Normal 44162 2 18 2011-03-21T15:59:00Z 2011-03-21T15:59:00Z 112 69357 395341 TBMM 3294 927 463771 12.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 23                            CİLT: 91                    YASAMA YILI: 5

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

59’uncu Birleşim

4 Şubat 2011 Cuma

 

 

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt’un, 2011 Universiade Erzurum Kış Oyunları’na ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara OSTİM’de meydana gelen patlamalara ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, üniversite ve yüksekokullarda okuyan ve mezun olan gençlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Kavaz’ın, 2011 Universiade Erzurum Kış Oyunları’na ilişkin açıklaması

2.- Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, 2011 Universiade Erzurum Kış Oyunları’na ilişkin açıklaması

3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, MHP olarak OSTİM’de meydana gelen kazanın sebeplerini araştırmak üzere bir araştırma komisyonu kurulması için önerge hazırladıklarına ilişkin açıklaması

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın Dilekçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/255)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, yabancılara yönelik ayrımcı uygulamaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/1017)

2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, Niğde-Ulukışla’nın ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1018)

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 23 milletvekilinin, tarımda ve teknolojide kullanılan kimyasalların doğal yaşam zinciri üzerine yaptığı etkilerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1019)

4.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, doğal tohumculuğun durumunun tespit edilmesi ve sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1020)

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (2/858) esas numaralı Kanun Teklifi’nin havale edildiği komisyonlarda 48 saat geçmeden görüşülebilmesi için tavsiyede bulunulmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Adalet Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)

2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağı’nın; Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı  ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın; Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın; Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)

3.- Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/995) (S. Sayısı: 608)

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, intihar olduğu belirtilen şüpheli asker ölümlerine ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M.Vecdi Gönül’ün cevabı (7/17515)

2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in, yurt dışı seyahatlere, bunlara katılanlara ve ödenen harcırahlara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı (7/17577)


I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.04’te açılarak on bir oturum yaptı.

Birinci Oturum

2 Şubat 2011 tarihli 57’nci Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özeti İç Tüzük’ün 71’inci maddesine göre okunmak üzere, kapalı oturuma geçildi.

Birleşime saat 14.05’te ara verildi.

İkinci Oturum

(Kapalıdır)

Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Oturum

Üçüncü Oturuma saat 14.17’de başlandı.

Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Sivas ilinin sorunlarına,

Muğla Milletvekili Metin Ergun, Bodrum’da meydana gelen sel felaketine,

İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras,Tunus ve Mısır’daki son siyasi gelişmelere,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Sivas Milletvekili Selami Uzun, Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir’in, konuşmasında, Başbakanın Sivas’ta kırk bir fabrika temeli attığını söylediğini, oysa bunun doğruları yansıtmadığı şeklindeki beyanlarına, 

İzmir Milletvekili Oktay Vural,

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli,

Yalova Milletvekili Muharrem İnce,

İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam;

Ankara OSTİM’de vuku bulan kazaya,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Spor Kulüplerinin Sorunları ile Sporda Şiddet Sorununun Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun yurt dışında inceleme çalışması yapabilmesi, gidecek komisyon üyelerinin sayıları ve inceleme süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca tespit edilmesi kaydıyla Genel Kurulun 13/01/2011 tarihli ve 51’inci Birleşiminde kararlaştırıldığına; İngiltere ve İspanya’da inceleme ve araştırmalarda bulunacak milletvekillerinin isimlerine ve yurt dışında bulunacakları sürelere ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 19 milletvekilinin, Yeşilırmak Nehri’ndeki kirlilik sorununun (10/1015),

Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz ve 20 milletvekilinin, madde bağımlılığı sorununun (10/1016),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına;

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Sayıştay’ın “e-Devlete Geçişte Kamu Kurumları İnternet Siteleri” adlı performans denetim raporu üzerinde (8/18),

Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz ve 20 milletvekilinin, vakıf eserlerinin korunması konusunda (8/19), 

Bir genel görüşme açılmasına;

İlişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan:

(10/653) esas numaralı, hayvancılık sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına dair önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 03/02/2011 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP,

(10/488) esas numaralı, geçici köy korucularının sorunlarının araştırılarak daha sağlıklı çalışabilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına dair önergenin görüşmelerinin Genel Kurulun 03/02/2011 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP,

(10/606), (10/515), (10/537) ile (10/689) esas numaralı, TRT ile ilgili Meclis araştırması açılmasına dair önergelerin görüşmelerinin Genel Kurulun 03/02/2011 Perşembe günkü birleşiminde birleştirilerek yapılmasına ilişkin CHP,

Grubu önerileri yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Bursa Milletvekili Ali Koyuncu’nun, şahsına,

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, konuşmasında Hükümete,

Sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

İzmir Milletvekili Oktay Vural, Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, bu milletin bölünmez bütünlüğüne kurşun sıkanları özgürlük hareketi temsilcisi olarak nitelemesini milletvekili sıfatına yakıştırmadığına,

Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığıyla ve buradaki kardeşlik bağlarıyla bağdaşmayan cümleler sarf etmesine,

Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Muş Milletvekili M. Nuri Yaman’ın, Türkiye Cumhuriyetine “TC”; PKK’nın terör örgütü liderine “Kürt özgürlük hareketi lideri Sayın Öcalan” demesine,

Batman Milletvekili Bengi Yıldız, bu Parlamentodaki varlık nedenlerinden birinin Parlamentoda bulunan diğer siyasi partilerden farklı düşünmeleri olduğuna ve ülkede yaşanan sorunu Kürt sorunu olarak nitelediklerine,

İzmir Milletvekili Oktay Vural, TRT’nin 2007 yılında siyasi partilere ne kadar yer verildiği soruları ile TRT’nin verdiği cevaba,

Giresun Milletvekili Nurettin Canikli:

Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, ORGİ Havaalanı ile ilgili sözlerine,

Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, konuşmasındaki sorularına,

İlişkin birer açıklamada bulundular.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporlarının (1/883) (S. Sayısı: 568) görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

2’nci sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağı’nın; Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın; Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın; Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) dördüncü bölümün 85’inci maddesine kadar kabul edildi; 85’inci maddesinin görüşmelerinin İç Tüzük’ün 70’inci maddesine göre kapalı oturumda yapılmasına ilişkin önerge üzerine, kapalı oturuma geçildi.

Birleşime saat 01.57’de ara verildi.

Sekizinci ve Dokuzuncu Oturum

(Kapalıdır)

Onuncu ve On Birinci Oturum

Onuncu Oturuma saat 03.08’de başlandı.

2’nci sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Teklifleri (S. Sayısı: 606) dördüncü bölümün 91’inci maddesine kadar (85’inci maddesi kapalı oturumda görüşüldü ve sonucu açık oturumda ilan edilmedi) kabul edildi, verilen aradan sonra komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.

Alınan karar gereğince, 4 Şubat 2011 Cuma günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşime 04.16’da son verildi.

 

                                                                   Nevzat PAKDİL

                                                                    Başkan Vekili

 

                     Fatih METİN                                                                       Harun TÜFEKCİ

                            Bolu                                                                                       Konya          

                       Kâtip Üye                                                                                Kâtip Üye       

 

                   Gülşen ORHAN                       Yaşar TÜZÜN                       Yusuf COŞKUN

                            Van                                       Bilecik                                     Bingöl

                       Kâtip Üye                                Kâtip Üye                                Kâtip Üye       

No.: 76

II.- GELEN KÂĞITLAR

4 Şubat 2011 Cuma

Teklifler

1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi'nin; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/857) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler  ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.2011)

2.- Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 5 Milletvekilinin; 31/5/2006 Tarihli  ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/858) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler  ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.2011)

3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural ile 17 Milletvekilinin; Afşinelbistan Adıyla Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/859) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.1.2011)

Tezkere

1.- Türk Silahlı Kuvvetleri Deniz Unsurlarının; Korsanlık/Deniz Haydutluğu ve Silahlı Soygun Eylemleriyle Mücadele Amacıyla Yürütülen Uluslararası Çabalara Destek Vermek Üzere, Gereği, Kapsamı, Zamanı ve Süresi Hükümetçe Belirlenecek Şekilde Aden Körfezi, Somali Karasuları ve Açıkları, Arap Denizi ve Mücavir Bölgelerde Görevlendirilmesi ve Bununla İlgili Gerekli Düzenlemelerin Hükümet Tarafından Belirlenecek Esaslara Göre Yapılması İçin Türkiye Büyük Millet Meclisinin  10/2/2009  Tarihli ve  934 Sayılı Kararıyla Hükümete Verilen ve 2/2/2010 Tarihli ve 956 Sayılı Kararıyla Bir Yıl Uzatılan İzin  Süresinin Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca 10/2/2011 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/1407) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.2.2011)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.-  Muş Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 Milletvekilinin, yabancılara yönelik ayrımcı uygulamaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1017) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2010)

2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 Milletvekilinin, Niğde-Ulukışla’nın ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1018) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2010)

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 23 Milletvekilinin, tarımda ve teknolojide kullanılan kimyasalların doğal yaşam zinciri üzerine yaptığı etkilerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1019) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2010)

4.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 Milletvekilinin, doğal tohumculuğun durumunun tespit edilmesi ve sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1020) (Başkanlığa geliş tarihi: 07/12/2010)

Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un, Medula Provizyon sistemindeki sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17000)

2.-  Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in, hastanelerdeki idari kadrolara yapılan atamalara ve standart fazlası idarecilerin mağduriyetine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17001)

3.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, kapatılması planlanan sağlık ocaklarının sağlık merkezine dönüştürülmesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17002)

4.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, bir beldenin sağlık ocağının kapatılacağı iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17003)

5.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, bir beldenin sağlık ocağı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17004)

6.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, Bursa Dörtçelik Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesinin yapımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17005)

7.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın, yapılması planlanan hastanenin yatak kapasitesinin düşürülmesine ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/17008)

8.- Batman Milletvekili Bengi Yıldız’ın, yüksek mahkemelerdeki iş yoğunluğuna ve bazı istatistik bilgilere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/17046)

 

4 Şubat 2011 Cuma

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Üç arkadaşıma gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 2011 Universiade Kış Oyunları hakkında söz isteyen Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt’a aittir.

Sayın Gülyurt, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt’un, 2011 Universiade Erzurum Kış Oyunları’na ilişkin gündem dışı konuşması

MUZAFFER GÜLYURT (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2011 Universiade Kış Oyunları münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de kayak sporunun ilk yapıldığı il Erzurum, yaklaşık bir asır sonra uluslararası bir müsabakaya ev sahipliği yapıyor.

1915 yılında Kâzım Karabekir ve Enver paşaların talimatlarıyla Rus ordularına karşı kayaklı askerî birlikler oluşturulmuş ve ilk kayak eğitimi Palandöken’de yapılmıştır. Daha sonra sivil vatandaşlar tarafından kayak sporu geliştirilmeye çalışılmış, Palandöken ve Kiremitlik Tepe bu amaçla kullanılmıştır. 1948 yılında Kiremitlik Tepe’de, bugünkü atlama kulelerinin olduğu yerde Türkiye’de ilk tramplen tamamen tahta ve ağaçtan yapılmış, yerli ve yabancı ünlü kayakçıların yetişmesine vesile olmuştur.

Uzun yıllardan beri hayal edilen Universiade Oyunları rüyadan gerçeğe dönüşmüş, tahta tramplenlerden modern olimpik atlama kulelerine erişilmiştir. 2011 yılı 25. Dünya Üniversiteler Kış Olimpiyatları Erzurum'a, Palandöken'e nasip olmuştur.

Universiade Kış Oyunları 27 Ocak 2011 Perşembe günü Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız ve Sayın Başbakanımızın onurlandırdığı muhteşem bir törenle açılmıştır, 6 Şubat 2011 Pazar günü yapılacak kapanış töreniyle de tamamlanmış olacaktır.

Günümüzde spor oyunları, kendi sportif aktivitelerinin yanında, ilgili ülkenin tanıtımında da çok önemli rol oynamaktadır. Spor aktivitesi olmadan, milyarlarca lira reklama harcansa bile, çok geniş ölçüde bir tanıtım olması mümkün olamaz.  İşte, 25. Universiade Kış Oyunları, hem Türkiye hem de Erzurum ve Palandöken için önemli bir tanıtıma sebep olmuştur.

Oyunlara 55 ülkeden gelen 1.810 sporcu, 60'ı yabancı, 960'ı yerli 1.020 basın mensubu, binlerce katılımcı ve izleyici iştirak etmiş, bugüne kadar 200 binden fazla bilet satılmıştır.

Ülkemizin tanıtımına vesile olan bu Universiade Oyunları, aynı zamanda tarih ve kültür kenti olan, dadaşlar diyarı ilimizin tanıtımına vesile olmuş, gelen yerli ve yabancı turistler dadaşı tanımışlardır.

Dadaş, kendine has özellikleri olan, mert, vatansever, karakter timsali Erzurumludur. Özgürlüğün, cumhuriyetin ve demokrasinin en güçlü bekçisi, ülke bütünlüğünü bozanlara karşı da en büyük engeldir. Örf, âdet, gelenek ve göreneklerine bağlı, aynı zamanda değişime ve yeniliklere açık olan Erzurumludur. Dadaş, haksızlığa, yolsuzluğa, bencilliğe ve çıkarcılığa karşıdır. Dadaş, zamana ve ortama göre renk değiştirmeyen, inancından, ilkelerinden, şahsiyetinden taviz vermeyen, karakter timsali kişidir. Dadaş, yabancıların, yoksulların, kimsesizlerin hak ve hukukunu kendi hak ve hukukundan daha çok koruyan, insani ve evrensel değerlerin bilincinde olan kişidir. Alvarlı Efe Hazretlerinin dediği gibi mülki İslam'ın kilidi olan Erzurum'un öz evladıdır.

Doğunun en büyük, en canlı şehirlerinden biri olan Erzurum, maalesef 2003 yılına kadar ihmal edilmiş, âdeta siyaseten fetret dönemi yaşatılmış bir şehir görüntüsü arz ediyordu. AK PARTİ İktidarı, her alanda yaptığı yatırımlar ile özellikle de Universiade Oyunları için yapılan 650 milyonluk tesisleri ile Erzurum'u uluslararası bir marka kent hâline getirmiştir.

Yapılan tesisler arasında Türkiye'de ilk ve tek, dünyada da en modern, en güzel olimpik atlama kuleleri, curling salonu, buz pateni, buz hokeyi salonları, kayak tesisleri, 3 bin öğrenci kapasiteli olimpiyat köyü, stadyum, biatlon tesisleri gibi tesisler bulunmaktadır.

Bugüne kadar ülkemizde bulunmayan bu ilk ve tek modern tesislerimiz, bundan böyle çocuklarımıza ve gençlerimize hizmet verecek hem Erzurum’a  hem de ülkemize  dünya çapında şampiyon sporcular yetiştirecektir.

İlimizi uluslararası bir marka yapan 25. Universiade Kış Oyunları’nın Erzurum'a kazandırılmasında başından beri desteğini esirgemeyen, FISU nezdinde tesisleri zamanında yapma konusunda her türlü güvenceyi vererek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUZAFFER GÜLYURT (Devamla) –  …bu muhteşem oyunları ilimize kazandıran Saygıdeğer Başbakanımıza tüm hemşehrilerimiz adına, dadaşlar adına şükranlarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Devlet Bakanımız Sayın Özak'a, gençlik ve spor genel müdürlerimize, tüm ilgili kurum ve kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum.

AHMET YENİ (Samsun) – Süre bitti…

BAŞKAN – Kuralları ihlal edersek çok farklı şeyler oluyor biliyorsunuz.

Teşekkür ederim efendim.

MUZAFFER GÜLYURT (Devamla) –   Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gülyurt, Erzurum’u anlatmaya saatler yetmez, çok mübarek bir memlekettir, güzeldir.

Teşekkür ederiz.

Erzurum için ve ülkemiz için bu oyunların hayırlar getirmesini diliyoruz. İnşallah daha muhteşemlerini ileriki yıllarda yaparız.

Gündem dışı ikinci söz, Ankara ilinde çok üzücü olaylar oldu biliyorsunuz, patlamalar meydana geldi, bir kısım vatandaşlarımız rahmetli oldu, yaralılarımız var; bu konularla ilgili olarak söz isteyen Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’e aittir.

Sayın Ateş, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara OSTİM’de meydana gelen patlamalara ilişkin gündem dışı konuşması

YILMAZ ATEŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, dün Ankara ve Türkiye olarak çok acı bir gün yaşadık. 20’ye yakın evladımızı, gencecik evladımızı iki üzüntü veren patlama sonunda kaybettik, bir o kadar evladımız da şu anda yaralıdır. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı diliyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu olay gerçekten Türkiye’de iş güvenliği konusunu bir kez daha gündeme getirdi. Bu iş güvenliği sorunu, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri.

 OSTİM ve İvedik organize sanayi bölgeleri, 150 bin çalışanıyla Türkiye'nin en büyük istihdam yaratan organize sanayi bölgelerinin başında gelmektedirler. Bu iki organize sanayi bölgesinde de çok ciddi firmalarımız var. Bu birinci patlamanın meydana geldiği firma, üretiminin yüzde 80, yüzde 90’ını Avrupa Birliği, Amerika ve Rusya’ya ihraç etmektedir ve burada, değerli arkadaşlar, üstelik dünyanın en pahalı mazotunu, Avrupa’nın en pahalı elektriğini yakarak bu ihracatı gerçekleştirmektedir.

Burada meydana gelen kaza, patlama üzerine ve ikinci patlama üzerinde, devlet yönetenlerimizin, devlet adamlarımızın iki farklı açıklamaları oldu. Birisi, değerli arkadaşlar, ağırlıklı olarak çok sorumlu davranırken, yetkililer sonucunun teknik heyetin belirlemeleri sonucu ortaya koyulması gerektiğini ifade ederken, bazı yöneticiler de çevreye saçılmış olan o insan cesetleri daha toparlanmadan, o cesetlerin üzerine basarak bir rant kavgasının içine girdiler, bir rant kavgası tartışması başlattılar; onları da huzurlarınızda kınıyorum.

Değerli arkadaşlar, gece geç saatlere kadar olay bölgesindeydim. Özellikle ikinci patlama tam bir savaş manzarası. Oradaki patlama gerçekten bir arabanın LPG tankından mı meydana geldi, bir sabotaj sonucu mu meydana geldi yoksa bir başka iş yerindeki patlamadan mı meydana geldi konusu tartışma konusu ama üzüntü verici olan bir nokta şu: Kanıt oluşturacak o belgeler, o dokümanlar herhangi bir koruma altına alınmamıştı. Herkes orada... Orada bir sabotaj olma ihtimalî de ağır basmaktadır çünkü birinci patlamanın olduğu yer kendi alanında dünya standartlarında rekabet eden bir kuruluş ve en son çok büyük firmaların elinde, Dubai’de büyük işler aldığı biliniyor. İkinci firma yine tarım alanında üretim yapan, tarım makineleri konusunda üretim yapan bir firmamız. O firmanın deposunda mı meydana geldi yoksa oraya bırakılan arabada yapılan bir sabotaj sonucu mu bu acı veren patlama meydana geldi belli değil. Yapılması gereken, önlemlerin alınıp bu kanıt oluşturacak o dokümanların, olay yerinin ciddi bir koruma altına alınması gerekiyordu. Maalesef bu da koruma altına alınmadı.

Şimdi, bu acımız devam ederken -firma sahiplerinin aynı sözleri bunlar- daha acımız devam ederken ve o firma sahiplerinin de hayatını kaybettiği ileri sürülürken bazı sorumsuz yöneticilerin “Ben buradan daha fazla iş yeri açma ruhsatı alırım.” gayretiyle bir suçlamaya girişmiş olmasını, hem bölge olarak hem Ankara olarak hem de İvedik ve OSTİM Organize Sanayi Bölgesi esnafı da kınamaktadır, ben de kınıyorum.

Yüce Meclisi tekrar, bu duygularla saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ateş.

Tekrar, vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa diliyoruz.

Sayın Kavaz, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Erzurum Milletvekili İbrahim Kavaz’ın, 2011 Universiade Erzurum Kış Oyunları’na ilişkin açıklaması

İBRAHİM KAVAZ (Erzurum) – Sayın Başkanım, öncelikle OSTİM’deki kazadan dolayı rahmete intikal eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.

Asıl söz alma düşüncem, Değerli Erzurum Milletvekilimizin, Erzurum Universiade Kış Oyunları münasebetiyle aldığı sözde kendisine teşekkür etmek ve yine bu yatırımları ülkemize ve Erzurum’umuza kazandırma hususunda, Erzurum’umuzun kış turizminde tesisleriyle dünyada 18’inci sıraya gelmesi ve ülkemizi tanıtma hususunda büyük yatırımlar yapan ve hiçbir yatırımı esirgemeyen Hükûmetimize ve Başbakanımıza, hemşehrilerim dadaşlar adına teşekkür etmek için söz aldım.

Ben de Hükûmetimizin bu kadirşinas tavrından, yatırımından dolayı teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Geçen dönem milletvekilleri de çok emek verdi Sayın Ilıcalı başta olmak üzere.

BAŞKAN - Sayın Ertugay, buyurun.

2.- Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay’ın, 2011 Universiade Erzurum Kış Oyunları’na ilişkin açıklaması

ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de 2011 Kış Oyunları’nın Erzurum’umuza, ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum, kazasız belasız neticelenmesini yüce Allah’tan diliyorum.

Bu vesileyle bir hususu daha ifade etmek istiyorum: Tabii, elbette ki Erzurum için, ülkemiz için de tanıtım açısından önemli bir fırsattır, önemli bir imkândır. Bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Ancak, bugün Erzurum’da bir altyapı varsa, Üniversiteyi cumhuriyetin oraya kazandırdığını… Geçmiş siyasi iktidarların verdiklerini bir kenara atmamak ve silmemek lazım. Her zaman yapıldığı gibi, milat olarak 2002 alınırsa çok büyük bir hata yapılmış olur.

Ben, Erzurum’umuzun, bu Kış Oyunları dolayısıyla halkın, insanların gereken ilgiyi, alakayı, misafirperverliği gösterdiğinden zerre kadar tereddüdüm yok, eminim. İnanıyorum ve diliyorum ki bu önemli bir ivme olur, bundan sonra Erzurum’umuz kış oyunları açısından Türkiye’mizin sayılı merkezlerinden biri olarak faaliyetine devam eder.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Erzurum’a emeği geçen bütün ecdadımıza teşekkür ediyoruz. Erzurumlulara, Erzurum’a ne yapılsa azdır, hak ediyorlar.

Gündem dışı üçüncü söz üniversite ve yüksekokullarda okuyan ve mezun olan gençlerin sorunları hakkında söz isteyen Tokat milletvekili Reşat Doğru’ya aittir.

Sayın Doğru, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

3.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, üniversite ve yüksekokullarda okuyan ve mezun olan gençlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yükseköğretim öğrencileri ve mezunlarının sorunlarıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında Ankara ilimizdeki patlamalarda ölen insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Tabii, üniversite öğrencilerimizin ve mezunlarının birçok sorunu vardır. Ben birkaç tane konuyu dile getirmeye çalışacağım.

Yükseköğretim öğrencileri, iaşe, yurt ve barınma sorunu yaşamaktadırlar. Büyük şehirlere gelen gençler yurt ve benzeri gibi gelip kalacak yer bulamamakta, neredeyse eğitimine de son vermeyi düşünmektedir. Gerek yeni açılan gerekse hâlihazırda öğrenimine devam eden üniversitelerde geçmişten bugüne kadar yaşanan bir yurt sorunu vardır, öğrencilerin üniversite sınavını kazandıktan sonra daha büyük bir sorun karşılarına çıkmaktadır; bu da kalacak yer sorunudur. Büyük şehirlerde kendilerine yurt çıkmayan gençlerimiz hiç bilmedikleri bu yerlerde ya yüksek ücretle özel yurtlara kayıt yaptırmakta yahut da sağlıksız ev koşullarında öğrenim görmek zorunda kalmaktadırlar. Bu durum gençlerimizi sağlık sorunu başta olmak üzere birçok problemle de karşı karşıya bırakmaktadır. Bu da öğretim maliyetini artırırken gençlerin başarısını da negatif yönde etkilemektedir.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde ekonominin ileri derecede bozuk olması aileleri çok zor durumda bırakmaktadır, aileler çocuklarının eğitim masrafını karşılayamayacak durumdadırlar. Devlet olarak verilen öğrenci kredileri ve bursları maalesef yetersizdir. İhtiyaç sahibi ailelerin çocuklarının tamamı devlet yurtlarında mutlaka ücretsiz olarak kalmalıdır, bu sağlanmalıdır. Hiçbir öğrenci açıkta da bırakılmamalıdır. Fakir öğrencilere verilen kredi ve burslar ise çok yetersizdir. Bu öğrencilerin, aldıkları kredi ve burstan başka hiçbir gelirleri yoktur. Belirli bir geliri olan aile çocuğuna verilen kredi, burs miktarı ile hiç geliri olmayan ailelerin çocuğuna verilen kredi arasında mutlaka fark olmalıdır. Şu anda herkese eşit kredi ve burs veriliyor, bunda mutlaka bir denge tutturulmalıdır ve ödemeler kademeli olarak da ihtiyaç sahibi olanların lehinde artırılmalıdır. Bu amaçla yükseköğrenim öğrencilerine yurt ve barınma desteği olarak mutlaka barınma kredisi de verilmelidir.

Öğrencilerin kredileri geri ödemelerinde de sorunları vardır. Öğrencilerin kredileri geri ödemesi, öğrencinin okulu bitirmesinden sonra değil, işe başladığı tarihten sonra olmalı, hatta iki seneden sonra bu yapılmalıdır. İlk defa para kazanmaya başlanınca bir anda başka ihtiyaçlarla karşılaşılmakta, başka masraflar olmakta, geri ödeme yapılamamakta ve beraberinde de faizle karşı karşıya kalınmaktadır.

Sayın milletvekilleri, öte yandan il merkezleri dışındaki fakülte ve yüksekokullarda, gerek eğitim binası gerekse barınma yönünden de büyük sıkıntılar bulunmaktadır. Birçok üniversitemiz bünyesinde yeni bölümler açılmış, ancak derslik olmadığı için eğitim öğretime maalesef başlanamamıştır. Bazı yerlerde ise kurum ve kuruluşlara ait yıllardır kullanılmayan binalar kiralanmış, zor şartlar altında eğitim yapılmaktadır; bu da eğitimin kalitesini düşürmektedir.

Sayın milletvekilleri, üniversite ve yüksekokulları başarıyla bitiren gençlerimizi ve ailelerini bekleyen en önemli sorunların başında, tabii ki iş konusu gelmektedir. Okulunu bitiren gençler haklı olarak derhâl işe başlamak, para kazanmak ve de hayatlarını kurmak istemektedirler ancak karşılarına bir anda ülkemizin en önemli sorunu olan işsizlik çıkmaktadır. Gençlerde işsizlik yüzde 25’lere kadar varmaktadır.

Tokat milletvekili olarak ifade etmek isterim ki ilimizde neredeyse 3 gençten 1’i maalesef ve maalesef işsizdir. Tokat ilinde, çocukları okulunu bitirmiş yüzlerce aile, evladımı nasıl işe yerleştiririm diye kara kara düşünmektedir. Genç işsizler ordusu, umutları kırılarak, psikolojileri bozularak sayıları artmaya devam etmektedir. Ancak, gençler ülkemizin geleceğidir, bugün okulunu bitiren gençlerin aileleri çok zor durumdadır, çocuklarına iş ve aş istemektedirler; bu insanlara, çocuklarımıza destek olalım, destek olalım, onların önünü açalım. Kendi işini kurmak isteyen üniversite ve mesleki eğitim mezunu gençlere destek verelim. Devlet bankaları ve özel bankalar gençlere açılsın, faizsiz kredi versinler. Böylece, gençleri kazanalım, onların ticari hayata katılmalarını sağlayalım. Bunu yapmadığımız zaman, ilerdeki dönemlerde çok büyük ağır sorumluluklarla karşı karşıya bulunuruz.

Ülkemiz gençlerin olduğu bir ülkedir. Gençlerimiz, tabii okullarını bitirdikleri zaman da hemen aş ve iş istiyorlar. Onlara aş ve iş temini noktasında desteğin her türlüsü mutlaka hükûmetler tarafından yapılmalıdır ancak şu da bir gerçektir ki, ülkemizin en önemli sorunu olan işsizlik çığ gibi büyümektedir ve büyümektedir.

Bu duygularla yüce Meclisi tekrar selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Doğru, teşekkür ediyorum.

Sayın Vural, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

3.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, MHP olarak OSTİM’de meydana gelen kazanın sebeplerini araştırmak üzere bir araştırma komisyonu kurulması için önerge hazırladıklarına ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün de ifade etmiştim, tekrar, bu İvedik’te meydana gelen, OSTİM’de meydana gelen elim kaza sonucunda hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı artmış. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Allah’tan rahmet diliyoruz. Bugün, Sayın Genel Başkanımız da OSTİM’i ziyaret ettiler. Gerçekten, önemli bir kaza.

Yalnız Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu kazanın sebepleri… Hangi sebeplerden dolayı meydana gelmiştir? Kamuoyunda ve basında çeşitle spekülasyonlar vardır. Bu bakımdan bu kazanın sebeplerini araştırmak üzere bir araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin bir araştırma önergesi hazırladık. İvedilikle bu konudaki tartışmaların sonlandırılması açısından da Meclisin bir heyetle bu kazaları araştırmasında fayda gördüğümüzü ifade etmek istiyorum.

Tekrar, kazada hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Biz de temennilerinizi paylaşıyoruz. Allah rahmet eylesin, Allah acil şifa versin.

Sayın milletvekilleri gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Komisyondan istifa önergesi vardır, okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın Dilekçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/255)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

CHP Milletvekili olarak üyesi bulunduğum Dilekçe Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 03.02.2011

                                                                                                                 Fuat Çay

                                                                                                                   Hatay

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, önergeleri ayrı ayrı okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Muş Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, yabancılara yönelik ayrımcı uygulamaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1017)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Türkiye'de yaşayan göçmen, sığınmacı, mülteci yabancılar ile ilgili olarak hem yasal zeminde hem de uygulamada karşılaşılan ırksal ve sınıfsal ayrımın tespit edilmesi ve önlenmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması hususunda Anayasanın 98 inci ve TBMM İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) M.Nuri Yaman                        (Muş)

2) Selahattin Demirtaş                  (Diyarbakır)

3) Gültan Kışanak                        (Diyarbakır)

4) Ayla Akat Ata                         (Batman)

5) Bengi Yıldız                            (Batman)

6) Akın Birdal                              (Diyarbakır)

7) Emine Ayna                             (Mardin)

8) Fatma Kurtulan                        (Van)

9) Hasip Kaplan                           (Şırnak)

10) Hamit Geylani                       (Hakkâri)

11) İbrahim Binici                        (Şanlıurfa)

12) Mehmet Nezir Karabaş          (Bitlis)

13) Mehmet Ufuk Uras               (İstanbul)

14) Osman Özçelik                      (Siirt)

15) Özdal Üçer                            (Van)

16) Pervin Buldan                        (Iğdır)

17) Sebahat Tuncel                      (İstanbul)

18) Sevahir Bayındır                    (Şırnak)

19) Sırrı Sakık                             (Muş)

20) Şerafettin Halis                      (Tunceli)

Gerekçe:

Mülteci kelimesi dar anlamıyla kullanıldığında yalnızca 1951 Cenevre Sözleşmesi'nde Sözleşmenin hazırlandığı günün gerçekliğiyle yapılan tanıma uyanlar için kullanılabilir. Ancak mülteciyi yasal değil hukuki bir tanım olarak ele aldığımızda ülkesinden can güvenliğinin olmayışı tehlikesi ve zulüm korkusuyla kaçan ve geri döndüğünde canı tehlikeye girecek, zulümle karşılaşacak, vatandaşı olduğu ülkenin koruması altında olmayan bireyleri kapsadığını söyleyebiliriz. Kaçak, mülteci, sığınmacı, göçmen, yabancı işçi gibi kategoriler birbirinden bağımsız olmak bir yana birbirine zaman ve koşullar içinde evrilen kategorilerdir.

Tüm diğer yabancılar gibi mülteciler de Türkiye'de bir "güvenlik sorunu" olarak algılanmakta, kontrol edilmeleri, gözaltında tutulmaları için bütün yaptırımlar titizlikle uygulanırken hakların kullanımına gelindiğinde dolaylı ya da doğrudan engellemeler söz konusu olmaktadır.

Yönetenlerin gözünde Türkiye topraklarında yaşayan göçmen, sığınmacı, mülteci yabancılar homojen bir grup teşkil etmemektedir. Bu, mevcut farklılıkların tanınmasından ziyade, ırka ve sınıfa dayalı ayrımcı bir perspektifin varlığına işaret etmektedir. Bu ayrımcılık, yabancıların bürokratik işlemlerinin sürdürüldüğü birimlerde adı konmadan uygulanmakla kalmamakta, yasal düzenlemelerle de apaçık kuvvetlendirilmektedir. Özellikle yabancıların iş iznini düzenleyen kanunlarda bu ayrımcı perspektifin somut göstergelerini bulmak mümkündür.

Yabancıların iş izni farklı kanunlar ve yönetmeliklerle düzenlenmektedir. Bu bağlamda ayrımcılığın ilk örneğini iş kanunlarında soya bağlı olarak yapılan ayırımda görmekteyiz. 4817 sayılı "Yabancıların Çalışma İzni Hakkında Kanun" ve 2527 sayılı "Türk Soylu Yabancıların Türkiye'de Meslek ve Sanatlarını Serbestçe Yapabilmelerine, Kamu, Özel Kuruluş veya İşyerlerinde Çalıştırılabilmelerine İlişkin Kanun" bu durumun en güzel örneğini teşkil etmektedir.

Son zamanlarda bu düzenlemelere başka yeni düzenlemeler de katılmıştır: 23.02.2009 tarihli, 2009/14699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan "Çalışma İzninden Muaf Tutulacak Türk Soylu Yabancılara Dair Yönetmeliğe" göre Batı Trakya Türkleri, Irak, Çin (Doğu Türkistan), Afganistan ve Bulgaristan'dan gelen "Türk soylular" iş izninden muaf tutulacaklardır. Bu kanunlar ve yönetmelikler yabancılara ırka dayalı bir ayrımcılığın uygulandığının göstergeleridir.

Diğer ayırım ise sınıf esasına dayanarak yapılan ayırımdır. Zira Türk soylu olmayan yabancıların iş iznini düzenleyen diğer bir kanun da 4875 sayılı "Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu"dur. 4875 sayılı kanuna bağlı yönetmelikle doğrudan yabancı yatırımlarda çalışan "kilit personel" tanımı yapılmaktadır. Bu tanıma göre kilit personel, özetle Türkiye'de kurulu bulunan ve tüzel kişiliğe, belirli ihracat kapasitesine sahip, en az 250 Sigortalı personel istihdam eden bir şirketin, üst yönetiminde ya da yürütme pozisyonunda çalışan, şirketin ortağı olan ya da şirketin üretim sektörüne dair önemli teknik bilgiyi haiz insanları kapsamaktadır.

Başka bir takım farklı uygulamaların yanı sıra bu tanıma uygun olan "kilit personellerin" iş izni talepleri on beş gün içinde cevaplanırken sıradan yabancıların bir değerlendirme için ortalama 90 gün beklemeleri gerekmektedir.

Çünkü Türkiye'de yabancı işçi meselesine yalnızca kaçak işçilik gözüyle bakılmakta, yabancı işçiyle savaş vurgusunun yanı sıra "kilit personel"in işini kolaylaştırma vurgusu yapılmaktadır. Dolayısıyla yönetenlerin perspektifiyle yapılan "Hakiki Türk Soylu," "Türk Soylu" ve "Yabancı" ayırımlarının yanına savaşılması gereken başka durum ise böylesi bir sınıfsal ayrımcılıktır.

2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, Niğde-Ulukışla’nın ekonomik ve sosyal sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1018)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini ekte sunduğumuz, Niğde İlimize bağlı Ulukışla İlçesi, Anadolu-Bağdat Demiryolu hattının içinden geçtiği ve aynı zamanda Ankara'dan ve Konya'dan gelen karayolların birleşerek, güneye giden kolun Adana ve Güney illerimize, kuzeye giden kolun ise Niğde ve Kayseri istikametine devam ettiği çok önemli bir kavşak noktasında olmasına rağmen, gerek kamu yatırımları, gerekse hükümetler tarafından uygulanan tarım ve turizmi teşvik imkânlarından yeterince faydalandırılmamış ve geri kalmıştır. Bugün ilçenin genç nüfusu, sürekli çevre illere göç etmektedir. Bu ilçemizdeki tarım ve turizm sektörünün canlandırılıp sorunlarının çözülmesi amacıyla. "Niğde İlimizin Ulukışla İlçesinin Ekonomik ve Sosyal Sorunlarının Araştırılması," gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi için, Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince, Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mümin İnan                             (Niğde)

2) Mehmet Şandır                        (Mersin)

3) D. Ali Torlak                           (İstanbul)

4) Sabahattin Çakmakoğlu           (Kayseri)

5) Mustafa Kalaycı                      (Konya)

6) Emin Haluk Ayhan                  (Denizli)

7) Behiç Çelik                              (Mersin)

8) Kamil Erdal Sipahi                  (İzmir)

9) Reşat Doğru                            (Tokat)

10) Ahmet Bukan                        (Çankırı)

11) Beytullah Asil                        (Eskişehir)

12) Recep Taner                           (Aydın)

13) Mehmet Günal                       (Antalya)

14) Hasan Özdemir                      (Gaziantep)

15) Osman Durmuş                     (Kırıkkale)

16) Kadir Ural                             (Mersin)

17) Necati Özensoy                     (Bursa)

18) Mehmet Zekai Özcan             (Ankara)

19) Zeki Ertugay                          (Erzurum)

20) Hüseyin Yıldız                      (Antalya)

21) Ertuğrul Kumcuoğlu              (Aydın)

22) Yılmaz Tankut                       (Adana)

23) Alim Işık                               (Kütahya)

24) Cemaleddin Uslu                   (Edirne)

25) Ahmet Orhan                         (Manisa)

Gerekçe:

Niğde İlimize bağlı Ulukışla İlçesi, İç Anadolu Bölgesi'nin Orta Kızılırmak Bölümündeki Orta Toroslar kesiminin Medetsiz ve Bolkar Dağları arasındaki geniş bölümün ağzında, Aydos Dağlarının Kuzey eteklerinde kurulmuştur. İlçe topraklarını Doğuda Adana ilinin Pozantı, Güneyde Mersin ilinin Tarsus, Batıda Konya ilinin Ereğli, Kuzeyde Niğde ilinin Bor ve Çamardı ilçeleri çevirir. Bolkar dağları Konya ovası, Aladağ ve Hasan dağı arasında kalan Kırkgeçit vadisi arasındaki platoda bulunan İlçemiz, Anadolu-Bağdat demir yolu hattının içinden geçtiği ve aynı zamanda Ankara'dan ve Konya'dan gelen karayollarının birleşerek, güneye giden kolun Adana ve güney illerimize, kuzeye giden kolun ise Niğde ve Kayseri istikametine devam ettiği çok önemli bir kavşak noktasında olmasına rağmen, gerek kamu yatırımları gerekse hükûmetler tarafından uygulanan tarım ve turizmi teşvik imkânlarından yeterince faydalandırılmamış ve geri kalmıştır. Bugün ilçenin genç nüfusu, sürekli çevre illere göç etmektedir. AKP iktidarları döneminde özellikle bazı bölge ve şehirler her türlü devlet desteğine mazhar olurken, ülkemizdeki en yüksek seviyeli okuma yazma oranına sahip ilçelerden biri olan, aydın ve medeni insanların yetiştiği Ulukışla geçmişten bugüne kadar üvey evlat muamelesi görmüş ve görmeye de devam etmektedir.

Ülkemiz son yıllarda maalesef tüketici toplum olmaya özendirilmekte, üretim ise ihmal edilmektedir. Bu bölgemizde turizm, tarım ve hayvancılık teşvik edilmeli ve toplum üretime yönlendirilmelidir. Ulukışla ilçesine özgü bazı üretimler (kiraz, lahana ve fasulye vb. gibi) desteklenmeli, yaş ve kuru sebze-meyve işleme ve soğuk hava tesisleri kurularak, daha da geniş kesimlerin bundan faydalanması sağlanmalıdır.

Ülkemizdeki en değerli şifalı su kaynaklarından birine sahip olan Çiftehan kaplıcaları yeterli tanıtım faaliyetiyle kaplıca turizminin önemli tesislerinden biri hâline getirilmeli, Bolkar Dağları doğa ve kış sporlarına açılmalı, dünyada sadece bu bölgede bulunan canlı türleri dünyaya tanıtılmalıdır. Karagöl ve Çinili gölleriyle, dünyada sadece bu göllerin kıyısında ve içinde yaşayan Toros kurbağalarıyla, çiçekleri, buzul gölleri, yüksek zirveleriyle Bolkar Dağları Toroslar'ın orta merkezinde yer alan Türkiye'nin en güzel sıradağlarıdır. Bu bölgede, doğa ve kış sporları merkezleri açılması için gerekli yatırım ve teşvikler sağlanmalıdır.

Ülkemizin çok önemli kara yolu ulaşım ağlarının kavşağında olan, içinden demir yolu geçen ve yine ülkemizin en önemli limanlarından Mersin Limanına 1-2 saat mesafede olan bu ilçemiz, çok önemli doğal güzelliklere de sahip olmasına rağmen bir türlü hak ettiği önemi görmemiş ve devletten yeterli desteği alamamıştır. Bu nedenle Cumhuriyetin ilk yıllarından beri ilçe olmasına rağmen yeterince gelişmemiş, işsizlik sebebiyle sürekli göç vermek zorunda kaldığı için nüfusu da uzun yıllar boyu artmayıp aksine azalmıştır.

Yukarıda açıklanan sorunların çözümü ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi için "Niğde İlimizin Ulukışla İlçesinin Ekonomik ve Sosyal Sorunlarının Araştırılması" amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 23 milletvekilinin, tarımda ve teknolojide kullanılan kimyasalların doğal yaşam zinciri üzerine yaptığı etkilerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1019)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini ekte sunduğumuz, Çevre sorunları, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde toplum gündeminde önemli ve öncelikli konular durumundadır. Ülkemizde nüfusun önemli bir bölümü tarımla iştigal etmektedir. Dolayısıyla, çevrenin kirlenmesi, toprak ve su gibi tarım için oldukça önemli olan doğal kaynakların bileşimlerinin değişmesi, tarım ürünlerinin kalite ve miktarlarını olumsuz etkilemektedir. Hayvansal ve bitkisel üretim organik bir bütün olduğundan, sonuçta insanların en önemli protein veya besin kaynakları çevre kirliliğinden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmektedir. Bu nedenle "Tarımda ve teknolojide kullanılan kimyasalların doğal yaşam zinciri üzerine yaptığı etkilerin araştırılması", alınması gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi için, Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince, Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mümin İnan                           (Niğde)

2) Mehmet Şandır                      (Mersin)

3) D. Ali Torlak                         (İstanbul)

4) Sabahattin Çakmakoğlu         (Kayseri)

5) Emin Haluk Ayhan                (Denizli)

6) Kamil Erdal Sipahi                 (İzmir)

7) Behiç Çelik                            (Mersin)

8) Reşat Doğru                           (Tokat)

9) Ahmet Bukan                         (Çankırı)

10) Beytullah Asil                      (Eskişehir)

11) Recep Taner                         (Aydın)

12) Mehmet Günal                     (Antalya)

13) Osman Durmuş                   (Kırıkkale)

14) Kadir Ural                            (Mersin)

15) Necati Özensoy                    (Bursa)

16) Mehmet Zekai Özcan           (Ankara)

17) Zeki Ertugay                        (Erzurum)

18) Hüseyin Yıldız                     (Antalya)

19) Ertuğrul Kumcuoğlu            (Aydın)

20) Mustafa Kalaycı                   (Konya)

21) Yılmaz Tankut                     (Adana)

22) Cemaleddin Uslu                 (Edirne)

23) Ahmet Orhan                       (Manisa)

24) Alim Işık                              (Kütahya)

Gerekçe:

Son yıllarda uygulanan tarım politikaları sonucu, gıda sektöründe üretim, işleme ve dağıtımın giderek, çokuluslu şirketlerin eline geçmesi, küçük çiftçinin üretimde ve fiyatta söz sahibi olamamasına dolayısıyla milli gelir içinde aldığı payın gittikçe azalmasına yol açmıştır. Üretim teşviklerinin daha çok üreten büyük çiftliklere verilmesi de, küçük çiftçiyi zor şartlarda ve sosyal çöküntüler içinde bırakmıştır. Küçük çiftçi içinde bulunduğu zor şartlardan dolayı verimliliği arttırmak ve yüksek maliyetlerle baş edebilmek için, büyük şirketler ise daha yüksek kâr amacıyla, modern tarım dediğimiz tarıma yönelmiştir. Bu uygulamalar sonucu, tarım alanlarının kullanım biçimi ve yoğun girdi kullanımı, verim potansiyelini arttırmış gibi görünse de, zararlı kimyasalların birikimi ve yeraltı sularına karışımı, gibi olumsuzluklar, sürdürülebilir toprak verimliliğini ve doğal dengeleri tehlikeye sokarak toprak ya-pısının bozulmasına yol açmaktadır. Modern tarımda uygulanan kimyasal ilaç ve gübreler ile büyüme-gelişmeyi düzenleyiciler(hormonlar) nedeniyle, son yıllarda gıda maddelerinde sağlığa zararlı kalıntılarla karşılaşma riski olduğu, değişik kanallarla sık sık bilim adamları tarafından dile getirilmektedir. Bu spekülasyonlardan dolayı, Üreticiler, bazen ürünlerini pazarlama sıkıntısı yaşamakta ve ürünler çürümeye mahkûm edilerek en başta çiftçilerimiz mağdur olmaktadır.

Hayvansal ürünlerde antibiyotik ve hormon kalıntıları, bitkisel gıdada, işlenmiş ürünlerde, sularda kimyasal gübre ve ilaçların kalıntıları, tüketiciyi endişelendirmektedir. Sağlıklı bir çevrede yaşamak ve sağlıklı gıdaya ulaşmak, sağlıklı beslenmek insanın en temel anayasal haklarından bir tanesidir.

Günümüzde çokuluslu şirketlerin yönetimine giren dünyada, maalesef bir kısım siyasiler ve onların medya ve toplumsal uzantıları, dünyanın piyasalarla ve para kurlarıyla işlediğini düşünür olmuşlar ve bu düşüncelerini topluma da dayatmaya çalışmaktadırlar. Gözünü bu şekilde karartanlar, doğal zenginliklerini ve kırsal kültürünü kaybeden toplumların, başta ülke güvenliği ve gelecek nesillerin güven içinde yaşama hakkı olmak üzere insanı var eden değerleri farkına varmadan kaybettiklerini maalesef görememektedirler.

Bugün maalesef, geçmişin çok verimli topraklarında yaşayan birçok ülke insanı, arazilerinin ve doğal kaynaklarının bir kısım gelişmiş ülkeler tarafından geçmişte sömürülmesi sonucu açlık çekmektedir. Gelecekte ülkemizin de bu durumlara düşmemesi için, Üretimde toprak, su, hava, canlı arasında süregelen doğal işlevler göz önünde bulundurulmalı ve toprağın verimlilik ve sürdürülebilirliğini esas alacak yöntemler araştırılıp geliştirilmelidir.

Yukarıda açıklanan sorunların çözümü ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi için "Tarımda ve teknolojide kullanılan kimyasalların doğal yaşam zinciri üzerine yaptığı etkilerin araştırılması" amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

4.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, doğal tohumculuğun durumunun tespit edilmesi ve sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1020)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gerekçesini ekte sunduğumuz, ülkemizdeki en önemli sektörlerden bir tanesi olan tarımın temel ana maddesi olan tohumun, gelecekte güvenli bir şekilde elde edilerek üretimin kimseye bağlı kalmadan yapılabilmesi, "Ülkemizdeki doğal tohumculuğun durumunun tespit edilmesi ve sorunlarının araştırılması" amacıyla alınması gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi için, Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince, Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Mümin İnan                          (Niğde)

2) Mehmet Şandır                     (Mersin)

3) D. Ali Torlak                        (İstanbul)

4) Sabahattin Çakmakoğlu        (Kayseri)

5) Emin Haluk Ayhan               (Denizli)

6) Kamil Erdal Sipahi               (İzmir)

7) Behiç Çelik                           (Mersin)

8) Reşat Doğru                         (Tokat)

9) Ahmet Bukan                       (Çankırı)

10) Beytullah Asil                     (Eskişehir)

11) Recep Taner                        (Aydın)

12) Mehmet Günal                    (Antalya)

13) Hasan Özdemir                   (Gaziantep)

14) Osman Durmuş                  (Kırıkkale)

15) Kadir Ural                          (Mersin)

16) Necati Özensoy                  (Bursa)

17) Hüseyin Yıldız                   (Antalya)

18) Mehmet Zekai Özcan          (Ankara)

19) Zeki Ertugay                       (Erzurum)

20) Ertuğrul Kumcuoğlu           (Aydın)

21) Mustafa Kalaycı                 (Konya)

22) Yılmaz Tankut                    (Adana)

23) Cemaleddin Uslu                (Edirne)

24) Ahmet Orhan                      (Manisa)

25) Alim Işık                             (Kütahya)

Gerekçe:

Konunun uzmanı birçok bilim adamının yayınlarına göre ülkemizde, 2009 yılı sonu itibarıyla, tarımının toprakla birlikte en temel belirleyici öğesi tohumculuğun % 90'dan fazlasının yabancı firmaların eline geçtiği ifade edilmektedir. Uluslararası Tohum Ticareti Federasyonu (FIS) tahminlerine göre, ülkemiz tarımında planlı ve sistemli tohumculuk faaliyetleri ile, her yıl yerel ticarete konu olan tohumluk ve dikim materyalinin parasal değeri yaklaşık 2,5-3 milyar doları bulmaktadır. Ülkemizde, seralarda yetiştirilen sebzeler için kullanılan tohumluğun tamamına yakınının hibrit olduğu ve birkaç ülkeden ithal edildiği bilinmektedir.

Konuya duyarlı Bilim adamlarına göre; "Doğal şartlarda yetişen bir domatesin tohumundan, fıtri kanunlara göre yeniden bir domates elde edilmesi gerekirken; "melez azmanı" olarak genetik çalışmalar ve suni seleksiyonla fıtratın dışına çıkarılan "hibrit tohumdan elde edilen ve normal görüntü gösteren domates bitkisinin tohumu toprağa yeniden ekildiğinde ikinci nesil bitki ve meyveler ilk nesille aynı özellikleri göstermemektedir. Sonraki nesiller de bir öncekiyle benzeşmemekte ve birkaç nesil sonra domatesle uzaktan yakından alakası olmayan bir bitki ile karşılaşılmaktadır." Dolayısıyla Hibrit bitkilerden alınan tohumların ekilmesiyle aynı özellikler görülmediğinden, hibrit tohumlukların her yıl yenilenme mecburiyetleri vardır. Son yıllarda, Hibrit tohumların yüksek verim düzeyi nedeniyle yerli çeşitlere alternatif olarak gösterilmeye başlanması ve teşvik edilmesi sonucu, geçmiş yıllardan bu güne kadar, Türkiye'de tohumundan yeniden aynı bitkiyi elde edebileceğimiz yerli çeşitlerin neredeyse kalmadığı ifade edilmektedir. Günümüzde, sera dışında açıkta yapılan üretimlerde de hibrit çeşitlerin kullanımının giderek arttığı göz önüne alınırsa gelecekte ülkemiz tarımı tamamen birkaç ülkenin insafına terk edilmiş olacaktır.

Son yıllarda uygulanan tarım politikaları sonucu, Ülkemiz tarımı ve çiftçisi gittikçe zayıflatılarak gıda güvenliğinde, zirai ilaçlarda, kimyasal gübrede ve bunların girdilerinde, özellikle hibrit tohumlarda gittikçe dışarı bağımlı kılınmış, doğal tohumları piyasadan kaybettirilerek, adeta biyoemperyalist kıskacına sokulmuştur.

Tohumlukların, tarımsal verimlilik ile üretim miktarının artırılmasında ve üretim maliyetinin düşürülmesinde en önemli faktörlerden bir tanesi olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak gelecekte tarımımızın korunması ve ülkemizin kimseye muhtaç kalmadan gıda güvenliğimizin garanti altına alınması şarttır. Bu sebeple Devletin ilgili kurumları, hiç zaman kaybetmeden Ülkemizdeki Ari çeşitlerin elde kalanlarının tespitini yaparak, bunların zarar görmesini engelleyici koruma alanlarını oluşturmalı ve bu tohumların çeşitliliğini arttıracak politikalar geliştirerek, ülkemizde doğal tohumculuğun devamını sağlayacak gerekli tedbirleri almalıdır.

Yukarıda açıklanan sorunların çözümü ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi için "Ülkemizdeki doğal tohumculuğun durumunun tespit edilmesi ve sorunlarının araştırılması" amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.

BAŞKAN – Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım:

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (2/858) esas numaralı Kanun Teklifi’nin havale edildiği komisyonlarda 48 saat geçmeden görüşülebilmesi için tavsiyede bulunulmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu’nun 04.02.2011 Cuma günü (bugün) yaptığı toplantısında, Siyasi Parti Grupları arasında oybirliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu Maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                              Oktay Vural

                                                                                                                    İzmir

                                                                                                   MHP Grup Başkan Vekili

Öneri:

2/858 Esas numaralı “31.02.2006 Tarihli Ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin” 04 Şubat 2011 tarihinde havale edildiği komisyonlarda 48 saat geçmeden görüşülebilmesi için tavsiyede bulunulması önerilmiştir.

OKTAY VURAL (İzmir) – Lehinde Sayın Başkan.

BAŞKAN – Lehte Sayın Oktay Vural.

Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, bilindiği gibi, bu torba yasanın -işte çorba yasa, ne denilirse bilmem, adını nasıl koymak lazım, onu bilemiyorum gerçekten- görüşülmesi süreci hem Komisyonda uzadı ve Komisyonda uzadıktan sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda da uzunca bir süre alıyor. Dün yapılan görüşmelerde, özellikle emeklilerin maaşını almasında sıkıntılarla karşılaşıldı yani ocak ayı, mesela, maaşlarını zamlı alamadılar. Şubat ayı maaşlarını, hiç olmazsa zamlı bir şekilde, hem ocakla birlikte alabilmelerini temin etmek gerekir.

