Normal 45115 2 7 2011-02-23T09:18:00Z 2011-02-23T09:18:00Z 97 52294 298082 TBMM 2484 699 349677 12.00 Clean Clean false 0 0 nk 0 nk 0 0 false false false TR X-NONE X-NONE 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

   

DÖNEM: 23                            CİLT: 91                    YASAMA YILI: 5

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

56’ncı Birleşim

1 Şubat 2011 Salı

 

(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

I.  - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II. - GELEN KÂĞITLAR

III.  - YOKLAMALAR

IV.   - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI

1.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün, TOKİ’nin Malatya ilinde yapmış olduğu yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Çankırı Milletvekili Nurettin Akman’ın, Çankırı ilinde yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Gazeteci Yazar Abdi İpekçi’nin 32’nci ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 28 milletvekilinin, zihinsel engelli çocukların eğitiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1007)

2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve 30 milletvekilinin, Akdeniz Bölgesi’ndeki hidroelektrik santrallerinin çevreye zararlarının ve ÇED raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1008)

3.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 26 milletvekilinin, sulama birliklerinin elektrik borçları nedeniyle yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1009)

4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 22 milletvekilinin, biyolojik çeşitliliğin korunmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1010)

B) Önergeler

1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/249)

2.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/250)

3.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/251)

4.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/252)

5.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/253)

6.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, (2/233) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/248)

C) Tezkereler

1.- TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in, Tanzanya Temsilciler Meclisi Başkanı Anne Makinda’nın vaki davetine icabetle, beraberindeki Parlamento heyetiyle Tanzanya’ya resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1395)

D) Çeşitli İşler

1.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden Suriye-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı İsmet Mahli ve beraberindeki Parlamento heyetine Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi

2.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden AGİT Parlamenter Asamblesi Başkanı Petros Efthymiou’ya Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/830) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi

2.- (10/426) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

3.- (10/133) ile (10/381) esas numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi

B) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VII.- SEÇİMLER

A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim

1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S. Sayısı : 607)

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)

2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağı’nın; Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve  Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın; Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın; Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)

 

3.- Siirt Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 2 Milletvekilinin; Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kilis Milletvekili Hasan Kara ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (2/831, 2/778, 2/824) (S. Sayısı: 590)

IX.- OYLAMALAR

1.- Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin oylaması

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin’in, yabancı vakıf, dernek ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/17591)

2.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, apartman yönetimlerinin e-bildirge yükümlülüğüne ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/17592)

3.- Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın’ın, yeni kurulan vakıf ve derneklere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/17593)

4.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri ve illerin SGK prim borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/17680)

5.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı’nın, BAĞ-KUR kapsamındaki doğum yapmış kadınların hizmet borçlanması uygulamasından yararlandırılmasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/17681)

6.- Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür’ün, ataması yapılan ve kurumdan ayrılan personele ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/17682)

7.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, Halkalı Ziraat Mektebinin İlim Yayma Vakfına kiralanmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/17731)

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.06’da  açılarak üç oturum yaptı.

 

Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil, tarım ve hayvancılık sektörlerinin sorunlarına,

Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi, ülkemizdeki sağlık sorunlarına,

Kütahya Milletvekili Alim Işık, Kütahya Tavşanlı Garp Linyitleri İşletmeleri Müessese Müdürlüğüne işçi alımına,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

 

Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu, Kütahya Milletvekili Alim Işık’ın, Kütahya Tavşanlı Garp Linyitleri İşletmeleri Müessese Müdürlüğüne işçi alımı hakkındaki gündem dışı konuşmasına ilişkin bir açıklamada bulundu.

 

Muş Milletvekili M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, cezaevlerindeki sağlık sorunlarının (10/1004),

Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, üniversite hastanelerinde yaşanan sorunların (10/1005),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi;

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, DİSK eski Genel Başkanı Kemal Türkler cinayeti konusunun araştırılması (10/1006),

Amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına;

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Sayıştayın “Türkiye’de Atık Yönetimi Ulusal Düzenlemeler ve Uygulama Sonuçlarının Değerlendirilmesi” adlı performans denetim raporu üzerinde bir genel görüşme açılmasına (8/17),

İlişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan (10/347) esas numaralı, güvenlik güçlerine yönelik toplumsal olaylarda orantısız güç kullanımının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin Önergesi görüşmelerinin, Genel Kurulun 28/01/2011 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.

 

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan (10/225) esas numaralı, yaş sebze ve meyve başta olmak üzere tarım ürünlerindeki gıda güvenliği konusunun araştırılmasıyla ilgili Meclis Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin, Genel Kurulun 28/01/2011 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi üzerindeki görüşmeler tamamlandı; oylamasından önce istem üzerine iki kez yapılan yoklamalarda Genel Kurulda toplantı yeter sayısı bulunmadığından, 1 Şubat 2011 Salı günü, saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 16.25’te son verildi.

 

                                                             Sadık YAKUT

                                                             Başkan Vekili

 

          Harun TÜFEKCİ                                                                     Yusuf COŞKUN

                  Konya                                                                                     Bingöl

                Kâtip Üye                                                                                Kâtip Üye

 

           Gülşen ORHAN                                                                        Fatih METİN

                    Van                                                                                         Bolu

                Kâtip Üye                                                                                Kâtip Üye

 

 

 


 

No.: 72

II.- GELEN KÂĞITLAR

31 Ocak 2011 Pazartesi

Rapor

1.- Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/995) (S. Sayısı: 608) (Dağıtma tarihi: 31.1.2011) (GÜNDEME)

 

No.: 73

1 Şubat 2011 Salı

Tezkereler

1.- Konya Milletvekili Atilla Kart’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1381) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

2.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1382) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

3.- Mersin  Milletvekili Ali Oksal’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1383) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

4.- Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1384) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

5.- İstanbul  Milletvekili Şinasi Öktem’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1385) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

6.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1386) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

7.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1387) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

8.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1388) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

9.- Van Milletvekilleri Özdal Üçer ve Fatma Kurtulan’ın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1389) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

10.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1390) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

11.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1391) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

12.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1392) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

13.- Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1393) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

14.- Van Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1394) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 28 Milletvekilinin, zihinsel engelli çocukların eğitiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/1007) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/12/2010)

2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve 30 Milletvekilinin, Akdeniz Bölgesindeki hidroelektrik santrallerinin çevreye zararlarının ve ÇED raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/1008) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/12/2010)

3.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 26 Milletvekilinin, sulama birliklerinin elektrik borçları nedeniyle yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/1009) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/12/2010)

4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 22 Milletvekilinin, biyolojik çeşitliliğin korunmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/1010) (Başkanlığa geliş tarihi: 03/12/2010)

 

 

 

 

1 Şubat 2011 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Üç arkadaşıma gündem dışı söz vereceğim.

İlk söz, TOKİ’nin Malatya ilinde yapmış olduğu yatırımlarla ilgili olarak söz isteyen Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’e aittir.

Sayın Öz, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün, TOKİ’nin Malatya ilinde yapmış olduğu yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Malatya’mızdaki Toplu Konut İdaresi Başkanlığının yapmış olduğu yatırımlarla ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye’yi âdeta şantiye hâline çeviren TOKİ’nin Malatya’daki yatırımlarını şöylece sıralayabiliriz: Malatya Akçadağ’da 208 adet dar ve orta gelirlilere ait konut, Beydağı Yapraklı 1’inci bölge 852 adet konut, Arapgir 96 adet dar ve orta gelirlilere yönelik konut ve 1 adet ticaret merkezi; Darende I’inci etap ticaret merkezi, cami, 56 adet dar ve orta gelirlilere, 140 adet de yine alt gelir grubuna yönelik konut olmak üzere toplam 196 adet konut; Doğanyol Beydağı 40 derslikli ilköğretim okulu ve 48 adet dar gelirlilere ait konut; Beydağı sosyal donatı kapsamında 1 adet ilköğretim okulu, 1 lise, 1 cami, 1 kütüphane, 1 adet ticaret merkezi, 1 adet hastane ve 1 adet sağlık ocağı; merkez sosyal tesis, 360 adet yoksul kesime yönelik konut, Malatya Sevgi Evleri ortak kullanım binası, Pütürge Yeşildere Mahallesi 48 adet afet konut evi; Beydağı Yapraklı II’nci etap 1’inci kısım 304 adet orta ve alt gelir grubuna yönelik konut, 616 adet alt gelir düzeyine yönelik konut olmak üzere toplam 920 konut; yine, Beydağı Yapraklı II’nci etap 2’nci kısım 612 adet dar ve orta gelirlilere yönelik konut olmak üzere genel olarak ifade etmek gerekirse Malatya ilimizde toplam 13 şantiyede 3.431 konut, 1 lise, 1 ilköğretim, 2 cami, 2 spor salonu, 3 ticaret merkezi, 1 sağlık ocağı, 1 hastane, sevgi evi, 1 öğretmenevi, sosyal tesis uygulamaları başlatılmıştır. Ayrıca, Malatya’mızda bir bölge eğitim hastanesi olabilecek 850 yatak kapasiteli hastanenin hızlı bir şekilde yapımı devam etmektedir. Yine aynı şekilde, Darende’de 90 adet ihtiyaç sahibi yoksullara yönelik konut inşaatı devam etmektedir.

Yine proje hâlindeki uygulamalar da şunlardır: Malatya Bardakderesi mevkii dar ve orta kesimdeki ailelere yönelik 75 konut, 2 adet lise; Merkez Çamurlu mevkii lise, 300 kişilik pansiyon; Doğanşehir, dar ve orta gelirli ailelere yönelik 100 adet konut; Doğanşehir Gövdeli’ye dar ve orta gelirli vatandaşlarımıza verilmek üzere 100 adet konut; Malatya İnönü Üniversitesine 100 adet konut; Malatya Memur-Sen’e ait, dar ve orta gelirli memurlara yönelik konut 1.200 adet, bu da planlandı; Malatya Merkez, Gecekondu Dönüşüm Projesi kapsamında 568 adet konut olmak üzere, yine aynı şekilde Merkez II. Etap, yoksul ailelere yönelik 624 adet konut; Merkez III. Etap, yoksul ailelere yönelik 468 konut ve Merkez Karakavak Mahallesi, dar ve alt gruplara yönelik 468 adet konutun projeleri devam etmektedir. Yine aynı şekilde, Pütürge, 20 yataklı hastanenin projesi bitti, önümüzdeki ay içerisinde yapım ihalesine başlanacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4.439 dar ve orta, 756 alt kesim, 1.542 yoksul, 568 adet gecekondu dönüşüm, lise, hastane olmak üzere Malatya’da proje kapsamında 3.994 konut ile toplam 7.425 adet yapı inşa edilmiş olacaktır.

Yine aynı şekilde, Hükûmetimizin başlatmış olduğu kentsel dönüşüm çerçevesinde, Malatya’mızda Beydağı Yamaç ve Kernek mahallelerinde kentsel dönüşüm çalışmalarına da başlanmıştır. Dört etaba ayrılmış olup I. Etaptaki vatandaşlarımızın oturmalarında kullanılmak üzere 568 konutun yapımına önümüzdeki tarihte başlanacaktır. İnşallah burası bittiğinde yaklaşık 75 bin kişinin oturabileceği modern bir şehir inşa edilmiş olacaktır.

Şunu belirtmek istiyorum: Türkiye’nin her tarafını şantiye hâline çeviren TOKİ, Malatya’mızda da birçok hizmetlere imza atmıştır. Ben burada, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere, TOKİ Başkanımıza, milletvekillerimize ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Büyükşehir yolundaki Malatya’ya daha güzel hizmetler yapılmaya devam edilecektir. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öz.

Gündem dışı ikinci söz, Çankırı ilinde yapılan yatırımlarla ilgili olarak söz isteyen Çankırı Milletvekili Nurettin Akman’a aittir.

Sayın Akman, buyurun efendim.

2.- Çankırı Milletvekili Nurettin Akman’ın, Çankırı ilinde yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması

NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çankırı ilimize yapılan yatırımlarla ilgili olarak gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yâren kültürünün en güzel manada yaşandığı ve yaşatıldığı Çankırı ilimiz Ankara’ya 120 kilometre uzaklıkta, şirin bir Anadolu şehridir. Ankara’ya yakın olmanın dezavantajını yaşayan ilimiz 90’lı yıllardan bu yana büyük bir göç vermiş, nüfusumuzun neredeyse 2 katı Ankara’da, bir o kadarı da İstanbul’da yaşamaktadır.

Merkez ile birlikte on iki ilçesi olan Çankırı son yıllarda büyük yatırımlar almıştır. Bunları şöylece ifade edebiliriz:

Karatekin Üniversitemiz bu dönemde kurulmuş, öğrenci sayımız 6 bine ulaşmak suretiyle büyük bir değişimi Çankırı’da gerçekleştirmiştir. Dört fakülte ve yüksekokulumuz hâlen bu öğrencilerimize hizmet vermektedir. Kampüs inşaatımız hızla devam etmektedir. Merkezdeki meslek yüksekokulları ilçelerimize kaydırılmak suretiyle, aynı değişim ve heyecanımız inşallah ilçelerimizde de yaşanacaktır.

Çankırı merkez ve ilçelerimize bu dönemde doğal gaz getirilmiştir. 85 kilometre uzaklıktaki Güldürcek Barajı’ndan Çankırı merkezine, üç ilçe ve on iki yerleşim bölgemize arıtılmış su getirilmiş ve halkımız sağlıklı içme suyuna kavuşmuştur.

TOKİ kanalıyla merkez, Çerkeş, Kurşunlu, Şabanözü, Korgun ilçelerinde 1.216 konut yapılmış, il merkezindeki 380 sosyal konutun inşaatı hâlen devam etmekte, Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamındaki birinci kısımda yer alan 280 konutun ihalesi de 17 Şubatta gerçekleşmiş olacaktır.

Yine, Çankırı merkezde Belediyemiz tarafından yaptırılan büyük bir alışveriş merkezi ve otogar bitirilme noktasına gelmiştir, pazar yeri inşaatı bitirilmiştir.

Önceki yıllarda kurulan ancak 5084 sayılı Yasa’yla daha faal hâle gelen Korgun Organize Sanayi Bölgemizde toplam 1.080, Şabanözü Organize Sanayi Bölgemiz yüzde 100 kapasiteye ulaşmış olup burada da 2 bin kişi çalışmaktadır. Aytaç ve Hey Tekstil’in bulunduğu Çerkeş Organize Sanayi Bölgemiz ise yüzde 50 doluluk oranına ulaşmış, 5084 sayılı Yasa kapsamında bu organize sanayi de âdeta bu bölgenin gözdesi hâline gelmiştir. Yatırımcılarımızı bu bölgemize ve Çankırı’mıza beklemekteyiz.

En önemli sorunumuz olan kara yollarımız, duble yollarımız bu dönemde bitirilmiş, kuzeydeki Tetek yolu, Ankara-Çankırı-Kastamonu yolu da tamamen bitirilme noktasına gelmiş, inşallah önümüzdeki dönemde atılacak sıcak asfaltla da bu yolların tamamı bitirilmiş olacaktır. 800 milyon Türk liralık yol yatırımı almış bulunmaktayız.

Çankırı’da özel sektörde Devlet Demir Yolları iş birliği ile bir makas fabrikası inşaatı devam etmektedir.

Sağlık Bakanlığımız Çankırı merkezde yüz yataklı bir devlet hastanesinin inşaatını tamamlamış ve hizmete sokma noktasına getirmiştir.

Çerkeş ilçemizde sulama amaçlı Akhasan Barajı yapılmış, su doldurulmaya başlanmıştır.

Kızılırmak ilçemiz bölgenin çeltik deposu hâlindedir, Türkiye'nin yüzde 14 çeltik ihtiyacını karşılamaktadır.

260 trilyonluk iki barajın ihalesi yapılmıştır. Önümüzdeki dönem bu bölge, bölgenin Çukurovası hâline gelecektir.

Ilgaz tabii güzellikleriyle gelecek vaat etmektedir. Burada iki telesiyej ve beşer buçuk kilometrelik iki tane kayak pisti yapılmaktadır. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki yıllar kış turizminde bu bölge cazibe merkezi olacaktır.

Yine 5084 sayılı Yasa kapsamında Yıldızlar Holding 1 milyar dolarlık bir yatırımı, seramik, granit fabrikasını Kurşunlu’da, 600 milyon dolarlık bir yatırımı da Orta ilçemizde termik santral olarak gerçekleştirmektedir. Her iki inşaat bitirildiğinde 5 bin kişilik bir istihdam sağlanmış olacaktır.

Değerli Başkan, değerli arkadaşlarım; Ankara’mızın hemen yanı başındaki Çankırı’mız gelecek vadetmektedir. Temennim odur ki, bu yatırımlarla azalan nüfusumuzun artması, geri dönüşün gerçekleşmesidir. Daralan ekonominin yatırımların bitirilmesiyle birlikte, eksikliklerimizin tamamlanmasıyla birlikte halkımıza döneceğini ve yaşam standardının artacağını düşünüyoruz.

Bugüne kadar Çankırı’ya emeği geçen, hizmet eden başta Sayın Başbakanımız, bakanlarımız ve tüm eski, yeni siyasilerimiz olmak üzere idarecilerimize, bürokratlarımıza halkımız adına teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akman.

Gündem dışı üçüncü söz, Gazeteci Abdi İpekçi’nin 32’nci ölüm yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’e aittir.

Sayın Öztürk, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

 

3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Gazeteci Yazar Abdi İpekçi’nin 32’nci ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Emperyalizmin uşakları karanlık güçler tarafından 1 Şubat 1979 günü hunharca katledilen, özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesinin yürekli önderi, emek, alın teri dostu, barış adamı, uzlaşmanın savunucusu, güzel insan, temiz insan Gazeteci Yazar Abdi İpekçi’nin sevenlerini bırakarak aramızdan ayrılışının 32’nci yıl dönümünde söz aldım. Kendisine, Sabahattin Ali’den Hrant Dink’e kadar uzanan süreçte faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde yaşamlarını kaybeden Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ümit Kaftancıoğlu, Kemal Türkler, Ahmet Taner Kışlalı, Gün Sazak, Musa Anter, Cavit Orhan Tütengil, Gaffar Okkan olmak üzere isimlerini sayamadığım faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde katledilen herkesin anısı önünde saygıyla eğiliyorum, hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.

Değerli milletvekilleri, “Benim inançlarımın temelinde özgürlükçülük var. Özgürlüğe yalnız, insanın en kutsal, en doğal bir hakkı olduğu için inanmıyorum, özgürlüğün aynı zamanda gerçeklerin araştırılıp bulunmasında vazgeçilmez bir amaç olduğunu düşünüyorum. İşte ben insanların özgür olmalarını, düşüncelerini, inançlarını, görüşlerini hiçbir baskıyla karşılaşmadan özgürce açıklayabilmelerini istiyorum. Bu özgürlüğü yalnız kendi doğrultumdaki kimseler için değil, karşıtlarım için de savunmak gereğine inanıyorum. Karşıtlarım dâhil herkesin özgürlüğünü savunmayı ödev biliyorum.” Bu özgürlük anlayışını içeren sözler demokrat, yurtsever Gazeteci Abdi İpekçi’nin kızına yazdığı mektuptan alınan sözlerdir. Abdi İpekçi’nin özgürlük anlayışı, demokrasi anlayışı bugünümüze ışık tutmaktadır. Abdi İpekçi’nin demokrasi ve özgürlük anlayışından bugün ülkeyi yönetenlerin çıkarması gereken pek çok dersler vardır.

Değerli milletvekilleri, ocak-şubat ayları acı ve hüzün dolu aylardır, iç karartan aylardır. 1 Şubat 1979’da Abdi İpekçi, 24 Ocak 1993’te Uğur Mumcu, 24 Ocak 2001’de Gaffar Okkan, 17 Ocak 2007’de Hrant Dink, 31 Ocak 1990’da Muammer Aksoy hunharca katledilmişlerdir. Katledilmelerinin üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen hâlen bu insanların neden, nasıl katledildiği ve bu cinayetlerin arkasındaki karanlık ilişkiler, karanlık yapılar hâlâ aydınlatılmamıştır.

Abdi İpekçi’nin ölümünün 32’nci yılında Abdi İpekçi’nin kızına, Abdi İpekçi’nin eşine verebileceğimiz en güzel yanıt, en müjdeli haber, Abdi İpekçi ve diğer faili meçhul cinayetlerde yaşamlarını kaybeden insanların neden, nasıl katledildikleri, arkasındaki karanlık ilişkilerin açığa çıkarılması için Meclis araştırma komisyonu kurulması olmalıydı değerli arkadaşlarım. Bu insanlar öteden beri kocalarının, babalarının, evlatlarının neden, nasıl öldürüldüğünü bilmek istediklerini haykırıyorlar ama bu Parlamentoda Adalet ve Kalkınma Partisi, bu arkadaşlarımızın, bu insanların haklı taleplerini duymuyor, duymak istemiyor, bilmiyor, bilmek istemiyor. Bunu anlamak mümkün değil değerli arkadaşlarım.

Adalet ve Kalkınma Partisi, Abdi İpekçi’nin, Uğur Mumcu’nun, Muammer Aksoy’un, Bahriye Üçok’un katillerini, tetikleri çektiren, bunları hükmettiren arkasındaki karanlık güçlerin aydınlatılmasını neden istemiyor? Bunların üstündeki kirli perdenin, sis perdesinin kaldırılmasına neden karşı çıkıyor? Bunu bir türlü anlamak mümkün değildir. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz araştırma önergeleri Adalet ve Kalkınma Partisinin oylarıyla her seferinde geri çevrilmiştir.

Şimdi, bugün Abdi İpekçi’nin ailesine buradan şu müjdeyi verebilmeliyiz: Türkiye Büyük Millet Meclisi araştırma komisyonu kurarak bu faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin araştırılması için derhâl işe başlayacaktır diyebilmeliyiz değerli arkadaşlarım. Demokratik…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ederim, sağ olun.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

 

 

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 28 milletvekilinin, zihinsel engelli çocukların eğitiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1007)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Zihinsel engelli çocuklar, özel eğitime muhtaç çocuklar içerisinde oldukça önemli bir grubu oluşturmaktadır. Zihinsel engelli çocuklarımızın eğitim ve sosyal gereksinimlerini karşılamak için aile, toplum ve devletin dayanışma içinde olması zorunludur. Bu faktörler arasında yaşanan kopukluklar eğitimde güçlüklere neden olmaktadır.

Zihin engelli çocukların yaşam işlevlerinde gelişme sağlanabilmesi için öğrencilerin bireysel gereksinimlerine uygun hizmetleri, personeli ve ortamları kapsayan önlemler alınması gerekmektedir. Ancak zihinsel engelli çocuklarımızın eğitim sürecinde bir bütünlük sağlanamadığı ve bu alanda bir takım sorunlar yaşandığı gözlenmektedir. Gerek bakanlığa bağlı okullarda gerek bu konuda eğitim veren özel kurumlarda bir dizi problem bulunmaktadır.

Bu nedenlerle zihinsel engelli çocuklarımızın eğitiminde yaşanan sıkıntılara ilişkin sorunlarının saptanması ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci iç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. 23.11.2010

1) Hulusi Güvel                               (Adana)

2) Ali Rıza Öztürk                           (Mersin)

3) Çetin Soysal                                (İstanbul)

4) Ergün Aydoğan                           (Balıkesir)

5) Sacid Yıldız                                 (İstanbul)

6) Osman Kaptan                            (Antalya)

7) Ali Arslan                                   (Muğla)

8) Engin Altay                                 (Sinop)

9) Ali Oksal                                     (Mersin)

10) Durdu Özbolat                          (Kahramanmaraş)

11) Ramazan Kerim Özkan             (Burdur)

12) Ahmet Küçük                            (Çanakkale)

13) Mehmet Ali Özpolat                  (İstanbul)

14) Ali Rıza Ertemür                       (Denizli)

15) Abdulaziz Yazar                        (Hatay)

16) Rasim Çakır                              (Edirne)

17) Mevlüt Coşkuner                      (Isparta)  

18) Tansel Barış                              (Kırklareli)

19) Tekin Bingöl                             (Ankara)

20) Hüseyin Ünsal                          (Amasya)

21) Hüsnü Çöllü                              (Antalya)

22) Şevket Köse                              (Adıyaman)

23) Atila Emek                                (Antalya)

24) Gökhan Durgun                        (Hatay)

25) Ensar Öğüt                                                (Ardahan)

26) Halil Ünlütepe                           (Afyonkarahisar)

27) Rahmi Güner                             (Ordu)

28) Bilgin Paçarız                            (Edirne)

29) Nevingaye Erbatur                    (Adana)

Gerekçe:

Zihinsel engelli çocuklarımıza eğitim verilmesi konusu toplumumuzun üzerinde hassasiyetle durduğu bir konu olmakla beraber, bütün çabalara rağmen bu alanda çok da başarılı olunamadığı dikkat çekmektedir. Söz konusu çocuklarımızın eğitiminde öz bakım ve çevreye sosyal uyum becerileri kazandırılması yanında bu çocuklarımızı iş ve meslek sahibi yapıp üretici hale getirilmesi ve ekonomik açıdan yararlı olabilmelerinin sağlanması en önemli amaçlardan biri olarak görülmelidir. Bu alanda yeterli hukuksal altyapı bulunmasına rağmen uygulamada sıkıntılar yaşanmaktadır.

Zihinsel engelli çocuklarımızın resmi veya özel eğitim merkezlerinde aldıkları gelişim ve eğitime ilişkin giderlerin bir kısmının Devlet tarafından karşılanması veya özel gereksinimli çocuklar için evde bakım ve eğitim yönetmeliğiyle maddi olanakları sınırlı ailelere bakım ücreti adı altında maaş verilmesi olumlu uygulamalardır.

Ancak öncelikle zihin engelli öğrencilerin zihinsel işlevlerdeki sınırlılıklar ve bireysel farklılıkları ile yapabildikleri dikkate alınarak eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi ve gereksinimlerine uygun eğitim ortamlarının sunulması gerekmektedir. Özel gereksinimli bireylerin de normal bireyler gibi eğitim hizmetlerinden yararlanma hakkına sahip olduğu dikkate alınarak, daha bağımsız, üretici ve yaşadıkları toplumla daha bütünleşmiş bireyler haline getirilmeleri için eğitim stratejileri geliştirilmesi zorunludur.

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak çalışan özel eğitim öğretmeni yetersizliği bulunmaktadır. Öğrenme güçlüğü çeken çocukların eğitsel tanılarında geç kalınmakta, sınıflara dengeli dağılım yapılmamakta, ölçme değerlendirme ve eğitim programlarında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Öğretmenlerimize öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerin tespit edilmesi konusunda yeterli eğitim verilmediği gözlenmektedir.

Olumlu bir çaba olarak değerlendirilebilecek kaynaştırma eğitimi, sınıfların mevcudunun fazla olması, öğretmenlere bu konuda yeterli eğitimin verilmemesi, diğer öğrenci velilerinin tepkileri gibi nedenlerle yeterince faydalı olamamaktadır. Kaynaştırma eğitiminden yararlanan öğrenci sayısı 70 bin civarına ulaşmış olmasına rağmen bu rakamın yetersiz olduğu açıktır.

Bütün bu sorunlara karşın kaynaştırmanın uygulanabilmesini sağlayacak çalışmalara hız verilerek devam edilmesi, var olan özel eğitim okullarında verilen eğitimin niteliğini artırılması daha olumlu olacaktır.

Bu konuda eğitim veren özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin büyük kısmının iş güvencesi bulunmamaktadır. Her yıl sözleşme yenilenmesi nedeniyle tazminat hakkından yararlanamamakta, stajyerlik ve adaylık dönemlerinde sıkıntılar yaşanmakta, sağlıksız bir ücret politikasına maruz bırakılmaktadırlar.

Öte yandan eğitimde kar amacı güden kimi özel eğitim kurumlarının sistemi kötü niyetle kullandıkları, öğrencileri, velileri ve sistemi istismar ettikleri bilinmekte, bu konuda yapılan denetimler yetersiz kalmaktadır.

Bu nedenlerle zihinsel engelli çocuklarımızın eğitiminde yaşanan sıkıntılara ilişkin sorunların saptanması ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasının yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.

2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve 30 milletvekilinin, Akdeniz Bölgesi’ndeki hidroelektrik santrallerinin çevreye zararlarının ve ÇED raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1008)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Akdeniz Bölgesi'nde nehirler üstüne kurulan ve kurulması planlanan "Hidroelektrik Santralleri (HES)"nin çevreye verdiği zararların ve bu HES'lere verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun araştırılması ve bu konuda alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98'inci, T.B.M.M. İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca "Meclis Araştırması" açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Tayfur Süner                               (Antalya)

2) Ali Rıza Öztürk                           (Mersin)

3) Osman Kaptan                            (Antalya)

4) Ergün Aydoğan                           (Balıkesir)

5) Sacid Yıldız                                 (İstanbul)

6) Engin Altay                                 (Sinop)

7) Ali Arslan                                   (Muğla)

8) Çetin Soysal                                (İstanbul)

9) Durdu Özbolat                            (Kahramanmaraş)

10) Ramazan Kerim Özkan             (Burdur)

11) Ali Oksal                                   (Mersin)

12) Ahmet Küçük                            (Çanakkale)

13) Mehmet Ali Özpolat                  (İstanbul)

14) Ali Rıza Ertemür                       (Denizli)

15) Abdulaziz Yazar                        (Hatay)

16) Bülent Baratalı                           (İzmir)    

17) Rasim Çakır                              (Edirne)

18) Mevlüt Coşkuner                      (Isparta)

19) Tansel Barış                              (Kırklareli)

20) Tekin Bingöl                             (Ankara)

21) Hüseyin Ünsal                          (Amasya)

22) Hüsnü Çöllü                              (Antalya)

23) Hulusi Güvel                             (Adana)

24) Atila Emek                                (Antalya)

25) Gökhan Durgun                        (Hatay)

26) Ensar Öğüt                                                (Ardahan)

27) Halil Ünlütepe                           (Afyonkarahisar)

28) Rahmi Güner                             (Ordu)

29) Bilgin Paçarız                            (Edirne)

30) Şevket Köse                              (Adıyaman)

31) Nevingaye Erbatur                    (Adana)

Gerekçe:

Ülkemizin doğal kaynaklarını; bilimi dikkate almadan, doğa hakkını korumadan ve gelecek kuşakların haklarını gözetmeden planlayan AKP Hükümeti Antalya, Isparta ve Burdur'un tüm derelerini Hidroelektrik Santraller (HES) için planlayarak bölgenin idam kararına imza atmaktadır. Tüm Türkiye'de toplam 1600, Akdeniz Bölgesinde 225, Antalya'da 59, Isparta'da 56 ve de Burdur'da da onlarca derelerin üzerine HES planlayan AKP Hükümeti, doğaya verdiği değeri bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Dünyanın her yerinde amacı elektrik enerjisi üretmek olan HES'ler, ülkemizde bu amaçla yapılmamaktadır. Gelecekte enerji üretmekten çok, küresel ısınmayla birlikte daha da değerlenecek olan suyun pazarlanma konusu, yapımcı şirketlerin iştahını kabartmaktadır. Günümüzde ve gelecekte doğru kullanılmazsa 'petrol kavgalarının' yerini 'su kavgalarının' alacağı artık herkesçe tahmin edilmektedir. Bu da, enerjinin bahane edilerek derelerimizin birer birer satılması demektir. Burada, hidrolik santral yapıp işletecek olan şirketlerin, baraj göllerindeki suyun kullanım hakkını tümüyle ele geçirecek olması talihsiz bir uygulamadır.

HES'in planlandığı el değmemiş tüm vadiler ve dereler tahrip olacaktır. Yapılan santrallerle derelerin suyu alınacak ve suyla beslenen o bölgedeki tüm ekosistem susuz kalacak, tahribatın boyutu akıl almaz noktalara ulaşacak; çevredeki tüm canlılar, tarım alanları, yeraltı suları ve doğadaki tüm döngü bu tahribattan etkilenecektir. HES'lerin zararları bunlarla da sınırlı değildir. Tarımsal üretimin iki ana değerinden biri toprak, diğeri ise sudur. Yapılacak olan HES'ler bu iki değeri de etkileyecektir. Özellikle Akdeniz Bölgesi ve Göller Yöresinde görülen derin susuzluk çok kısa bir zaman sonra telafisi mümkün olmayan bir şekilde ortaya çıkacaktır. Biyoçeşitliliğe ve flora çeşitliliğine de olumsuz etkisi olacaktır. Özellikle endemik kaynağı olan Batı Toros'ların tüm derelerinin bu ilkeler gözetilmeden planlandığı ortadadır. Özellikle uluslararası kuş göç yolları üzerinde bulunan ülkemiz, risk altındaki birçok türleri barındırmaktadır. Yapılacak HES'lerin gölleri ve akarsuları yok edecek ya da en aza indirecek olması yaban yaşama vurulabilecek en büyük darbe olacaktır.

Tüm bunlarla birlikte, kurulan ve kurulması planlanan HES'ler için yapılan araştırmalar, verilen fizibilite ve ÇED raporlarının sağlıklı olmadığı görülen uygulamalarla birlikte gözler önüne serilmiştir. Üstelik 10 kilovat saatin (kwh) altında üretim yapacak olan HES'lerde ÇED raporu alınması zorunlu değildir. Bu uygulama sonucunda 10 kwh altında HES yapacak olan şirketler, hiçbir kurala bağlı kalmadan, istedikleri gibi çevreyi ve doğayı talan edip, o yörenin ekosistemini bozmaktadırlar. Bunun bir an önce önüne geçilmeli ve gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Sonuç itibariyle hidroelektrik santraller, gerekli araştırmalar titiz bir şekilde yapıldıktan sonra, faydalı yatırımlardır. Bunu özellikle belirtmekte fayda vardır. Ancak bu faydalı yatırımın özel sektörün hizmetine denetimsiz bir şekilde bırakılması yukarıda saydığımız faktörleri getirecek ve maalesef ülkemiz birçok açıdan olumsuz etkilenecektir. Bunun önüne geçebilmek için 10 kwh'in altında üretim yapacak olan HES'ler için "DSİ İl Müdürlükleri" ile "Çevre ve Orman Bankalığı İl Müdürlükleri”nin koordineli biçimde çalışarak, üretim yapılacak yerin seçimi, bu yörenin çevre düzenlemesi ve üretimin kaç kwh olacağının belirlenmesi gibi konuları kendi bünyelerinde hazırlayarak, üretime öyle başlanması ve bunun yanında verilecek ÇED raporları da oluşabilecek sıkıntıların önüne geçilebilmesini sağlayacaktır.

Yukarıda belirtilen gerekçelerle, Akdeniz Bölgesi'nde nehirler üstüne kurulan ve kurulması planlanan "Hidroelektrik Santralleri (HES)"nin çevreye verdiği zararların ve bu HES'lere verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun araştırılması ve Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yerinde olacaktır.

3.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 26 milletvekilinin, sulama birliklerinin elektrik borçları nedeniyle yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1009)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Köylerimizin kullandığı elektrik ve su borçlarını ödeyememe sorunları, çözüm yolları ve son yıllarda çok büyük oranlarda artan faiz yükü sebebiyle çiftçimiz elektrik ve suyu kullanamaz durumdadırlar. Bu konunun belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince ekte yer alan gerekçeye istinaden bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Ergün Aydoğan                           (Balıkesir)

2) Durdu Özbolat                            (Kahramanmaraş)

3) Çetin Soysal                                (İstanbul)

4) Ahmet Küçük                              (Çanakkale)

5) Mehmet Ali Özpolat                    (İstanbul)

6) Ali Rıza Öztürk                           (Mersin)

7) Ramazan Kerim Özkan               (Burdur)

8) Ali Rıza Ertemür                         (Denizli)

9) Ali Oksal                                     (Mersin)

10) Abdulaziz Yazar                        (Hatay)

11) Bülent Baratalı                           (İzmir)

12) Rasim Çakır                              (Edirne)

13) Mevlüt Coşkuner                      (Isparta)

14) Tansel Barış                              (Kırklareli)

15) Tekin Bingöl                             (Ankara)

16) Hüseyin Ünsal                          (Amasya)

17) Hüsnü Çöllü                              (Antalya)

18) Sacid Yıldız                               (İstanbul)

19) Şevket Köse                              (Adıyaman)

20) Hulusi Güvel                             (Adana)

21) Atila Emek                                (Antalya)

22) Gökhan Durgun                        (Hatay)

23) Ensar Öğüt                                (Ardahan)

24) Halil Ünlütepe                           (Afyonkarahisar)

25) Rahmi Güner                             (Ordu)

26) Bilgin Paçarız                            (Edirne)

27) Nevingaye Erbatur                    (Adana)

Gerekçe:

"Türkiye'de 388 adet sulama birliği bulunmaktadır ve bu sulama birliklerinin toplam 276 milyon 339 bin 335 Türk lirası borcu bulunmaktadır. Kime bu borçlar? TEDAŞ'a. Bu 388 adet sulama birliklerinin, çiftçinin can damarı olan suyu sağlayan ve dağıtan sulama birliklerinin gerçekten bugün artık kendilerinin aşamayacağı boyutlara ulaşmış sorunları bulunmaktadır. 388 adet sulama birliğinin toplam 276 milyon 339 bin 335 TL borcu bulunmaktadır yani yaklaşık her sulama birliğinin 1 milyon yani eski parayla 1 trilyona yakın borcu bulunmaktadır.

Bölgelerimizde çok sayıda üyesi olan sulama birlikleri var. Çiftçimizi yakından ilgilendiriyor, bunların sorunları Ülkemiz Tarım Ekonomisini bitirme noktasına getiriyor. Çözüm üretmek noktasında çiftçilerimiz ve bu birlik yöneticileri çözümsüzlük içindeler. Maalesef, Balıkesir’de de tüm sulama birlikleri problem içerisinde tam sulama mevsiminde TEDAŞ'a olan elektrik borçlarından dolayı elektrikleri kesiliyor, gelirlerine Maliye Bakanlığı el koyuyor. Dolayısıyla toplumun büyük kısmını, yaklaşık 20 milyon insanımızı ilgilendiren, tarım kesiminde çiftçilerimizi ilgilendiren sulama konusuyla ilgili bu birliklerin sorunları işin içinden çıkılamaz bir boyuta gelmiştir.

Bu durumdan ötürü sulama birlikleri artık işlev yapamaz, fonksiyonunu yerine getiremez, görevini yerine yapamayarak; iflas eşiğine gelmişlerdir.

Bir başka husus: Bu borçların ödenmesi konusunda bir şeyler yapmak gerekiyor. Sulama birlikleri borçlarını ödeyemiyor. Yeniden yapılandırma, faizini silme veya borçların ertelenmesi gibi birtakım çözümler üretilmesi artık zorunluluk hâline geldi çünkü bu sulama birlikleri ne maliyeye ne TEDAŞ'a ve Sular İdaresine borçlarını ödeyemiyorlar. Hükümet olarak, zaten zor durumda olan çiftçinin birikmiş borçlarını bir şekilde yeniden yapılandırmak veya ertelemek gibi bir mecburiyeti hiç görmezlikten gelirken, sulama birliklerinin de artık ertelenemez, ötelenemez bu sorunlarının çözümü noktasını çoktan geçmiştir.

Sulama Birliklerinin artık ötelenemez olan sorunlarına bir çözüm üretme fırsatı vardı. Sulama birlikleri, tarımsal sulama birlikleri sorun içerisinde kıvranmaktadır, tarımsal sulama birlikleri Türk çiftçisi için çok önemlidir.

4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 22 milletvekilinin, biyolojik çeşitliliğin korunmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1010)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na

Öncelikle endemik türler olmak ülkemizin bitki ve hayvan çeşitliliği yanlış tarım uygulamaları, artan kentleşme ve sanayileşme, hava ve su kaynaklarının kirletilmesi, yaşanan küresel ısınmanın etkileri nedeniyle azalma tehdidi altındadır.

Bitki ve hayvan çeşitliliğimiz ile yaşama alanlarının korunması konusunda yeterli önlemlerin alınmadığı ve ülkemizin sahip olduğu biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusunda uluslararası sözleşmelerden kaynaklı yükümlülüklerimizin yeterince yerine getirilmediği dikkat çekmektedir. Tarım, tıp ve sanayi alanlarında varlığı ve kullanımı büyük önem taşıyan biyolojik çeşitliliğin korunması ülkemizin gelecek kuşakları açısından büyük önem taşımaktadır.

