıların,
ormanlık arazilerin tam anlamıyla vurgununa dönüştü. Ülkemizde kuralsız
zenginleşmenin önde gelen araçlarından birisi kent rantlarıdır
değerli arkadaşlar. CHP’nin sosyal demokrat iktidarında kentsel rantların kamuya dönüşümünü sağlayacağız. Yani, ham arazi
değeriyle planlı arsaların değeri arasındaki farkın şeffaf süreçlerle ve makul
ölçülerde kamuya dönüşmesini sağlayacağız.
Devlet
sırtından zenginleşmelerin tüm kapılarını kapatacağız. Rant yasaları değil kent
yasalarını çıkarıp çağdaş kentlerin yapılanmasının önünü açacağız.
Yerel
yönetimlerin ihale, imar değişikliği veya rant
oluşumuna neden olacak işlem ve kararları sivil toplum örgütlerine açık
süreçlerde alınacak, gerektiğinde referandum süreçlerine de başvurulabilecek.
Değerli
arkadaşlar, gerçekten bu alanlara, yani turizm alanlarına yönelik vurgunlar
1980’li yıllarda müthiş noktalara ulaşmıştı, şimdi bu madde değişikliğiyle
esasında o günlere geri dönmek istediniz ama bir şekilde aklınız başınıza
geldi. Döndüğünüz için teşekkür ediyorum, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Önerge
üzerinde söz isteyen Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili... (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Biraz
önce, 192’nci veya 193’üncü madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Akif Hamzaçebi, bir tartışma esnasında, 195’inci maddeyle ilgili
bir konu gündeme getirdi. 195’inci maddeyle ilgili AK PARTİ milletvekili
arkadaşlarımıza “Bu 195’inci maddede ne var, biliyor musunuz? Bu, ne kadar
önemli şeyleri getiriyor, kimlere ne yapıyorsunuz?” diye ithamda bulunda ama
ben Sayın Başkandan söz istedim, maalesef sözü vermedi.
ABDULLAH
ÖZER (Bursa) – Önerge üzerinde konuşacaktı!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) – Şimdi, bakınız değerli arkadaşlar, 195’inci maddeyle ilgili
bir önerge okuyorum:
“Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı kanun tasarısının 195’inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Madde
195- 4/2/1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon
Kanununun ek 37 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve ikinci fıkrasında yer alan ‘Hazine payının hesabında süresinde
ödenmeyen bedeller için’ ibaresinden sonra gelmek üzere ‘abonelerine’ ibaresi
eklenmiştir.
b)
Yetkilendirilen işletmecilerin şebekeleri üzerinden elektronik haberleşme
hizmeti sunan diğer işletmeciler, bu yetkilendirme kapsamında doğan aylık brüt
satışlarının yüzde 15'ini,"
Kanun
metnini okuduğunuz takdirde hiçbir farkının olmadığını, sadece anlam
düzeltmesinin var olduğunu görürsünüz.
Gerekçeyi
okuyorum:
“Gerekçe:
Değiştirilen Ek Madde 37'nin (b) bendi, Kurum tarafından sayısı
sınırlandırılarak, ulusal çapta, kamuya açık mobil elektronik haberleşme
hizmeti sunmak üzere; yetkilendirilen işletmecilerin şebekeleri üzerinden
elektronik haberleşme hizmeti sunan diğer işletmeciler brüt satışlarından,
hizmet sunmak için şebeke kullanımı karşılığında söz konusu işletmecilere
ödedikleri ya da borçlandıkları tutar düşüldükten sonra kalan tutarın yüzde
15'ini Hazine payı olarak ödeyeceklerini, hükme bağlamaktaydı.
Düzenleme,
söz konusu işletmecilerin net hasılattan ödedikleri
Hazine payının brüt hasılattan alınmasını öngörmektedir.
Değişiklik
önerimiz yeni yorum farklılıklarına yol açılmamasını amaçlamaktadır.”
Önerge
sahiplerini okuyorum: Mustafa Özyürek, İstanbul Milletvekili; Harun Öztürk,
İzmir Milletvekili; Hüseyin Pazarcı, Balıkesir Milletvekili; Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Malatya Milletvekili; Ramazan Kerim Özkan, Burdur Milletvekili;
Atilla Kart, Konya Milletvekili.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce Sayın Hamzaçebi’nin ifade ettiği, “Neye imza
attınız, neyi kabul ettiniz?” dediği önerge ile, bizim
kanun maddesindeki 195’inci maddeyle şu önerge arasında zerre kadar fark yok,
sadece anlam düzeltmesi adına yapılmış bir önergeydi.
Eğer biz
o önergeyi kabul etmiş olsaydık herhâlde Sayın Akif Hamzaçebi, iddia ettiğine
arkadaşlarının da ortak olduğunu ifade etmiş olacaktı.
Genel
Kurulun takdirlerine sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Bir saniye Sayın Hamzaçebi.
Diğer
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
199'uncu maddesi ile 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununa ek madde getirilmek
suretiyle tahsis edilen kamu arazisi üzerinde mevzuata aykırı yapılaşmalar için
verilen cezalarda indirime gidilmektedir. Tasarıda getirilen
düzenleme ile 4916 sayılı kanunun geçici 2 'nci maddesinde yer alan;
"ilgili bakanlıkların iznine tabi işlemleri izinsiz olarak gerçekleştiren
veya sözleşmelerine aykırı davranan yatırımcılar ve işletmeciler hakkında
açılan davalardan; cari yıl proje maliyet bedelinin % 3'ü ile dava masraflarını
defaten ödemeleri, sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerini yerine getirmeleri
ve ilgili bakanlıklar ile yeniden sözleşme yapmaları kaydıyla vazgeçilir, bu
şartların yerine getirilmesi kaydıyla, dava açılması gerekenler için ise dava
açılmaz ve tahsisleri devam eder." hükmü geçersiz kılınmıştır. Değişiklik
önergesi ile tahsis edilen kamu arazisi üzerinde, izne tabi işlem ve sözleşme
dışı fiiller için hukuk dışılığı ödüllendirme anlamına gelebilecek ceza
indirime gidilmesinin önüne geçilmesi hedeflenmiştir.
BAŞKAN –
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Böylece
199’uncu madde tasarıdan çıkmıştır. Bundan sonraki maddeler, kanunun yazımında
teselsül ettirilecektir.
Şimdi
tasarının mevcut madde numaraları üzerinden devam edeceğiz.
Buyurun
Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, Sayın Elitaş benim yapmış olduğum
açıklamalara cevap olmak üzere bir açıklama yaptı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Önergeyi okudum sadece.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Bizim vermiş olduğumuz önergeyi maddeyle paralel bir
konuma koyarak, benim söylemediğim bir şeyi bana atfetti.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Ben önergeyi okudum sadece Sayın Başkan.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Benim söylediğim: Bu maddenin yürürlük tarihine
bakın, yürürlük tarihiyle anlam kazanıyor. Oysa o, o konuda hiçbir açıklama
yapmaksızın, benim söylediklerimi eksik yansıtmak suretiyle yanlış bilgi
vermiştir, söz istiyorum efendim.
BAŞKAN –
Tutanaklara geçti, zaten konu anlaşıldı.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Hayır Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Buyurun, oturduğunuz yerden söz vereyim.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Aynı şey…
Sistemi
açacağım Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, bu işareti yapmanıza gerek yok.
BAŞKAN –
Hayır anladım da…
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Ben sizin söylediğinizi anlayabilirim Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Sayın Hamzaçebi, lütfen yani, yorgunluktan dolayı insanlar niye birbirlerinin
söylediklerini yanlış anlıyorlar ki. Ben el kol işareti yaparken herhangi bir
kasıt falan… Kastederek veya bir anlam yükleyerek yapmadım ki bunu. İnsanın
olağan konuşma şartları içerisindeki bir tarzdı bu yani.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 69’uncu maddesi gayet
açıktır. Benim söylediğimi bir başka anlama gelecek şekilde ifade etti Sayın
Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Ben sadece önergeyi okudum Sayın Başkan.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Bu benim en doğal hakkım.
BAŞKAN –
Tamam, buyurun, ben yerinizden…
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Kürsüden istiyorum efendim.
BAŞKAN –
Sayın Hamzaçebi, yerinizden söz vereceğim diye ağzımdan bir söz çıktı. Bunda
niye ısrar ediyorsunuz ki, ne farkı var yani?
Buyurun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Efendim, ağzınızdan söz çıkmış olabilir. Yanlış
yapmışsanız düzeltirsiniz efendim.
BAŞKAN –
Sayın Hamzaçebi, bu, defalarca yaptığımız bir uygulama. Bundan maksat nedir,
onu anlamış değilim yani.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan…
BAŞKAN –
Buyurun, sisteme girin, söz vereceğim.
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- Trabzon Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Elitaş
benim iddiama cevap vermiş değildir. (AK PARTİ sıralarından “Yaa” sesleri)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, lütfen…
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Bizim önergeyi kullanmak suretiyle kendi
yanlışlarını bize doğrulatmak istiyor. Sizin kendi görüşünüz yok mudur Sayın
Elitaş? Kürsüden açık bir şekilde bir soru sordum: Bu maddenin yürürlük tarihi
neden 1 Ağustos 2010 olarak belirlenmiştir? Ve bir örnek verdim: Herhâlde bir
şirketin, Telekom’un altyapısını kullanan bir şirketin Hazineye olan
yükümlülüğünü ortadan kaldırmak için. Bu soruyu sordum. Siz benim bu soruma
cevap verecek bir açıklama yapmadınız. Bu konuda bilginiz mi yok Sayın Elitaş,
yoksa polemiğe vurmak işinize mi geldi? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, lütfen…
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, biz bu maddeyi kabul ederek fikrimizin ne
olduğunu ifade etmiş olduk ve Cumhuriyet Halk Partisinin de aynı fikirde
olduğunu söyledik.
