DÖNEM: 23 CİLT: 91 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
56’ncı Birleşim
1 Şubat 2011 Salı
(Bu Tutanak Dergisi’nde yer
alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar
tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına
uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün, TOKİ’nin
Malatya ilinde yapmış olduğu yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Çankırı Milletvekili Nurettin Akman’ın,
Çankırı ilinde yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
Gazeteci Yazar Abdi İpekçi’nin 32’nci ölüm yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 28 milletvekilinin, zihinsel engelli
çocukların eğitiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/1007)
2.- Antalya Milletvekili
Tayfur Süner ve 30 milletvekilinin, Akdeniz
Bölgesi’ndeki hidroelektrik santrallerinin çevreye zararlarının ve ÇED
raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/1008)
3.- Balıkesir Milletvekili
Ergün Aydoğan ve 26 milletvekilinin, sulama
birliklerinin elektrik borçları nedeniyle yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1009)
4.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 22 milletvekilinin, biyolojik çeşitliliğin
korunmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/1010)
B) Önergeler
1.- Kırklareli Milletvekili
Turgut Dibek’in, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi
(4/249)
2.- Afyonkarahisar
Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, Adalet Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/250)
3.- Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk’ün, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi
(4/251)
4.- Mersin Milletvekili Ali
Rıza Öztürk’ün, Adalet Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/252)
5.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi (4/253)
6.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, (2/233) esas numaralı Kanun Teklifi’nin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/248)
C) Tezkereler
1.- TBMM Başkanı Mehmet Ali
Şahin’in, Tanzanya Temsilciler Meclisi Başkanı Anne Makinda’nın
vaki davetine icabetle, beraberindeki Parlamento heyetiyle Tanzanya’ya resmî
bir ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1395)
D) Çeşitli İşler
1.- Görüşmeleri izlemek üzere
Genel Kurulu teşrif eden Suriye-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu
Başkanı İsmet Mahli ve beraberindeki Parlamento
heyetine Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi
2.- Görüşmeleri izlemek üzere
Genel Kurulu teşrif eden AGİT Parlamenter Asamblesi Başkanı Petros
Efthymiou’ya Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- (10/830) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP
Grubu önerisi
2.- (10/426) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP
Grubu önerisi
3.- (10/133) ile (10/381)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına
ilişkin CHP Grubu önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile
Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
VII.- SEÇİMLER
A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim
1.- Sayıştayda
açık bulunan üyeliklere seçim (S. Sayısı : 607)
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa Komisyonları Raporları
(1/883) (S. Sayısı: 568)
2.- Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt’ün; Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü’nün;
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun;
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara
Milletvekili Zeynep Dağı’nın; Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın; Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un;
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin
İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün;
Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in;
Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10
Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat
Ata’nın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse’nin; Bursa Milletvekili Abdullah Özer’in; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve
Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın; Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın;
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun;
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın; Kocaeli
Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir
Karabaş’ın; Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun;
Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Bolu Milletvekili Fatih Metin
ve 2 Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258,
2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425,
2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677,
2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753,
2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808,
2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606)
3.- Siirt
Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu
ve 2 Milletvekilinin; Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kilis Milletvekili Hasan Kara ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Millî Savunma Komisyonu
Raporu (2/831, 2/778, 2/824) (S. Sayısı: 590)
IX.- OYLAMALAR
1.- Askerlik Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkin’in, yabancı vakıf, dernek ve kâr amacı gütmeyen
kuruluşlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç’ın cevabı (7/17591)
2.- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın, apartman yönetimlerinin e-bildirge
yükümlülüğüne ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Ömer Dinçer’in cevabı (7/17592)
3.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçın’ın, yeni kurulan vakıf ve derneklere ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın
cevabı (7/17593)
4.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı’nın, büyükşehir belediyeleri, il özel
idareleri ve illerin SGK prim borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/17680)
5.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı’nın, BAĞ-KUR kapsamındaki doğum yapmış
kadınların hizmet borçlanması uygulamasından yararlandırılmasına ilişkin sorusu
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in
cevabı (7/17681)
6.- Denizli Milletvekili Ali
Rıza Ertemür’ün, ataması yapılan ve kurumdan ayrılan
personele ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/17682)
7.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal’ın, Halkalı Ziraat Mektebinin İlim Yayma Vakfına kiralanmasına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/17731)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.06’da açılarak
üç oturum yaptı.
Eskişehir
Milletvekili Beytullah Asil, tarım ve hayvancılık
sektörlerinin sorunlarına,
Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebi, ülkemizdeki sağlık
sorunlarına,
Kütahya
Milletvekili Alim Işık, Kütahya Tavşanlı Garp
Linyitleri İşletmeleri Müessese Müdürlüğüne işçi alımına,
İlişkin gündem
dışı birer konuşma yaptılar.
Kütahya
Milletvekili Hüsnü Ordu, Kütahya Milletvekili Alim
Işık’ın, Kütahya Tavşanlı Garp Linyitleri İşletmeleri Müessese Müdürlüğüne işçi
alımı hakkındaki gündem dışı konuşmasına ilişkin bir açıklamada bulundu.
Muş Milletvekili
M. Nuri Yaman ve 19 milletvekilinin, cezaevlerindeki sağlık sorunlarının
(10/1004),
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, üniversite hastanelerinde yaşanan sorunların
(10/1005),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi;
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un, DİSK eski Genel Başkanı Kemal Türkler cinayeti
konusunun araştırılması (10/1006),
Amacıyla bir
Meclis araştırması açılmasına;
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Sayıştayın
“Türkiye’de Atık Yönetimi Ulusal Düzenlemeler ve Uygulama Sonuçlarının
Değerlendirilmesi” adlı performans denetim raporu üzerinde bir genel görüşme
açılmasına (8/17),
İlişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan (10/347) esas numaralı, güvenlik güçlerine yönelik toplumsal
olaylarda orantısız güç kullanımının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin Önergesi
görüşmelerinin, Genel Kurulun 28/01/2011 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra
kabul edilmedi.
Gündemin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler”
kısmında yer alan (10/225) esas numaralı, yaş sebze ve meyve başta olmak üzere
tarım ürünlerindeki gıda güvenliği konusunun araştırılmasıyla ilgili Meclis
Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin, Genel Kurulun 28/01/2011
Cuma günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi üzerindeki
görüşmeler tamamlandı; oylamasından önce istem üzerine iki kez yapılan
yoklamalarda Genel Kurulda toplantı yeter sayısı bulunmadığından, 1 Şubat 2011
Salı günü, saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 16.25’te son verildi.
Sadık
YAKUT
Başkan
Vekili
Harun
TÜFEKCİ Yusuf
COŞKUN
Konya Bingöl
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Gülşen
ORHAN Fatih
METİN
Van Bolu
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 72
II.- GELEN KÂĞITLAR
31 Ocak 2011 Pazartesi
Rapor
1.- Askerlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu
Raporu (1/995) (S. Sayısı: 608) (Dağıtma tarihi: 31.1.2011) (GÜNDEME)
No.: 73
1 Şubat 2011 Salı
Tezkereler
1.- Konya
Milletvekili Atilla Kart’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1381) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
2.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1382) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.1.2011)
3.- Mersin Milletvekili
Ali Oksal’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1383) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
4.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaş’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1384) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
5.- İstanbul Milletvekili
Şinasi Öktem’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1385) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
6.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1386) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.1.2011)
7.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu’nun
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1387)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
8.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1388) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.1.2011)
9.- Van
Milletvekilleri Özdal Üçer ve Fatma Kurtulan’ın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1389) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
10.- Iğdır
Milletvekili Pervin Buldan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/1390) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
11.- Diyarbakır
Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1391) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.1.2011)
12.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici’nin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1392) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.1.2011)
13.- Kırklareli
Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1393) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.1.2011)
14.- Van
Milletvekili Özdal Üçer’in Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1394) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.1.2011)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 28 Milletvekilinin,
zihinsel engelli çocukların eğitiminde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1007)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/12/2010)
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner ve 30 Milletvekilinin,
Akdeniz Bölgesindeki hidroelektrik santrallerinin çevreye zararlarının ve ÇED
raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1008) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/12/2010)
3.- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan ve 26 Milletvekilinin,
sulama birliklerinin elektrik borçları nedeniyle yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1009)
(Başkanlığa geliş tarihi: 03/12/2010)
4.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 22 Milletvekilinin,
biyolojik çeşitliliğin korunmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1010) (Başkanlığa
geliş tarihi: 03/12/2010)
1 Şubat 2011 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Üç arkadaşıma gündem dışı söz
vereceğim.
İlk söz, TOKİ’nin
Malatya ilinde yapmış olduğu yatırımlarla ilgili olarak söz isteyen Malatya
Milletvekili Ömer Faruk Öz’e aittir.
Sayın Öz, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün, TOKİ’nin
Malatya ilinde yapmış olduğu yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Malatya’mızdaki Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının yapmış olduğu yatırımlarla ilgili gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye’yi âdeta şantiye
hâline çeviren TOKİ’nin Malatya’daki yatırımlarını
şöylece sıralayabiliriz: Malatya Akçadağ’da 208 adet dar ve orta gelirlilere
ait konut, Beydağı Yapraklı 1’inci bölge 852 adet
konut, Arapgir 96 adet dar ve orta gelirlilere
yönelik konut ve 1 adet ticaret merkezi; Darende I’inci
etap ticaret merkezi, cami, 56 adet dar ve orta gelirlilere, 140 adet de yine
alt gelir grubuna yönelik konut olmak üzere toplam 196 adet konut; Doğanyol Beydağı 40 derslikli ilköğretim okulu ve 48 adet dar
gelirlilere ait konut; Beydağı sosyal donatı
kapsamında 1 adet ilköğretim okulu, 1 lise, 1 cami, 1 kütüphane, 1 adet ticaret
merkezi, 1 adet hastane ve 1 adet sağlık ocağı; merkez sosyal tesis, 360 adet
yoksul kesime yönelik konut, Malatya Sevgi Evleri ortak kullanım binası,
Pütürge Yeşildere Mahallesi 48 adet afet konut evi; Beydağı Yapraklı II’nci etap
1’inci kısım 304 adet orta ve alt gelir grubuna yönelik konut, 616 adet alt
gelir düzeyine yönelik konut olmak üzere toplam 920 konut; yine, Beydağı Yapraklı II’nci etap
2’nci kısım 612 adet dar ve orta gelirlilere yönelik konut olmak üzere genel
olarak ifade etmek gerekirse Malatya ilimizde toplam 13 şantiyede 3.431 konut,
1 lise, 1 ilköğretim, 2 cami, 2 spor salonu, 3 ticaret merkezi, 1 sağlık ocağı, 1 hastane, sevgi evi, 1 öğretmenevi, sosyal tesis
uygulamaları başlatılmıştır. Ayrıca, Malatya’mızda bir bölge eğitim hastanesi
olabilecek 850 yatak kapasiteli hastanenin hızlı bir şekilde yapımı devam
etmektedir. Yine aynı şekilde, Darende’de 90 adet ihtiyaç sahibi yoksullara
yönelik konut inşaatı devam etmektedir.
Yine
proje hâlindeki uygulamalar da şunlardır: Malatya Bardakderesi
mevkii dar ve orta kesimdeki ailelere yönelik 75 konut, 2 adet lise; Merkez
Çamurlu mevkii lise, 300 kişilik pansiyon; Doğanşehir, dar ve orta gelirli
ailelere yönelik 100 adet konut; Doğanşehir Gövdeli’ye
dar ve orta gelirli vatandaşlarımıza verilmek üzere 100 adet konut; Malatya
İnönü Üniversitesine 100 adet konut; Malatya Memur-Sen’e ait, dar ve orta
gelirli memurlara yönelik konut 1.200 adet, bu da planlandı; Malatya Merkez,
Gecekondu Dönüşüm Projesi kapsamında 568 adet konut olmak üzere, yine aynı
şekilde Merkez II. Etap, yoksul ailelere yönelik 624 adet konut; Merkez III.
Etap, yoksul ailelere yönelik 468 konut ve Merkez Karakavak Mahallesi, dar ve
alt gruplara yönelik 468 adet konutun projeleri devam etmektedir. Yine aynı
şekilde, Pütürge, 20 yataklı hastanenin projesi bitti, önümüzdeki ay içerisinde
yapım ihalesine başlanacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 4.439 dar ve orta, 756 alt kesim, 1.542 yoksul, 568 adet
gecekondu dönüşüm, lise, hastane olmak üzere Malatya’da proje kapsamında 3.994
konut ile toplam 7.425 adet yapı inşa edilmiş olacaktır.
Yine aynı şekilde, Hükûmetimizin başlatmış olduğu kentsel dönüşüm
çerçevesinde, Malatya’mızda Beydağı Yamaç ve Kernek mahallelerinde kentsel dönüşüm çalışmalarına da
başlanmıştır. Dört etaba ayrılmış olup I. Etaptaki vatandaşlarımızın
oturmalarında kullanılmak üzere 568 konutun yapımına önümüzdeki tarihte
başlanacaktır. İnşallah burası bittiğinde yaklaşık 75 bin kişinin oturabileceği
modern bir şehir inşa edilmiş olacaktır.
Şunu belirtmek istiyorum:
Türkiye’nin her tarafını şantiye hâline çeviren TOKİ, Malatya’mızda da birçok
hizmetlere imza atmıştır. Ben burada, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere,
TOKİ Başkanımıza, milletvekillerimize ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Büyükşehir yolundaki Malatya’ya daha güzel hizmetler yapılmaya devam
edilecektir. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Öz.
Gündem dışı ikinci söz,
Çankırı ilinde yapılan yatırımlarla ilgili olarak söz isteyen Çankırı
Milletvekili Nurettin Akman’a aittir.
Sayın Akman, buyurun efendim.
2.- Çankırı Milletvekili Nurettin Akman’ın,
Çankırı ilinde yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması
NURETTİN AKMAN (Çankırı) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çankırı ilimize yapılan yatırımlarla
ilgili olarak gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yâren kültürünün en güzel
manada yaşandığı ve yaşatıldığı Çankırı ilimiz Ankara’ya 120 kilometre uzaklıkta,
şirin bir Anadolu şehridir. Ankara’ya yakın olmanın dezavantajını yaşayan
ilimiz 90’lı yıllardan bu yana büyük bir göç vermiş, nüfusumuzun neredeyse 2
katı Ankara’da, bir o kadarı da İstanbul’da yaşamaktadır.
Merkez ile birlikte on iki
ilçesi olan Çankırı son yıllarda büyük yatırımlar almıştır. Bunları şöylece
ifade edebiliriz:
Karatekin
Üniversitemiz bu dönemde kurulmuş, öğrenci sayımız 6 bine ulaşmak suretiyle
büyük bir değişimi Çankırı’da gerçekleştirmiştir. Dört fakülte ve
yüksekokulumuz hâlen bu öğrencilerimize hizmet vermektedir. Kampüs
inşaatımız hızla devam etmektedir. Merkezdeki meslek yüksekokulları
ilçelerimize kaydırılmak suretiyle, aynı değişim ve heyecanımız inşallah
ilçelerimizde de yaşanacaktır.
Çankırı merkez ve
ilçelerimize bu dönemde doğal gaz getirilmiştir. 85 kilometre uzaklıktaki Güldürcek Barajı’ndan Çankırı merkezine, üç ilçe ve on iki
yerleşim bölgemize arıtılmış su getirilmiş ve halkımız sağlıklı içme suyuna
kavuşmuştur.
TOKİ kanalıyla merkez,
Çerkeş, Kurşunlu, Şabanözü, Korgun ilçelerinde 1.216 konut yapılmış, il
merkezindeki 380 sosyal konutun inşaatı hâlen devam etmekte, Kentsel Dönüşüm
Projesi kapsamındaki birinci kısımda yer alan 280 konutun ihalesi de 17 Şubatta
gerçekleşmiş olacaktır.
Yine, Çankırı merkezde
Belediyemiz tarafından yaptırılan büyük bir alışveriş merkezi ve otogar
bitirilme noktasına gelmiştir, pazar yeri inşaatı bitirilmiştir.
Önceki yıllarda kurulan ancak
5084 sayılı Yasa’yla daha faal hâle gelen Korgun Organize Sanayi Bölgemizde
toplam 1.080, Şabanözü Organize Sanayi Bölgemiz yüzde 100 kapasiteye ulaşmış
olup burada da 2 bin kişi çalışmaktadır. Aytaç ve Hey Tekstil’in bulunduğu
Çerkeş Organize Sanayi Bölgemiz ise yüzde 50 doluluk oranına ulaşmış, 5084
sayılı Yasa kapsamında bu organize sanayi de âdeta bu bölgenin gözdesi hâline
gelmiştir. Yatırımcılarımızı bu bölgemize ve Çankırı’mıza beklemekteyiz.
En önemli sorunumuz olan kara
yollarımız, duble yollarımız bu dönemde bitirilmiş,
kuzeydeki Tetek yolu, Ankara-Çankırı-Kastamonu yolu
da tamamen bitirilme noktasına gelmiş, inşallah önümüzdeki dönemde atılacak
sıcak asfaltla da bu yolların tamamı bitirilmiş olacaktır. 800 milyon Türk
liralık yol yatırımı almış bulunmaktayız.
Çankırı’da özel sektörde
Devlet Demir Yolları iş birliği ile bir makas fabrikası inşaatı devam
etmektedir.
Sağlık Bakanlığımız Çankırı
merkezde yüz yataklı bir devlet hastanesinin inşaatını tamamlamış ve hizmete
sokma noktasına getirmiştir.
Çerkeş ilçemizde sulama
amaçlı Akhasan Barajı yapılmış, su doldurulmaya
başlanmıştır.
Kızılırmak ilçemiz bölgenin
çeltik deposu hâlindedir, Türkiye'nin yüzde 14 çeltik ihtiyacını
karşılamaktadır.
260 trilyonluk iki barajın
ihalesi yapılmıştır. Önümüzdeki dönem bu bölge, bölgenin Çukurovası
hâline gelecektir.
Ilgaz tabii güzellikleriyle
gelecek vaat etmektedir. Burada iki telesiyej ve beşer buçuk kilometrelik iki
tane kayak pisti yapılmaktadır. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki yıllar kış
turizminde bu bölge cazibe merkezi olacaktır.
Yine 5084 sayılı Yasa
kapsamında Yıldızlar Holding 1 milyar dolarlık bir yatırımı, seramik, granit
fabrikasını Kurşunlu’da, 600 milyon dolarlık bir yatırımı da Orta ilçemizde
termik santral olarak gerçekleştirmektedir. Her iki inşaat bitirildiğinde 5 bin
kişilik bir istihdam sağlanmış olacaktır.
Değerli Başkan, değerli
arkadaşlarım; Ankara’mızın hemen yanı başındaki Çankırı’mız gelecek vadetmektedir. Temennim odur ki, bu yatırımlarla azalan
nüfusumuzun artması, geri dönüşün gerçekleşmesidir. Daralan ekonominin
yatırımların bitirilmesiyle birlikte, eksikliklerimizin tamamlanmasıyla
birlikte halkımıza döneceğini ve yaşam standardının artacağını düşünüyoruz.
Bugüne kadar Çankırı’ya emeği
geçen, hizmet eden başta Sayın Başbakanımız, bakanlarımız ve tüm eski, yeni
siyasilerimiz olmak üzere idarecilerimize, bürokratlarımıza halkımız adına
teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Akman.
Gündem dışı üçüncü söz,
Gazeteci Abdi İpekçi’nin 32’nci ölüm yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’e
aittir.
Sayın Öztürk,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
Gazeteci Yazar Abdi İpekçi’nin 32’nci ölüm yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Emperyalizmin uşakları
karanlık güçler tarafından 1 Şubat 1979 günü hunharca katledilen, özgürlük,
barış ve demokrasi mücadelesinin yürekli önderi, emek, alın teri dostu, barış
adamı, uzlaşmanın savunucusu, güzel insan, temiz insan Gazeteci Yazar Abdi İpekçi’nin sevenlerini bırakarak aramızdan ayrılışının
32’nci yıl dönümünde söz aldım. Kendisine, Sabahattin Ali’den
Hrant Dink’e kadar uzanan
süreçte faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde yaşamlarını kaybeden Uğur
Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ümit Kaftancıoğlu, Kemal Türkler, Ahmet Taner Kışlalı, Gün
Sazak, Musa Anter, Cavit Orhan Tütengil,
Gaffar Okkan olmak üzere isimlerini sayamadığım faili meçhul bırakılan siyasi
cinayetlerde katledilen herkesin anısı önünde saygıyla eğiliyorum, hepsine
Allah’tan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
“Benim inançlarımın temelinde özgürlükçülük var. Özgürlüğe yalnız, insanın en
kutsal, en doğal bir hakkı olduğu için inanmıyorum, özgürlüğün aynı zamanda
gerçeklerin araştırılıp bulunmasında vazgeçilmez bir amaç olduğunu düşünüyorum.
İşte ben insanların özgür olmalarını, düşüncelerini, inançlarını, görüşlerini
hiçbir baskıyla karşılaşmadan özgürce açıklayabilmelerini istiyorum. Bu özgürlüğü
yalnız kendi doğrultumdaki kimseler için değil, karşıtlarım için de savunmak
gereğine inanıyorum. Karşıtlarım dâhil herkesin özgürlüğünü savunmayı ödev
biliyorum.” Bu özgürlük anlayışını içeren sözler demokrat, yurtsever Gazeteci
Abdi İpekçi’nin kızına yazdığı mektuptan alınan
sözlerdir. Abdi İpekçi’nin özgürlük anlayışı,
demokrasi anlayışı bugünümüze ışık tutmaktadır. Abdi İpekçi’nin
demokrasi ve özgürlük anlayışından bugün ülkeyi yönetenlerin çıkarması gereken
pek çok dersler vardır.
Değerli milletvekilleri,
ocak-şubat ayları acı ve hüzün dolu aylardır, iç karartan aylardır. 1 Şubat
1979’da Abdi İpekçi, 24 Ocak 1993’te Uğur Mumcu, 24 Ocak 2001’de Gaffar Okkan,
17 Ocak 2007’de Hrant Dink,
31 Ocak 1990’da Muammer Aksoy hunharca katledilmişlerdir. Katledilmelerinin
üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen hâlen bu insanların neden, nasıl
katledildiği ve bu cinayetlerin arkasındaki karanlık ilişkiler, karanlık
yapılar hâlâ aydınlatılmamıştır.
Abdi İpekçi’nin
ölümünün 32’nci yılında Abdi İpekçi’nin kızına, Abdi İpekçi’nin eşine verebileceğimiz en güzel yanıt, en müjdeli
haber, Abdi İpekçi ve diğer faili meçhul cinayetlerde yaşamlarını kaybeden
insanların neden, nasıl katledildikleri, arkasındaki karanlık ilişkilerin açığa
çıkarılması için Meclis araştırma komisyonu kurulması olmalıydı değerli
arkadaşlarım. Bu insanlar öteden beri kocalarının, babalarının, evlatlarının
neden, nasıl öldürüldüğünü bilmek istediklerini haykırıyorlar ama bu
Parlamentoda Adalet ve Kalkınma Partisi, bu arkadaşlarımızın, bu insanların
haklı taleplerini duymuyor, duymak istemiyor, bilmiyor, bilmek istemiyor. Bunu
anlamak mümkün değil değerli arkadaşlarım.
Adalet ve Kalkınma Partisi,
Abdi İpekçi’nin, Uğur Mumcu’nun, Muammer Aksoy’un,
Bahriye Üçok’un katillerini, tetikleri çektiren, bunları
hükmettiren arkasındaki karanlık güçlerin aydınlatılmasını neden istemiyor?
Bunların üstündeki kirli perdenin, sis perdesinin kaldırılmasına neden karşı
çıkıyor? Bunu bir türlü anlamak mümkün değildir. Bu konuda Cumhuriyet Halk
Partisi olarak verdiğimiz araştırma önergeleri Adalet ve Kalkınma Partisinin
oylarıyla her seferinde geri çevrilmiştir.
Şimdi, bugün Abdi İpekçi’nin ailesine buradan şu müjdeyi verebilmeliyiz:
Türkiye Büyük Millet Meclisi araştırma komisyonu kurarak bu faili meçhul
bırakılan siyasi cinayetlerin araştırılması için derhâl işe başlayacaktır
diyebilmeliyiz değerli arkadaşlarım. Demokratik…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin dört önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 28
milletvekilinin, zihinsel engelli çocukların eğitiminde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1007)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Zihinsel engelli çocuklar,
özel eğitime muhtaç çocuklar içerisinde oldukça önemli bir grubu
oluşturmaktadır. Zihinsel engelli çocuklarımızın eğitim ve sosyal
gereksinimlerini karşılamak için aile, toplum ve devletin dayanışma içinde
olması zorunludur. Bu faktörler arasında yaşanan kopukluklar eğitimde
güçlüklere neden olmaktadır.
Zihin engelli çocukların
yaşam işlevlerinde gelişme sağlanabilmesi için öğrencilerin bireysel
gereksinimlerine uygun hizmetleri, personeli ve ortamları kapsayan önlemler
alınması gerekmektedir. Ancak zihinsel engelli çocuklarımızın eğitim sürecinde
bir bütünlük sağlanamadığı ve bu alanda bir takım sorunlar yaşandığı
gözlenmektedir. Gerek bakanlığa bağlı okullarda gerek bu konuda eğitim veren
özel kurumlarda bir dizi problem bulunmaktadır.
Bu nedenlerle zihinsel
engelli çocuklarımızın eğitiminde yaşanan sıkıntılara ilişkin sorunlarının
saptanması ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci iç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz. 23.11.2010
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Çetin Soysal (İstanbul)
4) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
5) Sacid
Yıldız (İstanbul)
6) Osman Kaptan (Antalya)
7) Ali Arslan (Muğla)
8) Engin Altay (Sinop)
9) Ali Oksal (Mersin)
10) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
11) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
12) Ahmet Küçük (Çanakkale)
13) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
14) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
15) Abdulaziz
Yazar (Hatay)
16) Rasim Çakır (Edirne)
17) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
18) Tansel Barış (Kırklareli)
19) Tekin Bingöl (Ankara)
20) Hüseyin Ünsal (Amasya)
21) Hüsnü Çöllü (Antalya)
22) Şevket Köse (Adıyaman)
23) Atila
Emek (Antalya)
24) Gökhan Durgun (Hatay)
25) Ensar
Öğüt (Ardahan)
26) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
27) Rahmi Güner (Ordu)
28) Bilgin Paçarız (Edirne)
29) Nevingaye
Erbatur (Adana)
Gerekçe:
Zihinsel engelli
çocuklarımıza eğitim verilmesi konusu toplumumuzun üzerinde hassasiyetle
durduğu bir konu olmakla beraber, bütün çabalara rağmen bu alanda çok da
başarılı olunamadığı dikkat çekmektedir. Söz konusu çocuklarımızın eğitiminde
öz bakım ve çevreye sosyal uyum becerileri kazandırılması yanında bu
çocuklarımızı iş ve meslek sahibi yapıp üretici hale getirilmesi ve ekonomik
açıdan yararlı olabilmelerinin sağlanması en önemli amaçlardan biri olarak
görülmelidir. Bu alanda yeterli hukuksal altyapı bulunmasına rağmen uygulamada
sıkıntılar yaşanmaktadır.
Zihinsel engelli
çocuklarımızın resmi veya özel eğitim merkezlerinde aldıkları gelişim ve
eğitime ilişkin giderlerin bir kısmının Devlet tarafından karşılanması veya
özel gereksinimli çocuklar için evde bakım ve eğitim yönetmeliğiyle maddi
olanakları sınırlı ailelere bakım ücreti adı altında maaş verilmesi olumlu
uygulamalardır.
Ancak öncelikle zihin engelli
öğrencilerin zihinsel işlevlerdeki sınırlılıklar ve bireysel farklılıkları ile
yapabildikleri dikkate alınarak eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi ve
gereksinimlerine uygun eğitim ortamlarının sunulması gerekmektedir. Özel
gereksinimli bireylerin de normal bireyler gibi eğitim hizmetlerinden
yararlanma hakkına sahip olduğu dikkate alınarak, daha bağımsız, üretici ve
yaşadıkları toplumla daha bütünleşmiş bireyler haline getirilmeleri için eğitim
stratejileri geliştirilmesi zorunludur.
Milli Eğitim Bakanlığına
bağlı olarak çalışan özel eğitim öğretmeni yetersizliği bulunmaktadır. Öğrenme
güçlüğü çeken çocukların eğitsel tanılarında geç kalınmakta, sınıflara dengeli
dağılım yapılmamakta, ölçme değerlendirme ve eğitim programlarında ciddi sorunlar
yaşanmaktadır. Öğretmenlerimize öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerin tespit
edilmesi konusunda yeterli eğitim verilmediği gözlenmektedir.
Olumlu bir çaba olarak
değerlendirilebilecek kaynaştırma eğitimi, sınıfların mevcudunun fazla olması,
öğretmenlere bu konuda yeterli eğitimin verilmemesi, diğer öğrenci velilerinin
tepkileri gibi nedenlerle yeterince faydalı olamamaktadır. Kaynaştırma
eğitiminden yararlanan öğrenci sayısı 70 bin civarına ulaşmış olmasına rağmen
bu rakamın yetersiz olduğu açıktır.
Bütün bu sorunlara karşın
kaynaştırmanın uygulanabilmesini sağlayacak çalışmalara hız verilerek devam
edilmesi, var olan özel eğitim okullarında verilen eğitimin niteliğini
artırılması daha olumlu olacaktır.
Bu konuda eğitim veren özel
öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin büyük kısmının iş güvencesi
bulunmamaktadır. Her yıl sözleşme yenilenmesi nedeniyle tazminat hakkından
yararlanamamakta, stajyerlik ve adaylık dönemlerinde sıkıntılar yaşanmakta,
sağlıksız bir ücret politikasına maruz bırakılmaktadırlar.
Öte yandan eğitimde kar amacı
güden kimi özel eğitim kurumlarının sistemi kötü niyetle kullandıkları,
öğrencileri, velileri ve sistemi istismar ettikleri bilinmekte, bu konuda
yapılan denetimler yetersiz kalmaktadır.
Bu nedenlerle zihinsel
engelli çocuklarımızın eğitiminde yaşanan sıkıntılara ilişkin sorunların
saptanması ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir
Meclis Araştırması açılmasının yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.
2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve 30
milletvekilinin, Akdeniz Bölgesi’ndeki hidroelektrik santrallerinin çevreye
zararlarının ve ÇED raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1008)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Akdeniz
Bölgesi'nde nehirler üstüne kurulan ve kurulması planlanan "Hidroelektrik
Santralleri (HES)"nin çevreye verdiği zararların
ve bu HES'lere verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi
(ÇED) raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun araştırılması ve bu konuda
alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98'inci, T.B.M.M.
İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca "Meclis Araştırması"
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Tayfur Süner (Antalya)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Osman Kaptan (Antalya)
4) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
5) Sacid
Yıldız (İstanbul)
6) Engin Altay (Sinop)
7) Ali Arslan (Muğla)
8) Çetin Soysal (İstanbul)
9) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
10) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
11) Ali Oksal (Mersin)
12) Ahmet Küçük (Çanakkale)
13) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
14) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
15) Abdulaziz
Yazar (Hatay)
16) Bülent Baratalı (İzmir)
17) Rasim Çakır (Edirne)
18) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
19) Tansel Barış (Kırklareli)
20) Tekin Bingöl (Ankara)
21) Hüseyin Ünsal (Amasya)
22) Hüsnü Çöllü (Antalya)
23) Hulusi Güvel (Adana)
24) Atila
Emek (Antalya)
25) Gökhan Durgun (Hatay)
26) Ensar
Öğüt (Ardahan)
27) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
28) Rahmi Güner (Ordu)
29) Bilgin Paçarız (Edirne)
30) Şevket Köse (Adıyaman)
31) Nevingaye
Erbatur (Adana)
Gerekçe:
Ülkemizin doğal kaynaklarını;
bilimi dikkate almadan, doğa hakkını korumadan ve gelecek kuşakların haklarını
gözetmeden planlayan AKP Hükümeti Antalya, Isparta ve Burdur'un tüm derelerini
Hidroelektrik Santraller (HES) için planlayarak bölgenin idam kararına imza
atmaktadır. Tüm Türkiye'de toplam 1600, Akdeniz Bölgesinde 225, Antalya'da 59,
Isparta'da 56 ve de Burdur'da da onlarca derelerin üzerine HES planlayan AKP
Hükümeti, doğaya verdiği değeri bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Dünyanın her yerinde amacı
elektrik enerjisi üretmek olan HES'ler, ülkemizde bu
amaçla yapılmamaktadır. Gelecekte enerji üretmekten çok, küresel ısınmayla
birlikte daha da değerlenecek olan suyun pazarlanma konusu, yapımcı şirketlerin
iştahını kabartmaktadır. Günümüzde ve gelecekte doğru kullanılmazsa 'petrol
kavgalarının' yerini 'su kavgalarının' alacağı artık herkesçe tahmin
edilmektedir. Bu da, enerjinin bahane edilerek derelerimizin birer birer satılması demektir. Burada, hidrolik santral yapıp
işletecek olan şirketlerin, baraj göllerindeki suyun kullanım hakkını tümüyle
ele geçirecek olması talihsiz bir uygulamadır.
HES'in
planlandığı el değmemiş tüm vadiler ve dereler tahrip olacaktır. Yapılan
santrallerle derelerin suyu alınacak ve suyla beslenen o bölgedeki tüm
ekosistem susuz kalacak, tahribatın boyutu akıl almaz noktalara ulaşacak;
çevredeki tüm canlılar, tarım alanları, yeraltı suları ve doğadaki tüm döngü bu
tahribattan etkilenecektir. HES'lerin zararları
bunlarla da sınırlı değildir. Tarımsal üretimin iki ana değerinden biri toprak,
diğeri ise sudur. Yapılacak olan HES'ler bu iki
değeri de etkileyecektir. Özellikle Akdeniz Bölgesi ve Göller Yöresinde görülen
derin susuzluk çok kısa bir zaman sonra telafisi mümkün olmayan bir şekilde
ortaya çıkacaktır. Biyoçeşitliliğe ve flora
çeşitliliğine de olumsuz etkisi olacaktır. Özellikle endemik kaynağı olan Batı Toros'ların tüm derelerinin bu ilkeler gözetilmeden
planlandığı ortadadır. Özellikle uluslararası kuş göç yolları üzerinde bulunan
ülkemiz, risk altındaki birçok türleri barındırmaktadır. Yapılacak HES'lerin gölleri ve akarsuları yok edecek ya da en aza
indirecek olması yaban yaşama vurulabilecek en büyük darbe olacaktır.
Tüm bunlarla birlikte,
kurulan ve kurulması planlanan HES'ler için yapılan
araştırmalar, verilen fizibilite ve ÇED raporlarının sağlıklı olmadığı görülen
uygulamalarla birlikte gözler önüne serilmiştir. Üstelik 10 kilovat saatin (kwh) altında üretim yapacak olan HES'lerde
ÇED raporu alınması zorunlu değildir. Bu uygulama sonucunda 10 kwh altında HES yapacak olan şirketler, hiçbir kurala bağlı
kalmadan, istedikleri gibi çevreyi ve doğayı talan edip, o yörenin ekosistemini
bozmaktadırlar. Bunun bir an önce önüne geçilmeli ve gerekli düzenlemeler
yapılmalıdır. Sonuç itibariyle hidroelektrik santraller, gerekli araştırmalar
titiz bir şekilde yapıldıktan sonra, faydalı yatırımlardır. Bunu özellikle
belirtmekte fayda vardır. Ancak bu faydalı yatırımın özel sektörün hizmetine
denetimsiz bir şekilde bırakılması yukarıda saydığımız faktörleri getirecek ve
maalesef ülkemiz birçok açıdan olumsuz etkilenecektir. Bunun
önüne geçebilmek için 10 kwh'in altında üretim
yapacak olan HES'ler için "DSİ İl
Müdürlükleri" ile "Çevre ve Orman Bankalığı İl Müdürlükleri”nin
koordineli biçimde çalışarak, üretim yapılacak yerin seçimi, bu yörenin çevre
düzenlemesi ve üretimin kaç kwh olacağının
belirlenmesi gibi konuları kendi bünyelerinde hazırlayarak, üretime öyle
başlanması ve bunun yanında verilecek ÇED raporları da oluşabilecek
sıkıntıların önüne geçilebilmesini sağlayacaktır.
Yukarıda belirtilen
gerekçelerle, Akdeniz Bölgesi'nde nehirler üstüne kurulan ve kurulması
planlanan "Hidroelektrik Santralleri (HES)"nin
çevreye verdiği zararların ve bu HES'lere verilen
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarının ne kadar sağlıklı olduğunun
araştırılması ve Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırma
Komisyonu kurulması yerinde olacaktır.
3.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve
26 milletvekilinin, sulama birliklerinin elektrik borçları nedeniyle yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1009)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Köylerimizin kullandığı
elektrik ve su borçlarını ödeyememe sorunları, çözüm yolları ve son yıllarda
çok büyük oranlarda artan faiz yükü sebebiyle çiftçimiz elektrik ve suyu
kullanamaz durumdadırlar. Bu konunun belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98. ve
İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince ekte yer alan gerekçeye istinaden
bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Ergün Aydoğan
(Balıkesir)
2) Durdu Özbolat
(Kahramanmaraş)
3) Çetin Soysal (İstanbul)
4) Ahmet Küçük (Çanakkale)
5) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
6) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
9) Ali Oksal (Mersin)
10) Abdulaziz
Yazar (Hatay)
11) Bülent Baratalı (İzmir)
12) Rasim Çakır (Edirne)
13) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
14) Tansel Barış (Kırklareli)
15) Tekin Bingöl (Ankara)
16) Hüseyin Ünsal (Amasya)
17) Hüsnü Çöllü (Antalya)
18) Sacid
Yıldız (İstanbul)
19) Şevket Köse (Adıyaman)
20) Hulusi Güvel (Adana)
21) Atila
Emek (Antalya)
22) Gökhan Durgun (Hatay)
23) Ensar
Öğüt (Ardahan)
24) Halil Ünlütepe
(Afyonkarahisar)
25) Rahmi Güner
(Ordu)
26) Bilgin Paçarız (Edirne)
27) Nevingaye
Erbatur (Adana)
Gerekçe:
"Türkiye'de 388 adet
sulama birliği bulunmaktadır ve bu sulama birliklerinin toplam 276 milyon 339
bin 335 Türk lirası borcu bulunmaktadır. Kime bu borçlar? TEDAŞ'a.
Bu 388 adet sulama birliklerinin, çiftçinin can damarı olan suyu sağlayan ve
dağıtan sulama birliklerinin gerçekten bugün artık kendilerinin aşamayacağı
boyutlara ulaşmış sorunları bulunmaktadır. 388 adet sulama birliğinin toplam
276 milyon 339 bin 335 TL borcu bulunmaktadır yani yaklaşık her sulama
birliğinin 1 milyon yani eski parayla 1 trilyona yakın borcu bulunmaktadır.
Bölgelerimizde çok sayıda
üyesi olan sulama birlikleri var. Çiftçimizi yakından ilgilendiriyor, bunların
sorunları Ülkemiz Tarım Ekonomisini bitirme noktasına getiriyor. Çözüm üretmek
noktasında çiftçilerimiz ve bu birlik yöneticileri çözümsüzlük içindeler.
Maalesef, Balıkesir’de de tüm sulama birlikleri problem içerisinde tam sulama
mevsiminde TEDAŞ'a olan elektrik borçlarından dolayı
elektrikleri kesiliyor, gelirlerine Maliye Bakanlığı el koyuyor. Dolayısıyla
toplumun büyük kısmını, yaklaşık 20 milyon insanımızı ilgilendiren, tarım
kesiminde çiftçilerimizi ilgilendiren sulama konusuyla ilgili bu birliklerin
sorunları işin içinden çıkılamaz bir boyuta gelmiştir.
Bu durumdan ötürü sulama
birlikleri artık işlev yapamaz, fonksiyonunu yerine getiremez, görevini yerine
yapamayarak; iflas eşiğine gelmişlerdir.
Bir başka husus: Bu borçların
ödenmesi konusunda bir şeyler yapmak gerekiyor. Sulama birlikleri borçlarını
ödeyemiyor. Yeniden yapılandırma, faizini silme veya borçların ertelenmesi gibi
birtakım çözümler üretilmesi artık zorunluluk hâline geldi çünkü bu sulama
birlikleri ne maliyeye ne TEDAŞ'a ve Sular İdaresine
borçlarını ödeyemiyorlar. Hükümet olarak, zaten zor durumda olan çiftçinin
birikmiş borçlarını bir şekilde yeniden yapılandırmak veya ertelemek gibi bir
mecburiyeti hiç görmezlikten gelirken, sulama birliklerinin de artık
ertelenemez, ötelenemez bu sorunlarının çözümü noktasını çoktan geçmiştir.
Sulama Birliklerinin artık
ötelenemez olan sorunlarına bir çözüm üretme fırsatı vardı. Sulama birlikleri,
tarımsal sulama birlikleri sorun içerisinde kıvranmaktadır, tarımsal sulama
birlikleri Türk çiftçisi için çok önemlidir.
4.- Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 22
milletvekilinin, biyolojik çeşitliliğin korunmasında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1010)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı'na
Öncelikle endemik türler
olmak ülkemizin bitki ve hayvan çeşitliliği yanlış tarım uygulamaları, artan
kentleşme ve sanayileşme, hava ve su kaynaklarının kirletilmesi, yaşanan
küresel ısınmanın etkileri nedeniyle azalma tehdidi altındadır.
Bitki ve hayvan
çeşitliliğimiz ile yaşama alanlarının korunması konusunda yeterli önlemlerin
alınmadığı ve ülkemizin sahip olduğu biyolojik çeşitliliğin korunması ve
sürdürülebilir kullanımı konusunda uluslararası sözleşmelerden kaynaklı
yükümlülüklerimizin yeterince yerine getirilmediği dikkat çekmektedir. Tarım,
tıp ve sanayi alanlarında varlığı ve kullanımı büyük önem taşıyan biyolojik
çeşitliliğin korunması ülkemizin gelecek kuşakları açısından büyük önem
taşımaktadır.