Bu nedenlerle ülkemizin sahip olduğu biyolojik çeşitliliğin etkin korunması ve sürdürülebilir kullanımında yaşanan sorunların tespiti ve alınması gereken önlemlerin Yüce Meclisimizce belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. 30/11/2010

1) Hulusi Güvel                               (Adana)

2) Ali Rıza Öztürk                           (Mersin)

3) Tansel Barış                                (Kırklareli)

4) Tekin Bingöl                               (Ankara)

5) Çetin Soysal                                (İstanbul)

6) Hüseyin Ünsal                            (Amasya)

7) Hüsnü Çöllü                                (Antalya)

8) Şevket Köse                                (Adıyaman)

9) Ali Oksal                                     (Mersin)

10) Ahmet Küçük                            (Çanakkale)

11) Durdu Özbolat                          (Kahramanmaraş)

12) Ramazan Kerim Özkan             (Burdur)

13) Sacid Yıldız                               (İstanbul)

14) Mevlüt Coşkuner                      (Isparta)

15) Atila Emek                                (Antalya)

16) Gökhan Durgun                        (Hatay)

17) Ensar Öğüt                                (Ardahan)

18) Halil Ünlütepe                           (Afyonkarahisar)

19) Ergün Aydoğan                         (Balıkesir)

20) Mehmet Ali Özpolat                 (İstanbul)

21) Rahmi Güner                             (Ordu)

22) Bilgin Paçarız                            (Edirne)

23) Nevingaye Erbatur                    (Adana)

Gerekçe:

Ülkemizin Asya ve Avrupa kıtaları arasında doğal bir köprü oluşturması, sahip olduğu farklı iklim ve topoğrafik yapı nedeniyle biyolojik çeşitlilik anlamında Dünyanın sayılı bölgeleri arasında yer almaktadır. Bütün Avrupa kıtasında 12.500 bitki türü bulunmasına karşın ülkemizde 11.000 bitki türü bulunmakta ve bu türlerin % 30'u dünyada yalnızca Türkiye'de yetişmektedir. Ülkemizin biyolojik çeşitlilik anlamında zenginliği yalnızca bitkilerle sınırlı değildir. Bilim adamlarınca Türkiye'de 120 memeli, 413 kuş, 93 sürüngen türü, 18 amfibi canlı, 276 deniz canlısı, 192 tatlı su balığı ve 20 bine yakın omurgasız türünün bulunduğu bildirilmektedir. Bugün kültür bitkisi olarak yetiştirilen birçok meyve ve sebzenin ilk defa kültüre alındığı yer Türkiye'dir. Ülkemiz tıbbi ve ecza bitkileri açısından da oldukça zengin bir coğrafyaya sahiptir.

Ancak özellikle sanayileşme ve kentleşmenin artmasına paralel olarak ülkemiz bitki ve hayvan çeşitliliğinde ciddi azalmalar olduğu gözlenmektedir. Yeni tarım alanları açılması, hava ve su kaynaklarının kirliliği, yanlış toprak ve su kullanımından kaynaklı nedenlerle biyolojik çeşitliliğimiz azalma eğilimi göstermektedir. Bunlara ek olarak yaşanan küresel ısınma da biyolojik çeşitliliğimizi tehdit eden unsurlar arasındadır. Tarımda kullanılan böcek öldürücüler nedeniyle yararlı sayılan böcek türleri de ortadan yok olmaktadır.

İç sularda ve denizlerimizde aşırı ve yanlış avlanma yöntemlerinin kullanımı, yabani hayvanlar ile kuşların denetimsiz avlanması, tıbbi ve ilaç bitki ile soğanlarının aşırı toplanması süreçleriyle ilgili yetersiz denetim ve izleme yapılması biyolojik çeşitliliğimizi tehdit eden unsurlardandır. Özellikle hassas ve tehdit altında olan ekosistemlerde insan kaynaklı kirleticilerin oynadığı rol büyüktür. Türlerin korunması konusunda yapılan eğitim çalışmaları yok denecek kadar azdır. Hassas, tehdit ve tehlike altında olan türlere ilişkin koruma tedbirleri yetersiz kalmaktadır.

Biyolojik çeşitliliğin mevcut ve gelecek nesillerin yararına korunmasını ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasını hedef alan Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin altında imzamız olmasına ve Türkiye Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planının hazırlanmış olmasına rağmen biyolojik çeşitliliğin korunması konusunda ulusal mevzuatımızın yetersizliğinden ve dağınıklığından kaynaklı olarak sorunlar yaşanmaktadır.

Bitki ve  hayvanların yaşama  ortamlarının,  ekosistemin  ve  gen  kaynaklarının korunması konusunda yeterli çaba gösterilmemektedir. Sağlıklı bir veri sistemi oluşturulmamıştır. Halen ülkemizdeki flora ve fauna çeşitliliği konusunda, endemik canlı varlıklarımızın sayısı konusunda yeterli veri bulunmamaktadır.

Ülkemizin hayvan ve bitki varlığı ile gen kaynaklarının çeşitliliği gelecek kuşaklara bırakacağımız en önemli mirası oluşturmaktadır. Bu nedenle korunması büyük önem taşımaktadır.

Bu nedenlerle ülkemizin biyolojik çeşitliliğin korunmasına ilişkin sorunların saptanması ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasının yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Komisyondan istifa önergeleri vardır, okutuyorum:

B) Önergeler

1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/249)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan ve Adalet Bakanlığınca hazırlanan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Anayasaya aykırıdır.

Anayasanın Başlangıç hükmünde belirtildiği üzere; kuvvetler ayrımı, Devlet organları arasındaki üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu gerçeğinden hareketle; yürütme organı olan Hükûmetin yargı organlarından olan Yargıtay ve Danıştay ile ilgili vermiş olduğu tasarı Anayasaya aykırıdır. Bu tür yasal düzenlemelerin milletvekilleri tarafından teklif olarak verilmesi gerekmektedir. Komisyonda ileri sürülen bu ve diğer Anayasaya aykırılık iddiaları Komisyon Başkanınca dikkate alınmamıştır.

29.01.2011 tarihinde verilen bir önerge ile Genel Kurul çalışmalarını düzenleyen İçtüzüğün 87. maddesi Komisyon çalışmalarına esas alınmış ve milletvekillerinin konuşma süreleri ve önergeleri sınırlandırılmıştır. Sayısal çoğunlukla Anayasaya, İçtüzüğe ve Meclis geleneklerine aykırı antidemokratik bu uygulamalar, Anayasanın 81. maddesi gereğince etmiş bulunduğum yemine aykırıdır.

Tutanaklara geçen ayrıntılı itirazlarımızda dikkate alındığında CHP milletvekilli olarak görevimi etmiş bulunduğum yemine uygun olarak yerine getirmeme engel olunduğundan Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 29.01.2011

                                                                                                                                                            Turgut Dibek

                                                                                                                                                                Kırklareli

2.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/250)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan ve Adalet Bakanlığınca hazırlanan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Anayasaya aykırıdır.

Anayasanın Başlangıç hükmünde belirtildiği üzere; kuvvetler ayrımı, Devlet organları arasındaki üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu gerçeğinden hareketle; yürütme organı olan Hükûmetin yargı organlarından olan Yargıtay ve Danıştay ile ilgili vermiş olduğu tasarı Anayasaya aykırıdır. Bu tür yasal düzenlemelerin milletvekilleri tarafından teklif olarak verilmesi gerekmektedir. Komisyonda ileri sürülen bu ve diğer Anayasaya aykırılık iddiaları Komisyon Başkanınca dikkate alınmamıştır.

29.01.2011 tarihinde verilen bir önerge ile Genel Kurul çalışmalarını düzenleyen İçtüzüğün 87. maddesi Komisyon çalışmalarına esas alınmış ve milletvekillerinin konuşma süreleri ve önergeleri sınırlandırılmıştır. Sayısal çoğunlukla Anayasaya, İçtüzüğe ve Meclis geleneklerine aykırı antidemokratik bu uygulamalar, Anayasanın 81. maddesi gereğince etmiş bulunduğum yemine aykırıdır.

Tutanaklara geçen ayrıntılı itirazlarımızda dikkate alındığında CHP milletvekilli olarak görevimi etmiş bulunduğum yemine uygun olarak yerine getirmeme engel olunduğundan Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 29.01.2011

                                                                                                                                Halil Ünlütepe

                                                                                                                                Afyonkarahisar

3.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/251)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan ve Adalet Bakanlığınca hazırlanan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Anayasaya aykırıdır.

Anayasanın Başlangıç hükmünde belirtildiği üzere; kuvvetler ayrımı, Devlet organları arasındaki üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu gerçeğinden hareketle; yürütme organı olan Hükûmetin yargı organlarından olan Yargıtay ve Danıştay ile ilgili vermiş olduğu tasarı Anayasaya aykırıdır. Bu tür yasal düzenlemelerin milletvekilleri tarafından teklif olarak verilmesi gerekmektedir. Komisyonda ileri sürülen bu ve diğer Anayasaya aykırılık iddiaları Komisyon Başkanınca dikkate alınmamıştır.

29.01.2011 tarihinde verilen bir önerge ile Genel Kurul çalışmalarını düzenleyen İçtüzüğün 87. maddesi Komisyon çalışmalarına esas alınmış ve milletvekillerinin konuşma süreleri ve önergeleri sınırlandırılmıştır. Sayısal çoğunlukla Anayasaya, İçtüzüğe ve Meclis geleneklerine aykırı antidemokratik bu uygulamalar, Anayasanın 81. maddesi gereğince etmiş bulunduğum yemine aykırıdır.

Tutanaklara geçen ayrıntılı itirazlarımızda dikkate alındığında CHP milletvekilli olarak görevimi etmiş bulunduğum yemine uygun olarak yerine getirmeme engel olunduğundan Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim. 29.01.2011

                                                                                                                                Ali İhsan Köktürk

                                                                                                                                    Zonguldak

 

 

4.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/252)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı

Adalet Komisyonu Başkanlığına;

Komisyonda insani çalışma koşulları olmadığından, Komisyonda bulunuşumun bir anlamı kalmadığından Komisyon üyeliğinden istifa ediyorum. 29/01/2011

                                                                                                                                              Ali Rıza Öztürk

                                                                                                                                                     Mersin

5.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/253)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gördüğüm lüzum üzerine Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 29.01.2011

                                                                                                                                                Rahmi Güner

                                                                                                                                                      Ordu

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

C) Tezkereler

1.- TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in, Tanzanya Temsilciler Meclisi Başkanı Anne Makinda’nın vaki davetine icabetle, beraberindeki Parlamento heyetiyle Tanzanya’ya resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1395)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin'in, Tanzanya Temsilciler Meclisi Başkanı Anne Makinda'nın vaki davetine icabet etmek üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Tanzanya'ya resmi ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.

                                                                                                                                            Mehmet Ali Şahin

                                                                                                                                    Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                                    Başkanı

BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Barış ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- (10/830) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi

                                                                                                                                                        01.02.2011

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu'nun 01.02.2011 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisini, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                 Bengi Yıldız

                                                                                                                                                     Batman

                                                                                                                                           Grup Başkan Vekili

 

 

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler Kısmının 709 uncu sırasında yer alan 10/830 PTT Genel Müdürlüğünde çalışan taşeron işçilerin sorunlarının, araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergelerin görüşülmesini, Genel Kurulun 01.02.2011 Salı günlü birleşiminde birlikte yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Grup önerisinin lehinde, Bengi Yıldız, Batman Milletvekili.

Buyurun Sayın Yıldız. (BDP sıralarından alkışlar)

Sayın Yıldız, birkaç saniyenizi rica edeyim.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

D) Çeşitli İşler

1.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden Suriye-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı İsmet Mahli ve beraberindeki Parlamento heyetine Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin’in konuğu olarak ülkemizde bulunan Suriye-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı İsmet Mahli, beraberindeki bir parlamento heyetiyle birlikte Genel Kurul salonunu teşrif etmişlerdir. Kendilerine hoş geldiniz diyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

SIRRI SAKIK (Muş) – Biz, Suriye Parlamentosunu alkışlamayız, hiçbir diktatörlüğün parlamenterini alkışlamayız. Onların da sonu yakın zaten!

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- (10/830) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN – Sayın Yıldız, buyurun efendim.

BENGİ YILDIZ (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

PTT Genel Müdürlüğünde çalışan taşeron işçilerin sorunlarının araştırılması konusunda söz aldım. Kamu kuruluşlarında kamu hizmetlerinin taşeron firmalar aracılığıyla ucuz ve güvencesiz iş gücüyle yürütülmesi, son zamanlarda giderek artan bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır.

PTT Genel Müdürlüğü de başlangıçta sadece posta ayrımı için taşeron işçi alırken, bugün iadeli taahhütlü, APS, koli dağıtım hizmetleri de taşeron işçiler eliyle görülmektedir. Taşeron işçiler asgari ücretle, iş güvencesiz, örgütlenme ve herhangi bir sendikaya üye olma haklarından yoksun olarak çalıştırılmaktadırlar. Sözleşmeleri sürekli yenilendiği için, yıllık izinleri kullanmayı, ihbar ve kıdem tazminatı kazanmayı da hak etmiyorlar. Kadrolu personeller gibi aynı işi yapan, aynı kıyafeti giyen, aynı masalarda, aynı alanlarda çalışan, diğerleri gibi “postacı” olarak adlandırılan firma çalışanları ne yazık ki aynı ücreti alamamakta, aynı hak ve yetkilere sahip olamamaktadır. Görev sırasında kadrolu personeller belediyelerin toplu ulaşım araçlarından ücretsiz yararlanırken firma çalışanları, ücretsiz paso hakkı verilmediğinden aldıkları asgari ücretin önemli bir kısmını ulaşıma harcamaktadırlar. PTT Genel Müdürlüğü ise kendi işini yapan işçilere tanıması gereken en asgari hakları dahi görmezlikten gelmektedir.

PTT Genel Müdürlüğünde çalışan taşeron işçilerin yaşadıkları sorunlar yalnızca ücret, iş güvencesiz çalışma, sosyal hakların olmamasıyla sınırlı değil. Bu sorunlara ek olarak, yazlık ve kışlık olmak üzere verilen elbiselerin yedeklerinin verilmemesi, kargo servislerinde görevlendirilen firma çalışanlarının günde ortalama on altı saat çalışmaları ve mesai ücreti ödenmemesi, bayram ve tatil günlerinde de çalıştırılmaları, mesaisiz, yol, yemek ücreti ödenmemesi, kadrolu personele verilen banka promosyonlarının taşeron firma çalışanlarına verilmemesi gibi sorunları yaşamaktadırlar.

Taşeron işçilerin yaşadıkları en önemli sorunlar ise, firma çalışanları sorunlarını dile getirdiklerinde işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Taşeron işçiler bu kadar sorun yaşarken taşeron firmaların ise PTT Genel Müdürlüğünün bütün ayrıcalıklarından kolaylıkla yararlanabildikleri görülmektedir.

Bugün kamuda 174 bin taşeron işçi çalıştırılmaktadır. Taşeron işçi çalıştırma rekorunu elinde bulunduran Sağlık Bakanlığının 108 bin taşeron işçisi vardır. Sağlık Bakanlığını 10 binle Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, 7 binle Karayolları Genel Müdürlüğü izliyor. Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarında 2 bin civarında taşeron işçi çalıştırılmaktadır.

Millî Eğitim Bakanlığı 2010 Bütçesi Raporu’na göre Bakanlık bünyesinde 2003 yılından 20 Kasım 2009 tarihine kadar 478 bin kişi istihdam edilirken bunların yalnızca yüzde 31’i kadrolu olarak çalıştırılmaktadır. Sözleşmeli olarak istihdam edilenler ise yüzde 15 olmuştur. Buna karşın kısmi zamanlı geçici öğretici, usta öğretici olarak en kötü koşullarda ders saati üzerinden sözleşmeli olarak ayda en fazla on altı- on yedi gün sigortalı olabilen, normal öğretmene göre çok daha az ücret alan öğretmenlerin sayısı bu dönem içerisinde Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde istihdam edilenlerin yarısını, yani 240 bin kişiyi oluşturmaktadır. Öğretmen alımlarında güvencesizlik ve kuralsızlık bir istisna değil, kural hâline geldi ne yazık ki. Yine 4/C statüsünde 20 bin personel bu dönemde Millî Eğitim Bakanlığı bünyesine dâhil oldu.

Sadece gemi inşaatında çalıştırılan taşeron işçi sayısı dahi tabloyu özetlemeye yetiyor. Toplam 35 bin çalışandan 10 bini daimî statüde çalıştırılırken gemi inşaatı alanında çalışan 25 bin personelin statüsü geçici ve taşeron işçi statüsündedir. Devlet memurları hariç kayıtlı çalışan iş gücünün yüzde 30’undan fazlası, yani yaklaşık 3 milyon kişi taşeron firmalarda köle gibi çalıştırılmaktadırlar.

PTT taşeron işçilerinin mücadelesi, açlık grevine girdiklerinin yirmi birinci gününde, bugün, ne yazık ki bunların sesini ne yüce Parlamento ne basın duymamaktadır. PTT’de yaklaşık 37 bin işçi çalışıyor. Bunun 7 bine yakını taşeron işçi statüsündedir. Dört ayrı taşeron şirkette çalışan bu işçilerin şu ana kadar yaklaşık 200 tanesi işten atılmış durumdadır. Direnişçi işçilerden biri bu sayının Türkiye çapında bine ulaşabileceğini söylüyor. Yine 1.400 taşeron işçi ortalama 700 civarında ücretle çalıştırılmaktadır.

Kamu sektöründe kısa süreli çalışma, sözleşmeli ve geçici çalışma, belirli süreli çalışma, esnek çalışma biçimlerinin artışı, standart istihdam ilişkisine göre çok daha yüksek düzeyde istikrarsızlık ve belirsizlik ortaya çıkarmaktadır. İstihdamın esnekleşmesi, kuralsızlaşmanın ve güvencesizliğin artması en çok sendikaların örgütlenme ve mücadele alanını daraltmakta, bu durum kaçınılmaz olarak sendikaların sermaye karşısında gücünü ve etkisini kırmaktadır. Bu araştırma önergemizle, özellikle ülkemizde artık güvencesiz çalışan işçileri, sorunlarını araştırmak, onların bu statüsünü teminat altına almak için Mecliste bütün partilerin iş birliğiyle bu araştırma önergemiz çerçevesinde bir kurulun oluşması… Özellikle de son zamanlarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, yine batı illerine çalışmak için giden taşeronların elinde özellikle arabalara sağlıksız koşullarda bir yük gibi bindirilen insanlarımızın, en son Ankara Gölbaşı’nda 13-14 insanımızın yaşamını yitirmesine yol açan bir kazayla sonuçlandı. Bütün bu sorunları bir arada değerlendirmek, olay yerinde bunları incelemek için yüce Mecliste bir araştırma komisyonunun kurulmasını arz ediyoruz. Yüce Meclisin  bilgisine, takdirine sunuyorum.

Teşekkür ediyorum değerli arkadaşlar. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yıldız.

Grup önerisinin aleyhinde Fahrettin Poyraz.

Sayın Poyraz…

Sayın Seymenoğlu, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SAFİYE SEYMENOĞLU (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP Grubunun PTT Genel Müdürlüğünde çalışan taşeron işçilerin durumunun araştırılması için vermiş oldukları araştırma komisyonu kurulması önerisinin hakkında konuşmak üzere kürsüde bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii ki, PTT’de çalışan taşeron işçilerin sorunları çok önemli ve araştırılması, üzerinde çalışılması gerektiğine de inanıyorum. Yalnız araştırma komisyonunun kurulması, çalışmalara başlaması için en az -yaklaşık- bir buçuk-iki ay gibi bir süre gerekli. Genel Kurulda da bugün çok yoğun bir gündemle devam ediyoruz. Bildiğiniz üzere, kamuoyunun da beklentisi var bu konuda. Kamuoyunda “torba kanun” olarak bilinen 606 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın görüşmeleri devam etmektedir.

Bu anlamda bizlerin bu çalışmalara devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum ve BDP’nin grup önerisi aleyhinde görüşlerimi bildirerek saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. [AK PARTİ sıralarından alkışlar, BDP sıralarından alkışlar (!)]

HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) – Biz de alkışlıyoruz!

BAŞKAN – Sayın Seymenoğlu, teşekkür ederim.

Grup önerisinin lehinde Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz,  buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

 YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizde BDP grup önerisi, taşeronlaşma, PTT’deki taşeronlaşma ve onların güvencesizliği, ucuz emek konusunda verdikleri Meclis araştırması hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Özellikle Türkiye'nin kanayan bir yarası, çok önemli bir sorunu olmasına rağmen, bu sorun da yine AKP İktidarının sözcüsü tarafından “Elimizde çok önemli işler var, bu nedenle bunu görüşemeyiz.” klasik tanımlamalarla topu taca atma yöntemi.

Peki, bu kadar önemli yasalar var da Cuma günü siz neredeydiniz? 184 sayısını bulamayanlar, kamuoyunda bu yasayı umut hâline getirenler, 184 sayısını bulamayınca ne diyorsunuz acaba kendi kendinize? Bu yasayı çıkarmak istiyorsanız 184 sayısını bulacaksınız. Bunu bulmaktan aciz bir grup olarak, tutuyorsunuz bu önemli sorunu taca atıyorsunuz.

Bugün taşeronlaşma, özellikle AKP döneminde çok yaygınlaşan, ucuz emeğin çalıştırıldığı bir iş kolu hâline gelmiştir. Bakın, hem kamuda var hem belediyelerde var hem inşaat sektöründe var hem de çok önemli olan insan sağlığıyla ilgili sağlık sektöründe var.

PTT’de olanları değerli arkadaşımız anlattı. Bunların hiçbir sosyal hakları yok, hiçbir güvencesi yok. Sekiz saat yerine on iki saat mi çalışırlar, on altı saat mi çalışırlar? Bunlara yol parası verilmez, herhangi bir ikramiye hakları yoktur. Böyle bir ortam içerisinde, bunun adı açıkça emek sömürüsüdür. Emek sömürüsünün yaygınlaşmasını belediyelerde ve kamu kurumlarında etkin hâle getiren AKP İktidarı da tek başına emek sömürücü bir iktidardır.

Bakın, değerli arkadaşlarım, taşeronlaşma konusunda bugüne kadar ben dâhil birçok arkadaşımız “Bunların kamuda, belediyelerde, diğer sektörlerde oranı nedir?” diye önerge verdi ama bugüne kadar bunlar için hiçbir sağlıklı bilgi alamadık.

El yordamıyla yaptığımız araştırmalarda, millî eğitimde taşeronlaşmanın neredeyse yüzde 45-50’lere vardığını tespit ediyoruz. Sağlıkta 11 binden başlayan taşeron işçisi 120 bine ulaşmış değerli arkadaşlar. Sağlık sektörünü, siz taşeron eliyle ucuz emeğe teslim etmişsiniz ve oradan siz sağlık bekliyorsunuz.

O taşeronlaşma yoluyla işi alan insan eğitimsiz insan çalıştırıyor, kalifiye olmayan insan çalıştırıyor, emek sömürüsü yapıyor, insanlar bazen ölüyor ama siz bu soruna sessiz kalıyorsunuz. Böyle bir duyarsızlık görülmüş müdür? Sigortası otuz gün gösterilen taşeron işçisi mumla aranacak kadar azdır, sekiz saat çalışıp “Hakkımı aldım.” diyen taşeron işçisi mumla aranacak kadar azdır. Böyle bir ortamda, bu kanayan yaraya biz Meclis olarak çözüm bulmayacağız da kimler çözüm bulacak?

Bakın, 2003’te iktidara gelişinizden sonra Belediye Yasası’na bir madde ilave ettiniz: “Hizmet alımları, hizmet özelleştirmesi başkanın seçilmiş olduğu tarihten görev bitinceye kadar sürer.” Yani diyorsunuz ki: Sen dört buçuk yıl, beş yıl, ne kadarsa süren, istediğin gibi hizmet alımını yap, taşeronlaşmayı yap ve istediğin şirkete ver. Bu şirketlere de -altını çizerek söylüyorum- AKP Genel Merkezince adrese teslim taşeronlaşma ihaleleri şeklinde verilmektedir.

Bakıyorsunuz ki, İstanbul’da çok ünlü bir şirket Gaziantep’te çöp temizleme işinin ihalesini alıyor. Bakıyorsunuz, Ankara’da iktidar yandaşı bir şirket, gidiyor, bilmem, park-bahçe özelleştirmesini alıyor, park- bahçe bakımının hizmet alım işini alıyor. Bunlar hep bilinen gerçekler. Bunları somut olarak gören, bilen kişi olarak, yaşamımızda hisseden kişiler olarak buna nasıl duyarsız kalabiliriz? Bugün, belediyelerin içerisinde, irili ufaklı belediyeleri üst üste koyup oranladığınız zaman da taşeron işçi sayısı yüzde 25’tir. Ayrıca, buna, belediyelerin kendi kurdukları şirketlerde çalışan işçileri katarsanız, büyük belediyelerde -nereden bakarsanız bakın- yüzde 35-40’lara ulaşan, hizmet alım yoluyla veya kendi şirketlerinde çalıştırılan, gelecek güvencesi olmayan, ucuz emek ve sigortasız çalışmaya mahkûm edilen işçilerle karşı karşıla gelirsiniz. Kaç sefer, burada tersanelerle ilgili önergeler verildi, tersanelerde ölen işçilerle ilgili. Ne oldu? Hiç. Bunun, gruplar, üzerinde ciddiyetle duruyorlar ama bu sorunun çözümlenmesi için, gerek Bakanlıkça, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca gerek İktidarca atılan hiçbir olumlu adım yok.

Şimdi, çok övünerek getirdiğiniz torba yasa, kimilerince çorba yasada da yine çalışma yaşamını kısıtlayan, “esnek çalışma”, “evden çalışma”, “uzaktan çalışma” falan gibi, on altı yaş sınırını on sekiz yaşa çıkaran, stajyerlik süresini uzatan önlemlerle siz, çalışma yaşamının önüne büyük engeller getiriyorsunuz değerli arkadaşlarım ve bunların günlerdir, Ankara’da, Gaziantep’te, Adana’da, İstanbul’da yaptıkları serzenişlere, yaptıkları şikâyetlere, yaptıkları haklı şikâyetlere duyarsız kalıyorsunuz. Demiyorsunuz ki: “Bu insanlar, bu yüzlerce insan ne istiyor? Bunların amacı nedir? Bunlar niye sesleniyorlar bize?” Bakın, perşembe günü, yine bunlar Türkiye'nin dört bir tarafından Ankara’ya gelecekler, Meclise gelecekler. Belki muhatap bulamayacaklar, belki de biber gazıyla karşılayacaksınız, belki de coplarla karşılayacaksınız bu insanları. İşte sizin emeğe, işte sizin sendikal yaşama, işte sizin çalışma yaşamına da bakış açınızın en somut örneği, torba yasasına koyduğunuz maddelerdir.

Bu nedenle, bu saydığım örneklemeleri inşaat sektöründe çoğaltmak mümkün, diğer alanlarda çoğaltmak mümkün. Bunlar görünen, bilinen gerçeklerimizken buna duyarsız kalmak, hiçbir vicdanın kabul edeceği iş değildir, insani bir tavır değildir, sosyal devlet bakış açısı değildir; bu, insanları köle yapmaktır, köleleştirmektir. Siz ucuz emeğe yeşil ışık yakıyorsanız, sigortasız çalışmaya yeşil ışık yakıyorsanız, kayıt dışına yönlendirilecek emeğe yeşil ışık yakıyorsanız sizin sosyal devlet, sosyal barıştan bahsetmek hakkınız yok değerli arkadaşlarım.

O nedenle, bu önergenin lehinde söz aldık Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak. Çünkü biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Cumhuriyet Halk Partinin gerçekleştirdiği halkı iktidarında, taşeronlaştırmayı nerede olursa olsun, hangi kurumda olursa olsun ortadan kaldıracağız; onları sendikalı, güvenceli, insanca yaşam koşullarına kavuşturan ve her türlü haklarının gözetildiği bir çalışma yaşamına kavuşturacağız. Sayın Kılıçdaroğlu bu iddiaları söylerken gülen kişiler, bu işin zor olmadığını İzmir Belediyesinde somut olarak görebilirler. Bu, dalga dalga yayılacak ve iktidarın emredici baskısıyla, emredici uygulamasıyla ve yasal düzenlemelerle, bu insanların çalışma yaşamı, sağlıklı, insanca yaşayacakları bir ortama kavuşturulacaktır.

Dileğimiz AKP’den kurtuluşun yakınlaşması ve tüm çalışanların, rahat, çağdaş, insanca yaşabileceği bir ortamda, bunlara saygı duyan yönetimlerce idare edildiği bir Türkiye’de yaşaması.

Bu Meclis araştırmasına olumlu oy vermenizi diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ağyüz.

Grup önerisi aleyhinde, Bilecik Milletvekili Sayın Fahrettin Poyraz.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; BDP Grubunun verdiği taşeron işçilerin sorunlarının araştırılmasına yönelik olarak, posta işletmelerinde çalışan taşeron işçilerin sorunlarının araştırılmasına yönelik olarak Meclis araştırması konusundaki önergenin aleyhine söz aldım.

Öncelikle tabii şunu belirtmek gerekiyor değerli arkadaşlar: Bizden önceki konuşmacıların ifade ettiği gibi, evet, Türkiye’de böyle bir gerçek var ama bu gerçek Türkiye’de bugün ortaya çıkmış ve AK PARTİ döneminde üretilmiş olan da bir gerçek değil. Yani ekonomik hayatın gereği olarak, sosyal hayatın gereği olarak, yıllara dayalı olarak oluşmuş olan bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır ki, Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğünün çalışma tarzına baktığımız zaman da 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kamu iktisadi teşebbüsü olan bu kuruluşumuzda, 1993-94 yıllarından itibaren bir nevi hizmet satın alması biçiminde taşeron işçi çalıştırılması uygulamasına başlanmıştır yani 1994 yıllından bugüne kadar devam eden bir uygulamadır. Ancak burada şunu söylemek de yanlış: Bugün mevcut İş Kanunu hükümleri çerçevesinde böyle bir iş akdinin olması ekonominin gereğidir anlamında söyledik ama bunlar da tamamen denetimsiz, başıboş ve insanların tamamen mağdur edildiği şartlarda, koşullarda da çalışmıyorlar. Nitekim, söz konusu olan Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğünün hizmet alım sözleşmesine baktığınız zaman orada yüklenici firmalara yüklenen birtakım yükümlülükler var, birtakım taahhütler var ve burada yüklenici firmalardan ihale konusu işin bitiminde veya herhangi bir nedenle işten ayrılan işçinin her türlü ücret ve sosyal haklarını, hafta ve genel tatil günlerine ait fazla mesai ücretlerini, hak etmesi hâlinde yıllık izin ücretleriyle ihbar ve kıdem tazminatlarını ödemeleri ve bunların ödendiğine ve hiçbir alacaklarının kalmadığına dair işçiler tarafından imzalanan ve usulüne uygun düzenlenmiş, mutlak surette üzerinde yazı ve rakamla miktar belirtilmiş ibranameyi imzalayarak işçinin işten ayrılış tarihinden itibaren beş iş günü içinde idareye teslim etmeleri mecburiyeti getirilmiştir.

Dolayısıyla, konuşmacılarımızın sözlerinde ifade ettikleri, bu işçilerin firmalar tarafından sigortasız çalıştırıldıkları veya işte haklarını korumadıkları noktasındaki iddia bu anlamda geçerli bir iddia, kabul edilebilir bir iddia değildir. Sadece Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğünde değil diğer tüm kamu kurumlarında da bu tarz çalışan işçilerimizin ücretlerinin ve diğer haklarının zamanında ödenip ödenmediği hususu bizzat idareler tarafından da takip altına alınmıştır.

Aynı şekilde yine, PTT tarafından, PTT personeli dağıtıcılarıyla taşeron firma işçileri arasında gerek yazlık ve kışlık giyim eşyası yardımı ve gerekse bayram ve tatil günlerinde çalıştırılma konularında herhangi bir ayırım da yapılmamaktadır.

Burada yeri gelmişken şunu da söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, neticesinde, kamu hizmeti, vatandaşa hizmet anlamında çeşitli şekillerde gördürülebilir, hizmet satın alınması biçiminde ihaleler yapılabilir; ancak, bir önceki konuşmacının iddia ettiği gibi adrese teslim ihaleler varsa ve kendi ellerinde de buna yönelik olarak bir bilgi, belge varsa, burada iddiada bulunan iddia sahibi kişilerin, herhâlde, bu lafı burada söylenmiş bir laf olarak bırakmamaları, ilgili cumhuriyet savcılarına, ilgili makamlara bunu bildirmeleri gerekir.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Gaziantep’e gel, görürsün!

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Burada, görevini şerefiyle yapan kamu görevlilerimize, onurlu insanlarımıza birtakım iddialarla “Çamur at, tutmazsa izi kalır.” tarzı söylemlerde bulunmak, korkarım ki sadece ve sadece bu arkadaşlarımızı sıkıntıya düşürmez, burada sözü söyleyen, iddiada bulunan arkadaşımızı da sıkıntıya düşürür.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – İçişleri Bakanlığı niye soruşturma izni vermiyor?

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Bu devletin savcısı var, bu devletin hâkimi var, eğer elinizde böyle işler yapıldığına dair bilgi ve belgeleriniz varsa, lütfen kendi elinizde bunları saklamayın, hemen anında, buradan çıkar çıkmaz, buyurun götürün savcılıklara elinizdeki bilgi ve belgeleri veriniz.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – İçişleri Bakanlığında var şikâyet, İçişleri Bakanlığına git.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Ayrıca bu konuya sessiz kalındığı konusu, görmezlikten gelindiği konusu da doğru bir yaklaşım değil. Burada, evet, ortada bir sorun var, bu sorunun çözümü noktasında defaatle Sayın Çalışma Bakanımızın kamuoyunda -sizlerin de malumu olduğu üzere- açıklamaları olmuştur ve şu anda da Bakanlığımız tarafından da bu konuda taşeron işçilerin haklarının korunması noktasında da bir çalışma yapılmaktadır.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Böyle bir çalışma yok.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Umuyoruz ki en kısa zamanda bu çalışma neticelendirilecektir ve buradaki arkadaşlarımızın eğer eksik bırakılan, korunması gereken haklar varsa da buna yönelik olarak düzenlemeler de yakın zamanda inşallah gündemimize gelecektir.

Neticede biz, bu konunun önemsiz bir konu olduğunu ve göz ardı edilmesi gereken bir konu olduğunu düşünmüyoruz. Evet, bu konu hakikaten üzerinde durulması gereken konu, bu konu Meclisimizin eğilmesi gereken bir konu ama herhâlde şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinin de gündemi noktasında, “önemli”, “daha önemli” noktasında da bir ayrım yapma mecburiyeti var. Gönül isterdi ki biz konuları hep birlikte iktidar-muhalefet uzlaşmasıyla hızlı bir şekilde, milletin beklentilerini karşılayacak şekilde çıkartalım ama burada zaman zaman da fikir ayrılıklarından kaynaklanan ve saatlerce süren müzakereler neticesinde, o zaman, mecburen iktidar grubu olarak da “önemli”, “daha önemli” ayrımı yapmak mecburiyetindeyiz ve şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisimizin gündeminde devam eden ve halkımızın da bir an önce çıkmasını beklediği kanun tasarılarımız, tekliflerimiz mevcuttur.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Ticaret Kanunu niye geçti?

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Dolayısıyla biz, BDP Grubunun bu konunun gündeme getirilmesi noktasındaki hassasiyetine katılıyoruz ve teşekkür ediyoruz ama inanıyorum ki, inşallah, önümüzdeki günlerde hep birlikte, Sayın Çalışma Bakanımızın şu anda üzerinde durduğu ve devam ettirdiği çalışmanın tamamlanmasıyla bu konu tekrar gündeme gelecektir ve bu arkadaşlarımızın sorunlarının çözülmesi noktasında çalışmalarımız kamuoyunun önünde açıklanacaktır diyorum.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Böyle bir çalışma yok, yok. Böyle bir çalışma yok.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Sabrınızı fazla zorlamadan sözlerimi tamamlıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

2.- (10/426) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu'nun 01.02.2011 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında, Siyasi Parti Grupları arasında oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                                                    Oktay Vural

                                                                                                                                                          İzmir

                                                                                                                                          MHP Grup Başkanvekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan 10/426 esas numaralı, "Türkiye'de Yerel Basın ve Medya Kuruluşlarının ve Çalışanlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla" Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri Gereğince Meclis Araştırması önergemizin öngörüşmelerinin Genel Kurulun 01.02.2011 Salı tarihli bugünkü 56. Birleşimde yapılmasını Genel Kurulunun görüşlerine arz ederim.

BAŞKAN – Grup önerisinin lehinde, Kütahya Milletvekili Alim Işık.

Sayın Işık, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Anayasa’mızın ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün ilgili maddeleri gereğince, yaklaşık iki yıl önce, 12 Haziran 2009 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu milletvekilleri olarak vermiş olduğumuz Türkiye’de yerel basın ve medya kuruluşları ile bu kuruluşlarda çalışanların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla sunmuş olduğumuz Meclis araştırma önergesinin lehinde grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, hepimizin de yakından şahit olduğu ve bildiği gibi, yerel basın ve medya organları, yani yerelde çıkan gazete ve dergiler ile yerel televizyon ve radyoların hem ülkemizin gelişmesi hem demokratikleşmesi ve hem de yereldeki haberleri ulusal medyaya taşıma anlamında çok önemli kuruluşlardır. Ancak, ne yazık ki, yerelde birçok haberi gündeme taşıyan ve ulusal medya ve basına aracılık eden bu kuruluşlar ve bu kuruluşlarda çalışanlar ciddi anlamda sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin ilanının ardından, basın sektörü için 212 sayılı Kanun’da değişiklik yapılmasına ilişkin düzenlemeler bu sektörün dönüm noktası olmuş ve bu değişikliğin yapıldığı 10 Ocak tarihi de, yine hepimizin bildiği gibi, “Gazeteciler Günü” olarak adlandırılmış ve her yıl bugün basın günü olarak kutlanarak tüm kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Ancak, ne yazık ki, özellikle yerel basında çalışan gazeteci ve diğer çalışanlar, özellikle radyo çalışanları ve televizyon muhabirleri neredeyse her gün ölümle burun buruna haber peşinde koşan çok değerli emektarlardır. Nitekim, 2008 yılında 56, 2009 yılında 110, 2010 yılında da 52 gazeteci görevi başındayken öldürülmüştür ülkemizde. Şimdi, böyle sıkıntılı bir sektörde çalışan insanların sıkıntılarının çözümü, elbette ki herkesten önce bu yüce Meclisin görevidir.

Geçen ay içerisinde RTÜK Yasası’nda değişiklik yapılmasıyla ilgili görüşmeler sırasında, Meclisin 5 Ocak tarihli 47’nci Birleşiminde Sayın Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç’a sorulan soru üzerine, bugün ülkemizde televizyon kanalı olarak ulusal 24, bölgesel 15, yerel 210 televizyon kanalımızın olduğu, yine, ulusal 35, bölgesel 98, yerel ise 929 radyo kanalımızın bulunduğu bizzat kendi ağzından ifade edilmiştir.

Yine, yerel basın tarafından dile getirilen gazete ve dergi sayılarının ise resmî ilan verme hakkını kazanmış yaklaşık 1.300 yerel gazete, ama bu hakka sahip olmayanlarla beraber 1.700, son dönemde çıkan irili ufaklılarla 2 bine yakın da yerel gazete ve derginin olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Şimdi, bu gerek yerel medya gerekse basın organlarında çalışanların en azından yasal zorunluluk nedeniyle öngörülen rakamlar dikkate alındığında, nereden baksanız 20-25 bin kişiden aşağı olmadığını, dolaylı olarak, yani sigortasız çalıştırılan, kaçak çalıştırılan veya çalıştırıldığı beyan edilmeyen kişiler dikkate alındığında çok ciddi sayıda çalışanın bulunduğu birer organlar bunlar.

İşte, bugün Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, özellikle dört ay sonra yapılacak genel seçimler öncesinde ülkemizin her ilinde birçoğumuzun beraber çalışacağı bu yerel basın ve medya çalışanlarının sorunlarını dile getirelim ve yüce Meclisi bu çalışanların sorunlarının ve çalıştıkları gazete ve televizyon ya da radyoların sorunlarının çözümüne derman olacak düzenlemeleri araştıralım diye bu konuyu gündeme getirdik. En azından, önümüzdeki dört aylık süreçte düzenli bir çalışmayla bu sektörün sorunlarına çözüm bulmuş birer kişi olarak gittiğimizde bu insanlarla daha rahat çalışabilme imkânı bulabiliriz diye düşünüyoruz. Ancak inanıyorum ki biraz sonra iktidar partisi adına buraya gelecek arkadaşım, Meclis gündeminin çok yoğun olduğunu, dolayısıyla böyle bir konu için ayıracakları vaktin olmadığı gerekçesiyle bunun reddedilmesi gerektiğini ifade edecektir. Ama ben şunu size çok rahatlıkla söylüyorum ki bu çalışanların sorunlarından çok daha önemli olmayan, sadece iktidar partisinin hatta iktidar partisi yöneticilerinin sorunu olan birçok sorun bundan daha önemli görülerek bu Meclis gündemine çoğu kez getirildi ve getirilmeye de devam edilecektir. O nedenle bu konuya sağduyulu yaklaşıp, bir an önce böyle bir Meclis araştırma komisyonunun kurulması yönünde vicdanlarınıza danışmanızı en azından kendi adıma sizlere önermek istiyorum.