BAŞKAN –
Sayın Elitaş, lütfen…
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Bakın, siz, benim açıklamama, benim soruma cevap
verecek bir açıklamayı kürsüden yapamadınız. Açık, net soruyorum: Hangi
şirketin Hazineye olan ne kadar yükümlülüğünü bu maddeyle affediyorsunuz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Siz burada kimi affediyorsunuz?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Bu maddeyle, bu maddenin yürürlük tarihini 1 Ağustos
2010 olarak belirlemek suretiyle.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Daha yürürlüğe gelmedik.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Siz soruma cevap verin.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237,
2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400,
2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591,
2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740,
2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806,
2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN -
Madde 200 üzerinde üç önerge vardır; geliş sırasına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Genel
Kurulda görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın
Çerçeve 200 üncü maddesinin aşağıdaki biçimde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bekir Bozdağ Mustafa Elitaş Hasan Kara
Yozgat Kayseri Kilis
Kürşad Tüzmen Abdulkadir Akgül Yılmaz Helvacıoğlu
Mersin Yozgat Siirt
Madde
200- 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanununun 55 inci Maddesinin yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Üst rütbeye yükselmek için, kıdem şartlarını yerine getirmiş Emniyet
Amirleri ile 4 üncü, 3 üncü ve 2 nci Sınıf Emniyet Müdürlerinin liyakat
koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak
terfilerini ve ikinci meslek derecesindeki görev unvanlarına ataması yapılacak
personeli değerlendirmek ve öneride bulunmak üzere Genel Müdürlük Yüksek Değerlendirme
Kurulu oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel
Müdürünün başkanlığında, Genel Müdür Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis
Akademisi Başkanı, 1. Hukuk Müşaviri, Personel Dairesi Başkanı ile Polis
Başmüfettişleri arasından seçilecek bir Polis Başmüfettişi ve İl Emniyet
Müdürleri arasından seçilecek iki İl Emniyet Müdüründen teşekkül eder. Polis
Başmüfettişi ile İl Emniyet Müdürlerinin seçimi yönetmelikle düzenlenir.”
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 200
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu R. Kerim Özkan Atilla
Kart
Malatya Burdur Konya
M.
Akif Hamzaçebi
Trabzon
Madde
200- 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanununun 55 inci maddesinin yedinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürünün başkanlığında, Genel Müdür
Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, 1 inci Hukuk
Müşaviri, Personel Dairesi Başkanı, Merkez Emniyet Müdürlerince seçilecek 1
inci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde en az 5 yıl kıdemli bir Merkez Emniyet
Müdürü ve İl Emniyet Müdürlerince seçilecek 1 inci Sınıf Emniyet Müdürü
rütbesinde en az 5 yıl kıdemli iki İl Emniyet Müdüründen teşekkül eder."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 200 üncü maddenin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Madde
200- 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanununun 55 inci maddesinin yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Üst rütbeye yükselmek için, kıdem şartlarını yerine getirmiş
emniyet amirleri ile 4 üncü, 3 üncü ve 2 nci sınıf Emniyet Müdürlerinin liyakat
koşulları belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak
terfilerini ve ikinci meslek derecesindeki görev unvanlarına ataması yapılacak
personeli değerlendirmek ve öneride bulunmak üzere Genel Müdürlük bünyesinde
bir Yüksek Denetleme Kurulu oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürünün
başkanlığında, .Genel Müdür Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis
Akademisi Başkanı, 1 inci Hukuk Müşaviri, Personel Dairesi Başkanı Merkez
Emniyet Müdürlerince seçilecek 1 inci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde en az 5
yıl kıdemli üç Merkez Emniyet Müdürü ve İl Emniyet Müdürlerince seçilecek 1
inci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde en az 5 yıl kıdemli üç İl Emniyet
Müdüründen teşekkül eder."
Hasan Özdemir Erkân Akçay Mehmet Şandır
Gaziantep Manisa Mersin
E. Haluk Ayhan H. Hamit Homriş
Denizli Bursa
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Başka açıklamanız var mı?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Bir açıklamam olacak Sayın
Başkan, müsaade ederseniz?
BAŞKAN –
Buyurun.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; biraz önceki 195’inci maddeyle ilgili konu edilen bendin izahı
aslında şudur: 23 Temmuz 2010 tarihinde 6009 sayılı Kanun’la 406 sayılı
Kanun’un ek 37’nci maddesinde değişiklik yapılmıştır. Bu maddenin (b) bendine
göre, yetkilendirilen işletmecilerin şebekeleri üzerinden -ki, bunlar büyük
işletmeciler- hizmet sunmak isteyen yeni işletmecilerin Hazine payı ödemeleri
hükmü getirilmiştir. Ancak, bu kanuna göre yeni yetkilendirilmiş bu
işletmecilerin -ki, sayısı yaklaşık yirmi yedi tane, “Sanal işletmeci” dediğimiz
işletmeler- Hazine payını yetkilendirme tarihinden itibaren her bir yıllık süre
içerisinde üç defa süresinde ödememeleri hâlinde lisansları iptal olmaktadır.
Yapılmayan üçüncü ödemenin vadesi bitiminde de Hazine Müsteşarlığının bildirimi
üzerine yetkilendirme iptal oluyor. Şimdi bu mekanizma aslında çalışamaz
hâldedir eğer biz bu düzenlemeyi yapmazsak. Çünkü bu duruma düşen işletmeciler,
büyük işletmeler üzerinden hizmet sunmaya çalışan yirmi yedi tane işletme
lisans aldıkları hâlde hizmete henüz giremedikleri için 6009 sayılı Kanun’a
göre, yetkilendirme kapsamlarında olsun ya da olmasın, tüm gelirlerinden Hazine
payı ödeme durumunda kalmaktadırlar. Normalde aboneleri
tahakkuk etmese dahi, abone yapamasalar dahi, bu durumu düzeltmek ve yeni
işletmecilerin sadece yetkilendirme kapsamında sundukları hizmetten doğan
gelirler üzerinden hazine payı ödemeleri ve herhangi bir lisans iptali durumuna
düşmemeleri için böyle bir düzenleme yapılma ihtiyacı hissedilmiştir ve yakın
bir tarihte yani 23 Temmuz 2010 tarihinde çıkan bu Kanun’a yine yakın bir tarih
olan 1 Ağustos 2010 tarihi önerilmiştir.
Arz
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Önerge
üzerinde söz isteyen Hasan Özdemir, Gaziantep Milletvekili, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 200’üncü maddesi için vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tasarının
200’üncü maddesi için vermiş olduğumuz önergeyle, Yüksek Değerlendirme
Kurulunun oluşumunun daha geniş bir altyapıya dayanması amaçlanmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bu kürsüden defalarca polisimizin sorunlarını gündeme
getirdim. Gerek hâlen görev başında olan polis memurundan Emniyet Genel
Müdürüne kadar olan geniş kadronun gerekse emekli emniyet mensuplarının
maaşlarına ve özlük haklarına dair problemleri buradan defalarca gündeme
getirdim.
Geçtiğimiz
günlerde de emniyet teşkilatı mensuplarının önemli bir sorunu olan askerlik
hususunda yeni bir düzenleme Meclisimizce kabul edildi.
Polislerimizin
askerlik sorununu ilk kez 11 Kasım 2009 tarihinde Plan Bütçe Komisyonunda Sayın
İçişleri Bakanının da katıldığı 2010 yılı bütçe görüşmesinde gündeme getirdim.
Daha sonra 17 Aralık 2009 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul
toplantısında yapmış olduğum bir konuşmada da polisin askerlik sorununu gündeme
getirmiş olsam da o gün Hükûmet bu teklifimi gündeme bile almamıştır. Bugün ise
Hükûmet büyük bir yanlıştan dönerek söz konusu tasarıyı gündeme getirmiştir ve
tasarı hızla kabul edilmiş. Polisin askerlik sorununa dair gerekli özeni
gösteren yüce heyetinize bu vesileyle teşekkür ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin bu göstermelik düzenlemelerine rağmen emniyet
teşkilatımızın tamamını kapsayan bir düzenleme henüz gündeme getirilmemiştir.
Emniyet teşkilatı 220 binlere ulaşan personel sayısıyla hizmet verirken sadece
30 bin, 40 bin kişiyi ilgilendiren yasal düzenlemelerle emniyet teşkilatı
mensuplarının sorununa çözüm sunulamamaktadır. Konuyla ilgili olarak hazırlamış
olduğum kanun teklifi hâlen Plan Bütçe Komisyonu gündeminde beklemektedir.
Teklifin bir an önce gündeme getirilerek emniyet teşkilatı mensuplarımızın
maaşlarında ve özlük haklarında iyileşmeler gerçekleştirilmelidir. Öncelik ise
maaş durumunda olmalıdır. Bakınız, en yüksek polis yöneticisi olan emniyet
müdürlerinin maaşlarına, benzer görev yapan yöneticilere nazaran çok düşük seviyede
kaldığı açıkça görülmektedir. Örneğin bir ilde il jandarma alay komutanı olan
albay 4.858 TL, birinci sınıf vali yardımcısı ve kaymakam 4.442 TL maaş alırken
birinci sınıf il emniyet müdürleri 3.609 lira maaş almaktadır. Aynı şekilde
polis memurundan en üst rütbeye kadar emniyet teşkilatları mensuplarımız
külfet-nimet dengesinde hak ettiği maaşları alamamaktadırlar.