Milletvekillerimiz “Ne zaman alacaklar?” diye sordu, Sayın Bakan da orada, “Emeklilere de yeni yılda maaşlarının zamlı olarak verilebilmesi için bu kanunun çıkması lazım.” dedi, “Eğer gerçekten anlayış gösterirseniz, bu kanunun çıkmasını kolaylaştırırsanız, emeklilerimize, ocak ayındaki farklarla beraber olmak üzere zamlı maaşlarını verme imkânına sahip olacağız.” diye ifade etti.

Biz de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, emeklilerimizin bir an önce maaşlarını alması için, bu torba yasa konusundaki görüşmelere bağlı kalmaksızın bir kanun teklifi verdik. Bu kanun teklifimiz de komisyonlara Sayın Başkan tarafından havale edilmiştir. Bu kanun teklifiyle de doğrudan doğruya, AKP’nin yani Hükûmetin emeklilere öngördüğü aynı hükümlerin bir an önce ayrılarak kanunlaşmasını temin etmek istiyoruz. Aslında Milliyetçi Hareket Partisi olarak emeklilere verilen bu zammın yeterli olmadığını da düşünüyoruz ama bütün buna rağmen Hükûmetin istediği şekilde, emeklilerin bir an önce zamlı maaşlarına kavuşması için bir öneri getirdik, kanun teklifi. Kanun teklifi doğrultusunda da bir an önce komisyonlarda görüşülmesi için, kırk saat içerisinde görüşülmesini de temin etmek için hemen bugün komisyonun bunu gündeme almasını istiyoruz ve gündeme aldığı takdirde de biz de bu kanun teklifi üzerinde herhangi bir konuşma da yapmayacağız. Gruplar arasında bir anlaşma olduğu zaman, komisyon başkanı olacak, komisyondaki milletvekillerimiz de bununla ilgili teklifi hiç geciktirmeksizin, konuşmadan geçireceğiz. Meclis Genel Kuruluna hemen, ivedilikle Danışma Kuruluna getireceğiz. Bugün hemen bununla ilgili, kanunlaşmasını temin etmek, emeklilerin de bir an önce maaşını almasını temin etmek amacıyla bu teklifi yerine getiriyoruz. Ve Sayın Bakanın bu ifadesi karşısında da ben de Genel Kurulda diyordum ki: “Kanun teklifini getiriyoruz,  geçmeden komisyonda, kırk sekiz saati geçmeden de Genel Kurulda kanunlaştıralım.” diye ifade ediyoruz. Bugün bu müjdeli haberi emeklilerimize vermiş oluruz. Ne yaparız? Torba yasadan da bunu -madde metninden- çıkartırız, bunu hemen bitiririz. Dolayısıyla, Sayın Bakanı da “emeklilerin maaşını bu torba yasanın kanunlaşmasının sonuna ertelemesi” gibi bir mazeretten de kurtarmış oluruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak arzumuz ve isteğimiz, bu paket içerisinde emeklilere verilen imkânları hemen şimdi kanunlaştıralım, ayrıştıralım ve bu yolla emeklilerin bir an önce bu zamlı maaşlara kavuşmasını temin edelim, önerimizin amacı ve hedefi budur. Sayın Bakan da, eğer, bu konuda gerçekten samimi ise, bu torba yasada yer aldığını ifade edip buradaki görüşmelerden dolayı bu emeklilerin maaşlarını almasının uzadığını iddia ediyorsa, biz de açık çek olarak diyoruz ki: “Gelin, bu kanun teklifini hemen komisyonda bugün görüşelim. Genel Kurulda da kırk sekiz saat geçmeden görüşülmesini temin etmek suretiyle emeklilerimize bir müjde verelim.” Milliyetçi Hareket Partisinin Grup önerisi budur. Umarım, değerli milletvekilleri, hemen bunu temin ederiz ve bu konuda tartışmalara girmeden, birtakım spekülasyonlara girmeden bunu temin ederiz.

Bundan sonraki çalışma dönemi içerisinde beşinci bölümün sonuna kadar tamamlanması, beşinci bölümden sonra da, gerçekten, polislerimizin beklediği, bu, özellikle askerlik yapmayla ilgili bir kanun kabul edildi, bunu da hemen bugün geçiririz. Burada biz mutabakat içerisinde olduğumuzu ifade ediyoruz. Gerçekten, polislerimizin askerlik hizmetini yapmış olma konusunda getirilen bu öneriyi, teklifi, biz de kabul ediyoruz, destekliyoruz. Bugün, inşallah, bunu da hayırlı bir şekilde temin ederiz. Hem emeklilerimizi hem de polislerimizi bu konuda müjdeli bir haberle hafta sonunu geçirmeye davet ediyorum. Bu konuda AKP Grubunun da önerisi vardır, bitimine kadar, polislerin askerlik mesleğinden muaf sayılmasına ilişkin. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu öneriyi, açıkçası, hemen geçirilmesi konusunda da destekleyeceğimizi ifade ediyorum.

Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum. Arzım bu kadardır efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

Sayın Elitaş, önerinin aleyhinde, buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün akşam siyasi parti grup başkan vekillerimizin Sayın Meclis Başkan Vekilimizin başkanlığındaki yaptıkları mutabakat çerçevesinde bugün Türkiye Büyük Millet Meclisine tüm siyasi partilerimizin, AK PARTİ Grubu hariç olmak üzere, grup önerisi vermemeleri konusunda bir uzlaşma hasıl oldu. Sadece Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi verecek, grup önerisinde de pazartesi günü çalışma takvimi ortaya konulacak ve daha önceki aldığımız karar gereğince, bugün şu bölümün bitimine kadar, salı günü öbür bölümün bitimine kadar diye aldığımız karar gereğince aslında normal şartlar altında cuma günü yedinci bölümün bitimine kadar gelmemiz gerekiyordu. Fakat çalışmaların çeşitli şartlar altında ve muhalefet partisi milletvekili arkadaşlarımızın her madde üzerinde verdikleri önergeler doğrultusunda sabah saat üçe kadar, dörde kadar çalışmamıza rağmen maddeleri bitirme, programımızı bitirme imkânımız bulunamamıştı.

Tekrar ediyorum, değerli grup başkan vekillerimizin aldıkları centilmenlik anlaşması gereğince bütün siyasi partilerimiz grup önerisi vermeyecekler, biz de bu çalışma programını yapacaktık. Bugün Meclis Başkan Vekilimizin başkanlığında yaptığımız Danışma Kurulunda Cumhuriyet Halk Partisi ile Barış ve Demokrasi Partisi verdikleri grup önerilerini yaptığımız anlaşma gereğince geri çektiler ama Milliyetçi Hareket Partisinin Sayın Grup Başkan Vekili “Dün Sayın Bakana verdiğimiz soru, emeklilere verilecek maaşın bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesinin sağlanması amacıyla dünkü verdiğimiz ve tutanaklara geçen konunun hayata geçirilmesi amacıyla bu grup önerisini vereceğiz.” dediler. Biz de birer ikişer dakika, bu konuyla ilgili görüşlerimizi beyan etmek üzere, grup önerilerinde lehte ve aleyhte konuşuyoruz.

Aslında Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği grup önerisine itiraz etmemiz mümkün değil çünkü torba yasa tasarısı içerisinde zaten bu madde mevcut. Kendileri de ifade ettiler, torba yasa tasarısı içerisindeki mevcut maddeyi aynen kanun teklifi olarak bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sundular. Meclis Başkanlığı da -Meclis Başkan Vekilinden aldığımız bilgi çerçevesinde- bugün havale etmiş.

Aslında, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi ve 36’ncı maddesi gereğince bu Danışma Kurulu önerisinin gündeme alınmaması gerekir. Bakınız, 36’ncı madde kırk sekiz saatlik süreyi ifade ediyor. İkinci fıkrasında da “Danışma Kurulunun tavsiyesi veya bir kanun tasarı veya teklifinin tümünün veya belli hükümlerinin komisyona geri alınması veya geri verilmesi hâllerinde, yukarıdaki fıkrada yazılı süre kaydına uyulmayabilir.” diyor. Birinci fıkrada kırk sekiz saatlik süreyi söylüyor.

Değerli arkadaşlar, şu anda Milliyetçi Hareket Partisinin kanun teklifi gelen kâğıtlar kısmında da yayınlanmadı, gelen kâğıtlar kısmında yayınlanmış olsa, bu teklif Danışma Kurulunda oy birliğiyle alındığı takdirde bu gündeme gelebilir. Bugün Meclis Başkanlığının bu grup önerisini, tavsiyesini, Danışma Kurulunun tavsiyesi olmadan bu grup önerisini gündeme alması, açıkçası, başka bir siyasi partinin kırk sekiz saat geçmeden, Danışma Kurulunun ortak imzasına ihtiyaç kalmadan, grup önerisi getirerek kırk sekiz saatlik süreyi aşmasına fırsat vermek gibi bir düzenlemeyi, bir içtihadı oluşturma noktasında da açıkçası bir ön açma durumu ortaya çıkıyor.

Biz Danışma Kurulunda bunları izah etmeye çalıştık. Başkanlık Divanına bu konuyu intikal ettirdik. “Bakınız, bir gelenek oluşturacaksınız, bir içtihat oluşturacaksınız.” dedik. Danışma Kurulunun, 19’uncu maddede sayılmayan, 36’ncı maddedeki hükmüne aykırı bir hareketle, “89’uncu maddedeki tekriri müzakereyle ilgili kısım hariç olmak üzere” diye bize Başkanlık Divanı oraya paralel bir şekilde söyledi ama açıkçası bundan sonra, kırk sekiz saat geçmeden ve gündemde basılıp dağıtılmadan, yayınlanmadan, herhangi bir konuyu, herhangi bir siyasi partinin buraya getirip grup önerisiyle oylama imkânını verme noktasına geliyor diye düşünüyorum. Ümit ediyorum, diliyorum, Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini şu andan itibaren çeker, böyle bir içtihadın oluşmasına fırsat vermemiş olur diye kendilerine ifade ediyorum.

Gelelim ikinci kısma. Değerli arkadaşlar, bakınız, bizim geçen hafta aldığımız Danışma Kurulunda bugün yedinci bölümün bitimine kadar çalışma kararını almıştık. Salı günü sekizinci bölümün bitimi, çarşamba gün de dokuzuncu bölümün bitimi idi. Yani dokuzuncu bölümün bitimi demek, torba yasa tasarısının tamamının Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli milletvekilleri tarafından onaylanması anlamına gelecekti. Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği teklif gelen kâğıtlarda yayınlanacak ve İçişleri Komisyonu ya da Plan Bütçe Komisyonu, hangi komisyonumuz, buna, Meclis Başkanlığı havale ederse gündem oluşturacak, gündem oluştururken Plan Bütçe Komisyonu Başkanımız diğer siyasi partilerle görüşecek, onlar da kabul edecekler ve ancak bunu salı ya da çarşamba günü görüşme imkânımız olacak. Ben diyorum ki: Gelin, teklif ediyorum, madem emeklilerle ilgili bu kadar hassas davranıyorsunuz, bir an önce bu yasa tasarısının çıkıp emeklilerimizin 15’inden önce bu maaşlarını almasını istiyorsunuz. Verdiğiniz önergelerde diyorsunuz ki: “50’inci maddede geçen ‘şart’ ifadesinin “koşul olarak değiştirilmesi” diye önergeler verip burada konuşuyorsunuz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Çok ciddi önergeler veriyoruz, çok kapsamlı önergeler veriyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Gelin, bugünkü yaptığımız o anlaşma gibi, çok kapsamlı, tek kelimelik önergeler vermek yerine, bugünkü yaptığımız anlaşma gibi gelin bu tasarının tamamını bitirelim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Bizim önergelere hiç bakmadığınız anlaşılıyor.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Salı gününü de kalmadan, biz, emeklilerimizin maaşını bir an önce verme mutluluğunu, gururunu, huzurunu hep birlikte yaşamış olalım diye ifade ediyorum.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Yani “Lokomotifte ısrar ediyoruz.” diyorsunuz Sayın Grup Başkan Vekili, yani bonbona devam, bonbon şekerine devam.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlar muhalefet partilerinin verdiği önergeler içerisinde muhakkak ki dikkate alınacak önergeler de var ama özellikle ilk 60 maddeyle ilgili verilen önergeler hep tek kelimelik önergeler.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Hani iki dakika konuşacaktın Sayın Elitaş?

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, teklif ediyorum, muhalefet partisi grup başkan vekillerimize söylüyorum, emeklilerle ilgili hepimiz hassasiyet içerisindeyiz. Eğer öyle bir meselemiz varsa bugün bitirelim, olmazsa pazartesi günü bitirelim bu kanun tasarısını. Zaten normal şartlar altında o kanun tasarısı basılıp...

OKTAY VURAL (İzmir) – Hodri meydan...

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Yani lokomotifte ısrar ediyorsunuz. Emekli maaşları lokomotif olsun!

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -  ...Sayın Cumhurbaşkanının imzasıyla torba tasarının zamanı aynı olduğundan dolayı, biz bu önergeye karşı olduğumuzu ifade ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Tabii, aslında, Sayın Elitaş biraz önce şeyi söyledi, bu Danışma Kurulu kararı, 36 filan... Bunlarla ilgili konular hiç Danışma Kurulunda görüşülmedi. Hiç bu konuda bir tane kelime etmedi Sayın Elitaş. Getirin tutanakları, getirin tutanakları... Bir tane kelime etmedi. Diyor ki: “Bunlardan bahsettim.”

Bakın Sayın Başkan “Bekleme süresi havale tarihinden itibaren kırk sekiz saat sonra başlar.” diyor. Ben de diyorum ki kırk sekiz saat sonra başlamasın. Neresi İç Tüzük’e aykırı?

İkincisi, tavsiyesiyle ilgili, diyor ki: “Danışma Kurulunun tavsiyesi üzerine azaltılabilir.” 19’uncu maddede diyor ki: “İç Tüzükte Danışma Kurulunun tespitine, teklifine veya görüş bildirmesine bağlanmış olan konularda siyasi partiler öneri verebilir.” Dolayısıyla, Başkanlığın bu konuda yaptığı uygulama kırk sekiz saat geçmeden... Ki daha önce de yapıldı bunlar, grup önerisi yapıldı. Ben diyorum ki açık ve samimi, Komisyon Başkanı burada, hemen yapalım, bitirelim. Bugün bu bölümün bitiminde hemen bu kanun teklifini de bitiririz, emeklilere de müjde veririz. Gelin, bu müjdeyi mahrum ettirmeyin emeklilerimizden.

Bunu arz ediyorum. Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Genel Kurulun, Danışma Kurulunun tavsiyesiyle ilgili hiçbir konu grup önerisi olarak bugüne kadar benim hatırladığım kadarıyla gelmemiştir. Şu andaki gelen, gelen kâğıtlar kısmında yayınlanmayan bir konunun görüşülmesi de ilk defa olmaktadır. Şu anda Başkanlık Divanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bir içtihat oluşturmaktadır. Başka siyasi partilerin bu konuyla ilgili gelen kâğıtlar kısmında yayınlanmamış bir kısmı da gündeme almasına fırsat oluşturmaktadır. Ben bunu sadece tavsiye ediyorum. Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili eğer önergesini geri çekerse içtihat oluşmasına fırsat vermemiştir diye ifade ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Önergeyi destekleyin. Boş verin, emeklilerin ızdırabından zevk almayın. Ne lüzum var?

BAŞKAN – Grup Başkan Vekillerimizin konuşmaları tutanaklara geçmiştir.

Grup önerisinin lehinde Yalova Milletvekili Sayın Muharrem İnce.

Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Başbakan söz verdi. O sözü bir an önce yerine getirsin diye uğraşıyoruz.

RECEP KORAL (İstanbul) – Teşekkür ediyoruz.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Tabii, mantık aynı olunca Sayın Elitaş, pek bir şey değişmiyor, tıpkı referandumda olduğu gibi. İçinde, referandumun düzgün maddeleri var mı? Var.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Hepsi düzgün.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Zehir var mı? Var. Bu torba da aynı. Bu torbada da bizim desteklediğimiz maddeler var ama karşı çıktıklarımız da var.

Şunu söyleyeyim: Bu torbada ne yok, önce ona bakmak lazım. Bu torbada çek mağdurları yok, kredi kartı mağdurları yok, çiftçinin Ziraat Bankasına olan borçları yok, esnafın Halk Bankasına olan borçları yok. Bunlar yok, bunları koysaydınız, bunları da destekleyecektik.

Şimdi, emeklilerimizin maaşlarının ne zaman zamlı alınacağı… Tabii ki bir an önce alsınlar, biz destekliyoruz ama bu desteğimiz şu anda partinin grup başkan vekili olarak kürsüye çıkıp da şu anda bu desteğimizi belirtmiyorum ki ben. Bizim arkadaşlarımız bütçe görüşmelerinde -bunun asıl çözüm yeri, asıl başlangıcı bütçedir- bunun önergesini verdiler. AKP bunu reddetti. Daha sonra yine Grup Başkan Vekilimiz Sayın Hamzaçebi’nin bu konuda kanun teklifi var. Hemen getirin yapalım, artı, yine bu torba yasa görüşülürken Komisyon üyesi arkadaşlarımızın “60 lirayı 100 lira, yüzde 4’ü yüzde 10” teklifleri var, Komisyonda bunu reddettiniz. Genel Kurulda yine önergelerimiz var. “Yüzde 4’ün yüzde 10, 60’ın 100 lira” olması şeklinde burada da önergelerimiz var. Biz bunu çok çeşitli defalar dile getirmişiz. Biz hemen ne gerekiyorsa, en acil nasıl yapmak gerekiyorsa, yirmidört saat içinde, kırk sekiz saat içinde, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak emeklilerimizin bir an önce zamlı maaşlarına kavuşmalarına seviniriz. Bütün desteğimiz, bütün grubumuzun desteği emeklilerimizle birliktedir.

Değerli arkadaşlar, yine, bir başka konu, tabii ki, bugün, polislerin askerlikle ilgili sorunlarının çözülmesi. Bu konuda desteğimizi belirttik ama şunu da söylemek zorundayım burada: Bu yetmez. Doktorlar da bu ülkede kamu hizmeti yapıyorlar ve mesleğini yapıyorlar. Öğretmenler için de bu geçerli, belki başka meslek grupları için de geçerli. Bu düzenlemelerin devam etmesini, diğer meslek grupları için de geldiğinde bu konuda desteğimizi vereceğimizi şimdiden belirtmiş olayım.

Ve emeklilerimizle ilgili durum şu sayın milletvekilleri: 10 milyon emekli var bu ülkede. Bunların 8 milyon 300 bini 825 liranın altında maaş alıyor. Yani 6 Ocak 2011 tarihinde TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre 825 lira yoksulluk sınırıdır. 10 milyon emeklinin 8 milyon 300 bini 825 liranın altında alıyorsa bu konuda ciddi bir problem var demektir. Siz, her ne kadar bu tasarının içerisinde, az önce de söylediğim gibi, çiftçiyi, esnafı, çek mağdurlarını, kredi kartı mağdurlarını katmasanız da söz vermenize rağmen, her iki bakanın da söz vermesine rağmen, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçmesini yapmasanız da, bu torbanın içine koymasanız da biz emeklilerimize yapılacak olan iyileştirmelerin bir an önce, hiç beklemeden yapılması için var gücümüzle yanınızdayız diyorum, hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Grup önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.

Diğer öneriyi okutuyorum:

2.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 04.02.2011 Cuma günü (bugün) yaptığı toplantıda, siyasi parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                            Mustafa Elitaş

                                                                                                                  Kayseri

                                                                                              AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

Bastırılarak dağıtılan ve Gelen Kağıtlar listesinde yayımlanan 610 ve 609 Sıra Sayılı Kanun Tasarılarının 48 saat geçmeden gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 3 ve 5 inci sıralarına, 608, 569, 570, 572, 573, 592, 593, 594, 595, 591, 596, 597, 598, 600, 601, 602, 603, 604 ve 605 sıra sayılı Kanun Tasarılarının ise bu kısmın 4, 6, 7, 8, 9, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23 ve 24 üncü sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun;

Haftalık çalışma günlerinin dışında 7 ve 14 Şubat 2011 Pazartesi günü de toplanarak gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işler kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;

7, 9, 10, 11, 14, 16, 17, 18, 23, 24 ve 25 Şubat 2011 Pazartesi, Çarşamba, Perşembe, Cuma  günlerinde saat 14.00'te toplanması,

15 ve 22 Şubat 2011 Salı günlerindeki birleşimlerde sözlü soruların görüşülmeyerek gündemin kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işlerin görüşülmesi,

04 Şubat 2011 Cuma günü (bugün) 608 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 608 sıra sayılı tasarının görüşmelerinin bu birleşimde tamamlanamaması halinde 05 Şubat 2011 Cumartesi günü saat 14:00'de toplanarak bu tasarının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

07 Şubat 2011 Pazartesi günü 569 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

08 Şubat 2011 Salı günü 570 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

09 Şubat 2011 Çarşamba günü 572 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

10 Şubat 2011 Perşembe günü 573 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

11 Şubat 2011 Cuma günü 535 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

14 Şubat 2011 Pazartesi günü 594 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

15 Şubat 2011 Salı günü 595 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

16 Şubat 2011 Çarşamba günü 591 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

17 Şubat 2011 Perşembe günü 596 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

18 Şubat 2011 Cuma günü 597 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

Çalışmalarına devam etmesi, bu birleşimlerde gece 24.00'de günlük programların tamamlanamaması halinde günlük programların tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesi,

22, 23, 24 ve 25 Şubat 2011 Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma günlerindeki birleşimlerde saat 23.00'e kadar çalışmalarını sürdürmesi,

610 ve 609 Sıra Sayılı Kanun Tasarılarının, içtüzüğün 91 maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetvellerdeki şekliyle olması önerilmiştir.

609 Sıra Sayılı

Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve

Anayasa Komisyonları Raporları (1/991)

BÖLÜMLER                               BÖLÜM MADDELERİ                         BÖLÜMDEKİ

                                                                                                                      MADDE SAYISI

1. BÖLÜM                                   1 ila 16 ncı maddeler                                16

2. BÖLÜM                                   17 ila 37 nci maddeler

                                                     (Geçici Madde 1 Dâhil)                           22

                                                     TOPLAM MADDE SAYISI                  38

610 Sıra Sayılı

Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve

Adalet Komisyonu Raporu (1/994)

BÖLÜMLER                               BÖLÜM MADDELERİ                         BÖLÜMDEKİ

                                                                                                                      MADDE SAYISI

1. BÖLÜM                                   1 ila 10 uncu maddeler                             10

2. BÖLÜM                                   11 ila 15 inci maddeler

                                                     (13 üncü Maddenin 1. Fıkrasının (a)

                                                     ve (b) bentleri ile 2. Fıkrası ve

                                                     Geçici 1,2 ve 3 üncü Maddeler Dâhil)     10

                                                     TOPLAM MADDE SAYISI                  20

BAŞKAN – Mustafa Bey, AK PARTİ’nin grup önerisini okuttum, lehinde konuşacak mısınız?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayır efendim, konuşmayacağız.

BAŞKAN – Aleyhte, Sayın Oktay Vural…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Ara verelim Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) – Başkanım, beş dakika ara verelim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati: 15.08


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

 AK PARTİ Grubunun grup önerisinde bir düzeltme olmuştur, yeniden okutuyorum:

Öneri:

608, 569, 570, 572, 573, 592, 593, 594, 595, 591, 596, 597, 598, 600, 601, 602, 603, 604 ve 605 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın 3, 6, 7, 8, 9, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23 ve 24 üncü sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun;

Haftalık çalışma günlerinin dışında 7 ve 14 Şubat 2011 Pazartesi günleri de toplanarak gündemin Kanun Tasarı Ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan işlerin görüşülmesi;

4 Şubat 2011 Cuma günü 606 Sıra Sayılı Tasarının 5. Bölümünün tamamlanmasını müteakip 608 Sıra Sayılı Tasarının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalara devam olunması, çalışmaların tamamlanamaması halinde 5 Şubat 2011 Cumartesi günü saat 14.00'te toplanarak 608 Sıra Sayılı Tasarının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesi,

7 Şubat 2011 Pazartesi saat 14.00'te; 9 ve 10 Şubat Çarşamba ve Perşembe günleri saat 13.00'te toplanması,

7 Şubat 2011 Pazartesi günü 606 Sıra Sayılı Tasarının 6. Bölümünün; 8 Şubat 2011 Salı günü 606 Sıra Sayılı Tasarının 7. Bölümünün; 9 Şubat 2011 Çarşamba günü 606 Sıra Sayılı Tasarının 8. Bölümünün; 10 Şubat 2011 Perşembe günü 606 Sıra Sayılı Tasarının 9. Bölümünün tamamlanmasına kadar çalışması, çalışmaların tamamlanmaması halinde 11 Şubat 2011 Cuma günü Tasarının görüşmelerinin tamamlanmasından sonra gündemin Kanun Tasarı Ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan işlerin görüşülmelerine devam olunması,

Önerilmiştir.

                                                                                                            Mustafa Elitaş

                                                                                              AK PARTİ Grup Başkan Vekili

BAŞKAN – Söz talebi? Yok.

Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 

Sayın milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Adalet Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim

BAŞKAN - Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen 5 üyelik için Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay, Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay, Eskişehir Milletvekili Hüseyin Tayfun İçli, Hatay Milletvekili Fuat Çay ve İzmir Milletvekili Ahmet Ersin aday gösterilmişlerdir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile benzer mahiyetteki 59 kanun teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağı’nın; Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın; Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın; Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)(x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Sayın milletvekilleri, geçen birleşimde İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının dördüncü bölümünde yer alan 85'inci maddesi kapalı oturumda kabul edilmişti. Kapalı oturumlardan sonraki görüşmelerde en son 90’ıncı madde kabul edilmiştir.

Evet, şimdi 91’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi oktuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 91 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Erkan Akçay                      Mustafa Kalaycı                          Mehmet Günal

                  Manisa                                  Konya                                       Antalya

        Emin Haluk Ayhan                                                                       Oktay Vural

                  Denizli                                                                                      İzmir

"Madde 91- 4760 sayılı Kanunun 7/A maddesinde yer alan "2710.19.41.00.11, 2710.19.41.00.18, 2710.19.45.00.11, 2710.19.45.00.12 ve 2710.19.49.00.11 G.T.İ.P. numaralı" ibaresi, "2710.19.41.00.11, 2710.19.41.00.13 ve 2710.19.45.00.12 G.T.İ.P. numaralı" olarak ayrıca 12 maddesinin 2'inci fıkrasının a bendinde yer alan "her bir mal itibarıyla en yüksek vergi tutarının yarısına kadar artırmaya" ibaresinin "her bir mal itibarıyla yeniden değerleme oranı kadar arttırmaya" şeklinde değiştirilmiştir."

                                         

(x) 606 S. Sayılı Basmayazı 26/01/2011 tarihli 53’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Danıştay Dava Daireleri Tüketici Dernekleri tarafından yeniden değerleme oranının % 2,2 olmasına karşın Bakanlar Kurulu Kararı ile Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli I sayılı listede yer alan ürünlerden alınan maktu vergi tutarlarının % 10'un üzerinde artmasının iptali için açılan davada vermiş olduğu 2010/52 esas sayılı yürütmeyi durdurma kararında 2009 ve 2010 yılında haksız arttırılan ÖTV'lerin iptali ve haksız alınan ÖTV'lerin iadesine karar vermiştir. Bu kanunda yapılan düzenleme ile bu durum düzeltilmeye çalışmakta, Hükümet yargı kararlarını by-pas etmek için ÖTV Kanununa ekli listeleri bu tasarı ile yeniden düzenlemektedir.

Danıştay kararının gerekçesinde yer alan "Anayasanın 73 üncü maddesinin 4 üncü fıkrasının gerekçesinde, Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin; vergi yükünün muaflık ve istisnaların reel olarak zamanla düşmesini engellemek üzere verildiği ve amaç kanunda gösterilen unsur içinde kalması gerektiğidir." ibaresidir. Bu ibare ile hükümetin vergi oranlarını düzenlerken hukuk devleti ilkelerini çiğnediği anlaşılmaktadır. Hükümet ÖTV'de Danıştay'ın bu kararını bu Kanunla by-pas etmek istemektedir. Ancak aynı kararın bir uzantısı olarak harçlar ve damga vergisi başta olmak üzere Bakanlar Kurulu Kararı doğrultusunda arttırılan bütün vergilerde benzer durum ortaya çıkacaktır.

Yapılan düzenlemeyle Özel Tüketim Vergisi Kanunun 12 nci maddesinin 1 inci Fıkrasının a bendi, Anayasanın 73 üncü maddesinin 4 üncü fıkrasının gerekçesinde belirtilen Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin; vergi yükünün muaflık ve istisnaların reel olarak zamanla düşmesini engellemek üzere verildiği ve amaç kanunda gösterilen unsur içinde kalması amaçlanmıştır ifadesi ile paralel hale getirilmiştir.

BAŞKAN – Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

92’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısı'nın 92 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                      Mustafa Kalaycı                          Mehmet Günal

                          Manisa                                  Konya                                       Antalya

                Emin Haluk Ayhan               Kamil Erdal Sipahi                          Oktay Vural

                          Denizli                                    İzmir                                          İzmir

Madde 92- 4760 sayılı Kanunun Geçici 5 inci maddesinde yer alan "2710.19.61.00.11, 2710.19.61.00.19, 2710.19.63.00.11, 2710.19.63.00.19, 2710.19.65.00.11, 2710.19.65.00.19, 2710.19.69.00.11 ve 2710.19.69.00.99 G.T.İ.P. numaralı" ibaresi "2710.19.61.00.11, 2710.19.63.00.11, 2710.19.65.00.11 ve 2710.19.69.00.11 G.T.İ.P. numaralı" olarak; aynı maddedeki "2710.19.41.00.11, 2710.19.41.00.18, 2710.19.45.00.11, 2710.19.45.00.12 ve 2710.19.49.00.11 G.T.İ.P. numaralı" ibaresi ise "2710.19.41.00.11, 2710.19.41.00.13 ve 2710.19.45.00.12 G.T.İ.P. numaralı" olarak ve 7 nci maddenin 2 nci fıkrasının a bendinde yer alan "malûl ve engelliler" ibaresinin "malûl ve engelliler ile sakatlık derecesine bakılmaksızın gaziler" olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Sipahi, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkan, size ve yüce Meclisimize saygılar sunuyorum.

606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 9’uncu maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz aldım.

Değişiklik önergemiz değerli gazilerimizle ilgilidir. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz bu değişiklik önergesi, malul ve engelliler ile sakatlık derecesine bakılmaksızın tüm gazilerimizin binek otomobili alırken özel tüketim vergisi (ÖTV)’den muaf tutulmaları yani ÖTV ödememeleri için verilmiş bir önergedir.

Devletimiz ve yüce milletimiz için, şanlı bayrağımız için canını ortaya koymuş muharip gazilerimiz bu ve benzeri her hak ve imkâna layıktır. Bu vesileyle tüm gazilerimize Milliyetçi Hareket Partisi adına en iyi dileklerimi sunuyorum, hayatta olmayanlara rahmet diliyorum.

Şimdi de muharip gazilerimizin diğer bazı önemli sorunlarına bu vesileyle değinmek istiyorum. Bu konudaki bilgileri benimle paylaşan ve şimdi gündeme getireceğim konularda beni bilgilendiren İzmirli gazilerimize, şube başkanı Kıbrıs gazisi Sayın Mehmet Gökmen başta olmak üzere, selamlarımı sunuyorum.

Maalesef, yasalarımızda şehit ve gazilik kavramlarının yeterli bir tanımı yapılmadığından, İstiklal Savaşı, Kore, Kıbrıs şehit ve gazilerimiz ile ülkemizin bölünmez bütünlüğü uğruna şehit ve gazi olanlar arasında yasal birtakım farklılıklar vardır. Bu yasal farklılıklar maddi farklılıklar hâline de dönüşmektedir.

Bana mektup gönderen İzmirli muharip gaziler şöyle demişler: “Sayın milletvekilleri, 1968 tarihli 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun ile İstiklal Savaşı, Kore Savaşı ve Kıbrıs Barış Harekâtı’na katılan gazilere maaş bağlanmıştır. Sosyal güvenlik kurumlarını ilgilendirmeyen yani bir kurumda çalışmayan gazilere 6/2/2007 tarih ve 5595 sayılı Kanun gereğince aylıklarının on altı yaşından büyük işçilere uygulanan otuz günlük net asgari tutar esas alınarak -ki dul eşler için bu tutarın yüzde 75’i esas alınmaktadır- ödeme yapılmaktadır. Muharip gazilerimize verilen bu maaşın tutarı 1 Ocak 2011 tarihi itibarıyla net olarak 629 lira 96 kuruştur, dul eşler için ise 472 lira 47 kuruştur. Sosyal güvencesi olan muharip gazilerin almış oldukları maaş ise gene aynı tarih itibarıyla net olarak 371 lira 90 kuruştur, dul eşler için biraz önceki örnekten gidersek bu tutarın yüzde 75’i esas alındığı için 278 lira 92 kuruştur. Anayasa’mızın 61’inci maddesine göre ‘Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul, yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.’

Anayasa’mızın 10’uncu maddesine göre, devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ‘Kanun önünde eşitlik’ ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır ancak sosyal güvencesi olan gaziler ile sosyal güvencesi olmayan gaziler arasında bu şeref aylığı bağlanmasından dolayı bir eşitsizlik meydana gelmiştir ki, sosyal güvencesi olan, olmayan şekilde siz, muharip gazileri nasıl bir tasnife tabi tutarsınız?” Bunu da ben yüce Meclisimizin takdirlerine sunuyorum.

İşte bu haksız tasniften dolayı ortaya çıkan fark tam 258 liradır yani sosyal güvencesi olmayanlar 258 lira diğerlerine göre fazla para almaktadırlar. Şeref aylığında bütün muharip gazilere eşit davranılması için mutlaka çalışma yapılmalıdır. Bu konuda yardım beklemekteyiz.

Yine, İzmirli gazilerimiz “Yazılı ve görsel medyada, sizlerin de malumatı olduğu üzere, muharip gazilerin yaşam koşulları ve ekonomik durumları iyi olmadığı için bazı muharip gazilerin intihar ettiği ve bazılarının da vefatlarından çok sonra cesetlerinin ücra köşelerde bulunduğunu muhakkak duyuyorsunuz ve okuyorsunuz.” diye hitap etmişler.

Muharip gazilerimizin büyük kısmının yetişkin evlatları -diğer bir sorun olarak- işsiz durumdadır. Bu husus da aile bütçesine yük getirmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarında muharip gazilerin çocuklarına da işe alınmada öncelik verilmesi hususunda yardım ve destek gerekmektedir.

Özet olarak, muharip gazilerimizin istedikleri, şeref aylıklarının eşit şekilde -sosyal güvencesi olan, olmayanlar arasında- verilerek bir haksızlığın ve ayırımın giderilmesi ve gazi çocuklarının işe alınmasına öncelik verilmesidir.

Sözlerime son verirken tüm gazilerimize en iyi dileklerimi iletiyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sipahi.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler… Kabul etmeyenler…  Kabul edilmiştir.

93’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın 93 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                    Abdullah Özer                       Harun Öztürk                         Nevingaye Erbatur

                           Bursa                                     İzmir                                         Adana

                   Ergün Aydoğan                   Mevlüt Coşkuner                  Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                        Balıkesir                                 Isparta                                       Malatya

                                                                   Enis Tütüncü

                                                                      Tekirdağ

"Madde 93- 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin birinci paragrafının sonuna aşağıdaki parantez içi hüküm eklenmiştir.

(Taşınmazların kaynak kuruluşlarca kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile bu varlıkların varlık kiralama şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma geri satışından doğan kazançlar için bu oran %100 olarak uygulanır ve bu taşınmazlar için en az iki tam yıl süreyle aktifte bulunma şartı aranmaz.)"

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 93 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                      Mustafa Kalaycı                          Mehmet Günal

                          Manisa                                  Konya                                       Antalya

                Emin Haluk Ayhan                  Hüseyin Yıldız                             Oktay Vural

                          Denizli                                  Antalya                                        İzmir

“Madde 93- 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin birinci paragrafında yer alan “% 75’lik” ibaresi “% 100’lük” olarak değiştirilmiştir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

606 sıra sayılı kanun tasarısının 93’üncü Maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Bengi Yıldız                          Nuri Yaman                               Akın Birdal

                         Batman                                    Muş                                      Diyarbakır

                 M. Nezir Karabaş                    Hamit Geylani                           Sebahat Tuncel

                           Bitlis                                   Hakkâri                                      İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Nezir Bey, buyurun.

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasa tasarısının 93’üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, sürekli, hem iktidar partisi hem muhalefet partileri toplumsal duyarlılıktan, hassasiyetten bahsediyorlar. Ben de bugün, insanlıktan yana nasibini almış tüm insanların, kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun herkesin karşı çıkması gereken, hassasiyet duyması gereken bir konudan bahsedeceğim, toplu mezarlardan.

Değerli milletvekilleri, bugüne kadar defalarca, bu Mecliste, faili meçhullerle ilgili, hakikatlerin araştırılmasıyla ilgili, toplu mezarlarla ilgili önergeler verildi ve birçoğu da iktidar partisi, adaletten yana olduğunu iddia eden iktidar partisi tarafından reddedildi. İlki 1989 yılında Nevala Kasaban’da, Kasaplar Deresi’nde, Siirt’te açığa çıkan, sonrasında Diyarbakır’da, Şırnak’ta, Batman’da açığa çıkan toplu mezarlar bugüne kadar kazıldı. En son, 5 Ocakta Mutki’de başlayan ve sonrasında diğer bir toplu mezarda da yapılan kazıyla 18 kişinin kemiği çıktı.

Değerli milletvekilleri, bu ülkede, daha önce bölgede görev yapmış komutanların, en son da Mutki’de de görev yapmış, “JİTEM’i ben kurdum.” diyen, “Birçok insanın kellesini aldım.” diyen, insanlık düşmanı, katil Arif Doğan’ın açıklamaları oldu ama maalesef, ne iktidar ne muhalefet ne bu ülkede “İnsanlıktan yanayım.” diyen diğer kesimler, “Hassasiyetim var.” diyen kesimler, bugüne kadar, bu kazılarla ilgili, toplu mezarlarla ilgili, toplu mezarlardan sonra yapılan açıklamalarla ilgili hiçbir değerlendirme yapmadı.

Sayın Başbakan Bosna-Hersek’e gitti, orada geçmişte yaşanan çok canice, tüm dünyayı gerçekten acıya boğan olaylarla ilgili değerlendirme yaptı ve oradaki vahşetle, oradaki ölümlerle, oradaki faili meçhullerle ve onları yapanlarla ilgili “Unutmadık, unutturmayacağız.” dedi. Biz de şunu söylüyoruz: Bu ülkenin Başbakanı, bu ülkenin iktidar partisi, bu ülkenin savcısı, hâkimleri, bu ülkenin muhalefeti, siyasetçileri, bölgede on yıllardır yaşanan ve sonrasında, yapan komutanlar tarafından televizyonlarda, gazetelerde itiraf edilen, en son da Arif Doğan tarafından Mutki’deki olayla ilgili  “Bir de kendilerine mezar mı yapacaktık?” diyen ve açıklamalarında, hem mahkemedeki ifadelerinde hem de televizyonlarda, gazetelerdeki beyanlarında nasıl kelleler aldığını, nasıl insanları öldürdüğünü söyleyen bir ülkede araştırma komisyonlarının oluşturulmasıyla ilgili, hakikatleri araştırma komisyonlarının oluşturulmasıyla ilgili, toplu mezarların açığa çıkarılması ve faillerinin açığa çıkarılmasıyla ilgili hiç kimseden çıt çıkmıyor, AKP de verilen önergeleri reddediyor.

Bitlis’te insanlar ayakta, insanlık onuru çöplüklerde. Mutki’de 18 insanın kemiği çöplükte çıktı. Bitlis’te çöplükte iki tane toplu mezar var. Hizan’da çöplükte toplu mezarlar var. İnsanların öldürüldüğü, bu devletin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü; valinin, emniyet müdürünün, belediye başkanının denetiminde gömüldüğü, Bitlis halkı tarafından bilinen bu olaylar siyaseti ilgilendirmiyor, Türkiye Büyük Millet Meclisini ilgilendirmiyor, Sayın Başbakanı ilgilendirmiyor, “Adaletten yanayım.” diyen AKP’yi ilgilendirmiyor ve bu konuda hiçbir açıklama yapılmıyor.

Toplumsal barıştan  bahsediyoruz. Değerli milletvekilleri, Bitlis’te, Diyarbakır’da, Şırnak’ta çocuklarımızın kemiği, bildiğimiz yerde, ayaklarımızın altında, gezdiğimiz yerde yatıyorken biz bu ülkede adaleti nasıl sağlayacağız? Mutki’yle ilgili bir açıklama yapılmadığı sürece, o gerçekler açığa çıkarılmadığı sürece, suçu, kimliği, yaptığı ne olursa olsun, toplu mezarlar nasıl kazıldı? Bunları kim yaptı? Bu araştırılmadığı sürece adaletten nasıl bahsedebiliriz? İnsanların suçu ne olursa olsun insanı toplu mezara gömmek Birleşmiş Milletler hukukunda ve Türkiye hukukunda insanlık suçu değil mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) – Bunları ne zaman araştıracağız? Ne zaman gündeme getireceğiz değerli arkadaşlarım? Bunlar açığa çıkmadığı sürece bu Parlamentoda adaletten bahsetmek, Parlamentonun yüceliğinden ve her şeyi açığa çıkarmasından bahsetmek mümkün değil.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karabaş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısı’nın çerçeve 93 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 “Madde 93- 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin birinci paragrafında yer alan “% 75’lik” ibaresi “% 100’lük” olarak değiştirilmiştir.”

                                                                                        Hüseyin Yıldız (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Yıldız, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 93’üncü maddesinde verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Komisyon Başkanının ve Sayın Bakanın katılmaması dolayısıyla o zaman önergeye destek vermeyeceğiniz anlaşıldığından ben de kendi konuşmamı yapmak durumundayım. Adalet ve Kalkınma Partisinin getirdiği Yeniden Yapılandırma Yasa Tasarısı, kamuya borçlu vatandaşlarımızın borçlarını yapılandırırken Haziran 2011’de yapılacak seçim fırsatçılığından yararlanma, yeniden iktidarınızı sağlama ve kamuda AKP zihniyetini tamamlama tasarısıdır. Adalet ve Kalkınma Partisinin dokuz yıllık iktidarında bu ülkeyi millet adına değil kendi zihniyetiniz adına yönetmektesiniz. Bu ülkeyi Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve küresel sermayenin istekleri ve çıkarları doğrultusunda yönetmektesiniz. Bu ülkeyi “Sen isteme, ben istediğim kadar veririm, onunla yetineceksin, aksi hâlde karışmam.” diyerek yönetmektesiniz. Toplumun tüm kesimlerini yoksullaştırıp yandaş sermayeyi zenginleştirerek yönetiyorsunuz.

Değerli AKP milletvekilleri, yolsuzluk rekorlarının kırıldığı iktidarınızda yandaşların yaptıkları yolsuzlukları görmemezlikten geliyor, hatta teşvik ederek yönetiyorsunuz. Hak isteme, itiraz etme özgürlüğünü engelleyip tüm bölücü faaliyetlerin önünü açarak, demokrasiyi ayaklar altına alarak yönetiyorsunuz. Esnafın, çiftçinin, toplumun diğer kesimlerinin sorunlarına çare üretmeden yönetiyorsunuz. Sağlığımızı antidepresyon ilaçlarının kullanımını artırarak, 500 milyon litre alkol tüketimini 2 milyar litreye çıkararak, cenazemizin yanına “Bir bebek cenazesi verelim, yetmedi, bir de bacak verelim.” diyerek ve milleti hasta ederek sağlığımızı yönetiyorsunuz. Ülkeyi gerilim boşaltma yöntemiyle yönetiyor, kendi geriliminizden kurtuluyor, vatandaş nasıl gerilirse gerilsin diye ülkeyi yönetiyorsunuz.

Başta Sayın Başbakan ve diğer AKP yöneticileri, Şeyh Edebali’den, Mevlânâ’dan, Hacı Bektaş Veli’nin nasihatlerinden bahsediyor ama hiç ders almadan ülkeyi yönetiyorsunuz. Devletler arası ilişkilerde diplomatik dilden yoksun açıklamalar yaparak, ülkemizi zor durumlara sokarak yönetiyorsunuz. Kendi ülkemizde yapılan demokratik talep ve gösterileri engelliyor, yasaklıyor, başkalarına akıl veriyorsunuz yani ele veriyorsunuz talkını, kendiniz yutuyorsunuz salkımı. Türk milletinin millî ve manevi değerlerini, Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen bölmek ve yıkmak istediklerini söyleyenleri serbest bırakarak, ödüllendirerek yönetiyorsunuz ülkemizi.

Sayın Başbakan İstanbul İl Başkanlığı yaptı, Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Hükûmet Başkanlığını yapıyor, şimdi de Türkiye Cumhuriyeti Başkanı yapabilmek için yönetiyorsunuz Türkiye’yi. Ülkeyi nereden nereye getirdiğinizle ilgili konuşmalarınızı dinleyince kendimi UFO görmüş gibi hissediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk milletine söz verdik; Adalet ve Kalkınma Partisini, 2002’de nasıl demokratik yollarla iktidara geldiyse, 2011’de yapılacak olan seçimlerde de demokratik yollarla iktidardan göndereceğimize dair bu millete söz verdik.

Değerli milletvekilleri, şimdiye kadar yaptığınız yapılandırmaların ve yapmayı planladığınız yeniden yapılandırmaların karşısında Türk milletinin ve Yüce Allah’ın bir hesabının olmadığını mı sanıyorsunuz? Sanıyorsanız yanıldığınızı er geç anlayacaksınız. Elbette Türk milletinin 2011’de yapılacak genel seçimlerde sizin yaptığınız yapılandırmalardan dolayı yapacağı yapılandırmayı da hesaba katmayı sakın ama sakın unutmayın diyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yıldız.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın 93 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                            Abdullah Özer (Bursa) ve arkadaşları

"Madde 93- 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin birinci paragrafının sonuna aşağıdaki parantez içi hüküm eklenmiştir.

(Taşınmazların kaynak kuruluşlarca kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile bu varlıkların varlık kiralama şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma geri satışından doğan kazançlar için bu oran %100 olarak uygulanır ve bu taşınmazlar için en az iki tam yıl süreyle aktifte bulunma şartı aranmaz.)"

BAŞKAN – Komisyon önergeye  katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Muharrem Bey?

MUHARREM İNCE (Yalova) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddenin daha düzgün hâle getirilmesi için işbu değişiklik önergesi verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

94’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın 94 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                    Abdullah Özer                          Gökhan Durgun

                         İstanbul                                   Bursa                                         Hatay

                    Harun Öztürk                    Nevingaye Erbatur                         Enis Tütüncü

                           İzmir                                    Adana                                      Tekirdağ

                                                           Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                       Malatya

"Madde 94- 5520 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan "ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden" ibaresi "Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketlerince ihraç edilen kira sertifikalarından" şeklinde değiştirilmiştir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 94 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                      Mustafa Kalaycı                          Mehmet Günal

                          Manisa                                  Konya                                       Antalya

                Emin Haluk Ayhan                                                                       Oktay Vural

                          Denizli                                                                                      İzmir

“Madde 94- 5520 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden” ibaresi “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikaları ile diğer menkul kıymetleri” şeklinde değiştirilmiştir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

606 sıra sayılı kanun tasarısının 94’üncü Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Bengi Yıldız                          Nuri Yaman                               Akın Birdal

                         Batman                                    Muş                                      Diyarbakır

                 M. Nezir Karabaş                    Hamit Geylani                           Sebahat Tuncel

                           Bitlis                                   Hakkâri                                      İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Geylani, buyurun efendim.

HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, AKP Hükûmeti, emekçilerin haklarını gasbeden torba yasa tasarısını “vergi affı” diye niteleyerek seçim öncesinde kamuoyunu kandırmaya yönelik bu durumdan nemalanmaya çalışmaktadır.

Ne yazık ki Hükûmetin seçim oyunları ve hesapları sadece bu torba yasayla sınırlı kalmıyor. Yüzde 10’luk seçim barajı hukuksuzluğu zaten en büyük seçim hilesi ve adaletsizliği olarak ortada durmaktadır. Bu da yetmiyormuş gibi, bölgede neredeyse hiç oy almadığı illerde başka hesaplar üzerinden oy çalma senaryoları peşindedir. Bakınız, AKP, 12 Eylül referandumunda neredeyse yüzde 100’e yakın bir oranla “boykot” diyen Hakkâri ve Şırnak halkına yeni oyunlar tezgâhlamaya devam ediyor. Hatırlayacaksınız, referandumun hemen ardından, Sayın Başbakan, İstanbul’da basın mensuplarıyla bir araya geldiği toplantıda “Hakkâri ve Şırnak’a ilişkin özel politikalarımız vardır.” demişti. Ardından bu iki ilimize İçişleri Bakanı jet hızıyla ziyaretler gerçekleştirmiştir. Daha sonra bu iki ilimizde, özellikle de Hakkâri’de, hâlen aydınlatılmamış, karanlıkta kalan çok sayıda olay gerçekleşti. Bu olaylarda çok sayıda yurttaşımız da ne yazık ki can verdi.

Senaryoların bir parçası olarak Hükûmete yakın bazı gazetelerde tamamen gerçek dışı ve psikolojik baskı amaçlı haberler yayınlandı. En maksatlısı da devamla sürdürülen ve tüm yerel yöneticilerin yalanlamalarına rağmen Hakkâri’nin başka illere göç verdiği yönündeki gerçek dışı haberlerdir. Daha sonra da Yüksekova ve Cizre’nin il yapılacağı yönünde Hükûmetin karar aldığı, bu karara Millî Güvenlik Kurulu ve askerin de sıcak baktığı yönünde haberler ortaya çıktı.

Değerli arkadaşlar, biz bu oyunun da farkına vardık ve burada iyi niyetin olmadığı, tamamen güvenlik amaçlı bir proje olduğunun altını çizerek toplumsal barışa hizmet etmeyeceğini ifade ettik ve bunun üzerine bu projenin ortadan kalktığı tekrar duyuruldu.

Değerli arkadaşlar, oynanan başka bir oyun ise Hakkâri ve Şırnak’ın nüfusunda yapılan oynamalardır. Hakkâri nüfusunda bir yılda 6.439 kişi, Şırnak’ta ise 9.500 kişinin azaldığını, göç ettiğini bildiriyorlar. Bakınız 2010 yılında Hakkâri’de hastanelerden alınan resmî kayıtlara, 1.800 kişi nüfus artışı olmuş, bu sayı -yine resmî rakamlara göre- Şırnak’ta 5.500 kişiyi bulmuştur. Tüm bu artışlara rağmen 2009 yılında 64.283 olan Hakkâri nüfusu nasıl oluyor da bir yıl sonra yani 2010 yılında 57.844 kişiye düşüyor? Doğrusu hayrete düşmemek elde değil. Nüfusun artması beklenirken, hastane raporları ortadayken bir yıl içinde ciddi anlamda azalmaya kimi inandırabilirler? Üstelik azalan 6.439 kişilik nüfusun tümü de erkeklerden oluşmaktadır. Ayrıca bu iki ilimizin nüfusu düşük gösterilerek belediye kişi başına ayrılan katkı payının düşürülmesi de amaçlanmaktadır. Kayıp olan nüfusla birlikte belediye gelirlerinde Hakkâri için ayda 120 bin TL, Şırnak içinse 150 bin TL kesilmektedir. Belediyelerin gelirlerini kısarak halkımız cezalandırılmak istenmektedir. Ayrıca kendilerine bir hileli seçim hesabı yapılmakta. Ama eskiden bütün yanlış hesaplar Bağdat’tan dönüyordu, şimdi Kahire’den, Tunus’tan ve başka başkentlerden dönüyor. Türkiye’deki tüm yanlış hesapların da halkımızın özgür iradesinden döneceğini bilmenizi istiyorum. Bu duygularla Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Geylani.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 94 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 94- 5520 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden” ibaresi “Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikaları ile diğer menkul kıymetleri” şeklinde değiştirilmiştir.”

                                                                                          Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Gerekçe efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan düzenleme varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikaları ile diğer menkul kıymetleri tevkifat kapsamına alınmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 94 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Madde 94- 5520 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan "ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden" ibaresi "Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık kiralama şirketlerince ihraç edilen kira sertifikalarından" şeklinde değiştirilmiştir."

                                                                                          Abdullah Özer (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Durgun konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Durgun, buyurun efendim.

GÖKHAN DURGUN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 94’üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergemiz hakkında söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bu değişiklik önergesi, 94’üncü maddenin daha düzgün ve anlaşılabilir bir hâle getirilmesi için verilmiştir. Bu kanun yürürlüğe girdiğinde kadınlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız daha çok sömürülecek, esnek çalışma biçimlerinden en çok kadınlar etkilenecek, ev ve bakım işlerini yapmaya zorlanan kadınlar ucuz iş gücü olarak kullanılacaktır. Sözleşmeli ve ücretli gibi esnek ve güvencesiz istihdam tüm kamu alanında yaygınlaşacaktır. Kamu emekçileri de başka kurumlara ödünç gönderilebilecektir. Norm kadro fazlası kamu emekçileri, ihtiyaç fazlası personel olarak 4/C’ye, yani kölelik çalışma durumuna geçirilecektir. Kamu emekçisi esnek çalışabilecek, geçici görevlendirmeyle altı aya kadar sürgüne gönderilebilecektir. Hak alma şartları zorlaşacaktır.

Bu yasayla gönüllü stajyerlik getirilmektedir. İşsizlikten kurtulmaya çalışan yüz binlerce genç, iş yerlerinin dayatmasıyla ücretsiz, kayıt dışı çalışmayı kabul etmek durumunda kalacaktır. Stajyerlik yapılabilecek yerler için işçi sınırı 20’den 5’e çekilmekte, böylelikle denetimin en az olduğu alanlar stajyerlerin sömürüsüne açılacaktır.

Yine, on altı-on sekiz yaş arasında çalışan 200 bine yakın gencin aldığı asgari ücret, geçim indirimi hariç, şu andaki 576 liradan 486 liraya düşecektir.

Değerli arkadaşlarım, işsizliğe, işçiye gelince kaynak yok çünkü artık yardım da parası olana yapılacak. Bu yetmiyor,  Hükûmet torba kanunun içine yeni teşvikleri de ilave etmiş durumda. Bu teşvikten faydalanan işveren aynı zamanda İşsizlik Fonu’ndan yeni aldığı işçi için teşvik alacak. İşveren sosyal güvenlik sistemine katkı vermekten muaf tutulacak, kaynak ise İşsizlik Fonu. Şirketlerden alınan vergilerde yapılan indirimlere aynı hızla devam edilecek.