Bu nedenlerle ülkemizin sahip
olduğu biyolojik çeşitliliğin etkin korunması ve sürdürülebilir kullanımında
yaşanan sorunların tespiti ve alınması gereken önlemlerin Yüce Meclisimizce
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz. 30/11/2010
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Tansel Barış (Kırklareli)
4) Tekin Bingöl (Ankara)
5) Çetin Soysal (İstanbul)
6) Hüseyin Ünsal (Amasya)
7) Hüsnü Çöllü (Antalya)
8) Şevket Köse (Adıyaman)
9) Ali Oksal (Mersin)
10) Ahmet Küçük (Çanakkale)
11) Durdu Özbolat
(Kahramanmaraş)
12) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
13) Sacid
Yıldız (İstanbul)
14) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
15) Atila
Emek (Antalya)
16) Gökhan Durgun (Hatay)
17) Ensar
Öğüt (Ardahan)
18) Halil Ünlütepe
(Afyonkarahisar)
19) Ergün Aydoğan
(Balıkesir)
20) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
21) Rahmi Güner
(Ordu)
22) Bilgin Paçarız (Edirne)
23) Nevingaye
Erbatur (Adana)
Gerekçe:
Ülkemizin Asya ve Avrupa
kıtaları arasında doğal bir köprü oluşturması, sahip olduğu farklı iklim ve topoğrafik yapı nedeniyle biyolojik çeşitlilik anlamında
Dünyanın sayılı bölgeleri arasında yer almaktadır. Bütün Avrupa kıtasında
12.500 bitki türü bulunmasına karşın ülkemizde 11.000 bitki türü bulunmakta ve
bu türlerin % 30'u dünyada yalnızca Türkiye'de yetişmektedir. Ülkemizin
biyolojik çeşitlilik anlamında zenginliği yalnızca bitkilerle sınırlı değildir.
Bilim adamlarınca Türkiye'de 120 memeli, 413 kuş, 93 sürüngen türü, 18 amfibi
canlı, 276 deniz canlısı, 192 tatlı su balığı ve 20 bine yakın omurgasız
türünün bulunduğu bildirilmektedir. Bugün kültür bitkisi olarak yetiştirilen
birçok meyve ve sebzenin ilk defa kültüre alındığı yer Türkiye'dir. Ülkemiz tıbbi
ve ecza bitkileri açısından da oldukça zengin bir coğrafyaya sahiptir.
Ancak özellikle sanayileşme
ve kentleşmenin artmasına paralel olarak ülkemiz bitki ve hayvan çeşitliliğinde
ciddi azalmalar olduğu gözlenmektedir. Yeni tarım alanları açılması, hava ve su
kaynaklarının kirliliği, yanlış toprak ve su kullanımından kaynaklı nedenlerle
biyolojik çeşitliliğimiz azalma eğilimi göstermektedir. Bunlara ek olarak
yaşanan küresel ısınma da biyolojik çeşitliliğimizi tehdit eden unsurlar
arasındadır. Tarımda kullanılan böcek öldürücüler nedeniyle yararlı sayılan
böcek türleri de ortadan yok olmaktadır.
İç sularda ve denizlerimizde
aşırı ve yanlış avlanma yöntemlerinin kullanımı, yabani hayvanlar ile kuşların
denetimsiz avlanması, tıbbi ve ilaç bitki ile soğanlarının aşırı toplanması
süreçleriyle ilgili yetersiz denetim ve izleme yapılması biyolojik
çeşitliliğimizi tehdit eden unsurlardandır. Özellikle hassas ve tehdit altında
olan ekosistemlerde insan kaynaklı kirleticilerin oynadığı rol büyüktür.
Türlerin korunması konusunda yapılan eğitim çalışmaları yok denecek kadar
azdır. Hassas, tehdit ve tehlike altında olan türlere ilişkin koruma tedbirleri
yetersiz kalmaktadır.
Biyolojik çeşitliliğin mevcut
ve gelecek nesillerin yararına korunmasını ve sürdürülebilir şekilde
kullanılmasını hedef alan Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik
Sözleşmesi'nin altında imzamız olmasına ve Türkiye Ulusal Biyolojik Çeşitlilik
Stratejisi ve Eylem Planının hazırlanmış olmasına rağmen biyolojik çeşitliliğin
korunması konusunda ulusal mevzuatımızın yetersizliğinden ve dağınıklığından
kaynaklı olarak sorunlar yaşanmaktadır.
Bitki ve hayvanların yaşama ortamlarının,
ekosistemin ve gen
kaynaklarının korunması konusunda yeterli çaba gösterilmemektedir.
Sağlıklı bir veri sistemi oluşturulmamıştır. Halen ülkemizdeki flora ve fauna çeşitliliği konusunda, endemik canlı varlıklarımızın
sayısı konusunda yeterli veri bulunmamaktadır.
Ülkemizin hayvan ve bitki
varlığı ile gen kaynaklarının çeşitliliği gelecek kuşaklara bırakacağımız en
önemli mirası oluşturmaktadır. Bu nedenle korunması büyük önem taşımaktadır.
Bu nedenlerle ülkemizin
biyolojik çeşitliliğin korunmasına ilişkin sorunların saptanması ve alınacak
tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasının yerinde olacağı kanısını taşımaktayız.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Komisyondan istifa önergeleri
vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Adalet Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/249)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet Komisyonunda
görüşülmekte olan ve Adalet Bakanlığınca hazırlanan “Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Anayasaya aykırıdır.
Anayasanın
Başlangıç hükmünde belirtildiği üzere; kuvvetler ayrımı, Devlet organları
arasındaki üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve
görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve
işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu gerçeğinden
hareketle; yürütme organı olan Hükûmetin yargı
organlarından olan Yargıtay ve Danıştay ile ilgili vermiş olduğu tasarı
Anayasaya aykırıdır. Bu tür yasal düzenlemelerin
milletvekilleri tarafından teklif olarak verilmesi gerekmektedir. Komisyonda
ileri sürülen bu ve diğer Anayasaya aykırılık iddiaları Komisyon Başkanınca
dikkate alınmamıştır.
29.01.2011 tarihinde verilen
bir önerge ile Genel Kurul çalışmalarını düzenleyen İçtüzüğün 87. maddesi
Komisyon çalışmalarına esas alınmış ve milletvekillerinin konuşma süreleri ve
önergeleri sınırlandırılmıştır. Sayısal çoğunlukla Anayasaya, İçtüzüğe ve
Meclis geleneklerine aykırı antidemokratik bu uygulamalar, Anayasanın 81.
maddesi gereğince etmiş bulunduğum yemine aykırıdır.
Tutanaklara geçen ayrıntılı
itirazlarımızda dikkate alındığında CHP milletvekilli olarak görevimi etmiş
bulunduğum yemine uygun olarak yerine getirmeme engel olunduğundan Adalet
Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim. 29.01.2011
Turgut
Dibek
Kırklareli
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe’nin, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/250)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet Komisyonunda
görüşülmekte olan ve Adalet Bakanlığınca hazırlanan “Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Anayasaya aykırıdır.
Anayasanın
Başlangıç hükmünde belirtildiği üzere; kuvvetler ayrımı, Devlet organları
arasındaki üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve
görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve
işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu gerçeğinden
hareketle; yürütme organı olan Hükûmetin yargı
organlarından olan Yargıtay ve Danıştay ile ilgili vermiş olduğu tasarı
Anayasaya aykırıdır. Bu tür yasal düzenlemelerin
milletvekilleri tarafından teklif olarak verilmesi gerekmektedir. Komisyonda
ileri sürülen bu ve diğer Anayasaya aykırılık iddiaları Komisyon Başkanınca
dikkate alınmamıştır.
29.01.2011 tarihinde verilen
bir önerge ile Genel Kurul çalışmalarını düzenleyen İçtüzüğün 87. maddesi
Komisyon çalışmalarına esas alınmış ve milletvekillerinin konuşma süreleri ve
önergeleri sınırlandırılmıştır. Sayısal çoğunlukla Anayasaya, İçtüzüğe ve
Meclis geleneklerine aykırı antidemokratik bu uygulamalar, Anayasanın 81.
maddesi gereğince etmiş bulunduğum yemine aykırıdır.
Tutanaklara geçen ayrıntılı
itirazlarımızda dikkate alındığında CHP milletvekilli olarak görevimi etmiş
bulunduğum yemine uygun olarak yerine getirmeme engel olunduğundan Adalet
Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim. 29.01.2011
Halil
Ünlütepe
Afyonkarahisar
3.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk’ün, Adalet Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/251)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Adalet Komisyonunda
görüşülmekte olan ve Adalet Bakanlığınca hazırlanan “Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Anayasaya aykırıdır.
Anayasanın
Başlangıç hükmünde belirtildiği üzere; kuvvetler ayrımı, Devlet organları
arasındaki üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve
görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve
işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu gerçeğinden
hareketle; yürütme organı olan Hükûmetin yargı
organlarından olan Yargıtay ve Danıştay ile ilgili vermiş olduğu tasarı
Anayasaya aykırıdır. Bu tür yasal düzenlemelerin
milletvekilleri tarafından teklif olarak verilmesi gerekmektedir. Komisyonda
ileri sürülen bu ve diğer Anayasaya aykırılık iddiaları Komisyon Başkanınca
dikkate alınmamıştır.
29.01.2011 tarihinde verilen
bir önerge ile Genel Kurul çalışmalarını düzenleyen İçtüzüğün 87. maddesi
Komisyon çalışmalarına esas alınmış ve milletvekillerinin konuşma süreleri ve
önergeleri sınırlandırılmıştır. Sayısal çoğunlukla Anayasaya, İçtüzüğe ve
Meclis geleneklerine aykırı antidemokratik bu uygulamalar, Anayasanın 81.
maddesi gereğince etmiş bulunduğum yemine aykırıdır.
Tutanaklara geçen ayrıntılı
itirazlarımızda dikkate alındığında CHP milletvekilli olarak görevimi etmiş
bulunduğum yemine uygun olarak yerine getirmeme engel olunduğundan Adalet
Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim. 29.01.2011
Ali
İhsan Köktürk
Zonguldak
4.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün,
Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/252)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı
Adalet Komisyonu
Başkanlığına;
Komisyonda insani çalışma
koşulları olmadığından, Komisyonda bulunuşumun bir anlamı kalmadığından
Komisyon üyeliğinden istifa ediyorum. 29/01/2011
Ali Rıza Öztürk
Mersin
5.- Ordu Milletvekili Rahmi Güner’in, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi (4/253)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gördüğüm
lüzum üzerine Adalet Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 29.01.2011
Rahmi
Güner
Ordu
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
C) Tezkereler
1.- TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in, Tanzanya
Temsilciler Meclisi Başkanı Anne Makinda’nın vaki
davetine icabetle, beraberindeki Parlamento heyetiyle Tanzanya’ya resmî bir
ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1395)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin'in, Tanzanya Temsilciler Meclisi
Başkanı Anne Makinda'nın vaki davetine icabet etmek
üzere, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Tanzanya'ya resmi ziyarette
bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un
tasviplerine sunulur.
Mehmet Ali Şahin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN –
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Barış ve
Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- (10/830) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011
Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi
01.02.2011
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu'nun 01.02.2011 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti
grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisini,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul'un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Bengi Yıldız
Batman
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Ön Görüşmeler Kısmının 709 uncu sırasında yer alan 10/830 PTT
Genel Müdürlüğünde çalışan taşeron işçilerin sorunlarının, araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin önergelerin görüşülmesini, Genel Kurulun 01.02.2011 Salı
günlü birleşiminde birlikte yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN –
Grup önerisinin lehinde, Bengi Yıldız, Batman Milletvekili.
Buyurun Sayın Yıldız. (BDP
sıralarından alkışlar)
Sayın Yıldız, birkaç
saniyenizi rica edeyim.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Çeşitli İşler
1.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden Suriye-Türkiye
Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı İsmet Mahli
ve beraberindeki Parlamento heyetine Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin’in
konuğu olarak ülkemizde bulunan Suriye-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk
Grubu Başkanı İsmet Mahli, beraberindeki bir
parlamento heyetiyle birlikte Genel Kurul salonunu teşrif etmişlerdir.
Kendilerine hoş geldiniz diyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) – Biz,
Suriye Parlamentosunu alkışlamayız, hiçbir diktatörlüğün parlamenterini
alkışlamayız. Onların da sonu yakın zaten!
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- (10/830) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin BDP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Sayın Yıldız,
buyurun efendim.
BENGİ YILDIZ (Batman) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin Grubu adına söz
aldım. Yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
PTT Genel Müdürlüğünde
çalışan taşeron işçilerin sorunlarının araştırılması konusunda söz aldım. Kamu
kuruluşlarında kamu hizmetlerinin taşeron firmalar aracılığıyla ucuz ve
güvencesiz iş gücüyle yürütülmesi, son zamanlarda giderek artan bir uygulama
olarak karşımıza çıkmaktadır.
PTT Genel Müdürlüğü de
başlangıçta sadece posta ayrımı için taşeron işçi alırken, bugün iadeli
taahhütlü, APS, koli dağıtım hizmetleri de taşeron işçiler eliyle
görülmektedir. Taşeron işçiler asgari ücretle, iş güvencesiz, örgütlenme ve
herhangi bir sendikaya üye olma haklarından yoksun olarak
çalıştırılmaktadırlar. Sözleşmeleri sürekli yenilendiği için, yıllık izinleri
kullanmayı, ihbar ve kıdem tazminatı kazanmayı da hak etmiyorlar. Kadrolu
personeller gibi aynı işi yapan, aynı kıyafeti giyen, aynı masalarda, aynı
alanlarda çalışan, diğerleri gibi “postacı” olarak adlandırılan firma
çalışanları ne yazık ki aynı ücreti alamamakta, aynı hak ve yetkilere sahip
olamamaktadır. Görev sırasında kadrolu personeller belediyelerin toplu ulaşım
araçlarından ücretsiz yararlanırken firma çalışanları, ücretsiz paso hakkı
verilmediğinden aldıkları asgari ücretin önemli bir kısmını ulaşıma
harcamaktadırlar. PTT Genel Müdürlüğü ise kendi işini yapan işçilere tanıması
gereken en asgari hakları dahi görmezlikten gelmektedir.
PTT Genel Müdürlüğünde
çalışan taşeron işçilerin yaşadıkları sorunlar yalnızca ücret, iş güvencesiz
çalışma, sosyal hakların olmamasıyla sınırlı değil. Bu sorunlara ek olarak,
yazlık ve kışlık olmak üzere verilen elbiselerin yedeklerinin verilmemesi, kargo
servislerinde görevlendirilen firma çalışanlarının günde ortalama on altı saat
çalışmaları ve mesai ücreti ödenmemesi, bayram ve tatil günlerinde de
çalıştırılmaları, mesaisiz, yol, yemek ücreti ödenmemesi, kadrolu personele
verilen banka promosyonlarının taşeron firma
çalışanlarına verilmemesi gibi sorunları yaşamaktadırlar.
Taşeron işçilerin yaşadıkları
en önemli sorunlar ise, firma çalışanları sorunlarını dile getirdiklerinde
işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Taşeron işçiler bu
kadar sorun yaşarken taşeron firmaların ise PTT Genel Müdürlüğünün bütün
ayrıcalıklarından kolaylıkla yararlanabildikleri görülmektedir.
Bugün kamuda 174 bin taşeron
işçi çalıştırılmaktadır. Taşeron işçi çalıştırma rekorunu elinde bulunduran
Sağlık Bakanlığının 108 bin taşeron işçisi vardır. Sağlık Bakanlığını 10 binle
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, 7 binle Karayolları Genel Müdürlüğü
izliyor. Genelkurmay Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarında 2 bin civarında
taşeron işçi çalıştırılmaktadır.
Millî Eğitim Bakanlığı 2010
Bütçesi Raporu’na göre Bakanlık bünyesinde 2003 yılından 20 Kasım 2009 tarihine
kadar 478 bin kişi istihdam edilirken bunların yalnızca yüzde 31’i kadrolu
olarak çalıştırılmaktadır. Sözleşmeli olarak istihdam edilenler ise yüzde 15
olmuştur. Buna karşın kısmi zamanlı geçici öğretici, usta
öğretici olarak en kötü koşullarda ders saati üzerinden sözleşmeli olarak ayda
en fazla on altı- on yedi gün sigortalı olabilen, normal öğretmene göre çok
daha az ücret alan öğretmenlerin sayısı bu dönem içerisinde Millî Eğitim
Bakanlığı bünyesinde istihdam edilenlerin yarısını, yani 240 bin kişiyi
oluşturmaktadır. Öğretmen alımlarında güvencesizlik ve kuralsızlık bir
istisna değil, kural hâline geldi ne yazık ki. Yine 4/C statüsünde 20 bin personel
bu dönemde Millî Eğitim Bakanlığı bünyesine dâhil oldu.
Sadece gemi inşaatında
çalıştırılan taşeron işçi sayısı dahi tabloyu özetlemeye yetiyor. Toplam 35 bin
çalışandan 10 bini daimî statüde çalıştırılırken gemi inşaatı alanında çalışan
25 bin personelin statüsü geçici ve taşeron işçi statüsündedir. Devlet
memurları hariç kayıtlı çalışan iş gücünün yüzde 30’undan fazlası, yani
yaklaşık 3 milyon kişi taşeron firmalarda köle gibi çalıştırılmaktadırlar.
PTT taşeron işçilerinin
mücadelesi, açlık grevine girdiklerinin yirmi birinci gününde, bugün, ne yazık
ki bunların sesini ne yüce Parlamento ne basın duymamaktadır. PTT’de yaklaşık
37 bin işçi çalışıyor. Bunun 7 bine yakını taşeron işçi statüsündedir. Dört
ayrı taşeron şirkette çalışan bu işçilerin şu ana kadar yaklaşık 200 tanesi
işten atılmış durumdadır. Direnişçi işçilerden biri bu sayının Türkiye çapında
bine ulaşabileceğini söylüyor. Yine 1.400 taşeron işçi ortalama 700 civarında
ücretle çalıştırılmaktadır.
Kamu sektöründe kısa süreli
çalışma, sözleşmeli ve geçici çalışma, belirli süreli çalışma, esnek çalışma
biçimlerinin artışı, standart istihdam ilişkisine göre çok daha yüksek düzeyde
istikrarsızlık ve belirsizlik ortaya çıkarmaktadır. İstihdamın esnekleşmesi,
kuralsızlaşmanın ve güvencesizliğin artması en çok sendikaların örgütlenme ve
mücadele alanını daraltmakta, bu durum kaçınılmaz olarak sendikaların sermaye
karşısında gücünü ve etkisini kırmaktadır. Bu araştırma önergemizle, özellikle
ülkemizde artık güvencesiz çalışan işçileri, sorunlarını araştırmak, onların bu
statüsünü teminat altına almak için Mecliste bütün partilerin iş birliğiyle bu
araştırma önergemiz çerçevesinde bir kurulun oluşması… Özellikle de son
zamanlarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, yine batı illerine çalışmak için giden
taşeronların elinde özellikle arabalara sağlıksız koşullarda bir yük gibi
bindirilen insanlarımızın, en son Ankara Gölbaşı’nda 13-14
insanımızın yaşamını yitirmesine yol açan bir kazayla sonuçlandı. Bütün bu
sorunları bir arada değerlendirmek, olay yerinde bunları incelemek için yüce
Mecliste bir araştırma komisyonunun kurulmasını arz ediyoruz. Yüce Meclisin bilgisine,
takdirine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum değerli
arkadaşlar. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yıldız.
Grup
önerisinin aleyhinde Fahrettin Poyraz.
Sayın Poyraz…
Sayın Seymenoğlu,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SAFİYE SEYMENOĞLU (Trabzon) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP Grubunun PTT Genel Müdürlüğünde
çalışan taşeron işçilerin durumunun araştırılması için vermiş oldukları
araştırma komisyonu kurulması önerisinin hakkında konuşmak üzere kürsüde
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tabii ki, PTT’de çalışan taşeron işçilerin sorunları çok önemli ve
araştırılması, üzerinde çalışılması gerektiğine de inanıyorum. Yalnız araştırma
komisyonunun kurulması, çalışmalara başlaması için en az -yaklaşık- bir
buçuk-iki ay gibi bir süre gerekli. Genel Kurulda da bugün çok yoğun bir
gündemle devam ediyoruz. Bildiğiniz üzere, kamuoyunun da beklentisi var bu
konuda. Kamuoyunda “torba kanun” olarak bilinen 606 sıra sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın görüşmeleri devam etmektedir.
Bu anlamda bizlerin bu
çalışmalara devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum ve BDP’nin
grup önerisi aleyhinde görüşlerimi bildirerek saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar, BDP sıralarından alkışlar (!)]
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) – Biz
de alkışlıyoruz!
BAŞKAN – Sayın Seymenoğlu, teşekkür ederim.
Grup önerisinin lehinde
Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gündemimizde BDP grup önerisi, taşeronlaşma, PTT’deki
taşeronlaşma ve onların güvencesizliği, ucuz emek konusunda verdikleri Meclis
araştırması hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle Türkiye'nin kanayan
bir yarası, çok önemli bir sorunu olmasına rağmen, bu sorun da yine AKP
İktidarının sözcüsü tarafından “Elimizde çok önemli işler var, bu nedenle bunu
görüşemeyiz.” klasik tanımlamalarla topu taca atma yöntemi.
Peki, bu kadar önemli yasalar
var da Cuma günü siz neredeydiniz? 184 sayısını bulamayanlar, kamuoyunda bu
yasayı umut hâline getirenler, 184 sayısını bulamayınca ne diyorsunuz acaba
kendi kendinize? Bu yasayı çıkarmak istiyorsanız 184 sayısını bulacaksınız.
Bunu bulmaktan aciz bir grup olarak, tutuyorsunuz bu önemli sorunu taca
atıyorsunuz.
Bugün taşeronlaşma, özellikle
AKP döneminde çok yaygınlaşan, ucuz emeğin çalıştırıldığı bir iş kolu hâline
gelmiştir. Bakın, hem kamuda var hem belediyelerde var hem inşaat sektöründe
var hem de çok önemli olan insan sağlığıyla ilgili sağlık sektöründe var.
PTT’de olanları değerli
arkadaşımız anlattı. Bunların hiçbir sosyal hakları yok, hiçbir güvencesi yok.
Sekiz saat yerine on iki saat mi çalışırlar, on altı saat mi çalışırlar?
Bunlara yol parası verilmez, herhangi bir ikramiye hakları yoktur. Böyle bir ortam
içerisinde, bunun adı açıkça emek sömürüsüdür. Emek sömürüsünün yaygınlaşmasını
belediyelerde ve kamu kurumlarında etkin hâle getiren AKP İktidarı da tek
başına emek sömürücü bir iktidardır.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
taşeronlaşma konusunda bugüne kadar ben dâhil birçok arkadaşımız “Bunların
kamuda, belediyelerde, diğer sektörlerde oranı nedir?” diye önerge verdi ama
bugüne kadar bunlar için hiçbir sağlıklı bilgi alamadık.
El yordamıyla yaptığımız
araştırmalarda, millî eğitimde taşeronlaşmanın neredeyse yüzde 45-50’lere
vardığını tespit ediyoruz. Sağlıkta 11 binden başlayan taşeron işçisi 120 bine
ulaşmış değerli arkadaşlar. Sağlık sektörünü, siz taşeron eliyle ucuz emeğe
teslim etmişsiniz ve oradan siz sağlık bekliyorsunuz.
O taşeronlaşma yoluyla işi
alan insan eğitimsiz insan çalıştırıyor, kalifiye olmayan insan çalıştırıyor,
emek sömürüsü yapıyor, insanlar bazen ölüyor ama siz bu soruna sessiz
kalıyorsunuz. Böyle bir duyarsızlık görülmüş müdür? Sigortası otuz gün
gösterilen taşeron işçisi mumla aranacak kadar azdır, sekiz saat çalışıp
“Hakkımı aldım.” diyen taşeron işçisi mumla aranacak kadar azdır. Böyle bir
ortamda, bu kanayan yaraya biz Meclis olarak çözüm bulmayacağız da kimler çözüm
bulacak?
Bakın, 2003’te iktidara
gelişinizden sonra Belediye Yasası’na bir madde ilave ettiniz: “Hizmet
alımları, hizmet özelleştirmesi başkanın seçilmiş olduğu tarihten görev
bitinceye kadar sürer.” Yani diyorsunuz ki: Sen dört buçuk yıl, beş yıl, ne
kadarsa süren, istediğin gibi hizmet alımını yap, taşeronlaşmayı yap ve
istediğin şirkete ver. Bu şirketlere de -altını çizerek söylüyorum- AKP Genel
Merkezince adrese teslim taşeronlaşma ihaleleri şeklinde verilmektedir.
Bakıyorsunuz ki, İstanbul’da
çok ünlü bir şirket Gaziantep’te çöp temizleme işinin ihalesini alıyor.
Bakıyorsunuz, Ankara’da iktidar yandaşı bir şirket, gidiyor, bilmem, park-bahçe
özelleştirmesini alıyor, park- bahçe bakımının hizmet alım işini alıyor. Bunlar
hep bilinen gerçekler. Bunları somut olarak gören, bilen kişi olarak,
yaşamımızda hisseden kişiler olarak buna nasıl duyarsız kalabiliriz? Bugün,
belediyelerin içerisinde, irili ufaklı belediyeleri üst üste koyup
oranladığınız zaman da taşeron işçi sayısı yüzde 25’tir. Ayrıca, buna,
belediyelerin kendi kurdukları şirketlerde çalışan işçileri katarsanız, büyük
belediyelerde -nereden bakarsanız bakın- yüzde 35-40’lara ulaşan, hizmet alım
yoluyla veya kendi şirketlerinde çalıştırılan, gelecek güvencesi olmayan, ucuz
emek ve sigortasız çalışmaya mahkûm edilen işçilerle karşı karşıla gelirsiniz.
Kaç sefer, burada tersanelerle ilgili önergeler verildi, tersanelerde ölen
işçilerle ilgili. Ne oldu? Hiç. Bunun, gruplar, üzerinde ciddiyetle duruyorlar
ama bu sorunun çözümlenmesi için, gerek Bakanlıkça, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığınca gerek İktidarca atılan hiçbir olumlu adım yok.
Şimdi,
çok övünerek getirdiğiniz torba yasa, kimilerince çorba yasada da yine çalışma
yaşamını kısıtlayan, “esnek çalışma”, “evden çalışma”, “uzaktan çalışma” falan
gibi, on altı yaş sınırını on sekiz yaşa çıkaran, stajyerlik süresini uzatan
önlemlerle siz, çalışma yaşamının önüne büyük engeller getiriyorsunuz değerli
arkadaşlarım ve bunların günlerdir, Ankara’da, Gaziantep’te, Adana’da,
İstanbul’da yaptıkları serzenişlere, yaptıkları şikâyetlere, yaptıkları haklı
şikâyetlere duyarsız kalıyorsunuz. Demiyorsunuz ki: “Bu
insanlar, bu yüzlerce insan ne istiyor? Bunların amacı nedir? Bunlar niye
sesleniyorlar bize?” Bakın, perşembe günü, yine bunlar Türkiye'nin dört bir
tarafından Ankara’ya gelecekler, Meclise gelecekler. Belki muhatap
bulamayacaklar, belki de biber gazıyla karşılayacaksınız, belki de coplarla
karşılayacaksınız bu insanları. İşte sizin emeğe, işte sizin sendikal yaşama,
işte sizin çalışma yaşamına da bakış açınızın en somut örneği, torba yasasına
koyduğunuz maddelerdir.
Bu nedenle, bu saydığım
örneklemeleri inşaat sektöründe çoğaltmak mümkün, diğer alanlarda çoğaltmak
mümkün. Bunlar görünen, bilinen gerçeklerimizken buna duyarsız kalmak, hiçbir
vicdanın kabul edeceği iş değildir, insani bir tavır değildir, sosyal devlet
bakış açısı değildir; bu, insanları köle yapmaktır, köleleştirmektir. Siz ucuz
emeğe yeşil ışık yakıyorsanız, sigortasız çalışmaya yeşil ışık yakıyorsanız,
kayıt dışına yönlendirilecek emeğe yeşil ışık yakıyorsanız sizin sosyal devlet,
sosyal barıştan bahsetmek hakkınız yok değerli arkadaşlarım.
O nedenle, bu önergenin
lehinde söz aldık Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak. Çünkü biz, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, Cumhuriyet Halk Partinin gerçekleştirdiği halkı
iktidarında, taşeronlaştırmayı nerede olursa olsun, hangi kurumda olursa olsun
ortadan kaldıracağız; onları sendikalı, güvenceli, insanca yaşam koşullarına
kavuşturan ve her türlü haklarının gözetildiği bir çalışma yaşamına
kavuşturacağız. Sayın Kılıçdaroğlu bu iddiaları
söylerken gülen kişiler, bu işin zor olmadığını İzmir Belediyesinde somut
olarak görebilirler. Bu, dalga dalga yayılacak ve
iktidarın emredici baskısıyla, emredici uygulamasıyla ve yasal düzenlemelerle,
bu insanların çalışma yaşamı, sağlıklı, insanca yaşayacakları bir ortama kavuşturulacaktır.
Dileğimiz AKP’den kurtuluşun
yakınlaşması ve tüm çalışanların, rahat, çağdaş, insanca yaşabileceği bir
ortamda, bunlara saygı duyan yönetimlerce idare edildiği bir Türkiye’de
yaşaması.
Bu Meclis araştırmasına
olumlu oy vermenizi diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Ağyüz.
Grup önerisi aleyhinde,
Bilecik Milletvekili Sayın Fahrettin Poyraz.
Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) –
Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; BDP Grubunun verdiği
taşeron işçilerin sorunlarının araştırılmasına yönelik olarak, posta
işletmelerinde çalışan taşeron işçilerin sorunlarının araştırılmasına yönelik
olarak Meclis araştırması konusundaki önergenin aleyhine söz aldım.
Öncelikle tabii şunu
belirtmek gerekiyor değerli arkadaşlar: Bizden önceki konuşmacıların ifade
ettiği gibi, evet, Türkiye’de böyle bir gerçek var ama bu gerçek Türkiye’de
bugün ortaya çıkmış ve AK PARTİ döneminde üretilmiş olan da bir gerçek değil.
Yani ekonomik hayatın gereği olarak, sosyal hayatın gereği olarak, yıllara
dayalı olarak oluşmuş olan bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır ki, Posta
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün çalışma tarzına baktığımız zaman da 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kamu iktisadi teşebbüsü olan bu
kuruluşumuzda, 1993-94 yıllarından itibaren bir nevi
hizmet satın alması biçiminde taşeron işçi çalıştırılması uygulamasına
başlanmıştır yani 1994 yıllından bugüne kadar devam eden bir uygulamadır. Ancak
burada şunu söylemek de yanlış: Bugün mevcut İş Kanunu hükümleri çerçevesinde
böyle bir iş akdinin olması ekonominin gereğidir anlamında söyledik ama bunlar
da tamamen denetimsiz, başıboş ve insanların tamamen mağdur edildiği şartlarda,
koşullarda da çalışmıyorlar. Nitekim, söz konusu olan
Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğünün hizmet alım sözleşmesine baktığınız zaman
orada yüklenici firmalara yüklenen birtakım yükümlülükler var, birtakım
taahhütler var ve burada yüklenici firmalardan ihale konusu işin bitiminde veya
herhangi bir nedenle işten ayrılan işçinin her türlü ücret ve sosyal haklarını,
hafta ve genel tatil günlerine ait fazla mesai ücretlerini, hak etmesi hâlinde
yıllık izin ücretleriyle ihbar ve kıdem tazminatlarını ödemeleri ve bunların
ödendiğine ve hiçbir alacaklarının kalmadığına dair işçiler tarafından
imzalanan ve usulüne uygun düzenlenmiş, mutlak surette üzerinde yazı ve rakamla
miktar belirtilmiş ibranameyi imzalayarak işçinin işten ayrılış tarihinden
itibaren beş iş günü içinde idareye teslim etmeleri mecburiyeti getirilmiştir.
Dolayısıyla,
konuşmacılarımızın sözlerinde ifade ettikleri, bu işçilerin firmalar tarafından
sigortasız çalıştırıldıkları veya işte haklarını korumadıkları noktasındaki
iddia bu anlamda geçerli bir iddia, kabul edilebilir bir iddia değildir. Sadece
Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğünde değil diğer tüm kamu kurumlarında da bu
tarz çalışan işçilerimizin ücretlerinin ve diğer haklarının zamanında ödenip
ödenmediği hususu bizzat idareler tarafından da takip altına alınmıştır.
Aynı şekilde yine, PTT
tarafından, PTT personeli dağıtıcılarıyla taşeron firma işçileri arasında gerek
yazlık ve kışlık giyim eşyası yardımı ve gerekse bayram ve tatil günlerinde
çalıştırılma konularında herhangi bir ayırım da yapılmamaktadır.
Burada
yeri gelmişken şunu da söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, neticesinde, kamu
hizmeti, vatandaşa hizmet anlamında çeşitli şekillerde gördürülebilir, hizmet
satın alınması biçiminde ihaleler yapılabilir; ancak, bir önceki konuşmacının
iddia ettiği gibi adrese teslim ihaleler varsa ve kendi ellerinde de buna
yönelik olarak bir bilgi, belge varsa, burada iddiada bulunan iddia sahibi
kişilerin, herhâlde, bu lafı burada söylenmiş bir laf olarak bırakmamaları,
ilgili cumhuriyet savcılarına, ilgili makamlara bunu bildirmeleri gerekir.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Gaziantep’e gel, görürsün!
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) –
Burada, görevini şerefiyle yapan kamu görevlilerimize, onurlu insanlarımıza
birtakım iddialarla “Çamur at, tutmazsa izi kalır.” tarzı söylemlerde bulunmak,
korkarım ki sadece ve sadece bu arkadaşlarımızı sıkıntıya düşürmez, burada sözü
söyleyen, iddiada bulunan arkadaşımızı da sıkıntıya düşürür.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
İçişleri Bakanlığı niye soruşturma izni vermiyor?
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) –
Bu devletin savcısı var, bu devletin hâkimi var, eğer elinizde böyle işler
yapıldığına dair bilgi ve belgeleriniz varsa, lütfen kendi elinizde bunları
saklamayın, hemen anında, buradan çıkar çıkmaz, buyurun götürün savcılıklara
elinizdeki bilgi ve belgeleri veriniz.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
İçişleri Bakanlığında var şikâyet, İçişleri Bakanlığına git.
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) –
Ayrıca bu konuya sessiz kalındığı konusu, görmezlikten gelindiği konusu da
doğru bir yaklaşım değil. Burada, evet, ortada bir sorun var, bu sorunun çözümü
noktasında defaatle Sayın Çalışma Bakanımızın
kamuoyunda -sizlerin de malumu olduğu üzere- açıklamaları olmuştur ve şu anda
da Bakanlığımız tarafından da bu konuda taşeron işçilerin haklarının korunması
noktasında da bir çalışma yapılmaktadır.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Böyle bir çalışma yok.
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) –
Umuyoruz ki en kısa zamanda bu çalışma neticelendirilecektir ve buradaki
arkadaşlarımızın eğer eksik bırakılan, korunması gereken haklar varsa da buna
yönelik olarak düzenlemeler de yakın zamanda inşallah gündemimize gelecektir.
Neticede biz, bu konunun
önemsiz bir konu olduğunu ve göz ardı edilmesi gereken bir konu olduğunu
düşünmüyoruz. Evet, bu konu hakikaten üzerinde durulması gereken konu, bu konu
Meclisimizin eğilmesi gereken bir konu ama herhâlde şu anda Türkiye Büyük Millet
Meclisinin de gündemi noktasında, “önemli”, “daha önemli” noktasında da bir
ayrım yapma mecburiyeti var. Gönül isterdi ki biz konuları
hep birlikte iktidar-muhalefet uzlaşmasıyla hızlı bir şekilde, milletin
beklentilerini karşılayacak şekilde çıkartalım ama burada zaman zaman da fikir ayrılıklarından kaynaklanan ve saatlerce
süren müzakereler neticesinde, o zaman, mecburen iktidar grubu olarak da
“önemli”, “daha önemli” ayrımı yapmak mecburiyetindeyiz ve şu anda Türkiye
Büyük Millet Meclisimizin gündeminde devam eden ve halkımızın da bir an önce
çıkmasını beklediği kanun tasarılarımız, tekliflerimiz mevcuttur.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Ticaret Kanunu niye geçti?
FAHRETTİN
POYRAZ (Devamla) – Dolayısıyla biz, BDP Grubunun bu konunun gündeme getirilmesi
noktasındaki hassasiyetine katılıyoruz ve teşekkür ediyoruz ama inanıyorum ki,
inşallah, önümüzdeki günlerde hep birlikte, Sayın Çalışma Bakanımızın şu anda
üzerinde durduğu ve devam ettirdiği çalışmanın tamamlanmasıyla bu konu tekrar
gündeme gelecektir ve bu arkadaşlarımızın sorunlarının çözülmesi noktasında
çalışmalarımız kamuoyunun önünde açıklanacaktır diyorum.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Böyle bir çalışma yok, yok. Böyle bir çalışma yok.
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) –
Sabrınızı fazla zorlamadan sözlerimi tamamlıyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
2.- (10/426) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu'nun 01.02.2011
Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında, Siyasi Parti Grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Oktay
Vural
İzmir
MHP
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan
10/426 esas numaralı, "Türkiye'de Yerel Basın ve Medya Kuruluşlarının ve
Çalışanlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla" Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. Maddeleri
Gereğince Meclis Araştırması önergemizin öngörüşmelerinin
Genel Kurulun 01.02.2011 Salı tarihli bugünkü 56. Birleşimde yapılmasını Genel
Kurulunun görüşlerine arz ederim.
BAŞKAN – Grup önerisinin
lehinde, Kütahya Milletvekili Alim Işık.
Sayın Işık, buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Anayasa’mızın ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün ilgili maddeleri gereğince, yaklaşık iki yıl
önce, 12 Haziran 2009 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
milletvekilleri olarak vermiş olduğumuz Türkiye’de yerel basın ve medya
kuruluşları ile bu kuruluşlarda çalışanların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla sunmuş olduğumuz Meclis
araştırma önergesinin lehinde grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
hepimizin de yakından şahit olduğu ve bildiği gibi, yerel basın ve medya
organları, yani yerelde çıkan gazete ve dergiler ile yerel televizyon ve
radyoların hem ülkemizin gelişmesi hem demokratikleşmesi ve hem de yereldeki
haberleri ulusal medyaya taşıma anlamında çok önemli kuruluşlardır. Ancak, ne
yazık ki, yerelde birçok haberi gündeme taşıyan ve ulusal medya ve basına
aracılık eden bu kuruluşlar ve bu kuruluşlarda çalışanlar ciddi anlamda
sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır.
Türkiye Cumhuriyeti
devletinin ilanının ardından, basın sektörü için 212 sayılı Kanun’da değişiklik
yapılmasına ilişkin düzenlemeler bu sektörün dönüm noktası olmuş ve bu
değişikliğin yapıldığı 10 Ocak tarihi de, yine hepimizin bildiği gibi,
“Gazeteciler Günü” olarak adlandırılmış ve her yıl bugün basın günü olarak
kutlanarak tüm kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Ancak, ne yazık ki, özellikle yerel
basında çalışan gazeteci ve diğer çalışanlar, özellikle radyo çalışanları ve
televizyon muhabirleri neredeyse her gün ölümle burun buruna haber peşinde
koşan çok değerli emektarlardır. Nitekim, 2008 yılında
56, 2009 yılında 110, 2010 yılında da 52 gazeteci görevi başındayken
öldürülmüştür ülkemizde. Şimdi, böyle sıkıntılı bir sektörde çalışan insanların
sıkıntılarının çözümü, elbette ki herkesten önce bu yüce Meclisin görevidir.
Geçen ay
içerisinde RTÜK Yasası’nda değişiklik yapılmasıyla ilgili görüşmeler sırasında,
Meclisin 5 Ocak tarihli 47’nci Birleşiminde Sayın Başbakan Yardımcısı ve Devlet
Bakanı Bülent Arınç’a sorulan soru üzerine, bugün
ülkemizde televizyon kanalı olarak ulusal 24, bölgesel 15, yerel 210 televizyon
kanalımızın olduğu, yine, ulusal 35, bölgesel 98, yerel ise 929 radyo
kanalımızın bulunduğu bizzat kendi ağzından ifade edilmiştir.
Yine, yerel basın tarafından
dile getirilen gazete ve dergi sayılarının ise resmî ilan verme hakkını
kazanmış yaklaşık 1.300 yerel gazete, ama bu hakka sahip olmayanlarla beraber
1.700, son dönemde çıkan irili ufaklılarla 2 bine yakın da yerel gazete ve
derginin olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Şimdi, bu gerek yerel medya gerekse basın
organlarında çalışanların en azından yasal zorunluluk nedeniyle öngörülen
rakamlar dikkate alındığında, nereden baksanız 20-25
bin kişiden aşağı olmadığını, dolaylı olarak, yani sigortasız çalıştırılan,
kaçak çalıştırılan veya çalıştırıldığı beyan edilmeyen kişiler dikkate
alındığında çok ciddi sayıda çalışanın bulunduğu birer organlar bunlar.
İşte,
bugün Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, özellikle dört ay sonra
yapılacak genel seçimler öncesinde ülkemizin her ilinde birçoğumuzun beraber
çalışacağı bu yerel basın ve medya çalışanlarının sorunlarını dile getirelim ve
yüce Meclisi bu çalışanların sorunlarının ve çalıştıkları gazete ve televizyon
ya da radyoların sorunlarının çözümüne derman olacak düzenlemeleri araştıralım
diye bu konuyu gündeme getirdik. En azından, önümüzdeki dört
aylık süreçte düzenli bir çalışmayla bu sektörün sorunlarına çözüm bulmuş birer
kişi olarak gittiğimizde bu insanlarla daha rahat çalışabilme imkânı
bulabiliriz diye düşünüyoruz. Ancak inanıyorum ki biraz sonra iktidar partisi
adına buraya gelecek arkadaşım, Meclis gündeminin çok yoğun olduğunu,
dolayısıyla böyle bir konu için ayıracakları vaktin olmadığı gerekçesiyle bunun
reddedilmesi gerektiğini ifade edecektir. Ama ben şunu size çok rahatlıkla
söylüyorum ki bu çalışanların sorunlarından çok daha önemli olmayan, sadece
iktidar partisinin hatta iktidar partisi yöneticilerinin sorunu olan birçok
sorun bundan daha önemli görülerek bu Meclis gündemine çoğu kez getirildi ve
getirilmeye de devam edilecektir. O nedenle bu konuya sağduyulu yaklaşıp, bir
an önce böyle bir Meclis araştırma komisyonunun kurulması yönünde
vicdanlarınıza danışmanızı en azından kendi adıma sizlere önermek istiyorum.
Tabii, bu sektörle ilgili birçok
sorun olmakla birlikte, sektörün içindeki birçok insan tarafından dile
getirilen temel sorunların başında yerel basın çalışanlarının gasbedilen yıpranma paylarının iade edilmesi gerekiyor.