Tabii, bu sektörle ilgili birçok sorun olmakla birlikte, sektörün içindeki birçok insan tarafından dile getirilen temel sorunların başında yerel basın çalışanlarının gasbedilen yıpranma paylarının iade edilmesi gerekiyor. Bilindiği gibi daha önceki bir dönemde AKP Hükûmeti tarafından bu yerel basın çalışanlarının yıpranma payları kaldırılmıştı. Bunun mutlaka yeniden iade edilmesinde yarar görüyoruz.

Diğer taraftan, bu sektörde en önemli sıkıntılardan birisi kaynak sıkıntısıdır. Dolayısıyla, Basın İlan Kurumu hassas bir denetim yapamamakta ve sektörde haksız rekabete yol açmaktadır. Mutlaka bu kaynak sıkıntısının çözülmesi amacıyla belirli kriterler getirilmeli ve bu kriterlere uyanlar öncelikle desteklenerek Anadolu’da birçok yerel basın ve medyanın hiç olmazsa bu destekten yararlanması sağlanmalıdır.

Bir diğer önemli sorun: AKP hükûmetleri iş başına gelir gelmez kaldırılan basın kartı sahiplerinin bazı avantajları yeniden bu insanlara iade edilmelidir.

Bir başka konu, bir yerel gazete veya derginin eğer aynı bölgede birden fazla çalışan gazete veya dergi var ise resmî ilan verebilmesi için öngörülen şartların ağırlığıdır. Bu durumdaki bir gazete veya dergi son değişikliklerden sonra bugün en az 5 kişilik bir gazetecilik okulu mezunu çalışana sahip olma zorunluluğunda olacak, ayrıca, on sekiz ay süreyle düzenli olarak bu yayınını gerçekleştirmiş olması gerekiyor. Eğer bu on sekiz aylık yayın süresinde herhangi bir aksama görülmüş ise ilave bir on iki aylık daha deneme süresinden sonra, yani yaklaşık üç yıla varan bir yayın hayatından sonra resmî ilan alma hakkını kazanıyor ve bundan biraz ekonomik destek alabiliyor.

Bir başka konu, tabii, sadece gazeteler değil, radyo ve televizyonlarda çalışanların birçoğunun maalesef ağır Sosyal Güvenlik Kurumu ödemeleri nedeniyle kayıt dışı çalıştırılmasıdır. Bugünkü rakamlarla bir yerel basın ya da medya kuruluşu çalışanı başına bu şirketin sahibi aylık 312 TL sosyal güvenlik primi ödemesi yapmak zorundadır. Bunu bu şartlarda bugünün Türkiye’sinde ödeyebilecek şirket sayısının çok fazla olmadığını söylüyorum. Dolayısıyla, bu alanda da mutlaka bir desteklemenin yapılması gerekiyor.

Diğer taraftan, radyo ve televizyonlar bu resmî ilanlardan pay alamamakta, hatta İnternette resmî ilanların verilmeye başlamasından sonra verilen ilan ücretleri de, maalesef, bu ilanları veren gazeteler için tatmin edici bulunmamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Işık.

ALİM IŞIK (Devamla) – İlave var mı Sayın Başkanım?

BAŞKAN – Tamam…

ALİM IŞIK (Devamla) – Teşekkür ediyorum, önergemize desteğinizi bekliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergenin aleyhinde, Samsun Milletvekili Fatih Öztürk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurun.

FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin yerel basının sorunları ve yerel basında çalışanların sorunları ile alakalı vermiş olduğu bu araştırma, Meclis araştırma teklifinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle de Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Gerçi Alim Hocam baştan ne söyleyeceğimi belirtti ama ben yine de…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Orayı geçebilirsin, nasıl olsa biliyoruz.

FATİH ÖZTÜRK (Devamla) - … yine de konunun önemine binaen birtakım çalışmalarla alakalı bilgi vermek istiyorum çünkü konu çok önemli.

Bu konunun önemini Türkiye’de kavramış binlerce, on binlerce insan var, onların sorunlarının çözümü noktasında bir şeyler yapılması gerekiyor. Gerçi, keşke çok daha geniş zamanlı bir konu olsaydı, keşke Meclisin bu kadar yoğun gündemi olmamış olsaydı; iki aylık bir süresi var, bu süre içerisinde önemli çalışmalar gündemde olmamış olsaydı. Ama şunu özellikle belirteyim Sevgili Hocam: Bu konu önümüzdeki dönemde illaki bu Meclis gündemine gelmeli ve çözümü noktasında da bu çalışmaların desteklenmesi gerekir diye düşünüyorum.

Önemli bir konu diyorum, çünkü Türkiye’de 209 televizyon, 900’ü aşkın radyo ve başta Basın İlan Kurumundan almak üzere 1.292 tane yerel gazete var. Bu ne demektir? On binlerce insanın çalıştığı, on binlerce insanın istihdam edildiği, on binlerce insanın ekmek yediği çok önemli bir durum, bu konu o yüzden çok önemli. “Önemli” diyorum çünkü bu sektörün problemleri var, bu sektörün problemlerinin çözülmesi gerekiyor. “Önemli” diyorum, bu sektörün en önemli sorunlarından biri personel sıkıntısıdır çünkü ara eleman sıkıntısı üst seviyededir. Sayfa yapacak, mizanpaj yapacak, sekreteryasını yapacak insan problemi vardır. Kâğıt problemi var, baskı problemi var, matbaa problemi var, teknoloji problemi var çünkü yerel basın bugün ülkenin birçok şehrinde, ülkenin birçok ilçesinde, hatta beldesinde faaliyet gösteriyor. Kimisi haftalık, kimisi günlük, kimisi aylık olarak çalışıyor. Dolayısıyla bunların basımı, bunların yazımı o kadar kolay olmuyor çünkü ekonomik şartlar birçoğunun ana problemini oluşturuyor. Önemli görüyorum çünkü Basın İlan Kurumundan aldıkları ilanlarla ve piyasadan topladıkları ilanlarla hayatını devam ettirmeye gayret gösteriyorlar. Bu reklamlar onların hayatta kalmasına birçok kez yeterli olmuyor. Yine Türk demokrasisi için önemli bir kavram olarak görüyorum çünkü medya özgürlüğün, medya demokrasinin en önemli araçlarından biri. Yerel medyayı da genel medyadan ayıramayacağımıza göre, onun önemli bir parçası olduğuna göre yerel basının çok şiddetle ve önemli bir şekilde desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, özellikle bugün ülkemizde pek çok şehrin önüne çıkan bir medyası var. Özellikle İzmir, Bursa, Antalya, Trabzon, Samsun, Gaziantep gibi şehirlerimizde bu yerel medya çok güçlü; hatta bazı illerimizde on binin üzerine çıkan tirajları olan gazeteler var. Bu ne anlama geliyor? Bu şu anlama geliyor: O şehirlerin, o illerin, o ilçelerin kamuoyunu yönlendirmede, o şehirlerin problemlerinin çözümünde, o şehirlerin gündemini belirlemede yerel medya çok önemli bir faktör hâline geliyor. Yetmiyor, ortaya çıkarttıkları konular bazen Türkiye geneline taşınıyor. Bu konular Türkiye’nin sorunlarının bir parçası hâline geliyor. Bu sorunlar o şehirde yaşayan insanların bazen çözüm noktasında da önemli katkılar sağlıyor.

Yine, Basın İlan Kurumundan, değerli dostlar, 1.292 gazeteye destek sağlanıyor. Bütün gazeteler Basın İlan Kurumundan destek alamıyorlar çünkü personel problemi, tiraj problemi gibi problemler var. Bu konuya uymayan gazeteler bu destekten yararlanamıyorlar.

Yine, bizim iktidarımız döneminde, yerel basının güçlendirilmesiyle alakalı çalışmalar yapıldı. Bunlardan da bahsetmek istiyorum çünkü bu çalışmalar yerel basının bir nebze nefes almasını sağladı. Yeterli mi? Değil. Daha da önemli çalışmaların yapılması lazım.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, üç beş saniyenizi rica edeyim.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

D) Çeşitli İşler (Devam)

2.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden AGİT Parlamenter Asamblesi Başkanı Petros Efthymiou’ya Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, AGİT Parlamenter Asamblesi Başkanı Petros Efthymiou Genel Kurulumuzu teşrif etmişlerdir. Kendilerine “hoş geldiniz” diyorum. (Alkışlar)

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- (10/426) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN – Buyurun.

FATİH ÖZTÜRK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bu konuda önemli çalışmalar yapıldı. Özellikle 5187 sayılı Basın Kanunu’nda önemli çalışmalar yapıldı. İlk kez bölgesel, yerel ve de yaygın basın olmak üzere basın üçe ayrıldı. Bunun faydaları oldu. Niye faydaları oldu? Basın Kanunu’na aykırılık fiillerinde uygulanacak olan cezaların hakkaniyet ölçülerine uygunluğu sağlandı çünkü bu önemli bir konuydu. Türkiye’deki yerel medyada oluşabilecek olan cezai müeyyidelerin yüksek olması yerel medyanın tamamen kapanmasına vesile ve sebep oluyor idi, bu önemli bir çalışma oldu. Yine, Basın Kanunu’na aykırılık fiillerine uygulanan para cezalarında önemli ölçüde indirimlere gidildi, bu da çok önemli bir çalışmaydı.

Yine, arkadaşlar, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda 4964 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik sonucunda yerel gazetelerde yayınlanabilecek ihale ilanlarının bedelleri çok büyük oranda artırıldı. Bu da yerel basının maddi yönden güçlenmesine önemli katkı sağladı.

Yine, 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkilatına Dair Kanun’un 5’inci maddesinde değişiklik yapıldı. Bu değişiklikle de Anadolu gazeteciliğinin 1 olan üye sayısı 3’e çıkarıldı. Böylelikle de daha rahat problemlerini dile getirebilmelerine imkân sağlanmış oldu.

Değerli arkadaşlar, yine, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü yerel basının güçlenmesiyle alakalı önemli çalışmalar yapmakta. Medya eğitim seminerleri düzenleniyor. Bu seminerlerde, özellikle, haber, fotoğraf, sayfa düzeni, röportaj teknikleri gibi mesleki bilgileri artırıcı konular yanında medya alanındaki ulusal mevzuatımız, yasalarımız konu alınıyor; yerel basın bu şekilde desteklenmeye ve bilgilendirilmeye çalışılıyor.

Yine, Anadolu basınını özendirme yarışması düzenleniyor. Bu da çok önemli çünkü Anadolu basınında çıkan haberlerin, araştırmaların değerinin artırılması gerekiyor. Bu konuda özellikle altı branş teşvik ediliyor: Yerel haber, makale, yorum, fotoğraf, mizanpaj, araştırma ve röportaj olmak üzere. Buradaki yazılar, buradaki başarılar daha sonra genel basına yansıtılıyor. Bu yıl 25’incisi yapıldı.

Yine, yerel basınımızda sağlanan en büyük ayrıcalıklardan biri Anka Haber Ajansı üyeliğidir çünkü bu üyeler üyelik vasıtasıyla yerel basının haberlerini kendi bünyelerine katıyorlar, hem ekonomik olarak hem de kitlelere çabuk ulaştırma anlamında onlara büyük katkı sağlıyor.

Değerli arkadaşlar,  tabii, bu ve buna benzer çalışmalar hızla devam ediyor. Biz, yerel basının güçlendirilmesi, bölgelerde aktif hâle gelmesi taraftarıyız. Bu konudaki çalışmaları yeterli görmüyoruz, bu konudaki çalışmaların devam ettirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İnşallah, önümüzdeki günlerde rahat ortamlarda mutlaka ve mutlaka bu verilen olayın faaliyete geçirilmesi, hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bundan sonraki süreçte de desteklerimizin devam edeceğini söylüyoruz. Herkese, özellikle de basında emeği geçen bu konuda çalışan on binlerce arkadaşımıza teşekkür ediyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Grup önerisinin lehinde Ankara Milletvekili Sayın Yılmaz Ateş.

Sayın Ateş, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

YILMAZ ATEŞ (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, basın kurumlarını çalışanlarından, çalışanlarını da basın kurumlarından ayırma olanağımız yoktur. O nedenle, Milliyetçi Hareket Partisinin Türkiye’de yerel basın ve medya kuruluşlarının ve çalışanlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdiği araştırma önergesi, değerli arkadaşlar, bizim de Cumhuriyet Halk Partisi olarak ta 2009’un başında verdiğimiz ama bir türlü gündeme alınmayan bu önergenin de, değerli arkadaşlar, konuşulmasına olanak sağladığı için de teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, günümüzde yerel basının durumu içler acısı. Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün verilerine göre 2.381 günlük gazete, 215 televizyon kanalı ve 951 de radyo bulunmaktadır. Eğer ili, ilçeleri ve beldeleri de eklediğimiz zaman aşağı yukarı her yerleşim birimine bir gazete düşmektedir, her yerleşim birimine bir televizyon ve radyo düşmemektedir.

Bu yerel gazeteler, değerli arkadaşlar, ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan başlayarak günümüze kadar özellikle basın özgürlüğü, o yöre sorunlarının kamuoyuna yansıtılması ve demokrasi açısından en önemli bir işlev görmüşlerdir. Özellikle ulusal Kurtuluş Savaşı’ndaki rolleri nedeniyle de Mustafa Kemal Atatürk bu basın, yerel medya kuruluşları için “fazilet adalarıdır” ibaresini kullanmıştır.

Değerli arkadaşlar, bu yerel basınımızın teknik sorunları vardır, ekonomik sorunları vardır, eğitilmiş personel ihtiyacı vardır ama maalesef dokuz yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı döneminde geriye dönüp baktığımızda bu olanakların hiçbirisinin sağlanmadığını görmekteyiz. Örneğin, Deniz Feneri davasında bir numaralı sanık olan kişiye alınan zırhlı araç kadar bu yerel medyaya dönüp bu imkânlardan yararlandırılmamışlardır. Oysa Radyo Televizyon Üst Kurulunun çok büyük ekonomik olanakları vardır. Bu ekonomik olanaklarla Deniz Feneri sanıklarına zırhlı araç alacağınıza, yerel medyaya teknik araç ve yetişmiş personel konumunda bunu kullansanız çok daha doğru yaptığınız kanısındayız.

Değerli arkadaşlar, tabii, sadece, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı döneminde bu baskıya, sansüre uğrayan yerel medya değil. Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı döneminde, değerli arkadaşlar, dokuz yıllık iktidarınız döneminde 700 gazeteci hakkında dava açıldı, 48 gazeteci şu anda cezaevinde.

SIRRI SAKIK (Muş) – 54.

YILMAZ ATEŞ (Devamla) – 4 tane televizyon sahibi şu anda cezaevinde. İktidarınız döneminde 3 tane gazeteci faili meçhul cinayete gitti. Birisinin sorumlusunu tuttunuz, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı yaptınız, birisini cezaevindeyken, tutukluyken öldürdünüz, öldürüldü, hâlen failleri ortada, sorgulanmamaktadır.

Değerli arkadaşlar, iktidarınız döneminde basın üzerinde uygulanan yöntem tam bir zulümdür. Gazetecileri yalancı tanık ifadeleriyle, gizli tanık ifadeleriyle, telefon dinlemeleriyle tutup yıllarca yargılamadan cezaevine tıkıyorsunuz. Şimdi, bunun adına da basın özgürlüğü, Adalet ve Kalkınma Partisinin basından yana tavrı söyleniyor. Doğrusu iktidar partisinin sözcüsünü dinleyince, herhâlde, şimdi bu önergeyi kabul ederler, biz de basın üzerindeki bu sansürleri, bu ekonomik baskıyı hep birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak araştırırız diye düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu bizim söylediklerimizi “Siz zaten muhalefetsiniz, size yaranamıyoruz.” anlayışı içinde geçiştirebilirsiniz. Ama Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün, değerli arkadaşlar, yaptığı araştırmaya göre 2005 yılında 178 ülke içinde 98’inci sırada olan Türkiye, 2010’un son aylarında, yani 10’uncu ayında değerli arkadaşlar, aynı araştırmada 178 ülke arasında Etiyopya’dan önce 138’inci sırada yer aldı Türkiye. Şimdi, Avrupa Birliğine üyelik görüşmeleri sürdürülüyor, basınla ilgili çok güzel sözler söyleniyor, demokratik hak ve özgürlüklerle ilgili güzel sözler söyleniyor ama basın özgürlüğüne sıra gelince de, basın özgürlüğü maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı döneminde hep geriye gitmiştir.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu baskılar yalnız çalışanlara değil. Değerli arkadaşlar, beğenmediğiniz gazetenin köşe yazarlarını işten attırdınız. Önce, yayınını beğenmediğiniz gazetelere “Bu gazeteleri okumayın.” diye kendi örgütüne, kendi milletvekiline talimat vererek ambargo uygulayan tek başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Yani bir başbakan çıkacak ve diyecek ki kendi örgütüne: “Bu gazeteleri okumayın.” Peki, o gazeteleri siz okutmadınız, ne oldu? Yine yayınlarına devam ettiler. Ama bu sefer, beğenmediğiniz köşe yazarlarını, değerli arkadaşlar, baskı kurarak işten attırdınız. Bununla yetinmediniz, genel yayın müdürlerini değiştirttiniz. Bununla yetinmediniz değerli arkadaşlar, patronlarını değiştirdiniz. Şimdi bununla da yetinmiyorsunuz, bu gazete, bu medya grubunu, değerli arkadaşlar, sattırmaya kalkıyorsunuz. Satmadan önce ne yapıyorsunuz? Değerli arkadaşlar, bu televizyon ve gazetelerin toplam grup olarak satışa çıkarılmış değeri 1,5 milyar dolar, devri iktidarınızda kesilen cezaların toplamı 4,5 milyar dolar. Böyle bir basın özgürlüğü anlayışı olabilir mi? Böyle bir anlayış olabilir mi?

Muhalefet eden basına tavrınız bu. Peki, yandaş medyaya tavrınız ne? Değerli arkadaşlar, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumuna size yakın gazetecileri, yayıncıları almanızı bir anlamda anlayışla karşılayabiliriz ama size şakşakçılık yapanlara, yardakçılık yapanlara, bir başka gazetede, bir başka televizyon kanalında çalışanlara 10 bin liradan başlayarak 40 bin liraya kadar maaş ödemenin hangi akılla, hangi adalet anlayışıyla ilgisi olabilir? Şimdi, değerli arkadaşlar, bunları konuşmazsak neyi konuşacağız, bunlar araştırılmazsa ne araştırılacak?

Değerli arkadaşlar, bu gazetelere mal varlığının çok çok üzerinde, 3 katı ceza kesiyorsunuz. Peki, hazineye ait bankalardan aldığınız kredilerle yine hazineye geçmiş gazete ve televizyonları, Türkiye'nin 2’nci büyük yayın grubunu tutuyorsunuz, yandaş birine veriyorsunuz. TRT’nin yayınları, yandaşlığı yetmiyor, bunlara ek bir de yandaş gazete ve televizyon oluşturuyorsunuz. Ondan sonra da “Efendim, biz Avrupa birliğine üye olacağız. Türkiye’de ileri demokrasi uygulanıyor…”

Değerli arkadaşlar, ileri demokrasinizin ölçüsü cezaevine tıktığınız 50 tane gazetecidir. İleri demokrasinizin ibresi, ölçüsü 178 ülke arasında basın özgürlüğü kısıtlamaları konusunda 138’inci sıraya düşmenizdir.

Şimdi, gerçekten, değerli arkadaşlar, basın özgürlüğüne karşı düşmanca sindirme hareketleri olan bir iktidarın demokrasiden yana olması söz konusu değildir. Demokrasinin olmazsa olmaz kuralı önce basın özgürlüğüdür, önce düşünce özgürlüğünün ifade edilmesidir. Düşünce özgürlüğünün ifade edilmesine set çekeceksiniz, görüş açıklayan gazetecileri cezaevine tıkayacaksınız ve ondan sonra da “ileri demokrasi” diyeceksiniz.

Değerli arkadaşlar, bu ileri demokrasi tam bir zulmün adı olmuştur. O nedenle bu önergenin desteklenerek kabul edilmesinin ve Türkiye’de oynanan bu oyuncak demokrasi hikâyelerine bir son verilmesinin yararı olur, katkısı olur diye düşünüyorum.

Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ateş.

Grup önerisinin aleyhinde Kocaeli Milletvekili Sayın Azize Sibel Gönül.

Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Sözlerimin başında yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de yerel basın ve medya kuruluşlarının ve çalışanlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması teklif edilmiştir.

Bu noktada, dünyada ve ülkemizde her geçen gün büyüyen, gelişen ve farklılaşan medya ve iletişim sektörü, bu sektörün önemli bir bileşeni olan yerel basın ve yayın kuruluşlarının birtakım sorunları da beraberinde getirdiğini hep birlikte gözlemekteyiz. Yerel yayın yapan televizyon, radyo, gazete, dergi ve benzeri medya ve basın kuruluşları ile bu kuruluşlarda çalışan binlerce insanımızın sorunları tabii ki pek önemlidir, Meclisin gündeminde yer almalıdır ancak Meclisimizin seçim takviminden dolayı çalışma süresi tabii ki bellidir ve kamuoyunun önemli bir kesiminin heyecanla ve merakla beklediği, toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren kanunların bu süre içerisinde çıkması gerekliliği hepimizin malumu olduğundan, önümüzdeki dönemde bu araştırma komisyonunun çok daha detaylı ve aceleye gelmeden çalışabilmesi için bir sonraki dönemde görüşülmesinin daha uygun olacağını ve Milliyetçi Hareket Partisinin Grup önerisinin aleyhinde olduğumu belirterek sözlerime son vermek istiyorum.

Bu duygularla yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Gönül, teşekkür ederim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, karar yeter sayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – Tamam efendim.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı varadır, öneri kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş…

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Sayın Başkan, sahiden var mı? İnsaf edin! Nerede?

BAŞKAN – Sayın Özyürek, var efendim. Siz oradan oturduğunuz yerden bize… Lütfen istirham ederim… Bakınız, kâtip üyeler var.

MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) – Saydılar mı kâtip üyeler?

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Sayın Başkan, yok.

BAŞKAN – Öbür tarafta da 15 kişilik bir “evet” grubu var, arkadaşlar girdi çıktı; var yani.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

3.- (10/133) ile (10/381) esas numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu’nun, 01.02.2011 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul’un onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                  Muharrem İnce

                                                                                                                                                        Yalova

                                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri

Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan (Muhtarların Sorunları); (10/133) ile (10/381) esas numaralı Meclis Araştırma Önergelerinin görüşmesinin, Genel Kurul’un, 01.02.2011 Salı günlü birleşiminde birleştirilerek birlikte yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Grup önerisinin lehinde Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu.

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, size birkaç rakam vereceğim. 2002’de 120 lira maaş veriliyordu, 90 lira BAĞ-KUR primi ödüyordu muhtarlar -minimum primden bahsediyorum, minimum 90 lira- 30 lira muhtara kalıyordu. Sene 2011, 360 lira veriyorsunuz 260 lira da minimum, asgari BAĞ-KUR primi –minimumdan bahsediyorum- 100 lira… Yani dokuz yılda muhtarlara verdiğiniz para 70 lira. Bir kere bunun altını çizelim. Bir daha söyleyeyim mi? 120 liraydı 90 lira… 30 liraydı 2002’de verdiğiniz net asgari ücret, düşünce asgari primi; şimdi de 100 lira. Demek ki dokuz yılda muhtarlara verdiğiniz para 70 lira. Bir kere bunu bilin.

Şimdi size ben bir Meclis tutanağı okuyacağım: “Meclisi saygıyla selamlıyorum. Muhtarlarımızın sorunlarını anlatmak için huzurlarınıza geldim ancak takdir edersiniz ki yalnız, muhtarlarımızın değil, toplumumuzun önemli bir kısmının sorunları vardır… Değerli milletvekilleri, 52 bin köy muhtarı, mahalle muhtarı vardır. Muhtarlarımız için 1924’te yasa çıkarılmıştır… 120 lira maaş veriyorsunuz, 90 lira prim alıyorsunuz.” Bunu söylüyor Meclis tutanakları ve sonunda ne diyor biliyor musunuz? En son, geliyor:  “Netice olarak, Türkiye seçim atmosferine girmiştir. İktidar partilerine mensup siz değerli arkadaşlara seslenmek istiyorum: Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Anavatan Partisi olarak…” Şimdi, tarih vereceğim. “…üç yıllık icraatınızda mahalle ve köylerde siyaset yapamaz hâle geldiniz. Son derece işiniz zorlaşmıştır. Çünkü halkla bütünleşmediniz ve muhtarlara hiçbir şey vermediniz. Seçimlerden önce muhtarlarımızın yüzünü güldürecek düzenlemeler yapmadınız. Mahallelere girmeniz mümkün değil, köylere girmeniz mümkün değil.” Tarih 18 Haziran 2002, Faruk Çelik Bey bunu söyleyen. Daha sonra dokuz yıl da iktidar partisinin grup başkan vekilliğini yaptı bunu söyleyen kişi. O gün diyor ki MHP’ye, DSP’ye: “Siz köylere giremezsiniz, muhtarlara hiçbir şey yapmadınız.” Tutanaklardan okuyorum, bir.

İki: Yine bir tutanak, tutanakla konuşuyorum: “Biraz önce Sayın Aslanoğlu’nun ifade ettiği gibi, muhtarlarımız Türk yönetim yapısında çok önemli bir konuma sahiptir. Âdeta devletimizin vatandaşa dönük en uçtaki hizmet erleridir. Bilindiği gibi, mevzuatımızda muhtarlar bir yönüyle sanki tek başına bir devlet dairesiyken, öbür yönüyle de genel seçimle iş başına gelen ve getirilen ilk demokratik kademedir. ‘Bir devlet dairesi gibi’ tabirini kullandım, çünkü muhtar bütçe yapmak, adına ‘salma’ denilen her çeşit vergiyi toplamak, ayrıca bir nevi kolluk gücü olan bekçi ve korucu istihdam etmek, evlendirme, doğum, ölüm, askerlik işlerini yapmak gibi devletin en temel fonksiyonunu tek başına yürütmektedir.

Değerli arkadaşlarım, velhasıl yukarıda ifade ettiğim sözün altını yeniden çizerek konuşmama devam etmek istiyorum. Muhtarlar Türk yönetim yapısının kilit noktasındaki kişilerdir.

Sayın Aslanoğlu’na, gündem dışı konuşmasıyla, uzun süredir çalıştığımız, Bakanlar Kurulu olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk etmeye karar verdiğimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmek ve intikal etmek üzere olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı Taslağı’nın genel yaklaşımı bağlamında muhtarlarla ilgili olarak da açıklama yapma fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum.” Tarih, 5 Kasım 2003, Devlet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin.

Hâlâ gelecek.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Siz engellediniz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Hâlâ gelecek. 5 Kasım 2003, hâlâ gelecek. Bu okuduğum, demin okuduğum 18 Haziran 2002’ydi. Diyor ki MHP’ye, DSP’ye ve Anavatan’a: “Halkın içine giremeyeceksiniz. Muhtarlara ne yaptınız? Yüzünüz mü var?” Burada.

Yine başka bir tutanak. Ben tutanaktan konuşuyorum.

“Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; arkadaşlarımızın muhtarlarla ilgili teklifi üzerine müsaadenizle birkaç söz söylemek istiyorum. Bu vesileyle hepinize en derin şükranlarımı sunarım.

Muhtarlarımızın durumu, gerçekten, şu anda almış oldukları maaşa baktığımızda hiçte uygun olan bir maaş, bunun düzeltilmesi gerekir. Bizim Hükûmet olarak bu konuda iki hazırlığımız olduğunu bildirmek istiyorum. Öncelikle, şu anda muhtar aylıkları, 1977 ve 2108 sayılı Kanun’a göre yapılıyor. Gerek görüldüğünde, Maliye Bakanlığı, İçişleri’nin görüşünü almak suretiyle maaşı 1 kat artırabilir. Ancak biz burada aramızda görüştük, yeni bir düzenleme yapılmasına Bakanlar Kurulunda karar verdik. Sayın Başbakanımızın talimatıyla İçişleri Bakanlığı olarak biz bu konuyu değiştirecek, muhtar maaşlarını yükseltecek yeni bir düzenlemeyi huzurlarınıza getireceğiz.” Ancak burada… “Muhtar maaşlarını hemen…” diyor. Tarih 22/3/2005, İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu.

Değerli arkadaşlarım, işte, size, sizin üç bakanınızın yaklaşık on bir yıldır, dokuz yıldır verdiği cevapları okudum. Artık kandırmayın insanları.

Geçen dönem, muhtarların sosyal ve ekonomik durumunu görüşmek üzere verdiğim bir kanun teklifini Meclis iradesi kabul etmesine rağmen, kanunu getirmediniz, bilerek getirmediniz, birbirimizi kandırmayalım.

Buyurun, kim istiyorsa vereyim -şimdi, yeni moda bunlar- diyorsunuz ki: “Efendim, Köy Kanunu’nu hazırlıyoruz, Köy Kanunu’nda getireceğiz.” Ne zamandan beri? Son bir yıldır. Artık, kimseyi kandırmayalım.

Ey muhtarlar, sizlere sesleniyorum, sizler de kanmayın. Dokuz yıldır -ben burada okudum- söyledikleri bu. 30 liraydı 2002’de size kalan para, şimdi 100 lira. Takdir sizin. Elinizi vicdanınıza koyun. Kim yalan söylüyor? Kim getirmiyor?

Tutanaklar burada. Ya tutanakları inkâr etmeyin yahut da verdiğiniz sözü yerine getirin. Ama siz haklısınız, muhtarlar, hep bir şekilde, her nedense kendi onur ve kendi gururlarına düşkün olmuyorlar. Söyleye söyleye, dokuz yıldır söylemenize rağmen çıkıp da “Bizim hakkımız, hukukumuz.” demiyorlar. Siz de haklısınız bu konuda çünkü nasılsa vermiyorsunuz, vermezseniz kimse de size bir şey söylemiyor yani bu konuda da muhtarlara iki çift lafım var: Kendi çoluk çocuğunun geleceğini, ekonomik olarak verdiği kendi emeğinin hakkını eğer birisi masaya vurup alamıyorsa… Ama biz sonuna kadar burada masaya vuracağız.

Sözlerinizi yerine getirin. Size üç tane daha, on üç tane de okurum yani geçen dönemden beri burada yaptığınız tüm konuşmalar var, verdiğiniz sözler var, bunların hepsi Meclis tutanaklarından. Bir değil on üç tutanak okurum, hepsinde “Getirdik, geliyoruz, geliyoruz, geliyoruz…” Muhtarlar, sizi aldatıyorlar.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Grup önerisinin aleyhinde Muş Milletvekili Sayın Nuri Yaman.

Buyurun efendim.

M. NURİ YAMAN (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evvela bir konuya açıklık getirmek istiyorum.

Yıllarca, bulunduğum ilçelerde mülki idare amiri olarak muhtarlarla iç içe yaşamış ve onların sorunlarını yakından bilen bir kişi olarak buradan, böyle bir önerinin aleyhinde söz söyleme yetkisini ve haddini kendimde bulamıyorum. Evvela, bütün muhtarlara şuradan seslenmek istiyorum ki bu İç Tüzük gereği grup adına söz alma sırasının ancak aleyhte söz almadan kaynaklandığından dolayı sizin önemli bir sorununuzda aleyhte söz aldım. O nedenle, öncelikle sizlerden özür diliyorum. Bu benim iradem dışında gelişen bir durum ancak sizlerin sorunlarını bire bir yaşayan kişi olarak dilimin döndüğü ve aklımın yettiği kadar ben de diğer hatipler gibi dile getireceğim.

Cumhuriyetle yaşıt olan bir anayasal kuruluş olarak Anayasa’nın 127’nci maddesinde yer almanıza rağmen, ne yazık ki cumhuriyetin bu seksen altı yılı içinde sizlere verilmesi gereken değerin verilmediğini, hâlen cumhuriyet Türkiye'sinde sizin önemsenmediğinizi görmekten de büyük bir üzüntü duyuyorum. Biliyorsunuz, cumhuriyet kurulduğunda demokrasinin gelişmesi, yerel yönetimlerde demokrasi kültürünün ve bu demokratik rejimin gelişmesinde anayasal kurum olarak 18 Mart 1924 yılında 442 sayılı Köy Kanunu çıkarıldı. O zaman dahi mükemmel olan o Köy Kanunu’yla o tarihlerden bu yana görev alan muhtarların neler yaptığını siz değerli milletvekilleriyle beraber hepimiz Anadolu’nun her tarafında görüyoruz. Deyim yerindeyse doğumdan ölüme kadar bütün köy ve mahallelerdeki yerleşim yerlerinde muhtarlara hem kendi kanunlarının hem de bu kanunların dışındaki yönetimle ilgili tüm yasalar, tüm kanunlar çeşitli görevler vermişlerdir ve hiçbir muhtar ve ihtiyar heyeti de bu verilen görevleri hiçbir şekilde aksatmamak üzere de “yapmayız” demediler ve bugüne kadar geldiler ama biz ne yaptık? Biz, o muhtarların bu başarılı çalışmalarına rağmen, hâlâ onları BAĞ-KUR primlerini ödemeye muhtaç duruma getirecek bir konuma getirdik. 2010 yılında ödediğimiz 310 lirayla muhtarlarımız nasıl ki o primlerini dahi ödeyemiyorlarsa bugün çıkarttığınız 360 lirayla da yine bu primleri ödemeleri mümkün değil. Bakın, Anayasa’nın 127’nci maddesi ne diyor bu kamu tüzel kişiliğiyle ilgili olarak, görevleriyle ilgili olarak düzenlemede:

“Mahallî idareler

MADDE 127- Mahallî idareler; il, belediye veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.” diyor. Yani anayasal bir kuruluşa bizim verdiğimiz görevlere, verdiğimiz işlevlere rağmen, verdiğimiz değer bu ağırlıkta değil.

Bugün ülkemizde yaklaşık olarak köylerimizle, mezralarımızla beraber  53 binin üzerinde köy tüzel kişiliği ve mahalle tüzel kişiliği olarak hâlen görev yapıyor bu arkadaşlarımız. Bunun 16 bini mahalle, 37 bini de köy muhtarları ve bunların maaşlarının düzenlenmesine ilişkin 2108 Sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Kanunu’nda da en düşük bir göstergeyle, 3 bin göstergeyle, ancak 2011 yılı için 360 lirayı öngörmüşüz. Bunun, gerçekten muhtarlara verdiğimiz önemi ne kadar yerine getirdiğini sizin vicdanlarınıza sesleniyorum.

Bu Meclis, hem 22’nci Dönemde hem de 23’üncü Dönemde -Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının sitesine girerseniz- her iki yılda da dokuzar tane, muhtarların ve köy tüzel kişiliklerinin durumlarını düzeltmeyle ilgili yasa teklifi vermiş sayın milletvekilleri. Yine, her iki dönemde de yine onlarca araştırma önergeleriyle, muhtarların bu sorunlarının çözümüne gerekli katkının sağlanmasını istemiştir. Ama ne yazık ki bu konuda konuşan tüm iktidar milletvekilleri, sanki geçmiş dönemde muhtarlarla ilgili bir düzenleme yapılmamış, sanki muhtarlar bu Meclisin gündemine taşınmamış gibi, zaman darlığından, seçimlerin yaklaşmasından dolayı da öyle sanıyorum ki bu önergeye de yine çoğunluğun o mutlak hâkimiyetiyle herhâlde olumsuz oy verecekler ama buradan, benden önce seslenen Değerli Hatip gibi ben de muhtarlara sesleniyorum:

Sevgili muhtarlar, siz, örgütlü durumunuzla, dernek ve federasyonlara kadar örgütlendiğiniz hâlde, AKP’ye, bu seçimlerde ve geçmiş seçimlerde neden gerekli olan dersi vermiyorsunuz? Bunlarla ilgili muhalefetin verdiği bir sürü yasa teklifini, bu mutlak çoğunluklarına dayanan el kaldırıp indirmeleriyle reddetmelerine karşı, ne olur gelin, bu defa, bunlara bir kırmızı kart gösterin. Ama yine bu kırmızı kartı gösteremeyeceğinize eminim. Çünkü sizlerin içinden gelen bir kişi olarak biliyorum ki, bu İktidar öyle politize oldu ki artık size gelen bütün devlet dairelerindeki bütün çalışanlar, köylerinizle ilgili işlemleri yaparken -üzülerek belirtiyorum, benim mülki idare amiri meslektaşlarım dâhil- gerek KÖYDES toplantılarında ve KÖYDES seçimlerinde gerekse Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayla ilgili bütün işlemlerde -siz orada üye olmanıza rağmen- hep sizi iktidar partisine yakın tavırlar içine sokmak suretiyle sizi de kendileri gibi politize ettiler. Siz anayasal bir kuruluşsunuz. Siz iktidara bu kadar bağımlı olmak zorunda değilsiniz. Gelin, bu defa bu seçimlerde, lütfen, cumhuriyet tarihi kadar etkili olan bu konumunuza uygun, onurlu bir tavır gösterin.

Bakın, sizin örgütlü topluluğunuz olan Türkiye Muhtarlar Federasyonunun bize ve sanıyorum, diğer muhalefet milletvekillerine de gönderdiği fakslar var. Size yakın olan, beni tanıyan arkadaşların da almış oldukları bu fakslarda, gönderdiğiniz fakslarda 36 tane çok haklı olduğunuz konunun net ve açık olarak iktidar milletvekillerine de bildirildiğini biliyorum. Bunlar yapılmayacak şeyler değil.

Evvela, sizin maaşlarınızın… 2108 sayılı Yasa’da öngörülen 3 bin rakamını 11 bin rakamına çıkarmakla, sizin asgari ücretin üzerinde bir ücret almanızın sağlanması mümkündür. Bu, isteklerinizin başında geliyor.

Yine, bürolarınızın masrafları da sizin sırtınızdan çıkıyor. Her ne kadar mahalle muhtarlarıyla ilgili olarak bazı belediyelerimiz büro masraflarını, elektrik, telefon gibi masrafları kendi imkânlarıyla karşılıyorlarsa da köyler için böyle bir imkân yok. Hiç olmazsa bu büro masraflarını il özel idarelerinin karşılaması lazım.

Yine, sizin köy tüzel kişiliğinizin hudutları içinde bulunan hazineye ait araziler, taş ocakları, kum ocaklarıyla ilgili, özel idarenin ihaleyle verdiği bu gibi hizmetlerden, konulacak olan bir yüzde oranında, sizlere muhakkak bir ödeneğin aktarılması gerekir. Bunun yanında, siz, devlet memuru gibi yargılanmanıza ve cezanızı da devlet memuru olarak almanıza rağmen, ne silah ruhsatı harcında devlet memurlarına sağlanan imkânlardan yararlanıyorsunuz ve ne de diğer birtakım harçların…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yaman.

M. NURİ YAMAN (Devamla) – Bir selamlamam için müsaade eder misiniz?

BAŞKAN – Yok, usulü belirledik. Beni bağışlayın.

M. NURİ YAMAN (Devamla) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Grup önerisinin lehinde Bursa Milletvekili Sayın İsmet Büyükataman, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; köy ve mahalle muhtarlarımızın sorunlarının araştırılması için verilen önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizde hâlen 13.148’i köy ve 17.805’i mahalle olmak üzere, bilindiği gibi, toplam 52.953 muhtar görev yapmaktadır.

Mahalle ve köyler yerel yönetimlerin ilk basamağıdır. Mahallenin ve köyün sorunları öncelikle muhtardan sorulmaktadır. Muhtar, merkezî yönetimle ilişkileri tanzim eden kişidir.

Ülkemizdeki muhtarların büyük bir çoğunluğu sağlıklı ve donanımlı bir hizmet binasından yoksun olarak hizmet vermeye çalışmaktadır. Muhtarlar, bilgisayar ve belgegeçer gibi çağın önemli bilişim ve iletişim araçlarından mahrum olmalarının yanında, kırtasiye masraflarını dahi karşılamak zorunda bırakılmışlardır. Herhangi bir sosyal güvenlik kapsamında olmayan sayın muhtarlarımız zorunlu olarak BAĞ-KUR kapsamına alınmışlardır. Muhtarlarımız, eğer muhtarlık giderleri varsa bu masrafları -bilindiği gibi- valilikler tarafından belirlenen sabit ücretlerle karşılamaktadırlar.

Muhtarlarımız, mahallenin en büyük mülki amiri olup kamu hizmeti vermektedirler. Buna karşılık devletten yaklaşık 370 lira ödenek alıyorlar. BAĞ-KUR, elektrik, su, ısınma, telefon ve diğer giderlerini bu ödenek ve alınan mühür ücretlerinden karşılamaktadırlar. 35.148 köy muhtarımız mühür ücreti almamaktadır. 17.805 mahalle muhtarımızın almış oldukları mühür ücretleri mahallenin nüfus yoğunluğuna göre değişmekte olup mühür ücretini hiç almayan mahalle muhtarlarının sayısı da oldukça fazladır. Dolayısıyla, köy ve mahalle muhtarları BAĞ-KUR primlerini dahi ödemekte zorluk çekmekte ve hatta birçoğu ne yazık ki ödeyememektedirler.