Bu yasa çıkarsa on binlerce belediye ve il özel idaresi işçisi Millî Eğitim veya Emniyet teşkilatlarının taşra teşkilatına sürgüne gidecek, atandığı yerde beş gün içinde işe başlamazsa işini de kaybedecek. İhtiyaç fazlası bildirilen belediye beş yıl boyunca yeni işçi alamayacak, taşeronla anlaşacak, taşeronlaşma yaygınlaşacak, şirketler artık daha az kadrolu istihdamı tercih edecek. Esneklik artacak, uzaktan ve evden çağrı üzerine çalışma yaygınlaşacak. Turizm sektöründe denkleştirme süresi dört aya inecek. Bu uygulamayla çalışma saatleri artacak, fazla mesaiden kaynaklı haklar gasbedilecek. Engelliler çalışma yaşamından tecrit edilecek, iş yerleri denetimleri bakanlık memurlarına devredilerek yandaşlar için kuralsızlığa daha fazla göz yumulacak.

Hatırlarsanız, bu yasaya en çok karşı çıkan milletvekillerinden bir tanesi de AKP’nin görme engelli İstanbul Milletvekili Lokman Ayva’ydı. Hatta Ayva, bu kanunla ilgili Sayın Bakan Ömer Dinçer’in partiden ihracını dahi istemişti.

Bakın, ihraç gerekçesinde neler istemişti Sayın Ayva: “İcra ettiği Bakanlık vazifesini, etkileme imkânını kullanarak Türkiye Cumhuriyeti’nin özürlü vatandaşlarını dışlayacak, ayrımcılığa uğratacak mevzuat oluşturma teşebbüsünde bulunmak suretiyle partinin programına, insan hakları ve hukukun evrensel temel kural ve normlarına aykırı faaliyetlere katılmış, bizzat aykırı eylem ve işlemlerde bulunmuştur.” şekilde Sayın Bakan Dinçer hakkında ifadeler kullanmıştı. Bakan Dinçer ise bunları çok ciddiye almamış “Lokman bizim kardeşimizdir, muhtemelen duygusal bazı şeyler olabilir, bunların hepsi birbirimize nazlanmadan ibarettir.” şeklinde bu eleştirileri geçiştirmişti.

Değerli arkadaşlarım, işsizlik sigortasından faydalanacaksınız ama kendi cebinizden, emekli olacaksınız ama kendi cebinizden, primini de dışarıdan ödeyeceksiniz. Hükûmete sesleniyorum: Bu yasadan emek alanıyla ilgili düzeltmeleri çıkarın. Torba yasayı geri çekin. Sosyal taraflarla birlikte yeni bir taslak hazırlayın ve bundan sonraki düzenlemeleri, vatandaşlarımızı ve sendikalarımızı, sivil toplum örgütlerini dinleyerek, onlarla uzlaşarak gerçekleştirin.

Bu duygu ve düşüncelerle saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Durgun.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

95’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 95 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 95- 5520 sayılı Kanunun 32/A maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “%25’i” ve “%45’i” ibareleri sırasıyla “%60’ı” ve “%70’i” şeklinde değiştirilmiştir.”

          Mustafa Özyürek                     Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                 İstanbul                                   İzmir                                        Malatya

             Enis Tütüncü                       Abdullah Özer                        Nevingaye Erbatur

                 Tekirdağ                                  Bursa                                         Adana

           Ergün Aydoğan                                                                          Ahmet Ersin

                 Balıkesir                                                                                     İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 95 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 95- 5520 sayılı Kanunun 32/A maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “%25’i” ve “%45’i” ibareleri sırasıyla “%100’ü” ve “%100’ü” şeklinde değiştirilmiştir.”

                     Erkan Akçay                      Mustafa Kalaycı                          Mehmet Günal

                          Manisa                                  Konya                                       Antalya

                Emin Haluk Ayhan                                                                       Oktay Vural

                          Denizli                                                                                      İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe :

Yapılan düzenleme yatırımların arttırılması amacıyla teşvikin genişletilmesi hedeflenmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 95 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 95- 5520 sayılı Kanunun 32/A maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “%25’i” ve “%45’i” ibareleri sırasıyla “%60’ı” ve “%70’i” şeklinde değiştirilmiştir.”

                                                                                     Mustafa Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ersin, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET ERSİN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; sekiz günden beri çeşitli kanun tekliflerini de içeren ve çeşitli kanunların çeşitli maddelerinde değişiklik öneren torba yasa tasarısını görüşüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu kitabı tarttırdım, 1.666 gram ve 768 sahifeden ibaret bir tasarıyı, bir kanun tasarısını, kapsamlı bir kanun tasarısını görüşüyoruz ama ilgili komisyon üyelerinin dışında bu tasarıyı baştan sonuna kadar okuyup inceleyen hiçbir arkadaşımın olduğunu sanmıyorum.

RECEP KORAL (İstanbul) – Var, var!

AHMET ERSİN (Devamla) – Sanmıyorum.

Dolayısıyla, zaman zaman kulise çıkıyorsunuz, zaman zaman biz yoklama veya karar yeter sayısı istediğimiz zaman koşa koşa Meclise, Genel Kurula giriyorsunuz, oylarınızı verip tekrar çıkıyorsunuz. Dolayısıyla, değerli arkadaşlarım, böylesine temel bir yasa tasarısının yani Türkiye'nin geleceğinde önemli katkıları olacak olan bir tasarının görüşülmesini bu kadar kısa süre içinde, hem de gece yarılarına kadar çalışarak bu Meclisten geçirmenin çok da sağlıklı olmayacağı, olmadığı düşüncesindeyim.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, örneğin, kadın ve aileden sorumlu Sayın Bakan verilen önergelerin hepsine “Kabul etmiyoruz Sayın Başkan.” diyor. Yani sanki o önergeleri oturup okumuş gibi, sanki tasarıyı okumuş da, bu önergelerde bir yanlışlık var, bir hata var, bunu tespit etmiş de ona göre bir karar veriyor gibi, böyle bir tavır sergiliyor.

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Okumadığımı nereden biliyorsunuz?

AHMET ERSİN (Devamla) – Ama şunu söyleyeyim ben: Mesela kadın ve aileden sorumlu Sayın Bakan buradayken kendisine sormak isterim. Geçtiğimiz günlerde Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bir rapor yayınladı. Bu rapora göre 3 milyon 700 bin kadının okuryazar olmadığı tespit edilmiş yapılan araştırma sonucunda. Sayın Bakanın bundan haberi var mı, yok mu, bilmiyorum. Yine, istihdamın içinde olan 100 tane kadının 58’inin, yüzde 58’inin sosyal güvenlikten yoksun olduğunu tespit etmiş devletin kurumu. Sayın Bakanın bunlarla meşgul olduğunu ben sanmıyorum. Burada oturuyor işte gördüğünüz gibi ve verilen önergeleri hiç okumadan, içeriğinin ne olduğunun bile farkına varmadan, bilmeden “Kabul etmiyoruz Sayın Başkan” diye önergelere ret cevabını veriyor.

SONER AKSOY (Kütahya) – Sen çok mu biliyorsun?

AHMET ERSİN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısının 95’inci maddesi yatırımların teşvikini içeriyor. Bir itirazımız yok aslında, yani yatırımların teşvik edilmesine bir itirazımız yok ancak bizim de talebimiz bu teşviklerin biraz daha artırılması. Yani istihdam sorununun yaşandığı, işsizlik sorununun yaşandığı Türkiye’de, ülkemizde istihdamı genişletecek, işsizlere iş temin edilmesine imkân sağlayacak yatırımların daha fazla teşvik edilmesini istiyoruz. Yani verdiğiniz teşviklere bir itirazımız yok ama bunun daha da artırılmasını istiyoruz. O nedenle bu önergeyi verdik ve tabii ki sizlerden de destek bekliyoruz.

Ve Sayın Bakanın da, kadın ve aileden sorumlu Sayın Bakanın da kendi sorumluluğuyla bundan sonra daha fazla ilgilenmesini, kendi sorumluluk alanına giren hususlarla daha fazla ilgilenmesini…

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Söz istiyorum Sayın Başkan.

AHMET ERSİN (Devamla) – Geçtiğimiz aylarda, sanıyorum aralık ayında, biliyorsunuz bir kadın boşandığı eşi tarafından öldürüldü: Ayşe Paşalı. Ve bu kadın öldürüleceğini bilerek ilgili kurumlardan, mahkemelerden, polisten koruma istiyor. “Öldürecek beni eski eşim, beni koruyun.” diye defalarca başvurmasına karşın koruma altına alınmadığı için, korunmadığı için sokak ortasında eski eşi tarafından öldürüldü. Hatta daha öncesinde de öldüresiye dövüldüğü basına da yansıdı fotoğraflarıyla beraber ama ne hikmetse bu kadının, Ayşe Paşalı’nın öldürülmesine, maalesef, devletin kurumları, ilgili kişiler engel olamadılar. Sayın Bakan da seyretti olayı. Olaydan sonra, Ayşe Paşalı’nın ölümünden sonra “Canım beni eteğimden çekiştirmeyin.” diye şikâyet ediyor. Hem sorumluluğunun farkında değil hem görevini yapmıyor hem de eleştirilere karşı “Bana dokunmayın.” diye itiraz ediyor ve böyle bakanların elinde bu kadınların, Türkiye'de zaten eza, cefa çeken kadınların böyle anlayışla bu eza, cefadan kurtulması mümkün değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -  Teşekkür ediyorum.

AHMET ERSİN (Devamla) – Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

SONER AKSOY (Kütahya) – Hadi otur yerine!

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Sayın Bakanın kısa bir açıklaması olacak.

Buyurun Sayın Bakanım.

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Değerli milletvekilleri, biraz önce kürsüde konuşan Hatip, Bakanlığımın icraatlarıyla ilgili bir dizi açıklamada bulundu. Şu anda konuşulmakta olan torba yasasındaki çalışan kadınların özlük hakları ve kadının statüsüyle ilgili düzenlemelerden haberimin olmadığından söz etti.

Anayasa’nın değiştirilen 10’uncu maddesi çerçevesinde, 10’uncu maddeyle ilgili uyum yasaları Bakanlığım tarafından bürokratlarımızla birlikte hazırlanmıştır. Bu çerçevede, her aşamasında, bu hazırlanan yasaların her aşamasında, arkadaşlarımızla, milletvekili arkadaşlarımız ve sivil toplum kuruluşlarının da bu konudaki görüşlerini almak suretiyle Meclise gelen şekli verilmiştir tasarıların. Talihsizlik şu ki: Sayın Vekilimiz bunlarla ilgili Bakanlığımın herhangi bir bürokratı veya benimle ilgili bir görüşme yapmadan hakkımda fikir beyan etmesi, bunlarla ilgili herhangi bir dahlimin olmadığı şeklinde fikir beyan etmesi kendisinin acziyetinin bir ifadesidir diye düşünüyorum.

Yine, Kadının Statüsünün yayınlamış olduğu rapor Bakanlığımın her yıl Hükûmetimizin kadın çalışmalarına yönelik yapmış olduğu çalışmaların bir sonucudur. Bunu yine bütün sivil toplum kuruluşları ve ilgili bakanlıkların çalışmalarıyla beraber yürütürüz.

Biz iktidara geldiğimizde Türkiye’de kadın nüfusunun yüzde 16’sı okuma yazma bilmiyordu. Bizim düzenlemiş olduğumuz kampanyalar ve yapmış olduğumuz çalışmalarla kadın okuryazarlığı yüzde 98’lere çıkartıldı. Kendileri de, kendi partileri de bizden önce iktidardaydı, niye kadın okur- yazarlığının artırılması ve okumaz yazmaz kadınların sayısının azaltılması için kendileri bir çalışma yapmadılar, adım atmadılar? Ayrıca Türkiye’de şu anda okuryazar olmayan 4 milyon kadın nüfusun; 3,5 milyon kadın nüfusun yüzde 50’sinden fazlası, yani 2,5 milyonu altmış beş yaş üstündeki nüfustur. Yani artık öğrenme motivasyonunu kaybetmiş, herhangi bir eğitim kurumuna devam etme ihtimali olmayan nüfustur ama onun dışındaki 2,5 milyon olan nüfus için hâlâ yoğun olarak “Haydi kızlar okula”, “Baba beni okula gönder.” gibi kampanyalarla okuryazar olma oranını artırmaya yönelik çalışmalarımız devam etmektedir.

Kendilerinin kadınların statüsünü iyileştirmek adına daha iyi önerileri, icraatları, çalışmaları varsa buyursunlar getirsinler, biz hepsini konuşmaya açığız.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

AHMET ERSİN (İzmir) – Türkiye'nin şanssızlığı sizin bakan olmanızdır. Sizin, kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı olmanız Türkiye'nin şanssızlığıdır.

BAŞKAN – 96’ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 96. maddesinin 6 nolu ikinci fıkrasının madde metninden çıkartılarak son fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                        Mehmet Günal                       Emin Haluk Ayhan

                           İzmir                                   Antalya                                      Denizli

                     Erkan Akçay                            Alim Işık                              Mustafa Kalaycı

                          Manisa                                 Kütahya                                      Konya

"Ancak, ilgili teşebbüs veya kuruluş tarafından yapılan talebin gerçek olmayan belge ve işlemlere ilişkin tutarları da içerdiğinin tespiti halinde, gerçek olmayan belge ve işlemlere ilişkin olup Hazine tarafından teşebbüs veya kuruluşa ödenmiş bulunan tutar Hazine Müsteşarlığı tarafından, söz konusu ödemenin yapıldığı tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun çerçevesinde gecikme zammı oranında faiz uygulanarak tahsil edilir ve gerçek olmayan belgeleri hazırlayanlar ve işlemleri gerçekleştirenler hakkında kanuni takibat yapılır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 96 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                         İstanbul                                   İzmir                                        Malatya

                     Enis Tütüncü                       Abdullah Özer                             Şevket Köse

                        Tekirdağ                                  Bursa                                      Adıyaman

"Madde 96- 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

5. Kamu iktisadi teşebbüslerine bu madde uyarınca verilen görevlerden doğan ve teşebbüs kayıtlarına göre gerçekleşen görev zararları, ilgili teşebbüs tarafından yapılacak ödeme talebine istinaden, Hazine Müsteşarlığı bütçesinde yer alan ilgili harcama tertiplerine gider kaydedilerek ödenir. Bu ödemeler, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 35 inci maddesi hükümlerine tabi değildir.

6. Bakanlar Kurulu Kararları kapsamında üretilen şekerin Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'nin özelleştirme programına alındığı tarih itibarıyla sözleşmesi ve bağlantısı yapılmış olan dâhilde işleme rejimi kapsamındaki satışlarıyla ihracatından doğan görev zararları Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. tarafından yapılacak ödeme talebine dayanılarak, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'nin kayıtları esas alınarak, Hazine Müsteşarlığı bütçesinde yer alan ilgili harcama tertiplerine gider kaydedilerek ödenir. Bu ödemeler de, 5018 sayılı Kanunun 35 inci maddesi hükümlerine tabi değildir.

7. Hazine Müsteşarlığınca görev zararı kapsamında yapılan ödemeler, bu maddede öngörülen usule uygun olarak incelenir. İnceleme sonucunda hesaplanan tutar ile Hazine Müsteşarlığı bütçesinden yapılmış bulunan ödemeler arasında fark bulunduğunun tespit edilmesi halinde karşılıklı yükümlülükler faizsiz olarak yerine getirir. Ancak, ilgili teşebbüs veya kuruluş tarafından yapılan talebin gerçek olmayan belge ve işlemlere ilişkin tutarları da içerdiğinin tespiti halinde, gerçek olmayan belge ve işlemlere ilişkin olup Hazine tarafından teşebbüs veya kuruluşa ödenmiş bulunan tutar Hazine Müsteşarlığı tarafından, söz konusu ödemenin yapıldığı tarihten itibaren 6183 sayılı Kanun çerçevesinde gecikme zammı oranında faiz uygulanarak tahsil edilir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, bu önerge Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ ile ilgili bir önerge. Tabii, ihracattan dolayı Şeker Fabrikaları AŞ’nin uğradığı görev zararının hazine tarafından karşılanması gayet normal bir olay ama ben dikkatinizi Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’ye çekmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ eskiden Sanayi Bakanlığının gözetiminde ve bir şekilde kendi içeriğinde çalışan bir kurumdu. Daha sonra, bunu, Özelleştirme İdaresi kapsamına attınız, özelleştireceğiz diye.

Değerli milletvekilleri, dikkatinizi çekmek istiyorum, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’ye tek kuruşluk yatırım yapılmıyor. Bir fabrikada kırılan bir makineye tek kuruşluk yatırım, ödenek verilmiyor. Türkiye Şeker Fabrikaları yönetimi yıllardır çok başarılı bir şekilde yönetmesine rağmen Özelleştirme İdaresi Başkanlığı en küçük bir şekilde destek olmuyor. Ödeneği yok, yatırım olanağı yok, artık, Türkiye’de, şeker fabrikaları yavaş yavaş çöküyor arkadaşlar yani çalışamaz hâle getiriyorsunuz. Türkiye şeker fabrikalarında yaklaşık dört yıldır hiçbir yenilik yapılmıyor, hiçbir şekilde ilave yatırım yapılmıyor. Yaklaşık dört yıldır kendi kaderine terk etmişsiniz. Özelleştirme kapsamına aldık diye hiçbir yatırım yapmıyorsunuz. Kaderine terk ediyorsunuz ve bu fabrikaları çürümeye terk ediyorsunuz arkadaşlar, uyarıyorum. Bırakın, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ yönetimi ve bugüne kadar yıllardır cansiparane orada çalışan işçi arkadaşlarımız ve fabrikalar yönetimi bu işi çok iyi başarır ama onların da elinden her türlü olanağı aldınız, onların da hiçbir yetkisi yoktur.

Özelleştirme İdaresi üretmeyi bilmez, satmayı bilir. Özelleştirme İdaresi şeker üretimini nereden bilir arkadaşlar? Sen, bilmediğin konuda ahkâm keseceksin, Özelleştirme İdaresi, sen satmak üzere alacaksın, satamayacaksın…

Ya, bırakın bunu arkadaşlar ya! Satamıyorsan “Satamadım.” de mahrecine iade edin bari be! Mahrecine iade edin. Hayır, özelleştirme kapsamına verdiniz, orada çürütüyorsunuz. Fabrikalar çürüyor arkadaşlar. Hiçbir yatırım yapılmıyor,  tek çivi çakılmıyor, hiçbir ödenekleri yok.

Ben sizi buradan uyarıyorum: Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’nin yapacağı özellikle etil alkol konusunda çok büyük yatırımlar olmasına rağmen ama kimler bunu engelliyor? Özellikle petrol ürününün alternatifi olan etil alkol konusunda ama birileri… Etil alkol üretmek için  tesis  yapan Türkiye’de  iki  tane şeker  fabrikası  olmasına  rağmen -altını çiziyorum- Türkiye’de iki tane şeker fabrikası etil alkol üretiminin iznini ve yatırımını yapmasına rağmen, ama her ne hikmetse, bazı petrol baronları, yüzde 6 oranında rafineriler kullanma olanağına sahipken ama bunları kullandırmıyor ve Türkiye’de etil alkol üretimi yasaklanıyor arkadaşlar. Ben bunu da söylüyorum, birileri engelliyor. Bu ülke birilerinin ülkesi değil, bu ülke hepimizin ülkesi. Özelleştirme İdaresi artık şeker fabrikalarının yakasını bıraksın arkadaşlar. Kendi çalışanları, kendi mühendisleri, kendi yöneticileri çok başarılı bir şekilde burayı idare etti yıllarca ama her ne hikmetse Özelleştirme İdaresi yakasını bırakmıyor.

Yine, başka bir konu: Orada çalışan geçici işçiler var arkadaşlar, otuz senedir çalışıyor, yirmi senedir çalışıyor, yirmi beş senedir çalışıyor. Beş ay yirmi sekiz gün çalıştı diye bunları geçici işçi olarak almadınız. Bu insanların hakkını lütfen verin. Bunların çoğu emekli oldu, hepsi kala kala, arkadaşlar, çok az kişi kaldılar. Etmeyin tutmayın en azından bunların hakkını verin.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 96. maddesinin 6 nolu ikinci fıkrasının madde metninden çıkartılarak son fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                           Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

"Ancak, ilgili teşebbüs veya kuruluş tarafından yapılan talebin gerçek olmayan belge ve işlemlere ilişkin tutarları da içerdiğinin tespiti halinde, gerçek olmayan belge ve işlemlere ilişkin olup Hazine tarafından teşebbüs veya kuruluşa ödenmiş bulunan tutar Hazine Müsteşarlığı tarafından, söz konusu ödemenin yapıldığı tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun çerçevesinde gecikme zammı oranında faiz uygulanarak tahsil edilir ve gerçek olmayan belgeleri hazırlayanlar ve işlemleri gerçekleştirenler hakkında kanuni takibat yapılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Akçay…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Işık konuşacak.

BAŞKAN - Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; dün yapılan tartışmalı görüşmeler sonucunda içinde İngiliz şirketleri tarafından Türkiye’ye pazarlanan viski pazarlanması sırasında yapılan usulsüzlüklerden kaynaklanan cezaların Türkiye Cumhuriyeti devletine ödenmesine yönelik yapılandırmaların da yer aldığı “torba yasa” isimli tasarının 96’ncı maddesinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu madde de maalesef birçok tartışmayı gündeme getirecek çok önemli maddelerden birisidir. Bu madde özetle Türkiye Şeker Fabrikalarının özelleştirme programına alındığı tarih itibarıyla, yani 2001 yılından bu yana ortaya çıkan görev zararlarının Hazine Müsteşarlığı tarafından ödenmesini öngören bir fıkranın yer aldığı madde; ancak, yapılan usulsüzlüklerle ilgili, usulsüzlüğü yapan kişilerle ilgili bir cezalandırmanın olmadığı fıkranın yer aldığı madde. İşte bizim önergemiz, biraz önce bahsettiğim, hazine tarafından ödenecek görev zararını içeren fıkranın çıkartılmasını, ayrıca “Bu işlemlere sebep olanlar hakkında, gerçek olmayan belgeleri hazırlayanlar ve işlemleri gerçekleştirenler hakkında kanuni takibat yapılır.” ibaresinin diğer fıkraya eklenmesini öngörüyor. Umarım bunu, biraz sonra anlatacağım ve yaşanmış, somut örnekler üzerinden vereceğim bilgiler sonucunda kabul edersiniz diyorum.

Bu vesileyle, Türkiye’de özelleştirildiği tarihten bu yana değişik zamanlarda gerek Kütahya gerekse ulusal basın gündemine zaman zaman gelen Kütahya Şeker Fabrikasıyla ilgili bazı olayları burada detaylıca açıklamayacağım, onunla ilgili bizzat kendimin Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı müracaat sonucu başlayan yargı sürecinin sonucunu bekleyeceğim ama size bu konuda, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun Şeker Kurumu 2008 Yılı Raporu’ndan, bahsettiğim Kütahya Şeker Fabrikasıyla ilgili... Ki bu Fabrika, 2003 yılı Haziran ayında mahkeme kararıyla oluşturulan bilirkişi raporları sonucunda, o günkü değeri yaklaşık 266 trilyon lira olarak tespit edilmiş ancak 2004 yılında yapılan özelleştirmenin sonucunda yaklaşık onda 1 fiyatına özelleştirilmiş bir fabrikadır.

Söz konusu komisyon raporunun 29 ve 30’uncu sayfalarında, Kütahya Şeker Fabrikası AŞ’nin 6434 sayılı Şeker Kanunu ve Kurulun 136/1 sayılı Kararı’na aykırı işlemlerle ilgili olarak -özetle söylüyorum- “Kendisi için belirlenmiş pancar ekim alanları dışında pancar temin etmek üzere usulüne uygun olmayan, gerçeği saklama ve üçüncü tarafları yanıltmak amacıyla sözleşme düzenlemek, kurumu yanıltmak ve yanlış bilgi vermek nedeniyle 28/1/2008 gün ve 159 sayılı Karar’la 49.500 YTL, yine, 28/1/2009 gün ve 179 sayılı Karar’la 72.314 TL idari para cezası verilmiş, ayrıca kurulun 2/6/2009 tarih ve 188 sayılı kararıyla da C şekerini yurt içinde satması nedeniyle 24 milyon 288 bin 271,34 TL idari para cezası verilmiştir.” şeklinde raporda yer alan ibarelerin arkasından konuya ilişkin 21/7/2010 tarihli önergeme Sayın Maliye Bakanının verdiği cevapta “Bu söz konusu cezaların tahsil edilemediği, yargı süreci nedeniyle tahsilatının yapılamadığı, ayrıca, 2009-2010 pazarlama yılında da kendi ekim alanları dışından 46.936 ton pancar satın aldığının tespit edildiği ve bu nedenle de şirkete 10 milyon 488 bin 536,72 TL idari para cezası verildiği, yine bunun da yargı sürecinin devam ettiği” ifadesi vardır.

İşte, o tarihten bu yana özelleştirilmiş ya da bundan sonra özelleştirilmesi Danıştayın 13. Dairesince yürütmesinin durdurulması kararı verilen diğer şeker fabrikalarındaki bu tür ödemelerin de içine alınıp alınmayacağının belirli olmadığı bu düzenlemenin mutlaka önergemiz doğrultusunda değiştirilmesini talep ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

97’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 97. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "ve/veya" ibaresinin "ve" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                    Mehmet Günal                       Erkan Akçay                         Emin Haluk Ayhan

                         Antalya                                  Manisa                                       Denizli          

                  Mustafa Kalaycı                                                                         Oktay Vural

                          Konya                                                                                       İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 97 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Harun Öztürk                    Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                         İstanbul                                   İzmir                                       Malatya

                     Enis Tütüncü                       Abdullah Özer                             Şevket Köse

                        Tekirdağ                                  Bursa                                      Adıyaman

                                                                   Yaşar Ağyüz

                                                                     Gaziantep

 "Madde 97- 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 36 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

9. 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve bu Kanuna istinaden çıkarılan ikincil mevzuat uyarınca Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde izlenmesi gereken Hazine Müsteşarlığına ait hisseler ile ilgili işlemler; Merkezi Kayıt Kuruluşunca ve aracı kuruluşlarca tahsil edilen her türlü ücret, komisyon, vergi, resim ve harçtan istisnadır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddenin daha düzgün ve anlaşılır hale getirilmesi için işbu değişiklik önergesi verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın 97. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "ve/veya" ibaresinin "ve" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanun metninde ve/veya şeklinde yer alması mutad değildir, "ve" ibaresi yeterli olacaktır. Bu durumda hangi seçenek olursa olsun kapsama alınmış olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

98’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 98 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 54 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki cümlelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                     Bekir Bozdağ                     Orhan Karasayar                          Ertekin Çolak

                          Yozgat                                   Hatay                                         Artvin

                     Yılmaz Tunç                                                                            Ahmet Yeni

                           Bartın                                                                                     Samsun

"Maliye Bakanlığınca belirlenecek rayiç bedeli üzerinden Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların; kamu iktisadi teşebbüsleri, müesseseler ve bağlı ortaklıklara sermaye olarak konulmasına, ödenmemiş sermayelerine mahsup edilmesine veya sermaye artırımına ilişkin taahhütlerin karşılanmasında kullanılmak üzere mülkiyetlerinin bunlara devrine, ilgili kamu iktisadi teşebbüsünün talebi ve Hazine Müsteşarlığının görüşü üzerine Maliye Bakanı yetkilidir. Maliye Bakanlığınca bu taşınmazların mülkiyetlerinin devrini müteakip yapılması gereken diğer işlemler Hazine Müsteşarlığı tarafından yerine getirilir. Ayrıca, Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar, talepleri halinde, kuruluş amaçlarında kullanılmak üzere 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan harca esas değer üzerinden ve satış amacı dışında kullanılamayacağına dair tapu kütüğüne şerh konulmak kaydıyla bunlara doğrudan satılabilir veya bu taşınmazlar üzerinde ilk yıl için emlak vergisine esas asgari metrekare birim değerinin yüzde biri tutarındaki bedel üzerinden bunlar lehine pazarlık usulüyle sınırlı ayni hak tesis edilebilir ya da tarımsal amaçlı kiralamalarda ilk yıl için emlak vergisine esas asgari metrekare birim değerinin yüzde biri, diğer amaçlarla yapılan kiralamalarda ise yüzde ikisi tutarındaki bedel üzerinden pazarlık usulüyle bunlara kiralanabilir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı kanun tasarısının 98'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Ahmet Kenan Tanrıkulu             Nevzat Korkmaz                         Mehmet Günal

                           İzmir                                    Isparta                                       Antalya

                      Recep Taner                                                                            Erkan Akçay

                          Aydın                                                                                     Manisa

 Madde 98- 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 54 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"3. Kamu iktisadi teşebbüslerine ait işletmelerin atıl durumda bulunan varlıklarının genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ve diğer kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerine rayiç bedelin altında devri, teşebbüs yönetim kurulunun teklifi üzerine; devre konu varlıkların rayiç bedelinin 1.000.000 TL'nin altında olması durumunda ilgili Bakan'ın onayı, bu tutarın üzerinde olması durumunda ise ilgili Bakan'ın teklifi üzerine Yüksek Planlama Kurulu'nca alınacak karar ile gerçekleştirilir. 1.000.000 TL'lik tutar her yıl yeniden değerleme oranına göre artırılır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 98 inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                    Abdullah Özer                            Harun Öztürk

                         İstanbul                                   Bursa                                          İzmir

                     Şevket Köse                         Yaşar Ağyüz                             Enis Tütüncü

                       Adıyaman                              Gaziantep                                   Tekirdağ

                                                           Ferit Mevlüt Aslanoğlu                               

                                                                       Malatya

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 98’inci maddeyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım, bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, biraz önce okunan önergeler arasında iktidar grubuna mensup milletvekillerinin vermiş olduğu önergeyle ilgili usule ilişkin bir değerlendirmeyi bilgilerinize sunmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, iktidar grubuna mensup milletvekillerin vermiş olduğu önerge 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de değişiklik yapan 54’üncü maddeye bir fıkra eklenmesini öngörüyor. Bunun usule uygun olmadığını, İç Tüzük’e uygun olmadığını düşünüyorum çünkü mevcut 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ilgili maddesi KİT’lerle ilgili bir düzenleme ve şunu öngörüyor: KİT’lerin atıl durumda olan varlıklarının diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devrini düzenliyor ve buna ilişkin hükümler öngörüyor. Ancak, önergeyle buraya, ilgisi olmayan kanun hükmünde kararnameye eklenmesi düşünülen fıkra ise hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların KİT’lere devriyle ilgili.

Değerli milletvekilleri, hazinenin mülkiyetindeki taşınmazların değerlendirilmesine ilişkin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabul ettiği, 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı bir kanun var ve bu kanunun adı “Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”dur.

1’inci maddesi bu kanunun amacını hazineye ait taşınmaz malların daha kısa sürede ekonomiye kazandırılması ve Bakanlar Kurulu kararıyla satış kapsamına alınan hazineye ait taşınmaz malların satış işlemlerine ilişkin esas ve usulleri düzenlemektedir.

2’nci maddesi bu kanunla ilgili kurul ve komisyonları ve taşınmaz malların değerlerinin ne şekilde tespit edileceğine ilişkin hükümler içermektedir.

Yine 4’üncü maddesi doğrudan satışı düzenlemekte, 5’inci maddesi taksitle ödemeyi düzenlemektedir.

Söylediğim gibi, bu önergeyle 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 54’üncü maddesine bu fıkranın monte edilmesi doğru değildir, İç Tüzük hükümlerine uygun değildir ve görüştüğümüz torba tasarıyla ilgili olarak da yeni bir madde ilave edilmesi 4706 sayılı Kanun’a, Plan ve Bütçe Komisyonunun çoğunluğunun burada bu madde ilavesini kabul etmesi gerekir. Bir kere bu usule ilişkin eleştirilerimizi ve rezervlerimizi dikkatlerinize sunmak istedik. Eğer kabul ederseniz İç Tüzük’e aykırı bir işlem yapmış olursunuz.

Bir diğer konu ise, bu iktidar grubuna mensup milletvekillerinin önerisinde hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazların kamu iktisadi teşebbüslerine devrini öngörüyor ve bedele ilişkin hükümler var, kiralamaya ilişkin hükümler var, tarım arazisiyle ilgili olursa buna ilişkin hükümler var.

Değerli milletvekilleri, iktidar grubuna mensup milletvekilleri buraya çıkıp, Sayın Canikli özellikle, 1986 yılından bu yana özelleştirme politikasının bir devlet politikası olarak benimsendiğini ve iktidarlarının da bu politikayı, devlet politikasını sürdürdüklerini ifade etti ve bu çerçevede KİT’ler özelleştirme kapsamına alınıyor ve özelleştiriliyor. Bir taraftan biz KİT’leri özelleştirirken, bir taraftan hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlarının KİT’lere devrini öngören bir maddeyi buraya monte etmeye çalışırsak, ister istemez muhalefet olarak bizim de aklımıza şu soru gelir: Yani hazinenin ilgili kanun çerçevesinde taşınmaz mallarının satışını oradaki usullere göre yapmak varken niçin KİT’lere bunu aktararak iz kaybettirmeye çalışıyorsunuz? Çünkü burada özelleştirme hükümlerinin devreye sokularak hazinenin özel mülkiyetindeki arazilerinin daha kolay el değiştirmesi gibi bir niyet olabilir.

Buna katılmadığımızı da ifade ediyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı kanun tasarısının 98'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 98- 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 54 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"3. Kamu iktisadi teşebbüslerine ait işletmelerin atıl durumda bulunan varlıklarının genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ve diğer kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerine rayiç bedelin altında devri, teşebbüs yönetim kurulunun teklifi üzerine; devre konu varlıkların rayiç bedelinin 1.000.000 TL'nin altında olması durumunda ilgili Bakan'ın onayı, bu tutarın üzerinde olması durumunda ise ilgili Bakan'ın teklifi üzerine Yüksek Planlama Kurulu'nca alınacak karar ile gerçekleştirilir. 1.000.000 TL'lik tutar her yıl yeniden değerleme oranına göre artırılır.

                                                                             Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 98’inci maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum, öncelikle Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Kamu iktisadi teşebbüslerine ait olan işletmelerin atıl durumdaki varlıklarının genel yönetim kapsamında bulunan varlıklarının eğer diğer kamu idarelerine bedelsiz veya rayiç bedelin altında devri söz konusu olursa bununla ilgili bir düzenleme yapıyor ilgili madde. Bizim önergemiz, bu tasarıdaki maddenin devirlerinin ekonomik ve mali disipline göre daha bir çerçeve içerisine alınmasını düzenliyor ve bu durumun mevcut yasalar altında, mevcut yasalar içerisinde gözetilmesine yol açıyor.

Değerli milletvekilleri, Hazine Müsteşarlığımıza ait KİT Genel Müdürlüğünün en son 2009 yılındaki Kamu İşletmeleri Raporu’nda KİT’lerle ilgili çok çarpıcı ama oldukça da olumsuz olan tespitler var. Bu rapora göre, 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince KİT yöneticilerinin tedbirli bir tüccar gibi davranarak fiyatları serbest belirleme yetkisini haiz olmalarına rağmen, söz konusu hükümlerin uygulanmasında zaman zaman da bazı sorunların yaşanabildiğini ifade ediyor. Yine, bu raporda, işletmeler açısından en önemli kararların yatırım olduğu fakat bu yatırım kararlarının KİT yönetim kurullarında maalesef serbest olarak alınamadığı da vurgulanıyor.

Değerli milletvekilleri, öte yandan, KİT’lerin, görev zararı uygulamasında tahakkuk bazında mali bir kayba uğramakla beraber nakit bazda alacaklarını zamanında tahsil edememelerinin de mali sıkıntılarını arttıracağını yine bu raporda belirtiyor.

Şimdi, burada belki KİT’lerle ilgili birçok sorunu dile getirmek mümkün olabilecek ancak biz, önergemizin mahiyetini ve önemini belirtecek olan en önemli vurguyu, biraz önce de belirttiğim gibi, Hazine Müsteşarlığının KİT’lerle ilgili olarak yaptığı, biraz önce atıf yaptığım rapordan gene alıntı yaparak size getirmek istiyorum. “Nakit bazda alacakların tahsil edilememesi” hükmü bu raporun en çarpıcı tespiti değerli milletvekilleri. KİT’lerde böylesine sorunlar yaşanırken, varken, bizim, bu kurumlarımızın atıl duran varlıklarını bedelsiz olarak devretmeyi hiçbir zaman düşünmemiz gerekir diye belirtiyorum. Özellikle kamu iktisadi teşebbüsleri, bizatihi kanun gereği kâr etmek üzere kurulmuş olan işletmelerdir ve ellerindeki varlıkları bedelsiz olarak eğer devrederlerse kuruluş amaçlarına da aykırı davranmış olacaklardır. Çünkü o kuruluşların aktiflerini ve kârlılığını da bu durum olumsuz olarak etkileyecektir. Ayrıca, bu tip devirlerde, tasarıda da belirtildiği üzere, bakanların 10 milyon liralık yetkisi de oldukça yüksektir ve bu tutardaki bir imzaya bakanların geçmesi yanlış olacaktır.

Değerli milletvekilleri, tabii bakanlar, bu tip uygulamalarda gerekli kararları verebilmelidirler, böyle bir esnekliğin tanınması doğrudur. Zaten biz de önergemizde 1 milyon TL’yi bunun için bir alt sınır olarak tespit ettik. Zira, birçok varlık kâğıt üstünde, yerinde görülmeden, atıl tespiti yapılarak uygunsuzca devredilebilecektir.

Öte yandan, Yüksek Planlama Kurulunun bu konuda eskiden olduğu gibi karar mercisinde olması, devir olunacak varlığın değer tespitinde de daha gerçekçi rakamların ortaya çıkmasına sebep olabilecektir.

Değerli milletvekilleri, bu anlamda, iktidar grubunun mevcut tasarıdaki maddeyi daha da genişleten ve ekonomik, mali disiplini bozan önergesini de huzurunuza getirmek istiyorum. Bu önerge de gerçekten, mevcut durumu daha da çarpıcı hâle getirecektir ve karşısında olunması gereken bir önergedir.

Değerli milletvekilleri, kamunun varlığı hepimizin varlığıdır. Bu yüzden, verdiğimiz bu önergenin Genel Kurul tarafından destekleneceğini umut ediyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanrıkulu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 98 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 54 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki cümlelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                          Bekir Bozdağ (Yozgat) ve arkadaşları

"Maliye Bakanlığınca belirlenecek rayiç bedeli üzerinden Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların; kamu iktisadi teşebbüsleri, müesseseler ve bağlı ortaklıklara sermaye olarak konulmasına, ödenmemiş sermayelerine mahsup edilmesine veya sermaye artırımına ilişkin taahhütlerin karşılanmasında kullanılmak üzere mülkiyetlerinin bunlara devrine, ilgili kamu iktisadi teşebbüsünün talebi ve Hazine Müsteşarlığının görüşü üzerine Maliye Bakanı yetkilidir. Maliye Bakanlığınca bu taşınmazların mülkiyetlerinin devrini müteakip yapılması gereken diğer işlemler Hazine Müsteşarlığı tarafından yerine getirilir. Ayrıca, Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar, talepleri halinde, kuruluş amaçlarında kullanılmak üzere 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan harca esas değer üzerinden ve satış amacı dışında kullanılamayacağına dair tapu kütüğüne şerh konulmak kaydıyla bunlara doğrudan satılabilir veya bu taşınmazlar üzerinde ilk yıl için emlak vergisine esas asgari metrekare birim değerinin yüzde biri tutarındaki bedel üzerinden bunlar lehine pazarlık usulüyle sınırlı ayni hak tesis edilebilir ya da tarımsal amaçlı kiralamalarda ilk yıl için emlak vergisine esas asgari metrekare birim değerinin yüzde biri, diğer amaçlarla yapılan kiralamalarda ise yüzde ikisi tutarındaki bedeli üzerinden pazarlık usulüyle bunlara kiralanabilir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, Komisyon çoğunluğunun olması gerekir, Komisyon çoğunluğu olmadan… Bu ayrı bir madde ilavesidir, yeri de burası değil. Komisyon çoğunluğu olmadığı için bu maddeyi İç Tüzük uyarınca işleme alamazsınız.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Hayır Sayın Başkan, hiçbir aykırılık yok.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Bekir Bey, bu da benim görüşüm. Görüşümü açıklamakta haklıyım.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Ben de kendi görüşümü açıklıyorum.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Kabul ediyoruz.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önerge ile; Tasarının çerçeve 98 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 54 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına eklenmesi öngörülen cümleler ile; kamu hizmetleri için gerekli olmayan ve atıl durumda bulunan Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazların Maliye Bakanlığınca belirlenecek rayiç bedeli üzerinden kamu iktisadi teşebbüsleri, müesseseler ve bağlı ortaklıklara sermaye olarak konulmasına, ödenmemiş sermayelerine mahsup edilmesine veya sermaye artırımına ilişkin taahhütlerin karşılanmasında kullanılmasına; ilgili kamu iktisadi teşebbüsünün talebi ve Hazine Müsteşarlığının görüşü üzerine Maliye Bakanına yetki verilmek ve ayrıca bu taşınmazların, talepleri halinde, kuruluş amaçlarında kullanılmak üzere 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan harca esas değer üzerinden ve satış amacı dışında kullanılamayacağına dair tapu kütüğüne şerh konulmak kaydıyla bunlara doğrudan satılabilmesi veya bu taşınmazların üzerinde önergede belirtilen bedeller karşılığında bunlar lehine pazarlık usulüyle sınırlı ayni hak tesis edilebilmesi ya da bunlara kiralanabilmesine imkan tanınmak suretiyle, bu taşınmazların ekonomiye kazandırılmaları ve değerlendirilmeleri amaçlanmaktadır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı istiyorsunuz, tamam.

Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler…

Sayalım arkadaşlar…

Sayın milletvekilleri, elektronik cihazla oylama yapacağım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Var Sayın Başkan, uzatmayın, var var.

BAŞKAN – Arkadaşlar lütfen…

Oylama için iki dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 

99’uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

 Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 99. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                        Mehmet Günal                            Erkan Akçay

                           İzmir                                   Antalya                                      Manisa

                   E. Haluk Ayhan                                                                      Mustafa Kalaycı

                          Denizli                                                                                     Konya

Madde 99- 11/1/1954 tarihli ve 6219 sayılı Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 3- Bankanın merkezi Ana Sözleşmesinde yazılı olan yerdir. Banka yurt içi ve yurt dışında lüzum gördüğü yerlerde, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu hükümlerine göre şube açabilir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın 99 uncu maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                         İstanbul                                   İzmir                                        Malatya

                     Enis Tütüncü                       Abdullah Özer                             Şevket Köse

                        Tekirdağ                                  Bursa                                      Adıyaman

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yaşar Ağyüz

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 606 sayılı Yasa’nın 99’uncu maddesindeki değişiklik önergesi üzerinde söz al-dım. Bu madde, özellikle iktidar partisinin “Yahu siz ne diyorsunuz, işte çok iyi niyetli maddeler var, bu maddeleri biz toplumun yararına getirdik.” sözcüklerinin tam tersini ispat eden bir madde. Nasıl ki, deminki, hazine arazilerinin KİT’ler üzerinden peşkeş çekilmesini sağlayan bir madde idiyse bu da öyle. Vakıfları İstanbul’a taşımakla elinize ne geçecek? Vakıflar zaten banka, bu işlevini yerine getiriyor. Bir sürü aileyi perişan edeceksiniz, evinden, barkından, yuvasından edeceksiniz ve bölünmüş aileler yaratacaksınız.

Onun için bu torba yasayla, ilişiksiz bir sürü yasayı değiştirmeyi hedef-leyen AKP kendi sözleriyle çelişkiye düşmüştür. Torba yasayla ülkeyi idare etme alışkanlığını dört yıldır sürdüren AKP, bu yasayla tamamen duvara çarpmıştır. AKP, torba yasasıyla çalışma yaşamında birtakım hak gasplarını yaptığı gibi, özellikle ilgisiz bazı konularda da “bu fırsat bu fırsattır” diyerek değişiklik yap-maya yanaşmıştır. Bu, çok yanlış bir olaydır. Özellikle ülkeyi torba yasalar bütünüyle ilişkili ilişkisiz yasaları değiştirerek yönetme alışkanlığınız çok yanlış bir alışkanlıktır. Bu yoldan dönmeniz lazım ama dört ay kaldı, inşallah bundan sizi iktidar olma olanağından halkımız kurtarır ve siz de bu alışkanlığınızı tarihin çöplüğüne gönderirsiniz.

Şimdi, bakın, bu yasada sorun çözme mantığı içerisinde baktığımız zamanda, vatandaşın bankalara kredi kartı borcu, tüketici kredisi borcu var. Bunlara çözüm getiriyor mu? Getirmiyor.

Usta öğreticilerin sorunlarına çözüm getiriyor mu? Getirmiyor.

Özürlü değerlendirmesi var mesela, çok yanlış bir mantıkla yapılıyor. Bakın, siz “Özürlü maaşı verdik.” diye övünüyorsunuz. Engellilere devlet parası yardımı, yüzde 40-70 arası engelli olanlara 200, 70 ve üzerinde engelli olanlara 300 lira ancak bunun için aylık gelirinin 100 lirayı aşmaması gerekir. Değerli arkadaşlar, bu komik maddeyi ortadan kaldırmayı düşünmüyorsunuz. Siz, bugün, yoksulluk sınırının 850-900 lirayı bulduğu bir günde 150-200 lira maaşı özürlülere çok gördüğünüz gibi, 100 TL geliri olma şartına da bağlıyorsunuz.

Tabii bununla da bitmiyor sıkıntılarımız, sorunlarımız. Özellikle, siz bu tür yasalarla toplumun önünü tıkarken, bazı yapılan yanlışları da görmezlikten getirmeye çalışıyorsunuz. Mesela son günlerde ülkemizde neler oldu? Yine, darbe ve suikast çığırtkanlıkları başladı. AKP’nin ne zaman başı sıkışsa darbe ve suikast teorilerini toplumun önüne getirip toplumda mağdur rolünü, mazlum rolünü oynamaya çalışıyor.

Üç yıl önce olan bir olayı -yine Sayın Başbakan da tekrar etti- aydınlanmamış, doğrulanmamış olan bir olayı tekrar siz gündeme getiriyorsunuz. Bunlar yanlış şeylerdir, bunlardan medet ummayın.

Gümrükler delik deşik oldu. Sayın Başbakanın talimatıyla, soruşturma geçiren kişi Gümrükler Genel Müdürlüğüne getirildi. Gümrüklerin hesabını veren kimse yok. Ne oldu? Bunlar soruşturma geçirdiler, bunlar tek başına mı yaptılar bunları? Bunların arkasında kimler var? Niye bunlar aydınlatılmıyor?

Elâzığ Belediyesinde büyük yolsuzluk meydana çıktı, Kayseri Belediyesinde, Suvarlı Belediyesinde bugün, ama siz, muhalif partilerin küçük belediyelerinin suç duyurularını kale alıyorsunuz, dikkate alıyorsunuz, AKP’li belediyelerin bu tür yolsuzluklarını görmezlikten geliyorsunuz; bu çok yanlıştır.

Ayrıca, yine, günümüzde -dün yapıldığı gibi- “ileri demokrasi” adına insanların yürüyüş hakkını engelliyorsunuz, demokratik tepkilerini önlemeye çalışıyorsunuz. Bakın, geçen gün, Sayın Başbakanın da bulunduğu bir televizyon töreninde trompet sanatçısını, uluslararası ödül almış bir sanatçıyı polis gözaltına alıyor beş saat. Nedir bunun suçu? “Sen, ileri gençlik derneğinin üyesisin.” Gençler Erzurum’a yürümek istiyor, gitmek istiyor, Erzincan’da yolları kesiliyor. Bu, demokratlık değildir; bu, demokrasi anlayışı değildir. Siz bu bütünleşmiş yasaları çıkarırken esnafı her yerde ezen AVM, büyük alışveriş merkezleri yasasını dört yıldır getiremediniz. Bu kadar zor mu bu iş yani?

Emeklileri bahane ediyor Sayın Bakan. Emeklilerin yasasını -beş ay oldu Sayın Başbakan zamları açıklayalı- niye getiremediniz? Bahane arıyorsunuz ama bu bahaneler sizi kurtarmayacak.

Önergemize destek istiyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ağyüz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 99. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                          Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

Madde 99- 11/1/1954 tarihli ve 6219 sayılı Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 3- Bankanın merkezi Ana Sözleşmesinde yazılı olan yerdir. Banka yurt içi ve yurt dışında lüzum gördüğü yerlerde, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu hükümlerine göre şube açabilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Günal, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu maddede, Vakıfbank’ın taşınmasına ilişkin düzenlemeye altyapı hazırlayan ana sözleşmede yerinin belirleneceği düzenlemesi var, ona esas itibarıyla karşıyız. Ama asıl içinde daha garabet olan bir şey var, ona banka karar verir diye düşündük. Burada, sonraki maddede, çıkarılmasını istediğimiz sonraki cümlede bir taraftan Vakıfbank -bir sonraki maddede de gelecek- kamu bankası olma niteliğinden çıkmak istiyor. Öyle değil mi, öyle mi, bir garabet var senelerdir, böyle duruyor. Vakıfların bir bankası ama başında yine bir kamu kurumunun genel müdürü olan Vakıflar Genel Müdürü Vakıflar adına yöneticilik yapıyor. Bunların “Biz kamu bankası değiliz, dolayısıyla şu şu yükümlülüklerden çıkalım.” demelerinin farklı bir gerekçesi olabilir ama bir taraftan onu derken, öbür taraftan da maddede “Bu bir kamu bankası şubesidir.” diyorsunuz. Yani kanun gücüyle kamu bankası şubesi niteliği istiyorlar ve kamu kurumlarının mevduatları, kamu mevduatları buraya yatırılabilir. Bu yanlış bir şey, bir çelişkidir Sayın Bakanım. Yani bir taraftan “Yükümlülükten kurtulalım, KOSGEB’in kesintisini vermeyelim.” güzel. “İhale Kanunu’na tabi olmayalım.” güzel. “Ama biz yine kamu bankası olalım, bize para yatırın.” Öyle bir şey yok. Daha baştan rekabete açık olmadığınızı kendiniz itiraf etmiş oluyorsunuz. Ya kamu bankası olun, yükümlülüklerini yerine getirin, statüsü belirlensin veya özel bankaysanız da burada böyle bir ayrıcalık istemeyin. Bu vesileyle dün biraz bahsetmiştim ama bu bankaların taşınmasıyla ilgili size bir iki bilgi daha vermek istiyorum. İstanbul’un neden böyle bir finans merkezi olamayacağını böylece sizlere de anlatmaya çalışmış olacağım.

Değerli arkadaşlarım, Halk Bankası ile Ziraat Bankası daha önce karar aldı. Kaç paraya arsa aldığını bilen var mı? 211,5 milyon TL Ziraat Bankası; 223,5 milyon Halk Bankası, BDDK, diğer kurumlar ve Vakıfbank da sırayla girdi. Yani burası finans merkezi olmadığı zaman, ben size örnek veriyorum, Haziran 2011’den sonra Milliyetçi Hareket Partisi iktidar olduğu zaman “Biz de burası zaten finans merkezi olmaz, yapmayalım.” dediğimiz zaman, o bankanın yöneticileri o kadar paraya aldıkları binayı acaba satabilecekler mi? Bildiğiniz gibi, bankalar gayrimenkul alım satımı yapamazlar kendi ihtiyaçları dışında. Soruyorum şimdi: 223 milyona alınmış. Peki, onu 210 milyon liranın altında 211 milyon liraya alan banka, satarsa ne olacak? Zarar yazacak. Dolayısıyla, bunların hepsi zorlama kararlardır.

Daha önce sormuştum size, peki, bütün gerekçeleri geçtik bunların taşınmasının ekonomik gerekçesi yok, kurumsal gerekçesi yok ama diyelim ki “var” neden Ataşahir? Ataşahir’de ne var yani kimin arsaları var? Ataşehir’de finans merkezi nasıl olur? Dünyanın hiçbir yerinde coğrafi olarak kurulmuş, serbest bölge gibi bir finans merkezi var mı, bilen arkadaşlarım söylesinler. Bir tekstilkent gibi, manifaturacılar çarşısı gibi bir yer var mı? Yok. Hadi “Bunu yapıyoruz.” diyorsunuz, Ataşehir’de niye yapıyorsunuz? Ataşehir’e ne ile ulaşacaksınız? İstanbul’da havaalanı nerede, uluslararası uçuşlar nereye iniyor? Sabiha Gökçen’e hangi uçaklar inebiliyor veya oradan çıktığınız zaman bu finans merkezine kaç saatte gideceksiniz?

Değerli arkadaşlarım, bütün bunları düşünmeden “Biz yaptık, oldu.” mantığıyla giderseniz maalesef böyle sorunlarla karşılaşırız çünkü orada bir finans merkezi olmaz. Bütün finans kuruluşlarının Levent-Maslak hattında yeri var. Bakın, burada yapılmış çalışmalar var, komiteler oluşturulmuş, sizlerin de, yine Başbakanlığın genelgesi var, bununla ilgili üst kurullar oluşturulmuş ama bunun olabilirliğiyle ilgili etüt çalışmaları yapılmış, olabilecek yerlere üç tane seçenek söylemişler, Ataşehir en sonda kalıyor. Yani “Kartal bile ondan daha iyidir.” diyorlar ama bakıyorsunuz, aşağıya doğru Haliç’te var, Levent-Maslak hattında var, bugün, bütün bankalar orada, yani İMKB de orada.

Ben hâlâ anlayamıyorum bunda neden ısrar ediyorsunuz? Gece yarılarına, sabahlara kadar tartışmamızın önemli nedenlerinden birisi, sizin, bu bankaların ve kurumların taşınmasında ısrar etmeniz. Geçen sefer sordum –Sayın Tüzmen yine orada- “Peki, niye Dış Ticaret Müsteşarlığını taşımıyorsunuz?” diye. Sayın Çağlayan’a haksızlık etmiştim, arkadaymış ama dün Sayın Çağlayan’ın sözlerini söyledim “Niye taşıyorsunuz kardeşim? İstanbul’da tarım mı var ki Ziraat Bankasını taşıyorsunuz?” diyor. Ben diyorum ki: Hazine ile Dış Ticareti de taşıyın, Başbakanlığı da taşıyın, kurtulun. Başka türlü, İstanbul’u başkent yapmak mümkün değil. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Günal.