Bilindiği gibi daha önceki bir dönemde AKP Hükûmeti
tarafından bu yerel basın çalışanlarının yıpranma payları kaldırılmıştı. Bunun
mutlaka yeniden iade edilmesinde yarar görüyoruz.
Diğer taraftan, bu sektörde
en önemli sıkıntılardan birisi kaynak sıkıntısıdır. Dolayısıyla, Basın İlan
Kurumu hassas bir denetim yapamamakta ve sektörde haksız rekabete yol
açmaktadır. Mutlaka bu kaynak sıkıntısının çözülmesi amacıyla belirli kriterler getirilmeli ve bu kriterlere uyanlar öncelikle
desteklenerek Anadolu’da birçok yerel basın ve medyanın hiç olmazsa bu
destekten yararlanması sağlanmalıdır.
Bir diğer önemli sorun: AKP hükûmetleri iş başına gelir gelmez kaldırılan basın kartı
sahiplerinin bazı avantajları yeniden bu insanlara iade edilmelidir.
Bir başka konu, bir yerel
gazete veya derginin eğer aynı bölgede birden fazla çalışan gazete veya dergi
var ise resmî ilan verebilmesi için öngörülen şartların ağırlığıdır. Bu
durumdaki bir gazete veya dergi son değişikliklerden sonra bugün en az 5
kişilik bir gazetecilik okulu mezunu çalışana sahip olma zorunluluğunda olacak,
ayrıca, on sekiz ay süreyle düzenli olarak bu yayınını gerçekleştirmiş olması
gerekiyor. Eğer bu on sekiz aylık yayın süresinde herhangi bir aksama görülmüş
ise ilave bir on iki aylık daha deneme süresinden sonra, yani yaklaşık üç yıla
varan bir yayın hayatından sonra resmî ilan alma hakkını kazanıyor ve bundan
biraz ekonomik destek alabiliyor.
Bir başka konu, tabii, sadece
gazeteler değil, radyo ve televizyonlarda çalışanların birçoğunun maalesef ağır
Sosyal Güvenlik Kurumu ödemeleri nedeniyle kayıt dışı çalıştırılmasıdır.
Bugünkü rakamlarla bir yerel basın ya da medya kuruluşu çalışanı başına bu
şirketin sahibi aylık 312 TL sosyal güvenlik primi ödemesi yapmak zorundadır.
Bunu bu şartlarda bugünün Türkiye’sinde ödeyebilecek şirket sayısının çok fazla
olmadığını söylüyorum. Dolayısıyla, bu alanda da mutlaka bir desteklemenin
yapılması gerekiyor.
Diğer taraftan, radyo ve
televizyonlar bu resmî ilanlardan pay alamamakta, hatta İnternette resmî
ilanların verilmeye başlamasından sonra verilen ilan ücretleri de, maalesef, bu
ilanları veren gazeteler için tatmin edici bulunmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Işık.
ALİM IŞIK
(Devamla) – İlave var mı Sayın Başkanım?
BAŞKAN – Tamam…
ALİM IŞIK
(Devamla) – Teşekkür ediyorum, önergemize desteğinizi bekliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergenin aleyhinde, Samsun
Milletvekili Fatih Öztürk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin yerel basının
sorunları ve yerel basında çalışanların sorunları ile alakalı vermiş olduğu bu
araştırma, Meclis araştırma teklifinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle de Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Gerçi Alim
Hocam baştan ne söyleyeceğimi belirtti ama ben yine de…
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Orayı geçebilirsin, nasıl olsa biliyoruz.
FATİH ÖZTÜRK (Devamla) - … yine de konunun önemine binaen birtakım çalışmalarla alakalı
bilgi vermek istiyorum çünkü konu çok önemli.
Bu konunun önemini Türkiye’de
kavramış binlerce, on binlerce insan var, onların sorunlarının çözümü
noktasında bir şeyler yapılması gerekiyor. Gerçi, keşke çok daha geniş zamanlı
bir konu olsaydı, keşke Meclisin bu kadar yoğun gündemi olmamış olsaydı; iki
aylık bir süresi var, bu süre içerisinde önemli çalışmalar gündemde olmamış
olsaydı. Ama şunu özellikle belirteyim Sevgili Hocam: Bu konu önümüzdeki
dönemde illaki bu Meclis gündemine gelmeli ve çözümü noktasında da bu
çalışmaların desteklenmesi gerekir diye düşünüyorum.
Önemli bir konu diyorum,
çünkü Türkiye’de 209 televizyon, 900’ü aşkın radyo ve başta Basın İlan
Kurumundan almak üzere 1.292 tane yerel gazete var. Bu ne demektir? On binlerce
insanın çalıştığı, on binlerce insanın istihdam edildiği, on binlerce insanın
ekmek yediği çok önemli bir durum, bu konu o yüzden çok önemli. “Önemli”
diyorum çünkü bu sektörün problemleri var, bu sektörün problemlerinin çözülmesi
gerekiyor. “Önemli” diyorum, bu sektörün en önemli sorunlarından biri personel
sıkıntısıdır çünkü ara eleman sıkıntısı üst seviyededir. Sayfa yapacak, mizanpaj yapacak, sekreteryasını
yapacak insan problemi vardır. Kâğıt problemi var, baskı problemi var, matbaa
problemi var, teknoloji problemi var çünkü yerel basın bugün ülkenin birçok
şehrinde, ülkenin birçok ilçesinde, hatta beldesinde faaliyet gösteriyor.
Kimisi haftalık, kimisi günlük, kimisi aylık olarak çalışıyor. Dolayısıyla
bunların basımı, bunların yazımı o kadar kolay olmuyor çünkü ekonomik şartlar
birçoğunun ana problemini oluşturuyor. Önemli görüyorum çünkü Basın İlan
Kurumundan aldıkları ilanlarla ve piyasadan topladıkları ilanlarla hayatını
devam ettirmeye gayret gösteriyorlar. Bu reklamlar onların hayatta kalmasına
birçok kez yeterli olmuyor. Yine Türk demokrasisi için önemli bir kavram olarak
görüyorum çünkü medya özgürlüğün, medya demokrasinin en önemli araçlarından
biri. Yerel medyayı da genel medyadan ayıramayacağımıza göre, onun önemli bir
parçası olduğuna göre yerel basının çok şiddetle ve önemli bir şekilde
desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, özellikle
bugün ülkemizde pek çok şehrin önüne çıkan bir medyası var. Özellikle İzmir,
Bursa, Antalya, Trabzon, Samsun, Gaziantep gibi şehirlerimizde bu yerel medya
çok güçlü; hatta bazı illerimizde on binin üzerine çıkan tirajları
olan gazeteler var. Bu ne anlama geliyor? Bu şu anlama geliyor: O şehirlerin, o
illerin, o ilçelerin kamuoyunu yönlendirmede, o şehirlerin problemlerinin
çözümünde, o şehirlerin gündemini belirlemede yerel medya çok önemli bir faktör
hâline geliyor. Yetmiyor, ortaya çıkarttıkları konular bazen Türkiye geneline
taşınıyor. Bu konular Türkiye’nin sorunlarının bir parçası hâline geliyor. Bu
sorunlar o şehirde yaşayan insanların bazen çözüm noktasında da önemli katkılar
sağlıyor.
Yine, Basın İlan Kurumundan,
değerli dostlar, 1.292 gazeteye destek sağlanıyor. Bütün gazeteler Basın İlan
Kurumundan destek alamıyorlar çünkü personel problemi, tiraj
problemi gibi problemler var. Bu konuya uymayan gazeteler bu destekten
yararlanamıyorlar.
Yine, bizim iktidarımız
döneminde, yerel basının güçlendirilmesiyle alakalı çalışmalar yapıldı.
Bunlardan da bahsetmek istiyorum çünkü bu çalışmalar yerel basının bir nebze
nefes almasını sağladı. Yeterli mi? Değil. Daha da önemli
çalışmaların yapılması lazım.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, üç beş saniyenizi rica edeyim.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) Çeşitli İşler (Devam)
2.- Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif eden AGİT Parlamenter
Asamblesi Başkanı Petros Efthymiou’ya
Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekilleri, AGİT Parlamenter Asamblesi Başkanı Petros
Efthymiou Genel Kurulumuzu teşrif etmişlerdir.
Kendilerine “hoş geldiniz” diyorum. (Alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- (10/426) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 1/2/2011 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN – Buyurun.
FATİH ÖZTÜRK (Devamla) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bu konuda önemli çalışmalar
yapıldı. Özellikle 5187 sayılı Basın Kanunu’nda önemli çalışmalar yapıldı. İlk
kez bölgesel, yerel ve de yaygın basın olmak üzere basın üçe ayrıldı. Bunun
faydaları oldu. Niye faydaları oldu? Basın Kanunu’na aykırılık fiillerinde
uygulanacak olan cezaların hakkaniyet ölçülerine uygunluğu sağlandı çünkü bu
önemli bir konuydu. Türkiye’deki yerel medyada oluşabilecek olan cezai
müeyyidelerin yüksek olması yerel medyanın tamamen kapanmasına vesile ve sebep
oluyor idi, bu önemli bir çalışma oldu. Yine, Basın Kanunu’na aykırılık
fiillerine uygulanan para cezalarında önemli ölçüde indirimlere gidildi, bu da
çok önemli bir çalışmaydı.
Yine, arkadaşlar, 4734 sayılı
Kamu İhale Kanunu’nda 4964 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik sonucunda yerel
gazetelerde yayınlanabilecek ihale ilanlarının bedelleri çok büyük oranda
artırıldı. Bu da yerel basının maddi yönden güçlenmesine önemli katkı sağladı.
Yine, 195 sayılı Basın İlan
Kurumu Teşkilatına Dair Kanun’un 5’inci maddesinde değişiklik yapıldı. Bu
değişiklikle de Anadolu gazeteciliğinin 1 olan üye sayısı 3’e çıkarıldı.
Böylelikle de daha rahat problemlerini dile getirebilmelerine imkân sağlanmış
oldu.
Değerli arkadaşlar, yine,
Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü yerel basının güçlenmesiyle alakalı
önemli çalışmalar yapmakta. Medya eğitim seminerleri düzenleniyor. Bu
seminerlerde, özellikle, haber, fotoğraf, sayfa düzeni, röportaj teknikleri gibi
mesleki bilgileri artırıcı konular yanında medya alanındaki ulusal mevzuatımız,
yasalarımız konu alınıyor; yerel basın bu şekilde desteklenmeye ve
bilgilendirilmeye çalışılıyor.
Yine, Anadolu basınını
özendirme yarışması düzenleniyor. Bu da çok önemli çünkü Anadolu basınında
çıkan haberlerin, araştırmaların değerinin artırılması gerekiyor. Bu konuda
özellikle altı branş teşvik ediliyor: Yerel haber,
makale, yorum, fotoğraf, mizanpaj, araştırma ve röportaj olmak üzere. Buradaki
yazılar, buradaki başarılar daha sonra genel basına yansıtılıyor. Bu yıl
25’incisi yapıldı.
Yine, yerel basınımızda
sağlanan en büyük ayrıcalıklardan biri Anka Haber Ajansı üyeliğidir çünkü bu
üyeler üyelik vasıtasıyla yerel basının haberlerini kendi bünyelerine
katıyorlar, hem ekonomik olarak hem de kitlelere çabuk ulaştırma anlamında
onlara büyük katkı sağlıyor.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu ve buna benzer çalışmalar hızla
devam ediyor. Biz, yerel basının güçlendirilmesi, bölgelerde aktif hâle gelmesi
taraftarıyız. Bu konudaki çalışmaları yeterli görmüyoruz, bu konudaki
çalışmaların devam ettirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İnşallah, önümüzdeki
günlerde rahat ortamlarda mutlaka ve mutlaka bu verilen olayın faaliyete
geçirilmesi, hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bundan sonraki süreçte
de desteklerimizin devam edeceğini söylüyoruz. Herkese, özellikle de basında
emeği geçen bu konuda çalışan on binlerce arkadaşımıza teşekkür ediyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Öztürk.
Grup önerisinin lehinde
Ankara Milletvekili Sayın Yılmaz Ateş.
Sayın Ateş, buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ ATEŞ (Ankara) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, basın
kurumlarını çalışanlarından, çalışanlarını da basın kurumlarından ayırma
olanağımız yoktur. O nedenle, Milliyetçi Hareket Partisinin
Türkiye’de yerel basın ve medya kuruluşlarının ve çalışanlarının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdiği
araştırma önergesi, değerli arkadaşlar, bizim de Cumhuriyet Halk Partisi olarak
ta 2009’un başında verdiğimiz ama bir türlü gündeme alınmayan bu önergenin de,
değerli arkadaşlar, konuşulmasına olanak sağladığı için de teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, günümüzde
yerel basının durumu içler acısı. Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün
verilerine göre 2.381 günlük gazete, 215 televizyon kanalı ve 951 de radyo
bulunmaktadır. Eğer ili, ilçeleri ve beldeleri de eklediğimiz zaman aşağı
yukarı her yerleşim birimine bir gazete düşmektedir, her yerleşim birimine bir
televizyon ve radyo düşmemektedir.
Bu yerel gazeteler, değerli
arkadaşlar, ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan başlayarak günümüze kadar özellikle
basın özgürlüğü, o yöre sorunlarının kamuoyuna yansıtılması ve demokrasi
açısından en önemli bir işlev görmüşlerdir. Özellikle ulusal Kurtuluş
Savaşı’ndaki rolleri nedeniyle de Mustafa Kemal Atatürk bu basın, yerel medya
kuruluşları için “fazilet adalarıdır” ibaresini kullanmıştır.
Değerli arkadaşlar, bu yerel
basınımızın teknik sorunları vardır, ekonomik sorunları vardır, eğitilmiş
personel ihtiyacı vardır ama maalesef dokuz yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi
İktidarı döneminde geriye dönüp baktığımızda bu olanakların hiçbirisinin sağlanmadığını
görmekteyiz. Örneğin, Deniz Feneri davasında bir numaralı sanık olan kişiye
alınan zırhlı araç kadar bu yerel medyaya dönüp bu imkânlardan
yararlandırılmamışlardır. Oysa Radyo Televizyon Üst Kurulunun çok büyük
ekonomik olanakları vardır. Bu ekonomik olanaklarla Deniz Feneri sanıklarına
zırhlı araç alacağınıza, yerel medyaya teknik araç ve yetişmiş personel
konumunda bunu kullansanız çok daha doğru yaptığınız kanısındayız.
Değerli arkadaşlar, tabii,
sadece, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı döneminde bu baskıya, sansüre
uğrayan yerel medya değil. Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı döneminde,
değerli arkadaşlar, dokuz yıllık iktidarınız döneminde 700 gazeteci hakkında
dava açıldı, 48 gazeteci şu anda cezaevinde.
SIRRI SAKIK (Muş) – 54.
YILMAZ ATEŞ (Devamla) – 4
tane televizyon sahibi şu anda cezaevinde. İktidarınız döneminde 3 tane
gazeteci faili meçhul cinayete gitti. Birisinin sorumlusunu tuttunuz, Emniyet
Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı yaptınız, birisini cezaevindeyken,
tutukluyken öldürdünüz, öldürüldü, hâlen failleri ortada, sorgulanmamaktadır.
Değerli arkadaşlar,
iktidarınız döneminde basın üzerinde uygulanan yöntem tam bir zulümdür.
Gazetecileri yalancı tanık ifadeleriyle, gizli tanık ifadeleriyle, telefon
dinlemeleriyle tutup yıllarca yargılamadan cezaevine tıkıyorsunuz. Şimdi, bunun
adına da basın özgürlüğü, Adalet ve Kalkınma Partisinin basından yana tavrı
söyleniyor. Doğrusu iktidar partisinin sözcüsünü dinleyince, herhâlde, şimdi bu
önergeyi kabul ederler, biz de basın üzerindeki bu sansürleri, bu ekonomik
baskıyı hep birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak araştırırız diye
düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu bizim
söylediklerimizi “Siz zaten muhalefetsiniz, size yaranamıyoruz.” anlayışı
içinde geçiştirebilirsiniz. Ama Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün, değerli
arkadaşlar, yaptığı araştırmaya göre 2005 yılında 178 ülke içinde 98’inci
sırada olan Türkiye, 2010’un son aylarında, yani 10’uncu ayında değerli
arkadaşlar, aynı araştırmada 178 ülke arasında Etiyopya’dan önce 138’inci
sırada yer aldı Türkiye. Şimdi, Avrupa Birliğine üyelik görüşmeleri
sürdürülüyor, basınla ilgili çok güzel sözler söyleniyor, demokratik hak ve
özgürlüklerle ilgili güzel sözler söyleniyor ama basın özgürlüğüne sıra gelince
de, basın özgürlüğü maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı döneminde hep
geriye gitmiştir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu
baskılar yalnız çalışanlara değil. Değerli arkadaşlar, beğenmediğiniz gazetenin
köşe yazarlarını işten attırdınız. Önce, yayınını beğenmediğiniz gazetelere “Bu
gazeteleri okumayın.” diye kendi örgütüne, kendi milletvekiline talimat vererek
ambargo uygulayan tek başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Yani bir
başbakan çıkacak ve diyecek ki kendi örgütüne: “Bu gazeteleri okumayın.” Peki,
o gazeteleri siz okutmadınız, ne oldu? Yine yayınlarına devam ettiler. Ama bu
sefer, beğenmediğiniz köşe yazarlarını, değerli arkadaşlar, baskı kurarak işten
attırdınız. Bununla yetinmediniz, genel yayın müdürlerini değiştirttiniz.
Bununla yetinmediniz değerli arkadaşlar, patronlarını değiştirdiniz. Şimdi
bununla da yetinmiyorsunuz, bu gazete, bu medya grubunu, değerli arkadaşlar,
sattırmaya kalkıyorsunuz. Satmadan önce ne yapıyorsunuz? Değerli arkadaşlar, bu
televizyon ve gazetelerin toplam grup olarak satışa çıkarılmış değeri 1,5
milyar dolar, devri iktidarınızda kesilen cezaların toplamı 4,5 milyar dolar.
Böyle bir basın özgürlüğü anlayışı olabilir mi? Böyle bir anlayış olabilir mi?
Muhalefet eden basına
tavrınız bu. Peki, yandaş medyaya tavrınız ne? Değerli arkadaşlar, Türkiye
Radyo ve Televizyon Kurumuna size yakın gazetecileri, yayıncıları almanızı bir
anlamda anlayışla karşılayabiliriz ama size şakşakçılık yapanlara, yardakçılık
yapanlara, bir başka gazetede, bir başka televizyon kanalında çalışanlara 10
bin liradan başlayarak 40 bin liraya kadar maaş ödemenin hangi akılla, hangi
adalet anlayışıyla ilgisi olabilir? Şimdi, değerli arkadaşlar, bunları
konuşmazsak neyi konuşacağız, bunlar araştırılmazsa ne araştırılacak?
Değerli arkadaşlar, bu
gazetelere mal varlığının çok çok üzerinde, 3 katı
ceza kesiyorsunuz. Peki, hazineye ait bankalardan aldığınız kredilerle yine
hazineye geçmiş gazete ve televizyonları, Türkiye'nin 2’nci büyük yayın grubunu
tutuyorsunuz, yandaş birine veriyorsunuz. TRT’nin yayınları, yandaşlığı yetmiyor,
bunlara ek bir de yandaş gazete ve televizyon oluşturuyorsunuz. Ondan sonra da
“Efendim, biz Avrupa birliğine üye olacağız. Türkiye’de ileri demokrasi
uygulanıyor…”
Değerli arkadaşlar, ileri
demokrasinizin ölçüsü cezaevine tıktığınız 50 tane gazetecidir. İleri
demokrasinizin ibresi, ölçüsü 178 ülke arasında basın özgürlüğü kısıtlamaları
konusunda 138’inci sıraya düşmenizdir.
Şimdi, gerçekten, değerli
arkadaşlar, basın özgürlüğüne karşı düşmanca sindirme hareketleri olan bir
iktidarın demokrasiden yana olması söz konusu değildir. Demokrasinin olmazsa
olmaz kuralı önce basın özgürlüğüdür, önce düşünce özgürlüğünün ifade
edilmesidir. Düşünce özgürlüğünün ifade edilmesine set çekeceksiniz, görüş
açıklayan gazetecileri cezaevine tıkayacaksınız ve ondan sonra da “ileri
demokrasi” diyeceksiniz.
Değerli arkadaşlar, bu ileri
demokrasi tam bir zulmün adı olmuştur. O nedenle bu önergenin desteklenerek
kabul edilmesinin ve Türkiye’de oynanan bu oyuncak demokrasi hikâyelerine bir
son verilmesinin yararı olur, katkısı olur diye düşünüyorum.
Yüce Meclisi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Ateş.
Grup önerisinin aleyhinde
Kocaeli Milletvekili Sayın Azize Sibel Gönül.
Buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin grup
önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Sözlerimin başında yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye’de yerel basın ve medya kuruluşlarının ve çalışanlarının sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılması teklif edilmiştir.
Bu noktada, dünyada ve
ülkemizde her geçen gün büyüyen, gelişen ve farklılaşan medya ve iletişim
sektörü, bu sektörün önemli bir bileşeni olan yerel basın ve yayın
kuruluşlarının birtakım sorunları da beraberinde getirdiğini hep birlikte
gözlemekteyiz. Yerel yayın yapan televizyon, radyo, gazete,
dergi ve benzeri medya ve basın kuruluşları ile bu kuruluşlarda çalışan
binlerce insanımızın sorunları tabii ki pek önemlidir, Meclisin gündeminde yer
almalıdır ancak Meclisimizin seçim takviminden dolayı çalışma süresi tabii ki
bellidir ve kamuoyunun önemli bir kesiminin heyecanla ve merakla beklediği,
toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren kanunların bu süre içerisinde çıkması
gerekliliği hepimizin malumu olduğundan, önümüzdeki dönemde bu araştırma
komisyonunun çok daha detaylı ve aceleye gelmeden çalışabilmesi için bir
sonraki dönemde görüşülmesinin daha uygun olacağını ve Milliyetçi Hareket
Partisinin Grup önerisinin aleyhinde olduğumu belirterek sözlerime son vermek
istiyorum.
Bu duygularla yüce Meclisi
tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Gönül,
teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Başkan, karar yeter sayısının aranmasını istiyorum.
BAŞKAN – Tamam efendim.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı varadır, öneri kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş…
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Sayın Başkan, sahiden var mı? İnsaf edin! Nerede?
BAŞKAN – Sayın Özyürek, var efendim. Siz oradan oturduğunuz yerden bize…
Lütfen istirham ederim… Bakınız, kâtip üyeler var.
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) –
Saydılar mı kâtip üyeler?
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) –
Sayın Başkan, yok.
BAŞKAN – Öbür tarafta da 15
kişilik bir “evet” grubu var, arkadaşlar girdi çıktı; var yani.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
3.- (10/133) ile (10/381) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 1/2/2011
Salı günkü birleşiminde birlikte yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu’nun,
01.02.2011 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul’un onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Muharrem
İnce
Yalova
Grup
Başkan Vekili
Öneri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Gündeminin, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler Kısmında yer alan (Muhtarların Sorunları);
(10/133) ile (10/381) esas numaralı Meclis Araştırma Önergelerinin
görüşmesinin, Genel Kurul’un, 01.02.2011 Salı günlü birleşiminde
birleştirilerek birlikte yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Grup önerisinin
lehinde Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, size
birkaç rakam vereceğim. 2002’de 120 lira maaş veriliyordu, 90 lira BAĞ-KUR
primi ödüyordu muhtarlar -minimum primden bahsediyorum, minimum 90 lira- 30
lira muhtara kalıyordu. Sene 2011, 360 lira veriyorsunuz 260 lira da minimum,
asgari BAĞ-KUR primi –minimumdan bahsediyorum- 100 lira… Yani dokuz yılda
muhtarlara verdiğiniz para 70 lira. Bir kere bunun altını çizelim. Bir daha
söyleyeyim mi? 120 liraydı 90 lira… 30 liraydı 2002’de verdiğiniz net asgari
ücret, düşünce asgari primi; şimdi de 100 lira. Demek ki dokuz yılda muhtarlara
verdiğiniz para 70 lira. Bir kere bunu bilin.
Şimdi size ben bir Meclis
tutanağı okuyacağım: “Meclisi saygıyla selamlıyorum. Muhtarlarımızın sorunlarını
anlatmak için huzurlarınıza geldim ancak takdir edersiniz ki yalnız,
muhtarlarımızın değil, toplumumuzun önemli bir kısmının sorunları vardır…
Değerli milletvekilleri, 52 bin köy muhtarı, mahalle muhtarı vardır.
Muhtarlarımız için 1924’te yasa çıkarılmıştır… 120 lira maaş veriyorsunuz, 90
lira prim alıyorsunuz.” Bunu söylüyor Meclis tutanakları ve sonunda ne diyor
biliyor musunuz? En son, geliyor:
“Netice olarak, Türkiye seçim atmosferine girmiştir. İktidar partilerine
mensup siz değerli arkadaşlara seslenmek istiyorum: Demokratik Sol Parti,
Milliyetçi Hareket Partisi, Anavatan Partisi olarak…” Şimdi, tarih vereceğim.
“…üç yıllık icraatınızda mahalle ve köylerde siyaset yapamaz hâle geldiniz. Son
derece işiniz zorlaşmıştır. Çünkü halkla bütünleşmediniz ve muhtarlara hiçbir
şey vermediniz. Seçimlerden önce muhtarlarımızın yüzünü güldürecek düzenlemeler
yapmadınız. Mahallelere girmeniz mümkün değil, köylere girmeniz mümkün değil.”
Tarih 18 Haziran 2002, Faruk Çelik Bey bunu söyleyen. Daha sonra dokuz yıl da
iktidar partisinin grup başkan vekilliğini yaptı bunu söyleyen kişi. O gün
diyor ki MHP’ye, DSP’ye: “Siz köylere giremezsiniz, muhtarlara hiçbir şey
yapmadınız.” Tutanaklardan okuyorum, bir.
İki: Yine bir tutanak,
tutanakla konuşuyorum: “Biraz önce Sayın Aslanoğlu’nun
ifade ettiği gibi, muhtarlarımız Türk yönetim yapısında çok önemli bir konuma
sahiptir. Âdeta devletimizin vatandaşa dönük en uçtaki hizmet erleridir.
Bilindiği gibi, mevzuatımızda muhtarlar bir yönüyle sanki tek başına bir devlet
dairesiyken, öbür yönüyle de genel seçimle iş başına gelen ve getirilen ilk
demokratik kademedir. ‘Bir devlet dairesi gibi’ tabirini kullandım, çünkü
muhtar bütçe yapmak, adına ‘salma’ denilen her çeşit vergiyi toplamak, ayrıca
bir nevi kolluk gücü olan bekçi ve korucu istihdam etmek, evlendirme, doğum,
ölüm, askerlik işlerini yapmak gibi devletin en temel fonksiyonunu tek başına
yürütmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
velhasıl yukarıda ifade ettiğim sözün altını yeniden çizerek konuşmama devam
etmek istiyorum. Muhtarlar Türk yönetim yapısının kilit noktasındaki
kişilerdir.
Sayın Aslanoğlu’na,
gündem dışı konuşmasıyla, uzun süredir çalıştığımız, Bakanlar Kurulu olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk etmeye karar verdiğimiz, Türkiye Büyük
Millet Meclisine gelmek ve intikal etmek üzere olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu
Tasarısı Taslağı’nın genel yaklaşımı bağlamında muhtarlarla ilgili olarak da
açıklama yapma fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum.” Tarih, 5 Kasım 2003,
Devlet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin.
Hâlâ gelecek.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Siz engellediniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Hâlâ gelecek. 5 Kasım 2003, hâlâ gelecek. Bu okuduğum, demin
okuduğum 18 Haziran 2002’ydi. Diyor ki MHP’ye, DSP’ye ve Anavatan’a: “Halkın
içine giremeyeceksiniz. Muhtarlara ne yaptınız? Yüzünüz mü var?” Burada.
Yine
başka bir tutanak. Ben tutanaktan konuşuyorum.
“Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; arkadaşlarımızın muhtarlarla ilgili teklifi üzerine müsaadenizle
birkaç söz söylemek istiyorum. Bu vesileyle hepinize en derin şükranlarımı
sunarım.
Muhtarlarımızın durumu,
gerçekten, şu anda almış oldukları maaşa baktığımızda hiçte uygun olan bir
maaş, bunun düzeltilmesi gerekir. Bizim Hükûmet
olarak bu konuda iki hazırlığımız olduğunu bildirmek istiyorum. Öncelikle, şu
anda muhtar aylıkları, 1977 ve 2108 sayılı Kanun’a göre yapılıyor. Gerek
görüldüğünde, Maliye Bakanlığı, İçişleri’nin görüşünü almak suretiyle maaşı 1
kat artırabilir. Ancak biz burada aramızda görüştük, yeni bir düzenleme
yapılmasına Bakanlar Kurulunda karar verdik. Sayın Başbakanımızın talimatıyla
İçişleri Bakanlığı olarak biz bu konuyu değiştirecek, muhtar maaşlarını
yükseltecek yeni bir düzenlemeyi huzurlarınıza getireceğiz.” Ancak burada…
“Muhtar maaşlarını hemen…” diyor. Tarih 22/3/2005,
İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu.
Değerli arkadaşlarım, işte,
size, sizin üç bakanınızın yaklaşık on bir yıldır, dokuz yıldır verdiği
cevapları okudum. Artık kandırmayın insanları.
Geçen dönem, muhtarların
sosyal ve ekonomik durumunu görüşmek üzere verdiğim bir kanun teklifini Meclis
iradesi kabul etmesine rağmen, kanunu getirmediniz, bilerek getirmediniz,
birbirimizi kandırmayalım.
Buyurun, kim istiyorsa
vereyim -şimdi, yeni moda bunlar- diyorsunuz ki: “Efendim, Köy Kanunu’nu
hazırlıyoruz, Köy Kanunu’nda getireceğiz.” Ne zamandan beri? Son bir yıldır.
Artık, kimseyi kandırmayalım.
Ey muhtarlar, sizlere
sesleniyorum, sizler de kanmayın. Dokuz yıldır -ben burada okudum- söyledikleri
bu. 30 liraydı 2002’de size kalan para, şimdi 100 lira. Takdir sizin. Elinizi
vicdanınıza koyun. Kim yalan söylüyor? Kim getirmiyor?
Tutanaklar burada. Ya
tutanakları inkâr etmeyin yahut da verdiğiniz sözü yerine getirin. Ama siz
haklısınız, muhtarlar, hep bir şekilde, her nedense kendi onur ve kendi
gururlarına düşkün olmuyorlar. Söyleye söyleye, dokuz
yıldır söylemenize rağmen çıkıp da “Bizim hakkımız, hukukumuz.” demiyorlar. Siz
de haklısınız bu konuda çünkü nasılsa vermiyorsunuz, vermezseniz kimse de size
bir şey söylemiyor yani bu konuda da muhtarlara iki çift lafım var: Kendi çoluk
çocuğunun geleceğini, ekonomik olarak verdiği kendi emeğinin hakkını eğer
birisi masaya vurup alamıyorsa… Ama biz sonuna kadar burada masaya vuracağız.
Sözlerinizi yerine getirin.
Size üç tane daha, on üç tane de okurum yani geçen dönemden beri burada
yaptığınız tüm konuşmalar var, verdiğiniz sözler var, bunların hepsi Meclis
tutanaklarından. Bir değil on üç tutanak okurum, hepsinde “Getirdik, geliyoruz,
geliyoruz, geliyoruz…” Muhtarlar, sizi aldatıyorlar.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Grup önerisinin aleyhinde Muş
Milletvekili Sayın Nuri Yaman.
Buyurun efendim.
M. NURİ YAMAN (Muş) –
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evvela bir konuya açıklık getirmek istiyorum.
Yıllarca, bulunduğum
ilçelerde mülki idare amiri olarak muhtarlarla iç içe yaşamış ve onların
sorunlarını yakından bilen bir kişi olarak buradan, böyle bir önerinin
aleyhinde söz söyleme yetkisini ve haddini kendimde bulamıyorum. Evvela, bütün
muhtarlara şuradan seslenmek istiyorum ki bu İç Tüzük gereği grup adına söz
alma sırasının ancak aleyhte söz almadan kaynaklandığından dolayı sizin önemli
bir sorununuzda aleyhte söz aldım. O nedenle, öncelikle sizlerden özür
diliyorum. Bu benim iradem dışında gelişen bir durum ancak sizlerin sorunlarını
bire bir yaşayan kişi olarak dilimin döndüğü ve aklımın yettiği kadar ben de diğer
hatipler gibi dile getireceğim.
Cumhuriyetle yaşıt olan bir
anayasal kuruluş olarak Anayasa’nın 127’nci maddesinde yer almanıza rağmen, ne
yazık ki cumhuriyetin bu seksen altı yılı içinde sizlere verilmesi gereken
değerin verilmediğini, hâlen cumhuriyet Türkiye'sinde sizin önemsenmediğinizi
görmekten de büyük bir üzüntü duyuyorum. Biliyorsunuz, cumhuriyet kurulduğunda
demokrasinin gelişmesi, yerel yönetimlerde demokrasi kültürünün ve bu
demokratik rejimin gelişmesinde anayasal kurum olarak 18 Mart 1924 yılında 442
sayılı Köy Kanunu çıkarıldı. O zaman dahi mükemmel olan o Köy Kanunu’yla o
tarihlerden bu yana görev alan muhtarların neler yaptığını siz değerli
milletvekilleriyle beraber hepimiz Anadolu’nun her tarafında görüyoruz. Deyim yerindeyse doğumdan ölüme kadar bütün köy ve mahallelerdeki
yerleşim yerlerinde muhtarlara hem kendi kanunlarının hem de bu kanunların
dışındaki yönetimle ilgili tüm yasalar, tüm kanunlar çeşitli görevler
vermişlerdir ve hiçbir muhtar ve ihtiyar heyeti de bu verilen görevleri hiçbir
şekilde aksatmamak üzere de “yapmayız” demediler ve bugüne kadar geldiler ama
biz ne yaptık? Biz, o muhtarların bu başarılı çalışmalarına rağmen, hâlâ
onları BAĞ-KUR primlerini ödemeye muhtaç duruma getirecek bir konuma getirdik.
2010 yılında ödediğimiz 310 lirayla muhtarlarımız nasıl ki o primlerini dahi
ödeyemiyorlarsa bugün çıkarttığınız 360 lirayla da yine bu primleri ödemeleri
mümkün değil. Bakın, Anayasa’nın 127’nci maddesi ne diyor bu kamu tüzel
kişiliğiyle ilgili olarak, görevleriyle ilgili olarak düzenlemede:
“Mahallî idareler
MADDE 127- Mahallî idareler;
il, belediye veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere
kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda
gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.”
diyor. Yani anayasal bir kuruluşa bizim verdiğimiz görevlere, verdiğimiz
işlevlere rağmen, verdiğimiz değer bu ağırlıkta değil.
Bugün ülkemizde yaklaşık
olarak köylerimizle, mezralarımızla beraber 53 binin üzerinde köy tüzel kişiliği
ve mahalle tüzel kişiliği olarak hâlen görev yapıyor bu arkadaşlarımız. Bunun
16 bini mahalle, 37 bini de köy muhtarları ve bunların maaşlarının
düzenlenmesine ilişkin 2108 Sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Kanunu’nda
da en düşük bir göstergeyle, 3 bin göstergeyle, ancak 2011 yılı için 360 lirayı
öngörmüşüz. Bunun, gerçekten muhtarlara verdiğimiz önemi ne kadar yerine
getirdiğini sizin vicdanlarınıza sesleniyorum.
Bu Meclis, hem 22’nci Dönemde
hem de 23’üncü Dönemde -Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının sitesine
girerseniz- her iki yılda da dokuzar tane, muhtarların ve köy tüzel
kişiliklerinin durumlarını düzeltmeyle ilgili yasa teklifi vermiş sayın
milletvekilleri. Yine, her iki dönemde de yine onlarca araştırma önergeleriyle,
muhtarların bu sorunlarının çözümüne gerekli katkının sağlanmasını istemiştir. Ama ne yazık ki bu konuda konuşan tüm iktidar milletvekilleri,
sanki geçmiş dönemde muhtarlarla ilgili bir düzenleme yapılmamış, sanki
muhtarlar bu Meclisin gündemine taşınmamış gibi, zaman darlığından, seçimlerin
yaklaşmasından dolayı da öyle sanıyorum ki bu önergeye de yine çoğunluğun o
mutlak hâkimiyetiyle herhâlde olumsuz oy verecekler ama buradan, benden önce
seslenen Değerli Hatip gibi ben de muhtarlara sesleniyorum:
Sevgili muhtarlar, siz,
örgütlü durumunuzla, dernek ve federasyonlara kadar örgütlendiğiniz hâlde,
AKP’ye, bu seçimlerde ve geçmiş seçimlerde neden gerekli olan dersi
vermiyorsunuz? Bunlarla ilgili muhalefetin verdiği bir sürü yasa teklifini, bu
mutlak çoğunluklarına dayanan el kaldırıp indirmeleriyle reddetmelerine karşı,
ne olur gelin, bu defa, bunlara bir kırmızı kart gösterin. Ama yine bu kırmızı
kartı gösteremeyeceğinize eminim. Çünkü sizlerin içinden
gelen bir kişi olarak biliyorum ki, bu İktidar öyle politize
oldu ki artık size gelen bütün devlet dairelerindeki bütün çalışanlar,
köylerinizle ilgili işlemleri yaparken -üzülerek belirtiyorum, benim mülki
idare amiri meslektaşlarım dâhil- gerek KÖYDES toplantılarında ve KÖYDES
seçimlerinde gerekse Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayla ilgili bütün işlemlerde
-siz orada üye olmanıza rağmen- hep sizi iktidar partisine yakın tavırlar içine
sokmak suretiyle sizi de kendileri gibi politize
ettiler. Siz anayasal bir kuruluşsunuz. Siz iktidara bu kadar bağımlı
olmak zorunda değilsiniz. Gelin, bu defa bu seçimlerde, lütfen, cumhuriyet
tarihi kadar etkili olan bu konumunuza uygun, onurlu bir tavır gösterin.
Bakın, sizin örgütlü
topluluğunuz olan Türkiye Muhtarlar Federasyonunun bize ve sanıyorum, diğer
muhalefet milletvekillerine de gönderdiği fakslar var. Size yakın olan, beni
tanıyan arkadaşların da almış oldukları bu fakslarda, gönderdiğiniz fakslarda
36 tane çok haklı olduğunuz konunun net ve açık olarak iktidar
milletvekillerine de bildirildiğini biliyorum. Bunlar yapılmayacak şeyler
değil.
Evvela, sizin maaşlarınızın…
2108 sayılı Yasa’da öngörülen 3 bin rakamını 11 bin rakamına çıkarmakla, sizin
asgari ücretin üzerinde bir ücret almanızın sağlanması mümkündür. Bu,
isteklerinizin başında geliyor.
Yine, bürolarınızın
masrafları da sizin sırtınızdan çıkıyor. Her ne kadar mahalle muhtarlarıyla
ilgili olarak bazı belediyelerimiz büro masraflarını, elektrik, telefon gibi
masrafları kendi imkânlarıyla karşılıyorlarsa da köyler için böyle bir imkân
yok. Hiç olmazsa bu büro masraflarını il özel idarelerinin karşılaması lazım.
Yine, sizin köy tüzel
kişiliğinizin hudutları içinde bulunan hazineye ait araziler, taş ocakları, kum
ocaklarıyla ilgili, özel idarenin ihaleyle verdiği bu gibi hizmetlerden,
konulacak olan bir yüzde oranında, sizlere muhakkak bir ödeneğin aktarılması
gerekir. Bunun yanında, siz, devlet memuru gibi yargılanmanıza ve cezanızı da
devlet memuru olarak almanıza rağmen, ne silah ruhsatı harcında devlet
memurlarına sağlanan imkânlardan yararlanıyorsunuz ve ne de diğer birtakım
harçların…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Devamla) – Bir
selamlamam için müsaade eder misiniz?
BAŞKAN – Yok, usulü
belirledik. Beni bağışlayın.
M. NURİ YAMAN (Devamla) –
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Grup önerisinin lehinde Bursa
Milletvekili Sayın İsmet Büyükataman, buyurun
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) –
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; köy ve mahalle muhtarlarımızın
sorunlarının araştırılması için verilen önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
ülkemizde hâlen 13.148’i köy ve 17.805’i mahalle olmak üzere, bilindiği gibi,
toplam 52.953 muhtar görev yapmaktadır.
Mahalle ve köyler yerel
yönetimlerin ilk basamağıdır. Mahallenin ve köyün sorunları öncelikle muhtardan
sorulmaktadır. Muhtar, merkezî yönetimle ilişkileri tanzim eden kişidir.
Ülkemizdeki muhtarların büyük
bir çoğunluğu sağlıklı ve donanımlı bir hizmet binasından yoksun olarak hizmet
vermeye çalışmaktadır. Muhtarlar, bilgisayar ve belgegeçer gibi çağın önemli
bilişim ve iletişim araçlarından mahrum olmalarının yanında, kırtasiye
masraflarını dahi karşılamak zorunda bırakılmışlardır. Herhangi bir sosyal
güvenlik kapsamında olmayan sayın muhtarlarımız zorunlu olarak BAĞ-KUR
kapsamına alınmışlardır. Muhtarlarımız, eğer muhtarlık giderleri varsa bu
masrafları -bilindiği gibi- valilikler tarafından belirlenen sabit ücretlerle
karşılamaktadırlar.
Muhtarlarımız, mahallenin en
büyük mülki amiri olup kamu hizmeti vermektedirler. Buna karşılık devletten
yaklaşık 370 lira ödenek alıyorlar. BAĞ-KUR, elektrik, su, ısınma, telefon ve
diğer giderlerini bu ödenek ve alınan mühür ücretlerinden karşılamaktadırlar.
35.148 köy muhtarımız mühür ücreti almamaktadır. 17.805 mahalle muhtarımızın
almış oldukları mühür ücretleri mahallenin nüfus yoğunluğuna göre değişmekte
olup mühür ücretini hiç almayan mahalle muhtarlarının sayısı da oldukça
fazladır. Dolayısıyla, köy ve mahalle muhtarları BAĞ-KUR primlerini dahi
ödemekte zorluk çekmekte ve hatta birçoğu ne yazık ki ödeyememektedirler.