Saygıdeğer milletvekilleri, hem yerel demokrasinin daha etkili, verimli, kaliteli yapılması ve yerel demokrasinin sağlıklı işlemesi hem de toplumsal ilişkileri daha ileri düzeylere götürebilmesi bakımından mahallelerden çok geniş ölçüde yararlanmamız mümkünken maalesef bu konuda başarılı olduğumuz söylenemez. Mahalle kurulmasında en az ve en çok hane sayısı  veya nüfus miktarı yasalarla belirlenmediğinden 50-60 hanelilerin yanında 5-6 bin haneyi kapsayan mahalle muhtarlıkları da vardır. Bu durum hizmetlerin yürütülmesinde olumsuz etkilere neden olmaktadır.

Organları seçimle gelen mahalle muhtarlığının temsilcilik görevinin yasalarda yer almamış olması, mahalle düzeyinde yürütülen veya aksayan hizmetlerin genel ve yerel yönetimlerden istenmesinde aksaklık oluşturmakta ve bunun sonucunda mahalle halkının iş birliği ve desteği istenen ölçüde sağlanamamaktadır yani temsilci niteliği yasalarla belirlenmiş değildir.

Mahalle muhtarlarının çoğunun bir bürosunun bile olmaması önemli hizmet aksamalarına ne yazık ki neden olmaktadır. Muhtarların ücretleri yetersizdir.

Mahalle, merkez yönetimi ile yerel yönetimlerin yardımcısı olan bir kuruluş olarak benimsenmelidir.

Mahallenin boyutları en az 400, en çok 2 bin hane olarak belirlenmelidir.

Özetle, yerel yönetimde görev yapan birçok kişinin önemser göründüğü mahalle kurumu ve başındaki yönetici sıfatındaki muhtarlar, kimi olumsuzluklar ile baş etmeye çalışırken aynı zamanda üzerine düşen görevleri yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Muhtarların yetkileri yasal olarak yeniden düzenlenmeli, muhtarın yetki karmaşası sorunu süratle çözülmelidir.

İlin bütçe gelirinin büyük bir kısmı İller Bankası tarafından nüfusa göre verilmekte fakat hizmet aktarımı sırasında siyasi nedenlere dayalı kısıtlama ya da hizmet akışı sağlandığı hepimizce bilinmektedir.

Mahalle meclisi tarafından mahalle konularıyla ilgili olarak çalışma grupları, komisyonlar oluşturulmalıdır. Örneğin gençlik, spor, kültür, sanat, eğitim, çevre, temizlik, sağlık, sosyal yardım gibi konularda oluşturulacak olan komisyonlara bireylerin yanında kentteki sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin de isteyenlerinin katılması sağlanmalıdır.

Muhtarlık bürosu, belediyenin mahalle düzeyindeki halkla ilişkiler, temizlik, bakım-onarım, park-bahçe, zabıta, belki sağlık ocağı gibi birimlerinin ihtiyacı olan bir mahallî hizmet ve kültür merkezi ya da benzer isimli bir yapı hâline getirilmelidir.

Muhtarlara mahallenin temsilcisi olarak mahalle meclisinin kararlarını, mahalle halkının dilek ve şikâyetlerini belediyeye iletme, belediye meclisi toplantılarına katılma veya belli bir yöntemle meclis üyesi olma imkânı sağlanmalıdır.

Muhtarların belediye meclisi toplantılarına katılması, mecliste görüş bildirme, soru sorma ve belediyeden mahalleyle ilgili karar ve işlemlere ilişkin bilgi ve belge isteme yetkisi tanınması durumunda daha etkili bir konuma gelmeleri mümkün olacaktır. Yılda birkaç kez muhtarlarla belediye başkanının başkanlığında toplantı yapılması zorunlu olmalıdır. Belediye binalarında muhtarların çalışması için ortak bir mekân ve sekreterya oluşturulmalıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Meclise geldiğimiz günden bu yana, muhtarlarımızın sorunlarını anlatmaya çalıştık. Gerek soru önergelerimizle gerek kanun tekliflerimizle bu konuya dikkatleri çekme gayreti içerisinde bulunduk. Ancak ne yazık ki bu hususta şu ana kadar olumlu bir mesafe kat edilmediğine de şahit olmanın üzüntüsünü burada ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; geçtiğimiz cuma günü Milliyetçi Hareket Partisi olarak açıkladığımız partimizin seçim beyannamesinde köy ve mahalle muhtarlarıyla ihtiyar heyeti üyelerine yapacaklarımızı şu şekilde özetlemiştik: Bize göre, köy ve mahalle muhtarlarının hâlen 370 lira olan maaşları, yerleşim biriminin idari yapısı ve nüfusu gibi kriterler dikkate alınmak suretiyle en az asgari ücret tutarına yükseltilmelidir. Köy ve mahalle ihtiyar heyeti üyelerine her ay 150 lira hakkıhuzur ücreti ödenmelidir.

Bu vesileyle, sözlerime burada son verirken, bu araştırma önergesine katkı vereceğimizi ifade ediyor, yüce heyetinizi bir kez daha en derin saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Büyükataman.

Grup önerisinin aleyhinde Karaman Milletvekili Sayın Lutfi Elvan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

LUTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğal olarak, muhtarlarımızdan bahsettiğimiz zaman, ilk aklımıza gelen köylerimiz. Bildiğiniz gibi köylerimiz ise yerel yönetim birimlerimizin en küçüğü. Hükûmetimiz özellikle son beş, altı yılda yerel yönetimler alanında çok önemli reformlar gerçekleştirdi ve bu reformlara yönelik tasarıları biz bu Mecliste onayladık. İl Özel İdaresi Kanunu’nu yeniledik, ki İl Özel İdaresi Kanunu 1913 yılından kalma bir kanundu, cumhuriyetimizin kuruluşundan önce olan bir kanundu; daha sonra Belediyeler Kanunu, Büyükşehir Belediyeler Kanunu; yine, yerel yönetimlerin gelirlerini artırıcı düzenlememiz. Bunların tamamı yerel yönetimler kapsamında, reformu kapsamında düşünülmesi gereken, telakki edilmesi gereken hususlar ama bunların bir son ayağı var ki o da en az bunlar kadar önemli, o da biliyorsunuz Köy Kanunu. Köy Kanunu’yla ilgili İçişleri Bakanlığımız gerekli çalışmaları yaptı ve önemli bir düzenleme getiriyoruz çünkü bu kanun da cumhuriyetimizin kuruluşundan hemen sonra yasalaşmış olan bir kanun. Günün koşullarına, çağın gereklerine uygun hâle getirebilmek için gerekli çalışmalar Bakanlığımız tarafından yürütülmüştür ve bu Kanun tasarısı da Başbakanlığa sunulmuştur.

Bu tasarıyla özellikle köylerimizin yaşanabilir, çok daha çağdaş, gelişmiş ülke standartlarında köylere dönüşebilmesi için gereken ne varsa yapılacaktır. Elbette eksikliklerimiz var, bu eksiklikler tamamlanacaktır. Örneğin, hayvancılık alanlarının belirlenmesi, yerleşim alanlarının belirlenmesi, toplu hayvancılık veya tarım yapılabilecek alanların belirlenmesi, rekreasyon alanlarının belirlenmesi, sosyal donatıların nerelerde ve nasıl yapılacağının belirlenmesi tamamıyla Köy Kanunu kapsamında yer alacak olan hususlarımızdır.

Tabii ki bizim dönemimizde, değerli arkadaşlar, yerel yönetimlere çok önemli yetkiler verdik. Bu yetkileri verirken bizim temel yaklaşımımız, temel ilkemiz “supsidiyarite ilkesi” dediğimiz yani bir anlamda sorun neredeyse, o soruna en yakın yerleşim biriminden o sorunun çözülmesi anlayışını harekete geçirmek istedik ve bu yönde çok büyük çaba sarf ediyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Muhtarlara gel, muhtarlara…

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Muhtarlara da geleceğim efendim.

Tabii ki köylerimizin sıkıntılarını gidermek amacıyla özellikle KÖYDES programını başlattık. KÖYDES programı çerçevesinde içme suyu, sulama, yol, kanalizasyonuna varıncaya kadar birçok alanda çok önemli yatırımlar gerçekleştirdik. Muhtarlarımızın önemli sorunlarını büyük ölçüde giderdik, köylülerimizin önemli ölçüde sorunlarını giderdik. Ha, sorunumuz yok mu? Elbette var ama bu sorunları yine çözmeye devam edeceğiz.

Evet, “Muhtarlarımıza gel.” şeklinde bir ifade oldu, muhtarlarımıza elbette geleceğim. En küçük yerleşim yeri temsilcimiz biliyorsunuz muhtarlar. Kendi isteğiyle aday olan ve o yöresine, köyüne hizmet etmek isteyen insanlardan oluşan bir grup muhtarlarımız. Muhtarlarımız, 2002 yılında, çok değerli arkadaşlar, sadece 97,4 Türk lirası ücret alıyorlardı, aylık alıyorlardı, 97 lira. Bugün bir muhtarımız 369 lira maaş almaktadır. Yani 97 liradan 369 liraya ulaşmıştır.

Evet, CHP milletvekilimizin gündeme getirdiği bir husus vardı, o hususa açıklık getirmek istiyorum. Neydi o husus? 360 lira muhtarımızın maaşının olduğu, 260 lira da BAĞ-KUR için ödeme yaptığı şeklindeydi. Şunu hatırlatmak isterim: Muhtarlarımızın aşağı yukarı yüzde 80’i köylerde yaşıyorlar yani köy muhtarlarımız, 35-36 bin köy muhtarımız var. Bu muhtarlarımızın tamamı ayda sadece 160 lira ödüyorlar değerli arkadaşlar, 260 lira değil, buna açıklık getirmem gerekiyor. 260 lira ne zaman ödüyor? Eğer bir muhtar, kentte yaşayan bir muhtar kendisi esnaf ise, esnaf olarak bildirimde bulunmuş ise o zaman 260 Türk lirası ödeme yapıyor. Yani muhtarlarımızın önemli bir kısmı, yani yüzde 80-85’i şu anda BAĞ-KUR primi olarak ayda sadece 160 Türk lirası ödemektedirler, 260 Türk lirası değil ama kent merkezlerinde yaşayanlar, ilçe merkezlerinde yaşayanlar, yani mahalle muhtarlarımız, evet, kendilerini esnaf olarak beyan etmiş iseler 260 Türk lirası ödüyorlar.

Muhtarlarımızın ücretlerindeki artışa gelince, bizim iktidarımız döneminde yüzde 279’luk bir ücret artışı söz konusu olmuş, yüzde 279. Peki, TÜFE’deki artış ne kadar? Buna bakacak olursak, TÜFE’deki artış ise sadece yüzde 117.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hepsi 100 lira, 100 lirayı konuşuyoruz. Lutfi Bey, 100 lirayı konuşuyoruz.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Yani biz yüzde 150’nin üzerinde bir artış sağlamışız, muhtarlarımıza artış sağlamışız.

BAĞ-KUR ödemelerine gelince… Biraz önce bahsettim, sadece 160 lira ödediğini belirttim, özellikle köyde yaşayan köy muhtarlarımızın 160 lira ödediğini ama bir kıyaslama yapmak gerekirse onun da kıyasını yapalım: 2002 yılında bir muhtarımız 88 ekmek alabilirken bugün bir muhtarımız aşağı yukarı 180 ekmek alabilmektedir, 2 katından daha fazladır.

ŞENOL BAL (İzmir) – Ayıp, ayıp, şu örneğe bak!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bu yeterli midir?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hepsi 100 lira Lutfi Bey, 100 lira…

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Elbette yeterli değildir ama şunu söyleyeyim, Köy Kanunu’muzla özellikle muhtarlarımızın özlük hakları önemli ölçüde iyileştirilecektir.

Şimdi, MHP kanadından bir ses duydum, bence siz hiç konuşmasanız daha iyi olur çünkü sizin döneminiz gerçekten çok karanlık. Yani düşünebiliyor musunuz arkadaşlar -o zaman söyleyeyim, madem istediniz, söyleyeyim- 1999 yılında bir muhtarın maaşı ne kadardı biliyor musunuz, bileniniz var mı? Sadece 29 Türk lirası değerli arkadaşlar, 29 Türk lirası.

ŞENOL BAL (İzmir) – Yan ödemeleri vardı.

OKTAY VURAL (İzmir) – Bilmezsin ki sen o zamanları, ne bilirsin!

LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bugün bir muhtarımız 369 Türk lirası maaş alıyor. Köy Kanunu’yla birlikte muhtarlarımızın hem özlük haklarının iyileştirilmesi hem de köylerimizin çok daha yaşanabilir, çok daha düzenli bir hâle gelebilmesi için gerekli altyapı oluşturulacaktır, bu konuda hiç kimsenin tereddüdü olmasın. Biraz önce söyledim, özellikle yerel yönetimler reformu alanında eksik kalan tek ayağımız Köy Kanunu’dur, bu Kanun’u da elbette çıkaracağız. Ancak, tabii, seçim öncesi mi olur, sonrası mı olur, o konuda bir şey söyleyemeyeceğim. Meclis gündemimiz oldukça yoğun, bunun da hepimizin farkında olması gerekir diye düşünüyorum.

Ben çok daha fazla uzatmak istemiyorum ama…

HÜSEYİN YILDIZ  (Antalya) – İsabetli olur, isabetli, boş konuşuyorsun çünkü.

LUTFİ ELVAN (Devamla) – …hem köy muhtarlarımızın hem köyde yaşayan vatandaşlarımızın çağdaş, yaşanabilir bir yerleşim merkezinde yaşaması onların en doğal hakkı ve biz bunun için ne gerekiyorsa yapacağız, bu yönde çok ciddi adımlar attık bugüne kadar, bundan sonra da atmaya devam edeceğiz diyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım.

Buyurun.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler (Devam)

6.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, (2/233) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/248)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

24.04.2008 Tarihinde “5442 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 2 nci maddesi (D) fıkrasına (3) numaralı bendine eklenmesi” ile ilgili vermiş olduğum Kanun Teklifimin İç Tüzüğün 37. maddesi gereğince 45 gün içinde Komisyonda görüşülmediği için, yine İç Tüzüğün 37. maddesi gereğince doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim. 17.02.2010 (2/233)

                                                                                                                                                      Hasip Kaplan

                                                                                                                                                            Şırnak

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak Sayın Kaplan, buyurun efendim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifimiz 5442 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’na bir madde eklenmesi, değiştirilen mezra, köy, ilçe, il ve coğrafi bölge ile yerleşim birimlerinin adlarının, eski adlarının da kullanılmasına olanak tanınması yönündedir. Türkiye Cumhuriyeti’mizin kurulduğu coğrafya Anadolu, Mezopotamya, Trakya binlerce yıl pek çok farklı kültüre ev sahipliği yaptı ancak bugün 30.280 yerleşim biriminin ismi Kürtçe, Gürcüce, Tatarca, Çerkezce, Lazca, Arapça veya farklı azınlık ve grupların dillerinde veya tarihsel isimleri olarak değiştirilmiş bulunmaktadır.

İlk kez 1925 yılında Artvin ilinde, büyük kısmı Artvin ve Rize tarafında Gürcüce olan yerleşim isimlerinden başlandı. Daha sonra 1940 yılında bir genelgeyle bu yapıldı. En son 1957 yılında Ad Değiştirme İhtisas Kurulu kuruldu ve 1978 yılına kadar bu sürdü. 12 Eylül darbesi sonrası da bu çalışmalar sürdü. 1981 yılında 280 köy ismi değiştirildi. Yine 83 yılından bu yana 280 köy ismi yakın tarihte değiştirildi. Elli altı yıl içindeki 30 bin ismin değiştirilmesi dikkate alınırsa Türkiye’deki mevcut köylerin yüzde 35’ini temsil ediyor bu fakat “En çok nerede isimler değiştirildi?” diye sorduğumuz zaman çok ilginç bir veri çıkıyor karşımıza. En çok Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu’da bu isimlerin değiştirilmiş olduğunu görüyoruz.

Örneğin, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan nerelidir? Baktığımız zaman Potamyalıdır ama Potamya’nın ismi Güneysu olarak değiştirilmiş. Yine, “Ana muhalefet parti lideri Sayın Kılıçdaroğlu nerelidir?” diye baktığımız zaman Dersimlidir ama ismi değiştirilmiştir, Tunceli olmuştur. Ben bu kanun teklifini verdim. Ben nereliyim? Hezexlıyım ama Hezex’ın ismi 1937’de İdil oluvermiş.

Şimdi, bu değişiklikleri çoğaltmak mümkün ama isim değişikliklerinin temelinde, çok az birkaç isim komik olduğu için değiştirilmiştir, bunları istisna sayıyoruz. Örneğin, Hıyar, Kansız, Keçi, Kıllı, Komik, Kötüköy, Kuduzlar, Sinir, Zurna gibi isimler komik diye değiştirilmiş. Bunların içinde -bu 1982, İçişleri Bakanlığı verileri- yine “kızıl”, “çan”, “kilise” gibi kelimeleri içeren isimlerin de, yine İçişleri Bakanlığı 1982 darbe sonrası verilerinde tamamen değiştirildiği görülüyor ama gerekçede “bölücülüğe meydan vermemek” diye yazmışlar, böyle deyince de Arapça, Farsça, Kürtçe bütün isimler değişivermiş. Örneğin, Urfa’da Telhınta olmuş Buğdaytepe, Telanbar olmuş Anbartepe, Telseyif olmuş Kılıçlı.

Yine, Trabzon ve Rize’de toplam 495 köyün ismi değiştirilmiş arkadaşlar. Herhâlde Sayın Başbakanın en çok memleketinde değiştirildiğine göre, bu açılımda da İçişleri Bakanı Sayın Atalay köy isimlerinin değiştirilmesini açtığına göre, bu kanun teklifimize ret oyu vermezsiniz, çünkü Diyarbakır’da Diyarbakır Valiliği iki dilli tabelalarla ilgili, eski ve yeni isimlerin yer aldığı tabelalarla ilgili dava açıyor, mahkeme yoluna gidiyor, aslında bu bir açığa çıkma durumunu da getirecektir.

Biz, 21’inci yüzyılda artık bu isimlerin mutlak surette orijinal, kendi isimleriyle birlikte anılabileceğini, birlikte aynı tabelaya yazılabileceğini ve bunun da çok zor değil, bir kanun teklifiyle, bir ek yaparak mümkün olduğunu ve en olabilir yöntem olduğunu söylüyoruz. Gündeme alınmasını oylarınıza sunacağız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) – …bunun gündeme alınıp alınmamasını oylayacağız. Takdir mahkemenin diyeceğim, yüce Meclisin çünkü yüce Meclisten sonra mahkemelik bir durum ortaya çıkacak. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Muş Milletvekili Sayın Sırrı Sakık, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)

SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de bu kanun teklifiyle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak üzere buradayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, genelde hep bu önergeler verildiğinde Adalet ve Kalkınma Partisinin bir mazereti var: “Aman, zamanı değil, yetiştiremeyiz, edemeyiz.” diyor. Bu bir kanun teklifi.

Şimdi bakalım, zaman var mı yok mu? El kaldıracaksınız. Yıllardır sadece Kürtlere uygulanan bir zalimane politika değil, bütün halklara zalimce davranmışlar yani kimlere: Gürcülere, Tatarlara, Lazlara, Çerkezlere, herkese zalimce davranmışlar. 30.280 yerleşim biriminin adına değiştirmişler, halka sormadan. Şimdi bugün, kanun teklifimiz var. Gelin bunları birlikte iade edelim yani zalimane bir davranıştır, onları ortadan kaldıralım yani o gün atalarımız bize bir miras bıraktı, kötü bir miras, siz de barıştan, sorunların çözümünden yanaysanız, gelin bir ilk adım olarak bunu değiştirelim.

Halka sormadan, mesela gitmişsiniz, Muş’ta Varto ilçesinin adı Gımgım’dır ama siz Varto etmişsiniz. Bulanık Kop’tur, Bulanık’a çevirmişsiniz. Hasköy Derhas’tır, Hasköy yapmışsınız. Norşin’i Güroymak yapmışsınız. Sevgili Cumhurbaşkanımız da gitti ya. “Norşin” dedi, sonra geldi, Norşin yerli yerinde kaldı ama Norşin’le ilgili küçük bir adım atılmadı. Mesela Til, Korkut ilçemizdir, getirip Til’i Korkut yapmışsınız. Erentepe’nin adı Liz’dir, Erentepe yapmışsınız. Benim doğduğum köy Zengök’tür, Yürecik yapmışsınız. Yani Kürtlerin meydanı vardır orada, Kürt Meydanı’dır, belki de Türkçeden alınan bir isimdir ama içinde “Kürt” geçtiği için tutup bunu da değiştirmişsiniz, Er Meydanı yapmışsınız. Yine meydan, yine er.

E, peki, gelin, bunları hep birlikte ortadan kaldıralım. Ama, asla bununla ilgili bir küçük adımın atılması yok. Şimdi, ne söyleniyor? Diyorlar ki: “Oranın halkı gelsin, ellide 1 fazla yani yarıdan 1 fazlası gelsin müracaat etsin, biz bu isimleri değiştirelim.” Peki, Sayın Bakanım, bu isimler değiştirilirken siz o insanlara sordunuz mu? Yani, Liz’i Erentepe yaparken sormuyorsunuz, Bulanık Kop’tur, Bulanık yaptığınızda sormuyorsunuz ama şimdi de diyorsunuz ki: “Gelin, gidelim, orada halka soralım veyahut da halk müracaat etsin.” Böyle bir antidemokratik uygulama olmaz. Yani bu, ret ve inkâr politikalarının yansımasıdır. Eğer sizin yüreğinizde, beyninizde ret ve inkâr politikalarının tortuları yoksa, gerçekten bugün burada ret ve inkâr politikalarına karşı, yüreğinize, vicdanınıza danışarak bir el kaldırmalısınız. Yoksa, sizin de -biraz önce şu kürsüye gelip oturdular ya- Suriye milletvekillerinden farkınız kalmaz. Onlar da atanmış olarak geldiler. Onun için bizim grubumuz onları alkışlamadı.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Ayıp! Sen karar veremezsin! Ayıp bir şey, çok ayıp! Çok ayıp! Sözlerinizi geri alın! Çok ayıp!

AHMET KOCA (Afyonkarahisar) – Sen de bu Meclistesin!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Herkes hür iradesiyle oyunu veriyor. Çok ayıp!

SIRRI SAKIK (Devamla) - Onlar… Ben eğer, bakın…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Çok yanlış şeyler söylüyorsun!

SIRRI SAKIK (Devamla) – Bakın, ben de diyorum ki: “Hür vicdanınıza danışarak oy verirseniz eminim ki buna “Hayır” demeyeceksiniz ama danışmazsanız da bizim de söyleyecek çok sözümüz var.

AHMET KOCA (Afyonkarahisar) – “Yanlış anlaşıldı.” de hiç olmazsa.  Hiç olmazsa “Yanlış anlaşıldı.” de. Çok ayıp!

SIRRI SAKIK (Devamla) - Bakın, sevgili kardeşlerim, ben Türkçeyi iyi kullanırım. Ben diyorum ki: “Eğer sizin vicdanınız da mahkûmsa, “Evet” derseniz sorun yok ama mahkûm değil, atanmış bir Parlamentoysa yapılacak çok fazla bir şey de yok o zaman. Sizden de bu noktada çok fazla bir şey beklemediğimizi söylüyoruz. Keşke vicdanınıza danışarak söyleseniz çünkü bütün Meclis araştırma önergelerinde çıkıp burada grup adına konuşan bütün arkadaşlarımız “Vallahi haklısınız, araştırılması gerekir.” diyor. Mesela, rahmetli Turgut Özal’la ilgili, Eşref Bitlis’le ilgili, Adnan Kahveci’yle ilgili çıkıp Malatya milletvekili arkadaşlarımız, önergenin çok haklı olduğunu söylediler ama ret oyu kullandılar. Size bunu hatırlatıyoruz, tepki göstermenize gerek yok. Diyalog oluşturmaya çalışıyoruz, sorunlarımızı çözmek istiyoruz. Yoksa, sizinle cebelleşmek… “Yok, ayıp ettiniz.” Biz ayıp mayıp etmeyiz ama siyaset yapıyoruz, gereğini yapmazsanız biz de sizi halka şikâyet ederiz.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Biz de sizi şikâyet ederiz.

SIRRI SAKIK (Devamla) - Siz de şikâyet edin. Ama ben eminim ki halk hepimizi izliyor. Sizin de şikâyet etme hakkınız var, bizim de bu hakkımız var, bu hakkımıza tepki göstermeyin.

Bu kanun teklifine “Evet” oyu vereceğinizi umut ediyorum. Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sakık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

M. NURİ YAMAN (Muş) – Özgür iradenize teşekkür ederim!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VII.- SEÇİMLER

A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim

1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S. Sayısı : 607) (x)

BAŞKAN - Şimdi bu kısımda yer alan Sayıştayda boş bulunan 6 üyelik için yapılacak seçimlere başlıyoruz.

Bu seçim İç Tüzük’ün 150’nci maddesine göre yapılacaktır.

Plan ve Bütçe Komisyonunca oluşturulan Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu tarafından Sayıştay üyelikleri için boş üyelik sayısının 2 katı olarak kontenjan grupları dâhilinde belirlenen adayları içeren birleşik oy pusulası Başkanlıkça bastırılmıştır.

Toplantı ve karar yeter sayısı mevcut olmak şartıyla, Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan Grubu listesinden en çok oyu alan 4 aday, Maliye Bakanlığı Meslek Mensupları ile Diğer Meslek Mensupları Kontenjan Grupları listesinden ise en az 1’i Maliye Bakanlığı Meslek Mensuplarından olmak üzere en çok oyu alan 2 aday Sayıştay üyeliğine seçilmiş olacaklardır.

Oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum: Herhangi bir tereddüde mahal vermemek için komisyon ve hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üye, Adana’dan başlayarak İstanbul’a kadar –İstanbul dâhil- hükûmet sırasındaki kâtip üye ise İzmir'den başlayarak Zonguldak'a kadar -Zonguldak dâhil- adı okunan milletvekilinin adını defterden işaretleyecek ve kendisine mühürlü birleşik oy pusulası ve bir zarf verilecektir. Adını ad defterine işaretlettiren ve mühürlü birleşik oy pusulasını alan sayın üye, Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan Grubu listesinden 4 adayın, Maliye Bakanlığı Meslek Mensupları ile Diğer Meslek Mensupları Kontenjan Grupları listesinden ise, en az 1'i Maliye Bakanlığı Meslek Mensuplarından olmak üzere, toplam 2 adayın karşısındaki kareyi çarpı (X) işaretiyle işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak Başkanlık Divanı kürsüsünün önünde yer alan oy kutusuna atacaktır.

Aynı zarftan birden çok oy pusulası çıkması hâlinde, bu oy pusulalarının tamamı, Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan Grubu listesinden 4'ten fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları, Maliye Bakanlığı Meslek Mensupları ile Diğer Meslek Mensupları Kontenjan Grupları listesinden ise en az 1'i Maliye Bakanlığı Meslek Mensuplarından olmak üzere toplam 2'den fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları geçersiz sayılacaktır.

Bu hususlar birleşik oy pusulalarında da dipnot olarak açıkça belirtilmiştir.

Oylamanın sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir Tasnif Komisyonu tespit edeceğim.

Sayın Ali Oksal?                                    Yok.

Sayın Kutbettin Arzu?                           Burada.

Sayın Tayfur Süner?                              Yok.

Sayın Aşkın Asan?                                Burada.

Sayın Nurettin Akman?                         Burada.

Sayın Necla Arat?                                  Yok.

Sayın Mehmet Günal?                           Yok

Sayın Cemal Kaya?                                Yok.

Sayın Kürşad Tüzmen?                          Yok. 

Sayın Necdet Ünüvar?                           Yok.

Sayın Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu?      Yok.

Sayın Ramazan Kerim Özkan?              Yok.

Sayın Zeki Ergezen?                              Yok.

Sayın İzol?                                             Yok.

Sayın Ali Güner?

Sayın Polat Türkmen?                            Burada.

Sayın Hasan Fehmi Kinay?                   Yok.

Sayın Mehmet Erdem?

Sayın Yaşar Eryılmaz?

Sayın Osman Ertuğrul?                          Yok.

Sayın Celal Erbay?

Sayın Osman Coşkunoğlu?

Sayın Cafer Tatlıbal?                              Burada.

Evet, Tasnif Komisyonu üyelerinin isimlerini tekrar okuyorum: Sayın Kutbettin Arzu, Diyarbakır; Sayın Cafer Tatlıbal, Kahramanmaraş; Sayın Polat Türkmen, Zonguldak; Sayın Aşkın Asan, Ankara; Sayın Nurettin Akman, Çankırı milletvekilleri.

Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon sıralarındaki yerlerini alacaklardır.

Sayın milletvekilleri, oylama tek tur hâlinde yapılacaktır, konuyu biliyorsunuz.

Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oyların toplanmasına başlandı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız’ın yerine Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Ömer Dinçer, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın yerine Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker vekâleten oy kullanacaklardır.

Bilgilerinize sunulur.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN – Arkadaşlar, Genel Kurulda bulunup oyunu kullanmayan milletvekilimiz var mı? Yok.

Oy verme işlemi tamamlanmıştır.

Oy kupalarını kaldıralım.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar efendim.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayıştayda boş bulunan 6 üyelik için yapılan seçime ait Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir.

Tutanağı okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

607 sıra sayılı raporda belirlenen adaylardan Sayıştay’da boş bulunan 6 üyelik için yapılan seçime 365 üye katılmış, kullanılan oyların 3’ü geçersiz sayılmış, geçerli oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

                Kutbettin Arzu                            Aşkın Asan                              Nurettin Akman

                    Diyarbakır                                   Ankara                                         Çankırı

                                    Polat Türkmen                                   Cafer Tatlıbal

                                       Zonguldak                                    Kahramanmaraş

Nükrettin Parlak              329 oy

Fikri Özkök                     327 oy

Rasim Doğan                   314 oy

Gazi Kapan                      300 oy

Zekeriya Tüysüz              276 oy

Nejla Eroğlu                    268 oy

Ahmet Ayaz                    58 oy

İdris Bulut                       53 oy

Sait Ayaz                         47 oy

İsmail Kılıç                      46 oy

Muharrem Zeki Çitçi       31 oy

Ahmet Tezcan                  17 oy

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, buna göre Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan Grubundan:

1)     Nükrettin Parlak

2)     Rasim Doğan

3)     Zekeriya Tüysüz

4)     Nejla Eroğlu

Maliye Bakanlığı Meslek Mensupları Kontenjan Grubundan Sayın Gazi Kapan,

Diğer Meslek Mensupları Kontenjan Grubundan Sayın Fikri Özkök,

Sayıştay üyeliklerine seçilmişlerdir. Kendileri için ve Sayıştay camiası için hayırlı olmasını diliyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, birleşime bir saat ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 19.13
 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.17

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile benzer mahiyetteki 59 kanun teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağı’nın; Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un; Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Adana Milletvekili Hulusi Güvel’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın; Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın; Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (x)

 

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

27 Ocak 2011 tarihli 54’üncü Birleşimde, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının ikinci bölümünde yer alan 36’ncı maddesi kabul edilmişti.

Şimdi, ikinci bölümde yer alan diğer maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

37’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 37 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen “okumakta” ibaresinin “öğrenci” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               Mustafa Kalaycı                           Erkan Akçay                              Reşat Doğru

                       Konya                                      Manisa                                        Tokat

 

                  Recep Taner                         S. Nevzat Korkmaz                         Metin Ergün

                       Aydın                                        Isparta                                        Muğla

                     

                                     Kadir Ural                                             Mehmet Günal

                                       Mersin                                                       Antalya

                                       

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili Zeynep Dağı'nın; Kırklareli Milletvekili Tansel Barış'ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse'nin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan'ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol'un, Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün'ün; Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan'ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim'in; Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10 Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat Ata'nın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçal'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse'nin; Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter'in; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim'in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse'nin; Adana Milletvekili Hulusi Güvel'in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız'ın; Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam'ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse'nin; Bursa Milletvekili Abdullah Özer'in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın; Bursa Milletvekili Kemal Demirel'in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş'ın; Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş'ın; Muğla Milletvekili Fevzi Topuz'un; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi'nin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri"nin 37 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesine eklenen (k) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

             Mustafa Özyürek                           Vahap Seçer                      Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                     İstanbul                                       Mersin                                       Malatya

                Harun Öztürk                           Hüseyin Pazarcı                            Şevket Köse

                       İzmir                                       Balıkesir                                    Adıyaman

                                                                 Zekeriya Akıncı

                                                                        Ankara

"k) Meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğrenimleri sırasında staja tabi tutulan öğrencilerle aday çırak, çırak ve meslekî eğitim gören öğrenciler ve 2547 sayılı Kanunun 46 ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı 82 nci maddeye göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz katından fazla olmayanlar ile kursiyerlerin prime esas günlük kazançlarının hesaplanmasında prime esas günlük kazanç alt sınırı dikkate alınır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak Sayın Hamzaçebi?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Zekeriya Akıncı…

BAŞKAN – Zekeriya Bey, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

ZEKERİYA AKINCI (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

“Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması…” diye başlayan bu karman çorman yasa tasarısında kırkı aşkın maddede çalışma yaşamına dönük düzenlemeler var. Bunların bir kısmı da stajyer öğrenciler ve çıraklarla ilgili.

“Çırak nedir?” desem herhâlde aklınızdan çok şey geçer ama şu tanım geçmez: “Çıraklık başlama yaşını doldurmuş ve çıraklık döneminden önce kendisine iş yeri ortamı tanıtılan, sanat ve mesleğin ön bilgileri verilen, çıraklık sözleşmesinin esaslarına göre bir meslek dalında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş ilişkileri içerisinde geliştiren kişidir.” Bu tanımın hepinize ne kadar yabancı olduğunu biliyorum çünkü hepimizin kafasındaki çırak, bu süslü tanımın dışında, daha çok, eski püskü elbiseler içinde, yırtık pırtık ayakkabılar ayağında, eli yüzü kir pas içinde çalışan ve o ünlü, arkası kuşlu aynasında saçını tarayan, rengi benzi solmuş, sadece rengi benzi değil, yaşlandıkça umutları ve hayalleri de solan, çok fazla hayale dalarsa da ustası tarafından “İşçisin sen işçi kal!” diye uyarılan, öğle yemeklerini yarım ekmek, 50 gram helva ile geçiştiren, 100 lira haftalığını cumartesi akşamları zor bela cebine koyan ama dolmuş ve otobüs parasından kurtulmak için sabah akşam evine ve işine yürüyen, her türlü sosyal ve ekonomik güvenceden, iş güvencesinden yoksun, küçük omuzlarında küçük sanayi sitelerinin yükünü taşıyan fakir fukara çocukları. Çırak budur, asıl çırak onlardır ve ne yazık ki, bu yasa tasarısında, bu tarif etmeye çalıştığım çıraklarımızın ücretleriyle bile oynanabiliyor ama işin garip tarafı eskisi gibi çırak da bulunmuyor. Geçen hafta çeşitli meslek eğitim merkezi yöneticileriyle görüştüm Siteler’den, OSTİM’den, başka yerlerden. Söylenen şu: Artık işverenler yanlarında eskisi gibi insan çalıştırmakta zorlanıyorlar, o nedenle kayıt dışı da zirvede, çünkü iş yok. Çocuklarımız da sanayi sitelerine yönelmiyor, çünkü orada gelecek görülmüyor eskisi gibi ve sanayi siteleri yavaş yavaş sönüyor. Yani meslekte adam yetişmiyor. MEM’ler de, meslek eğitim merkezleri temel ihtiyaçlara yanıt vermiyor. Örnek veriyorum: Binlerce iş yerinin, atölyenin olduğu Siteler’deki okula 1.300 öğrenci gidiyor ve yarısı kuaför çırağı. 10 binlerce iş yerinin olduğu, 10 binlerce çırağın çalıştığı OSTİM’de topu topu 2.300 öğrenci var meslek eğitim merkezinde. Temel sorun eğitim ile iş dünyası arasındaki köprüleri kurabilmek ve ne yazık ki, çok uzun bir süreden beri de biz bunu bir türlü başaramıyoruz.

Bir başka çalışma grubu daha var: Stajyerler, en az çıraklar kadar sa-hipsiz, güvencesiz, denetimsiz, sayıları 10 binleri bulan yoksul halk çocukları ve ne gariptir ki, bu yasa “brüttür, nettir” derken stajyer çocuklarımızın topu topu 230 lira kadar olan maaşını çok görmüş ve onu 185 liraya, 146 liraya kadar indiren bir düzenleme yapmış. Onun da ötesinde, onları ücretsiz çalışmaya mahkûm edecek “gönüllü stajyerlik” uygulamasını da getirmiş, işverenleri teşvik adına. Al sana adalet ve kalkınma!

Zaten, AKP, iktidarı boyunca, çalışanların kazanılmış haklarını gasbetmekten başka bir şey yapmadı ve biz biliyoruz ki, sırada emeğin haklarına karşı yeni saldırı planlarınız da var. O yüzden, hiç kuşkum yok, AKP, tarihe birçok özelliğiyle geçecek ama belki de emek düşmanı en önemli siyasi partilerden birisi olarak da tarihteki yerini alacaktır çünkü AKP’nin bakış açısında emek ve emekçi yok sayılır, onlar insan yerine konulmaz, kendilerine ne kadar verilirse ve ne uygun görülürse onu kabul etmek zorunda olan insan topluluklarıdır; o nedenle, onların örgütlü güçlerinden yükselen sesleri, itirazları duymak bile istemezler.

Her zaman yaptığınız gibi, bu yasada da aylardır yükselen itirazları dikkate almadınız, kulakları tıkadınız, yazılanları, sayfa sayfa hazırlanan raporları, dergileri, Kamu-Sen’in, DİSK’in, TTB’nin, KESK’in açıklamalarını dikkate almadınız ve kendi bildiğinizi okumaya devam ettiniz.

Niye bütün bunlar? Niye AKP ve Sayın Başbakan kendi bildiğini okumaya devam eder ve hiç kimseyi dikkate almaz? Çünkü onun kafasında bir model vardır, o modele doğru emin adımlarla yürümektedir. Ama benim size önerim, bu seslere kulak veriniz. Eğer bu seslere kulak vermiyorsanız şu Orta Doğu’da, etrafınızda olup bitenlere kulak veriniz, bir bakınız.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Evet, önergenin oylanmasından önce bir yoklama talebi vardır, yoklama talebini yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın Yıldız, Sayın Baratalı, Sayın Demirel, Sayın Atay, Sayın Keleş, Sayın Oksal, Sayın Süner, Sayın Güner, Sayın Pazarcı, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Emek, Sayın Öğüt, Sayın Köse, Sayın Ersin, Sayın Akıncı, Sayın Soysal, Sayın Çöllü.

Sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 37 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen “okumakta” ibaresinin “öğrenci” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz torba kanunun 37’nci maddesi ile ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının 37’nci maddesi ile genel sağlık sigorta primi ödemesine esas teşkil etmek üzere “asgari ücretin iki katı” yerine “bir katı” şeklinde düzenleme yapılmaktadır. Ayrıca, yoksul durumda olan ve prim ödeyemeyenlerin de prime esas günlük kazançlarının otuz günlük tutarı prime esas kazanç olarak kabul edilmektedir ancak bu uygulama yoksul durumda olan ve prim ödeyemeyenlerin sağlık yardımlarından yoksun kalmasına sebep olacaktır.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde ekonomik durum çok ağırdır, insanlar ekmek bulmakta zorlanıyorlar. Fakir insanlardan hiç prim alınmaması ve onlara hizmetin devam etmesi gerekmektedir. Bugün ülkemizde bütün sosyal katmanlar çok zor durumdadırlar. İşsizlik en büyük sorunumuzdur. Bakınız, esnaflar da AKP Hükûmetinin aldığı kararlarla işsizliğe doğru itilmektedir ancak esnaflara sahip çıkılmalı, onların sesine de mutlaka kulak vermeliyiz. Torba kanun çıkarıyoruz, buraya birçok şeyi de koyuyoruz ancak esnaflar da bu kanunun içinde olmak istiyorlar. Onların seslerini duyarak onların sorunlarını da bu kanunun içerisine koymak durumundayız.