Önergeyi olarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler…  Kabul edilmiştir.

100’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 100 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                    Abdullah Özer                            Harun Öztürk

                         İstanbul                                   Bursa                                          İzmir

             Ferit Mevlüt Aslanoğlu                 Şevket Köse                              Enis Tütüncü

                         Malatya                               Adıyaman                                   Tekirdağ

                                                                 Muharrem İnce

                                                                       Yalova

"Madde 100- 6219 sayılı Kanunun 8 inci maddesi yürürlükten kaldırılmış ve 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 18- 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname Banka ve ortaklıkları hakkında uygulanmaz."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 100. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Ahmet Kenan Tanrıkulu                 Oktay Vural                             Mehmet Günal

                           İzmir                                     İzmir                                        Antalya

                     Erkan Akçay                       E. Haluk Ayhan                        Mustafa Kalaycı

                          Manisa                                  Denizli                                       Konya

Madde 100- 6219 sayılı Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı Kanununun 8 inci maddesi yürürlükten kaldırılmış 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 18- 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 2/1/1961 tarihli ve 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun Banka ve ortaklıkları hakkında uygulanmaz."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanrıkulu. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 100’üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz, yaklaşık iki yıldır, oldukça hazırlıksız yakalandığı bir ekonomik krize sürüklenmiştir ve bu krizin neticesinde de bundan en fazla etkilenen kesim KOBİ’ler olmuştur. Türkiye bu kriz süreciyle baş etmeye çalışırken, başta ekonomi yönetimi olmak üzere, iktidar tarafından Türkiye'nin bu krizden etkilenmediği, hatta krizin teğet geçtiği şeklinde de söylemlerle karşılaşılmıştır. Eğer Türkiye bu krizden etkilenmediyse ve söylendiği gibi teğet geçtiyse şimdi görüşmekte olduğumuz bu tasarıda milyonlarca insanı ilgilendiren borçların yeniden yapılandırılmasına niye ihtiyaç duyulmuştur? Öyle ki bu tasarının birçok maddesinde, birçok kesimi ilgilendiren ve bu borçların yeniden yapılandırılmasına hükmeden bazı düzenlemeler de var.

Değerli milletvekilleri, krizi en ağır hisseden KOBİ’lerimizin KOSGEB’ten dün olduğu gibi bugün de bazı destekler aldığı malumdur. Bu destekleri alabilmesi için, KOBİ’lerin KOSGEB desteklerinden faydalanabilmesi için başta vergi ve sosyal güvenlikle ilgili olan prim borçlarının olmaması gerekmektedir. İşte, bütün mesele ve düğüm noktası da buradadır çünkü Türkiye’deki KOBİ’lerimizin yaklaşık yüzde 90’ı vergi ve prim borçlarıyla baş etmeye çalışmaktadırlar. Dolayısıyla, bu tip desteklerden faydalanma imkânı da maalesef çok azdır.

Yine, hâl böyle iken, borç ödemelerinde belediyelere altı yıl, bazı spor kulüplerine yedi yıl gibi bazı imkânlar tanınırken KOBİ’lerimize üç yıl tanınması, zannediyorum, işte bu bahsettiğim iç ve dış sorunlarla baş etmeye uğraşan KOBİ’lerimiz için çok yetersiz kalacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu olumsuz durumun üstüne bir de Merkez Bankası, maalesef, kanuni karşılık oranlarını artırmış ve böylece, KOBİ’lerimizin bankalardan kullandıkları kredilerle ilgili olarak maliyetler çok yükselmiştir.

KOBİ’lerimizin bir önemli eksikliği de şudur: Bu kredilerle ilgili maliyet artışlarını satışlarına, üretimlerine ve dolayısıyla fiyatlarına yansıtamamaktadırlar, bu durum da ekonomik açıdan açmaza düşmelerine yol açmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bu yüzden, KOBİ’lerimize, hizmetlerinde, tarımda üreten, satan, dağıtan KOBİ’lerimize, özellikle bu görüşmeler sırasında, borç ödeme sürelerini uzatabilmeye yönelik imkânları getirmek zorundayız.

Bu görüştüğümüz maddeye gelince, değerli milletvekilleri, bu maddede, kuruluş kanununa göre Vakıflar Bankasının KOSGEB’e ödemesi gereken payların kaldırıldığı görülüyor.

Değerli milletvekilleri, işte, en önemli mesele de budur. Bu maddede, üstelik, geriye doğru bir işletme yapılıyor ve 1/1/2004 tarihinden itibaren, hâlen yargıda görülen ve ilk derece mahkemesi de KOSGEB lehine düzenlenmiş olan, bitmiş olan bir davayı da etkileyerek, KOSGEB’in yaklaşık 210 milyon TL’lik bir alacaktan mahrum kalmasına yol açacak bir düzenleme getiriliyor.

KOSGEB kaynaklarından faydalanan ve yıllardır bu kaynakları KOBİ’lere kullandırmada aracılık eden Vakıfbank’ın, diğer bankalarda da olduğu gibi, KOSGEB’e olan ödemelerinden kaçınılması düşündürücü bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor.

Dolayısıyla, bizim önergemizde, bu maddenin, bu ibarenin metinden çıkarılarak yeniden düzenlenmesi şekli getirilmektedir ve neticede de KOSGEB’in kasasına burada bahsi geçen rakamların üstünde kalacak rakamlar girerek KOSGEB’in KOBİ’lere büyük imkânlar ve finans kolaylıkları getirmesi sağlanacaktır.

Unutmayalım ki -biliyorsunuz- KOBİ’ler Türkiye’de oluşturulan istihdamın da yaklaşık yüzde 81’ini meydana getirmektedir ve ekonomimizin de motor gücüdür, ekonominin belkemiğidir.

Değerli milletvekilleri, bu önergemizin destekleneceğini ümit ediyor, hepinize tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanrıkulu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 100 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                       Muharrem İnce (Yalova) ve arkadaşları

"Madde 100- 6219 sayılı Kanunun 8 inci maddesi yürürlükten kaldırılmış ve 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 18- 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname Banka ve ortaklıkları hakkında uygulanmaz."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın İnce, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bakınız değerli arkadaşlarım, dün akşam size viski şirketlerinin olayını anlatmıştım, bugün ikinci perdesini açıklıyorum ve sizi vicdanınızla baş başa bırakıyorum. Bakın, belge açıklayacağım. Yeni geldi bunlar daha, taze, fırından sıcak sıcak.

7/6/2006 tarihinde, eski Başbakan Tony Blair’in Sayın Başbakana mektup yazdığını ve Danıştayı şikâyet ettiğini, İngiliz viski şirketleriyle ilgili problemin çözülmesini istediğini söylemiştim. Şimdi yenisini açıklıyorum. İngiltere’nin şimdiki Başbakanı David Cameron 26 Temmuz 2010 gününde özel bir uçakla Ankara’ya geliyor, saat 17.55.

Şimdi, mektubu okuyorum, Türkçe çevirisini: “Bu durumu çözüme kavuşturacak yasanın bu sonbaharda çıkacağını anlıyorum ve bunu memnuniyetle karşılıyorum fakat -şirketin adını geçiyorum- gelecek hafta Türkiye’deki geleceğiyle ilgili bir karar verme durumunda olabilir. Yani duruma ya bir yasanın yürürlüğe sokulmasıyla –yani diyor bu durumu ya bir yasanın yürürlüğe sokulmasıyla- ya da Türk gümrüklerine bir talimat verilmesiyle hemen çözüm bulma ihtiyacı vardır.” Yani diyor ki mektubunda, ya bir yasayı yürürlüğe sokun ya da gümrüklerinize talimat verin. Bu konuda taahhüt veriliyor, deniyor ki: “Yasayı çıkaracağız ama referandum süreci geçiyor arada.”

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Belgesi… 

MUHARREM İNCE (Devamla) – Mektuplar elimde.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hayır, hayır, öbür İngilizce belgesi…

MUHARREM İNCE (Devamla) – Şimdi oradan laf atıyor bana, diyor ki “İngilizcesini oku.” Ben okuyacağım da Başbakanla aynı miktarda İngilizce bildiğimiz için yanlış olur diye Türkçesini okudum.

Şimdi, bakın değerli arkadaşlarım, 2006 yılı Mart başında mükelleflerin yargıya taşıdığı ihtilaf, 2009 yılı içerisinde Danıştay tarafından kesin olarak hükme bağlanıyor. 2009’da iş bitmiş.

Şimdi, Sayın Canikli, size geleceğim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Dinliyorum.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Ben, dün akşam şunu dedim, 500 milyon dolar dedim. Siz de dediniz ki: “Paranın aslı alınacak.” Sayın Bakan dedi, siz de dediniz.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Doğru, doğru.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Faizleriyle ilgili durumun söz konusu olduğunu söylediniz. 

Şimdi, ben, size açıklıyorum: Bakın, buradaki vergi alacağı yaklaşık, kamunun vergi alacağı 300 milyon, 500 milyon da vergi zıyaı cezaları yani 800 milyon toplam. Yani…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Biz “Aslını alacağız.” dedik.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Bakınız, 500 milyon burada kıyak var.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ne kıyağı?

MUHARREM İNCE (Devamla) – Hep soruyorsunuz ya bize “Kaynak nereden bulacaksınız?” İşte kaynak size, işte kaynak. 2009 yılı –tekrar sorularım devam edecek- Mart ayı itibarıyla ilamın kesinleşmesi üzerine Gümrük Müsteşarlığı Mersin Gümrük Başmüdürüne telefonla talimat vermiş midir? Bu soruya cevap istiyorum, devam edecek bunlar: Bu doğru mudur? Bu telefonla sözlü talimat doğru mudur?

İki: Bu talimat üzerine işlemi on ay geciktirmeden sonra yazılı talimat istenmiş midir? Bu yazılı talimatın verildiği doğru mudur? Gümrük Müsteşarı bu talimatı yazılı hâle dönüştürmeyince Mersin Başmüdürü resen kararların icrasına başlamış mıdır? Bakınız, yine okuyorum; Adnan Başağa, Büyükelçi, Avrupa Genel Müdürü diyor: “Konu hakkında İngiltere Başbakanı Cameron tarafından Sayın Başbakanımıza hitaben ahiren gönderilen bir mektupta sorun yaşayan firmalar hakkında ayrıntılı bilgiler istenmiştir. Mektubun konuya ilişkin kısmıyla Türkçe gayriresmî tercümesi ekte sunulmaktadır.” diye bilgiler elimde.

Sizlerden istediğim şu: Siz sadece eski Başbakan Tony Blair’in değil, şimdiki İngiltere Başbakanının da özel bir uçakla Ankara’ya gelerek konuyu takip ettiği, bu konuda yasa çıkacağının garantisinin verildiği, sonbaharda yasa çıkacak ama referandum nedeniyle yasanın bugünlere gecikmiş olduğu, bu sürede de sözlü talimatlar vererek on ay sonra sözlü talimattan korkan bürokratların yazılı talimat istemesi üzerine yazılı talimat verildiği, iki yıldır bunu niye tahsil etmediğiniz…

Çok büyük bir çıkar vardır burada. Çok büyük çıkarlardan, çok büyük çıkarların affedilmesinden, çok büyük ortaklıklar da doğar.

Saygılar sunuyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapabilir miyim yerimden?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Canikli.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu konuyu dünden beri tartışıyoruz. Bugün, biraz önce Sayın İnce yeni bir belge bulduğunu ifade ederek onu okudu. Bu ilave bir bilgi, belge değil. Dün yine buna benzer açıklamaları, iddiaları kendisi yaptı; bu bir.

İkincisi, dün söylediğimizi tekrar teyit ediyorum: Ana paranın tamamı alınacak çünkü kesinleşmiştir, bütün diğer kesinleşmiş alacaklar gibi, yüz binlerce borçlu mükellef gibi…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Ana para 300.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -  300… Neyse, ne kadar bilemiyorum yani söylediğiniz rakam dün 500 demiştiniz, bugün 300 diyorsunuz.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Hayır bakın, ana para 300, vergi zıyası 500.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -  Aslını diyorum, ana parayı diyorum. Ana parayı diyorum bakın…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Tamam, kıyak 500 lira

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) – Tamam 300. Bakın eğer kıyaksa, şu anda…

MUHARREM İNCE (Yalova) – Yani affedilmeyecek mi?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -  İzin verin, izin verin Sayın İnce, lütfen…

Bakın bu kıyaksa eğer bu düzenlemeden faydalanan yüz binlerce mükellef için geçerli, yüz binlerce mükellef için. Yani biraz önce, dün yine…

MUHARREM İNCE (Yalova) – 3 kuruş 5 kuruş değil, 500 milyon.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin verin, bakın, bakın lütfen, bakın… Sayın İnce, ben sizi dinledim.

Dün yine bakın sizin veya Sayın Özyürek’in bir ifadesi oldu, dediniz k: “Bir medya grubu da faydalanacak.” Elbette faydalanacak. Yani, şimdi o işte “2 katrilyon -eski rakamla- faydalanacak, 1,5 katrilyon faydalanacak, efendim o şudur budur, bize muhaliftir.” diye onu dışarıda bırakabilir misiniz, böyle bir şey olabilir mi? Dolayısıyla, bu kapsama giren ne kadar mükellef varsa, konumu ne olursa olsun, siyasi düşüncesi ne olursa olsun, pozisyonu ne olursa olsun hepsi faydalanır, hepsi aynı kriter ve kurallar çerçevesinde faydalanır. Hiç kimseye en ufak bir ayrıcalık var mı?  Söylediğiniz şirkete genel kuralların dışında bir ayrıcalık sağlanıyor mu? Eğer o sağlanıyorsa esas sıkıntı o zaman vardır. Böyle bir şey, böyle bir iddiada…

MUHARREM İNCE (Yalova) - Vergi zıyası cezası 500 milyon.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -  Ayrıca bakın bir şey daha… Arkadaşlar şunu söyleyeyim: Eğer öyle olsaydı daha önce çıkartırdık. Yapmayın arkadaşlar, her zaman çıkartılabilirdi.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Canikli, talimat var mı, yok mu ona cevap verin.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Canikli.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, dördüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati: 18.19
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.32

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yusuf COŞKUN (Bingöl)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Şimdi, beşinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Beşinci bölüm, 122’nci maddeye bağlı ek madde 4 ve 8 dâhil olmak üzere 101 ila 126’ncı maddeleri kapsamaktadır.

Beşinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu.

Buyurun efendim.

MHP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; dün gecenin geç saatinde yaptığım konuşmada, iktidar milletvekili arkadaşlarımdan, muhalefetin bu kanun konusunda gösterdiği direnişi anlamaya çalışmalarını ve muhalefetin işlediği konular üzerinde düşünmeye gayret etmelerini rica etmiştim. Fakat akşam geç yattık, dolayısıyla üzerinde düşünme fırsatı bulamamış olabilirsiniz diye, ben, münhasıran bu tasarının beşinci bölümü üzerinde tespit ettiğim bazı gariplikleri ve bazı rahatsız edici unsurları sizinle paylaşmak istiyorum:

Değerli arkadaşlarım, çalışma, yani bir iş güç sahibi olabilme Anayasa’mızın 49’uncu maddesine göre bir ödev ve aynı zamanda bir haktır fakat bu tasarıyı hazırlayan kafaya göre çalışma iş verenin işlediği bir sevaptır.

Anayasa’mızın 55’inci maddesine göre ücret emeğin karşılığıdır ve dolayısıyla bir haktır; bu tasarıyı hazırlayan kafaya göre ücret ianedir, ulufedir.

Anayasa’mıza göre kadın pozitif ayrımcılığa layık bir değerdir; bu tasarıya göre kadın, çağrı üzerine çalışma, evden çalışma ve uzaktan çalışma formülleri altında eve kapatılan, sosyal yaşamın dışına itilen, “Senin asli görevin çocuk doğurup çocuk bakmaktır.” denilen ikinci sınıf bir yaratıktır.

Değerli arkadaşlarım, özellikle AKP’nin hanım milletvekillerine hitap etmek istiyorum: Çocuklarınız belki size sormayacak ama torunlarınız “Nasıl oldu da bu kanuna lehte oy kaldırdınız?” diye size tarizde bulunacaklar. “O zaman farkında değildik” diyemeyeceksiniz çünkü o dalda doktorasını yapan bir öğretim görevlisi Şenol Hanım’ın dün yaptığı konuşmayla benim bugün yaptığım konuşmayı sizin gözünüze sokacak ve torunlarınızın, kız torunlarınızın karşısında mahcup olacaksınız.

Bakın, bu tasarının beşinci bölümünde neler oluyor? İster özel kesimde ister kamu kesiminde hizmette yükselmenin evrensel kuralı, ölçütü gayrettir, yüksek performanstır, başarıdır fakat bu tasarıyı hazırlayan kafaya göre yükselmenin şartı suya sabuna dokunmamaktır, suç ve kabahat işlememiş olmaktır. Dolayısıyla, bu tasarı, kamu hizmetini sıradan kişilerin ekmek kapısı olarak algılamaktadır. Artık vasıflı insanlar kamuda çalışmayacaktır, çalıştırılmayacaktır, istenmemektedirler. Madde 64 -dikkatle okursanız- bunu açıkça ortaya koymaktadır.

Bu tasarıya ve bu tasarının 104’üncü maddesine göre kamu hizmeti o kadar sıradan ve harcıâlem bir meşguliyettir ki bundan böyle sokaktan adam toplayıp kaymakam ve vali, genel müdür, müsteşar yapabileceksiniz. Kamu hizmetini bu denli küçümsüyorsunuz, bu denli hafife alıyorsunuz, devleti bu kadar hırpalıyorsunuz. Tarih bunu kaydedecek ve kesinlikle affetmeyecektir.

Bu tasarı o kadar alelacele, o denli dikkatsizce düzenlenmiştir ki bir bakanı Devlet Personel Başkanının emir kuluna döndürebilmektedir çünkü herhangi bir kamu kurumunun kapatılması hâlinde Devlet Personel Başkanı, bakana “Şu memuru al, araştırma kurulunun başına tayin et. Ben böyle istiyorum.” demekte ve bu tasarı, bakanı bu emre uymaya zorlamaktadır. Herhâlde bu salonda şu anda bakan arkadaşlar vardır. Hayırlı olsun, bundan sonra amiriniz Personel Başkanıdır.

Bu tasarı o kadar laubalice, o kadar acemice kaleme alınmıştır ki bir memura kendisinin ölümü hâlinde hem de kendi isteği üzerine bir haftaya kadar izin verebilmektedir, evet.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Beraber yaptık.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – O kanun yapılmadı Beyefendi, O kanun -tamam mı- boyacı küpüne sokup çıkarıldı. Bu tasarı ham hum şaralop tasarısı. Nasıl yapıldığını biliyorsunuz, sabahlara kadar… Akşam burada yaşadık olayı. Milleti yirmi üç saat burada çalıştırıp serseme çeviriyorsunuz, ondan sonra “Onlarla beraber yaptık.” diyorsunuz.

Bu tasarı o kadar bilinçsizce düzenlenmiştir ki bakın, bu tasarıda üç yaşından küçük bir çocuğu evlat edinen ana babaya yirmidört aya kadar izin veriyorsunuz ve bu yirmidört aylık sürenin anne ve baba tarafından münavebeyle kullanılmasına imkân veriyorsunuz fakat biyolojik olarak çocuk sahibi olmuş ana babadan bu hakkı esirgiyorsunuz biliyor musunuz bu tasarıyla. Bu tasarının 108’inci maddesinin (c) bendini açıp baktığınızda bu apaçık görülüyor. Niye? Çünkü bu boyacı küpü kanunu. Aklınıza geldiği gibi yazıp birisi getirmiş, ondan sonra da komisyonda konuşulmuş.

Bu tasarı o denli adaletsizdir ki kamu görevlilerini devletin memuru ve hükûmetin, dolayısıyla partinin memuru diye ikiye ayırmakta, hükûmetin memurunu, partinin memurunu ihya ederken, devletin memurunu mağdur etmekte sakınca görmemektedir. Madde 113.

Bu tasarı, Devlet Personel Bilgi Sistemi formülü adı altında Devlet Personel Başkanlığı kanalıyla tüm kamu personelini gözetleyen bir “…” (x) İngilizce tabiriyle veya “büyük kardeş”, bir korku ve dehşet odağı yaratmayı hedeflemektedir. Madde 118.

Bu tasarı, hükûmetin, dolayısıyla hükûmetteki siyasi partinin canı istediği zaman devlet memurlarını hallaç pamuğu gibi dağıtmasına, oradan oraya sürmesine imkân vermektedir. Madde 119. Lütfen, o yapmadığınız görevi yerine getirin ve bu kanunu dikkatlice okuyun. Bütün bu maddelerde bu söylediğim zaaflar yer almaktadır.

Bu tasarı, özelleştirme kisvesi altında kamu varlıklarını vatandaşına peşkeş çeken AKP Hükûmetinin, “teşebbüs ve bağlı ortaklıklar” adı altında, yöneticilerin Başbakan müsteşarlarından ve dolayısıyla milletvekillerinden 3 misli maaş aldıkları yeni arpalıklar yaratmaktadır. Madde 125. Açın, okuyun, görün.

Değerli arkadaşlar, arada bir “Biz şöyle iyi işler başardık, böyle iyi işler başardık.” diye övünüyorsunuz. Hoş, sizin, sekiz yıllık dönemde yaptığınız ve özel teşebbüse yaptırdığınız tüm barajların arkasındaki havzalar, bırakın Atatürk Barajı’nı, Keban Barajı’nın arkasını bile doldurmaz. Sizin yaptığınız hizmetin ölçüsü budur. Ama buna rağmen, maşallah bazı işlerde çok beceriklisiniz.

Şu kanuna bakın, değerli vatandaşlar da baksın. Cumhuriyet tarihinde değil Türk tarihinde ilk defa ismi üç sayfa tutan bir kanun yapma becerisini siz gösterdiniz.

Şimdi, zaman zaman Sayın Başbakan öykünüyor. Amerika’ya öykünüyor. Amerika’ya öykünüyor Sayın Başbakan. Bakın, Amerikalıların siyasette her zaman kullandıkları bir ölçü  vardır. Bir siyasetçinin resmini koyarlar ve derler ki: “Bu adamdan ikinci el araba alır mısınız?”

                                         

(x) Bu bölümde, Hatip tarafından, Türkçe olmayan bir dille birtakım kelimeler ifade edildi.

Şimdi, Sayın Başbakan seçimlerden sonra Anayasa yapacak memlekette. Biraz önce söylediğim zaafları taşıyan şu kanun olmayan kanunu, şu tasarı olmayan tasarıyı şu Meclisten geçirmek için sizlere sabahlara kadar baskı kuran adama Anayasa yaptırır mısınız? Bu adamdan ikinci el araba alır mısınız? Bu zata Anayasa yaptırır mısınız? Bunun cevabının “Evet” olması mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, zaman zaman bu kürsüden bu kanuna nitelendirmeler yapıldı. Bu kanun torba kanun mu? Bu torba çorba kanun mu? Bu kanun harar kanun mu? Bu tasarı bir mavi boncuk kanunudur, daha önce söylemiştim. Bu tasarı bir yangından mal kaçırma tasarısıdır. Bu tasarı “Tavşana kaç, tazıya tut.” diyen bir tasarıdır. Bu tasarı bir ham hum şaralop kanunu yapmayı amaçlayan bir tasarıdır.

AHMET YENİ (Samsun) – Nasıl dersin öyle?

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Öyledir, öyledir. Fakat biraz önce bir milletvekili arkadaşa söyledim: Bu tasarının Türk kamu yönetiminde, Türk iş düzeninde, Türk sosyal yaşamında ortaya çıkaracağı tahribatı yıllarca temizlemekte zorlanacağız. Ama ne yapalım? Kader bize bu görevi verirse bunu da yapacağız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET SEKMEN (İstanbul) – Bekle… Bekle…

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Hayal bile edemezsin benim yaptığım görevleri.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Lütfen arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Nezir Karabaş.

Buyurun.

BDP GRUBU ADINA MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının beşinci bölümü üzerine Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, günlerdir bu tasarı üzerinde Genel Kurulda tartışıyoruz. Daha önce, uzun bir süre Komisyonda ve Alt Komisyonda aynı tartışmalar yapıldı. Hükûmet yetkilileri, AKP yetkilileri, bu tasarıyla ilgili sürekli şunu söylüyorlar, diyorlar ki: “Esnaf, emekli, işçi, belli kesimler, bu tasarıdaki bazı maddelerin çıkması için, dört gözle bekliyorlar. Gelin, muhalefet olarak bize destek verin, bu tasarıyı geçirelim.” Peki, siz toplumun belli bir kesiminin beklentisi olan, bir an önce çıkmasını istediği bir tasarıya toplumun diğer bir kesiminin, diğer kesimlerinin “Bu tasarı kesinlikle çıkmamalı, Meclisten onaylanmamalı, geri çekilmeli.” taleplerine neden cevap vermiyorsunuz?

Şimdi, dün, Sayın Bakan, işte “Emeklilerimizin farklarını, ücretlerini ödememiz için, gelin destek verin.” dedi. Peki, biz kamu emekçilerine ne söyleyeceğiz? KESK’e, bu konuda eylemin içinde olan TMMOB’a, diğer, Türk Tabipler Birliğine ve diğer örgütlü kurumlara ne diyeceğiz?

Sonra, bir de merak ettiğimiz şu: Bu tasarıyı hazırlarken toplumun belli kesimleriyle örneğin kamu emekçileriyle ilgili KESK’le görüşmemişsiniz, KESK’in düşüncesini almamışsınız. Ama, diğer sendikaların, size yakın olan sendikaların sesi de çıkmıyor. Yani, bu tasarıyla ilgili, kamu emekçilerinin önemli bir kısmı, memnuniyetsizliğini dile getirdi, illerde, günlerdir, haftalardır eylemler var, dün de Ankara’ya geldiler; Ankara polisinin, Ankara Valisi ve İçişleri Bakanının talimatları doğrultusunda, saldırısına maruz kaldılar fakat diğer konfederasyonlardan ses çıkmadı. “Eğer birlikte, onlarla birlikte bunları hazırlamışsanız, neden bu sendikalar, konfederasyonlar çıkıp işte KESK, ona yakın kesimler, bazı işçi sendikaları, TMMOB, Türk Tabipler Birliği bu eylemleri neden yapıyorlar? Bu düzenleme işçinin, emekçinin, kamu çalışanının yararınadır.“ demiyorlar. Eğer böyle bir anlaşma varsa neden çıkıp bunları söylemiyorlar? Eğer bu konuda uzlaşmamışsanız, işçinin, emekçinin örgütü olduğunu söyleyen, memurun, işçinin aidat ödediği ve bu aidatlarla faaliyet yürüten sendikalar ve konfederasyonlar bu konuda neden sessizdirler? Aslında bunu da bu kürsüden dile getirmek istiyorum. Hem Hükûmetin buna bir cevap vermesi gerekiyor hem de bu torba yasası tartışılıyorken sesini çıkarmayan konfederasyonların da bir cevap vermesi gerekiyor. Yani bu ülkede artık birilerinin sırtından, işçinin, emekçinin sırtından geçinip geçmişte de hükûmetlerin, bugün de hükûmetlerin mevcut uygulamalarına ses çıkarmayan, onlarla iş birliği içinde olan, işçinin, emekçinin çıkarına olmayan kanunlar çıktığı zaman sesi çıkmayan sendikaların da artık bu konuda bu kadar rahat hareket etmemesi gerekiyor, en azından bir cevaplarının olması gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, bu mevcut tasarıda, özellikle beşinci bölümde, memurlarla ilgili yani kamu çalışanlarıyla ilgili ciddi düzenlemeler var. Buradaki düzenlemelerle mevcut Hükûmetin veya AKP Hükûmetinden sonra iktidar olacak bir siyasi partinin yeri geldiği zaman bugün bazı kıstaslara bağlı olan kadrolaşma konusunda önü açılacak çünkü belli üst düzey kadrolara artık devlet memuru olan kişileri almak, bunun için belli standartlar çizmek, bunun için sınav yapmak da gerekmiyor. İşte belli bir konuda Hükûmetin istediği, Başbakanın, bakanların istediği belli bir mevkiye hiçbir görevde bulunmamış, devlet görevinde bulunmamış, memurluk yapmamış herhangi birini atamanın da koşulları olacak. Yani, birileri, mevcut Anayasa ve yasalar çerçevesinde çizilen çerçevenin dışında en üst kademede, devletin en üst kademesinde görev yapabilecek.

Yine burada getirilen bazı düzenlemelerle, aslında geçmiş hükûmetlerin, ağırlıklı olarak da AKP’nin yaptığı, kendi istemleri, politikaları doğrultusunda hareket etmeyen, kendisine yakın olmayan memuru sürgün etme uygulaması istendiği zaman çok rahat bir şekilde gerçekleşebilecek. Çünkü geçmişte bu tür sürgünlere çoğu zaman sürgün edilen memurun, sürgün edilen kamu görevlisinin dava açma, idare mahkemesinde dava açma, bu hukuksuzluğu giderme hakkı vardı. Mevcut düzenlemede bunlara da ihtiyaç duyulmayacak. Üstte yapılan bir düzenlemeyle bazı kadrolar kaldırılacak ve sürgün edilmek istenen memura “Bu kadro kaldırıldı, onun için sizi başka bir kuruma gönderiyoruz.” denilerek onun istemi dışında mevcut kurumundan başka bir kuruma gönderilecek. Yani, bu, sürgünün bir gerekçesi olacak.

Değerli milletvekilleri, daha önceki dönemlerde, 1 Mayıslarda, grev dönemlerinde ve dün bu tasarıyla ilgili işçiye, emekçiye tavırlarından sonra Hükûmetin “Biz bu düzenlemeyle, bu torba tasarıyla işçiye, memura, çalışanlara bir sürü yeni düzenleme yaptık, onların mevcut çalışma koşullarını iyileştirdik.” söyleminin ne kadar havada kaldığı, aslında bu düzenlemelerin, işçi ve işçiyle ilgili düzenlemelerde, tümüyle işverenin, kayıt dışı ekonominin önünü açan, işverenlerin istedikleri şekilde aldıkları, istedikleri şekilde çıkarabildikleri, tazminat verme zorunda kalmadığı, yasalarla bağlı olmadığı bir düzen getiriliyor. Kamu emekçilerinde, memurlarda da hükûmetlerin, istediği zaman, kendisine bağlı olmayan, kendi istediğini yerine getirmeyen, farklı düşünen kesimleri istediği yere sürgün edebilen ve istediği kişiyi, partilisi olan, onun bir militanı gibi davranacak kişileri de istediği makama getirip oturtan düzenlemeler yapılıyor.

Yine sürekli çağdaşlıktan, demokrasiden, özgürlüklerden bahsediliyor. Bu tasarıyla sözleşmeli personele grev yasağı getiriliyor. Peki, bugün çağdaş, gelişmiş ülkelerde, Avrupa’da da, Avrupa Birliğinin birçok ülkesinde tüm kesimlerin örgütlenme hakkı var, tüm kesimlerin sendika kurma hakkı var ve tüm çalışanların grev yapma hakkı var. Zaten, sözleşmeli personelin, sözleşmeli çalışanların birçok özlük haklarını, ücretini, maaşını zorlama yöntemlerle mümkün olduğunca en alta çekmişsiniz. Belli konularda demokratik olarak hakkını isteme, örgütlenme ve hakkı için de grev yapma silahını da elinden alıyorsunuz. Ondan sonra da çıkıp toplumun karşısına “Biz bu torba yasa tasarısıyla işçiye ve memura önemli gelişmeler getirdik.” diyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET NEZİR KARABAŞ (Devamla) – Bu kabul edilebilir gibi değil.  Bu, işçi ve memur tarafından da anlaşıldığı için, her anlamda, gaza rağmen, copa rağmen tepkisini koyuyor.

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN -  Teşekkür ediyorum Sayın Karabaş.

Sayın Osman Kaptan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına.

CHP GRUBU ADINA OSMAN KAPTAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 606 sıra sayılı torba kanun tasarısının 101’inci ve 126’ncı maddelerini içeren beşinci bölümü hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, kömür torbasını biliyorduk, un torbasını, un çuvalını biliyorduk, buğday torbasını, şeker torbasını, şeker çuvalını biliyorduk, saman çuvalını, saman torbasını, saman hararını biliyorduk ancak yasa torbasını, kanun çuvalını, kanun hararını sizinle öğrendik.

OSMAN KILIÇ (Sivas) – Tek çuval yok ki orada!

OSMAN KAPTAN (Devamla) – Burada torba var da, aslında dinlerseniz, öğrenirsiniz.

AKP İktidarında onu da öğrendik. Öyle bir yasa torbası gördük ki aynı torbaya keçiler de konmuş, işçiler de, öğrenciler de, esnaf da, tüccar da, iş adamı da, hatta hatta yoksullara dağıtılan kömür bile konmuş. Sadece yasanın adı, biraz önce arkadaşlarımın söylediği gibi, üç sayfa, 612 kelime. Okunursa yedi sekiz dakikada ancak okunabiliyor. Yaklaşık 60 kanun teklifini içine alan, 74 kanunda değişiklik yapan 224 madde, ek maddeleriyle birlikte 284 maddeyi buluyor. 768 sayfa. Bu kanun tasarısı, Allah korusun, insanın başına düşse, insanın feleğini şaşırtır.

Sayın arkadaşlarım, böyle torba olmaz, böyle çuval da olmaz. Manav bile sebze ve meyveyi ayrı ayrı koyuyor. İnciri alta, üstüne de elmayı koyarsanız incirler ezilir. Altına domatesi, üstüne salatalığı veya kabağı, patlıcanı koyarsanız, domatesler de ezilir. Hepsini birlikte bir torbaya kimler koyuyor, biliyor musunuz? Hırsızlar ve kapkaççılar. Çaldıklarını aceleyle aynı torbaya dolduruyorlar. İktidar da her şeyi bir torbaya dolduruyor, yani sap ile samanı karıştırıyor.

İlgili komisyonlardan, en azından altı tane, sekiz tane komisyondan kaçırılıyor ve Plan ve Bütçe Komisyonunda torbanın ağzı bağlanıyor, bir ucube torba ortaya çıkıyor. Sayın Başbakan, Kars’taki heykelle uğraşacağına, asıl torba yasaya baksın da, işçi ile keçinin otlanmasının aynı torbaya konduğunu görsün de esas ucubeyi anlasın.

Dünyada böyle torba yoktur. Türkiye Parlamento tarihinde, yasa yapma tekniğinde de böyle torba yoktur ama şimdi var. Bu torba, AKP torbasıdır, milletimize verilen bir göz boyama torbasıdır. Bir taraftan içkiyi, viskiyi yasaklayacaksınız, öbür taraftan İngiliz viski şirketinin vergisine af getireceksiniz.

Sayın milletvekilleri, bu torbada yer alan ilk yirmi bir madde, kamuya olan vergi ve sigorta borçlarının yeniden yapılandırılmasını… Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bunları ve geniş halk kitleleri yararına olan buna benzer afları zaten destekliyoruz. Ayırın bunları, yılbaşından önce çıkaralım dedik, İktidar inatla yanaşmadı.

Peki, Sayın Başbakan, Temmuz 2010’da “Esnaf, tüccar ve iş adamlarına müjdemiz var.” diyordunuz. Altı yedi ay geçti, hani müjde? Verilen sözler nerede kaldı? Bayram öncesi, Sayın Babacan “Bayram müjdemiz var.” diyordu. Ne oldu? Bayram geçeli iki buçuk ay oldu. Gerçi bizim İktidara her gün bayram ya!

Sayın milletvekilleri, kamuya olan borçların yeniden yapılandırılması iyi de niye zamanında yapılmadı? Bu tasarıda amaç insanlarımızı ekonomik krizden korumaksa, peki hani “Ekonomik kriz teğet geçti.” diyordunuz? Sizin aklınız başınıza iki, iki buçuk yıl sonra mı geliyor? O zaman biz bunu çok söyledik ama yapmadınız. İnsanların canına tak etti, evi ocağı dağıldı, icralar geldi, hapse girdiler, iş yerleri kapandı; tarlalarını, bahçelerini, evlerini sattılar; çiftçilerimiz rezil oldu, battılar, tükendiler, bittiler. Turizm ve tarımın başkenti olan Antalya’da bile icra dairesi sayısı yediden on dörde çıktı. Portakal para etmiyor, limon para etmiyor, elma para etmiyor, sebze para etmiyor. Zeytinyağı fabrikada 5 lira. Dört beş yıl önce de aynı paraydı, dört beş yıldır değişmiyor, masrafı karşılamıyor.

Antalya’nın ilçesi Elmalı’nın Düdenköy’ünde üç yüz hane var, borcu olmayan 3 kişi var. Düdenköy köylüleri Antalya, Kumluca, Finike, Elmalı’daki Denizbank, Şekerbank, Finansbank şubelerinden tarla alımı, sera yapımı için, özellikle sera yapımı için kredi almışlar. 20 bin lira almışlar, 60 bin lira olmuş. Köyün bütün topraklarına bankalar ipotek koymuş. Köy Muhtarı Musa Asma’nın muhtarlık maaşına bile el konmuş. Köy satılık, alan yok.

Yine Elmalı’nın Bayralar köyü borç batağı içinde. Bayralar köyü de sorunlarının çözümünü istiyor.

Şimdi Hükûmet borçları yeniden yapılandırıyor ama bu torbada nedense bizim bu Düdenköy köylüleri, Bayra köylüleri ve Türkiye'nin buna benzer köylüleri yok.

Bu yapılandırma niye şimdi yapılıyor? Sevgili arkadaşlarım niye şimdi yapılıyor biliyor musunuz? Seçim var da ondan. Bunu siz de biliyorsunuz.

Sayın milletvekilleri, bu ucube kanun tasarısının gerekçesi ekonomik krizdir. Bu gerekçe de AKP İktidarının ülkeyi iyi yönetemediğinin bir kanıtıdır, bir göstergesidir. Her şeyi bu torbaya dolduran Hükûmet, çek mağdurlarını niye koymadı? Çek mağdurları iktidarın yanlış uygulamalarının, ekonomik krizin mağdurları değil mi? “Elinizi, ayağınızı öpeyim, oğlum çekten hapiste, ailemiz perişan oldu, bakan yok. Hapisteki oğlum borcunu nasıl ödeyecek? Kurtarın bizi, çıksın dışarıya, çalışarak borcunu ödesin.” diye yalvaran seksen beş yaşındaki Doğu Anadolu kökenli, İstanbul’da yaşayan ninemizin, anamızın sesini niye duymuyoruz? “Babam hapiste, babamı hapisten çıkarın.” diyen çocukların sesini niye duymuyoruz? Sayın arkadaşlarım, “Çek mağdurlarını da bu torbaya koyalım.” dedik, o da olmadı. Bu adaletsizlik değil mi?

Tüm Anadolu’da olduğu gibi, Antalya Elmalı’nın bazı köylerindeki benzer konularda özel bankalara borcu olan köylüler de çok zor durumdadır. Bu torbaya işsizler, emeklilerin intibakı, narenciye üreticileri, sebze üreticileri, Meclisin önünde diplomasını yırtan, atanamadığı için intihar eden öğretmenler, Antalya’da çocuğuna mama çaldığı için hapse giren anne niye yok? Samsun’da iki buçuk aylık çocuğu açlıktan ölen anne niye yok?

Mademki torbaya her şeyi koyuyoruz, sayın arkadaşlarım, bir başka adaletsizlik de zamanında vergisini ödeyeni niye enayi yerine koyuyorsunuz? Niye onların verdikleri vergiden yüzde 10 indirim yapmıyorsunuz? Niye bu konuda Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önergeyi desteklemiyorsunuz? Adalet ve Kalkınma Partisinin adalet anlayışı bu mudur?

Sayın milletvekilleri, bu bölümde kamu çalışanları yönünden, kamudaki personel rejimini altüst eden, personeli daha güvencesiz bir konuma taşıyan düzenlemeler bulunmaktadır. Kamu personel rejimindeki liyakat ve kariyer ilkeleri katledilmektedir. Tali istihdam, ikinci istihdam biçimi olan sözleşmeli personel istihdamı asıl istihdam biçimi hâline getirilmektedir.

Bu bölümün 657 sayılı Yasa’yla ilgili düzenlemelerini özetlersek;

1) Hükûmetin kadro kaldırma yetkisi sık ve yaygın kullanılabilir bir hâle getiriliyor.

2) Devletin çekirdek yönetiminde memuriyet kariyer sistemi tasfiye edilmekte, yerine sözleşmeli kadro sistemi asıl kılınmaktadır.

3) Üst kademe yöneticilik makamları özel sektöre ve serbest meslek mensuplarına açılmaktadır.

4) Değerlendirme sistemi disiplin ile ödül uçları üzerinde yükselen performans sistemine dönüştürülmektedir.

5) Sizin, izin haklarında, kadın ve özürlü çalışma koşullarında yaptığınız iyileştirmeler, ilk dört özellik ve sendikal mücadele karşısında verilen ödünler tasarının geri kalma niteliğini örtme, kamufle etme amaçlı hükümlerdir.

Değerli milletvekilleri, “Bu torba yasayla, devlette bir gün çalışmış birini, bir cemaat liderini veyahut bir başka kişiyi müsteşar yapmakta kamunun ne yararı vardır? Hep kendi yararınızı mı düşünüyorsunuz? Yoksula dağıtılan kömürü neden Kamu İhale Yasası dışına çıkarıyorsunuz? KİT'lerde çalışan sözleşmeli personele neden grev hakkı vermiyorsunuz? Kamuda çalışanları istekleri dışında neden sürgün ediyorsunuz? Sözleşmeli öğretmenlere bu tasarının içinde neden kadro vermiyorsunuz?” diye bu türlü şeyler sayılabilir. Ben bu gidişin yanlış bir gidiş olduğunu söylemek istiyorum.

Artık günümüzde irtica odağı olmak suç değil, irtica ile mücadele etmek suç hâline gelmiştir.

İktidar “İleri demokrasi” diye diye ileri diktaya doğru hızla gitmektedir. Hükûmeti bu yanlış yoldan dönmeye davet ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, Mısır’da, Tunus’ta olanları anlamak, ders almak gerekir. Tarihte hep diktatörlerin sonu iyi olmuyor. İki üç hafta öncesine kadar Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin ve karısının ülkesinden kaçacağını, Suudi Arabistan Kralına sığınacağını kim bilebilirdi? Mısır’da Hüsnü Mübarek’in oğlunun ülkeden kaçarken Mısır halkının “Babanı da al git.” diye meydanlarda bağıracağını kim bilirdi?

Sayın arkadaşlarım, Sayın Tayyip Erdoğan Mısır halkının sesine Hüsnü Mübarek’in kulak vermesini istiyor ama kendisi sendikaların, işçilerin, işsizlerin, çiftçilerin, emekçilerin, odaların, baroların, doktorların, mühendislerin, muhalefetin yani Türk halkının sesini dinlemiyor. Dün “Grevli sendika isteriz.”, “Sigorta isteriz.”, “Güvence isteriz.”, “Bizi köleliğe mahkûm edecek olan bu torba yasanın geri çekilmesini isteriz.” diyen emekçiler Kızılay’a polis tarafından sokulmadı, demokratik haklarını kullanmaları engellendi. İktidarın ileri demokrasi anlayışı bu mu?

Sayın arkadaşlar, Mısır’da halkın isteklerinden birisi de yargının bağımsız olması ve bağımsız yargı denetiminde seçim yapılmasıdır. Türkiye'de yargıyı ise iktidar kendine bağımlı bir hâle getiriyor, Anayasa Mahkemesi Başkanı bile iktidarın sözcülüğüne soyunuyor. Mısır’da ve Tunus’ta Arap halkı reform isteyerek diktatörlükten kurtulmaya çalışırken, Türkiye'de “Reform yapıyoruz.” diye diye, “ileri demokrasi” diye diye lütfen diktatörlüğe doğru gitmeyelim.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaptan.

Şahsı adına Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurun efendim.

SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; 606 sıra sayılı Yasa Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi beşinci bölümün çok önemli bir kısmı kamu personeliyle ilgili düzenlemeler getirmektedir. Biraz önce konuşan çok değerli muhalefet partisi sözcüleri de bunlarla ilgili birçok eleştiriler getirdi. Ben vaktim yettiği kadar bunlara cevap vermeye çalışayım, hem bu düzenlemelerin ne getirdiğini sizlerle paylaşayım.

Arkadaşlar, bu bölümde Anayasa değişikliğine uygun olarak disiplin cezalarının tümü yargı denetimine açılacak, sicil sistemi kaldırılacak, sözleşmeli personelin aile yardımından yararlandırılması sağlanacak, aile yardımı verilecek çocuk sayısı sınırı kaldırılmakta, sendika üyesi kamu görevlisine üç ayda bir 45 lira toplu görüşme primi ödenecek ve… Bir milletvekili arkadaşım, işte 125’inci maddeyle ilgili -özellikle maddenin de ismini sayarak- dedi ki, “Kamu iktisadi teşebbüslerinde görev yapan personelin ücretlerini artırıyorsunuz, onlara arpalık hâline getiriyorsunuz.” dedi. Hâlbuki o madde, 125’inci madde şunu getiriyor, demek ki arkadaşımız anlayamamış: Kamu iktisadi teşebbüslerinde görev yapan yönetici personele verilmekte olan ek ödeme, yüzde 100’den Maliye Bakanının onayıyla yüzde 200’e kadar çıkarılıyor.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Meclisin onayıyla Sedat Bey, bizim onayımızla.

SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) – Çünkü burada görev yapan personel, kendi altında görev yapan personelden daha düşük ücret alıyor şu anda. -şünün, yani birisi genel müdür ya da birisi bir daire başkanı ama başkan yardımcısından, genel müdür yardımcısından daha az ücret alıyor ve bunlar ücret bordrolarını komisyonumuza getirdiler, bunu kanıtladılar ve bu madde de onların bu durumunu düzeltmeyle ilgilidir.

Sözleşmeli personelden kesilen pul parası kaldırılmaktadır. Yine şöyle söylendi: “Sözleşmeli personele grev yasağı getiriyorsunuz.” Hâlbuki ben beklerdim ki buna şöyle bir yaklaşım sergileyelim: Sözleşmeli personel, Anayasa ve özel kanunlarla belirtilen hükümler uyarınca sendikalar ve üst kurullar kurabilecek ve bunlara üye olabilecek. Yani burada ileri bir adım var, grev yasağı falan değil. Grev yasağı kamuda devamlı var. Bu ayrı bir konu, tartışılması gereken bir konu, konuşulabilir ama sözleşmeli personele bugün sendika kurma hakkı verilmesinin neresi kötü, onu da anlamak mümkün değil.

Yine, ikamet ettiği il sınırları dışına izinsiz çıkan memurun, yasaklanmış yayın bulundurma fiilleri gibi, yine toplu müracaat ve şikâyet gibi fiillerden dolayı disiplin suçu alması yasaklanıyor.

Yine, geçici görev alındığında, bir yılda altı ayı geçmeyecek hâle getiriliyor.

Kadın memurlara hamileliğin yirmi dördüncü haftasından itibaren ve doğum sonrası bir yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilmeyeceğini getiriyor.

Doğum yapan memura, doğum sonrası verilen analık izin süresinin bitiminden, eşi doğum yapan memura ise doğum tarihinden itibaren istekleri üzerine yirmidört aya kadar aylıksız izin verilecek.

Burada, 110, 111’inci maddelerde de “Sıkıntılı maddeler varmış” diye söylendi. Hâlbuki 110’uncu maddeyle memura, kanser, verem ve akıl hastalığı gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığı hâlinde on sekiz aya kadar, diğer hastalık hâllerinde on iki aya kadar ücretli izin verilebilecek. Yani memura olumlu bir madde, 110’uncu madde burada eleştirildi.

111’inci madde eleştirildi. O maddede neler var? Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu evlat edinen memurlar yirmidört aya kadar aylıksız izne ayrılabilecekler.

Yine, muvazzaf askerliğe ayrılan memurlar, askerlik süresince görev yeri saklı kalarak aylıksız izinli sayılabilecekler.

Dolayısıyla, baktığımız zaman, özürlü memurlara isteği dışında gece nöbeti ve vardiya yaptırılmayacak. Özürlü memurların mesai saatleri farklı düzenlenebilecek, buna üst yöneticiler karar verecek.

Son olarak şunu ifade etmek istiyorum arkadaşlar. 15 Aralık 2010 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonumuz bir yazıyla birçok sivil toplum örgütüne yazı yazmış ve demiş ki: “Buyurun, bu kanun tasarısını görüşmeye başlıyoruz, siz de temsilci yollayın.” Eğer gözlerden kaçırılmak istense, gizli saklı yapılacak bir şey olsaydı bu yazılar yollanmaz, sivil toplum örgütlerine bilgi verilmez, onlar davet edilmez, alt komisyonda, üst komisyonda ve değerli muhalefet partisi milletvekillerimizle beraber bunların hepsi konuşulmazdı ama gördüğünüz gibi, Mecliste de komisyonda da kimse kimsenin gözünden bir şey kaçırmıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEDAT KIZILCIKLI (Devamla) – Herkes, her şeyi açık ve aleni konuşuyor.

Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kızılcıklı.

Saygıdeğer milletvekilleri, beşinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, “TBMM İçtüzüğü’nün 72 nci maddesi uyarınca, görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 5 inci Bölümünün görüşmelerinin devamına karar verilmesini arz ve teklif ederiz.” hitaplı bir dilekçe vardır.

Önerge sahiplerinin isimlerini okuyorum:

                M. Akif Hamzaçebi                   Harun Öztürk                           Hüseyin Pazarcı

                         Trabzon                                   İzmir                                       Balıkesir

                      Sacid Yıldız                        Bülent Baratalı                    Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                         İstanbul                                   İzmir                                        Malatya

Şimdi gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Hükümet, kriz Türkiye'yi teğet geçecek demesine rağmen, gerekli tedbirler zamanında alınmadığı için, artan işsizlik ve iflaslar nedeniyle dünyada krizden en çok etkilenen ülke bizim ülkemiz olmuştur.

Hükümet programlarında; kayıtdışı ekonomiyi ödüllendiren, kamuya olan güveni sarsan ve kayıtdışılığı özendiren her türlü af ve borç yapılandırılması beklentisinin önüne geçilecektir, denilmesine rağmen, dokuz yıllık dönemde defalarca af tasarısı yasalaştırılmıştır.

Sayın Başbakan, dilediği tasarıyı dilediği komisyona havale ettirerek, toplumun değil kişilerin özel çıkarlarını kollayan tasarıları ihtisas komisyonlarından ve kamuoyundan kaçırmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı ve Meclis Başkanlığı seçimleri ile anayasa değişikliklerinde ortaya konulan dayatmacı tavır sürdürülmektedir.

Geçen hafta Adalet Komisyonunda yüksek yargıyı ele geçirmeye yönelik tasarının görüşmeleri sırasında yaşananlar hepimizi derin kaygılandırmıştır.

Hükümet, bu Torba Tasarı ile, muhalefetin itiraz etmediği; yeniden yapılandırma, SSK ve Bağ-Kur emekli maaş artışları, öğrenci affı gibi konuları ile birlikte, adrese teslim bazı düzenlemeleri de yasalaştırmak istemektedir.

9 yıldır beceriksiz yönetimi ile milleti borç batağına saplayan AKP, şimdi seçim öncesi bir şey yapıyormuş gibi görünmeye çalışmaktadır.

Ekim 2010'da, SSK ve Bağ-Kur emekli maaşlarına en az 60 lira artış yaptığını müjdeleyen sayın Başbakana, bu maaş artışını yapmak için niçin Torba Tasarıyı beklediğini sormak gerekir.

Maaş artışlarının 2011 bütçe kanununa eklenmesi önerimizi niçin reddettiklerini sormak gerekir.

Bu konudaki bir maddelik ayrı kanun teklifimizi niçin gündeme aldırmadıklarını sormak gerekir.

Bu soruların cevabı, yetersiz maaş artışlarının Hükümet tarafından Torba Tasarıya lokomotif olarak konulmasında aranmalıdır.

Bu Torba Tasarıda da, bon bon şekerlerinin yanında zehirlileri de vardır.

Gençlere ihbar ve kıdem tazminatı ödememek için deneme süresi iki aydan dört aya çıkarılmaktadır.

Mevsimlik işçilere, özellikle turizm sektöründe çalışanlara, fazla çalışma ücreti ödememek için denkleştirme dönemi 2 aydan 4 aya çıkarılmaktadır.

Hazineden karşılanması gereken istihdamın teşvikiyle ilgili giderler, tümüyle işsizlik sigortasına yıkılmaktadır.

Sektörel ve bölgesel krizler bahane edilerek, işsizlik sigortası fonu kısa çalışma ödeneği adı altında tümüyle işverenlerin hizmetine sunulmaktadır.

Kısmi çalışma, evden ve uzaktan çalışma yöntemleri ile yaygınlaştırılarak çalışanların mali ve sosyal hakları, iş güvenceleri ve örgütlenme hakları ellerinden alınmaktadır.

Kısmi çalışmanın yaygınlaştırılmasıyla birlikte, emeklilik hayalleri suya düşen işçilere, eksik çalıştığınız sürelerin primlerini kendiniz yatırırsanız, emeklilik ve genel sağlık sigortasından yararlanabilirsiniz diyerek, işçilerle adeta alay edilmektedir.

İl özel idarelerine sürülen işçiler, yeni bir sürgüne tabi tutulmak, mali ve sosyal hakları ile örgütlenme hakları ellerinden alınmak ve güvencesiz bırakılmak istenmektedir.

Kadroların iptali ve keyfi geçici görevlendirmeler yoluyla memurların siyasi sürgüne tabi tutulmalarının hazırlıkları yapılmaktadır.

Bir gün bile memuriyeti olmayanlar genel müdür ve müsteşar yapılmak istenmektedir.

Turizmde, verilen izinlere aykırı olarak yapılan yapılaşmalarla ilgili cezalar, hem geçmişe hem de geleceğe yönelik olarak azaltılmakta ve azaltılan cezaların ödenmesi kaydıyla her türlü hukuksuzluk meşrulaştırılmaktadır.

AKP tarafından 2004 yılından itibaren teşvik amacıyla verilen arsa ve araziler, teşvikin gereği yerine getirilmemiş olsa bile, yandaşlara yok pahasına satılmak istenmektedir.

Yap-İşlet-Devret modeliyle yapılan ihale sözleşmeleri YPK'nın denetiminden kaçırılmak istenmektedir.