Değerli
milletvekilleri, polis memurlarını memur olarak veya emniyet teşkilatını memur
gibi görmemek gerekir. Emniyet teşkilatı zor bir görevdir. 657 sayılı Devlet
Memurlarındaki gibi bunları değerlendiremeyiz. Bu çerçevede 657 sayılı Kanun’un
ek gösterge ve makam tazminatı ile emniyet hizmetleri tazminatı bölümünde
değişiklik yapılarak birinci sınıf emniyet müdürleri ile benzer görev yapan
yöneticilerin maaş farkı asgari düzeye indirilmeli, emniyet teşkilatı
mensuplarının maaş durumunda topyekûn bir iyileştirme yapılmalıdır. Buna göre
emniyet teşkilatı personelinin ek göstergelerinin ortalama 1.000-1.500
civarında artırılması gerekmektedir. Yine makam tazminatı cetvelinde de aynı
miktarlarda artış yapılması gerekmektedir.
Netice
itibarıyla, sekiz yıldır devam eden AKP Hükûmetleri emniyet teşkilatı
mensuplarının beklentilerini karşılayamamıştır. Bugün hâlâ polisimizin geçim
sıkıntısı içerisinde, özlük hakları bakımından daraltılmış bir alanda meslek
yaşamlarını devam ettirmek zorunda bırakılmaktadırlar ve memurlar içerisinde
baktığımız zaman, en fazla intihar olaylarının emniyet teşkilatında olduğunu
görüyoruz.
Bütün bu
sorunlar Milliyetçi Hareketin iktidarında tek tek çözülecek, polisimiz de hak
ettiği yaşam standardına kavuşacaktır.
Konuşmama
burada son verirken, yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 200
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
MADDE
200- 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanununun 55 inci maddesinin yedinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürünün başkanlığında, Genel Müdür
Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis Akademisi Başkanı, 1 inci Hukuk
Müşaviri, Personel Dairesi Başkanı, Merkez Emniyet Müdürlerince seçilecek 1
inci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde en az 5 yıl kıdemli bir Merkez Emniyet
Müdürü ve İl Emniyet Müdürlerince seçilecek 1 inci Sınıf Emniyet Müdürü
rütbesinde en az 5 yıl kıdemli iki İl Emniyet Müdüründen teşekkül eder."
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen Akif Hamzaçebi, Trabzon Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madde Emniyet
Genel Müdürünün başkanlığında emniyet teşkilatında kurulmuş olan kurulu yeniden
düzenliyor. Bu anlamda, önergemiz sadece bir ifade düzeltmesi sağlamaktadır.
Bu
vesileyle, biraz önce Sayın Bakanın yapmış olduğu açıklamaya yönelik olarak ben
de bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Sayın Bakan Genel Kurulu doğru
bilgilendirmemiştir, eksik bilgi vermiştir, var olan bazı bilgileri de
birbirleriyle karıştırmıştır ve Sayın Elitaş’a da şunu hatırlatmak isterim:
Lütfen, bizim bu maddeyle ilgili olarak vermiş olduğumuz, 195’inci maddenin
yürürlük tarihiyle ilgili olarak Divana vermiş olduğumuz önergeye bir bakın.
Ben, sizin yerinizde olsam onu değerlendirerek konuşurdum çünkü ben maddenin
yürürlük tarihinin 1 Ağustos olarak belirlenmesi suretiyle bazı şirketlere,
belki de bir şirkete bir avantaj sağlandığını söyledim. Konu budur. Bunu başka
bir tarafa götürmeye, çarpıtmaya gerek yok.
Şimdi, 23
Temmuz 2010 tarihinde Telgraf Kanunu’nda bir değişiklik yapılıyor. Değişikliğin
nedeni şu: Cep telefonu şirketlerinin bir sorunu var. Bu şirketler aynı zamanda
sanal operatörlere kendi altyapılarını kullandırıyorlar. Sanal operatörler
kullandıkları bu altyapı nedeniyle telefon şirketine bir bedel ödüyor. Dönüyor,
hazine hem cep telefonu şirketinin hasılatı üzerinden
yüzde 15 pay alıyor -ki bunun içinde ödenen kira da var- sonra gidip o sanal
şirketin hasılatı üzerinden de yüzde 15 pay alıyor. Bir mükerrerlik var. Bunu
önleyelim diye 23 Temmuz 2010 tarihinde doğru bir kanun çıkıyor, “Ödenen kira
şeyden düşülür” diyor. Çünkü düşmezseniz 2 kere hazine payı almış olursunuz. Güzel bir kanun. O zaman tartışıldı. Sektör geldi, gitti
Plan ve Bütçe Komisyonuna, başka yerlere. Derdini anlatıyor siyasi parti
gruplarına. Gayet iyi hatırlıyorum. Bakın, sektör Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, Plan ve
Bütçe Komisyonu yoğunlaşmış bu konunun üzerine, bu sorunu çözmüş. Aradan kısa
bir zaman geçiyor, bu tasarı geliyor şimdi. Birden sistem tersine dönüyor. Ne
yapılıyor? O şirketlerin brüt hasılatı üzerinden yüzde
15 pay alınıyordu, o hasılatın içine her şey giriyordu. Burada diyor ki:
“Sadece verilen yetki kapsamındaki hasılat üzerinden
payı alalım.” Yani bir şirket eğer hem kablolu TV hizmeti veriyor hem cep
telefonu hizmeti veriyorsa, kablolu TV’yi bunun dışında bırakalım. Peki, sonra
ne yapıyorsunuz bu tasarıyla? “Bunun yürürlük tarihini de 1 Ağustos 2010
yapalım ki bazıları bu payı ödemekten kurtulsun.” Bunun cevabını Sayın Bakan
vermedi. Şimdi “27 şirket.” diyor Sayın Bakan. Soruyorum size Sayın Bakan: 27
şirketin kaç tanesi bu hazine payını ödememiştir? Belki de 1 tanesi. Diğer 26’sı
belki de daha henüz faaliyete geçmediği için, bir gelir elde etmediği için
hazine payını ödeme yükümlülüğüyle karşı karşıya kalmamış. Şimdi, sorun, bir
şirketin sorununu çözmek için kâğıt üzerinde bu 27 şirket... 27 bile olsa
açıklaması yok. Onun sorununu çözmek için bu maddenin yürürlük tarihini “1
Ağustos 2010” olarak belirliyorsunuz. Bunu hangi hakla yapıyorsunuz? Millet
size bu yetkiyi veriyor mu? Hazineye ödenmesi gereken paydan, milletin
hazinesine girecek olan paydan siz millete haber vererek mi vazgeçiyorsunuz?
Sayın Bakan, bu bilgiyi neden vermediniz Genel Kurula? Niye paylaşmıyorsunuz?
Yani “27 şirket, vesaire...” kalabalık bir açıklama yaparak işin özüne neden
dokunmuyorsunuz? Sorum açık. Çıkıp burada Sayın Bakan, bakalım, açıklama
yapabilecek mi, o şirketin ismini verebilecek mi, o şirketin yanında başka
şirketler var mı yok mu, bunları açıklayabilecek mi?
Yürürlük
maddesinde önerge geldiğinde tekrar konuşacağız. Yürürlük maddesiyle ilgili
önergemiz de burada.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Bizde yok Sayın Hamzaçebi.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Bölümler geldikçe… Bölümler geldikçe dağıtılıyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Ben müneccim değilim, oradakini bilemem.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Siz Kayserilisiniz, bunu atlamamanız lazımdı Sayın
Elitaş.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Genel
Kurulda görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı’nın Çerçeve 200 üncü maddesinin aşağıdaki biçimde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
Madde
200- 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanununun 55 inci Maddesinin yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Üst rütbeye yükselmek için, kıdem şartlarını yerine getirmiş Emniyet
Amirleri ile 4 üncü, 3 üncü ve 2 nci Sınıf Emniyet Müdürlerinin liyakat
koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak
terfilerini ve ikinci meslek derecesindeki görev unvanlarına ataması yapılacak
personeli değerlendirmek ve öneride bulunmak üzere Genel Müdürlük Yüksek
Değerlendirme Kurulu oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel
Müdürünün başkanlığında, Genel Müdür Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis
Akademisi Başkanı, 1. Hukuk Müşaviri, Personel Dairesi Başkanı ile Polis
Başmüfettişleri arasından seçilecek bir Polis Başmüfettişi ve İl Emniyet
Müdürleri arasından seçilecek iki İl Emniyet Müdüründen teşekkül eder. Polis
Başmüfettişi ile İl Emniyet Müdürlerinin seçimi yönetmelikle düzenlenir.”
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılıyoruz Sayın
Başkanım
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe...
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Emniyet Hizmetleri Sınıfı personelinin üst yönetim kademesini oluşturan
4. Sınıf Emniyet Müdürü, 3. Sınıf Emniyet Müdürü, 2. Sınıf Emniyet Müdürü ve 1.
Sınıf Emniyet Müdürü rütbelerine terfi edecek personeli, kıdem ve liyakat
esasları çerçevesinde değerlendirerek belirlemekle görevli olan Genel Müdürlük
Yüksek Değerlendirme Kurulu üyelerinin Teşkilatımızın farklı kademelerinde
görev yapmakta olan üst düzey yöneticilerden daha geniş katılımla oluşturulması
hedeflenmiştir.