Saygıdeğer milletvekilleri,
hem yerel demokrasinin daha etkili, verimli, kaliteli yapılması ve yerel
demokrasinin sağlıklı işlemesi hem de toplumsal ilişkileri daha ileri düzeylere
götürebilmesi bakımından mahallelerden çok geniş ölçüde yararlanmamız mümkünken
maalesef bu konuda başarılı olduğumuz söylenemez. Mahalle kurulmasında en az ve
en çok hane sayısı
veya nüfus miktarı yasalarla belirlenmediğinden 50-60 hanelilerin
yanında 5-6 bin haneyi kapsayan mahalle muhtarlıkları da vardır. Bu durum
hizmetlerin yürütülmesinde olumsuz etkilere neden olmaktadır.
Organları seçimle gelen
mahalle muhtarlığının temsilcilik görevinin yasalarda yer almamış olması,
mahalle düzeyinde yürütülen veya aksayan hizmetlerin genel ve yerel
yönetimlerden istenmesinde aksaklık oluşturmakta ve bunun sonucunda mahalle
halkının iş birliği ve desteği istenen ölçüde sağlanamamaktadır yani temsilci
niteliği yasalarla belirlenmiş değildir.
Mahalle muhtarlarının çoğunun
bir bürosunun bile olmaması önemli hizmet aksamalarına ne yazık ki neden
olmaktadır. Muhtarların ücretleri yetersizdir.
Mahalle, merkez yönetimi ile
yerel yönetimlerin yardımcısı olan bir kuruluş olarak benimsenmelidir.
Mahallenin boyutları en az
400, en çok 2 bin hane olarak belirlenmelidir.
Özetle, yerel yönetimde görev
yapan birçok kişinin önemser göründüğü mahalle kurumu ve başındaki yönetici
sıfatındaki muhtarlar, kimi olumsuzluklar ile baş etmeye çalışırken aynı
zamanda üzerine düşen görevleri yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Muhtarların
yetkileri yasal olarak yeniden düzenlenmeli, muhtarın yetki karmaşası sorunu süratle
çözülmelidir.
İlin bütçe gelirinin büyük
bir kısmı İller Bankası tarafından nüfusa göre verilmekte fakat hizmet aktarımı
sırasında siyasi nedenlere dayalı kısıtlama ya da hizmet akışı sağlandığı
hepimizce bilinmektedir.
Mahalle meclisi tarafından
mahalle konularıyla ilgili olarak çalışma grupları, komisyonlar
oluşturulmalıdır. Örneğin gençlik, spor, kültür, sanat, eğitim, çevre,
temizlik, sağlık, sosyal yardım gibi konularda oluşturulacak olan komisyonlara
bireylerin yanında kentteki sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin de
isteyenlerinin katılması sağlanmalıdır.
Muhtarlık bürosu, belediyenin
mahalle düzeyindeki halkla ilişkiler, temizlik, bakım-onarım, park-bahçe,
zabıta, belki sağlık ocağı gibi birimlerinin ihtiyacı olan bir mahallî hizmet ve
kültür merkezi ya da benzer isimli bir yapı hâline getirilmelidir.
Muhtarlara mahallenin
temsilcisi olarak mahalle meclisinin kararlarını, mahalle halkının dilek ve
şikâyetlerini belediyeye iletme, belediye meclisi toplantılarına katılma veya
belli bir yöntemle meclis üyesi olma imkânı sağlanmalıdır.
Muhtarların belediye meclisi
toplantılarına katılması, mecliste görüş bildirme, soru sorma ve belediyeden
mahalleyle ilgili karar ve işlemlere ilişkin bilgi ve belge isteme yetkisi
tanınması durumunda daha etkili bir konuma gelmeleri mümkün olacaktır. Yılda
birkaç kez muhtarlarla belediye başkanının başkanlığında toplantı yapılması
zorunlu olmalıdır. Belediye binalarında muhtarların çalışması için ortak bir
mekân ve sekreterya oluşturulmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, Meclise geldiğimiz günden bu yana, muhtarlarımızın sorunlarını
anlatmaya çalıştık. Gerek soru önergelerimizle gerek kanun tekliflerimizle bu
konuya dikkatleri çekme gayreti içerisinde bulunduk. Ancak ne yazık ki bu
hususta şu ana kadar olumlu bir mesafe kat edilmediğine de şahit olmanın
üzüntüsünü burada ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; geçtiğimiz cuma günü Milliyetçi Hareket Partisi olarak
açıkladığımız partimizin seçim beyannamesinde köy ve mahalle muhtarlarıyla
ihtiyar heyeti üyelerine yapacaklarımızı şu şekilde özetlemiştik: Bize göre,
köy ve mahalle muhtarlarının hâlen 370 lira olan maaşları, yerleşim biriminin
idari yapısı ve nüfusu gibi kriterler dikkate alınmak
suretiyle en az asgari ücret tutarına yükseltilmelidir. Köy ve mahalle ihtiyar
heyeti üyelerine her ay 150 lira hakkıhuzur ücreti ödenmelidir.
Bu vesileyle, sözlerime
burada son verirken, bu araştırma önergesine katkı vereceğimizi ifade ediyor,
yüce heyetinizi bir kez daha en derin saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Büyükataman.
Grup önerisinin aleyhinde
Karaman Milletvekili Sayın Lutfi Elvan, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
LUTFİ ELVAN (Karaman) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğal olarak,
muhtarlarımızdan bahsettiğimiz zaman, ilk aklımıza gelen köylerimiz. Bildiğiniz
gibi köylerimiz ise yerel yönetim birimlerimizin en küçüğü. Hükûmetimiz
özellikle son beş, altı yılda yerel yönetimler alanında çok önemli reformlar
gerçekleştirdi ve bu reformlara yönelik tasarıları biz bu Mecliste onayladık.
İl Özel İdaresi Kanunu’nu yeniledik, ki İl Özel
İdaresi Kanunu 1913 yılından kalma bir kanundu, cumhuriyetimizin kuruluşundan
önce olan bir kanundu; daha sonra Belediyeler Kanunu, Büyükşehir Belediyeler
Kanunu; yine, yerel yönetimlerin gelirlerini artırıcı düzenlememiz. Bunların
tamamı yerel yönetimler kapsamında, reformu kapsamında düşünülmesi gereken,
telakki edilmesi gereken hususlar ama bunların bir son ayağı var ki o da en az
bunlar kadar önemli, o da biliyorsunuz Köy Kanunu. Köy Kanunu’yla ilgili
İçişleri Bakanlığımız gerekli çalışmaları yaptı ve önemli bir düzenleme
getiriyoruz çünkü bu kanun da cumhuriyetimizin kuruluşundan hemen sonra
yasalaşmış olan bir kanun. Günün koşullarına, çağın gereklerine uygun hâle
getirebilmek için gerekli çalışmalar Bakanlığımız tarafından yürütülmüştür ve
bu Kanun tasarısı da Başbakanlığa sunulmuştur.
Bu tasarıyla özellikle
köylerimizin yaşanabilir, çok daha çağdaş, gelişmiş ülke standartlarında
köylere dönüşebilmesi için gereken ne varsa yapılacaktır. Elbette
eksikliklerimiz var, bu eksiklikler tamamlanacaktır. Örneğin, hayvancılık
alanlarının belirlenmesi, yerleşim alanlarının belirlenmesi, toplu hayvancılık
veya tarım yapılabilecek alanların belirlenmesi, rekreasyon
alanlarının belirlenmesi, sosyal donatıların nerelerde ve nasıl yapılacağının
belirlenmesi tamamıyla Köy Kanunu kapsamında yer alacak olan hususlarımızdır.
Tabii ki bizim dönemimizde,
değerli arkadaşlar, yerel yönetimlere çok önemli yetkiler verdik. Bu yetkileri
verirken bizim temel yaklaşımımız, temel ilkemiz “supsidiyarite
ilkesi” dediğimiz yani bir anlamda sorun neredeyse, o soruna en yakın yerleşim
biriminden o sorunun çözülmesi anlayışını harekete geçirmek istedik ve bu yönde
çok büyük çaba sarf ediyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Muhtarlara gel, muhtarlara…
LUTFİ ELVAN (Devamla) –
Muhtarlara da geleceğim efendim.
Tabii ki köylerimizin
sıkıntılarını gidermek amacıyla özellikle KÖYDES programını başlattık. KÖYDES
programı çerçevesinde içme suyu, sulama, yol, kanalizasyonuna varıncaya kadar
birçok alanda çok önemli yatırımlar gerçekleştirdik. Muhtarlarımızın önemli
sorunlarını büyük ölçüde giderdik, köylülerimizin önemli ölçüde sorunlarını
giderdik. Ha, sorunumuz yok mu? Elbette var ama bu sorunları yine çözmeye devam
edeceğiz.
Evet, “Muhtarlarımıza gel.”
şeklinde bir ifade oldu, muhtarlarımıza elbette geleceğim. En küçük yerleşim
yeri temsilcimiz biliyorsunuz muhtarlar. Kendi isteğiyle aday olan ve o
yöresine, köyüne hizmet etmek isteyen insanlardan oluşan bir grup
muhtarlarımız. Muhtarlarımız, 2002 yılında, çok değerli arkadaşlar, sadece 97,4
Türk lirası ücret alıyorlardı, aylık alıyorlardı, 97 lira. Bugün bir muhtarımız
369 lira maaş almaktadır. Yani 97 liradan 369 liraya ulaşmıştır.
Evet, CHP milletvekilimizin
gündeme getirdiği bir husus vardı, o hususa açıklık getirmek istiyorum. Neydi o
husus? 360 lira muhtarımızın maaşının olduğu, 260 lira da BAĞ-KUR için ödeme
yaptığı şeklindeydi. Şunu hatırlatmak isterim: Muhtarlarımızın aşağı yukarı
yüzde 80’i köylerde yaşıyorlar yani köy muhtarlarımız, 35-36
bin köy muhtarımız var. Bu muhtarlarımızın tamamı ayda sadece 160 lira
ödüyorlar değerli arkadaşlar, 260 lira değil, buna açıklık getirmem gerekiyor.
260 lira ne zaman ödüyor? Eğer bir muhtar, kentte yaşayan bir muhtar kendisi
esnaf ise, esnaf olarak bildirimde bulunmuş ise o zaman 260 Türk lirası ödeme
yapıyor. Yani muhtarlarımızın önemli bir kısmı, yani yüzde 80-85’i şu anda
BAĞ-KUR primi olarak ayda sadece 160 Türk lirası ödemektedirler, 260 Türk
lirası değil ama kent merkezlerinde yaşayanlar, ilçe merkezlerinde yaşayanlar,
yani mahalle muhtarlarımız, evet, kendilerini esnaf olarak beyan etmiş iseler
260 Türk lirası ödüyorlar.
Muhtarlarımızın
ücretlerindeki artışa gelince, bizim iktidarımız döneminde yüzde 279’luk bir
ücret artışı söz konusu olmuş, yüzde 279. Peki, TÜFE’deki
artış ne kadar? Buna bakacak olursak, TÜFE’deki artış
ise sadece yüzde 117.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Hepsi 100 lira, 100 lirayı konuşuyoruz. Lutfi
Bey, 100 lirayı konuşuyoruz.
LUTFİ ELVAN (Devamla) – Yani
biz yüzde 150’nin üzerinde bir artış sağlamışız, muhtarlarımıza artış
sağlamışız.
BAĞ-KUR ödemelerine gelince…
Biraz önce bahsettim, sadece 160 lira ödediğini belirttim, özellikle köyde
yaşayan köy muhtarlarımızın 160 lira ödediğini ama bir kıyaslama yapmak
gerekirse onun da kıyasını yapalım: 2002 yılında bir muhtarımız 88 ekmek
alabilirken bugün bir muhtarımız aşağı yukarı 180 ekmek alabilmektedir, 2
katından daha fazladır.
ŞENOL BAL (İzmir) – Ayıp,
ayıp, şu örneğe bak!
LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bu
yeterli midir?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Hepsi 100 lira Lutfi Bey, 100 lira…
LUTFİ ELVAN (Devamla) –
Elbette yeterli değildir ama şunu söyleyeyim, Köy Kanunu’muzla
özellikle muhtarlarımızın özlük hakları önemli ölçüde iyileştirilecektir.
Şimdi, MHP kanadından bir ses
duydum, bence siz hiç konuşmasanız daha iyi olur çünkü sizin döneminiz
gerçekten çok karanlık. Yani düşünebiliyor musunuz arkadaşlar -o zaman
söyleyeyim, madem istediniz, söyleyeyim- 1999 yılında bir muhtarın maaşı ne
kadardı biliyor musunuz, bileniniz var mı? Sadece 29 Türk lirası değerli
arkadaşlar, 29 Türk lirası.
ŞENOL BAL (İzmir) – Yan
ödemeleri vardı.
OKTAY VURAL (İzmir) –
Bilmezsin ki sen o zamanları, ne bilirsin!
LUTFİ ELVAN (Devamla) – Bugün
bir muhtarımız 369 Türk lirası maaş alıyor. Köy Kanunu’yla birlikte
muhtarlarımızın hem özlük haklarının iyileştirilmesi hem de köylerimizin çok
daha yaşanabilir, çok daha düzenli bir hâle gelebilmesi için gerekli altyapı
oluşturulacaktır, bu konuda hiç kimsenin tereddüdü olmasın. Biraz önce söyledim,
özellikle yerel yönetimler reformu alanında eksik kalan tek ayağımız Köy
Kanunu’dur, bu Kanun’u da elbette çıkaracağız. Ancak, tabii, seçim öncesi mi
olur, sonrası mı olur, o konuda bir şey söyleyemeyeceğim. Meclis gündemimiz
oldukça yoğun, bunun da hepimizin farkında olması gerekir diye düşünüyorum.
Ben çok daha fazla uzatmak
istemiyorum ama…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – İsabetli olur, isabetli, boş
konuşuyorsun çünkü.
LUTFİ ELVAN (Devamla) – …hem
köy muhtarlarımızın hem köyde yaşayan vatandaşlarımızın çağdaş, yaşanabilir bir
yerleşim merkezinde yaşaması onların en doğal hakkı ve biz bunun için ne
gerekiyorsa yapacağız, bu yönde çok ciddi adımlar attık bugüne kadar, bundan
sonra da atmaya devam edeceğiz diyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, İç
Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, okutup işleme alacağım.
Buyurun.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
6.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın,
(2/233) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/248)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
24.04.2008 Tarihinde “5442
sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 2 nci maddesi (D) fıkrasına
(3) numaralı bendine eklenmesi” ile ilgili vermiş olduğum Kanun Teklifimin İç
Tüzüğün 37. maddesi gereğince 45 gün içinde Komisyonda görüşülmediği için, yine
İç Tüzüğün 37. maddesi gereğince doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz
ederim. 17.02.2010 (2/233)
Hasip Kaplan
Şırnak
BAŞKAN – Önerge sahibi olarak
Sayın Kaplan, buyurun efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifimiz 5442 sayılı İl Özel İdaresi
Kanunu’na bir madde eklenmesi, değiştirilen mezra, köy, ilçe, il ve coğrafi bölge
ile yerleşim birimlerinin adlarının, eski adlarının da kullanılmasına olanak
tanınması yönündedir. Türkiye Cumhuriyeti’mizin
kurulduğu coğrafya Anadolu, Mezopotamya, Trakya binlerce yıl pek çok farklı
kültüre ev sahipliği yaptı ancak bugün 30.280 yerleşim biriminin ismi Kürtçe,
Gürcüce, Tatarca, Çerkezce, Lazca, Arapça veya farklı azınlık ve grupların
dillerinde veya tarihsel isimleri olarak değiştirilmiş bulunmaktadır.
İlk kez 1925 yılında Artvin
ilinde, büyük kısmı Artvin ve Rize tarafında Gürcüce olan yerleşim isimlerinden
başlandı. Daha sonra 1940 yılında bir genelgeyle bu yapıldı. En son 1957
yılında Ad Değiştirme İhtisas Kurulu kuruldu ve 1978 yılına kadar bu sürdü. 12
Eylül darbesi sonrası da bu çalışmalar sürdü. 1981 yılında 280 köy ismi değiştirildi.
Yine 83 yılından bu yana 280 köy ismi yakın tarihte değiştirildi. Elli altı yıl
içindeki 30 bin ismin değiştirilmesi dikkate alınırsa Türkiye’deki mevcut
köylerin yüzde 35’ini temsil ediyor bu fakat “En çok nerede isimler
değiştirildi?” diye sorduğumuz zaman çok ilginç bir veri çıkıyor karşımıza. En
çok Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu’da bu isimlerin değiştirilmiş olduğunu
görüyoruz.
Örneğin, Sayın Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan nerelidir? Baktığımız zaman Potamyalıdır
ama Potamya’nın ismi Güneysu olarak değiştirilmiş.
Yine, “Ana muhalefet parti lideri Sayın Kılıçdaroğlu
nerelidir?” diye baktığımız zaman Dersimlidir ama
ismi değiştirilmiştir, Tunceli olmuştur. Ben bu kanun teklifini verdim. Ben
nereliyim? Hezexlıyım ama Hezex’ın
ismi 1937’de İdil oluvermiş.
Şimdi, bu değişiklikleri
çoğaltmak mümkün ama isim değişikliklerinin temelinde, çok az birkaç isim komik
olduğu için değiştirilmiştir, bunları istisna sayıyoruz. Örneğin, Hıyar, Kansız, Keçi, Kıllı, Komik, Kötüköy,
Kuduzlar, Sinir, Zurna gibi isimler komik diye değiştirilmiş. Bunların içinde
-bu 1982, İçişleri Bakanlığı verileri- yine “kızıl”, “çan”, “kilise” gibi
kelimeleri içeren isimlerin de, yine İçişleri Bakanlığı 1982 darbe sonrası
verilerinde tamamen değiştirildiği görülüyor ama gerekçede “bölücülüğe meydan
vermemek” diye yazmışlar, böyle deyince de Arapça, Farsça, Kürtçe bütün isimler
değişivermiş. Örneğin, Urfa’da Telhınta olmuş Buğdaytepe, Telanbar olmuş Anbartepe, Telseyif olmuş
Kılıçlı.
Yine, Trabzon ve Rize’de
toplam 495 köyün ismi değiştirilmiş arkadaşlar. Herhâlde
Sayın Başbakanın en çok memleketinde değiştirildiğine göre, bu açılımda da
İçişleri Bakanı Sayın Atalay köy isimlerinin değiştirilmesini açtığına göre, bu
kanun teklifimize ret oyu vermezsiniz, çünkü Diyarbakır’da Diyarbakır Valiliği
iki dilli tabelalarla ilgili, eski ve yeni isimlerin yer aldığı tabelalarla
ilgili dava açıyor, mahkeme yoluna gidiyor, aslında bu bir açığa çıkma durumunu
da getirecektir.
Biz, 21’inci yüzyılda artık
bu isimlerin mutlak surette orijinal, kendi isimleriyle birlikte
anılabileceğini, birlikte aynı tabelaya yazılabileceğini ve bunun da çok zor
değil, bir kanun teklifiyle, bir ek yaparak mümkün olduğunu ve en olabilir
yöntem olduğunu söylüyoruz. Gündeme alınmasını oylarınıza sunacağız…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) –
…bunun gündeme alınıp alınmamasını oylayacağız. Takdir mahkemenin diyeceğim,
yüce Meclisin çünkü yüce Meclisten sonra mahkemelik bir durum ortaya çıkacak.
(BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Muş Milletvekili Sayın Sırrı Sakık, buyurun efendim. (BDP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) – Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; ben de bu kanun teklifiyle ilgili düşüncelerimi
sizlerle paylaşmak üzere buradayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, genelde hep bu
önergeler verildiğinde Adalet ve Kalkınma Partisinin bir mazereti var: “Aman,
zamanı değil, yetiştiremeyiz, edemeyiz.” diyor. Bu bir kanun
teklifi.
Şimdi bakalım, zaman var mı
yok mu? El kaldıracaksınız. Yıllardır sadece Kürtlere uygulanan bir zalimane
politika değil, bütün halklara zalimce davranmışlar yani kimlere: Gürcülere,
Tatarlara, Lazlara, Çerkezlere, herkese zalimce davranmışlar. 30.280 yerleşim
biriminin adına değiştirmişler, halka sormadan. Şimdi bugün, kanun teklifimiz
var. Gelin bunları birlikte iade edelim yani zalimane bir davranıştır, onları
ortadan kaldıralım yani o gün atalarımız bize bir miras bıraktı, kötü bir
miras, siz de barıştan, sorunların çözümünden yanaysanız, gelin bir ilk adım
olarak bunu değiştirelim.
Halka sormadan, mesela
gitmişsiniz, Muş’ta Varto ilçesinin adı Gımgım’dır
ama siz Varto etmişsiniz. Bulanık Kop’tur, Bulanık’a
çevirmişsiniz. Hasköy Derhas’tır, Hasköy yapmışsınız.
Norşin’i Güroymak yapmışsınız. Sevgili
Cumhurbaşkanımız da gitti ya. “Norşin” dedi, sonra
geldi, Norşin yerli yerinde kaldı ama Norşin’le ilgili küçük bir adım atılmadı. Mesela Til, Korkut ilçemizdir, getirip Til’i
Korkut yapmışsınız. Erentepe’nin adı Liz’dir, Erentepe yapmışsınız.
Benim doğduğum köy Zengök’tür, Yürecik
yapmışsınız. Yani Kürtlerin meydanı vardır orada, Kürt
Meydanı’dır, belki de Türkçeden alınan bir isimdir ama içinde “Kürt” geçtiği
için tutup bunu da değiştirmişsiniz, Er Meydanı yapmışsınız. Yine meydan, yine
er.
E, peki, gelin, bunları hep
birlikte ortadan kaldıralım. Ama, asla bununla ilgili
bir küçük adımın atılması yok. Şimdi, ne söyleniyor? Diyorlar ki: “Oranın halkı
gelsin, ellide 1 fazla yani yarıdan 1 fazlası gelsin müracaat etsin, biz bu
isimleri değiştirelim.” Peki, Sayın Bakanım, bu isimler değiştirilirken siz o
insanlara sordunuz mu? Yani, Liz’i Erentepe yaparken sormuyorsunuz, Bulanık Kop’tur, Bulanık yaptığınızda sormuyorsunuz ama şimdi de
diyorsunuz ki: “Gelin, gidelim, orada halka soralım veyahut da halk müracaat
etsin.” Böyle bir antidemokratik uygulama olmaz. Yani bu, ret ve inkâr
politikalarının yansımasıdır. Eğer sizin yüreğinizde, beyninizde ret ve inkâr
politikalarının tortuları yoksa, gerçekten bugün
burada ret ve inkâr politikalarına karşı, yüreğinize, vicdanınıza danışarak bir
el kaldırmalısınız. Yoksa, sizin de -biraz önce şu
kürsüye gelip oturdular ya- Suriye milletvekillerinden farkınız kalmaz. Onlar
da atanmış olarak geldiler. Onun için bizim grubumuz onları alkışlamadı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) –
Ayıp! Sen karar veremezsin! Ayıp bir şey, çok ayıp! Çok ayıp! Sözlerinizi geri
alın! Çok ayıp!
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) – Sen de bu Meclistesin!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) -
Herkes hür iradesiyle oyunu veriyor. Çok ayıp!
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Onlar… Ben eğer, bakın…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) –
Çok yanlış şeyler söylüyorsun!
SIRRI SAKIK (Devamla) –
Bakın, ben de diyorum ki: “Hür vicdanınıza danışarak oy verirseniz eminim ki
buna “Hayır” demeyeceksiniz ama danışmazsanız da bizim de söyleyecek çok
sözümüz var.
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) – “Yanlış anlaşıldı.” de hiç olmazsa. Hiç olmazsa “Yanlış anlaşıldı.” de. Çok ayıp!
SIRRI SAKIK (Devamla) -
Bakın, sevgili kardeşlerim, ben Türkçeyi iyi kullanırım. Ben diyorum ki: “Eğer
sizin vicdanınız da mahkûmsa, “Evet” derseniz sorun yok ama mahkûm değil,
atanmış bir Parlamentoysa yapılacak çok fazla bir şey de yok o zaman. Sizden de
bu noktada çok fazla bir şey beklemediğimizi söylüyoruz. Keşke vicdanınıza
danışarak söyleseniz çünkü bütün Meclis araştırma önergelerinde çıkıp burada
grup adına konuşan bütün arkadaşlarımız “Vallahi haklısınız, araştırılması
gerekir.” diyor. Mesela, rahmetli Turgut Özal’la ilgili, Eşref Bitlis’le
ilgili, Adnan Kahveci’yle ilgili çıkıp Malatya
milletvekili arkadaşlarımız, önergenin çok haklı olduğunu söylediler ama ret
oyu kullandılar. Size bunu hatırlatıyoruz, tepki göstermenize gerek yok.
Diyalog oluşturmaya çalışıyoruz, sorunlarımızı çözmek istiyoruz. Yoksa, sizinle cebelleşmek… “Yok, ayıp ettiniz.” Biz ayıp mayıp etmeyiz ama siyaset yapıyoruz, gereğini yapmazsanız biz
de sizi halka şikâyet ederiz.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Biz de sizi şikâyet ederiz.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Siz
de şikâyet edin. Ama ben eminim ki halk hepimizi izliyor. Sizin de şikâyet etme
hakkınız var, bizim de bu hakkımız var, bu hakkımıza tepki göstermeyin.
Bu kanun teklifine “Evet” oyu
vereceğinizi umut ediyorum. Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Sakık.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
M. NURİ YAMAN (Muş) – Özgür
iradenize teşekkür ederim!
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim
1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim
(S. Sayısı : 607) (x)
BAŞKAN - Şimdi bu kısımda yer
alan Sayıştayda boş bulunan 6 üyelik için yapılacak
seçimlere başlıyoruz.
Bu seçim İç Tüzük’ün 150’nci
maddesine göre yapılacaktır.
Plan ve Bütçe Komisyonunca
oluşturulan Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu tarafından Sayıştay
üyelikleri için boş üyelik sayısının 2 katı olarak kontenjan grupları dâhilinde
belirlenen adayları içeren birleşik oy pusulası Başkanlıkça bastırılmıştır.
Toplantı
ve karar yeter sayısı mevcut olmak şartıyla, Sayıştay Meslek Mensupları
Kontenjan Grubu listesinden en çok oyu alan 4 aday, Maliye Bakanlığı Meslek
Mensupları ile Diğer Meslek Mensupları Kontenjan Grupları listesinden ise en az
1’i Maliye Bakanlığı Meslek Mensuplarından olmak üzere en çok oyu alan 2 aday
Sayıştay üyeliğine seçilmiş olacaklardır.
Oylamanın
ne şekilde yapılacağını arz ediyorum: Herhangi bir tereddüde mahal vermemek
için komisyon ve hükûmet sıralarında yer alan kâtip
üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üye, Adana’dan başlayarak İstanbul’a kadar
–İstanbul dâhil- hükûmet sırasındaki kâtip üye ise
İzmir'den başlayarak Zonguldak'a kadar -Zonguldak dâhil- adı okunan
milletvekilinin adını defterden işaretleyecek ve kendisine mühürlü birleşik oy
pusulası ve bir zarf verilecektir. Adını ad defterine işaretlettiren ve mühürlü
birleşik oy pusulasını alan sayın üye, Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan
Grubu listesinden 4 adayın, Maliye Bakanlığı Meslek Mensupları ile Diğer Meslek
Mensupları Kontenjan Grupları listesinden ise, en az 1'i Maliye Bakanlığı
Meslek Mensuplarından olmak üzere, toplam 2 adayın karşısındaki kareyi çarpı
(X) işaretiyle işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak Başkanlık Divanı
kürsüsünün önünde yer alan oy kutusuna atacaktır.
Aynı
zarftan birden çok oy pusulası çıkması hâlinde, bu oy pusulalarının tamamı,
Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan Grubu listesinden 4'ten fazla adayın
işaretlendiği oy pusulaları, Maliye Bakanlığı Meslek Mensupları ile Diğer
Meslek Mensupları Kontenjan Grupları listesinden ise en az 1'i Maliye Bakanlığı
Meslek Mensuplarından olmak üzere toplam 2'den fazla adayın işaretlendiği oy
pusulaları geçersiz sayılacaktır.
Bu hususlar birleşik oy
pusulalarında da dipnot olarak açıkça belirtilmiştir.
Oylamanın sayım ve dökümü
için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir Tasnif Komisyonu tespit edeceğim.
Sayın Ali
Oksal? Yok.
Sayın
Kutbettin Arzu? Burada.
Sayın
Tayfur Süner? Yok.
Sayın
Aşkın Asan? Burada.
Sayın
Nurettin Akman? Burada.
Sayın
Necla Arat? Yok.
Sayın
Mehmet Günal? Yok
Sayın
Cemal Kaya? Yok.
Sayın
Kürşad Tüzmen? Yok.
Sayın
Necdet Ünüvar? Yok.
Sayın
Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu? Yok.
Sayın
Ramazan Kerim Özkan? Yok.
Sayın
Zeki Ergezen? Yok.
Sayın İzol? Yok.
Sayın Ali
Güner?
Sayın
Polat Türkmen? Burada.
Sayın
Hasan Fehmi Kinay? Yok.
Sayın
Mehmet Erdem?
Sayın
Yaşar Eryılmaz?
Sayın
Osman Ertuğrul? Yok.
Sayın
Celal Erbay?
Sayın
Osman Coşkunoğlu?
Sayın
Cafer Tatlıbal? Burada.
Evet, Tasnif Komisyonu
üyelerinin isimlerini tekrar okuyorum: Sayın Kutbettin Arzu, Diyarbakır; Sayın
Cafer Tatlıbal, Kahramanmaraş; Sayın Polat Türkmen,
Zonguldak; Sayın Aşkın Asan, Ankara; Sayın Nurettin Akman, Çankırı
milletvekilleri.
Tasnif Komisyonuna seçilen
üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon sıralarındaki yerlerini
alacaklardır.
Sayın milletvekilleri, oylama
tek tur hâlinde yapılacaktır, konuyu biliyorsunuz.
Oylamaya Adana ilinden
başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına
başlandı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız’ın yerine
Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ, Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek’in yerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Ömer Dinçer, Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’ın yerine Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın
Mehmet Mehdi Eker vekâleten oy kullanacaklardır.
Bilgilerinize sunulur.
(Oyların toplanmasına devam
edildi)
BAŞKAN – Arkadaşlar, Genel
Kurulda bulunup oyunu kullanmayan milletvekilimiz var mı? Yok.
Oy verme işlemi
tamamlanmıştır.
Oy kupalarını kaldıralım.
Tasnif Komisyonu üyeleri
lütfen yerlerini alsınlar efendim.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Sayıştayda boş bulunan 6 üyelik için
yapılan seçime ait Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir.
Tutanağı okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
607 sıra sayılı raporda
belirlenen adaylardan Sayıştay’da boş bulunan 6 üyelik için yapılan seçime 365
üye katılmış, kullanılan oyların 3’ü geçersiz sayılmış, geçerli oyların
dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Kutbettin Arzu Aşkın Asan Nurettin Akman
Diyarbakır Ankara Çankırı
Polat
Türkmen Cafer
Tatlıbal
Zonguldak Kahramanmaraş
Nükrettin Parlak 329 oy
Fikri Özkök 327 oy
Rasim Doğan 314 oy
Gazi Kapan 300 oy
Zekeriya Tüysüz 276 oy
Nejla Eroğlu 268
oy
Ahmet Ayaz 58 oy
İdris Bulut 53 oy
Sait Ayaz
47 oy
İsmail Kılıç 46 oy
Muharrem Zeki Çitçi 31 oy
Ahmet Tezcan 17 oy
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, buna göre Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan Grubundan:
1) Nükrettin Parlak
2) Rasim Doğan
3) Zekeriya Tüysüz
4) Nejla Eroğlu
Maliye Bakanlığı Meslek
Mensupları Kontenjan Grubundan Sayın Gazi Kapan,
Diğer Meslek Mensupları
Kontenjan Grubundan Sayın Fikri Özkök,
Sayıştay üyeliklerine
seçilmişlerdir. Kendileri için ve Sayıştay camiası için hayırlı olmasını
diliyorum.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.13
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatih METİN (Bolu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56’ncı Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince sözlü
soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Radyo
ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa
Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Avrupa Birliği Uyum ve
Anayasa Komisyonları Raporları (1/883) (S. Sayısı: 568)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci
sırada yer alan, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile benzer
mahiyetteki 59 kanun teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporlarının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün; Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü’nün; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun;
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara
Milletvekili Zeynep Dağı’nın; Kırklareli Milletvekili Tansel Barış’ın; Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse’nin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol’un;
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin
İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün;
Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan’ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in;
Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10
Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat
Ata’nın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter’in; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim’in;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvel’in; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam’ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin; Bursa Milletvekili Abdullah
Özer’in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan’ın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirel’in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun;
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş’ın; Kocaeli
Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak’ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir
Karabaş’ın; Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2
Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi’nin;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/971, 2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258,
2/259, 2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425,
2/444, 2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677,
2/681, 2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753,
2/760, 2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808,
2/809, 2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
27 Ocak 2011 tarihli 54’üncü
Birleşimde, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen
tasarının ikinci bölümünde yer alan 36’ncı maddesi kabul edilmişti.
Şimdi, ikinci bölümde yer
alan diğer maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
37’nci madde üzerinde iki
adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 37 nci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen “okumakta” ibaresinin “öğrenci” şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Reşat Doğru
Konya Manisa Tokat
Recep Taner S. Nevzat Korkmaz Metin Ergün
Aydın
Isparta
Muğla
Kadir Ural Mehmet
Günal
Mersin Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt'ün; Tekirdağ Milletvekili
Enis Tütüncü'nün; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; Ankara Milletvekili
Zeynep Dağı'nın; Kırklareli Milletvekili Tansel Barış'ın; Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse'nin; İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan'ın; Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Kemal Anadol'un,
Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29
Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 25 Milletvekilinin;
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Niğde Milletvekili Mümin
İnan ve 6 Milletvekilinin; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün'ün;
Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkin ve 4 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili
Selçuk Ayhan'ın; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim'in;
Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 10
Milletvekilinin; Batman Milletvekili Ayla Akat
Ata'nın; Zonguldak Milletvekili Ali Koçal'ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse'nin; Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter'in; Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim'in;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın;
Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse'nin; Adana
Milletvekili Hulusi Güvel'in; Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız'ın; Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya'nın; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu
ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Manisa Milletvekili
Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6
Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili
Oktay Vural ile Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaş ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 6 Milletvekilinin; İzmir Milletvekili Mehmet Ali
Susam'ın; Adıyaman Milletvekili Şevket Köse'nin; Bursa Milletvekili Abdullah
Özer'in; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın; Bursa
Milletvekili Kemal Demirel'in; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın; Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun;
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş'ın; Kocaeli
Milletvekili Eyüp Ayar ve 2 Milletvekilinin; Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak'ın; Bitlis Milletvekili Mehmet Nezir
Karabaş'ın; Muğla Milletvekili Fevzi Topuz'un; Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ile 1 Milletvekilinin; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycı ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; Bolu Milletvekili Fatih Metin ve 2
Milletvekilinin; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi'nin;
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri"nin 37 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesine
eklenen (k) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek
Vahap Seçer Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul Mersin Malatya
Harun Öztürk
Hüseyin Pazarcı Şevket Köse
İzmir Balıkesir Adıyaman
Zekeriya
Akıncı
Ankara
"k)
Meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğrenimleri sırasında staja tabi
tutulan öğrencilerle aday çırak, çırak ve meslekî eğitim gören öğrenciler ve
2547 sayılı Kanunun 46 ncı maddesine tabi olarak
kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime esas kazanç tutarı 82 nci maddeye göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt
sınırının otuz katından fazla olmayanlar ile kursiyerlerin prime esas günlük
kazançlarının hesaplanmasında prime esas günlük kazanç alt sınırı dikkate
alınır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim konuşacak Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Zekeriya Akıncı…
BAŞKAN – Zekeriya Bey,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
“Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması…” diye başlayan bu karman çorman yasa tasarısında kırkı aşkın
maddede çalışma yaşamına dönük düzenlemeler var. Bunların bir kısmı da stajyer
öğrenciler ve çıraklarla ilgili.
“Çırak
nedir?” desem herhâlde aklınızdan çok şey geçer ama şu tanım geçmez: “Çıraklık
başlama yaşını doldurmuş ve çıraklık döneminden önce kendisine iş yeri ortamı
tanıtılan, sanat ve mesleğin ön bilgileri verilen, çıraklık sözleşmesinin
esaslarına göre bir meslek dalında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş
alışkanlıklarını iş ilişkileri içerisinde geliştiren kişidir.” Bu tanımın
hepinize ne kadar yabancı olduğunu biliyorum çünkü hepimizin kafasındaki çırak,
bu süslü tanımın dışında, daha çok, eski püskü elbiseler içinde, yırtık pırtık
ayakkabılar ayağında, eli yüzü kir pas içinde çalışan ve o ünlü, arkası kuşlu
aynasında saçını tarayan, rengi benzi solmuş, sadece rengi benzi değil,
yaşlandıkça umutları ve hayalleri de solan, çok fazla hayale dalarsa da ustası
tarafından “İşçisin sen işçi kal!” diye uyarılan, öğle yemeklerini yarım ekmek,
50 gram helva ile geçiştiren, 100 lira haftalığını cumartesi akşamları zor bela
cebine koyan ama dolmuş ve otobüs parasından kurtulmak için sabah akşam evine
ve işine yürüyen, her türlü sosyal ve ekonomik güvenceden, iş güvencesinden
yoksun, küçük omuzlarında küçük sanayi sitelerinin yükünü taşıyan fakir fukara
çocukları. Çırak budur, asıl çırak onlardır ve ne yazık
ki, bu yasa tasarısında, bu tarif etmeye çalıştığım çıraklarımızın ücretleriyle
bile oynanabiliyor ama işin garip tarafı eskisi gibi çırak da bulunmuyor. Geçen
hafta çeşitli meslek eğitim merkezi yöneticileriyle görüştüm Siteler’den, OSTİM’den, başka
yerlerden. Söylenen şu: Artık işverenler yanlarında eskisi gibi insan
çalıştırmakta zorlanıyorlar, o nedenle kayıt dışı da zirvede, çünkü iş yok.
Çocuklarımız da sanayi sitelerine yönelmiyor, çünkü orada gelecek görülmüyor
eskisi gibi ve sanayi siteleri yavaş yavaş sönüyor.
Yani meslekte adam yetişmiyor. MEM’ler de, meslek
eğitim merkezleri temel ihtiyaçlara yanıt vermiyor. Örnek veriyorum: Binlerce iş
yerinin, atölyenin olduğu Siteler’deki okula 1.300
öğrenci gidiyor ve yarısı kuaför çırağı. 10 binlerce iş yerinin olduğu, 10
binlerce çırağın çalıştığı OSTİM’de topu topu 2.300 öğrenci var meslek eğitim merkezinde. Temel
sorun eğitim ile iş dünyası arasındaki köprüleri kurabilmek ve ne yazık ki, çok
uzun bir süreden beri de biz bunu bir türlü başaramıyoruz.
Bir başka
çalışma grubu daha var: Stajyerler, en az çıraklar kadar sa-hipsiz, güvencesiz, denetimsiz, sayıları 10 binleri bulan
yoksul halk çocukları ve ne gariptir ki, bu yasa “brüttür, nettir” derken
stajyer çocuklarımızın topu topu 230 lira kadar olan
maaşını çok görmüş ve onu 185 liraya, 146 liraya kadar indiren bir düzenleme
yapmış. Onun da ötesinde, onları ücretsiz çalışmaya mahkûm
edecek “gönüllü stajyerlik” uygulamasını da getirmiş, işverenleri teşvik adına.
Al sana adalet ve kalkınma!
Zaten, AKP, iktidarı boyunca,
çalışanların kazanılmış haklarını gasbetmekten başka
bir şey yapmadı ve biz biliyoruz ki, sırada emeğin haklarına karşı yeni saldırı
planlarınız da var. O yüzden, hiç kuşkum yok, AKP, tarihe
birçok özelliğiyle geçecek ama belki de emek düşmanı en önemli siyasi
partilerden birisi olarak da tarihteki yerini alacaktır çünkü AKP’nin bakış
açısında emek ve emekçi yok sayılır, onlar insan yerine konulmaz, kendilerine
ne kadar verilirse ve ne uygun görülürse onu kabul etmek zorunda olan insan topluluklarıdır;
o nedenle, onların örgütlü güçlerinden yükselen sesleri, itirazları duymak bile
istemezler.
Her zaman yaptığınız gibi, bu
yasada da aylardır yükselen itirazları dikkate almadınız, kulakları tıkadınız,
yazılanları, sayfa sayfa hazırlanan raporları,
dergileri, Kamu-Sen’in, DİSK’in, TTB’nin, KESK’in
açıklamalarını dikkate almadınız ve kendi bildiğinizi okumaya devam ettiniz.
Niye bütün bunlar? Niye AKP
ve Sayın Başbakan kendi bildiğini okumaya devam eder ve hiç kimseyi dikkate
almaz? Çünkü onun kafasında bir model vardır, o modele doğru emin adımlarla
yürümektedir. Ama benim size önerim, bu seslere kulak veriniz. Eğer bu seslere
kulak vermiyorsanız şu Orta Doğu’da, etrafınızda olup bitenlere kulak veriniz,
bir bakınız.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Evet, önergenin
oylanmasından önce bir yoklama talebi vardır, yoklama talebini yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek,
Sayın Öztürk, Sayın Yıldız, Sayın Baratalı, Sayın
Demirel, Sayın Atay, Sayın Keleş, Sayın Oksal, Sayın Süner,
Sayın Güner, Sayın Pazarcı, Sayın Kulkuloğlu,
Sayın Emek, Sayın Öğüt, Sayın Köse, Sayın Ersin, Sayın Akıncı, Sayın Soysal,
Sayın Çöllü.
Sayın milletvekilleri,
yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 37 nci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen “okumakta” ibaresinin “öğrenci” şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğru.
(MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz torba kanunun 37’nci
maddesi ile ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 37’nci maddesi ile
genel sağlık sigorta primi ödemesine esas teşkil etmek üzere “asgari ücretin
iki katı” yerine “bir katı” şeklinde düzenleme yapılmaktadır. Ayrıca, yoksul
durumda olan ve prim ödeyemeyenlerin de prime esas günlük kazançlarının otuz
günlük tutarı prime esas kazanç olarak kabul edilmektedir ancak bu uygulama
yoksul durumda olan ve prim ödeyemeyenlerin sağlık yardımlarından yoksun
kalmasına sebep olacaktır.
Sayın milletvekilleri,
ülkemizde ekonomik durum çok ağırdır, insanlar ekmek bulmakta zorlanıyorlar.
Fakir insanlardan hiç prim alınmaması ve onlara hizmetin devam etmesi
gerekmektedir. Bugün ülkemizde bütün sosyal katmanlar çok zor durumdadırlar.