BDDK, SPK, Türkiye Kalkınma Bankası ve Vakıflar Bankasının merkezleri İstanbul'a taşınarak Ankara'nın içi boşaltılmak istenmektedir.

Yükseköğrenimde okuldan atılma kaldırılıyor görüntüsü altında, paralı yüksek öğrenime adım atılmak istenmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi beşinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

101’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 101 inci maddesinin aşağıdaki şekilde  değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                    Mehmet Günal                       Erkan Akçay                           E. Haluk Ayhan

                         Antalya                                  Manisa                                       Denizli

                  Mustafa Kalaycı                                                                        Beytullah Asil

                          Konya                                                                                   Eskişehir

Madde 101- 6219 sayılı Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“Geçici Madde 4 - 6219 sayılı Kanunun değişik 18 inci maddesi, 1/1/2004 tarihinden itibaren geçerlidir.”

BAŞKAN – İkinci ve üçüncü önerge aynı mahiyettedir, okutup beraber işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 101'inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                    Harun Öztürk                     Mustafa Özyürek                         Bülent Baratalı

                           İzmir                                   İstanbul                                        İzmir

                     Enis Tütüncü                 Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Hüseyin Ünsal

                        Tekirdağ                                Malatya                                      Amasya

                                                                  Halil Ünlütepe

                                                                 Afyonkarahisar

Diğer önergenin sahipleri:

                   Şerafettin Halis                   M. Nezir Karabaş                         Hamit Geylani

                          Tunceli                                    Bitlis                                        Hakkâri

                   Sebahat Tuncel                                                                           Akın Birdal

                         İstanbul                                                                                 Diyarbakır

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahipleri adına Sayın Ünlütepe, buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)

HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, görüştüğümüz bu yasa tasarısında yargı kararlarını ve kesinleşen hükümleri “yok” hükmünde görüyoruz. Hukuka tam bir uygunsuzluk var. 100’üncü madde ile Vakıflar Bankasının KOSGEB’e ödemesi gereken pay kaldırılmaktadır. Kaldırılan pay nedir? 210 milyon TL. 6219 sayılı Kanun Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı’dır. Geçici bir madde ilavesi ile yargıyı devre dışı bırakmaya yönelik, yargı kararlarını ve icra takiplerini etkisiz bir hâle dönüştürüyoruz.

Sevgili arkadaşlar, Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde yasalar tarafları nasıl etkileyeceğini önceden belirler. Hukukta en önemli olay öngörülebilirlik özelliğidir. Hukuki güvenlik, konusunu düzenleyen bu hükümle ortadan kaldırılmaktadır. Şimdi, kanun koyucu kesinleşmiş yargı kararına müdahale etmektedir. Buna yetkisi var mı? Yok ama Sayın Başbakanın 2004 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi grup toplantısında söylediği bir söz var: “Yasama organı her şeye muktedirdir.” Yani hem yürütmenin hem yargının önündedir. Hâlbuki Anayasa’nın başlangıç dibacesinde, kuvvetler ayrılığı sisteminde kuvvetlerin birbirine üstünlüğü yoktur. Yasama organının, Anayasa’nın kesin teminat altına aldığı bir kesin hükmü yasama organı yok farz edebilir mi? Bir davada taraflar yasanın güvenilirliğine inanarak, bu yasanın sonucuna güvenerek ya davacı olur ya davalı olur. Siz, daha sonradan, maçın yarısını geçtikten sonra “Ben, bu oyunun kurallarını değiştiriyorum.” diyebilir misiniz? Mümkün değil, Anayasa’nın 138’inci maddesi. Ama bugün burada, yargı kararlarını uygulamayacaksınız diyorsunuz, kesin hükmü yok farz ediyorsunuz. Peki, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu torba yasa Anayasa Komisyonuna gönderildi mi? Gönderilmez çünkü o kadar bir torba yasa yapmışsınız ki eğer bunu Anayasa Komisyonu incelemiş olsa Anayasa Komisyonundan bunun incelenerek Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmesi en az üç ay alacaktı. Amaç, hukuka da aykırı olsa istediğimi yapabilmek. Zaman zaman söylüyoruz, bu bir parti diktatörlüğüne yol açar, hukuk dışılığa yol açar. Bunun bir örneğini Adalet Komisyonunda gördük. Cumhuriyet Halk Partisinin Adalet Komisyonu üyelerinin tutum ve davranışlarıyla buna kamuoyunun ilgisini, dikkatini çekmeye çalıştık. Elbette, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının göndereceği yazı başka türlü olmayacaktı ama birtakım hukuk bilginleri, bu konuda bizim düşüncemizin doğru olduğunu söylüyorlar.

Daha başka bir örnek size vereyim: Peki, biz Cumhuriyet Halk Partisinin 5 milletvekili, o gün Cumhuriyet Halk Partisinden istifa etseydik, o Komisyon çalışmalarına devam edecek miydi? 1961 Anayasası’ndaki gerekçe açık. Bir ana muhalefet partisi grubunu yok farz ettiniz. Burada da bu uygulamayla, açıkçası… Hukuk devletinde devlet hukuk kurallarına uygun olarak hareket eder, hukuk devletinin temel özelliği budur.

Şimdi, Anayasa’mıza uygun bir kanun yürürlükte iken bu kanun hükmüne göre verilen haklar sonradan çıkan kanunla ortadan kaldırılabilir mi? Kaldırılabilir. Nasıl kaldırılabilir? Adalet ve Kalkınma Partisinin çoğunluk diktatörlüğü döneminde... Bir hukuk devletinde bu mümkün değildir. Bu, yasama organında dahi tartışılamayacak olan konulardan birisidir. Anayasa’nın 138’inci maddesinin sonuncu fıkrası açık: Yasama ve yürütme organları, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Yasama organı, yürütme organı mahkeme kararlarını değiştiremez, kararların yerine getirilmesini geciktiremez.

Hukuk dışılık artık bu Mecliste olağan bir hâle gelmiştir. Bu kanunun geçici 4’üncü maddesinin düzenlemesi hukuka tamamen aykırıdır, Anayasa’ya aykırıdır. Bu yüce Mecliste bu konunun görüşülmesi olanaklı değildir.

Bu duygu ve düşüncelerle, önergemizde de belirttiğimiz gibi, geçici 4’üncü maddenin tasarı metninden çıkarılmasını diliyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ünlütepe.

Sayın Birdal, buyurun.

AKIN BİRDAL (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 101’inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasına ilişkin söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Gerekçemiz: 12/4/1990 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe giren 3624 sayılı KOSGEB Yasası’nın 14’üncü maddesi Başkanlık gelirlerinin yer aldığı düzenlemeleri içermektedir. 14’üncü maddenin (c) bendinde yer alan düzenlemeyle, sermayesinin yüzde 50’den fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan bankaların kurumlar vergisine matrah olan yıllık kârının yüzde 2’si oranında KOSGEB’e aidat ödeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Tasarının 100’üncü maddesinde getirilen düzenleme ile Vakıfbank’ın KOSGEB’e ödeyeceği aidat kaldırılmaktadır. Ancak, 101’inci maddesinde yapılmak istenilen düzenleme ile bu aidatların kaldırılma tarihi 01/01/2004’e çekilmek istenmektedir. Yargıya intikal etmiş olan 210 milyon TL tutarındaki KOSGEB alacağının ortadan kaldırılmasına yönelik bu düzenlemenin tasarıdan çıkarılmasını öneriyoruz çünkü burada daha önce kazanılmış birtakım hakların da gasbedildiği kanısındayız.

Şimdi, dün, asayiş ve güvenliğin sağlanacağı gerekçesiyle kamu çalışanları başkente alınmadı. Şimdi, aynı güvenlik gerekçesiyle sadece hak arayanların önüne tankları, topları ve copları çıkararak mı güvenliği sağlanır başkentin? Yoksa, gerçekten işçi sağlığı ve güvenliği açısından her türlü önlem alınır ve bugün 18 yurttaşımızın yaşamının yitirilmesine ve birçoğunun da yaralanmasına neden olunmazdı.

Şimdi, “Polisin gözü sanıklarda, doktorların gözü yaşlılarda olur.” diye bir söz var. Şimdi, gerçekten, polislerin gözü hak arayanlarda, sizin de gözünüz yaratılan kazanımlarda, sınırlı kullanılmakta olan hakların yok edilmesinde.

Şimdi, burada biz her zaman konuşuyoruz, hak ve özgürlüklerin gelişmesinden, ekonominin ilerlemesinden, ileri bir demokrasiden ama biz bunu burada söylüyoruz. Bakın, geçtiğimiz hafta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı 2010 yılının raporunu yayınladı.

Değerli milletvekilleri, Avrupa Konseyi üye ülkelerinde, insan hakları ihlalleri açısından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde mahkûm olan ülkeler arasında 1’inci sırayı alıyoruz. Bakın, iki yüz yetmiş sekiz davayla 1’inci sırayı almışız. Geçen yıl bu sırayı Rusya’ya  kaptırmıştık ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde en çok mahkûm edilen ülkeler arasında 2’nci sırayı almıştık ama bu yıl yeniden 1’inci sıraya geldik ve kaptırmadık.

Şimdi, nasıl ileri demokrasi bu? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sizi mahkûm ediyor ve iki yüz yetmiş sekiz davayla tazminat ödemeye mahkûm ediyor ve siz, kalkıyorsunuz, hâlâ ileri demokrasiden, hak ve özgürlüklere bağlılıktan ve demokratik bir düzenden söz ediyorsunuz.

Arkadaşlar, yani hukuksuzluğun belki aldatması olur ama gerçekten bu şekilde de olmaz. Bakın, hukuk devleti yerine kendi devletin hukukunu yarattınız ve bu, hukuk devleti olmaktan çok polis devletidir. Yani dünkü yaşanan tablo nedir? Yani şimdi insanlar hak arama mücadelesini nasıl yürütecekler? Hak arama mücadelesinin kanallarını kapatarak ve olayları, gerçekleri örterek, erteleyerek ve gizleyerek olmaz. Örneğin, dün İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun toplantısı var. Hemen 2 kilometre uzakta, toplantı ve gösteri hakkının gasbedildiğine tanık oluyoruz, milletvekilleri biber gazı yiyor ve orada biz bir diyalog kuramıyoruz. Geliyoruz buraya, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna 4 kişi geliyor, çoğunluk sağlanamıyor. Böyle bir şey olur mu? Yani, örneğin -bizim geçmişte, yine on gün önce verdiğimiz- Mutki’de insan kemikleri çıkıyor, on sekiz  kişiye ait çıkmış orada insan kemikleri ve insanlığa karşı işlenmiş suçların bulguları orada çıkıyor “Gelin inceleyelim.” diyorum ve bir olağanüstü toplantı önerisi de yapıyorum, bir araya gelinmediği gibi olağan toplantısında da çoğunluk sağlanmıyor. Nedir bu? Bunun açıklaması nedir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AKIN  BİRDAL (Devamla) – O nedenle böyle bekleyerek, erteleyerek olmaz ve bunun adı da demokrasi ve hukuk devleti değil.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Evet, önergeleri oylarınıza…

HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) – Karar yeter sayısı…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, benimki de vardı.

BAŞKAN – Sizinkini ayrı değerlendireceğiz Mehmet Bey. Bu ikisini birlikte işleme alacağım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Beraber” dediniz ama…

BAŞKAN – Evet, birlikte işleme alıyorum, bu önergeleri…

Halil Bey, karar yeter sayısı mı istiyorsunuz?

HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) – Evet, Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.

 

 

Kapanma Saati : 19.33


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.37

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 59’uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve arkadaşlarıyla Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ve arkadaşlarının birlikte işleme aldığımız önergelerinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi oylamayı tekrarlayacağım ve karar yeter sayısını arayacağım:

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

606 sıra sayılı tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 101 inci maddesinin aşağıdaki şekilde  değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

Madde 101- 6219 sayılı Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı Kanununa Aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“Geçici Madde 4- 6219 sayılı Kanunun değişik 18 inci maddesi, 1/1/2004 tarihinden itibaren geçerlidir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – …

BAŞKAN – Sayın Komisyon?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılmıyoruz, katılamıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kime bakıyor?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sana bakıyor, sana.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE  KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Günal, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, gülümseyerek geldim çünkü Sayın Komisyon Başkanımız katılıp katılmama konusunda şöyle bir bakındı, ben de bana bakıyor zannettim, oturacaktım katılıyor diye ama katılmıyormuş mecburen… Katılsaydı hemen oturacaktım.

Değerli arkadaşlar, burada az önce bahsettiğimiz bir konu yarım kaldı. Dün ağır diye alamamıştım ama bu sefer elime de aldım yani bayağı bir… Tarttırmadım, herhâlde bir kilodan fazla bir şeyi var gibi görünüyor. Kaçtı?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – 1.660.

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Hah, 1.660 grammış. Teşekkür ederiz. Bazı açıklayıcı bilgiler hiç olmazsa geliyor iktidar kanadından.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Yok, muhalefet söyledi, ben de söyledim.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - İtimat ettiniz yani. Peki.

Değerli arkadaşlar, burada tabii bir karar verdik, bunu uyguluyoruz. Neyi uyguluyorsunuz? Bizim çıkmasını istediğimiz kısmı “Banka ve ortaklıkları hakkında yargı mercilerine açılmış davalar ve icra takipleri hakkında da uygulanır.” diyor. Hukuki olarak, geriye yönelik olarak böyle bir kararın alınması bazı soru işaretlerini kafalarda bırakıyor.

Şimdi bakın, bu neyle ilgili? Vakıfbank’ın KOSGEB’e ödemeleriyle ilgili. Yani söylediğimiz kısmı bununla ilgili değil mi? 2004’e niye götürüyorsunuz? Yani bugün itibarıyla koyuyorsunuz “Ben bundan vazgeçtim.” diye. Hâlâ deminki önergemizi kabul etmediniz, kamu bankası olmaya devam ediyorsunuz, iyi. Şimdi geçti. Eğer bu böyle gelir, Sayın Cumhurbaşkanı da onaylarsa şu anda Vakıfbank’ın şubeleri kamu şubesi olarak bizim önergemizi kabul etmediniz. Böyle bir şey olamaz. Yani kamu statüsünde olmayacaksınız, böyle bir şey yok.

Bakın, arkadaşlar, buradan size okuyayım. Vakıfbank özel bir banka mı? Evet, onun için taşıyorsunuz. Onun için diyorsunuz ki “Kendisi taşısın.” Ortaklarına bakıyorum: Yani mazbut vakıflar, mülhak vakıflar, diğer mazbut ve mülhak vakıflar, Vakıfbank’ın mensuplarının sandığı, diğer gerçek tüzel kişiler, 0,007 tüzel kişilerin de oranı. Demek ki burada bir kamunun payı var mı? Yok. Özel, tamam. Neden kamu şubesi niteliği veriyorsunuz? Onu verdiniz, burada kaldırıyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bakın, ilk derece mahkemesinde Vakıfbankın kaybettiği 210 milyon TL’lik bir miktardan söz ediyoruz. Ne olur bunu KOSGEB’e versen? Yani niye kaybedilmiş şeyi… Mahkeme, neden acaba ilk derece mahkemesi Vakıfbankın lehine karar verdi, buna baktınız mı? Yani bunun kaldırılması gerekiyor. Böyle bir şey… Bu, aynen, İstanbul’a taşınmasındaki mantıksızlık gibi yine çelişkili bir iş yapıyoruz. Hem Vakıfbank kamu bankası şubesi niteliğinde olacak hem “Kamunun paraları buraya yatırılır.” diye kanuna hüküm konulur mu? Ya, para yatırmak için kanuna emredici hüküm niye koyarsınız? Arkadaşlar, böyle bir şey olmaz. Ziraat, Halk Bankası gitti. Ama ”Kamu bankası şubesiyim.” demiyor, varsa payı “Kamunun orada payı olmasına rağmen…” demiyor. Burada kamunun payı yok, sıfır, burada kamunun bir payı yok, mensup vakfının var, vakıfların var, sandığın payı var. Burada işte duruyor, Vakıfbankın ortakları burada, bakabilirsiniz. O zaman niye kamu şubesi? İstiyorsan, o zaman mahkemeyle kazandığı adamın 210 milyonunu niye ödemiyorsun? Büyük bir para mı? Vakıfbank kâr etmiyor mu? Ne var, bırakın, bütçeden vereceğinize KOSGEB’e oradan geçsin. Anlamadığımız nokta bu.

Bir de geriye yönelik… Tamam, bundan sonra sayalım, kanun çıksın. Kanun çıktıktan sonra da yayınlandıktan sonra da bir dahaki sene vermesin Vakıfbank ama şimdiye kadarki kazandığı paraları niye vermiyorsunuz? Onun için…

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Özel banka…

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Özel banka değil, hâlen daha kamu bankası statüsü istiyor Vakıfbank. Bütün kamunun paralarını oraya yatırıyorsunuz, vakıfların paralarını da oraya yatırıyorsunuz. Şimdi kaç para komisyon alıyor? Bir yere verdiği zaman komisyon pazarlığı yapmıyor mu, memurlar, çalışanlar, üniversiteler bankalarla? Demek ki o mevduatın bir getirisi var. Dolayısıyla bunu çok doğru bulmuyorum.

Değerli arkadaşlarım, tekrar söylüyorum: Taşınması da yanlıştır, hele hele bu yaptığımız külliyen yanlıştır. Sayın Tüzmen gidiyor, demin söylemiştim, o zaman onun eski müsteşarlığını da taşıyın, Hazineyi de taşıyan, hepsini birden taşıyın, başka türlü olmaz.

Öncelikle teklifimi söyledim, mademki taşıyorsunuz, gerekçe varsa… Sayın Çağlayan diyordu ki: “İstanbul’da tarım mı var, niye Ziraat Bankasını taşıyorlar?” Vakıfların gene bir sürü vakfı, o makul biraz vakıflar ortak olduğu için. Ben diyorum ki: O zaman gelin, Ziraat Bankasını Urfa’ya taşıyalım, GAP’a taşıyalım ya da Adana’ya taşıyalım. Halk Bankasını ya Kayseri’ye taşıyalım ya Bursa’ya taşıyalım ya Konya’ya taşıyalım, bir şeyin olduğu yere taşıyalım, yani KOBİ’lerin…

Bir de siz niye taşıyorsunuz? O kadar parayı niye verdiniz? Ben onu söylüyorum, madem özelleştireceksiniz, alan adam istediği yere taşısın. Son defa uyarmış olayım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Devamla) – Diğer maddelerde devam edeceğim.

Saygılar. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

102’nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 102. maddesinde yer alan “% 3” ibarelerinin “% 5” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                    Mehmet Günal                       Erkan Akçay                           E. Haluk Ayhan

                         Antalya                                  Manisa                                       Denizli

                  Mustafa Kalaycı                                                                      Nevzat Korkmaz

                          Konya                                                                                     Isparta

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 102'nci maddesi ile değiştirilen 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 53. maddesinin birinci fıkrasında yer alan, % 3 ibarelerinin % 5 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Şerafettin Halis                   M. Nezir Karabaş                         Hamit Geylani

                          Tunceli                                    Bitlis                                        Hakkâri

                   Sebahat Tuncel                                                                           Akın Birdal

                         İstanbul                                                                                 Diyarbakır

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan; 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 102 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Tayfur Süner                             Harun Öztürk

                         İstanbul                                 Antalya                                        İzmir

                       Atila Emek                         Bülent Baratalı                            Enis Tütüncü

                         Antalya                                   İzmir                                       Tekirdağ

14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 50 nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmış, 53 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Özürlü personel çalıştırma yükümlülüğü:

Madde 53- Kurum ve kuruluşlar bu Kanuna göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda en az % 3 oranında özürlü çalıştırmak zorundadır, %3'ün hesaplanmasında ilgili kurum veya kuruluşun toplam dolu kadro sayısı dikkate alınır.

Özürlüler için sınavlar ilk defa Devlet memuru olarak atanacaklar için açılan sınavlardan ayrı zamanlı olarak, özürlü kontenjanı açığı bulunduğu sürece özür grupları ve eğitim durumları itibarıyla sınav sorusu hazırlanmak ve ulaşılabilirliklerini sağlamak suretiyle merkezi olarak yapılır veya yaptırılır. Bu sınav, özürlülerin özürlü kontenjanı dışındaki kadrolara başvuru hakkını engellemez ve kontenjan dışında istihdam edilen özürlü memur, özürlü kontenjanından işe giren memurun tüm özlük haklarına sahiptir. Açık kadrolara atamalar her iki sınav sonuçlarının açıklamasından sonra yapılır.

Özürlü personel çalıştırma yükümlülüğünün yerine getirilmesinin takip ve denetimi ile özürlülerin Devlet memurluğuna yerleştirilmesinden Devlet Personel Başkanlığı sorumludur. Başkanlık bu sorumluluğunu yerine getirirken özürlü açığı bulunan kurum ve kuruluşların talebi üzerine özürlü kontenjanlarına yerleştirme yapabilir veya yaptırabilir.

Özürlülerin memurluğa alınma şartlarına, merkezi sınav ve yerleştirmenin yapılmasına, eğitim durumu ve özür grupları dikkate alınarak kura usulü ile yapılacak yerleştirmelere, özürlülerin görevlerini yürütmelerinde hangi yardımcı araç ve gereçlerin kurumlarınca temin edileceğine, kamu kurum ve kuruluşlarınca özürlü personel istihdamı ile ilgili istatistiksel verilerin bildirilmesine ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar Özürlüler İdaresi Başkanlığının görüşü alınarak Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özyürek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 102’nci maddesindeki önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, özürlülerle ilgili, bu torba yasada daha önce çok olumsuz bir madde vardı. Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan arkadaşlarımız hatırlayacaklardır. Özürlüler Federasyonunun temsilcileri ve özellikle Sayın Milletvekilimiz Lokman Ayva’nın da direnişiyle, hep beraber o maddeyi bu tasarıdan çıkardık. O madde kalmış olsaydı, özürlü kardeşlerimiz fonksiyonsuz, sadece belli bir ünitede toplama kampında toplanmış gibi olacak ve düşük bir ücretle çalışıyormuş gibi gösterileceklerdi. Oysa özürlü yurttaşlarımız da çalışmak, üretmek ve emeğinin karşılığını almak istiyorlar. O bakımdan o maddenin çıkarılması son derece yerinde olmuştur.

Şimdi, burada yeni bir düzenleme getiriliyor. Bu düzenlemeyle ilgili bizim önergemizde önemli konular var. Değerli arkadaşlarım ve Komisyonumuz dikkat ederse, Sayın Recai Berber de dikkat ederse, şimdi… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Ne oluyor orada?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, arkadaşlar…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) – Evet, böyle bir yaylacı grup var orada, bol bol sohbet ediyorlar, Allah muhabbetlerini artırsın, ben derdimi anlatmaya devam ediyorum.

Şimdi, şu anda yüzde 3 bir özürlü kontenjanı ayırıyorsunuz, ama bu özürlü kontenjanında, kontenjanın hesaplandığı tabanda yurt dışında çalışanları çıkarıyorsunuz. Niçin bunu yapıyorsunuz? Mesela Dışişleri Bakanlığı gibi, mesela Dış Ticaret Müsteşarlığı gibi dış görevlerde de önemli personel çalıştıran kuruluşlarda dışarıda çalışan kişileri o tabandan düştüğünüz zaman yüzde 3 etkisiz hâle geliyor. Onun için, biz, burada “Toplam personel üzerinden bu hesaplansın.” diyoruz, ama tasarıda “Dış görevdekiler hariç.” diyor. Bunun bir haksızlık olduğunu düşünüyoruz ve bu düzeltmenin yapılmasını diliyoruz.

Bir diğer önemli nokta, özürlü yurttaşlarımız için bu tasarıyla ayrı sınav açılması öngörülüyor. Peki, ayrı sınav açılsın, onların özel koşulları dikkate alınsın, ancak diğer yurttaşlarımız için açılmış olan sınavlara da özürlü yurttaşlarımız girebilsinler. Mesela, genellikle avukatlık sınavı özürlüler için açılmıyor, özürlüler için avukat olma şansı bütünüyle ortadan kalkıyor çünkü orada özürlü sınavına girmiş olanlar, girmemiş olanlar diye bir kafa karışıklığı olabilir. Biz burada diyoruz ki özürlüler için açılmış sınavlara girebilsinler ama ayrıca diğer yurttaşlarımız için açılmış olan sınavlara da girebilsinler. Mesela avukatlık sınavı açılabilmişse herkes gibi özürlü yurttaşlarımız da girebilsinler ki belli görevlere onlar da gelebilsin. Bu yönde değişiklik taleplerimiz var.

Özürlü yurttaşlarımız açısından önemli olduğunu düşündüğüm bu değişiklikleri yüce Meclisin takdirlerine sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından  alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özyürek.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi okutacağım iki önergeyi birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 102. maddesinde yer alan "% 3" ibarelerinin "% 5" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                       Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

Diğer önergenin imza sahipleri:

Şerafettin Halis (Tunceli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Paksoy. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Kıymetli arkadaşlar, dünya nüfusunun yüzde 10’u 650 milyon kişinin çeşitli oranlarda özürlü olduğu, bu  rakamın 200 milyonunu da çocukların oluşturduğu düşünülmektedir. Ülkemizde özürlülerin sayısı ve hastalıklar bazında dağılımı konusunda sağlıklı bir kayıt sistemi bulunmamakla birlikte, TÜİK verilerine göre yaklaşık yüzde 12,28, yaklaşık 10 milyon kişinin çeşitli oranlarda özürlü olduğu değerlendirilmektedir.

Mevzuatımızda, başta Anayasa’mız olmak üzere, özürlülere yönelik çeşitli düzenlemeler bulunmaktadır. Düzenlemelerin yeterliliği bir yana, koordinasyon bakımından tam bir kaos yaşanmaktadır. Hizmet sunucusu olarak yer alan Maliye, Sosyal Güvenlik Kurumu, Millî Eğitim, Sağlık, İçişleri, belediyeler, gümrük ve çok sayıda kurum ve kuruluş kendi başına hareket etmektedir. Bu alanda yetkili kuruluş olan Özürlüler İdaresi Başkanlığı koordinasyonu ve uygulama birliğini sağlamaktan çok uzak olup personel, örgütlenme ve yaptırım konusunda yetersiz, yetkisiz, sadece tabela bir teşkilat konumundadır. Özürlülerin, başta eğitim olmak üzere, istihdam, kamu hizmetleri, ulaşım, iletişim, eğlenme, dinlenme olanakları, örgütlenme, sağlık hizmetleri gibi alanlarda mağdur oldukları ve ayrımcılığa tabi tutuldukları, bunun sonucu olarak da diğer insanların sahip olduğu fırsat ve imkânlardan eşit düzeyde yararlanamadıkları bir vakıadır.

Sayın milletvekilleri, özürlülerin istihdamına yönelik yüzde 3’lük hüküm zaten mevcut mevzuatta yer almaktadır. Üstelik, bu kadroların kullanımında dolu kadroların esas alınması, bazı kurumların sudan bahanelerle özürlü personel istihdamına yanaşmaması, bu duruma da Hükûmetin örtülü destek vermesi engelli vatandaşlarımızı derinden üzmektedir.

Bu önergemizle, Hükûmetin her alanda yaptığı bir cinliği önlemek, özellikle referandum süreci olmak üzere, çeşitli defalar özürlü vatandaşlarımızı ihmal ve istismar etmesinin önüne geçilmek istenmiştir. Ayrıca, önergemizle, yapıcı ve katkı sunucu muhalefet anlayışımızın, engelli vatandaşlarımız başta olmak üzere, özürlü aileleri ve kamuoyunca paylaşılması hedeflenmiştir.

Devlet Personel Başkanlığının verilerine göre 2 milyon 330 bin 990 toplam memur kadrosunun 1 milyon 769 bin 730’u dolu olup mevcut kadronun yüzde 75’i kullanılmaktadır. Ülkemizdeki istihdam ihtiyacı ve kamu hizmetlerinin etkin, sürekli ve hızlı sunulabilmesi için öncelikle bu kadroların doldurulması, devamında özürlü personel istihdamının yaygınlaştırılması büyük önem arz etmektedir.

Önergemiz kabul edildiği takdirde 93.237 engelli vatandaşımıza memur olma imkânı doğacaktır. Yine, Devlet Personel Başkanlığı verilerine göre 50 bin olması gereken özürlü istihdamı 2010 yılı sonu itibarıyla ancak 21.875’e ulaşmıştır. Bu husus da Hükûmetin özürlülerin istihdamı konusunda samimi ve gayretli olmadığını göstermektedir. Teklifimiz kabul edildiği takdirde önümüzdeki dönemlerde kamuda 71.362 engelli vatandaşımız istihdam edilebilecektir. Şayet parmak usulüyle bu önergemizi reddederseniz, başta Sayın Lokman Ayva Bey olmak üzere, yaklaşık 10 milyonu bulan engelli vatandaşlarımıza samimiyetinizi şikâyet ediyor...

Ben dilerdim ki İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva Bey bu kanun maddesi çerçevesinde Hükûmetinizin özürlülere yönelik icraatlarını değerlendirsin. Ancak siz sadece rakamlara takmış durumdasınız, şu kadar bakım aylığı, bu kadar özürlü aylığı, o kadar özel eğitim… Peki, Türkiye bundan ibaret mi? Her şey sayıdan ibaret mi? Öncelikle, kamuda boş olan yaklaşık 30 bin özürlü kadrosunu doldurmanızı ve sorunları sayılarla çözme konusundaki sakat anlayışınızdan vazgeçmenizi öneriyoruz. Bizim önerimize kulak tıkadığınız takdirde, inşallah, engelli vatandaşlarımız da 12 Haziranda size kırmızı kart gösterecek ve Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında önergemiz doğrultusundaki değişiklikler kısa sürede hayata geçirilecektir.

Asıl engelliler vatandaşımız değil, onlara engel çıkartanlardır diyor, bütün engelli kardeşlerimi sağlık ve mutluluk dileklerimle sevgi ve saygıyla selamlıyor, bu duygularla önergemize desteğinizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Paksoy.

Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 102. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 53. maddesi yeniden düzenlenmektedir. Madde metninde özürlü olarak tanımlanan engelli personel çalıştırma oranı %3 ile sınırlandırılmıştır. Engellilerin karşı karşıya kaldıkları en büyük zorluklardan biriside istihdam sorunudur. Yapılan araştırmalara göre, ülkemizde her beş özürlüden yalnızca biri iş gücü piyasasında yer almaktadır. Ülkemizdeki mevcut engelli vatandaşların sayısı dikkate alındığında bu oranın en az %5 olması gerekmektedir. Böylece sosyal devletin engelli vatandaşlarını istihdam etme yükümlülüğü yerine getirilmiş olacaktır.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

103’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan; 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 103. maddesinde yer alan "Son sekiz yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayan memurlara, aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe ilerlemesi uygulanır." ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                    Mehmet Günal                       Erkan Akçay                            E.Haluk Ayhan

                         Antalya                                  Manisa                                       Denizli

                  Mustafa Kalaycı                   Nevzat Korkmaz                           Murat Özkan

                          Konya                                   Isparta                                       Giresun

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan; 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 103 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Harun Öztürk                               Atilla Kart

                         İstanbul                                   İzmir                                         Konya

                     Enis Tütüncü                         Vahap Seçer                      Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                        Tekirdağ                                 Mersin                                      Malatya

                   Zekeriya Akıncı                                                                         Şevket Köse

                          Ankara                                                                                  Adıyaman

"Madde 103- 657 sayılı Kanununun 64 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Kademe ve kademe ilerlemesi:

'Madde 64- Kademe; derece içinde, görevin önemi veya sorumluluğu artmadan, memurun aylığındaki ilerlemedir.

Memurun kademe ilerlemesinin yapılabilmesi için işgal ettiği kademede en az bir yıl çalışmış olması ve bulunduğu derecede ilerleyebileceği bir kademenin bulunması şarttır.

72 nci madde uyarınca belli bir süre görev yapmak üzere, zorunlu olarak sürekli görevle atanan memurlardan kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde görev yapanlara, bu yörelerde fiilen çalışmak suretiyle geçirilen her iki yıl için ilave bir kademe ilerlemesi daha verilir. Yıllık izinde geçirilen süreler fiilen çalışılmış sayılır. İki yıldan az süreler dikkate alınmaz.

Son altı yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayan memurlara, aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere ilave bir kademe ilerlemesi uygulanır.

Bu maddede belirtilen şartları yerine getiren her sınıf ve derecedeki memurlar, hak kazandıkları tarihten geçerli olmak ve başkaca bir işleme gerek kalmaksızın bir ileri kademeye ilerlemiş sayılırlar.

Kademe ilerlemesi ile ilgili onay mercii atamaya yetkili amirdir. Onay mercileri kademe ilerlemeleri ile ilgili yetkilerini devredemezler.

Kademe ilerlemesine hak kazanamayan memurlar, kurumlarınca her ay alınacak toplu onaylarla belirlenir. Kademe  ilerlemesi   yapmış   sayılanlardan   ilerlemeye   hak kazanamadıkları sonradan anlaşılanların kademe ilerlemeleri, ilerlemiş sayıldıkları tarihten geçerli olmak üzere iptal edilir. Yapılan fazla ödemeler geri alınmaz."

BAŞKAN -  Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Gerekçe Sayın Başkan.

BAŞKAN -  Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Mevcut düzenlemeye göre 6 yılı sicil notu ortalaması doksanın üzerinde olanlara ilave bir kademe verilmekteydi. Yeni düzenleme ile sicil notu uygulaması kaldırıldığı için bu kademenin verilmesi sekiz yıl disiplin cezası almama koşuluna bağlanmıştır. Önerimiz yeni düzenlemede de altı yıl disiplin cezası almayanlara bu ilave kademenin verilmesi yönündedir.

Ayrıca maddenin daha düzgün ve anlaşılır hale getirilmesi için de işbu değişiklik önergesi verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi  Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 103. maddesinde yer alan "Son sekiz yıl içinde herhangi bir disiplin cezası almayan memurlara, aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe ilerlemesi uygulanır." ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                          Murat Özkan (Giresun) ve arkadaşları

BAŞKAN -  Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN -  Sayın Özkan, buyurun.

MURAT ÖZKAN (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 103’üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik teklifi konusunda söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, sözlerime başlamadan önce, 19 yurttaşımızın hayatını kaybettiği kazadan dolayı yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı, yaralananlara da acil şifalar dilemek istiyorum. Tabii bu kazanın mutlaka siyasal bir sorumluluğunun olması gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca dün yine, İran sınırımızda 2 çocuğumuz İran askerlerinin açmış olduğu ateş sonucu hayatlarını kaybetti. Onlara da Tanrı’dan rahmet diliyorum. Bu gibi hadiselerin Türkiye’deki özellikle akaryakıt fiyatlarının çok yüksek olmasıyla ilintili olduğuna dair ciddi şüpheler vardır. Bu konuda hem ekonomik hem de diğer yandan denetimle ilgili görevlerini ihmal edenler hakkında ki özellikle siyasi sorumluların gereken siyasi tavrı göstermeleri, sorumlu tavrı göstermeleri gerektiği kanaatindeyim.

Değerli arkadaşlarım, görüşülmekte olan torba kanunun memurlara ilişkin bölümünde bazı hususlara itirazlarım olacak. Bunun dışında, 103’üncü maddenin toptan kaldırılması hususunu önergemizde gündeme getirdik.

Değerli arkadaşlar, bu kanunda özellikle memurlara ilişkin bölümler hazırlanırken sosyal diyalog mekanizması yok sayılmıştır. Toplu görüşme sürecinde mutabakata varılan konular tasarıya dâhil edilmemiştir maalesef. Kamuya özel sektörden üst düzey yönetici atanması sağlanarak “hükûmet memuru” uygulamasına geçilmektedir. Kamunun yeterince yetişmiş elemanı vardır. Hatta Türkiye’de büyük şirketlerin kamudan insan transfer ettiğini hepimiz çok çok iyi biliyoruz. Türkiye’de en yetişmiş, en yetkin insanların kamu kesiminde görev aldıkları da Türk kamu yönetiminin bir gerçeğidir. Bunu içinizde birçok arkadaşımız çok iyi bilmektedir. Onun için, kamuya dışarıdan personel alınması ve atanması Türkiye’de memurun siyasallaşmasına, üst düzey kamu görevlilerinin siyasallaşmasına neden olacaktır. Bugün belki iktidar partisinin lehine gibi görünen bu olayın, yarın bir başka iktidar geldiğinde can yakacak, acıtacak bir uygulamaya da sebebiyet vereceği açısından ben bu konunun da yanlış olduğu kanaatindeyim.

Diğer yandan, kadrosu kaldırılan memurların sürgün edilebilmesinin önü açılmaktadır. Çünkü kadrosu kaldırılan memurlar Devlet Personel Başkanlığında bir havuzda toplanacaktır ve bunların içerisinde müfettişler de vardır. Kariyer mesleğinden olan bu insanların da farklı yerlere atanmasına, farklı unvanlarla atanmasına yol açılmakta ki ciddi bir haksızlık yapılacağını düşünüyorum.

Kamuda kısmi zamanlı, çağrı usulüne göre güvencesiz ve düşük ücretle eleman çalıştırmanın önü açılacaktır. Bu konuda zaten 4/C ve 4/B uygulamalarının yanlışlığı herkesçe malumdur, aynı işi yapan insanlara farklı ücretler uygulanarak adaletsiz bir sistem sürdürülmektedir. Ayrıca kamuya hizmet alımı şeklinde insan müteahhitliği yaptırılarak insan alımı, satımı yapılması da ayrı bir garabet teşkil etmektedir. İktidar partisine ya da iktidardakilere önerim, insanlarımız arasındaki farklı unvanları kaldırarak, aynı işi yapana aynı ücreti vermek, adaleti sağlamak gerekmektedir. Yönetimin unutmayalım ki birinci ve temel şartı adalettir. Adalet üzerine inşa edilmeyen hiçbir şeyi de ahlaki bulmadığımı belirtmek istiyorum.

Bunun dışında, kamu kurum ve kuruluşlarının devlet karşısında görüşlerin yer aldığı yayınların barınağı hâline getirilmesi de mümkün kılınmaktadır. Özellikle, değerli arkadaşlar, yasak yayınların bulundurulması gibi başka bir garabet bu kanunla getirilmektedir, bu da yanlıştır.

Önergemizle ilgili olarak… Değerli arkadaşlar, sicil uygulaması kaldırılmaktadır, son derece yanlıştır. Kurumsal performansın uygulamaya geçtiği bir dönemde bireysel performansa geçilememesi bir yanlıştır. Sicil uygulaması kısmi bir performans ölçümü idi, keşke bunu daha da ileri götürebilsek. Performans bazlı bireysel değerlendirmeyi getirebilmemiz gerekiyordu. Bence bunun getirilmesini herkes kabul edecek. Hiç olmazsa kurumsal bazlı performansın yanında bireysel performansın ölçümü amacıyla sicil uygulamasının kaldırılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu vesileyle bu tasarıdan bu maddenin çıkartılması gerektiği kanaatindeyiz.

Hepinizi en derin saygılarımla selamlayarak sözlerime son veriyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

104’üncü madde üzerinde üç önerge vardır, üçü de aynı mahiyettedir, birini okutup diğerlerinin imza sahiplerini okutacağım ve birlikte işleme alacağım.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 104. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                    Mehmet Günal                       Erkan Akçay                           E. Haluk Ayhan

                         Antalya                                  Manisa                                       Denizli

                  Mustafa Kalaycı                                                                      Nevzat Korkmaz

                          Konya                                                                                     Isparta

İkinci önergenin imza sahipleri:

                   Şerafettin Halis                   M. Nezir Karabaş                         Hamit Geylani

                          Tunceli                                    Bitlis                                        Hakkâri

                   Sebahat Tuncel                                                                           Akın Birdal

                         İstanbul                                                                                 Diyarbakır

Üçüncü önergenin imza sahipleri:

                    Harun Öztürk                     Mustafa Özyürek                         Bülent Baratalı

                           İzmir                                   İstanbul                                        İzmir

                     Enis Tütüncü                 Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Hüseyin Ünsal

                        Tekirdağ                                Malatya                                      Amasya

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özyürek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 104’üncü maddede verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu torba tasarının en sakıncalı düzenlemelerinden biri budur. Ne öngörülüyor? Burada deniliyor ki, müsteşar olabilmek için, genel müdür olabilmek için, daire başkanı ve müsteşar muavini olabilmek için kamuda belli süre hizmet etmek gerekir şu andaki mevzuatımıza göre ama burada, artık, özel sektörde çalışma, serbest olarak çalışma kamuda çalışılmış gibi sayılacak ve bu kişiler bir gün bile devlet memuru olmasalar dahi müsteşar olacaklar, genel müdür olacaklar.

Değerli arkadaşlarım, bu çok sakıncalı bir düzenlemedir. Birinci mesele şudur: Türkiye'de kamu hizmeti, devlet memurluğu bir kariyerdir. Gençler, insanlar kademe kademe belli noktaya yükselebilmek için memuriyeti seçerler ve genel müdür olurlar, müsteşar olurlar. Siz dışarıdan, özel sektörden, piyasadan, devlet memurluğu yapmamış insanları getirip, yıllarını devlet memurluğunda harcamış insanların önüne geçirirseniz artık bürokraside, devlette o insanların şevki kalmaz. İnsanların bir hedefi vardır. Ben de bürokraside bulundum. Kırk yaşında genel müdür olmuştum ama benim bütün idealim bürokraside yükselmekti ama benim önüme siz, özel sektörü seçmiş, orada gayet iyi ücret alarak belli noktada, belli para düzeyinde olan birisini benim önüme geçirirseniz elbette benim şevkimi kırmış olursunuz. Yani bunu somut örnek olduğu için söylüyorum.

Bir diğer önemli nokta değerli arkadaşlarım: Kamu belli kuralları olan, belli disiplini olan bir hizmettir. Siz, müflis bir müteahhidi alıp Karayolları Genel Müdürü yaparsanız kamudaki o ciddiyeti koruyamazsınız.

Bir diğer önemli nokta: Gelir İdaresi Başkanlığı… Şimdi, bağlı kuruluş olduğu için dışarıdan, özel sektörden, herhangi bir holdingin finansman müdürünü getirip Gelir İdaresi Başkanı yapabilirsiniz. O kişi görevi gereği o holdingin de vergi sorunlarıyla ilgili karar verdiği zaman doğru karar da verse “Aa, oradan gelmişti, onları himaye etmek için böyle karar verdi.” denilecektir. Aksi karar verse başka yorumlar yapılacaktır. Bu önemli bir sakıncadır.

Bir diğer önemli nokta değerli arkadaşlarım, bizim sistemimiz, devlet sistemimiz Fransa’dan alınmıştır ve bir kariyer sistemdir ama siz Amerikan sistemini tercih ederseniz, o başkanlık sistemidir, orada “ganimet sistemi” derler, “spoil” sistemi tercih ederseniz, dışarıdan yönetici getirebilirsiniz. Bu değişiklik bizim mevcut düzenimizi, devlet bürokrasimizi altüst eden bir düzenlemedir ama Sayın Başbakanın son zamanlarda “tartışalım” dediği başkanlık sistemine geçilecekse, geçiş için bu düşünülüyorsa, herhâlde bu düşünülerek bu madde buraya konulmuştur ama durun bakalım, daha Anayasa değişikliği yapılacak, Sayın Başbakan da “Bir an önce başkanlık sistemine geçelim.” demedi, “Bunu bir tartışalım.” dedi. Siz daha tartışması başlamadan böylesine somut değişiklikler yapmaya yöneldiniz. Bu son derece sakıncalıdır. Onun için bu maddenin tasarıdan çıkarılmasını teklif ediyoruz. Bu noktada desteğinizi bekliyoruz, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özyürek.

Sayın Vural, arkadaşlarınızdan birisi konuşacak mı, gerekçe mi okutacağız?

OKTAY VURAL (İzmir) – Mustafa Kalaycı konuşacak.

BAŞKAN – Mustafa Bey...

Sayın Kalaycı, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu tasarı, memurların bazı sosyal haklarında iyileştirme yapılması bakımından olumlu düzenlemeler içermekle birlikte memurları güvencesiz hâle getirme, baskı, yıldırma ve sürgüne altyapı hazırlama, kamu kaynaklarını rant çevrelerine aktarabilmek için bu çevrelerin temsilcilerini kamu kurumlarının başına getirmeye dönük hususlar bakımından kabul edilemeyecek düzenlemeler içermektedir. Memurlarla ilgili düzenlemelerden özellikle bu madde, 106’ncı madde ve 119’uncu maddelerdeki hükümlere Milliyetçi Hareket Partisi olarak karşı olduğumuzu belirtmek istiyorum.

Bu maddeyle, bazı üst düzey kamu görevlerine, memur olmayanlar arasından atama yapılması öngörülmektedir. Burada dikkat çeken, bu düzenlemenin kimi üst düzey görevleri kapsamasıdır. Bu da “Kişiye dönük bir düzenleme mi yapılıyor?” kuşkusunu yaratmaktadır. Zira, Başbakanlık ve bakanlıkların merkezindeki üst düzey yöneticiler değil, bağlı ve ilgili kuruluşların üst düzey yöneticilerini kapsamaktadır. Bu şekilde, dışarıdan atananların görevden ayrılmaları hâlinde hangi kadrolara atanacağı, görevden ayrıldıktan sonra devlet memuriyetinde kalmaları hâlinde haklarında adaylık ve sınav şartlarının uygulanıp uygulanmayacağı hususlarına düzenlemede yer verilmemiştir. Memur hukuku, kendi içinde liyakat ve kariyer temel ilkelerine dayanan, başladığı görevde en üst makamlara kadar yükselme imkânı sağlayan bir statüyü öngörmektedir. Düzenlemeyle, eşitlik ve hakkaniyet ilkesine de aykırı olarak, asli ve sürekli kamu hizmetleri, memuriyet dışından transfer edilen yöneticilere bırakılmaktadır.

Tasarının 106’ncı maddesiyle, kadrosu kaldırılan devlet memurlarının en geç altı ay içerisinde, kendi istekleri dışında başka kurumlara nakledilmesi, aynen özelleştirilen kuruluşlardaki memurlar gibi havuza gönderilmesi öngörülmektedir. Kadrosu kaldırılan devlet memurlarından unvanları müdür ve daha üst olanlar ile danışma işlevlerine ilişkin kadrolarda çalışanların araştırmacı kadrolarına, diğerlerinin ise durumlara uygun kadrolara atanmaları öngörülmektedir. Yapılmak istenilen bu değişiklikle, bazı müşavir, müdür ve daha üstü görevde bulunan personelin Devlet Personel Başkanlığı eliyle başka kurumlara sürgün edilebilmesinin önü açılmaktadır.

Bu madde, memurların güvencesiz hâle getirilmesi, sürgüne altyapı hazırlaması, kamu yönetimi disiplininden uzaklaşması, tasfiye edilen memurların yargıya gitmelerine engel olunmak istenmesi gibi kabul edilemeyecek hükümleri içerisinde barındırmaktadır.

Bilindiği gibi, 657 sayılı Kanun’un siyasal kadrolaşmaya ve siyasal baskıya karşı memurun haklarını koruyan ve kamu hizmetini esas alan bir mantığı vardır. Buna göre, memurlar, istekleri dışında başka bir kuruma nakledilemezler.

AKP, kamu çalışanlarının, özellikle de yönetici görevdekilerin tasfiyesi amacıyla, bir idari tasarrufla görevden alma yerine kurumların teşkilat kanunlarında düzenleme yapmayı ve bu şekilde memurların yargıdan dönme ihtimalini ortadan kaldırmayı hedeflemiş ve bu yönde de birçok düzenleme yapmıştır. Bu şekilde, her görev ve unvanda yüzlerce memur görevlerinden alınmış, başka kurumlara ve yerlere nakledilmişlerdir. Bu defa ise teşkilat kanunlarıyla ayrı ayrı yapılan düzenlemeler genel bir düzenleme olarak Devlet Memurları Kanunu’na eklenmektedir. Buna göre, birçok kadronun ve bu kadrolarda görevli memurların tasfiyesinin amaçlandığını anlamak zor olmamaktadır. İdari işlemlerin yasama organı kullanılarak yapılması, idarenin idari yargı yolu ile denetimini engellemekte ve memurların haklarını arayamamalarına yol açmaktadır.

Tasarının 119’uncu maddesi ile de memurların kendi rızaları dışında altı ay süre ile herhangi bir kurumda ve yerde geçici olarak görevlendirilmesinin yolunu açmaktadır. Memurların sorgusuz sualsiz altı ay geçici görevlendirilmesi taciz, tehdit, yıldırma ve sürgün çabasının bir tezahürüdür.

Teşekkür ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 104. maddesi ile 657 sayılı kanunun 68. maddesinin B bendi yeniden düzenlenmektedir. Bu düzenleme ile özellikle özel sektörde ve serbest olarak çalışılan sürelerinin hizmet süresinden sayılması öngörülerek üst düzey yönetici atamalarının önü açılmaktadır. Bu durum 657 sayılı kanunun liyakat ve kariyer ilkelerine açıkça aykırıdır.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kabul edilmiştir.

105’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 105. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                         İstanbul                                   İzmir                                        Malatya

                   Zekeriya Akıncı                       Enis Tütüncü                           Ali Rıza Öztürk

                          Ankara                                 Tekirdağ                                      Mersin

                     Vahap Seçer                                                                            Şevket Köse

                          Mersin                                                                                  Adıyaman

“Madde 105 - 657 sayılı Kanunun 77 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Yabancı memleketlerin resmî kurumları veya uluslararası kuruluşlarda kurumlarının onayı ile görev alacak memurlara, ilgili Bakanın onayı ile (her iki yılda bir Bakan onayı yenilenmek kaydıyla) memuriyeti süresince yabancı memleketlerin resmî kurumlarında ve uluslararası kuruluşlarda on yıla kadar aylıksız izin verilebilir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 105. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                    Mehmet Günal                       Erkan Akçay                           E. Haluk Ayhan

                         Antalya                                  Manisa                                       Denizli

                  Mustafa Kalaycı                                                                      Nevzat Korkmaz

                          Konya                                                                                     Isparta

Madde 105- 657 sayılı Kanunun 77 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Yabancı ülkelerin resmî kurumlarında veya uluslararası kuruluşlarda kurumlarının muvafakati ile görev alacak memurlara, ilgili Bakanın onayı ile (her üç yılda bir Bakan onayı yenilenmek kaydıyla) memuriyeti süresince on yıla kadar aylıksız izin verilebilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ RECAİ BERBER (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Vural, gerekçeyi mi okutayım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum?

Gerekçe:

Yabancı ülkelerin resmi kurumlarında ve uluslararası kuruluşlarda çalışacaklar açısından eşitlik sağlanması ve izin süresinin makul bir süre ile sınırlandırılması amaçlanmaktadır. Ayrıca 21 yıl afaki bir süredir ve mantıklı bir izahı yoktur. Bu kadar süre uluslararası kuruluşlarda çalışan bir kişi zaten maddi yönden bir çok avantaj elde etmiş olacaktır. Bu durumda zaten devlet memurluğuyla da bir alakası kalmayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 105 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                    Mustafa Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları

"Madde 105- 657 sayılı Kanunun 77 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Yabancı memleketlerin resmî kurumları veya uluslararası kuruluşlarda kurumlarının onayı ile görev alacak memurlara, ilgili Bakanın onayı ile (her iki yılda bir Bakan onayı yenilenmek kaydıyla) memuriyeti süresince yabancı memleketlerin resmî kurumlarında ve uluslararası kuruluşlarda on yıla kadar aylıksız izin verilebilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de işçileri, memurları, alın teriyle geçinenleri, esnaf ve sanatkârları sermayenin çıkarları altında ezmeyi, ekonomik ve siyasi tahakküm altında yeni tahakkümlere tabi tutmayı amaçlayan çuval yasa tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge ile ilgili olarak söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kuzey Irak’ta Amerikan askerleri tarafından Türk askerlerinin ve subaylarının kafasına çuval geçirilmesine sesini çıkartmayan AKP Hükûmeti, işçilerin, memurların, esnafın, köylünün, çiftçinin, kısacası alın teriyle geçinenlerin başına çuval geçirerek ülkeyi yönetme çabası içindedir. AKP Hükûmeti, toplumun büyük bir kesimini ilgilendirmesine rağmen, toplumdan gizlediği, emek düşmanı, alın teri düşmanı politikaları uygulamak için halktan gizli yasa yapma çabasını hâlen sürdürmektedir. Millî iradenin temsil edildiğini her fırsatta söyleyen AKP İktidarı, millî iradenin temsil edildiği bu  Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletin büyük çoğunluğunu ezen yasalar çıkarılırken milletin verdiği vergilerle maaşını alan polisleri milletin üstüne saldırtmaktan ve tepkilerin halktan izlenilmesinden kaçınılmamaktadır.

Esnafın vergi affı olarak ilan edilen bu torba yasaya, esnafın vergi borcuna af getirileceği gerekçesinin arkasına sığınılarak ilgili ilgisiz, emek düşmanı pek çok düzenlemeler bu çuval yasanın içerisine doldurulmuştur. Aslında, torba yasa, hem yasa yapma tekniği bakımından hem de yöntem bakımından hem de adap bakımından hem de ahlak bakımından çok uygun bir yöntem değildir değerli arkadaşlarım. Bugüne kadar iktidarın çıkartamadığı tüm düzenlemeleri bu çuval yasanın içerisinde çıkartarak, torba yasa olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine sokulmasının, yasa yapma tekniğiyle uzaktan yakından alakası yoktur.

Şimdi, bu torba yasa denilen yasanın geneli üzerinde burada konuşma yapılıyor. Hangi konunun geneli üzerinde konuşma yapılıyor? Torba yasanın içerisinde olmayan yok ki, aşureye dönmüş mübarek! Bölümler üzerinde konuşma yapılıyor, hangi bölüm üzerinde konuşma yapılacak? Bunu anlatmak mümkün değil. Millî iradeyi her fırsatta dilinden düşürmeyenlerin, hatta, yasama ve yürütmenin eylem ve işlemlerinin yargı tarafından denetlenmesini, demokratik hukuk devletinin en büyük ilkesi olan bu ilkeyi millî iradenin vesayet altına alınması olarak görenlerin, bütün istekleri, bütün talepleri bir çuvalın içerisine doldurarak millî iradenin temsilcilerinin önüne dayatmalarındaki yanlışlığı ve çelişkiyi Meclisin önüne sermek istiyorum değerli arkadaşlarım.