BAŞKAN –
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
201’inci
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 201’inci maddesinde yer alan
“Bakanlıkça” ibaresinden sonra gelmek üzere “bir yönetmelikle” ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Mehmet Şandır H. Hamit Homriş
Manisa Mersin Bursa
Hasan Özdemir Emin Haluk Ayhan
Gaziantep Denizli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın 201
inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Ramazan Kerim Özkan Atilla Kart Hüseyin
Pazarcı
Burdur Konya Balıkesir
Osman
Coşkunoğlu
Uşak
Madde
201- 9/4/1987 tarihli ve 3348 sayılı Ulaştırma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin birinci
fıkrasının mülga (g) bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“g)
Bakanlık strateji ve politikalarını da dikkate almak sureti ile ekonomik
haberleşme sektöründe araştırma ve geliştirmeye yönelik faaliyetleri eğitim de
dâhil olmak üzere teşvik etmek, elektronik haberleşme sistemlerinin yazılım
ve/veya donanım olarak yerli tasarım, geliştirme ve üretimini Bakanlıkça
belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde desteklemek, bu amaçla kamu kurum ve
kuruluşları dâhil olmak üzere üniversiteler ile işbirliği yapmak ve gerekli
koordinasyon faaliyetlerini yürütmek, 5/11/2008
tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 6 ncı maddesinin (i)
bendi uyarınca aktarılacak kaynağın kullanımını gerçekleştirmek.”
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Coşkunoğlu.
BAŞKAN –
Osman Coşkunoğlu, Uşak Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) – Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının, “torba
kanun” diye geçen kanun tasarısının 201’inci maddesi vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerine konuşmak için huzurunuzdayım.
Bu
201’inci maddede bir ifade düzeltmesidir önergemiz. Fakat bu vesileyle 201’inci
maddeye bakarsanız, söz konusu olan 3348 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesi
birinci fıkrası mülga (g) bendini bir okuyalım buradan: Bakanlık strateji ve
politikalarını da dikkate almak sureti ile elektronik haberleşme sektöründe
araştırma ve geliştirmeye yönelik faaliyetleri teşvik etmekten söz ediyor,
eğitim de dahil olmak üzere. Hangi bakanlık strateji
ve politikaları? Bu konuda, Telekom gibi önemli bir konuda Bakanlığımızın
herhangi bir vizyon veya stratejisi, politikası
olmadığını hepimiz biliyoruz. Gönül arzu ederdi ki konuyla ilgili bakanımız
burada olsun ve bu noktada yapacağımız önerileri dikkate alsın.
Şimdi,
hepimizin çok iyi bilmesi gereken bazı sıkıntılar yaşanıyor Telekom sektöründe,
araştırma ve geliştirme gerektiren konular var. Bunlardan bir tanesi, hepimizi
ilgilendiren güvenli İnternet konusudur. Bakın, 8-9
Şubat günleri dünyada “Güvenli İnternet Günleri” olarak kutlandı, Türkiye’de
herhangi bir faaliyet bu konuda yapılmadı. 8-9
Şubatta, Avrupa Birliğinin yaptığı bir açıklamaya göre, bütün dünyada altmış
beş ülkede bu konunun önemi vurgulandı, Türkiye’de bu konuda hiçbir şey
yapılmadı ve ARGE gerektiren konulardan en başta gelenlerden bir tanesi de
budur, İnternet güvenirliliği. Hangi yönlerden? Ben bu önerilerimi burada
yapayım:
Birincisi:
Çocuklarımızı zararlı İnternet yayınlarından korumak istiyoruz, bunu hepiniz
istiyorsunuz. Bunu nasıl başarırız? Sansür uygulayarak mı? Hayır. İnterneti şu
anda dünyada en pahalı olan ülkelerden biriyiz. OECD ülkeleri içerisinde ikinci
en pahalı ülkeyiz. İnterneti çok pahalı yaparak mı çocuklarımızı koruyacağız
zararlı İnternet yayınlarından? Hayır. Bakın, bu konuda Avrupa Birliğinin
aldığı çok güzel, ilginç, sivil toplum örgütlerine, devlet sansürüne değil
sivil toplum örgütlerine ve toplumu bilinçlendirmeye yönelik çalışmaları
vardır. Bunlarla ilgili ARGE’ye dehşetle ihtiyacımız var.
İkincisi kişisel verilerle ilgili. 70
milyonun kişisel verileri çalındı bu ülkede, hem de bu konunun uzmanı olmayan
insanlar tarafından. İnanın, böyle bir olay demokrasinin düzgün işlediği bir
ülkede hükûmetin istifasını gerektirirdi, 70 milyonun kişisel verilerinin
çalınması. Üstüne üstlük de 12 Eylül 2010’da referanduma sunulmuş olan Anayasa
değişikliğinin bir maddesi de kişisel verileri korumakla ilgili. Öte yandan
1998’den beri kişisel verileri korumakla ilgili kanun tasarısı bekliyor. Yani
referanduma kondu, yok…
Kurumsal
saldırılara karşı güvenliği sağlamak… 25-28 Ocak
arasında kurumsal saldırı tatbikatı yapıldı. Sonuçları net olarak açıklanmadı
ama ben biliyorum, haberli bir şekilde yapılmış olmasına karşın -bu saldırılar
otuz beş kuruma yapıldı- büyük çoğunluğunun sistemi çökmüştür. İşte hâl böyle
iken, bu konularda yerli güvenlik araçlarının ARGE’sinin yapılması ve
geliştirilmesi gerekli iken böyle bir program henüz ele alınmamıştır ama burada
bunun ifadesi yapılıyor.
Bu
maddeyi tartışırken bu önerilerimi de sizlerle paylaşmış oldum. Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 201’inci maddesinde yer alan
“Bakanlıkça” ibaresinden sonra gelmek üzere “bir yönetmelikle” ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Madde
elektronik haberleşmede önemli düzenlemeleri içermektedir. Böylesine girift ve
hassas düzenlemelerin usul ve esaslarının yönetmelikle belirlenmesinde fayda
bulunmaktadır.
BAŞKAN –
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
202’nci
madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 202
nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu R. Kerim Özkan Atilla
Kart
Malatya Burdur Konya
Hüseyin
Ünsal
Amasya
Madde
202- 3348 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Ek
Madde 5- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, her üç ayda bir giderlerinin
karşılanmasından sonra kalan miktarın yüzde yirmibeşini, 10/12/2003
tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu gereğince genel
bütçeye yapılacak ödeme ile aynı zamanda, 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı
Elektronik Haberleşme Kanununun 6 ncı maddesinin (i) bendi uyarınca
"Araştırma ve Geliştirme Gelirleri" olarak genel bütçeye gelir kaydedilmek
üzere Bakanlığın Merkez Muhasebe Birimi hesabına aktarır ve Bakanlığa bildirir.
Aktarılan tutarları ilgili tertiplere ödenek kaydetmeye, bu ödeneklerden yılı
içerisinde harcanmayan tutarları ertesi yıl bütçesine devren ödenek kaydetmeye
Bakan yetkilidir. Ödeneklerin kullanımına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık
tarafından belirlenir. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, elektronik
haberleşme sektöründe öncelikli olarak desteklenmesini öngördüğü alanlara
ilişkin görüşünü, her yıl Haziran ayı sonuna kadar bir rapor halinde Bakanlığa
bildirir. Bakanlık, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi
kapsamında, gerekli gördüğü bilgileri her türlü kamu kurum ve kuruluşlarından
istemeye yetkili olup, kendilerinden bilgi istenen kurumlar da bu bilgileri en
kısa zamanda vermekle yükümlüdürler.
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN –
Hükûmet?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal, buyurun.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 202’nci maddeyle ilgili vermiş olduğumuz bu önergeye sizlerin
desteğini bekliyoruz.
Ben hazır
Sayın Enerji Bakanımızı da burada bulmuşken, demin konuşmalardan esinlendikten
sonra, Sayın Bakanım eğer dikkatle dinlerseniz bir konuda sizi aydınlatmak
istiyorum o Hazine Müsteşarlığıyla alakalı söylemiş olduğunuz konudan dolayı.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Sayın Başbakan o küçük çocukların ellerini açtığında
soğukta üşümesinler diye valilere talimat verdi “Kamyonların şoför mahalline
binin, kömürleri dağıtın, gerekirse sobalarını da verin.” dedi. Şimdi, bu ulvi
bir davranıştır, buna sonuna kadar katılıyoruz. Tabii ki yoksul yurttaşlarımıza
kömür yardımı yapılması kadar doğal bir şey yok ama bu yapılırken, o kömürleri
dağıtan… Dağıtılan kömürler üzerinden birileri zengin edilip Ankara’nın
göbeğinde gökdelenlere oteller yapıyorlarsa burada bir arıza var demektir. O
arızaları anlatmaya çalışacağım.
Değerli
Arkadaşımız Atilla Kart Hazine Müsteşarlığıyla ilgili bir rapordan bahisle 1
katrilyon 495 milyar liralık bir yolsuzluğu anlatmaya çalıştı. Sayın Bakan da
“Hazinede böyle bir araştırma yapılmış. Bu, Hazinenin yaptığı araştırmanın
üzerine üç tane daha, bir denetçi çalışma yapıyor.” dedi. O denetçilerin
çalışma yapıp yapmadığı konusunda hâlen bizim hiçbir ikna olmuş noktamız yok
ama Hazine Müsteşarlığının yapmış olduğu o çalışmada çok ciddi bir gerçek ortaya
çıkarılmış, hem Sayın Bakanımızın hem de Başbakanımızın önüne konmuş. 1,5
katrilyon liralık kömürün, fakirlere dağıtılan kömürün, Türkiye Kömür
İşletmeleri kanalıyla Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Vakfına verilen kömürlerin
nasıl verildiğini anlatmaya çalışacağım.