İşsizlik en büyük sorunumuzdur. Bakınız, esnaflar da AKP Hükûmetinin
aldığı kararlarla işsizliğe doğru itilmektedir ancak esnaflara sahip çıkılmalı,
onların sesine de mutlaka kulak vermeliyiz. Torba kanun çıkarıyoruz, buraya
birçok şeyi de koyuyoruz ancak esnaflar da bu kanunun içinde olmak istiyorlar.
Onların seslerini duyarak onların sorunlarını da bu kanunun içerisine koymak
durumundayız.
Bakınız, Tokat ili Bakkallar
Manifaturacılar ve Tuhafiyeciler Odası Başkanı İhsan Tunç bütün esnafların
beklediği bir konuyu dile getiriyor. İhsan Tunç diyor ki: “Esnaflar çalışma
hayatını devam ettiremiyor, ağır borç yükü altında inim inim
inliyorlar. Bu torba kanunun içine esnaf ve sanatkârın ödeyemediği kooperatif
kredi gecikmeleri de mutlaka konulmalıdır. Kooperatif kredi gecikmeleri,
faiziyle beraber artık ödenemeyecek durumda olup esnaf bunu ödeyemiyor,
ödeyemiyor ve ödeyemiyor. “
Sayın milletvekilleri,
esnaflar, esnaf kefalet kooperatifinden, devlet sübvanseli, yüzde 6 faizle kredi
kullanıyorlar. Bunu ödeyemeyince faiz oranı bir anda yüzde 26’lara yükseliyor.
Bunun üzerine bir de icrai muameleye girince
faizlerin yüzde 44’lere çıktığı görülüyor yani yüzde 6’lık bir faiz kredisi,
bir anda, ödeyememesi durumuyla beraber, yüzde 44’lere çıkıyor ve bu da ödenmez
bir konuma geliyor. Bunun üzerine bir de avukat ve dosya parası da eklenince
esnaf batıyor ve batıyor. Bu durumda çok esnafımız vardır. Bu mahzun insanların
sesini duymak mecburiyetindeyiz.
Ülkemizin her tarafındaki
bütün esnafların sorunu olan bu esnaf kefalet borçları da mutlaka torba kanunun
içinde olmalıdır. Bütün esnaflarımızın beklentileri bu yöndedir yani borçlarını
ödeyemiyorlar; işçide, köylüde, çiftçide para olmayınca esnafa para yansımıyor
ve dolayısıyla da esnaf da almış olduğu kredi borçlarını ödeyemiyor.
Ödeyemeyince ne oluyor? İcralar başlıyor ve elindeki avucundaki her şeyin,
yediemin bürolarına doğru çok süratli bir şekilde kaymakta olduğunu da
görüyoruz. İşte, bu ağır borç yüküne mutlaka bir çözüm bulunmalıdır. Bütün
esnaflarımızın gözü, acaba bu torba kanun içerisine esnaflarla ilgili de bir
şeyler konacak mı yani esnaflarla ilgili bu kredi faizlerinin düşürüldüğü ve
anaparaların ödenmekte olduğu bir durum ortaya konacak mı diye beklenti
içerisindedirler.
Sayın milletvekilleri, AKP
İktidarı zamanında esnaf bitmiştir. Hiç olmazsa giderayak bu insanların sesini
mutlaka duymalıyız, bir nebze dahi olsa onları rahatlatmalıyız. İşsizlik çığ
gibi büyüyor, insanların psikolojileri bozuluyor. İşsizliğin, yoksulluğun kol gezdiği
yerde acaba insanlar sağlık sigortası primlerini nasıl ödeyecekler? Bu
maddeyle, fakir insanlara daha fazla yük getirmiyor muyuz? Bugün ülkemizin en
önemli sorunu işsizlik ve de gençlerimizin umutsuzluğudur. Hükûmet,
bu zamana kadar gençlerimizin bu durumunu iyileştirici politikalar maalesef
üretmemiştir. Ülkemizde işsizlik oranları içerisinde en yüksek pay gençlerimize
aittir. Genç bir nüfusa sahip olduğumuz düşünülürse, bu genç insanlarımıza
mutlaka iş vermek durumundayız.
Bakınız, neredeyse, üniversiteyi
bitiren gençlerimizin birçoğu iş bulamadıkları için psikolojik bunalıma
girmişlerdir. Birçok vilayetimizde, bunun içerisine Tokat da dâhil olmak üzere,
intihar vakalarına kadar varan olaylarla karşılaşıyoruz. İşte, en azından,
böyle torba kanunlar getiriyorsak, seçimlere yaklaşmış olduğumuz bu ortamda,
bununla ilgili, o insanlara umut verici, o insanlara umut kazandırıcı bazı
şeyleri de bu torba kanunun içerisine koymamız gerekmez mi?
İnanıyorum ki hayırlısı
olacaktır ama insanlarımız iş, aş ve geleceğe güvenle bakmak istiyorlar diyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Doğru.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
38’inci madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun
tasarısının 38'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan (d) bendine "Bu
primler devlet tarafından ödenir." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Nezir Karabaş Ayla Akat
Ata Sırrı Sakık
Bitlis Batman Muş
Şerafettin Halis Hasip
Kaplan Sebahat Tuncel
Tunceli Şırnak İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 38 inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Recep Taner Mehmet Günal
Konya Aydın Antalya
Erkan Akçay Oktay Vural Kadir Ural
Manisa İzmir Mersin
Beytullah
Asil Metin Ergun Nevzat
Korkmaz
Eskişehir Muğla Isparta
“d) 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b) ve
(e) bendlerinde belirtilenler için prim oranı, prime
esas kazançlarının % 6'sıdır. Bu prim oranının % 1'i kısa vadeli sigorta
kolları, % 5'i genel sağlık sigortası primidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 38
inci maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin (d)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk
Mustafa Özyürek Bülent
Baratalı
İzmir İstanbul İzmir
Tekin Bingöl Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Çetin
Soysal
Ankara Malatya İstanbul
“d) 5 inci maddenin birinci
fıkrasının (b) ve (e) bendinde belirtilenler için prim oranı, prime esas
kazançlarının % 13,5'idir. Bu prim oranının % 1'i kısa vadeli sigorta kolları,
% 12,5'i genel sağlık sigortası primidir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Soysal, siz mi
konuşacaksınız?
Buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Tasarı’nın 38’inci
maddesindeki değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi
sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün burada bir torba yasasını görüşüyoruz. Bu torba ne yazık ki, geçmişte
tombalacılar vardı, o tombalacıların torbası vardı, o tombaladan hangi numara
çıkacağı belli olmayan
bir torbaya benziyor. O kadar çok şey birbirine karıştı ki
gerçekten anlamak çok güç. Burada elbette ki destek vereceğimiz birtakım
konular olduğu gibi, bunun yanı sıra gerçekten hiçbir dönem Türkiye’de çalışma
koşullarını bu kadar ağır, bu kadar tehlikeli, bu kadar işçilere dönük,
çalışanlara dönük, özellikle 4/C kapsamı gibi, 4/B kapsamı gibi birtakım
kapsamları alarak taşeronlaşmayı öne çıkaran bir anlayış olmamıştır. Bu da
sizin gerçekten Türkiye’yi
nereye götürdüğünüzün bir fotoğrafı olarak karşımıza çıkıyor ve
bugün Türkiye’de yoksulluk diye bir gerçekle karşı karşıyayız. Yani bunu ben
söylemiyorum, Türkiye İstatistik Kurumu söylüyor ve diyor ki: “Her 5 kişiden
1’i yoksulluk sınırının altında yaşantısını idame ettiriyor.” Tabii
fotoğraflara baktığımız zaman da aslında yanılmıyoruz. Örneğin, Samsun’da iki
buçuk aylık Kübra açlıktan ötürü yaşantısını kaybediyor. Yine, Adapazarı’nda,
“Roman açılımı” diyorsunuz ya, o Roman açılımını Mecliste yapmaya kalkan sizler
aslında Adapazarı’ndaki bir Roman mahallesine baktığınız zaman barakada yaşayan
insanların o ilkel koşullarda yaşamak zorunda kalmasının sonucu olarak 2 tane
çocuk, biri iki yaşında Hazal, diğeri dört yaşında Zeynep yaşamını yitiriyor.
Yine Urfa Viranşehir’de on iki yaşındaki Hüseyin, çöp toplayarak hayatını idame
ettirmek zorunda kaldığı için o çöp alanında çöp kamyonunun altında kalarak
yaşantısını ne yazık ki kaybediyor. Yine Diyarbakır’da Ahmet’le Furkan gölette
boğuluyor. Biri yedi yaşında, biri beş yaşında. Aslında baktığınız zaman, her
birinin de altı yedi kardeşi daha var.
Hani Başbakan diyor ya “Üç çocuktan aşağı…”
Aslında, baktığınızda,
yoksulluğun, açlığın, sefaletin hangi koşullar altında yaşantıya geçtiğini
görmek mümkün ve ne yazık ki sosyal devlet yok. Sosyal devletten Türkiye’yi
uzaklaştırıyorsunuz. Sosyal devlet ve çalışma yasalarına da baktığımız zaman,
gerçekten ilkel şartlarda… Bir 4/C, kölelik sistemi. Bu kölelik sistemi ne
yazık ki en yaygın şekilde kullanılmaya başlanıyor; tekel işçilerinde var, tersanelerde var, başka yerlerde var. 4/B
kapsamında da yine öğretmelerimiz, sağlık çalışanlarımız 4/B kapsamında, iş
güvencesi olmadan çalıştırılmak zorunda kalınıyor ve gerçekten bir yandan iş
kazaları, ölümlü iş kazaları -özellikle maden ocaklarında- yaşanıyor ama buna
karşı hiçbir önlem alınmadığı gibi Türkiye’de sanayi toplumuna geçiş
sürecindeki gibi bir çalışma sistemi hayata geçiyor.
Grup başkan vekillerinizden
biri çıktı, CHP’yi statükocu olmakla suçluyor. CHP,
her zaman için yeniliğin, her zaman için değişimin ama hepsinden de önemlisi
demokrasiyi getiren ve geliştiren bir siyasi hareket olarak ortaya çıkmıştır,
demokrasinin ta kendisidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar [!])
DURDU MEHMET KASTAL
(Osmaniye) – Buna gülerim işte!
ÇETİN SOYSAL (Devamla) - Ama
birileri var ki Türkiye’yi Orta Çağ’ın karanlığına götürüyor. O birilerini
görmek istiyorsanız aynaya bakın kendinizi görürsünüz. Türkiye’yi Orta Çağ’ın
karanlığına götüren anlayışın çalışma yasalarıyla, ilkel şartlarda yaratmış
olduğunuz çalışma koşullarıyla, bir işçi düşmanı olarak, emek düşmanı olarak
tarihe geçeceksiniz. O da Orta Çağ’ın karanlığında olması mümkün. Haddizatında
Nazım Hikmet bunu çok güzel ifade etmiş. Nazım diyor ki:
“Bursa’da havlucu Recep’e,
Karabük fabrikasında
tesviyeci Hasan’a düşman
Fakir köylü Hatçe kadına, ırgat Süleyman’a düşman
Sana düşman, bana düşman,
Düşünen insana düşman,
Vatan ki bu insanların
evidir,
Onlar vatana düşman.” (AK
PARTİ sıralarından “CHP’ye söyle” sesleri)
Saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 38 inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
“d) 5 inci maddenin birinci
fıkrasının (b) ve (e) bentlerinde belirtilenler için prim oranı, prime esas
kazançlarının % 6'sıdır. Bu prim oranının % 1'i kısa vadeli sigorta kolları, %
5'i genel sağlık sigortası primidir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Asil, buyurun
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 38’inci maddesi üzerinde, eşitliği sağlamak gayesiyle verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerinde söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve şahsınızda
milletimi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Mesleki Eğitim Kanunu’nda belirtilen aday, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim
gören öğrenciler için öngörülen oranın Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen
meslek edindirme, geliştirme eğitimine katılan kursiyerlere de uygulanmasını
önerdiğimiz bu önerge ile eşitliği sağlamayı amaçlamaktayız.
Değerli milletvekilleri,
“eşitlik” deyince, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu’yla getirilen kadınlar aleyhinde eşitsizlik üzerinde sizleri ve
kamuoyunu bilgilendirmek istiyorum. 5510 sayılı Kanun’un 41’inci maddesiyle
kadınlara 2 defaya mahsus olmak üzere her doğum için iki yıllık süreyi geçmemek
kaydıyla talepte bulunulan sürelere borçlanma imkânı getirildi. Sosyal Güvenlik
Kurumu, önce yayınladığı bir genelgeyle kanunda olmayan pek çok şart öne
sürerek kadınların borçlanmasını âdeta imkânsız hâle getirdi. Açılan davalar
sonrasında mahkeme kararları Bakanlık aleyhine gelmeye başlayınca geri adım
atarak mahkeme kararlarına uygun yeni bir genelge yayınlandı. Bu genelgeyle de
eşitlik sağlanamadı. Erkek, askerlik görevi sürelerini borçlanırken
sigortalılığının başlangıç tarihi sorulmuyor. Sigortalı işe girdiği tarihten
önce askerlik görevini yapmış ise askerlikte geçen süreleri borçlanabiliyor,
borçlandığı gün kadar sigortalılığının başlangıcı geriye yürüyor. Kadın,
doğumunu sigortalı işe girdiği tarihten önce yaptıysa doğum borçlanma isteği
kabul edilmiyor. Hani eşitlik? Hani kadınlara pozitif ayrımcılık yapacaktık?
Çok olmadı, bu yasama döneminde, ülkemizin önünde devasa sorunlar dururken,
millet işsizlikten kırılırken, yoksulluktan bebekler ölürken, çiftçi ürettiği
ürünü satamazken, insanımız dünyanın en pahalı benzinini tüketirken, uygulanan
yüksek dolaylı vergilerle sabit gelirli insanımız inim inim
inlerken “Anayasa değişikliği yapacağız.” diye bu milletin gündemini aylarca
meşgul ettiniz. Anayasa’nın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10’uncu maddesinde
değişiklik yaptınız. Ne diyor 10’uncu madde: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksiniz kanun önünde eşittir.
Kadınlar ve erkekler eşit
haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.”
maddesine “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı
yorumlanamaz.” cümlesini eklediniz. Bu eklemeyi yaparken gerekçe olarak
“Kadınlar bu ülkede eziliyor, kadınlara karşı pozitif ayrımcılık içeren yasalar
çıkartacağız. Bunun için anayasal engelleri ortadan kaldıracağız.” demediniz
mi? Demek ki maksadınız erkek hegemonyasını daha ileriye götürmekmiş, erkekler
lehine pozitif ayrımcılık yapmakmış. İşte, AKP’nin gizli gündemi!
Kadınlar pozitif ayrımcılık
da istemiyor, eşitlik istiyorlar. Bu eşitliği sağlamak için 30’uncu maddeyle
verdiğimiz önerge AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi yani sizlerin
oylarıyla reddedildi. Neydi bu önergeyle istenen? Doğum zamanı sigortalılık
süresinin başlangıcı ile ilişkilendirilmeden talepte bulunan süreleri borçlanma
imkânı getirmeyi amaçlıyorduk. Ama bunu maalesef reddettiniz, eşitliği
sağlayamadınız.
Değerli milletvekilleri,
sizi, kadınlara yaptığınız bu ayrımcılık nedeniyle milletime şikâyet ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra sayılı kanun
tasarısının 38'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan (d) bendine " Bu
primler devlet tarafından ödenir." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
M. Nezir Karabaş (Bitlis) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Öğrenci ve kursiyerlerin
Genel Sağlık Sigortası'na alınması düzenlemesi olumlu olmakla birlikte;
bunlardan yüksek oranda (%5-12,5) GSS primi
alınacaktır. Dolaysıyla GSS primleri ya çok düşük tutulmalı ya da alınacaksa
devlet ödemelidir. Maddenin başlığı ile içeriğinin birbirini tamamlayabilmesi
açısından önemlidir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
39’uncu madde üzerinde iki
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 39 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa
Özyürek
İzmir Malatya İstanbul
Tekin Bingöl Bülent Baratalı Yaşar Ağyüz
Ankara İzmir Gaziantep
Madde 39- 5510 sayılı Kanunun
82 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Bu kanun gereğince
alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın
alt sınırı, sigortalıların yaşlarına uygun asgarî ücretin otuzda biri, üst
sınırı ise 16 yaşından büyük sigortalıların günlük kazanç alt sınırının 6
katıdır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 39 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Recep Taner Mehmet Günal
Konya Aydın Antalya
Erkan Akçay Kadir Ural Oktay Vural
Manisa Mersin İzmir
Mustafa Kemal Cengiz Nevzat Korkmaz Metin Ergun
Çanakkale Isparta Muğla
Madde 39- 5510 sayılı Kanunun
82 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Bu Kanun gereğince
alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın
alt sınırı, sigortalıların yaşlarına uygun asgarî ücretin otuzda biri, günlük
kazancın üst sınırı ise 16 yaşından büyük sigortalıların günlük kazanç alt
sınırının 6,5 katıdır."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet
önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Cengiz,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KEMAL CENGİZ
(Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın 39’uncu maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge
üzerine söz aldım. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bu, Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu
önergeyle bu maddede herhangi bir değişiklik yapılmamaktadır. Bu maddenin daha
iyi anlaşılır bir hâle getirilmesi konusunda yasanın dili ve yasa yapma dili
açısından yeniden düzenlenmiş ve içeriğine dokunulmamıştır. Özellikle
anlaşılabilir bir maddeyi -yardımcı olma babından- oluşturduğumuz bir
tekliftir. Bu konuda da önerge maddeyi değiştirmediği için özellikle
desteğinizi bekliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlar; şimdi, vatandaşlar bizi izlemekte ve bu kanunda neler
olduğunu, efendim, kendilerinin bu kanun kapsamında, içinde olup olmadığını
merak etmektedir ve bizleri aramaktadır. İşte, kapısına icra gidenler
aramaktadır; efendim, usta öğreticiler aramaktadır; efendim, sulama
birliklerinde ve bazı birliklerde çalışan personeller aramaktadır. Dolayısıyla,
bunlarla ilgili de bir konuyu burada yüce Meclise aktarmak istiyorum.
Özellikle usta öğreticilerle
ilgili sorunlar sıkıntılar devam etmektedir. “Usta öğrenciler veya usta
öğreticiler kimdir, nedir?” dediğimizde usta öğreticilerin özellikle bu zamana
kadar mağdur edildiği, haklarını alamadığı, tam zamanlı olarak çalışamadıkları
ve çoğu zaman sigorta primlerinin yatırılmadığı ve daha sonra emekliliklerine
matuf işlemlerin geciktiği ve gerçekten de çoğu zaman mağdur kalan bir usta öğreticileri
görmekteyiz.
Kimdir bu usta öğreticiler?
Usta öğreticiler Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı halk eğitim
merkezlerinde, Okul Öncesi Genel Müdürlüğüne bağlı kurum ve kuruluşlarda ve
Ticaret ve Turizm Genel Müdürlüğüne bağlı kurum ve kuruluşlarda bilgisayar,
giyim, makine, nakış, el sanatları, ana sınıfı öğreticisi ve benzeri branşlarda uygulamalı eğitim veren kişilerdir. İşte, bu usta
öğreticilerimiz özellikle 55 bin civarındadır ve mağduriyetleri devam
etmektedir. Usta öğreticilerimiz 657 sayıl Devlet Memurları Kanunu’nun 89’uncu
maddesine göre herhangi bir kadroya bağlı olmadan ek ders ücreti karşılığı
istihdam edilmekte, hafta tatili, resmî tatil ve bayramlarda ancak çalışırlarsa
ücret alabilmektedir. Özelikle yıllardır kadro tahsisi yapılmadan ders ücreti
karşılığında çalışan statüsüz usta öğreticilerin durumları içler acısıdır.
Millî Eğitim Bakanlığının bir an önce bu konuda usta öğreticilerimizi
rahatlatıcı bir formül bulması gerekmektedir. Bunu yüce Meclise arz ediyorum.
Yine değerli milletvekili
arkadaşlarım, bu konuda beklentisi olan ve özellikle sulama birliklerinde işçi,
memur ve kadrolu olarak görev yapan işçi arkadaşlarımızın da mağduriyetleri bu
torba yasada giderilememiştir.
“5355
sayılı Mahallî İdareler Kanunu’na göre kurulmuş sulama birliklerinde istihdam
edilen memur, işçi ve sözleşmeli personele, aynı nitelikteki belediye
personeline uygulanan mevzuat hükümleri uygulanır.” denilmesine rağmen, bu
mevzuat kapsamından çıkarak, özellikle sulama birliklerinde norm kadro fazlası
durumunda bulunan memur, işçi ve sözleşmeli personelin başta mahallindeki
belediyelerde, il özel idarelerinde veya Devlet Su İşleri bünyesinde istihdam
edilmeleri konusunda ve norm kadro fazlası olan sulama birlik personelinin bu
konularda, bu alanlarda ve yerelinde değerlendirilmesinin en doğru çözüm
olduğunu da burada ifade etmek istiyorum. Özellikle
bu konuda Mecliste çalışmaları devam eden Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonunda bulunan Sulama Birlikleri Kanun Tasarısı’nda bu konu
giderilebilir, bu konu ele alınabilir.
Bu bağlamda, özellikle yine
buradan gruplara da söylüyorum: Kültür ve Turizm Bakanlığımız personeli de
Sayın Başkanım sizden cevap bekliyorlar, bu konuda da özellikle Meclis seçim
öncesi tatile girmeden Kültür ve Turizm Bakanlığındaki o bir avuç arkadaşımızın
sıkıntılarını da gidermemiz gerektiğine inanıyorum.
Bu vesileyle de yeni bir
madde değişikliğine vesile olmayan, sadece bir düzenleme olan, daha iyi
anlaşılır bir önergemiz olması hasebiyle de ben yüce Meclisten bu önergenin kabulünü
rica ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 39 uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Harun Öztürk (İzmir) ve arkadaşları
"Madde 39- 5510 sayılı
Kanunun 82 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Bu kanun gereğince
alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın
alt sınırı, sigortalıların yaşlarına uygun asgarî ücretin otuzda biri, üst
sınırı ise 16 yaşından büyük sigortalıların günlük kazanç alt sınırının 6
katıdır."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI CEVDET YILMAZ
(Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı kamuoyunda torba, çorba
tabir edilen yasanın 39’uncu maddesindeki değişiklik için söz aldım.
Aslında, kamuoyunda torba
olarak bilinen bu yasa her derde deva bir yasa görünümünde olduğu için bu
yasaya torbamatik demek lazım, torbamatik
daha uygun bir tabir.
Tabii, bugüne kadar AKP
İktidarı göreve geldiğinden beri torba yasaların içerisinde çeşitli af yasaları
çıkardığı gibi, 2003’te müstakil olarak birinci vergi barışı yasasıyla bir
bankanın üst düzey yöneticisi Maliye Bakanını bağışladı, affetti. Vergi yasa
tasarısıyla 2004 yılında naylon faturaları affetti ve 17 Nisan 2003’te mısır
için uygulanan gümrük vergi oranını bir anda yüzde 35’ten yüzde 20’ye indirdi,
mısırın Türkiye’ye geldiği 4 Ağustos 2003’ten dört gün sonra 8 Ağustosta mısır
ithalatının gümrük oranı yüzde 45’e, oradan da yüzde 70’e çıkarıldı. Sonra da
bu mısır Toprak Mahsulleri Ofisine satıldı.
AKP’nin sözcüleri sayısız
kere diyorlar ki: “Bu işte kayırma var mı? Bu işte yolsuzluk var mı?” Bundan
daniska yolsuzluk olur mu? Yani kişiyi adres gösteriyorsunuz, gümrük vergisini
düşürüyorsunuz, ondan sonra siz gümrük vergisini artırıyorsunuz ve Toprak
Mahsulleri Ofisine veriyorsunuz. Ayrıca, Balıkesir-SEKA ne oldu? Kütahya
Şekerdeki gasbedilen arsa ne oldu? Bunlar somut
belgeler. Karşınızda bunları somut olarak söylememize rağmen, diyorlar ki:
“Yargıya gidin.” Yahu, iddia ediyoruz, ilgili makamlara iddia ediyoruz.
İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermiyor, belediyeler için vermiyor,
ihaleler için vermiyor. Bu kadar açık, net söylüyoruz. Ondan sonra Danıştaya gidiyoruz, Danıştay soruşturma izni verirse o
konuda, araştırma yapılıyor. Bununla da kalmıyorsunuz.
Bakın, yıllar önce, 2002’de
gelirken “3Y” diye bir şey ortaya attınız, sekiz yıl önceydi. “3Y” diyordunuz,
“3Y’yi yıkacağız.” diyordunuz. Ne oldu bu 3Y? 3Y’yi bir hafızanızdan geçirin:
Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar. Eksildi mi, bitti mi? Arttı hepsi. Hortumlar
yön değiştirdi yandaşlara. “Hortumları kestik.” diyorsunuz. Nereye kestiniz ya?
KADİR URAL (Mersin) –
Büyüttüler, büyüttüler.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Demin
üç tane örnek saydım ve bunlar ispatlı, belgeli örnekler. Yolsuzlukları… Siz
kanal değiştirdiniz, Sayın Başbakanınız da çıkıyor: “Biz hortumları kestik…”
Hortumlar yön değiştirdi.
Bakın, sizin bir bildirgeniz
var: Hani çok güzel söylüyorsunuz ya “Durmak yok yola devam.” Bakın, orada ne
demişsiniz: “Alın terinin ve göz nurunun hak ettiği ödüle tamamen kavuşması
için…” Peh, peh, peh, peh… “Ekmeği daha da
büyütmek için…” Vah, vah, vah, vah… “Ekmeğimizi tam bir hakkaniyetle bölüşmek
için…” Ekmeğimize göz dikenler ekmeği bizimle nasıl paylaşacak ya? Ekmeğe göz
dikenler bugün bankaları hortumlamakla meşgul, bugün enerjiyi hortumlamakla
meşgul. Bugün, damadın genel müdür olduğu şirketin kaç tane enerji lisansı
olduğunu biliyor musunuz? Bak, damadın genel müdür olduğu şirketin, ihalesiz,
1,5 milyar dolarlık işi aldığını biliyor musunuz? Hangi birini sayalım yani?
SONER AKSOY (Kütahya) – Boş
konuşuyorsun.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Sen oradan ne savunuyorsun? Senin bir yediğin
içtiğin yok, bari çığırtkanlık yapma. Onun için, bu sözleri biz ispatlamamıza
rağmen, hâlen siz bunlarda vurdumduymaz davranıyorsanız size helal olsun!
AHMET YENİ (Samsun) – Neyi
ispatlıyorsun?
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) –
Ayrıca da sizin döneminize sarkan, 20 milyon dolar, gelen, bir deprem vergisi
var. Bu deprem vergisi nerede arkadaşlar, nerede? Nerede?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) –
Bütçede, bütçede.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) –
Getirdiniz, bütçeye yamadınız, bütçe açıklarını kapatıyorsunuz. Doğru
söylüyorsun, ilk defa doğru bir söz söylüyorsun AKP Grup Başkan Vekili; bütçeye
yamadınız, bütçe açıklarını kapatıyorsunuz, deprem için kullanmıyorsunuz.
Bu torba yasa içerisinde
İşsizlik Fonu’nu da, daha geniş yetkilendirerek, kendinizi daha geniş
yetkilendirerek çarçur edeceksiniz. İşsizlik Fonu gerçek amacına uygun olarak
kullanılmayacak. Bunu yaparken sendikal yaşamı, çalışma yaşamını da kısıtlamak
için elinizden geleni yapıyorsunuz.
Bakın, perşembe günü
Ankara’da bir eylem olacak Meclisin etrafında. Gelin, o eyleme gerek kalmadan,
bu işçi sendikalarının, çalışma örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin sesine
kulak verin. Bu yasa içerisinde onların çalışma yaşamını engelleyen,
geleceklerini karartan maddeleri çıkarın. Bu yasanın içerisinde yirmi bir tane
halk yararına madde var, diğerleri kadrolaşmadır, İşsizlik Fonu’nun
parçalanmasıdır, tarumar edilmesidir. Bunları aklınızdan geçirerek karar
verirseniz, bu önergemize de destek verirseniz seviniriz.
Hepinize saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Önergenin
oylamasından önce bir yoklama talebi vardır. Yoklama talebini yerine
getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek,
Sayın Öztürk, Sayın Keleş, Sayın Kaptan, Sayın Köse,
Sayın Ekici, Sayın Pazarcı, Sayın Baratalı, Sayın Çakır, Sayın Güner, Sayın Arıtman, Sayın Yıldız, Sayın Seçer, Sayın
Bingöl, Sayın Koçal, Sayın Özer, Sayın Özkan, Sayın Arifağaoğlu, Sayın Ağyüz, Sayın
Ünsal, Sayın Atay.
Sayın milletvekilleri,
yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
40’ıncı madde üzerinde üç
adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 40 ıncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Recep Taner Erkan Akçay
Konya Aydın Manisa
Nevzat Korkmaz Metin Ergun Oktay
Vural
Isparta Muğla İzmir
Mehmet Günal Kadir Ural Cemaleddin Uslu
Antalya Mersin Edirne
“Madde 40- 5510 sayılı
Kanunun 86 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci
cümlesi “Kurumca çıkarılacak yönetmelikle belirlenen kriterleri
taşıyan işyerlerinde bu şart aranmayabilir.” şeklinde değiştirilmiş ve altıncı
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, okutup birlikte
işleme alacağım ve eğer talep olursa imza sahiplerine söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 40 ıncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Harun Öztürk Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Mustafa
Özyürek
İzmir Malatya İstanbul
Tekin Bingöl Şevket Köse Bülent Baratalı
Ankara Adıyaman İzmir
Diğer önergenin imza sahipleri:
M. Nezir Karabaş Şerafettin Halis Hasip
Kaplan
Bitlis Tunceli Şırnak
Ayla Akat
Ata Sırrı Sakık Sebahat
Tuncel
Batman Muş İstanbul
BAŞKAN – Komisyon önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kim konuşacak Sayın Hamzaçebi?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Köse.
BAŞKAN – Sayın Köse, buyurun
efendim.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge hakkında söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, daha
öncesinde söz aldığımda dile getirdim affa ihtiyaç varsa mutlaka çıkarılmalıdır
diye. Hükûmetin esas görevi, ekonomiyi af çıkarmaya
gerek kalmayacak duruma getirmektir yani kalıcı çözümler bulabilmektedir. Ama
görüyoruz ki görüştüğümüz yasa tasarısı geçici, önlem almaya hiç de
yaramayacaktır.
Sayın milletvekilleri,
40’ıncı madde, 5510 sayılı Yasa’da değişiklik yapmaktadır. 5510 sayılı Yasa
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’dır. Ben, bu Yasa’yla ilgili
olarak sosyal güvenlik destek ödemeleri konusunda daha önce bir yasa teklifi
vermiş idim. Bildiğiniz gibi, BAĞ-KUR ya da Sosyal Güvenlik Kurumundan emekli
olduktan sonra ticari faaliyette bulunan kişiler büyük sorunlar yaşamıştır. Bu
kişilerden “sosyal güvenlik destek primi” adıyla kesintiler yapılmaktadır. Bu
uygulama BAĞ-KUR’dan emekli olanlar için 1999
yılından bu yana, sigorta emeklileri için ise 2003 yılından bu yana devam
etmektedir. 1 Ekim 2008 tarihi ise bu konuda önemli bir değişimin olduğu
tarihtir çünkü bu tarihten önce ticari faaliyette bulunan emeklilerin sosyal
güvenlik destek primleri aylıklarından kesilmiyor idi, başka bir deyişle, bu
kişiler ödemelerini bizzat yapmak zorundaydı. 1 Ekim 2008’den itibaren bu
primler mükelleflerin maaşlarından kesilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
emekli olduktan sonra ticari faaliyette bulunan mükelleflerden kimileri bizzat
ödeme yapmaları konusunda “Bilgimiz yoktur.” demektedirler. Kimi mükellefler
ise bu konuda kendilerine herhangi bir tebligat bulunmadığından ödeme
yapamamışlardır. Asıl önemli olan ise çoğu yurttaşımız cebinde parası olmadığı
için ödeme yapamamıştır.
Değerli arkadaşlar, neticede
de bu mükelleflerin borçları birikmiş ve bu birikmenin ardından borçlarını
ödemeleri için kişilere tebligatta bulunulmuştur. Kişi başı yaklaşık 4 ila 5
bin TL borcu olan mükelleflerin bu borçları ödeme konusunda ciddi bir sorun
yaşadığı kamuoyunca bilinmektedir. Zira, son bir yılda
ülkemizi etkisine alan ekonomik kriz nedeniyle çok sayıda esnaf, borcunu
ödeyemeyecek duruma gelmiştir, ayrıca çok sayıda esnaf da kriz nedeniyle iş
yerini kapatmak zorunda kalmıştır. Mükelleflerin ödeme yapmasının olanaksız
olduğu çeşitli basın yayın organlarına da yansımıştır. Ekonomik kriz ile
birlikte can çekişen esnafın yaşadığı bu sorunun çözülebilmesi için yasal bir
düzenleme yapılması gerektiği açıkça ortadadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu durumdaki esnafımıza dönük olarak bir af düzenlemesi yapılması mecbur hâle
gelmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu kabul ediyoruz. Ancak, emekli
bir kişi neden tekrar çalışır, ona bir bakalım. Normal şartlarda emekli demek,
aldığı maaşla rahatça geçinebilen, yeteri kadar emek harcadıktan sonra aldığı
aylıkla ihtiyaçlarını karşılayabilen kişi demektir. Fakat gerçek şudur ki,
emeklinin aldığı aylık kendisine yetmediği için çalışır. Esnaf neden emekliyle
çalışır? Çünkü prim ödemeleri çok yüksektir, emeklinin prim ödemeleri düşük
olduğundan emekli çalıştırmaktadır. Şimdi sorarım size: Af çıkarmakla sorun
çözülüyor mu? Elbette ki hayır.
Değerli arkadaşlarım, onun
için, öncelikle emekli maaşının insanca yaşama standartlarına yükseltilmesi gerekmektedir.
Bu anlamda, Hükûmetin, her şeyden önce bir intibak
yasası çıkararak emeklilerin maaşlarının arasındaki adaletsizliği düzeltmesi
gerekir. Sonra, tüm emekli maaşlarının yükseltilmesi için girişimde
bulunmalıdır. Benzer bir biçimde ise esnaflar için düzenleme yapılması
gerekmektedir. Esnafların ödediği primlerin yüksekliği herkesçe bilinmektedir.
Bu primler makul seviyelere çekilmelidir. Ayrıca, istihdam sağlayan esnafımıza
bölgelere göre daha etkili teşvik uygulanmalıdır. Ancak bu düzenlemeler yapılırsa
affa gerek kalmaz, emeklimiz de esnafımız da rahat bir yaşam sürer, devlete
olan borçlarını öder. Ama dokuz yıldır başta olan AKP İktidarının bu konuda
beceriksiz olduğu görülmektedir. Dişinizi sıkınız, Cumhuriyet Halk Partisi yani
halkın iktidarı kurulacaktır, bu ve buna benzer tüm sorunlar kesinlikle
çözülecektir.
Yüce Meclisi tekrar en derin
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Köse.
Diğer önergenin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı’nın 40’ıncı maddesi
ile prim hizmet belgesinin işyerine asılması uygulaması kaldırılmaktadır.
İşyerlerinde çalışan işçilerin SGK’ya bildirilip
bildirilmeklerini öğrenmelerine olanak sağlayan uygulamanın kaldırılması kayıt
dışı istihdama ortam oluşturabilecektir. Bu nedenle işveren talebi olan bu
düzenleme bir ihtiyaç olmayıp işverenlerin keyfi davranmalarının önünü
açabileceğinden madde metninden çıkarılması uygun olacaktır.
BAŞKAN – Birlikte işleme
aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 40 ıncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
“Madde 40.- 5510 sayılı
Kanunun 86 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci
cümlesi “Kurumca çıkarılacak yönetmelikle belirlenen kriterleri
taşıyan işyerlerinde bu şart aranmayabilir.” şeklinde değiştirilmiş ve altıncı
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Uslu, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
CEMALEDDİN USLU (Edirne) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, 606
sayılı Kanun Tasarısı’nın 40’ıncı maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi
hakkında söz aldım. Sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 5510
sayılı Kanun’un 86’ncı maddesinin dördüncü fıkrası, otuz günden az çalışılması
hâlinde az çalıştırmayı ispata yarayan belgelerin ibrazını öngörmektedir. Kamu
idareleriyle toplu iş sözleşmesi imzalayan iş yerleri bundan muaf tutuluyor.
Değişiklik ise “Kurumca belirlenen iş yerleri de muaf olur.” anlamında. Esasen
teknolojinin geliştiği günümüzde bu tür tespitlerin daha kolay yapılacağından
dolayı bu düzenleme uygun görülebilir ancak bunun kısa süreli çalışmayı
özendireceği ve bu sayede emeğin istismar edileceği de söz konusu. Bunun da
dikkate alınması gerekiyor. Bu anlamda önergemizin desteklenmesini talep
ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz bu yasa tasarısı ilginç yanları ve anlamları olan, belki
de yasama tarihinde eşi benzeri bulunmayan marifetlere sahip, kapsadığı konular
ve yaptığı düzenlemeler ile eşi benzeri görülmemiş bir yasa metnidir. Sadece
adı üç sayfa olan ve adının içerisinde onlarca milletvekilimizin adının geçtiği
bu yasa tasarısı, iktidarın hak ve hukuk, adalet, demokrasi ve siyaset
anlayışını deşifre etmektedir. Sergilediği tutum ile Hükûmetin
anlayışı ortaya çıkmaktadır. Hakkına razı olmayanlar, yasalara uymayanlar,
sürekli af bekleyerek hakkı çiğneyenler üzerinden siyasi pazarlık yapmak,
seçime giderken oy avcılığı amacıyla ulufe dağıtmak… İşte
milletimize, ülkemize ve gençlerimizin ve toplumumuzun geleceğine bakışları. AKP’nin
bütün hesabı her defasında halkımızı kendisine oy vermeye zorlamaktadır.
Sayın milletvekilleri, sekiz
yıllık iktidarını “Enkaz devraldık.” diye diye
dolduran Adalet ve Kalkınma Partisi bu tasarıyla hangi iktidarın enkazını
kaldırmaya çalışmaktadır?
Bu kadar çok affı
sığdırdığınız bu yasaya neden Ziraat Bankası ve tarım kredi borçlarını
almadınız? Çiftçi de borçlu ve borcunu ödeyemiyor.
Bir başka husus, nasıl bir
bakış açısıdır ki Hükûmet sözcüleri bu yasanın af
yasası olmadığını ifade etmektedir. Yasal yükümlülükleri zamanında yerine
getiren, kurallara uygun hareket eden vatandaşlara haksızlık olmadığını nasıl
iddia edebilirsiniz?
Başbakan ve bakanları, Hükûmet yanlıları hep şunu söylemiyor mu: “Ekonomide her
şey yolunda.”, “İnsanlarımız zenginleşiyor.”, “Dünyadaki ekonomik kriz bizi
teğet geçti.”, “Cumhuriyet tarihinin ‘en’leri bu dönemde gerçekleştirildi.”,
“2002’deki enkazlar temizlendi.” vesaire…
Mademki döneminizde her şey
yolunda idi, bu enkaz kaldırma yasasının iki yüz yirmi dört maddesiyle
getirilenler nedir? Bugüne kadar beklenerek sayısız sıkıntının yaşanmasına,
belki de yüz binlerce işlemin yapılmasına, insanlara zulmedilmesine,
haksızlıkların yaşanmasına neden göz yumuldu? Seçime giderayak bir şeyler
affedilirken bu yasayla kurallara sadık olanların hakları ihlal edilmiyor mu?
İki yüz yirmi dört maddeli toplu enkaz kaldırma kanununuz sizi sandıktaki
cezadan kurtaramayacaktır, milletimizin ferasetine ve vicdanına güvenimiz
sonsuzdur.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet sözcülerince af kanunu olmadığı söylenen bu kanunun
2’nci maddesinde on bir ayrı fıkrada ifade edilen kesinleşmiş alacakların
tahsilinden vazgeçileceği yazılıdır.
Yine yasanın 3’üncü
maddesinde yer alan kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan amme
alacaklarının tahsilinden vazgeçiliyor.
4’üncü maddede ise inceleme
ve tarhiyat safhasında bulunan vergiler ve bunlara ilişkin cezaların da
tahsilinden vazgeçildiği yazılıdır.
12’nci maddede kesinleşmiş
sosyal güvenlik kurumu alacaklarının tamamından vazgeçileceği açıkça yer
almaktadır.
13’üncü maddeyle de dava
safhasında bulunan veya dava açma süresi sona ermemiş idari para cezalarının
alınmayacağı hükme bağlanmaktadır.
Takip eden diğer maddelerde
de diğer birçok kamusal alacağın tahsilinden vazgeçiliyor.
Bu bilgiler ışığında
milletimiz adına iki soruyu sormak istiyorum:
Birincisi: Şu ya da bu
nedenle vergisini, sosyal güvenlik primini, idari para cezalarını ve diğer kamu
borçlarını ödemeyenler affedilirken bu yükümlülüklerini yerine getirenler ne
hâle düşmektedir? Bu bir haksızlık değil midir?
İkincisi: Kamu alacaklarından
vazgeçilirken kimlerin hakkı kimlere devredilmektedir? Doğmamış yetimin,
geleceğin teminatı yavrularımızın hakkı ne olmaktadır? Ne yazık ki bu durum,
eşitsizliğe, rekabetin bozulmasına, kurallara uymamanın teşvikine neden
olmaktadır.
Sözlerime son verirken
sizleri saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Uslu, teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
41’inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 41 inci maddesinde geçen “yer alan” ibaresinin “geçen”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Oktay Vural Nevzat Korkmaz Mehmet Günal
İzmir Isparta Antalya
Recep Taner Kadir Ural Alim Işık
Aydın Mersin Kütahya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın
41 inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk
Mustafa Özyürek Bülent
Baratalı
İzmir İstanbul İzmir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Tekin Bingöl
Malatya
Ankara
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bir yasa yapılırken Hükûmet o yasanın gereğini yapmalı, uygulamalı. Altını
çiziyorum: Bir yasa çıkarılıyorsa, işlemeyen yasa, yasa değildir, hiçbir önemi
yoktur, boşuna zaman alıyoruz.