Bu yasa görüşülürken Mısır’daki olaylarla ilgili Hüsnü Mübarek’e akıl verenler, ama bu yasaya karşı olan tepkilerini Anayasa’dan ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’ndan doğan haklarını kullanmak isteyenlere polisle saldırılmasının çelişkisini burada açıklamak durumundadırlar. Anayasa’nın 34’üncü maddesine göre, herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Yine, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nın 3’üncü maddesi bunu amirdir. Ama burada milleti ilgilendiren bir yasa görüşülüyor, bunu protesto etme hakkını kullanan milletin üzerine polis saldırtılıyor. Yani başkasına talkın veriliyor, salkımı kendimiz yutuyoruz değerli arkadaşlarım. Bu samimi bir davranış değildir.

Demokrasi, özgürlük ve hukuk söylemekle korunmuyor. Siz bu ülkede hukuku azaltarak, insanları korkutarak güvenliği sağlayamazsınız. Demokrasiyi, özgürlükleri ve güvenliği; demokrasiyi artırarak, hukuku savunarak ve özgürlükleri çoğaltarak savunabilirsiniz. Kendi ülkenizdeki halkınıza hoş gördüğünüz saldırıları Mısır halkına görmüyorsunuz. Mısır halkına gösterdiğiniz hoşgörüyü kendi halkınıza da göstermeniz gerekli. Elbette ki ülke yönetmek kolay değildir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 106’ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutacağım ve son iki önerge aynı mahiyette olduğu için birlikte işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 106. maddesinin son fıkrasında yer alan "Bunlardan unvanları müdür ve daha üst olanlar ile danışma işlevlerine ilişkin kadrolarda çalışanlar Araştırmacı kadrolarına, diğerleri ise durumlarına uygun kadrolara atanırlar." ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                    Mehmet Günal                       Erkan Akçay                           E. Haluk Ayhan

                         Antalya                                  Manisa                                       Denizli

                  Mustafa Kalaycı                                                                      Nevzat Korkmaz

                          Konya                                                                                     Isparta

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 106'ıncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Şerafettin Halis                   M. Nezir Karabaş                         Hamit Geylani

                          Tunceli                                    Bitlis                                        Hakkâri

                   Sebahat Tuncel                                                                           Akın Birdal

                         İstanbul                                                                                 Diyarbakır

Diğer önergenin imza sahipleri:

                    Harun Öztürk                     Mustafa Özyürek                  Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                           İzmir                                   İstanbul                                      Malatya

                    Hüseyin Ünsal                      Bülent Baratalı                            Enis Tütüncü

                         Amasya                                   İzmir                                       Tekirdağ

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan çuval yasanın 106’ncı maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Az önceki konuşmamda, bu çuval yasanın içerisinde çalışanların aleyhine bir sürü düzenlemenin olduğunu söylemiştim ve iktidar partisinin halka fark ettirmeden çıkarmak istediği düzenlemeleri bu çuvalın içine doldurduğunu, bu çuvalın da halk tarafından taşınamayacak ağırlıkta ve yükte olduğunu söylemiştim.

Değerli arkadaşlarım, tasarıda, “asgari ücret” tanımında yer alan on altı yaş, on sekiz yaşa çekilmektedir. Böylece, asgari ücrete tabi olan on altı-on sekiz yaş arasındaki genç işçilerin ücreti, net 599 liralık asgari ücret 518 liraya düşmektedir.

Yine, meslek liselerinde staj yapan öğrencilere ödenecek miktarın, asgari ücretin net ücret üzerinden hesaplanması yasalaşmaktadır. Buna göre, meslek liselerinde staj yapan öğrencilerin aldıkları asgari ücretler 229 TL’den 178 TL’ye düşmektedir.

Yine, tekstil sektöründe taşeronlaşma sonucu doğan bir hastalık olan silikozisin meslek hastalığı olarak kabul edilmediğini görüyoruz.

Yine, burada, on sekiz-yirmi dokuz yaş arası işçilere ödenmesi gereken sigorta primi İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanabilecek. Bunun anlamı, zaten işçilerden kesilen fonların işverenlere bir vergi indirimi olacağıdır.

Yine, bu kanuna öteden beri çıkarılmak istenilen esnek istihdam politikaları sokulmaktadır, kısa süreli çalışma yasalaştırılmaktadır, iş hukukunun ve İş Kanunu’nun temel ilkeleri altüst edilmektedir. Çağrı üzerine çalışma, evde çalışma, uzaktan çalışma, yan gelip yatma çalışma gibi tanımlamalar bu madde içerisinde bir istihdam politikası ve tarzı gibi sunulmaktadır. Aslında burada yapılmak istenilen şey şudur: Çalışma süresi artık işverenin keyfine terk edilmektedir. Yani burada gerçekten işçi-işveren dengesi arasında sosyal hukuk devleti ilkesini yok eden bir anlayış egemendir. Çünkü sosyal hukuk devleti ilkesinin egemen olduğu yerlerde iş hukuku, İş Kanunu aslında iktisaden çok güçlü olan işverenlerin karşısında güçsüz olan işçiyi korumaya yönelik bir hukuktur. Dolayısıyla burada bu çuval yasanın içerisindeki esnek istihdam politikalarının işverenin lehine, işverenin inisiyatifine ve keyfine bırakılacak şekilde düzenlenmiş olması, iş hukukunun işçiyi koruyucu temel ilkesini altüst etmektedir.

Yine, yirmi beş yaş altı genç işçilerin deneme süresi iki aydan dört aya çıkartılmaktadır. Bu düzenleme, gençleri dört ay çalıştırıldıktan sonra işten çıkarmayı kolaylaştırmakta ve meşrulaştırmaktadır. Zaten Türkiye’de işsizliğin fiilî olarak yüzde 20’lerde gezdiği ve kayıt dışı istihdamın yüzde 45 olduğu bir ülkede bu, işverenlere, işçileri daha kolay ve daha hızlı bir şekilde iş akitlerini feshedip işten çıkarma yolunu açmaktadır.

Yine, turizm işletme ve iş yerleri için denkleştirme süresinin dört aya çıkarılması öngörülmüştür. Buna göre turizm sektöründe dönemlik yani mevsimlik çalışan işçilerin kalıcı bir istihdama ulaşmadan dört ay gibi kısa bir süre için çalıştırılmasının yolu açılmıştır. Bu, mevsimlik işçi çalıştırmanın belgeli ve ruhsatlı bir biçimidir.

Hepimiz biliyoruz ki, İş Kanunu’na göre otuz günden az süren işler süreksiz iştir ya da iş yerinin ve iş yerinde görülen işin niteliği bir kampanyayla sınırlıysa ya da bir mevsimle sınırlıysa bu mevsimlik iştir ama bu kanunun içerisinde iş yerinin ve iş yerinde görülen işin niteliğine bakılmaksızın mevsimlik işçi ve mevsimlik iş tanımları daha geniş boyutlara ulaştırılmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, işçilerin iş ile ilgili sözleşmeden doğan şikâyetlerinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürlüklerindeki görevli memurlar eliyle yapılmasının ve soruşturmanın bu memurlar eliyle yürütülmesinin önü açılmaktadır. Bu da yine İş Kanunu’ndaki bu iş güvenliği müfettişleri ya da iş müfettişleri aracılığıyla yapılacak soruşturmanın memurlara verilmesine indirgenmektedir. Bu da çok doğru bir düzenleme değildir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 106. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 91. maddesi yeniden düzenlenmektedir. Yeni düzenleme ile kadrosu kaldırılan memurların kendi istekleri dışında başka kurumlara nakledilmesinin önü açılmaktadır. Memurların özlük haklarında mevcut düzenlemeye göre geriye gidilmektedir. Memurların haklarında iyileştirme yerine kötüleştirme getiren düzenlemenin kaldırılması gerekmektedir.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 106. maddesinin son fıkrasında yer alan "Bunlardan unvanları müdür ve daha üst olanlar ile danışma işlevlerine ilişkin kadrolarda çalışanlar Araştırmacı kadrolarına, diğerleri ise durumlarına uygun kadrolara atanırlar." ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Mehmet Günal (Antalya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu düzenleme bütün üst yönetimin araştırmacı kadrosuna atanmasını kolaylaştırmak ve bu suretle mahkemeye başvurmayı önlemek amacıyla yapılmaktadır. Herkes kadrosu kaldırılsa da başka bir kamu kurumunda eski kadrosuna uygun bir kadroya atanmalıdır. Aksi takdirde memurun hakkı gasp edilecek ve haksız uygulamalara yol açılacak, ancak yasal düzenleme yapıldığı için de yasal olarak hak arama imkanı ortadan kaldırılmış olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

107’nci madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarının 107 nci maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 100 üncü maddesine ekli sondan ikinci fıkradaki "...üst yönetici..." ibaresinin "...atamaya yetkili amir..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                         Erkan Akçay                        Ertuğrul Kumcuoğlu

                           İzmir                                    Manisa                                       Aydın

                Emin Haluk Ayhan                   Mehmet Günal                         Mustafa Kalaycı

                          Denizli                                  Antalya                                       Konya

                                                                      Alim Işık

                                                                      Kütahya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 107 nci maddesi ile 657 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin sonuna eklenen ikinci fıkranın Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                    Harun Öztürk                     Mustafa Özyürek                         Bülent Baratalı

                           İzmir                                   İstanbul                                        İzmir

                     Enis Tütüncü                 Ferit Mevlüt Aslanoğlu                    Hüseyin Ünsal

                        Tekirdağ                                Malatya                                      Amasya

                   Muharrem İnce                                                                         Tekin Bingöl

                          Yalova                                                                                     Ankara

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 107'nci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Şerafettin Halis                   M. Nezir Karabaş                         Hamit Geylani

                          Tunceli                                    Bitlis                                        Hakkâri

                   Sebahat Tuncel                                                                           Akın Birdal

                         İstanbul                                                                                 Diyarbakır

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 107. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 100. maddesi yeniden düzenlenmektedir. Yeni düzenleme ile engellilerin çalışma sürelerinin başlama ve bitiş saatleri ile öğle dinlenme süreleri farklı belirlenebilecektir. Esasen bunun için kanun değişikliğine gerek yoktur. Pekâlâ yönetmelikle düzelebilecek bir husustur. Tasarının asıl amacı yeni düzenlemedeki ikinci fıkra ile memurların esnek çalışmalarını sağlamaktır. Düzenleme ile memurların görev yerlerine bağlı olmaksızın çalıştırılmaları hedeflenmektedir. Tıpkı iş yasasında olduğu gibi evde ya da uzaktan çalışma biçimi memurlara da getirilmek istenmektedir. Esnek çalışmayı düzenlediği için bu maddenin tasarı metninden çıkarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın 107 nci maddesi ile 657 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin sonuna eklenen ikinci fıkranın Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.   

                                                                                         Muharrem İnce (Yalova) ve arkadaşları   

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Katılmıyoruz.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddenin ikinci fıkrası ile; memurların yürüttükleri hizmetin özelliklerine göre, 100 üncü madde uyarınca tespit edilen çalışma saat ve süreleri ile görev yerlerine bağlı olmaksızın çalıştırılabilmelerinin yolu açılmak istenmektedir. Yani, memurlara da evden ve uzaktan çalışma yaptırmanın alt yapısı hazırlanmaktadır.

Memurları iş yeri dışında kısmi zamanlı çalışmaya zorlayacak olan bu yolun açılması uygun görülmediğinden ikinci fıkra madde metninden çıkarılmalıdır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 107 nci maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 100 üncü maddesine ekli sondan ikinci fıkradaki "...üst yönetici ..." ibaresinin "... atamaya yetkili amir ..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

AKP İktidarının ekonomideki ve üreten sektörlerdeki sekiz yıllık tahribatın sonuçlarını bir nebze de olsa gidermek, işsiz güçsüz, son derece adaletsiz uygulamalara maruz kalmış sosyal kesimlerin sokaklara dökülmesini engellemek, millî ve üniter yapıya ve üreten ekonomiye son darbeyi de vurup sözcülüğüne soyunduğu uluslararası sermaye ve odaklara borcunu ifa etmek, seçmene selam göndermek için gündeme getirdiği torba mı, çorba mı olduğu pek de anlaşılmayan, şekil ve içerik bakımından hakikaten bir ucube olan kanun taslağını görüşmeye devam ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, 107’nci maddeyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 100’üncü maddesinde değişiklik yapılmakta, mesai saatlerinin başlama ve bitiş zamanları ile öğle tatillerinin, engelli kardeşlerimizin özür durumu, hizmet gerekleri, iklim ve ulaşım şartları göz önünde bulundurularak merkezde üst yönetici, illerde de valilerce diğer memurlardan farklı belirlenebileceği hükmü getirilmektedir. Ayrıca, yine hizmetin özelliğine göre görev yerine bağlı olmaksızın çalışabilmesine de imkân sağlanmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, çağdaş devletin görevinin sadece onların hukukunu geliştirmek ve denetlemek olmadığı, bunun yanında engelli kardeşlerimizin yeteneklerini ve potansiyellerini dikkate alarak kişisel gelişme ortamını hazırlaması, ekonomik ve sosyal refahlarını temin etmesi olduğunu söylüyoruz.

Elbette, bu görevlerin yerine getirilmesi ve engelliler için gerekli kaynakların tahsis edilmesi için devletin engellilik ile ilgili sosyal araştırmalarını tamamlayıp, gerçek sayısal verilere uygun çözümlere ulaşmış olması gerekiyor. Ancak bu verilere sahip olması gereken TÜİK’in web sayfasına girdiğiniz zaman, en son araştırmanın 2002 yılında yapıldığını, verilerin de bu araştırma sonuçlarına dayandığını görüyoruz. Yani AKP Hükûmeti döneminde yapılan bir araştırma yok, hâlâ daha 2002 verileri kullanılıyor. İstismar ve bu kesimin oylarının alınması söz konusu ise AKP derhal ön alıyor, “Benim engelli vatandaşlarım.” diye söze başlıyor. En son Anayasa değişikliğini konu alan referandumda da aynı şeyi yaptı, sonra altı ay unuttu. Şimdi sandık göründü ya, yeniden engelli kardeşlerimiz siyasi kıymete bindi.

Sekiz yıllık iktidarları döneminde, kesin bir Meclis çoğunluğuna sahip olmasına rağmen, engelli kardeşlerimizin sorunları aynı vahametle devam ediyor. 107’nci madde gibi onlar için faydalı şeyler yok mu? Tabii ki var. Ancak boşa geçen yıllar ve dünyanın bu konuda aldığı mesafeyi görünce doğrusu hayıflanıyoruz, üzülüyoruz.

2002 yılındaki verilere göre ülkemizdeki engellilik oranı genel nüfusa göre yüzde 12,5; okuma yazma bilmeyen engelli oranı ise yüzde 36,5. Yüksekokula devam eden engelli nüfus ise sadece, kıymetli arkadaşlar, yüzde 2,5. Engellilerin yüzde 78’i iş gücüne dâhil değil. Özürlü olanların sadece yüzde 47’sinin sosyal güvenliği var. Özürlü grubun ortalama yaşı da maalesef otuz dört.

Kamu kurum ve kuruluşlarında 48 bin özürlü kadrosundan 10.507’si dolu. İktidar 38.192’lik istihdam açığının kapatılmasına, sekiz yıl bekledikten sonra, henüz karar vermiş. Bu gecikmenin Hükûmet tarafından bir izahı olmalıdır. Bu kadrolar sekiz yıldır neden doldurulmamıştır? Engelli kardeşlerimizin istihdamı sorunlarına neden ilgisiz kalınmıştır? Sekiz yıldır işsiz olmasından dolayı engelli vatandaşlarımızın kayıpları nasıl telafi edilecektir ve bunun vebali kime ait olacaktır?

Milliyetçi Hareket Partisi olarak tüm insanlarımızı Yaradan’ın emaneti ve eşrefi mahlukat olarak gördüğümüz için, iktidarımız döneminde engelli kardeşlerimizi öncelikle işe yerleştirmek ve hayatlarını kolaylaştırmak için tüm imkânları seferber edeceğimizi, boş bir tek kadro dahi tutulmayacağını ifade ediyoruz. Ayrıca engelli çocuğu olan muhtaç durumdaki ailelere sosyal destek ödemesine devam edeceğimizi, başkasının yardımına muhtaç engellilerimize ödenen 315 liralık aylığı da 450 liraya, diğer aylıkları da 210 liradan 300 liraya çıkaracağımızı, evde bakım ücretlerini brüt asgari ücret tutarına yükselteceğimizi de kamuoyu önünde taahhüt ediyoruz.

Engelli kardeşlerimizin çalışma saatleri ile şartlarını düzenleyen bu maddeyi desteklediğimizi beyan ediyor, tüm engelli kardeşlerimizi ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

108’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 108 inci maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 101 inci maddesindeki "...bir yıl süreyle..."  ibaresinin  "...onsekiz ay süreyle..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                    Emin Haluk Ayhan                            Alim Işık

                           İzmir                                    Denizli                                      Kütahya

                     Erkan Akçay                        Mehmet Günal                      Ertuğrul Kumcuoğlu

                          Manisa                                  Antalya                                       Aydın

                                                                Mustafa Kalaycı

                                                                        Konya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 108'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 108- 657 sayılı Kanunun 101 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Ancak kadın memurlara; tabip raporunda belirtilmesi hâlinde hamileliğinin yirmidördüncü haftasından önce ve her hâlde hamileliğinin yirmidördüncü haftasından itibaren ve doğumdan sonraki iki yıl süre ile gece nöbeti, gece vardiyası ve icap nöbeti görevi verilemez. Özürlü memurlara da isteği dışında gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez"

                   Şerafettin Halis                     Sebahat Tuncel                        M. Nezir Karabaş

                          Tunceli                                 İstanbul                                        Bitlis

                      Akın Birdal                                                                           Hamit Geylani

                       Diyarbakır                                                                                 Hakkâri

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 108 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                   Zekeriya Akıncı                           Harun Öztürk

                         İstanbul                                  Ankara                                        İzmir

                     Vahap Seçer                 Ferit Mevlüt Aslanoğlu                      Şevket Köse

                          Mersin                                  Malatya                                    Adıyaman

"Madde 108- 657 sayılı Kanunun 101 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 101- Günün yirmidört saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan Devlet memurlarının çalışma saat ve şekilleri kurumlarınca düzenlenir.

Ancak, kadın memurlara; tabip raporunda belirtilmesi hâlinde hamileliğin yirmidördüncü haftasından önce ve her hâlde hamileliğin yirmidördüncü haftasından itibaren ve doğumdan sonraki iki yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez. Özürlü memurlara ise gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Köse, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, maddeyle tam gün devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan memurların çalışma saat ve şekilleri düzenleniyor. Yine, hamileler ile özürlü personel için yeni bir düzenleme getiriliyor. Burada çalışma saat ve şekillerinin belirlenmesinde kurumlar tek belirleyici hâle getiriliyor. Devlet Personel Başkanlığı baypas ediliyor.

Acaba bu değişikliğe neden ihtiyaç duyulmuştur, mevcut mevzuat ne gibi sorunlar çıkarmıştır ki böyle bir adım atılıyor, ben şahsen anlamakta zorlanıyorum. Pek tabii ki kurumlar kendi çalışma şekillerini belirlemeli, ama bu tamamen keyfî yöntemlerle de olmamalıdır. Bunun için bir standart oluşturulmalıdır. Ancak bu standart çerçevesinde memurların çalışması düzenlenebilir. Yani, bir genel müdürün ya da bir bakanın insafına terk edilmemesi gerekir.

Bu düzenlemeyle, kadın memurlara hamilelik döneminde ve doğumdan bir yıl sonra gece nöbeti ve vardiyası verilmemesi hüküm altına alınıyor. Önergemizle, bu sürenin doğumdan sonra iki yıl olarak düzenlenmesini öneriyoruz, çünkü genelde çocukların anneye geceleri daha fazla ihtiyacı olur. Onun için Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu sürenin iki yıl olmasının daha makul olacağını düşünüyoruz. Ayrıca, önergemizle, özürlülere de gece nöbeti ve gece vardiyasında çalışma yükümlülüğünün kendi isteklerine bırakılmaksızın kaldırılmasını öneriyoruz.

Sayın milletvekilleri, bu torba yasayla işçiler, sözleşmeli personel ve memurlar açısından ciddi hak kayıpları içeren hükümler geliyor. Bundan dolayı bazı meslek örgütleri ile sendikalar buna karşı bayrak açtı ve eyleme geçtiler. Sendikaların çoğu genelde bu maddelerin sakıncalarını gündeme getiriyorlar, ama eylem konusunda farklı bir yaklaşım var.

İsim vermeden örnek vermek istiyorum. Bir grup var, mücadele kararı almış, eylemini yapıyor. Bir sendika “Biz eylemin içinde değiliz, ama destekliyoruz.” diyor. Diğer bir sendika “Maddelerle ilgili çekincelerimiz var.” diyor. Bir başka sendika ise düzenlemelere itiraz ediyor, ama eyleme de karşı çıkıyor. Yine bir sendika daha var, düzenlemelere ses çıkarmıyor, ama eyleme de karşı çıkıyor. Ve bir başka sendika ise bu eylemlerin seçim öncesi Hükûmete karşı provokasyon olduğunu söyleyip, eylem yapanları olağan şüpheli olarak yaftalamaya çalışıyor.

Sayın milletvekilleri, işte, AKP ileri demokrasisinin sendikaları getirdiği nokta budur. Yandaşlaştırılmış sendikalarla emek sınıfının hakkını savunması mümkün değildir. Yandaşlaştırılmış sendikalarla demokrasinin gelişmesi hiç mümkün değildir.

Peki, sendikalar üyelerinin hakkını korumak için sokağa çıkmayacak da ne yapacak? Dün gördünüz, işçilere, memurlara Ankara yasak edildi. “Ben istediğimi yaparım, kimse de buna ses çıkaramaz.” deniliyor. Böyle ileri demokrasi mi olur? Ses çıkaran ya olağan şüpheli oluyor, Silivri’ye gidiyor ya da biber gazı ve cop yiyor. Bizim vatandaşlarımız, işçilerimiz, memurlarımız sesini nasıl duyuracak? Yani seslerini duyurmak için Mısır’a, Tunus’a mı gitmeleri gerekiyor? Haklı protestoları yasa dışı ilan eden, vatandaşına Ankara’yı yasaklayan, biber gazı ve coptan başka bir çözüm düşünmeyen Hükûmetin Tunus’tan, Mısır’dan ders almasını diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, halkın sesine kulak vermek gerekiyorsa bu sese kulak verin. Her şeyi komploya bağlayarak, her tepkiyi Hükûmete karşı provokasyon olarak görerek bir yere varamazsınız. Bu kafayla varacağınız yer baskıdır, şiddettir, kesinlikle ileri demokrasi değildir.

Değerli arkadaşlar, bu düşüncelerle emekçilerin, memurların, köylülerin, esnafın yani vatandaşımızın sesine kulak verilmesini ve haklı taleplerinin dikkate alınmasını bekliyor, verdiğimiz önergeye olumlu oy vermenizi diliyor, yüce Meclisi tekrar en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Köse.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 108'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 108- 657 sayılı Kanunun 101 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Ancak kadın memurlara; tabip raporunda belirtilmesi hâlinde hamileliğinin yirmidördüncü haftasından önce ve her hâlde hamileliğinin yirmidördüncü haftasından itibaren ve doğumdan sonraki iki yıl süre ile gece nöbeti, gece vardiyası ve icap nöbeti görevi verilemez. Özürlü memurlara da isteği dışında gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez."

                                                                                        Şerafettin Halis (Tunceli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 108. maddesi ile 657 sayılı kanunun 101. maddesi yeniden düzenlenmektedir. Düzenlemenin birinci fıkrası ile günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan memurların çalışma saat ve şekillerinin belirlenmesinde Devlet Personel Başkanlığı’nın muvafakati kaldırılmak istenmektedir. Böylece 81 il ve 950 ilçede farklı mesaiye başlayış ve bitiş saatleri düzensiz biçimde belirlenebilecektir. Ayrıca bu düzenleme ile kurum amirlerine oldukça fazla yetki verilmektedir. Bu durum suistimallere açık olacağından maddenin birinci fıkrasının kaldırılması uygun olacaktır. Düzenlemenin ikinci fıkrasında doğumdan sonraki bir yıl süre ile kadın memurlara gece nöbeti ve gece vardiyası verilemeyeceği belirtilerek eksik düzenleme yapılmıştır. Düzenlemeye icap nöbetinin dâhil edilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca kreş hizmetleri iki yaşını bitiren çocuklar için verildiğinden bir yıllık sürenin iki yıla çıkarılması gerekmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarının 108 inci maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 101 inci maddesindeki "... bir yıl süreyle ..."  ibaresinin  "... onsekiz ay süreyle..." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Beytullah Asil…

BAŞKAN – Sayın Asil, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 108’inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak verdiğimiz değişiklik önergesinin gerekçesini sizlere izah etmek ve önergemize desteklerinizi sağlamak gayesiyle söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve sizlerin şahsında milletimi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, aile, her yönden etkileşim içinde olan, yaşayan bir organizmadır. Nasıl ki bedenimizdeki bir sorun diğer organların ritmini, işleyişini ve fonksiyonelliğini etkiliyorsa ailede de durum aynıdır. Takdir edersiniz ki ailenin de direği kadındır. Bedenen ve ruhen sağlıklı bir kadın, bir anne olmadan sağlıklı bir yuva oluşturmak, sağlıklı çocuklar yetiştirmek de mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, malumlarınızdır, hamilelikte yaş, özel bir dikkat gerektiriyor. Günümüzde, birçok kadın, gençliğinde kariyer yapmayı birinci plana alıyor, üniversite, yüksek lisans, doktora derken hamileliğini otuzlu, hatta kırklı yaşlara erteliyor. Otuz beş yaşından büyük kadınlarda hamileliğin sıkıntılı geçmesine neden olan şeker, yüksek tansiyon, genç kadınlara göre daha sık ortaya çıkmaktadır. Çağın hastalığı olan stres de buna eklenince bütün sorunlardan doğum sonrası hemen kurtulmaları da maalesef mümkün olmamaktadır. Doğum sonrası kadınların hamileliğin getirdiği sıkıntılardan kurtulmalarına imkân sağlamak, bütün uzmanların üzerinde uzlaştıkları, çocuğun annesini emme süresini uzatmak, çocuğun annesine en çok ihtiyaç duyduğu dönemde geceleri annelerin çocukların yanında olmalarını sağlamak gayesi ile yasa tasarısında “… doğumdan sonraki bir yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası verilemez.” ifadesindeki bir yıl olan süreyi, on sekiz ay yani bir buçuk yıl olarak değiştirmeyi amaçladığımız bu önergeyle bebeklerin geceleri annesiz uyumalarına izin vermeyeceğinizi umarak destek olmanızı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, dün dördüncü bölüm görüşülürken Sosyal Güvenlik Kurumunda kadınlara ayrımcılık yapılan, erkeklere tanınan bir hakkın kadınlara tanınmadığına değinerek bu durumun Anayasa’nın 10’uncu maddesindeki “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir.” ibaresini de hatırlatarak “Niçin kadınlara karşı ayrımcılık içindesiniz?” diye Sayın Bakana bir soru yönelttim. Sayın Bakan, verdiği cevapta özetle diyor ki: “Yaptığınız eleştiriyi çok haklı buluyorum ama eğer bu ayrımcılığı yapmazsak, yani kadınlara da erkeklere tanınan hakkı tanırsak sosyal güvenlik sistemi bundan zarar görür.” Böyle bir mantık olabilir mi değerli arkadaşlarım? “Anayasa’yı çiğniyorum çünkü haklıyım.” Hiçbir mazeret Anayasa’yı çiğneme hakkını size vermez Sayın Bakan.

Buradan kadın haklarını savunan sivil toplum örgütlerine de Sosyal Güvenlik Kurumunun kadınlara ayrımcılık yapan, erkeklere tanınan bir hakkı kadınlara tanımayan genelgesine ve kadınların anayasal haklarının korunmamasına, kısıtlanmasına karşı çıkmaya çağırıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Asil.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

109’uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 109 uncu maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 104 üncü maddesinin (B) bendindeki “…kendisinin ve eşinin…” ibaresinin “…eşinin veya kendi…” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                   Ertuğrul Kumcuoğlu                        Erkan Akçay

                           İzmir                                    Aydın                                        Manisa

                Emin Haluk Ayhan                   Mehmet Günal                         Mustafa Kalaycı

                          Denizli                                  Antalya                                       Konya

                                                                      Alim Işık

                                                                      Kütahya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 109. maddesi ile değiştirilen 657 sayılı Kanunun 104. maddesinin (A) fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “iki hafta eklenir” ibaresinin “her bebek için iki hafta eklenir.” Şeklinde değiştirilmesini; sondan ikinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Enis Tütüncü                            Canan Arıtman

                         İstanbul                                Tekirdağ                                       İzmir

                    Harun Öztürk                     Orhan Ziya Diren                     Mehmet Ali Susam

                           İzmir                                     Tokat                                          İzmir

                                                           Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                       Malatya

“Ayrıca, bebeğin yaşaması hâlinde bebeğin hastanede kaldığı süre kadar ek süre doğum sonrası iznine ilave edilir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 109’uncu maddesi ile değiştirilen 657 sayılı Kanunun 104’üncü maddesinin (A) bendinde yer alan, “sekiz” ve “sekiz hafta” ibarelerinin “on hafta” olarak, “onaltı hafta” ibaresinin “yirmi hafta” olarak değiştirilmesini ve bendin sonundaki cümleden önce “Yukarıda öngörülen süreler memurun sağlık durumuna göre tabip raporunda belirlenecek miktarda uzatılabilir.” cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                   Şerafettin Halis                   M. Nezir Karabaş                         Hamit Geylani

                          Tunceli                                    Bitlis                                        Hakkâri

                   Sebahat Tuncel                                                                           Akın Birdal

                         İstanbul                                                                                 Diyarbakır

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 109. maddesi ile 657 sayılı kanunun 104. maddesi yeniden düzenlenmektedir. Esasen olumlu yönde yapılan bu düzenlemede kadın memura verilen analık izin süresi mevcut yasa hükmünde var olan şekliyle korunmuştur. Avrupa Parlamentosunun aldığı kararla analık izin süreleri yirmi hafta olarak kabul edilmiştir. Öneri ile analık izin süresinin AB ülkelerindeki seviyeye çekilmek istenmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 109 uncu maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 104 üncü maddesinin (B) bendindeki “…kendisinin ve eşinin…” ibaresinin “…eşinin veya kendi…” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                              Oktay Vural  (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Mevcut metin memurun kendi ölümü halinde de yedi gün süreyle izinli sayılacağı şeklinde anlaşılabilmektedir. Madde dilinin düzeltilmesi açısından önerilen değişiklik gerekliliktir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 109. maddesi ile değiştirilen 657 sayılı Kanunun 104. maddesinin (A) fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “iki hafta eklenir” ibaresinin “her bebek için iki hafta eklenir.” Şeklinde değiştirilmesini; sondan ikinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 “Ayrıca, bebeğin yaşaması hâlinde bebeğin hastanede kaldığı süre kadar ek süre doğum sonrası iznine ilave edilir.”

                                                                                  Mustafa Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Arıtman, buyurun.

CANAN ARITMAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının bu maddesine verdiğimiz önergenin gerekçesi ana ve bebek hayatını korumaktır yani hayat kurtarmak için verilmiş bir önergedir.

Yürürlükteki yasada ve bu tasarıda doğum öncesi izne çoğul gebelik durumunda iki hafta ilave edilmektedir. Bu madde ilk kez düzenlendiğinde, yani 2003 yılında da yanlış ve eksik yapılmıştı. Yanlış olduğunu bu kürsüden yine o zaman söylemiştik. Doğru olanı, çoğul gebeliklerde doğum öncesi analık izni süresine çocuk başına iki hafta eklenmesidir. Tüm Avrupa ülkelerindeki uygulama bu şekildedir, çünkü bu bilimsel ve tıbbi bir gerekliliktir.

Çoğul gebeliklerde yüzde 90’ların üzerinde erken doğum olur ve bebek sayısıyla doğru orantılı olarak da erken doğum riski artar. Bebek sayısı arttıkça erken doğumun olması kaçınılmaz hâle gelir ve erken doğumun gerçekleşme zamanı da yine bebek sayısıyla doğru orantılı olarak daha erkene gelir. Yani çoğunlukla dördüz bebekler üçüz bebeklerden, üçüz bebekler de ikiz bebeklerden daha erken doğarlar. Bunların hepsi de çoğul gebeliklerdir ama hem erken doğum riskleri hem de erken doğumun haftası bebek sayısıyla doğru orantılı olarak katlanarak artar. Dolayısıyla, tüm çoğul gebelikleri aynı riskte görüp hepsine iki hafta izin vermek çok yanlış ve yetersizdir. Bu uygulama bizim önergemizde de talep ettiğimiz şekilde ve tüm AB ülkelerinde uygulandığı gibi, bebek başına iki hafta olarak düzenlenmelidir.

Çoğul gebeliklerde erken doğum riskinin mümkün mertebe geciktirilebilmesinin ilk şartı, ilaç tedavisinden de etkin olanı, gebenin kesin ve mutlak istirahatıdır. Erken doğum riskindeki bir gebe, bırakın çalışmayı, kendi kişisel işlerini, bakımını bile yapmamalıdır. Bir erken doğumu bir iki hafta geciktirebilmek bile çok sayıda bebeğin hayatını kurtarır.

Değerli vekiller, çoğul gebeliklerde erken doğum oranlarının yüksek olması yeni doğan bebekte de ölüm oranlarını ve sakatlanmalarını artıran bir faktördür. Ülkemizdeki bebek ölüm hızı oranları ne yazık ki hâlâ çok yüksektir. Tüm OECD ülkeleri içerisinde bebek ölüm hızı en yüksek olan ülke biziz. Eğer ülkemizdeki bebek, çocuk ve ana ölüm hızlarını düşüremez isek, gelişmiş ülkeler arasına giremeyiz. Çünkü bu sağlık göstergeleri tüm dünyada gelişmişliğin en önemli ölçütleridir. Bebek ölüm hızını artıran en önemli neden erken doğumlardır ve yüzde 26 oranında da etkendir. Dolayısıyla bebek ölüm hızını düşürebilmemiz için erken doğumları azaltmamız gerekiyor. İşte önergemizdeki bebek başına iki hafta erken izin talebinin bir gerekçesi de budur.

Ayrıca erken doğum ve buna bağlı komplikasyonlar bebek sakatlanmalarını da artırmaktadır. Çevrenizde gördüğünüz zihinsel özürlü, beyin özürlü, spastik, bedensel özürlü çocukların ne yazık ki çoğu erken doğmuş bebeklerdir. Erken doğan bebeklerin akciğerleri yeterince gelişmemiş olduğu için yeterli oksijen alamamaktadırlar, beyinlerine yeterli oksijen gitmediği için beyin hasarı oluşmaktadır ve o da ne yazık ki o çocukların özürlü olmasına neden olmakta, giderek özürlü çocuk sayımız da artmaktadır.

Çoğul gebelikler aynı zamanda komplikasyonlu gebelikler olduğu için ana sağlığını da tehdit eder ve atoni, hemoraji gibi nedenlerle de ana ölümlerine neden olur.

Değerli milletvekilleri, çoğul gebeliklerdeki ana ve bebek ölümlerini, sakatlanmaları azaltmayı hedefleyen hayat kurtarıcı bu önergemizin kabulünü sizlerden bir hekim olarak da rica ediyorum.

Ayrıca biliyorsunuz ülkemiz analığın ve çocukların korunması ile ilgili çok sayıda uluslararası sözleşmeye de taraf olmuştur. Bakın, Avrupa Parlamentosu 2010’da tüm üye ülkelere analık iznini yirmi hafta olarak öngörmüştür.

Bunları bilginize sunuyorum. Vatandaşlarımızı, ülkemizi Avrupa standartlarına yükseltmek lafla olmuyor, icraatla, o imkânları vermekle, o imkânları yaşama geçirmekle oluyor. Lütfen insan yaşamının korunmasından ve bilimden yana olalım, ülkemizi uluslararası platformlarda mahcup etmeyelim.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arıtman.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

110’uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarının 110 uncu maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 105 inci maddesinin son fıkrasındaki "...bir katına kadar..." ibaresinin "...bir yıla kadar…” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                   Ertuğrul Kumcuoğlu                        Erkan Akçay

                           İzmir                                    Aydın                                        Manisa

                Emin Haluk Ayhan                   Mehmet Günal                         Mustafa Kalaycı

                          Denizli                                  Antalya                                       Konya

                                                                      Alim Işık

                                                                      Kütahya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 110'uncu maddesi ile değiştirilen 657 sayılı Kanunun 105'inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan, "Sağlık, Maliye ve Dışişleri Bakanlıkları" ibaresinin "Sağlık Bakanlığı" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Şerafettin Halis                   M. Nezir Karabaş                         Hamit Geylani

                          Tunceli                                    Bitlis                                        Hakkâri

                   Sebahat Tuncel                                                                           Akın Birdal

                         İstanbul                                                                                 Diyarbakır

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 110 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                         İstanbul                                   İzmir                                        Malatya

                     Enis Tütüncü                      Zekeriya Akıncı                            Vahap Seçer

                        Tekirdağ                                 Ankara                                       Mersin

                                                                 Şerafettin Halis

                                                                     Adıyaman

Madde 110- 657 sayılı Kanunun 105 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Hastalık ve refakat izni:

Madde 105- Memura, aylık ve özlük haklarına dokunulmaksızın, verilecek raporda gösterilecek lüzum üzerine, kanser, verem ve akıl hastalığı gibi uzun süreli bir tedaviye ihtiyaç gösteren hastalığı hâlinde yirmidört aya kadar, diğer hastalık hâllerinde ise onsekiz aya kadar izin verilir.

Memurun, hastalığı sebebiyle yataklı tedavi kurumunda yatarak gördüğü tedavi süreleri, hastalık iznine ait sürenin hesabında dikkate alınır.

Bu maddede yazılı azamî süreler kadar izin verilen memurun, bu iznin sonunda işe başlayabilmesi için, iyileştiğine dair raporu (yurt dışındaki memurlar için mahallî usûle göre verilecek raporu) ibraz etmesi gereklidir. İzin süresinin sonunda, hastalığının devam ettiği resmî sağlık kurulu raporu ile tespit edilen memurun izni, birinci fıkrada belirtilen süreler kadar uzatılır, bu sürenin sonunda da iyileşemeyen memur hakkında emeklilik hükümleri uygulanır.

Bunlardan gerekli sağlık şartlarını yeniden kazandıkları resmî sağlık kurallarınca tespit edilmiş olup da emeklilik hakkını elde etmemiş olanlar, yeniden memuriyete dönmek istemeleri hâlinde, niteliklerine uygun kadrolara öncelikle atanırlar.

Görevi sırasında veya görevinden dolayı bir kazaya veya saldırıya uğrayan ya da bir meslek hastalığına tutulan memur, iyileşinceye kadar izinli sayılır.

Hastalık raporlarının hangi hallerde, hangi hekimler veya sağlık kurulları tarafından verileceği ve sürelerinin ne olacağı ile bu konuya ilişkin diğer hususlar, Sağlık, Maliye ve Dışişleri Bakanlıkları ile Sosyal Güvenlik Kurumunun görüşleri alınarak Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir.

Ayrıca, memurun bakmakla yükümlü olduğu veya memur refakat etmediği takdirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşlerinden birinin ağır bir kaza geçirmesi veya tedavisi uzun süren bir hastalığının bulunması hâllerinde, bu hâllerin sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, aylık ve özlük haklarına dokunulmaksızın, altı aya kadar izin verilir. Gerektiğinde bu süre bir katına kadar uzatılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe

Uzun süreli tedavi gerektiren hastalıklar için verilen süreler biraz daha artırılmakta ve maddenin daha düzgün ve anlaşılır hale getirilmesi için önerilerde bulunulmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 110'uncu maddesi ile değiştirilen 657 sayılı Kanunun 105'inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan, "Sağlık, Maliye ve Dışişleri Bakanlıkları" ibaresinin "Sağlık Bakanlığı" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                         Şerafettin Halis (Tunceli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe

Tasarının 110. maddesi ile 657 sayılı kanunun 105. maddesi yeniden düzenlenmektedir. Genel olarak olumlu yönde yapılan bu düzenlemede hastalık raporlarının hangi hallerde, hangi hekimler veya sağlık kurulları tarafından verileceğine dair hazırlanacak yönetmelik için Sağlık Bakanlığı ve SGK görüşleri yeterli olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 110 uncu maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 105 inci maddesinin son fıkrasındaki "... bir katına kadar ..." ibaresinin "... bir yıla kadar ..." şeklinde değiştirilmelini arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Metinde atıfta bulunulan zor durumlardaki izin süresinin bir yıl olmasının daha uygun olacağı düşünülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

111’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 111 inci maddesiyle değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 108 inci maddesinin (C) bendinin son cümlesinin "Çocuk sahibi olan her iki eşin..." ifadesiyle (B) bendinin sonuna da eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                    Emin Haluk Ayhan                            Alim Işık

                           İzmir                                    Denizli                                      Kütahya

                     Erkan Akçay                        Mehmet Günal                         Mustafa Kalaycı

                          Manisa                                  Antalya                                       Konya

                                                             Ertuğrul Kumcuoğlu

                                                                        Aydın

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 111'inci maddesi ile değiştirilen 657 sayılı Kanununun 108'inci maddesinin (B) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"B) Doğum yapan memura, 104 üncü madde uyarınca verilen doğum sonrası analık izni süresinin bitiminden itibaren isteği üzerine yirmidört aya kadar aylığının 1/4'ü bağlanarak izin verilir. Eşi doğum yapan memura, doğum tarihinden itibaren isteği üzerine yirmidört aya kadar aylıksız izin verilir."

                   Şerafettin Halis                     Sebahat Tuncel                           Hamit Geylani

                          Tunceli                                 İstanbul                                      Hakkâri

                      Akın Birdal                                                                         M. Nezir Karabaş

                       Diyarbakır                                                                                   Bitlis

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 111 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Harun Öztürk                           Zekeriya Akıncı

                         İstanbul                                   İzmir                                        Ankara

                     Vahap Seçer                 Ferit Mevlüt Aslanoğlu                     Enis Tütüncü

                          Mersin                                  Malatya                                     Tekirdağ

                                                                   Şevket Köse

                                                                     Adıyaman

Madde 111- 657 sayılı Kanunun 108 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 108- A) Memura, 105 inci maddenin son fıkrası gereğince verilen iznin bitiminden itibaren, sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, istekleri üzerine yirmidört aya kadar aylıksız izin verilebilir.

B) Doğum yapan memura, 104 üncü madde uyarınca verilen doğum sonrası analık izni süresinin bitiminden; eşi doğum yapan memura ise, doğum tarihinden itibaren istekleri üzerine otuzaltı aya kadar aylıksız izin verilir.

C) Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi hâlinde memur olan eşlerine, çocuğun ana ve babasının rızasının kesinleştiği tarihten veya vesayet dairelerinin izin verme tarihinden itibaren, istekleri üzerine otuzaltı aya kadar aylıksız izin verilir. Evlat edinen her iki eşin memur olması durumunda bu süre, eşlerin talebi üzerine otuzaltı aylık süreyi geçmeyecek şekilde, birbirini izleyen iki bölüm hâlinde eşlere kullandırılabilir.

D) Her ne suretle olursa olsun burslu olarak ya da bütçe imkânlarıyla yetiştirilmek üzere yurtdışına gönderilen veya sürekli görevle yurtiçine ya da yurtdışına atanan veya en az üç ay süreyle yurtdışında geçici olarak görevlendirilen memurlar veya diğer personel kanunlarına tâbi olanlar ile yurtdışına kamu kurumlarınca gönderilmiş olan öğrencilerin memur olan eşleri ile 77 nci maddeye göre izin verilenlerin memur olan eşlerine görev veya öğrenim süresi içinde aylıksız izin verilebilir.

E) Memura, yıllık izinde esas alınan süreler itibarıyla üç hizmet yılını tamamlamış olması ve isteği hâlinde memuriyeti boyunca ve en fazla üç defada kullanılmak üzere, toplam iki yıla kadar aylıksız izin verilebilir. Ancak, sıkıyönetim, olağanüstü hâl veya genel hayata müessir afet hâli ilan edilen bölgelere 72 nci madde gereğince belli bir süre görev yapmak üzere zorunlu olarak sürekli görevle atananlar hakkında bu bölgelerdeki görev süreleri içinde bu fıkra hükmü uygulanmaz.

F) Aylıksız izin süresinin bitiminden önce izin verilmesini gerektiren sebebin ortadan kalkması hâlinde, on gün içinde göreve dönülmesi zorunludur. Aylıksız izin süresinin bitiminde veya izin verilmesini gerektiren sebebinin kalkmasını izleyen on gün içinde görevine dönmeyenler, memuriyetten çekilmiş sayılır.

G) Muvazzaf askerliğe ayrılan memurlar askerlik süresince görev yeri saklı kalarak aylıksız izinli sayılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın Nevingaye Erbatur.

Buyurun Sayın Erbatur.

NEVİNGAYE ERBATUR (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 111’inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi çalışanların izin sürelerini ilgilendiren bu maddede önergemizle bir değişiklik talebimiz var. Doğum yapan memurun analık iznini otuz altı aya kadar uzatmayı istiyoruz. Aynı şekilde, belli şartları yerine getiren ebeveynlerin evlat edindikleri takdirde de onlarla duygusal ve fiziksel bağ kurabilmeleri için gene aynı şekilde bu iznin otuz altı ay olmasını talep ediyoruz.

Bizim bu tür izinlerin uzatılmasını istememizin sebebi, gerçekten, çalışan annelerin hem çocuklarıyla iletişim kurmaları hem de daha sonra işlerini kaybetmemeleri için önemli bir husustur, ancak, tabii, bu torba kanunun bu tür maddelerinde tamamen cinsiyetçi iş bölümünü pekiştiren düzenlemeler de olmaya devam etmektedir. Bunlar da kadının ezilmesine, sosyal dışlanmışlığına ve kadını ilgilendiren toplumsal sorunların devamına sebep olmaktadır.

Yapılan araştırmalar üniversite mezunu kadınların emek piyasasına daha kolay girdiklerini ve bu piyasada kalmalarının daha kolay olduğunu bize gösteriyor ancak evlilik ve doğum sonucu sahip olunan çocuk nedeniyle kadınlar emek piyasasından uzaklaşıyorlar. Aynı şekilde, emek piyasasındaki toplumsal cinsiyet rolleriyle paralel olarak kadınların ev içi sorumlulukları, bunları ihmal etmemeleri adına yaptıkları meslek seçimleri ya da belli meslekleri seçmeye zorlanmaları gene onların iş yaşamında da bu cinsiyetçi rollerini sürdürmelerine sebep olmaktadır. Bu da kadınların mesleklerinde yükselmesine engel olmakta, yani bizim “cam tavan” dediğimiz sendrom kadınların karşısına çıkmaktadır. Dolayısıyla burada yapmamız gereken şey, kız çocukların ve kadınların eğitim hakkına erişmelerini sağlamak, kalifiye kadınların emek piyasasında yer almalarına çalışmaktır. Bir başka önemli husus da, zorunlu eğitim yaşının okul öncesi eğitime kadar indirilmesi gerekmektedir. Yani biz şunu istiyoruz: Ülkemizde eğer okula başlama yaşı üç yaşına indirilirse bu ebeveynler için bir rahatlık olacaktır, aynı şekilde çalışan kadın için rahatlık olacaktır çünkü üç yaşına kadar çocuğuna evde bakabilen kadın, üç yaşında çocuğunu okula gönderdikten sonra işine geri dönebilecektir. Onun için, bu konuda mutlaka bir çalışma başlatılmasını istiyoruz.

Ayrıca, çocukların bakımlarının anne-baba arasında eşit olarak dağıtılmasını istiyoruz. Yani anne de baba da çocuklarına eşit olarak bakmalı. Bu maddede var olan doğum izninin, çocukla ilgili, çocuk doğduktan sonra babaya da verilebilecek olan iznin isteğe bağlı olması biraz sakıncalı bir durum, bunun zorunlu hâle getirilmesini istiyorum ben. Böylece, hem anne hem baba bu ebeveyn iznini kullanarak çocuklarına bakabilecek ve çocuklarıyla daha uzun bir zaman geçirebilecektir, bu da kadınların üzerindeki çift iş yükünü azaltacaktır. Burada isteğe bağlı durum kaldırılmalı ve mutlaka bu izni babaların da kullanması sağlanmalıdır. Avrupa Birliğinde yapılan yeni mevzuatlar da tamamen bu durumla bağlantılıdır. Bunu önemli bir olay olarak görüyorum çünkü babanın çocuğuyla fiziksel ve duygusal iletişime geçmesi ancak bu tür ebeveyn izinlerinin babalar tarafından kullanılmasıyla mümkün olacaktır. Bu sıralarda oturan bütün erkek arkadaşlarımın çocuklarıyla daha çok vakit geçirmelerini ne kadar çok istediklerini biliyorum. O nedenle, bu iznin mutlaka sağlanmasını ve zorunlu olmasını -Ali Arkadaşım başını sallıyor “doğru” diyor- çok önemsiyorum, bunu zorunlu hâle getirelim ve bütün babalarımız anneler gibi çocuklarına bakabilsinler, zaman geçirsinler ve bunun ne kadar güzel bir duygu olduğunu onlar da öğrensinler istiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Erbatur.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 111'inci maddesi ile değiştirilen 657 sayılı Kanununun 108'inci maddesinin (B) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"B) Doğum yapan memura, 104 üncü madde uyarınca verilen doğum sonrası analık izni süresinin bitiminden itibaren isteği üzerine yirmidört aya kadar aylığının 1/4'ü bağlanarak izin verilir. Eşi doğum yapan memura, doğum tarihinden itibaren isteği üzerine yirmidört aya kadar aylıksız izin verilir.”

                                                                                         Şerafettin Halis (Tunceli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 111'inci maddesi ile 657 sayılı Kanunun 108'inci maddesi yeniden düzenlenmektedir. Memurların aylıksız izin kullanabilecekleri durumları genişletmesi, aynı zamanda izin sürelerini arttırması bakımından iyileştirilmeler yapılmıştır. Ancak memurun anne olması durumunda belirli bir süreyle sınırlandırılan iznin tamamen ücretsiz olarak düzenlenmesi eksikliktir. Anne ve çocuk arasındaki direkt ilişki doğal olarak belli bir süreyi gerektirmektedir. Kreş hizmetlerinin iki yaşını bitiren çocuklar için verildiği ve bu yaşa kadar çocuğun bakımının genellikle annenin sorumluluğunda olduğu dikkate alınmalıdır. Önerge ile doğal olarak belli bir dönemi kapsayan anne-çocuk ilişkinin zorunluluktan kaynaklandığı, bu nedenle de memurun anne olması durumunda aylığının hiç değilse bir kısmını alarak izinli sayılması hedeflenmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 111 inci maddesiyle değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 108 inci maddesinin (C) bendinin son cümlesinin "Çocuk sahibi olan her iki eşin..." ifadesiyle (B) bendinin sonuna da eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bir bebeği evlat edinen her ikisi de memur bir çifte tanınan bir hakkın biyolojik olarak ana baba olan çiftlere de tanınması açısından bu değişiklik önergesi verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler…  Kabul edilmiştir.

112’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 112 inci maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 109 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki "...denetim raporları..." ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                         Erkan Akçay                        Ertuğrul Kumcuoğlu

                           İzmir                                    Manisa                                       Aydın

                  Mustafa Kalaycı                     Mehmet Günal                       Emin Haluk Ayhan

                          Konya                                  Antalya                                      Denizli

                                                                      Alim Işık

                                                                      Kütahya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kamu yönetiminde dönemsel ve olağan denetimler yaygındır. Bazı hâllerde bir denetim raporunda pek çok memurun görevine ilişkin notlar olabilir. Bu hüküm yoğun bir kırtasiye israfına ve gereksiz işlemlere yol açacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

113’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 113 üncü maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 122 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kuruluşlara “Maliye Bakanlığı"nın da eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                   Ertuğrul Kumcuoğlu                        Erkan Akçay

                           İzmir                                    Aydın                                        Manisa

                    Mehmet Günal                  Emin Haluk Ayhan                      Mustafa Kalaycı

                         Antalya                                  Denizli                                       Konya

                                                                      Alim Işık

                                                                      Kütahya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 113 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Enis Tütüncü                             Harun Öztürk

                         İstanbul                                Tekirdağ                                       İzmir

                   Zekeriya Akıncı                       Vahap Seçer                      Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                          Ankara                                  Mersin                                      Malatya

                                                                   Şevket Köse

                                                                     Adıyaman

“Görevli oldukları kurumlarda olağanüstü gayret ve çalışmaları ile emsallerine göre başarılı görev yapmak suretiyle; kamu kaynağında önemli ölçüde tasarruf sağlanmasında, kamu zararının oluşmasının önlenmesinde ve önlenemez kamu zararlarının önemli ölçüde azaltılmasında, kamusal fayda ve gelirlerin beklenenin üzerinde artırılmasında veya sunulan hizmetlerin etkinlik ve kalitesinin yükseltilmesinde somut olaylara ve verilere dayalı olarak katkı sağladıkları tespit edilen memurlara, merkezde bağlı veya ilgili bakan, illerde valiler, ilçelerde kaymakamlar tarafından başarı belgesi verilebilir. İki defa başarı belgesi alanlara üstün başarı belgesi verilir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 113 maddesinin kanun tasarısından çıkarılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

                                                                                                         Ayşe Jale Ağırbaş

                                                                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

113. Maddede 'Başarı, üstün başarı değerlendirmesi ve ödül' başlığı altında getirilmesi öngörülen düzenleme ile performans kriterleri gündeme getirilmekte böylelikle çalışanlar arasında rekabeti arttırılması, çalışma barışının bozulması, dayanışma ve ortak çalışma kültürünün ortadan kaldırılması kolaylaştırılacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 113 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                   Mustafa Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları

“Görevli oldukları kurumlarda olağanüstü gayret ve çalışmaları ile emsallerine göre başarılı görev yapmak suretiyle; kamu kaynağında önemli ölçüde tasarruf sağlanmasında, kamu zararının oluşmasının önlenmesinde ve önlenemez kamu zararlarının önemli ölçüde azaltılmasında, kamusal fayda ve gelirlerin beklenenin üzerinde artırılmasında veya sunulan hizmetlerin etkinlik ve kalitesinin yükseltilmesinde somut olaylara ve verilere dayalı olarak katkı sağladıkları tespit edilen memurlara, merkezde bağlı veya ilgili bakan, illerde valiler, ilçelerde kaymakamlar tarafından başarı belgesi verilebilir. İki defa başarı belgesi alanlara üstün başarı belgesi verilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, önerge sahibi arkadaşımızın bir teklifi var.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Şimdi, Sayın Başkanım, önergemizde “iki” rakamı var. Orijinal metinde, Komisyonun kabul ettiği “üç” olarak… Uygun görülen şekliyle takdirlerinize sunuyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Komisyon katılıyor efendim.