Bakınız, Tokat ili Bakkallar Manifaturacılar ve Tuhafiyeciler Odası Başkanı İhsan Tunç bütün esnafların beklediği bir konuyu dile getiriyor. İhsan Tunç diyor ki: “Esnaflar çalışma hayatını devam ettiremiyor, ağır borç yükü altında inim inim inliyorlar. Bu torba kanunun içine esnaf ve sanatkârın ödeyemediği kooperatif kredi gecikmeleri de mutlaka konulmalıdır. Kooperatif kredi gecikmeleri, faiziyle beraber artık ödenemeyecek durumda olup esnaf bunu ödeyemiyor, ödeyemiyor ve ödeyemiyor. “

Sayın milletvekilleri, esnaflar, esnaf kefalet kooperatifinden, devlet sübvanseli, yüzde 6 faizle kredi kullanıyorlar. Bunu ödeyemeyince faiz oranı bir anda yüzde 26’lara yükseliyor. Bunun üzerine bir de icrai muameleye girince faizlerin yüzde 44’lere çıktığı görülüyor yani yüzde 6’lık bir faiz kredisi, bir anda, ödeyememesi durumuyla beraber, yüzde 44’lere çıkıyor ve bu da ödenmez bir konuma geliyor. Bunun üzerine bir de avukat ve dosya parası da eklenince esnaf batıyor ve batıyor. Bu durumda çok esnafımız vardır. Bu mahzun insanların sesini duymak mecburiyetindeyiz.

Ülkemizin her tarafındaki bütün esnafların sorunu olan bu esnaf kefalet borçları da mutlaka torba kanunun içinde olmalıdır. Bütün esnaflarımızın beklentileri bu yöndedir yani borçlarını ödeyemiyorlar; işçide, köylüde, çiftçide para olmayınca esnafa para yansımıyor ve dolayısıyla da esnaf da almış olduğu kredi borçlarını ödeyemiyor. Ödeyemeyince ne oluyor? İcralar başlıyor ve elindeki avucundaki her şeyin, yediemin bürolarına doğru çok süratli bir şekilde kaymakta olduğunu da görüyoruz. İşte, bu ağır borç yüküne mutlaka bir çözüm bulunmalıdır. Bütün esnaflarımızın gözü, acaba bu torba kanun içerisine esnaflarla ilgili de bir şeyler konacak mı yani esnaflarla ilgili bu kredi faizlerinin düşürüldüğü ve anaparaların ödenmekte olduğu bir durum ortaya konacak mı diye beklenti içerisindedirler.

Sayın milletvekilleri, AKP İktidarı zamanında esnaf bitmiştir. Hiç olmazsa giderayak bu insanların sesini mutlaka duymalıyız, bir nebze dahi olsa onları rahatlatmalıyız. İşsizlik çığ gibi büyüyor, insanların psikolojileri bozuluyor. İşsizliğin, yoksulluğun kol gezdiği yerde acaba insanlar sağlık sigortası primlerini nasıl ödeyecekler? Bu maddeyle, fakir insanlara daha fazla yük getirmiyor muyuz? Bugün ülkemizin en önemli sorunu işsizlik ve de gençlerimizin umutsuzluğudur. Hükûmet, bu zamana kadar gençlerimizin bu durumunu iyileştirici politikalar maalesef üretmemiştir. Ülkemizde işsizlik oranları içerisinde en yüksek pay gençlerimize aittir. Genç bir nüfusa sahip olduğumuz düşünülürse, bu genç insanlarımıza mutlaka iş vermek durumundayız.

Bakınız, neredeyse, üniversiteyi bitiren gençlerimizin birçoğu iş bulamadıkları için psikolojik bunalıma girmişlerdir. Birçok vilayetimizde, bunun içerisine Tokat da dâhil olmak üzere, intihar vakalarına kadar varan olaylarla karşılaşıyoruz. İşte, en azından, böyle torba kanunlar getiriyorsak, seçimlere yaklaşmış olduğumuz bu ortamda, bununla ilgili, o insanlara umut verici, o insanlara umut kazandırıcı bazı şeyleri de bu torba kanunun içerisine koymamız gerekmez mi?

İnanıyorum ki hayırlısı olacaktır ama insanlarımız iş, aş ve geleceğe güvenle bakmak istiyorlar diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

38’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

606 sıra sayılı kanun tasarısının 38'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan (d) bendine "Bu primler devlet tarafından ödenir." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

              M. Nezir Karabaş                        Ayla Akat Ata                              Sırrı Sakık

                        Bitlis                                        Batman                                         Muş

                Şerafettin Halis                           Hasip Kaplan                           Sebahat Tuncel

                      Tunceli                                       Şırnak                                       İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 38 inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Kalaycı                            Recep Taner                            Mehmet Günal

                      Konya                                         Aydın                                       Antalya

                 Erkan Akçay                               Oktay Vural                               Kadir Ural

                      Manisa                                         İzmir                                        Mersin

                Beytullah Asil                              Metin Ergun                          Nevzat Korkmaz

                    Eskişehir                                       Muğla                                       Isparta

 “d) 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b) ve (e) bendlerinde belirtilenler için prim oranı, prime esas kazançlarının % 6'sıdır. Bu prim oranının % 1'i kısa vadeli sigorta kolları, % 5'i genel sağlık sigortası primidir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 38 inci maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin (d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Harun Öztürk                          Mustafa Özyürek                         Bülent Baratalı

                       İzmir                                        İstanbul                                        İzmir

                 Tekin Bingöl                      Ferit Mevlüt Aslanoğlu                      Çetin Soysal

                     Ankara                                      Malatya                                      İstanbul

 

“d) 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b) ve (e) bendinde belirtilenler için prim oranı, prime esas kazançlarının % 13,5'idir. Bu prim oranının % 1'i kısa vadeli sigorta kolları, % 12,5'i genel sağlık sigortası primidir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Soysal, siz mi konuşacaksınız?

Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Tasarı’nın 38’inci maddesindeki değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün burada bir torba yasasını görüşüyoruz. Bu torba ne yazık ki, geçmişte tombalacılar vardı, o tombalacıların torbası vardı, o tombaladan hangi numara çıkacağı belli olmayan  bir torbaya benziyor. O kadar çok şey birbirine karıştı ki gerçekten anlamak çok güç. Burada elbette ki destek vereceğimiz birtakım konular olduğu gibi, bunun yanı sıra gerçekten hiçbir dönem Türkiye’de çalışma koşullarını bu kadar ağır, bu kadar tehlikeli, bu kadar işçilere dönük, çalışanlara dönük, özellikle 4/C kapsamı gibi, 4/B kapsamı gibi birtakım kapsamları alarak taşeronlaşmayı öne çıkaran bir anlayış olmamıştır. Bu da sizin gerçekten Türkiye’yi  nereye götürdüğünüzün bir fotoğrafı olarak karşımıza çıkıyor ve bugün Türkiye’de yoksulluk diye bir gerçekle karşı karşıyayız. Yani bunu ben söylemiyorum, Türkiye İstatistik Kurumu söylüyor ve diyor ki: “Her 5 kişiden 1’i yoksulluk sınırının altında yaşantısını idame ettiriyor.” Tabii fotoğraflara baktığımız zaman da aslında yanılmıyoruz. Örneğin, Samsun’da iki buçuk aylık Kübra açlıktan ötürü yaşantısını kaybediyor. Yine, Adapazarı’nda, “Roman açılımı” diyorsunuz ya, o Roman açılımını Mecliste yapmaya kalkan sizler aslında Adapazarı’ndaki bir Roman mahallesine baktığınız zaman barakada yaşayan insanların o ilkel koşullarda yaşamak zorunda kalmasının sonucu olarak 2 tane çocuk, biri iki yaşında Hazal, diğeri dört yaşında Zeynep yaşamını yitiriyor. Yine Urfa Viranşehir’de on iki yaşındaki Hüseyin, çöp toplayarak hayatını idame ettirmek zorunda kaldığı için o çöp alanında çöp kamyonunun altında kalarak yaşantısını ne yazık ki kaybediyor. Yine Diyarbakır’da Ahmet’le Furkan gölette boğuluyor. Biri yedi yaşında, biri beş yaşında. Aslında baktığınız zaman, her birinin de altı yedi kardeşi daha var.  Hani Başbakan diyor ya “Üç çocuktan aşağı…”

Aslında, baktığınızda, yoksulluğun, açlığın, sefaletin hangi koşullar altında yaşantıya geçtiğini görmek mümkün ve ne yazık ki sosyal devlet yok. Sosyal devletten Türkiye’yi uzaklaştırıyorsunuz. Sosyal devlet ve çalışma yasalarına da baktığımız zaman, gerçekten ilkel şartlarda… Bir 4/C, kölelik sistemi. Bu kölelik sistemi ne yazık ki en yaygın şekilde kullanılmaya başlanıyor; tekel işçilerinde var,  tersanelerde var, başka yerlerde var. 4/B kapsamında da yine öğretmelerimiz, sağlık çalışanlarımız 4/B kapsamında, iş güvencesi olmadan çalıştırılmak zorunda kalınıyor ve gerçekten bir yandan iş kazaları, ölümlü iş kazaları -özellikle maden ocaklarında- yaşanıyor ama buna karşı hiçbir önlem alınmadığı gibi Türkiye’de sanayi toplumuna geçiş sürecindeki gibi bir çalışma sistemi hayata geçiyor.

Grup başkan vekillerinizden biri çıktı, CHP’yi statükocu olmakla suçluyor. CHP, her zaman için yeniliğin, her zaman için değişimin ama hepsinden de önemlisi demokrasiyi getiren ve geliştiren bir siyasi hareket olarak ortaya çıkmıştır, demokrasinin ta kendisidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar [!])

DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) – Buna gülerim işte!

ÇETİN SOYSAL (Devamla) - Ama birileri var ki Türkiye’yi Orta Çağ’ın karanlığına götürüyor. O birilerini görmek istiyorsanız aynaya bakın kendinizi görürsünüz. Türkiye’yi Orta Çağ’ın karanlığına götüren anlayışın çalışma yasalarıyla, ilkel şartlarda yaratmış olduğunuz çalışma koşullarıyla, bir işçi düşmanı olarak, emek düşmanı olarak tarihe geçeceksiniz. O da Orta Çağ’ın karanlığında olması mümkün. Haddizatında Nazım Hikmet bunu çok güzel ifade etmiş. Nazım diyor ki:

“Bursa’da havlucu Recep’e,

Karabük fabrikasında tesviyeci Hasan’a düşman

Fakir köylü Hatçe kadına, ırgat Süleyman’a düşman

Sana düşman, bana düşman,

Düşünen insana düşman,

Vatan ki bu insanların evidir,

Onlar vatana düşman.” (AK PARTİ sıralarından “CHP’ye söyle” sesleri)

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 38 inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

“d) 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b) ve (e) bentlerinde belirtilenler için prim oranı, prime esas kazançlarının % 6'sıdır. Bu prim oranının % 1'i kısa vadeli sigorta kolları, % 5'i genel sağlık sigortası primidir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Asil, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 38’inci maddesi üzerinde, eşitliği sağlamak gayesiyle verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve şahsınızda milletimi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Mesleki Eğitim Kanunu’nda belirtilen aday, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler için öngörülen oranın Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme eğitimine katılan kursiyerlere de uygulanmasını önerdiğimiz bu önerge ile eşitliği sağlamayı amaçlamaktayız.

Değerli milletvekilleri, “eşitlik” deyince, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’yla getirilen kadınlar aleyhinde eşitsizlik üzerinde sizleri ve kamuoyunu bilgilendirmek istiyorum. 5510 sayılı Kanun’un 41’inci maddesiyle kadınlara 2 defaya mahsus olmak üzere her doğum için iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla talepte bulunulan sürelere borçlanma imkânı getirildi. Sosyal Güvenlik Kurumu, önce yayınladığı bir genelgeyle kanunda olmayan pek çok şart öne sürerek kadınların borçlanmasını âdeta imkânsız hâle getirdi. Açılan davalar sonrasında mahkeme kararları Bakanlık aleyhine gelmeye başlayınca geri adım atarak mahkeme kararlarına uygun yeni bir genelge yayınlandı. Bu genelgeyle de eşitlik sağlanamadı. Erkek, askerlik görevi sürelerini borçlanırken sigortalılığının başlangıç tarihi sorulmuyor. Sigortalı işe girdiği tarihten önce askerlik görevini yapmış ise askerlikte geçen süreleri borçlanabiliyor, borçlandığı gün kadar sigortalılığının başlangıcı geriye yürüyor. Kadın, doğumunu sigortalı işe girdiği tarihten önce yaptıysa doğum borçlanma isteği kabul edilmiyor. Hani eşitlik? Hani kadınlara pozitif ayrımcılık yapacaktık? Çok olmadı, bu yasama döneminde, ülkemizin önünde devasa sorunlar dururken, millet işsizlikten kırılırken, yoksulluktan bebekler ölürken, çiftçi ürettiği ürünü satamazken, insanımız dünyanın en pahalı benzinini tüketirken, uygulanan yüksek dolaylı vergilerle sabit gelirli insanımız inim inim inlerken “Anayasa değişikliği yapacağız.” diye bu milletin gündemini aylarca meşgul ettiniz. Anayasa’nın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10’uncu maddesinde değişiklik yaptınız. Ne diyor 10’uncu madde: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksiniz kanun önünde eşittir.

Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” maddesine “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı yorumlanamaz.” cümlesini eklediniz. Bu eklemeyi yaparken gerekçe olarak “Kadınlar bu ülkede eziliyor, kadınlara karşı pozitif ayrımcılık içeren yasalar çıkartacağız. Bunun için anayasal engelleri ortadan kaldıracağız.” demediniz mi? Demek ki maksadınız erkek hegemonyasını daha ileriye götürmekmiş, erkekler lehine pozitif ayrımcılık yapmakmış. İşte, AKP’nin gizli gündemi!

Kadınlar pozitif ayrımcılık da istemiyor, eşitlik istiyorlar. Bu eşitliği sağlamak için 30’uncu maddeyle verdiğimiz önerge AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi yani sizlerin oylarıyla reddedildi. Neydi bu önergeyle istenen? Doğum zamanı sigortalılık süresinin başlangıcı ile ilişkilendirilmeden talepte bulunan süreleri borçlanma imkânı getirmeyi amaçlıyorduk. Ama bunu maalesef reddettiniz, eşitliği sağlayamadınız.

Değerli milletvekilleri, sizi, kadınlara yaptığınız bu ayrımcılık nedeniyle milletime şikâyet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

606 sıra sayılı kanun tasarısının 38'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan (d) bendine " Bu primler devlet tarafından ödenir." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

  M. Nezir Karabaş (Bitlis) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Öğrenci ve kursiyerlerin Genel Sağlık Sigortası'na alınması düzenlemesi olumlu olmakla birlikte; bunlardan yüksek oranda (%5-12,5) GSS primi alınacaktır. Dolaysıyla GSS primleri ya çok düşük tutulmalı ya da alınacaksa devlet ödemelidir. Maddenin başlığı ile içeriğinin birbirini tamamlayabilmesi açısından önemlidir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

39’uncu madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 39 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                  Mustafa Özyürek

                       İzmir                                        Malatya                                      İstanbul

                 Tekin Bingöl                            Bülent Baratalı                            Yaşar Ağyüz

                      Ankara                                        İzmir                                      Gaziantep

Madde 39- 5510 sayılı Kanunun 82 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bu kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı, sigortalıların yaşlarına uygun asgarî ücretin otuzda biri, üst sınırı ise 16 yaşından büyük sigortalıların günlük kazanç alt sınırının 6 katıdır."

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 39 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Kalaycı                            Recep Taner                             Mehmet Günal

                      Konya                                        Aydın                                       Antalya

                 Erkan Akçay                                Kadir Ural                                Oktay Vural

                     Manisa                                       Mersin                                         İzmir

         Mustafa Kemal Cengiz                   Nevzat Korkmaz                           Metin Ergun

                   Çanakkale                                     Isparta                                        Muğla

Madde 39- 5510 sayılı Kanunun 82 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bu Kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı, sigortalıların yaşlarına uygun asgarî ücretin otuzda biri, günlük kazancın üst sınırı ise 16 yaşından büyük sigortalıların günlük kazanç alt sınırının 6,5 katıdır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Cengiz, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 39’uncu maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu, Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu önergeyle bu maddede herhangi bir değişiklik yapılmamaktadır. Bu maddenin daha iyi anlaşılır bir hâle getirilmesi konusunda yasanın dili ve yasa yapma dili açısından yeniden düzenlenmiş ve içeriğine dokunulmamıştır. Özellikle anlaşılabilir bir maddeyi -yardımcı olma babından- oluşturduğumuz bir tekliftir. Bu konuda da önerge maddeyi değiştirmediği için özellikle desteğinizi bekliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; şimdi, vatandaşlar bizi izlemekte ve bu kanunda neler olduğunu, efendim, kendilerinin bu kanun kapsamında, içinde olup olmadığını merak etmektedir ve bizleri aramaktadır. İşte, kapısına icra gidenler aramaktadır; efendim, usta öğreticiler aramaktadır; efendim, sulama birliklerinde ve bazı birliklerde çalışan personeller aramaktadır. Dolayısıyla, bunlarla ilgili de bir konuyu burada yüce Meclise aktarmak istiyorum.

Özellikle usta öğreticilerle ilgili sorunlar sıkıntılar devam etmektedir. “Usta öğrenciler veya usta öğreticiler kimdir, nedir?” dediğimizde usta öğreticilerin özellikle bu zamana kadar mağdur edildiği, haklarını alamadığı, tam zamanlı olarak çalışamadıkları ve çoğu zaman sigorta primlerinin yatırılmadığı ve daha sonra emekliliklerine matuf işlemlerin geciktiği ve gerçekten de çoğu zaman mağdur kalan bir usta öğreticileri görmekteyiz.

Kimdir bu usta öğreticiler? Usta öğreticiler Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı halk eğitim merkezlerinde, Okul Öncesi Genel Müdürlüğüne bağlı kurum ve kuruluşlarda ve Ticaret ve Turizm Genel Müdürlüğüne bağlı kurum ve kuruluşlarda bilgisayar, giyim, makine, nakış, el sanatları, ana sınıfı öğreticisi ve benzeri branşlarda uygulamalı eğitim veren kişilerdir. İşte, bu usta öğreticilerimiz özellikle 55 bin civarındadır ve mağduriyetleri devam etmektedir. Usta öğreticilerimiz 657 sayıl Devlet Memurları Kanunu’nun 89’uncu maddesine göre herhangi bir kadroya bağlı olmadan ek ders ücreti karşılığı istihdam edilmekte, hafta tatili, resmî tatil ve bayramlarda ancak çalışırlarsa ücret alabilmektedir. Özelikle yıllardır kadro tahsisi yapılmadan ders ücreti karşılığında çalışan statüsüz usta öğreticilerin durumları içler acısıdır. Millî Eğitim Bakanlığının bir an önce bu konuda usta öğreticilerimizi rahatlatıcı bir formül bulması gerekmektedir. Bunu yüce Meclise arz ediyorum.

Yine değerli milletvekili arkadaşlarım, bu konuda beklentisi olan ve özellikle sulama birliklerinde işçi, memur ve kadrolu olarak görev yapan işçi arkadaşlarımızın da mağduriyetleri bu torba yasada giderilememiştir.

“5355 sayılı Mahallî İdareler Kanunu’na göre kurulmuş sulama birliklerinde istihdam edilen memur, işçi ve sözleşmeli personele, aynı nitelikteki belediye personeline uygulanan mevzuat hükümleri uygulanır.” denilmesine rağmen, bu mevzuat kapsamından çıkarak, özellikle sulama birliklerinde norm kadro fazlası durumunda bulunan memur, işçi ve sözleşmeli personelin başta mahallindeki belediyelerde, il özel idarelerinde veya Devlet Su İşleri bünyesinde istihdam edilmeleri konusunda ve norm kadro fazlası olan sulama birlik personelinin bu konularda, bu alanlarda ve yerelinde değerlendirilmesinin en doğru çözüm olduğunu da burada ifade etmek istiyorum. Özellikle bu konuda Mecliste çalışmaları devam eden Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda bulunan Sulama Birlikleri Kanun Tasarısı’nda bu konu giderilebilir, bu konu ele alınabilir.

Bu bağlamda, özellikle yine buradan gruplara da söylüyorum: Kültür ve Turizm Bakanlığımız personeli de Sayın Başkanım sizden cevap bekliyorlar, bu konuda da özellikle Meclis seçim öncesi tatile girmeden Kültür ve Turizm Bakanlığındaki o bir avuç arkadaşımızın sıkıntılarını da gidermemiz gerektiğine inanıyorum.

Bu vesileyle de yeni bir madde değişikliğine vesile olmayan, sadece bir düzenleme olan, daha iyi anlaşılır bir önergemiz olması hasebiyle de ben yüce Meclisten bu önergenin kabulünü rica ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 39 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz

Harun Öztürk (İzmir) ve arkadaşları

"Madde 39- 5510 sayılı Kanunun 82 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bu kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı, sigortalıların yaşlarına uygun asgarî ücretin otuzda biri, üst sınırı ise 16 yaşından büyük sigortalıların günlük kazanç alt sınırının 6 katıdır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ağyüz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı kamuoyunda torba, çorba tabir edilen yasanın 39’uncu maddesindeki değişiklik için söz aldım.

Aslında, kamuoyunda torba olarak bilinen bu yasa her derde deva bir yasa görünümünde olduğu için bu yasaya torbamatik demek lazım, torbamatik daha uygun bir tabir.

Tabii, bugüne kadar AKP İktidarı göreve geldiğinden beri torba yasaların içerisinde çeşitli af yasaları çıkardığı gibi, 2003’te müstakil olarak birinci vergi barışı yasasıyla bir bankanın üst düzey yöneticisi Maliye Bakanını bağışladı, affetti. Vergi yasa tasarısıyla 2004 yılında naylon faturaları affetti ve 17 Nisan 2003’te mısır için uygulanan gümrük vergi oranını bir anda yüzde 35’ten yüzde 20’ye indirdi, mısırın Türkiye’ye geldiği 4 Ağustos 2003’ten dört gün sonra 8 Ağustosta mısır ithalatının gümrük oranı yüzde 45’e, oradan da yüzde 70’e çıkarıldı. Sonra da bu mısır Toprak Mahsulleri Ofisine satıldı.

AKP’nin sözcüleri sayısız kere diyorlar ki: “Bu işte kayırma var mı? Bu işte yolsuzluk var mı?” Bundan daniska yolsuzluk olur mu? Yani kişiyi adres gösteriyorsunuz, gümrük vergisini düşürüyorsunuz, ondan sonra siz gümrük vergisini artırıyorsunuz ve Toprak Mahsulleri Ofisine veriyorsunuz. Ayrıca, Balıkesir-SEKA ne oldu? Kütahya Şekerdeki gasbedilen arsa ne oldu? Bunlar somut belgeler. Karşınızda bunları somut olarak söylememize rağmen, diyorlar ki: “Yargıya gidin.” Yahu, iddia ediyoruz, ilgili makamlara iddia ediyoruz. İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermiyor, belediyeler için vermiyor, ihaleler için vermiyor. Bu kadar açık, net söylüyoruz. Ondan sonra Danıştaya gidiyoruz, Danıştay soruşturma izni verirse o konuda, araştırma yapılıyor. Bununla da kalmıyorsunuz.

Bakın, yıllar önce, 2002’de gelirken “3Y” diye bir şey ortaya attınız, sekiz yıl önceydi. “3Y” diyordunuz, “3Y’yi yıkacağız.” diyordunuz. Ne oldu bu 3Y? 3Y’yi bir hafızanızdan geçirin: Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar. Eksildi mi, bitti mi? Arttı hepsi. Hortumlar yön değiştirdi yandaşlara. “Hortumları kestik.” diyorsunuz. Nereye kestiniz ya?

KADİR URAL (Mersin) – Büyüttüler, büyüttüler.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Demin üç tane örnek saydım ve bunlar ispatlı, belgeli örnekler. Yolsuzlukları… Siz kanal değiştirdiniz, Sayın Başbakanınız da çıkıyor: “Biz hortumları kestik…” Hortumlar yön değiştirdi.

Bakın, sizin bir bildirgeniz var: Hani çok güzel söylüyorsunuz ya “Durmak yok yola devam.” Bakın, orada ne demişsiniz: “Alın terinin ve göz nurunun hak ettiği ödüle tamamen kavuşması için…” Peh, peh, peh, peh… “Ekmeği daha da büyütmek için…” Vah, vah, vah, vah… “Ekmeğimizi tam bir hakkaniyetle bölüşmek için…” Ekmeğimize göz dikenler ekmeği bizimle nasıl paylaşacak ya? Ekmeğe göz dikenler bugün bankaları hortumlamakla meşgul, bugün enerjiyi hortumlamakla meşgul. Bugün, damadın genel müdür olduğu şirketin kaç tane enerji lisansı olduğunu biliyor musunuz? Bak, damadın genel müdür olduğu şirketin, ihalesiz, 1,5 milyar dolarlık işi aldığını biliyor musunuz? Hangi birini sayalım yani?

SONER AKSOY (Kütahya) – Boş konuşuyorsun.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) -  Sen oradan ne savunuyorsun? Senin bir yediğin içtiğin yok, bari çığırtkanlık yapma. Onun için, bu sözleri biz ispatlamamıza rağmen, hâlen siz bunlarda vurdumduymaz davranıyorsanız size helal olsun!

AHMET YENİ (Samsun) – Neyi ispatlıyorsun?

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Ayrıca da sizin döneminize sarkan, 20 milyon dolar, gelen, bir deprem vergisi var. Bu deprem vergisi nerede arkadaşlar, nerede? Nerede?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Bütçede, bütçede.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Getirdiniz, bütçeye yamadınız, bütçe açıklarını kapatıyorsunuz. Doğru söylüyorsun, ilk defa doğru bir söz söylüyorsun AKP Grup Başkan Vekili; bütçeye yamadınız, bütçe açıklarını kapatıyorsunuz, deprem için kullanmıyorsunuz.

Bu torba yasa içerisinde İşsizlik Fonu’nu da, daha geniş yetkilendirerek, kendinizi daha geniş yetkilendirerek çarçur edeceksiniz. İşsizlik Fonu gerçek amacına uygun olarak kullanılmayacak. Bunu yaparken sendikal yaşamı, çalışma yaşamını da kısıtlamak için elinizden geleni yapıyorsunuz.

Bakın, perşembe günü Ankara’da bir eylem olacak Meclisin etrafında. Gelin, o eyleme gerek kalmadan, bu işçi sendikalarının, çalışma örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin sesine kulak verin. Bu yasa içerisinde onların çalışma yaşamını engelleyen, geleceklerini karartan maddeleri çıkarın. Bu yasanın içerisinde yirmi bir tane halk yararına madde var, diğerleri kadrolaşmadır, İşsizlik Fonu’nun parçalanmasıdır, tarumar edilmesidir. Bunları aklınızdan geçirerek karar verirseniz, bu önergemize de destek verirseniz seviniriz.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Önergenin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır. Yoklama talebini yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın Keleş, Sayın Kaptan, Sayın Köse, Sayın Ekici, Sayın Pazarcı, Sayın Baratalı, Sayın Çakır, Sayın Güner, Sayın Arıtman, Sayın Yıldız, Sayın Seçer, Sayın Bingöl, Sayın Koçal, Sayın Özer, Sayın Özkan, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Ağyüz, Sayın Ünsal, Sayın Atay.

Sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

40’ıncı madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 40 ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               Mustafa Kalaycı                           Recep Taner                                Erkan Akçay

                      Konya                                        Aydın                                         Manisa

              Nevzat Korkmaz                           Metin Ergun                                Oktay Vural

                      Isparta                                        Muğla                                           İzmir

                Mehmet Günal                              Kadir Ural                              Cemaleddin Uslu

                      Antalya                                      Mersin                                         Edirne

                       

“Madde 40- 5510 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi “Kurumca çıkarılacak yönetmelikle belirlenen kriterleri taşıyan işyerlerinde bu şart aranmayabilir.” şeklinde değiştirilmiş ve altıncı fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, okutup birlikte işleme alacağım ve eğer talep olursa imza sahiplerine söz vereceğim.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 40 ıncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu                  Mustafa Özyürek

                        İzmir                                       Malatya                                      İstanbul

                 Tekin Bingöl                              Şevket Köse                             Bülent Baratalı

                      Ankara                                    Adıyaman                                      İzmir

Diğer önergenin imza sahipleri:

             M. Nezir Karabaş                        Şerafettin Halis                           Hasip Kaplan

                       Bitlis                                         Tunceli                                       Şırnak

                Ayla Akat Ata                               Sırrı Sakık                             Sebahat Tuncel

                     Batman                                         Muş                                        İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak Sayın Hamzaçebi?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Köse.

BAŞKAN – Sayın Köse, buyurun efendim.

ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, daha öncesinde söz aldığımda dile getirdim affa ihtiyaç varsa mutlaka çıkarılmalıdır diye. Hükûmetin esas görevi, ekonomiyi af çıkarmaya gerek kalmayacak duruma getirmektir yani kalıcı çözümler bulabilmektedir. Ama görüyoruz ki görüştüğümüz yasa tasarısı geçici, önlem almaya hiç de yaramayacaktır.

Sayın milletvekilleri, 40’ıncı madde, 5510 sayılı Yasa’da değişiklik yapmaktadır. 5510 sayılı Yasa Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’dır. Ben, bu Yasa’yla ilgili olarak sosyal güvenlik destek ödemeleri konusunda daha önce bir yasa teklifi vermiş idim. Bildiğiniz gibi, BAĞ-KUR ya da Sosyal Güvenlik Kurumundan emekli olduktan sonra ticari faaliyette bulunan kişiler büyük sorunlar yaşamıştır. Bu kişilerden “sosyal güvenlik destek primi” adıyla kesintiler yapılmaktadır. Bu uygulama BAĞ-KUR’dan emekli olanlar için 1999 yılından bu yana, sigorta emeklileri için ise 2003 yılından bu yana devam etmektedir. 1 Ekim 2008 tarihi ise bu konuda önemli bir değişimin olduğu tarihtir çünkü bu tarihten önce ticari faaliyette bulunan emeklilerin sosyal güvenlik destek primleri aylıklarından kesilmiyor idi, başka bir deyişle, bu kişiler ödemelerini bizzat yapmak zorundaydı. 1 Ekim 2008’den itibaren bu primler mükelleflerin maaşlarından kesilmektedir.

Değerli milletvekilleri, emekli olduktan sonra ticari faaliyette bulunan mükelleflerden kimileri bizzat ödeme yapmaları konusunda “Bilgimiz yoktur.” demektedirler. Kimi mükellefler ise bu konuda kendilerine herhangi bir tebligat bulunmadığından ödeme yapamamışlardır. Asıl önemli olan ise çoğu yurttaşımız cebinde parası olmadığı için ödeme yapamamıştır.

Değerli arkadaşlar, neticede de bu mükelleflerin borçları birikmiş ve bu birikmenin ardından borçlarını ödemeleri için kişilere tebligatta bulunulmuştur. Kişi başı yaklaşık 4 ila 5 bin TL borcu olan mükelleflerin bu borçları ödeme konusunda ciddi bir sorun yaşadığı kamuoyunca bilinmektedir. Zira, son bir yılda ülkemizi etkisine alan ekonomik kriz nedeniyle çok sayıda esnaf, borcunu ödeyemeyecek duruma gelmiştir, ayrıca çok sayıda esnaf da kriz nedeniyle iş yerini kapatmak zorunda kalmıştır. Mükelleflerin ödeme yapmasının olanaksız olduğu çeşitli basın yayın organlarına da yansımıştır. Ekonomik kriz ile birlikte can çekişen esnafın yaşadığı bu sorunun çözülebilmesi için yasal bir düzenleme yapılması gerektiği açıkça ortadadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu durumdaki esnafımıza dönük olarak bir af düzenlemesi yapılması mecbur hâle gelmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu kabul ediyoruz. Ancak, emekli bir kişi neden tekrar çalışır, ona bir bakalım. Normal şartlarda emekli demek, aldığı maaşla rahatça geçinebilen, yeteri kadar emek harcadıktan sonra aldığı aylıkla ihtiyaçlarını karşılayabilen kişi demektir. Fakat gerçek şudur ki, emeklinin aldığı aylık kendisine yetmediği için çalışır. Esnaf neden emekliyle çalışır? Çünkü prim ödemeleri çok yüksektir, emeklinin prim ödemeleri düşük olduğundan emekli çalıştırmaktadır. Şimdi sorarım size: Af çıkarmakla sorun çözülüyor mu? Elbette ki hayır.

Değerli arkadaşlarım, onun için, öncelikle emekli maaşının insanca yaşama standartlarına yükseltilmesi gerekmektedir. Bu anlamda, Hükûmetin, her şeyden önce bir intibak yasası çıkararak emeklilerin maaşlarının arasındaki adaletsizliği düzeltmesi gerekir. Sonra, tüm emekli maaşlarının yükseltilmesi için girişimde bulunmalıdır. Benzer bir biçimde ise esnaflar için düzenleme yapılması gerekmektedir. Esnafların ödediği primlerin yüksekliği herkesçe bilinmektedir. Bu primler makul seviyelere çekilmelidir. Ayrıca, istihdam sağlayan esnafımıza bölgelere göre daha etkili teşvik uygulanmalıdır. Ancak bu düzenlemeler yapılırsa affa gerek kalmaz, emeklimiz de esnafımız da rahat bir yaşam sürer, devlete olan borçlarını öder. Ama dokuz yıldır başta olan AKP İktidarının bu konuda beceriksiz olduğu görülmektedir. Dişinizi sıkınız, Cumhuriyet Halk Partisi yani halkın iktidarı kurulacaktır, bu ve buna benzer tüm sorunlar kesinlikle çözülecektir.

Yüce Meclisi tekrar en derin saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Köse.

Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarı’nın 40’ıncı maddesi ile prim hizmet belgesinin işyerine asılması uygulaması kaldırılmaktadır. İşyerlerinde çalışan işçilerin SGK’ya bildirilip bildirilmeklerini öğrenmelerine olanak sağlayan uygulamanın kaldırılması kayıt dışı istihdama ortam oluşturabilecektir. Bu nedenle işveren talebi olan bu düzenleme bir ihtiyaç olmayıp işverenlerin keyfi davranmalarının önünü açabileceğinden madde metninden çıkarılması uygun olacaktır.

BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 40 ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                     Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

“Madde 40.- 5510 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi “Kurumca çıkarılacak yönetmelikle belirlenen kriterleri taşıyan işyerlerinde bu şart aranmayabilir.” şeklinde değiştirilmiş ve altıncı fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Uslu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, 606 sayılı Kanun Tasarısı’nın 40’ıncı maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 5510 sayılı Kanun’un 86’ncı maddesinin dördüncü fıkrası, otuz günden az çalışılması hâlinde az çalıştırmayı ispata yarayan belgelerin ibrazını öngörmektedir. Kamu idareleriyle toplu iş sözleşmesi imzalayan iş yerleri bundan muaf tutuluyor. Değişiklik ise “Kurumca belirlenen iş yerleri de muaf olur.” anlamında. Esasen teknolojinin geliştiği günümüzde bu tür tespitlerin daha kolay yapılacağından dolayı bu düzenleme uygun görülebilir ancak bunun kısa süreli çalışmayı özendireceği ve bu sayede emeğin istismar edileceği de söz konusu. Bunun da dikkate alınması gerekiyor. Bu anlamda önergemizin desteklenmesini talep ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu yasa tasarısı ilginç yanları ve anlamları olan, belki de yasama tarihinde eşi benzeri bulunmayan marifetlere sahip, kapsadığı konular ve yaptığı düzenlemeler ile eşi benzeri görülmemiş bir yasa metnidir. Sadece adı üç sayfa olan ve adının içerisinde onlarca milletvekilimizin adının geçtiği bu yasa tasarısı, iktidarın hak ve hukuk, adalet, demokrasi ve siyaset anlayışını deşifre etmektedir. Sergilediği tutum ile Hükûmetin anlayışı ortaya çıkmaktadır. Hakkına razı olmayanlar, yasalara uymayanlar, sürekli af bekleyerek hakkı çiğneyenler üzerinden siyasi pazarlık yapmak, seçime giderken oy avcılığı amacıyla ulufe dağıtmak… İşte milletimize, ülkemize ve gençlerimizin ve toplumumuzun geleceğine bakışları. AKP’nin bütün hesabı her defasında halkımızı kendisine oy vermeye zorlamaktadır.

Sayın milletvekilleri, sekiz yıllık iktidarını “Enkaz devraldık.” diye diye dolduran Adalet ve Kalkınma Partisi bu tasarıyla hangi iktidarın enkazını kaldırmaya çalışmaktadır?

Bu kadar çok affı sığdırdığınız bu yasaya neden Ziraat Bankası ve tarım kredi borçlarını almadınız? Çiftçi de borçlu ve borcunu ödeyemiyor.

Bir başka husus, nasıl bir bakış açısıdır ki Hükûmet sözcüleri bu yasanın af yasası olmadığını ifade etmektedir. Yasal yükümlülükleri zamanında yerine getiren, kurallara uygun hareket eden vatandaşlara haksızlık olmadığını nasıl iddia edebilirsiniz?

Başbakan ve bakanları, Hükûmet yanlıları hep şunu söylemiyor mu: “Ekonomide her şey yolunda.”, “İnsanlarımız zenginleşiyor.”, “Dünyadaki ekonomik kriz bizi teğet geçti.”, “Cumhuriyet tarihinin ‘en’leri bu dönemde gerçekleştirildi.”, “2002’deki enkazlar temizlendi.” vesaire…

Mademki döneminizde her şey yolunda idi, bu enkaz kaldırma yasasının iki yüz yirmi dört maddesiyle getirilenler nedir? Bugüne kadar beklenerek sayısız sıkıntının yaşanmasına, belki de yüz binlerce işlemin yapılmasına, insanlara zulmedilmesine, haksızlıkların yaşanmasına neden göz yumuldu? Seçime giderayak bir şeyler affedilirken bu yasayla kurallara sadık olanların hakları ihlal edilmiyor mu? İki yüz yirmi dört maddeli toplu enkaz kaldırma kanununuz sizi sandıktaki cezadan kurtaramayacaktır, milletimizin ferasetine ve vicdanına güvenimiz sonsuzdur.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet sözcülerince af kanunu olmadığı söylenen bu kanunun 2’nci maddesinde on bir ayrı fıkrada ifade edilen kesinleşmiş alacakların tahsilinden vazgeçileceği yazılıdır.

Yine yasanın 3’üncü maddesinde yer alan kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan amme alacaklarının tahsilinden vazgeçiliyor.

4’üncü maddede ise inceleme ve tarhiyat safhasında bulunan vergiler ve bunlara ilişkin cezaların da tahsilinden vazgeçildiği yazılıdır.

12’nci maddede kesinleşmiş sosyal güvenlik kurumu alacaklarının tamamından vazgeçileceği açıkça yer almaktadır.

13’üncü maddeyle de dava safhasında bulunan veya dava açma süresi sona ermemiş idari para cezalarının alınmayacağı hükme bağlanmaktadır.

Takip eden diğer maddelerde de diğer birçok kamusal alacağın tahsilinden vazgeçiliyor.

Bu bilgiler ışığında milletimiz adına iki soruyu sormak istiyorum:

Birincisi: Şu ya da bu nedenle vergisini, sosyal güvenlik primini, idari para cezalarını ve diğer kamu borçlarını ödemeyenler affedilirken bu yükümlülüklerini yerine getirenler ne hâle düşmektedir? Bu bir haksızlık değil midir?

İkincisi: Kamu alacaklarından vazgeçilirken kimlerin hakkı kimlere devredilmektedir? Doğmamış yetimin, geleceğin teminatı yavrularımızın hakkı ne olmaktadır? Ne yazık ki bu durum, eşitsizliğe, rekabetin bozulmasına, kurallara uymamanın teşvikine neden olmaktadır.

Sözlerime son verirken sizleri saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Uslu, teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. 

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 

41’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 41 inci maddesinde geçen “yer alan” ibaresinin “geçen” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Kalaycı                           Erkan Akçay                              Metin Ergun

                      Konya                                       Manisa                                        Muğla

                  Oktay Vural                           Nevzat Korkmaz                          Mehmet Günal

                       İzmir                                         Isparta                                       Antalya

                  Recep Taner                                Kadir Ural                                   Alim Işık

                      Aydın                                        Mersin                                      Kütahya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın 41 inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 Harun Öztürk                          Mustafa Özyürek                        Bülent Baratalı

                        İzmir                                        İstanbul                                       İzmir

                                 Ferit Mevlüt Aslanoğlu                          Tekin Bingöl

                                             Malatya                                           Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bir yasa yapılırken Hükûmet o yasanın gereğini yapmalı, uygulamalı. Altını çiziyorum: Bir yasa çıkarılıyorsa, işlemeyen yasa, yasa değildir, hiçbir önemi yoktur, boşuna zaman alıyoruz.

Şimdi, burada 2008 yılında 4.500 kişi kalan köy ve mahalle bekçileriyle ilgili bir yasa çıkardık. O gün 4.500 tane insana büyük umutlar verdiniz, büyük bayram ettiler bu insanlar. Bunlar yardımcı hizmetler sınıfından emniyet hizmetleri sınıfına geçirildiler. Herkes düğün bayram etti.