Şimdi, burada 2008 yılında
4.500 kişi kalan köy ve mahalle bekçileriyle ilgili bir yasa çıkardık. O gün
4.500 tane insana büyük umutlar verdiniz, büyük bayram ettiler bu insanlar.
Bunlar yardımcı hizmetler sınıfından emniyet hizmetleri sınıfına geçirildiler.
Herkes düğün bayram etti.
Bir: Yıpranma tazminatlarını
niye vermiyorsunuz? Bunlar emniyet hizmetleri sınıfında ise bunların hakkı
değil mi? Yasada var, yasada “veremezsin” diye bir şey yok. Emniyet hizmetleri
sınıfının yıpranma tazminatı bellidir, niye vermiyorsunuz arkadaşlar?
Yönetmeliğe bırakıyorsunuz, hâlâ yönetmelik çıkmadı. Eski tas, eski hamam.
Bunların yıpranma tazminatını verin arkadaşlar.
İki: Emniyet hizmetleri
tazminatı var. Maalesef yine eski tas, eski hamam, değişen hiçbir şey yok.
Örneğin, polis arkadaşlarımıza yüzde 118 veriyorsunuz, bunlara yüzde 72.
Eskiden de böyleydi.
Değerli arkadaşlarım, üç:
Emniyet sınıfında fazla çalışmanın bir standardı vardır. Kim fazla çalışıyorsa
emniyet sınıfında Ahmet fazla çalışıyor yüzde 50, Mehmet fazla çalışıyor yüzde
100 alır; böyle bir şey yoktur arkadaşlar, ne kanunda var ne yönetmelikte var
ama maalesef burada yüzde 19 veriliyor mahalle ve köy bekçilerine fazla mesai,
diğer arkadaşlarımıza yüzde 40 veriliyor. Onlara neden yüzde 40 veriliyor
demiyorum, verilsin arkadaşlar.
Bir kere, en büyük sorun,
yıpranma tazminatını vermeyen bakanlık Çalışma Bakanlığı. Bu, direkt bu
Bakanlığı ilgilendiriyor. Sayın Bakan, haklarıysa, yasa çıkmışsa, yasada böyle
bir hüküm varsa, bunu uygulamak sizin görevinizdir. Yani yıllarca insanların
emniyeti için çalışan bu insanların haklarını yok saymayı ben hazmedemiyorum.
Değerli arkadaşlar, bunlar
-daha köy ve mahalle bekçisi alınmıyor- hepsi 4.500 kişi kaldılar. 4.500 insanın
hakkını yemek bize yakışmaz. 4.500 insanın yasal olarak… Burada kanun
çıkarırken konuştunuz, aynen şöyle dediniz, çıkarın tutanakları: “Köy ve
mahalle bekçilerimiz artık emniyet hizmetleri sınıfına katılmıştır, onlar artık
emniyet hizmetleri sınıfındadır.” Burada herkes geldi böyle konuştu ama hiç
uygulanmadı arkadaşlar. Uygulanmayan yasa, yasa değildir.
Yine söylüyorum:
1) Yıpranma tazminatlarını
verin bu arkadaşlarımın.
2) Emniyet hizmetleri
tazminatı var, onu verin.
3) Fazla çalışma…
Bir de çok bir şey
istemiyorlar. Bunlar bir elbise istiyor arkadaşlar, elbise… “Bizim de bir
elbisemiz olsun, bizim de üniformamız olsun ve geldik, gidiyoruz, daha
almıyorsunuz ama en azından yıllarca hizmet ettik, 4.500 kişinin bir elbisesi
olsun.” diyor bu arkadaşlarım, başka bir şey söylemiyor, başka bir şey
istemiyor bu arkadaşlarım.
Bir başka konu var
arkadaşlar: 4924 sayılı Yasa’yla, özellikle Sağlık Bakanlığında çalışan, memur
mu, 4/C’li mi, 4/B’li mi,
ne olduğu belli olmayan bir 16 bin kişi var; bunlar, bu kişiler Emekli
Sandığına tabi. Emekli Sandığına tabi olan insanlar devlet memurudur. Hayır,
devlet memuru da değil, 20 bin kişiden 14 bini ebe, hemşire, sağlık memuru.
Şimdi, bunların adı nedir? Bunların adını koyun. Sağlık hizmetleri sınıfında
Emekli Sandığına tabiyse bunlar devlet memurudur ama başka bir adla
koyuyorsunuz, ne 4/C ne 4/B ne bilmem ne, ayırıyorsunuz ya insanları böyle. Bir
de böyle bir zümre yaratmışsınız. Bunların hakkını da verin arkadaşlar.
Teşekkür ederim, hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 41 inci maddesinde geçen “yer alan” ibaresinin “geçen”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve
arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun.
ALİM IŞIK
(Kütahya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 41’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge
hakkında söz aldım. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi, bu tasarı,
ilk kez referandum öncesinde Sayın Başbakan tarafından milletimizin ağzına bir
parmak bal sürme amacıyla gündeme gelmiş ve arkasından, 2 sayın bakanın da açıklamasıyla
âdeta kamuoyunda artık devlete olan borçların ödenmemesi yönünde bir çağrı gibi
algılanan bir nokta sonucunda bugün yüce Meclisin huzurundadır. Aradan geçen
süre içerisinde kamuya olan borçlar âdeta ertelenmiş, nasıl olsa af gelecek
düşüncesiyle birçok dürüst vatandaş dahi yıllarca vermiş olduğu vergisini
geciktirmiştir.
İşte, bu yasanın baştan ölü
doğduğunu söylemek herhâlde büyük bir haksızlık olmayacaktır çünkü dürüst
vatandaş, yıllarca vergisini zamanında ödeyen vatandaş, maalesef bu torbada
kendine hitap eden herhangi bir madde bulamamaktadır. Tam
tersine, devlete olan borcunu ödemekten kaçan, zor şartlarda olduğu
gerekçesiyle ödeyemeyen veya imkânı olduğu hâlde ödemek istemeyen insanlar bir
şekilde bu yasadan yararlanırlarken dürüst vatandaşın bundan sonraki dönemde,
artık “Nasıl olsa yıllarca devlete yaptığım dürüstlüğün karşılığında ben
cezalandırıldım, bundan sonra da benim devlete olan borcumu ödememem gerekir.”
düşüncesinde olacağına işaret eden bir yasadır. Bir başka deyişle, bu
yasa işçi temsilcisine sorulmadan işçi hakkında, memurlara sorulmadan memur
hakkında, esnaflara sorulmadan esnaf hakkında, emeklilere ve onların
temsilcilerine sorulmadan emekli hakkında birkaç kişinin karar verdiği bir
zorba yasa olarak nitelendirilebilir ama ne yazık ki olması gereken maddeler
maalesef bu zorba yasa içerisinde yoktur. Örneğin, emekli maaşlarındaki intibak
uygulaması bu torba yasada beklenirken, yer almamıştır. İkincisi, emekliler
arasındaki maaş farklılıkları maalesef giderilememiş, yine birçok emekli mağdur
edilmiştir. Emekliyle ilgili bir başka konu, aldığı emekli maaşıyla
geçinemediği için ikinci bir emeklilikten kesilen “sosyal güvenlik primi” adı
altındaki yüzde 14 oranında kesinti hâlâ devam etmektedir. Bunun kaldırılması
ya da en azından insaflı bir sınıra çekilmesi gerekirken yine bu yasada
maalesef böyle bir şey yoktur.
Bir diğer çok önemli konu, bu
ülkenin her dönem kahrını çekmiş çiftçilerin Ziraat Bankasına ve tarım kredi
kooperatiflerine olan borçlarında herhangi bir düzenleme bu yasada maalesef
yoktur.
Sayın milletvekilleri,
hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki kendi seçim bölgelerinizde, bugün, Ziraat
Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarından dolayı
taahhütlerini yerine getiremediği gerekçesiyle evine gidemeyen, gece yarısı
jandarmadan kaçarak evinde çocuklarını acaba üç beş dakika görebilir miyim
diyen yüzlerce, binlerce vatandaşımız var. Nerede bu Meclisin yüceliği? Bu
insanlar vatandaş değil mi? Yıllarca durumları iyiyken devlete olan borçlarını
zamanında ödemiş olan bu kesimin bu sıkıntısını kim çözecek? Niye bu yasada
bunlarla ilgili bir düzenleme yok? Maalesef, bu da yok.
Bir diğer önemli konu, yine
Bakanlar Kurulu kararıyla, genel idare hizmetleri sınıfından teknik hizmetler
sınıfına alınan sosyolog, kütüphane arşivcisi ve benzeri kadrolarda çalışan
binlerce insan, maalesef, kâğıt üzerinde teknik sınıfa geçirildi ama bu teknik
sınıfta çalışmanın karşılığı olan özlük haklarından yararlandırılmıyor. Neden
böyle bir madde burada yer almıyor? En azından, bundan sonraki süreçte, kalan
zamanda verilecek önergelerle bu düzenlemeler yapılabilir.
Ben, her şeye rağmen, bu
yasadan yararlanacak olan vatandaşlarımıza yasanın ilgili maddelerinin hayırlı
olmasını diliyor, tekrar yüce Meclisi önergemize destek vermesi dileğiyle saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
42’nci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 42 nci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen "işyerinde" ibaresinin "işyerlerinde"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Mehmet Günal Recep Taner Oktay Vural
Antalya Aydın İzmir
Nevzat
Korkmaz Kadir
Ural
Isparta Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra sayısı ile
görüşülmekte olan "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 42 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Madde 42- 5510 sayılı Kanunun
88 inci maddesinin dördüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş ve altıncı
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "takip eden ayda" ibaresi
"en geç" olarak değiştirilmiştir.
“4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olmakla birlikte, 4857 sayılı Kanunun
13 ve 14 üncü maddelerine göre kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar ile
bu Kanuna göre ev hizmetlerinde ay içerisinde 30 günden az çalışan sigortalılar
için eksik günlerine ait genel sağlık sigortası primleri ile işsizlik sigortası
primlerinin 30 güne tamamlanması zorunludur. Bu durumda olan
sigortalıların iş sözleşmesinin askıda kaldığı günlere ve aylara ait eksik
günlerine ilişkin genel sağlık sigortası ve işsizlik sigortası primleri (işçi
ve işveren hisseleri dahil), 82 nci
maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazancın alt sınırının 30 günlük
tutarı üzerinden işverenleri tarafından ödenir. Özel sektör işverenleri
tarafından, kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların eksik günleri
ya da ayları için ödenen genel sağlık sigortası ile işsizlik primlerinin
toplamı Hazine tarafından karşılanır. Hazinenin yapacağı ödemenin usul ve
esasları yönetmelikle düzenlenir."
Mustafa Özyürek Mehmet Ali Susam Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Harun Öztürk Tekin Bingöl Bayram Meral
İzmir Ankara İstanbul
Sacid Yıldız
İstanbul
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Yıldız, siz mi
konuşacaksınız?
SACİD YILDIZ (İstanbul) –
Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sacid Bey. (CHP sıralarından alkışlar)
SACİD YILDIZ (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 42’nci
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinize saygılarımı sunarım.
Değerli arkadaşlar, üzerinde
konuştuğumuz yasa tasarısı Hükûmetin ekonomimizi ne
hâle getirdiğinin açık kanıtıdır. Tasarının içinde değinilmeyen yasa yok. Demek
ki bu ülkenin ekonomisi o kadar kötü yönetilmiş. Devletin borçlarının yeniden
yapılandırılmasından yola çıkılarak kapsamlı prim aflarından, kuralsız ve
güvencesiz çalışmayı yaygınlaştıran düzenlemelere, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’ndan, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan patronların daha fazla yararlanmasına
kadar çok sayıda düzenleme torba yasanın içerisine sokularak âdeta çuvala
dönüştürülmüştür.
AKP Hükûmetinin
düzenlemeleri özgürlüklere dayanan katılımcı demokrasinin olmadığı, tek parti
egemenliğine dayanan bir tür totaliter rejim biçimi yönündedir. Hakkını arayan işçi
de, zamları protesto edenler de, harçlara karşı çıkan öğrenciler de
saldırılması gereken birer hedeftirler.
Bakınız, son günlerde Başbakanın konuşma yaptığı illerde muhtemel protestocular
gözaltına alınmaktadırlar. Bunlar hangi kriterlere
göre gözaltına alınmaktadır belli değil. Perşembe günü, iki gün sonra, emek
örgütleri, DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği Ankara’da eylem yapacaklardır, bakalım onlara da şiddet uygulanacak ve
gözaltına alınacaklar mıdır?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii biz burada önergelerle tasarıdaki bozukluğu düzeltmeye
çalışıyoruz. Önemli olan Hükûmetin toplum üzerinde
yaptığı olumsuzlukları düzeltmektir. Son yıllarda toplum sağlığı oldukça
bozulmuştur, antipsikotik ve antidepresif
ilaç kullanımları artmıştır. Psikologlar Derneğinin istatistiklerinde bu
şekilde çıkmıştır ve intiharlar artmıştır değerli milletvekilleri.
Bakınız, toplumu ilgilendiren
en büyük sağlık sorunlarından biri şeker hastalığıdır. Bu hastalık pek çok
organı da doğrudan etkilemektedir. Meclis, bu çatı altında diyabet günleri
düzenleyip hastalığın önemine vurgu yapmaktadır fakat Sosyal Güvenlik Kurumunun
10 Ocakta yayınladığı genelgeyle milyonlarca şeker hastası için yaşamsal öneme
sahip şeker ölçüm çubuğunun devletten alınabilmesi zorlaştırılmış, hatta
imkânsız hâle getirilmiştir. Geçen hafta bu konuda her konuşmacı sordu, Sayın
Bakan açıklama yaptı ama mağduriyet devam ediyor, biz de basın toplantısında
dile getirmiştik. Bu genelge nedeniyle birçok hastanın tedavisi yarım
kalmıştır. Alım gücü olmadığı için şeker ölçüm çubuklarını alamayan hastalar bu
süre içerisinde şeker komasına girmiş ve tüm bunlar olduktan sonra SGK yeni
düzenleme yapacağını duyurmuştur. Maalesef, Hükûmet
ve ilgili kurumlarımız, vatandaşları mağdur etmeyi alışkanlık hâline
getirmiştir. Bir genelge çıkarılarak önce hastalar mağdur edilmekte, daha sonra
aşırı tepki gelince yeniden düzenlemeye gidilmektedir. Geçmişte hipertansiyon
ilaçları için de böyle bir genelge yapılıp sonradan geri alınmıştır değerli
arkadaşlar.
Ne yazık ki AKP Hükûmeti, hastanın sağlığından çok sağlık harcamalarını ön
plana çıkarmaktadır, sağlıkta tasarrufa gitmektedir, tasarruf daha çok önem
kazanmaktadır. Bu katarakt ameliyatlarında gözünü kaybeden hastalar için de
böyledir, başka durumlarda da böyledir. Sağlık alanında yapılanlar ve
yaşananlar ortadadır. Gün geçmiyor ki olumsuz bir haber basına yansımasın. Ne
yazık ki başta tıp fakülteleri, kamu, özel bütün sağlık kuruluşları bu kıskaç
altındadır. Üniversite hastaneleri, eğitim ve araştırmadan vazgeçmiş
durumdadırlar. Bu kurumlar, varlıklarını koruyabilmek için nitelikli hasta
bakımını bile artık geri plana itmeye zorlanmaktadırlar. İş yeri hekiminden
asistanına, kurum hekiminden öğretim üyesine, toplum sağlığı hekiminden acil
çalışanına, 112 hekiminden aile hekimine, mecburi hizmetlilerinden emeklisine
bütün hekimler, mutsuz ve gelecekten umutsuz durumdadırlar.
Sağlık politikalarının
sorumlusu olarak görülmekten, hedef gösterilmekten, şiddete maruz kalmaktan
şikâyet eden ve üniversite hastanelerinde uygulanmaya başlanacak olan
performans sistemini protesto eden binlerce doktor isyan etmektedir. Dün de bu
sıkıntılarını dile getirmek için Türkiye'nin çeşitli illerinde sokaklara
dökülmüşlerdir; İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de. Gazetelere bakın, boy boy ilan vermektedirler. Türk Tabiplerin Birliği çatısı
altında, Türk tabipler odaları ve uzmanlık dernekleri sıkıntılarını dile
getirmekte “İyi hekimlik yapmak
istiyoruz, nitelikli sağlık hizmeti üretmek istiyoruz.” demektedirler. Bunlara
lütfen kulak veriniz. Hatta internler bile
sıkıntılarını dile getirmektedirler değerli arkadaşlar.
Sözlerime son verirken şunu
da söylemeden geçmek istemiyorum: Torba yasasının içerisinde sağlıktan millî
eğitime kadar her komisyonu ilgilendiren konular yer almaktadır ama bu konular
ilgili komisyonlarda yani ihtisas komisyonlarında tartışılmamıştır, dile
getirilmemiştir. Yoğun ve sağlıksız, sabahlara kadar süren bir çalışma temposu
içerisindeyiz. Burada tüm toplumu ilgilendiren önemli yasalar çıkarıyoruz. On
dört saat çalışarak doğru ve sağlıklı yasa çıkaramayız.
Bu duygu ve düşüncelerle
hepinizi selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yıldız.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 42 nci maddesinin ikinci
fıkrasında geçen "işyerinde" ibaresinin "işyerlerinde"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Kalaycı,
gerekçeyi mi okutayım?
MUSTAFA KALAYCI (Konya) –
Gerekçeyi okutun efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Madde daha anlaşılır
hâle getirilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
43’üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 43 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesinden
sonra gelmek üzere eklenen cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Oktay Vural Recep Taner Nevzat Korkmaz
İzmir Aydın Isparta
Mehmet Günal Kadir Ural Ahmet Duran Bulut
Antalya Mersin Balıkesir
"Devlet yardımı, teşvik
ve desteklerden; işverenlerin muaccel prim ve muaccel prime bağlı borçları ile
ve idari para cezası borçları kesilip Kuruma aktarıldıktan sonra, varsa kalan
kısmı üzerinden yararlanılabilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra
Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" nın 43 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Yılmaz
Ateş Sacid Yıldız
Ankara İstanbul
"Madde 43- 5510 sayılı
Kanunun 90 ıncı maddesinin altıncı fıkrasının birinci
cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Devlet yardımı, teşvik
ve desteklerden; işverenlerin muaccel prim ve idari para cezası borçları
kesilip Kuruma aktarıldıktan sonra, varsa kalan kısmı kullandırılır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Yahya Akman Abdurrahman
Arıcı
Giresun Şanlıurfa Antalya
Veysi
Kaynak Ahmet
Aydın İhsan
Koca
Kahramanmaraş Adıyaman Malatya
"Madde 43 - 5510 sayılı Kanunun 90 ıncı
maddesinin altıncı fıkrasının ilk cümlesinde geçen "daha önce başlayıp
devam eden nakdi olmayanlar" ifadesinden sonra gelmek üzere, "ile
kamu kurum ve kuruluşları tarafından proje ve faaliyetleri karşılığında kamu
kurum ve kuruluşlarına sağlananlar" ifadesi ve aynı fıkranın birinci
cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Devlet yardımı, teşvik
ve desteklerden; işverenlerin muaccel prim ve idari para cezası borçları
kesilip Kuruma aktarıldıktan sonra, varsa kalan kısmı üzerinden
yararlanılabilir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) –
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge
ile kamu kurum ve kuruluşlarınca, proje ve faaliyetleri karşılığında kamu kurum
ve kuruluşlarına sağlanan destekler bakımından, söz konusu desteklerin
verilmesinden önce kamu kurum ve kuruluşlarından Sosyal Güvenlik Kurumuna
muaccel olmuş prim ve idari para cezası borçlarının bulunmadığına veya tecil ve
taksitlendirildiğine ya da yapılandırıldığına dair belge ve bilgilerin
istenmesi zorunluluğu kaldırılmaktadır.
BAŞKAN – Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Sayın Kalaycı ve diğer önerge sahipleri, bu önerge maddeyi tümüyle değiştirdiği
için diğer önergeleri işlemden kaldırma zorunluluğu hâsıl olmuştur.
Kabul edilen önerge
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
44’üncü madde üzerinde üç
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra sayılı yasa
tasarısının 44. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"5510 sayılı kanunun
96'ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan 'en fazla 5 yıllık'
ifadesi 'en fazla 3 yıllık', '3 ay' ifadesi '48 ay' '3 aylık' ifadesi '48
aylık' olarak değiştirilmiştir. Maddede geçen '% 25' oranı ise '% 10' olarak
değiştirilmiştir.
M. Nezir Karabaş Ayla Akat
Ata Sırrı Sakık
Bitlis Batman Muş
Şerafettin
Halis Sebahat Tuncel
Tunceli İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 44 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Recep Taner Erkan Akçay
Konya Aydın Manisa
Nevzat Korkmaz Hasan Çalış Metin Ergun
Isparta Karaman Muğla
Oktay Vural Mehmet Günal Kadir
Ural
İzmir Antalya Mersin
"Madde 44- 5510 sayılı
Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinde yer alan "üç ay" ibaresi " otuzaltı
ay" ve "üç aylık" ibaresi "otuzaltı
aylık" şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 44 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Özyürek Bülent
Baratalı
İzmir İstanbul İzmir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Tekin Bingöl
Malatya Ankara
"Madde 44- 5510 sayılı
Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) ve
(b) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
a) Kasıtlı veya kusurlu
davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en
fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan
alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere
göre geri alınır.
b) Kurumun hatalı
işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en
fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği
tarihten itibaren yirmidört ay içinde oniki eşit taksitte faizsiz olarak geri alınır. Herhangi
bir suretle bu süre içinde geri alınamayan tutarlara kanuni faiz
uygulanır."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı torba
tasarının 44’üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 5510
sayılı Kanun’un 96’ncı maddesinde iki husus düzenlenmekte. Maddenin
mevcut metninin giriş kısmına baktığımızda “Kurumca işverenlere, sigortalılara,
isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak
sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu
kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki
her türlü ödemeler;” diye bir giriş yaptıktan sonra birinci fıkrada, iki ayrı
konuyu (a) ve (b) bentleri şeklinde sıralamakta ve sonuna bir paragraf
ekleyerek bu (a) ve (b) bentlerine ortak hüküm şeklinde ilave etmektedir. Ancak
(a) ve (b) bentlerinde farklı farklı konular
düzenlendiğinden biz önerimizde bu (a) ve (b) bentlerinde uygulanacak
hükümlerin tamamının kendisinin bent içinde yer almasının uygun olacağını
düşündük.
Birinci bent, kasıtlı ve
kusurlu davranışlarından doğmuşsa Sosyal Güvenlik Kurumunun alacağı, bunu ne
şekilde alacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı, hangi faizin uygulanacağı
düzenleniyor. Burada bir problem yok.
İkinci konu ise (b) bendinde,
Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa Kurumun alacağı, burada mevcut
düzenlemede: “Kurum hatalı bir işlem yapıyor ve yersiz bir ödemede bulunuyor.
Kurum hata yaptığına göre bu parayı geri alalım ancak buna üç ay süreyle faiz
uygulamayalım.” demişiz. Şimdi yasama organı olarak demişiz bunu ama hukukta
bir yerini bulmak mümkün değil. Yani üç ay niye üç ay, niye altı ay değil? Çünkü, Kurumun hatalı uygulamasından kaynaklanmış bu durum.
Şimdi, bu üç ayı “Yirmi dört ay süreyle faizsiz geri alırız. Yirmi dört aydan
sonra kanuni faiz uygularız.” diyoruz. Şimdi, bunun daha iyi anlaşılması için
“Yirmi dört aya kadar on iki taksitte alacağımızı net olarak belirleyelim ve bu
süre içerisinde de alamaz isek zaten Kurum icrai
takibat işlemlerini yürütecektir, o tarihten sonra kanuni faiz uygulansın.”
diyoruz.
Değerli milletvekilleri,
tabii bu torba tasarıyla ilgili olarak Çalışma Bakanlığının ve Sosyal Güvenlik
Kurumunun çok sayıda maddesini de ilgili komisyonda görüşmeden Genel Kurulda
katkı vermeye çalışıyoruz ve düzgün bir şekilde çıkmasını sağlamaya çalışıyoruz.
Ben bu vesileyle son iki
yılda, Ekim 2008-Ekim 2010 döneminde istihdam ve işsizlikle ilgili
gelişmelerden bazı örnekler vermek istiyorum. Bu belirttiğim dönemde 1 milyon
465 bin kişilik istihdam artışı görülüyor TÜİK verilerine göre. Artışın 820 bin
kişilik kısmı kadın istihdamından ileri geliyor ve bu 820 bin kişinin 459 bini
yani 459 bin kadın kayıt dışı çalışmayı kabul etmek zorunda kalmış. Diğer
istihdam rakamlarına baktığımızda 630 bininin tarımdan, 544 bininin hizmetler
sektöründen geldiğini görüyoruz. İnşaat sektörü 204 bin kişi, sanayiye
bakıyoruz son iki yılda 27 bin kişilik istihdam artışı sağlamış. Bu rakamlar
bize -yanılmayalım- şunu gösteriyor: Düzenli iş yaratamıyoruz, kayıt dışı
istihdam yaratıyoruz ve kayıt dışı istihdam yaygınlaşıyor.
Hepinizi bu vesileyle tekrar
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Öztürk, teşekkür ederim.
III.-YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama talebi var,
yoklama talebini yerine getireceğim.
Sayın Hamzaçebi,
Sayın Aslanoğlu, Sayın Özyürek,
Sayın Öztürk, Sayın Keleş, Sayın Pazarcı, Sayın
Baratalı, Sayın Susam, Sayın Bingöl, Sayın Ekici, Sayın Çakır, Sayın Arıtman,
Sayın Sevigen, Sayın Özkan, Sayın Seçer, Sayın Ağyüz, Sayın Arifağaoğlu, Sayın
Kaptan, Sayın Koçal, Sayın Kulkuloğlu,
Sayın Ünsal, Sayın Oksal, Sayın Gök, Sayın Okay.
Sayın milletvekilleri,
yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/971,
2/2, 2/15, 2/101, 2/111, 2/134, 2/175, 2/235, 2/236, 2/237, 2/258, 2/259,
2/261, 2/262, 2/267, 2/289, 2/344, 2/356, 2/363, 2/377, 2/400, 2/425, 2/444,
2/460, 2/462, 2/501, 2/503, 2/507, 2/540, 2/553, 2/587, 2/591, 2/677, 2/681,
2/682, 2/683, 2/688, 2/689, 2/690, 2/691, 2/698, 2/714, 2/740, 2/753, 2/760,
2/769, 2/779, 2/780, 2/783, 2/800, 2/801, 2/802, 2/805, 2/806, 2/808, 2/809,
2/810, 2/811, 2/812, 2/821) (S. Sayısı: 606) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 44 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
"Madde 44- 5510 sayılı
Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinde yer alan "üç ay" ibaresi " otuzaltı
ay" ve "üç aylık" ibaresi "otuzaltı
aylık" şeklinde değiştirilmiştir."
Ahmet
Duran Bulut (Balıkesir) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Bulut, buyurun
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili yasanın 44’üncü maddesi
hakkında vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yine
bu getirilen yasada, torba yasa adı verilen yasada işverenlere bir teşvik
maddesi var. Bu teşvikler vatandaşa, kişilere verilirken getirilen maddede
diyor ki: “Önce borçları kesilir, geri kalan kısmı teşvik olarak verilir.”
Değerli milletvekilleri, bu
getirilen, borç ödemenin mantığına, yapılandırmanın mantığına da ters olan bu
maddenin bir defa bu yasadan çıkartılması gerekmektedir. Çünkü neden destek
verilmektedir bir şirkete, bir yere? İhtiyaçları var, genel krizden etkilenmiş
ihtiyaç sahipleri. Zaten Hükûmet küçükleri göz ardı
etmiş, büyüklere bu teşviki vermekte yani sanayiciye verirken sanatkâra,
tüccara verirken esnafa vermemeyi bir prensip hâline getirmiş. Oysaki, ülkenin içinde bulunmuş olduğu işsizlik gibi bir
önemli sorunda 6 milyona yakın olan işsizliğe bir çözüm bulmak adına Hükûmetin çalışma yapması gerekmektedir. Bir işçiye, bir
kişiye istihdam alanı açılabilmesi için 270 bin lira gibi bir yatırım
gerekmektedir. Türkiye’de 1 milyon 900 bin civarında esnaf
bulunmaktadır, bu destekler esnafa verilse her esnaf yanında 2’şer kişi
çalıştırsa bu potansiyel, birikmiş olan işsizliğe bir ölçüde çare bulunacağı
hâlde bu düşünülmemekte, şimdiye kadar getirilmesi için uğraşılan, çaba sarf
edilen bu marketler yasası getirilmeyerek bu esnaflar da mağdur edilmekte,
yanlarında çalışan işçileri de çıkartarak işsizler ordusuna yenilerinin
katılmasına sebep olunmaktadır.
Tabii, destekler ülkede
değişik sektörlere verilirken, bir de Hükûmet bunu
bölgelere ayırdı. Bölgelere ayırırken bunda da gördüğüm kadarıyla siyasi bir
tercih yapıldı ki, Balıkesir ili ikinci bölge kapsamına alındı. Oysaki, Manisa gibi, Konya gibi iller sanki Balıkesir’den
daha geri kalmışçasına üçüncü bölgeye alındı. Balıkesir, bu desteklemelerden
yeterince destek alamadığı için yatırımcıyı çekemedi. Zaten mevcut olan
işsizlik almış başını gidiyor. Yeni yatırım alanları oluşamadı. Böylelikle, bu
teşviklerin ve desteklerin, farklı bölgelere adaletsiz bir şekilde, ihtiyaç
değil, siyasi kayırmalarla yapıldığı göz önünde bulunmaktadır. Bu desteklerin sektörel bazda yapılması gerekmektedir.
Balıkesir ili zeytin ve zeytin üreticileri bu anlamda çok mağdurdurlar. Avrupa
Birliği üyelerinde zeytinciye, zeytinyağına 2.500 kuruş destekleme verilirken
bizde 30 kuruş verilmektedir. Üreticimiz bununla maliyetini kurtaramamakta,
icar tuttuğu yerlerde zarar etmektedir. Bu bakımdan, zeytin üreticisinin de
desteklenmesi gerekmektedir. Hükûmetin tercih etmiş
olduğu, üretime dayalı değil, ithalata dayalı bir ekonomi modeli çerçevesinde,
yerli üretici, zaten doların aşağı tutulmasıyla ithalat cenneti hâline
getirilen ülkede, yerli üretici üretim yapamaz hâle gelmektedir. Dolayısıyla,
iş yerleri kapanmakta, işsizlik had safhaya varmış bulunmaktadır.
Bu yasalar düzenlenirken
toplumcu bir anlayışla, geniş halk kitlelerinin menfaatlerinin düşünülmesi ve
ülkenin ihtiyaçlarına göre planlamanın, programlamanın yapılması gerektiğini
düşünmekteyiz. Bu anlamda, önergeme destek vermenizi diliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bulut.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra sayılı yasa
tasarısının 44. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
“5510 sayılı kanunun 96’ncı
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan ‘en fazla 5 yıllık’ ifadesi
‘en fazla 3 yıllık’, ‘3 ay’ ifadesi ’48 ay’ ‘3 aylık’ ifadesi ’48 aylık’ olarak
değiştirilmiştir. Maddede geçen ‘%25’ oranı ise ‘%10’ olarak değiştirilmiştir.
M. Nezir Karabaş (Bitlis) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kabahati olmadığı hâlde
yanlış ödeme gerçekleştirilen kişiye bu ödemenin geri ödemesinde olabildiğince
kolaylık sağlanması, bu kişilerin mağdur edilmemeleri açısından önemlidir.
Değişiklik ile uygulamadan çıkan olumsuzluklardan vatandaşın korunması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
45’inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 45 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen (1) bendinde geçen
"veya kontrol" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Oktay Vural Recep Taner Nevzat Korkmaz
İzmir Aydın Isparta
Mehmet Günal Kadir
Ural
Antalya Mersin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın 45 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Harun Öztürk
Mustafa Özyürek Bülent
Baratalı
İzmir İstanbul İzmir
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Tekin Bingöl
Malatya
Ankara
"Madde 45- 5510 sayılı
Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (f)
bendinde yer alan "ve 86 ncı maddesinin altıncı
fıkrasında" ibaresi madde metninden çıkarılmış, (i) bendinin sonuna
aşağıdaki cümle ve (k) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (l) bendi
eklenmiştir.
"Ancak
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılara geçici
iş göremezlik ödeneği ödemelerinde 100 üncü maddeye istinaden Kurumca
işverenlerden istenilen bildirimlerin belirlenen süre içerisinde ve elektronik
ortamda yapılmaması hâlinde sigortalı başına aylık 80 bin TL, hiç yapılmaması
hâlinde ise sigortalı başına aylık 400 bin TL tutarında idari para cezası
uygulanır."
"l) Ek 6 ncı maddesine göre yapılması gereken bildirim veya kontrol
yükümlüğünün yerine getirilmemesi hâlinde, her bir fiil için 800 bin TL
tutarında idari para cezası uygulanır."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba tasarının 45’inci
maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak vermiş olduğumuz önergeyle
ilgili söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
maddede bazı cezaların asgari ücrete bağlandığını görüyoruz. Şimdi, bu konuyla
ilgili olarak daha önce de yasama organında değişik tartışmalar oldu. Yani “İş
Kanunu’nda öngörülen cezaların asgari ücrete bağlanması gerçekten doğru mu,
başka bir çözüm bulabilir miyiz?” Bu tartışıldı. Sosyal taraflar da bu konuyu
tartışıyor. Özellikle işçi sendikaları, İş Kanunu’nda öngörülen cezaların
asgari ücrete bağlanmasına taraftar değiller. Bunda da şu kaygı dile
getiriliyor: Bildiğiniz üzere asgari ücret, sosyal taraflarla birlikte Çalışma
Bakanlığı bünyesinde yapılan toplantılar sonucunda tespit ediliyor. Bu toplantılar
sırasında asgari ücret belirlenirken bu toplantıya katılan işverenler, bir
şekilde, İş Kanunu’ndaki cezaların da asgari ücrete bağlandığı düşüncesinden
hareketle asgari ücretin artırılması konusunda biraz çekingen davranabilirler
bunları açıktan söylemeseler de. Önemli olan cezaların yaptırım gücü olduğuna
göre, asgari ücrete eşdeğer olan TL cinsinden rakamların kanuna yazılmasının ve
bunun da -çoğu kanunda yapıyoruz- Vergi Usul Kanunu’nda öngörülen yeniden
değerlendirme oranında her yıl artırılmak suretiyle güncellenmesi pekâlâ
mümkün. Bu nedenle, biz bu önergemizde, bir adım olması açısından, İş
Kanunu’nda ve sosyal güvenlik mevzuatında öngörülen cezaların asgari ücrete
bağlanmasının değil, maktu belirlenecek TL cinsinden ifade edilmesinin daha
doğru olacağını düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri,
biraz önce işsizlikle ilgili olarak, istihdamla ilgili olarak bazı rakamlara
değindim. İzninizle, yine, son iki yıldaki işsiz sayılarıyla ilgili bazı
değerlendirmelerde bulunmak istiyorum. Son iki yılda işsiz sayısı toplamda 171
bin kişi artarak 2 milyon 901 bine çıkmıştır. Bu rakama iş bulma umudunu kesmiş
1 milyon 902 bin kişi ile 52 bin mevsimlik çalışanlar eklendiğinde toplam işsiz
sayısı 4 milyon 855 bin kişi olmaktadır. İş gücüne dâhil olmayanlardan hiçbir gruba
sokulamayan ve kimler olduğu konusunda detaylı bir açıklama da bulunmayan,
“diğer grup” adı altında yer alan 1 milyon 890 bin kişiyi de eklediğimizde
gerçek işsiz sayısının 6 milyon 745 bin kişiye çıktığı görülecektir. Gerçek
işsizlik oranı buna göre hesaplandığında yüzde 26,1 olmaktadır.
Son iki yılda işsizlik oranı
Türkiye genelinde değişmezken erkeklerde 2,2 puan azalmış, kadınlarda ise 0,5
puan artmıştır. Yine son iki yılda kentlerde işsizlik oranı erkeklerde 0,2 puan
artarken kadınlarda artış 1,2 puan olmuştur. İş gücüne katılma oranı ve
istihdam oranında, yukarıda, biraz önceki konuşmamda da yaptığım açıklamalar
çerçevesinde, iş gücüne kadınların katılımının artması nedeniyle kadınlarda çok
cüzi artışlar olduğu gözlenmektedir ancak bunların da yüzde 30’ların altında
olduğunu ifade ediyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 45 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen (l) bendinde geçen
"veya kontrol" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşlar
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ÖMER DİNÇER
(İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Kumcuoğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimizdeki mavi boncuk tasarısının…
AHMET YENİ (Samsun) – “Mavi
boncuk” mu Hocam?
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla)
– Evet, mavi boncuk tasarısının…
AHMET YENİ (Samsun) –
Yakışıyor mu size?
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla)
– …45’inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına verdiğimiz önerge
hakkında konuşmak üzere söz aldım.
Bu bir, tam
seçim kanunu, tam bir mavi boncuk kanunu. Herkese
bir şeyler dağıtmak suretiyle, devlet kesesinden tekrar iktidar olmanın yolunu
arıyorsunuz, değil mi efendim?
AHMET
YENİ (Samsun) – Değil.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla)
– Değil. Peki, nedir bu kanun? Şuna bakın…
ASIM AYKAN (Trabzon) –
İhtiyaç Hocam, ihtiyaç.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla)
– İhtiyaç! Sekiz sene sonra mı fark ettiniz böyle bir ihtiyacı olduğunu
memleketin? Sekiz senedir güya bu memleketi idare ediyorsunuz beyefendiler veya
idare ettiğinizi zannediyorsunuz. Bakın, ne hâle sokmuşsunuz memleketi, ondan
sonra “Yok efendim öyle değil, böyle değil.” diye tartışıyorsunuz benimle.
Efendim, zaten şurada beş
dakika konuşacağız, o imkânı da elimizden alıyorsunuz.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
aslında bu bir mavi boncuk kanunu idi. Ne yapmak istiyordunuz? Seçim sathı
mailinde, Türkiye’de bazı meslek gruplarına, bazı çıkar çevrelerine ufak tefek,
iyi kötü bazı menfaatler sağlayarak “Seçimde üç beş oy fazla alabilir miyiz?”
diyordunuz. Ondan sonra ipin ucu kaçtı. Her AKP milletvekili bu kanunun bir
yerine bir şeyler sokuşturmaya çalıştı. Bu sefer mavi boncuklar oldu kırmızı,
çünkü birilerine bir şey dağıtayım derken bunların yanında bazı mükellefiyetler
getirmeye başladınız. Bunlardan birisi de bu. Türkiye’de geçimini taksicilikle,
dolmuşçulukla, bir yerden öbür yere, kısa vadeli, kısa mesafeli, uzun mesafeli
bir şeyler taşımakla uğraşan, sabahtan akşama kadar bir ekmek parası
doğrultmaya çalışan insanlara şimdi belli yükümlülükler getirmeye başladınız.
Öyle olur zaten, öyle olur zaten, ipin ucu kaçtı mı artık tutamazsınız, bu
kanunda olduğu gibi. Beyefendiler, bu kanunun yapılması sırasında Komisyonda
ipin ucu kaçtı. Ondan sonra artık ne yaptığınızı, ne yapacağınızı bilemez hâle
geldiniz ve “Seçim sathı mailinde birilerine bir şeyler, menfaatler sağlayıp
bir yerlere varabilir miyiz?” diye düşünürken mükellefiyetler getirmeye
başladınız.
Bakın taksicilerin hâline,
bakın Türkiye’de taksicilerin hâline. Sabahtan akşama kadar bir yerden bir yere
“Bir müşteri bulabilir miyim?” mücadelesi içinde olan taksi şoförleri, bu sefer
yükselen petrol fiyatlarının ağır baskısı ile iyice açmaza düşmüş durumdalar.
Ben geçenlerde bir kanun
yapılırken bu kürsüde söyledim, dedim ki: “Bu mazota fazla yükleniyorsunuz,
petrole fazla yükleniyorsunuz. Eğer herhangi bir şekilde 90 dolarlardan 135
dolarlara kadar tırmanırsa bu petrol varil başına, siz Türkiye’yi yönetemezsiniz.”
Nitekim başladı. Bundan bir ay kadar önce varil başına 90 dolar olan petrol
fiyatları 103 dolara kadar çıktı. Eğer bu, bu tırmanışa devam ederse sizin bu
bütçeyi bir arada tutma imkânınız yoktur. Ha, bütçeyi şu veya bu şekilde, sıcak
para, çok sıcak para, ılık para, ılımlı İslam vesaire, vesaire bu işlerle
dengine getirmeye çalışırsınız ama artan petrol fiyatları dolayısıyla tarifesi
sabit ama gideri giderek yükselen taksi şoförlerini, dolmuş şoförlerini, otobüs
şoförlerini ve bunların sahiplerini çok müşkül duruma sokarsınız.
Buralarda çalakalem, efendim,
Hükûmet gönderiyor yirmi maddelik bir tasarı, onu
komisyonda yüz bilmem kaç maddeye getiriyorsunuz; düşünmeden taşınmadan,
incelemeden, irdelemeden, “Bunun sonu nereye varır?” demeden harıl harıl madde yazıyorsunuz; onun bunun talebi, onun bunun
baskısı, onun bunun isteği üzerine kanun yapıyorsunuz. Ondan sonra Türk hukuk
sistemi darmadağın oluyor. Türkiye’de artık bu kanunların içinden çıkacak
meslek erbabı kalmamıştır. Türkiye’de bu kanunları okuyup anlayacak ve
uygulayacak iş sahibi kalmamıştır. Böyle şey olmaz, böyle kanun yapılmaz ama
“Biz yaptık, oldu.” diyorsunuz. Ne yapacaksınız? Seçim kazanacaksınız.