Bir tanesi Dodurga’da, Çorum’un Dodurga İşletmesi. Bu
İşletme ihaleye çıktığında… O rapordan anlatmaya çalışıyorum. Bu İşletme
ihaleye çıkıyor ve ihaleye çıkarken kurum diyor ki: “Bu kömürü yerin altından
çıkaracaksınız.” Memleketinde kömür işletmeleri olan insanlar bilirler yani
“Galeri sistemde kömür çıkaracaksınız.” diye ihaleye çıkıyor ve bu ihaleye
giren firmalar hatta buna inanmıyorlar, birkaç kere de yazı yazıyorlar ve bu
yazılar hem Enerji Bakanlığına hem de Kömür İşletmelerine ulaşıyor “Gerçekten
bu galeri usulünde mi yapılacak?” diye. “Evet, yer altından çıkarılacaktır.”
diyor ve ihaleye giriyorlar, fiyat veriyorlar. En uygun fiyatı veren, redevansı
alan firma da işe başlıyor.
Değerli
arkadaşlarım, işe başladıktan belli bir süre sonra artık bu kömür yer altından
değil, açık işletme yoluyla alınmaya başlanıyor çünkü yer altından çıkan
kömürle açık işletmeli çıkan kömürün arasındaki maliyette çok ciddi
farklılıklar var. Her nedense bu kömür aniden 3.195 kalori iken birden 4.150
kalori oluyor, yine kamunun laboratuvarlarında ve işte, o ellerini açan
fakirlere giden kömürlerden birileri zengin oluyor. Bunlardan bir tanesi de
Çelikler İnşaat, raporda geçtiği için ismini veriyorum, o 1,5 katrilyon liralık
yolsuzluğun içerisindeki firmalardan bir tanesi bu. Bu, kabul edilebilir bir
gerçek mi? Hangimiz kabul edebiliriz? Böyle bir rapor ciddiye alınmaz mı? Bu
rapor ciddiye alınmıyor, “Biz bunları inceleyeceğiz.” deniyor. Ne zaman incelenecek?
Ondan sonra da üstüne bir kanun getiriyorsunuz, torba yasa diye, torba yasayla
da onun üstünde istim geçiliyor.
Bir
ihaleyi daha anlatacağım. Bu ihaleyi anlatırken de bunu çok kuru kuru
anlatmadığımızı da ifade etmek istiyorum. Ben dâhil olmak üzere 5 arkadaşımız
Ankara Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduk. Bakan gitmiş -eski
Bakan şimdi- eski Bakan ve onun maiyetindeki memurlarla ilgili suç duyurusunda
bulunduk. Sadece bir cevap geldi: İşte “Bakan, milletvekili olduğu için şu anda
bir çalışma yapılamayacak.” diye. Bir tek bu cevap geldi. Hâlâ bu işin üzerine
gidilmedi, Şırnak kömürleriyle ilgili.
Aynı yerde
yine bir arıza daha oluyor, Şırnak kömürleriyle ilgili, kükürt oranı birden
düşüyor, kalorisi yükseliyor ve Şırnak kömürlerini Türkiye Kömür İşletmesi
alıyor ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı kanalıyla fakirlerimize kömür olarak
dağıtılıyor. Hem kalitesiz kömür hem kalorisi düşük kömür hangi fiyata
dağıtılıyor Sayın Bakanım? Soma linyitleri fiyatına dağıtılıyor Şırnak’ta
çıkan, Dodurga’da çıkan kömürler. Şimdi, bunu nasıl kabul edebiliriz? Böyle bir
yolsuzluğu nasıl kabul edebiliriz de içimize sindirebiliriz? Eğer, bu
yolsuzlukları torba yasayla geçiştirmeye kalkıyorsak bunun vebali çok büyüktür
diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
203’üncü
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 203 üncü maddesinin 1 inci
fıkrasının sonuna "Bu kararlar Resmi Gazete'de yayımlanarak kamuoyuna
duyurulur." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç Çelik Erkan Akçay Mehmet Şandır
Mersin Manisa Mersin
Mehmet Günal E. Haluk Ayhan Mustafa Kalaycı
Antalya Denizli Konya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 203
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu R. Kerim Özkan Atilla
Kart
Malatya Burdur Konya
Madde
203- 3348 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Büyükşehir
belediyelerinin bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla yapımı devam etmekte olan
şehir içi raylı ulaşım sistemleri ve metro projeleri,
Bakanlar Kurulu Kararına dayanılarak Bakanlıkça devralınır.
Devir
alınmasına karar verilen her bir proje bakımından ayrı ayrı geçerli olmak
üzere, yüklenicilerin Belediyelerle akdedilmiş bulunan sözleşmeleri ile aynı
şartlarda işi yürütmeye yazılı olarak muvafakat etmeleri kaydı ile Bakanlık;
söz konusu projelerin mevcut sözleşmeleri ile devralınmasına da karar
verebilir."
Devir
konusunda Belediyelerle yapılacak protokoller, Belediyelerin yüklenicilerle
yapmış bulundukları sözleşmelerin Bakanlıkça devralınması amacına yönelik Bakanlık
ile yükleniciler arasında yapılacak sözleşmeler ve bu devirlerle ilgili
yapılacak diğer işlemler damga vergisi ve harçlardan müstesnadır.
Devir,
alım ve yapımı tamamlanmış olanlarının devir işlemleri, bu Kanunun 9 uncu
maddesinin (a) bendinde belirtilen koşullar dikkate alınmak suretiyle ve (e)
bendinde belirtilen hükümler çerçevesinde düzenlenecek protokoller ile
gerçekleştirilir."
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde…
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Devrin
Bakanlar Kurulu Kararına dayanılarak yapılacağına açıklık getirilmesi ve
maddedeki tekrarlanan "ile" bağlaçlarından kaçınılması için geçici
maddenin tamamının değiştirilmesinin uygun olacağı düşüncesi ile işbu
değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN –
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 203 üncü maddesinin 1 nci
fıkrasının sonuna "Bu kararlar Resmi Gazete'de yayımlanarak kamuoyuna
duyurulur." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz
konusu düzenleme ile kamunun şeffaflaştırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN –
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
204’üncü
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 204 üncü maddesinde yer alan
" bir ay" ibaresinin " 30 gün" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Behiç Çelik Erkan Akçay Mehmet Şandır
Mersin Manisa Mersin
Mustafa Kalaycı E. Haluk Ayhan Mehmet Günal
Konya Denizli Antalya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 204
üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Atilla Kart R. Kerim Özkan Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Konya Burdur Malatya
Osman
Coşkunoğlu
Uşak
Madde
204- 3348 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici
Madde 8 - Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından 5809 sayılı
Elektronik Haberleşme Kanununun 6 ncı maddesinin (i) bendi uyarınca aktarılması
gereken ancak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla henüz aktarılmamış
tutarlar genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere Bakanlığın Merkez Muhasebe
Birimi hesabına bir ay içinde aktarılır. Bu tutarları ek 5 inci madde
kapsamında Bakanlık bütçesine ödenek kaydetmeye Bakan yetkilidir. Aktanım
yapılması gereken tarihten itibaren bir ay içinde yapmayan en üst derecede
yöneticiye yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar en yüksek devlet memuru
aylığının (ek gösterge dahil) beş katı tutarında idari
para cezası verilir."
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Öneri üzerinde söz isteyen Osman Coşkunoğlu, Uşak Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan torba yasanın 204’üncü maddesinde bir
düzenleme, bir zorunluluk gereği düzenleme öneriyoruz önergemizde.
Bu
maddede 1998’de çıkarılmış olan ve Telekom sektörünün anayasası
diyebileceğimiz, bizim de desteğimizle, birçok eksiğine rağmen desteğimizle ve
çabamızla -ana muhalefet olarak- çıkarılmış olan Elektronik Haberleşme
Kanunu’nun birçok iyileşme ihtiyacı olan maddesinden bir tanesini ele alıyor,
6’ncı maddenin (i) bendini ele alıyor. Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 6’ncı
maddesinin (i) bendi de 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendine
referans veriyor. Nedir bu? Bunu okuyorum: “Elektronik haberleşme sistemlerinin
yerli tasarım ve üretimini, bu amaçla sektöre ilişkin araştırma, geliştirme,
eğitim faaliyetlerini teşvik etmek.”
Değerli
arkadaşlar, bu konuda “Yerli cep telefonu üretelim.” gibi önü arkası düşünülmemiş,
hesabı kitabı yapılmamış, teknolojisinin altyapısı geliştirilmemiş birtakım
parlak laflar ediliyor ARGE’yle ilgili fakat biliyor musunuz, burada eğitimden
de söz ediyor bu sektörde, bir önceki maddede de eğitimden söz ediyordu.