Bir: Yıpranma tazminatlarını niye vermiyorsunuz? Bunlar emniyet hizmetleri sınıfında ise bunların hakkı değil mi? Yasada var, yasada “veremezsin” diye bir şey yok. Emniyet hizmetleri sınıfının yıpranma tazminatı bellidir, niye vermiyorsunuz arkadaşlar? Yönetmeliğe bırakıyorsunuz, hâlâ yönetmelik çıkmadı. Eski tas, eski hamam. Bunların yıpranma tazminatını verin arkadaşlar.

İki: Emniyet hizmetleri tazminatı var. Maalesef yine eski tas, eski hamam, değişen hiçbir şey yok. Örneğin, polis arkadaşlarımıza yüzde 118 veriyorsunuz, bunlara yüzde 72. Eskiden de böyleydi.

Değerli arkadaşlarım, üç: Emniyet sınıfında fazla çalışmanın bir standardı vardır. Kim fazla çalışıyorsa emniyet sınıfında Ahmet fazla çalışıyor yüzde 50, Mehmet fazla çalışıyor yüzde 100 alır; böyle bir şey yoktur arkadaşlar, ne kanunda var ne yönetmelikte var ama maalesef burada yüzde 19 veriliyor mahalle ve köy bekçilerine fazla mesai, diğer arkadaşlarımıza yüzde 40 veriliyor. Onlara neden yüzde 40 veriliyor demiyorum, verilsin arkadaşlar.

Bir kere, en büyük sorun, yıpranma tazminatını vermeyen bakanlık  Çalışma Bakanlığı. Bu, direkt bu Bakanlığı ilgilendiriyor. Sayın Bakan, haklarıysa, yasa çıkmışsa, yasada böyle bir hüküm varsa, bunu uygulamak sizin görevinizdir. Yani yıllarca insanların emniyeti için çalışan bu insanların haklarını yok saymayı ben hazmedemiyorum.

Değerli arkadaşlar, bunlar -daha köy ve mahalle bekçisi alınmıyor- hepsi 4.500 kişi kaldılar. 4.500 insanın hakkını yemek bize yakışmaz. 4.500 insanın yasal olarak… Burada kanun çıkarırken konuştunuz, aynen şöyle dediniz, çıkarın tutanakları: “Köy ve mahalle bekçilerimiz artık emniyet hizmetleri sınıfına katılmıştır, onlar artık emniyet hizmetleri sınıfındadır.” Burada herkes geldi böyle konuştu ama hiç uygulanmadı arkadaşlar. Uygulanmayan yasa, yasa değildir.

Yine söylüyorum:

1) Yıpranma tazminatlarını verin bu arkadaşlarımın.

2) Emniyet hizmetleri tazminatı var, onu verin.

3) Fazla çalışma…

Bir de çok bir şey istemiyorlar. Bunlar bir elbise istiyor arkadaşlar, elbise… “Bizim de bir elbisemiz olsun, bizim de üniformamız olsun ve geldik, gidiyoruz, daha almıyorsunuz ama en azından yıllarca hizmet ettik, 4.500 kişinin bir elbisesi olsun.” diyor bu arkadaşlarım, başka bir şey söylemiyor, başka bir şey istemiyor bu arkadaşlarım.

Bir başka konu var arkadaşlar: 4924 sayılı Yasa’yla, özellikle Sağlık Bakanlığında çalışan, memur mu, 4/C’li mi, 4/B’li mi, ne olduğu belli olmayan bir 16 bin kişi var; bunlar, bu kişiler Emekli Sandığına tabi. Emekli Sandığına tabi olan insanlar devlet memurudur. Hayır, devlet memuru da değil, 20 bin kişiden 14 bini ebe, hemşire, sağlık memuru. Şimdi, bunların adı nedir? Bunların adını koyun. Sağlık hizmetleri sınıfında Emekli Sandığına tabiyse bunlar devlet memurudur ama başka bir adla koyuyorsunuz, ne 4/C ne 4/B ne bilmem ne, ayırıyorsunuz ya insanları böyle. Bir de böyle bir zümre yaratmışsınız. Bunların hakkını da verin arkadaşlar.

Teşekkür ederim, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 41 inci maddesinde geçen “yer alan” ibaresinin “geçen” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 41’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, bu tasarı, ilk kez referandum öncesinde Sayın Başbakan tarafından milletimizin ağzına bir parmak bal sürme amacıyla gündeme gelmiş ve arkasından, 2 sayın bakanın da açıklamasıyla âdeta kamuoyunda artık devlete olan borçların ödenmemesi yönünde bir çağrı gibi algılanan bir nokta sonucunda bugün yüce Meclisin huzurundadır. Aradan geçen süre içerisinde kamuya olan borçlar âdeta ertelenmiş, nasıl olsa af gelecek düşüncesiyle birçok dürüst vatandaş dahi yıllarca vermiş olduğu vergisini geciktirmiştir.

İşte, bu yasanın baştan ölü doğduğunu söylemek herhâlde büyük bir haksızlık olmayacaktır çünkü dürüst vatandaş, yıllarca vergisini zamanında ödeyen vatandaş, maalesef bu torbada kendine hitap eden herhangi bir madde bulamamaktadır. Tam tersine, devlete olan borcunu ödemekten kaçan, zor şartlarda olduğu gerekçesiyle ödeyemeyen veya imkânı olduğu hâlde ödemek istemeyen insanlar bir şekilde bu yasadan yararlanırlarken dürüst vatandaşın bundan sonraki dönemde, artık “Nasıl olsa yıllarca devlete yaptığım dürüstlüğün karşılığında ben cezalandırıldım, bundan sonra da benim devlete olan borcumu ödememem gerekir.” düşüncesinde olacağına işaret eden bir yasadır. Bir başka deyişle, bu yasa işçi temsilcisine sorulmadan işçi hakkında, memurlara sorulmadan memur hakkında, esnaflara sorulmadan esnaf hakkında, emeklilere ve onların temsilcilerine sorulmadan emekli hakkında birkaç kişinin karar verdiği bir zorba yasa olarak nitelendirilebilir ama ne yazık ki olması gereken maddeler maalesef bu zorba yasa içerisinde yoktur. Örneğin, emekli maaşlarındaki intibak uygulaması bu torba yasada beklenirken, yer almamıştır. İkincisi, emekliler arasındaki maaş farklılıkları maalesef giderilememiş, yine birçok emekli mağdur edilmiştir. Emekliyle ilgili bir başka konu, aldığı emekli maaşıyla geçinemediği için ikinci bir emeklilikten kesilen “sosyal güvenlik primi” adı altındaki yüzde 14 oranında kesinti hâlâ devam etmektedir. Bunun kaldırılması ya da en azından insaflı bir sınıra çekilmesi gerekirken yine bu yasada maalesef böyle bir şey yoktur.

Bir diğer çok önemli konu, bu ülkenin her dönem kahrını çekmiş çiftçilerin Ziraat Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarında herhangi bir düzenleme bu yasada maalesef yoktur.

Sayın milletvekilleri, hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki kendi seçim bölgelerinizde, bugün, Ziraat Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarından dolayı taahhütlerini yerine getiremediği gerekçesiyle evine gidemeyen, gece yarısı jandarmadan kaçarak evinde çocuklarını acaba üç beş dakika görebilir miyim diyen yüzlerce, binlerce vatandaşımız var. Nerede bu Meclisin yüceliği? Bu insanlar vatandaş değil mi? Yıllarca durumları iyiyken devlete olan borçlarını zamanında ödemiş olan bu kesimin bu sıkıntısını kim çözecek? Niye bu yasada bunlarla ilgili bir düzenleme yok? Maalesef, bu da yok.

Bir diğer önemli konu, yine Bakanlar Kurulu kararıyla, genel idare hizmetleri sınıfından teknik hizmetler sınıfına alınan sosyolog, kütüphane arşivcisi ve benzeri kadrolarda çalışan binlerce insan, maalesef, kâğıt üzerinde teknik sınıfa geçirildi ama bu teknik sınıfta çalışmanın karşılığı olan özlük haklarından yararlandırılmıyor. Neden böyle bir madde burada yer almıyor? En azından, bundan sonraki süreçte, kalan zamanda verilecek önergelerle bu düzenlemeler yapılabilir.

Ben, her şeye rağmen, bu yasadan yararlanacak olan vatandaşlarımıza yasanın ilgili maddelerinin hayırlı olmasını diliyor, tekrar yüce Meclisi önergemize destek vermesi dileğiyle saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

42’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 42 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "işyerinde" ibaresinin "işyerlerinde" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Kalaycı                           Erkan Akçay                              Metin Ergun

                      Konya                                       Manisa                                        Muğla

               Mehmet Günal                             Recep Taner                               Oktay Vural

                     Antalya                                       Aydın                                          İzmir

                                     Nevzat Korkmaz                               Kadir Ural               

                                             Isparta                                          Mersin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

606 sıra sayısı ile görüşülmekte olan "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 42 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 42- 5510 sayılı Kanunun 88 inci maddesinin dördüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş ve altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "takip eden ayda" ibaresi "en geç" olarak değiştirilmiştir.

 “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olmakla birlikte, 4857 sayılı Kanunun 13 ve 14 üncü maddelerine göre kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar ile bu Kanuna göre ev hizmetlerinde ay içerisinde 30 günden az çalışan sigortalılar için eksik günlerine ait genel sağlık sigortası primleri ile işsizlik sigortası primlerinin 30 güne tamamlanması zorunludur. Bu durumda olan sigortalıların iş sözleşmesinin askıda kaldığı günlere ve aylara ait eksik günlerine ilişkin genel sağlık sigortası ve işsizlik sigortası primleri (işçi ve işveren hisseleri dahil), 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazancın alt sınırının 30 günlük tutarı üzerinden işverenleri tarafından ödenir. Özel sektör işverenleri tarafından, kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların eksik günleri ya da ayları için ödenen genel sağlık sigortası ile işsizlik primlerinin toplamı Hazine tarafından karşılanır. Hazinenin yapacağı ödemenin usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir."

             Mustafa Özyürek                     Mehmet Ali Susam                 Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                    İstanbul                                        İzmir                                        Malatya

                Harun Öztürk                             Tekin Bingöl                             Bayram Meral

                       İzmir                                         Ankara                                      İstanbul

                                                                    Sacid Yıldız

                                                                       İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Yıldız, siz mi konuşacaksınız?

SACİD YILDIZ (İstanbul) – Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sacid Bey. (CHP sıralarından alkışlar)

SACİD YILDIZ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 42’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinize saygılarımı sunarım.

Değerli arkadaşlar, üzerinde konuştuğumuz yasa tasarısı Hükûmetin ekonomimizi ne hâle getirdiğinin açık kanıtıdır. Tasarının içinde değinilmeyen yasa yok. Demek ki bu ülkenin ekonomisi o kadar kötü yönetilmiş. Devletin  borçlarının yeniden yapılandırılmasından yola çıkılarak kapsamlı prim aflarından, kuralsız ve güvencesiz çalışmayı yaygınlaştıran düzenlemelere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndan, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan patronların daha fazla yararlanmasına kadar çok sayıda düzenleme torba yasanın içerisine sokularak âdeta çuvala dönüştürülmüştür.

AKP Hükûmetinin düzenlemeleri özgürlüklere dayanan katılımcı demokrasinin olmadığı, tek parti egemenliğine dayanan bir tür totaliter rejim biçimi yönündedir. Hakkını  arayan işçi de, zamları protesto edenler de, harçlara karşı çıkan öğrenciler de saldırılması gereken  birer hedeftirler. Bakınız, son günlerde Başbakanın konuşma yaptığı illerde muhtemel protestocular gözaltına alınmaktadırlar. Bunlar hangi kriterlere göre gözaltına alınmaktadır belli değil. Perşembe günü, iki gün sonra, emek örgütleri, DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ankara’da eylem yapacaklardır, bakalım onlara da şiddet uygulanacak ve gözaltına alınacaklar mıdır?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii biz burada önergelerle tasarıdaki bozukluğu düzeltmeye çalışıyoruz. Önemli olan Hükûmetin toplum üzerinde yaptığı olumsuzlukları düzeltmektir. Son yıllarda toplum sağlığı oldukça bozulmuştur, antipsikotik ve antidepresif ilaç kullanımları artmıştır. Psikologlar Derneğinin istatistiklerinde bu şekilde çıkmıştır ve intiharlar artmıştır değerli milletvekilleri.

Bakınız, toplumu ilgilendiren en büyük sağlık sorunlarından biri şeker hastalığıdır. Bu hastalık pek çok organı da doğrudan etkilemektedir. Meclis, bu çatı altında diyabet günleri düzenleyip hastalığın önemine vurgu yapmaktadır fakat Sosyal Güvenlik Kurumunun 10 Ocakta yayınladığı genelgeyle milyonlarca şeker hastası için yaşamsal öneme sahip şeker ölçüm çubuğunun devletten alınabilmesi zorlaştırılmış, hatta imkânsız hâle getirilmiştir. Geçen hafta bu konuda her konuşmacı sordu, Sayın Bakan açıklama yaptı ama mağduriyet devam ediyor, biz de basın toplantısında dile getirmiştik. Bu genelge nedeniyle birçok hastanın tedavisi yarım kalmıştır. Alım gücü olmadığı için şeker ölçüm çubuklarını alamayan hastalar bu süre içerisinde şeker komasına girmiş ve tüm bunlar olduktan sonra SGK yeni düzenleme yapacağını duyurmuştur. Maalesef, Hükûmet ve ilgili kurumlarımız, vatandaşları mağdur etmeyi alışkanlık hâline getirmiştir. Bir genelge çıkarılarak önce hastalar mağdur edilmekte, daha sonra aşırı tepki gelince yeniden düzenlemeye gidilmektedir. Geçmişte hipertansiyon ilaçları için de böyle bir genelge yapılıp sonradan geri alınmıştır değerli arkadaşlar.

Ne yazık ki AKP Hükûmeti, hastanın sağlığından çok sağlık harcamalarını ön plana çıkarmaktadır, sağlıkta tasarrufa gitmektedir, tasarruf daha çok önem kazanmaktadır. Bu katarakt ameliyatlarında gözünü kaybeden hastalar için de böyledir, başka durumlarda da böyledir. Sağlık alanında yapılanlar ve yaşananlar ortadadır. Gün geçmiyor ki olumsuz bir haber basına yansımasın. Ne yazık ki başta tıp fakülteleri, kamu, özel bütün sağlık kuruluşları bu kıskaç altındadır. Üniversite hastaneleri, eğitim ve araştırmadan vazgeçmiş durumdadırlar. Bu kurumlar, varlıklarını koruyabilmek için nitelikli hasta bakımını bile artık geri plana itmeye zorlanmaktadırlar. İş yeri hekiminden asistanına, kurum hekiminden öğretim üyesine, toplum sağlığı hekiminden acil çalışanına, 112 hekiminden aile hekimine, mecburi hizmetlilerinden emeklisine bütün hekimler, mutsuz ve gelecekten umutsuz durumdadırlar.

Sağlık politikalarının sorumlusu olarak görülmekten, hedef gösterilmekten, şiddete maruz kalmaktan şikâyet eden ve üniversite hastanelerinde uygulanmaya başlanacak olan performans sistemini protesto eden binlerce doktor isyan etmektedir. Dün de bu sıkıntılarını dile getirmek için Türkiye'nin çeşitli illerinde sokaklara dökülmüşlerdir; İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de. Gazetelere bakın, boy boy ilan vermektedirler. Türk Tabiplerin Birliği çatısı altında, Türk tabipler odaları ve uzmanlık dernekleri sıkıntılarını dile getirmekte  “İyi hekimlik yapmak istiyoruz, nitelikli sağlık hizmeti üretmek istiyoruz.” demektedirler. Bunlara lütfen kulak veriniz. Hatta internler bile sıkıntılarını dile getirmektedirler değerli arkadaşlar.

Sözlerime son verirken şunu da söylemeden geçmek istemiyorum: Torba yasasının içerisinde sağlıktan millî eğitime kadar her komisyonu ilgilendiren konular yer almaktadır ama bu konular ilgili komisyonlarda yani ihtisas komisyonlarında tartışılmamıştır, dile getirilmemiştir. Yoğun ve sağlıksız, sabahlara kadar süren bir çalışma temposu içerisindeyiz. Burada tüm toplumu ilgilendiren önemli yasalar çıkarıyoruz. On dört saat çalışarak doğru ve sağlıklı yasa çıkaramayız.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yıldız.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 42 nci maddesinin ikinci fıkrasında geçen "işyerinde" ibaresinin "işyerlerinde" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, gerekçeyi mi okutayım?

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Gerekçeyi okutun efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Madde daha anlaşılır hâle getirilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

43’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 43 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               Mustafa Kalaycı                           Erkan Akçay                              Metin Ergun

                      Konya                                       Manisa                                       Muğla

                  Oktay Vural                              Recep Taner                           Nevzat Korkmaz

                        İzmir                                         Aydın                                        Isparta

                Mehmet Günal                              Kadir Ural                          Ahmet Duran Bulut

                      Antalya                                      Mersin                                     Balıkesir

"Devlet yardımı, teşvik ve desteklerden; işverenlerin muaccel prim ve muaccel prime bağlı borçları ile ve idari para cezası borçları kesilip Kuruma aktarıldıktan sonra, varsa kalan kısmı üzerinden yararlanılabilir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın 43 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Mustafa Özyürek                          Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                    İstanbul                                        İzmir                                       Malatya

                                       Yılmaz Ateş                               Sacid Yıldız

                                           Ankara                                       İstanbul

"Madde 43- 5510 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Devlet yardımı, teşvik ve desteklerden; işverenlerin muaccel prim ve idari para cezası borçları kesilip Kuruma aktarıldıktan sonra, varsa kalan kısmı kullandırılır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Nurettin Canikli                           Yahya Akman                       Abdurrahman Arıcı

                     Giresun                                     Şanlıurfa                                     Antalya

                Veysi Kaynak                             Ahmet Aydın                              İhsan Koca

              Kahramanmaraş                              Adıyaman                                    Malatya

"Madde 43 - 5510 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinin altıncı fıkrasının ilk cümlesinde geçen "daha önce başlayıp devam eden nakdi olmayanlar" ifadesinden sonra gelmek üzere, "ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından proje ve faaliyetleri karşılığında kamu kurum ve kuruluşlarına sağlananlar" ifadesi ve aynı fıkranın birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Devlet yardımı, teşvik ve desteklerden; işverenlerin muaccel prim ve idari para cezası borçları kesilip Kuruma aktarıldıktan sonra, varsa kalan kısmı üzerinden yararlanılabilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir)  – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önerge ile kamu kurum ve kuruluşlarınca, proje ve faaliyetleri karşılığında kamu kurum ve kuruluşlarına sağlanan destekler bakımından, söz konusu desteklerin verilmesinden önce kamu kurum ve kuruluşlarından Sosyal Güvenlik Kurumuna muaccel olmuş prim ve idari para cezası borçlarının bulunmadığına veya tecil ve taksitlendirildiğine ya da yapılandırıldığına dair belge ve bilgilerin istenmesi zorunluluğu kaldırılmaktadır.

BAŞKAN – Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, Sayın Kalaycı ve diğer önerge sahipleri, bu önerge maddeyi tümüyle değiştirdiği için diğer önergeleri işlemden kaldırma zorunluluğu hâsıl olmuştur.

Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

44’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

606 sıra sayılı yasa tasarısının 44. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"5510 sayılı kanunun 96'ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan 'en fazla 5 yıllık' ifadesi 'en fazla 3 yıllık', '3 ay' ifadesi '48 ay' '3 aylık' ifadesi '48 aylık' olarak değiştirilmiştir. Maddede geçen '% 25' oranı ise '% 10' olarak değiştirilmiştir.

              M. Nezir Karabaş                        Ayla Akat Ata                               Sırrı Sakık

                        Bitlis                                       Batman                                         Muş

                                         Şerafettin Halis                            Sebahat Tuncel

                                               Tunceli                                        İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 44 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               Mustafa Kalaycı                            Recep Taner                             Erkan Akçay

                      Konya                                        Aydın                                       Manisa

              Nevzat Korkmaz                            Hasan Çalış                              Metin Ergun

                      Isparta                                      Karaman                                     Muğla

                  Oktay Vural                             Mehmet Günal                             Kadir Ural

                        İzmir                                        Antalya                                      Mersin

"Madde 44- 5510 sayılı Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "üç ay" ibaresi " otuzaltı ay" ve "üç aylık" ibaresi "otuzaltı aylık" şeklinde değiştirilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 44 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 Harun Öztürk                          Mustafa Özyürek                        Bülent Baratalı

                        İzmir                                        İstanbul                                       İzmir

                                Ferit Mevlüt Aslanoğlu                          Tekin Bingöl

                                            Malatya                                           Ankara

"Madde 44- 5510 sayılı Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.

b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde oniki eşit taksitte faizsiz olarak geri alınır. Herhangi bir suretle bu süre içinde geri alınamayan tutarlara kanuni faiz uygulanır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı torba tasarının 44’üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 5510 sayılı Kanun’un 96’ncı maddesinde iki husus düzenlenmekte. Maddenin mevcut metninin giriş kısmına baktığımızda “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;” diye bir giriş yaptıktan sonra birinci fıkrada, iki ayrı konuyu (a) ve (b) bentleri şeklinde sıralamakta ve sonuna bir paragraf ekleyerek bu (a) ve (b) bentlerine ortak hüküm şeklinde ilave etmektedir. Ancak (a) ve (b) bentlerinde farklı farklı konular düzenlendiğinden biz önerimizde bu (a) ve (b) bentlerinde uygulanacak hükümlerin tamamının kendisinin bent içinde yer almasının uygun olacağını düşündük.

Birinci bent, kasıtlı ve kusurlu davranışlarından doğmuşsa Sosyal Güvenlik Kurumunun alacağı, bunu ne şekilde alacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı, hangi faizin uygulanacağı düzenleniyor. Burada bir problem yok.

İkinci konu ise (b) bendinde, Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa Kurumun alacağı, burada mevcut düzenlemede: “Kurum hatalı bir işlem yapıyor ve yersiz bir ödemede bulunuyor. Kurum hata yaptığına göre bu parayı geri alalım ancak buna üç ay süreyle faiz uygulamayalım.” demişiz. Şimdi yasama organı olarak demişiz bunu ama hukukta bir yerini bulmak mümkün değil. Yani üç ay niye üç ay, niye altı ay değil? Çünkü, Kurumun hatalı uygulamasından kaynaklanmış bu durum. Şimdi, bu üç ayı “Yirmi dört ay süreyle faizsiz geri alırız. Yirmi dört aydan sonra kanuni faiz uygularız.” diyoruz. Şimdi, bunun daha iyi anlaşılması için “Yirmi dört aya kadar on iki taksitte alacağımızı net olarak belirleyelim ve bu süre içerisinde de alamaz isek zaten Kurum icrai takibat işlemlerini yürütecektir, o tarihten sonra kanuni faiz uygulansın.” diyoruz.

Değerli milletvekilleri, tabii bu torba tasarıyla ilgili olarak Çalışma Bakanlığının ve Sosyal Güvenlik Kurumunun çok sayıda maddesini de ilgili komisyonda görüşmeden Genel Kurulda katkı vermeye çalışıyoruz ve düzgün bir şekilde çıkmasını sağlamaya çalışıyoruz.

Ben bu vesileyle son iki yılda, Ekim 2008-Ekim 2010 döneminde istihdam ve işsizlikle ilgili gelişmelerden bazı örnekler vermek istiyorum. Bu belirttiğim dönemde 1 milyon 465 bin kişilik istihdam artışı görülüyor TÜİK verilerine göre. Artışın 820 bin kişilik kısmı kadın istihdamından ileri geliyor ve bu 820 bin kişinin 459 bini yani 459 bin kadın kayıt dışı çalışmayı kabul etmek zorunda kalmış. Diğer istihdam rakamlarına baktığımızda 630 bininin tarımdan, 544 bininin hizmetler sektöründen geldiğini görüyoruz. İnşaat sektörü 204 bin kişi, sanayiye bakıyoruz son iki yılda 27 bin kişilik istihdam artışı sağlamış. Bu rakamlar bize -yanılmayalım- şunu gösteriyor: Düzenli iş yaratamıyoruz, kayıt dışı istihdam yaratıyoruz ve kayıt dışı istihdam yaygınlaşıyor.

Hepinizi bu vesileyle tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ederim.


III.-YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi var, yoklama talebini yerine getireceğim.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek, Sayın Öztürk, Sayın Keleş, Sayın Pazarcı, Sayın Baratalı, Sayın Susam, Sayın Bingöl, Sayın Ekici, Sayın Çakır, Sayın Arıtman, Sayın Sevigen, Sayın Özkan, Sayın Seçer, Sayın Ağyüz, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Kaptan, Sayın Koçal, Sayın Kulkuloğlu, Sayın Ünsal, Sayın Oksal, Sayın Gök, Sayın Okay.

Sayın milletvekilleri, yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 44 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Madde 44- 5510 sayılı Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "üç ay" ibaresi " otuzaltı ay" ve "üç aylık" ibaresi "otuzaltı aylık" şeklinde değiştirilmiştir."

Ahmet Duran Bulut (Balıkesir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Bulut, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili yasanın 44’üncü maddesi hakkında vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yine bu getirilen yasada, torba yasa adı verilen yasada işverenlere bir teşvik maddesi var. Bu teşvikler vatandaşa, kişilere verilirken getirilen maddede diyor ki: “Önce borçları kesilir, geri kalan kısmı teşvik olarak verilir.”

Değerli milletvekilleri, bu getirilen, borç ödemenin mantığına, yapılandırmanın mantığına da ters olan bu maddenin bir defa bu yasadan çıkartılması gerekmektedir. Çünkü neden destek verilmektedir bir şirkete, bir yere? İhtiyaçları var, genel krizden etkilenmiş ihtiyaç sahipleri. Zaten Hükûmet küçükleri göz ardı etmiş, büyüklere bu teşviki vermekte yani sanayiciye verirken sanatkâra, tüccara verirken esnafa vermemeyi bir prensip hâline getirmiş. Oysaki, ülkenin içinde bulunmuş olduğu işsizlik gibi bir önemli sorunda 6 milyona yakın olan işsizliğe bir çözüm bulmak adına Hükûmetin çalışma yapması gerekmektedir. Bir işçiye, bir kişiye istihdam alanı açılabilmesi için 270 bin lira gibi bir yatırım gerekmektedir. Türkiye’de 1 milyon 900 bin civarında esnaf bulunmaktadır, bu destekler esnafa verilse her esnaf yanında 2’şer kişi çalıştırsa bu potansiyel, birikmiş olan işsizliğe bir ölçüde çare bulunacağı hâlde bu düşünülmemekte, şimdiye kadar getirilmesi için uğraşılan, çaba sarf edilen bu marketler yasası getirilmeyerek bu esnaflar da mağdur edilmekte, yanlarında çalışan işçileri de çıkartarak işsizler ordusuna yenilerinin katılmasına sebep olunmaktadır.

Tabii, destekler ülkede değişik sektörlere verilirken, bir de Hükûmet bunu bölgelere ayırdı. Bölgelere ayırırken bunda da gördüğüm kadarıyla siyasi bir tercih yapıldı ki, Balıkesir ili ikinci bölge kapsamına alındı. Oysaki, Manisa gibi, Konya gibi iller sanki Balıkesir’den daha geri kalmışçasına üçüncü bölgeye alındı. Balıkesir, bu desteklemelerden yeterince destek alamadığı için yatırımcıyı çekemedi. Zaten mevcut olan işsizlik almış başını gidiyor. Yeni yatırım alanları oluşamadı. Böylelikle, bu teşviklerin ve desteklerin, farklı bölgelere adaletsiz bir şekilde, ihtiyaç değil, siyasi kayırmalarla yapıldığı göz önünde bulunmaktadır. Bu desteklerin sektörel bazda yapılması gerekmektedir. Balıkesir ili zeytin ve zeytin üreticileri bu anlamda çok mağdurdurlar. Avrupa Birliği üyelerinde zeytinciye, zeytinyağına 2.500 kuruş destekleme verilirken bizde 30 kuruş verilmektedir. Üreticimiz bununla maliyetini kurtaramamakta, icar tuttuğu yerlerde zarar etmektedir. Bu bakımdan, zeytin üreticisinin de desteklenmesi gerekmektedir. Hükûmetin tercih etmiş olduğu, üretime dayalı değil, ithalata dayalı bir ekonomi modeli çerçevesinde, yerli üretici, zaten doların aşağı tutulmasıyla ithalat cenneti hâline getirilen ülkede, yerli üretici üretim yapamaz hâle gelmektedir. Dolayısıyla, iş yerleri kapanmakta, işsizlik had safhaya varmış bulunmaktadır.

Bu yasalar düzenlenirken toplumcu bir anlayışla, geniş halk kitlelerinin menfaatlerinin düşünülmesi ve ülkenin ihtiyaçlarına göre planlamanın, programlamanın yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. Bu anlamda, önergeme destek vermenizi diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bulut.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

606 sıra sayılı yasa tasarısının 44. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“5510 sayılı kanunun 96’ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan ‘en fazla 5 yıllık’ ifadesi ‘en fazla 3 yıllık’, ‘3 ay’ ifadesi ’48 ay’ ‘3 aylık’ ifadesi ’48 aylık’ olarak değiştirilmiştir. Maddede geçen ‘%25’ oranı ise ‘%10’ olarak değiştirilmiştir.

        M. Nezir Karabaş (Bitlis) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kabahati olmadığı hâlde yanlış ödeme gerçekleştirilen kişiye bu ödemenin geri ödemesinde olabildiğince kolaylık sağlanması, bu kişilerin mağdur edilmemeleri açısından önemlidir. Değişiklik ile uygulamadan çıkan olumsuzluklardan vatandaşın korunması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

45’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 45 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen (1) bendinde geçen "veya kontrol" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Kalaycı                           Erkan Akçay                              Metin Ergun

                      Konya                                       Manisa                                       Muğla

                 Oktay Vural                               Recep Taner                           Nevzat Korkmaz

                       İzmir                                         Aydın                                        Isparta

                                    Mehmet Günal                                   Kadir Ural

                                          Antalya                                            Mersin

                                       

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606   sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 45 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Harun Öztürk                         Mustafa Özyürek                         Bülent Baratalı

                       İzmir                                       İstanbul                                         İzmir

                               Ferit Mevlüt Aslanoğlu                              Tekin Bingöl

                                           Malatya                                               Ankara

"Madde 45- 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan "ve 86 ncı maddesinin altıncı fıkrasında" ibaresi madde metninden çıkarılmış, (i) bendinin sonuna aşağıdaki cümle ve (k) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (l) bendi eklenmiştir.

"Ancak 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılara geçici iş göremezlik ödeneği ödemelerinde 100 üncü maddeye istinaden Kurumca işverenlerden istenilen bildirimlerin belirlenen süre içerisinde ve elektronik ortamda yapılmaması hâlinde sigortalı başına aylık 80 bin TL, hiç yapılmaması hâlinde ise sigortalı başına aylık 400 bin TL tutarında idari para cezası uygulanır."

"l) Ek 6 ncı maddesine göre yapılması gereken bildirim veya kontrol yükümlüğünün yerine getirilmemesi hâlinde, her bir fiil için 800 bin TL tutarında idari para cezası uygulanır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba tasarının 45’inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddede bazı cezaların asgari ücrete bağlandığını görüyoruz. Şimdi, bu konuyla ilgili olarak daha önce de yasama organında değişik tartışmalar oldu. Yani “İş Kanunu’nda öngörülen cezaların asgari ücrete bağlanması gerçekten doğru mu, başka bir çözüm bulabilir miyiz?” Bu tartışıldı. Sosyal taraflar da bu konuyu tartışıyor. Özellikle işçi sendikaları, İş Kanunu’nda öngörülen cezaların asgari ücrete bağlanmasına taraftar değiller. Bunda da şu kaygı dile getiriliyor: Bildiğiniz üzere asgari ücret, sosyal taraflarla birlikte Çalışma Bakanlığı bünyesinde yapılan toplantılar sonucunda tespit ediliyor. Bu toplantılar sırasında asgari ücret belirlenirken bu toplantıya katılan işverenler, bir şekilde, İş Kanunu’ndaki cezaların da asgari ücrete bağlandığı düşüncesinden hareketle asgari ücretin artırılması konusunda biraz çekingen davranabilirler bunları açıktan söylemeseler de. Önemli olan cezaların yaptırım gücü olduğuna göre, asgari ücrete eşdeğer olan TL cinsinden rakamların kanuna yazılmasının ve bunun da -çoğu kanunda yapıyoruz- Vergi Usul Kanunu’nda öngörülen yeniden değerlendirme oranında her yıl artırılmak suretiyle güncellenmesi pekâlâ mümkün. Bu nedenle, biz bu önergemizde, bir adım olması açısından, İş Kanunu’nda ve sosyal güvenlik mevzuatında öngörülen cezaların asgari ücrete bağlanmasının değil, maktu belirlenecek TL cinsinden ifade edilmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, biraz önce işsizlikle ilgili olarak, istihdamla ilgili olarak bazı rakamlara değindim. İzninizle, yine, son iki yıldaki işsiz sayılarıyla ilgili bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum. Son iki yılda işsiz sayısı toplamda 171 bin kişi artarak 2 milyon 901 bine çıkmıştır. Bu rakama iş bulma umudunu kesmiş 1 milyon 902 bin kişi ile 52 bin mevsimlik çalışanlar eklendiğinde toplam işsiz sayısı 4 milyon 855 bin kişi olmaktadır. İş gücüne dâhil olmayanlardan hiçbir gruba sokulamayan ve kimler olduğu konusunda detaylı bir açıklama da bulunmayan, “diğer grup” adı altında yer alan 1 milyon 890 bin kişiyi de eklediğimizde gerçek işsiz sayısının 6 milyon 745 bin kişiye çıktığı görülecektir. Gerçek işsizlik oranı buna göre hesaplandığında yüzde 26,1 olmaktadır.

Son iki yılda işsizlik oranı Türkiye genelinde değişmezken erkeklerde 2,2 puan azalmış, kadınlarda ise 0,5 puan artmıştır. Yine son iki yılda kentlerde işsizlik oranı erkeklerde 0,2 puan artarken kadınlarda artış 1,2 puan olmuştur. İş gücüne katılma oranı ve istihdam oranında, yukarıda, biraz önceki konuşmamda da yaptığım açıklamalar çerçevesinde, iş gücüne kadınların katılımının artması nedeniyle kadınlarda çok cüzi artışlar olduğu gözlenmektedir ancak bunların da yüzde 30’ların altında olduğunu ifade ediyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 45 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen (l) bendinde geçen "veya kontrol" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşlar

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE  SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kumcuoğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizdeki mavi boncuk tasarısının…

AHMET YENİ (Samsun) – “Mavi boncuk” mu Hocam?

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Evet, mavi boncuk tasarısının…

AHMET YENİ (Samsun) – Yakışıyor mu size?

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – …45’inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına verdiğimiz önerge hakkında konuşmak üzere söz aldım.

Bu bir, tam seçim kanunu, tam bir mavi boncuk kanunu. Herkese bir şeyler dağıtmak suretiyle, devlet kesesinden tekrar iktidar olmanın yolunu arıyorsunuz, değil mi efendim?

AHMET YENİ (Samsun) – Değil.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Değil. Peki, nedir bu kanun? Şuna bakın…

ASIM AYKAN (Trabzon) – İhtiyaç Hocam, ihtiyaç.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – İhtiyaç! Sekiz sene sonra mı fark ettiniz böyle bir ihtiyacı olduğunu memleketin? Sekiz senedir güya bu memleketi idare ediyorsunuz beyefendiler veya idare ettiğinizi zannediyorsunuz. Bakın, ne hâle sokmuşsunuz memleketi, ondan sonra “Yok efendim öyle değil, böyle değil.” diye tartışıyorsunuz benimle.

Efendim, zaten şurada beş dakika konuşacağız, o imkânı da elimizden alıyorsunuz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, aslında bu bir mavi boncuk kanunu idi. Ne yapmak istiyordunuz? Seçim sathı mailinde, Türkiye’de bazı meslek gruplarına, bazı çıkar çevrelerine ufak tefek, iyi kötü bazı menfaatler sağlayarak “Seçimde üç beş oy fazla alabilir miyiz?” diyordunuz. Ondan sonra ipin ucu kaçtı. Her AKP milletvekili bu kanunun bir yerine bir şeyler sokuşturmaya çalıştı. Bu sefer mavi boncuklar oldu kırmızı, çünkü birilerine bir şey dağıtayım derken bunların yanında bazı mükellefiyetler getirmeye başladınız. Bunlardan birisi de bu. Türkiye’de geçimini taksicilikle, dolmuşçulukla, bir yerden öbür yere, kısa vadeli, kısa mesafeli, uzun mesafeli bir şeyler taşımakla uğraşan, sabahtan akşama kadar bir ekmek parası doğrultmaya çalışan insanlara şimdi belli yükümlülükler getirmeye başladınız. Öyle olur zaten, öyle olur zaten, ipin ucu kaçtı mı artık tutamazsınız, bu kanunda olduğu gibi. Beyefendiler, bu kanunun yapılması sırasında Komisyonda ipin ucu kaçtı. Ondan sonra artık ne yaptığınızı, ne yapacağınızı bilemez hâle geldiniz ve “Seçim sathı mailinde birilerine bir şeyler, menfaatler sağlayıp bir yerlere varabilir miyiz?” diye düşünürken mükellefiyetler getirmeye başladınız.

Bakın taksicilerin hâline, bakın Türkiye’de taksicilerin hâline. Sabahtan akşama kadar bir yerden bir yere “Bir müşteri bulabilir miyim?” mücadelesi içinde olan taksi şoförleri, bu sefer yükselen petrol fiyatlarının ağır baskısı ile iyice açmaza düşmüş durumdalar.

Ben geçenlerde bir kanun yapılırken bu kürsüde söyledim, dedim ki: “Bu mazota fazla yükleniyorsunuz, petrole fazla yükleniyorsunuz. Eğer herhangi bir şekilde 90 dolarlardan 135 dolarlara kadar tırmanırsa bu petrol varil başına, siz Türkiye’yi yönetemezsiniz.” Nitekim başladı. Bundan bir ay kadar önce varil başına 90 dolar olan petrol fiyatları 103 dolara kadar çıktı. Eğer bu, bu tırmanışa devam ederse sizin bu bütçeyi bir arada tutma imkânınız yoktur. Ha, bütçeyi şu veya bu şekilde, sıcak para, çok sıcak para, ılık para, ılımlı İslam vesaire, vesaire bu işlerle dengine getirmeye çalışırsınız ama artan petrol fiyatları dolayısıyla tarifesi sabit ama gideri giderek yükselen taksi şoförlerini, dolmuş şoförlerini, otobüs şoförlerini ve bunların sahiplerini çok müşkül duruma sokarsınız.

Buralarda çalakalem, efendim, Hükûmet gönderiyor yirmi maddelik bir tasarı, onu komisyonda yüz bilmem kaç maddeye getiriyorsunuz; düşünmeden taşınmadan, incelemeden, irdelemeden, “Bunun sonu nereye varır?” demeden harıl harıl madde yazıyorsunuz; onun bunun talebi, onun bunun baskısı, onun bunun isteği üzerine kanun yapıyorsunuz. Ondan sonra Türk hukuk sistemi darmadağın oluyor. Türkiye’de artık bu kanunların içinden çıkacak meslek erbabı kalmamıştır. Türkiye’de bu kanunları okuyup anlayacak ve uygulayacak iş sahibi kalmamıştır. Böyle şey olmaz, böyle kanun yapılmaz ama “Biz yaptık, oldu.” diyorsunuz. Ne yapacaksınız? Seçim kazanacaksınız.

Aç tavuk kendisini arpa ambarında sanırmış. Bu milletin, bu seçmenin sizin yapmakta olduğunuz ve önümüzdeki dört, beş ay içinde de yapmaya devam edeceğiniz anlaşılan saçmalıklarınızı ödüllendirmesi mümkün değildir. Tarih bunun çeşitli örnekleriyle doludur. Türk milleti altmış yıllık çok partili siyasi rejim döneminde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kumcuoğlu.

ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Ben de teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

46’ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 46 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Kalaycı                           Erkan Akçay                             Metin Ergun

                      Konya                                        Manisa                                       Muğla

                  Oktay Vural                               Recep Taner                          Nevzat Korkmaz

                       İzmir                                         Aydın                                       Isparta

                                     Mehmet Günal                                   Kadir Ural

                                           Antalya                                           Mersin

“Madde 46- 5510 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan ‘ve 33 üncü’ ibaresi, ‘23 üncü, 33 üncü ve 35 inci’ şeklinde değiştirilmiştir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılamasına Dair Kanun Tasarısı”nın 46 ncı maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

             Mustafa Özyürek                          Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                     İstanbul                                         İzmir                                       Malatya

                                         Yılmaz Ateş                               Abdullah Özer

                                             Ankara                                          Bursa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Baratalı. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT BARATALI (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 46’ ncı maddesi üzerinde verdiğimiz bir önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri grubum ve şahsım adına saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu tasarı bir mali af kanunu tasarısıdır. Tasarı maddeleri içinde bizim de desteklediğimiz maddeler vardır ama yine tasarı maddeleri içinde bizim daha da fazla desteklemediğimiz maddeler de bulunmaktadır çünkü gerek alt komisyon çalışmaları sırasında gerek Komisyonda, gerekli gereksiz, Hükûmetin kendince ihtiyaç duyduğu ilgisiz, bağlantısız bütün, ne kadar düzenleme varsa hepsi bu tasarının içine dâhil edilmiş bulunmaktadır. Bu tasarı karda kışta aylarca hak, adalet arayan Tekel işçilerinin, ücretsiz eğitim, demokratik, özerk üniversite isteyen öğrencilerin, iş güvencesi isteyen emekçilerin, örgütlü toplum isteyen yurttaşların, emeklilerin, işsizlerin sorunlarını çözen bir yasa tasarısı değildir. Ama, bunun yanında, borcunu zamanında ödeyen, edimlerini aksatmadan yerine getiren, bunu devamlı yapan yurttaşlarımızı, mükelleflerimizi de bu tasarı hayal kırıklığına uğratmış bulunmaktadır. Neden? Zamanında ve düzenli ödeme yapanlara yönelik, vergilerinden bir kısım indirim taleplerimiz reddedilmiş, bu da bu edimlerini zamanında yerine getiren mükelleflerimizi üzmüştür, isteklerini karşılamayan bir tasarı hâline gelmiştir. Yine bunun yanında bu tasarı kara para aklayıcılarını ve naylon faturacıları da kollayan bir yasa tasarısı hâlindedir. Burada Sayın Unakıtan’ın kulaklarını çınlatıyorum, Maliye Bakanı iken yapamadığı bu işler şimdi bu tasarıyla naylon faturacılar konusunda sonuca ulaşmış bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı ile bir gün bile memuriyeti bulunmayanlar devletin en üst yöneticisi durumuna geleceklerdir. Devlet memuriyetini, bütün bu rejimi altüst ederek, liyakat, kariyer sistemini ortadan kaldırarak, hatta sadakat sistemini ortadan kaldırarak ABD sistemini buraya monte etmektedir. Bu tasarıyla -ki bunun adı bir şekilde hizmetsiz memuriyet sistemidir- koşulları tutan bir tarikat şeyhi Diyanet İşleri Başkanı olabilecektir, koşulları tutan bir gemi kaptanı Denizcilik Müsteşarı olabilecektir, koşulları tutan iyi bir müteahhit Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarı olabilecektir.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı, ayrıca Ankara’nın bilinçli olarak boşal-tılması tasarısıdır. Bu tasarıyla Vakıflar Bankası, Türkiye Kalkınma Bankası, BDDK, SPK İstanbul’a taşınacaktır. Bu, binlerce memur ve çalışanın İstanbul’a zoraki göçü demektir. Ankara’dan konutlardan, iş yerlerinden, dershanelerden ve bunun gibi hizmet alanlarından büyük bir boşalma olacak ve bunların yarattığı değerler İstanbul’a gidecektir. Bütün bunlar olurken Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek’in hiç sesi çıkmamaktadır, suspus olmuştur, dut yemiş bülbüle dönmüştür Sayın Gökçek. Her konuda ahkâm kesen Sayın Başkan, başkanı olduğu kentin bu konuda boşalmasını sessizce, sadece sessizce izlemektedir ve seyretmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla, belediye ve il özel idarelerinde çalışan emekçiler sürgüne gönderilmektedir. Ne yazık ki, il özel idarelerinde çalışan emekçiler, bu tasarı yasalaşırsa ikinci bir sürgünü de il özel idarelerinden başka bir yere gönderilerek yaşayacaklardır.

Bu tasarıyla, binlerce emekçinin sendikal yaşamı sona erecektir. Özellikle yerel yönetimlerden emniyete ve millî eğitime gidenlerin sendikal hakları ortadan kalkacaktır ve taşeronlaşmasının önü sonuna kadar açılacaktır.

Bu nedenlerle, önergemizin kabulüyle 46’ncı maddenin tasarı metninden çıkarılmasını arz eder, hepinizi tekrar saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Baratalı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 46 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                           Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

“Madde 46- 5510 sayılı Kanunun 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan ‘ve 33 üncü’ ibaresi ‘23 üncü, 33 üncü ve 35 inci’ şeklinde değiştirilmiştir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

KADİR URAL (Mersin) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yaşlılık aylığı almakta iken sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi bir işte sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilmesini öngören 23 üncü fıkra da kaldırılmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

47’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 47 inci maddesinde geçen “31/12/2014 tarihine kadar” ibaresinin “31/12/2015 tarihine kadar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Kalaycı                            Recep Taner                              Erkan Akçay

                      Konya                                        Aydın                                       Manisa

              Nevzat Korkmaz                           Metin Ergun                            Mehmet Günal

                      Isparta                                        Muğla                                       Antalya

                                       Kadir Ural                                         Oktay Vural

                                          Mersin                                                 İzmir

                       

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 47 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                Harun Öztürk                           Bülent Baratalı                          Mustafa Özyürek

                       İzmir                                         İzmir                                         İstanbul

                               Ferit Mevlüt Aslanoğlu                          Sacid Yıldız

                                           Malatya                                          İstanbul

“Madde 47 – 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin onyedinci fıkrasında yer alan “bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içerisinde” ibareleri metinden çıkarılmıştır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Disiplin affı nedeniyle açıkta geçen sürelerin emekli keseneğine esas aylığın hesabında değerlendirilmesi için bir başvuru süresi getirilmesi doğru değildir. Askerlik borçlanmasında olduğu gibi başvuru tarihindeki katsayılar borçlandırmada esas alınacağından primler borçlanılan tarihe göre artacaktır. Başvuru için bir süre öngörülmeyince ödeme için öngörülen iki yıllık sürenin de değiştirilmesine ihtiyaç bulunmamaktadır.

Önergemiz bu amaçla verilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 47 nci maddesinde geçen “31/12/2014 tarihine kadar” ibaresinin “31/12/2015 tarihine kadar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Şandır, Sayın Kalaycı, gerekçeyi mi okutayım?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Personel mevzuatına göre almış oldukları disiplin cezası sonucu memuriyetleri sona erenlerden, 22/6/2006 tarihli ve 5525 sayılı Kanun uyarınca haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile ortadan kaldırılanların, görevlerinden ayrıldıkları tarih ile göreve başladıkları tarih arasındaki prim veya kesenek ödenmemiş sürelerine ilişkin doğacak borç tutarının 31/12/2015 tarihine kadar eşit taksitlerle ödenebilmesine imkân verilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

48’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 48 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümlede geçen “prime esas aylık kazanca yakın” ibaresinin “prime esas aylık kazanca daha yakın” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

       Mustafa Kalaycı                            Erkan Akçay                             Metin Ergun

               Konya                                        Manisa                                       Muğla

          Recep Taner                              Beytullah Asil                         Nevzat Korkmaz

               Aydın                                       Eskişehir                                     Isparta

        Mehmet Günal                               Kadir Ural                              D. Ali Torlak

              Antalya                                       Mersin                                      İstanbul

                                                             Oktay Vural

                                                                   İzmir

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 48 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Özyürek                         Harun Öztürk                      Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                     İstanbul                                        İzmir                                         Malatya

                                       Yılmaz Ateş                                  Abdullah Özer

                                           Ankara                                             Bursa

“Madde 48- 5510 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında değerlendirilen yurt dışı borçlanma sürelerine göre tespit edilen basamaklar, yürürlükte bulunan gelir tablosunda, 41 inci maddenin beşinci fıkrası hükmüne göre belirlenen prime esas aylık kazanca yakın gelire karşılık gelen basamağı geçemez.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı torba tasarının 48’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge ile ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Yüce heyetinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, görüşmeler öylesine hızlı geçiyor ki yani maddeleri okumuyoruz, biz vermiş olduğumuz önergeleri gürültüden takip etme fırsatı bulamıyoruz. Biraz önceki 47’nci madde ile ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge ile ilgili teknik bir değerlendirmede bulunmak istemiştim. Ben onu sizlerin yine -kabul etmiş olmanıza rağmen- bilgilerinize sunmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz bir disiplin cezası affı yapılmıştı ve 23/4/1999 ile 14/2/2005 tarihleri arasında memuriyetleri sona erenlerle ilgili olarak 2006 yılı içerisinde bir af getirilmişti ve cezaların bütün sonuçları ortadan kaldırılmıştı. Bunu kaldırırken de 2006 tarihinde demiştik ki: Bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içerisinde kuruma müracaat etmeleri hâlinde görevden ayrıldıkları tarih ile göreve başladıkları tarih arasındaki prim ve keseneklerine borçlanma hakkı getirmiştik. Şimdi bu biraz önce kabul ettiğiniz madde ile ilgili olarak bu kanundaki altı aylık süreyi 30 Haziran 2011 tarihine kadar yeniden uzatıyoruz.

Değerli milletvekilleri, burada dikkatlerinizi çekmek istediğim bir konu şu: Yani 1999 ve 2005 arasında aftan yararlanmış, bir şekilde müracaat etmemiş ve memuriyete girmemiş kişilere, sürekli olarak geçici madde üzerinden, tarih değişikliği yaparak imkân sağlıyoruz. Yani, bu yaptığımızın şu nedenle doğru olmadığını düşünüyorum: Mutlaka -bu 2005-2009 yılları arasında altı yıllık bir süre var- bu kişiler göreve başladıklarından geriye doğru, görevden alındıkları süreye kadar borçlanma hakkı getirildiği için ucu açık bir süredir. Dolayısıyla, biz bu düzenlemede belli bir süreyi aşmamak üzere ve burada da tarih öngörmeden, askerlik borçlanmasında olduğu gibi, o süreyi memuriyetlere girdikleri takdirde borçlanabilmelerine imkân sağlayan bir düzenleme yapmalıyız ve bunu tekrar tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmemeliyiz diye düşünüyorum ancak oylandı ve geçti.

Değerli milletvekilleri, Sosyal Güvenlik Kurumunun şu andaki mali durumuna baktığımızda, 2002 yılında gelirlerinin 20 milyar lira olduğunu ve giderlerinin de 28 milyar lira olduğunu görüyoruz, 7,6 milyar açık var ve 9,7 milyar transfer yapmışız. 2002 yılından bugüne getirdiğimizde, değerli arkadaşlar, gelirlerin ve giderlerin aşağı yukarı aynı oranda, kat olarak 3,9 ve 3,8 kat arttığını görüyoruz, açığın 3,6 kat arttığını görüyoruz. Buna karşılık transferlerin 5,4 kat arttığını görüyoruz ki buraya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Niye transferler açıktan daha fazla? Çünkü, hükûmetler, sosyal güvenlik kurumlarının kendi aktüeryal dengeleri dışında bu kuruma ilave yükler getiriyor ve bazı kesimler için prime bağlı olmayan imkânlar sağlıyor ve bunların da bir şekilde hazine tarafından sosyal güvenliğe transferi söz konusu. Bu ne demek? Yani, açık 3,6 kat arttığına göre transferler 5,4 kat artmış.

Seçim yatırımı yapmadığını söyleyen Hükûmetin dokuz yıllık uygulamalarının özetini takdirlerinize sunuyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öztürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 48 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümlede geçen “prime esas aylık kazanca yakın” ibaresinin “prime esas aylık kazanca daha yakın” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Beytullah Asil konuşacak efendim.

BAŞKAN – Sayın Asil, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 48’inci maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu önergemiz ile ifadelerin daha anlaşılır hâle getirilmesi amaçlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, istihdam yaratmayan büyüme, ithalata bağımlı hâle getirilen üretim ve ihracat, rekabet şansı kalmayarak kapanan işletmeler, çoğu zaman siftah yapamayan esnaf, ekilemeyen tarlalar, çiftçinin tarlasında ve dalında kalan ürünü, sekiz buçuk yılı bulan iktidarın uyguladığı ekonomi politikasının ve ekonomi yönetiminin yetersizliğinin karnesi niteliğindedir. Vatandaşımızın refahına yansımayan büyüme, AKP hükûmetleri döneminde yapılan ve cumhuriyet tarihimizin en büyük borç stoku, ithalata bağımlı hâle getirilen üretim ve ihracat, yüzde 70’i yabancıların eline geçen finans ve bankacılık sistemi, devamlı artan dış borç nedeniyle oluşan kırılgan yapı ülkemiz ekonomisini içinden çıkılmaz sorunlar yumağına dönüştürmüştür.

AKP, 2002 yılında yüzde 10’larda aldığı işsizliği, 2010 yılında tarım dışı işsizlik oranını yüzde 15’lere, on sekiz- yirmi beş yaş arasındaki genç nüfusun işsizlik oranını da yüzde 25’lere çıkarmıştır. İşsizlerin yüzde 35’ini ise genç işsizler oluşturmuştur. Türkiye'nin iç ve dış borç toplamı 2002 yılında 221 milyar dolar iken Aralık 2010 itibarıyla 509 milyar dolara yükselmiştir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de oluşan bu tablo ve görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı, AKP Hükûmetinin sekiz yılı aşan sürede Türkiye’yi iyi yönetmediğinin birer belgesi niteliğindedir. Çünkü hükûmette olunan süre içerisinde -küresel krizde de olduğu gibi- gerekli önlemleri zamanında almayarak ekonomiyi ve Türk milletini kaderine terk eden iktidar âdeta kasıtlı bir şekilde vatandaşlarımızın borcunu ödeyemez hâle gelmesini beklemiştir. Uzun bir süredir sanayicimiz, çiftçimiz, esnaf ve sanatkârımız Hükûmet tarafından ihmal edilmiş, küresel krizde dâhi ekonomik açmazlar karşısında destek verilmeyerek âdeta kaderine terk edilmiştir. Hükûmet, Türk milletinin millî ve manevi konularda olduğu gibi hiçbir politikasından eksik etmedikleri istismarcılıklarını burada da göstermişlerdir. Çünkü önce borcunu ödeyemez  duruma düşürülen vatandaşlarımıza  tam da seçim öncesinde kolaylık getirerek sorunları çözmeyip kronik hâle getirdikten sonra bunu istismar etme çabası içine girmelerinin başka bir izahı bulunmamaktadır.

AKP bu tasarıyla, bir taraftan seçimlerde göz boyayarak vatandaşlarımızı aldatarak yapacakları sanal açılış törenleri için seçim ekonomisine kaynak aktarırken diğer taraftan da seçim öncesi kendi yanlış politikaları sonucu dara düşmüş, Anadolu insanının oylarının devşirilmesini hedef almıştır.

Değerli milletvekilleri, seçim yatırımına dönük popülist bir yatırım çabası olduğu gözlerden kaçmayan bu düzenlemenin amacı ne olursa olsun, AKP Hükûmetinin zorlaştırdığı hayat şartları karşısında vatandaşlarımızın geçimine, sıkıntılarına bir nebze de olsa kolaylık sağlayacak olmasını olumlu bulduğumuzu da belirtmek isterim. Ancak bu gibi kısa süreli az da olsa rahatlama sağlayacak seçim yatırımları yerine, ülke ekonomisinde tüketime dayalı ve ithalata bağımlı hâle getirilmiş üretim, sıcak paraya ve dış borca dayalı finansman anlayışının terk edilerek vatandaşlarımızın gelir düzeyini ve istihdamı artıracak yapısal önlemlerin bir an evvel alınması gerektiğini ifade ediyor, bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Asil.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

49’uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

606 sıra sayısı ile görüşülmekte olan "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, üçüncü fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

"5510 sayılı Kanunun geçici 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "üç yıl içinde" ve beşinci fıkrasında yer alan "en geç iki yıl içinde" ibareleri "1/1/2012 tarihine kadar" şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan "iki yıllık süreye" İbaresi "bu süreye" şeklinde değiştirilmiş, sekizinci fıkrasında yer alan "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilgili kanunları gereği bakmakla yükümlü olunan kız çocukları bu Kanun gereğince de bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır. Ancak durumlarında değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden belirlenir." ibaresi madde metininden çıkartılmış, onuncu fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.”

      Mustafa Özyürek                        Bayram Meral                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

              İstanbul                                     İstanbul                                      Malatya

                                      Harun Öztürk                              Mehmet Ali Susam

                                             İzmir                                                İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 49 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Kalaycı                           Erkan Akçay                              Oktay Vural

                      Konya                                        Manisa                                        İzmir

                 Metin Ergun                               Recep Taner                           Nevzat Korkmaz

                      Muğla                                        Aydın                                        Isparta

                   Kadir Ural                              Mehmet Günal                       Mehmet Serdaroğlu

                     Mersin                                       Antalya                                   Kastamonu

"Madde 49- 5510 sayılı Kanunun geçici 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "üç yıl içinde" ve beşinci fıkrasında yer alan "en geç iki yıl içinde" ibareleri "1/1/2012 tarihine kadar" şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan "iki yıllık süreye" ibaresi "bu süreye" şeklinde, sekizinci fıkrasında yer alan "Ancak durumlarında değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden belirlenir" cümlesinden sonra gelmek üzere "Kız çocuklarının durum değişikliklerinin ortadan kalkması hâlinde, bu kişiler tekrar ilgili kanunlarına göre bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır." cümlesi eklenmiş, altıncı ve onuncu fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalılar ile bunların bu Kanuna göre bakmakla yükümlü oldukları kimseler, genel sağlık sigortası hükümlerine göre sağlanan sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanma hakkına sahiptir."

"Aile hekimleri tarafından başlatılan sevk zincirine uygun olarak alınan sağlık hizmetlerinde; 68 inci maddenin birinci fıkranın (a) bendindeki sağlık hizmetleri için katılım payı alınmaz, ikinci fıkrasında belirtilen diğer katılım paylarından üç yıl süreyle % 50 oranında azaltılarak uygulanabilir."

"4857 sayılı İş Kanununun 13 üncü ve 14 üncü maddelerine göre kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışanlar ile bu Kanuna göre ev hizmetlerinde ay içerisinde 30 günden az çalışan sigortalıların eksik günlerine ait genel sağlık sigortası primlerini 30 güne tamamlama yükümlülüğü 1/1/2012 tarihinde başlar."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Serdaroğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz üzerinde söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Görüştüğümüz bu tasarı, seçim öncesinde, yaratılmış sorunlarla dolu olan toplumun biriken sorunlarına çözüm bulmak amacıyla huzurumuza gelmiştir. Bu kalabalık tasarı pek çok önemli gerçeğin belgesidir.

1) Bu tasarı iktidarın yanlış ekonomi politikalarının yarattığı sorunların belgesidir.

2) Bu tasarı iktidarın sekiz yıllık başarısızlığının kendi ağzınızdan itirafı, iktidarınızın zayıf karnesidir. Bir nevi dönem sonu kurtarma yazılısıdır.

3) Bu tasarı Milliyetçi Hareket Partisinin halkın sorunlarına çözüm ürettiğinin ve ne kadar doğru bir muhalefet yaptığının da ayrıca bir belgesidir.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bugüne kadar hangi soruna hangi çareyi ürettiysek bu tasarının içerisinde vardır. Görüştüğümüz tasarıda Milliyetçi Hareket Partisinin tam yirmi bir tane kanun teklifi yer almaktadır. Bu yirmi bir kanun teklifinin dokuzu bizzat tarafımdan hazırlanmıştır. Yani her konuşmanızda çözüm üretmemekle suçladığınız Milliyetçi Hareket Partisi toplumun sorunlarını birer birer tespit etmiş, çarelerini ise kanun teklifleriyle ortaya koymuştur.

Değerli milletvekilleri, toplum kesimlerinin dertlerine çareler üreten ve bu tasarı içerisinde yer alan tekliflerimden birer cümleyle bahsetmek istiyorum.

1) Yaşlı ve özürlü maaşlarının üç ayda bir yerine aylık olarak verilmesini öngören kanun teklifimiz.

2) Yaşlılık aylığı alırken çalışmaya devam edenlerden kesilen sosyal güvenlik destek prim borçlarının yeniden yapılandırılmasını öngören kanun teklifimiz.

3) Emlak Vergisi borçlarının yeniden yapılandırılmasını öngören kanun teklifim.

4) BAĞ-KUR’luların sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için SSK’lılarda olduğu gibi prim borcu olmaması şartının kaldırılmasını öngören kanun teklifimiz.

5) Esnaf ve çiftçilerin sosyal güvenlik prim borçlarının yeniden yapılandırılmasını öngören kanun teklifim.

6) Kamyoncu esnafının motorlu taşıtlar vergisi borçlarının taksitlendirilerek yeniden yapılandırılmasını öngören kanun teklifimiz.

7) Kamuoyunda da sürekli tartışılan ve emeklilerimizin umutla beklediği maaş promosyonu almalarını düzenleyen kanun teklifimiz.

8) Yaşlı ve özürlü maaşlarının artırılması hakkındaki kanun teklifim.

9) Çalışanların doğum izninin Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi yirmi haftaya çıkarılmasıyla ilgili kanun teklifim.

Değerli milletvekilleri, bu dokuz teklifim her ne kadar tasarıyla birleştirilse de bazı tekliflerim şeklen birleştirilmiş, içerik olarak tasarıda maalesef yer almamıştır. Hâlbuki içerikte yer verilmeyen bu tekliflerimde, özellikle emeklilerimizin yıllardır beklediği düzenlemeler getirilmektedir. Özürlü ve yaşlı maaşlarının aylık verilmesi, emeklilere maaş promosyonunun verilmesi, BAĞ-KUR’luların da sağlık hizmeti alabilmesi için prim borcu bulunmaması şartının kaldırılması ve doğum izninin yirmi haftaya çıkarılmasını içeren tekliflerim, toplum kesimlerinin sorunlarına birer birer çareler üreten, üretilen tekliflerdir. Anlaşılıyor ki İktidarınız bizim tekliflerimizi tasarıyla birleştirmek zorunda kalmış, ancak yine çaldığım düdük tavrıyla çözüm önerilerimizi görmezden gelip tabiri caiz ise hiç etmiştir. Her ne şekilde olursa olsun tekliflerimizin 21 adedinin tasarıda yer alması, bugüne kadar Milliyetçi Hareket Partisi olarak yaptığımız çalışmaların doğruluğunun kanıtıdır diyor, önergemize destek vermeniz dileğimizle sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

606 sıra sayısı ile görüşülmekte olan "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 49 uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, üçüncü fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

"5510 sayılı Kanunun geçici 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "üç yıl içinde" ve beşinci fıkrasında yer alan "en geç iki yıl içinde" ibareleri "1/1/2012 tarihine kadar" şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan "iki yıllık süreye" ibaresi "bu süreye" şeklinde değiştirilmiş, sekizinci fıkrasında yer alan "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilgili kanunları gereği bakmakla yükümlü olunan kız çocukları bu Kanun gereğince de bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır. Ancak durumlarında değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden belirlenir." ibaresi madde metininden çıkartılmış, onuncu fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.”

Mustafa Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Bingöl, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı kanun tekliflerinin 49’uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, 2008 yılında 5754 sayılı bir kanun teklifi Parlamentoda yasalaşmıştı. O kanun teklifinin içinde bir madde vardı ki daha sonraki günlerde kamuoyunu sıklıkla meşgul etmiş ve defalarca Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri ve sözcüleri tarafından sıklıkla dile getirilmişti. O madde, on sekiz yaşını dolduran genç kızlarımızın bekâr olsalar dahi, çalışmıyor olsalar dahi herhangi bir sağlık sorunları karşısında ailelerinin sosyal güvenliklerinden, sağlık sigortalarından yararlanmasını ortadan kaldıran bir düzenlemeydi.

Biz 2008 yılında bunun son derece yanlış olduğunu defalarca ifade etmiştik ve bu konuyla ilgili önergeler vermiştik ama maalesef tıpkı bugünlerde olduğu gibi bizim o düzenlemeyle ilgili vermiş olduğumuz önerge sırf muhalefet milletvekilleri tarafından verildiği için iktidar tarafından reddedilmişti. Aradan iki yıllık bir süre geçti. Nihayet bizim birçok konuda olduğu gibi bir kez daha haklı olduğumuz ortaya çıktı. Evet, o düzenleme yanlıştı ve nihayet o yanlıştan bu maddeyle birlikte geri dönülüyor. Peki, ne oldu da bu iki yıllık süre içerisinde AKP bunun yanlışlığının farkına vardı? Bunun iki temel nedeni var sayın milletvekilleri. Bir tanesi bu iki yıllık süre içerisinde Cumhuriyet Halk Partisinin ısrarla bunun yanlışlığını vurgulaması, ikincisi ise önümüzde bir genel seçimin olması. Bizim haklı olmamız çok önemli değil ama asıl önemli olan böyle bir yanlıştan geri dönülmüş olmasıdır.

Bakınız, değerli milletvekilleri, bu maddede dört farklı düzenleme var ki bu dördünün de yürürlük tarihleri seçimlerden sonraya öteleniyor, 2012 yılına öteleniyor. Peki, soruyorum size: 2008 yılında yapılan bu düzenlemeler doğru idiyse niçin şimdi yürürlük tarihleri erteleniyor? Çünkü bunlar da yanlış ama oy kaygısı nedeniyle, seçim yatırımları nedeniyle bu düzenlemelerin uygulama tarihleri 2012 yılına öteleniyor. Bu da bu torba yasanın birçok maddesinin tamamen bir seçim rüşveti anlamında düzenlendiğini, bir seçim yatırımı olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu maddede yine son derece vahim bir düzenleme yapılıyor. Tıpkı az önce bahsettiğim o yanlış gibi bir başka yanlışa düşülüyor. İşte, bu yanlışa dikkat çekmek için bu önergeyi veriyoruz. Bu düzenleme de yine AKP’nin yaptığı uygulamalardan bir tanesi olan kısmi zamanlı çalışma uygulamasının çalışılmayan günlerinin sigorta primlerinin işçi tarafından ödenmesini hayata geçirecek olan düzenleme. Bu da son derece yanlış bir uygulama değerli milletvekilleri. Düşünün, siz işçilere tam ay boyunca çalışma olanağı tanımıyorsunuz, aksine emeğin sömürüsünü hayata geçiren bir anlayışla kısmi çalışma süresini ortaya koyuyorsunuz ve iş vermediğiniz, çalıştırmadığınız işçilerin çalışamadıkları günlerinin genel sağlık sigortası primini “Sen cebinden öde.” diyorsunuz. Bunun hakla, hukukla, adaletle bağdaşır bir yanı var mı değerli milletvekilleri?

Onun için vermiş olduğumuz önergeyle bu düzenlemenin dışına çıkarılmasını ve çalışılmayan günlerin, yani işçi kardeşlerimizin, kısmi statüde çalışan işçi kardeşlerimizin çalışmadıkları günlerin sigorta primlerinin Hazinece karşılanmasını uygun gören bir düzenlemeyi sizlere öneriyoruz. Bundan daha adil, bundan daha işçi haklarını savunan bir anlayış olabilir mi değerli milletvekilleri?

Sizi şimdi uyarıyoruz. Bu önergemize destek verirseniz birkaç yıl sonra yine bir yanlıştan dönmekten sizi alıkoymuş oluruz diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

50’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 50 nci maddesinin matlabı ve bu madde ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 19'un aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

             Mustafa Özyürek                           Yılmaz Ateş                              Harun Öztürk

                     İstanbul                                      Ankara                                         İzmir

                                       Abdullah Özer                         Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                              Bursa                                            Malatya

"Madde 50- 5510 sayılı Kanunun geçici 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce," ibaresi ile "bu maddenin yürürlük tarihinden sonra aynı şartlarla bu işleri yaptıkları," ibaresi madde metninden çıkartılmış ve geçici 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Geçici Madde 19- 1479 ve 2926 sayılı Kanunlara göre aylık almakta olanlarla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaları nedeniyle geçici 2 nci maddeye göre aylık bağlanacaklara aylık bağlamaya esas tüm hizmetleri süresince on yıl süreyle hastalık sigortası veya sağlık sigortası veya genel sağlık sigortası primi ödememiş olanlardan, hastalık sigortası, sağlık sigortası ve genel sağlık sigortası primi kesilmiş olan süreler düşülmek kaydıyla, aylıklarının % 10'u oranında ve 10 yılı tamamlayacak süreyle genel sağlık sigortası primi kesilir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 50 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Kalaycı                          Erkan Akçay                              Metin Ergun

                      Konya                                       Manisa                                        Muğla

                 Recep Taner                          Nevzat Korkmaz                            Oktay Vural

                      Aydın                                       Isparta                                         İzmir

                   Kadir Ural                             Mehmet Günal                          Muharrem Varlı

                     Mersin                                      Antalya                                       Adana

“Madde 50- 5510 sayılı Kanunun geçici 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce,” ibaresi ile “bu maddenin yürürlük tarihinden sonra aynı şartlarla bu işleri yaptıkları,” ibaresi madde metninden çıkartılmış ve “yapmakta olanların” ibaresi “yaptıkları” şeklinde değiştirilmiş ve geçici 19 uncu maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu? 

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçe…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Muharrem Bey konuşacak efendim.

BAŞKAN – Sayın Varlı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 50’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeyle, emekli olan çiftçi BAĞ-KUR’u veya normal esnaf BAĞ-KUR’u emeklisinin ödemiş olduğu prim azlığını on yıl süreyle tekrar emekli maaşından kesmeyle ilgili bir düzenleme yapılıyor. Zaten çok az maaş alan özellikle çiftçi BAĞ-KUR’lu olan emeklilerin bir de böyle bir yasa tasarısıyla on yıl maaşlarından kesilerek emekliliklerinin tamamlanması hayli ağır gelecektir. Onun için, burada yapılan, düzenlemenin emekli olmuşsa eğer kişinin maaşını tam olarak alması. Bizim talebimiz budur. Onun için, bu maddenin bu şekilde düzenlenmesini talep ettik. Zaten çiftçi denilince akla birçok sıkıntı geliyor. Biz sulama birlikleri borçlarıyla ilgili hem kanun teklifi hem soru önergeleri vermiştik. Bu teklif bu torba yasanın içerisine de alındı. Çiftçi borçlarının ertelenmesi, elektrik borçlarının taksitlendirilmesi bu yasa içerisinde var ama biraz daha iyileştirilebilse, biraz daha çiftçinin lehine düzenleme yapılabilse daha iyi olacağı kanaatindeyim çünkü çiftçi üreten kesim, çiftçi, özellikle gıda, tahıl üreten kesim; üretmesini teşvik etmemiz lazım, çiftçinin bu manada borcunu, sıkıntılarını gidermemiz lazım. Ziraat Bankası çiftçi borçlarıyla ilgili de tekliflerimiz vardı ancak bunlar değerlendirilmedi. Çiftçilerin şu anda Ziraat Bankasına hayli yüklü borçları var ve temerrüt faizleriyle bu borçların altından kalkmaları, bu paraları ödemeleri de mümkün değil. Şu anda, Ziraat Bankası da çiftçilerin üzerine gidiyor, âdeta tarlalarını sattıracak pozisyona getirdi çiftçilerimizi. Ziraat Bankasıyla ilgili de mutlaka ve mutlaka düzenleme yapılmalıydı ama bu torba yasada ne yazık ki bunu da göremedik.

Yine önemli bir konu: Tarım kredilerle ilgili, çiftçi borçlarıyla alakalı tekliflerimiz vardı ancak bu da bu yasa içerisine dâhil edilmedi. Dolayısıyla, tarım krediye olan çiftçi borçları da şu anda temerrüt faiziyle hayli yüklü bir şekilde katlanarak devam ediyor ve çiftçilerimizin birçoğu haciz kıskacında, evlerine gidemez  durumda, traktörleriyle tarlasını ekemez  durumda çünkü haciz konulmuş, yakalandığı yerde traktörleri hemen icra depolarına çekiliyor. Şehir merkezlerine girerken sağlı sollu baktığınız zaman zaten her taraf traktör, kamyon, araç, motosiklet, âdeta panayır alanına dönmüş. Yani, bu konuda çiftçilerimizi bir miktar rahatlatmamız gerekir diye düşünüyorum ama ne yazık ki bu torba yasada da bunu da değerlendirmediniz.

Yine, esnafların esnaf kredi vasıtasıyla Halk Bankasından almış olduğu kredilerle ilgili de hem kanun teklifimiz hem soru önergelerimiz vardı, bu da değerlendirilmedi. Esnaf da aşırı derecede, bu manada sıkıntı yaşamakta. Zaten, sabahleyin “Bismillahirrahmanirrahim” deyip dükkânını açıyor, akşamleyin siftah etmeden “Eyvallah.” deyip dükkânını kapatıp gidiyor esnaf. Bu, esnaflarımızın Halk Bankasına olan borçlarında bir iyileştirme yapıp, taksitlendirme yapıp onların önünü açmamız lazımdı ama gördüğümüz kadarıyla bu da yok. Şimdi, biz, çiftçilere daha çok şeyin verilmesini, çiftçileri üretime teşvik etmeyi faydalı görüyoruz çünkü çiftçiler üretirse ülke kazanır, ülkenin insanları kazanır.

Onun için çiftçiyi desteklememiz ve çiftçinin borçlarıyla alakalı çiftçiyi rahatlatmamız gerekir diye düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Varlı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 50 nci maddesinin matlabı ve bu madde ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 19'un aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Madde 50- 5510 sayılı Kanunun geçici 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce," ibaresi ile "bu maddenin yürürlük tarihinden sonra aynı şartlarla bu işleri yaptıkları," ibaresi madde metninden çıkartılmış ve geçici 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Geçici Madde 19- 1479 ve 2926 sayılı Kanunlara göre aylık almakta olanlarla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaları nedeniyle geçici 2 nci maddeye göre aylık bağlanacaklara aylık bağlamaya esas tüm hizmetleri süresince on yıl süreyle hastalık sigortası veya sağlık sigortası veya genel sağlık sigortası primi ödememiş olanlardan, hastalık sigortası, sağlık sigortası ve genel sağlık sigortası primi kesilmiş olan süreler düşülmek kaydıyla, aylıklarının % 10'u oranında ve 10 yılı tamamlayacak süreyle genel sağlık sigortası primi kesilir."

Mustafa Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Susam, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önergemiz üzerine görüşlerimi belirteceğim, ama öncelikle bu kanunla ilgili bazı konulara dikkatinizi çekmek istiyorum.

Bugün borçların yapılandırmasını yapmak için hazırladığımız bu kanunun mali bilançosuna az önce arkadaşlarla bakalım, dedik. Sosyal Güvenlik Kurumunun yaklaşık 50 milyara yakın alacağı var. Vergiler, elektrik borçları, diğer tarımsal borçlar ve benzeri borçları da kattığınız zaman 100 milyara yakın bir borcun yeniden yapılandırmasını yapacağız. 100 milyara yakın bir borcu vatandaş sizin döneminizde ödeyememiş ve yeniden bir yapılandırma durumuna gelmiş. Buna dikkatinizi çekiyorum; bir.

İki: Bu borcu nasıl yapılandırıyorsunuz? On sekiz taksitte ikişer aylık en fazla otuz altı ay, yani üç yıl. Yani yılda 33 milyar lira piyasadan yeniden para çekeceksiniz. Bu insanlar hem mevcut borçlarını ödeyecekler hem ilave 33 milyar lira devlete bir para verecekler.

Arkadaşlar, bu yapılandırmada, bu 33 milyar lirayı, bu vatandaş hem günlük mevcut borcunu ödeyip hem de yeniden bu borcu ödeyemez. Onun için, bunun süresini bir kere en az altmış ay yapmalısınız. Yıllardır size söyledik, “Elektrik borçlarını yapılandırın.” dedik, kriz döneminde yapmadınız; “Sosyal güvenlik borçlarını yapılandırın.” dedik, yapmadınız; “Vergiyi yapılandırın.” dedik, yapmadınız. Seçim geldi çattı, millete seçim öncesi mavi boncuk dağıtmak üzere yapılandırma yapıyorsunuz. “Sonuç almak için değil, sizin borçlarınızı yapılandırmak için yaptık.” diyorsunuz. Sonuç almak için yapacak olsanız ödeyebilme kabiliyetine göre bir yapılandırma yaparsanız. Bu vatandaşın bu ödeme kabiliyeti yok. Zaten krizin ağır yükü altında bunalmış olan esnaf, sanatkâr, tüccar, sanayici ve köylünün bu borcu yeniden yapılandırdığı zaman ödeme şansı yok. Onun için, siz burada bir göstermelik iş yapıyorsunuz ve bu kanunu çıkartırken de değerli arkadaşlar, getirdiğimiz bütün iyi niyetli önerileri, daha önce vermiş olduğumuz kanun tekliflerini hiç dikkate almadan, kendi kafanızda şekillendirdiğiniz, kendinize göre ihtiyaç duyduğunuz, size politik getiri getireceğine inandığınız maddelerle ülke gündeminin gerçek ihtiyaçlarına değil, sizin kafanızdaki ihtiyaçlara cevap verebilecek bir kanun teklifini buradan çıkarmaya çalışıyorsunuz.

Bakın, bir önerge verdik. Adaletli olan bir mecliste milletvekillerinin ne yapması gerekirdi? Size şunun örneğini vereyim: Sosyal güvenlik primi borcu olan esnaf iki ay sonra sağlık hizmeti alamıyor değil mi? 50 milyar Sosyal Güvenliğe borcu olanların önemli bir kısmı esnaf. Bu esnaflar sağlık hizmeti alamadılar ama sağlık primi borçları sağlık hizmeti alamamalarına rağmen borç olarak bugüne kadar geldi. Bugün borç yapılandırması yapıyorsunuz. “Bu insanların borçlarından sağlık primi borcunu düşün çünkü bunlar sağlık hizmeti alamadı, düşün üzerinden.” dedik, düşmediniz. Hem hizmet vermediniz hem hanesine borç yazdınız, şimdi bir de onun üzerine faiz koyup “Bu borcu öde.” diyorsunuz. Böyle adalet olur mu? Bu esnaf ve sanatkâr borcunu ödeyemiyorsa sağlık hizmeti alsın o zaman. Hem onun borcunu borç sayacaksınız hem ona hizmet vermeyeceksiniz. Böyle adalet olur mu?

Değerli arkadaşlarım, onun için, elinizi vicdanınıza koyun, bu anlayışlarla bir kanun çıkardığınız zaman hak ve adalet olmaz. Sordum Maliye Bakanlığı yetkililerine “Bu adil midir?” dedim. “Hesaplama yapamıyoruz, çözemiyoruz işi.” dediler.  Böyle bir anlayış olur mu? Vatandaş hem hizmet almayacak hem borçlanacak hem üzerine faiz ödeyecek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) – …ondan sonra da siz buna “adil” diyeceksiniz. Böyle bir anlayış olmaz. Bu anlayışı reddediyoruz ve bu kanunların sizin ihtiyacınıza göre değil, vatandaşın ihtiyacına göre çıkması için muhalefetimizi devam ettireceğiz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 51’e bağlı ek madde 5 üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sarı sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 5 inci maddenin altıncı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Kalaycı                           Erkan Akçay                             Metin Ergun

                      Konya                                       Manisa                                       Muğla

                  Recep Taner                           Nevzat Korkmaz                           Oktay Vural

                      Aydın                                        Isparta                                        İzmir

                                      Kadir Ural                                      Mehmet Günal

                                        Mersin                                               Antalya

“Bu madde kapsamındaki sigortalılar, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt ve üst sınırı arasında olmak kaydıyla sigortalı tarafından belirlenen günlük kazancın otuz katının %33,5’i oranında prim öderler. Bunun % 20’si malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları, % 12,5’i genel sağlık sigortası, %1’i iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası primidir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 51 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 5’in başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Özyürek                         Harun Öztürk                     Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                     İstanbul                                       İzmir                                        Malatya

                                        Yılmaz Ateş                             Abdullah Özer

                                            Ankara                                        Bursa

“Tarım ve orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanların sigortalılığı

Ek madde 5- 4 üncü madde ile isteğe bağlı sigortalılık hükümleri ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında sigortalı olmayan, kendi sigortalılıklarından dolayı bu kanunlara göre gelir veya aylık almayan ve 18 yaşını doldurmuş olanlardan; tarım ve orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanlar, Kurumca hazırlanan ve Kurumca belirlenen ilgili muhtarlık, birlik, kuruluş, il veya ilçe tarım müdürlükleri tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip onaylanmış belgeleri ile talepte bulunmaları üzerine tarım ve orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren sigortalı sayılırlar.