Aç tavuk kendisini arpa
ambarında sanırmış. Bu milletin, bu seçmenin sizin yapmakta olduğunuz ve
önümüzdeki dört, beş ay içinde de yapmaya devam edeceğiniz anlaşılan
saçmalıklarınızı ödüllendirmesi mümkün değildir. Tarih bunun çeşitli
örnekleriyle doludur. Türk milleti altmış yıllık çok partili siyasi rejim
döneminde…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kumcuoğlu.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla)
– Ben de teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
46’ncı madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 46 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Oktay Vural Recep Taner Nevzat Korkmaz
İzmir Aydın Isparta
Mehmet Günal Kadir
Ural
Antalya Mersin
“Madde 46- 5510 sayılı
Kanunun 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının (6)
numaralı bendinde yer alan ‘ve 33 üncü’ ibaresi, ‘23 üncü, 33 üncü ve 35 inci’
şeklinde değiştirilmiştir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra
Sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılamasına Dair Kanun Tasarısı”nın 46 ncı maddesinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Yılmaz
Ateş Abdullah
Özer
Ankara
Bursa
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Baratalı. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT BARATALI (İzmir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 606 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın 46’ ncı maddesi üzerinde
verdiğimiz bir önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri
grubum ve şahsım adına saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz bu tasarı bir mali af kanunu tasarısıdır. Tasarı maddeleri
içinde bizim de desteklediğimiz maddeler vardır ama yine tasarı maddeleri
içinde bizim daha da fazla desteklemediğimiz maddeler de bulunmaktadır çünkü
gerek alt komisyon çalışmaları sırasında gerek Komisyonda, gerekli gereksiz, Hükûmetin kendince ihtiyaç duyduğu ilgisiz, bağlantısız
bütün, ne kadar düzenleme varsa hepsi bu tasarının içine dâhil edilmiş
bulunmaktadır. Bu tasarı karda kışta aylarca hak, adalet arayan Tekel
işçilerinin, ücretsiz eğitim, demokratik, özerk üniversite isteyen
öğrencilerin, iş güvencesi isteyen emekçilerin, örgütlü toplum isteyen
yurttaşların, emeklilerin, işsizlerin sorunlarını çözen bir yasa tasarısı
değildir. Ama, bunun yanında, borcunu zamanında
ödeyen, edimlerini aksatmadan yerine getiren, bunu devamlı yapan
yurttaşlarımızı, mükelleflerimizi de bu tasarı hayal kırıklığına uğratmış
bulunmaktadır. Neden? Zamanında ve düzenli ödeme yapanlara yönelik,
vergilerinden bir kısım indirim taleplerimiz reddedilmiş, bu da bu edimlerini
zamanında yerine getiren mükelleflerimizi üzmüştür, isteklerini karşılamayan
bir tasarı hâline gelmiştir. Yine bunun yanında bu tasarı kara para
aklayıcılarını ve naylon faturacıları da kollayan bir yasa tasarısı hâlindedir.
Burada Sayın Unakıtan’ın kulaklarını çınlatıyorum,
Maliye Bakanı iken yapamadığı bu işler şimdi bu tasarıyla naylon faturacılar
konusunda sonuca ulaşmış bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu
tasarı ile bir gün bile memuriyeti bulunmayanlar devletin en üst yöneticisi
durumuna geleceklerdir. Devlet memuriyetini, bütün bu rejimi altüst ederek,
liyakat, kariyer sistemini ortadan kaldırarak, hatta sadakat sistemini ortadan
kaldırarak ABD sistemini buraya monte etmektedir. Bu tasarıyla -ki bunun adı
bir şekilde hizmetsiz memuriyet sistemidir- koşulları tutan bir tarikat şeyhi
Diyanet İşleri Başkanı olabilecektir, koşulları tutan bir gemi kaptanı
Denizcilik Müsteşarı olabilecektir, koşulları tutan iyi bir müteahhit
Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarı olabilecektir.
Değerli milletvekilleri, bu
tasarı, ayrıca Ankara’nın bilinçli olarak boşal-tılması
tasarısıdır. Bu tasarıyla Vakıflar Bankası, Türkiye Kalkınma Bankası, BDDK, SPK
İstanbul’a taşınacaktır. Bu, binlerce memur ve çalışanın İstanbul’a zoraki göçü
demektir. Ankara’dan konutlardan, iş yerlerinden, dershanelerden ve bunun gibi
hizmet alanlarından büyük bir boşalma olacak ve bunların yarattığı değerler
İstanbul’a gidecektir. Bütün bunlar olurken Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Sayın Melih Gökçek’in hiç sesi çıkmamaktadır, suspus olmuştur, dut yemiş
bülbüle dönmüştür Sayın Gökçek. Her konuda ahkâm kesen Sayın Başkan, başkanı
olduğu kentin bu konuda boşalmasını sessizce, sadece sessizce izlemektedir ve
seyretmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu
tasarıyla, belediye ve il özel idarelerinde çalışan emekçiler sürgüne
gönderilmektedir. Ne yazık ki, il özel idarelerinde çalışan emekçiler, bu
tasarı yasalaşırsa ikinci bir sürgünü de il özel idarelerinden başka bir yere
gönderilerek yaşayacaklardır.
Bu tasarıyla, binlerce
emekçinin sendikal yaşamı sona erecektir. Özellikle yerel yönetimlerden
emniyete ve millî eğitime gidenlerin sendikal hakları ortadan kalkacaktır ve
taşeronlaşmasının önü sonuna kadar açılacaktır.
Bu nedenlerle, önergemizin
kabulüyle 46’ncı maddenin tasarı metninden çıkarılmasını arz eder, hepinizi
tekrar saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Baratalı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 46 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı
(Konya) ve arkadaşları
“Madde 46- 5510 sayılı
Kanunun 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının (6)
numaralı bendinde yer alan ‘ve 33 üncü’ ibaresi ‘23 üncü, 33 üncü ve 35 inci’
şeklinde değiştirilmiştir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
KADİR URAL (Mersin) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yaşlılık aylığı almakta iken
sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi bir işte sigortalı olarak çalışmaya
başlayanların yaşlılık aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilmesini
öngören 23 üncü fıkra da kaldırılmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
47’nci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 47 inci maddesinde geçen “31/12/2014
tarihine kadar” ibaresinin “31/12/2015 tarihine kadar” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Recep Taner Erkan Akçay
Konya Aydın Manisa
Nevzat Korkmaz Metin Ergun Mehmet
Günal
Isparta Muğla Antalya
Kadir
Ural Oktay
Vural
Mersin İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 47 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Harun Öztürk Bülent Baratalı Mustafa Özyürek
İzmir İzmir İstanbul
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Sacid
Yıldız
Malatya İstanbul
“Madde 47 – 5510 sayılı
Kanunun geçici 4 üncü maddesinin onyedinci fıkrasında
yer alan “bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içerisinde” ibareleri
metinden çıkarılmıştır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Disiplin affı nedeniyle
açıkta geçen sürelerin emekli keseneğine esas aylığın hesabında
değerlendirilmesi için bir başvuru süresi getirilmesi doğru değildir. Askerlik
borçlanmasında olduğu gibi başvuru tarihindeki katsayılar borçlandırmada esas
alınacağından primler borçlanılan tarihe göre artacaktır. Başvuru için bir süre
öngörülmeyince ödeme için öngörülen iki yıllık sürenin de değiştirilmesine
ihtiyaç bulunmamaktadır.
Önergemiz bu amaçla
verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 47 nci maddesinde geçen “31/12/2014 tarihine kadar” ibaresinin “31/12/2015 tarihine
kadar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya)
ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Şandır, Sayın
Kalaycı, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Personel mevzuatına göre
almış oldukları disiplin cezası sonucu memuriyetleri sona erenlerden, 22/6/2006 tarihli ve 5525 sayılı Kanun uyarınca haklarında
verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile ortadan kaldırılanların,
görevlerinden ayrıldıkları tarih ile göreve başladıkları tarih arasındaki prim
veya kesenek ödenmemiş sürelerine ilişkin doğacak borç tutarının 31/12/2015
tarihine kadar eşit taksitlerle ödenebilmesine imkân verilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
48’inci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 48 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümlede geçen
“prime esas aylık kazanca yakın” ibaresinin “prime esas aylık kazanca daha
yakın” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Recep Taner Beytullah
Asil Nevzat
Korkmaz
Aydın Eskişehir Isparta
Mehmet Günal Kadir Ural D. Ali Torlak
Antalya Mersin İstanbul
Oktay
Vural
İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 Sıra
Sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 48 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Yılmaz
Ateş Abdullah
Özer
Ankara Bursa
“Madde 48- 5510 sayılı
Kanunun geçici 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında değerlendirilen yurt dışı borçlanma sürelerine
göre tespit edilen basamaklar, yürürlükte bulunan gelir tablosunda, 41 inci
maddenin beşinci fıkrası hükmüne göre belirlenen prime esas aylık kazanca yakın
gelire karşılık gelen basamağı geçemez.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı torba
tasarının 48’inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge ile ilgili,
Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Yüce heyetinizi bu vesileyle saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüşmeler öylesine hızlı geçiyor ki yani maddeleri okumuyoruz, biz vermiş
olduğumuz önergeleri gürültüden takip etme fırsatı bulamıyoruz. Biraz önceki
47’nci madde ile ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge ile ilgili teknik bir
değerlendirmede bulunmak istemiştim. Ben onu sizlerin yine -kabul etmiş
olmanıza rağmen- bilgilerinize sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
biliyorsunuz bir disiplin cezası affı yapılmıştı ve 23/4/1999
ile 14/2/2005 tarihleri arasında memuriyetleri sona erenlerle ilgili olarak
2006 yılı içerisinde bir af getirilmişti ve cezaların bütün sonuçları ortadan
kaldırılmıştı. Bunu kaldırırken de 2006 tarihinde demiştik ki: Bu kanunun
yürürlük tarihinden itibaren altı ay içerisinde kuruma müracaat etmeleri
hâlinde görevden ayrıldıkları tarih ile göreve başladıkları tarih arasındaki
prim ve keseneklerine borçlanma hakkı getirmiştik. Şimdi bu biraz önce kabul
ettiğiniz madde ile ilgili olarak bu kanundaki altı aylık süreyi 30 Haziran
2011 tarihine kadar yeniden uzatıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
burada dikkatlerinizi çekmek istediğim bir konu şu: Yani 1999 ve 2005 arasında
aftan yararlanmış, bir şekilde müracaat etmemiş ve memuriyete girmemiş
kişilere, sürekli olarak geçici madde üzerinden, tarih değişikliği yaparak
imkân sağlıyoruz. Yani, bu yaptığımızın şu nedenle doğru olmadığını
düşünüyorum: Mutlaka -bu 2005-2009 yılları arasında
altı yıllık bir süre var- bu kişiler göreve başladıklarından geriye doğru,
görevden alındıkları süreye kadar borçlanma hakkı getirildiği için ucu açık bir
süredir. Dolayısıyla, biz bu düzenlemede belli bir süreyi aşmamak üzere ve
burada da tarih öngörmeden, askerlik borçlanmasında olduğu gibi, o süreyi
memuriyetlere girdikleri takdirde borçlanabilmelerine imkân sağlayan bir
düzenleme yapmalıyız ve bunu tekrar tekrar Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmemeliyiz diye düşünüyorum ancak oylandı
ve geçti.
Değerli milletvekilleri,
Sosyal Güvenlik Kurumunun şu andaki mali durumuna baktığımızda, 2002 yılında
gelirlerinin 20 milyar lira olduğunu ve giderlerinin de 28 milyar lira olduğunu
görüyoruz, 7,6 milyar açık var ve 9,7 milyar transfer yapmışız. 2002 yılından
bugüne getirdiğimizde, değerli arkadaşlar, gelirlerin ve giderlerin aşağı
yukarı aynı oranda, kat olarak 3,9 ve 3,8 kat arttığını görüyoruz, açığın 3,6
kat arttığını görüyoruz. Buna karşılık transferlerin 5,4 kat arttığını
görüyoruz ki buraya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Niye transferler açıktan
daha fazla? Çünkü, hükûmetler,
sosyal güvenlik kurumlarının kendi aktüeryal
dengeleri dışında bu kuruma ilave yükler getiriyor ve bazı kesimler için prime
bağlı olmayan imkânlar sağlıyor ve bunların da bir şekilde hazine tarafından
sosyal güvenliğe transferi söz konusu. Bu ne demek? Yani, açık 3,6 kat
arttığına göre transferler 5,4 kat artmış.
Seçim yatırımı yapmadığını
söyleyen Hükûmetin dokuz yıllık uygulamalarının
özetini takdirlerinize sunuyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 48 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümlede geçen
“prime esas aylık kazanca yakın” ibaresinin “prime esas aylık kazanca daha
yakın” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Sayın Beytullah Asil konuşacak efendim.
BAŞKAN – Sayın Asil, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
48’inci maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde
söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergemiz ile ifadelerin
daha anlaşılır hâle getirilmesi amaçlanmıştır.
Değerli milletvekilleri,
istihdam yaratmayan büyüme, ithalata bağımlı hâle getirilen üretim ve ihracat,
rekabet şansı kalmayarak kapanan işletmeler, çoğu zaman siftah yapamayan esnaf,
ekilemeyen tarlalar, çiftçinin tarlasında ve dalında kalan ürünü, sekiz buçuk
yılı bulan iktidarın uyguladığı ekonomi politikasının ve ekonomi yönetiminin
yetersizliğinin karnesi niteliğindedir. Vatandaşımızın refahına yansımayan
büyüme, AKP hükûmetleri döneminde yapılan ve
cumhuriyet tarihimizin en büyük borç stoku, ithalata bağımlı hâle getirilen
üretim ve ihracat, yüzde 70’i yabancıların eline geçen finans ve bankacılık
sistemi, devamlı artan dış borç nedeniyle oluşan kırılgan yapı ülkemiz
ekonomisini içinden çıkılmaz sorunlar yumağına dönüştürmüştür.
AKP, 2002 yılında yüzde
10’larda aldığı işsizliği, 2010 yılında tarım dışı işsizlik oranını yüzde
15’lere, on sekiz- yirmi beş yaş arasındaki genç nüfusun işsizlik oranını da
yüzde 25’lere çıkarmıştır. İşsizlerin yüzde 35’ini ise genç işsizler
oluşturmuştur. Türkiye'nin iç ve dış borç toplamı 2002 yılında 221 milyar dolar
iken Aralık 2010 itibarıyla 509 milyar dolara yükselmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye’de oluşan bu tablo ve görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı, AKP Hükûmetinin sekiz yılı aşan sürede Türkiye’yi iyi
yönetmediğinin birer belgesi niteliğindedir. Çünkü hükûmette
olunan süre içerisinde -küresel krizde de olduğu gibi- gerekli önlemleri
zamanında almayarak ekonomiyi ve Türk milletini kaderine terk eden iktidar
âdeta kasıtlı bir şekilde vatandaşlarımızın borcunu ödeyemez hâle gelmesini
beklemiştir. Uzun bir süredir sanayicimiz, çiftçimiz, esnaf ve sanatkârımız Hükûmet tarafından ihmal edilmiş, küresel krizde dâhi
ekonomik açmazlar karşısında destek verilmeyerek âdeta kaderine terk
edilmiştir. Hükûmet, Türk milletinin millî ve manevi
konularda olduğu gibi hiçbir politikasından eksik etmedikleri
istismarcılıklarını burada da göstermişlerdir. Çünkü önce borcunu ödeyemez duruma
düşürülen vatandaşlarımıza tam da seçim
öncesinde kolaylık getirerek sorunları çözmeyip kronik hâle getirdikten sonra
bunu istismar etme çabası içine girmelerinin başka bir izahı bulunmamaktadır.
AKP bu tasarıyla, bir
taraftan seçimlerde göz boyayarak vatandaşlarımızı aldatarak yapacakları sanal
açılış törenleri için seçim ekonomisine kaynak aktarırken diğer taraftan da
seçim öncesi kendi yanlış politikaları sonucu dara düşmüş, Anadolu insanının
oylarının devşirilmesini hedef almıştır.
Değerli milletvekilleri,
seçim yatırımına dönük popülist bir yatırım çabası
olduğu gözlerden kaçmayan bu düzenlemenin amacı ne olursa olsun, AKP Hükûmetinin zorlaştırdığı hayat şartları karşısında
vatandaşlarımızın geçimine, sıkıntılarına bir nebze de olsa kolaylık sağlayacak
olmasını olumlu bulduğumuzu da belirtmek isterim. Ancak bu
gibi kısa süreli az da olsa rahatlama sağlayacak seçim yatırımları yerine, ülke
ekonomisinde tüketime dayalı ve ithalata bağımlı hâle getirilmiş üretim, sıcak
paraya ve dış borca dayalı finansman anlayışının terk edilerek
vatandaşlarımızın gelir düzeyini ve istihdamı artıracak yapısal önlemlerin bir
an evvel alınması gerektiğini ifade ediyor, bu vesileyle yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Asil.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
49’uncu madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra sayısı ile
görüşülmekte olan "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 49
uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, üçüncü
fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
"5510 sayılı Kanunun
geçici 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
"üç yıl içinde" ve beşinci fıkrasında yer alan "en geç iki yıl
içinde" ibareleri "1/1/2012 tarihine
kadar" şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan "iki yıllık süreye"
İbaresi "bu süreye" şeklinde değiştirilmiş, sekizinci fıkrasında yer
alan "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilgili kanunları gereği
bakmakla yükümlü olunan kız çocukları bu Kanun gereğince de bakmakla yükümlü
olunan kişi sayılır. Ancak durumlarında değişiklik olduğunda sağlık
hizmetlerinden yararlanma koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden
belirlenir." ibaresi madde metininden çıkartılmış, onuncu fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.”
Mustafa Özyürek Bayram Meral Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
İstanbul İstanbul Malatya
Harun Öztürk Mehmet
Ali Susam
İzmir İzmir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 49 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Oktay Vural
Konya Manisa İzmir
Metin Ergun Recep Taner Nevzat Korkmaz
Muğla Aydın Isparta
Kadir Ural Mehmet Günal Mehmet
Serdaroğlu
Mersin Antalya Kastamonu
"Madde 49- 5510 sayılı
Kanunun geçici 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan "üç yıl içinde" ve beşinci fıkrasında yer alan "en geç
iki yıl içinde" ibareleri "1/1/2012 tarihine
kadar" şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan "iki yıllık süreye"
ibaresi "bu süreye" şeklinde, sekizinci fıkrasında yer alan
"Ancak durumlarında değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma
koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden belirlenir" cümlesinden sonra
gelmek üzere "Kız çocuklarının durum değişikliklerinin ortadan kalkması
hâlinde, bu kişiler tekrar ilgili kanunlarına göre bakmakla yükümlü olunan kişi
sayılır." cümlesi eklenmiş, altıncı ve onuncu fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"2925 sayılı Tarım
İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalılar ile bunların bu Kanuna
göre bakmakla yükümlü oldukları kimseler, genel sağlık sigortası hükümlerine
göre sağlanan sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanma hakkına
sahiptir."
"Aile hekimleri
tarafından başlatılan sevk zincirine uygun olarak alınan sağlık hizmetlerinde;
68 inci maddenin birinci fıkranın (a) bendindeki sağlık hizmetleri için katılım
payı alınmaz, ikinci fıkrasında belirtilen diğer katılım paylarından üç yıl
süreyle % 50 oranında azaltılarak uygulanabilir."
"4857 sayılı İş
Kanununun 13 üncü ve 14 üncü maddelerine göre kısmi süreli iş sözleşmesiyle
çalışanlar ile bu Kanuna göre ev hizmetlerinde ay içerisinde 30 günden az
çalışan sigortalıların eksik günlerine ait genel sağlık sigortası primlerini 30
güne tamamlama yükümlülüğü 1/1/2012 tarihinde
başlar."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Serdaroğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz üzerinde söz aldım. Sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz bu tasarı, seçim
öncesinde, yaratılmış sorunlarla dolu olan toplumun biriken sorunlarına çözüm
bulmak amacıyla huzurumuza gelmiştir. Bu kalabalık tasarı pek çok önemli
gerçeğin belgesidir.
1) Bu tasarı iktidarın yanlış
ekonomi politikalarının yarattığı sorunların belgesidir.
2) Bu tasarı iktidarın sekiz
yıllık başarısızlığının kendi ağzınızdan itirafı, iktidarınızın zayıf
karnesidir. Bir nevi dönem sonu kurtarma yazılısıdır.
3) Bu tasarı Milliyetçi
Hareket Partisinin halkın sorunlarına çözüm ürettiğinin ve ne kadar doğru bir
muhalefet yaptığının da ayrıca bir belgesidir.
Değerli milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bugüne kadar hangi soruna hangi çareyi
ürettiysek bu tasarının içerisinde vardır. Görüştüğümüz tasarıda Milliyetçi
Hareket Partisinin tam yirmi bir tane kanun teklifi yer almaktadır. Bu yirmi
bir kanun teklifinin dokuzu bizzat tarafımdan hazırlanmıştır. Yani her
konuşmanızda çözüm üretmemekle suçladığınız Milliyetçi Hareket Partisi toplumun
sorunlarını birer birer tespit etmiş, çarelerini ise
kanun teklifleriyle ortaya koymuştur.
Değerli milletvekilleri,
toplum kesimlerinin dertlerine çareler üreten ve bu tasarı içerisinde yer alan
tekliflerimden birer cümleyle bahsetmek istiyorum.
1) Yaşlı ve özürlü
maaşlarının üç ayda bir yerine aylık olarak verilmesini öngören kanun
teklifimiz.
2) Yaşlılık aylığı alırken
çalışmaya devam edenlerden kesilen sosyal güvenlik destek prim borçlarının
yeniden yapılandırılmasını öngören kanun teklifimiz.
3) Emlak Vergisi borçlarının
yeniden yapılandırılmasını öngören kanun teklifim.
4) BAĞ-KUR’luların
sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için SSK’lılarda olduğu gibi prim borcu
olmaması şartının kaldırılmasını öngören kanun teklifimiz.
5) Esnaf ve çiftçilerin
sosyal güvenlik prim borçlarının yeniden yapılandırılmasını öngören kanun
teklifim.
6) Kamyoncu esnafının motorlu
taşıtlar vergisi borçlarının taksitlendirilerek yeniden yapılandırılmasını
öngören kanun teklifimiz.
7) Kamuoyunda da sürekli
tartışılan ve emeklilerimizin umutla beklediği maaş promosyonu
almalarını düzenleyen kanun teklifimiz.
8) Yaşlı ve özürlü
maaşlarının artırılması hakkındaki kanun teklifim.
9) Çalışanların doğum izninin
Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi yirmi haftaya çıkarılmasıyla ilgili
kanun teklifim.
Değerli milletvekilleri, bu
dokuz teklifim her ne kadar tasarıyla birleştirilse de bazı tekliflerim şeklen
birleştirilmiş, içerik olarak tasarıda maalesef yer almamıştır. Hâlbuki
içerikte yer verilmeyen bu tekliflerimde, özellikle emeklilerimizin yıllardır
beklediği düzenlemeler getirilmektedir. Özürlü ve yaşlı maaşlarının aylık
verilmesi, emeklilere maaş promosyonunun verilmesi,
BAĞ-KUR’luların da sağlık hizmeti alabilmesi için
prim borcu bulunmaması şartının kaldırılması ve doğum izninin yirmi haftaya
çıkarılmasını içeren tekliflerim, toplum kesimlerinin sorunlarına birer birer çareler üreten, üretilen tekliflerdir. Anlaşılıyor ki
İktidarınız bizim tekliflerimizi tasarıyla birleştirmek zorunda kalmış, ancak
yine çaldığım düdük tavrıyla çözüm önerilerimizi görmezden gelip tabiri caiz
ise hiç etmiştir. Her ne şekilde olursa olsun tekliflerimizin 21 adedinin
tasarıda yer alması, bugüne kadar Milliyetçi Hareket Partisi olarak yaptığımız
çalışmaların doğruluğunun kanıtıdır diyor, önergemize destek vermeniz
dileğimizle sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Serdaroğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
606 sıra sayısı ile
görüşülmekte olan "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 49
uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, üçüncü
fıkrasının madde metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
"5510 sayılı Kanunun
geçici 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
"üç yıl içinde" ve beşinci fıkrasında yer alan "en geç iki yıl
içinde" ibareleri "1/1/2012 tarihine
kadar" şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan "iki yıllık süreye"
ibaresi "bu süreye" şeklinde değiştirilmiş, sekizinci fıkrasında yer
alan "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilgili kanunları gereği
bakmakla yükümlü olunan kız çocukları bu Kanun gereğince de bakmakla yükümlü
olunan kişi sayılır. Ancak durumlarında değişiklik olduğunda sağlık
hizmetlerinden yararlanma koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden
belirlenir." ibaresi madde metininden çıkartılmış, onuncu fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.”
Mustafa Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Bingöl,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 606 sıra sayılı kanun tekliflerinin 49’uncu
maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, 2008
yılında 5754 sayılı bir kanun teklifi Parlamentoda yasalaşmıştı. O kanun
teklifinin içinde bir madde vardı ki daha sonraki günlerde kamuoyunu sıklıkla
meşgul etmiş ve defalarca Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri ve sözcüleri
tarafından sıklıkla dile getirilmişti. O madde, on sekiz yaşını dolduran genç
kızlarımızın bekâr olsalar dahi, çalışmıyor olsalar dahi herhangi bir sağlık
sorunları karşısında ailelerinin sosyal güvenliklerinden, sağlık
sigortalarından yararlanmasını ortadan kaldıran bir düzenlemeydi.
Biz 2008 yılında bunun son
derece yanlış olduğunu defalarca ifade etmiştik ve bu konuyla ilgili önergeler
vermiştik ama maalesef tıpkı bugünlerde olduğu gibi bizim o düzenlemeyle ilgili
vermiş olduğumuz önerge sırf muhalefet milletvekilleri tarafından verildiği
için iktidar tarafından reddedilmişti. Aradan iki yıllık bir süre geçti.
Nihayet bizim birçok konuda olduğu gibi bir kez daha haklı olduğumuz ortaya
çıktı. Evet, o düzenleme yanlıştı ve nihayet o yanlıştan bu maddeyle birlikte
geri dönülüyor. Peki, ne oldu da bu iki yıllık süre içerisinde AKP bunun yanlışlığının
farkına vardı? Bunun iki temel nedeni var sayın milletvekilleri. Bir tanesi bu
iki yıllık süre içerisinde Cumhuriyet Halk Partisinin ısrarla bunun
yanlışlığını vurgulaması, ikincisi ise önümüzde bir genel seçimin olması. Bizim
haklı olmamız çok önemli değil ama asıl önemli olan böyle bir yanlıştan geri
dönülmüş olmasıdır.
Bakınız, değerli
milletvekilleri, bu maddede dört farklı düzenleme var ki bu dördünün de
yürürlük tarihleri seçimlerden sonraya öteleniyor, 2012 yılına öteleniyor.
Peki, soruyorum size: 2008 yılında yapılan bu düzenlemeler doğru idiyse niçin
şimdi yürürlük tarihleri erteleniyor? Çünkü bunlar da yanlış ama oy kaygısı
nedeniyle, seçim yatırımları nedeniyle bu düzenlemelerin uygulama tarihleri
2012 yılına öteleniyor. Bu da bu torba yasanın birçok maddesinin tamamen bir
seçim rüşveti anlamında düzenlendiğini, bir seçim yatırımı olduğunu net bir
şekilde ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu
maddede yine son derece vahim bir düzenleme yapılıyor. Tıpkı az önce
bahsettiğim o yanlış gibi bir başka yanlışa düşülüyor. İşte, bu yanlışa dikkat
çekmek için bu önergeyi veriyoruz. Bu düzenleme de yine AKP’nin yaptığı
uygulamalardan bir tanesi olan kısmi zamanlı çalışma uygulamasının çalışılmayan
günlerinin sigorta primlerinin işçi tarafından ödenmesini hayata geçirecek olan
düzenleme. Bu da son derece yanlış bir uygulama değerli milletvekilleri.
Düşünün, siz işçilere tam ay boyunca çalışma olanağı tanımıyorsunuz, aksine
emeğin sömürüsünü hayata geçiren bir anlayışla kısmi çalışma süresini ortaya
koyuyorsunuz ve iş vermediğiniz, çalıştırmadığınız işçilerin çalışamadıkları
günlerinin genel sağlık sigortası primini “Sen cebinden öde.” diyorsunuz. Bunun
hakla, hukukla, adaletle bağdaşır bir yanı var mı değerli milletvekilleri?
Onun için vermiş olduğumuz
önergeyle bu düzenlemenin dışına çıkarılmasını ve çalışılmayan günlerin, yani
işçi kardeşlerimizin, kısmi statüde çalışan işçi kardeşlerimizin çalışmadıkları
günlerin sigorta primlerinin Hazinece karşılanmasını uygun gören bir
düzenlemeyi sizlere öneriyoruz. Bundan daha adil, bundan daha işçi haklarını
savunan bir anlayış olabilir mi değerli milletvekilleri?
Sizi şimdi uyarıyoruz. Bu
önergemize destek verirseniz birkaç yıl sonra yine bir yanlıştan dönmekten sizi
alıkoymuş oluruz diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
50’nci madde üzerinde iki
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 50 nci maddesinin matlabı ve bu
madde ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 19'un aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Yılmaz Ateş Harun Öztürk
İstanbul Ankara İzmir
Abdullah
Özer Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Bursa Malatya
"Madde 50- 5510 sayılı
Kanunun geçici 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında
yer alan "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce," ibaresi ile
"bu maddenin yürürlük tarihinden sonra aynı şartlarla bu işleri
yaptıkları," ibaresi madde metninden çıkartılmış ve geçici 19 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Geçici
Madde 19- 1479 ve 2926 sayılı Kanunlara göre aylık almakta olanlarla 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaları nedeniyle geçici 2
nci maddeye göre aylık bağlanacaklara aylık bağlamaya
esas tüm hizmetleri süresince on yıl süreyle hastalık sigortası veya sağlık
sigortası veya genel sağlık sigortası primi ödememiş olanlardan, hastalık
sigortası, sağlık sigortası ve genel sağlık sigortası primi kesilmiş olan
süreler düşülmek kaydıyla, aylıklarının % 10'u oranında ve 10 yılı tamamlayacak
süreyle genel sağlık sigortası primi kesilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 50 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Recep Taner Nevzat Korkmaz Oktay Vural
Aydın Isparta İzmir
Kadir Ural Mehmet Günal Muharrem
Varlı
Mersin Antalya Adana
“Madde 50- 5510 sayılı
Kanunun geçici 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında
yer alan “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce,” ibaresi ile “bu
maddenin yürürlük tarihinden sonra aynı şartlarla bu işleri yaptıkları,”
ibaresi madde metninden çıkartılmış ve “yapmakta olanların” ibaresi
“yaptıkları” şeklinde değiştirilmiş ve geçici 19 uncu maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçe…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) –
Muharrem Bey konuşacak efendim.
BAŞKAN – Sayın Varlı, buyurun
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın 50’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle, emekli olan
çiftçi BAĞ-KUR’u veya normal esnaf BAĞ-KUR’u emeklisinin ödemiş olduğu prim azlığını on yıl
süreyle tekrar emekli maaşından kesmeyle ilgili bir düzenleme yapılıyor. Zaten
çok az maaş alan özellikle çiftçi BAĞ-KUR’lu olan
emeklilerin bir de böyle bir yasa tasarısıyla on yıl maaşlarından kesilerek
emekliliklerinin tamamlanması hayli ağır gelecektir. Onun için, burada yapılan,
düzenlemenin emekli olmuşsa eğer kişinin maaşını tam olarak alması. Bizim
talebimiz budur. Onun için, bu maddenin bu şekilde düzenlenmesini talep ettik.
Zaten çiftçi denilince akla birçok sıkıntı geliyor. Biz sulama birlikleri
borçlarıyla ilgili hem kanun teklifi hem soru önergeleri vermiştik. Bu teklif
bu torba yasanın içerisine de alındı. Çiftçi borçlarının ertelenmesi, elektrik
borçlarının taksitlendirilmesi bu yasa içerisinde var ama biraz daha
iyileştirilebilse, biraz daha çiftçinin lehine düzenleme yapılabilse daha iyi
olacağı kanaatindeyim çünkü çiftçi üreten kesim, çiftçi, özellikle gıda, tahıl
üreten kesim; üretmesini teşvik etmemiz lazım, çiftçinin bu manada borcunu,
sıkıntılarını gidermemiz lazım. Ziraat Bankası çiftçi borçlarıyla ilgili de
tekliflerimiz vardı ancak bunlar değerlendirilmedi. Çiftçilerin şu anda Ziraat
Bankasına hayli yüklü borçları var ve temerrüt faizleriyle bu borçların
altından kalkmaları, bu paraları ödemeleri de mümkün değil. Şu anda, Ziraat
Bankası da çiftçilerin üzerine gidiyor, âdeta tarlalarını sattıracak pozisyona
getirdi çiftçilerimizi. Ziraat Bankasıyla ilgili de mutlaka ve mutlaka
düzenleme yapılmalıydı ama bu torba yasada ne yazık ki bunu da göremedik.
Yine önemli bir konu: Tarım
kredilerle ilgili, çiftçi borçlarıyla alakalı tekliflerimiz vardı ancak bu da
bu yasa içerisine dâhil edilmedi. Dolayısıyla, tarım krediye olan çiftçi
borçları da şu anda temerrüt faiziyle hayli yüklü bir şekilde katlanarak devam
ediyor ve çiftçilerimizin birçoğu haciz kıskacında, evlerine gidemez durumda, traktörleriyle tarlasını
ekemez durumda çünkü haciz konulmuş,
yakalandığı yerde traktörleri hemen icra depolarına çekiliyor. Şehir
merkezlerine girerken sağlı sollu baktığınız zaman zaten her taraf traktör,
kamyon, araç, motosiklet, âdeta panayır alanına dönmüş. Yani, bu konuda
çiftçilerimizi bir miktar rahatlatmamız gerekir diye düşünüyorum ama ne yazık
ki bu torba yasada da bunu da değerlendirmediniz.
Yine, esnafların esnaf kredi
vasıtasıyla Halk Bankasından almış olduğu kredilerle ilgili de hem kanun
teklifimiz hem soru önergelerimiz vardı, bu da değerlendirilmedi. Esnaf da aşırı derecede, bu manada sıkıntı yaşamakta. Zaten,
sabahleyin “Bismillahirrahmanirrahim” deyip dükkânını
açıyor, akşamleyin siftah etmeden “Eyvallah.” deyip dükkânını kapatıp gidiyor
esnaf. Bu, esnaflarımızın Halk Bankasına olan borçlarında bir iyileştirme
yapıp, taksitlendirme yapıp onların önünü açmamız lazımdı ama gördüğümüz kadarıyla
bu da yok. Şimdi, biz, çiftçilere daha çok şeyin verilmesini, çiftçileri
üretime teşvik etmeyi faydalı görüyoruz çünkü çiftçiler üretirse ülke kazanır,
ülkenin insanları kazanır.
Onun için çiftçiyi
desteklememiz ve çiftçinin borçlarıyla alakalı çiftçiyi rahatlatmamız gerekir
diye düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Varlı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 50 nci maddesinin matlabı ve bu
madde ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde 19'un aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Madde 50- 5510 sayılı
Kanunun geçici 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında
yer alan "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce," ibaresi ile
"bu maddenin yürürlük tarihinden sonra aynı şartlarla bu işleri
yaptıkları," ibaresi madde metninden çıkartılmış ve geçici 19 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Geçici
Madde 19- 1479 ve 2926 sayılı Kanunlara göre aylık almakta olanlarla 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaları nedeniyle geçici 2
nci maddeye göre aylık bağlanacaklara aylık bağlamaya
esas tüm hizmetleri süresince on yıl süreyle hastalık sigortası veya sağlık
sigortası veya genel sağlık sigortası primi ödememiş olanlardan, hastalık
sigortası, sağlık sigortası ve genel sağlık sigortası primi kesilmiş olan
süreler düşülmek kaydıyla, aylıklarının % 10'u oranında ve 10 yılı tamamlayacak
süreyle genel sağlık sigortası primi kesilir."
Mustafa Özyürek (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Susam,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz önergemiz üzerine
görüşlerimi belirteceğim, ama öncelikle bu kanunla ilgili bazı konulara
dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bugün borçların
yapılandırmasını yapmak için hazırladığımız bu kanunun mali bilançosuna az önce
arkadaşlarla bakalım, dedik. Sosyal Güvenlik Kurumunun yaklaşık 50 milyara
yakın alacağı var. Vergiler, elektrik borçları, diğer tarımsal borçlar ve
benzeri borçları da kattığınız zaman 100 milyara yakın bir borcun yeniden
yapılandırmasını yapacağız. 100 milyara yakın bir borcu vatandaş sizin
döneminizde ödeyememiş ve yeniden bir yapılandırma durumuna gelmiş. Buna
dikkatinizi çekiyorum; bir.
İki: Bu borcu nasıl
yapılandırıyorsunuz? On sekiz taksitte ikişer aylık en fazla otuz altı ay, yani
üç yıl. Yani yılda 33 milyar lira piyasadan yeniden para çekeceksiniz. Bu
insanlar hem mevcut borçlarını ödeyecekler hem ilave 33 milyar lira devlete bir
para verecekler.
Arkadaşlar, bu
yapılandırmada, bu 33 milyar lirayı, bu vatandaş hem günlük mevcut borcunu
ödeyip hem de yeniden bu borcu ödeyemez. Onun için, bunun süresini bir kere en
az altmış ay yapmalısınız. Yıllardır size söyledik, “Elektrik borçlarını
yapılandırın.” dedik, kriz döneminde yapmadınız; “Sosyal güvenlik borçlarını
yapılandırın.” dedik, yapmadınız; “Vergiyi yapılandırın.” dedik, yapmadınız.
Seçim geldi çattı, millete seçim öncesi mavi boncuk dağıtmak üzere yapılandırma
yapıyorsunuz. “Sonuç almak için değil, sizin borçlarınızı yapılandırmak için
yaptık.” diyorsunuz. Sonuç almak için yapacak olsanız ödeyebilme kabiliyetine
göre bir yapılandırma yaparsanız. Bu vatandaşın bu ödeme kabiliyeti yok. Zaten
krizin ağır yükü altında bunalmış olan esnaf, sanatkâr, tüccar, sanayici ve
köylünün bu borcu yeniden yapılandırdığı zaman ödeme şansı yok. Onun için, siz burada bir göstermelik iş yapıyorsunuz ve bu kanunu
çıkartırken de değerli arkadaşlar, getirdiğimiz bütün iyi niyetli önerileri,
daha önce vermiş olduğumuz kanun tekliflerini hiç dikkate almadan, kendi
kafanızda şekillendirdiğiniz, kendinize göre ihtiyaç duyduğunuz, size politik
getiri getireceğine inandığınız maddelerle ülke gündeminin gerçek ihtiyaçlarına
değil, sizin kafanızdaki ihtiyaçlara cevap verebilecek bir kanun teklifini
buradan çıkarmaya çalışıyorsunuz.
Bakın, bir önerge verdik.
Adaletli olan bir mecliste milletvekillerinin ne yapması gerekirdi? Size şunun
örneğini vereyim: Sosyal güvenlik primi borcu olan esnaf iki ay sonra sağlık
hizmeti alamıyor değil mi? 50 milyar Sosyal Güvenliğe borcu olanların önemli
bir kısmı esnaf. Bu esnaflar sağlık hizmeti alamadılar ama sağlık primi
borçları sağlık hizmeti alamamalarına rağmen borç olarak bugüne kadar geldi.
Bugün borç yapılandırması yapıyorsunuz. “Bu insanların borçlarından sağlık
primi borcunu düşün çünkü bunlar sağlık hizmeti alamadı, düşün üzerinden.”
dedik, düşmediniz. Hem hizmet vermediniz hem hanesine borç yazdınız, şimdi bir
de onun üzerine faiz koyup “Bu borcu öde.” diyorsunuz. Böyle adalet olur mu? Bu
esnaf ve sanatkâr borcunu ödeyemiyorsa sağlık hizmeti alsın o zaman. Hem onun
borcunu borç sayacaksınız hem ona hizmet vermeyeceksiniz. Böyle adalet olur mu?
Değerli arkadaşlarım, onun
için, elinizi vicdanınıza koyun, bu anlayışlarla bir kanun çıkardığınız zaman
hak ve adalet olmaz. Sordum Maliye Bakanlığı yetkililerine “Bu adil midir?”
dedim. “Hesaplama yapamıyoruz, çözemiyoruz işi.” dediler. Böyle bir anlayış olur mu? Vatandaş hem
hizmet almayacak hem borçlanacak hem üzerine faiz ödeyecek…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) –
…ondan sonra da siz buna “adil” diyeceksiniz. Böyle bir anlayış olmaz. Bu
anlayışı reddediyoruz ve bu kanunların sizin ihtiyacınıza göre değil,
vatandaşın ihtiyacına göre çıkması için muhalefetimizi devam ettireceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Susam.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Madde 51’e bağlı ek madde 5
üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sarı
sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 5
inci maddenin altıncı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Recep Taner Nevzat Korkmaz Oktay Vural
Aydın Isparta İzmir
Kadir Ural Mehmet Günal
Mersin Antalya
“Bu madde kapsamındaki
sigortalılar, 82 nci maddeye göre belirlenen prime
esas kazancın alt ve üst sınırı arasında olmak kaydıyla sigortalı tarafından
belirlenen günlük kazancın otuz katının %33,5’i oranında prim öderler. Bunun %
20’si malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları, % 12,5’i genel sağlık sigortası,
%1’i iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası primidir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 51 inci
maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 5’in başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Yılmaz
Ateş Abdullah
Özer
Ankara Bursa
“Tarım ve orman işlerinde
hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanların sigortalılığı
Ek madde
5- 4 üncü madde ile isteğe bağlı sigortalılık hükümleri ve 506 sayılı Kanunun
geçici 20 nci maddesi kapsamında sigortalı olmayan,
kendi sigortalılıklarından dolayı bu kanunlara göre gelir veya aylık almayan ve
18 yaşını doldurmuş olanlardan; tarım ve orman işlerinde hizmet akdiyle
süreksiz olarak çalışanlar, Kurumca hazırlanan ve Kurumca belirlenen ilgili
muhtarlık, birlik, kuruluş, il veya ilçe tarım müdürlükleri tarafından usulüne
uygun olarak düzenlenip onaylanmış belgeleri ile talepte bulunmaları üzerine
tarım ve orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışmaya başladıkları
tarihten itibaren sigortalı sayılırlar.
Bu madde
kapsamındaki sigortalılık; 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4)
numaralı alt bendi dâhil olmak üzere 4 üncü maddeye istinaden sigortalı olarak
çalışmaya başlayanların çalışmaya başladıkları tarihten, sigortalılıklarını
sona erdirme talebinde bulunanların talep tarihinden, prim borcu bulunanlardan
talepte bulunanların primi ödenmiş son günden, gelir ya da aylık talebinde
bulunanların aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden ve ölen
sigortalının ölüm tarihinden itibaren sona erer.