Türkiye’de, bilişim sektöründe, yabancı bir ülkeden gelen –ülkenin ismini
söylemek istemiyorum, tahmin edebilirsiniz- 10 bin civarında yabancı mühendis,
bilişimci istihdam ediliyor. Neden? Dışarıdan geliyorlar, bunların bir kısmı da
yasal değil -tahmin ediyorum, anladığım kadarıyla- bir kısmı bulunduğu ülkede
maaşını alıyor, bir kısmı burada. Bir kere böyle bir ortam var. Üstelik TÜİK’in
ilk kez geçen sene yapmış olduğu meslek kategorilerine göre işsizlik oranında
bilgisayar konusunda eğitim görmüşlerin işsizlik oranı yüzde 20’lerde
gezinirken böyle bir durum var ama buna bakanlık maalesef göz yumuyor, benim
yazılı soru önergem bu konuda maalesef arzu edilen dikkati görmüyor.
Diğer
bazı bilgileri ben sizinle paylaşmak istiyorum. Şimdi, ARGE’den bahsediyoruz.
Biliyor musunuz, ARGE’ye birçok para yatırılıyor. Şimdi, burada da o parayla
ARGE için, ARGE’yi teşvik için yapılacak harcamayla ilgili bir madde fakat
amaç, ARGE’ye harcanacak parayı artırmak değil ki, o bir araç, onun sonucu
olarak uluslararası rekabette -Türkiye şuradan şuraya gelmiş hiç önemli değil-
nerede olduğumuzdur. Ben size bununla ilgili sadece birkaç rakam vereceğim. Bu
kadar ARGE lafı ediliyor fakat rekabet gücümüz hâlâ -bu, Davos’taki Dünya Ekonomik Formu
rakamları- bakın, 2009’da 133 ülke içerisinde 61’inci sıradaydık, 2010’da 139
ülke içerisinde 61’inci sıradayız, oralarda geziniyoruz. Çok önemli olan,
İnternet alanındaki geniş bantta 57 ülke arasında 44’üncü sıradayız. Çok
gerilerdeyiz ve bu gerilerden ileri gelmek için yapılan bir strateji… Para harcanabilir,
ARGE’ye ayrılan para artırılabilir fakat uluslararası rekabette bunun
sonuçlarını göremiyoruz.
Bakın,
önemli bir rakam daha vereyim size –rakam çok- bilimsel araştırma kurumlarının
kalitesinde 31’inci sıradaydık evvelki sene, geçen sene 70’inci sıraya düştük.
Bunun bu kadar düşüşünü ben de biraz yadırgadım, yani kırk basamak birden
düşüşü yadırgadım ama bir düşüş… Elimdeki birçok rakam gösteriyor ki ARGE
konusunda sadece para harcamak değil bu düzgün bir stratejiyle…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Devamla) - …planlı bir stratejiyle ve bir hedefe yönelik yapılmazsa
başarılı olamaz. Dolayısıyla, ARGE’ye sadece para harcıyoruz diye övünmekle
olmuyor, itiraf oluyor. Para harcıyoruz ama sonuçta uluslararası rekabette geri
kalıyoruz diye bir durum ortaya çıkıyor. Bunu bilmenizde yarar var.
Hepinize
teşekkür eder, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum Sayın Coşkunoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 204 üncü maddesinde yer alan
"bir ay" ibaresinin "30 gün" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz
konusu düzenleme ile 30 günlük süre verilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN –
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
205’inci
madde üzerinde dört adet önerge vardır, geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının çerçeve 205 inci maddesiyle 3572 sayılı İşyeri Açma ve
Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanunun 2 inci maddesine eklenmesi öngörülen bentten sonra gelmek üzere
aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz
Nurettin Canikli A. Sibel Gönül Fikri Işık
Giresun Kocaeli Kocaeli
Öznur Çalık Fatma Şahin Yılmaz Tunç
Malatya Gaziantep Bartın
"g)
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanunu uyarınca meslek mensuplarınca açılan bürolar"
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan; Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 205'inci maddesi ile 3572 sayılı
Kanun'un 2 nci maddesine aşağıdaki (g) bendinin eklenmesini arz ederiz.
Mustafa Özyürek Ferit Mevlüt Aslanoğlu R. Kerim Özkan
İstanbul Malatya Burdur
Harun Öztürk Atilla Kart Bülent Baratalı
İzmir Konya İzmir
“g) 3568
sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu
uyarınca açılan muhasebecilik ve mali müşavirlik bürolarına”
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 205'nci maddesi ile 3572 sayılı
Kanun'un 2 nci maddesine eklenen (f) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"f)
1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca açılan avukatlık büroları ile 3568 sayılı
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca
açılan muhasebecilik ve mali müşavirlik bürolarına”
M. Nuri Yaman Sebahat Tuncel M. Nezir Karabaş
Muş İstanbul Bitlis
Fatma Kurtulan Hasip Kaplan Şerafettin Halis
Van Şırnak Tunceli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 205 inci maddesinin sonuna
aşağıdaki bentlerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır Erkan Akçay Münir Kutluata
Mersin Manisa Sakarya
Behiç Çelik Hüseyin Yıldız Mehmet Günal
Mersin Antalya Antalya
"g)
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanunu uyarınca açılan bürolara"
“h) 5661
Sayılı Yükseköğrenim Öğrenci Yurtları ve Aşevleri Hakkındaki Kanuna ek kanunun
1 inci maddesi ile 3797 Sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 42 nci maddesi kapsamına giren gerçek ve özel hukuk kişilerine
ait özel öğrenci yurtlarına”
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz
konusu düzenleme Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik
Kanunu ve 5661 Sayılı Kanun kapsamındaki açılan iş yerlerinin de istisna
kapsamına alınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN –
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 205'nci maddesi ile 3572 sayılı Kanun'un 2
nci maddesine eklenen (f) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
"f)
1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca açılan avukatlık büroları ile 3568 sayılı
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca
açılan muhasebecilik ve mali müşavirlik bürolarına”
M. Nuri
Yaman (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
3568
sayılı Yasa uyarınca açılan muhasebecilik ve mali müşavirlik büroları mesleki
faaliyetin icra edildiği mekânlar olup, mezkûr Yasanın 45 inci maddesine göre
bu bürolarda yürütülen çalışma ticari faaliyet sayılmamaktadır. Her iki meslek
grubu mesleki faaliyet için mesleki Birliklerinden ruhsat almak ve odalarının
çalışanlar listesine kayıtlı olmak zorundadırlar. 3572 sayılı Yasada
ruhsatlandırma için öngörülen amaç aynı nitelikteki işyerlerinde belirli bir
standart sağlanması olup, kanun ile belirlenmiş bu standardın (çevre
kirliliğine yol açmamak, insan sağlığına zarar vermemek, yangın, patlama, iş
güvenliği gibi hususlara riayet etmek vs.) muhasebe ve mali müşavirlik
bürolarına uygulanması mümkün değildir. Avukatlık büroları ile muhasebe ve mali
müşavirlik büroları arasında nitelik ve hukuki statü bakımından herhangi bir
fark bulunmadığından, eşitlik ilkesinin bir gereği olarak tasarı ile avukatlık
büroları için getirilen muafiyetin muhasebe ve mali müşavirlik bürolarını da
kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN –
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir; önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım, önerge sahiplerine istemleri hâlinde de ayrı ayrı
söz vereceğim.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan; Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 205'inci maddesi ile 3572 sayılı
Kanun'un 2 nci maddesine aşağıdaki (g) bendinin eklenmesini arz ederiz.
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
“g) 3568
sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca
açılan muhasebecilik ve mali müşavirlik bürolarına”
Diğer
önergenin imza sahipleri:
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılıyoruz efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçeyi okutun.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…
BAŞKAN –
Her iki önergenin gerekçesini de okutuyorum:
Mustafa
Özyürek (İstanbul) ve arkadaşlarının önergesinin gerekçesi:
Gerekçe:
3568
sayılı Yasa uyarınca açılan muhasebecilik ve mali müşavirlik büroları mesleki
faaliyetin icra edildiği mekânlar olup, mezkûr Yasanın 45 inci maddesine göre
bu bürolarda yürütülen çalışma ticari faaliyet sayılmamaktadır. Her iki meslek
grubu mesleki faaliyet için mesleki Birliklerinden ruhsat almak ve odalarının
çalışanlar listesine kayıtlı olmak zorundadırlar.
3572
sayılı Yasada ruhsatlandırma için öngörülen amaç aynı nitelikteki işyerlerinde
belirli bir standart sağlanması olup, kanun ile belirlenmiş bu standardın
(çevre kirliliğine yol açmamak, insan sağlığına zarar vermemek, yangın,
patlama, iş güvenliği gibi hususlara riayet etmek vs.) muhasebe ve mali
müşavirlik bürolarına uygulanması mümkün değildir.
Avukatlık
büroları ile muhasebe ve mali müşavirlik büroları arasında nitelik ve hukuki
statü bakımından herhangi bir fark bulunmadığından, eşitlik ilkesinin bir
gereği olarak tasarı ile avukatlık büroları için getirilen muafiyetin muhasebe
ve mali müşavirlik bürolarını da kapsayacak şekilde genişletilmesi
gerekmektedir.
Nurettin
Canikli (İstanbul) ve arkadaşlarının önergesinin gerekçesi:
Gerekçe:
Verilen
önerge ile, sunmuş oldukları hizmetin özelliği dikkate
alınarak 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanunu uyarınca meslek mensuplarınca açılmak istenen bürolar
hakkında 3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun hükümlerinin uygulanmaması
öngörülmektedir.