BAŞKAN – Bir dakika… Bir dakika…

Komisyonun bu önergeye katkısı ne?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Bir düzeltmeyle takdire bıraktık efendim biz bunu.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Düzeltiyoruz efendim.

BAŞKAN – Düzeltmeniz nedir?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – “İki defa başarı belgesi” ifadesinin “üç defa” olarak düzeltilmesi.

BAŞKAN – Tamam.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ödül verilmesinde, önlenemez zararların azaltılmasına katkıda bulunmak da bir kriter olarak önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 113 üncü maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 122 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kuruluşlara “Maliye Bakanlığı"nın da eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Madde metni incelendiğinde sayılan dört ödül gerekçesinden üçünün mali performansıyla ilgili olduğu göz önüne alındığında böyle bir düzenlemenin daha adil ve muhik olacağı düşünülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Biraz önce kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

114’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 114 üncü maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 124 üncü maddesinde yer alan (Gelir İdaresi Başkanlığı hariç) ifadesinin (Gelir İdaresi Başkanlığında görevli memurlar hariç) şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                         Erkan Akçay                        Ertuğrul Kumcuoğlu

                           İzmir                                    Manisa                                       Aydın

                  Mustafa Kalaycı                     Mehmet Günal                       Emin Haluk Ayhan

                          Konya                                  Antalya                                      Denizli

                                                                      Alim Işık

                                                                      Kütahya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 114 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                         İstanbul                                   İzmir                                        Malatya

                     Enis Tütüncü                         Şevket Köse                            Zekeriya Akıncı

                        Tekirdağ                               Adıyaman                                    Ankara

                                                                   Vahap Seçer

                                                                       Mersin

Madde 114- 657 sayılı Kanunun 124 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amirleri; yürütülen hizmetin özellikleri ve çalışma şartları dikkate alınarak genel yönetmelikte belirtilen esas ve usuller çerçevesinde, kurumlarınca tayin ve tespit edilen amirlerdir. Aksi Bakanlar Kurulunca belirlenmedikçe, Valiler il, kaymakamlar ilçe sınırları dâhilindeki kamu kurum ve kuruluşlarının taşra teşkilatında görev yapan her düzey personelin üst disiplin amiridir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 114 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Nurettin Canikli                      Mustafa Elitaş                             Ahmet Yeni

                         Giresun                                 Kayseri                                      Samsun

                 Özlem P. Türköne                                                                    Nusret Bayraktar

                         İstanbul                                                                                   İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

657 sayılı Kanunun mevcut halinde disiplin amirleri; kurumların kuruluş ve görev özellikleri dikkate alınarak Devlet Personel Başkanlığı'nın görüşüne dayanılarak özel yönetmeliklerle tayin ve tespit edilmektedir. Yürürlükteki Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelikte merkez ve taşrada disiplin amirleri konusunda düzenleme bulunmaktadır. Valilerin illerde, kaymakamların ise ilçelerde üst disiplin amiri olarak Kanunla belirleme yapılmasının uygulamada sorunlara yol açacağı düşünüldüğünden buna ilişkin düzenlemenin Tasarıdan çıkarılması gerekli görülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiş, madde metinden çıkarılmıştır.

Maddelerin teselsülü daha sonra yapılacaktır.

Diğer iki önergeyi, böylece madde metinden çıktığı için işlemden kaldırıyorum.

115’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 115. maddesinin kanun tasarısından çıkarılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

                                                                                                         Ayşe Jale Ağırbaş

                                                                                                                   İstanbul

TBMM  Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı kanun tasarı ve teklifleri metninde yer alan 115. maddenin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Reşat Doğru                         Erkan Akçay                              Oktay Vural

                           Tokat                                   Manisa                                        İzmir

                  Nevzat Korkmaz                     Mehmet Günal                               Alim Işık

                          Isparta                                  Antalya                                     Kütahya

                    Yılmaz Tankut                                                                         Mustafa Enöz

                          Adana                                                                                     Manisa

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurun.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 115’inci madde, Devlet Memurları Kanunu’nun 125’inci maddesinde düzenlenen aylıktan kesme ve devlet memurluğundan çıkarma cezalarında anlayış değişiklikleri getiriyor, hatta önemli boşluklar ortaya çıkarıyor. Aylıktan kesme cezasını gerektiren ikamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terk etmek, toplu müracaat veya şikâyette bulunmak ya da yasaklanmış her türlü yayını görev mahallînde bulundurmak fiilleri Devlet Memurları Kanunu’ndan çıkartılıyor. Bir kimsenin çalıştığı ilde ikamet etmesi mecburiyetinin kaldırılması belki ülkenin sorunsuz yerlerinde bir sıkıntı yaratmayabilir, hele hele büyük şehirlerde bu mecburiyetin bir anlamı da kalmamış olabilir ancak seksen bir vilayetimizi de aynı şartları haiz iller olarak görmek doğru değildir. Sürekli terör tehdidi altında yaşayan, salgın hastalık tehlikesiyle karşı karşı kalmış ya da turizm bölgelerinde yoğunluk yaşanan yerlerde cumartesi, pazar veya mesai saatlerinin dışında hizmetine acil ihtiyaç duyulan görevlilerin izinsiz ili terk ettiği durumlarda halkımız ciddi problemlerle yüz yüze gelebilecektir. Bu durumda, aranacak görevliler bulunamayacak, insan hayatının sonlanmasına kadar ciddi sorunlarla karşılaşılabilecektir. Bunun vebali kime ait olacaktır? Bu düzenlemeler el yordamıyla değil, önemli tecrübelerin ışığında yapılmış, hafife alınmayacak kayıtlardır. 

Değerli milletvekilleri, yasaklanmış yayından kasıt, mahkeme kararıyla bulundurulması ve dağıtılmasına müsaade verilmeyen yayınlardır. Türk milleti adına karar veren mahkemelerin kararına herkes uymalıdır ama öncelikle ve özellikle kamu gücünü kullanan, kamu hizmetini ifa eden memurlar uymalıdır. Meselelere tedbirli yaklaşmak zarureti vardır. Bu kaydı kaldırırsanız terör örgütünün insanlarımıza baskı yaptığı vatan köşelerinde, devlet dairelerinde örgüt yayınlarından geçilmez.

Arkadaşlar, bu yaptığınız, özgürlük alanını genişletmek filan değildir. Bu, düpedüz millî ve üniter yapısına yönelik tehditlere karşı devletimizi savunmasız bırakmaktır, savunma reflekslerini zayıflatmaktır. Yakında bu yayınlara memurlarınızı abone yaparlarsa da şaşırmayın.

115’inci madde, devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren (f) bendinde de değişiklikler öngörüyor, memurun fiilî saldırıda bulunmaması gereken kimseler arasına iş sahiplerini de dâhil ediyor. Bu kelimeden maksadın vatandaşlarımız olduğunu düşünmek istiyorum. Eğer böyle ise “Niyet iyi ama kötü bir kanun yazımı.” der geçeriz. Ancak şöyle bir sorgulamayı da yapmamız gerekiyor: Devlet dairelerine gelen herkesin iş sahibi olma zorunluluğu yok, bir bilgi alma talebiyle gelmiş olabilir ya da ziyaret maksadıyla gelmiş olabilir. Böyle bir durumda bu şahıs (f) bendindeki tanım kapsamına girer mi, girmez mi?

(E) bendinin üçüncü fıkrasındaki değişiklik de ilginç. Memurluktan çıkarma cezasını gerektiren bir fiilden dolayı tahkikat geçiren bir memurun bir derece hafif ceza ile cezalandırılması için iyi veya çok iyi derecede sicil almak yerine ödül veya başarı belgesi alma hususu getiriliyor. Arkadaşlar, siz de çok iyi biliyorsunuz ki bu maddeyle bazı kimselerin memuriyeti kaybetmelerinin önüne geçiliyor; hatta şahısların lehine olacağı için, geçmişe yürümesi, atılmış kimselerin de bundan istifadesinin önü açılıyor. Açıkçası bazı şahıslar koruma altına alınıyor. Dileriz, kimse işini, aşını kaybetmesin ancak çıkarma cezası o kadar istisnadır ve süreci o kadar zordur ki önemli isnatları gerektirir ve idarenin bu nevi kararları da yargı denetimine tabidir.

Sicil, bir memurun geçmişten bugüne davranış ve hizmet becerisiyle alakalı bir süreci ifade eder ve dönem sonunda verilir. Ödül ya da başarı belgesi almak ise bir ana, bir olaya ilişkin olabilir ve her zaman verilebilir. Bir kimseye böyle bir ödül ya da belge vererek bu şahsı, devlet memurluğundan çıkarma cezasını hak etmiş bile olsa, her zaman cezadan kurtarabilir ve devlet bürokrasisinin içerisinde bir ur gibi kalmasını sağlayabilirsiniz. Bu değişiklik bile adaletsizlik, yolsuzluk, partizanlık yapmış bazı kimseleri güvence altına almak düşüncenizi ortaya çıkarıyor ki siyasi ömrünüzün sonuna geldiğinize, sanıyorum siz de kanaat getirmiş bulunmaktasınız.

Tedbirli olmak iyidir fakat keşke bu tedbirleri yanlış kişiler için değil de devlet ve millet bekası için üretseydiniz diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.

Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

657 sayılı devlet memurları kanununun 125. maddesinde tanımlanan ve sendikal hak eylemlerinin işten atma nedeni olarak belirlendiği hükümlere ayrıca grev vb. yasaklar arasında sayılan “engelleme” ibaresi ‘kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme’ şeklinde değiştirilerek kamu emekçilerinin sendikal hak arama yollarına getirilen sınırlandırma genişletilmektedir.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza  sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

116’ncı madde üzerinde aynı mahiyetteki iki tane önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 116’ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                    Harun Öztürk                        Enis Tütüncü                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                           İzmir                                  Tekirdağ                                     Malatya

                  Mustafa Özyürek                    Hüseyin Ünsal                         R. Kerim Özkan

                         İstanbul                                 Amasya                                      Burdur

                                                                 Bülent Baratalı

                                                                         İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 116 ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                   Ertuğrul Kumcuoğlu                        Erkan Akçay

                           İzmir                                    Aydın                                        Manisa

                  Mustafa Kalaycı                     Mehmet Günal                       Emin Haluk Ayhan

                          Konya                                  Antalya                                      Denizli

                                                                      Alim Işık                                          

                                                                      Kütahya

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alan devlet memurunun Genel Müdürlük, müsteşarlık, valilik ve büyükelçilik gibi görevlere atanmasını doğru bulmuyoruz.

BAŞKAN – Diğer önerge…

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Ben konuşacağım Sayın Başkan,

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özkan.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Verdiğimiz önergeyle 116’ncı maddenin tasarı metninden çıkarılmasını talep ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, yapılan düzenlemeyle aylıktan kesme ve kadro ilerlemesinin durdurulması cezası alan memurların beş ve on yıl  süreyle üst görevlere atanmaları engellenmektedir. Bu madde iktidarın yarattığı korku imparatorluğunun küçük örneklerinden bir tanesidir. Bu maddeyle iktidar, devlet memurları üzerine Demokles’in kılıcı olmak istemektedir. Bundan  sonra kademe ilerlemesinin durdurulması ve aylıktan kesme cezası tehdidi amirler tarafından büyük bir tehdit unsuru olarak kullanılacaktır. Onun için, önergemizle, bu maddenin de çalışanların haklarını kısıtlayan diğer maddeler gibi kanun metninden çıkarılmasını talep ediyoruz.

AKP, torba tasarıyı çalışanların haklarını kısıtlayan bir araç olarak görmekte, kadınlara karşı ayrımcılıktan devlet memurlarının haklarının kısıtlanmasına kadar pek çok düzenlemeyi hayata geçirmeye çalışmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, referandum öncesinde özgürlükleri artıracağını, devlet memurlarına ve çalışanlara yeni haklar getirileceğini iddia eden AKP’nin gerçek yüzü bu torba tasarı içinde yer alan düzenlemelerle ortaya çıkmıştır. Bırakın çalışanlara yeni haklar verilmesini, bu tasarıyla çalışanlar zapturapt altına alınarak korku imparatorluğu genişletilmektedir. Bu tasarının geri çekilmesi için işçi örgütleri ayağa kalkmış, Anadolu’dan otobüslerle Ankara’ya gelmişlerdir. İktidar, sivil toplum örgütlerinin Ankara’ya gelişini engellemeye çalışmış, gelenleri de biber gazıyla, tazyikli suyla dağıtmıştır. Biz, Tekel işçilerinin yanında olduğumuz gibi, hakkını arayan, baskıya karşı çıkan, köleleştirmeye karşı çıkan emekçilerin yanında olmaya devam edeceğiz, biz onlarla omuz omuza mücadele etmeyi de sürdüreceğiz.

Değerli arkadaşlarım, iktidar toplum kesimleri üzerinde büyük baskılar kurmuştur, insanları canından bezdirmiştir, sabırları taşırmıştır. İktidarınız, sekiz yıllık döneminde, kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşman ilan etmiştir âdeta. Yarattığı gerilimle toplumu parçalara bölmüş, AKP’nin azabı işçilerden sonra memurlar üzerine yağmaya başlamıştır. Bu süreçte hak arama eylemleri en büyük suç hâline gelmiştir, hak arayanlara çifte standartlar uygulanmıştır. Başbakana sorunları iletmeye hazırlanan gruplara, kişilere, daha eylem yerlerine gitmeden gözaltına almalar şekillenmiştir. Ağızları kapatılarak susturulmaya çalışılan…

ŞEVKET GÜRSOY (Adıyaman) – Ramazan, dinine imanına doğru söyle.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Şevket Bey, çalışanları görmediniz herhâlde. Çalışanları hep beraber gördük ve görmeye devam ediyoruz. Bunlar yanlış oluyor. Konuşanlardan korkmayınız. Toplum konuşsun, toplum dertlerini yüksek sesle anlatsın, bunları değerlendirmek sizlerin görevi. Darbe dönemlerinde bile eleştiriye bu kadar tahammülsüz bir iktidar görülmemiştir. AKP’nin baskılarından bunalan vatandaşları, bu maddede olduğu gibi, tehdit ederek, korkutarak, ağzı var dili yok bir toplum yaratmaya çalışmaktasınız ancak bu ters tepecektir.

Değerli milletvekilleri, insanları iş güvencesiyle, fakirlikle, borçla tehdit eden iktidarın bu despot tavrı en fazla seçimlere kadar sürecektir.

Sevgili vatandaşlarım, korkmayın, borç yiğidin kamçısıdır. Biliyoruz, borçlandınız, az kaldı, bu borçlardan sizleri biz kurtaracağız. Haziran ayında bu millet AKP’yi ve baskıcı rejimi sandığa gömecektir, Cumhuriyet Halk Partisi halkın iktidarını kuracaktır.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Saçmalama…

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Halkın iktidarıyla birlikte baskıların da, öfkenin de -Bayram Bey’in biraz önce öfkelendiği gibi- partizanlığın da, keyfî yönetimin de, işsizliğin de, yoksulluğun da, yolsuzluğun da sonu gelecek, korku imparatorluğu yıkılacaktır.

Tümünüze saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

117’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 117 nci maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun 135 inci maddesinin 4 üncü fıkrasındaki "...kararı gözden geçirerek..." ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                         Erkan Akçay                               Behiç Çelik

                           İzmir                                    Manisa                                       Mersin

                    Mehmet Günal                          Alim Işık                          Ertuğrul Kumcuoğlu

                         Antalya                                 Kütahya                                       Aydın

                  Mustafa Kalaycı                                                                    Emin Haluk Ayhan

                          Konya                                                                                     Denizli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Çelik, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce hepinize saygılar sunuyorum.

Söz konusu 117’nci madde 657 sayılı Kanun’un değişik 135’inci maddesinde bir değişiklik öngörmektedir. Bu madde disiplin hükümlerini içermektedir. Bilindiği üzere devlet memurlarının uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve nihayet memurluktan çıkarma cezaları bu maddeyle tanzim edilmektedir. Burada torba yasa tasarısıyla bir değişiklik öngörülüyor. Aslında, mevcut torba tasarıda 657’yle ilgili değişikliklerin tek bir 657 değişikliği olarak Meclise getirilmesi çok daha uygun olurdu ancak bu yol tercih edilmemiş, tam tersi torba tasarının içerisinde 657 değişiklikleri karma hâlde düzenlenmiştir.

Bu itibarla burada geleceğe dönük olarak uyumsuzlukların olacağı da muhakkaktır hukuk tekniği açısından. Uyarma ve kınama cezaları 1982 Anayasası’nda idari yargıya dahi başvurulamayacak disiplin cezaları olarak öngörülmüşken bunlar değiştirilmiştir. Artık, disiplin cezalarına karşı memur veya kamu çalışanı itiraz olarak idari yargıya gidebilmektedir, tüm cezalar için gidebilmektedir. Ancak bu düzenlemede itiraz uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kurullarına yapılmakta yedi gün içerisinde, oranın vereceği karar doğrultusunda, ancak ondan sonra idari yargıya gitmek mümkün hâle getirilmiştir. Kademe ilerlemesinin durdurulmasıyla ilgili itirazlarda ise yüksek disiplin kurulu öngörülmüştür. Yalnız burada poliste Yüksek Disiplin Kurulu var, bir de İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu var. Burada bir eksiklik var. O polis açısından düzeltilirse “Yüksek Disiplin Kurulu” olarak, sayın milletvekilleri, çok daha uygun olur.

Değerli arkadaşlar, Anayasa’mızın 128’inci maddesi “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.” hükmünü amirdir. Ancak iktidar partisi, 2004 yılında, 22’nci Dönemde Kamu Yönetimi Reformu Yasası yaparak, Anayasa’ya aykırı sözde reform çalışması yapmıştır. Bu, aslında dünyada küreselleşme patronlarının Türkiye'deki mümessili sıfatıyla AKP İktidarının yapmış olduğu bir çalışmadır. Türkiye'de personel rejimini bütünüyle, kökten değiştirerek ve dönüştürerek emperyalizmin âdeta kollarına atan bir devlet yapılanması, personel yapılanması arzu edilmişti. Yine, o dönemde veto yiyen bu yasa, Anayasa’ya aykırılıktan veto yedi, ulus devlet ilkelerine aykırılıktan veto yedi, üniter yapıyı zedelemekten veto yedi, dış piyasacı ve küreselci olmaktan ayrıca ciddi şekilde veto metninde eleştirildi.

Değerli milletvekilleri, iktidar partisinin kamu çalışanlarına dönük mali, sosyal, kültürel kapsayıcı hiçbir iyileştirme yapmadığını da bu vesileyle hatırlatmak isterim.

Bu itibarla, Milliyetçi Hareket Partisi 12 Hazirandan sonra bütün ücretlileri enflasyona ezdirmeyecek ve ayrıca ekonomik büyümeden pay verecek, gelir vergisi oranlarını yüzde 10’a indirecek ve denge tazminatını artıracak, istihdam türlerinin bütününü kadrolu hâle getirecek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) …ve öğretmenlere ve diğer ilgililere destek verecek ve ARGE tazminatı verecek, sözleşmeli ve geçici öğretmenleri kadroya geçirecektir.

Önergemizi kabul etmenizi diler, yüce heyetinizi tekrar saygılarımla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

118’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 118 inci maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

              Oktay Vural                         Erkan Akçay                        Ertuğrul Kumcuoğlu

                    İzmir                                    Manisa                                       Aydın

        Emin Haluk Ayhan                   Mehmet Günal                         Mustafa Kalaycı

                  Denizli                                  Antalya                                       Konya

                                                              Alim Işık

                                                               Kütahya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Vural, gerekçeyi mi okutayım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önerilen bu düzenleme ile kamu görevlileri ile ilgili olarak Devletin belli bir kurumunda bazı üst düzey görevlilerin bile ulaşamadığı bazı kişisel bilgilere Devlet Personel Başkanlığında sıradan bir memurun vâkıf olmasının önü açılmaktadır. Bu hüküm, çağdaş, demokratik bir devlet anlayışı ve köklü devlet geleneklerimizle bağdaşmamaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

119’uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 119 uncu maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun Ek 8 inci maddesinin son fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                         Erkan Akçay                        Ertuğrul Kumcuoğlu

                           İzmir                                    Manisa                                       Aydın

                Emin Haluk Ayhan                   Mehmet Günal                         Mustafa Kalaycı

                          Denizli                                  Antalya                                       Konya

                                                                      Alim Işık

                                                                      Kütahya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 119 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                         İstanbul                                   İzmir                                        Malatya

                   Zekeriya Akıncı                       Enis Tütüncü                              Vahap Seçer

                          Ankara                                 Tekirdağ                                      Mersin

Madde 119- 657 sayılı Kanunun ek 8 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Kurumlar arası geçici süreli görevlendirme:

Ek madde 8- İlk dört derecede görev yapan memurlar, önceden rızaları alınmak ve yapmakta oldukları görevle ilgili olmak kaydıyla, geçici görevlendirme yapmak isteyen kurumun talebi ve çalıştıkları kurumun izni ile bu Kanuna tabi kurum ve kuruluşlarda aşağıda belirtilen şartlarla geçici süreli olarak görevlendirilebilir:

a) Yurtdışında görevlendirilen güvenlik görevlileri hariç, memurun görevlendirileceği kurumda göreve ilişkin 4 üncü ve daha yukarı bir dereceden boş bir kadronun bulunması şarttır.

b) Bu madde uyarınca geçici süreli görevlendirilenler, görevlendirildikleri kurumların mevzuatına uymakla yükümlüdür.

c) Yurtdışında görevlendirilen güvenlik görevlileri hariç, bu madde uyarınca görevlendirilenler, aylıkları ile diğer malî ve sosyal haklarını kurumlarından alırlar ve bunların kadroları ile ilişkileri, kendi sınıf ve derecelerindeki terfi ve emeklilik hakları devam eder.

d) Geçici süreli görevlendirme süresi hiçbir surette bir yılda altı ayı geçemez. Şu kadar ki yurtdışında görevlendirilen güvenlik görevlileri için geçici görevlendirme süresi en çok iki yıl olup, gerektiğinde bu süre bir katma kadar uzatılabilir.

"Birinci fıkrada belirtilen hâller dışında memurlar, afet ve olağanüstü hallere münhasır olmak üzere ihtiyaç duyulması hâlinde kurumlarınca, Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü alınarak diğer kamu kurum ve kuruluşlarında altı aya kadar geçici süreli olarak görevlendirilebilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 119’uncu maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun bu değiştirilen maddesindeki kurumlar arası geçici görevlendirme yapılması, bir ihtiyaçtan, kamu hizmetinin gerektirdiği bir ihtiyaçtan doğan bir düzenleme. Dolayısıyla, birinci fıkrayla ilgili olarak yapılan düzenleme, memurun rızası çerçevesinde yapılmakta ve göreviyle ilgili, görevlendirileceği kurumda da hâlen yapmakta olduğu, göreviyle ilgili bir görevde geçici süreli görev verilebilmesine olanak tanımaktadır. Buna bir şey demiyoruz. Ancak, ikinci fıkrada “Birinci fıkrada belirtilen hâller dışında memurlar, kamu yararı ve hizmet gerekleri sebebiyle ihtiyaç duyulması hâlinde geçici görevle diğer kurumlarda görevlendirilebilir.” diyor. Yani maddenin esas getirdiği bir kural var, memurun rızasıyla yapılan bir görevlendirme ama son fıkrada öyle bir hüküm getiriyoruz ki, değerli arkadaşlar, yani her olayda o şeye, “kamu yararı ve hizmetin gerekleri” ifadesine sığınarak memuru rızası dışında görevlendirebiliyorsunuz. O zaman, getirdiğiniz bu maddenin anlamı kalmamış oluyor yani esas istisna, istisna da kural hâline gelmiş oluyor. Bizim önerimiz son fıkradaki bu “kamu yararı ve hizmetin gerekleri” ibaresinin… Olabilir ki memurun rızası olmadan da kamunun görevlendirme yapmasına ihtiyaç duyulabilir ama “Hangi hâllerde duyulabilir?” diyoruz, “Afet ve olağanüstü hâllere münhasır olmak üzere, memurun rızasını almadan bir başka kamu kurumunda görevlendirebilelim.” diyoruz.

Bu şekilde bir önerimiz vardı. Takdirlerinize sunuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 119 uncu maddesi ile değiştirilmesi önerilen 657 Sayılı Kanunun Ek 8 inci  maddesinin son fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                                               Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önerilen bu fıkra söz konusu maddenin temel amacına ve felsefesine bütünüyle aykırıdır. Bu maddenin geri kalan bölümü doğru ise bu fıkra yanlıştır; bu fıkranın kanunlaşması illa isteniyorsa maddenin geri kalan kısmına gerek yoktur.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

120’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 120 nci maddesi ile 657 Sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen Geçici 36 ncı maddenin (A) bendindeki 5 yıllık sürenin 7 yıl olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                   Ertuğrul Kumcuoğlu                        Erkan Akçay

                           İzmir                                    Aydın                                        Manisa

                Emin Haluk Ayhan                   Mehmet Günal                         Mustafa Kalaycı

                          Denizli                                  Antalya                                       Konya

                                                                      Alim Işık

                                                                      Kütahya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu değişiklikle maddenin (A) bendi ile (B) bendinde yer alan hükümler arasında tutarlılık sağlanmış olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

121’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 121 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasına aşağıdaki bendin eklenmesini ve fıkradaki bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Kalaycı                 Emin Haluk Ayhan                         Oktay Vural

                          Konya                                   Denizli                                         İzmir

                     Erkan Akçay                                                                             Behiç Çelik

                          Manisa                                                                                    Mersin

a) 36 ncı maddesinin Ortak Hükümler başlıklı bölümünün (B) fıkrasının 3 numaralı bendi "Emniyet Hizmetleri Sınıfı mensupları öğrenim durumlarına göre yükselebilecek derece ve kademeler de dikkate alınarak, 1 inci derecenin son kademesine kadar yükselebilirler." şeklinde değiştirilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 121 inci maddesinin aşağıdaki şeklide değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                         İstanbul                                   İzmir                                        Malatya

                   Zekeriya Akıncı                       Vahap Seçer                              Enis Tütüncü

                          Ankara                                  Mersin                                      Tekirdağ

Madde 121-

1) 657 sayılı Kanunun;

a) 56 ncı maddesinde yer alan "sicil" ibaresi "disiplin" olarak değiştirilmiştir.

b) 57 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Adaylardan en geç iki yıl içinde Devlet memuru olabilmeleri için olumlu sicil alamayanların sicil amirlerinin teklifi" ibaresi "Adaylık süresi içinde disiplin cezası almış olanların disiplin amirlerinin teklifi" olarak değiştirilmiştir.

c) 58 inci maddesinde yer alan "ve olumlu sicil alan adaylar sicil amirlerinin teklifi" ibaresi "adaylar disiplin amirlerinin teklifi" olarak değiştirilmiştir.

ç) "Hizmet Şartları ve Şekilleri" başlıklı (IV) numaralı kısmının 6 ncı bölümünün başlığı "Özlük Dosyası" olarak değiştirilmiştir.

d) 129 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan "sicil dosyasını" ibaresi "özlük dosyasını" olarak değiştirilmiştir.

e) 133 üncü maddesinin madde başlığında yer alan "sicilden" ibaresi "özlük dosyasından", birinci fıkrasında yer alan "siciline" ibaresi "özlük dosyasına", "sicil dosyasından" ibaresi "özlük dosyasından", ikinci fıkrasında yer alan "sicil dosyasına" ibaresi "özlük dosyasına", üçüncü fıkrasında yer alan "sicilden silinmesinde" ibaresi "özlük dosyasından çıkarılmasında" olarak değiştirilmiştir."

(2) 657 sayılı Kanunun;

a) 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi,

b) 26 ncı maddesinin birinci fıkrası,

c) 98 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan "ve sicil" ibaresi,

d) 129 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "sicil dosyası hariç," ibaresi,

e) 160 ıncı maddesinin ikinci fıkrası,

f) 202 nci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi,

g) 208 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "ikiden fazla dahi olsa" ibaresi ile

h) 38 inci, 65 inci, 66 ncı, 106 ncı, 110 uncu, 111 inci, 112 nci, 113 üncü, 115 inci, 117 nci, 118 inci, 119 uncu, 120 nci, 121 inci, 123 üncü, 136 ncı, 226 ncı ve 227 nci maddeleri

yürürlükten kaldırılmıştır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN -  Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN -  Sayın Öztürk, buyurun efendim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 121’inci maddeyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde gerekçelerimizi açıklamak üzere söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyle ilgili olarak meramımızı ne yazık ki Komisyonda anlatabilmiş değiliz. Ancak yine, meramımızı burada anlatmaya çalışacağım ama anlayabilseniz bile pratik olarak İç Tüzük gereği fazla bir şey yapamayacağımızı da arkadaşlarımız bize ifade ettiler. Ama ben yapılan yanlışlığı, bundan sonraki çalışmalarımıza esas olabileceği düşüncesiyle ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu madde, 1’inci fıkrasında 657 sayılı Kanun’un belli maddelerindeki ibare değişikliklerini düzenliyor, 1’inci fıkranın (g) bendine baktığımızda da burada da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun yürürlükten kaldırılan hükümlerini düzenliyor. Yani bizim yapmamız gereken bu maddeyi ikiye bölmemiz, ibare değişikliklerini bir çerçeve madde hâlinde düzenlememiz, bütün tasarıdaki yürürlükten kaldırılan maddeleri de -aslında bütün tasarıda var bu yanlışlık- bunlarla birlikte bir çerçeve maddede toplamamız gerekiyordu. Bunu yapmadık, yapamadık, anlatamadık. Şimdi burada da söylediğim şekilde, ikiye ayırma imkânının İç Tüzük gereği mümkün olmadığını ifade etti arkadaşlarımız.

Değerli arkadaşlar, burada yapılan bir başka, bize göre yanlış gördüğümüz bir eksikliği de dikkatlerinize getirmek istiyorum. 657 sayılı Kanun’un bazı maddelerinde düzenleme yapıyoruz, bunları yürürlükten kaldırmamız gerekli, zorunlu, onları yapmak durumundaydık. Ancak 657 sayılı Kanun’un bazı ek maddelerini, geçici maddelerini ve ek geçici maddelerini… 657 sayılı Kanun’a ekli çok sayıda geçici madde, ek madde ve ek geçici madde var. Şimdi “Bu maddeler artık hükmünü tamamladı, Kanun’u sadeleştirelim.” anlayışıyla bu maddelerin 657 sayılı Kanun’dan ayıklanması amacıyla yürürlükten kaldırılmasının doğru olmadığı düşüncesindeyiz. Çünkü bu maddeler gelecekte, yasa yapıcılara, içeriğindeki düzenlemiş olduğu konular itibarıyla ışık tutabileceği gibi, 657 sayılı Kanun’un bağlantısı olan Sosyal Güvenlik Kurumu ve emeklilik mevzuatı gereği nesilleri de ilgilendirebilecek şekilde, uzun yıllar gündeme gelebilecek nitelikte maddelerdir.

Bunların da burada yürürlükten kaldırılmış olmasının doğru olmadığını ifade ediyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 121 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasına aşağıdaki bendin eklenmesini ve fıkradaki bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                             Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

“a) 36 ncı maddesinin Ortak Hükümler başlıklı bölümünün (B) fıkrasının 3 numaralı bendi “Emniyet Hizmetleri Sınıfı mensupları öğrenim durumlarına göre yükselebilecek derece ve kademeler de dikkate alınarak, 1 inci derecenin son kademesine kadar yükselebilirler.” şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz önergenin görüşmelerinde Sayın İçişleri Bakanının ve Sayın Maliye Bakanının burada olması büyük şans.

Değerli arkadaşlarım, 657 sayılı Kanun’un değiştirilmesi için önerge verdiğimiz ilgili hükümlerinde emniyet hizmetleri sınıfı mensuplarından emniyet müdürleri ve bu sıfatı taşımakta olan emniyet teşkilatı mensuplarının 1’inci derecenin son kademesine, başkomiser ve emniyet amirlerinin 2’nci derecenin son kademesine, diğerlerinin ise 3’üncü derecenin son kademesine kadar yükselebilmeleri öngörülmektedir. Polis memurları ister üniversite bitirsin ister meslek yüksekokulu bitirsin 1’inci dereceye yükselememektedir. Hâlbuki yine 657 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerine göre meslek yüksekokulu ve üniversite mezunu olan diğer memurlar 1’inci dereceye yükselebilmektedir. Dolayısıyla polis memurları için bir eşitsizlik söz konusudur. Polis memurları çalışırken 1’inci derecede kadroda çalışabilmekte ancak 1’inci derecenin gösterge ve tazminatlarına mükteseben hak kazanamamaktadırlar. Bu nedenle, emekli olurken de 3’üncü dereceden emekli edilmektedirler.

Polis memurlarının yaşadığı bu mağduriyetin giderilmesi, diğer memurlar ile polisler arasında var olan bu eşitsizliğin ortadan kaldırılması için önerge vermiş bulunuyoruz. Böylelikle üniversite mezunu, yüksekokul mezunu olan emniyet hizmetleri sınıfı mensuplarının diğer memurlarda olduğu gibi mükteseben 1’inci derecenin son kademesine kadar yükselebilmesi sağlanmaktadır.

Ülkemizde her türlü zor şart içerisinde özveriyle görev yapan Türk polisinin birçok sorunu bulunmaktadır. Sorunlarının var olduğu yetkili yetkisiz herkes tarafından kabul edilmekte ve dile getirilmektedir ama maalesef sorunları çözme yolunda adım atılmamaktadır. Her 10 Nisan’da sorunlar hatırlanır, sözler verilir, 11, 12, 13 Nisan gibi de unutulur.

Nihayet, polislerimizin beklediği, emniyet teşkilatında on yıllık hizmet süresini tamamlayanları askerlik hizmetini yerine getirmiş sayan tasarıyı biraz sonra görüşeceğiz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak polislerin askerlikle ilgili sorunlarına çözüm getirecek bu düzenlemeyi başından beri destekliyoruz, bu görüşmelerde de destek vereceğiz.

Tabii, polislerimizin sorunları sadece bununla sınırlı değil. Polisler 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında kamu görevi yapan memurlardır, kendilerine özgü ayrı bir kanunlarının mutlaka düzenlenmesi gerekmektedir. Diğer kamu görevlilerinin belli mesai saatleri vardır, genelde sekiz saattir ama polislerin çalışma saatleri çoğunlukla bu sürenin 2 katına çıkmaktadır, en az çalıştığı gün on iki saat görev yapmaktadır. Diğer kamu görevlileri hafta sonu, dinî ve resmî bayramlar, yılbaşı, diğer özel günlerde istirahat ederken polis teşkilatı bugünlerde, aksine, güvenliği sağlamak için çok daha fazla çalışmakta dolayısıyla sosyal faaliyetler ve aile ilişkileri sürekli sekteye uğmaktadır. Polisin fazla çalışması karşılığında maaşının içerisinde aldığı sabit, cüzi miktardaki fazla çalışma ücreti, çalıştığı süreye mukayese edilince çok düşük kalmaktadır. Diğer kamu görevlileri emekli olduklarında aldıkları maaşlarda bu kadar çok düşüklük yaşamazken polis memurlarının emekli maaşlarında gerçekten azalma çok olmaktadır. Diğer kamu görevlileri asli görevleri haricinde verilen başka görevlerden ek ödeme alırlarken polisler aynı yerde görevli olmasına karşın hiçbir zaman ek ödeme alamamaktadır. Mesela bütün sınavlarda, gerek üniversite sınavları gerekse KPDS, KPSS sınavlarında, yine seçimlerde sandık başında, yine sayımlarda polis memurları da görev alıyor ama diğer memurlara bir ek ödeme yapılmasına rağmen polislerimiz bu ek ödemeden yararlanamıyor.

Ben teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

122’nci maddeye bağlı ek madde 4 üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 122 nci maddesiyle 27/06/1989 tarihli ve 375 Sayılı KHK’ye eklenmesi önerilen Ek 4 üncü maddede yer alan “…kırkbeş Türk Lirası…” ibaresinin “…elli Türk Lirası…” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Behiç Çelik                         Ertuğrul Kumcuoğlu

                          Manisa                                  Mersin                                        Aydın

                   Hüseyin Yıldız                       Mustafa Enöz                             Reşat Doğru

                         Antalya                                  Manisa                                        Tokat

                                                                  Beytullah Asil

                                                                      Eskişehir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Vural, gerekçeyi mi okutayım?

OKTAY VURAL (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Kamu görevlilerinin geçim zorlukları gözönünde tutulduğunda metindeki miktarın yetersiz olduğu düşünülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Madde 122’ye bağlı ek madde 8 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 122 nci maddesi ile  27/06/1989 tarihli ve 375 Sayılı KHK’ye eklenmesi önerilen Ek 8 inci maddede yer alan “döner sermaye işletmelerinde sözleşmeli personel” ibaresinden sonra gelmek üzere “geçici personel” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Oktay Vural                        Ertuğrul Kumcuoğlu

                          Manisa                                    İzmir                                         Aydın

                   Hüseyin Yıldız                       Mustafa Enöz                             Reşat Doğru

                         Antalya                                  Manisa                                        Tokat

                                                                    Behiç Çelik

                                                                       Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 122 nci maddesi matlabı ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek madde 8'in aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Mustafa Özyürek                     Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                         İstanbul                                   İzmir                                        Malatya

                   Zekeriya Akıncı                                                                         Vahap Seçer

                          Ankara                                                                                    Mersin

Madde 122- 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci maddesinin (D) bendinde yer alan "beşyüz milyon lira" ibaresi "bin Türk Lirası" şeklinde, ek 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"Ek Madde 8- Ayın veya haftanın bazı günleri ya da günün belirli saatleri gibi kısmi zamanlı çalışan sözleşmeli personel hariç olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatları ile döner sermaye işletmelerinde sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilenlerden (657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (c) bendine göre istihdam edilenler dâhil) aile yardımı ödeneğinden veya başka bir ad altında da olsa aynı amaçla yapılan herhangi bir ödemeden yararlanamayanlara, Devlet memurlarına verilen aile yardımı ödeneği, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın aynı usul ve esaslar çerçevesinde ödenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, gerekçeyi mi okutayım?

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci maddesinin (D) bendinde öngörülen beşyüz milyon TL (eski para ile) tutarındaki tazminatın bin liraya çıkarılması önerilmektedir.

Tasarının bu maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Ek Madde 8'de, ayın veya haftanın bazı günleri ya da günün belirli saatleri gibi kısmi zamanlı çalışan sözleşmeli personel hariç olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatları ile döner sermaye işletmelerinde sözleşmeli personel pozisyonlarında istihdam edilenlerden aile yardımı ödeneğinden veya başka bir ad altında da olsa aynı amaçla yapılan herhangi bir ödemeden yararlanamayanlara, Devlet memurlarına verilen aile yardımı ödeneğinin herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın aynı usul ve esaslar çerçevesinde ödenmesi öngörülmektedir.

CHP olarak bu ödemeyi biz de destekliyoruz. Ancak, her fırsatta 657 sayılı Kanunun 4/c maddesine göre çalıştırılan geçici personele diğer sözleşmeli personele tanınan hakların tanındığını söyleyen Hükümetin, 4/c kapsamındakilere de aile yardımı ödeneği verilmesini öngören bu değişiklik önergemizi desteklenmesini bekliyoruz. Aksi takdirde bu oylama AKP iktidarı için bir samimiyet testi olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 122 nci maddesi ile 27/6/1989 tarihli ve 375 Sayılı KHK’ye eklenmesi önerilen Ek 8 inci maddede yer alan “döner sermaye işletmelerinde sözleşmeli personel” ibaresinden sonra gelmek üzere “geçici personel” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                           Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Erkan Bey…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Gerekçe efendim.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Oylandı madde Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ek madde 8, 122’ye bağlı.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

4/C statüsünde çalışan personele de aile yardımı ödeneği verilmesi öngörülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Çerçeve 122’nci maddeyi bağlı maddeleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, bir önerge daha vardı.

BAŞKAN – Burada mı?

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, önergeleri baştan okuttunuz.

BAŞKAN – Başka bir önerge yok.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, 122 bitti.

BAŞKAN – 122’de iki tane önerge var.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Tekriri müzakere yaparsınız, oyladınız maddeyi.

BAŞKAN – “Çerçeve 122’nci maddeyi bağlı maddeleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum…” demiştim. Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 123 üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 123 üncü maddesiyle 22/01/1990 tarihli ve 399 Sayılı KHK’ye eklenmesi önerilen 13/A maddesinde yer alan “özel kanununda” ibaresinin “özel kanunlarında” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                         Erkan Akçay                        Ertuğrul Kumcuoğlu

                           İzmir                                    Manisa                                       Aydın

                  Mustafa Kalaycı                     Mehmet Günal                           Mustafa Enöz

                          Konya                                  Antalya                                      Manisa

                Emin Haluk Ayhan                                                                         Alim Işık

                          Denizli                                                                                    Kütahya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Enöz, buyurun efendim.

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 123’üncü maddesi ile ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, 123’üncü madde ile 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 13’üncü maddesinden sonra gelmek üzere 13/A maddesi ihdas edilerek, sözleşmeli personele Anayasa ve özel kanunlarda belirtilen hükümler uyarınca sendikalar ve üst kuruluşlara üye olma hakkı tanınmaktadır. İlk bakıldığında bu düzenlemenin yerinde ve gerekli olduğu görülmektedir ancak sözleşmeli personelin çalışma şartlarına baktığımızda bu çalışanlarımızın verilen bu hakkı kullanabileceklerini söylemek çok da doğru olmasa gerektir.

Sayın milletvekilleri, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen personelin değişik mevzuatlara tabi olması nedeniyle çalışanlar arasında farklı mali, sosyal ve özlük hakları meydana gelmektedir yani aynı iş yerinde çalışan personel çok değişik özlük haklarına sahiptir.

Kısaca, sözleşmeli personelin durumunu tekrar belirtmek gerekirse, sözleşmeli çalışanlardan her sözleşme döneminde sözleşme bedeli veya başka adlar altında kesinti yapılmaktadır. Sözleşmeli çalışanların yönetici olabilmeleri neredeyse imkânsızdır. Sözleşmeli çalışanların yer değiştirme hakları -kadrolularda olduğu gibi- maalesef yoktur. Sözleşmeli çalışanlar çoğu sosyal yardımlardan faydalanamamaktadırlar. Sözleşmeli personelce kullanılmayan yıllık izinlerin bir sonraki yıla devredilmesi de mümkün değildir. Kısaca, sözleşmeli statüde çalışanların özlük hakları kadrolu çalışanlar gibi asla değildir.

Sözleşmeli çalışanların özlük haklarıyla ilgili sorunların bir kısmına değinmeye çalıştım. Bu sorunların içerisinde, çalışanlarımızın sendika üyeliklerinin kendilerine bu kanunlar çerçevesinde bir şey getireceğine inanmıyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak iktidara geldiğimizde, sözleşmeli personelin bütün özlük haklarının kendilerine iade edileceğini buradan bir kez daha belirtmek isterim.

Sayın milletvekilleri, AKP hükûmetleri döneminde kamu hizmetine alınanlar genelde 657 sayılı Kanun’un 4/B ve 4/C maddelerine göre olurken AKP’nin kamuda personel çalıştırma uygulamaları bunlarla sınırlı değildir. Bilindiği üzere, AKP hükûmetleri döneminde bir de taşeron şirketlerle kamuda hizmet verilmeye başlanmıştır. Özellikle kamu hastanelerinde uygulanan bu yöntemle şirket elemanlarına memur görevi yaptırılmaktadır. Ayrıca 4/C’li personele aile yardımı ödeneği verilmesini öngören teklifimizi de bir önceki maddede reddettiniz ve bu yardımı da onlara çok gördünüz.

Sayın milletvekilleri, kamusal hizmetler, tanımı gereği kamu çıkarını temel almalıdır. Bu hizmetin ana unsuru, tüm yurttaşların kamusal kanallara eşit ve ücretsiz bir biçimde ulaşmalarını sağlamaya yönelik olmalıdır. Oysa kamu açıklarını kapatmak için kamu hizmetlerine bütçeden ayrılan payın azaltılması, kamu birimlerinin hizmetlerini ücretlendirmeleri ve bu yolla sağlanan döner sermayenin başlıca finansman aracı hâline getirilmesi bu amacın bir kenara bırakılması anlamına gelmektedir. Bu uygulamayla, özellikle sağlık hizmetlerinin gelir beklentisine göre verilmesine neden olmasına yol açılmakta, kamu yararı ikinci plana düşmektedir. Anayasa’da ve yasalarda belirlenen temel insan haklarının uygulanmasından, işçilerin maddi ve manevi gelişimini sağlayacak koşulların yaratılmasından elde edilen kamu yararı, kamu kurumunun gelir-gider açığının üzerinde bir değer taşımaktadır. Kamu kurumlarında personel istihdamı politikasını sadece maliyete indirgeyen yaklaşım, kayıt dışı ekonominin, vergi kaçaklarının, rüşvet ve benzeri yasa dışı gelir sağlama yollarının gelişmesine neden olarak devlete ve topluma çok daha ağır maddi ve manevi maliyetler getirmektedir.

Bu duygu ve düşüncelerle önergemizin kabulünü diler, yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Enöz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler…  Kabul edilmiştir.

124’üncü madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutup birlikte işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 124 üncü maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                    Harun Öztürk                     Mustafa Özyürek                         Bülent Baratalı

                           İzmir                                   İstanbul                                        İzmir

             Ferit Mevlüt Aslanoğlu               Hüseyin Ünsal                            Tekin Bingöl

                         Malatya                                 Amasya                                      Ankara

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 124 üncü maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                         Erkan Akçay                        Ertuğrul Kumcuoğlu

                           İzmir                                    Manisa                                       Aydın

                Emin Haluk Ayhan                   Mehmet Günal                         Mustafa Kalaycı

                          Denizli                                  Antalya                                       Konya

                        Alim Işık                                                                               Behiç Çelik

                         Kütahya                                                                                    Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK  (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Çelik, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Tasarı’nın 124’üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergemiz hakkında söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14’üncü maddesi başlığıyla birlikte kaldırılarak grev yasağını içeren bir hüküm içeriyor sözleşmeli personelle ilgili ve bundan önceki maddede de ifade edildiği üzere, sendikaya üyelik, sendika kurma hakkı veriliyor ve böylece, KPS sınavı dışında sözleşmeli personel olarak istihdam edilmek üzere alınan kişilerin herhangi bir kamu çalışanı sendikasına üyeliği düzenlenmekle birlikte, grev hakkı, 124’üncü madde bağlamında verilmiyor.

Değerli milletvekilleri, 1982 Anayasası’nın 52’nci maddesiyle ilgili 12 Eylül 2010 yılına gidilen süreçte yapılan 5982 sayılı Anayasa değişikliği hakkında Kanun’la 53’üncü maddenin bazı hükümleri kaldırılmış ve yeni bir düzenleme yapılmıştır. Burada “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlığıyla yapılan bu düzenlemede “Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptir.” hükmü getirilmiştir. Bu madde değişikliği yapılmadan önce, burada toplu görüşme hükmü vardı yani “toplu sözleşme” şekline dönüştürülen “toplu görüşme” kelimeleri ile âdeta, çalışanlara yeni haklar verilmiş gibi, sendikal haklar ve sosyal haklar verilmiş gibi bir izlenim yaratıldı kamuoyunda. Bu yanlıştı. AKP’nin klasiği hâline gelmiştir, her zaman, bütün yapılan yasama faaliyetlerinde kamuoyuna pompalanan şey, saklanan gizli gündemin önemli bir parçası olarak karşımıza çıkıyor ve maalesef, yine burada da aynı şey yapılmıştır. Diyor ki: “Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması hâlinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.” O zaman, toplu sözleşmenin anlamı nedir? Türkiye, ILO şartlarına uygun olarak Türkiye’de çalışanların haklarını nasıl güvence altına alacak? Bunun cevabı da yoktur.

Bu itibarla, Anayasa değişikliğine gidilen süreçte AKP, 12 Eylül tuzağında olduğu gibi, yine burada önemli bir tuzağı Türk ulusuna ve Türk çalışanına kurmuştur. Bu tuzağı burada kamuoyuyla paylaşmak istiyorum ve özellikle, kamu çalışanlarına toplu sözleşme hakkı verilirken grev hakkının 53’üncü maddede niçin esirgenmiş olduğunu da çalışanların, kamu çalışanlarının sorması gerekiyor.

Bazı kamu çalışanları sendikalarının güçlendirilmesi adına, özellikle sözleşmeli personel alımında yapılan partizanlık yüzünden, onların kayırılması ve o sendikalara alınan her sözleşmelinin üye ya da yönetici olabilmesinin önünün açılması da ayrı bir handikaptır. Burada iktidar partisinin tarafgir, partizan, ayrımcı ve karanlık emellerini ve amaçlarını çok netlikle görebiliyoruz. İktidar partisi bu yönüyle çalışanın yanında değil, belirli mihrakların yanında olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Bu itibarla, önergemizin dikkate alınmasını yüce heyetinize hatırlatır, bu vesileyle tekrar saygılarımı sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.

Diğer önerge de aynı mahiyettedir.

Harun Bey, gerekçesini mi okutalım?

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Gerekçeyi okutun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasamızın 90. maddesi uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olduğunu ve anayasaya aykırılığının ileri sürülemeyeceğini hükme bağlamaktadır.

Usulüne uygun olarak onayladığımız ILO sözleşmelerinin çalışanlara vermiş olduğu grev hakkının anayasanın bir başka hükmüne dayanılarak yasa ile yasaklanması doğru değildir.

Demokratikleşmeden söz eden hükümetin anayasamızda yer alan grev yasağını onayladığımız uluslararası sözleşmelere uygun hale getirmesi gerekir.

Son Anayasa değişikliklerinde birçok kez hatırlatılmış olmasına rağmen söz konusu çarpıklığın giderilmemiş olması, hükümetin bu konudaki samimiyetsizliğinin ortaya konulması açısından önemlidir.

Açıklanan nedenlerle bu maddenin Tasarı metninden çıkarılması uygun olur.

BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 125 üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 125 inci maddesiyle değiştirilmesi önerilen 22/01/1990 tarihli ve 399 Sayılı KHK’nın 25 inci maddesinin (B) bendindeki % 200 ibaresinin % 150 olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                      Oktay Vural                   Ertuğrul Kumcuoğlu                        Erkan Akçay

                           İzmir                                    Aydın                                        Manisa

                  Mustafa Kalaycı                     Hüseyin Yıldız                           Mehmet Günal

                          Konya                                  Antalya                                      Antalya

                Emin Haluk Ayhan                                                                         Alim Işık

                          Denizli                                                                                    Kütahya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Yıldız, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının 125’inci maddesinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Öncelikle, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisinin hazırladığı bu tasarı, işletmelerin ve vatandaşlarımızın ekonomik ve sosyal sıkıntılarına çözüm üretmek amacıyla hazırlanan bir tasarı değildir maalesef. Dokuz yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı döneminde uyguladığınız yanlış ekonomik politikalar sonucu derinleşen ekonomik sorunlar nedeniyle vatandaşlarımızın kamuya olan ödeyemedikleri borçlarını tahsil edebilmek amaçlarınızın birisidir.

Milliyetçi Hareket Partili milletvekillerimizin verdikleri kanun teklif ve önerileri eğer dikkate almış olsaydınız bu günlere elbette gelmeyecektik.

Değerli milletvekilleri, her şeye rağmen, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanun tasarısındaki vatandaşlarımıza kolaylık sağlayan maddelere destek vermekteyiz. Adalet ve Kalkınma Partisinin bazı kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması adıyla getirdiği kanun tasarısı Adalet ve Kalkınma Partisinin beklentilerine cevap verecek bir tasarıdır. Adalet ve Kalkınma Partisinin samimiyetsiz ve yaklaşan seçim fırsatçılığından yararlanma hesaplarının bir göstergesidir. AKP’nin sorunları zamanında çözmeyip kronikleştirme ve sonra da istismar etme alışkanlığının bir başka örneğidir. Bu tasarı, Adalet ve Kalkınma Partisinin dokuz yıllık iktidarlarının başarısızlıklarının bir belgesidir. Bu tasarı, Adalet ve Kalkınma Partisinin bütçe denetim dışı seçim ekonomisine kaynak yaratma tasarısıdır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı, yaklaşan seçim öncesinde kamuya borçlu vatandaşlarımızdan oy avcılığı yapma tasarısıdır. Bu tasarı, İşsizlik Fonu’nun amacı dışında kullanılmasının sağlanmasının tasarısıdır. Bu tasarı, Hükûmetinizin yönetmeliklerle yapmak istediğiniz ama yargı engeline takılan değişiklikleri yasa yoluyla çözümleme tasarısıdır. Bu tasarı, uzmanlık isteyen denetim ve inceleme işlerinin düz memurlar eliyle yaptırılabilmesinin tasarısıdır. Bu tasarı, çalışanları, kâr odaklı, esnek, güvencesiz özel sektör anlayışına teslim etme tasarısıdır. Bu tasarı, siyasetin kamu hizmetlerini ele geçirme ve kamu hizmetlerini siyasi parti hizmeti hâline getirme tasarısıdır. Bu tasarı, Adalet ve Kalkınma Partisinin kamuya özel sektörden yandaş, üst düzey yönetici transfer edebilmesinin önünü açma tasarısıdır. Bu tasarı, kamu yönetiminde liyakat ve kariyer ilkelerinin yerine yandaşlık kriterlerini öne çıkarma tasarısıdır. Bu tasarı, kamuda teftiş kurullarının kaldırılarak denetimsiz bir kamu yapılandırılmasının önünün açılmasının tasarısıdır. Bu tasarı, kamudaki siyasal kadrolaşmanın tamamlanması tasarısıdır. Bu tasarı, Devlet Personel Dairesi Başkanlığı eliyle kamu personelinin başka kurumlara sürgün edilebilmesinin önünü açma tasarısıdır. Bu tasarı, devlet memurlarını hükûmet memuru yapma uygulamasının tasarısıdır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı, Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından toplumda memur düşmanı bir kesim yaratma tasarısıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk milletini Adalet ve Kalkınma Partisinin amaçları doğrultusunda yeniden yapılandırma çalışmalarınıza karşı çıktık, bundan sonra da çıkmaya devam edeceğiz.