Bu madde kapsamındaki
sigortalıların 4 üncü madde kapsamında çalışmaları halinde, bu madde
kapsamındaki sigortalılıkları sona erer. Bu Kanunun 4 üncü madde kapsamındaki
çalışmanın sona ermesi halinde, bu madde kapsamındaki çalışmasının devam etmesi
kaydıyla çalışmanın sona erdiği tarihi takip eden günden itibaren bu madde
kapsamındaki sigortalılıkları kendiliğinden başlar.
Tarım ve orman işlerinde
hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar. Bunlar hakkında bu Kanunun kısa
vadeli sigorta kolları bakımından iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık
sigortası, uzun vadeli sigorta kolları yönünden malullük, yaşlılık ve ölüm
sigortası ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır.
Bu madde
hükümlerine tabi sigortalıların iş kazası ve meslek hastalığı sigorta
kollarından sağlanan yardımlardan yararlanabilmeleri için iş kazasının olduğu
tarihten önce tescil edilmiş olmaları ve sigortalılıklarının sona ermemiş
olması, bu Kanuna göre iş kazası veya meslek hastalığından dolayı geçici iş
göremezlik ödeneği ödenmesi veya sürekli iş göremezlik geliri ya da malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortalarından aylık bağlanabilmesi için prim ve prime
ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması şartı aranır. İş kazası
ve meslek hastalığı halinde durum, kendilerince veya işverenlerince kolluk
kuvvetlerine derhal, Kuruma da en geç beş iş günü içinde bildirilir.
Bu madde kapsamındaki
sigortalılar, 82 nci maddeye göre belirlenen prime
esas kazancın alt ve üst sınırı arasında olmak kaydıyla sigortalı tarafından
belirlenen günlük kazancın otuz katının yüzde 34,5’i oranında prim öderler.
Bunun yüzde 20’si malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları, yüzde 12,5’i genel
sağlık sigortası, yüzde 2’si iş kazası ve meslek hastalıkları ile hastalık
sigortası primidir.
Bu madde
kapsamındaki sigortalılar ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, genel sağlık
sigortası hükümlerinden yararlanabilmesi için 67 nci
maddede sayılan diğer şartların yanı sıra sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu
tarihte 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirerek
tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç 30 günden fazla prim ve prime
ilişkin her türlü borcunun bulunmaması şarttır.
Bu madde kapsamındaki
sigortalıların primlerinin yılda bir veya iki dönem halinde ödenmesini ve ödeme
tarihlerini belirlemeye Kurum yetkilidir.
Bu madde kapsamındaki
sigortalılar ile ilgili olarak bu maddede aksine hüküm bulunmaması şartıyla bu
Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.
Kamu idarelerinin tarım ve
orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalıştırılanlar hakkında bu
madde hükümleri uygulanmaz.
Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Akif Bey…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Maddenin amaca uygun
olarak yeniden düzenlenmesi önerilmektedir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 5
inci maddenin altıncı fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
“Bu madde kapsamındaki
sigortalılar, 82 nci maddeye göre belirlenen prime
esas kazancın alt ve üst sınırı arasında olmak kaydıyla sigortalı tarafından
belirlenen günlük kazancın otuz katının %33,5’i oranında prim öderler. Bunun %
20’si malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları, % 12,5’i genel sağlık sigortası,
%1’i iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası primidir.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Kalaycı,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tasarının bu maddesi
mevsimlik gezici tarım işçilerinin sigortalı olabilmelerine yönelik hükümleri
içermektedir. Buna göre mevsimlik gezici tarım işçileri
örneği kurumca hazırlanan ve kurumca belirlenen ilgili muhtarlık, birlik,
kuruluş, il veya ilçe tarım müdürlükleri tarafından usulüne uygun olarak
düzenlenip onaylanmış belgeleriyle talepte bulundukları tarihten itibaren
sigortalı sayılmakta, sigortalılık süreleri 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında yani SSK’lı olarak
değerlendirilmektedir. Bu haktan yararlanılabilmesi için 5510 ve 506
sayılı kanunlar kapmasında sigortalı olmamaları, gelir ve aylık almamaları ve
on sekiz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekmektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının yaptığı çalışmalara göre her yıl yaklaşık 300 bin kişi mevsimlik
tarım işlerinde çalışmak üzere mart-kasım ayları arasında ülkemizin değişik
bölgelerine, yoğun olarak da on dokuz ile göç etmektedir. Mevsimlik gezici
tarım işçileri göçün başladığı andan işlerini bitirene kadar pek çok alanda
sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Ulaşım, barınma, eğitim, sağlık, güvenlik,
sosyal çevreyle ilişkiler, iş ve sosyal güvenlik bu sorunların başında
gelmektedir. Bu itibarla gezici mevsimlik tarım işçilerinin sosyal güvencesiz
çalışmalarının giderilmesi, sigorta kapsamına alınmaları büyük önem arz
etmektedir. Esasen mevsimlik gezici tarım işçiliği uygulamaları ve çalışma
yöntemlerini ortadan kaldıracak ve insan onuruna yaraşır yaşam ve çalışma
şartlarında çalışabilmelerini sağlayacak köklü çözümler getirilmesi
gerekmektedir.
AKP Hükûmeti
seçim arifesinde bu düzenlemeyi bu torba tasarının içerisine sıkıştırmıştır.
Uygulanabilirliği konusunda ciddi tereddütlerimizin bulunduğu bu düzenlemeyi
AKP’nin zor şartlarda çalışan insanımızı istismar etmek ve konuyu bir siyaset
malzemesi olarak kullanmak amacıyla getirdiği de açıktır. Ancak Milliyetçi
Hareket Partisi olarak düzenlemenin amacı her ne olursa olsun bu konunun
gündeme getirilmesini, mevsimlik gezici tarım işçilerinin sorunlarına çözüm
arayışına girilmesi açısından çok önemli görüyoruz ve destekliyoruz.
Bu düzenlemenin
uygulanabilirliği açısından en önemli tereddüdümüz, gezici tarım işçilerinin
prime esas kazancın alt ve üst sınırı arasında belirleyecekleri kazançları
üzerinden yüzde 34,5 oranında prim ödemeleri öngörüldüğünden, zaten düşük
ücretlerle çalışan bu işçilerimizin buna itibar etmeyecekleridir. Gerçi bu
tasarıyla getirilen geçici maddede bu sigortalıların prime esas günlük kazanç
alt sınırının 18 kat üzerinden başlanılarak takip eden her yıl için 1 puan
artırmak suretiyle prim alınması öngörülmektedir. Yani bu yıl toplam prim
tutarının yüzde 60’ını ödeyecekler, bu oran her yıl artacak ve on iki yıl sonra
tümünü ödeyecekler. Yine de sigorta primi işçi ve işveren paylarının tümünü
mevsimlik gezici tarım işçilerinin ödeyecek olması zaten kıt kanaat geçimlerini
sağladıkları ücretlerinin çoğunluğunu prim olarak ödemelerini gerektirecektir.
Bu itibarla prim yükünün mutlaka hafifletilmesi, bu işçileri kayıt dışı
çalıştıranları kayda alıp işveren payının onlardan alınmasını sağlayacak bir
çözüm aranması gerekli görülmektedir. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin
sigortalı olmak için talepte bulunmaları hâlinde, bu işçileri çalıştıranların
baskılarına maruz kalabilecek, işlerini kaybetmelerine yol açabilecektir.
Mevsimlik gezici tarım işçilerinin kurumca hazırlanan belgeleri, kurumca
belirlenen ilgili muhtarlık, birlik, kuruluş, il veya ilçe tarım müdürlükleri
tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip onaylanmasında zorluklarla
karşılaşabileceklerdir. Zira, ikametinin bulunduğu yer
ayrı, çalıştığı yerler farklıdır. Bu hazırlanacak belgeyi hangi ildeki yetkili
onaylayacak, onaylanan belgeyle hangi ildeki sosyal güvenlik kurumu il
müdürlüğüne talepte bulunacak, bu süre ne zaman sona erecek, sigortalılığı ne
zaman sona erecek, nasıl tespit edilecek, yani kaç gün çalışmış nasıl tespit
edilecek; bu konularda belirsizlikler vardır.
Yine de baştan söylediğim
gibi destekliyoruz. Hayırlı olsun diyorum. Te-şekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Ka-bul edilmiştir.
Madde 51’e bağlı ek madde 6
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 6 ncı maddenin sekizinci ve dokuzuncu fıkrala-rının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Erkan Akçay Metin Ergun
Konya Manisa Muğla
Recep Taner Nevzat Korkmaz Kadir Ural
Aydın Isparta Mersin
Oktay
Vural Mehmet Günal
İzmir Antalya
"Kurum;
bu madde kapsamındaki sigortalıların bu Kanunun diğer hüküm-lerine
göre uzun vadeli sigorta kollarına tabi olma durumlarını dikkate alarak prim
ödeme gün sayılarını ve prim ödeme sürelerini belirlemeye, bu sigortalıları
çalıştıranlara ve çalıştıranların bağlı olduğu meslek odası, birlik veya
benzeri kuruluşlara Kurumca belirlenecek süre içinde bu sigortalıların işe
başlama ve işten ayrılışlarını bildirmeleri hususunda zorunluluk getirmeye
yetkilidir.
Bu madde kapsamında bulunan
sigortalıları çalıştıranlar ile çalışanların üye olduğu meslek odası, birlik
veya benzeri kuruluşlara bu madde uyarınca getirilecek bildirim
yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi hâlinde 102 nci
madde uyarınca idari para cezası uygulanır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 606 Sıra Sayılı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın 51 nci maddesi ile 5510 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 6'nın
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyürek Harun Öztürk Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İstanbul İzmir Malatya
Yılmaz
Ateş Abdullah
Özer
Ankara Bursa
Madde kapsamındakilerin kısmi
süreli çalışanların sigortalılıkları
Ek Madde 6 - Ticari taksi,
dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma aracı işyerleri bu madde
kapsamında kendileri tarafından 30 gün üzerinden prim ödemeleri suretiyle
sağlanır.
Bu madde kapsamında sigorta
hak ve yükümlülükleri; kendilerince veya kendilerini çalıştıranlar tarafından
ya da çalışanların üye oldukları meslek odası, birlik veya benzeri kuruluşlarca
bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten itibaren başlar, birinci fıkrada
belirtilen şekildeki çalışma durumlarının son bulmasından itibaren sona erer.
"Bu madde kapsamındaki
sigortalılar hakkında; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazası ve
meslek hastalığı ve genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır."
"Bu sigortalılar, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazanç alt ve üst
sınırı arasında olmak üzere kendileri tarafından belirlenecek günlük kazancın
otuz katının % 34,5'i oranında prim öderler. Bu prim oranının % 20'si malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları, % 12,5'i genel sağlık sigortası, % 2'si iş kazası
ve meslek hastalıkları sigortası primidir."
Bu madde kapsamında ödenen
primler, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalılık olarak değerlendirilir. Ancak, ticari taksi ile dolmuş ve benzeri
nitelikteki şehir içi toplu taşıma araçlarını işleten kişilerin Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendine tabi
olmalarını gerektirecek nitelikte vergi mükellefi olmaları halinde, bu kişiler
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı
olurlar.
Bu madde
kapsamındaki sigortalılar ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, genel sağlık
sigortası hükümlerinden yararlanabilmesi için 67 nci
maddede sayılan diğer şartların yanı sıra sağlık hizmeti sunucusuna
başvurdukları tarihte 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve
taksitlendirerek tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç 30 günden
fazla prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması şarttır.
Bu Kanun kapsamında tam
süreli çalışma ile uzun vadeli sigorta kollarına tabi olan sigortalılar ile 506
sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki
sigortalılar ve kendi sigortalılıklarından dolayı gelir veya aylık almakta
olanlar, birinci fıkrada belirtilen çalışma durumları nedeniyle ayrıca
sigortalı olmazlar.
Kurum, bu
madde kapsamındaki sigortalıların bu Kanunun diğer hükümlerine göre uzun vadeli
sigorta kollarına tabi olma durumlarını dikkate alarak prim ödeme gün
sayılarını ve prim ödeme sürelerini belirlemeye, bu sigortalıları
çalıştıranlara ve çalıştıranların bağlı olduğu meslek odası, birlik veya
benzeri kuruluşlara kendilerine ulaşmış bir bilgi olması koşuluyla Kurumca
belirlenecek süre içinde bu sigortalıların işe başlama ve işten ayrılışlarını
bildirmeleri, bu madde veya bu Kanunun uzun vadeli sigorta kollarını ihtiva
eden sigortalılık statüleri kapsamında sigortalılık kontrolünden sonra
çalıştırılmaları, çalıştırıldıkları süre içerisinde sigortalılıklarının devam
edip etmediği ve Kurumca verilecek sigortalılık belgelerinin periyodik
kontrolünü sağlama hususunda zorunluluk getirmeye yetkilidir.
Bu madde kapsamında bulunan
sigortalıları çalıştıranlar ile çalışanların üye olduğu meslek odası, birlik
veya benzeri kuruluşlara bu madde uyarınca getirilecek bildirim ve kontrol
yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi halinde 102 nci
madde uyarınca idari para cezası uygulanır.
Bu madde kapsamındaki
sigortalılar ile ilgili olarak, bu maddede aksine hüküm bulunmaması şartıyla bu
Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Başkan, değerli üyeler; bu madde taksi, dolmuş şoförlerinin
yaşamını kurtaran bir madde. Komisyonda hepimiz buna büyük destek verdik, tüm
parti grupları çünkü bugüne kadar özellikle kendi taksisi olmayan, başkasının
yanında günlük çalışan yani günlük hasılatı paylaşan,
kâr ve zararı paylaşan arkadaşlarımız için çok önemli bu madde. Artık bunların bir sosyal güvenlik şemsiyesi altına girmeleri çok
önemli. Bu nedenle -ben uzatmayacağım gecenin bu saatinde- özellikle
taksi, dolmuş şoförleri için, bir başkasının yanında gündelik kazancı bölüşmek
üzere çalışan insanlar ilk defa sosyal güvenlik şemsiyesi altına giriyor.
Eskiden “ücretli” diyorlardı, vergi kaydı olmadığı için kimse gidip sigortalı
yapmıyordu bu insanları. Bunların ne kendilerinin ne çocuklarının sosyal
güvenlik şemsiyesi yoktu, bu madde bunu açmıştır. Yani gündelik hasılatı bölüşerek paylaşan taksi şoförü, dolmuş şoförü
arkadaşlarım artık sosyal güvenlik şemsiyesi içine girdiği için ben burada tüm
gruplara teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP, MHP ve BDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 606 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 51 inci maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 6 ncı maddenin sekizinci ve dokuzuncu fıkralarının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
"Kurum;
bu madde kapsamındaki sigortalıların bu Kanunun diğer hükümlerine göre uzun
vadeli sigorta kollarına tabi olma durumlarını dikkate alarak prim ödeme gün
sayılarını ve prim ödeme sürelerini belirlemeye, bu sigortalıları
çalıştıranlara ve çalıştıranların bağlı olduğu meslek odası, birlik veya
benzeri kuruluşlara Kurumca belirlenecek süre içinde bu sigortalıların işe
başlama ve işten ayrılışlarını bildirmeleri hususunda zorunluluk getirmeye
yetkilidir.
Bu madde kapsamında bulunan
sigortalıları çalıştıranlar ile çalışanların üye olduğu meslek odası, birlik
veya benzeri kuruluşlara bu madde uyarınca getirilecek bildirim
yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi hâlinde 102 nci
madde uyarınca idari para cezası uygulanır."
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SADIK BADAK (Antalya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Kalaycı,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bu madde
ile ticari taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma
araçlarında 1 veya 1’den fazla kişi tarafından çalıştırılan ve çalıştıkları
kişi yanında ay içerisinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün
sayısı on günden az olan kişilerin sigortalılıkları, kendileri tarafından otuz
gün üzerinden prim ödemeleri suretiyle sağlanmakta ve ödenen primler, Kanun’un
4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık yani
bilinen adıyla SSK’lı olarak değerlendirilmektedir. Eğer
ticari taksiyle, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma
araçlarını işletenlerin gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi
olmaları gerekmesi hâlinde, bu kişiler, Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı yani yine bilinen adıyla esnaf BAĞ-KUR’lu olarak değerlendirilmektedir.
Bu düzenleme, taksici,
dolmuşçu, servisçi gibi şoför arkadaşlarımız ile sanatçılarımızın yaşadıkları
soruna çözüm getiren, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Komisyonda bizim de
destek verdiğimiz, katkı verdiğimiz önemli bir düzenlemedir. Önergemizde, bu
sigortalıları çalıştıranlara ve çalıştıranların bağlı olduğu meslek odası,
birlik veya benzeri kuruluşlara bazı kontrol görevleri verilmesi ve kontrol
yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi hâlinde idari para cezası uygulanmasına
dair hükümlerin maddeden çıkarılmasını önermekteyiz zira bu hususlar kurumun
görevidir.
Değerli arkadaşlarım, tabii,
bugünlerde bindiğimiz taksilerde, şoför arkadaşlarımızla bu konuları konuşuyoruz.
Dün benim bindiğim bir taksideki şoför arkadaşın sorunu -Sayın Bakanım, geçen
gün de gündeme getirmiştim- geçmişte götürü usule tabi olarak çalışmış ama
BAĞ-KUR tescili yok; tam dokuz yıl çalışması olmasına rağmen daha önce BAĞ-KUR
tescili olmadığı için bu çalışmalarıyla ilgili sigortalılık süresinden
sayılmadığından bir mağduriyet söz konusu. Bu konuda bizim önergemiz de olacak.
Bu konuyu, öncesinde bilgilendirmek amacıyla söylüyorum Sayın Bakanım yani
gerçekten vergi mükellefiyeti var.
Çiftçilerimizin de destekleme
ödemesi, yine, ürün satışlarından prim kesintisi, ziraat odası üyeliği, tarım
kredi kooperatifleri üyeliği gibi resmî belgelerle kanıtlanacak çalışmaları
olduğu hâlde, tescilleri yapılmadığı için hizmet olarak saydıramadıkları,
fiilen çalıştıkları süreler var. Bu sürelerin borçlanarak hizmetlerine
sayılması için önerge vereceğiz.
Bu tür sorunlara çözüm
arayışı içinde olan bir bakansınız, inanırım ki bu konuda da duyarlı
olacaksınız. Gerçekten, bir mağduriyeti… Yani boş bir hizmet değil, fiilen
çalışılmış, vergi mükellefi olunmuş, oda kaydı var, resmî belgelerle devlete
ödediğini veya devletin kendisine ödediğini, ödemeleri gösteren belgeler var
ama gerek esnaf gerekse tarım BAĞ-KUR’lusu olarak bu
sürelerini hizmetine saydıramıyor. Bu konuya da bir çözüm getirmemiz
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
taksici esnafımızın bir başka önemli sorunu daha bulunmaktadır, o da can
güvenliğidir. Son yıllarda taksici esnafımıza yönelik saldırı, gasp ve
cinayetlerde çok ciddi bir artış görülmektedir. Özellikle gece nöbetlerinde,
taksici esnafımız, büyük bir tehlike altında hizmetlerine devam etmektedir. Bu
sorunun çözümü, bazı ülkelerde olduğu gibi, kurşungeçirmez camlı, koruma
kabinli taksilerin hizmete girmesiyle mümkün olabilecektir. Ancak, ne var ki
söz konusu taksilerin üretim maliyetleri son derece yüksektir. Bu maliyetlere
yüksek oranda özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi eklendiğinde,
esnafımızın bu taksileri satın alma olanağı kalmamaktadır.
Sayın Bakan, denizlerimizde
yolcu ve yük taşımacılığı faaliyetleriyle uğraşan denizcilerimiz ÖTV’siz akaryakıt alabilirken kara yolu taşımacılığı yapan
esnafımız bu imkândan yararlanamamaktadır. Nakliyeci esnafa da mutlaka
indirimli akaryakıt verilmelidir. Yine, taksici, kamyoncu, minibüsçü ve
servisçi şoför esnafına, bir kereye mahsus, KDV ve ÖTV alınmadan araçlarını yenileme
imkânı getirilmelidir diyoruz.
Maddenin hayırlı olmasını
diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Çerçeve 51’inci maddeyi bağlı
ek madde 5 ve bağlı ek madde 6 ile birlikte oylarınıza arz ediyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, bir
Danışma Kurulu önerisi vardır, okutuyorum:
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
1/2/2011
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun yaptığı
toplantıda, ekteki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mehmet
Ali Şahin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Nurettin Canikli M.
Akif Hamzaçebi
Adalet
ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkanvekili Grubu
Başkanvekili
Erkan Akçay Bengi
Yıldız
Milliyetçi Hareket Partisi Barış ve Demokrasi
Partisi
Grubu
Başkanvekili Y. Grubu
Başkanvekili
Öneri :
Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının 4 üncü sırasında yer
alan 590 sıra sayılı Kanun teklifinin bu kısmın 3 üncü sırasına alınması ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun 1 Şubat 2011
günkü (bugün) Birleşiminde 606 sıra sayılı kanun tasarısının ikinci bölümünde
yer alan maddelerin oylamalarının tamamlanmasından sonra 590 sıra sayılı Kanun
teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam etmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN – Danışma Kurulu
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, almış olduğumuz karar gereğince gündemin 3’üncü sırasına
alınan Siirt Milletvekili Mehmet Yılmaz Helvacıoğlu ve
2 Milletvekilinin; Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kilis Milletvekili Hasan Kara ve 2
Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ile Milli Savunma Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- Siirt Milletvekili Memet
Yılmaz Helvacıoğlu ve 2 Milletvekilinin; Askerlik
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kilis
Milletvekili Hasan Kara ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (2/831, 2/778, 2/824) (S. Sayısı:
590) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 590 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde söz
talebi? Yoktur.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi okutuyorum:
ASKERLİK KANUNU İLE YEDEK SUBAYLAR VE YEDEK ASKERİ MEMURLAR KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 21/6/1927
tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 6- Vatani
görevini yapmakta iken barışta ve savaşta, yurt içinde ve yurt dışında, görev
esnasında veya görev dışında görevlerinden dolayı, bir saldırıya veya kazaya
uğrayan erbaş ve erlerden, sağlık kurumlarında tedavisi devam edenlere,
olay/kaza tarihinden itibaren 36 ayı geçmemek üzere, terhislerini takip eden
aybaşından itibaren ve tedavi gördüğü sağlık kurumunca düzenlenen
"tedavisinin devam ettiğini belirtir" sağlık kurul raporuna
istinaden, görevdeki uzman çavuşun (1
yıllık, karargahta görevli, bekar) aldığı net maaşın
2/3'ü (27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci
maddesinde belirtilen ek tazminatlar ile 14/7/1964 tarihli ve 500 sayılı Kanuna
göre ödenen tazminat ve yabancı dil tazminatı hariç) her ay sağlık yardımı
olarak, bağlı olduğu Kuvvet Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil
Güvenlik Komutanlığı tarafından ilgili bütçe tertibinden ödenir. Bu ödemeden
sigorta primi dahil hiçbir kesinti yapılmaz ve tedavi
süresinde yapılan sağlık yardımı personelden tahsil edilmez. Olay/kaza durumu,
keyif verici içki ve her çeşit maddeler kullanmaktan, her ne suretle olursa
olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlamak veya zarar vermek maksadından
doğmuş olursa sağlık yardımı ödenmez.
Tedavisi devam edenlerden;
a) 8/6/1949
tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 45
inci maddesi kapsamında vazife malûlü ya da mülga 64 üncü maddesi kapsamında
harp malûlü aylığı bağlananlar ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47 nci
maddesi kapsamında vazife/harp malûlü aylığı bağlananlara aylık bağlanma
tarihini takip eden aybaşından itibaren,
b) Malûllük durumu oluşmaksızın tedavisi kesin
işlemli sağlık kurulu raporu ile sonlandırılanlara, raporunu takip eden
aybaşından itibaren,
sağlık yardımı
ödenmesi sonlandırılır. Tedavi süresinde yapılan sağlık yardımı personelden
tahsil edilmez."
BAŞKAN – Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakır.
Buyurun Sayın Çakır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RASİM ÇAKIR
(Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; 590 sıra sayılı Kanun Teklifi ile ilgili, 1’inci maddesinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, getirilmiş olan teklifle, silahlı kuvvetlerde er, erbaş ve yedek
subay olarak görev yapan personelin görevi esnasında, savaşta veya barışta,
yurt içinde veya yurt dışında aldığı görevlerde uğradığı bir saldırı veya bir
kaza neticesinde sağlıklarının bozulması noktasında bu personelin muvazzaflığı
bittikten sonra uzun süreli bir tedaviye ihtiyacı olduğu için, bugünkü
uygulamada bu personel bir sağlık desteği, bir sağlık primi elde etmiyordu
maalesef ve mağdur oluyordu. Yani bir yedek subay,
asteğmen, diyelim bir mayına bastı, bir ayağını kaybetti, tedavisi muvazzaflık
süresi bittikten sonra da devam ediyor. Bu arada malullük raporu, tedavisi
devam ettiği için bitmemiş, dolayısıyla tedavi süresince bir kuruş maaş almıyor
ve bu anlamda gazilerimizin ciddi mağduriyetleri oluyordu. Bu teklifle otuz
altı ayı geçmemek üzere, muvazzaflığı bittikten sonra tedavisi devam eden er,
erbaş ve yedek subaylara bir sağlık primi ödenmesi karara bağlanıyor. Bu prim,
ilgili kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı bütçelerinden ödeniyor.
Bununla
beraber, bu kanunun 2’nci ve 3’üncü maddesinde söz almayacağım için burada
ifade etmek istiyorum: İçişleri Bakanlığınca vatandaşlıktan çıkarılmasına izin
verilenler ve Bakanlar Kurulunca vatandaşlıktan çıkarılan eski Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarının, daha önce getirilen bedelli askerlikten yararlanma
olanağı olmayanların, kırk yaşının üzerinde olanların müracaatları hâlinde iki
yıl içerisinde vatandaşlığa tekrar geri dönebilmeleri ve bir yıl içerisinde de,
kırk yaşın üzerinde olanların 10 bin euro, kırk üç
yaşın üzerinde olanların da 15 bin euro ödeyerek
askerlikten muaf sayılmalarına ilişkin bir tasarı. Bu da bugün çeşitli
sebeplerden dolayı vatandaşlıktan çıkmış olanların ama hâlâ gözü, umudu, yüreği
Türkiye’de olan insanların sırf askerlik hizmetinden dolayı vatandaşlığa
dönememeleri engelini ortadan kaldırmayı amaçlayan ve bugün yurt dışında üst
düzeyde bilim adamı, iş adamı durumunda olup da kırk yaşının üzerine çıkmış ve
askerlik yapma niteliğini fiziken yitirmiş olanların
tekrar vatandaşlığa dönüp birikimlerinden ülkemizi de yararlandırmalarına
yönelik bir tekliftir önümüze gelen.
Bizim Cumhuriyet Halk Partisi
olarak 22’nci Dönemde bu ve buna benzer tekliflerimiz de Meclis Başkanlığına
verilmişti, iletilmişti. Bu anlamda teklif sahibi olmamamıza
rağmen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu teklifi bizler de destekliyoruz
ve olumlu oy kullanacağız ama bunun yanında şu birkaç şeyi de ifade etmeden
geçemeyeceğim: Bu tekliflerle beraber silahlı kuvvetlerdeki uzman er ve
erbaşların astsubayların ve emekli astsubayların durumlarıyla ilgili, şehit
yakını ve gazilerin durumlarıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi olarak verilmiş
tekliflerimiz vardır. Bu tekliflerin de en kısa zamanda Genel Kurula
indirilerek, özellikle silahlı kuvvetlerde en aktif görev yapan uzman
erbaşların ve astsubayların ve emekli astsubayların mağduriyetlerinin
giderilmesinin bir an önce yüce Meclis tarafından sağlanması gerektiğini ifade
ediyorum.
Teklifin silahlı kuvvetler
personelimize hayırlı olmasını diliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Çakır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 1111 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 43- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, her ne sebeple ve hangi
aşamada olursa olsun dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkartılanlar veya ek
1 inci madde kapsamında işlem görürken bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce dövizle askerlik hizmetinden yararlanma şartlarını kaybettikleri sonradan
tespit edilenlerden, dövizle askerlik hizmeti dışında halen ve fiilen yurt içinde
askerlik hizmetine başlamamış olanlar; ek 1 inci maddede yer alan şartları
taşımaları halinde, durumlarını ispata yarayan belgeler ile birlikte
konsoloslukları aracılığı ile askerlik şubelerine başvurmaları ve 10.000 Euro
veya karşılığı yabancı ülke parasını başvuru sırasında defaten ödemeleri ve
süresi içinde temel askerlik eğitimini yapmaları halinde askerlik hizmetini
yerine getirmiş sayılırlar.
Birinci fıkra kapsamında
bulunan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 43 yaş ve üzeri olanlar,
talepleri halinde 15.000 Euro veya karşılığı yabancı ülke parasını başvuru
sırasında defaten ödemeleri halinde, temel askerlik eğitimine tabi tutulmadan
askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar.
Türk vatandaşlığından
çıkmalarına İçişleri Bakanlığınca izin verilmiş olanlar ile Türk vatandaşlığını
kaybettirilmelerine Bakanlar Kurulunca karar verilmiş olanlardan, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde vatandaşlığa alınmak üzere
yetkili mercilere başvuranlar, Türk vatandaşlığına yeniden kabul edilme
tarihini müteakip bir yıl içinde müracaat ettikleri takdirde, bu madde
hükümlerinden yararlandırılırlar.
Bu madde hükümlerinden
yararlananların dövizle askerlik hizmeti kapsamında daha önce yaptıkları
ödemeler, ödeyecekleri toplam miktardan mahsup edilir.
Bu madde hükümlerinden
yararlanan yükümlüler hakkında saklı, yoklama kaçağı, bakaya veya noksan
hizmetli statüsünde olup her ne sebeple olursa olsun askerlik hizmetini
tamamlamamaktan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılamaz, başlatılmış olan soruşturma
ve kovuşturmalar sona erdirilir."
BAŞKAN –
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Kamil
Erdal Sipahi.
Buyurun efendim.
MHP GRUBU ADINA KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) – Sayın Başkanım, gecenin bu ilerlemiş saatinde size ve yüce
Meclise saygılar sunuyorum.
Grup Başkan Vekilimiz Sayın
Mehmet Şandır’la birlikte yurt dışındaki
vatandaşlarımızdan gelen yoğun talepleri ve istekleri değerlendirmek üzere,
geçmişte 1992 ve 1999 yıllarında da uygulamaları yapılmış olan bir konuyu, gene
bir ihtiyacı karşılamak üzere bir kanun teklifiyle Meclis gündemine taşımayı
düşünmüştük. Aynı konuda Sayın Yılmaz Helvacıoğlu ve
Sayın Kara da verdikleri teklifleriyle, sanıyorum onlar da aynı ihtiyacın
giderilmesi konusunda, bizlerle aynı fikirde olduklarını belirttiler.
Konu nedir? Yurt dışında iş
ve aş peşinde koşan vatandaşlarımız, malumunuz, dövizle askerlik gibi bir
hizmetten yararlanıyorlar. Yirmi bir gün süreyle, belli bir döviz ödemek
suretiyle maddi katkıda bulunuyorlar hem de Burdur’da yirmi günlük bir temel
eğitimden geçerek hem kendi vatanlarıyla hem askerlik mesleğiyle ilgili olarak
oradaki arkadaşlarıyla buluşup bağlarını geliştiriyorlar, ülkemizle olan
bağlarını kuvvetlendiriyorlar.
Bu iş yıllardır devam ediyor
ancak bu işleri aşları nedenleriyle bazı vatandaşlarımız bu konuda yaşlarını
geçirdikleri hâlde bu dövizle askerlik için müracaatta gecikiyorlar ve müracaat
yaşını geçmiş oluyorlar. Geçtikten sonra ne oluyor? Bunlar yine bizim
vatandaşlarımız, ancak yurt içine girişte çıkışta, askerlik yaptın-yapmadın
konusunda pasaport kontrollerinde veya yurt dışındaki birtakım polis
kontrollerinde zorluğa uğruyorlar veyahut da çalıştıkları yurt dışındaki
konsolosluklarla yaptıkları birtakım resmî işlemlerde sanki asker firarisiymiş
gibi de duruma düşüp resmî işlemlerinde yakalanıyorlar. O hâlde buna bir
şekilde mâni olmak lazım. İşte bu birikimi, yani belli bir yaşa kadar olan bu
birikimi gidermek, belli bir yaşın üstündekileri ise belli bir bedel ödemek
suretiyle tamamen bu işten muaf tutmak üzere bir kolaylık ülkemiz tarafından
daha önce de düşünülmüş. Geçmiş hükûmetlerimiz 1992
yılında bu birikimi önlemek üzere bir kanun maddesi çıkartmışlar geçici madde
33’le. Aynı şekilde 1992-1999 arasında tekrar birikim
olmuş. Bu birikim de 1999 yılında geçici madde 34’le tekrar giderilmiş. Biz bu
sene bu kanunu yasalaştıracağız sizlerin tasvipleriyle. Belki üç beş sene sonra
tekrar bir birikim olup buna benzer bir yasa maddesi daha getirilecek. Onun
için ben bu konuda ilgi gösteren ve bu vatandaşlarımızın samimi dileklerine
tercüman olan bütün milletvekillerimize şimdiden teşekkür ediyorum.
Benim burada söylemek
istediğim bizim verdiğimiz teklifte yer almayan iki konu vardı: O da vatani
görevini yapmakta iken barışta veya savaşta yurt içinde veya yurt dışında görev
esnasında veya görev dışında görevlerinden dolayı bir saldırıya veya kazaya
uğrayan erbaş ve erlerden
sağlık kurumlarında tedavisi devam edenlerin belli bir tarihten
itibaren otuz altı ayı geçmemek üzere sağlık kurumunca düzenlenen sağlık
raporuna istinaden gerekli ücretlerin devlet tarafından ödenmesiydi. Bunu
tasarının 1’inci maddesinde erbaş ve erlerimiz, 3’üncü maddesindeyse aynı
gerekçelerle ve aynı hususlara dayandırarak yedek subaylarımız böyle bir
imkândan yararlanıyor. Bu da silahlı kuvvetlerimiz için ve görev yapan
erlerimiz ve yedek subaylarımız için güzel bir kazançtır, çok güzel bir
düşüncedir. Bu düşünceyi burada yasa teklifi, tasarısı hâline getirenlere
teşekkür ediyoruz.
Benim bu konuda vurgulamak
istediğim bir şey var. Sayın Millî Savunma Komisyon Başkanımızla ve değerli
komisyon üyesi arkadaşlarımla bir konuda anlaştık. Bir değişiklik önergesi
getireceğiz. Klasik iktidar-muhalefet tartışması şeklinde “teklif geldi,
reddoldu” olmasın diye ben o önergeyi şimdiden sizlerin bilgilerine sunuyorum
çünkü biz kendi aramızda bu konuda fikir birliği içerisindeyiz. O da şu:
Biliyorsunuz askerlik çağının bitimi kırk beş yaştır. Yani kırk beş yaşın
doldurulmasına kadar askerlik çağı içindedir, kırk beş yaşından sonra kırk altı
yaşından itibaren askerlik çağı bitmiş kabul edilir. Şimdi hangi gerekçeyle
olduğunu bilmiyorum. Bizim getirdiğimiz teklifte kırk beş
yaşına kadar, kırk beş yaşını dolduruncaya kadar yurt dışında görevli, askerlik
yapmamış, dövizle askerlik hizmetinden yararlanmamış arkadaşlarımız gelsinler,
askerlik çağı içinde oldukları için bu temel eğitimi yapsınlar ve tamamlamış
sayılsınlar, kırk beş yaşını tamamlayıp askerlik çağı dışına çıkmış olanlar ise
sadece para ödesinler, askerlik çağı dışına çıktıkları için bu parayı ödesinler
fakat askerlik yapmasınlar, temel eğitimden muaf tutulsunlar şeklindeydi.
Sanıyorum bir yanlış anlama nedeniyle gelen teklifte, Komisyonda “kırk üç yaş”
gibi bir ibare kullanılmış, galiba yoklama kaçağı, bakaya konusuyla
ilişkilendirilmek istenmiş, ancak Askerlik Kanunu’muzdaki
kırk beş yaş, kırk altı yaş, askerlik çağı içi/dışı konusundaki uygulama
sürdüğü için, biz kırk beş, kırk altı yaş konusundaki uygulamanın ve bizim
teklifimizin, bu değişiklik önergesi teklifinde doğru olacağı inancındayız,
arkadaşlarımızla da görüştük. Kaldı ki yurt dışında olup da
vatandaşlıktan çıkartılmış olan veya İçişleri Bakanlığı tarafından
vatandaşlıktan çıkmalarına müsaade edilmiş olan, bu kapsama giren
vatandaşlarımızın da bu askerlik hizmetinden yararlanması bu teklifte
öngörülmüş. Onlar için zaten böyle bir yoklama kaçağı, bakaya gibi bir konu söz
konusu olmayacağı için, kırk üç yaş yerine kırk beş ve kırk altı yaş, sınırının,
yani askerlik çağı içi veya dışı şeklindeki bir sınırlamanın mevcut
yasalarımıza daha uygun olacağı düşüncesindeyiz. Değişiklik önergesini bunun
için hazırladık ve biz kendi aramızda diğer arkadaşlarımızla da bu değişiklik
önergesinin doğru olacağı konusunda… Kaldı ki AKP’li arkadaşların ilk verdiği
teklifte de “kırk beş, kırk altı yaş” tabiri geçiyormuş, sanıyorum sehven veya
başka bir nedenle bu “kırk üç yaş” tabiri girmiş.
Ben bu bilgiyi, değişiklik
önergesi biraz sonra gelecek, ayrıca onun için tekrar bir konuşma yapıp
vakitlerinizi almamak için 2’nci madde bahanesiyle bu konuyu bilgilerinize
sunmak istedim.
Sabırla dinlediğiniz için
teşekkür ediyorum. Katkılarınız için teşekkür ediyorum. Türk Silahlı
Kuvvetlerine ve yurt dışında çalışan vatandaşlarıma hayırlı olsun diyorum.
Gecenin ilerlemiş saatlerinde sizlere iyi geceler diliyorum. Yüce Meclise
saygılar sunuyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Madde üzerinde bir adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 590 sıra
sayılı kanun teklifinin 2 nci maddesindeki (GEÇİCİ MADDE-43)ün birinci ve ikinci fıkralarının baş kısımlarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
K. Erdal Sipahi Beytullah
Asil E. Haluk
Ayhan
İzmir Eskişehir Denizli
Muharrem
Varlı Mehmet
Şandır
Adana
Mersin
Geçici Madde-43:
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 45 yaşını tamamladıkları yılın sonuna
kadar, her ne sebeple ve hangi aşamada olursa olsun…
Birinci fıkra kapsamında
bulunan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 45 yaşını tamamlamış ve üzeri
olanlar, talepleri hâlinde 15.000 Euro…
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, önerge sahipleri tarafından önerge üzerinde bir düzeltme
yapıldığı için önergeyi yeniden okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 590 Sıra
Sayılı kanun teklifinin 2nci maddesindeki Geçici madde 43’ün ikinci fıkrasının
baş kısmının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
K. Erdal Sipahi Beytullah
Asil Haluk
Ayhan
İzmir Eskişehir Denizli
Muharrem
Varlı Mehmet
Şandır
Adana Mersin
“Birinci fıkra kapsamında
bulunan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 45 yaşını tamamlamış ve üzeri
olanlar, talepleri hâlinde 15.000 Euro…”
BAŞKAN – Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU
BAŞKANI HASAN KEMAL YARDIMCI
(İstanbul) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) – Katılıyoruz Değerli Başkanım.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Askerlik çağının bitimi
yasalar gereği 46 yaştır. Bu nedenle bu yaşın altında olanların (küçük
olanların) temel askerlik eğitimini yapmaları, 46 yaş ve üzerinde olanların ise
askerlik çağı dışına çıktıkları için temel eğitimden muaf tutulmaları gerekir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Madde 3’ü okutuyorum:
MADDE 3 -
16/6/1927 tarihli ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar
Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 8 - Vatani
görevini yapmakta iken barışta ve savaşta, yurt içinde ve yurt dışında, görev
esnasında veya görev dışında görevlerinden dolayı, bir saldırıya veya kazaya
uğrayan yedek subaylardan, sağlık kurumlarında tedavisi devam edenlere,
olay/kaza tarihinden itibaren 36 ayı geçmemek üzere, terhislerini takip eden
aybaşından itibaren ve tedavi gördüğü sağlık kurumunca düzenlenen
"tedavisinin devam ettiğini belirtir" sağlık kurul raporuna
istinaden, görevdeki emsali yedek subayın (karargahta görevli, bekar) net maaşının 2/3'ü (27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesinde belirtilen ek tazminatlar ile
14/7/1964 tarihli ve 500 sayılı Kanuna göre ödenen tazminat ve yabancı dil
tazminatı hariç) her ay sağlık yardımı olarak bağlı olduğu Kuvvet Komutanlığı,
Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından ilgili bütçe
tertibinden ödenir. Bu ödemeden sigorta primi dahil
hiçbir kesinti yapılmaz ve tedavi süresinde yapılan sağlık yardımı personelden
tahsil edilmez. Olay/kaza durumu, keyif verici içki ve her çeşit maddeler
kullanmaktan, her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat
sağlamak veya zarar vermek maksadından doğmuş olursa sağlık yardımı ödenmez.
Tedavisi devam edenlerden;
a) Haklarında düzenlenecek
kesin işlemli sağlık kurulu raporu ile 8/6/1949
tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 45
inci maddesi kapsamında vazife malûlü ya da mülga 64 üncü maddesi kapsamında
harp malûlü aylığı bağlananlar ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47 nci
maddesi kapsamında vazife/harp malûlü aylığı bağlananlara aylık bağlanma
tarihini takip eden aybaşından itibaren,
b) Malûllük durumu
oluşmaksızın tedavisi, kesin işlemli sağlık kurulu raporu ile
sonlandırılanlara, raporunu takip eden aybaşından itibaren, sağlık yardımı
ödenmesi sonlandırılır."
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
MADDE 5 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN –
Saygıdeğer milletvekilleri, Siirt Milletvekili Memet
Yılmaz Helvacıoğlu ve 2 Milletvekilinin; Askerlik
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın; Kilis
Milletvekili Hasan Kara ve 2 Milletvekilinin Benzer Mahiyetteki Kanun
Teklifleri’nin açık oylama sonucu:
“Kullanılan oy sayısı : 280
Kabul : 280
(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Bayram
Özçelik Fatih
Metin
Burdur Bolu”
Vatandaşlarımıza ve silahlı
kuvvetlerimize hayır getirmesini diliyorum.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 2 Şubat 2011 Çarşamba
günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı geceler diliyorum.