BAŞKAN –
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önergeler kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
206’ncı
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 206 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Atilla Kart R. Kerim Özkan Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Konya Burdur Malatya
Madde
206- 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün
Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 5 inci
maddesinin iki, beş ve on uncu fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(2) 2
nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında
belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili
yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları, denetimi yapan
yetkililer tarafından önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili
işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya rağmen, verilen sürede
yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere, mahalli mülki amir tarafından beşyüz
Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
“(5) 3
üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenlere, mahalli
mülki amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
“(10) 3
üncü maddenin ondördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenlere, mahalli mülki amir
tarafından yirmibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir.”
“(16) Bu
maddedeki cezaları gerektiren fiillerin tekerrürü halinde idari para cezası bir
kat artırılarak verilir.”
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 206. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erkan Akçay Emin Haluk Ayhan Mehmet Şandır
Manisa Denizli Mersin
Mustafa Kalaycı Mehmet Günal
Konya Antalya
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET
BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Manisa) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir
sorunu dikkatinize getirmek için söz aldım, bu önergeyi de buna vesile olsun
diye verdik.
Öncelikle
şunu ifade etmemiz lazım: 23’üncü Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin bana göre en hayırlı işi, bu
sigara içmekle ilgili çıkartılan yasa olmuştur; kapalı alanlarda sigara
içilmesini yasaklayan kanun, bu Meclisin eseridir. İktidarıyla muhalefetiyle
tüm milletvekillerimiz, ülkemiz ve insanımız için en hayırlı işi yapmıştır ama
yine ifade etmeliyim ki bunun mimarı Sayın Profesör Doktor Cevdet Erdöl’dür ve
komisyonudur. Sayın Bakanın da desteğiyle, tüm grupların da katılımıyla, gerçekten
Türkiye’mize yakışır bir hukuk düzenlemesi yapılmıştır ve yine çok teşekkür
etmemiz gereken bir diğer husus, halkımız da buna bihakkın uymuştur yani Türk
milletinin bu noktadaki asaletine herkes şapka çıkartmalıdır. Gerçekten çok da
etkin bir şekilde uygulanmıştır, insanımız da gönüllü olarak bu yasağa
uymuştur.
Bunları
teslim ettikten sonra, bu hayırlı işin uygulanmasından doğan bir arızayı da,
bir sıkıntıyı, bir problemi de birlikte ifade etmekte fayda görüyorum.
Değerli
milletvekilleri, yasak gerçekten günümüz dünyasında çok etkili bir tedbir
değil, olmadığını hep beraber biliyoruz, görüyoruz. Yasaklarla bir kural tanzim
etmek ve paylaşılabilinir, içselleştirilmiş bir yapıya dönüştürmek çok mümkün
değil. Sigara zararlarına karşı çıkarttığımız yasa, daha çok sigara içmeyenleri
korumak ve sigara içenleri caydırmayı amaçlayan bir yasaydı. Doğru bir amaçtı
ama uygulama için koyduğumuz kurallar bazılarının canını yaktı. Ben, bu konudan
çok muzdarip olan esnafımızın çığlığına kulaklarımızı kapatamayacağımız
kanaatindeyim. İki yönü var hadisenin: Biri, konulan yasak Türkiye'nin her
bölgesinde aynı şekilde uygulanamıyor, bir adaletsizlik oluşuyor. İki:
Uygulamanın getirdiği bir tartışma ortamı yaşanıyor ve özellikle kahvehane,
lokanta, kapalı işletme işleten esnaflarımız, bu noktada kanunun getirdiği
cezaların karşılanmasında büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Buna da bir çözüm
üretmemiz lazım. Zannediyorum Batı’da, işte, sigara içenlerin gittiği
lokantalar, gittiği kahveler olduğunu zannediyorum. Yoksa,
yani yanlışı yapmak da bir özgürlük, bir hak olsa gerek. Birileri, sigara içmek
özgürlüğünü savunabilir ama bundan dolayı esnafın bu kadar ağır cezalarla
cezalandırılması ve bundan dolayı birtakım tartışmaların yaşanması bir
sorundur, bir realitedir. Buna da çözüm üretmek yine bu Meclisin görevidir.
İkinci
husus: Ortaya koyduğumuz hüküm, kanun, kural Türkiye’nin her bölgesinde aynı
şekilde uygulanmamaktadır ve bu uygulamaya birçok şekilde yapılan müdahaleler,
maalesef toplumda bir tartışmaya sebep olmaktadır. Esnafımızın bu noktadaki
mağduriyetine çözüm üretmek de yine bu Meclisin görevidir.
Ben ümit
ediyorum ki, bu soruna da çözüm üretmek için bu torba yasa bir fırsattır,
inşallah bu torba yasa yarın akşam itibariyle bitmeden önce bu yönde bir
düzenleme yapılır ve esnafın bu sorunu da bu şekilde çözülmüş olur temennisini
sizlerin dikkatine sunmak için söz aldım, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 206 ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
MADDE
206- 7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün
Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 5 inci
maddesinin iki, beş ve on uncu fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(2) 2
nci maddenin (a) bendi hariç birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında
belirtilen yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini
yerine getirmeyen işletme sorumluları, denetimi yapan yetkililer tarafından
önce yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı, ilgili işletme sorumlusuna tebliğ
edilir. Bu uyarıya rağmen, verilen sürede yükümlülüklerini yerine
getirmeyenlere, mahalli mülki amir tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
“(5) 3
üncü maddenin yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenlere, mahalli
mülki amir tarafından bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
“(10) 3
üncü maddenin ondördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenlere, mahalli mülki amir
tarafından yirmibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir.”
“(16) Bu
maddedeki cezaları gerektiren fiillerin tekerrürü halinde idari para cezası bir
kat artırılarak verilir.”
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde Mustafa Özyürek, İstanbul Milletvekili.
MUSTAFA
ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; verdiğimiz
önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, sigara yasağının konulması doğru olmuştur, uygun olmuştur ancak
burada bazı önemli sorunlar çıkmaktadır, özellikle iş yerleri açısından. Sayın
Şandır’ın da ifade ettiği gibi özellikle kahvehanelerde, özellikle gecekondu
bölgelerinde, köylerdeki, kasabalardaki küçük kahvehanelerde bu yasağın
uygulanmasında çok ciddi sorun vardır. Bu yasak bugüne kadar belediyeler
tarafından uygulanıyordu, yasa öyleydi. Şimdi getirilen bu değişiklikle, bu
yasağı takip etme görevi mülki amirlere, bir anlamda, emniyet teşkilatına verilmektedir
ve getirilen düzenlemeyle, cezalar tekerrür hâlinde katlanarak verilecektir.
Diyelim, bir uyarıdan sonra bir iş yerine 5 bin liralık ceza veriyorsanız,
tekerrürü hâlinde 10 bin… Böyle katlanarak giden bir ceza var.
Şimdi,
burada, büyüklük ayrımı yapılmıyor, bölge ayrımı yapılmıyor. Doğuda fakir bir
köydeki kahvehaneye de, İstanbul’da…
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) – Sayın Başkan, salonda uğultu var…
MUSTAFA
ÖZYÜREK (Devamla) – Evet, arkadaşlar bu saatte herhâlde artık tahammüllerinin
sonuna geldiler. Eskiden dışarı çıkıp sonra davet üzerine geliyorlardı, şimdi
girip çıkmayalım diye burada oturunca da sohbet ediyorlar. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, lütfen…
MUSTAFA
ÖZYÜREK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, aslında, hepinizi ilgilendiren önemli
bir konudan bahsediyorum; iktidar partisini, bu seçimler yaklaştığı dönemde,
daha çok ilgilendiren bir konudan bahsediyorum. Bu ilk kez Plan ve Bütçe
Komisyonuna geldiğinde, kapatma yetkisi de öngören bir düzenleme gelmişti.
Orada bizim itirazımız üzerine AKP’li arkadaşlarımız da katılınca, kapatma
yetkisi alındı. Şimdi, Sayın Sağlık Bakanı, bu yasağın yeteri kadar
uygulanmadığı görüşündedir. Oysa, olabildiği kadar,
böyle kapsamlı bir yasak iyi uygulanıyor. Bunu daha çok sıkarsanız büyük
sıkıntı, sorun yaşanır.
Şimdi,
burada, getirilen önergeye, getirilen düzenlemeye bir revizyon
yapmazsak büyük sıkıntı yaşarız, hepiniz yaşarsınız. Bir: Öncelikle esnaf yaşar
bu sıkıntıyı çünkü her seferinde katlanarak giden bir ceza çok ağır bir
cezadır. İki: Bölge farklılığı gözetilmediği için İstanbul’daki bir işletme ile
Kars’taki bir işletmeye aynı cezayı vermek yanlıştır, bir küçük kahve ile büyük
bir lokantaya aynı cezayı vermek yanlıştır. Bu farklılıkları, bu ayrımları
yaratmadan bu yasağı polise verdiğiniz zaman gerçekten büyük keyfî uygulamalara
neden olur. Önce bir gün gidersiniz tesadüfen bir sigara içen birisini
bulursanız bir uyarı yaparsınız, ertesi günü gidersiniz 5 bin lira ceza
kesersiniz, ertesi günü gidersiniz 10 bin lira ceza kesersiniz. 10 bin lira
ceza kestiğiniz bu küçük işletme sonunda hemen kapanır. Büyük işletme belki
buna tahammül eder ama onun da makul olması lazım.