Bu madde kapsamındaki sigortalılık; 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi dâhil olmak üzere 4 üncü maddeye istinaden sigortalı olarak çalışmaya başlayanların çalışmaya başladıkları tarihten, sigortalılıklarını sona erdirme talebinde bulunanların talep tarihinden, prim borcu bulunanlardan talepte bulunanların primi ödenmiş son günden, gelir ya da aylık talebinde bulunanların aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden ve ölen sigortalının ölüm tarihinden itibaren sona erer.

Bu madde kapsamındaki sigortalıların 4 üncü madde kapsamında çalışmaları halinde, bu madde kapsamındaki sigortalılıkları sona erer. Bu Kanunun 4 üncü madde kapsamındaki çalışmanın sona ermesi halinde, bu madde kapsamındaki çalışmasının devam etmesi kaydıyla çalışmanın sona erdiği tarihi takip eden günden itibaren bu madde kapsamındaki sigortalılıkları kendiliğinden başlar.

Tarım ve orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar. Bunlar hakkında bu Kanunun kısa vadeli sigorta kolları bakımından iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası, uzun vadeli sigorta kolları yönünden malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır.

Bu madde hükümlerine tabi sigortalıların iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kollarından sağlanan yardımlardan yararlanabilmeleri için iş kazasının olduğu tarihten önce tescil edilmiş olmaları ve sigortalılıklarının sona ermemiş olması, bu Kanuna göre iş kazası veya meslek hastalığından dolayı geçici iş göremezlik ödeneği ödenmesi veya sürekli iş göremezlik geliri ya da malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından aylık bağlanabilmesi için prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması şartı aranır. İş kazası ve meslek hastalığı halinde durum, kendilerince veya işverenlerince kolluk kuvvetlerine derhal, Kuruma da en geç beş iş günü içinde bildirilir.

Bu madde kapsamındaki sigortalılar, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt ve üst sınırı arasında olmak kaydıyla sigortalı tarafından belirlenen günlük kazancın otuz katının yüzde 34,5’i oranında prim öderler. Bunun yüzde 20’si malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları, yüzde 12,5’i genel sağlık sigortası, yüzde 2’si iş kazası ve meslek hastalıkları ile hastalık sigortası primidir.

Bu madde kapsamındaki sigortalılar ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, genel sağlık sigortası hükümlerinden yararlanabilmesi için 67 nci maddede sayılan diğer şartların yanı sıra sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirerek tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç 30 günden fazla prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması şarttır.

Bu madde kapsamındaki sigortalıların primlerinin yılda bir veya iki dönem halinde ödenmesini ve ödeme tarihlerini belirlemeye Kurum yetkilidir.

Bu madde kapsamındaki sigortalılar ile ilgili olarak bu maddede aksine hüküm bulunmaması şartıyla bu Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.

Kamu idarelerinin tarım ve orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalıştırılanlar hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Akif Bey…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Maddenin amaca uygun olarak yeniden düzenlenmesi önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 5 inci maddenin altıncı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

“Bu madde kapsamındaki sigortalılar, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt ve üst sınırı arasında olmak kaydıyla sigortalı tarafından belirlenen günlük kazancın otuz katının %33,5’i oranında prim öderler. Bunun % 20’si malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları, % 12,5’i genel sağlık sigortası, %1’i iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası primidir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tasarının bu maddesi mevsimlik gezici tarım işçilerinin sigortalı olabilmelerine yönelik hükümleri içermektedir. Buna göre mevsimlik gezici tarım işçileri örneği kurumca hazırlanan ve kurumca belirlenen ilgili muhtarlık, birlik, kuruluş, il veya ilçe tarım müdürlükleri tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip onaylanmış belgeleriyle talepte bulundukları tarihten itibaren sigortalı sayılmakta, sigortalılık süreleri 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında yani SSK’lı olarak değerlendirilmektedir. Bu haktan yararlanılabilmesi için 5510 ve 506 sayılı kanunlar kapmasında sigortalı olmamaları, gelir ve aylık almamaları ve on sekiz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekmektedir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yaptığı çalışmalara göre her yıl yaklaşık 300 bin kişi mevsimlik tarım işlerinde çalışmak üzere mart-kasım ayları arasında ülkemizin değişik bölgelerine, yoğun olarak da on dokuz ile göç etmektedir. Mevsimlik gezici tarım işçileri göçün başladığı andan işlerini bitirene kadar pek çok alanda sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Ulaşım, barınma, eğitim, sağlık, güvenlik, sosyal çevreyle ilişkiler, iş ve sosyal güvenlik bu sorunların başında gelmektedir. Bu itibarla gezici mevsimlik tarım işçilerinin sosyal güvencesiz çalışmalarının giderilmesi, sigorta kapsamına alınmaları büyük önem arz etmektedir. Esasen mevsimlik gezici tarım işçiliği uygulamaları ve çalışma yöntemlerini ortadan kaldıracak ve insan onuruna yaraşır yaşam ve çalışma şartlarında çalışabilmelerini sağlayacak köklü çözümler getirilmesi gerekmektedir.

AKP Hükûmeti seçim arifesinde bu düzenlemeyi bu torba tasarının içerisine sıkıştırmıştır. Uygulanabilirliği konusunda ciddi tereddütlerimizin bulunduğu bu düzenlemeyi AKP’nin zor şartlarda çalışan insanımızı istismar etmek ve konuyu bir siyaset malzemesi olarak kullanmak amacıyla getirdiği de açıktır. Ancak Milliyetçi Hareket Partisi olarak düzenlemenin amacı her ne olursa olsun bu konunun gündeme getirilmesini, mevsimlik gezici tarım işçilerinin sorunlarına çözüm arayışına girilmesi açısından çok önemli görüyoruz ve destekliyoruz.

Bu düzenlemenin uygulanabilirliği açısından en önemli tereddüdümüz, gezici tarım işçilerinin prime esas kazancın alt ve üst sınırı arasında belirleyecekleri kazançları üzerinden yüzde 34,5 oranında prim ödemeleri öngörüldüğünden, zaten düşük ücretlerle çalışan bu işçilerimizin buna itibar etmeyecekleridir. Gerçi bu tasarıyla getirilen geçici maddede bu sigortalıların prime esas günlük kazanç alt sınırının 18 kat üzerinden başlanılarak takip eden her yıl için 1 puan artırmak suretiyle prim alınması öngörülmektedir. Yani bu yıl toplam prim tutarının yüzde 60’ını ödeyecekler, bu oran her yıl artacak ve on iki yıl sonra tümünü ödeyecekler. Yine de sigorta primi işçi ve işveren paylarının tümünü mevsimlik gezici tarım işçilerinin ödeyecek olması zaten kıt kanaat geçimlerini sağladıkları ücretlerinin çoğunluğunu prim olarak ödemelerini gerektirecektir. Bu itibarla prim yükünün mutlaka hafifletilmesi, bu işçileri kayıt dışı çalıştıranları kayda alıp işveren payının onlardan alınmasını sağlayacak bir çözüm aranması gerekli görülmektedir. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin sigortalı olmak için talepte bulunmaları hâlinde, bu işçileri çalıştıranların baskılarına maruz kalabilecek, işlerini kaybetmelerine yol açabilecektir. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin kurumca hazırlanan belgeleri, kurumca belirlenen ilgili muhtarlık, birlik, kuruluş, il veya ilçe tarım müdürlükleri tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip onaylanmasında zorluklarla karşılaşabileceklerdir. Zira, ikametinin bulunduğu yer ayrı, çalıştığı yerler farklıdır. Bu hazırlanacak belgeyi hangi ildeki yetkili onaylayacak, onaylanan belgeyle hangi ildeki sosyal güvenlik kurumu il müdürlüğüne talepte bulunacak, bu süre ne zaman sona erecek, sigortalılığı ne zaman sona erecek, nasıl tespit edilecek, yani kaç gün çalışmış nasıl tespit edilecek; bu konularda belirsizlikler vardır.

Yine de baştan söylediğim gibi destekliyoruz. Hayırlı olsun diyorum. Te-şekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Ka-bul edilmiştir.

Madde 51’e bağlı ek madde 6 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 6 ncı maddenin sekizinci ve dokuzuncu fıkrala-rının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

              Mustafa Kalaycı                           Erkan Akçay                              Metin Ergun

                      Konya                                        Manisa                                       Muğla

                 Recep Taner                           Nevzat Korkmaz                             Kadir Ural

                      Aydın                                        Isparta                                       Mersin

                                        Oktay Vural                              Mehmet Günal

                                              İzmir                                         Antalya

"Kurum; bu madde kapsamındaki sigortalıların bu Kanunun diğer hüküm-lerine göre uzun vadeli sigorta kollarına tabi olma durumlarını dikkate alarak prim ödeme gün sayılarını ve prim ödeme sürelerini belirlemeye, bu sigortalıları çalıştıranlara ve çalıştıranların bağlı olduğu meslek odası, birlik veya benzeri kuruluşlara Kurumca belirlenecek süre içinde bu sigortalıların işe başlama ve işten ayrılışlarını bildirmeleri hususunda zorunluluk getirmeye yetkilidir.

Bu madde kapsamında bulunan sigortalıları çalıştıranlar ile çalışanların üye olduğu meslek odası, birlik veya benzeri kuruluşlara bu madde uyarınca getirilecek bildirim yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi hâlinde 102 nci madde uyarınca idari para cezası uygulanır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 51 nci maddesi ile 5510 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 6'nın başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               Mustafa Özyürek                        Harun Öztürk                      Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                      İstanbul                                       İzmir                                        Malatya

                                          Yılmaz Ateş                           Abdullah Özer

                                              Ankara                                      Bursa

Madde kapsamındakilerin kısmi süreli çalışanların sigortalılıkları

Ek Madde 6 - Ticari taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma aracı işyerleri bu madde kapsamında kendileri tarafından 30 gün üzerinden prim ödemeleri suretiyle sağlanır.

Bu madde kapsamında sigorta hak ve yükümlülükleri; kendilerince veya kendilerini çalıştıranlar tarafından ya da çalışanların üye oldukları meslek odası, birlik veya benzeri kuruluşlarca bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten itibaren başlar, birinci fıkrada belirtilen şekildeki çalışma durumlarının son bulmasından itibaren sona erer.

"Bu madde kapsamındaki sigortalılar hakkında; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazası ve meslek hastalığı ve genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır."

"Bu sigortalılar, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazanç alt ve üst sınırı arasında olmak üzere kendileri tarafından belirlenecek günlük kazancın otuz katının % 34,5'i oranında prim öderler. Bu prim oranının % 20'si malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları, % 12,5'i genel sağlık sigortası, % 2'si iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası primidir."

Bu madde kapsamında ödenen primler, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık olarak değerlendirilir. Ancak, ticari taksi ile dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma araçlarını işleten kişilerin Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendine tabi olmalarını gerektirecek nitelikte vergi mükellefi olmaları halinde, bu kişiler Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olurlar.

Bu madde kapsamındaki sigortalılar ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, genel sağlık sigortası hükümlerinden yararlanabilmesi için 67 nci maddede sayılan diğer şartların yanı sıra sağlık hizmeti sunucusuna başvurdukları tarihte 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirerek tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç 30 günden fazla prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması şarttır.

Bu Kanun kapsamında tam süreli çalışma ile uzun vadeli sigorta kollarına tabi olan sigortalılar ile 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sigortalılar ve kendi sigortalılıklarından dolayı gelir veya aylık almakta olanlar, birinci fıkrada belirtilen çalışma durumları nedeniyle ayrıca sigortalı olmazlar.

Kurum, bu madde kapsamındaki sigortalıların bu Kanunun diğer hükümlerine göre uzun vadeli sigorta kollarına tabi olma durumlarını dikkate alarak prim ödeme gün sayılarını ve prim ödeme sürelerini belirlemeye, bu sigortalıları çalıştıranlara ve çalıştıranların bağlı olduğu meslek odası, birlik veya benzeri kuruluşlara kendilerine ulaşmış bir bilgi olması koşuluyla Kurumca belirlenecek süre içinde bu sigortalıların işe başlama ve işten ayrılışlarını bildirmeleri, bu madde veya bu Kanunun uzun vadeli sigorta kollarını ihtiva eden sigortalılık statüleri kapsamında sigortalılık kontrolünden sonra çalıştırılmaları, çalıştırıldıkları süre içerisinde sigortalılıklarının devam edip etmediği ve Kurumca verilecek sigortalılık belgelerinin periyodik kontrolünü sağlama hususunda zorunluluk getirmeye yetkilidir.

Bu madde kapsamında bulunan sigortalıları çalıştıranlar ile çalışanların üye olduğu meslek odası, birlik veya benzeri kuruluşlara bu madde uyarınca getirilecek bildirim ve kontrol yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi halinde 102 nci madde uyarınca idari para cezası uygulanır.

Bu madde kapsamındaki sigortalılar ile ilgili olarak, bu maddede aksine hüküm bulunmaması şartıyla bu Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli üyeler; bu madde taksi, dolmuş şoförlerinin yaşamını kurtaran bir madde. Komisyonda hepimiz buna büyük destek verdik, tüm parti grupları çünkü bugüne kadar özellikle kendi taksisi olmayan, başkasının yanında günlük çalışan yani günlük hasılatı paylaşan, kâr ve zararı paylaşan arkadaşlarımız için çok önemli bu madde. Artık bunların bir sosyal güvenlik şemsiyesi altına girmeleri çok önemli. Bu nedenle -ben uzatmayacağım gecenin bu saatinde- özellikle taksi, dolmuş şoförleri için, bir başkasının yanında gündelik kazancı bölüşmek üzere çalışan insanlar ilk defa sosyal güvenlik şemsiyesi altına giriyor. Eskiden “ücretli” diyorlardı, vergi kaydı olmadığı için kimse gidip sigortalı yapmıyordu bu insanları. Bunların ne kendilerinin ne çocuklarının sosyal güvenlik şemsiyesi yoktu, bu madde bunu açmıştır. Yani gündelik hasılatı bölüşerek paylaşan taksi şoförü, dolmuş şoförü arkadaşlarım artık sosyal güvenlik şemsiyesi içine girdiği için ben burada tüm gruplara teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP, MHP ve BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:  Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 6 ncı maddenin sekizinci ve dokuzuncu fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları

"Kurum; bu madde kapsamındaki sigortalıların bu Kanunun diğer hükümlerine göre uzun vadeli sigorta kollarına tabi olma durumlarını dikkate alarak prim ödeme gün sayılarını ve prim ödeme sürelerini belirlemeye, bu sigortalıları çalıştıranlara ve çalıştıranların bağlı olduğu meslek odası, birlik veya benzeri kuruluşlara Kurumca belirlenecek süre içinde bu sigortalıların işe başlama ve işten ayrılışlarını bildirmeleri hususunda zorunluluk getirmeye yetkilidir.

Bu madde kapsamında bulunan sigortalıları çalıştıranlar ile çalışanların üye olduğu meslek odası, birlik veya benzeri kuruluşlara bu madde uyarınca getirilecek bildirim yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi hâlinde 102 nci madde uyarınca idari para cezası uygulanır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) -  Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu madde ile ticari taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma araçlarında 1 veya 1’den fazla kişi tarafından çalıştırılan ve çalıştıkları kişi yanında ay içerisinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı on günden az olan kişilerin sigortalılıkları, kendileri tarafından otuz gün üzerinden prim ödemeleri suretiyle sağlanmakta ve ödenen primler, Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık yani bilinen adıyla SSK’lı olarak değerlendirilmektedir. Eğer ticari taksiyle, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma araçlarını işletenlerin gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olmaları gerekmesi hâlinde, bu kişiler, Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı yani yine bilinen adıyla esnaf BAĞ-KUR’lu olarak değerlendirilmektedir.

Bu düzenleme, taksici, dolmuşçu, servisçi gibi şoför arkadaşlarımız ile sanatçılarımızın yaşadıkları soruna çözüm getiren, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Komisyonda bizim de destek verdiğimiz, katkı verdiğimiz önemli bir düzenlemedir. Önergemizde, bu sigortalıları çalıştıranlara ve çalıştıranların bağlı olduğu meslek odası, birlik veya benzeri kuruluşlara bazı kontrol görevleri verilmesi ve kontrol yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi hâlinde idari para cezası uygulanmasına dair hükümlerin maddeden çıkarılmasını önermekteyiz zira bu hususlar kurumun görevidir.

Değerli arkadaşlarım, tabii, bugünlerde bindiğimiz taksilerde, şoför arkadaşlarımızla bu konuları konuşuyoruz. Dün benim bindiğim bir taksideki şoför arkadaşın sorunu -Sayın Bakanım, geçen gün de gündeme getirmiştim- geçmişte götürü usule tabi olarak çalışmış ama BAĞ-KUR tescili yok; tam dokuz yıl çalışması olmasına rağmen daha önce BAĞ-KUR tescili olmadığı için bu çalışmalarıyla ilgili sigortalılık süresinden sayılmadığından bir mağduriyet söz konusu. Bu konuda bizim önergemiz de olacak. Bu konuyu, öncesinde bilgilendirmek amacıyla söylüyorum Sayın Bakanım yani gerçekten vergi mükellefiyeti var.

Çiftçilerimizin de destekleme ödemesi, yine, ürün satışlarından prim kesintisi, ziraat odası üyeliği, tarım kredi kooperatifleri üyeliği gibi resmî belgelerle kanıtlanacak çalışmaları olduğu hâlde, tescilleri yapılmadığı için hizmet olarak saydıramadıkları, fiilen çalıştıkları süreler var. Bu sürelerin borçlanarak hizmetlerine sayılması için önerge vereceğiz.

Bu tür sorunlara çözüm arayışı içinde olan bir bakansınız, inanırım ki bu konuda da duyarlı olacaksınız. Gerçekten, bir mağduriyeti… Yani boş bir hizmet değil, fiilen çalışılmış, vergi mükellefi olunmuş, oda kaydı var, resmî belgelerle devlete ödediğini veya devletin kendisine ödediğini, ödemeleri gösteren belgeler var ama gerek esnaf gerekse tarım BAĞ-KUR’lusu olarak bu sürelerini hizmetine saydıramıyor. Bu konuya da bir çözüm getirmemiz gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, taksici esnafımızın bir başka önemli sorunu daha bulunmaktadır, o da can güvenliğidir. Son yıllarda taksici esnafımıza yönelik saldırı, gasp ve cinayetlerde çok ciddi bir artış görülmektedir. Özellikle gece nöbetlerinde, taksici esnafımız, büyük bir tehlike altında hizmetlerine devam etmektedir. Bu sorunun çözümü, bazı ülkelerde olduğu gibi, kurşungeçirmez camlı, koruma kabinli taksilerin hizmete girmesiyle mümkün olabilecektir. Ancak, ne var ki söz konusu taksilerin üretim maliyetleri son derece yüksektir. Bu maliyetlere yüksek oranda özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi eklendiğinde, esnafımızın bu taksileri satın alma olanağı kalmamaktadır.

Sayın Bakan, denizlerimizde yolcu ve yük taşımacılığı faaliyetleriyle uğraşan denizcilerimiz ÖTV’siz akaryakıt alabilirken kara yolu taşımacılığı yapan esnafımız bu imkândan yararlanamamaktadır. Nakliyeci esnafa da mutlaka indirimli akaryakıt verilmelidir. Yine, taksici, kamyoncu, minibüsçü ve servisçi şoför esnafına, bir kereye mahsus, KDV ve ÖTV alınmadan araçlarını yenileme imkânı getirilmelidir diyoruz.

Maddenin hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Çerçeve 51’inci maddeyi bağlı ek madde 5 ve bağlı ek madde 6 ile birlikte oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, bir Danışma Kurulu önerisi vardır, okutuyorum:

VI.- ÖNERİLER (Devam)

B) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

                        1/2/2011

Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulunun yaptığı toplantıda, ekteki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                                                                  Mehmet Ali Şahin

                                                                                                         Türkiye Büyük Millet Meclisi                                        Başkanı

                             Nurettin Canikli                                    M. Akif Hamzaçebi

                     Adalet ve Kalkınma Partisi                        Cumhuriyet Halk Partisi

                          Grubu Başkanvekili                                 Grubu Başkanvekili

                                Erkan Akçay                                            Bengi Yıldız           

                      Milliyetçi Hareket Partisi                        Barış ve Demokrasi Partisi

                        Grubu Başkanvekili Y.                              Grubu Başkanvekili

Öneri :

Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 4 üncü sırasında yer alan 590 sıra sayılı Kanun teklifinin bu kısmın 3 üncü sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun 1 Şubat 2011 günkü (bugün) Birleşiminde 606 sıra sayılı kanun tasarısının ikinci bölümünde yer alan maddelerin oylamalarının tamamlanmasından sonra 590 sıra sayılı Kanun teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam etmesi,

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, almış olduğumuz karar gereğince gündemin 3’üncü sırasına alınan Siirt Milletvekili Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu ve 2 Milletvekilinin; Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kilis Milletvekili Hasan Kara ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Milli Savunma Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

 VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Siirt Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 2 Milletvekilinin; Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kilis Milletvekili Hasan Kara ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (2/831, 2/778, 2/824) (S. Sayısı: 590) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 590 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin tümü üzerinde söz talebi? Yoktur.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

ASKERLİK KANUNU İLE YEDEK SUBAYLAR VE YEDEK ASKERİ MEMURLAR KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ

MADDE 1- 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 6- Vatani görevini yapmakta iken barışta ve savaşta, yurt içinde ve yurt dışında, görev esnasında veya görev dışında görevlerinden dolayı, bir saldırıya veya kazaya uğrayan erbaş ve erlerden, sağlık kurumlarında tedavisi devam edenlere, olay/kaza tarihinden itibaren 36 ayı geçmemek üzere, terhislerini takip eden aybaşından itibaren ve tedavi gördüğü sağlık kurumunca düzenlenen "tedavisinin devam ettiğini belirtir" sağlık kurul raporuna istinaden,  görevdeki uzman çavuşun (1 yıllık, karargahta görevli, bekar) aldığı net maaşın 2/3'ü (27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesinde belirtilen ek tazminatlar ile 14/7/1964 tarihli ve 500 sayılı Kanuna göre ödenen tazminat ve yabancı dil tazminatı hariç) her ay sağlık yardımı olarak, bağlı olduğu Kuvvet Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından ilgili bütçe tertibinden ödenir. Bu ödemeden sigorta primi dahil hiçbir kesinti yapılmaz ve tedavi süresinde yapılan sağlık yardımı personelden tahsil edilmez. Olay/kaza durumu, keyif verici içki ve her çeşit maddeler kullanmaktan, her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlamak veya zarar vermek maksadından doğmuş olursa sağlık yardımı ödenmez.

Tedavisi devam edenlerden;

a) 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 45 inci maddesi kapsamında vazife malûlü ya da mülga 64 üncü maddesi kapsamında harp malûlü aylığı bağlananlar ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47 nci maddesi kapsamında vazife/harp malûlü aylığı bağlananlara aylık bağlanma tarihini takip eden aybaşından itibaren,

 b) Malûllük durumu oluşmaksızın tedavisi kesin işlemli sağlık kurulu raporu ile sonlandırılanlara, raporunu takip eden aybaşından itibaren,

sağlık yardımı ödenmesi sonlandırılır. Tedavi süresinde yapılan sağlık yardımı personelden tahsil edilmez."

BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakır.

Buyurun Sayın Çakır. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA RASİM ÇAKIR (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 590 sıra sayılı Kanun Teklifi ile ilgili, 1’inci maddesinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, getirilmiş olan teklifle, silahlı kuvvetlerde er, erbaş ve yedek subay olarak görev yapan personelin görevi esnasında, savaşta veya barışta, yurt içinde veya yurt dışında aldığı görevlerde uğradığı bir saldırı veya bir kaza neticesinde sağlıklarının bozulması noktasında bu personelin muvazzaflığı bittikten sonra uzun süreli bir tedaviye ihtiyacı olduğu için, bugünkü uygulamada bu personel bir sağlık desteği, bir sağlık primi elde etmiyordu maalesef ve mağdur oluyordu. Yani bir yedek subay, asteğmen, diyelim bir mayına bastı, bir ayağını kaybetti, tedavisi muvazzaflık süresi bittikten sonra da devam ediyor. Bu arada malullük raporu, tedavisi devam ettiği için bitmemiş, dolayısıyla tedavi süresince bir kuruş maaş almıyor ve bu anlamda gazilerimizin ciddi mağduriyetleri oluyordu. Bu teklifle otuz altı ayı geçmemek üzere, muvazzaflığı bittikten sonra tedavisi devam eden er, erbaş ve yedek subaylara bir sağlık primi ödenmesi karara bağlanıyor. Bu prim, ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerinden ödeniyor.

Bununla beraber, bu kanunun 2’nci ve 3’üncü maddesinde söz almayacağım için burada ifade etmek istiyorum: İçişleri Bakanlığınca vatandaşlıktan çıkarılmasına izin verilenler ve Bakanlar Kurulunca vatandaşlıktan çıkarılan eski Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, daha önce getirilen bedelli askerlikten yararlanma olanağı olmayanların, kırk yaşının üzerinde olanların müracaatları hâlinde iki yıl içerisinde vatandaşlığa tekrar geri dönebilmeleri ve bir yıl içerisinde de, kırk yaşın üzerinde olanların 10 bin euro, kırk üç yaşın üzerinde olanların da 15 bin euro ödeyerek askerlikten muaf sayılmalarına ilişkin bir tasarı. Bu da bugün çeşitli sebeplerden dolayı vatandaşlıktan çıkmış olanların ama hâlâ gözü, umudu, yüreği Türkiye’de olan insanların sırf askerlik hizmetinden dolayı vatandaşlığa dönememeleri engelini ortadan kaldırmayı amaçlayan ve bugün yurt dışında üst düzeyde bilim adamı, iş adamı durumunda olup da kırk yaşının üzerine çıkmış ve askerlik yapma niteliğini fiziken yitirmiş olanların tekrar vatandaşlığa dönüp birikimlerinden ülkemizi de yararlandırmalarına yönelik bir tekliftir önümüze gelen.

Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak 22’nci Dönemde bu ve buna benzer tekliflerimiz de Meclis Başkanlığına verilmişti, iletilmişti. Bu anlamda teklif sahibi olmamamıza rağmen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu teklifi bizler de destekliyoruz ve olumlu oy kullanacağız ama bunun yanında şu birkaç şeyi de ifade etmeden geçemeyeceğim: Bu tekliflerle beraber silahlı kuvvetlerdeki uzman er ve erbaşların astsubayların ve emekli astsubayların durumlarıyla ilgili, şehit yakını ve gazilerin durumlarıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi olarak verilmiş tekliflerimiz vardır. Bu tekliflerin de en kısa zamanda Genel Kurula indirilerek, özellikle silahlı kuvvetlerde en aktif görev yapan uzman erbaşların ve astsubayların ve emekli astsubayların mağduriyetlerinin giderilmesinin bir an önce yüce Meclis tarafından sağlanması gerektiğini ifade ediyorum.

Teklifin silahlı kuvvetler personelimize hayırlı olmasını diliyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çakır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- 1111 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 43- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, her ne sebeple ve hangi aşamada olursa olsun dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkartılanlar veya ek 1 inci madde kapsamında işlem görürken bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce dövizle askerlik hizmetinden yararlanma şartlarını kaybettikleri sonradan tespit edilenlerden, dövizle askerlik hizmeti dışında halen ve fiilen yurt içinde askerlik hizmetine başlamamış olanlar; ek 1 inci maddede yer alan şartları taşımaları halinde, durumlarını ispata yarayan belgeler ile birlikte konsoloslukları aracılığı ile askerlik şubelerine başvurmaları ve 10.000 Euro veya karşılığı yabancı ülke parasını başvuru sırasında defaten ödemeleri ve süresi içinde temel askerlik eğitimini yapmaları halinde askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar.

Birinci fıkra kapsamında bulunan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 43 yaş ve üzeri olanlar, talepleri halinde 15.000 Euro veya karşılığı yabancı ülke parasını başvuru sırasında defaten ödemeleri halinde, temel askerlik eğitimine tabi tutulmadan askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar.

Türk vatandaşlığından çıkmalarına İçişleri Bakanlığınca izin verilmiş olanlar ile Türk vatandaşlığını kaybettirilmelerine Bakanlar Kurulunca karar verilmiş olanlardan, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde vatandaşlığa alınmak üzere yetkili mercilere başvuranlar, Türk vatandaşlığına yeniden kabul edilme tarihini müteakip bir yıl içinde müracaat ettikleri takdirde, bu madde hükümlerinden yararlandırılırlar.

Bu madde hükümlerinden yararlananların dövizle askerlik hizmeti kapsamında daha önce yaptıkları ödemeler, ödeyecekleri toplam miktardan mahsup edilir.

Bu madde hükümlerinden yararlanan yükümlüler hakkında saklı, yoklama kaçağı, bakaya veya noksan hizmetli statüsünde olup her ne sebeple olursa olsun askerlik hizmetini tamamlamamaktan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılamaz, başlatılmış olan soruşturma ve kovuşturmalar sona erdirilir."

BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi.

Buyurun efendim.

MHP GRUBU ADINA KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkanım, gecenin bu ilerlemiş saatinde size ve yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Grup Başkan Vekilimiz Sayın Mehmet Şandır’la birlikte yurt dışındaki vatandaşlarımızdan gelen yoğun talepleri ve istekleri değerlendirmek üzere, geçmişte 1992 ve 1999 yıllarında da uygulamaları yapılmış olan bir konuyu, gene bir ihtiyacı karşılamak üzere bir kanun teklifiyle Meclis gündemine taşımayı düşünmüştük. Aynı konuda Sayın Yılmaz Helvacıoğlu ve Sayın Kara da verdikleri teklifleriyle, sanıyorum onlar da aynı ihtiyacın giderilmesi konusunda, bizlerle aynı fikirde olduklarını belirttiler.

Konu nedir? Yurt dışında iş ve aş peşinde koşan vatandaşlarımız, malumunuz, dövizle askerlik gibi bir hizmetten yararlanıyorlar. Yirmi bir gün süreyle, belli bir döviz ödemek suretiyle maddi katkıda bulunuyorlar hem de Burdur’da yirmi günlük bir temel eğitimden geçerek hem kendi vatanlarıyla hem askerlik mesleğiyle ilgili olarak oradaki arkadaşlarıyla buluşup bağlarını geliştiriyorlar, ülkemizle olan bağlarını kuvvetlendiriyorlar.

Bu iş yıllardır devam ediyor ancak bu işleri aşları nedenleriyle bazı vatandaşlarımız bu konuda yaşlarını geçirdikleri hâlde bu dövizle askerlik için müracaatta gecikiyorlar ve müracaat yaşını geçmiş oluyorlar. Geçtikten sonra ne oluyor? Bunlar yine bizim vatandaşlarımız, ancak yurt içine girişte çıkışta, askerlik yaptın-yapmadın konusunda pasaport kontrollerinde veya yurt dışındaki birtakım polis kontrollerinde zorluğa uğruyorlar veyahut da çalıştıkları yurt dışındaki konsolosluklarla yaptıkları birtakım resmî işlemlerde sanki asker firarisiymiş gibi de duruma düşüp resmî işlemlerinde yakalanıyorlar. O hâlde buna bir şekilde mâni olmak lazım. İşte bu birikimi, yani belli bir yaşa kadar olan bu birikimi gidermek, belli bir yaşın üstündekileri ise belli bir bedel ödemek suretiyle tamamen bu işten muaf tutmak üzere bir kolaylık ülkemiz tarafından daha önce de düşünülmüş. Geçmiş hükûmetlerimiz 1992 yılında bu birikimi önlemek üzere bir kanun maddesi çıkartmışlar geçici madde 33’le. Aynı şekilde 1992-1999 arasında tekrar birikim olmuş. Bu birikim de 1999 yılında geçici madde 34’le tekrar giderilmiş. Biz bu sene bu kanunu yasalaştıracağız sizlerin tasvipleriyle. Belki üç beş sene sonra tekrar bir birikim olup buna benzer bir yasa maddesi daha getirilecek. Onun için ben bu konuda ilgi gösteren ve bu vatandaşlarımızın samimi dileklerine tercüman olan bütün milletvekillerimize şimdiden teşekkür ediyorum.

Benim burada söylemek istediğim bizim verdiğimiz teklifte yer almayan iki konu vardı: O da vatani görevini yapmakta iken barışta veya savaşta yurt içinde veya yurt dışında görev esnasında veya görev dışında görevlerinden dolayı bir saldırıya veya kazaya uğrayan erbaş ve erlerden     sağlık kurumlarında tedavisi devam edenlerin belli bir tarihten itibaren otuz altı ayı geçmemek üzere sağlık kurumunca düzenlenen sağlık raporuna istinaden gerekli ücretlerin devlet tarafından ödenmesiydi. Bunu tasarının 1’inci maddesinde erbaş ve erlerimiz, 3’üncü maddesindeyse aynı gerekçelerle ve aynı hususlara dayandırarak yedek subaylarımız böyle bir imkândan yararlanıyor. Bu da silahlı kuvvetlerimiz için ve görev yapan erlerimiz ve yedek subaylarımız için güzel bir kazançtır, çok güzel bir düşüncedir. Bu düşünceyi burada yasa teklifi, tasarısı hâline getirenlere teşekkür ediyoruz.

Benim bu konuda vurgulamak istediğim bir şey var. Sayın Millî Savunma Komisyon Başkanımızla ve değerli komisyon üyesi arkadaşlarımla bir konuda anlaştık. Bir değişiklik önergesi getireceğiz. Klasik iktidar-muhalefet tartışması şeklinde “teklif geldi, reddoldu” olmasın diye ben o önergeyi şimdiden sizlerin bilgilerine sunuyorum çünkü biz kendi aramızda bu konuda fikir birliği içerisindeyiz. O da şu: Biliyorsunuz askerlik çağının bitimi kırk beş yaştır. Yani kırk beş yaşın doldurulmasına kadar askerlik çağı içindedir, kırk beş yaşından sonra kırk altı yaşından itibaren askerlik çağı bitmiş kabul edilir. Şimdi hangi gerekçeyle olduğunu bilmiyorum. Bizim getirdiğimiz teklifte kırk beş yaşına kadar, kırk beş yaşını dolduruncaya kadar yurt dışında görevli, askerlik yapmamış, dövizle askerlik hizmetinden yararlanmamış arkadaşlarımız gelsinler, askerlik çağı içinde oldukları için bu temel eğitimi yapsınlar ve tamamlamış sayılsınlar, kırk beş yaşını tamamlayıp askerlik çağı dışına çıkmış olanlar ise sadece para ödesinler, askerlik çağı dışına çıktıkları için bu parayı ödesinler fakat askerlik yapmasınlar, temel eğitimden muaf tutulsunlar şeklindeydi. Sanıyorum bir yanlış anlama nedeniyle gelen teklifte, Komisyonda “kırk üç yaş” gibi bir ibare kullanılmış, galiba yoklama kaçağı, bakaya konusuyla ilişkilendirilmek istenmiş, ancak Askerlik Kanunu’muzdaki kırk beş yaş, kırk altı yaş, askerlik çağı içi/dışı konusundaki uygulama sürdüğü için, biz kırk beş, kırk altı yaş konusundaki uygulamanın ve bizim teklifimizin, bu değişiklik önergesi teklifinde doğru olacağı inancındayız, arkadaşlarımızla da görüştük. Kaldı ki yurt dışında olup da vatandaşlıktan çıkartılmış olan veya İçişleri Bakanlığı tarafından vatandaşlıktan çıkmalarına müsaade edilmiş olan, bu kapsama giren vatandaşlarımızın da bu askerlik hizmetinden yararlanması bu teklifte öngörülmüş. Onlar için zaten böyle bir yoklama kaçağı, bakaya gibi bir konu söz konusu olmayacağı için, kırk üç yaş yerine kırk beş ve kırk altı yaş, sınırının, yani askerlik çağı içi veya dışı şeklindeki bir sınırlamanın mevcut yasalarımıza daha uygun olacağı düşüncesindeyiz. Değişiklik önergesini bunun için hazırladık ve biz kendi aramızda diğer arkadaşlarımızla da bu değişiklik önergesinin doğru olacağı konusunda… Kaldı ki AKP’li arkadaşların ilk verdiği teklifte de “kırk beş, kırk altı yaş” tabiri geçiyormuş, sanıyorum sehven veya başka bir nedenle bu “kırk üç yaş” tabiri girmiş.

Ben bu bilgiyi, değişiklik önergesi biraz sonra gelecek, ayrıca onun için tekrar bir konuşma yapıp vakitlerinizi almamak için 2’nci madde bahanesiyle bu konuyu bilgilerinize sunmak istedim.

Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Katkılarınız için teşekkür ediyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerine ve yurt dışında çalışan vatandaşlarıma hayırlı olsun diyorum. Gecenin ilerlemiş saatlerinde sizlere iyi geceler diliyorum. Yüce Meclise saygılar sunuyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 590 sıra sayılı kanun teklifinin 2 nci maddesindeki (GEÇİCİ MADDE-43)ün birinci ve ikinci fıkralarının baş kısımlarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               K. Erdal Sipahi                           Beytullah Asil                          E. Haluk Ayhan

                       İzmir                                       Eskişehir                                     Denizli

                                     Muharrem Varlı                              Mehmet Şandır

                                             Adana                                            Mersin

Geçici Madde-43: Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 45 yaşını tamamladıkları yılın sonuna kadar, her ne sebeple ve hangi aşamada olursa olsun…

Birinci fıkra kapsamında bulunan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 45 yaşını tamamlamış ve üzeri olanlar, talepleri hâlinde 15.000  Euro

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önerge sahipleri tarafından önerge üzerinde bir düzeltme yapıldığı için önergeyi yeniden okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 590 Sıra Sayılı kanun teklifinin 2nci maddesindeki Geçici madde 43’ün ikinci fıkrasının baş kısmının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               K. Erdal Sipahi                           Beytullah Asil                            Haluk Ayhan

                       İzmir                                       Eskişehir                                     Denizli

                                      Muharrem Varlı                          Mehmet Şandır

                                              Adana                                        Mersin

“Birinci fıkra kapsamında bulunan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 45 yaşını tamamlamış ve üzeri olanlar, talepleri hâlinde 15.000 Euro…”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANI          HASAN KEMAL YARDIMCI (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılıyoruz Değerli Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Askerlik çağının bitimi yasalar gereği 46 yaştır. Bu nedenle bu yaşın altında olanların (küçük olanların) temel askerlik eğitimini yapmaları, 46 yaş ve üzerinde olanların ise askerlik çağı dışına çıktıkları için temel eğitimden muaf tutulmaları gerekir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 3’ü okutuyorum:

MADDE 3 - 16/6/1927 tarihli ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 8 - Vatani görevini yapmakta iken barışta ve savaşta, yurt içinde ve yurt dışında, görev esnasında veya görev dışında görevlerinden dolayı, bir saldırıya veya kazaya uğrayan yedek subaylardan, sağlık kurumlarında tedavisi devam edenlere, olay/kaza tarihinden itibaren 36 ayı geçmemek üzere, terhislerini takip eden aybaşından itibaren ve tedavi gördüğü sağlık kurumunca düzenlenen "tedavisinin devam ettiğini belirtir" sağlık kurul raporuna istinaden, görevdeki emsali yedek subayın (karargahta görevli, bekar) net maaşının 2/3'ü (27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesinde belirtilen ek tazminatlar ile 14/7/1964 tarihli ve 500 sayılı Kanuna göre ödenen tazminat ve yabancı dil tazminatı hariç) her ay sağlık yardımı olarak bağlı olduğu Kuvvet Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından ilgili bütçe tertibinden ödenir. Bu ödemeden sigorta primi dahil hiçbir kesinti yapılmaz ve tedavi süresinde yapılan sağlık yardımı personelden tahsil edilmez. Olay/kaza durumu, keyif verici içki ve her çeşit maddeler kullanmaktan, her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlamak veya zarar vermek maksadından doğmuş olursa sağlık yardımı ödenmez.

Tedavisi devam edenlerden;

a) Haklarında düzenlenecek kesin işlemli sağlık kurulu raporu ile 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 45 inci maddesi kapsamında vazife malûlü ya da mülga 64 üncü maddesi kapsamında harp malûlü aylığı bağlananlar ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47 nci maddesi kapsamında vazife/harp malûlü aylığı bağlananlara aylık bağlanma tarihini takip eden aybaşından itibaren,

b) Malûllük durumu oluşmaksızın tedavisi, kesin işlemli sağlık kurulu raporu ile sonlandırılanlara, raporunu takip eden aybaşından itibaren, sağlık yardımı ödenmesi sonlandırılır."

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4 -  Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MADDE 5 -  Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, teklifin tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik  oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Siirt Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu ve 2 Milletvekilinin; Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kilis Milletvekili Hasan Kara ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri’nin açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı       :               280

Kabul                               :               280 (x)

                                                Kâtip Üye                                        Kâtip Üye

                                           Bayram Özçelik                                   Fatih Metin

                                                  Burdur                                              Bolu”          

Vatandaşlarımıza ve silahlı kuvvetlerimize hayır getirmesini diliyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 2 Şubat 2011 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Hayırlı geceler diliyorum.

 

Kapanma Saati: 23.59