2011 yılı Haziran ayında yapılacak seçimlerde de inşallah demokratik bir yolla sandıkta Adalet ve Kalkınma Partisinin sonuna imza atacağız diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yıldız.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 126 üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 126. Maddesinde geçen “Yediyüzelli Türk Lirasını” ibaresinin “12105 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarı” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                     Erkan Akçay                          Oktay Vural                             Harun Öztürk

                          Manisa                                    İzmir                                          İzmir

                  Nevzat Korkmaz                                                                      Nurettin Canikli   

                          Isparta                                                                                    Giresun

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Takdire bırakıyoruz efendim. 

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) -  Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Müşterek önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Maktu olarak yapılan ödemenin katsayıya bağlanarak her yıl arttırılması öngörülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde madde 126’yı oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, böylece beşinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Saygıdeğer milletvekilleri, birleşimin başında Genel Kurulca almış olduğumuz karar gereğince 3’üncü sıraya alınan Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

3.- Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/995) (S. Sayısı: 608)  (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 608 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Sayın Oktay Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

                                  

(x) 608 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Tabii, gerçekten, bugün, polislerin özellikle askerlikten kaynaklanan sıkıntılarını çözmek amacıyla bir kanun tasarısı geldi. Bizim de komisyonda bulunan değerli milletvekillerimiz Kamil Erdal Sipahi, Hamit Homriş ve Yıldırım Tuğrul Türkeş de polislerin askerlikten muaf kılınmasına ilişkin bu öneriyi doğru bulduklarını ifade ettiler. İç güvenlik konusunda önemli bir görev addeden polislerin bu sorununun çözülmesi önemli. Tabii gönül isterdi ki biraz önce verdiğimiz önerge çerçevesinde polis memurlarının hiç olmazsa birinci dereceye yükselmesini temin edebilecek, diğer devlet memurlarıyla eşitlik ilkesini bozan bu ayrımcı düşüncenin de elimine edilmesini istedik. Gönül isterdi ki polis memurlarının da bu sıkıntısı çözülmüş olsun. Aslında on yıllık bir süre. Takdir edersiniz ki bu on yıllık süre neye göre tespit edildi bilemiyoruz ama belki de bu süreyi biraz daha fazla, biraz daha aşağıya çekmek suretiyle askerlik mesleğinden, askerlikten muaf kılmak gibi bir yöntem de seçilebilirdi. Bunlar tabii muhakkak Hükûmetin bu özellikle savunma açısından yaptığı değerlendirmelerin neticesinde gelmiştir ama bunun da çok fazla tatmin edici olduğunu ifade etmemiz mümkün değil.

Burada özellikle komisyon raporunda son iki paragrafta yer alan gerekçenin doğru olduğunu düşünüyoruz ama burada bizim yaptığımız iş “Efendim, polisler askere alınıyor, alındığı zaman iç güvenlik zafiyeti doğar, onun için askere almayalım.” mantığının komisyon raporunda, daha doğrusu genel gerekçede bahsedilmesi doğru olmamıştır. Polisler eğer iç güvenlikle ilgili bir hizmet yürütüyorsa bununla ilgili bir kriter kâfidir. “Yok efendim, işte askere gittikleri zaman personel azlığı olacak.” filan gerekçeleriyle askerlikten muaf kılmak için bir gerekçe uydurursanız, bu durumda başka mesleklerde olanların da, mesela doktorlarla ilgili, onların da bu tür arzla ilgili sıkıntıları olabilir, onların da çözülmesi gerekir gibi bir mantık oluşur. O bakımdan Hükûmetin getirdiği bu genel gerekçede polis teşkilatında askerlik yapanların çok olmasının ve bunların askerlik sebebiyle ayrılmasından dolayı değil bizatihi yürüttükleri iç güvenlik hizmeti münasebetiyle askerlikten muaf kılınmasına ilişkin bir düzenleme yapılması gerekçesiyle getirilseydi daha iyi olurdu. Milliyetçi Hareket Partisi olarak özellikle bu askerlik konusunda yapılan kısmi bir iyileştirmeyi uygun bulduğumuzu ifade etmek istiyorum, darısı bütün diğer sorunların çözülmesine. Tabii, güvenliği bir bütün olarak almak lazım. Yine, bugün, geçici köy korucularının bu sıkıntılarının da çözülmesi gerekmektedir, astsubayların da sıkıntıları vardır. Dolayısıyla meseleye bütünlük açısından bakmak lazım, güvenlik sektörü olarak meseleye bakacaksınız. Sorun güvenlik sektöründeyse polis, geçici köy korucusu ve astsubaylar olmak üzere bütün bunların sorunlarını çözecek kapsamlı adımlar atmak lazım. Böyle pansuman tedbirlerle palyatif çözümler, maalesef bütüncül yaklaşımı ortadan kaldırmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak hiç olmazsa bu vesileyle de sadece askerlik münasebetiyle kısmi bir iyileştirme yapılarak on yıl görev yapmış polislerin askerlik yapmış sayılmasıyla ilgili bu düzenlemeyi desteklediğimizi ifade etmek istiyorum. Huzurlarınızda, bu Komisyon çalışmalarına katkı sağlayan bütün Komisyon üyelerine de teşekkür ediyorum.

Saygılarımı arz ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın Tayfun İçli.

Buyurun efendim.

CHP GRUBU ADINA H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, sizleri Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, kanun yapma tekniğinden hep söz ediyorum. “Çorba yasa” dediğim yasa bırakıldı, şimdi “ara sıcak” girdi araya. Ondan sonra, tabii, önümüzdeki günlerde de “sıcak yemek” gelecek, hukukla ilgili, yargıyla ilgili konular gelecek.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bütün siyasi partiler, anlaşılan o ki polislerimizle ilgili mağduriyetin giderilmesi konusunda herhangi bir muhalefet sergilemiyorlar, Komisyonda görüşlerini dile getirmişler. Ben, tutanaklara geçmesi açısından ve bundan sonra yapılacak herhangi bir kanun değişikliğinde dikkate alınması gereken hususları belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Anayasa’nın 72’nci maddesine göre “Vatan hizmeti, her Türk’ün hakkı ve ödevidir.” Sadece ödevi değil, bir hak “Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir.” şeklinde amir hüküm var.

Değerli arkadaşlarım, burada, polis arkadaşlarımızın bir kısmı… Hükûmet tasarısında 36.213 kişinin askerliğini yapmadığı, şu anda da 2.202 polis arkadaşımızın askerlik yaptığını söyleyerek bir düzenleme getiriyorlar.

Değerli arkadaşlarım, silah kullanmak büyük bir meziyettir. Selam vermek, sağa dönmek, sola dönmek askerde öğretilir. Doğru, emniyet mensuplarına bunu öğretmeye gerek yoktur. Kişisel kanaatim, keşke kısa da olsa bu arkadaşlarımıza bir askerlik hizmeti -beş gün, on gün, on beş gün, ne kadar takdir edilirse edilsin- konmasında bence çok büyük bir yarar var. Neden? Anayasa’nın 10’uncu maddesi gereğince eşitlik ilkesi gereği.

Nedenlerini şöyle sıralayabilirim:

Hükûmet tasarısında işte silah kullandıkları için, güvenlik gücü olduğu için bu arkadaşları muaf tutmaya çalışıyoruz. Peki, ben buradan Sayın Millî Savunma Bakanına sormak isterim, buradan İçişleri Bakanına, Başbakana sormak isterim: Peki, Millî İstihbarat Teşkilatı mensupları güvenlik hizmeti yapmıyor da ne hizmeti yapıyor? Niye MİT’te görevli insanları emniyetten ayırıyorsunuz? Köy koruyucuları… Köy koruyucuları da Güneydoğu Anadolu’da yasalardan kaynaklanan bir güvenlik hizmetini yerine getiriyor. Peki, onların ne günahı var bu işte?

Polisler kimin emrinde ilçelerde? Kaymakamın emrinde. Kaymakamlar nereyi bitiriyor? Siyasal bilgiler fakültesini, hukuk fakültesini bitiriyor. Şimdi, oradaki polis arkadaşa tezkere vereceksiniz, orada kaymakam olarak vatani görevini yapan kaymakam arkadaşın astı tezkere olmuşken gidecek… Bir de hepimiz askerlik yaptık. Şöyle bir ruh hâlini düşünün: Hepimiz askerlik yapıyoruz, ben hukukçuyum, arkadaş polis, orada doktor… Polis arkadaş “Allaha ısmarladık.” diyor, bavulunu topluyor, gidiyor, orada diğer kamu görevi yapan birçok kişi, hâkimi, doktoru, diş hekimi, mühendisi, mimarı askerliğini yapıyor.

Değerli arkadaşlarım, bir devlette üniversiteyi bitirmiş, uzman olmuş insanlar mı ödüllendirilir? Bir mukayese anlamında söylüyorum, polis arkadaşlarımızı eleştirmek için söylemiyorum. Bunların bir devlet olarak… Devlet evlatlarına öz evlat, üvey evlat muamelesi yapamaz. Yapmaması gerektiği için Anayasa’nın 10’uncu maddesinde eşitlik ilkesi konulmuş. Hadi yaptık. Şöyle bir hüküm koysaydık. Sayın Millî Savunma Bakanım eğer beni dinlerse…

Sayın Millî Savunma Bakanım, keşke şunu yapsaydınız: Şimdi, emniyet teşkilatında 213.959 polis olduğunu söylüyorsunuz. Bunlardan 175.544  polis arkadaşımız askerlik hizmetini yapmış. Şöyle bir geçici madde koysaydınız: Askerliğini yapmayacaklar bu kanuna göre arkadaşlarımız şarkta hizmetlerini yapsınlar. Hiç olmazsa şarkta görevlerini yapan emniyet mensuplarının şark sürelerini, o mağduriyet bölgelerindeki sürelerini kısaltın ya da şunu yapın: Askerlik hizmetini yapmış arkadaşlara bir geçici madde koymak suretiyle, seyyanen, bir kereye mahsus olmak üzere bir ödemede bulunun. Yani bir gün önce askerden tezkere almış arkadaş ile şimdi askere gitmiş bir arkadaş arasındaki ayrımı nasıl gidereceksiniz? Bir  tertip önce giden ile bir tertip sonrası arasında bir eşitsizlik var.

Doğru, yapalım, yapalım, polis arkadaşlarımıza bu tür hakları verelim. Buna karşı çıkmıyorum, hiçbir arkadaşımız çıkmamış ama lütfen aceleye getirmeseydiniz de… Bu şark hizmetini kısaltın, polis arkadaşlarımızın şark hizmetini kısaltın. Bu arkadaşların mecburi hizmet olarak doğuda ve mahrumiyet bölgelerinde bir müddet daha askerlik yapmalarına ilişkin bir geçici madde koyun. Şimdi polisler arasında da eşitsizliği sağladınız. Sadece kaymakamlar, hukuk fakültesi mezunları, siyasal bilgiler fakültesi mezunlarıyla arasında eşitsizlik değil emniyet teşkilatı içindeki arkadaşlar arasında da bir eşitsizlik yaratmış oldunuz. Bana göre bu Anayasa’ya aykırı ama bir mutabakat var. Tamam, mağduriyetleri giderelim.

Bir de şunu ifade etmek istiyorum: Sayın Başbakanın Erzurum’da yaptığı konuşma basına intikal etti. Bir polis ailesi geliyor, “Sayın Başbakanım, talebimiz var.” diyor. “Ne?” diyor. İşte, “Polislerin askerlikten muaf tutulması.” “Hadi yırttınız.” diyor ve bakın, kanunun Bakanlar Kurulundan sevk tarihi 21 Ocak 2011. Burada Genel Kurulda görüşüyoruz, ara sıcak olarak görüşüyoruz; çorba yasayı bıraktık, şimdi ara sıcak olarak bu yasayı soktuk.

Şimdi, Değerli Bakanım, Türkiye'nin çok önemli sorunları vardır, emniyet mensuplarının da sorunları vardır ama emniyet mensuplarının askerliğin ötesinde özlük haklarıyla ilgili, parasal, geçim dertleriyle ilgili sorunları vardır.

Bakın, Sayın Başbakanın Taha Akyol’un programında polis mensuplarına sözü var. Eski Sayın İçişleri Bakanının da bu konuda bir görüşmesi var özlük haklarıyla ilgili. Seçim öncesi seyyanen özlük haklarının emniyet mensuplarının artırılacağına dair Sayın Başbakan söz veriyor ve bu söz 2007 seçimleri öncesi. Yıl 2011, yine bir seçime giriyoruz ve emniyet mensuplarının tazminatları ve parasal konuları konusunda Hükûmetin herhangi bir girişimi yok.

30 tane vatan evladını, polis olan vatan evladını koruyoruz ama 200 bin vatan evladını güneydoğuda, ülkenin değişik yerlerinde cansiparane görev yapan emniyet mensuplarının parasal durumlarını, özlük haklarını korumuyoruz. Bunlara, hiç olmazsa iki maddelik getireceğinize, bir geçici madde, bir önerge verin ve askerliğini yapmış emniyet mensuplarına bir kereye mahsus olmak üzere seyyanen, hiç olmazsa gönüllerini almak için, 200 lira bir tazminat koyun. Devlet bütçemiz oldukça şey, koyalım.

Yani şunu söylüyorum: Şimdi öğretmenler. Geçmişte Anadolu’da eğitim düzeyi düşük olduğu için, öğretmenlerimizin mahrumiyet bölgelerinde görev yapmaları kaydıyla askerlik hizmetinden sayılıyordu o hizmetleri ama -tüfek omza, tüfek eğitimi, selam- kısa bir dönem askerlik yaptırılıyordu. E, şimdi, Türkiye'de binlerce köy okulunda, mahrumiyet bölgelerinde gencecik çocuklarımız öğretmen açığından dolayı eğitimlerini sürdüremiyor. E, o zaman öğretmenlerimize, üniversitelerimiz… Bir sürü eğitim fakültesi var. Üniversite açmakla övünüyoruz. Üniversitelerde binlerce öğretmenimiz var. E, peki, bu hakkı niye öğretmenlerimize vermiyoruz? Öğretmenlerimiz Anayasa’da tanımlanan kamu kesimi mensubu değil mi, kamu görevi yapmıyorlar mı, kamu hizmeti yapmıyorlar mı? Diğer mesleklerimiz, hâkim, savcı…

Bakın, Adalet Komisyonu, Anayasa Komisyonunda konuşuluyor. Çok saygıdeğer Adalet Bakanımız diyor ki: “Bölge adliye mahkemelerini kuramıyoruz.” Neden? “Hâkim, savcı açığımız var.”

Türkiye’de birçok köyde, birçok hastanede doktorumuz yok, doktor açığımız var. Doktorlara askerlik yaptırıyoruz. Hâkimler sınava giriyor hâkim oluyor, kürsüyü bırakıyor “Haydi Allahaısmarladık, ben askere gidiyorum.” diyor ve ordunun ihtiyacı olduğu için doktorlar gibi hâkim sınıfında olanlara kısa dönem askerlik yaptırmıyoruz, uzun dönem askerlik yaptırıyoruz, hem ordunun ihtiyacı var hem milletin ihtiyacı var. Peki, bu çelişkiyi nasıl gidereceğiz? Bu işi düşünmeniz Hükûmet olarak sizin göreviniz değil mi? Bunları mutlaka düşünmemiz lazım.

Şimdi bölge adliye mahkemelerini kuramıyoruz. Hâkim, savcı açığı için sürekli sınav yapıyoruz ama avucumuzdaki gencecik, delikanlı hâkim, savcı arkadaşlarımızı askere gönderiyoruz. Bu çelişkilerin mutlaka giderilmesi lazım.

Seçim öncesi sanki… Birçok vatandaşım beni arıyor, sanki seçim rüşveti gibi vatandaşlarımız tarafından algılanacak böyle yasa tasarılarının ara sıcak olarak görüşülmekte olan torba kanunun arasına sıkıştırılmasını doğrusu ben doğru bulmuyorum. Bunu ifade etmek istiyorum ama madem bütün gruplar bu konuda mutabık ama bunların tutanaklara geçmesi önemli, bundan sonra yapılacak bu tür rüşvet diye algılanabilecek yasa tasarılarının Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmemesi konusunda Hükûmetinizin özen göstermesini diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

AK PARTİ Grubu adına Karabük Milletvekili Sayın Mehmet Ceylan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET CEYLAN (Karabük) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi, kısaca bu kanun tasarısı, emniyet teşkilatımızda görev yapan polislerimizin, vazife başında, görevlerini yapmaları sırasında askerlik görevlerini de yapmış sayılmalarıyla ilgili bir düzenlemeyi içermektedir. Bilindiği üzere, bu konu uzun zamandır ülkemizin gündeminde yer almakta ve yıllardır böyle bir ihtiyaç konuşulmakta ve çeşitli hükûmetler zamanında da buna benzer düzenleme girişimlerinde bulunulmuş bulunmaktır. Ancak, geldiğimiz nokta itibarıyla, böyle bir ihtiyaç AK PARTİ İktidarı tarafından yeniden ele alınmış ve Sayın Başbakanımızın talimatı çerçevesinde, böyle bir düzenleme girişimiyle birlikte, bütün partilerimizin mutabakatı çerçevesinde, böyle bir ihtiyaç, bu kanun tasarısıyla giderilmiş bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği üzere, polislik mesleği gerçekten onurlu ve şerefli bir meslektir. Biz, bütün iç güvenliğimizi, onurumuzu, namusumuzu, güvenliğimizi polisimize teslim etmekteyiz. Polisimiz, emniyet mensuplarımız, gece gündüz demeden, yirmidört saat boyunca bu kutsal vazifelerini, onurlu vazifelerini yapmakta ve bizim emniyetimizi sağlamaktadırlar. İç güvenliğimizin en önemli unsurudur emniyet teşkilatımız. O açıdan, gerçekten bu düzenleme, onların yıllardır hak etmiş olduğu bir düzenlemedir, gecikmiş bir düzenlemedir. Aslında, onlara verilen bir imtiyaz, bir ayrıcalık değil, hak etmiş oldukları bir ihtiyacın giderilmesine yönelik bir düzenlemeyi içermektedir böylesi bir düzenleme. O açıdan, bu düzenlemenin, elbette ki çeşitli yönleriyle ihtiyacı da karşılamaya yönelik yönleri bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, arkadaşlarım da ifade etmeye çalıştı, bugün ülkemizde 215 bin civarında polisimizin yaklaşık yüzde 18’i, yüzde 20’si maalesef askerlik görevini henüz yapamamış bulunmaktadır. Tabii ki nüfusumuz giderek artıyor, polis vazife alanındaki şehir nüfusları giderek artmakta ve dolayısıyla bu alandaki ihtiyaç giderek artmaktadır. Bakın, en son nüfus sayımına göre nüfusumuz 74 milyona yaklaşmış ve her yıl nüfusumuz 1,6 oranında artmaktadır. 2000 yılında 68 milyon olan nüfusumuz, bugün 74 milyonu aşmış bulunmaktadır. Yani 2000 yılından 2011 yılına gelirken, 2010 yılına gelirken nüfusumuz yüzde 8,8 oranında artarken polis bölgesi nüfusunda çok daha fazla miktarda, yüzde 25’lik oranda bir artış gözlemlemekteyiz. Dolayısıyla polis ihtiyacımız her gün geçtikçe her yıl daha büyük ölçekte artmış bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, tabii, bunun ötesinde, ülkemizde yaşanan terör hadisesi nedeniyle büyük kentlerde, özellikle şehirlerimizde terör nedeniyle de iç güvenlik zafiyetleri polisimizin almış olduğu tedbirlerle giderilmeye çalışılmaktadır. O açıdan, her geçen yıl güvenliğimizin daha güvenilir hâle gelmesi için polis arkadaşlarımızın askerlik vazifelerini polis mesleğini icra ederken yapmış olmalarını son derece önemli ve olumlu bir düzenleme olarak değerlendirmekteyiz.

Değerli arkadaşlarım, gecenin bu saatinde daha fazla sözleri uzatıp sizleri de sıkmak istemiyorum. Özetle, bu düzenleme gecikmiş bir düzenlemedir. Özetle ifade etmeye çalıştığım gibi, gecesini gündüzüne katarak silahıyla bizim namusumuzu, güvenliğimizi sağlamaya çalışan polis kardeşlerimize bu düzenleme bir ayrıcalık değil, onların bir ihtiyacını ortadan kaldırmaya yönelik bir düzenlemedir. O açıdan bütün polis teşkilatımıza, ülkemize bu düzenlemenin hayırlı olmasını diliyorum.

Bu vesileyle, güvenlik görevi sırasında şehit olan polislerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı dilerken bu yasanın tekrar ülkemize, milletimize ve bütün emniyet teşkilatımıza hayırlı olmasını diliyor, bütün gruplara da destekleri dolayısıyla teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Sayın Korkmaz…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, aracılığınızla her iki bakanımıza da soru yönetmek istiyorum. Şayet Hükûmet adına konuşma yapmış olsalardı daha önceki konuşmacıların kendilerine yönelttiği sualleri cevaplama imkânı bulacaklardı ama konuşmayınca bu imkânı da kendilerine sağlamak üzere ben bu sualleri tekrar kendilerine sormak istiyorum.

Biliyorsunuz il ve ilçelerde birinci derecede asayiş ve güvenlikten sorumlu makamlar mülki idare amirleri, kaymakamlar. Ayrıca polislerin adli kolluk amirleri de savcılar. Bu düzenlemede neden kaymakamlar ve savcılar bu tasarıya dâhil edilmemiştir?

Ayrıca, özellikle gelişmekte olan bölgelerimizde hakikaten hayati ihtiyaç duyulan bazı meslekler vardır. Bunların da o bölgelerde hizmet vermesini sağlamak üzere neden askerliklerini mesleklerini icra ederek yapma imkânı getirilmemiştir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.

Sayın Vural…

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, benim birkaç sorum olacak. Özellikle biliyorsunuz tek tip askerlik, askerlik süresinin kısaltılması konusunda brifingler alındı. Yani sonuç ne oldu? Askerlik süresinin kısaltılması ya da tek tip hâle getirme konusunda, bununla ilgili bir düzenlemeyi ne zaman Meclise getirmeyi düşünüyorsunuz? Çünkü bu getirdiğiniz sadece polislerle ilgili bir düzenleme. Bununla ilgili bir düzenlemeyi ne zaman yapmayı düşünüyorsunuz?

Bir de bu maddelerin içerisinde özellikle “Bu fıkra hükümlerinden yararlanan yükümlüler hakkında, saklı, yoklama kaçağı ve bakaya suçlarından adli takibat yapılamaz.” diye bir ifade var. Acaba saklı yani nüfus kütüğüne yazılmamış polis var mı acaba ya da “bakaya” dediğimiz askerlikten kaçan bir polis var mı? Yani bu suçlarla ilgili bir sorun var mı? Yoksa bunu sadece yoklamayla ilgili mi yapmak lazım? Ben düşünemiyorum polislik mesleğinde, nüfus kütüğüne yazılmamış birisinin polis olması da mümkün değil. O zaman böyle bir takibat nasıl yapılabiliyor polis hakkında? Bu konuda bir açıklama yaparsanız çok memnun olurum. Özellikle saklı ve bakaya konusunda polisimiz var mı, yok mu? Buna neden ihtiyaç duyuldu? Onu sormak istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN -  Teşekkür ederim Sayın Vural.

Sayın Tankut

YILMAZ TANKUT (Adana) – Teşekkür ediyorum.

İçişleri Bakanına sormak istiyorum: Sayın Bakan, bu tasarıyla, görevde on yılını dolduran polis memurlarımız askerlikten muaf olacak ve askere gitmeyecekler. Bu durumda, mesleğe yeni başlayan veya on yılını doldurmayan polis memuru olan arkadaşlarımızın askere gitmemeleri teşvik edilmiş olunmuyor mu? Yani kısacası bütün polislere “On yıl dişinizi sıkın, askere gitmeyeceksiniz.” denmiş olmuyor mu?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN -  Teşekkür ederim.

Sayın Aslanoğlu

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, İçişleri Bakanıma soruyorum: Sayın Bakanım, burada “emniyet hizmetleri sınıfı” diye bir şey görüyorum. Tabii, mahalle bekçilerini ve gece bekçilerini de emniyet hizmetleri sınıfına almıştınız. Ama onların hiçbir özlük haklarını vermediniz. Onun için, acaba, mahalle bekçilerimizi de askerlik hizmetinden muaf tutacak mısınız, askere gitmeyen varsa? Ama artık onlar inanmıyor çünkü onların hiçbir hakkını vermediniz Sayın Bakanım. Önce onların yıpranma tazminatını, emniyet tazminatlarını verin Sayın Bakan. Yani, buradan dilerseniz çıkaralım, onlar razı değil. Onlar askere gitmek istiyor Sayın Bakanım. Burada “mahalle bekçileri hariç” diyelim Sayın Bakan dilerseniz.

BAŞKAN – Sayın Çakır…

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben Hükûmetten öğrenmek istiyorum, bu yasa az sonra Parlamentoda onaylandıktan sonra, bedelli askerlik talep eden gençlere Hükûmetimizin cevabı ne olacak?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sorularımız tamamlandı.

Sayın Bakanlarım, hanginiz cevaplandırmak isterse, buyurun efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Başkanım, ben bizi ilgilendiren hususları arz edeyim.

Sayın Başkanım, bildiğiniz gibi, aslında polis teşkilatı İçişleri Bakanlığının elemanı. Ancak konu askerlik olunca 1111 sayılı Kanun’dan dolayı bizi ilgilendiriyor.

Sayın Korkmaz’ın diğer meslekleri sayması elbette gündeme gelebilir. Neden? Çünkü, zaten 72’nci madde buna imkân veriyor. Ne diyor? “Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir.” diyor. Bugün bu konu düzenleniyor, yarın o konular da düzenlenebilir. Bunun düzenlenmesi onların düzenlenmeyeceği manasına gelmez.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Özellikle kaymakamlar ve savcılar cevap bekliyorlar.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – İçişleri Bakanımız da zannediyorum şey yapacaktır.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) – Bedelli askerlik Sayın Bakanım…

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Tek tip askerlik konusu herhangi bir Bakanlar Kurulu tasarısı hâline ulaşamadı, çalışmalar devam ediyor. Sizlerin de bildiği gibi, polislerle ilgili konu da son şeklini alıncaya kadar bir hayli değişik safhalardan geçti. Bu da olgunlaştığı zaman huzurunuza gelir ve biz de onu arz ederiz size.

Saklı, yoklama kaçağı, bakaya bütün kanunlarda aynı şekilde yer aldığı için burada da yer aldı. Ama şunda çok haklısınız: Saklı bir polisin olması elbette mümkün değil yahut da biz mümkün görmüyoruz ama kanunlardaki paralelliği… Belki on yerde, belki yirmi yerde bu şekilde üçü beraber geçtiği için buraya da nakledildi. Bu konu Komisyonda da konuşuldu ve Komisyon sizin ikaz ettiğiniz hususu dikkate alarak sonunda gene buna karar verdi, biz de buna saygı gösteriyoruz.

On yıl meselesi belki yanlış anlaşıldı. Burada on yıl, askerlik için polislik mesleğinde geçmesi şart olan bir husus olarak zikredildi. Bunun örneği var, mesleği subay olan bir kişinin mecburi hizmetini bitirmeden evvel ayrılması hâlinde, subaylıkta geçirdiği hizmeti dikkate alınmaksızın, er olarak veyahut da tahsiline göre yedek subay olarak askerlik yapmak mecburiyeti var. Burada getirilen husus bu uygulamanın ve bu düzenlemenin emniyet hizmetleri sınıfına yansımasıdır.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Yok böyle bir şey Bakanım. Ayrılan subay er olarak askerlik ne zaman yaptı Sayın Bakanım?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Her zaman yapıyor.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Beni teğmenken attılar, ben askerlik yapmadım.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Hayır efendim, on beş sene hizmetini bitirmeden ayrılan…

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Ben üç seneliktim, atıldım, askerlik de yapmadım.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sizin durumunuz farklı.

Neyse şimdi konumuz o değil efendim, konumuz şu: Konumuz, askerlik hizmetinin emniyete sağladığı bu imkân, daha doğrusu emniyet hizmetleri sınıfının silahlı bir sınıf olması sebebiyle, iki sene de silahlı eğitim alması sebebiyle önünüze gelen kanunda askerlik hizmetinin bağdaştırılması konusudur. Yani bir polis memuru veya emniyet hizmetleri sınıfında olan bir kişi on sene hizmet etmeden ayrılırsa askerlik hizmetiyle başbaşa kalacaktır, bunu anlatmak istedik.

Bedelli askerlikle bu konunun herhangi bir alakası yoktur ve şu anda gündemimizde bedelli askerlik de yoktur.

Sayın Bakana takdim ediyorum, teşekkür ederim.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum ve polislerimizle ilgili, emniyet teşkilatımızla ilgili bu tasarımıza verdiğiniz destek için hepinize, bütün gruplara çok teşekkür ediyorum. Sorulan sorularla ilgili ben de kısa bazı açıklamalar yapmak istiyorum:

Tabii, birinci soru olarak -bunu Millî Savunma Bakanımız ifade etti- diğer meslek dalları, kaymakamlar ve savcılar özellikle zikredilerek “Onlar niye yok?” diye soruldu.

Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, bu tasarıda bizim temel gerekçemiz şu: Polis zaten uzun bir güvenlik eğitimi alıyor. Polisimiz bugün üç grupta eğitim alır:

1) Dört yıllık akademi eğitimi alır.

2) İki yıllık polis meslek yüksekokulu eğitimi alır.

3) Üniversite mezunları dört yıllık fakülteden mezun olur, gelir ve ayrıca altı aylık çok yoğun bir “POMEM” dediğimiz polis eğitim merkezlerimizde polis eğitimi alır. Bunlar silah eğitimi de dâhil güvenlikle ilgili her tür eğitimi alırlar. Bunlar ömür boyu güvenlik hizmeti yaparlar, üniformalı ve silahlı çalışırlar, dolayısıyla zaten askerlik görevine benzer bir görevi ömür boyu icra ederler, hem bunun eğitimini alırlar hem bu görevi icra ederler.

İç güvenlik hizmeti… Diyelim ki jandarmamız kırsal kesimde iç güvenlik hizmetini görür, polisimiz ise kentlerde aynı görevi görür; birisi askerdir, birisi polistir yani benzer görevi görürler. Bu yasa tasarımızın temel gerekçesi budur.

Hiçbir Avrupa ülkesinde ve dünyanın hemen hemen pek çok ülkesinde polis ayrıca askerlik yapmaz çünkü polis zaten benzer bir güvenlik hizmeti görüyor, dolayısıyla ne kaymakamlık ne savcılık ne diğer meslek alanlarıyla burada mukayese edemeyiz. Bazen şöyle deniliyor: “E, polise bu verilirse yarın doktorlar da ister veya başka meslek grubu da ister.” Tabii, neticede düzenlemeler yapılabilir daima. Biraz önce Millî Savunma Bakanımız ilgili maddeyi okudular yani hangi grubun veya vatandaşlarımızın nasıl askerlik yapacağı kanunla düzenlenir, bu da Parlamentomuzun yetkisindedir ama bizim getirdiğimiz tasarıda çok haklı bir gerekçemiz var ve diğer meslek gruplarıyla mukayese edilemeyecek şekilde bir haklılık var, sizler de onun için zaten destek veriyorsunuz. Bunu öncelikle arz etmek isterim.

Burada Sayın Tankut’un on yılla ilgili sorusuna tekrar ben de değinmek istiyorum. Tabii, bu on yılı koymamızın sebebi şu: Bir anlamda, istismar edilmesin yani askerlikten kurtulmak için falan bir meslek tercihi gibi bir şey olmasın. Bu tabii daha kısaltılabilirdi ama biz burada bayağı ciddi bir süreyi, on yılı koyduk. Ama uygulamada da genelde polislik mesleğine girenler, çok istisnai durumlar olabilir ama genelde emeklilik yaşına kadar bu mesleğin içinde kalırlar ama biz zaten onları kastediyoruz yani bu mesleğin eğitimini alan ve bu mesleği icra eden kişiler askerlik yapmasın, o şekilde bu tasarıyı getirmiş oluyoruz.

Sayın Aslanoğlu’nun bekçilerle ilgili haklı talebine ben de katılıyorum. Tabii, onlar da emniyet hizmeti sınıfındandır ama bana arkadaşlarımın verdiği bilgiye göre de şu anda askerliğini yapmayan konumda bekçimiz zaten yok bizim.

Bir de önceden askerliğini yapmış olanlarla ilgili, bir değerli milletvekilimiz “Onların hakları ne olacak?” gibi bir konuya değindiler. Belki bir kısmının telafisi olarak şunu ifade edeyim: Önceden askerlik hizmeti yapan personelin askerlik süresi, rütbe terfisinde değerlendirilmektedir. Yani polis rütbesinde o askerlik süresi de katılmaktadır. Dolayısıyla, belli bir şekilde o, ücretlerine de yansımaktadır.

Genel olarak değineceğim konular bunlar ama izninizle bu vesileyle yeniden sizlerin vaktinizi de almamak için ben şunu ifade ediyorum: Bu daha önce de değişik dönemlerde gündeme gelmiş bir konu. İnanın, emniyet teşkilatımıza, polis teşkilatımıza çok ciddi bir destek veriyor bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bütün gruplarımız tam bir mutabakat hâlinde ve bu, emniyet teşkilatımızın, Türk polis teşkilatının tarihine ciddi bir damgadır, ciddi bir hizmettir, ciddi bir karardır. Bu seçim rüşveti falan değil, inanın yıllardır üzerinde, ben kendim bakanlığa geldiğimden beri üzerinde zaman zaman çalıştığımız ama son bir yılda çok yoğunlaştığımız bir konudur.

Burada bir konuyu da teşekkürü de ifa edeyim: Bu konuda, tabii, Sayın Başbakanımızın özel ilgisi olmuştur ve Genelkurmay Başkanımızın özel katkısı olmuştur. İkisine de ayrıca burada teşekkür ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

RASİM ÇAKIR (Edirne) – Sayın Bakan, bize artık biber gazı sıkmazlar, değil mi?

BAŞKAN – Saygıdeğer arkadaşlarım, Millî Savunma Bakanımız bir açıklama yapacaklar.

Sayın Bakanım, buyurun efendim.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Sayın Başkan, bir konuşmamı düzeltmek istiyorum: Sizler de ikaz ettiniz onun üzerine tekrar baktım, yanlış ifade etmişim. Mecburi hizmetten değil, Harp Okulundan ve Gülhane hizmetinden atılanlar içinmiş. Özür diliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Şunu anlıyoruz artık: Şu anda on yılını doldurmamış polis, daha bir yıllık polis; on yıl süreyle bunlar bakaya duruma düşmeyecek, bunlar aranmayacak, öyle mi efendim, öyle mi anlıyoruz? Bir yıllık polis, dokuz yıl askere gitmeyecek bu insanlar, değil mi, öyle mi anlıyoruz? Peki, bir yıl sonra polis olacak arkadaşlar da birinci ay diyelim polis oldular, aranacaklar -demin dediği gibi Sayın Vural’ın- bakaya durumuna düşecekler, askere gidecekler ama on yıl… Bari kanuna “Bugün polis olanlar on yıl süreyle askere çağrılmayacak.” diye bir madde koyun. Yoksa burada böyle bir madde yok, insanları zor durumda bırakıyorsunuz. Şimdi polis oldu, bir yıllık polis…

ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) – Tecilli sayılacaklar.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tecilli sayılmıyor arkadaşlar, hayır.

İki: Tüm öğrencilerin askerlikle ilgili işlemleri ertelenir. Neden acaba polislerle ilgili şeyi buraya koydunuz? Bunu merak ediyorum. Sadece polislerle ilgili öğrencileri buraya koydunuz. Tüm öğrencilerin askerlikleri ertelenir. Özellikle bu maddeye “Polislerin askerlikleri ertelenir.” cümlesini niye koydunuz?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Şimdi, polis olmakla asker kayıtlarından düşmüş olmuyor, ta ki on yıl polislik yaptıktan sonra asker kayıtlarından düşecek ama gene yedekliği de devam edecek çünkü seferberlik hâlinde, polis de olsa askerî üniforma giyecek ve seferberliğe katılacak. Binaenaleyh kayıtların selameti için o konulmuştur.

Arz ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır: Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

ASKERLİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR

KANUN TASARISI

MADDE 1- 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 6- Emniyet Teşkilatı kadrolarında kadro ve/veya rütbeleri ile ilişkisi devam eden Emniyet Hizmetleri Sınıfına mensup personel ile polis eğitim ve öğretim kurumlarında öğrenim görenler veya bu kurumların giriş sınavlarını kazananlardan askerlik hizmetini yapmamış olanların her türlü askerlik işlemleri ertelenir.

Birinci fıkra kapsamındakilerden, Emniyet Teşkilatında on yıllık hizmet süresini, memuriyetten sayılmayacak haller hariç olmak üzere tamamlayanlar, askerliklerine karar alınmasını müteakip askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılır. Geçici süreli görevlendirmeler, yurt dışı misyon koruma, yurt dışında eğitim ve diğer görevler sebebiyle geçirilen süreler de on yıllık hizmet süresinin hesabında dikkate alınır. Bu yükümlüler ile ilgili bilgiler, İçişleri Bakanlığınca Milli Savunma Bakanlığına bildirilir.

On yıllık süre, polis eğitim ve öğretim kurumlarından mezun olarak fiilen göreve başlanılan tarihte başlar. On yıllık süreyi tamamlamadan herhangi bir nedenle Emniyet Teşkilatından ayrılan, başka kuruma nakledilen veya bu süre içinde meslekten ilişiği kesilen personel, ilgili kanun hükümlerine göre askerlik hizmetini yerine getirir.

Seferberlik ve savaş hallerinde bu maddenin birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz.”

BAŞKAN – Madde üzerinde Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 608 sıra sayılı Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 1’inci maddesi üzerinde grubum adına konuşmak için söz aldım. Bu vesileyle hepinize saygılarımı sunuyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, öncelikle, Sayın Bakanın bize desteklerimizden dolayı teşekkür etmesine ben teşekkür ediyorum çünkü Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz böyle bir tasarının gelmesini içtenlikle ve iştiyakla, arzu ederek görüşlerimizi her ortamda ifade etmiştik. İktidar partisinin çok değerli bakanlarının böyle bir noktaya gelmiş olmasından dolayı ben grubum adına kendilerine teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, söz konusu tasarının on yıllık hizmet süresi şartı aslında beş yıla ya da yedi yıla indirilebilirdi. Buna mukabil, yine bizim Anayasa’mızın 72’nci maddesinde ifadesini bulan askerî mükellefiyetle ilgili hüküm çerçevesinde, her polis memuruna da veya emniyet hizmetleri sınıfına dâhil olanlara on beş-yirmi günlük bir askerlik yapma süresi de getirilebilirdi ama bu maalesef gerçekleşmedi. Böyle bir uygulamanın Türkiye’de anayasal eşitlik çerçevesinde uygun olacağı düşünülmektedir.

Biz mesleğe yeni başladığımızda, daha tecrübesiz, emniyetin, jandarmanın emrimizde olduğu, mesai arkadaşımız olduğu bir yapı içerisinde, bize büyüklerimiz hep şunu öğretirdi, Millî Savunma Bakanımız iyi bilir: “Bir konuyu bilmezseniz mutlaka polise havale edin.” derlerdi. Polis, sanıldığı gibi, sadece suçlunun peşinde koşan veya trafik hizmetlerini düzenleyen bir görevi ifa etmiyor. Polis, toplumun bütün kesimlerine nüfuz edebilen, devletin gözü, kulağı, her şeyi olan ve bizim rahatımız, huzurumuz, güvenimiz, namusumuz, şerefimiz, mal ve can emniyetimiz açısından oldukça önemli, devletin en önemli kurumudur jandarmayla birlikte. Bu itibarla, böyle bir düzenlemeyle polislerimizin askerlik meselesinin çözülmeye çalışılmasını biz grup olarak, MHP Grubu olarak çok uygun görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, Türk Ceza Kanunu çıkarıldı, Ceza Muhakemesi Kanunu çıkarıldı ve her iki yasayla polisin müdahale gücü ve caydırıcılığı kısıtlandı. Burada, eksiklerin bir bir tespit edilerek İçişleri Bakanlığı tarafından, polisin müdahale gücünü ve caydırıcılığını, önleyici kolluk yetkisinin istenilen düzeye çıkartılmasını çok önemli görüyoruz çünkü hukuk devletinin yaşaması için, demokrasimizin daha iyi yaşaması için, toplumsal nizamın iyi olması için bu zorunluluk olarak gözükmektedir.

Bugün, işsizlik nedeniyle, açlık nedeniyle, genel ahlakta çürüme nedeniyle Türkiye âdeta bir toplumsal cinnetin içerisine düşürüldü. Polisin buradaki çaresizliğini, zorluklarını gidermek durumundayız ama bunun yanında bir öz eleştiri yapmak gerekirse teşkilatımızın içerisinde disiplinsizlik ve keyfî polisi gidermenin özellikle eğitime önem vermekle mümkün olacağını biliyoruz. Bu itibarla, Emniyet Genel Müdürlüğümüz bünyesinde gerek Polis Akademisinde gerek yüksekokullarında gerekse Eğitim Dairesi Başkanlığı bünyesinde polisin yasalara, hukuka en saygılı şekilde, en medeni şekilde yetişmesini sağlayacak gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Bugün, polisin diğer bir sıkıntısı maaş yetersizliğidir ama burada “Polisin mali haklarında bir iyileştirme yapalım.” dediğimiz zaman hemen karşımıza diğer meslek grupları da doğal olarak çıkabilir ancak bazı meslek grupları var ki -polislik mesleği gibi- bu meslekler risk mesleğidir, çok zorluklar içerisinde yapılır ve her an göreve hazır olmak zorundalar. Bazen, inanınız, on altı saat, on sekiz saat görev yapmaktalar. Böylesine büyük baskı ve stres altında çalışan polis arkadaşlarımızın maaş yetersizliğinin, riski de göze alarak, risk mesleği olduğunu dikkate alarak maaşlarında iyileştirme yapma zorunluluğunu da bu vesileyle hatırlatmak isterim.

Emniyet teşkilatı içerisinde belirli grupların kilit görevleri ele geçirdiği iddiası var. Bunu yapmamak lazım Sayın Bakanım, kariyeri, liyakati, mutlaka emniyet teşkilatı içerisinde oturtmak gerekir, böyle iddiaların kamuoyuyla paylaşılması ve çürütülmesi gerekir. Terfi etmek isteyen ancak terfi ettirilmeyen, oradan oraya sürülen, özellikle polis memurları ve amirleri var. Bunların mümkün olduğunca sıfıra yaklaştırılması ve haksız ve yasa dışı uygulamaların bu konuda ortadan kaldırılması, sanırım, en önemli görevlerimizden biridir. Onun için, toplum nezdinde polisin itibarının yükseltilmesi hepimizin görevidir. Polisin itibarı ne kadar yüksek olursa bu durumda toplumsal düzen de o kadar rahat sağlanır ve herkes yarınından daha emin olur.

Değerli arkadaşlar, bu tek tip askerlikle ilgili söylemler o kadar fazlalaştı ki bunun sonucunda bazı kesimlerde düş kırıklığı ortaya çıktı. Bunun açığa çıkarılması, bunun konuşulması gerekir. Bir de biraz önce görüşmüş olduğumuz 606 sıra sayılı Tasarı içerisinde, polislerin 1’inci dereceye yükselip 1’inci dereceden emekli olabilmesini içeren önergemiz reddedildi. Bunun bir şekilde ele alınıp kabul edilmesini özellikle burada vurgulamak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; köy korucuları üzerinde şunu ifade etmek isterim: Üç hafta önce Doğu’ya gittiğim zaman, köy korucularıyla konuştum. Köy korucularının sağlık güvencesine kavuşturulması gerekir, maaşlarının iyileştirilmesi gerekir, emekli aylıklarının iyileştirilmesi gerekir. Bunlara lütfen sahip çıkalım. Teröre karşı Doğu ve Güneydoğu’da bizim devletimizin yanında olan önemli bir birim olarak, 60 bin civarında köy korucusu var; bunlara lütfen sahip çıkalım diyorum.

Bu tasarıyla, özellikle emniyet hizmetleri sınıfından olan arkadaşlarımızın düzenlemeyle askerlikten ayrı tutulacak olmaları bizi grup olarak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak sevindirmiştir. Hayırlı olsun diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Akcan, siz soru sormak için mi girdiniz efendim?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın İçişleri Bakanımıza sormak istiyorum: Pek çok alanda, illerde -büyük ilçeler de dâhil olmak üzere- emniyet teşkilatı bulunmasına karşılık, jandarmanın ilçe merkezlerinin sınırları içerisinde trafik memuru görevi yaptığına şahit oluyoruz. Bu normal midir? Bu durumun, özellikle emniyet teşkilatında, olaylara müdahale bakımından bir ikilem yarattığı şikâyetleri geliyor. Bunu telafi etmenin yolu yok mudur? Böyle alanlarda emniyet teşkilatını sorumlu kılmak doğru değil midir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakanım, üniversite mezunu bir polis bugün 2200 ek göstergeden maaş alıyor ama bu insanlar emekli olduğu zaman bunları damdan aşağı atıyorsunuz, emekli maaşları çok düşük. Çalışırken belli tazminatları emekliliğin dışında tuttuğunuz için üniversite mezunu polisleri emekliliğinde damdan aşağı atıyorsunuz. Bu insanları damdan aşağı atmayın Sayın Bakanım.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, buyurun efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakanım, dilerseniz bir daha sorayım.

BAŞKAN – Efendim, Sayın Aslanoğlu’nun bir damdan atma hikâyesi var.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Tamam, dinledim ben.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Damdan aşağı atıyorlar.

BAŞKAN – Atmasınlar efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Atmasınlar tabii.

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, Değerli Milletvekilimizin bu polis, jandarma görev alanıyla ilgili sorusu konusunda -özellikle Bolvadin’le ilgili, örnek olarak da veriliyor- şimdi, burada, ben, bu vesileyle tekrar yüce heyetinizi de bilgilendirmek istiyorum.

Bizim hem polis teşkilatıyla ilgili kuruluş kanununda hem jandarmayla ilgili kanunda il ve ilçe belediye sınırlarının içindeki bütün görevler, güvenlikle ilgili görevler polisin alanıdır, il ve ilçe belediye sınırları dışı, yani belde ve köyler -“kırsal kesim” ifadesini kullanıyoruz- jandarmanın görev alanıdır.

Burada yeni de bir düzenleme yaptık iki yıl önce, yönetmeliği tekrar düzenledik -daha önce farklı bir yönetmelik vardı, yönetmeliği tekrar düzenledik- ve bu alandaki bütün yetkileri de valilere verdik, yani valilerimiz il jandarma komutanı ve il emniyet müdürünü yanına alacak, görüşecek bu konuları. Şayet bu kuralın dışında bir uygulama yapacaksa, yani belediye sınırı içi olduğu hâlde eğer jandarmanın imkânlarından faydalanmak istiyorsa vali karar verecek veya belediye sınırı dışı olduğu hâlde -bir beldedir, bir üniversite kampüsüdür veya bir organize sanayi bölgesidir- “Burada polis görev yapsın.” diye bir karar verebilir. Valinin kararı, yani yereli onlar biliyorlar, valilerimiz orada bu kararları verecektir.

Trafikle ilgili de yine aynı oradaki düzenlemedir. Ana yollar polisin görev alanıdır. Diğer ara, kırsal kesim yolları jandarmanındır ama bir yetersizlik olursa ilde yine valiler güvenlik görevlileriyle, güvenlik yöneticileriyle toplanarak istisnai karar verirler. Bu dediğiniz Bolvadin muhtemelen böyle bir şeydir, ben onu özel olarak da bir inceleyip size yine bilgi sunacağım.

Sayın Aslanoğlu’nun sorusuyla ilgili: Bizim tabii pek çok alanda olduğu gibi polislerimizin de özlük haklarıyla ilgili yeni taleplerimiz var, benim de taleplerimdir o. Onlara bu dönem doğrusu bazı imkânlar sağlandı. Şunu ifade edeyim, çalışma şartları daha iyi. Eskiden olduğu gibi polis eski araçlarla çalışmıyor. Bütün araçlarını yeniledik. Aracı olsa bile benzin parası bulamıyordu, şimdi o tür sorunlar yok. En son teknolojiyi kullanıyoruz. Bugün polisimiz gerçekten daha rahat imkânlarda.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakanım, emekli olunca, emekli olunca…

İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) – Ama, emekli olduktan sonra öyle bir sorunları var, bunlar çözülecek. Sadece emekli olunca değil öncesiyle ilgili de, bizim diğer özlük haklarıyla ilgili yine orada taleplerimiz var. Ama şunu ifade edeyim tekrar müsaadenizle: Bugünkü düzenleme, askerlikle ilgili düzenleme yüce Meclisimizin polis teşkilatımıza en önemli hediyesidir. Diğer özlük haklarıyla ilgili konular, zaman zaman fırsatlar düşer düzenlenir ama bu çok köklü bir düzenlemedir, köklü bir karardır; onu tekrar ifade edeyim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

1’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 608 sıra sayılı yasa tasarısının 1. maddesinin Ek 6 maddesinin 3. paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ederim.

                                                                                                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                 Malatya

a) Kaymakamlık görevi yapan kaymakamlarımız 10 yıl süreyle çalışmak kaydıyla

b) Doktorluk mesleği yapanların 1 yıl süreyle Sağlık Bakanlığınca görevlendirilecek yerlerde fiilen mesleklerini yapmaları

c) Hâkim ve savcılık görevi yapanlar

d) Öğretmenlik görevi yapanların Millî Eğitim Bakanlığınca verilecek görev yerlerinde en az 1 yıl görev yapması

koşulu ile askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu konularda oluşan sorunların öncelik.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 2’ye bağlı geçici 43’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- 1111 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 43- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle, ek 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamına giren personelden halen askerlik hizmetini yerine getirmekte olanlar, askerlik hizmetleri durdurularak terhis edilir ve görevlerine iade edilir. Bu madde ile ek 6 ncı maddenin birinci ve ikinci fıkra hükümlerinden yararlanan yükümlüler hakkında; saklı, yoklama kaçağı ve bakaya suçlarından adli takibat yapılmaz ve bu suçları işlediklerinden dolayı adli tahkikata başlanılmış olanların işlemleri ile bu suçlara ilişkin kesinleşmiş kararların infazı durdurulur.

BAŞKAN – Madde 2’ye bağlı geçici madde 43’ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 2’ye bağlı geçici madde 44’ü okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 44- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, Emniyet Teşkilatı kadrolarında Emniyet Hizmetleri Sınıfına mensup olarak on yıl ve daha fazla süre ile görev yaptıktan sonra herhangi bir nedenle Emniyet Teşkilatından ayrılan, başka kuruma nakledilen veya meslekten ilişiği kesilen personel, ek 6 ncı maddenin ikinci fıkra hükümlerinden yararlandırılmaz.”

BAŞKAN – Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır efendim, madde üzerinde konuşmak istiyorum.

BAŞKAN – Efendim?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Şahsım adına madde üzerinde, önergede değil efendim.

BAŞKAN – Önergede konuşmayacak mısın ayrıca?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır efendim, önerge değil. İkaz edeyim, daha sonra gerekirse önerge üzerinde konuşurum.

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuş bence, ikisini birden hallet.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Madde üzerinde konuşacağım.

BAŞKAN – Peki, buyurun.

Evet, madde üzerinde Ferit Mevlüt Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Arkadaşlar, hepinize saygılar sunuyorum.

Burada bir haksızlık var. Demin Sayın Bakanım dedi ki: “Bir polis on yıl polislik yaptıysa askerlik hizmetini en iyi şekilde algılar.” Saygı duyuyorum.

Şimdi, dün bu meslekte görevli birisinin tayini çıktı başka bir kuruma. Emniyet hizmetleri sınıfından, diyelim, İçişleri Bakanlığına bir arkadaşımızın tayini çıktı. O arkadaşım on yıllık polis -hatta- olmasına rağmen yararlanamıyor ama iki gün sonra, aynı masada oturan bir arkadaşının tayini çıkıyor, o askerlik yapmıyor.

Burada bir geçiş hükmü olması lazım arkadaşlar yani burada bir geçiş hükmü olması lazım. Aynı masada iki görev yapıyoruz, benim tayinim İçişleri Bakanlığına çıkıyor, ben çıktı diye gidip askerlik yapacağım, dün çıktı diye tayinim ama on gün sonra tayini çıkan insan askerlik yapmayacak. Burada bir geçiş hükmü uygulanması lazım arkadaşlar. Burada bir haksızlık var, haksızlık yapıyoruz. Eğer bir kanun adil olacaksa herkese eşit olması lazım.

Sayın Bakan eğer şunu dediyse, “On yıl görev yapan bir polisimiz askerliği en iyi şekilde öğrenmiş.” diyorsa, eğer bu kamunun bir başka kurumuna dün gittiyse, tekrar “Yarın gel sen askere.” demek haksızlıktır arkadaşlar. Gelin, ara verin, burada bir geçiş hükmü uygulayalım. Tüm insanlar eğer kamunun başka bir kurumuna geçtiyse burada bir köprü uygulayalım arkadaşlar. Ben hepinizi uyarmak istiyorum. Takdir sizindir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 608 Sıra Sayılı yasa tasarısının Geçici 44. maddesinde yer alan “başka kuruma nakledilen” ifadesinin madde metninden çıkartılmasını arz ederiz.

Saygılarımızla

                                                                                                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                                                                                                 Malatya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir)-  Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

10 yıl ve daha fazla emniyet hizmetlerinde çalışanların başka bir kamu kurumuna gitse de sorun olmaması gerekir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Çerçeve 2’nci maddeyi kendisine bağlı 43 ve 44’üncü geçici maddelerle birlikte oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünün oylamasından önce oyunun rengini belirtmek üzere Tokat Milletvekili Sayın Hüseyin Gülsün, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN GÜLSÜN (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında çok önemli bir düzenlemede söyleyeceğim birkaç şey vardı ama sabrınızı çok fazla zorlamak istemiyorum.

Bu düzenlemenin ülkemize, özellikle polis teşkilatımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum, hayırlı geceler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gülsün.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Emniyet camiamız, İçişleri Bakanlığımız ve bütün milletimiz için hayırlı olmasını, hayırlar getirmesini diliyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, çok başarılı bir gün geçirdik, güzel kararlar aldık.

Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmesi ile ilgili olarak Hükûmete verilen izin süresinin, Anayasa’nın 92’nci maddesi uyarınca 10 Şubat 2011 tarihinden itibaren bir yıl süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi ile alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 7 Şubat 2011 Pazartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı geceler diliyorum.

 

 

Kapanma Saati: 00.51

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Not: Devamı Taramadır.