Cezalar
sadece yasalara yazılarak uygulanamaz. Cezaların makul olması lazım, tahammül
edilebilir olması lazım, özellikle lokanta, kahve, bar gibi işletme
sahiplerinin de mutlaka düşünülmesi, onları gözetecek şekilde bu maddede
değişiklikler yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
207’nci
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sayılı Kanun Tasarısının 207. maddesinde yer alan “2015” ibaresinin
“2016” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan Akçay Emin Haluk Ayhan Mehmet Şandır
Manisa Denizli Mersin
Mehmet Günal Beytullah Asil Mustafa Kalaycı
Antalya Eskişehir Antalya
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 207
nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Hüseyin
Pazarcı
İstanbul İzmir Balıkesir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu R. Kerim Özkan Atilla
Kart
Malatya Burdur Konya
Madde 207- 16/8/1997
tarihli ve 4306 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu, Milli Eğitim Temel Kanunu,
Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu, Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun ile 24.3.1988 Tarihli ve 3418 Sayılı Kanunda
Değişiklik Yapılması ve Bazı Kağıt ve İşlemlerden Eğitime Katkı Payı Alınması
Hakkında Kanunun Geçici 1 inci maddesinin (A) fıkrasının 2 nci bendinin (c) alt
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"c)
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 40 ıncı maddesine göre tahsil edilen şans
oyunları vergisinin, % 25'i 31.12.2015 tarihine kadar sekiz yıllık kesintisiz
ilköğretim hizmetlerinde kullanılmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı payı olarak
ayrılır. Bakanlar Kurulu bu süreyi her defasında iki yıl olmak üzere
uzatabilir.
Bu hükme
göre ayrılan paylar, tahsil edildiği ayı izleyen ayın son günü akşamına kadar
Milli Eğitim Bakanlığına ödenir."
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bir
önceki maddeyle ilgili konuşacağım.
Sayın
Bakan, Sayın Erdöl, benim de sağlığını korumak zorundasın. Ben sigara içen bir
insanım. Beni her gün bu soğukta dışarı çıkarıp, dışarıdan içeri getirerek
benim de sağlığımı tehlikeye atmak zorunda değilsin. Benim de sağlığımı lütfen
o zaman düşünün.
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) – Düşünüyoruz!
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Tamam, sigara içmek sağlığa zararlı olabilir,
tıbben saygı duyuyorum ama ben sigara içen bir insan olarak beni her gün bu
soğukta dışarı çıkarıp hasta etmeye hakkınız yoktur. Bir.
İki…
BAŞKAN –
Sayın Aslanoğlu, lütfen önergeyle ilgili konuşunuz.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Önergeyle ilgili konuşuyorum.
BAŞKAN –
Buyurunuz.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – İki: Sayın Erdöl, ceza verecekseniz lütfen cezayı
bana verin bana, esnafa vermeyin, o gariban esnafa vermeyin. Gelsin mülki amir
beni yakalasın, cezayı artırın, cezayı bana versin. Bana versin cezayı. Eğer
siz aynı anda hem esnafa 5 bin lira ceza, bana 62 lira ceza uygularsanız o
esnaf beni ihbar etmez.
Üç: Siz
Malatya’nın Pütürge’sinin küçük bir köyündeki günde 20 lira ciro yapmayan bir
adama 5 bin lira ceza uygularsanız, İstanbul’un Etiler’indeki aynı adamı aynı
kefeye koyarsanız ne adilsiniz… Haksızlık yapıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Haksızlık yapıyorsunuz… Haksızlık yapıyorsunuz… Adamın cirosu günde
20 lira değilse, siz bu adama eğer 5 bin lira ceza verirseniz haksızlık
yapıyorsunuz.
Dört: Bu
subjektif bir olay. Arkadaşlar, bu subjektif bir olay, subjektif. Kimi mülki
amir sigara içiyordur, çok böyle es geçiyordur, ceza verdirmiyordur, kimi mülki
amir de inatla en büyük cezayı verdirir. Olaylara subjektif bakarlar. Burada
bir objektif kriter yoktur.
Bu
nedenle, Sayın Erdöl, benim sağlığımı da düşünmek zorundasın. Lütfen, dışarı
çıkarken… Oraya artık kaloriferli bina mı yaptırıyorsun, ne yaptırıyorsun, bunu
yaptırmazsan bu yasayı uygulamakta haksızlık yaparsın.
Yarına
kadar düşünün, yarın bu maddeyle ilgili yeni öneriler getirin, o küçük esnafı…
Komisyonda
Sedat Bey olmasaydı bu madde geçmiyordu. Bunun da müsebbibi Sedat Bey’dir.
Hepinize
saygılar sunarım, teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sayılı Kanun Tasarısının 207. maddesinde yer alan “2015” ibaresinin
“2016” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN –
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN –
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN –
Önerge üzerinde söz isteyen Beytullah Asil, Eskişehir Milletvekili. (MHP
sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 207’nci maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik
önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve şahsınızda milletimi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kalkınmanın ve uygar toplum olmanın temeli nitelikli insan
gücüne sahip olmakla başlar. Nitelikli insan gücü de ancak yapılacak iyi bir
eğitim sonucunda kazanılacak özelliktir.
Eğitim
alanındaki yapılacak plansızlık, dikkatsizlik, özensizlik yıllarca eğitim
sistemi içerisinde bulunan öğrenci ve eğitim kadrosunu olumsuz etkileyerek
telafisi mümkün olmayan yanlışlıklar içerisine sürükleyebilir. Bu nedenle,
eğitim alanında yapılacak düzenlemeler dikkat ister, özen ister, samimiyet
ister. Görüşmekte olduğumuz bu yasa tasarısı içerisinde de başta
üniversitelerimizi ilgilendiren düzenlemeler olmak üzere birçok, eğitim
alanında düzenlemelere gidildi.
Size, bu
İktidarın samimiyetsizliğini görmeniz açısından bir örneklendirme yapmak
istiyorum. Bu yasa içerisinde ele alınan üniversitelerde başarısızlık nedeniyle
süreye bağlı atılmayı ortadan kaldıran düzenlemede Yükseköğretim Kurumu iki yıl
önce bir çalışma başlattı ve geçen yıl 5 Şubatta çalışmayı tamamladılar. 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda bulunan toplam 6 maddede değişikliğe
gidildiğini, toplamda da bu kanunun on beş maddesinin yeniden düzenlendiği
ifade edildi YÖK Başkanı tarafından.
Bugün yine bir şubat ayı ancak 2011’in Şubatı. Üzerinden
ne kadar zaman geçmiş? Bir yıldan fazla. Bu bir yılı
aşkın sürede düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisine maalesef bir tasarıya
dönüştürülüp getirilmedi. Ne zaman geldi? Torba yasası görüşülürken Plan Bütçe
Komisyonuna gelerek altı maddede yapılan değişiklik, on beş maddenin yeniden
düzenlenmesi dört maddeye sığdırılmış ve her maddede onlarca fıkra hâline
getirilerek karşımıza çıkartılmış. Ama Hükûmet bu düzenlemeyi bugüne kadar
tasarı hâline getirip maalesef Meclise sevk etme becerisini gösteremedi. Seçim
yaklaşıyor ya, siyasetçi seçmenin hoşuna gidecek üniversiteye dönüşün yolunu
açmanın peşinde; YÖK de “Ne kadarını geçirebilirsem kâr.” mantığıyla aynı
maddede birden ayrı konularda pek çok düzenlemeyi geçirme telaşında. İşte, bu
düzenlemeler bu mantıkla önümüze geldi.
Hâlbuki
eğitimimizin gerçek anlamda reforma ihtiyacı var. 21’inci yüzyılın bu sürekli
yenilenen ve çeşitlenen iş ortamında başarı için yalnızca okul eğitiminin
yetmediği, herkesin her şeyi her yerde hayat boyu öğrendiği bir dünyada
yaşıyoruz. Yoğun uluslararası ilişkiler ağı içerisindeki dünyada etkin ve
üretken bir biçimde yer alabilmek, toplumun hayat kalitesini yükseltebilmek
için insanımızı çok donanımlı bir şekilde yetiştirmek zorundayız. Bunun için de
önce insanımızı küreselleşmenin geliştirdiği evrensel kültürün önlenemez
yayılmacılığına karşı millet, devlet bilincine sahip, millî değerlerimizi
özümseyen ve cumhuriyetin kazanımlarını koruyan insanlar olarak
yetiştirmeliyiz.
Milliyetçi
Hareketin iktidarında eğitim ve öğretimde imkân ve fırsat eşitliği sağlanacak,
toplumun bütün fertlerinin ilgi, eğilim ve yetenekleri doğrultusunda eğitilmesi
esas olacaktır.
Yüksek
Öğretim Kurulu da düzenleme, yönlendirme, koordinasyon, planlama ve denetimden
sorumlu bir yapıya dönüştürülerek yeniden yapılandırılacaktır diyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sekizinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 01.15
SEKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 01.19
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64’üncü Birleşiminin
Sekizinci Oturumunu açıyorum.
606 sıra
sayılı Tasarı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü
sırada yer alan, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği
Uyum ve Anayasa komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
3.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı
ile Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/991)(S. Sayısı:
609)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü
sırada yer alan, Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve
Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir
Kısım Borç ve Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/877) (S. Sayısı: 535)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci
sırada yer alan, Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/339) (S. Sayısı: 62)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6’ncı
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Avrupa İmar ve Kalkınma
Bankası Arasında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının Türkiye Cumhuriyetindeki
İşbirliği ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Avrupa
İmar ve Kalkınma Bankası Arasında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının Türkiye
Cumhuriyetindeki İşbirliği ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/907) (S.
Sayısı: 569)
BAŞKAN –
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için, 12 Şubat Cumartesi günü saat 13.00’te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.